Professional Documents
Culture Documents
ALEETM
f
UYSAL KTABEY
w PAZAMAMALm lt
KTAI^BAaDI-TATIIMMftmM
:d62 91 23)
3S1 62 1 7-352 91 23
422Û0 KOWfi>.
KTABIN ABAPCA BASK TABHLERÎ
M m ûmM
ite
bilgiM uygulamadaki ön»k ve onuclai» tarihi JMeE^H.
â^telannm ve t«w^^;«Mizü te|^?i9 düzesi^
Ttms^ eâs^^ leyen tek es&câ$e^ t^^^a^S^ ^aa m^mciWM
^iaalenldrini beraberinde getin^^. FenU çalmamn güzel ömek-
lednd^ biridir.
ZMR
BtBNCt BASKININ ÖNS&Ö
Hamd o AUa^a M« V^^'u er^i yüce Mlemom
salam-köklü bir terbiyenin yoluna ^m$t bâtÜC^ W^
Hakk a yönelik eriatnn hütetalerind© haynn, doru yolun v© s-
ftÖtÖHî^Ie
— oOo — -
— 11 — I
SLAM'DA ALE ETM
ndirdii Muhkem Kitabnda Çok Yüce Allah ne doruyu buyur-
mutur!
Meâli:
I
^ 12 —
llyas Ebû ebke, -ARAPLARLA FRENKLER ARASINDA FKÎR,
VE RUH LKLER» adl kitabnda diyor ki ;
•Gerçekten bugünkü Arap mcdffliMpflIdö T^a^ smtâ h^mm,
fspanya ve Avtv^ bir talftufaHk sSma Aulâlûs gerçek saade-
ti masak. Ar^^mn g^^esfnâe mtemttr. Araplar sMce, Icö-
pûrûp taan boUük ve bereket yminde yokluk ve fel&ket bB^âmgh
tr.» .
.
— 14 —
ÖNSÖZ
Onlar için eref ve övgü olarak, ebedilik ve süreklililc olarak
Kur'â^- Azim'in u
beyân yeter de artar :
— 15 —
fil, AMD A Al. r- KOTIM!
«Mü'minlcrden öyle erler (yiitler, kahramanlar) var kl, Allah'a
verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini isbat ettiler. OUiritoa lE-
mi ahde vefa, söze ballk edip canm verdi; kimi de (camn vermek
içinJ beklemektedir. Verdikleri sözü aslA deitirmediler (ikiyüzlü-
ler gibi döneklik yapmadlar.) (0)
— 16 —
ÖNSÖZ
miyen, birbirlerine yardm etmiyen topluluklar haline çevirmek için
gizli tuttuklar maksatlarn aça
vuruncaya, slâm ülkelerini bir-
birlerine düman ayr devletler, esas ve ilkelerde birbirinden ayrlan
ümmetler, ehvetler, nefsi arzu ve lezzetlerde birbirine denk olmada
yanncaya; helâl ve mubah konularda snr tanmayacak ekilde
bozuluncaya. amaçsz maksatsz bir hayat sürmelerini saîaymcaya,
hiç bir eref, birlik ve düzenlik düünmeden yaamaya heveslenince-
ye kadar devam etti. O duruma geldiler ki onlar birlemi bir top-
luluk gibi görürsün, oysa kalbleri dank
ve bakadr; onlar bir
kuvvet gibi görürsün, oysa sel yatanda sürüklenen çer-çöp gibidir-
ler, o kadar ki slahatçlardan ve Allah'a davet eden müritlerden
çounu ümitsizlik havas sarm, derin bir umutsuzluk onlara üstün-
lük salamtr, bunlarda hâkim olan kanaat udur ki, artk bu üm-
meti slâha bir yol yoktur, saadet burcunda yükselme umudu kal-
mamtr; yitirdikleri izzet ve evketin geri gelmesi hayaldir. Evet
bu slahatç ve müridlerden bir ksm
umutsuzluk içinde üzlet-i kâ-
mileye çarmakta, evlerin köesine çekilmeyi tercih etmektedir. On-
lara göre. bu asr. Âhr zamandr; o anlardayz ki müslüman kendi-
m ail âavm^oraa alp dalarn eteklerine, su. birikintilerinin bulun-
fmiere çekip dinini fitnelerd«a ttzaklatirmal, kendisine ölüm
gelinceye kadar toplumdsu uzak kcdmeddiF.
— 17 — lslân'daAUolÇ41tinlCütl-fi2
SLAH'BA ALE E&tTMt
slâm ins^ n&tlMizünd6 i^Iâh'n
Düaî'nii haUfesî ittTar el^nî.
^ "mw^^ teann yerkürenin yularn eline ona ^ma- alp,
s, yeralt ve yerüstü kaynaklarn bilerek çkarmas, yeryüzündeki
bütün srlara vakf olmas için Dünyaya gönderildiini, bu hususta-
ki iarn «Sizi yeryüzünün halîfeleri klan; verdii eylerden dolay
sizi denemek için kiminizi üstüa c^recelerle yükselten O'dur» mea-
lindeki âyet olduunu anlad gün, (9)
slâm'n insana eref ve kiilik kazandran, onu Allah'n yarat-
tklarnn çoundan üstün tutan, bununla ona sorumluluklarn ö-
reten, vekil klnd eylerin önemini belirleyip yerine getirmeyi tel-
kin eden olduunu ve t>u husustaki iarn, *And olsun ki biz
tiir din
Âdem oullarn aziz ve saygdeer kldk; karada ve denizde onlar
tayacak araçlar (imal etme yeteneini) verdik; onlan yarattklan-
mzm çoundan üstün kldk da kldk,» (10) mealindeki ayeti an-
lad gün,
Müslümanlar slâm'n insan aklndan ve duygularndan sorum-
lu tuttuunu, ihmâl ve hareketsizlik dönemine girince bu sorumlulu-
luunu yerine getirmediini bu husustaki iarnn, «Bilmediin bir
eyin ardma düme; çünkü dorusu kulak, göz ye kalb bunlarn her-
biri ondan sonunludur- meâlindeki ilâhî beyân olduunu anlad
gün, (11)
Müslümanlar slâm'n u âlemi, yani varlktaki eyleri înaann
buyruuna iimö tes^MB
verildiini itibar ettiini ve bunlar
kullanmasm emrettiini ve bu husustaki iannn* »Gökler^ ^
yerâM leps^
üphesiz ki bunda l^ee
lEllâlindeM olduuna
^
M^fâöB^iajKr Islto'm sâbit hafeikitePB erîroek için gök^in
6 hi â ö Z
I.— ,
..« ., . I III
1. 1 . l nllH ll „4 .
— oOo —
Müslümanlar, balarnda âlimleri, dâvetçileri bulunduu halde
Dünya sevgisinden, ona gönülden meyletmekten, güzel ve leziz ey-'
lerinin fazlasndan kendileri çekip gerçek hürriyete kavutuklar;
insanlara dom
yolu göstermeyi, toplumu slâh etmeyi, lâhî hü-
kümleri yeryüzünde ikaameye yöneldikleri gü,n (ki bu onlarn en
büyük himmeti, bilgilerinin meblct, amaçlarnn amac, azim ve
niyetlerinin dönüp dolat noktadr.)
ri yüce
rafu^MMûl
b^ ^
Mta^Mg mmr
vtsp
ve yüce bir amaç için yaratldklarm, kad-
khndklanm ve bu amacn Allah (C.C ) ta-
etüîni anladklar gün, (ba-
$anh Olurlar),
«Ben ve msanlan ancak Beni
cinleri tanyp bana ibâdet etsin-
ler diye yarattm.- (17)
Ama
Allah'n bu âyette belirttii ubudiyetten mmmâi
^
bize bunu emrediyor ve bizi ona tevikte bulunuyinr?
—M—
ÖNSÖZ
lan EMANET yüklenmitir, tte bu belirtilen ubudiyettir. Ve yine
ubudiyet, insanlar kullara ibâdetten kurtarp Allah'a ibâdete rö^t^
mektir ki bu devam edegelen bir tekliftir ki deimez. Ayn zaman-
da insan dünyann dar ve skntl havasndan ,çkanp. onun ferahla-
tc havasna sokmaktr, bâtl dinlerin zulûzn ve basksndan kurta-
rp slâm'n adaletine ulatrmaktr.
Übudiyel, m^umyla ssi^Ök teti^ûü Pey-
gamberine ve mû'minlere ait klaaktr.
Ubudiyet, slâm eriatndan akp gelmeyen ilke ve jOkirleri bü-
tânüylo terketmektir.
— 22 —
lümler ihtivâ etmektedir. Ama hepsinin de hedefi, fazîletli toplum-
lar, örnek ümmet meydana getirmektir.
terbiyesinin bir daldr. slâm, ferdi terbiye ederken onun yararl bir
organ, hayata elyerisU bir insan olmasm amaçlar.
. — 23 —
SLAM'DA A 1 !. F. EC I Tl M 1
m yeterinö»
toglfi^iör.
SC^^^bilmek için Idrcok
^ tea Wt sûre sonra
balü&t^ maJzme
ee^Mpea^A tBiMr
yeyle ÜgiB Ut^^Ma eim U^^^^i^ te^umda @eE
«e^cr
ya^sc&klani ^^^^ca. üphem ki m^mHâ^j^m^ bu gelimenin ter-
biye k^usunda yeterli kayneûc arayanlara cev^ verecek Ölçüde ol- .
— 24 —
Ö N s o 7
_ oOo
«slâm'da Çocuk adl kitab ardarda dizilen üç ana
Terbiyesi>*
ksm üzere tertipleyip ortaya koymay uygun gördüm. Her ksm
birçok bölümleri kapsamakta ve her bölümün altnda birçok konu-
lar yer almaktadr.
gili hükümler.
4~- Çocuu sûmet etmek ve ilgiU hükümler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : Çocuklann (din, ahlâk ve terbiye d-
na) sapmalar ve bunun tedavi çareleri.
iONC iOSIM
m- W^üdk qbHîilduElar>
'
ia ye© ayn b^fânü ^
mantodur ;
BRtNCt BOLÜM : !m&n teri^sr^le ilgili s<nmluluk.
tKNCÎ BÖLÜM : Ahlâk terbiyesiyle ilgili sorumluluk.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : Bedeni terbiyeyle ilgiU sorumluluk.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : Aklî terbiyeyle ilgili sorumluluk.
-'
— oöo —
ÜÇÜNCÜ KISM
Bu, ûç bölüm ve bir sozmçu kapsamaktadr.
— oOo —
Kitabn her bölümüyle ilgili hususlar geni çizgileriyle gözleri-
nizin önüne serilecektir. Ve sen okuyucu kardeim, her bölümün aJ-
tmda balbama bahisler, yararl konular bulacaksn. Bunlarn hep-
si de çocuklarn salam ve doru terbiye edilmeleri hakknda en
güzel yolu açklamay, onlar hayata en uygun ekilde hazrlamay,
tslâm için en güçlü askerler yapmay kendi iç yaplarnda en güzel
ve nefis sözleri, kurban ve fedâ olma idrâkini bulacak aksiyon sahi-
bi gençlerin yetimesini hedef almaktadr.
Önsözümüzü bitirirken, am
Yüce Allah'tiEu âmelimi kendi ho-
nutluundan yana hâlis klmasm, amellerin kendisine arzolundu-
gU gün bu âmelimin kabulünü, bu silsilede kullarna bir takm ya-
rarlar vermesini, hayatta doru yol üzere yürümek isteyenlere bu-'
nu bir kvlcm, nûr ve hidâyet klmasn dilerim. üphesiz ki bu-
i^nlanlann en üstünü, kabule lâyiç olmamn en uy^nudur...
Müellif
AbduUah Nftnh ISkvtaa
— ae —
^Mhmrt BÜYTÜK ALÎM
EYH VEHBÎ SÜLEYMAN EL-GAVCÎ EL-ELBÂNÎ'NÎN
ÖNSÖZÜ
Gerçekten, üstad eyh
PEYGAMBERLER VE-
Abdullah Ulvân',
RESESNE DORU adh eseriyle ünsiyet kurduumdan beri tanrm;
daha. sonra da SLÂM'DA SOSYAL YARDIMLAMA VE DAYANI-
MA adh eseriyle dostluk kurmakla aramzda muârafe meydana gel-
Dier iki
mitir. kitab da ayn yaknl salamtr GENÇLER B- :
Zaman
olur ki, kapitalizmin zararlaztodaa toplumu koruyup
kurtarmanm çaresine yol gösterir ve bu konuda AHJ£âMU'T-TE'MÎN
adh eBerm srazar; k^WUzmiQ tehlikeli vq zararl ^la« ^trla-
W^ lim M^hk tsl&m'daki' sosyal di^a^s^^ ve y^rdug^lamadaki
hakllk a^klm*.
. imdi
de görüyoruz ki o. SLÂM'DA ÇOCUK TERBYES adh
kitabm sözünü ettiimiz snflar için yazyor. Allah kendisine mü-
kâfatlar versin. ba€insm artrsn; ömründo ve amoUnde kendisine
— 88 —
I s I. A M D A A I L E E (:; I T I f
Terbiyecilere u
müj deyi de vermeden geçmiy eceim Farkh :
— 30 ^
o N ?î Ö Z
—s—
SLAM'DA ALE ETM
kapsaml slâm terbiye sisteminden ba^ka bir yol olmadm göre-
cekler ki bu sistemin iaretlerini îslâm eriat açklam ana temas-,
n Peygamber CA.S.) Efendimiz koymutur.
Son oHmak fazHetli okurlanma unu. ^ha^^ieteiil îs^ea^ t Eer
bu ^Hi^tadn l»ir Im^ ve yarar g&^(»*la:^ g^lmiib' benim
s&lâL dUUannâa ^
Âyrsmlar. ben de onlara teekkür edenha^^
^
olaym.
rzasna uygun ve has klmasn, ken-
Allah'tan, amelimi kendi
disine arz edildiimiz gün onu benden kabul buyurmasn, Hak dine
yardm etmem için beni devaml baarl klmasn, olu, hayat ve
insan bütünüyle içine alan slâm düüncesini en güzel ekilde açk-
lamam istiyorum. üphesiz ki bu umulann en iyisi, kabule lâyk
olandr.
Müellif
AbduUah NAsh Ulvân .
— oOo —
— 32 —
ÜÇÜNCÜ BASKININ ÖNSÖZÜ
BRNC KISIM
ÖRNEK EVLLK VE TERBYEYLE LGS.
EVLÂDDAN YANA DERÛNÎ DUYGU VE LG
ÇOCUKLA LGL GENEL HÜKÜMLER
GOCUKLARIN YANINDA (TERBYE DII)
SAPMALAR VE BUNUN TEDAV ÇARELER
T
y
BRNC BÖLÜM
0
HM^^ mevcuttur.
W»Wi îmmâB M im duygudur, yani ^öutoB m duygu
b) Evlilik toplumsal bir maslahattu-, toplumu düzen ve huzura
kavuturur.
lenmekle olan ilgisini ve soylu bir neslin ortaya çkmasyla olan i^"
batn, doan çocuun nesebinin belirlenmesini, bed^ ve ahlâknn
selâmette kalmasn, ana-babasnm sevgi ve efkatinin çocua yönel-
mesini, elerin çocuk terbiyesinde birbirine yardmc olmalarn, eri
yola sapdmda onu dorultmay ve onu hayata elverili bir insan
olarak hazrlamay konu olarak açklar.
— 37 —
.
. . . , % . 1^ r\ /\ l l. ti l. t_j I T I M I
"Son artk yüzünü Hakk'a yönelmi bir birleyici olarak dine çe-
vir ki bu, Allah'n salad
bir ftrat (maya) dr, insanlar onun üze-
rine yaratmtr. Allah'n yaratnda hiçbir deitirme, deiiklik
bulunmaz. te en doru en salam din budurl Ama insaolann çou
bilmezler.» (24)
— 39 —
^ . k '1 j 1^ r. ^ ' 1 L I M I
— 40 —
( >KM^ i VI.1I.1K ve lEimlYLYI.L OI AN lUilSl
2 — NesU korumak.
/
Allah'n kuUanna meru' kld evlilik müessesesiyle,
çocuklar
ken^st^ ûeâ& w
babalarna nisiset etmekle gurur duyar, iftihar
&$m^. üphesiz ki bu intisabda onlarn kiisel itibar, ruhsal Istik-
^mm
d
rart ve
m
<^m. ve yücelii v»r^. ;Eer Allah'm meru kl-
evlilik mû^rasestf ©masayd toplum hiçair kerâmet, asalet, eref
sMe^^ âcaklarla dalgalanr Is^y^e Jmr^A ve %u
durumda £b fo^et d^^raOne «^^^ Mr darbe yer. boz-
gFimeuluk ve hereyi mubah sayma yaygnlard.
ur. '
— 42 —
^
OlU-JEK, ^l.n.lK V,. irUlllYriVLI: OLAK LGS
tirir. Bu da daha çok cv idaresiyle ve bir bakma ev ekonomisiyle
ilgilidir. Çocuklarm terbiyesiyle megul olmak bu cümledendir.
"
•Aue bir okuldur, onu hazrladl^ zaman,
Kökü tertemiz soylu bir topluluk hazrlarsn.»
ve dü^i^i^ atmnsf
#M ^^pcfr gereni b^ I^Uenîn olu^a^ çQk tabüW^
âp^^e^timede
ailenin yaayp
^ lyl ve güz^ »w^bam^
IsgMb dtem ke^rakt onlara istik-
en uygun
4eW^le:
43
:
I s I A M D A A 1 1. 1: K c; ] -f t M )
tbn-Mâce,
13i) Sahih-i Möslia.
44
ÖRNEK EVIMM TEttülVEVLfe OUVN ItM
için <dind«.i!^r, ahl&k s&hibidir* dm^iz znümkâû olur. OlÜarcUm
biri kendini bu dü^^
jmtmm, s^â ^Mb^ v:^tMmta^ ve
kendine lüzumlu gMi$ îiususunda henm&estmae» o tBâsâârâo omm
hakknda «yoldan sapm, j^blâla bozulmu, îslâm'daj uzaklam»
diyebiliriz. Bu hal, insanlara onun düzeldii, takvâya yöneldii ve
dinin kural ve hükümlerine tutunduu kanaatini verinceye kadar
devam eder.
mâna budur
— 46 —
mlU& «6 It^MY^YLK OLAN LGS
Buna karsük Be^Ma A.S.} £fendlmis.lst«ltte kmrt veBle^
rini, talib i^Ngto iSütte^ W
9$mB. ^^i^^Bâm sm^ma. y^p-
malan hususunOâ
Jenmel ölçü ve anlamda
etm^b^ 1^ «M
Ülîö hukukmkl ^.mû-
lttkukunu ywin©
çocuk terbiyesini baaryla yairüte, âüenln eref ve vakanu ayakta
tutmak için ^osâoru gayret göster:^ «ikdeat S^^^ce masraf ve
harcama kcmusunda evin ihUyaçlanm Wtaia. edebüe...
dindarlndan ve güzel ahlâkndan honut olduunuz kimse
(evlem^ niyetiyle size geldii zaman, onu evlendirin! eer böyle
mmMSBmm imMÛttde tâv fl^ îtrû hnyüb Hr fesâd meydam ge-
Iür> tas)
ismetine dümesinden daha büyük bir fitne olabilir mi? Böyle bir
koca, eini yabanc erkekler arama sokmaktan çekinmez, onu içki
sofralar hazrlamaya zorlar, baka baka erkeklerle dansetmesini
ister ve durmadan onu dindarlk ve ^zel ahlâktan koparmak için
onu tabiatmdan uzahlg^faLpr.
'
Nfce genç ioudar vâr \â -mf fpmk M- kmdi eyiadö îfFet ve t&Mt-
li^n, sadeliin misâli saylr; aa^. 1^ mubah sayan adamm
evln& intikal edince, ahlâksz bir acN^
lav^^^üce ve ^^Ü-mn^
ni ayaklar altna alacak kadai* ^
fcadna dönüür, hiç bir
fazilet ölçüsü tanmaz, iffet ve eref. îtibaz* ve vakar nedir bilmez/
f35 Tirmizt
— 47 —
ISI.AMDÂ AU.K lUilTlMl
te
bunun çin ResûlüUah (A. S.) Efendimiz evlenme konusun-
da, seç^} beenmeyi asalet, eref, iyilik, düzenlik ve nezaketle neza-
het tom^ine balanp tevik etmitir. Bu hususta Peygamb^ (A.SJ
Efendimizin birçok hadîsleri biraraya getirilmitir. Size onlar çku-
manz tavsiye ederiz :
,
«"HINI K 1 VI I.K vn IKmtlYEYLE O IJVN I.ÜS
rt m
Cevap verdi!
SLAM'DA A KGtTiMl
V6 {'azîietle tannan köklü bir evde yetien, erefli, soylu bir nutfeden
suzülüp gelen, soylu temiz atalardm meydana ^elen kzlarla evlen-
meyi t^LVö-iye buyurmaktadr.
Bu "m tav^yede^ ^rra gelince, kiinin ftratnda yücelik
m lîiîtoso. köklü ve asil âdetieri tay«jör ^uklar yitâigptne-
si, slâitl'^ s^^^^ ahlâJc krallarma göre bir nesil oli:%£t»:ma^''soy-
lü ef^ kadmiann yüio^ «îütt «M£t€^ snzhmeâii mMet ruhu-
^ ^y^MÜ* t^ûMi^ ^%^lece eit Î^^M heisletlerl iktisab
'
etmest
^t gteil ve yüksek ^lâk ve erdemlikî^ kazanma^âr.- ^
de udur :
•
,
1^ tovsiyedir.' (Müten^).
_ 52 —
onNKK rvMi.iK vo TLuöf fîtt^» n.cAs\
menin aksine olumlu sonuçlardr, öyle ki, dul kadnda tam anlamy-
la bir ülfet ve yaknlk bulamazsn; doru bir gönül kunp ban
geli Eremezsin, bakirenin tamamen aksine bir davran ile karla-
abilirsin. .
! SL A M D A A 1 I. F. E f T tM
Bunun Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Câbir'e (R.A.) iarette
gibi,
trtUunarak bakireyle evlenmenin sevgi ve sayg douracam, iffet
ve namus cânibini kuvvetlendireceini buyurmutur; öyleki Re- :
'
Ya Resûlellah! soylu, zengin bir kadn seviyörm, ancak ken-
disi dourgan deildir, onunla evleneyim mi? .
«7} ÜmHibbto, . ,
SLAM'DA AlUfi ETM
Efendimiz ona, evlenmemesini tavsiye etti. Adeun âân^ gO^
lip yine ayni eyleri söyledi. Peygamber {A.S.) yine 0vtomemesini
tffi«^ye fauyvid^. Aîsm üçüncü defa geldi, ayni eyleri $^«#ace,
^^dimiz bu defa ona öyle buyurdtet : «Pogû^an va «evteâ Joto-.
la evlenin ^lM ierç^ten insi Mâ
çoldSatmzla ûtfg^ ;finm0t|e-
re. ktm^ ftluur ederim.'* (48)
— ûOo —
1^ M ^«^Manmz, evUlik ilkelerinin en önee^ M^u^^ va
teaJye sistemiyle iMi
en önemli irtibatlardr. slâm f»^rin terbi-
yesini, aile yuvasn kurmaya hazrlanrken ele- alp onu samimi bir
dostluk duygusu içinde oluturur ve evlilik ile onu gerçekletirip asl
amacna ulatrr. Çünkü slâm insan ftratmdaki bu ihtiyaca cevap
vermekte ve hayat arkadam hazrlamaktadr. Ayni zamanda slâm,
çocuklarn nesebini babalanna balar, toplumu öldürücü, kahredici
hastalklardan, ahlâki çözüntü ve çöküntülerden kurtarp hürriye-
tine kavuturur, çocuklarn terbiye edilmesinde eler arasnda kâ-
mil anlamda bir yardmlamay gerçekletirir ve böylece analk ba-
balk efkat ve merhametini onlann kalbinde ve dimamda canlan-
drp gelitirir. . .
— 56 —
KNC BÖLÜM
eVlAddan yana derûnî dvygü ve ÎU
Derûnî duygu ve ilgiden maksad» Âltoh'm ans^^a^a^ ^^tine
i ^
Açk
biçimde malûmdur ki, ana-babamn kalbi çocuk sevgisini
t^ar n
telÜfcte yarathntr; içlerinde bu sevgiden yana ölçülü bir
^ygamevm^or^t»^ koruyup yetitirme uuru, sevgi efkat ve rah-
ttm hmm
içindi. ^:«ma?da
te^^yla ciddi biçimde ilgilen-
me ihtimajsâ tamakieâf.'
Eer
bu ftri duygu ve ilgi olmasayd, insan türü yeryüzünde son
bulur, ana - babalar çocuk yetitirmeye sabr ve tahammül göstere-
mez, onlarn dert ve ihtiyacn yüklenmez, terbiyeleriyle megul ol-
maz, gece uykularn terketmezlerdi, ayni zamanda onlarla ilgili ya-
rarl bir ortam hazrlamay dûümnezlerdi.
"
um WM Sûred t^.- .
'
lardan biri de. evlâda kar rahmet ve efkat uurudur. Bu, çocuk
terbiyesinde son derece yararl, feyizli bir uurdur; onlar hasrla-
yp en iyi sonuçla elde etmek için oluturmann göz-gönül dolduran
duygusudur. Çocuklar birer büyük eser olarak yetitirmek bunun^
la gerçekleir.
anlyor
o^^lb ve
Ebû Hüreyre
— PeygmT^ AM^
CR.A.)
Wmâ^ik
srada Peygamberiraiidto ^awfc l^^^^mâM kabi-
öptü. O
:
Ali'nin
.
KA,) ^ «iftwn^
M^te -Jf^m* W^ ^
hECttec^^^^ Ata^. t^g^berlmizln bu
3hlç
mrn ^^O»
^^
I^M^tt ^^gü^ejTök «ted ÎE ^ ^^^to on tan© çocuum bulunuyor,
^toaa ^aedim!» üzerine Efradimiz (A.S.)
Bunun
^Ukkotie bakp, «Metfutm^ 'elaüyen mertuumet edilmez»
îSuyurdn. (56)
(H.AJ dmmu
Peygamberimizs aalcttti. ^ândüniz öyle buyuMn :
Peygamber (A. S.) Efendimiz ölmek üzere bulunan bir çocuk gö-
rünce, gözleri yala dolar, küçüklere kar ne kadar merhametli ve
efkatli olduuma O'nun duyduu üzüntüden anlalrd. Efendimiz
bu davranyla ümmetine efkat ve merhametin nasl bir fazilet ol-
duunu öretmek istemitir.
O halde
merhametin kalbden ayrlp uzak kalmas hiç doru de-
ildir. Lâyk olan u
ki. kalb* rahmet duygusuyla dolup tamal. Rah-
metin zaliiri ana-babann kalbine girip onda kök salnca, onlar bu
merhametle vftcib olan terbiyeyi yerine getirirler, Allah'n ûzeder^
ne gerekli kld
çocukl^^ terbiyesine riâyet hakkn edâya çak-
misati mmmipUijim gearâpi yaparlar ve bf^in bu t^ft^ hak v&: so-
rumluluk evlâd le, emm varlyla l^lçe^.J
61 —
SLAM DA ALE ETM
ÇOCUKLARINDAN TKSNMEK,
KIZ
CAHLYYET DEVRNN SEVLMEYEN KÖTÜ
ADETLERNDEN BÎRDR
/
te
Kur'ân'n bu buyruundan ve "Peygamber (A.S.) Efendimi-
zin sözü edilen tevcihinden yola çklarak, babalar asrlar boyunca
çocuklar arasnda adalet ve eitlik mebdei olmular; sevgi ile mua-
melede, efkatla nazarda, merhamet ve lûtufla davraamada hep bu
adâlet ve eitlii gözetmilerdir. Olan, ile kz arasnda ne bir. ayrm, '
^ 62 —
evlAddan yana dkkünI duygu ve ilgi
" ' " I I 11 I .1.111 ^ H l-
| i
H,.t
onun bir erkek çocuu dourmasn arzu ediyor. Ne var ki, kadn
kaz çocuu douruyor; bu sebeple Ebû Hamza kadnn odasn ayr-
d, baka bir oda ya da evde kalmaya balad. Aradan bir yl geçtik-
ten sonra terkettii einin kapsnn önünden geçerken onun kzma
u msri^'^r nenni nenni diyerek .pkuduunu duydu :
63 —
.
nyla emretmi ^
böylece 0sicstst^ girmee ^lüyet kazaaacEdteU
müjdelemi, ilâhi nza ile onlarn taltif ^^Geginî vtmi^.
Tâki, kz çocuklarnn eitilmesi, Allah'n raz olaca dorultuda Vfl
slâm'n öngördüü ölçüde gerçeklesin, hayrl sonuçlar elde edil-
sin. -
'
. i
— 84 —
«Kimin üç kz çocuu veya üç kz kardei veya iki kz çocuu,
ya dn iki kz kardei bulunur da onlara yakmik gösterir, güzel dav-
ranr, besleyip büyümeleri için sabreder ve onlar hakkmla AUahV
tan korjteup sakuursa, C^net'e girer,^» (4)
ler. Allah bu defa, «onun kalbinin raeyvasm tutup aldnz deil mi?»
r
t
W
m l^nnizl Hibbân Ebû Musa
- tbtt
— CG. —
KVI.AUUAN YANA DtJtur^l UUTVLi v r, iia.i
—
Ebû Talha'nm (R.A.) hasta bir olu vard ki rahatszlmdan
ikâyetçi idi. Ebû Talha (R.A.) sefere r ':t, hasta oU' da bu srada
öldü. Ebû Talha bir süre sonra seferdeki döndü ve eine sordu «O- :
—
«Yâ Ebâ Talhâ! ne dersin, bir kavim bir aileye bir emânet b-
rakr, sonra da emânetlerini isterlerse, o aile bunu vermezlik
.
yapabilir mi?»
—
«O hald^' olunu kaybetmeden ds^^ ss^sm^p m^^âe^imi
AJl^'m dUei» dedi, Bunun {ferine Ebû Talha Ssa^^J» öfkeümdi
O
halde ana ve babalarn kendilerine bir musibet dokunduu
zaman daha önce ektikleri imân ve kesin inanç tohumlanyla taham-
mül gücü kazanmalar, szlanmayp teslimiyet göstermeleri ne lâyk
bir davrantr. Bir çocuklar öldüüiîde umutsuzlanmayp sabret-
meleri ve «Biz Allah içiniz ve yine O'na döneceiz» diyerek teslimi-
yet göstermeleri övgüye lâyk deil midir? Çünkü Allah'n bir eyi
almas ya da vermesi, kendi mülkündeki tasarrufudur ve her ey
onun yanmda belirlenmi bir süreye kadar yaar, her eyin bir eceli
vardr. Oyle ise âncücu*, babalar bu gibi mu^betler karsnda sabret-
sinler, ecirlerini Allah'tan bekleyip teslimiyet göstersinler ki. ht^te
ve buyruk katmdA bulunan O Yüce Kudret'ten evAp m
m^OMt %ar
kmndsm nasiplerini akMsInIra'.
Allahm! Dünya musîbetierini bi2e kolaylatr, senin kaza ve ka-
derine nza göstermemizi sala; dünya ve âhirette bizi koruyup eli-
mizden tut, ilerimizi en güzel ekilde yürüt. Çünkü gerçekten Sen,
sahip çkanlarm» iiel. yürütenlerin en hayrissm, ey âlemlerin
Rftbbî.
mtÂmAft rmK mmM duygu ve ilgi
ozMM
t
> «y ve ne d4 maMmm ve ,
«Eer
Allah (C.C.) minnet buyurup da oluma ifâ verirse, hamd
ve minnet O'na mahsustur. Yok Allah (C.C.) ona ölümü takdir etmi-
se, onun dedesi ona kabirlerin yolunu tarif etmitir.» Bu
sözleri gönül
rahatl içinde söyleyip yolculuunu sürdürmek üzere ayrlrken yu-
karda meâlini naklettiimiz âyeti okuyordu : «De ki, eer bâbalan-
mz^ Oj^lfamm^ teei^^toniz. eleriniz, bah bulunduunuz oymak
ve kalile- • ^» AUd ve Peygamberinden ve Allah yolundaki
MSm daha serlmU ve ««vgffî ise. Allah'm emri gelinceye kadar
ci-
begdeyB.»
Ey mü'min
babal slâm sevgisinin, ciiâd ve Allah'a dâvet atasfi
senin kalbin üzerinde ve bütün organlarn fevkinde hâkim. biUunma-
s vâcibdir. Ayn zamanda çocuklanna olan sevginden
evine, aile ve
çok önde gelmelidir; kabile ve oymandan, daha üstün bir yer igal
etmelidir ki, seni bütününle daveti teblie ve cihâd bayram ta-
mana itmi olsun. O zaman umulur ki bilek ve pazulanyla slâm'n
an ve eref binasn sapasalam yapp ileyen yiitler arama gi-
rersin ve onlar o salam sarslmaz azimleriyle Kur'ân devletini ayak-
ta tutarlar, Muhammed Ümmetinden esirgenip alkorian izzet
(A.S.)
ve erefi geri çevirirler, bu ümmetin an ve öhretini iade ederler.
üphesiz ki bu da Allah'a göre zor
— ——— •
deildir.
,
,
(71) Tövtoe Süreri : 24.
fflfiâalann kemâle erdirmek, kalblerinin derinliinde imâmn
tatllm tadmak. vicdanlarun karargahnda onun lez.zetine eri-
mek Be^âSai (A.S.) Efendimizin buyurduu söze ku-
lak verin :
duymu
«Üç haslet var ki kimde bulunursa, o 2n&am tatlln ^de
olur î
—
\
—
Ey Allah'n Peygamberi! iki yamm arasndaki camm^diiâa
sen her. eyden bana daha sev^ ve sevimlisin, dedi. /
—
Sana bu kitab indiren Yüce Kudrete and olsun ki, anda u
artk sen bana:; iki yanm arasndaki canmdan da daha
sevimli ve
sevgilisin, dedi.
72
itim Hvâsretle s&bit olâA hadislenien bjrinde Efendimiz
(A.S.)
<
\
t.
— 73 —
SLAM'DA A 1 r. E E G T M
I ! I
nmik Ui^m&ro, «t
ybraz ilgi davrazimi^. ve
gelince Bu Imasta Ebû $km CB»A.] di^ : ^lg^â^âlU ASJ ^
Efi^dimiz $ehadett paamsBif^ -ve ba parmakla ta atinay aien'ettî
ve ^le buyurdu «Bu. geçökten av öldürmez, düman yaifcklsmz, :
saklamtr diyorum, sen dönüp tekrar atyorsun öyle mi? Artk bir
âaha SKiMe jEonumayacam» diyerek danM|;n ve sevgiden uzak
tuttuunu bildirmiti.
Çocuudövmeye, yani terbiye etmek için ona dayak atmaya ge-
lince ResûlüIIah (A.S.) Efendimizin bu hususta öyle buyurduu sa-
hih rivayetle sâbit olmutur :
memektir.»
ûSs3ti
(79)
^ düman cdn^ Allah için sevmek, AUab sev-
— Tebük seferinde
savaa katlmayp geride kalanlar arasmda
MÜunuyordum. Bu isyanmzdan dolay ResûlüIIah (A S.) Efendimi:^
(78) Ebû Dâvud-- el-Hâkin : Amir b. uayb'den.
'QA aile ETM
Müslümanlar] bizirale konumaktan men'etti ve bu elii gün sürüp
/(itti. O kadar ki, yeryüzü bize dar geldi, içimiz skldkça skld, kal-
lenden deildir; çünkü onun (yapt) sâlih bir amel deildir. Artk
«brahim'in babas için istifar ise. srf ona verdii bir sözden
dolay idi. Babasnn bîr Allah düman olduu ona belli olunca, b-
rahim ondan ilgisini kesip uzaklat. Dorusu brahim yufka yürekli
ve yumuak tabiatl idi.» (83)
- 77 —
SLÂM'DA AI.K EGlTlM
îsIÂm'n bakala^myan siâr ise, u âyettir.:
MjM^
I^Mu^^aiBe ^
mflli^î* ve kabüelere ayrd^, flî>-
Mal yannda en erefli ve itibarhnz. (O'^daa ea
s^g le) korkup (fenâhklardan) sakmamzdr.» (88)
— oOo —
Hamd Allah'a mahsustur. Salât-u Selâm,
Peygamberler kafilesinin bakan, insanln
fahr-i ebedisi Hz, Muhammed Mustafa (A S.)
Efendimize ve O'nun hanedan ve Ashabna olsun.
ÇOCUKLA LGtl GENEL HÜKÜMLER *
Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
BU BÖLÜM S;^^ MXmV KAPSAMAKTAma s
,
. .
-
j
i _^
BtBÎNGt KONU
ÇOCUUN Dod^UMUNDA TEBBYECt NELER YAPARf
slâm eriât'nm slâm Ümmetine olan fazl-u keretilinden birl
de, bu eriâtm doan
çocukla ilgili hükümleri açklamas, terbiye^,
ilkeleriyle ilgili hususlar ortaya koymasdr. Bunun sebebi açktr
?
Terbiyeci, eitimci küçücük, yavruya yaplmas gereken bütün husus-
larda açk bilgi üzere olmah, onu yönlendirmeyi yeterince bilip becer-
melidir. O halde üzerinde terbiye hakkn, sorumluluunu tayan
herkesin, bu hususta slâm'n koymu olduu esaslar uygulamal ve
terbiyeciye yol gösteren Resülüllah (A.S.) Efendimizin koymu ol-
duu ilkeleri yerine getirmelidir. '
r .
