Professional Documents
Culture Documents
BULU
Toplumsal Dönüşüm Yayınları
Kurucusu: Hayri Bildik/Hatice Bahtiyar
Çeviren : M. GÖKMAN
TOPLUMSAL
DÖNÜŞÜM
YAYlNLARI
iSTANBUL'UN FETHi
5
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
iSTANBUL'UN FETHi
7
iSTANBUL'UN FETHi
mış olduğu, l<itabmda Fatih'! övdüğü ve dolayısıyla tarafsız ka-
lamadığım söyleyen yabancı kaynaklar varsa da; olaylar
lamrken veriien bilgiler, tarihse! gerçekler ve belgesel kaynak-
gün ışığına çıkmakta ve tarihi öğrenme yolunda olarılar
kendi ölçüleri içinde sağlıklı tarihsel değerlendirmelere
uiaşabiimektedirler.
Bütün bu
smdaki olaylara derinlemesine girmesini ve "''"''"'rı~
mesini yapabilen Kritovulos'un, bu kitabında da r•n•"orc"'""',.,,.,
gibi olayian tek taraflı değil, tarafs!z olarak biziere kadar u!aş
tırabildiğinin reddedilemez bir gerçek olduğunu okuyuculan
mız kabuı edeceklerdir. Bu konuda eser veren
nak!arm yer kitabından pasajlar aktarmış ol-
da eserin hal<:kmda bir ölçü olacak
KritovU~ios'un tarihi; ülkemizde ilk kez bir bilim
veren «Tarih~i Osman! Encümeni»
·ı 191 O tarihinde ii k
8
iSTANBUL'UN FETHi
mak amacıyla 14 Kasım 1325 {1909} tarihinde kurulan Encü-
yönetmeliğinin birinci maddesi uyannca üyelikler-
her biri başına olup,
larını her zaman hissettirecek olan: Abdurrahman Şeref, Ah~
Ahmed Refik, Ahmed iskender
Diran Keleiqran, Seydi,
Asım efendi ve ı"'"'"'ı"'r•"l•
oia.n ve bi-
zaman
9
iSTANBUL'UN FETHi
yıkmak gibi davranışlarda bulunmamış özellikle bunun tam
karşıtı bir tutumda olduğunu göstermiştir. Atina Üniversitesi'n-
de Yunan Kültür Tarihi dersleri de vermiş olan Karaiidi efendi,
Bizans'!, tarih sınırlan içinde araştıran bir yapıt sahibi olarak
tanınmış; Tarih-i Osman! Encümeni çalışmalanna katılmış ve
kuruluşunda yer almış bir kişidir.
Sözü edilen dergi ile birlikte yayımlanarak sonradan bir bü-
tün haline gelen:
{1) Paris AntlaşmasJ: 1856'da Paris'te imzalanmiş olup, Kmm Savaşma son ve-
ren antlaşmadir. Bu antlaşma ile, bir yanda Rusya, öte yanda Osman/i İm
paratorluğu, Ingiltere, Fransa, Sardunya arasmdaki büyük savaş son bulu-
yordu. Paris Antiaşmasi ile Osman/i İmparatorluğu bir Avrupa devleti olarak
kabul edilmiş, Avrupa devletleri hukukundan yararlanmasi sağlanm1şt1r.
{2) Üzerine yaz1 yazilacak şekle konulmuş hayvan derisine verilen ad. Tirşe be-
yaz, san, k1rm1Z1 olmak üzere üç çeşittir. Yaz1 derinin bir yüzüne yaz11ir. İki
yüzüne nadiren yaz1hrd1. Tirşe parçalan birbirlerine yapişimlarak uzunlaştm
!Jr, bir sapaya sanlarak tomar şekli veri/irdi.
11
iSTANBUL'UN FETHi
12
iSTANBUL'UN FETHi
13
iSTANBUL'UN FETHi
Kritovulos, Osmanlı Devleti ile Venedik Cumhuriyeti ara-
smda başlayan savaşa ve bu savaş sırasında imroz'un geçici
bir süre düşman eline geçmesine kadar imroz'un idaresini yü-
rütmüş 1467'de lstanbul'a göçmüş ve geri kalan ömrünü bura-
da geçirmiştir. Bu yeni yurdunda, lmroz'da başladığı tarihin ya-
zılmasına devam ederek bunu tamamlamıştır.
Kritovuios'un tarihi, beş bölümden oluşmuştur.
Bunlardan birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü bölümlerin her
biri üçer yıllık ve yalnız beşinci bölüm dört yıllık olaylan kapsa-
maktadır. Dolayısıyle bütün tarihin içindekiler onyedi yılhk olay-
dan ibarettir.
Kritovulos'un ifadesi, çağdaşı bulunan bütün Rum tarihçile-
rinden üstündür. Zira yukanda da belirtilmiş olduğu gibi eski
Yunan çağı yazma ve konuşma sanatının üstün bir taklitçisi ol-
muştur. Özellikle kitabın hazırlanmasmda ünlü tarih yazan
Thucydide (4l'i kendisine örnek almıştır.
Kritovuios, Sultan Mehmet'nin yiğitliklerini överek pekiş
tirdiği kitabındaki önsözünü, padişahm olumlu kişiliğini açık
lamaya ayırmıştır. Böylece bu önsöz ile tarihi aşağıda yazıl
dığıgibi çevirisiyle birleştirilerek bu yapıt ortaya çıkmıştır.
izmir Milletvekili
Karolidi
{4) {Thucydide- M.Ö. 471 . 395) Eski Yunon'm en büyük tarihçilerinden biridir.
Soylu ve zengin bir aileye mensup olup, sürgün olarak bulunduğu yerde bir
çok doküman toplayorak Peloponnez Tarihini yazm!ŞI!r. Bu eser, o çağlar
için çok önemlidir.
14
iSTANBUL'UN FETHi
15
iSTANBUL'UN FETHi
(sı memleketleri idarede ziyadesiyle tedbir!i, savaş meydanında
cesur bir arslan olup mutlu talihindeıı cesaret alarak nicelik ve
niteliğince geçmişiere kat kat üstün olan büyük eserini, dilim
döndüğü diliyle aniatmaya ve yazmaya başladim.
ve iran'da kitap yazanlar senin eserierini daha
bildiklerinden ve yakından izledikleri için daha geniş yaza-
caklarsa insanlar arasmda ve bilgi dünyasmda yaygm olan
Elen veremeyeceklerdir. Bir de
çak!annm okumrıas1 yalnız kendi dillerini bilenlere sın1rh kalıp,
halbuki benim yazdıklarım sadece Eleniere ait olmayıp bütün
bat1 milletlerinin, Cebelitank Boğazı dışmda o!an!ann, Britanya
Adalannda oturaniann ve sair nice ümmet ve kavimlerin
bir nefis eser teşkil edecektir. Zira onlar
ve araştırmaya hevesli kimselerdir. Be-
sevkeden işte budur.
bütün olayian yakmdan görmemiş ol-
bu hususta bilgisi olanlardan doğru
emek harcadım ve sonunda
Başlang1c1; senin
sonra birinci defa olarak
{5) Omiros (Homer- Homeros} (!vi. Ö. 1. yüzyrl}. Eski Yunanistan 'tn en en bu-
yU/c şoiridir. Ho)IO!t efsanelere konşmtş olduğu gibi, nerede ve ne zaman
do,ğduğu da bilinmemekle ve yedi oyn şehir onun doğum yeri olarcık gösie-
rimektedir. Anlotrlanloro göre Omiros, kör bir şair olup, şehir şehir dolaşarak
şiir durmuş. Şiirleri ölümünden sonra loplanmtş. Omiros'un başitea iki des-
tan! alarak bilinen ,JJiade» ve «Odysseia» ilkçağ edebiya/mm ölmez eserle-
rinden olup «Troia» savaşlannt anlatmaktadJr.
(6) Kritovulos'un bu ümidi ne yaZik ki bugüne kadar gerçekleşememiştir. {Çev.)
i6
iSTANBUL'UN FETHi
çarpışmalar ile bu kıtalarm kesin olarak boyun eğmeleri, bun-
dan sonra Mora'}ra yapılan birinci ve seferler ile bu ülke-
nin ve çevresindeki şehir ve kalelerin l'ethi ve bağlan
ması, daha sonra Sinop ve Trabzon'a olaylar ile bu iki bü-
yük şehrin sözleşme ile teslimi ve etrafındakilerin Hazreti Pa-
dişaha tabi olma şekilleri; bunlardan sorıra U!ah Drako-
la'mrı ve Ulahlarm ihtiiaH ve Padişahırı ülkesine
hücumu, Orakola'nın savu!ma ve kovu!masmdan sonra erke!\
kardeşi Radola'ya padişahın emriyle veril-
mesi; kuvvet, zenginlik ve bOyüklül<çe en önemlilerin-
den oları Midiili'nin tamamen fethi; Almanlar ve
memleketlerine
memleketlerin ele
iSTANBUL'UN FETHi 1 F: 2
iSTANBUL'UN FETHi
rinizi öğrendikten sonra Allah'ın inayeti ve padişahm pazu kuv-
vetiyle, tekrar yazmayı üstün mubahat ile taahüt ey!erim. Yazış
ve anlayış tarz1m beğenilmediği takdirde bu önemli görevi ben-
den daha ziyade iktidan olanlara bırak~nm.
KRiTOVULOS
(FATiH SULTAN MEHMET)
19
20
21
iSTANBUL'UN FETHi
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
iSTANBUL'UN FETHi
25
iSTANBUL'UN FETHi
beğenilir. (Mitolojik hikayelerin eskiliğine ve zihnen kavramada-
ki zorluğuna bakılırsa) yeni olayiann insanlara ilişkisi daha zi-
yade olması ve o ölçüde onlarca belli ve aç1k bulunması sebe-
biyle de daha çok ilgilerini çeker ve okunması daha rahat sü·
rükieyici olur.
işte gibi nedenler de kitabın 111 gereldi
kıld1. Elenler'den, Barbarlar'dan, Romah-
lar'dan Çikan işler ve eserler meydana getirildL Ve en namll
kişilerin büyük örnekleri gösterildi. Tarihte bü-
yük yerieri olan devletlerin en eskisi kısa bir zaman içinde
üstün zekalı bir kimsenin elinde 17) perişan oldu ve ortadan
(7} Fatih: (ikinci ;\;\ehmet}. Soltonali 1. defa 1444 - 1446, 2. defa 1451-
148 1'dir. Osman ii podişahlormm yedincisidir. 29/30 Mart 1430 yilinda
Edirne'de doğmuştur. Annesi, henüz hokkmdo tom bir bilgi olmayon Hü-
môHotun'dur, Bursa'da gömülüdür.
18 Şubat 1451 perşembe günü bobosJnfil ölümü üzerine 21 yaşmda tahta
geçmiştir. Bunu, ikinci Mehmet'in üçüncü cülusu soyonfor da vard1r.
Bu tarihlerde Osmanii ülkesi Tuna Nehrinden 1\IZ!!trmak'a kadar uzan1yorsa
da, arada yalmz istanbul şehri kalm1ş bulunuyordu. istanbul, Fatih'in çocuk·
luğundon itibaren rüyolonno giren bir şehirdi. Padişah olunca da bu emeli-
ni tahakkuk ettirerek, büyük ve plônii bir çalişma sonunda 29 lv\oy1s
l453'de istonbul'a girdi.
Fatih, Bizans/Iiann elinde harap bir duruma şehrin imar ve ilıyosJ
gereken tedbirleri oldikten sonra Belgrad olmak Uzere bUtun
ton, Mora, Bosno ve Hersek ile Arnavutluk u/kelerini Osman/1 memleketine
katti. Eflôk ve da elinde idare edilnıek Türk
egemenliğine
Bati'daki temizleyip Doğu');o dönerek Osrnonh
kolmiş ve {(ararnon beyliklerini tamamen ortadan
imparatorluğu Trabzon'da hUkümet sOren Bizans
di (/.46/ }. i<omulon!omıaan Gedik Ahmed
{ BOyUk bir Türk hUkümdon olon Akf<oyun!u huvum.vm
ve Erzincan civonndo Otlukbeli mevkiinde yapdan
(l473). Rodos kuşaiddiysa do alinamaeli (1480).
26
iSTANBUL'UN FETHi
kalkti ve bu örıem!i olay dünya tarihinde bir değişikliğin
lang1c1 oldu rsı.
Şimdi gerçekieri olduğu önünde bulundurarak, ki-
şilerive zaman1 tam bir düzgünlük içinde olay ve haberieri en
uygun şekliyle düzenleyip ve ilişkilendirerek, her
olayı bütün açıklığıyla olduğu gibi yazacağım.
Fatih, yeni bir savaş haztrl!ğt ile meşgul olurken, 51 yaşmda Gebze'de ve-
fat etti (148 l ). Kendisi istanbul'da gömülen ilk podişahttr. Türbes i, Fatih 'te
yap-ftrdtğt kül!iyesi {Cami-üniversite) içindedir.~
Fatih; orta boylu, geniş omuz/u, koşlan yüksek ve kovisli, çehresi beyaz üze·
ri ne gayet ôteşin bir ol ile süslü, saçt sakalt siyah ve ktvtrc;k, gözleri por/ok,
burnu şahin gibi kemik/iydi. .
28 yt!IJk hükümdorltğt strosmdo2 lmporotorluk, 14 devlet. 200 şehir olarak
•Fatih» ünvantnt kozonmtşttr. Azmi ve iradesi çok yüksekti. Bir işe karar ve-
rirken acele etmez, lôkin verdiği l<oron mutlak yerine getirirdi. Tehlikeli zo·
manlarda soğukkonltitğtnt rrıuhofozo etmekle meşhurdur. .
Alim ve şoirdir. Arapça ve Farsça'dan başka Lôtin, Yunan ve Ibrani dillerini
de bi/irdi. Devrin bilginleriyle herhangi bir konu hokktndo huzurunda müno-
koşo etiirmekten çok hoşlontrdt. Genişleyen Imparatorluğun ihtiyoçlortnt göz
önünde bulundurorak yeni konunlar haztrlotttrmtş ve Imparatorluğun gelece·
ğini garanti o/tmo olmoya çoltşmtşttr.
Bilinen eşleri: Stffi Mükrime /-lotun (Dulkadtr·oğlu Süleyman Bey'in klZI), Çi-
çek /-lotun, /-/atice Hotun {Zaaanos Mehmed Paşa'ntn IGzt), Anna {Trabzon
Kraft David Komnen'in ktzt}, Gülbahar Hatun (Koramanoğlu ibrahim Bey'in
ktzt)dtr.
(8) Ortaçağ: ilkçağtn bitiminden istanbul'un Türkler taraftndon fetih tarihi olon
1453 ve Yeniçağ: Ortaçoğtn bitiminden Fransa ihtilôlinin başlongtct alan
1789 yt!tna kadar.
27
iSTA/\IBUL'U/\1 FETf-li
28
iSTANBUL'UN FETHi
HI
29
iSTANBUL'UN FETHi
oldular, Yıllar ve yüzyıliann dönüşü gibi gelip geçtiler
zaman aynı yerde ve durumda Öyleyse
lüzum şimdi bu adet yerini bularak onun
hükümet ve şans bugün Elen'leri bırakmış ve başka-
okşamış ve onlara hayat hakkı Nasıl ki kendile-
rine de başkalanndan geçmişti. Doğa! gelişimle gelenekier, In-
saniann geleceğini her yerde etkilemiş ve belirlemiştir. Bu du-
rumda niçin mutlukık ve varlığı devam etmedi diye ulusumuzu
nas1l kötüieyebi!iriz. Evet! Boş vakitlerde devlet işlerini ellerinde
buiunduran cahil kişiler, yaradılışianndaki kötü huylanna mey-
dan açıp çok kötü!Cıklere sebep olmuşlardır. Ama bu suç, bütün
bir ulusa yükleniiemez. Hatalarm sorumluluğu onu yapanlara
aitt~r. Övmek ve sövmek yerinde sariedilmiş olmak gerektir. iyi-
likle övmeye, fenalıklar da kötülemeye layıktir. Bu en adilane bir
iştir. Halkın iyileri ve iyilik erbabının adlarmı daima anmak baş
kalannın ahlakını düzalteceği gibi öncekileri ödülden ve ikinci-
leri faydalarımaktan yoksun birakmak yakışik almaz.
ibrani yazar Yusipus (9ı bu gerçeğe ulaştı. Kudüs'ün Ro-
malılar tarafından ele geçirilmesi ne dair yazdıği kitapta, Roma-
lilar'ın büyükWk ve meziyetlerini gerçeğe uygun olarak aktanp
överken özeilikle kendi vatandaşian arasındaki fena adamlan,
işlerifesad kanştırmak o!an kimseleri çirkin gördü. işlerinde iyi
çalışaniann masumluklarını söyledi.
--------- ----
(9) Yusipus: israil kavminden olup Musevi dininin Fersiye mezhebindendi. Elen di-
lini bilip Milôdrn 67. y1lrndo Musevilerin Romoldann ofeyhine giriştikleri is-
yonm tarihini yozm1şilr Kendisi de isyon önderlerindendi. ismi Yusuf olup,
Elerıceye çevrilirken şiveye uydurulmuştur (çev.).
30
iSTANBUL'UN FETHi
IV
1451 yılında ikinci Sultan Murat vefat etti 110ı. Yaşı elliiki
olup otuzbir yıiını padişahhkta geçirdi. Asaleti yüksek
rakteri, cesur, heybetli ve asker komutasırıda becerikliyc!i.
(lO} //.Murat: {Saltanali l. defa 1421-1444, 2. defa 1446-1451}. ilk hüküm-
darlik zamani, Osmanii tarihlerinin «Düzmece Mustafa» diye ad verdikleri
lcarJşikiiklar içinde geçmiştir. Mustafa Çelebi, babasi ile esir olmuş ve Semer-
kant'a götürülmüştü. Çelebi Sulton Mehmet zamanmda memlekete dönerek
saltanal iddiosmda bulunmuş ise de tôkip olununco Bizonsldoro siğinmiştir.
Genç podişohm tahta ÇJkişmr vesi/e ederek Bizonsldann yardimiyla tekrar
başkoldirdi, uzun mücadeleden sonra yokalanarak öldürüldü. Bizans impa-
rator-luğuna bir ders vermenin gere!ctiğlni gören Sultan Murat, istonbul'u kuş
atlF. Ancak, her zaman olduğu gibi Bizansidar hile yoluna saparak ( 1423)
Çelebi Mehmet'in lcüçük oğlu lv\ustafa'yi krşkirltdor. /(oramon ve Germiyon
Beylerinin ele yarc/tmini gören Mustafa, işi büyülünce Istanbul kuşatmosmr
kaldmimak zorunda ka/di.
Asi kardeş ve müttefiklerinin ezilmesinelen sonra, Koroman Beyliğinden
diğer beylikler Osmonii egemenliği altma girmek suretiyle Anadolu'da yeni-
den birlik sağlanmiş oldu.
Rumefi'de lv\acorlar ve Sirplar üzerine açilan seferele Sirbistan'm lam ilaali
temin edilip Macaristan istilô alunmosrna bu kadar zaferler kozcı·
non ordu, Erde/ Voyvodosi 1-iunyodi Yanoş'a: ;\;\orovo,
me\;,/ciferinde bir kaç defa moğ!Op oldu. Bu bo.>orrsiz:!Jklorc!on
Sirbistan, Eflôlc ülkeleri Macaristan 'do kal mo k üzere
Banş aniloşmosi yapddt.
Sullan lv\urai~ bu kötü 2 3 yd/ik nmncnn1w
do ta!ıtinJ 14 yaştndaki oğlu lViehmet (Fatih 'e} vererek
Bu taht değişiminden ve l<azorıdddan kolay
atmak lcoygusu ile bir 1-ioç!t sefer! t11l:7t~rc'r"''''""''k
antlaşmasmrn daha müre/ekebi leurumadan smrrlonrT!IZa taarruz
eli'nin komur'asi af!rncla, lv\acor, U/ah, vesaireden kurulu
Tuno'yt geçip kuşm'itlar Tehlikeyi gören Vezirlet
iSTANBUL'UN FETHi
Eserleri ve yaptığı işler seçilmiş ve beğeııilmiştir. Sultan Murat
Atomani (ıı)'lerin şerefli ailesinden olarak as1! ve soyu temiz
padişahtı.
de
bovük bir
burodo kullandJklorr bir ad "Atorr:a» dtr. Biz buna
~'.c"""'""' 7 Bizans tarihçilerinin çoğu Osmanlt/ar için
kabul ettiler {Çev)
32
iSTANBUL'UN FETHi
Yukanda söylenildiği gibi
Mehmet devlet idaresini eline aldı.
Padişahı oldu ve Asya'da babası
il merkezinden cı 2ı ""'"""'.-.
(] 2} Manisa: Eski çağda odr «Mağnesia» olan bu şehre Türkler önce «<V\oğnisô»
sonra da «Manisa» dediler. Lidya/(/ardan, Pers'fere, Malcedonyal!'faro, Ro-
malt'lara, Bizans'a geçen şehri, 13 73 de Soruhan Bey ald1, bu bölgeye
Cumhuriyet dönemine kadar Soruhan denildi. Soruhan Beyfiğini 1391 'de
Yddmm Bayezitortadan ko/d,rdr. 1402'de Beğlik yeniden dirildi; yolniZ Os-
man/i egemenliğini tanJd!. 1Li l O'da Çelebi Sulton Mehmet, Beyfiğe kesin
o/orak son verdi. Manisa, Osman/i birliğine kotdd1.
Soruhan Sancoğ1, ikinci Murat'tan üçüncü Mehme(e kadar genellikle -veli-
aht- şehzodelere has o/orak buyurulmuştu1:
Fatih, babasinin ölüm haberini lvlonisa'do öğrenmiş, bir söylen/iye göre 12-
16 gün içinde Edirne'ye uloşrn~ştrı: Ikinci Murat'in gizli tutulan ölümü doloyJsl
ylo bu geçen günlerde devlet podişohsJz kolmiş ve \/eziri o'zom Çondarii Ha-
lil Paşa tarafmda n sağ olarak gösterilen ilcinci Murat adma idare edilmiştir.
{l 3} Koca Fatih 'in, bebekfiği ile ilgili bir fl.bo:
Hoc1 Boyrom Veli, Edirne'yi ziyaretinde Fatih daha beşikte küçücük bir be-
bekmiş. ikinci Sulton lv1urat, Şeyh Hac! Boyram'a:
-istanbul'u olmok istiyorum. Büyük babam Yddmm Boyezit Bey, amcom lviu-
sa Çelebi, ben de iki defa şehri kuşoff1k. Muvaffak olamadik. istanbul bize
lôz1m, gönül et de bu şehri olayim ... deyince.
- Beğim! Bu şehri sen alamayocolcsm. Ben göremeyeceğim .. Beşilcteki şefı
zade ile bizim Köse alacaktir.
iSTANBUL'UN FETHi 1 F: 2 33
iSTANBUL'UN FETHi
Cevabini alrrı~şlir.
Beşikteki ikinci lVIehmet (Fatih} ve Köse de Akşemseddin 'dir
ikinci lViural
- Mehmed! Ak Şeyh ile alacoksm ... diyerek daima söylemiş.
114) Frikya. Afyon, Eskişehir, KOtahyo bölgelerinin eski çağlardaki od1.
{ Kilikya: (Cilicia-ciliôe). Şimdiki Seyhan = Adana ve /çel = Nlersin illeriyle
Konya ilinin güneyinde ve Antalya ilinin de doğusundaki olan. Bu bölge iki
k1sma O)ml1r. Asurca od1: Khilaki'di1:
( 16) Ko roman: Anadolu Beylikleri arasmda en uzun örnürlü olon Korornono.ğullo
n odl1 meşhur bir TOrk soyudur Anadolu Selçuklu Devletinin yiblrnas/ wa-
slnda !256 '/II!nda Karaman oğlu Mehmed Bey tarofmdon kurulmuş ve pek
uzun uğraşmo/ordon sonra Osrnonhlomı egemenliği o/tmo girmiş bulunan
Beyliğin merkezi Larende (Karaman) sonra do Konya şehri idi.
34
iS TANBUL 'UN FETHi
anlaşma benzerini yaptı. Zira, barış içinde yaşamanın o süre
içinde çok gerekli olduğunu biliyordu.
Bundan sonra memleketin yönetimini denetlerneye başla
yarak haklarınd~ hal kın şikayeti olanları görevlerinden alarak
yerlerine akıl , uyanıklık cesaret ve adaleti ile tanınmış olanları
tayin etti. Bütün d ü şüncesi yurdunda yaşayan vatandaşlarının
mutlu olması üzerinde toplanıyordu. Askeri sınıfların düzenini
kuruluşları ve ödeneklerini bir kere daha gözden geçirerek bir
çok yenilikler yapmayı başardı.
Hassa Askerinin, yaya sınıfı ki, kendi dillerinde Yeni Alay an-
lamı ma gelen Yeniçeri <17l'lerin, devletin genişleme ve yükselme
politikası içindeki yerini ve önemini takdir ederek maddi ve ma-
nevi kalkınmaları için her türlü çalışma ve gayreti eksik etmedi.
Maliyenin düzenlenmesinde önemli giriş imlerde bulundu.
Babasından kalan hazinelerin hesabını toplattı. Vergilerin da-
ğılış ve toplanışını düzen altına aldı. Vergi toplanmasında mal
35
iSTANBUL'UN FETHi
memurlarını sorumlu tuttu ve yaptırdığı inceleme ve denetleme
sonunda, babasının ikinci dönem saltanatmdaki uyuşukluk
içinde devlet varidatmm birtakım yolsuzluklar ve mal memurla-
rm ın usulsüz davranışlan yüzünden genel gelirin üçte birine
yakın bir bölümünün boşa gittiğini bularak bunu önleme çare-
lerini aradı ve buldu. Bundan sorıra devlet hazinesini koruyan
kurallar koydu. ilgilileri uyararak görevlerini usulünce yapmaya
yöneltti. Memuriyatlerde açık yer olduğu takdirde namuslu ve
güven veren kimselerin tayinini yaptırmak suretiyle !<ısa süre
içinde devlet gelirini artırciL Padişahın bu çalışma ve davra-
nişları, yaptığı işlerden aldığı o!umiu sonuçlar deviete kuvvet
ve kudret verdi.
Büyük Hükümdann Karadeniz Boğazı '1 aı hakkında özei dü-
şünceleri vardı. Bu boğaz, Osmanlı Devleti'nin hüküm sürdüğü
iki kıtay1, yani Avrupa ve Asya'yi birbirinden ayınyor ve fakat Ka-
radeniz'! Marmara Deniz'ine bağlayıp iki yönden de fayda ve
'"'''"·'"'"'''""zararları gözden kaçmıyor değildi. Geçmişte, babalannın
zamanında az kaldi birinin kaybedilmesi ile karşılaşılacaktı 119).
118) istanbul Boğoz1: Bazen «istanbul», bazen «Karadeniz» Boğoz1 olarak ku/lo-
ndir. Korodeniz ile Mormora'yi birleştiren boğozm uzunluğu 30 km. ye yol<-
!ow Genişliği yer yer değişir. En dar lasm1 ortoda IHisorlar oros1} 700 met-
re kodord!r. En geniş kisimfon olan kuzey ve güney yönlerinde ise, yer yer
4000 metreyi bulur. Orto/oma derinliği 50 ml. kodard1r. Son derece güzel
olon tobiol monzoras!ylo Türkiye'nin ve dünyonm en ilgi çeken bir yeridir.
119) Vorno Zaferi: Osman/dorio Macarlar arasmda olon bu savaş, Macarlan n
yürürlükte olon ISzegedin ontloşmos1 - 1444) sözleşmeyi bozmo/on yüzün-
den olmuş ve tahii Sulton Mehmet'e b1rakorok Maniso'ya giden !!<inci !V1u-
rot acele Edirne'ye dönmüştür. Bir söylen/iye göre ikinci Mehmet tahtta koi-
diği halde yolniZ Osman Ir ordusunun boşkomutonhğml o/miştir. Savaş 1O
Kas1m 1445-28 Receb 849 günü yapdm1ş, Macar/ann tam bir bozgunu
ile son bulmuştur. Savaşta Macar kirali Lodislos ölmüş, meşhur Macar kahra-
man, Yonko Hunyodi topar/oyabildiği askerlerle koçm1şlir. Bu savaşla Vene-
dik/ilerin Çanakkale Bağazmi kopatmolan üzerine, Maniso'dan hareketle
Anodoluhisan'ndan korş1yo geçilmiştir.
36
iSTANBUL'UN FETHi
Bizans Hükümdan Boğazın en güzel ve iyi yerinde Is-
tanbui'da oturarak denizden, karadan gözünü ayırmayarak du-
rum ve an fırsat verdikçe Osmanli Devletine zarar vermekte
geri durmuyor, örnek olarak Osmanlı prenslerinden kendine sı~
ğınanlar~ '20' korumaya ve kuvvetlendirmeye çalışıyordu. Diğer
taraftan ltalyanlar ve özeiiikle Venedikliler aralarmda meydana
gelen anlaşmazlıklar yüzünden bu bölgeye sarlmıtıhk &_ıe-
miieri doğu sulanna doğru yön vererek Akdeniz ve Karadeniz
Boğazlanm kapamak diğer ulusların geçişlerine en-
gel oluyorlardı. Dolayısıyla iki kıt'ayı birbirine bağlamak ve !ki
deniz arasım kesmek, gerek !'Caradan, gerek denizden denize
geçişe hakim olmak ve oralardan yabancılarm ayağı m kesrnek
37
iSTANBUL'UN FETHi
gerekliliğine karar vererek Boğazın en dar ve sulann en hızh
aktığı yerde bir hisar '21 ı yaptırmaya karar verdi.
