You are on page 1of 3

İskandinav Edebiyatında Kıyamet Savaşları: Ragnarok

Olumsuz gidişatın bir gün büyük bir savaşla son bulacağı düşüncesi İskandinavya’dan Hindistan’a kadar
mitolojik edebi ürünlerde yer bulunmaktadır. Hatta semavi dinlerde de benzer nakillere rastlanılmaktadır.
Bunlardan İskandinav edebiyatında karşımıza çıkan Ragnarok’u diğer kültürlere ait mitolojik anlatılara ve dini
nakillere de değinerek ele almaya çalışacağız. Bu savaşa birçok eddik şiirde<d atıf yapılmakla birlikte,
mücadelenin tafsilatını öğrenebileceğimiz asıl kaynak yine Voluspa adlı şiirdir. Snorri<d bu öyküyü, Voluspa
şiirinin bıraktığı yerden devralıp Nesir Edda’sının Gylfaginning adlı bölümünde yorumlayarak devam ettirir.
Ragnarok, İskandinav mitolojisinde iyi ile kötü arasında yaşanacak olan son büyük savaştır. Buradaki
iyiyi İskandinav panteonundaki tanrılar ifade ederken, kötüleri Loki’nin1 öncülüğünde devler temsil etmektedir.
Ragnarok, etimolojik olarak bileşik bir kelimedir. Sözcüğün birinci öğesi olan “ragna”, tanrıların düzenleyici
güçleri olarak ifade edebileceğimiz “reginn” sözcüğünün iyelik eki almış çoğul halidir. İkinci öğesi olan “rok”
ise “yazgı, kıyamet” anlamlarına gelmektedir. Bu yüzden, Ragnarok kelimesi tam olarak “tanrıların yazgısı”
veya tanrıların kıyameti” şeklinde çevrilebilir. Fakat bu ifadenin ikinci öğesi, “alacakaranlık” anlamına gelen
“Rokkr” ile karıştırıldığından “tanrıların alacakaranlığı” şeklinde de çevrilmektedir.
Eddik şiirlere göre tanrılar, Ragnarok'un kendileri için kaçınılmaz bir son olduğunu ve bu savaşta
yenileceklerini kehanetler vasıtasıyla bilmektedirler. Fakat buna rağmen, savaşa hazırlanmaya devam ederler.
Nitekim Odin, savaş meydanlarında ölen savaşçıları veya bir kahramanlık neticesinde ölen kişilerin ruhunu,
sadece bu kişilerin girebildiği Valhall denilen özel bir yerde ağırlamaktadır. Bundaki amacı, ileride yaşanacak
olan Ragnarok için bu kişilerden müteşekkil bir ordu oluşturmaktır. Valhall’a seçilenler, Ragnarok’a dek şölen
yaparak oranın keyfini sürmekteydiler.2
Ragnarok için tanrıların başka tedbirleri de vardır. Loki’nin Angrboda’dan olan çocuklarına karşı alınan
önlem bunlardan birisidir. Dönemin İzlandalı saga yazarı Snorri Sturluson, Loki’nin çocuklarını şu şekilde
sıralar: Kurt Fenrir, Dünya Yılanı Jormungard ve ölüler diyarının yöneticisi Hel. Tanrılar bu üç yavrunun
devler ülkesi Jotunheim'da büyümekte olduklarının farkına varırlar. Kehanete göre bu yaratıkların, gelecekte bir
gün onların sonlarını hazırlayacaklarını öğrenince de bu sorunu çözmek için çare aramaya başlarlar. Böylece,