\
Doum
vaktinde, terbiyecilerin fe^mm gereken JÛkÛmlerîn
en önenUUeriai özetleyip s^le sutOayabÜIrîz
Dc^m amnda anne kurtulunca «geçmi olsun» demeli ve bir
çocuk dünyaya getirdii için onu tebrik etmeli
Müslüman kardeinin çocuu dünyaya gelince onun sevin-
Bir
, cini paylamak ve onu tebrik etmek müstehabdr. Bu, aradaki dost-
luu kuvvetlendirir ve ilgiyi tamamlar; ayni zamanda Müslüman
âileler arasnda sevgi ve. ülfet kanatlanma açlmasna yardunc
— gl — lslftm'cUAU6£iituniCntl-F:6
SLAM'DA AtLE EttUt
Olur. Eer ö srada bulunmaz da tels^ ve mûjd^ çdculfun babas-
na iletemezse, daha sonra rafcle^raaoa bu duygusunu dile
ço- getr^
cuun salk ve selâmeti için duâ eder. Belki Allah (C.C.) onun o
samimi duâsuu kabul buyurur da Itj^tuf ve rahmetini daha bol indi-
rir.
kendi katndan temiz bir soy bala. üphesiz ki sen duay iiten-
sin. Bunun üzerine Zekeriyya mihrapta namaz klarken melekler ona
seslendi Allah'tan bir kelime olan sa'y tasdîk edici, ba olmaya
:
mdr, yoksa bir eek midir?» diyerek uyanda bulundu. Adam, «ne
dememiz uygun olur, siz söyleyin» deyince, Hasan el-Basri Hazret-
leri ona, öyle dedi *Sana bir çocuk baland, mübarek olsun, ba-
;
_ 83 —
î sL AM DA A î LF ETM
dirlik salar, o kadar ki birbirine ^içe kenetlenmi bir kale duvan
''
gibi. olurlar.
f 'i-
t tk^im olay meydana geldiinde çocuin b!r kuIajzEia
er kulana ikamet okunua^ mûstehabh :
: •
'
bir ^mt,
— 84 —
m
.
ÇDCUKLA ILGIU GENEL HUKUMLEH
û& mSmsCin olmachmda herhangi tatl bir madde, örnein akit, gül-
ei^^^ ^ter olabilir. Bu, hir sünneU uygulaya yönelik-
bmi^ K^îmsL art deildir.
6m^^^ »öa^ . çocuun kaslaiim, çene nahiyelerini ha-
rekete geçilip lE^m^Üfiasâtei^ ve b^j*lâ@e ftiOiB^mn gösünü daha
^^oll l^taasmi saMemîStr. Aynea'^tesura ruh üzerinde de bir ta-
km cduafl» W^leri düünülebilir. Bu bakmdan belirtilen sünneti,
takvâ ^ Mlâfc le hllton^ tannan bir kiinin yerine getirmesi, böyle-
ce ^m^iâ ve takvAyla mevsuf bir kiilik kazanmas bak-
uygm olur.
nundan dah^
T^ah^il^ m{^»bâb' olduuna deUOet eden had^ört fukaha
^le ^Mam^eati^ :
^ B5
SLAM'DA âîtE ETM
çocuumun azna sürdü ve bereket Ue du& ettikten sonra «ocuu
tekrar tMaoa..tiBi:dt OM)
AaO^Mu Ebû Tffltt (R^ yolcular ^diafâ^. olu hasta idi.
O t«aM^'^3âE^ 0^ Mâti. Eb^erdra dfindüfinde. eine «çocuk
nasü om, mt yapyn^» mftk sordu, Vmsm msteym, «6, olrtuftm-
dan daha sâkin ws ij^, dedi ve kot^ti^oa alogsn yrasei gelirdi Ye-
m
mek yenildikten smm^ cinsel temast« Ind^sto^ Bu i de bitince
Ummu Süleym, kocaca «kalk da ^mj^^^&t^S» lUUSB^y^U deifi.
Sabah olunca Ebû Talha öfkeli Wr halde Peyg^ber (A^.J ^^i-
mize geldi ve olup biteni .anlatt. Peygamber (A.S.) Efendimiz mUk'
«Bu gece gelin güvey oldunuz mu?> diye sordu. O da «evet» diye cm-
vap verince .Efendimiz, «Allahm- bunu onlara mübarek eyle,- diy^
duâda bulundu. Ebû Talha'nm bir olan çocuu dodu. Ebû Talhft,
eine, «çocuu alda Peygamber A.S.) Efendimize götür, dedi ve be-
raberinde birkaç tane de hurma göndermeyi ihmal etmedi. Peygam-
ber (A.S.) çocuu görünce, sordu, «beraberinde bir eyler var hu-
dr?», Ummu Süleym. «evet, hurma vardr» dedi. Peygamberimiz bir
hurma ald, onu aznda çinedikten sonra çocuun azma sürdü
ve adn Abdullah koydu.». (95)
^ [S 'i.
G%}cukIa ilgili meru'
_*
kld hfMMirte
I
litei mm
(94} BuharI - Müslim : Ebû bürrie hadîsinden, ' '
^
Not Bilindii gibi, Resûlüllah (A,S.) Efendimiz her türlü maddi ve mânevi
:
hastalklardan beri, her türiü kirden pastan uzai bir kvamda yaratlm-
tr. AUah (QCJ onu her tûm
mikroptan lletten' ]qorudu£u halde, o yine
^nit^^ffl» ^[^Oiâ jSiffiâ^ feüiraini; elblse^fil ve otuMuftu yerleri son de-
.reoe- teiniz toimo ve bu hosusta titizlik gostelmltir. rahmet, fe- Aznda
yiz ve bereket yard, -azndaki îslakhk ifayd, merhemdi ve inâyetti. Bu
bakmdan kendisine getirilen çocuklara bu feyiz ve rahmeti verirken, bir
de onu hentea emmeye hazrlat^n-amaçbu^^^v
(95)- Bâiazl - : Enes ltAI% aSJU âoB^
ban tra etmenin müstehab klnmasdr. Bu da yedinci gününde
yerine getirilir, tartlarak
'
arlnca gümü falûrlere, yoksullara
datlr, j
Bundaki hikmet iki hususla H^dir :
'
'
I
. i *- dfiratai kmh. brakmak,
tu^ edip orta
bir biçimde bulunmasn çok arzu etmitir. Bam bir ksmnn tra
I
sek, bu vâoiblerde de g-eveklîk ve aidnszlk göstermemize sirayet
eder, sonra da farzlar hakkmda ayn duyguyu dourur. Sonra da s-
lâm'n bütün konularnda ayni vurdumduymazha
, yol açabilir.
bu tür ihmal
Netice olarak ^0ve^^ g^rOnû^l» olsun
MiMMan sçOe/yr kü£riM ias^B^m ^i^^opûr, böylece o. apaçk bir
^ -
— 89 —
l ,
> - i .
SLAM'DA AÎLE ElTlMl
yardm eder de zafer kaplunn açar. örtülü kalan an ve erefleri:
xü» krlp dökülen kerametlerini geri çevirir. (101)
- A- ,
kOmUsr Ml^âulmu
^mmmmm MbSmler
W^ W ^tacâ
koymas, çookla
^tbîkatta
ilgili
. Mtom
prensipleri, eitimiyle
çlçe olan hususla. Samet i#s x^^i^ anlalr düzeye getirme-
sidir.
.
Sözü edilen konuda, birkaç sahih hadis daha var ki^ad kojrma^
mn âo|^ gûnû olmasm ifâde etmektedirler s
—
Ebû Useyd'in olu Münzir dounca onu Peygamber (A.S.)
Efendimiz'e getirip önüne koydular. Efendimiz de onu ahp dizlerinin
SLAM'DA AtLE EGlTlMl
üzerîne koydu, Ebû Useyd de yanbanda oturuyordu. Bu arada Re-
sûlüllah (A.S.) Efendimiz önünde bulunan bir eyle megul oldu,
Ebû Useyd de çocuun Peygamber (A.SJ m kucandan almp gö-
türülmesini söyledi. Az sonra Peygamber (A.S.) Efendimiz, -çocuk
nerede?* diye sordu. Ebu Useyd (R.A.), «Ya Resûlellah! (siz megul-
ken) biz onu eve geri gönderdik» diye cevap verdi.
BmiKin âMte "P^^^Kmber .(A.S.> Sfendi^ «@oe#to ad ney^
m* diye 0 ^ ^âeSm^ mmm wr^. Efendsuüz CA^SJ,
«^yr, &mm i^stsâ Mûnzir'dir* buyurdu. Cioö
I
Resûlüllah (A.S.) Efendimizin öyle buyurduu rivâyet edilmi-
tir:
—W—
ÇOCUKLA !LGIL genel HÜKÜMLER
— C^nre, dedi.
— Kimin olusm? diye sorunca da, .
— Evin ne yanda?
— Harreti'n-nar'da. iBunun üzerine Hz. Ömer (R.A.) hayret etti
ve sordu :
— Zat-i Lezzâ'da. •
Hazret-i Ömer
(R.AJ ons, içabuk çoluk - çocuuna yeti, cid-
den onlar heîâka yüz tuttular, yandlar. Nitekim sonmâa üs. Omer'-
m dedii gibi» çkt, o aUe yanp kül oldu. Cioo)
Yine terbiyeciye, dier bir tabirle ana - babaya nasl çocua,
Allah'a has isimlerden birini koymaktan kaçmmas gerekiyorsa, öy-
lece çocua Ahad, Samad, Hâlk ve Rezzak gibi isimler de konmas
düz deildir J
Ebû Dâvud'un kendi Sünenih'de yatadn- tesbite göre, Hânî*
daki kabile reisi beraberinde bir grup temsilci bulunduu halde Me-
dine'ye geldiklerinde. Hâni', Ebu'l-Hakem diye çanhyordu. pey-
gamber (A.S.) Efendimiz onu çararak buyurdu ki
— Asl Hakem olan Allah'tr, hüküm O'na aittir; sen neden
Ebû'l-Hakem diye küny elenmisin?
ilOd) Çünkü <Cemre>, kor ate anlamna, «ihab», çk verip kayan yldz anlar
nuna, «Hrka», yank yer anlamna, Harre-i Na^, ate scakh^nn iyics
'Ktf^Kdildigi mlfitnnTBî ^4^cz&> iyice jmkc» at^ «9 de C$hm3mm''
te bir tabE^ mAihna iMû.)
— 94 —
ÇOCUiCLA LGU GENEL HÜKÜMLER
. Hftni' u cevab verdi :
—
Bu güzel bir ey! Çocuun var mdr? diye ilâve etti. O da :
— Hangisi büyükleridir?
— üreyh, diye cevap verdi. Peygamberimiz (A.SJ ona :
buyurmutur :
M
.
nm, R©bah..Yesar.« .
5
babaya gereken, çocua, Allah'tan bakas-
Terbiyeciye ve ana -
(1111 .
Müslim - Ebû D&vud - -Tirmizi Semure b. Ciindeb IR.A.} den.
:
EFIAH, kurtulua eren. NAfî'. yararii olan Rebah. hem s, b«m Uef&tai
fâBSOi Teecur lu^aylk if&de eden demektir. (Mütercimi.
•tKK^ Çünkü Abdül'rauttalib. -Muttalib'!? kulu», Abd-i Men&f, -Menâfm kulu»,
' "
Beni Abd-i ems, -güne kulunm oullan-. Beni Abd-i D4r. -Dar kulunun
oullan» anlamma gelir. Bu da kiinin Allah'tan bakasma kul olduunu
îTâde eder. AAia bynlar Idfizs^âea aâe mmsai tOm^ vd^l^sc^ «üim^
a^
tertb, ^^lU^rOmari sdz kc^^
ç<K'uKi.A i.<;i.
" '
- -U
(ifma
» —
mm^m—
- ' 'I
--t
le bilinip
bunlar &jg^^tâsts^m
tanmmaa
isausu(te.
ve tabiatm
^
^^I^M^ hto iti-
burm heder etmeye, mâne^isöâaft feE^rÖtâî^^veKi
Inr alçalma ve yklma düzeyine geldikleri gün.blük -
pörçük Olup
(Ijtrmadam duruma düerler. Böylece dü^3EWÖÜaJl öiM
r/ip topraklarn ele geçirirler, ileri gelen erefli kiilerini aalk
(•<lp küçük düürürler. Nitekim bugünkü halimiz hemen hemen
loyledir. Velâ Have Velâ Kuvvete llâ Biliâh.
Volâ Havle Velâ Kuvvete llâ Bjll^fe.
yurdular fci :
saMh rkvâife^ göre, Resûlüllah ^^sai^l^z ^
f U3Î Heyâni, a^^ee «^^, H#M*, «toes ^m^, %m&f\, güve kurdu, hem gü-
:^el kokulu bir bitki». Meyyâde «çok titrek», Gâde -teni yumuak*.
«akllar ve bir de düaztmalar- manasna, gelir. (Mütercimi
(114)
W^ ve Humâm^drt en çirkin olan. Hari>,
- '
Müm
ve Mirre'dir.»
.
j
3 ~ Çocuklar *Ebû Fulan- diye künyelendirmek Sünnettir.
islâm'n çocuk terbiyesinde koyduu lkelerden biri de, çocuk
dounca ona «Ebû Falan» demek suretiyle künyelendirmektir. üp-
hesiz ki künyelendirmenin nefis te'sirleri ve izleri, terbiye yönünden
büyük yarurlaa söz konusudur
^
a) ^öKitta kalbinde m mhunda say^^üdc. iyilik fimonu ge-
litenek.
Bu mânayla âir diyor ki «Kendisine seslendiimde, saygm
;
tlU) '
Ebû Dâvud - Nesâ : Ebû Vehb'den.
anlamna. Humâm. -erefli, himmeti yüce kii» an-
Hâris, .ekinci, ziraatç»
lamna; Murre «ac-. Mirre. .iddet m
MsS»' aadamnft Mere. *&tam ye*"
-sava» demdir.
ve kaUa^ dâkûk otoaa- anlamma g»Ür. Hârb, ise
(Mütercim)
tllS) Bilindii gibi, kiilere künye koyup onlan künyeleriyle
çarmak. Arapla^
kaide ve âdet yok-
ra has bir sayg ve edep tarzdr. Türkçemizde böyle bir
tur Bizde küçüklere ismiyle. faaSPSteft Hmui»^^
B^-
^eadi. mA m& edM» sösder ekfenefik Kitap (m- e»,
ÇOCUKLA IIX:iIJ GKNKI. IIÜKÜMLIiH
Hz. Enes'in çocuu olmadan önce EBU HAMZA diye künye al-
mt. EBÜ HÜREYM: (R.A.) olu bulunmad sralarda bu künye
ile ça|3:larçUr
tU6) UMEYE, AMR'm küçültülmü kipidir ki sevgi ifRdo eder. NUAYR ise
«Bu gece Irir olum dodu, ona, b^lam tbrmüm^in adm verdla.»
Ne babaya, ne de bakasna çocua çirkin lâkablar takmala-
b)
r caiz deildir. Örnein KSA, KÖR. DLSZ. BÖCEK ve ben-
zeri lâkablar bu cümledendir. Bu husustaki yasak-, ilâhî buyruun
kapsamma girmektedir :
Kasun'un.»
Peygamber <A^.) Efendimizin künyesi olan EBU'L-'KASIMile kün-
yelenme hususuna gelince, müctehid imamlarn bu konu hakkndaki
tesbit ve görüleri farkldr v^e birçok görülere yer verilmitir. Önce
size bu görüleri nakledelim, sonra da bunlardan hangi görü tercîha
daha layktr, onu belirtelim :
vud'un kendi Süneninde Hz. Âie (R.A.) dan rivayet ettii hadis- u
tir :
t s [. A M D A Al. !. VC I T I M !
2. Muhammed b. Ebibekir.
4.
'.T
Muhammad b. Sa'd b. Ebî. Vakkas. -
— m—
'
leimek» mm
bayaimda men'edilnsîti, vefidamdan smmk^^sm^^ b£r
.sakmca yoktur.
Böyle diyenlerin yine ^bû Davud'un kendi Süneninde Mün-
delili
zir'in Muhammed b. Hanife'den yapt
rivâyettir. Hz. Ali (R.AJ öy-
le demitir «Ya ResûlüllahI Senden sonra bir olum doacak olursa,
:
— 103 —
tftt.AM OA Atl.« KTM
W muhatabn
ÇA.S.) Efendimiz kendisi ça^ayor diye d@3s^isfise ydnelnnesin
ve ahsiyetiyle.JP^^gsitfe^ WB^QtiMm^mM^
litab anmda birbirine kanmetm \i6eyle bir enfipest ISca^B^tur.
Ama Efendimizin vefatndan sonra artk sözü edilen bir iltibiütt, im-
kân kalmamtr. Bu da O'nun lem ismini, hem künyesini bir çocua
koymakta bir saknca kalmadn göstermektedir. Bu manay kuv-
vetlendirir mahiyette az yukarda Zührî'nin rivayet ettii hadîsi ha-
trlayahm; o, Ashab-i Kirâm'm çocuklarndan dört tanesine yeti-
'
miti ki, hepsinin de ismi Muhammed, künyesi Ebû Kasm idi. Allah
(C.C.) daha iyisini bilir.
— oOo —
— 104 —
ÜÇÜNCÜ KONU
ÇOCUA AKKA KESMEK VE BUNUN HÜKÜMLE»!
1 —^ A k i H ^ ' mn. jamas nedir?
Ak
VAUDEYHÎ =
i ka
-
davranyla kesip att denildi
»
sdjzlâkte. k^mjek apEdanMS^
^^^am kmc^ ^^i,
tpKPiöi Olû^,
#eSfr^ W^
%^^\^
«Her çocuk akikasna karlk rehindir; yedinci gününde ondan
yana (koyun) kesilir, ad konulur ve ba tu*a edilir.» (121)
— 105 —
t,XM UKI,A LUf,! (K.Nhl, IIUKUMI.fc:U
— 106 —
j
I s !. A M i) A A ! 1, I-: 1 'J' I M I
(124)
— 107 —
(.()( UKI. A li ' .
II 1 .1 i : MI ^'l I ii
Erkek çocuk için iki koyun kz yocuu if^i/ tiir kuyun k^sin.» (125)
iUt Bâfî'to li^iJra^ k^aae, ^na bau tra edîp..> me&lindM:
^^^yet ettii hadîsi delil ^ âaym^ seçmelerine gelince
Bu, akilin :
— 108 —
1 s 1 A M n .\ \ I :. 1 c; l t m I
— lOfl —
I M :. A M I) A A ! I. I. !.c; TM
için ne ^wSan akika kesilir? u cevab verdi : Hz. Âie (R.A.) bunun
yedinci, otidördüncü ve yirmi birinci günlerinde kesilmesini söyler.
rumu elverdii takdirde bir akika keserse, bu çok daha iyi ve uygun
olur ve böylece Resûlüllah (A.S.) Efendimizin fiilî hadislerini uygu-
hvHvmm. IMt l^jrumu etv^medil veya arlar mösâ^ ^ü^
tlûA4a m stjmnU m^m^^ bir ymine getirmesi dl^ür.
^ bu s^im
limstiâîakî
•
azülamdate
0halde meseleyi uygulamada bir genilik, akikay kesmede bir
kolaylk söz konusudur. Allah (C.C.) sizinle kolayh diliyor, size
zorluk dilemiyor. Allah (C.C.) dinde sizin üzerinize hiçbir zorluk
getirmedi.
mutur.
ia^ 4e îbn Ebi eybe'nin Hz. Âie (RA.) Validemiz-
de l'^yet ettii tesbit edilnd^^lif. Hz. Âie tR.AJ diyor ki -Resûl-
:
l^g^ Efendinrf% olan çocuk için iki, kz çocuu için bir ko-
f^îka olarak kesmemizi emretti.» Bu ikisinden baka, akikann
'
— 110 —
: :
b) kisi arasndaki fark, erkek çocuk için iki, laz çocuk için bir
koyun kesilmesidir^
'
Sözün özü :
4
— 111 —
SLAM'DA Al. !: K O Tl
I M 1
Ortaya baz itirazclar çkp da, slâm Dini, neden akika konu-
sunda erkek çocukla kz çocuunu eit tutmam, erkee üstünlük
tanmtr? Bu aynm ve farkllk neden?
Bu gibi itirazlar birk^ cihetle reddedilir :
— 112 —
e — Akika kurbann kemiini krmak mekrühtur.
. Çocuk için kesilen akika kurbannda dikkat edilmesi pereken -
„ 113 _ sUkm'claAUeEitl^^l*!^»
3JL.AM LIA-AILIÜ. J!,UI1A11
Sr kapsamna manda da
m 3.
pbl.AMafiib^'caM^ ial^âefi^d^^
ve satm 1^ flikte lE^otea olarak kesmesi cftiz olmaz.
M^n^ toplanpW
ÇünkÛ Müla
olsun
iBohih ol8^^ ^
amaç g^cMfSgu^dL Amaç. çocua iaâa
Mr hasrvmaâ ^açam^ akdmklr* ^^& kurbanlk büyük
bâ Ayvanda vb devede kiisin tt^datup ortak olmas câizdirl.
i cl Akika olarak koyun yerine deve veya sr
kesilebilir, art- u
la ki. bir -çocuk için belirlenmelidir. Nitekim Îbnü'l-Kayym'm Enes
^
ÇOCUKLA ILGIU GENEL IIUKUMLEH
b Mdük (R.A.) den yapt rivâyete göre, ad geçen sahabi doan ço-
cuu için hayvanlardan birini akika olarak keserdi.
'
^o^Ei&b^ h&eaib&r Ur ak^» Tarduv «dyc siz ondan jaxm bir Tsm
um bn Mûnzir.
tm) B^hakl Hz.
: AU (RA.) dan.
SLAM'DA aile ECITIMI
mek ve ameli niyetie bîrletirnktir. ResûûUah (A.S.) Efendimiz
buyurdular ki :
dr. ^ •
zrUman yemek. .
oOö
117
DÖRDÜNCÜ KONU I I
'
IMeMK
]3ffi^r^I#^ eden hadisler hayli çt^ur; biz
c^ardan feîrkaç toesfiü aia^yu naklediyoruz :
Kalbe bal olan imânî ftrat. Bu, Allah' bilmek ve O'na imân, et-
mektir. Amelî ftrat ki yukardaki hadîste belirtilen hususlardr. Bi-
rincisi, ruhu arndrr, kalbi temizler; ikincisi bedeni temizler, gö-
rünümü süsler. Böylece bedenin bata gelen ftrat, sünnet öayihf. ^.
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz yine bu konuda öyle buyurmutur?
.1
(137) Taljerâni.
(138) Ahmed b. ifeubel Mûfiiwdt
— 119 —
IStAM'DA AihIS K^riMl
** *
—
«Resûlülah (A.SJ Efendimize uyarak birçok kimseler îs-
lâm'a girdi Siyah, beyaz, Romals. ranls, Habelisi... Ama bun-
:
i
Sünnet olmay vâcib sayanlar ise, a'bî, Rabî'a, Evz&. Yah^
Saîd el-Ansarî, Mâlik. âfiî, Ahmed b. Hanbel'dir.jliBWHn Mâlik sün-
net olmas ihususuna arlk kazandrp bunun önemini MM^3^
öyle demitir «Sünnet olmayamn ünaimti câiz deildir, ayn
:
za-
manda ahitlii de mbul olunmaz.» '
Soben - MüslUn
fîâfiö : Ebû Hüreyre (Rji.) den.
(m) îmsm Ahme&t Mlâ b. Evs fBAJ ^
— 120 r-
m
Sözü edilen mamUurm ba husustaki delilleri hayU çoktur/ biz
onlardan bir lasmytek ^ef^yoru^ :
Hatt*! diyor ki
—
«Sünnet olmak, her ne kadar dier sünnetler arasnda an-
Iyorsa da ilim adamlarmdan bir çouna göre vâcibdir. Çünkü sün-
net olmak, dinin, dindarln iândr, Müslûmcu kimse M^^^âm
onunla ayrd edilip tanmir. Sava meydannda öldürülenler arasnda
8£mMI 1^ lanseye raM^i^ di^M
i@ MlriMi ^ Wmet^
ts^Ma ^^nne^ Mmm teste^ mmmst ûeSni s^pa^ MÜs-
ItoB^edam %tea^a kMsta&a ^teîBfte^
Fukahadan sünnet olmann vûcubuna kail olanlar u
illetleri
(sebep ve göstermilerdir
delilleri) : Sünnetsiz kimse abdestini ve
namazn bozmaya kendini arzetmi olur. Çünkü kesilmedik kalan
deri, tenasül organmn ba ksmm
bütünüyle örtmektedir, idrar al-
tna girince onu gidermek hayli zordur. O halde taharetin shhati
sünnet olmaya bahdr. Bu bakmdan selef ve haleften birçou sün*
XAhmeâIttailizde
Hanbel Ebâ Dâvud Useym'da.
b. - {
— 121
netsizin imametini Ama yalnz bana
yasaklamlardr. kld na-
mazlarda Özür sahibi saylr^ devaml idrar damlatan kimse gibi.
Dier Mr
riv&yette ise öyle denilmektedir -üphesiz ki. ilk :
s^sa£lr 9(Uui, ilk âon giyen ve ilk sünnet olan îbrâhim Peygamber-
#rt» iç&oiit iMâk ^dan sonra bütün pemgamberlerde ve on-
lara yi^Mft datat p&ypBBE^mîBm tASj m^m^âz
d^i^^^ye ^âar Ke^cnitir.
r '
'
j
Fukaha ve müctehid imamlar, sünnetin kadnlara müstehab ol-
duu, vâcib olmad hakknda icmâ'a varmlardr. Ancak mam I
— 124 —
Bu iki cinsin sünnet farkn hik-
olma hususunda aralanndaki
meti belki de olabilir u
Hem ekil, hem fil^^bn, hJKn yarar bak-
:
1. Sünnet ile kesilen deri sebebiyle kii bir takm yal ifrazattan
kurtulur, klf altnda imeye, kokumaya imkân vermez.
a l^tm mm. ^mmMsâ^ kösUmesîyle in^ear mlinde tenasül
aletinin ba bir engele uramadan ortaya çû^.
um MammmM ^ i23.
(SO) Bâ&^ : 138.
— 1S6 —
5. Ergenlik çana giren gençlerin daha çok ihtilâm olmasn
önler.
.
Yuka^BB beÜrfeU^mlz ^mv^bBûm takEiriB(te, bunlar ister çocu-
un dc^tanunu müjdelemek, ister kulana ezan okumak, ister aki-
kasm kesmek, ister ban tra etmek, ister adn koymak, isterse
sünnet etmek olsun bütün bu hükümler, terbiyecilere u önemli ger-
çei bildirmektedir Çocua doduu günden itibaren dikkat ve iti-
:
•
CSEE^riiKn kardeim! slâm'n terbiye-
gelecek olan bölümlerde,
cilere, ana - babalara yükledii en önemli sorumluluun
çocuklar-
dan yana olduunu göreceksin. Böylece gecesi de gündüzü kadar
aydnlk olan slâm'n çocuk terbiyesiyle ne kadar ciddi biçimde il-
gilendiini; dinin vecîbeleriylö hareket halinde bulunmaya, sorum-
luluklanm anlamaya çardm bulacaksn.
— 127 —
r
'
_
tnaallah, sözü edilen bölümlerde deruni hastalklarn nasl te-
davi edilip ifaya kavuturulduunu; yolun nasl açlp aydolandl^-
ht da bulacaksm.
- *
, — oOö —
128
D ÖB D ÜNCÜ BÖLÜM
çocmmm mm^ asuk ve tekbye diina çikip)
SAPITMALAHI VE BUNUN ÇARELER
— 130 ^
mmm4. wcta gekel HaK©»ym
lar aah& b^gin hale gelecek, çok gaçaoâeden ülke ve millet üzerin©
çöken birer bel& ve tehlike vastas olacak.
slâm hikmet dolu ilkeleriyle, sonsuza dek uzanan esasîanyla,
nasl erkee e seçmekte en salam yolu göstermi ve onu hür irâ-
6^iyle babaa brakrken en doru yolu göstermise, istenilen kzm
velîlerine de kzlarna e seçme hürriyetinin kapsn açk tutmu en
^Sa^^etli yolu göstermitir. Bû, sadece çiftler arasmda gerçek sevgi,
msiSa^^sket, anlay, yardmlama yüce amaçlar tahakkuka yö-
gibi
n^ Irir t^bîr, ayn zamanda ata^ t^maotok, geçlm^
sislik ^bi i^^i^â ve bozucu olaylara ks^^bdi te'^iMiaaüS^ t^isalmr.
^Kitabmzm böiümünde erkek ve kizm kendine e seç-
birinci
mekte bal kalacaklar esaslar yeterince açklamtk, bunu tekrar
etmek istemiyoruz.; unu demek istiyoruz ki Sözü edilen ilkeler ve
:
Durumu biraz daha kötü bir sonuca itip götüren, boanm bir
kadnn baka bir erkekle evlenmesi ve ilk kocasndan olan çocukla^
rina kar ilgisinin azalmasdr. Bu tutum ve durum, çocum sap^
tp yozmasm aj-trr.
l ^ m^^^M0mkWmM^m Wa ananm
imimm 4aJm t^'
MrWdm Bv^ (hmâ&l^ uramaya» W^#rde^
ile eta^gîni
kazanm^yâ. onu iter. Bunun anlam, önce evi terketmek, sonra da
küçük çpcukim soka|;a biBkp günün ahlâkszhyla .onu yûzyüze T
:
- I- I III r
getirmolc. hiçbir göza^ ^ yardm oTrtiiilrargfift cmu endi k«ctorln«
terketn^^ O hal^ baba ;
ügi m «aâBftâu O&im M^mm «»
ana efkat ve merhameti, onun inâyet ve sorumluiu^rti
lulugu;
mim bulftmyetn çocuklardan ne belEleyebmriz? Hasl ka$Uer yeü-
ttmi^ umabiUria?
Onlar çevrelerine baknca açUklaruu giderecek yiyecek, avret
ye^Mâ. ft^iBk ««tf ve. isUrahaOftae^ «a|;Uyacs^ ^^^
U W ev Milaan^^ea» o^BffHan 3^ 'mftblUriz, ne gibi fazüete'
I
{«l&m do^ül - huzurlu yolu gösterici sikeleriyle ana ile öabeya
unu emretmitir Birbirlerinin haklarna saygl olmay, bu haklan
:
tSa bn Mâce. •
— 133 —
'
—
«Sizden birinizin gibi, davramr yapt
unu düzeltir, bunu :
;
1. Ötttt m htûBmsm Kur'ân'da W^dulru gibi. «Sen
ökt ver, ciünkû öüt mû'mmiere fayda verir.» J.
f 2. Yataklar ayrmak Bu çokî nefis bir ceziâdr. B^ î[ftteB Ha
yüzden kskançlk duygusu kabanr da doru yola gelir. I
.\ „r,. « — i-*-a-.
— 135 —
3. bero açmakszn dövmek ; Koca. kansma dayak
Yara -
att
takdirde yola gireceini, uslanp ev hanm olacan kestiriyorSa, bu
çareye ba vurur. Ancak dayak hususunda îslâm unu art klm-
tr :iddetli olmayacak, kadmm vücudunda iz, yara - bere brak-
myacak; ar
verecek ksmlara vurulmayacak, örnein yüz, göüs,
kann gibi yerlere vurulmaz. Dayak bu artlar muvacehesinde, ona
eziyette bulunmaktan daha yakn bir anlam tar. .unu bilmeli ki,
ResûlûUah (A.S.) Efendimiz bizim için en uygun önderdir, o hayat
boyunca hiçbir kadna dayak atmamtr. îbn Sa'd'n Hz. Âie (R.A.)
validemizden yapt rivayete göre, o öyle söylemitir «Resûlüllah :
yak atar gibi kansma dayak vurur, sonra da çok geçmez onu kucak-
layp öper, bu durumdan utanmaz nu? (163)
SMx^ ^^^Bi^
bu htiyat ff^^âmr is$âm ^^u^ute. ^r-
kü Cenâb- Hakk bu hususta öyle buyuruyor :
MM be
^Ul^da, râduUt ^telinden t^^âendifil bir
bas vurulcbMm Wim lmkto elde edilme-
zan^^ bir talakla bo-
amak uygun olur. Bu; daba çok kadna aile yuvasm dvam ettir-
kx^i> um
Koca fakir olduu, nafaka ödemeye güç getiremedii takdirde
slâm Devletine, sözü edilen çocuklarn nafakasn belirleyip vermek
gerekir. Aym zamanda maddi yönden bütün meru' ihtiyaçlarm da
karlar Çocuklar büyüyünceye kadar onlarn terbiye ve tahsili ve
:
— 137 —
I sLA M nA A
'
I L l£ K li il I M l
^k JeOs^ yamâemm-
d
lAî
[ Bilindii ^bi, daha
bo bu sebeple çocuklarn b&-
vakitlerin âi33az!& l^â^n^aijs^ ve
y^masi önemli konulardan *«^r71.Mâlum olduu üzefe,
çoe^E&yrm
— 138 ^
VV**.Uiv./\ IIA.II.I l.f.INI-l. 1 1 IJK UMI-KIt
O
halde terbiyecilere gereken udur ki. bu ortada olan oymlar (
Bu vastalann en
önemlisi ve büyüü, ibâdeti âdet edinmeleri-
dir; özellikle slâm'n
«dinin direi» diye namazm ayr bir sayd
yeri ve önemi vardr. Çünkü bu ibâdetin salayaca ruhî ve bedenî
yararlar hayli çoktur. Ayn zamanda insanda güzel huy, nefis duy-
guyu gelitirip silinmez izler brakr.
Burada namazn yalmz bedenî yararlarm saymamzda herhal-
de bir saknca olmasa gerek; tâ ki,' namazm önemini vo meru' kln-
ma sebebini örenmek isteyene bilgi yermi olalm :
-
'
— 139 — I
Is. A M D A
'
A 1 I, K K r". T t M r
- »-
_. ^
t X } Efaû Davud.
^mmmji. t;KNEI. MÜKÜMLüR
«De d, hiç bUenlerle bümeyenler *â3r ««ur nmî itaia tms^ akl
sâhipleri düünüp öüt alm» a«
Hattab olu Ömer (R.A.) diyor ki.:
—
«Be eyden önce be eyi ganimet edinin Ölümünden önce :
— 142 —
6 — Dc^ru yoldan s^m lür kaynama ve Ikötft a^actalar :
(
Çocuu slâm'n yolundan saptran büyük âmillerden bi-
feyizli
ri de, kötü arkadalar ve doru yoldan kaydran kaynamalardr.
Özellikle çocuk biraz geri zekâl, zayf inançl, zayf iradeli olursa...
köLü -ahlâkl- kiilerle arkadalk ettiklerinde derhal te'sir altna
girerler, ksa zamanda onlarn kötü âdetlerini, fena ahlâklarn tak-
lide balarlar. akavet yolunda onlarla beraber yürürler, öyle ki
sabahladklar zaman suç ilemek, kötülükte bulunmak onlarn huy-
^mmc^^em feto^ ^^atlannn bir bölümü haline gelir. Doru yoldan
is&pp ana£i^S^ gfteil^ ^ deîmîyen â^^tl ^lü^. &em-
m
Isahtlik
onûan doru yol|^
anla:rui
— 143 —
sonra o (dost lâfi^^ Jdmse) beni Wl«dt furtan se. ^aasm aa-
lk halde yapteytbaz brakandr.» (180)
—
«Yanda, arkada (olan eytan, sapk ve put) Ey Eabbmz!
ben bunu azdrmadim, ama o, uzak bir sapklk ve sasknhk çinde
— «Kii. yakn
dostunun, arkada^flm dini ttzmdiri Artk atol-
den biriniz kiminle dostluk kuruyorsa ona dikkat etsial* (183}
— JkM arkadan misâUi misk tayan kimse ile körük
çeken khnseni^ m&9#M imm $ tayan k^ose ile otuduun
zaman ya
cakn, m
biras sOrec^ ya da
mm^ll0SBsA}i^ h^
^
satn alm ola-
Isoklsam It^iaacaksm. KflrOk çe-
kene gel&ifie yonun yanmda. otard;#iiii |^ elbiseni -y&sm f&
dft ^k kOtft \âr koku geldiini duyacaksn^ (184)
7 — Ana
babann çocuuna kötü muMelede bulunmas
-
Bu
dturtonda o çocuun hep eri yolu seçip çözülme, yozma ve
bakalama içinde gelitiini görmek pek alacak bir netice sayl-
tnaz.
T"'
ce yüksek ahlâk ile süslenin; köklü bir efkat, zarif bü* davran;
merhametli bir muamele içine girin ki çocuklar size bakarak do-
ru yol üzerinde geliebilsinler; terbiye temeli üzerine kurulu cesa-
reti ve kiisel hürriyetlerini elde etsinler. Nihâyet kendilerinin tak-
dire lâyk, sevgi ve ih:tirâm gören kiiler bulunduunu anlasnlar.j
—
«Ancak Allah'n rahmetiyledir kî, sen onlara yumuak (ve
hogörüyle) davrandn. Eer kaba, kat yürekli olsaydn, herhalde
etrafndan dahp giderlerdi.» (190)
Bu âyetlerin
'
alUnda ResûlüUah (A.S.) Efendimiz buyuru-
yor :
(191) Buhar,
Clfö) Atmad b. Hanbel - Beyhakî.
-
unca on'a güzel bir isim koymas ve Allah'n lûtabm ona öretme-
si, bu haklardandr.» Olan bunlar dinledikten sonra dedi ki «Ya :
(193) .
Ebu'-eyh.
— 147 —
tâLAM'DA AttB ETM
Bu sözler Üzerine Hz. Ömer R.A.) o adama dönerek âedi lü r
— 148 —
:
—
«Ey imân edenleri kendinizi ve ailenizi Cehennem ate^^den
koruyun ki, onun yakt insan ve tatr.» (1851
Evei bu y&lenâirme ve yöntemin tkelerînden bM âe^ tevcih Ve
hMi '^^BS&. kimselerin ^ ^is^ta^ 6awtnhtnn
varmasdr. ÇMiA Wia bir biimç etmo^c^
m^him 1^ fionazraâ m. SEiâkemmel Ölçü ve anlamla ycn^^
r. Mesülülah (A.S.) Efendimizin u
sözlerine tpeK^ ancak
gearOekleebffîr.
mm ^^0^ Sûresi ; e.
(196) - Mûslün.
