You are on page 1of 12

KLÂS‹K TÜRK fi‹‹R‹NDE GÜNEfi TUTULMASI VE

BUNUNLA ‹LG‹L‹ ‹NANIfi VE ÂDETLER

Solar Eclipse in the Classical Turkish Poetry and, the Believes and
the Traditions About the Solar Eclipse in the Turkish Folklore

Éclipse solaire dans la poésie classique-turque et croyances


et traditions concernant l'éclipe solaire

Dr. M. Fatih KÖKSAL*


ÖZET
Klâsik Türk fliiri, yayg›n kanaatin aksine toplum hayat›ndan tamamen kopuk bir fliir de¤ildir. Divan
flairleri de yer yer toplumun inan›fl, gelenek ve göreneklerini fliirlerine aksettirmifllerdir. Bu yaz›da insanla-
r›n öteden beri ilgisini çekmifl bir tabiat olay› olan günefl tutulmas› ve bununla ilgili inan›fl ve âdetlerin Di-
van flairlerimizce nas›l de¤erlendirildi¤i konusu ele al›nm›flt›r.
Anahtar Kelimeler
Klâsik Türk fiiiri, Divan Edebiyat›, Günefl Tutulmas›, Küsûf, ‹nan›fl ve Âdetler
ABSTRACT
Classical Turkish poem, in contrast with the common belief, is not completely irrelevant to the life. Di-
van poets, also, reflect the society’s beliefs, customs and traditions to their poems from time to time. This pa-
per aims to analyze how the subject of solar eclipse, that is a natural evidence paid attention by the people
from the old, and those beliefs and customs about the solar eclipse are carried out Divan poem.
Key Words
Classical Turkish Poem, Literature of Divan, Solar Eclipse, Beliefs and Traditions

Girifl dan izler tafl›r. Divan fliirinde de bu tabiî


Klâsik Türk edebiyat›na yönelik gerçeklik kaç›n›lmaz olarak vâriddir. So-
suçlamalar›n baflta gelenlerinden biri, bu nuçta kendisi de toplumun bir bireyi olan
edebiyat›n halktan tamamen kopuk bir Divan sanatkâr›, -elbette bir halk flairi
yüksek zümre edebiyat› oldu¤u hususun- kadar olmamakla birlikte- mensubu ol-
dad›r. Hem bu iddian›n sahiplerinin, du¤u toplumun kültür ve medeniyet da-
hem de bu görüflün muar›zlar›n›n ortaya iresinin inanç, görenek, âdet ve al›flkan-
koyduklar› gerekçeler olmufltur. Esasen l›klar›n› bir flekilde eserine yans›tm›flt›r.
bu tart›flmalar ülkemizde ilmî ve edebî Bu yaz›n›n konusunu da, öteden beri in-
merkezli olmaktan çok siyasî bir mihver sanlar›n› ilgisini çekmifl, çeflitli inan›fl,
etraf›nda geliflmifltir. Bu yaz›n›n konusu, âdet ve kabullerle de¤erlendirilmifl bir
böyle bir meseleyi ele almak veya bu ko- tabiat olay› olan günefl tutulmas›n›n ve
nuda bir taraf olarak deliller ileri sürmek günefl tutulmas›yla ilgili inan›fl ve âdet-
de¤ildir. Ancak flu her hâlde herkesçe ka- lerin Divan fliirine yans›mas› olufltur-
bul edilir ki, bir edebiyat halktan ne de- maktad›r.
rece uzak, genifl toplum kitlelerinden ne Günefl tutulmas›, ay›n belirli za-
kadar kopuk olursa olsun, az veya çok, manlarda günefl ile dünya aras›na gire-
içinde bulundu¤u toplumun yaflant›s›n- rek günefl ›fl›nlar›n›n dünyan›n belli bir

* Cumhuriyet Üniv. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Böl.

114 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

kesimine ulaflmas›n› engellemesi olay›d›r anlamda kullan›ld›¤›na dair örnekler


(Wiedemann 1996: 6/1117). K›sa bir müd- mevcuttur. Bu ibareler, bazen dinî ›st›-
det için gündüzün gece gibi kararmas›na lahta da yek di¤erinin yerine kullan›l-
yol açan bu astronomik olay halk aras›n- m›flt›r (Meselâ bkz. Zeynüddîn Ahmed
da her zaman ilgi görmüfl, özellikle eski 1991: 3/312).
ça¤larda bu olay türlü flekillerde yorum- Günefl, Divan fliirinde en çok sevgili-
lanm›fl ve bu yorumlar beraberinde bir nin yüzünün parlakl›¤› tavsif edilirken
tak›m inan›fl ve âdetleri getirmifltir. Bu bir benzetme arac› olarak kullan›lm›fl-
inan›fl ve âdetler, Anadolu’da ve Türk t›r1. Günefl gibi günefl tutulmas›n›n da
dünyas›n›n muhtelif bölgelerinde kimi ço¤unlukla sevgilinin yüzü ve yana¤›, na-
farkl›l›klarla bugün de varl›¤›n› sürdür- diren de bütün vücudu ile ilgili teflbih ve
mektedir. istiareler yap›larak ifllendi¤ini görüyo-
Divan fiiiri Metinlerinde Günefl ruz.
Tutulmas› Günefl tutulmas›, “günefl”ten baflka
Günefl tutulmas› Divan fliirinde en Türkçe “gün”; Farsça “hurflîd”, “âfitâb”,
çok Arapça “küsûf” kelimesiyle karfl›lan- “hur”; Arapça “mihr” ve “flems” kelimele-
m›flt›r. Küsûf kadar yo¤un kullan›lma- riyle de geçmektedir. Divan fliirinde gü-
makla birlikte, ayn› kökten gelen “güne- nefl tutulmas›n›n genel olarak flu birkaç
flin ‘kesâfet’i, ‘münkesif’ olmas› ve ‘inki- flekilde ifllendi¤ini görüyoruz:2
sâf’ etmesi” ibareleri de kullan›lm›flt›r. 1. Sevgilinin günefl gibi parlak yü-
Lügat anlam› olarak “bir fleyin kesif ol- züne siyah saçlar› dökülünce yüz k›smen
mas›, yo¤unlaflmas›” demek olan “küsûf” veya tamamen görünmez olur. Sevgilinin
kelimesi Arapçada terim olarak olarak yüzünün parlakl›¤›n›n görünmez oluflu,
hem günefl tutulmas›n›, hem ay tutulma- günefl tutulmas› demektir. Ayn› flekilde
s›n› karfl›lamakla birlikte ilm-i nücûm yüzde koyu renkli “hat”lar›n (ayva tüyle-
(müneccimlik) ›st›lah› olarak günefl tu- rinin) belirmesi de günefl tutulmas› ola-
tulmas›na küsûf, ay tutulmas›na husûf rak ifade edilir. Kimi fliirlerde de sevgili-
(veya ay›n “münhasif” olmas›, “inhisâf” nin yüzünü herhangi bir fleyle (nikâb,
etmesi) denilmifl ve ço¤unlukla da böyle perde, tutuk vs.) örtmesi günefl tutulma-
kullan›lagelmifltir. Her iki tutulmaya da s›na benzetilmifltir. Bu örtülme / örtün-
küsûf denildi¤i gibi günefl tutulmas›na me bazen bütün bir vücudun örtülmesi
husûf, ay tutulmas›na küsûf dendi¤i de fleklinde olur ki, sevgili günefle eflde¤er
variddir. Nitekim Gül ü Nevrûz mesnevi- oldu¤u için onun parlak vücudunun örtü
sinde geçen (Delice 1995: 497) sebebiyle görünmemesi de günefl tutul-
Var m›dur bir mihr kim bulmaz hu- mas› demektir.
sûf Harîmî mahlas›yla fliirler yazan
Yâ ola bir meh ki ola bî-küsûf Sultan Korkud (1469?-1513?), “E¤er mü-
beytinde veya Nâilî-i Kadîm (ö. neccim sevgilinin yüzünde misk saçan
1666) Divan›’nda yer alan (‹pekten 1970: saç›n› görse, güneflin tutuldu¤una hük-
403) mederek takvimine kaydeder.” demekte-
Subh› hurflîd-i ruhuñ hasret-kefl-i dir (K›l›ç 1996: 216):
flâm eylesün Gün tut›ld› diyü hükm ide yaza tak-
Âfitâb› münhasif mâh› siyeh-fâm vîmine
eylesün Görse yüzinde müneccim zülf-i
beytinde oldu¤u gibi edebî metinler- müflg-efflân›n›
de de yer yer küsûf ile husûfun tam tersi Ni¤bolulu Âhî (ö. 1517) de, afla¤›da-

