Professional Documents
Culture Documents
SLrNUŞ
CARPiNI'NiN HAYATI
........... l0
CARPiNi'NiN ELÇiLiĞi iıp irciri MEKTUPLAR l8
PAPA INNOCENTIUS'UN MEKTUBU
.. i8
GüYüK HAN,IN CEVABI ......20
BLZDE TATARLAR ADI VERiLEN MOĞOLLARIN
TARİHi
23
öNSöZ......
z-t
.DERyA xirlprvi
Uzun Sokak No: 85
Tel 0462 326 85 90
Fax: 0462 321 03 94
TRABZON
'ISBN ı 9]5-8053-29-9
.BASILDIĞI YER
Esen ofset Matbaacılık
Tel&Fax: 0462 3Zt 6t OO
TRABZON
MoğoI Tarihi ve SeyahatnAme 1245-1247
SEKiZiNCİ BÖLÜM 93
Moğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245-1247
sUNUŞ
I Corpus
,yazmast: Bu yazma Cambridge, Corpus
Christi College Kütüphanesi, codeks nr. l l8,dedi.. öu.pini,ri,
yazm.o 278-32l. sayfalar arasında bulunmaktadır. Bu yazma
XIII. Yy. sonu ile XIV. Yy. başında yazılmış olup, Rubiuk,un
Seyahatnömesi ile aynı kalemden
çıkmıştır.
II. Petau yazmasl: d,Avezac tarafindan lg39,da
!|a1is, |ecye!!içinde) yayınlanan bu yazma, şimdi Leyden
Universitesi Kütüphanesinde nr. l04'de bulunmaktadlr. paul
Petau imzasını taşıyan bu yazma, Cambridge nüshasının
aynısıdır. Muhtemelen "Corpus"dan birkaç yıl soira yazılmıştır.
D' Avezac, bu nüshanın Cambridge - ntıshasiyla aynl
mükemmelliğe sahip olduğunu belirtmeye
çalışır.
m. Colbert yazmasl: Paris Milli Kütüphanesi,nde
Latince yazmalar nr. 2477,de kayıtlı oıup, t'IV. Yy.,ın
ortalarında yazılmıştır. Ancak bu yazma, London-Lumley
p-'puy'dakiler gibi hatalı olup, ve
Corpus ve Petau yazmalarından
farklıdır. Bazı yerlerde London-iumley'den iyidir ve bazı
yerlerde Corpus-Pet au' y a benzerl ikl e r arz e der _
Royal Library'ye geçmiş, XVIII. Yy.'da British Museum'da yer rahat nefes alabilmesi idi. Şimdiyıı kııdar gerçi, Moğollara
almıştır.
gönderilen elçiler, onlar hakkında rapor mahiyetinde bir takım
yazılar yazmışlardır, fakat Carpini'nin eseri bambaşka bir
V.
Dupuy yazmasl: Bu yazma sadece XVII. Yy.'da özellik taşımaktadır. Carpini, diğer elçilerden farklı olarak,
Hakluyt basımından yapılan bir kopyadır. Jacques Dupuy seyahati sırasında edindiği bilgileri kitap haline getirmiş, Moğol
tarafından armağan edilen bu kopya, Fransız Royal sosyal hayatı ile tarihi hakkında da tafsilAtlı bilgiler vermiştir.
kütüphanesinin koleksiyonları arasında nr. 686'da kayıtlıdır'. Ayrıca, seyahati sırasında edindiği tecrübelerin ışığında
Bizim çevirimiz, Dr. Frederich Risch'in 1930'da Moğollara karşı Avrupalıların nasıl davranmalan gerektiğini de
Leipzig'de yayınladığı Almanca tercümesi eSaS alınarak bir rapor halinde kitabında sunmuştur.
yapilmıştır. Dr. Risch bu tercümeyi yukarıda sözünü ettiğimiz Moğolistan'a kadar gidecek olan elçiler, aynl zamanda
d'Avezac neşrinden yapmış olup, kendi ifadesine göre mümkün Moğolların bundan sonra ne yapmak istediklerine dair bilgiler
mertebe aslına s6dık kalmıştır. Biz de tenkitli çevirimizde bu de edineceklerdi. Papa, gönderilecek elçilik heyetlerinin
üslubu takip ettik. Ayrıca, seyahatnömenin İngilizce ve başka bir misyonerlik sayesinde, Moğollara Hıristiyan dinini kabul
Almanca kısaltılmış versiyonlarını da Dr. Risch'in tercümesiyle ettirebileceğini ve böylelikle maruz kalabilecekleri feliketleri de
karşılaştırdık. Metnin değişik tercümelerini karşılaştırırken, önleyebileceklerini ummaktaydı.
diğer taraftan İslöm ve batı kaynak kitaplarındaki bilgilerle
işte bu görevleri yerine getirmek üzere Papa tarafından
tenı<it ettik. Bu çalışmayla tarihçi, ilöhiyatçı ve sosyologlara da
tayin edilmiş olan Plano Carpini ve beraberindeki heyet, uzun Ve
faydalı olmayı umuyorum.
meşakkatli bir yolculuktan sonra Moğcılistan'a ulaşmışlar ve
Büyük Moğol istilffsı sırasında, Müslüman doğu elçilik görevlerini yerine getirerek ğcl'iyt: ılönmüşlerdir. Carpini
dünyasını olduğu kadar, Hıristiyan batı dünyasını da dehşet bu elçilik görevinin sonunda yaıdığı raporunda, sadece
sarıyordu. Moğol orduları Macaristan'ı geçip, Adriyatik Moğolistan'a giderken nerelerden geçtiğini, kaldığı yerlerde
kıyılarına dayandıkları vakit, başta Papa olmak üzere batı nelerle ve nasıl karşılandığını yazmakla kalmadı. o, Moğolların
dünyası bu sel gibi ilerleyen müthiş istila karşısında tedbirler örf ve adetleri, yaşayışları, inanç ve ibadetleri, tarihleri,
düşünmeye başladı. şecereleri, SaVaş usulleri ve diğer uluslara karşı tavırlarını
Nihayet i245 yılında Lyon kentinde toplanan sinodda yazmlş, ayrıca Moğol tehlikesine karşı batılıların nasıl tedbirler
ilk defa olmak izere Papa İnnocentius (IV.), Moğollara elçiler alması gerektiği konusunda da öneriler ileriye sürmüştür. orta
yollanmasını, bu elçilerin ittifak teşebbüsünde bulunmalarını Asya'nın uzak bölgelerinde yaşamakta olan kavimler hakkında
istedi. Aslında Carpini'den önce de elçiler gönderilmiş ve bunlar Carpini'nin batıda ilk defa olarak ortaya attığı muhtelif bilgilerin
raporlar hazırlamışlardır. Ancak, 1243 l|e |245 arasında böyle ne kadar güvenilir ve sağlam bilgiler olduklarını anlamak ise,
bii rapora rastlanmamaktadır. Bunun nedeni belki de Moğolların ancak bu bilgileri doğu kaynaklarıyla karşılaştırmakla
|243;de Macaristan'ı terk etmeleri ve Avrupa'nın biraz olsun mümkündür. Biz çalışmamızda bu hususa elimizdeki imkönlar
nispetinde dikkat etmeye itina gösterdik.
l Yazmalar hakkında daha geniş bilgi için bk. C. Raymond Beazley, The Text and Versions
of John P\ano Carpini and Wİtliam de Rubruquış London 1903 (Hakluyt Society), s. VII_XVII.
Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatndıııe 1245-1247
Plano Carpini'nin seyahatnemesinde anlattığı şaşılacak bölümü de kendi zamanlnln şartları içerisinde tasvir edilmiştir.
derecedeki ilginç bilgiler sayesinde, doğu dünyasını özellikle de Bu kaynak çevirisinin Moğolların siyasi ve toplumsal tarihini
Moğolları tanıyanlar arttı. Çeşitli tarikatlara mensup rahiplerin çalışmak isteyenler için mutlaka faydalı olacağı kanaatlyla,
bir çoğu, kimi Papa'nın kimisi kralların emriyle ya da kendi özel eksiklerimiz hususunda yapılacak eleştiriler için, bizi daha
istekleriyle misyonerlik yapmak uzere doğuya yollanıyorlardı. iyisini yapmaya teşvik edeceği düşüncesiyle, şimdiden teşekkür
Bunlardan birisi de Fransa Krah'nın emriyle yola çıkmış olan ederiz.
tanınmış seyyah Rubruk'dur. Lombardia'lı Dominicus rahibi
Anselmus, Johannes de Monte Corvino, Pardenon'lu Odericus
Ordu, 19 Haziran 2000 Yrd. Doç. Dr. ERGİN AYAN
Marignoli, Venedik'li töcir Maffeo Polo buıılarclandır. Bu
ondokuz Mayıs Üniversitesi
sonuncusu bir seferinde yeğeni Marko Polo'yu tla beraberinde
ordu F en-Edebİy at F akülte s i
götürmüştür ki, orta Asya ve Çin'i dolaşan bu seyyah çok
Taih Bö\ümü Öğretim Üyesi
önemli bir eser bırakmıştır.
Bunların aras ında Carpini'nin seyahatn6mesinin önemi,
Moğollar hakkında ilk köklü bilgileri kendi tecrübelerine göre
vermiş olmasındandır. Buna rağmen itiraf etmel iyiz ki Carpini,
verdiği coğrafT bilgilerde Zaman Zaman ortaçağın kendine has
efsanevi rivayetlerine yer Verniş, tarihi olayları anlatırken ise
bir takım hatalara düşmüştür. Bunlar muhtemelen Carpini,nin
başvurduğu sözlü kaynaklarln, ağızdan ağıza dolaşan
rivayetlerden oluşmasından meydana gelen hatalardı. Buna
mukabil o, şahsen tanık olduğu olayları gayet doğru bir şekilde
nakletmiştir. onun naklettiği efsanevi rivayetlerin o dönemin
diğer bazı kaynaklarında da yer aldığı görülmektedir, ki biz
bunları gerek doğu gerekse batı kaynaklarıyla imkAnlar
nispetinde karşılaştırarak tenkit ettik.
Carpini'nin eserinin diğer bir hususiyeti de kendi
düşüncelerini ve gözlemlerini çok net ve basit bir dille
aktarmasıdır. Carpini kitabını 9 bölüme ve hcr bölümü de
paragraflara ayırmıştır. Bu bölüm Ve paragraflarda verilen her
bilgi yerli yerinde okuyucuya akıcı bir dille sunulmaktadır.
Carpini'nin "Moğol Tarihi"ni, Moğolların en önemli
zamanları hakkında, birinci el kaynak değerinde bir eser olarak
görüyoruz. Bu eserde aynta Asya ve Avrupa'nın büyük bir
l0 Ergin AYAN
Moğol Tarihi ve SeyahatnAme |245'|247 lı
Böylece ulaştıkları Mittenwald'da9 açlıklarını gidermek için, bölgesine tayin edildi. Tören vesilesiyle, Speier,de ruhban
sadece iki dilim ekmek ve yedi tane şalgamdan başka yiyecek sınıfının önünde vazetme firsatını yakalayan Carpini, bu son
bir şey bulamadılar ve bu yediklerinin üzerine yakınlardaki bir bölgeyi aldı. o, tarikatı adına Speier piikoposunun
dereden su içtiler. o gün 7 Alman mili (14 saat) yolu geride teveccühünü kazanmak için, bu emri büyük bir mutlulukla yerine
getirdi.
bıraktılar Ve kendilerini ölü gibi yoğun bir vaziyette
istirahatgöhlarına attılar. Ertesi sabah aç Ve boş bir mideyle Saksonya memurları olarak, tarikattan güvenilir kişileri
yeniden yola koyuldular, fakat henüZ yaİlm Alman mili yol Hildesheim, Braunschweig, Goslar, Halberstadt ve Magdeburg,a
almadan güçlerinin tükendiğini ve dizlerinin titremekte gönderdi. l5 Ağustos l224'te kendi bölgesi olan Wtıizburg;da
olduğunu hissettiler. orada durarak bazı yabani meyveleri bir toplantı yapıldı ve buradaki vazifesinden alınarak Köln,e
toplayıp yediklerinde, o günün oruç günlerinden Cumartesi tayin edildi.
olduğu hiç akıllarına bile gelmemişti. Yavaş bir şekilde
yürüyerek ve Zaman zaman dinlenerek bir sonraki şehre onun ismine tekrar 1228 yılında rastlıyoruz,o.
Fransisken reisi Elias de Cortona, Almanya için bir djni vaiz
ulaşmaya gayret ettiler. orada iki merhametli kişi onlara ekmek
verdi ama bu bütıın hepsine yetecek kadar değildi. Şanslarından
olmadığını görünce, Almanya mümessili İngiliz Simon,u
vazifesinden alarak, birader Johann de plano carpini,yi
şalgam zamanl olduğu için, bunları ekmek yerine yiyebildiler.
Almanya mümessilliği ve dini vaizliğine tayin etti. Worms,ta
Bu şekilde, kentleri, şatoları Ve manastırları kat ederek yapılan bir toplantıda Carpini'nin makamı tasdik edildi Ve ona
Augsburg'a vardılar ve orada çok iyi karşılandılar.
St' Franciscus D'Assisi ile ruhani kardeşlik payesi verildi.
Aynı yılın Gallus gününde (l6 Ekim l22|) Caesar, Selefi İngiliz Simon'u diğer bazı güvenilir v" a.geıl kişilerle
Augsburg'da 3l tarikat mensubunun katıldığı bir toplantı beraber vaiz olarak Magdeburg'a gönderdi
düzenledi ve bunların her biri Almanya'nın çeşitli bölgelerine
gitmek üzere gönderildiler. Carpini ve Barnabas ta Würzburg'a Saksonya yıllıkları Carpini,nin yaşamından bazı ilginç
bölümler anlatmaktadırlar. Carpini çok şişman birisi olduğuiçin
görevlendirildiler. oradan Mainz, Worms, Speier ve Köln'e
gidip, her yerde ateşli vaaz|ar vererek, kendilerinden sonra binek hayvanı olarak eşeğe binmek zorunda kalıyordu. Bu
durum, insanların adeta az bulunur bir tiyatro sahnesi imiş gibi,
gelecek biraderlerinin iyi karşılanmasını sağladılar'
ona bakmak için toplanmasına sebep oluyordu. Tarikatın
1223 yılında Caesar de Speier Almanya yeniliği ve binicisinin de tevazusu yüzünden eşek
şimdiye kadar
mümessilliğinden alınarak yerine Pisa'lı Albert geçirildi. Bu olduğundan daha faz\a itibar görüyordu. Tarikatin gayretli bir
gelir gelmez derhal, kendi vekili Celano'lu Thomas ve Plano mensubu olarak Carpini, Fransisken taraftar|arını Bohemya,
Carpini gibi tarikatın en eski mensuplarıyla, diğer bazı üyelerini Danimarka, Macaristan, isveç ve Norveç'e gönderdi. Tarikat
toplantıya çağırdı. Bunların onayl ile, 8 Eylül'de Speier'de bir adına Metz'de büyük bir mülk edindi ve tarikatın Lorraine,de
toplantı yapıldı ve Almanya eyAletinin çeşitli bölgeleri için dört yayılmasını sağladı. o, yürekten samimiyetle ve büyük bir
yönetici seçildi. Bunlardan birincisi Franken, ikincisi Bayern ve cesaretle piskoposların Ve kralların önünde tarikatını sivundu.
Schwaben, üçüncüsü Saksonya, dördüncüsü de Alsace
9Yukarı Bayern'de, fakat Brixen'den oldukça uzaktadır
r0 D'Avezac, a.g.e.,474 vd; History of the Mongols,lI, s.6g.
