You are on page 1of 2

UBEYD b.

ÞERÝYYE

– — Þeriyye’den aktarýr ve eski Arap tarihi ko- birine zýt iki yaklaþým, eseri neþre hazýr-
UBEYD b. ÞERÝYYE nusunda insanlarýn elinde dolaþan ünlü layan Fritz Krenkow’un iddialarýyla birlik-
(    ! ) bir kitabýndan bahseder (Mürûcü’×-×eheb, te onun tarihî þahsiyetinin sorgulanmasý-
(ö. 67/686 [?] ) IV, 85-87, 259). na yol açmýþtýr. Krenkow hadis râvilerine
Ýbnü’n-Nedîm, Ýbn Þeriyye’nin Kitâbü’l- dair tabakat kitaplarýnda adýnýn zikredil-
Eski Arap tarihiyle ilgili
Em¦âl ile Kitâbü’l-Mülûk ve aÅbâri’l- memesi, eserde anakronizme rastlanma-
kýssalarýyla tanýnan müellif.
˜ ™ mâ²în adlý iki eserini kaydeder ve elli va- sý (Semerkant’ýn fethi [93/711] sýrasýnda
raktan oluþan Kitâbü’l-Em¦âl’i bizzat gör- vuku bulmuþ bir olayý Muâviye’ye anlat-
Adý, doðum yeri ve tarihi konusunda ke- masý) gibi sebeplerle Ubeyd’in Ýbnü’n-Ne-
düðünü söyler (el-Fihrist, s. 138). Emsâl
sin bilgi yoktur. Adý Ubeyd b. Þeriyye’nin dîm’in uydurduðu bir kiþi olduðunu söy-
yaný sýra çeþitli noktalama ve harekeleme- müellifleri emsâl türü eserlerin ilki sayýlan
bu kitaptan bazý alýntýlar yapmýþtýr. Kitâ- lemiþ ve kitabýn gerçek yazarýnýn eserde
lere göre farklý þekillerde (Abîd b. Þer- aktarýcý gibi görülen Ýbn Ýshak olabilece-
ye, Abîd b. Seriyye, Ýbn Sâriye, Ýbn Þerye, bü’l-Mülûk’ün Ubeyd’in Muâviye b. Ebû
Süfyân’a anlattýðý kýssalarýn halife tarafýn- ðini ileri sürmüþtür (IC, II [1928], s. 234-
Ubeyd b. Seriyye ve Umeyr b. Þübrüme) 236). Benzer þüpheleri tekrarlayan Ro-
okunmuþtur. Çok sýnýrlý bilgilerden hare- dan toplatýlmasýyla ortaya çýktýðý rivayet
edilir. Buna göre halifeliðinin sonlarýna doð- senthal, eserin muhtemelen Güney Ara-
ketle Kahtân asýllý Cürhüm kabilesine bistan tarihine olan ilgiden faydalanmak
mensup olup San‘a (Ýbnü’n-Nedîm, s. 138; ru eski kavimler ve hükümdarlar tarihine
merak salan Muâviye, Amr b. Âs’ýn tavsi- isteyen Baðdatlý bir müellif tarafýndan ka-
Yâkut, IV, 378), Hîre (Ýbn Asâkir, XXXVIII, leme alýndýðý görüþündedir (EI 2 [Ýng.], III,
202; Yâkut, IV, 375) veya Rakka’da (AÅbâ- yesi üzerine hayatta kalmýþ tek Cürhüm-
lü olan Ubeyd’i San‘a’dan (veya Rakka’dan) 937). Gibb ise bunun Arap tarihinin daha
ru £Ubeyd, s. 325) yaþamýþ olduðu söyle- iyi anlaþýlmasýnýn önünde bir engel teþkil
nebilir. Kaynaklarda onun hayatýna dair sarayýna davet eder (AÅbâru £Ubeyd, s.
ettiðini söyler (Studies on the Civilization
220, 240, 300 yýl gibi abartýlý rakamlar ve- 325-326; Ýbnü’n-Nedîm, s. 138) veya Mu-
of Islam, s. 109). Abdülazîz ed-Dûrî de Ýs-
rilmekte, kendisine nisbet edilen Kitâbü’l- âviye Irak’a geldiðinde onunla Hîre’de gö-
lâm öncesi Yemen tarihiyle ilgili Vehb b.
