You are on page 1of 13

CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES

VOL.8-APRIL 2017
PAGAN DÖNEMİ İSKANDİNAV TOPLUMUNDA CENAZE VE DEFİN
UYGULAMALARI

Pınar ÜLGEN-Halil YAVAŞ

Özet
Tüm toplumlarda olduğu gibi Vikinglerde de değişik gelenekler bulunmaktadır. Bunlardan en
ilginç olanlarından biri de ölü gömme gelenekleridir. Şöyle ki; özellikle Hristiyanlık öncesi ölü
gömme davranışlarının kural olduğu bir dönemden iki yüzyıl sonra yazılmış bazı kayıtlara
baktığımızda bazen ideolojik durumlarında bu törenlerin sunuş biçimlerini etkilediğini görüyoruz. En
önemli olanı da bu ölü gömme şekillerindeki bireyselcilik anlayışıdır. Buna rağmen bir toplumun
parçası olunduğu bu geleneklerle anlatılmaya çalışılmıştır. Viking toplumunda da cenaze ve defin
uygulamaları mezarların da bir anlatı şekli olabileceğini göstermektedir. Ayrıca bunlar, bir karakteri
belirten görsel işaretler olarak günümüzde algılanmaktadır. Bu çalışmada da pagan dönemi İskandinav
toplumundaki cenaze ve defin uygulamalarını anlatmaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Pagan, Viking, Cenaze, Saga, İskandinav.

THE FUNERAL AND BURIAL PRACTICES IN THE SCANDINAVIAN SOCIETY IN


THE PAGAN PERIOD

Abstract
There are alot of differant customs in Vikings as all societies. One of the most interestings is
custom of dead burial. Namely, when we look some records that were writen after two centuries than a
period that dead burials behaviours before Christianity were a rule; we see that ideological situations
sometimes effect presentation forms of these ceremonies.The most important is individualism in the
forms of dead burial.However, it have been studied to be told that were become a part of society with
these customs. The funeral and burial practices in the Vikings showed that graves wiould be an
understood shape and these graves are deteched as visual cues taht defined a character. In this study,
we will study to tell funeral and burial practices in Scandinavian society in the Pagan period.

Key Words: Pagan, Viking, Funeral, Saga, Scandinavian.

Pagan Dönemi İskandinav Toplumunda Cenaze Ve Defin Uygulamaları


Her uygarlıkta olduğu gibi İskandinav toplumunda da çeşitli gelenekler vardı. Bunlardan biri
de ölü gömme ve defin işlemleri idi. İskandinav toplumu açısından baktığımızda toplumun genel
olarak ölüye özel bir saygı duyduğunu görmekteyiz. Hatta düşman veya hasım cenazelerine bile çok


Doç. Dr. Gaziosmanpaşa Üniversitesi-Fen-Edebiyat Fakültesi-Tarih Bölümü,Tokat. ulgenpinar@gmail.com

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi. halil.yavas@yahoo.com
253
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
önem verilirdi. Bunun en belirgin örneği de, Egill Saga’da 1 Egill, hasımı Önundr ve adamlarını
öldürdükten sonra onların hizmetinde bulunan çobanlara “Efendiniz Önundr ve adamlarının başında
nöbet tutun ki; kurt kuş onları didiklemesin” demiş olmasıdır.2 Aynı saganın başka bir yerinde Harald
adlı bir karakter, Thorolfr ve adamlarını öldürdükten sonra yanında bulunan Ölvir’e Thorolfr’un
şerefine yaraşır bir cenaze töreni düzenlemesini emretmiştir. 3 Ölülere duyulan bu saygının sonucu
olarak toplumda cenaze törenleri, kurban ibadetiyle birlikte İskandinav pagan inancının en önemli dini
ritüeli olarak yerini almıştır.
İskandinav toplumunda cenazenin hazırlanması sırasında eğer bir gerekçe yok ise ölünün bir
an önce hazırlanıp defnedilmesi gerekirdi. Eidsivathing Kanunları’nda 4 hiç kimsenin, şiddetli hava
muhalefeti gibi geçerli bir mazereti olmaksızın cenazesini beş günden fazla evde tutmasına izin
verilmezdi. Defin işlemine mani bir mazeret bulunması durumda ise cenaze yakınları ölüyü evin dışına
çıkarıp üstünü ağaçla veya samanla kapatırdı. Havalar, iyi olunca da derhal defnedilirdi.5
Diğer hizmetler, onun akrabaları veya yakın arkadaşları tarafından yerine getirilirdi. Bazı
noktalara da dikkat edilirdi. Şöyle ki; ölen kişi hayattayken çok çılgın, zapt edilemez veya ters mizaçlı
birisi ise onun hayaletinin yaşadığı evi rahatsız etmemesi için, cenazeyi tören için hazırlayacak olan
kişi ona ön taraftan değil arkasından yaklaşırdı.6 Bir kişi öldüğünde ilk önce onun gözleri ve burun
deliği kapatılırdı. Sonrasında ölü, bir ziyafete veya bir festivale hazırlanır gibi hazırlanılırdı. Önce
yıkanır ardından ona en güzel kıyafetler ve ölüm ayakkabısı giydirilir ve özel ortamlarda kullandığı
takıları takılırdı.7 Burada en önemli figür, ölüm ayakkabılarıdır. Çünkü bunlar, onun ölüler diyarında
rahat gezmesi için çok gerekli olduğuna inanılırdı ve böyle de kabul görürdü. Ancak kayıtlardan
anlaşıldığı kadarıyla bu ayakkabılar, ölülere has olmakla beraber bu ayakkabıların ne tür özelliklere
sahip olunduğuna dair net bilgiler bulunmamaktadır. 8 Gisli Saga’da Gisli, kardeşliği Vesteinn’in
ayaklarına bu ayakkabıdan giydirmiş ve ölünün Valhall’a 9 rahat gidebilmesi için bu ayakkabıya
ihtiyaç olduğunu anlatmıştır. Ayrıca bunun bir gelenek olduğunu da belirtmiştir. 10 Bu hazırlıklar
tamamlandıktan sonra ölü, dışarıdan gelenlerin ziyaret etmesi için evin uygun bir yerine konularak bir
müddet burada bekletilirdi. Bu sırada arkadaşları onun kulağına bir çeşit ağıt diyebileceğimiz veda
şarkıları fısıldarlardı. Bu uygulamanın ilginç olan tarafı, İskandinavya’da uzun süre devam etmiş
olması ve hatta günümüzde İzlanda’nın bazı yerlerinde devam etmekte oluşudur.11
Ayrıca evdeki merasim bittikten sonra ölünün evden çıkarılması için hazırlık yapılırdı. Çünkü
cenazenin evden çıkarılma şekli onun yaşamındaki karakteri ve ölüm şekliyle ilişkiliydi. Kişi eğer

