You are on page 1of 68

Kaos GL Derneği Adına Sahibi ve

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü


Umut Güner
Kaos GL'den
Genel Yayın Yönetmeni
Aylime Aslı Demir Hayatın karmaşıklığı içinde ve bize dayatılan kurallarla çevrili bir dünyada kendi za-
Dosya Editörü manına ve mekanına sahip, “gündelik hayat mantığı”nın direttiği rollerin dışında oyun
Aylime Aslı Demir
oynamak “hâlâ” mümkün mü?
Güncel Sayfaları Editörü
Yıldız Tar
Elbette bu soruyu mümkün olduğuna dair inancımızla dile getirdik ve nasıl ki, her
Hukuk Danışmanları “spor” kelimesini kullandığımız zaman endüstriyelleşme ve profesyonelleşmeyle oyun
Av. Elif Ceylan Özsoy, Av. Oya
Aydın, Av. Yasemin Öz, Av. Hayriye Kara kavrayışının ötesine geçtiğini; ondan her bahsettiğimizde aynı zamanda ekonomiden,
Grafik Tasarım
medyadan ve elbette siyasetten bahsetmemiz gerektiğini bildiğimiz gibi.
Memed Murat
memedmurat@gmail.com
Kültürden de önce var olan (ki Huizinga kültürün oyun biçiminde doğduğunu ve baş-
Abone Sorumlusu langıçtan itibaren oynandığını öne sürer) benliklere, ilişkilere ve aidiyetlere daima nüfuz
Semih Varol
semih@kaosgl.org eden oyun; gündelik yaşantı içerisinde bizler için bir kaçış olanağı, başka imkanların
Katkıda Bulunanlar: Ahmet Talimciler, Arzu Tatlı, Aykan
mümkünatını gösterirken, iktidar elinde kendi kurallarını çizdiği (kimler oyuna katıla-
Safoğlu, Barış Yıldırım, Begüm Baki, Birce Pakkan, Bora bilir), denetimini güçlendirdiği ve bu süreklilik ile meşruiyetini sağladığı bir alan haline
Şahinkara, Çiğdem Gönen, Dağhan Irak, Damla Umut
Uzun, Deniz, Deniz Erdoğan, Emel Uzun, Emre Busse, gelmiştir.
Erik Denison, Hande İmbat, Irmak Ayoğlu, Itır Erhart, İlke
Cide, Jamail Baseer, Juan Luis Guzman, Lynn Keiser, Murat
Tosyalı, Mustafa Şahin Karaçam, Özgül, Özgül Büyükfidan, Bu sayı oyun bozanlara, kendimizi bir anda içinde bulduğumuz oyunlara ve ancak “se-
Pınar Özer, Pınar Öztürk, Ruşen Sarı, S.B., Seçin Tuncel,
Selin Mavi, Serhat Tutkal, Şakir Özüdoğru , Yalçın Doğan, yirci” kılındığımız oyunlara çomak sokanlara ayrıldı.
Yıldız Bakırcı

Kapak ve Umum: Bu amaçla günümüz sporunun ataerkil ve homofobik endüstrisi içerisinde en “profesyo-
Murat Tosyalı
Kapak
nel” oyuncuların dahi oyunsal düzenek içerisinde nasıl çok-cinsiyetleşebildiklerine dair
Alex De Souza, Tuval Üzerine Akrilik, performatik örneklere, spor endüstrisine ve onun burjuvalaşmasına, takımlara, taraftar
65x80 cm, 2012
Umut Bulut, Tuval Üzerine Akrilik, ve sporcu olmanın toplumsal anlamlarına odaklandık.
65x80 cm, 2012
Volkan Demirel, Tuval Üzerine Akrilik,
65x80 cm, 2012 Ahmet Talimciler, sporun oyun’dan iş’e dönüşme sürecine odaklanırken, Dağhan Irak
Felipe Melo de Carvalho, Tuval Üzerine Akrilik, 65x80 cm,
2012
bu sürecin sınıfsal ve siyasal temellerine odaklandı.
İbrahim Toraman, Tuval Üzerine Akrilik,
65x80 cm, 2012
Fatih Terim, Tuval Üzerine Akrilik,
Sınıflı toplumda oyunun nasıl oyun bozucu olabileceğini ve ne tür olanaklara haiz ol-
65x80 cm, 2012 duğunu dile getiren Serhat Tuksal’ın ardından, Arzu Tatlı & Bora Şahinkara oyunun
Ümit Özat, Tuval Üzerine Akrilik,
65x80 cm, 2012 toplumsallaştırıcılığına ve toplumsalın oyunları üzerine yazdı.
Semih Şentürk, Tuval Üzerine Akrilik,
65x80 cm, 2012
Trivela, Tuval Üzerine Akrilik, Spor medyasında hegemonik erkeklik değerlerinin nasıl üretildiği ve nasıl servis edildi-
120 cm, 2012
Umum
ğini anlatan Birce Pakkan’ın ardından “Spor bedenleri”ni hizaya çekmeye ve disipline
Seni Seviyorum, Tuval Üzerine Akrilik, 190x120 cm, 2011 etmeye çalışan heterosesksit hegemonyaya direnen, hizaya gelmeyenleri ise Pınar Öz-
Yönetim yeri türk & Mustafa Şahin Karaçam yazdı.
Kaos GL
Remzi Oğuz Arık Mah., Tunus Caddesi 93/8
Kavaklıdere - Ankara Türkiye'de tribünlerin sahibi olduğunu düşünen hegemonik erkeklik standardına uyan
Faks: +90(312) 230 6277
E-posta: editor@kaosgl.org
“kadın ve erkek taraftarlar” üzerine yazan Itır Erhart’ın ardından ise tribünlerde erkek-
URL: http://www.kaosgl.org lerin o çok kıymetli “topunu çalan” Emel Uzun yazdı.
Abonelik
Yurt içi 1 yıllık (6 sayı) abone bedeli 25 TL Oyun bozan ve yeni oyunlar kuran oyuncular ise hem sadece bu coğrafyayla sınırlı kal-
Yurt dışı 1 yıllık abone bedeli 25 Euro ya da 40 Dolar
Please transfer 25 Euros or 40 Dollars for 1 madı hem de çeşitliliğiyle dergiyi oldukça zengin bir hale getirdi. Afganistan’dan Jamail
year subscription to one of the following bank
accounts. Baseer’in pasını Sportif Lezbon karşıladı ve onların açtığı ortayı bale pratiğinin dayattı-
Garanti Bankası Yenişehir Şubesi ğı toplumsal cinsiyet rollerini ifşa eden bale eğitmeni Pınar Özer karşıladı. Ruşen Sa-
TL: TR50 0006 2000 4110 0006 2940 36
USD: TR75 0006 2000 4110 0009 0906 78 rı’nın Muggle Quidditch’inde de zaten bütün roller karıştı. Son olarak Zeynep Akkuş
EURO: TR51 0006 2000 4110 0009 0903 34
da bu karışıklıktan yararlanıp tek pas çıkarmak yerine pası dünyanın her yerine yayıp
Basım tarihi homofobiye karşı mücadele eden başka sporculara yolladı.
26 Şubat 2017

Baskı
Ayrıntı Basımevi İvedik Organize Sanayi Bölgesi
Kapak ve umum sayfalarında “Futbolu Seviyorum” sergisinden işlerle Murat Tosyalı yer
28.cad., 770. sok., no: 105, Ostim Ankara aldı. Dergiye katkı sunan herkese teşekkürler.
Telefon: 0 312 394 55 90

Yayın Türü Bir sonraki sayımızın dosya konusu “Çocuk”. Katkılarınızı 5 Nisan’a kadar bekliyoruz.
Yerel Süreli (2 aylık) Mart & Nisan 2017
Tutsaklara, mültecilere ve HIV + LGBTİ’lere
ücretsiz gönderilir. Keyifli okumalar.
Kaos GL Dergisi, Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel
Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin süreli
yayınıdır.
Aylime Aslı Demir
Dergide yer alan yazılı ve görsel çalışmalardan,
yazarları ve sanatçıları sorumlu olup; bu
çalışmalar, Kaos GL Dergisi ve Kaos GL
Derneği’nin görüşlerini yansıtmaz.

Kaos GL Dergisi, Gökkuşağı Projesi Hazırlık Dönemi kapsamında,


İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Kurumu SIDA tarafından
desteklenmektedir.
4 25 29
Hem Göçmen, Bale Pratiği ve Toplumsal Bizim Mahalle: Sportif
Hem Lubunya: ğ Cinsiyet Rolleri Lezbon

DOSYA
Oyun vs Spor
Oysa Medya Travesti Terörü Yerine Travesti Umum // 34
Dayanışması Diye Verseydi O Haberleri //
Begüm Baki // 5 Oyun’dan İş’e Dönüşme Sürecinde Spor:
Gelecek ve Biz Ne Yapabiliriz? //
queer şair portreleri // Şakir Özüdoğru // 9 Ahmet Talimciler // 36
Hem Göçmen, Hem Lubunya: ğ // Oyundan Spora Geçişte Ayrımcılığın
Röportaj: Yıldız Tar Sınıfsal ve Siyasal Temelleri //
Dağhan Irak // 45
Nefret ve Korku Mızrağının Hedefinde
Barbaros Şansal // Deniz Erdoğan // 15 Sınıflı Toplumda Oyun //
Serhat Tutkal // 48
İş Hayatında Geçiş Süreci Kabus Olmamalı //
Lynn Keiser // 18 Oyunun Toplumsallaştırıcılığı ve
Toplumsalın Oyunları //
Homofobiye Karşı Mücadele Eden Sporcular // Arzu Tatlı & Bora Şahinkara // 50
Zeynep Akkuş // 20
Spor Bilimlerinde LBGTQİ Çalışmaları //
Kendimi Bildim Bileli Futbol Oynuyorum // Pınar Öztürk & Mustafa Şahin Karaçam // 53
Özgül // 22
Spor, Medya ve Arzulanan Erkeklikler //
Muggle Quidditch ve Muggle Quidditch'te Birce Pakkan // 59
LGBTİ'nin Yeri // Ruşen Sarı // 24
Tribünlerde Hegemonik Erkekliği Aramak //
Bale Pratiği ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri // Itır Erhart // 62
Pınar Özer // 25
Kıymetlidir Erkeklerin Topu! //
Mücadeleye Devam // Emel Uzun // 65
Jamail Baseer - Asmayee // 28
Bizim Mahalle: Sportif Lezbon //
Der. : İlke Cide // 29
Spor Kültüründe Homofobik Davranış Neden
Devam Ediyor? // Erik Denison // 32

45
Oyundan Spora Geçişte
Ayrımcılığın
Sınıfsal ve Siyasal Temelleri
53 LBGTQİ
Spor Bilimlerinde
Çalışmaları
Oysa Medya
Travesti Terörü Yerine
Travesti Dayanışması
Diye Verseydi O Haberleri
Begüm Baki

Gaziosmanpaşa'da boşanma davası açtığı eşinin silahlı saldı- bu vakaların takibini yapıp akıbeti belirlenenleri çetelenin
rısına uğrayan kadını, mahalleli kadınlar kurtardı. Kadınlar başlığını oluşturan sayıya dahil ediyoruz. Elimizden geldiği
silah çeken kocanın kafasına saksı yağdırdı.* kadar toplumsal cinsiyet temelli cinayetlere ve diğer erkek
şiddeti olaylarına yönelik net bir tablo çıkarmaya çalışıyoruz.
2013 yılından beri bianet’in erkek şiddeti çetelesini bia- Bunun yanı sıra her ay yargıya intikal etmiş erkek şiddetinin
net’ten Çiçek (Tahaoğlu) ile birlikte yapıyoruz. de çetelesini tutuyoruz. “Kadınlar mücadele ediyor, erkek
şiddeti yargılanıyor”, konuyu anlatan daha güzel bir başlık
Öncelikle çetelenin nasıl bir ihtiyaçtan ortaya çıktığını ve
olamazdı herhalde. Dolayısıyla her ay iki veri çıkıyor ortaya,
nasıl bir mantıkla hazırladığımızı aktarmak istiyorum. Tür-
erkek şiddeti ve yargı süreci/kararları. İsteyen bianet’ten iste-
kiye gibi trans ve natrans kadınlara yönelik erkek şiddetinin
diği kadar inceleyip, saçlarını dökebilir.(2)
resmi verileri olmadığı ülkelerde belli bir sistem içinde basın
taraması yapmak çok önemli. Erkek şiddetinin çetelesini Nelere takılıyoruz çetele yaparken? Erkek yargı, erkek med-
devlet tutmuyor çünkü/belki de bu veriyi tutmak istemiyor, ya, erkek kolluk... Erkeklerin içgüdüsel iş birliği... Elbette
bu “bilanço”yu görmek/göstermek istemiyor. Böyle olunca iş cinsiyet, şiddet, ayrımcılık konularına kafayı takmış olan-
yine kadınlara düşmüş ve bianet de tam da bu ihtiyaçtan do- ların alışık olduğu bir iş birliği bu. Ancak yüzlerce haber
layı 2008 yılında erkek şiddeti çetelesini tutmaya başlamış. tarayıp tek tek erkeklerin faili olduğu olayları okumak, pat-
(1) Çeteleye trans ve natrans kadınlara yönelik toplumsal riyarkanın her yerden fışkırdığını bir kere daha hatırlatıyor.
cinsiyet temelli erkek şiddeti vakaları alınıyor. Cinayet, teca- Olayın kendisinin ağırlığına bir de medyanın ve yargının
vüz, şiddet/yaralama, taciz, çocuk istismarı ve seks işçiliğine cinsiyetçi, eril varoluşu eklenince ortaya karanlık bir tablo
zorlama çetelenin ana kategorileri. Çeteleyi hazırlarken ulu- çıkıyor. Ekran karşısındaki pasif konum kişinin sesini elin-
sal ve yerel yazılı ve dijital basını tarıyoruz, vakaları kategorik den alıyormuş gibi hissettiriyor ta ki bir kadının direniş
olarak çeteleye dahil ediyoruz, aylık olarak raporunu yayın- haberi düşene kadar. Bir sürü kötü olay içinde bir direniş,
lıyoruz. Bu arada şüpheli ölümleri, faili meçhul olan kadın bir kazanım hikayesi o kadar için karardıktan sonra nefes
cinayetlerini bu başlıklarla ekliyoruz, sene sonu geldiğinde almanı sağlıyor.

5
6
Erkeklere Çetele yaparken bir kadın cinayetine dair birden Özer yaşadığı evde bıçaklanarak öldürüldü,
fazla haber okuyoruz. Özellikle yerel basından transtı. İstanbul’da 2017 yılında Çağla Joker
yargılandıkları
kadının yaşadığı sokaktan, erkeğin kullandığı (25) ve N. isimli trans kadınlar çalıştıkları evde
davalarda “gık” arabanın plakasına kadar her şeyi öğrenebiliyo- iki kişinin silahlı saldırısına uğradı, Çağlar Jo-
dese verilen tahrik ruz. Bir senaryo içinde bir erkeğin bir kadının ker öldü. Gençti ama trans ve seks işçisiydi. …
indirimlerine karşılık hayatını nasıl mahvettiğini ve en sonunda da Translara yönelik şiddet ise zaten çoktan kabul-
yaşam hakkını elinden alışını izliyoruz. Bazen lenilmiş. Medya trans kadınların hayatını sadece
kadınların faili olduğu
de şiddet gördükleri partnerlerini öldüren ka- şiddet üzerinden kurguladı, bir trans kadının
cinayet davalarında dınların haberlerini okuyoruz. Erkeklere yar- yaşadığı ayrımcılıkların adını koymadı, onu
uygulanan tahrik gılandıkları davalarda “gık” dese verilen tahrik maruz kaldığı şiddetin sorumlusu olarak sundu.
indirimlerinin oranı indirimlerine karşılık kadınların faili olduğu Toplumsal belleğe kazınan, 90'larda pek meş-
cinayet davalarında uygulanan tahrik indirim- hur olan “travesti terörü” kurgusu, translar için
oldukça az.
lerinin oranı oldukça az. Oysa sistematik şiddet şiddeti kader olarak görmemizi sağladı. Oysa
maruziyetinin de bir adı bile var örselenmiş medya travesti terörü yerine travesti dayanışması
kadın sendromu. Ceza hukukunda bu kavram diye verseydi o haberleri... Hastaneyi basan tra-
partnerinden devamlı şiddet gören kadının, vestilerin arkadaşlarının sağlık hakkına erişebil-
partnerinin eylemi bittikten sonra onu öldür- mesi için ortalığı birbirine katmasını organik bir
mesi halini ifade ediyor. İçtihat hukuku ülke- dayanışma olarak verseydi, hastanelerdeki ay-
lerinin mahkemeleri, partnerlerinin uyguladığı rımcılığı ifşa etseydi. Ya da istediği servise ulaşan
örseleyici ve hayati risk içeren şiddet dolayısıyla ama para vermek istemeyen üzerine başkasının
öldüren kadınlar için, örselenmiş kadın sendro- emeğini gasp etmeye cüretini gösteren müşteri
munu ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan erkeklerin hırsız diye boy boy fotoğraflarını
bir neden olarak kabul ediyor. (3) Haberlerde verseydi. Seks işçisi transları hedeften çıkartıp
maruz kaldığı sistematik şiddet yüzünden suça evrensel bir suçu, hırsızlığı koysaydı ortaya. Tra-
sürüklenen kadınların hayatını da okuyoruz. vesti terörü yerine müşteri terörü, erkek terörü,
Çilem Doğan gibi. sağlıkçı terörü, polis terörü, ev sahibi terörü,
Şiddet gördüğü için kocasını öldüren Çilem toplum terörü deseydi… Uçuşa geçtim, iniyo-
Doğan tahliye edildiği cezaevinin önünde “Biz rum.
yine kirpiğimiz yere düşmesin diye mücadele
Başka ne oluyor çetele yaparken? Kadın daya-
edeceğiz. Kadınlar ölmesin diyeceğiz” demişti.
nışması gözleri dolduruyor. Umut veriyor, güç
Çilem Doğan’ın avukatları mahkemeye “örse-
veriyor... Çünkü dayanışma yaşatıyor. Kamusal
lenmiş kadın sendromu” konusunda bir rapor
alanda kadınlar erkeğe müdahale edince şiddet
sunmuştu. (4)
sekteye uğruyor. Peki, erkekler ne yapıyor hem
Şiddet döngüsünden çıkmak isteyen kadınlar cinslerinin şiddetini görünce? Sevgili erkekler
sadece partner/eski partner ile değil, aile, kolluk, bildikleri tek şeyi yapıyor, medeniyet ve aklı bir
adliye gibi kurumlarda de mücadele ediyor. As- kenara bırakıp linçe teşebbüs ediyor. Sempto-
lında toplumun tamamı karşına alıyor. Cinsel matik ve yanlış tedavi yoluna gidiyor. Erkek aklı
özgürlüklerimiz için mücadele ne kadar zor ise zaten başka bir şey bilmiyor. Kadın aklı ortaya
medeni durumumuzu tayin etmek de o kadar bir söylemle çıkıyor; bazen şiddeti engelliyor,
zor. Hayır’dan anlamayan erkekler! Hayır’dan bazen de engelleyemiyor. Atlamamak lazım ki,
anlamayan koca bir toplum. birçok erkek de erkek şiddetinin mağduru olabi-
liyor. Erkek şiddetine direnmek erkekler için de
Çetele yaparken insanın yüzüne tokat gibi yas
kadınlar için de risk teşkil ediyor. Ama dedik ya
hiyerarşisi, tepki gösterme hiyerarşisi çarpıyor.
kadın dayanışması yaşatır; her zaman gözlerimi
Bunu yakın zamanda en somut olarak Özgecan
dolduran bir olay; cinayet işlemek için silahını
Arslan cinayetinden sonra gördük, aynı ay bir
çıkartan erkeğe karşı bir anda örgütlenen ve sak-
erkek tanımadığı Türkan Alkaya’ya tecavüz et-
sı yağdırmaya başlayan camdaki kadınlar! Erkek,
meye çalışmış, “başaramayınca” da öldürmüştü.
kadınlar sayesinde üçüncü kez tetiğe basamıyor
Türkan Alkaya 59 yaşındaydı.4*Kimse adını
ve bir kadın hayatta kalıyor. Onların o anki aklı
bile anmadı. Kadının yaşı toplumsal muhalefete
bir kadının hayatını kurtarıyor, ötesi yok.
yetmemiş olabilir. 2012 yılında İstanbul’da bir
köprüde seks işçisi trans Günce Hatun silahla 2016’da bianet çetelesine göre erkekler 261
vurularak öldürüldü. 19 yaşındaydı, transtı, seks kadın öldürdü. Faillerin çoğu yine koynumuza
işçisiydi. 2013 yılında Kuşadası'nda trans Dora aldığımız erkekler. Şiddetin her alanda bu kadar

7
Hayır’dan anlamayan meşrulaştığı bir dönemde erkek şiddetinin hız 3* Örselenmiş kadın sendromu, kocasından veya
kesmesini beklemiyoruz. O halde, bu halde, her- duygusal ilişki yaşadığı partnerinden devamlı fiziksel,
erkekler! Hayır’dan
halde daha çok direniyoruz, direnmek zorunda- duygusal ve cinsel şiddet gören kadınların psikolojik
anlamayan koca bir yız. Yoksa yüzyıllık kazanımlarımızı gasp etmek durumlarını niteleyen bir kavramdır… Örselenmiş
toplum. isteyenlere alan açacağız. Cinsiyet, cinsellik te- kadın sendromuyla ilgili araştırmalar, neden aile içi
melli her hareketin doğası bu; kadınlar, translar, şiddet gören kadınların, şiddeti hayatlarının olağan bir
ibneler her halin her koşulun direnişçisi. parçası olarak gördüklerine ışık tutmaktaysa da, daha
yakın zamanlı araştırmalar aslında kadınların, kadınla-
Erkek şiddetinin yargılandığı davalarda neler
rın şiddet içeren ilişkiden kaçınmakta, salt gördükleri
oluyor? Bianet’teki verilere göre, 2014’te kadın
şiddet nedeniyle pasif kaldığı yönündeki savın bütü-
katillerinin yüzde 45’i tahrik ve iyi hal indirim-
nüyle gerçeği yansıtmadığını, kadınların imkânları
lerinden faydalandı. (5) KAMER Vakfı, Suçlu
dâhilinde tecrübe ettikleri aile içi şiddetle mücadele
Kim? isimli bir çalışmada erkek şiddeti sebebiyle
ettiklerini göstermiştir. Böylece, örselenmiş kadınla-
yargıya intikal etmiş 108 dava dosyasını incele-
rın durumuna, öğrenilmiş çaresizlik teorisi açısından
di. (6) KAMER’in verilerine göre incelenen 60
yaklaşılması eleştirilmiş ve örselenmiş kadınlara sağ
ceza davasının üçü hariç bütün ceza davalarında
kalmaya çalışan kimseler olarak (batteredwoman as
İyi hal indirimi uygulandı. İncelenen dava dos-
survivors) yaklaşan alternatif bir teori geliştirilmiştir.
yalarının tamamına baktığımızda bir kadının
doğumundan ölümüne yaşadığı tüm ayrımcılık- Özgür Küçüktaşdemir, Ceza Hukukunda Örselenmiş
ların cezasız kaldığını görüyoruz. Eğitim hakkı, Kadın Sendromu,
medeni durumuna karar verme hakkı, adliyede http://hukuk2.baskent.edu.tr/dergi/arsiv/sayi-
anadilinde şikayetçi olma hakkı, miras hakkı... 1/4.%C3%B6zg%C3%BCrkta%C5%9Fdemir.pdf
Ailede başlıyor kadının haklarının gaspı sonra
devam ediyor karakolda, adliyede... En önemli 4* http://bianet.org/bianet/kadin/176057-cilem-do-
geleneğimiz cezasızlık şiddet döngüsü gibi kadı- gan-tahliye-oldu
nın haklarına yönelik gaspları meşrulaştırıyor. 5* http://bianet.org/bianet/toplumsal-
Son söz olsun. Erkek şiddeti çetelesi bence özel cinsiyet/153946-erkek-siddetinin-yargidaki-bir-yili
alan politiktir şiarımızı bir kere daha doğruluyor 6* Bu araştırmanın sonuçlarını KAMER'in her yıl
her ay. Kadınların bildikleri şekilde erkeklerle yaklaşık 20 000 kadınla yaptığı hane ziyaretleri çalış-
mücadelesinin kaydını tutuyor. Feminizm bir masıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Örneğin
yöntem sunar bize, politik olanı, mücadele ala- 2015 yılının verileri ve 100 kadının incelenen dava
nını ortaya koyar; mücadelesini sürdürür. Bana dosyalarındaki bulgular sayısal olarak birbiriyle uyuşu-
göre ifşa kayıtları olan bu tarz çeteleler feminist yor. Çalışmaların sonuçlarına KAMER'in web sayfa-
mücadelemizi somutlaştırma alanları açıyor. Çe- sından ulaşılabilir: www.kamer.org.
tele sence neden önemli sorusunu duyduğumda
Suçlu Kim? projesinin sonuçlarıyla ilgili şu iki yazıya
ilk düşündüklerim bunlar oldu. Biz her alanda
bakılabilir:
özgürlüğümüz için mücadele ettikçe, erkekler
daha çok çileden çıkacak, sistem daha çok di- Çiçek Tahaoğlu, Kadına Şiddette Suçlu Kim? Aile?
renecek. Biz de en iyi bildiğimiz işi yapacağız, Devlet? Toplum? Hepimiz? http://bianet.org/bianet/
mücadelemizi büyüterek devam edeceğiz. Aksini toplumsal-cinsiyet/181732-kadina-siddette-suclu-
düşünen? kim-aile-devlet-toplum-hepimiz
Notlar: Begüm Baki, Kadınlar Soruyor ve İfşa Ediyor: Suçlu
Kim?, Güncel Hukuk Dergisi, Ocak 2017.
* http://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/teca-
vuz-edemeyince-bogazini-kestim-754981/

1* http://bianet.org/bianet/toplumsal-
cinsiyet/133354-bianet-siddet-taciz-tecavuz-cete-
lesi-tutuyor

2* Çetele yapmaya başladıktan bir süre sonra saçkıran


oldum, sebebi farklıydı. O zaman birçok arkadaşım
saçkıranın sebebinin çetele olduğunu düşünüyordu.
Belki de haklılardı, kim bilir?

8
poetiQa: queer şair portreleri

Hazırlayan ve Çeviren:
Şakir Özüdoğru

JUAN LUİS GUZMAN


ABD’li şair. Fresno City College’de yaratıcı yazarlık dersleri vermektedir. Poets Quarterly dergisinin yazarları
arasında yer almıştır. Şiirleri CRATElit, Huizache, Pilgrimage ve [PUNK] gibi dergilerde yayımlanmaktadır.
Macondo Yazarlar Atölyesi’nin üyesidir.

1*2
PANTOUM
Öğreteceğim sana erkeğin gücünü almaya yarayan bütün numara-
Şehvetle dokunurken bir erkeğe ilk defa, şu düşer hatırıma:
ları, ya işe yaramazlarsa,
Hemencecik açığa vurabileceğin bir şey değildir haz.
kayıp bir aşk, arde como la semilla del jalapeño perdida entre di-
Ne biliyorsam bir erkeği sevmekle ilgili bundan sonra gelir; entes
Annem dertleşir kız kardeşimle yan odada, ben dinlerim. Şöyle der, henüz ıslakken daha tenin kokulu yağlar sürünerek
başla
Öğreteceğim sana erkeğin gücünü almaya yarayan bütün
Hemencecik açığa vurabileceğin bir şey değildir haz.
numaraları,-ya işe yaramazlarsa?-
Hikmet toplarım lifleri gibi ipliklerin tek tek
Bazen kadındır çok ileri gidip vazgeçen,
Annem dertleşir kız kardeşimle yan odada, ben dinlerim.
eğilmiş duvara karşı, işitmek için bana hiçbir zaman söylemeye-
der annem. Henüz ıslakken daha tenim kokulu yağlar sürüne-
ceği şeyleri.
rek başlarım.
Ne biliyorsam bir erkeği sevmekle ilgili bundan sonra gelir:
hikmet toplarım lifleri gibi ipliklerin tek tek
Bazen oğlandır çok ileri gidip vazgeçen,
un amor perdido3, dişlerin arasına sıkışmış bir jalapeno biberi
Şehvetle dokunurken bir erkeğe ilk defa, bu düşer hatırıma.
tohumu gibi yakan.
Eğilmiş duvara karşı, işitmek için bana hiçbir zaman söyleme-
yeceği şeyleri: Juan Luis Guzman

1*
Pantoum, Malezya kökenli halk şiiridir. Batı edebiyatında şiirin yapısı değiş-
tirilmiştir. Pantoumun Batı edebiyatındaki yapısı şu şekildedir: Her dörtlüğün
ikinci dizesi bir sonraki dörtlüğün birinci dizesi olur. Her dörtlüğün dördüncü
dizesi bir sonraki dörtlüğün üçüncü dizesi olur. Şiirin ilk dizesi son dörtlüğün
son dizesi ve ilk dörtlüğün üçüncü dizesi son dörtlüğün ikinci dizesi olarak
tekrarlanır. [ç.n.]
2
Bu şiir, [PUNK] dergisinin 2013 yılının Ekim sayısından alınmıştır. Kaynak:
http://pankmagazine.com/piece/two-poems-88/
3
Şiirin kaynak metninde bu kısımlar İspanyolca yazılmıştır:
un amor perdido: kayıp bir aşk
arde como la semilla del jalapeño perdida entre dientes: dişlerin arasına
sıkışmış bir jalapeno biberi tohumu gibi yakan.

9
Hem Göçmen,
Hem Lubunya: ğ
Röportaj: Yıldız Tar

“ğ - yumuşak ge - kuir formların göçü” Berlin’de 2 Mart - 29 Mayıs tarihleri arasında


bohçasını açan bir sergi. Belki de bir sergiden de öte, bir hissiyatın kendine aradığı ses,
beden.

Schwules Museum* nam-ı diğer İbne Müzesi’nde açılacak olan serginin küratörleri,
Aykan Safoğlu ve Emre Busse, ğ harfinde kuir bir ihtimal sezinliyor ve şimdi bir güncel
sanat sergisiyle bu ihtimalin Almanya - Türkiye arasında gerçekleşmiş / gerçekleşiyor
olması kuvvetle muhtemel göçüne odaklanıyorlar. ‘ğ - kuir formların göçü’ Almanya’da
kuirlik ve göç teması üzerine açılacak ilk sergi.

“ğ - yumuşak ge - kuir formların göçü”, Aykan Safoğlu, Ayşe Erkmen, Cihangir


Gümüştürkmen, Erinç Seymen, Hasan Aksaygın, Banu Cennetoğlu & Philippine
Hoegen’in sunumuyla Masist Gül, Mehtap Baydu, Ming Wong, Nilbar Güreş, Taner
Ceylan, Viron Erol Vert ve Yeşim Akdeniz’in işlerini bir araya getiriyor. Sergi ayrıca
tanıklıklar, performanslar, atölyeler, sanatçı konuşmaları, film gösterimleri, senaryo ve
kitap okumaları ile kuir göçün Almanya’daki tarihine ve sanatsal yansımalarına titizlikle
bakan bir yan etkinlik programını da Berlinli izleyiciyle buluşturacak.

Serginin son hazırlıkları sürerken küratörler Aykan Safoğlu ve Emre Busse’yle


yumuşaklığı, göçü ve elbette Berlin’i konuştuk.