Moğol Tarihi ve Seyahatnime 1245-1247 l5
t4 Ergin AYAN
Tarikat mensuplarını tıpkı bir annenin çocuklartnln üzerine l6 Nisan i245 Paskalya yortusunda, o zamanlar
kanat gerdiği gibi korudu. Bu insanların onda buldukları sevgi, Papa'nın ikametgAhı olan Lyon'dan yola çıktı. Ilık bir iklime
barış ve süküneti kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. alışkın olan ihtiyar italyan, Sibirya'daki şiddetli soğuklar altında
geçen zahmetli seyahatini şöyle anlatmaktadır: "Buz çölünde
St. Franciscus D'Assisi'nin cenazesinin nakil töreni çoğu kez karların üzerinde yattık, ancak ayaklarımızla karları
için 1230'da Assisi'de genel bir Fransisken toplantısı yapıldı. açarak kendimize uyuyabilec eğimiz yerler yapabildik. Sabahları
Carpini derhal Almanya'dan oraya hareket etti. Bu törende Elias uyandığımızda rizgarın sık sık üzerimizi kapattığlnı Ve karlar
de Cortona'nın generallik rütbeleri alınarak, Jean Parente de altında kaldığımlzı gördük "''. Yolculuk sırasında Dominiken
Florenz tarafından İspanya mümessilliğinden azledildi. Boş olan tarikatından olan Almanya kardinal legatı Hugo de Santa Caro,
ispanya mümessilliğine Carpini tayin edildi. elçilere kendi hizmetinde bulunan maiyetinden birkaç adam
Carpini'nin bundan sonraki on yılda ne gibi vererek, seyahatin zorluklarını hafi fl etmek istemiştir.
faaliyetlerde bulunduğu hakkında herhangi bir rivayet yoktur. Seyahat Polonya ve Rusya üzerinden devam etti ve
Y a|nız D' Avezac", Pupu Gregorius (Ix., |227 - |24 I)' un Tunus Carpini 22 Temmuz |246'da Moğol imparatorluk sarayına
kralına yazdığı bir mektupta Barbaria Fransisken reisi ulaştı. Burada hakan seçimi yapılarak, Güyük Han tahta
Johannes'i kendi elçisi olarak tavsiye ettiğini zikreder. Bu belki çıkarıldı. l3 Kasım 1246'da onlara veda ederek Rusya'ya geldi
de ispanya mümessili olarak Müslüman Araplarla ilişkileri ve burada önemli bir misyonu tamamlayarak, Lyon'daki
bulunan ve daha sonra Moğollara elçi olarak gönderilen bizim papanln yanlna döndü. Salimbene'nin yazdığına göre'' buraya
Johann de Plano Carpini idi. Aziz|er yortusunda geldi; seyahatnömesindeki son tarih ise 8
Carpini'yi |24I yı|ında yine Köln eyAletinin başında Haziran |247'dir ki, bu tarih Kiev'e gelişinin tarihidir'a. Bu
buluyoruz. Papa Gregorius (IX.) Liegnitz yenilgisinden sonra elçilik seyahatinin daha faz|a ayrıntılarına girmiyoruz, çünkü
Moğollara karşı bir Haçlı seferi düzenlenmesi için çağrı Carpini'nin ve yanındaki arkadaşlarlnln seyahatnömeleri bizim
yaptırmağa başladığında, Carpini'ye bu hususta Almanya'da asıl konumuzu teşkil etmektedir.
görev verildi. Böylece o, birbiri ardına Saksonya, Almanya,
onun hayatının son yılları hakkında D'Avezac'' şunları
ispanya, belki Barbaria ve nihayet Köln'deki görevlerinde,
nakletmektedir: Papa Innocentius (IV.) birçok zorluklara karşı
kilisenin hizmetinde olarak ömrünü geçirdi. Her gittiği yerde
koyan ve zahmet çeken bu Fransisken'i, vatanına geri döndükten
son derece temayiz etti. Carpini 65 yaşında iken yeni Papa
sonra 3 ay Lyon'da kendi yanında alıkoydu. Bu sırada
Innocentius (IV., |243-|254) onu elçilik göreviyle Moğollara
gitmesi için çağırdı. o ilerlemiş yaşına ve çekeceği meşakkatlere
l2 F. Risch, a.g.e.,9,17; Karş. History of the Mongols, II,68.
rağmen bu görevi kabul etti.
ı3 Batton, Wilhelm von Rubruk, ein Weltreisender aus dem Franziskanerorden und seine
Sendung in das Land der Tafaren, Münster 192l, s. 9; History of the Mongo.lş II, 68.
ıl
14 C. Raymond Beazley, The Text and Versions of John Plano Caryini and William de
F. Risch, Johann de Plano Carpini, Leipzig 1930, s. 38, bu mektup Carpini'nin
Rubruquis, London 1903 (Hakluyt SocieŞ), s. l43.
memleketi olan Perugia'da l4 Mayıs l235'te yazıImış olup, D'Avezac tarafından neşredilmiştir;
l5 D'Avezac, a.g.e., s. 598-601.
Carnini'nin isnanva mümessilliğine seçilmesi hakkında ayrıca bk. History of the Mongols,lI,68'
t6 Ergin AYAN
Moğol Tarihi ve SeyahatnAme 1245-1247 17
23 Almanca metinde Solangeler olarak belirtilen kavim veya kabile, Selenga nehri
dolaylarındayaşayanTunguzlariçinkullanılmışolabilir,ziraRubruktaSolangaları,Tibetile
ÇinarasındayaşayanbirTunguzkabilesiolarakzikretmektedir,bk.WilhelmvonRubruk'
Reisen zum Groskhan der Mongolen, Alm' terc' H' D' Leicht' Stutgart 1984' s' 112'
Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyüatndme 1245-1247 27
2. Arazinin Durumu
3. iı<ıım
ikınci Bölüm
Moğol Halkı
bir kulaktan öbür kulağa kadar uzanan bir çizgiyi üç parmak 'ikinci bir evlilik yapamaz, çünkü üvey oğlu kendisiyle evlenmek
genişliğinde traş ederler ve bu çizgll'er zikredilen kel ile bir isteyebilir.
yizey teşkil eder. Aynı şekilde hepsi de alınlarının üzerinde, iki
parmak genişliğindeki bir çizgiyi traş ederler, fakat bu kazınmış
şeritlerle, kellerinin arasında bulunan saçları kaşlarına kadar
uzatırlar ve alınlarının her iki tarafını kazıdıkları yerdeki 3. Kılık ve Kıyafetleri
saçlarını,kafalarının ortasındakinden daha faz|a uzatırlar. Geri ye
kalan saçlarını kadınlar gibi bırakırlar ve bunlardan iki örgü
yaparak kulaklarının arkasına düğümlerler". Ayakları narindir. Kadınların ve erkeklerin kıyafetleri aynı modelden
yapılmıştır. Mantoları, pelerinleri, kukuletaları ve kürkleri
yoktur. Buna karşılık hafif yünden yapılma erguvani Bağdad
kumaşından kazak (bukeran) giyerler. Bu giysiler aşağıdaki
2. Aile şekildedir: yukarıdan aşağıya kadar yırtmaçlıdırlar ve göğüs
üzerinde ikiye katlanırlar. Sol tarafta bir ve sağ tarafta üç bağla
birbirine iliklenirler. Sol yanda bele kadar yırtmaçlıdırlar. Hangi
Erkekler geçimlerini temin edebilecekleri kadar eş cinsten olursa olsun kürk etekler de aynı modelde hazırlanırlar.
almak hakkına sahiptirler. Bunlardan bazılarının l0, 50 ve hatta Ceketlerinin kıllı olan tarafları dışa doğrudur, fakat arkadan
100 karısı vardır. Genel olarak bazı istisnalar dışında bütün açıktır ve dizlerinin arka kısmına kadar ulaşan bir frak kuyruğu
akrabalarıyla evlenebilirler, ancak öz anneleri, kendi kızları ve bulunur. Evli kadınlar yerlere kadar uzanan ve önden yırtmaçlı
ana bir kız kardeşleri bunun dışındadır. Buna karşılık sadece olan çok uzun bir gömlek giyerler.
baba bir kız kardeşleri ve babalarının ölümünden sonra, (öz Bu evli kadınlar başlarının üzerinde değnekten ya da
anneleri dışında) diğer karıları ile evlenebilirler. Bir kardeşin kamıştan yapılan ve bir dirsek boyunda olarak yukarıda dört
ölümünden sonra diğer bir küçük kardeş veya akrabalarından köşe bir düzlemle son bulan yuvarlak bir şey taşırlar. Bu silindir
diğer bir üye, onun karısıyla evlenmek zorundadır. Diğer bütün şeklindeki başlık, aşağıdan yukarıya doğru genişler ve yukarıda
kadınlarla istisnasız tereddüt etmeden evlenebilirler ve kadınları uzun Ve ince olan altın, gümüş sopa veya kamıştan yapılan bir
gerçekten de çok pahalı olarak ebeveynlerinden satın çubuk vardır; bu omuzlara kadar uzanan bir külaha dikilidir.
alabilirler". Dul kadın kocasının ölümünden Sonra, kolaylıkla Zikredilen başlık Ve onun üzerine oturtulan çerçeve hafif yünden
purpur veya Bağdad kumaşı ile örtülmüştür. Kadınlar asla bu
27 Yakın zamanda Altaylıların saçlarından bahseden Radloff [Sibırya'dan Seçmeler,s. |70l çerçevesiz insanların araslna girmezler ve bakire kızlardan da bu
şöyle demektedir: "Saç ve kaşları kapkara, pek sert ve diktir. Muhtemelen kafantn traş edilmesi
de muhtemelen buna sebep olmaktadır. Çünkü, erkekler kafalarının büyük bir kısmınl kazıtarak Moğolların İçtimaİ Teşkil6tı, Türkçe terc. Abdülkadir inan, Ankara l987, s. 89; Ayrıca, genç
ancak tepede yuvarlak bir tutam saç bırakır ve bunu da ince bir belik halinde örerler. kadının kocasının evine cihAz getirdiğine dair kayıtlara rastlamak da mümkündür. MeselA bk.
28 Eski Moğoııarın gelin mukabilinde kalın (mehir) ödediklerine, niköh mukavelesinde ise Reşidüddin Fazlullah, Cemi' ü'Frcverİh. I, neşr. Muhammed Rüşen_Mustafa Müsevi, Tahran
kızın babasına nişan olarak hediye verdiklerine dair malumat mevcuttur. Bk. B. Y. Vladimirstov, l373 hş.' s. 703.
32 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve SeyüatnAme |245-1247 )5
I.
1. Tanrıya Tapınma" 32 Cengiz Han'ın hangi dine mensup olduğu malüm değildir. Herhalde büyük bir itikada
sahip bulunmadığı zannediliyor. ondan dolayı Cengiz Han'ın yasalarında din konusu ihmal
edilmiştir. Umumiyetle "Yeri, göğü yaıadan bütün mevcudatm rabbi olan bir Tanrı'ya inanmayı''
3l Şamanlık hakkındaki tafsildtlı bilgilerin batılı seyyahlar tarafından veritenlerini ilk defa
emretmiştir. Deguignes, Hunların, Türk]erin, Moğolların 've Daha Sair Garbİ Tatar]arın T6rİh-i
Carpini, Rubruk ve Marko Polo'nun eserlerinde bulmaktayız. Yakın zamanda ise Şaman dini ve
tJmtımİsi, V, osmanlıcaterc. H. Cdhid, istanbul l924, s. l28, 130; CengizHan'ın Moğolları ve
kültürü hakkındaki en iyi tetkik Radloff (a.g.e.,2l3) tarafından yapılmıştır ki, verdiği bilgilerin
bunlara iltihak eden kuzeyli Türk kavimleri Şamanist idiler. Moğolistan'daki bazl kabileler
bir kısmı Carpini'ninkilerle uyuşmaktadır. Bu da göstermektedir ki, bu dinin bir çok hususiyeti
arasına Hıristiyanlık sokulmuş olmakla beraber, bu din ancak sembolik olmakla kalmıştır. Buna
zaman içerisinde büyük değişikliklere uğramlştır. Bugün sadece Altaylı Kalmuklar, Teleütler,
mukabil Cengiz ve oğulları devrinde ilkel Şamanizm'in mümessilleri olarak, kuzey
Karaorman Tatarlarl, Şorlar, Buryatlar ve Tunguzlar çoğunlukla kendilerini Şaman olarak
ormanlarında yaşayan Uryankıtlar sayılmaktadır. Bu kavim Gök Türk yazıtlarındaki
tanımlamaktadırlar. Şamanhk, doğudan Budizm, kuzeyden ve batıdan Rus Hıristiyanlığı, batıdan
Kurıkanların torunları olup, bugünkü Urenha ve Yakut Türklerinin ataları sayılmaktadır. Bk. A.
ise Müslümanlar tarafından sıkıştırılmaktadır; ibn Fazlan (Seyahatn6me, terc. R. Şeşen, İstanbul
inan, a.g.e., s. I l.
l995, s.47) da Başgırd Şamanizmine dair bazı bilgiler vermektedir. Bu mal0mata göre
33 Bu maketlerin keçeden yapıldık|arına dair bir kayda Rubruk (Reıseı zum Groskhan der
Başgırdlar, on iki tane iliha süiptirler. Fakat, gökte olan Tanrı bu ilüların hepsinden büyüktür.
Mongolen, s. 44' 109)'da rastlamaktayız.
o, diğerleri ile anlaşarak hareket eder. Bunlardan her biri diğerinin yaptığına razı olur;
34 Rubruk (Reisen zum Groskhan der Mongolen, s.44) da Moğolların yurtlarının girişinde
Şamanizm hakkında daha geniş bilgi için bk. A. inan, Tarihte ve Bugün Şamanizm. Ankara
kadınlar tarafında bu tür maketlerin bulunduğunu belirtiyor.
l986; Budizmin tesiriyle orta Asya kavimleri arasında Şamanlık büyük bir kısmıyla ortadan
36 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve SeyahatnAme 1245-1247 37
36 Radloff(a.g.e., s.232)'a göre, Şamanlığı diğer inançlardan aytran en önemli husus, şimdi
37 Moğottardaki bu geleneğe benzer bir gelenekten bir Çin sülölesi olan Minglerde
yaşayan insanla onun ölmüş cedleri arasında sıkı bir münasebetin mevcut olduğuna dair inanıştır.
Bu bağın kuvvetine olan iman, atalara ardl arası kesilmeden saygı göstermeyi gerekli rastlandığını Semerkandi (Matl6u's-sa'deyn, neşr. Quatremöre, Paris l843, s. 423)
zikretmektedir: "Bir prenses öldüğünde ona ait olan atları mezarın bulunduğu dağlara, serbestçe
kılmaktadır. Bu durum karşısında, ancak kendi atalarıyla sıkı bir münasebet kurabilen bir kimse
otlasınlar diye salarlar. Bu atları hiç kimse yakalamaz''.
rahip veya şaman olabilir demektir. Başka bir deyişle burada ancak, irsi yani ailelere ait genetik
38
bir şamanlık mümkündür. Böylece şaman, şamanlık için gerekli kudret ve bilgiyi atalarından Şamanlarda kurban hayvanlarının kemiklerinin kırıImayacağı Radloff (a.g.e., s. 246)
alır; o, atalarının sudur kuvvetiyle şaman davulunu kullanmayı, şarkılar söyleyerek atalaıı ve tarafından da belirtilmiştir: "KurbanIık hayvanı öldürdükten sonra parçalama işi büyük bir
ruhları çağırmayı ve onların yardımıyla kendi vücudunu ruhundan ayırarak aydınlık ışık ustalıkla yapılmalıdır, çünkü hiçbir kemiğin üzerinde en ufak bir zedeIeme izi bile görünmemesi
dünyasına veya karanlığa göndermeyi öğrenir. !azımdır. Bu yüzden bu işten anlayan biri vazifelendirilir''.
38 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyüatndme |245-|247
için
göre Carpini'nin zikrettiği ad Andreas değildir. Çünkü, bu isimde bir Grandük o zaman
mukavemet etmelerine rağmen, adamı kadının üzerine koydular; oldukça
bilinmiyor.Acaba l246'da zehirlenen Yaroslaos'un adı ile mi karıştırılıyor ?. Mesele
ikisini birlikte bir yatağa yatırdılar. Kadının bütiın yalvarma ve edilemiyor'
karanlıktır. Her şeyden önce bu şartlar altında kardeşinin de evli olup olmadığı tesbit
yakarmalarına aldırış etmeden adamı üzerine koydular Ve aynl
4ı Reşidtıddin (C6mi'ü't-tev6rİh. I, neşr. Muhammed Rüşen_Mustafa Müsevi, s. l53), bir
39 Michael vakası aslında din gayreti veya dini hoşgörüsüzlük ömeği değildir. Moğolların Moğol kavmi olan Uryankitleri (aT-ö90<* :ı ) anlatırken, şunları yazıyor: "inanırlar ki, şarap,
de atların
uyguladığı bu kötü muameleyi icabettiren şey onun' Batu'nun emrine inatla karşı gelişidir. Bk. kımız, tatlı veya ekşi süt zemine döküldüğü takdirde dört ayaklı hayvanların, özellikle
L. Ligeti, BiLinmeyen iç Asya,s. l03. üzerine yıldırım düşer. Eğer şarap dökülürse bu daha tesirlidir'''
40 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyüatnöme 1245-1247 41
zorunda kalan kişiyi, çadırın altında bir tünel açarak, oradan getirdiğinde, hem bu gelenlerin Ve hem de eşyalarının
dışarı çıkartırlar ve hiç acımadan da öldürürler. Bundan başka, temizlenmesi için, iki ateş arasından geçirirler ve bu suretle
bir kumandanın yurtunun eşiğine basan bir kimse de ölümle büyü, zehir ve diğer musibetlerden korunduklarına inanırlar. Bu
cezalandırılır. Buna benzer birçok bötıl inanışları vardır. Bunlar
ülkede sık sık görüldüğü gibi, yıldırlm çarpmurro' ,onu.,
saymakla bitmeyecek kadar çoktur.
hayvanlar veya insanlar öldüğünde veya başlarına bu tarzda
Diğer taraftan insanları öldürmek, öteki ülkelere başka bir felAket geldiğinde, inanışlarına göre kirlendiklerini,
saldırmak, başkalarının mallarını yağmalam ak, zina yapmak, günahkör ve beliya uğramış olduklarını düşünerek, aynı şekilde
başkalarının hakkını yemek, Tanrı'nın emir ve yasakıaiını ihıaı kamın liderliğinde temizlenme ayinleri yaparlar. Diyebiliriz ki,
etmek onlar için günah sayılmaz. Cennet ve cehennemdeki ebedi bütün ümitlerini bağladıkları böyle bir ayinden Sonra, bu yolla
hayattan onların haberleri yoktur, fakat ölümden sonra başka bir kötülüklerden kurtulduklarına inanırlar.
dünyada yaşaylp, orada sürülerini güdeceklerine, yiyip
içeceklerine ve dünyevi hayatlarında neler yapmışlarsa ora-da da
yapabileceklerine inanırlar.
