dýðý tek kitlesel yenilgi olmasýdýr. Altmýþlý yýlla- rýn ikinci yarýsýndan itibaren emekçi sýnýflarýn mücadele dinamiði zemininde öne çýkan ve yet- miþli yýllar boyunca küçümsenemeyecek bir kit- lesel güç haline gelen Türkiye sol hareketi 12 Mart darbesini izleyen iki üç yýllýk kýsmi yenilgi süreci bir kenara býrakýlýrsa tarihinin ilk ve tek kitlesel yenilgisini 12 Eylül diktatörlüðü süre- cinde yaþamýþ oldu. Bunun dolaysýz bir anlamý þu: Yenilgi sonrasý dö- nemde yenilgi koþullarýnda varlýðýný sürdürebil- me, kendini yeni koþullara uygun olarak yeni- den inþa edebilme geleneðinden, bilgi ve dene- yiminden yoksun bir hareket için 12 Eylül ye- nilgisi bir yýkýmýn eþiðine getirmiþ oldu Türkiye solunu. Ýkincisi 12 Eylül Türkiye solu için sadece dene- yim ve gelenek yoksunluðu bakýmýndan deðil teorik ve moral olarak da donanýmsýz olduðu bir yenilgiydi. Moral olarak: 80 öncesinde Nazým ý bilirdik: Güneþin zaptýnýn yakýn olduðunu sandýðýmýz yýllarda ölenlerin matemini tut- maya bile zamanýmýz yoktu. Kayýplarýmýzý bir yas etiðinin içinden geçerek sahiplenmek ye- rine efsaneleþtirmeyi öðrenmiþtik 12 Mart ta. Eski Marksist Hilmi Yavuz un 12 Eylülün he- men sonrasýnda yazdýðý dizeler bize uzaktý: Hüzün en büyük muhalefettir þimdi . Teorik olarak: Elimizdeki teorik donaným, mu- zaffer devrimlerin tarihsel birikimine dayaný- yordu: Ekim Devrimi, Çin Devrimi, Küba Dev- rimi , Vietnam zaferi vb. Yenilginin içinden ge- çen, yenilginin acýlarýndan damýtýlmýþ bir teo- rinin kavramsal birikimi ile belki 12 Eylül ün hemen arifesinde tanýþmýþ, ama var olan teorik daðarcýðýmýzla bütünleþtirememiþtik onu Evet Gramsci den söz ediyorum, çaðýnýn yenil- gisinden bulanýk kavramlarla da olsa hüznün renklerini içeren bir teorik zemin oluþturabil- miþ belki de tek büyük Marksist düþünürden. Benim de dahil olduðum son derece sýnýrlý sos- yalist aydýnýn belki darbe öncesinde okuduðu, kavramsal avadanlýðýndan olur olmaz kavram yürüttüðü, ama teorinin eksik de olsa de- rin olan anlamýna ancak 80 li ve 90 lý yýl- larda vakýf olmaya çalýþtýðý Gramsci, 12 ey- lül sonrasýnýn hikayesini yeniden düþün- memize imkan verebilecek en önemli Marksist diye düþünüyorum. Organik ve Ýnorganik (Kemalist) Aydýnlar sorunu Hegemonya , Konsensüs , Tarihsel Blok son otuz yýlda en sýk kullandýðýmýz Gramsci kökenli kavramlardan en ö-nem- lileri. Hatta Liberalizm safýna geçen eski Marksist aydýnlarýn sýnýfsal içeriklerinden kopararak artýk burjuva siyasal söylemin- de dolaþýma soktuklarý kavramlar oldukla- rý bile söylenebilir bunlarýn. Ama en semptomatik olgu, bu kavramlara bütünsel anlamýný veren organik aydýnlar kavramýnýn unutulmuþ olmasý. Oysa 12 Eylül sonrasý dönem her þeyden önce toplumda aydýnlar alanýnda bir dö- nüþümün damgasýný taþýyor. Üstelik orga- nik aydýn katlarýndaki bu dönüþüm ve kay- ma yeni dönemin zihniyet deðiþikliklerine damgasýný vururken, aydýn kavramý, týpký aydýnlarýn toplumsal deðerler bütünü için- de hýzla itibar kaybetmesi gibi, teorik ola- rak da eski