Millî Folklor 115


Y›l: 14 Say›: 53

ki beytinde “Sevgilinin yana¤›nda misk tutulmas› zannettim.” derken sevgilinin


kokulu saç›n› gören ‘güneflin üzerine bu günefl gibi parlak yüzünü perdeyle k›s-
siyah çad›r› kim tuttu?’ diye sorar.” diye- men örtmesini yar›m günefl tutulmas›na
rek benzer bir hissiyat› dillendirmekte- benzetiyor.
dir (Sungur 1994: 213): Vak’anüvis Râflid (ö. 1735), de, Di-
Müflgîn saç›n› tarf-› ‘izâr›nda gören van’›ndaki bir beytinde sevgilinin sadece
dir yüzünü de¤il bütün vücudunu “günefl”
Kim tutd› günefl üstine bu çetr-i si- olarak tahayyül ederek, onun pefltemala
yâh› sar›nm›fl vücudunu görenlerin yar›m gü-
Saç›n sevgilinin yüzünü örtmesi nefl tutulmas› oldu¤unu zannedecekleri-
tam günefl tutulmas›n›, ayva tüylerinin ni söylemektedir (Biltekin 1992: 372):
küçük karart›lar› ise yar›m günefl tutul- Mihr-i münîr nîm-küsûf old› zann
mas›n› oluflturur. Ümmî Divan flairlerin- ider
den Enverî (ö. 1547) de sevgilisinin ayva Ol fûta-i siyâhda cânâ gören seni
tüyleri ç›kmaya bafllay›nca bütün dünya 2. Güneflin, sevgilinin yüzünün par-
halk›n›n ‘yar›m günefl tutulmas› oldu’ de- lakl›¤›n› görünce utanmas› ve utanç veya
di¤ini söylüyor (Tatç› - Kurnaz 2001: k›skançl›k sebebiyle kararmas› da bu hu-
141): susta çokça karfl›lafl›lan tablolardand›r.
Geldi hattuñ didi ey mâh bütün Divan flairinin muhayyilesinde bu, günefl
halk-› cihân tutulmas›d›r. Yine bu cümleden olarak
Nîm-bahfl› güneflüñ old› küsûf ile ni- güneflin sevgilinin yüzüne benzemeye,
hân onu taklide çal›flmas› ve fakat bunu ba-
Sevgilinin günefl gibi parlak yüzüne flaramamas› da onun tutulmas›na yol
nikâb›n› (perde) örtmesi günefl ve ay tu- açar, ki bu da k›skançl›ktan dolay›d›r.
tulmas› gibidir. Bu fikir, 16. yüzy›l flairle- Afla¤›daki beyitlerden ilkinde Fatih
rinden Antakyal› Gedâyî’nin fliirinde ifa- devri flairlerinden Sabâyî sevgilisine hi-
desini flöyle bulmaktad›r (Köksal 2001: taben; “Müneccim, bilemez ve ‘günefl tu-
2/497): tuldu’ diye yalan söyler; halbuki günefl
Sanuram mihr ü mehe irmifl küsûf senin yüzünü görünce utanc›ndan yüzü-
ile husûf ne perde çekmifltir.” derken (Köksal
Âfitâb-› tal‘atuñdan ref‘ idicek sen 2001: 2/495), muas›r› Enverî de ayn› dü-
nikâb flünceyi dile getirmektedir (Tatç› - Kur-
Latîfî Tezkiresi’nde yer alan ve bir naz 2001: 51) :
baflka tezkire yazar› olan Âfl›k Çelebi (ö. Gün tut›ld› diyü kizb eyler münec-
1571) ’ye ait afla¤›daki beyitte de “perde” cim bilemez
ve “günefl tutulmas›” aras›ndaki iliflki ile Kim yüzüñ gördi hayâdan perdeye
karfl›lafl›yoruz (Latîfî 1314: 237) girdi_âftâb
‘Âr›z olm›fl çeflm-i dildâra remed tut- Yanuñda yüzine küsûf irmegin
m›fl nikâb fiehâ flemse irdi be-gâyet hicâb
Sandum an› göricek nîmî tut›lm›fl Mostarl› Rüfldî (1636-1699) de ’de
âfitâb benzer ifadeleri görüyoruz (fieyhî Meh-
Âfl›k Çelebi bu beytinde “Sevgilinin med 1989: 235):
gözüne remed (bir tür göz hastal›¤›) mu- ‹rdi küsûfa mihr-i felek sad hicâb ile
sallat olmufl ve -muhtemelen k›zar›kl›k Bilmem o meh anuñla bu gün rû-be-
vs. belirtileri oldu¤u için- gözüne perde rû m›dur
çekmifl. Ben bunu görünce yar›m günefl Meflhur “Hilye” sahibi Hakanî Meh-

