Professional Documents
Culture Documents
SLÂM'DA
ALE ETM
UYSAL KlTABEVÎ YAYIN NO s 22
HER HAKKI
UYSAL KTABEVINE ATTR
ÇOCUA MURAHAKA VE
BÜLÛ AHKÂMINI ÖRETMEK (1)
(1) Murahaka : ehevi duygunun harekete geçmek üzere bulunan 12-15 ya ara-
sndaki dönemi. Bülû : Ergenlik ça...
—5—
SLAM'DA ALE EÎTlMl
tslâm Dini, bu gibi önemli dönemlerde ana-babalarn çocuklar-
nn yardmna komalarn önerir, önce de, sonra da bununla sorum-
lu bulunduklarn hatrlatarak onlara bunu bir vecîbe olarak yükler.
Tâ ki, çocuklar kâmil anlamda anlayl, cinsel hayatlaryla ilgili her
konuyu bilmekte, guddeleriyle ilgili arzularn
iç snrn
belirlemekte
basiret üzere bulunsunlar. Böylece çocuklar dinî vecibeler ve er'i
tekliflerden kendilerine terettüp eden hususlar bilip yerine getirsin-
ler.
TERBÎYECNm SORUMLULUU
ISIMI
—
«Bu sebeple ayhâlinde iken kadnlardan uzak durun, temizlen-
melerine kadar onlara yaklamayn...» (7)
sam dnda
kalr. Ykanmasnda zorluk bulunmayan yerleri yka-
mak vâcib saylr. Azm ve burnun içini ykamakta bir zorluk yok-
tur.
(8) îstihaza kam, Resûlüllah (A.S.) Efendimizin buyurduu gibi, normal ayhâli
kam deildir. Bu daha çok bir hastalk, damar çatlamas gibi bir sebepten ile-
ri gelir. Hanefilere göre, üç günden daha az bir süre veya on günden daha çok
bir süre gelen kan istihaza kandr. Lohusalk kan ise en çok krk gündür. Bu
süreyi anca, aan ksm istihaza kan saylr. (M)
(9)
—
önce iki elin ykanmasyla balanr, sonra utanç yeri ykanr.
O ksmlardaki pislikler giderilir. Sonra da namaz abdesti gibi abdest
alnr. Ancak iki ayak ykanmaz, onlar guslün en sonuna braklr.
Sonra da bedenine üç defa su döker, her tarafna ulamasn salar
ve en son iki ayan, suyun birikmedii bir yerde iyice ykar.
Bunun asl, Kütüb-i Sitte'nin (Alt Sahih Hadîs
le sübut bulmutur
(R.A.) öyle anlatt Resûlülîah (A.S.) :
(11) Kütüb-i Sitte. Getirilen havluyu geri çevirip onunla kurulanmamas, iki ekil-
de yorumlanmtr Ya arzu ettii ekilde temiz deildi, ya da çok acele et-
:
_ 10 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— Besmele çekmek.
— Misvak kullanmak.
— Sakal ve parmaklar aralamak.
— Ovulmas mümkün olan her taraf ovmak.
Kendisine gusül vâcib olan kimse, yarm saat kadar bir mesafe-
de bulunan sudan uzak bulunduu için su bulamad zaman veya
su bulduu halde, hastaln artmasndan endie ettiinde veya çok
souk bir mevsimde suyu stacak imkâna sahip bulunmadnda
veya suya ulama imkân olduu halde düman korkusundan ya-
naamadnda veya yanndaki suyu gusülde kulland takdirde
susuz kalnmasndan korktuunda, teyemmüm yapmas câizdir.
— 11 —
SLÂM'DA AÎLE ETM
icmâiyle- harâmdr. Bunlar kaza etme hususuna gelince, kadn be-
dönemlerde tutamad oruçlar temizlendikten sonra kaza
lirtilen
eder, ama o dönemlerde klmad
namazlan kaza etmez. Nitekim
Hz. Aie (R.A.) Vâlidemizin öyle dedii rivâyet edilmektedir «Bize :
—
«Bu sebeple ayhâlinde iken kadnlardan uzak durun? temiz-
lenmelerine kadar onlara yaklamayn...» (17)
TERBYECNN SORUMLULUU
—
Ayrca cünübe, ayhâlinde bulunan kadna ve lohusa olana
Kur'ân- Kerîm'den bir ey okumak haramdr. Yaplan sahih tesbite
göre, Resûlüllah (A.S) Efendimiz bu konuda öyle buyurmutur s
:a olan ka-
dinin,öretmen veya örenci bulunduu durumda Kur'ân okumas
ve Mushafa el dokundurmas câizdir. (20)
— 13 —
SLAM'DA ALE ETM
hakknda delil getirmek gerektiinde, hem
Bir de er'i bir mesele
bunlarn, hem cünübün âyet okumasna cevâz verilmitir.
Bilindii gibi, gerek Ebû Vâil, gerekse Ebû Rizin, Tâbiîn'in bü-
yüklerindendir.
I
—
Cünübe, namaz klmak da haramdr. Çünkü, az önce belirt-
tiimiz gibi, cünüb Kur'ân okuyamad gibi, içinde Kur'ân'dan sû-
re ve âyet okunan namaz da klamaz. Bunun gibi, o vaziyette cami-
ye girmesi, Kâbe'yi tavaf etmesi de harâmdr. Az yukarda nakletti-
imiz gibi, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, «Mescid'i cünübe ve ayhâli
olana helâl klmyorum...» buyurmutur.
— 14 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— 0O0 —
EVLENMEK VE CNSEL ÎLÎK
Allah (C.C.) inam
yaratp cinsinin korunmas için onun iç ya-
psna hayli meyiller ve ehevi duygular yerletirmitir ki, hepsi de
zaruridir. Çünkü insan türü ancak bu duygular sayesinde korunur
ve devam ettirilir. Ancak bunlar babo brakmayp içimizdeki
meyil ve cinsel duygularn ihtiyaçlarna cevap verecek ölçü ve an-
lamda dinî hükümler indirmi ve neslin devam, geliip yeryüzünde
kalmas için en salam emir ve tavsiyeleri açklamtr.
slâm'n meru' kld
evlenmek, sadece dier cinse kar du-
yulan ehevî garizaya olumlu cevap; onunla uyumlu olacak, ters
dümeyecek, biraraya gelecek dengeli bir yaklamdr. Böylece ev-
—
— 15 —
SLÂM'DA ALE ETM
onu dar geçitlere sürüklemeden, havat fitnesiyle yüzyüze b-
lilik
— 16 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— Üç
kiilik bir grup Resûlüllah (A.S.) Efendimizin evint ge-
lerek O'nun ibâdetinden soruyorlard. Kendilerine anlatlnca, bir
—
Ben ise, kadnlardan kendimi uzak tutup ebediyen evlenmi-
yeceim.
Az sonra Resûlüllah (A.S.) Efendimiz çkageldi ve :
—
«öyle öyle söyleyen sizlersiniz deil mi? Fakat Allah'a and
olsun ki, sizden daha çok Allah'tan sayg ile korkarm ve sizden da-
ha çok takva sâhibiyimdir; bununla beraber hem oruç tutarm, hem
te
Resûlüllah (A.S.) Efendimizin evlilik konusundaki yeri, is-
lâm'n ftrat dini olduuna, yani insann doutan beraberinde ta-
d arzu ve temayüllere en olumlu ve uyumlu cevab veren bir din
bulunduuna en büyük delil ve belgedir. Ayn zamanda slâm'n ha-
yat dini, sonsuza dek risâlet dini olduunun da âhididir. Artk kesin
bir bilgiyle inanan bir millet için Allah'tan daha güzel hüküm veren
kim?.
slâm'n konuya isâbetli baklarndan biri de, ehveti he-
cinsel
lâl yoldan tatmin etmek, evlenmek suretiyle doyum salamak hük-
mü ve prensibidir. Bunlar, kiiyi Allah'n rzâsna eritirecek sâlih
amellerden ve ona ecir ve sevâp kazandracak iyi - yararl ilerden-
dir.
nz her tesbîh bir sadakadr, her tekbîr bir sadaka, her tehlîl bir
sadaka, her tahmîd bir sadaka; iyilikle emretmek bir sadaka, kötülük-
ten men'etmek bir sadaka ve sizden birinin eiyle temasta bulunmas
da bir sadakadr.» Bu güzel haber üzerine onlar hayretle sordular :
«Bizden biri ehvetini yerine getirince bu onun için bir ecir ve sevâp
m oluyor?!» Peygamber (A.S) Efendimiz, «Siz ehvetinizi harâm ci-
hetiyle tatmin edecek olursanz o bir günah deil midir?» diye sordu.
Onlar da «Evet, öyledir» diye cevap verdiler. Bunun üzerine Efendi-
miz öyle buyurdu «tte onun gibi, ehvetinizi helâl ekilde yerine
:
getirip kendinizi tatmin edince, o da sizin için bir ecir ve sevâp olur.»
(29)
— 18 —
TERBYECNN sorumluluu
hibi canl, güçlü, dengeli olup hayatta her hakk sahibinin hakkn
veren kimsedir. Bir hakk yerine getirip dierini bir kenara iten, bir
vacibi yapp dierini brakan kimse deildir. O kadar ki, slâm, cihâd
ve Allah'a -davet maslahat ile; geçim, e, çocuk ve mal maslahat kar-
karya gelip tearuz ettiinde; müslümana gereken, cihâd ve dâvct
maslahatn dier bütün dünyevî maslahatlar üzerinde tutmak, ona
öncelik tanmaktr. Ayn zamanda bu maslahat, kiisel çkarnn, soy
ve âile topluluunun da üstüne çkarp onu amaç seçmelidir. Çünkü
slâm topluluunu sapasalam ayakta tutmak, Müslüman devletin
asl direklerini tesbit edip oluturmak, kendini kaybetmi nsanl
slâm'a irâd etmek, amaçlarn amac, gayelerin gayesidir. Hattâ, en
yüce ve erefli hedef ve güven umut kaynadr. Bu, slâm nazarnda
hep böyledir ve böyle kalacaktr.
tiyoruz :
— 20 —
TERBYECNN SORUMLULUU
Böylece Abdullah (R.A.) eiyle yeniden birleti. Bir süre sonra Rasû-
lüllah (A.S.) Efendimizle beraber çktkutsal savata kâfirlerle vu-
ruurken Tâifte ar
bir yara ald ve Medine'ye döndüünde kurtar-
lamyarak öldü.
Hiç üphe yok ki, slâm ümmeti, tslâm gençleri Allah sevgisini,
Resûlüllah'a olan ballklarn ve Allah (C.C) yoluna dâveti, haya-
tn ucuz ve pahal her eyine tercih ettikleri zaman, Allah (CC) on-
lara yeryüzünde nice imkânlar baheyledi, korkularndan sonra on-
lara güven salayp güçsüzlüklerinden sonra güç ve kuvvet verdi.
Böylece Dünya onlarn saltanat altna girdi, insanlk âlemi onlarn
önünde eildi, buyruklarna uydu.
Bu yapamadklar zaman, artk Allah'n emri gelinceye
tercihi
kadar beklesinler, O'nun gazab ve azâb balarna iner. Çünkü Allah
(C.C) kendi itaati dna çkan topluluk ve milleti doru yola eritir-
mez.
— Muavviz kz
Rabf (R.A.) anlatyor «Biz, Peygamber (A.S.)
:
—
«Resûlüllah (A.S.) Efendimizle beraber yedi savata bulun-
dum. Geri hizmette bulunup hayvan ve eyay korudum, savaanlara
yemek hazrladm, yarallar tedâvî ettim; hastalarla megul oldum.»
— bin Rabî'in
Sa,'d kz Ummu
Sa'd (R.A.) anlatyor : Ummu
Ammare'nin yanma girdim, «Ey teyzem, kendi durumundan bana
haber ver?» dedim. Çünkü Ummu
Ammare Uhud savana katlm
bulunuyordu. Bana unlar söyledi «Günün evvelinde çktm, insan-
:
— 22 —
TERBYECNN SORUMLULUl
Bir de Abdulmuttalib kz Safiyye'yi (R.A.) düünün! Ahzâb ku-
atmasnda bir Yahudi'nin duvar ap Müslüman kadnlarnn bu-
lunduu kesime girmeye çaltn görünce, beline kuan smsk
baladktan sonra eline kocaman bir srk ald ve duvar aarak Ya-
hudinin üzerine atld, birkaç darbeyle onun iini bitirdi, cann Ce-
hennem'e gönderdi.
bu konuda saylmayacak kadar örnekler; rakamlarla ifade-
Evet,
yi aan misaller vardr. Her eyden önce, Allah'n dinine davette, iyi-
likle emredip kötülükten men'etmede kadn erkek gibidir, aralarnda
pek fark yoktur.
— 23 —
SLÂM'DA ALE ETM
— Bu yararlardan biri, soyu ve nesli korumaktr, an Yüce
Allah buyuruyor :
«Adam
kendi çoluk - çocuu içinde koruyucu bir çobandr ve ko-
ruyup yetitirdiinden sorumludur. Kadnda kocasnn evinde ko-
ruyucu bir çobandr ve koruduu eylerden sorumludur.» (39)
—
Bu yararlardan biri de, toplumu hastalklardan ve âfetlerden
koruyup esenlie kavuturmaktr. Sevgili Peygamberimiz (A.S.) bu-
yurdular ki :
Sen ey baba olan kii! eer maddi yönden durumun iyiyse, evlen-
me çana gelen evlâdna evlenmesi için bütün sebepleri kolaylatr-
mal, böylece onu nefsanî arzularn kötülüklerinden kurtarmalsn.
Cinsel konular üzerindeki düüncelerini yönlendirip meru birsnra
çekmeye çalmalsn. Çünkü cinsel konular çocuun akl ve düün-
cesi üzerinde saltanat kurup onun hem asl amac ve hem de tahsili
yolunda bir engel tekil eder. Ayrca çocuun saln
bozacak ahlâ-
kî saplantlardan onu kurtarman için elinden geleni esirgememelisin.
üphesiz ki bütün bunlar ancak onu evlendirmek için sebepleri ko-
laylatrmana baldr ve dier yandan onun geçimini salayacak
yardmda bulunmanla ilgilidir. Bu yolda herhangi bir geveme, ku-
sur senin çocuunu en vahim sonuçlara itebilir ve en tehlikeli neti-
celere sürükleyebilir!.
— 25 —
:
SLAM'DA A I LE EÎTlMl
ölecek ve içinde döek, kutüyü ve süslü eya bulunmayan küçük bir
çukura konulacak. Böylece mal -ister istemez- vârislerine kalacak,
onlara intikal edecek.
1 —
önce elini gelinin bana koyup Allah'n ismini anmas müs-
tehabdr. Sonra bu vaziyette onun için feyiz ve bereket dileinde bu-
lunup duâ etmesi gelir. Nitekim bu konuda Rasûlüllah (A.S.) Efendi-
miz öyle tavsiyede bulunmutur :
2 — Zifaf gecesi damad ile gelinin ikier rek'at namaz klp na-
mazdan sonra el açarak Allah'a duâ etmeleri müstehabdr.
eyle. Allah'm! hayr ile biraraya getirdiin sürece bizi biraraya ge-
tir; hayr ile ayrdn zaman aramz ayr...» (46)
- 9.7 -
SLÂM'DA ALE ETM
3 — Damadn
o gece eine biraz yiyecek ve içecek nesnelerden
ikrâmda bulunmas da müstehabdr. Nitekim Yezid Esmâ CR.A.) kz
öyle anlatyor Evlenecei gece Hz. Âie'yi iyice süsledim; derken
:
: gi-
renin bir deheti, her garibin bir vahet (yabanilii) vardr.»
—
«Soyunup çplaklktan saknn? çünkü sizinle beraber olup an-
cak tabii ihtiyacnz giderdiiniz zaman ayrlan (melekler) vardr.
O halde adam eine yaklap cinsel temasta bulunmak istedii zaman
onlardan (o meleklerden) utansnlar ve onlara sayg göstersinler...»
(51)
—
«Sizden biri eiyle cinsel yaklamada bulunmak istedii za-
man eeklerin açktan ortada birletikleri gibi büsbütün çplak -orta-
da yapmasnlar (bir örtü altna girsinler) .» U)
5 — Damadn henüz cinsel temasta bulunmadan önce gelinle bir
süre oynamas, öpüüp sarlmas da mübaeret adâbndandr. Nite-
kim Sevgili Peygamberimiz (A.S.) bu konuda öyle' buyurmutur :
te biz bu hadislerden,
erkein kendi eiyle cinsel temasta bulun-
mak istedii zaman, einin de onunla birlikte bu temastan lezzet al-
mas ve inzalda bulunmas için arada bu muvafakatin olumasn is-
tidlal ediyoruz.
rip çekilmesi bir bakma kadna eziyyettir. ehevî yönden erkein in-
zalinin erken gelmesi kadnnkinin gecikmesi arada bir nefret duy-
gusu dourabilir. Bu bakmdan elerin ehvetinin inzal ve tatmin ba-
kmndan uygunluk ve uyum salamas, kadn için daha zevkli olur.»
— 29 — «
SLÂM'DA ALE ETM
6 — Cinsel temasa
hazrlanrken öyle bir duada bulunmak da
adâbdandr. Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz öyle buyurmutur «Siz- :
— 30 —
TERBYECNN SORUMLULUU
nyorum...» Bunun üzerine bana dedi ki «Hiç utanma, sormak iste-
:
diin ne ise bana sorabilirsin, çünkü ben senin annen olarak bulu-
nuyorum...» Ben de, «guslü ne gibi ey gerektirir?» diye sordum. Ba-
na, «sen bu konuyu bilen kiiye rastladn Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz
buyurdu ki: «Adam, einin iki aya, iki kolu arasna oturur da sünnet
ksm sünnet ksmna dokunursa gusül vâcib olur.» (55)
8 — Adam henüz
gusletmeden tekrar cinsel temasta bulunmak
isterse, namaz abdesti gibi bir abdest almas müstehabdr. Çünkü
böyle yapmak zevk ve ilgiyi artrr.
—
«Sizden biri eiyle cinsel temasta bulunduktan sonra tekrar
bulunmak isterse, bu iki temas arasnda abdest alsn? çünkü abdest
almak ikinci defa temasa daha zevk ve heyecan vericidir.» (56)
«
—
Ya Rasûlüllah! hepsi için bir gusül kâfi deil midir? Böyle
yapsaydnz olmaz myd?
Efendimiz ona u cevab vermitir :
— 31 —
islAm-da aile eitimi
—
«Benle Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz aramzda su kab bulun-
duu halde birarada ayn yerde guslederdik. kimiz de elimizi
su kabna uzatp su alrken, «dur ben alaym, sen dur ben alaym!.»
, diyerek latifede bulunurduk...» (59)
Hz. Âie (R.A.) devamla diyor ki : «Bu durumda ikimiz de cünüb
bulunuyorduk.»
Kar ve kocasnn birarada ayn yerde guslederken çplak
bulun-
malarnda bir saknca olmamakla beraber avret yerlerini örtmeleri
daha iyi ve uygun olur. Çünkü Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz, «Allah
kendisinden utanlmaya daha lâyk ve daha hakldr.» buyurmutur.
(60)
— 32 —
TERBYECNN SORUMLULUU
—
«Yerinizde kaln! Sizden eine cinsel yaklamada bulunmak
için kapsn içerden kapatp perdeyi çektikten sonra dar çkp,
«Ben eimle öyle öyle yaptm...» diyen kimse var mdr?
—
«Böyle yapan kimsenin neye benzediini biliyor musunuz?
Evet, böyle yapanlar dii ve erkek eytana benzerler ki, o eytanlar
sokakta karlarlar, insanlar onlara baktklar halde cinsel temasta
bulunurlar.» (62)
dn skc, erkei tiksindirici, fakat her ikisi için de yararl) bir ey-
dir. Bu sebeple ayhâlinde iken kadnlardan uzak durun, temizlenme-
lerine kadar onlara yaklamayn...» (67)
(68) Ayhâlinde iken kadnla cinsel temasn douraca shhi zararlar hakkndaki
bilgiler, Mer&g Tefslri'nden alnmtr. (Bakara Süresi : 222)
35 —
SLÂM'DA ALE ETM
gerekir? diye Rasûlüllah'tan sorulduunda u cevab verdii, Ibj
Abbas CE.AJ tarikiyle tesbit edilmitir j «Ya bir dinâr, ya da yarm
dînâr, tasadduk eder.» .69)
— Cinsel temas hemen her ay, her hafta ve her gün ve her sa-
5
at -gece veya gündüz- caizdir. Ancak îslâm Dininin haram kld va-
kitlerbu genellemenin dndadr. Meselâ, elerin farz mahiyetinde
oruçlu bulunmalar; kadnn ayhâli ve lohusa olmas bu cümledendir
— 36 —
TERBYECNN SORUMLULUU
Ama
sünnete daha uygun olan vakit, cuma günü ve gecesidir.
Nitekim Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz öyle buyurmutur :
—
«Kim cuma günü cenabettik sebebiyle .gusleder, sonra çkp
(câmiye) giderse, bir deve kurban etmi gibi olur. ikinci saatte çkp
giden bir , sr
kurban etmi gibi olur. Üçüncü saatte çkp giden bir
koyun kurban etmi gibi olur. Dördüncü saatte çkp giden bir tavuk
boazlam gibi olur. Beinci saatte çkp giden bir yumurta tasadduk
etmi gibi olur. mam minbere çkp zikrullah/ dinlemek için melek-
ler hazr olduklar zaman çkp (camiye) giden (hiç birinin ecrine
nâil olmaz).» (70)
—
«Kim cuma günü cinsel temasta bulunup guslederse ve er-
kenden namaza çkar da bir eye binmeden yaya gider, imama yakn
bir yerde oturur dinlenmeye çalr, bo - anlamsz söz ve davranta
bulunmazsa, att her adm karlnda bir yln oruç ve namaz ecri
vardr.» (71)
6 — Kadnn
da kocasnn mizacna göre süslenmesi, iveli dav-
ranmas ve özel vakitlerde cinsel temasa hazr olmas gerekir. Koca-
snn arzu ve isteine muhalefet etmesi kendisine helâl olmaz, ondan
izin almadan nâfile oruç tutmaz. Nitekim bu konuda Rasûlüllah (A.S)
Efendimizin öyle buyurduu tesbit edilmitir :
—
«Kocas kendi memleketinde eyleik ve hazr bulunduu halde
hiçbir kadna, (râfile) oruç tutmak helâl olmaz, ancak koras izin
verdii takdirde tutabilir.» (73)
îte bunlar slâmî bak açsndan cinse kar olan en önemli na-
zarlardr. Evet, bunlar, gecesi de gündüzü kadar aydnlk ve parlak
olan îslâm eriât'nn en seçkin adabdr.
— 37 —
SLÂM'DA ALE EÎTMÎ
Artk ey terbiyeci kardeim! evlenme çana yaklaan çocuk-
lara bu adâb telkinde çok hrsl ol... Böylece çocuklar evlilik eiin-
den adm
atnca ne yapacaklarn, kendilerini nasl, neden koruya-
caklarn ve cinsel birlemenin nasü olduunu ve evliliin nasl ta-
mamlanp vücut bulacan bilmi olsunlar...
Allah'tan dileimiz, gençlerimize sâliha eler hazrlayp nasîb
eylesin; öyle ki, gençler elerine baknca nee ve huzur duysunlar, bir
ey emrettiklerinde itaat etsinler, ayrlp gittikleri zaman eleri hem
kendi namuslarn, hem kocalarnn maln korusunlar. Allahm! duâ-
mz kabul buyur! Âmîn...
«Gerçek u
ki, para hemen heryerde,
Kiilere heybet ve güzellik giydirir.
Pürüzsüz konumak isteyene o bir dildir.
Savamak isteyene o bir silâhtr...»
Evet, çou zaman ilim ve ahlâk sâhibi bir zat, fakir olduu için
bulunduu mecliste küçümsenir görürsün; ilmi ve ahlâk, mal sâ-
hiplerine nisbetle onu pek yükseltmez o mecliste. Çünkü eli dar, ser-
veti ise hiç yoktur. (74) Böylesi isterse Mekke ve Medine'nin imam
olsun, isterse insan ve cinlerin bilgini bulunsun ne fark eder?
(74) Para ve servetin tek deer ölçüsü kabul edildii kesimler, anti îslâmî bir gö-
rüe sahip olanlarn hâkim bulunduu yerlerdir. Yoksa Kur'ân ve Sünnet
terbiyesi alm mü'minler, hiçbir zaman mal ve paray ilim ve ahlaktan üs-
tün tutmazlar, ilim adâmm küçümsemezler. (Mütercim).
(75) Bu daha çok maddeyi ilâh edinenler arasnda böyledir. (Mütercim).
TERBYECNN SORUMLULUU
Yine âir, mala olan itibar tasvir ederken, cehl ve zenginlik orta-
mnda o en evvel itibar gören deerdir diyerek öyle yazar :
te
böylece mal -görüldüü gibi- hayat basamaklarnda yüksel-
menin hassas güç ve dayanadr ve herhangi bir amaca eriebilme-
nin esasl vastasdr. Cahil ve sapklar yannda birinci derecede iti-
bar vesilesi saylr.
— 40 —
TERBYECNN SORUMLULUU
Yine hiç üphe edilmeyen bir husus da, birinci baktan sonra
ikinci defa dönüp bakmak, kadma doru cinsel duyguyu çeker veya
kadnn duygusunu erkee doru çeker. Böyle bir çekme, tebessümü;
tebessüm selamlamay, selamlama konumay, konuma randevu-
lamay, randevulama da tehlikeli ve hiç de övülmeyecek sonuçlar
dourur.
— 41 —
SLAM'DA ALE ETM
mularm korusunlar; süs yerlerini -görünen ksm
dnda- açmasn-
lar; baörtülerini yakalan üzerine (gelecek ekilde) salversinler.»
(78)
—
«Bulunduu evin hanm onu kendisiyle iliki kurmaya çar-
d; kapdar da iyice kapad ve «haydi yaklasana!» dedi.» (79)
— «Allah'a snrm.
Çünkü o (senin kocan) benim efendimdir;
bana çok bakt. üphesiz ki hakszlk edenler kurtulua eremezler.*
(80)
43 —
SLÂM'DA ALE ETM
ha sevimlidir ve eer sen bu kadnlarn hile ve fendini benden çevir-
mezsen, olur da onlara meylederim de câhillerden olurum...» (82)
Böylece mü'minin kalbinde bir kadn fitnesiyle Rabbani hayet
biraraya gelmi, mü'min bu ikisi arasnda kalmt. Tahrik ve tevik,
hile ve fend korkup hezimete urad, imân baarya eriip zafer bul-
du!. (83)
— 44 —
TERBYECNN SORUMLULUU
—
«Kim Allah'tan korkar (da kar gelmekten) saknrsa, Allah
ona bir çk
imkân salar ve ummad, hesaplyamad bir cihet-
ten onu rzklandrr... Kim Allah'a güvenip dayanrsa, Allah ona
yeter.» (84)
—
«Evlenemiyenler (evlenecek mâlî imkân bulamyanlar) Allah ,
— 45 —
SLAM'DA ALE ETM
O
halde insan uuru böyle bir rabetten tiksinme ihtiyacn duy-
maz, insanlar nazannda temizlenmi bulunmak ve kendine göre ne-
zahat içinde kalmak için böyle bir duygu tamaz. Ayn zamanda
mü-
cerred böyle bir duygudan dolay günah ilediini de düünmez. O
halde sadece günah duygusuyla nefsanî istekleri, ehevî arzular
öl-
dürmek veya durdurmak eklinde bir netice çkarmamz mümkün ol-
mamaktadr; yani ruhbaniyyetle nefsi altedip cinsel istekleri durdur-
mak ve böylece bir tiksinme vücuda getirmek düünülemez. Çünkü
böyle bir anlay ve tutum, ftrata ters düer. Oysa ftrat hükmünü
yürütür.
— 40 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— 0O0 —
Sonuç olarak :
de err ve kötülük olan üç eyden birini seçip been, diyor. Ama sa-
kn bir dördüncüsü daha var ki onu beenip seçme, o da hayr ve iyi-
lik getirenidir, diye fsldyor. Bu dördüncüsü, üphesiz ki, evlenmek-
tir... O halde :
SLÂM'DA ALE ETM
1 — Ya nefsini, cinsel duyguna, ehevî düünce ve düüne ka-
katlayp dürer ve böylece bu konu üzerinde düünmeyi âdet edi-
nir, ehvete çarc
mahiyetteki sözler ve rivayetler seni gdaland-
nr; hayaszla sürükleyen kalemler, müstehcen resimler sana zevk
verir; o kadar ki, bunlar yalnz balarna senin nefsini doldurur, onun
boluuna iyice yerleir kulam ve gözünü kendi buyruuna alp
;
3 —
Veyahut bu duygunun atmosferi içinde harâm bataklna
girip onun lezzetini almaya balar ve böylece sapklk yolunda yürür,
randevü evlerini dolamaya balarsn. Bu yolda böylece saln,
gençliini, geleceini ve dinini harcar da gelip geçici bir lezzet uru-
na fedâ edersin. Sonunda erimek istediin amaçtan uzaklap hüs-
rana urar, hrsla sarlmak istediin vaziferif brakr, kendine umut
olarak seçtiin ilim elden gider. Artk sende ne gençlik, ne kuvvet ka-
lr; her ite kararsz ve baarszlk seni dört yandan sarm olur.
— 48 —
TERBYECNN SORUMLULUU
Buna benzer güzel bir darb- meseli de selef-i sâlihin'den biri öyle söylemi-
tir -u organlarmz küçük yalarda korumaya çaltk. Allah da
:
— 50 —
Tl'.niilYKC'NN SORUMLULUU
(88) Ali Tantavi Hazretlerinin Kahire'yîe ilgili verdii rakam, 25 yl öncesine aittir.
— 51 —
SLÂM'DA ALE ETM
Evet, evlâdm! sana gereken evlenmektir. Buna istekli isen neti-
ce alncaya kadar isteini devam ettir. Gücün yetmedii takdirde,
Allah'tan korkma duygusu gelitirip O'na arl, ibâdet ve derslere
iyice dal, teknik konularla megûl ol; ama daha çok nefsi terbiye yo-
lunu seç, onu azdracak kadar yeme. Çünkü bu yol güzel ilâç ve ça-
relerden biridir!.»
— 53 —
SLÂM'DA ALE ETM
(Ramazan'da) oruç (tuttuunuz günlerin) gecesi kadnlarnza
«
cinsel yaklamada bulunmanz size helâl klnd. Onlar sizin için bir
elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz...» (91)
«Zina eden erkek, ancak zina eden bir kadnla veya Allah'a ortak
koan bir kadnla evlenebilir. Zina eden kadn da, ancak zina eden
bir erkekle veya Allah'a ortak koan bir erkekle evlenebilir. Bu, mü'-
minlere haram klnmtr.» (99)
— 54 —
TERBYECNN SORUMLULUU
«Lût'u da (uyarc bir peygamber olarak) gönderdik. Hani bir ara
kavmine «sizden önce yeryüzünde yaayan milletlerden hiçbirinin
yapmad ahlâkszlk ve hayâszl m
yapyorsunuz?! Dorusu siz
kadnlar brakp erkeklere ehvetle yanayorsunuz. üphesiz ki siz
azgn ve ar giden bir kavimsiniz,» demiti. (100)
«Biz sana feyiz ve bereketli bir Kitap indirdik; âyetlerini iyice dü-
ünsünler ve akl sahipleri de öüt alsnlar...» (101)
Bunun ötesinde, Kur'ân'nokuyup âyetleri, hik-
bizzat, kendisini
metleri üzerinde iyice düünmeyenleri knadn, onlarn bu tutumu-
nu ho karlamadn görmekteyiz, yani bu anlamda bir hayli uyan-
—
«Kur'ân' iyice aratrp üzerinde düünmüyorlar m? Yoksa
kalbleri üzerinde kilitler mi vardr?!» (102)
— 56 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— 57 —
SLÂM'DA ALE ETM
kma. Bu yata ona ergenlie yaklama dönemiyle ilgili bilgileri ve
ergenlikle ilgili hükümleri öret.
b) Cinsel konular ve hükümlerle ilgili kz çocuu
bilgi vermeyi,
için kendin deil de, annesini görevlendir. Çünkü kz çocuun bu gi-
bi konular anasndan örenmesi daha alc, daha telkin edici ve daha
kulak verici olur. Kzn annesi olmad takdirde, ona bilgili bir mür-
ide hanm bulmaya bak.
te, ey çocuu cinsel konuda eitmenin lü-
terbiyeciler! bunlar,
zumu hakknda slâm'n koymu olduu en önemli ve bata gelen çiz-
gilerdir. Çocuun
hayat yolunda müsbet ölçüde oluturulmas, cinsel
duygusu ve arzusunu zaptetmesi hususunda balca yollar ve çare-
lerdir.