stratejik konumundan çok þey yitirmiþ durumda Marksist söylemde. Ama sadece 12 Eylül sonrasý ve öncesi açý- sýndan deðil Cumhuriyet in Kuruluþ süre- cine dek uzatýlabilecek ve ancak bu tarihsel bütün içinde bir yere yerleþtirilebilecek bir dönüþümün öyküsü bu. Öyleyse baþtan alalým. Münevver den Entelektüel e Aydýn ve tevellüdü Ýttihat Terakki yýllarýna uzanan ablasý Münevver, Türk modernleþ- me tarih yazýmýnýn en popüler kahraman- larý oldu 1980 li yýllara kadar. Sonra hýzla deðer yitirerek sýk sýk küçümseyici bir tý- nýyla anýlan Entelektüel e býraktý yerini ( entel dantel muhabbetler , entel takýl- mak vb.) Oysa Türkiye de sýnýf mücadelelerinin ta- rihi en azýndan Cumhuriyet in kuruluþ yýl- larýndan itibaren aydýnlarýn hem öznesi hem de nesnesi olduðu bir aydýn muhare- beleri boyutu taþýr. Bu çerçevede ilk muharebe Cumhuriyet in ilk yýllarýnda baþlýca Ýstanbul ve Ýzmir de yaþayan büyük ticaret burjuvazisinin siya- sal temsili ekseninde yaþanmýþtýr. Ýþgal dö- neminde Ýngilizler ve Ýstanbul hükümetiy- le birlikte davranan büyük ticaret burjuva- zisinin büyük zafer sonrasýnda hâkim sý- nýflar bloðuna dâhil edilmesi iki önemli adýmý gerektirmiþtir Kemalist önderlik için. Birincisi 1923 tarihli Ýzmir Ýktisat Kongresi dir ve amacý yeni devletin tam da emperyalizmle yeniden baðlar kurmak is- teyen büyük ticaret burjuvazisinin progra- mý doðrultusunda liberal bir iktisadi düze- ni benimsediðini kayýt altýna almaktýr. Ýkincisi ise hakim sýnýflar blokunun siyasal temsil biçimiyle ilgilidir. Daha milli müca- dele yýllarýnda Anadolu egemen sýnýflarý üzerinde bu sýnýflarýn kurucu unsuru ola- rak Bonapartist bir iktidarý gerçekleþtiren Kemalist bürokrasi, büyük ticaret burjuva- zisinin siyasal temsiline aday organik ay- dýnlarý þiddetle tasfiye edecektir. Ayný yýl- larda Ýzmir Suikasti bahane edilerek baþ- latýlan cadý avý ve Ýstiklal Mahkemele- ri nin asýl hedefi Ýttihat Terakki dönemin- den itibaren Türk büyük burjuvazisinin si- yasal temsilcisi rolü üstlenen ve liberal ideolojinin temsilcisi organik aydýnlarý idam sehpalarýný içeren bir þiddetle yok et- mek ve sindirmektir: Eski maliye nazýrý Ce- vat Bey in idamý, Kara Kemal Bey in bir kü- meste intihar etmek zorunda kalmasý, Ýs- tanbul ve Ýzmir in liberal eðilimli gazeteci- lerinin aðýr cezalara çarptýrýlmasý vb. Bir taþla iki kuþ: Türk büyük burjuvazisi- nin liberal iktisat politikalarýyla resmen ik- tidar bloðuna alýnmasýnýn tescili, ama ayný zamanda bu temsilin Kemalist önderliðin Bonapartist diktatörlüðü altýnda gerçek- leþmesini saðlayacak Türk büyük burjuva- zisinin organik aydýnlarýnýn tasfiyesi. 