1
“Hikâye” anlamında gelen Saga ifadesi köken olarak söylemek anlamına gelen “segja” sözcüğüyle bağlantılıdır. Biçimi,
kökeni ya da konusu ne olursa olsun, söylenen ya da anlatılan herhangi bir şeyi ifade etmek için kullanılabilir. Terim olarak,
1150 sonrasında kaleme alınmış, İskandinav halkının efsanevi geçmişini konu alan nesir şeklindeki uzun epik anlatıları ifade
etmektedir. Bkz. Lars Lönnroth, “İzlanda Sagaları”, Viking Dünyası, (Ed. Stefan Brink & Neil Price), ( Çev. Ebru Kılıç),
Alfa yay.,İstanbul, 2015, s. 383.
2
Viking Destanı Egill’in Sagası, (Çev.Emre Aygün) , Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015, s. 161.
3
Egill’in Sagası, s. 83.
4
Viking Çağında İskandinav anakarasında belirli hukuk kurallarının uygulandığı bölgeler bulunmaktaydı. Bunlardan birisi de
Eidsivathing denilen kanun bölgesiydi. Kral II. Olaf Haraldson döneminde Norveç’teki bu kanun bölgelerine bazı
düzenlemeler getirmişti. Buna göre II. Olaf, Norveç’i Kuzey (Frostathing), Batı (Gulathing) ve Doğu (Eidsivathing) şeklinde
üç kanun bölgesinde ayırmıştı. Sonrasında buna güneydoğu sahillerinde kurulmuş olan Borgarthing bölgesinin de
eklenmesiyle bu sayı dörde çıkmıştır. Bkz. Umberto Eco, Ortaçağ - Katedraller, Şövalyeler, Şehirler, Leyla Tonguç Basmacı
(Çev), İstanbul: Alfa, 2014, s. 96.
5
Paul B., Du Chaillu, Viking Ages I-II, Charles Scribner’s Sons, New York, 1890, c. I, s. 321.
6
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 323.
7
Rudolph Keyser, Private Life The Old Norhtmen, (Çev. M. R. Barnard), Woodfall and Kinder,Londra, 1868, s. 174.
8
Mary Wilhelmine Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, The Macmillan Company, New York, 1920, s. 412.
9
Pagan dönem İskandinav toplumunda savaşta ölmek çok büyük bir onurdu. Bu şekilde ölen insanların öldükten sonra çok
özel bir yere gittiklerine inanılırdı. Valhall denilen bu özel aynı zamanda Odin’in ileride yapacağı büyük savaş için asker
topladığı bir yerdi. Bkz. Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi II, (Çev.Ali Berktay), Kabalcı Yayınevi,
İstanbul, 2003, s. 185.
10
The Story Of Gisli The Outlaw, (Çev. George Webbe Dasent ), Edmonston and Douglas, Edinburgh, 1866, s. 44.
11
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 412.
254
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
normal bir şekilde ölmüş ise evin ana kapısından çıkarılırdı. Eğer başkası tarafından öldürülmüşse,
cenazenin baş istikametinde evin duvarından bir delik açılır ve cenaze, oradan çıkarılırdı.12
Bu uygulama, öldürülmüş olan kişiye paye verilmek için yapılmaktaydı. Nitekim sagalarda
bazı önemli kişiler eceliyle ölmüş olsa bile onların cenazelerinin de evden bu şekilde çıkarıldığıyla
ilgili örneklere rastlanılmaktadır. Bunlardan birisi de Egill Saga’da şöyle anlatılmaktadır:
“Egill, babası Skallagrimr’un yatağına yönelerek onu omuzlarından tutup kuvvetle geriye
doğru çekti. Ardından da yatağa yatırıp ölüye yapılan son işlemleri gerçekleştirdi. Oradakilerden
kazma küreklerini alıp evin güney duvarında delik açmalarını istedi. Sonrasında Egill Skallagrimr’un
cenazesinin başından, diğerleri ise ayaklarından tutarak onu duvardaki delikten dışarı çıkardılar.”13
Bununla ilgili bir diğer örnek de Eyrbyggja Saga’da bulunmaktadır. Bu sagada Arnkel,
Thorolf’un cenazesini kaldırma işlemlerini geleneklere göre yaptığından söz etmektedir. Bu işlem
sırasında cenazenin arkasında bir duvarı kırdığı ve cenazeyi bu duvardan dışarı çıkardığı ifade
edilmektedir.14 Kayıtlarda Hristiyanlığın ilk dönemlerinde cenazenin evden çıkarıldıktan sonra evin
çevresinde üç kez döndürüldüğü yönünde pagan bir gelenekten de söz edilmektedir; ancak bu konuda
herhangi bir örnek bulunmamaktadır.15
İskandinav toplumlarında uygulanan defin işlemlerine gelince hem “yakarak (kremasyon)”
hem de “gömerek (inhümasyon)” defin işlemleri yapılmaktaydı. Bunların uygulanmasını kronolojik
veya bölgesel olarak bir sınıflandırmaya tabi tutmamız pek mümkün gözükmemektedir. Örneğin
Gotland, Öland, Bornholm ve Aland gibi yerlerdeki cenaze törenleri, anakaradaki törenlerle benzerlik
göstermemektedir. Bunun yanı sıra anakaradaki törenler de çevre bölgelerdekilerden farklıdır. Yine
benzer bir şekilde İzlanda ve Grönland gibi Kuzey Atlantik sömürgelerinde, “kremasyon” son derece
nadir uygulanırken, İngiltere’de ise höyüklerin altında pek az gömü bulunmuştur. İskandinav
yarımadasının doğusuna baktığımızda ise Vikinglerin kendilerine ait cenaze törenlerinin Slav, Hazar
ve diğer kültürlerin uygulamalarıyla kaynaşmış olduğunu görmekteyiz.16
Snorri, Heimskringla 17 adlı eserin önsözünde defin işlemlerinin dönemlere göre değişikliğe
uğradığını ifade etmiştir. Ona göre erken dönemlere “yakma çağı” denmektedir. Çünkü bu dönemde
ölüler yakılır ve küllerinin üzerine bir anıt taşı dikilirdi. Fakat Frey’den sonra höyüklerin altına
gömme uygulaması başlamıştır. Gömme uygulamasının, M.Ö. I. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Dan
Mikillati adlı efsanevi Danimarka kralı tarafından da benimsendiği ve sonrasında bunun devam
ettirildiğini ifade etmiştir. Snorri’nin bildirdiğine göre, Dan Mikillati, hayattayken bir höyük yaptırmış
ve kendisinin kraliyet eşyaları, silahları, atı ve diğer değerli eşyalarıyla birlikte oraya gömülmesini
emretmişti. Buna karşılık Norveç ve İsveç’te yakma uygulamasının uzun süre daha devam ettiğini
ifade etmiştir.18
Avrupa’da bu kremasyon defin şeklinden söz edilince akla ilk olarak Vikingler gelmektedir.
Snorri, Ynglinga Saga’da buna “Odin Kanunu” demektedir. Bu kanun, Ynglinga Saga’da şu şekilde
nakledilmektedir:
“Odin, bütün ölülerin, sahip oldukları şeylerle birlikte bir odun yığını üzerinde yakılmasını
emretti. Külleri ise ya denize atılacak ya da gömülecekti. Böylece herkesin Valhall’a, odun yığınının
üzerinde, yanında bulundurduğu zenginlikle geleceğini, ayrıca yere gömdüklerinden de