SLAM'DA ALE EÜTM
bu yol ve yöntemin ilk^rinclen biri de. çocuklann inanç
Yiti0
^I^U£La zarar verecelg ââ^ce ve idec^^ jWMaIc
im teâ|u*m zaaflarn ks^ m
Mbleie yç^eecîme ilemektir. Hite^
kim EesûIÛllah (A.S.) Efendimiz söyle buyurdular :
^âÂtpib m ^|^w4n
ya^^mlamasdr:, Bir
iftrtp
hem ei, hem de çoculdîHCl vardn?,
t,
i bulma yolu a«
ve ^dii^na sahas nBBTOt detOte fcaKHaç yollarm da te'min ede-
memitir. Bu yüzden û^#m giderecek, çoluk çocuunun nafaka- -
—
Ansar'dan bir adam, Peygamber (A.S.) Efendimize gelerek
bir eyler istedi (dilendi). Peygamber (A.S.) ona :
'^^^ ^
M MiM^
yiyecek al
j^ittoma g^tir, Die^ Üe
Adam balta sa^n alp Pe^^cte (A.S.) urgamms bir
çubukla onm beline baltay iyice baifiad, sonra «^Ha^di de odun
SLAM'DA ALE EÛTM
kesip ve sat, seni onbe güne kad^it .#^^^;ûyeyin^ bu^nnüte
getiv-
Adam emredileni aynen yerine ektirdi ve onbe gün sonra Peygam-
ber (A.S.) Efendimizin huzuruna geldi ki, on dirhem kazanmt. Bir
ksmyla el bise, bir ksmyla yiyecek satm ald. Bunun üzerine Resûl-
üllah (A.5J Efendimiz öyle buyurdu :
— 153 —
ISLAM DA AJ*E ETM
Hz. Ömer'in (R.A ) uygulamalanndan biri de öyle cei'eysn et-
mitir Bir gün Hristiyanlardan bir kavme
:
^ Ana
10 - babanm çocuklarmm terbiye^lje ilgilenmeme^
Ço^^ saa)i1ap anarte fasnn en bö^k sebeplerinden Mri
Wm MMftli^umslI^la ilgUcmE^^^ baka l^^ m^m-
1&- ulap çocuklaru^ terbiyeyle, yönlescedirme yöneltmm^
Durum daha da kötü sonuçlara yol açar, u zaman ki, ana - baba
vakitlerinin çounu günah ve azgmhk içinde, seks ve havai eyler
dorultusunda, her eyi kendilerine mubah sayma yolunda harcayp
kaybolduklar zaman. Hiç üphe yok ki, bu durumda çocuun sapt-
mas, yozmas daha tehlikeli ve üzücü; suç ilemede daha hzl ve
gözükara olur. /
— 15S —
t sL A M D A A t L E E î T t M t
— «Adam
koruyucu çobandr kendi evinde ve koruyup güt-
bir
tüü eylerden sorumludur. Kadn da kocann evinde bir koruyiGU
çobandr ve koruyup» çüttüü eylerden onmlH4m'.> Uû*)
— «Çdcuklannza edep ve terbiye verin, onlam edep ve tertd-
yesini güseeUetîrin*» £205).
— 157 —
; ,
—
«Dorusu yetimlerin maUarm haksz yere yiyenler, ancak
karn dolusu ate yemi olurlar. Onlar .larl hani yanp yüKseln
bir atee gireceklerdir.» (213)
—
«Kim Müslümanlar arasnda bir yetimi tutup yeme ve içmesi-
ni salar da Allah o yetimi müstani khncaya kadar bu yardmna
devam ederse, Alleh elbette ona Cenneti vâcib klar, meerki ba-
lanamyacak bir günah ilemi olsck (o takdirde Cennet'e giremez).»
'
»-t «Ben ve yetimi koruyup ilerini düzene koymaya çalan kim-
u
,
. (2151 TirmizL
COCUKIA îl.CÜI CIN'I I if-'KÜMI.KR
sunlar, her türlü iyilik ve fazilette misal tekil etsinler; güzel ahlâk
ve sâlih âmelde parmakla gösterilsinler.
r -
— 159 ^
SLAM'DA ALE EtTlMl
ve fazilet âbideleri diksinler; izzet, eref ve nusret bayram tama-
da kendilerine yardm edecek uurlu kzlarn yetimesine imkânlar
hazHasmlar; böylece tarihe an ve eref katarak onun yönünü de-
itirsinler; bu ümmetin eski an ve erefini geri çevirsinler; saygn-
lm yeniden kursunlar. üphesiz ki bütün bunlarn gerçeklemesi
Allah'a göre zor deildir. Muhakkak ki Allah (C.C.) duâlan en lâ-
yk biçimde kabul buyurandu- ve dilekte bulunulmaya çok daha lâ-
yktr.
Duftl^rmoiCT mm m. Hamsi, ^e^örl Rabbs Allah'adr.
TTT. .
m^i^^^f^^<r
'W
. _
— ~
>^^^^
„
ikinci KISIM
TERBYECLERN ^RUMLULUSARI
1 - MAN TERBYESYLe LGL SORUMLULUK
2 AHLÂK TERBYESYLE LGL SORUMLULUK
-
——— ^
'>^mmm
\
ÖNSÖZ
slân'm en çok Önemsedii sorumluluklardan biri ve en açk
olan. TERBYECLERN SORUMLULUUDUR. Bu terbiye tahrik ve
ve tevik edilmi, dikkatler çekilerek önemi kat kat belirtilmitir,
rcrbiyecilerden maksat, öretim, eitim, yönlendirme ve yönetme
lakkm üzerinde tayanlardr. Hemen belirtelim ki bu, gerçekten
büyük, meakkatli bir sorumluluktur. Çünkü çocuun doumundan
(â temyiz ve ergenlik çana girinceye, dosdoru mükellef bir insan
oluncaya kadar onun her yanyla içiçedir.
öretmen, ister baba, ister ana, ister sosyal bir
Terbiyeci ister
kurum olsun, sözü edilen sorumluluu yerine"^ getirmeye kalkt
an, haklan, slâm'n istedii ölçü ve anlamda güven ve azimle edâ
ettii, kâmil mânada bunu yürüttüü takdirde, ferdi bütün özellik
ve meziyetleriyle oluturmakta cehd-u gayretini sarfetmi, sonra da
ikinci derecede, bütün özellikleriyle, meziyetieriyie -iyi - yararl âile
ortaya çkarm, olur.
— 163 —
ISI AM DA AÎI.K K<';TM!
—
»AllaJ dUeseydi, sizi bir tek ümmet klard. Ama O, diledii
kimseyi saptrr, dilediini de do^n yola iletir. Ve mutlaka yaptk-
larnzdan sorulacaksnz.» (219)
9^ ntalc
INmim^^ ^ammm lEaduüar,
Isammk. imt^Uttu Munnuun^
âtaem^ «Herkte ag^Mat ammda
M Mu üytM^
lifir
JJhbTa
t^memeik, maMîxmxi Öl-
C^^^Mn-
ö£in olan çoc^^ y&st^^mm loM^ ç^teels) ifsânnemek ve iyi - ya-
rarh. m^im^ ^ gMt cabul edilen MuMAl^^liNll ff^uemek
Ûxere hey'af etmeye geldiklerinde, oniann bey*a£uu kabul et.» (2;^)
—
.Adam kNidi âllesi içinde korurn^t 1^ ^i^âtmAm smmm
güttügrûnden ^umludur. Kadm da kocasnm evtode bir koruyucu
çobandr-*^ I^PllS't^ gil**a#Ö »»3^^^ ^224)
— 164 -
rr:uBlVF( i khin sortmi i mi H'. aki
glayamaz.» (226)
— m^m m^taiet gM mm
aynlae^ &me^t mmeâe^ ne
ipni me^^ ^
^M.1m^^^mSm ^watp çürüttüünde,
j^en te^mi m«aere bamadi^vdan, Hmiyle ne gibi mâMo feö-
I .T I A M i) A A f fcir E e. I T ! M t
çocuklarn öprâM
h olmak
^ ^^^a^istedii öIçû ve ^ds^^ mm^-
için çBP^j^îap. Atalarnn çOCU3dan için W0. ve ahlâk yö-
nünden en üstün, eiöt feüetU KKalaan «E^:^ &eçtoaM;^atb v&
5^
yöntem bakmndan en ileride gelenim vsmtr^ l^tevleitâMklert
- ulaldnda, günümüzün terbiyecilerinde bu anUunda ciddi bir ar-
zu domasn ummaktayz. '
-
balarken ilk önce kendini slâh et, kendini örnek duruma getû*; çün-
kü çocuklarn gözleri senin gözüne bal sayhr Onlara göre iyi -
,
;
güzel ey, senin iyi - güzel kabul ettiin eylerdir. Onlara göre çirkin
ve kötü, senin çirkin ve fena kabul ettiin eylerdir. Çocuklara hik-
met erbabnn hayatm, ediplerin ahlâkm öret; onlar benimle kor-
kut, fakat bakasn örnek vererek edeplendir. Sen onlara, hastal
tehis etmeden ilâç vermede acele etmiyen doktor gibi ol; benden ya-
na bir özure güvenip itimad etme, çünkü ben seni yeterli bilip itimad
etmi durumdaym.*
bn Haldun, MUKADDÎM^s^eü^ «u olay nakletmektedir :
yk
bn-fitoy^ 0 Üçüde c^vînsu Ona Kufte Ait, taM^aylan ona bel-
—M—
rCHBlYEClLERlN SORUMLUUÎKLARI
—
Abbasi Halîfelerinden Mansûr, Umeyye oullarndan zin-
danda bulunanlara u
soruyu cevaplamalarn emretti «Zindanda
;
— «Çocukianmua okuma
yazmadan önce yüzücülük ödetin.
-
Çünkü onlar kendileri adma bir «eyler yazacak bir kâUp bulabilir-
ler, ama bda kendileri adna yüzücü butamazUur.»
f
Htkm^ «Ptatodlm Wt ai s^^&eâsp ve imUfe v&r^ hoca-
—
«üphesiz ki bu olum, iki gözümün arasnda kopmaz bir
parçadr. Seni, ona edep ve terbiye vermekle görevlendirmi bulu-
nuyorum. O halde bu hususta da Allah'tan korkup yeterince edep^
ve terbiye vermemezlikten sakn; emaneti gözetip yerine ulatr.
rarU olann seçip al. Olma, bel&l ve haram hakknda bilgi vere^'
rek bu konuda basiretini aç; öüt ve ibretli misaller yen güzel söz-
leri, savalarla ilgili kahramanlk destanlarn anlat» <
O
halde terbiyeciler, ister ana - babalar olsunlar, isterse öret-
menler bulunsunlar, çocuklarm eitilmesinden, onlara edep ve ter-
biye verilmesinden sorumlu; onlar hayata hazrlamakta, hayat ada-
lin yapmakta mes'ul olduklarma göre, açklkh ve bütün parlakl-
yla kendi sorumliduk snrn
bilmeleri vacibdir. Bu vadide teka-
öitiî ^ytaofi^^A
ölçüsünü bilmeleri gereklidir. .Çünkü ancak bu
diiruS»a^.Smiltak^^Mn gereini en uygun ve mükemmel ekil
de ymim g^iM^m.
Birçok terbiyecilere göre, sözü edilen
göre belirlenmitir
sorumluluklar u sraya
:
'
mân e^Utrmdaa l^rteuK 0ti3^ r
(lâhi hükünler ye
'"
bu GÜmledend^^
Terbiyeci ve eitimciye gereken, çocuk gelime çama girince
onu imân terbiyesiyle belirtilen slâmi öretim ve eitim esaslar
üzerinde yetitirmektir. Böylece çocuk hem inanç, hem ibâdet yö-
nüyle slâm'la ilgi kurmu olur v,e gerek yol, gerek nizam bakmn-
dan onunla ittisal salayp bir bütün haline gelir. O takdirde de ço-
cuk artk yönlenme ve terbiye hususunda slâm'dan baka bir din,
Kur'ân'dan baka bir önder ve yol gösterici, Resûlüllah (A.S.) Efen-
dimizden baka elimizden tutup gerçee götürücü tanmaz.
îmân terbiyesiyle ilgili bu kadar kapsaml bir konu, bütünüyle
Peygamber CA.S.) Efendimizin tavsiyeleri, çocuklara imâj esasm
SLAM'DA ALE ETM
telkin Mü^^asâA O'nm emb^er^ erk$m0^
ni bildirmemizde Wmm }smnMm
teJâö^âtev ^tad© ResûlM- ^
lah AS.) EfendîOlî^în bu kon^ÜEi ^ftd ve tavsiy^erini okuyucu-
Bttkünleri-
Bunun ssm : .
Tâ ki,
Çocuk amel
gözlerini ilâhî buyruklar üzere açsn, onlara uyuj:»
etmeyi gönül bahçesine ilesin; Allah'n yasaklad eylerden kaçm-
sm, onlardan hep uzak kalmay âdet haline getirsin. Böylece çocuk
akletmeye balaynca helâl ve haramn hükümlerini anlad, küçük
yata slâm eriât hükümlerine baland takdirde artk ondan son-
ra slâm'dan baka gerçek anlamda yol gösteren hükümler, Ondan
baka doruyla götüren yollar tanmaz olur.
Bu^ttâ mm :
'
Tmrfh ve ItelMMM^ MW edilen ^eml ]^uâMat^,
^ ^i^to % Man b. ^^^d» Bede^te^^^lÜE kadnm çöcu^mr râr-
m% çomtm mPis onun fazlft^te ^lpN#Bi ^lâp ha^^-
lm uyandrmt. Aym i^m^da çöUiftin, $0z dâvmm^m da
bir ha^kayd. Fas4 Mrakun t0maes: i^ çocugün iftna^dan onu
IKHBlYI-ClLERlN S<)RUMLULUKLARI
p '
;
üphesiz ki Resülüllah (A.S.) Efendimiz, çocuk biraz geliip ak-
l erince ona imân esaslarn, slâm erkânn, erîât hükümlerini tel-
kini emrederek özen göstermi; Resülüllah (A.S.) Efendimizle, O'nun
ev halk ve dost ve arkadalarn sevmesinin salanmasna iârette
bulunmu; Ashab ve fâtihleri sevmesi, Kur'ân okumas hususunda
^ tavsiyelerini zaman zaman belirtmitir.] Tâ ki, çocuk kâmil bir imân
üzere geliip terbiye göre, köklü bir akideye sahip ola, tarihte gelip
geçen yi -yararh, feUlfiâf m
^^Eââr yiitleri gönülden seve; iyice
geliip büyüyünce, isMtit âs^^mmsaa tutulup sallantda kalnu^^ te-
kâm saplâann çarfl«^ ^ndâ etmeye.
— eCte —
TerMye ve cMdc âlimlerince kabul ve teslim edilen hmâlardan
biri de, çocuk anasndan dounca, mutlaka Tevhîd (=.^Uefe% l^l^
.
me, O'nu birJame), AUah'a imâu; temiz
. — 175 —
m
suçsuzluk öz ve m^amy-
*
-i
ISLAM DA ALE ETtMl
la doar. Bu anlay
içindeki bir evde OÜA gereken terbiye (mism
hazrlanr, elverili bir toplumla kaynanas salanr, imân veren,
güven salayan bir eitim ve öretime sokulursa, hiç üphesiz ki
çocuk köklü bir imân üzere geliir, faziletli bir ahlâk, çok elverili
bir terbiye Ue ölçüsünü bulur.
«Sen artk yüzünü Hakk'a yönelmi bir birleyici olarak dine çe-
vir ki, bu. Allah'n salad bir mayadr, insanlan onun üzerine ya-
ratmtr. Allah'n yaratnda hiçbir deime, deiiklik bulunmaz.
te en doru, en salam din budurl Ama insanlarn çou bilmezler.»
(235)
— 176 —
*
.
TEnntYEClLERlN SORUM.ULUKI.ARI
fe^gÖir*
mÖuraada^pdd^üphe
biç
^i^üm MM^ sapkhk MMU
yok Hakk'
ki inkâr terbi-
^^sifuk.
yesi üzerine jr^iir ve çc^ tehl&eli Mlimsel bir yMendirmenin kur-
ban olur.
— oOo —
— 178 —
terbiyecilerin SORUMLULUKLARI
1 — Çocuu
önce Allü^^ issE^m teeâ. ^nelerf Ci*aat mu'c^- .
— 179 —
t$LAM-DA ALE ElTÜt
bette bunda iyice düttntp de üft^t alan bir mUet çin fiat ve bret
vard»»i T&m tm» el ytsaaffi^ ve takmacâ^uuz sâs eyasn çki^a-
laz 1^ ûeaai de (belliyaranmza avamn O'dur.
dlçu ve kanmlarla^
Gem^A mm ^«m 'yvm gl»^SSnl eirMOa iâ^ bu Altfitt- mm
lmmn ve Miam dilemeniz içindir. Ola ki ûlared«ttl^ Yeryû-
^hde saxswma d^ daplar koytip yerletirdi} m^^
W^ getirdi ve armayasnz diye yollar ve al&metler lii^l?^ V# MMT
^zlarla da yollann - yönlerini bulurlar. Artk yaratan yarrtam-
yon gibi midir? Kbrafüca düünmesmisiniz?* (23a)
— IBO —
TEiyalirEGLERlN SCmUMLULUKLARI
2 — Çocuun
kalbinde ve dimanda Cenâb- Kabb'l alemine ^
kulluk. O'ndan gerektii ekilde korkmak ve O'na üstün sayg
duyup ürperme duygusunu ekip dikmeleri gerekmektedir. fBu da an-
cak çocuklarn kalb gözünü mu'cizevl kudrete ve her eyin küçüün-
de büyüünde muhteem görünümünü yanstan melekûtî saltanat-
na; cansznda, canlsnda, bitkisinde aacnda, renk renk çiçek ve
güllerinde, milyonlarca hilkat ve san'at harikas saylan canllarda
ilâhi kudret ve sanata açmalaryla gerçekleebilir. kadar ki, bun- O
lara 3;san kalbi ancak sayg ile korku duyar ve ilâhî azamet
kar
karsnda titrer. Ve insan nefsi bu harika sanatlar karsnda ancak ,
— 181 —
SLAM'DA AtLE ECtTtUÎ
_
»Rahmân'n âyetleri onlara okunduu zaman alayarak secdeye
kapanrlard.» (247)
—M^
'
TERDtYECLERlN ^AMMLULUKLAm
(250) Tttbezm
SI ,\ M IJ A A 1 L r K ü TM 1
«Oysa onlar ancak dini O'na (Allah'a) has klmak, bâtldan uzak
hakka yönelerek Allah'a kulluk etmekle, namaz dosdoru klmakla,
s^kl^t vecmekle emrolunmulard.» (251)
TERBlTE^lLEHtN SORÜMLULUKLARt
san, Allah' görür gibi O'na ibâdet etmendir; eer sen onu görmüyor-
sa, üphesiz ki O seni görüyordur.» (254)
Kur'&n- Kerim'de buna to^âe buyunluyor k
— «üphesi {Allah'tan korkup fenalklardan) saknanlara ey-
tandan vesvese (azck bir hayâl sinyali) dokunduunda Allah'
amartar hemen (doruyu ve gerçei) görürler.» (255)
te bu. çocuu yönlendirme, gelitirip terbiye ederek öretim ve
eitimini salamaya yönelik beyânlardr. Bizden önceki sâlih kiile-
rin çocuklanm bu dorultuda terbiye edip yetitirmeleri onlarm de-
imiyen âdeti idi. Bu hususta mam GAZALÎ'nin HYÂ adl eserin-
de naklettii u kssaya dikkatlerinizi çekmek isterim :
ISI.AM UA AlLE ETM
~ Üilü velilerden Sehl U ÂMiüah et-Tüst^t â^m U Heniz :
defa söyle» diye tavsiyede bulundu. Dedii gibi bir süre devam ettik-
ten sonra durumu kendisine bildirdiimde bu defa bana, «Onu her
geue 11 defa aöylemeye devam et'> buyurdu. Devam ettim; bu sözün
tatll kalbimde belirdi. Bir yl geçtikten sonra daym bana «Sana :
Sehl! Allah (C.CJ kiminle beraber olur, ona nazar eder ve âhidi
bulunursa, o kimseye günah ilemek yakr
m?...»
tte bu köklü yönlendirme ve yönetme, salam terbiye ve katk-
sz^ imân edebidir ki insan biçimlendirir. Nitekim Sehl Hazretleri
çok geçmeden büyük arifler arasnda lâyk olduu yeri ald, Allah'-
m sâlih kullar arasna girdi. Bu da, daysnn faziletiyle, verdii edep
ve terbiyeyle gerçekleti. O daha küçük yata iken kalbine imân ve
murakabenin en erefli ve anlaml mânâsm yerletirdi, güzel ahlâ-
kn en göz - gönül doldurucu fidann dikti.
— oOo —
.
— 187 ^
:
î s _ A M ' I) A A lir. - ;
i
^-
1 M!
Tirmizî'den bakas
bu hadîsi öyle rivayet etmilerdir Allah :
Sonuç olcMrak:
— lee ^
SLÂM'DA A I L E E 1 T I M î
1 —
«ei-Ma*rlfe» adl M&te
^taraas. Bu, fazîletU âM nfr
^
sin).
eyh AMtta^ M^y& umr. iÂSkih fü^l rtâdsm
•
aâ eyle-
— 190 —
TKnnlYEClLEHlN StmUMLULUKLAHI
meye balaynca ona telkin edilmesi gerekli olan ahlâk ilkeleri, izle-
necek faziletler, gelitirilecek vicdanî yollardr. Böylece çocuk kü-
çük yata terbiyenin feyizli meyvelerini toplamaya balar, onlar
âdet haline getirir ve bu hal gençlik çanda da, hayatla har - ne-
ir olduu yllarda da devam edip gider.
Hiç üphe edilmeyen, tartma kabul etmiyen hususlardan biri
udur ki : Ahlâki faziletler, izlenecek faziletli yollar, vicdan geliti-
ren hususlar, kök salp derinlemi bir imânn mejrvelerinden biridir,
s^l^ - shhatli dinin ve dindarln yaatlmasnn temelidir.J
Çocuk yum;^^aG^ tras^m^ aaadaa 1^-'
taimmtarya balad
}mm^ tae^
^lt^ip geli^Ur»e, Allah'tan sayg le kork-
ma terliye^^ üâbî murakabs altmda olduu telkin
eâ£Mk |MânWta@, 1^
iUOal^a j^ysa^ 0*nâan
lsm^mm^m§, f^ogpl. korktuu h&r ite H^'a
telimtygi -mv^.
ruyia î^mfâ^ n fötfâ^ûî^ m smmm i» ^
*^lar, her fazilet ve iyilii kabul e^^e^A ®esmî vicdannda d^sa^
ya balar; fazilet ölçüsündeki her huy ve âhiâki benimser; çûjttiöi
kalbinde dinin slâh edici kudreti köklemi, ilâhî murakaba duygu-
su vicdannn derinliine inmitir. Ayra zamanda kendi kendini
kontrol edip hesaba çekme saltanat onun düünce ve duygularm
buyruu altna almtr, te bütün bu hususlar çocukla kötü sfatlar,
rezil âdetler, günah dolu gelenekler arasna bir perde gibi gerilmi,
onu caiüliyyet devri bozguncu anlamdaki taklîdlerindeu kurtarm-
tr. ,
l%Gg^ çaelk hayrl bir ikbal, iyi âdetle &s9re sabahlar; gâzel
ve MMl ^a^ asaleüi bîr ahl&kla cuFz- endam ecUtr,
bu statlarla , k^^Uni süsler.
^
mitik. Bu a^Bi^ 8^?^ M» ^Ek^ünm bu dorultudaki tmi^fm
onu isIMta âlU^ getinn% Ittid inurakaba ça-
tnda bulunma uurum |^
«#^te «tm^H Ayn zauuda
AHahte ^ koHEmaÇi 0*m gav&iip mmss^ M> mm emi
sermayesi durumuna gelmiti. Öyle ki, «AW
benimle laerabardir.
AUah baha nazar etmektedir. Allah âhidtos^^ sözü onun iç âlem^
nî, d âlemini, zahirini, bâtnn kaplayp sarm, bulutuu anlar-
n, tenha kald|; vakitlerini bütünüyle kapsamtr.
— oOo —
Çocuk eitimi îslâm inancndan uzak kald, dini
terbiyesi ve
yönlendirmeden tecrîd edildii, Allah (C.Ç.) ile balant kurmaktan
koptuu zaman, artk çocuk -hiç üphe yok ki- dinî snrlan ap
kötülükler içinde oynar, boluk ve çözüntü içinde otlar, sapklk ve
açktan inkâr üzere geliip gider; nefsini hevesine tabi klar, nefsin
gayr-i meru' isteklerinin ve buyruklannn peine taklp gider, ey-
tanm vesvesesine kurban olur, böylece bozulan karakterine, heves-
lerine uygun bir yol tutar.
—M—
,
sine boym eer; heva ve hevesi onu kör ve sar yapar; tek kelimey-
M ^ hevesi on\n için tadlan bir tanrdr. Bu hususta Cenâb-
£bâik buyuruyor :
— 195 —
:
— M—
'
tEKBlYKCLEHN StmUMLULlIKI.AHl
^ip ixwtm aad mamsam ym~ She^ âlmasak nstept lc^^ ^te; diri
kiinin kalbini t€^biye edip onu ahlâkn üst düzeyine yükseltir."
— oOo —
Bunlar anlattktan sonra artk îslâm eriât'nm çocuk terbiye-
si em ^^Bî^ a^ifflîd» iinem gösterdiini, ilgi duyduunu söyleme-
mi jpek f£^^^^ 1^ lnisus olma^ ^Mk. M&ih^ fg^k
»s*-
«Hiçbir baba oluna güzel edepten daha Üstün bu* hediye vere-
mez, bh* bs^ta bulunamuB.» (260)
197
ISLAm dA ALE ETM
na girince kendi^ne edep Öteülir, dokuz yana girince yata ay-
r yaplr. Onüç yana girince, nama^^ m« âlftdoâ Cllâ l^mM-
d] takdirde bii) ylkzden dövülür. On alt yana girince babas onu
evlendiir ve sonra elinden tutup S^^
der Seni gerçekten edeplen- :
Çocuu baya
ilerden aliicoyup. kötü, saptnc âdetlerden
âdi,
ilgisini; fena ahlâktan alâkasm kesip kiiUini, eref ve itibarn ze-
deliyen her türlü temayülden beri tutulmasn salamak da terbiye-
'
^ Wbb&B
„ I--.
^
Bunlarâm ba^ aUtk
^üzedeltirmek, iyi huylar â^teakla
ilgili mfük sörumluluklan gerektiren vecibeler vardr.
slâm nazarnda fazilet yanstan bir terbiye birinci derecede sa-
lam düünceye ve murakabaya dayandma göre. babalara, annele-
re ve öretmenlere, ayn zamanda terbiye ve ahlâk konusuyla ilgili
herkese, çocuklarm d
görünümünde dört eyi düünmeleri v© u
bütün titizliklerini bunlarm çok kötü ameller olduu ûzeiMe G^ttr
malar; en rezil sfatlar, en düük huylar bulunduuna parmak bas-
malar gerekmektedir :
Açdctatt Talan
i
Açktan yalan söylemek, slâm nazarnda en çh*kin hallerden
biridir. yalandan uzak tutmak için terbiyecilerin bütün Z6-
Çocuu
kâ ve dirayetlerini ortaya koyup gayret sarfetmeleri vâcibdir. Çün-
kü ancak bu sayede çocuk yakndan nefret edip uzaklar, yeîfiu:^
ln kaydnc noktalarndan saknr, bozguntrt ^^j^pa^^
cesinden tiksindirir. ^
^te^^bete Ur
asâüe Otta
^
^IMI
^eyip de o seni tasdik ederken, senin o sd-
sdylemi^ ne büyük hyânettir!>* (237)
Yalamn, yalanclarn gerçek yüzü ve durumu bu olunca. terW-
yecilere gereken, çocuIöMBJ Jm^^sn tSEaklatnp nefret etmelerini
salamak, yalamn kötü sonucundan ^eteisoâlarm Wt£^ etmektir,
Aym zamanda yalamn ^ittr % MM^i^ W^sm Mit m-,
katbMni uyank t^&â;^ bu hususta 8^^j| apmada Munmak-
im. ki tom^p ^^mm v& j^stoelçm ^mtma. cm^ernsM^.
bataklna batmmM £^ltGt^ ve kibir çamuruna yaplp kalmasn-
lar.
— aoo —
l i'HlîtYl'f LKltlN S( HUIMl.l 'U'KI \RI
mak için bile olsa onlara yalan söylememeleri daha uygun ve lâyk,
deil midir? Bunun gibi onlar bir ie tevik ederken de, öfkelerini
teskin ederken de yalandan kaçnmalar gerekmez mi? Çünkü terbi-
yeciler böyle davranrlarsa, çocuklanna en çirkin ve en kötü biçim-
de örnek olurlar, onlar yalan söylemeye altnrlar; böylece ahlâkn
en rezîlini ilemi bulunu-lar. Bundan baka çocuklar artk onlarn
söylediklerine güvenmez olurlar, te'sirleri iyice azalr, verdikleH
öütler n.etiçesi? kalr.
i
B%im \xmX&tâm görüp anlyoruz ki ilk terî>^®@ju «Öi^d
Ez. Mutaö^^ MSJ, yem^, tert»i^iler. e^ttedlg^ €@i^âa^a
kar§ y^^m ^letiiektîBö mfâi'efcöa^ i^me j^fc^ y^a tevik et-
mek ya da miza^ pol^ olsun yalsuu takÛ A^M^
kutmutur. Hem fe y^s^te mWm
ve tirfeiyeciler Allal t0XU ka^-
tnda yalanclardan yazlmasnlar diye konuya arîîk kazandrm-
tr.
^201 —
SLAM'DA A I I. E E C T M
I I t
Açktan Hrszlk :
iffes düOT. -
u
Kz ona susturucu cevab verir «Anne, anne, bana bak! eer :
böyle bir suç ve günah Hz. Ömer [R.A.) görmüyorsa, onun Rabb
olan Allah (C.C.) görmektedür!..»^
— 205 —
na antik ta MJ n Aaa DU^ttmi
Bu durumda hiç üphe yok ki, çocuk evinde bir reyhan, toplum
arasnda nefis bir güldür.
çocuklarndan edep ve ahlâkl konuan, güzel
Selef-i sâlihîhin
hitapta bulunan, çekici söz söyleyen birkaç tanesini örnek olarak ver-
mek istiyoruz. Tâ ki, sizler ey babalar, geçmite çocuklar nasl söz
söyler, nasl konuurlard hususunu örenmi olasnz :
— 206 —
Gelenler huzura alnmakta geciktirildi, bu yüzden biraz endileelen-
diler. Derken Hiâm'n gözü D i r v â s'a iliti ve onu küçümsedi, ya-
nnda duran Hâcibine, «bana gelmek isteyen herkes gelmi, hattâ
çocuklar bile!» Halîfenin bu sözünü duyan Dirvas, bu sözün kendisi-
ni hedef aldm hemen anlad ve öyle söze balad «Ya Emîre'l- :
* Çocuklarn ahlâk d
baz elence yerlerinde vakit öldürmesi,
diskotek ve benzen yerlerde çlgnca oynayp zplamasna gelince :
Bir takm bo
akl sâhipleri sandlar ki, ayakta durabilmenin alâ-
meti, fütursuz bir dans ve elencedir; öne geçmenin, ilerici olmann
alâmeti, edep ve terbiye d
bir ihtilâttr; yenilenmenin, yeniliin
alâmeti, körükörüne bir takliddir. ite böyle düünenler, elbette ki
kendi içlerinde yklp
silik hale gelmiler, kiiliklerini yitirmiler,
cihâd ve fazilet meydannda yenilgiye uramadan irâdeleri ve kii-
likleri yklp hezimete uramtn
Ml iüMlft ^^MbM^ hayatta onun tek arzu-
"^ife^^sSJda,
su^ mÛ&Ge mazhar ^a«ftu eyde bumu yukarda olmak, yürüyüüBr
d© B^l^lk meydana getirmek, konumasnda cvklk yapmak, ken-
di benzerinde düük bir adamdan söz edip onun önünde adamln
boazlamak, dier birine sevgi zhar edip ahsiyetini katletmektir.
Böylece fesaddan fesada geçmek, pespayelikten pespayelie, elen-
cöden elenceye koturmak, sonunda kendini yok edip silik duîiuna
getirecek noktaya eritirmek onun yolu ve merebidir.
— 208 —
*
TERBYECLERN ^mM^mm^
kumUar, bakcusmdan ayrd -edilen îslÂml kiilikle getirip ]£oymu$-'
tur.
—
«Müriklere (Allah'a e
- ortak koanlara) muhalif olun (uy-
mayn) : By
(dudaklar görünecek ekilde) keein, sakal brakul»
(276)
Tahrim. Yani bir ksm eyleri almakta bir saknca yok, belki yarar
vardr; bir ksm eyleri almamz kesinlikle haramdr ;
^ 210 —
TERBYECLEIIN SORUMLULUKLAR
—
«Ümmetimden ileride baz to|d|duklar (kabile ve milletim)
zlni^, ipe^ içkiyi ve çalgy helâl sayacaklardr^ (286)
—
itt« ala - türkfi söyleyen bir kadun yannda oturup onu
M^rao^ AOnb ms^tmet ^gOnfi
cek^.»
kulana erimi kurun döke- mm
(287) (
1- Dini korumak t
-
2- Akl korumak
TERBlYBCttERtN SOBÜMl.m-UKLAm
3- Nesli korumak
4- OsiH GOtrumak (beden ve sh' sabn korumak)
5- Mal korumak.
lim adamlar diyorlar ki, tsl&m hukukunda yer alan Kur'ân
âyetlerinin ve Peygamber (A. S.) Efendimizin hadislerinin tamam
bu be hususu korumaya yönelik bulunuyordur. Televizyon prog-
ramlarna gelince, dizi filimleriyle, tiyatrosuyia, balesiyle, konseriy-
le, ve benzeri gösterileriyle, eref ve iffeti ykmak-
çizgi filimleriyle
ta, namus kavramn sfra düürmekte, zinâ ve benzeri ahlâkszl
tevik edip neslin bu konuda cesaretini artrmakta, ehvetini gck-
lamaktadu*. Bu hususiyetini dikkate aldmzda te'kiden haram ol-
duunda üphe yoktur. O halde onu seyretmek de, dinlemek: ds ha-
râmdu". Nesli ve namusu korumak için bu tahrime riâyet etmek art?'
tr. Bu ebede seyretmese bile onu edinmesi de harâm sayUr; çûnkü
çC^ MsiSz onu er yolunâa kullanmaktan baka yol $eçemez.
ResûlüUah CA.S.) Efendimiz buyuruyor ;
dii IMOtaanm
onu satm alma^ evim m^^mm. Iarâmdr.
için,
Çünkü Mûslûmi^ M
«blâ^u» SB##n, o^ara zarar verecek ey-
lerden uzak tutup onlarm ^î^ tmtm, Uti ve dinini korumakla
yüjkümlü bulujs^yordur.
ly^^^f^ proramuKiâ Mrâs^t^eâ^-'^^^Mi^ fi^lt^AnS
—
«Muâviye,. Medine'ye geldi, bize hitapta bulunarak bir konu-
ma yapt bu arada hazrlanm bir ireti saç (peruka) çkard ve
föyle konutu «Ben ancak Yahudilerin ireti saç kullandklann bi-
:
—
Muûviye (R.A.) bir gün öyle dedi «Sizler gerçekten kötü :
tn ve
0 M^ ^
^^fym^
ipm^, isâm^
^le^e^m^ l^iMtes benzemeye m-
^w^biiam m arkçkierej al-
(293) Ahmed - Ebû Dâvud Jbn Mâce. (özenmekten maksad, onlar gibi konu:
-
215 —
SLAM'DA ALE ElTlMt
hesm u tmab verdi s «Sc^Oc ^tâsâ^le» saâeee gâz^esi
kalacsic ekilde l^lanm ^ yûzlote MerOT>
Allâme tbn Cerir et-Taberî, Ahzâb Sûresi 59. âyetin tefsirini öy
le yapmtr Hür kadnlar giyim kuamlarnda câriyelere benzeme
:
—
Kadmdar hit ihtiyaç nedeoaâyle dâan çâ^bSÛsam^ aokak el-
bisesîyii» t^zimîhi ve Mlea^âfiM ^mMiotl
olduu, onlarda câri bir âdet halinde süregeldii ekilde bir gta^
bir baörtüsü ile sokaa çkarlard. (Ba örtüsü sadece bal^cs»
ancak üçte birini kaplarcb). Wt
ve câriye tobirinden McecU^kt^*
di. iUda' denilen sokak elbiseleri giyinmeleri, ba ve yüzâeriîü örtün'-
dimiz hacc için ihrama giren kadna yüzüne peçe örtmemesini, elle-
rine eldiven takmamasn emretmitir.» (297)
— 216 —
: .
— Biz,
ResûlûUah (A.S.) Efejdimîz'le birlikte ihrâml bulun-
duumuz srada süvariler yanmzdan geçerlerken bürüdüümüz cil-
bab bamzla birlikte yüzümüze sarktr, böylece yüzümüzü örter-
dik, onlar geçip gidince tekrar yüzümüzü açardk. (298)
MM
:
veriini yaparken
Yahudi'lerden biri buna itiraz edip kadn ve örtüsünü alaya ald,
sonra da örtüsünü açmas için zor kullanmaya yeltendi. Bunun üze-
rinekadn hem oradan uzaklamaya, hem de bu mel'ûndan kurtul-
maya çalt, yardm istedi. Durumu yakndan izleyen bir müslüman
dayanamayp Yahudi'nin üzerine atld ve bir darbede vurup onu
cezâ olarak öldürdü!.
hadîslerden açklanan husus udur ki
Bu sahih ftesûlüUah :
1300» vmmw.