Mülûk ve aÅbâri’l-mâ²în adlý eserde rüþür (Ýbn Asâkir, XXXVIII, 202; Yâkut, IV,
Münebbih ve Ubeyd b. Þeriyye gibi râviler-
Lahmî, Kinde, Himyer ve Gassân hüküm- 375). Eski Arap kavimleri, Güney Arabis-
ce aktarýlan, eyyâmü’l-Arab üslûbunu an-
darlarýnýn tamamýna ulaþacak kadar uzun tan devletleri ve hükümdarlarýna dair kýs-
dýran kavmî ve Ýsrâiliyat karýþýmý yarý efsa-
bir ömür sürdüðü belirtilmekte ve kay- salarýyla Muâviye’nin gece sohbetlerinin
nevî nitelikteki bu kýssalarýn Güney Arap-
naklar çok uzun müddet yaþadýðý konu- aranan kiþisi olan Ubeyd’in anlattýklarý da-
larý’nýn savaþ, sanat, dil ve edebiyat gibi
sunda birleþmektedir. Eyyâmü’l-Arab’dan ha sonra kaleme alýnarak Ubeyd’e nisbet
yönlerden Kuzey Araplarý’ndan daha üs-
Dâhis savaþýna ulaþtýðý, Hz. Peygamber za- edilmiþtir (Ýbnü’n-Nedîm, s. 138; Ýbn Ha-
tün olduðunu savunmak amacýyla uydu-
manýnda müslüman olduðu (Ýbn Kuteybe, cer, V, 89). Ýbn Hacer el-Askalânî’nin Hem-
rulduðunu ve tarihî deðer taþýmadýðýný id-
el-Ma£ârif, s. 534; Ýbnü’n-Nedîm, s. 138), dânî’den aktardýðý bilgilere göre (V, 89)
dia eder (Ba¼¦ fî neþßeti £ilmi’t-târîÅ, s. 15).
Muâviye b. Ebû Süfyân’la halifeliði döne- eser daha sonraki dönemlerde yapýlan ek-
Buna karþýlýk Nabia Abbot, Ubeyd’in Hz.
minde görüþtüðü ve Abdülmelik b. Mer- leme ve kýsaltmalarla deðiþikliðe uðramýþ-
Peygamber döneminde Ýslâm’ý benimse-
vân zamanýna kadar (685-705) yaþadýðý týr. Bu kitap, ilk defa Ýbn Hiþâm’a nisbet edi-
miþ olsa da hadis rivayet etmediði için
zikredilmektedir (Yâkut, IV, 378; Ýbn Ha- len Kitâbü’t-Tîcân fî mülûki’l-¥imyer
râvi tabakatýnda yer almasýnýn bekleneme-
cer, V, 89). adlý eserin zeyli þeklinde AÅbâru £Ubeyd
yeceðini, anakronizm gibi görülen husus-
Ubeyd b. Þeriyye ve rivayetleri hakkýnda b. Þeriyye el-Cürhümî fî aÅbâri’l-Ye-
larýn müellifin naklettikleriyle kâtiplerin ek-
kaynaklarda farklý deðerlendirmeler ya- men ve eþ£ârihâ ve ensâbihâ £ale’l-ve-
lediði bilgilerin birbirinden ayrýlmamasýn-
pýlmýþtýr. Ýbn Kuteybe el-Ma£ârif’inde (s. fâßi ve’l-kemâl adýyla yayýmlanmýþtýr (Hay-
dan kaynaklandýðýný belirterek Ubeyd’i Ki-
534) Ubeyd’i ilk nesep ve ahbâr âlimleri darâbâd 1347). Fritz Krenkow ve Seyyid
tâbü’l-Mülûk’ün gerçek müellifi kabul et-
arasýnda zikreder, Teßvîlü muÅtelifi’l-¼a- Zeynelâbidîn el-Müsâvî’nin Haydarâbâd,
miþtir (Studies in Arabic Literary Papyri,
dinde (s. 283) peygamberler tarihiyle Londra ve Berlin nüshalarýný karþýlaþtýra-
s. 9-17).