12
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 413.
13
Egill’in Sagası, s. 165.
14
Eyrbyggja Saga, (Çev. William Morris & Eirikr Magnusson), Chiswjck yay., Londra, 1892, s. 88.
15
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 413.
16
Neil Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, Viking Dünyası, s. 324.; W. Williams,
Social Scandinavia In The Viking Age, s. 414.
17
Dünyanın Düzeni' anlamına gelen bu eser Snorri Sturluson tarafından XIII. yüzyılda kaleme alınmıştır. Eser Norveç'in IX.
yüzyılın sonlarında tahta çıkan ve tarihteki ilk kralı olarak kabul edilen Güzel Saçlı Harald ile başlayıp XIII. yüzyıl ortalarına
kadarki dönemdeki kralların hayatını ele alır. Bkz. R. I. Page, İskandinav Mitleri, (Çev. İsmail Yılmaz), Phoenix, Ankara,
2013, s. 45.
18
Snorri Sturluson, Heimskringla I, (Çev. Samuel Laing), Spottiswoode, Londra, 1844, s. 212.
255
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
yararlanacağını söyledi. Saygıdeğer erkeklerin anısına höyükler yapılacaktı. Bütün savaşçıların
mezarlarının diğer mezarlar arasında fark edilir olmaları için mezar taşı dikilecekti. Bu gelenek,
ondan sonra da uzun süre devam etti.”19
Bu emir doğrultusunda İskandinavların, yakma işlemi sırasında ölüye ait silahları, atları,
köpekleri, şahinleri ve ölünün sevdiği muhtelif eşyaları onunla birlikte yaktıkları iddia edilmektedir. 20
Bunlar içinde özellikle at kurban edilmesi ilgimizi çekmektedir. Bu gelenek, aslında ölü yakma gibi
Hint geleneklerine dayanmaktadır. Devamında Orta Asya’daki Türkler başta olmak üzere birçok
millet, bu her iki âdeti de uygulamıştır. 21 Diğer Cermen kavimlerinde bu âdetin çok nadir
görülmesinden yola çıkarak İskandinavların bunu daha geç bir dönemde Türkler ve diğer kavimlerden
öğrendiklerini düşünmekteyiz.
Ölünün yakılma işlemi bittikten sonra külleri genellikle gömme işlemindeki gibi uygulamaya
tutulurdu. Bunun için küller ya mezarlara ya da höyüklerin altına yerleştirilmekteydi. En yaygın
uygulama ise cesetler yerinde yakıldıktan sonra üzerlerine de mezar yapılmasıydı. 22 Bazen de ölünün
külleri kutsal kabul edilen bir vazonun içine yerleştirilerek muhafaza edilirdi.23
Ölü yakma töreni ile ilgili en güzel yazılı örnek, İbn Fadlan’ın o dönem İsveçlilerin
kontrolünde olan Rusya’nın batı bölgelerine yaptığı bir seyahat sırasında gördüklerini kaleme aldığı
eserinde bulunmaktadır:
“Eğer ölen adam fakirse onun için küçük bir gemi yaparlar. Adamın cesedini içine koyup
yakarlar. Ölen zenginse mallarını toplayıp üçe ayırırlar. Üçte biri ailesinin olur. Üçte biriyle ona
elbiseler dikerler. Üçte biriyle şarap alırlar ki cariyesi onun için öldürülüp, onunla yakılacağı gün
içer. Söz konusu cariyenin belirlenmesi için, cenazenin ailesinden birisi onlara “İçinizden hanginiz
onunla ölmek ister” diye sorar. Aralarından biri “Ben” der. Bunu söyleyince ölmesi kesinleşir ve artık
asla vazgeçemez. Vazgeçmek istese de müsaade edilmez.”24
Ayrıca İbn Fadlan, bir cenaze törenine de şahit olmuştur. Şunu söylemeliyiz ki İbn Fadlan
tarafından verilen bu bilgiler, bir Viking kremasyon cenaze töreninin nasıl yapıldığı konusunda
günümüze ulaşmış en ayrıntılı bilgilerdir. Bu cenaze törenini de ayrıntılı bir şekilde şöyle
anlamaktadır:
“Nihayet onlardan büyük bir adamın öldüğü haberini aldım. Önce onu bir mezara koyup
üzerini bir tavanla örttüler. On gün böyle kaldı. Bu arada ona elbiseler kesip diktiler. 25 Yakınları
cariyelerine “Hanginiz onunla ölmek ister?” dediler. İçlerinden biri “Ben” dedi. Bunun üzerine
cariyeyi, onu koruyacak, nereye giderse ona hizmet edecek iki kıza teslim ettiler. Hatta kızlar onun
ayaklarını ve ellerini bile yıkıyorlardı. Cariye için de hazırlık yapmaya, elbise dikmeye başladılar.
Cariye sevincinden, neşesinden her gün içiyordu.”
“Ölünün ve cariyesinin yakılacağı gün gelince ölünün gemisinin bulunduğu nehre gittim. Ne
göreyim gemi nehirden çıkarılmış, kayın ağacından dört sütun üzerine konmuş, etrafı ahşap büyük
ağaçlarla çevrilmişti. Sonra gemi, bu ağaçlar (kızak) üzerine alındı. Henüz ölüyü mezarından
çıkarmamışlardı. Sonra bir sedir getirip gemiye koydular, üzerini Rum dibasından minderler ve
yastıklarla döşediler.”26
“Sonra ölüyü beklettikleri mezar gibi bir yere vardılar. Üzerindeki toprağı ve ağaçları bir
tarafa attılar ve oradan çıkardılar. Ölüye şalvar, don, mest, gömlek, altın düğmeleri olan bir kaftan
giydirdiler. Başına samur kürklü diba bir kalpak geçirdiler. Sonra onu alıp gemideki kubbeli çadırın

19
Snorri Sturluson, Heimskringla I, s. 223.
20
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 320.
21
W. Eberhard, Çin’in Şimal Komşuları, (Çev. Nimet Uluğtuğ), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1996, s. 86.
22
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 325.
23
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 321.
24
İbn Fadlan, Seyahatname, (Çev. Ramazan Şeşen), Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2010, s. 40.
25
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 40.
26
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 41.
256
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
içine götürüp orada minderle döşeli sedirin üzerine, yastıklarla destekleyerek oturttular. Ardından
ölünün bütün silahlarını yanına koydular. Devamında, iki at getirip terleyinceye kadar koşturdular ve
akabinde onları kılıçla parçalara ayırıp etlerini gemiye attılar. Bundan başka iki tane inek getirip
onları da parçalara ayırdılar ve gemiye attılar. Nihayet, Cuma günü ikindi vakti gelince cariyeyi kapı
çerçevesine benzer bir şeyin yanına getirdiler. Adamlar ellerini basamak olarak hazırladı ve cariye de
onlara basarak bu çerçevenin içine baktı. Bir şeyler söyledi ve indi. Sonra ikinci kez çıktı ve
çerçevenin içine bakıp yine bir şeyler söyleyip indi. Aynı şeyi üçüncü kez de tekrarladı. Devamında
ona bir tavuk verdiler. O başını kesip attı ve yanındakiler tavuğu ondan alıp gemiye attılar.
Tercümana cariyenin neler yaptığını sordum. Cevaben “Adamlar ellerinin üzerine aldıkları ilk seferde
“İşte anne ve babam onları görüyorum” dedi. İkinci seferde “Bütün ölmüş yakınlarımı görüyorum”
dedi. Üçüncüsünde “İşte! Efendimi güzel ve yemyeşil cennette oturmuş görüyorum. Yanında
hizmetçiler var ve beni çağırıyor. Beni onun yanına götürün” dedi”, dedi.”27
“Sonra cariyeyi gemiye doğru götürdüler. İki bileziğini çıkardı ve onları kendisini öldürecek
olan Ölüm Meleği denen kadına verdi. Ölüm Meleği denen ihtiyar kadın cariyenin boynuna
ortalayarak bir ip geçirdi ve iki ucunu çekmeleri için iki adama verdi. Yanında geniş yüzlü bir hançer
vardı. Adamlar karşılıklı ipi çekerek kızı boğarken ihtiyar kadın da hançeri cariyenin kaburgaları
arasına yer yer sokuyordu. Bu sırada cariyenin bağırması duyulur, başka cariyeler de bundan ürker
ve sonraki dönemlerde efendileri ile ölmekten kaçınırlar diye adamlar ellerindeki sopalarla
kalkanlara vurmaya başladılar. Nihayet cariye öldü.”28
“Sonra, ölünün en yakın akrabası çıplak bir halde geldi ve bir odun alarak onu tutuşturdu. Bir
elinde yanan odunu tutarken diğer eliyle de arkasını kapatarak, yüzünü insanlara dönmüş olarak geri
geri gitti ve geminin altına konmuş olan odunları tutuşturdu. Ardından orada bulunanlar başka
odunlar getirdi ve tutuşturup geminin altına attılar. Tercüman, “Siz Araplar ahmaksınız diyor” dedi.
Niçin? dedim. O da “En çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz insanı alıyor toprağa atıyorsunuz. Onu
toprak, haşerat, kurtlar yiyor. Biz ise onu bir anda yakıyoruz. Derhal Cennete giriyor” dedi. Sonra,
aşırı şekilde güldü. Sebebini sorduğumda “Tanrısı onu sevdiği için rüzgâr gönderdi, hemen yanına
aldı” dedi. Bir saat geçmemişti ki gemi, odunlar, cariye ve efendisi tamamen kül oldu. Akabinde
geminin yerine yuvarlak tepeye benzer bir mezar yaptılar. Ortasına kayın ağacından bir sütun diktiler.
Sütunun üzerine ölen adamın ve hükümdarının adlarını yazdılar.”29
İbn Fadlan’ın yazdıkları kadar ayrıntılı olmasa da mitolojik anlatılarda da kremasyon definle
ilgili önemli ifadeler bulunmaktadır: Bunlardan birisi “AM 748 I 4to” şeklinde numaralandırılmış
koleksiyonda yer alan “Baldr’un Rüyası” adlı şiirdir. Snorri’nin Nesir Edda’sında açıklamalar
ekleyerek naklettiği bu anlatıda şöyle denmektedir:
“Baldr öldürüldükten sonra cenaze töreni için hazırlıklara başlandı. Bunun için gemisi
Hringhorni, cenazeyle yakılmak üzere hazırlandı. Sonrasında Baldr’un cenazesi geminin üzerine
kondu. Bu sırada karısı Nanna onun acısına dayanamayarak kalbi patladı ve oracıkta öldü. Bunun
üzerine onun da cesedi ateşin üzerine kondu. Son olarak da süslü takımlarıyla beraber Baldr’un atı
ateşe atıldı.”30
Bir diğer defin işlemi ise inhümasyon da denilen toprağa gömme yöntemidir. Aslında bu
uygulamanın varlığı, bölgede taş devrine dayanmaktayken, bronz çağıyla birlikte kremasyonun
yaygınlık kazanmasıyla beraber azalmaya başlamıştır.31 Bazı yerlerde gömülerek defin işleminin tercih
edilmesinin altında birtakım batıl inanışlar da bulunmaktadır. Örneğin bazı ünlü savaşçı Vikinglerin
hayaletlerinin höyüklerin üstünde geceleri görüldüğüne ve bu hayaletlerin orayı terk etmediğine
inanılırdı. Bu durumun yakılarak değil de gömülerek yapılan definlerde meydana geldiği