217 —
^^ - -.». I
SLAM'DA! AtLE
II .I.,, I
I
ETM „ ,
n ,
W0S3â flâ '^âsem mmai, <Hz. Esmâ hadisi mürseldir; Halid b. Derik
bunu Hss. KA.) ûm
iitmemitir.* tmSiTl
birçou mursel hadisi zayf olarak vasflandrp
îlim ehlinden
ona göre yargda bulunmulardr. Hadis zayf olunca da deliî olarak
seçilmeye pek uygun deildir, hükümleri çkarmada pek itibar edil-
mez. *
<. Wk^^Â
iibun^ ^i^Mr. â^dmM
jtaaprte^
hiM^ hmm %m
Mtom
^ mka.-
^^tlT ni sakmda
Mm ^
hmm tt|si0 endie bulunii^a toühmesi lizerta^le dmas,
cev^ fitne olmad dun^^^ ^^toth ohp bu durum
k&te ahmnca, bundo elde edüen ^i^ sonuç u.cdabüir :
— Zt9 —
" " ' '
'
— 220 —
.
TEHBYECLERN SORUMLULUKLAllI
221
»
—
«Yollarda oturmaktan sakinini buyurdu. Bunun üzerine
Ebû Saîd (R.A.Î diyor ki, öyle sorduk *^^e£im&k SÖlftk- tmMm ^
|^4@) ister istemez oturup ltrâf&fft f^^B^im talü Ik^imMOE
îm MMI^)» Jltt^^MA'M^ «^j^M^ MMOl nmls ^gs^fosauz,^
e ted^ ^FdNiB î^E^ 1^ ^köin) hâl^teaiu verini»
Ashab :
Bilindii gibi, insan topluluklar bir bagtan bir baa, he^sâ: ûmr
metler (milletler) bütoüyte ya^l^a, &m^si&. tl^l^&rl^ kadUny-
:
— 222 —
TERUYECtLEHlN SORUMLULlfflUjlRI
— 223 —
SLAM'DA ALE EtTMt
türküleri, caz - saz ve gmeSik tentem dUemek çoktun kiQUî£;le
zarar vermez, (%8a. kimsenin bu sözünde gerçek bir Ölçü mevcut
mudur?
— Turizm kaynamas, açk saçk dolamak, kadn erkek ka-
-
(i
— 224 —
TEKBYECLERN SORUMLULUKLARI
SorumUl^ ^lyan.
d
crtUCtemn MMe
babaiar ve terbiye^, oe, çocuklarn ahlâtc
cinsel konulardan uzak tutmaya çalmalan gerekmektedi-, C<
ve kafi^iiiffi» «o^, kîUik. yüksek ^lâk, faaM
glH m&nevt d^^M â^a£mm% $$eyta â^mnde Allah (C.C.) kor-
kusu ve sevgisini alamahcUrlar.
— oOo —
Sonra da üzerimize gereken husus udur t
nx
W
^M^M
Ma ûmmûsk
jpstel^ <ta^.
baba, bUere^lta ûm W!i^i!m^ ^^om^^^
W çukura atmakta, onu mutîlk 1^
hel&ke terkebn^ctedir.
— Çocuuna alam olduu gibi terkedip. Televizyonca gösteri-
lenahlâk bozucu .temsillerle, din ve ahlâk sHimnaan danrârtçâerle ba-
baa brakan baba; bu durumdaüphesiz çocuxmlHiiâ m^acM
hiç
^ Tmmmâm iM
^
bir eitime terketmi demektir. Çok sürmez çocuk Isa
Vm^e yetiir; x^
vm kopup
ve ter-
u^Ma^.
_ 225 — kUkn'da Aile Eitimi CUtl- Fi IS
mhkU'ttA ALE EÜlTmt
— Ç^>cugunun birsam Spe s^m'^mm^ l^öilar,
- ctergiler
satn almaSEOft, mtm ruhunda loiEyffiznü. 8aygszl]|pu ^riMîûSiEl|r»,
luncl ve her türlü hayaszl dt^tram ^^^^ma^ teseto ptena-
sna, çpl^ resimlerle, mûtehcen Û0^â% «M
n mâtalaâ etme^bae m^amaha.fât^n 1:»^ ^to&Hr ki, çocu-
u ahlâlc f# M yçU^a yüft^^ f^mâ fc^nlara gsoH ügt
duyacak ve günah gerektiren bir hayat içhie gidecektir.
— 286 —
^^fl^LERN SORUMLULUKLAR
II 1
) 1
I
1 I
H> I » jl - NtÜ Ll- ' I
11
M
yazacaklar, ne Mibalanndan. ne râlUezizu&n sonnadan
Hiç
özenecekler ve sonunda saptp gidecekler.
üphe yok ki, çocuklar, çok sürmez, babo,
bu durumdaki
gayesiz, amaçsz bir sürü serseri olacak, anarizmi benimseyecek,
dMm sapp, muhasebe ve sorumluluktan bütünüyle kopacaklar-
iç
dîr. Çocuklar bu noktaya gelince, artk onlan geri çevirmek. slah
ve tedâvi etm^ lüabüdipetA agmti^^sMf.
— oOo —
I^MM
W0^^es^l^m gereken, çocuklcurma yeterince ilgi ve
II^Em^ S^s^m^ m^sa korumak, güzel ahlâk, nazik ve saygm
i^amnay, iMt^ 1^ lâip^Ni^^ W
Mte ODarm ruhunda ve dim^^ S^zel â^tler Imte 0^
mektiir.
(315)
mm
mm
Ahmed, b.
Mem- mam..
tti& Bftvûâ
Haabel
-
-<
m
T^m^
-
^ JSm
Beyhald,
: Ebû
uetM^
(RA.) daa.
— 227 —
SLÂM'DA ALE ETM
Adam, biraz daha tavsiyede bulun, âedi. Bunun üzerine Resû-
lüllah (ASJ £f^düni«
~
«Kdtmo^ arkasndan hemen iyilik ile k o kOtOiagÛ sil-
sdnt»
Adamy^ biraz daha tav^yede bulun, deyince. Efendimi
'
le bj^ft^u t
— Ya ResûlflUahI ûb&
OâsBel ahl&ktr. diye cevap verdi.
Adam bu defa Peygamber (A.S.) m sol tarafna geçip sordu :
Ebû Zerr
(318)
tsim
Tirmizi
tam Muhammeâ
:
lftM -
is.
Mm el-Gffâri (RA.) den.
f ^»ft BaMr» OtA.) den.
«I-Merre^ân.
.
TFRnlYECLERtN SORUMLULUKLARI
«Rabbmzdan mafirete
bir ^
eni (genilii) gökle yer kadar
olan Cennet'e kouun ki oras sayg ile Allah'tan korkup kötülük-
lerden sakmanlar için hazuianmtr. Onlar ki. bollukta da, darhk-
ta da (Allah'n honutluuna erimek için) harcarlar; Öfkelerini yu-
tarlar, insanlar (kusur ve günahlarm dikkate aUnayp) balarlar,
AlAb SI» yilikte buluanlan sever.» (323)
îleride -Inaallah- NEFS TERBYESYLE ÎLGÎL SORUMLULUK
VE SOSTAJft TERBÎYEVLE LGL SORUMLULUK bölümlerinde nefsi
ve aMâkI faziletleri j^&mm açklayacaz; öyle çocuklar bu-
ki.
— zaat.—
SLAM'DA AtE ECtTMt
sa^am syi^ta tutmakta bîr mâam meyvalanndan Urinin de
güzel ahlâk oldug^urau anladktan staam.
Okuduunuz, gördüünüz zararl yazlann mahiyetini
çiricin,
iyice belledikten sonra cier parelerinizi o gibi yazlardan uzak tut-
m ayf?:ft vftcîb olduunu idrâk ettikten sonra,
— oOo ^
ÜÇÜNCÜBÖLÜM
BEDEN TERBYESYLE LGU SORUMLULUK
eame^^ terhiy&^e^ ^ «î^b kU-
^
rmhi^mm'^U,
babalar,
fi^^^^^ttÂBE M
eomldar fiziksel 5^pd«at
^eâ^ ^Üyesiyle JEl^ m-
vetU, ^l»Eb beden sel&me^, «^im xm m
lk ^de gelisüderj
Size gereken ey terbiyeciler! çocuklarn beden terbiyesi hakkn-
da îslâm'm amelî olarak çizdii yolu izlemek ve ona göre hareket et-
mektir. Böylece boynunuza aslan emânetin ve Allah'n arln
size vAcib kld sorumluluun ölçü ve belirtilerini bilesiniz.
— 231
SLAM'DA ALE £<t>}
ÇoM: - gascsi^t f^tlk. genite gpetao, pmurm na-
fakam tnm ^^.W&em öctr sM^i^ 'sm ime^m söz
konusu oldug:una harcamâ^^ nafakalarm kst, ço-
göre, onlara
luk çocuunu skntya soktuu; gücü yelöÎ, tmt^m oldutt
bu yola bavurduu takdirde ise kendisine günah ve vebâl vardr,
*
r — Yiyecek.
2 çecek ve Uyku Hususlannda Salk KuraUarma
Uymak Q
^ fibl âdetim idcuakya uyüp bah kalmüc çocuklarda bum-
lan bir huy ve âdet hâline getirir.
âsn. biri de u ie^ tllâ vef» ^ nâfeste içmek su bairda|^u n^ea ver-
züemek» ayaJ^ta su içmemek.
1 «Deve içer gibi bir defa (bir nefeste) içmeyin; lâkin iki ve üç
kü sol yan üzerine yatp uyumak kalbe sknt verip nefes alp ver-
meyi mf^mt,mteim& B^lüUah (A.SL) Efendimiz bu konuda
'
dyle buyurmulardr :
—
«Döeine geldiin zaman, namaz için abdest aldn gibi ab-
dest al, sonra sa yamn üzerine uzan ve öyle de «Allahml kendi- :
marladm, srtm sana dayadm, hem sana rabet ederek, hem kor-
kup ürküntü duyarak. Hiçbir smak ve kurtulu yolu yok, ancak
sana doru var. ndirdiin Kitab'a inandm, gönderdiin Peygam-
berine imân ettim.» Bunu en son söyleyecein söz kl!.» (333)
(334) Cüzam, her ne kadar belîi bir hastaln özel ismi olarak kullamhyorsa
da, aslnda bu. Asr^i Saadette bulac olan bütün hastalklara genel isim
kullanlmtr. (Mütercim).
(3351 Sahib i M3iBm - tbn Mâce.
(333) Sahih-i Burarf. .
— 233 ^
SLAMDA ALE ETM
«Hastahkh kimse sagbld kimseye gitmesin, götürülmesin.» (337)
Ashabdan Üsame b.
k
«Ya Resûlüllah! tedavi olalnn m7» Bunun üzerine fifenâbalt 9^^,
buyurdu «Evet, ey Allah*m kuUanl tedftvi olunuz. Çünkü geipçekfen
:
— 236 —
IKHmYKCl.KHlN S<JUUMI.UI.UKl.ARI
(347)
'
(3503 Ifani^lardan biri veya ikisi belli Idfc ey tayin edip onun üzerine yar-
rlarsa, bu kumar kapsamna girdiinden haramdr. Ama bir ey ortaya
koymadan veya üçüncü bir ahsm ortaya koyduu ey üzerine yan^rlar-
. sa, bu mubahtr, {M.\
Em) tnsiö AJto^ - Ebû Nmym M\&z b. Cebel (R.AJ den.
:
— 237 —
I s I A M [) A A I I. F r O IT M I
içiad^ âönüp dolar, güzel ve nefis eylere ke^^ni ^akp her eyi
unutur, i^k ve dibac döe^rt^ uyur; günün maddesi bütün parE^-
ye af^üdt;^ wm
^datp gaflet tiömGt, ^e^tle ykhp göçme .
239
-
SL A M nA \ I 1
|-
I. C !
! I M I
^GABA ÎBTLÂI^ *
Tophiffi«m«33Îa eltex vaic^^artiaa biri dle l^isrm tfe^tete. . ^
Ç0k yay^gmkan, en biçimde ij^en de budur, yi^f^t tmm tm
— 240 —
TERBYEC&^K^ $ORUKaULUKLARI
—
Almanya'da neredüen Shübîkel adh dergide At iOy t^ m
kadar uzman doktor Mariland'da yaptklar MüftSNlâ HCftfîfââi S4î^
ramn içen kimse üzerindeki olumsuz te*sirfiMM aa^dSa feölîia e-
kilde tesbit etmilerdir :
241 ^ tsUtm'daAUftEiitinUCiltiI-FilO
.
j _
-
— — —L-
xj nr-nr "n
——\-— r" _ *
^ kesîndh- geUSi
ki.
#M Mb^I^^ harcama^Mr^
sabit sdan kimse her gCU
t^ bouna harcamak de-
k^iMin dört-
H
WM^^ SÜlMda âile- yuvasm harab etmek, âile fertlerini peri-
anla, dalmaya itmektir. Çünkü sigara içen önce kendi günlük
yiyeceinden, sonra da çoluk - çocuunun yiyeceinden Ve geçimin-
*
— 242 —
:
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
t^aki kötü yola dümekte, rüvet ve hrszlk gibi âdi suçlara te-
vesstU etmektedir. , ,
Görüldüü sal,
ahlâk ve toplumu sigaradan daha fazla
gibi,
z»wa-s^B baka b^ meas» dl^âB^^leMr mî? Sij^l tiîpM: ^^t^^
ona devam eden böylesine sakncal ve t^tl^eeH bir se^^s^ de-
mektir. Anm m
ki, insanim
_
inekleri bihnezder. W
—
Fakih ve müctehid imamlarn üzerinde toplanp görü bir-
1
lii ettii bir husus var, o da udur Zarara yol açan, mal ve can gi-
;
Hem u itibarla ki, sigara cidden zaran tesbit edilmi keyif veri-
cilerden biridir. Sah tehlikeli biçimde bozduu tahakkuk etmitir,
az yukarda belirttiimiz gibi. O halde ondan sakmmak vâcibdir, kul-
lanlmas ise haramdr. .
— 243 —
SLÂM'DA ALE ETM
«Temizi murdara deitirmeyin).» (360)
«o mm
men*edân
I«ef«iivMrM mâtm SiW «meder.
v» traalB olan yarari eyleri cmlara
onlan kÖtOlOk-
hd&l klar kH
ten sr
ttt ve mnrdar «eyleri tmlara harftm klar...» (301)
1362)
(3633
Mâide Sûresi : 100.
Aiuned b. l&^bfil hmB&m - ^ ÎiMl : tkasâ Setae (RA'.l dao.
— 244 —
da mubah olduu hakknda bir tenddûde gerek ve yer kalmamtr.
Sigara çmenin hanun c^ufu hagOn çok açk flflaya çkm^i mm
itiyad edinmenin günah oldu^ tahakkuk etmitln^Mlah fCÇ)
iyisini mt.
— oOo —
Zaran zâhir olan sigaradan kurtulmamn yolu ve çaresi bir ba-
kma, ilk kademede devlete dümektedir. Bu da gerek itovfe^ res-
mi organ saylan gazete ve dergilerde, dier yaym organlarnda,
özeUiU kwt «ve giren teS^^zyonla, sig^r^m SMUte aHM^ fetal^
Ii^.^ Ma
t^c^. Je ^^mk mk^ etaa wm$mâ isMfm ^•
naya, hasMzha, l»â$ima ve rezil bîr bayata îinee yeti^. Bia-,
ka bir ey düüm^o^re gerek burakmyc»'.
Ergenlik çandaki bir genç, kendisini kötü yollardan aJkoya-
<^Lk
1
JUi^ murakabe inanc tamyorsa, iledii g in ahlarda AUal*-*
tan korkmuyorsa, ileridâ bir hesap vereceini düünmüyorsa, çok
sürmez u iki durum arasnda kalr ki bunun bir üçüncüsü yoktur.
a) Ya duygu ve
cinsel istejinî haram yoldan karlar, bununla
kendini tatmine çalr.
Her iki durumda da, hangisini hafif kabul etsek bile, zarar üst
seviyeye yükselmi ve gerçeklemitir. Bu da bütünüyle bedene,
nesle, akla« sala yöneliktir.
A) Bedensel zararlar
Tbbî aratrmayla olmutur
istimnaya, yani eliyle tat-
sâbit ki,
,^
slâm eriât'mn Istimnâ'nn douraca kötülükleri nazara ala-
rak koyduu hükümlere gelince; aadaki deliller bunu ycmstmak-
tadr i
(9â6) BûUB bu nasslfU'. sözü edilen Adetin harftm olduuna delâlet etmektedir.
— 249 ^
*
veti ceibetmek, sakin olup tamad halde onu tercih etmek duru-
munda haramdr. Ama ehvet galebe eder de kalbi megul duruma
getirir, düünceyi alt - üst eder de kiiyi fahienin kapsna getirip
durdurursa. istimtâ, ile onu teskin etmek de taayyün etmise, o tak-
dirde caizdir; ve böyle yapan bir denklem kurmu sayhr; kendisine
ne sevâp, ne de günah vardr; ne mükâfat görür, ne de azâba urat-
hr.
— oOo —
- istimnâdan kurtulmann çaresLae gelince, aadaki resîle ve se-
bepleri gösterebiliriz t
- »
My
gençler toâ^^lui sMen e^^nefe ymindcftn
bulablliyoesa evlrasin çünkü evlenmek gSzû hM-amdan salnmaya,
yummaya daha; ^^m,
Q«mus ve ffeti kt^nmya d^a elveri9l^^%
ECim âft edenmeye güç getiremiyor, Imkftn bulamyorsa. kendisine
oruç tutoak gerekhr çünkfl oruç, ehveti kesicidir.» C367)
. eriâtm
tahrik ve tevik ettii nafile oruca gelince, bunu bir
misal yoluyla belirtmek istiyoruz Dâvud Peygamber'in orucu. Çün-
:
kü O, bir gün oruç tutar, bir gün iftar ederdi. Aynca Pazartesi ve
P^embe günleri oruç tutmak; evval ayndan alt gün ve Aûrâ
Yine iki kiinin ihtilâf etmedii hususlardan biri de, içinde ya^
admz toplum, bir sürü bozuk, kirli, gayr-i ahlâki eylerle ura-
p sesini yükseltir ve durmadan ruhu dejenere eden fisk-u fücura
kendini kaptrr, bunun için destekleyici sebepler aratrr. Hiç üp-
he yok ki, genç kimse, bu destekleyici sebeplerin ve fitne saçan rezil-
liklerin peine takhnca, derin bir batakla saplanp kendini kaybe-
der, yolunu arr, çünkü mutlaka müteessir olur. yani te'sir altma
girer, ahlâk deiir, yolundan sapar, acemi ya da yabanî hayvîîn
gibi ne yaptm, nereye daldm bilmez.
— -
:
bo
d Terbiyeciler ve eitimciler, çocuk
zaman kötü - ykc
kalp bir ile
olma-
düüncelere, gerçeklemesi zor hayallere da-
lar; cinsel konular üzerinde kafa yorup düler kurar. Bu durumda
megul
— 252 —
TERBÎYECLERIN SORUMLULUKLARI
O arkada ve dosüar-
halde gençlerimiz, böylesine âdi ve kötü
dan saknsnlar, erli kiU^ a^kda ediunosioler. Jtmânlarmm kök
s&hp MisJ^B^esiü, salam temellere oiurmasm. ahltö^umu e-
Mfl flBMmM^. ruhlarm arm^^fâCaSs, dûz^ gelmesini^ bedenle-
rini kuvveâendirecek et^ete orteesâk deslek jâç ia^y^^i^-
sa, iyi - yestdü^, lâilâkh diîft^ khnseleri arkada olarak seçsinler. Bu
hususta oldukça hrsl bulunsunlar. Sâlih bir dost, mü'min bir ce-
maat bulmak ne Saadet!. Böylesine bir arkadahk ve dostluk her iki
âlemde mutlulua vesile, kerâmete erimeye sebej), âhirette kurtul-
maya medardr.
Allah (C.C.) kendi Muhkem Kitab'nda ne kadar doru buyur-
mutur'
:
-
I
I
i r ,, _>&. i n I I I
- '
(368) Tinnlai.
' .
— 253 —
SLAM'DA ALE ETM
* V) pi»Lj ^^^^ ^^u.Ul
Herkesçe kabul edilen bir gerçek var ki, genç kii vicdannn
derinliinde. Allah'n her an kendisini murakabe edip gördüünü,
gizli açk her halini bildiini, hâin gözleri ve kalblerin gizli tuttukla-
rm da bildiini düünür ve bmun uurunu tarsa, çok sürmez ken-
M kendini denetlemeye balar: Bir ii.
-mâ ^W
hlrâet^ noksa:^
SflA mh Ice^â zmf Üzerixde O Yüce Ku(^X)tin k^-
yapt, W
^Mb ^mB^^i&^^Em ^smect immrvif^^ îled^yse veya an
m Mle^*m ^
yûzdez kendishü hesal» çekcs^ ^g^t^^tnla veya
JüB^ Iiaâ^ Ür %
râ^b^^^ l^tUsinl ,0m^mM4^^&^. hâ- ümm
kim olursa, üphe yok ki, bu ^nç liendini helâk edici yollardan ve
3fi3) ZuhruE Sûresi : 67.
— 254 —
nu^&^m^ ^rkin ilerden alkon her türlü k&tûiakten ve terbi^esElz-
Ukten saknr.
Bilindii ve zikir meclislerine hazr olmak, farz ve nâ-
gibi, ilim
file namazlara devam etmek; geceleri insanlar uyurken kalkp te-
— 25S —
SLAM'DA aile BOTiMt
„ ^ ,
^
.
maddelere kar uzun süre sava açt ve devam ettirdi. Ve asl bunun
tohumlarm Britanya Adalar att, dört asr önce bunu yaygnlatr-
mak için baz plânlar hazrladlar. Nitekim ingiltere, afyon ticaretim
ni yasaklayan Çinlere kar sava açt ve buna «Afyon Sava» a(ü
verildi.
«Ey imân edenler! tçki, kumar, tapnmak için konulan dikili ta-
lar VB fal oklan, eytan ii murdar eylerden bakas deildir. O halde
malardan k^upseioiun ki kurtulua eresiniz. eytan, içki ve ku-
naar msiümda ancaA: aramza dümanlk to kin sokmak ve sizi
b) Ito. =
murdar olor^ vasflanm*
c) eytan iindöft saylmas,
d) Dümanlk ve lûne kap açt belirtilerek, kaçmn diye em-
redilmesi,
imi EbtIMnrud.
TERRlYECtLERlN SORUMLULUKLAR
C) Ayn zamanda
uyuturucu maddeler,, içkinin tahrîmine de-
lâlet eden hükmün umumilii k-psamna girer; çünkü onlar da al-
kollü maddeler gibi, akl Örtmekte, uuru perdelemekte ve onu idrâk
ve hâkimiyet yeteneinden uzaklatrmaktadr.
«Müzminlerin emin Hz. Ömer (FkAJ minberden halka unu ilân
etmitir
— «Hamr (içki, alkollü madde), akh Örtüp zedeleyen eylerdir.»
(376)
— aw —
,
, ut
— oOo —
tçki vo ^^lii^torucu maddelmi ^adan kaldur^ ikultolmasma
engel olmiMun ybl ve çareleri u
üç ^ln uygulftnmatrfyte mümkün^
dr.
Günümüzde ve her devirde insan topluluklar böylesine güçlü
bir imâna ne kadar muhtaçtrlar ve böylesine yönlendirici, islâ.h edi-
ci bir terbiye onlar için ne kadar lüzumludur!..
Zinâ ve Livâta :
.V
Böytepe baM^*ç@£Sâtea, .
m§gr mle fieraeripe s^ssFa^^.
mikrobik ve bulacdr.
B) Frengi Hastah t ,
OzetUyecek olursolc
«I^^Ocuda ^iren fkK^gt
s
. orann 1^
m. temfOr iMttâe ,y«^an fDBaaonk vaikbiUteaa (pey-
gamber ve lE^^aba uyarak doru y^^da yürümelerini) enaraderiz bU"
na rajbuM onlar ttaâtsizlik edip yanl yîdda yürümeye devam eder-
ler; o talMnâe o menMel^ Te ülke üzerine (azâb ile ügili) büküm
faalde olur ve artk oray ydop yerle bir ederiz.» (382)
oOo —
imi ^ Sûre^ : s.
TERD YECtLERlN SORUMLULUKUfU
yuruyor *
M
:
lorçinde
^« dz imâM. am^ W SantesUs.»
mi (ehvetle) 0ûhrmcmmtalt
(389)
^
— sapklar olarak) gidiyor,
«Sizler herhalde erkeklere (cinsel
yol kesiyor ve toplantlarnzda çirkin e^ier yauyorsunuz dyle m7»
(390)
—
oat k»^nfnl]^«iMyIe amel «den kta« «n^NMttr. tm kav-
mini ameliyle amel eden Idnaft mA*mdwc, Lftt kmninb «in^Ie
amel eden kimse nutl'flndur.» (391)
'
Onlar khnlerdir. ya Resfl^m&lf Peygamber lAS.) cevap ver^
dil
— Erkeklerden kadnlara benzemeye özenip (onlar gibi giyinip
kuananlar, onlar gibi krtarak gezenler ve böylece onian) taklîd
edenlerdir. Kadnlardan da erkeklere benzemeye özenip taklîd eden-
Ankebüt Sûreâ î
el'Hâkim.
(302)
— 268 — I
.
tKilVECLERtN SORUMLULUKLAR
^
:
— *Zinâ eden erkek ve zina. eden kadmdan her birine yüz de-
nek vurun. Eer Allah'a ve Ahiret gününe inanyorsanz, Allah'n
dinin (in hükümlerini uygulama) da bunlardan yana bir efkat ve
acma duygusu tutmasn ve mü'minlerden bir topluluk da onlar
sizi
hakknda uygulanan azâb (cezâyJ a &hid olsunl^.» (394)
Zinâkânn yüz den^^CSm mm Sürgün edîlmei. HaneOM
redir. Bu bir biUma knama. azarUona wiUam tavrl O Mmn^an
yetkili kimse,
yarar görürse, zinâkân sÜl^g^ fl^gcL lO^St lOllMtiâ
imamlara göre. yüz denek vu^uJ^Eia. sonra onu kasr-i salât ya-
plmayan saylmayacak) t^afeye sürgün etmek vâcibdir.
(seferi
Nitekim Hülefâ-i Râidin sürgün cezâsm uygulajmlardr. Birçok
sababünin de görüü bu dorultudadr.
Recim Cez&s :
bepte t
^'
— 2«9 ~
SLAM'DA ALE ETM
3- Dinini terlcedip (slâm) cemaatinden ayrlan kimse, (tevbe
edip dönü yapmad takdirde öldüriUür) .» (395)
LTÂta Cezaa t
zi# jü^sdr EvU ise recmedilir. bekâr ise yüz denek vurulur. Bu,
:
îmBin âfiî'nin en zâhir kavlidir. Di£;er bir topluluk, lûti kimse -is-
ter evli, ister bekâr olsun- mutlaka recmedilir, demilerdir. Bu, d^a
çok mamMâlik ile mam
Ahmed b. Hanbel'in kavlidir. îmam â-
fiî'nin ikinci kavline göre ise, hem fâil, hem mefûl öldürülür. Hane-
niere'^göre, imam (devletin yetkili kurulu), suça kar caydrclk ,
kUçla idam;^ier.
Hrâ ima! hem ineTûlOn öldürCOmeslyl» ilgül deUUeri geüre-
liâ s
«s *— *
.
TERBYECtL^ttN SORUMLULUKLA^
Allah, (C.C.) kendisinden ra^a olsun, ikinci halife Hz. Ûmer (RA.J
ne güzel söylemitir :
-
'
Düette d» JJla&
«Biz bir li^kai^^
di. Biz ne zaman lslâBi^«a hmfkA, ÜHcMt
m M
aa^ IdNh Imsntifem
1^1^ 1^ izzet ve erei ararsak, Allah msMaka, Mzi zelil ve alc^ lâ-
lart» (398)
— oOo —
Burada,BasÛlâJIal CA.S.} Efendimizii kc^dugu anâ kaideye
bag^ fta1|ffalr <&Iâa^ msrsst •mme ve zarara zarata fc«r^lflr ver^
me yoktor^ yola çkmak; Çok YtScd ^uyrug^una
edorok «Kendi elinizde kedinizi t^^eye atmaynl» ha^t^t eünek
^ MM
m Bn^Ol^h AM
Mtmdftafeia sij^ode vAcib küdi
rumlululu alte:»^ iorl^rAird ^selUkle. mmem
gerekeni ha^lat-
C398> et-HkEim.
tmAU'MA —ALE B^l^tMl
m m mm » ^
i
' ll . -IM f »l ^ II. li n lll-lll.
mamz
^ «Maalüet âa^t^aotîk
onlarn selftnetl
W
bakmmdan
tem îimâ^mMi
Nasl
zanuidir. ki Wûg mûaxm
Icin koy-
— 272 —
'ir-uöiYEc;n.F.niN sdrumi.ui.uklari
— de M t
' bü^^e bilmey«nier Î3^ ete Mvt7 Bunu ancak
^1 âhîp^ âûû&flp öfit alr.» tdOÖ)
• — «Nûn%
fîokkaya, mürekkebe), Kaleme ve (kalemle) satr '
_ 278 —
:
SLÂM'DA A I L E E G T
I 1 M t
1- C&ri sadaka,
2- tstifftde edilen Uim,
TFHBYECtLEBlN SORUMLÜLUia»
—^ Amp£K^.#lsya mlHetiöi&ji
dim-ek vâ^fîaateabUîr. âi
ki. €^tMa MOîfMl geçefSI imitür v& medeniyetinde
nülmesin, bulumna^n. Islte tal^ ÛMe^ ^çk ms^msâ Matur.
Bu y^s^le de îslâm, günümüzde gelien Uîm ve medeniyetin teme^
lini ve mayasm salamtr.
ebke, *Â3tm^m^ PtmMm^ arasnda W^ m |W balan»
adli kitabnda diyor ki : «Arap üBiedKâyeftife ykümaya yüzfc^^
s, $B0mi^0. m J^m^ bîr teaHfu^tk teofte^ iUfaMââ jpr^*
saadeti ancak Arap gölgesinde bulabilmitir. Mû^i^^ 4^^^^
",$m ^kiltnce. geriye y^mt, harabe, dökOatö ve ben^l iü^tcr kal-
mtr,
H. R. Cüb, «slâm'da Yeni Yönelmeler» adl kitabnda diyor ki ;
— ^1
SLAM'DA aile Eitimi
— oOo —
Peki ama îslâm'm saüs^by^ bu medeniyetin ve dln^ s^iü^
mm. tsâ^
Bu sr. ebediyete uzanan slâm eriât'nm setirdil^i ilkelerde
ve esaslarda gizlenmitir :
AIl^*ia u buyrüMandir :
Hem
slâm. eitli|^ ve insani duygulara dâ^vet eder. Böylece
insanlktan yana medeniyet binasm kurarken, îsl&m sanca altm-
da, kin^elerin cinine, rengine ve diline bakmakszm atoak is-
teye b^Esesln 'hiâSâ^EC^ bd^umamm 8l^> Bu femt^sdd^ 0at se^
^
Allah'm u buyruudur :
— 282 —
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
-Ey
birbirinîzle
izu^^l l^mm
tanasuuz
M 1^ ^]»lcle bir
mfiletit^ «6 MiUelere n^ppKi \
hesiz ki
s^ygi ile>
sizin Allah yannda en erefli ve itibarhm^ ^W^m^
Korkup (fenalklardan) saknaîunadm» (411)
^
C3 &te, açlma, yaylma ve her ümmetle ve kabileyle ta-
mmm. bü tmsoö^ lân, Allah'm buyruudur u :
«Ey insanlar! hakikat biz sizi bir erkekle bir diiden yarattk ve
birbirînizle tanasuuz diye sizi mUietere ve kabüel^ ayrdk.»
(412)
— 283 —
Onun bu husustaki iân, Allah'n u buyruudur :
med'in dini takdire ayan bir erefe sahiptir. Hayat ile içiçedir. O,
hayatn muhtelif tavrlarna canllk ve tazelik veren tek dindir. Ben,
Muhammed'in insanln kurtarcs olarak bilinip çarlmasn ge-
rekli görüyorum. Onun benzeri bir adam imdi ortaya çkp günü-
müzdeki milletleri idâre etmeye kalksa. herhalde O'nun mükiUe-
ri çözen yol ve metoduyla baar salayabilir.»
'
1
Bu konuda thr. Jîzkov nsab&tu diyor ki :
—
«üphesiz ki, slâm eriat, hukuk sistemi birçok konularda
Avrupa kanunlarndan üstündür. Diyebilirim ki, en köklü, en sâbit
hukukî sistemi insanla bu eriât getirmitir.»
Fi]:Uan4ije Huku^ i]^^ oUyor ^
Fakültesi De]k|uu ;
Çocuu belli bir yata istemese bile ögrolim vo ogiliniü tabi tut
t W I^MlceîBMfi^
(415) Taberâ,ni Fi'l-Kebîr;
Mâlik m.A.) d»i. -
— 285 —
ISfLAM UA ALE CUIllMl
— 286 —
-
-" -
- '-
«V
Allah (C,C) peygamberlerinde birinin dUlyle öyle buyuruyq|^
— «Ey kavmim! bu hizmetime karlk sizden bir mal istemij?*.
rum; benim mükâfatm münhasran Allah'a aittir.»
Ebu'l-Hasan diyor ki : bn
Vehb'le ilgili bir hikâye kulama ça-
lnd; bn Vehb öyle anlatm «Mâlik'in yannda oturduum bir
:
bu ölür?» îmam u
ceval» -mâi : «Pi^ ama kim çocuklarmz
okutup Islâh edecek? Kim odan terbiye edip bize kazandracak? Og-
câtmenlr olmasayd, bizler ne yapabilirdik?, bunlan düünmediniz ,
mî?» '
Aralarnda hükmedecek
al bir hükümdar. Eer bükümdar bu-
lunmadayd i^,^iar bfarbirinü t^^UMiU
M ^m^l^mm lâ^^ai^ ^t^mm Bu bihuta s^r^ihse
^x%txâen ficrat dr. Çünkü onte olnlaââyâ. nsanto flmttü kalrd.
— 288 —
:
^
•
—
Ey kafile! gerçekten obann ba ve bakan olan zat ylan
tarafndan srld, birçok eyler yaptksa da olumlu bir sonuç ala-
madk. Sizin yannzda fayda verecek bir eyiniz yok mudur?
Bunun Ûzerhe A^Vdan bir ksm, dedi ki
— Evet vallahi, bizim yanmzda okuyup üflemek suretiyle ifâ
vardr, ama bizi misafir edinmediniz. Bu bakmdan bir ücret verirse-
niz yardmc olabiliriz!.
edip bir miktar koyun vermek üzere an-
Oba halk, ücreti kabul
la^tlar. Ashab'dan biri oba bakanna yaklat. Fatiha Sûresini oku-
yarak üfledi. Bir anda sanki adamn ayann
balar çözüldü, ken-
disine neter vurulur gibi oldu; ar ayaa kalkp hiç ylan
kesildi,
sokmam rahatlkla yürüdü.
gibi, Bu onlarm hepsinin houna gitti.
Bakan, ücret olarak vereceiniz koyunlan biraz daha artrarak ve-
rin, diye emretti. Koyunlar verüdi.- Ashab- Kirâm, bunlar taksim
" -
SLAM'DA ALE .
ETM- -- . _ /_ .
MMumumun M^M
halde Kur'^ ^o^s^
P
es£tkr« îlâram - h^lâl meseleleri,
m mM^v^mmm i& 0^^^ i^^^^^
^Mstef^
^m^lÜi^fiSk
mak^ ^^ttâv.^
m lkelerin
ImlaF
hsr bü^
gîyi &§renmek er&^. ^dn mü'mine arz-i a^t^.
Tahsil edilecek ilim, ziraat, sinaat, ticaret, tp, mühendislik,
elektrikçilik ve benzeri dallarla ilgiliyle, bunlar kifaye yollu farzdr.
Yani Müslümanlardan bir ksm bu ilimleri tahsil edip örenirse, gü-
nah ve vebal dierlerinden kalkar. Hiç kimse tahsil etmezse, bütün
bir ümmet günahkâr saylr; sorumlu tutulurlar.
290 ~
CiIzUk, mediE^Mt alamndt geri ka-
mU% m&l^mm, bu MS^^Mmlâ» bUj^ii;^^ der
yanr, çÜ: ^Üce ve tüast tslftm^ ImkitettaMi,
manda h^»»|m her alannda ve safhasnda Mm't ,ty|g|i:t^.#^
uzak tutmaya yönelir. Aynca tslâm dûmanlanmn slâm muallimr
lerüU sahneden silmeye yönelik plânlanyla içiçe bir dumodur.
slâm'n sadece bir ibâdet dini ekline sokulup çerçevor
lenmesi. yalnz bir takm ahlâkî kuraUardan ibaret oidugu iddias^
nn ilenmesiyle balanthdr.
— oOo —
^â^Uanw t^yet^^ ^.«^td^iffia^ îstekle r^&s^^m&âm
vAcib olan ÖrMn, Mrtel d^r^^ l^o^ ^ip^ Olaa ^scuklar
hakknda her ^mm^ mma&mihm^ Mt da m^st^t Ker^.
gamber'in hayat le dini konulardan onlar 1^
lÜzunHu ^MÎ^tmn
ve baz edebi dearf yüksek kasideleria ire darbu - nmellerîzi âre-
tUm^iyle gerçekleir.
Bu ölçüde hareket etmek, tamamiyîe ResûlüUah (A.S.) Efendi-
mizin u buyruklarna imtisal anlamm tar ;
--at —
SLAM'DA AtLE ETM
— ÇocükAJTuuzL u üç haslet üzerine edeplendirip yetitirin
1- Peygamletiiaciid ^em^,
2- 0*nun hane halkm ve yakn dostUunm senn^.