ilgili haberlerin sýhhatini tartýþýrken Kitap rak yaptýklarý bu neþrin ardýndan en eski
BÝBLÝYOGRAFYA :
ve Sünnet ile desteklenmeyen bu tür ha- nüshasý sayýlan V. (XI.) yüzyýla ait San‘a
AÅbâru £Ubeyd b. Þeriyye el-Cürhümî fî aÅ-
berlerin Ubeyd b. Þeriyye gibi âlimlerden nüshasý bulunmuþ ve Abdülazîz el-Me- bâri’l-Yemen ve eþ£ârihâ va ensâbihâ £ale’l-ve-
geldiðini söyler. Câhiz bir yerde onu nesep kâlih tarafýndan yeni bir neþri yapýlmýþtýr fâß ve’l-kemâl (Ýbn Hiþâm, Kitâbü’t-Tîcân fî mü-
âlimleri, hikmet ve hitabet üstatlarý ara- (San‘a 1979; Kahire 1996). Kitap Muâvi- lûki ¥imyer içinde), San‘a 1979, s. 325-326, 363,
ye’nin Âd, Semûd, Tasm, Cedîs kavimleri, 391, 395, 407, 442-443; Mufaddal ed-Dabbî, Em-
sýnda zikrederken (el-Beyân ve’t-tebyîn, I, ¦âlü’l-£Arab (nþr. Ýhsan Abbas), Beyrut 1983, neþ-
361-362) bir baþka yerde, “Ýbn Þeriyye’nin Cürhüm’ün Yemen’den Harem’e çýkýþý, Ye-
redenin giriþi, s. 33-34; Ýbn Hiþâm, Kitâbü’t-Tî-
yolunu býrak, o haberin zâhirinden baþka men hükümdarlarýnýn hâkimiyet dönem- cân fî mülûki ¥imyer, San‘a 1979, s. 219; Ebû
bir þey bilmez” demektedir (el-BuÅalâß, s. leri gibi konulara dair sorularýna Ubeyd’in Hâtim es-Sicistânî, el-Mu£ammerûn ve’l-ve½âyâ
verdiði þiir-hikâye tarzýndaki cevaplardan (nþr. Abdülmün‘im Âmir), Kahire 1961, s. 50-53;
47). Dîneverî, Kahtânîler hakkýndaki bilgi-
oluþur. Eserde Ubeyd b. Þeriyye’nin riva- Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, I, 361-362; a.mlf., el-
lerin bir kýsmýný Ubeyd b. Þeriyye’den nak- BuÅalâß (nþr. M. Tâhâ el-Hâcirî), Kahire 1981, s. 47;
leder (AÅbârü’¹-¹ývâl, s. 7). Eski Himyer yetleri genellikle herhangi bir kaynaða atýf- Ýbn Kuteybe, el-Ma£ârif (Ukkâþe), s. 534; a.mlf.,
tarihi konusundaki rivayetlerin çoðunun ta bulunulmadan verilmekte, birkaç yer- Teßvîlü muÅtelifi’l-¼adî¦ (nþr. M. Zührî en-Nec-
Ubeyd b. Þeriyye ve bazý Hîreli râvilere da- de rastlanan rivayet zinciri ise Ýbn Ýshak’a câr), Kahire 1386/1966, s. 283; Dîneverî, el-AÅbâ-
isnat edilmektedir. rü’¹-¹ývâl, s. 7; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb (Abdül-
yandýðýný söyleyen Mes‘ûdî (et-Tenbîh ve’l- hamîd), IV, 85-87, 136, 259; a.mlf., et-Tenbîh ve’l-
iþrâf, s. 88) Ýslâm öncesi Yemen hüküm- Ubeyd’in rivayetlerinin deðeri konusun- iþrâf, Beyrut 1981, s. 88; Hemdânî, el-Ýklîl (nþr.