116 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

med Bey (ö. 1606) de Divan’›nda, husûf s›n›n “ay” marifetiyle oldu¤unun o za-
ve küsûfun oluflmas›na, ay ve güneflin man da bilindi¤ini göstermektedir. Bu
sevgilisinin yana¤›ndaki ayva tüylerini bilgi, güneflin ayla “rû-be-rû” olmas›n›n
görerek k›skançl›ktan “nutkunun tutul- ifade edildi¤i Mostarl› Rüfldî’nin yukar›-
mas›”n›n sebep oldu¤unu söyler (Gülhan daki beytinde de mevcuttur. Esasen gü-
1996: 238): nefl tutulmas›n›n ay›n güneflle dünya
Hattuñ görüb ay ile günüñ nutk› tu- aras›na girerek gerçekleflti¤ine dair bil-
tuld› giye daha önceki as›rlara ait edebî metin-
Oldur sebeb ey meh bu husûf ile kü- lerde de rastl›yoruz. Rüfldî’den iki, Âlî’-
sûfa den bir as›r önce yaflam›fl olan Necâtî (ö.
17. yüzy›l flairi Selânikli Emîn sev- 1509) de güneflin “ay ile” tutuldu¤unu
gilinin yüzünde görülen fleyin ayva tüyle- söylüyor (Tarlan 1963: 420):
ri olmad›¤›n›, güneflin onun yüzünü gö- Kullaruñdan say›lur mâh-› felek
rünce k›skançl›ktan karalar giyerek flala ammâ günefl
büründü¤ünü söylemifl, günefl tutulmas›- Bir ter o¤lan› durur kim tutulupdur
n› lafzen olmasa da z›mnen bu flekilde fli- ay ile
irlefltirmifltir (Safâyî yz.: 25b): Âlî’nin muas›r› Bâkî’nin (1526-1600)
Hat degildir görülen reflk-i cemâliy- Divan’›nda da günefl tutulmas›n›n “ay
le an›ñ ile” oldu¤u aç›kça ifade edilmifltir (Küçük
Karalar giydi günefl gökde büründi 1995: 388):
flâle D⤠üzre d⤠ur›nd› felek aflk-› yâr
Gelibolulu Mustafa Âlî (1541- ile
1600)’nin gü nefl tutulmas›n› iflledi¤i flu Mihr-i sipihre sanma küsûf irdi ay
beyti ise güzel oldu¤u kadar bize ça¤›yla ile
ilgili baflka bilgileri vermesi bak›m›ndan ‹slâm âlimlerinin müsbet bilimler-
da kayda de¤erdir (Aksoyak 2000: 2/783): den özellikle astronomide çok eski dö-
Sen küsûf añlama öykündügiçün nemlerden beri büyük bir bilgi birikimi-
âr›zuña ne sahip olduklar› bilinen bir husustur.
Kara sürmifl yüzine mihri meh eyler Günefl tutulmas›n›n gerçekleflmesiyle il-
teflhîr gili türlü inan›fllar›n günümüzde de hük-
Bu beyitte flair sevgilisine “Sen bu münü sürdü¤ü göz önüne al›nd›¤›nda fla-
olan olay› günefl tutulmas› zannetme; gü- irlerimizin yüzlerce sene evvel bu astro-
nefl senin yüzünü taklide çal›flt›¤› için ay nomik bilgilere sahip olmalar›n› flaflk›n-
onun yüzüne kara çalm›fl, teflhir eder.” l›kla karfl›lamamak mümkün de¤ildir.
diyor. Günefl, sevgilinin yüzüne öykün- Divan flairlerinin günefl tutulmas›n›n ya-
mekte, yani bir anlamda onun parlakl›¤›- n› s›ra ay tutulmas›n›n nas›l gerçekleflti-
n› “çalmaya” kalk›flmaktad›r. Burada es- ¤ini de bildiklerini yine Klâsik fliirimize
ki bir âdetin izlerine rastl›yoruz: Eskiden ait metinlerden tespit edebiliyoruz. Fe-
hem suçlunun utanarak bir daha böyle hîm-i Kadîm (ö. 1647?) ’in a fla¤›daki ru-
bir ifle kalk›flmamas›, hem de seyredenle- baisinin son iki m›sra›ndan flairin, ay tu-
re ibret olmas› için bu suçun karfl›l›¤› ola- tulmas›n›n güneflle ay aras›na dünyan›n
rak yüzüne kara çal›n›p halk içinde gez- (arz) girmesiyle olufltu¤u hususunda
dirilerek teflhir edilmesi âdetten imifl. behresi bulundu¤u anlafl›lmaktad›r (Üz-
Burada önemli bir nokta da h›rs›zl›¤a gör 1991: 704):
yeltenen günefli teflhir edenin “meh” yani Bir âh idicek bu fleb harâretle Fe-
“ay” olmas›d›r. Bu da bize günefl tutulma- hîm

Millî Folklor 117


Y›l: 14 Say›: 53

Tâ zîr-i zemînde mihri itdi pür-bîm s›z›n ifadesini bulmaktad›r (Üzgör 1991:
Meh sâye-i arz› kendüye k›ld› penâh 388):
Nâ-gâh husûf old› k›yâs itdi hakîm Ne dem zülf-i siyehle rûy›n ol flâh-›
3. Ay ve günefl her ne kadar parlak cihân örter
olsalar da her ikisinin de zevali vard›r. Ruh-› hurflîd ü mâh› dûd-› âh-› bî-di-
Yani günün belli bir döneminde parlak- lân örter
l›klar› gider ve görünmez olurlar. Ayr›ca 5. “Küsûf”, birçok beyitte gam, elem,
ay “husûf”, günefl ise “küsûf”la malûldür. keder veya bu anlam çerçevesi içindeki
Halbuki sevgilinin yüzü daima ›fl›l ›fl›l, benzer kelimelerle birlikte an›lm›fl, kü-
p›r›l p›r›ld›r. S›ras›yla Kad› Burhaneddin sûftan kurtulufl da mutluluk ve rahata
(Ergin 1980: 291), Ferîdî (Köksal 2001: erme olarak kabul edilmifltir. Hayretî (ö.
2/940), Zâtî (Tarlan 1968: 1/463) ve Âlî’- 1534?) sevgilisine “Bu can güneflini gam
den (Aksoyak 1999: 1/269) al›nan flu dört küsûfunda b›rakma, kurtar ve maksat
beyitte de ayn› söyleyifl vard›r: y›ld›z›n› olgunluk burcuna erifltir!” diye
Ay u güneflde çün gözüm gördi küsûf sesleniyor (Çavuflo¤lu-Tanyeri 1981:
ile husûf 187):
Âyîne yüzüñi niçe günefl ü aya beñ- Bu mihr-› cân› kurtar koma küsûf-›
zedem gamda
Günden ezherdür yüzüñ irür güne Maksûd kevkebini burc-› kemâle ir-
geh geh küsûf gür
Mehden enverdür cemâlüñ mâha Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi (ö. 1515) de
çün noksân olur günefl tutulmas›n› “göklerin bafl›n›n dön-
Felek bir zengî ile tutd› hurflîdi kü- mesi” ve “kara gün gelmesi” olarak nite-
sûf ad› lendirmektedir (Erünsal 1983: 124):
Cemâl-i pâküñ ile an› bir tutmak ne Günefl tut›ld› sanma kim olup ser-
lây›kdur geflte-hâl eflâk
Öykünürdi ruhuña irmese hurflîde Kara gün geldi bafl›na bu mâh-›
küsûf âlem-ârâdan
Mâha benzerdi yüzüñ olmasa rûy›n- ‹nsana gam ve elem kayna¤› olan
da gubâr günefl tutulmas›n›n ortadan kalkmas› bir
4. Âfl›¤›n âh›n›n duman› o kadar ko- flükrân vesilesidir. Nitekim Nev’î bir bey-
yu ve fliddetlidir ki güneflin ziyâs›n› yok tinde öyle diyor (Tulum-Tanyeri 1977:
eder; Divan flairinin muhayyilesinde bu 78):
da bir günefl / ay tutulmas›d›r. Bunun ti- Minnet Allâh’a ki hall old› yine akd-
pik bir örne¤ini mahlasdafllar›ndan Sü- i küsûf
rûrî-i Müderris diye ay›rt edilen Bahrü’l- Burc-› rif’atde sa’âdet güni gösterdi
maârif müellifi Sürûrî (ö. 1562)’degörü- ‘izâr
yoruz (Köksal 2001: 3/2258): Fehîm-i Kadîm’den ald›¤›m›z afla¤›-
Hecr ile itsem eger ben bu seher daki iki beyitte de ayn› hissiyât› görmek-
dûd-› siyâh teyiz (Üzgör 1991: 484 ve 518):
Çerhe kâr idüp felekde tut›lurd› Old› küsûf-› ‘ukde-i h›rmân ile göñül
mihr ü mâh Hurflîd-i nûr-bâhte-i âsumân-› ye’s
Fehîm-i Kadîm (ö. 1647?)’de de bu Kald› küsûf-› ye’sde hurflîd-i tâli‘üm
muhayyile, gün tutulmas›, küsûf, inkisâf Etmez nikâb-› hüsnin o meh nîm-
veya münkesif gibi günefl tutulmas›n› bâz hayf
lafzen ifade eden kelimeler kullan›lmak- Nedim (ö. 1730) de, Sultan Ah-