1933 Dar ül Fünun Reformu bu sürecin ideolojik olarak perçinlenmesi amacýyla liberal ay- dýnlarýn akademik dünyadan da atýlmasýný perçinleyecektir. Bonapartist bir rejim temelinde temelleri atýlan yeni devlet, ihtiyacý olan yeni aydýn katlarýný nev-i þahsýna münhasýr bir yön- temle oluþturacaktýr: Anadolu nun kimi kent merkezlerinde oluþturulan parasýz yatýlý mektepler, eðitim seferberlikleri, Ke- malist önderliðin tam denetimindeki Harp okullarý vb. yoluyla Osmanlý nýn devþirme yönteminin laik bir versiyonunu andýrýr bi- çimde, yeni devletin ideolojisinin taþýyýcý- larý olacak yeni tipte genç aydýn kuþaklar üretilecektir. Varlýk nedenini ve meþruluðunu toplumdan ya da toplumsal sýnýflardan deðil geleceðe dair misyonundan alýr görünen bu Bona- partist rejim böylece kendi ideolojisini top- lumun tüm dokularýna taþýyacak yeni bir adýn tipi oluþturacaktýr. Gramsci nin hakim sýnýflara kapitalist pi- yasa zemininden dolayýmlanarak baðlanan organik aydýn katlarýndan farklý olarak, bu sýnýflar bloðunun Bonapartist temsilini üst- lenen devlet aygýtý dolayýmýyla varolan bu Kemalist aydýn tipolojisine inorganik ay- dýnlar demek daha doðru olurdu herhal- de. Sol Kemalizm: Solun yarattýðý Kemalizm Kuþkusuz Bonapartist rejim sillesini sade- ce liberal aydýnlara indirmemiþtir. Mislini daha milli mücadele yýllarýndan itibaren Emekçi sýnýflarýn organik aydýnlarý olma adaylarýna yani komünist kadrolara ayýr- mýþtýr. Ne var ki Sovyetler Birliði yöneti- minin emperyalist kuþatmaya karþý bir tampon bölge olarak Türkiye deki yöneti- mi milli komünizm zihniyetiyle destekle- me politikasý ve Stalinist aþamalý devrim perspektifi ( ki Türkiye komünistleri için ikisi de ayný kapýya çýkmýþtýr) TKP ye Ke- malist rejime kayýtsýz þartsýz biat etmekten baþka bir yol býrakmamýþtýr. Bu dünya tarihsel koþullarda TKP eski yö- neticilerinin çýkardýðý Kadro dergisi, aydýn muharebelerinde anýlmasý kaçýnýlmaz bir alt baþlýk olmuþtur. Doðasý gereði, hakim sýnýflarý bir arada tutmak üzere pragmatik bir karaktere sahip Kemalist önderlik, böy- lece kendi doðasýnda olmayan anti em- peryalist , ulusal kurtuluþçu , ilerici , devrimci ve hatta giderek anti kapitalist niteliklerle donatýlmýþtýr, üstelik bizzat kendi dýþýndaki sol kadrolar tarafýndan. 27 Mayýs Darbesi ne zemin hazýrlayan öð- renci/aydýn dinamikleri üzerinde yeþeren YÖN dergisi solun yarattýðý bu Kemalizm efsanesini yeni yeni ortaya çýkan gerçekten sosyalist öðrenci ve genç aydýn kuþaklara taþýyacaktýr 60 lý yýllar boyunca. 12 Mart darbesiyle devrimci asker/sivil bürokrasi (yani Gramsciyen problamatik içinde inorganik aydýnlar ) konusundaki yanýlsamalar kýrýlsa bile, bütün bir yetmiþ- li yýllar Kemalist rejimin ürünü olan ve so- lun yarattýðý Kemalist mitlerden zihnini tam olarak temizleyemeyen sosyalist kad- rolarýn önderliðinde yaþanacaktý. Artýk baþa dönelim Claudie Weill, 1898 1904 Arasýnda Rus Marksistleri ve Alman Sosyal Demokrasisi adlý kitabýnda ilginç bir saptamada bulu- nur: Batý da sosyalizmin zaman içindeki doðuþuna burjuva demokratik hareketle- rin yol açtýðýný oysa Rusya da bunun tam tersinin olduðunu yani Rus Liberalizminin Rus Marksist hareketi içinden doðduðunu belirtir. Bu önemli saptama Lenin inin zaman za- man paranoyakça gibi görünen polemikçi- liðini açýklayan öneme sahiptir aslýnda. Lenin in Oniki Yýl Derlemesi ne Önsöz üne kulak verelim: Ne var ki genellikle gözden kaçýrýlan