Bu düşüncesini yerine getirmek için bahar mevsiminin gel-
mesini bekleyerek,yapı malzemesinin; taş, kereste, demir ve
sairenin kısa zamanda sağlanmasım emrederek bu işleri de en
usta ve en yetenekli ellere teslim etti.
Bir yönden Bizans Hükümdan ve halkı padişahm bu hazır
lığına seyirci gibi durmayıp haklannda dehşetli sonuçlar vere-
ceğine akıllan erdiğinden bu hazırlıkiann kendileri için bir mah-
kCımiyet başlangıcı olduğunu düşünüyor ve tahminlerinde de
yanılmıyorlardı. Çünkü hisann yapılmasındaki amaç istanbul
şehri idi. Gelecekteki yakın tehlikenin üzüntüleri içinde Sultan
Mehmet Han'a bir elçilik heyeti göndermeye ve bu şekilde dü-
şüncelerinin mümkün mertebe önünü almaya karar verdiler.
Giden elçiler Padişahın huzurunda; devletler arasındaki an-
tlaşma ve sözleşme hükümlerini sayarak, bu mevcut antlaşma
lar içinde söz konusu olan hisar ve binaların inşasının her iki
taraf için kesin olarak yasaklanmış olduğunu, bir kimse oralar-
da inşaatta bulunur veya bulunmaya davranırsa onu önlerneyi
her iki devletin ortaklaşa kararlaştırdrğmı söz konusu ettiler.
Elçiler bir hayli söz söyleyip daha dün ve evvelki gün imza-
lanmış bulunan bir antlaşmanın böyle ufak bir nedenle ortadan
38
iSTAI\JBUL'UI\J FETHi
kaldmlrnamasım, antlaşmaya uyarı ve Padişaha karşı
saidmda Bizanslllann da Paclişah tarafından
nı davramşla karş1laşmasm1
.birinden ve
ve her ikisinefe r::le muhafh'lerim ve mua.nzlanm
er biz kendi memleketimfzi kendi düşmanlanmıza
b; rakmak her hazırverıazır olmak ve her iki
lazımd1r.
te-
cavüz ve hücumu üzerine Anadolu'da bulunan ordumuzu Trak-
zaman,
39
iSTANBUL'UN FETHi
Padişah Hazretleri, elçileri bu cevaplarla geri Onlar
döndüklerinde Bizans Hükümdanna, vezirlerine, vekilierine
ve diğer devlet büyüklerine durumu oiduğu
tan Mehmet'i söz ile döndürmek mümkün
ve teşebbüsıen ~çın
de konuşmaları arasında anlatıı!ar.
beraber kuvvetleri
zon.mda
Sultan Mehmet Hazretleri, bahar
artirarak otuz savaş gemisi ve
ulaştırma gemisi donatarai<., savaş gemilerin!
davranışa karşıkoymak ile gereği
rek Gelibolu'dan Boğaziçi'ne gönderdi. Kendisi de
hareket ederek yedinci günü Boğaz'a ulaştı 122ı. Askeri
sonra bilirkişileri, adamlarm1 ve
komutanlan yanına alarak Boğaziçi'nin ,,..a,,t~cı.""
bir gezinti
Boğaz'ırı dar yerlerini, girinti ve çıkıntıiarını, burun ve
nıve dirsekierinin denize uzamp karşılaştıkları
denizinin ak~şım, al<ıntıian, girdaplan, çarpırıtı!an,
gemileri engelleyen yerleri bizzat
en dar yerinin
yedi stadian 1231 Büyük
her ve çevre tepelerini tamamiyle
nen edindiği bilgilere göre yere hisan
karar verdi rz•ı.
40
iSTANBUL'UN FETHi
Sur'un çevresini kendi işaretiyle sıniriandırclL Kale
nnm ve burçlannın yüksekliği, önde, geride yapılacak
birbirlerine olan yakınlık, uzakhkian, metrisleri ve
güzelce iş bölümü esas1na
at emirlerini
41
iSTANBUL'UN FETHi
burçlar kadar yüksek ve büyük değilse de onları takviye ede-
cek kuweti taşıyorlardı. işte ... Padişah Hazretlerinin hisara
böyle bir şekil ve konum kazandırmasındaki amaç sahilin bü-
yük bir kısmını çevirerek içine konulacak savaş araçlan vasıta
sıyla Boğaz' daki gemilerin çıkış ve girişini yasaklamak ve ka-
ra tarafından tepelere dahi hakim olarak düşmanı olabildiğince
kale yakınfna sokmamaktı.
Kale bitirildikten sonra Padişah Hazretleri donatımına özel-
likle önem verdi. Her türlü silahtan başka (Ok, yay, kalkan,
gürz, topuz ve benzeri...) iç ve dış siperler arasında küçük ve
büyük uzun ateşli aletler koydurdu. En büyüklerini denizin ya-
kınına ve surun altına kırık doğru üzere yerleştirerek sağdaki
ler sol yönü vurabilir ve yüksektekilerden atılan mermiler deni-
zin ortasına yetişiyor sektirme düzeninde atıhrsa karşı yakaya
dahi erişirdi. Bu durumda büyük gemiler şöyle dursun en kü-
çük deniz araçlarının geçişini önlediğinden ve deniz üzeri ge-
celi gündüzlü kontrol altında bulundurulduğundan kale komu-
tanında izinsiz geçmek isteyen gemiler denizin dibine inmeye
mahkOmdu <2sı.
{25) Ko/e duvarfonnda belli mesafe ile yaption müdofoo nokta/on; ko/e duvarlo-
rmdon daha yüksek ve geniş, dört köşe veya çok köşeli olurdu. Kaleleri sa-
vunan büyük toplar buradaydi.
{26) Boğaz'dan geçen bir Venedik kolyonu Rumeli-hison'ndan verilen dur işareti
ne uymamiş, yelkenlerini şişirerek mağrur bir şekilde hisariann önünden ge-
çerken Türk topçusunun isabetli allŞI onun bu itaotsizliğini pek pohah ödet-
miştir.
Ducas, Bizans Tarihi adli eserinde bu olay1 şöylece anlat1r:
«O günlerde amiral Riço'nun bindiği bir Venedik gemisi, Korodeniz'den ge-
liyordu. Bu gemi Boşkesen kôlesinin önünden geçerken, yelkenlerine indir-
medi. Kaledekiler hemen büyük bir gül/e Firlatttlor ve gemiyi parçalayip ba-
t~rdtlar; kaptan ile otuz tayfo bir sondo/o girerek, sahile ç1ktdar. Türkler bun-
lorm ellerini bağlayip, bir siraya dizerek, o zaman Oimetoka'da bulunan po-
dişoho gönderdiler.
42
iSTAN BUL ' UN FETHi
Bu suretle Boğazın iki tarafını birbirine bağladı. Gerekli do-
natımı bitirip Hisarı alınmaz bir duruma getirdikten sonra içine
yeteri kadar asker ve başlarına da en çok güveni olan <2 7) ko-
mutanları tayin ederek güz mevsimine doğru Edirne'ye döndü-
ler <2aı. Bu işler 1452 yılında ve Padişahın taht'a geçmesinin
ikinci yılında son buldu.
Edirne'ye dönüşünden sonra Padişah şehrin dışında Meriç
nehri yakınında yüksek bir saray <29ı, yaptırdı. Bu saray saf mer-
merden yapılmış olup gerçekten mimarlık sanatının parlak bir
örneğiydi. Dış kısmı göz alıcı altın ve gümüş karışık renkli na-
kışlarla süslü, iç kısmı ise ruhlara ferahlık veriyordu. Çevresi
ve dört yanı bahçeler, bostanlar, ağaçlar ve sayısız çiçeklerle
sarılmış olup, toplanan çeşitli kuşlar doğal güzelliğine bir kat
daha tazelik vermekteydi. Bu zevk ve safa yeri, çağın mutlu
hükümdarının atılganlığına ve büyükl üğüne layık ve pek uy-
gundu. Sarayın özel yerlerine konulan piyade ve suvari hassa
askerleri de korunmasını temin ediyorlardı.
Padişahın acaba bir düşünce ve endişesi var mıydı?.
Evet. .. Büyük saraylarda safa sürmek Onun büyüklüğüne ye-
ter değildi. Büyük bir emek, bir çaba, zihin ve kalbini kaplayan,
{27) Fatih devri ümerôsmdon Rumelihison ilk kamufont Firüz Ağo'dtr. Fatih 'in en
çok güvendiği bir komulondtr. Dört yüz seçme askerle Hisara komutan ola·
mtşltr. Boğaz'dan geçecek bütün gemilerin durdurulmasi, soncak selômtno
tôbi lutulmost, gerektiğinde kontrol edilmesi ve emre uymayaniann do bottnf·
most emredilmişlir.
{28) 28 Ağustos 1452
{29) Edirne Soroyt: 1365 yt!mdo ilk defa, Birinci Murolloroftndon Edirne'de Ko·
vok Meydont'ndo bir saray yopt!mtş, bilôhore burost Ytldtnm Boyezid'in o
ğlu Musa Çelebi loroftndon geniş/eti/miştir. Sonradon ikinci Murod 1447 ,, .
yt!mdo Tunca ktytsmdo kendisine bir köşk yopltrmtş, Fatih burosmt genişletip
bir saray haline koymuştur. Birincisine Eski Saray ikincisine Yeni Saray adt
verilen bu iki bina 1457'deki Edirne yongmmdo tümüyle yonmtşltr.
43
iSTANBUL'UN FETHi
bütün çalişmalarını biriEıştiren bir somjç. istanbul'u almak ..
{elen(J71ef-emTru ernTruhô ve
elbette fethofunocof<tt~~
askerdi1~
kodor 105 8
una verilen ad. 395'de Roma Batr
ce, merkezi Bizans (istanbul} olon Doğu imparatorluğu kuruldu. -4/'6'da Be-
lt F<omo imparatorluğun çökmesi ile Bizans, tek Roma
ru,oo «tek olarak ortoda
baş! Türkler tarofrndan olrrımasrylo
luğunun tarihe kanştrğr 145.3 de ortaçağrn sonudur:
ilk defa Yrldmm Bavezit /.391 'efe istonbu!'u kuşatlt. 1399'do bu kuşolmayi
tekrorlod1, şehir düşmek üzerevken Timur istilôsr üzerine 1402'de kuşatmo
ko/dm/di. !\!\usa Çelebi' nin kuşalmosrrıdan sonra ll. Niurot'lfı 1422 deki ku-
şatma st pek çetin geçtiyse de şehir bir koma gibi Türk toprak!onnr bölmekle
devam etti ve ancak 29 May1s 1453 sabahr..
44
iSTANBUL'UN FETHi
Tarife hacet
Jet ıle memleket
ılf:ıta.!an ve
res.i ve Germiyan memleketfferini ve
Efen'leriro sömürgesi olan lbütiin """'''""'""'-''
Bunlardan AnkarB! ve ve
ve Canik ve Bursa ve Çanakkale taraflarmda ır~·~-1'l!u.r.ı~.n
ku zafer tiğlarma 1311 kusas1 TcmGs
(31 J Tiğ: Kiliç yerine kullondon bir deyim.
45
iSTANBUL'UN FETHi
dağlarmm beri tarafmda bulunan Çukurova'dan Karade-
niz'e kadar olan memleketler ve aşağt Asya denilen kttayt
sahilleriyle beraber tamamen ve kesin, olarak kendilerine
tabi ktldtlar ve Bursa'yt 1321 da yeni saltanat/anna başkent
yapttlar.
Çanakkale Boğazt'ndan karştya geçmek önceleri pek
azianna nasip oldu. Zira deniz vasttalart yeterli o/madtğm
dan savaş ile Rumeli'ye geçmek zordu. Bizansltiann de-
nizde kuvvetleri çoktu. Bununla beraber korsan/tk ve akm·
ctltk bu yolu açmak için işlerine gelen bir ktlavuz olarak
görülerek önceleri onunla yetindiler.
ilk defa Avrupa ktt'asma geçenler 1331 Gelibolu yanma-
dasmin berzaht önündeki «Hel/i» nin mezarmm önünde
olan dağ tepesini ve tepede bulunan hisart ya taarruz ve-
ya hile ile ele geçirdiler ve orayt hareket merkezi yaparak
akmlara baş/adtlar. Daha sonra yavaş yavaş ilerleyerek ve
günden güne çoğalarak civarda bulunan kale/erin kimini
(32) Bursa (Pruso): Tahminlere göre M.Ö. ikinci yüz yt!do Btinyo kroh Prusios ll.
torofmdon kuru/on, ondan ötürü de Bursa odmt olon bu şehir, doho sonra
Romohloro, 395'de Bizons'o geçmiştir. imporotor justinionus burodo soroy
ve homom gibi bino/or yopttrdtğt için şehir VI. yüzytldo gelişmiştir.
Süleyman Şoh 1OBO'de bütün civor ülkelerle birlikte Burso'yt oldt. Şehir 35
yt! kodor sonra yeniden Bizons'o geçti. Osman Gazi'nin ölümünden sonra,
Orhan Gozi zomonmdo 1326'do Bursa yeniden ve son olorok Osmonlt!o-
rtn eline geçti. Şehir Osmonh Devletinin boşkenti oldu.
(33) Osmonh koynoklormdo «Rumeliye geçiş» odt verilen bu o/oy ~ok önemli bir
dönüm noktostdtr. Orhanoğlu Süleyman Poşo yontndo; Hoct //bey, Ece bey,
Gozi Fozt! bey, Evrenos bey, Bolobonctkoğlu, Akço-koco-oğlu ve doho bir-
çokfon olduğu ho/de, Osmonh tarihinde efsonevi, romonlara konu olocok
şekilde iki sol ile, seksen yiğit ile bir gece, kesin olorok hareket yerleri belli
olmomak/o beraber 1354 yt!mdo Rumeli'ye, bir doho geri dönmernek üze-
re geçiyor/or...
46
iSTANBUL' UN FETHi
savaşarak, kimini hile ile a/1p hükümetlerini yerleştirdilden
sonra ova/ara indiler. Hiçbir engel ve zorluğa uğramadan
köy ve nahiye/eri alip hisariann surlanm y1kt1/ar. Az zaman
içinde Trakya ve Makedonya ülkelerini ve Tuna kiyllarlntcla
ve içerilerde oturan Bulgar, Arnavut, S1rp ve Yunan ve
benzeri kavimleri idareleri altma al1p, büyük kaleleri ve sa-
hil ve dahilinde nice nice büyük şehirleri ellerine geçirdi~
ler ki, uzatmak ve saymak /üzumsuzdur. K1saca derim ki...
Tuna nehri ağzmdan Sava r34; suyunun birleştiği yere kadar
iç kara k1talarm1 ve Tuna ile Dalmatlarm ve Sava'nm beri
taratmdaki Macarlar ve Arnavutlarm memleketlerinden gü-
neye doğru ta Adriyatik denizine kadar olan geniş toprak-
lan aldiiar. Bu topraklarda oturanlan vergiye bağladiiar.
Bu denizin sahillerinde almmam1ş yalmz binsekiz yüz alt-
miŞ kilometrelik Mora kfYIIan kaldi.
Ey ihtiyar fedakarlar, ey şehbaz r3s; delikanlllar! Pek iyi
bilirsiniz ki büyük fetihler laf ile kolaycacik meydana gel-
medi. Emeksiz devlet olur mu?... Parastm ve camm feda
etmeyen aş1k vuslata erer mi?... Nice kanlar döküldü, nice
yaralar aç1ld1, nice yetimler ve kimsesizler gözlerinden
matem yaşlan aktttl, nice ah ve figanlar gökyüzlerine Çlktt.
Nice donattimiŞ kaleler almdt. Nice engin dereler ve
coşkun ve geçitsiz Irmaklar geçildi. Nice yalçm kayalar
arasmda derbend/er t36; açıldl ve yüce sarp dağlar aşiidJ. Ni-
47
iSTANBUL'UN FETHi
ce gec~Bier uylwsuz, nice günler bir an din/enilmeden ge~
çirildl. Nice zorluklar ve tehlikelere katla.midl. işte ...... fEc.,
dad;muz ve büyüklerimiz tasawurun Ostünde ......,ıra,..,/,.
zorluklam göze affdmp dayandı/ar. KarşRiarma ÇBkan
ve ordularmm hakkmdan geldiler.. ""'IU'UIUI,.""~~
lkr:ı:<ı&>'nırut:~ı~·ına 137; kmiffiar. Kibir ve gul!uria ceKtBIKB~~~
&Ji/!J1t'1CJ:~kl<'lYBN1f ei'tffJer.
i37) Ucu sivri demiri olon gönder şeklindeki uzun mrzroğin odr. Deşmek ve sok-
mak onlomrno gelen kormakton gelir. Eski milletierin askerleri de ellerinde
korgr toşrrlordL
48
iSTANBUL'UN FETHi
ve iç dersizden ''"'"'"'-11'"''
BatH Fransa'dan ve Pirene aarai•'elnna'ml!
(:JIJJ taifeierini ve nehri tar;ıfmdram
(38) Bayezit 1.: Yddmm lôkabiylo anılan Sulton Boyezit bu adt, şehzadeliğindeki
savaşlarda gösterdiği çabuk da\/ramşlordan ötürü kazonmrşltr, 1360 ydmdo
Gül-Çiçek Hatun'don dünyaya geldi. Bobost Sultan lv\urot'm Kosova Sava·
şrndo şehit olmastyla l389'da talıto geçmiş/h Osmanlt Padişohlannrn içinde
başta gelen asker! komutanlardandtr. Anadolu'nun bütünlüğünü teminde bü-
yük hizmeti vordrr. içkiye fazla düşkünlüğü )!Üzünden son zornanlarda asabt
bozulmuş, serinkanlrlrğrnr kaybetmiştir. Bu yüzden lüzumsuz bir inatla kendisin-
den kat kat üstün bir düşman/o Ankara Savaş'rnda karşrlaşrnrş ve yenilmiştir.
Sonra da esaret zilletine dayanomayorak intihar etmiştir ( 1403}.
(39) Celtibres: Kelt, Fransa ve Belçika'nın eski çağlarda oturan insonlarr. Vaktiy-
le Pirene dağlarmdon geçerek yerleşen kavim (çev.}.
iSTANBUL'UN FETHi 1 F: 4 49
iSTANBUL'UN FETHi
ve U/ah kra/lanm bizim üzerimize yürümeleri için kiŞklrt
madl m1 ve say1s1z askerlerini Tuna'dan gemiler/e gönder-
medi mi?: .. Bu büyük topluluk Tuna'y1 geçerek smlflmizda
çadir kurup devletimizin binasim tahrip ve bizleri Avrupa'
dan ve hatta Asya'dan atmak ve uzaklaşt~rmakla meşgul
değil miydi?.. Bereket versin rahmetli Atam, Allah'm yar-
dim'Yla bunlann topluluklanm savaşla dağ1tm1ş ve küçük
büyük hepsini kiliçtan geçirmiş; kalanlan da Tuna'ya dö-
küp hepsini dalga/ara bast~rarak Osman/1 saltanatml kur-
tarmiŞtir 1401 •
50
iSTANBUL'UN FETHi
etti. Bilirsiniz ki bu Timur'dan neler çektik. Az kaldt ocağu
mtz sönecekti. Lfıkin Ulu Tann hanedammrza yardumc1 ol-
du. işte nerede olursa olsım bize düşman bulup sukmt1lu
işler Çikarmak, adamlarmtzdan kendilerine kaçanlarm ka-
rmlanru doyurup siiah!am:lmm:ak bizi birbirimize çarp1ştlr~
mak, devletimizi zor işlerden yoksun tnrakmamak mesleği
Bizanslllarda hala aç1kça görünür.
Hatta dünkü gün denilecek yakm bir zamanda bile üze~
rimize yolladtğff Ulahi Yanko 1421 iki üç defa Tuna'yu geçmiş,
rahmetli babami zor durumlara sokmuştur. Gerek özgür ve
gerek kul taifesmden 1431 tarafimizdan onlara kaçanlar
zünden meydana gelen konular her ne kadar önemli ve
bundan doğan zarar ve ziyan büyük ve kuşku verici ise de
o konudan burada söz etmekten kaçmtnm ve derim ki: biz
bu şehri tamamen egemenliğimiz altma almad1kça kendi
haline tnrakt!ğimuzdan f1rsat1 kaçu-mayacak daima bize kar-
Şit ve düşman bulunmaktan geri kalmayacalf ve aleyhimize
savaş ve ktşkurtma ile uğraşmaktan geri durmayacaktu:
51
iSTANBUL'UN FETHi
Bu şehir aleyhimizde gizli ve aç1k her kötü işe başla
maktan bir an geri kalmamalda iken niçin bundan bize do-
ğan ve doğacak fenallğm önünü almak için istilasma giriş
meyelim. Biz sefer durumunda bulundukça her vakit o
şehri hükmümüz altmda tutartz gibi zan ve saymaktaytz.
Her akla gelenin olduğunu ve savaşlarm vakit ve durumun
etkilerine bağli bulunduğunu bilmiyoruz. iyi bilme/i ki uy-
gunsuz çark istenilen şekilde dönücü değildir ve bütün
durumlarm sonucunu kestirrnek de mümkün değildir. Uza-
ği gören kişiler bu gibi hallere daima meydan btrakmaz.
Ftrsat koliayarak en uygun zamanda düşmanlarm hakkm-
dan gelmelidir. Düşmanlarm saidmsi olduğu zaman ko-
runmaya kalkişmak için beklemek yerine saldmya uğra
madan hareket etme/i ve düşmanlarm kötü niyetlerine kar-
ŞI koyma yerine onlardan daha ewel davranmali ve bu gi- ·
bi hallerde herkes düşünme/i ya hile veya savaş ile bir şey
al~rsa onu kar saymali zira savaş tabiati böyledir. Ve bu-
nun şartlafi ve usulü yoktur. Her kim hile ve yalan kurmak
ve yahut davramşlarda çabukluk temin etmek gibi daha
üstün bir kuvvete sahip bulunuyarsa galip olan odur.
Ey tecrübe sahibi bahad1rlar1m! Ben durumu bu suret-
le (kabul ederek, gerektiricinedenler bularak vepek büyük
şikayetlerden üzülmüş olarak ve şimdiki durumu dayaml-
maz bir hale geldiğini görerek sizleri buraya top/ad1m. Bu
yönde hepinizin verdiğim açikiamalarla yetinerek fikir/e-
rirnde beraber olduğunuzu kesin olarak tahmin ediyorum.
Ve derim ki: Ne yap1p yap1p büyük bir zevk ve neşe içinde
savaşa haz~rlanma/1 ve bu şehri almalll Aksi takdirde şim
diki devletimizi de ve bundan doğacak ÇlkarlanmiZI da
kendimizin saymamali ve bunlan sağlam saymama/I çün-
kü bu şehir tarafimizdan almmay1p ve yahut Bizansll/ar
52
İSTANBUL'UN FETHi
sayarak
nuriarsa düşfJnün ki Deırletimiz ne bir durum karşesm~
da kalacaldur. Denizden ıte yerde bulu~
m:tn ve devamli olt:u'ak zarar vermek ve lu~r bir talihsiz!iğ
lmizde başsm1za musail/at olmak için nrsat ve
vaş yavaş kuvvetini kuvvetimize denk bir vardi
rabilen böyle büyük şehrin bizim için ne kadar tehlike--
li olabileceğini tahmin ediyorum. Ancak bunu size açekla-
mak istemem! (Keşke düşmanın umduğu kendi başma
gelse!...) böyle şeyler söylenilmesi ve işitilmesl her ne ka-
53
iSTANBUL'UN FETHi
dar üzücü ise de Allah'm yardtmtyla bize gelecek ve bizim
uygun görmediğimizi getirecek şeyler değildir. Dolaytstyla
biz arttk laf ve /aktrdt ile vakit kaybetmeyip bütün kudret
ve kuvvetimiz/e şehrin üzerine hücum etmeliyiz. Tann bi-
ze yardtmct oldukça savaş için hiçbir şeyi: nüfus, para, si-
lahlar vesaireyi ktskanmamalt ve başka bir işi buna üstün
tutmamaltytz. Ta ki, bu şehri ya tamamen ortadan kaldtra-
rak kalelerini ve dtvarlarmt yerle bir edip tehlikesinden
kurtula/tm veya egemenliğimiz altma ala/tm. Babam ve
atalanmm günlerinde olan olaylan düşünür ve hattr/arsak
hiçbiriniz bu şehrin almmast mümkünsüz bir şeydir zan-
netmeyin. Fi/vaki babam da atalarmt da biraz evvel konu
ettiğim fikirde bulunup bu şehre banşstz bir savaş açarak,
büyük kuvvetler/e çevirerek uzun süre kuşatma ve aç/tk ile
zorlama yolunu denediler fakat yenmek ve dize getirmek
mümkün olamadt.
Halbuki o vakit bu şehir kendi kuwet ve kudretiyle da-
yanarak karştsmdaki savaşçtiara üstünlük göstermiş ve
askerler ve para ve silahlar ve askere laztm olan techizat
baktmmdan sağlam ve mükemmel butunmuş veyahut ba-
ba veya atamm zafere ulaşamamasi kuvvetlerinin ve sa-
vaş haztrltklarmm düşmana nisbet noksan oluşundan ileri
gelseydi şimdi karar verememek ve ihtiyatli davranmak bir
dereceye kadar haklt görülebilirdi. Hepinizce bilinir ki Sul-
tan Bayezit Han'm korkutucu elinden şehri ümidin üstün-
de bir olay ancak kurtarabilirdi. Uygunsuz talihin böyle cil-
veli olaylan çok değil midir?... istanbul halkt arttk büyük
açltğa ve uzun kuşatmaya dayanamayacaklarmdan belli
ve sayllt olan günlerin sonunda kendileriyle beraber şehri
teslim etmeğe aralarmda karar vermiş/erken Avrupa yö-
nünden Macar ve U/ah 'lar kralmm beklenmedik bir zaman-
da Osman lt topraklanna saldtrmast ve pek az vakit sonra
54
iSTANBUL'UN FETHi
Asya yönünden Timur belirmesi mağfur haka-
1'"'' belasmm
m istanbul kuşatmasim kaldirmaya zorladi ve on!ann üze-
rine yürümek zorunda buraktu ve Istanbul bu suretle kurtul-
muş oldu.
{44) -Bizans imparatoru Manuil Paleologos'un Türklere karşi yard1mc1 bulmak üze-
re FransiZ mareşali)ean de Boucicaut ile Avrupa'ya gitmiş olmasi, Istanbul'un
4. defa kuşafilmasma sebep olmuştur. 1400 ydmda Sultan Bayezid impara-
tor 7. Yoannos Paleolog'a haber göndererek şehrin teslimini ve itaat ettiği tak-
dirde kendisine sancak beyfiği verdeceğini bildirmiştir. imparatorun bu teklifi
kabul etmemesi üzerine kuşatmoya başlamiş, başon ile sonuçlonacak olan
kuşatma, Timur'un Anadolu'ya girmesi üzerine olumlu bir sonuç vermemiş/ir.
55
bt:iJünorüffirle.ri "''"&v•"~'"'"'ii.ı:;,
buna benzeyen
B w-rdan
malik''""'"""'-"""'
şehrin etraftm kuşatan denize de sahibiz. bu ae~m.z:m
egemenliğini aşağ1 yukari Boğazlarla ve bunlarm kuyffla~
rmdaki kale'leri kendimiz Için temin ettik. Karadan ve de~
nizden bu şehri biitün bütün ay1rd1k. Lehimize olarak baş
kaca da üstünlük sebeplerivardir ki, Işte bunlarm hepsine
dayanarak şehrin bize karş1 dayanmasH ve elimizden kurs
56
iSTANBUL'Uf\1 FETHi
iSTANBUL'UN FETHi
Ben h/mmet ve harniyet göstermekte sizlere daima örm
nek olacak ve zorluklarmiZI paylaşacağtm. Ordumun
başmda. Birinci dizide bulunacağum. Herkes! hakettiği nis-
bette taltlf ve hizmetleri pek üstün olanl;m armağanlara
boğacağtm, bu suretle herkese tehlikeler içinde şan ve şea
ref kazanmaye öğreteceğim.»
Padişahın konuşmasi son bulduktan sonra zorunlu gör-
düğü savaş hakkında toplantida bulunaniann düşündüklerini
öğrenmek istedi. Huzurda bulunanlarm hepsi Padişahın söyle-
diklerini bütünüyle kabul ettiler. ileriye sürülen fikirleri aikışla
yarak savaş! çabuklaştırmakta istekli göründüler.
Toplantıda bulunaniann çoğunluğu izzetinefis ve büyüklü-
ğün itişinden başka menfaat toplamaya da hevesliydiler. Zira
savaş yoluyla ulaşacaklan menfaatler gelecekte geçim genişli
ği ve büyük yükselmeler de temin edecekti. Bir kısmı da Pa-
dişah yönünden görünerek hesapta olmayan şeylerden fayda-
lanmayı düşünüyorlardi. Kimi de savaş sanatmda ve vuruşma
da usta olmadıklan için öğrenmek arzusuyla savaş istiyorlardi.