+. Öıu Gömme Adetleri
3. Kehönet ve Günahlardan Arınma III. Eğer onlardan biri ölümcül bir hastalığa tutulmuşsa,
çadırına kara keçeye sarılı bir mızrak saplarlar. Bunu gören
herhangi bir yabancı, artık böyle bir hastanın çadırına giremez
I. Keh6nete, birtakım işaret ve belirtilerden anlam veya hasta artık son nefesini vermekte ise, hemen hemen bütün
çıkarmağa, kurban edilen hayvanların bağırsaklarını incelemeye, akrabaları hastayı terk eder, çünkü böyle bir hastanın ölümünde
büyüye ve afsuna büyük bir önem verirler. Cinlerle konuşup, yanında kalan kişi veya kişiler, 9. aya kadar hükümdarın otağına
onlardan cevap aldıklarında, Tanrı ile konuştuklarını zannederler giremezlero'. Soyıu bir hasta öldüğünd.e, onu bozkırda giz|ice
ve bu Tanrı'ya Moğollarda Itoga, Kumanlarda ise Kam denir. kazdıkları çok sevdiği bir yere gömerler*. Böyle bir soylu otağın
ondan çok korkar Ve onu sayarlar. Kendisine bir çok kurban
kurbanlar adar, yiyecek ve içeceklerinden ilkönce ona sunarlar.
Bütün davranışlarını da ondan aldıkları cevaba göre düzenlerler. 42 Moğoıistan'da Uryankit'lerin ülkesinde, özellikle de Berkucin Tukum ('ı-ox*
ty5-ı (',) adı verilen viliyette sık sık yıldırım düşmesi olayları olur. Reşidüddin (C6mi' ü't-
Herhangi yeni bir sefere çıkacakları Zaman, hilAli veya -ırI
tev6rİh,1, s. 153).
dolunayı beklerler. Aya Büyük Han derler ve diz çökiip
43 Hastanın çadırının etrafına mızrak dikilmek suretiyle yabancıların çadırdan uzak
kendilerini kötülüklerden koruması için yalvarırlar. Güneş,i di
tutulmast sağlanıyordu' Eğer hasta ölüm halinde ise bütün akrabası onu terk ederdi. Karş. B.
Ay'ın annesi sayarlar, çünkiı Ay parlaklığını ondan alır.
Spu|er, İran MoğoL\arı, s. l94.
II. Kısacası ateşin her şeyi temizlediğine inanırlar. 44 Cengiz Han ölmeden önce Tula, onon ve Kerulen ırmaklarının doğduğu bir yerde
Kendilerine elçiler, soylu kişiler veya diğerleri gelip hediyeler avlanmaktayken, güçlıı ve yalnızbir ağacın gölgesinde dinlenmiş ve şöyle söylemişti "Burasl
42 Ergin AYAN
Moğo| Tarihi ve Seyahatndme 1245-1247 43
olan Uryankitler, yıldırım çarpmış olan bir hayvanı asla yemezler, ayrıca onun yakınlarına
Bu yüzden servetlerini koymuş oldukları orda ve arabalarında,
sokulmaya dahi cesaret edemezler.".
ne kilit ne de sürgü vardır. Eğer hayvanları sürüden ayrılıp,
kavbolup siderse. bunları bulan ya kendi kaderlerine bırakır
46 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245'1247 41
Veya alıp, böyle durumlarla ilgilenen kişilere teslim eder. kişilerin yanlarına refakatçi olarak verilen sıradan Moğollar bile
Hayvanları kaybolan sürü sahipleri, bu sorumlu kişilere onlur* dntinde gidip, bir yerde konakladıklarında en yüksek
başvurur ve herhangi bir sorun çıkmadan hayvanlarını teslim yerlerde oturuyoilardı ve Saygln kişiler bunların arkalarında
alır. lalmak ror,rndu bulunuyorlardı. Moğollar yabancılara karşı
yalanları
Moğollar birbirlerine karşı saygılıdırlar, kendilerini çabuk öfkelenirler. Yabancılara karşı en büyük
aynl ailenin üyesi olarak görürler ve yiyecekleri az olsa bile, stıyıeyenıer dünyada Moğollardır ve onların ağızlarından gerçek
bunları başkalarıyla severek paylaşırlar. Ayrıca kanaatkördırlar; bii sdz çıkmaz. Baştan iyi sözlerle yaklaşlr ama Sonunda akrep
bir iki gün hiç bir şey yemeden oruç tutmak zorunda kalsalar gibi sokarlar. Tilki gibi kurnaz olup, diğer insanları gerçek dışı
bile, neşelerini kaybetmezler ve sanki çok iyi bir yemek 6lan sozlerle aldatmağa çalışırlar. Eğer başka birine kötülük
yemişler gibi güler oynarlar. At sırtında giderken kuru soğuğa yapmak isterlerse, bunu olağanüstü bir yetenekle saklamasını
Ve aynl zamanda cehennem sıcağına bile dayanırlar. Havaların tilirı.r, böylece onların herhangi bir önlem almasına fırsat
değişmesinden rahatsız olmazlar. Birbirlerine karşı hiç vermezler. Yeme içmede ve diğer işlerinde temizliğe dikkat
kıskançlık duymazlar ve hemen hemen hiç mahkemelik etmezler ve sarhoşluk onlar için övünülecek bir durumdur.
olmazlar. Hiç kimse kimseye kem gözle bakmaz, birbirlerine İçkiyi faz|a kaçırdıklarında, aynı yerde kusar ama sanki hiçbir
gözlü ve
karşı ınümkün olduğu kadar destek ve yardımcı olurlar. ş.y oı*u*ış gibi içmeğe devam ederler' Aslında aç
cimridirler, herhangi bir şeye sahip olmak istedikleri zaman, rica
Kadınları terbiyelidir ve onlarln yaşam biçimleri ve minnetle almadan bırakmazlar. Mallarına çok sahiptirler,
hakkıında hiç bir dedikodu duymadık, fakat şakalaşırken açık fakat bir şey Verme konusunda elleri sıkıdır. Başka insanları
saçık konuşurlar. Moğollarda başkaldırma olayları pek az olur öldürmede vicdan azabı çekmez|er. Yani kısacası Moğolların
veya lıiç olmaz. Çok içip sarhoş olmalarına rağmen, aralarında
bütün karakter özelliklerini burada yazmağa kalksam, bunları
ne söz:lü münakaşa ne de fiili şekilde kavga vukua gelmez.
yazmağa kağıt yetmez.
Diğer insanlara karşı kibirli olup, herkese tepeden I. Isırabildikleri her şeyi yerler; köpek, kurt, tavşan, at
bakarlar. Bunlar ister soylu, ister sıradan insanlar, ne olurlarsa veya acil durumlarda insan eti. Bir defasında Kuzey Çin'de,
olsunlar yabancı hiç kimseye saygl duymazlar. ömeğin; hakanın içinde imparatorun da bulunduğu Kıtayların bir kentini
sarayına (orda) gelen ve kesinkes saygtn bir kişi olduğu kuşatırken, kuşatma çok uzun stırdtığünden dolayı yiyecekleri
bilinmekte olan Rus knezi (grandük) Yaroslaos'a, Gürcü tükendi ve her 10 kişiden birini seçip, diğerleri için pişirip
prensine ve Solange prensi gibi daha birçok güç1ü hükümdörlara yemek zorunda kaldılar. Hatta kısrakları doğduğu Zaman, onun
karşı gereken hürmeti göstermemişlerdir. Hatta böyle saygtn annesinin ana rahminden kalanları bile yerler. Biz bizzat
kendimiz bit yedikleri de gördük. Sorduğumuzda; " Niye bunu
48 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatn6me 1245-1247 49
Beşincİ Bölüm
Moğol imparatorluğu
A. imparatorluğun kuruluşu
B. Hakanları
C. oğulları
D. Hakanın ve oğullarının Yönetimleri
52 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245-1247 53
A. Moğol lmparatorluğu'nun kuruluşu II. Yeka-Moğol ülkesinde Cengiz'o adında birisi ortaya
çıktı". o, yolunda.yürümeğe, hAkimlerin önünde başarılı bir
avcl olarak başladı". İnsanlar ondan çalmayı, gasp etmeyi Ve
1. Cengiz Han'ın, Naymanların ve Kara-Hıtaylarıno, yağmayı öğrendiler. Yabancı ülkelere sefer yaptıkça, sürekli
ibtidaıarı olarak birçok insanı kendisine bağlamayı ve hökimiyeti altına
almayı tecrübe ediyordu. Fakat, her şeyden önce kendi ulusunu
kendine bağlamayı çok iyi biliyordu ve böylelikle onlar, her
I. Daha önce zikretmiş olduğumuz gibi, dünyanın doğu türlü hareketle liderlerini izlemeye hazır duruma gelmişlerdi.
kısmında Moğolistan adlı bir ülke vardır. Bu ülkede önceleri
şu ordusuna omuzdaşlarını alarak çoğaldıktan sonra ilk seferini
dört kabile oturmakta idi: Tatarlar (ya da Su-Moğollar) üzerine yaptı. Kabile reislerini
l. Yeka (Büyük)-Moğol, öldürdü, birçok Savaşlardan sonra Tatarlan boyunduruğu altına
aldı ve kendi hökimiyetine girmeye zorladl. Böylece yendiği
2. Su-Moğol; fakat bunlar ülkelerinde Tatar adlı bir kabilelerin nüfuslarıyla güçlendi; silöhlarını Tatarların komşusu
nehire izdfeten Tatar diye adlandırılırlar, olan Merkitlerin üzerine çevirdi Ve aynl şekilde silAh zoruyla
3. Merkitler, onları da töbi kıldı. ondan Sonra Mecritler (Keraitler) üzerine
yürüdü Ve müthiş bi zaferkazandı.
4. Mecritler (Kerait).
Naymanlar, Cengiz'in gücünün hangi noktaya eriştiğini
Bütün bu kabileler aynl dış görünüşe Ve dile sahip işitince çok kıskandılar, çünkü onların güçlü bir hükümdirları
olmakla beraber kendi aralarında bölgeleri ve hükümdArları vardı ve adı geçen kavimler ona Vergi Vermekte idiler. Fakat bu
ayrılıyordu. hükümdAr öldükten sonra, onun halefleri olan oğulları, bir halkı
yönetmek için genç, aptal ve yeteneksiz idiler. Üstelik kendi
aralarında uyumsuz olup, birlik değildiler. Cengiz bu sırada
böyle yüksek bir noktaya ulaştığı halde bunlar, yukarıda
Kaşgarlı Mümüd'un (Diviln-ı Ltügati't-Türk,I, terc. Besim Atalay, Ankara l986, s. 28),
49
Türk kabul ettiği Yabahu, Tangut ve Kltayların, yazarln zamannda batıya doğru ilerleyerek
Türklerin oturduğu yerleri işgal etmiş olmalarından dolayı bu yargıya vardığını kabul edebiliriz. 50 Kalkaşandi, Mes61ikü'1-ebs6r adlı esere dayanarak kendi eserinde asıl adı Temercin
Johann de Plano carpini (Geschichte der Mongolen und Reisebericht 1245-1247, AIm trc. (Temuçin) olan.Cengiz Han'ın nesebini şöyle vermektedir: Cengiz Han b. Yesükey b. Bahadır b.
Friedrich Risch, Leipzig l930, s. lll) de Kıtay veya Kitanların Mançurya'nın güneyinde Tümen b. Bertil Han. Bk. Kalkaşandi, Subhu'I-'aş6, IV, Kahire l334' s. 305.
oturduklarını, orta Asya'ya göç ettikten sonra başkenti imiI nehrinin kenarında bulunan bir 5l Hamdullah Müstevfi-i Kazvini (Tdrih-i Gi)zİde, ing. terc. E. G' Browne, London l9l 3, s.
devlet (l l28_l2l8) kurduklarını belirtmektedir. Barthold (,,Kara_HltayIar-, İ.e, vı, s. zıs1, l40)'ye göre asll adı Temuçin olan Cengiz Han, 20 Zilkide 549 (=26 ocak l l55)'da doğdu. l3
Çinlilerin Kitan dedikleri Kltayları (yahut Hıtay) MoğoI kavimlerinden biri olaıak kabul ediyor. yaşında öksüz kaldı. 30 yaşında kabilesi üzerinde hdkimiyet sağladı. 40 yaşında Kerait
Bunların menşelerinin tetkiki Uzak Doğu tarihi sınırları içine girdiğinden bizim mevzuumuzu hükümdörı ong Han ile ittifak kurdu.
aşar. Şunu belirtmekle yetinmeliyiz ki, bunlar Çin'i terk edip İslim ülkelerine geldikten sonra 52Kitabı Mukaddes' Musa, l0,9: "o Rabbin indinde kudretli avcı idi; bundan dolayı:
bile, Çin kaynakları taraflndan bir Çin süldlesi olarak teldkki ediImişlerdir. Rabbin indinde Nimrud gibi kudretli avcı, denilir.''
54 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnime |245-1247 55
zikredilen ülkelere bir baskın yaparak erkekleri, kadınları ve 2. Kıtaylara karşl yaplıan savaşta alınan
çocukl arı ö ldürüp, mal larını da yağmaladılar. yenilgi ve kazanı|an Zafer
III. Bu haber üzerine Cengiz, kendisine t6bi olan bütün
kuvvetleri topladı. Diğer taraftan Naymanlar ve Kara-Hıtaylar
da hemen bütün kuvvetlerini iki dağ arasındaki dar bir geçitte IV. Moğollar ülkelerine döndükten sonra, Kıtaylara
topladılar. Biz bu geçitten Moğol hakanını ziyaret etmek izere karşı savaş a hazır|anarak yola çıktılar Ve onlarln Slnlrlarlndan
giderken geçmiştik. Burada Naymanların Ve Kara-Hıtayların içeriye girdiler'o. Bu haber üzerine Kltay hanı ordusuyla
Moğollar tarafindan müthiş bir yenilgiye uğratılmış olduğu Moğollara karşı çıktı ve zorlu bir savaş cereyan etti. Moğollar
müthiş bir savaş vuku buldu. Bunların büyük bir kısmı bu savaşta müthiş bir yenilgiye uğratıldılar. orduda bulunan
öldürüldü ve geriye kalanlardan kaçıp kurtulamayanlar esir bütün Moğol kumandanlarınln Saylsl' savaş karargöhında yediye
edildiler'3. kadar düştü. Bu nedenden dolayı herhangi bir kimse Moğolları
şöyle tehdit ederse: "Siz bu ülkeye veya başka bir ülkeye
Kara-Hıtayların ülkesinde Cengiz Han'ın oğlu Ögedey saldırırsanız, ölülerden olursunuz; çünkü oTada büyük bir kavim
Kaan (tahta çıktıktan sonra) omil adında bir şehir kurdu' oturuyor Ve onlar Savaşçl bir. kavimdir", buna rağmen
Güneye doğru buraya yakın olan büyük bir çöl vardır. Aldığımız Moğollardan şu cevap alınabilir: "Ilkin biz de öldürülmüştük ve
güvenilir bilgilere göre, burada hiç bir kelime konuşamayan Ve bizden sadece yedi kişi hayatta kalmıştı; ve biz buna rağmen
ayaklarında eklem olmayan insanlar oturmaktadırlar. Bir kez yeniden büyük bir ulus olduk. Bu yüzden bu gibi tehditlerden
yere düştükleri vakit, başka birisinin yardımı olmaksızın ayağa korkmayız"". Cengiz Han ve diğerleri ülkelerine kaçtılar.
kalkamazlar. Adetlerine göre, deve yününden keçe yaplp,
bunları elbise olarak giyerler ve rüzgdra karşı korunmak için :l2l l ocak)'de
54 Carpini'nin bahsettiği bu seler muhtemelen Cengiz Han'ın, Şa'ban 607 (
etraflarına yerleştirirler. Moğollar bir defasında onlara hücum
Hıtaylar üzerine yaptığı seferdir. Cengiz Han, Konkirat kavminden Tukuçar'l öncü olarak 2-000
edip, oklarla yaraladıklarında, yaralarını otlarla tıkamış ve bütün
askerle Karaulu tarafına göndermiş, kendisi de ihtiyat kuvvetleriyle beraber arkadan gitmiştir.
güçleriyle onların önünden kaçmış1ardır.