118 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

med’in iyileflmesi üzerine yazd›¤› terkîb-i mersiye türünü konu edinen ve çok say›-
bendinin ilk bendinde, bu iyileflmeyi “gü- da mersiyenin bir arada bulundu¤u çal›fl-
neflin küsûf illetinden kurtuluflu”na ben- mada (‹sen 1993) günefl tutulmas› olay›
zetmifltir (Gölp›narl› 1972:235): ile ilgili ikinci bir örne¤e rastlayam›yo-
Olup her gicemiz kadr old› her bir ruz. Buradan mersiye yazarlar›n›n bu
rûzumuz bayram tür için çok uygun olan bu tabiat olay›yla
Ruh-› zifl-i keder âyîne-i dilden ni- ölümü özdefllefltirmediklerini, belki de
hân old› bundan imtina ettikleri sonucunu ç›kar-
Küsûf-› illet olup ber-taraf cism-i fle- mak mümkündür. Bu kaç›nman›n dinî
rîfinden bir gerekçesi olabilece¤ini düflünüyoruz.
Yine çün mihr-i enver âleme pertev- fiöyle ki; Buhârî’de kay›tl› küsuf hadisle-
feflân old› rinden birinin izah›nda flu bilgi yer al-
Sahibi meçhul flu beyitte arzu flara- maktad›r: Hz. Muhammed’in o¤lu ‹bra-
b›n›n kadehe girmeden döküldü¤ünden him’in öldü¤ü gün günefl tutulmufltu.
ve arzu güneflinin daha do¤madan tutul- Halk aras›nda “Günefl ‹brahim’in mev-
du¤undan bahsedilirken de ayn› hüzün tinden dolay› tutuldu.” diye söz dolaflma-
söz konusudur (Abdulkadiro¤lu - Sar› ya bafllad›. Bunun üzerine Hz. Muham-
1998: 324): med “Günefl ile ay hiçbir kimsenin ne
Old› rîzân girmeden câma flarâb-› mevtinden, ne hayat›ndan dolay› tutulur.
ârzû Bunu (günefl ve ay tutulmas›n›) görünce
Do¤madan düfldi küsûfa âfitâb-› âr- hemen namaza durup Allah’a duaya ko-
zû yulun.” dedi (Zeynüddîn Ahmed 1991:
Günefl tutulmas›n›n üzüntü, gam, 3/318). ‹slâmî bilgiler konusunda dona-
keder, ye’s gibi kelimelerle birlikte s›kça n›mlar› güçlü olan Divan flairlerinin bu
an›lmas›, Klâsik Türk fliirinin bu tür hadisi bildiklerini, günefl ve ay tutulmas›
duygular›n yo¤un olarak bulundu¤u bir olay›n› mersiyelerinde ifllemekten bu
naz›m türü olan “mersiye”yi akla getir- yüzden kaç›nm›fl olabileceklerini -bir ih-
mektedir. Gerçekten de günefl ve ay tu- timâl olarak- düflünebiliriz.
tulmas› olay›, ölümle ilgili duygu ve dü- Günefl tutulmas›n›n Klâsik fliirimiz-
flüncelerin dile getirilmesi için, özellikle de kullan›l›fl›n› genel olarak yukar›daki
hüsn-i ta’lil sanat›n›n imkânlar› düflü- tasnif içinde tespit ediyoruz. Ancak bu
nüldü¤ünde oldukça uygun görünmekte- gruplara dahil edemeyece¤imiz örnekler
dir. Nitekim Ulvî’nin II. Selim için yazd›- de yok de¤ildir. Meselâ Hayâlî (ö. 1557),
¤› mersiyede -tahmin edilebilece¤i gibi- vücudundaki yaralar›n fliddetini anlat›r-
güneflin ve ay›n padiflah›n ölümü üzerine ken onlar›n günefl ve aydan bile büyük
tutulmas›ndan bahsedilmektedir (‹sen oldu¤unu ifade için -yaralar›n yuvarlak
1993: 40): olmas› dolay›s›yla- “E¤er günefl ve ay te-
Bir gice tutup mâtem zulmetde idi nimdeki dert yaras›na öykünmeye çal›-
dünyâ fl›rlarsa birine küsûf, ötekine husûf erifl-
Olm›fld› o fleb âlem firkat günine sin.” diyerek âdetâ beddua etmektedir
hem-tâ (Tarlan 1945: 224):
Kalm›fld› küsûf içre hurflîd-i cihân- Öykünürse tende dâ¤-› derdüme
ârâ hurflîd ü mâh
Mahv idi husûf içre bir mâh-› hümâ- Birine ersün kesâfet biri olsun mün-
sîmâ (...) hasif
Halbuki bu örne¤i tespit etti¤imiz Zâtî’nin Kanûnî için yazd›¤› bir ka-

Millî Folklor 119


Y›l: 14 Say›: 53

sidesindeki flu beyit de küsûfun kategori- melili Zaîfî’nin Divan’›nda geçen flu be-


ze ettiklerimizden farkl› bir tarzda kulla- yitte bu inan›fllardan biri gizlidir (Akar-
n›l›fl›na bir baflka örnektir (Kurto¤lu su 1993: 68):
1995: 51): Yüzüñe zülfüñ hicâb itme ki dir ehl-
‹smetüñ hem-râh idilseydi küsûfa i nücûm
ser-verâ Rûm’da fitne olur ey meh tut›lsa âf-
Hîç soydurmazd› ol zerrîn kabây› tâb
âfitâb Bu beyitten anlafl›ld›¤›na göre o de-
(Ey padiflah! Senin temizli¤in, ma- virde müneccimler, günefl tutuldu¤unda
sumlu¤un “küsûf”a arkadafl olsayd›, gü- Anadolu(Rûm)’da bir fitne, kar›fl›kl›k,
nefl o alt›ndan yap›lm›fl elbiseyi üzerin- kargafla olaca¤› hükmünü vermifller: Be-
den soydurmazd›.) yitte yukar›daki beyitlerde görüldü¤ü gi-
Özellikle mesnevilerdeki örneklerin bi sevgilinin saç› (zülf) yüzünü örtmüfltür
bir ço¤unda günefl tutulmas›n›n bir tefl- ve bu bir günefl tutulmas›d›r. fiair, mü-
bih unsuru olarak kullan›ld›¤›n› görüyo- neccimlerin günefl tutuldu¤u takdirde
ruz. Güvâhî’nin Pend-nâme’sindeki Anadolu’da fitne kopaca¤›n› söyledikleri-
Cemâli mihri görmesün küsûf› ni, fitne kopmamas› için de sevgilisinden
Ira¤ it mâh-› ömrinden husûf› yüzünü saç›yla örtmemesini istemekte-
beyti (Hengirmen 1983: 96), 16. yüz- dir.
y›l flairlerinden Muhibbî’nin (?) Gül ü Za’îfî’nin bu beytinde ilm-i nücûma
Nevrûz’unda geçen (y›ld›z ilmi, müneccimlik) dayal› bir tes-
Gün yüzüñe di neden irdi küsûf pit söz konusudur. ‹lm-i nücûm veya ilm-
Meh ruhuñ söyle neden buld› husûf i tencîm denilen bu eski ilim, gezegenle-
beyti (Delice 1995: 184) ve Gelibolu rin durumlar›na bak›larak onlardan in-
Âlî’nin Tuhfetü’l-uflflâk mesnevisinde ge- san ve toplum yaflay›fl›na, özellikle de
çen devlet ve hükümdarlar›n durum ve istik-
Garaz ol mâha husûf irmekdi bâllerine dair bir tak›m hükümler ç›kar-
Mihr-i Ya‘kûb’a küsûf irmekdi maya dayal› idi. Öteden beri bütün dün-
beyti (Aksoyak 1995: 215) kullan›l›fl yada ra¤bet görmüfl, eskiden hükümdar-
bak›m›ndan da birbirine çok benzeyen bu lar baflta olmak üzere toplumun her kesi-
tür örneklerdendir. minde kabul ve ilgi görmüfl bir bilgi siste-
Sünbül-zâde Vehbî’nin, o¤luna nasi- mi olan ilm-i nücûmun, bugünkü astrolo-
hatlar›n› ihtiva eden Lutfiyye’sinde (Sün- jinin eski flekli oldu¤unu söylemek de
bül-zâde Vehbî 1289: 240) oldu¤u gibi kü- mümkündür.
sûfun gerçek anlam›nda kullan›ld›¤› be- ‹lm-i nücûmdan çeflitli nüanslarla
yitlerle de karfl›lafl›yoruz: ayr›lan, ancak ilm-i nücûm kadar tan›n-
Sûret-i hâl-i husûf ile küsûf mayan ilm-i melheme (veya melhame) de
Olur ednâ ‘amel ile mekflûf çeflitli astronomik olaylar›n›n oluflma za-
An› zann eyleme bir emr-i ‘azîm manlar› ile toplum ve devletlerin yaflan-
O hisâb› saña itdüm tefhîm t›lar›n› iliflkilendiren bir ilim dal› olup bu
Divan fiiirinde Günefl Tutulma- türe ait eserlerde de günefl tutulmas›yla
s›yla ‹lgili ‹nan›fl ve Âdetler ilgili inançlar yer almaktad›r. Ancak bu
Günefl tutulmas›n›n inan›fl ve âdet yaz›n›n konusunu, Klâsik edebiyat›m›za
olarak Klâsik fliirimizde nas›l yer buldu- mensup flairlerin günefl tutulmas›n› na-
¤u hususu bize oldukça ilginç bilgileri s›l görüp de¤erlendirdikleri ve bunlar
vermektedir. 16. yüzy›l flairlerinden Ru- aras›ndaki inan›fl ve âdetlerin izlerini