— 58 —
TERBYECNN SORUMLULUU
- 59 —
SLÂM'DA AÎLE ETM
lenmeniz gerekir. Bu durumda artk geveklik göstermeden, birbiri-
nize güvenip görevi brakmadan hizmetinizi sürdürmeniz vâcibdir.
Bu durumda hayatnzn çiçeklerini, kalblerinizin meyvelerini temiz-
likte melekler gibi, azim ve gayrette Ashab- Kirâm gibi, cesaret ve
kahramanlkta arslanlar misâli, k verip çevreyi
lunaylar gibi olan evlâdnz görme bahtiyarlna ermi olursunuz.
aydnlatmada do-
— 60 —
TERBYECNN SORUMLULUU
— 01 -
SLÂM'DA ALE ETM
her eyi mubah sayan sapk rezillerle, memleketin saptm gençle-
riyle oturup kalktklarnda; analar, babalar, terbiyeciler, onlar kur-
tarmak çrpnmyorlarsa, bo vakitlerini yararl konularla dol-
için
durmak için bir eyler düünmüyorlarsa o takdirde çocuklar hak-
knda ne kadar zâlimdirler, onlarn insanln öldüren en kötü ka-
tiller saylmazlar m?
Çocuu, salam -shhatli bir inanç ve gerçek bir imân üzere,
ana - babadan baka kim terbiye edip yetitirebilir?
Çocua faziletli bir ahlâk, yüksek edep ve terbiyeyi ana - baba-
dan baka kim alayabilir?
Çocuu akl-i selim, cism-i selim ve metin bir kuvvet üzere, ana -
Evet, çocuu bu
güzel hasletlerle kim terbiye edebilir? Bütün bu
fazilet fidanlarn onun kalbine ve dimana kimler dikebilir? Baba 1
— fi:>.
—
U
O
halde anne - babaya düen, kâmil anlamda sorumluluklarn
bilip idrâk etmek, sözü edilen vecîbeleri yerine getirebilmek için bo
vakitlerini bütünüyle deerlendirmek ve sorumluluklarn böylece
amacna yönelik gerçekletirmektir.
Anababa, yukardaki hadîslerde belirtilen sorumluluktan her-
-
üphe
yok ki, ana - baba bu âyeti iyice dikkate alp düünürler-
se, Allah'n kendileri üzerindeki murakabasm rahatlkla anlarlar.
Bu bakmdan terbiyeye yönelip onu savunmalar daha güçlü ve an-
laml ve sözünü ettiimiz sorumluluklara kar aksiyon halinde bu-
lunmalar o nisbette büyük olur.
Artk terbiyeciler kendilerine düen vecibeyi bilmelidirler. Bo
vakitlerini,çocuklarnn terbiyesinde kullanmaktan yararlansnlar.
Yine bilsinler ki, zaman bir klçtr, eer onlar onu kesip biçmezler-
se, herhalde o, onlar kesip biçecektir. üphesiz ki, vâcibler, vakitler
'
don daha çok' ir, ömür ise süratle tükenmekte... Boyunlarna atlan
emâneti takdir edemez, hakkn veremezlerse, ayn zamanda belir-
tilen sorumluluklara hakkyla riâyet etmezlerse; haberleri olmadan
ölüm bir gün anszn kendilerini yakalayverir; belki azâb anszn
kendilerine gelir, sonra yardm da olunmazlar.
(103) bn Hibbftn.
(104) Tirmi/.i.
(105) Tuhrim Sûresi : &
— «3 -
SLAM'DA ALE ETM
Allah (C.C.) Muhkem Kitab'nda ne doru buyurmutur :
«Farknda olmadnz
halde anszn size azâb gelmeden önce,
Rabbnzdan size indirilen en güzel söze (Kur'ân'a) uyun. Kiinin,
«Allah huzurunda yaptm
eksikliklerden (vazife ve vecibeleri ak-
satmaktan) dolay yazklar olsun bana; cidden ben alaya alanlar
arasnda idim!» diyecei gün gelmeden...» (106)
Son olarak terbiyecilerin dikkatini, derecelerinin farkllna ve
sorumluluklarnn birbirine uymazlklarna çekmek istiyorum. Özel-
likle terbiyecilerden analar ve babalarn terbiye konusunda sergi-
lediimiz hususlara, bilhassa büyükleri, küçükleri, yal ve gençleri,
erkek ve kadnlar salâha kavuturan, düzenli klan içtimaî terbiye-
ye bakmalarn arzu ediyorum.
Ey terbiyeciler! slâm terbiye sistemini ve onun yol ve yöntemi-
ni, henüz çocuklarnza telkin etmeden önce kendi nefslerinize ge-
rekli -görün ki, bu hususta boyunlarnda terbiye etme hakk bulu-
nanlara güzel rehber ve örnek olabilesiniz, sorumluluun ne oldu
unu misallerle ortaya koyabilesiniz.
Sonra da kendi nefsinizde uyguladnz terbiye ve onun tabii
neticesi sorumluluk duygusunun gelimesini çocuklarnza öretme-
ye çalnz, cier parelerinize telkin ediniz. Böylece çocuklarnz, is-
lâm'n shhatli akidesi, kâmil inanç, ölçüsü üzerine gelisinler, yük-
sek ahlâk dorultusunda yürüsünler. Onlar ancak böylece hayat
aknn derinliklerine dalmaya hazrlyabilir, inanm bir kalb ile
en meakkatli sorumluluklar tayabilme düzeyine getirmi olabi-
lirsiniz. Sabreden bir nefs, tertemiz bir ruh, olgun parlak bir akl,
salam dayankl bir beden tayan bir nesil oluturursunuz.
O halde bütün himmet ve gayretinizi bu hususta kullann; bü-
tün imkân ve düüncelerinizi biraraya getirin ve Allah'n bereketiy-
le açlan yolda, yürüyün! Bu durumda artk Allah'n inayeti sizi ko-
ruyacak; gelecek kuaklar sizi takdir ve tebcil edecek, gayret ve i-
lerinizi kutlayacaktr. Aziz ve Celîl olan Allah (C.C) size hayr ve
iyilikler sevâb verecek, Kyâmet'te size yarayacak ecirleri hazrla-
yp saklayacaktr.
«Bundan böyle cie Allah ve Peygamberi yaptklarn görecek.
Sonra da (ölüp) gizli ve açk hereyi hakkyle bilen (Allah) e dön-
dürüleceksiniz; O da yaptklarnz size bir bir haber verecektir.»
(107)
Duamzn sonu : Alemlerin Rabb Allah'a hamdolsun!...
• •
UÇUNCU KISIM
ÜÇ BÖLÜMDEN OLUMAKTADIR:
S 3 3*5
1
i
$m*<>~- =
BRNC BÖLÜM
— oOo —
1 — ÖNDERLK VE REHBERLK YAPARAK TERBYE ETMEK
güvenilir bir kimse olur, ahlâk güzel, cesareti yerinde, iffet ve na-
mus simgesi bulunursa, çocuk da doruluk, güvenirlik, ahlâk, eref,
cesaret ve iffet üzere yetiir. Terbiyeci yalanc, hâin, helâl uurlar-
n asan, cimri, korkak, sefil ve hasis ise, çocuk da yalanclk, hiyâ-
net, korkaklk, cimrilik ve hasislik üzere yetiip geliir.
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 60 —
:
«And olsun ki, sizin için, sizden Allah'a ve Âhiret gününe kavu-
may umanlar ve Allah' çokça ananlar için Rasûlüllah'da güzel ör-
nekler vardr.» (10S)
lâk Kur'ân'dr!»
Dorusu bu cevap son derece ince, öz, özetli ye kapsamldr. Ken-
di mânasna Kur'ân'm kapsaml yolunu eklemi ve faziletli ahlâk
ilkelerini içine almtr. Gerçekten Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz Kur'-
ân faziletlerini yaayan ve yaatan tercümandr; onun ebediyete
uzanan tevcihlerinden yana hareket eden bir surettir!.
Kim, Rasûlüllah'u (A.S.) koruluunun etrafnda koruluk olma-
ya veya kurmaya güç getirebilir ya da O'nun büyük denizinden bir
nokta, bir damlaya ulamaya takat bulabilir?
lanyla donatlmtr.
— 0O0 —
Rasûlüllah (A.S.) Efendimizin ibâdet ve ahlâkda bütün insanla-
ra örnek ve rehber olacak durumuna gelince üphesiz ki O bu hu- :
-,72 -
:
Yine Ashab'dan Alkame (R. A.) anlatyor: Hz. Aie (R. A.) Valide-
mize sordum; dedim ki "Rasulallah (A. S.) Efendimiz fazladan ibâdet
hususunda günlerden özel bir ey ayrr myd?" Bunun üzerine Hz. Ai-
u
e (R.A.) bana cevab verdi: "Hayr, O'nun ameli hep devam eder-
di, Peygamber'in (A. S.) güç getirdiine hanginiz güç getirebilirsiniz? (115)
Neden olmasn
Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz ibâdetin en yük-
ki,
sek mertebesinde bulunuyordu. Allah'n kendisine emrettii te-
heccüd, ibâdet, tebih, zikir ve duâlar eksiksiz yerine getirirdi.
—
Efendimiz, fakirlikten hiç endie duymayan bir kimsenin ya-
pabilecei ve verebileceinin fazlasn yapar ve verirdi. O, esen rüz-
gardan daha cömert idi. Ramazan'da ise bu cömertliine bir smr
çizmek mümkün olmazd.
Enes bin Mâlik (R.A.) anlatyor :
—
Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz'den îslâm adna ne istenmise,
mutlaka onu vermitir. Bir adam O'na gelip bir eyler istemiti. Efen-
d imiz de ona, bir dere içindeki koyunlar vermiti. Böylesine bir cö-
mertlik karsnda hayranlk duyan adam kendi kavmine dönüp
öyle demiti «slâm'a giriniz! Çünkü Muhammet!, fakirlikten aslâ
:
—
Rasûlüllah (A. S.) Efendimiz'den bir ey istenip de «hayr»
dediini bilmiyorum.
Buna «zühd»
denir Ashab'dan Abdullah bin Mes'ûd (R.A.)
.
—
Hz. Fatma (R.A.) bir parça arpa ekmeini Rasûlüllah (A.S.)
Ef'endimiz'e uzatt. Bunun üzerine Efendimiz kzma öyle dedi «K- :
Rasûlüllah Efendimiz
(A.S.) zühd-u nasl takvann
do, uunda bulunmasn ki, O, Allah'n diledii ve kendisine hitap et-
tii her eyi yerine-
getirirdi :
- 75 —
'
—
Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz üstüste üç gün karnn doyur-
mamtr. Biz isteseydik, elbette kammz
doyurabilirdik, ama O,
bakasn kendi nefsine tercih ederdi. (123)
Az önce de belirttiimiz gibi, Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz, fa-
kirlikten hiç korkmayan bir kimsenin verdii gibi verirdi.
yüce gaye urunda hizmet verirken bununla mal toplamay, bir ta-
km fani ve geçici eyleri, elden çkp gidecek dünyal, gönül çeki-
ci nimetleri, nazenin bir hayat sürmeyi, din ad altnda dünyalk
elde etmeyi hiçbir zaman arzulamadn ortaya koymutur. O bü-
tün, söz ve davranlaryla Allah'n rzâsn, mükâfatnn Allah (C.C)
tarafndan verileceini, yannda dünyalktan bir yular bulunmad
halde Allah'a kavumay arzulamtr.
Bedevilerden karlat
eziyyet ve cefâ hususunda, birçok mi-
sâllerden sadece birini anlatmam herhalde yeter. Ashab'dan Enes
(R.A.) anlatyor :
—
Rasûlüllah (A.S.) Efendimizle beraber yürüyorduk. Üzerinde
Necrân mal kalnca bir üstlük bulunuyordu. Bedevi'lerden biri ar-
— 77 —
.
SLÂM 'DA ALE ETM
kadan gelip Ona yetiti ve üstlüünün bir ucunu tutup iddetle çek-
ti. Bu srada Rasûlüllah'n boynuna gözüm
iliti, iddetli çekmeden
dolay üstlüün kenar iz brakmt. Bedevi bu kaba davranndan
sonra öyle dedi «Ya Muhammed! Allah'n senin yannda bulunan
:
O
güne kadar Arap Yarmadas'nn göremedii büyük bir ordu
nun Mekke'yi fâtih olarak ele geçirmesine bir bakn! Evet O Büyük
Peygambere dikkatle bakn, girdii ehirde rahmet ve aff nasl yay-
gnlatrmtr? Yeryüzünde azgnlk ve tuyan eden ileri gelenler
nasl balanmtr? Peygamber (A.S.) Efendimize yaptklar kö-
tülüklere karlk O'ndan ancak iyilik ve ihsân görmülerdir. Ba-
lama, hogörme
ve knamama gibi üstün sfatlarn tecellisiyle mua-
mele görmülerdir.
— 78
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLAR VE VASITALARI
«(Ey anl
Peygamber!) Sen affetme yolunu seç; iyilikle, güzel
davranla emret ve câhillerden yüzcevir.» (128)
«Onlar bala da güzel-tatl davranmaya devam et!.- (129)
— 79 —
SLÂM'DA ALE ETM
O kuvvet ve cesaretin en yüksek mertebesinde nasl bulunma-
sn ki, bu hususta kendisi öyle buyurmutur :
— 80 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
Hem
Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz nasl cesur ve kahraman ve
en tehlikeli yerlerde askerin önünde bulunmasn ki, Allah (C.C)
muhkem âyetleriyle u
hükmü ona indirmitir :
i
— Allah'a and olsun ki, isterseniz öyle diyebilirsiniz t Yalan sayl-
dn halde bize geldin biz seni tasdik ettik; hakarete uram olarak
geldin, biz sana yardmda bulunup baarma hizmet ettik; ülkenden
kovularak geldin, biz seni barndrdk, fakir olarak geldin biz seni
kendimize tercih ettik; ite bütün bu sözleri söyliyecek olursanz do-
ruyu söylemi olursunuz ve doruluunuz kabul edilir. Ey Ansar top-
luluu! nsanlarn koyun ve deve ile ayrlp gitmesine, sizin de Allah'-
n Rasûlü ile birlikte dönmenize raz deil misiniz? Muhammed'in
cann kudret elinde tutan o yüce zata yemin ederim ki, eer arayer-
de hicret konusu bulunmasayd ben herhalde Ansardan bir kii olur-
dum. Eer insanlar bir tarafa, Ansar da baka bir tarafa ayrlsa, ben
herhalde Ansar'la birlikte olurum. Allahm! Ansara da, onlarn ev-
lâdna da merhamet eyle, torunlarna da rahmetini indir.
Bu nefis konuma üzerine Ansar alad,
sakallar s- o kadar ki
land. Sonra da hep bir azdan «Biz Allah'n Rasûlüyle birlikte ol
:
— 82 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 83 —
:
— «Amcacm!
Vallahi onlar Günei sa elime, Ay' da sol eli-
me koyup bu emri (dâva ve hakka çary) terketmemi teklif etseler
terketmem mümkün deildir. Allah bu dini üstün klncaya veya On-
dan bakasn mahvedinceye kadar dâvam
sürdüreceim...» Bu söz-
leri söyledikten sonra gözleri yal bir halde kalkp gitmek üzere
kapya doru ilerlerken, amcas Ebû Tâlib ondaki azm u gayreti, sa-
dakat ve sarslmaz sebât, dâvet yolunda kimseden bir endie ve kay-
g duymadan devam edeceini görünce, ona seslendi ve öyle dedi
«Kardeimin olu! Yoluna devam et ve istediini söyle. Allah'a, ye-
min ederim ki, seni kimselere teslim etmiyeceim.» Sonra da ms- u
ra'lar Ebû Tâlib'm dilinden dökülmeye balad :
oOo
O
çok münezzeh olan Allah, (cc) kendi peygamberini (A.S.).
böylesine büyük bir ahlâk ile özellendirip ve O'nu böylesine güzel
misâl tekil eden sfatlarla seçip ayrdna göre, artk elde olmaya-
rak kalbler O'na doru meyledecek ve ruhlar O'nunla sabr u sebât
bulacak ve bütün insanlar O'nun yüksek ahsiyetinde kâmil anlam-
da bir önderlii ve dünyevi, dini ve sosyal hayatlaryla ilgili her ey-
de yüce bir misâli bulacak... O kadar ki, O'nun asrnda yaayp ba
gözüyle O'nu görüp O'nunla bir arada bulunanlar, imân ve sevgi
- 85 —
:
SLÂM'DA A LE EÎTMl
bakmndan kalblerini O'nunla doldurup megul edenlerin en güçlü-
leri ve önde gelenleri O kadar ki, sevdikleri Rasûllullah' bir sü-
idiler.
te Ashabn son
derece samimi ve içten kalbi sevgilerinin neti-
cesi olarak onlar Resûlüllah'a olan mahabbetlerini kendi nefslerine
kar olan ilgi ve sevginin çok üstünde tutmular, Peygamber'i (A.. S)
kendi nefslerine tercih etmilerdir.
Bunu
isbatlayan belgelerden biri de Zeyd bin Desine'nin kssa-
sdr. Urve'den (R.A.) yaplan rivâyete göre mürikler bu zat Ha-
rem dnaçkarp öldürmeyi kararlatrdklar zaman onu Ten'im'e
doru sürükleyip götürürken, yol üzerinde Habib bin Adiy el-Ansar
ile bulutular, birbirlerine -balarna gelen kötülük ve fitnelerden
dolay- sabr ve sebâtla tavsiyede bulundular.
— 86 —
: ;
— 87 —
.
— 89 —
SLÂM'DA ALE ETM
evkat atfet ve bakasn kendine tercihte. Allah (CC)
ve gayrette,
yolunda cihâdda ve ehâdet erbetini içmeye erimekte Ashab- Ki-
ram en elverili ve en uygun önder ve rehber edinmilerdir. slâm
gençleri her asrda, onlarn fazilet pnarndan içmiler, yüksek ahlâk
nurundan ziya almlardr. Terbiye konusunda onlarn yolunda yü-
rümüler eref âbidesini yükseltmede onlar izlemilerdir. Çünkü
;
—
islâm yaylarak Hind ve Seylan'n güneyine kadar, Hindis-
tan'n güneyindeki Maladiv ve Hint Okyanusuna kadar Tibet ve :
(146) Bu ksm, «slâm'da Evlâd Terbiyesi» adl eserin birinci ksmndan iktibas
etmi bulunuyoruz.
(147) Bey haki- Deylemi.
— 90 —
ÇOCUKTA TE'SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
dklar takdirde herkesten daha çok ona lâyik deil midir? Bakalar-
na en uygun önderlik ölçüsü verdikleri, faziletli ahlâk sergiledikleri
zaman ne bahtiyardrlar!. Güzel ilgi, tertemiz muamele; islâm'n o
çok anlaml ve güzelletirici sfatlar ile ortaya çktklar vakit ne gü-
zel örnektirler!. Böylece Müslüman topluluklarn, milletler arasnda
doru yolun aylâri, düzen getiren parlak güneleri; hayra ve hakka
çaran güven rehberleri slâm'n ebediyet arzeden risâleti yayma-
;
— 91 —
:
— Ya bir de bir ey
vermiyecek olursan, bu senin aleyhine bir
yalan olarak yazlr!, buyurdu. (149)
«Kim bir çocua, gel unu al! söyler sonra da ona vermezse, o ya-
lan bir söz söylemitir.»
n
bu sünneti, terbiyecinin çocuklarn önünde
Rasulullah (A.S.)
ve boynunda terbiye etme hakk bulunanlarn yannda doruluun
en güzel görüntüsünü sergilemesi ve böylece onlara güvenilir bir
önder ve misâl olmas gerektii hususu hakknda O'nun ne kadar
hrsl ve arzulu bulunduunu göstermiyor mu?
Sahîh tesbitlere göre. Nu'mân bin Beir (R.A.) öyle anlatyor :
leyi ona hediye ettim» dedi. Bunun üzerine Rasulullah (A.S.) ona
— 9Z —
: : :
—
Rasulûllah (A.S.) Efendimiz Ali (R.A.) nin oullar Hasan
ile Hüseyin'i öperken yannda Tamimi kabilesinden Akra' bin Hâbis
de bulunuyordu. Bunun üzerine Akra' öyle dedi «Benim on tane :
pabilirim!. (152)
— Hz.
Büreyde (R.A.) m
babas anlatyor Rasûlüllah (A.S.) :
- 94 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
ben secdede iken torunum gelip boynuma bindi, biraz hevesini alp
inmesini bekledim.»-
—
Rasûlüllah (A.S.) çocuklarn yanndan geçerken onlara se-
lâm verdi. Zaten Efendimiz hep böyle yapard... (155)
turfanda meyve veya sebze çktnda Ashab- Kirâm ondan
îlk
biraz devirip Peygamberimizi (A.S.) getirirlerdi. O da bu turfan-
dalar alnca öyle dua ederdi :
— 95 —
SLAM'DA ALE
de mübarek ve feyizli eyle; sâ' ve müdd
bizi (belli nisbetteki ölçek)
lerimizde de bizi mübarek ve feyizli eyle...»
—
«Sizden önceki milletlerden üç kii yola çkmlar. Akam
üzeri bir maara bulup orada gecelemiler. Derken dadan büyük-
çe bir kaya düüp maarann azm
iyice kapam. Onlar kendi ara-
larnda öyle konumular Sizi buradan ancak salih amelinizle
:
— 96
—
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
—0O0
Bu konuda anlattklarmz öyle özetliyebiliriz :
O
halde ana - babalar kademeli ve metotlu biçimde çocuklarn
doruluk, emânet, iffet ve rahmetle süsleme; bâtl ve anlamsz ey-
lerden uzak kalma gibi faziletli bir ahlâkla yetitirip gelitirmek is-
tiyorlarsa, o takdirde kendi söz ve davranlaryla onlara hayrl
saymalarna sâhid olan bir çocuk, mümkün deil dil tatlln, ne-
zih konumay örenemez!.
Ana - babasndan gazab, parlama gören çocuk,
öfke, sinir ve
mümkün deil dengeli, düzenli ve kendine hakim olmay örene-
mez!.
Ana - babasndan katlk, ezâ ve cefâ gören bir çocuk, mümkün
deil rahmet ve sevgi örenemez!.
Çocuk ne zaman ana - dorultusunda iyi ya-
babasndan fazilet
rarl örnek hareketler, nezih ve deerli sözler görürse ancak o za-
man hayr üzere geliir ve faziletli bir ahlâkla eitilmi olur.
Bunun aksine çocuk ana babasndan dengesizlik, düzensizlik,
-
«Çocuklarnz u
üç haslet üzerine edep ve terbiye ediniz :
— 98 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 90 —
.
SLÂM'DA A LE
t KÛTM
fazl u kymetini ve eserlerini izleyip onlara uyarlar
bilirler, izlerini
ve kalbleri onlardan yana sevgiyle dolup taar.
Ana-babalara gereken bir dier husus da udur Çocuklar için:
— 100 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
_ oi —
SLÂM'DA ALE ETM
ve onlar u
ve u
husustan men'edip gereken yasa koyacam. üp-
heniz olmasn ki, sizden birini, benim yasakladm eyi iler görür-
sem veya yaplmasn emrettiim bir eyi yapmyacan tesbit eder-
sem, vallahi onu en iddetli biçimde tenkil ederim.»
—
«Kyâmet günü adam getirilip Cehennem'e atlr. Barsaklar
dar çkp sallanr. Deirmen etrafnda döndürülen eek gibi onu
döndürürler. Bu sebeple Cehennemlikler onun bana toplanrlar ve
«A adam! Sen iyilikle emretmez miydin? Kötülükten de alkoymaz
miydin?» diye sorarlar. O da onlara u
cevab verir «Evet ben insan- :
— 102 —
-
O halde
babalar, analar ve terbiyeciler bilmelidir ki, güzel örnek,
uygun misâl olmak, çocuun eriliklerini dorultup onu slâh etmede
ana sütundur. Sadece bu da deil, saygnlklara, faziletlere, göz ve
gönül dolduran toplumsal adâba inam yükselten temeldir...
«De ki
stediiniz seklide âmel ediniz. Allah islediklerinizi görüp
:
(165) Bu ksm, «Gençler bilinceye kadar I.» adl kitabmzdan iktibas edilmitir.
(166) En'am Sûresi : 00.
(167) Tevbe Sûresi : 105.
— 103 —
: : :
«Doan
her çocuk, ftrat üzere doar...» Yani Allah' bir bilme
ve O'na imân etme duygusuyla doar. (169)
Artk bundan sonra, yani çocuk doduktan sonra güzel âdetlerle
yaama, telkinde bulunma ve eitme dönemi balar. Onu katksz
T e v h î d ve en güze ahlâk üzere yetitirip nefsi islâh eden fazi-
letlerle, doruya yönelik olan eriâtm adâbyla gelitirmek gerekir.
«Hiç bir baba çocuuna güzel edepten daha üstün bir bata
bulunmamtr.» (171)
Bu
hadîsten anlalyor ki, çocua Müslüman sâlih ana-baba mü-
yesser olur da ona, imân ve slâm ilkelerini telkinde bulunurlarsa, o
taktirde çocuk imân ve îslâm akidesi üzerine yetiip geliir.
n' "ni üzeredir. O halde sizden biri kiminle yakn arkadalk ku-
d, ona dikkat etsin.. (175)
hnla tövben arama kim girebilir, kim perde gerebilir? Sen hiç dur-
(173) Taberânl.
(174) Sahlh-i Buharî.
(175) Tirmizî.
105
SLÂM'DA ALE ETM
ma u ülkeye orada Allah'a kulluk ve ibâdet eden insanlar bula-
git,
caksn; Onlarla beraber sen de Allah'a ibâdete devam et ve bir daha
kendi memleketine dönme, çünkü oras kötü bir yerdir!»
unu tesbît edin. Ölçtüler, gidecei ülkeye bir kar daha fazla yak-
latm gördüler ve böylece balanm oldu. . .»
ta ilk önce kendini islâh ile ie bala. Çünkü çocuklarn gözleri senin
gözüne bal
kalr. Onlara göre iyi ve güzel, senin iyi ve güzel kabul
ettiin eylerdir. Onlara göre, çirkin ve fenâ senin çirkin gördüün
ve saydn Çocuklarmza gelip geçen hikmet erbabnn
eylerdir.
hayatn, ediplerin ahlâkn öretmeye çal. Onlar benim korkumla
tehdîd et, ama benden bakasyla onlar -örnek vererek- edeplendir.
Çocuklar eitirken hastasnn hastaln iyice tehis etmeden ilâç ver-
miyen doktor gibi ol!. Artk bu konuda benden yana bir özür beyan
etmene gerek yoktur. Çünkü ben seni eitme hususunda yeterli görüp
çocuumu teslim etmi bulunuyorum...»
Râb el-Asfahâni anlatyor
— Abbasî Halifelerinden Mansûr,
Emevilerden zindana attrd
kiilere bir adam göndererek onlardan u
hususu sormalarn emre-
diyor «Zindanda bulunduunuz süre içinde size en
: gelen ey ar
nedir?» te bu soru onlara soruluca u
güzel cevab vermilerdir s
(177) Bu görü daha çok Aiman. Hind ve Fransa felsefecilerinin ortaya att
bir varsaymdr. Ama douda ve batda yetien birçok ahlâk filozoflar bu
varsaym reddetmilerdir.
: .
(179)
Aklî delil :
— 109 —
:
sanlardan sanr.
— 110 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 0O0 —
Teribiyeciye gereken, ferdi islâhta ve eriliklerini dorultmada
çocukluk ve gençlik dönemleri arasnda ayrm yapmak, ya seviyesine
göre onu eitip yetitirmektir. Ayn zamanda bu iki ayr ya döne-
minde çocuun edinecei âdet ve edepler de farkldr, terbiyeci bunu
ila hiçbir zaman dikkatten uzak bulundurmamahdr.
tam bir denge salar. Bunun gibi dünya iiyle Âhiret ii arasnda da
denge vücuda getirir. hmal etmeksizin her hak sâhibinin hakkn
ödemeyi gerçekletirir. Mü'minin bu husustaki iar, Rasûlüllah Efen-
dimizin u hadîsleridir :
— 112 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
f
r— 1
SLÂM'DA ALE ETM ... „ ._«
— 115 —
SLÂM'DA ALE ETM
açklayarak akl sâhiplerine hitap etmi ve bu gibi zararl eylerden
kaçnmalarn salamtr. Belirtilen murdar eylerin fert ve toplum
üzerindeki olumsuz te'sirlerine dikkatleri çekecek akln kullanabilen
mü'minlerin bunlardan uzak kalmas istenmitir.
Eer
böyle olmasayd, Allah (C.C.) hiç Rasûlüne, Mekke'den ay-
rlp Medine'ye hicret etmesini emreder miydi? Peygamber de (A.S.)
kendi arkadalarna ayn emri verir miydi?
Bütün bunlar gençlerin iyi bir ortam, yararl bir çevrede olutu-
rulmasna, akln, dinin ve güzel örfün kötü kabul ettii bir ortam-
dan uzak kalp bahçe ve bostanlarnda günahlar ve haramlar devi-
rilmeyen bir yerde yetitirilmesine yönelik bulunuyordur.
— «u
ülkeye git; çünkü orada Allah'a ibâdet eden insanlar bu-
lunuyordur. Sen de onlarla beraber Allah'a ibâdet et ve bir daha
kendi ülkene dönme, çünkü oras kötülük ve fenalklarn ilendii
bir yerdir....»
— 117 —
: : : :
f S f .
A M DA
'
ALE ETM
Nitekim Cenâb- Hakk buyuruyor
«De ki te benim yolum! Ben de, bana uyanlar da bilerek, id-
:
— 118 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 119 —
:
lerden kaçnmalarn emredin! Bu, hem sizi, hem onlar ateten ko-
rumaya yöneliktir.» (193)
«Çocuklarnz u
üç haslet üzerine terbiye edip edeplendirin
Peygamberinizi sevmek. O'nun hanedan ve arkadalarn sevmek,
Kur'ân okumay sevmek...» (194)
— 120 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 21 —
SLÂM'DA ALE ETM
Terbiyecilerin çocuklar terbiye ve tedibde bilmeleri
gereken on
önemli hususlardan biri de. onlan hayrl ilere tevik etmek
en gü-
zel ahlâk huy edinmelerini salamaktr..
Bu da, en güzel ve okayc sözlerle çocuun cesaretini
artr-
mak, ara sra hediyeler vermek suretiyle iyilikte bulunmann,
ba-
kasna bata bulunmann ne kadar zevkli bir i olduunu telkine
çalmak, bazan bu yolda çok terib ve tevikle, bazan da gerekirse,
hayrhah davranmyanlarn sonlarnn çok kötü olacan anlatarak
korkutmakla gerçekleir.
Terbiyeci, doruyoldan sapan ve erilen çocuu doru yolda
yürümesini salamak ve onu dorultmak için eer maslahat görü-
yorsa, önleyici mahiyette cezalar verebilir.
— 0O0 —
Bu bahiste son olarak unu da söylemek istiyorum Terbiyeciler :
— 122 —
:
— 123
:
—
«And olsun ki Lukman'a, Allah'a ükret diye hikmet verdik.
Kim ükrederse ancak kendi lehine ükretmi olur. Kim de nankör-
lük ederse, üphesiz ki Allah ganiydir (hiç kimsenin ükrüne ihti-
yac yoktur) övülmee çok daha lâyktr.»
.
— 124 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
«De ki .-
üphesiz Rabbim, hakk (bâtln beynine) frlatp çar-
par. O, gaybleri en iyi bilendir.*
«De ki Hakk geldi. Bâtil ise ne (bir ey) balatp meydana ge-
t
Nûh Onu
: size ancak, dilerse Allah getirir, Allah' âciz braka-
cak deilsiniz.
«Eer Allah, sizi azdrp yok etmek isterse, ben size öüt ver-
mek istesem de öüdüm size bir yarar salamaz. O, sizin Rabbiniz-
dir ve ancak Ona döndürüleceksiniz.» (197)
îhlâsa dayal öüt, te'sirli yapc söz, karsnda safiyet içinde bir
kii bulur, onun da kalbi açk, hikmete dayal akl ve iyice düüne-
bilen kafas olursa, çok ksa zamanda olumlu sonuç verir ve te'sirin
en yüksek noktasna eriir.