Odin bu üç canavarı yakalamak için yollara düşer. Sonunda ilk olarak Jormungard'ı yakalayıp onu orta dünyayı
çevreleyen okyanusun derinliklerine fırlatır. Yılan, Ragnarok’a kadar orada yaşamak zorunda kalır. Hel’i
hastalıktan ve ihtiyarlıktan ölenleri yanına alması için yer altı dünyası Niflheim’a sürer. Son olarak Fenrir’i çok
güçlü özel bir zincir ile bağlarlar.3
Snorri olay öncesinde yaşanacak olan alametleri şu şekilde sıralamaktadır:
“İlk olarak Korkunç Kış (Fimbulvetr) denilen ve diğer kışlara nazaran çok daha şiddetli bir mevsim yaşanacaktır. Üç
yıl sürecek olan bu kışta tek bir yaz olmayacaktır. Öyle çetin geçecek ki ayazı çok keskin, rüzgârı da çok sert
olacaktır. Bununla da bitmeyecek ve savaşlar dünyayı yakıp yıkacak, kardeşler bile açgözlülük uğruna birbirlerini

1
Loki bir tanrıların düşmanı bir dev olmakla birlikte sebebi açıklanamayan bir şekilde tanrılar arasında büyümüştür. O süreçte çeşitli
sorunlar sebep olsa da hep idare edilmiştir. Ta ki sevilen tanrı Baldr’un öldürülmesine sebep olana dek. Bu olaydan sonra Loki,
tanrılar tarafından özel bir düzeneğin bulunduğu bir yerde bağlı tutularak cezalandırılmış. Ragnarok’a kadar da orada kalmıştır. Snorri
Sturluson, The Prose Edda, 76-78.
2
Mountfort, Kadim Viking İrfanı, 59.
3
Snorri Sturluson, The Prose Edda, 42.
öldürecektir. Devamında Hati adında bir kurt güneşi yutacak ve insanlar bunun büyük bir felaket olduğunu
anlayacaklardır. Skoll adındaki ikinci bir kurt ise ayı yutacak ve yıldızlar gökten düşecek. Sonrasında yeryüzü öyle
şiddetli sarsılacak ki dağlar hallaç pamuğu gibi sağa sola savrulacak, ağaçlar yerlerinden sökülecek, yalçın kayalar
un ufak olacak. En sonunda bu hengâmede başka bir kurt olan Fenrir’in zincirleri kırılacak ve serbest kalacak.”4
Bu kıyamet alametlerinin zuhur etmesinden sonra Ragnarok denilen kıyamet veya çok büyük felaket
yaşanacaktır. Ragnarok sırasında başlıca üç kuvvet dünyayı yıkıma uğratacaktır. Bunlardan birincisi denizden
gelecek olan Dünya Yılanı Jormungard'dır. Jormungard'ın denizdeki hareketi büyük dalgalar oluşturur. Bu
dalgaların yarattığı gelgit ise Naglfar denen gemiyi yüzdürür. Snorri, bu geminin adının, ölülerin kesilen
tırnaklarından yapılmış olması hasebiyle “tırnak gemi” anlamına geldiğini söyler. Geminin idaresi Hrym adlı
bir devdedir. Ayrıca onun yanında Muspellheim<d halkı da bulunmaktadır. Baldr’un<d öldürülmesine sebep
olduğu için ceza olarak bağlı tutulan Loki, o hengâmede kurtulur ve bu geminin dümenine geçer. İkinci saldırı
Surt adındaki bir ateş şeytanı veya ateş tanrısı idaresinde yapılmıştır. Surt, emrindeki büyük bir orduyla