Bk. C6mi' ü't-tev6rfh, I, s. 44l.
55 Gerçekte Carpini'nin yukarı<ja anlattığl olay mümkün gibi gözükmüyor. ifadeye göre
Moğol ordusu 7 kişiye kadar düşmüş, kısa bir süre dinlendikten sonra yeniden fetihlere
başlamışlar ve Carpini devrine kadar geçen 40 yıl içinde büyük bir kavim olmuşlardır. Biz
yukarıdaki bilginin bir destanla ilgili olduğunu sanlyoruz. Gerçekten de Reşidüddin de
bulduğumuz çok eski devirlere ait bir rivayet bu hususu doğrulamaktadır. Buna göre, diğer
53 Plano Carpini' Güyük'ün ordasına giderken geçtiği iki dağ arasındaki vadide' evvelce kavimler Moğollara galip geldikten sonra hepsini öldürmüşler ve Moğollardan geriye sadece 2
vuku bulduğunu naklettiği rivayeti, maalesef kendi seyahatini anlatırken değil, Moğol fetihleri kadın ve 2 erkek kalmlş. Bu iki hane düşmanlarından kaçıp, dağların arasında ormanlarla çevrili
kısmında vennektedir. Bu yüzden burada pek çok yanlışlıklar olabilir. Buna göre, bahis konusu bir yere gelmişler. Buraya Ergenekon adını vermişler. Bu iki kişinin adı Nukuz ve Kiyan imiş.
savaş meydanının nerede olduğunu ve adınl zikrettiği kavimlerin savaşa gerçekten katıllp Moğollar burada çoğalarak, şubelere ayrılmışlar. Bk. C6mi' ü't-tevdrİh, I, s. 148. Anlaşılan
katılmadlklarını bilemeyiz. Karş. Barthold \Moğol istildsına Kadar Türkisan, Türkçe terc. H. D. Carpini veya onun kaynağı, çeşitli şekillerde anlatıIan Ergenekon destanını, Cengiz Han
Yıldız, Ankara 1990, s.427. zamanına taşımışlardır.
56 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnöme |245-|247 57
V. Cengiz Han bir süre dinlenip, yeni bir sefer için yiyecek olarak verilmesini emretti. Şehir halkı onlara karşı
hazırlıklarını tamamladıktan sonra, Nesturi Hıristiyan savunma aletleriyle ve oklarla cesurca direndi ve atmak için
inancından olan Uygurların'u ülkesi üzerine yöneldi Ve yaptlğı taşları bitince, taş yerine gümüş Ve eritilmiş gümüş attılar.
bir savaşla onları tamamen mağlup etti. Galipler mağlu;larüdan
Çünkü şehirde bir hazine birikmişti'
yazlylöğrendiler, zira Moğolların daha cınce kullandıkları bir
yaz;Jan yoktu, fakat şimdi aynı bu Uygur ya^SlnaMoğol ya:.ıs| Moğollar uzun bir savaş ve düzenli bir kuşatmaya
adını vermişlerdir. oradan sefere devam edeĞk, Sarı rağmen, şehre hökim olamayınca, ordugihtan şehrin ortasına
Uygurların, Karanitlerin, oyratların57 Ve Kumanların5' ülkelerine kadar büyük bir yeraltı tüneli kazdılar. Şehrin ortasında aniden
girdi. Bütün bu ülkeleri savaşta yendikten Sonra, kendi bir yer açıldı ve Moğollar, halkın haberi olmadan şehrin
göbeğine çıktılar. Bunlar aynl zamanda dışarıdakilerle beraber
memleketine geri döndü".
şehir halkına karşı savaşarak, dışarıdakilerin de bu arada şehre
VI. Kısa bir istirahatten sonra' Cengiz Han bütün girebilmesi için, şehrin kapılarını kırdılar. Hükümdör ve halkın
ordusunu etrafina topladı Ve tekrar Kıtaylarla ,=uuuşu yöneltti. büyük bir kısmı öldürüldü; şehir işgal edilerek altın, gümüş ve
Uzun Süren bir savaş neticesinde, onların ülkesinin biiyük bir bütiin mücevherler götürüldü.
kısmını zaptetti|er ve hatta hükümdörlarını da kendi başkentinde
kuşattılar. Kuşatma, ordunun bütün yiyecekleri bitinceye ve
o
zamanlar Kıtayların hükümdörına karşı zafer
kazandıktan sonra, zikredilen Cengiz Han, ilk defa olarak Kaan
artık yiyecek hiç bir şeyleri kalmayıncaya kadar uzadl; <ıyıe kl,
Cengiz Han her 10 kişiden birinin kesilip, diğer arkadailarına unvönını aldıuo. Her şeye rağmen Moğollar, Kıtayların deniz
kıyısında bulunan bir bölgesini bu güne kadar kendilerine tAbi
Reşidüddin'e göre (C6mi' ü't-tevArİh, I, s. 52) Uygur, Türkçe,de bir kimse
56 kılamamışlardır.
ile ittifak ve
ona yardım eden anlamına gelmektedir. Rivdyete göre, oğuz Han
babasıyla harbe giriştiği Kıtaylar şamanisttirler ve özel bir yazıları vardır.
zaman, kendisine yardım eden bu taifeye Uygur adını vermiştir;
Uygurların çoğunun Hıristiyan Söylendiğine göre, eski ve yeni ahitleri, atalarına ait şecdreleri,
inancında oldukları hakklnda ayrıca karş. Barthold (Moğo| İstilısına Kadar
Türkısfan,.fürkçe keşişleri, bizim kiliselerimize benzeyen Ve içerisinde belirli
terc' H. D. Yıldız, Ankara l990, s. 4l2.
51
Cengiz Han 604 ( =l208)'de oyratların reisi olan Tukta-Biki üzerine yürüdü.
Bu kavim 60 Kendisinden önceki bir çok göçebe derebeyleri gibi, Temuçin de hükümdir olduktan
kendisinde mukavemet için kudret ve takat bulamadığından, gelip kendi
istekleriyle itaat ettiler. sonr4 yeni bir isim almıştır. Kendisine ilk olarak ne zııman Cengiz Han dendiğini ve bu ismin ne
Bk. CAmi' ü't-rcverİh,1' s. 422.
manaya geldiğini Moğol geleneklerinden açık olarak tesbit etmek mümkün olmamaktadır.
58 Carpini'nin burada bahsettiği Kuman, muhtemelen Kuşan'dır. Zira, Reşidüddin (C6mi,
Bazılarına göre Temuçin bu unvanı daha küçük bir maceracılar grubunun reisi iken, bazılarına
ü't-tev6rİh, I, s.297) ong-Han'ın oğlu Sengun'un Cengiz Han'dan kaçarak
önce Buri-Tabet,e, göre l203'de Keraitler üzerine kazandığı zaferden, diğer bir kısmına göre ise 1206'da
oradan da Kaşgar ile Hoten arasında sınır olan Kuşan ülkesine sığındığını belirtmektedir.
Naymanlar üzerine elde ettiği muzafferiyetıen sonra almlşhr. Bk. W. Barthold, "Cengiz Han'',
Kumanların Karadeniz kuzeyindeki ülkelerinin fethi ise
çok daha sonraki tarihlere tekabül ja, ııı, s. gı.
etmektedir.
Mirhond (Ravzatu's-safr,IV, neşr. Abbis Zerydb, Tahran l358 hş., s. 827)'a göre, Temuçin
59
Keza Kazvini (T6rİh-i Güzide,İngterc., s. l40) Cengiz Han,ın Hıtay, Hoten,
Hazaı, Pars Yılı'nda büyük kurultayı toplatmış, Cengiz Han unvanını almıştır. Karş. 'AlAaddin Ata
Saksın, Bulgar, Kırgız, Alan, Tangut ve Rus kavimlerini hdkimiyeti altına
aldığını Melik Cüveyni, T6rİh-i CihAngüşAy, I, neşr. MirzA Muhammed lbn 'AbdülvahhAb_i Kazvini,
beliıtmektedir.
Tahran l367 hş., s. 28; T6rİh-i Gİjzide, ing terc., s. l40.
58 Ergin AYAN
' Moğol Tarihi veSeyahatn6me|245-1247 59
Kıpçaklar ve Ruslar mağIup oldular. Moğollar onlann şehirlerini tahrip ettiler. Bölgenin çoğu
kısmı insandan hali kaldı. C6mi'tj'rtev6rİh, l, s' 524 vd'
VII. Cengiz Han ordusunu kısa bir müddet 63 1ı45 yılında Suriye'deki Gabala piskoposunun Papa III. Eugenius'a bir mektup
dinlendirdikten sonra, onu bir kaç kısma ayırdı ve oğlu Cuciu',yi yolladığını ve bunda Ermenistan ile İran'ın ötesinde Johannes adlı bir hükümdör bulunduğunu,
bir ordu ile Kumanlar üzerine gönderdi. Bu onlara karşı birçok bu hükümdarın bundan birkaç yıl önoe Media ve Acemistan ile harbe tutuşarak Ekbatana'yı
Kumanlar Moğollara karşı savaşa girişti. iki taraftan hiç birisi galip gelemedi. Bunun üzerine efsanesi yeniden canlanıyor ve ondan yardım bekliyorlardı. Moğol istilası zamanındaki
Moğollar Kıpçaklara elçi gönderip, aynı kavimden olduklarını ve birbirine taarruz etmemelerini Fakat, bu bir sürü ifadeyi
seyyahların hepsi de onun kahramanlıkları hakkında bir şeyler bilirler.
istediler ve buna karşılık büyük mükdfatlar vadettiler. Kıpçaklarla bu şekilde yapılan anlaşma birbiriyle karşılaştıracak olursak, taban tabana zıt hükümler ortaya çıkar. Bk.
L. Ligeti,
yapmış ve
neticesinde Moğollar Alanlara karşı zafer kazandılar. Zaferin akabinde katil ve yağmaya Bilinmeyen İç Asya, s. 303; l253-1255 yılları arasında Moğolistan'a seyahat
giriştiler. Diğer taraftan Moğollarla yapılan sulh neticesinde Kıpçaklar ayrılarak ülkelerine Karakurum,a da uğramış olan Rubruk da Plano Carpini'den geri kalmayarak,
Papaz Johannes'in
_83'
Naymanlar hükümdirı olduğunu söyler. Bk. Reisen zum Groskhan der Mongolen, s. 8l
60 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatn6me 1245-1247 6l
bize
Bu şekilde Moğolları ülkelerinden çıkarttılar Ve Sefere çfttl. Fakat o, silah Zoruyla buraya hökim olamadı ve
o vardı. Bu dağların bir tarafi
zamandan beri şu söz söylenir olmuştur (birbirlerine alayla anlatlliığına göre, Hazar dağlarına
söylerler): "Senin baban ve kardeşin it başlılar tarafindan mücevher taşlarıyla kaplı olduğundan onların oklarını ve diğer
öldürülmüştür''. Fakat Moğollar zikredilen kadınlardan silahlarını mlknatıs gibi çekti. Hazar dağlarında kuşatılmış
yakaladıklarını memleketlerine götürdüler ve bunlar ölene kadar bulunan insanlar, ordunun gürülti.isünü işitince muhtemelen dar
orada yaşadılar. bir yol açıp dağlardan çıkmağa teşebbüs ettiler. Moğol ordusu
10 sene Sonra geri dönerken, dağda açllmış olan bu yolu buldu.
IX. Moğol ordusu oradan geri döndü ve Buri-Tabetu'
ülkesine gelerek, onlara karşı savaşıp zafer kazandı, Bunlar Fakat Moğollar, onların ülkelerine girmeyi
putperesttirler ve çok iğrenç idetleri vardır. Bir kişinin babası denediklerinde (10 sene Sonra?) bunu asla başaramadılar, çünkü
öldüğünde, akrabaları toplanır Ve onu yerler; bu bize anlatılarak önlerinde bölük bölük bulutlar bulunuyordu ve bu yüzden
teyit edilmiştir. ilerleyemiyorlardı. Yüzleri aniden simsiyah olmuştu. Karşı
tarafiaki rakipler olayı Moğolların kendilerine doğru
Sakalları yoktur ve bizzat şahit olduğumuz gibi, ilerlemekten korktukları şeklinde yorumladılar ve bundan dolayı
beraberlerinde daima büyüyen sakallarını kazımak üzere bir onlara saldırdılar. Fakat kendileri de bulutlara Varlnca,
demir çekecek taşırlar. Çirkin ve tipsizdirler. Bu ordu oradan zikredilen sebepten dolayı daha faz|a ilerleyemediler. Moğollar
ülkeye geri dondu. bu dağlara varmadan önce, çok büyük bir sahrayl kat etmek
zorunda kalmışlardı.
oradan doğuya doğru gittiler ve yolları onları l aylık
5. Hazar dağlarında ve Troglodytlerle yapılan
mesafeden daha da uzun süren büyük bir çöle götürdü. Bize de
SaVaŞ güvenilir kişilerin anlattıklarına göre, hiç bir insan bulamadıklarl
6i. ıık.y. ulaştılar. Burada büti.ın ülkeyi aradılar ve bir adamla
karısını bulunca, onları yakalayıp Cengiz Han'ın huzuruna
X. Cengiz Han diğer iki orduyu sefere gönderirken,
kendisi debizzat üçüncü ordu ile doğuya Kırgız ülkesine doğru çıkardılar. onlara bu ülkenin insanlarının nerede oldukları
sorulunca, dağların arasında yeraltında yaşadıklarını söylediler.
erkekIeri kara renkli, çirkin yüzlü ve köpek gibi, kadınları ise temiz yüzlüdürler. Bunlar Cengiz Han kadını alıkoydu, fakat adamı kendi elçileriyle
savaşacakları zaman iki havuzdan birini kara birini de ak tutkal]a doldururlardı. Savaştan
önce beraber göndererek, halkın huzuruna gelmesini emretti'
Adam onların yantna gidip te CengizHan'ın buyruğunu
bu havuzlara girerek çıkarlar sonra da kumların üzerinde yuvarlanırlardı. Böylece bu madde
üç
bazılarını biz de bilmiyoruz. Cengiz Han bütün yasalarını Cuci'nin oğullarından birisi Batu'dur ve hakandan
koyup, teşkilötını kurduktan Sonra yıldırım çarpması ile sonraki en zengin ve kuvvetli şehzadedir'o. şehzadelerin yaşça
ölmüştür. en büyüğü ordu'dur; diğerleri ise Siban, Bora, Berke" ve
Taut'tur. Cuci'nin diğer oğullannln isimlerini bilmiyoruz'u.
En büyük oğlu olan Ögedey'in aşağıdaki oğulları vardı: 75 Berke Han hakkında geniş bi|gi için bk. History of the Mongols,Il, s. l02-l25.
Birincisi olan Güyük şu anda hakandır; ondan sonra Kutan ve 76 Reşidüddin (C6mi' ü't-tev6rih, I, s. 7l0), Cuci'nin l4 oğlundan bahs etmektedir. Bunların
Kuçu, bunlardan başka oğulları var mıydı bilemiyoruz". isimleri sırasıyla şöyledir: ordu, Batu, Berke, Berkeçar, Şiban, Tangkut (yukarıda Taut), Buval,
ikinci oğlunun Çalatay, üçüncü oğlunun ögedey (s. 6|7) olduğu açıkça zikıedilmektedir. Karş. 79 Surukuteni Bike, aynı zamanda Hulagu Han'ın annesi olup, Kerayit kavminin reisi ong_
Subhu'l-'aş6,IV, s. 308; Abu'l Farac Tarihi, çev' ö. n. oogruı, ıı, czs. Han'ın, Cegembu adındaki biraderinin kızl idi.
Kakodan (Chirpodan) vardır ki, bu şehzide şu anda islöm kızları toplatarak, aralarından hoşuna gidenleri seçip alır,
ülkelerindeki birkaç hükümdarla ve ay,,ça deniz kıyısında diğerlerini ise kendi arzusuna göre adamlarına dağıtır.
oturan diğer düşmanlarla savaşmaktadır.
Herhangi bir ülkeye elçi yollandığında, sayıları ne
Üıkede kalan şehzöde ve noyanlar şunlardır: Mengü, kadar olursa olsun, halkın bu elçilere gerekli olan atları ve i0şeyi
Kutan, Sibka, Kubildy, Seremum, Taşdemir, Sinokur, Kara-Çay,
temin etmesi zorunludur. Aynı şekilde diğer ülkelerden vergi
artık yaşlanmış bulunan Subutay Noyan ki, ona eski asker getiren veya elçi olarak gelen kimselere de at, araba ve
derlerdi, Bora, Berke, Mauci, Corenza ki, bu aralarındaki en inş
.. 8t vermek zorundadırlar.
onemSız tıgındır
Buna karşılık Moğol soylularına diğer uluslardan
elçiler geldiğinde, kendilerine yeterli yiyecek, içecek ve giyecek
sunulmamaktadır. Doğrudan hakana elçi olarak gelmeyip,
C. Hakanın Ve şehzödelerin yönetimleri şehz1delerde uzun süre elçi olarak kalanlara çok az ilği
gösterilmektedir. Örneğin, 10 kişilik bir gruba 2 kişiye yetecek
kadar yiyecek verirler. Hem şehzödelerin konaklarında (saray),
hem de yola çıktıklarında kendilerine günde bir kez olmai< izere
7. Hakanln ve şehzadelerin egemenıik
kendilerine çok az yiyecek yolluk olarak verilir. Elçilerin
yetkileri
başlarına bir haksızlık geldiğinde, şikdyet etme imkAnları da pek
yoktur, daha çok bunları sineye çekmek zorunda kalırlar.