darlarýnýn kronolojik sýralamasýný Ubeyd b. da ilk dönem kaynaklarýnda yer alan bir- Anistâs el-Kermelî), Baðdad 1931, VIII, 71, 184,

15
UBEYD b. ÞERÝYYE

215, 232-235, 240, 251, 262; Ýbnü’n-Nedîm, el- Þîraz’ý 742’de (1342) ele geçiren Ýncûlular med el-Çaðmînî’nin astronomiyle ilgili ese-
Fihrist, Kahire 1348, s. 138; Ebû Ubeyd el-Bekrî, hânedanýndan Cemâleddin Ebû Ýshak’ýn hi- ri üzerine yazýlmýþtýr (Süleymaniye Ktp.,
Fa½lü’l-mašål fî þer¼i Kitâbi’l-Em¦âl (nþr. Ýhsan
mayesine girdi, kendisine methiyeler yaz- Lâleli, nr. 521). 5. Mûþ u Gürbe (Tahran
Abbas), Beyrut 1971, s. 64, 75, 93, 177, 239,
255; Seleme b. Müslim el-Avtebî es-Suhârî, el-En- dý ve 751’de (1351) telif ettiði £Uþþâšnâ- 1325, 1331, 1332,1335, 1352 hþ.; Bombay
sâb (nþr. M. Ýhsan en-Nas), [baský yeri yok] 1427/ me’yi ona ithaf etti. Bu hükümdarýn 754’- 1884, 1888; Delhi 1895). Kedi ile farenin
2006, I-II, bk. Ýndeks; Zemahþerî, el-Müstaš½â fî te (1354) yaptýrdýðý saray için 758 (1357) konu edildiði bu kasidenin Külliyyât’ta
em¦âli’l-£Arab, Beyrut 1987, I, 305; Ýbn Asâkir, yýlýnda öldürülmesi dolayýsýyla kaleme al- doksan dört olan beyit sayýsýnýn yazma
TârîÅu Dýmaþš (Amrî), XXXVIII, 202-205; Neþ-
dýðý þiirlerden ayný tarihlere kadar Þîraz’da nüshalarda daha az veya çok olmasý za-
vân el-Himyerî, Mülûkü ¥imyer ve £ašyâlü’l-
Yemen (nþr. Ali b. Ýsmâil el-Müeyyed – Ýsmâil b. kaldýðý anlaþýlmaktadýr. Bu sýrada Þems-i man içinde baþkalarýnca bazý ilâveler ya-
Ahmed el-Cerâfî), Kahire 1378, bk. Ýndeks; Yâ- Fahrî, Hâcû-yi Kirmânî, Hâfýz-ý Þîrâzî, Adu- pýldýðýný düþündürmektedir. Hikâyede za-
kut, Mu£cemü’l-üdebâß (nþr. Ömer Fârûk et-Tab- düddin el-Îcî ve Þeyh Emînüddîn-i Belyânî manýn insanýnýn ikiyüzlülüðü, ahlâk ve âdâ-
bâ‘),Beyrut 1420/1999, IV, 375-378; Ýbnü’l-Esîr, gibi þair ve âlimlerle ayný ortamda bulun- bý hicvedilmekte, muhtemelen Kirman
Üsdü’l-³åbe (nþr. Halîl Me’mûn Þîhâ), Beyrut
du. hâkimi Mübârizüddin Muhammed ile Þî-
1418/1997, III, 185; Safedî, el-Vâfî, XIX, 432-433;
Ýbn Hacer el-Askalânî, el-ݽâbe (nþr. Âdil Ahmed Muzafferîler Hükümdarý Mübârizüddin raz hâkimi Ebû Ýshak Ýncû arasýndaki mü-
Abdülmevcûd v.dðr.), Beyrut 1415/1995, V, 89; Muhammed, Þîraz’a hâkim olup Ebû Ýs- cadeleye iþaret edilmektedir. Herbert Wil-
Brockelmann, GAL, I, 63; Suppl., I, 100; Ziriklî, helm Duda manzumeyi Almanca’ya (Kat-
hak’ý ortadan kaldýrýnca Ubeyd önce mem-
el-A£lâm, IV, 189; N. Abbot, Studies in Arabic
leketine, oradan Baðdat’a giderek Celâ- ze und Maus, Salzburg 1947), Abbas Âr-
Literary Papyri, Chicago 1957, I, 9-17, 20, 26,