Portait: Francesco Cascavilla


Emre Busse ve Aykan Safoğlu
10
Serginin çok ilgi çekici, gi- göçmen topluluklar gibi. Bizim gibi o topluluklar
zemli ve belki de biraz kışkır- içerisinde mücadele veren kuir bireyler gibi.
tıcı bir adı var: “ğ - yumuşak
Emre: Yıldız, senin ve Aykan’ın söylediklerine katı-
ge - kuir formların göçü”.
lıyorum. Bunun dışında ğ bugün Türkiye lubunya
Neden ğ?
tarihinde de alt kültürde adını bulmuş, lakaplaşmış,
Emre: Aslında sorunun onuru kırılmak istenmiş bir harf. Mehmet Ali Er-
içerisinde cevabının da gizli bil’li ‘Çarkıfelek’lerde eşcinselleri aşağılamak için de
olduğunu düşünüyorum. ‘ğ’ kullanılan ğ, bugün Almanya’da bir sergiye misafir
birden çok hissiyatı bünye- oluyor. Bir harf olmanın ötesinde ğ bize yoldaşlığı-
sinde barındıran ancak tek mızı da hatırlatıyor. Bunun dışında ğ, sevgili Misal
başına seslendirilmesi zor Adnan Yıldız’ın Aykan ile kurmuş olduğu küratör-
olan bir yerden bizi çağırı- yel kollektifle de adaş. Bu, benim başka yoldaşlık-
yor. Arapça ‘ghayn’ sesine larla dirsek teması kurmama güzel bir örnek. Tüm
denk düştüğünden bir sergi süreci bizi harf ğ’nin bağlayıcı özelliğini anım-
anlamda pratik kolaylık satan bütünleştirici bir kuir pratiğe davet ediyor.
sağlıyor. 1928 yılında yeni Türk harfleri-
ğ Türkçe Latin alfabesine ait bir harf. Almanca’da
nin kabülü sonrasında Türkçe alfabede yer alıyor.
yok. ğ’nin Almanca’ya, Almanya’ya serüveni nasıl
Ancak kendisinin Latin alfabesinde karşılığı yok.
gerçekleşiyor?
Kendisinden önceki sesli harfi uzatarak kendisine
ses buluyor. Her kullanımında yeni bir ses, yeni Aykan: biz aslında şöyle bir soru sorarak yola çık-
bir beden buluyor. Bu dönüştürücü tavır bana kuir tık: “Sahi, ya ğ Türkiye’yi terk edip Almanya’ya göç
beden politikalarını hatırlatıyor. Almanya - Türki- etmişse?1961 Göçmen İşçi Antlaşması'nı müteakip
ye ekseninde kuir varoluş ve sanatsal pozisyonları Almanya’ya göç eden yüz binlerce Türkiyeli işçi
düşündüğümde beni oldukça heyecanlandıran bir arasından, diyelim ki birinin bavulundan kaçıp
metafor. Alman alfabesine karışmışsa?” Bu soruya cevap
aradığımız araştırma sürecinde içinden ğ geçen biz
Aykan: İlkokulda alfabeyi öğrenirken dikkatimi
sürü hikaye ile karşılaştık. Zaten yoğun yan etkinlik
çekmişti. Kim bu yumuşak demiştim, sonra bana
programımızda biraz da ğ’nin Almanya tarihine
da yumuşak demeye başladıklarında anlamıştım bir
odaklanıyorurz. Sanatçı konuşmaları, okumalar,
kader birliğimiz var. Emre’nin söylediklerine ek ola-
atölyeler, performanslar ile bu serüvenin tarihine
rak belki şunu diyebilirim; Almanya’ya Türkiye’den
daha yakından bakıyoruz.
göçmüş iki sanatçı olarak Berlin’de yaşıyoruz. Yola
çıkarken bu deneyime dair de bir sergi olsun iste- Emre: Mesela, 1970’lerde Almanya’ya göç eden
dik. Serginin ismi ne olacak diye düşünürken baba- yazar Emine Sevgi Özdamar, ‘Tuhaf Yıldızlar
larımızdan bize miras soyadlarımızın ortak paydası Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmadan’ isimli
aklımıza geldi: ‘ğ’. Almanya’da yaşayan Türkiyeli kitabından bölümler okuyacak. Türkiye’den Bre-
nüfusun büyüklüğünü göz önünde bulundurarak cht tiyatrosu öğrenmek için yola çıkmış Emine
diyebiliriz ki; ğ, Almanya’da en çok yanlış telaffuz Sevgi’nin anılarının ortasından geçiyor bu serüven.
edilen harf. Almanya çoğunluk toplumunun bu Bunun dışında Almanyalı eskort Cem Yıldız’ın
harfe dilinin dönmeyişinde kuir bir potansiyel yazdığı ‘Fucking Germany’ isimli kitap, atölye et-
gördük. Sanki ğ yaygın heteroseksist, ırkçı, erkek kinliklerimizde kuir göçmen katılımcıların kolaylaş-
egemen örüntüye dil çıkartıyor. tırıcılığında okunacak. Daha önce kendisini Bülent
Ersoy’a dönüştürmüş Berlinli sanatçı Ming Wong
Asla büyük yazılmayan bir harf, başa geçmeyen,
sanat akademisinden öğrencileri ile birlikte Bülent
ortalarda bir yerde duran, nev-i şahsına münhasır
Ersoy’un ‘Yüz Karası’ isimli eserini okuyacak.
bir ses, deneyim. Bir nevi lubunya olmak gibi. Ne
dersiniz? Göç, sınırla çok ilişkili bir kavram. Belki de sınır/
lar olmasaydı göç diye bir kavram da olmayacak-
Aykan: Evet, aynen öyle. Biz yumuşak ge’yi bir
tı. “kuir formların göçü” bağlamında sınır/lar ne?
metafor olarak kullanıyoruz ama aslında o bizim bir
yoldaşımız. Hem göçmen hem lubunya. Sonuçta, Emre: Göçün bugün sınırlarla doğrudan ilişkisi
alfabede diğer harflerden sıyrılıyor. Kendisinden olabilir. Ancak sınırlar yüzünden ortaya çıkmış bir
önce gelen her seslinin bir anlamda domezi ancak kavram olduğunu düşünmüyorum. Göçün tarih-
o harfler kadar önemsenmiyor. Burada yaşayan selliği çizilmiş sınırlardan oldukça önce başlıyor. Bu

11
Cihangir Gümüştürkmen Erinç Seymen
‘Fatma Souad’, 1997 ‘Tatlı Anılar 1’, 2008
Karışık teknik, tuval üzerine kağıt ve Kağıt üstüne mürekkep desen
yağlı boya 100 x 90 cm 70 x 100 cm
Ulaş & Koray Yılmaz-Günay’ın izniyle Sanatçının ve Moiz Zilberman’ın izniyle

perspektiften baktığımda, göç edimi bana ilham veren bir göçmen örgütler vardı. Berlin kamusalında açık
kavram. Göç ile yeni bir literatür de oluşmuş oluyor. Kül- LGBT kimlikleri ile geniş kitleler tarafından
türel etkileşimin yarattığı transgresif dili tanımlamanın ve tanınan esnafından DJ’ine bir sürü göçmen
bununla ilintili görselliğin sınırlarının net çizilemeyeceğini birey var. Şöyle diyebiliriz; bazıları bu insanla-
düşünüyorum. Devamlılık fikri bende merak uyandırıyor. rın tarihini kendi işlerine gelecek şekilde, daha
soft, daha başka meşrepten yazmaya çalışıyor-
Aykan: Kendi göç deneyimimin bana öğrettiği şey şu; göç lar. Bu hissiyat nasıl bir şey? Sizin adınıza sizin
ile insan izleyici kitlesini kaybediyor. Varılan yerdeki seyir- tarihinizi yazmaya kalkan insanlar sinirinizi
ciler sizin sahne şovunuza pek alışkın değiller. Dolayısıyla bozuyor elbette, o yüzden biz tarihimizi kendi-
şovunuzun belirli bir popülerlik kazanması epey bir zaman miz yazalım istedik, ve bu sergiyi yaparken çok
alıyor. Bu aslında bir diyalektiği de beraberinde getiren işteş keyif aldık.
bir süreç. Hem sahnedeki kişi, hem de izleyen birbirinden
işin inceliklerini kapıyor, zaten böyle olmazsa bu şov çok da Emre: Karşılıklı bir diyalog geliştirmeniz
keyifli değil. Biz kuir formların göçüne bakarken sınırlarımız gereken bir süreç. Ben 4 senedir Berlin’de ya-
olsun istemedik. Kaos’un sloganından ilhamla sergimizde şıyorum. Bu süreç dahilinde çeşitli porno ve
ve yan etkinlik programımızda sadece kuir bireylere yer film projeleriyle bu görünürlüğü pekiştirdiğimi
vermiyoruz. Veya davetimizi sadece göçmen bireylere değil, düşünüyorum. Oryantalize edilmiş, döşü kıllı,
katılımcı olabileceğini düşündüğümüz herkese ilettik. Mati- na-trans olarak yaftalanmak hoşuma gitmese
nemize herkesi bekleriz! de bunun verdiği absürd avantajlı durumun
açtığı yeni alanlardan sesimi duyuruyor olma-
Almanya’da Türkiyeli olmak üzerine kocaman bir külliyat nın tadı güzel.
var. Ama bu külliyat diğer külliyatlar gibi LGBTİ’leri gör-
müyor, görmemeyi tercih ediyor. Sizlerin gözlemleri ve Sergiye katkı sağlayan sanatçı listesine ba-
deneyimlerine göre; Almanya’da Türkiyeli bir lubunya, kıyorum, çok zengin ve her biri alanında ses
eşcinsel, trans olmak nasıl bir his? getiren, yeni olanaklar sağlayan işler üretmiş
kişiler. Biraz da bu serginin ortaya çıkışından
Aykan: Bu anlatı bir yere kadar doğru aslında. 2008’de bugüne neler yaşandığını konuşalım. Bu ka-
buraya vardığımda bütün kalantor LGBT örgütleriyle ve dar isim nasıl bir araya geldi?
yaygın ırkçı örüntüyle başa çıkabilen GLADT e.V. gibi kuir

12
ğ yaygın
heteroseksist,
ırkçı, erkek
egemen örüntüye
dil çıkartıyor.

Mehtap Baydu
‘Koza’, 2015
Video-performans, 17 dk 26 sn,
loop 3+2 AP
Sanatçının izniyle

Aykan: Biliyorsun Kaos GL’nin girişimiyle Aykan: Elbette lezbiyenler, geylerin madiliğin-
seneler evvel başlattığım ‘Umum’ köşesine Tür- den bıkıp uzunca bir süre için ayrılıyorlar. Bu
kiye’den sanatçıları işleriyle davet ediyorduk. süreçte müzenin ismi Almanca’da erkek eşcinsel-
Bunun dışında 2008 yılında Lambdaİstanbul’un liği betimlemek için kullanılan ‘schwul’ sıfatını
Hafriyat Karaköy ile iş birliği sonucu ortaya alıyor. Son dönemde gerek müzenin bileşenle-
çıkan ‘Makul’ sergisi veya ‘ğ’ kuratörlüğünde rinin çoğalması, gerek toplumsal cinsiyet tartış-
2010’da gerçekleşen ‘AH OH’ sergisi bir çok sa- malarının çoğullaşması müzenin hem içeriğini
natçıyı bir araya getirdi. Hem bu gibi ortaklıklar, hem de ismini değiştiriyor. Bu çoğunluğu temsil
hem de bizim profesyonel bağlantılarımız sonu- etmesi için, bir kaç sene önce Almanca bir açık-
cu organik bir şekilde ortaya çıkan yoldaşlıklar lamayı imleyen dipnot olarak kullanılan asteriks
bu serginin bu kadar zengin olmasını sağladı. işareti (*) müzenin ismine ilave edilmiş. Bizim
Yani yıllara yayılan bir ortaklaşma söz konusu. bu sergi ile başlayan maceramız sergi hazırlık sü-
recinde kaynaşmamızı müteakip benim yönetim
Sergi mekanı Schwules Museum*, kaba çe- kuruluna seçilmemle perçinlendi. Ben müzenin
viriyle İbne Müzesi. Berlin’i Berlin yapan şey- yönetim kuruluna seçilen ilk göçmen kuirim. Bu
lerden biri belki de. Peki nedir bu Schwules da zaten müzenin son yıllarda geçirdiği dönüşü-
Museum? me, kurulan yeni yoldaşlıklara verilebilecek güzel
bir örnek.
Emre: Yıldızcığım hiç kaba değil çok da güzel
bir çeviri olmuş. İbne Müzesi’nin temelleri Emre: Müze ile olan tanışıklığım 2014 yılına
1980’lerin ilk yarısında bir grup gey ve lezbiye- gidiyor. Selin Davasse ile birlikte yönettiğim
nin nasyonal sosyalizmin Almanya’da tahribata ‘Hyper Masculinity on the Dance Floor’
uğrarttığı eşcinsel kültürün zenginliğini vurgu- isimli belgesel filmin prömiyerini Schwules
lamak için Berlin Müzesi’nde gerçekleştirdiği Museum*da gerçekleştirdik. Sonrasında
‘Eldorado’ sergisi ile atılıyor. Bu sergiye yoğun Ceven Knowles ile birlikte yönettiğimiz
bir ilgi olması şehirde böylesi bir müzeye ihtiyaç belgesel ‘Landlords - The Economics of S&M
olduğunu gösteriyor. Ve müzeyi kurma girişim- Apartments in Berlin’ de izleyici ile yine bu
leri başlıyor. müzede buluştu. Landlords - The Economics of

13
Nilbar Güreş,
‘Rose of Sapatão’,
2015
Karışık teknik
heykel
Sanatçının ve RAMPA
Istanbul’un izniyle
Fotoğraf: CHROMA

S&M Apartments in Berlin’ de izleyici ile yine bu Son olarak Berlin’le kapatalım seyri. Avrupa’nın
müzede buluştu. Bunun ardından bana göçmenlik “eşcinsel başkenti” denilen bir şehir. Peki bu
ve kuirlik üzerine bir sergi yapmam için bir teklif başkentin dışladıkları kimler? İçerdiklerini nasıl
getirildi. Bu noktada, Berlin’de ‘Kırık Beyaz içeriyor?
Laleler’ işini hayranlıklı izlediğim sevgili yoldaşım
Aykan’ı davet ettim. Aykan’ın verdiği büyük destek Aykan: Bu şehir kuruluşundan beri birilerini dış-
ile bugün buradayız. lamış, dışlamaya da devam edecek gibi görünüyor.
Mendelssohn’dan, Magnus Hirschfeld’e… bu
Biz bu röportajı yaparken bir yandan da son liste saymakla bitmez. Her şehir gibi aslında; kim
hazırlıklarınız sürüyor. O son hazırlık anını kayda merkezde, kim periferide… Son dönemde Suriye,
geçirmek adına, nasıl hissediyorsunuz? Oralarda Afganistan ve Kuzey Afrika Ülkelerinden varını yo-
havalar nasıl? ğunu bırakıp zorlu bir yolculuk sonrası Almanya’ya
gelebilmiş mülteciler dışlanıyor. Elbette mülteciler-
Aykan: Çok heyecanlıyız. Şimdiye kadar bir aksak-
le dayanışan insanlar da yok değil. Ama yükselen
lık yaşamadan hazırlıklarımızı devam ettirebildik.
aşırı sağın eyalet parlamentosunda bile yüksek
Bunun böyle devam etmesini ümit ederek son
sayıda milletvekili çıkartması hepimizi gelecekle
virajlara giriyoruz. Güzel bir tartışmayı beraberinde
alakadar kaygılandırıyor. Kültür emekçileri olarak
getireceğini ve gelecekte daha açımlayıcı bir litera-
sorumluluğumuz büyük. Irkçılık dahil her türlü
türe vesile olacağını düşünüyoruz. Havalar elbette
insan düşmanlığının korkudan kaynaklandığını
soğuk. Ama bu daimi madilik bizim moralimizi
düşünüyoruz. Korkunun en etkili ilacı temas.
bozamaz. Zaten dünyada moralimizi bozacak o
kadar şey olurken insanları güzel bir proje etrafın- Emre: Bu gibi temasların ben de çok etkili oldu-
da bir araya getirebilmek insana güç veriyor. Yani ğunu düşünenlerdenim. Aslında bu soru mevcut
Berlin’in soğuk havası Nesrin Topkapı’nın kapağını dünya gündemi nedeniyle pek çok olumsuzluğu
açık unuttuğu buz dolabından göğsümüze çarpan kafamda ister istemez çağrıştırırken ben hala o
bir esinti gibi bize ancak göbek atmayı hatırlatıyor. güzel tarafını görmek isteyenlerdenim sanırım.
Dışladıklarını da içerisine almasını, her farklılığın
Emre: Ankara’dan soğuk olmasın, biz de oldukça
birbiri ile daha çok temas etmesini, sevişmesini
soğuk günler geçiriyoruz. Son hazırlıklar oldukça
umuyorum.
heyecanlı ve bir o kadar da tatlı. Umarım izleyiciyi
tatmin edecek bir iş çıkartmış oluruz.

14
Nefret ve Korku Mızrağının Hedefinde
Barbaros Şansal
Deniz Erdoğan

Mehtap Yılmaz’ın Yeni Akit Gazetesi’nde 3 Ocak 2017 tarihinde Barbaros


Şansal’la ilgili yazdığı köşe yazısı, nefret söylemi, hedef gösterme ve ana
akım medyadaki anlamlandırma salgınından fazlasıyla nasibini almış bir
vaka olarak çıkıyor karşımıza. Şahsen insan hakları gazeteciliği alanında
çalışan bir gazeteci olarak, bu talihsiz köşe yazısının içeriğinde barındırmış
olduğu ayrımcılıkla bezeli paragrafları örtük bir korkunun söze dökülmüş
hali olarak okumaktayım. Bu korku Yılmaz’ın cümlelerine öyle mübalağalı
bir şekilde yapışmış ki, yazının bazı bölümlerinde bu korkunun üstesinden
kendince geliştir(ebil)diği bir tür “sarkazmle” gelmeye çalışmış ama ka-
nımca fazlasıyla sınıfta kalmış. Üslup fecaat derecede eril, fazlasıyla tehdit-
kar, oldukça homofobik ve medyadaki nefret söyleminin son dönemdeki
–belki de- en görünür örneklerinden birisi.

Bu yazı medyadaki insan hakkı etiğini merkeze alan insan hakları gazete-
ciliği kuramının -en radikalinden- bir anti tezi mahiyetinde görünebilir.
Ama diyalektik rasyonalizmle düşünülecek olursa, yazının ortaya koymak
istediği asıl şey bir tezden ziyade insanları ajite etme amacını taşıyan ay-
rımcı bir propaganda olduğu için, bu yazıyı senteze giden yolda insan
hakkı kavramının karşısına bir anti-tez olarak koymaya içim el vermiyor.
Sözün uçup yazının kaldığı, ideanın ebedîliğine vurgu yapan diskurun –
bence- en vasat örneklerinden biri olan bu yazının “düşünce” kısmı arındı-
rıldığında geriye kalan her bir cümlenin nefreti, kini, ayrımcılığı, homofo-
biyi, tehdidi fakat aynı zamanda üstesinden gelinemeyecek derecede yoğun
bir korkuyu da içeriğinde barındırdığını görmek mümkün. İnsan hakları
gazeteciliği pratiklerini ve etiğini hiçe sayarak şiddeti merkeze alan bir
üsluba sahip bu yazının son dönemdeki benzerlerine de aşina olmaya baş-
ladık ki, en tehlikesi de bu sanırım. “Şiddete alışma”, “eril dili kanıksama”,
“ayrımcılığın toplumsallaşması” vb. eylemlerin gündelik hayatın birer par-
çası haline gelmesi, toplumun iktidar ve onun ideolojik olarak hitap ettiği
çoğunluk tarafından “ötekileştirilen” kesimini oldukça ürkütmeye başladı.

15
Hem politik hem de gündelik yaşamdaki insan zekalılar”, Yılmaz’ın deyimiyle “İslamafobi
ilişkilerinde bile fazlasıyla otoriter bir üslup fırınında kısık ateşte pembeleşinceye kadar
kullanmak, bir tür itibar ve sosyal üstünlük ateistçe yetiştiriliyorlar.” Dolayısıyla laiklik,
göstergesi haline geldiğinden beri de, ana akım ateizm, eşcinsellik gibi kavramları yaşam tarzı
ve iktidara yakın olan gazetelerde ayrımcılık, olarak benimseyen “kimyası bozuk NATO
nefret söylemi, hedef gösterme gibi eylemler beslemelerinden ‘şahsiyet’ beklemek” ona göre
birer gazetecilik pratiği olarak algılanmaya kabahatlerin en büyüğü... Çünkü kurduğu kin
başladı. Toplumsal gerçekliği hem kuran hem dolu cümlelerinin ardında yatan vurgu aslında
de temsil eden yeni nesil medyanın ürünlerine şu; “Yeni Türkiye”’de bu kavramlar canhıraş
kısaca göz gezdirdiğimizde-ki detaylı bir anali- derecede kaçınılması gereken ve toplumsalı
ze gerek bile yok- otoriteryenizmin hem gün- tehdit eden bir ‘virüs salgının’ bileşenlerini
delik, hem sosyal ve bittabi ki politik hayatın oluşturmaktalar. Eskisinden de beter olan ve
ve toplumsalın organik yapısına işleyerek kalıt- kutsal mazlumluğu dini değerlerle ajite ederek
sal bir durum haline gelmiş olduğunu ise net tekrar toplumsala servis eden yeni nesil bir
bir biçimde görebilmekteyiz. Dolayısıyla, bu Türk-İslam sentezi distopyasının, toplumu
kerameti kendinden menkul otoriteryenizm, topyekûn totaliterleştirleştirmeye çalışmasının
son dönemde iktidar medyasının en popüler söylemsel manadaki çirkin yüzünü görmek-
söylemi olarak ayrımcı ve ötekileştirici bir tür teyim satır aralarında. Kaos anında yönetimi
siyasal propagandanın nüvesi haline gelmiş devralan demir bir yumruğun, kendisine karşı
bulunmakta. Zira bu açıdan eleştirdiğim bu direnen herkesin yüzüne indiği bir kurgu-
köşe yazısı da, ana akım ve iktidar medyasının nun özeti gibi bu satırlar. Öte yandan, dini
yeni nesil olmazsa olmaz bir gazetecilik pratiği değerlerle perçinlenen yeni muhafazakarlığın
olan otoriter ve ayrımcı söylemin katı kalıbına ahlak makinası, Yeni Türkiye’deki çocuk istis-
tamı tamına uyuyor. marının, tecavüzün, tacizin, kadına yönelik
şiddetin, kadın cinayetlerinin, LGBTİ’lere
Yazıdaki nefret söyleminin hedefi olan kişi yönelik işlenen nefret suçlarının barkodunu
Barbaros Şansal. Yılmaz’ın “canlı organizma” okumuyor. Zira bu sorunlu gerçeklikleri iki
olarak tanımladığı Şansal’ın eşcinsel ve ateist yüzlü bir biçimde suskunlukla, körlükle ve
kimliği ise nefretin ve korkunun odağındaki sağırlıkla karşılıyorken, bir kişinin kendisini
temel unsur. Hedef gösterilen ve tehdit edilen eşcinsel olarak tanımlamasına anında kulak
tek bir kişi değil aslında burada; kendisini ate- kabartıp onu kınayabiliyor, avazı çıktığı kadar
ist ve eşcinsel olarak tanımlayan kesim de bu bağırabiliyor. Kendi deyimiyle “zina” yapanı
tehditten ve nefret söyleminden nasibini alıyor. linç ederken, tecavüzü hoşgörüyle karşılayıp,
Yılmaz sadece Şansal’ın değil, canavarlaştır- 12 yaşındaki çocuktan “rıza” bekleyebiliyor.
dığı ötekilerin de “kamburunu zımparalıyor” Fakat ‘çift cinsiyetli beyin’, ‘ödlek’ ve ‘yumuşak’
kendi deyimiyle. Fakat yaptığı açıklamayla ve sıfatlarıyla beslediği ‘canlı organizma’sını eti-
muhalif duruşuyla iktidara yakın olan kesim ketlerken, iki yüzlülüğü ve lümpenliğiyle itaat
tarafından hedef haline geldiği için, Şansal ettiği son derece çelişkili ve sadece kızlık zarını,
ateistlere, eşcinsellere ve hem ateist hem de kadın bedenini ve eril iktidarın her alandaki
eşcinsel olanlara yönelik geliştirilen nefret meşruiyetini referans alan ahlak anlayışının
söyleminin odağına yerleşerek, bir tür itibar- sözüm ona ‘ar perdesini’ bizzat kendisi yırtıyor,
sızlaştırma kampanyasının ve toplumsal linçin bir nevi kendi kalesine gol atıyor farkında ol-
nesnesi haline geliyor. Yani ana akım ve iktidar madan. Etikten, yardımseverlikten, insaniyet-
medyasının yeni canavarı; ateist ve eşcinsel ten bir haber ve “uçkur” meraklısı olan bu yeni
olan Şansal ve onun sembolik olarak temsil dogmatik ahlak anlayışı, tecavüzün kurbanını
ettiği kesim. Dolayısıyla Yılmaz’ın tahayyü- suçlayacak kadar acımasız, “bana kendini öl-
lünde eşcinsel ve ateist olan herkes insan kate- dürttü” diyebilecek kadar sorumluluk ve öz
gorisinde tanımlayamayacak kadar “değersiz” bilinçten de bihaber. Zira “namus belasına”
ve ne idüğü belirsiz “canlı organizmalar”. Yine kurban ettiği bir insanın hayatına karşılık eril
Yılmaz’ca söylersek bu “ezikler” ve “NATO yargı tarafından verilen ağır tahrik indirimiy-
lokması yedikçe kimyası bozulanlar”, Batı le, sadece 3-4 yıl ceza alıp sonra elini kolunu
modernizmini ve sekülerizmi gündelik hayat- sallaya sallaya sosyal hayata karışabiliyor ve
larında benimseyenler olarak, bu yazıda onun hatta “namusunu temizlediği” için toplumsal
tarafından ziyadesiyle canavarlaştırılan laikler, itibar bile kazanabiliyor. Öte yandan bu ahlak
solcular, “Gezi zekalılar”. Öte yandan bu “Gezi

16
anlayışı bir insanı sırf eşcinsel olduğu için “+18 sapkın” ola- toplam tutarının ise (yoksulluk sınırı) 4.665,04 TL oldu-
rak etiketleyebiliyor, yargılayabiliyor, ona haddini bildirme ğu1  Türkiye’de, “bedava yemek vaadiyle” sokağa kışkırtılan
hakkını kendinde bulabiliyor. Bir de muhalif olduğu için insanların hangi partinin bayrağı altında manipüle edilerek
onu vatandaşlıktan çıkarma derecesinde politik aforoza bile toplandığını görmemezlikten gelen Yılmaz, çok sevdiği
mahkum edebiliyor. Eşcinsellerin, ateistlerin, “NATO besle- milletini bu şartlar altında yaşamaya mecbur bırakanların
meleri” laiklerin, muhaliflerin, “Gezi zekalıların” ahlak polis- kamburunu zımparalama konusunda hiç oralı olmuyor.
liğini yapmaktan, cinayetin, tecavüzün, çocuk istismarının, Milyonların imha edildiği, yolsuzluğun, usulsüzlüğün tavan
sömürünün ve şiddetin kamburunu zımparalamaya zamanı yaptığı, vatandaşın soyup soğana çevrildiği, tecavüzün, şid-
kalmıyor belli ki... detin, nefret cinayetinin kanıksandığı, etnik ve dini kimliği
yüzünden suikasta kurban gittiği, dönemsel olarak insan-
Yeni Türkiye’nin sembolik günah keçisi olan Şansal’ın -ve ların meydanlarda, havaalanlarında, tren garlarında, gece
onun sembolik olarak temsil ettiği kesimin- “arızalı soya kulüplerinde, stadyumlarda, köylerde, sorumlusu olmadığı
çekimiyle ‘içindeki oğlanı keşfederek eşcinsel kimliğini bir savaşın ortasında ve sınırda kitlesel olarak katledildiği;
utanmadan’” haykırması ve “vatan, millet, bağımsızlık” onların, binlerin tüfeklerle köprülerde, sokaklarda vuruldu-
gibi –kanımca- içeriği günümüzde fazlasıyla çarpıtılan kav- ğu ve helikopterle tarandığı, parlamentonun bombalandığı
ramlara sahip çıkmaması, “onun bunun kapısında bir dilenci Yeni Türkiye’nin bu kaosa sürüklenmesinin sorumlusuna-ya
onursuzluğuyla avuç açıp dilenmesi” sonucunu doğuruyor da sorumlularına- karşı beslediği örtük nefretinin hedefini
Yılmaz’a göre. Benim bu yazıda sorgulamak istediğim şey- şaşırıyor Yılmaz. Homofobik diliyle, ataerkil söylemin ek-
lerden birisi de bu nokta; yani cinsel kimliğin “vatan, millet, meğine yağ süren baskın eril tavrıyla ve son derece tehditkar
bağımsızlık” gibi kavramlarla sıkı sıkıya bağdaştırılması ve üslubuyla “demokrasi” sözcüğünden de bahsedebiliyor. “De-
ataerkil ulus devletin militarist ve tahakkümcü bir hiper mokrasi” Yılmaz’ın hakaretleri, tehditleri, hedef gösterme-
maskülen imaja bürünerek heteroseksizmi tüm yurttaşları- leri, nefret söylemi için varken, Şansal’ın eşcinsel kimliğini
na dayatmaya çalışması. Ve bu heteroseksizme karşı duran açıklama konusunda yok oluyor... ve demokrasi artık Türki-
kimselerin “yeni” militarist değerlere, vatana, millete ve ba- ye’de, milletin kendi kaderini tayin etme konusunda değil,
ğımsızlığa da karşı duran “vatan haini” kimseler olarak zikre- bir yurttaşın kaderini, geleceğini –hiç üstüne vazife olmadığı
dilmeleri. Eşcinsellerin birer “NATO beslemesi” ve “onursuz halde- belirlemek için adeta bir araç olarak kullanılıyor.
dilenciler” olarak “yüce devletin” karşısında “yumuşak canlı
organizmalar” olarak değersizleştirilmeleri ve itibarsızlaş-
tırılmaları da, son dönemde her alanda kutsanan otoriter
bir devletçi anlayışın hem kamusal hem de özel alandaki iz Günümüzde demokrasinin “uyuz eşek kamburu zımpara-
düşümü. Dolayısıyla heteroseksist toplumsal cinsiyet dü- layarak” ve medeniyet denilen tek dişli canavarın karnını
zeninin sadece erkek ve kadın olarak ikili bir dikotonomi kanla doyurarak elde edildiğine inananların ortasında kalan
altında tanımlanması ve devletin kamusal alandan çok özel Şansal için kimden adalet isteyeceğimize, kimden “vicdan”
alanı, bedeni ve cinselliği eskisinden de çok kontrol altına muhakemesi bekleyeceğimize dair pek bir fikrim olmasa da,
almaya çalışması sonucu LGBTİ’ler günümüzde toplumsal Türkiye’nin dibi görünmeyen karanlık bir çukurda “boğul-
yaşamı tehdit eden “ötekinin de ötekileri” olarak hedef hali- duğundan” gün geçtikçe emin olmaya başladım. Şansal, bi-
ne getirildiler. Keza, vatan, millet ve bağımsızlık kavramları reysel olarak ayrı, toplumsal olarak da ortak bir anksiyetenin
bu yazıda romantik bir yurtseverliğin olmazsa olmaz bile- içerisinde can çekişen kimselerin, içlerinde bastırdıkları suç-
şenleri olarak değil, aksine son derece popülist ve agresif bir luluk duygusunun, önüne geçemedikleri nefretin ve kabın-
milliyetçiliğin kendisini meşru kılmak adına kamusal alanda dan taşan aşırı öfkenin günah keçisi oldu. Yaptığı açıklama
ürettiği öteki siyasetinin nüveleri olarak kullanılmaktalar. Yeni Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve toplumsal hayatında
Dolayısıyla bu siyasal ajitasyon kendisini yaslamak istediği açılan kara deliğin tek cümlelik bir özeti gibi aslında...
öteki imajını da “eşcinsel, solcu, ateist vatan haini” tanımla-
Linç ediliyoruz, tecavüze uğruyoruz, şiddet görüyoruz...
maları üzerine bina etmekte.
Ölüyoruz, öldürülüyoruz.
Toplumsal bir eylemin “alt tarafı bir ağaç” olarak aşağılan-
Nefes bile alamıyoruz.
dığı demokratik Türkiye’de “Gezi zekalıları” bedava yemek
vaadiyle LGBTİ şemsiyesi altında galeyana getiren Şansal, “Boğuluyoruz...”
“lavra bir vatan haini” olarak topa tutulurken, TÜRK-İŞ
Araştırmasının Aralık 2016 ayı sonucuna göre; dört kişilik
bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için
yapması gereken aylık gıda harcaması tutarının (açlık sını-
rı) 1.432,17 TL,  gıda harcaması ile birlikte giyim, konut
(kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri 1
http://www.turkis.org.tr/ARALIK-2016-ACLIK-ve-YOKSULLUK-SINIRI-d1338
ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların

17
İş Hayatında Geçiş Süreci
Kabus Olmamalı
Lynn Keiser
Çeviren: Damla Umut Uzun

Hayatımızın belli bir anında aynaya uzunca bakarız. İzler Kocam ve ben beraberdik, iyi işlerimiz, evimiz ve arkadaş-
ve lekeler, yansımamızda aydınlanır ve bu anda tek yap- larımız vardı ama halen bir şeyler eksikti. Bunun ne oldu-
mamız gereken karşımızda bize bakanın ne olduğuna dik- ğunu 2010’da anladım. Bir film izliyordum ve kendimi
kat etmektir. Midemizde oluşan rahatsızlık, bize aslında ekrandaki güzel aktris gibi görünmek isterken buldum.
görünenin altında daha fazlası olduğunu anlatır – ufukta- Hemen sonra kendime kadın mücevherleri ve kıyafetleri
ki bir tezahür… Aynaya baktığınızda içinizden bilirsiniz almaya başladım ve bunları giyinip aynaya baktığımda
ki tohumlar çoktan ekilmiş ve başından beri olmanız ağlamaya başladım, çünkü bunun ne demek olduğunu
gereken insana çiçeklenmeniz an meselesi. Benim için biliyordum.
bu an 29 Şubat 2016’ydı: Ford Otomobil A.Ş.’ye yazılım
mühendisi bir kadın olarak tanıtıldığım gün. 26 Haziran 2013’te ABD v. Windsor davasında Yüce Di-
van, federal Evlilik Kanunu’nun yalnızca kadın ve erkeğin
Başlangıçta kadınlarla çıkmış olsam da geriye dönüp bak- evliliğini tanıyan bölümünü anayasaya aykırı olduğuna
tığımda, ergenlik yıllarımda bir şeylerin yanlış gittiğini karar verdi. Yani bu demekti ki eşcinsel çiftler de artık he-
biliyordum. Erkeklerden hoşlandığımı fark ettiğimde, eş- teroseksüel çiftlerle aynı evlilik haklarından yararlanabi-
cinsel olduğumu düşündüm ve yıllar boyunca da kendimi lecekti. Bunun hemen sonrasında kocam için Yeşil Kart’a
böyle tanımladım. Bu zamanlarda da müstakbel kocamla başvurdum. İkimiz de teknoloji alanında çalıştığımız için
tanıştım. Silikon Vadisi’ne taşınmaya karar verdik. Onu ABD’de
destekleyebileceğimi kanıtlamak için önce ben taşındım
1995’te New Jersey’de tanıştık. İnternetten tanışma ve ve iş buldum. Başvurusu 2014 sonbaharında nihayet ka-
mobil eşleşme uygulamalarından önce gazete reklamları bul edildiğinde Kaliforniya’ya yanıma geldi.
vardı. 90’ların ortasında buluşma/tanışma için tek yol
buydu. O zamanlar bir gazete reklamına cevap vermenin Ben bir girişimcilik şirketinde, kocam da küçük bir şir-
aşk hikayemin başlangıcı olabileceğini ve birçok açıdan kette çalışmaya başladı. Vadide iyice kök salmaya başla-
gerçekte kim olduğumu fark edeceğim bir yolculuğun dığımız halde hâlâ dünyaya açıldığım halimin içimdeki
başlangıcı olacağını bilmiyordum. insanla aynı olmadığını hissediyordum. Sonunda 2015’te
kocama “cinsiyet değiştirmem” gerektiğini anlattım. Ha-
Her aşk hikayesinde olduğu gibi yolda bazı tümsekler yatımızda çok fazla değişiklik oluyordu ve bu durumun
vardı. Benim tümseğim de çalışma izniydi. Üç yılı beraber da onun için kolay olmayacağını biliyordum. Aşkımız ve
geçirdikten sonra müstakbel kocamın çalışma izni nere- arkadaşlığımız bu değişikliklerin üstesinden gelmişti, bu
deyse dolmak üzereydi; yani bu da onun ya memleketi yüzden sonraki adımları da halletmeliydim. Çalıştığım gi-
Malezya’ya geri dönmesi ya da iş bulmak için başka bir rişimcilik şirketinin kararımda bana destek olacağını dü-
ülkeye gitmesi demekti. Maalesef 1998 yılında kanunlar şünmüyordum, bu yüzden yeni bir iş aramaya başladım.
beni, ona Yeşil Kart çıkartabilmem konusunda engelledi; Benim yalnızca yenilikçi bir şirkette çalışmama değil, aynı
çünkü biz eşcinsel bir çifttik. Ama şans eseri Vancouver’da zamanda geçiş sürecimde de bana destek olabilecek bir
bir göç avukatı bulduk ve sonuçta beraber Kanada’ya ortam sağlayan yeni bir kariyer istiyordum.
taşınmaya karar verdik. Ama tabi mutlu sonlar o kadar
kolay gelmiyor…

18
Birtakım araştırmalardan sonra İnsan Hakları Kampan- ma hayatında trans bir kadın olma deneyimlerimi merak
yası’nın (uluslararası insan hakları örgütü Human Rights ettiklerini belirttiler.
Campaign) Kurumsal Eşitlik Endeksi’ni (HRC CEI)
buldum ve 2004 yılından beri her yıl endekste 100 puan Ben utangaç bir insan değilimdir ve geçiş sürecimde bu
alan ve listedeki tek otomotiv şirketi olan Ford Otomobil dışa dönük kişiliğim işe yaradı diye düşünüyorum. Kişili-
A.Ş. hakkında daha fazla şey öğrendim. Zaten özerk araç ğinizden bağımsız olarak özellikle cinsel yöneliminizi veya
teknolojisine ilgim vardı ve yazılım mühendisi olarak geçiş sürecinizi destekleyecek bir işveren arıyorsanız akılda
Ford’un geçiş sürecimi gerçekleştirirken kariyerim için tutulması gereken bazı önemli noktalar var diye düşünü-
mükemmel bir yer olduğunu düşündüm. Başvuru süreci- yorum:
ni geçtim ve Eylül 2015’te Ford’da işe başladım. • Konuşun. Klişe gibi görünebilir ama hem kariyerinizle
İlk aylarda işimde her şey iyi gidiyordu ama bazen ken- hem kişisel hayatınızla ilgili neyle ilgilendiğinizi söyleme-
dimi arabamda veya uykumda içimdeki kişi olabilmek niz gerekiyor.
–kendim olabilmek- için ağlarken buluyordum. Mutlu • Araştırın. İnsan kaynaklarına danışmanın yanında,
olmak için harekete geçmem gerektiğini biliyordum ve şirketlerin LGBT konusundaki politikalarını, nerede
kocamla konuştuktan sonra tam olarak böyle yaptım. durduklarını anlatan haberler, yazılar okuyabilirsiniz. Yö-
Ford’da birkaç ay gergin ve alacağım cevabı bilmeden ça- netim destekli çok çeşitli çalışma kültürü olan şirketleri
lıştıktan sonra, insan kaynakları müdürüne kadın olmak araştırın.
için cinsiyet geçiş süreci kararımı söylemeye karar verdim; • Yansıtın/ Temsil edin. Kendi “grubunuzun” iyi bir tem-
daha sonra da yöneticimle konuştum. Ne bekleyeceğimi silcisi ve savunucusu olun.
bile bilmiyordum ama gördüğüm destek adeta içime su
serpti. Yöneticim bana evrak işlerinde yardım etmesinin • Korku hikayelerine inanmayın. Televizyonda gerçekten
yanında bir de beni Ford’un LGBT çalışan kaynak grubu- ‘gerçek’ olmayan birçok dram dolu hikayeyle karşılaşıyo-
na ekledi. Bu sayede dünyanın dört bir yanından LGBT ruz. Tabii ki hayat her zaman çiçeklerle dolu değil ama
çalışanlarla ve destekçilerle danışmanlık ve destek için piyasada mükemmel çalışanlar isteyen ve bu mükemmel
bağlantı kurdum; Ford’un Dearborn’daki genel merkezin- çalışanları geçiş süreçlerinde desteklemenin de harika bir
de çalışan diğer trans kadınlarla konuşma fırsatı buldum. deneyim olduğunu düşünen mükemmel şirketler de var.