Kur'ân okumak... Çünkü Kur' ân okuyup onu kalbinde ve ha-
3-
fzasnda tayanlar, hiçbir gölgenin bulunmad^ bir günde Allah'n
Ar'inn gölgemde bulunurlar.> (423)
— «Çocuum be
doldurunca onu iyi bir terbiyeciye ver- yan
dim. O, ona önce Kur'ân okutup ezberletti. Sonra yararl iirler nak-
ledip öretti. Kendi milletinin öz deerlerini, iftihara vesile geçmi-
lerini anlatarak çocua tarihini ve milletini sevdirdi; dede ve baba-
larnn güzel eserlerini, iyi hasletlerini bir sayp döktü. Çocuk er-
genlik çama
ona ata binmeyi, at üzerinde çevik hareketler
girince,
göstermeyi öretti. Sonra silah kuanma eklini talim etti. Kabile
ve oymaklarn çadrlan arasnda onu dolatrp barp çaranla-
rn, inleyip szlayanlarn sesini duymasn salad.-
* '
"".I' '
I" -- 1.. I
M^lP^Li 1 .
. - '
J— -T
TrnnlYKClI.FRN SORUMl.Ut.tJKÎ,ARI
— mam
- Gazâlî, hyâ adh kitabnda çocua
Kur'ân. Hadis ve
Önemli Tarihî olaylar, îyi kiilerin kssa ve iikâyelerini, sonra da
baz dinî hükümleri, ak ve cinsel konulara yer vermiyen faydal i-
irleri öretmeyi tavsiye etmektedir.
— Baz rivâyetler :
r
— 293 —
SLAM'DA ALE EClTlMt
germeyen kimse yok demektir, o ölüdür,
dini ders diri de&ildir, artk
onun ne varhg, ne de deg«i vardbr.
îslâm n
çocuk öretimi hakknda koymu olduu lEU^fl^^u^laa
biri de udur Çocuk henüz taze ve zihni bulanmamtkrai Qiw
:
hayHhvmBfo.
Bu gerçee, Muallim i Evvel Hz Muhammed (A.S.) Efendimiz
iaretle öyle buyurmulardr «Küçük yata ilim Örenmek, taa
:
— 29Ö —
SLAM'DA ALE ETM
Evet. bizden kim, kadm, namusunu lekeliyecek. kadmlk ve an-
nelik eref ve itibarm kirletecsk muhtelif ilerin içine atmaya raz
olur?
ECERETÜ^^^^» f=ft^
dinde ngil^ sek^Btâr uüümlazndan
jlAâCTr ^ mmm- fdmm
VLUD j^le diyc^ :
cil-
«KmUk
— 2M —
TEHBlYECtLERlN SORUMLULUKLAM
—
«Habbian onlann dualarn kabul buyurdu da.» sizden erkek
ve kadn hiç kimsenin amelini zayi' etmem; birbirinizdensiniz. Onlar
ki hicret ettiler, yurtlarndan çkarldlar, benim yolumda ikenceye
uratldlar; savatlar, öldürüldüler, amma yemin olsun ki, onla-
nn günah ve kötülüklerini örtüp temizleyeceim, altlarndan rmak-
lar akan Cennetlere elbette sokacam! (böylece) Allah katndan bir
sevâba (eriecekler). Sevâbn güzeli AJlah katandadr.» (424) *
—
«Erkek ve kadmlardan kim mü'min olduu halde iyi ve ya-
rarl ilerde bulunursa, ite onlar Cennet'e girerler, hurma çekirde-
inin zarmdaki küçücük oyuk kadar olsun hakszla uramazlar.»
(425)
, I
— YezidSikkîn'in
b. kz Esmâ (R.A.). Resûlüllah (A.S.)
Efendimize gelerek öyle dedi : -Ben, geride braktm kadmlann
elçisi,sözcüsü olarak bulunuyorum. Kadnlarn hepsi de benim gö-
rüümdedlrler ve benim dediimi diyor|^ $ûphesizf3| .âW, (GC.J:
soru soran, daha güzel konuan iittiniz mi^ ÂsAsaSb^ EfarAm, ^^Ib^,
iitmedik, ya ResûIüUah!» diye cevap verdUer. ResûlülMi
Btevâlraîz buyurdu
ki > «^Artk ^/Emm ^j^daMM»
Geride seni beldeyen kadnlara un^^ i^j^vsil^bÛfe^ 4^^iba
mua^mâm Monaâ^^ ^leniE^^fmim 1^ etme-
onun iMi^Ut g^^t li^^T^} eyto» uynms. senin
Mtün anlattm husralara denk gelir!»
— oOo —
tmi SaOb-l MûsUm - Abdiföetr.
— 298 —
TFRBYF.CI-ERN SOItUMLUI.UKLARI
—
«Kimin üç kz veya üç kzkardei, ya da iki kz veya iki kz-
kardei bulunur da onlan eitip cdeplendirir, onlara iyilikte bulu-
nur ve evlendirirse, (mükâfat olarak) kendisine Cennet vardr.»
— Hz. Ömer'in kz
ve Hesûlüllah (AS.) Efendimizin ei Hz.
Hafsa. cahiiiyette okuma - yazma bilen ifâ 4el-Adviyye' adl bir ka-
dndan okuma - yazma örenmiti. Re s ü 1 ü 1 1 a h (A. S.)
Efendimizle evlenince. Resûlüllah (A.S.), Hz. Hafsa'nm yazsmi 1^-
zeUetirmesi için ifa'dan ona hocalk yapmaszu rica etti.
Naklettiinüz nasslarm dd&l^ el^ h^Hic^am .
— 299 —
SLAM'DA AI,E ETlMl
bn
Sahnûa'un KiTABU'L-MUALLiMN adl eserinin önsözünde
&yle deniliyor «Zühd-u takvâ sâhîbl Kaad îsa b. Miskin» inainrm
:
— 300 —
TKHHYKCUCIUN SOHUMLUl-UKLAIU
—
«Peygamberin elerinden ie yarar bir ey sormak istedii-
niz zaman perde arkasndan kendilerinden sorun. Bu ölçüde hare-
Mrm « m
ISLAM'DA At. e EGtTMt
ket etmeniz hem szn kalbleriniz, hem onlann kaibleri çin daha te-
miz, daha nesihtir.» (431)
— 302 —
*miHlYK(1I.EUlN SOnUMllJl.UKrARI
^ oOs —
Kadnlarla erkeklerin ihtilâtm mubah görüp bunu toplumsal
âdetlere dayandrarak doru sayanlar veya kiisel çareleri dikkate
alarak uygun görenler,-' kendilerine bu açdan er'i deliller bulanlar.
^
'
'
'
Jr m ^^Is^t^
ISS^^tep^, hay^bS^
H ^^te €S^ ^tilât ^Jtamr
ta çocukli|]£
safhalarnda devam etmi,
m;@rllil3e ve
o kadar ki, bu iki cins iyice birbirine baka baka aralcmndaki ülfet
âdet haîine gelmi, birinin dierine kar ehveti harekete geçmiyor;
bu durumda^ise u
sonuç ortaya çkar kan - koca arasndaki sevgi
:
— 304—
HmBtYECfLEAtN SORUMLULUKLAR
lerde
Tim âmsrikada yurtlardk
fi^E^üima m^mm
Vm ksl^^ &thsMsr, afn bölûm^
r^mJmmda erkek talebe laz talebe
bölümüne m^^^
larm çalarakden çdon^Etadrlar.
sinara kzlarm iç çamar-
Ad
geçen gaas^ ^toct ItegM
^^^'in ^yle dedi-
ini nakletmektedir «ICz talebe sadece teiiMlSi
:
M^SIM^
ünmektedir. Bunlarn % 60'ndcu fazlas bu lyüss^Um îm^sinkü^a
üllcedekt
^^zla^a. f^l^^lt hfçbr sorumluluk ta^
yacak güçte deillerdir. Her yedi l^çten ancak biri askerlie el-
verili görülmekte, alts ise ie./yaramamaktadr. içine gömülüp kal-
dklar ehvet batakl bunlarn salk ve
zup i£sâd etmitir.»
fiziksel yetenekle]^ ^
Yine 1962 yhnda Rus Derlet Aiâam KRU^^, Emmeây'n açk-
M# açkhyor^ ^ «^usyamn gelecei m0^
Çünkü iriler ala3ildihe cinsel, konularla I3i«e^ ehvetin Içhe
^mülmülerdlr.»
Deyi DEYVANET. felse^ konulan ileyen kitabmda diyor ki :
tedir
Ka;hire'de
î
çkan GOnlûk Hab^ler âdl^ra^eteâ^ Wg
^ y&$ix&&kr .
cm Meballcâa-Felsefo ra/m.
— 307 —
SLAM'DA ALE ECTM
—
«Sudanl kadnlar herkesin gözü önünde ortaya çkp cinsel
hiirriyet istemekte ve bunlarn says yüzbini içmektedir. (437)
yorlard.»
lete ait bir binada bunlar çrlçplak edip oynattktan ve cinsel ili-
ki yapmalarm seyrettikten sonra ancak tatmin olurdu.
— 30» —
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
/
vanr? ki bunlar arasnda hiçbir soy, htaffi% fMlIC tM^ ^
mevcut deildir. Bu durumda belirtilen yelerde gayr4 iineru' cinsel.
^
likilerin kurulmas cok daha kolaydr.
— oOo —
<i^lmüzMi kai» jMM ^J^M^ sûnu^n, hâha^
km ve terbiyeeû^r^ göidmi önüne^ birer haMkat ÖlçOi^e sm^e-
p mm ediyorum :
— üphesiz «eHNe ^iem ûlkelerdoki htilât. materyaliâtle-
kii
yor t
'
— oOo —
ÇOCUU FKREN GELTRMEKTEK SORUMLULUK
tslâm'm babalarm, terbiyeci ve eit^ÖM^^En Is^miat takt
büyük emanetlerden biri de, çocuu küçük yata Skü* bafcmrmi^im
gelitirmek, olaylar tasa^mi» 4M^nAiM
s^lE^^Mr« Snoott ça-
£ma 0^ î^m^mntmek Mar
«mim düünce melekesini açp yön-
lendirmek lâsiMât^l^.
Ancak unu belirtelim ki, çocuu fikren gelitirmekten maksat,
çocuun u hususlara kar ilgisini uyandrmak ve irtibatm sala-
maktr :
— 312 —
terbiyecilerin SORUMLULUKLARI
d) fyâdl'a mm
iktaki üstün hareket kabiüyetine.
gerek savunma^ mnik- kahraman-
— bn
Haldun, MUKADDME'sinde
Kur'ân Öretmenin önemine
Iâretle -çocuklara belli bir yaa gelince Kur'ân okutmay, onu ez-
berletmeyi tavsiye etmekte ve u
açklamay yapmaktadr Kur'ân :
.
Evet, bunun birtakun yollan yardu: :
—-
«Kim, Allah'n insanlara dinî hususta yarar s£^lad bir l-
mi gizlerse, Allah Kyamet günü onu ateten bir gem ile gemler.»
(438) -
aw —
tSI.ÂM DA aile ETM
leryalîm. komünizm Ht^u irjftolojicr do j^t^c^. kaJUü çizgileriy-
le KM^jJp riij^ünr,o ufUu Keni^]ctilrjf.':k vo mukayese yapma mkân
fia^Ianetcak.
— 820 —
TErtlfEClLlinlN StmUMLUUJKLAni
— 321— lslâm'daAleEi:itiniCilt:l-F:21
^alpni^ai ^tb^^ bulunmazsa, b^ttzûlecek, hagaHanlandr, am.
duyulacak
la
W
dpnablm,
lâii^il midir? IslAm lapWE. el«iâIk vasfy-
her ça^a lütab Kildir^ $ms«o. bir din de|^ midiz?
.
deil midir? slâm' açklayan fikir kitaplarna kar hiç ilgi duyma-
malan, dümann att \^)he tohumlarn çürütüp en azndan red-
dedecek konulan ele almamalar, târihlerinde gurur ve fazilet veren
bölümlerle ilgilenmemeleri rûsvaylk deil de nedir?
0 %
Yûri^D^sÜ Wt pa^pai
^biyeciler ve ana
^|ste% t:
çocuklann^ t^^e^yle
- babalari sesleniyorum :
322 —
terbim ms^mm Cin^d m^^f^m
$ûp|}eBi£ ki bOyleüi^ bir
«M» bâluklan MdDurüîur, Imâi^ia^ l^ül;üiâs^ câ^
kftriann hüe ve âe^se^ûgm fûsm UMadâ* 8â.|ak bib^ ra lâeolö-
jUerin düzen ve sâhte cftzibelerinden müMil^ tmBlar.
ACIL SAUI
^eiMarâ ve terbiyedir ^UNMii sorumlduk^
lâmm M ^ ^^^â^&m. m *
âtrc^^^MEiin akü salm
kormi*
lan ve bu eiitâ^te gerektii önemi göstermeleridir. O halde bu so-
rumluluun ve terbiyemle yükümlü bulunduklar çocuklanh kad-
rini hakkyle bilmeleri ve gerektii gibi riâyet edip korumalar art-
tr. O kadar ki, çocuklarn bu sayede düünceleri selâmette kalmal,
hafzalar gerçeklerle güç bulmah. zihinleri berrak, akllan parlak
v^ kuvvetli olmahdr.
.
^
,
—
«Ciu^ ^gri^ lügm ^ddeler harekete gt^e iîtm bir
'ma^ Tmû& l^Wm b^xss K^^tm ed^ %ey^ mer-
kezlerini uyuturur ve bu sebeple instn hetrs^s. ekilde düünemez
^
olur.»
'
âlemlerin Rabbna ne cevap veröceiteit frttetf^®?!» terbi-
ye ecülfiüyen, yanl ve teMii^ s^mm. ûwmm ^
âiymâ^ î ^
aabbmztdogrnâu
mize uyduk, onlar da bizi
^©«aa^ar
biz efendilerim^ fir ÎVlytlkleri-
f^^mte sapü^^ ^ Ma-
rnz! çnlora az&bdan iki k^ ver de'onlan bûyûk hir Unetile I&neüe.»
(442)-
—
«üphesiz ki, Allah, her idâreci ve koruyucudan idârc^ al- ^
. tndaki eyi koruyup korumadn soracaktr.» (443J
^iteâf Attah m Pey^emk^^ âS^ jUâât eden-
^m^^ hesap gûnû ytizü ak i^osla^ia, çc^uk mi so-
'
larm m hayrls, sorulanlam en cömerdi ve en keremiisi!^...
— 325 —
1
BENC BÖLÜM
^ '
\. «
I,
^ffîFSt T^tYEYUB LGtlJ SORUMtULUK
Nefsi Terbiye'den maksat, çocuk akletmeye gTjnden balad
itibaren onu cesaret, açklk, kahramanlk, olgunluk, bakalarna
iyilikte bulunma sevgisi, öfke annda kendine hâkimiyet, ahlâk ve
. kiilikten yana bütün fazÜetlerle süslenme gibi hususlarla terbiye
edip donatmaktr.
1- Belirgin utangaçlk
2- Beliren 1^0^
9- Belirgin noksanl anlama
4- Belirgin kskançlk
5- Belirgin öfke...
,
— 327 —
SLAM'DA ALE EUITIMI
înaallah bu bölümde bunlardan herbirini ele alp açklayaca-
z; sonra da slâm'n altnda bunlarn çarelerini getirip her bi-
rinin yerine geçecek belirgin fazilete yer vereceiz. Baanü klan
ançak Allah' tu- ve yardm da beklenen ancak O'dur.
BELRGN UTANGAÇLIK /
A
I I
veya uzun bir süre onun yanna sokulup aturur, dudaklar bile k-
prdamaz.
Tabii eve kapal kalmasnn da
çocuun arkadalardan uzak
bunda te'siri büyüktür. Baka çocuklarla biraraya gelip oynayan,'
sk sk onlarla toplanp vakit geçiren, \iç görümeyen çocuklara nis-
Ibetle daha az utangaç olurlar. ^ . .
~ 328 —
TEKÜYECLKRIN StmiJMl.ULUKI.All
—
Peygamber (A.S.) Efendimiz, ashabna dönerek
' buyur-
du «Aaçlardan bir aaç var k yapraklan dökülmez ve gerçekten
:
içerken
cua
sanda
dönüp sordu «Bu erbeti
çocuklar^
:
Üg^M»
yahlara v^!ffî^^ jKüsaade ede3f
rm^m m^m^^mSm* ^
misin?» Çocuk, Hayr, vallahi. sen4^î nasîbimdb badasm keadîr
me Wçih etmem!» dedi, (444)
föf A^bas .anlatyor Henüz ergen olmamtm. Hz. Ömer
'
.
flELÂ.) :
ve sordu ;
— Hayr, dedim. .
'
.
*
Cevap verdi Korkarm ki baka çocuklar seni bu eskimi elbiseyle
:
TERBYECLERN SORUMLULUKLAR
~ Küçük Bm kimsin?
lîevletinde yetiip gelien, nimetin içinde dönüp dolaan, hiz-
üM^e bulunmay uman Hasan b. Recâ'ym, diye cevap verdi.
SI. AM'DA a ile EfcTÎMl
—
«Dorusu bu çocuk, bize üç ylla ilgili bir özür beyân için söz'
brakmad.» Badiye'den gelenlerin hepsine yüz altn, çocua ise bin
altn yerilmesini emretti. Çocuk müsaade isteyerek dedi :
—
«Ya Emire'l-mü'minîn! bana ayrdn bin altn da Arapla-
ra ihsan ettiin meblaa ilâve edip hepsini onlara bala; çünkü
h^si belki ancak onlarn ihtiyacm ya icarlar, ya kar§üamaz..v*
Hi^m sordu :
— oOo — '
^er dinîn kendine gS^ bir ahlâk vardiT) slâm'n ahlâlot ise
hayâ (utanma) dr> (447)
BEIÜIGN KOBKU
Korkunun belirginlemesi, derunl bir haldr ki küçüklerde ve
büyüklerde ânz olur. Bazan de bu hal, çocuklarda tabii snrlar zm-
nnda müstehab sayhr. Çünkü bu durumda korku, çocuu tehlikeli
ülaylann içine girmekten ahkoyarak korur ve çou zaman endie
verici bir çok eylerden uzaklamasuu salar.
(446) Tirmizi. , .
— 334 —
TünBlYKClLERlN SORUMLULUKLARI
— 335 —
'
I s 1, AM DA ALE E G T1M
I 1
— 336 —
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
^ l|E)Cuklara.
Resûlüllah (A.S.) Efendimizin kutsal savalann,
geçmite slâm büyüklerinin cesaret ve kahramanlklarm anlatp
telkin etmeli. Onlar, büyük fâtihlerin. Uderlerin iyi ahlâk ve baa-
rs konularnda doyurup bunu ahlâk edinmelerini salamal. Ashab
ve Tabiîn güzel hasletlerini anlatmal. Böylece çocuklar üstün bir
cesaret ve kahramanhk ruhu alm, eine ender rastlanan bir yiit-
lik hevesiyle donatlm, cihâd sevgisi, Allah (C.C.) sözünün en yüca
klnmas ile ruhu beslenmelidir.
—
üphesiz ki Resûlüllah (A.S.) Efendimizin ve O'ndan sonra As-
hab'nm bu tevcihleri, çocuklar cesur, kahraman ve enerjik yeti-
tirme hususunda gereken önemi göstermemiz hakknda en kesin de-
lilve belgedir. Böylece çocuklar gelecekte tslâm*m köklü Özellii,
katksz cihanümul hükümleri hakknda seslerini yükselten güçlü
bir topluluk haline gelirler; îslâm'm Dünya milletleri içinde izzet Ve
eref mealesini tututurup yükseltirler.
— oOo — K -
* -
— Müslümanlar, düman
ordusunu karlamalc üzere UHUD'a
doru çkp yol alrken. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz askerleri
gözden geçirirken aralarnda henüz ergen olmam çocuklarn bu-
teaduunu gördü. Bu çocuklar toplanp Allah tC.C.) sözü daha yüce
tmmmm
adamlarla birlikte Alah (C.CJ yolunda cihâd
^«â^^M^ kazame^ stiyoriâj^ IStotoizin efkat
du^g».^itea V© çok küçük. gör^tt^L^
çevirdi. Çevirilenler
aam^d& Rafî' k ^odayp, taam^ Kteyecanl çocuklar
bulunuyordu. AshaVdan bitii, RW, «Ya H^aOahJ Bl^ gü-
^ a^iEM^m Mft m h&mm» deyince Efendimiz onun savaa ka-
t]3m8«m Bunun
izin verdi. üzerine Hz. Semure, annesinin kocas-
na yani üvey babasma giderek alad ve Resûlüllah (A.S.), Râfi'a
izin verdi, onu gürete yenmekteyim,» diyerek üzün-
oysa ben
tüsünü belirtti. Onun bu içU hali Resûlüllah (A.S.) Efendimize ha-
ber verilince, çard, Râfi* ile güremesini emretti. OerçsAtm Ser
mure, Hâ^'i y^^di. Bunun üzerine BesülOllah (A.S.) onun da cihada
kathnasma müsaade etti.
Çocuun bu
gayreti beni artd. Az sonra dier çocuk eliyle ba-
na dokunup hafif bir sesle ayni eyi sordu. Ben de bu srada, kendi
adamlar arasnda durmadan dolafm Ebû Cehi'e bakyordum. Ço-
cuklara, «onu görmüyor musunuz? Aradnz, sorduunuz adam
ite!» dedim. Çocuklar onu görüp tanynca khçlann çekip üzerino
/ürüdüler ve ksa bir vurumadan sonra Ebu Cehl'i yere düürüp öl-
dürdüler. Sonra da ResûlüUah (A.S.) Efendimize giderek durumu
arzettiler. Efendimiz onlara, «Hanginiz onu öldürdü?» diye sordu.
kisi de «ben öldürdüm» diye cevap verince, Resûlüllah (A.SJ Efen-
dimiz onlarn klçlarna dikkatle bakt, «evet, dorudur, onu ikiniz
öldürmüsünüz!" buyurdu. Sonra da öldürülen o kâfirin eyasn
JM^tlâz b, Amr el-Cemûh ile Muâz b. Afrâ'a verilmesini emretti.
—
Uhud Sava'n^ bîr kadn tes&K rahatlkla silah taysM^
yan olunun bileine ipek kanm bir bezle khc balaycrak onu
Resûlüllah'a getinÜ
f A.S ) m
s «Ya Resûlüllah!» dedi, «bu benim o-
— 339 —
IBLkMmA MS £lTtMt
— Sa'd b. Ebî VAKKAS (R.A.) anlatyor :
. ^'AAILIK KCmFUKîlJ
Aalk konple^ bBtZi^uklara ftrf, feasEdifej «^lîimm feeaB f
(la ^SMîmik sebepler yüzünden an/ olan pRkoojik bir durumdur.'*
mmmm^ idrâk
0mmm i^m^- . Bu hal bazî ^mMm s^^â. «a^çM' i'v^ mt^k
mlk ölçülere it^r (bu husuâlarda ciddi snar tanmutyp, hrçnla-
-bir
sr> da o!a]^n.l|nn. (yani aalk duyf^unu} teaiKEma^ çaSr.
edildii takdirde, bu çocuu
hmâl balayc, saptrc, bT ressU
hayata döndürücü, suç cinayetlere m 1^ rol (^ayacandan
m tehlikeli bir duygudtif.
;454) MönfifiRun .
- 342 —
:
•II':HUIYECU,F,RIN SOnUMLULUKLARI
— 343 —
IJSLAM'PA ALE CUTIMI
kalblerine, ruhlarna böylesine aknlk, âsilik, inat ve serkelik to-
humlarn ektik.
«Ey mü'minlerin emir i! çocuun babas üzerinde hiç hakk yok mu-
dur?» Hz. Ömer, «elbette vardr», diye cevap verdi. Çocuk, «onlar
nelerdir*» diye sorunca da Ömer (R.AJ «Evlenirken anasm, yani
:
doacak çocuun anasm iyi seçmeli, çocuk dounca ona güzel bir
isim bulup koymal, ona Allah'n Kitab'n öretmelidir,» dedi. Ço-
cuk ta gediine koydu «Ya Em ire' 1-mü' minin! babam bu saydk-
:
MeMA
' .T
Çocuktan bir hatâ veya bir kayma sâdr olunca bunun Uâc ve
ve çare^ ^l^rdir?
^ a^y& çare« mm hsâmm^em klmadan u^Mv
bu hususta yunûak. efkati^ âa^mw ku-madan hatasn
EDLiâcfar;
sezdirmektir. Ayn zamanda inandrc deliller getirip onu ikna' et-
mek, kendisinde sadr olan fiilin akl banda anlayl, basiret sâ-
hibi/ parlak düünceli ve zekâh Ur kimseden saidu* olmayacama
onu inandrmcUctr.
e oM
•
Amd g/Ikdûm
iss^
M
teaniffSltinam
de
fltAr
t^^a^AZina vwf#^«l«il.
ediyorljurd^ anladun «ratum.
MÜ
ReûlOUilt ti^4 m&mmm Wriam Mit yaanu çau-di; babam
m.- anam da daldl olmak Ûseze BesâlS^Ul tÂ.S.1 Efendimiz'den, ne
önce, ne de sonra daha gûasel bir öretici, görmedim. Vallahi, ne ba-
mk JkMd, ne de dövdü, 0» 9Sm söyledi. Sadece öyle bu-
yurdu «u gördüün nan^s. insanlarn sözünden bir ey kar-
:
^
mas doru olmaz. Çünkü niaaaz bütünüyle tesldb* tekl^ >ve Kur'ân
okumai^to* (4^7)
A^a1:^t KîrtoMfiöi Eba Höreyre CR.Â.) afii^^^ ;
— 346 —
—«Yumuaklk, hogörü n^âe bulunursa mutlaka onu süperi
neden koparlp atdrsa mutlaka onu çirkinletirir^ (460)
— «Yumuaklk ve efkattan mahrum olan, bütttnhayrlardan
mahrûmdür.» (461)
oOo
Müslim t Us.
mt) MMm : CeHr b. AMlah mA.) eten.
— 347 —
SLAM'DA ALE fi^uiiMi
— 348 —
;
—
«Göklerin ve yerin mülkü Allah'ndr. Dilediini yaratr, di-
lediine kz çocuu balar; dilediine erkek çocuu balar. Veya
onlan erkekli diili çifte (ikiz) olarak verir. Dilediini de ksr bra-
kr. üphesiz, ki, O, bilir ye kudreti her eye yeter.» (4@3)
«And olsun
candan ve ürünlet«to noksMlük
M*. ^ Wms korku, hiraz açlE,
'mm0^ Sm^^ M^'m^v^m-
U^sa da ^M^
leri müjdele! Onlai* fci, kcat^a^rîne bir musibet dokuraibSi wmm
«biz Allah'a aidiz ve sonunda |^^
döndürüleceiz* âMer. ^te On-
lar (o sabredip Allah'a balhk ve teslim^fc ^terenl«e j^k mu)
onlara, Eabblanndan bol mafiretler Te r^met Tarduf do|^ yola
eritirilenler de onlardr.» t4Ö4)
— 350 —
TEHBYLCll.t.RN SOUAII L'IA-'KI.ARI
•4
— 351
fmAM'DA aile EGITÎM
—m—
:
TERBYECLERN SORUMLULÜKLAni
ta tayan Kurey çocuklar arasnda buldum. Hepimiz rif > ^^oyunup ta-
tamak ü^are entarimizi omuzumuza koymutuk. Gerçekten ben de
onlarla birlikte bu vaziyette gidip geliyordum, derken göremediim
biri bana canm yakar ekilde bir tokat vurduktan aosuat «Entarini
s3uca üzerine alp giyin!» Dedi.
P^gamtoer (A.SJ devamla buyurdu ki
«Simun üzerine ben entarimi alp skca giyindJm, sonra da ta-
lan omuzumda taunaya baladun. Arkadelamn arasnda aaiak en-
tarim üzerimde bulunuyordu.»
Resûlüilaih'n (A.S.) bir de inaat iinde çalfj oimutu*. Bha-
n ve Müslim'in rivâyetlerioo göre Peygam'ber '.A.S.) gençlik çana
:
Câhiliyyetiin ahlak d
yip kdtâ gelemeklerden. vaii^ kalmas, Ihliçibîr puta secde etmemesi,
sapkhklarmdan higbizine balllmaanias, onla-
umda
te '^Wfm m pmHtlar, B»sûlüll«ih. (A.S.) Efendimizin
geçen hayaltnn bir dönemidir; gençlik
çimfldi|i-
çandaki korunmu-
iuk ve güzel ahlâkmm belirtileridir. Bütün bunlar, t&rbiye konusun-
da en açk yolda hiidâyet me'aleleridir kâ, torTbiyecdlerin çoouklan-
n bu yolda yürütmeletrinî gereflctirir. üphe yok ki, Resûlüllah
(A.S.) Efendimiz, en güzel önder, uyulmas lâyk dan en güvenilSr
reihlberdiB:; o gocukiuuoda da, gençliinde de 'hep böyle id!i ve öyle
— 354 —
tBHBYEClLERlN SCmUMLÜLUKLARl
—
Babam ben küçükken elimden tutup Resûlüllah (A^J Efen-
dimize gittik ve: «Ya Resûlellah! bu oluma bata bulundum» de-
di. Bunm üzerine Resûlüllah (A^.) Efendimiz sordu «Dier çock- :
(407) tlHiHibbA. ,
tmi TaS»raL
t
—
Veya ibir taJom muBîbetlerle bedeni s^aÜklar meydana gel-
mise, 'bu gibli Bmller câtoi ana - babada bazen çocuuna kar il&iyi
a^altr. Ama îslâm eiât bu gibi doutan veya sonradan meydana
gelen arâz, çocuktan hotenmamanm geçerli sebebi siaymaz ve ka-
bul 'efcmez; aym zamanda kardeleriiKi ondan üstün tutmaya bir ce-
vâz nedeni olara/k görmez.
Ana - toBbalar bu yanl yola saptuklarmda ne kadar zâlim ve
haklara teoavüzkâr olurlar; bu gabi 'kat muamelede buimunca ne
kadar ölçüsüzlüe düerler?!.
KizdUusAc dofipan çoom ffüah ne^
zeikâyla yanafahmamBa, omm gûmah ne?
TafbLatnda çok haeket, kav^aplk, it&cîHk vansa, onun iledii
günah ne olalbiMr?
— 357 —
SLÂM'DA ALE EGtTMt
lâBiP^ lX)gMt ^
iigM ÜMü mm^mtm
W tavümia
çodMtmmn
Bdyleo^
^edj^âfia ^#6i^
mmm
£fayret
bldimie ve anla1>
gâstermelidürler.
hepafaii lâr 1fWm$$m ^wssaü adalet,
meihezneiai aazar, saK^ efkat. a^lM znuooeild g^gsa âlMa ni-
3netdaDdinnâ$ «fl^lar.
Ne doru büyumu^tur ReBûlûlIah (AS.) Efendimiz :
— 358 —
TERSt^jfZl^ldB^ SORUMLULUKLAR
Mü'mlnfertt
güzel olandr.» (47^
d^ iTifeiOân en hâmiU. ahlâk talcmmdan en
i^öft Jlsâeote «jfS^ üaj ftrjsöa sdbejfaösrls çocua, gözünü
roâse, «Ey kör!.,
gesmd© boczuiklufc
i^m» yet^M ika^bs^^^
meycfeâi m ^
m^m tende
Ctoaytoe-t:
a&lî den-
pe-
pelik vama. -ey dilsiz!» diye çamk«», çoSt
fl^ tofe «m^M^J^ mi
tür da^rrahlar temyiz çanda olan çoctdd»,
otom tn^alMt i»
dlnd ndksaa ve kusurlu görüp kabul
çocuu
etme
kendi S^ündfân g^Im Uc seste flrendlinifcûçük gdnme^
duyguBu IsMr.
!fîagifâ-
% <«r^
m'a kar kin ve nefret beslemesi, hayata loüskün ve
uursuz nazaOa
bajkmas gibi bir peüanlk içinde gönuemliz hiç de
aOacaik bdr so-
nuç deildir.
Bunun içtinidir ki, terbiyeciler, ama ve fbalbalara gereiken, çocuun
bana gelen 'bu gtiba nöksanlklardön dolay onlan hakîmane bir us-
lûbla tedaviye çalmalar, çareler düünüp bulmadan, elverili
.
bir
tertjiye uymamalar, merhametld ve efkatli bir tutum içinde ona
kar davranmalardr. u temel esasa göre ki msamn deer ölçü-
;
t0& Tiemi.
. .
söyledin kl, eer deniz suyuna kantnim olsa, herhalde onu bulan-
drr, tabiatm de^tlrlrdl.» (476)
Bütün bu satkiindrmalan, ve c&^rlenini Allah'n u buyru^ çi-
ne alp ikapsamalktajclu
— 36t —
. , .
ldiî*. Btox ^tir aw\np "^a ^^m^ mzanyla^ ister ona gösterecei özel
^ z^^et He P^fp^sf^^dSs^ ^£i^ms t^^se içinde yaad
rmn örû^ &^ bullB«s^ Ist^ese
Aalozi&iffiail^
fi^eufkla biranaya gelo^d^ câlIM as^kfid^^ SII^SKISI
gerçeikletiisin farketio^ Çûnfcü böylece çocul» n3taft.SMâ^
«<ks!idini noicsan görme» uurunu ^iâsm^ ©ton; <te lîEi&luma yara>
l bir uauiv olaraik hazrteir; medeniyet saraymin onun yiarcbimjyla ya-
placan taa eder, ümmetin emef ve yüikselmefii liçia amoâni taik-
vlye edfir, ülikesisdn. gelecei için onu hasu-lar.
Çocuun
ruhen perian olmasnda bunun te'&iri oldukça büyülc
^ t#(^cbBate ^srelliMe çocufe [korunmayan bir çevrede, üzüntüsü
paylalmayan yerdte, yüzüme ef3cat. rattttneft ve m^ahaibbet gözüyle
]Mbna<yan tcphumda. bulunu?sa. ye^Ü^ #Be onu ypratr, sap-
- 3fâ —
,
kiÜik ve ^eneAnte aa
düürüJmemeisini tavsiye eder: «O halde
sal^ dksfiza hor görüp ona kötü davranma!.» (479)
«Dini Mas* matk. -
te oto retimi %
Isesap »(1110011) yalanhyan gördün mü?
Mam, ytdcsulu yedirmeyi tevik etmeyen.» (480)
ResûlûUalh. tAB.3 Efenriümilzia yetime göstendlii itinâ ve ilgisim,
osm korumay tevâc ibuînrmam. ona gereken riâyetin yaplmasm.
va^toM ig^ - aörü^ domuu&âbte ftalk^M^ mûjd©- vermesini içeren
hadî#i^ -fimm B6Hp era^ yetleaF^ooe kjoruyaalajnn Peygamlber-
le Oesna^te oüoadclarm Itaber vmm^&d^:
mimaâa^ hm Allah hm
yazar.» (482)
«âtââm^ ki zayfn hafldmu 2ayl* edenin günah ve ve-bâlini ken,
-
W i^eM m ntenet
Hesûlüllal (A.S.)
Bfi^s&âz, yetime
WMderiÜ2t fe. jM*ö
bayram günü bir
^
llg^
«n'lffûyorr «Besûl^pOlahia
y^Ei^'^ ddtetmtH yaoma ^vma^ mm efkat-
e<öetenai9^.
AS.) Mr
lü okoK, güler yûz jgâetberip ^a SFâzel 4^sini çevirdiL ve elindaa ta-
tifip evte gcrtiiiTlkfeia soma
imi tmm^i^m.Uimii^^t^Ml^.
imi Ne^^tsIlâd^iC^yid0ö.
— 363 —
: :
— 364 —
:
met ve insanî eref ve itibar eit kabul etmitir. Arada bir ü&tünluJlc
söz konusu olursa, o da t a k v â ve salih amellerle ölçülür.
fölâan'm bu konuda ikayâanete kafcia süreceât zamiimii ikalbine
bast 'baikjnigç mührü udur
O. ^dn
MS - fts^etinize ve beden-
kaBderînfoe ve ameUralnze bekar.»
(487)
Hem Iri&m. zayflarm ve faJdleria kadini yûcdte% «nlan kü-
çOm^sg^ 9m $mB^m» AUajh'm gmasA^ e^teçe^ halber vesmitir :
dem,
Ka üiMÎ^ 3^
S^uito;^
AB^^.iolçan AS^as
1^ gâ&ni9«i.
djâBBaaüannâa asl ahnacaik
'
Hepsi bir az*
yeri
«lEElBM^ 4tett£siMî. Bumm ûacolne fSbûbekîr SIDDÎK (B*A.), «Siz
_ 365 _
SLAM'DA ALI ETM
£^ SÖZÜ, Kureylâ
îteâ ^leng ve isfendüsi lalklaBaa 39^
nuz?. diyerek onlara bimaz çIMöiü m
hemm ^Ûiûllah AM.)
Efendimize gelerek durumu haber -vemriti. Bunun üzerfp» üâ^CII-
lah (A.S.) ona «Ya Ebâ Bed^ yoksa onlar öfkelend^^^ a^g»
önlen
, :
üphe
yok kd islâm, fakirlie çözüm getirmek için sûefyal dayîa*
mmay ve onun itkelenini sünnet khp, çamzda beealn
göyretlenine ramen eriemedii Ölçü ve anlamda bu dayanmama
en mükemmel esaelarun en yüce anlam ve itibatia koymutur.
îslâmn toplum yapsnda flaküriiin mûkilâtn
çözecek eikil-
deki esas ve prerusiplerinden baz pnltlan :gpf^t%UrâpfE ^3^^fm^wk
— 5&m> Müslüman Devlet'in zeikâU toplayp Hcu^ine'de <mBk
yer aynnasm ve bunun müstehak ve muhtaçlara earfedilmöSta
faJcîrlere, yoksullara, yolda kalm^aFa» -bcHiçlukara. ikölieleri hürriyet
lerinie kavuturmayla faaayarvmasm me^ru' klmtr. am. Yüce All^b
(C.C.) buyuruyor :
uysrulayandr.> (488) .
TEHBYECLERJN souumlulukmri
'
olmayana çe- az
virip (versin) .»
