Professional Documents
Culture Documents
Tashih:
İsmail DERİN
Baskı:
Korza Yayıncılık
Tel: (0312) 342 22 08
ISBN 978-975-19-4125-1
2011-06-Y-0003-703
Sertifika No: 12930
Dağıtım ve Satış:
Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü
Tel: (0312) 295 71 53 - 295 71 56
Faks: (0312) 285 18 54
e-posta: dosim@diyanet.gov.tr
NAMAZ İLMİHALİ
Birinci Bölüm
Namazın Dindeki Yeri ve Önemi 23
NAMAZ 24
I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 25
II. NAMAZIN ÖNEMİ 26
III. NAMAZIN HİKMETLERİ 30
1. NAMAZ, ALLAH’I HATIRLATIR 30
2. NAMAZ, MÜ’MİNİN MİRACIDIR 32
3. NAMAZ, SOSYAL BÜTÜNLEŞME VE KAYNAŞMAYI SAĞLAR 33
4. NAMAZ, YARATAN’A KARŞI KULLUK GÖREVİDİR 33
5. NAMAZ, DÜNYA VE AHİRET MÜKÂFATI SAĞLAR 34 5
İkinci Bölüm
Namazın Çeşitleri 49
NAMAZ KILDIĞIN ZAMAN 50
NAMAZIN ÇEŞİTLERİ 51
I. FARZ NAMAZLAR 52
1. BEŞ VAKİT NAMAZ 52
2. CUMA NAMAZI 57
a) Anlam ve Önemi 57
b) Cuma Namazının Dindeki Yeri ve Hükmü 60
c) Cuma Namazının Şartları 61
1. Cumanın Farz Olmasının Şartları 61
2. Cuma Namazının Geçerli Olmasının Şartları 64
3. CENAZE NAMAZI 69
II. VACİP NAMAZLAR 75
1. BAYRAM NAMAZLARI 75
2. VİTİR NAMAZI 76
III. NAFİLE NAMAZLAR 76
1. REVATİP SÜNNETLER 76
2. REGAİP SÜNNETLER 79
a) Teravih Namazı 79
b) Teheccüd Namazı 80
c) Evvâbin Namazı 80
d) Kuşluk Namazı 81
6 e) Hacet Namazı 82
f) Tövbe Namazı 82
g) İstihare Namazı 83
h) Yolculuk Namazı 85
i) Tahıyyetü’l-Mescid Namazı 85
Üçüncü Bölüm
Namazların Farz, Vacip ve Sünnetleri 87
NAMAZLARIN FARZ, VACİP VE SÜNNETLERİ 89
GİRİŞ 89
I. NAMAZIN FARZLARI 90
1. NAMAZIN ŞARTLARI 91
a) Hadesten Taharet 91
1. Abdest 91
2. Gusül 101
3. Teyemmüm 106
b) Necasetten Taharet 109
1. Necaset-i Ğalîza (Ağır Necaset) 110
2. Necaset-i Hafife (Hafif Necaset) 110
c) Setrü’l-Avret 111
d) İstikbal-i Kıble 112
e) Vakit 113
1. Günlük Namazların Vakitleri 117
2. Cuma Namazının Vakti 121
3. Vitir ve Bayram Namazlarının Vakti 121
4. Nafile Namazların Vakitleri 122
5. Kerahet Vakitleri 123
6. Vaktin Oluşmadığı Yerlerde Namaz 125
f) Niyet 127
2. NAMAZIN RÜKÜNLERİ 127
a) İftitah Tekbiri 127
b) Kıyam 128 7
c) Kıraat 128
d) Rükû 130
e) Secde 130
f) Ka’de-i Âhire 131
II. NAMAZIN VACİPLERİ 132
III. NAMAZIN SÜNNETLERİ 135
IV. NAMAZIN MEKRUHLARI 139
V. NAMAZI BOZAN ŞEYLER 141
Dördüncü Bölüm
Namazların Kılınışı 143
NAMAZLARIN KILINIŞI 144
I. İKİ REKÂTLI NAMAZLAR 144
II. ÜÇ REKÂTLI NAMAZLAR 146
1. AKŞAM NAMAZI 146
2. VİTİR NAMAZI 147
III. DÖRT REKÂTLI NAMAZLAR 147
IV. CUMA NAMAZI 148
V. BAYRAM NAMAZLARI 149
VI. TERAVİH NAMAZI 151
VII. CENAZE NAMAZI 152
VIII. CEMAATLE NAMAZ 153
IX. İMAMA UYANIN DURUMU 156
1. MÜDRİK 156
2. LÂHİK 156
3. MESBÛK 157
a) İki Rekâtlı Namazlar 157
b) Üç Rekâtlı Namazlar 158
c) Dört Rekâtlı Namazlar 158
X. NAMAZLARIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI 160
8 Beşinci Bölüm
Cemaat, Kaza, Yolculuk ve Cem' 163
I. CEMAATLE NAMAZ 164
1. CEMAATLE NAMAZ KILMANIN ÖNEMİ 164
2. CEMAATLE NAMAZ KILMANIN HÜKMÜ 166
3. KADINLARIN CEMAATE KATILMALARI 168
4. CAMİLERDE SAF DÜZENİ 169
II. VAKTİNDE KILINMAYAN NAMAZLAR 171
1. MAZERET SEBEBİYLE KILINAMAYAN NAMAZLARIN KAZASI 171
2. MAZERETSİZ OLARAK KILINAMAYAN NAMAZLARIN KAZASI 173
3. SÜNNET NAMAZLARIN KAZASI 174
4. TERTİP SAHİBİNİN KAZA NAMAZI 174
III. YOLCULUK HÂLİNDE NAMAZ 175
1. SEFERÎLİĞİN MEŞRUİYETİ 176
2. SEFERÎLİĞİN HİKMETLERİ 179
3. MİSAFİR SAYILMANIN ŞARTLARI 180
4. MİSAFİRİN MUKİM OLMASI 181
IV. NAMAZLARIN CEM’ İLE KILINMASI 185
1. MİSAFİR OLANLARIN NAMAZLARI CEM’İ 186
2. MUKİM OLANLARIN NAMAZLARI CEM’İ 189
3. NAMAZLARI CEM’ İLE KILABİLMENİN ŞARTLARI 191
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME 191
Altıncı Bölüm
Hastalık ve Özürlülük Hâlinde Namaz 193
HASTALIK VE ÖZÜRLÜLÜK HÂLİNDE NAMAZ 194
I. HASTA VE ENGELLİLERİN NAMAZI 195
1. HASTALARIN NAMAZI 195
2. ENGELLİLERİN NAMAZI 197
a) Zihinsel Engellilerin Namazı 197
b) Bedensel Engellilerin Abdest ve Namazı 198
c) Görme Engellilerin Namazı 200 9
Yedinci Bölüm
Namazda Okunacak Sûreler, Dualar ve Tesbîhât 207
NAMAZDA OKUNACAK SÛRELER, DUALAR VE TESBÎHÂT 208
I. ABDEST DUALARI 209
1. Eller Yıkanırken 209
2. Ağız Yıkanırken 209
3. Burna Su Verilirken 210
4. Yüz Yıkanırken 210
5. Sağ Kol Yıkanırken 210
6. Sol Kol Yıkanırken 210
7. Baş Meshedilirken 211
8. Kulak Meshedilirken 211
9. Boyun Meshedilirken 211
10. Ayaklar Yıkanırken 211
11. Abdestten Sonra 212
II. NAMAZ İÇİNDE OKUNACAK DUALAR 212
1. SÜBHÂNEKE DUASI 212
2. RÜKÛ VE SECDEDE OKUNACAK DUALAR 213
a) Rükûda okunacak dua 213
b) Secdede Okunacak Dua 213
3. RÜKÛDAN DOĞRULURKEN OKUNACAK DUA 213
4. OTURUŞLARDA OKUNACAK DUALAR 214
a) Tahiyyât Duası 214
b) Salli ve Bârik Duaları 214
c) Rabbena Âtina ve Rabbena’ğfirlî Duaları 215
5. KUNUT DUALARI 215
10 III. NAMAZ SONRASI YAPILACAK DUA VE ZİKİRLER 216
1. SELAMDAN SONRA OKUNACAK DUA (İSTİĞFAR DUASI) 216
2. SALÂT-I MÜNCİYE 217
3. SEYYİDÜ’L-İSTİĞFAR DUASI 218
4. ALLAHÜMME ENTE’S-SELÂM DUASI 219
5. TESBİH, TAHMÎD, TEHLİL VE TEKBİR DUASI 220
6. AYETÜ’L-KÜRSÎ 220
7. TESBÎHÂT 222
8. KELİME-İ ŞAHADET 222
IV. TESBÎHATTAN SONRA YAPILABİLECEK DUALAR 223
V. AKŞAM VE SABAH NAMAZINDAN SONRA
OKUNABİLECEK DUA VE AYETLER 228
VI. YATSI NAMAZINDAN SONRA OKUNABİLECEK
DUA İÇERİKLİ AYETLER 230
VII. NAMAZDA OKUNABİLECEK KISA SÛRELER 231
1. FATİHA SÛRESİ 231
2. ASR SÛRESİ 232
3. FİL SÛRESİ 232
4. KUREYŞ SÛRESİ 233
5. MÂUN SÛRESİ 233
6. KEVSER SÛRESİ 234
7. KÂFİRÛN SÛRESİ 234
8. NASR SÛRESİ 235
9. LEHEB SÛRESİ 235
10. İHLÂS SÛRESİ 236
11. FELAK SÛRESİ 236
12. NÂS SÛRESİ 237
VIII. CENAZE NAMAZINDA OKUNACAK DUALAR 237
IX. CAMİYE GİRİP ÇIKARKEN OKUNACAK DUALAR 239
1. CAMİYE GİRERKEN OKUNACAK DUA 239
2. CAMİDEN ÇIKARKEN OKUNACAK DUA 239 11
X. EZAN DUASI 239
1. EZANI DUYDUĞU ZAMAN 239
2. EZAN OKUNURKEN 240
3. EZAN SONA ERİNCE 240
İBADET VE ÖNEMİ
İnsanların yaratılış gayesi, Allah’a ibadet etmektir.
ِ ّٰٰا ِم ُنوا ِب ه
الل َو َر ُسو ِل ِه
“Allah’a ve Resûlüne iman edin” (Hadîd, 57/7) buyrulmak-
tadır. İman olmadıkça bütün iyi işler / ameller boşa gider
(Mâide, 5/5). Demek ki iman, pratik hayatı ilahî iradeye uygun
kılmayı gerektiriyor. İman ve ilahî iradeye uygunluk unsur-
ları, ancak bunların en güzel biçimde ve içtenlikle (ihlâs)
gerçekleştirilmesiyle tamamlanır. Peygamberimizin öğreti-
sinin bu üçlü yapısı, “Cibril Hadisi” diye bilinen ve insan
suretindeki Cebrail ile aralarında geçen konuşmada açıkça
görülür. Hadiste Cebrail, Allah’ın Resûlüne, “İman”, “İslâm”
ve “İhsan” kavramlarının anlamlarını sorar. Peygamberimiz,
birinci soruya;
ُ ّٰالل َص ّ َلى ه
الل ِ ّٰول ه ُ َّٰش َه َد أ َ ْن اَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
ُ الل َوأ َ ّ َن ُم َح ّ َمدًا َر ُس ْ ل ْس اَل ُم أ َ ْن ت
ِ ْاَ إ
َح ّ َج ُ الص اَل َة َو ُت ْؤ ِت َي ال ّ َز َكا َة َوت
ُ َصو َم َر َمضَ ا َن َوت َ ّ َع َليْ ِه َو َس ّ َل َم َو ُت ِقي َم
ت إِ َليْ ِه َس ِبيل َ ْطع َ اس َتْ ت إِ ِن َ ْْال َبي
“İslâm, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O’na iba-
det etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Kabe’yi
ziyaret etmen (hac) ve Ramazan orucu tutmandır” diye ce-
vap verir. Son soruyu ise;
1 İbadet kavramı ile ilgili daha geniş bilgi için bk. İsmail KARAGÖZ, Kur’ân’da
İbadet Kavramı ve Allah’a İbadet, Kitap Neşriyat, Ankara 2006.
B irinci Bölüm
Namazın Dindeki Yeri ve Önemi
NAMAZ İLMİHALİ
NAMAZ
I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Dilimize Farsça’dan giren ve ‘eğilmek’ anlamına gelen
“namaz”, Kur’ân ve Sünnette “salât” kelimesi ile ifade edil-
miştir. Sözlükte dua etmek anlamına gelen “Salât”; dinî bir
terim olarak, Allah’ın emrettiği, Peygamberimizin öğretip
uyguladığı şekilde kalp, dil ve bedenle yapılan bir ibadettir.
“Salât” kelimesi ve türevleri Kur’ân’da 99 defa geçmek-
tedir. Kur’ân’da namaz, “salât” kelimesiyle ifade edildiği gibi
“ibadet” (Hacc, 22/77), “kıyam” (Hacc, 22/26), “kıraat” (İsrâ, 17/78),
“rükû” (Bakara, 17/43), “secde” (Bakara, 2/125), “zikir” (Bakara, 2/239),
“dua”, “tesbih”, “huşû” ve “kunut” kelimeleriyle de ifade
edilmiştir. Bu, namaz ibadetinin anlam derinliğini gösterir.
Namaz kılan müslüman;
Allah’ı yüceltmiş,
O’nun huzurunda divan durmuş,
O’nun kelâmından okumuş, 25
O’nu noksan sıfatlardan tenzih etmiş,
O’nu övmüş, nimetlerine şükretmiş,
O’nun huzurunda eğilip saygısını ifade etmiş,
O’nu anmış,
O’na tevazu göstermiş,
O’na dua ve niyazda bulunmuş, itaat edip kulluk etmiş
olur.
Böylece kul, namaz ibadeti ile Allah’ın emir ve yasakla-
rına uyma bilincini sürekli canlı tutmuş olur.
Namaz, Allah için yapılan her türlü kulluğun ifadesidir.
Başka bir ifade ile her türlü ibadet, namazda toplanmıştır.
Namaz, küfrün ve şirkin her türlüsüne, nefsin ve şeyta-
nın tüm arzularına karşı koyuştur.
Namaz; Allah’ın düşmanlarına ve tüm kötülüklere karşı
bir tavır alıştır.
NAMAZ İLMİHALİ
ِ ّٰب إِ َلى ه
الل َ َ “ أ َ ُّي ْال َع َم ِل أAmelin Allah’a en sevimli olanı
ُّ ح
hangisidir” sorusuna
Mevâkîtü’s-Salât, 5)
الص اَل ُة َع َلى َم َوا ِقي ِت َها َ لى ْال َج ّ َن ِة َق َ ِ أ َ ُّي أْالَعْ َم
َ ّ ال َ ِال أ ْق َر ُب إ
NAMAZ İLMİHALİ
ْ ْ ْ َ ّ
ِ َف َو ِل َوجْ َهك شَ ط َر ال َم ْس ِج ِد ال َح َر
ام
“Yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir” (Bakara, 2/144) em-
rine uyarak kıbleye yönelmek, tekbirden sonra ellerin önde
bağlanması, rükûa eğilmek, secdeye varmak, Allah’ın hu-
zurunda yaşanan tevazu ve teslimiyet ruhunu yansıtır. Beş
vakit namazın farz kılındığı miraç olayı sırasında Allah’ın
Resûlü yüksek makamlara ulaştı. Mü’min de miraçta farz
kılınan bu namaz görevini yerine getirerek bir anlamda mi-
raç yapmış, yüksek dereceler elde etmiş, Allah’a yaklaşmış
olur. İnsan benliğinin sembolü olan “başı dik” olma hâli,
bedenin en şerefli kısmı sayılan alnın secde için yere kon-
ması ile sona erer. Secde bu niteliği ile Allah’ın kudret ve
azametine teslim olup boyun eğmeyi sembolize eder. Kul-
Birinci Bölüm
س ُ ْالشمَ ّ الرْ ِض َو َ ْات َو َمنْ ِفي ا َ ّ الل َي ْس ُج ُد َل ُه َمنْ ِفي
ِ الس ٰم َو َ ّٰاَ َلمْ َت َر اَ ّ َن ه
33
َوأ َ ُّدوا َز َكا َة، ْ َو ُصو ُموا شَ هْ َر ُكم، ْكم ُ س َ ْ َو َص ُّلوا خَ م، ْكم َ ّٰاِ ّ َتقُ وا ه
ُ الل َر ّ َب
ُ ج ّ َن َة َر ِّب
ْكم ُ ت َْد، ْيعوا َذا أَمْ ِر ُكم
َ خ ُلوا ُ كمْ َوأ َ ِط
ُ أَمْ َوا ِل
“Rabbiniz Allah’a karşı gelmekten sakının, beş vakit
namazı kılın, Ramazan orucunu tutun, malınızın zekâtını
verin, âmirlerinizin emirlerine uyun, Rabbinizin cennetine
girersiniz” (Tirmizî, “Ebvâbü’s-Salât”, 434; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 251)
buyurmuştur. Ancak Allah’a ve peygambere isyan olan ko-
nularda âmirlere itaat olmaz (bk. Müslim, İmâre, 38, II, 1469; Buhârî,
Ahkâm, 4, VIII, 105; Tirmizî, Cihad, 29, IV, 209).