Yöneticimle geçiş operasyonumun 29 Şubat olmasına Ford’da çalışmaya başladığımdan beri diyebilirim ki tüm
karar verdik; bu bana hayatımın yeni bir dönemine sıç- benliğimle işe gelebiliyorum. Kararımdan çok memnu-
radığım için adeta şiir gibi geliyordu. Sonrasında tüm num ve hem kişiliğimi hem de tutkularımın peşinden
personele Ford yönetiminin bu kararımı desteklediğini gitmemi destekleyen bir şirkette çalıştığım için gurur
gösteren bir duyuru yaptılar. Geçiş sürecimi gerçekleş- duyuyorum.
tirirken herkes beni kabul etti ve çok rahat hissetmemi
Advocate’den çeviren: Damla Umut Uzun
sağladı. Hatta yalnızca iş arkadaşlarım değil, Ford’un en
üst yönetiminden kişiler bile nasıl olduğumu sorup çalış-

19
Homofobiye Karşı
Mücadele Eden Sporcular
Zeynep Akkuş

Hayallere sığmayacak meblağlarda paraların döndüğü, saha asıllı ünlü tenisçi Martina Navratilova’yı 1981’de Amerikan
dışında göz kamaştırıcı hayatların yaşandığı, sansasyonların vatandaşlığına başvururken, kabul edilemeyebileceği kor-
-zaman zaman da skandalların- eksik olmadığı, magazinle iç kusuyla lezbiyen olduğunu gizleme ihtiyacını doğurmuştur.
içe, kol kola girmiş bir dünyadır spor dünyası. Ancak bunla- O beklenti, yine tenis dünyasından bir örnek, diğer kadın
rın hiçbiri, hâkim olan tutucu atmosferi dağıtmaya yetmez tenisçilerin Amelie Mauresmo’yla aynı soyunma odasını
ya da o tutucu atmosferi dağıtmayı hedeflemez. Var olan paylaşmaktan duydukları rahatsızlığı dile getirmeleriyle vü-
katı kuralları yıkmak zordur. Bir kısmı sporcuları disipline cut bulan baskıyı yaratmıştır. Yine aynı o beklenti, cesaretini
etmeyi, ama daha büyük bir kısmı yerleşik düzenin alışıldığı toplayıp açılan sporculara kendi takım arkadaşlarından bile
gibi (“herkesin işine geldiği gibi”) sürüp gitmesini sağlayan gelen nefreti doğurmuştur…
bu katı kurallar, aynı zamanda kadın ve erkek sporcuların
sırtına, sınırlayıcı cinsiyet rollerini yüklemekten de geri kal- Neyse ki, son yıllarda bu karanlık tabloyu bireysel çabaları
maz. Sonuçta erkekleri sadece uğraştıkları spor dallarındaki ya da takım ruhu içinde attıkları adımlarla aydınlatmaya
yeteneklerini sergilemeye değil, aynı zamanda erkeklik güç- başlayanlar var. Çeşitli ülkelerden sporcular, sadece sahadaki
lerini de kanıtlama telaşına sokan toplumsal algının pekiştir- performanslarıyla değil tavırlarıyla, sözleriyle de birilerine
diği beklentiler, kadınların da elde ettikleri sportif başarılar- örnek olabildiklerini fark ettiklerinden beri sosyal sorumlu-
dan çok çıtı pıtı ve feminen görüntüleriyle erkeklerin gözüne luklarını yerine getirme gayretinde. Bazıları nispeten kolay
hitap etmesini makbul sayar. Kısacası, spor dünyası “erkek kabul görüp destek toplayacak, “ana akım” hedeflerin peşine
gibi erkek”lerin, “kadın gibi kadın”ların arenasıdır ve bu düşerken, daha cesur davranıp dünyayı “iyileştirecek” mü-
arenada örneğin halterle ya da gülle atmayla uğraşan kadın- cadelelere girişen ve “ötekiler”le birlikte saf tutanlar da var,
lar, fizikleri nedeniyle eleştirilebilir, erkeğe benzedikleri iddia örneğin LGBTİ’lerle…
edilebilir, hatta “lezbiyen olmak”la suçlanabilirler(!) İsterlerse
Aşağıda, son yıllarda kimi dünyaca ünlü, kimi daha çok
hepsi birer yıldız ya da yıldız adayı olsun, kulüpleriyle im-
yaşadığı ülkede tanınan isimlerden bazı sporcuların homofo-
zaladıkları anlaşmalarda yazılı olarak kâğıda dökülmese de
biyle mücadele etmek, “açık” sporcuları ya da evlilik eşitliği
ellerini kollarını bağlayan pek çok madde vardır ve o madde-
gibi hakları desteklemek amacıyla yaptıklarından birkaç
lerden biri de “erkek gibi erkek”, “kadın gibi kadın” olmaları
örnek bulabilirsiniz.
yönündeki beklentiyi yerine getirmeleridir. O beklenti, Çek

2015’in mart ayında Sydney’de düzenlenen Gey 2016’nın nisan ayında, Avustralya’nın efsanevi rugby oyuncusu
ve Lezbiyen Mardi Gras kutlamaları kapsamındaki Johnathan Thurston’un başlattığı bir kampanyayla, sporcu-
yürüyüşe LGBTİ ve heteroseksüel sporculardan lar maçlara ayakkabılarını gökkuşağı renklerinde bağcıklarla
oluşan karma bir grup da katılmış, bu sporcular- bağlayarak çıktı. Thurston, gey sporcuların alay edilme ya da
dan biri olan futbolcu Mike Pyke, “Hâlâ toplum ayrımcılığa maruz kalma korkusu yaşamadan, cinsel yönelimleri
genelinde ve sporda eşitlik olması adına mücadele hakkında açık olmaya cesaretlendirilmesi gerektiğini belirtmişti.
veriyoruz” demişti. Araştırmalara göre, ülkede LGBTİ sporcuların güvende olmadı-
ğını düşünenlerin oranı yüzde 80. Gey sporcuların yüzde 27’si,
lezbiyen sporcuların yüzde 17’si takım içinde hakarete ve kötü
muameleye maruz kalıyor.

20
İngiltere’deki Warwick Üniversite- Ünlü futbolcu Cristiano Eski NBA yıldızların- GQ dergisinin Alman edis-
si’nin çoğunluğu heteroseksüellerden Ronaldo, evlilik eşitli- dan Isiah Thomas, yonu olan GQ Deutschland,
oluşan kürek takımı sporcuları, ırk, ğinin 2010’da ülkesi evlilik eşitliğini ve 2013’te, Aralık sayısında hoş-
cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılı- Portekiz’de de yasal LGBTİ haklarını görüsüzlük, ayrımcılık ve ho-
ğıyla mücadele etmek üzere 2009’da hale gelmesiyle ilgili desteklemek üze- mofobi karşısındaki net tavrını
başlattıkları geleneği her yıl tekrarla- bir soruyu, “İnsanların re 2010’da oğlu ortaya koymak amacıyla, ara-
yarak çıplak poz verdikleri fotoğraf- yaptığı seçimlere saygılı Joshua’yla birlikte larında 2012’de plaj voleybo-
lardan oluşan takvimler hazırlıyorlar. olmalıyız çünkü sonuçta NoH8 kampanyası lunda altın madalya kazanmış
2014’ten beri bu takvimlerin satı- bütün vatandaşlar eşit için poz vermişti. Jonas Reckermann ve Julius
şından elde edilen gelir, kürekçilerin hak ve sorumluluklara Brink’in de olduğu 13 ünlü he-
kurduğu ve özellikle gençlere yönelik sahip olmalıdır” sözleriyle teroseksüel erkeğin öpüşürken
homofobiyle mücadeleyi amaçlayan cevaplamıştı. çekilmiş fotoğraflarından olu-
Sport Allies adlı derneğe aktarılıyor. şan #Mundpropaganda adlı bir
dosya hazırladı. Dergi editörü
José Redondo-Vega “Eşcin-
sellerin hâlâ ayrımcılığa karşı
mücadele ediyor olması şoke
edici” diyerek, #Mundpropa-
ganda’yla özgür bir toplumdan
yana olduklarının mesajını
vermeyi amaçladıklarının altını
çizmişti. Fotoğrafta sporcular-
dan altın madalya sahibi Julius
Brink de ırkçılığa ve homofo-
biye karşı sesini her zaman
2011’de NBA yıldızlarından Steve Homofobiye karşı yalnızca oyuncuların değil, yükselteceğini belirtmişti.
Nash, eşcinsel olduğunu açıklayan taraftarların da tepkilerini ortaya koyduğu
Phoenix Suns takımının başkanı ve örnekler yaşanmıyor değil. 2013’ün mayıs
CEO’su Rick Welts’i desteklemiş ayında oynanan bir maçta, Portland Timbers
ve daha sonra HRC’nin (Human futbol takımının “açık” oyuncularından Will
Rights Campaign) bir videosunda Johnson’un, rakip takımdan Alan Gordon’un
yer alarak, eşcinsel evliliği destek- homofobik hakaretine uğramasından sonra
leyen ve sayıları giderek artan spor- Portland Timbers taraftarları, tribünleri gök-
cular arasında yer almaktan gurur kuşağı renkleriyle bezeyip “Pride not Prejudi-
duyduğunu açıklamıştı. ce” (Önyargı Değil Onur) pankartları açmıştı.

2013 yılı haziran ayında Fransız


fotoğrafçı Olivier Ciappa’nın,
sanat ve spor dünyasından
heteroseksüel ünlüleri “hayali
çiftler” olarak bir araya getirdiği
fotoğraflardan oluşan homofobi
2013 Saunders Lisesi basketbol 2014’te İngiltere’deki Nottingham Üniversite-
karşıtı çalışmasında Fransız
takımı öğrencileri, 2013 yılı aralık si, çim hokeyi takımı oyuncuları, “Voice Your
yüzücüler Florent Manaudou
ayında “açılan” koçlarına destek Rights” (Sesinizi Duyurun) projesi kapsamın-
and Frédérick Bousquet de yer
amacıyla sezonun ilk maçına Ni- da, bir antrenmana tamamen soyunarak çıktı.
almıştı. Ciappa, projeye katılan
ke’ın “Be True” koleksiyonundan Amaçlarını “toplumda herkese saygı duyulma-
kişileri çekimlere, “Şu an bir
formalarla çıktı. Takımın koçu sını ve eşit davranılmasını sağlamak” olarak
erkekle ya da bir kadınla değil,
Anthony Nicodemo aynı yılın ilk açıklayan takım üyeleri, “sporda homofobiye
sevdiğiniz kişiyle birliktesiniz”
aylarında eşcinsel olduğunu açık- hayır” diyerek antrenmandan görüntüler içe-
sözleriyle hazırlamıştı. Sanatçı-
lamıştı. ren bir video hazırlayıp (https://www.youtube.
nın facebook sayfasına da yük-
com/watch?v=sMpFxILsx_w) internette ya-
lediği bu fotoğraf, 7800’ü aşkın
yınladı.
kullanıcı tarafından paylaşılmıştı.

21
Kendimi Bildim Bileli
Futbol Oynuyorum
Özgül

Hatırladığım bir yıl 1987, beş yaşındaydım ve futbol kuralları olan yarışmaların empoze edildiği eğitim algı-
oynuyordum. 1986 Meksika'da düzenlenen Dünya Ku- sıyla okulda ders aralarında “Dokuz aylık” diye bir oyun
pası'na damgasını vuran çeyrek final karşılaşmasında yani oynardık. Top sektirme (saydırma) alışkanlığım da bu
Arjantin ile İngiltere arasında oynanan ve Maradona’nın oyunundan kalmadır.
"Tanrı'nın Eli" olarak tanınan golü ve "Yüzyılın Golü"
olarak bilinen 6 kişiyi çalımlayarak attığı gollerden bir yıl İlkokul bitince Ankara’ya taşındık. Ortaokuldayken
sonrası. Bu tarihi olaylardan bağımsız, habersiz ama bir beden eğitimi derslerinde erkek arkadaşlarımız futbol
şekilde futbolu seviyordum, oynuyordum… oynardı. Şüphesiz ben bu durumu garipsedim ve beni de
takımlarına almalarını istedim. Aldılar. Önceleri biraz
Futbol oynamak bana birçok şey kazandırdı, öğretti. şaşırdılar çünkü onlardan çok top saydırıyordum. Ama
Peki futbol oynamak hiç başıma bela oldu mu? Hemen şaşkınlıkları bu kadardı. 
vereceğim cevap hayır oluyor. Bundan sonrası için bir şey
söyleyemem ama futbol hayatımın önemli ve ayrılmaz Artık büyüyordum ve vücudum da değişiyordu. Kadın
bir parçası. Geleceği bilememekle beraber bu bilinmezlik olmanın zorlukları ile futbol oynamanın keyfi arasındaki
futboldan vazgeçmeme sebep olacak mı? Elbette hayır. o ince çizgiyle de bu dönemde tanıştım. O güne kadar
Oynayabildiğim yaşa kadar bir diğer ifade ile ölene kadar karşılaştığım insanlar arasında futbol oynamamı bir tek
futbol oynama isteğim devam edecek. Tersi durumda, ablam istemiyordu. Çünkü çok güzel bacaklarım vardı ve
futbolu bıraktığımda hâlâ yaşıyorsam yalnızca yaşayan bir ablamın en büyük korkusu onların futbol oynarsam eğri
ölü olacağım. olacaklarına ilişkin korkusuydu. Bu korku umurumda
mıydı? Değildi. Beni durdurabildi mi? Durduramadı.
Henüz okula gitmezken, babamın görevli olduğu okulun Bacaklarım korkulan gibi mi oldu? Elbette hayır…
büyükçe sayılacak sınırları içinde yer alan ve oynanabilen
her yerde futbol oynardık. Futbol dediysem bugünkü Lise yıllarında kadın olmanın varlığı daha ağır basmaya
profesyonel futbol algısı ile düşünmemek gerekiyor. başlamıştı. Artık beden eğitimi derslerinde erkeklerle
Topun peşinden koşabildiğin, gol atıp gol yediğin heye- futbol oynamıyordum. Sadece mahallemizde oynamaya
canlandığın minik bir alanda bile olsa oynadığın oyunun devam ediyordum. Lisede ikinci yılımda babamın aracı
bütünleyici adıydı futbol. Biz çocukken, aynı yaş grubun- olması ile Kadınlar Birinci Lig takımlarından birinde
dan çokça duyulabileceği üzere, çok şanslıydık. Oyunları- oynamaya başladım. Ancak üniversite sınavına hazırlandı-
mızı özgürce dışarıda ve kızlı erkekli oynardık. En büyük ğım için bu maceram uzun soluklu olamadı.
sorunumuz futbol topuydu. Toplarımız ucuz plastik renk- Üniversiteyi İzmir’de okudum. O yıllarda futboldan ta-
li, yamuk olma ihtimali çok yüksek toplardı ve sürekli mamen kopmuştum. Çocukluk aşkımdan uzaklaşmıştım.
patlardı. “Dokuz kat” denildiğinde herkesin hatırlayacağı
kareli ve daha kalın topları almak ise bir meseleydi. Be- Futbolla aramdaki bu nedensiz ayrılık 2008 yılına kadar
nim için aşk hem futbol hem de “Dokuz kat”tı. O karşı devam etti. Artık hiç oynayamayacağımı düşünüyordum:
takımda koşardı ben ona koşardım. O günler anlatırken Yeni işim için gittiğim Batman’da tesadüfen futbolla karşı-
bile yeniden yaşadığım çok güzel günlerdi. laşma ve yeniden tanışma fırsatı bulana değin. Orada çev-
remdekilere futbol oynamayı çok sevdiğimi söylediğimde
Okul öncesi gibi okula başladıktan sonra da futbol aşkım buna şaşırıp o zaman bizim maçlara gelsene diyen şahane
devam etti. Artık daha homojen bir yaş grubu içinde ve bir halk var.

22
İngiltere’den lezbiyen futbolcu
Casey Stoney, ülkesinin en başarılı
sporcularından biri. Cinsiyetçi ve
homofobik spor anlayışına karşı
mücadele eden Stoney birçok eşcinsel
ve biseksüel kadın sporcuya ilham
kaynağı olmaya devam ediyor.

Batman’da yıllarca yine erkeklerle fut- Özgür Lig’de oynadığımız maçlarda


bol oynadıktan sonra tekrar Ankara’ya takım olarak verdiğimiz mücadelenin
döndüm. Futboldan kopmak bir yana keyfi, hazzı, ruhu o kadar güzel oldu
çok daha artarak devam eden bir süreç ki artık takımda kim nerede iyi oynar
oldu. kim o hava pasını tutar kim o güzel
ortaya şöyle güzel şu çeker tahmin
Ülkemizin toplumsal ve güncel so- edebiliyoruz. Artık birbirimizin oyun
runları çerçevesinde moralimin bozuk sitilini ezberler olduk. İşte bu da bizim
olduğu günlerden birinde Facebook’ta takım olduğumuz anlamına geliyor.
futbolla ilgili bir atölye çalışması du-
yurusuna rastladım. Hem biraz moral Erkek egemen bir toplumda Sportif
olsun hem de biraz kafa dağıtayım diye Lezbon’un Özgür Lig’de var olması
düşünerek bu atölye çalışmasına ka- kendini kabul ettirip hatta iddialı ko-
tılmaya gittim: Veee Sportif Lezbon’la numda olması büyük başarıdır. Ben
tanıştım. Kendime çoğu zaman diyo- kendimi bu kadar rahat hissettiğim
rum ki iyi ki gitmişim. başka futbol oyun sahası ve tribünü
görmedim :)
Sportif Lezbon’la tanışmam sonrası
Özgür Lig’le de tanıştım. Her hafta Pa- Bu takımla neler yapmadık ki! Çok zor
zar günü benim için Sportif Lezbon ve günlerden geçiyoruz.
Özgür Lig günü oldu. Tüm planlarımı
artık Özgür Lig maçlarına göre orga- Artık her şey bizler için çok daha zor.
nize ediyordum ve bu durumdan çok İşte bu nedenle Sportif Lezbon çok
da keyif alıyordum. Zamanla takım çok daha önemli bir yerde duruyor.
arkadaşlarım ve LGBT ve Özgür Lig Toplumda bize acı veren her olaya
camiasıyla aile gibi olduk. Sportif Lez- tepki vermek ve bir duruş göstermek
bon takım arkadaşlarımla olan bağım durumundayız. Birbirimizin hem iyi
çok daha güçlendi. hem kötü gününde bir arada olmalıyız
ve tabi ki oluyoruz.
28 Ekim 2015 tarihinde dahil ol-
duğum Sportif Lezbon takımı ile 2. Lezbon artık çok daha kenetlenmiş
yılıma girdim. Ama o kadar dolu dolu ve çok daha güçlü bir takım. Tabi ki
geçen bir iki yıl oldu ki takım arkadaş- takım içinde bana çok çok daha yakın
larımla sanki bir aile olduk. gelen dostlarım da var. Ama bizim bir
ruhumuz var duruşumuz var ve kimse-
Hani derler ya yediğimiz içtiğimiz ayrı nin bunu bozmasına izin vermeyiz.
gitmiyor. Aramızda öyle bir bağ oluştu
ki bazen bu bozulacak diye çok korku- Biz artık bir takımız.
yorum.

23
Muggle Quidditch ve Muggle Quidditch'te
LGBTİ'nin Yeri
Ruşen Sarı

Muggle quidditch 2005 yılında bir ve Türkiye’de hızla yayılmasını sağlayan en önemli kuralı
grup Amerikalı öğrenci tarafından cinsiyet eşitliği kuralıdır. Peki bu kural nasıl işliyor?
Harry Potter’dan esinlenerek biz Şöyle ki bir takımda maç sırasında sahada bulunan 7
mugglelara yani büyücü olma- oyuncunun maksimum 4’ü kendisini aynı cinsiyet kimli-
yanlara uyarlanmış, süpürgeler ğinde tanımlayabiliyor -biz buna maksimum 4 kuralı da
üzerinde koşarak oynanan bir diyoruz-. Yani 4 erkek 3 kadın, 4 kadın 3 erkek, 4 erkek
spordur. Muggle quidditchin, 2 kadın 1 nonbinary (gender queer) vs. gibi kombinas-
her 2 ucunda da 3’er adet çem- yonları olabiliyor. Muggle quidditch, bu yaklaşımı ile
berlerin bulunduğu eliptik bir günümüz sporlarının ataerkil ve homofobik endüstrisi
sahası vardır. Takımların amacı içerisinde LGBTİ’lere Türkiye gibi homofobinin, trans-
quaffle adını verdiğimiz havası biraz alınmış voleybol fobinin ve cinsiyetçiliğin hayatın her alanında olduğu
topunu bu çemberlerden geçirerek sayı yapmaktır. Maç bir ülkede nispeten daha güvenli bir atmosfer sunmakta
sonunda en çok sayısı alan takım kazanmış olur. Muggle ve kendisini kadın olarak tanımlayan biyolojik erkekleri,
quidditch 7şer kişiyle oynanan, yaklaşık 200 sayfalık erkek olarak tanımlayan biyolojik kadınları ya da non-
bir kural kitabı olan ve oynanmaya başlandığı yıldan binary olarak tanımlayan biyolojik erkek veya kadınları
itibaren de dünya kupaları, şampiyonaları düzenlenen kuralları ile desteklemektedir.
bir spordur. Muggle quidditch Türkiye’de ilk defa 2014
yılında ODTÜ’de oynanmaya başlanmıştır. Günümüzde Bizler Türkiye’deki tüm quidditch oyuncuları olarak
ise Türkiye’de 19, Avrupa’da 100’ün üzerinde, Dünya’da cinsiyet eşitliği kuralının öneminin farkındayız. Çünkü,
ise 400’ün üzerinde takım bulunmaktadır. bizim için, günümüz Türkiye’sinde ve dünyasında erkek
egemen zihniyetin her yaşam alanını kendine göre şekil-
Quidditchin yaklaşık 200 sayfalı bir kural kitabı oldu- lendirmesine karşı Quidditch sadece bir oyun değil aynı
ğunu söyledim ve quidditchi quidditch yapan, Dünya’da zamanda bu zihniyete karşı bir mücadele alanı.

24
Bale Pratiği ve
Toplumsal Cinsiyet Rolleri
Pınar Özer

Bu metin, bale pratiğinin bir performans alanı olması kabulü üzerinden spor ve
toplumsal cinsiyet ilişkilendirmesi kurularak yazılmıştır.

Cinsiyet, yaş, ekonomik durum, etnik Bale, teknik ve stil olarak Barok dönem saray danslarından evrilerek gelişen pratik
köken ne olursa olsun balenin bir alandır. Aristokrasi kültürü içinde yer alan toplulukların gösteri ya da karşılama
kendine has kuralları vardır. töreni olarak sundukları, mitolojik veya askeri ögeler içeren hikayeleri temel al-
Bu disiplin ve keskinlik dıkları bir performans hali içerir. Catherine de Medici’nin çalışmalarıyla İtalya’nın
önünde herkes ardından Fransa’da gelişir. Fransa kralı 14. Louis’nin yoğun kişisel ilgisiyle bale,
saray eğitimi ve kültüründe değişmez bir unsur olmasının yanında saray dışında da
“eşit”tir.
akademik bir alan olmaya başlar. 17. yy’dan itibaren Fransa, Danimarka ve Rusya
başta olmak üzere kraliyet ve imparatorluklara bağlı bale ve müzik akademileri
oluşturulmaya başlar. Bale artık kendi müfredatı ve kültürüyle profesyonel dansçı-
lar geliştirmeyi amaçlayan bir eğitim sistemi haline gelmiştir. Günümüzde, akade-
milerde bale eğitimine başlama yaşı dört ile dokuz yaş arasında değişmekte olup iki
yaş için hazırlanan resmi müfredatlar da mevcuttur. Bale tekniğinin kendine has
özellikleri nedeniyle erken yaşta başlamanın avantajları olmasının yanında, peda-
gojik problemler yarattığı akademilerin kendileri tarafından da kabul edilmekte ve
değişim sürecine girilmiş bulunmaktadır.

Bale eğitiminde toplumsal cinsiyet rolleri

Bale eğitiminin ilk aşamasında öğrenciye direkt olarak bir kız ya da erkek çocuğu
olduğu dikte edilmemektedir. Çünkü cinsiyet, yaş, ekonomik durum,
etnik köken ne olursa olsun balenin kendine has başka kural-
ları vardır. Bu disiplin ve keskinlik önünde herkes “eşit”tir.
Ayrım gözetilmez. Turn out’u (bacakların, kalçadan itibaren
180 dereceyi amaçlamak üzere çevrilmesi) yapmak
için her öğrencinin kendini zorlaması beklenir.
Bacaklar ritmi verirken, kollar melodiye uymalıdır.
Bedenin, tanrısal mükemmelliğe, birliğe ulaşmak
için manipüle edilmesi yolu açılır. Vücuda iyice
oturması ve varoluşu baştan oluşturması için çok
sık ve düzenli çalışılması gerekir. Dans etmek de-
ğil, dans olmak amaçlanır. Bütün bu yoğunluk
düşünüldüğünde bale dışında bir oluş, kişilik
yaratmak zorlaşır. Eğitimin çok küçük yaşlarda
başladığı göz önüne alınırsa, bale öğrencisinin
aldığı eğitimdeki kendisiyle, dış dünyadaki
kendisini ayırma zorluğunu atlatabilmesi ge-
rekir.

25
Homofobik yaklaşım spor
dünyasında açıkça kendini
belli ederken, dans dünyasında
dedikodu ya da komikleştirme
olarak yer buluyor.

Ballez Ballet Company, Fotoğraf: Elyssa Goodman

Bir tiyatro öğrencisinden farkı, rolünü çalışmaya çok küçük bazıları rol yapmak, bazıları ise iki kere rol yapmak zorunda
yaşta başlaması ve rolünü bedeninin her bir noktasında an- kalmaktadır.
lamlandırma gerekliliğinde olmasıdır. En temelde, varsayılan
tanrısal birliğe oluşmak için vücutta erdişi/ androjen bir Toplumsal cinsiyet rollerinin sınırlarının belirsizliği, bireyle-
bütünlük sağlanmalıdır. Bu; kostümlerin, rollerin, hikaye- rin günlük hayat pratikleri, hak arama kararlılıkları ve ifade
lerin ötesinde bedensel pratiğin getirdiği bir bilinçtir. Bale cesaretleri sayesinde artık meşru ve somuttur. Klasik bale
dansçısı aynı anda hem çok güçlü hem çok kırılgan hem repertuarlarında jest, hareket kalitesi ve kostümle destek-
çok keskin hem de çok akıcı hareket edebilmelidir. Yaklaşık lenen kadın-erkek rol dağılımlarının varlığı da bu meşru-
11-12 yaşlarında, temel aynı kalsa da, uzmanlık alanları luktan etkilenmeye başlamıştır. Matthew Bourne’un sadece
ve stiller ayrışmaya başlar. “Kız” çocukları pointe ayakkabı erkek kuğulardan oluşan Kuğu Gölü versiyonu (1995), Mon-
(Parmak ucunda yükselebilmek için ucu sert bir malzemeyle te Carlo Trockadero Balesi’nin pointe ve tütü giyen erkek
kaplı ayakkabı) ile çalışmaya başlarken, “oğlan” çocukları sıç- dansçılardan oluşan repertuar versiyonları, Ballez Balesi’nin
ramalar ve dönüşleri geliştirmek üzere eğitilirler. Tiyatroda queer yaklaşımla hareket eden bale dansçıları ve koreografla-
olduğu gibi bale eserlerinde de bir senaryo, karakterler, dola- rının oluşturduğu yorumlar balenin prodüksiyon halindeki
yısıyla cinsiyet rolleri vardır. Bedenler bu rollere göre stilize değişimine örnek olarak verilebilir. Fakat bütün bu örnekler
edilir. Bu aşama yoğun çalışma ve tekrar gerektirir. Bedenin geleneksel bale eğitimi almış kişilerin kendi kişisel yaratım
doğuştan eğilimleri olduğu savı böylece yıkılmış olur. Aksi süreçleriyle ortaya çıkan prodüksiyonlardır. Bale eğitim müf-
halde beden toplumsal cinsiyet halini aktarmak için bu redatlarında ise değişim adım adım gelmektedir. Dünyanın
kadar çalıştırılmak zorunda kalmazdı. Bu performans evde/ sayılı geleneksel bale eğitim müfredatlarından birine sahip
stüdyoda çalışılmakta, sokakta/sahnede seyirci karşısına olan İngiliz Kraliyet Dans Akademisi ilk transgender öğren-
çıkmaktadır. “Erkek” dansçılar daha güçlü, dışa dönük bir cisini 2013 yılında kabul etmiştir. Geçerli bale akademile-
gösteriş, “kadın” dansçı ise içe dönük bir sunum için eği- rinden Vaganova Bale Akademisi (Rusya) ya da Paris Opera
tilir. Kadın dansçı kuvvetli olmalıdır ama bunu neredeyse Balesi (Fransa) yönetmeliklerinde bu konuda bir değişim
saklayarak, kırılgan bir enerjiyle yansıtmalıdır. Buradaki henüz bulunmamaktadır. Özellikle İngiliz Kraliyet Akade-
diğer sorun “kadın” dansçının iki kere rol yapmak zorunda misi ve Vaganova Akademisi’nin yapacağı değişiklikler, dün-
olmasıdır. “Erkek” dansçı kuvvetli olmak, bu kuvveti de yanın neredeyse her yerinde uygulanan müfredatlara sahip
sergilemekle yükümlüdür, sokakta olduğu gibi. Bu durumda olmaları, milyonlarca öğrenciye ulaşıyor olmaları nedeniyle
büyük önem taşımaktadır.