Sonra da Resûlûllah (A.S.) mal çeitlerinden hayli sayd, o ka-
n
dar ki< htiyaç fazlas bulunan bir madde lüç hakkmzn bulunmad-
gördük.» (493)
îslâm Peygamiberi, olan (herkese çalma yollanmn
çalma gücü
hazrlanmasm ülkeyi idare edenlere vacîb klmtr. Salîih rtivâyete
göre, Ansar'daffi bir adam, Peygamber (A.S.) Efendimize gelerek
kendisine bata bulunmasm iatedi. Bunun üzerme Peyig'amlber
tkS^ Maî *Evimdö haçbireyin yok mudur? diye Bondu. da, «Evet. O
Ya Resûlellah! Eski bir (kilimimiz var. bir bölümünü yorg^an yapp
Örtiünürüz, bir 'bölümünün ü^^tâde oturnm' de var çanal»
onunlft «lu l|»dz...» ddye oev&p ver^
de o MsB^ila^ Mdh 1^ âl
%
Peygaa^^ UlBJ xsmi »Dit
na ^ NjSW^ Mem
gidile gaMm BCmodimiz oolaf elin«t tÜm sordu <Gu iM nsal tel- ;
deo )sSm «te iâu^ Bir adam ia^|!aa lealb ^m. ctola^ 39lr dMecne
sata sSma^ ist^te» d^ «^^^j^unber âS^ ^^endU^, di^hean
deoi M» veren mo:? yoütmirmmk ^ amu ralan M
diirheme satm almak dCNL üzerîne Peygamber
isterim^ Bsoâtun (A.S.)
ioM 9er^ O fidama ki dirbenne ve ald dûtueml, mal mM-
safett ilki
yiyecek ^p
götür; dier bir dirhem île bir baJta isatu al ve bam
gel!» Atiam emTedileni yapt. Peygamber (A.S.) baltay o ödanun
belline baladktan sonra u
emri verdi «Haydi 'git. odun kesip ge-
tir, sat. Seni on be gün görmüyeyiml.» diye tenbih ©tta Adam da
slâm Devletî çats altnda doan çocuk ister hâkimdn. ister su-
bayn olu olsum; isterse içi veya halk tabakasnn çocuu olsun oina
aylk balamay sninnet klm
ve bunun uygulanmasm salamtr.
Ebu Ubeyd el-EMVAL adl kitabmda, Hz. Ömer (R.A.) 'm bu konu-
daki uygulamaSm öyle naklediyor «Hz. Ömer (R.A.) doan her
;
^ka^amcymdur. TabiatîyB ^
^^l^ulama çocukta
imâra, ita&t ve Sti^ar ^m2lIm geft^^Mr.
sanini saPah
tMhi okular, Ute ded^deoMaa en b%Û(fe fUNSdlencilr. lüa-
lûDEkOo rpgaitSin yaninatena ve dayatumasyla llg^ 'baz ömeikler
>mâte: âiMmu^ flpnüan ^es^gi, sayg. eSk&t' ra/stimtmt ve de^-
— SB7«axftMuhaimmedb:t5!hâ3c diyor ki :
(495) slâm'n faki 'üro bulduu psrevi örenmek isteyenler bizim SLÂM'da
36»
|#lAM DA AlLE ETM
bulunmaz. Böylece slâm ümmeti, güven, refah, dayamma, yardm-
la»^ W
M'^*^ ^l^esinde nlmetlenir. Toplumumuzun evlâd, her
töKîa SUÇ ilemeyi gerektiren âmillerden kendini kurtarr, rüisal
sapmalardan kurtulur.
Biz U anda gözleteide Mâm'im izzet ve :pre^ bs^^^om» tep
ve eref burcunda dalgalandm görüyor gRrf;^ %te o gün mt^Saln-
âHah'm keadlIMâse olan' yardm ve nusrat;^ sevineceMerdIr.
~ oOo — J
B^l^ KISKANÇUK t
a) Çocuun
kendi âile halk arasnda sevgi, efkat ve arzulanan
tek kii gibi imtiyazlar kaybetmekten korkmas; özellikle yeni bir
çocuun daha dünyaya gelmesiyle, aile sevgisinin daha çok ona yö-
neleceini düünmesi.
b) Çocufe'îar arasnda fena bir kyaslamada bulunmak; birini
zekilikle, dierini bönlük ve ahmaklkla nitelemek.
^ c) Çocuklardan birme fazlasiyle ilgt ve ümm 0^^^^ P^eM
ona ni^%^ mmsm^ ^^am^ â^t;^^ Mal i^cal^ Mm-
tiril» mvaûa aMs^^^^^^M a^^Ea^ itij> kakmak.
— 370 —
,
TmnYKCLERtN SORUMT.ULUKI.AHI
^
,
372 —
TFRBlYEClLERtN SORUMLULUKLAR
—
Ashab'dan Nu'mân b. Beîr (RA.) anlatyor Babam beni :
Doacak
kardeinin, ana - babasmn kendisine olan sevgi ve
efkatim yitirmesine sebep olacam çocuk düünüyorsa, o takdirde.
(480 Taberftn!.
(409) Sif&c / îbn Kesir.
-
TERÜYEClMiBlN SOIIUMLULUKLARI
den geçirelim :
—«Hased'den sakmn; çünkü gerçekten hased, ate nasl od**-
nu yiyip bitirilme, o da iyilikleri yiyip bitirir.» (1)
tm Oeyleml.
SLAM'DA ALE EÛtTMt
— ÖFKE DUYGUSU
Gazap durumdur. Çocuk bu durumu hayatmm ilk
(öfke) ruhi bir
günlerinden itibaren hisseder. Bu ruhi durum ömrünün bütün safhala-
rnda ölünceye kadar ondan aynimaz.
^ 378 —
terbiyecilerin sorumlulukli^h
O
halde Resûlüliah (A.S.) Efendimiz'in zarar douracak öfke
üzerinde önemle durmad, öfkesini yutanlar övmesi, kendine hâkim
oMilann kadrini yüceltmesi hiç de hayret edilecek bir durum yan-
stmaz :
—
Bir adam, Peygamber (A.S.) Efendimize, «Bana tavsiyede bu-
lun» diye istekte bulundu. Peygamberimiz (A.S.) ona «Öfkelenmel» :
diye emretti. Adam ayn soruyu birkaç defa tekrarlad, her defasiB-,
da kendisine aym eyi tavsiyede bulundu.» (*)
sordun^ MM M
«Ta l^^^iyE^ tmA
^ mm^ Mah'm gaza-
bndan li^tkla^^anr?» Cevs^ verdi «öflkef^ukteii^...» ISOZ^
«nfaz etmeye gücü yetti^ halde öfkesini yutan kimseyi Allah
Kyâmet günü bütün insanlarn önünde çanr da, hangi huriyi ar-
zu ettiini kendisine hal^^r verir.» (503)
—
«Kendi aranzda kahramanl ve güreçilii nasl sayyorsu-
nuz, (deerlendiriyorsunuz)?» diye sordu. Ashab- Kirâm da, «erkek-
lerin gürete yenemedii kimse olarak deerlendiriyoruz» diye ce-
vap verdiler. Efendimiz öyle buyurdu «Hayr, öfkelendii zaman
:
—
«yilikle kötülük bir deildir. Sen artk (kötülüü) en güzel
ekilde sav. O
vakit seninle aramzda dümanlk bulunan kimse scak
bir dost gibi olur. Buna ancak sabredenler eriebilir ve buna ancak
büyük pay s&hibi olan kavuabilir.» (505)
mm wmsm-mmî.t.$«.
(50G) Furkan Sûroîî : »3.
(507) Âl-ilmF&nt Slb^ 134.
^ 378 —
TKHBlYKClLKRN SORI'MI Ul L'KI.AHi
— oOo —
Yerilecek anlamdaki öfkenin insan ahsiyeti üzerindeki kötü tt*-
siri, akh üzerindeki etkisi açktr; bu, toplumun
birliini vahim e-
kilde sarsar^ balant ve ahengini bozar..
Çocuu
öfkelendiren, sinirlerini bozan sebeplerden biri açlktr.
O halde terbiyeciler, ana - babalar, çocua ayrlan yemek vakitle-
rinde geciktirmeden onun yemeini yedirmelidirler. Çünkü çocu-
un gdasn ihmâl etmek, bir takm bedenî hastalklar, ruhî infial-
ler dourur. Nafakasn verdii kimseleri gdasz brakp perian
eden nice günahkâr terbiyeciler vardr. Nitekim Resûlüllah (A.S.)
Ef<3nâmiz buyuruyor ki :
—
«Kiiye günah olarak, gdasn verdii kimseleri zayi* etmesi
(onlarn gda ve beslenmeleriyle ciddi ekilde ügUenm^n^l yet^
de artar.» (500)
— 378 —
SLAM'DA ALE ETM
Çocuun öfkelenmesine sebep olan âmillerden biri, onu ihmal edip
perian brakmak ise, o takdirde terbiyecüiit. çocuu küçük düüre-
cek, horla^yacak ve ihanete uratacak söz ve davranlardan iddetle
kaçnmas gerekir Böylece çocuun ruhunda nefsle ilgili bir takm
âfetler kök salmaz, öfkeyi gerektiren infialler olmaz. üphesizki, bu
sonuç, güzel bir terbiyenin, çocua iyi davranp yardmc olmann ta-
bii sonucudur. Nitekim ResûlüUah (A.S.) Efendimiz bu konuçLa öyle
buyurmutur :
^
«Onlar M. boUukU dOr lkta
da (Allah'n honu^un$
e^^psfe ^mrma^^ l^^aâsattd yaleate>, teinim Omsar^ vs
nsüdün cUliM'^ ahnayp) ba^toHar. AUa se yiHl^ MuniMi-
litr scnrer.» (513)
—
Kendisine, «En kuvvetli, kahraman ve güçlü kimdir?» diye
sorulunca, «Öfkelendii ^aman kendine hâkim olan kimsedir...» di-
ye cevap vermitir.
—
«Nimete garkolmalctan sakmm; çünkü AUah'm (gerçek) kul-
^
— 381 —
SLAM'DA A t I. E EC I T I M 1
Evet, çocuu
öfkelendiren hususlarn giderilmesi ve en te'sirli
çarelerin salemmas, onu, bu hususta da ResûlüUah (A.S.) Efendi-
miz'in tevcih ve iradlar dorultusunda eitip sünneti âdet edin-
meyle gerçekletirilir.
^ irâd ve teyolhlerin baz kademelerini ttçldttgNEfclun :
—
'Haberiniz olsun kî, öfke, adem olunun kalbinde yamp tu-
tuan bir kordur. Öfkelenen kimsenin boyun damarlannm nasl ka-
bardma gözlerinin kzardna bakmaz msmz? Artk kim kendin-
de böyle bir d^rum MSederse, yere otunsun...» (520)
*
— oOo — -
Utangaçlktan
— Korkudan
— Kendini noksan
, görmekten
— Kskançlktan -
— Ofkelenm^cten.
^
Elde edilen güzel-faydaii ^^parderi : )
ALTINCI BÖLÜM
SOSYAL TE^YBVLE LGL gOKDl^tJUnC
_ 385 Isl&m'daAildEAiUmiCUtl-FiSS
yrftlan olma bâ3)tîyarlma eziirler. a|:Oieslz ki bu, Allah'a göre
zor deildir.
Nefsi
1- yWendirecek usûlün kafa ve kaîblere bi^ ^toa
düülmesi, ^
— oOo —
NEFS YÖNLENDRECEK USÛLÜN YERLETRLMES
folâm Dini faziletli bir terbiye sistemini küçük büyük her insa-
nn kalbine, dimana yerletirip onlar bu düzeyde ayakta tutar,
kadn erkek diye bir ayrm yapmaz. Bu
hususta daha çok nefsi yön-
lendirecek usûlü uygular, ebediyete uzanan terbiye kurallar iler.
Bunlar öyle usûl ve kurallardr ki, Islâmi ahsiyetin olumas ancak
onlarla tamamlanr ve ancak bunlarn gerçeklemesiyle tekâmül ede-
bilir. Bu günümüzde de insanî deerleri ayakta tutan ebedi Ölçûl»'-
dir.
— 38a —
— Takva
— Kardelik
— Merhamet, efkat
— Bakasn tercih
— Affetmek
— Cesaret y# kalrimaâUk
T a k V â 1
rümediniz mi?» Hz. Ömer (R.A.) «Evet yürüdüm» diye cevap verin-
ce, Ubeyy ona «Peki ne yaptm?» diye ikinci bir soru yöneltmi.Ömer
:
kenlerle dopdpludur.
m t
S^
* •
— 880 —
TEHBlYEClLERtN SORUMLULUKLAR
dendirler...» (528)
O
halde bize düen hizmet, çocuklannuz kardelik ahlâk ve
sevgisi üzerine yetitirmektir.
(sat» SUM ^
TKRBlYIÎCLlinlM SORUMLULlJKI ARr
Merhametli Olmak:
ItMtâoset, kalb loc^p ve çraldr,
ayn zamanda Icalbde
bir duyarlk, uurda Mr k^nllktir. Bunlar da bakaloZ!!^ imm
mm tâ Mtem bedöf •m^^ ostlarm ^miylfi sâem duym»p^ dT-
kat hissiyle ydnelmeyr, ûzünt4v»^mtte paylamay ilhâm eder.
!te bu duygu m nMm M «Wne bakasna ^^tten JteaçöSma^
y. suç ilemekten kendini iutea^ feayr, «seo^ kay- ^
nak olup bütün müslûmanlara faydal duruma gelme^ a^lar.
Reûlüllah (A.S.) Efendimiz insanlarn birbirine olan merhame-
fitai, Alls^ln onlara olan rahmetiyle açklar ve asl kaynann ilâhî
—
«Merhametli davrananlara Rahmân olan Allah merhamet
eder. Yeryüzündekiler© merhamet ediniz ki. göktekiler de size mer-
hamet etsin.» (531)
mü'min kar-
d^S^iiB kOmaz. o bir kaynaktr, bir pmsuthr ki bütün insan-
l^ ft^m m^âm hir defasmda R«sûlîiUaA
miz. Ashabna öyle buyurmutu M^^tmeit etme^^ds s&mm
^B
:
— 303 —
. ,
plar, bir köpee su içiren bir zalim zorbaya açlm; kec^i ha|i8<^
dip ölümüne sebebiyyet verdii için bir kadma ise. Cehennem
kap-
lan açlmtr.
Bir adpm koyunun ayaklarndan tutup yerden sürükleyerek mez-
bahaya götürürken H/. Ömer'in göziiona iliti ve hiddetle sestenU t
*yeyl oisim mna\ On» ölüme do^ en güzel ekilde götür. .» .
—
îste câhiliyyet devrtttde kaba ve kat bir insan olarak tannan
Hz, Ömer! islâm'a e'irince. bu yüce din «Erö kalbîn^fe t«lsn^ k«^^^
lan mevdnna eetirdi O kador ki, Irak to^afel^jnda bir katrn avpt^
nn kayiD krlmasndan kendim sorumlu tutacak kadar kalbi Inceldi;
hayvanm rahat yürüyebilecei vollan zamannda açmad için ken-
ptf toaîayacak fcâdar dflfer canMar düürdü durdu..
—
îte birinci Halife Hz. Ebubekir SIDDÎK'm (H.A.), Usame or-
dusunu uurlarken onlara yapt tarihi tavsiye :
fflikASii Tercih
m mm vhmA »
t
— 305 —
SLAM'DA aile ECITMT
üphesiz ki, bu
son derece güzel bir ahlâk ve huydur.
tercih,
Allah (C.C.) rzas gözetilerek yaplyorsa, imân sadakatinin teme-
linden yükseldii bir gerçek olarak karmza çkar. ç safiyetini ifa-
de eder; ruh ve vicdan temizliini yanstr. Böylece kii bu tad
ruhla, toplumsal dayanmann büyük direklerinden biri oliir, jjosan
yapsndan yana haynn tahakkukuna medar saylr.
Kur'ân'm, âSSâr çin tâa^U Im^â^^^,
tercih, merhamet efkat gifel yûEsek portrelerin ^ifiiEt
birdüzeyde bulunduu bize yetOT. Allah (C.C.) mlamu bu güz^ hm*
lindm ederek Ijuyuruyor ^ M ,
"
• ' \'
'u
(j_>aJift]l
^
'A
iil^
7 r
Jjlâ ^
* ^ ' ! 2'
(jjj ^JAJ ^.
1- '•
ri l. n-fc
^
•
Ti:RIîlYEClI.!:U!N SORUMLULUKLARI
— 398 —
TERBlYEClLEHÎN SORlMc^rOiKI^f»
—
«yilikle kötülük bir deildir. Sen artk (kötülüü) en güzel
ekliyle &av. O
vakil seninle aranzda dümanlk bulunan kimse Sl-
cak bir dost gibi olur.» (537)
— «O Rahmâ'm
kullan (o kimseler) dir ki, yeryüzünde alçdc
gönüllü yürürleri câhiller onlara söz att vakit «selâmetle» deIer.»
(538)
— bolt^^
-Onlar ki, ^
^ttUk da (Alteh'm honutluuna
erimek için) harcarft^ mkOii^ jatarlar. insanlan ikmst 0^ m
nahlarm dikkate almayp) N^^larlar. Allah ise iyilikte bulurala^
n se^^,;^ 1539)
«Ben de seni Allah (CX^.) nzâs için azâd ettim, andan itibaren u
hürsûnl.» dedi.
— 403 —
SLAM'DA ALE EÜTIM
üzerinde duruyorlard. Peygamber'in (A. S.) vefatn duyan baz ka-
bilelerin ba kaldrma ihtimali söz konusu ediliyprdu. Ama Ebübekir
(R.A.)kesin ve açk kararm bildirdi «Kbûbekir'in : cann kudret
elinde tutan Allah'a and olsun ki, canavarlarn beni kapp götürece-
ini dahi bilsem, yine de Usame ordusunu Resülüllah (A. S.) Efendi-
miz'in emrettii ekilde göndereceim. Biz, Resülüllah (A. S.) 'm eliy-
le düümledii bir düümü çözecek deiliz. ehir ve kasabalarda
benden bakas kalmasa bile yine de verilen emri yerine .getireceim-
den üpheniz olmasn.» '
'
yûb!. Allah (C.C.) sana, Msr hûkümdarhm verip seni oçkda ba-"
nndr^n.
nü?
^sahibi lolâsm, onra^
sen içkiyi
diyi iscffarsa ne cevap vOT«ceksin?»
maba^ m0m.,
/
öyle
bir
^
û& m
o ^^se^srd^siniz
^n^B^si
ki,
üzednde bulduk ve
#^rusu
t ^
babalarmz
he^^fife cmlam î^i^dlie
408 —
1 .
I —
TEiibl Yfcc: 1 .i-:hI N S( mm. , t k a in
-
^ . .. ^ .
una
da iarette bulunduk ki, sosyal teamülün dayanaca
Biz
esasn en belirgin ve seçkin olan, imân ve takva akidesidir, ay-
'
m zamanda kardelik ve sevgi fazileti; rahmet, bakasn tercih ve
hogörü ilkeleridir. Bununla beraber, davâ adam olmak, hakk' sa-
romadtt cesaret vw kîihramanhk göstermek de bu cümledendir.
Hem biz, te'klden unu
da söyledik Eer terbiyeciler, slâm'n :
— A^m r
- baba hakk :
ye kalbine iler. Bundan baka dier vâcib olan haklarna riâyet et-
mesini, babayla çocuk arasndaki münasebetin ölçü ve adabna say-
gl ohnasnj telkine çehr.
imdi ^ E^ttOe^ tA^^ MemS^sûÛ^ assa - Mmya iymk M^k-^
mdl^ ^vsiyelerindsS: pf Wte mte. BiW» ^ tsa^^^^âfe-
re gBve^m^ »sayeleri çocuklanna küO^ jl^aaifida Öretmek,
riu
^çis&uMari}i! %antea amel etmesini salamaktr. '
— 410 —
evladna Mte <£» ^dtsf^ böyle midir?» Efendimiz cevap verdi i
— Ya Resülüllah! savamak
istiyorum. Bunun çin sizinle istia-
rede bulunmal üzere geldim, dedi. Peygamberimiz ona :
—
O halde annene, onun hizmetine gerekli ol; çünkü Cennet ûnun
ayak bast yerde^ir^ buyurdu. (552)
Atoab'i Kirâm'dan Abdullah b. Amr b. Âs âvA «fil^sti^^ .
—
Bir adam, Peygamber (A.S.) Efendimize gelerek dedi ki «Ya :
n Allah'tan m
istiyorsun?» dedi. O da «Evet.» diye cevap verdi. :
«Evet, onlar duâ ve rahmet ile an; onlar için isti^^!^ lüdcni ver-
dikleri sözleri yerine getir, dostlarna ikrâmda bulu^ ancajk cnüaila
Mgi Morm bmmlarla ilgiyi devam ettir.» (5583
(554) Isra Sûresi ; 23-24.
.
— 413 —
;
SI A M DA A LK EC TM
met ancak onun doum sancsndan az bir bölümûle karlk (dabi-
lir.» (561)
Anne gerçekten
1- çöCuu karnnda tamak, onu emzirmek,
du-
rumuyla yakndan ilgilenmek ve terbiye edip yetitirmekte, baba-
dan daha çok zorluk çekip mücadele etmitir. Bu husus çok açk ve
net ekilde Allah'n u
buyruunda belirginlemitir :
me karlk olabilir...»
—
Bir adam, tavaf esnasmda annesini srtnda 1» bir
d^î'nin öylfe dediim duymu,:
^ Ben, #^teme bir bîaeüö, mm mm tarkutmam.
Deve ürkU^ W» Mçlp Jfeaçmam. .
,
— Annemin hakkn, ödeyebildim mi, ne d^^i?
— Hayr, onun doum sanclarndan pek az bir bölüme kar-
lk bile sayilmaa bu hîemetin... diye cevap verdi.
nm
Uklmim^ ^ ^ta^üm
m. I^fâmbCT'e
^
bir tMÜ b& sâze ctöm^sE. Du-
arz^te!#v,^ü : Alkamtfhîn ana - feabam
b^ty^ta msâ^P üm&p verildi : ^^Ba^^, ^i^, MMi;
bâ?
drc«« j^gtm î^^^^tgmbü^ IAM*1 hster gönder^ lUnu^az
Ç^lfl^ Bme^^er (A.S.) ondan olunun durumttm
sor^ Eate^z «Ta BesûlüUah! olum namazn
aBÖan. s^edi t
TEnBîVîrt.F.RlN SORUMI.UI.UKMftî
güzel - tatl, iç açc söz söyle. Oniara çok merhametli davranp teva^
zu kanadm indir ve de ki Rabbm onlar, küçükken beni be^eyip
; :
(566) Mecmau'z-Zevâid : C. 8.
I s L A M n A, A ! r.E F. (: I T I M t
Zeyd'e, olun sana nasl itaat edip iyilikte bulunur? diye sordular.
*
Ömer onlara u
cevab verdi Gündüzleyin ne kadar bir yolda yü-
:
da bir tarafa doru gidiyorduk. Yolda Ebû Hüreyre (E.A.) ile kar-
latk. Dana, «Du kim?» diye sordu. Den de «babamdr- dedim.
Bunun üzerine uyanda bulunarak tavsiyeleri yapt -Babann u :
babam» deyip durma!.» Bunun üzerine Sâiih ona unu söyledi «Se- :
— 418 —
Ti-:uUy-,f;Uj-;iUw S(MiuMi.u.uKi.An/
—
Ben sana, ana-babana kar gel diye emretmem, aym zaman-
da onun gibi sana «kann boa» da demem. Ancak istersen ResûlüUah
(A.S.) Efendimizden iittiim bir hadîsi nakledeyim «Baba, Cennet :
— Bir adam,
Ebû Derdâ Hazretlerinin kapsna geldi ve öyle de-
di «Evliyim, eim vardr. Annem illâ da onu bouyacaksn diyor, ne
I
kaplarnn ortasnda bir kapdr; istersen bunu zayi' et, istersen ko-
%|.> (5661
_ 419 ^
:
SLAM'DA Mil-: : ( ; I T I M I
ms%d^
Râvi diyor ki
ki hepimiz,
î Be^Ööâlî
«ikeke susup
(A.S J
a^k
^ Xm
tel^nHamEisa.^»
tavsiyesini ö l^g? tiH-
Mye «u*zu
,.eiîik. ' ismi
çkiye devam eden. ana babasna kar gelen, ailesi hakknda ks-
-
*
Bunun üzerine Abdullah b. Amir (B. AJ sordu :
420 —
rKHBlYECllJ-:HlN »OlUfMI.UI.tiKI AIM
t^.
M ola^ J^^aîe
4a konuyla
^^m&^ hûmeA m iUâ^ W»ay& Mae.
^msTh
ilgili
M]A bahsinde baz misaller vermitik. Ana - babaya kar gelm Iröm*
mmin akbetini Örenmek için o bahse tekrar dönüp bakmamz l^^
0m Olur.
ehir âE^octft
Bir ara W
^hWsy^ la^^^tm. Oturduklar
y^in hemen yakuamâa kabristanlar bulunuyordu. kindide® sonUt
(gözlerimden perde kalkt) kabrin ve içinden, eek açldn ba
l^i;tia> bedeni insan bedenine benzeyen bir adamn ve üç çktn
defa eek gibi anrdn
gördüm. Sonra kabrine döndü ve açlan ka-
bir kapand. Merak ettim, bu kabrin kime ait olduunu örenmek is-
tgüSÜm, karlatm, sorduumda, karda yün ei-
derken bir kaduüa
ren yal bir kadn göstererek, ite bu kadn o kabirde yatan ada-
mn anasdr, dedi. Durumlar nasld? diye sorduumda, kadn u
cevab verdi O adam hayatta iken içki içer, etrafn rahatsz ederdi.
:
Eek gibi anrma! der ve her defasnda bunu söyleyerek anasna ha-
karet ederdi. Sonra eceli geldi bir gün ikindiden sonra Öiüverdi.»
^ oOo —
(572) Ahmed Hanbel
b. : Muâz b. Ceböi (R.A.) dan,
(573J Hâkim, Asbahani ; Ebû Bekre (R.A.) den.
Sl.AM'UA ALE £CTM
îte bu anlattklarmz ve nakletMölmfiB ^tlfâü^
kcmusuiKla
çok önemli hususlardr ki, terbiyeciler çocuMm
rip gelitirmelidirler. Çocua bu konuda
fe^, ^
iyice te^nate baîniarak '
Allah'^
1- £Mto giarektiren msusUor ^ipE^ ««e^Û^^
her jtonuda $m -batoayttüaât.
2- Ana - babaya nezaketle, yumuak bir ÜÜEideyle v© sayg dolu
bir dille hitap etmek. -
/
Ana babasna
25- - iyilik etmiyen. onlan incitip kran kimselerle
arkadalk etmemek.
26- Onlar için sk sk, özellikle vefatiarmdan sonra duâ etmek.
Çünkü dirilerin duas ölülere fayda verir ve hatrladkça unu söy-
lemek .:
'
HISIMLARIN HAKKI
— Babaliar,
— ÂmMt^;
— Dedeler,
— • Nineler,
— Kardö^ler,
— Kz kardeler,
— Amcalar ve halâlar,
~ Karde çocuklar,
— Kz karde çö^vtkUoi,
— Daylar ye teyzeler, sonra da yaîailhk derecesine göre olan
hsmlar.
MvaÛBT S^dât'te, iki sebe:^t^ dolay <^hte> tsM^^ am&3£^
lirdir :
te bu
itikak, yani rahm'în Rahmân ismlndrat (^im$M9t fil^
mete nasl bir vesile edüdigi açkça g^Mj^âa^^tte' 0 Mit
meti. efkat ve yufka yürekilUd©» te^Otlük ilgi ve hakk olan ktase^^
lere ulatrmak, yaknlarla ve nesep sebebiyle ^a^m. olanlarla l^
kurmak her bakmdan rahmete yol açar.
— 424 ^
2- Hsmlk, insann intisap ettii asla» l^e doru inm^lyle
KOrçekleir. te, Resûlüllah AM.) -l^öçKlstoa ^fflf^ föVCâ^Mjlde
kasdettii hsmlarla ilgi kurmann^ Bfiûn aksüle br yoldan sakm-
mamn gerei bu noktada kendini gösterir.
— 425 —
SLAM'DA A 1 1. [:: F c; iT ! M I
kn
T- «Yakmlara,
saçp savuma.»
y^^^M^
(576)
yolda Umm^aam hldcta m ve sa-
; . ,
'\
(575) Nisâ Sûresi : i.
'
llirUUaYKCtLKUlN SOllUMLULUKLABI
— «Allah'a verdikleri
sözü, üa^am Mr and il© v««<m»mm«wmhk
sonra bozanlar ve Allah'n ulatnimasmi
kn Ug. sevgi ve yardm balarn) kopfteaater
tl»ft^ W|| ümM^
çkaranlar var ya. it^ U»^ onlaradr vq cmlor ICn
l^K^MtaM^
k^tö Mr yÛrt var-
Mâ
dr.» (578)
buyurdu
nzk genJ]^^.
:
*
^ inMusta ResûlüUah CA.S.) Efendimiz öyle
'
— 427 —
! S,!. A M 1) A A ! I I T \ ['I M]
—
«üphesiz ki sadaka vc bir de hsmlarla olumlu ilgi kurmak
var ya, Allah bu ikisi sebebiyle ömrü artrr; bu ikisiyle kötü bir ölü-
mü savar ve bu ikisiyle naho ve sakmçal eyleri defeder.» (532)
— tortarta olumlu ligi kurmak ülkeyi, bayndr, mallan se-
mereli ^ar :
— 428 —
:
Cevap v^i I
—
«Sana kar câhilce davranana yumuak ve hogörü ile dav-
ramrsn; sana zulmedeni affedersin; seni mahrûm brftkana verir-
sin; senden ilgisini kesene ilgi gösterirsin.» (587)
KOMU HAKKI
Tka^j^^mM titizlikle l^rMe durup ü^Ueneçelde^ ve itina
— 42ft —
:
s kn-k evi bulan kimselerdir. Evet, bunlarn hepi senlll; sa- Seanm
ylr ve senin üzerinde bir takm haklar vardr, tabii senin de onlar
üzerinde baz haklann vardr.
'
.üsâö^mlâft lgili anlam m hüküm, u hadisten istifade edilerek
beliz^enmltir :
seslenecekler m
sinden raza oluh) çardr; Onlar gelince, Mescid'in kaps önünde
teacaklar v» -Haberiniz olsun ki. çevrenizde-
U Wk.m mstm S^mi^* I^nusu, er ve kötülüünden korkan kim-
:
'
-" ----
- - '
/
(588) TaMkm : K6h MAUk tRJi,)
TKHBYKCI.FIIN SOUUMI.UMJKl.AllI
Cevap verdi :
har vesileleridir.
Tîae ââr Hassan b, Sâit (B.AJ diyor ki ;
«l^tâ W
günde w
«Ngüitn gedii kapamai^
Beni harcadlar, hem de ne yiidi harcadUarl.»
I
TF.nDlyECI.ERN SÜUUMLULUKLABI
-
•
Yakn
ve uzak k£Wl fö^en MMpI
hadîsde Hz. Câbir (RA.) öyle rfvâyet ediyor
b^ân em W M^m-
:
nUSdia bulunuyordum. Kendisine ait bir köle veya hizmetçi, bir ko-
yin boazlam derisini yüzüyordu. Hz. Abdullah (R.A.) ona birkaç
: «Eti datrken önce Yahudi komumuza ver. Çünkü Resûlüilah
C593) Nisâ Sûresi 38.
:
— 434 -
TERBYECLERN SORUMLULUKLAR
sar'dan sâlih iki evin arama inince hiç endie duymaz, ana - baba-
snm arama inmi gibi keidini
-I -
güven içinde hissederdi»
ImaEimsmm bir
iSM
— 438 —
SLAM'DA ALE EItlMl
turmas, kötü elleri ondan savmas da bir fazilettir. Ona iyilikte bu-
lunmakta gayret sarfetmesi de ayn bir erdemliktir. Burada dördün-
cü bir fazilet daha yar, o da, komusunun hatâ ve kusurlarm ba-
lamak, aldr etmemektir. Onun bir çok kötü davramlanm
hogörü ve anlayla karlamak, özellikle bir kast bulunmadan on-
.
"
v '
' '
'
'
_ 436 —
terbiyeci I.ERtN SORUMLULUKLARI
— 437 —
tSLAM'DA AÎLE EÎTÎMÎ
O
halde terbiyecilere gereken, çocuun ahsiyetini gelitirip or-
taya k03ran vasta ve vesileleri, esas ve prensipleri iyice bilip bu hu-
söta çok uyank olmalardr.. Böylece çocuu insanlar arasnda e-
refli nmm. saylr, fffi^^ kii olarak yetitirmi olurlar.
Öretmenin Hakk 1
kimse ise, takvâ ile tannyor, güzel ahlâk il© vasflanyorsa, çocuun
sayg ve ilgisi daha belirgin olur.
terbiyecilerin SORUMLULUKLARI
—
«Büyüklerimize sayg gAsterlp onlann kadr-u kymetini bil-
meyen, küçüklerimize merhamet etmiyen, lim adamlanmmn yeri-
ni bilmeyen kim^ bizden deildir.» (598)
*
8- lim sâhîbi.
«AUahmt lim
sâhibine uyulmayan; güzel ahlâkl ho^Orülü
kiiden utanlmayan bir zamana beni ulatrma. O zamandaki nsaa-
lann kalbleri, yabanclann kalbleri gibi, dilleri Artp dilleridir.»
— 430 —
:
mam
p.
Gazâli (R.A.) diyor ki :
— Vallahi,
afiî bana bakt zaman onun heybetinden ve ona
olan saygmdan su içmeye cesaret demezdim.
deil. Mim âm Mfa (CG.) kctbnda çok daha aa^zdM onu liasdl kö-
çök düünebilirim?.,»
— 440 —
TEHBYECn^l^ SonUMLULUKLARI
. Bevris Wü
Ste m ^s^eööi$&a Si^^m '% %C^«^
gei^M^^i ^^^^ te^nff^m Çik sürmez o j^âiMlr^^MSî
^kecUp bîr disha
t
^Egpt^
^a^^ ^m^m. Sm ^^bsâ^ik ^
sor^ ftt cevOa 3 «Efö? ^tlttr
hmMiaa^^il^B^^
^ i«)S karüanmyan
hu-
hususlara terkederlerse, herhalde
Ifi^nâiM
ahmaktan baka bir sfat önl^ ptkmazU
fthteden %ik ze^gtel ^d^o^I
«Tabibe kaba kavrandnsa, hastahgna sabret.
Muallime kaba davrsa^âmsa» kendi cehBEie r^^„* (603)
Talebeye gereken bir dier husus, hocasnm önünde edeple otur-
mak. tevazu ve sayg gösterip davranlarm ona göre ay^aaasaMr.
Ayn zamanda hocasnm sözlerine bütün dikkatiyle kulak yerm^
rMffiâ %^&3We ena gs^^m^ &Bt^ea&.m^^^£tm rc^ üstmie ve al-
tma ihtiyaç olmad hcdde
yeye aykm ffe^e^ Bmt f^ete ^çmmahdîr. I^kkai^ ytr hMMm
'^üne is^yp^en^r ^s^^^ teB tmssss^ hocanm duya^ti ^^^£10
heate^^mâ» buluâMBoah, n6 yü^ma bühu^^^BlâM
etmdîd^
Ib^s^zdM hei^K^ 1^ ac|^mlft üz^MM megul
olmamah, eliU bumma g^Sknoemeli» azm açp bakmameh, a^M»^.
tm ^em vUöJMIlâh. :p8W«Ü5rla eiUp bir eyler çizmemell, parmak
çtlatmamal, gereksiz yere konumamal, hayret uyandracak bir ey
olmad gûlmemeli. gülünce de sesini yükseltmemeli; mutlaka
halele
gülmesi gerekiyorsa, tebessüm etmelidir. htiyaç duyulmad halde
Mizumsuz yere öksürmemeli, tükürmemeli, sümkürmemelidir. Bu du-
rumlarda gerektii zaman mendil kullanmaldr. Herhalde aksrmas
tuttvysa elini aznn: üstüne koyup mümkün olduu nisbette sesini
ksmaUdr.
603) âirin bu sözünü mutlak anlamda kabul etmek mümkün deil; çünkS^^ «pfeO
tm^ik -m ismslât mst iUlah umma. ^^t^m^ lsizmsA vemekt^-.
TESS^TECILEBIN SOBUMUJUJKLAIU
veya zihnini baka eylerle, megül etmesi uygun olmaz. Sonra ho-
cas anlattklarnn anlalp anlalmadn soracak olur, söyledii-
nin kavramp kavranmadm örenmek isterse, talebe mahcup olur,
mahcup olmakla da kalmaz, edebe aykn davrand ortaya çkar.
'Q hülâö hocasm dinlerken zihnini hteetr duruma get^ ve bütün
mevcudiyetiyle kilak kesilip onu takip eder.
— r OOO — "
— 445 —
:
— 446 r-
gç^etai montelin, çocuun» kMût ve scakl j^ret-
Ugini Wl âMtl*âfi& £iSE6U|iSlu*my tsM» «%t|^ örenince, Allah
(C.C.) için çSanû gibi olmal* damarlarnda
kzmah, dünya %a$ISis
Islâmiyetin hamiyyeti Mpamaldr. Sözü edilen azgnlarn, beyni
dönmü ink&rçlarm karsmda böylesine bir yürek ve bilgiyle dur-
mal, ortaya çkan bu zararl mikroplan çktklar çukura geri çevi-
rinceye, onlan te'sirsiz hale sokuncaya kadar uramaldr... O ka-
dar ki artk o muallimler ve mürebbiler, bir daha ba kaldracak gü-
cü bulamaplftr» onlara kar konuacak bir dile sâhip olamasmlar.
Allah (C.C.j buyuruyor :
Arkada Hakk :
s
Terbiyecilerin çocuk hakknda düünecekleri Önemli
hususlar-
dan biri de, inanm bir arkada, elverili 6ir gönül dostu seçmesi-
dir. Çünkü arkadam, çocuk üzerinde, onun yönlendirilmesinde bü-
yük te'siri vardr. Ayn zamanda çocuun günlük hayatnn düzenli
gitmesinde de onun rolünü unutmamak gereki;^.