— 128 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— 127 —
: : :
1 —
çar hem efkat ve merhamet havasn, hem de ortadaki
Bu
kötülükleri ho karlamama duygusunu beraberinde tamaldr,
tte böyle bir uslûb ve metodun insan uurunun üzerinde derin te'-
di.- (206)
ma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü eytan insana gerçekten
açk dümandr,» dedi. (207)
— 128 —
: : :
—
«Bunu (dini ve teslimiyeti) brahim kendi oullarna tavsiye
otti. Yâkub da tavsiyede bulunarak (dedi ki) Oullarm, Allah bu :
dini sizin için seçip beenmitir. Artk siz de ancak Müslüman ola-
rak (Hakk'a gönülden balanp boyun eerek) can verin..» (208)
— 129 —
:
sizi çardnda icabet edin. Bilin ki, Allah kii ile kalbi arasna gi-
rer ve sonunda (dirilip) hepiniz O'nun huzurunda biraraya getiri-
lerek toplanacaksnz.» (217)
Kur'ân'n Kitap Ehline Seslenii
—
«De ki Ey kitap ehli! aramzda ortaklaa (ölçü ve âdil den-
:
—
«Ey Kitap Ehli! Kitabnzdan gizlediiniz birçok eyi size
açklayan ve bir çounu da (açklamaya gerek görmeyip) geçen
Peygamberimiz size gelmitir. üphesiz ki size Allah'tan bir nûr
ve çok açk bir kitap da geldi.» (219)
— 130 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— -De ki : Ey Kitap
Tevrat', ncil'i ve Size Rabbinizden
Ehli!
indirilen (Kur'ân hükümlerini) dosdoru yerine getirmedikçe
hiçbir ey (ciddi bir inanç) üzere deilsiniz. and olsun ki, anma
sana Rabbinden indirilen (Kur ân) onlardan çounu azgnlk ve >
!
(220) Mâide Sûresi : 68.
(221) Bakara Suresi : 20-22.
(222) Nisa Sûresi : 174.
(223) Hacc Sûresi : 1-2.
— 131 —
SLAM'DA ALE EGlTÎM
mu, tâ ki, bu kssalar insanlara öüt ve ibret, belge ve delil; pey-
gamberlere de azim ve tesbît olsun..
Birkaç misâl:
— «Sana bu Kur'ân' vahyetmemizle, kssalarn en güzelini an-
latyoruz.» (224)
—
«te bu kasabalarn haberlerinden ve durumlarndan bir ks-
mn sana açklyoruz. And olsun ki peygamberleri, onlara açk bel-
gelerle (mu'cizelerle) geldiler. Ama daha önce yalanladklar eye
inanmak istemediler. böylece Allah inkâra te saplanp kalanlarn
kalbicrini mühürler.» (225)
yerinde anlatlr. Ama her anlatl ayr bir uslûb, ayr bir anlatm
tarzyla ilenir. Böylece Kur'ân- Kerîm insanlar acze düüren b
müstesnâ üslubuyla dier bütün anlatm biçim ve metotlarndan ay-
rlr, her defasnda ayr bir öüt ve ibret getirir; kelimeler ve anlâm-
larnn arasnda yeni yeni hükümler, ibretler ve öütler sergiler.
Bütün bunlar ancak ilimde derinleenler idrâk edebilir. Ayrca Kur'-
ân'n üstün belâatrdan derin zevk alanlar kavrayabilir.
— 132 -
:
misin? Sana Rabbma giden doru yolu göstereyim de derin bir say-
gyla korkup eilesin.» Bunun üzerine Musa, ona, o büyük mu'cizeyi
gösterdi,(Ama) Fir'avn (onu) yalanlad ve ba kaldrd. Sonra da
arkasn dönüp gitti » (232)
hâr edilmitir.
c) Musa Peygamberle sihirbazlar arasnda geçen karlkl ko-
numaya yer verilmitir.
d) Kesin delil ve mu'cize ortaya konulunca sihirbazlarn imân
ettii açklanmtr.
(231) A'raf Sûresi 104 - 105
:
— 133 —
SLÂM'DA ALE ETM
e) Fir'avn'm bu yüzden tehdide bas vurduuna dikkatler çekil-
mitir.
raman klar..
— 134 -
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
a) —
«Hani bir vakit Lukman, kendi oluna öüt vererek dedi
ki Oulcazm! Sakn Allah'a ortak koma. Çünkü ortak komak,
gerçekten büyük bir hakszlktr.» (233)
Hem
onlar ki, mallarn, insanlara gösteri olsun diye harcarlar
da Allah'a ve Ahiret gününe inanmazlar, (onlarn arkada eytan-
dr). Artk eytan kime dost ve arkada olursa, onun arkada ne
kötüdür!» (235)
— «Yüzlerinizi dou
ve bat yönüne çevirmeniz (hakiki imân
yanstan) iyilik ve erdemlik deildir. Ama (gerçek) iyilik ve erdem-
lik, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere ina-
nanlarn, mal —
ona olan sevgisine ramen —
yalanlarna, yetim-
lere, yoksullara, yolda kalmlara, dilenenlere, köle ve esirleri kur-
tarmaya harcayanlarn, namaz klp zekât verenlerin; andlap an-
latklar zaman verdikleri sözü yerine getirenlerin; zorda, darda ve
savan kztnda sabredenlerin (bu güzel durumlar ve imânlar)
dr.
—
«Rabbm ancak kendisine kulluk etmeni; ana - babaya iyilikte
bulunmay emretmitir. Onlardan biri ya da ikisi senin yannda
yalanrsa, onlara «öf!» bile deme, onlar sakn azarlama, onlara
güzel tatl, iç açc söz söyle.
Yetim malna da —
rüde erinceye kadar —
en güzel ve en uygun
eklin dnda yaklamayn. Verilen sözü, yaplan anlamay ve
sözlemeyi yerine getirin. Çünkü verilen söz ve yaplan sözlemede
mutlaka sorumluluk vardr.
t oo
.
—
«Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ar bir
borç altna m
giriyorlar?»
—
«Yoksa gayb (görünmeyen, bilinmeyen hususlar) onlarn ya-
nnda bulunuyor da onu kendileri mi yazp tesbît ediyorlar?»
— «Yoksa bir hile ve tuzak m kurmak istiyorlar? Ama o küfre-
denler kendileri tuzaa düeceklerdir.»
— «Yoksa onlarn, Allah'tan baka bir tanrlar m var? Allah
onlarn ortak kotuklarndan yücedir, münezzehtir.» (243)
—
«üphesiz ki göklerin ve yerin yaratlmasnda, gece ile gün-
düzün birbiri ardnca gelmesinde, insanlara yarar salayan eylerle
denizde akp giden gemilerde, Allah'n gökten indirip öldükten son-
ra yeri dirilttii suda ve her canly orada serpitirip yaymasnda,
gökle yer arasnda göreve hazr bekleyen rüzgârlarn ve bulutlarn
deitirilip döndürülmesinde, akln kullanan bir topluluk için nice
belgeler ve deliller vardr.» (244)
— 139 —
: : :
— «Yüzlerinizi dou
ve bat yönüne çevirmeniz (hakiki imân
yanstan) iyiük ve erdemlik deildir. Ama (gerçek) iyilik ve erdemlik;
Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere ina-
nanlarn, mal —
ona olan sevgisine ramen yaknlarna, yetimlere, —
yoksullara, yolda kalmlara, dilenenlere, köle ve esirleri kurtarma-
ya harcayanlarn, namaz klan ve zekât verenlerin; andlap anla-
tklar zaman verdikleri sözü yerine getirenlerin; zorda, darda ve sa-
van kztndasabredenlerin (bu durumlar ve imânlar) dr. i-
te bunlardr doru olanlar ve bunlardr korunup saknanlar.» (248)
—
«Sana her eyi açklayp ortaya koyan, doru yolu gösteren,
rahmeti yanstan ve Müslümanlara müjde olan bu kitab indirdik.»
(249)
—
«üphesiz ki Allah, emânetleri ehline vermenizi, insanlar
arasnda hükmettiinizde adâletle hükmetmenizi emreder Dorusu
Allah, bununla size ne güzel öüt veriyor! üphesiz ki, Allah her
eyi iiten ve görendir.» (251)
— 140 —
.
— oOo
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz vaaz ve nasihata gereken önemi
vermi; terbiyecilerle Hakk'a dâvetçileri bu iki önemli konuya yö-
neltmi ve Müslüman olan her kiiye, bulunduu her yerde, oturdu-
u çevrede, okuduu okulda insanlar Allah'a, O'nun dinine çarma
direktifini vermitir. Böylece umulur ki, kiinin yapaca vaaz ve
verecei nasihat, kalbi onlara ve hazr bulunduu halde gönül veren-
lere kalp kulan açk tutanlara fayda verip geni te'sirler brakr.
Hem umulur ki, dâvet ve vaaz yolunda dâvetçinin kurtarma him-
metiyle, cahiliyyet bataklna saplanp kalan kiiler; çlgnca elen-
me, her eyi mubah sayma duygusuyla ahlâkî çöküntü ve çözüntü
içinde kayp gidenler; saptp yozmak suretiyle kendini zayi' edenler,
yitirenler daldklar uykudan uyanabilirler ve asl kurtulu yolunu
seçebilirler. .
— 14! ~
:
—
«Kolaylnla, rahatlnla geçip yürü, onlarn sahasna inin-
ceye kadar devam et. Sonra onlar slâm'a çar ve üzerine vâcib olan
ilahi hakk kendilerine haber ver. Allah'a and olsun ki, Allah'n on-
lardan birini senin vastanla doru yola eritirmesi, senin için kzl
tüylü develerden (güzel eylerin en güzelinden) daha hayrldr.»
(259)
— 142 —
:
— 0O0 —
lk Muallimimiz Hz. Muhammed (A.S.) Efendimizdir.
biri alâcatenli, biri kel, biri kör olmak üzere üç kimseyi Allah dene-
meyi dileyerek onlara (insan suretinde) bir melek gönderdi. Melek
onlara sordu :
—
Deveyi çok severim. Bunun üzerine melek ona, on aylk gebe
bir deve verdi ve u
duay yapt Allah bunu sana mübarek eylesin!
:
— 143 —
. :
Bunun üzerine melek ona bir gebe inek verdi ve «Allah bunu
sana mübarek eylesin!» diye dua ettikten sonra kör olan adama gel-
di ve :
Melek :
—
Yoksul bir adam, yolculukta urganlarm koptu bine-
im elden gitti. Bugün için beni yerim» ulatracak hiçbir malm yok-
tur, ancak Allah'n ve senin yardmnla yoluma devam edebilirim.
Sana bu güzel rengi, bu güzel teni ve bunca mal veren Allah adna
istiyorum, beni yurduma götürecek bir deve vermez misin?
Alacatenli : — Üzerimizde bir çok haklar vardr! (Sana verecek
bir ey yoktur)
Melek :
—
Seni tanyor gibiyim, sen o alacatenli, herkesin sen-
den tiksindii adam deil misin? Çok fakir idin Allah sana verdi?.
Alacatenli Hayr, ben
j — bu mal ancak baba ve dedelerimden
kalan mirasla elde ettim...
_ 144
: :
Sonra melek kalkp kel adama geldi, kendisini kel bir adam sure-
l ne sokarak ona yaklat ve aralarnda konuma geçti u
— Yoksul bir adam, yolculuumda urganlarm koptu, bine-
Melek
im elden Yerime ve yurduma bugün ancak Allah'n ve senin
gitti.
yardmnla ulaabilirim. Sana u güzel saçlar ve güzel görünümü
vo bunca mal veren Allah adna beni gideceim yere ulatrmaya
medar olacak bir bönek istiyorum.
Kel : — Üzerimizde bir çok haklar vardr, (sana verecek bir
9»>yim yoktur.)
Melek —
Seni tamyor gibiyim, sen
s kel adam deil misin ki u
halk senden tiksinmekte idi.Fakir bir kimse idin Allah sana mal ver-
di?...
— 146 —
ÇOCUKTA TESR EUFCEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
—
brahim (A.S.) ei Hacer'i ve ondan doma olu îsmâil'i alp
Kabe'nin olduu yere Zemzem kuyusunun üst tarafnda Mescid'in
yukar ksmnda bir aacn altna koydu. Ismâil bu srada henüz
süt emen bir bebek idi. O gün için Mekke'de hiçbir kimse barnm-
yordu. Ayn zamanda o kesimde su da yoktu. brahim Peygamber
onlar oraya koyduu zaman yanlarna, içinde hurma ve su bulunan
bir torba da brakmt.
Sonra brahim dönüp ayrld. smail'in annesi arkasn-
(A.S.)
dan koup dedi ki «Ya brahim! Nereye gidiyorsun, bizi içinde hiç
:
brahim: — Evet...
Hacer: — O takdirde Allah bizi zayi' etmez!...
brâhim (A.S.) ise yoluna
Artk
Hacer, gerektiinde smâil'i emziriyor ve yanndaki su-
dan içiriyordu. Tâ ki, yamndaki su tükendi, hem kendisi, hem ço-
cuu susuz kaldlar. Çocuk susuzluktan kvranp duruyordu. Daya-
namad, gözlerle manzaray görmesin diye uzaklat, oraya en ya-
kn tepe Sefa bulunuyordu. Üzerine çkp vadiye bakt, acaba bir kim-
se görebilirmiyim, diye. Ne yazk ki hiçbir kimse göremedi. Safa
— 148 —
: :
smail (A.S.) :
dii kadar bir süre geçtikten sonra brahim (A.S.) kalkp Mekke'ye
geldi ve olunun evine uradnda yine onu orada bulamad, eiy-
le karlat. smâil'in nerede olduunu sordu; ayrca geçimlerinin
: : : :
SLAM'DA AtLE E I Tl M
1 1
î
— 150 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
Ashab- Kirâm
— Allah
ve Peygamberi daha iyi bilirler, diye cevap verdik-
lerinde, Efendimiz kendi sorusunu öyle cevaplamtr
Ashab- Kiram :
—
«Benim ümmetimde müflis o kimsedir ki, Kyamet gününde
namazyla, orucuyla ve zekâtyla gelir ve bir de una sövmesiyle,
una iftira atmasiyle, unun malm unun kann dökme
yemesiyle,
siyle, una dayak atmasyla gelir. una iyiliklerinden, una da iyi-
liklerinden verilir. Üzerindeki haklar henüz tamamen ödenmeden
iyilikleri tükenirse bu defa kötülükte bulunduu kiilerin günah ve
hatalarndan alnp onun üzerine atlr ve sonra da Cehennem ate-
ine atlr.» (264).
Vaaz ve öüde Allah'a and içmekle balamak :
— «Canm
kudret elinde tutan zata yemin ederim ki, imân et-
medikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe, de dosdoru
imân etmi olmazsnz. Size ilediiniz takdirde birbirinizi sevecei-
nizi gerçekletirecek bir eyden haber vereyim mi? Selâm' aranzda
yaygmlatrn!.» (265).
— 153 —
SLÂM'DA ALE .
-
ETM
— «Vallahi imân etmi olmaz, vallahi imân etmi olmaz, vallahi
imân etmi olmaz!.»
Bunun üzerine soruldu :
— Kim, Ya Resûlallah!?
Cevap verdi :
—
Bir adam, Resûlüllah (A.S.) Efendimize gelerek, evinin eya-
sn tamak için kendisine zekât develerinden birinin verilmesini
istedi. Resûlüllah (A.S.) ona «Seni, dii devenin yavrusuna bindi-
:
—
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Cuma günü vaazn pek uzat-
mazd. Onun bütün konumas birkaç cümleden ibaretti.. (268)
nim sünnetime ve benden sonra doru yolda olup doru yolu göste-
ren halîfelerin sünnetine uyun. Bunun için skntdan dolay gere-
kirse dilerinizi (veya kolunuzu srn)
skn Çünkü gerçekten her :
(270) Tirmizi
(271) Müslim ve dier Müsnedler
: :
—
«Herhangi bir kul, bir hutbe irâd ettii, bakasna hitapta
bulunduu taktirde, mutlaka Allah Kyamet gününde ondan, bu
konumasiyle neyi arzuladm soracak...»
— 156 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBY YOLLARI VE VASITALARI
— 157 -
: : :
Birkaç misâl
— Ashab'dan Abdullah bin Mes'ud (R.A.) anlatyor: Resûl-
lüllah (A.S.) bize dört köe bir çizgi çizdi. Bir de onun dnda bir
düz sonra da dörtgen çizginin iç ksmna iki yanl
çizgi çizdi ve
karlkl olarak ksa ve uzun olmak üzere ikier çizgi çizdi ve öyle
buyurdu u, insandr. Bu da onu kuatan ecelidir. Dtaki çizgi
:
— 158 —
: :
Amir
bin uayb'n babasndan, o da dedesinden rivâyetle u ola
y naklediyor s Bir adam, Peygamber (A.S.) Efendimize gelerek de-
di ki :
—
Ey Allah'n Peygamberi! Abdest nasl alnr?
Bunun üzerine Rasûlullah (A.S.) Efendimiz bir kaba su konulup
getirilmesini istedi. Önce iki elini üç defa ykad ve öyle buyurtiu :
— 160 —
:
Birkaç misâl
—
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, sanda ve solunda baz kimse
ler bulunduu halde çarya girdi. Bir köeye atlm küçük kulakl
ölü bir olaa gözü dokundu. Ona yaklap kulandan tuttu ve çar-
daki halka seslenerek sordu «Sizden kim bu ölü bir dir-
: olan
hem karlnda kendisinin olmasn arzu eder?-» veya pazar Çar
halk «Biz onu ne yapalm, bir eye yaramaz ki!.» diye cevap verdi-
:
ler. Efendimiz (A.S.) bu defa onlara «Bunun parasz olarak size ve- :
(282) Sahih-i Buhari. iMinberin üzerinde namaz klmaya uygun bir tahta tesbit
edilmiti).
128:}) S:\h\h i Müslim : Câbir (R.A.) dan.
atar m? Oysa kadn atee atmayacak bir güç ve imkâna sâhip bulu-
nuyor.» Ashab u
cevab verdi «Hayr, vallahi atmaz..» Bunun üze-
rine Peygamber (A.S.) «an Yüce Allah, kullarna kar, bu ka-
:
Birkaç misâl
— 162 —
: -
Birkaç misâl
— 163 —
:
- 0O0 —
u hususu açklamamz gerekir eer
veya eitimci
ki, terbiyeci
dediini kendi nefsinde gerçekletirmiyorsa, yapt öütleri kendi
nefsinde uygulamyorsa, hiç kimse onun sözünü kabul etmez ve
& .
bir insan onun vaaz ve irâdlarnm te'siri altnda kalmaz. Ayn za-
manda hiçbir muhatab onun çarsna olumlu cevap vermez. Böy-
lesi halkn tenkidine zemin olur, belirli kiilerin alayna konu olur
ve birçok kimseler onu hicvedip durur..
0O0
Terbiyeci Kardeim!
Son olarak bu konuda unu hatrlatmak
istiyorum Kur'ân- :
— 65 —
SLÂM'DA ALE ElTÎMÎ
Terbiyeci her gün bu tempoyla hareket ederse, çok geçmeden
özenle terbiye edip yetitirdii çocuklar, doru yolu bulmu bahti-
yar kiiler, doru yolu gösteren rehberler olarak Allah'n sahih kulla-
rnn zümresinde görür. O sâlih kullar ki .onlarn fazîletleriyle emel ve
arzular frenlenir ve slâm'n baar ve zaferi onlann elleriyle gerçek-
leir!..
olduu geni caddeye tevcih etme hususu vardr ki, Kur'ân bunu
birçok yerlerinde zikretmitir.
- 167 —
:
— 0O0 —
(289) Kalem Sûresi : 4.
(290) ^nbiyâ .Sûresi s 107
168 —
:
— 169 —
:
—
«Analarn yiyecek ve giyecekleri örfe uygun biçimde, çocuk
kendisine ait olan babaya gerekir.» (292)
— 170 —
ÇOCUKTA TE'SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
— «Çocuklarnz u
üç haslet üzerine terbiye edin «Peygambe- :
m
diklerinizi öretiniz ve gerekeni emrediniz. Benim nasl namaz kld-
görüyorsanz öylece namaz kln. Namaz vakti girince, sizden
biri ezân okusun ve en büyüünüz de imâm olup namaz kldrsn!.»
buyurdu. (296)
Adamn sorumluluunun, kadnn sorumluluunun mânas ne-
dir? «Çocuklarna öretiniz ve onlar dövünüz!» emrinin anlam ne-
dir? ki hadîste geçen terbiye ve edeplendirmenin mânas nedir? Aile
halknza dönünüz, onlara öretiniz ve emrediniz! emrinin anlam
nedir?
— 171 —
:
— 0O0 -
- 72 —
: ; :
onu bir daha almam, çünkü Rasûlüllah (A.S.) Efendimiz onu attk-
tan sonra ebediyyen onu kullanmam!.» (298)
lüllah'n odasnda hizmet eden bir olan idim. Yemek yerken elim
yemek kabnda hareket edip dolard- Bunun üzerine Rasûlüllah
(A.S.) Efendimiz bana hitapla öyle buyurdu «Ey delikanl! Allah'n :
Abdullah bin Âmir (R.A.) anlatyor Bir gün annem beni çar-
s
- 173 -
: :
de verdiini geri al;» buyurdu. Dier bir rivayette «Bunun gibi di- :
mam..» (302)
suyu bir defada (yani bir nefeste) içmeyin! iki veya üç nefeste için.
çeceiniz zaman Allah'n adm ann (Besmele çekin) çip ban- .
(303) Tirmizî...
— 174 —
:;
— 175 —
SLAM'DA ALE ETM
nm durumuna müdahale etmemesini, iini ve kararn kendisine b-
rakmasn emretti. Kadncaz böyle bir yetginin verilmesinden
memnun olduunu belirterek öyle dedi s «Babamn benim hakkm-
da yaptn uygun kabul ediyorum. Böyle bir ikâyette bulunmak-
tan maksadm, kadnlarn kendi durumlar hakknda her türlü yet-
kinin babalarna verilmediini bilmelerini ortaya çkarmakt..» (306)
boad. (307)
cihâd edenlerin ecir ve sevabna denk gelir, ama sizden pek az böyle
yapar.» (306)
te
bunlar, toplumu oluturan fertleri islâh etme hakknda Ra-
sûlüllah (A.S.) Efendimizin dikkatli düünce ve uygulamalarndan,
onlar murakabe edip yönlendirmelerinden bir bölümdür. Terbiye
çilere çocuklar eitme, büyükleri yönlendirme hususunda
ameli yolu çizmekte, islâh konusunda te'sirli erefli bir yolu belirle
mektedir. Boynunda terbiye etme hakk bulunan hemen herkese,
yönlendirme sorumluluu bulunan kiilere, çocuklar mutlu yarn-
lara hazrlamak ve onlar islâh edip yetitirmekte bütün gayret ve
— 176 —
:
— 180 —
:
Bütün bu kontrolden
ciddi sonra terbiyeci artk en uygun ve
yönlendirici bir metotla saptan çocuu doru yola getirmek için ça-
reler düünüp bulabilir, okayc bir tutumla, yumuak bir yolla
meseleyi çözebilir. O halde terbiyeci sonuç alncaya, yani çocuu dü-
zoltinceye kadar, kesin bir çözüm buluncaya kadar uramaldr..
Çünkü onun bu ciddi uramasnda çocuun kurtulmas, düzenli
olmas, doru yolu bulmas söz konusudur.
Çocuun akl ve bilgi yönleri üzerinde dikkatle durmak
Terbiyeci, çocuun ilim tahsil edip etmediine, kültürünü artt-
rp arttrmadna dikkat etmelidir. Çocuun tahsil ettii bilgiler
ster farz-i ayn ister farz-i kfaye olsun, her iki durumda da mura-
kaba arttr..
Böylece terbiyeci tahsilini sürdüren çocuun kendisine farz-
ayn olan bilgileri öreniyor mu,? buna dikkat edecek. Meselâ Kur'-
an- Kerim'i ve ibâdetlerle ilgili hükümleri, helâl ve harâm konular
ili, Rasûlüllah (A.S.) Efendimizin kutsal savalarn ve ksaca din
ve dünyas için lüzumlu olan hususlar, îslâm adâbn öreniyor mu?
— 181
:
— 182 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
O halde çocuu
l yönde gelitirmek son derece önemlidir, özellikle
akidesine bal kalp sebat göstermesi için çok lüzumludur. Hakiki
bir müslüman ancak böylece oluturabilir. Çocua, düün-
m makanizmas iyice müsbet yolda harekete geçince slâm, kemâl
mertebesinde tasavvurla bir bütünlük içinde verilerek O'nun toplu-
ma hükmeden bir nizam ve hayat yolu, izzet ve eref kaps, onur ve
kuvvet rehberi bulunduu rahatlkla ilenir.
— 183 —
.
— 185 —
SLAM'DA ALE ETM
«Ey Allah'n kullar! tedavi olunuz. Çünkü Allah ne kadar bir
hastalk koymusa, mutlaka onun için ifâ da koymutur.» (309)
te
böylece terbiyeci gerek tedavide, gerekse ifâ aramakta ve
koruyucu hekimlikte, ayn zamanda salkla ilgili uyanlarda slâm'n
emirlerine uymu olur. Bu sayede bedeni hastalklardan kurtulur, ge-
lecek olan hastalk ve arzalardan güven içinde kalr...
tm*...
ilgi ne ona göre davranmal ve ona göre bir terbiye ve te'dib yo-
ise
lunu seçmeli; gerekirse hafiften cezalandrmal, gerekirse lütuf ve
ef katla ilgi göstermelidir...
Sebebi, nazenin yetiip bol nimet ise, ona âdi bir muamelede bulun
-
— 187 —
SLAM'DA ALE ETM
Çocuun Sosyal Yönünü Gelitirme Üzerinde Önemle Durmak s
görürse, meselâ yemek yeme adabna veya selâm verme ve alma adâ-
bna, ya da mizah ve konuma adâbma, ya da aksrma ve esenlik
dilei adâbma ya da ta'ziye ve benzeri içtimâi adâba uymuyorsa,
terbiyeci gayretini sonuna kadar kullanp bütün imkânn sarfederek
çocuu îslâm adâbiyle edeplendirmeye çalmaldr, en güzel âdetleri
ona öretip uygulamasn salamal, en uygun hasletlere yönelmesi
için çaba harcamaldr.
— 188 —
.
rürse, kalbine baa gelen kaza ve belâya raz olma inancn, kadere
boyun eme uurunu alar.
te böylece terbiyeci çocuun kalbine hemen birçok olaylar
karsnda bu nefis usûlleri, imân, takvâ ve murakaba duygusunu
ekmek suretiyle gördüü noksanlklar gidermeye gayret eder. Ay-
n zamanda terbiyeci çocuun o tertemiz kalbine bakasn kendine
tercih, sevgi, efkatle ilgi, sadelikle tevazü' iarn yerletirir. Tâ ki
çocuk büyüyüp kendini tanynca, teklif çama girince. Allah'n
hakkn, kendi nefsinin hakkn, kullarn haklarn ödesin ve böy-
lece dosdoru bir insan, akll ve hikmet sahibi bir adam olarak sa-
bahlasn.. O kadar ki, parmakla gösterilecek bir düzeye gelsin,
kalblerde kendisine kar sayg duyulsun. Birçok kiiler ona aziz ve
kadri yüce bir adam nazariyle baksn...
Çocuun ruhsal yönü üzerinde dikkâtle durmak :
te
bu sfatlar yava yava çocukta yer eder ve onlar uygula-
maya balarsa, hiç üphe yok ki, çocuk üzerinde hiçbir korku ol-
mayan, üzülmeyen Allah dostlarndan biri olur sâlihler bahçesine
;
—
Haberiniz olsun ki, Allah dostlarna hiçbir korku yoktur ve
«
190 - -
ÇOCUKTA TE'SIB EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
(311) Bu konuda fazla bilgi için bak mam Nevevi'nin «el-Ezkâr «ma; lim adam-
:
192 —
:
sinde yararl bir organ durumuna gelir Artk terbiyeci kardeim, ço-
cuun üzerinde dikkatli olmaya bak, onu ciddi ekilde kontrol et;
onunla beraber onu yönlendirici ol, ruhunla nefsinle onun yannda
bulun, düüncenle onunla birlikte yürü; bütün dikkat ve titizliinle
onunla arkadalk sala; dikkat, düünce ve murakaban ile ondan
ayrlma!
nancna dikkat edip üzerinde dur!. Ruhî temayülünü inceleyip
yönlendir!. Ahlâkn murakaba eyle!. Bilgisi üzerinde hassasiyetle
1 — Dini korumak.
2 — Can korumak.
3 — ffet ve namusu korumak.
Hudûd:
Bunlar eriâtn takdiriyle belirlenen cezalardr; Allah'n hakk
olarak uygulanmas vâcibdir. Böylece hadleri öyle sralyabiliriz :
bunda srar ederse veya tevbeye dâvet edildii halde inkâr ve ina-
dnda srar ederse, o takdirde cezâ olarak öldürülür. Böylesi öldürü-
lünce, ne ykanr, ne kefenlenir. Ne de namaz klnr. Müslümanlara
ait kabristanna defnedilmez...
Yine bn
Mes'ud'un (R.A.) rivâyetine göre, Resûlüllah (A.S.)
«Dinini deitiren kimseyi öldürünüz!» buyurmutur.
— 194 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
Zina eden kimse evli deilse kendisine yüz denek vurulur. Evli
ise recmedilir.
Zinâ eden erkek ve zinâ eden kadndan her birine yüz de-
«—
nek vurun. Eer Allah'a ve Âhiret gününe inanyorsanz Allah'n
dinin (in hükümlerini uygulama) da bunlardan yana bir efkat ve
acma duygusu sizi tutmasn ve mü'minlerden bir topluluk da onlar
hakknda uygulanan azâb (cezây) a hazr bulunsunlar.» (316).
afiî'nin içtihadna göre, yüz denek vurulduktan sonra
mam
zinâ edenlerden herbiri birer yl sürgün edilir. Bu hüküm sünnet ile
sabit olmutur.
(313) Bakara Sûresi : 178.
(314) Mâide Sûresi. : 38.
(315) Nûr Süresi : 4.
(316) Nûr Sûresi •
%,
— 195 —
SLÂM'DA ALE ETM
man Ebû Hanîfe'ye göre, bir yl sürgün etmek vâcib deildir.
Bu daha çok er'i siyasetle ilgili bir hükümdür; devlet bakan uy-
gun görürse uygular.
dir. mâm
âfiî ile mam
Ahmed de bu cumhura dahildirler.
Bozgunculuk yapp yol kesenler hem adam öldürür, hem de öldür-
dükleri adamlarn mallarn alrlarsa, öldürülürler, sehbaya aslmaz-
lar. Sadece mallar alp yama eder, adamlar öldürmezlerse, elleri
ve ayaklar çaprazlama kesilir. (317)
—
Allah ve Peygamberiyle savaanlarn ve yeryüzünde fesâd
«
Alkollü içki içene krk ilâ seksen denek arasnda bir cezâ uy-
gulanr. Nitekim yaplan sahih rivayetlere göre, Ashab- Kiram, Re-
sûlüllah (A.S.) Efendimiz zamannd, içki içenlere 40 denek vurul-
masn takdir etmilerdir. evkanî'nin rivayetine göre, Resûlüllah
13j . Çaprazlama kesmekten maksad Birinci defa bu suçu iledikleri zaman
:
la, kesilir.
(3it>, Mâide Sûresi : 33.
— 196 —
:
— 197 —
SLAM'DA ALE ETM
bulunmasn; güçlü müstebid (hiçbir kanuna bal kalmakszn keyfi
hüküm veren zorba) bir fakiri ezmesin; zengin fakire tahakkümde
bulunmasn. nsanlarn her ferdi ve her snf ITakk'm karsnda eit
olsun. Ne Arab'n Arap olmayan üzerinde, ne de Arap olmayann
Arap üzerinde bir üstünlüü yoktur. Ne de beyazn siyah üzerinde
bir fazileti söz konusudur. Üstünlük imân temeli üzerinde yükselen
takva (Allah'tan korkup, kötülüklerden saknmak) dadr.. Al- te
lah'n u
buyruunun anlam bunu ifâde etmektedir :
— « Hem
ksasta, ey akl sâhipleri, sizin için hayat vardr. Ola
ki, (Allah'tan) korkup (kötülüklerden) saknrsnz... (319).