27
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 42.
28
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 43.
29
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 44.
30
Snorri Sturluson, The Prose Edda, (Çev. Arthur Gilchrist Brodeur), (Trans.), Humphrey Milford, Londra, 1916, s. 73.
31
Montelius, Oscar, The Civilisation Of Sweden In Heathen Times, (Çev. F. H. Woods ), Macmillan Co.,Londra, 1888, s.
205.; W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 415.
257
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
düşünüldüğünden sevilen meşhur savaşçılar silahlarıyla birlikte gömülürlerdi.32 Egill Saga’da verilen
bilgilere göre Egill, babası Skallagrimr için Digranes kıyısında bir mezar hazırlar. Sonrasında
babasını, atı, silahları ve demir işlerken kullandığı aletleriyle bu mezara gömer. 33 Burada defin için
seçilmiş olan yerden de anlaşıldığı gibi defin yerinin belirlenmesinde bazen tepeler veya kıyılarda
gözden uzak burunlar tercih edilmekteydi.34 Bu bir anlamda hayatta kalanların o bölgeyi sahiplenmesi
anlamına gelmekteydi. Yine Egill Saga’da verilen bilgilere göre başka bir defin işlemi ise şu
şekildedir:
“Egill, kardeşi Thorolfr’un cansız bedenini buldu. Onu kucakladı, yıkadı ve o devrin diğer
tören uygulamalarını yerine getirdi. Oracıkta bir mezar kazıp Thorolfr’u silahları ve giysileriyle
birlikte gömdü. Ayrılmadan önce kardeşinin bileklerine birer altın bilezik takmıştı. Ardından üzerine
taş yığıp, bu yığını da toprakla örttü.”35
Ölüler, çeşitli araçların içine konularak defnedilirlerdi. Bunlardan en dikkat çekici olan,
Viking denizciliğini ön plana çıkaran gemiyle veya bir tekneyle birlikte yapılan defin işlemiydi.
Bunun yanı sıra onların savaşçı kimliğini ifade eden bir araç olarak savaş arabası içinde defnedildikleri
de olurdu.36 Ancak Vikinglerde savaş arabasının pek yaygın olarak kullanılmadığını düşündüğümüzde
büyük olasılıkla bunun Kıta Avrupa’sından etkilenilmesine bağlı olarak bölgede uygulanmıştır. En sık
karşılaşılan örnekler, cesetlerin meşe ağacının gövdesinden yapılmış olan tabutlara veya lahitlere
yerleştirilmesiydi. Sonrasında ise üzerlerine bir höyük yapılmaktaydı.37
Bunun yanı sıra gemilerin yakılarak defin işleminde ne şekilde kullanıldıklarına yukarıda
değinmiştik. Ancak gemilerin gömü işlemlerinde kullanımı bizler açısından daha dikkat çekicidir.
Çünkü gemi veya benzeri türdeki su araçlarının kremasyon definlerde kullanılmasına diğer kültürlerde
de rastlanırken, gömerek definde bu araçların kullanımı tamamen İskandinavlara has bir durumdur. Bu
şekilde defnedilen kişilerin denizcilikle ilgili baskın bir kimliğe sahip oldukları kesindir. 38 Gemide
defin örnekleri her ne kadar daha çok erkeklerle ilgili gözükse bile sagalarda ve arkeolojik bulgularda
kadınların da gemilerde defnedildiklerini gösteren örneklere rastlamaktayız.39
Bunların yapım işleminde gemilerin yakılmadan gömülmesi işleminde özel bir düzenek
hazırlanmaktadır. Genellikle onları tutacak bir hendeğin içine çekilerek getiriliyor ve sonrasında da
üstleri bir tümsekle örtülüyordu. 40
Ayrıca İsveç’te Malar vadisinde, özellikle de Orta Uppland’da Valsgarde yerleşiminde Viking
Çağı’nın birkaç yüz yıl öncesine dayanan her kuşaktan birer tane olmak üzere bazı gemi mezarlar
tespit edilmiştir. Danimarka’daki gemi mezarları, sayıca daha az olmakla beraber, Ladby’deki ve
Hedeby’deki örneklerden anlaşılacağı üzere bir o kadar da önemlidirler. Bu bölgede gemilerin
gömülmesi geleneğinin kökenleri Demir Çağı öncesine kadar uzanmaktadır. 41 Örneğin Jutland
yarımadasının güneyinde bulunan Nydam’da ortaya çıkarılmış olan ve M.S. III. yüzyılın başlarına ait
olan bir savaş gemisi de bunlardan birisidir.42 Gemi gömme töreninin en güzel örnekleri ise Norveç’te
Vestfold’da bulunmuş olan Oseberg ve Gokstad gemi mezarlarıdır. M.S. 834 yılına ait olan Oseberg
Gemisi içinde iki kadın cesedi tespit edilmiştir. Gemi direğinin hemen yanına bir mezar bölmesi
yapılmış ve bu bölmenin içi dokuma işlemeleriyle süslenmişti. Kadınların cesetleri ile elbise,

