Professional Documents
Culture Documents
Solar Eclipse in the Classical Turkish Poetry and, the Believes and
the Traditions About the Solar Eclipse in the Turkish Folklore
med Bey (ö. 1606) de Divan’›nda, husûf s›n›n “ay” marifetiyle oldu¤unun o za-
ve küsûfun oluflmas›na, ay ve güneflin man da bilindi¤ini göstermektedir. Bu
sevgilisinin yana¤›ndaki ayva tüylerini bilgi, güneflin ayla “rû-be-rû” olmas›n›n
görerek k›skançl›ktan “nutkunun tutul- ifade edildi¤i Mostarl› Rüfldî’nin yukar›-
mas›”n›n sebep oldu¤unu söyler (Gülhan daki beytinde de mevcuttur. Esasen gü-
1996: 238): nefl tutulmas›n›n ay›n güneflle dünya
Hattuñ görüb ay ile günüñ nutk› tu- aras›na girerek gerçekleflti¤ine dair bil-
tuld› giye daha önceki as›rlara ait edebî metin-
Oldur sebeb ey meh bu husûf ile kü- lerde de rastl›yoruz. Rüfldî’den iki, Âlî’-
sûfa den bir as›r önce yaflam›fl olan Necâtî (ö.
17. yüzy›l flairi Selânikli Emîn sev- 1509) de güneflin “ay ile” tutuldu¤unu
gilinin yüzünde görülen fleyin ayva tüyle- söylüyor (Tarlan 1963: 420):
ri olmad›¤›n›, güneflin onun yüzünü gö- Kullaruñdan say›lur mâh-› felek
rünce k›skançl›ktan karalar giyerek flala ammâ günefl
büründü¤ünü söylemifl, günefl tutulmas›- Bir ter o¤lan› durur kim tutulupdur
n› lafzen olmasa da z›mnen bu flekilde fli- ay ile
irlefltirmifltir (Safâyî yz.: 25b): Âlî’nin muas›r› Bâkî’nin (1526-1600)
Hat degildir görülen reflk-i cemâliy- Divan’›nda da günefl tutulmas›n›n “ay
le an›ñ ile” oldu¤u aç›kça ifade edilmifltir (Küçük
Karalar giydi günefl gökde büründi 1995: 388):
flâle D⤠üzre d⤠ur›nd› felek aflk-› yâr
Gelibolulu Mustafa Âlî (1541- ile
1600)’nin gü nefl tutulmas›n› iflledi¤i flu Mihr-i sipihre sanma küsûf irdi ay
beyti ise güzel oldu¤u kadar bize ça¤›yla ile
ilgili baflka bilgileri vermesi bak›m›ndan ‹slâm âlimlerinin müsbet bilimler-
da kayda de¤erdir (Aksoyak 2000: 2/783): den özellikle astronomide çok eski dö-
Sen küsûf añlama öykündügiçün nemlerden beri büyük bir bilgi birikimi-
âr›zuña ne sahip olduklar› bilinen bir husustur.
Kara sürmifl yüzine mihri meh eyler Günefl tutulmas›n›n gerçekleflmesiyle il-
teflhîr gili türlü inan›fllar›n günümüzde de hük-
Bu beyitte flair sevgilisine “Sen bu münü sürdü¤ü göz önüne al›nd›¤›nda fla-
olan olay› günefl tutulmas› zannetme; gü- irlerimizin yüzlerce sene evvel bu astro-
nefl senin yüzünü taklide çal›flt›¤› için ay nomik bilgilere sahip olmalar›n› flaflk›n-
onun yüzüne kara çalm›fl, teflhir eder.” l›kla karfl›lamamak mümkün de¤ildir.