— 198 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
indirirken, neler indireceini çok daha iyi bilir. Eer cezann ferde
tfüven, topluma istikrar salamyacam bilseydi, sözünü ettiimiz
hadleri (cezalar) koyar myd? Ebediyete uzanan Hukuk Sistemin-
de böylesine caydrc cezaî müeyyidelere yer verir miydi? Bütün
bunlar gerçekte te'sirli birer ilâç, ifâ verici maddelerdir. Toplumu
temizleyip ayklamak, suçtan, suçludan temizlemek, bozguncu ve
hâinlerden uzak tutmak, zâlimlerden kurtarmak için önemli çare-
lerden biridir.
slâm halîfelerinin slâm'n getirdii cezâlar uyguladklar asr-
larda slâm topluluunda suçlarn çok azalp snrl bir duruma gel-
dii, çok ender adam öldürme olayna rastland, pek az hrszlk
olay duyulduu, unun bunun namusuna tasallut edenlere hemen
hiç tesadüf edilmedii, içki içenlerin sokaklarda görülmedii, s-
lâm'n hilâfna bir inanca, bir ideolojiye dâvet edilmedii müahede
edilmitir. Bütün bunlar neden? Çünkü devletin gözü açk uyumu-
yordu, er'î hükümler kusursuz uygulanyordu, kötülüü gidermede
yardmlama salamyordu. Bozguncularn elinden tutup onlar te'-
(321) George Baluî'nin «Gençliin Heyecan» adl kitabnda iktibas edilmitir.
— 199 —
SLÂM'DA ALE ETM
sirsiz hale getirenler i bandayd. O kadar ki, özellikle dört halî-
fe devrinde slâm kads iki yl kadlk makamnda oturuyor, kar-
sna tek daval ve
davac çkmyor, tek bir dava olsun mahkemeye
çinde suç ileme duygusu tayp Allah'tan kork-
intikal etmiyordu.
mayan, Ahiret'e inanmayan ve bu açdan iç yapsnda manevî bir
bekçi tamayan kötüler, verilecek cezann hesaba kata-
rak, bana gelecekleri bin defa düünerek, ölçüp tartarak cesaret
arln
edip adm atamyordu. Adam öldürmek istese, öldür emiyordu. Çün-
kü biliyordu ki, öldürdüü takdirde kendisi de idam edilecek. Hr-
szlk yapmak istiyor ama yapamyordu. Çünkü biliyordu ki, yapt
takdirde eli mutlaka kesilecek.. Zina yapmak istiyor, ama yapam-
yordu. Çünkü biliyordu ki, böyle bir hayaszl iledii takdirde
recmedilecek.. Bekâr ise yüz denek vurulacak ve belki sürgün edi-
lecek...
— 200 —
.
—
Öretiniz, kaba ve sert.
« davranmaynz. Çünkü bir eyler
öreten, kaba ve sert davranan, itip kakandan çok daha hayrldr.»
(324).
(323) el-Acûri...
(324) Ibn-i Hibban/Ebu Hureyre (R.A.)'den
SLAM'DA ALE ETM
ra kar efkatli, lûtufkâr davranmasdr. Biz daha önce de birkaç
defa «Önderlik ve rehberlik yaparak terbiye etme» bahsinde Pey-
yamberimizin çocuklara gösterdii ihtimam ve ilgiden, rahmet ve
efkattan, lûtufkâr davranmasndan misaller vermitik. O ksma
dön, düünceyi doyuracak, sadre ifâ verecek açklamay orada bu-
lacaksn...
slâm
terbiyecilerinden birçou, örnein bn Sinâ, Abderî ve
bn Haldun'a göre, zaruretin son kertesine gelmeyince çocuu islâh
hususunda cezaya bavurmamal. Terbiyeci, çocuu korkutmadan,
cezâ vereceini hatrlatmadan, araya araclar koyup uslanmasna
yol aramadan dayaa ba vurmamaldr... Çünkü amaç, islâhn ese-
rini ortaya çkarmak, çocuu yönlendirmektir. Onu ahlâki ve kii-
sel yönleriyle oluturmaktr...
— 202 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YOLLARI VE VASITALARI
*
muamele gören kimse, ertesi gün bakasna yük olarak ortaya çkar.
Çocuk tam faziletleri kazanp geliecei bir dönemde efkat, hamiy-
yet ve övgü deer davranlardan mahrum edilince ereften ve âile
düzeninden uzak olarak sabahlar, âciz bir kimse olarak hayata adm
atar teböylece kii amacndan, insanlndan çevrilmi olur.»
— 203 —
.
Çocuu uslandrp islâh etmek için birkaç safha vardr; çocua da-
yak atmadan önce terbiyecinin bu safhalar bir bir ele alp uygula-
mas vâcibdir. Çünkü bu metotla umulur ki, çocuk terbiye edilir ve
erilii dorultulur, baka bir cezaya ba vurmaya gerek kalmaz.
Böylece çocuun durumu düzelir, ahlâkan yükselir, toplumdan ya-
na dosdoru bir insan olur...
âd edip yönlendirmek :
bulunan taze bir genç idim. Sofrada elim yemek kabnn üzerinde
hareket eder, belli bir yerinden deil, kabn her yanndan elimi uza-
tp yemek alrdm. Bunun üzerine Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bir-
gün bana öyle buyurdu «A delikanl! Allah'n ismini an, sa elinle
:
— 205 —
. -
— 206
.
— 207 —
ÇOCUKTA TESR EDECEK TERBYE YO LLARI V£ VASITALARI
— ' — .1^..,| „ |
|„... ,
—
«Çocuklarnz yedi yana girince onlara namaz ile emredin.
On yana girince (namaz klmadklar taktirde) bu yüzden dövünüz
ve artk yataklarn ayrnz!.» (330)
— 208 —
.
Sahih rivâyete göre, Ashabdan Kâ'b bin Mâlik hiçbir özürü ol-
mad halde Tebük seferine katlmayp Pcygamber'den ayrlarak
Medine'de kalmas üzerine, Peygamberimiz (A.S.) Kâ'b ile kimse-
— 210 —
ÇOCUKTA TE SR EDECEK TERBYE
— 212 —
.
213 —
.
SLAM'DA ALE E C Tl Mî î
«— O imân
edenlerin kainlerinin Allah' saygyla, korkuyla an-
malar, O'ndan inen hakka (balanmalar) zaman gelmedi mi? Ve
sakn mü'minler, kendilerine daha önce kitap verilenler gibi olmasn-
lar.Onlarn üzerinden uzun zaman geçti de kalbleri katüat ve çou
da ilâhî uurlar aan sapk kiilerdi.* (334)
Bazan da Kur'ân ack biçimde Allah'n gazab ve azâb ile tehdîd
eder. Nitekim îfk (Hz. Âie'ye iftira) olay hakknda men âyet teh- u
didin üst derecesini yanstmaktadr :
— 215 —
. . .
— 216 —
. .
hemen titrer; vicdan böyle bir göz atmaktan korkup kaslr. Kimi de
ancak surat asarak bakmaktan, açktan öfke izhâr etmekten anlar.
Kimi de ileride verilecek bir cezadan korkup yaplan tehdîd yeterli
olur. Kimi de kendisiyle konuulmad takdirde anlar ve islâh- nefs
eder. Kimi ise knama ve azarlamadan anlar. Kusurundan dolay ya-
plan bir azarlama ona kâfidir... Kimi de ancak denei kendisine
kaldrp yaklatrmaktan anlar. Kimi de verilen cezâ canlarm yalan-
ca ancak anlar da belki bu sebeple dosdoru bir insan olur. .
Terbiyeci Kardeim!
— 217 —
. .
— 210 —
KNC BÖLÜM
TERBYEDE TEMEL KADELER
1 — AHLÂK
Terbiyeciye gereken, niyetinibütünüyle belli amaca çevirmek;
terbiyeyle ilgili her amelde ve ite -bu ister emir ve nehiy, ister öüt
ve dikkatle takip, isterse ceza olsun- Allah (c.c.) için tam bir ihlâs
üzere olmaktr.
Burada terbiyecinin toplayaca semere, slâm terbiye yol ve yön-
temini devaml iler hale getirmesi, çocukla yakn ilgi kurup onu sü-
rekli olarak terbiye düzeyinde tutmasdr. Bunun dnda ilâhî sevâb
ve rza mertebesine yükselmesi, sonsuzluk cennetinde doruluk min-
derinde güçlü sultann huzurunda yerini almaya zafer bulmas söz
konusudur...
2- TAKVA
Terbiyecinin en mümeyyiz vasf, takvâdr. Daha çok
bu- sfatla
temayüz etmelidir Takvâ:
ÎJâhî ilimlerden söz sâhibi olan âlim-
lerin de tarif ettii gibi, «Allah'n seni men'ettii yerde ve hususta
görmemesi ve emrettii yerde ve hususta görmesidir...»
Dier de öyle tanmlanmtr «Salih amelle Allah'n
bir tarifte :
— nsanlarn
- en saygdeer ve ikrama lâyk olan kimdir
Cevap verdi :
— 224 —
)
•
— Allah'tan sayg ile korkup (fenalklardan) saknmak ve bir
de güzel ahlâk...» (353)
1353) Tinnizl.
(354) Ahmed- Tinnizl.
(355) Taberânî.
3 — LM
ki kiinin üzerinde farkl görü ortaya koymad bir gerçek
var, o da udur Terbiyecinin, slâm'n getirdii terbiye usûl ve ku-
:
— 226 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
«—
Allah sizden dosdoru imân edenlerle kendilerine ilim ve-
rilenlerin derecelerini yükseltir. Allah yaptklarnzdan haberlidir.
(357).
—«Kim ilim elde etmek için bir yolda yürürse, Allah ona Cennet'e
giden yolu kolaylatrr.» (359)
— «Dünya lanetlenmitir. Ondaki eyler de lanetlenmitir. Ancak
an yüce Allah' anmak ve O'na olan itaât müstesnâ...» (360)
4 - HLM (363)
— 228 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
ilgili Hadisler :
— «Kolaylatrn, zorlatrmayn ;
müjdeleyin, ürkütmeyin!.»
(371)
(388) Sahih-i Müslim. Açklama Hilm, hogörü, yumuaklk, sabr gibi manala-
:
— 229 —
SLÂM'DA ALE ETM
230 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
ki, slâm
analar ve terbiyeci-
Dini, babalar,
en geni snrn ve meramna ula-
malarm emretmi ve onlarn hepsini Allah'a arzedildiklen bir günde
kendilerine verilen bu emâneti koruyup gereini yerine getirip getir-
mediklerinden sorulacaklarm hatrlatarak onlar yeterince uyarm-
tr. Kendilerine gereken risâleti tebli edip etmedikleri, yüklendikleri
sorumluluu uurlu biçimde tayp tamadklar hakknda hesap
vereceklerine dikkatlerini çekmitir...
te kardeim! slâm'n senin yüklendiin sorumluluk
terbiyeci
ve birde bunda ihmâlkâr davramp davranmadn hakknda neler
söylediine bir bak :
—
«Ey imân edenler! Kendinizi ve ailenizi Cehennem ateinden
koruyun ki onun yakt insan ve tatr... (376)
— 231 —
SLÂM'DA AÎLE ElTlMl
a
yükümlü bulunduu eyi koruyup korumadndan soracaktr hat- ;
— 232 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 233 —
:
«Çizilen plân gerei, yaplacak tek ey, slâmiyeti yine onun ken-
— 234 —
:
— 235 —
SLÂM'DA ALE ETM
unutulmutur. Yakn gelecekte sosyalizm felsefesi, bunlar tann-
maz hale sokacaktr.
dece ilme çaran, ilimden baka bir güç bulunmadn anlatan yaym
organlar ve ilmi saltanat kuran tek ilâh tantacak nitelikte dergiler
en uygun vastalardr...
— 236
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 237 —
SLAM'DA ALE ElTlMl
Dini ykmak için yine onu kullanmakta bir saknca görülmeye-
halk saptrmak
cek. Sosyalistlerin ileri gelenlerinin, söz sahiplerinin,
için dinin baz farz ve vâciblerinin yerine getirmelerine göz yumu-
lacak... Aldatp amaç hâsl oluncaya kadar ibâdete devam edecekler,
ama süreyi fazla uzatmyacaklar. Çünkü anarizmi körükleyip onu
bir güç olarak ortaya çkarabilmek için sosyalistler içlerinde gizle-
dikleri plân ve desiseleri artlar elverdii ölçüde ortaya çkarp izhar
edecekler ama asl darbeyi indirmek için mümkün olduu ölçüde
:
Raporun devam s
dm, onu destekleme gibi bir durum varsa bu da belli bir süreye kadar
ve çok dikkatli davranlarak sürdürülecek. Böylece yardmda, destek
de dini mahvetmeye yöneltilmi bulunacak...
tslâm'a ve özen göstermekten maksat, önce slâm' yine
ilgi
slâm' sindirip silmek için kullanmak, sonra da slâm', slâm âle-
mine girebilmemiz için kullanmaktr.
Bununla beraber geçmie ve tarihî balara sk
zamanda halk bu hususta uyankdr ve Ancak bizim izle-
digimiz yol ve metot ileride bu kuvveti ve onu asl ko-
runduu unsurlardan tecrîd edecek ve günlerin
eriyip yok olacaktr...
îslâmîanlaylar tashih ve onu aibelerden arndrma ismi altn-
da, ayn zamanda slâm perdesi altnda kahredici hüküm tamamlana-
bilir, onun yerine sosyalizmi koyabiliriz...*
Ad geçen vesikann dier korkunç bir yan :
HAÇLILARIN PLÂNLARI
Haçllar JCur'ân'a ar
bir darbe indirmek suretiyle Onu silip
ortadan kaldrmay plânlamlard. Çünkü Haçllar, Müslümanlar
birletirip onlar kuvvetli bir millet haline getiren faktörün Kur' ân
olduunu itibar edip, bu kitap onlarn arasnda bulunduu taktirde
eski an ve kudretlerine eriip büyük bir tehlike meydana getirirler.
— 240 —
.
— 242 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 243 —
:
slam'da aile eitimi
« Dorusu Avrupa medeniyeti çözülüp yok olma tehlikesiyle
kar karya bulunuyor. Medeniyetimiz ve kudretimiz henüz sarsn-
t geçirip çökmeye yüztutmadan önce onun yklmasna sebeb olacak
balca faktörlerin neler olduunu .tesbit etmemizve ona göre çare ve
tedbirler düünmemiz gerekmektedir.» Böylece bir ay süreyle mü-
zakereler devam etti, fikirler ortaya atld, görüler belirlendi ve so-
nunda Avrupa'y tehdîd eden en büyük tehlikenin Müslümanlar ol-
duu üzerinde duruldu. Bunun üzerine orta douda bir birlik salan-
mamas, Müslüman ülkelerin parça parça kalmas için bütün gay-
ret ve güçlerini bir noktada teksif etmelerine karar verdiler. «Çünkü
orta dounun birleip bütünlemesi, Avrupa'nn gelmesi baaa
demektir.»
Bu kongrede u karar da alnd : ve slâm
Orta douda Arap
düman kabul edilen bir Yahudi Devleti kurulmas gerei kabul edi-
lerek bunun gerçekletirilmesi plânland. Ancak bu sayede Müslü-
manlar bir birlik salayamazlar ve kendi aralarnda bir ittifak kura-
mazlar. Böylece ngiltere birçok ülkelere özel mektuplar gönderip bir
Yahudî Devleti kurulmas için gereken yardmda bulunmalarn is-
tedi. Bu yeni devlet Filistin'de kurulacakt... (394)
•
SLAM'DA A I LE ETM
lümanlar hakknda gerçekletirinceye kadar bu plânlarn
kusursuz
uygulayacaklarn unutmamak gerekir.
Haçllarn dier amaçlarnn Müslüman aileyi ve onun bal
bir
bulunduu düzeni bozup deitirmek, gençleri günah peinde koan
çözülmü, dengesini kaybetmi bir sürü haline getirmek ve her
eyi
mubah sayacak ekilde yetitirmek olduunu anladn m?
Eer
bunlar anladmsa, o taktirde Allah'n sana yükledii sorum-
luluun ölçü ve anlamn bil ve gerei gibi takdir et ki, en doru e-
kilde silkinip kalkabüesin ve en üstün semereyi elde etmek
için asl
amacn çevresinde dönüp koasn, çocuunu terbiye edip aileni islâh
edebilesin...
— 246 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 247
;
— 248 —
.
Her türlü iyi - güzel ahlâk anlamsz sayan, herkesin ehevî duy-
gusunu tatmin için her eyin mubah olduunu savunan, adam öldür-
mek, kan aktmak, ykp yakmak gibi toplumu ifsad eden kötülükle-
re cevâz veren Nitzsch'nin görüleri yaygnlatrlacak, insan kendi
zevki ve istei urunda her eyi mubah sayacak bir düünceye sahip
olmay benimseyecek ve bunu kuvveden fiile çkarmakta bir sakm-
— 250 —
.
—— —
TERBYEDE TEMEL KAtDELER
'
— " '
j
— 0O0 —
EMPERYALSTLERN PLÂNLARI
Emperyalizmle ilgili plândan maksadmz, emperyalistlerin Haç-
llarla ve dou ilimleriyle ilgilenen kurumlarla ibirlii yapp salam
bir ortam oluturarak slâm ile savaan ve Müslümanlar o yüce ve
erefli hedefinden saptrp Müslüman toplumlarn inanç ve ahlâk
temelini ykp onlan ehvetlere boan zihniyettir. Onlarn bu sava,
Müslümanlarn slâm inancndan syrlp çkncaya ve onlar tarafn-
dan iyice sömürülünceye kadar sürüp gidecektir. Bu zihniyetin orta-
ya att ve daha çok slâm âlemine yönelttii silah, iç guddeyi tat-
min yollarm kolaylatrmak ve insanlar rezilet bataklna sok-
maktr. Böylece ehvet bataklna sokulan gençler asil hiçbir eref
ve izzete heveslenmiyecek ve hayatta yüce hiçbir risâlete iltifat et-
miyeceklerdir.
— 251 —
SLAM'DA ALE ETM
ca tahribat bin top yapamaz. O halde Müslümanlar madde ve
ehvetlere daldrp bomaya çalnz!.»
- 0O0 -
Terbiyeci kardeim!
— 252 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 253 —
SLÂM'DA ALE ETM
Gayet iyi bilmen gerekir ki, faaliyet gösteren bu çeitli grupla-
larn mantksal konumalar, kendilerine has metotlar, aldatma usûl-
leri ve saptrma düzenleri vardr. O kadar ki, bu usûl ve metot ile
çocuun akidesi ve düüncesi ayn zamanda ahlâk üzerinde olum-
suz te'sirler meydana getirecek güçtedirler.
farz klmtr. Onu hor görüp erkein kölesi yapmtr. Bu sisteme gö-
re kadnn kendi haklarn elde etmesi ve erefli düzeyine yüksel-
— 255 —
SLAM'DA ALE ETlMl
aklarn lânetine lâyik olan, tarihin lanetlemesine yol açan kimseler-
den oluruz ki bu lanet Kyamete kadar peimizi brakmaz...
— 0O0 —
Sen ey terbiyeci kardeim! Komünistlerin, Haçllarn, Masonla-
rn, Yahudilerin, Emperyalistlerin ve dier hiyanet ebekelerinin ha-
zrladklar plânlarla neleri kasdettiklerini anladktan sonra, artk
mutlaka bütün gayret ve himmetini ortaya koymalsn en salam azi-
metini gösterip irâdeni bütün gücüyle harekete geçirmelisin ki slâm'-
n sana yükledii vâcibi yerine getirmi olasn, çocuunu terbiyede
ailene en doruyu telkinde görevini yapm bulunasn ve terbiye edil-
me hakk sana ait olanlara kar sorumluluunu yerine getiresin.
Unutmaki senin ailene kar sorumluluun bir emanettir ki sana
braklmtr ve hakkn vermediin, gereini yerine getirmediin
taktirde Kyamet gününde rüsvaylk ve pimanlk olacaktr.
halde henüz hesaba çekilmeden, sorgu kapsndan içeri girme-
O
den üzerindeki bu hakk en doru ve uygun ekilde yerine getir!.
Ancak böylece doruluk cennetinde sonsuz kudret sahibinin yann-
da ilâhi rzaya mazhar olabilirsin. Allah'n nimetine eritirdii Pey-
gamberler, Sddîkler, ehîdler ve Salihlerle beraber olursun... Bun-
lar ne güzel arkadalardr!. (400)
— 256 —
:
um
ÇOCUK TERBYESNDE TEMEL KADELERN
KNC BÖLÜMÜ :
tikad ballk s
— 258 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
Ayn
bahsi tekrar etraflca görmek istiyorsan kitabmzn ikin-
ci ksmna, sözünü ettiimiz bahse dön, orada -inaallah- sadre ifâ
Ruhî ballk :
— 259 —
;
-Çocuklarnz u
üç haslet üzerine terbiye edip edeplendirin :
— 260 —
.
— 261 —
:
262
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 2fi3 —
.
—
«Bir topluluk Allah'n evlerinden bir evde toplanp Allah'n
Kitabn okurlar ve kendi aralarnda ders yapp (birbirleine bir ey-
mutlaka üzerlerine sekînet, huzur ve gönül yata-
ler öretirlerse),
kanh iner, rahmet kendilerini her yandan örter, melekler onlar
çepeçevre kuatr ve Allah da onlar kendi katmdaldlere anar...»
(409)
(408) Tirmizi.
(409) Sahih-i Müslim.
— 284 —
. : .
— « Kim
evinde iyice temizlenip abdest aldktan sonra, Allah'-
n farzlarndan bir farz yerine getirmek için Allah'n evlerinden
bir eve giderse, att admlardan biri bir günahn düürür, biri de
bir derecesini yükseltir...» (410)
te
bunu uyguladn, sürüp devam edecek böyle bir ilgiyi kur-
maya bütün gayretini kullandn, evle cami arasnda sürekli bir
irtibat saladn takdirde, çocuunu ruhen, imânen^ve ahlâkan
oluturmak için arzuladn gayeye ulam olursun. O fiadar ki, ço-
cuun toplum için parmakla gösterilecek bahtiyarlardan biri olur.
Çünkü hidâyet, hak din, doru yol üzere bulunuyordur. .
— 265 —
SLAM'DA ALE ETM
«Ey imân edenler! Allah' çokça ann. Sabah ve Akam O'nu te-
bih edin.» f414)
«Namaz kldnz m,
gerek ayakta, gerek oturarak, gerekse yan-
larnz üzerine bulunurken Allah' ann...» (415)
Bunlardan baka istifade edilecek daha birçok âyetler vardr...
« Allah' anan kimse ile, O'nu anmayan kimsenin misali, diri ile
ölünün misali gibidir.» (416)
« And
olsun ki Allah Kyamet gününde birtakm topluluk ve
milletleri kabirlerinden kaldrp maher alanna sevkederken onlarn
inciden minber üzerinde bulunup yüzlerinde nûr ddyacaktr. Öyle-
ki, insanlar onlara gbta edecek. Bunlar ne peygamberlerdir, ne de
ehîdler...»
buyurulmutur:
Ben, kulumun beni
« andna
göreyim. Beni zaman onun- and
la beraberim. Kulum beni kendi nefsinde anarsa, ben de onu kendi
katmda anarm, O beni bir toplulukta anarsa, ben onu daha hayrl
bir toplulukta anarm. Kulum bana bir kar yaklarsa, ben ona
zira' yaklarm. O
bana bir zira' yaklarsa, ben ona bir kula yak-
larm. O bana yürüyerek gelirse, ben ona seyirterek giderim.» (418)
Zikrin mânas: Mü'minin bulunduu bütün hal ve durum-
larda Allah'n azametini kalbinde duyup gözlerinin önüne getirmesi
zikirdir. îster bu göz önüne getirme zihnen, ister kalben, ister nefsen,
— 266 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
—
«Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alm satm onlar Allah' an-
maktan, namaz vaktinde klmaktan, zekât vermekten alkoymaz.
Kalblerii ve gözlerin (korkudan) dönecei günden korkarlar.» (419)
kapsamna, sahih
Dilin zikir tesbitlerle Resülüllah (A.S.) Efen-
dimizden ve Ashab- Kiram'dan, Selef-i Sâlihin'den rivayet edilen
duâlar ve tavsiye edilen niyazlar da girer. ster bunlar sabah ve ak-
am üzerleri yaplan duâlar olsun, ister yemek duas, isterse yola
çkma ve ikametetme dualar olsun veya giri veçk veya uyku ve
uyanma veya teheccüd ve görülen önemli olaylarla ilgili duâlar olsun
hepsi ayni kapsamn altnda toplanr. Nasl ki dil ile zikrin kapsam-
na, Allah'a snp
O'ndan meded ve yardm bekleme, istifarda bu-
lunma giriyorsa. Çünkü bütün bunlar Kur'ân'da belirtilmi ve sahih
tesbitle Peygamber (A.S.) Efendimizden nakledilmitir.
—
«üphesiz ki göklerin ve yerin yaratlnda, gece ile gündü-
zün birbiri ardnca geliinde, akn iyice kullananlar için (yol gös-
terici) belgeler vardr. O akl sahipleri ki, ayakta, otururken ve ya-
tarken Allah' anarlar göklerin ve yerin yaratl hakknda (iyice)
;
düünüp, Rab b imiz sen bunu bouna yaratmadn. Seni (bo ve ge-
reksiz ey yaratmaktan) tenzih ederiz. Bizi atein azabndan koru
(derler) ...» (423)
—
«üphesiz ki Kur'ân' biz indirdik ve elbette biz onun koru-
yucularyzdr.» (424)
Âyette Kur'ân «zikir» tabiriyle anlmtr...
Zikir tabiri ve konulan sorma ve ilim adamlarnn
anlam, ilmî
karlkl müzakeresi ve müdaresesini de içine almaktadr. yü- an
ce Allah (CC) buyuruyor :
( * ) Tirmizi...
(422) Cumua Sûresi 11. :
— 268 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
imdi
ey terbiyeci kardeim! «zikir» tabirinden neler kaydedildi-
ini anladn m?
Zikrin tek bir hal ile vasflanamyacam ören-
din mi? Tad
anlam belli bir tarikat ve yola has deildir. Zikrin*
bir nefs hali olup gönül anlayyla ilâhî azameti kalp gözü
ve
ba gözü önüne getirecek bir özellik tadn idrâk ettin mi?
Bunu anlayp örendinse, o takdirde çocuunu, Allah'n azâmeti-
ni nefsine tantacak, gizli ve aikâr hallerde O'ndan korkacak; dönüp
dolaaca, varp kalaca yerlerde O'ndan sayg ile hayet duyacak;
durup konaklad, eyleip yolculuk yapt durumlarda, bar ve sa-
va hallerinde, evde ve sokakta, uykuda ve uyank vaziyette, hulâsa
her yerde O'na teslimiyet gösterip kalb ve dil ile O'nu anarak üstün
sayg gösterecek ölçüde ilâhi azameti duyacak ekilde onu terbiye
edip yetitirmekte gayret göster. Tâ ki çocuun, Allah'n âyette u
belirttii bahtiyar kiilerden biri ola :
— 269—
.
dan kalk da sana has, fazladan bir namaz onunla (Kuran ile) kl.
Ola ki Rabbn seni Makam Muhmûd'a (Övülmeye lâyk, makama)
eritirir.- (428)
Kudsî Hadis :
«Kim bana bir kar yaklarsa, ben ona bir zira' yaklarm.
Kim de bana bir zira' yaklarsa, ben ona bir kulaç yaklarm. Bana
yönelip yürüyerek gelirse, ben ona yönelip seirterek giderim...» (429)
mutur :
— 270 —
: .
b) Evâbin Namaz
alt rek'attir; akam namazndan hemen sonra klnr.
Bu namaz
Nitekim yaplan sahih rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz
buyurdular ki:
Açklama Camiye abdestli giren kimse kerahet vakti girmemise iki rek'at
:
namaz klar. Kerahet vakti girmise oturup zikirle megul olur. (Mütercim)
— 271 —
: : :
kldm..» (436)
e) Gece namaz
Yaplan sahih rivâyete göre, Allah Resulü (A.S.) Efendimiz öy-
le buyurmutur
—
i
— 272
:
Gece namaznn en az. iki rek'âttir. Çou için bir snr yoktur.
Bu namaz, nafile namazlarn en üstünüdür, çünkü ihlâsa çok daha
yakndr.
f) Teravih Namaz
Bu namaz on selâmla yerine getirilen yirmi rek'atten ibarettir.
Ramazanda bütün bir ay süresince her gece klnr. Yats namazn-
dan sonra cemaat halinde klnr. (440)
Yaplan rivayete göre, Sâib bin Zeyd (R.A.) diyor ki :
g) tihara Namaz
Bu, iki rek'âttir. Namaz klndktan sonra Hz. Câbir'in (R.A.) ri-
vayet ettii duâ okunur. Sahîh tesbitlere göre, Resûlüllah (A.S.) Efen-
dimiz istihare duâsm öyle tavsiye etmitir:
Duâda «bu iim» tabiri yerine asü haceti ne ise onu anar..
h) Hacet Namaz
Bu da iki rek'âttir. Namaz kldktan sonra, sahîh tesbitle yap-
lan u duây okur
(440) Terâvih namazn cemaatle klmak sünnettir. Münferiden de künabilir.
(Mütercim)
(441) Bey haki... Açklama : Mezhep imamlarnn çou bu rivayeti sened olarak
seçmemitir. (Mütercim)
2 — Nâfile Oruç
Nafile oruç hakknda asl dayanak, Sahih-i Müslim'de rivayet
edilen u
hadîstir.-
«Herhangi bir kul Allah yolunda bir gün oruç tutacak olursa,
Allah onunla Cehennem atei arasmda —
o bir günün orucu sebe-
biyle —
yetmi yllk bir uzaklk meydana getirir.» (443)
Nâfile Oruç Birkaç Çeittir
(442) Tirmizî.
(443) Müslim
Sahih-i : Ebû Saîd el-Hudrî (R.A.) den.
(444) Sahih-i Müslim : Ebû Katade'den...
— 274 —
;
— 275 —
:
(449) Tirmizi.
(450) Tirmizi.
(451) Sahih-i Buhar...
— 276 —
:
-- 277 —
:
(454) Al i îmrân : 5.
(455) Tirmizî...
(456) Tirmizî...
— 278 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
üphesiz
Allah'tan korkup fenalklardan) saknanlara eytan-
t
Devam ettim, derken kalbime bir tatllk girdi. Bir yl sonra daym
bana «Sana örettiimi koru ve kabre girinceye kadar devam et.
:
yor ve kime âhit oluyorsa, artk o adam günah iler mi? Günah ve
isyandan kesinlikle sakn'..»
— 279 —
.
— 281 —
SLÂM'DA ALE ETM
— Kin ve intikam duygusuyla yanp tutuan Haçllarn plânla-
r.
te
bütün bu plânlar yeryüzünden slâm akidesini silmeyi he-
def olarak seçmiler ve inkâr tohumlarn slâm topluluunun içine
atmaya azmetmilercür. Ayn zamanda her eyi mubah sayma ve
cinsel konulara bütünüyle kap açma felâketini tslâm ailesi yap-
sna sokmay, müslüman gençlerde mukavemet ve cihâd ruhunu
söndürüp öldürmeyi, slâm ülkelerinin yeralt ve yerüstü servetleri-
ni kendi çkarlarndan yana kullanmay ve sonra da Müslüman
Araplar üzerinde tam bir sulta kurmay bütün incelii ile çizmi-
lerdir. Böylece Müslümanlarn devaml onlarn hükmü altnda kal-
masn, onlardan kopmaz bir parça haline gelmelerini amaç olarak
seçmilerdir..
e) u hususu devaml hatrlamamz ve hatrlatmamz gerekir:
slam ümmeti güne altndaki yerini almaya ve eref ve izzetin do-
ruuna yükselmeye ancak slâm' kendine yol ve düstur edinmekle
eriebilir. Kur'ân- Kerim'i kendine tek rehber ve ahkâm seçtii
takdirde baarl olabilir. Ayn zamanda Hz. Ömer'in (R.A.) sö- u
zünü gözlerinin önüne koyup onu kendine balangç ve iâr edinmeli-
dir :
— 282 —
:
m *^*%^&tf®?ae&>vt* *****
(461) Beyhaki - Hâkim...