ْالص ٰلو َة َواَنْفَ قُ وا ِم ّ َما َرز َْقنَاهُمَ ّ الل َواَ َقا ُموا َ اِ ّ َن ا ّ َل ۪ذي َن َيتْ ُلو َن ِكت
ِ َّٰاب ه
َ جو َن ِت َجا َر ًة َلنْ َت ُبو
ُ ُۙر ِل ُي َو ِّف َي ُهمْ ا
ْجو َرهُمْ َو َي ۪زي َدهُم ُ ِْس ًّرا َو َع اَل ِن َي ًة َير
كو ٌرُ َِمنْ فَضْ ِل ۪ ۜه اِ ّ َن ُه َغفُ و ٌر ش
“Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı dos-
doğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şey-
lerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla
zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. Allah, kendilerine
NAMAZ İLMİHALİ
74/44).
Birinci Bölüm
َ الص
ال َة ُمت ََع ِّمدًا ف ََق ْد َب ِر َئ ْت َ ّ ال َة ُمت ََع ِّمدًا َف ِا ّ َن ُه َمنْ َت َر َك
َ الص َ
َ ّ الت رَْت ُ ِكى
ِ َِذ ّ َم ُة ّ ه
الل َو َر ُسو ِل ِه
“Namazı kasten terk etmeyin. Kim namazı kasten terk
ederse, Allah’ın ve Resûlü’nün himayesinden uzak olur” (Ah-
ۙ اِ ّ َن َم َع ْال ُع ْس ِر ُي ْس ًرا
َف ِا ّ َن َم َع ْال ُع ْس ِر ُي ْس ًرا
“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçek-
ten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 94/5–6)
NAMAZ İLMİHALİ
ني ِ
َ الص
َ ال َة ا ْب َن َسبْ ع ِس ِن َ ّ َع ِّل ُموا
َ ّ الص ِب ّ َي
“Yedi yaşında çocuklara namazı öğretin.” (Tirmizî, Salât, 295)
Yedi yaş, ilk eğitim ve öğretime başlama çağıdır. Kız
çocukları âdet görmeye başlamakla, erkek çocukları ise ihti-
lam olmakla veya bu yaşa gelmekle ergenlik çağına ulaşmış
olurlar. Çocuklar, ergenlik çağına gelmeden önce Kur’ân
okumayı, ibadetleri, helâl ve haramları öğrenmiş olmalı,
ibadetleri yapmaya, özellikle namaz kılmaya alışmış olma-
lıdırlar.
Çocukların, ergenlik çağından önce mutlaka dinî bilgi-
lerle donatılması, ibadetlere alıştırılması, özellikle namazın
öğretilmesi ve namaz kılma alışkanlığının kazandırılması
gerekir.
Birinci Bölüm
V. GENÇLİK VE NAMAZ
Çocuklar, ergenlik çağına erdiği andan itibaren gençlik
çağına başlarlar. Kız çocukları âdet görmeye başlayınca, er-
kek çocukları da ihtilam olunca büluğa ererler. Ülkemizde
yapılan bir araştırmaya göre (Seyfullah Kara, Peygamber Döneminde
Gençlik, s. 14) bülûğa erme yaşı kızlarda en erken 10, en geç
18; erkeklerde ise en erken 9, en geç 19 yaş olduğu tespit
edilmiştir. Dolayısıyla ergenlik yaşı, ortalama 12–15 civarı-
dır.
Gençlik dönemi; insan hayatının en önemli, en kritik
ve en sorunlu dönemidir. Çünkü genç insan; fizyolojik,
ruhsal, duygusal, eğitim ve öğretim, edep ve ahlâk, kültür
ve alışkanlık bakımından gelişim, değişim ve etkileşim sü-
recindedir. Geleceğini bu dönemde kazanır, çünkü eğitimi-
ni bu dönemde alır, işine ve mesleğine bu dönemde sahip
olur. Kimliğini, karakterini ve kişiliğini bu dönemde elde 43
eder, iyi veya kötü alışkanlıkları, faydalı veya zararlı bilgileri
bu dönemde edinir, yuvasını bu dönemde kurar.
Gençlere sahip olma, onlara iyi bir eğitim ve terbiye
verme, onları kötü alışkanlıklardan koruma bakımından
anne-babalara, eğitim ve öğretim kurumlarına önemli gö-
revler düşmektedir. Gençler, yaş ağaç gibidirler, onlara is-
tenilen şekil verilebilir, onlar telkinlere açıktır. Gençlerin
ihmal edilmesi, telâfisi zor yaralar açar.
Bu dönemde gençlere sahip çıkmak çok zordur, çünkü
onlar enerji dolu ve hareketlidirler, duygusallıkları hat saf-
hada ve cinsel arzuları doruk noktadadır. Bu itibarla genç-
lerin bedensel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarının meşru bir
şekilde karşılanması ve gereken ilginin gösterilmesi gerekir.
Gençlik dönemi bülûğ çağında başladığına göre dinî
görev ve sorumluluklar da bu çağda başlamaktadır. Artık
NAMAZ İLMİHALİ
1 Bu konuda geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Aile ve Gençlik, Türkiye Diy -
net Vakfı Yayınları, Ankara 2008.
NAMAZ İLMİHALİ
olarak ölün” (Âl-i İmrân, 3/102) emriyle imanın son nefese kadar
korunmasını emretmektedir. Akıllı insanların;
47
İ kinci Bölüm
Namazın Çeşitleri
NAMAZ İLMİHALİ
NAMAZIN ÇEŞİTLERİ
Namazlar; hükmü, kılınışı ve vakti itibariyle üç çeşittir:
1. Hükmü itibariyle namazlar; beş vakit namaz gibi
farz, vitir ve bayram namazları gibi vacip ve beş vakit na-
mazın sünnetleri gibi nafile olmak üzere üç kısımdır.
2. Kılınışı itibariyle namazlar rükûlu-secdeli ve rükû-
suz-secdesiz olmak üzere iki kısımdır. Rükûlu-secdeli na-
mazlar; sabah namazı gibi iki rekâtlı, akşam ve vitir namazı
gibi üç rekâtlı, öğle namazının farzı gibi dört rekâtlı olmak
üzere üç kısma ayrılır. Rükûsuz ve secdesiz kılınan namaz,
sadece cenaze namazıdır.
3. Vakti itibariyle namazlar; vaktinde kılınan namazlar
(eda), vakti çıktıktan sonra kılınan namazlar (kaza) olmak
üzere iki kısma ayrılır.
İslâm’da günde beş vakit namaz kılmak ergenlik çağına 51
س َك تَضَ ُّر ًعا َو ۪خيفَ ًة َو ُدو َن ْال َجهْ ِر ِم َن ْال َقوْ ِل ِ َوا ْذ ُكرْ َر ّ َب َك ۪في ن َْف
َ كنْ ِم َن ْالغَ ا ِف ۪ل
ني ُ ال َو اَل َت ِْٰب ْالغُ ُد ّ ِو َو ا
ِ ال َص
“Rabbini, içinden yalvararak, yüksek olmayan bir sesle
sabah-akşam zikret ve gafillerden olma” (A’râf, 7/205) anlamın-
daki ayet, namazın bu ilk dönemlerdeki kılınışına işaret et-
mektedir.
NAMAZ İLMİHALİ
I. FARZ NAMAZLAR
Kılınmasını Allah’ın kesin olarak emrettiği namazlar,
farz namazlardır. Beş vakit namaz, cuma namazı, cenaze na-
52 mazı, mazeret sebebiyle vaktinde kılınamayan namazların
kazası olarak kılınan namazlar, farz namazlardır.
َ الص ٰلو ِة ْال ُو ْس ٰطى َوقُو ُموا للِ هّٰ ِ َقا ِن ۪ت
ني ِ الص َل َو
َ ّ ات َو َ ّ ظوا َع َلى
ُ حا ِف
َ
“Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönül-
den boyun eğerek namaza durun” (Bakara, 2/238).
Ayette “namazlar” ve “orta namazı” ifadeleri geçmek-
tedir. Arap dilinde çoğulun en azı üçtür. Dolayısıyla ayette
zikredilen namaz sayısı dört olur. Dört sayısının ortası yok-
tur. Bu itibarla orta namaz olabilmesi için namazların en az
beş vakit olması gerekir.
“Orta namaz”, ikindi namazıdır. Çünkü Hendek savaşı
günü Peygamber (s.a.s.), müşriklere şöyle beddua etmiştir:
َ َْات ُي ْذ ِه ن
ب ِ سنَ ار َو ُز َلفً ا ِم َن ا ّ َليْ ِ ۜل اِ ّ َن ْال َح َ الص ٰلو َة
َ ّ ط َرف َِي
ِ الن َه َ ّ َواَ ِق ِم
لذا ِك ۪ري َۚن َ ّ َات ٰذ ِل َك ِذ ْك ٰرى ِل َّ
ِۜ الس ِّئـ
“(Ey Peygamberim!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin
gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötü-
lükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür” (Hûd, 11/114).
. اَل تُضَ ا ُّمو َن ِفي ُر ْؤ َي ِت ِه.كمْ َك َما َت َروْ َن هٰ َذا ْال َق َم َر ُ كمْ َس رَتَوْ َن َر ّ َب ُ أ َ ّ َما إِ ّ َن
الشمْ ِس َو َقبْ َل َ ّ ط ُلوع ُ طعْ تُمْ أ َ ْن اَل ت َْغ ِل ُبوا َع َلى َص اَل ٍة َقبْ َل َ اس َتْ فَإِ ِن
ِ
َو َس ِّبحْ ِب َحمْ ِد َر ِّب َك:ج ِري ٌر َ َ ث ّ َُم َق َرأ.ُغ ُرو ِب َها َيعْ ِني ْال َع ْص َر َو ْالفَ جْ َر
الشمْ ِس َو َقبْ َل ُغ ُرو ِب َها َ ّ ط ُلوع
ِ
ُ َقبْ َل
“Siz, Rabbinizi ahirette şu ayı gördüğünüz gibi mutlaka
göreceksiniz. Onu görmede bir sıkıntıya düşmeyeceksiniz.
Güneşin doğmasından ve batmasından önceki namazlara
yani ikindi ve sabah namazlarına mağlup olmamaya (onları
geçirmemeye) gücünüz yeterse bunu yapın.” (Müslim, “Mesâcid”,
211)
ني ُت ْص ِب ُحو َن َو َل ُه ْال َحمْ ُد ِفي َ سو َن َو ۪ح ُ ْني تُمَ الل ۪ح ِ َّٰسبْ َحا َن ه
ُ ف
ني ُت ْظ ِه ُرو َن
َ ش ًّيا َو ۪ح َ ْات َو ا
ِ الرْ ِض َو َع َّ
ِ الس ٰم َو
“Öyle ise akşama girerken ve sabaha ererken Allah’ı
tesbih edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde hamd ve senâ
ancak O’na mahsustur. Gündüzün sonunda (ikindi) ve öğle
vakitlerinde (O’nu tesbih edin, namaz kılın)” (Rûm, 30/17-18).
َ وب َو ِم َن ا ّ َليْ ِل ف
ُّ َس ِّبحْ ُه َواَ ْد َبا َر
الس ُجو ِد ۚ ِ ْالغُ ُر
“O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğ-
masından önce ve batmasından önce Rabbini tesbih et (na-
maz kıl). Gecenin bir kısmında (namaz kıl) ve secdelerin
arkasında O’nu tesbih et.” (Kâf, 50/39–40)
Allah’ı tesbih etmenin belirli bir zamanı, mekânı ve
şekli yoktur. Her zaman ve mekânda Allah tesbih edilebi-
lir. Hâlbuki yukarıdaki ayetlerde Allah’ın belirli zamanlarda
“tesbih” edilmesi istenmektedir. Bu da ayetlerdeki “tesbih”
ile maksadın namaz olduğunu ortaya koymaktadır.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere Kur’ân-ı Kerîm’de
farz namazların rekât sayısı ve nasıl kılınacağı açıkça beyan
edilmemiş, namaz vakitlerine kısaca değinilmiştir. Namazın
detaylarını, Kur’ân’ı tebliğ etme görevi bulunan (Nahl, 16/144,
46) ve
İkinci Bölüm
2. CUMA NAMAZI
a) Anlam ve Önemi
Yıl içinde Ramazan ayı, geceler içinde Kadir gecesi ne
kadar önemli ise günler içinde cuma günü de öyle önemli-
NAMAZ İLMİHALİ
يب
ِ ط ُّ ُس ُل َيوْ ِم ْال ُج ُم َع ِة َع َلى ُك ِّل ُمحْ َت ِل ٍم َو ِس َوا ٌك َو َي َم
ّ ِ س ِم َن ال ْ غ
َما َق َد َر َع َليْ ِه
“Ergen olan her kişinin Cuma günü gusletmesi, ağız ve
diş temizliği yapması ve yeteri kadar güzel koku sürünmesi
gerekir.” (Müslim, Cuma, 7) buyurmuştur.
Müslümanlar; böyle değerli ve önemli bir günün
manevî feyzinden yararlanmaya çalışırlar, tövbe ve istiğfar
ederler, dua ve niyazda bulunurlar. Çünkü Cuma gününde
yapılan dualar kabul olur. Peygamberimiz (s.a.s.);
c) Hür olmak.
d) Mukim olmak.
Bir insana cuma namazının farz olabilmesi için, kişinin
cuma namazı kılınan yerde ikamet ediyor olması gerekir.
Dolayısıyla dînen yolcu sayılan kimselere (seferî), Cuma
namazı farz değildir. Bir insanın dînen misafir sayılabilme-
si için Hanefî bilginlere göre 90 km. uzaklıkta bir yere 15
günden az kalmak üzere gitmesi gerekir. Şafiîlere göre giriş
ve çıkış günleri hariç 90 km uzaklıkta bir yere üç gün kal-
mak üzere giden kimse misafir sayılır.
İkinci Bölüm
e) Erkek olmak.
5425, 5426; Dârekutnî, II, 2, No: 2; İbn Ebî Şeybe, I, 446, No: 5148) Cuma
1. Hutbenin Şartları
Hanefîlere göre cuma hutbesinin geçerli olabilmesi
için;
a) Hutbenin vakit içinde, namazdan önce, hutbe niye-
tiyle ve cemaatin huzurunda okunması,
b) Hutbe ile namaz arasında herhangi bir meşguliyetin
bulunmaması gerekir.
Şafiîlere göre, cuma hutbesinin sahih olabilmesi için
de;
a) Hutbenin rükünlerinin Arapça olması, öğle vaktin-
de, namazdan önce ve ayakta okunması,
b) İki hutbe arasında oturulması, iki hutbeyi en az kırk
kişinin dinlemesi, gerek iki hutbe ve gerekse hutbe ile na-
maz arasında başka bir meşguliyetin bulunmaması,
67
c) Hatibin; erkek, abdestli ve temiz olması, setr-i avrete
riayet etmesi, sesini kırk kişiye duyurması, imamlığının sa-
hih olması, namazın farz ve sünnetlerini birbirinden ayıra-
cak kadar bilgili olması gerekir.