120 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

tespite yönelik oldu¤undan ilm-i nücûm (...)


ve ilm-i melhemenin hükümlerinden sa- Çok vezîr öle bu y›l iy dil-rübâ
dece bahsetmekle ve birkaç beyitle ör- Katl ideler bunlar› çokdur vebâ
nekler vermekle yetinece¤iz. Çünkü bu- ‹lle M›sr ilinde ola bellü bil
radaki bilgiler flairlerin kendi hayâl ve K›r›lur kalmaz geçer dir iflbu y›l
düflünce âlemlerinin ürünü olmay›p mev- Çok k›r›lur hem bu y›l tutma at›
cut bir tak›m bilgilerin manzum ifadesi Çok ola buz dir bu y›l hem k›fl kat›
durumundad›r. Edebiyat›m›zda iki man- Yaz›c› Sâlih’in fiemsiyye’sinde ge-
zum melheme metni bilinmektedir. Bun- çen;
lardan biri Yaz›c› Sâlih’in 1408/1409’da Rûmili’nde ola hem harb u fiten
telif etti¤i fiemsiyye, öteki Cevrî’nin (ö. m›sra› ile Melheme’deki;
1654) ayn› konuyu iflleyen Melheme-i Ola hem Rûmili’nde harb u k›tâl
Cevrî’sidir. Her ikisi de mesnevi tarz›nda m›sra›n› (Ayan 1981: 24), Za’îfî’nin
yaz›lm›fl olan bu eserlerin3 telif olmay›p yukar›daki beytiyle uygunluk gösterdik-
Ebu’l-fazl Hubeyfl-i Tiflisî (ö. 1293)’nin leri için burada özellikle zikretmek isti-
Mel hame-i Dâniyâl ve Beyânü’n-nücûm yoruz.
adl› eserlerinden tercüme oldu¤u tahmin Günefl tutulmas›yla ilgili inan›fllar-
edilmektedir4. Söz konusu melheme me- dan biri de tutulma an›nda günefle bak-
tinleri çeflitli astronomik olaylara göre man›n u¤ursuzluk getirdi¤ine dairdir.
“fas›l”lara ayr›lm›flt›r (gün tut›ldu¤›nda- Eflref Pafla “Ayva tüyleri ç›kmaya baflla-
dur, ay tut›ldu¤›ndadur, gün a¤›llandu- y›nca sevgilinin yüzüne hiç bakmam, zi-
¤›ndadur... gibi). Bu fas›llarda her ay ve ra tutulma an›nda günefle bakmak u¤ur-
ay›n günleri alt bölümler (bâblar) hâlin- suzluktur.” diyor (Onay 1993: 182):
de sunulmaktad›r. “Bu bafll›klardan da Hat gelince ‘âr›z-› dildâra hîç itmem
anlafl›laca¤› üzere mevzubahis edilen ay- nigâh
da bu hadiseler olunca o y›lda (bazan Mihre hengâm-› küsûf›nda nazar
Rûm ikliminde, Acem diyar›nda, Bâbil mefl‘ûmdur
ülkesinde, fiam’da, Ba¤dat’ta v.s. flehirle- Bu beyit için Ahmet Talat Onay,
rinde diye yer belirtilerek) bilhassa k›t- “Tutulmufl günefle bakmak u¤urlu say›l-
l›k-bolluk, ucuzluk-pahal›l›k, sulh-savafl, maz, göze zarar verece¤ine, bakan›n ak›-
fitne-fesad, hay›r-fler, hastal›k-sa¤l›k, betinin iyi olmayaca¤›na itikad olunur;
ya¤murun azl›¤›-çoklu¤u, zelzele vs. gibi bakmak isteyenler de renkli ç›ra isiyle
fleylerden hangilerinin olaca¤› söylenir karart›lm›fl bir cam ard›ndan bakarlar.
(Çelebio¤lu 1998: 78).” fiemsiyye’de ilk fa- fiu beyit bu itikad› gösterir.” demektedir.
s›l günefl tutulmas›na ayr›lm›flt›r. Meselâ Eskiden “mefl’ûm”, yani u¤ursuz olarak
teflrîn-i evvel ay›nda gün tutuldu¤unda kabul edilen ve bu yan›yla bir “inan›fl”
flunlar olacakt›r (Çelebio¤lu 1998: 81): özelli¤i gösteren tutulma esnas›nda “ç›p-
Ger bu ayda gün tutula iy zarîf lak gözle günefle bakma”n›n göze zarar
Pâdiflâhuñ düflmeni ola za’îf verdi¤i olgusu, bugün bilimsel bir gerçek
Hor ola düflmen flehâ ola zafer durumdad›r. Herhâlde o zaman da mü-
Çün za’îf ola ‘adû hofldur sefer neccimler taraf›ndan bilinen bu gerçek,
Martda vü abrilde mây›sda hemîn halk›n küsûf an›nda günefle bakmas›n›
Ya¤maya ya¤mur kurak ola zemîn engellemek için bunun u¤ursuzluk oldu-
(...) ¤una dair kas›tl› olarak yayd›klar› ve za-
Yiye çekürge tah›llar› delîm manla halk aras›nda kabul görmüfl bir
K›zl›k ola memleket içi ‘azîm inan›fl olsa gerektir.

