You are on page 1of 4

Putperest İskandinav Kavimlerinde Çocukların Ölüme Terk Edilmesi

Birçok toplulukta olduğu gibi Ortaçağ İskandinav kavimlerinde de çocuk,


ailelerde büyük bir şevkle karşılanırdı. Bir ailede çocuk olmaması gerçek anlamıyla bir
felaket olarak değerlendirilirdi. Bu durumdaki çiftler, çocuk için tanrılarına dualar
ederlerdi. Ancak gelin görün ki bazı putperest kavimlerde olduğu gibi burada da
çocuğun doğduğu sırada maruz kaldığı olumsuzluklar bulunmaktaydı. İskandinavlarda
her çocuğun iyi bir şekilde karşılanmadığı durumlar da söz konusuydu. Bunun
neticesinde de çeşitli gerekçelerle çocukların ölüme terk edilmesi, sık rastlanılmasa da
kayıtlarda yer alan bir durumdu. Bu uygulamanın temelinde yeni doğmuş çocukların,
annesini emmeden önce bir kişiliğe sahip olmadıklarına inanılması yatmaktadır. 1 Bu
uygulama İskandinavya’da o kadar eskiydi ki Hristiyan inancına geçmeleri sonrasında
bile bunu bir süre daha devam ettirmişlerdi.2 Ayrıca bu işlemde baba karar merciiydi.
Eğer o, çocuğu terk etmeye karar verirse annenin yapabileceği pek bir şey kalmazdı.3
Çocuklar için ilk yol ayrımı doğduktan hemen sonra yaşanırdı. Yeni doğan
çocuk önce bir yere bırakılır ve hiç kimse dokunmadan orada durur. Daha sonra
çocuğun babası, şayet o yoksa en yakın erkek akrabası onu yerden alır ve bir kâhine
gösterirdi. 4 Dönemin İskandinav toplumunda yeni doğan çocuğun geleceği hakkında
kâhinlerden bilgi alınması veya kötü olaylara karşı onlar için bir çeşit koruma
sağlanması amacıyla onlardan yardım istenmesi Şamanik bir ritüel olarak yaygındı.
Fakat kâhinin, çocuğun geleceğiyle ilgili olumsuz yorumlarda bulunması sonrasında söz
konusu çocukların ölüme terk edildiği olurdu. Benzer şekilde anne babadan birisinin
çocuğun geleceğiyle ilgili gördüğü kötü bir rüyanın, söz konusu çocuğun terk edilmesi
gerektiği şeklinde yorumlanmasına sebep olabilirdi.5
Çocukların bir diğer terk edilme sebebi, yeni doğan çocuğun fiziki yönden
beğenilmemesi veya engelli olmasıdır.6 Çünkü sağlıksız veya engelli doğan çocukların
hem çalışma hem de savaş koşullarına uyum sağlayamamaları bilhassa bazı babalar için

1
Todd, The Primitive Family as an Educational Agency, 127
2
Ari Thorgilsson, Islendingabok, 59
3
Du Chaillu, Viking Ages II, 37; Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 110
4
Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 59
5
Du Chaillu, Viking Ages II, 40
6
Du Chaillu, Viking Ages II, 40
önemli bir sorundu.7 Kadının babasının, kızının evliliğinden memnun olmaması ve onu,
çocuğu ve eşini terk etmeye ikna etmesi bir diğer gerekçeydi. Gayri meşru doğan
çocuklar için de bu durum mümkündü. Örneğin kocanın kölesinden dünyaya gelen
çocuğu, asıl karısının istememesi bunlardan birisidir. Bazen de tamamen ekonomik
gerekçelerle yani ailenin çocuğa bakamayacak derecede yoksul olmasından dolayı
çocuk terk edilirdi.8 Son olarak ilginç bir gerekçeye daha değineceğiz. Hord Sagada<d
zikredildiği üzere, annenin doğumda ölmesi durumunda yakınları bu durumdan çocuğu
sorumlu tutup onu ölüme terk ettikleri veya en hafif haliyle birilerinin bulabileceği bir
yere bıraktıkları olurdu.9
Bu işlemde bazen çocuğun ölmesi için bazen de birileri tarafından bulunması
için bir yer tercih edilirdi. Bunda da belirleyici olan çocuğun terk edilme gerekçesiydi.
Şayet çocuk yoksulluk gerekçesiyle terk ediliyorsa terk eden anne veya baba onu
başkasının bulabileceği bir yere bırakırdı. Nitekim bu süre zarfında onun hayatta
kalması için yanına yiyecek bırakırlardı. 10 Hatta çocuğun ağzına bir parça domuz eti
bile koydukları olurdu ki bulunana kadar çocuğun onunla avunmasını umut ederlerdi.
Bazen de bir taş yığının içine ya da bir ağacın kökleri arasında bir çukura bırakırlardı.
Bunu yaparken onun, vahşi hayvanların saldırılarından korunması amaçlanmaktaydı.
Çocuğun suya bırakılarak terk edildiğiyle de alakalı anlatılara rastlanılmaktadır. 11
Örneğin Tartuşi, Hedeby’ye yapmış olduğu ziyarette orada istenmeyen çocukların
denize atıldığını nakletmektedir.12
Çocuk, kimsenin gelip geçmediği bir yere veya bir mezara bırakılırsa bundaki
amacın çocuğun bir an önce ölmesinin amaçlandığını düşünmekteyiz. Yol kenarına terk
edilmesi ise çocuğu tamamen talihiyle baş başa bırakmak içindi. 13 Şayet talihi yaver
giderse yırtıcı hayvanlardan önce onu bir yolcu bulurdu. Bununla ilgili Landnamabok’ta
nakledilen bir olay vardır. Burada Asgarim ve Thorkatla adında bir çiftin oğlu olmuştu.
Söz konusu çift, çocuğu kölelerine verip onu boş bir mezara bırakmasını istemişlerdi.
Köle, çocuğu alıp mezar kazacağı yere gider. Orada küreğini hazırlarken çocuk dile