Savaşın zorluklarını ve sonucunun da her zaman beklenileni
vermediğini bilen bir k1s1m savaşın hararetli taraftan değilse
Padişahın gösterdiği metanet ve diğer yönden top-
lanMa bulunaniann gösterileri l<arş1smda ekseriyete uydular.
işte bu suretle savaş oy birliğiyle karara bağlandi.
Sultan ikinci Mehmet Rumeli Beylerbeyini (4 5), istanbul ve
(45) Rumeli Beylerbeyi: Yazann Avrupa sotrabr diye olan sözünü biz Rumeli Bey-
lerbeyi diyerek çevirdik. Yazar bu safrop kelimesini eski Elen'den a!mtşftr ki,
onlar da Farsça'dan olarak Elen'leştirmişlerdir. Bu yazann esas adtnt söyle-
diği serdan diğer Bizans tarihçilerı Karoçyo {Coratzlo) ya da Karocyabis
[Caraiabeys} yahut Korotes-paşa /Coratespacha) alarak adlandmrlar. Türk-
çe Karaco-bey'dir [Çev.].
Be);/erbeyi: Osmonlt!or memleketi şimdiki vilô);ef usulüne yak1n bir surette,
eyafet/ere aytrmtşlar ve baştna <<Beylerbeyi>> adtnl lai!Yan birer büyük
58
iSTANBUL'UN FETHi
dolayiarıile Bizanslılar yönetiminde !<alan belde ve l<öy!er üze-
rine hemen asker sevkedilmesini emretti. Beylerbeyi topladığı
kuwet ile istanbul üzerine hareket ve şehrin kapısına kadar
yaklaşarak bütün civarım yağmaladılar. Keza Siiivri kasabasi
üzerine yürüyerek o yönde deniz sahilindeki kasaba ve köyler
de Osmanlı Devleti sınırları içine alındı. Karadeniz sahilinde
halen Bizanshiar yönetiminde bulunan bütün kale ve köyler de
Osmanlı ülkesine katıldı.
imparator Konstantin ve istanbul halkı böyle kısa zamanda
meydana gelen büyük değişmeyi, hiçbir zaman akıl ve fikre
gelmeyecek olan şiddetli saldırılan gördükçe hayretler içinde
kaldılar. Çok kısa bir süre önce banş antiaşması imzaladıklan
halde savaş ilan edilmeden böyle şiddetli saldırıya uğramala
nndan artık elçi gönderilmesiyie, konuşma ile, antlaşma mad-
delerini ihtar ve iddia ile bir sonuç alamayacaklarını aniayarak
bu gibi davranışlardan geri durdular. Çünkü Padişahın davra-
nış ve kendi haklanndaki başından sonuna kadar olan düşün
celerinde kendi haklannda hiçbir hayır olmadığını görüp - ölçe-
rek banşın devamının imkansız olduğunu anladılar Az zaman
içinde savaşın meydana çıkmasıyla karadan ve denizden sa-
rılmayı bekler oldular.
59
iSTANBUL'UN FETHi
60
iSTAl\,iBUL'UN FETHi
.:ounu"-'""u'''' civormda
ÇJkrnoy1
gerilmiş \fe iç;in birtakim sovaş yer
olrnJşlord!r.Bizonsldor O)mco, surlormm lwpdann1 do örmüş bulunu-
yorlard1. istanbul surlarmm hayli çok ve dağmtkt1r do. Bunlara buro·
do /(fsaco bir göz otrnokio \IO(dfl~
iSTANBUL'UN FETHi
Genel kurumlar ve tapınaklardan ve özel servetlerden pa-
ra toplayarak, erzak ve diğer şeyleri satın alarak, şehre soka-
rak biriktirirlerdi. Karadan ve denizden kuşatmalara elden gel-
diği kadar dayanabilmek için her ne gerekirse yaparlardı.
62
iSTANBUL'UN FETHi
Bunun üzerine her nerede bir yardım sağlanacak umut gö-
rürlerse o tarafa elçiler görıderirlerdi. Nitekim Mora Despotlan
63
iSTAl\IBUL'UN FETi-li
ôrıce
meşin bir kesenin iki tarohnc l,c .ba·alomclk
konulur, bu iki ip ile
tonesi brraktlrrdr. Bu hareket \te
m'"''·"'PI!P gitmesini so{jlardr.
64
iSTANBUL'UN FETi-If
netlerneden geçirip ve cengaverlerin l<argı ile korunmasına ait
silah yapıp kale küp makina ve savaş
tılmasma itina gösterdi.
iSTANBUL'UN FETHi 1 F: 5 65
iSTANBUL'UN FETHi
mayı, Gelibolu valisi Baltaoğlu'nu (sJ) komutan ve amiral tayin
ederek derhal istanbul üzerine sevketti. Gemilerin sayısı söy-
lenişe göre üç yüz elli parçaya yakın olup fakat bu sayıya taşıt
ve diğer servis gemileri dahil değildi.
Donanma büyük bir neş'e ve moral üstünlüğü içinde yola
koyuldu. Yol süresince türlü yanşmalar, kürek ve yelken göste-
rileri yapıldı. Bu neşe ve bağınşmalar Çanakkale Boğazını çın
Iatm ış, kulaklara hayret ve dehşet salmıştır. Gerçekten uzun
süreden beri hiçbir yerde böyle heybetli armada ne denizde
görülmüş, nede böyle bir cümbüş görülmüştü. Zavallı Bizans-
lıların ne hallere uğradıklarını biraz düşünmek yeter.
Donanma geledursun, Padişah ath ve yaya askerini yanı
na alarak Edirne'den hareketle lstanbula doğru yola çıktı. Or-
dunun ve padişahın düzen ve donatımı yol süresince dost ve
düşmanı hayretler içinde bıraktı. Edirne'den istanbul yolculuğu
savaş araçları da beraber olmak üzere onbeş gün sürdü.
Onuncu gün istanbul surlan dışına ortalama yarım kilomet-
re uzaklığa kadar yaklaşıldı. Romanus (s4ı kapılan hizasında
(53) Baltaoğlu: ilk Kaptan't Oeryô (Deniz Kuwetleri Komutant) olarak gösterilen
Baltaoğlu Süleyman beyin devşirme old~ğu söylentisi vardtr. Ikinci Murat za-
mantnda adt geçen Baltaoğlu özellikle Istanbul kuşatmastnda ön plôna geç-
miştir. Kuşatma başlarken Gelibolu'dan getirdiği donanmaya deniz üssü ola-
rak kullandtğt yer, halen onun adtnt <<BaltaLimant>> taw 12 Nisan
1453'de istanbul adalartnt almtşttr. 20 Nisan 1453 günü Bizans'a yardtma
gelen gemileri önleyemediği için gözden düşmüş bir gözünü de kaybetmiş
tir. Görevinden altndtğt tarih kesin olarak bilinmediğ i gibi, kara ordusuna ak-
tartlarak ölümüne kadar bir çok savaşlara kattldtğt hakktnda söylentiler de
vardtr.
(54) Romanos Kaptst: Sonra Topkapt denilen kapıdtr. Halbuki istanbul'un altnma-
st ve kuşattimost hakkmdaki diğer bütün söylenti/ere göre Sultan Mehmet'in
ordugaht şimdi Eğri Kapt (Charsiou, Charslanl, Charisou} denilen kaptntn
korştstndaki tepede bulunuyordu {çev.).
66
iSTANBUL'UN FETHi
ordu kuruldu. Kara kuwetleri de yetişerek Padişahın
n uyannca muhtelif bölgelerde kuruluşiarını tamamlayarak bü-
tün sahilleri . Kulaklara gelen fısıltıya göre, askerin sa·
yısı arkadan gelip sonradan orduya kat1!anlar say1lma.dığ1
de üç yüz bini geçmekte idi.
Bizansh!ar ise mükemmel hazırlanmış deniz ve kara
kuwetinin başianna musailat olduğunu görünce
hayran aimaianna karşın karşılaşacakian olayian
sapiayarak korunma tedbirlerini bir
Koyduklan gemiler ve kayıkiarla
man gemilerine kapadılar ve bunlann çevresine savaş
mileri yerleştirdBer. Savaş amacıyla olmayarak ancak
rine mahsus birtakım hizmetler için o tarihierde tesadüfen
tarıbul'a gelmiş bulunan ait1 tane Venedik gemisini ve mal
yüklü olarak gelen Girit gemilerini savaşta kullanabilmek üze-
re istanbul'da kalmaya ikna
zamanda Justinyanus (ssı adında bir kimse de
bul'a geldi. Bu kimse soylu kişilerden alanmda
gili, cesur ve tarafmdan
67
iSTANBUL'UN FETHi
tılmış iki gemiyi de beraber getirmişti. Geminin içinde tayfadan
başka dört yüz savaşçı de bulunuyordu. Bu kimse istanbul'a
gelmezden evvel Sakız ve Rodos adaianmn çevresinde gemi-
ıerle dolaşmakta ve kendisinin düşmanı olan birkaç kimseleri
gözetiernekte ve onlara pusu kurarak fırsat koiiuyordu.
ikinci Mehmet'in istanbul üzerine yürümekte oldu-
ğunu haber yardım çağrısı beklemeden Bizanslllara
ve imparatora yardım için lstanbul'a geldi. Diğer baz1
söy!enti!ere bu savaşçı soylu kişi; imparatorun teklifi ve
yapacağı hizmet ve yardımlar karşılığında savaşırı sonunda
kendisine Umrıl adasının verilmesi vaad edilmesi üzerine is-
tanbul'a gelmişti .. Bu kişi kısa süre içinde zeka ve bilgisini gös-
tererek karşılığında verilen vaadler ışığında imparator ve dev-
let büyükleri tarafından kabulle karşılanrmştı. Aynca savaş
m devamı süresince savaşırı yönetimi tam olarak kendisine ve-
rilmiş, bütün davranışiannda da kendisi tam ve bütün bir yetki
içinde sınırsız bir halde bırakılmıştı. Justinyanus, yeni görevi-
nin verdiği yetki ve kudrete dayanarak kalenin onarımını sürat-
!endirdi. Aynca kara tarafmda bulunan sur bedenlerini ve si-
perleri savaş araçlan ve sair her türlü korunma araçları ile kuv-
vetleııdi. Korunma noktalarını iyice noktaiayarak buralara su-
bay ve askerieri yerleştirerek bunlara yapacaklan işleri teker
teker öğretti.
Yukanda konu edildiği üzere Jimanda bulunan küçük ve bü-
yük gemiler her çeşit araçlarla kuwetiendirme çaresine bakarak
surun deniz tarafında bulunan kısmını dahi kara tarafı gibi yeter
derecede kuwetlendi1111eyi v:: donatmayı ihmal etmemiştir.
işte ... savaş bilgisi ve kale saidmsı ve savunmasındaki ge-
niş bilgi ve tecrübesi bilinen bu adam, yüce padişahm heybet-
li askerine karşı surun korunmasını üzerine almıştı.
68
iSTANBUL'UN FETHi
Osmanlı askerinin en seçme kısmı o!an Padişahm Hassa
askeri ve Divan'ı HQmayurı, söz edilen kapılar
zasıncla yer al!p kuşatma makinaian da yerleştirilmek
üzere şehrin o en çok
maruzdu. Bu durum
başiangşcmda.
oa~;;ıoı.;ızuiK alayı
üzerine bir çıkış
ta yaralı ve ölü verilmesine neden oldular.
hemen koşarak Bizansiıian takip sığın
maya ve kapılan kapamaya mecbur ettiler. Bundan sorıra kale
içindekiler hiçbir vakit huruç (çıkış) yapmaya kendilerini de ce-
saret bulamadı. Ya!mz şehrin korurımasına çalıştı.
Sultan Mehmet Han, Edirnekapı ile Eğrikapı arasıııdald
suru taarn.ız hedefi seçip, askeriyle bir ok atımı mesafeye
kadar sokularak kahramaniığı ve büyük dehasım gösiererek
silah kullanmadan evvel Bizarısiıian silah bırakmaya davet
etti. Gönderdiği sözemer Bizansiiiara aşağıdaki tekliflerde
bulundular:
Bizansh!ar şehri sözleşme ve teminat ile etsinler. Ai-
leleriyle, çoluk ve çocuklany!a ve ma!lany!a her türlü rahatsız
edilebilecek davranışlardan korunmuş olarak huzur ve rahatla
şehirde kalarak servetieliyle geçimlerine devam etsinler. Şehir
halkı, bu teklifi kabul etmeyip diğer şartlarla barışı kabul etme-
ye hazır bulunduklarını fakat şehri teslim etmenin olarıaksız oi-
duğum.ı cevaben bildirdiler.
69
iSTANBUL'UN FETHi
Bu olumsuz cevap, Padişa!ıa ulaştınid1ğında, derhal şeh
rin etrafmda bulunan arazi ve diğer eşyanın tahrip edilmesini
emretti. Devlet büyüklerinden olan Zaganos ve Halil rs 6ı ve or-
(56} Çandar/i Halil Paşa: Osman/i hônedanJ ile beraber tarih sahnesine ç1kon pek
az oralik/o yüz elli yil en yüksek ilmiye mokom;y/o vezir-i ôzomiik mevkiini tut-
muş bir Türk oilesidir. Bu ad, torihlerimizde, belgeler ve kitobelerde: Çandar-
II, Condarlu, Cenderli, Cenderieli, Çandar/u imlôlonylo yozdmal<tad!r.
Çondor/1 ailesinin büyük ceddi Koro Hoiil Paşa'd1r. Eskişehir mmtokasmdan
göç etmiş olduklan rivôyet edilmektedir. Kara Halil HayreHin Paşa'dan sonra
gelenler; Kara Halil Paşa'nm oğlu Ali Paşa, Ali Paşa'nm kardeşi Poş
o, onun oğlu Halil Paşa ki istanbul'un fethinden sonra Fatih tarafindon idam et-
tirilmiştir. Bunun oğlu ibrohim Paşa, ikinci Beyoz1t zamanmda veziri ôzom ol-
muş, bundan sonra orta hal/i makamlara bile geçmeden unutu/up gitmişlerdir.
Birinci Ho/il Poşo'nm oğlu olon ve dedesinden oynlobilmesi için ikinci !-!alil
Paşa denilmesi gereken bu meşhur veziri ôzam1n Istanbul fethi üzerine az/i
ve idam! için rivôyetler çeşit/idir. !-lo/i/ Paşa'dan sonra bu mevbye devşirme
vezirler gelmeye başlamlŞtir.
Bütün olaylar, Murat ll. 'nin veziri ôzam Halil Paşa'ya üstün güveni olduğunu
göstermektedir. Szegedin anlaşmasi üzerine, Murat ll. 'in oğlu
lviehmet ll. 'ye b1roklp çekilmesi ve genç Padişohm da silôh
Paşa'dan yana görünmüş olmasi veziri ôzom'1 çok üzdüğünü ,.,,.,,r,,·m~•kiio>dlr
Szegedin onloşmasm!n mürekkebi kurumadon düşman/ann, Osman/1 tahtmda
genç bir Podişohm bulunmasinf firsat bilerek savaş haziriikianna başlamiş ol-
malannfn haber alinmasi üzerine Çondarl! Halil Paşa genç hükümdoro; du-
rumu oçJklayoralc:
- Sulton lviural tekrar orduyu ele ohrsa, bu işe bir çare bulur, siz bobaniZI davet ey-
liyerek, düşman üzerine göncierip safon~zdo olun; bu olay geçtikfen sonra, sal-
tanat yine sizindir. .. demiş. Umerônm do ayll! fikirde olduğunu söylemiştir.
Sulton Mehmet, bu teklifi iyi korşdamayorok:
- «Ewelô düşünüp sonra yopmoh idi» diyerek cevap vermişse de, babos!ll! ordu-
nun başma çoğ1rmoyo mecbur olmuştu.
Sultan Murat Varna Savaşm1 kazandiktan sonra tekrar hükümdar olmuş ve oğlu
nu Zogonos Paşa ile Maniso'ya göndermiştir. Bu konudaki rivayetler çok ve
çeşitlidir. Diğer bir rivoyete göre bu s1rodo Yeniçeriler ayak/ondmimiş ve Sul-
ton Murot'r podişoh görmek istediklerini diretmişler ve genç podişoh toht1
birakmak zorunda kalmiştir.
70
iSTANBUL'UN FETHi
du komutanlanndan güvendiği birkaç kişiyi y~nına alarak şeh
rin karaya bakan sur bedenierini inceledi. Hangi tarafının taar-
ruz ve hücuma uygun, hangi yönünün uygun bulunmadığını ve
surlann yıkılabilmesi için makinalan nereye koyması gerek-
tiğini ince!edi.
Bu incelemeden sonra bütün orduyu, yani tabur, alay, diğer
askeri birliklerin üst ve alt komutanlarını seçerek, bütün birlik-
lerin savaş ve taarruz edeceği yerleri tayfa etti. Şehrin kara ve
deniz taraflarındaki surunu kısırnlara bölerek Zaganos komuta-
sında bulunan fırkaya daha birkaç subay eklemek suretiyle
Galata'nın sanlmasını, istanbul Haliç ve Limanının Galata'dan
Mehmet ll, 1451 'de ikinci defa hükümdar oldukton sonro Halil Poşoy1 mo-
kommdo tutmuştur. Bir tak1m rivayet/ere göre iki torofm do birbirlerine güve-
ni yoktur. KitabimiZ/n yazan Kritovulos'o göre de; Maniso'da iken Şehzode-
nin boz1 istekleri Halil Paşa torofmdon yerine getirilmemiştir. ·
Halil Paşa, çevresindeki devlet odam/on ile birleşerek bir podişoh1 indirecek
ve bir diğerini tahta ÇJkorocok kudret ve kuvette köklü bir veziri ôzomd1r. Bu
konuda yerli ve yabanci bütün kaynaklar birleşmektedir. Halil Poşo'nm Istan-
bul fethi gibi, ci ham hoyrette birokan bir boşann m ordmdon: < ... istanbul fet-
hine engel olmuş ve Bizansh/ordon rüşvet o!mJştJr. .. » töhmetilyle öldürülmesi-
nin asil nedeni bu olmoso gerektir. .
O tarihlerde soltonoto geçen bütün Bizans lmporotorlon ydm belli zamanion
nda Osman/i hükümdar/anno ve devlet büyüklerine hediyeler gönderirferdi
ve bu usuldendi de. O devri bizzat görmüş olon kitabimiZ/n yazan Kritovu-
los ve Dursun bey de tarihlerinde bu konuda en küçük bir imodo bulunmuş
değillerdir. Ho/il Paşa, yolniZ istanbul fethinin müşkül olduğunu bahsetmiş ve
bu konuda genç podişohlo müteoddit konuşmafor do yopmlşflr.
Vezir-i ôzom Halil Paşa, fethin ertesi çarşamba günü, çocukfon ile beraber
tutuklanorak bütün malfon müsodere edilmiş ve 40 gün sonra do Yedikule'de
idam edilmiştir. Halil Poşonm ölümünden sonra oğullan ile moiyeti serbest b1
raki/miş ve müsodere olunon malfon geri verilmiş ve Halil Paşa hokkmdoki
kin ve husumet eviatianno kadar sürdürülmemişlir. Halil Poşonm ölümü ile
devlet idaresinde eski ailelerin nüfuzu beriaraf edilmiş ve podişohm mutlak
hükümronhğ1 yeniden tesis edilmiştir.
71
iSTANBUL'UN FETHi
Odun Kapısına { kadar devam eder. sahilini onlara verdi. Za-
5 7)
{57} Odunkop!sJ: Şimdi odun-kaptsJ denilen yer değildir Bu kap; bugün Ayvan-
saray denilen yerin yakmmda, çevirisi Odunkapı oion Bizans dilinde Kesili-
yorkapı {Odun Kop1; Aya-Ditmitri kilisesi on/amma gelen} yerdir ki, bugünkü
günde kopalıdır {çev.).
{58} Keramika: Tuğla imaloli~onesi anlammda olan "keramika = Ceromica» de-
nilen bu yer şimdiki Hasköy yerinde idi {çev.}
{59} Silôhdor: YIIdırım Beyazıt zamaranda kurulmuştur. Törenlerde padişohm ktlt·
cm1 omuzunda law ve başında krrmtz; kadife/i üsküf bulunduğu ho/de hü-
kümdar/arın sağ gerisinde yürürdü. Sllôhdar Bölüğü: Kapıkulu süvori bölük-
lerinin boşton ikincisi olup san boyrak taşıdJklormdon "Son bayrak bölüğü>
diye de omhrd1. Osmanh Devletinde koptkulu süvorilerinden ilk kurulanıd!r.
{60) Tirendoz: Ok alıci yerine kullandır bir deyimdir. Halk dilinde becerikli, eline
ayağmo çabuk kimselere denir. .
{6 7J Karoco Paşa {Day1]: Fatih devrinde Rumeli Beylerbeyidir. Istanbul kuşotma
smda büyük yarorh§t görülmüştür. 1453 $ubat ayı içinde Rum':'li'de kuzeye
ve güneye yapılan açdmoloro komulanhk etmiş, büyük topları lstanbul'a ge-
tirirken de yine bu temizlik hareketine devam etmiştir.
Kuşatmada merkez cephesinden Haliç sahiline kadar uzayıp Rumeli asker-
leri tarafından işgal edilen sol kanadın komutanıdır. Dayı denilmesi, Fatih 'in
Ikinci Murat devrinde ölen kordeşi Alôüddin 'in dayısı olmasıdır.
Belgrod kuşotmosında, Fatih 'in yorolondtğ: bu kon/ı savaşla kahramonca ş
ehit olmuştur {1456).
(62) Tekfur Sorayt: Yazar «Porfiroyenidos~ diyor. Bizans dilinde odıcTokiro» dir ki,
«Tekvir Saray!» (Tekfur değildir) denilmesi bundan gelmiştir {Çev:).
72
TANBUL'Uf\f FETHi
73
iSTANBUL'UN FETHi
arruza uygun olduğunu düşündüğü bir noktanın karş1l1ğım
merkez kabul etti. Padişahın yanında bütün Enderunu Hümay-
un cssı takımı yani, yaverler, yeniçeriler ve kemankeşler cs 9ı ve
diğer göreviiler bulunuyordu.
Padişah, kara askerini bu suretle sımflandınp ve savaş dü-
zeninde yerleştirdikten ve suru kuşattıktan sonra deniz işlerini
işierde bilgisi, görgüsü ve tecrübesi ile ün almış olan Ge!i-
boiu yönetimine bıraktı. Baltaoğlu'nu
Asya ve Avrupa sahillerinin kom1.ıtan1 ta-
surun denize bakan yönünü,
Galata'nın tersanesine kadar
büyül·dllkteki sahil ve bu uzı.m!uğu
zincirin beri
(68) Enderun·t Hümoyun: Saray mobeyn karştitğt olarak kullont!tr bir Dev-
letin idaresine memur olanlara do, bunun korştltğt olmak üzere «Birun>> den ilir·
di. olon bu iki deyimden enderurı iç, bircm da demel(lfr. Yalntz olo·
gibi «Enderurı-t hümoyun» suretiyle de kul!cmt!trdi.
{69) mohoreti olon/or lıokktndo ku!lont!tr bir
htn bulunmostndan evvel bir so\'OŞ aleti o/orak kullant!dt{;t
mO)It alduğu gibi sonralan bir spot; bir zevk ve
mak üzere de ok i<uliont!mtşftr. Silôhtrı bulunmostndan
o/orak kullont!dtğt müddetçe Osmanlt/ar arasmda birçok vö~,Hni~c.
miş, vezirliğe ve sodrazamhğa kadar yükselenler bile olmuştur.
Adm1 Golota'daki malıalleye koyduran «Kemankeş Kara Mustafa do
bunlordondtr.
(70) Stodion: Bir Bizans ölçüsü olup, bir stadian 184, 87 metre olup, bu mesa
fe 7. 949.41 metredir.
(71) 23 kilometre 293 metredir.
74
iSTANBUL'UN FETHi
olduğu aniaş1lır. Bütün bu muhitterı Haliç'te olup zincir vas1ta~
siyle korunmuş otuzbeş stadion (?ıı mesafelik yer Bizanslllar ta-
rafından korunmadan bırakılmış ve gerisi ise büyük bir dikkat-
le korunmuş bulunuyordu.
Padişalı hazretleri, kara ve deniz kuvvetlerini bu yolda dü-
zenleyip savaş düzeninde yer!eştirdikten sonra makinacılan
yanına çağırarak bunlarla makinalar ve surun çok kısa süre
içinde yıkılması hakkında müzakere yapt1, fikir verdi. Onlar da
elde bulunan makinalardan başka (zira evvelce yapılmış maki-
nalar bulunuyordu) diğer bir makina yapılması şartıyla kale du-
varlarının çabukça yıkılabileceğini kabul ve vaad ettiler. Lakin
surlan sarsmaya yıkmaya yeter bir makinan m yapılması büyük
çapta bakır ve çeşitli malzerneye bağh, yani büyük parayı ge-
rektirdiğini söylediler. Sultan Mehmet, sonucu bir an evvel ala-
bilmek için hiçbir şeyden kısmayarak istediklerini, hatta fazla-
sıyla verdi. işte o zaman, makinacılar tarafından dinleyenlere
inanılması mümkün olmayan ve görenlere dehşet veren bir
makina meydana geldi. (73 >
75
iSTANBUL'UN FETHi
Bunun yapılmasma ve çalışmasma dair bilglm sınırlan
de biikaç söz söyleyeceğim:
Metin ve sıki ve temiz toprak, gün!erie karıştınlmak
ie meydana getirildL Buna bağlamaya ve
tamamen kendir ve bu
76
iSTANBUL'UN FETHi
dan ağ1zlann aç~lmasıyla bakır oluklar vasıtasiyla sö.zü edilen
silindirlerin arasına dökü!ürdü. Dışardakl
hatta ağzından taşarak sonra
rek ve taraklarla işlenlp düziEmerek parlak ve
makinan m
du. Gelelim hareketine:
ilk ot derıi!en madde
nan ın ardmda olan huni ve makinarım ala~
cak ikinci kadar tamamı do!duruiurdu.
sert "''"ı"'"'''"'"
{76) Kitabtn metninde «Germani Ce/tae» diye yaz1h ad1 Almanyali isviçreliler di-
yerek çevirdim. Bilinmektedir ki barulu icad eden ve daha doğrusu silôhlar-
da kullanan Alman isviçreli «Bertho/d Schwarz» d1r. isviçre sm1nnda bulunan
Almanya şehirlerinde doğmuştur. Schwarz'm icad! miladin 1327 ydmda
rast/adiği rivayet edilir (çev.}.
(77) Haşiş: Hind kenevirinden ç1kardan bir madde.
78
iSTANBUL'UN FETHi
hi patlamasına sebebiyet verir. Bu makinanın eskiden bir adı
yoktur ve bilinmemektedir. Meğer ki buna başka bir ad verile-
bilsirı. Şimdiki adamiann hepsi birleşik bir ad ile «silah» derler.
işte bu makina hakkmda biz imkan ve sın1nnm: çerçevesinde
bu kadar bilgi verebildik.
Makinalar tamamen yap11ip ve hazır
ti Padişah, makinacılara buniann kuşatma
- Önce, surun ortasi ve ~
getirtti. Bunlann en ve
ayırarak bunlarla surun o k1smmllı vurulmasmı em-
makinalan surun saidırma
sururı
79
iS TA!'J BUL'U f\J FETHi
80
iSTANBUL'UN FETHi
sarfolunarı emekler olumlu bir sonuç vermeyerek kale alına
madı. Bilahare iç kaleye ateş verilmesi suretiyle bir çaresine
bakılması Padişah tarafından emir edildi. Kamış ve bağ
ğu ve ot vesaire gibi tutuşabilir şeyler çuvai!ara doldurulup ve
surun hemen yanma yığılıp yeter derecede yükseltildikten son-
ra içinde kül<ürt ve katranh ateş yaktılar. Uygun rüzgarlada 1\ö-
rüklenen ateş daha da artarak alevler
içeriye kadar sızmaya başladı. Orada bulunanların ekserisi bu-
rada öldüler. Büyük tehlike karşısında kaçarak şartsız olarak
teslim olanlardan yerliler esir ve yabı:uıc!lar
Bizanshiar ve Justinyanus, top makinalannın mermileriyle
iç ve dış surlarm harap olduğunu görünce, ka!e'rıin
büyük mertek (~2>'ier uzatıp, kalın ipiere yün ve buna benzer
maddeler ile dolu çuvai!ar asarak merrnilerin tesir~ni
ye ve bu suretle de surlan korumaya çalıştılar. Bu tedbirlerden
has1l olacak fayda hiç denilecek kadar az oldu. Çünkü
kinasının merrnileri rastladığı yerde bulunan her şeyi
dağıtır ve suru yine yıkardı.
Sultan Mehmet Hanırı, yukanda sözü geçen
masmı tamamlayarak dönmesinden ço!'l: bir süre
açılan gedikler vasıtasıyla şehri alabilmek
muş bulunan hendekler üzerinden hücum yapılmasına karar
ve bu niyet ile yayh ve mızraklı askeri ve Hassa kuwet!erin1 ya-
nma alarak surun üzerine şiddetli bir hücum emr1 verdL
Yeniçeriler derhal büyük bir gürültü içinde hendeği geçerek
surlara yaklaştılar ve ilk hücumlanyia savunmacı!arm moralle-
rini bozmaya uğraştılar. Bu konuda son derece gayret sarfet1ii-
erse de bu davranışlan onların bekledikleri sonucu vermedi.