32
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 328.
33
Egill’in Sagası, s. 165.
34
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 84.
35
Egill’in Sagası, s. 142.
36
Montelius, The Civilisation Of Sweden In Heathen Times, s. 205; W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s.
415.
37
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 86.
38
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 332.
39
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 334; Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 334.
40
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 332.
41
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 332.
42
Selim Karagöz, Vikingler ve Viking İstila Çağı (M.S. 793-1066), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Aksaray
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aksaray, 2014, s. 113.
258
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
ayakkabı, tarak ve mutfak gereçleri gibi birçok kişisel eşya bu bölmenin içine yerleştirilmişti. Gemide
ayrıca 15 at, 6 köpek ve iki inek kalıntıları tespit edilmişti.43 Bir diğer örnek olan Gokstad Gemisi,
M.S. 900-905’e aittir. 60’lı yaşlarda bir erkeğin defin işleminde kullanılmış olan gemide on iki at, altı
köpek ve bir tavus kuşu iskeleti bulunmuştur. 44 Bu gemiler, içindeki organik mezar eşyaları bile
bozulmadan son derece iyi korunmuş olduklarından, Viking dünyasındaki yüksek mevkili insanlara ait
mezarlara ilişkin ayrıntılı envanter çıkarmamıza yarayan en zengin kaynaklardır.45
Ayrıca bazı yüksek mevki sahibi insanların defin şekillerinde özel uygulamalara
rastlanılmaktadır. Burada cenaze, yaygın olduğu üzere bir tabuta veya başka kapalı bir kutuya konmak
yerine, yeraltında bir odaya yerleştirilmektedir.46 Bu odaların ahşap duvarları ve kalaslarla örülmüş bir
çatısı bulunmaktadır. Kare ya da dikdörtgen çukurlar halinde inşa edilmekte ve son olarak üzerlerine
yine bir höyük yapılmaktadır. Söz konusu bu uygulama, Roma Demir Çağı ve Kavimler Göçünden
itibaren bilinmekle beraber daha ziyade IX. ve X. yüzyılda zirveye ulaşmıştır. Bunların en yaygın
olduğu yer ise İsveç’tir ki; sadece Birka’da 111 tane örnek bulunmuştur. Danimarka ve Kuzey
Almanya civarındaysa, çoğunluğu Hedeby etrafında olmak üzere yaklaşık 60 mezar odası ortaya
çıkarılmıştır. Norveç'te ise bu âdet o kadar yaygın değildi. Birka ve Hedeby ile karşılaştırabileceğimiz
bir şehir olan Kaupang’da henüz bu gibi mezarlara rastlanılmamıştır. Bu gömme biçimine İskandinav
yerleşimlerinin ya da etkisinin görüldüğü Rusya ve Ukrayna’da da rastlanılmıştır. Örneğin Kiev
yakınlarındaki Çernigiv’de yapılan kazılarda süslü mezar odaları tespit edilmiştir.47 En güzel höyük
örneklerinden birisi1750’de İsveç’te bulunan 75 metre çapındaki Kivik höyüğüdür.48
Bir diğer ilginç gelenek de ölünün genellikle dikdörtgen mezar oyuklarına bırakılırlardı. Ceset,
direk olarak yere, kumaş üzerine, ağaç kabuğundan yapılmış bir döşeme üzerine (Bu uygulama, daha
çok Norveç’in kuzeyinde görülmektedir) yatırıldığı gibi birbirinden ayrılabilir el arabası dizileri de
dâhil olmak üzere çeşitli tipte tabutlar kullanılarak da defnedilebilmekteydi. Cesetlerin bedensel
duruşları da farklılık göstermektedir. En çok görülen yatırılış şekli, ya sırt üstü ya da sanki uyuyormuş
gibi yanlarına hafifçe kıvrılmış bir şekilde olanıdır.49 Buna örnek olarak Varpelev’de (Danimarka’da )
bir mezarda bulunmuş olan iskeletler, gösterilebilir. Çünkü bunlar, sol yanlarına yatırılmış ve dizleri
yukarı çekilmiş bir pozisyonda bırakılmışlardır.50 Bazı örneklerde ise ölülerin, bedenin fiilen zarar
görmesini gerektirecek şekilde olağandışı bir pozisyonda gömüldüğü de tespit edilmiştir. Örneğin
mezarın birinde ölünün baş aşağı bir şekilde yerleştirildiği bir mezar bulunmuştur. Bunun bir tür ceza
amacıyla mı yoksa bir batıl inanç neticesinde mi yapıldığını söylemek zordur. Ancak bu bedenlerin
bazılarının üzerine yerleştirilen büyük taşlar ölülerin bir şekilde mezarlarından çıkabileceği,
muhtemelen yaşayanlara zarar verebileceği yolunda bir korkunun varlığını göstermektedir.51
Ölülerin yerleştirilmesi uygulamasında karşılaşılan bir diğer durum da onların sandalyeye
oturtularak gömülmesi işlemiydi. Norveç’te Aure’de ortaya çıkarılmış olan bir mezar odasında
sandalye kalıntıları bulunmuştu.52 Benzer şekilde Birka’daki örneklerde ölülerin muhtemelen sandalye
ya da tabure gibi bir eşya üzerine oturtulmuş halde gömüldüğü, bazılarının ellerine veya kucaklarına
muhtelif nesneler yerleştirildiği anlaşılmaktadır. Ölüye ait eşyalar ise ölünün çevresine, özellikle de
önüne konuyordu. Dikkatimizi çeken husus, mezar odalarında oturtulmuş kadın cesetleri bulunurken,
gemi mezarlarında ise daha çok erkek cesetlerinin bulunmasıdır. Bir diğer ilginç nokta ise bazı
örneklerde mezarların hazırlanmasında ölülerin belirli bir yöne bakıyormuş gibi görünecek şekilde

43
Karagöz, Vikingler ve Viking İstila Çağı, s. 115.
44
Karagöz, Vikingler ve Viking İstila Çağı, s. 116.
45
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 332.
46
Kirsten Wolf, Daily Life Of The Vikings, Greenvvood yay., Londra, 2004, s. 157.; Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking
Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 329.
47
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 330.
48
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 86.
49
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 328.
50
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 258.
51
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 327.
52
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 326.
259
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
konumlandırılmasıdır. Örneğin Birka’da, oturan kadınların bulunduğu mezar odalarında içindekilerin
yüzleri şehre bakıyormuş izlenimi vermektedir.53
Oturur halde yapılan definle ilgili bazı İzlanda sagalarında da çeşitli ifadeler bulunmaktadır.
Bunlardan birisi Njall Saga’dır. Burada Hlidarendili Gunnar, mezarına oturur bir vaziyette
yerleştirilmiştir.54 Grettir Saga’da ise bir mezar soyma girişimi sırasında mezarın ölmemiş bir sakini
veya hayaletinin hırsızla mücadeleye giriştiği anlatılmaktadır. Işıksız höyüğün içindeki bu kavganın
betimlemesinde, çukurun tepesindeki kalaslardan bile bahsedilerek buranın bir mezar odası olduğu
açıkça ortaya konmaktadır. Odanın tavanında açılmış bir delikten atlayan hırsız, mezarın bir ucundaki
at kemiklerinin üzerine düşer, karanlıkta sendeleyip dururken, üzerinde birinin oturduğu bir
sandalyenin arkalığına dokunur.55 Bir diğer örnek de Egill ve Asmund Saga’da Asmund’u yetiştiren
babası Aran öldüğünde onun için hazırladığı mezar ile ilgili bilgiler benzer niteliktedir. 56 Asmund,
önce bir höyük yapar sonra bütün takımlarıyla birlikte bir at, onun savaş elbiseleri, şahinini ve
köpeğini koyardı. En sonunda Aran, bütün zırhıyla birlikte bir sandalyeye oturtulurdu.57
Bunun yanı sıra “İnhümasyon” türü defin işleminde dikkat çeken bir uygulama ile
karşılaşmaktayız. Bazı kişilerin cesetleri birçok parçaya ayrılır ve her bir parça bir başka bölgede
defnedilirdi. Bunun en bilinen gerekçesi bu kişilerin çok sevilmesi ve tarafların mezar yeri konusunda
anlaşamamış olmalarıdır. Bununla ilgili en güzel örnek, Siyah Halfdan Saga’da bulunmaktadır. Kral
Halfdan sağlığındayken halkı tarafından çok sevilen birisiydi. Öldükten sonra cenazesinin
Ringerike’de defnedilmesi için hazırlıklara başlanmıştı. Fakat Raumarige, Vestfold ve Hedemark’ın
ileri gelenleri bunu duyunca karşı çıktılar. Sonrasında bir araya gelip durumu çözüme kavuşturmak
istediler; ancak herkes cenazenin kendi bölgesinde defnedilmesini talep edince bir sonuca varamadılar.
Bunun üzerine en sonunda cenazeyi dört parçaya ayırıp her birinin bir bölgeye verilmesi hususunda
anlaştılar.58 Ancak bu uygulamayla ilgili pek fazla örnek olmadığını belirtmek gerekir.
Pagan dönemi İskandinav mezarları hakkındaki bilgiler, daha çok inhümasyon mezarlardan
elde etmekteyiz. Kremasyon mezarlarda bazen ateşe dayanabilmiş metal nesneler ile tam yanma işlemi
tam gerçekleşmemiş canlılara ait kemik parçaları incelendiğinde genel olarak her iki türde yapılmış
defin işleminde mezar içeriklerinin aynı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bazı kremasyon işleminde
ölünün külleri bir vazoya konulup diğer eşyalar yanmadan hepsi gömülürlerdi. Bu da bu bilgileri
desteklemektedir.
Mezar bulguları arasında en sık rastlanan nesneler mücevherat, giysilerin metal aksamları, süs
eşyaları, silahlar, tekstil üretimi ve yiyecek hazırlamaya yönelik aletler, demircilik aletleri, tarım
aletleri, kap kacak, binicilik malzemeleri, yatak, sandalye, tabure, muhtelif mobilyalar, farklı nitelik ve
nicelikte tekstil ürünleri ve yiyecekler tespit edilmiştir. Bunlara ilaveten at ve köpek başta olmak üzere
sevdiği hayvanlar, hatta bazen sevdiği insanlar beraberinde defnedilmiştir.59 O dönemde toplumdaki
köleler, bir nesne veya özel eşya olarak addedildiklerinden bazen sahipleri öldüğünde onlar da onunla
birlikte defnedilirlerdi. 60 İnhümasyon mezarlarda yemek kaplarından ve kalıntılardan anladığımız
kadarıyla ölünün yanına hatırı sayılır miktarda yiyecek ve içecek bırakılmaktaydı. 61 Benzer şekilde
Türklerde de ölünün mezarına et, süt gibi yiyecekler bırakıldığı bilinmektedir.62
Yukarıda ölüyle birlikte muhtelif hayvanların da öldürüldüğünü veya yakıldığını ifade
etmiştik. Hem erkek hem de kadın mezarlarında en fazla karşılaşılan hayvan kalıntısı köpeklere aittir.