2. Hutbenin Rükünleri
Ebu Hanife’ye göre hutbenin rüknü yani temel unsu-
ru Allah’ı zikretmektir. Bu itibarla hutbe niyetiyle “elham-
dülillah” veya “sübhânellâh” veya “lâ ilâhe illallâh” demekle
bu görev yerine getirilmiş olur, fakat bu kadar ile yetinmek
mekruhtur.
Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre, hutbenin rüknü,
hutbe denilecek miktarda bir zikirde bulunmaktır. Zikrin
uzunluğunun Tahiyyât duası kadar olması gerekir.
İmam Şafiî’ye göre ise hutbenin beş rüknü vardır: Her
iki hutbede Allah’a hamd edilmesi, Peygamberimiz’e salâvat
NAMAZ İLMİHALİ
4. Hutbenin Mekruhları
almaları.
3. CENAZE NAMAZI
Peygamberimiz (s.a.s.);
ْيهم
ِ او َ اس َن َموْ تَا ُكمْ َو ُك ُّفوا َعنْ َم
ِ س ِ اُ ْذ ُك ُروا َم َح
“Ölülerinizin güzel işlerini yâd edin, kötü taraflarını
dile getirmeyin” (Tirmizî, Cenâiz, 34) buyurarak ölmüşlerimizi
hayırla anmamızı, iyi taraflarını ön plana çıkarmamızı tav-
siye etmiştir.
ط َو َمنْ شَ ِه َدهَا ٌ ح ّ َتى ُي َص ِّل َى َع َليْ َها َف َل ُه ِقري َاَ َمنْ شَ ِه َد ْال َجنَا َز َة
ِ ْال َمث َُل ْال َج َبلَينَ ان ؟ َق ِ ط َ يل َو َما ْال ِقري َا
َ ان ِق
ِ ط َ ح ّ َتى ُت ْد َف َن َف َل ُه ِقري َا
َ
َ ْال َع ِظ
ِ ْيمين
“Her kim cenaze namazında hazır bulunur ve namazı
kılarsa ona bir kırat vardır. Her kim de cenaze defnedilince-
ye kadar cenazede hazır bulunursa ona da iki kırat vardır.”
“İki kırat nedir” diye sorulduğunda “iki büyük dağ gibi”
cevabını vermiştir (bk. Müslim, Cenâiz, 52). “İki büyük dağ gibi”
ifadesi, sevabın çokluğunu beyan etmekte temsilî bir anla-
tımdır.
İkinci Bölüm
ْ ُك ُّل ُهم.ًني َيبْ ُلغُ و َن ِما َئة َ ت ُت َص ِّلي َع َليْ ِه أ ُ ّ َم ٌة ِم َن ْال ُم ْس ِل ِم
ٍ َما ِمنْ َم ِّي
إِ ّ اَل ُش ِّف ُعوا ِفي ِه.َي ْشفَ ُعو َن َل ُه
“Müslümanlardan sayıları yüze ulaşan bir cemaatin
hepsi ölü için şefaat ederek cenaze namazı kılarlarsa, bunla-
rın o kimse hakkındaki şefaatleri kabul edilir” (Müslim, Cenâiz,
58) buyurmuştur.
1. BAYRAM NAMAZLARI
Bayram namazı Hicretin ikinci yılında meşru kılınmış-
tır. Biri Ramazan Bayramında, diğeri Kurban Bayramında
olmak üzere yılda iki defa bayram namazı kılınır. Cuma
namazı ile yükümlü olanların bayram namazı kılmaları da
vaciptir.
Îydeyn, 9).
NAMAZ İLMİHALİ
2. VİTİR NAMAZI
Vitir namazı, üç rekâtlı bir namaz olup vakti, yatsı na-
mazı kılındıktan sonra sabah namazına kadar olan süredir.
Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:
1. REVATİP SÜNNETLER
Beş vakit farz namazın ve Cuma namazının öncesinde
ve sonrasında kılınan nafile namazlara özel bir isimle “sün-
net namazlar” denir. Bu namazlar ayrıca revatip sünnetler
diye de anılır.
تا ِفي ً ْالل َل ُه َبي ُّ َمنْ ثَا َب َر َع َلى ِثنْ ت َْي َعشَ َر َة َر ْك َع ًة ِم َن
ُ ّٰالس ّ َن ِة َبنَى ه
ُّ ات َقبْ َل ال
ظهْ ِر َو َر ْك َع َتينْ ِ َبعْ َدهَا َو َر ْك َع َتينْ ِ َبعْ َد ٍ ْال َج ّ َن ِة أَرْ َب َع َر ْك َع
ْال َم ْغ ِر ِب َو َر ْك َع َتينْ ِ َبعْ َد ْال ِعشَ ا ِء َو َر ْك َع َتينْ ِ َقبْ َل ْالفَ جْ ِر
“Kim gece ve gündüz şu on iki rekât namaza devam
ederse, Allah ona cennette bir köşk bina eder: Sabah na-
mazından önce iki rekât, öğle namazından önce dört rekât,
sonra iki rekât, akşam namazından sonra iki rekât ve yatsı
namazından sonra iki rekât.” (Tirmizî, Salât, 302)
Revatip sünnetler hakkındaki bu genel açıklamadan
başka Peygamberimiz, sünnet namazlar için ayrı ayrı açık-
lamalarda da bulunmuştur. Mesela bir başka hadis-i şerifte
77
şöyle buyurmuştur:
ُّ َر ْك َعتَا ْالفَ جْ ِر خَ رْي ٌ ِم َن
الد ْن َيا َو َما ِفي َها
“Sabah namazının iki rekât sünneti dünya ve üzerinde-
kilerden daha hayırlıdır.” (Tirmizî, “Salât”, 307)
اتٍ الل َع َليْ ِه َو َس ّ َل َم ُي َص ِّلي َقبْ َل ْال َع ْص ِر أَرْ َب َع َر ْك َعُ ّٰالن ِب ُّي َص ّ َلى ه
َ ّ َكا َن
ْني َو َمنْ َت ِب َع ُهمَ ك ِة ْال ُم َق ّ َر ِبَ الت ْس ِليم َع َلى ْال َم اَل ِئ َ ّ َي ْف ِص ُل َبيْ َن ُه ّ َن ِب
ِ
َ ني َو ْال ُم ْؤ ِم ِن
ني َ ِم َن ْال ُم ْس ِل ِم
“Hz. Peygamber (s.a.s.), ikindinin farzından önce dört
78
rekât kılar, arasını iki rekâtta bir selam vererek ayırırdı.
Müslümanlardan da bu namazı kılanlar vardı.” (Tirmizî; Salât,
317)
ب ِب ِه ْال َعبْ ُد َيوْ َم ْال ِق َيا َم ِة ِمنْ َع َم ِل ِه َص اَل ُت ُه فَإِ ْنُ اس َ إِ ّ َن أ َ ّ َو َل َما ُي َح
س َر فَإِ ِن ِ َاب َوخ َ ََت ف ََق ْد خ ْ َسد َ ْج َح َوإِ ْن فَ َص ُل َح ْت ف ََق ْد أ َ ْف َل َح َوأَن
ظ ُروا ه َْل ُ ال ال ّ َر ُب َت َبا َر َك َوت ََعا َلى اُ ْن َ ئا َقً ْص ِمنْ ف َِريضَ ٍة شَ ي َ ا ْنت ََق
ُ ص ِم َن ْالفَ ِريضَ ِة ث ّ َُم َي
كو ُن َ ط ُّو ٍع َف ُي ْك َم ُل ِب َها َما ا ْنت ََق
َ ِل َعبْ ِدي ِمنْ َت
َسا ِئ ُر َع َم ِل ِه َع َلى ٰذ ِل َك
“Kulun kıyamet günü ilk sorgulanacağı ameli, namazı-
dır. Kul, namazının hesabını tam verebilirse kurtuluşa erer.
Eğer veremezse, hüsrana ve ziyana uğrar. Eğer farz namaz-
larında bir eksiklik olursa yüce Allah, ‘bakın bakalım ku-
İkinci Bölüm
2. REGAİP SÜNNETLER
“Regaip”, rağbet edilenler demektir. Regaip sünnetler;
revatip sünnetler dışındaki nafile namazlardır. Bunlar, Pey-
gamber Efendimizin farz namazlara bağlı olmaksızın kılın-
masını tavsiye ve teşvik ettiği, Allah’a yakınlaşmak ve sevap
kazanmak amacıyla kıldığı namazlardır. Bunların başlıcaları
şunlardır:
a) Teravih Namazı
Teravih namazı, Ramazan ayında kılınan “müekked
sünnet” bir namazdır. Kadınlar ve erkekler için Ramazan
ayının sünnetidir. Dolayısı ile, Ramazan ayında oruç tuta- 79
سا ًبا غ ُِف َر َل ُه َما ت ََق ّ َد َم ِمنْ َذ ْن ِب ِه َ َِمنْ َقا َم َر َمضَ ا َن إ
َ يما ًنا َواحْ ِت
“Kim iman ederek ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek
teravih kılmak sureti ile Ramazan ayını ihya ederse onun
geçmiş günahları affedilir.” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 173) buyu-
rulmuştur.
b) Teheccüd Namazı
80
Yatsı namazından sonra yatıp bir müddet uyuduktan
sonra kalkılıp kılınan namaza teheccüd namazı denir. Yat-
madan önce geceleyin kılınacak olursa “gece namazı” diye
anılır. Sevgili Peygamberimiz teheccüd namazına devam
ederdi (Buhârî, “Teheccüd”, 1-5). Bu namaz iki rekâttan sekiz
rekâta kadar kılınabilir. Her iki rekâtta bir selam verilmesi
daha faziletlidir.
Peygamberimiz (s.a.s.);
c) Evvâbin Namazı
Akşam namazının sünnetinden sonra dört rekât daha
kılıp bunu altı rekâta tamamlamak müstehaptır. Bu nama-
İkinci Bölüm
َ ك ّ َلمْ ِف
ُ يما َبيْ َن ُه ّ َن ِب
سو ٍء ٍ ت َر ْك َع
َ ات َلمْ َي َت َ ّ َمنْ َص ّ َلى َبعْ َد ْال َم ْغ ِر ِب ِس
ُع ِد ْل َن َل ُه ِب ِع َبا َد ِة ِثنْ ت َْي َع ْش َر َة َس َن ًة
“Kim, -arada kötü bir şey konuşmaksızın- akşam nama-
zından sonra altı rekât namaz kılarsa, on iki yıl ibadet etmiş
sevabı alır.” (Tirmizî, Salât, 317)
d) Kuşluk Namazı
Güneş doğup bir müddet yükseldikten (güneşin doğu-
şundan yaklaşık 45–50 dakika) sonra zeval vaktine kadar
kılınan nafile bir namazdır. Ancak günün ilk dörtte birinin
geçtiği ve güneşin kızgınlaşmaya başladığı zaman kılınması 81
uygundur. Bu namaz, “duha namazı” ve “işrak namazı” diye
de anılır.
يح ٍة َص َد َق ٌة
َ َس ِب ْ ك ُّل تُ َص َد َق ٌة َف َ َ ُي ْص ِب ُح َع َلى ُك ِّل ُس اَل َمي ِمنْ أ
ْح ِد ُكم
ْ َو ُك ُّل ت.ٌَص َد َقة
.ٌَك ِبري َ ٍة َص َد َقة َو ُك ُّل تَحْ ِمي َد ٍة َص َد َق ٌة َو ُك ُّل تَهْ ِلي َل ٍة
NAMAZ İLMİHALİ
e) Hacet Namazı
İnsanın gündelik hayatında pek çok maddî ya da
manevî ihtiyacı olur ve bunları karşılamak ister. İhtiyaçla-
rın ortaya çıkması ve bunların giderilmek istenmesi tabii bir
82
şeydir. Herhangi bir işin gerçekleştirilmesi, ihtiyacın gide-
rilmesi için yapılması gereken her şey yapılmalı, sonra da
sonucu Allah’tan istenmelidir. İslâmî tevekkül anlayışı bunu
gerektirir. Bütün şartlar yerine getirildikten sonra ihtiyaç
Allah’a arz edilmeli, O’ndan yardım istenmelidir.
Hacet namazı iki, dört veya on iki rekât olarak kılınabi-
lir. Dört rekât olarak kılınması hâlinde birinci rekâtta Fatiha
sûresinden sonra üç kere ayetü’l-kürsî, kalan üç rekâtta ise
Fatiha’dan sonra birer kere İhlâs, Felak ve Nâs sûreleri oku-
nur.
f) Tövbe Namazı
Tövbe, yapılan günahlardan pişmanlık duyup af dile-
mek üzere Allah’a dönmek, O’na sığınmak demektir. Tövbe
etmek için mutlaka günah işlemiş olmak da gerekmez. Hz.
Peygamber Efendimiz, işlediği ve işleyeceği hataların affe-
dilmiş olduğu bildirildiği hâlde, çok çok tövbe eder, bağış-
İkinci Bölüm
ط ّ َه ُر ث ّ َُم ُي َص ِّلي ث ّ َُم َي ْست َْغ ِف ُرَ ْبا ث ّ َُم َيقُ و ُم َف َي َت ً ب َذن ُ ج ٍل ُي ْذ ِن
ُ َما ِمنْ َر
الل َل ُه ث ّ َُم َق َرأ َ هٰ ِذ ِه آْال َي َة َ ّ الل إ
ُ ّٰال َغفَ َر ه ِ َ ّٰه
“Bir kul günah işler de sonra kalkar, güzelce abdest alır
ve iki rekât namaz kılar; Allah’tan bağışlanma dilerse, Al-
lah onu bağışlar.” buyurmuş (Tirmizî, Salât, 294) ve şu ayeti oku-
muştur:
g) İstihare Namazı
“İstihare” hayırlı olanı dilemek demektir. İnsanlar dün-
ya ya da ahiret ile ilgili işlerin nasıl sonuçlanacağını çok
kere kestiremez, fakat bunu merak ederler. Bu meraklarını
gidermek için çeşitli yollara başvururlar. Mesela câhiliyye
devri Arapları bu amaçla fal oklarına başvururlardı. Hz.
Peygamber (s.a.s.), böyle yanıltıcı usullere başvurarak gele-
cek hakkında hüküm verme geleneğini kaldırarak “istihare”
uygulamasını getirmiştir. Konu ile ilgili olarak Peygamberi-
miz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:
NAMAZ İLMİHALİ
h) Yolculuk Namazı
Bir kimsenin yola çıkacağı, ya da yolculuktan döndüğü
zaman iki rekât namaz kılması menduptur. Giderken evde,
gelince mescidde kılınması daha faziletlidir. Hz. Peygamber
(s.a.s.)’in uygulaması böyle idi (Müslim, Müsâkât, 21).
Bu namaz, kişinin yolculuğa çıkarken işlerinin kolay-
laşması, sağ salim yuvasına ulaşması için, yolculuktan dön-
dükten sonra da evine, çoluk çocuğuna kavuşmasından do-
layı Allah’a teşekkür etmek için kılınır.
i) Tahıyyetü’l-Mescid Namazı
Tahıyyetü’l-Mescid; mescidin selamlanması, mescide
saygı gösterilmesi demek ise de aslında mescidlerin sahibi
Allah’a saygı gösterme ve O’nu yüceltme duygusunun ifa-
desidir.
İbadet ve ziyaret maksadı ile ya da başka herhangi bir 85
amaçla mescide giren müslümanın iki rekât namaz kılması
müstehaptır. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz (s.a.s.);
GİRİŞ
“Farz”, kesin ve bağlayıcı bir delil ile yapılması istenen
fiil ve amel demektir.