diyor. Günefl, sevgilinin yüzüne öykün- Divan flairlerinin günefl tutulmas›n›n ya-
mekte, yani bir anlamda onun parlakl›¤›- n› s›ra ay tutulmas›n›n nas›l gerçekleflti-
n› “çalmaya” kalk›flmaktad›r. Burada es- ¤ini de bildiklerini yine Klâsik fliirimize
ki bir âdetin izlerine rastl›yoruz: Eskiden ait metinlerden tespit edebiliyoruz. Fe-
hem suçlunun utanarak bir daha böyle hîm-i Kadîm (ö. 1647?) ’in a fla¤›daki ru-
bir ifle kalk›flmamas›, hem de seyredenle- baisinin son iki m›sra›ndan flairin, ay tu-
re ibret olmas› için bu suçun karfl›l›¤› ola- tulmas›n›n güneflle ay aras›na dünyan›n
rak yüzüne kara çal›n›p halk içinde gez- (arz) girmesiyle olufltu¤u hususunda
dirilerek teflhir edilmesi âdetten imifl. behresi bulundu¤u anlafl›lmaktad›r (Üz-
Burada önemli bir nokta da h›rs›zl›¤a gör 1991: 704):
yeltenen günefli teflhir edenin “meh” yani Bir âh idicek bu fleb harâretle Fe-
“ay” olmas›d›r. Bu da bize günefl tutulma- hîm
Tâ zîr-i zemînde mihri itdi pür-bîm s›z›n ifadesini bulmaktad›r (Üzgör 1991:
Meh sâye-i arz› kendüye k›ld› penâh 388):
Nâ-gâh husûf old› k›yâs itdi hakîm Ne dem zülf-i siyehle rûy›n ol flâh-›
3. Ay ve günefl her ne kadar parlak cihân örter
olsalar da her ikisinin de zevali vard›r. Ruh-› hurflîd ü mâh› dûd-› âh-› bî-di-
Yani günün belli bir döneminde parlak- lân örter
l›klar› gider ve görünmez olurlar. Ayr›ca 5. “Küsûf”, birçok beyitte gam, elem,
ay “husûf”, günefl ise “küsûf”la malûldür. keder veya bu anlam çerçevesi içindeki
Halbuki sevgilinin yüzü daima ›fl›l ›fl›l, benzer kelimelerle birlikte an›lm›fl, kü-
p›r›l p›r›ld›r. S›ras›yla Kad› Burhaneddin sûftan kurtulufl da mutluluk ve rahata
(Ergin 1980: 291), Ferîdî (Köksal 2001: erme olarak kabul edilmifltir. Hayretî (ö.
2/940), Zâtî (Tarlan 1968: 1/463) ve Âlî’- 1534?) sevgilisine “Bu can güneflini gam
den (Aksoyak 1999: 1/269) al›nan flu dört küsûfunda b›rakma, kurtar ve maksat
beyitte de ayn› söyleyifl vard›r: y›ld›z›n› olgunluk burcuna erifltir!” diye
Ay u güneflde çün gözüm gördi küsûf sesleniyor (Çavuflo¤lu-Tanyeri 1981:
ile husûf 187):
Âyîne yüzüñi niçe günefl ü aya beñ- Bu mihr-› cân› kurtar koma küsûf-›
zedem gamda
Günden ezherdür yüzüñ irür güne Maksûd kevkebini burc-› kemâle ir-
geh geh küsûf gür
Mehden enverdür cemâlüñ mâha Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi (ö. 1515) de
çün noksân olur günefl tutulmas›n› “göklerin bafl›n›n dön-
Felek bir zengî ile tutd› hurflîdi kü- mesi” ve “kara gün gelmesi” olarak nite-
sûf ad› lendirmektedir (Erünsal 1983: 124):
Cemâl-i pâküñ ile an› bir tutmak ne Günefl tut›ld› sanma kim olup ser-
lây›kdur geflte-hâl eflâk
Öykünürdi ruhuña irmese hurflîde Kara gün geldi bafl›na bu mâh-›
küsûf âlem-ârâdan
Mâha benzerdi yüzüñ olmasa rûy›n- ‹nsana gam ve elem kayna¤› olan
da gubâr günefl tutulmas›n›n ortadan kalkmas› bir
4. Âfl›¤›n âh›n›n duman› o kadar ko- flükrân vesilesidir. Nitekim Nev’î bir bey-