Çünkü surların üzerine yerleşmiş bulunan cengaver!erin aym
şekilde karşı koyuşlan vardı.
iSTANBUl'UN FETHi 1 F: 6 81
iSTANBUL'UN FETHi
Bu başanya ulaşamayan hücumdan sonra Osmanlılar diğer
bir tedbire teşebbüs ederek mızraklannın uçlarına bağladıklan
çengellerle yukanda bulunan, Bizans askerlerini koruyan ve her
şeyi aşağıya çekmeye ve bu suretle onları sipersiz bırakmaya
çalıştılar. Bununla beraber yay, saban, mızrakla donatılmış as-
kerler ile yaptıkları ateş ile alet ve savunmadan yoksun bulunan
yerleri döğerler, bazılan da getirdikleri merdivenlere yaklaştıra
rak surun üzerine çıkmaya çahşırlardı. Aynı zamanda top maki-
nalan dahi surdaki döğüşenlerin üzerine çok miktarda !aş yağ
dırarak onların büyük zarar görmesine sebep olurlardı. Işte sur-
ların içinde bulunanlar bu şekilde döğüşüyorlardı.
Justinyanus ve emrinde bulunan cenkçiler (onlar surların
harap olmuş yerlerinden ardında yer almışlardı) ve bunlarla
beraber bulunan Bizansiliann ekserisi zırh giyrnek suretiyle ko-
runduklanndan Osmanlıların hücum ve girişimlerinden zarar
görmeyerek kahramanca döğüşüyorlar ve onların teşebbüsle
rini sonuçsuz bırakıyorlardı. Velhasıl Bizansliiar ve Justinya-
nus bu inatçı korunmalanyia galip gelerek düşmanı surların
yakınından geri çekilmeye mecbur ettiler. Mamafih bunların
ekserisi yaralanmış veya şehit olmuşlardı.
Baltaoğlu, Prinkidos kalesini aldıktan sonra emrindeki de-
niz kuwetleriyle diğer deniz birliklerinin yanına yani limana ge-
lerek orada demiriledi. iki üç gün geçtikten sonra padişah tara-
fından kendisine orada bulunan Bizansiiiara ait büyük deniz
kuvvetlerine ve Haliç'e girmeyi önleyen zincire hücum ve
mümkün olursa limana zorla girmek için emir verildi. Zira Pa-
dişah bir hakikat payı olarak deniz yönünden de surlara yü-
klenmeye başlanıldığı takdirde içeridekilerin sayıca aziiğı ve
şehrin pek geniş olan çevresinin tamamiyle korunmasına yeter
olmayacağından şehrin alınmasının kolaylaşacağım tahmin
etmiş bulunuyordu. Dolayısıyla şehri karadan ve denizden
sıkıştırmak için her ne suretle olursa olsun limanı ve haliçi ken-
di tarafına almak fikrindeydi.
82
iSTANBUL'UN FETHi
Baltaoğlu, bütün gemileri alarak ve bunları gözüpek savaş
çılarla donatarak büyük bir gürültü ve şiddetle Bizans gemileri-
ne ve zincir üzerine yürüdü . Gemiler ok menziline r83ı kadar si-
lah atmaktan kaçındılar. Sonra atı~lar ba~ladı. Her iki tarafın
topları karşılıklı birbirlerini yokladı. Balta-oğlu, düşmanın küçük
küçük gemilerini vurmaya ve rampa (S4) manevrasına giriştikte
bordalara r8sı dizilerek büyük bir şevkle amansız döğüşüyorlar
dı. Bir kısmı elleriyle ateş atarak ve kimisi ateşli oklarla gemi-
leri tutuşturmak düşünmesinde bulunuyorlardı. Yine bir kısmı
da mızrak süngü ve kargı ile gemileri üzerindeki savunanları
vurup öldürüyorlardı.
Boğaz bağaza cereyan eden bu döğüş Bizans gemilerinde
bulunan (gemiciler üzerine komutan tayin olunan ve deniz ci-
hetinin korunmasını üzerine alan grandük r86> tarafından bunlar
bu gibi hücumlara karşı yetiştirilmişlerdi) yüksek ve hem de
pek yüksek olan yerlerden yani serenierin r87> tepesinden ok ve
mızrak ile müdafaa ederek asılmış olan su ile dolu fıçıları ipler
(83) Ok menzili; ok, yoy veyo keman denilen kovis şeklinde bükülmüş bir oğoco
çubuğo gerili kirişe toktlorok uzoğo ot1ion ucu sivri demirli ince ve kiso değ·
neğe verilen ad. Ok silahmin icod1ndon ewel bütün insan/or torofmdon kul·
lontlm1ş ise de en büyük mohoreti Arapfor göstermişlerdir. Ok ot1m1; dört yüz
od1md1r, zira ölçü yerinde kullanilir bir deyimdir. Bir okun en çok gittiği dört
yüz od1m esas tutulduğu için bu od verilmiştir.
(84) Rompo: Eski deniz savoş/onnda yokmdon dövüşerek zoptedilmek istenilen bir
düşman gemisi üzerine hücumlo bordo bordoyo bağlanmak yerinde ku!lom-
hr. Bu s1rodo düşman önlemek için sovoşç1/or güvertede yerlerini ollrlordl.
(85) Bordo: Geminin yom. Bordo, gemilerde biri (so/do) kirmiZI, biri (soğdoj yeş
il olmak üzere iki yondo yokdon fenerler. Don on mo gemilerinin bir çizgi üze-
rinde ve parelel olarak gitmek üzere o/d,klon durum.
(86) Gronduk: Yunoncodo büyük onlommo gelen (Megos) ve Lôtince ômir- suboy
demek gelen (dux-duks} kelimelerinin birleşmesinden ve büyük komutan on/a-
mma olon dux kelimesini bu suretle çevirdim. Bizans'ta bir makam olup bura-
ya uloşonloro V~?ri/en bu unvon1n korştl1ğ1 Avrupoldordo (omiro/) dir (çev.}.
(87} Seren: Uzerine dört köşe yelken gerilmek üzere hoç-vori olarak tok1lon ağaç.
83
iSTANBUL'UN FETHi
ile bağlanmış ağır taşlan yukandan saidıniann üzerierine fırla
taral<: zararlar veriyorlardı. Bir yönden Türkler dDşman-
zorla limana girmeyi ve taraftan ise
dişlerini
84
iSTANBUL'UN FETI-Ii
85
iSTANBUL'UN FETHi
Baltaoğlu butün deniz kuvvetlerini komutasına alarak bu-
lunduğu yerden kemali azametle devir aldi. Gurur ve ümidi zi-
yade idi. Güya ki, düşman gemileri avucunun içindeydi.
Ok menziline varıiıp kısa bir süre hareketsiz durduktan
sonra savaş başladi. Makinalarla atılan taşlar ile karşı taraf ge-
milerinin direk~erini kırmaya ve ateşbar (aa) ile yakmaya çalişi
yordu. Düşman gemilerinin yüksek yerlerinden bilhassa direk-
lerinden ve çanaklil<lanndan (s 9ı ok ve taş ve m1zrak yağdınyor
lardL Her il<i taraf savaşçılarının haykırmalan ve yarallların fer-
yatlan ortalığı bürüdü. Bu suretle uğraşmak bir hayli süre de-
vam ettikten sonra Baltaoğlu'nun arkadaşlannı teşvik eden
seslenişiyle birlikte iki taraf birbirlerine daha şiddetle girişti, sa-
vaş dehşetli, kanlı bir durum aid1.
Osmanlı gemilerindeki savaşçilar yakmdan kullanilması
mümkün olan silahların kuilanı!masıyia düşman gemilerini aşa
ğıdan tutuşturarak yakmak ve karg1 ve balta iie vurarak küpeş
telerini (901 parçalamaya ve gemilerin üzerlerine sıçray1p demir
ve halatianna asilarak geminin içine girmeye çaiışırlard1. Bir ta-
kımi da ok ve uzun kargı ile ve mızrakla düşman askerlerini
öbür dünyaya gönderirierdi. Lakin bunca çalişma, bu kadar ş
evk üç italyan gemisinin hakkından gelemiyordu. Çünkü düş
manın z1rhiara bürünmüş askeri de üstün bir cesaretle kendisi-
ni korumaktaydı. Bunlar su ile dolu varil, destileri ve ağır taşla
n makara ile yukan çekip usulüyle aşağıya bırakırlar ve bu su-
retle çıkarılmış olan yangınlan söndürürken hem de gemilere
girmeye çalişaniann çoğunu boğarak öldürürlerdi. Bir yandan
da mızraklar ve şişlerle kendilerini koruduklan gibi gemilere çı
kmaya çalışaniann ellerini baltaiarla keserler ve tokmak ve to-
(88) Ateşbor: Ateş yoğd1ron. Düşman üzerine ateş atan ilk çağlarda çok kullan!
lan bir savaş oroc1.
(89) Çonak/,f<: Gemi direk/erindeki gözetleme yeri.
(90) Küpeşte: Gemilerde güverte pormokhğ1.
86
iSTANBUL'UN FETHi
puzlarla ı9 n başlarını k1rarlardı. Her iki taraf l<endi adamlan nı teş
vik ve cesaretlendirrnek maksadıyla çıkardıklan seslerden vu-
ran, vurulanların, kakan, kakılanlann ve düşüp kalkaniann tah-
kir, tehdit, na' ra ve feryatlanndan ve yaralllann iniltilerinden ha-
sıl olan yürekler acısı sesler gökyüzüne yükseliyordu,
Osmanlı gemilerindeki savaşçıların çokluğundan ötürü ya-
ralananlann ve şehit olanların yerleri hiçbir vakit boş kalmaya-
rak kısa zamanda dolduruluyor ve savaşanlar dizisini devamlı
, olarak genç d ilaverler teşkil ediyordu. Düşman gemisinde bu-
lunanların her ne kadar sebat ve cesaretlerine ve savunmada-
ki yarariıkianna diyecek yoksa da Osmanlıların daima kendi-
lerine üstün kuvvet çıkarmalarından ümitsiz kalarak savaş1 bı
rakacaklan anda birdenbire şiddetli bir lodos rüzgarı çıkıp yel-
kenleri doldurarak gemileri kuwetle ileri doğru yürüttüğünden
savaşa devam imkanı kalmadı. Gemiler dağıldL italyan gemi-
cileri liman ağzını tutturarak orada bulunan Bizans gemilerine
katıldılar 192).
(91) Topuz: Silôhm icodmdon ewel kullantion savaş aletlerinden birinin odtdtr.
Boş toroft yuvarlak olduğu için bu ad verilmiştir. Topuzu, bütün demir veya
boktr o/orak yopt!dtğt gibi, saplan ağaç, boş taraflan demir veya baktr ola-
rak da yopt!trdt. Süvari ve piyodeye mahsus olmak üzere oyn oyn topuzlar
vardt. Süvorininki ağtr, piyodeninki hafifti. Süvoriler topuzu, eğerin sol tora-
ftna asarlordt.
[92) italyan gemiler: Bu büyük gemiler papodan erzok ve mühimmat getirmiştir.
Cenevizlilere aittir. Yobonct kaynak/ann, Latin gemilerinin parlak bir başort st
ve Osmonlt dononmosmm molubiyeti olarak gösterilen bu deniz savoşt, Kri·
tavu/os'un do oçtk olarak işaret ettiği gibi önemli bir şey olmoytp, deniz ve
rüzgôrlonn değişimi Ceneviz gemilerine yordtm etmiştir. 20 Nisan 1453
Cuma.
87
iSTANBUL'UN FETHi
vuruşmada düşman gemilerinde olanlardan yirmi ikisi ölü ve
yarısından çoğu da yaralanmıştı. Osmanlı gemilerinde ölenler
yüzü ve yaralılar otuzu geçmiştL
Padişah bu esnada at üzerinde durarak en ince
yönlerine kadar izler ve sonucunu belderdt Donarımasmm ke-
sin olarak galip geleceği ve karşı taraf gemilerinin de denizci-
leriyle beraber tutuklanarak huzuruna rır:>tll"llı:>ı!"ır->tıı
rahattı. gerçekten cerayen eden olaylar, ümitlerinin
mesine pek az bir zaman bırakmış olduğu ansızın esen
bu güney rüzgarı, düşman gemilerinin kurtulmasını
Bindiği ata vurarak sessizlik ve sukOnet oradan
Bu başarısıziiğı o anda zihnini kurcalayan
karşı kötü bir işaret sayarak
!u'nun gevşeklik ve beceriksiz!iği elbette haiıra
şiddetli ceza ve hatta idam dahi
vuruşma sırasında taş ile gözünden yaraJanmıştı. Savaş esna-
smdaki üstün çalışmalan da gözönüne memu-
riyetinden alınmakla yetini!dL
Donanma komutanlığı ve GelibohJ
dan savunma işlerinde tecrübell ve güvenilir bir
za'ya <931 verildi.
Hiç beklenilmeyen ve birdenbire meydı:m:ı. bu
Bizanslllara biraz cesaret ve epey teseni ve yurek!erirıi daha
hayırli ümitlerle doldurdu ve gelecek günlerin sa-
yıldı. Fakat ümitleri ve sevinçleri az müddet sürmüştür.
88
iSTANBUL'UN FETHi
lerıerek ve
. çalışır!ardı.
{94} Beşi~:toş salıili: Kitabın asimdaki •diplou kionos» olup çifte direk aniamma
gelir (çevJ Eski ad1 Gunefia-beşiHiı:
{95) 1512 metredir{çev.}.
89
iSTANBUL'UN FETHi
Gemiler tıpkı denizde gidiyor gibi görünür ve açılan yelken-
ler ise rüzgardan şişerlerdi. Işte bu şekilde yokuştan tepeye
yükselen ve oradan da limana inmeye başlayan gemiler, böyle-
ce Galata'nın çok yakınında bulunan Soğuk Su Haliç'inde top-
landılar. Bu gemiler orta boyda altmış yedi parçadan ibaretti (esı.
Bizanslılar hiçbir şekilde beklemedikleri bu olayı yani Ha-
liç'in içinde düşmanın bulunmasını ve şehre karşı saldırmak
üzere düzenlendiklerini görünce, kendileri için elim bir manza-
ra olan bu durumda bir kat daha hayret, ızdırap, keder ve telaş
a düştüler. Çünkü artık her türlü yardımdan da mahrum kalı
yorlardı. Zaten ne şehrin halkı ne de yabancı memleketlerden
alelacele yardıma gelenler kara tarafındaki surları korumaya
yetmediklerinden ve hatta iki ve yahut üç korunağın korunma-
sı bir cengavere bırakıldığından, o zamana kadar Haliç'e ba-
kan ortalama otuz stadian mesafede olan surun korunmasına
diğerleri kadar korunmada titizlik gösterilmemiş iken, şimdi Ha-
liç'in Osmanlı donanması tarafından işgal edilmesinden ötürü
bu surların da korunması mecburiyeti meydana gelmiş oldu-
ğundan savaşanların buralara nakli ile diğer taraflar boş kalı
yordu. Bu durum açık olarak şehri büyük bir tehlike ile karşı
karşıya bırakıyordu ( 97ı. Fenalık yalnız bununla kalmayarak pa-
{96) 22 Nisan 1453 pazar günü sabah! Türk deniz kuwetlerinden bir fifo Ha-
liç'te görünmüş/ür. Gemilerin koyd1rma işi ortalam·a akşam saat altdan sa-
bah saat alt1ya kadar sürmüştür. Gemilerin izledikleri yol hakkmda çeşitli ri-
vayet ve tahminler vard1r. Bu konuda yerli ve yabanci kaynaklar arasmda ke-
~in bir boğlonii kuru/mos! mümkün olomomoktodir. .
{97) Istanbul surlonnm savunmasi aşağidaki şekilde komutanlar arasmda bölün-
müş bulunuyordu:
- Ayios Romonos {Topkop!s!) kop!sl: Türklerin en şiddetli hücum/anna maruz
kolon bu bölgenin korunmosinf lmporotor Kostonlin bizzat üzerine almiŞIIr.
)on)üstinyoni de yediyüz seçkin oskeriyle, şehrin çökmesinin son anianno ka-
dar yanmda kalmiştir.
90
iSTANBUL'UN FETHi
dişahın yaptırmış olduğu köprü dahi bitiriimiş olduğundan kara
askeri üzerinden geçerek sura hücum etmeye başlamakla
surlan n korunması işi ön plana alınd1. Umanın ağzında ve zin-·
cirin yanında bulunan küçüklü, büyüklü gemiler dahi artık Os-
maniılann hücumlanna açık olduklanndan korunmalanna da-
ha fazla önem vermek gerekiyordu.
Justinyanus, !imanın ağzında olan gemilerden kendisine
ait birini ve halyan gemilerinden üçünü bulunduklan yerden
alarak Haliç'in ağz1 tarafnıdan Türk gemilerinin bulunduğu ye-
rin karşısına götürerek burayı onlara sınır yaptı. Bundan mak-
sadı bu gemilerle savaş yapmak ve Haliç'in girişini kapayarak
Osmanlı gemilerini orada hapsedip hiçbir yere kımıldamaya ve
- Edirnei<optst ile Tekfur Soroyt orostndol<i sur: Bokiyordi kardeşler diye ant
lan üç şövolyenin l<omutostndaki bir /talyan müfrezesi.
- Eğrikopt'ntn sovunmast: Teoclor ve Koristos adtndo ihtiyar bir Venedikli so-
voşçt ile jan Grant adtndo, özellikle lôğtm keşfinde mo hir bir Alman mühen-
dise btroktfmtştt.
- Vloherna soroytndoki kttoloro istanbul'daki Venedik elçisi )iroloma Minot-
ta komuta ediyordu.
- Vlohemo'don Holiç'e kadar olon sur porçostndo do Soktzlt piskopos Le-
onarda ve diğer Cenevlzli komutanlar bulunuyordu.
- Topkopt Silivrikoptst orostndo yine Venedikliler, bu orada komutan Botista
Gritti bulunuyordu.
- Yaldtzft Kaptyt: Venedikli Kontarini ile Rum prenslerinden Andronikos Kan-
takuzinos savunuyordu.
- Mormora sahili surunun savunmostnt do Yalddt Kaptyt savunanlar koruyor-
du. Burada Türk şehzadesi Orhan do yer almtşlt.
Bunlardan başka: Gönüllü rahipler ve keşişler de bu deniz suru boyunca gö-
revlendirilmişlerdi. /(ardinal izodor da, Sarayburnundaki burç/art savunacak-
tt. Limantn savunma komutast da Venedikli Kaptan Gobriel Trevisani'ye veril-
mişti. Grandük Notaras, bir ihtiyat kuwet ile şehrin merkezine, bugünkü
Mahmutpaşa civartna yerleşmiş/i. Hem şehrin idare ve inzibatt ile meşgul
olacak, hem de takviyesi gereken yerlere koşacaktt. Ho/iç surlannda da, ge-
nellikle Bizanslt l<omutanlar yerleşmiş/erdi.
91
iSTANBUL'UN FETHi
92
iSTANBUL'UN FETHi
Ana'nın resimleri önlerinde dualarla sokaklarda do!aşırlarken
bu resim hiçbir sebep olmaksızın birden taşıyanların ellerinden
yüzüstü yere düştü. Orada bulunanlar kaldırmak
resim kurşun gibi ağırlaşarak ve güya yere gibi
ğıdan çekilerek topraktan ayırmak mümkün olamadı. Bir
uğraştıl<tan, Tanrıya yalvardı~<tan sonra wa~;a .....:.
ehil resmi başanh
omzuna koyarak dolaşmaya devam
93
iSTANBUL'UN FETHi
tazyike başlanmış ve merdivenler ve ağaçtan yapılan kuleler
ve türlü türlü taarruz araçları yapılmıştı. Ortalama elli gün kadar
devam eden vuruşma ve baskı, kuşatmanın süresini yeter de-
recede uzatmıştı. Yalnız ümit olunmayan bir taraftan ansızın bir
olayın belirtisi örnek olarak denizden kuwetli bir yardımın gel-
mesi ihtimalinden başka endişe edecek bir şey yoktu. Vakıa
italya'dan bir donanma yola çıktığı ve Sakız Adasına geldiği
sözleri dolaşmaktaydı ve Padişah da bunları biliyordu. Artık yu-
muşak veya tereddüt eder durumları bir yöne itip en son ve en
şiddetli darbeyi vurmanın zamanı gelmişti. işte bundan ötürü-
dür ki Fatih bütün kuwetiyle karadan ve denizden şehre şiddet
li bir hücuma karar verdi ve bütün devlet büyüklerini, sergerde-
leri ve binbaşıları ve yüzbaşıları ve mülazımları ve ordusunun
büyük, küçük subayların ve emrinde bulunan hassa askerini ve
bunlardan başka tümen komutanlarını ve gemi kaptanlarını ve
donanmanın bütün komutanlarını çağırarak huzurunda bunlar-
dan kurulu bir kurultay kurarak aşağıdaki şekilde konuştu:
«Ey... benim paşatarım ve beğlerim ve ağatarım ve bu
savaşta yoldaşlarım. Benim sizleri buraya getirmekten ve
davetten gayem şimdiye kadar yapılan işlerde'bir eksiklik
veya göz yumduğunuz için değil, ancak yapılmasını dü-
şündüğüm genel hücumda daha büyük harniyet ve şecaat
gösterilmesine sizleri tahrik ve teşvik içindir. Bir kısmınız
bu görevin yapılmasına öyle bir derece gayret ve himmet
gösteriyorsunuz ki her nev'i fedakarlık buradan başarıya
ulaşmadan dönmek küçüklüğüne tercih ettiğinizi her an
görmekteyim. Bir kısmınız bununla da yetinmeyip türlü
teşvikler ile yüksek histerinizi başkalarına da aşılamaya
çalışıyorsunuz ki, bu da gözlerimden kaçmamaktadır..... .
Şehrin alınmasının pek o kadar kolay olduğunu zan-
netmeyiniz ve düşünmeyiniz. Savaşanlar için surları aş
mak pek zor ve aşanlar da büyük tehlike ile karşı karşıya-
94
iSTANBUL'UN FETHi
dır. Ama ... görüyorsı..muz ki bütün hendekler doldurulmuş
ve karaya bakarı kale üç yönden o derece tahrip edilmiştir
ki, sizin gibi silahi! ve ham silahlı olanlara değil, atlara ve
ağır surette sii~Uıll suvariierle bile kolayılda geçilmesi
mümküdür. Şimdi siziere al m ması güç bir kale yerine at ve
silah ile geçilmesi mumkün bir ova veriyorum.
Karşımızda savaş düzeninde dizileniere gelince, bı..mı~
lar lıakkmda da birkaç söz söylemek gerekir. Bunlar pek
az olmakla beraber ekserisi silahsız ve savaş alarmıdaı tec~
rübesiz kişilerdir. Kaçanlardan aldığım bilgiye göre iki ve~
ya üç kişi aym sayıda kuleler arasmda savaşa devam et~
meye çalışıyorlar. Hauaı bir savaşçı bu ölçüde üç veya dört
korıugan üzerinde savaşa devam ediyor. Bu şekilde savaş
a devam eden adam ya tamamen yüreksi;;z: yahut morai~
man eksik donatıimıştn·. Bu halde o gibi adamlar bizim bu
lkaiabalığımı:la nasıl yetebileceklerdir. da aklimıtı:··
dan çıkarmayalım ki bizim askerimiz devamil olarak savaş
yapabilir. Aı·a~armda değiştirme usıuiü
Yani askerler biri ertesi nl'ı•iı;ııır~•ı,r
rmı Bu sureUe askerlerin
raiııa~ine ve uyumasına vakit b!rakıiır. Onlar
olarak ve
95
iSTANBUL'UN FETHi
:rir~de diziler krı..m~n halyanlar ve özellilde kaiedekiierin
gön:lp kuşku lle kaı·şılayip üzerlerine
ı:;um edenleri gei·i güçlerini yeter olarak
!er:ııte de mü&~:emrrıel surette ı::h::matılmış ve
Bunlar nakkmda
96
iSTANBUL'UN FETHi
AZiM, NAMUS, iTAAL
J),.skeri itaıat nedir? .. Askeri itaaıt, herkesin bulunduğu
yeı· ve durumu iyice korumak ve sessizlik ve cUizen ile ha~
reiH"t ve davıramştarıı ayrılmamaktır. Bu her
niz üstünden gelen emri işitir ve sizden emir ~""~'ı"'''"'""
de emirlerinizi duyurabilirsiniz. Gerektiği zaman sessizlik
ile hareket edilir. Gerektiği zaman da bağınhr, ~'''"'!"'"'"' 1'
. göre haıreket edilir. Savaşta ve özellikle
lerinde usul pek faıydal!dıı·. Bütün
zen ve tertip iie hareket edildiği zaman somJnda
ulaşmal{ kesindir. Mazinize !ayık bir
iSTANBUL'UN FETHi 1 F: 7 97
iSTANBUL'UN FETHi
Zağanos Paşa rssıı Sen de köprüyü geçerek Haliç için-
deki sunm üzerine büyük şiddetle hücum ve !imanda bu-
lunan gemileri de gerektiği halde yardırnma çağır.
Karaca Beğ! Malyetinde bulunan asker ile hendeği
geç, surlarm yıkılmış olan taraflarma yaklaşarak, orada
merdane müdataada buhJJnan cengaverlerin hakkından
gel. Surlarm üstüne yükselmeye çalış, cesaretirıle emsal
ve akramna örnek göster.
Ey... ishak ve Mahmut! Her biriniz dahi kendi alayını
emrine alarak selametle hendeği geçmeye ve merdivenier-
le surlarm üzerine çıkmaya gayret ediniz. Kemankeşler ve
topçular ve tüfenkçiler ise surlara yöneldiğiniz ı:aman ko-
n.maklarda bulunan düşmanı sindirrnek Için şiddetle ateş
ve tazyik etsin.
Ey... Halil ve Saruca! Her biriniz maiyetirıizde alaymız
olduğu halde yanlarımda savaşa hazır bir durumda bulu-
rıaraki beni savaşıyor ve surun harap olduğu yerden surun
üstüne çıkmaya gayret sartediyor ve italyanlan mağlup
ediyor ve maiyetinde olanlara şehre girmek için yol açıyor
{98) Zoğonos Mehmet Paşa: Fatih'in hem eniştesi, hem de kaytnbabasidtr. Şeh
zodeliğinden itibaren Fatih'in yonmda bulunan Zoğonos'un mi/liyeti belli
değildir. Istanbul kuşotmostndo hizmeti görülmüştür. Gelibolu soncokbeyliğin
de ve deryo kaptanltğmda bulunmuştur. Fatih'in çocukluğunda askerlik öğ
retmenliğini de yopmtşttr.
Fatıh lle yakınlığına alt ~ıdald fıkm ilgi çe/dcfdfr:
Fatih, Bohkesir'e geldiği zaman Zoğonos Paşa da camiini yoptmrken strtmo
aldtğt toşt, iskele ile yukart Çikonyormuş. Fatih yapı yerine gelmiş:
- Kolay gelsin Zoğonos ... diye seslendi.
Zoğonos do ordtna dönmeden ve kimin söylediğini görmeden:
- Eyvolloh Mehmet! cevabtnt verdi.
Sonra Fatih, beni görmeden nast! tonıdtn diye sordu. Zoğonos da dedi ki:
-Bono burada kimse Zoğanos demez. Paşa ... derler. Adtmt ancak sen söyli-
yebilirsin. Ondan tontdtm.
98
iSTANBUL' UN FETHi
gördüğünüz anda, size karşı cephe almış dizileri her iki
yönden vurarak takip ve bunlara da hiç meydan bırakma
yarak bizler ile meşguliyatten ve çökerttiklerimize yardım
etmekten önleyiniz. Sonra görülecek işler için ben kendim
dikkat ve ihtimam edeceğim. Şimdi sizler; selamet ile çadır
ve ataytarını dönerek yemek yiniz ve biraz dintenin iz.»
Padişah, sözlerini bitirdikten sonra toplantıya son vermek-
le herkes alaylarına ve çadıriarına döndü, Padişah dahi ye-
mekten sonra yorgun başını dinlendirdi.
Sabahın erken saatlerinde topçuları çağırarak topları ha-
zırlattırıp surlarını, harap edilen taraflarında yerleşmelerini ve
tabiye etmelerini, vakit geldiğinde o yönde müdataada bulu-
nanların üzerine ateş etmelerini emretti. Ondan sonra çevre-
sinde bulunan bütün alay ve kolları ve silahlıları ve okçuları ve
bütün seçkin özel birlik askerlerini toplayarak bunları tümen ve
tugay ve alay ve bölük düzenince tertip ve taksim ile vaktin gel-
mesinde bir kısmını savaş ve hücum ile meşgul etmek, diğer
kısmının taze bir kuwetle savaş yapmak için yerinde rahat
durmalarını ve bunların bölüm bölüm, birbirinin ardından savaş
meydanına gönderilerek, bir tümenin meşguliyeti sırasında di-
ğer tümenin yedekte bekleyerek, bu suretle nöbetleşerek ile
hareket edilecek ve askeri harekattan dolayı savaşın kesintisiz
olarak devamını ve surun içindekilere karşı döğüşmenin tatil
edilmemesini tenbih buyurdu. Bununla beraber herkese yer
saat tayin ederek ne şekilde, nerede ve ne vakit savaş yapma-
sı gerektiğini tarif etti. Ardından atına binerek asker dizilerini
gözden geçirerek denetledi. Bazan açık olarak, bazan kapa l ı
olarak herkesi savaşa cesaretlendirdi.