I. NAMAZIN FARZLARI
90
1. NAMAZIN ŞARTLARI
a) Hadesten Taharet
“Hades”; abdestsizlik, cünüplük ve kadınlara mahsus
özel hâller (hayız ve nifas) sebebi ile insanda meydana ge-
len hükmî/manevî kirlilik hâli demektir. 91
خَ َر َج ِمنْ َوجْ ِه ِه،س َل َوجْ َه ُه َ َضأ َ ْال َعبْ ُد ْال ُم ْس ِل ُم (أَوْ ْال ُم ْؤ ِم ُن) فَغَ ّ إِ َذا َت َو
ِ ظ َر إِ َليْ َها ِب َعيْ نَيْ ِه َم َع ْال َما ِء (أَوْ َم َع
)آخ ِر َق ْط ِر ْال َما ِء َ ُك ُّل خَ ِطي َئ ٍة َن
طشَ تْ َها َيدَا ُه َ س َل َي َديْ ِه خَ َر َج ِمنْ َي َديْ ِه ُك ُّل خَ ِطي َئ ٍة َكا َن َب َ فَإِ َذا َغ
Üçüncü Bölüm
ج ْت ُك ُّل
َ س َل ِرجْ َليْ ِه خَ َر ِ َم َع ْال َما ِء (أَوْ َم َع
َ آخ ِر َق ْط ِر ْال َما ِء) فَإِ َذا َغ
ح ّ َتى ِ خَ ِطي َئ ٍة َمشَ تْ َها ِرجْ اَل ُه َم َع ْال َما ِء (أَوْ َم َع
َ )آخ ِر َق ْط ِر ْال َما ِء
وب ُّ َيخْ ُر ُج ن َِق ًّيا ِم َن
ِ الذ ُن
“Müslüman kul/mü’min abdest alıp yüzünü yıkadığı za-
man bakmak sureti ile işlediği bütün günahlar su ile birlikte
dökülür gider. Ellerini yıkadığı zaman, onlarla işlediği bü-
tün günahlar su ile birlikte dökülür gider. Ayaklarını yıkadı-
ğı zaman, onlarla yürüyerek işlediği günahlar, su ile birlikte
dökülür gider. Abdest bittiğinde (küçük) günahlardan arınıp
tertemiz olur.” (Müslim, Taharet, 32)
Abdestin esas itibarı ile manevî/hükmî bir temizlik ol-
duğu gerçeği bu hadiste ortaya konmaktadır.
Abdest, manevî bir temizlik olmasının yanında aynı za-
manda maddî bir temizliktir. Vücudun dış etkilere en çok
açık olan organları günde beş sefer yıkanmakta, böylece her 93
gün düzenli bir temizlik yapılmaktadır.
Abdestin sağladığı maddî ve manevî temizlik yanında
sağlık bakımından da birçok yararları vardır. Mesela kan
dolaşımını sağlayan damarların esnekliğinin korunmasında,
damar sertliklerinin ve tıkanmalarının önlenmesinde abdes-
tin büyük yararı vardır. Vücutta oluşan durgun elektriğin
atılmasının yollarından biri de suya ya da toprağa temastır.
Bu da abdest veya teyemmüm sayesinde sistemli bir şekilde
gerçekleşir.
Abdest, su ile alınır. Bu suyun temiz, maddî ya da
hükmî bir temizlik için kullanılmamış olması gerekir.
Abdestin nasıl alınacağını Peygamberimiz bize uygula-
ması ile öğretmiştir. Bu uygulamaya göre, abdest alınırken
yapılması gereken bazı işlemler farz, bazıları da sünnettir.
Namaz kılmak için abdest alınması zorunludur.
NAMAZ İLMİHALİ
َات
ٍ سن َ الل َل ُه َع ْش َر
َ ح ُ ضأ َ َع َلى
َ طهْ ٍر َكت
ُ َّٰب ه َ ّ َمنْ َت َو
“Kim abdestli iken abdest alırsa, Allah ona on sevap ya-
zar.” (Ebu Dâvûd, Taharet, 32) buyurmuştur.
c) Abdestin Farzları
Abdestin farzları şunlardır:
1.Yüzü yıkamak,
2. Elleri ve kolları dirseklerle birlikte yıkamak,
3. Başın dörtte birini meshetmek,
4. Ayakları topukları ile birlikte yıkamak.
Farz olan, bu işlemleri birer kere yapmaktır.
94 Şafiî mezhebine göre abdeste niyet etmek ve abdest iş-
lemlerini bu sıraya göre yapmak da farzdır.
Abdestin geçerli olabilmesi için yıkanan abdest uzuv-
larında hiç kuru yer kalmaması gerekir. Bu bakımdan deri
üzerinde, suyun ulaşmasını engelleyecek bir şeyin bulun-
mamasına dikkat etmek gerekir.
d) Abdestin Sünnetleri
İbadetlerde sünnet, Hz. Peygamber’in farz olmayarak
yaptığı uygulamaları ifade eder. Abdestin bu uygulamalara
dayalı sünnetleri şöyle sıralanabilir:
1. Niyet etmek ve abdeste eûzü - besmele ile başlamak.
2. Önce elleri bileklere kadar yıkamak.
3. Ağza ve burna su vermek (mazmaza ve istinşak).
4. Önce sağ organları yıkamak.
Üçüncü Bölüm
اك ِعنْ َد ِّ ني ( َع َلى أ ُ ّ َم ِتي ) أَل َ َمرْ ُت ُهمْ ِب
ِ الس َو َ َلوْ اَل أ َ ْن أ َ ُش ّ َق َع َلى ْال ُم ْؤ ِم ِن
ُك ِّل َص اَل ٍة
“Ümmetime/mü’minlere zorluk vereceğimden çekinme-
seydim onlara her namazdan önce/her abdest alışta ağzını 95
يه َما ُ ضو ِئي هٰ َذا ث ّ َُم َقا َم َف َر َك َع َر ْك َع َتينْ ِ اَل ُي َح ِّد
ِ ث ِف ُ ضأ َ نَحْ َو ُو
َ ّ َمنْ َت َو
س ُه غ ُِف َر َل ُه َما ت ََق ّ َد َم ِمنْ َذ ْن ِب ِه
َ ن َْف
“Allah’ın Resûlü (s.a.s.), şöyle buyurdu: ‘Kim benim ab-
dest aldığım gibi abdest alır, sonra içinden hatırına başka bir
şey getirmeksizin iki rekât namaz kılarsa geçmiş günahları
bağışlanır.” (Müslim, Taharet, 3)
Abdestten sonra kelime-i şahadet getirmek müstehap-
tır. Peygamberimiz (s.a.s.);
ْني َي ْف ُر ُغ ِمن َ ح ِ ولُ ُضو َء ث ّ َُم َيق ُ س ُن ْال ُو ِ ْضأ ُ َف ُيح َ ّ ح ٍد َي َت َوَ َ كمْ ِمنْ أ ُ َْما ِمن
دا ً َو ْأشَ هْ ُد أ َ ّ َن ُم َح ّ َم،يك َل ُه
َ الل َوحْ َد ُه اَل شَ ِر ُ ّ أ َ ْش َه ُد أ َ ْن اَل إ َل َه إِ ّ اَل ه:ضو ِئ ِه
ُ ُو
ْخ ُل ِمن ُ الث َما ِن َي ُة َي ْد َ ّ اب ْال َج ّ َن ِة ُ إِ ّ اَل ُف ِت َح ْت َل ُه أَبْ َو،َعبْ ُد ُه َو َر ُسو ُل ُه
أ َ ِّي َها شَ ا َء
“Bir kimse güzelce abdest alır, abdesti bitirdikten sonra
‘eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh ve eşhe- 97
َ ّ ب ْال ُم
ط ِّه ۪ري َن ُ َّٰو ه
ُّ الل ُي ِح
“Allah, tertemiz olanları sever.” (Tevbe, 9/108)
ان
ِ يم
َ ال َ ّ اَل
ِ ْط ُهو ُر شَ ْط ُر إ
“Temizlik imanın yarısıdır.” (Müslim, Taharet, 1)
َ ي
ط ُهو ٍر ِ ْاَل ُت ْق َب ُل َص اَل ٌة ِبغَ ر
“Temizlik olmadan namaz kabul olmaz.” (Müslim, Tahâret, 2)
Gusül ile cünüplük hâlinin vücutta yol açacağı yorgun-
luk ve gevşekliği gidermiş, bedende yeni bir denge kurmuş,
kan dolaşımını düzene koymuş ve kendimizi hükmî kirli-
likten kurtarmış oluruz. Böylece gusül ile ibadete hazırlan-
102
mış, beden ve ruh sağlığını sağlamış oluruz. Aynı zamanda
Allah ve Peygamberin emrini yerine getirmiş, kulluk görevi-
ni yapmış ve sevap kazanmış oluruz.
a) Guslü Gerektiren Hâller
Dört hâlde gusletmek gerekli olur (farz):
1. Meni gelsin gelmesin cinsel ilişkide bulunmak (bk.
2. İhtilam olmak.
Uykudan uyandığında ihtilâm olduğunu hatırlamayan
bir kimse, elbisesinde meni bulaşığı görürse gusletmesi ge-
rekli olur (Ebu Dâvûd, Salât, 95).
Uykusunda ihtilâm olduğunu hatırladığı hâlde elbise-
sinde meni bulaşığı bulamasa gusül gerekmez (Ebu Dâvûd, Salât,
95).
Üçüncü Bölüm
َس ْل
ِ ج ِل ف َْلت َْغت ُ إِ َذا َكا َن ِمنْ َها َما َي
ُ كو ُن ِم َن ال ّ َر
“Bir kadın (rüyasında) erkeğin gördüğünü görür ve ih-
tilam olursa (Müslim, Hayz, 32–33) gusletsin” (Müslim, Hayz, 31) bu-
yurmuştur.
3. Herhangi bir şekilde şehvetle üreme organından me-
ninin gelmesi (bk. Müslim, Hayz, 88).
4. Kadınların âdet ve loğusa hâllerinin sona ermesi (bk.
Bakara, 2/222).
104
ْج ُن ًبا فَأ َ َرا َد أ َ ْن َي ْأ ُك َل أَو ُ الل َع َليْ ِه َو َس ّ َل َم إِ َذا َكا َنُ ّٰالل َص ّ َلى ه ُ َكا َن َر ُس
ِ ّٰول ه
لص اَل ِة ُ ضأ َ ُو
َ ّ ضو َء ُه ِل َ ّ َينَا َم َت َو
“Resûlullah (s.a.s.), cünüp olduğu zaman yemek ve uyumak
isterse namaz için alınan abdest gibi bir abdest alırdı.” (Müslim,
Hayz, 22) demiştir.
c) Guslün Farzları
c) Teyemmümün Uygulanışı
b) Necasetten Taharet
c) Setrü’l-Avret
d) İstikbal-i Kıble
“Kıble”, sözlükte yönelinen cihet veya şey demektir. Te-
rim olarak ise, Müslümanların namazda yönelmeleri gere-
ken cihet anlamını ifade eder. Namazın geçerli olması için
Mekke’de bulunan Kâbe cihetine yönelmek şarttır. Yüce Al-
lah;
e) Vakit
114
َ َت َع َلى ْال ُم ْؤ ِم ۪ن
ني ِكتَا ًبا َموْ قُو ًتا َ ّ اِ ّ َن
ْ الص ٰلو َة َكان
“Şüphesiz namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı ola-
rak farz kılınmıştır.” (Nisa, 4/103) anlamındaki ayet ile sabittir.
İkinci bölümde metin ve mealleri verilen Rûm, 30/17–
18; Tâhâ, 20/130; Hûd, 11/114; Bakara, 2/238. ayetlerin-
de sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarının vakitleri
zikredilmiştir. Ancak ayetlerde sadece sabah namazının son
vakti (güneşin doğmasından önce), öğlenin ilk vakti (zeval-
den sonra), ikindinin son vakti (güneşin batmasından önce)
ve akşamın ilk vakti (akşama girerken) zikredilmiş fakat sa-
bah, ikindi ve yatsı namazlarının ilk vakitleri, öğle, akşam
ve yatsı namazlarının son vakitleri beyan edilmemiştir.
Namazların nasıl kılınacağını öğreten Peygamber
(s.a.s.) olduğu gibi namazların ilk ve son vakitlerini bildiren
de odur. Ona da vahiy meleği Cibril (a.s.) öğretmiştir. Pey-
gamberimizin hadislerine müracaat etmeden namaz vakitle-
Üçüncü Bölüm
ظ ُم ِل أْلَجْ ِر
َ ْ فَإِ ّ َن ُه أَع،أ َ ْس ِف ُروا ِب ْالفَ جْ ِر
1 Bu konuda geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Seferilik ve Hükümleri, Kitap
Neşriyat, Ankara 2005.
NAMAZ İLMİHALİ
ِ ْٰت الآ
ِ ّٰخ ُر َع ْف ُو ه
الل ُ َو ْال َو ْق،ِالل َ ّ ت أْال َ ّ َو ُل ِم َن
َ الص
ّٰال ِة ِرضْ َوا ُن ه ُ اَ ْل َو ْق
“Vaktin evveli, Allah’ın hoşnutluğudur, vaktin sonu ise
affıdır” (Tirmizî, Mevâkît, 127) buyurmuştur.
ُّ س ف ََق ْد أ َ ْد َر َك
الصبْ َح ْ الصبْ ح َقبْ َل أ َ ْن ت
َ ّ َط ُل َع
ُ ْالشم ْ َ َ
ِ ُّ َمنْ أ ْد َرك َرك َع ًة ِم َن
“Güneş doğmadan önce bir rekâta yetişen kimse, sabah
namazını vaktinde kılmış olur.” (Müslim, Mesâcid, 163)
b) Öğle Namazının Vakti
Öğle namazının vakti, “zeval vakti”nden yani güneşin
tepe noktasını geçip batıya doğru meyletmesinden -“fey-i
zevâl” yani güneşin tam tepede iken eşyanın yere düşen
gölgesinin uzunluğu hariç- her şeyin gölgesi, kendisinin bir
misline ulaştığı ana kadar olan zamandır.
Üçüncü Bölüm
ال ُه ّ َنَ ّ ضو َء ُه ّ َن َو َصُ س َن ُو َ ْالل ت ََعا َلى َمنْ أَح ٍ س َص َل َو
ُ ّٰات اِ ْف رَتَضَ ُه ّ َن ه ُ ْخَ م
َ
الل َعهْ ٌد أ ْن َي ْغ ِف َر َل ُه ِ ّٰشو َع ُه ّ َن َكا َن َل ُه َع َلى ه ُ خ َ
ُ ِل َو ْق ِت ِه ّ َن َوأت ّ ََم ُر ُكو َع ُه ّ َن َو
الل َعهْ ٌد إِ ْن شَ ا َء َغفَ َر َل ُه َوإِ ْن شَ ا َء َع ّ َذ َب ُه
ِ ّٰس َل ُه َع َلى ه َ َْو َمنْ َلمْ َي ْف َع ْل َف َلي
126
2 Namaz vakitleri konusunda daha geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Sefer -
lik ve Hükümleri, Kitap Neşriyat, Ankara 2005.
Üçüncü Bölüm
f) Niyet
Her ibadette olduğu gibi namaz ibadetinde de niyet et-
mek şarttır. Niyet, insanın yapacağı işin bilincinde olması,
o işi yapmaya içinden / kalbinden azmetmesi demektir. Hz.
Peygamber (s.a.s.);
ات
ِ الن َي َ ْاِ ّ َن َما ا
ِّ العْ َم ُال ِب
“Ameller / yapılan işler ancak niyetlere göre değer ka-
zanır” (Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”,1) buyurmuştur. Niyetsiz kılınacak
namazlar kabul edilmez. Niyetin gerçekleştiği yer kalptir.
Niyetin sessizce dil ile söylenmesi ise müstehaptır.
2. NAMAZIN RÜKÜNLERİ
“Rükün”, namazın aslî unsuru demektir. Namazların
iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, rükû, secde ve kâde-i âhire ol-
mak üzere altı rüknü vardır.
127
a) İftitah Tekbiri
“İftitah” açılış ve başlangıç, “tekbir” ise yüceltmek de-
mektir. İftitah tekbiri; Allah en büyüktür anlamındaki
“Allâhü ekber” cümlesini söylemeye denir.