yu ve fliddetlidir ki güneflin ziyâs›n› yok tinde öyle diyor (Tulum-Tanyeri 1977:
eder; Divan flairinin muhayyilesinde bu 78):
da bir günefl / ay tutulmas›d›r. Bunun ti- Minnet Allâh’a ki hall old› yine akd-
pik bir örne¤ini mahlasdafllar›ndan Sü- i küsûf
rûrî-i Müderris diye ay›rt edilen Bahrü’l- Burc-› rif’atde sa’âdet güni gösterdi
maârif müellifi Sürûrî (ö. 1562)’degörü- ‘izâr
yoruz (Köksal 2001: 3/2258): Fehîm-i Kadîm’den ald›¤›m›z afla¤›-
Hecr ile itsem eger ben bu seher daki iki beyitte de ayn› hissiyât› görmek-
dûd-› siyâh teyiz (Üzgör 1991: 484 ve 518):
Çerhe kâr idüp felekde tut›lurd› Old› küsûf-› ‘ukde-i h›rmân ile göñül
mihr ü mâh Hurflîd-i nûr-bâhte-i âsumân-› ye’s
Fehîm-i Kadîm (ö. 1647?)’de de bu Kald› küsûf-› ye’sde hurflîd-i tâli‘üm
muhayyile, gün tutulmas›, küsûf, inkisâf Etmez nikâb-› hüsnin o meh nîm-
veya münkesif gibi günefl tutulmas›n› bâz hayf
lafzen ifade eden kelimeler kullan›lmak- Nedim (ö. 1730) de, Sultan Ah-
med’in iyileflmesi üzerine yazd›¤› terkîb-i mersiye türünü konu edinen ve çok say›-
bendinin ilk bendinde, bu iyileflmeyi “gü- da mersiyenin bir arada bulundu¤u çal›fl-
neflin küsûf illetinden kurtuluflu”na ben- mada (‹sen 1993) günefl tutulmas› olay›
zetmifltir (Gölp›narl› 1972:235): ile ilgili ikinci bir örne¤e rastlayam›yo-
Olup her gicemiz kadr old› her bir ruz. Buradan mersiye yazarlar›n›n bu
rûzumuz bayram tür için çok uygun olan bu tabiat olay›yla
Ruh-› zifl-i keder âyîne-i dilden ni- ölümü özdefllefltirmediklerini, belki de
hân old› bundan imtina ettikleri sonucunu ç›kar-
Küsûf-› illet olup ber-taraf cism-i fle- mak mümkündür. Bu kaç›nman›n dinî
rîfinden bir gerekçesi olabilece¤ini düflünüyoruz.
Yine çün mihr-i enver âleme pertev- fiöyle ki; Buhârî’de kay›tl› küsuf hadisle-
feflân old› rinden birinin izah›nda flu bilgi yer al-
Sahibi meçhul flu beyitte arzu flara- maktad›r: Hz. Muhammed’in o¤lu ‹bra-
b›n›n kadehe girmeden döküldü¤ünden him’in öldü¤ü gün günefl tutulmufltu.
ve arzu güneflinin daha do¤madan tutul- Halk aras›nda “Günefl ‹brahim’in mev-
du¤undan bahsedilirken de ayn› hüzün tinden dolay› tutuldu.” diye söz dolaflma-
söz konusudur (Abdulkadiro¤lu - Sar› ya bafllad›. Bunun üzerine Hz. Muham-
1998: 324): med “Günefl ile ay hiçbir kimsenin ne
Old› rîzân girmeden câma flarâb-› mevtinden, ne hayat›ndan dolay› tutulur.
ârzû Bunu (günefl ve ay tutulmas›n›) görünce
Do¤madan düfldi küsûfa âfitâb-› âr- hemen namaza durup Allah’a duaya ko-
zû yulun.” dedi (Zeynüddîn Ahmed 1991:
Günefl tutulmas›n›n üzüntü, gam, 3/318). ‹slâmî bilgiler konusunda dona-
keder, ye’s gibi kelimelerle birlikte s›kça n›mlar› güçlü olan Divan flairlerinin bu
an›lmas›, Klâsik Türk fliirinin bu tür hadisi bildiklerini, günefl ve ay tutulmas›
duygular›n yo¤un olarak bulundu¤u bir olay›n› mersiyelerinde ifllemekten bu
naz›m türü olan “mersiye”yi akla getir- yüzden kaç›nm›fl olabileceklerini -bir ih-
mektedir. Gerçekten de günefl ve ay tu- timâl olarak- düflünebiliriz.