— 283
SLAM'DA A I LE ECTlMI
üphesiz ki dininizin evveli
peygamberlik ve rahmettir. Bu,
Allah'n diledii kadar sizde bulunacak, sonra Allah onu kaldra-
cak ve arkasndan peygamberlik yolunda (ve dorultusunda) hali-
felik olacak. Bu d a Allah'n diledii kadar aranzda
bulunacak. Son-
ra Allah hilâfeti kaldracak ve src
azgn hükümdarlk olacak. Bu
da Allah'n diledii kadar aranzda bulunacak. Sonra Allah onu da
kaldracak ve akabinde zorbala dayal hükümdarlk olacak, Al-
lah'n diledii kadar aranzda bulunacak. Sonra Allah bunu da kal-
dracak ve yine peygamberlik yolunda hilâfet olacak. nsanlar ara-
snda Peygamber'in sünnetiyle amel edecek. slâm, yeryüzündeki
komularna dal ve kol salacak. Gökte ve yerde eyleenler slâm
ümmetinden râz olacaklar. Gök tek bir iklim brakmayp hepsine
yamur indirecek, yer hiçbir bitki ve bereketini brakmayp hepsini
ortaya çkaracak..» (462)
— Mool
ve Tatarlar slâm âleminin üzerinden bir silindir gibi
geçip altn üstüne getirdikten sonra, mal, can, rz ye namusu payi-
*
mal ettikten sonra Müslümanlarn bana, onlar tekrar dimdik
ayakta tutacak liderlerin geleceini kim zannederdi? O kadar ki,
Hülagu'nun Müslümanlarn kafa kemiklerinden büyük dalar mey-
dana getirdiini söyleyenler oldu.
toparlayp onlah yine eskiden olduu gibi dimdik ayakta tutan Me-
lik Muzaferüddin Kutuz'un (465). Ayn-i Câlut meydan muharebe-
sinde mutlak bir üstünlük salayacan ve bu suretle Müslüman-
— 285 —
SLAM'DA ALE ETM
larn eref, saygnlk, azamet, yücelik ve efendilik burcunda arz-
endam edeceini kim tahmin ederdi?
üphesiz ki baar
ve zaferi elde edeceine inanmak, baarnn
ilk admdr. Her milletin kuaklarn ve yeni nesillerini zaferden
zafere koturan, baardan baarya ulatran dier bir unsur, mâ-
nevi kuvvettir, moral yüksekliidir. Hele bir de o millet Müslüman
olursa..
— 286 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 287 —
—
SLAM'DA ALE ETM
denklik ve ihtisas hususlarnda sanatçlar hakknda ahitlik ediyor-
larsa, o takdirde bir saknca yoktur, bu konuyu ileyen bir tiyatro-
yu seçebilirsin.. Çünkü bu durumda tiyatro slâm risâletinin hakk-
n veriyor ve toplumu gönül rahatl, verecek bir hedefe götürüyor
demektir..
SOSYAL TERBYE
SLÂM'DA ALE E C T I M I
i
Ben bu ortamn üç önemli irtibatla gerçekleebileceini görü-
yorum :
1 —
Çocuu, hakka, doruya, fazilete, iyiye ve güzele irâd
edecek bir müride balamak, onun rahlesinde yetimesine önem
vermek.
2 — Çocuun
son derece yararl sohbetlere katlmasn ve o gi-
bi toplantlarla irtibatm sürdürmek.
3 — Çocuu hakka
davetin özüyle mayasyla kaynatrp birle-
tirmek ve bu daveti yapanlarla çocuk arasnda ciddi bir irtibat kur-
mak..
—oOo
1
— 290 —
:
TEMEL KADELER
— eyh
günah ve isyana dümekten münezzehtir; çünkü eyh
Künah ve isyandan korunmutur, ismet sfat vardr.
— Mürid rezilliklerden synlamaz, süslenemez ve
faziletlerle
Alluh'a vâsl olmaz, meerki irtikâb ettii tehlikeleri ve iledii bü-
tün günahlar eyhine açp itiraf ederse, o takdirde bunlarn hepsi
Korçekleebilir.
tslâmn sadece bir yann, yani belli bir tarafn ileyip dier bü-
tün yanlarn ihmal etmeleriyle ilgili birkaç misâl
•
Kimi de slâm'n d
görünüüne, ruhî tezahürüne önem ve-
rip sadece bu açdan ruhuna gda vermeyi ve kulluunu sürdürme-
yi telkin eder; hayatn hareket alann ve slâmi cemaatle kaynap
bütünlemeyi, ilâhî hükümlerin yeryüzünde uygulanma ve benim-
senmesi için ortaya konulacak hizmetleri ihmal eder.
• Kimi de bütün güç ve himmetini Allah'a davete yöneltir, fa-
kat uzaktan yakndan hangi hareket ve plânn slâm'n muhteem
sarayn, nizam ve düzenini ayakta tutar bununla ilgilenmez.
• lim sahipleri ise slâm'n
bütün olduunu, bölünmeyi ke-
bir
sinlikle reddettiini, O'nun teriî hükümlerinin tecezzi kabul etmi-
yeceini söylerler. Bunlarn delili, Allah'n buyruudur u
«Yoksa Kitab'm bir ksmna inanyor, bir ksmn inkâr edi- m
yorsunuz? Sizden böyle yapanlarn cezas ancak Dünya'da rüsvay-
lktr. Kyamet gününde de en iddetli azâba döndürülüp uratl-
maktr. Allah yapageldiiniz eylerden habersiz deildir.» (466)
Allah c.c. adna insanlar irâd eden bilgili, açk fikirli, geni
2Ö1 —
SLAM'DA ALE ETM
kültürlü kii ise, slâm' kâmil anlamda rehber gösterip onu tam
bütünlüü içinde savunur. Allah'n dininde bir bilgiyi gizlemek,
açklamamak ona göre câiz deildir veya hakk söylemeyip susmak
hiç doru deildir veya bir kötülük ve hayaszla bigâne kalmak,
bir vâcibden gaflet etmek veya dini bir sözü bulunduu yerden alp
deitirmek veya bu hususta insanlardan herhangi birinden çeki-
nip korkmak veya yüksek bir makam igal eden söz sahibi bir kim-
seye yaranmak, veya Allah c.c. hakknda bir söz bulup da söyleme-
yip susmak için onun yannda bir cevâz kaps yoktur. Çünkü bun-
lardan birini yapacak olursa, Allah'n indirdii apaçk hükümleri,
sözleri gizlemi saylr; i bununla da kalmz, Allah'n rahmet na-
zariyle bakmyaca ve tezkiye etmiyecei kimselerden biri olur.
Hattâ Allah'n ve lânet edenlerin lânetledikleri kiiler grubuna gi-
rer. am
yüce Allah c.c. buyuruyor.-
«üphesiz ki indirdiimiz o açk belgeleri ve doru yolu, Kitap-
ta insanlara açkladktan sonra gizleyenler yok mu? te onlara
hem Allah lânet eder, hem de lânetçiler lânet eder. Ancak tevbe edip
kendini düzeltenler ve hakk açklayp ortaya koyanlar bu lanetin
dnda kain*. Ben on arn tevbesini kabul ederim?
! tevbeleri çokça
kabul eder, geni rahmette bulunurum.» (467)
Dier bir âyette ise öyle buyuruluyor*:
«üphesiz ki Allah'n indirdii kitaptan bir eyi gizleyip onu az
bir deere deitirenler var ya, ite onlar karnlarnda ateten ba.
ka bir ey yemezler. Kyâmet günü Allah onlarla konumaz, onlar
temize çkarmaz; onlara elem verici bir azâb vardr.» (468)
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Allah'n dinî konuda fayda verdi-
ini belirttii bir bilgi veya ilmi gizleyeni veya dinde zarurî bir an-
lam tayan belli bir hakk söylemeyip susam, çok kötü bir karar-
gâh olan Cehennem'le korkutup tehdîd etmitir:
— 292 —
: : ;
—
eriatn ahitlik etmedii her hakikat iddias zndklktr. O
halde sen Cenâb- Hakka Kitap ve Sünnet kanatlaryla uç, ilâhî hu-
zura gir ve orada Resülüllah (A.S.) Efendimizin eline ulam olur-
sun..» (470)
3 — Helâl yemek.
-^.293 —
: : :
— 294 —
: :
—
«Kendisine kerâmet verilen ve hattâ bolukta kurup bada
oturacak dereceye gelen bir adama baktnzda, onun bu keramet-
lerine deil, emir ve nehiy konusunda, ilâhî snrlar muhafazada,
eriâtn hükümlerini yerine getirmedeki hassasiyetine bakn, ona
göre deer ölçüsünü tesbit edin..»
1 — Gâfil zorbalar.
2 — Dalkavukluk yapan kurra' (Kur'ân- usûlüne uygun oku-
yanlar) .
— 295 —
:
«hsan, Allah' görüyormusun gibi O'na ibâdet etmendir. Eer sen O'nu görmü-
yorsan, üphesiz ki O seni görüyordur.» *
Bilindii gibi, sofilerin gönül kulana aktardklar terbiye, ihsân anlamn do-
urmaktadr. lim adamlarndan çounun görüüne göre, TASAVVUF, safâ kö-
künden türetilmitir. Çünkü sofi, bakasndan daha çok arnm, sadelemi say-
lr. Bu mânayla âir öyle demitir:
«Sofilikte bakasyla farkllk arzeder.
Hepsi de bu hususta bilinmeyeni söyler.
Ben bu ismi ancak veririm genc-i sâfiye,
Sâfi ve sofi derken arnan anld sofiye.»
Deildir Tasavvuf yün hrkay giyinmek.
Ve tatl namelerden alayp esinlenmek.
«Ancak bulanmadan safilemektir tasavvuf.
Hakk'a, slâm'a ve Dine olmaktr maarif..»
Not Bu ksm, LVÂU'L-tSLÂM dergisinin 1329 aban, 12. sayfasndan ikti-bas
:
ettik. (1960).
— 297 —
:
— 298 —
: : —
zelîler ve benim ayrca tesbit ettiim iki ayr tarikat ehli Tîcânîler ;
ve Sünûsîler..
—
I
— 299
—
—0O0
Yukardan beri anlattklarmz özetliyecek olursak, kendini
ilâhi ilimlere ve cihada adam âlimler, gönül kulana seslenen mu-
tasavvflar, ihlâs sâhibi tarikat erbab hakknda unlar söyleyebi-
liriz :
— 300 —
:
bakas
man olan Allah'n (C.C.) buyruklarn tantan bir dellâldan
— 301 —
SLAM UA AL, tUlllMl
Kendini hakk ile kyas eden, hakk kendi nefsiyle kyas etmiyen
mürid âlim ne büyüktür! nsanlara slâmiyeti kapsaml, umumî öl-
çüde yol ve yöntem, düstur ve rehber olarak verdii zaman ilim
adam ne kadar saygdeerdir! ster onun verdii yol ve yöntem aki-
de ve teri' olsun, ister din ve devlet ileriyle ilgili bulunsun, isterse
nefsi tezkiye ve Hakk yolunda cihâdla ilgili bir anlam tasn veya
sadece ibâdet ve siyasetle balantl olsun veya hak söz, emr'i bi'l-
ma'rüf, neh-yi âni'l-münker bulunsun farketmez.. Hepsi de insanla-
r olgunlatran âmillerdir..
— 302 —
TERBYEDE TEMEl. KAIDELEH
— 303 —
: :
sinde onu bir mürid-i Rabbaniyle sâliha bir çevrenin sohbetine ba-
lama arasnda ciddi ekilde düünüp çocuk için en uygun olan seç-
meli veya her yönlü bir eitimi salarken aradaki uyuma dik-
iki
kat etmelidir. Çünkü bu iki deiik yönlendirme arasnda bir ziddi-
yet ve bakalk varsa ileride çok üzücü sonuçlar dourur.. Bu sonu-
cu öyle belirliyebiliriz
— 304 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
3 — Camilerle irtibat.
4 — Okul veya i yeriyle irtibat..
Evdeki aileyle irtibatndan maksadmz, kardeleriyle, hsmla-
ryla arkadalk kurup ilgi salamasdr. Bunlar, çocuun ilk kay-
i
nat, ilgi kurduu ve tanyp âinâ olduu ortam oluturan kim-
selerdir. Çocuun ilk bir eyler kapp örendii, örnek edindii çev-
re bunlardr. Bunun için terbiyecinin hem murakaba kuvveti, hem
dikkatle takip etme hevesi devam etmelidir. Yakndan ve uzaktan
olup bitenleri görmesi, sebepleri kefedip çarelerini hemen bulup
getirmesi vâcibdir.
— 3Ü6 -
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 307 —
SLAM'DA ALE ETM
üzerinde sorumluluk bulunanlarn ve akl eren herkesin buna bir
çare düünüp bulmalar gerekmektedir.
— 309 —
:
— 310 —
:
ra alamakla
görevli olanlarn kendilerini maddeten ve fikren bes-
loyen kurululardan aldklar emirlerle hareket edenler..
Terbiyeci kardeim!
(402) Tirmizi.
(483) Buhari - Müslim.
— 315 —
SLÂM'DA ALE ETM
Çocuun kiiliini tamanlyabümekte, onu topluma hazrlayp
dava adam yapmakta en te'sirli faktörlerden biri de, hayat anla-
yp sorumluluunu anlad günden itibaren slâm dâvet-
eklettii,
çilerine balamak, aralarnda ciddi ve olumlu ilgi kurmak ve
Allah
(c.c.) sözü daha yüce olsun diye onu harekete
geçirmektir. Bu da an-
cak hereyden önce çocuun ruhunda Allah'a dâvet, hakk savun-
mada cür*et, sabretmeyi huy edinmekle gerçekleebilir. Tâ ki, bu
yüce ve kutsal mânalar onun ruhunun derinliine kök salp dâve-
tin asl mânas
ve kiiliini oluturan sfatlar yer edinceye kadar
onun bu irtibat sürdürülür. Böylece çocuk bir süre sonra, Allah'n
dinini teblide bir arslan kesilir. Allah (c.c.) yolunda hiçbir ayplaya-
lm ayplamasna önem vermez; hayatin belâ ve meakkatleri, çeit-
li olaylar yürüdüü yoldan onu alkoyamaz..
— 316 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
gün artk bütün Araplarla savaacak gücün yoktur. Evine dön, ölüm
gelinceye kadar Rabbna ibâdetle megul olmaya bak..»
— 318 —
:
MM KADELER
TERBYEDE TEMEL
kim düünebilirdi? slâm âlemi bir batan bir baa harab olmu, ta
tan üzerinde, kalmam bir manzaraya bürünmütü. ffet ve na-
muslar paymal edilmi, insan balarndan Hülagu'nun büyük da-
lar oluturulduu dilden dile dolamaktayd. Kim böyle bir büyük
felâketin arkasndan Msr hükümdar Sultan Kutuz' un (1259 - 1260)
Ayn-i Câlût meydan muharebesinde büyük bir zaferi elde edip Müs-
lümanlar an ve erefine kavuturacam, gelecek nesillerin iftihar
edecei bir sonuç elde edeceini zannederdi?
Sava hayra yorumlayp zafer elde edeceine inanmak,
ilk admdr. Mânevi kuvvet, hemen her millette gençlerin ve
adamlarn ümitsizliini ümide çeviren, hezimete uradktan sonra
zaferi elde etmeye büyük ümit veren âmillerden biridir. Bu ümit-
tir ki, zaaftan sonra kuvvet, zilletten sonra izzet, bölünüp parçalan-
dktan sonra birleme ruhunu verir..
te
bunlar Allah'n doru yo la eritirdii kimselerdir; sen de
onlarn yoluna uy.... (485)
Allah'a and olsun ki, Allah'n senin elinle bir tek adam doru
yola eritirmesi, senin için kzl tüylü develerden daha hayrldr.»
'490)
gö M.er-<
;
davet meydanna atlr, her eyin yularn elinde tutan
i-ek
— 323 —
: :
— 324 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
üphesiz ki böyle bir irtibatn ilk anda çocuun dâva adam ola-
rak yetimesinde, içtimaî terbiyeyi almasnda ve ayn terbiyeyi
ver-
mesinde, iç yaps ve günlük hareketi itibariyle kiiliini tamamla-
masnda büyük te'siri vardr.
Bu merhaleden sonra ferdî ittisalin hidâyet ve islâha çevrilme-
si üzerinde durulur. Bu da ancak ameli olarak çocuun bakalarn
hayre çarmas hususunda bir ekzersiz yapmasyla gerçekleebilir.
Bir müride veya arkadaa bavurmakszn, bir bakasnn gözetimi
altnda olmakszn tatbiki olarak sürdürülmelidir. Ancak çocuk he-
nüz davete balamadan terbiyeciye önemli bir görev daha dümekte-
dir, o da, çocua Hakk'a davetin usûl ve merhalelerini iyice öret-
mesidir. Çünkü ancak bu ekilde çocuk dâveti en hassas ve ince bir
ölçüde yürütebilir ve en güzel yolu seçebilir. Bundan sonra çocuk
Allah'a dâvet etme alanna adm atar, inanm bir ruh, honutlua
ermi bir kalb ile sahneye çkar. Bazan bir dostunu dâvet ederken,
içinde ibâdetin hiçbir ölçüsü ve tarts bulunmayan, namaza ilgi
duyulmayan bir okulda cereyan edebilir. Davet ettii dostu, o güne
kadar iyi kiilerin yolunda hiç yürümemi biri bulunabilir.
Artk böyle bir ortamda çocuun ilk yapaca ey dostunu na-
maza dâvet etmek ve onu bulunduu fesâd ve sapklk ortamndan
— 325 --
SLÂM'DA ALE EÎTÎM
kurtarmaktr. Ve ite burada çocuun karsndakini ikna' etmede-
ki te'siri kiiliiyle orantldr. Yine bu merhalede bakalarm do-
ruya, iyiye ve güzele çekmekteki kudretinin bir bakma ekillenme-
si söz konusudur. Karsndakiler üzerinde te'sir brakmas, onlara
sevgi bam uzatmas ve böylece çardgerçeklere olumlu cevap
vermelerini salamas ve gerektiinde iyilikle emretmesi bu merha-
lede kendini gösterir..
— 326 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
Terbiyeci kardeim!
ahlâk ordusundan bir er, hakka doruya,
Eer çocuun slâm
istiyorsan, sana gereken
iyiye davet edenlerden bir dâvetçi olmasn
yolcusu ^lâs sai^ dâvetç-
en önemli ey. onu sadk, doru yolun Çün-
ciddî bir irtibat saglamandr
lerle karlatrman ve aralarnda
:
— 328 —
: :
— 329
: : :
— 330 —
:
ki kiinin üzerinde ihtilâf etmedii bir gerçek var ki, slâm dü-
manlar cidden Müslümanlarn askeri bir güç oluturduunu ve sa-
vaa hazr durumda beklediini örendikleri zaman, slâm ümmeti-
ninsalk ve beden itibariyle; imân ve ruhsal yaps cihetiyle geli-
ip salam temellere oturtulduundan haberleri
mez morali ar bozulur, ruhî bir hezimete un
bozulup perian olmadan önce ruhunda sarsnt
olurlar. Günümüzde buna «Silahlanma bar» denilir. Peygamber
(A.S.) bu hususa dikkatlerimizi çekerek öyle buyurmutur
•
— 331 —
;
O
halde çocuun beden eitimiyle ilgilenen kimsenin, çocuun
uyluunu örtmeyecek, dizini kapamyacak ekilde bir elbise giydir-
mesi caiz deildir. Yukarda naklettiimiz hadîslerle bu gibi yerle-
rin avret olduu belirlenmi ve açlmas yasaklanmtr. Çocua be-
den eitimi verirken ilâhî uurlara riâyet etmedii takdirde günaha
hak kazanr ve bu yüzden Allah'n huzurunda iledii günahtan
herhalde sorulacaktr.
Beden eitiminin üpheleri uyandracak yerlerde olmamas-
b)
na dikkat edilmeUdir. Nitekim bu hususta Resûlüllah (A.S.) Efendi-
miz öyle buyurmutur
«Dorusu da açk ve bellidir, haram da açk ve bellidir. Bu
helâl
ikisi arasnda birtakm üpheli eyler vardr ki insanlarn çou onla-
— 333 —
: : :
— 331 -
.
— 335 —
:
— 336 —
—
MM
TERBYEDE mm KADELER
TEMEL
— 338 —
: :
, •
Allah'n haram kld
(öldürülmesini yasaklad) kimseyi
—hakl bir sebep dnda—öldürmeyin. Kim haksz yere öldürürse,
>.>nun velîsine bir yetki vermiizdir. Artk o da öldürmede git- ar
mesin, çünkü o yardma eritiril mitir.
«Alm satmda
çok yeminden saknn! Çünkü böyle yapmak na-
fakalandnr, sonra da (feyiz ve bereketini) alp götürür.» (519)
Zandan saknn! Çünkü gerçekten zan, sözün en yalandr. Bir
de sakn tecessüsde bulunmaym birbirinizin eksikliini görmee
(518) Ahmed bin Hanbel - Ashab- Sünen.
(519) Ahmed bin Hanbel - Müslim
— 340 —
—
—oOo
O halde «sakndrma ne terbiyecilerin bulup ortaya
kaidesi»,
koyduu eylerdir, ne de felsefeci ve sosyologlarn icaddr. Fertleri
oluturmada, Kur'ân- Kerîm'in yolu ve toplumu terbiyede Peygam-
ber (A.S.) Efendimizin sünnetinin koyduu bir yöntemdir..
— 341 —
:
Sakndrmann önemlileri:
Dinden Çkmaktan Sakndrmak
Buna fikhî terim olarak «riddet» denir. Burada riddetften kas-
dmz, Müslüman bir kiinin, Allah'n kendisi için seçip ho gördü-
ü dini terketmesi, baka bir dini veya slâm eriaJtna uymayan,
ona ters düen baka bir itikad kucaklayp sanlmasdr.
trtidadn birçok açk belirtileri ve sebepleri vardr:
Irkçlk adna amel etmek ve böyle bir rkî taassubu hedef
a)
ve amaç seçip onun için davet etmek, onun için çalmak, o yolda
savamak.
Böyle bir rkçlk, Câhiliyyet rkçlnn
bir kopyasdr ki, Re-
sûlüllah (A.S.) Efendimiz bundan men'etmi ve gereken sakndr-
mada bulunmutur:
(525) îsrâ Sûresi: 9.
— 342 —
TERBYEDE TEMEL KADELER |
— 343 —
SLÂM'DA ALE ETM
Allah'n Resulü ne kadar doru söylemitir:
özetliyerek diyebiliriz ki s
— 344 —
:
«Sonra da (din ve dünya) iinde seni ayr bir eriat üzere görev-
lendirdik. Artk sen o eriata uy bilmeyenlerin hevesine uyma..»
;
(532)
fedenler bu cümledendir.
— 345 —
: :
— 346 —
;
yasi iktisadi veya içtimaî bir düzen olduuna inanmazsa ayni dam-
gay kendine vurdurmu olur.
mektedir.
(540) Kadiyanîlik, 28 Mayjs 1908'de ölen Mirza Gulam Ahmed tarafndan kurul-
mezheptir. Lahora
mu, zahiren îslâmi, hakikatte anti- îslâmi bir sapk
bal Kadyan kasabasnda doduu için mezhebi bu smalmtr. (Mü-
tercim).
347 —
: :
— 348 —
:
tuunuz gibi, O'na yüksek sesle hitâb etmeyin. Sonra farkna var-
mayarak amelleriniz boa gider.» (547)
«Akl yoluyla rahat anlayasnz diye biz onu Arapça bir Kur'ân
olarak indirdik.» (548)
«Ve ite böylece Kur'âri' Arapça bir hüküm (ve hikmet) ola-
rak indirdik.» (549)
— 350 —
: )
«And olsun ki, Allah üçün üçüncüsüdür (üç ilâhtan biridir) di-
yenler de kâfir olmulardr.» ( 556
büyük bir söz ortaya getirip attnz. Neredeyse Bahmân'a çocuk is-
nâd etmelerinden dolay gökler çatlayacak, yer yarlacak ve dalar
yklp çökecek..» (557)
Bunlardan baka
dinden dönmeye delâlet eden birçok deliller,
belirtiler vardr ki bunlar ortaya çknca sâhibini slâm'dan çkarp
küfür ve dalâlete, zndkla iter ve haktan dönme bataklna so-
kar.
— 351 —
—
—0O0
HAKTAN DÖNMEKTEN SAKINDIRMAK
Buna fkh
ve akaidde «ilhâd» denilir. Asl delâlet ettii manâ,
«zat-i ilâhâhiyeyi bilmemek» ve «Peygamberlerin (Salâtu selâm
hepsine olsun) getirdikleri semâvî hükümleri bile bile inkâr etmek-
tir. Ayn zamanda her türlü faziletleri alaya alp semavî vahye da-
— 352 —
:
• Zaman olur ki, öyle derler «Din baka, siyasi ve iktisadî mez-
:
nsanlar artp
saptrma netodlarmdan biri de, bilimsel na-
zariyelerden yararlanmaktr. Saptrmak istediklerine bu metodla-
rn kusursuz gösterip artc bir doktrini hakikatm gibi gösterir-
ler, örnein, hayatn menei üzerinde bir eyler yazan ve canl tür-
lerin nasl tekâmül ettiini ve bu tekâmül neticesinde insann nasl
olutuunu bir takm varsaymlarla izaha çalan Darwin Charles'i
(1809-1882) gösterirler ve bunun «evrim- nazariyesi ile «insann ge-
lii» nazariyesini nazari yye kalbndan çkarp gerçekmi gibi tan-
trlar Kendileri de çokiyi bilirler ki, yeni yeni ilmî bulular bu naza-
riyeyi kökünden çürütmütür ve artk ie yaramad için rafa kal-
drmtr. (563)
(563) Bu konuda geni bilgi için. «üpheler ve Reddiyeler» adl kitabmz tav-
siye ederiz. O kitabmzda Darwin na/i, -yesintn nasl bilimsel açdan çü-
rütüldüünü bulacaksnz.. (Müellif).
354 —
: :
(564)
— 355 —
:
sava açt..
— 357 —
:
—oOo—
ÇOCUU HARAM OYUNLARDAN KORUYUP SAKINDIRMAK
kurduklar
(573) Komünistlerin iledikleri cinayetler ve sergiledikleri ikenceler,
Abbas Mah-
mezbahalar hakknda geni bilgi edinmek istiyorsan, Merhum
adl ki-
mud el-Akad ile Üstad Abdulgafur el-Attar'm «Komünizm ve islâm»
tefsirinin Tevbe
tabna; Merhum Seyyid Kututtun «Fi Zilâli'l-Kurân» adl
sûresi 8 - 10. âyetlerin açklamasna bak Komünistlerin
:
slâm ülkelerinde ve
gibi elim
kendi ülkelerinde yaayan Müslümanlara neler yaptklarn, ne
cürümler ilediklerini cierleri parçalayacak misalleriyle bulursun.
Bu kita-
bmzn. «Terbiyede te'sirli olan vasflar ve faktörler» bal altnda komü-
nistlerin din ve slâm aleyhine hazrladklar plândan söz etmi, baz
örnek-
(Müellif).
ler vermitim. Oraya bir daha müracaat edebilirsin..
:
1 — TAVLA OYNAMAK
Haram oyunlardan biri de «tavla oynamak» tr. Bu ister karlk-
l kumar eklinde olsun, isterse üzüntü ve sknty gidermek için
fark etmez. (574)
Tavlann haram olduuna delil, u hadîs-i eriftir:
de eden «rüviye» sigasyla nakletmitir. Zayf olan bir rivayet ise, eriat hü-
kümlerinden bir hükmü takrir etmez. Tavlann haram klndna
dair bi-
zim naklettiimiz hadîsler, buna cevâz verenlere kar
kesin delil hükmün-
Hak, kiilerle kyas edilmez, kiiler hak üe kyas edilir. (Müellif).
dedir.
(575) Müslim - Ahmed - Ebû Dâvud Hz. Büreyde (RA.) den.
:
te
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, her müslümana hayatn bü-
yük menfaat ve bolca hayr hususlarnda deerlendirmesini ve bo
vakitlerini ganimet bilmesini emretmitir! isterse bu menfaat ve ha-
yr kiinin nefsiyle ilgili olsun, isterse ailesi ve toplumla alâkadar
bulunsun fark etmez.
Sahih senedle yaplan rivâyete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendi-
miz öyle buyurmutur
— 361 —
.
olursa,
ne ~
gularn datan, kalbe huzur, ruha ferahlk veren ark - türkü söylemek ve
dinlemek mubahtr. Cinsel duyguyu kamçlayan, ehveti tahrik eden veya
bir kadnn güzellik ve benzeri özelliklerini yanstan, bir inkarcnn iarm
dile getiren ark - türküler ise haramdr. Çünkü harama vasta ve vesüe
olan eyler de —slâm fkhna göre— haramdr. (Mütercim)
(579) îbn Asâkir Kendi tarihinde..
;
— 362 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
—
Bu ümmetin sonra gelenleri, önce gelip geçenlere lânet
15
ederse, artk o zaman kzl bir rüzgâr veya yerin dibine batmay ya
da mesha uramay bekleyin (pek yakndr). (580)
«Ümmetimden bir kavim (veya millet) son zamanda maymun
ve domuza çevrilirler!» Bunun üzerine Ashab- Kirâm sordular «Ey :
— 363 —
. .
Bir müslüman yermekten veya bir gayr-i müslim vatandaa dil uzat-
maktan uzak olmas da cevazn artlarndan biridir. Aksi halde söy-
lenen ark - türküler haram kapsamna girer.
Belli olmayan bir kiinin güzelliklerini, meziyetlerini iirle dile
getirip ölçüyü kaçrmamak, müstehcenlie kaçmamak artiyle mü-
bahtr. Nitekim ünlü Arap âiri Kâ'b bin Züheyr, slâm'a girmek üze-
re Medine'ye gelirken Suâd için yolda hazrlad övgü dolu kasi- u
deyi Hz. Peygamber in (A.S.) huzurunda okumutu :
(583) Henüz islâm'a girmeden ama girmek üzere bulunan Kâ'b. bu msra lar —ya-
plan ciddi tesbitlere göre— devesi için söylemitir. Kasidenin dier ksm-
lar Resûlüllah' över mahiyette hazrlanmtr. Bu bakmdan Resülüllah
(AS.) bu kasideyi dinlemekte bir saknca görmemi, üstelik Hrkasn Kâ'b'e
hediye etmitir. (Mütercim)
(584) Hasan bin Sâbit. Ansardandr. Resülüllah (A.S.) Efendimiz Medine'ye hicret
ettikten sonra bu ünlü âir slâm'a girmitir. Yukarda tercemesini sunduu-
muz bu iki msra', henüz slâm'a girmeden önce yazp söyledii iirlerinden
biridir. slâm'a girdikten sonra artk bütün edebi gücünü slâm ve Peygam-
ber lehinde kullanm, bü bakmdan Resülüllah (A.S.) Efendimizin geni il-
tifatlarna mazhar olmutur. Resülüllah (A.S.) Efendimiz onun edebi kabili-
hep canl tutmak için. slâm'dan önce söyledikleri iirlerini de zaman
yetini
zaman dinleme nezaketini göstermitir. (Mütercim).
— 364 —
. :
Esmer d an e olmasayd,
Ayak basmazdk çölünüze..
— 385 —
:
namus
Her türlü edep ve
d bir sürü
terbiye
davranlarn
d sözlerin kullanldna, edep ve
sergilendiine ahit olur.
te
bunca hayaszlk, emperyalistlerin bir plândr ki, sömür-
mek istedikleri ülke halkn ehvete boacak ölçüde çlgnca elen-
ceye, seks konularm en açk ekilde gösteren filmlere, içki ve kadn-
lara bomaktalar. Tâ ki, bu ülke halk kendine gereken bir vâcibi
— 366 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 367 --
SLÂM'DA ALE ETM
pup çözülme, slâm yolundan baka bir yola nesli yönlendirme gibi
kötü yollarda kullanlrsa, akl banda olup insaf ölçülerine sayg-
l, Allah'a inanan, Âhiret gününe imân eden hiçbir mü'min bunla-
r kullanmann harâm olduunda, edinmenin günah gerektirdiin-
de üphe etmez..