26
Sporcunun arkasına Bale; spor mu sanat mı? İzleyici/Taraftar
bakmadan hep Balenin bir spor mu yoksa sanat alanı mı oldu- Bale izleyicisi ve spor taraftarlarının birçok
daha ileriye gitmesi ğu bir tartışma konusudur. Balenin, hayal gücü, ortak noktası bulunmaktadır. Favori olarak
beklenirken, klasik bale estetik bütünlük (bu noktada kabaca bir güzel- belirlenen takımlar kadar, favori olarak belir-
lik anlamlandırmasından öte, felsefi estetikten lenen ve takip edilen dans grupları da var. Bir
dansçısı birbirinden bahsetmek gerekir), duygusal aynalama gibi futbolcunun performansı kadar, bir dansçının
farklı birçok ögeyi özellikleri nedeniyle bir sanat dalı olduğu kana- performans dinamiği de izleyicinin takibine ve
dengede tutarak bir atindeyim. Her ne kadar teknik olarak bale yüz- yorum alanına giriyor. Dans izleyicisi bir futbol
bütünlük sağlamak yıllar içinde büyük gelişim gösterse de istenen taraftarı kadar fanatik değil ama bu da farklı
şey bütünlüktür. 32 dönüş içeren bir koreogra- kesimlerin sempati duydukları şeye olan mesafe
durumundadır. fide dansçı rolünün hikayesel aktarımını elden farklılıklarıyla ilgili. “Biz X dans grubu için her
bırakmamalıdır. Sporcunun arkasına bakmadan şeyi yaparız” diyen bir dans izleyicisi görmedim
hep daha ileriye gitmesi beklenirken, klasik bale bugüne kadar. Bu da aslında dans dünyasında
dansçısı birbirinden farklı birçok ögeyi dengede da var olan rekabetin gizli yaşanmasından ileri
tutarak bir bütünlük sağlamak durumundadır. geliyor. İzleyici de sevmediği dansçıyı gizli-
Ne var ki, bale eğitiminde hayal gücü imkânı den gizliye yeriyor. Homofobik yaklaşım spor
kadar, atletik desteğin de öğrenciye sağlanması dünyasında açıkça kendini belli ederken, dans
gerektiğini düşünüyorum. Benzer roller için ha- dünyasında dedikodu ya da komikleştirme
zırlanan öğrencilerin, farklı hareket kalitelerine olarak yer buluyor. Ama hem taraftarların hem
geçiş yapabilmeleri, kendilerini algılamaların- de klasik bale izleyicilerinin en büyük ortak
daki çeşitlilik için çok önemli. Örneğin, pointe noktaları muhafazakar olmaları. Çoğunu as-
ayakkabı içerisine sığdırılmak istenen bedenle- lında kendileri seçerek oluşturdukları tarihsel
rin daha fazla sıçrama yaparak taşmaya ihtiyaç- hikayelere ve normlara arkalarını yaslamaları,
ları var. Daha büyük sıçrama hareketlerine ilgisi onlara her şeyin yolunda olduğu ve hiç kimse-
olan “kız” öğrenciler, ancak inisiyatif kullanıp nin bunu bozamayacağı fikrini içeren bir güven
“erkek” öğrencilerin derslerine katılırlarsa bu ortamı sunuyor. Zihinlerinde yarattıkları ya da
çalışmayı gerçekleştirebiliyorlar. Bu durumda inandıkları görüntünün dışında başka bir şey
bale dünyasının, spor dünyası kadar öğrencinin görmek onları şoka uğratıyor ve dedikodudan,
atletik eğilimine güvenmesi gerekmektedir. Bu, silahla öldürmeye kadar geniş bir yelpazede
yeni bir baskı ortamı yaratmak demek değil, kendini açığa vuruyor.
öğrencinin o denizde yüzmesine olanak sağla-
mak demektir. Aristokrasi kültürünün kaybet- BoMoVu olarak, cinsiyet ve etnisite gibi beden-
me korkusuyla yarattığı muhafazakâr ortamın, le ilişkili unsurların ayrıştırıcı kodlarını fiziksel
21. yy bale öğrencilerine kadar getirilmemesi hareket yoluyla çözümleme, kişinin özgüvenini
gerekmektedir. Çünkü bu kültürün 17. yy’da yeniden sağlama ve ifade yollarını genişletme
kendi içinde bir anlamı varken, günümüzde çabasındayız. Daha geniş bir “biz” için, spor
stüdyo ve dış dünya arasındaki fark büyümekte yardımıyla bedenine güvenmeye başlamış birey-
ve öğrencinin bocalamasına neden olmaktadır. lerin öneminin ve gücünün farkındayız. Dileriz,
Barok dönem müzik ve dans yaratımlarının bütün bu çabalar sonucu bir daha hiçbir çocuk
sanat tarihindeki değeri ve öneminin yanında, verili kodlar içerisinde sıkışık kalmaz, hiçbir
dört yaşındaki bir öğrencinin birdenbire bu çocuk nefret cinayetinin mağduru ya da faili
tarihi içselleştirmeye zorlanması tartışma konu- olmaz.
sudur. Bu noktada balenin spor dünyasından Bale-Dans Eğitmeni, BoMoVu Kurucu Üyesi
öğreneceği çok şey var. Spor öğrencilerinin spor
hiyerarşisindeki yerleri ne olursa olsun –spor
hiyerarşisi ayrıca ele alınabilir- kendilerine olan
özgüvenlerini gözlemlenebilir açıklıkta. Bir
çerçeveye hapsolmak zorunda olmadıkları, iler-
lemek ve taşmak üzere çalışıyor oldukları için
eğitimcilerden de bu yönde bir destek aldıkları
görülüyor. Spor dünyasının da her ne kadar
kendine özgü sorunları olsa da, özellikle “kız”
çocuklar için, spor bilinciyle baleye yaklaşımın
büyük artıları olacağı önerilebilir.

27
Mücadeleye Devam
Jamail Baseer - Asmayee / Afganistan

Jamail Baseer’in aktardıkları: Kabil Afganistan’da Asmayee Fanoos Basir:


isminde bir futbol kulübümüz var. Millî oyunculardan
birisi Fanoos Basir. 2013’te takımımızı oluşturdu. Kendisi Afganistan’ın Sovyet işgali sırasında ailesi ülkeyi terk et-
çok güçlü bir genç kadın, 3 futbol kulübünü çalıştırıyor mek zorunda kaldı ve Pakistan’daki mülteci kamplarından
ve genç kadınları futbola katılmaya ve futbol aracılığıyla birisinde doğup büyüdü. Okulda kızlar için futbol takımı
yaşamlarını değiştirmeye teşvik ediyor. yoktu o da erkek çocuklarıyla oynuyordu. Kızların da
oynayabileceğini anladığında arkadaşının evlerine gitti
Kadınlar için durum o kadar kötü ki sadece başkent ve kendilerine de oynama izni vermesi için ailelerini ikna
Kabil’de kadınlar sorunla karşılaşmadan futbol oynayabi- etti. 9 yaşına geldiğinde okulda kendi kulübünü kurmaya
liyor ancak bu durum Afganistan’ın diğer bölgeleri için karar verdi. Çocukluğu boyunca bir mülteci olarak ya-
geçerli değil. Diğer bölgelerde kadınlar için herhangi bir şarken, her zaman evi olan Afganistan’a dönme ve kendi
etkinlikte bulunmak kolay değil. Hatta bazen Kabil’de millî futbol takımları için oynamanın hayalini kurdu. Ve
bile kadınlar pek çok zorlukla karşılaşıyor, Taliban, futbol rüyası gerçekleşti. 2009’da milli takıma seçildi. Afganis-
federasyonlarını kadınların idmanlarını durdurması için tan’a döndüğünden beri aynı zamanda Asmayee Futbol
tehdit ediyor. Kısaca kadınların güçlü olduğunu ve bu Kulübü için de çalışıyor.
tür tehditlerden korkmadığını söyleyebiliriz. Yılda bir kez
ulusal ligimiz var ve Afganistan’ın bazı bölgelerinde çeşitli Evlerini terk etmeyen bütün kadınlara, aileleri tarafından
takımlarımız var. engellenen tüm kızlara ve erkek kardeşlerinin spor yap-
masına izin vermediği tüm kız kardeşlere mesajıysa şu:
Kadın milli takımının uluslararası maçı var ve onlar SAFF kazanana kadar mücadeleye devam edin.
şampiyonası gibi diğer Asya ülkelerindeki şampiyonalara
katılmak istiyorlar. Maç için Avrupa’ya gitme izinleri yok
çünkü 2013’te Norveç kupasına katılmışlar ve millî oyun-
cuların çoğu kaçmıştı ve federasyon bunun üzerine oyun-
cuların maç için Avrupa’ya gitmelerini yasaklamıştı.

28
Fotoğraf: Antonin Weber

Bizim Mahalle: Sportif Lezbon


Der. : İlke Cide

Deniz Selin Mavi Yalçın Doğan

Sportif Lezbon çocukluğumun gü- Benim iki yıldır hayatımın çok bü- Hayatımın politikleşmeye başladığı
zel anılarına açtığım bir pencereye yük bölümü Lezbon’la, takım arka- dönemlerden itibaren, homofobik ol-
benziyor. Çocukken kim ya da ne daşlarımla geçiyor. Şimdi düşünüyo- madığımı düşünürdüm. Sportif Lez-
olduğumuz önemli değildi. Yanımız- rum da, ilk başta Lezbon’u kurarken bon serüveni ile birlikte, "homofobik
da sadece top oynamayı umursayan öncelikli motivasyonumuz kurulacak olmama halimin" oldukça niteliksiz
arkadaşlarımızla, alındığının ikinci ligde eşcinsel, biseksüel kadınların olduğunu fark ettim. Belki de politik
gününü göremeden patlamış bir görünürlüğünü sağlamaktı. Bu mis- kimliğimin gereğini yetirmek adınay-
topun ardından saatlerce koşturur- yonumuzu korumakla birlikte, bunu dı öyle düşünmek.
duk. Sportif Lezbon’da da kimliğine zaman zaman aşan işler de yapıyo- "Olur, ben de oynarım sizin takım-
ya da cinsiyetine bakılmaksızın her ruz. Gerçek bir futbol takımı olduk, da" ile başlayan süreç, takımın 'yalçın
oyuncu koşulsuz bir kabul görüyor. meşruiyetimizi lubunya camiasından abi' si olmaya kadar geldi. Abi dene-
Dolayısıyla, sadece futbol denen alıyoruz; yeter de artar bile. yimdir, bilgidir, olgunluktur. Lezbon
güzel oyunla baş başa kalıyorsunuz. kadınları öyle sanıyorlar muhteme-
İşte bu benim çocukluğumda yaşadı- Futbol oynamak, bir takımın parçası
len. :) Bilmiyorlar ki ben onlardan ne
ğım şeyin aynısı. Bu sayede, Sportif hissetmek bence başlı başına keyif-
çok şey öğrendim. Önce dilim değiş-
Lezbon’un bir parçası olarak sahaya li bir şeyken, Lezbon gibi aktivist
meye başladı. Az hata yapmak için
çıktığım her maç bana katıksız bir bir takımın parçası olmanın hazzı az konuştum, hiç soru sormadım.
mutluluk veriyor. Maçtan çıkıp eve bambaşka oluyormuş. Mart ayı aynı Anlamaya değil algılamaya çalıştım.
gittiğim akşamlar çocuklar gibi uyu- zamanda Lezbon’un da 2. yılı. Uma- Artık hayatımın orta yerinde Lezbon.
yorum. rım 20. yılını da görürüz; ya da biz Transfer tekliflerini geri çeviriyorum
görmesek de Lezbon çok yaşasın! hep. Jübilemi burada yapacağım.

29
Özgül Büyükfidan Irmak Ayoğlu Seçin Tuncel

Ben orta sahada göbekte oynuyorum. Benim için Sportif Lezbon oyuncusu
Antrenman işleri için kafa yoruyo- olmak sadece futbol oyuncusu ol-
rum. Sportif Lezbon benim haya- mak değil, aynı zamanda mücadele
tımda en öncelikli bir yerde çünkü alanımızı spora da kaydırarak akti-
çeşitliliğimizle zenginleştirdiğimiz, vizmimizi geliştirmek demek. Kendi
istediğimiz futbolun önce kendisi bedenimle, takımımla ve takımımın
olduğumuz bir anlam taşıyor. Süreç içinde bulunduğu lig içerisinde bir-
içerisinde devamlılık göstererek, birinden ayrı mücadele ve müdahale
gelişerek yol alan, hata yapmaktan alanlarımız var. Kendi bedenime dö-
Özgür Ligde oynadığımız maçlarda korkmayan, kendi kendine yetebilen nük olarak iki sene önce futbolla ta-
takım olarak verdiğimiz mücadele- bir organizma hali var. Bu gerçekten nışana kadar kendi sınırlarımı fiziken
nin keyfi, hazzı, ruhu o kadar güzel büyüleyici… zorlamayı, kendi sınırımı çizmeyi,
oldu ki artık takımda kim nerede iyi bedenimi korumayı ama saklanma-
oynar, kim o hava pasını tutar, kim o mayı, futbolla hiçbir alâkam yokken
güzel ortaya şöyle güzel şut çeker tah- Sportif Lezbon sayesinde öğrenmeye
min edebiliyoruz. Artık birbirimizin başladım.
oyun sitilini ezberler olduk. İşte bu
da bizim takım olduğumuz anlamına Aşırı karma bir takım olduğumuz
geliyor. için, bir yandan takım içerisinde
dengemizi bulmak üzere birbirimize
Erkek egemen bir toplumda Sportif sürekli bir şeyler öğretiyoruz ve diğer
Lezbon’un Özgür Lig’de var olması, yandan, farklı düşüncelere rağmen
kendini kabul ettirip hatta iddialı ko- Sportif Lezbon benim için, doğal hep birlikte bir arada yol yürümeye
numda olması büyük başarıdır. Ben ilişkilerle birbirine bağlı, organik çalışıyor olmanın kişisel aktivizmimi
kendimi bu kadar rahat hissettiğim bir yapı; kapsayıcı, bütüncül bir çatı güçlendirdiğini düşünüyorum.
başka futbol oyun sahası ve tribünü görevi üstlenen, ‘başka bir futbol’un
görmedim. gerçekleştiği, algıları ters köşeye yatı-
ran. Takım olmanın ve futbol oyna-
manın ötesinde bir var olma biçimi.

Yıldız Bakırcı
Birbirinden farklı güzel insanların
eğlenerek, mutlu olarak top oynadığı
güzel bir oyunun içinde yer almak
da ayrı bir mutluluk benim için. Bu
oyunun dışında, farklı sosyal aktivite-
Lig içerisinde yeni insanlarla karşılaş-
Bu takımla neler yapmadık ki! Çok leri yine takımca yapmak, arkadaşlık
ve birlik duygularını güçlendiriyor. mak belki Kaos GL derneği çalışanı
zor günlerden geçiyoruz ve artık her olduğum için tanıdık bir duygu olsa
şey bizler için çok daha zor. İşte bu Dolayısıyla böyle bir ekibe dahil ol-
mak hem fiziksel hem sosyal açıdan da, bunu takımımla birlikte dene-
nedenle Sportif Lezbon çok daha
sağlıklı ve eğlenceli oluyor. yimlemek ve mücadele etmenin ken-
önemli bir yerde duruyor. Toplumda
disi inanılmaz bir güce dönüşüyor.
bize acı veren her olaya tepki vermek Takımın kurulmasından bugüne ka- Bir de elbette tüm sporlar gibi futbol
ve bir duruş göstermek durumunda- dar emeği geçen herkese teşekkürler. seksi bir spor, Sportif Lezbon seksi
yız. Birbirimizin hem iyi hem kötü Bir parça faydalı olabiliyorsam, ne bir takım; sırf bu yüzden bile takımın
gününde bir arada olmalıyız ve tabi mutlu bana. Sportif Lezbon’u seviyo- içinde yer alırdım. 
ki oluyoruz. rum. İyi ki varsınız.

30
İlke Cide S. B. Hande İmbat

Sportif Lezbon benim için herkesin Futbol oynamakla top koşturmak


eşit olduğu bir takımın parçası olmak arasında bir fark var; birinde organize
demek. Savaşmak ve vazgeçmemek şekilde kurulmuş bir sistem işletilir,
demek. Ama hepsinden de öte, strateji belirlenir ve hedefler koyulur,
cinsiyet ve yaşın önemsiz olması de- diğeri ise bizim mahalledir. Biz Spor-
mek. Sadece takım arkadaşı olmak… tif Lezbon’da önce bizim mahallede
top koşturduk, hâlâ da top koştu-
ruyoruz. Sonra futbol da oynamaya
başladık ama öyle bilineninden değil.
Mahallenin ibne takımı olduk, futbo-
Belki birçok sporun karma takım- lun başka türlüsünü oynadık. Oyun-
larla oynanamayacağı söylenebilir bozanlık yaptık, madilik yaptık hiç
ama futbol kesinlikle onlardan değil. olmadıysa gullümle “bi derdimiz var,
Yine de çok doğal bir ayrımmışça- gelin başka türlü oynayalım” dedik.
sına, hepimiz futboldan ve kadın Futbolla aktivizm yapmayı öğrendik.
futbolundan bahsediyoruz; yalnızca Bu yüzden, hayatı çocukken önü-
terminatör erkeklerce ifa edilebilen Kulağa çok basit geliyor ama değil. müzden alınan topları şimdi koşturur
hiper-endüstriyel futbol ile erkeklerce Oynadığımız her oyun benim için gibi yaşamayı seven ve bir şekilde
bile izlenebilecek kalitede endüstriyel yeni şeyler öğrenmek demek. bizden haberdar olan herkes de Lez-
kadın futbolunu işaretleyip duruyo- bon’u anladı ve desteklemeye başla-
ruz. Sportif Lezbon ise tüm bunların Çiğdem Gönen dı. O yüzden Lezbonlu bir oyuncu
Sportif Lezbon, oturduğum apartma- olarak takımım benim için “herşeyin
nın kapısındaki zile basıp beni bal- başka türlüsü”.
kona çıkartan, "aşağı gel hadi, maç
yapalım" diyen bir ekiptir. Çocukken
giydiğim pembe ayakkabıları yeşile
boyatıp tekrar giydirir, söküklerini
diker, çözülen bağcıklarını bağlar ya
da sırf ibnelik olsun diye üstüne ba-
sar. Ama her ne olursa olsun, beni o
dışında kalan bir futbolun, cinsiyet- sahaya çıkarır: kazanmak için değil,
lerin, cinselliklerin ve hatta cinsiyet- kaybetmek için hiç değil.
sizliklerin oyununu karma karışık
hale getiren bir sahanın “pas atçak
kimse yok mu aağbi” diyen çok güzel
bir oyuncusu; ve tabii ki her zaman
desteğine gelinen. Ayrımcılıklarda
ve daha ne idüğü belirsiz ikiliklerde
oyunların cinsiyetlendirildiği, cinsi-
yetlerin cinselleştirildiği ve cinsellik-
lerin normalleştirilip pazarlandığı o
dev oyun alanında Sportif Lezbon,
kendi çağrısını yapıyor: “Dünyanın
tüm soyunma odaları; Birleşin!”

31
Spor Kültüründe Homofobik Davranış
Neden Devam Ediyor?
Nedenler ve Çözümler Üzerine Bir Araştırma Taslağı
Erik Denison

Başyazar, Out on the Fields: spor alanında homofobi üzerine ilk uluslararası çalışma
Avustralya Monash Üniversitesi Davranışsal Bilimler’de doktora araştırmacısı

Çeviren: Barış Yıldırım

2009’da Halil İbrahim Dinçdağ’ın gey olduğu için Türk için neden düşmanca bir ortam olmaya devam ediyor?
ordusundan atıldığı oraya çıkınca Türk futbol hakemi Spor toplumun diğer kısımlarıyla birlikte neden ev-
kariyeri yetkililer tarafından sonlandırılmıştı. rimleşmedi?

Dinçdağ’ın hikâyesi dünya çapında çok sayıda LGBT in- Makale bu soruları mevcut araştırmanın bir genel de-
sanda yankı buldu. İçlerinden çoğu atıldı, dışlandı ve spor ğerlendirmesi aracılığıyla yanıtlıyor ve homofobi üzerine
çevrelerinde olumsuz hissettirildi. Maalesef Dinçdağ’ın odaklanıyor. Araştırmacılar, aktivistler ve hükümetin spor
deneyimlediği ayrımcılık muhafazakâr Türkiye’deki tek kültürünü değiştirmek için yaptıkları en yaygın tavsiyele-
örnek değildi. Çok sayıda son dönem araştırması lezbi- rin etkisinin eleştirel bir analiziyle sonuçlanıyor.
yen, gey, biseksüel ve transgender insanların dünya çapın-
daki spor ortamlarında düşmanca tutumlarla karşılaştığını Benim Hikâyem
gösterdi, bu ortamlar arasında Kanada gibi sosyal olarak Halil İbrahim Dinçdağ gibi ben de gençliğimde severek
ilerici ve seküler ülkelerden Kanada da vardı. Dinçdağ’ın futbol oynadım. Cinsiyetimi gizledim ancak sonunda
hikâyesi dünya çapındaki LGBT insanlar için acı verici Kanadalı takım arkadaşlarım anladı. Bana yaklaşımları
şekilde tanıdıkken, pek çok yönden de oldukça tekildir. hemen değişti. Arkadaş olarak düşündüğüm takım ar-
Dinçdağ spor alanındaki ayrımcılıkla savaşmayı seçti. kadaşlarım benden kaçmaya başladılar. Antrenmanlarda
Yıllar süren mahkemelerden sonra geçtiğimiz yıl nihayet homofobik hakaretler ve şakalar başladı. Hakaretler arttı,
tazminat kazandı. sürü psikolojisi güçlendi, itip kakmaya başladılar. Takım-
LGBT insanlarının çoğu savaşmaktan daha kolay bir yolu daki çocuklar erkekliklerini “ispatlamak” için diğerlerin-
tercih ediyor. Sporu bırakıyor veya spor ortamlarından den daha fazla homofobik olduklarını göstermeye çalış-
uzak duruyorlar, özellikle de takım sporlarından. Sporla tılar. Bir yetişkin olana ve Avustralya’ya taşınana kadar
ilgilenmeye devam edenlerin çoğu ise kendi cinsiyetlerini yeniden spor yapmaya başlamadım.
veya toplumsal cinsiyet kimliklerini ayrımcılığa maruz Avustralya’nın ilk gey ve kapsayıcı ragbi takımı Sydney
kalmamak için gizliyor. Convicts’e katıldım. Convicts spor kültürü içinde değişi-
Spor kültürü dünyanın her yerinden LGBT insanları mi güçlü şekilde savunuyordu ve ben de küresel bir etkisi

32
2012 yılında açılan
Orlando Cruz,
eşcinsel olduğunu
açıklayan ilk erkek
boksör. Porto Rikolu
boksör, “Her zaman
onurlu bir Porto
Rikolu olacağım. Ve
her zaman onurlu bir
eşcinsel olacağım”
dedi.

olan homofobi karşıtı inisiyatife birçok kulübün katılma- ceki çalışmalarda sorun olmuş bir unsurdu. Spor örgüt-
sına yardımcı oldum. Bu inisiyatiflerin birisi sporda ho- lenmeleri, homofobinin ciddi bir sorun olduğunu göster-
mofobi üzerine ilk kez uluslararası bir çalışma yapıyordu. mek için çok dar ya da küçük oldukları gerekçesiyle daha
Bu çok uluslu şirketler, hükümet ve The Federation of küçük ölçekli çalışmaları reddetmişti. Out on the Fields
Gay Games gibi LGBT örgütlenmeleriyle işbirliği içinde çalışması ilksel olarak İngilizce konuşan ülkeler üzerine
yapılıyordu. odaklansa da Türkiye de dâhil diğer ülkelerdeki spor kül-
türünün, LGBT insanları çalışmada yer alan ABD, Ka-
Bu çalışmaya aynı zamanda altı üniversiteden uluslararası nada veya Avustralya gibi ülkelerdeki spor kültürlerinden
saygı gören yedi akademik uzmandan oluşan bir heyet daha sıcak karşıladığına inanmak için fazla neden yok.
tarafından kılavuzluk ve rehberlik edildi. Çalışmada yer Gerçekte, Türk araştırmacılar gey karşıtı düşüncelerin
aldım ve son raporda başyazar bendim. Out on the Field Türkiye’de spor alanında yer alan insanlar arasında, örne-
çalışması, sadece farklı ülkelerdeki spor kültürünü kıyas- ğin Türk üniversitelerindeki Fiziksel Eğitim öğrencileri
layan ilk araştırma olduğu için değil, aynı zamanda LGB gibi, yaygın olduğunu açığa çıkardı.
insanlarının spordaki deneyimleri (cinsel azınlıklar üzeri-
ne odaklanmış) üzerine yürütülmüş en geniş kapsamlı ça- Örneğin, Türkiye’nin Mersin Üniversitesi’nden Leyla
lışma. Araştırmaya yaklaşık 9 bin 500 kişi katıldı. Kaynak Saraç tarafından yürütülen araştırma kadın ve erkek
sınırlamaları nedeniyle ve transgender insanlar ve cinsel öğrenciler arasında gey sporcuların kabulünün çeşitli dü-
azınlıkların spora katılım için farklı formda ayrımcılık ve zeylerini tespit etti ve güreş, boks, halter ve futbolda yer
bariyerler deneyimlediğinden çalışma cinsel azınlıkların alanların en düşük seviyede olduğunu belirlemişti.
deneyimlerine odaklanır. Bu yazının homofobinin yanı
sıra ve lezbiyen, gey ve biseksüel insanların deneyimleri Saraç’ın araştırma bulguları, dünyanın diğer parçalarında-
üzerine odaklanmasının bir nedeni de budur. Ben trans- ki çalışmalarından bulguları yansıtır: homofobik davranış
gender insanların deneyimleri üzerine bir uzman değilim. geleneksel olarak “erkek” sporlarında en yaygın durumda-
dır.
Out on the Field çalışması tarafından üretilen verinin
gücü sonuçları inkâr etmeyi imkansız kıldı; bu daha ön- Out on the Field çalışması’sının Türkçe tam metine ka-
osgldergi.org sitesinden ulaşabilirsiniz.

33
Oyun’dan İş’e Dönüşme Sürecinde Spor:
Gelecek ve Biz Ne Yapabiliriz?
Ahmet Talimciler

Spor, içinde yapıldığı toplumdan beslenen ve ortaya çıkarttı- ile medyaya konu olmakta ve birer rol modeli haline geti-
ğı değerler aracılığı ile toplumsal hayatı besleyen bir etkinlik rilmektedirler. Geçmişte sporcuların performansı ön planda
türüdür. Dünyanın en eski kurumlarından birisi olarak, in- iken yeni dönemde performans kadar onlara atfedilen imaj-
sanoğlunun yaratmış olduğu kültürden etkilenmekte ve aynı lara uygun saç şekilleri, gözlükleri, tırnaklarına sürdükleri
zamanda kültürü etkilemektedir. Her toplumun sporu ve ojeleri, giydikleri kıyafetlerine kadar pek çok şey de etkili
spor kültürü kendi kültürünün bir yansımasıdır. Bu açıdan olmaktadır. Şöhretler üzerinden yaratılan imajlar, reklamcı-
spor ve spor kültürüne bakmak, toplumsal hayatın minik lık endüstrisi ve sponsorluk anlaşmaları aracılığı ile tüketim
bir minyatürünü inceleme anlamına gelmektedir. Sporun ideolojisinin spor üzerinden yaygınlaştırılmasına katkıda bu-
yaratmış olduğu büyülü etkinin seviyesine ulaşabilen başka lunmaktadır. Özellikle çocuk ve gençler için bu yıldızların,
bir etkinlik türü bulunmamaktadır. O halde spor; sadece yaşam tarzı, tüketim alışkanlıkları, kullandıkları markalar,
dinlenmek, eğlenmek ya da yarışma içeren bir aktivite türü çok yakından takip edilmekte ve ‘onlar gibi’ olmanın yolları,
olmaktan çok daha öte bir değer ve anlama sahip bulunmak- medyanın yapmış olduğu yayınlar aracılığı ile bu kitleye
tadır. Kazanma, Kaybetme ve Katılma duygularını sporcula- aktarılmaktadır. Görsellik çağında kitlelerin duygularının
rın yanı sıra izleyicilere de aktaran sportif aktivite aracılığı ile ortaya çıkartılmasında ve tüketime yönlendirilmelerinde
genel anlamda barışçı mesajların verildiği bir ortam yaratılır. yıldızlara büyük iş düşmektedir.
Ancak bazı zamanlarda hiç beklenilmediği kadar şiddet ba-
rındıran mesajlar da yine aynı ortam içerisinden geniş kitle- Sporcu şöhretler üzerinden geniş kitlelerle buluşan tüketim
lere ulaşıverir. Sporun, toplumsal kültürün yansıması olduğu ideolojisi için spor artık milyarlarca dolarlık bir yatırım
gerçeğini en çok başarı ve başarısızlığa ya da kazanma ve alanıdır. Günümüzde sporu konuştuğumuz her an, aynı
kaybetmeye yüklenen değerler üzerinden görmekteyiz. zamanda ekonomiyi, medyayı ve siyasi bağlantıları da ko-
nuşmak durumunda kalıyoruz. Böylesine önemli getirileri
Spor endüstrisinin tüm dünyada hatırı sayılır bir ekonomik olan bir alanı anlayabilmenin yolu, sporun içinde yapıldığı
getiri alanı halini almasının ardından spor olgusunun deği- toplumun ideolojik ve kültürel yapılarla kurmuş olduğu
şim süreci hız kazanmıştır. Bu yeni durum beraberinde spor bağlantıları görebilmekten geçmektedir.
organizasyonlarından, naklen yayınlara ve tabii ki sporcular-
la birlikte izleyicilere de etkide bulunmuştur. Spor ve sportif Önce Oyun Vardı
etkinlikler artık ‘katılımdan çok izleme’ üzerine kuruludur
Oynamak insanoğlunun en temel aktivitelerinden bir
ve katılım boyutu yerini izleme/seyretme boyutuna bırak-
tanesi olarak ortaya çıkmış ve gündelik hayatın koşuştur-
mıştır. Sporun izleme temelli bir etkinlik haline dönüşme-
ması içerisinde kendisine yer bulmuştur. Johan Huizinga,
sinin ardından televizyon aracılığıyla profesyonel spor ve
Homo Ludens (Oynayan İnsan) adlı eserinde oyunu
sporcular ön plana çıkartılmışlardır.
ciddi olmayan olarak tanımlamaktadır. Ona göre insan
Sporcular artık sadece spor sahalarında yaptıkları ya da uygarlığı oyun olarak, oyunun içinde ortaya çıkmış ve
yapmadıklarıyla değil, hayatlarının geri kalan her aşaması gelişmiştir. “Oyun, gündelik hayattan, bu hayatın içinde
işgal ettiği yer ve süreyle ayrılır. Yalıtılmış ve sınırlı olma

36
16 büyük tur şampiyonluğu
bulunan lezbiyen bisikletçi
Judith Arndt, 1996 yılından
beri partneri bisikletçi
Petra Rossner ile yaşıyor.
Çift, 2005 yılında Eşcinsel
Olimpiyatları’nda elçilik
görevini üstlenmişti.

niteliği oyunun üçüncü özelliğidir. Oyun sonuna kadar nomi ilişkilerini incelediğimizde aynı zamanda spor-med-
cereyan etmektedir... Oyun düzen yaratır, oyun düzenin ya ilişkilerine de dokunmuş oluruz. Son derece komplike
ta kendisidir... Her oyunun kendi kuralları olur, kurallara ve çok geniş kitleleri ilgilendirdiği için sporun siyaset
karşı çıkan veya bunlara uymayan oyuncu, bir oyunbozan- kurumu ile yaşadığı evliliği de göz ardı etmemeliyiz.
dır” (Huizinga,1995). ‘Dürüst Oyun’ ya da Fair Play
anlayışının temelini yine oyunun kendisinde buluruz. Paranın spor alanında daha fazla dönmeye başlamasının
Oyunun sürmesi ‘dürüstçe’ oynanmasına bağlıdır, aksi ardından sporun iş formatı ve iş dünyasının zihniyeti ile
takdirde oynanan oyun ‘oyun’ olmaktan çıkmaktadır. Öte irdelenmesinin de önü açılmıştır. Artık sporcular özellikle de
yandan Huizinga zaman içerisinde oyun ile spor arasında- rol modeli olarak geniş kitleleri peşinden sürükleyebilecek
ki ilişkinin nasıl bir değişim geçirdiğini de ortaya koymak olanlar bambaşka bir pozisyona oturtulmaktadırlar. Onlar
suretiyle modern dönemde oyunsal özelliklerin ortadan üzerinden toplumsal yaşama mesajlar iletilmekte ve onların
kalktığı vurgusunu da yapmaktadır; “Spor modern top- aracılığıyla tüketim kültürünün gereksinme duyduğu insan
lumda, oyunsal alandan yavaş yavaş uzaklaşmakta ve artık tipinin davranışları okşanmaktadır. Madalyalar alan, kupalar
ancak ciddi olunduğunda oyun olan sui generis bir unsur kazanan, rekorlar kıran sporcuların sponsorlarla kurmuş
haline gelmektedir. Spor bugünkü dünyada, asıl kültürün oldukları ilişkiler sonucu kazandıkları paraların sportif per-
evriminin dışında bir yere sahiptir; bu kültür sporu içermez” formanslarından çok daha fazla olması sonrasında ön plana
(Huizinga, 1995). geçenler parayı verenlerdir. İstenen oldukça basittir: sistemin
devamlılığının sağlanabilmesi için örnek gösterilecek per-
19. Yüzyılın son çeyreğinde başlayan dönüşüm sporu ve formanslarını sürdür ve bunu yaparken deşifre olabilecek
spor kültürünü de bambaşka bir şekle sokmuştur. Spor yanlışlarını/hatalarını gizle!
endüstriyelleşme süreci ile birlikte metalaşmış ve oyunsal
vasıflarından uzaklaşmak suretiyle iş formatına dönüşe- Oyun olarak başlayan ve zaman içerisinde şekil değiştiren
rek başka bir görünüme bürünmüştür. Kazanmanın ve bir etkinlik türü ile karşı karşıyayız. Günümüzde sportif
başarmanın gündelik hayattaki karşılıkları ne kadar farklı etkinliklere her ne kadar ‘oyun’ nitelemesi yapılmaya devam
bir anlama dönüşmüşse aynı bakış açısı sporu da benzer edilse bile, işin aslı çok ama çok farklı bir seyir izlemektedir.
bir anlayışla başka bir temele hapsetmiştir. Artık eğlence Oyun olarak tanımlandığı dönemde yerine getirdiği işlevler
olarak görülen, zevk alınan bir alandan çok kazanmanın açısından etik, sosyal yönlerinin de bulunduğu bir alan iken
hazzının ön plana çıkartıldığı ve kazanma kültürünün kamusal bir etkinlik haline dönüştürüldüğünde daha çok
kutsandığı bir spor algısı ön plandadır. Bu dünyada spo- politik bir alan vasfına bürünmektedir. Katılma ve seyretme
run yeri ekonomi ve medya ile birlikte anılmakta, bu iki arasındaki ilişkinin Antik Yunan düzeyinde başladığı ger-
kurum üzerinden spor kurumunun da gerek ekonomik çeğini göz önünde bulundurduğumuzda, söz konusu alana
gerekse de toplumsal hayata değerler aktarımının yapıl- ilişkin nitelendirmelerimizin çok daha katmanlı olduğu ger-
masına olanak sağlanmaktadır. Profesyonel sporun medya çeğine ulaşırız. “Platon için oyun, bir egemenlik sistemine
olmaksızın mümkün olamayacağı bir dönemde, spor-eko- uygun bir düzenek, bu sistem tarafından işleyişi belirlenecek