tulmas› olay›, ölümle ilgili duygu ve dü- Günefl tutulmas›n›n Klâsik fliirimiz-
flüncelerin dile getirilmesi için, özellikle de kullan›l›fl›n› genel olarak yukar›daki
hüsn-i ta’lil sanat›n›n imkânlar› düflü- tasnif içinde tespit ediyoruz. Ancak bu
nüldü¤ünde oldukça uygun görünmekte- gruplara dahil edemeyece¤imiz örnekler
dir. Nitekim Ulvî’nin II. Selim için yazd›- de yok de¤ildir. Meselâ Hayâlî (ö. 1557),
¤› mersiyede -tahmin edilebilece¤i gibi- vücudundaki yaralar›n fliddetini anlat›r-
güneflin ve ay›n padiflah›n ölümü üzerine ken onlar›n günefl ve aydan bile büyük
tutulmas›ndan bahsedilmektedir (‹sen oldu¤unu ifade için -yaralar›n yuvarlak
1993: 40): olmas› dolay›s›yla- “E¤er günefl ve ay te-
Bir gice tutup mâtem zulmetde idi nimdeki dert yaras›na öykünmeye çal›-
dünyâ fl›rlarsa birine küsûf, ötekine husûf erifl-
Olm›fld› o fleb âlem firkat günine sin.” diyerek âdetâ beddua etmektedir
hem-tâ (Tarlan 1945: 224):
Kalm›fld› küsûf içre hurflîd-i cihân- Öykünürse tende dâ¤-› derdüme
ârâ hurflîd ü mâh
Mahv idi husûf içre bir mâh-› hümâ- Birine ersün kesâfet biri olsun mün-
sîmâ (...) hasif
Halbuki bu örne¤i tespit etti¤imiz Zâtî’nin Kanûnî için yazd›¤› bir ka-
mufl. Fakat muhaf›zlar Cengiz Han’›n ne ayva tüylerinin gelmesini günefl tutul-
uykuda oldu¤unu ve kesinlikle uyand›ra- mas› olarak tahayyül ediyor ki, flairlerde-
mayacaklar›n› söylemifller. Bunun üzeri- ki bu ça¤r›fl›ma yukar›da de¤inmifltik.
ne fieyh Necmeddin halka seslenerek el- fiair bu hâlde sevgiliye seslenerek, “Yü-
lerine ne geçerse birbirine vurarak, yer- zünde hatt›n›n belirmesi günefl tutulma-
lere çaparak gürültü yapmazlarsa güne- s› demektir. Günefl tutulmas› ân›nda ay-
flin bir daha yüzünü asla gösteremeyece- naya bak›l›r. O hâlde flu -ayna gibi- gö¤-
¤ini söylemifl. Halk, fieyh’in istedi¤i gibi sünü aç da bakay›m.” demektedir.
müthifl bir gürültü ç›karmaya bafllam›fl. Bursal› Na’îm (ö. 1753)’in flu beyti
Gürültüye Cengiz Han uyanm›fl ve güne- de bu âdeti hat›rlatan izler tafl›maktad›r
flin tutuldu¤unu görünce söz verdi¤i gibi (Atlansoy 1998: 381):
Ba¤dat üzerine yürümüfl ve Ba¤dat hü- Taflt-› sîmîn tutar sanma dilâ vakt-i
kümdar› Raflid bin Abbas’› öldürmüfl. t›râfl
Böylece fieyh Necmeddin, Ba¤dat hü- Mihr-i rûy›nda küsûf-› hatta nezzâ-
kümdar›ndan intikam›n› ac› bir flekilde re ider
alm›fl. Velâyetnâme’de belirtildi¤ine göre Bu beyitte sîmîn taflt, yani gümüfl-
halk aras›nda o günden bu güne her gü- ten yap›lm›fl t›rafl le¤eni parlakl›¤› ve yu-
nefl ve ay tutulmas›nda gürültü yapmak varlakl›¤› dolay›s›yla günefle benzetil-
âdet olmufl. mektedir. Ayn› zamanda bu sîmîn le¤en-
Divan fliiri metinlerinde geçen gü- de sevgili (mahbûb) kendi yüzünü seyret-
nefl tutulmas›yla ilgili âdetlerden biri de mekte, “taflt”a dökülen “hat”lar yüzün
tutulma an›nda ezan okunmas›d›r. Gü- görünmesini engellemekte, dolay›s›yla
nefl tutuldu¤u anda namaz k›l›nmas› bu da bir günefl tutulmas› olmaktad›r. Bu
âdeti bugün de mevcutur6. Bu, yukar›da beyitte do¤rudan do¤ruya güneflin tutul-
geçen hadiste de görülece¤i gibi ayn› za- ma an›nda aynaya bakma âdeti bulun-
manda dinî bir vecibedir ve ola¤anüstü mamaktad›r; ancak ayna gibi parlak gü-
bir tabiat olay›n›n vuku bulmas› esnas›n- müfl le¤ende mahbûbun kendisini görme-
da yaradana ba¤l›l›k ve flükran ifadesi- si bu âdeti ça¤r›flt›rmaktad›r.