Özellikle alaylar üstsubaylarını adlariyla, çağırarak konu-
şurdu. Bu suretle bütün orduyu denetledikten ve bir denizden
diğer denize kadar surları kontrol edip gerekli hususları tenbih
99
iSTANBUL'UN FETHi
ve hepsinin yiğitlik göstermelerini tavsiye ettikten sonra yemek
yiyipsavaş havas1mn çalmasına ve hücum işaretinin verilme-
sine kadar rahat etmelerini emretti. Bu işlerden sonra
yemek yiyerek dinlendi.
Okçuiar ve
edilmiş
düzen ve
menziii içine girince
lann ve topçu ve tüfekçilerin attığı ok, taş, demir ve
başladığınin bir işaretiydi. Içeridekiler ve
birbirierine yaklaşarak her iki taraf da büyük bir gürültü ve kö-
tü tahkir edici sözler söyleyerek hırs ve hışım ile merhametsiz-
ce birbirierini öldürmeye başladılar. Bu dehşetli hal, akşamm
gün batımına kadar iki üç saat devam etti. Yaralılar çok olmak-
la beraber ölüler de az değildi.
100
iSTANBUL'UN FETHi
Bunu müteakip Padişah, u"''""''"'"'''''" ve
çağırtarak
101
iSTANBUL'UN FETHi
Kaptanpaşa da deniz tarafından surlan zorluyordu. Surlan n
1100)
102
iSTANBUL'UN FETHi
ne konulmuş olan destileri kırmaya ve önlerine gelen her şeyi
parçalayarak kale içine girmeye çalışıyorlardı. Ordunun başın
da Padişahın bulunması da kükremiş Osmanli askerini daha
ziyade kamçılıyordu.
Justinyanus'un maiyetinde bulunan Bizansl1lar ise hançer,
kargı ve mızrak gibi savaş araçlan ile kendilerini koruyarak Os-
manlı askerlerini kale'ye sokmamaya çaiişıyor!ardı. iki taraf
birbirlerine pek ziyade yaklaşmış oldukianndan çarpışma, gö-
ğüs göğüse yapılıyordu. Her iki tarafın isim yapmış ve cesur
askerleri büyük bir şiddet ve cesaretle birbirlerine hücum ettik-
lerinden Bizans surlan etrafında son ve şiddetli bir savaş mey-
dana geldi. Askerlerin bağırmalan göklere çıkıyor ve savaş
manzarası gittikçe dehşetli bir hal alıyordu. Nihayet Justinya-
nus göğsüne rastlayan bir kılıç ile yaralandı. Çadırına taşındı.
Justinyanus'un yaralanması, Bizans askerleri üzerinde olduk-
ça kötü bir etki yaratmlŞ ve Konst~mtin askerlerinin bozulmasi-
na neden olmamak için savaş biraz hafifieyinceye kadar orada
kalmasını Justiııyanus'dan rica etmişse de askerler, set ve sur-
ların korunmasını birakarak komutanlar dakendilerini kur-
tarmak için gemiiere kaçmaya başladıklanndan Konstantin'in
verdiği emirlerin hiçbir yaptınmı olmamıştı (ıo1). Justinyanus ile
beraberindeki askerlerin çekilmesi üzerine Konstantin'in boş
kalan yerleri doldurabilecek güçte askeri kalmadığından hiz-
metindeki adamlan ile yanlızca bulunduğu mevkii korumaya ve
oradan savunmayı sürdürmeye gayret sarlediyordu.
Padişah Hazretleri ise, sur'un ve sed'in harap olan yerle-
rinde savunanların pek çok azaldığını ve bu sebepten ateşin
kesilmekte olduğunu görüp artık Bizanslllann kaçmaya başla
dıklarıni anlayınca, yanındaki askerlerine:
103
iSTANBUL'UN FETHi
Evladlanm. Düşmanlar dayanamay1p kaçworlar ve
surlarda Bizansltiardan başka kimse kalmadi. Arttk şehir
elimizdedir. Fakat davranmaym, sonutuiı kadar cem
saretle devam ederek gösterin Ben de sizinle
beraber ölme.re haz;rum...
yüreklendiraL ve Osmanlı
ve patırdılarla Padişahtan ewe! setierin
. Burada bulunan arta kalmış düşmanm bir
Türk ordusu tekbirler/e /<ale duvarlanm inleterek, ilk hamlede iki bin merdi-
venfe, elli bin vtğitle ileri atdmışt1r. Eskiden ~Tabihône» sonralan •Mehterhô-
ne» denilen ordu bandasunun cenk havalan /çinde, Akşemseddin 1re Niol!a-
GiJrcmi bilginferin hak yolundo savaşanlara ön ayak olmolonyle genel
loorruz bir sonuca erişmiştir. Bu wodo topform açilğr gediklerden sur-
foro tırmanarı •Ufubotlı Hasan" soncaği burç/ara
feihini her ne pahasrna olursa ofsurı küçültmeye çalrşan yoboncr go-
filler! eksik değildi( Türklerin açık bJrokr!mJş olon bir kapıdon içeriye girmiş
olduklan yalntz o zaman şehirde bulunmayon Dulcas tarafindan ya-
zılmtşlır. Kuşolmoda bulunan diğer Bizans ve LôUn tarihçilerden hiçbirinde
böyle bir kayıt mevcut değildir. Tlirk lcoynoklan, özellikle olaylan gözü ile gö-
ren Dursun Bey top gediğinden içeriye gircildiğini kaydeder.
Bu titizlikle işleyen Di6mtekin, kitabmdo;
Guillet, s. 215 •Uiubot"ft Hasan 'm otuz b~ i ile ileri otddJğJ ve bir elinde kol-
kanı diğer elinde yotağom olduğu ho/de sura çtlwrak, burada tutunduğunu
ve sonra şehit düştüğünü ve diğer otuz arkodoşmm bulunduklan yeri tahkim
ederek yerleştiklerini ve bunlardan ilk şehre giren Bolabon Bodera'ntn emir-
fiğe terfi ettiğini yazar_
Frontzes,, s_ 285. •Ulubat'li Hasan öldürOidü, fakat arkadaşlan olon otuz ye-
niçeri, terkedilen mozgal hatlarını işgal ve buradan şehre girdiler» ... der.
Lamorlirıe:-Histoire de lo Turquie: ... Ufubat'lt Hosan'o kattion yüz kadar Yeni-
çeri'nin, Icendisinin şehit olmasındon sonra gedik yerinin üs!Dnde geniş bir
yer işgal eltileL.der.
Gibbon, s. l 04 « ... Ulubat'!t Hasan, surloro pkılobileceğini göstermişti. Ken-
disi öldüğü zaman diğer orkadoşlan, onun gösterdiği yolu takip ederek sur·
laro çıktılar...".
104
iSTANBUL' FETHi
Frcntzes, s.
bi-
Çi
105
iSTANBUL'UN FETHi
ni!ir ki Osmanliiar bu davranışlanyla halkı ürkütmek, korkut-
mak ve esaret altına almak istiyorlardı. Surlann diğer yönlerin-
de bulunan Bizans askerleri, olaylardan bilgi alamadıkianndan
kara ve deniz yönlerinde savunmaya devamla, Osmani1 aske-
rini kaleye çıkartmamak için ellerinden geldiği kadar çalişıyor
Iardı. Halbuki diğer taraftan Osmanh askerleri kara içerisine
girmiş ve hatta şehir içine de dalarak arka taraftan onları Sikış
tırmaya başlamış olduğundan bunlann savunması pek bilgisiz-
ce idi. Nihayet gerçek anlaşıldı. Hepsi ümitsizlik ve keder için-
de diğerleri gibi kendilerini kurtarmak için kaçtılar. Bazılan da
kendilerini surlardan aşağıya atarak intihar ediyor, veya felce
uğram1ş gibi silahlarıyla beraber kay1ts1z teslim oluyorlardı.
Padişah Hazretlerinin amcalan, Osmanlı Hanedanından
«Orhan» da surların üzerinde oiup, Bizansiliara yardmı etmek-
te idi. Bu kimse kendisini öldürmek isteyen biraderinin korkusu
ile Konstarıtin'in yanma kaçm1ş olup, istanbul'da oturmakta ve
Konstantin ile birtakim ümitler beslemekteydi. şehrin
allndığ1n1 gördükten sonra. kendisini
erek ve üzerindek! Osmanli ""'"'""·""''"''"
linden
( 104) /(riiovulos'tan başl<a istanbul'un fethi hakktnda tarih yozrntş olan Btzans ve
Lôtin tarih yozarlortnm söylediklerine göre italyan gemileri Osrnanlt gernile-
rinin orasmdan zorla geçmeyip, Osmonlt gemilerinin tayfolonrun şehre da-
ğtlmtş olmolanndan foydalonmtşlor ve limandon ç;korak kaçmtşlardtr {çev.)
106
iSTANBUL'UN FETHi
leri kalmıştı. Hamza bey, bunlardan bir kısmını bat1rarak, bir
kısmını da tayfalanyia esir aldı. Bütün gemileri Hünkar Kapısı
(iosı semtinde karaya yanaştırarak, kapının henüz kapalı oldu-
ğunu görünce kilidini ve zincirini kırarak şehre girdi. Orada bir
alay kadar kendilerine savunan Bizanslıya tesadüf ettiğinde
(Kara askeri şehrin başka yerlerini yağma ile meşgul olduğun
dan henüz oraya gelmemişlerdi) üzerlerine hücum ile hepsini
çıkacal< perişan etti <10512>. Bu sırada kara tarafından giren asker
de yetişmiş ve sahilde bulunan diğer kapılan da kırarak bütün
asker ve gemi tayfalan şehrin içine yayılmışiardı <10513ı.
107
i51:4/\IBUL'UN FETHi
Bu sırada Galata'da 11 @oı oturanlar şehrin alındığını görünce
teslim oldular ve kapılarını açarak a.skeriyie içeriye
Paşayı Bundan doiayı da hiçbir
ve mevcui mahalle
bölümü olon göçlerinden birinde buradan geçerken
ve bu kasaboya kendi cıcllonm vermişlerdir. Goi-
Lit.z:onsiii<Jr Gofot derlerdi, Bu yUzden mahalle bu adla andciL r=anh
s;rado tara{-sJz kaldddon iokdirde kendisinin
uv.-or,-rm,""' vaad elmişii, Lôkin onlar torabzhklcmm bQZOIJiel(::ırtrıacm
'~'"'''"·".""'''w burasr de edilmiştir. Ceneviz
rm.fn<.mn•<mın 1453 = imzalandi,ğl rfı;ayet Hammar'in
rivayeline Rumco olarak hazirianan bu anloşmoclcı, Fatih'in tuğrosi bu-
lunmakta ve kendi normrıo Zoğonos Paşa larofJndan imzo edilmiş bulun-
maf<:tcda:
Osmanlı askerinin kayıplan söyleni/en sayrnm eksik olduğu
Rumco beşyüz kelimesi olon "pendaküs» ün, beş aniamma olan
~ııımcfok:üs-hiAIO»)Ierine kullamldıği zannedilir. Bu sayı dahi bazr tarih yozar-
larrnm ovkmdrr. Bunlardon biri olon Sak1z Adeli «Leonarda»
Osmonh askerinin ka);iplarım oltmr; bine yükseltiyor, ki bu say1 da pek ço-
ğa/tılmış soyilmoz {çev.}. -
108
iSTANBUL'UN FETHi
çokluğu ve büyüklüğünü seyrederek hayran kaldı. <10712ı. Şehir
deki evlerin şirinfiği ve iç süslemesi de çok güzel olduğundan
Padişahı hayrette bırakmıştı. Paclişah Hazretleri şehrin
ğ1 harap hali ve perişanlığını gördüğü zaman
şefkat hisleri ile dolu olarak kendisini büyüieyerı
edilmesine o sırada
pe!<
109
iSTANBUL'UN FETHi
Teslim teklifini reddetmiş olan şehirlerin yağma edi/diğine dair doğuda ve ba-
!Jda yüzlerce örnek vard1r. Fatih Sultan Mehmet Nisan aymm beşinci günü;
fmparator Kostanlin 'e son bir tekiifte bulundu; şehri teslim ettiği takdirde, bü-
tün Kostantiniyye halkinin can ve malina dokunulmayacağma söz verdi. Ke-
sin bir ret cevabi alinca savaş da başlamiş oldu. Türkler elli üç gün devam
edecek kanii bir savaş sonunda kiiiçlannm kuwetleriyle şehre girecek/erdi.
Şu demler geldi ki eyyôm1 bahan
Müzeyyen itdi cümle sebzezôn
Cemôlin arz kiidi şôhidi gül
Figana başladi şOride bülbül
Benefşe şeşberin ald! eline
Takmd1 tigm1 süsen beline
Şakayik gürzünü itdi havôle
Başma surh börkün giydi lôle
Getürdü önce ak sancaği zanbak
Môhasal sahni gülşen buldu revnak
Düada cümle mevcOdôt yekser
Ki ola Istanbul'un fethi müyesser
23 Mayis 1453 günü imparator'a, son defa olarak bir teslim teklifinde da-
ha bulunuldu. Padişahm dayisi isfendiyar oğlu ismail Bey, malyelinde bir sü-
vari müfrezesiyle, bir savaş bayraği çekerek ve dünbelekler döğdürerek Top-
ka-pisma doğru ilerledi. Şehre almdi ve lmparatorla buluşturuldu. /smail Bey,
Padişahm mektubunu takdim etti. Padişah, son defa olarak, şehir teslim edil-
diği takdirde, imparatorun ve bütün Bizans ileri gelenleri ve halktan isteyen-
lerin, bütün servetleriyle çekilip diledikleri yere gidebileceklerini, kalacaklan
n mal ve can emniyetine ve din hürriyetine tecavüz edilmeyeceğini, aksi hal-
de şehre kiliç/o girileceğinden meydana gelmesi mümkün şiddet davranişla
nnin önlenemeyeceği ve bu türlü tecavüzden sorumlu olamc:yacağmi bildiri-
yordu. /m paratoro aynca Mora Imparatorluğunu veriyordu. /smail Bey de en
inandmci sözlerle Imparatoru iknaya çaiişti. lmparalor, bütün bu teklifiere
karşilik kesin olarak ret cevab1 verdi.
Fatih'de istanbul'a girdikten sonra, Bizans'm son başbakani Notharas'1 hu-
zuruna çağirarak:
-Şehri bana teslim etmemekle çok iyi hareket etmediniz. Karşilik vermenizin
sonucu olarak hasJI olan şu felôketi, şu harabe/eri, şu muazzam esir kütlesi-
ni görüyor musunuz?...
Sözleriyle muvahaze etmiştir. Bu sözler bir çok yerli, yabanci kaynaklarda
örnek olarak ünlü tarihçi Viasto'nun eserinde de geçmektedir.
11 o
iSTANBUL'UN FETHi
durobilme!erinfn si
porosmı vererek
onarrmmclo
edildiği bir yönden de
biriktirilmesi inıkônr sağlannırşli(
ve okuduklarrrnrzrn rJst üsre
en iyi şorilarr kabul etmeyen bir k:
unutulrnamasr gerektir,
, ;\;leşlıur Pers lıükUmdorr olup, devrinde
Yunanhiarla ~Med' sovaşlorrnr yopmrştrr. iviiiaNon önce
de alarak burada esir ve sürgOn hayalt geçiren Ycıhudilerin
dönmelerine Izin vermiştir. lmparatoriu,ğu Çin stnrrianndan
Akdenize kadar uzoruyordu.
(1 202. 1204 )lflrnda Almanya imparatoru VI. Heinrich lorafrndon Yafa
rini olmak için düzenlenen dördüncü Hoçlr Seferi, maksodmdon
Doğu-Roma imparatorluğunun başkenti olan l~tanbul'u olmrş, o nüfu-
su bir milyonu aşan şehir, üç gün, üç gece görülmemiş bir j!Oğmoya maruz
kalmrş, elfler olsun i'aptnoklor olsun bu yağmadon kurtulomamrşftr, Batt -Ro-
mo imparatorluğunun iznik şehrine çekilmesi üzerine istanbul'da 1261 j!tltno
kadar sürecek olan bir Lôtin imporoiorluğu kurulmuştur.
112
iSTANBUL'UN FETHi
hirde !<alanlar da ateşte yakıidı. Bununla beraber meydana ge-
len zarar ve felaket bu noktayı geçmemiş yalnız maddi
olan şeylere tecavüz edilecek kadınlara, çocuklara ve
konulacak olan. mailara ei uzatılmamıştı. Bu sebepten
dır ki bir süre sonra yabancı hükümetler kovularak eğemen!ik
lerini yeniden almışlar ve eski durumianna dönebi!mişierdi. Fa··
kat bu defa yedikleri darbe pek dayanılmayacak gibiydi. O za-
man lstanbu! edebiyatın!, eğitimin gördüğü ve · da-
ğıid!ğı yerdi. Astronomi ile uğraşan bilginler
!ardı. Her yönünde nefis sanat eserieri göze
natkariar dahi bu zevlz ve sefahat çevresinde
eser verme ve güzellik yaratma konusunda
yor!ard1. Özeiiikle manasMar ve kiliseler büyük ve
cı binalar bir güzellikler topluluğu meydana getiriyordu.
şan, şeref zenginlik ve mutluluk hep bu çevrede
Fakat şehir almınca, ~çeriye giren yabancı,
kıymet bilmeyen eller memleketin bütün
mahv ve tahribe koyulmuşlar, bu nefis eserler
bir tahribata uğramıştır. Nefis ve kıymetli şeyler zorla
du. Şehir ve halkı yükseldiği saadet daimdan şimdi setalet
uçurumuna korkunç bir biçimde düşüyordu. iki esl·d ve
mutluluğun boş kalan yerieri düşkünlükie doluyor, evveice
onurla adı anıları bu memlekete şimdi «bedbaiıt» ve hükümda-
rı na «zavallı'' deniliyordu. Memleketin eski durumu, bakım!ı
eserleri, esirliğe, köleliğe l<atianan erkekler, kadınlar ve çocuk-
Iann dilinden ancak bir hikaye, bir efsane gibi işitebi!iyordu. Zi-
ra meydanda başka şahit kalmamıştı. Özellikle bu zevk ve
mutluluk merkezi, sefalet ve çöküntü yeri olmuştu. Bu
memleketin kötü talihiydi.
)nsanhğm işierinde ve durumiannda devamlı hiçbir şey yok-
tur.insanlığa ait haberler tabii med ve cezir'e bağlı olup, insanlık
hayatındaki değişmeler her zaman buna uygun olarak gelişebilir.
i 14
iSTANBUL'UN FETHi
olan yönünden şehre hücum eden Osmanlı askerlerinin sün-
güleri arasında can verdi. Son nefesinde «Şehir elden gitti,
ben daha hayatta mıyım?» dediği rivayet olunmaktadır. Bu
davranışı kendisinin kuwetli bir vatansever olduğuna işarettir.
Fakat biçarenin ömrü talihsizlikle geçmiş ve ölümü ile de Bi-
zans ocağı ebediyyen sönmüştür ı 112>.
Sultan Mehmet Han Hazretleri şehri seyir ve temaşa ettik-
ten sonra 1113>, ordugaha dönerek ganimetierden seçtiklerini
(1 12) Kostontinos Drogosis'in ölümü hokkmdo çeşitli rivayet/ere bir takim efsane-
ler konşmıştır. Bu rivayetler şöyle sırolonobilir:
o - Türk askerinin Topkapı 'dan içeriye girmekte olduğunu görünce atından
inerek, yonmdakiler/e beraber sokak savaşmda ölmüştür.
b - Sokak savaşında bir Türk askeri, imparatoru yere ytktlmtş, Konstontin
kalkmaya çoltşmtşso do, ikinci bir vuruşton sonra bir daha kalkomomtşttr.
c - imporotor, surlardon kaçan Bizans askerlerinin ayaklan altında ezilmiştir.
d - Türk askerleri arasmda savaşorak ölmüştür.
e - Sokak savaşı sırosmdo iki Türk askeri tarafındon tanınarak öldürülmüş ve
başı kesilerek gösterilmiştir.
f- Kesik boş Fotlh'e getirilmiş, Bizans askerlerine teşhis ettiri/dikten sonra, ko-
hromonlığmı takdir etmiş ve potrikhoneye göndermiş/ir.
o - Kesik boş gümüş bir kutu içinde Ayosofyo mihrobının dibine gömülmüş ve
vücudu oyn bir yere gömülmüştür.
h - Cesedi ölüler arasmda giydiği elbiselerden tonmmış ve Fatih tarafındon
törenle gömdürülmüştür.
(113) Fatih 'in torun/anno tovsiyesi:
Fatih, istonbul'o girip olayla Ayosofyo önüne geldiği zaman derinden derine
bir inilti işitti. Sesin geldiği yöne bir adam gönderdi. Sakalion büyümüş, periş
on durumda bir keşiş bulup getirdiler. Huzura çıkordtlor. Korktu, teskin ettiler.
Neden zindona ottldığmJ. .. sordular.
Keşiş, fo/o do baktığını ve Türklerin kuşatmo hazırlıklan sırasında Konston-
tin'in kendisini çoğmp istonbul'u Türklerin alıp olomoyocoğt bildirmek için re-
mil (Fal .. Ozellikle kum fo/ı) atması nt söylediğini, remilde; Istanbul'un Os-
monltlonn eline geçeceğini bildirmesi üzerine, Konstontin 'in ktzorok onu zin-
dona otttrdtğtnı onlattı ve:
- Demek fo lım doğru imiş ... diye ekledi.
115
iSTANBUL'UN FETHi
kendi için ayırarak kalanını orduya dağıttı. Memleketin
ve alimlerini yarıma çağirtarak haklannda nazik
verici davranişiarda bulundu. Bunlar
cesaret ve
makam ve hediyeler iie mük~Hatland1rdL Aske-
belirten bir konuşma yaptıktan sonra
terhis etti. Bundan sonra deviet büyükleri ile şehri ge.zmeye
. En güzel mevkiini kendisi bir saray yapılmak üze~
re seçti. seçme binaian da devlet büyüklerine hediye et-
ti. hizmetinde olaniann bir kısmına da içinde
muhteşem binalar tahsis etti. Kendisi için seçmiş olduğu
116
iSTANBUL'UN FETHi
esirleri şehrin iiman1 sahilinde yerleştlrdi ve esirler öden·
bir süre onlara otur-
117
iSTANBUL'UN FETHi
getirildiğizaman ilk önce çocuklannın öldürüimesini rica etti ve
öldürülürken metin, endişesiz nazarlaria onlara baktı ve kendi-
sinden evvel idam olunduklanna şükrederek Tannya dua ettik-
ten sonra eellada son nefesini teslim ederek büyük adamlara
yak1şacak bir ölümle hayattan aynld1. Kendisi dindar, zeki, akli-
lı ve meziyet sahibi bir kişi olup politik bilgisi ile şöhret yapmış
tı. Yalnız Bizanshlar değil diğer kavimler bile onu takdir eder-
lerdi. Çocul<lannm kendinden evvel öldürülmelerini arzu etme-
si, bilahare dinlerini değiştirmelerini önlemek içindi. Notaras'ın
maiyetindekiler dahi aynı şekilde öldürüldüler bunla.rın
lan dokuz kadar olup, cümlesi de cesaretle hayatlann1 verdiler.
Fakat, Padişahı bunların idamma sürükleyen kıskançlar dahi
Padişahin nefret ve gazabıni kazandikiarından bir süre sonra
idam ve bir k1sm1 da rütbe ve memuriyatlerini kaybettiier.
şopkost görmeye tercih etitkierini söylemeye boşlomtş!ardtr. Bu cereyontn bo-
şmdo boşveki/ Notaras ile Gennodios Skholorios gibi halkrn çok sevdiği
önemli kişiler de vordt. Meşhur 'Türk kovuğu' sözünün Notaras toroftndon
söylenilmiş olduğu rivayet edilir.
Notoros'tn Istanbul'un fethinden sonra Fatih ile tCirlü konuşmalort olmuştur. Bi-
zans torihçisi Dukos'tn do onlotttğt üzere bunlardon bir tanesi Çondorlt Ha-
lil Paşa'ya kadar uzonmoktadtr: (... Podişah ono dedi ki, «şehri teslim etme-
mekle iyi bir iş yopmodtntz. Bak ne kadar zarar/or, ne kadar hasarlar yopt
!dt, ne kadar kimse esir oldu.» Duko buna cevap olarak, «Efendim, sona ş
ehri verecek kadar )letkimiz yoktu, hoito imporotorun dahi böyle bir yetkisi
yoktu. Bundan başka senin adamiortndan boztion da, sözle ve mektuplarla,
imporatora haber göndererek, korkma; padişah size tahakküm edemeyecek-
tir... diyorlardt. Padişoh bu söyleni/en sözleri Halil Paşa'ya bağiadt).
Nothoras'tn idomt sebebleri hokkmda çok çeşidi rivoı;etler olduğu gibi, Dukas gi-
bi büyCik Fatih'e dil uzatacak kadar çirkin isnadlarda bulunanlar da görülmektedir.
Fethin ikinci veya üçüncü günü, büyük iltifat gören, ailesi ve dostlan buluna-
rak esirlikten kurtartlan Notharas'tn Bir süre rahat durduktan sonra Bizansitfa-
rm baştna geçerek istiklôi dovastna kolktşacak!art veya düşmanianna katt!a-
coklort, hana ordugôht basma teşebbüsünde dahi bulunacaklan hesap/ona-
rak, kendisine l~tanbu!'un bir nev'i belediye boşkanitğt verilmesi düşünülmüş
olon Notharas idam edilmiştir.
118
iSTANBUL'UN FETHi
Anlattığımız olaylar şehrin alınmasından sonra cereyarı
etmiştir.
Sonra Padişah hazretleri, Süleyman Beyi '116> Şehremini
(Sübaşı) (mı tayin ve şehrin imann1 kendisine verip KIŞ mevsi··
mindekendisi Edirne'ye döndü 1118>. Sırp'lardan, Arnavut'lardan
ve Sakız ve Midilli adalan ahalisi tarafından, iran Şahı'ndan,
Mısır Sultanından, Karaman Bağinden Edirne'ye elçiler grubu
gelerek Padişahın başarısını tebrik ettiler. Padişah Hazretleri
bu heyetleri kabul ederek iltifat eder, ganimetierden bazı hedi-
yeler verip dönüşlerinde dahi özel törenle yolcu ederdi. Bu he-
yetlerden bazılarıyla o sırada banş andiaşması yapıldı ve ye-
minlerle onaylandı. Bir kısmına da rica ettikleri şeyler verildi ve
yine bir kısmının vergileri bağışlandı. Özet olarak hepsine kar-
şı banşsever söz ve davranış gösterildi.
1l 16} Süleyman Bey: istanbul'un ilk muhafizi ve valisi durumundadir. Fatih kendi·
sini, sur/ann onanm1 ve şehrin Türk/eşlirilmesiyle görevlendirmiştir. ilk önce
beş bin aile getirildiği rivayet edilir. Karaman, Aksaray, Eğridir, _Bursa, Ma-
nisa, Tire, Çarşamba, Kastamonu, Samsun, Sivas, lzmlr'den ... Oz Türk soy-
lu olan aileler istanbu/'o getirilmiştir. Aksaray, Karaman, Çarşam bo ... bu ad-
/ardan ileri gelmektedir. Balkaniann açdmas!n!ndan sonra bu bölgelerden
de aileler getirilmişse de say1s1 azd1r. Istanbul'un Türkleştirilmesi için çok ça-
l!şdmlş, Anadolu'dan gelip yerleşecek Türk halkmo arsa verilmiş, emlôk ver-
gisi olmmam1ş, Süleyman Bey bir çok sinsi karşi koymalara korş1 Fatih 'ten ol-
diğ i emirleri yerine getirmiş ve yürütmüştür.
lstanbul'a özellikle Anadolu'dan gönüllü aileler getirilmeye önem verilmiştir.
1l 17} Süboş1: Bir şehrin ve azeilikle küçük kasabalann inzibat işlerinin ômiri. Ace-
mi Ocaklannda küçük rütbeli subay. Kap1ku/u suvarileri aros1nda sefer za-
man/on inzibat Işleri için ve banş zamanformda vergi toplan!lmos! amoCfy·
fo seçilen kimse.
ll 18} Fatih, fetihten sonra istanbul'da yirmi gün kadar kalmiş ve bu günlerde 'V!-
akheme' Tekfur Saraymda oturmuştur. 18 Haziran l453'de büyük törenle
şehirden aynlm!ŞIIr.
119
iSTANBUL'UN FETHi
Saray hizmetiileri arasına kattığı eşraf çocukian içinden en
iyilerini seçerek l'Cimisini hassa alayına 1119) ve kimisini de özel hiz-
metlerine kattı. Çünkü bunları a~<ıl ve meziyet ve terbiyeleri için
çok takdir etmiş ve beğenilmişti. Hakikatan bu çocuklar da hem
dış bakımdan ve hem de ı,ç bakımdan temiz, soylu kimselerdi.