güneyden saldırıya geçer. Elinde güneşten daha parlak bir kılıç bulunmaktadır. Bu saldırı sırasında Bifrost
köprüsü<d yıkılır. Üçüncü ve hepsinden daha dehşetengiz olan saldırı ise Fenrir tarafından yapılır. Fenrir ağzını
sonuna kadar açıp hışımla dünyaya saldırır. Snorri, kurdun üst çenesinin gökyüzüne, alt çenesinin ise yeryüzüne
değecek kadar büyük olduğunu söyler. “Eğer dünyada yeterince yer olsaydı, ağzını daha da fazla açabilirdi”
diye de ekler.5 Bu tanımlama bize Türk mitolojisindeki devleri hatırlatmaktadır. Çünkü bu devler için sıkça, “alt
dudağı ile yeri, üst dudağı ile göğü kaplıyordu…” veya “bir dudağı yerde, bir dudağı gökte…” şeklinde ifadeler
yer almaktadır. Örneğin Ker-Yutpa adlı devin üst dudağının göğü, alt dudağının ise yeri kapladığı
bildirilmektedir.6
İstilacıların saldırıya geçtiklerini gören Heimdall, Gjallar adlı boruyu üfleyip tanrıları savaş meclisine
çağırır. Odin, kendisine bir öneride bulunması için Mimir'in<d kesik başının bulunduğu kuyuya gider ama her
şeyin yok olduğunu görür. Frey, Surt ile çarpışır ama görkemli kılıcını Skirnir'e7 vermiş olduğu için yeterli
teçhizata sahip değildir. Nitekim mücadele sırasında daha fazla dayanamaz ve öldürülür. Tyr, Hel’in bekçiliğini
yapan Garm adındaki korkunç bir köpek ile dövüşür ancak sonunda her ikisi de birbirlerini öldürürler. Thor,
yılan Jormungard ile mücadele eder ve onu öldürmeyi başarır. Ancak yılan, öncesinde onu zehirlemiş olduğu
için kendisi de ölür. Fenrir, Odin'i yutar. Odin'in, ayağında özel bir ayakkabı olan Vidar adındaki oğlu, kurdu
öldürüp babasının intikamını alır. Nihayet, birbirlerine olan düşmanlıklarını her daim ortaya koyan Heimdall<d
ile Loki bir kavgaya tutuşurlar. Kavga neticesinde her ikisi de birbirlerini öldürürler. Son olarak Surt, dünyanın
üzerine alevler saçar ve her şeyi yakıp kül eder.8
Bu anlatılarda birçok soru yanıtsız kalmaktadır. Bunlardan birisi Odin’in sırf Ragnarok için Valhall’da
topladığı seçkin savaşçılardan oluşan orduya ne olduğudur. Şiirsel Edda’ya göre dünyanın yeniden doğuşuyla
ilgili çok muğlâk bir anlatım bulunmaktayken Snorri’nin Nesir Edda’sına göre Ragnarok bir kıyamet, yani son
değil büyük bir yıkımı beraberinde getiren bir hesaplaşmaydı.

4
Snorri Sturluson, The Prose Edda, 77-78.
5
Snorri Sturluson, The Prose Edda, 78.
6
Ögel, Türk Mitolojisi II, 565.
7
Frey, uşağı Skirnir’i, Gerd adlı devi kendisiyle evlenmesi için ikna etmek üzere gönderdiğinde yanına üç nesne vermişti. Bunlar
kılıcı, yüzüğü ve on bir altın elmaydı.
8
Snorri Sturluson, The Prose Edda, 80.