—
«Sâlih ark^liiUk kötû aricadas, yamnda mlak iâ^mûe^ kA-
rük çeken çiye benzer. Misk tayan kimse ondan ya am3mWtaz ve-
rir veya sen ondan biraz satn alrsn, hiç olmasa kokusunu ten^fls
edersin.Körük çekene gelince, ya senin elbiscoi yakar, d^^llse an-
dan kötü ve irenç koku hisedersiiL» (606)
— 44B —
TEnBlYFrlI.KRtN SonUMI.nr.UKl.ARl
^
«Kdt w0SMiâmUiJX sakn. ÇünkS sen herhalde snuato lffînip
tanmreii.» i&m
—
«Kii, yakn dostunun dini üzeredir. O halde sizden herkes
kiminle yaknhk kuruyorsa ona dikkat etsin!» (609)
Bütün bu emir ve tavsiyelerden, terbiyecinin kendi çocuuna,
özellikle çocuk temyiz çama girince, yatlarndan tertemiz ahlâkl
arkadalar seçmesi onlarla kaynamasn, oynamasn salamas,
birlikte okula gitmelerine yardmc
oimaa, sk sk arkadalarn zi-
yaret etmesini, ahtrmas, hastalandklar zaman onlan sormasn
^s^mesi, baard olduklar zaman bir hediyeyle onlar tebrik etme-
di© Öîlkân Wiasl^ «Ef^dalan bir eyi unutunca onlara hatrlat-
maaö bilm^ Mh^
teumâs ^irlarsa yardmc olmas için ge-
reken 1:âlg|yi ve hevesi «j^^^H^ vâcib^.
HSyleine l^r efiitim, mutlaka çocukta, doutan kendinde var
^h^El kaynama, onlarla birleip bütünleme duygusunu ge-
litirir ve bu tututa onu fesg^lA felr düzeye getirir. leride çocuun
âzW, 4m0aâ bir kmm oliÖlAt aahneye çkmasn,en uygun ekil-
gÜ2^ M
de tc^teun bir parças halim f^esiüf^^seO^
MM^AUah' memnm ed^^ hem tslâm'm &mim vmt^&
faziletine ©litirir,
'
,
—
«Sizden bîriniz aksrdmda «el-hamdu lillah» desin. Yann-
daki arkada da ona «Yerhamuke'Ilah = Allah sana merhamet ey-
:
— «Kim bir hastay ziyaret edip sorar, veya Allah çin b^ ^tl
(610) Sahîh-i Buharî - Müslim Abdullah b, Amu:
: IBAJ dan.
(611) Sahih-i N*aslim : Ebû Hüreyre (R.A.) den.
(612) Sahih-i Buharî Ebû Mûsa e\-E'âri (R.A.) den.
:
— 450 —
raUUYFftl.FnlN fidRUMI.UI.IIKrAUl
— 451 —
SLAM'DA AM.E EtTtMl
— Mübârek ay ve gîmlerde -halkm âdeti vechilor tebriklemek :
—
«Kim cuma namazn klp aynld^nda din kardeiyle kar-
lanca öyle desin : Allah bizden ve sizden kabul buyurunl.» (619)
el-Makasid sahibi a^Iâ^^ î Hâîid b. Ma'd, bîr bayram gûpû
Vasile b. Eska'a raslad ç©, «^^ah bizden ve sizden kabul buyursunl»
diye duâ. etü. V4süe de ^la ayni sözlerle duâ etti.
—
«Ey mü'minlerin eleri, kzlar, kadnlar! isterse bir koyunun
bir paças le olsun hediyelein. Çünkü bu, sevgiyi (gönüllerde) ye-
ertir, kin ve nefreti giderir.» (621)
— oOo —
Devaml arkada olan mü'minin hakkmdan, muvakkat arkada
t^B^ mi^'m^jcm Ms^ öyle aynlp ortaya çkar : Muvakkat arkada,
(619) Deylemi :tbn Abbas (R.A.) dan.
(iEetJ je*^q&miu'I-KBbîr sâhibi Amir b. uayb'den.
:
— 452 —
TERB YECLEHN S<>ia 'Ml ULUKLAHl
— 453 —
ISi.A.MDA ALE ETM
Benlin, faziletime nâil olduu nisbette onun bana ks£ üstün-
lüü vardr...*
Büyüün Hakk
Büyük, yaça senden büyük olan kimsedir, ayn zamanda ilim
yönünden de daha bilgili olan büyük saylr; dindarlk ve takvada
yeteri kadar gelien de büyüktür. Bunlarn hepsi de makam, mevki,
eref ve itibar bakmndan daha ileri safta bulunuyorlardr.
— 454 —
lir. Çünkü Peygamber (A.S.J, Utplumu tâi^ mAi)s teüetini l^elUlmi??,
^
»Wmphsat^ Mr genç. yal bir kimseye yaiaAgm4m dolay ik-
rânida bulunursa, mutlaka Allah, yalandnda o gence ikrâmda
bulutacak kimsele» takdir eder.» (6241 '
r-
mektir.» (626)
ÂieVe «PiK^j mm
feSr pcunia «taefe ^EMtÖ. Az sonra üstü - bas
—
Resûlüllah CA.SJ Efendimiz bu hususta biz; öyle buyur-
mutu «însanlan lâyk olduklar yere oturtun, ona gö*r ikrâmda
;
bulunnnî* 1627)
— 455 —
yerinde mm
s^^a itite'. SSIyâfette <ma öncelik tanr. Bütün
bun]«[^ fm^atlber (A.S.) EfendMadn a
tanelerini eUkkatt ala-
rak gerçeiaemr «nsanlan l&yk olduklar yerlere btyur edM!.*
:
— Abdülkays
kabilesinden birkaç temsilci, Resûlüllah (A.S.)
Efendimize gelmilerdi. Hepsi de çok sevinçliydi. Kendileri bu ^yo.
retlerini öyle dile getirdiler Peygamber (A.S.) Efendimizin mec-
:
saf balar; insanlarla bir husus görüülürken onlar söze ballar; Mu-
amelatta onlar alp verir.
«
- HMnfte "mt^ ram tesUte göre, Ebû Mes'ûd caAJ
Nttel^,
d^jflr M Resûlüllah (AJS,) Efan^^ namaza dgrtt^Mtu^ 0%*^
:
le oronalaramg a fito^m^
«saflar düz tutun» farkh bl^gîle ûvam»-
fiJii. mmm lEiMâ^ÜlK #e f^rftllar. Sizden e^en. (âstûme finde dur-
sun, onlardan sonra da herkes yalarma göre fmr aliun...» buyurur-
du.
*Oç kimse var ki, onlan ancak «las kimse aJaya ahp
% IdftmMa saçL ^ aarm yal, Km
sahibi ve âdîl
hâktedsu». tB30)
— Edeple Utanmak
'^S^ ve naho eyled tac^^^yi ilhâm
"Biit bîr h^A
mmmi^^ lisan büyükleri hakknda saygh klar ve G^m^
km vermeyi ^retir. Bmun için <Eâ€^ utiümnak bûtt^yle ^m^ym^
— 457 —
:
içeri giren kimse konuk, yolcu, ilim cidam ya da yal bir kim-
se olabilir. Bunlarn önünden kalkp karlamak Toplum-
sünnettir.
sal edep, güzel bir terbiyedir. Çocuu bu anlayla yetitirmek vâ-
cibdir. Aadaki deliller bu vücubu ifade etmektedir ;
Ebû Hyreyre
'
tB.A..) anlatyor :
babas
— Resûlülîah (A.S.) Efendimiz bir
üstlüünün bir ksmm hmm^^m
içeri girdi, e^^U.
deflMt^ M^I^M^ W
sonra süt annesi geldi, üstlüün dier ksmm serip onu 6turttu.
Derken süt kardei içeri girdi, Resûlüll^ (A.S) Efendimi ayafak^-
^
kp oiu önüne oturttu. (636)
rivâ^l© göre -.
Ama^m
Ûeri gelsB^aârn 0ebH % Mv^
M«rtd4
(B.A.), Saadet'e yaklafirkem» Peygam^ iAM »i gtPû
ve yannda o^müm-a. «Efendînisein ^a^afbm^ Önünden kal-
kn!* buyurdu. (*>
Dardan
gelen zaUn önünden kalkp karlamann cevazna de-
lâlet eden sahih hadislerden biri de bn Mâhk'in rivayet ettii «Mut-
tefekun aleyh» olan hadistir. bn Mâlik, Tebuk savana katl-
îöayp geride kaldn
anlatrken öyle diyor Resûlüilah' görmeyi :
kSP^^^SRI^ W^
^StoBBâ, tetofi insanlarla karlatm, grup grup
levbemm kabul «â^iâüunu söyleyerek beni kutladlar. Bu hava
0im Mim^e Resûlülîah (A.a) ^totoöz oturuyordu, et-
rafmfla da hayli kimseler Ibsûumifi^âet. ^
srada Talha b. Ubeydul-
leh kalkp? bana û&m
kû&m^ eta^fen «ttt ve beni kutlad.
lim ehliyle müctehid imatnlar bu hadislerin
dikkate tamamm
alarak ilim ehlinin, fazîleth kiilerin önünden belli zamanlarda ve
münasip yerlerde ayaa kalkmann caiz olduuna istidlal edip açk-
lk getirmilerdir. -
— 459 —
SLAM'DA ALE ETM
ra yol açan bir kalk anlamnda yorumlanmtr. Hani içeri giren
büyüklerine yer verip oturttuklar halde onlar ayakta elpençe bek-
lerler ite bu çloru deildir.
Öüyüün elini Öpmek
Toplumsal edep ve terbiyeden bin de, büyüklerin elini öpmektir.
Çocuklarm bu, yetitirilmesi ve bu gibi güzel âdetleri huy
anlayla
edinmesi gerekir. Terbiyeci bu ölçüdeki sayg ve edebi devaml ço-
cua telkin edip onu en saygl ekilde yetitirmelidir. Çocuk terbi-
yesinde toplumsal edep ve terbiyenin çok önemli yeri ve te'siri inkâr
edilemez. Topluma kar çocuun mütevazi, saygl yetimesi; kana-
dn indirip mahviyet göstermesi, herkese yana ve durumuna göre
deer vermesi arzulanan bir sonuçtur.
Bunun cevazna delâlet ed®a Peyg^jnber (A.SJ Efendimizin l*»
dileriyle Ashab Kirâm'm uygrulamasna ve müctehid imanüann
görülerine gelince :
,
—
Abd-i Kays kabilesinden seçilip gönderilen temsilciler arasn-
da ben de bulunuyordum. Medine'ye geldiimizde acele develerimizi
bir yere balayp Peygamber (A^.) Efendimizin elini ve öp- aya
mee çal^. (637)
ad geçen d%@r M t
— 490
II'RHlVl'CI l'-.lilN SOH^MI I.n.UKI.AllI
dan bn Ebî Evfa (R.A) karlatm. ile lOm,. *R^ûlûllafi?a bey^at et-
tiin elini bana uzatr msn?» dedim. Uzatnca tutup onu hürmet-
le %)tta.» l^I)
— oOo —
Bakalarnn haklarna riâyet edip saygh olmakta, sözünü etti:
imiz prensipler, slâm'n koymu olduu en önemlileridir. Terbiye-
cilere gereken,çocuklar bu esas ve prensiplere göre yetitirmek, sö-
zü edilen güzel hasletleri telkin edip onlar en doruya, en güzele
irâd etmektir. Tâ ki, çocuk büyüüne kar saygl bir anlay ve
duyguyla yetisin, saç - sakal aarmlara gereken hürmeti göster-
sin. Trnaklan henüz sertlemeden yaça büyük olaslAm ^kr&md&
bulunmann bir hakk ve vecîbe oldugmu; ilim, fazilet veiBfitotLM'
^
bariyle
nlacan
dS^se^s^ bulan«lara kar nasl bif
bitsin.
ve terbiye tak-
— 461 —
islAm'ua aM-k t;(;t'iiMi
~ oOo —
ter^î^lem fazü€^ ne kad^g Iftîjyöl^-^
yöruz. otefeiyeci v©^ mjifâlHiater. Mt islâm'da gerçek terbiyenin
ne olduunu anlarlar, sonra da yetimekte olan nesilleri bu fazilet
ve kerem potasnda eitip ekillendirirler, bu hususta ellerinden ge-
leni esirgemeyp azim ve gayretle hizmetlerini sürdürürler; çoculçla-
sözü edilen faziletlerle ahiaklandnr. edeplerle süslerler.
Eer terbiyecilerimiz ve mualimlerimiz belirtilen bu yol da yü-
rürler, açlan fazilet yolunu ilek duruma ^rctirniükte samimi olur-
larsa, ümmet gerçekten sosyal ahlâkn doruuna yükselir, slâm'n
yüce edep zirvesine eriir. te o zaman mu minler yetiip geli-
mekte olan kuaklara bakp huzur ve sevinçi duyarlar, ortaya çkan
faziletli bir toplumdan dolay huzur ve ferahlk hissederler; iç açc
olan istikrara kavuurlar.
— öOo —
TOPLUMSAL ADAB VE TERBYENN LÜZUMU
slâm'n çocuk terbiyesinde koyduu kurallardan biri de toplum-
saladâb ve terbiyedir. Çocuun henüz tnnaklan yumuakken, onu
bu genel adaba ve toplumsal terbiyenin lüzumuna göre yetitirmek ve
bu husustaki terbiyeyle ilgili lüzumiu ilkeler dorultusunda eitmek
gerekir. Böylece çocuk gençlik basamakiaj'inda yükselirken, çevre-
sindeki peylerin gerçek yüzünü idrake ba.'jlcirkon, bakalaryla iyilik
ve ihscin üzere nasl kayna^^lr ve muamelede bulunulur, bunlar ön-
ceden kavram vo benimsemi olur. Böylece toplum arasnda sevgi
ve kar^pilkl ne/akot ve nezahat kurallar içinde yürür, en güzel ve
fa/iletli ahlâk ölçüleriyle davranr.
- 462
Tl'IÜYî f -11 K!(N S( llU'M! I 'I IM'M Alil
iVÇü bir konudur ki. daha önco bu hususu Ksmen açklamtk. Çün-
kü toplumsal loâmül, t;cnol anlamda adab lüzumlu görme, imân aki-
desi üzerinde yuksolib takva ile bütünletii, kardelik vc merha-
met ilkeleriyle, bakasn
kendine tercih duygusuyla ve hogörüyle
birleince, ite o zaman çocuun ald
toplumsal terbiye en yüksek
mertebesine eriecek, örnek alnacak amacna ulaacaktr. O kadar
ki. çocuk, toplum arasnda davranlaryla, ahlakyla, muamelesiyle,
463
t*y*.r\M un Âl tf^ Ui^il'l M
^ Yeme çme Adâb :
(A.SJ Efendimizi» kaba ksmn yere koyup dizlerini diker bir vazi-
yette tutaak lunna yerk^ gördüm.» (648)
^kte'EBStlazntar. (MûU
den birinizin lokmas yere düecek olursa, onu alp üzerindeki bu-
laan eyleri giderdikten sonra yesin, eytana brakmasn...» Ayn-
m, Mm^^^â^ tAM.} W^m0miz, yemek çananm dibinde kalam
^0 Tirmizî ; b
-Abbas [R.A.) den.
— 4eö —
TEliBlYEClLEFtlN J^^yUMLULUKLARl
medi mi?» Cevap verdi : «Ayakta yemek yemek daha çok^ mekruhtur.»
(657)
-
SELÂM AD4BI 1 :
olur.
— 468 —
terbiyecilehn sonuMi-uLUKLAm
w te^^sei
«Evlere girdiiniz zaznan ken^ote Aild*^
i/llik, güzellik esenlii olmak üzere selflm verin. A3mt
&feXv»M mûâta% 1^ kt aklnz kollanusmz.» (662)
yH^tm^ ^
Ayrca, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ümmetini eitirken selâm
ile emretmitir. Nitekim Abdullah b. Amir (R.A.) diyor ki Bîr adam, :
—
«Dosdoru imân etmedikçe Cennefe giremezsiniz. Birbirini-
zi sevmedikçe de dosdoru imân etmi olmazsmz. Sizi, ilediiniz
zaman birbirinizi seveceiniz bir eye irâd edeyim mi? Selâm ken-.
di aranzda yaygnlatnn.> (664)
"
Selâm vermeye ilk balayan kimse öyle der «es-Selâmu aley- :
Tarifini yaptmz
selâm verme ve alt ekli, tamamiyle hadîs-
lerden istifade edilerek belirlenmitir. Nitekim Ashab Kirâm'dan
îmrân b. Husayn RJl.) anlatyor «Bir adam. Peygamber lA.S.) :
«Bu Cebrail'dir sana selâm ediyor!» dedi. Bunun üzerine ben de, «Ve
aleyhi's-selâm ve rahmetuUahi ve berelâtuhu» diye cevaplaadutlm
(667)
ALEYKÜM deyin.
*
A$»a tar^yed
menin o âuTKitaile^
çecru|^ ^am
jmA Os^^u
âgiîlifr ^smtm^
öretmelidir.
w kî^
Bu
ter-
özel hs^i ve
duortmUu öyle ^raJyabilîriz :
— 471 —
.
ZN SX£M£NN ADÂBI
tzin istemenin birtakm adab vardr. Terbiyecinin bunlar çocu-
un kalbine ve dimana enjekte etmesi gerekir. Tâ ki, AUah'm u
buyruuna uymu olsunlar :
— 473 —
SLAM'DA AlLE EGlTlMl
a) Önce selâm verip öylece îzlü istemek.
Bu hususta
bize bilgi ve ölçü verir mahiyette Resûlüllah (A.S.)
Efendimiz Mi'rac gecesi göklere yükselirken göklerin kaçsmm nasl
açldn öyle anlatyor :
— 474
_
TKURlYECli rnlN SORUMLULUKLARI
ye covap verdi. Sonra Osman (B.A.> geldi, ayni soru ve almaâ cevöip
tekrarland..., C676)
@^ ^kft çok Imn açld su-ada y&ymm bUr fi^dmm o^a bu-
lun^tm htimaline binâen bir tedbirdir. zin isteme ise, bakm»^ îsM
mem" liEÛmsmtsnt^ yani Isteotatin Is^ bctena anl^m H^te^
IsFitekim bunu Resûlüllah (A.S.) E^bMmiz As^^ru!^ t^^fesisn be-
sm. bu^rmu W. §lM ttösmm «O^b
l^^ttf^^hfti
'
müt^t 4 «zin ist^ne ancak gözle fradmadc îçin me^*
kUnnmyfar.!»
— 475 —
ISLAm DA ÂLZ ETM
Bu konuyla UgUi dier hadîslerde söyle buyuruluyor :
gö-
ds^&r onlara diyet ve lusuâ -m^^e^mm^
mm
—^ ffön, deyince geri dönmek :
yine de girme-
yin^ f«arl denilirse, ânOn. Bu ckfaft ne^
ve daba uygundur. Allah y^pageOdiklerinizi bilir.» (662)
M£Cys ADÂBI c
(680) .
Buharî - Müslim Ebû Hüreyre (R.A ) den
:
tm^ mm,
(m Hür Sûresi : 27-^8.
TEItÖlYECtUEIltN SORUWflt»LARI
_ 47t —
— —— SLAM'DA ALE
, ,
ETM ' ' I'
--; " ,,
, ,
f
M
oturmaik, Irazücunna «pF^^EKsm
Is^mai bir edeptir,
çevirmeli ge^^s^ ^ottiM ^^^i
pudcû t^bluiam mim^âk
W
etmi olur, sonra onlar da ona tkwâ^ îçlerindâi) sövüp fö^tt ede-
feiWer.
Ashab'dan Hz. Huzayfe (R.A.) diyor ki : Resûiüllah (A.S.) Efen-
l^iiz, bir meclise gelip de halkann ortasnda oturan knam, onun
bu davranm ayplamtr. (688)
Dier bir rivayette ise ayni husus öyle ifade edilmitir Bir :
*
(G90) Hacc Sûresi : 78. ,
(691)
Î693>
Ti-mizi
1^3^
Buhazi
-
-
M
Ebû Dâvud
Müslim :
: b. uayb fRA.) den.
Amir
Câbir b. Semura WUk^
:
— 479 —
^
! s !. A M '
n A A I I. E E I T I M t
^ Me^gflte büui;^
te^^tlstek dol&y çkp tekrar âânm
kimse, tik yerine daha lâyk ve hakldr :
KONUMA ADÂBI
Sosyal, toplumsal de konuma kurallarn bil-
adabmzdan biri
mek m Kurulamaktr. Terbiyeciler bütün gayret ve azinüerini bu
— 480 —
: ,
rinde
AE b.
iki
Hüseyn^a«n yapdan
k^pt, M m^m
elbise
rivftyete göw r %
Abb«B
bulunduta ^^âft #
(R.A.). üze-
.
Ebû Hüreyre (R^.) di^ d.
. el-Askari'nIn tesbîtl^ göre. Hz. Al^ mjU ^#3^ nedir?,
.
diye. sormu. F^^gambertodz CA3.), dilindi fesahattir.» buyurml^
tur.
— Hesâl^Uh ÎA.L) EfamdiaiG^ «Ya B<winftilial miiSm
fasih konuam görmedik...» dedik. INliOitaM» Bunu N^?B^
«Allah beni hatal, pflrflzlfl kmaa
bir l^BM lâM^IH^^ Banâ
sözlerin en hagnriaau ae^ mdl
t Kmdi l^n^V..» Kmn (m)
(697) Müellif. Arap olduundan ve eserini Araplara hitaben yazdgmdan fasih
Arapça konumay belirtmiçitr. (Mûtereim).
(6981
(699)
el-HAkim,
lr&zl
MOS^idUttm^ ;
D^i^ EbO
m % ma^'^ni.
- .
d«.
Ifiireyre (RJl}
— 481 — lal4m'4aAUe^ÂUimlCUt; - F: 31
•
el-smaili'nin rivayetinde u
fazlalk vardr «Resûlüllah (A. S.)
:
~ 482 —
:
™ «insanlara
*
bn
Abbas (ÎLA..Î dan yaplan merfu' rivayette ise öyle buyu-
fulmutur :
fmi ^«yl»^ M imsm ^^^fü bir sonedle rlv&yöt etmise de, hddlsi HASE^^ tâsr^
yüh eUecc4, kadnr b^nun birçok itfrûMûl
tebes)r)i<- vaütbz*. Bilgi içtö, «I-Aclû-
ni'niu Ke^ul-Hîfâ, ^dh fise- bokmz.
(7Û5; Sn.iUh'i c.!:nan ,aen Meykûfen
fi::. -V.i r-i.A.i rtv&yet.
AitiS) Eahih'-iMUstim nuk;ddinesi,
Deylenû ; te Albâs tSM âaüiu
^706) Sfil^-i Maslim CSbU- b. Semore OLA.) ifan.
:
48»
ImkU DA ALB g0lTtMl
— yâ Ebâ Abdirrahmân! biz çok arzu ediyoruz ki, sen her gün
bize konuup vaazedesin. Bun\m üzerine bn Mes'ûd (R.A.) u ceva-
b verdi :
Ashab- Kr&n' böyle bir duygu ve soruya sevkeden tek ey. Peygamber
XMS3i- ^M^ao^s^ enm^ SBOo&tft -m «^Tkatla y^Mmesi. sanki «aiuölania hiteb
eçUjrormn havasm ^ranesidir.
hkH'DA ALE tlftlTÎM
MtZAH AI>ÂBI
— 486 —
:
— 487 —
SLAM'DA AlLE ElTtMl
, ve dostlar düzeyinde u
artla menduptur ki, hiç kimseye eziyet edil-
memeli ,h}ç kimse hafife alumiamah, bakas buadan doU^ üzül-
memelidir.
488 —
:
! A! KI.AUl
Toplantlarn ba
köesinde oturup mizahta bulunan, güldürü-
cü ksklar ve fkralar, komik hikâyeler anlatan, böylece halk gül-
dürmeye ve neelendirmeye çalanlarn çou yalanclktan, uydur-
ma sözlerden kendilerini kurtaramazlar. Anlattklarnn çou yalan
ve uydurmadr. Oysa îslâm, yalana, uydurma kssa ve güldürücü ah-
lâk dhikâyelere yer vermemi, bunlar yasaklamtr. Sevgili Pey-
gamberimiz (A.S.) ^yle kimseleri Uhrevl cezalarla tehdîd etmitir
—
«To^jvft {^finnek i0û uydoruk 95z sM^M i^
^k^r^ DiBul. 'V&e ona yazklar olsun, yaraklar «âsunl»» r718^
—
Tebük savanda Peygamber (A.5.) Efendimizle geldiimde
kendileri deriden mâmul bir kubbe altnda bulunuyordu. Selâm ver-
dim, selâmm ahp cevaplâd. Sonra da, «içeri gir!"» diye emretti. Bu-
nun üzerine ben, «Bütünüm mü girsin?» diye sorduumda. «Evet.
bütünün girsin!» buyurdu. Bu zarif mizah ile huzuruna girdim. (722)
— ]Mt3i^li Ummu Eymen adnda bir kadn vard. Bir gün Pey-
gamteiir (A.S.) Efendimize gelerek, «Kocam herhalde sizi davet edi-
W* Mm% Peygamlör AMJ zarif bîr mizahda bulunarak ona sor-
du : «Koc^o^ 1^7 u
iki gözünde beyazhk bulunan mdr?» Kadm-
t^te ^^fe^ia*. casun gözünde beyazhk yoktur» diye cevap verdi. Pey-
M^t)eriiU2, *Hayr, 0a^saâe h&^a^k vardr» buyurdu. Ka-
^ea^m.
MmsB^, ^ma^^ vaUftîtf jr^Ö^,*^ diye tekrarlad. Bunun üzerine
Mim^iz AMJ çma «A kada^ yt&tear
:
— 490 —
>t|Yi:<.:tl.KUlN SOIUJMIAJI.UKI.AUI
- Yu'jl '
A. UesûlüUah (AS.) Efendimize gelerek, -Ya
liiah!» duo , .ifah a dua edin de beni Cennet'e koysun...» Efen-
>U';,<. t ^.S ) cfi;. : -Ky ir/'^^an anas! üphen olmasn ki, hiçbir yal
, Cenne;,'e ^ycmez.- Bunun üzerine kadm alayarak aynl-
--'edi.
KUTLAMA ADÂBI
Riâyet edilmesi gereken toplumsal adâbdan biri de ba^kasm
kutlama adabdr. Çocuu bu tabiyeyle yetitirip tçplum hayatma
kazandrmak gerekir.
onun
Cem^*ten baka. bir B&ritba. râa ohnaz.» (Tâs)
l- ll
dyordu- öyle buyurdu «Annen seni doduu günden bu yana üze-
:
M
vftcibdir, yani bu ölçüde yerine getirmesi çok iygun ve yakkl
bu ölçüdeki kutlamay vakti gelip münasebet dütüünde
uygutetas sümettir. O ta^Me ResûlüUah lAS^ Eforaâü^^ k^lt^
kon^smda irftd buyurdukla mt^ t^e takm örnekle M- ^tScüH ^Mn*d^
'
§mmsmH «emâ)$t. Aym zainazâa Aslu^tei
rtvâ^si e^legelez s^z ve MOat me^â^amais çoSrto^m <^^'^ '
ret verip yardmda bulunan, seni güçlü klp üstünlük salamam ko-
laylatran ve sana ikramda bulunan Allah'a hamd olsunL»
*
— 404 —
ri'KliYl'' li.fvlîlN SdlU'Ml lÜ.MKI
biz m
F) Bayram kutlamas.
Bayram namaz klndktan sonra mMflmamn kendi din karde-
sine;p<AlM ted^ $^&den kabul busrursunl» demesi müstehabdr.
Nitekim yaplan rivâyete göre, bir bayram gûnâ Hâlid b. Ma'dân
{R.A.), Vasile b. Askâ'a (R.A.) rasladmda u
sözlerle kutlamada
bulundu «Allah bizden ve sizden kabul buyursun!» Bunm üzerine
:
— 49B —
SLAM'DA A 1 L, f: e c; i r ! m i
dolan
«Hediye heâ^n^Ns^&
ki Ç4»^M»liza'9en^ ve
mSmem^^
fMn
Mraa
liir 1^ ^m, gezip
h&^mmmzi iyi e-
refli kiilerin lü^rmasm görmezlikten onu ^dmna^ m^^"^
mUp 1737)
— 4M —
j-untYKcM.KitlN :.<)1Ujmm;i.|!ki.aiii
— Bugün kim bir cenâzeye hazr olup onu teyi' etti? Ebûbekir
(R.A.) ;
rer.» (744)
Hasta ar
ise, ihtimam istiyor, özellikle evindeki kadnlarn ya-
—
«Hastay ziyaret tden kimse, v^aüt o i3.yiaar eccii gelmemi-
se, onun yanmda yedi defa su diîây okursa, mstlaka Allah onu o
hjtstahktan kurtanr «ESELÜLLAHE'i. A/.?M îlABBE'L~ARX-AZÎf4.
EN YEFYEKE = Azamet sâlîbi ve oityük Ar'm sahibi Babbnn-
dan sana ifâ vermesini diliyorum.»
D) Hastaya, ac ve sz duyduu ye^ne eUni kc^up me'sûr duâ-
lârdan c^umasm hatrlatmak
('/T) bn Düreyd.
(/P) BuKiri - Müsiim : Aie (R-AJ dan.
'iT%aniYi-; JUviiN soruMun,» ujuu
— 501
SLÂM'DA AtLE EÎTlMl
i) Hasta ölmek üzere ise, LÂ LÂHE LLALLAH' telkin etmek :
TA ZYE ADÂBI
Terbiyecilerin özen göstereoc^ i« "^limisss^a ^^^Bto âurtM^a
^ms^ so^a aââbdan bîi âa, Wt yakm ölen bJnlsesre ta'ziye ver-
il^, ÛzüntÛsi^ifa payla$mc&^^
Ta'ziye'nin ölen kimsenin yaknlarna zarif
mânas, sözlerle.
Peygamber ve Ashabndan rivayet edilen ibarelerle sabr tavsiye et-
mek ve tesellide bulunup üzüntülerini hafifletmektir. Ayn zamanda
çöken musibetin au"lm kaldrp mânevi destek salamaktr.
— «Kim, bana
musibet gelen kimseye ta'ziyede bulunursa, ken-
disine onun ecrinin (mükâfat ve sevâbmn) bir miU vardr.» (758)
gun
^sm
olur. Bu hususta kadm ve
bütün s^tel^».
erkeklerin hepskie
v^elt daKi
de^cd^ önce
W
ve-
U btâtmstin.»
Kâfirin kâfire ta'zifasi iso u sözlerle uygun olur : «Allah öleni-
nizin y^dni doldursun.»
- 503 -
j ;;l a m '
i) a a m. iv i%i t j r I M I
— 5Ö4 —
lOHit ifîî'iMÎisi, öltil rini r;hmeî.le îup morhamet duyumu izhâr ^-
Um Vî* I<«nt1iU*.rîn« tarziyemi sundum.» (761)
— Yeri lAIIah
gelir bîr röz söylemesi gerekir, sonra da o
için)
hususta susup bir ey söylemez, Allah da Kyamet günü ona «Benim :
m
ik Allah onft t «Ben, korkmana daha hakl ve lâyk idim, (insanlar-
mm
kcrkaGagna tate tel^s^tm g©mlmE0w
I
^ 3gE^w^.
~ 505 —
î s L A M n A A î 1, E E C T NU
I î
ze, iitip itaât etmek ve her müslümana hayrhah olmak üzere heyh-
at ettim.» (763)
hangi bir adam, içlerinde kötülük ilenen bir kavim arasmda bulu-
nur da o kötülüü deitirip gidermee gücü yeter, fakat deitir-
mezse, ölmeden Önce Allah (C.C.) o sebeple ona bir azâb musibeti
inxürir.»
tur :
— soe —
:
BeiûMM karnem
bu hususta öyle buyurmutur :
söylesin.»
_ 507 —
Niiol^m Asl;alxla« f«k Musa (ÎVA.) diyör Hu Ivu:9U5ta
0mm wmyabana
Mm. 'm. usta^
pimmmmBS&A s^p^^srte
mâsma^
510 —
l^m bâtün buniar sosyal adâh kcmssxnia ^h^a konulmu en
açik km^d V0 ^siâ&îyrte. lW2îl^la münasebette ve karüamada uy-
gulanacak en güzel kuralliuttu'.
— 511 —
Is. A M' ',i A A I I, l. t:<. T! M I
— 514 —
k%irUf% iklimlerin, serke sapklarn istibdadndan \snmâli
vnniyete kavutura.
I3u hususta ResûlüUah (A.SJ Efendimiz öyle temsili bir açkla-
macta bulunmutur :
— «lâhi smrlan ayakta tutup ona riâyet edenle, ona riâyet et-
meyip ihlâleden kimselerin misâli, bir gemide kur'a çekip kimine
üst katr. kimine de alt kat çkan bir topluluun misâline benzer. Ge-
minin alt katnda olanlar, su almak istedikleri zaman üst katta olan-
lara urayp, biz kendi katmz delip su alsak, ilstümüzdekilere bir
eziyet etmesek olmaz m? deseler. Bu durumda üsttekiler onlan ken-
di hallerine te^-kedip, istediklerini yapmalarna onlan brakacak
olurlarsa, hepsi birden helak olur. Ama onlara engel olup ellerini tu-
tacak olurlarlarsa, hep birlikte kurtulurlar.» C781)
yilikle emretmenin, kötülüklerdenmen'etmenin slâm ümmeti-
nin her ferdine vâcib olduunu te'kiden beyân eden ve bunun her
müslüman fert üzerine içtimaî bir vazife bulunduunu açklayan hu-
suslardan biri. kötülüklerden men'etmedikleri, bu husustaki görevle-
rini yerine getirmedikleri için srail oullarnn laneüenmeyi hakket-
mesidir. Bir insan ilâhî lanete, ancak boynuna düen bir vacibi ter-
kettigi, yerine getirmedii zaman müstehakk olur. Buna âyet de- u
lâlet etmektedir :
y idi.,.»
— 515 —
Sonra da ResûlüUah (A;S.3 dayand yerden Ise^â&i çoldp <^«az^
du ve öyle buyurdu *Hayr, vallahi, (bu lânettffli IÎUrt;Ulanazsuiiz)
:
da sâlih kiiler vazken helâk 102 olacaz?» Cevap verdi «Evet, ah- :
— 516 —
TERDYECtLEBlN SOHUMLULUKLARI
Hz. Aie
(RA.) devamla diyor ki I9SûlüIlah : AS.l Efençlimiz
daha fazla bir ey söylemeden indi: (785)
yilikle emretmenin, kötülükten men'etmffioia -«^etbu &^lees
için olmayp baz makam ve mevki, ilim ve irfan sâhibî kimilerle ilgi-
li bülmdufun^ Udri sürüp u
hâd^i- delU gotirenlere gelince :
«Sizden tim bir kötülük görürse, onu eliyle deitirsin, buna güç
getiremezse, diliyle deitirsin. Buna da güç getirmezse, kalbiyle tik-
sinip(deitirmek için çareler düünsün) ki bu, imânn en zayf ya-
ndr.» Bunlara göre :
— 517 —
SLAM'DA AlLE ECTIMI
tan bir ba^a birleip kötülüe kar mukavemet etmesi baka ne ile,
hangi yoldan gerçekleebilir, Ancak hepsinin bir saf halinde di» ve
ahlak küçük düürenlerin zulüm ve tuyan edenlerin karsma di-
kilmesiyle gerçekleebilir. O halde -emr-i bi'î-mâriif, nehy-i âni'l-
münker» ümmetin her ferdiyle içiçedir ve hepsini ügüendjrmekte-
dir.
O
halde lMyeciler, ^^msUûs^ olan nesîm kalb «âte^pe^m m
edebî cesaret, söz ve W^
kahramaiîM ek;^- W ^m^^n
îer. Tâ ki, çocuk henüz trnaklan yumu^. um^tî gSz^eK^ mm f
Bu düzeye
gelen çocuk, kendini iyice anlayp kiiliini kazann-
ca, Allah'a çanda bulunmaya, yani insanlar O'na davet etmede
bütün himmetini kulîamr, iyilikle emreder, kötülükten men' etmeye
çahrsa, elbetteki daveti o nisbette te'sirli ve güçlü olur.
zlenecek j^i ^
miâ^ta. m^joce, ilim aâi^^mm ^ d4vel#-
erin çounm uygun görd^|fû yaral kabu eö^ m
™M «^a^^ Naklediyoruz r.
*
17881
(7SW
Saff Sûresi s
Batooa S$resi
^i 144. • -
^ . ^ ^
'
— 518 —
— -Kyâmct g£tolt oÂum ^lrîlerek atee atl^. Bwmn Üzerine
o adama d&eim k Â, m^amî mim « m
olda? lylUkte cmi^ffiSâa fi^i»,
kötülükten alkoymaya ;:almadn m
yoksa? O da onlara u mWh
verir î Hayr, ben emrederdim fakat onu kendimde uy^la-
iyilikle
maz, yerine getirmezdim. Kötülükken men'ederdim. ama kendim kö-
tülüe gid«r^ enu ilerdim.» (790)
— 519 —
SLÂM'DA Ath BNTM
Hakk'a d&vetçiler. slâm'n bu yüce edebiyle kendilerini
Evet.
edeplendirsinler ki, insanlar onlarn sözlerini kabul edip öüt ve ir-
âdlanna kulak versinler ve çagnlanna olumlu cevapta bulu&sun-
1ar.
âo|^
ctaes.
mezhep imamlamilm b^r^, delS telama y<dt^da
fA Torm ve m&
göre, hükmünü kt^mtun yajgî iaMk bir hük-
me varabilmenin bûtûn yollazim aratmp bÛtün imte^lanm kul^
temtsr. %
- 522 -
— ':
vmfimvm mm mmm'
MI Im^ iMi0d ünad-i ce^m : ile.