Bu esnada Akdeniz'de bulunan adalardan da elçiler gel··
mişıL Bu elçiler heyeti çevirmekte olduğumuz kitabm yazan
imroz'lu Kritovulos tarafından gönderilmişti. Şöyle ki:
tor Konstantin'e tabi bulunan imroz ve Taşoz adalanrıa.
rator tarafından tayin ediimiş olan memurlar şehrin alınmasmı
ve lmparatonm ölümünCı haber alınca üzüntü göçe
başlayıp Umni'de bulunarılar adanın sonundan ve
ler «Kefalos» bumundan İtalyan gemileriyle memleketten
dıiar Adaların halkı ise memur!ann kaçıştıklarını görerek ve bir
taam..ızdan korkarak zaman donanmanın !stanbu!'dan Geli-
bolu'ya döndüğü duyuimuştu) göç etmek için teşebbüste
nuyorlardı. Hatta limni adasındak! ikı yüz aile Girit'e r 1 ' 9 '2ı,
kız'a, Ağrıboz'a rm<:ı) gitmişlerdi. Kritovtulos durumu bildiğinden
120
iSTANBUL'UN FETHi
(1 19/4) Taşoz: Ege Denizinin kuzeyinde, 380 km2 yüzölçümünde bir adad1r.
Eski ad1 Thasos, Aethria'd1r. Ege Denizindeki bu odolar çeşitli hükümetler
arasmda pa)lloşdm1ş olup, bunlardon çoğu kuzeyden güneye doğru Cene-
viz ve Venedik cumhuriyetiyle Rodos şövalyelerinin elindedir. Istanbul'un fet-
hine yak1n Bizans imparatorluğunun idaresinde yalnız lmroz, Umni, Taşoz
kolmişlir. Istanbul'un fethi ve 1 1. Konslantin'in ölümü ile bu adalarda bir pa-
nik havasi başlamişlir.
iSTANBUL'UN FETHi
Ham Paşa, Sultan ikinci Murat zamanında pek çok nÜ'Iuz
sahibi olup o vakit veliaht olan Suitan Mehmet Han Hazretleri-
ne birçok çeşitli işlemlerde karş1 koyardı. Pederi hayatmda hü-
kümeti oğluna b1rakm1ş iken Halil Paşa'nın etkisiyle hükümeti
kaybetmiş 1120ı onun aldatmasına kapıim1ştı. istanbul'un kuşat1l-
[ 120) ikinci Murot'm birinci defa soltonaftan çekilip tekrar tahta geçmesi Osman-
lt kaynaklannda iki türlü oÇik/ontr. Bir söylentiye göre Vorno Savaşmda ikin-
ci Murat podişoh olarak değil, Edirne'de saltanat sürmekte olon Fatih nam-
mo boşkomutan olarak bulunmuş, sovoşt kazonmtş, Edirne'ye döndüğünde
soltonoto meyil olduğu görülerek, Çondorlt Halil Poşo'nm telkin! ve belki de
basktstylo Fatih tohltnt bobasma teklif etmiştir. Devlet büyüklerinin de bu fik-
re kattimastyfo Fatih tekrar Manisa'ya dönmüştür.
Fatih'in bu dönüşten pek de memnun olduğu hokkmda tarihçiler orlak görüştedir.
Istanbul kuşalmasmtn henüz erken olduğu fikrini savunan ve Fatih 'in kuşatmo
isteğine kattion vezir Zağanos Mehmed Paşa ile $ehabeddin Paşa karştst
nda yolntz kolon Çondarlt Halil Paşa ile Fatih arasmda efsaneleşmiş fikrafor
tarihlerimizde yer almaktodtr. Örnek olarak:
*Fatih 'in Edirne'deki saraymm karş/stnda bir medrese vardt. Geceyanst şe
hirde bütün tştk!ar söndüğü halde orada devamit olarak bir tştk Bu
tştğtn altmda çalrşkan bir medrese öğrencisi derslerine çalrştrdJ.
Bir gün Falih, vezir Çondorlt Halil Paşa'ya:
- Şu medresede geceleri uyumayan bir adam var. O kimdir? '/\liye uyumu-
yar? ... diye sordu. Halil Paşa:
- Orada bir molla vardtr. Geceleri derse çoltştr. Su!tantm cevabtnt verdi.
Fatih hayretler içinde dedi ki:
-l\llah Allah ... Bu molla benim gibi her on istanbul'un fetlıirıi mi düşünüyor? ...
Ya niye uyumuyor? ... Gündüz çal1şsm, geceleri de uyusun ..
Genç Padişahin çok heyecani! günler yoşadtğtnt kaydetmek gerekir. Bir ge-
ce, Edirne'de, Sadrazam Çandar/i Halil Paşa'yt saraya çağtrtmtştt. Vezirinin
imparatorla gizlice muhabere etti,ği, istanbul kuşaftlmaslni önlemeye elinden
gelebildiği kadar ça!tşitğt söyleniyordu. !(endisine - kôfirin dostu
deniliyordu. imparatordan hediye o/çırak gönderilen baltl<lann içlerine o/tm
doldurulduğu dedikodulan dolaştyordu.
Halil Paşa, geceleyin vakitsiz davetten ürkmü,1, Padişahin kor-
kusuyla titreyerek çtkmtş ve Sultan J\~ehmet'e, bir lobal( dolusu alttn takdim
etmişti. Padişah yatağmtn üzerinde olarak oturuyordu.
122
iSTANBUL'UN FETHi
masında dahi 8izansl1larla görüşmelerde bulunarak Pa-
dişahın düşündüklerini ve fikrinden
meye çal1şırdı. öldürülmesinde bu nedenlerden baş-
ka gizli nedenlerin de vardır ı 121 ı.
yerine cesur ve deneyimli ishalt Paşa atandi r 122ı.
Bir süre sonra, Zağanos Paşa da gözden düşerek memu-
riyetinden azi~ ve rütbesi alındı. Fatih Hazretleri Zağanos'un bi-
raz evvel evlenmiş olduğu k1z1n1 da boşayarak baba ve kızın1
Asya'ya gönderdi ve geçinmelerini karşılamak için bir toprakta
yerleştirdi. Onun rütbesini ve devlet idaresindeki yerini Zağa
nos'un diğer kızıyla evli bulunması nedeniyle damadı olan
123
iSTANBUL'UN FETHi
Mahmut'a verdi. Mahmut, baba ve annesi taratmdan soylu bir
Bizans ailesiyle ilişkilidir. Babası tarafından atası olan «Philan-
mos» (izıı Yunanistan'ın emiri olup «Kayser» 11241 makamına
yükselmişti. Mahmut Paşa akıl, yiğitliği ve diğer üstün yönleriy-
le karşıtlarmdan üstün, doğusal zekasiyle bulup ve anladığı
veya işitme ile bilgi edindiği şeyleri uygulamak hususunda, cid-
den usta ve olağanüstü güzel konuşur bir kişidir. Hükümet ida-
yetkisini de ispat etmiştir. hizme-
tine girdikten sorıra Padişaha temiz
devletin gerıei durumu
doğuştan üstünlüğü görülen hizmeti
Btmdan sonra Padişaiı
- istanbula
rastlac
124
istanburun Kuşatılması sırasındaki planı
iSTAN BUCUN FETH i
127
iSTANBUL'UN FETI-fi
turıar 1126ı sahiplerine vererek kendilerini azad 1 ' 27ı ettirebi!e-
Padişah Hazretleri on!ann refahının temini-
seviyedeki uyruğunun
istiyordu. Şehri nno·rn<>ır
rastgeldiğince derhal atm1
ve merhame~ini açıkça
ün aimış olan Yenadyus 112712>
çağ1rdı. Buzatm yetenek ve zekasını ev-
1126} Turıor: Herhangi bir toprak porçosmm veya birden fazla toprak porçalan-
nm yılda 20.000 akçeden az olan gelir miktanrım muoyyen bir vazife ve
hizmet karştlığındo, belli şartlario bir şahsa tek olarale veya birden fazla kim-
seye beraberce lahsisi hakktnda kullanılan bir deyimdir. T1mar sahibi sefere
giderken, yarıtnda yılhk geliri nisbetinde silôhlt ve en Iyi yetişmiş suvori as-
keri getirirdi. Bunlara 'Cebel!' den irdi. Ttmar sahibi, fJmortrıtn ktl1ç !crsmmdan
aymct her üç bin akçesi Için bir cebelu gelirmek/e mükellefti. Kthç timann çe-
kirdeği demektir
(127} Azad: Kölelikten '!eya esoretlen kurtulmak. Esaretien kurtarma. Azadiıle
Esir veya köle ve cariyenin lcoyuverilmesi. Azadi!: Köle ve coriyenin efendi-
leri tarafindan hürriyetleri iade olunanlara verilen unvon. Bunlara <<mevo-
li>> de denilirdi.
1127/2} Gennadios Skhofarios: Bizansidon n sevip tokdir ettikleri bir ortodoks po-
pozidtr. Roma ve istanbul kiliselerinin istanbul'un kuşatt/mostndan önce geçi-
ci de olsa birleşmelerine şiddetle karşi durmuştur. Fatih'in adam! alduğu söy-
lentileri de vardtr. fetihten sonra 'Gennadios' adtyla patriklilc makamma ge-
tirilmesi, bu tezi savunanlan kuwetlendirrnektedir.
Fatih, Patrikhoneyi kurmak suretiyle, Ortodoksiart Rorna'ntn nüfu-zundan aytrrni
ş, Hrisliyaniik ôlemini ikiye bölmüş, Bizansltiann Osrnon!t "Türk idaresine tsm-
dirrntş, ewelce Avrupa'ya lcaçon Bizans aileleri dahi geriye dönmüşlerdir.
Gennadios, patrik seçilmiş, seçim, usulüne göre yapdrntş ve Fatih de bu seçi-
mi ona)llarnişiir. Yeni patri/c Bizans devrinde olduğu gibi törenle podişahm
huzuruna kabul edilmiş ve bir takim söylenti/ere göre de Fatih kendisine de-
ğerli taşlarla süslenmiş bir asô hediye edip iltifat göstermiştir.
Bizansidar zamanmda Ayasofya' nm yanmda bulunan potrikhane, Fatih Ca-
miinin yerinde bulunan HavôriyyOn kilisesine taşmrntş, burada cami inşasina
boşlanocoği zornan 11455} Potrikhone, Padişahin irôdesiyle Panmakaris/os
128
iSTANBUL'UN FETHi
velce işitmiş olduğundan fetihten sonra pek çok arattırmışsa
da bulduramamıştı. Nihayet birçok aramadan sonra Edirne'de
bir köyde ve eşraftan birinin evindesaklandığını haber aldı. Ev
sahibi Yenadyus ile kendi arasında bir anlaşmazlık bulunduğu
halde sırf onun iktidar ve irianına karşı beslediği saygı sebe-
biyle yanına alarak her türlü ilgiyi göstermişti. Ufak bir ko-
nuşma ile Padişah Hazretleri Yenadyus'un meziyetlerini gördü
ve anladı. Huzurlarına çıkmak ve serbestçe konuşmak konu-
sunda kendisine izin verdiği gibi Hristiyanların üzerine patrik ve
despot tayin ederek kilise yönetimini de üzerine verdı. Verilmiş
olan imtiyazlar, eski çağlarda imparatorlar tarafından patrikle-
re verilmiş olan imtiyazlardan az değildi. Huzurlarında Hristi-
yanların dinine ve mezheplerine dair serbestçe söz söylemesi
jçin Yenadyus'a müsaade ediyor ve yanında bulunan büyükler
ile de bazen onu ziyarete gidiyordu. Zaten onun meziyetini
herkes, düşmanları dahi takdir ediyordu.
istanbul'un işlerini düzenledikten sonra Padişah Hazretleri
Asya'ya geçti. Bursa'ya gelince, babasının oradaki kabrini zi-
yaret ve adını yeniden dile getirerek büyük bir tören yaptırdı.
mezarını süsletti. Ardından Küçük Asya 11 26ı nın durumunu dü-
zenlemeye başlayarak bazı yerlerdeki gerek beyler ve gerek
halk tarafından devlete karşı gösterilen hasmane davranışların
129
iSTANBUL'UN FETHi
önünü alarak düzeni temin etti. Buradaki topraklan vilayet ve
sancaklara bölerek idaresi için subay ve valiler tayin ederek
idareyi _düzene koydu. Hamza Paşa'yı Anadolu Valisi tayin
ederek lstanbul'a döndü. Bu işler otuzbeş gün içirıde bitirilip ta-
mamlanmiştır.
istanbu!'a döndüğünde inşas1 bitiriimiş olan binalan denet-
ledi. Gerekli emirleri vererek k1ş için Edirne'ye hareket etti. Ge-
libolu valisi ve donanma komutani olan Yunus Paşa'yı ( 129ı bura-
huzuruna çağırarak donanmanın kısa zamanda hazırlama
rak Naksos = Nakşe (ı 3 oı adası, Rodos'un çevresinde olan Ve-
paros = Pare ve Ziyya = Mürted ve istanköy 113012ı adasınm ve o
civarda bulunan daha bazı ada!ann almmas1n1 emretti. ada-
lar (Rodos adasından başkas1) ewelce Padişah ile andiaşma
ve banş yapmışlard1. Yaln1z Rodoslu!ar banş yapmayarak dışa
nda kalmışlardi. Adanın limanıııa yalmz Ispanya korsan gemi-
lerini kabul ediyorlardi. Bu gemileri
lı sahillerinde haydutluk yapıyorlardi. Nal<sos adasının ahalisi
çerçevesine girmeyen kabul
ederek onlara her
Pa.dişah donanmay1 bunların üzerine sevkettirdi.
Yunus Paşa, seksen kadar savaş
de
131
iSTANBUL'UN FETHi
rek oranm durumunu da düzenledikten sonra oranın gençlerin-
den bir kısmıni alarak Gelibolu'ya hareket etti. Yanında bulu-
nan gemileri yerlerine gönderdi. Ma.mafih gemilerin yirmibeş
kadan fırtınada mahvalduğundan donanma gittiği say1da
Bu sebepden Yunus Paşa, Padişahın gözünden
sebepler de birleşerek sonunda edildi.
Hazretleri y11in kış mevsimini Edirne'de
Sırplar (133) üzerine sefer için noksanlann1 ta-
çalışti. Kralı ve Macaristan Krail'nm Os-
hücum için karar aldıklan
Sı
bahanelerle
ndan gizli ve kötü bir amacı o!-
Padişahl savaşa yönelte-
132
iSTANBUL'UN FETHi
cek diğer sebepler de eksik değildi. Öyle ki: Sırbistan'ın stra-
tejik durumu Osmanlı Devletince çok önemli olup Macar ve
Ulah'lara. karşı yapılacak bir seferde buradan Macar ve Ulah
ülkelerine geçilmesi gayet nedenle de Pa-
dişahı götcırüyordu.
ve
kıymetli madenierin kumiarı
Sirpiar'ın memleket! zengin olup elde servet
kısmen şehirlerin imanrıave kalelerin inşasıyla korunma araç-
lannın hazırianmasına sarf Özet olarak birçok iyi
yönleri olan bu beldenin birçok kişilerin önüne geçil-
mez arzusu
Padişahın babası Murat, büyük bir
hücum ederek şehir ve kulelerden kısmını zorla, k1smını
barış yoluyla aiarak memleketi baştan başa etkisi altına almış
133
iSTANBUL'UN FET!-Ii
haber allnca
kendisine
lunan bir k1smm1 da ona
Böyle oirnakla birlikte önceden
nin emir ve bunu
yaptı. Yalmz o zaman bu gibi banş
teminatı olmak üzere rehin alınmasi olduğu halde
Hazreti Padişah hiçbir rehin almamak suretiyle bu !<işiye inan-
diğını belirtmiştir. Sultan Murat Han Sani her ne kadar büyük
iyilik, hoşgörülük sıfatlarıyle dolu bir kimse ise de, kendisini bu
davranışa götüren yaln1z bu duygulan ve sevdiklerinin derece-
si değildir. Her halde Padişah bu kişiyi dahi l<:endisinin müttefi-
ki ve yard1mcılan arasında görmeyi arzuluyordu. Aynca o da
Padişahın, Macar ve Ulahlar üzerine olan savaş1 s1rasında
sevgisini korumuş ve bundan dolayı onun takdirleriyle karşiiaş
mıştır. Bu adam iki kavim ile sınır komşusu olduğundan onla-
nn memleketlerine, ahlak ve geleneklerine, milli hislerine mü-
kemmelen vak1f ve bununla beraber kendisi de cesur, kederli
bir kişiydi.
Lazaros memleketini ve tacıni Padişahın lütuf ve ihsarıı
olarak elde ettikten sonra yine eskisi gibi saltanata başladı.
134
iSTANBUL'UN FETHi
Saltanatının devamının neye bağli olduğunu iyice anladığın
dan padişahın pederine (Sultan Murat'a) ve Sultan Mehmet
Han Hazretlerine daima itaat edip vergisini de muntazam ola·
rak öderdi. Fakat bir süre sonra birtakım gizli fikirler beslemek-
te olduğu aniaşılmaya başladı: Vergisini vakit ve zamanında
ödemiyordu. Diğer taraftan Padişah ile' yaptığı aniaşmaya
mayıp, Macar ve U!ahlarla Osmanhiar aleyhine ilişki kurmakta
ve anlaşmalar yapmaktaydı. Bütün bu durumu bilen Padişah
Hazretieri, k1ş içinde ordunun hazırlığını görerek bahar ba-
şında Sırbistan seferini ilzın etti. Rivayete göre elli bin atlı ve bu
sayıyı geçen yaya askerinden ibaret ordusu ile Makedonya
bölgeleri içinden geçerek Balkan dağianna vardı, Yedikule ta-
ralından boğaz1 geçerek Sırbistan'a girdi. Yirmibeş gün içinde
memleketin bazı taraflarını savaşla, bazılarını kuşatarak ve
banş yolu iie aldıktan sonra çok miktarda altın ve gümüş ocak-
lannın bulunduğu ve Sırp dilinde Novoberda (ıJsı denilen
yakınmda ordu kurdu. Şehrin barış ile şehir hal-
kına etti. Padişahm teklifini ettikleri malla·-
rına, kadıniarına ve çocuklannın hayat1rıa
w:: şimdiye kadar yürürlükte olan usullerin devam em~ceaı
kralianna vergiyi kendisine
vaad ve taaahhüt
teklifieri kabul etmediklerinden
tahrip ve
sonra makinalar
135
iSTANBUL'UN FETHi
rek ve dorıatarak, erkek, kadın, çoculdan ve ile
mal ve aşağı kalelerden buralara, memleketin diğer
uan"''"",.,.·" nakiettirdL Semer, lire
yeteri sayıda
birini de muhafız
ve eviadiyle
136
iSTANBUL'UN FETHi
Fatih Sultan Mehmet Han Hazretieri, Sırbistan'dan fethet-
tiğikaleleri dayanaklı askerler ile kuwetlendirip ve içerilerine
de muhafız asker yerleştirerek idaresini de Ali birine bı
raktiktan sonra ganimetler ile birlikte yaz mevsiminin sonunda
Edirne'ye döndü. Edirne'de bir kaldıktan sonra
ortaiannda geçirmek üzere istanbul'a döndCL
Padişah Hazretleri istanbul'a geldiklerinde
ve Altınkapı tarafmdaki kale ve sur~ann mükemmel biçimde
onan!rruş ve yapılmış bularak memnun. Bu hususta
başan gösterenieri para vs. ile ödüiiendirdL sonra <<-
Athyra>> ve <<R.eion>> haliçlerindeki 1136: zamanla.
köprüierin acele olarak onanimasma ve istanbui'a
olduğundan ile
yapiimasına, karadan seyahat edenler için han ve konak ya-
pılmasına önem verdi. Şehrin hemen
dıştan surlaria takviye, kuvvetıerıdiri!nıiş, içten,
şeffaf: taşlarla sa!;:a.fı bir çarşı 113 7) ve ~~amam-
lar meydana getirildi.
Bundan başka su kanah yapılarak şehre su ver~lmesi ve
daha buna benzer şehrin imemna, şehir halkinın
karşılarımasına yarayan tesisler yapıimasım emir ve irade
Bu çalişmalan arasmda en dikkati çeken konu, istanbul'a
dışandan nüfus getirilmesiyle şehirde yerleştirilmesi ve ne,>
denle memleketin eski haline getirilmesiydL Asya ve Avrupa
kitaianndaki Osmanli sınırları içinden, özellikle S1rbistan'dan
birçoklan büyük bir şevk ve istekle istanbul'a göç ediyorlar, bu
( 136) Haliç: Bu haliçierin Selônik ile istanbul arasmda olduğu ve Padişahm Se-
lônik'ten istanbul'a dönerken buradan geçtiği muhakkak!/( /çev:}.
{ 137) Çarşi: Bu çarşmm şimdiki bedesien/erden ve uzunçarşi denilen çarş1dan
ibaret bulunduğuna, saraym {şimdiki Serasker kap1s1Vniversite binasi) yaki-
nmda inşa olunduğuna dair tarihçinin söylentisi önemli bir delildir {çev.).
137
iSTANBUL'UN FETHi
suretle de şehre eski görkemli konumunu geri getirmek konu-
sunda Padişah'ın düşündükleri gün geçtikçe yerine geliyordu.
Bu sırada Enez şehrinin ve imroz, Samutraki 1138ı adalarının
hükümdan olan Ooryus'un <<Ooria>> Padişah Hazretleri aley-
hinde itaatsız bazı fikir ve hareketlere yöneldiği haber alın
maktaydı. Pederi <<Piamidi>> ölümünde açık kalan taht'a ve
geri kalan diğer şeylere, ölmüş bulunan büyük oğlunun eşini
ve oğlunu ortak ve hatta vasiyetinde bunlara daha büyük bir
hisse ayırmışsa da ölümünde küçük oğlu Doryus, pederinin
vasiyeti dikkate alınmayarak biraderinin eşini ve çocuklarını
kanuni haklanndan mahrum bıraktı. Bu suretle hükümetin yö-
netiminde yalnız ve rakipsiz kaldı.
Ooryus'un bu durumu, hükümette kendisini ortak sayan bu
kadının hiddet ve şiddetin sebep olduğundan, devamlı olarak
hakkını aramış ve bu amaçla da araya koyduğu büyükler ve
devlet yöneticileri, ölen biraderinin eşi ve eviadının haklarını
gözetmesi ve tecavüz etmemesini, aksi halde bunlar Padişah
Hazretlerine şikayet edeceklerinden durumun güçleşeceğini
Doryus'a anlatmışlarsa da hiçbirinin etkisi olmadı. Nihayet ka-
dın, Ooryus'tan ümidini büsbütün keserek dayısını elçi ve rica-
cı olarak Padişaha göndererek büyüklüğünü ve yardımını dile-
di. Bu kişi, Ooryus'un usulsüz davranışlanndan söz ettikten
sonra, Padişaha karşı da kötü niyetleri olup isyan için italyan-
138
iS TANBUL'UN FETHi
larla anlaşmakta olduğunu, asker, silah toplayarak Enez ve
adalara muhafız tayin ettiğini, özet olarak işin önü alınmazsa
teşebbüslerine devam etme cesaretini bulacağını söyledi. Elçi-
nin bu sözleri Padişahın hiddetini mucip olduğundan, yumuşak
davranılmamasını karar verilmişti.
Enez denilen bu şehir eski çağlarda Aeolid <139ı şehirlerinin
en büyüklerinden olup yakınındaki sahillere ve bazı adalara
hükmederdi. Zaten Trakya ve Makedonya sahillerinin en güzel
mevkiinde bulunup, güneyde Akdeniz'deki imroz ve Limni ada-
ları na ve diğer adalarayakın olduğundan, bunlarla yaptığı tica-
retten fazıasiyle yararlanırdı. Kuzeyden gelen Ebrus nehri
Sırbistan içindeki Balkan dağlarından beslenerek Edirne yakı
nlarında di-ğer ırmaklarla da birleşerek büyüyüp Enez limanı
önünde Akdeniz'e dökülürdü .
Şehrin sakinleri bu nehirden yararlanarak ticaret için gemi-
lerle nehir içinde seyahat ederlerdi. Şehrin önünde ve ardında
birçok göller bulunduğundan Enez 1140ı bir yarımada halini
alıyordu. Bu göllerde de kuş sürüleri beslenirdi. Bundan başka
içeride yapılan rakı, pek meşhur olup memleketin başlıca gelir
kaynaklarından biriydi. Böylece bütün bu şeyler Enez'in gelir
kaynaklarını teşkil edip ahalisi bu sayede rahatlığa ve zengin-
liğe kavuşmuşlardı. Bilahare burası da diğer Bizans ülkeleri gi-
bi felaketle karşı karşıyakalmakla uzun süre kullanılmamış (li-
man kısmı) boş bir halde bırakılmıştı. Fakat bir süre sonra Ro-
ma imparatorları tarafından imar edilip yavaş yavaş ilerlemeye
ve eski zenginliği elde etmeye muvaffak oldu.
139
iSTANBUL'UN FETHi
önce lt_alya soylulanndan ve fikir adamianndan
Imparatorunun
ona mülk edilmiş ve
on sa~
ve bir içinde
Ehıos denilen limana, oradan dolaşarak
gece
köıieze varıp ve Semiz-yalı denilen yerde Rivayete gö-
re Iran kralı Serhas rı "lı Yunanlılar üzerine sefer ettiği zaman ba-
tan gemilerini burada karaya çıkarıp onanmlannı yapmıştı. Er-
tesi gün sabahleyin Yunus Paşa, Enez üzerine hareket etti.
140
iSTANBUL'UN FETHi
Padişah Hazretleri de kendisine bağli saray görevli!eri ve
iki süvari a!ayı ile karadan hareket etmişlerdi. kış
kendilerine
k1srnı kabul olunarak
heyetle
gelerek sarayına indi. Saray içindeki ve Imal ile
Samutraki adasıııa gitmiş olan eşraf, evlerindeki
vs. kıymetli mallar hazineye alındı. Padişah üç glin kadar bu-
rada kalarak şehrin idaresini düzenledi ve Murat adında akılh
ve zeki bir kişiye bırakarak maiyeii için seçtiği ikiyüzelli kadar
eşraf çocuklarıyla geri döndü.
Yunus Paşa Doryus'u getirtmek için Samutraki'ye bir ka-
(elli çiHeli) gönderdi. Kendisi, Ooryus'un memurlarını kova-
(144} ipsolo: Aşoğt Meriç bölgesinde ve nehrin 7 km. doğusundodtr: Edirne ili-
ne boğlt bir ilçedir: Kosobontn tarihi Bizons'o kadar uzontr. Osmonlt Türkle-
ri zamanmda yoptfmtş binolara ait kolmttloro rostlontr. Eski koynoklordo;
Cypsel, Kypselo, Chympsollo odlonyle geçer.
141
iSTANBUL'UN FETHi
rak idareyi düzenlemek için donanma ile imroi: adasına gitmi
şse de yolda f1rt1naya tutulduğundan adanın kuzeyinde bulu-
nan ve fırtınadan korunan Kefalos bumuna yanaşti ve oradan
haberci göndererek Kritovulos'u yanma çağ1rarak adanın
korunmasını ve yönetimini ona b1raktı. Ooryus'un memurlan-
ni alıp Gelibolu'ya döndü. Samutraki'den gidişinde Yu-
nus Paşa'nın gönderdiği kayığa girmeye ve Paşa'nın yanına
gelmeye cesaret edemediğinden kendi eğlence gemisine bi-
nerek Enez'e ve oradan da Edirne'ye geldi. Orada Padişahm
huzuruna kabul buyuruiup iltifat gördü. Ooryus Padişahın af
ve merhametine s1ğ1narak adalann (imroz, Limni, Samutraki)
kendi hükümetine geri verilmesinin temininde başarıli olmuş
sa da, Ooryus'un Samutraki'den gelişinde kendi yanına uğra
maksizın doğruca Edirne'ye gitmesine kızan Yunus Paşa, in-
tikam almak için adalann Doryus'a geri verilmesinin doğru ol-
mayacağıni ve adaların bunu hükümdar olarak !<abul etmeye-
cel<ierini, geçimini temin için içeride bir yer veri!mesiyle yetinil-
mesini padişaha gizli olarak duyurdu. Bunun üzerine padişah,
adaian kendi idaresinde birakarak Doryus'a Rihni gölü sahi-
lindeki birkaç geçinmesi için tahsis etti. Doryus bir süre
burada oturup sonra Midilli adasına ve oradan da Paküs ada-
sına geçerek oranın tanınmış kişilerinden birisinin kıziyla ev-
lenerek eşiyle orada yerleşti.
Padişah Hazretleri bu kışını Edirne'de geçirerek yeni-
den top yapilması ve silah tedariki ve büyük çapta asker top-
lanmasıyia meşgul oldu. Hazırlıklardan padişahın yine bir se-
fer fikrinde olduğu aniaşılıyorsa konudaki düşüncelerini
açığa vurmuyordu. Sonunda ordunun haz1rliğır11 bitererek ba-
har esnasında ordu Edirne'den hareket etti. ve Make··
donya içerilerine ve Bulgaristan'ın şimdi Sofya şehri olan yeri-
ne ve Balkan Dağlannın yakınına gelerek ve sonra Sırbistan'a
vardı Bu bölgenin bazi yerlerine hücum ile eiegeçirdikten son-
142
iSTANBUL'UN FETHi
ra Tuna kenannda Macariara tabi oian Belgrad'a <145ı geldi.