bir gerçek de, liberalizmi sosya- lizme tercih etme konusundaki aþýrý tutku- nun, genelde kapitalist ülkelerde [yaþayan Rus göçmenlere iliþkin ART] koþullarda, özelde burjuva devrimi koþullarýnda ve özellikle bizim aydýnlarýmýzýn iþ ve yaþam koþullarýnda fazlasýyla yeþerdiðidir . Lenin politik sezgisiyle Rusya da yaklaþýk yüz yýl önce Liberalizmin Marksizm için- den çýkacaðýný biliyordu. Biz ise yüz yýl sonra Türkiye de bir benze- rini yaþayarak öðrendik: 24 Ocak kararla- rýyla kayýt altýna alýnan ve ancak 12 Eylül diktatörlüðü altýnda gerçekleþtirilen neoli- beral sisteme geçiþte Türkiye büyük bur- juvazisinin elinin altýnda gerçekten ente- lektüel birikime sahip bir organik aydýnlar tabakasý yoktu. Ama Özal iktidarý dönemiyle birlik- te entelektüel üretime dayalý yeni emek piyasalarý (reklamcýlýk, yýllar- ca solcu aydýnlarýn cefakar emeði- ne dayanarak varolan, ama artýk fi- nans sektörünün damgasýný vurdu- ðu yayýncýlýk, bizzat güçlü bir atýlým yapan finans sektörü,kapitalist pa- zarýn gözbebeði haline gelen özel televizyonlardaki çeþitli entelektü- el pozisyonlar, giderek sýnýf atlama vasýtasý haline gelen yazarlýk, koç- luk vb.) eski tipte, yani Kemalizmin ve sol hareketin dayanaðý olduðu aydýn tiplerinin yerine yeni aydýn kategorilerinin altyapýsýný oluþtur- du. Burjuvazinin neoliberal ideolo- jisinin taþýyýcýsý, üstelik bu ideoloji- yi sözüm ona demokrat -muhafa- zakâr rötuþlarla bezeyecek, yani en- telektüel emek süreçlerini liberal piyasa ekonomisi dolayýmýyla bü- yük burjuvazinin ideolojik iklimine taþýyacak nesnel ekonomik koþulla- rý yeni aydýn tabakalarýnýn alt yapý- sýný oluþturdu. Ama gene de el altýnda hazýr bir bi- rikime sahip burjuvazinin liberal organik aydýnlarý hiç deðilse sek- senli ve doksanlý yýllarda yetiþme- miþti. Ýþte tam da bu koþullarda neoliberal dönemin ilk kuþak orga- nik aydýnlarý eski Marksistlerden devþirildi. 12 Eylül ün sillesini yi- yen, buna karþýlýk geçmiþinde ciddi bir yenilgi deneyimi olmayan esti kipteki solcu aydýnlarýn piyasa ko- þullarýna uyarlanabilen kesimleri, sýnýfsal içeriði belirsiz bir demok- rasi , askeri vesayete dayanmayan bir sivil toplum , sýnýfsal zulmü es geçen bir insan haklarý söylemiy- le yeni sermaye birikim rejiminde burjuvazinin eksikliðini hissettiði li- beral organik aydýnlarýn ilk payan- dasýný oluþturdular. Ve bugün Bir yanda Silivri de tarihin hilesinin kurbaný eski tipte aydýnlar ve onla- rýn faþizmle kader kardeþliðine dö- nüþmüþ sol Kemalizmleri, diðer yanda kapitalist piyasanýn nimetle- riyle burjuvazinin ilk kuþak organik aydýnlarý olmayý bize insan hakla- rý , demokratik açýlým , küresel- leþme , Avrupa Birliðinin erdemle- ri nakaratlarýyla meþru gösterme- ye çalýþan, kapitalist küreselleþme- yi ve cemaatçiliði ayný anda savun- mayý yeni deðerler olarak yuttur- mak isteyen Marksizm eskileri. Gramsci, iþçi sýnýfýnýn organik ay- dýnlarýndan da bahsederdi; iþçi sý- nýfýnýn en önemli organik aydýnla- rýndan biri olarak. 30 yýl sonra bel- ki ama neden olmasýn?