I. Moğol hakanının halk üzerinde mutlak egemenlik II. KendiIerine böyle davranıldığı halde, konuk
hakkı vardır. Hiç kimse ondan özel izin almadan ülkenin bir oldukları şehzAdeler ve kumandanlar elçilerden bir sürü
tarafına yerleşmeğe cesaret edemez. Hakan noyanların hediyeler talep ederler. Hediye Vermeyen elçilere tepeden
oturacakları yerleri tayin eder, onlar da binbaşılara, binbaşılar bakarlar ve hiç iltifat etmezler. Bir elçi eğer ünlü bir hükümdör
yüzbaşılara, yüzbaşılar onbaşılara yerlerini gösterirler8'. Bundan tarafından yollanmışsa, vasat bir hediye ile tatmin olmazlar ve
başka herhangi bir zamanda ve yerde, ister savaş için (veya "sen ünlü bir hükümdArın elçisi olarak geliyorsun, niye bize
barış), ister ölüm, isterse yaşamak ne için olursa olsun bir emir böyle basit bir hediye getirdin" diye sitem ederler. Ardından da
verirse, itiraz etmeden bu emre uyarlar. sunulan böyle bir hediyeyi reddederler. Eğer elçiler başarıya
ulaşmak istiyorlarsa, daha faz|a hediyeler vermek zorunda
Eğer şahsen herhangi bir kişinin bek6r kızıy|aveyakız
kalırlar. Biz bile din kardeşlerimizden, seyahatimizin
kardeşi ile evlenmek isterse, itirazsız bu arzusu yerine getirilir.
masraflarını karşılamak üzere almış olduğumuz paraların büyük
Hatta her yıl ya da bir kaç yılda bir Moğollardaki bütün bökire
bir kısmını zorunlu olarak böyle hediyeler için harcadık.
Herkesin bildiği gibi bu ülkede her şey hakana aittir.
Bu yüzden hiç kimse bu buna Veya şu şuna aittir demeye cesaret
8l L. Ligeti, Bilinmeyen iç Asya, s.93.
82
edemez, çünkü bütün ev eşyalan, hayvanlar ve insanlar hakanın
Karş. Moğolların İçtimai Teşkillrr, Türkçe ıerc. Abdülkadir lnan, s. 168.
'71
10 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnime 1245'|24'7
malıdlr83. Bu hususta hakan bir süre önce kesin bir ferman 8. Ögedey'in Kaganlığa seçilmesi ve Batu'nun
çıkartmıştır. seferi"
III. Aynı şekilde şehzideler de kendi tabiiyetleri altında
yaşayanlar üzerinde mutlak hökimdirler. Bu insanlar ister
Moğol, ister başka menşeden olsun, şehzödeler arasında mal gibi
IV. Cengiz Han'ın
ölümünd^gn sonra' şehzideler
paylaşılmışlardır. Şehzade bir yere elçi yolladığında, o yörede toplanarak, ögedey,i kaganlığa seçtiler86. Ögedey devlet ileri
yaşayanlar hem hakanın hem de o bölgedeki şehz1denin kulları gelenlerini toplayıp, onlarla müşavere ederek, ordusunu birkaç
olarak itiraz etmeden bu elçilere, at|ara bakacak uşak ve kr'., aylrdl. Yeğeni olan Batu'yu 1. ordu ile Altı Soldan
hizmetçiler vermekle kalmayıp, masraflarını da karşılamak ülkesine Ve Biserminenler (yani bunlar Müslümanlar olup,
zorundadırlar. Kumanca konuşurlardı) üzerine gönderdi. Batu bunların
ülkelerine girdi, onlarla savaştı Ve Silah gücüyle onlara boyun
Hem şehzideler ve hem de ülkenin diğer insanları eğdirdi. Barçin adlı bir kentte oturanlar uzun süre Batu'ya direnç
hakana bir, iki, üç yıllık veya istediği kadar sütünden g6sterdiler. Barçinliler kentin etrafına daire şeklinde bir çukur
faydalanmak üzere kısrakları vergi olarak vermekle iurrp, üstünü kap atm ı şl ardı. B atu' nun askerleri kente sal dırırken
mükelleftirıer'o. şehzAdelerin kendi kulları da aynı şekilde bu Çukurlara düştüler Ve ancak bu hendekleri doldurduktan
şehzödelere vergi verirler. Böylece bu insanların bağımlı sonra kenti ele geçirebildiler.
oldukları ve hür olmadıkları ortaya çıkmaktadır. Kısaca
özetlersek hakan ve şehzödeler, ülkede yaşayan insanların
Yenikent"'te oturanlar bunu öğrenince (Moğollara
mallannı ve canlarını istedikleri şekilde kullanırlar. direnmenin imkönsız olduğunu) kentin kapılarını açarak teslim
oldular. Böylece kent tahrip olmaktan kurtuldu, fakat Moğollar
buna rağmen halkın çoğunu öldürerek, sağ kalanlarl sürgiın
Batu'nun seferleri hakkında daha geniş bilgi için bk. Hısfory of the Mongols, s.
85 82_85.
etti]er. Kenti yağmaladıktan sonra Moğolları yenip, neredeyse ülkelerinden kovabilirlerdi. Böyle
da başka yerlerden insanlar
getirterek buraya yerleştirdiler88. kritik bir anda Batu kılıcını çekerek askerlerine: "Kaçmayın,
Batu'nun ordusu buradan, zenginbir şayet kaçarsanız hiçbiriniz kurtulamazslnlz' öleceksek hiç
yöneldi' Bu kentte şehir olan omas,a olmazsa birlikte ölelim,çünkü Cengiz Han'ın kehinetine göre,
çoğunlukla Hıristiyan olanHazarlar, Rutenler
(Hazar-Rus), Alanlar ve diğer ırkia-rdan kaderimizde hepimizin öldürülmesi Vardlr. Eğer bu vakit
insanlarla, Müslümanlar gelmişse, hep beraber ölelim" dedi. Batu'nun bu sözleri üzerine,
da yaşamakta idi ki, keitin idaresi
Müslümanların elinde yeni bir cesaretle dayandılar Ve Macaristan'ı yerle bir ettiler.
bulunuyordu' Kent Don nehrinin kenarında kurulmuş
olduğundan dolavı çok zengin di, ayrıca
d,enizkenarında liman VI. Macaristan'dan döndükten sonra, bu kez kifiır
kenti
.o'duğu için, Mtisltıminıurıu'|ogun ticaret yapılıyordu. Morduan (Mordvin) ülkesine geldiler Ve bunları da
Moğollar kente hücum edip alamaoikıirınaan hAkimiyetleri altına aldılar. Bundan sonra Bilerlere" yani Büyük
içinden geçen nehrin <ındne bir üeno
aoiJ,,'o-u.,,,
çekip sonra da bunu Bulgarya'ya yöneldiler ve orada da her tarafi yakıp yıktılar.
yıkarak ve kentin binalarını ve halkını ondan sonra daha da kuzeye doğru çıkarak, Bascart yani Büyük
da su altında bırakmak
suretiyle başarıya ulaştılar ve kenti Macaristan'a gidip, onları da yendiler. Bu ülkeden sonra daha
zaptettiler.
V. ornas,ı aldıktan sonra' Türklerin ülkesine
kuzeye doğru ilerleyip, bu sefer Korossitlerin ülkesine geldiler.
yöneldiler. Türkler o zamanlar henüz Bize anlatıldığına göre, bu halkın mideleri ve ağız|arı çok
k6fir idiler. onları da küçükmüş, bu yüzden yemekleri çiğneyemedikleri için, etleri
yandikten sonra Rusya'ya hücum
ettiler ve bütün t.ntı..irl iJ
kalelerini yerle bir ederek, halkıni da kaynatarak üzerlerine doğru eğilir, buharını veya kokusunu
öldürdüler. Uzun bir
kuşatmadan sonra Rus başkenti olan içerlerine çekerler ve bu şekilde beslenirlermiş. Bir şeyler
Kiev,i aldılar ve halkını da yiyebildikleri takdirde de çok az yerlermiş. Bunların ülkesinden
katlettiler. Biz o böIgelerjen g"ç..k.n,
öldünilen ,uyrro lrrun,n
kafataslarını ve kemiklerini ta-rlalarda ylğılmış sonra Samogedenlere sefer yaptılar. Bunlar sadece avcılıkla
oıa.ak g".art. o yaşarlarmış; çadırlan ve evleri ise hayvan posfundan imiş.
zamanlar Kiev kenti
çok büyük_9lrp, nun bakımındin Ja çot
kalabalıktı. Şu anda ise uiak bir kasaba ' Buradan sonra daha da ileri giderek neticede Okyanus'a
halinde, zob tuou,
binaya sahiptir ve halkı da ulaştılar. Bize yemin ederek anlatılanlara göre; burada insan
çok şiac.tıl bir baskı altında
tutulmaktadır. Kiev'den sonra Rusya'nın
J aıger btıig.i..ln" şeklinde, öküz ayaklı ve it başlı canavarlar yaşıyorTnuş. İnsan
dağılarak, her tarafi yakıp yıktılar. dilinde sadece iki kelime konuşabiliyorlarmış ama üçüncü
Rusya ve Kumania,dan sonra, Batu,nun kelimede köpek gibi havlamağa başlıyorlarmış. Konuşurken ara
Macaristan'a Ve Polonya,ya saldırdı. ordusu vermelerine (yani iki kelimede bir havlamalarına) rağmen, güç
Macaristan'daki savaşIarda Moğollar
P;i;;;; Ve te olsa neticede düşündüklerini anlatabiliyorlarmış.
büyük kayıplar verdiler,
eğer Macarlar kaçmayıp ta muJafaaya j.uu,
l,t.ii oüüurd, Bu ülkeden sonra Moğollar, tekrar Polonya'ya döndüler
ve halen bugün dahi Moğolların bir kolu burada bulunmaktadır.
88 Reşidüddin (Cemi' ü't-bverİh,
I, s. 576), Barçınlığkent ve Yengikent,in
h.617 (l220),de
Cuci Han tarafından ele geçirildiğini belirtmektedir.
Carpini,nin bu oIayda Batu,dan bahsetmesi, 89 Büyük Bulgarya olarak Volga Bulgarlarının ve Küçük Bulgarya olarak da Don
onun da bu seferde bulunmasından
dolayı olsa gerektir. Bulgarlarının ülkesi kasdedilmektedir.
74 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnime |245-1247
kaplar. İkinci parça atın sırtından aşağıya her iki yanma doğru
şeritlerin hepsini (her bir zırh kısmına) daha önce anlatılmış
olduğu gibi, biribirine bağlarlar. İnsan zırhları, at zırhlarının
sarkar ve karın altında sıkıca bağlanır. Üçüncü parça yuvarlak
yapllışı için de geçerlidir. Bu zırhları öyle parlatırlar ki, bir ayna
boru şeklinde atın kuyruğuna geçirilir. Dördüncüsü atın göğsüne
gibi insanlar içinde yüzlerini görebilirler.
bağlanır. Kuyruğa takılan parça dışındaki diğer deri parçaları
atın dizlerine veya ayaklarına kadar iner. Beşinci parça III. Bazılarının demirden yapılmış olan mızraklarının
demirdendir ve atın alnı ile boynunun her iki tarafinı koruyacak uçlarında , rakibini atın çekip düşürebilmek için, birer çengel
şekilde olup göğüs, sırt Ve boyun zırhlarına tutuşturulmuştur. takılmıştır. okları iki ayak, bir el ve iki parmak uzunluğundadır.
Fakat bu ayak uzunluğu her yerde aynı değildir; geometrik ölçü
Binicilerin zırhları da döıt kısımdan ibarettir. Bir parça olarak |2 arpa boyu (it dirseği), bir başparmak ("pollicis
baldırlarından boğaza kadardır ve insanın vücut yaplslna transversio'') ve 16 başparmak genişliği bir ayak yapar. okların
uygundur. Önde göğüs üzerinde dar olup, kollardan başlayarak,
demirden yapılma olan uçları çok sivridir ve her iki taraflarında,
aşağıya doğru devam etmek izere, binicinin büti.in karın kısmını
iki tarafi da keskin kılıçlar gibi kesiciler vardlr. Sadaklarında
kaplar. Diğer parça arkada (omuz üzerinden) enseden aşağıya
daima taşıdıkları bir okla, diğer oklarını bilerler. Bu demir ok
doğru karın üzerini örten kısma doğru uzanarak, kalçaları uçları geriye doğru, okun odun olan kısmını kaplayacak şekilde
kaplar. Arkadaki ve öndeki bu iki parça omuzlar üzerinde bir parmak uzunluğunda sivri bir kavisle son bulurlar'
birleştirilerek, iki demir apolet ile birbirine tutturulur ve
tokalarla sağlamlaştırılır. Üçüncü olarak her kolda bir kol zırhı Kalkanlarl söğüt dallarından ya da kamışlardan
(kolluk) bulunur ve bunlar omuzlardan ellere, hatta daha aşağıya örülmüştür, fakat bunları mutad olarak sadece geceleri hakanın
doğru serbest olarak uzanırlar. Nihayet dördüncü olarak ve noyanların nöbetçi devriyeleri, ordugöhın etrafinda taşırlar.
ayaklarında da birer zırh vardır. Bütün bu ayrı parçalar tokalarla Bunlardan başka ayrlca, 3 parmak genişliğinde olan okları da
birbirine tutturulur' Miğfer ise üst kısmında demir veya çelikten vardır. Bunları da kuşları, vahşi hayvanları ve silahslz insanları
yapılmıştır, fakat ense Ve gırtlağı koruyan kısmı deridendir. vurmak için kullanırlar. Kuşları ve vahşi hayvanları vurmak için
Bütün bu parçalar daha önce de belirtildiği şekilde birbirine daha değişik oklar da bulundururlar.
tutturulmuş el büyüklüğünde deri kayış parçalarından
yapılmışlardır.
3. Moğolların SaVaş usülleri
II. Bazılarının zikredilen teçhizatları ise demirdendir ve
şu şekilde yapılırlar; her biri bir parmak genişliğinde ve bir el
uzunluğunda olan ince demir plakalar yaparlar. Her bir plakaya L Moğollar seferden önce bir öncü kıtasını kıl çadır, at
sekiz küçük delik deldikten ve (vücuda dönük ) iç taraflarına üç ve silöhla donanmış olarak yollarlar. Bu grup düşmana saldırıda
sağlam kayış yerleştirdikten sonra, bir plakayı diğerinin üzerine bulunup, ganimet toplamaz, düşman evlerini yakmaz ve
koyarlar ve bu delikler boyunca, balık pulu şeklinde uzaylp hayvanlarını öldürmez, sadece yakaladıkları insanları yaralar
gitmesi için, ince kayışlarla birbirine bağlarlar. Böylece veya öldürürler. Rastladıkları insanlara hiç bir şey yapmasalar
kayışların üst kenarları içten ve dıştan birleştirilerek, plakaları bile, en azından onları korkutup kaçırırlar. Fakat korkutup
sağlam tutmaları sağlanır. Bu demir parçalardan, aynl şekilde bir
çnriİ (,,a,ıq .ı hii\n'ık]iığiinde bir hanf) vanar-lar ondan sonra hıı
80 Ergin AYAN
oğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245-1247 81
Yedİncİ Bölüm
Zaptedilen ülkeIer
böyle davranmaktadrrlar, aynca istedikleri miktarda altın, herhangi bir nedenle kendilerinden korkan ülkelerden bile vergi
gümüş ve diğer değerli almaktadırlar. Bu ülkeler bu suretle, korkmakta oldukları Moğol
şeyleri istemekte ve hiç itiraz görmeden
almaktadırlar. ordusunu üzerlerine çekmemiş ve Moğollar da bu yöntemle
ry. ürkütmeden diğer ülkelerin hAkimiyetleri altına girmelerini
Egemenlikleri altına almış oldukları hükümdArlar
arasında anlaşmazlık çıktığı Zaman' bunlar davalarını sağlamış olurlar. Buna misöl olarak Ab hazları ve Gürcüleri
halletmek gösterebiliriz. Bu ülkeler 40.000 veya 50.000 hiperpera Veya
için Moğol hakanına gitmek zorundadırlar. Bundan
bir süre once bizantiner meblağı vergi olarak ödemektedirler. [Moğollar]
Gürcü kralının iki oğlu, aralarındaki ihtilifi
çözmek için hakanın şimdiye kadar dokunmamış oldukları diğer uluslara,
huzuruna çıkmışlardı. Bunlardan Melic adında
oianı kralın kendilerinden duyduğumuza göre yakında savaş açmak
meşru; David adındaki_diğeri ise gayri meşru oğluydu.