53
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 330.
54
Yanık Njall’ın Sagası, (Çev. Necmi Ergün), Yapı Kredi Yayınları,İstanbul, 1996, s. 140.
55
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 331.
56
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 326.
57
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 327.
58
Snorri Sturluson, Heimskringla I, s. 270.
59
Judith Jesch, Women In The Viking Age, The Boydell yay., Woodbridge, 2001, s. 12; W. Williams, Social Scandinavia In
The Viking Age, s. 417; Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 326.
60
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 38.
61
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 328.
62
Cemal Şener, Şamanizm, BDS Yayınları, İstanbul, 1996, s. 41.
260
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
Bundaki amaç, köpeklerin ölen kişiyi hem koruması hem de ölüm sonrasındaki yolculuğunda ona
rehberlik etmesidir.63 Bir diğer sık karşılaşılan hayvan ise attır. Atı veya at arabasıyla gömülen üst
düzey bir kişinin öldükten sonra Valhall’da Odin’in karşısına atının sırtında veya at arabasının
üzerinde gideceği ve bunun şerefli bir giriş olduğu düşünülürdü. 64 Son olarak şahin ve tavus kuşu
kalıntılarının da bulunduğunu belirtmek gerekir. Burada tavus kuşunun bölgeye has bir tür
olmamasına karşın bu mezarlarda rastlanılması dikkatimizi çekmektedir. 65 Ölülerin bazılarının
ayaklarındaki kar ayakkabılarından yola çıkılarak bunların kışın gömüldüğü ileri sürülmektedir. Öte
yandan bunların yukarıda sözünü ettiğimiz “ölüm ayakkabısı” olması da düşünülmektedir.66
Malzemenin seçimi, bir araya getirilmesi, tipi, niteliği, niceliği, yerleştirildiği konum gibi
unsurların hepsi Viking Çağı ölü gömme törenleri çerçevesinde farklılık göstermektedir. Ama daha
belirleyici olan yerel etkilerdir. Örneğin İsveç Öland’da, nesli tükenmiş bir deniz canlısı olan ammonit
gibi fosiller kimi zaman ölülerle beraber gömülüyordu. İsveç ve Finlandiya arasındaki Aland
adalarında ölülerin külleri, üzerlerine kilden yapılmış minyatür bir hayvan pençesi iliştirilmiş
çömleklerin içine konularak gömülüyordu. Söz konusu pençelerin ya ayılara ya da kunduzlara ait
olduğu saptanmıştır. Benzer uygulamaya Aland dışında Rusya'da, Volga ve Klyazma nehri üzerindeki
mezar topluluklarında da rastlanılmıştır. Mezar eşyalarından hareketle bu gömülerin gezgin
Alandlılara ait olduğu düşünülmektedir.67
Önemli sayıda Viking Çağı mezarında, mezarın asıl sakinine eşlik etmesi için öldürüldüğü
gayet açık olan bireyler tespit edilmiştir. Bu kişilerin öldürülme şekillerinin belirli bir standardı
olmayıp, başın gövdeden ayrılması, bıçaklanma, boyun kırılması, asılma gibi muhtelif yöntemlerle bu
işlem yerine getirilmiştir. Meşhur örneklerden biri olan Stengade’deki bir mezarda bir erkeğin
ölümünde ona eşlik etmesi için yanına oturtulmuş, elleri bağlı, başı kesik başka bir erkek cesedi
bulunmuştur. Burada her iki cesedin üzerine birer ağır mızrak saplanmıştır. Bir diğer örnek ise
Birka’da karşımıza çıkmaktadır. Burada kale duvarındaki bir mezarda, başının arkasına elk geyikleri
boynuzları saplanmış silahlı, yaşlı bir adamın cesedinin üzerine, başı kesilmiş genç bir erkek bedeni
kısmen yatırılmıştır. Lejre’de bir mezarda bir erkek cesedine, elleri bağlanmış ve başı kesilmiş başka
bir erkek cesedi eşlik ediyordu. Roskil’de yakınındaki Gerdrup’ta bir kadın mezarındaysa boynu
kırılmış bir erkek cesedi vardı. Man Adası’ndaki Ballateare’de, eşyalarıyla gömülmüş silahlı genç bir
erkeğin üstü bir tümsekle örtülmüş, tümseğin üzerinde genç bir kadın, diz çökmüş bir halde arkadan
gelen bir kılıç darbesiyle öldürülmüştü.68 Birlikte definde dikkatimizi çeken bir diğer husus ise bazı
gemi mezarlarında üç-dört cesedin bulunmasıdır. Bu cesetler, geminin orta bölümünde inşa edilmiş
küçük bir odaya veya güverte kerestelerinin üzerine yatırılmış bir halde yerleştirilmiştir.69
Birlikte definde söz konusu cenazeler ya aynı anda ölmüş olur ve direk birlikte defnedilirlerdi
veya ilk ölenin devamında ikinci ya da daha fazla sayıdaki kişinin birincisine eşlik etmesi amacıyla
öldürülmesiyle bu işlem yerine getirilirdi. Fakat bunun dışında bir kişi ölmüş ve aradan uzun bir
zaman geçmiş olmasına rağmen, sonradan ölen başka birisinin cesedinin söz konusu eski mezarın
açılıp onun içine yerleştirildiği olurdu. Egill Saga’da Egill, Bödvarr’ın cesedini bulunca onu
kucaklayıp Skallagrimr’un mezarına doğru yola çıkar. Oraya vardığında mezarı açıp Bödvarr’ı
Skallagrimr’un yanına yerleştirip ardından da mezarı tekrar kapatır. 70 Birlikte defin uygulamasının
arkasında yatan inanışa göre bu kişilerin ruhları birbirleriyle konuşmaktaydı. Frithiof Saga’da
Thorstein, çok ağır hastalanıp öleceğini anladığı zaman yakınındakilere gömüleceği yer ile ilgili