Millî Folklor 121


Y›l: 14 Say›: 53

Afla¤›daki beyitlerde günefl tutuldu- Güneflin yüzünü kara iyelerin kaplad›¤›-


¤u zaman halk›n bir tak›m gürültüler ç›- na ve ›fl›¤›n yeryüzüne inmesine engel ol-
karmas› âdetine iflaretler vard›r. Gelibo- duklar›na inan›rlar. Bu yüzden bunlar›
lulu Âlî, Durak A¤a’ya yazd›¤› bir kaside- korkutup kaç›rmak için ad› geçen yollara
sinde “Dünyay› parlatan günefl tutuldu baflvurulurdu.” (Kalafat 1995: 38). Bu-
diye ufuklar› inleme ve a¤lama gürültü- gün de hâlâ Anadolu’nun bir çok yerinde
leri kaplad›.” diyor (Aksoyak 1999: günefl tutulmas› gerçekleflti¤inde davul
1/259): çalma, küp k›rma, teneke çalma, bak›r
Hurflîd-i cihân-tâba küsûf irdi diyü dö¤me, silâh s›kmak gibi baz› uygulama-
Tutd› âfâk› bu dem velvele-i nâle vü lar›n oldu¤u bilinmektedir (Meselâ bkz.
zâr Petekçi 1953: 661; Bürian 1971: 13; Ar-
Bursal› Sehmî de (ö. 1645), güzel bir tun 1978: 248; Görücü 1999: 97).Günefl
hüsn-i ta’lîl ile sabah rüzgâr›n›n sevgili- tutuldu¤unda gürültü ç›karma âdetinin
nin saç›n›n buklelerini dalgaland›r›nca nas›l olufltu¤una dair farkl› bir yaklafl›m›
(saç sevgilinin yüzünün parlakl›¤›n› ka- da Hac› Bektafl Velâyetnâmesi’nde (Velâ-
patt›¤› için) günefl tutuldu zannedilip or- yetnâme yz.: 129-132) nakledilen bir olay
tal›¤› bir velvelenin kaplad›¤›n› söyle- vesilesiyle tespit etmekteyiz. Bu bilgiyi
mektedir (fieyhî Mehmed 1989: 171): de önemine binaen burada aktarmak is-
Beñzer ki sabâ turre-i dildâra el ur- tiyoruz5:
m›fl ‹lm-i nücûm âlimlerinden fieyh Nec-
Âfâka küsûf old› diyü gulgule düfldi meddin, bu ilme dair bir eser yazarak
Fehîm-i Kadîm Divan›’ndan al›nan devrin Ba¤dat padiflah› Raflid bin Ab-
afla¤›daki beyitte de “Afl›klar› geceyi y›r- bas’a sunmufl. Raflid bin Abbas’›n, eline
tan feryâda yönelten, yana¤›ndaki ayva ne geçerse saray›n pencerelerinden fiat
tüylerinin günefl tutulmas›na sebeb ol- ›rma¤›na atmak ve cisimlerin ›rma¤a
mas›d›r.” denmektedir (Üzgör 1991: 620): düflmesiyle ç›kan sesten zevk almak gibi
Hatt ile ruhsâruñ itmifl âfitâb› mün- tuhaf bir zevki varm›fl. fieyh Necmed-
kesif din’in eseri de ayn› âk›bete u¤ram›fl. Bu
Ehl-i ‘aflk› mâ’il-i feryâd-› fleb-hîz ey- olaya çok içerleyen ve bu afla¤›lanmay›
leyen içine sindiremeyen fieyh Necmeddin ora-
Her üç beyitte de günefl tutuldu¤un- dan Tataristan’a gitmifl. O devirde Tata-
da insanlar aras›nda bir kargafla ç›kt›¤›, ristan ve havalisinde hükümdar Cengiz
birtak›m ba¤›r›flmalar, gürültüler (velve- Han imifl. Cengiz Han’›n huzuruna ç›ka-
le, gulgule, feryat) ç›kt›¤› / ç›kar›ld›¤› an- rak Ba¤dat’›n iyi korunmad›¤›n›, asker
lafl›l›yor. Bu, esasen temelleri çok eskiye haz›rlay›p Ba¤dat’a gönderirse Ba¤dat’›
dayanan bir âdettir. Eski Türkler ay ve kolayca fethedebilece¤ini söylemifl. Cen-
günefl tutulmas›nda kötü ruhlar› -cinleri, giz Han ona itibar etmeyince kendisinin
perileri, ejderhalar› veya cad›lar›- uzak- çok bilgili bir kimse, özellikle de ilm-i nü-
laflt›rmak için davul çalarlar, gürültü ya- cûmda âlim oldu¤unu söylemifl. Cengiz
parlar ve bu flekilde onlar›n kovulacakla- Han bunu ispatlamas›n› isteyince falan
r›na inan›rlard› (Boyraz 2000: 313). “Gü- gün günefl tutulacak diye bir tarih ver-
nefl tutulmas› s›ras›nda gö¤e do¤ru tü- mifl. Cengiz Han da, gerçekten söyledi¤i
fek, tabanca at›lmas›, davul veya teneke vakitte günefl tutulursa Ba¤dat’a asker
çal›nmas›, gürültü ç›kar›lmas›, Türk sevk edece¤ine dair söz vermifl. Söylendi-
inanç sisteminde görülen kara ve ak iye- ¤i gün gelip günefl tutulmaya bafllay›nca
ler ile ilgili inançtan kaynaklanmaktad›r. fieyh Necmeddin sevinçle saraya kofl-