Bu terimi “dünyanın sonu” olarak çevirmiş olsak bile Ragnarok aslında sadece “yaşlı tanrıların
düzeninin sonu” olmuştur diyebiliriz. Büyük savaş sona erdiğinde dünyanın yeniden oluşturulması Odin’in
hayatta kalan oğullarından Vidar ve Vali tarafından başlatılacaktır. Sonrasında Thor’un oğullarından hayatta
kalmayı başaran Modi ve Magni onların yanına gidecekler ve orada Miollnir’i<d bulup babalarının mirasına
sahip çıkacaklardır. Devamında Baldr dirilecek ve gelecek. Bunlardan başka Lif ve Lifthrasir adlarında bir
erkek ile bir kadının daha sağ kaldığı görülecektir. Bunlar sabahları oluşan çiğ damlalarıyla beslenerek hayatta
kalacaklar ve insan soyunun yeni anne ve babası olacaklardır.9
Buraya kadar zikretmiş olduğumuz Ragnarok ve öncesindeki alametlerden bir kısmı aslında bizlere
tanıdık gelmektedir. Yarım yüzyıldır kaleme alınan eleştirel incelemeler neticesinde, Ragnarok’un; semavi
dinler, İran veya Hint dünyasından yapılmış bir alıntı olduğu hükmüne varılmıştır. Dumezil Ragnarok’un
kökenlerini Hint mitolojisini anlatan edebi ürünlerde aramaktadır. Hint mitolojinin en önemli kaynaklarından
olan Mahabharata’da dünyanın sonu ve yeniden doğuşu anlatısının satır aralarını iyi inceleyerek bu hükme
vardığını ifade etmektedir. Nitekim Ragnarok sonrasında dünyayı yeniden kuracak olan Vidar ile Hint mitinde
yer alan Vişnu arasındaki benzerliklere dikkat çekmektedir. Her ikisi de kozmik bir kriz esnasında, kötü
güçlerin geçici zaferinin ardından tanrıları tekrar tahtlarına oturtup, dünyanın yeniden kurulması sürecinde aktif
görev almaktadırlar. Sonuç itibariyle Dumezil, Hint miti ile Ragnarok’un, aynı anlatının çok farklı zaman,
mekân ve uygarlık koşullarında aldığı iki değişik versiyonu olduğunu iddia etmektedir. 10
Fakat bizim Ragnarok’un alametleri zikredilirken yapılan tasvirler ile semavi dinlerdeki Deccal'ın gelişi
ve akabinde kıyamet öncesindeki felaketlerle arasındaki benzerlikler dikkatimizi çekmektedir. Bundan da
Voluspa şiirinin, semavi dinlerden ki muhtemelen yakın olması hasebiyle Hristiyanlıktan etkilendiği sonucunu
çıkarmamız mümkündür.
Bazı yorumcular, Ragnarok’un bu dinler ile olan etkileşiminin kıyamet tasvirlerinden ziyade bunlarda
yer alan “büyük savaş” düşüncesiyle bağlantılı olduğunu ileri sürmektedir. Tanah’ın11 Hezekiel kitabına göre
Yahudi inancında İsrailliler ile Magog halkı arasında gelecekte yaşanacak olan büyük bir savaş yer
almaktadır.12 İncil’de ise Vahiy bölümünün 16. ayetinde Armegedon diye bir yerde büyük bir savaş yaşanacağı
bildirilmektedir. 13 Benzer şekilde İslam inancında, hadislerde “Melhame-i kübrâ” yani “büyük savaş” diye
bilinen bir savaş veya savaşlar zinciriyle ilgili muhtelif nakiller yer almaktadır.
Semavi dinlerin, hem “kıyamet tasvirleri” hem de “büyük savaş” düşüncesiyle benzerliklerinden yola
çıkarak Ragnarok anlatısı üzerinde etkisi olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Ancak kanaatimizce bu iki
olayın yanı sıra semavi dinlerin, Nuh tufanı anlatılarıyla da Ragnarok’a tesiri olmuştur. Nitekim her ikisinde de
dünyanın büyük bir yıkım yaşaması ve akabinde de az sayıdaki insandan dünyanın yeniden kurulması teması
ele alınmaktadır. Bu bağlamda Nuh tufanının semavi dinlerden Mezopotamya mitolojisine, oradan da
İskandinav mitolojisine geçtiği şeklindeki düşünce akla gelmektedir. Ancak İskandinavların Hristiyanlara olan
yakınlıklarını dikkate aldığımızda bu anlatıyı direkt olarak onlardan öğrenme ihtimalleri daha yüksektir.

9
Snorri Sturluson, The Prose Edda, 83.
10
Dumezil, Mit ve Destan, 237-48.
11
Yahudilerin kutsal kitabıdır. Hz. Musa’ya inen Tevrat ile Hz. Davut’a inen Zebur’u da kapsamaktadır.
12
Kitab-ı Mukaddes, Hezekiel, 38-39.
13
Kitab-ı Mukaddes, Vahiy, 16.

You might also like