dir. Günefl tutuldu¤unda küsûf namaz› Eskiden sadece günefl tutulmas›nda
k›l›nmadan önce ezan okunmas›n›n da de¤il ay tutulmas›nda da aynaya bakma-
17. yüzy›l Türkiye’sinin âdetlerinden ol- n›n âdet oldu¤u yine Nevres’in fliirlerin-
du¤u Nâbî’nin flu beytinden anlafl›lmak- de kay›tl›d›r. Hatta Nevres’te ay tutuldu-
tad›r (Onay 1993: 182): ¤u anda aynaya bak›lmas› âdetiyle ilgili
Gelince hatt› o flûhuñ ‘aceb mi âh it- daha çok örne¤e rastlad›¤›m›z› söyleme-
sem liyiz. Yapt›¤›m›z araflt›rmalarda bu âde-
Küsûfa girdigi dem âftâb ezân ok›- tin sebebini veya mevcut âdetler içinde
nur bir uygulamas›n› tespit edemedik. Yeni
Günefl tutulmas›yla ilgili ilginç ay göründü¤ünde aynaya bakmak, suya,
âdetlerden birinin de tutulma an›nda ay- bir erkek çocu¤a vs. bakmak âdeti bilin-
naya bakmak oldu¤unu Nevres-i Ka- mektedir (Boyraz 2000: 318-322). Ancak
dîm’in (ö. 1761) bir beytinden ö¤reniyo- görebildi¤imiz kaynaklarda günefl veya
ruz (Akkaya 1996: 2/54): ay tutuldu¤unda aynaya bakmak âdeti
Geldi hat ruhsâr›ña aç sîne-i billû- ile ilgili bir bilgiye bulamad›k.
ruñ› Sonuç
Bak›lur âyîneye vakt-i küsûf-› âftâb Divan fliiri dünyas›nda “kozmo¤raf-
Nevres bu beytinde sevgilinin yüzü- ya” önemli bir yer iflgal etmektedir. Gü-
nefl, bu kozmik âlem içinde “hararet ve AKSOYAK, ‹. Hakk›, 1999. Gelibolulu Âlî ve
›s› kayna¤› oluflu, ›fl›k ve ayd›nl›k verme- Divanlar›n›n Tenkitli Metni, Yay›mlanmam›fl
si, par›lt›s›, gökyüzündeki yeri, burçlarla Doktora Tezi, 2 Cilt, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara.
ve di¤er gezegenlerle kurulan münasebe- ARTUN, Erman, 1978. Tekirda¤ Folklor
ti, bitkiler ve madenler üzerindeki tesi- Araflt›rmas›, Tem Ofset Yay›n›, ‹stanbul.
ri... gibi birçok yönüyle Divan fliirine ko- ATLANSOY, Kadir, 1998. Bursa fiairleri,
Pend-nâme, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay›n›, TARLAN, Ali Nihat, 1968. Zâtî Divan›, ‹ÜEF
Ankara. Yay›n›, C.1, ‹stanbul.
‹PEKTEN, Haluk 1970. Nâ’ilî-i Kadîm Di- TERZ‹, Mehmet, 1994. Yaz›c› Salih (Sela-
van›, MEB Yay›n›, ‹stanbul. haddin) Kitabu’fl-flemsiyye (Melhame-i fiemsiy-
‹SEN, Mustafa, 1993. Ac›y› Bal Eylemek - ye, Dil Özellikleri-Metin-Söz Dizini, Yay›mlan-
Divan Edebiyat›nda Mersiye, Akça¤ Yay›nlar›, mam›fl Doktora Tezi, ‹nönü Üniversitesi SBE, Ma-
Ankara. latya.
KALAFAT, Yaflar, 1995. Do¤u Andolu’da Es- TULUM, Mertol - M. Ali TANYER‹, 1977.
ki Türk ‹nançlar›n›n ‹zleri, AKM Yay›n›, Ankara. Nev’î Divan›, ‹ÜEF Yay›n›, ‹stanbul.
KILIÇ, Filiz, 1996. “Osmanl› Hanedan›ndan ÜZGÖR, Tahir, 1991. Fehîm-i Kadîm Haya-
Bir fiair: fiehzâde Korkut”, Bilig, S. 2, s.203-219. t›, Sanat›, Divan’› ve Metnin Bugünkü Türkçe-
KÖKSAL, M. Fatih. 2001. Edirneli Nazmî si, AKM Yay›n›, Ankara.