37
Günümüzde sporu bir eğitim aracı ve nihayet aslında düzenin man’a göre; “oyun ve spor arasındaki kopma,
bekası için toplumu biçimlendirici bir ortam, oyunun eski sporun ise yeni olması dolayısıyla
konuştuğumuz her
bir dolayımken; Aristoteles için oyun tam da ortaya çıkar. Sporun kitlelerle, kitle iletişim
an, aynı zamanda düzen-dışı olanın anlamının keşfi demektir, araçlarıyla, makinelerle ve dinamizmle kurduğu
ekonomiyi, medyayı ve alışılmadık olanın beklenmedik olanın gerçek- bu yakın ilişki onu kentin stilistik bir ifadesi
siyasi bağlantıları da leşmesinin bir hikayesidir” (Toker,2005). Dü- haline getirmiştir. Spor, aynı zamanda hız sü-
şünce tarihindeki ilerleyişimizi sürdürdüğü- reçleri üzerine odaklanmış metropolisin kalaba-
konuşmak durumunda
müzde karşımıza çıkacak olan en önemli isim lıklarıyla ve başarı kültüyle de ilişki halindedir”
kalıyoruz. hiç kuşkusuz Machiavelli olacaktır. Kazanmak (Hoberman,1984).
için her yolu mubah gören anlayışın sportif et-
kinliklere de yol göstermesi ve ‘kazanmak’ için Sporun başarı, rekabet ve toplumsal yaşam
her türlü yolun denenebileceğini söylemesi içinde nasıl bir yer ihtiva ettiği üzerinde du-
sonrasında durum daha çok içinden çıkılmaz ran bir başka bakış açısı ise sporun genellikle
bir hale bürünecektir. Çünkü bir önceki dö- ‘rekabete kilitlenmiş bireyleri ihtiva ettiğini’
nemin katılmanın ön planda olduğu etkinlik içeren genel ön kabul üzerinde durmak su-
türü yerini mutlak surette kazanmaya ve kaza- retiyle, sporun bir ideolojik değer ve aktarım
nırken de rakibi/rakipleri alt etmeye hatta yok aracı olarak nasıl bir işlev gördüğünü ortaya
etmeye odaklanmaktadır. Bu bakış ise başta koymaktadır. Spor oyunları/sporu icra etmek
doping ve şike olmak üzere sporun hastalıklı bireysel yetenek ve güç kullanımı gerektir-
yüzü olarak nitelendirilen yanların oluşmasına mektedir ve başarı ve başarısızlıklar bireysel
katkıda bulunmaktadır. 19. yüzyılın ikinci başarımlardır. Spor, bireylere başkalarına
yarısından itibaren etkisini arttıran modern karşı kendilerini sınama ve onların rekabetçi
spor olgusunun, kapitalist üretim ve tüketim performanslarıyla kendilerini ölçme imkânını
biçimleriyle yakın teması sonrasında ‘elit spor’ yaratmaktadır ve bu insanlar arasındaki en
kavramı her geçen yıl biraz daha sorunlu bir eski ve en doğal etkileşim formudur. Clarke’a
hale bürünmüştür. Özellikle II. Dünya savaşı göre, bu durum ‘kendiliğinden apaçık’ gibi
öncesinde başlayan sporun siyasal ideolojinin görünür fakat bu toplumun doğal durumu
yansıtılmasında bir alan olma vasfı, soğuk gibi bu konuyla ilgili olan öncüllerle ilintilidir.
savaş yıllarında kendisini daha da fazla hisset- Sosyal yaşam ‘rekabete dayalı bireyciliktir’, bu
tirmiş ve olimpiyat oyunları resmî ideolojile- bakış açısından hareketle spor ve sosyal imajlar
rin yarıştırıldığı mecraya dönüştürülmüştür. arasında kurulan çapraz/karşılıklı bağlantıları
Burada yarışan sporcuların katılmaktan daha görmek olanaklıdır. “Böylece siyasal bir ideoloji
çok kazanma üzerinde odaklanmaları ve bunu olarak rekabete dayalı bireycilik doğal bir insani
gerçekleştirebilmeleri uğruna yasa dışı yollara durum olarak sunulur. Bu sunumda, ‘bu doğal-
sapmaları çoğu kez görmezden gelinmiştir. lığı inşa etmek için sporla ilgili imaj ve analo-
Bugün özellikle kadın sporcuların kıramadığı jilerden yararlanılır’. Böylece toplumsal olarak
pek çok olimpik rekorun bu dönem içerisinde bireyler, başarının ‘en üstte’ yer almaya olanak
çoğu Doğu Alman sporcular tarafından kırıl- sağladığı yarış ve çekişmeye angaje kimseler ola-
mış olması tesadüf değildir. rak sunulur. Diğer yandan da bireyler olarak
siyasal bir kimliğe ilişkin sosyalizasyonumuz
Kazanma-Kaybetme İkileminde Yok Edilen yoluyla biz kendimizi sporda tanıyabiliriz. Zira
Spor spor ‘rekabet eden bireyler’ olarak bizim kimlik-
lerimizi tasdik eder ve güçlendirir/pekiştirir…
Kapitalist üretim biçimi ve spor örgütlenmesi Takım oyunlarında da toplumsal yaşamın diğer
arasında yakın bir ilişki vardır. Popüler spor alanlarından alınan ideolojik tema ve pratiklere
uygulamaları aracılığı ile toplumsal yaşam referanslar bulunmaktadır” (Clarke&Clarke,
biçimlendirilir. Başarı kavramına yapılan 1985).
abartılı vurgu, spor-kapitalizm ilişkisini ortaya
koyması açısından bir hayli anlamlıdır. Hız Kapitalist üretim biçimi ve onun yaşama yan-
kültürü-modernite-ölçülebilirlik ve başarı sımaları, meta üretimi üzerine kurulmuştur.
kavramları arasında yakın bir ilişki bulun- Bu yüzden de sadece üretim sürecinin yapıl-
maktadır. Modern sporun kentsel ortamın bir dığı alanları yani iş’i değil, iş dışında kalan
parçası olduğunu, caz ve ritimler ile birlikte alanları da kontrol altına alacak stratejileri
1933’e kadarki popüler kültürün üç ayağın- ve düzenlemeleri içerir. Frankfurt okulunun
dan birisini oluşturduğunu ileri süren Hober- ‘kültür endüstrisi’ kavramı ile vurgu yaptığı

38
bu süreçte, hayatın her alanı metalaştırılmakta ve böylece hâkim
ideoloji kitlelerin bilincinde yeniden üretilebilmektedir. Ortak
duyunun yaratılması için iş dışında kalan ‘serbest zamanların’
planlanması ve örgütlenerek sisteme uygun alanlar oluşturul-
ması gerekir. Serbest zaman diye adlandırılan ve öznelerin kendi
istek ve arzularını yerine getirdiklerini zannettikleri süreler bile,
önceden planlanmış-düzenlenmiş eğlence/oyun adı altındaki
işe dönüşmüş etkinliklerin yerine getirildikleri zaman dilimleri
haline dönüştürülmüşlerdir. “Bütün ideolojilerde olduğu gibi spor
ideolojisi de kapitalist sistemdeki üretim ve toplumsal ilişkilerin
gerçek yapısını gizler. Bunlar sanki ‘doğal’mış gibi değerlendirilir.
Spor kuruluşlarında yer alan bireylerin aralarındaki ilişki, şeyler
arasındaki maddesel ilişkiye dönüştürülür: Maç sonuçları, makine-
ler ve rekorlar. Bu süreçte insan bedenine bir meta gibi davranılır”
(Bambery, 2002).

Profesyonelleşme süreci, sportif etkinliklerin bir oyun olma özel-


liğinden çıkartıp, ekonomik düzeyde işleyen bir alana dönüştür-
müştür. Bunun sonucunda ise, kapitalist düzenin değerleri spor
alanında egemen olmuş ve sporu biçimlendirmeye başlamıştır.
Kazanma kültürü ve başarı elde etme arzusu her türlü sportif
değerin önüne geçmiştir. Artık, şerefli mağlubiyetlerin ya
da ikinciliklerin bir önemi yoktur. Ne pahasına olursa olsun
kazananın ve kazanmanın öne çıkartıldığı değer kalıpları spor
ortamından, toplumsal yaşamın içerisine yollanmaktadır. Fair-
play, dostluk, rakibine saygı, centilmenlik, oyuna ve oyunun
değerlerine sahip çıkma davranışları yerini kazanmak için her
türlü ortamın zorlandığı, rakibin küçük düşürüldüğü, şiddet ve
baskının spor alanlarında uygulanır kılındığı bir ortama bırak-
mıştır. Kazanma ve kaybetme kavramlarının sosyolojik anlamda
birbirleri ile olan irtibatının kesilmesinin ardından kazanmak
ya da başarmak yüceltilirken kaybetmek ya da başarısızlık insani
birtakım zaaflara indirgenmiştir. Yolunu bilen herkesin başarılı
olabileceği düşüncesi kaybedenlerin dar kafalı, belirli ideolo-
jilerin taassubundaki insanlar olarak gösterilmesine de olanak
sağlamıştır. Değişimin yarattığı değer yargılarındaki kayıplara
ayak uyduramayanlar ise sürekli olarak kaybetmeye mahkum-
durlar. Şerefli mağlubiyetler, namağlup ikincilikler, yenildik ama
ezilmedik türündeki yaklaşımların bu yenidünyada herhangi bir
kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Ne olursa olsun kazanma-
nın yolunun açılması ile birlikte toplumsal hayatımızdaki vefa,
erdem, tevazu gibi duyguların da kaybolması hızlanmıştır.

Kazanmayı/Başarmayı her şeyin üzerinde tutan buna karşın


Kaybetmeyi/Başarısızlığı dünyanın sonu olarak gören kültür-
lerde sportif aktivitelere atfedilen değerler de farklılaşmaktadır.
Sadece kendisinin, kendi ülkesinin, kendi takımının başarılı
olmasını arzu edenlerin, bu uğurda her türlü kural dışılığı göze
alabildiği dönemler yaşanabilmektedir. Hakemlerin, rakip takım
oyuncularının baskı altına alınması, şiddete maruz bırakılmaları
‘normal’ kabul edilebilmektedir. Kazanmayı kutsayan bakış açısı
daha küçük yaştan itibaren gücün tek çıkar yol olduğu gerçeğini
çocuklarına aşılamak suretiyle kuşaktan kuşağa aktarılır. Kurallar
içerisinde adil ve eşit şekilde yarışmak yerine kural dışı hamleler
ile rakibin önüne geçmek takdir edilir, buna yanaşmayan ya

39
Sporu yeniden da uymayanlara ‘enayi’ gözüyle bakılır. tılı bir alandır. Hargreaves’e göre; Spor
Eşitsizliğin ve adaletsizliğin toplumsal toplumsal ilişkilerin bütünselliğinden
tanımlarken ön plana
hayat içerisinde normalleştirilmesinde hiç türeyen sosyal olarak dolayımlanmış bir
çıkartılması gereken kuşkusuz sportif alanda yaşananların da fenomendir. O, kültürün öteki veçheleriy-
noktalardan bir tanesi büyük etkisi bulunmaktadır. Çünkü spor- le iç içe geçer/kaynaşır ve farklı ideolojik
hiç kuşkusuz her türlü tif aktiviteler üzerinden toplumsal hayata formlara bürünebilir. Spor medyası ve
değerler transferi gerçekleştirilir. Önce spor literatürü spora ilişkin olarak, spor
cinsel yönelimi içerisinde
spor sahalarında denenen ve normalleş- bir eğlencedir, nötr bir alandır, apolitik bir
barındırabilecek ve tirilen değerler, gündelik hayat içerisinde alandır, herkese açıktır düşüncelerini ha-
cinsiyet kimlikleri daha hızlı bir biçimde kabul görürler. yata geçirmek suretiyle sıradan insanların
üzerinden sporcuları sağduyusunda yer almakta olan unsurları
Güçlüden yana olanların iktidara daha ya- teorize etmek suretiyle spor hakkındaki
ayrıştırmayacak bir kın olduğu ve istediklerini daha rahatlıkla ‘sağduyusal tasavvurları bilimsel olarak
sportif organizasyon elde edebildiklerini spor fazlasıyla gösteren yeniden üretmiş olur. Böylece, “sıradan
modelini hayata bir ayna olarak bizlere yansıtıverir. Galip- insanların yabancılaşmış bilinciyle sözü
ler ve mağluplar arasındaki çekişme özel-
geçirmek olmalıdır. edilen literatürün ürettiği ‘bilinç’ birbiri ile
likle az gelişmiş ülkelerde çok daha fazla örtüşür. Bu literatürün ürettiği tasavvurlar
ön plandadır. Kazanma duygusu berabe- çeşitli mekanizmalar vasıtasıyla dolaşıma
rinde iktidarla iç içe bulunma ve iktidarın girer ve toplumun sosyal bilincine dahil
nimetlerinden faydalanmayı getirirken olurlar. Spora ilişkin tercih edilen sağduyu-
kaybetmek iktidardan uzaklaşmayı ve sal görüş idealize edilmiş bir görüştür. Spor
kazancın azalmasını getirmektedir. Bugün genelde temel insan değerlerini tatmin eden
gelmiş olduğumuz noktada sporun tarih- gayri ciddi ve zevk veren bir aktivite olarak
sel süreç içerisinde yaratmış olduğu de- görülür. Gerçekliğin kendisi de bu bakışı
ğerler büyük ölçüde terk edilmiştir. Artık onaylar. Sağduyu bize sporun herkese açık
sporun içeriğinden çok sonucu önemsen- ve herkese ait olduğunu telkin eder ve spor
mektedir ki bunu en güzel anlatan söz ise bu şekilde nötr olarak konumlandırılır”
hiç kuşkusuz ülkemizde çok sık kullanıl- (Hargreaves, 1985).
makta olan: ‘Tarih kazananı hatırlar’dır.
Victoria dönemi İngiltere’sinde erkek Spor, bünyesinde farklı toplumsal tabaka-
çocuklarının ‘erkek’ kimliği kazanabilmesi lara mensup kitlelerin ayrıştığı bir yapı arz
için ortaya konulan değerler birer birer etmektedir. Endüstri toplumlarında sosyal
kaybolurken, güce dayandırılan erkeksi sınıfları ne olursa olsun tüm insanları
anlayış varlığını sürdürmektedir. İlginç bir kapsayan bir etkinlik olarak örgütlenen
biçimde spor kurumu ilk ortaya çıktığı spor (aktif spor yapma eğilimi yükselen
andan itibaren erkeklerin dünyası olarak sosyal konumla ilintilidir) azgelişmiş ve
görülmüş ve zaman geçmesine rağmen er- gelişmekte olan ülkelerde belirli alanlarda
keklik ile spor arasındaki bağlantı devam ve tabakalarda konumlanmaktadır. Spor
etmiştir. Bu açıdan kadınlar son yıllarda ağırlıklı olarak erkeklerin, gençlerin, orta
sportif alana daha fazla katılmalarına kar- ve yüksek gelir grubuna mensup olanla-
şın genel sporcu istatistiklerindeki oranları rın bir boş zaman uğraşısı olarak biçim-
erkeklerin hala çok gerisindedir. Bazı spor lenmekte ve bütün spor kulüplerinde
dallarının kadınlara göre nitelendirilme- kadınlar daha az sayıda bulunduğu görül-
sinin yanı sıra organizasyonun zorluk de- mektedir. Gelişmekte olan ve az gelişmiş
recesinin daha farklı gerçekleştirilmesi ve ülkelerde futbol tartışmasız bir numaralı
kadın sporcuların erkek sporculara kıyasla spor dalı olarak geniş kitlelerin ilgisine
daha az kazanmaları gibi özellikler dikkat mazhar olmakta ve diğer spor dallarının
çekicidir. yaygınlaşarak gelişmesini engellemektedir.
Buna karşın gelişmiş ülkelerde de futbol
Eşitsizlikler Üzerinde Yükselen Sporun geniş kitleler için bir numaralı spor dalı
Geleceğine Dair olma özelliğine sahiptir ancak futbolun
dışındaki diğer pek çok spor dalı da bü-
Spor somut/reel yaşamdan kopuk ‘ayrı-
yük ilgi çekmekte ve spor kültürünün
calıklı bir alan’ değil aksine sistematik ve
oluşmasına katkıda bulunabilmektedir.
kaçınılmaz bir biçimde toplumla bağlan-
Sportif alandaki eşitsizlik daha geniş bir

40
alanda yaşanmakta olan eşitsizliğin bir yansımasıdır. Bu Başarılı eşcinsel
yüzden sporun ideolojik önemi değerlendirilirken, spo- dalgıç Tom Daley
run yapılanmasında, farklı toplumsal katmanlara yöne- kendi çektiği ve
Youtube’a yüklediği
lik uyarlanmalarında nasıl bir yerde durduğu son derece video kliple açıldı:
önem taşımaktadır. “Spordaki politikanın ve spor politi- İdeal bir dünyada
kasının tarihi, spor kurumları ve politik kurumlar arasın- bu videoyu
daki bir dizi şaşalı anlaşmazlıklar ve işbirlikleri olarak ve çekmeme gerek
aynı zamanda politika ve spor dillerinin görünüşte kayda kalmazdı.
değer olmamakla birlikte ideoloji yüklü eklemlenme dizisi
olarak ele alınabilir. Spor, toplumsal eşitsizliğin ve ona
eşlik eden ideolojilerin yeniden üretildiği bir alanı oluştu-
rur… Birçok spor dalının sınıfsal konuma bağlı mahiyeti,
profesyonel sporcuların toplumsal-iktisadi statüsüne bakıl-
dığında kolayca görülebilir” (Rowe, 1996). Rowe, üst
sınıflara mensup olanların yaptığı sporlara örnek olarak
Tenis ve Golf sporunu örnek verirken, daha alt sınıflara
mensup olanlar için ise Boks ve Rugby’i örnek göster-
mektedir.

Farklı toplumsal katmanlara özgü beden kültürleri,


farklı ideolojik yapılanmaların ve güç ilişkilerinin üre-
tilmesine olanak sağlayacaktır. Bu konuda Pierre Bour-
dieu’nun geliştirdiği ‘habitus’ kavramı açıklayıcı olabilir.
Bourdieu’ya göre, habitus sınıfa özgü sportif ‘zevkleri’
içerir. “Spor, her ne kadar türdeş olsa da sosyo-ekonomik
üretim ilişkilerinin doğrudan bir aynası değildir. Spor ege-
men toplumsal ve kültürel ilişkileri sürekli olarak yeniden
üretir. Sportif etkinlikler alanı meşru beden tanımlaması
ile sporda bedenin meşru kullanımı üzerinde bir mücadele
alanıdır. Her bir sınıfın kendi içindeki tabakalarında
spor ile ilişkisi farklıdır” (Hargreaves, 1985). Bourdi-
eu’ya göre, habitus; sadece pratikleri ve eylem algılarını
düzenleyen yapıyı oluşturmaz, o, aynı zamanda oluş-
turulmuş bir yapı olarak sosyal dünya algısını düzenle-
yerek mantıksal sınıflara ayırma prensibidir de. Her bir
sınıf yapısı, aynı zamanda farklı pozisyonlar, farklılıklar
sistemi de olan kendi sınıf koşulu içindeki, pozisyon-
dan ayrılan ilişkin özellikleri tarafından tanımlanır.
Bourdieu, ‘sınıf habitusu’ ve ‘ekonomik ve kültürel ser-
maye’ ve ayrıca fazla zamanla belirlenen spor gibi ürün-
lerin kültürel tüketim veya edinim kalıplarında yapısal
düzenliliklerin bulunduğunu ileri sürer. Toplumsal sı-
nıflamadaki tüm davranış kalıpları habitus ile şekillenir,
bu açıdan bir boş zaman etkinliği olarak nitelenen spor
da habitus’a bağlantılıdır. Bunun için “Farklı sınıfların
spordan beklentilerinin aynı olmadığı kolayca gösterilebi-
lir. Fiziksel karları özelleştirenler (grubunda); vücudun
dışını etkileyen, şıklık veya görünür kaslar isteyenler, vü-
cutları için sağlık, gevşeme arzulayanlar (bulunurken); ya
da dışarıya dönük karlar (grubunda) bir sporun getireceği
toplumsal ilişkiler, olası ekonomik ve toplumsal avantajlar
yer alır” (Bourdieu, 2002).

Farklı varoluş koşulları yeni ve farklı habitusların oluş-


masını sağlamaktadır. Bu açıdan dünün işçi sınıfı sporu

41
olarak görülen ve üst toplumsal kesimler şeklinde gerçekleşebilir. Futbolun toplum-
tarafından aşağılanan futbol, kapitalist sal değerlerin denendiği ve hayata geçiril-
üretim ilişkileri içerisinde geçirdiği de- diği alan olma vasfı açısından söz konusu
ğişim sonrasında günümüzde orta ve üst durum önümüzdeki süreç açısından önem
sınıfların eğlencesi konumuna yükselmiş arz edecektir. Bunun yanı sıra bugüne
ve stadyumlara yapılan müdahaleler son- kadar futbol dünyasının içerisindeki
rasında belki de gelecekte içerisinde işçi sı- yıldızların öne çıkartıldığı bu oyunlarda
nıfı ve alt sosyal kesime mensup kitlelerin önümüzdeki dönemde sanal dünyada
en alt düzeyde yer alacağı bir spora dönü- yaratılan yıldızların ön plana çıkabileceği
şecektir. Bunun alt yapısı daha şimdiden bir aşamaya doğru bir gidiş de söz konusu
stadyumlar içinde yapılan düzenlemelerle, olabilir.
lüks loca ve yeni mekanları ile hazırlan-
maya başlanmıştır. Alt sınıf mensuplarının Neler Yapabiliriz?
tribünlerin daha kötü yerlerine gönde-
Profesyonel sporun yarattığı tahribatın
rilmekte ve hayatın zorlukları karşısında
boyutları her geçen gün biraz daha fazla
geliştirdikleri direniş için futbol maçları ve
artmakta ve spora dair değerlerimizin
stadyumlar, şiddetin daha fazla yankılan-
içeriği biraz daha fazla boşaltılmaktadır.
Golf denildiğinde akla dığı yerler olmaktadır. Spordaki eşitsizli-
gelen ilk isimlerden Rosie ğin katlanmasında küreselleşme sürecinin
Artık geçmişteki güzel günler nostaljisi
Jones, 2004 yılında lezbiyen ile yanıp tutuşamayız. Sporu ve spor duy-
de büyük etkileri bulunmaktadır. Küresel-
olduğunu basın yoluyla gusunun içeriğini yeniden tartışmak ve
dünyaya açıklasa da 70’lerden leşme süreci ile birlikte neo-liberal politi-
yeniden bir spor ahlakını inşa etmek zo-
beri çevresine açık yaşıyor. kalar evrensel boyutlara ulaşan hegemonik
rundayız. Bunu başarabilirsek sadece spor
bir ideolojinin yerleşmesini sağlamıştır.
dünyasını ve o dünya ile ilişkili olan ke-
Neo-Liberal politikaların spor alanındaki
simleri değil, tüm insanları etkileyecek bir
en önemli uzantısı hiç şüphesiz futboldur.
kültürün hayat bulmasını sağlamış oluruz.
Futbol, neo-liberal ideolojik anlayışın
İzleyen değil katılan, kazanmayı değil
yerleştirilmesinde, dolaşıma sokulmasında
katılmayı ön planda tutan yeni bir spor
ve kitlelere benimsetilmesinde yarattığı
kültürünün önünü açmalıyız. Profesyonel
toplumsal etki ile aracı olmaktadır. Tele-
sporu ve bu sporun tüm dünya üzerindeki
vizyon vasıtası ile oturma odalarımız birer
yaygın etkisini bir anda ortadan kaldırabi-
minik stadyuma dönüşürken, futbol stad-
lecek güçte değiliz. Ancak oyunun içinde
yumlardan ziyade ekran başında oturan
tekrar var olmayı sağlayabilecek alanlara
topluluğa hitap eder bir hale bürünmüş-
ve güce sahibiz. Oyunun tekrar oyun
tür. Gelişen bilgisayar teknolojisi ve oyun
değeri taşıdığı ve sporun asıl güzellikleri-
olanakları ile birlikte sadece çocukların ve
nin ortaya çıkartıldığı değerleri yeniden
gençlerin değil her yaştan bireylerin ilgisi-
hayata geçirebiliriz. Sokaktaki en cılız
ni üzerine çekebilen futbol oyunlarından
çocuğa, hastaya, sakata spor yaptırabilecek
da söz etmeliyiz. Çünkü Play Station 4,
koşulları yaratabiliriz, bu sayede sporun
PES 2017, FİFA 2017, Football Manager
geniş kitleler ile nasıl bir araya gelebildi-
2017, NBA 2K17, NBA Live 17, Kinetict
ğini ve derine nüfuz edebildiğini bir kez
Sport Ultimate gibi sürekli olarak gün-
daha yakında görebiliriz. Sportif alanda
cellenen ve oyunculara kendi takımlarını
yaşanacak bu dönüşüm toplumsal hayatı-
kurmak suretiyle futbol, basketbol ve
mızın diğer alanlarında da karşılık bulacak
diğer spor dallarını oynayabilme keyfini
ve oraları da etkileyecektir. “Sporun ‘öteki’
veren oyunlara olan talep her geçen yıl
olarak adlandırılanların sesi olabilmesi ile
biraz daha artmaktadır. Ayrıca bu oyunlar
birlikte sanal olarak yaratılan ve çoğaltılan
aracılığı ile önümüzdeki dönemin futbola
düşmanlıkların, nefretin yerini tanıma ve
dair zihniyet dünyasının da yeniden bi-
tanıdıkça bir arada yaşayabilme düşüncesi
çimlendirilebileceği uygulamalar devreye
alacaktır. Spor; siyasilerin hiçbir zaman
sokulmaktadır. Kadın futbolcuların erkek
sahip olmadıkları kadar güçlü bir kaynak
takımların kadrolarına dahil edilmeleri ile
olarak fair play duygusuna ve onun yaratmış
başlayabilecek bu çizginin bir sonraki aşa-
olduğu büyülü atmosfere sahiptir. Bu açıdan
ması erkek futbol takımlarında mücadele
spor aracılığıyla başta kadınlar ve çocuklar
edecek kadın futbolculara yer verilmesi

42
olmak üzere özellikle yaşlıları da içine çekebilecek organi- kimlikleri bir araya getirebilecek organizasyonları ve farklı
zasyonların hayata geçirilmesi önümüzdeki dönem açısın- değer, ideoloji, yaklaşımları kaynaştırabilmenin yollarını
dan son derece önem taşımaktadır” (Talimciler,2016a). oluşturabiliriz” (Talimciler,2016a).
Son dönemde ortaya çıkan siyasal gelişmelerin yansı-
malarını önümüzdeki yıllarda toplumsal hayatlarımızda Medya üzerinde yükselen profesyonel spor, her geçen
çok daha fazla hissedeceğiz. Bu açıdan özellikle farklı gün biraz daha fazla medya-ekonomi ve ideoloji ekseni
kimliklerin birbirleriyle bir arada yaşayabilmesinin gide- içerisine hapsolmakta ve biraz daha fazla kısır döngü
rek daha fazla problemli bir hale dönüştüğü bir dünyada içerisine girmektedir. Tüketimin sınırsızlığı profesyonel
‘öteki’ kavramına bakışın yumuşatılmasında sportif sporun da sınırsızlığının önünü açabilecek midir? Önü-
etkinliklere bir hayli görev düşecektir. Profesyonel spor müzdeki dönem dopingin serbest bırakılması tartışmala-
var olan güç ve iktidar ilişkilerini meşrulaştırmanın yanı rı daha fazla dillendirilecektir. Doping, spor dünyasının
sıra toplumsal hayat içerisinde homofobik, zenofobik hiçbir dönem gündeminden düşmeyen meselelerinden
ve zaman zaman ırkçı eğilimlerin dolaşıma sokulmasın- bir tanesidir. Çünkü her zaman yasa dışı yollarla ken-
da da aracı olabilmektedir. Elit ve profesyonel sporun dilerini öne geçirmeye çalışan bireyler hatta ülkeler
medya ile kurmuş olduğu bağlantının kapitalist eko- olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Dopingle mü-
nomik saiklerin de etkisi ile gelmiş olduğu nokta hiç cadele etmek sporun evrensel ilkeleri içerisinde olmazsa
şüphesiz sporun asli değerlerinin ortadan kaldırılmasına olmazlarındandır, siz sakın ola ki madem herkes yapıyor
olanak sağlayacak uygulamaların önünü açmaktır. Bu öyleyse doping serbest kalsın diyenlere kulak asmayın.
açıdan sporu yeniden tanımlarken ön plana çıkartılması Dopingliler arasındaki bir yarışın gerek kendisinin ge-
gereken noktalardan bir tanesi hiç kuşkusuz her türlü rekse de sonuçlarının eşit bir yarışma ortamını temin
cinsel yönelimi içerisinde barındırabilecek ve cinsiyet etmeyeceğini aslında en iyi bu teklifi yapanlar bilmek-
kimlikleri üzerinden sporcuları ayrıştırmayacak bir spor- tedirler. Ancak yaşadıklarımızın üzerinin örtülmesi ve
tif organizasyon modelini hayata geçirmek olmalıdır. sportif ortamında tıpkı diğer alanlar gibi normalleştiril-
Böylesi bir spor yapılanması öteki kimliği ile kurmuş mesinde görevlerini yerine getirirler. Dopingle yapılacak
olduğumuz bağlantının güçlenmesine ve ayrımcı yakla- olan mücadelenin sadece doping alan sporcuya indir-
şımların spordan uzak tutulmasına olanak sağlayacaktır. genmesi ve bu doğrultuda sistemin kendisini aklaması
“Spor aracılığıyla toplumsal köprüler inşa edebilir, farklı işleri kolaylaştırmaz tam tersine çıkmaza sokar. Tek bir

43
kişinin yaptığı üzerinden gidilerek sorun verilecek olan ceza- Culture and Ideology içinde.(Der)Hargreaves, Jennifer,ss.1-29,
larla çözülmüş gibi gösterilir. Oysa sorunun asıl kaynağında Routledge& Kegan Paul, London
yer alan spor örgütlenmesi, antrenörler, sağlık uzmanları
ve geri kalanlara dokunmadığınız sürece iş daha da içinden Hoberman,J.(1984) Sport and Political Ideology, Heinemann
çıkılmaz bir hale bürünmektedir. Kazanma ve kazandıkça Educational Books, London
daha fazla getirileri olan bir yaşantının içerisine giren sporcu
Huizinga,J.(1995) Homo Ludens, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Ay-
açısından rekorlar kırmak, madalyalar almak ve sonucunda
rıntı Yayınları, İstanbul
hayatının değişmesi her şeyin önüne geçebilmektedir. Peki
az sayıda sporcuyu yücelten bu sistemde geride kalan mil- Rowe,D.(1996) Popüler Kültürler: Rock ve Sporda Haz Politikası,
yonlarca çocuğa nasıl yol göstereceksiniz? Kendilerine ya- Çev. Mehmet Küçük, Ayrıntı Yayınları, İstanbul
şattığınız başarıların ardından dopingli oldukları kesinleşen
sporcuların yarattığı hayal kırıklıklarını nasıl giderebileceksi- Talimciler, A.(2016) “Oyunun Hakkını Ver: Saygı Göster”, Saygı
niz? Sporu sadece kazanmaya indirgediğinizde daha ne kadar içinde, Editör: İlker Özdemir, Sefer Yetkin Işık, ss.137-151, Ezgi
kitleleri mucizelere inandırabileceksiniz? Kitabevi, Bursa

“Sporcuların spordaki ahlaktan bütün yaşamları boyunca vaz- Talimciler, A.(2016a) “Sürdürülebilir Kalkınma Perspektifinden
geçmemeleri esastır. Bu açıdan çocuklarımızı ne kadar çok spo- Türkiye’de Sporun Gelecekteki Olası Sorunları ve Çözüm Yolları
run içerisine sokabilir ve onları ne kadar çok fair play kültürü Neler Olabilir?” The 10th. İnternational Conference in Physical
ile donatabilirsek, hayatlarının her alanında kendisi gibi olma- Education, Sports and Physical Therapy, Davetli Konuşmacı, Ulus-
yan insanlara saygılı, insanca yaşama onuruna sahip bireyler lararası Tam Metin Bildiri, ss.24-31, Elazığ, 18-20 Kasım 2016
haline getirebiliriz” (Talimciler,2016). Hayatın eşitsizliğine
Toker, N.(2005) “Oyuna Girme-Oyunu Seyretme: Platon’a Karşı
karşın sportif alanda eşitliğin altını ısrarla çizmek büyük
Aristoteles” Toplum ve Bilim Sayı:103 Spor: Oyun Değil Ciddi İş,
önem taşımaktadır. Çünkü bu alan sürprizlerin yaşanabildiği
ss.7-20.
ve hiç beklenmeyen başarıların gösterilebildiği bir mecra
olarak varlığını halen sürdürmektedir. Rakibi/Ötekisi ol-
madan kendisinin var olamayacağını fark edemeyen bireyin
kazanma rüyası, karabasana dönüşecektir. Bizi insan yapan
şey sadece bedenlerimiz ve aklımızı kullanabilme becerimiz
değildir. Bizde bunların dışında başka şeylerin de var oldu-
ğunu ve sporun bunları ortaya çıkarmakta bir vasıta olabil-
diği gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Sporun krizini
katılım biçimi olarak spora dönerek aşabilme olanağına ha-
len sahibiz. Spor, başlı başına bir ideal uğruna kurulmuştur
ve bozuşma ile ideal arasındaki çatışmayı ele almak, bütün
detayları irdeleyici bir şekilde takip edebilmek başlı başına
entelektüel bir faaliyettir. Sporu bu boyutta tartışabilmek,
ele alabilmek geçmiş ile bugün; bugün ile yarın arasında
köprüler kurmaktır.