63
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 417.
64
Jesch, Women In The Viking Age, s. 12; Du Chaillu, Viking Ages I, s. 326.
65
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 417.
66
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 327; Du Chaillu, Viking Ages I, s. 323.
67
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 326.
68
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 334.
69
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 332.
70
Egill’in Sagası, s. 211.
261
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
vasiyette bulunur. Bu vasiyette kendisinin, Kral Beli’nin karşısına gömülmesini böylece öldükten
sonra birbirleriyle konuşmalarının daha rahat olabileceğini vasiyet etmiştir.71
Bu tür işlemlerde ölülerin vasiyeti veya yakınların tercihi etkili olmakla birlikte bazen
koşulların dayatmasıyla bu durum, zorunlu hale gelirdi. Özellikle savaşlardan sonra birçok ölü aynı
mezara defnedilmekteydi. Bu sadece alt düzeyde kişiler için değil, seçkinler için de geçerliydi.
Örneğin Gongu Hrolf Saga’da Hrolf, savaştan sonra babası başta olmak üzere birçok kişiyi silahlarıyla
birlikte aynı mezara gömmüştü.72
Birlikte defin uygulamasının farklı bir versiyonu kadınların kocalarıyla birlikte yakılmasıdır.
Bu uygulamaya Mısır’dan Çin’e kadar dünyanın birçok bölgesinde sıkça rastlanılmıştır. Ancak böyle
bir ölüm şekli Hint-Ari topluluklar ile özellikle Hindistan ile özdeşleşmiştir. Nitekim bunu ifade eden
“Suttee” terimi Sanskritçe “Sati” (iyi kadın) sözcüğüne dayanmaktadır.73 İskandinavlarda, çok eskiye
dayanmamakla birlikte IV. yüzyıldan itibaren bununla ilgili bulgular karşımıza çıkmaya başlamıştır.
Bunun sebebinin söz konusu uygulamanın bunun doğu kökenli olduğu ve buraya oralara giden
tüccarlar veya seyyahlar tarafından getirildiği düşünülmektedir. 74 Suttee’nin en fazla uygulandığı
bölgenin İsveç ve Rusya olması bu tahmini güçlendirmektedir. 75 Buna karşılık İzlanda’da bununla
ilgili hiçbir bulguya rastlanılmamıştır.76 Bunun da gerekçesi buraya İskandinav yerleşiminin daha geç
bir döneme denk gelmesi ve akabinde onların hemen Hıristiyanlıkla tanışmış olmalarıdır. Olaf The
Holy Saga ve Olaf Tryggvason Saga’sı başta olmak üzere birçok eserde bununla ilgili örnekler
bulunmaktadır.
Bazı mezarlar incelendiğinde kadınların yakılarak değil de kocalarıyla birlikte öldürülerek
gömüldükleri görülmüştür. Bunlar iskeletlerin boyları ve leğen kemikleri incelenerek tespit
edilmiştir. 77 Bunun yanı sıra kadınların ayaklarına taktıkları halhal ve diğer takılardan da tespit
edilmektedir.
Kremasyon veya inhümasyon işlemiyle defin işlemi sonlandırıldıktan sonra törenin yapıldığı
alanlara veya mezarlara bazı işaretler konarak bir çeşit sınır oluşturulurdu. Buradaki büyüklükler,
yerdeki alçak tümseklerden başlayıp, 10 metre veya daha yüksek anıtsal höyüklere kadar ulaşan
muhtelif ebatlardaydı. Biçimleri en fazla daire olmakla birlikte oval, dikdörtgen ve üçgen höyükler de
tespit edilmiştir. Bazı örneklerde höyükler, bilinmeyen nedenlerle içlerine yerleştirilmiş gibi görünen
direklerle güçlendirilmişti. Burada kullanılan ağacın varlığını koruyamaması ve dolayısıyla geriye pek
az arkeolojik bulgu kalması hasebiyle, o dönemde benzer uygulamanın çok daha yaygın olduğunu
düşünmekteyiz. 78 İbn Fadlan’ın anlatısında bir höyüğe kayın ağacından bir sütun dikildiği, üzerine
runik harflerle ölen kişinin ve hükümdarının isimlerinin yazıldığını ifade etmesi bu bilgileri
desteklemektedir.79
Sıkça karşılaşılan başka bir uygulamaya göre höyük yapmadan taşlarla bir sınır oluşturularak
mezarlar belirlenmekteydi. Bu işlemde bazen mezarın üzerine tek bir taş dikilirdi. Fakat en sık
karşılaşılanı ise taşlardan mezar çevresine basit geometrik şekillerden daha karmaşık şekillere kadar
muhtelif biçimde sınır çizilmesiydi.80 Bunlar arasında bordür halkaları, daireler, dikdörtgenler, yıldız
örüntüleri, üçgenler, gemi çizimleri, treuddar (üç uçlu) denen kenarları dışbükey üç kenarlı biçimler
yer alırdı. Aralarında en ilgi çekici olanı muhtelif ölçülerde yapılmış gemi çizimleriydi. Bu tip

71
“The Story Of Frithiof The Bold”, Three Northern Love Stories & Other Tales, (Çev. Eirikr Magnusson & William
Morris), Longmans, Green and Co.,Londra, 1901, s. 73.
72
Du Chaillu, Viking Ages I, s. 328
73
Yalçın Kayalı, “Eski Bir Hint Geleneği Sati”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. 53, S. 1,
2013, s. 366.
74
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 419.
75
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 420.
76
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 103.
77
Jesch, Women In The Viking Age, s. 13.
78
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 326.
79
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 44.
80
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 326.
262
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
mezarlardan en uzunu Danimarka’da Jelling’de tespit edilmiştir ki uzunluğu da 170 metre gibi
muazzam bir ebattadır. Bazen de içi boş gemi düzenlemelerine rastlamaktayız. Ancak bunların içinde
tespit edilmiş olan ateş ve yemek kalıntılarından buralarda bir çeşit anma töreni yapıldığını
anlamaktayız. Son olarak dikkatimizi çeken bir husus, genelde mezarda bir tek kremasyon bulunmakla
beraber aralıklarla yerleştirilmiş bir ya da daha fazla kremasyonun bulunduğu mezarlara da
rastlanılmasıdır.81
Pagan toplumlarda yaygın olan cenaze sırasındaki eğlenceler, İskandinavlarda bulunmazdı.
Herkeste merhametli ve hüzünlü bir hal olur ve bu hal cenaze sonrasındaki yas döneminde de sürerdi.
Öyle ki en sert savaşçılar bile yeri geldiğinde hüzünlü bir şekilde yas tutmaktaydılar. Hatta yas
sırasında özel ağıtlar söylenirdi. Bununla ilgili sagalardaki en güzel örnekler, Egill Saga’da Egill’in
ölen oğlu için ve Volsunga Saga’da Gudrun’un ölen kocası için okumuş oldukları ağıtlar olarak
gösterilebilir.82
Cenaze merasimlerinin sonunda ölünün ardından tertip edilen bir çeşit ziyafet düzenlenirdi.
Defin işleminin ardından ölünün varisleri yedinci günde veya otuzuncu günde “ölüm yemeği” veya
“ölüm ziyafeti” şeklinde ifade edebileceğimiz dönemin kayıtlarında ise “arvel” olarak geçen bir
ziyafet düzenlerlerdi. Bu ziyafete gelmeyen varis, sonradan hiçbir şekilde hak talep edemezdi. Eğer
varislerden birisi yetişkin bir yaşta değilse onun bakımıyla ilgilenen kişi de bu yemeğe katılabilirdi.83
Hristiyanlık döneminde “arvel” ismi değişmiş ve ruh-birası (soul-ale) adıyla anılmaya başlanmıştı.84
Bir süre sonra bu uygulama, tamamen yasaklanmıştır. Bunun yanı sıra isteyenler bunun yerine ölünün
anısına elbise veya ayakkabı da dağıtabilirlerdi. 85
Son olarak bu gelenekler içerisine bile alınmayan hatta mezarları dahi bulunmayan insanlar da
vardı. Bunların varlığı da arkeolojik çalışmalardan anlaşılmaktadır. Şöyle ki; yerleşimler ile gömüler
arasındaki korelâsyon sonucunda herkese bir mezar tahsis edilmediği anlaşılmaktadır. Ancak mezarı
olmayan kesimin toplam nüfus içindeki oranıyla ilgili sağlıklı bir tahminde bulunmak zor olmakla
beraber bu oranın yarıya yakın olabileceğini düşünmekteyiz. Büyük olasılıkla mezarsızlar, alt statüden
insanlardı.86 Bunların başında da köleler gelmekteydi. Verilen bilgilere göre eğer bir köle ölürse sahibi
onu uygun gördüğü açık alanda bir yere köpeklerin ve yırtıcı hayvanların yemesi için bırakırdı. 87
Norveç’te bazı yerlerde köle hastalandığında sahibi bir çukur kazar ve köleyi oraya ölmesi için
bırakırdı. 88 Benzer bir uygulamanın suçlulara da yapıldığı görülmektedir. İbn Fadlan’ın verdiği
bilgilere göre ölüm cezasına çarptırılmış olan suçlu kişi, kalın bir ağaca asılarak idam edilirdi.
Sonrasında ip kopuncaya kadar ceset, asılı kalırdı.89
Bu mezarlar arasında arkeolojik kazılardan çocuk mezarlarına olması gerekenden daha az
rastlanılması da çok ilginçtir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin o tarihlerde çocukluktan
yetişkinliğe geçişin ne zaman olduğu, buna bağlı olarak ölen çocukların resmi gömü törenine ve bir
mezara yerleştirilmesine gerek görülüp görülmemesiyle ilgili etkenlerin söz konusu olabileceğini
düşünebiliriz. Ölen çocukların sosyal statülerinin de bunda payının olduğu yüksek bir ihtimaldir.90