Belgrad şehri kuzeyden gelen Bune ve güneyden gelen Tu-
na'ya akan Sava 1rmaklanyla çevrili olup bu iki nehrin şiddetle
aktığı ve anaforlar yaptıği yüksek ve sarp ölgede dahi istih-
(145) Belgrod {Beogrod}: Tuno ve Sava nehirlerinin birleştiği yerdedir. Tarih bo-
yunca Türklerin, Avusluryoldonn ve Sirplan n idaresine girmiştir. l 389'do S1
rp Krai!Iğmm boşkenti olmuştur. Osmanii/or zamanmda Ikinci Murat ve Fatih
tarafindan kuşotiidi. 1521 de Kanuni Sulton Süleyman tarafindan Macarlar-
don olmorak smirlonmiz içine girdi. Belgrad Osmon/Jionn en porfak ve kud-
retli devirlerinde Avrupa seferleri için büyük bir üs görevi gördü, çok geniş
leyerek mamur bir şehir oldu. 1718-1739 do Avusturyah/ann eline geçtiyse
de, 1878 Berlin Antloşmosmo kadar Türklerde koidJ. 19'. yüzyil boyuneo
muhtor SJrbiston'm boşkenti oldu. Türkler zomonmdo, Rumelibeylerbeyine
(Genel Valilik) bağli bir soncak {vilôyet} idi.
Fatih zamanmda kuşatmo 13 Haziran 1456'don boşlayorak 22 Temmuza
kadar 39 gün sürmüştür. Popo Üçüncü Calix/us'un teşvikiyle Belgrod'm ko-
runmosmo ftolyo'don, Almonyo'don, Bohemyo'don altmiş bin kişilik yord1
mCI kuweti gelmiştir. Aynco Macar milli kahramani Hunyodi )onos Yonko
200 kadar gemi ile nehirden yord1mo koşmuş/ur.
Hommer meşhur tarihinde Fatih'in Belgrod kuşatmosini onlatirken:
"Genç podişoh için Aslan gibi sovoş!I. Yerini, Yeniçeri Ağa-sina b1rokorok
bir askerinin kol/onnda geriye olm1rken:
-Durmo Hasan! ...... diye boğ1rdi.
Yeniçeri AğosJ Hasan oğo, Padişahin gözleri önünde ileri otdd1. Bir dakika
içinde sekiz - on kişiyi yere serdi. Fakat kendisi de, Padişahm yaralanmosi
üzerine karşi hücuma geçmiş olan Macarlarm kiliçlan altmda şehit oldu...... "
Dursun Bey tarihinde Belgrad savaşini anlotirken der ki:
"..... Vezir haber sa !dJ. Padişah birkaç kadem geriye buyursunlar, düşman!
üzerimize çekelim, kaleye can II kurtarmayo!Im ... diye. Sulton Mehmet gazo-
bo geldi:
-Düşmandan yüz döndürmek s1ğm nişanid1r. Benim elhamdülillôh ikbalim ôli-
dir, idbor düşmanin nosibidir! dedi.
Kilicin I eline ald!, seçilipileri gelen düşmandan üçünü toprağa said!. ..... "
Belgrad'm ilk kuşolmasi Ikinci !v\ural zamanmda Evranosoğlu Ali Bey kamulo-
smda yapiimiş ve Belgrad'a 29 Austos 152) de bayrağimiZ dikilmiştir.
Belgrod Üngürüz vilôyetinin kap1s1d1r >> denirdi.
143
iSTANBUL'UN FETHi
kamlar!a korunmuş ve kara yönünde ise yine metin hisarlar ve
içerisi su dolu hendekler ile alınması mümkünsüz bir hale ge-
tirilmiş olduğundan padişah hazretleri şehri sararak ve çevre-
sine top dizdirerek kuşatmaya başladi.
hükümdan lazaros memleketinin padişah tarafından
kuşatıld1ğmı anladığmda eşi, eviat ve mallarıyla Tuna nehrini
geçerek Uiah ülkesine kaçarak savaşın sonuna kadar orada
kaldı. Padişah ise kuşatma toplanyla günden güne surlan
ve bir yönden de askerleri tümen tümen bölerek hendekleri
muhtelif yerlerinden dolduruyordu" Şehir içindekiler savun-
madaı büyük bir metanet göstererek surun y1kıian k1sımlannm
derhal tamir ve içeriden de derin hendekler yaparak korurıma
ai·açlanm daha götürüyoriard1. Fakat kuşatanların
ve tertibatına karşı içeridekilerin ileri derecedeki savunmalan ve
çöl<en yerlerin onanm1 hususundaki çalişmaian yeterli değildi.
Macar ve Ula h hükümdan Ya nk o bu s1rada Tuna'nın öte ta-
rafında ve Belgrad'm karşısında dört bin silahdarla sonucu
beklerken surun hemen tamamen y1kılmış ve hendeğin de dol-
durulmuş olduğunu ve artık hücumun yakın bulunduğunu an-
layınca, içeridekilere yard1m için gizlice silahdar!anyla ırmağı
geçerek şehre girdiler.
Sultan Mehmet Han da acele askerlerini toplayarak onlar-·
!a konuşma yaptı ve bazı nasihatlarda bulundu. Atını ileri süre-
rek hücuma başladı. Osmanlı askerleri surun harap olan yerle-
rinden şehre hücum ediyorlar, Macarlar da cesurane dayana-
rak bunlan geriye atiyoriardı. Savaş ve döğüş o kadar şiddetli
olmuştu ki, her iki taraf da büyük kay1plar vermişlerdi. Sonun-
da Osmanlı askeri galip gelerek şehire girdiler ve Macarlan
dışanya döktüler.
Bundan sonra askerler düzensiz şekilde düşmanı takibe
koyularak ele geçirdiklerini öldürdüler.
144
iSTANBUL'UN FETHi
( 146} Beylerbeyi Day1 /(araca Paşa ile Yeniçeri Ağas1 Hasan de olan-
lar arasmdad1r.
145
iSTANBUL'UN FETHi
leri kalenin alınmasından artık ümit kesmiş bulunuyordu. Ordu-
yu alarak Be!grad'taki başarısizlığını ödetmek ve karş1lamak
için Sırbistan'm diğer yönüne hücum ederek kaleler ve köyler
aldı. Feth edilen yerlerden alınan ganimetieri kısmen de as-
kerlerine dağıttı. Fatih Hazretleri aldığı bölgeye Ali Paşayı vali
bırakarak yaz sonunda Edirne'ye döndü. Sonbahar mevsimini
orada geçirip kış başlannda istanbu!'a geldi.
S1rp hükümdan Lazaros Padişahm aynidığ1n1 haber almca
yine Tuna nehrini geçerek memleketine dönüp Semendire
şehrinde oturdu. Ancak Macar hükümdan olan Yanko'nun ka-
ylnbiraderi olup Yanko tarafından Beigrad valisi tayin olunan
Mihai! lazaros'dan pek ziyade şikayetçi olduğundan ona karş1
suikast teşebbüsünde bulunur ve haberi olrnaks1zm l{endisini
tutuklamak isterdi. Nihayet Lazaros hile ile tutularak Belgrad'ta
tutuklandL lazaros oradan kaçma!< imkan1n1 Mi-
lıai!'den kendini a!tınla satin almağa karar verip salıverilmesini
ondan diledi. Mihail bu dileği kabul etmeyip salıverilmesi
ve kaleler ister yahut salıverme parasının
zaman
Bu iznine
sorıra
öldCı.
146
iSTANBUL'UN FETHi
tün servetini beraber alarak kaçtı. Lazaros bu olayı işittiğinde
Osmanl ı ülkelerine sığınmak üzere yola çıkan bu tirarileri takip
edip kalelerininin birinde annesini tutturarak tutuklamışsa da
Grioryos ile kız kardeşi, Lazaros'un takibinden kurtularak veya
kendilerini tutmağa zaman vermeksizin -her iki şekil de
düşünülebilir- Osmanlı ülkesine sığındılar. Bilahare padişahın
huzuruna çıkarak iyi kabul gördüler. Anneleri kederine dayana-
mıyarak biraz zaman sonra öldü ve bulunduğu yere gömüldü.
Oğlu Lazaros annesine son görevini yaptıktan ve şanına
layık törenle gömdükten sonra, kaçarken beraberinde getirdiği
malları alarak Semender'eye dönüp ve biradarierinden Grior-
yus ile hemşiresi Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri yanına
firar etmiş olup diğer biraderi istafanos dahi eski hükümet mer-
kezinde oturduğu cihetle ailesinden hiçbir kimseyi pederinin
tahtına ortak etmeyip Sırbistan'da tek başına hükümet sürdü.
Fakat kendisi genç ve tecrübesiz olup devlet yönetecek hiçbir
ye*inliğe dahi sahip olmadığından Sırpların hükümeti pek ka-
rışık bir hale gelmiş bulunuyordu. Lazaros padişaha verilmesi
usulden olan vergilerin verilmesinde dahi aksaklık gösterdiğin
den padişahın gazabını çekerdi. Padişah hazretleri Lazaros'u
cezalandırmak amaciyle tekrar sefer hazırlığında bulunuyordu.
Böyle olmakla beraber Lazaros az bir süre hükümet ettikten
sonra hastalanarak öldü. Hükümet, eşiyle henüz erginliğe ula-
şamamış olan, kızına kaldı.
Padişah hazretleri Lazaras'un ölümünü haber aldıktan
sonra ewelce Sırbistan'dan alıp Osmanlı ülkelerinekattığı böl-
genin valisi bulunan Ali Paşa'ya Sırbistan içerilerine doğru se-
fer yaparak bu bölgenin tamamiyle Osmanlı ülkesine katılma
sı için gereği kadar asker gönderdi. Askerler geldiğinde Ali
Paşa da kendi maiyetinde bulunan askerlerini bunlara katarak
Sırbistan üzerine hareket edip bütün kaleleri aldı. Semende-
re'ye yaklaştığında orada bulunan kraliçeye ve maiyetinde bu-
147
iSTANBUL'UN FETHi
lunarı S<rp devlet büyüklerine ilk önce eski anlaşmadan söz
teslim edere!( mai ve can emniyeti ile Sırp Cilkesinin
yerinde oturmalan haldmıdaki padişahm müsaade-
onlar bu teklife kulak vermeyerek kale
durdular. Ali dahi askeriyle
bir
k1sa bir
148
iSTANBUL'UN FETHi
kadar Yeniçeri Askeri
Umni'de
149
iSTANBUL'UN FETHi
153
iSTANBUL'UN FETHi
ödemediklerinden (148) üç yıldanberi birikmiş olan miktarı iste-
rnek üzere Padişah Hazretleri, kış mevsimi için Mora'ya özel
memur gönderdi. Mora Hükümdan vermeyi taahhüt ettikleri
cizyeyi (149) her yıl halktan tamamen toplarsa da bunu Padişah
yönüne göndereceklerine, kendilerine harcarlar ve israf ederek
vaad ve taahhütlerini yerine getirmekte geeikirler ve Padişah
tarafından gönderilen haberleri de dikkate almazlardı. Diğer ta-
raftan Mora Hükümdarları arasında anlaşmazlıklar bulunması
ve birbirleriyle devamlı mücadele ettiklerinden savaş ve bo-
ğuşma hiçbir vakit eksik olmuyor, memlekette bu yüzden dü-
zensizlikler ve fena bir cereyan meydana geliyordu. işte kısa
ca b-elirtilen bu hususlardan dolayı Padişah Hazretleri özel bir
memur göndererek hem haracı almak ve hem de onlar vasıta
siyle memleketin durumunu inceliyor ve denetliyordu.
Padişah Hazretleri Mora Hükümdarları arasındaki geçim-
siziikten ve bu yüzden memleketin karşılaştığı kötü durumdan
faydalanarak halyanlar yahut diğer bir denizci ülkenin bu böl-
gelere uzanması ihtimaline pek ziyade önem verir, ve böyle bir
hale meydan kalmadan Mora'yı idaresine almak isterdi. Mora
ülkesi birçok askeri açıdan sağlamlaştırılmış; bentleri ve alın-
( l 48) Dukos'tn rivayetine göre Podişoh bir vozifeliyle şiddetli bir ferman gönde-
rip verginin zomonmdo ödenmemesinden doloyt kendilerine çtktşmtşft (çev.}.
(149) Cizye: Müslüman memleketlerinde eskiden Hristiyon teboodon himaye ve
siyonel korşihğmdo olman boş vergisi. Müslümon/or bir Hristiyon memleke-
tine vordtkfort zomon Uç şey teklif ederler ve bunlardon birinin kabu/UnU is-
ter/erdi:
l - Mus!Umonhğm kabulu,
2- Sovoş.
3- Cizye.
Cizye vermeyi kabul eden Hrtstiyonlor teboo soydtp devletin mutlak himaye-
sine girer/erdi. Din lerinde, ôdetlerinde, günlUk yoşoyişlonndo ve sonot ve ti-
coretlerinde serbest kohrlordt.
Osmonh Türklerinin oçdmosmdo ve yoyt!mosmdo cizyenin önemli bir yeri vord1r.
154
iSTANBUL'UN FETHi
ması güç kaleleri bulunan, karadan ve denizden önemli strate-
jik bir yer olup, Trakya ve Makedonya'dan italya'ya geçeniere
ve italya'dan bölgelere geçeniere güzel bir ve geçit
Padişah tarafından Mora'ya gönderilen elçiler Padisahın
buyruklarını gerekeniere tebliğ etmişlerse de toplanmiŞ
leri alamadılar. Elçiler geri döndükten sonra rnemle-
ketin yönetiminde gördükleri bazı bozukluğu ve ince-
lemeleri de ayrıca arzettiler. güzel ve güvenilir limanlara
sahip olan Mora k1tas1, italya'ya sefer açıldıği ve
deniz kuvvetierine hareket üssü olabileceğinden Morzı'rnn alin~
ma.s1 için sefer açıimasına karar verildi.
Yukanda da söz edildiği gibi bir süredenberi Ali
dan kuşatılmış oları Semendre kalesinde sanl1, Laza.ros'un
Sırp devlet büyükleri kuşatanların şiddetine
n1 anladıklarından mal ve canları taarruz ve
şart1yla kaleyi teslim ettiler. Padişah Hazretleri
şılık Daimatya'da ve Bosna'da iki kasabayi La.za.ros\m eşine he-
diye ettiğinden o da nakledilebilecek esyalannı alarak kız1 ile be
raber Bosna'ya (ısoı geldi ve kızını Bosna evlendir-
di ve konu edilen iki kasabayı karş11iğ1 olarak "'"''""''n
diye etti ve hayli müddet burada oturduktan sonra Koıiu (ısıı ada-
sında oturmakta olan annesi ve
{150} Bosna: Balkan yanmadas tn tn kuzey battstndo bulunan bir memleket olup
4 l. 908 m2 yüzölçümündedir. Halk Slav menşeinden ve Boumil mezhebirı
den iken Türk fethinden sonra topyekün islômiyeti kabul etmiş boşnaklardtr.
Son kral, koyu bir Kato/ik olduğundon Boumil'leri memnun edememiş, onlar
do Türkler tarafina döndüğünden Fatih bu bölgeyi kolayftkla aimtşltr. /(ral To-
masiç ise Blaay'do esir edilmiştir. Boşnak adt buradan gelmektedir.
( 151} /(orfu: Yunan Denizinde, Yunanistan'tn kuzeybalt ve Arnavutluk'un güney ktyt
lan önünde bir adodtr. Osmanlt/or bu adaya Körfez Adast derlerdi. 64 km.
uzunluğunda, 1 l-32 km. genişliğinde, 58 1 rn 2 yüzölçürnündedir. Es/ci adlon,
Lôtince: Corcyra, Osrnarılt kaynaklannda: Korfus, Korfos, Korfuz, Körfez'dir.
155
iSTANBUL'UN FETHi
Zaferieriyle ünlenmiş olan Padişah, kış mevsimi süresince
savaş malzemesini tamamladi. Birçok atil ve yaya askerini
aitma toplayarak bahar mevsimi başmda Edime'derı
Citron
derdL Zira Padişah Hazretleri Moralilann evvel
geçitleri tutarak Osmanlı askerlerinin geçmelerine zorluk
malanndan çel\.iniyordu.
Bu esnada Mora Hükümdarlanndan Thomas
gönderilen elçiler karargaha gelerek hükümdara borçlu bulun-
duklan haracı kısmen -dört bin beş yüz altın- verdiler ve barış
anlaşması dilediler.
Fakat bu dilek pek ve samirniyetten uzaktı. Çünkü Padişah
156
iSTANBUL'UN FETHi
Hazretleri vergiyi kabul etti. Banş anlaşması yapılması
kındaki dileğe karşı da vaktin
şaka yolunda "anlaşmayı
yaparız" cevabmı
1152) Acrocorinthos: Yon i Korintos tepesi, yahut ko/esi. Korintos'un üzerinde olan
tepeye ve orodoki kaleye deni/irdi {çev.)
157
iSTANBUL'UN FETHi
ve yalçın kayalar ve uçurumtarla kapatılmış olduğundan,
aşağıdan yapılan hücumlar da hiç olumlu bir sonuca yönele-
mezdi. Padişah Hazretleri silah kuwetiyle şehrin alınamayaca
ğını anladığından zaman kaybetmemek için askerlerin yarısını
Mahmut Paşa komutasında, buranın kuşatılmasında, kendisi
dahi diğer bölgelerin fethiyle meşgul olmak üzere geri kalan
askerle hareket etti. ilk önce Korin civarındaki kaleterin bazısı
nı silah kuweti ile bir kısmını da korkutmak suretiyle hepsini
egemenliği altına aldı. Ardından Mora içerisine ilerleyerek
alınması kolaylanan bölgeleri hükmü altına aldı. Sonra eski
çağlarda Tegea ve şimdi Mohlion denilen şehrin civarını karar-
gah yaparak şehrin kuşatılmasına başladı ve askerle sardı.
Hakimleri bulunan Dimitrios ve Açanes şehrin barış yolu ile
teslimini ve anlaşma yapılmasını teklif ettiklerinden burasını da
anlaşma ile alınarak anlaşma maddeleri yürürlükte kalmak şar
tiyle şehir Osmanlı Hükümetine bağlandı. Yarım adanın uzak
yönlerinde yani Amyeta kasabasında oturmakta olan Mora Hü-
kümdarları bunu öğrendiklerinde beraberterindeki ordularta
birlikte kaçtılar. Bunlardan Thomas, eşi ve çocuklarının oturma
yeri olan Manttinea şehri ne giderek savaşın sonuna kadar ora-
da oturdular, Padişah Hazretleri Tegea'da bir süre kaldıktan,
idaresini düzenleyip kaleye muhafız asker koyarak gerekli ko-
ruma tedbirlerini aldıktan sonra, yoluna devam ederek, Achaia
bölgesindeki Patra (ıss) şehrine uzanan sarp ve yalçın kayalar-
la kaplı yolu takibe başladı. Ordu bu yol üzerinde zorlukla iler-
liyor zafer yolu üzerinde ne bulursa cümlesini alıyordu.
Padişahın kendileri üzerine gelmekte olduğunu haber
alan Patra ahatisi derhal Mora içinde bulunan Venedik şehir-
158
iSTANBUL'UN FETHi
lerine ve bir kısmı da karşı sahilde (Rumeiide bulunan Nav-
pactos şehrine sığmdılar. Patra şehri bu şekilde ıssız bir hal-
de kalmış ve yalnız kalesine yetişecek kadar muha1ız asker
bırakılmıştı.
Padişah Hazretleri Patra'ya vardığında şehrin yağma edil-
mesi için biraz asl<er sevk ve kendisi de ordusu ile kaleyi ku-
şattı etti. içeride bulunan mulıafız asker, hücum edenlerin şid
detine dayanamayarak sonunda teslime mecbur olacaklarını
ve kalenin zorla ahnması halinde hayatlannın tehlikede kala-
cağını hesaplayarak, hayatlarının tecavüzden korunması şar
tıyla teslim oldular. Bu şekilde Padişah Hazret!erine kaleyi tes-
lim ettiler. Böylece Padişah Hazretleri idaresi altına alarak ma-
iyeti, askerinin bir kısmını korumak için kalede bıraktı. Patra
ahalisinden arzu edenlerin şehre dönmelerine ve oturmalanna
izin verdi. Bunlann uygun bir zaman için vergiden muaf tutula-
caklarını ve gayri menkul mallannın kendilerine geri verile-
ceğini dahi tellallar vasıtasıyla ilan ettirdi.
Burası, Mora'nın önemli bir noktasında ve Crissa Körfezi-
nin ağzında bulunup Rion burnu ile Rumeli sahiline temas et-
miş olmasma ve gayet verimli olması dolayısıyle Padişahın il-
gisini çektiğinden baymdırhğına ei atılarak bu konuda oldukça
çaba harcandı. Padişah Hazretleri bir hayli zamanı burada ge-
çirip, bu süre içinde şehrin civanndaki kaleleri de idaresine al-
dı. Bundan sonra ordunun bir kısmını Elia ve Messenia bölge-
lerini açmak üzere buralara gönderip ganimetierin kendisine
getirilmesini ferman eyledi.
Padişah Hazretleri geri kaları askeri yanına alarak Crissa
Körfezinden Korfo'ya doğru hareket ve yol üzerinde bulunan
Vostidja şehrine hücum ile burasını da anlaşma yoluyla olarak,
korunması için asker yerleştirdi. Osmanlı ordusu coşan bir sel
gibi her şeyi önüne katarak durmadan ilerliyordu.
159
iSTANBUL'UN FETHi
Korir.tos <154ı civarına dönülerek vanldiğında şehir haJa all-
ve kuşatılmasına devam ediliyordu. Bunun üzerine
Hazretierl, Mahmu! Paşa ve diğer büyükler ile bu ko-
nuda alınacak tedbirleri müzakere edip, kuşatmaya son
her ne şekilde olur ise olsun taarruz edilmesine karar
verdiler. kuşatma müddeti dört ayı geçtiği için askere
ge!miş ve civardaki arazinin tahrip edilmiş
açlıktan ölmeye başladığmdan,
olursa olsun kuşatmaya son vermek gerekiyordu. Pa-
gerekli tedbirleri bitirdikten sonra.,
beylerinden yürekiice sabır ve
Bunun ard1ndaıı şehir üzerine hücum ve
"""~"''"'<"'~"' oları surun bir kısmı evvelce top vasıtasiy!e
Şehrin kapılan ve şehre açılan geçitler yakınmda di-
buras! tağarruza daha uygundu. Şiddetli bir
oldu. Buradaki savaş pek şiddetli olup her iki
ve iıaykmşlan gökyüzüne
rt,!,·ı~r•rıı:ı o l<adar yaklaşmış ve hatta kanşmışiardı ki savaş
adeta göğüse oluyordu. Padişahm sii<~hdarlan, şehri ka-
hramanca koruyan düşmanlan kaçınp kovarak, art1k yıkılmış
bulunan birinci sun.ın önüne kadar geldiler, hatta suru ald1lar.
ikinci surun içine girmek için yap1lan hücumiar olumlu bir
sonuç Zira düşman cephe hücumu ile, uzun m1ı:rak,
kargı ve süngülerle kendilerini sıkıştırmaya başlamışlar ve sur
üzerinden başianna attıklan büyük taşlar, ön tarafta bulunan
savaşçıların bir çoğunu yere sermişti. Bunun üzerine Padişah
Hazretleri askerierin geri çekilmelerini kılıç ve oldann tehlike-
sinden dışarı çıkarak, korunmalarını istedi. Böylece Osmanli
askeri geri çekilmek zorunda kaldı. Şehrin kuwet ve silah ile
{154} Korintos (Korinthos}: Eski Yunanistan'da Koreni yartmadasrnm bir ktsmt ile
Pelo,oonez yanmadasrntn bir ktsmtnt kaplayan bölge. Burada yaptlmtş olan
sete Germe Hisar den ilir.
160
iSTANBUL'UN FETHi
elde edilerneyeceği
devam edilerek erzakın tükenmesine ve
161
iSTANBUL'UN FETHi
Asanes adındaki kişi de Isparta'dan geldi. Bu kişi Padişah ile
Mora hükümdarlan arasında barış anlaşmasi yap1lmas1 için
gönderilmişti. Asanes'in yanında yetmiş kadar asker ve her bir
neferin arkasında on kilo kadar buğday olup bunlar şehrin ta-
arruzu mümkün olmayan sarp bir yerinden Korintos kalesine
gece vakti kayalara tırmanmak ve ipierle yukanya çıkmak su-
retiyle şehre girdiler. Padişah ile banş anlaşmasi yapılmasına
aracılik yapmak ve kendilerini içinde bulunduklan zor durum-
dan kurtaracak olan bu kurtancıiann gelmesi, Korintiiieri pek
sevindirmişti.
Asanes şehre geldiğinde halkının kıtlik yüzünden de sikın
tıya düştülderini görerek şehrin teslimi koşullan na ilişkin anlaş
ma yap1lmasm1 Padişaha teklif etti. Padişah Hazretleri de öne
sürülen koşullan benimseyerek teminat verdi. Bunun üzerine
Asanes, Padişahm huzuruna geierek şehri, kaleyi,
ian teslim etti. Antiaşma gereğince
hataza ve hiçbir şekilde saidınya
dişaha haraç 11571 verecekti. Mora
ve kalelerin k1tasınm
kalan k:smmm Mora hük.ümdarlannm
162
iSTANBUL'UN FETHi
yı onlara da tebliğ etti. Antlaşma koşullan her ne kadar ağır
rülmüşse de ve bilhassa berzahın yakınında bulunan ve
Mora kitasının anahtarı yerinde bulunan Korintos'un Padişalıa.
bağlı olmas1 antlaşmanın en kabul edilmez bir maddesini teşkil
etmişse de başka bir şey yapılabilme olanağı olmadiğından
ötürü çaresiz kabul ettiler.
Padişah Korintos'u aldıktan sonra Hassa alayından dört
yüz kadar askeri muhafız askeri olarak içeride bıraktı ve başia
nna da güvendiği birini komutan tayin etti. Mora'nın sahilinde
ve içinde bulunan bir kısım kaleleri de tamir ettirerek; içerileri-
ne erzak, mühimmat, makinalar vs. savaş arac1 koyarak donat-
tL Korunabilmeleri için de asker ve komutan tayin etti. Birakll-
masına lüzum görmediği kaleleri de yıktırarak halkını istan-
bui'a gönderdi. Yukanda da belirtiimiş olduğu üzere Fatih Haz-
retleri bunları istanbul civannda yerleştirerek buraiann canlan-
dmlmasına çalışmaktaydı.
Padişah Hazretleri Mora kıtasının düzenli bir şekilde yöne-
Webilmesi için gerekenleri kendisi ayarlayarak Ömer bey adın
da!<i bir kişiyi de vali tayin etti. Askerlere de hizmetlerinden ötü-
rü ödüller dağ1tt1. Yarariiğı görüleniere büyük rütbe verdi. Ardı
ndan da askeri terhis etti. Kendisi de sonbahar başında ma-
beyn halkı vs. devlet erkan ile Korintos'tan hareketle Prekop
yarımadasından geçerek Atina'ya (ısa) geldi. Eski Yunan mede-
niyelinin yetiştirdiği birçok bilimadaminm yeri olan bu şehri ve
{158) Atina: $ehir Padişahrn buraya gelmesinden önce meşhur Rumeli Beylerbe-
yi Turhanzade Omer bey tarafrnda alrnmrşlrr. çev.). Bugünkü Yunanistan 'rn
merkezi ve en kolabairk şehri. Atikyo yorrmadosrndo, denize yokrn bir yer-
de Akropol çevresinde kurulmuş olon Atina, ilkçağ Akdeniz dünyosmrn en
önemli merkezlerinden biriydi. 1456'don 1829 tarihine kadar Osmonlr im-
paroiorluğunun hôkimiyeti oltrnda kalmrştrr. Bazr Osmanlr kaynaklannda Me·
dinet üi-Hükemô dedükleri yerdir. Atina şehri 1204 tarihinden itibaren 254
163
iSTANBUL'UN FETHi
içinde bulunan harabe vs. gibi tarihi kalıntıları ve bu bölge-
nin deniz ve limaniarım görmek arzusu ötedenberi istekleri
arasmda bulunduğundan Padişah Hazretleri bütün bu eser-
leri ve bilhassa üzerine çıkıp Akropo!isin 1159ı kaimtılanm
164
iSTANBUL'UN FETHi
rak yüzelli !<adar gemiden bir donanma donatarak "Teses" a-
dasma yelken açarak Midilli <ısı) kasabasına hücum etrnesini
emreW. Zira adanm hükümdan o!an Ooryus'un
{161) Midi/li Adast: Ege Denizinde, Edremit körfezinin ağztnda Türk ktytlarmdan
ancak 7 km. ötede 7696 km2 )lüzölçümünde bir adadtr. ilk ça,ğlarda Les-
bas adJyla tanman bu adada Ceneviz Prensliği bulunuyordu. 7455 ytlrnda
A1idilli ve Limni Gotelusio hanedanmm malikôneleriydi. O tarihte Midi//i sa-
roytnm temsilcisi diplomatt, tarih ünlü Dukos'dt. geldi.
dilli için 3.000 duka, Limni için du/ca yeni ydrn getirdi. Fo-
tih larofmdan pek dostone ve Podişah:
ilıti)IOT Dorya nastl? .. diye Du kas:
- Cenab1 Hak ikbol, saadet ve şevket/e ömr-ü hümayunlonntzl
!esin, Prens Dorya Umni'de öldü. Yerine oğlu genç Nikolas
nömelerini (ba!::?hltlcfonnl) Sadrazam hazret/erine takdim eiiim ...
Sulton Mehme!'irı, Darya'mn ölümünden haberi vardi. Hatta
lusio o ilesini hiç sevmeyen Rumlarm isyan ;n! basftrabilmek için
Wsünden öldüğünU de biliyordu. Dufws:
- Prens Nii<O, efendimizin hôlcipaymo yüz sürmek için mUsade-i ''"'""·"''·"
ni rica yolunda bu kulunuzu gönderdiier, diye ilôve eiti. .