Bir terim olarak iftitah tekbiri, namaza “Allâhü ekber”
diyerek başlamak demektir. Yüce Allah;
b) Kıyam
Kur’ân’da,
َ “ َوقُو ُموا للِ هّٰ ِ َقا ِن ۪ت... Allah için ayakta namaza durun”
ني
(Bakara, 2/238) buyrulmuştur.
c) Kıraat
d) Rükû
“Rükû”, sözlükte eğilmek demektir. Bir namaz teri-
mi olarak, namazda kıraatten sonra, ellerle dizleri tutacak
şekilde öne doğru eğilip beli düz hâle getirmek demektir.
Yüce Allah;
e) Secde
“Secde”; sözlükte itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğil-
mek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek, alın ve yüz yere
gelecek şekilde yere kapanmak demektir. Namazlarda
rükûdan sonra ayağa kalkıp yere inerek alnı yere koymak
farzdır. Alınla birlikte burnun da yere değdirilmesi vaciptir.
Bir hadis-i şerifte;
ُ أ َ ْق َر ُب َما َي
ِ كو ُن ْال َعبْ ُد ِمنْ َر ِّب ِه َو ُه َو َس
اج ٌد
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl secde hâlidir” (Müs-
lim, Salât, 215) buyurulmuştur.
Üçüncü Bölüm
f) Ka’de-i Âhire
“Ka’de-i âhire”, son oturuş demektir. Namazın sonunda
“Tahiyyât” duasını okuyacak; Şafiî mezhebine göre Tahiyyât
NAMAZ İLMİHALİ
َاب
ِ كتِ ال َة ِل َمنْ َلمْ َي ْق َر ْأ ِبفَ ا ِت َح ِة ْال
َ ال َص
َ
“(Namazda) Fatiha sûresini okumayan namaz kılma-
mıştır” (Tirmizî, Salât, 183) buyurmuştur.
Üçüncü Bölüm
6. Gerinmek, esnemek.
13. Bir özür yok iken secdede yalnız alnı yere koyup
burnu koymamak.
142
D ördüncü Bölüm
Namazların Kılınışı
NAMAZ İLMİHALİ
NAMAZLARIN KILINIŞI
Namazın farzlarına, Kur’ân’da işaret edilmiş, bunların
nasıl uygulanacağı ise Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından öğ-
retilmiştir. O, şöyle buyurmuştur:
1. AKŞAM NAMAZI
Kamet getirildikten sonra, “Niyet ettim Allah rızası için
akşam namazının farzını kılmaya” diye niyet edilir ve na-
maza başlanır.
Akşam namazının ilk iki rekâtı, tıpkı iki rekâtlı namaz-
lar gibi kılınır. İkinci rekâtın sonundaki oturuşta “Tahiyyât”
Dördüncü Bölüm
2. VİTİR NAMAZI
Kamet getirilmeksizin “Niyet ettim Allah rızası için vitir
namazını kılmağa” denilerek namaza durulur. Tıpkı sabah
namazının sünneti gibi iki rekât kılınır. İkinci rekâtın so-
nunda oturulur. “Tahiyyât” duası okunur ve üçüncü rekâta
kalkılır. Besmele çekilir. “Fatiha” ve “zamm-ı sûre” okunur.
Allâhü Ekber denilerek eller kulakların hizasına kadar kal-
147
dırılır ve göbeğin alt kısmında bağlanır. Buna kunut tekbi-
ri denir. Kunut tekbirinden sonra “Kunut” duaları okunur.
Rükû ve secdeler yapılarak oturulur. “Tahiyyât”, “Salli”,
“Bârik”, “Rabbenâ Âtinâ” ve “Rabbena’ğfirlî” duaları okunur.
Sağa ve sola selam verilerek namazdan çıkılır. “Allâhümme
entesselâmü” duası okunur. Böylece vitir namazı kılınmış
olur.
V. BAYRAM NAMAZLARI
Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı namazları ikişer
rekâttır ve kılınışları aynıdır.
Bayram namazları cemaatle kılınır. Namaz vakti girin-
ce, ezan ve kamet getirilmeksizin imam-hatip, Ramazan
veya Kurban bayramı namazına niyet eder. Cemaat de aynı
şekilde bayram namazını kılmak üzere mevcut imam-hatibe
uymaya niyet eder.
İmam, “Allâhü ekber” diyerek tekbir alır ve ellerini
bağlar. Cemaat de aynı şekilde tekbir getirip ellerini bağlar.
İmam ve cemaat içlerinden “Sübhâneke” duasını okur. Son-
ra İmam ve cemaat, “Allâhü ekber” diyerek tekbir alır, eller
NAMAZ İLMİHALİ
Peygamberimiz (s.a.s.);
153
VIII. CEMAATLE NAMAZ
Buraya kadar verdiğimiz bilgiler tek başına kılınan na-
mazlar ile ilgili idi. Şimdi de cemaatle namazların kılınışına
dair bilgiler verilecektir.
Şartlarını taşıyan erkek müslümanların Cuma namazını
cemaatle kılmaları farzdır. Kadınlar da dilerlerse Cuma na-
mazına katılabilirler ve bu durumda o günkü öğle namazı
üzerlerinden düşer.
Günlük farz namazların cemaatle kılınabilmesi için
imamdan başka en az bir kişinin bulunması gerekir. İmam-
dan başka bir kişi varsa, imam-hatibin sağında ve biraz ge-
risinde durur. Cemaat iki kişi veya daha fazla ise imamın
arkasında düzgün saf hâlinde dururlar.
Cemaatin imama uyabilmesi için imam ile cemaatin
hakikaten ya da hükmen aynı mekânda olmaları gerekir.
NAMAZ İLMİHALİ
1. MÜDRİK
Namazın bütün rekâtlarını imamla birlikte kılan, yani
ilk rekâttan itibaren namazın sonuna kadar imamın arka-
sında bulunan kimse demektir.
2. LÂHİK
Namaza imam ile başladığı hâlde, dalgınlık, cemaatin
çok sıkışık olması veya abdestin bozulması gibi bir sebeple
namazın tamamını ya da bir kısmını imamla beraber kıla-
mayan kimse demektir. Bu durumda olan bir kimse, eğer
imam namazı bitirmeden, kaçırdığı kısmı tamamlayabile-
ceğini kestirirse, abdesti bozulmuşsa abdest alır ve imamla
Dördüncü Bölüm
3. MESBÛK
Namaza imamla başlayamadığı için namazın en az bir
rekâtını imamla birlikte kılamayan kimseye mesbûk denir.
Bu durumda olan kimse, son oturuşta imamla birlikte se-
lam vermez, kalkıp namazın eksik kalan kısmını tamamlar.
Bir rekâtın rükûuna yetişemeyen yani imam henüz
rükûdan kalkmadan rükûa varamayan kimse o rekâtı kaçır-
mış sayılır.
157
Mesbûk durumunda olan kimsenin kaçırdığı rekâtları
tamamlaması şöyle olur:
b) Üç Rekâtlı Namazlar
1. Bir rekâtı kaçırıp namazın ikinci rekâtına yetişen
kimse imamla birlikte ikinci rekâtı kılar ve Tahiyyâta otu-
rur. “Tahiyyât” duasını okuduktan sonra üçüncü rekâtı
imamla birlikte kılar, sonra Tahiyyâta oturur. “Tahiyyât”
duasını okur ve bekler. İmam sola selam verince ayağa
kalkar, “sübhâneke” duasını okur, eûzü-besmele çeker,
“Fatiha” ve “zamm-ı sûre” okur, rükû ve secdeleri yapar
ve oturur. “Tahiyyât”, “Salli”, “Bârik”, “Rabbenâ âtina” ve
“Rabbena’ğfirlî” dualarını okur ve selam verir.
2. İki rekâtı kaçırıp namaza üçüncü rekâtta yetişen
kimse bu rekâtı imamla kılar ve Tahiyyâta oturur. “Tahiyyât”
duasını okur ve bekler. İmam sola selam verince ayağa kal-
kar, “Sübhâneke” duasını okur, eûzü-besmele çeker, “Fa-
tiha” ve “zamm-ı sûre” okur, rükû ve secdeleri yapar ve
oturur. “Tahiyyât” duasını okur ve ayağa kalkar. Besmele
158
çeker, “Fatiha” ve “zamm-ı sûre” okur, rükû ve secdelerden
sonra oturur. “Tahiyyât”, Salli”, “Bârik”, “Rabbenâ âtina” ve
“Rabbena’ğfirlî” dualarını okur ve selam verir.
3. İmama üçüncü rekâtın rükûundan kalkıldıktan son-
ra uyan kimse imamla birlikte Tahiyyâta oturur. “Tahiyyât”
duasını okur ve bekler. İmam sola selam verince ayağa kal-
kar ve tek başına namaz kılıyormuş gibi üç rekât namazı kı-
lar.
ُ ح َنفَ ٓا َء َو ُي ۪ق
يموا ُ الدي َن ّ ۪ ني َل ُه
َ الل ُمخْ ِل ۪ص َ َّٰو َمٓا اُ ِم ُرٓوا اِ ّ اَل ِل َيعْ ُبدُوا ه
الص ٰلو َة َو ُي ْؤ ُتوا ال ّ َز ٰكو َة َو ٰذ ِل َك ۪دي ُن ْال َق ِّي َم ِۜة
َّ
“Onlara, dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimse-
ler olarak O’na ibadet / kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve
zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir” anla-
160 mındaki Beyyine sûresinin beşinci ayeti, ibadetlerin ihlâsla
yapılması gerektiğini ifade etmektedir.
Gösteriş için veya dünyevî bir çıkar için kılınan namaz-
lar geçerli olmaz.
Şartlarına, erkânına ve adabına uygun bir namazın na-
sıl kılınacağını Peygamberimiz ashabına öğretmiştir. Saha-
beden Ebu Hüreyre (r.a.), şöyle anlatıyor:
“Resûlullah (s.a.s.), mescide girdi. Bir adam da mescide
girdi ve namaz kıldı. Sonra gelip Resûlullah (s.a.s.)’a selam
verdi. Resûlullah selamı aldı ve ona, ‘git namazı (yeniden)
kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın’ dedi. Adam döndü
daha önce kıldığı gibi namazı kıldı. Sonra Peygamberin ya-
nına geldi ve selam verdi. Hz. Peygamber, ‘Allah’ın selamı
senin üzerine olsun’ dedi. Sonra ona, ‘git namazı (yeniden)
kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın’ dedi. Bu tekrarlama
işi üç defa oldu. Adam, ‘Seni hak Peygamber olarak gönde-
Dördüncü Bölüm
اتٍ ث َم ّ َر
َ الَ ُسبْ َحا َن َر ِّب َي ْال َع ِظيم َث:ال ِفي ُر ُكو ِع ِه
ِ
َ ح ُد ُكمْ ف ََق َ َ إِ َذا َر َك َع أ
ال ِفي ُس ُجو ِد ِه ُسبْ َحا َن َ َو ٰذ ِل َك أ َ ْدنَا ُه َوإِ َذا َس َج َد ف ََق،ف ََق ْد ت ّ ََم ُر ُكو ُع ُه
ات ف ََق ْد ت ّ ََم ُس ُجو ُد ُه َو ٰذ ِل َك أ َ ْدنَا ُه
ٍ ث َم ّ َرَ الَ َر ِّب َي األَعْ َلى َث
“Biriniz rükûa eğildiğinde üç defa ‘sübhâne Rabbiye’l-
azîm” dediği zaman rükû tamam olur. Bu, en azıdır. Secde
NAMAZ İLMİHALİ
ُ أ َ ِق
ُّ يموا ال ُّر ُكو َع َو
الس ُجو َد
“Rükû ve secdeyi tam yapın.” (Buhârî, Sıfatü’s-Salâti, 7)
162
B eşinci Bölüm
Cemaat, Kaza, Yolculuk ve Cem’
NAMAZ İLMİHALİ
I. CEMAATLE NAMAZ
İslâm, gündelik hayatta birlikte hareket etmenin, gönül
birliği içinde olmanın önemini ısrarla vurgular. Ayrılığa düş-
mekten kaçınılmasını ister, buna uyulmadığı takdirde doğa-
cak kötü sonuçları hatırlatır. Bu prensip, ibadet hayatı için
ve özellikle namaz için de geçerlidir.
Beş vakit namaz, vitir namazı ve sünnet namazlar tek
başına veya cemaat hâlinde kılınabilir. Cuma, bayram ve
cenaze namazları ise cemaatle kılınır.
ج ِل أَزْ َكى ِمنْ َص اَل ِت ِه َوحْ َد ُه َو َص اَل ُت ُه َم َع ُ َوإِ ّ َن َص اَل َة ال ّ َر
ُ ج ِل َم َع ال ّ َر
ِ ّٰب إِ َلى ه
الل َع ّ َز ُّ ح َ َ ج ِل َو َما َك رُث َ َف ُه َو أ ُ جلَينْ ِ أَزْ َكى ِمنْ َص اَل ِت ِه َم َع ال ّ َر ُ ال ّ َر
ج ّ َلَ َو
“Kişinin bir başka kişi ile birlikte kıldığı namaz, tek
165
başına kıldığı namazdan, iki kişi ile birlikte kıldığı namaz
bir kişi ile birlikte kıldığı namazdan daha sevaptır. Cemaat
ne kadar çok olursa bu namaz Allah’a o nispette sevimlidir.”
(Ebu Dâvûd, Salât, 47)
َ ّ الص اَل ُة إ
استَحْ َو َذ
ْ ال َق ِد ِ َ ّ يه ُم ِ َما ِمنْ ث اََل َث ٍة ِفي َقرْ َي ٍة َو اَل َب ْد ٍو اَل ُت َقا ُم ِف
ِ ب ْال َق
اص َي َة ُ الذ ْئِّ ف ََع َليْ َك ِب ْال َج َما َع ِة فَإِ ّ َن َما َي ْأ ُك ُل،ُطان
َ ْالشي
َ ّ َع َليْ ِه ُم
“Üç kişi bir köyde veya sahrada bulunur ve cemaatle
namaz kılınmazsa, şeytan onlara hâkim olur. Öyleyse ce-
maatten ayrılma. Çünkü kurt ancak sürüden ayrılan koyunu
yer.” (Ebu Dâvûd, Salât, 47)
Cemaatle namaz, sosyal dayanışma ve yardımlaşma
sağlayan bir ibadettir; İslâm’ın şiarı ve sembolü, camilerin
manevî imarıdır.
İki veya daha fazla müslüman, beş vakit namazı cami-
de cemaatle kılabileceği gibi evde, iş yerinde, temiz olan her
mekânda da kılabilir. Evde de olsa cemaatle kılınan namaz-
lar, tek başına kılınan namazlardan daha sevaptır.
ّٰول ه
.ِالل ِ َات َي ْش َه ْد َن ْالفَ جْ َر َم َع َر ُس ِ سا ٌء ِم َن ْال ُم ْؤ ِمن َ َل َق ْد َكا َن ِن
168 ْب إِ َلى ُب ُيو ِت ِه ّ َن َو َما ُيعْ َر ْف َن ِمن َ ْوط ِه ّ َن ث ّ َُم َينْ َق ِل ن ٍ ُم َت َل ِّف َع
ِ ات ِب ُم ُر
الص اَل ِة ِ ّٰول ه
َ ّ الل ِب ِ يس َر ُس ِ ت َْغ ِل
“Mü’min kadınlar, giysilerine bürünüp başlarını örterek sa-
bah namazını Peygamberle beraber (camide) kılarlar, sonra ev-
lerine dönerler, Resûlullah, namazı alacakaranlıkta kıldığı için
tanınmazlardı” (Müslim, Mesâcid, 230–232) demiştir.