Doç. Dr. Ahmet Talimciler, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi


Sosyoloji Bölümü

Kaynaklar

Bambery,C.(2002) “Marksizm ve Spor”, Birikim Dergisi, Sayı:158,


ss.82-93

Bourdieu,P.(2002) Distinction, Asocial Critique of the Judgement


of Taste, İng. Çev. Richard Nice, Reprinted by Routledge, Lon-
don

Clarke,A.&Clarke,J.(1985) “Ideology,Sport And The Media”


Sport, Culture and Ideology içinde, (Der.)Hargreaves,J., ss.32-87,
Routledge&Kegan Paul, London

Hargreaves, J.(1985) “Theorising Sport: An Introduction”, Sport,

44
Oyundan Spora Geçişte Ayrımcılığın
Sınıfsal ve Siyasal Temelleri
Dağhan Irak

Pek çok hayvan türünde olduğu gibi, insanda da hayatta kal- halk oyunlarında bir köyün tüm halkı oyuna katılabilirken,
ma içgüdüsünün bir uzantısı olarak ortaya çıkan “oyun”un sporda katılabilecek kişi sayısı da, bunların kim olacağı da
“spor”a dönüşmesi modern bir kavramdır. Antik Yunan’da, kurallara bağlanmış, karar verici merciler kimin sporcu olup
Roma’da, Mısır’da, Uzakdoğu toplumlarında spora benzer olmadığına hükmeder hâle gelmiştir. 19. yüzyılın sonundan
yarışmalar vardır ve bunlar sporun öncülüdür kuşkusuz; itibaren başlayan bu dönüşüm, sporun birtakım toplumsal
ancak bunların “spor”un öncelikli koşulu olan genelgeçer ayrımların odağı olmasına da yol açmıştır.
kurallara sahip olduğu tartışmalıdır. Bu oyunların spora
dönüşümü, ilhamını Antik Yunan’dan alan Batı modernite- Spora kimin katılacağı sorusu, kaçınılmaz olarak başka bir
sinin ellerinde Endüstri Devrimi sonrasında gerçekleşmiş, soruyu beraberinde getirir; spora kimin katılacağına kimin
dönüştürülen de Endüstri Devrimiyle kırsallardan büyük karar verdiği. Oyunun spora dönüşümünde kritik nokta-
şehirlere göçenlerin geleneksel oyunları olmuştur. Birçoğu lardan biri, oyunların sahibi olan ve büyük şehirlerde ilk
hasat sonrasında ya da özel günlerde oynanan bu oyunların işçi sınıflarını oluşturan kitlelerin bu dönüşümde söz sahibi
kuralları yok denecek kadar azdır ve yoğun fiziksel şiddet olamamış olmalarıdır. Zira, bu toplumlar bu süreçte henüz
içermektedir. Bu oyunların spora dönüşümünde modern hayat memat mücadelesi vermektedir ve boş vakit geçirmeye
yaşamın gereklerine uygun olarak oyunlara zaman ve mekân yönelik aktivitelere zamanlarının olabilmesi için mesai saat-
kısıtları getirilmiş, fiziksel şiddet kurallara bağlanmıştır. lerinin kısalması ve tatil günlerinin artması gerekecektir. Bu
Bu kısıtların en önemlilerinden biri ise oyunlara kimlerin da örgütlü mücadele pratiklerinin yıllar içinde gelişmesiyle
katılabileceğinin sınırlandırılması olmuştur. Geleneksel mümkün olabilmiştir. Oyunun spora dönüşümü neredeyse

45
istisnasız olarak aristokrasi ve yeni burjuvazinin yetiştiği okullar eliyle
gerçekleşmiştir; koyulan kurallar da onların yaşam tarzlarının ve sınıf çı-
karlarının süzgecinden geçerek ortaya çıkmıştır. Bunun en çarpıcı örnekle-
rinden biri günümüze kadar gelen amatörlük-profesyonellik tartışmasıdır.
Oyunu spora dönüştüren egemen sınıflar, bunu doğrudan bir maddi çıkar
beklemeksizin yapmıştır, zira buna ihtiyaçları yoktur; bu anlamda amatör-
dürler. Profesyonellik ise spor üzerinden tribün geliri, bahis gibi kalemler-
le para kazanılabilmesiyle beraber işçi sınıfından güçlü kuvvetli insanların
yevmiye karşılığı “spor işçisi” olarak fabrikalardan spor sahalarına çekil-
mesiyle ortaya çıkmıştır. Günümüzde amatörlük kısıtlı bütçeyle spor yap-
mayı, profesyonellik ise milyon dolarlar kazanmayı çağrıştırsa da, sporun
ilk amatörleri varsıllar, ilk profesyonelleri ise yoksul spor işçileri olmuştur.
Zaten Olimpiyat Oyunları’nda işçi sınıfını organizasyondan uzak tutmak
için konulmuş profesyonel sporcu yasağının gevşetilmesi de bu dengelerin
ters dönmesinin ardından mümkün olmuştur.

Oyunun kurallara bağlanarak spor hâline getirilmesinde bir kritik nokta


da kategorilendirmedir. Kimin sporcu sayılacağının uzantısı olarak kimin
kiminle spor yapabileceği de yine oyunu spora dönüştürenler tarafından,
onların bakış açısıyla belirlenmiştir. Sporun içinde yerleşik olan hetero-
normativite de bunun bir sonucudur. Zengin beyaz heteroseksüel erkek-
lerin kurallaştırdığı spor, zengin beyaz heteroseksüel erkekleri merkeze
alarak katılım şartlarını belirler. Halk oyunlarında kadınların katılımı
NBA’de eşcinsel açıktan kilise eliyle engellenmemişse mümkün olabilirken, pre-modern
olduğunu aristokrasilerde dahi kadınların oyunlara katılımına dair pek çok kanıt
açıklayan ilk mevcutken, sporun ortaya çıkışında kadınların katılımı ciddi şekilde sınır-
basketbolcu olan
landırılmıştır. Modern Olimpiyat’ın öncüsü Baron Pierre de Coubertin’a
John Amaechi
2007 yılında göre kadınların spor yapması “pratik olmayan, ilgi çekmeyecek, estetik
açılmasına ilişkin, olmayan ve yanlış” bir durumdur. Aristokrat erkek bağnazlığının tipik bir
“Bir sırla yaşamak örneği olan bu tutumla kadınlar başlangıçtan itibaren mücadele ederler ve
çok zordu” diyor. 1900 Olimpiyatı’ndan itibaren kadınlar oyunlarda yer alır.

Dünya savaşlarıyla beraber toplumdaki erkeklerin sayısının azalmasıyla


kadınlar modern üretim süreçlerinde daha aktif rol almaya başlarlar. Ka-
dınların spora katılımı da giderek artmaktadır. 1921’de Uluslararası Kadın
Spor Federasyonu kurulur ve Monte Carlo’da ilk Kadın Olimpiyatı’nı
düzenler. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) bu oyunlara ilk günden
itibaren düşmanca bir tavır alır ve Olimpiyat ismini kullanmasını engeller.
Organizasyon, Kadın Dünya Oyunları ismiyle 1934’e kadar dört yılda bir
yapılmaya devam eder. Bu tarihte organizasyonun kurucusu Alice Milliat,
kadın sporlarının Olimpiyat Oyunları’na alınmasını kabul ettirir ve orga-
nizasyon bu kazanım karşılığı sona erer. Diğer taraftan IOC ve diğer ulus-
lararası spor kuruluşları 2000’li yıllara kadar yönetim kurullarına kadın
üye almayarak kurumsal ayrımcılığı devam ettirirler.

Cinsel ayrımcılık söz konusu olduğunda, futbol hiç kuşkusuz özel bir yer
işgal eder. Bir halk oyunuyken karışık katılıma açık olan futbolun, spora
dönüştüğünde erkekleştirilmesi yıllarca yapılmış kurumsal ayrımcılıklara
dayanmaktadır. İki dünya savaşı arası dönemde yükselen kadın futbolu,
Batı Avrupa ülkelerinde cinsiyetçi nedenlerle yasaklanmış, bu yasaklar
elli yıl sürmüştür. İngiltere’de 1920 yılbaşı arefesinde oynanan Dick, Kerr
Ladies – St. Helens Ladies maçı Goodison Park tribünlerine 53 bin seyirci
çekmiş; bu maçta günümüz parasıyla 500 bin lira civarında bir para savaş
gazileri için yardım olarak toplanmıştır. Spor dünyasının ilk açık lezbiyen
kahramanlarından Lily Parr’ın taşıdığı Dick, Kerr takımının 4-0 kazandığı

46
bu maçtan sonra İngiltere Futbol Federas- on yıllardır süren mücadelelerin eseridir.
yonu (FA) kadınlara futbolu yasaklamış; Ellinin üzerinde açık LGBTIQA sporcu Rio
takım da maçlarını Kanada ve Amerika’da Olimpiyatı’nda yarışmış, bunların yarısına
oynamak zorunda kalmıştır. 2008 yılında yakını madalya kazanmıştır. Bu durumun
FA, elli yıllık yasak nedeniyle kadınlardan başta evlilik eşitliği olmak üzere eşit haklar
resmi olarak özür dilemiştir. Almanya’da mücadelelerinde kazanılmış başarılarla aynı
1920’lerde kadın futboluna konulan yasak, döneme denk gelmesi tesadüf olarak algıla-
savaş sonrasında 1954 yılında yenilenmiş, namaz. Fakat, hiç kuşku yok ki, bu bitmiş
“Spora siyaset Almanya Futbol Federasyonu kulüplere bir mücadele değildir. Kazanımların belli
karışmasın” gibi düz kadın futbolu şubesi kurmayı, hakemlere de coğrafi bölgelerde toplanmasının yanı sıra
safsatalara kapılmak ya kadın futbol maçı yönetmeyi yasaklamıştır. sporda özellikle dikey ayrımcılığın devam
da sporun toplumsal
1933 yılında hem Fransa hem İtalya kadın etmesi bundan sonraki dönemde de tartışıl-
özelliğini hor görerek
futbolu turnuvalarını sona erdirmiştir. 1941 ması gereken meselelerdir. Dahası oyundan
siyasal mücadeleden
yılında Fransa’nın Nazi işbirlikçisi Vichy spora geçişteki kazanma odaklı zihniyetin
dışlamak son kertede
hükümeti futbolu kadınlara resmi olarak de kökenlerinin sınıfsal olduğunun, sporun
müesses nizamın
yasaklamıştır. Tüm bu yasaklar 1968 son- demokratikleşebilmesi için katılım odaklı
kuvvetlenmesinden
rası yükselen feminist hareketin baskısıyla
başka bir işe
zihniyetin mutlaka hâkim kılınması ge-
yaramayacaktır.
1970’lerin başında kaldırılmıştır. rektiğinin de altını çizmek gerekir. Bugün
özellikle LGBTIQA bireylerin spora katı-
1960’ların sonunda Bobbi Gibb ve Kath- lımının önündeki en önemli engellerden
rine Schwitzer’in yasakları tanımayarak biri olan yarışma kategorilerinin tamamen
Boston Maratonu’nu koşmasının ardından, heteronormatif bir şekilde belirlenmiş ol-
1970’lerde kadın sporunun kaderini değiş- ması, özellikle trans ve interseks sporcuların
tirecek bir adım Amerika Birleşik Devletle- yarışmacı sporda sürekli olarak kimlik odak-
ri’nde atılır. Hawaiili politikacı Patsy Mink, lı baskıya ve ayrımcılığa uğramalarına neden
Amerikan Eğitim Yasası’na yapılan değişik- olmaktadır. Aynı şekilde sporun finans
liklerin dokuzuncu maddesi (Title IX) ola- kapitalinin toplandığı noktalarda (Avrupa
rak okullarda yapılan hiçbir faaliyette cinsel futbolu ve Amerikan profesyonel sporları)
ayrımcılık yapılamayacağını koydurur. Buna eril tahakküm hiçbir güç kaybına uğra-
göre, liselerde ve üniversitelerde erkeklere maksızın devam etmektedir. Bu sorunların
yönelik spor programlarına ayrılan imkanlar çözümü için ilk adım; spor alanı ile siyaset
kadarı kadın sporlarına da ayrılmak zorun- alanı arasındaki bağlantının varlığını idrak
dadır. Amerikan futbolu programlarının etmekten geçer. “Spora siyaset karışmasın”
devasa bütçelerinin kadın sporlarına da gibi düz safsatalara kapılmak ya da sporun
açılması demektir bu. Kısa sürede basketbol, toplumsal özelliğini hor görerek siyasal
voleybol ve futbolda üniversite takımları mücadeleden dışlamak son kertede müesses
patlama yapar. Title IX, kadın futbolunun nizamın kuvvetlenmesinden başka bir işe
FIFA çatısına girmesine ve Olimpik spor yaramayacaktır.
hâline gelmesine gidecek yolun da başlan-
gıcıdır. *Strazburg Üniversitesi Spor Bilimleri Fakül-
tesi Öğretim Üyesi
Pierre Bourdieu’nün, spor sosyolojisinin ku-
rucu metinlerinden biri olan “Nasıl Sportif
Olunur?”da tarif ettiği üzere; spor alanı po-
litik alanın dışında kendi kuralları, işleyişi,
hızı olan otonom bir alandır, ancak ondan
bağımsız değildir. Spordaki ayrımcılığın
kökenleri sınıfsal ve siyasaldır, çözülmesi ya
da kırılması da tarihteki örneklerden görül-
düğü üzere örgütlü mücadelelerle mümkün
olabilmiştir. Son elli yılda kadın sporunun
elde ettiği büyük kazanımları feminist ha-
reketlerden bağımsız okumak mümkün
değildir. Aynı şekilde LGBTIQA sporcu-
ların giderek artan görünürlükleri de yine

47
Sınıflı Toplumda Oyun
Serhat Tutkal

Ernst Bloch'a göre, burjuva toplumunda serbest zamanın ginlik vs. üretmektir. Oyun, kurallarca yönetilmelidir, bu
tek amacı, tek işlevi vardır: Emek gücünün yeniden üretimi. kurallar gündelik kurallardan farklı olmalıdır. Oyunun son
Emek gücü, meta karakterinden dinlenme esnasında da özelliği de oynayanların oyunda olup biten her şeyin gerçek
sıyrılmaz. Sermayenin uzun kolu insanı yalnızca iş başınday- olduğu kabulüyle hareket etmelerinin gerekmesidir. Bu
ken değil akşam içki masasında da, spor salonunda da, kafa durum, ikinci bir gerçekliğin veya gerçek hayata karşı özgür
dinlemeye gittiği doğada da yakalar. Bloch'un tespitlerinden bir gerçekdışılığın farkında olunmasıyla birlikte gelir. Cail-
hareketle diyebiliriz ki kişinin serbest zamanının en azından lois'nun oyuna atfettiği özellikler, Huizinga'nın oyuna dair
kısmen serbest olabilmesi için, bu serbest zamanı değerlendi- söyledikleriyle çok sayıda benzerlik gösterir. Huizinga için de
rirken sınıflı toplumla arasına bir çit çekmesi, kendini sınıflı oyun, maddesel hiçbir ilgiyle alakası olmayan bir etkinliktir
toplumdan olabildiğince kurtarabilmesi gerekir. Burada, ve oyundan elde edilebilecek bir kazanç yoktur. Oyun, kendi
"oyun"un burjuva toplumda üstlenebileceği (ve hatta kıs- belirli zamansal ve mekânsal sınırları içerisinde, belirlenmiş
men üstlendiği) bu serbest zamanı kurtarma işlevine yakın- kurallara göre ve kurallı bir biçimde ilerleyen, gündelik ha-
dan bakmaya çalışacağım. yatın tamamen dışında duran ama oyuncuyu tamamen ve
şiddetli bir biçimde içine çeken serbest bir etkinliktir.
Johan Huizinga, oyunu sıradan hayattan ayıran temel
şeylerden birinin uzamsal ayrılık olduğunu söyler. Oyun İlk olarak Foucault'nun 1967 yılında verdiği bir derste kul-
mekânı, bir bakıma kilise ve okul gibi mekânlara benzer, landığı "heterotopya" kavramından hareketle, zamanın ve
farklı kuralların geçerli olduğu, sınırları çizilmiş ve dışarı- uzamın farklı kurallara göre düzenlendiği, dışarıdakinden
dan ayrılmış bir mekândır. Oyun alanı, sıradan kuralların farklı bir gerçekliğin mekânları olarak oyun mekânlarını
geçerli olduğu dünyadan bir zar ile ayrılmıştır. Açıktır ki, heterotopik mekânlar olarak tanımlayabileceğimiz kanısın-
oyunun tek ayırıcı özelliği uzamsal ayrılık değildir. Oyun dayım. Foucault'ya göre de heterotopyalar, zamanın ve uza-
çalışmalarının önemli isimlerinden Roger Caillois, oyunun mın farklı kurallara göre düzenlendiği, dışarıdakinden farklı
altı belirleyici özelliği olduğunu söyler. Oyun, serbest ve bir gerçekliğin mekânlarıdır. Heterotopyalar, diğer tüm me-
özgür olmalıdır; oynamak zorunlu değildir. Oyun, dünyanın kanlarla ilişki içindedir ve bu ilişkiyle "onların belirttikleri,
geri kalan kısmından ayrılmış olmalıdır, belirli bir zaman ve yansıttıkları veya temsil ettikleri ilişkiler bütününü" sorgu-
mekân ile sınırlandırılmış olmalıdır. Oyun, belirsiz olmalı- lar, etkisizleştirir veya değiştirir. Reşide Adal'ın, mevcut ola-
dır, oyunun gidişatı ve sonucu önceden belirlenmiş olamaz. nın meşruluğunu sorgulamaya açık olan, pratiğe geçirilmiş
Oyun, üretken olmamalıdır. Burada kastedilen; mal, zen- gerçek mekânlar olarak adlandırdığı heterotopyalar mevcut

48
düzene alternatif oluşturan mekânlar olarak ortaya aynaya baktığımda bulunduğum yer hem gerçektir Sermayenin uzun
çıkar. Adal, heterotopyaları kamunun dışarıda bı- etrafındaki tüm uzamla bağlantılıdır, hem de ger- kolu insanı yalnızca
raktıklarını sahiplenerek ötekileş(tiril)en mekânlar çekdışıdır çünkü algılanabilmesi için oradaki bir iş başındayken değil
şeklinde tanımlamıştır. Bu tespit oyunun burjuva sanal noktadan geçmesi gerekir. Oyunun, belirli akşam içki masasında
toplumdaki özgürleştirici potansiyelini açıklamayı açılardan Foucault'nun aynaya atfettiği türden bir
da, spor salonunda
kolaylaştıracaktır. işlevi yerine getirdiği düşünülebilir. Oyuna baktı-
da, kafa dinlemeye
ğımızda kendimizi olmadığımız bir yerde görürüz.
Oyun mekânını heterotopik mekânlar olarak Salt kendimizin değil ataerkil sınıflı toplumun gittiği doğada da
adlandırabileceğimizi söylediğimde, oyun mekâ- üstümüze yüklediği bütün kuralların, yasakların ve yakalar.
nından kasıt yalnızca geleneksel anlamda mekân sefaletin de olmadığı bir yerde görürüz kendimizi.
değildir. Pekâlâ, insanların internet aracılığıyla Kendimizi, diğerlerini ve aramızdaki ilişkiyi oyun-
bağlandıkları online dünyaların da (Edward Cas- da görürüz ve oradan hareketle kendimize dönüp
tronova bunlardan "sentetik dünyalar" olarak kendimizi yeniden kurabiliriz, bu kez daha özgür
bahseder, bu dünyaların da "gerçek" oluşundan bir biçimde.
hareketle "sanal dünyalar" tanımlamasına karşı-
dır) heterotopik mekânlar olarak, özellikle sap- Oyun, bize dışarıdaki ilişkilerden kurtarılmış
ma heterotopyaları olarak sınıflandırılabileceği bir deneyim sunar. Ne içerken ne uyurken ne de
kanısındayım. Genel olarak oyun mekânı, sınıflı yürüyüş yaparken kurtulabildiğimiz şeyler, oyun
toplum ilişkilerinin ortadan kaldırıldığı, farklı alanını çevreleyen zardan içeri geçemez. Oyunun
kuralların geçerli olduğu, diğer mekânlardan başka dünyasında, kısa süreliğine de olsa başka bir dün-
bir mekân olarak özgürleştirici bir işleve sahiptir. yanın nasıl bir şey olduğunu deneyimleyebiliriz.
Neyin oyun olup neyin oyun olmadığı da bura- Bu dünyada büyük önem atfettiğimiz bazı şeylerin
dan hareketle belirlenebilir. "Normal" mekânların aslında ne kadar önemsiz, kişiliğimizin kopmaz
ilişkilerinin, kurallarının, statülerinin ve kimlikle- parçaları olduğunu düşündüğümüz bazı şeyle-
rinin taşındığı yerde olan şey oyun değildir. Hele rin aslında bize ne kadar yabancı olduğunu fark
gerçekleşen, mevcut olanı sorgulamaktan ziyade edebiliriz. Oyunu ne kadar yaygınlaştırabilirsek
besliyor ve güçlendiriyorsa eğer burada ne oyun- toplumda o kadar gedik açabilir, nefes alıp özgür-
dan ne de heterotopyadan söz edilebilir. Burjuva lüğü deneyimleyebileceğimiz mekânların sayısını o
toplumunda spor bu biçimde incelenebilir. kadar artırabiliriz.

Ernst Bloch der ki, politik olmayan spor yoktur. Kaynakça:


Spor, eğer özgürse soldadır, yok körleşmişse ken-
dini sağa kiralar. Oyun, üretken olmamalıdır ku- Adal, Reşide, Aydınlanma Çağında Kamusal
ralından hareketle burjuva toplumda sporun nasıl Alan ve Heterotopik Mekan İncelemesi: "Palais
oyun olmaktan çıkarıldığını görebiliriz. Tıpkı kö- Royal" ve "Mason Locaları", yayınlanmamış
leci toplumda onur için, şöhret için, özgürlük için Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2004.
dövüşen kölelerin oyun oynamıyor olmaları gibi
Bloch, Ernst, Umut İlkesi Cilt 1, çev. Tanıl Bora,
bugünün stadyumlarının göbeğinde ter dökenler
İstanbul, İletişim Yayınları, 2013.
de hiçbir biçimde oyuncu sayılmazlar. Sayılmazlar
çünkü o sahaları, stadyumları, salonları, ringleri Bloch, Ernst, Umut İlkesi Cilt 2, çev. Tanıl Bora,
burjuva toplumun geri kalanından ayıran hiçbir İstanbul, İletişim Yayınları, 2012.
şey yoktur.
Caillois, Roger, Man, Play and Games, (çev.)
Foucault, ütopyalar ve heterotopyalar arasında Meyer Barash, New York, The Free Press of Glen-
ortak bir deneyimin mümkün olduğunu söyler. coe, Inc., 1961.
Bu deneyim, aynadır. Ayna bir ütopyadır çünkü
mekânsız bir mekândır. Aynada kendimizi olma- Castronova, Edward, Synthetic Worlds, Chicago,
dığımız bir yerde görürüz. Ama ayna aynı zaman- The University of Chicago Press, 2005.
da bir heterotopyadır; gerçek bir mekânı vardır.
Aynanın mekânını gösterebiliriz. Aynanın öte Foucault, Michel, "Of Other Spaces", çev. Jay
tarafında kendimi içinde gördüğüm sanal mekân- Miskowiec, Diacritics, vol. 16, No. 1, Spring
dan hareketle kendime geri dönerim. Kendimi 1996, The Johns Hopkins University Press.
olmadığım bir yerde görürüm, oradan hareketle
Huizinga, Johan, Homo Ludens, (çev.) R. F. C.
gözlerimi kendime çevirir ve kendimi yeniden ku-
Hull, Londra, Routledge and Kegan Paul, 1980.
rarım. Ayna bu açıdan bir heterotopya olarak işler,

49
Oyunun Toplumsallaştırıcılığı ve
Toplumsalın Oyunları
Arzu Tatlı & Bora Şahinkara

Oyun ile ilgili yapılan tanımlamalar genellikle oyunun, yansıttıklarını ve bu uyumsuzluklarının sağaltımının da
çocuğun bilişsel kavrayışı, fiziksel ve motor gelişimi, oyun ile mümkün olduğunu savunur. Sağlıklı oyunlarla
sosyal becerileri, duygusal gelişimini ve farklı düzlemler geçirilmiş yeterince vakit; çocuğun gelişim sürecinde
üzerinden yetişmesini sağlayan bir öğrenme süreci olması ortaya çıkabilen açmazları, krizleri hayatın farklı
yönündedir. Bahsi geçen tanımlamaların çoğunda oyu- alanlarında, yanlış zamanlarda, yanlış insan ilişkilerinde,
nun çocuğun gelişimi ve yetişmesi ile ilgili bu özellikle- yanlış olumsuz davranışlar, patlamalar yapmasına sebep
rine vurgu yapılırken oyunun toplum üzerindeki etkisi olabileceği anlamını çıkarabiliriz bundan.
ya da oyunun toplumsallaştırıcı yönü göz ardı edilmiştir.
Erikson’a göre oyun çocuğun dünyaya hâkim olması ve
Hatta yaygın olarak tanımlarda geçen gelişimsel yönü-
uyum sağlamak için hayal gücünü kullanmasıdır. Çocuk,
nün önemi üzerinde de çok fazla durulmamış ve şunun
baş edemediği her türlü uyumsuzluğu özgür iradesiyle
şurasında çocuğu oyalayan, vakit geçirici, eğlendirici (iyi
çözümler ve oyunda farklı kombinasyonlarla ortaya koya-
ihtimalle düşünürsek), geçici ve basit eylemler olarak
rak kendini gerçek hayata hazırlar. Örneğin eviçi bireysel
görülmüştür.
oyunlarında, oyuncak karakterlerine halının üzerinde
Toplumsal olarak taşıdığı önemin hakkı verilmeyen futbol karşılaşması yaptıran veya araba yarışları yaptıran
"oyun" kavramı, halbuki Montessori’ye göre çocuğun tek çocukları düşünelim. Karakterlere oynattıkları futbol
işidir, üretimidir. maçlarının aynı zamanda hakemi olmak zorundadırlar
ve kuraldışı durumlara dair çözümler üretirler veya araba
Montaigne’e göre ise çocuğun en gerçek uğraşıdır. Yani
yarışlarında sık sık kazalar olur ve bu krizleri yönetirler.
çocuğun hayatına dair bolca yönlendirilerek ve hayatta
bazı şeylerde neyin nasıl yapıldığını öğrenerek geçirmekte Piaget’e göre oyun, bilişsel gelişim bağlamında bir kav-
olduğu yaşamında gerçekleştirdiği rutinlerin dışına çıkıp, ram öğrenme sürecidir. Hayatta karşılaşılan kavramlar,
kendisini ifade ettiği, kendisini (sözlerini, davranışlarını, nesneler çocuğun zihnindeki haritaya göre özümsenir ya
hayal gücü eserlerini) ürettiği en samimi ifade anları, tek da uyumsanır. Bu şekilde kavramlar üzerinden öğrenme
üretken uğraşıdır. Büyüklerin sanat yoluyla veya örneğin ve zihinsel gelişim gerçekleşir.
akademisyenlerin panellerle yaptıklarına karşılık gelir bu
Şimdi de özellikle sokakta ve başka çocuklarla birlikte
anlamda. Her yaştan insanın hayattaki en önemli ihtiyaç-
oynanan oyunları düşünelim. Her gün karşılaştıkları yeni
larından ve kendini oluşturma, gerçekleştirme, tanıma
nesneleri kullanışlarına dair veya her gün geliştirdikleri
yollarından biri olan 'kendini ifade etme', işte çocuklar
insan ilişkilerinde yeni yöntemler keşfederler, edindikleri
için de oyun üzerinden gerçekleşir ve sağlıklı ruhsal geli-
bu bilgi ve tecrübeyi sonraki günlere aktarırlar, üzerine
şim binasının en hayati kolonlarıdır.
eklerler… İşte Vygotsky, bu keşiflerin de genellikle taklit
Freud, oyunu çocuğun iç dünyasına açılan bir pencere yoluyla yapıldığına atıfta bulunarak 'oyun'u şu şekilde
olarak görür ve çocuğun korku, kaygı, endişe gibi tanımlar: Sosyokültürel malzemelerin taklit yoluyla tek-
başa çıkamadıkları her türlü ruhsal durumları oyun ile rarlanması ve sürdürülmesidir.

50
Tüm bu tanımlarla birlikte oyunun Toplumdaki cinsiyetçilik oyunlara yansır
öğrenme sürecinde ve çocuğu toplum- da, kapitalizmin yarattığı ekonomik sınıf-
sallaştırıcı özelliğinde ne kadar hayati bir sal ayrışmalar yansımaz mı? Günümüzde
öneme sahip olduğunu görebiliriz. halen oynanan bir oyunun tekerlemesinde
geçen şöyle bir söz vardır: "Ben bir subay
Tarihsel bağlamıyla ele alındığında oyu-
beklerken çöpçü girdi koluma, gözün
nun insanlık tarihi kadar eski olduğu
kör olsun çöpçü, elalem bize bakar". Bir
arkeolojik buluntularla da kanıtlanmıştır.
çocuktan ileride "Bu Suriyeliler de şehri-
İlk oyun malzemeleri; taşlar, aşık kemik-
mizin nezihliğini bozdu canım" söylemi
leri, ceviz, pişmiş toprak gibi nesneler
çıkartan karanlık yolun taşları işte bazı
olmuştur. Eski Mısır uygarlığından ör-
oyunlar içinde böyle sıradanlaşmış elitist-
nekler ise şunun gibidir: Bez bebekler,
likle döşeniyor.
kötü ruhları kovmak için çıngıraklar, içi
Heteroseksüel olmayan
toprakla doldurulmuş deriden toplar... Kız çocuklarına öğretilen bu hayal kırıklı-
hiçbir ögeye tahammülü Oyunun toplumsal olaylarla olan ilişkisi, ğı bir tesadüf değildir. Elbette ki ikili top-
olmayan bu düzenin bilim, sanat, teknoloji, mimari gibi her lumsal cinsiyet anlayışı, toplumsal kadın-
bittabi cinsiyetçilikten alandaki gelişimin oyuna yansıdığı görül- lık rolü için hayata ‘hazırlayan’ oyuncaklar
müştür. Ancak zamanla oyun ve oyuncak üretirken, erkekliği inşa etmesi için gayet
arındırılmış oyunlara da
toplumların iktidarlarındaki ideolojilerin kullanışlı bir enstrüman olarak kullan-
tahammülü de yoktur. sürdürülmesi için kullanışlı bir araç olarak mayı ihmal etmeyecekti. Biyolojik erkek
da kullanılmıştır. olarak doğmuş çocuklar hedeflenerek
silahlar, tüfekler, TOMA'lar, polis ve asker
Ataerkinin iktidarda olduğu aşikâr olan
setleri, komando silahları ve savaş ordu-
modern toplumlarda üretilen oyun ve
ları, eylem şekilleri, zırhlı araçlar, ünifor-
oyuncaklara yakından baktığımızda
malar, özel harekatlar savaş simülasyonları
cinsiyetçi rollerin imgesel olarak ya da
gibi militarizmi, savaşı, savaşmayı öven
doğrudan oyunda ortaya çıkması maalesef
ve özendiren oyun setleri üretilmektedir.
sürpriz olmayan bir tespit olacaktı. Kız
Bilgisayar oyunları ise zaten bunların çok
çocuklarının oyuncak bebeklerle, küçük
üst boyutlarıdır. Roma döneminde savaşçı
mutfak eşyaları ve muhtelif oyuncak ola-
yönü geliştirmeyen oyunların yasaklan-
rak tasarlanmış ev eşyalarıyla oynaması
ması ve doğrudan savaşçı yetiştirmeye
çocuğun cinsiyet rolünü öğrenmesi için
yönelik geliştirilen oyunlardan hiçbir farkı
yüzyıllardan beri üretilen bir oyuncak,
yoktur bu oyunların.
teşvik edilen bir oyun olmuştur. 16. Yüz-
yılda üretilen ilk bebek oyuncak evi de Biyolojik kız çocuklarının erkek çocuklar
aynı amaçlarla üretilmiş ve o dönemlerde için uygun görülerek üretilen kıyafetlere,
12-13 yaşına gelen kız çocuklarına ev oyuncaklara yönelmesi ya da biyolojik
yaşantısını idare etmesinde pratik yapa- erkek çocuklarının kız çocukları için
bileceği bu küçük oyuncak evler armağan üretilen oyuncak ve kıyafetlere yönelmesi
edilmiştir. Ki, günümüzde hala modern durumunda acil bir müdahaleye gerek
toplumlarda çeşitli boyutlarıyla görülen duyulan bir düzende yaşıyoruz. Hetero-
ev içi işlerin kadınlar ve erkekler arasında seksüel olmayan hiçbir ögeye tahammülü
adaletsiz paylaşımının sıradanlaştırıl- olmayan bu düzenin bittabi cinsiyetçilik-
masının hem sebebi hem sonucudur bu ten arındırılmış oyunlara da tahammülü
oyuncaklar. Üretilen ve gerçekçi olmayan de yoktur. Yani çocukların seçme şansları
idealize vücut kalıplarına sahip bebeklerle bile yoktur, normal şartlarda doğasında
de kız çocuklarına en değerli şeyin güzel- özgürlükleri barındıran oyunun içerisin-
lik olduğu mesajı veriliyor ve çocukların de.
insan bedeni algıları normatifleştiriliyor.
Kapitalizmin oyunlaştırılmış hali olan
Ve bu da idealize edilmiş bedene aykırı en
Monopoly de, küçük bir piyasa simülas-
ufak bir detayı bile bulunan çocukların
yonudur. Oyunda varlığını sürdürebilmek
ruhsal gelişimini çok olumsuz yönde etki-
için sürekli büyümek zorunda olan işlet-
leyebiliyor; sonuçları depresyon, anorek-
melerin rekabet halleri ve akıbeti sembol-
sia, bulimiya, idealize bedene benzemek
leştirilir.
için harcanan paralar, intihar olabiliyor.

51
Çocuklar için yazılacak queer masallar, bestelenecek ekolojist çocuk şarkıları, sokaklarda Suriyeli çocuklarla
Türkiyeli çocukların beraber oynayabilecekleri sokak oyunları, çocuklarla haftasonları çıkılacak doğa yürüyüşleri ve
daha birçok sorumluluk bizleri bekliyor anlaşılan.