27, 56; H. A. R. Gibb, Studies on the Civilization yirliler Sultaný Þeyh Üveys’in (1356-1374) yanpûr Kâþânî Ýngilizce’ye (The Story of
of Islam, Princeton 1962, s. 109; Sezgin, GAS, I, hizmetine girdi. Muzafferîler’den Þah Þü- The Cat and Mice, Tahran 1971), Jalal Ala-
260; Abdülazîz ed-Dûrî, Ba¼¦ fî neþßeti £ilmi’t- câ‘ babasý Emîr Mübârizüddin’in yerine vinia ve Thérese Marini Fransýzca’ya (Le
târîÅ £inde’l-£Arab, Beyrut 1993, s. 15; Ramazan chat récidiviste: le chat et la souris, Paris
tahta geçince (1358) Ubeyd tekrar Fars
Þeþen, Müslümanlarda Tarih-Coðrafya Yazýcýlý-
ðý, Ýstanbul 1998, s. 55; F. Krenkow, “The Two
bölgesine dönüp onun yakýnlarý arasýnda 2005) çevirmiþtir. Eserin Türkçe tercüme-
Oldest Books on Arabic Folklore”, IC, II (1928), s. yer aldý. Bazý þiirlerinden, hânedan için- sini Günay Kut ve Zehra Toska neþret-
204-236; Zarîf el-Meâyeta, “Menhecü .Ubeyd b. deki mücadeleler yüzünden Þîraz’ý terke- miþtir (“Kedi ile Fare Hikâyesi”, Þinasi Te-
Þeriyye el-Cürhümî fî kitâbihi’l-Mülûk ve ap- den Þah Þücâ‘ ile birlikte 766-768 (1364- kin’in Anýsýna: Uygurlardan Osmanlýya,
bâri’l-mâdîn”, Þüßûn ictimâ£iyye, XVIII/71, Þâ-
1366) yýllarýnda Kirman’da bulunduðu, þa- haz. Günay Kut ve Fatma Büyükkarcý Yýl-
rika 2001, s. 39-59; F. Rosenthal, “Ibn Sarya”,
EI 2 (Ýng.), III, 937; Âmir el-Ahmedî, “.Ubeyd b. Þe-
hýn 768’de (1367) Ýsfahan’ý iþgal ettiði ve maz, Ýstanbul 2005, s. 535-586). 6. AÅlâ-
riyye”, el-Mevsû£atü’l-£Arabiyye, Dýmaþk 2005, ayný yýl Þîraz’ý tekrar ele geçirince onun- ku’l-eþrâf*. Müellif bu küçük risâlede pey-
XII, 889-890. la birlikte bu þehre geri döndüðü anlaþýl- gamberlerle filozof ve din adamlarýnýn tav-
ÿElnure Azizova
maktadýr. Bundan sonraki hayatýna dair siye ettiði hikmet, namus, hayâ, iffet, þe-
bilgi yoktur. Ubeyd’in Alâ-i Buhârî’nin 767’- caat, adalet, cömertlik, hilim, vefa, mer-
– — de (1366) istinsah ettiði E¦mâr ve eþcâr hamet, doðruluk gibi erdemleri kendi za-
UBEYD-i ZÂKÂNÎ
adlý eserinin üzerindeki bir kayýt yazma- manýnda terkedildiði için “mezheb-i men-
( "#‫) ! א‬ nýn 772’de (1370) oðlu Ýshak’a intikal etti- sûh” diye niteledikten sonra bunlarýn ye-
Hâce Nizâmüddîn ðini göstermektedir (Külliyyât, s. 31-32). rine dönemin ileri gelenleri tarafýndan be-
Necmüddîn Ubeydullâh-ý Zâkânî Kazvînî Dolayýsýyla Ubeyd-i Zâkânî bu tarihten bir nimsenen, bu sebeple “mezheb-i muhtâr”
(ö. 772/1370’ten önce) süre önce muhtemelen Ýsfahan veya Bað- denilen, ahlâk ve erdemden uzak davra-
Hicviyyeleriyle tanýnan dat’ta vefat etmiþtir. nýþ ve alýþkanlýklarý eleþtirmektedir. Eser
Ýranlý þair ve edip. Eserleri. Hiciv ve mizah alanýnda klasik Külliyyât ve Le¹âßif içinde basýlmýþtýr. 7.