Peygamberimiz,
ُ است َْأ َذ ّ َن
كمْ اِ َليْ َها ْ اج َد اِ َذا
ِ سَ ك ُم ْال َم َ اَل تَمْ ن َُعوا ِن
ُ سا َئ
“Camiye gitmek istediklerinde kadınlarınıza engel ol-
mayın” (Müslim, Mesâcid, 135–36, I, 327) anlamındaki hadisi ve
benzerleri (mesela bk. Ebu Dâvûd, Salât, 53, I, 382–382) ile ashabına
kadınların camiye gelmelerine engel olmamalarını tavsiye
etmiştir. Hatta Peygamberimiz (s.a.s.), kadınların gece na-
mazlarında bile camiye gitmelerine engel olunmamasını is-
temiş ve bu bağlamda,
Beşinci Bölüm
سا ِء
َ الن ِ ُآخ ُرهَا َوخَ رْي ُ ُصف
ِّ وف ِ ال أ َ ّ َو ُل َها َوشَ ُّرهَا
ِ ج ِ ُخَ رْي ُ ُصف
َ وف ال ِّر
آخ ُرهَا َوشَ ُّرهَا أ َ ّ َو ُل َها
ِ
“Erkeklerin saflarının sevabı çok olanı ilk saflar, sevabı
az olanı ise arka saflardır. Kadınların saflarının sevabı çok
olanı arka saflar, az olanı ön saflardır” (Müslim, Salât, 132) bu-
yurmuştur.
Peygamberimiz (s.a.s.), hem cemaatin faziletini hem de
erkekler açısından ilk safın sevabını şöyle açıklamıştır:
ري اَل ْس َت َبقُ وا ِ التهْ ِج َ ّ َي ْست َِه ُموا َع َليْ ِه اَل ْس َت َه ُموا َو َلوْ َيعْ َل ُمو َن َما ِفي
َ ْالصبْ ِح أَلَتَوْ ُه َما َو َلو
حبْ ًوا ُّ إِ َليْ ِه َو َلوْ َيعْ َل ُمو َن َما ِفي ْال َعت ََم ِة َو
“İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta yer almanın seva-
bını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten baş-
ka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını
bilselerdi bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah na-
mazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namaz-
ları cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Müslim, Salât, 129; Buhârî, Ezân,
9, 32)
ف َْل ُي َص ِّل َها إِ َذا َذ َك َرهَا فَإِ ّ َن،الص اَل ِة أَوْ َغفَ َل َعنْ َها َ َ إِ َذا َر َق َد أ
َ ّ ح ُد ُكمْ َع ِن
َ ّ ول أ َ ِق ِم
الص اَل َة ِل ِذ ْك ِري َ ّٰه
ُ ُالل َيق
“Biriniz uyuya kalır veya gaflet edip namazı vaktinde
kılamazsa o namazı hatırladığı zaman kılsın. Yüce Allah
‘beni anmak için namaz kıl’ (Tâhâ, 20/14) buyurmaktadır.” (Müs-
lim, “Mesâcid”, 316),
َ ّ أ َ ِق ِم:ال
الص اَل َة َ ّٰالص اَل َة ف َْل ُي َص ِّل َها إِ َذا َذ َك َرهَا فَإِ ّ َن ه
َ الل َق َ ّ َس َي
ِ َمنْ ن
ِل ِذ ْك ِري
Beşinci Bölüm
1. SEFERÎLİĞİN MEŞRUİYETİ
Seferî olmanın ve seferdeki ruhsatların meşruiyeti; ki-
tap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Seferde müslümanlara tanı-
nan kolaylıklara ayetlerde özet olarak işaret edilmiş, detayı
Peygamberimizin hadislerinde açıklanmıştır:
َاح اَ ْن ت َْق ُص ُروا ِم َن ٌ جن ُ ْكم ُ ْس َع َلي َ َْواِ َذا ضَ َربْ تُمْ ِفي ا
َ ْالرْ ِض َف َلي
َ وا اِ ّ َن ْال َ ُ خ ْفتُمْ اَ ْن َي ْف ِت َن
ِ الص ٰلو ِۗة اِ ْن
ُ كا ِف ۪ري َن َكا ُنوا َل
ْكم ۜ ك ُم ا ّل ۪ذي َن َكفَ ُر َّ
َع ُد ًّوا ُم ۪بي ًنا
“Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size sal-
dırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size
176
bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınız-
dır” (Nisa, 4/101) anlamındaki ayette seferîlik konusuna işaret
edilmiş, ancak detayı beyan edilmemiş, ayet mutlak olarak
zikredilmiştir. Hadis kitaplarında “sefer” ile ilgili birçok ha-
dis mevcuttur. Bu hadislerde; sefer mesafesi ve müddeti,
seferin ruhsat veya azimet oluşu ve hangi namazların kaç
rekât kılınacağı ile ilgili açıklayan hadisler vardır.
Ya’lâ ibn Ümeyye, sahabeden Ömer ibn Hattab’a
(ö.23/643),
ِ النحْ ُر َر ْك َعت
َ ّ َان َو
السفَ ُر ِ َان َو ْال ِف ْط ُر َر ْك َعت
َ ّ َان َو ِ َص اَل ُة ْال ُج ُم َع ِة َر ْك َعت
َ ّ ان
.الن ِب ِّي ِ س ِ َر ْك َعت
َ َان ت ََما ٌم َغ رْي ُ َق ْص ٍر َع َلى ِل
“Cuma namazı iki rekâttır. Ramazan ve Kurban bayram
namazları ile yolcu namazı ikişer rekâttır. Muhammed’in diliyle
(bu namazlar, iki rekât olarak beyan edilmiş olup) tamdır, kasr
değildir.” (Nesâî, Taksîru’s-Salât, 1) demiştir.
Hz. Âişe, Abdullah ibn Abbas, Hz. Ömer ve Abdullah
ibn Ömer’in bu sözleri; öğle, ikindi ve yatsı namazlarının
farzlarının seferde iki rekât olarak farz kılındığını ifade et-
mektedir.
NAMAZ İLMİHALİ
2. SEFERÎLİĞİN HİKMETLERİ
Kur’ân’ın temel amacı, insanların doğru yolu bulmala-
rını, yaratılış gayeleri olan “ibadet” görevlerini yapmalarını,
Allah’ın varlığını, birliğini, yaratıcı ve rızk verici olduğunu
kabul etmelerini, böylece dünya ve ahiret saadetlerini sağ-
lamaktır. Hem Kur’ân hem de kâinat, Allah’ın varlığına ve
birliğine işaret eden delillerle doludur. Yeryüzünde gezip
dolaşan insan, ibret gözüyle baktığı zaman bu delilleri göre-
bilir. O’nun rızk verici olduğunu, eşsiz gücünü, nice güzel-
liklerini, peygamber ve ayetlerini yalanlayan müşrik, kâfir,
âsi ve mücrimlerden helâk edilen toplumların kalıntılarını
ve âkıbetlerini görür ve ibret alır. Yüce Allah;
“Ey Mekke halkı! Siz namazınızı tam kılın, çünkü biz misa-
fir bir cemaatiz.” (Malik, “Kasru’s-Salât”, 6) demiştir.
Vatan-ı aslî, bir tane veya birden fazla olabilir. Bir insa-
nın iki veya daha fazla yerde evi ve eşi olsa ve eşini buradan
bir başka yere nakletmeye niyeti de yoksa - buralardaki ev-
lerine yılda bir defa gitse bile - yine bu yerler o kimsenin
vatan-ı aslîsidir. Buralara gittiği zaman mukim olur ve na-
mazlarını tam kılar. Vatan-ı aslî mal-mülk ile değil bir yere
yerleşmekle olur.
1 Bu konuda geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Seferilik ve Hükümleri, Kitap
Neşriyat, Ankara 2005.
NAMAZ İLMİHALİ
َ ف.الص اَل ِة ِفي َسفَ ِر ِه َسا َف َرهَا ِفي َغزْ َو ِة َت ُبو َك
َ َْج َم َع َبين َ ّ َ ْج َم َع َبين َ
اسٍ بْن َع ّ َب ُ فَقُ ْل:ٌال َس ِعيد ُّ ال
َ َق.ظهْ ِر َو ْال َع ْص ِر َو ْال َم ْغ ِر ِب َو ْال ِعشَ ا ِء
ِ ت اِل
أ َ َرا َد أ َ ْن اَل َيحْ ُر َج أ ُ ّ َم َت ُه:ال
َ ح َم َل ُه َع َلى ٰذ ِل َك؟ َق َ َما
“Resûlullah (s.a.s.), Tebük savaşında yaptığı bir seferde
öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birleştirerek kıldı.” demiş-
tir. Hadis ravilerinden Said b. Cübeyr (ö.95/713), İbn Abbas’a
‘Resûlullah (s.a.s)’ı namazları birleştirerek kılmaya sevk
eden şey nedir? diye sordum, bana, “ümmetine zorluk olma-
masını istedi” cevabını verdi’ (Müslim, “Salâtü’l-Müsâfirîn”, 51, 53) de-
miştir.
NAMAZ İLMİHALİ
ظهْ ِر َو ْال َع ْص ِر َو ْال َم ْغ ِر ِب َو ْال ِعشَ ا ِء ِب ْال َم ِدي َن ِةُّ الل َبينْ َ ال
ِ ّٰول ه
ُ ج َم َع َر ُس
َ
ال ِع ّ َل ٍة
َ ي خَ وْ ٍف َو
ِ ْص ِمنْ َغ ر ِ َِلل ُّرخ
NAMAZ İLMİHALİ
2 Seferilik konusunda daha geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Seferilik ve H -
kümleri, Kitap Neşriyat, Ankara 2005.
A ltıncı Bölüm
Hastalık ve Özürlülük Hâlinde
Namaz
NAMAZ İLMİHALİ
ك ُم ْال ُع ْس َر
ُ ك ُم ْال ُي ْس َر َو اَل ُي ۪ري ُد ِب ُ ُّٰي ۪ري ُد ه
ُ الل ِب
Altıncı Bölüm
1. HASTALARIN NAMAZI
Hasta insan, namazdan muaf değildir. Gücünün yetti-
ği nispette namazını kılmakla yükümlüdür. Ayakta kılmaya
NAMAZ İLMİHALİ
2. ENGELLİLERİN NAMAZI
“Engelli” kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bu-
lunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede,
işlerini görmede, sosyal çevreden yararlanma ve topluma
uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder. En-
gelliler, “özürlü” kavramı ile de ifade edilmektedir.
1 Engellilerin ibadetleri ile ilgili geniş bilgi için bk. İsmail Karagöz, Ayet ve H -
dislerin Işığında Engelliler, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2005.
Altıncı Bölüm
ِ ْئا ِم َن ْالقُ ر
آن ُ ال ْال ُج ُن
ً ْب شَ ي ُ الت َْق َرأ ُ ْال َحا ِئ
َ ض َو َ
“Ay hâli olan kadın ve cünüp olan kimse Kur’ân’dan bir
şey okumaz.” (Tirmizî, “Taharet”, 98) anlamındaki hadis bunun
delilidir. Ancak kadınlar; bu hâllerinde dua ve zikir mak-
sadıyla besmele çekip Fatiha, İhlâs, Ayetü’l-kürsî gibi sûre
ve dua ayetlerini okuyabilecekleri gibi öğrenmek ve öğret-
mek amacıyla da Kur’ân okutabilir ve okuyabilirler, okunan
205
Kur’ân’ı dinleyebilirler (bk. Müslim, “Hayz”, 15).
7. Camiye giremezler ancak bir zaruret ve ihtiyaç
hâlinde girebilirler (Müslim, “Hayz”, 7). Peygamberimiz, Mescit-
te iken Hz. Âişe’ye küçük bir hasırı kendisine getirmesini
istemiş, Hz. Âişe de ‘ben âdetliyim (mescide giremem) de-
miştir.” Bunun üzerine Peygamberimiz, “Onu getir, çünkü
âdetli olman senin elinde değildir” buyurmuştur (bk. Müslim,
“Hayz”, 11-12). Bir başka zaman Peygamberimiz (s.a.s.), mes-
citte iken, Hz. Âişe’den elbisesini istemiş, Hz. Âişe de, âdetli
olduğunu, mescide giremeyeceğini söylemiş, bunun üzerine
ona “âdetli olman senin elinde değildir” buyurmuştur. Hz.
Âişe de mescide girip elbiseyi Resûlullah’a vermiştir (bk. Müs-
lim, “Hayz”, 13).
ِ ّٰس شَ ْي ٌء أ َ ْك َر َم َع َلى ه
ُّ الل ِم َن
الد َعا ِء َ َْلي
“Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur.” (Tirmizî,
ْ ك ْ ۜم اِ ّ َن ا ّ َل ۪ذي َن َي ْست
َْك رِبُو َن َعن ُ َج ْب َلِ ون ٓي اَ ْست۪ ك ُم ا ْد ُع َ َو َق
ُ ال َر ُّب
ِ ج َه ّ َن َم د
َاخ ۪ري َ۟ن َ خ ُلو َن ُ ِع َباد َ۪تي َس َي ْد
“Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana dua (iba-
det) etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme
gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60) anlamındaki ayette geçen “iba-
det” kelimesi, “dua” anlamındadır.
Yedinci Bölüm
I. ABDEST DUALARI
İslâm âlimleri tarafından tanzim edilmiş ve abdest es-
nasında okunması tavsiye edilen bazı dualar vardır.
209
Bu dualar şöyledir:
1. Eller Yıkanırken
Abdeste başlarken “Eûzü” ve “Besmele” çekilir, sonra şu
dua okunur:
ِ ج َع َل ْا
َ ال ْس
ال َم ُنو ًرا َ ط ُهو ًرا َو َ اَ ْل َحمْ ُد للِ هّٰ ِ ا ّ َل ۪ذى
َ ج َع َل ْال َما َء
Okunuşu: Elhamdülillâhillezî ce’ale’l-mâe tahûren ve
ce’ale’l-İslâme nûra.
Anlamı: “Suyu temizleyici, İslâm’ı da nur kılan Allah’a
hamd olsun.”
2. Ağız Yıkanırken
3. Burna Su Verilirken
جنَا ِن َك
ِ يم َك َو َ اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ التَحْ ِرمْ ۪نى َرا ِئ َح َة ن َِع
Okunuşu: Allâhümme! Lâ tahrimnî râihate na’îmike ve
cinânike.
Anlamı: “Allah’ım! Beni nimetlerinin ve cennetlerinin
güzel kokularından mahrum etme.”
4. Yüz Yıkanırken
ريا
ً سِ ابا َي
ً سَ ح
ِ اسبْ ِنى
ِ حَ اَل ّٰل ُه ّ َم أَعْ ِط ِنى ِكتَا ِبى ِب َي ِمي ِنى َو
Okunuşu: Allâhümme! A’tınî kitâbî bi-yemînî ve
hâsibnî hısâben yesîra.
Anlamı: “Ey Rabbim! Kitabımı sağ yanımdan ver, ar-
kamdan verme ve hesabımı kolay gör.”
7. Baş Meshedilirken
8. Kulak Meshedilirken
َ ْاَل ّٰل ُه ّ َم اجْ َع ْل ِنى ِم َن ا ّ َل ۪ذي َن َي ْست َِم ُعو َن ْال َقوْ َل َف َي ّ َت ِب ُعو َن اَح
س َن ُه
Okunuşu: Allâhümmec’alnî mine’l-lezîne yestemi’ûne’l-
kavle fe-yettebi’ûne ahsenehû.
Anlamı: “Ey Rabbim! Beni, sözü dinleyip onun en gü- 211
zeline tabi olanlardan kıl.”
9. Boyun Meshedilirken
1. SÜBHÂNEKE DUASI
tir.”
a) Tahiyyât Duası
ت َع ٰلى اِبْ َرا ِهي َم َ ْأَل ّٰل ُه ّ َم َص ِّل َع ٰلى ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل ُم َح ّ َم ٍد َك َما َص ّ َلي
ح ِمي ٌد َم ِجي ٌد َ َو َع ٰلى ٰا ِل اِ ْب َرا ِهي َم اِ ّ َن َك
Okunuşu: Allâhümme salli ‘alâ Muhammedin ve ‘alâ
âli Muhammed. Kemâ salleyte ‘alâ İbrahîme ve ‘alâ âli
İbrahîm. İnneke hamîdün mecîd.
ار
ِ الن َ س َن ًة َو ِقنَا َع َذ
َ ّ اب َ ح
َ خ َر ِة ْٰس َن ًة َو ِفى ا
ِ ال َ ح ُّ َر ّ َبنَا ٰا ِتنَا ِفى
َ الد ْن َيا
اب
ُ سَ ني َيوْ َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِفرْ ِلى َو ِل َوا ِلد ّ ََى َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
215
Okunuşu: Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-
âhirati hasene. Ve kınâ ‘azâbe’n-nâr.
