You are on page 1of 10

Z!H!N ve DÜ"ÜNCE ÜZER!

NE
Z!H!N ve DÜ"ÜNCE ÜZER!NE
J. Krishnamurti

Çeviren: Cengiz Erengil


ayna yayınevi: 4
felsefe dizisi: 1
ISBN 975829707#4
Sertifika No: 14748
mayıs 1999, istanbul 1. basım
nisan 2000, istanbul 2. basım
aralık 2001, istanbul 3. basım
haziran 2004, istanbul 4. basım
nisan 2008, istanbul 5. Basım
ocak 2012, istanbul 6. basım

Kitabın Özgün Adı:


On Mind and Thought/J. Krishnamurti
Çeviren:
Cengiz Erengil
© Copyright Krishnamurti Foundation Trust Limited and Krishnamurti
Foundation of America, 1993.
Brockwood Park, Bramdean, Hampshire SO24 0lQ, England.
“Brockwood Park School, Krishnamurti Study Centre ve di!er yayınlar hakkında
Krishnamurti Foundation Trust Ltd.’e yazarak bilgi edinebilirsiniz.”
© Bu kitâbın Türkçe yayım hakları Ayna Yayınevi’ne âittir.
Yayınevimizden yazılı izin alınmadan tamamen veya kısmen alıntı
yapılamaz, hiçbir $ekilde kopya edilemez,
ço%altılamaz ve yayınlanamaz.

Dizgi:
". Nurdan Tunca/Özgül Özbilen
Yayıma Hazırlayanlar:
Nurgül Demirdöven/Deniz Demirdöven
Ahmet Y. Özbilen
"ç Düzen:
Ahmet Y. Özbilen
Kapak Tasarım:
Murat Efe
Montaj/"ç Baskı ve Cilt:
Güven Mücellit ve Matbaacılık
Tel: &212' 445 00 04
Kapak Baskı:
Yıltem Matbaacılık

Ayna Yayınevi
Ca%alo%lu Yoku$u No: 40 Kat: 2 Ca%alo%lu#!stanbul
Tel: &212' 513 80 19 Faks: &212' 513 81 09
e#mail: ayna@aynayayinevi.com
Zekâ sanıların, kar#ı$olumsal çeli#kilerin ipuçlarını aramak bece$
risi de!ildir. Sanılar yoluyla hakîkat bulunamaz. Bütün yetenek$
leriyle, kurnazlıklarıyla ve ola!anüstü aralıksız çabalarıyla
dü#ünce etkinli!inin gerçekle#tirili#i, zekâ de!ildir.

Brockwood Park, 4 Eylül 1982

5
!çindekiler
9 Önsöz
11 Seattle, 23 Temmuz 1950
13 Londra, 7 Nisan 1952
16 Rajghat, 23 Ocak 1955
21 Rajghat, 5 "ubat 1955
22 Ojai, 21 A%ustos 1955
27 Rajghat, 25 Aralık 1955
28 Bombay, 28 "ubat 1965
30 ‘Yegâne Devrim’den
34 Saanen, 23 Temmuz 1970
42 Saanen, 26 Temmuz 1970
50 Saanen, 18 Temmuz 1972
59 Saanen, 20 Temmuz 1972
73 Brockwood Park, 9 Eylül 1972
77 Saanen, 15 Temmuz 1973
78 Krishnamurti E!itim Üzerine’den
79 Saanen, 28 Temmuz 1974
80 Saanen, 24 Temmuz 1975
84 Saanen, 13 Temmuz 1976
86 Madras, 31 Aralık 1977
89 Madras, 7 Ocak 1978
97 Ojai, 15 Mayıs 1980
102 Profesör David Bohm ile
Brockwood Park’ta Tartı$ca, 14 Eylül 1980
122 Ojai, 3 Mayıs 1981
132 Rajghat, 25 Kasım 1981
138 "nsânlı!ın Gelece!i’nden, 20 Haziran 1983
163 Saanen, 25 Temmuz 1983
171 Brockwood Park,
30 A%ustos 1983: Barı# Dünyâsı’ndan
172 Brockwood Park, 25 A%ustos 1984
175 Madras, 2 Ocak 1983,
Ölçüye Gelmeyen Zihin’den
Önsöz
1895 yılında Hindistan’da do%an Jiddu Krishnamurti, on üç
ya$ındayken Theosophical Society tarafından gelece%i ilân
edilen “dünyâ ö!retmeni” olarak seçildi. Krishnamurti kısa
zamân içinde güçlü, ödün vermeyen ve sınıflandırılamayan bir
ö%retmen olarak ortaya çıktı. Sohbetleri ve yazıları herhangi
bir özel dîn ile ba%ıntılı de%ildi. Ne Do%u’ya ne de Batı’ya,
ama bütün dünyâya âitti. 1929 yılında kendisine yakı$tırılan
mesihlik imgesini büyük bir kararlılıkla yadsıdı. Çevresinde
olu$turulmu$ geni$ ve zengin örgütü açık bir biçimde da#
%ıttı. Hakîkatin, yolları olmayan bir ülke oldu%unu ve ona her#
hangi bir biçimsel dîn, felsefe ya da tarîkat aracılı%ıyla
yakla$ılamayaca%ını açıkladı.