Bilgi mevcudiyeti bile bir rekabet unsuru, yarışma ögesi çıkıyor. Çocuklar için yazılacak queer masallar, bestelenecek
olmuştur. Bilgi yarıştıran oyunlar da çocukları, eğer konvan- ekolojist çocuk şarkıları, sokaklarda Suriyeli çocuklarla Tür-
siyonel eğitim sisteminde öğrenimini sürdürdüğü takdirde kiyeli çocukların beraber oynayabilecekleri sokak oyunları,
tıpkı gençlik yıllarında da karşısına bol bol çıkacak olan yarış çocuklarla haftasonları çıkılacak doğa yürüyüşleri ve daha
kültürü ile erken yaşta tanışmasına sebep olur. birçok sorumluluk bizleri bekliyor anlaşılan. Onlara daha
iyi bir dünya sunmak yerine onları bu düzenin savunucusu
Henüz çok yakın zamanda Birlik Oyuncak, ‘Mazlum Ayıcık’
haline getirmeye çalışan bu oyun ve oyuncaklarla çocukların
isimli dayak yiyen bir oyuncak ayı sürdü piyasaya. Çocuk
dönüştürülmesine izin vermemeliyiz.
istediği gibi şiddet uygulayabilsin ve bunu kendinde hak
görebilsin diye tasarlanmış bir ayıcık! (Neyse ki oyuncaklar Huizinga’nın oyunun kültürden önce geldiğini yani oyunun
bir imza kampanyası ile toplatıldı). Türcülüğü de (hayvan- kültürü (biz buna ‘düzen’ diyelim) yarattığını savunurken
larla insanlar arasındaki eşitsiz ilişkiyi de), kendisinden daha söylemek istediği şey de tam olarak budur. Çocuklar oyun
az güçlü olana şiddet uygulamanın meşruluğunu da (ki bu yoluyla öğreniyorlar ve ne öğreniyorlarsa onu yaratıyorlar,
sınıfsal şiddeti, mobbing’i, homofobik şiddeti de, kadına onu hayata geçiriyorlar. İşte burada oyunun yaşamımızdaki
şiddeti de, ırkçı şiddeti de aynı anda besler) bir arada barın- etkisini biraz daha yakından görebiliriz. O halde rekabet
dırmayı başaran böyle bir figür neden yaratılır? yerine dayanışmayı, savaş yerine barışı, şiddet yerine hoşgö-
rüyü, sevgiyi, sınıfsal ayrım-ve her türlü ötekileştirme yerine
Savaşın, her türlü şiddetin hâkim olduğu dünyada nefreti,
eşit, adil bir dünya yaratmaları için çocukları o manipüle
rekabeti, cinsiyetçiliği, militarizmin, ayrımcılığın pratiği-
edici oyun ve oyuncakları hayatlarına zorla sokmak yerine
ni yapması için üretilen oyun ve oyuncaklarla kuşatılan
ellerine doğru malzemeler vermek ve canları ne isterse yarat-
çocuklar için bu koşullarda yapılması gerekenler üzerine
malarını sağlamak üzerine kafa yormalıyız.
düşündüğümüzde; ekonomik adaletsizlikle, ataerkiyle, ho-
mofobi-transfobi ile, türcülükle, ırkçılıkla sistematik müca-
delenin en önemli kulvarlarından birinin de elbette çocuklar
için yapabileceğimiz üretimler olduğu meselesi karşımıza

52
Spor Bilimlerinde LBGTQİ Çalışmaları
Pınar Öztürki & Mustafa Şahin Karaçamii

İktidarın tüm ilişkilerini, baskıyı, ayrımcılığı ve böylece Üniversitelerin yürüttükleri büyük ölçekli araştırmalar sade-
müzakereleri ve mücadeleleri sürekli yeniden üreten spor, ce sporda homofobiyi araştırmakla kalmıyor; aynı zamanda
sporda toplumsal cinsiyetin hallerini kendine dert edinen araştırma süreçlerini homofobiyle mücadeleye dönüştüren
sosyal bilimciler için çok zengin bir alan sunuyor1. Spor politikalar üretiyor. Örneğin, yakın tarihte altı ülkeden
bilimlerinde süregelen hâkim pozitivist anlayış eleştirisine 9.494 katılımcıyla gerçekleştirilen “The Out on the Fields”
denk düşen farklı feminizmlerin ve eleştirel kuramların projesi, spor ve homofobi ilişkisini sorguluyor.3 Tüm dün-
etkisiyle, günümüzde cinsiyet ve toplumsal cinsiyet katego- yada LGBTİ spor insanlarının deneyimlerine odaklanan
rileri spor bağlamında da yeniden sorgulanır hale geldi. Bu çalışmalar, beraberinde sporda anti-homofobik politikaların
yazıda sporda toplumsal cinsiyet ile ilişkili araştırmalar ile üretilmesine de olanak tanıyor. Sporun her alanında, fut-
şekillenen sporda LGBTİ çalışmaları üzerine fikir yürütmeye bolun yeşil sahalarında, basketbol salonlarında, tribünlerde,
çalışacağız. Bunun için ilk olarak sporun heteroseksist ve ho- kurumlarda, medyada ya da soyunma odasında heteroseksü-
mofobik kültürünü analiz edeceğiz. Ardından spor bilimleri elliğin bir norm olarak varlığını korumaya ve ilişkileri yö-
alanında queer ve feminist kuramların odaklandığı konularla netmeye devam etmesi; bu alanda araştırma yürüten akade-
ve sorduğu sorularla ilgileneceğiz. misyenlerin spordaki ayrımcılığa ve heteroseksist kuşatmaya
dair politik bir tutum sergileyebilme niyetini daha da kuv-
Spor bilimleri alanındaki LGBTQİ çalışmaları, spor sosyolo- vetlendiriyor. Spor pratiğinde ise İngiltere Futbol Birliği gibi
jisinin bir akademik kürsü olmasının büyük etkisiyle, önem- spor kuruluşları anti-homofobi ve transfobi kampanyaları
li bir birikim oluşturdu ve oluşturmaya devam ediyor. Bu yürütüyor. Gey Oyunları ve lezbiyen/gey ligleri gibi oluşum-
birikimin oluşmasında ise homofobiye karşı mücadelenin lar, sporun heteronormatif normlarına karşı alternatifliğin
tarihsel örüntüsü önemli bir rol oynadı. Dünyada LGBTQİ ve direnişin örgütlendiği alanlara dönüşüyor. Bunların yani
örgütlü mücadelenin giderek artması, bazı coğrafyalarda sıra, sporda homofobi ile mücadeleyi yükselten, sporda
LGBT bireylerin temel insan haklarının yasal ve toplumsal LGBTİ bireylere yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesine
düzeyde kabul edilmeye başlanması, beraberinde farklı disip- yönelik programlar/öneriler yayımlayan ve eylem politikaları
linlerden feminist/queer araştırmacıların heteronormativite, üreten kadın spor örgütlerinin ve LGBTİ sporcu örgütleri-
homofobi ve bunların toplumsal düzleme yansımalarını nin sayısı da artıyor.
içeren araştırma konularıyla ilgilenmeleri kritik adımlar
olarak değerlendirilebilir. LGBTİ bireylerin fiziksel aktivite Bahsettiğimiz bu birikime paralel olarak, özellikle ABD ve
ve sporun farklı alanlarındaki deneyimlerini açığa çıkartan Avrupa’da homofobinin etkisinin azaldığı ve cinsel farklılık-
çalışmalar her geçen yıl artış gösterirken, biyografiler ve lara “töleransın” geliştiği belirtilir (Anderson, 2005). Ancak,
otobiyografiler2 de spor insanlarının görünür olmayan –gö- spor alanında 35 yıldır yürütülen sayısız araştırma, sporun
rünmez kılınan- mücadelelerle ve direniş hikayeleriyle dolu heteroseksist ve homofobik bir alan olduğunu söylemekle
yaşamlarını kamusal düzleme taşıyor. birlikte, sporun heteroseksüel normların korunması ve yeni-
den üretilmesi noktasında köklü direniş alanı olduğunu gös-
1
Kitap önerisi: Canan Koca (ed.) (2016). Sporda Toplumsal Cinsiyetin Halleri. Ankara:
Spor Yayınevi
teriyor (Eng, 2006; Griffin, 2002; Kauer ve Krane, 2006).
2
İlgisini çekenler için bazı kaynaklar: Anderson, E. (2009). Trailblazing: The True Story;
Louganis, G. & Marcus, E. (1995). Breaking the Surface; Woog, D. (1998). Jocks: True 3
“İlk uluslararası sporda homofobi çalışması” adıyla duyurulan araştırmanın ayrıntıları ve
Stories of America’s Gay Male Athletes. Amaechi, J. (2007). Man in the Middle. sonuç raporu için bakınız: http://www.outonthefields.com

53
Elbette ki, yukarıda bahsettiğimiz toplumsal dan “cinsiyeti” sorgulanırken; sözel ve fiziksel
değişimlere ve spor alanındaki çalışmalara yas- tacize uğrayabiliyor (Atencio ve Koca, 2011).
lanarak, sporun homofobik ve heteronormative Benzer şekilde kadınlar ise sportif performansın
direncinde “azalma var” diyebileceğimiz zamanlar getirdiği kaslılık, kararlılık ve yarışmacılık gibi
geçiriyoruz, fakat bu azalma ne yazık ki sporun özelliklere sahip olduğunda çoğunlukla lezbiyen
heteroseksist ve homofobik tanımlamasından olarak “etiketleniyor”. Dahası ise gerçekte “er-
muaf tutulmasını engelleyecek şiddette değil. kek” olmakla suçlanıyorlar (Karaçam ve Öztürk,
Direnci güçlendiren ise sporun erillikle sarmalan- 2015).
mış tarihselliği ve sporun hegemonik erkekliklerle
kurulagiden ilişkisi ve de sporda hâkim olan Homofobinin diğer bir düzlemi ise “heteroseksü-
hegemonik heteroseksüellik anlayışı diyebiliriz el” olmayan bireylerin cinsel yönelimlerini açık-
(Connell, 1995). tan yaşamalarına olanak tanıyan bir spor çevresi-
nin olmaması ve bu çevrenin nefret suçlarına ve
Spor alanında homofobiyi daha da güçlendiren ayrımcılığa yol açan özelliklere sahip olmasıdır.
sporun heteroseksizm ile olan tarihsel beraberliği. Bu bağlamda en temel ayrımcılık, lezbiyen/gey/
Heteroseksizm heteroseksüelliğin doğru, doğal, biseksüel spor insanlarının sessiz kalmaya zorlan-
ahlaklı olduğuna yönelik inançlar sistemidir. maları ve cinselliklerinin görünür olmasının en-
Bu inançlar sistemi, toplumsal cinsiyete ilişkin gellenmesidir (Eng, 2008; Griffin, 2002; Kauer
hegemonik kabullere de dayanarak, homofobiyi ve Krane, 2006). 2011 yılında, İtalya Futbolcular
beslemektedir. Ne yazık ki, spor tarihi, ayrımcılı- Birliği (Italian Players Union) başkanı Dami-
ğa uğrayan, şiddete maruz kalan, tehdit edilen ve ano Tommasi’nin “Futbolda eşcinsellik hâlâ
kariyerlerine son vermek zorunda bırakılan lez- bir tabudur ve eşcinsel futbolcular cinsel
biyen, gey ve biseksüel sporcuların (ve heterosek- yönelimlerini açıklamamalıdır” cümlesi
süel olduğundan “şüphe” duyulanların) hikayele- bu açıdan dikkat çekicidir.5 Tarihsel
riyle dolu. Örneğin, Avustralyalı rugby oyuncusu olarak bakıldığında “suskun kalmak”
Ian Roberts, 1991’de açıldıktan sonra saldırılara hegemonik sosyal kontrolün en yaygın
maruz kalırken, İngiliz futbolcu, Justin Fashinu bir formudur ve özellikle spor bağla-
açılmasının ardından oluşan baskılar nedeniyle mında yazılı ya da sözlü ayrımcılıktan
1998’te intihar etti. Benzer şekilde, ABD’li olim- çok daha yaygındır. Sessiz kalma
pik sporcu Greg Louganis ise daha sonra kariye- zorunluluğunun yanı sıra; takıma
rinin sonlarına dek cinsel yönelimini gizlemek almama/takımdan çıkartma,
zorunda kaldığını açıkladı. Türkiye’de ise futbol küçümseyici şakalar,
hakemi Halil İbrahim Dinçdağ’ın4 hikayesini soyunma odasında sözlü
dergi okuyucuları yakından biliyor. Dinçdağ’ı bu taciz ve dışlanma, an-
topraklarda daha kıymetli kılan ise, kendisinin trenörün/yöneticinin
aktivist yönü; spor alanındaki ayrımcılığa karşı ayrımcı davranışları,
mücadeleyi yükseltici bir rol oynuyor. takım arkadaşlarının
temastan/dokunmaktan
Heteroseksizm sadece gey/lezbiyenlere yönelik çekinmeleri, taraftarın ve
homofobiyi değil aynı zamanda geleneksel cinsi- medyanın hedef göstermesi ay-
yet rolleri çerçevesinde davranmayanlara yönelik rımcı tutumlardan sadece bazıları
yaptırımları da içeriyor. Dolayısıyla sporda ho- (Brackenridge ve ark., 2008).
mofobi ilk olarak kendini ayrımcılığın bir uzantı-
sı olan “etiketleme” ve “dışlama” ile gösteriyor. Bu Sporda sosyal alanlarda çalışma yürüten araştır-
uzantı “kadınsı” olmayan kadınların ve “erkeksi” macılar LGBTİ spor insanlarının deneyimlerine,
olmayan erkeklerin spor alanında (beden eğitimi medyada görünürlüklerine, sporda açılma konu-
derslerinde, fiziksel aktivitenin tüm alanlarında) suna, normatif olmayan cinselliğin kuramsal ana-
dışlanma olasılıklarını destekliyor ve meşru hale lizlerine, sporda homofobik söylem ve pratiklere,
getiriyor. Örneğin, “erkeksi” özellikleri barın- cinsiyetlendirilmiş mekân olarak stadyumlar ve
dırmayan ve beden eğitimi dersinde erkek sporu tezahüratlara, lezbiyen taraftarlık, gey oyunla-
olarak kabul edilen futbol gibi sportif etkinliklere rı, transgender politikaları ve cinsiyet testi gibi
katılmayan oğlan çocuklarının akranları tarafın- konuları ele alıyorlar. Post-yapısalcı yaklaşımın
ağırlıkta olduğu bu çalışmalar, radikal ve kültürel
4
Halil İbrahim’in hikayesi için: Karakaş, B. ve Bawer, Ç. (2013). Futbol,
Eşcinsellik ve Halil İbrahim Dinçdağ’ın Hikayesi, Erkeklik Ofsayta Düşünce. 5
http://www.advocate.com/News/Daily_News/2011/11/30/ItalianPla-
İstanbul: İletişim. yersChiefGayAthletesShouldNotComeOut/

54
feminizm başta olmak üzere, queer ve femi- mücadelelerin beraber yürütülmesinin de
nist kuramlardan ya da dahil edici erkeklik zeminini oluşturuyor.
Britanyalı rugby ve hegemonik erkeklik gibi temel kuramsal
oyuncusu Keegan Hirst, ve kavramsal çerçevelerden besleniyor. Hargreaves (2004) post-modernizm ve
“maçoluğun” hakim queer kuramı öncesinde, feminizmin top-
olduğu rugby alanında Türkiye’de ise lezbiyen/gey spor bireylerin lumsal cinsiyet-temelli hakim politikaları ve
eşcinsel olduğunu deneyimleri, spor alanında homofobi, he- pratikleri açığa çıkarmak, meydan okumak
açıklayan az sayıda
teronormativite ve ayrımcılık gibi konular ve elimine etmek gibi görevleri olduğunu
sporcudan biri. Hirst
2015’te açıldıktan sonra kendisine yavaş yavaş yer buluyor diyebiliriz belirtir. Bu nedenle 1990’ların başlarında
takım arkadaşlarının (BTQI ise hiç yer bulamaz). Spor Bilimleri sporda LGBT bireylerin deneyimleri üzerine
desteğini kazandı. alanında Leyla Saraç’ın Sporda Homofobi yürütülen çalışmalar, yoğunlukla toplumsal
Ölçeği temelinde yürüttüğü çalışmalar ile cinsiyetlendirilmiş ilişkilerin izini sürerek,
gey bir beden eğitimi öğretmeni adayının var olan ayrımcılığa ve sporun ikili cinsiyet
deneyimlerine odaklandığı çalışma bu kategorilerini nasıl ürettiğine odaklandılar.
alandaki ilk çalışmalar olarak değerlendi- Spordaki hâkim heteronormatif araştırma
rilebilir (Saraç, 2008; Saraç ve McClick, paradigmaların karşısına feminist ve eleştirel
2015). Bunun yanı sıra 2015’de onun- analizin konulması, kadınların ve özellikle
cusu düzenlenen Uluslararası Homofobi lezbiyen spor insanlarının seslerinin duyu-
Karşıtı Buluşma kapsamında KAOS GL rulmasına, bu yolla da ilgili politikaların
Derneğinin davetiyle Kadınlar için Spor üretilmesinin önünü açtı. Şimdi açılan bu
ve Fiziksel Aktivite Derneği (KASFAD) yolda sosyal bilimciler farklı soruların yanı-
olarak “Spor ve Homofobi” oturumunu tını arıyor.
gerçekleştirdik. Bu sayede, spor ve ho-
mofobi ile ilgili görüşümüzü paylaşma Bugün, LGBT bireyler ile ilgili araştırma-
fırsatımız oldu. En nihayetinde spor lar veya düşünme pratiklerinin yolu queer
homofobik bir sosyal alan ve bizler kurama ulaşmaktadır. Queer kuramı spor
de spordaki homofobiyle mücadele bilimleri alanında toplumsal cinsiyet, cinsel-
edebilme araçlarını geliştirmeyi likler, cinsel yönelim süreçleri ve heterosek-
kendimize görev biliyoruz. Aka- süel sistemin işleyişi ile ilgileniyor (Fisher,
demik çalışmalarıyla kadın futbol Knust ve Johnson, 2013). Kuram, cinsel
liglerinde homofobiyi sorgulayan, kimliğin ve cinsel yönelimlerin “heterosek-
alternatif futbol liglerinde futbolcu süel” ve “homoseksüel” olarak ikili sistem ile
olan (Sportif Lezbon), futbolda ho- kategorileştirilmesinin eleştirisine dayanıyor
mofobiye dikkat çeken ve lezbiyen (Krane, 2001). Queer kavramı bireyin kendi
futbolcu kadınların rekreatif spor kimliğini akışkan (değişken) ve toplumsal
alanlarında görünürlüğünü arttırma cinsiyetten bağımsız bir süreç olarak tarifle-
çalışmaları yürüten dernek üyelerimiz mesine olanak tanıyor; böylece farklılıkların
de bulunuyor. Yine, akademisyen bazı törpülenmesini reddederek bireylerin kendi-
KASFAD üyeleri sporda homofobik lerini “farklı” tanımlamalarının esnekliğini
tutum ve davranışlara dikkat çekmek sunuyor. Direk (2012:72) feminizmin,
ve farkındalık geliştirmek amacıyla toplumsal varoluşun heteroseksüel normlar
üniversite kampüslerinde öğrencilere tarafından kurgulanması anlayışını kadınları
yönelik etkinlikler düzenliyor. Tüm özgürleştirmek adına sorguladığını, queer
bunlar da spor alanında yıllardır konu- kuramının ise bu sorgulamayı radikalleş-
şulmayanları konuşulur hale getirmek, tirdiğinden bahseder. Bu radikalleştirme
görülmeyeni görünür kılmak, sorulma- yoluyla “suskun” cinsel pratikler hegemonik
yanı sorabilme gücünü biriktirebilmek bir norm olan heteroseksüaliteye karşı mey-
için. Ayrıca, akademi alanındaki dan okumaya başlar (Eng, 2006).
çalışmalar sadece kuramsal bir
yaklaşım ile üretilen bilgi olarak Heteronormative ile yüzleşmek, hesaplaş-
raflarda kalmıyor; kuram ve mak olarak da okunabilir, heteroseksüelliğin
pratiğin ayrılmaz bağı, akade- yüceltilmesine olduğu kadar toplumsal
mik alandaki çalışmaların cinsiyet ve cinselliğin her türlü ifadesi ile
ve spor alanındaki örgütlü de yüzleşmeyi gerektiriyor. Çünkü, aksi,
var olanın yeniden üretilmesiyle sonuçlanır.

55
Spor tarihi, ayrımcılığa uğrayan, şiddete maruz kalan, tehdit edilen
ve kariyerlerine son vermek zorunda bırakılan lezbiyen, gey ve
biseksüel sporcuların (ve heteroseksüel olduğundan “şüphe”
duyulanların) hikayeleriyle dolu.

Toplumsal cinsiyetin ve cinselliğin ikili yapısı yeniden ve kurumları içerisinde cinselliği ve cinsel çeşitliliği “yönetmesi-
yeniden inşa edilirken, özellikle heteropatriyarkal toplumlar- ni” sorguladığını söyleyebiliriz (Kauer, 2009). Bu bağlamda,
da ikili yapının hiyerarşisi meşrulaştırılır. Queer kuramı, bu Kauer (2009) sporda homofobi, heteroseksizm ve queerlik
ikili yapıları kabul etmez ve bunların söylemsel olarak üretil- üzerine yürütülen ampirik araştırmaların kuramsal ilerleme-
diğini ve biyolojik belirlenimcilik temelinde bir tariflemenin ye katkı sağladığını, spordaki aktörlerin kültürel ve sosyal
yapılamayacağını belirtir (Butler, 2010; Kauer, 2009). Bu süreçlerine epistemolojik açıklamalar getirdiğini belirtir.
bağlamda kuram, Foucault’nun iktidar, söylem ve cinsellik Eleştirel paradigmalar temelinde yürütülen hemen hemen
hakkındaki analizlerinden beslenerek, söylemin ve iktidar bütün çalışmalar nitel araştırma yöntemlerini kullanır ki,
ilişkilerinin değişkenliğini merkeze alır. Kurama göre cinsel bu da pozitivizmin epistemolojik, ontolojik ve metodolojik
yönelim ile “(homoseksüel/heteroseksüel) kimliklendirme olarak bireyi “denek” olarak gören, bireyi edilgenleştiren,
ikiliği” toplumun heteroseksüelleştirilmesinin sürdürülmesi nesneleştiren pozisyonuna bir karşı duruştur. Söz konusu
için gerekli olan bir koddur ve bu nedenle bu kodlamaya olan, cinsiyet rejimlerin kamusal alanda “ötekileştirdiği”
direnmeli, meydan okumalı ve bu yapay ikilik yapı-bozumu- bireylerin birer özne konumundayken deneyimlediklerinin
na uğratılmalıdır. 90’lardaki paradigmaların dönüşümü ile açığa çıkarılmasıdır.
birlikte, Alev Özkazanç’ın (2015, sy. 94) da ifade ettiği gibi
“Ve nihayet en üretken tartışmalara vesile olduğu bağlamlarda Spor bilimleri alanındaki araştırmaların queer kuramı çer-
queer terimi, sadece gey ve lezbiyen kimliklere dair değil, genel çevesinde yürütülmesi ve kuramın hâkim kuramlar arasında
olarak tüm kimlik kuruluşu dinamiklerine ve kimlik politikası -spor sosyoloji kitaplarında- yerini alması iki binli yıllara
eğilimlerine dair radikal bir sorgulamanın adı olarak” belirir. doğru artış göstermektedir. Ancak, queerin referans ettiği
eleştirel analizi, spor araştırmalarında daha öncesinde gör-
Queer kuramı aracılığıyla, spor araştırmaları alan yazınında mek de mümkündür. Susan Cahn’ın (1994) ABD’de kadın-
kimliğin ve cinselliğin bir doğrusal süreç olarak kavramsal- ların spordaki tarihini incelediği çalışması “queer” kavramını
laştırılmasının sınırları bozuma uğruyor ve ayrıca heteronor- doğrudan kullanmasa da, kimlik konusuna öz-düşünümsel
mativitenin üretilmesini/muhafaza edilmesini eleştirmeyi yaklaşması açısından erken dönemin örneklerinden sayı-
içeren daha değişken ve müzakere edilen süreçler ile açıklan- labilir. Cahn, sporlara katılım aracılığıyla “erkeksi” kadın
masının yolları aranıyor (Sykes, 2006). Böylece, queer ku- cinselliğinin, 20. yüzyılın başlarındaki beyaz orta sınıf ka-
ramının spordaki cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin dınlar arasında aşırı heteroseksüel arzuyu provoke etmesiyle
ikili yapısına ve hâkim kavramlarına karşı meydan okumayı ilişkisini ortaya koymaktadır. Ayrıca, Cahn, önceden var
kapsadığını ve toplumsal cinsiyetlendirilmiş hallerin spor olan, tarih dışı, tekil kimlik kategorilerini reddeder ve spo-

56
run değişken kimlik kategorilerini nasıl kapsadığının izini “açık” antrenörlerin bir queer eylemine angaje olduklarını,
sürerek, sporun hem meydan okuyucu hem de normatifliğin bunun da spordaki hâkim kültür (beyaz, heteroseksüel,
ve cinselliğin yeniden doğrulandığı bir alana dönüştüğünün erkek) olan ikilem beyanlarına meydan okumanın bir yolu
izini sürer. olduğunu belirtir. Çünkü sporun heteroseksüel hegemonyası
eşcinsellerin cinsel yönelimlerini “gizlemelerini” meşrulaş-
Sykes (1998) ve Caudwell (1999) feminist post-yapısalcı tıran bir düzleme sahip olduğu için, her “görünürlük” bu
yaklaşım ile spordaki queerliği tartışırken, Sykes’ın (1998) düzleme bir meydana okumaya dönüşür. Bununla birlikte,
çalışması homofobi ve heteronormativitenin birbirini nasıl açılma erkek egemen ve hetenormatif spor kültüründe, erke-
beslediğini göstermesi açısından spor sosyolojisi alanyazının- ğin statüsünü tehdit etmesi açısından da politik bir öneme
da önemli bir yere sahiptir. Sykes eşcinsel ve heteroseksüel sahiptir.
kadın beden eğitimi öğretmenlerinin yaşam hikayelerini
araştırdığı çalışmasında, eşcinsel öğretmenlerin müzakere ve Queer-feminist araştırmacılar (Caudwell, 1999; Kauer,
mücadelelerine odaklanır. Beden eğitimi derslerinin hete- 2009; Sykes, 1998), spordaki lezbiyen kimliğinin inşasından
ronormatif ortamından kaynaklı lezbiyen bireylerin cinsel ziyade (ve de inşasıyla birlikte asıl olarak) spor çevresindeki
yönelimlerini açık’layamadıklarından; böylece öğretmenlerin akışkan ve çoklu cinselliklerin sınır ihlallerini heteronorma-
sessiz kalarak heteronormatif kurallar temelinde gündelik tif bağlam içerisinde açıklamayı hedefler. Böylece kimlik,
hayatlarını deneyimlediklerinden bahseder. Sykes’ın araş- cinselliğin mutlak ve evrensel bir yönüyle kavramsallaştırıl-
tırma bulguları, heteroseksüel bireylerin kamusal alanda maz, tekrarlayıcı performanslar serisi olarak tariflenir. Bu
açık’layamadıklarına da işaret ederek, içerdeki/dışardaki, noktada Broad’ın (2001) queer yaklaşım temelinde kadın
sessizlik/konuşabilme ve lezbiyen/heteroseksüel ikiliklerini rugby oyuncuları ile yürüttüğü çalışmasında gey özgürlük
tartışılmasına olanak tanır. politik kimliğinden, farklılıkların queer politikasına doğru
bir eğilimin olduğundan bahsetmesi önemlidir. Broad eşcin-
Feminist kültürel çalışmaları ve queer kuramını spor bi- sel rugby oyuncularının toplumsal cinsiyetlendirilmiş ihlaller
limleri alanında yeniden yorumlayan Krane (2001) spor ve homoseksüel/heteroseksüel ikilisinin yapısını bozmaları
alanındaki kadınların deneyimlerini “lezbiyen feminist queer yoluyla heteronormativeye meydan okuduklarını, böylece
perspektifi” ile analiz eden öncü isimlerden biridir. Toplum- bir “queer direnç” oluşturduklarını belirtir. Alev Özkazanç’ın
sal cinsiyet, cinsel yönelim ve kültür arasındaki etkileşime (2015) queer politikasına ilişkin vurgusu benzer doğrultuda-
odaklanarak “kesişimsel yaklaşıma” bir örnek oluştursa da dır: “queer için basitçe ‘yeni gey ve lezbiyen” politikası’ diyeme-
kendi ifadesiyle “kadınların spor deneyimlerini açıklamak ve yiz” (sy., 100) ve “...queer belirli cinsel kimliklere dair bir hak
anlamak için gerekli olan epistemolojik temel, lezbiyen feminist savunusu ya da hatta heteronormativite karşı bir politika öne-
ve queer yaklaşımı ile atılmaktadır” (sy. 408). Böylece sporda- risi olarak değil, tüm bir toplumsallığı ve tarihselliği yeniden
ki heteroseksist beden imgesini feminist (özellikle bakışaçısı düşünme ve alternatif muhalif mantığı geliştirme aracı olarak
feminizm), feminist kültürel çalışmalar ve queer kuramı ile öne çıkar” (sy., 104).
açıklayarak, bedeni bireysel psikolojik kavramlardan kurta-
rır ve kültürel bir fenomen olduğunun temellerini yeniden Queer bedenler ile normatifliğin dışında bırakılan lezbi-
oluşturur. yen, biseksüel, gey, trans, interseks, engelli ve fazla kilolu
bedenlerin referans etmesinden hareketle, spor alanında (ve
Söylemek gerekiyor ki, queer kuramı ile birlikte, sporda hem beden eğitimi derslerini de kapsayan) ayrımcılığın ve nefret
normatif değerlerin yeniden üretildiği hem de bu değerlere suçların yeniden nasıl üretildiğine odaklanan araştırmalar
karşı nasıl meydan okunduğunu daha fazla ortaya koyan da bulunmaktadır. Örneğin Sykes (2009) “qbeden projesi”
araştırmaların sayısı da artmıştır. Örneğin, Ravel ve Rail’in (qbody project) kapsamında queer yetişkin bireylerle derin-
(2008) ve Eng’in (2006) çalışmalarında heteroseksüel/ho- lemesine görüşmeler yaparak, Kanada beden eğitimi ders-
moseksüel ikiliğine direnç göstermenin önemi vurgulanır ve lerinin ayrımcı yapısını sorgular. Görüştüğü hemen hemen
spor heteronormativiteye karşı direnmenin bir alanı olarak bütün katılımcılar okulda ve beden eğitimi dersleri boyunca
karşımıza çıkar. Bununla birlikte, Kauer (2009) üniversite diğerleri tarafından marjinalleştirildiklerinden bahsederler.
takımlarındaki lezbiyen antrenörlerin heteronormativiteden Bu da bedenler hakkındaki normatif ve yıkıcı söylemlerin
nasıl etkilendiğini ve cinsel yönelimlerini “açık”lamalarının cinsel düzenlemelerden sağlıkçılık anlayışına kadar neo-li-
ardından antrenörlerin sosyal değişimi nasıl deneyimledikle- beral politikalar ile genelleştirilen ve kutsanan söylemlerle
rini konu edinen araştırmasında, antrenörler “açık” olsa dahi ilişkisini sorgulamayı gerektirir.
spor ortamının “gizli” olmayı dayattığını ve heteroseksüel
hegemonyanın toplumsal cinsiyetlendirilmiş heteronormatif Spor araştırmalarında queer kuramının kapsayıcı ve akışkan
değerleri ve davranışları yeniden ve yeniden ürettiğini ortaya zemini ve farklı kuramsal yaklaşımlarla birlikteliği, sporun
koyar. Kauer (2009), spor ortamında “açık” olmanın sürekli- kendi özgünlüğü içerisinde tüm cinsel kimlikleri ve içinde
leşmiş bir müzakere anlamına geldiğini, bu sürecin de “düş- devindikleri hiyerarşik ilişkilerin sorgulanmasının önünü aç-
manca bağlamları” barındırdığını gösterir. Görüşme yaptığı maktadır. Bu bağlamda, analizi ikili cinsiyetlerin konumlan-

57
Heteroseksüelliğin masından alır ve dönüşmekte olan queer/feminist/ süel” denklemi, “atletik-kadınsı-heteroseksüel” şek-
hegemonyası trans kuramsallığına taşır. Böylece, sporda queer liyle kadın sporcular için neden problemlidir? Bu
spor bedenlerini çalışmalarının yaygınlaşmasıyla transgender çalış- bağlamda, sosyal, kültürel, sınıfsal, etnik ve politik
hizaya çekmeye ve maları da kendine yeni bir alan açmış olur. Özel- faktörleri daha fazla düşünmemiz, araştırmamız ve
disipline etmeye likle Kuzey Amerika ve İngiltere gibi coğrafyalarda tartışmamız gerekiyor. Bu nedenle, spor alanında
çalışırken, o hizaya transgender bireylerin profesyonel spora katılım ve eleştirel paradigmalardan beslenen çalışmalar her
girmek istemeyen sporda devam etme koşullarının pratik, politik ve geçen gün daha da önemli hale geliyor. Arayışımız
farklı cinsiyetler ve söylemsel çözümlemeleri yapılır. Bu eksende, Ulus- ise, sınıflamalara ihtiyaç duyulmayacağı, farklılıkla-
cinsellikler var. lararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) 2004 Atina rın bir arada yaşayabileceği ve farklılıkların birbiri
Oyunları öncesinde kabul ettiği Stockholm Sözleş- üzerinde hegemoniler kurarak var olmaktan ziyade,
mesi ile transgender sporcuların oyunlara katılım birlikte ve eşit düzlemlerde var olacağı bir spor
“koşullarını iyileştirdi”. IOC’nin aldığı kararlar ve dünyası, bir dünya.
uyguladığı politikalar bir yandan kadın sporculara
uygulanan cinsiyet testini6 garanti altına alması ve Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, ii
i

sportif performansın merkezine genital organları Queen's University, School of Kinesiology and Health
yerleştirmesi bakımından eleştirilirken, bir yandan Studies
da “katılım fırsatı” tanıması açısından dünyanın Seçilmiş Kaynaklar
farklı bölgelerindeki yerel ve uluslararası kurumlar,
turnuvalar ve ligler tarafından örnek alınmakta ve Brackenridge, C., Alldred, P., Jarvis, A., Maddocks, K., &
spor alanında transgender sporculara yönelik politi- Rivers, I. (2008). A review of sexual orientation
kaların geliştirilmesinde referans noktasını oluştur- in sport: sportscotland research report, no. 114.
maktadır. Spor bilimlerinde ise, nitel paradigmalar Edinburgh: Sportscotland.
temelinde yürütülen ve transgender (transsex, Eng, H. (2008). Doing sexuality in sport. Journal of Homo-
interseks) sporcuların deneyimlerini açığa çıkaran sexuality, 54, 1-2, 103-123.
araştırmaların sayısı her geçen gün artmaktadır
Griffin, P. (2002). Changind the game:homophobia, sexism
(örn., Travers ve Dari, 2011). İki binlerin ortasında
and lesbians in sport. İçinde S. Scraton and A.
sayısı artan bu çalışmalar transgender sporcuların
Flintoff (eds.), Gender and Sport: A Reader (sy.
karşılaştıkları engelleri ve spor alanında kendilerini
193-208). Routledge: Oxon.
var etme deneyimlerini ve mücadelelerini ayrımcı
pratik ve söylemler temelinde araştırırken, ayrıca Hargreaves, J. (2004). Querying sport feminism: personal
politikaların gelişimi ve politikaların uygulanabilir- or political?. İçinde R. Giulianotti (ed.), Sport
liğini sorgulaması açısından önemli dayanak nokta- and Modern Social Theorists (sy. 187–205). Lon-
larını oluşturmaktadır. don: Palgrave.