Rabbena’ğfirlî ve li vâlideyye ve lil mü’minîne yevme
yekûmü’l-hısâb.
Anlamı: “Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve ni-
met ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş
azabından koru. (Bakara, 2/201)
Rabbimiz! Beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri
hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağış-
la.” (İbrahim, 14/41)
5. KUNUT DUALARI
َ َستَهْ ِد
يك َو ُن ْؤ ِم ُن ْ َون َست َْغ ِف ُر َك
ْ َست َِعي ُن َك َون ْ اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ّ َنا ن
َ َو ُن ْث ۪نى َع َليْ َك ْالخَ رْي وب اِ َليْ َك َو َن َت َو ّ َك ُل َع َليْ َك
ُ ِب َك َو َن ُت
NAMAZ İLMİHALİ
َي ْف ُج ُر َك َْكفُ ُر َك َو َنخْ َل ُع َون رَْت ُ ُك َمن ْ ال ن َ ك ُر َك َو ُ َش ْ ُك ّ َل ُه ن
جو
ُ َْس ٰعى َونَحْ ِف ُد نَر ْ َس ُج ُد َواِ َليْ َك ن ْ اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ّ َيا َك نَعْ ُب ُد َو َل َك ُن َص ۪ ّلى َون
ار ُم ْل ِح ٌق ُ َك َو َنخْ ٰشى َع َذا َب َك اِ ّ َن َع َذا َب َك ِب ْال
ِ ك ّ َف َ َرحْ َمت
Okunuşu: “Allâhümme innâ neste’înüke ve nesteğfiru-
ke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve nete-
vekkelü aleyke ve nüsnî ‘aleyke’l-hayra küllehû neşküruke
velâ nekfürüke ve nahle’u ve netrukü men yefcürük.
Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescü-
dü ve ileyke nes’â ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ
‘azâbek. İnne ‘azâbeke bi’l-küffâri mülhık.
Anlamı: “Allah’ım! Senden yardım isteriz, günahlarımı-
zı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni
isteriz. Sana inanırız, sana tövbe ederiz. Sana güveniriz. Bize
verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana
şükrederiz. Hiçbir nimetini inkâr etmeyiz ve onları başka-
216
sından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni
bırakırız.
Allah’ım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız
senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar
ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetle-
rini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını
dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kâfirlere
ve inançsızlara ulaşır.” (İbn Ebî Şeybe, II, 301; Abdürrazzak, III, 121)
ُ الل ْال َع ِظي َم ا ّ َل ِذي اَل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو ْال َح ُّي ْال َق ُّيو ُم َو اَ ُت
وب اِ َليْ ِه َ ّٰاَ ْست َْغ ِف ُر ه
Okunuşu: Esteğfirullâhe’l-azîmellezî lâ ilâhe illâ hû, el-
hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyh.
Yedinci Bölüm
2. Salât-ı Münciye
َ اَل ّٰل ُه ّ َم َص ِّل َع ٰلى َس ِّي ِدنَا ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل َس ِّي ِدنَا ُم َح ّ َم ٍد َص
ال ًة
ج ِمي َع َ َات َوت َْق ِضى َلنَا ِب َها ِ الف ِ يع أْالَهْ َو
ْٰال َو ا
ِ ج ِم َ ُْتنْ ِجينَا ِب َها ِمن
ات َوتَرْ ف َُعنَا ِب َها ِعنْ َد َك ِ الس ِّي َئ
َ ّ يع ِ ج ِم َ ْط ِّه ُرنَا ِب َها ِمنَ ات َو ُتِ اج َ ْال َح
َاتِ يع ْالخَ رْيِ ج ِم َ ْات ِمن ِ ات َو ُت َب ِّلغُ نَا ِب َها اَ ْق َصى ْالغَ ا َي
ِ ج َ ّ اَعْ ٰلى
َ الد َر
ِ ات َو َبعْ َد ْال َم َم
ات اِ ّ َن َك َع ٰلى ُك ِّل شَ يْ ٍئ َق ِدي ٌر ِ ِفى ْال َح َي
Okunuşu: Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhamme-
din ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammed. Salâten tüncînâ bihâ
min cemî’ı’l-ehvâli ve’l-âfât. Ve takzî lenâ bihâ cemî’a’l-hâcât
ve tütahhirunâ bihâ min cemî’ı’s-seyyiât ve terfe’unâ bihâ
‘ındeke a’le’d-derecât ve tübelliğunâ bihâ aksa’l-ğâyât. Min
cemî’ı’l-hayrâti fi’l-hayâti ve ba’de’l-memât. İnneke ‘alâ külli
şey’in kadîr.
NAMAZ İLMİHALİ
3. Seyyidü’l-İstiğfar Duası
ت أ َ ُبو ُء َل َك ِب ِنعْ َم ِت َك ع َل ّ َي َوأ َ ُبو ُء َل َك ُ ْأ َ ُعو ُذ ِب َك ِمنْ شَ ِّر َما َصنَع
َ ال أَن
ْت َ ّ وب إ ُّ َاغ ِفرْ ۪لى فَإ ّ َن ُه اَل َي ْغ ِف ُر
ْ ِب َذن ْ۪بى ف
ِ َ الذ ُن ِ
Okunuşu: Allâhümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente
halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike
m’esteta‘tü.
Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebû’ü leke bi-ni‘metike
‘aleyye ve ebû’ü leke bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirü’z-
zünûbe illâ ente.
Anlamı: “Allâh’ım! Sen benim Rabbimsin! Beni sen ya-
rattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana
verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım.
Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden
sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetlerini yüce huzurunda
minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf
Yedinci Bölüm
َل ُه ْال ُم ْل ُك َو َل ُه ْال َحمْ ُد ُيحْ ِيي،يك َل ُه َ ال شَ ِر َ الل َوحْ َد ُه َ ّ ال إ َل َه إ
ُ ّٰال ه ِ ِ َ
َو اَل،ت َ ْ اَل ّ َل ُه ّ َم اَل َما ِن َع ِل َما أَع،يت َو ُه َو َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر
َ ْطي ُ َو ُي ِم
ال َينْ فَ ُع َذا ْال َج ِّد ِمنْ َك ْال َج ُّد
َ ت َو
َ ُْمعْ ِط َي ِل َما َمنَع
Okunuşu: Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh.
Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve
‘alâ külli şey’in kadîr. Allâhümme lâ mâni’a limâ a’tayte ve
lâ mu’tıye limâ mena’te ve lâ yenfe’u ze’l-ceddi minke’l-
ceddi.”
NAMAZ İLMİHALİ
6. Ayetü’l-Kürsî
Sonra “e’ûzü-besmele” çekilir ve “Ayetü’l-Kürsî” okunur:
خ ُذ ُه ِس َن ٌة َو اَل نَوْ ٌۜم َل ُه َما ِفي ُ لل اَل ٓ اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو اَ ْل َح ُّي ْال َق ُّيو ُۚم اَل ت َْا ُ ّٰاَ ه
ض َمنْ َذا ا ّ َل ۪ذي َي ْشفَ ُع ِعنْ َد ُه ٓ اِ ّ اَل ِب ِا ْذ ِن ۪ ۜه َيعْ َل ُم َ ْات َو َما ِفي ا
ۜ ِ ْالر ِ الس ٰم َو َّ
طو َن ِبشَ ْي ٍء ِمنْ ِع ْل ِم ۪ه ٓ اِ ّ اَل ِب َما ُ يهمْ َو َما خَ ْلفَ ُه ْ ۚم َو اَل ُي ۪حي ِ َما َبينْ َ اَيْ ۪د
ظ ُه َم ۚا َو ُه َو ْال َع ِل ُّي ِ ض َو اَل َي ُ۫ؤ ُد ُه
ُ ح ْف َ ْات َو ا
َۚ ْالر َ ّ شَ ا ٓ َۚء َو ِس َع ُكرْ ِس ُّي ُه
ِ الس ٰم َو
ْال َع ۪ظي ُم
Okunuşu: Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve
mâ fi’l-ardı men zellezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih. Ya’lemü
mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm ve lâ yühîtûne bi şey’in
min ‘ılmihî illâ bimâ şâe vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-
arda ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüve’l-‘aliyyü’l-‘azîm.
Anlamı: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan-
dır. Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine 221
7. Tesbîhât
Sonra şu tesbîhât yapılır:
ِ ُّٰسبْ َحا َن ه
الل
Okunuşu: Sübhânellah (Otuz üç defa).
Anlamı: “Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.”
ِ ّٰاَ ْل َحمْ ُد للِ ه
Okunuşu: el-Hamdü lillâh (Otuz üç defa).
Anlamı: “Her türlü övgü Allah’a mahsustur.”
ُ لل أ َ ْك رَب
ُ ّٰاَ ه
Okunuşu: Allâhü ekber (Otuz üç defa).
Anlamı: “Allah, en büyüktür.”
Peygamberimiz (s.a.s.); “Namazları kıldığınız zaman
33 defa sübhânellah, 33 defa el-hamdü lillâh, 33 defa Allâhü
ekber deyiniz, böylece siz bununla sizden öncekilere yetişir,
222
sizden sonrakileri geçersiniz.” (Nesâî, Sehv, 95) buyurmuştur.
8. Kelime-i Şahadet
Sonra “Kelime-i Şahadet” duası okunur
ُ اغ ِفرْ َلنَا ُذ ُنو َبنَا َوإِ ْس َرا َفنَا ِفي أَمْ ِرنَا َوث َِّب ْت أ َ ْقدَا َمنَا َوان
ْصرْ نَا ْ ر ّ َبنَا
َ َع ٰلى ْال َقوْ م ْال
كا ِف ِري َن ِ
Okunuşu: Rabbena’ğfirlenâ zünûbenâ ve isrâfenâ fî
emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ‘ale’l-kavmi’l-kâfirîn.
ال ِة َو ِمنْ ُذ ِّر ّ َي ِتي َر ّ َبنَا َوت ََق ّ َب ْل ُد َعا ِء َ ّ َر ِّب اجْ َع ْل ِني ُم ِقي َم
َ الص
Okunuşu: Rabbic’alnî mükîme’s-salâti ve min zürriyyetî
Rabbenâ ve tekabbel duâ’e.
Anlamı: “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri
namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı
kabul et!” (İbrahim, 14/40)
اب
ُ سَ ني َيوْ َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِفرْ ِلي َو ِل َوا ِلد ّ ََي َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
Okunuşu: Rabbenağfirlî veli-vâlideyye velil-mü’minîne
yevme yekûmü’l-hısâb.
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği gün-
de beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim, 14/41)
ِ ْطا َع ِت َك إ
َ ال ْس
ال َم َ وب ث َِّب ْت َق ْل ِبى َع ٰلى ِدي ِن َك َو َ اَل ّٰل ُه ّ َم َيا ُم َق ِّل
ِ ب ْالقُ ُل
Yedinci Bölüm
َ اب
ِالق رْب ُ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ۪ ّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال
ِ ك ْف ِر َو ْالفَ ْق ِر َو َع َذ
Okunuşu: Allâhümme, innî e’ûzu bike mine’l-küfri
ve’l-fakrı ve ‘azâbi’l-kabri.
Anlamı: “Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir aza-
bından sana sığınırım.” (Ebu Dâvûd, “Edeb”, 101)
اف َو ْال ِغنٰ ى ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ْال ُهدَى َو
َ َالت َقى َو ْال َعف
Okunuşu: Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ
ve’l-‘afâfe ve’l-ğınâ.
Anlamı: “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gö-
nül zenginliği istiyorum.” (Müslim, “Dua”, 72)
No: 17363)
231
VII. NAMAZDA OKUNABİLECEK KISA
SÛRELER
1. FATİHA SÛRESİ
َ َ اَ ْل َحمْ ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ۪م
ين ّ ۪ ﴾ َما ِل ِك َيوْ ِم2﴿ يم
ۜ ِ الد ِ ۙ ﴾ ال ّ َرحْ ٰم ِن ال ّ َر ۪ح١﴿ ني ۙ
﴾5﴿ م َۙ ط ْال ُم ْست َ۪قي َ الص َراِّ ﴾ اِهْ ِدنَا4﴿ ني ُۜ َست َ۪ع ْ ﴾ اِ ّ َيا َك نَعْ ُب ُد َواِ ّ َيا َك ن3﴿
﴾6﴿ ني َ الضا ٓ ۪ ّل
َ ّ وب َع َليْ ِهمْ َو اَل ِ ض ُ ي ْال َم ْغ
ِ ْت َع َليْ ِهْۙم َغ رَ ْط ا ّ َل ۪ذي َن اَن َْعم َ ص َرا
ِ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
El-hamdü lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. Er-Rahmâni’r-Rahîm.
Mâliki yevmi’d-dîn. İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în.
İhdine’s-sırâta’l-müstekîm. Sırâtallezîne en’amte ‘aleyhim
ğayri’l-meğdûbi ‘aleyhim ve leddâllîn.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
NAMAZ İLMİHALİ
2. ASR SÛRESİ
﴾ اِ ّ اَل ا ّ َل ۪ذي َن ٰا َم ُنوا َو َع ِم ُلوا2﴿ ۙر ٍ خ ْس ُ ْسا َن َل ۪في ِ ْ﴾ اِ ّ َن ا1﴿ ۙر
َ الن ِ َو ْال َع ْص
﴾3﴿ِالص رْب َ ّ اصوْ ا ِب َ اصوْ ا ِب ْال َح ِ ّق َو َت َو
َ ات َو َت َو
ِ الصا ِل َح َّ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Vel-‘asr. İnne’l-insâne lefî husr. İllellezîne âmenû ve
‘amilü’s-sâlihâti ve tevâsav bi’l-hakkı ve tevâsav bi’s-sabr.
232
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.
Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine
hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler baş-
ka.”
3. FİL SÛRESİ
﴾ اَ َلمْ َيجْ َع ْل َكيْ َدهُمْ ۪في1﴿ يل
ۜ ِ اب ْال ۪ف
ِ ف ف ََع َل َر ُّب َك ِباَ ْص َح َ ْاَ َلمْ َت َر َكي
ْيهمْ ِب ِح َجا َر ٍة ِمن
ِ ﴾ تَرْ ۪م3﴿ يلَ اب
ۙ ۪ ط رْيًا اَ َب
َ ْ﴾ َواَرْ َس َل َع َليْ ِهم2﴿ يلٍۙ َتضْ ۪ل
ٍ َك َع ْص ٍف َم ْا ُك
﴾5﴿ول َْج َع َل ُهم
َ ﴾ ف4﴿ يل
ۖ ٍ ِس ۪ ّج
ۙ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Elemtera keyfe fe’ale Rabbüke bi-ashâbi’l-fîl. Elem yec’al
keydehüm fî tedlîl. Ve ersele ‘aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim
bi-hıcâratin min siccîl. Fece’alehüm ke’asfin me’kûl.
Yedinci Bölüm
4. KUREYŞ SÛRESİ
5. MÂUN SÛRESİ
﴾ َول2﴿ ۙم َ ﴾ ف َٰذ ِل َك ا ّ َل ۪ذي َي ُد ُّع ْال َي ۪تي1﴿ ين ۜ ِ الد ّ ۪ ك ِّذ ُب ِب َ ت ا ّ َل ۪ذي ُي
َ ْاَ َراَي
ْ﴾ اَ ّ َل ۪ذي َن هُمْ َعن4﴿ ني َ ﴾ َف َويْ ٌل ِل ْل ُم َص ۪ ّل3﴿ ني
ۙ ِۜ ام ْال ِم ْس ۪ك َ ٰ ُّ َي ُح
ِ ض َعلى ط َع
﴾7﴿ عو َن ُ ﴾ َو َيمْ ن َُعو َن ْال َما6﴿ ۙن َ ﴾ اَ ّ َل ۪ذي َن هُمْ ُي َرا ٓ ُ۫ؤ5﴿ ۙنَ َص اَل ِت ِهمْ َسا ُهو
NAMAZ İLMİHALİ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Era’eytellezî yükezzibü biddîn. Fezâlikellezî yedü’’ul-
yetîm. Ve lâ yehuddu ‘alâ ta’âmi’l-miskîn. Feveylün lil-
müsallîn. Ellezînehüm ‘an salâtihim sâhûn. Ellezînehüm
yürâûn. Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte
o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kim-
sedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazları-
nı ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.”