Ya$amının kalan bölümünde Krishnamurti, ba$kalarının


kendisine kabûl ettirme%e çalı$tıkları guru statüsüne ısrârlı
bir biçimde kar$ı çıktı. Bütün dünyâda geni$ dinleyici top#
luluklarını cezbetme%i sürdürdü. Fakat hiçbir yetke iddiâ et$
medi, kimsenin mürîdi olu#unu ârzûlamadı ve her zamân bir
birey ile bir ba#ka birey olarak konu$ma%ı ye%ledi. Ö%retisinin
kalbinde bulunan $ey ise, toplumda gerçekle$ecek bir köklü
de%i$imin, ancak bireysel bilinçlilikte bir dönü#üm ile olanaklı
oldu%uydu. Kendini bilme%e duyulan gereksinim ile dînsel
ve milliyetçi ko#ullanı#ların sınırlayıcı, ayırıcı etkilerinin anla$ı#
lı$ını vurguladı. Krishnamurti her zamân, içinde hayâl bile edi$

9
Z!H!N ve DÜ"ÜNCE ÜZER!NE

lemeyecek kadar büyük bir enerji barındıran beynin içindeki geni#


uzay için açıklı%ın ivedî gereksinimini gösterdi. Bu ise insâ#
nın kendisindeki yaratıcılı%ın birdenbire bir yay gibi fırla#
yarak ortaya çıkı$ının ve yava$ yava$ etki eden bir ilâç gibi
halkın geni$ bir bölümünü etkileyi$inin anahtarıydı.

Krishnamurti, 1986’da doksan ya$ında ölene kadar dünyânın


her yerinde sohbetlerini sürdürdü. Sohbetleri, söyle$ileri,
gazete yazıları ve mektûpları altmı$ın üzerinde kitâpta ve
yüzlerce kayıtta toplandı. Ö%retilerinin bu geni$ bedenin#
den, konularına göre sınıflandırılmı$ bu kitâplar düzenlendi.
Her kitâp bizim günlük ya$amımız içindeki önceli%ine göre
odaklanarak olu$turuldu.

10
Seattle, 23 Temmuz 1950
Dü$ünce hiçbir zamân yeni olamaz, ama ili$ki her zamân
yenidir. Dü$ünce ya$amsal, gerçek ve yeni olan ili$kiye, es#
kinin arkatasarıyla yakla$ır. Yâni dü$ünce ili$kiyi; anılara,
izlere ve eskinin ko$ullanı$larına uygunlu%u ile anlama%a ça#
lı$ır, bu yüzden çatı$kı vardır. !li$kiyi anlayabilmek için ön#
celikle dü$ünen ki$inin arkatasarını anlamak zorundayız.
Dü$ünen ki$i, dü$ünce sürecinin bütününün seçim yapmak#
sızın farkında olmak zorundadır. Geçmi$ ko$ullanı$larımızın
ürünü olan anılarımıza, önceden olu$turulmu$ fikirlerimize
göre yorumlamadan, ‘$ey’leri oldukları gibi görebilmek zo#
rundayız.

Dolayısıyla dü$ünmek, arkatasarın, geçmi$in, birikmi$ de#


neyimlerin verdi%i tepkidir. Bireysel ve toplumsal, tikel ve
ırksal, bilinçli ve bilinçsiz olarak farklı düzeylerde belle%in
yanıtıdır. Bunların hepsi bizim dü$ünü$ sürecimizdir. Bu se#
beple bizim dü$ünü$ümüz hiçbir zamân yeni olamaz. Hiçbir
‘yeni’ fikir olamaz, çünkü dü$ünmek kendisini yenileyemez.
Dü$ünmek hiçbir zamân tâze olamaz, çünkü o, her zamân
alt yapının, arkatasarın(ko$ullanı$larımızın, geleneklerimi#
zin, deneyimlerimizin, toplumsal ve bireysel birikimlerimi#
zin(yanıtıdır. Bu yüzden yeniyi ke$fedi$imizin bir aracı

11
Z!H!N ve DÜ"ÜNCE ÜZER!NE

olarak dü$ünceye yöneldi%imizde, bunun yararsızlı%ını gö#


rürüz. Dü$ünce yalnızca kendi yansıttı%ı bir $eyi ke$fedebi#
lir, yeni olan hiçbir $eyi ke$fedemez. Dü$ünce yalnızca
deneyimlemi$ oldu%u bir $eyi tanıyabilir, deneyimlemedi%i
bir $eyi tanıyamaz.

Bu anlatılanlar metafizik, karma$ık ya da soyut bir $ey de#


%ildir. Biraz daha yakından bakarsanız görürsünüz ki, bu
‘ben’ &I'*(bütün bu anılardan olu$an varlık(deneyimledi%i
sürece, yeninin ke$fi hiçbir zamân olanaklı de%ildir. Dü#
$ünce, ki o bu ‘ben’dir &I', hiçbir zamân Tanrı’yı deneyimle#
yemez. Çünkü Tanrı ya da gerçeklik bilinmeyendir,
imgelenemez olandır, örneklendirilemeyendir. Onun etiketi
ya da sözcü%ü yoktur. Tanrı sözcü%ü Tanrı de%ildir. Bu yüz#
den dü$ünce aslâ yeniyi, bilinemeyeni deneyimleyemez. Dü#
$ünce yalnızca bilineni deneyimleyebilir, yalnızca bilinenin
alanı içinde i$lev görebilir, onun ötesinde ise i$lev göremez.
Bilinmeyen hakkında bir dü$ünce var oldu%u ân zihin sarsı#
lır. O her zamân bilinmeyeni bilinenin içine alabilme%i arar.
Ama bilinmeyen aslâ bilinenin içine alınamaz; bu yüzden
de bilinen ile bilinmeyen arasında çatı$kı olu$ur.

* ben %I&: "ngilizce’de ‘I’ ile ‘me’ ayrımı vardır; ‘me’ sâhip olan ‘ben’i gösterirken, ‘I’ dolaysızca
‘ben’i gösterir. %ç.n.&

12

You might also like