122 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

mufl. Fakat muhaf›zlar Cengiz Han’›n ne ayva tüylerinin gelmesini günefl tutul-
uykuda oldu¤unu ve kesinlikle uyand›ra- mas› olarak tahayyül ediyor ki, flairlerde-
mayacaklar›n› söylemifller. Bunun üzeri- ki bu ça¤r›fl›ma yukar›da de¤inmifltik.
ne fieyh Necmeddin halka seslenerek el- fiair bu hâlde sevgiliye seslenerek, “Yü-
lerine ne geçerse birbirine vurarak, yer- zünde hatt›n›n belirmesi günefl tutulma-
lere çaparak gürültü yapmazlarsa güne- s› demektir. Günefl tutulmas› ân›nda ay-
flin bir daha yüzünü asla gösteremeyece- naya bak›l›r. O hâlde flu -ayna gibi- gö¤-
¤ini söylemifl. Halk, fieyh’in istedi¤i gibi sünü aç da bakay›m.” demektedir.
müthifl bir gürültü ç›karmaya bafllam›fl. Bursal› Na’îm (ö. 1753)’in flu beyti
Gürültüye Cengiz Han uyanm›fl ve güne- de bu âdeti hat›rlatan izler tafl›maktad›r
flin tutuldu¤unu görünce söz verdi¤i gibi (Atlansoy 1998: 381):
Ba¤dat üzerine yürümüfl ve Ba¤dat hü- Taflt-› sîmîn tutar sanma dilâ vakt-i
kümdar› Raflid bin Abbas’› öldürmüfl. t›râfl
Böylece fieyh Necmeddin, Ba¤dat hü- Mihr-i rûy›nda küsûf-› hatta nezzâ-
kümdar›ndan intikam›n› ac› bir flekilde re ider
alm›fl. Velâyetnâme’de belirtildi¤ine göre Bu beyitte sîmîn taflt, yani gümüfl-
halk aras›nda o günden bu güne her gü- ten yap›lm›fl t›rafl le¤eni parlakl›¤› ve yu-
nefl ve ay tutulmas›nda gürültü yapmak varlakl›¤› dolay›s›yla günefle benzetil-
âdet olmufl. mektedir. Ayn› zamanda bu sîmîn le¤en-
Divan fliiri metinlerinde geçen gü- de sevgili (mahbûb) kendi yüzünü seyret-
nefl tutulmas›yla ilgili âdetlerden biri de mekte, “taflt”a dökülen “hat”lar yüzün
tutulma an›nda ezan okunmas›d›r. Gü- görünmesini engellemekte, dolay›s›yla
nefl tutuldu¤u anda namaz k›l›nmas› bu da bir günefl tutulmas› olmaktad›r. Bu
âdeti bugün de mevcutur6. Bu, yukar›da beyitte do¤rudan do¤ruya güneflin tutul-
geçen hadiste de görülece¤i gibi ayn› za- ma an›nda aynaya bakma âdeti bulun-
manda dinî bir vecibedir ve ola¤anüstü mamaktad›r; ancak ayna gibi parlak gü-
bir tabiat olay›n›n vuku bulmas› esnas›n- müfl le¤ende mahbûbun kendisini görme-
da yaradana ba¤l›l›k ve flükran ifadesi- si bu âdeti ça¤r›flt›rmaktad›r.
dir. Günefl tutuldu¤unda küsûf namaz› Eskiden sadece günefl tutulmas›nda
k›l›nmadan önce ezan okunmas›n›n da de¤il ay tutulmas›nda da aynaya bakma-
17. yüzy›l Türkiye’sinin âdetlerinden ol- n›n âdet oldu¤u yine Nevres’in fliirlerin-
du¤u Nâbî’nin flu beytinden anlafl›lmak- de kay›tl›d›r. Hatta Nevres’te ay tutuldu-
tad›r (Onay 1993: 182): ¤u anda aynaya bak›lmas› âdetiyle ilgili
Gelince hatt› o flûhuñ ‘aceb mi âh it- daha çok örne¤e rastlad›¤›m›z› söyleme-
sem liyiz. Yapt›¤›m›z araflt›rmalarda bu âde-
Küsûfa girdigi dem âftâb ezân ok›- tin sebebini veya mevcut âdetler içinde
nur bir uygulamas›n› tespit edemedik. Yeni
Günefl tutulmas›yla ilgili ilginç ay göründü¤ünde aynaya bakmak, suya,
âdetlerden birinin de tutulma an›nda ay- bir erkek çocu¤a vs. bakmak âdeti bilin-
naya bakmak oldu¤unu Nevres-i Ka- mektedir (Boyraz 2000: 318-322). Ancak
dîm’in (ö. 1761) bir beytinden ö¤reniyo- görebildi¤imiz kaynaklarda günefl veya
ruz (Akkaya 1996: 2/54): ay tutuldu¤unda aynaya bakmak âdeti
Geldi hat ruhsâr›ña aç sîne-i billû- ile ilgili bir bilgiye bulamad›k.
ruñ› Sonuç
Bak›lur âyîneye vakt-i küsûf-› âftâb Divan fliiri dünyas›nda “kozmo¤raf-
Nevres bu beytinde sevgilinin yüzü- ya” önemli bir yer iflgal etmektedir. Gü-

Millî Folklor 123


Y›l: 14 Say›: 53

nefl, bu kozmik âlem içinde “hararet ve AKSOYAK, ‹. Hakk›, 1999. Gelibolulu Âlî ve
›s› kayna¤› oluflu, ›fl›k ve ayd›nl›k verme- Divanlar›n›n Tenkitli Metni, Yay›mlanmam›fl
si, par›lt›s›, gökyüzündeki yeri, burçlarla Doktora Tezi, 2 Cilt, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara.
ve di¤er gezegenlerle kurulan münasebe- ARTUN, Erman, 1978. Tekirda¤ Folklor
ti, bitkiler ve madenler üzerindeki tesi- Araflt›rmas›, Tem Ofset Yay›n›, ‹stanbul.

ri... gibi birçok yönüyle Divan fliirine ko- ATLANSOY, Kadir, 1998. Bursa fiairleri,

nu olan kozmik unsurlar›n bafl›nda gelir” Asa Yay›nlar›, Bursa.


AYAN, Hüseyin, 1981. Cevrî Divan›, Atatürk
(Küçük 1988: 149). Ay’›n belirli dönem-
Üniversitesi Yay›n›, Ankara.
lerde dünya ile günefl aras›na girerek
BATUR, Atilla. 1996. Yaz›c› Sâlih ve fiem-
yeryüzünün bir k›sm›nda günefl ›fl›nlar›-
siyyesi: ‹nceleme-Metin, Yay›mlanmam›fl Yüksek
n›n yeryüzünün bir bölümüne yans›tma-
Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi SBE, Kayseri.
s›na engel teflkil etmesi demek olan gü-
B‹LTEK‹N, Halit, 1993. Râflid Divan›, Ya-
nefl tutulmas› da, insano¤lunun öteden
y›mlanmam›fl Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversi-
beri ilgisini çekmifl astronomik bir olay-
tesi SBE, Ankara.
d›r. Tabiat›yla bu olay da türlü söz oyun-
BOYRAZ, fieref, 2000. Türk Halkbiliminin
lar› ve edebî sanatlarla süslenerek Divan
Yaz›l› Kaynaklar› Olarak Melhemeler, Yay›m-
fliiri metinlerinde yer bulmufltur.
lanmam›fl Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi
Günefl tutulmas›ne fliirlerinde türlü
SBE, Ankara.
flekillerde yer veren Divan flairleri, bu BÜR‹AN, ‹rfan, 1971. “Erzurum ve Çevresi
olayla ilgili olarak devirlerinin çeflitli Örf ve Âdetleri”, Folklora Do¤ru, S. 13, s. 21-27.
inan›fl ve âdetlerini de aktarm›fllard›r. CANAN, ‹brahim, trsz. Hadis Ansiklopedisi
Söz konusu metinlerde zikredilenler, ya- Kütüb-i Sitte, Akça¤ Yay›nlar›, Ankara.
z›m›z›n giriflinde de¤indi¤imiz gibi Divan Cevrî, 1272. Melheme-i Cevrî, Tab-hâne-i
fliirininin günlük hayattan ve halk yafla- Âmire Lito¤rafya Destgâh›, ‹stanbul.
y›fl›ndan kopuk, dünyaya kapal› bir fliir ÇAVUfiO⁄LU, Mehmet - M. Ali TANYER‹,
olmad›¤›n›n bir iflareti olmas›n›n yan› s›- 1981. Hayretî - Divan, ‹ÜEF Yay›n›, ‹stanbul.
ra, daha önemli olarak, konu hakk›nda ÇELEB‹O⁄LU, Âmil, 1998. “Yaz›c› Sâlih ve
eski devirlerin inan›fl ve âdetlerini yan- fiemsiyyesi”, Eski Türk Edebiyat› Araflt›rmalar›,
s›tmas› bak›m›ndan halkbilimi çal›flma- MEB Yay›nlar›, Ankara, s.55-91.
lar›na kaynakl›k edebilecek bilgiler ihti- DEL‹CE, ‹brahim, 1995. Ni¤deli Muhibb
va etmektedir. Gül ü Nevruz (‹nceleme-Metin-Dizin), Yay›m-
lanmam›fl Doktora Tezi, F›rat Üniversitesi SBE,
KAYNAKLAR Elaz›¤.
ABDULKAD‹RO⁄LU, Abdulkerim ve Meh- ERÜNSAL, ‹smail E, 1983. The Life And
met SARI, 1998. Recâîzâde Ahmed Cevdet, Ne- Works of Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi With A Criti-
vâdirü’l-âsâr fî Mütâla’ati’l-efl’âr, An›l Matbaas›, cal Edition of His Divan, ‹ÜEF Yay›n›, ‹stanbul.
Ankara. GÖLPINARLI, Abdülbaki, 1972. Nedim Di-
AKARSU, Kâmil, 1993. Rumelili Za’îfî Ha- van›, ‹nk›lâp ve Aka Kitabevi, ‹stanbul.
yat›, San’at›, Eserleri ve Divan›ndan Seçmeler, GÖRÜCÜ, ‹shak, 1999. Her Yönüyle Gü-
MEB Yay›n›, Ankara. rün, Yay›mlanmam›fl Yüksek Lisans Tezi, Cumhuri-
AKKAYA, Hüseyin, 1996. Nevres-i Kadîm yet Üniversitesi SBE, Sivas.
And His Turkish Divan, 2 Cilt, Harvard Univer- GÜLHAN, Abdülkerim, 1996. Hakani Meh-
sity, Cambridge. med Bey: Hayat›, Eserleri ve Divan›, Tenkitli
AKSOYAK, ‹. Hakk›, 1995. Gelibolulu Âlî ve Metin, Yay›mlanmam›fl Doktora Tezi. Gazi Üniver-
Tuhfetü’l-uflflâk’›, Yay›mlanmam›fl Yüksek Lisans sitesi SBE, Ankara.
Tezi, Ankara Üniversitesi SBE, Ankara. HENG‹RMEN, Mehmet, 1983. Güvâhî