Kral
ölüm döşeğinde yatmakta iken, üIkesinin 'bir kismını gayri niyetindedirler.
meşru oğluna vermişti. Daha genç olan diğer oğlu
annesi ile
birlikte hakanın huzuruna çıkmak izere yoıaı.oyuTau
ama gayri
meşru oğul David de aynı düşüncede idi. Bunlar henüz
yolda
iken, Melic'in annesi öldü. Bu kadın Gürcü truıiç.rl
oırp, 3. Zaptettikleri ülkelerin zikri
kocası ancak kraliçe ile evlenerek, onun sayesinde tahta
oturabilmişti. Çünkü, bu ülkede krallık hakkı, annenin
sülölesine
dayanmakta idi. [Moğolların] egemenlikleri altına almış oldukları
ülkelerin adları şunlardır: Kıtay, Nayman,Solange, Kara-Hıtay,
Her iki kavgalı prens huzura vardıklarında hakana
kıymetli hediyeler sundular. Resmi evlilikten doğmuş oıun çok
Kuman, Tumat, oyrat, Karanit, Uygur, Su-Moğol, Merkit,
p."n, Mecrit (Kerait), Sarı Uygur, Başkirt (yani Büyük Macarlar),
babasının, gayri meşru oğlu David'e ülken]n bi. kısmını
verdiğini, oysa bunun böyle bir
Kırgız, Kaşmir, Müslümanlar, Biserminenler, Türkmenler,
şeye hakkı olmadığını söyledi. Büyük Bulgarlar (Biler), Karluk, Comuci, Buri-Thabet (Tibet),
David ise kendini şöyle savundu: "Bir cariyed"en doimuş _
4. Moğollara cesaretle karşı koyan ülkeler dışında ve haftada üç kez olmak üzere biraz et verirler. Bundan
ancak kentlerde yaşayan sanatkör köl eler faydalanabilirler'n.
Moğollara karşı direnen ve boyun eğmeyen ülkeler Kumandanlar istedikleri zaman ve hanımları ve oğulları
şunlardır: Büyük Hindistan, Mançurya, Alanların bir kısmı, da her Zaman için genç köleleri alarak hizmetlerinde kullanırlar.
Kıtayların bir kısmı ve Saksonlar. Bizim onların ülkelerinden Gerçi bu köleler Moğolların saflarında sayılmakta olup ama
geçtiğimiz sırada öğrendiğimiz gibi Moğollar, Saksonların
bir gerçekte esir durumundadırlar, çünkü Moğol tarafinda
kentini kuşatıp, büttın gııçleriyle aımaga görüldükleri halde, onlar gibi saygınlık görmemekte ve diğer
kenttekiler Moğolların mancınıkluirnu'çalışmışlar
ama
ı.urşi kendi köleler gibi her türlü kötü muameleye maruZ kalmaktadırlar.
mancınıklarını kurarak, onlarınkini etkisiz hale getiimişlerdir.
Bunlar SaVaş sırasında en ön safa koyulurlar. Bir bataklığı veya
Moğollar mancınıkların flrlattıkları taşlar ytiiünden'göğüs tehlikeli bir nehri geçmek gerektiğinde, bunlar yine ilk geçiş
güğışe çarpışmağa yanaşamayarak, duvarların altından kizılan
denemesini yapmakla zorunludurlar.
tünellerden şehre girebilmişler. Bir kısmı kenti ateşe
verirken,
diğerleri savunmada olanlara saldırmış, fakat kentiiler de Bunun dışında gerekli olan ve istenen her işi yapmakla
boş
durmayıp bir kısmı çıkan yangtnl söndiirmeğe koşarken, mükelleftirler. Bir hata yaptıklarında veya verilen emre hemen
oig..
bir kısmı da saldırganlara karşı savaşarak b-irçoğunu cııiurtıp, uymadıkları takdirde hayvan gibi dayak yerler. Kısaca bunlara
bir çoğunu da yaralamışlar. Neticede ıvıoğoiıa. au|u.,yu verilen yiyecek ve içecek azdır ve üst başları çok iptidaidir.
ulaşamayacaklarını anlayınca ve bir Ancak aralarında kuyumculuktan ve diğer ince el işlerinden
çok ask-er kaybetiikten anlayanlar, biraz para kazanarak yaşamlarını düzeltebilirler,
Sonra, kuşatmayı kaldırmışlar.
fakat bazılarının efendileri çok zalim olup, kendilerine
kazançlarından bir pay Vermedikleri gibi, yükledikleri bir sürü
işten dolayı çalışarak biraz para kazanmak fırsatı datanımaz|ar.
Böyle köleler ancak uykularından Veya kısa olan dinlenme
5. Savaş esirİ olan kölelerin kaderleri zamanlarından feragat ederek bu işleri yapabilirler, fakat bu tür
işleri yapabilmek, evlenmek ve kendi oturacağı evi bina etmek
için önceden efendilerinden izin almak mecburiyetindedirler.
Müslümanların ve diğer kavimlerin ülkelerinde egemen
oldukları için, bütün tecrübeli sanatkdrları alırlar ve "kendi Efendilerinin çadırlarında hizmet etmek zorunda
işlerinde kullanırlar. Alamadıkları diğer sanatkdrlar ise, bırakılan kölelerin kaderleri dünyadaki en kötü kaderdir, çünkü
onlara
kendi kazanç|arından vergi vermek zorundadırlar. Köleleri biz bunları pek sık olarak, en sıcak günlerde bile üst tarafları
olan
çiftçiler bütün hasatlarını kumandanlar,n Samanlıklarına taşırlar. açık bir şekilde ve bacaklarında kürklü pantolonlarla çalışırken
onlar da çiftçilere ancak ölmeyecek ve tekrar ekebiiecek gördük. Kışları ise soğuktan çok cefa çekmektedirler.
kadarını bırakırlar. Diğer kölelere ancak günde küçük bir ekmek Birçoklarını da soğuktan dolayı el ve ayak parmaklarını
kaybetmiş vaziyette gördük. Daha başkalarının da donarak
Sekizincİ Bölüm
Moğolların PijskİjrtüImesi
an larım ızın
Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245-1247
aşağıdaki hususlara dikkat etmelerini isteriz. Moğolların ne zaman başlayacağı da belli olmuştu. Geçen sene Mart aylnda
ülkesinde bulunduğumuz sırada, birkaç sene öncesinden hakan Moğolların ülkesinden geçerken, Rusya'ya karşı sefer
olarak seçileceği bildirilmiş olan Güyük Han'ın tahta çıkış yapılacağını herkes bilmekte idi. Üç dört sene sonra Kumania'ya
törenine katıldık. Törenden Sonra Güyük Han btıttın varacaklar ve oradan yukarıda zikredilen ülkelere
kumandanlarıyla beraber kilisemize, Roma imparatorluğuna, saldıracaklardı. Fakat biz bunun üçüncü kışın sonunda hemen
baiıdaki bütün Hıristiyan kra1lıklarına ve uluslarına karşı Savaş başlayıp başlamayacağını veya düşmana beklenmedik ani bir
bayrağını dikti. o, bu gayesinden ancak papaya ve diğer saldırıda bulunmak için, bir süre daha bekleyip
Hıristiyan krallarına iletmiş olduğu isteklerine uyulduğu beklemeyeceklerini bilmemekteyiz. Bütün bunlar kesin ve net
takdirde v azgeçeceğini bildirdi. bir biçimde planlanmıştır. Eğer Tanrı merhametli davranmayıp
Bizim kanaatimize göre, aşağıdaki nedenlerden dolayı ta bunların önüne bir engel çıkarmazsa, daha önce olduğu gibi
yine Macaristan ve Polonya'ya gireceklerdir. o seferde 30 yıl
bu isteklere katiyen uyulmaması gerekir. Birincisi kendi
göz|erimizle gördüğümüz gibi, kendilerine boyun eğen kavimler boyunca savaşmaları ve daha da ileri gitmeleri emredilmişti,
fakat hakan zehirlenerek ortadan kaldırılınca, şu ana kadar bu
ğok sert, aclmasız ve bu güne kadar ummadığımız bir şekilde
emri yerine getirmeleri mümki.in olmadı. Ama şimdi tahta yeni
baskı altında tutulmaktadırlar. ikincisi başka kavimlere
verdikleri sözleri asla tutmazlar ve kendilerine uygun gelen bir bir hakan çıkmış olduğu için, yeniden savaşa
hazırlanmaktadırlar. Bun,ı hakan şahsen kendi ağzıyla birdirmiş
zamandayaptıkları barışı bozarlar' Bu yüzden hareketlerinde ve
sözlerinde sinsi olup aclma duygularına sahip değildirler. Ayrıca
Ve ordusunu Lituanya ve Prusya'ya karşı yollayacağını
bütün hüküm sürenleri, din adamlannı Ve soyluları yeryüzünden
söylemiştir.
silip temizlemek isterler. Bu niyetlerini boyun eğdirdikleri III. Hakan bütün dünyayı istilA etmeyi veya
uluilar arasında sessiz ve sinsi bir şekilde tatbik ederler. köleleştirmeyi düşünmektedir. Kendi ırkımız için dayanılmaz bir
Üçüncüsü, çok zulüm yaptıklarından dolayı, bizlerin Hıristiyan zi||et olan bu hAkim olma isteğine karşı, savaşarak karşı
olarak onlara boyun eğmemiz şerefsizlik olur, ayrıca durmalıyız. Eğer bir memleket diğerine yardım etmekten
ayinlerimizi serbestçe yapamay:.Z,, ruhumuz rencide olur ve kaçınırsa, Moğollarla savaşmakta olan ülke kesinkes işgale
bedenimiz inanılmayacak derecede çeşitli hastalıklara maruz uğrayacağı gibi, esir edilen halkı da Moğollar diğer ülkelere
kalır. Moğollar baştan tatlı sözler sarf ederler, fakat arkasından karşı asker olarak kullanacaklardır. Bu esirler ordunun en ön
akrep gibi sokarlar. insanlara işkence ve zulüm ederler. saflarında yer almak zorundadırlar ve kötü savaştıkları takdirde
DörJüncüsü, sonuçta onlara uymamamız gerekir, çünkü hem de zalim Moğollar tarafindan öldtıruleceklerdir. iyi savaştıkları
sayıları azdır hem de ulus olarak Hıristiyanlardan daha zaman da onlara vaatlerde bulunurlar ve tatlı sözler söyleyerek
zayıftırlat. kendilerine bağlamak isterler. Böylece kaçıp gitmelerini önlerler
II. Zikredilen kurultayda sefere çıkacak olan asker ve ve ileri gelenlerine birtakım yetkiler vereceklerini bildirirler.
Sonuçta bunların artık kendilerinden ayrılamayacaklarına kanaat
kumandanlar tayin edildi. Hakimiyetleri altındaki ülkelerdeki
her on kişiden üçü hizmetkarlarıyla birlikte savaşa katılmağa
getirdikleri zaman, onları en kötü talihsiz köle durumuna
girecekti. düşürürler. Kadınlarına da aynı davranışlarda bulunarak ya
çağrıldı. Bir ordu Macaristan'a, bir ordu Polonya'ya
c;ı.,ı^_r;-,^ -Arp 1R vı'l hie drlnıııkqızın S2Vaqır'qlrlnrdı S2l'ıc''
96 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatn6me 1245-1247 97
hizmetçi veya cariye olarak kullanırlar, böylece yendikleri askerler iyi silöhlanmamlşSa, onlarda olduğu gibi, bizde de
ülkenin halkıyla diğer bir ülkeyi mahveder]er.
bunların iyi silöhlanmlş askerlerin arkasında bulunmaları ve
Bizim kanaatimize göre, Tanrı dışında onlara hiç bir düşmana ok ve mancınıklarla saldırmaları gerekir. Ruhunu,
ülke direnç gösteremez, çünkü zikrettiğimiz gibi, h6kimiyetleri bedenini, hürriyetini ve mallarını korumak için kimsenin
altındaki bütün ülkelerden asker toplarlar; eger rııris tiyanlar silöhlanmaya yapacak olduğu masrafl ardan kaçınmaması şarttır.
kendi ülkelerini korumak istiyorlaisa bütiın-krallar, dlkıer, II. Moğollarda olduğu gibi, ordu düzenleri her 1.000,
baronlar ve şövalyeler birleşmeli ve ortak bir savaş planı 100 vel0 askerin başına kumandanlar Ve ayrıca başkumandan
yaparak, daha Moğollar ülkelerin birine girmeden oriry, tayin ederek tertiplenmelidir. Moğolların yaptığı gibi,
üzerlerine yollamalıdırlar. Çünkü, Moğolla, bi. ııık"ye girip, o
başkumandanlar hiç bir zaman savaşa katılmayıp, bütün orduyu
ülkeye yayıldıktan sonra, artık hiç ki*.. doğru itır-ııst bir Ve savaşl idare etmelidirler. Ayrıca askerlerin topluca Savaşa
yardımda bulunamaz. Moğollar yine birleşip, haıka saldırarak
katılmalarl Veya emredilen yere gitmeleri hususunda kesin
onları öldürürler.
talimat verilmelidir.
Halk bir kaleye sığındığında, Moğollar 3-4.000 veya Yine birisi savaşa katılan arkadaşına yardım etmez
daha fazla askerle kaleyi kuşatlrlar. Buna mukabil diğerleri yine
veya topluca geri çekilme emri verilmeden kaçan olursa, bunlara
ülkede at koşturarak, önlerine çıkanı öldürürler.
sert cezalar verilmelidir. Çünkü, birisi kaçmağa başlayınca,
askerlerin bir kısmı onlara uyar; düşman da direnç gösterenlerle
savaşırken, kaçanları oklar. Böylece ortaya çıkacak olan
kargaşalıkta hem mukavemet edenler hem de kaçanlar
2. Silöh|ar ve ordu düzeni hayatlarını kaybederler. Ayrıca düşman ordusu tam olarak
bozguna uğratılmadan, ganimet toplamaya kalkışan askerler de
en ağır şekilde cezalandırılmalıdırlar. Moğollarda böyle hareket
I. Moğollarla s.avaşanların aşağıdaki silAhlara sahip edenler, hiç acımasızca derhal öldürülürler.
olmaları gerekmektedir: iyi ve kuvvetli yaylar Ve manclnlklar ki,
bunlardan çok korkarlar. Çok sayıda oklar ve kuvvetli demirden
yapllmış büyük balta veya uzun saplı küçük balta. okların ve
mancınıkların demirleri Moğolların yaptıkları gibi tuzlu suda
3. Savaş hilelerine karşı alınacak tedbirler
tavlanmalıdır, böylece düşmanın iırhlarını delecek kadar
sertleşmiş olurlar. Bundan başka her askerin kılıcı ve düşmanı
eğerden aşağı çekebilmek için, ucu
çengelli mızrağı oirnu., I. Meydan savaşı için mümkün olduğu kadar her yanı
gerekir. Bu tür silAhlarla Moğolları attan düşürmeklolaydır.
açık olan düz bir alan seçilmeli ve arkaya veya sağ ve sol
Ayrıca düşman oklarının kolayca delemeyeceği
çift katlı bir kanatlara bir ormanı almalıdır. Bu düzende düşmanın kendi
zırh, bir miğfer, kendi bedeniyle atını Moğoııuirn silAh ve saflarıyla orman arasındaki boşluğa Slzmamaslna dikkat
oklarından koruyacak diğer silöhlara d'a ihtiyaç vardır. Bazı edilmelidir. Ayrıca bütün ordu bir noktada yoğunlaşmama7ı,
Moğol Tarihi ve Seyahatndme 1245'ı.247 99
98 Ergin AYAN
4. Kale ve kentlerin tahkim edilmesi tehlikeye karşı düşünüp hazır olmamız gerekir. Eğer bir kale
Veya kent nehir kenarlnda kurulmuşsa, Su basklnına
uğratılmaması için önlem almamız gerekir.
Kaleleri ve kentleri tahkim etmeden önce, bulundukları
Bütün bu anlattık|arımız yanında düşünmemiz gereken
mevkileri incelemek gerekir. Bunların bulundukları yerlerde
durum, Moğolların meydan savaşl yapma yerine, düşmanın kale
yeterli su Ve odun bulunmalı, kentin giriş ve çıkışlarının
ve kentlerin içine kapanmalarını daha çok tercih ettikleridir.
kesilmesine imk6n olmamalıdır. İçlerinde savaşacak kadar
yeterli sayıda insan yaşamalı, kalelerin de oklardan Ve savaş Çünkü bu şekilde kapanan düşmanlarıyla: "Bunlar ahıra
kapanan domuzlarımızdır ve başlarına çoban koyduk'' diyerek
aletlerinden zarar görmeyecek şekilde yapılmış olması gerekir.
alay ederler.