6. KEVSER SÛRESİ
اِ ّ َن شَ ا ِن َئ َك ﴾2﴿ َ َص ِّل ِل َر ِّب َك َوان
ْح ْ ۜر َ ﴾ ف1﴿ كوْ َث َۜر َ ْاِ ّ َنا ٓ اَع
َ طيْ نَا َك ْال
234
﴾3﴿ ُ البْ رَتَ ُْه َو ا
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
İnnâ a’taynâ ke’l-kevser. Fesalli li-Rabbike venhar. İnne
şânieke hüve’l-ebter.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Şüphesiz biz sana Kevseri verdik. O hâlde, Rabbin için
namaz kıl, kurban kes. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik
olanın ta kendisidir.”
7. KÂFİRÛN SÛRESİ
﴾ َو اَل ٓ اَ ْنتُمْ َعا ِبدُو َن2﴿ ۙن َ ﴾ اَل ٓ اَعْ ُب ُد َما تَعْ ُبدُو1﴿ ۙن َ كا ِف ُرو َ ق ُْل َيا ٓ اَ ُّي َها ْال
﴾ َو اَل ٓ اَ ْنتُمْ َعا ِبدُو َن َما ٓ اَعْ ُب ُۜد4﴿ ﴾ َو اَل ٓ اَ َنا ۬ َعا ِب ٌد َما َع َب ْد ُتْۙم3﴿ َما ٓ اَعْ ُب ُۚد
﴾6﴿ ين
ِ َو ِل َي ۪د ْكم ُ ﴾ َل5﴿
ُ كمْ ۪دي ُن
Yedinci Bölüm
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn. Lâ e’büdü mâ te’büdûn. Ve lâ
entüm ‘âbidûne mâ e’büd. Velâ ene ‘âbidün mâ ‘abedtüm.
Velâ entüm ‘âbidûne mâ e’büd. Leküm dînüküm veliye dîn.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
De ki; ‘Ey Kâfirler! Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk
etmem. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsi-
niz. Ben de sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.
Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Sizin
dininiz size, benim dinim de banadır.”
8. NASR SÛRESİ
ِ ّٰين ه
الل ِ خ ُلو َن ۪في ۪د ُ اس َي ْد َّ ت
َ الن َ ْ﴾ َو َراَي1﴿ ۙح ِ ّٰجا ٓ َء ن َْص ُر ه
ُ ْالل َو ْالفَ ت َ اِ َذا
َ است َْغ ِفرْ ُۜه اِ ّ َن ُه
﴾3﴿ كا َن َت ّ َوا ًبا ْ َس ِّبحْ ِب َحمْ ِد َر ِّب َك َو َ ﴾ ف2﴿ ۙ ً اَ ْف َو
اجا
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 235
9. LEHEB SÛRESİ
﴾2﴿ ب َ ﴾ َما ٓ اَ ْغنٰ ى َعنْ ُه َما ُل ُه َو َما َك1﴿ َب
َۜ س َۜ ّ ب َوت ٍ ت ّ ََب ْت َيدَا ٓ اَ ۪بي َل َه
﴾ ۪في4﴿ ب َ ح ّ َما َل َة ْال َح
ِۚ ط َ ﴾ َوامْ َراَ ُت ُۜه3﴿ ب َ َس َي ْص ٰلى نَا ًرا َذ
ٍۚ ات َل َه
﴾5﴿ س ٍد َ حبْ ٌل ِمنْ َم َ ۪جي ِدهَا
NAMAZ İLMİHALİ
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebbe. Mâ eğnâ ‘anhü
mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâran zâte leheb. Vemra-
etühû hammâlete’l-hatab. Fî cîdihâ hablün min mesed.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Ebu Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne
malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe gire-
cektir. Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu
hâlde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir.)”
ُ ﴾ َو َلمْ َي3﴿ ﴾ َلمْ َي ِل ْد َو َلمْ ُيو َلْۙد2﴿ الص َم ُۚد
كنْ َل ُه ُ ّٰ﴾ اَ ه1﴿ ح ٌۚد
َ ّ لل ُ ّٰق ُْل ُه َو ه
َ َالل ا
﴾4﴿ ح ٌد َ َُكفُ ًوا ا
236
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Kul hüvallâhü ahad. Allâhü’s-samed. Lem yelid ve lem
yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ahad.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
De ki; O Allah tektir. Allah sameddir (her şey O’na
muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir). O’ndan çocuk
olmamıştır (kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğma-
mıştır (kimsenin çocuğu değildir.) Hiçbir şey O’na denk ve
benzer değildir.”
ب
َۙ اس ٍق اِ َذا َو َق
ِ ﴾ َو ِمنْ شَ ِّر َغ2﴿ ۙق َ ﴾ ِمنْ شَ ِّر َما خَ َل1﴿ ق ُْل اَ ُعو ُذ ِب َر ِّب ْالفَ َلِۙق
﴾5﴿ س َد َ ح َ اس ٍد اِ َذا
ِ حَ ﴾ َو ِمنْ شَ ِّر4﴿ ۙد ِ َات ِفي ْال ُع َق
ِ الن ّ َفاث
َ ّ ﴾ َو ِمنْ شَ ِّر3﴿
Yedinci Bölüm
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Kul e’ûzü bi-Rabbi’l-felak. Min şerri mâ halak. Ve min
şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-‘ukad. Ve
min şerri hâsidin izâ hased.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü za-
man gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötü-
lüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden sa-
bah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
﴾ ِمنْ شَ ِّر3﴿ اس َ ّ ﴾ اِ ٰل ِه2﴿ اس
ِۙ الن َ ّ ﴾ َم ِل ِك1﴿ اس
ِۙ الن َ ّ ق ُْل اَ ُعو ُذ ِب َر ِّب
ِۙ الن
َ
﴾ ِم َن5﴿اس ِ ﴾ اَ ّل ۪ذي ُي َو ْس ِو ُس ۪في ُصد4﴿ اس
َ ّ ُور
ِۙ الن ِۙ اس ْالخَ ّ َن ِ ْال َو ْس َو
﴾6﴿ اس َ ّ ْال ِج ّ َن ِة َو
ِ الن
237
Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Kul e’ûzü bi-Rabbi’n-nâs. Meliki’n-nâs. İlâhi’n-nâs.
Min şerri’l-vesvâsi’l-hânnâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûri’n-nâs.
Mine’l-cinneti ve’n-nâs.
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
De ki; Cinlerden ve insanlardan olup, insanların kalp-
lerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, in-
sanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına
sığınırım.”
رينَا ِ رينَا َو َص ِغ ِ اغ ِفرْ ِل َح ِّينَا َو َم ِّي ِتنَا َوشَ ا ِه ِدنَا َو َغآ ِئ ِبنَا َو َك ِب ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
َو َذ َك ِرنَا َواُ ْنثَانَا
ال ِم َو َمنْ َت َو ّ َفيْ َت ُه ِم ّ َنا
َ ال ْس ِ ْاَل ّٰل ُه ّ َم َمنْ اَحْ َييْ َت ُه ِم ّ َنا َفاَحْ ِي ِه َع ٰلى ا
اح ِة َوال ّ َرحْ َم ِة َ ت ِبال ّ َروْ ِح َوال ّ َر َ ص هٰ َذا ْال َم ِّي َّ خ
ُ ان َو
ِ يم َ الِ َْف َت َو ّ َف ُه َع َلى ا
ِ َو ْال َم ْغ ِف َر ِة َوال ِّرضْ َو
ان
ٰ
َْجا َوزَ سي ًئا َوت ِ سا ِن ِه َواِ ْن َكا َن ُم َ ْس ًنا ف َِز ْد ِفى اِح ِ ْاَل ّل ُه ّ َم اِ ْن َكا َن ُمح
ح َم َ ْك َرا َم َة َوال ُّز ْل ٰفى ِب َرحْ َم ِت َك َيا اَر َ المْ َن َو ْال ُب ْش ٰرى َو ْالَ َْعنْ ُه َو َل ِّق ِه ا
َ اح ِم
ني ِ ال ّ َر
Okunuşu: Allâhümmağfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve
şâhidinâ ve gâibinâ ve kebîrinâ ve sağîrinâ ve zekerinâ ve
ünsânâ.
Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî ‘ale’l-İslâmi
ve men teveffeytehû minnâ feteveffehû ‘ale’l-imani ve hussa
238
hâze’l-meyyite (cenaze kadın ise “hâzihi’l-meyyitete” denir)
bi’r-ravhi ve’r-râhati ve’r-rahmeti ve’l-mağfireti ve’r-rıdvân.
Allâhümme in kâne muhsinen fezid fî ihsânihî ve
in kâne müsîen vetecâvez anhü (cenaze kadın ise “in
kânet muhsineten fezid fî ihsânihâ ve in kânet müsîeten
fetecâvez anhâ minha ve lakkıhe’l-emne” denir) ve lakkıhi’l-
emne ve’l-büşrâ ve’l-kerâmete ve’z-zülfâ birahmetike yâ
erhamerrâhimîn.
Anlamı: “Allah’ım! Bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hazır
ve gâib olanlarımızı, büyüklerimizi ve küçüklerimizi, erkek-
lerimizi ve kadınlarımızı af ve mağfiret buyur.
Allah’ım! Bizden yaşattıklarını İslâm üzere yaşat. Biz-
den öldürdüklerini iman üzere öldür. Bilhassa bu ölüyü ko-
laylık, rahatlık ve mağfiret eyle, ondan razı ol.
Allah’ım! Eğer bu ölü, iyi ameller işlemiş ise ihsanını
artır, kötü ameller işlemiş ise affet.
Yedinci Bölüm
X. EZAN DUASI
2. Ezan Okunurken
241
T erimler Sözlüğü
NAMAZ İLMİHALİ
Sahib-i tertip: Altı vakit veya daha fazla namazı kazaya kal-
mamış kimse.
Sahih: Sağlam, sağlıklı, doğru, geçerli.
Sâlih Amel: İyi ve yararlı iş, İslâm’a ve akl-ı selime uygun
olan her tür güzel iş.
Secde: Namazın içindeki farzlardan biri; namazın, iki el, iki
diz, iki ayak, alın ve burnun yere konulması ile ifa edilen
rüknü.
Seferî: Dînen yolcu sayılan kimse.
Sehiv secdesi: Yanılma secdesi; namazın vaciplerinden bi-
rinin terki veya geciktirilmesi veya farzlarından birinin ge-
ciktirilmesi sebebiyle son oturuştan sonra ard arda yapılan
iki secde.
Setrü’l-avret: Namazda avret yerleri; erkeklerin en az gö-
NAMAZ İLMİHALİ
252
D izin
NAMAZ İLMİHALİ
F İcmâ; 246
Farz; 39, 41, 52, 61, 80, 87, İftitah; 90, 127, 146, 246
89, 90, 94, 104, 113, İhtilam; 102, 246
123, 125, 133, 146, İmam Şafiî; 65, 67, 119,
156, 166, 167, 204, 121, 123, 124, 133,
244, 245, 247, 248, 175, 178, 181, 194,
196, 202
249
İman; 14, 19, 20, 21, 26, 27,
Farz-ı ayın; 52
29, 35, 36, 50
Farz-ı kifâye; 52, 245
İslâm; 18, 19, 20, 26, 27,
Farz namazlar; 52, 113, 123
37, 40, 41, 42, 51,
Fasit; 245
109, 110, 137, 138,
Fecir; 117, 245
151, 164, 166, 167,
Fecr-i kâzib; 117, 245
192, 202, 209, 218,
Fecr-i sadık; 117
238, 240, 246, 249,
G 260, 261
Gasil; 245 İstihare namazının vakti; 123
255
Gıybet; 245 İstikbal-i kıble; 90, 246
Gusül; 101, 102, 105, 244, İstinşak; 104, 246
245 İstiva; 123
H İşrak namazı; 246
Hacet namazı; 82, 245 K
Hades; 91, 245
Kâbe; 104, 112, 113, 115,
Hayber; 40, 172
204, 233, 247
Hayız; 201, 202, 203, 205,
Ka’de-i âhire; 131
206, 245
Kamet; 138, 139, 146, 147,
Hurûc bi sun‘ihî; 91
247
Huşû; 246
Kaza; 139, 163, 175, 247
Hutbe; 66, 67, 69, 149, 246
Kelime-i şahadet; 68
Hükmî temizlik; 246
Kıble; 112, 113, 247
İ Kıraat; 90, 128, 129, 221,
İbadet; 17, 18, 19, 21, 31, 247
44, 85, 104, 205, 261 Kıyam; 30, 90, 128, 247
NAMAZ İLMİHALİ
Resim: 1
265
Resim: 2
321
NAMAZ İLMİHALİ
Resim: 3
Resim: 4
Resim: 5
322
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
Resim: 6
Resim: 7
Resim: 8
323
NAMAZ İLMİHALİ
Resim: 9
Resim: 10
Resim: 11
324
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
Resim: 12
269
Resim: 13
325
NAMAZ İLMİHALİ
Resim: 1
326
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
Kıyam:
5) Tekbirden sonra eller bağlanır. Ayakta iken secde edilecek yere ba-
kılır.
6) Ayakta sırasıyla:
a) Sübhaneke,
b) Eûzü-besmele,
c) Fatiha sûresi,
d) Kur’an’dan başka bir sûre daha okunur.
Resim: 3
Resim: 4
327
NAMAZ İLMİHALİ
Rükû:
7) “Allahü Ekber” diyerek rükûa varılır ve burada üç defa “Sübhâne
Rabbiye’l-azim” denilir. Rükû da iken ayakların üzerine bakılır.
Resim: 5
272
Resim: 6
328
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
Rükûdan kalkış:
8) “Semiallâhü limen hamideh” diyerek rükûdan kalkılır ve ayakta
“Rabbena leke’l-hamd” denilir.
Resim: 7 273
Resim: 8
329
NAMAZ İLMİHALİ
Secde:
9) "Allahü Ekber" diyerek secdeye varılır. Secdeye inerken önce dizler,
sonra eller, daha sonra da alın ve burun yere konur. Secdede baş iki elin
arasında ve hizasında bulunur. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede
burun kenarlarına bakılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-âlâ" denilir.
274
Resim: 9
Resim: 10
330
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
275
Resim: 11
Resim: 12
331
NAMAZ İLMİHALİ
11) "Allahü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâ-
ne Rabbiye'l-âlâ" denilir.
12) "Allahü Ekber" diyerek secdeden ayağa (ikinci rek’ata) kalkılır ve
eller bağlanır.
(Resim: 3-4)
Secdeden kalkarken; önce baş, sonra eller, daha sonra eller dizler üze-
rine konularak, dizler yerden kaldırılır.
İftitah tekbirinden itibaren buraya kadar yapılanlara "bir rek'at" denir.
İkinci Rek'at:
1) Ayakta sırasıyla;
a) Besmele,
b) Fatiha sûresi,
c) Kur'an’dan başka bir sûre daha okunur.
332
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
8) Oturuşta sırasıyla;
a) Ettehiyyatü,
b) Allahümme salli,
c) Allahümme bârik,
d) Rabbenâ âtina... duaları Resim: 13
okunur.
Resim: 14
Resim: 15
333
NAMAZ İLMİHALİ
278 Resim: 16
Resim: 17
334
RESİMLERLE ABDEST ve NAMAZ
Resim: 18 279
Resim: 19
335
NAMAZ İLMİHALİ
DUA
Dua ederken, eller göğüs hizasına kaldırılır. Eller göğe doğru açılarak
avuçların içi yüze doğru biraz meyilli tutulur ve iki elin arası açık bu-
lundurulur. (Resim: 20-21)
280 Resim: 20
Resim: 21
336