˜ ™
Fars edebiyatýnýn en önemli simalarýndan Risâle-i Dilgüþâ (Le¹âßif). Arapça ve Fars-
727’de (1327) Nevâdirü’l-em¦âl adlý olan Ubeyd-i Zâkânî gazelde Sa‘dî-i Þîrâzî, ça kýsa hikâyeler, latife ve özlü sözlerden
eserini kaleme almasý ve hemþehrisi Ham- kasidede Enverî ve Muizzî’den etkilenmiþ- meydana gelen eser, devrin anlayýþ ve ah-
dullah el-Müstevfî’nin 730’da (1330) telif tir. Divanýnda yer alan þiirleri, kýsa hikâye lâkýný hicvetmek amacýyla Sa‘dî-i Þîrâzî’-
ettiði TârîÅ-i Güzîde’de onun güzel þiir- ve risâleleri ayrý ayrý ve bütün halinde Kül- nin Gülistân’ý gibi sade ve akýcý bir dille
leri ve eþsiz risâleleri olduðunu belirtme- liyyât’ýn içinde günümüze ulaþmýþ (yazma yazýlmýþtýr. Eserdeki bazý hikâyeleri Mual-
sinden hareketle VIII. (XIV.) yüzyýlýn baþla- nüshalarý için bk. Münzevî, II, 527 vd.; III, lim Nâci Ubeydiyye adýyla Türkçe ter-
rýnda veya bundan kýsa bir süre önce Kaz- 3247 vd.; FME, s. 269-273; M. Ca‘fer-i Mah- cümeleriyle birlikte yayýmlamýþ (Ýstanbul
vin’de yahut buraya baðlý Zâkân köyün- cûb, bk. bibl.), müstakil olarak ve birlikte 1303), Jalal Alavinia ve Thérese Marini ri-
de doðduðu söylenebilir. Yine Müstevfî’nin çeþitli baskýlarý yapýlmýþtýr. 1. Dîvân. 3000 sâleyi Fransýzca’ya tercüme etmiþtir (Tra-
kaydettiðine göre Zâkânîler, Arap asýllý Be- civarýnda beyit ihtiva edip kaside, gazel, ité de la joie de coeur, Paris 2005). 8. Øad
nî Hafâce kabilesinden olup yetiþtirdikle- terciibend ve terkibibend, mesnevi, kýta ve Pend (Pendnâme). Sosyal eleþtiri niteli-
ri âlim ve yöneticilerle tanýnmýþtýr (TârîÅ-i rubâîlerden meydana gelmektedir. 2. £Uþ- ðinde, yer yer kaba ve müstehcen, alay
Güzîde, s. 805). Eðitimini Kazvin’de ta- þâšnâme. Þairin sürekli âþýk olan gönlün- içerikli 100 öðüt ihtiva etmektedir. 9. Rîþ-
mamlayan Zâkânî þiirlerinde “Ubeyd” mah- den þikâyetle baþlayan 734 beyitlik bu mes- nâme (Na½î¼atnâme). Sakalýn olumsuz bir
lasýný kullanmýþtýr. 727’de (1327) Ýlhanlý Sul- nevide âþýk ve mâþukun yaþadýklarý haller sembol olarak yer aldýðý bu mensur-man-
taný Ebû Said Bahadýr Han’ýn veziri Alâ- anlatýlýr. 3. Nevâdirü’l-em¦âl. Bu Arap- zum hikâyede dönemin cinsel sapkýnlýkla-
eddin Muhammed Feryûmedî ile dostluk ça eserde çeþitli bilgeler, peygamberler, rý eleþtirilmektedir. 10. Risâle-i Ta£rîfât
kurdu ve ona Nevâdirü’l-em¦âl adlý ki- filozoflar ve þairlere ait sözlerle bazý özde- (Deh Fa½l). On baþlýktan oluþan bu kýsa
tabýný takdim etti. Muhtemelen 746’da yiþlere yer verilmiþtir (Tahran 1314 hþ.). risâlede bazý dinî, sosyal, siyasal içerikli
(1346) veya ertesi yýl Kazvin’den ayrýldý; 4. Þer¼u’l-Ça³mînî. Mahmûd b. Muham- kelime, kavram, makam ve mesleklerin

16

You might also like