Sonuç

81
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 327.
82
Du Chaillu, Viking Ages II, s. 414.
83
“Gulathing Law”, The Earliest Norwegian Laws, (Çev. Laurencem Larson ), The Lawbook Exchange Ltd., New Jersey,
2008, s. 116.
84
Du Chaillu, Viking Ages II, s. 55.
85
Guta Lag, (Çev. Christine Peel),Viking Society For Northern Research, Londra, 2009, s. 35.
86
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 325.
87
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 40.
88
W. Williams, Social Scandinavia In The Viking Age, s. 38.
89
İbn Fadlan, Seyahatname, s. 40.
90
Price, “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, s. 325.
263
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
Buraya kadar anlatmış olduğumuz İskandinav toplumunun pagan dönemindeki cenaze ve
defin uygulamaları, İskandinavlardaki cenaze uygulamalarında kendilerinin bir mensubu olduğu Hint-
Ari kültürünün ve Doğu komşularının büyük etkisinin bulunduğu çok açıktır. Bu etkileşime de bağlı
olarak çeşitli benzerlikler ve farklılıklar da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin cenazenin yakılması işlemi
bunlardan en dikkat çekici olanıdır. Bunun Hint kökenli bir uygulama olduğu konusunda hiç şüphe
yoktur. Bunun yanı sıra kadının, ölen kocasıyla birlikte yakılmasının da bir diğer Hint geleneği olduğu
kanıtlanmıştır. Ölüye yemek verilmesi, Mısır’dan İran’a kadar karşılaşılan bir uygulamadır. Ölünün
oturtularak defnedilmesine Mezopotamya’da sıkça rastlanılmaktadır. Ölünün atının binmeye hazır bir
şekilde sahibiyle birlikte gömülmesi durumuna gelince bu, Türklerde de çok sık karşılaşılan bir
uygulamaydı.91 Türklerde sık görülen bir diğer uygulama olan cenaze töreninden sonraki yoğ töreni
ile92 İskandinavlardaki arvel denilen ziyafet arasında ilginç benzerlikler bulunmaktadır. Son olarak
hem İskandinavlarda hem de Türklerde ölünün, mezarına konulmamış ve geride kalmış eşyaların
tahrip edilmesi âdeti de dikkatimizi çekmektedir.93Bu nokta da Aristoteles’in şu sözü akla gelmektedir:
“Idem similiter se habens non est natum facere nisi idem- Aynı koşullarda aynı nedenler ancak aynı
etkileri doğurabilir”.94
İşte bu benzerlikler, toplumların ya da uygarlıkların nerede ya da ne kadar uzaklıkta olurlarsa
olsunlar mutlaka birbirleriyle etkileşim içinde olduklarını ve de aynı olayların ve durumların
benzerlerinin bir başka yerde yeniden gerçekleştiğini ve uygulandığını göstermektedir.

Kaynakça
Çoruhlu, Yaşar; Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002.
Du Chaillu, Paul B.; Viking Ages I-II, Charles Scribner’s Sons, New York, 1890.
Divitçioğlu, Sencer; Kök Türkler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2000.
Eberhard, W.; Çin’in Şimal Komşuları, 2. Baskı, (Çev. Nimet Uluğtuğ), Türk Tarih Kurumu, 1996.
Eco, Umberto; Ortaçağ - Katedraller, Şövalyeler, Şehirler, Leyla Tonguç Basmacı (Çev), İstanbul:
Alfa, Ankara, 2014.
Eliade, Mircea; Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi II, (Çev. Ali Berktay), Kabalcı Yayınevi,
İstanbul, 2003.
Eyrbyggja Saga, (Çev. William Morris & Eirikr Magnusson ), Chiswjck yay., Londra, 1892.
“Gulathing Law”, The Earliest Norwegian Laws, (Çev. Laurencem Larson), The Lawbook Exchange
Ltd.,New Jersey, 2008.
Guta Lag, (Çev. Christine Peel), Viking Society For Northern Research, Londra, 2009.
İbn Fadlan; Seyahatname, 3. Baskı, (Çev. Ramazan Şeşen ), Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2010.
Jesch, Judith; Women In The Viking Age, The Boydell yay., Woodbridge, 2001.
Karagöz, Selim; Vikingler ve Viking İstila Çağı (M.S. 793-1066), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aksaray, 2014.
Kayalı, Yalçın; “Eski Bir Hint Geleneği Sati”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Dergisi, c. 53, S. 1, 2013, ss. 365-374.

91
Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002, s. 141.
92
Sencer Divitçioğlu, Kök Türkler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2000, s. 87.
93
Şener, Şamanizm, s. 41.
94
Alexandre Koyre, Bilim Tarihi Yazıları I, (Çev. Kurtuluş Dinçer ), Tübitak Yay., Ankara, 2000, s. 80.
264
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES
VOL.8-APRIL 2017
Keyser, Rudolph; Private Life The Old Norhtmen, (Çev. M. R. Barnard ), Woodfall and Kinder,
Londra, 1868.
Koyre, Alexandre; Bilim Tarihi Yazıları I, ( Çev. Kurtuluş Dinçer), Tübitak Yay., Ankara, 2000.
Lönnroth, Lars; “İzlanda Sagaları”, Viking Dünyası, (Ed. Stefan Brink & Neil Price, Çev. Ebru Kılıç ),
Alfa, İstanbul, 2015, ss. 383-391.
Montelius, Oscar; The Civilisation Of Sweden In Heathen Times, (Çev. F. H. Woods), Macmillan Co.,
Londra, 1888.
Page, R. I.;, İskandinav Mitleri, 2. Baskı, (Çev. İsmail Yılmaz), Phoenix, Ankara, 2013.
Price, Neil; “Ölenler ve Ölüler: Viking Çağında Ölümle İlgili Davranış Biçimleri”, Viking Dünyası,
(Ed. Stefan Brink & Neil Price , Çev. Ebru Kılıç), Alfa, İstanbul, 2015, ss. 322-340.
Snorri Sturluson; Heimskringla, c. I., (Çev. Samuel Laing), Spottiswoode, Londra, 1844.
Snorri Sturluson; The Prose Edda, (Çev. Arthur Gilchrist Brodeur), Humphrey Milford, Londra,1916.
Şener, Cemal; Şamanizm, BDS Yayınları,İstanbul, 1996.
“The Story Of Frithiof The Bold”, Three Northern Love Stories & Other Tales, 2nd Edition, (Çev.
Eirikr Magnusson & William Morris), Longmans, Green and Co., Londra, 1901, ss. 69-122.
The Story Of Gisli The Outlaw, (Çev. George Webbe Dasent), Edmonston and Douglas, Edinburgh,
1866.
Viking Destanı Egill’in Sagası, (Çev. Emre Aygün), Kaynak Yayınları, İstnabul, 2015.
Williams, Mary Wilhelmine; Social Scandinavia In The Viking Age, The Macmillan Company, New
York, 1920.
Wolf, Kirsten; Daily Life Of The Vikings, Greenvvood yay., Londra, 2004.
Yanık Njall’ın Sagası, (Çev. Necmi Ergün ), Yapı Kredi Yayınları,İstanbul, 1996.

265

You might also like