Professional Documents
Culture Documents
Yeni bir yıla daha merhaba derken, her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.
Geride bıraktığımız 2018 yılı, özellikle iş dünyası açısından gerçek anlamda zor bir yıldı!
2019 ve sonrasında, umutlarımız ve beklentilerimiz; hep daha iyiye ve güzele ulaşmak için!..
Bu nedenle; ülke ekonomisi açısından, hem iş sahipleri veya yöneticiler - hem de çalışanlar
olarak, hepimize özel görevler düştüğü konusunda, hemfikir olduğumuz düşüncesindeyim!
Sürdürülebilir ve daha mutlu bir gelecek için, bireysel veya kurumsal olarak bizlere düşen
görevlerin neler olduğunun detaylarını da; bireysel olanlarını tamamen sizlere bırakarak,
özellikle girişimci dostlarımız için, kurumsal açıdan ele almak istiyorum.
Kurumsal olarak dünden daha iyi olmak için; bugünün değerlendirmeleri ışığında, yarının
hedeflerini saptamak ve sektörel rekabet kuralları çerçevesinde, ulusal ve uluslararası pazar
analizlerine eğilerek, önümüze güzel bir yol haritası / stratejik planlama, koymak mümkün!..
Sektörel rekabette çok özel bir yere sahip olan etik kurallar konusu, zaten hepimizce malum!
Yeni yılda - yeni hedeflerle - marka olmak adına, internette de birçok kanalda görebileceğiniz
gibi; bu etik rekabet kuralları çerçevesinde, pazar analizlerinde doğru sonuçlara ulaşmak için,
bazı önemli başlıkları, kısaca sırasıyla tekrar hatırlamakta yarar var, diye düşünüyorum.
*) Pazardaki hedef kitleler ile bu kitlelerin markaya bakış açıları ve yaklaşım tarzları...
*) Ürün veya hizmetlerinizle ilgili varsa yeni teknolojileri ve bunların dijital uygulamaları +
yeni hedef kitleler + yeni nesil tüketiciler ve onlara yön veren + onları etkileyen trendler...
Pazar analizlerinde doğru sonuçlara ulaşmak adına, yukarıdaki başlıklar içinde; “Pazardaki
payımız + Yeni pazar hedeflerimiz + Pazardaki güçlü ve zayıf yönlerimiz + Pazardaki tehditler
ve fırsatlar”ın, dikkatinizi çektiğinden eminim.
Bu noktada; çoğu üst yönetim kadrolarının yakinen bildiği, ama bir türlü açık yüreklilikle
ortaya koymaktan çekindiği “Swot + Tows + Pest Analizleri”nden bahsetmek istiyorum.
İş dünyamızda; durum tespiti ve kontrol listeleri şeklindeki Swot Analizinin teknik detaylarını
(Güçlü ve Zayıf Yönlerimiz ile pazardaki Fırsatlar ve Tehditler) artık bilmeyen yok gibi!..
Tows Analizi; yine çok iyi bilindiği üzere, Swot Analizi ile ortaya koyduğumuz, Güçlü ve Zayıf
Yönlerimiz ile pazardaki Fırsat ve Tehditlerin karşılıklı olarak risk değerlendirilmesiyle ortaya
konan, hedeflerimize yönelik “Stratejik Planlama” yöntemidir. (Swot’un; tersten yazılımı...)
Pest Analizi ise; genellikle gelişmekte olan KOBİ ve Aile Şirketleri açısından, durum analizi ve
stratejik planlama için, Swot ve Tows Analizi sonuçlarının; “Politik + Ekonomik + Sosyolojik +
Teknolojik faktörler dâhilinde Hukuksal ve Çevresel” faktörlerle birlikte değerlendirilmesidir!
Pazar analizleri ve sektörel rekabette Pest Analizi; konunun çok değerli uzmanlarından Sayın
Hakan Okay’ın Dünya Gazetesindeki “Senaryolarla Çalışmak” başlıklı yazısında belirttiği gibi...
Son yıllarda, her ne kadar Pest Analizi ve türevleri gibi bir takım analizler yapılsa bile, bazı
krizlerin oluşmasını önceden tahmin etmek imkânsızdır. Çünkü bazı siyasi krizler, bir anda
ekonomik krize dönüşmektedir. Günümüzde ise yalnız bizim değil, neredeyse onlarca ülkenin
yaşadığı tam da bu durumdur. Krizlerin gelişini öngörmek mümkün olmasa da, işletmelerin
buna hazır olabilmeleri için, bazı tahminler ve planlar yapmaları gerekmektedir.
Oluşan bir kriz sadece ekonomik nedenlere de bağlı olmayabilir. Örneğin rakip bir kuruluşun
pazardaki etkin bir hamlesi veya pazardan çekilmesi, yeni rakiplerin ortaya çıkması, yeni yasa
ve yönetmelikler ile yeni vergi ve kotaların yürürlüğe girmesi, üretilen ürün ve hizmetlerdeki
değişiklikler veya yepyeni bir ürünün pazara sürülmesi ile yaşanan pazar payı kayıpları da kriz
olarak değerlendirilmelidir. Tedarik zincirinde ve lojistikte veya bankacılık sisteminde oluşan
aksilikler de krizlere neden olabilir. Ayrıca işletmelerin veya markaların; iletişim, reklam veya
hizmetlerinde yaşanan bazı olumsuzluklar da, krize dönüşebilmektedir.
Peki, krizleri öngörmek zor ise, işletmeyi krizlere nasıl hazır tutacağız? Kriz oluşmadan nasıl
proaktif davranacağız? Planlarımızı nasıl yapacağız? İşte bu soruların cevabı; ‘Senaryolarla
Çalışmak’ prensibindedir. Yani daha kriz ve olumsuzluklar oluşmadan önce, sanki kriz ortamı
varmış gibi, yapılacak işlerin; olası, kötümser ve iyimser senaryolara göre listelenmesi, görev
tanımlarının ona göre yapılması, iş akışlarının yeni durumlara göre belirlenmesi gerekir.”
Bu noktada onlar için de, özellikle sıkıntılı dönemlerde hemen işten çıkarmalara yönelik
tasarruf tedbirlerinin ötesinde, Sn. Prof. Dr. Acar Baltaş’ın çok güzel bir şekilde belirttiği gibi;
“Yüksek düzeyde bir aidiyet duygusunun, ekip olarak inanılan kurumsal bir misyon ve
vizyonun, ortak bir değerler sistemi ile yenilikçiliği ve yaratıcılığı destekleyen bir yönetim
anlayışının olması, motivasyon kaynaklarının başında gelmekte!..”
Daha mutlu bir gelecek için, yolunuz her zaman açık olsun!..
Sevgi ve saygılarımla