— 523 —
î s T. A M [) A A I [ F F G ! T I M I
dum. O
srada hazr bulunanlardan biri aksrd. Ben de «Yerha:qu-
ke'IIah» dedim. Herkes bana göz att. Anlayamadm ve «ananz siz
yitirsin, size ne oluyor da bana dikkatle bakyorsunuz?» dedim. Ben
böyle dediimde onlar ellerini dizlerine vurarak uyanda bulundular.
Beni susturmak istediklerini anlaîanca sesimi hemen kestim. Pey-
gamber (A.S.) Efendimiz namaz bitirdi. Anam - babam Ona fedâ
olsun, hayatmda Onun gibi güzel öretip eiten baka bir kimse ne
önceleri,ne de sonralar görebildim. Allah'a yemin ederim ki. Efen-
dimiz benim bu hareketimden dolay ne yüzünü b£ina ekitti, ne be-
ni dövdü, ne de ar
bir söz söyledi. O sadece unu bana öretti
«üplen olmasn ki bu namaz klnrken insan sözlerinden hiçbir
ey ona uygun dümez ve yakmaz. Namaz bütünüyle tesbîh, tekbîr
ve Kur'ân okumaktr.» (799)
VaizlerdenAbbasî halifelerinden Ebû Cafer , Mansûr'un
biri,
huzuruna girdi ve çok ar
konutu. Bunun üzerine Ebû Cafer ona :
l^^tl^^^ÜN SORUMLUI.UKIJVRl
(801)
^ M
Me)
sabret,
«Oulcazm!
uygun olan eom
namaKi
M
^elte hmûnr araneâteeye dei^ ^toNSti*^
desdM^ Cteei^ «Meâ, iSB^an
saylanM da mea*«i JBN^a gedene
(803)
Bu âyetlerin nda,
Allah yolunda belâ, mihnet, sknt ve
üzüntüler.' bütünüyle Cennet'e uzanan yollardr, geçmi hatâlarn
temizlenip balanmasdr.
—
Peygamber (A..I Br&ntilmize decttk ki i Ey AM'IH mMm
Eli»^ ^
^»flll boiûya m^ruK kalr"/ Efendimiz bfa» ^^
v«43i fm^i^ * «PiByi0i»rteAu% «mtrH da âgmm^ d«r«co Inpr* ii«îl ^»I-
m buluriduf^u nNbctiKs b(Mâ,yla kany kanlya »nUp smavdan m-
- BZÜ -
SLÂM'DA ALE ETM
çer. Dininde saiabeli. sk ball
varsa, belâs da o nisbette iddet-
li olur. Dinine az ball
varsa, ona göre belâ ile karlanr. Kui yer-
yüzünde, üzerinde hatâ bulunmad halde dolamcaya kadar belâ
onun yakasm koyuvermez.» C8û5)
bi|er bir hadiste ise, Eesüültah (AS.) Eferidimi2 öyle buyu*-
mutür
'
—
«Cennet, naho ve üzücü eylerle örtülmütür; Cehennem ise
ehvanî eylerle kaplanmtr.» (806)
manu, cndan sonra da kimse o nisbette bir ibtilâ ile yüzyüze gei-
'
miyecektir. -
'
.
'
im:^) rirnû/.i - bn M&ce bn - Hibb&n ^ K^im : Sa'd b. Ebi ViVECKAS (R.A.} dem
f(KXl) Sabih-i Müslim.
— 526 —
TMRHtyKrlI.KBlN St >RIJMUJHJKI.AIU
cesaret ve gücüyle ortaya atar, nasl olursa olsun, bir eye aldr et^
«>âwfcÖ%Ül^e mtcâdeîe eder. ît© Wt <^îunda eesîö'^tlt «aya
atlmak cidden azmedilmee deer il^düsif^r.
Ebûbekir B el-^abi diyor ki :
— 527 —
Isla M' DA ailJî etImi
)ân eri&t hükünUerine uysun, onun kapsaml ilkeleriyle uyum sa-
lasn.
— S28 r-^
rumla kar karya bulunuyorsunclur. £ier susarsan sen de oalara
(TM is^brsin.,.» tâl^M s^lre kaldiz^U, M^'ta^ fordm di-
redikten sonm «lisâ^ de^e^ dorultarak lulkm sM^m
^man
» je^srelerin üzerine yürüdü.
myan o gTKP^ akna döndüler Ve
% hükümdarn
«asiar zieye uradktan ^m^^t
evine snM^n
baka bir ey
düünemediler. Durumu hükümde:» mlattlc^. Bu<*
nun üzerine hükümdar, ad geçen zâhid'i buzunma celbetti ve ara-
larnda cok ilinç konuma geçti u .*
—
Sen de, Rahman olan Allah'a kar gelenlerin çlgn alevli
Cehennem'e atlacaklarm bilmez misin?
îyiUkle emretne, kötülükten men'etme görevini kim sana ver-
mitir?
— Sana emirlik veren zat.
—
Devrin ünlü edibi Esmaî, gördüü dikkat çekici bir olay öy-
le anlatyor : Çan
deerli bilginlerinden Atâ' b. Ebî Rebâh. devrin
hükümdar ve halîfesi Abdülmelik b. Mervan'm huzuruna girdi. Hü-
kümdar tahtnda oturmu, çevresinde de ülkenin birçok yöresinden
gelen önemli kiiler yer alm bulunuyordu. Bu toplant, Abdülmelik
hacc için Mekke'ye geldiinde tertiplenmiti. Atâ' Hazretlerinin içe-
ri girdiini görünce hemen ayaa kalkt, onun elinden hürmetle tutup
tahtnn yannda sa tarafma oturttu. Sayg dolu bir yönelile yü-
zünü ona çevirdi. Sonra da aralarnda u dikkat çekici konuma geç-
ti :
- 630 —
:
Bu hakh
söz ye uyan üzerine. Sul^'n i£^kesi yatt, ^M^ön^
na karar verdii 150 kiiyi affetti. Sonra da eyhûUslftm'i ^bg||^
bir saat kadar sohbette bulundular. eyhülislâm mi^mâa Meyip
ayrlmak üzere ayaa kalkmca, unu söyledi «Sultanm! az önce
:
tülükten men'edersiö. m
da AUah sizîn üzir&te tedricinizi
rnifliaiat; e6m Sb seçkin kiileriniz duâ, ve niyazda bulunurlar, ama
du&an kabul olunmaz.*
eyh'in bu cevab üzerine ilim adamlannm susmas ve endiesi
artt. Hidiv îsmâil ve yanndaki erif Paa, hiç konumadan ayrld-
lar, îlim adamlar, arkasndan onu knadlar, ayplayp serzenite bu-
lundular. Çok geçmeden erif Paa çkageldi ve «Hidiv ismail'le ses-
lenip konuan eyhnerede?» diye sordu.. eyh ayaa kalkp, «o ara-
dn dedi. Paa onu alp götürdü. Az öncesîtte kâtte
eyh benim!.-
onu knayanlar, serzenite bulunanlar, artk bir daha onun dönmî-
yeceini. bu aynhm son ayrl olduginu sandte erif Paa,
Ezher eyhi ile birlikte saraya vardlar. çeri gitoc»* Hidvi., Mttde
bir kürsü bulunduu hald^ ötüi^haunu gönÜ^.
dündeki kürsüye (Iskem^U^) oturttu ve «^er'de bam I^I^e-
M 1w«£â< t^stBt «â^I^
söylediktea sonra hadtsin
ewe^i. d^
gezü
de oyau sfi^M
bir
^b
a^amasm yapt.' Hidiv sordu
^Mr
:
$9s^ mm^ :
latyror ; ^
— 535 —
SLÂM'DA ALE ECtIM
— -Asra yemin olsun, insan elbette zarardadr. Aaml3k Im&n
edip iyi - yararl amellerde bulunanlar, birbirine Hakk'
tavsiye eden-
ler, birbirine sabn tavsiye edenler müstesnft„>
— oOo —
1^ ^s^a^au denetlemede, otokbntrolû kurmada bunlar îslâm'm
'Ûn^ m önemli teiM
aâ«ia3ardn:. yilikle emretmek, kötülükten
Wm^OlXûBk konusunda tsIlÂssatm gösterdii en salam ve yararl esas-
drdr.
Baka bir hususa dikkat çekmek istiyo um, onu terbiyecilerin önü-
ne koymak suretiyle yönelmelerini ve içindeki gerçei iyice düün-
melerini arzuluyorum :
— «Yüzlerinizi dou
ve bat yönüne çevirmeniz (hakiki imâm
yanstan) iyilik ve erdemlik deUdir. Ama (gerçek) iyilik ve erdem-
lik: Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, Kitab'a ve peygamberlere
inananlarn; mal, ona olan sevgisine karlk yaknlarna, yetimlere,
yoksullara, yolda kalmlara, dilenenlere, köle ve esirleri kurtarma^
ya harcayanlarm, namaz klan ve zekât verenlerini andlap anla-
tklar zaman verdikleri sözü yerine getirenlerin; darda ve zorda ve
savam kztnda sabredenlerin (bu durumlar ve imânlar) dr.
tte bunlar doru olanlar ve bunlardr korunup saknanlar.
Ey imân edenleri Öldürülenler t1llrlf^T^^a, size ksas
karlk, misilleme) farz khnd Hûrre hür, köleye kÖte.^
Bununla beraber kim Çöktürülenin) kardeinde az da âsa 1»^^
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
îslâm'm sadece ibâdet dini olup cihâd dini olmadm sanan njce
câJbil müslümanlar da vardr.
— 538 —
YEDNC BÖLÜM
CNSEL TERBYEYLE LGL SORUMLULUK
den maksat, çocuk cinsel konuyla ilgîll
«Cinsel Terbiye- Mîîito(î-
leri. sorumluluklan akletmeye balacigmt^^ona ye^rtöK^
mek, guddenin ifrazat hakknda sam a^^ilatn^ ve eyUWe I-
iç
^Mslarda onu eitip yetiCMter. çomk 0m^k M^lm ^
gna girip serpildii ve^atm ne demek digiunu anUu&feül^
MMt m MU
^ialnuu iâa^
ram kümdim mmeik saknr. Ona yepyeni bir
neimn di
vo âdet veren
^
t&m& piGss^Eaert&>^:iiü£Ufa^E^ ^^Nsm -mm artk lan durum-
da ^xvei^ arkasna laj^maz, her e;£ mubah hel&l saymam m
lunda y&banalar taraitodan kaplp ahsiyetinden tusaklatrümaz.
Terbiyecilerin ciddiyetle üzerine eilmeleri gereken ve
azimlerini birletirip en doruyu öretmelerini salayan merhale ve
malzemeyi aada srasyla açklamay uygun bdduk î
— Temyiz ya
,
saylan 7-10 yalan arasmda ona izm ^teme ve
bakma adab telki? edilir.
— 53* —
tStAM'OA ÂttM JS#l7mi
Bu konuda ben, ter^yed kardeimin önüne bdlslei d^tenli ve
*
^^ ilj ^^c^ '^^
540
onlardftn Öâ^ t^€i|up er-
^ «Sizden
Dlanlann
olm ^uldar^ er^en tâwsm,
MSÜ^ iM ^ tet«y«rek (öylece yannza) gir-
sttdm ste Allai ^ze âyefterini l^ylece açklar. Allah bilendir ve
hikmfik 8&hil^lr> (8i)
lan
Keseb sebebiyle nikâh harâm olanlar yedi tanedir
u ftyeüe belirlemitir :
ki, AUâh, ^ .
terbiyecilerin SüHUMtULUKLAlU
mtr.» 1815)
— gerdee girdiiniz kanlarnzdan doma üvey
Kendileriyle
kzlar. Kur'ân'da bu kzlarn da nikâhlanmas öyle yasaklanmtr :
ksm, yüz ve memedir. Bunlarn dnda kalan karm, bel. dilden yu-
kar bacak ve dier ut^ç yerl@r|nç bakma helâl deildir. -
Bakmas helâl olan zînet yerlerine de, eer ehvetinin harekete
gelmesinden emin deilse, o takdirde, harâma vesile olacalfinâan
kjeodjsine Helâl sayimamtr.
Bt} httsusta asü olsa d&yaaak, Âllah^n u bt^rrt^&âi^ :
—
Elskijmalar câiz d^ÜcKr. çûaî^ henüz nikâh akdi yaplma-
mtm, Talst^ kmlaîa mX mkmaU m
haramdr, Nitekim Resûlülîah
tA.^) »fHcteizin yabanc hiçbir kadnla el sJkimadgm Hz. Ai^e
(B.A.) öyle ifade etaSistr ^ *â^a;âfi^wRte ResûlflUah (A.S.I Em-
dimizin eli hiçbir kadnn eline dpkiûmad. Onlarla sÖitû olaralc bey^-
atle$ti.» t&22)
— 546 —
TÖIBlYtClLEntN SORUMîmUKI.Ani
—
«Onlar ki. namus ve iffetlerini (avretlerini harâmdan, üphe-
den, bakasna göstermekten) korurlar. Ancak elerine veya sahip
olduklar câriyelerine kar (cinsel arzu duyarlar da) bu yüzden k-
nanmazlar.» (826)
5- Yabanc kadna bakma adâb :
— 547 —
TERnlYFC'Ü.FRlN SORUMLULUKLARI
dsr. Amcasnn kz. halâsnm kz, teyzesinin daysmit ks. 0I«a kar-
deinin kars, ölen amcasnn kars, ölen daysnn kans, kendi ei-
n% kfzkarde^, teyze ve halâsnn kzkardel^ gibi.
tir.
Bir müslüman erkein, ister yakn olsun ister yabanc olsun, is-
ter müslüman, isterse kâfir olsun, yabanc bir erkein göbekle diz
arasmdaki ksmma bakmas caiz deildir. Belirttiimiz ksmn d-
nda kalan karn, srt, göüs nahiyesine -ehvetinin uyanmas ndar
emin olduu takdirde- bakmasnda bir saknca yoktur.
. :
Tirmizi'nin yapt
rivayette ise ResûlüUah (A.S.) m sadece «Uy-
luk avrettir» buyurduu nakledilmitir.
O
halde erkein ne - ba
bahçede, ne suda yüzerken, ne baz
âdetlere uyarken, ne de hamamda diz kapayla göbek arasndaki
ksmdan az da olsa açk bulundurmas caiz deildir. Sözü edilen
yerlerde ehvetten güven içinde olsa bile yine hüküm ayndr. Biri
ona avret yerini açmas için emir verirse, ona itaat etmez. Çünkü
ResûlüUai Efendimiz, «Allah'a isyan gerektien hususlarda
(A.S.)
^
hiçbir mahlûka itaat söz konusu deildir.»
Mâliki mezhebine göre sadece iki utanÇ^ yeri avrettir, bu iki y^-
den baka ksmlan açmak eklinde yaplan rivayet sahih
caizdir,
deildir, bütünüyle cehil ve sapklktan kaynaklanmaktadr.
Çünkü Mâliki Merebine gösre, avret iki ksma aynlur
1- Hamaza nisbetle avret,
mmda açk bir vaziyette id^ ki. o srada Resûlüllah (A.S,) Efendimiz
yanmdan geçiyordu, derken bana öyle seslendi : «Uyluunu ört,
çünkü uyluk avrsttir.«
sayan iki ayn rivâyet tearuz etiinde harâm sayan rivayet tercih
edilir. te
bu kaideye göre, usûl âlimleri, uyluun açk tutulmasn,
o ksma baklmasn harâm sayan rivayeti tercih etmilerdir. Zarurî
haller müstesna.
^ 554
TKHIYC.KKN SCjH(JMLU1.UK1.ARI
— 555 —
StAM'DA AL£ £GTM1
— «Allah*a ve Âhiret gOnOne imftn eden kimse kansnu t»nuai« ,
sokma8m> (830)
— 558 —
TERBYECLERN SORUMLULUKLARI
•i
557 —
:
beraber bir eytan, her tüysüz gençle beraber onyedi eytan görü-
yorum.»
dn :
— 558 —
TEnnlYKCU.HiilN BoaUMLUl.UKt.AÎU
elde etmek ve bir an önce erimek ister. Kadmn tabiatnda ise, f'"'la
hayâsndan dolay sevdii eyden kendini alkoymak ve kaçnmak
vardr. te böylece kadn ftrat üzere devam ettii, ruhundaki o
mayadan synimad sürece mümkün deU nefsinin sevip arzu etti-
i eye doru adm atsm, bu hususta cesaretl^p lutrelcete geçsin.
— 559 —
tSLAM'DA ECTM
ALE
Bu bdtemt^i^ kurucusu Hs^ MÂmoM iâ-S.} Eîe^^m^
bu ta\M ^âm fark dikl^tie idka^ ü^g^ imâm$tWâmxm Mteda
koyduu iddetU |xükünleri. mn'^te lususundakî emiiM, kad-
nn erkee bakmas hakknda ayni iddet ve ölçüde koymamtr. Ni-
tekim bu hususta Hz. Aie (R.A.) Validemizin hadSjy^ pek m^ur-
dur Habeliler Mescid'in avlusunda küç kalkan oyunu oynarlar-
:
— 560 —
Burt^a kadar anlaitklarmz Özetliyecek olursam, dijrebîliHm
•
ki :
miyorsa,
Ayrca. I^dnun yiMme ^ü takâifâe
öretim esnasnda erkekle kadm tmâm^^ b^baa ke^aur
fitneclöt
—
<£y Peygamber! kendi elerine, kzlarna ve Müslüman ka-
dnlarna de ki : D
elbiselerini üzerlerine ahp örtünsünler. Bu on-
larn (iffetli) tannmasna eziyet edilmemelerine dâha uygun oUuu-
dr. Allah çok balayan ve çok merhamet edendin i'S^
— Tedâvi maksadyla bakmak :
Alaâi SÛTM s. :
TERBIYP.CTLFFIN SOnUTv^lin.UKLAni
— 563 —
.- - - -- -.-^ ^. .
...
iddia ettii mehir miktar bir borç olarak bulunuyor dur.» Kadn, ko-
casnm bu içten gayreti karsnda duyguland ve hâkimin huzurun-
da öyle dedi «Ey hâkim, sen âhid ol ki, ben de alacam kocama
:
— 504
- ,
TBRBtYECtLEHlN SORUMLULUKLARI
sM Önlemektir, Bk
kazamr ki btmtz
^
^S
öiM irgenlik çafma 'fid3^ts0^
famrmsk oIar«k göstere^tt^
memm
— M5 —
— -AiftC^^ kadnlara de k t ^MMlfts horam olan ^teztten)
gözlerini saknsmUu^ mm iu|i«|G(g|fi«aA il0rlBa&8i| sBs f^ealraini
-görünen ksmlar dnda^ açmasnlar^ bafldfikv^ yiteM ÛVffgU
ne gelecek ekilde salvestada?, aînetlerini (ve zSsOM "^fis^i^^ l^eâr
lanndan veya babalarndan veya oullarndan veya kocalaruun oul-
larndan veya kardelerinden v«!ya kardelerinin oullarndan veya
kzkardelerinin oullarndan veya kendi (din kardeleri saylan)
kadnlardan veya ellerinin sâhip olduu cariyelerden vey» «öpkeklik-
ten kesilip (kadnlara) ihtiyaç duymayan hizmetçilerden veya ka-
dnlarn utanç yerlerine ilgi duymayan çocuklardan bakasna aç-
masnlar...» (848)
— 566 —
TKIlBlYEClLEnN SORUMLULUKLARI
gteek
nuensMiN^
ttzer^ntt^
^prmo^
Has*ftm cabilesinden çûzel
tçîh Vmmmim yyu
^ MU% ^oa (te
Mm^eMm bir ^;eyier
soruyordu, derken FazI da o kadna l&^kyordu. Ifa^ Peygamber
(A.SJ Efendimiz onunbu halim ite'ünce çenesinden tutup yüzünü
'
baka yana^ dimdürdü.» (851)
.
— Çoc^uA henüz temyiz dadda, iken, uy^ im Mmme va-
mâeri olan aB^beâ namazndan as &âe^ dpe î0B0 ha^^eo^
zan^ ve 1^ ite S&ts nam^tmto sonra izinMz ana - babararâ ya-
tak odasna girmesi, onun cinsel duygusunu tehyic eden si^b^E^^^«a
biride* Çânkâ çocuk bu vakitlerde içeri dalnca, kimselerin görse-
sinh uygun dmayaca bir .açldk içinde onlan görel^Ur;'
568 —
— Çocuun «rge^k çana _
zînetlerini tehîlî
cinsel duygusunu,
yabate l»toUp!l ^^3m& .§0xmBaî ^ mm
iç guddesini harekete
* g»^% tetîyte eden sebeo-
lerden biridir.
— 569 —
SLAM'DA ALE EÛTIM
yaptn, okuduunu, kimlerle arkadalk ettii-
teneffüslerde neler
ni gözetlemek; kimlerin çocuu nasl yönlendirdiini, neler telkine
çaltklarn tesbit etmektir. Çünkü bunlar görüp tesbit etmeden,
çocuu na$U yönlendireceizii, nasl e|;itip harâmdan koruyacaguu
bilemez.
— 570 —
bome^ kiotkr «lb£&k yktc ^alda^ tmline getirilmitir. Daha <âa:
mektedir?
Bunlar bir avuç tüccardr ki çounu Yahudiler oluturmaktadr.
Amaçlar ahlâkszl, seksi her nahiyeye yajrmak, faziletli ahlâk
kökünden koparmak, toplumu temelinden sarsp ahlâksz klmaktr.
Böylece toplum üzerinde istedikleri sultay kuracaklar, dizginleri el-
lerine ^eçir^ istedikleri yöne çek^ götürecekler.
— S71 —
SLAM'DA ALE ETM
Tehlikeyi tecessüm ettiren bir dier husus da, bu açk -
n belU bir snrda dA^EDyKcaas, bakasn durmadan hrslandrmas,
dönüp bakanlar ksa zamanda kendi dorultusunda yönlendirmesi
ve dierlerinde bir beenj duygusunu kamçlamasdr.
Modaclar» durmadan yeni yeni ntodalftr icftd edip fitneyi belir-
f^al^lteeEt^ moâ^ â^S^>^û olaülan aldatp saptrmaktalar. Bu-
mm ^
h^ir vaista ve vesileyi Mss^emekte,
lan nüe g^sUerl% ftc^annudE ve sûslemn^e kapamakta^^an e-
SaMa «^-^
mî ve ^^^nl|pt iMnete uradk^ yeni m@Mffir %^^^mt^ dt£$îk
giysiler çkarm^^ta ve hayvânkrM daîia az örtönHiB dununum
düürmekteler.
Çam kadn, modaclarn, kadm vakanyla alay edenlerin seçip
:©rfi«^B 'koyduu her. ey kansmda ba eip itaat etmekte; uymayan-
lar çan gerisinde kalp medeniyetten uzak bulunduu durmadan
zihinlere ilenmekte ve BU î&âr Wââm Idârniaktatür.
— 575 —
ÎÛ%AU ÛA ALE BlgtTMl
basn bulunca akl bandan, gitti, müthi to^uya kaplâii fiW^ 4lb
kendini toparlyarak babasn bütün f^h^
kotu. Tabii bu davmn^yla kendini babasmdaa kurtarmak ist^^or-
^amM
Babasna gelince, tepesinden gayret ye gurur teri fkryor; rz
V© namus kam damariarmda kaynyordu. Bu gayretle kznn üzeri-
ne bir aslan gM sMâi ve bomak istiyordu. Ne var ki bir anda in-
sanlar daü^^fât Perde artk dümütü, aa kzm ne olduu,
nasl bir gidice b£t tammâAi^i imsamyosp.
Oaylan iyice lallU edip nüübet netice çkarma <31rayetinde
olanlar diyorlar ki, kzlarn bu saplanp kalmasnn
gibi bataklklara
asl sebebi, kötü ve ahlâksz arkadalardr. Onunla birlikte giden
komu kz, bu er ve fesad yolunu süsleyip önüne koymutur, ma-
sum kz saptran o olmutur. Sonunda onu böylesine bir günah ba-
taklma düürmütür.
Ne yazk ki, aile efradmdan hiçbiri kzlar okuldan dönerken e-
n
ref ve iffetini öldürüp kabre
tu).
tSlnüyordu.
gömen böyle bir randevu evine urad-
(Çünkü kzlan üzerinde ciddi hiçbir kontrolleri yok-
"i
— 576 —
Mtinde Mchl^Bn «ynm f^sti». «m caddelerinde bu gibi eyleri
ve
ultUckl edip ^@^zca görüntülerin tefsirinde kalp bu yollara sap^
tkfari anlaUnitr.
bütün bu ackl ve elim sonuçjara, bataklk ve fesada ra-
Evet,
men ailenin kendi çocuklan hakknda bir bilgileri olmad gö-ülü-
ytr. Çünkü kontrol ve aratrma yoktur.
— 579 —
SLAM'DA Alt «i^riMi
ehevi duygusu z&pdmmp konttol aXtm& tâmsjt. Böylece ço-
ciife te^îH ve ^MiM ittelek gibi cüm ^F^alrta m ahlâkta bir
peygamber gibi, ruhaniyet ve takvâsnda Üaht bir mürgid gibi olur.
te bu vesile vo vastalar unlardr ;
— Yahudiler ve Masonlar :
^ 580 —
Tl'.IlHlYKni.KRlK SOftl'Ml DLUKUUI
/ariyesini temel kabul edip görülerini tmn 0/»rMi l>lnH ndiMû
Çünkü Freud, insan davraniijlannda ve dDyüncnlorliKnkl hm r^-yr
cinsel konuya irca' eder; ehvet ve lezzet kdiuturylu bft«lihtlj uld
gunu söyler.
kullanmamz bize çok gereklidir. Hangi gün o elini bize uzatrsa onu
M'&m inancmdan uzak tutup ibâhiyecilik ile tezyin etmeliyiz. Böy-
lece ^B* yardmc olan dindar ordusunu datp perian ederiz.
— 581 —
.
1 a n v un a l r. r. r m
KOMÜNZM V£ MATERYALZM
Terbiyeci kardeim! ileride, komünistlein neler dediklerini, -Bi-
IB^ H^rozolulu^ babskt^ onkmn gizli vesikalarnda bulacaksn.
Ama konumuzla Igili bulunduu için burada u sözle yetiniyoruz.
KomünstleF ve mmâdedûer ^yatîat M-.
— «Dini temelinden ykan genelgemizde hususlar belirtilmi- u
tir : Dini ykabilmenin en kestirme >^lu unlardr Tiyatrolar, gü- :
\
amaçlanna kavumu düzeydeler. O ^gdar
^EÛsleri bizim rtagA-ki,
^
mizden, dilleri bizim dilimizde iOan ve kendilerini îslâm' Mitak ta^
tutan veya slâm'a nisbet eden genç erkeklerle genç kzlarn; cinsel
duygularn, ehevî konularn peine taküp gittiklerini, körükörün©
bakalann taklld edip birer uydu haline geldiklerini, seks batakl-
na düüp kaldklarn görüyoruz, O kadar ki, gençlerimizden çou
her gün sabahladnda, rezilet ve ehvet balçna bulamp onunla
yetinmekten baka bir arzu ve gayretlerinin bulunmadm isbat et-
mekteler. Tek megaleleri, cinsel duygularna hitap eden bir film
seyretmektir veya ahlakszca bir tiyatroya gitmek ya da iseksüel
konulan çok çekici ileyen bir temsili görmek, eref, iffet, erkeklik
ve ahsiyetlerini ehvet mezbahasnda boazlyacak konulara me-
rak salmaktr. te dümanlarmz bize böyle yaptlar ve gençlerimi-
zin hali bu noktaya gelip dayanmtr!.
'
->p yuvarlandklar zaman, her eyi mubah saymann peine tak-
— 582 —
ip küm, blluiok voya bitieyorek Yahudilorin,
gittikleri IlaçlMn.
ve Masonlarla l'npuryulsllmin uydu ve kurban olurlar; Hhlm tup
randa. Müslümanlarn yurdunda kaybolup giderler.
a) Shhi tehlike :
— 583 —
.
üphesiz
gençlerde
...
sel konular, gayr-i meru bir hayat onlarn yeteneklerini temelinden
ykm bedenî ve ruhî yaplarn iyice sarsp ie yaramaz hale ge-
tirmitir.»
,
bulamyoruz!. •
,
^
Kesin B«auçiu bir gerçektir ki, fahielii babo brakmak, fert
— 586
TRftniYFriI.iaUN SCMIUMLULUKI AKI
ko-
maz. . .
Ekonomik tehlike :
— .588 —
TKn»lYK(:I.EHN SOnUMLM L KI AR!
Bî)^Wi gibi daha bir sürü gayr-i meru' yollardan mal toplamak
topluma ancak zarar ve felâket getirir; fakirlik vo isizlie sebep
olur. En güzel ahlâk ve faziletleri öldürür. Çünkü bu tür kazançlar,
insanlar olumlu, verimli sonuçlara götüren güç vo azimleri ykar,
merü' kazanç yollarn tatile uratr ve arlk toplum havadan ya-
rarlanp geçinmenin, hrszhk ve soysuzluun esiri haline gelir. Ben-
cilliin zindanna düer; ehvet, lezzet ve havai eylerin kulu ve kö-
lesi durun^una itilmi olur.
Sem
feÜ yaamayan,
^amU da, AUâJjfgS
kendini ehvet v«
mm taldgn eylerden
^e
saknmayp if-
yapkanhgndan koruma^
W^ dört kötü musibete
(A.S.) bendimiz belirtmitir :
u|n:ar ki bunlan ResûJüllah
— 589 —
SLAM'DA AîtM ECITllî
— «Zinâkâr kimâe mû'mln olduu halde zinâ etmez.» (856)
-S -
^UMbm M^ye
IM^^^^ taslar ve masmmm^ b2h^, i^sc»^ Mtn
etme. ahlftk yönünden hazrlama metodunu görür-
sün: iûaallah.
5ÖZ
iBniTi.v..r,nifM aunuMi.ui.iJivi.Ani
— 594 —
— - ,
- .
-
<;KVMt:NtN OnsO/O 7
I lUNC MASKININ ONSO/D 11
%tnin.0t KISIM
iKtNC SÖLtShA
EVtABÖiAlî YANA DERÛN DUYGU ÎI^ - ^. ... - ^
Ana - baba, çööuft fSPSt^^^Eilardr • 57
Çocuklara merhamet ÜM
UüHO^atâsa. biridir ... ^. ;™ — 59
Kz çocuklarndan tiksinmek c&hiliyye Adetidir
lgili rivâyetler ve hadisler ^
Çocuun ölümüne kar dayanma gücü göstermek ... f-* •-• ^
Çocak mvgUüTâ» IsUsa'm Oâtûû maslâhat -
Çocuu 'eitmede ceza uygulama
Çocuklara namaz klmalar içia telkin
brahim Peygamber ve babas ...
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
... .„ „. ...
n
320
brahim Peygamber'in 80 yanda sünnet olmas .,. ^ ... 122
Kadnn sünnet olmas gerekir mi? 124
m&sm ^^mk m stattan vftdbdir? , m* > 125
Sünnet'n hikmeti nelerdir? „ ..^ ...
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
I
— 596 —
Konu I Ç I N I> E K t L \ ÎT S^fa n».
... ..
»m
mi m
>
^ ^
15-^
tmam sniü^dieti
Koztcyla ilgili 6yet ve hadlstor i... m. ... m m .. < * 19S
KtNCt KIM
Terbiyecilerin sorumluluklar ... ... tu 161
Konuyla ilgili hadîsler ... .,
^^GK^^^ Fe^^affiâ)^^ I^^Biid^ MI MI > > -
Çocuklanm terbiyeciye teslim ederken ntUtf li^^jMttJbnt .
BRNC löLÜM
imân terbiyesi <^ ^> t*'
•^^ ^ ^''^^
düNÇt 101.0u
J^jr* 4tJ -fU »ti >k« X. P*^ * . J^^L
MI m »r« «-t
— 5W —
Kmm --
t Ç1NPEKit S#aîfe.
|- . .
K^mn
lgili
kanti^sk ac&«^ çkmas ^
Bu konudaki dier hadîslef r ^* "*
Yabanc kadna bakmann haram olduuna dair belgeler l. 221
CARREL'in cinsel duygu ile ilgili görüü 224
Dr. Alexis
Talebenin % 60 oranmdaki baanszlklon
•
*^ ^
^
Çocuun ahlâkm bc^an s^fiC^^fi^ — -» - —
Ahlâkî ilkelerden biri ,1, — r-* «
Konuyla ilgili hadîsler ^ 228
Babalara sesleniliyor - .* ; 229
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM -
'
^S^l^ ^^^^^^^^'jlt ^^^^lA^ i^^^^ gffi^^f - , ^« ... ...
t^NDEKLE
1 » ti 4 ' i J4n
Islimnanm zararlan • 1 • 1 • f
•
t I 1 4 . '
is^da soçmek
K
îyl Iluylü ^, ' i 1
yakn dostunun dini ü'/eredir 1.. - ... ... ... ... unu
Koruyucu hekimlimi ügrcLmek .„ *•* ... ... % - HM
Alkollü ve Uyuturucu maddeler IH* M» m:' $m
l^^lM ^JTAFf^ » ttf MTM
uyuturucu maddelerin ruh ve aMUE tkzfi
içkinin ve >^ 1 H Wt
Uyuturucu mukiolorla haram klumas • # — . a ... a 1 HAD
w
•*• *
***
• 1
¥<i
i • B
m
m
Nb^ %a l«u^
l^etUere etanek var »1 f a
^nft iFQ ttvftta Hnkkndi tsUml lûkûder ... M ni» T»** BOT
Recim cezas ..^ -t*- -^^ *•
< h ' ' * * " a * a 1 1 H 1
&71)
Livata cezâs * 1 # a f t
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
OretU^n gerofti -* -
*
J*'**
Konuyla ilgili hadlslf^r
Müsterik erlylutl nln islâm hakkmdaki tUnf — • — M»
Llyon Bol ve Blrlyrult'un itSâflan .-t MI
J^ov ve Ibrel dty>Hur ki : « * -r*
8W
Illm tahsilinin Ûnoml ve tslâm m*
MB
Ibn Vehb'den nofln bir an
Ücretle okutmak — *- ***
'JJ
Wha*y ifA niyetiyle okuyup karlAte fcmcHta l^^^ verile satiabl AM
îm& tmmt «yn vo fnr/-i kîf âye obnâk t^iMt (klsfft I8?î^ — ^
*W
Temyiz çandaki çocugra öretim 261
Müslüman bir Dodnvl kadnn çocuunda görülen terbiye 2M
islâm büyüklerinin görüleri m* «i m. —
— 9B9
.
B£NCt BÖLÜM
Nefsi terbiyeyle
Belirgin utangaçlk
ilgili soroialutul^ — - » » ^ ^
328
tbn Abbas'm ilimdeki yeri ve deeri r. 329
Onter bL A^â]ai£l2 ve zeki çociâc
-
* ^
339
Hayâ ile utangetçhk arasnda fark 333
Belirgin korku 334
335
Pedagoglarn en çok üzerinde durdu^ husus .» , 336
Ashab- Kirâm'n çocuklar 337
Nadir kahramanlklardan biri 339
Uhud Savanda bir kadnn örnek hareketi 339
Klca ^^âra ffS^ibma l^o^nr
^ «. , .mt
Noksanl idrâk , ..^ S4â
Çocuu küçümseyip hor görme >»« »h* ««- «•« -*> 343
Olundan ikâyetçi olan baba „ ^ 344
Doru ve sbhatU çare 345
Konu JÇtNDEKtLER Snyfa No.
' »-
...
-^^
:
:
4U
419
Konuyla ilgili hadîsler , -.^ 420
Anâ - babaya itaâ-t gerektiren husuâla^ 420
-'9 ^^UÜ
l^â^^ ^^ilito Mm^^ lgili
'«>* Jb-B
&yeâw , 426
Hsmlara iyilikte bulimtndltla ilipüii hadisle ... 427
Komu hakk „, „, 429
Komu hakk dört esasa göre deer kazanr 430
Komuya eziyet etmemek 430
IttâoâaNi «Htâ^te 43â
Komuya iyilikte bulunmak - 433
Konuyla ilgili hadîsler „. 434
Komunun eziyetine katlanmak ... „ 435
Konuyla ilgili ladisler 436
©^etflrandn' hakk 438
Konuyla ilgili hadîsler „ ... 430
Bu konuda güzel örnekler ... . 440
Hz. Ali'nin (R.A.) hocann talebesi üzerindeki hakkyla ilgili açklama ve
Um^t^fmk 443
Mc^?» sam fceHE6*««ftj. «^E^ ^mMmf ...
401
Konuyla ilgili hadisler -iy fili- 1%-'^ ']H «M i*. 492
Kutlamada bulunurken sevinç izhar etmdc ^ ... 492
Çocuu dünyaya geleni kutlaniAk 493
Seferden döneni kutlamak 493
Savaktan gazi olarak döneni kutlamak 494
rr-t Mr,« "W* 'i". "M* ^Sf#i M* t..
— 603 —
tÇNDEKLER Sayfa No.
G^r4 m-aslim olana tegmltte îjulumnak câiz mlcür? ... ... -^^ -.-r
509
Kîmtyla £^hadisler -» ^ — ^2
Peygamberimizin un£(AiEi metot « — — 523
Hakk'a dâvetçinin eza ve Ncefalara ka;^ sabirU oloftffsr ffiCÇÜr 524
Konuyla llgiii âyetler ^ .
525
Selef i Sâlihin'in bu husustaki tutumu S^:
Tftrîhî misaller ... ~ — — - ^
528
Sel^^ braktklar anlar çoktur
lâa husustaki bize ,
YEDtKCt BÖLÜM
CNSEL TERBYEYLE LGL SORUMLULUK -„ ... 58»
KOMNZM VE MATERYALZM »
FahîengUt #â^H^^ löflm^ .„ w- - -.^ — S83
Zührevî hastahklar 583
Ruhsal ve ahlâkî tehlikefeff Ck)£li:ma$l — — — ^Ö"*
005