Ayrıca Moğolların herhangi bir hile ile kaleyi gizlice ele
geçirmemelerine dikkat edilmeli Ve uzun sürecek kuşatmalara
dayanabilecek yeterli yiyecek depolamalıdır. Kuşatma sırasında
yiyecekleri küçük ö1çeklerle halka dağıtmalıdır, çünkü
kuşatmanın ne kadar süreceği ve kale içerisinde kapalı
i
1r 5. Esir düşen Moğollara nasll
kalınacağı bilinemez. Moğollar bir kaleyi muhasaraya alınca davranılması gerektiği
bunu birkaç sene devam ettirirler. Zamanımızda buna bir örnek
vermek istersek; Alanların ülkesinde bir dağ tepesindeki kalenin ir
kuşatmasını 72 yıldan beri halen sürdürmektedirler, fakat ı Savaş esnasında atlarından düşen bazı Moğol
kuşatma altındakiler şimdiye kadar cesaretle karşı koymuşlardır I askerlerini hemen yakalamak gerektir, çünkü ayakları yere
ve bir çok Moğol- ki bunların arasında bir çok kumandanlar da değdiğinde çok iyi ok atarak askerleri ve atları yaralat veya
vardır- bu kuşatmada telef olmuştur. Sözünü ettiğimiz kale öldürebilirler. onları esir olarak tutabilirsek sürekli barış için
konumunda olamayan diğer kale ve kentlerin iyi inşa edilmiş elimizde bir koz olmuş olurlar veya büyük miktarda fidye
kale duvarları ile, derin kazılmlş Ve kenarları taşlarla örülmüş kazandırabilirler. Çünkü bu insanlar çok sıkı bir sevgiyle
hendeklerle korunması gerekir. Bundan başka kuşatma altında birbirine bağlıdırlar (bu yüzden akrabalarının kurtuluşu için, ne
olanların yeterli sayıda YaYd, saylslz oklara, taşa Ve kadar olursa olsun en yüksek fidyeyi bile ödemeye hazırdırlar).
mancınıklara sahip olmaları gerekir. Bir kişinin Moğol olup olmadığının nasıl anlaşılacağı üzerine,
daha önce dış görünüşlerini anlatarak açıklama yapmıştık.
Moğolların kendi savaş aletlerini yerleştirmelerini
Kendilerini esir ettikten sonra kaçarak kurtulmalarını önlemeye
önlemek için her türlü imkAn kullanılmalı ve kendi savaş
de çok dikkat etmelidir.
aletlerimizle bunların bertaraf edilmeleri sağlanmalıdır. Eğei
Moğollar buna rağmen SaVaş tecrübeleri ve teknikleri sayesinde Moğolların arasında başka uluslardan yaşayanlar da
aletlerini kurmayı başarırlarsa, bunlara kendi aletlerimizle karşı vardır ve tasvir ettiğim şekilde onlardan ayırt edebilirsiniz.
hamle yaparak, geri çekilmelerini temin etmeliyiz. özet olarak Ayrıca Moğol ordusu içerisinde başka uluslardan bir sürü asker
mancınlklar ve diğer aletlerle bütün gücümüzü kullanarak kente olup bize söylediklerine göre, Zamanl geldiğinde ve kendi
yaklaşmalarınl önlemeliyiz. Yukarıda anlattı ğımız gibi, her türlü ordumuz tarafından öldürülmeyeceklerine garanti verildiğinde
'il
!
t
102 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnime 1245'1247 103
CARPINı'NiN SEYAHATNAMESi
sonra), kendi ülkesine götürdü ve bir kaç gün masraflarımızı eitirmek için hediyeler takdim etmek zorunda kaldık. Kiev'e
i,
t
106 Ergin AYAN 107
Moğol Tarihi ve Seyüatnöme 1245'|247
bild-irdiler ve hediyeler talep ettiler. Biz de onlara bazı hediyeler Papa'nın verdiği görevi tamamlamak ve yaşamak istiyorsak,
takdim ettik, çünkü her ne isterlerse yapmak zaruretinde idik. bunları kabul etmek zorunda idik.
VII'
Hediyeleri aldıktan sonra kendi atlarından inerek VIII. Hediyelerin sunulmasından sonra kumandanın
bunları bize posta atları olarak verdiler ve onların kılavuzluğu otağına götürüldük ve şu talimatı aldık: onun yurtunun kapısının
altında Corenza'ya doğru yola koyulduk, fakat bizim yukarıda eşiğinde'', sol dizimizin üzerine üç defa çökmeli ve ayağımızın
söylediğimiz sözleri söylemesi için zikredilen kumandan hızlı kapının eşiğine basmaması hususuna dikkat etmeliyiz' Bu
giden bir ulak gönderdiler. Bu kumandan muhafızkarargilhında talimatı dikkatle yerine getirdik, zira bir kumandanın kapısının
bulunan Moğolların en yüksek rütbelisi idi. Bunlar üt,ouı.l eşiğine kasten basmak, onlarda ölüm cezasını gerektiren bir
ülkelerin halkının muhtemel ani ve beklenmedik saldırısına cürümdür. otağın içerisine girince, kumandanln Ve oraya davet
uğramamak için nöbet tutarlar. Kumandanın emrinde 60.000 edilmiş bulunan diğer ileri gelenlerin önünde diz çökmek ve bu
(6.000 ya da 600.000) sil0hlı adamı bulunur*. v aziy ette yukarıda zikredilen sözleri söylemek mecburiyetinde
kaldık. Sonra papanln mektubunu takdim ettik. Kiev'den özel
bir ücret karşılığı olarak yanlmna almış bulunduğumuz
tercüman bu yazıyı tek başına tercüme edecek durumda
3. Corenza tarafından kabul edilişimiz olmadığından Ve elde başka tercüman da bulunmadığından
dolayı, mektup tercüme edilmemiş olarak kaldı. ondan Sonra
bize atlar verilerek yanlmza üç Moğol katıldı; bunlardan ikisi
Karargöhına vardıktan sonra o, bizim çadırlarımızı onbaşı olmakla beraber, üçüncüsü Batu',nun has muhafizı idi.
kendisinden oldukça uzakta bir mesafede kurdurdu Ve Bunlar bizi en kısa zamanda Batu'ya götürmek için emir aldılar.
hizmetkdrlarını bize aracı olarak gönderdi. Bunlar bize, onun Batu, hakan hariç olmak üzere Moğol kumandanları arasında en
huzuruna neden çıkacağımlz| ve ne gibi hediyeler vermek güçlüsüdür ve hakana itaatle hizmet etmekle yükümlüdür'
istediğimizi sordular. Riz de cevap olarak papanın hiç bir hediye IX. Quadragesimae'daki ilk Pazar'dan sonraki
göndermediğini, çünkü Moğollar tarafından kabul ediiip Pazartesi günü (26 Şubat 1246) ona doğru yola koyulduk'
edilmeyeceğimiz konusunda emin almadığını, ayrrca bizim Atlarımızı tırısta gidebilecekleri en hızlı şekilde sürdük. Günde
seyahatimizin Polonya'dan Moğollara kadaiolan güzergAhının 3-4 kez değiştirebilecek taze atlara sahip olduğumuz için,
Lituanyalılar yüzünden tehlikelerle dolu bulunduğunr rğı.alk. sabahleyin erkenden geceye kadar, sık sık ta geceleyin bile eyer
Bununla birlikte Tanrı'nın indyetiyle papanln maııarından bize üzerinde kaldık. Buna rağmen Büyük Hafta'nın (Paskalya
verilen yanımızdaki iAşeden mümkün mertebe onlara saygı Yortusundan önceki matem haftası, 4 Nisan 1246) içindeki
nişönesi olarak vermek istedik. Fakat bizim vermiş olduğumuz
Çarşamba gününden önce, ona ulaşmak mümkün
olmadı. Biz
birçok hediye ona k6fi gelmedi, üstelik aracılar yoluyla oaııa oa Kumanların dümdüz olan ülkesinde seyahat ettik. Burada
fazlasını istedi; buna karşılık isteklerini yerine g.ti.digl.ı, aşağıda zikredilen 4 büyük nehir akar:
takdirde, bize değerli bir rehber vermeyi taahhüi etti.
ğayet
96 Karş. Bilinnıeyen iç Asya, s. 93. 97Kapı eşiğine''Basaga'' denmektedir.
ıl0 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatnöme 1245'1247 1r1
1)Dynyepr: bu steplerin içinden çıkar. Rus tarafındaki X. Biz Kuman ülkesinde ikamet etmekte olan Batu'nun
kıyısında C^orenza, diğer kıyısında ise Corenza'dan daha güçlü bölgesine ulaştığımızda, karargAha bir Saatlik mesafede bize bir
olan Mauci". yer gösterildi. onun saraylna takdim edilmeden önce, bize iki
ateş arasından geçmemiz gerektiği bildirildi. Bunu asla kabul
2) Don: bu nehrin kıyısında, Batu'nun bir kız kardeşi ile
etmek istemedik, fakat onlar bize şöyle dediler: "Korkmadan
evli olan Cartan (Tirbon) adlı bir komutan hdkimiyet sürer.
yürüyün, biz sizin bu iki ateş arasından geçmenizi istiyoruz,
3 )Volga: büyük bir nehir olup Batu seferde iken çünkü eğer efendimize karşı aklınızda kötülükler varsa veya
kararg0hını bu nehir kıyısında kurmuştur. beraberinizde zehir taşıyorsanız, bu ateş büttın kötülükleri yok
4) Jaik: her biri 1.000'den fazla askere sahip bulunan edecektir''. Bu konuda onlarla anlaştık ve dedik ki: "Bunu
sadece böyle şeyler yüzünden şüpheli durumuna düşmemek için
iki kumandandan biri bu nehrin sağ, diğeri ise sol kıyısında
yaparru (ya|nız onların Şaman ayinlerinde yer almamak
konar ve göçerler, çünkü bu kumandanlar kışın denize doğru
güneye, yaan da dağlara doğru kuzeye göç ederler. Zikredilen
kaydıyla)". orda'ya geldikten Sonra, Emir Eldegay (Elçidey,
procurator) bize, ne suretle Batu'nun huzuruna çıkacağımlzı ve
bu deniz kendisinden ayrılan Sen Georg kanalı (Boğaz) ile
Konstantinopel'i sulayan büyük denizdir (Karadeniz). kendisine (huzurda) hangi hediyeleri sunacağımızı sordu. Biz
Dynyepr'de günlerce buz üzerinde seyahat ettik. Bu nehirler daha önce Corenza'ya vermiş olduğumuz cevabı tekrarladık,
çok büyük olup balık bakımından zengindirler, özellikle de şöyle ki; "Papa hiç bir hediye göndermedi ama biz Tanrı'nın
Volga. Bunların hepsi Büyük Deniz adı verilen Grek Denizi'ne inöyetiyle papanln mallarından bize seyahat masraflarımızl
dökülürler.
karşılamak izere verilenlerden, ona saygl nişanesi olarak
gücümüzün yettiği nispette hediyeler takdim etmek istiyoruz".
Zikredilen deniz kıyısı boyunca devam eden Hediyeler alınıp verildikten Sonra vekili Eldegay, niçin buraya
seyahatimiz oldukça tehlikeli oldu, çünkü kıyı bir çok yerde gelmiş olduğumuzu sordu, biz de daha önce Corenza'nın
günlerce buzlarla kaplı oluyordu. Su, kıyıdan itibaren içeriye huzurunda zikretmiş olduğumuz sebepleri saydık.
doğru üç saatlik mesafeye kadar donmuştu. Biz Batu'ya
varmadan önce, bizim Moğollardan ikisi Corenza ile konuşmuş
XI. Cevabımızı aldıktan sonra bizi kumandanın
yurtuna götürdüler; daha önce Corenza huzurunda zikretmiş
olduklanml.zl ona iletmek üzere aceleyle bizden ayrıldılar.
olduğumuz gibi, kapının önünde diz çökmek ve kapı eşiğine
basmamak konusundaki uyarıları işitmek zorunda kaldık.
Yurtun içerisine girdikten sonra diz çöktük ve bu vaziyette
söyleyecek olduklarımızı söyledik. Sonra mektubunuzu takdim
4' Batu'nun huzuruna çlklşımlz ederek bunu tercüme etmek için tercüman verilmesini rica ettik.
Bu arzumuza ancak Paskalya'dan önceki Cuma günü (6 Nisan
1246) nail olabildik ve onların yardımıyla mektup itinayla
Rusça'ya, Arapça'ya, Türkçe'ye ve Moğolca'ya çevrildi. Son
çeviri Batu'ya verildi ve o bunu dikkatle okuyarak tam olarak
98Muhtemelen
Çağatay'ın ikinci oğlu Moşi'dir
malumat edindi. Nih6yöt kendi çadırımıza geri götürüldük, fakat
It2 Ergin AYAN
Moğol Tarihi ve SeyüatnAme 1245'1247 I 13
Bu ülkede oturan ordu, Batu'dan daha büyüktür ve hatırladığımıza göre üç hafta içinde Maria Magdalena gününde
hatta Moğol şehzadeleri arasında en yaşlı olanıdır". Babası (22 Temmuz |246) bizim şimdi bunları yazdığımız sırada
(Cuci) hatunlarından biri ile bu sarayda oturarak ülkeyi hükümd6r olan Güyük Han'a ulaştık. onlarla birlikte
yönetmiştir. Zira Moğollarda hükümdİrların ve soyluların yaşayabilmek amacıyla bütün bu yolları büyük bir hızla geride
(ölümlerinden sonra) saraylarının yıkılmaması idettir, bilökis
bıraktık, çünkü bizim Moğollar bizi en kısa zamanda kurultay
bazı karıları seçilerek bu saraylarl aynı şekilde devam ettirir ve
şölenine yetiştirmek için emir almışlardı. Hakan seçmek için
yönetirler. onlara aynı tahsisatlar verilir ve kocaları olan toplanacak olan bu kurultaydan zaten bir kaç yıl öncesinden beri
hükümdörların sağhklarındaki gibi geçimleri temin edilir. bahsedilmekte idi. Bu yüzden sabahleyin erkenden kalkıp
oradan hakanın hatunlarından biri ile birlikte hüküm sürmüş atlarımıza binerek, akşamlara kadar yemek yemeden
olduğu ilk ordaslna geldik. eyerlerimizin üzerinde kaldık. Sık sık ta konaklama yerlerine
geç geldiğimiz için, akşamları bile yemek yemedik, hatta akşam
yemeklerimiz sabahlara kaldı. Atlarımızı en hızlı tırısta ve
bakımlarını bile yapamadan sürdük; çünkü günde bir kaç kez
7. Güyük'e Varlşlmlz onları dinlenmişlerle değişme imkAnımız vardı' Böyle yorgun
düşen atlar (hızlı gittikleri için halsiz kalanlar) yukarıda
zikredildiği gibi, tekrar geri gönderildiler. Yolları herhangi bir
Hakanı henüz görmemiş olduğumuz için, biz davet engelle karşılaşmadan, en hızlı tırısla işte böyle kat ettik.
etmek Ve onun ordasına götürmek istemediler ama kendi
çadırımızda Moğol usulünce çok iyi ağırladılar ve tam
manasıyla dinlenmemiziçin bir gün tahsis eylediler.
XVI[. oradan St. Peter (ve Paul) günüden bir gün B. Saraydaki durum
önce ayrıldık ve inançsız Naymanların ülkesine ulaştık. St. Peter
ve Paul gününde (29 Haziran |246) burada çok büyük bir kar
yağdı ve çok şiddetli soğuk oldu. Bu ülke genellikle dağlık 8. Güyük tarafından kabul edilişimiz
olduğu için çok soğuktur ve düz atazi az bulunur. Bu iki kavim
(Kara-Hıtaylar ve Naymanlar) tarım ve zanaatla uğraşmazlar,
bilAkis Moğollar gibi yurtlarda yaşarlar ve yine bu sonuncular I. Güyük'ün saraylna Varlnca, Moğol ödetlerine göre,
tarafından ortadan kaldırılmışlardır. Biz bu ülkede birkaç gün onun emri üzerine bize bir çadır ve iöşe verildi. Bize sunulan
daha at sürdük. hizmet diğer elçilere nazafan daha ihtimamlı idi. Fakat Güyük
hakan seçilmemiş ve devlet işlerini de devr almamış olduğu için,
XIX. Bundan sonra bizde Tatar diyeadlandırılan
Moğolların kendi ülkelerine girdik. Bu ülkede hızla at sürerek, huzuruna çıkmak izere bize herhangi bir davet gelmedi. Fakat
ııuhtemelen papanln mektubu (ve daha önce Corenza ye
Batu'ya söylediklerimiz) Batu tarafindan kendisine bildirilmişti.