Bu açklamalardan sonra u
hükme varmtk üphesiz ki, gü- :
yeni plânlarla bir sürü oyun ve elenceyle oyalayp onlar ciddi iler-
den uzak tutmaya çalmamz gereklidir. Bunun için de çeitli fert-
lerde, bilimsel konularda milletleri yarmaya davet etmemiz ve ka-
falar bu dorultuda megul bulunduumuz
edip, onlarla ihtilafl
meseleleri bir bakma unutturmamz veya askya aldrmamz gerek-
mektedir. Bu durum ilerlik kazanrsa, milletler müstakil düünme
:
Bir kii çkar da, sözü edilen sanat eserlerinin gösterildii yerler
ümmet faydal ise, din ve dünyalarna yarar salyorsa, o tak-
için
dirde sinema ve tiyatroya gitmekte ne gibi saknca veya engel var-
dr derse; biz bu itirazn merdud olduunu, kabule ayan yan bu-
lunmadm aadaki delillerle isbat ederiz
370 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
Evet, dinî konular ileyen, bunun için özel yerler açlp güveni-
lir kiiler tarafndan oynanan bilimsel anlamdaki filmler ve tarihî
— 371 —
DA ALE ETM
nda ehveti tahrik eden, ahlâk bozan konulara kapal tutmak su-
retiyle alp eve koymakta ne gibi saknca olabilir?
münü izlerken kötü bir sahne ve safha gelince, eytan onlara fsl-
dayacak, bundan sonra iyisini izleyeceksiniz, faydal safhalar gele-
verip onlar izlemeye itecektir,
tamam izlenmi olacak ve ipin ucu elden çkm
bulunacak.. Sonra-
sn siz düünün!.
Çou zaman ortada eref ve edebe dokunacak,
gayretli baba,
çoluk çocuu ahlâkî çöküntü ve çözüntüye uratacak bir konu gö-
rünce televizyonun veya radyonun kapatlmasn srarla söyler, ama
ei ve çocuklar ya da yalanlar buna engel olmaya çalrlar derken
aile arasnda naho bir hava doar, sürtüme ve tartma balar.
Böyle bir tartma ve sürtümenin aile içinde ahsiyet ve
anlamn
raca
fazilet nn izini brakr m
vahim sonuç ne ile yorumlanabilir? Bu yüzden kim bilir ne
kadar boanma davalar açlm, çocuklar arasnda ne kadar fitne-
ler zuhur etmitir.
— 372 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
Anlattklarmzn nda
ortaya u
gerçek çkt ki hangi irâde,
ovinde televizyon bulunduu halde çocuklarm disiplin altna alp,
faydal programlar açp seyretmelerini; zararl, ahlâk bozucu prog-
ramlar açmayp seyretmelerine engel olmay salayabilir? Bu,
birazda mümkün gibi görünmeyen bir haldir. Pek gerçekleecei
düünülemez..
Müslümana gereken odur ki, dini hususunda çok ihtiyatl olmak,
iffet ve namus konusunda çok temkinli ve titiz davranmak, çoluk
çocuunun terbiyesini korumada basiretini açk tutmaktr. Bu da
ancak, tehlike arzeden eyleri evinin semtine uratmamak, ailesini
zarar getirecek eylerden uzak bulundurmakla gerçekleebilir.
Aile ve çocuklar için günümüzde televizyondan daha tehlikeli;
iffet ve erefi zedeleyici bundan daha beter ne vardr?
Dier tenbîh ve iârette bulunmamzn gerekli olduu bir hu-
sus daha var : O da udur Baz babalar, çocuklarn ahlâk bozucu
:
— 373 —
SLÂM'DA ALE EGtTÎM
yüzden ne kanlar aktlmakta, ne çok fitneler domakta, bu lânet
televizyondan ne kötü ihtilâtlar ortaya çkmaktadr!.
Açkladmz bu delillerden sonra artk çocuklarn ev haricin-
de elence yerlerine, sinema ve benzeri ahlâk bozucu görüntüleri iz-
lemeye gitmelerindense, evde televizyon seyretmeleri daha iyidir,
diyenlerin inandrc hiç bir kesin delilleri kalmamtr.
Bunlardan baka bir de televizyonun sala zararlar söz ko-
nusudur, gözü zayflatmas bunlardan biridir.
Ayrca duygu ve düünceler üzerinde zararl sonuçlar brak-
makta, kalbi güzel çekici kadnlarn görüntüleriyle durmadan me-
gul etmekte, duygu ve düünceyi alt-üs.t etmektedir.
Çocuklarn ders çalmasna, ödevlerini yapmalarna da zarar
vermekte, çalacak vakitlerini almakta, gereken hazrlanmay yap-
malarna engel olmaktadr.
Hafza üzerinde olumsuz te'sir brakmakta; düünce ve anlay
melekesini zayflatmaktadr.
Ekonomik yönden bir takm zararlara neden olmakta; televizyon
almak için asl ihtiyaçlarn ihmal edip ona öncelik tannmakta ve
bu yüzden aile bütçesinde skntlar dourmaktadr. (587)
4 — KUMAR OYNAMAK
îslâm nazarnda haram olan oyunlardan biri de bütün ekil ve
kumar. harâmdr
türleriyle birlikte 4ki gurup veya kii aranda
;
«Ey imân edenler! çki, kumar, tap'.nmak için konulan dikili ta-
lar ve fal oklar, eytan ii murdar eylerden bakas deildir. O hal-
de bunlardan kaçnp sakmm ki kurtulua eresiniz.
eytan, içki ve kumar hususunda aranza ancak dümanlk ve
kfa tokmak ve sizi Allah' anmaktan, namaz klmaktan alkoymak
ister. Artk vazgeçersiniz deil mi?» (588)
(587) Bu konuda geni bilgi için müellifin, «Yayn Organlar Hakknda islâm'n
Hükmü» adl kitabna müracaat etmeniz tavsiye olunur. Orada gerek tele-
vizyon, gerek radyo, gerekse sinema ve tiyatro ve benzeri yaynlar hakkn-
da sadre ifâ verecek bilgiler mevcuttur.
(588) Mâide Sûresi 90 - 91.
;
— 374 —
.
• Kumar takm
hastalklara yol açar,
sinir sistemini bozar, bir
kin ve nefret duygularn kabartr. Çou zaman kronik bir durum
alnca sâhibini suça, intihara sürükler, bazan aklî dengesinin bozul-
masna sebep olur, iddetli hastalk dourur.
Üstad Kardavî'nin u
sözü pek yabana atlmaz Kara sevda olan :
(589) Beyhakî..
— 375 —
:
gayeye yönelik olan bir hayr iinde kullanlan vesile ve vasta te-
miz ve meru' ise, balatlan i meru' demektir.
Ama kumar, dolayl gasb ve benzeri bir vastayla bir hayr ii-
ne balamak meru' deildir; çünkü bu kumardr; o halde haram-
dr. Vastalar hayr, iyiliküzere gerçeklemiyen ve rahmete sebep
olmayan bir ban kymeti ne olabilir?
Katksz imân kaynandan kaynaklanmyan bir infakn, s-
bir
lâm selsebilinden elde edilmeyen bir hayrn deeri mi olur?
O çocuklarmz her türlü gayr-i meru' vastadan uzak ve
halde
âri bir harcamaya ve meru' bir infaka altrp ona göre terbiye et-
meliyiz. Öyleki çocuklarmz kendilerinden hayr cihetlerine yönelip
meru' kazançlarndan kendilerine düeni gönül rahatl içinde
yapmasn bilsinler ve doruluk makamnda o çok muktedir hüküm-
darn yannda ecir ve sevâplardan kendilerine düen nasiplerini al-
snlar..
Ancak böyle
bir ödüllüyarta, ortaya konulan ödül, yara gi-
renlerden deil, üçüncü bir ahstan olmas arttr.
Yara girenlerden herbiri bir meblâ biralar da yar kazana-
na verilmesini art koarlarsa, bu haram bir kumar kapsamna gi-
rer.Nitekim Resûlüllah (A.S.) Efendimiz böyle bir artta yara ka-
tlan at için «eytann at» tabirini kullanmtr. Az yukarda bu ha-
dîsi nakletmitik.
verilecek ödül yara katlanlardan deil, devlet baka-
Yarta
n veya babakan veya üniversite senatosu veya okul aile birlii ta-
rafndan hazrlanp verilmesi kararlatrlrsa, böyle bir ödül câiz
kumar türüne girmez. Ayni zamanda kumara kar cesareti art-
olur,
trma anlam da tamaz. ster böyle bir yar savaaiyi hazrlarm a-
(590) Bu savala ilgili yarmalarda da yana girenlerden herbirleri belli bir
gibi
mebla koyar da birincilii kazanana verilmesini art koarlarsa, kumar oy-
nam kabul edilirler. Ancak üçüncü ahs kazanan ödüllendireceini söy-
ler, yara katlanlar bir meblâ koymazlarsa, bu câiz olur. (Mütercim)
(591) Ashab- Sünen - Ahmed bin Hanbel.
— 377 —
'
SLAM'DA ALE ETM —1
—oOo—
slâm oyun ve elenceden insan ruhuna, bedenine, ahlâk
Dini,
ve edebine, aile ve sosyal bünyesine zarar verenleri belirleyip ha-
ram klarken kendi müntesiplerini neelendirmek, içlerini açmak
için birçck oyunlarn kapsn açk tutmutur. Böylece Müslüman-
lar zaman zaman meru' oyunlar oynayp kendilerini hem neelen-
dirdikten, hemzindeletirdikten sonra üzerlerine vâcib olan amel-
leri daha shhatli ve gönül huzuru içinde yerine getirmelerini sala-
mtr; her türlü oyunu yasaklamam, faydal olanlarn serbest b-
rakmtr. Çünkü gerek sportif hareketlerin, gerekse atletizmin sa-
vaa iyi hazrlanmada büyük te'sirleri söz konusudur.
Nitekim Hz. Ali (R.A.) diyor ki:
«Bedenlerin yorulup bkknlk duyduu gibi, kalblerde yorulup
bkknlk duyarlar; o halde siz kalblerinizi ferahlatacak, bkknln
giderecek zarif hikmetli, elendirici konular arayp bulun..»
O halde Müslümanm
ara sra elenmesinde, ferahlatc oyunlar
oynamasnda —
bunlar âdet ve huy edinmedii takdirde bir sa- —
knca yoktur. Ancak kendini oyun ve elenceye verir de sabah ve
akamn hep bunlarla doldurursa, cidi çalma azmini kaybeder,
i - güç zamannda bo eylerle urap
vaktini heder eder.. Bu da
doru bir davran ve düünce deildir..
— 378 —
TERBYEDE TEMEL KAlDELBR
slâm
büyükleri ne güzel söylemilerdir: «Vaktin mubah oyun
ve elence ile hakkn ver, yemee tuz verdiin nisbet kadar..»
a) Kr kousu.
Helâl oyun ve elenceden batllarn «kros» dedikleri «kr
biri,
kousu» dur. Ashab- Kirâm zaman zaman ehrin çkp kr dna
kousu tertiplerlerdi; Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bunu ho karlar
sesini çkarmazd.
b) Güre.
Yaplan sahîh tesbitlere göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, ün-
lü güreçi Rükâne ile birkaç defa güremi ve her defasnda onu
yenmiti. f
595)
d)Mzrak oyunu.
Mubah saylan oyunlardan biri de «mzrak oyunu»dur. Daha
yukarlarda ResûlüUah (A.S.) Efendimiz'in mzrak ve kalkan oyu-
nu oynayan Habelilere Mescid'in snrlar dahilinde oynamalarna
müsâade ettiini ve ei Hz. Âie'nin gelip onlar seyretmesine izin
verdiini nakletmitik. üphesiz ki, Mescid-i erifte, yani onun av-
lusunda böyle bir oyunun oynanmasna müsaade etmesi O'nun mü-
samahalarndan biridir. Bununla O, dinle dünya arasn birletirme-
(597) Buhari - Müslim : Abdullah bin Ömer (R.A.) dan.
"598) Ebû Dâvud - Tirmizî.
— 380 —
:
TEMEL KAÎDELER
e) Binicilik oyunu.
Bize kadar intikal eden sahih tesbitlere göre, Hz. Ömer (R.A.)
halifelii döneminde tslâm beldelerine u
meâlde bir genelge gön-
dermitir :
f) Avclk.
ret edilmitir «Ey imân edenler! And olsun ki, Allah sizi, gyabnda
:
— 381 —
; : :
—
•
— «Attn
tüysüz ok, avm bedenine nüfuz edip geçerse ondan
ye.. Enine dokunan avdan yeme.»
— 383 —
:
zer. (607) Satranç ise daha çok uzmanlk, düünme ve tedbîr iste-
yen bir oyundur. Bu yönüyle ok atclk yarmasna benzer.
Satrançta iyice düünüp savaa hazrlanma ve tedbirli
kincisi .-
olmaya benzer bir tedbir söz konusudur. Tavlada ise vakti bouna
zayi' etme, hiçbir yarar olmayan bo bir eyle oyalanmak söz konu-
sudur.
— 384 —
:
KÖRÜKÖRÜNE TAKLÎD
Terbiyecilerin daha çok itina ve ihtimam gösterecekleri bir hu-
— 386 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
retini bile yitirmilerdir. Askere alman her yedi gençten alts ie ya-
ramaz bir ruh ve bünyeye sahiptir. Çünkü içine gömüldükleri ehe-
vi eyler bunlarn kiiliini ve yeteneklerini alp götürmütür.»
— 387 —
: ;
(612) Tirmizi.
(613) Tirmizî - elr Askeri.
(614) Sahih-i Müslim - Müsned-i Ahmed.
— 388 -
;
c) Kadnlar krtmak,
onlar gibi süslenmek ve saçlar omuz-
gibi
lara kadar uzatmak, kadmlara hayaszca benzemek deil midir? Al-
lah (c.c.) ise kadnlara benzeyen erkeklere lanet etmitir. Nitekim
az yukarda bu hususu açklayan hadisi nakletmi bulunuyoruz..
390 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
—oOo—
BOZUK AHLÂKTAN KORUYUP SAKINDIRMAK
b) stimna yapmak
c) Alkollü ve uyuturucu maddeler kullanmak
d) Zina ve livatada bulunmak..
O
halde sana gereken —terbiyeci kardeim!— odur ki Tekrar :
— 393
SLAM'DA ALE ETM
tr. Terbiyeciler bu konuda çok duyarl davranmal, itina gösterip
bütün dikkatlerini biraraya getirmelidirler.
Haram s Usülcularn
tarifine göre, eriat' terkedilmesini n
kesinlikle istedii eylerdir ki, buna muhalefet edenler ya Âhirette
ilahî cezaya çarptrlrlar ya da Dünya'da îslâm eriât'nn koydu-
u cezay görürler. Bu haramlardan birkaçm sralyalm:
• Adam öldürmek
• Zina etmek
• Alkollü içki içmek
• Uyuturucu madde kullanmak
• Kumar oynamak
• Yetim mal yemek
• Ölçü ve tarty noksan kullanmak...
Gayet tabiidir ki, Resûlüllah (A.S.)
Efendimiz, terbiyecilere, ço-
cuklarm henüz trnaklar yumuackken ilâhi emirlere saygl ve
bal kalmalarm, men'edüen eylerden kaçnp uzak kalmalarn
âdet haline getirmelerini salamakla emretmitir. Ayrca babalarn
ve terbiyecilerin çocuklarna helâl ve harâm konularn iyice anla-
tp öretmelerini ve bu hususta onlar basiretli bir düzeye getirme-
lerini tenbih buyurmutur.. Böylece çocuk uygulanan terbiyeyle
bunlar huy ve âdet edinir de tertemiz bir kii olarak yetiir.
Yaplan sahih tesbitlere göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz öy-
le buyurmutur:
— 394 —
TERBYEDE TEMEL KADELER
— 395 —
:
Terbiyeci kardeim!
Sana hatrlattklarmz bunca bilgiden son-
ra Allah'n kitabnda harâm klnd
açklanan veya Peygamber
(A.S.) Efendimizin Sünnetinde fahrimi kesinlikle bildirilen husus-
lardan çocuklara anlatman gerekmektedir. Çünkü ancak böylece
sakndrma telkiniyle ilgili vecîbeyi yerine getirmi, boynuna düen
sorumluluu edâ etmi olursun.. Hiç üphe yok ki, devaml fakat
metodlu öüt ve uyarnn nefsler üzerinde faydal te'siri vardr; hem
ta üzerine devaml damlayan damlalarn ta andrma gücü söz
konusudur. Sürekli olarak çocuu kötülüklerden sakndrmay, tel-
kinlerde bulunmay âdet haline getirmek ve çok metodlu hareket
ederek onun kafa ve kalbine terbiyenin her bölümünü ilemek, onu
Allah'n koyduu snrlara bal kalan bir insan yapar, ilâhî buy-
ruklara imtisâl eden, men'ettikleri eylerden kaçnan, helâl ve harâm
snrlarn bilip orada duran, saa sola sapmadan, bedbaht olmadan
hidâyet yolunda yürümesini idrâk eden bir mü'min düzeyine eri
tirir.
— 396 —
:
Aktlm kan: Ya
• boazlama ya da baka bir sebeple hay-
vandan dar çkp akan kandr.
(626) Domuz etinin zararlar hakknda daha çok eyler tesbit edilmitir. Tad-
yan vücutta (E) vitaminini tahrip ettiini, bu yüzden hormon bozuk-
luklarna neden olduu; kanser dahil alt öldürücü özellii bulunduu »on
yllarda yaplan ciddi aratrmalarla ortaya çkmtr. Triinlerin salglad-
toksinlerin de zararlar pek küçüksenmez ve bunlar eksi 20 derecede
ancak ölebiliyorlar. (Mütercim).
(637) Aslnda bu görüü ilk ortaya atan, 14. yüzylda yetien ünlü ilim ve devlet
adam bn Haldun olmutur. Mukaddime'sinde ülkeler ve kabileler üzerin-
de yapt ciddi aratrmalar neticesinde böyle bir görüe sahip olduunu
açklar. (Mütercim).
— 398
;
— 399 —
SLAM'DA ALE ETM
taya çkmasna sebep olursa, cezâ olarak o hayvann etinden yarar-
lanamaz. (628)
Canavar tarafndan srlarak veya parçalanarak ölen hayva-
nn etinin haram klnmas,, insann mükerrem, saygdeer ve eref-
li yaratlmasna yönelik bir hükümdür. Mükerrem
bir varl, cana-
varlarn artan yemekten tenzih söz konusudur. Cenab- Hak bu-
yuruyor ki:
Bunun
etinin harâm kümmasmctaki hikmet, Allah'tan bakas
acuna kesilen hayvan hakkndaki hikmetin tâ kendisidir.
628) Bu, tahrimin mânevi yönüdür. Asl sebep daha çok noktada toplanmak-
iki
tadr: Üzerine Allah ad anlmadan ölmütür ve bir de ölen, kan dar çk-
mayan bir hayvann eti çabuk kokuur ve birtakim zararl bakteriler olu-
ur. Çünkü kan çabuk kokuan ve mikroplara ortam hazrlayan bir mad-
dedir. (Mütercim).
(629) tsrft Süresi : 70.
— 400 —
: -
Evcil eek eti ile parçalayc az dii olan her canavar ve keskin
parçalayc trnaklar olan her kuun eti de harâm klnmtr.
Bu hususta yaplan
sahih rivayetlere göre, Resulüllah (A.S.)
Efendimizden öyle nakledilmitir:
«Resulüllah (A.S.) evcil eek etinin yenilmesini Hayber fethedil-
dii gün yasaklamtr.» (632)
Az
dili canavardan maksat, parçalayc az dii olan aslan,
kaplan, kurt ve benzeri hayvanlardr.
(630) mam afii - mam Ahmed bin Hanbel - îbn Mâce - Darekutn - Hâkim:
! bn Ömer (R.A.) dan.
(631) Bakara Sûresi: 173.
(632) Buhari Müslim.
-
— 402 —
:
— 403 —
:
AtiA
:
— 405 —
SLAM'DA ALE ETM
kum dardan ve arpadan elde edilen içkilerden sorulduun-
O halde:
— 406 —
:
— 407
-
—
:
—oOo—
ELBSE, SÜS VE GÖRÜNÜMDE HARAM KILINANI
— 409 —
:
Sahih rivayete göre, bir adam üzerinde eski ve de çok âdi bir
elbise bulunduu halde Peygamber (A.S.) Efendimize geldi. Arala-
rnda u konuma geçti
— Maln var mdr?
— Evet...
— Hangi tür maun var?
— Hemen her türden vardr.
— O halde Allah sana bir mal verdii zaman, verdii nimetinin
eseri ve faziletinin izi senin üzerinde görünsün! (684)
Der bir hadîslerinde ise öyle buyurmutu :
— 410 —
:
v»
Uyuz ve
benzeri cilt hastalklarn önlemek, scak veya so- ar
uktan korunmak, avret yerini örtmek için baka uygun bir kuma
bulunmadnda ipek kuma kullanmaya cevaz verilmitir. Hz. Enes
(R.A.) diyor ki «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, uyuz hastalna ya-
:
(691) Hanefi fukahasna göre. gümü yüzük bir dirhem miktarn, yani 3,3 gr
nisbetini almamaldr.
:
MÜ KADELER
TERBYEDE TEMEL
— 413 ~-
:
taslamak için yerden sürüyüp çekerse, Allah Kyamet günü ona rah-
met nazariyle bakmaz.» (696)
halde Müslümana gereken, giyim ve kuamnda, yeme ve iç-
O
mesinde, ev ve konanda ortlama bir yol tutup itidali korumaktr;
tâ ki kibir ve gurur duygusu kabarmam olur ve büyüklük taslama
ehveti onu altedip kendine esir edemez duruma gelir.
Bir adam, Abdullah bin Ömer'e (R.A.) sordu
— Elbise türünden ne giyinebilirim?
Cevap verdi s
siye etmitir.
— 414
terbiyede temel kaideler
kol ve ellere çivit veya benzeri bir toz kullanmak suretiyle ekiller
yapmaktr.. Peygamber (A.S.) m bunu yasaklyarak yapan ve yap-
tran lânetledii öyle rivayet edilmitir -.
manz size kim emretti?» Onlar da, «Rabbmz emretti» diye cevap
verdiler. Rabdan maksad, Ksrâ'y kasdediyorlard. Bunun üzerine
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz öyle buyurdu: «Ama benim Rabbim
bana, sakalm uzatp salvermemi, bym
kesmemi emretti.»
(700)
— 416 —
—
temizlemek, aza
su alp çalkalamak, trnaklar kesmek, parmak bo-
umlarn ykamak, kolLuk kllarn gidermek, elek olmak, {kü- tra
çük ve büyük haceti giderdikten sonra) su ile temizlenmek.» (702)
—°o°
SAKAL HAKKINDA DÖRT MEZHEP MAMININ GÖRÜ VE
ÇTHADI
Mezhep imamlarnn dördü de sakal tra etmeyip uzatmann
vüvubu üzerinde ittifak ettikleri, tra edilmesini haram saydiklar
Ben de u
sakaln tra eden hakknda söylenen sözü aynen söy-
lerim: «O kimse kadnlara benzemeye özenmektedir veya Allah'n
yaratt ekli deitirendir veyahut bakalarn körü körüne taklîd
edendir. Bu durumlardan sadece biri Müslüman günaha düürme-
ye yeter de artar..
Allah, gençlerimize doruyu, iyiyi, uygun olan ilhâm bu-
(c.c.)
(705) Bununla, kavline fazla itimad edilmeyenlere göre, mekrûh sayld anla-
lyor.
(706) By uzatmann illetlerinden biri ve belki bata geleni,
kesmenin, sakal
baka milletlere muhalefettir. Bu bakmdan baz mezhep imamlarnn tah-
rîmle kerahet gibi iki ayr görü izhâr ettikleri olmutur. Harâm kabul
edenler, hadislerde geçen emri vücub mânasna, mekruh sayanlar, tavsi-
ye manâsna almlardr. Ancak birincilerin görü ve içtihad arlk kar
zanmtr. (Mütercim).
f/07) Sahih-i Müslim : Ununu Seleme (R.A.) den.
TERBYEDE TEMEL KADELER
—
Resûlüllah (A. S.) Efendimiz bir seferden dönmü bulunuyor-
du. Ben de bulunduum odann iç penceresine, üzerinde sûret bulu-
nan bir örtü asmtm. Peygamber (A.S.) Efendimiz o örtüyü görün-
ce rengi deiti ve öyle buyurdu «Ya Aie! Kyamet gününde Al- :
Bunun üzerine o perdeyi kesip bir veya iki yastk yüzü yaptk.
(712)
Hayyan bin Husayn anlatyor: Ali bin Ebi Tâlib (R.A.) bana
öyle dedi Resûlüllah (A.S.) Efendimizin beni görevlendirdii e-
:
Bu hadîslerin tamam,
timsâl ve sûre ilerin harâm klndna
delâlet etmektedir; ister bu sûret ve timsâller üç buutlu birer cisim
eklinde olsunlar, ister resim eklinde olsunlar farketmez. ster göl-
gesi bulunan heykeller ve putlar gibi olsunlar, ister gölgesi olmayan
kabartma ve çizgi eklinde bulunsunlar ayn hükmün kapsamna
girerler. ster bunlar aalanmak, tahkir edilmek niyetiyle yapl-
sn, isterse baka niyetle yaplsn yine farketmez. Çünkü bütün bu
durumlarda Allah'n yaratt (canllara) benzeme ve benzetme söz
konusudur.
Bu hürmeti te'kid eden hususlardan biri de u rivayettir:
-- 420 —
; : : ::
—
Ben sana ancak Resülüllah (A.S.) Efendimiz'den iittiimi
haber vermek istiyorum. Efendimiz öyle buyurdu «Kim bir sûret
yaparsa, üphesiz ki Allah ona, o sûrete ruh üflemedikçe azâb eder.
Oysa o, sûrete ruh üfleyici deildir.»
Bu haber üzerine adam fazlasiyle korktu. Abdullah bin Abbas
(R.A.) ona:
— Vah yazk! Sen herhalde sûret yapmak istiyorsan ite aacn
ve içinde ruh bulunmayan bir eyann suretini yap!.» buyurdu. (717)
Timsâl konusunda unlar istisna edilir
— 421
SLAM'DA ALE E t T 1 M I
sûretleri aalayp
tahkir niyetiyle özelliini kaybettirecek ekilde
baz hatlarn silip deitirmek suretiyle onlardan yararlanmak
mümkündür. Çünkü deitirme, yani tahkir niyetiyle deitirip ba-
kalatrmak onu helâl klmaktadr. Nitekim yaplan sahih rivâyete
göre, Melek Cebrail, girmek için Resûlüllah (A.S.) Efendimiz-
içeri
den izin istiyor. Resûlüllah da ona «içeri gir!» diye müsaade ediyor-
sada o, «Senin evine nasl gireyim ki, içinde bir perde ve perdenin
üzerinde sûret bulunuyordun Ama mutlaka bunlar bulundurmak is-
p ya da yayg ola-
— 422 —
:
Birçok Müslüman
kimselerin evlerinde baba, dede veya ailenin
resimleri büyütülüp aslmakta ve evin birçok duvarlar üzerinde
canl varlklarn resimleri bulunan eya ile süslenmektedir. üphe-
siz ki, bu gibi ameller, Câhiliyyet devrinin kötü adetlerinden biridir
ve ayn zamanda slâmiyetin yasaklayp kaldrd putperestlerin
görüntülerine benzer bir görüntüdür.
—oOo—
CÂHLYYET DEVR NANÇLARIYLA LGL TAHRÎM
— 423 —
:
•CS
«Kim gaybden haber verene gelir de birey sorar ve onun
bir
dediini tasdik ederse, krk günlük namaz kabul olunmaz.» (725)
.
Bu hadîslerden açkça anlalyor ki, îslâm bâtla kar hamle-
sinde yalnz deccal kâhinlerin üzerine varmakla yetinmemi, onla-
rn vehim ve sapttrmalarn tasdik edenleri de günahta onlara or-
tak saymtr..
— 424 —
TERBYEDE temel kaideler
ksmet arayan veya uursuz sayd için seferi yarda brakp dönen
kimse yüksek derecelere eriemez..» (728)
d
lah'a ortak komak, sihir ve büyücülük yapmak, Allah'n harâm kl-
bir cam haksz yere öldürmek, ribâ (fâiz) yemek, yetîm mal
yemek, sava alanndan geri çekilip kaçmak, iffetli namuslu, zina-
zinadan beri mü'min kadna zinâ isnâd etmek...» (729)
•
— 426 —
:
— 427 —
: :
(734) ifâ ve rahmet niyetiyle okuyup üflemeye dini terim olarak -rukye» de-
nir. Müellifin de ksmen açklad gibi. dier zahiri sebeplere bavurduk-
iJ
tan ve gereken tedbirleri aldktan sonra hasta için Allah'a el kaldrp
fâ dilemek ve bu niyetle tavsiye edilen baz sûre, âyet ve dualar oku-
makta mutlaka yarar vardr. Yeter ki hem okutan, hem okuyan buna inan-
sn ve bir para karlnda yaplmam olsun.. Ancak hasta veya yaknla-
saknca gö-
r okuma iini yapan kimseye bir hediye verirlerse bunda bir
rülmemitir. (Mütercim).
— 428 —
: :
— 429 —
—
— Bir
ara îbn Abbas (R.A.) nn yannda oturuyorduk derken
üzerimizden bir ku öterek geçmeye balad. Orada bulunanlardan
bir adam, «hayr, hayr..» dedi. Bunun üzerine bn Abbas (R.A.) «Ne
hayr ne de erdir..» buyurdu. (740)
Bütün bu nasslardan açkça anlalyor ki, zaman veya mekân
veya hayvan ve benzeri eyleri uursuz sayma, slâm'dan kaynak-
lanmamtr; menei Câhiliyyet devridir. Bir eyi uursuz sayma,
slâm eriatnda harâm klnmtr. Çünkü mutlak fâil, gerçek mü-
essir yalnz Allah* dr. Müslümana gereken, unu bunu uursuz say-
mayp iine, yoluna devam etmektir ve her hâl ü kârda Allah'a da-
yanp güvenmektir. Ancak böylece amaç ve hedefine ulaabilir..
—0O0
ALIM - SATIM VE KAZANÇ KONUSUNDA HARÂM OLAN
HUSUSLAR
— 430 —
terbiyede temel kaideler
— 431 —
SLAM'DA ALE ETM
3 — Aldatma temeli üzerine kurulan alm -satm, piyasadaki
istikrar bulan fiatlarla oynamak haramdr. Çünkü Resûlüllah (A.S.)
Efendimiz, «slâm'da zarar ve zarara karlk zarar yoktur. (744) bu-
yurmutur.
koy (bir kâr haddi tan) «diye istekte bulundular. Cenâb- Peygam-
ber öyle buyurdu: «Asl narh koyan Allah' tu*, skp genileten ve
nzk veren de O'dur. Ben umuyorum ki, sizden hiçbirinizin benden
kan ve mal adna hiçbir alaca istei bulunmad halde Allah'a
kavuacam!.» (745)
— 432 —
terbiyede temel kaideler
d
nahkâr kimsedir. Nitekim «hatibin «günahkâr» mânasnda kullanl-
Kur'ân'n u
âyetinde geçmektedir:
adam veya çölden bir adam umumun ihtiyaç duyduu bir maddeyi
satmak üzere ehre getirip de günün piyasa rayicine göre satmak
ister. ehirli ona gelip, «sen bu mal, eyay benim yanma brak da
bir süre bekle, ben onu yüksek bir fiatla satarm!» der... Oysa tara-
dan gelen maln ona brakmayp dorudan piyasaya arzedip bizzat
kendisi satm
salarsa, ucuzluk ve rahatlk dourur, hem ehirli
aldatmak.
5 — Alm - satmda a
yararlanr, hem de kendisi istifade etmi olur.
—434 —
:
O
nedenle Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, tüccar çok yeminden
genel ölçüde men'etmi ve yalan yere yeminden ise özellikle men'e
derek uyanda bulunmutur. Sahih rivayette öyle Duyurulmutur
amûs ile
yemin etmi olur. Yemîn-i
dr. Ona «amûs» denilmesinin
gömdüündendir. Bunun keffareti yoktur, gelen bir
pimanlkla dosdoru tevbe etmek imkân söz konusudur.
Resûlüllah Efendimiz'in çok yeminden men'etmesi —is-
(A.S.)
terse yemin eden kimse doru olsun— alm satmda bulunan kiile-
rin aldanmasna sebep olmasndandr. Ayn zamanda Allah ismine
duyulan üstün saygnn gönüllerde zevâl bulmasna kap açmas
söz konusudur.
Alcy
aldatmann yollarndan biri de, ölçü vetarty noksan
kullanmaktr. Nitekim bu hususta am Yüce Allah (c.c.) öyle bu-
yuruyor:
«Ölçü ve tartda doru davranmayanlarn vay hâline! Onlar ki
insanlardan ölçüp alrken noksansz alrlar. Kendileri onlara ölç-
tükleri veya tarttklar zaman eksik ölçüp tartarlar. Sahi bunlar bü-
yük bir gün için diriltilip kaldrlacaklarn zannetmiyorlar m?»