7
Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 57
8
Du Chaillu, Viking Ages II, 40
9
Du Chaillu, Viking Ages II, 41
10
Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 58
11
Du Chaillu, Viking Ages II, 42
12
Jesch, Women in The Viking Age, 91
13
Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 57
gelir ve “Bana annemi ver, toprak benim için çok soğuk. Bir çocuk için baba ocağından
daha iyi bir yer var mıdır ki?” der. Bunun üzerine köle çocuğu eve geri götürür.14
Çocukların terk edilmesinde cinsiyetler arasında bir eşitlik olmadığı tespit
edilmiştir. Ortaçağda dünyanın bazı yerlerinde olduğu gibi kız çocuklarının
istenmemesi söz konusuydu. Bu durum, erkek ve kadın mezarları arasındaki sayının
oransal olarak kadın aleyhine farklı olmasından anlaşılmaktadır. Öyle ki Hardaland,
Østfold, Vestfold ve Hedeby’de yetişkin kadın bulmakta sıkıntı çekilmekteydi.15
Aslında çocukların terk edilmesi sadece İskandinavya’ya has bir durum değildi.
Hem Roma ve Yunan hem de onların barbar kabul ettiği diğer kavimlerde bu ve benzeri
uygulamalara rastlanılmaktaydı. Örneğin Sparta’da yeni doğan çocuklardan zayıf ya da
engelli olanlar, “savaşçı olamayacakları” veya “işe yaramayacakları” gerekçesiyle
devletin “menfaati” için yine devlet emriyle ücra bir yere bırakılarak ölüme terk edilirdi.
Şayet çocuğu birisi bulup alırsa o da onun bahtınaydı.16 Yunanistan’da aynı gerekçelerle
sağlam da olsa kız çocuklarının terk edildiği olurdu. 17 İskandinavlarda kötü rüya
görülmesi durumunda çocuğun ölüme terk edilmesinde olduğu gibi eski Yunan
efsanelerinde de benzer anlatılar yer almaktadır. Örneğin “Üç Güzeller” öyküsünün
kahramanı olan Paris’in annesi, o doğmadan evvel kötü bir rüya görmüştü. Falcılar bu
rüyayı kötüye yorunca kocası Truva Kralı Priamosta, onu bir hizmetçiye vermiş ve
ölmesi için İda Dağı'na (Kaz Dağı) bırakmasını söylemişti.18
Roma’da ise çocuk doğduktan sonra yere konur. Eğer baba çocuğu yerden
kaldırmaz ise çocuk evin kapısının önüne ya da bir çöplüğe bırakılır, dileyen de onu
oradan alırdı. Çocuğun gayri meşru oluşu, ailenin yoksul oluşu ve çocuğun engelli oluşu
Roma’daki başlıca terk edilme gerekçesiydi. Romalı düşünür Seneca engelli çocukların
terk edilmesini “İyi olan ile hiçbir şeye yaraması mümkün olmayanı birbirinden
ayırmak gerekir.” şeklinde savunmaktadır. 19 Son olarak benzer bir uygulamanın
cahiliye dönemi Arap toplumunda da yer aldığını bilmemiz gerekir. Bununla ilgili Hz.
Ömer’in nakilleri bulunmaktadır.

14
Ari Thorgillson, “Landnama-book”, Origines Islandicae I, 213
15
Christiansen, The Norsemen in The Viking Age, 40
16
Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, 116
17
Philippe ve Duby, Özel Hayatın Tarihi, 21
18
Bakır ve Ülgen, “Geç Ortaçağ Avrupası’nın Meşhur ve Gizemli Şehri Paris”, 20
19
Philippe ve Duby, Özel Hayatın Tarihi, 21
Yeni doğmuş çocuk terk edilmeyecekse eğer onu alırlar ve babasının ya da en
yakın erkek akrabasının nezaretinde “Ausa Vatni” denen dini bir çeşit kutsama töreni
yaparlardı. İskandinav Asa inanışının temel unsurlarından olan bu törende çocuğun
üstüne bir kapla veya el ile su serpiştirerek çocuk bir anlamda kutsanırdı.20
Yeni doğan çocuk için yapılacak sonuncu işlem ona isim seçilmesidir. Bu
işlemden sonra o ailenin bir ferdi olur ve de artık terk edilemezdi. Aksi takdirde hareket
edilecek olursa bu bir cinayete girerdi. İsim verme, babanın veya ailenin önde gelen
erkeğinin öncülüğünde bir törenle yapılırdı.21

20
Keyser, Private Life The Old Northmen, 10; Du Chaillu, Viking Ages II, 30
21
Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, 59; Keyser, Private Life The Old Northmen, 10

You might also like