Kauer, K. (2009). Queering lesbian sexualities in collegiate


Sonuç Yerine
sporting spaces. Journal of Lesbian Studies,13,
Bahsettiğimiz kavramsal ve kuramsal çerçevelerin 306–318. doi: 10.1080/10894160902876804.
nihai hedefi sporda her türlü ayrımcılığın son bul- Saraç, L., & McCullick, B. (2015). The life of a gay student
ması ve eşitliğin tüm farklılıkları kapsaması. Çün- in a university physical education and sports de-
kü, heteroseksüelliğin hegemonyası spor bedenle- partment: a case study in Turkey. Sport, Education
rini hizaya çekmeye ve disipline etmeye çalışırken, and Society, 1-17.
o hizaya girmek istemeyen farklı cinsiyetler ve cin-
Sykes, H. (2006). Queering theories of sexuality in sport
sellikler var. Farklı feminizmlerden beslenen akade-
studies. İçinde J. Caudwell (ed.), Sport, Sexualities
misyenlerin ve spor insanların çalışmaları sporun
and Queer/Theory (sy., 13-22). NY: Routledge.
heteronormativite ile çeperlenmiş dirençli duvar-
larını sarsıyor. Ancak daha alınacak çok ama çok Sykes, H. (2009) The qBody Project: From lesbians in phy-
yol var. Arzu, çekicilik, cinsellik konularını teğet sical education to queer bodies ın/out of school,
geçerek sportif bedenleri sadece kadınsı/erkeksi ikili journal of lesbian studies, 13:3, 238-254, doi:
karşıtlığı temelinde tartışmak, bu ikiliği üretmeye 10.1080/10894160902876671
hizmet eden söylemleri yeniden üretmez mi? Erkek
Travers, A. & Deri, J. (2011). Transgender inclusion and
sporcular için norm olan “atletik-erkeksi-heterosek-
the changing face of lesbian softball leagues.
International Review for the Sociology of Sport, 46,
6 Cinsiyet testi ile ilgili kapsamlı bir çalışma için: Mustafa Şahin Karaçam
ve Pınar Öztürk (2016). Sporda Cinsiyet (Testi) Politikaları. İçinde C. Koca 488- . doi: 10.1177/1012690210384661
(ed.), Sporun toplumsal cinsiyet halleri (sy. 214-228). Ankara: Spor Yayınevi.

58
Spor, Medya ve Arzulanan Erkeklikler
Birce Pakkan

Hegemonik Erkeklik tanımını güzel akıl ve güzel, sağlıklı bir vücut olarak benim-
semişti. Bu iki farklı şehir devleti, farklı “ideal erkeklik” de-
Butler’cı bir bakış açısından toplumsal cinsiyet, bireylerin ğerlerini Olimpiyatlar’da ispatlamaya çalışır, başarısız olanlar
günlük hayatlarında belirli performanslar sergileyerek sosyal ise vatandaşlığa değer bulunmaz ve utanç ile etiketlenirdi.
olarak inşa ettikleri bir olgudur (1993). Connell (1995) de Spor tarihinde başka önemli bir olay, hatta birçok düşünü-
bu noktadan hareketle erkekliğin toplumsal olarak erişilen rün modern sporun doğuşu olarak nitelendirdiği etkinlik
bir “hedef ” olduğundan, bireylerin rutinleri içerisindeki olan Ragbi Okulu’nda ise başka erkeklik değerlerinin he-
etkileşimiyle oluştuğundan ve bireyin “öz”ünde bulunma- gemonyası ile karşılaşıyoruz. Eğitimci Thomas Arnold’un
dığından bahseder. Toplumsal cinsiyetle ilgili kendinden 1820’lerde iyice kötüye gitmekte olan İngiliz eğitim siste-
önceki teorilere bir karşı argüman sunan Connell, erkekliğin minde bir iyileşme yaratmak amacıyla başına geçtiği Ragbi
sosyal eylemler çerçevesinde yapılandırıldığını ve belirli bir Okulu, önceki yıllarda öğrenciler arasındaki disiplinsizlik
toplumsal ortamdaki toplumsal cinsiyet ilişkilerine göre ya da eğitim sistemindeki yetersiz müfredat gibi koşulları
değişebileceğini söyler (Connell & Messerschmidt, 2005: ortadan kaldırmak amacıyla, yükselmekte olan yeni burjuva
836). Erkekliğe getirilen bu görece “esnek” bakış açısı, sa- sınıfının talepleri doğrultusunda erkek çocuklara disiplin,
bit olmaktan oldukça uzak bir “toplumsal cinsiyet” projesi sorumluluk, takım çalışması, liderlik gibi vasıfları aktarmak
varsaymaktadır ve partiyarkaya hizmet eden ve bunu sürekli için faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu amaçlar doğrultu-
olarak yeniden üreten bu projede, belirli bir erkekliğin diğer sunda okul müfredatına eklenen spor ile birlikte, öğrenci-
erkeklikler ve kadınlıkların üzerinde, en meşru ve en koru- ler – ya da oyuncular- takımları için bedenlerini fiziksel ve
nan olduğu bir hiyerarşi bulunmaktadır. Connell, hiyerarşi- psikolojik acı çekecek şekilde eğitmişler, performanslarının
nin en üzerinde bulunan bu erkekliğe, Antonio Gramsci’nin kendilerini ahlaki, kültürel ve fiziksel olarak daha üstün bir
hegemonya kavramından yola çıkarak “hegemonik erkeklik” konumuna taşıdığına inanmışlar ve entelektüelliği, bilgiyi
demektedir. Zaman zaman değişiklik gösterse de Batı top- feminen olarak kabul edip, bunun yerine bağlılık, hareket,
lumunda hakim olan hegemonik erkeklik değerleri arasında güçlülük, dayanıklılık gibi değerleri kendi erkeklikleri için
fiziksel güç, saldırganlık, heteroseksüellik, kadını olumsuzla- esas almışlardır. Bu döneme hâkim olan sanayi devrimi de,
ma, para kazanma vb. sayılabilir. Bu idealize edilmiş değerler erkeklerin bedensel gücünü makineler ile değiştirmiş ve
devamlı olarak sorgulanıyor olsa da hegemonik erkeklik erkekler için “erkeklikler”ini ispat edebilecekleri başka alan-
kendini toplumun en arzu duyulan, en ulaşılması gereken lardan en önemlisi olarak sporu konumlandırmıştır. Fiziksel
değerlerini içerecek bir şekilde inşa eder. Bunu yapmak için olarak bu derece talepkâr bir eylemin, endüstrileşme sonrası
ise Althusser’in (1971) “devletin ideolojik aygıtları” dediği adeta bir kriz içerisinde olan erkekliği yeniden inşa etmenin
araçlardan yararlanır; okullar, aile, dini yapılar ve bu yazı güçlü bir yolu olduğu aşikardır. Erkeklik, futbol ve ragbi
bağlamında spor ve medya. gibi saldırganlık içeren sporlar aracılığıyla acıyı ve saldırıları
kaldırabilecek güçlülükte, kaslı vücutlar üzerinden kendini
Hegemonik Erkeklik ve Spor
göstermiş; aynı zamanda, spora ilgi duymayan erkekler dış-
Spor, Paleolotik Çağ’a kadar uzatılan doğuşundan itibaren lanmış, gözlemlenmiş ve özne konumlarını yitirecek hale
kendini erkek egemen bir alan olarak inşa etmiştir. Sporun gelmişlerdir. Bir anlamda erkekliğin şartı spora ilgili duymak
yazılı tarihte ilk olarak yer bulduğu Antik Yunan Olimpi- olmuştur (Schirato 2013: s.67). Antik Yunan Olimpiyat-
yatları’nda yarışan iki şehir devletinden Sparta’ya mensup ları’nın tersine; Viktoryan sporlarda erkeklik, kazanmak
erkekler, kendilerini “savaşçı” kimlikleri üzerinden tanımlar ile değil, doğru forma uymak ve bunu yeniden üretmek ile
ve çetin, zorlu ve vücudu disipline etmeye yarayan askeri tür ispatlanır hale gelmiştir.
eğitimlerden geçerken, diğer şehir devleti Atina ise erkeklik

59
Modern Olimpiyatların kurucusu olarak anılan Fransız Pi- çalışmışlardır. Demetriou (2001), oyuncuların “erkek” olma-
erre de Coubertin ise bir gerileme döneminde gördüğü 19. nın ne anlama geldiğinin temsillerini vermek suretiyle hem
yy Avrupa’sını İngiliz devlet okullarında gördüğü ve hayran oyuncular hem taraftarlarda bir intramasculinity1 yaratıldı-
olduğu değerleri ileterek kurtarabileceğini düşünmüştür. ğından, bireylerin sosyal hiyerarşi içerisinde en çok kapitali,
Olimpiyatların hegemonik erkeklik değerlerini yüceltmesine en çok ödülü alabilecekleri hegemonik erkeklik statüsüne
ek olarak; “erkek atletizmini ve kadınların alkışını içeren” bir erişmek için homofobi, cinsiyetçilik, atletik kabiliyet gibi
etkinlik olarak kendini göstermesi ise modern sporun günü- değerleri içselleştirdiklerini ve buna uymayan erkeklerin
müzde de hâlâ geçerli olan eril yapısını ispatlar niteliktedir marjinalleştirilip eşcinsel erkeklerin ise bu hiyerarşinin en
(Woolum, 1998: s.36). Buna ek olarak; olimpiyatlarda yer altına yerleştirildiğini ifade etmiştir.
verilen ve 19.yy’da popüler olan sporların çoğu – ragbi, fut-
bol, lakros, boks- “erkek sporları” olarak tanımlanmaktaydı Spor Medyası
ve bu da kadınları, bu alandan dışlamaktadır (Kidd, 2013, Toplumsal cinsiyet rollerini ve daha da özelinde hegemonik
s.555). erkeklik değerlerini içselleştirmek için başka bir medium,
Sporun tarihinden günümüze gelişimi ve kurumsallaşması yani araç da yine spor gibi bir ideolojik aygıt olan medyadır.
sonucunda, sporun gittikçe artan popülerliği güç, fiziksel Medya/spor medyası eşitli erkeklik temsillerini iletir ve bunu
dayanıklılık, saldırganlık gibi erkeklik değerlerinin yalnızca yaparken bunları doğal, kaçınılmaz ve sonuç olarak ideolojik
sporcularda değil spor taraftarlarında da kendini gösterme- ve tarihin ötesinde olarak kurgular. Spor ve medya o kadar
siyle sonuçlanmış; spora katılım göster(e)meyen “erkek”ler birbirinden ayrı düşünülemez olgular haline gelmiştir ki,
kendilerini izleyici olarak konumlandırıp, belirli takımlar modern toplumda spordan bahsederken bunu medya ile
tutmuşlar ve erkekliklerini bu olgu üzerinden ispatlamaya
Intramasculinity terimi içinde bulunan, yer etmiş, yerleşmiş erkeklik olarak çevrilebilir.
1

Olimpiyatlarda altın madalyalara


doymayan başarılı yüzücü Ian
Thorpe, 2014 yılında eşcinsel
olduğunu açıkladı. Avustralyalı
yüzücü genç LGBTİ’lere
mesajında, “Gençlerin benim
yaşadığım sorunları yaşamalarını
istemiyorum” dedi.

60
ilişkisinden bağımsız olarak düşünmek olanaksızdır. Spor medyası, içerisinde her
biri kendince güçlü spor ve medya ideolojik aygıtlarını barındırdığı için, toplum-
sal cinsiyet rollerindeki ideolojik bölümü gizleyebilecek ve verilmek istenen ideo-
lojiyi, eğlence adı altında gizli bir şekilde sunabilecek niteliktedir. Dolayısıyla spor
medyasında toplumsal cinsiyet rollerinin temsilleri, bunların güçlendirilmesini
ve yeniden inşasını da beraberinde getirmektedir. Spor medyasında kadın spor-
culara oldukça az yer verilmesi ve kadınların sporcu kimlikleriyle birer bireyden
ziyade, erkek sporcuların bir eşi, bizim ise “yenge”lerimiz olarak lanse edilmeleri;
spor yazarlarının, sunucularının daha çok erkeklerden oluşması ve özellikle spor
gazetelerinde spor etkinliklerinin içi boş, bol metaforlu ve eril dili yeniden üreten
başlıklarla verilmesi2 spor gazetelerinde hegemonik erkeklik değerlerinin sunul-
masına örnek olarak verilebilir.

Daha Kapsayıcı Bir Erkekliğe Doğru...

Spor, spor medyası ve hegemonik erkeklik kavramları arasındaki bağımlı ilişkinin


yukarıdaki kadar karamsar olmayacağı günler göreceğimizi, en azından son yıl-
larda eşcinsel olduklarını açıklayan ve genellikle olumsuz tepkilerle karşılaşmayan
Spor, spor birçok sporcu sayesinde umabiliyorum. Değişen toplumsal koşulların, erkekliği
medyası ve dar sınırlarından çıkararak daha kapsayıcı bir düzlemde inşa ettiğine şahit olmak
hegemonik erkeklik –ülkemizde henüz olamasak da- oldukça umut verici. Daha güzel günlere...
kavramları arasındaki Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Medya ve Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans Öğren-
bağımlı ilişkinin cisi
yukarıdaki kadar
karamsar olmayacağı Referanslar
günler göreceğimizi, Connell, R. W. and James W. Messerschmidt. 2005. “Hegemonic Masculinity: Rethin-
en azından son yıllarda king the Concept.” Gender & Society 19 (6):829 – 859.
eşcinsel olduklarını
açıklayan ve genellikle Butler, Judith. (1993) Bodies that Matter. New York: Routledge.
olumsuz tepkilerle
Connell, R. W. (1995) Masculinities. Berkeley, CA: University of California Press
karşılaşmayan birçok sporcu
sayesinde umabiliyorum. Althusser, L. (1971). Ideology and Ideological State Apparatuses L. Althusser (Ed.), Lenin
Değişen toplumsal and Philosophy and other Essays içinde, New York: Monthly Review Press.
koşulların, erkekliği dar
Schirato, T. (2013). Sports Discourse. New York: Bloomsbury.
sınırlarından çıkararak daha
kapsayıcı bir düzlemde Willis, P. (1982) Women in Sport in Ideology. Hargreaves, J. (Ed.) Sport, Culture and
inşa ettiğine şahit olmak – Ideology içinde. London: Routledge & Kegan Paul
ülkemizde henüz olamasak
Kidd, B. (2013) Sports and Masculinity. Sport in Society 16 (4) s.553-564
da- oldukça umut verici.
Demetriou, D. 2001 ‘Connell’s Concept of Hegemonic Masculinity: A Critique’, Theory
Daha güzel günlere... & Society 30(3): 337–61.

2
Bu konudaki çalışmalar için bk. Hacısoftaoğlu,İ. ve Koca, C. (2011). Spor Medyasında Hegemonik Erkekliğin
(Yeniden) Üretimi. Erdoğan, İ. (Ed.) Medyada Hegemonik Erkek(lik) ve Temsil içinde s. 69-94. Kalkedon; Pakkan, B.
(2016) Spor Gazetelerinde Hegemonik Erkekliğin Yeniden İnşası, Koca, C. (Ed.) Sporda Toplumsal Cinsiyet Halleri
içinde, Spor Yayınevi

61
Tribünlerde
Hegemonik Erkekliği
Aramak
Itır Erhart

Erkeklik çalışmalarında erkeklik birkaç farklı tanım ile açık- gemonik erkekliği, ataerkil yapıyı meşrulaştıran, erkeklerin
lanmaktadır. Örneğin pozitivist yaklaşım erkekliği erkeklerin üstünlüğünü ve kadınların itaatini devam ettiren farklı güç
sahip oldukları özellikler ve günlük hayatlarında gösterdik- pozisyonlarına sahip farklı erkek olma biçimi olarak ta-
leri davranışlar üzerinden tanımlar. Normatif yaklaşımlar nımlar Connell (Connell, 2005; Cornwall & Lindisfarne,
erkeklik kavramının tanımında sosyal normlara ve kurallara 1994). Batı literatüründe hegemonik erkeklik saldırganlık,
odaklanırken semiyotik yaklaşım ise erkekliği kadınsı ol- fiziksel güç ve dayanıklılık, rekabet, rasyonellik, kontrol,
mayan özelliklerin tümü olarak tanımlar (Connell, 2000). pragmatik düşünce, kendini ifade etmeme ve heteroseksü-
Erkeklik ayrıca kadın ve erkekler arasındaki toplumsal cin- ellik gibi kavramlarla tanımlana gelmiştir (Connell, 2005;
siyet ilişkileri ağı olarak, yani ilişkisel unsurlar ile de tanım- Frosh, 2002; Kimmel, 1994; Kimmel ve Messner, 2007)
lanmaktadır. Bu ilişkilerin kişilik özelliklerini, benlik-beden
ilişkisini, erkeklik ideolojisini ve buna ilişkin tutumları etki- Kandiyoti'nin (1987: 327) vurguladığı gibi, hegemonik
lediği vurgulanmaktadır (Connell, 2000). erkeklik süresiz olarak kazanılamaz. Her an tehdit altında-
dır. Onu yeniden yeniden inşa etmenin yolu ise kadınlar ve
Connell’in erkeklik tanımı tek bir erkeklik kategorisi olarak eşcinsel erkekler üzerinde baskı kurmak, onları ötekileştir-
değil, erkeklerin kurdukları iktidar ilişkileri üzerinden geli- mek ve aşağılamaktan geçer. Ancak bu da tek başına yeterli
şen bir yapılanma üzerinden kurulmuştur (Connell, 1987; değildir. Hegemonik erkeklik, bir yandan da kendisini
2000; 2005). Bu bağlamda, Connell farklı tür erkeklikler sürekli kadınlığın, kadınsılığın ve eşcinsel erkekliğin zıttı
olduğunu söylemiş ve erkeklerin kendi aralarındaki ilişkileri olarak tanımlayarak ortaya koymak (Hoonaard 2007: 277)
incelemiş, hegemonik erkeklik kavramını geliştirmiştir. He- ve heteronormatif davranışlar sergilemek zorundadır.

62
Stadyumların "Doğal" Sahipleri ile birlikte duyulan çığlıklara benzeten
de oldu, altın günü muhabbetlerine de.
Hegemonik erkekliğin inşasını ve ye- Twitter kullanıcısı bir taraftar ise takip-
niden üretimini en iyi gözlemleyebile- çilerine hangisini tercih edeceklerini
ceğimiz mekânlardan biri futbol stad- sordu: “Vuvuzela mı bir stadyum dolusu
yumlarıdır. Bu mekânlarda saldırganlık, kadın mı?” Bir başkası ise sessizliğin bile
sertlik, fiziksel güç ve rekabet yüceltilir. bu seslerden daha iyi olacağı vurgusunu
Hatta bu özellikler, kimi zaman, bir er- yapıp TFF'yi kararını yeniden düşünme-
kek sporu olarak sunulan futbolun doğa- ye çağırdı: "O neydi öyle ya cıyak cıyak.
sıyla ilişkilendirilir. Futbol serttir, fiziksel Hegemonik erkekliğin
TFF, boş tribünlere oynansa daha iyidir inşasını ve yeniden
güç gerektirir; yani erkek oyunudur: bundan." Kadın taraftarlara yönelik “ba- üretimini en iyi
Futbolun "erkek oyunu" olarak tak- yanlara özel ıslık çalma kursları” açılması gözlemleyebileceğimiz
önerisini getiren de oldu. Kadınların mekânlardan biri futbol
dis edildiği, malûm. Oğlanlar bunu
narin, parfüm kokulu bedenleri de sesle- stadyumlarıdır.
daha ufacıkken, okulda, mahallede
top oynarken işitmeye başlarlar. ri de bu mekânlara ait değildi çünkü.
-Oyun kuralları itibarıyla nizamî Kadınlar Hegemonik Erkekliği Ürete-
ya da gayrınizamî- darbelere maruz bilir Mi?
kaldıklarında, yere yıkıldıklarında,
suratlarına, böğürlerine, pipilerine Dunkerly (2007:14), tribün gibi, erkek
okkalı bir top yediklerinde, özellikle mekânlara kadınların girmeye başlama-
kendilerinden büyük çocuklar, Dan- sından doğan tedirginliği kadınların,
yal Topatanvârî naralanırlar: "Erkek doğaları gereği zayıf ve mantıksız olduk-
oyunu oğlum bu!" (Bora, 2007:16) ları inancına yorar. Bunun sonucu olarak
da kadın geleneksel cinsiyet rollerinden
Kadınların ve hegemonik erkekliğin dı- kurtulmak için güçlü, sert ve rasyonel
şında kalanların bu söylemlerle futbolun olduğunu ispatlamak zorunda bırakıl-
dışında bırakılmasının, marjinalize edil- mıştır. Erkeklerle eşit olduklarını gös-
mesinin sonucunda da hegemonik er- termenin yolu hegemonik erkeklik stan-
keklik kendisini futbolun ve tribünlerin dartlara uymak olduğu için kadınlıkla
doğal sahibi olarak konumlandırmıştır. özdeşleştirilen özellikleri ve davranışları
Bunu hegemonik kimliklerin yaratılma- reddetmişler; (Price ve Shildrick, 1999)
sına ve yeniden üretilmesine katkı yapan erkek söylemi ve davranış biçimlerini
"stadyumun seslerinde" --küfürlerde, benimseyerek onlarla eşit olduklarını
tezahüratlarda-- de gözlemleyebiliriz. ispatlamaya çalışmışlardır.
Oyuncuların, yöneticilerin, rakiplerin ve
hakemlerin erkeklikleri eşlerine, sevgili- Kadınlığın reddi günümüzde de stad-
lerine, annelerine edilen (Erhart, 2013) yumlar gibi erkek mekânlara kabul
edilen küfürler üzerinden sorgulanır. edilmek isteyen kadınların başvurduğu
Tezahüratların önemli bir kısmında yöntemlerden biridir (Miller, 2003).
"karşı taraf" eşcinsellik ve anal seks çağ- Bazı kadın taraftarlar ataerkil sistemin
rışımları ile küçük düşürülmeye çalışılır. kodlarını kabul ederek hatta içselleştire-
Diğer sesler ise, tribünlere ait olmadık- rek misantrofik ve homofobik tezahürat-
ları gerekçesiyle, ötekileştirilir. Bunun lara da katılırlar (Bora, 2007). Hegemo-
örneklerini yalnızca kadın ve çocuk ta- nik erkekliği içselleştirerek, hegemonik
raftarların izlediği futbol maçların "sesle- erkeklerin gözünde, stadyumun gerçek
ri" üzerine yazılanlarda, konuşulanlarda sahipleri arasında yer alırlar. Bu kadın
görmemiz mümkün. Kadınların seslerini taraftar futbol çevrelerinde ve sosyal
tarif ederken en çok kullanılan kelimeler medyada ofsayttan anlayan kadın stereo-
"tiz" ve "çığlık"tı. Duyulan sesleri Justin tipi olarak çıkar karşımıza.
Bieber konserinde ışıkların kapanması

63
Tribünde takımını homofobik tezahü- Dunkerly, R.M. (2007). Women of the Revoluti-
ratlarla desteklemediği zamanlarda ise on: Bravery and Sacrifice on the Southern Battle-
kokoreç yer, işkembe çorbası içer. Hatta fields. Charleston: The History Press.
üst düzey yönetici olmak yolundadır (Ek-
Erhart, I. (2013). Ladies of Besiktas: A dis-
şiSözlük). Aktüel dergisi yazarı Neslihan
mantling of male hegemony at Inönü
Perker bu stereotipe çok uyan çArşı'nın
Stadium. International Review for the
Amazonları şöyle tarif etmektedir:
Sociology of Sport, 48, 83-98.
Türkiye'de tribünlerin Delikanlı havaları vardır. Maç
Frosh, S. (2002). “Father’s Ambivalence (too).”
sahibi hâlâ hegemonik günlerinde erkeklerle aynı yerlerde
After Words: The Personal in Gender,
erkeklik standardına uyan bulunmaktan keyif alırlar, 'çarşı'da
delikanlı kadın ve erkek zaman geçirirler. Genellikle de spor Culture and Psychotherapy, (ed.) Stephen Frosh
taraftarlar. görünmeyi tercih ederler. Fazla mak- içinde, 21– 34. London, UK: Palgrave.
yaj yapmazlar, hatta çoğunu makyaj- Kandiyoti, D. (1987). Emancipated but unlibe-
sız görebilirsiniz. Erkek taraftarlarda rated? Reflections on the Turkish case.
var olan tribün kültürüne sahiptirler Feminist Studies, 43(2), 317-339.
ve erkekler kadar yaratıcıdırlar. (Sa-
bah, 23 Eylül 2012) Kimmel, M. S. & Messner, M. A. (2007). “In-
troduction.” Men’s Lives, (ed.) Michael
Bu tanımda da halen taraftarlık standardını S. Kimmel, Michael A. Messner içinde, 15–23.
hegemonik erkekliğin belirlediğini çok net Boston, MA: Pearson Allyn and Bacon.
bir biçimde görebiliriz: erkek taraftarlarda
var olan, erkekler kadar, erkeklerle aynı yer- Kimmel, M. S. (1994). "Masculinity as Homop-
lerde. Kadın ancak bu standartlara uyarsa hobia: Fear, Shame, and Silence in the
tribünlerin gerçek sahiplerinin arasında yer Construction of Gender Identity." Theorizing
alabilir, yoksa mutlak öteki olmaktan başka Masculinities, (ed.) Harry Brod & Michael
seçeneği yok. Kaufman içinde, 119-42, Thousand Oaks,
CA: SAGE Publications.
Türkiye'de tribünlerin sahibi hâlâ hege-
monik erkeklik standardına uyan delikanlı Miller, S. (2003). Diversity in blue: Lesbian and
kadın ve erkek taraftarlar. Tuttukları takımın gay police officers in a masculine occupati-
"adam gibi" oynamasını bekliyorlar, maç on. Men and Masculinities, 5(4), 355–38.
sırasında kızdıkları herkesin erkekliğini
Price, J & Shildrick, M (1999), "Openings on
sorguluyorlar; onları aşağıladıkça kendileri
the body", Feminist Theory and the Body:
kutsal hegemonik erkeklik mertebesine
A Reader, (ed.) J. Price & M. Shildrick içinde,
yükseliyor... Ne de olsa futbol hâlâ "erkek
190-202, Routledge: New York.
oyunu".
Van den Hoonard D.K. (2007). Aging and mas-
Kaynakça
culinity: A topic whose time has come.
Bora, T. (2007). Erkeklik ve Futbol: Beşlik Yeme Journal of Aging Studies 21(4): 277–280.
Kaygısı. Kaos GL, 32, 16–17.

Connell, R. W. (2005). Masculinities. Cambrid-


ge: Polity Press.

Connell, R. W. (2000). The Men and the Boys.


Cambridge, Polity Press

Connell, R. W. (1987). Gender and Power:


Society, the Person, and Sexual Politics.
Stanford, Palo Alto: Stanford University
Press.

Cornwall, A. & Lindisfarne, N. (1994). Dislo-


cating Masculinity: Comparative Ethnog-
raphies. London: Routledge. 1

64
Kıymetlidir Erkeklerin Topu!
Emel Uzun

Futbol seviyorum, Gençlerbirliği’ni biliyorum ve haliyle lütfen. Ama kadınlığın tribünde nasıl bir şey olduğunu
onu seviyorum. Kadın taraftarları olan, tribün grupların- gördüğüm yerden bakarak anlatabilirim ancak. Konuya
da yer alınabilinen, küfürsüz kefaretsiz maç izleyebildi- girmeden ben özeleştirimi vereyim önce; “Ben futbol
ğiniz nadir yerlerden biri Gençlerbirliği tribünü esasen. seven kadınları aşağıladım”. Suyun öte yakasında, yani
İçindeyim oradan biliyorum. Buna rağmen, tribünde bir erkekler dünyasında varolmanın en komik ve kolay yo-
kadın olarak varolabilmenin koşullarını sadece ortamdaki lunu tercih etmiş, benliksiz kadınlar gibi gördüm hep
erkeklerle kurulan ilişki belirlemiyor. Daha fazlası var. maç günü atkı, bere gezen kadınları ta şu kadardan beri.
Önce kendi içinizde, hayatınızda bir yerlere oturtmanız Pişmanım, özür dilerim. Kul kınadığını yaşamadan ölmü-
gerekiyor bu aykırı pozisyonu. Hem kendinizi hem de yor diyorlar, ne kadar da haklılar. İtiraf ediyorum, futbol
etraftaki eşi-dostu ikna edebilmek gerekiyor futbol sev- seviyorum, utanmıyorum. Etraftaki kadın ve erkekler,
ginizle ilgili samimiyetinize dair. Bir kere kanıtlamak da kafanızdan neler geçtiğini biliyorum. Çünkü ben de o
yetmez. Sürekli teste tabii tutulmanızı gerektiren bir po- gevezelikleri çok ettim öncesinde. Üniversitede, maç
zisyon. günleri okula formayla gelen sevgili kadın arkadaşım, seni
aşağılayıp hor gördüğüm için özür dilerim.
Evet futbolla tabii ki her ölümlü gibi beni de babam ve
etrafımdaki bilumum erkek arkadaş tanıştırdı. Ama gerisi Futbol kadınların üzerinde illa özenti mi duruyor? “Ne-
bana kalmıştı, ben de sevdim. Heyecanla, çok severek ve reden çıktı şimdi canım bu futbol şimdi. Özenti misin
özleyerek gitmek o maçlara ve tüm ruhunla orada olmak arkadaşım?” sorusuyla karşılaştığımdan beri bu soruyla
bana armağan edilmiş bir keyif. Aracı olan arkadaşlara cebelleşiyorum ben. Özenti miyim? Futbol seven bir baba
saygılar, selamlar! hep vardı etrafımda. Ama futbol anlamsızca gergin geçen,
skorun aile saadetimizi belirlediği, bir baba coşkusu, baba
Bu hem bir özeleştiri hem de erkeklik eleştirisi yazısıdır. öfkesi ve hayal kırıklığı demekti o zaman. Ancak o derby
Küçük bir futbol dünyam olması hasebiyle benim mera- travmalarını atlatınca, arkadaşlarla, kardeşle keyifle yapı-
mımda ancak gözlemleyebildiğim küçük bir tribün gru- lan güzel bir haftasonu etkinliği oldu. İyi, güzel, kadınlar
buna dayanır. O kadarını biliyorum kusura kalmayınız

65
ve çocuklar var tribünde, arkadaşlarım, orada tanıdığın Zaten kişiliksiz özenti ve zayıf yaratıklar olduğu için, ilişki
insanlar. Hatırlarım, bir ara bilardo da sevmiştim ben. bittikten sonra niye gelsin ki artık maça diye sayıklanır.
Ama o kadar izmarit kokulu, ağır erkek ortamlarıydı ki Onun olayı belliydiye bağlanır hikâye. Sonuçta bahçe
küçük kasabalardaki bilardo salonları, ancak formasının onların, top onların. Sen gelip oyuna girersin, alırlar.
eteğini olabildiğince kıvırıp, dudaklarına parlatıcı süren İstemezlerse de yok olman gerekir. Sen ondan sonra ne
'kötü kızlar' oğlanlarla gizli gizli buluşmak için giderdi. zaman yeşile bassan ne zaman top alsan eline, niyetin
Ben de kötü kız olmamak için, hızla uzaklaşmıştım or- bellidir. “Olayı ne bu kızın yaaa…?” Erkeklere ait bir şeyi
tamdan. Aferim bana! Demem o ki, erkek ortamlarında ancak onlarla birlikte sevebilirsin. Ondan sonra sevmeye
kadınlığını abartmadan ya da gizlemeden varolmak zor o devam edersen, sana bunları kimin öğrettiğini unutma-
yaşlarda. Çok ince bir çizgi. man gerekir. Çünkü her bakış sana bunu hatırlatır. Geç-
miş olsun! Ya direnip her bakışı, süzüşü göze alıp keyfine
Önce kadınlar aşağılar futbol seven kadını. 'Erkek gibi bakarsın ya da evine bir Dijitürk alıp kendin izlersin ses-
davranmaya çalışan kızlar' nasıl harcanırsa, lise koridorla- siz sessiz maçını evde dizini kırıp.
rında, futbol seven kadında aynı iştahla aşağılanır. Erkek
sevgililerimiz bağrına basar! Biraz hayranlık, ama alttan Demem o ki top önemli; kardeşim ve arkadaşları top
alta ince bir aşağılama esasında. “Benim manita çok kafa oynarken sokakta, komşu teyze kardeşimin topuna el
oğlum”, diyebilmenin keyfi değişilmez hiçbir şeyle o za- koymuştu daha fazla oynayıp gürültü yapmasınlar diye.
manlar. İleride evlenecekleri kadın profilini kafalarında Babamın öfkesini hatırlıyorum; “Bugün oğlumun topunu
çizmeye başladıkları döneme denk gelir herhalde aşağı alan, yarın oğlumu alır!” demişti balkondan balkona
yukarı. Hani şu, her şeyi birlikte yapabilecekleri, evde bağrışırken. Ne gülmüştüm yıllarca. Şimdi bir yere
saatlerce birlikte pes bile atabilecekleri kafa kadınlarla oturuyor hayatımda o laflar. Bugün bir adamın topunu
yapılacak ideal evlilikler işte. Ama o kadar masum değil! alan yarın olur da haddini bilmez, bahçeden hak bile
Daha hayatına yeni giren keyfi keşfetmeye başlayan kadın talep edebilir. Sever mesela, orada oynamak isteyebilir o
önce kadın arkadaşları, sonra etrafındaki erkek güruhu da başka arkadaşlarıyla. Cevap hep hazır; “Gitsin başka
ve hatta sevgilisi tarafından kafasına topla vurulmak sure- bir yerde başka bir şey oynasın”.
tiyle aşağılanır. Ne kişiliksizliği, yalaka olmadığı kalır ne
de hala eski sevgili görmek ya da yeni sevgiliyi daha eski Ben özrümü diledim. İçim rahat. Futbol seven entelektü-
sevgiliye göstermek için maça getirmediği kalır arkasın- el, okumuş yazmış erkek arkadaşlarım da bir düşünsün,
dan konuşulmadık. Bu da yetmez, gelmezse artık kadın hesaplaşsın isterim erkeklikleriyle. Çünkü bu hepimizin
maçlara misal, herhangi bir sebeple, daha öncesinde geliş erkekliğiyle ilgili bir şey. Hem kadının öğrenilmiş erkekli-
nedeni zaten bellidir. ğiyle hem de erkeğinkiyle.

66

You might also like