(755)
(754)
(755) Mutaffifîn Sûresi: 1-4.
— 435 —
: : :
SLAM'DA ALE E I Tl Mî
— 436 —
: :
— 437 —
SLÂM'DA AÎLE ETM »
Selem: Bedeli pein alp belli bir süre sonra belli bi r mal ve-
ya ürünü belli bir fiatla, belli bir
yerde teslim etmek üzere yaplan
akiddir. Tabiî bunun birtakm artlar vardr ki fkh kitaplarnda
detayl ekilde anlatlmtr.
4 — Faizsiz
ödünç verme müesseselerini kurmay ve iler du-
ruma getirmeyi tahrik ve tevik etmitir. Bu fertler düzeyinde ol-
sun, toplumlar düzeyinde olsun, hükümetler düzeyinde olsun farket-
mez. Çünkü amaç, ümmet içinde toplumsal yardmlama ve daya-
nmay gerçekletirmektir.
— 438 —
: :
—oOo—
CÂHLYYET DEVRNDEK ÂDETLER TAKLP ETMEK
HARAMDIR
Günümüzde Müslümanlarn içine birçok sevilmeyen âdetler ve
câhiliyyet devriyle ilgili taklîdler girmi bulunuyor, öyleki, bu âdet
ve taklîdler ruhlarda ve evlerde yer bulmu, salam temeller kur-
mutur. O kadar ki, baz kiilerin nazarnda yakn çevrenin dinini
benimsemek, onlarn itikad gibi bir itikada sahip olmak moda ha-
line gelmitir. Böyleleri iyi bir ey yaptklarn sanrlar.
Ruhlarda ve evlerde yer edip salamlaan bu câhiliyyet devri
taklîdlerinden baz önemlilerini sralyalm s
râm'dan Vasile bin Aka' (R.A.) diyor ki Bir gün Resülüllah (A.S.)
:
— 439 —
:
*S <«* *S +/Â
— 440 —
:
— 441 —
SLÂM'DA ALE ETM
Barp çarmadan göz ya aktmak,
szlanma gösterme-
sesli
den kalben üzüntü duymak câizdir. Çünkü böyle bir tutum ve anla-
y, ayn zamanda davran slâm adâbyla uyum salar, ayn za-
manda beer tabiatna ters dümez.
Ashab- Kirâm'dan Abdullah bin Ömer (R.A.) anlatyor -.
442
:
—
Körükörüne benzeme ve taklidden biri de, ölen kimsenin
3
resmini tabutu üzerine koymak veya ta'ziye evinde onu baköeye
yerletirmektir. Bu âdet sadece yabanclar körükörüne taklîdle kal-
myor, bir de harâm irtikâbedilmesine sebep oluyor. Çünkü zaruri
asmak îslâm nazarnda haramdr. Nitekim
bir sebep yokken resim
yukarda bu hususta gereken açklamada bulunmutuk. (771)
—
Körükörüne taklîd ve benzemeden biri de tabut önünde
4
matem havas çalmak veya bunu ta'ziye evinde yerine getirmektir.
Bu, zaten haramdr, üstelik kâfirlere benzeme ve taklîdde
bulunma
anlam tayorsa, îslâm nazarnda harâm klman amellerden biri-
dir. Yukarda bunun tahrîmine delalet eden
hadîsleri nakletmi, çal-
— 443 —
:
_ 444 —
:
— oOo —
SLÂM'IN HARAM KILDII DER ÂDETLER
• Câhiliyyet devrinin kökleip eden kötü âdetlerinden
devam
biri de, baz belli yerlerde, binalarda ve özel yerlerde düün ve ben-
zeri sebeplerle semt satenlerinin, dost ve tandklarn biraraya gelip
elenmeleri, ark söyleyen erkek ve kadnlar dinlemeleri, dansözle-
ri oynatp seyretmeleridir. Bunun da ötesinde kadn erkek kark bir
vaziyette içki kadehlerini tokuturmakta, garsonlar ellerinde çeitli
içkilerle dönüp dolamakta, çalgclar durmadan ehvetleri tahrik
eder mahiyette çalmakta, hayaszca kahkahalar birbirini izlemekte,
sarholarn, kendinden geçenleri acayib sesleri ve edep söz ve
eyler
d
d
davranlar birbirini takip etmekte, benzeri birçok ahlâk
ilenmektedir.
— 445 —
: :
da haramdr. Bundan
helâl olmayan bir kadnn rahmine
retiyle soylu birçocuk edinmektir. Bu çok irenç bir suçtur ki zi-
nayla ayni paralelde bulunur. Oldukça günah gerektiren bir yoldur
ki semavî dinlerin hepsi ve fazilete dayal ahlâk ölçülen bunu ya-
saklamtr.
Çocuu alp ona bir baba gibi davranp terbiyesiyle megul ol-
mak ve gereken ihtiyaçlarm karlayp topluma iyi bir insan ka-
zandrmak, örnein sahipsiz bulunan bir çocuu evlâd gibi himaye-
ye alp büyütmek câizdir; u
artla ki, onu himaye eden adam, onu
kendi nefsine nisbet edip evlât saymamal ve ona evlâdlk hüküm-
lerini isbat etmemeli, soy irtibatn kantrmamaldr. üphesiz ki
— 446 —
;
bu artlara bal
kalp kimsesiz bir çocuu evlâd gibi büyütüp ye-
titirmek Cennet'e kap açan büyük sevâplardan biridir.
•
Câhiliyye devrinin yaygnlaan kötü âdetlerinden biri de bir-
çok bölgelerde kzn niehrini alp yemek ve onu mirastan mahrum
brakmaktr.
Oysa Allah (c.c.) kadn için mehir olarak bir hak belirlemi, na-
sl ki mirastan da ona bir hak, belli bir pay belirleyip ayrmtr.
Hiçbir babaya, kardee ve kocaya ve insanm diye ortaya çkan hiç
bir kimseye kadn, kz mirastan mahrum brakmak, onu belirlen-
mi haklarndan alkoymak helâl olmaz. Ayn zamanda onun öz
hakk olan mehrini —
rzas dnda —
elinden almak da caiz deil-
dir.
Kadnn
miras hakk Kur'ân'da açk ekilde belirlenip ortaya
konmutur. Nitekim an
Yüce Allah (c.c.) öyle buyuruyor:
«Ana, baba ve yakn hsmlarn —az olsun, çok olsun — geriye
braktklar (miras) m d an erkeklere bir pay; yine ana, baba ve yakn
hsmlarn geriye brakt (miras) tan kadnlara bir pay vardr. Bu,
farz klnm belirli bir hissedir.» (777)
— 447 —
:
Eer
böyle düünür ve hareket edersen, üphesiz ki Allah (c.c.)
sana hayr verecek, Kyamet günü için de sana ecir ve mükâfatlar
hazrlayacaktr. Ayn zamanda taâtini kabul edip duan olumlu kar-
layacak ve her sknt ve üzüntüden seni kurtarp ferahlatc bir
kap açacaktr. Her skntdan bir çk
imkân verip Kyamet gü-
nünde seni kendi dostlaryla, seçkin kullaryla meleklerin de katld-
, Peygamberlerin itirak edecei, ddîklarn yer alaca, ehîdle-
rin de hazr bulunaca kafileyle birlikte haredecektir. Bunlar ne
— 448 —
: : :
—oOo—
îte bunlar slâm'n çocuk terbiyesi hakknda koyduu en önem-
li kaidelerdir. Gördüünüz gibi, bu kaidelerin hepsi iki ana esasa
dayanmaktadr
a) Çocukla belirtilen hususlar arasnda ciddi ilgi ve irtibat
kurmak.
b) Çocuu yine belirtilen kötülüklerden sakndrmak..
— 4sn
terbiyede
Mim temel kaideler
den geleni ve gücünüzün yettiini ortaya koyun ki, sözü edilen irti-
bat kaidelerini bir bir uygulayabilesiniz ve sakndrma metodlarn
teker teker ele alp sonuca varabilesiniz..
yol izlenmekte, sadece ibâdet diniymi gibi bir anlay içine giril-
mekte, ahkâmla ilgili konulara kap açlmamakta, slâm'n siyasî
nizamna yer verilmemekte ve hayat yollarndan bahsedi nlemekte-
dir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TERBÎYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER
VE DÜÜNCELER
Kitabmzn son ksmna gelirken terbiyecilerin önüne terbiyey-
le ilgili ve ayn zamanda çok lüzumlu görüleri ve düünceleri koy-
mak istiyorum. Bunlar da geçen bölümlerde yazdklarmzdan önem
bakmndan daha az bir anlam tamamaktadrlar. «Terbiyecilerin
Sorumluluu» konusu etrafnda ve «Te'sirli Terbiye Araçlar» çev-
resinde, ayn zamanda «Çocuk Terbiyesinde Esasl Kaideler» mev-
zuu çerçevesinde anlatacaklarmzn yeri ve önemi oldukça büyük-
tür. Bu bölümü yazmamzla terbiye vastalarm bütün yönleriyle
ele alm oluyoruz. Böylece terbiyecilerin önünde çocuu ahlaken,
fikren ve ruhen hazrlamada; bedenî, gidisel ve içtimai yönden olu-
turmada yeni ufuklar açm bulunuyoruz. Böylece çocuk dinine ve
ümmetine elverili yararl bir insan olsun, hayat düzeyinde yararl
bir organ durumuna gelsin ve toplumun kopmaz güvenilir bir par-
ças saylsn..
Benim görüüme göre, sözünü ettiim düünceler ve görüler
aada belirttiim sayda toplanmakta ve belirtilen çerçeve içinde
kalmaktadr
1 — Çocuu en erefli kazanca tevik etmek.
2 — Çocuun doutan tad yetenekleri hep göz önünde
bulundurmak.
3 — Çocua oynamas ve ferahlatc hareketlerde bulunmas
için imkân vermek.
4 — Evle cami ve okul arasnda sk bir ve yardmlamay
ilgi
— 453 —
:
Eer
Allah dilerse bu bölümde yazacamz hususlar, sözünü
ettiimiz düünceler ve görüler etrafnda yeterli sonuçlar verecek
ve okuyucularmz tatmin edecektir. Doru yolu gösterip ona ilet-
mek Allah'a aittir. Biz ancak O'ndan yardm, inayet ve baar dile-
riz.
—oOo—
1 —Çocuu en erefli kazanca tevik etmek:
Terbiyecinin ciddiyetle ele alp ortaya koyaca sorumluluklar-
dan biri ve vâcib olan, çocuu belli hürriyet snrlar içinde çal-
maya tevik edip cesaretini arttrmaktr. Onun bu çalmas veya
ii ister sanat, ister ziraat, isterse ticaret olsun fark etmez..
— 454 —
: :
— 455 —
: :
— 456 —
;
— Ömer bir Hattab (R.A.), bir kavm ile karlat ki hiç çal-
myorlar gölgeliklerde vakit öldürüyorlard. Bunun üzerine Hz.
Ömer (R.A.) onlara sordu
— 457 —
:
Çocua
sanat öretme ve onu yorucu, hattâ üzücü ilere altr-
ma konusunda ünlü filozof tbn Sina'nn neler dediini birlikte din-
leyelim :
—
«Çocuk Kur'ân- Kerîm'i örenip lügat usûlünü kavradktan
sonra onu ciddi ekilde gözden geçirip hangi sanata ve ie daha çok
ilgi duyduunu, yatkn olduunu tesbît edip ona göre yönlendirme-
li.Yazarlktan holanyorsa, lügatlan öretirken yanbanda edebî
ölçüsü yerinde olan kitapçklar okutmak, düzenli ve çekici hitâbet-
leridinletmek, insanlarn karlamalarn, karlkl konumalarn
ve benzeri hususlar öretmek ve matematie hevesini arttrp yete-
rikadar yetitirmek ve baz parçalan yazmasna imkân hazrla-
mak, divana yazyormu gibi, yazlar yazmasna yardmc olmak ge-
rekir.»
— 458 —
:
lah'tan bakas için elde etmeye çaltk, ama ilim Allah'tan bakas-
n kabul etmedi..»
— 460 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
sudur. Veya bu gibi iler toplum yapsnda bir takm kötülüklere yol
açmakta, kadn erkek birarada çalma zorunluunu getirmekte-
dir..
ve
ki : Bunlar kazançlarn en
ilerin enhelâli,
ereflisi, meguliyetlerin iyisidir. Bu bakmdan çocuklarmz böyle-
sine bir erefe çevirmeliyiz ve onlarn bu hususta güvenini salayp
eref ve itibarlarn, güven ve kerametlerini korumalyz. Ayn za-
manda kiiliklerini zedelemeden hayatta geçim yol ve sebeplerini on*
lardan yana gerçekletirmeliyiz..
—0O0—
2 — ÇOCUUN FITRÎ YETENEKLERN DKKATE ALMAK
Terbiyecilerin yeniden idrâk alanna getirmeleri ve büyük bir
özen ve titizlik göstermeleri, dikkatlerini bütünüyle çevirmeleri ge-
reken önemli konulardan biri de, çocuun daha çok hangi sanata he-
ves ve onun maddi ve mânevi yama hangi iin uygun
duyduunu
geleceinin ve hayatta hangi arzu ve amaçlarn onu mutlu ve
yar klacan bilmelidir..
:
M
SLAM'DA ALE ETM
üphe yok çocuklar kendi yaplarna ve ftrî yeteneklerine, ir-
ki,
si kabiliyetlerine göre gerek karakter, gerek zekâ, gerek fiziksel
güç.
gerekse dengeli ve düzenli olma bakmndan farkllk arzederler. Bu
balamdan bilgili tecrübeli bir eitimci, basireti açk bir baba çocuu-
nu Jâyk olduu yere koymasn bilendir. Çocuun neye kar ilgisi
fazla daha çok hangi iten ve sanattan zevk alyorsa, onu o cihe-
ise,
te çevirendir. Eer çocuk zeki ve okuduu dersleri kavrayacak
güçte
ise, eitimci ve baba, onun tahsilini tamamlamas
için gereken sebep-
lere ba vuracaklar ve ortam ona hazrlyacaklar. Böylece çocuun
arzu ve emeli gerçeklemi olur.
"Eer çocuk orta zekâl olup,
herhangi bir ii ya da sanat örenme-
ye istekli ise, yöneldii hedefe ulamada çocuun ilerini kolaylatrmak,
mürebbînin (eitim iiyle uraan kimsenin) vazifesidir "
S. 462, 2. paragraf.
yata heves duyar, kimi yazar olmak ister. Bu durumda o gibi çocuk-
larn fizik ve matematikte, tp ve kimyada baarl olaca düünüle-
mez. Kimi de matematik, fizik, kimya ve tp gibi konulara heves du-
yar, artk onun edebiyatta, iirde üstünlük salamas çok zor olur..
— 462 —
.
— 464 —
—
TKIHYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
—0O0
3 — ÇOCUUN OYNAYIP ELENMESNE MKÂN
SALAMAK
'slâm gerçein ve hayatn dinidir. O bütünüyle hayat dü-
zenidir, insanlara, insan olduklarn dikkate alarak muamelede bu-
lunur ve her insann bir takm gönül elenceleri, nefsi zevkleri ve
insanî tabiatlar bulunduunu kabul edip her sözlerinin zikir olma-
sn, her susmalarnn fikir ve her teemmüllerinin ibret, her bo va-
SLÂM'DA ALE E I Tl M
imdi hep birlikte Hanzele el-Esîdi (Veya Üseydî) dinleyelim.
Bu zat öyle anlatyor
Ebû Bekir (R.A.) ile karlatm. Bana sordu
— Ya Hanzele! Naslsn?
— Hanzele münafklk dedim. etti,
Cevap verdim:
— Ya Resûlüllah! Senin yannda bulunduumuzda bize Cehen-
nem ve Cenneti hatrlatrsn. O kadar ki onlar gözlerimizle görmü
gibi oluyoruz. Senin yanndan ayrlp çoluk çocuumuzla, mal ve
mülkümüzle oyalanp vakit geçirmeye baladmzda o duyduklar-
mzn çounu unutuyoruz.
Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz öyle buyurdu Ca-
(A.S.) s
nm kudret elinde bulunduran zata yemin ederim ki, eer siz be-
nim yanmda bulunduunuz hal ve zikir üzere devam edecek olur-
sanz, elbette melekler yatanzda ve yollarnz üzerinde sizinle
musafaha yaparlar. Ama ya Hanzele! Bir saat ve bir saat (bir saat
bu hal üzere, bir saat baka hal üzere bulunmak beer tabiatnn
gereidir) ..» Efendimiz bu son cümleyi birkaç defa tekrarlad. (799)
kincisi : Çocuk daha çok küçük yata iken oyun, elence, nee-
lenip koma ferahlatc eylere ihtiyaç duyar. Nitekim Resûlül-
gibi
lah (A.S.) Efendimiz bu hususta öyle buyurmutur:
(800) Taberân..
(801) Beyhaki..
:
SLÂM'DA ALE E Ü Tl M
den kim önce koup bana gelirse ona unu ve unu veririm!» Çocuk-
lar da komaya balar kimi Resûlüllah'n srtna, kimi gösüne tr-
manmaya çalrd. O da onlar öpüp okar ve ilgi gösterirdi. (803)
Hz. Ömer (R.A.) diyor ki
dendir, ben de ondanm. Onu seveni Allah sever. Hasan ile Hüseyin
torunlardan iki torundur.» (805)
Yine Hz. Câbir (R.A.) anlatyor t Bir ara Resûlüllah (A.S.) Efen-
— 463 —
T ntmvr.Yi.i-: m.i. lOzumiaj OOnüLEK ve düünceler
yl hizmet ettim. Yaptm bir eyden dolay bunu niçin yaptn de-
diini bilmiyorum veya yapmayp braktm bir iten dolay, neden
unu ve unu yapmadn dediini iitmedim.» (807)
Mü'minlerin emiri Hz. Ömer (R.A.) öyle buyurmutur:
—
«Çocuklarnza yüzücülük, atclk öretin ve atlarn srtna
sçrayp binmelerini emredin..» (808)
Resûlüllah (A.S.) Efendimizin çocuklarla, oynamas, onlarla
latifede bulunmas ve onlar neelendirecek
açsndan hareketle slâm terbiyecileri çocuun oyun ve
ihtiyac bulunduunu, derslerini bitirdikten, örenecei konuyu bel-
ledikten sonra onu neelendirecek, açacak ekilde neelenecek hare-
ketlerde bulunmasnn gereini açklamlar ve babalarla terbiyeci-
lere bu hususta seslenmilerdir.
—
«Çocuk dersini bitirdikten sonra güzel güzel oynayp elen-
mesi için kendisine izin verilmesi uygun olur. Çünkü bu suretle oku-
lun verdii yorgunluu atp rahata kavuur. ayet oyun ve elence-
den men edilecek olur da devaml öretimle vakitleri deerlendirilir-
— 469 —
:
— 470 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
«Adamn
cemaatle namaz klmas, evinde ve çarsnda kld
namazdan yirmi be kat (ecir bakmndan) fazladr. Bu böyledir;
çünkü adam abdest alr, abdest almam güzelletirir de mescide ç-
kar, onu ancak cemaatle namaz klmak dar
çkarrsa, ne kadar
bir adm atarsa mutlaka bir derecesi yükselir, bir günah düürülür.
Namaz klnca da melekler durmadan o namazgâhte bulunduu ve
abdestli olduu sürece onun için rahmet ve balanma dilerler Al-
lah'm! Buna rahmet eyle, Allah'm! Buna rahmetini indir, derler.
Adam (ikinci) namaz bekledii sürece namazda bulunmu olur.»
(811)
— 471 —
:
(813) Tirmizî.
(814) Sahih-i Müslim.
(815) Ebû Dâvud - Tirmizî.
(816) Ebû Dâvud - Tirmizî.
— 472 —
:
derslerde u
cümlelere yer verilmitir' -O ini esasa dayal siyasete
yaplan bütün çarlar bütünüyle ah -na ve bönce davetlerdir.
Dier bilimsel ad altnda hazrlanan
kn^plarda ise naza- DARWN
riyesi, bilimsel bir hak katm gibi ortaya atlmakta, yaratan Tanr
i
— 473 —
SLÂM'DA ALE ETM
Buraya kadar anlattklarm ve naklettiklerimi özetliyecek olur-
sam, Söyle bir ifade kullanabüirim Baba kendi evinde çocuunun
:
—0O0—
5 — TERBYEC LE ÇOCUK ARASINDAK MANEVÎ BAI
KUVVETLENDRMEK
Sosyolog, psikolog ve eitimcilerin üzerinde birletii terbiye
kaidelerinden biri de, terbiyeciyle çocuk arasndaki mânevi de- ba
vaml kuvvetlendirmektir. Çünkü böylece terbiye etme en güzel e-
kilde tamamlanp amacna ulam olur. Çocuun bilgisi, kiilii ve
ahlâk geliip olgunlar, hem de en uygun anlamda..
Akl sahipleri yannda te'kiden bilinen gerçek udur ki, çocukla
hocas arasnda bir boluk varsa öretim baar :
terbiyeci, talebeyle
h ekilde tamamlanmaz ve terbiye istenilen ölçü ve anlamda ger-
çeklemez. Bunun için babalara ve terbiyecilere gereken odur ki, ço-
cuklarn kendilerini sevip saymas, aralarndaki manevî balarn
kuvvetlenip güç kazanmas için, ayn zamanda karlkl destek ve
yardim salayabilmeleri, onlara kar efkat beslediklerini ihsas et-
tirebilmeleri için gereken olumlu vasta ve vesileleri aratrp bul-
— 474 —
. :
Bir dieri, çocuu yapt her iyi iten ve baar salad her
dersinden dolay ödüllendirmek suretiyle cesaretini ve hevesini art-
trmaktr. Yaplan sahih tesbîtlere göre, Hz. Âie (R.A.) Vâlidemizin
merfuân naklettii hadîste öyle buyuruluyor:
— 475 —
SLAM'DA AlLE K I T MJ
I
yp o
Hz. Âie Vâlidemiz diyor ki: ResûlüUah (A.S.) Efendimiz, Hz.
(R.A.)
Ali'nin oullar Hasan ile Hüseyin'i öperken yannda Temîmî kabi-
lesinden Akra' bin Habis de bulunuyordu. Akra' bu davrana bakp
öyle, dedi «Dorusu benim on çocuum var, ama hiçbirini bugü-
:
—
îlk turfanda meyveden ResûlüUah (A.S.) Efendimize getiri-
lince onu önce meclisinde bulunan çocuklara verdi. (826)
(830)
477 —
SLÂM'DA ALE ETMj
la karlanca ona: Ya falan! Naslsn?» diye sorard. O da «Allah'a
hamd olsun hayr üzereyim» derdi. Peygamber (A.S.) de ona «Allah ;
dir?» dedi. Ben de cevaben, «slâm'a girmek için geldim!» dedim. Bu-
nun üzerine hemen üstlüünü çkarp yere serdi ve «Size bir kav-
min ileri gelen erefli adam gelince ona ikram ediniz!» buyurdu.
1.1 A M l> A A LK E Uf Tl M i
lâl?! Artk beni ziyaret etme vaktin gelmedi mi?» Bu sesleni üzeri-
ne Bilâl hem derin bir üzüntü, hem korku içinde ve vakit uyanm
kaybetmeden devesinin srtna atlad gibi Medine yolunu tutmu-
tu.Gelip Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in kabr-i eriflerini ziyâret et-
mi, hem alam, hem yüzünü kabrin misk topraklarna sürmü-
tü.
— 480 —
:
SLÂM'DA A I LE ETM i
— 482 —
:
Çocua
helaya girerken açkta görünecek ekilde «Allah» ismi
veya bir âyet beraberinde bulundurmamas öretilir. Nitekim hadîs
kitaplarnda Resûlüllah (A.S.) Efendimizin öyle hareket ettii riva-
yet edilmektedir: Efendimiz helaya girerken yüzüünü çkarp bir
tarafa koyard. Çünkü bu yüzüün üzerinde «Muhammed'ün Resûlül-
lah» cümlesi yazl idi. (840)
— 483 —
:
Cevap verdi:
— nsanlarn gelip geçtii yolda ve onlarn gölgelendikleri yer-
de tabii ihtiyacn gideren kimsedir.. (843)
— 484 —
: . : :
- 485 —
: : :
Çocua her abdest aldktan sonra iki rek'at nafile namaz klma-
s da öretilir. Sahih rivayete göre, Peygamberimiz (A.S.) öyle bu-
yurmutur :
— 486 —
:
sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bunlarda olan her eyin nu-
rusun. Hamd Sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bunlardaki
her eyin yegâne sâhibi ve mâlikisin. Hamd sana mahsustur. Sen
Hakk'sn. Va din de haktr. Sana kavumak da haktr. Senin sözün
de haktr. Cehennem haktr, peygamberler haktr. Muhammed de
haktr. Kyâmetin kopaca da haktr. Allahm! Sana teslim oldum,
ancak Sana inandm. Sana güvenip dayandm. Ancak Sana yönelip
gönül verdim. Senin adna çekitim. Senden yana hükümletim (se-
nin adna hükmettim). Önden gönderdiimden, geriye braktm-
dan dolay beni bala. Gizli tuttuum, aça vurduum eylerden
dolay da beni affeyle. Sen her eyin önündesin. Sen her eyin niha-
yetisin (her ey sende son bulur). Senden baka ilâh yoktur. Ancak
tek ilâh sensin..» (858)
(059)
(8(50) Tirmi/.i : Abdullah bin SolAm (R.A.) den.
- 487 —
: »
— 488 —
: :
— 489 —
:
>
(869) Tirmizi.
(870) Ebü Dâvud.
(871) Müslim.
(872) Ebû Dâvud - Nesâi.
(673) Müslim.
:
— 491 —
SLÂM-DA ALE ETM
«Ey imân edenler! Allah' ann. Sabah ve akam O'nu tebih
edin. (880)
«Rabbm anan kimse ile anmayan kimsenin misâli, diri ile ölü-
nün misaline benzer.» (882)
— 492 —
:
(888) Beyhakî.
— 493 —
: ! :
d
Terbiyeci bir yandan da çocukla beraber kuluk namazn kl-
maya balar:
Çünkü kuluk namazmn faziletiyle ilgili sahih hadîsler vârid
olmutur
(889) Tâhâ: 114
(890) Sahîh-i Müslim.
; ; )
— 495 —
: : : : :
— 496 —
: : :
Çocua
yolun tehlike arzeden yerlerinde yürümemesini, gelip
geçen motorlu, motorsuz araçlardan korunmasn ve çok dikkatle
hareket edip yaya kaldrmnda yürümesini telkin eder ve öretir.
Nitekim Cenâb- Hak öyle buyuruyor:
Son olarak:
Çocua, dar çkmadan önce Allah'tan korkmasn, her türlü
kötülükten saknmasn tavsiye etmen; gizli ve açk durumlarda onu
kontrol edip günlük davranlarnetmen, günde be vakit na-
tesbit
maz klmasn salaman, sadece Allah'tan korkan imân sahibi kii-
lerle arkadalk kurmasn öretmen, hiç bir yerde edep ve terbiye
d söz ve harekette bulunmamasn, fena ahlâk havasna girip kar-
smdakileri rencide etmemesini telkin etmen gerekir.
— 498 —
:
— 499 —
; : :
Namaza gidilirken u
duay, da öretmeyi ihmal etmez; çünkü
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in öyle buyurduu tesbît edilmitir:
Kim evinden çkp namaza giderken u
duay okursa balanr
«Allahm! Dilek sahiplerinin senin üzerindeki haklar hakk için
ve Sana doru çkm
hakk için senden istekte bulunuyorum. üp-
hesiz bilirsin ki, beni ne kibir, ne de gurur çkarmad; bakas dar
iitip görsün diye riyakârlk da çkmama sebep olmad. Ama ben
günahlarmdan korkup kaçarak sana doru çktm. Rahmetini uma-
rak, azabndan korkarak çktm. Gazabndan saknmak, rzana eri-
mek için çktm. Beni kendi rahmetinle Cehennem ateinden kurtar-
man diliyorum..» (905)
— 500 —
TERBYEYLE LGlLl LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
,
«Sizden biri camiye geldiinde oturmadan önce iki rek'at namaz
klsn!» (906)
- 501 -
SLÂM'DA ALE ETM
ilgili âyetleri hatrlatmak .-
lgili hadîsler:
«ilim elde etmek için evinden çkan kimse, dönünceye kadar Al-
lah yolundadr.» (913)
— 502 —
: : :
— 503
SLÂM'DA ALE ETM
meydana gelmiti. srâ ve Mi'rac olay Peygamberimize bir i'zaz ve
ikrâm olarak verilmi ve böylece melekût âlemine yolculuk bala-
mt.
2 — srâ'nn manas nedir? Peygamber Efendimiz'in on- (A.S.)
anda Mekke'den Beytü'l-Makdis'e olan gece yolculuudur.'
Mi'rac'n mânas nedir Ksa bir zaman parças içinde Peygam-
ber (A.S.) Efendimiz'in mâna ve melekût alemine yükselmesi, vas-
tasz olarak Hakk ile konumasdr.
srâ olay da, Mi'rac da hem ruhen, hem bedenen meydana gel-
mitir. Bu büyük mu'cize, anl Peygamberimizin (A.S.) birçok mu*-
cizeler kütüüne ebediyete kadar uzanan bir dier halka olarak ek-
lenmitir ki O'nun nübüvvetinin doruluuna, risâletinin üpheler-
den uzak bir anlam tadna delâlet eder.
3 — Resûlüllah Efendimiz'in bu
(A.S.) mübarek yolculuunda
müahede ettii önemli hususlar nelerdir?
Sahih rivâyetlere gâre
Mi'rac gecesi Resûlüllah (A.S.) Efendi-
:
miz bir gün için ekin ekip biçen bir kavme rastlyor. Ne kadar ekini
biçiyorlarsa yeniden bitiyor ve bu hal sürüp gidiyor. Peygamberi-
miz (A.S.), Melek Cebrâil'e bunun ne olduunu soruyor. Cebrâil
(A.S.) u
cevab veriyor Bunlar Allah yolunda cihâd edenlerdir.
s
— 504 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
O gece bir dier kavme uradlar ki, dudaklar tpk deve duda-
na benziyordu. Ate parçalarm yutuyorlar ve yuttuklar ateler
gerilerinden dan
çkyordu. Peygamberimiz (A.S.) Melek Cebrâil'e ,
— 505 —
:
— 507
SLÂM'DA ALE ETM
Bu gerçekte çok meakkatli ve o nisbette külfetli bir vâcibdir.
Sadece bu da deil, Allah'n huzurunda büyük bir sorumluluktur.
Tarih önünde mesuliyetin azametini yanstmaktadr. Günümüzün
yetien kuaklar ile gelecekteki kuaklar önünde bize büyük bir so-
rumluluk yüklemektedir.
üphesiz ki Resûlüllah (A.S.) Efendimiz îsrâ ile biz müslüman-
larn boynuna büyük bir emânet koymutur. O da, Mescid-i Aksâ'y
hürriyetine kavuturmak, çevresindeki topraklan Yahudi pençesin-
den kurtarmaktr. O kadar ki, Filistini îslâm vatanndan kopmaz
bir parça yapp onu ebediyen korumamzdr. Bunun için de herhal-
de kan aktmamz, ruhlarmz öne sürmemiz gerekmektedir. An-
cak böylece îsrâ toprandan bir kar yeri, Mi'rac ülkesinden kut-
sal mabedi kurtarabiliriz. Mütecavizlerle, zâlim azgnlarla savama-
mz vâcibdir.
Çünkü onlarla bar akdi yapan veya iliki kuranlar kendi nef-
sine zillet damgasn vurmu ve hiyânet hükmünü kendi eliyle ken-
di âleyhine kullanm olur.
I
— 508 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
— 509 —
.
Terbiyeci ite böylece her akam çocuunu önüne alp, bir yan-
dan ahlâkn düzeltirken, bir yandan da onun dikkatini sosyal me-
selelere çekmeli, onun düünce ufkunu geniletip tarihiyle yüzyüze
getirmelidir.
— 510 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
— 511 —
SLÂM'DA ALE ETM
ilemek uyumayp oturmak ilim adamlarnn ittifakyla harâm-
için
dr. Nitekim günümüzde baz ailelerin buna benzer sohbetlerde bu-
lunduu, günah saçan televizyon programn takip ettikleri görül-
mektedir.
»
(921) Taberanî..
(922) Sahih-i Müslim.