124 Millî Folklor


Y›l: 14 Say›: 53

Pend-nâme, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay›n›, TARLAN, Ali Nihat, 1968. Zâtî Divan›, ‹ÜEF
Ankara. Yay›n›, C.1, ‹stanbul.
‹PEKTEN, Haluk 1970. Nâ’ilî-i Kadîm Di- TERZ‹, Mehmet, 1994. Yaz›c› Salih (Sela-
van›, MEB Yay›n›, ‹stanbul. haddin) Kitabu’fl-flemsiyye (Melhame-i fiemsiy-
‹SEN, Mustafa, 1993. Ac›y› Bal Eylemek - ye, Dil Özellikleri-Metin-Söz Dizini, Yay›mlan-
Divan Edebiyat›nda Mersiye, Akça¤ Yay›nlar›, mam›fl Doktora Tezi, ‹nönü Üniversitesi SBE, Ma-
Ankara. latya.
KALAFAT, Yaflar, 1995. Do¤u Andolu’da Es- TULUM, Mertol - M. Ali TANYER‹, 1977.
ki Türk ‹nançlar›n›n ‹zleri, AKM Yay›n›, Ankara. Nev’î Divan›, ‹ÜEF Yay›n›, ‹stanbul.
KILIÇ, Filiz, 1996. “Osmanl› Hanedan›ndan ÜZGÖR, Tahir, 1991. Fehîm-i Kadîm Haya-
Bir fiair: fiehzâde Korkut”, Bilig, S. 2, s.203-219. t›, Sanat›, Divan’› ve Metnin Bugünkü Türkçe-
KÖKSAL, M. Fatih. 2001. Edirneli Nazmî si, AKM Yay›n›, Ankara.
Mecma’ü’n-nezâ’ir (‹nceleme-Tenkitli Metin), Velâyetnâme yz. Hac› Bektafl Velâyet-nâ-
Yay›mlanmam›fl Doktora Tezi, 3 Cilt, Hacettepe Üni- mesi (Anonim), Dr. Do¤an Kaya Kütüphanesi’ndeki
versitesi SBE, Ankara. yazma nüsha.
KURNAZ, Cemal - Mustafa TATÇI, 2001. Üm- WIEDEMAN, E., 1996. “Küsûf ve Husûf”,
mî Divan fiairleri ve Enverî Divan›, MEB Yay›- MEB ‹slâm Ansiklopedisi, C.6, Ankara.
n›, Ankara. Zeynüddîn Ahmed b. Ahmed b. Abdullatîfi’z-
KURTO⁄LU, Orhan, 1995. Zâtî Divan›’n›n Zebîdî, Sahîh-i Buhârî Muhtasar› Tecrîd-i Sarîh
Gazeller D›fl›nda Kalan fiiirleri, Yay›mlanmam›fl Tercemesi, Çev. Ahmed Naim, TD‹B Yay›n›, 13.
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi SBE, Ankara. Bask›, Ankara 1991.
KÜÇÜK, Sabahattin, 1988.“Divan fiiirinde
‘Günefl’ Üzerine Bir Deneme”, Mehmet Kaplan NOTLAR
‹çin, Türk Kültürünü Araflt›rma Enstitüsü Yay›n›, 1
Divan fliirinde güneflin kullan›l›fl› üzerine
Ankara, s. 149-176. ayr›nt›l› bilgi için bkz. Küçük 1988.
KÜÇÜK, Sabahattin, 1995. Bâkî Divan›, 2
Bu tasnif, ifade etti¤imiz gibi bir “genel”le-
TDK Yay›n›, Ankara. medir ve sadece görebildi¤imiz örnekler için geçerli
Latîfî, 1314. Tezkire-i Latîfî, ‹kdâm Matba- olabilir. Divan fliirinin genifl çerçevesi içinde günefl
as›, ‹stanbul. tutulmas›n›n farkl› flekillerde kullan›ld›¤›n› göste-
ONAY, Ahmet Talat, 1993. Eski Türk Edebi- ren örneklerin bulunmas› elbette mümkün ve muh-
yat›nda Mazmunlar, Haz.: Cemal KURNAZ, TDV temeldir.
Yay›n›, Ankara. 3
Yaz›c› Sâlih’in fiemsiyye’si üzerine biri dokto-
PETEKÇ‹, Ahmet, 1953. “Bozk›r’da Günefl ve ra, öteki yüksek lisans olmak üzere iki tez haz›rlan-
Ay Tutulmas›”, Türk Folkloru Araflt›rmalar›, An- m›flt›r. Bkz. Terzi 1994; Batur 1996. Kütüphaneleri-
kara. mizde çok say›da yazma nüshas› bulunan Cevrî’nin
Safâyî yz. Tezkire-i fiuarâ, Süleymaniye Kü- eseri eski harflerle bas›lm›flt›r. Bkz. Cevrî 1271.
tüphanesi, Hâlet Efendi Eki, Nu. 112. Cevrî’nin Melheme’si de bir doktora tezinde yeni
SUNGUR, Necati, 1994. Âhî Divan›, Kültür harflere çevrilmifltir: Boyraz 2000.
Bakanl›¤› Yay›n›, Ankara. 4
Bu konuda genifl bilgi için bkz. Çelebio¤lu
Sünbül-zâde Vehbî 1289. Lutfiyye-i Vehbî, 1998; Boyraz 2000.
Vezirhan› Matbaas›, ‹stanbul. 5
Bu bilgiyi, ad› geçen eser üzerinde çal›flma
fieyhî Mehmed Efendi, 1989. Vakâyi’u’l-fu- yapan de¤erli meslektafl›m Yrd. Doç. Dr. Nam›k As-
zalâ (fiakâik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri C.3), Haz. lan’dan ald›m. Kendisine teflekkür ederim.
Abdülkadir ÖZCAN, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul. 6
Küsûf namaz› hakk›nda genifl bilgi için bkz.
TARLAN, Ali Nihat, 1945. Hayâlî Divan›, ‹Ü Canan trsz: 8/539-541.
Yay›n›, ‹stanbul.
TARLAN, Ali Nihat, 1963. Necâtî Beg Diva-
n›, MEB Yay›n›, ‹stanbul.

Millî Folklor 125

You might also like