99 Karş. Moğol İstilisına Kadar Türkistan' Türkçe terc. H. D. Yıldız, s. 4l7.
Moğol Tarihi ve Seyahatnime |245'1247 119
lt8 Ergin AYAN
Beş veya altı gün bekletildikten sonra'oo, Güyük biri kapı yapılmıştı. Bu kapılardan biri sadece hakanın giriş ve çıkışı
annesine (imparatorluk naibesi Turakina Hatun) yolladı ve içı" iatısis edimiştl. Bu kapıyı kullanmaya hiç kimsenin cesaret
kurultay onun huzurunda toplandı'o'. Biz oraya vardığımızda .d.*.y.".ğini biıdiklerinden dolayı, muhafiz koymamış1ardı.
beyaz purpurdan yapılmış büyük bir çadır kurulmuş olup, itincl lup'1.. kurultay üyelerine ayrı1mlştl ve bu kap.da kılıçlı
tahminimize göre bunun içine 2.000 kişi sığabilirdi. Çadırın Ve yayl; muhafizlar Vardl' Görevi olmadığı halde çadıra
çevresinde tahtadan yapılmış ve üzerinde çeşitli resimler yakiaşanlarl muhafızlar y aka|ayıp döVüyorlardı' Kaçanların
bulunan bir çit vardı. arkalarından ise uçları sivri olmayan oklar firlatıyorlardı'
Atlarını da çadırlaia tahminen iki ok atımı mesafe uzakta
II. İkinci veya üçüncü gün bizi korumakla görevli olan
toplamışlardı. Ülkenin her yanlndan kumandanlar, adamlarıyla
muhafizlarla birlikte kurultaya gittik. Kurultayda bütün
birlikte silöhlı olarak bu kurultaya geldiler'o'. Topı,. olarak bir
kumandanlat hazır bulunuyordu. Her kumandanın kendi ordusu
arada duran atlara ancak kumandanların yaklaşmaslna
izin
çadırın çevresindeki tepelere ve ovalara yerleşmişti. Kurultayın Vardt; işi olmayan diğerleri atların yanlna yanaşlnca, yakalayıp
ilk gününde hepsi beyaz purpurdan yapılmış olan elbiseler
giymişlerdi. Güyük'ün kurultaya katıldığı ikinci gün kırmızı, çok kötü dövüyorlardı.
üçüncü gün mavi, dördüncü gün çok zarif Bağdad kumaşından Tahminimize göre, bir çoğunun üzengisinde' göğüs
elbiseler giymişlerdi'o'. çadırı çevreleyen tahta çite iki büyük zırhında, eyerinde Ve ai kuyruğu zırhında 20 Mark değerinde
altın süslemeler vardı. Bu komutanlar çadırın içinde toplandılar
l00 Elçiler muvasalatlarını müteakiben tekrar tekrar sorguya çekilir, muayeneye tabi ve kanaatimize göre hakanın seçilmesi hakkında uzun süre
tutulurlardı. Bu tür tedbirlere bilhassa Moğol saltanatının başlangıçlarında suikasd tehlikesinin konuştular. onlai içeride iken btıtıın halk, zikrettiğimiz çitten
bulunduğu zamanda önemIe başvurulmuştur' Büyük Han,i cüIus töreni taınamiyle bittikten sonra ;p*yi uzakta beklemekte idi, böylece öğleye kadar beklediler.
elçileri kabul ederdi. Validesi elçileri, Güyük Han'ın huzuruna çıkmadan evvel kabul etmek sonra öğle olunca kıınız içmeğe başladılar Ve akşama kadar çok
istemediği halde, hükümd6r Carpini'yi validesi Turakina llatun'un yanına göndermiştir. Bk. B. miktarda kımız içtiler.
Spuler, lran Moğottarı, s.397 .
III.Sonradanbizdeçadıradavetedildik.Bizehürmet
ikram
olarak sundukları kımızı içmek istemeyince, bu sefer bira
10l Bu kurultaya Frenk elçiterinin katlldığını Cüveyni (T6rİh-i Cihingüşıiy, I, s. 203_205) ve
şükretmek için bütün tomurcukların ağızlarını açtıkları, kumruların sevişip koklaştığı, güzel sesli görkemlibirşekildekutlandığınıbelirtmekisterken,olayıdoğalgüzelliklerinihtişamıylada
büIbüllerin havada şu gazeli okuduğu mevsimdi. Şiir: bütünleştirmek istemiştir.
"Baharın ordusu çadırını sahraya kurmuş. Bu durumda senin de çadırını sahraya kurman l03GerekCüveyni(I,s.204)vegerekseMirhond(lV,s.828)kurultayaşehzddelerin,
şart. Başka iş yapmadan akşama kadar şarap iç, akşanıdan sabaha kadar da gül topla'', noyanların, sultanların, meliklerin geldiğini belirtmektedirler'
t20 Ergin AYAN Moğol Tarihi ve Seyahatn6me |245-|247 12l
Kıtaylı ve Solange'oo'ıi hükürndilrlat ile birlikte Gürcü kralının 9. Güyük'ün tahta çıkması'oo
iki oğlu, Bağdad halifesinin bir elçisi, bundan başka 10 kadar
Müslüman sultan'o' hazır bulunuyorlardl. Devlet kAtiplerinin
söylediklerine göre; kurultaya 4.000 d,en faz|a etçi gelmiş,
bir
kısmı Vergi, bir kısmı hediye getirmiş, kimisi
şahsen t"erJı adına Hatırladığımıza göre tahminen dört hafta burada kaldık
gelip hakana bağlılığını bildirmek istemiş,-bazıları Moğollar
Ve resmen halka açıklanmadığı halde hakanın bu kurultayda
çağırmış olduğu için, son bir kısmı da idare ettikleri tılkilerin seçildiğini sanıyoruz. Bu tahminimizi teyit eden bir durum da
vali]eri olarak (hükümdArları adına) gelmişlerdi Biıtün bu
(seçimin yapıldığına dair) Güyük her seferinde çadırdan dışarı
kişilere çitin dışında yer gösterilmiş ve içecek sunulmuştu.
B-izlere ve dışarıda kendisi ile beraber olduğumuzda büyük çıktığında, namlna şarkıların söylenmesi ve dışarıda kaldığı
knez sürede, ellerinde tuttukları ucunda kızıl renkli yün sarılı olan bir
Yaro sl aos' a (ç itin dı ş ında) daha fazla itibar gosteriyorlardı.
tuğ bulunan güzel sopa ile, başka hiç bir hükümdöra
göstermedikleri saygıyla, onun önünde eğilmeleri idi. Bu ordu
karargihı veya hakan saraytna Saray-orda (veya Sarı-orda)
diyorlardı.
IV. Biz buradan ayrıldıktan ve 3-4 saat at sürdükten
sonra dağlar arasındaki nehir kıyısı boyunca uzanan düzlük bir
araziye vardık. orada Altın-orda denen başka bir çadır
ı@ Solange'ler Kuzey Kore ve kurulmuştu. Güyük bu çadırda Meryem Ana gününde (l5
Mançurya'nın halkına verilen isimdir. Moğollar bunlara
"Solongos" diyorlardı ve doğulu tarihçilere ülkeleri Solanka
Ağustos |246) tahta çıkacaktı. Fakat daha önce sözünü ettiğimiz
diye adlandırılıyordu. l2l8,de
Cengiz han taraflndan itaat altına allndılar. Bk. F. Risch, a.ge.'
yoğun kar yağışı yüzünden tören başka bir güne ertelendi. Bu
s. 247; Kaq. L. Ligeti,
Bilinmeyen İç Asya, s. 98.
çadırın direkleri altın kaplanmlş ve tahta aksamları altın çivilerle
l05 Cüveyni (I, 204 çakılmıştı. Üstünü kapatan tavanı ve çadırın içindeki bölmeleri
Bağdad kumaşından, dış tarafi ise başka tür bir kumaştandı. Biz
vd.) ve Mirhond (IV, s. 828) Anadolu'dan Selçuklu Sultanı
Rükneddin
(Kılıçarslan Iv, 1257-1265)' Haleb'den Melik Eşref, Musul'dan Bedreddin
LuIu (l233_
l265)'nun elçileri, Bağdad'dan KAdı'l-kuddt Fahreddin Alamut'dan .Alaaddin
Ve Kühistan,dan 106 Güyük'ün tahta çıkması hakkında bk. Ravzatu's-safi, IV, s. 868 vd. Ögedey Kaan kendi
Şihabeddin ve Şemseddin ile o bölgelerden ileri gelenleri' kurultaya katıIan Müslüman saltanatı zamanında Turakina Hatun'dan doğmuş olan büyük oğlu Kuçu'yu veliahd ilan etmişti.
devlet
adamları arasında saymaktadırlar.
Fakat o, babasının sağtığında vefat etti. Ögedey bunun üzerine onun oğlu Siramun'u veliüdlığa
getirdi. Ögedey Kaan'ın ölümü [639 ( =12aı)] üzerine seferde bulunan oğlu Güyük aceleyle geri
döndü ve imit'e ulaştı. orada Cengiz Han'ın kardeşi otçigin'in saıtanata göz koyduğunu
öğrenince deham babasının ordugöhına giderek ordunun başına geçti. Fakat, yasaların icaplarına
uyarak kudret ve şevketin Turakina Hatun'un elinde olmasına ses çıkarmadı. Bu durum yaklaşık
4-5 yıl devam etmiştir. Bu sürenin sonunda kurultay toplanarak Carpini'nin de belirttiği gibi
Güyük Han'ı tahtaçıkarmışlardır; Karş. T6rİh-i Güzide,lng. terc., s. l4l. Güyük Han'ın sadece
onlar tarafından felöketler getiri leceğini Kaan) zehirlenince''* bulundukları yerde duraklamışlardır ama
bildirmiştir,o'. Tatarlar
kendi lerini Mongles Veya M;ğoilar jarak adl andırmaktadırlar. şimdi yeni bir hakanları (Güyük) olduğundan, eskisi gibi yeni
bir sefere hazırlanmaktadırl ar.
Bu
Gök, bir sobanın içindeki ateş gibi insanları
_
mahvetme arzusu ile yanmaktadır. kendisine
g6nıilıtı oiarat taui
olmayanlara boyun eğdirmek için 5 orduy-u
a.uurıl nurr.
tutmaktadır. Kumandan.Baycu Noyan irur,nr.rnau
o.arrryıu
beklemekte olup, Akdeniz'den ve intakya,oan
z gtı, uruı.ırt,un 1?. Rahiplerin Ve elçilerin huzura kabul edilmesi
itibaren bütün Hıristiyan ve Müslüman ülkeleiini
almış ve
böylece İran'la birlikte l4 memleketi zaptetmiştir.
Baycu onun
özel ismi olup, Noyan ise rütbesini ifade etmetteoir. ' V. Burada
(hakanın tahta oturtulduğu yer) hakan
tarafindan huzura çağrıldık. Birinci devlet veziri olan Chin-
Batıda Hıristiyanlarln stnlrlnda 60.000 kişilik
orduya Gai'o' bizim,bizi yollayanlarrn, Solange elçisinin ve diğerlerinin
sahip bulunan Corenza isminde diğer bir komutan
vardır. Bu isimlerini bir liste halinde yazdıktan sonra, adlarımızı yüksek
kumandanlar, Hıristiyanların veya dğer düşmanları,
t.raiı..ir. sesle çağırarak, hakanln Ve diğer kumandanların önünde il6n
beklenmedik bir saldırıda bulunacafır., jüşün.esiyle
devamlı etti. Bunun üzerine her birimiz dört kez sol dizlerimizi yere
tetikte beklemektedirler.
vurduk ve kapı eşiğine basmamamız konusunda uyarıldık.
Batu, Moğolların en kudretli Muhafizlar izerimizde sil6h olup olmadığını kontrol için iyi bir
şehzadesidir. Kendi
adamlarına iyi davranmasına rağmen, ondan arama yaptıktan Sonra, doğu kapısından içeri girdik, çünkü batı
çok korkarlu.. Ayn,
zamanda çok zalim olup, emrindeki ordu kapısı sadece hakana ayrılmıştı. Kendi mülkü olan bir çadıra
iahminen 600'000
kişidir. Bunun l60.000'i Moğol, 450 bini ise Hırisğunıu.oun sahip olan her asil de bu kapıyı kullanırdı. Halk arasında böyle
u.
diğer inançsız askerlerden meydana gelir. onun kumandası
altında, Baycu Noyan'ın askeiinden 7 kat daha l08 Ögedey
fazla asker Kaan'ın fazla şarap içmekten dolayı öldüğü rivayet edilmektedir. Bk. Cüveyni,
vardır. I, s. 158; Mirhond,IV, s.864.
Hakan, saylslz askeri bulunan 5 orduyu bu l09 Chin_Gai, Uygur asıllı bir devlet adamı olup, Güyük zamanında vezir ve müşdvir idi' Bk.
sürekli hazır tutmaktadır. Riv6yete göre, Baycu,nun şekilde Ravzatu's-safk,IV, s.866; Karş. A. Zeki Velidi Togan,4Jmumİ Türk Taihi'ne Gı'rış, istanbul
uyri urn.
ve.babadan olmayan 18 erkek kardeşi bulunup, 1981 (3. Baskı), s.466; Aslında Chin- Gai'ın iktidarı Cengiz Han zamanında başlamış ve
buniarın her
birinin emrinde l0.000 asker vardır. Ögedey Kaan'ın ölümüne kadar bütün büyük hanların itimadını kazanmış olarak sürmüştür.
il Gittikçe artan saray entrikaları yüzünden nihayet Turakina Hatun'un kısa süren saltanatı
(Bu 5 ordudan) sadece ikisi Macaristan,a saldırmış zamanında gözden düşmüş ve az kalsın felAkete sürüklenecek gibi olmuştu. Fakat, yeni Büyük
olup,-rivAyete göre 30 yıl boyunca batıya doğru
ilerleyecek ve Han Güyük, ona geniş selihiyetli mevkiini ve itimadı geri vermişti. Bu husus Carpini tarafından
istilölara devam edeceklerdi, fakat son hiktımdar"(ogeaey i da teyid edilmektedir. Sonunda Chin-Gai, yeniden feldkete uğramış ve Mengü Kaan'ın saltanatı
zamanının ilk yıl[arında zuhur eden isyana karıştığından' 1252'de diğer asilerle birlikte ortadan
l
i kaldırılmıştır. Keza Hıristiyan olan yakın arkadaşı da aynı akıbete uğramıştır; Carpini'nin
107
Kitabq Mukaddes,Hezekiel. 3g-39. raporunda onun adına da rastlanmaktadır (Bl. IX, Pr. IX). Bk. Bitinmeyen İç Asya, s' 1l4.
'l
,l
126 Ergin AYAN
Moğol Tarihi veSeyahatn6me1245-|247 w
"ıa,g*,"görüpbundancesaretlenerek,ülkemizesaldınteklif
u" tu"n riy" Jinde buıunacağından korkuyorduk. ikinc
i si bunların
yapacağından
.içiilt ğoreui bahanesi ile ülkemizde casusluk
yolumuzda iken çoğunlukla
itıpır.ı.iivorduk. Üçüncüsü, dölPş
tarafindan bu elçilerin
l-l"'ı, ve kendini üeğenmiş halklarımız
Örneğin ; Almanya kardinal i
öldürülme s inden endi
ş-eleniyorduk.
bize verilen hizmetkArlar, Almany a geri^dönerken
a' y
tarafindan
Moğol giysisi taşıdıklarından dolayı Almanlar tarafindan taş
yü-zden Moğol giysilerini çıkarmak
vue;""r;nu tutulmuş ve bu uluslarla
2olunau kalmışlarjır. Moğollar elçilerini öldüren
intikamlarını almadan hiç bir zaman barlş yapmaz|ar'
yaptıkları gibi'
Dördüncüsü, bir Müslüman hükümdörı vaktiyle
uiri o. kaçırmalarından korkuyorduk' Bu hükümdir' şayet
olmediysehalenhapistebulunmaktadır.Beşincisi,böylebir
elçinin hakanın yazlslnl pa?ay? ve diğer Hıristiyan
Böyle bir
ıitıttımoaıara teslim'etmek dışinda bir faydası o|maz.
.iiiri, bizimle beraber gelmesinin aleyhimize olacağını
ot'şü,aü,er'müzden,yun,^,,dugötiirmekniyetindedeğildik.
Moğol Tarihi veSeyahatn6mel245-l247 135
Ergin AYAN
t34
19. Sonsöz
Mirhond, Ravzatu's-ş1f6,IV,
Doerfer, G., Türkische und Mongolische Elemente İm neşr. Abbös Zerydb,Tahran
N eupersicheı, Wiesbaden 1 963. I358 hş.
ıhi weltreich, Mainz Niketas Khoniates, Hİstoria,çev.
Eggebrecht, A., Die Mongo\en und F. Işıltan, Ankara l995'
1989. Özergin' M' K., "Kimek'Ier ve Kimek
Devleti,,,
Gerdizi, Zeynü'l-ahb6r,neşr' 'Abdülhayy Habibi, iran 1347 ' Armağanı,istanbul D7a. "vçı , Atsız
Radloff |Sibirya'dan
Gregory Abü'l-Farac, Abu'|Farac Taihi, çev. Ö. R. Doğrul, Seçme^Ier,
II, Ankara 1987.
ankara-;"'
çev. Ahmet Temir, o'n"u..