— 512 —
:
Son olarak da u
duay yap «Allahm! Senin isminle dirilir ve
:
O
halde terbiyeci kardeim! Bunlar uygulamada çok istekli ve
hrsl olmaya bak, hiçbir bkknlk ve geveklik duymadan devam et.
Ancak böylece çocuunu takvâ sâhibi iyi kiilerin saflarnda görebi-
lirsin. üphesiz bu da Allah'a göre zor deildir..
(930) Tirmizi..
:
1 —
«Çocuk terbiyesinde te'sirli olan vastalar ve faktörler»
konusuyla, -Toplumsal terbiyeyle ilgili sorumluluk» bahsini dikka-
te alarak bir uygulama göster ve çocuunu sabah, akam ve uygun
vakitlerde yönlendirmede bunlara göre bir uygulamada bulun..
2 —
Sözünü ettiimiz bu terbiye metodu, temyiz çama girmi
çocuklar için son derece uygundur ve temyiz aanlar için de çan
söz konusudur. Çocuklar on yana yaklarken terbiyeci baka bir
terbiye metodu uygulamaldr. Bunu da iki madde halinde özetliye-
biliriz:
4 — Çocuuna devaml
ekilde kardelik, sevgi, yardmlama,
bakasn kendi nefsine tercih etme gibi yüksek ahlâk telkin et. Tâ
ki, çocuklar büyüyünce aralarndaki sevgi ve kardelik huy ve âdet
haline gelsin. Ana babalarna itaât içlerinden gelen bir arzu ve ihti-
yar duygusuna burunsun. Böylece onlar karlkl sevgi ve sayg
hususunda en yüksek misal ve örnek olarak görebilirsin.
(931) Deylenü..
— 515 —
SLÂM'DA ALE ETM
5 — Çocuklarn
bahçe ve krlarda hava almalar, deniz kena-
rnda bir sofra kurmalar için ortaya bir frsat çktnda, onlarn
eitimiyle içiçe olan bu hakk onlardan esirgememen gerekir. Tâ ki,
çocuklar bedenen geliip neelensinler, beden eitimi, yüzücülük ve
dier oyun ve elenmeleri örenip kendilerini yetitirsinler..
6 — Dinen
oruç tutulmas mendup olan günlerde çoluk çocu-
unla beraber oruç tut. Böylece onlarla birlikte iftar sofrasna otur-
duun zaman sende sevinç, güleryüz, sevgi ve ilginin gönül çekici
bütün yanlarn görsünler. Senin uygun ve elverili önderliin sa-
yesinde nâfile oruç tutmay âdet edinsinler; güzel ahlâkna, çekici
tavrna bakp kendilerini yönlendirsinler..
— 516 —
:
—
Çocuklara has bir kütüphane oluturup bu kütüphanenin
l
— 517 —
.
. . :
5 — Hulefâ-i
Râidîn dizisi..
Bu da üstad Hamîd Cude es-Sahhar'n te'lîfatdr.
Ya : (12-16). (Msr Yaynevi).
6 — Sîretü'n-Nebeviyye mecmuas..
Bu da üstad Hamîd Cude es-Sahhar'a aittir.
Ya : (12-16). (Msr Yaynevi).
7 — Islüm Fedaileri dizisi.
Bu, üstad Muhammed Ali Kutub'a aittir.
Ya (12-16). (Hms/Dârü'l-Veraka)
8 — Ebedileen Müslümanlar..
Bu, üstad Muhammed Ali Kutub'un eseridir.
Ya (12-16). (Beyrut Mektebetü'l-Asriyye) s
9 —
Peygamber (A.S.) Efendimiz'in gazalar dizisi.
Bu da üstad Muhammed Ali Kutub'un eseridir.
Ya (12-16). (Haleb bask).
10 — Dini kssalar dizisi..
Bu, Dr. Muhammed Revvâs Kaleci'nin eseridir.
11 — Mü'minlerin anneleri mecmualar 16 say. :
- 518 —
. . . . . . .
17 —Ebedileenler..
Bu, üstad Muhammed Ali Kutub'un eseridir.
Ya : 15 ve daha yukar olanlar için. (el-Ticariyetü'l-Müttahide-
Beyrût)
18 — Kahraman yiitler ve Sava alanlar.
Bu, üstad Abdulvahhab Kasm ile üstad Ahmed ed-Daâs'n ese-
ridir.
Ya : 15 ve daha yukar olanlar için. (Mektebetü'l-Burhan - H-
m) .
19 — el-Câmiâtü'l-Muhtare dizisi..
Bu, üstad Muhammed Nebhân Habbaz'n eseridir.
Ya : 15 ve daha yukar olanlar için. (Dârü'l-Kütübü'l-Âlemiy-
ye Beyrût)
-
— 519 —
. . . ..
27 Kssalar ve hikâyeler..
Bu, üstad Muhammed Ali Devle'ye aittir.
Ya : 15 ve daha yukar olan çocuklar içindir. (Dârü'l-Kalem :
Dimak)
28 —
iirimiz.
Bu, Ebu'l-Cûd'a aittir. (Dârü's-Selâm : Halep).
Fikir kitaplar :
yi - Halep)
3 — Toplum hakknda söylenenler. Bu bir dizi halindedir. Çok
çeitli îslâmî konular içermektedir.
Bu, balarnda Dr. Muhammed Saîd Ramazan el-Bûtî olmak üze-
re birçok kiilerin hazrlad seridir.
Ya : 15 ve daha yukar olan çocuklar içindir. (Mektebetü'l-Fa-
râbî- Dimak).
4 — Eski kitaplar
Bu da çok çeitli îslâmî
serisi. bilgileri içermek-
tedir. Muhtelif yazarlar tarafndan hazrlanmtr.
Ya 15 ve daha yukar olan çocuklar içindir.
:
Halep)
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
— 521 —
:
bâdet dersinde çocuk Hac ib-" iletiyle ilgili bir filimi bütün hare-
ket ve görüntüleriyle görecek olursa, bu ders onun zihninde ve ha-
— 522 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
fzasmda yer çünkü çocuk seyrettii böyle bir filimde hac ibâ-
eder;
detini bandan sonuna kadar bütün menasikiyle görmü olur, bir
bakma içinde yaam, ayni havaya girmi saylr.
Çocuk slâm ülkelerini gösteren bir filmi seyredince ne kadar
sevinir, içindeki imân o ülkeye doru harekete geçer, tertemiz kalbi
oraya doru meyleder. Çünkü onu o ülkeye balayan iki önemli ba
vardr nanç ve slâm kardelii..
s
— 524 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
lki ar gösteren mü'minlerl anma ve onlara kar
derin bir ilgi duy-
ma uuruna eriir. Gelip geçen nesillerden yana kalbinde özel yer
ayrp onlara kar
sayg duymaya balar. Ayn zamanda slam'n
izzet binasn, islâm devletini an
ve erefle bina etme azim ve gay-
retini çocuun içinde dourur.. Bugünkü medeniyeti geride brakp
daha mükemmel medeniyet kurma,
bir —
geçmite dede ve babalar-
nn kendi dönemlerinde kurduklar medeniyeti dikkate alarak—
gayreti dimanda imek gibi parldar.. Bu da Allah'a göre hiç de
zor deildir.
— 525 —
: :
— 526 —
:
Bütün bunlar ancak tam bir anlay ve zevk ile mütalâa etmekle
gerçekleebilir. Kapsaml ve yararl bir mütalâay aadaki belirt-
tiimiz ekilde özetliyebiliriz
— 528 -
:
Ayn zamanda tahsil edilen ilim, okunan kitap sâlih bir niyet-
le, övgü deer bir azimle ele alnr ve yararlanma düüncesi hâkim
olursa, kiiye Allah'a ümit balayan ve kendini bütünüyle ibâdete
verenlerin sevab gibi bir sevâp verilir. Nitekim Yüce Allah an
(c.c.) öyle buyuruyor
mutur.
Din bilginleri bu hadîsten u hükmü çkarmlardr:
«üphesiz ki, iyi niyet âdeti ibâdete çevirir.»
— 530 —
:
— 531 —
:
SLÂM'DA ALE E I T î Mî
d
taba göz gezdirdiinde çizdii çizgiler hemen dikkatini çeker ve ta-
leri
manâlar zihninde bir imek gibi çakar. Böylece parlak fikir-
hafzasnda tutma imkân doar.
4 — Kitap okurken çok önemli hususlar açklamak veya onun-
la ilgili bir kaytta bulunmak için sahifenin kenarlarna kurun ka-
lemle not etmek. Bu sayede önemli hususlar rahatlkla anlalm
ve hafzada tutulmu olur.
5 — Çok önemli bölümleri tesbit etmek, sevdii fikirleri hatr-
da tutabilmek ve bir konuma esnasnda o bölümleri ve fikirleri
nakledebilmek için, kitabn son ksmna bo bir sahif eye bunlar
sahife numarasyla birlikte kurun kalemle yazmakta büyük yarar
var. htiyaç duyulduu zaman kitab açmadan sadece not ettii sa-
hifeye bakmas yeter.
6 — Kitaplarmütalâa ederken, orada gördükleri önemli belge-
leri, edebi sözleri, ilgi çekici iirleri, tarihi kssalar yazp biriktir-
— 532 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
— 1
nuyordu. Hz. Ömer ise henüz yirmi yedi yanda bir gençti. Hz. Os-
man da Peygamber (A.S.) Efendimiz'den küçük idi. Hz. Ali ise o sra-
da yaça hepsinin küçüü saylrd.
Bunlar gibi, Abdullah bin Mes'ud, Abdurrahman bin Avf Erkam ,
bin Ebû'l-Arkam, Saîd bin Zeyd, Mus'âb bin Umeyr, Bilâl bin Rebah,
Ammar bin Yâsir ve bunlar gibi nice onlar ve yüzler hepsi de genç
yata bulunuyorlard.
b) te
bu gençler slâm davetinin arlk ve yükümlülüünü se-
verek yüklendiler. Bu uurda ikenceye uratldlar, azâb gördüler,
kurban verdiler fakat sabrn en yüksek ve anlaml belgesini gösterdi-
ler. Bunlar gecelerini gündüzlerine kattlar da slâm'n yaylmasn,
onun ruh ve mayasn gönüllere ilemesini saladlar. Bu dinin yar-
dm bulmas ve yeryüzünde yerlemesi için durmadan çaltlar.
Çok geçmeden akamla kuluk aras denecek kadar ksa bir sürede
Müslümanlar devlet ve hükümranlk temeli üzerinde yükseldiler.
Hükümet ve liderliklerini salamlatrp kabul ettirdiler. Fars ve
Rum (ran ve Roma) gibi o çan en büyük iki devletine ba edir-
diler. slâm'n mânevi gölgesi douda Çin'e, kuzeyde Harzem'e Er-
menistan ve Rusya'ya kadar ulat. slâm'n yüksek adaletine am,
Msr, Trablus ve Afrika'nn önemli kesimleri girdi. Bu fütuhat ve
yaylmann tamam otuzbe ylda gerçekleti.
Emevîler devrinde slâm topraklar deniz misali geniledi, Çin'in
içlerinekadar saltanatlar ilerledi. Türkistan'da kendini gösterdi.
Endülüs'e kadar uzandlar. Abbasî halîfelerinden Harun Reîd bü-
tün dünya ülkelerine slâm âleminin güç ve kudretini tantabilecek
bir düzeye geldi. Karsnda muhatab bulamaynca da, yamur ya-
dran ve yadrmayan bulutlara seslendi: «stediin yere yamaya
bak, çünkü çok sürmez senin çkaracan ürünler bize tanp gele-
çektir!.»
— 533 —
:
(940) el-Hâkim.
:
— 535 —
SLÂM'DA ALE ETM
sayma bataklna düüp zulüm ve istibdat prangasna vurulmu,
karanlk ve bir takm izimlerle
fikirler durmadan güremekteler. -
te günümüzün süper devletleri keskin pençelerini uzatp insanlk ad-
na kurulan medeniyeti parçalamakta, azgnlk ve vahetleriyle in-
sanl ayakta tutan deerleri ve ilgili yüce misalleri bomakta, Pey-
gamberlerin tebli buyurduklar risâleti yok etmee çalmaktalar.
Daha dorusu bütün eni hücumlarn insan köle yapmaya çevir-
miler, onu asl yurdundan kovup hayrlarm kökünden koparm-
lardr, çocuuyla, kadnyla, yalsyla hepsini soyup çkarmlar-
dr.
Dünya milletlerini böylesine tuyan eden, hakk çineyen saldr-
ganlardan ve bir sürü fenalklardan kim koruyacaktr? Beeriyyeti
içine dütüü fikri gerilemeden ve ahlâkî çöküntü ve çözüntüden
kim halâs edecektir? nsanl yok edecek azgn bir savatan güven
içinde kalmak isteyenlere kim koruyucu elini uzatacaktr? Dier bir
deyimle kurtulu gemisi ne olabilir? nsanlk için güven tapas ne
olabilir •
— 536 —
:
— 537 —
—
SLAM'DA ALE ETM
Evet artk terbiyeciler bu gerçekleri çocuklarnn ve örencile-
rinin ruhuna ve dimana yerletirip diksinler, bu mâ»alar her an
onlara telkinde bulunsunlar. Tâ ki, çocuklar sorumluluklarnn ne-
ler olduunu anlam olsunlar, üzerlerine gerekeni arzulanan ekil-
de edâ etsinler.
—0O0
10 — ÇOCUUN KALB VE KAFASINA CHÂD RUHUNU
BÜTÜN DERNLNE LEMEK
Dikkat edilecek meselelerden, çok önemli umurdan terbiyecile-
rin itina gösterecei, azimlerini kullanp çevirmeleri gereken husus-
lardan biri, cihâd ruhunu çocuun kalb ve kafasna bütün derinli-
ine bir fidan misali dikmeleridir. Bu uurda azim ve sabr göster-
menin en ince mânasn, onlarn gönüllerine ve idrâklerine ileme-
leridir. Özellikle içinde yaadmz u slâm hükmü slâm
asrda ki
ülkelerinde bile inhisar altna alnmtr. slâm'n izzet ve eref gü-
nei dünyada batm, liderlik azgn sapklarn eline geçmitir. Bir-
çok slâm ülkelerinde sevku idâre dizgini hiçbir himmet ve amac
olmayan kimselerin eline teslim edilmitir. Bunlar Allah ve slâm
dümanlarnn hazrlad plânlar infaz etmekten, yani onlar uy-
gulamaktan baka bir ey düünmezler. Bu plânlar komünizmle ve-
ya emperyalizmle veya Yahudilikle, ya da Haçllkla ilgili olabilir,
arada pek fark yoktur, hepsi de slâm'a kardrlar. Bunun neticesi
olarak slâm birlik ve dayanmas mefluç hale getirilmi, toplum-
lar azgn maddenin cenderesine sokulmu ve ahlâkan çökme, -her-
eyi mubah sayma bataklna itilmitir. Sapk ilkeler hayat suyu
zannedilerek her tarafa fkrtlm,
Allah' inkar düüncesi aman-
sz bir fikir sava açmtr. Böylece slâm ülkeleri göz dikenlerin
hedefi haline gelmi ve arzu eden herkesin gayesi saylmtr.
538 —
: ;
1 —
Çocua devaml surette slam'n an ve erefinin ve slâm'
m muhteem saraynn inasnn ancak cihâd ve i'lâ-i kelimetullah
ile mümkün olaca duygu ve düüncesini vermek.
2 — Çocua
devaml surette Allah (c.c.) yolunda cihâd'm bir
kaç çeit olduunu anlatp ilemek
— Mal cihâd. Bu, Allah sözü daha yüce olsun diye mali
(c.c.)
— 539 —
: :
— Teblîgî cihad.
Sûresi : 41.
( *) Tirmizi - Nesâi.
(**) Kütüb-i Sitte.
(947) Tevbe Sûresi : 71.
(948) Ahzâb Sûresi : 39.
(949) Tirmizi - Ahmed bn Hibbân.
-
— 541 —
SLÂM'DA ALE ETM
eliylesavarsa o mü'mindir; kim onlarla diliyle savarsa o da mü'-
mindir. Kim de onlarla kalbiyle savarsa o da mü'mindir. Bunun
ötesinde imândan hardal tanesi kadar yoktur.» (955)
_ 542 —
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
Efendimiz Râfi'a savaa katlmas için izin verdi, fakat beni geri çc
virdi. Oysa ben gürete Râfi'i yeniyorumdur. Bu haber Peygamber
(A.S.) ulanca bu iki gencin güremesini emretti. Se-
Efendimiz'e
mure üstün gelince onun da savaa katlmasna izin verdi.
b) Resûlüllah (A.S.) Efendimiz yakn arkada Ebûbekir SID-
DÎK (R.AJ ile birlikte Medine-yi Münevvereye hicret ettiinde Sevr
maarasnda üç gün gizlenip kalmlard. Ebûbekir Sddîk'm küçük
kzlar Aye ile Esmâ onlara yiyecek hazrlayp ulatrmakla me-
gul olmulard. Hz. Esmâ, tad
yiyecek torbalarn heybe yap
mak için belindeki kua
ikiye bölerek torbalarn balam- azn
t. Peygamber (A.S.) onun bu gayretini görünce, «iki kuak sahibi»
anlamna gelen «Zatü'n-nitakayn» diyerek ona iltifatta bulunmutu.
Ebûbekir'in olu Abdullah ise günlük, saatlik haberleri toplayp on-
laraulatrmakla megul olmutu. Akamlayn Kureyliler toplanp
ne kadar bir karar almlarsa, Hz. Abdullah onu tesbit edip sabahn
erken saatlerinde babasyla Resûlüllaha ulatrmay baarmt.
Bazan de akamlar geç saatlerde onlara urard. Seher vakti olunca
ayrlp Mekke'ye dönerdi. Sabahn erken saatinde Kureyli'lerin ya-
nnda bulunur, bir tarafa ayrlmadnn intibahn verirdi. Bilin-
dii gibi, gerek Hz. Âye, gerekse kardei Abdullah o günlerde he-
nüz ergen olmamlard.
c) Tarih kitaplar unu da antatr : Mü'min bir delikanl baba-
sndan, yeryüzünün çeitli bölgelerinde dolap an ve erefin doru-
una yükselmeyi dilediini ve bunun için kendisine müsaade etme-
sini istemiti. Onun slâm adna bu güzel istei âirlere konu olmu,
Arap edebiyatna geçmitir.
— 543 —
—
SLA M '
DA ALE ETM
Bu hususta edinmek isteyenlere, kitabmzn ikinci
fazla misal
ksmnn «Çocuu korkutmamak» bahsinde yeteri kadar açklama-
da bulunmuuzdur. Oraya bir göz atmalar tavsiye olunur.
4 — Çocua, Enfâl, Tevbe ve Ahzâb sûrelerini ezberletmek.
Bunlardan baka Kur'ân âyetlerinde cihâdla ilgili ksmlar ini
sebepleriyle birlikte öretmek ve tadklar mânalar açklamak ge-
rekir. Resûlüllah (A.S.) Efendimizle Ashab- Kirâm'm Bedir, Hen-
dek ve Huneyn savalarnda gösterdikleri kahramanlklarn! cesa-
retin nasl bir dereceye yükseldiklerini bir tablo halinde anlatmak-
ta büyük yararlar söz konusudur. Bütün bu olaylar çocuklarn
d-
râkinde olumlu te'sirler meydana getirip ona hareket ve hz kazan-
drr. Onu cesaretli, kahraman, öne atlan bir kii yapar; Allah yo-
lunda savarken knayanlarn knamasndan aslâ endie duymaz.
Bilâkis kendini bütünüyle cihada verir. slâm'da ilk bu mücadeleyi
kahramanlkla veren taze nesiller gibi olmaya çalr. Tarih
içinde onlar gibi erefli bir yer almak ister.
ak
5 — Kaza ve Kader'in mânasn çocuun
kalb ve kafasna ile-
mek, öyle anlalr bir usûl ve metodla anlatlr ki, çocuk Kaza ve
Kader'e kesinlikle imân eder. Hayatta kendisine dokunacak bir ka-
zann hatâ yapmyacan, hatâ edip dokunmayann da dokunacak
olmadn bilir. Hem ümmetin tamam biraraya gelip kendisine bir
kötülükte bulunmak isteseler, eer Allah (c.c.) onu ona yazmamsa,
mümkün deil bir ey yapamyacaklarma
keinkes inanr. nsanla-
nc bir an ileri alnr, ne de geri braklr, bunu da
3ri gelince
Allah'n diriltip öldüren olduunu, aziz klp aalad-
ve yarar verdiini, yükseltip alçalttm, her eyin anah-
tarlar O'nun elinde bulunduunu, O'nun kudretinin her eye yetti-
ini üpheden uzak bir imânla kabul eder.
Bu hususta selef-i sâlihîn'in dediklerini âhid ve delil getirmek-
te bir saknca olmasa gerek:
— 544 —
—
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER
—0O0—
KTABI BTRRKEN
«slâm Çocuk Terbiyesi» dizisinde imdiye kadar açkladmz
meselelerden, bahis ve bölümlerden sana —
terbiyeci kardeim!
hiç üphe kabul etmiyecek ve iltibasa meydan vermiyecek ekilde
tebellür etti ki, slâm'n yolu ye yöntemi kâmil ölçüdedir, tarikat
her yoldan ayrlp açk - seçiklik arzetmekte, üslûbu ise emsal kabul
etmiyecek bir özelliktedir. Bütün bunlar çocuu imân. ve ahlâk ci-
hetiyle hazrlamakta, nefsini ve ahlâkn oluturmakta, beden ve
sosyal eitimini salamaktadr. Böylece çocuk yakn gelecekte sâ-
lih, dengeli, düzenli, inançl, ahlâkl ve slâm risaletine bal olarak
yetiecek; üzerindeki yükün arln ve verdii yorgunluu idrâk
ederek aksiyoner olacak, sorumluluklarn bilecek ve sonunda amaç-
larn amacna eriip kendine düeni yapm bulunacak.. Bu da aziz
ve celîl olan Allah'n rzas, Cennet ile necat, ateten kurtulmadr..
Pedagoji ve sosyoloji üzerinde çalan ilim adamlarnn hemen
hemen üzerinde birletii, öretim ve eitimle uraan öretmen-
lerin fikir birlii ettii hususlardan biri udur Terbiyeci ister ö-
s
retmen, ister baba, ister ana veya mürid-i Rabbani bir kimse ol-
sun, gayret ve azimetinin en yüksek noktasn kullanp, Allah'n in-
dirdii Rabbani yol ve yöntemin uygulanmasna, slâm eriâtnn
esas ve prensiplerini vaz'ettii nizamn yerine getirilmesine harca-
d zarnan, hiç üphe yok ki, çocuk imân ve takva üzerine yetie-
cek, fazilet ve ahlâk basamaklarnda kademe kademe yükselecek,
toplum karsnda parlak akl sahibi gibi en güzel ve üstün bir dü-
zen görünümüyle çkacak, dengeli bir yolda yürüyecek, kolay mua-
•
— 546 —
:
547
SLAM'DA A ÎLE Eu'lM
madmdan bahisle onun büyüklük tasladna ve bu yüzden kâfir-
lerden olduuna, inkârc azgnlarla beraber tufanda boulduuna
dikkatleri çekmektedir.
— 548 —
:
SON
— 549 —
MÜRACAAT EDLEN ÖNEML KAYNAKLAR
44 — Dürûsü'l-Mektebeti's-Sâniyye » » »
52 — Hakezâ ÂIimetnH-Hayat » » »
63 Cündü'Ilahi Sekafe » » »
64 !
Hatarü't-Teberrüc ve'I-lhtilât Abdülbaki Remdûn
65 Hükmü'l-îslâm Fi'n-Nazar Muhammed Edib Gülgül.
66 Tuhfetü'l-Arûs Muhammed Mehdi stanbul!
67 Mâzâ Âni'l-Mer'eti Dr. Nureddin Itr
68 el-Mer'etü'l-Müslime eyh Vehbî Süleyman el-Gavedi
69 eriâtül-Islâm Dr. Yusuf Kardavi
70 Dirasatü îslâmiyye Merhum Seyyid Kutub
71 et-Tekâfü'1-Ictimaiyye Fi'l-lslâm Abdullah Ulvân
72 Teâddüdü'z-Zevcât Fi'l-lslâm m m
73 übuhat ve Rüdûd » »
74 Hattâ Ya'lemü'-übbab »
75 Hükmü'Mslâm Fi vesâili'l-A'lâm
76 Akabatü'z-Zevâc » »
— 552 —
Konu ÇNDEKLER Sayfa No,
— 553 —
Konu ÇNDEKLER Sayfa No.
ÜÇÜNCÜ KISIM
1 — Çocukta edecek terbiye
te'sir 65
2 — Çocuk terbiyesinde temel kurallar ... ... •• ... • ... ... ... ... ... ... ... ... ... 65
3 — Terbiyede —
Islâmi yönden— yeni bulular 65
BRNC BÖLÜM
Çocukta te'sir edecek terbiye yollan 67
Çocuu gelecee hazrlamak 68
Önderlik ve rehberlik yaparak terbiye etmek 68
Resûlüllah (A.S.) Ahlak 70
Resûlüllah (A.S.) 'm baz özellikleri ... ... ... ... ... ... 71
Resûlüllah (A.S.) 'm ibâdet hususundaki rehberlii 72
Peygamberin (A.S.) halini Kur'ân tasvir ediyor
Peygamberimizin (A.S.) Dünya'ya deer vermememesi ... 75
Peygamberimizin (A.S.) zühdü 76
Tevâzüdeki önderlii 77
Yumuaklk, sabr ve temkinlii 77
Fiziksel güçte önderlii ... 79
Cesaret ve kahramanlktaki önderlii 80
Güzel siyaset gütmedii önderlii 81
Balad dâvada sebat gösterme kuvveti 83
Ebu Tâlib'in itiraf 84
mam Buseyri ne güzel söylemitir! 85
Ebû Süfyan'm itiraf ... ••• »• • • 87
Uhud savanda kocasn, kardeini ve olunu kaybeden kadnn metaneti 87
Tarih iftihar ve beeni dolu satrlarla yazyor 90
Çocua kar yalan söylememek 92
Çocuklar arasnda adâleti gözetmek . 93
Peygamberimizin (A.S.) Çocuklara kar eicai • 93
Turfanda meyveyi önce çocuklara verirdi. ... 95
Maarada mahsur kalan üç arkada 96
— 554 —
ÇNDEKLER Sayfa No,
— 555 —
Konu ÇNDEKLER Sayfa No.
— 556 —
Konu ÇNDEKLER Sayfa No.
«Of
Konumamak suretiyle hatâya dikkatini çekmek
200
Dayak ile terbiye etmenin artlan • • • •
you
öüt ve ibret alnacak bir cezâ uygulamak
212
Ba, yüz ve benzeri yerlere vurmamak
lk dayak iddetli olmamaldr.
•••
m
Çocuk on yana girmedikçe dövülmemesi tavsiye edilmitir
u:
On yana girdii halde namaz klmazsa ne yaplr? i* 1.1
u»
Ceza vermek suretiyle terbiye etmek
KNC BÖLÜM
TERBYEDE TEMEL KADELER ... . - • M
sfatlar ÜIH
Terbiyecide bulunmas gereken temel i
uü:i
Takvann tarifi
lgili âyetler
•m
arttr 220
Terbiyecinin bilgili olmas •••
olmay emreden
âyetler ... 227
Müslümanlara bilgili •
...
stat
m
Konuyla ilgili hadisler •
HAÇLILARIN PLÂNLARI . • - -
... • 240
Haçi ruhunun temsilcileri • • • • • .
241
Franszlarn Cezayir'deki yetkili adam ne diyordu?
242
Misyon bakan Samuel'in sözleri • • • . •
243
Misyon eflerinden Tikliy'in dedikleri . . . • • •
243
Papa Seymon'un sözü
PLÂNLARI 240
YAHUD VE MASONLARIN 240
Bu konuda Abdurrahrnan Cenke'nin tesbitleri
247
Dünyaya yaylan mason cemiyetleri
248
Yahudi protokollannda alnan kararlar • . . .
•• 200
J903'de Masonlarn nerettii dergi ...
251
EMPERYALSTLERN PLÂNLARI
Bir bardak içkiyi ve bir dansözü ykc âlet oluruk kullananlar
«51
- 557 -
.. .
• •• .a aa a • a • 282
Ümmetin hayatnn be döneme ayrldn açklayan hadis . • . . . • . ... 283
Haçl sürüleri ve Mool istilâs ... ... . • a • . a a • *iöO
Melik Kutuz'un Ayn-i Câlut meydan muharebesi .. ... ...
OOC
aâOO
Çocuu fikren ve vicdanen slâm'a balamak ... ona
SOSYAL TERBYE • •a • 288
Sosyal terbiyeyi
oluturan faktörler ... > . • ... • a 289
Çocukla mürit arasnda irtibat salamak • • • • ... • • • . • 290
islâm' ters çevirip anlatanlar ... • - * a. a • a « . * a 290
eyh Abdülkadir Geylânî (K.S.) diyor ki . . • • • ... . a . ... 293
Sehl bin Abdullah Tüsteri (K.S.) diyor ki ... ... • • ... a a a • . . 293
mam Ebû Sad el-Harraz (R.A.) diyor ki: . - . ... . .a M* • .a ... 294
Ebû Yezid el-Bestâmi (K.S.) demi ki: •• a .. .
•
— 558 —
». .».
. «.........
. ....
.
I8lâm
v
m
Afrika da yaylmasn salayanlar • > • . .
Ashab- KirânVn ölümü küçümsemesi ne güzel misâldir! ... • * ... ... 32U
3 — Allah'a dâvetin faziletini izâh etmek ... • • . .
OO 1
ooo
Bununla hadîsler
ilgili ... ...
<i'W
lâhi snrlara snygt olup riâyet etmek ••• . . • 0O«S
— 55» —
.>. ... .
. . «
lrtidad yani dinden çkmann bir baka belirtisi ... ... ... 346
Peygambere itaatin vücubu ... . * • ... ... 347
Dinden dönmenin baka bir belirtisi ••• *•• ... . • •• 349
Konuyla ilgili âyetler ... ... ... . . . . < . 349
Marksizmi savunup onu islâm kalbna sokmak isteyenler . • • ... ... . . 353
Freud'un köhnemi nazariyesini ortaya atanlar • • • ... ... ... 354
îlhad ve riddet arasndaki fark . . • •. 355
Dinini deitiren kimse katledilir » . ... 356
Mürteci ve mülhide en a&r ceza verilmesinin sebebi ... ... ... 357
Çin ve Rus komünistleri 16 milyon insan öldürdüler ... ... • > < • • •* 358
slâm eriatnn amaçlarndan biri de nesli ve namusu korumaktr ... ... 368
slâm'da zarar vermek, zarara karlk zarar vermek de yoktur: ... ... 368
Kr kousu ... • . .
<
379
— 560 —
.
nA
Helal ve harâm klma yetkisi Allah a aittir • • • • • *
r\
396
YYECEK VE ÇECEK MADDELERNDEN HARÂM OLANLAR . • • * ... 397
ölü hayvan eti, aktlm kan, domuz eti > * • ... ... 397
Allah'tan bakas adna kesilen hayvan • ... • 398
Olmu hayvan çeitlerinden bir ksm • • • ... ... 399
un.u u^itir üzerine Kesnen nayvanar ... ...
Ser'
Y V/l hnP"fl7flTTi ^lx çc
* yj\j^yKA.t^Yr.\ lca> ç
QflT*tlfirlfl
fl co V V uu
>xcxx c*> ota nîtr* î ... -•• ... • • * 402
Keserken Besmele çekmenin hikmeti ... ... • ... 403
F.T.RÎSF!
IjJjDIüi, OUO VF
St^ V Lj HÖRT INI TMDF
V-/XV U1NU L\LU Ej
V-l HARÂM
il*ririX fc
AsXVI KTT
rVlL-llN TNANT AR
aI N 1*^\X » 408
lgili âyetler 409
ALTIN VE PEK KULLANMAK HARÂM KILINMITIR 411
lgili rivayetler >
1
... »* • 411
A *m A»
Konu
»»
ÇNDEKLER Sayfa No.
446
Sün'i ilhak kesinlikle haramdr
Kadnn mehrini alp yemek, onu mirastan mahrum brakmak 44 7
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TERBYEYLE LGL LÜZUMLU GÖRÜLER VE DÜÜNCELER 4 53
4 3
Görü -ve düüncelerin özeti ^
454
Çocuu en erefli kazanca tevik etmek
454
Nuh Peygamber gemi ina etmitir
Konu ÇNDEKLER Sayfa No.
— 563 —
Konu ÇNDEKLER Sayfa No.