Mecma’ü’n-nezâ’ir (‹nceleme-Tenkitli Metin), Velâyetnâme yz. Hac› Bektafl Velâyet-nâ-
Yay›mlanmam›fl Doktora Tezi, 3 Cilt, Hacettepe Üni- mesi (Anonim), Dr. Do¤an Kaya Kütüphanesi’ndeki
versitesi SBE, Ankara. yazma nüsha.
KURNAZ, Cemal - Mustafa TATÇI, 2001. Üm- WIEDEMAN, E., 1996. “Küsûf ve Husûf”,
mî Divan fiairleri ve Enverî Divan›, MEB Yay›- MEB ‹slâm Ansiklopedisi, C.6, Ankara.
n›, Ankara. Zeynüddîn Ahmed b. Ahmed b. Abdullatîfi’z-
KURTO⁄LU, Orhan, 1995. Zâtî Divan›’n›n Zebîdî, Sahîh-i Buhârî Muhtasar› Tecrîd-i Sarîh
Gazeller D›fl›nda Kalan fiiirleri, Yay›mlanmam›fl Tercemesi, Çev. Ahmed Naim, TD‹B Yay›n›, 13.
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara. Bask›, Ankara 1991.
KÜÇÜK, Sabahattin, 1988.“Divan fiiirinde
‘Günefl’ Üzerine Bir Deneme”, Mehmet Kaplan NOTLAR
‹çin, Türk Kültürünü Araflt›rma Enstitüsü Yay›n›, 1
Divan fliirinde güneflin kullan›l›fl› üzerine
Ankara, s. 149-176. ayr›nt›l› bilgi için bkz. Küçük 1988.
KÜÇÜK, Sabahattin, 1995. Bâkî Divan›, 2
Bu tasnif, ifade etti¤imiz gibi bir “genel”le-
TDK Yay›n›, Ankara. medir ve sadece görebildi¤imiz örnekler için geçerli
Latîfî, 1314. Tezkire-i Latîfî, ‹kdâm Matba- olabilir. Divan fliirinin genifl çerçevesi içinde günefl
as›, ‹stanbul. tutulmas›n›n farkl› flekillerde kullan›ld›¤›n› göste-
ONAY, Ahmet Talat, 1993. Eski Türk Edebi- ren örneklerin bulunmas› elbette mümkün ve muh-
yat›nda Mazmunlar, Haz.: Cemal KURNAZ, TDV temeldir.
Yay›n›, Ankara. 3
Yaz›c› Sâlih’in fiemsiyye’si üzerine biri dokto-
PETEKÇ‹, Ahmet, 1953. “Bozk›r’da Günefl ve ra, öteki yüksek lisans olmak üzere iki tez haz›rlan-
Ay Tutulmas›”, Türk Folkloru Araflt›rmalar›, An- m›flt›r. Bkz. Terzi 1994; Batur 1996. Kütüphaneleri-
kara. mizde çok say›da yazma nüshas› bulunan Cevrî’nin
Safâyî yz. Tezkire-i fiuarâ, Süleymaniye Kü- eseri eski harflerle bas›lm›flt›r. Bkz. Cevrî 1271.
tüphanesi, Hâlet Efendi Eki, Nu. 112. Cevrî’nin Melheme’si de bir doktora tezinde yeni
SUNGUR, Necati, 1994. Âhî Divan›, Kültür harflere çevrilmifltir: Boyraz 2000.
Bakanl›¤› Yay›n›, Ankara. 4
Bu konuda genifl bilgi için bkz. Çelebio¤lu
Sünbül-zâde Vehbî 1289. Lutfiyye-i Vehbî, 1998; Boyraz 2000.
Vezirhan› Matbaas›, ‹stanbul. 5
Bu bilgiyi, ad› geçen eser üzerinde çal›flma
fieyhî Mehmed Efendi, 1989. Vakâyi’u’l-fu- yapan de¤erli meslektafl›m Yrd. Doç. Dr. Nam›k As-
zalâ (fiakâik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri C.3), Haz. lan’dan ald›m. Kendisine teflekkür ederim.
Abdülkadir ÖZCAN, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul. 6
Küsûf namaz› hakk›nda genifl bilgi için bkz.
TARLAN, Ali Nihat, 1945. Hayâlî Divan›, ‹Ü Canan trsz: 8/539-541.
Yay›n›, ‹stanbul.
TARLAN, Ali Nihat, 1963. Necâtî Beg Diva-
n›, MEB Yay›n›, ‹stanbul.