- Beklerim ... dedi. Hemen gidip kendisini al .. Beni Istanbul'da buio-
mozson!Z dahi sizi bulunduğum yere getirirler..
Prens ve tarihçi Padişah1 bulabilmek için, Edirne, Filibe . So~ia, bir
dolaştiiar. Sonunda Podişahr, iziadi Boğazmda buldular. Nikolos
telusio'yu ve Dukas'1 çok naziköne kabul etti, etek öpmek için eğilen delilccn-
hya elini uzolip öpiürdü. Prense strmoh bir kaftan, Duiws'o do, maiy,9-
tinde bulunan/om do ipek/i birer giydirdi.
Huzurdan çikiikian sonra genç Prens Sadrazam tarafmdon kabul edildi ,r.e
A1ahmut Paşa kendisine lv\idilli'deki hükumetinin ol-
duğunu, ancak, Goielusio ailesinin istibdod,ndon br.bTllş ve odole-
fjne can olan Limni ados1 Rumlonnm Podişaha bowurarak bir TUrk vali iste-
dikleri için oraya, eski deniz kuwetleri kumandant 1-/amzo Poşanm vali ola-
rak tayin edildiğini ve donanma ile yeni memuriyeline varmiş olmasi lc!Zim
geldiğini söyledi. .
1912 ytf1 ilkbaharmda Rodos ve 72 Ada !talya kuvvetleri tarofmdan
edildi ise de, Çanakkale Boğozrn1 abluka eden italyon dononmos1
li'ye tağorruz etmedi; fakat oyn1 ytftn son baharmda Bolkan Sovaş1'ntrı baş
165
iSTANBUL'UN FETHi
sonra yerine geçeceklerden iki oğlu birbiriyle kavgaya tu-
tuşmuş ve o zamana kadar izledikleri politikadan aynlmış!ardL
Şöyle ki: Yukanda söz edildiği gibi Papa tarafından Lodovi-
co'nun yönetiminde gönderilen otuz kadar savaş gemisinin
adaya vanşından sonra Ludovico ile anlaşma yaparak Pa-
dişaha karşı cephe almış ve her yıl ödenmesi gereken vergiyi
ödemekten de kaçınmışt1. Bundan başka korsan gemilerini !i-
manlarına kabul ederek Osmanlı sahillerine ve ticaret gemile-
rine zarar vermeleri için onlan teşvik ederlerdi. işte bu konu-
dan dolayı Pad!şah Hazretleri cezalandınlmalannı emretti.
ismail, yüzelli kadar gemi hazırlayarak ve bunları makina
vs. ile donatarak her türlü ihtiyacı tamamladıktan sonra Gelibo-
lu'dan hareket ederek üçüncü günü Lesvos'a. (1621 vardı. Adanm
166
iSTANBUL'UN FETHi
sahilinde bLılunan Moivos şehrine çıkarak önce etrahndaki ara-
zinin bitki ve ürünlerini keserek harap etti. Sonra şehri her yön-
den askeriyle çevirerek kuşatma altına aldı. Etrafına koydurdu-
ğu makinalarla baski uygulamaya başladı. Ludovico'nun ko-
muıası altındaki gemilerden onikisini ewelce adanın korunma-
sı içinSeriyosun idaresi altmda Lesvos'a göndermişse de Os-
manlı donanmasının geldiği haberinin duyulması üzerine bun-
lar Sakız'a kaçarak orada olayiann sonunu beklediler. ismaii,
oniki gün Midilli şehrini kuşatm1şsa da almayı başaramadan
önündeki evleri yakarak ve adanın birçok yerlerini vurarak ga-
nimetlerle doldurduğu gemileri alarak Gelibolu'ya döndü. Os-
manlı donanmasinın dönmesinden sonra tekrar Midilli'ye gel~
m işlerse de ahali yapılan anlaşmadan bir fayda görmediğinden
ve özellikle donanmanm firan kendilerini kırdığından ita!yania-
n tuttular ve yüz: vermediler. Bunun üzerine halyan
nanması terkederek ve oradan Rodos'ta 1163 ı
Ludovico'nun yanına Ada halki sonunda
161'
iSTANBUL'UN FETHi
-----------
{164) Paflogonya: i(astomonu ve Sinop bö(gesinin eski çağlordakl odt.
{165) Amostra: Zonguldak vilôye!inin Borttn ilçesinde şimdi nahiye merkezi olan
eski Amostris: Sesamos limontdtr. Ceneviz ticaretinin en önemli antrepo/o-
rtndan birisi olup Lôtin hükümetidir.
{ 166} Fatih Camii: istanbul'un altnmastndan sorıra şehrin yedi tepesinden
birinde yaption bu cami ve külliyesi, şehrin belli boşlt sanat abidelerinden
biridir. Sekiz medrese, sekiz tetümme medresesi, darüzziyafo, (tab!ıone),
imoret,kervonsaray, hamam ve diğer bağlanit bina/ann ortasmdoki Fatih
Camii tarihim iz, sanat ve arkeo/oji boktmtndan başlt baş ma bir konudur. Ca-
mi, istanbul'un fethinden dokuz ytl sonra 1462-1463 ytftnda boşlantfmtş
ve bu büyük abiden in bilirilmesi sekiz ytl sürerek 1470 {875) de son bulmuş
tur. Cami büyüklüğünu azaltan mimartn sağ bileğini kesfirdlği için mimar Fa-
tih'ten davôct olur. Kadtntn önüne suçlu olarak çtkttğt halde oturmak isteyen
padişaha: kadt:
168
iSTANBUL'UN FETHi
ka denize uzanmış güzel bir yerde muhteşem ve benzerlerine
nisbetle çok daha güzel bir büyük saray yapılmasım <167ı savaş
gemilerinin erzak mühimmat eşyasm1 diğer savaş araçlarım
kon.ımak için anbariar hazırlanmasıni, özelmde, genel hizmet-
lere yararve şehri süsieyecek binaların acele bilirilmesini em-
rederek bu konuda yetkili olan sanatkarlan inşaata nezaretçi
tayin etti. Padişah Hazretleri, yap1iacak büyük sanatkarane bi-
naiar ile şehrin eski mamurluğunu geriye getirerek ilim ten er-
babmı ve servet sahibi kişileri de burada toplayarak herkesin
özleyeceği bir yer haline getirmek isterdi rıesı.
-Dturamozstn ... Sen suç/us un. Karar verilineeye kadar ayakta kalacoksm!
Diyerek ilk önce mimort dinlemeye başlar. Mimar; ilk önce camii daha yük-
sek yapmak üzere masraf ve gayretle uzun sütunlar getirttiğini fakat sonro-
don depremleri hesaplayorak kestirdiğini, padişahin sebebini sonradon bi-
leğini kestirip mesleğini yapomayocak ho/e düşürdüğünü ... anlotrr.
Kod1; Fatih 'in dolgu n bir tozminot vererek mimar/o helôlloşmasmo karar verir.
11/\ohkome bitince Fatih 'in kod1yo iltifat ettiği efsaneleşmiş hikôyelerdendir.
) 1Uce Fatih 'in ilrne, bilgiye ve öğretenler/e ilgili efsaneleşmiş soyJsJZ hiköyeleri vord1r.
{167) Topkapi Soroy1: Biradi da Yeni Saroy'd1r. 'Saray! Cedidi mômure' olarak
do odlandmlan Topkapi Saray1, istanbul'un en güzel yerinde, hem Marmo-
ro Denizine, hem de Boğaz'o hakim olan yerde yapilrrtş!Jr. Bu yerin, deni-
ze doğru ç1kmtth olan ucuna do Sarayburnu denilir. Yine deniz kiytsmdo
olup vaktiyle yerinde ahşap bir saray bulunan kopdardan birisi Topkapi
odmt toştğmdan bu isim yeni soroya do aktordmtşltr. Yine Soraytn inşosmo
1465'de boşlanmiş ve 1487'de sona ermiş/ir. Geniş bahçeler içinde bir-
çok binolardon ibaret olup her tarafi sur/o çevrilidir Yeni Saray Birun, Ende-
run ve Harem olmak üzere başitea üç ktstmdon ibarettir. Topkapt Soraymm
boz1 kisimlon muhtelif zamonlarda yonm1ş, tamir olmuş, yeniden )!Optlmiş ol-
duğu gibi birçok podişohlor da oyn kistmlor ve köşkler eklemek suretiyle bi-
no/on çoğoltmtşlordJr.
( 168] lsionbul'o zafer olaytyfo girdiğinde yanmda beyaz sakali ile moğrur giden
Akşemsecldin Hoca do vormtş. lv\erhomet dilenmek üzere ellerinde çiçekler/e
Bizans kiZian ve popas/or dizilm işler. Bizansi olan, tarihin devrini değiştiren in-
son tn Fatih kadar genç olamoyocoğmt düşündükleri için Akşemsecldin'e doğ
ru ilerlemiş/er. Akşemseddin, podişohJ işaret etmiş. Fatih hemen seslenmiş:
169
iSTANBUL'UN FETHi
Padişahın yanında en çok söz sahibi olan Mahmut Paşa
da şehrin yüksek bir yerinde gümüş ve altınla süslü, şeffaf
merrnerieri ve gayet güzel sütunları olan muhteşem bir cami
yaptırmıştı. ( 169ı. Görenlerin hayretini artıran güzellikte idi. Etra-
fında da bayındırlık han ve hamamlar yaptırdı. Mahmud Paşa
kendisi için dahi güzel ev!er yaptırmış, etrafiarında çiçek ve çe-
şitli bahçeler kurmak suretiyle ayrıca şehre su da getirmiştir.
Fatih Hazretleri'nin düşündüklerinden biri de savaş gemile-
rini çağaltarak yalnız karada değil, denize de hakim olmakt1.
Memleketin korunması ve bilhassa birbirinden uzak denizlerde
hakimiyet kurulabilmesi için kuwetli bir donanmaya ihtiyaç ol-
duğu Padişahın arzuladığı ve gemilerin de pek çok temin etti-
ği tecrübe sonunda biliyordu. Bununla beraber eski çağlarda
- Ono gidinizi Ben podişahtm oma o benim hocomdtr. Şefaa/i de, sözü de
benden üstündür. ..
Fatih, cami ve külliyesini (ilk istanbul Üniversitesi} kurduktan sonra, üniversite-
den bir odontndo kendisine oynlmostnt istemiş.
Bir karar vermek için hocalar (Profesörler} toplonmtşlor. Şu cevobt yollomtşlor:
Burostni siz kurup bize verdiniz. Sizin burada bir oda olabilmeniz için, öğren
cillerden veya öğretmenlerden olmaniz gerekir. Siz öğrencilerden veya öğret
menlerden de değilsiniz. Bundan doloyt bir oda sahibi olomozsmtz. Fatih:
- Şortt nedir? ... diye sordu.
- Imtihan olursunuz ... dediler.
Bir üçüncüsü ... Rivayet de olsa hakikat poy1 var.
Fatih 'in i/me ve ôlimlere verdiği itibar devlet büyüklerini, veziriere kadar, bil-
ginler korşismdo el pençe ayakta tufmosiylo do bellidir.
Mo/lo Zeyrek ile .1-focozode'nin bir hafta süren münozarosmdo Vezir Mah-
mut Paşa'yi tariişman m devommco ayakta tuttuğu rivayet edilir.
( 169) Sadrazam Mahmut Paşa evinde verdiği yemeklerde misafirlerine pilav ik-
rom etmeyi severmiş. Yolntz bu pilovm bir özelliği varmtş. O do nohut yeri-
ne, pilav içinde nohut büyüklüğünde o/tm/ann bulunmasi.
- Serve/e ulaşan bir kimsenin oğzmdo daima esirgemeden verebilmek için ol-
tm bulunmohdtr... demesi mutod imiş. Hatta bu onlamtni ve hokh sözleri ·
birkoç defa do Fatih'in yontnda" söylemiş.
170
iSTANBUL'UN FETHi
büyük deniz savaşlarıyla ün kazanmış hükümdarlarm tarihini
incelemesi ve okumasi dahi bu konudaki fikirlerini arttırmaya
yanyordu. Karada ve denizde kuvvetli olan bir devletin tarihi
güneşi sönmez yüceliği de son bulmaz. Bunun için Padişah
Hazretleri memleketin her yönünde gemi yapilmasını emretti.
Bu esnada imroz'iu Kritovuios italyan!ann istilası altında
bulunan Limni adas~ eşrafına Padişaha itaat etmelerini tekli!'
eı:mekteydL
Kritovulos, ada halkının güvenini kaz:anm1ş olduğundan
onlar bu konu hakkında onunla gizli olarak savaşma tekliflerini
kabul edip, kendisinin adaya gelmesi şartiyle teslim olacakları
nı dahi yemin ile ıemin ettiler. Zaten ada halkı Osmanli Hükü-
meti tarafından bir saldın sonucunda halyaniann kendilerine
bir yard1mda buiunamayacaklann1 bildiklerinden, onlan l<ü-
çümseyerek kendilerinden kurtulmak ve Osmanli Hükümetine
katlimak isterlerdi. Kritovulos aldığı vaad ve yemin üzerine
Edirne'ye gidip oradan acele olarak Dimitrios ve Paleoiogos'a
mektuplar göndererek Limni ve imroz adaianrıı Padişahtan di-
lemel< vaktinin geldiğini ve Padişalım bu konudaki bir ricayı ka-
bul edebileceğini duyurdu. Kendisinin dahi (Kritovulos) Lirnni'yi
feth ve italyanları kovmak gOcünde olduğunu bildirdi. Dimitrios
derhal Asanes'i elçi olarak Padişahın yan1na gönderip yılda
bin altın verilmesi şartıyla sözü edilen adaların kendisine veril-
mesini rica etti, Bu sırada Kritovuios, Edirne'de oturarak bu işin
olumlu bir şekilde halıedilmesine yardımcı olmaktaydı. Sonra
Padişah tarafindan verilen Name-i Hümayunlan 11701 alarak im-·
roz'a geri . Orada bir gün kalarak ertesi günü bir gemiye
171
iSTANBUL'UN FETHi
binerek halyan gemilerine gözükmeksizin gece vafçti Umni'ye
geldL Kaleele komutan komutan diğerleri Krj-
en sorıtmda ve bir
yük taşlarla olan bu kale her sa!dmya
!'l:idenberi savunma kuwetli olduğundan Kritovulos,
Kale hakiminin gönlünü elde etmek suretiyle bu yeri almaya
çalış-mışsa da bu isteği başans1zhkia sonuçlandı. Bununla be-
raber genç yaşında bulunan hakimini de kızdırdı. Şöyle !<i ka-
lenin sağlamlığı, muhafız askerierinin çokluğu ve levazım ve
mühimmatm bir yıllık ihtiyaca yetecek kadar olması dolayısıyle
Mikelis, teklifiere önem vermedikten başka kalenin laf ile değil
ancak k:uwet ve silah (Kan ve Demir) ile ahnabileceğini ima ve
hatta alay için, kağıt üzerine bir kılıç resmi çizdirerek cevap
olarak Kritovulos'a gönderdi.
172
iSTANBUL'UN FETHi
173
iSTANBUL'UN FETHi
olup yüksek ve sarp dağlarda otururlard ı. Adriyatik denizi sahi-
linde de kuwetli kaleler ve iyi korunan yerleri vard1. Bulunduk-
ları bölge her yönden dar boğazlarla çevrilmiş, sık ormanlar ve
sarp kayalarla kapliydı. Az bir zaman ewei kendilerinden iki
kişi yani Aryanus ve Aleksandros (1731 'u kendilerine bey tayin et-
mek suretiyle bu bölgede adeta müstakil bir idare kurmuş olan
Arnavutlar, Osmanli Hükümeti ile anlaşma yapmaya veya ha-
raç vermeye raz1 olmadıklan gibi yama maksadiyle dahi za-
man zaman Osmanlı sın1rlann1 tecavüz ve kendilerine yakın
olan memleketlere saldırı düzenlerlerdL
ikinci Sultan Murat Hazretleri, bunlar üzerine sefer açarak,
yapılan savaşlarda gaiip gelerek boğazlan ve kalelerin bazıla
rını almış ve büyük bir kısmıni tahrip birçok ganimetler almışsa.
da bölgeyi bütünüyle idaresine almay1 ve egemenliği altına
sokmayı başarmışt1. Bununla beraber yaptıklan ricalar üzerine
y1lda bir miktar vergi vermek suretiyle onlarla banş yaparal< or··
duyu alarak geri dönmüştü. Lakin Arnavutlar bir süre sonra
vergiyi vermekten vazgeçerek anlaşmayı bozmak ve Osmanlı
Devletine bağlı memleketlere akin yaparak zarar vermeye
başlamışlardi. Bundan dolayı Fatih Hazretleri asileri ve eşkiya
lan cezalandirmak için piyade ve atlı askerle Edirne'den hare-
~<et ve otuzüç gün içinde bu bölgenin smınna varıp uygun bir
yerde karargah kurdu. Ardından Arnavutların bilgisi olmaksızı
n boğazları geceleyin basarak elde etmek amacıyla silahtariar,
okçular, ve hassa alayından seçme üç alaydan kurulmuş bir
( 173} iskender Bey: Kuzey Arnovulfuktoki (Mirdito} beyi Ghion Kostriot'un oğlu·
dur. Bobost Osrnarıl1 hakimiyetini kabul edip bir rivoyete göre dört, diğer bir
rivayete göre de yolntz küçük oğlunu rehin olarak göndermiş/ir. Otarihten
sonra Osmon!t Saraymda terbiye edilen, müslüman olan ve adt lskender
Bey olarak değiştirilen bu beyzade, ydlorca Türk ordusunda görev olmtş ve
bilôhare babastntn ölümünden sonra kaçmtşftr. Asti adt Georges Kastriot'tur.
Scanderberg: Skanderbe de denilir.
174
iSTANBUL 'UN FETHi
tümeni Mahmut Paşa'nın kamutasında sevketti. Bunlar ileri ha-
rekette boğazlara geldiklerinde buraları n Arnavutlar tarafından
daha önce tutulmuş olduğunu gördüler. iki taraf arasında ya-
pılan sava~ sonunda Osmanlılar galip geldiler. Onları buradan
geri atarak boğazları zorla almayı başardılar. Padişah Haz-
retleri Boğazların alınmasından sonra ordusu ile ilerleyerek bu
bölgeye girdi. Ordunun ilerlemesi yaz mevsimine rastladığın
dan dolayı yaz ürünleri ve özellikle Arnavutların yiyecekleri
arasında bulunan buğday mahsulü henüz yetişmiş bulunuyor-
du .. Ordu memleketin- iç bölgelerine doğru ilerleyerek bu mah-
sulleri tahrip ve birçok hayvanı da ganimet olarak aldı. Kalele-
rin bazıları zorla ve bazıları dahi kuşatılarak barış yoluyla alın
dı. Memleketin aşağı yerlerinde ağaçları keserek ve ekinleri
tahrip, ederek ürünler alınarak harabeye çevrildi. Arnavutlar
artık yüksek dağlara çekilerek ovaya inmeye cesaret edemi-
yorlardı. Bununla beraber inat ve israrın faydalı olamayacağın
dan başka kendileri için daha çok zararlı olacağını sonunda
anladıklarından barış anlaşması dilemek için Padişahla görüş
rnek üzere memurlarını göndermeye mecbur oldular.
Arnavutlar para olarak vergi ödemeye güçleri yetmeyeceği
için memleketin gençlerinden belli bir miktarını her sene Padi-
şaha göndermek ve yine belli sayıda hayvan vermek koşuluy
la yeniden barış antiaşması yapmaya mecbur oldular.
Arnavutlar, bundan sonra olacak savaşlarda kendilerinin
de asker vereceklerine ve Padişaha sadakattan ayrılmayacak
larına dair ahdü peyman ' 174ı ve barış şartlarını rehin ve teminat
olarak Padişahın yanında bıraktıkları kişiler ile perçinlediler.
Padişah Hazretleri ganimetierden bir kısmını askere dağıttı.
Geri kalanını rehin olarak bırakılan kişileri alarak Sonbaharın
bitiminde Edirne'ye döndü. Sonbaharı bu şehirde geçirdikten
175
iSTANBUL'UN FETHi
sonra kış başmda istanbui'a geldi ki bu yıl tahta oturmasını do-
kuzuncu yılina rastlar.
istanbul'a gelince bir süre diniandikten sonra Fatih Hazret-
leri, yine hükümet işleriyle meşgui olmaya başladı. Asker için-
de zekah ve yiğit olanlan ve değerli bulunanian rütbelerini yük-
seltmek ve kendilerine yeni görevler ve hedi}reier vermek sure-
tiyle ödü!!endirdi.
Evvelce istanbul'da oturmakta iken gerek fetihten evvel,
gerek fetihten sonra diğer yerlere göçmüş olarıların istanbul'a
dönmelerine izin verdi ve bu konuda iiiere genelgeler gönder-
di. Bunlar, istanbul'dan ayrılarak Edirne, Fiiibe, Gelibolu ve
Bursa gibi şehirlerde yerleşmip ilim ve fen adamlan ve meziyet
sahibi kimseler olup bulunduklan yerlerde az zaman zartırıda
büyük servet sahibi olmuşlardı. Padişah Hazretleri bu gibi kişl
leri istanbul'a getirerek geçimlerini karşılamak için hepsine ge-
reken şey!eri sağladık san ve bazılan na da evler tahsis eyledi.
Asyanın ionia (1751 bölgesindeki eski ve yeni Foça şehirleri
nin ahalisini de göçmen suretiyle aynı zamanda istanbul'a nal<-
lederek yerleştirdi. Gelibolu valisi ve donanma komutanı Za-
anos'u kırk gemi ile Adalar üzerine sevkederek Taşoz ve Se-
madirek: adalannın ahalisini dahi istanbul'a nakiettirdi. Yukan-
da söylediğimiz gibi Padişah Hazretleri istanbu!'a eski şan ve
şöhretirıi iade için civar memleket ahalisini zarıaat ve sanat er-
babmı başkente topluyordu. Diğer taraftan dahi seçtiği fı<işi!erin
nezaretinde olarak şehir içinde birçok yapıt ve yapılar yapma-
ya çalışıyordu. Evvelce veriimiş emirleri gereğince şehrin seç-
kin yerinde bir cami, gönül açan büyük bir saray yapılmasına
başlanmış olduğundan, Padişah Hazretleri gerek bunlann ge-
rek diğer binalarm inşaatı üzerine yetkili kişileri tayin ettiği hal-
176
iSTAi\JBUL'UN FETHi
bunwıla yetinmeyerek bizzat derıet!er ve en
ı;ıılmalan için her
vulos
·~ 7'7
iSTANBUL'UN FETHi
birlikte "Limera" ve şimdi fVlonemvasia <176ı denilen kalede
şimdi
kuşatıldı. Dimitriyos önceden adını konu ettiğimiz Asanes'i el-
çi olarak Padişalıın yan1nda göndererek bu kötü durumdan
kuntarılması için yardımını rica etti. Olayın açık olan yönü bun-
dan ibaretse de bazılan Dimitriyos'un Asenes'i Padişahın hu-
göndermesi, kızmı Padişaha nişanlamak ve Mora ki·
tasın1 takdim ederek buna Osmanli ülkelerinin bir
{176) /v\onemvasio: Güney Mora'da Misira Isparta' ntn 53 km. gOney doğusu n·
da bir i<öprO lle sahile bağ!t olan J\1\inosa adastnda kasaba. italyanca: Na·
;\lio/vasia'dll:
'178
iSTANBUL'UN FETHi
dair olan söylentilerin yayılmasindan dolay1 Fatih Hazretleri
gün kadar burada kalarak Dimitriyos'u bek:!edL ~
ise Epidavres'ten hareketle Isparta'ya vanp ora.~
dan birçok hediye ile Padişaha gönderdi. Asanes, pa-
dişah ve Mahmut Paşa ile görüşerek müzakerelerde
olduğunun ertesi günü Padişahin buyruklanyla hapis edildi.
Despot Thomas Padişaha karşı düşmanca bir tavır göstermiş
olmasına rağmen Osmanlı askerlerinin o tarafa gönderilmesi
beklerımekteyken Padişah Hazretleri orduyu alarak Dimitri-
yos'a bağh memlekete girerek doğruca Argos (177) üzerine
dü. Fatih Hazretlerinin, Dimitrios ve taraftarlarınca yapılan da-
vet üzerine sefer açtıği hakkında ileri sürülen fikirlerin doğru ol-
madığını bu olay kanıtlamıştır. Zira Dimitrios'un daveti üzerine
sefer açılmış olsaydi ordunun açılma alanı Thomas'a bağlı
memleketler olması gerekirdi. Padişatı Hazretleri Argos'a var-
dığında Mahmut Paşay1 Dimitrios'u kuşatmak için Isparta'ya
gönderdi. Mahmut Paşa, bütün gece yoi alarak gün ağınrken
oraya vararak kuşatmaya başladı ve mahiyetinde bulundu, Pa-
dişah Hazretlerinin katibi Thomas Katavo'linos'u Dimitrios'a
göndererek teslim olmasının kendisi ve yanmdakiler için hayırlı
olacağını ve bu konudaki Padişah emirlerine itaatta. tereddüt
göstermemesini bildirdi. Dimitrios, Asanes'irı hapisten çıkartıiıp
ve padişahın, teminatıy!a yanına gönderilmesi şartıyla teklifle-
rine uyacağını biidirmesi üzerine Mahmut Paşa Asanes'ı ha·
pisten çıkartarak Dimitrios'un sevdiklerinden ve güveni olan
Hamza Paşa ile ona gönderdi.
Bu il<i !dşi şehre girerek Dimitrios ile konuştuktan sonra
kendisini şelıir dışında bulunan Mahmut Paşanın ordugahına
( 177) Argos: Pelepones yanmadasmda Naupliya körfezi yakrmnda ve Korint'in
güneyinde kalesi olan bir şehir. Yrldrnm Beyazrt'rn Yunan seferi esnasrndo
Evrenos Bey olan bu kaleyi hücumla alrp, 14 bin esiri Anadolu'ya naklet-
miş ve yerlerine Tatar göçmenler yerleştirilmiştir.
iSTANBUL'UN FETHi
getirdiler. Mahmut Paşa Dimitrios'u layık olduğu saygı ile kabul
edilip kale ve şehri teslim aldı. Eriesi dahi Padişah Hazret-
gelip Dimitrios'u huzuruna kabul Dimitrios, Ortağı Hü-
girdiği zaman elini vererek ya-
ve korkliSLınu kendisine
ederek
ve
dilerinden
teveccühO ve)ICI bir hizmet ve , ,,
fmc,"<nri~r. orosl!ıdo hjj'd
(i eski çağlarda
{Dedoctyfos - Pen)
= Zios} doğt deni/irdi
180
iSTANBUL'UN FETHi
maya başladılar. Bunun üzerine Padişah Hazretleri, askere hCı
cum emri verdi. Silahdarlar cesurane hareketlerle
rine Çikmaya ve içerisine girmek
Fakat içeridekilerin cesurane
suz ve başarı
den bir k1smı
!arla Bu
geri
181
iSTANBUL'UN FETHi
sihat ile itaate almaya çalişmışsa da inandırmaya başanlı ola-
madığmdan. l<aleyi işgal ettirdi. Yeri itibariyle kalenin zorla alın
ması büyük kayıplara sebep olacağından, açlık ve susuzluk
yüzünden teslime mecbur olmaları için bu ile yetinildi. Ger-
çekten kaleye sığmmış olan birçok büyük, kadın ve çocuk, yi-
yeceğin ve suyun aziiğı hesabıyla az zamanda sefil ve nihayet
kayıtsız şartsız teslim oldular. Kale y1k1ldı.
Padişahm bu kaleler ahalisi hakkında şiddetli davranması
mn çeşitli nedenleri vardır. Şöyle ki: ilk önce Padişah Hazretle-
ri bunlara teslim olmalarını teklif etmiş olduğu halde kabul et-
meyip savaşı tercih etmişlerdi. Diğer taraftan bu ka!elerin hal-
kının ekserisi uygunsuz ve itaatsiz Arnavutlardan ibaret olup,
bunlar her zaman bulundukian memleketlerd_e karışıkhk çıka
m, hırsızlık ve her türlü haydutluk yaparlard1. işte bu durumun-
dan şikayetçi olan Fatih Hazretleri kendilerini usiandırmak ve
Mora kitasının diğer bölgelerinde bulunan ahalinin kalbierine
dehşet vererek Osmanli ordusuna karşı koymamalarını temin
için bu kaleler halkı hakkında pek şiddetli uygulamada bulun-
muştu. Gerçekten Osmanlı ordusu Mora kıtasmın içeri bölge-
lerine doğru ileriediği zaman hiçbir yerde karşı koyma ile kar-
ŞIIaşmadl. Böylece ordunun girdiği memleketler halkı derhal
itaat ederek kayıtsız. ve şartsız itaat ederlerdi. içlerinde serkeş
Uk gösterecek kadar azınlik bulurısa dahi bunlara karşı pek zi-
yade gönlü yüce davranıyor, herkesin eskiden olduğu gibi mal-
Ianna sahip çıkmasına izin veriyordu.
Fatih Hazretleri Mora kıtasını baştan başa alarak kale ve
f(asabalardan sağlam yeri er ve bölgenin korunması için kalma-
sı gerekil olanlan tamh', içlerine muhafız asker, dizdar, erzak,
silah, !evazım koyarak kuwetiendirdi ve donattı. Kalmasına
lüzum olmayanlan dahi yıktırarak köy halini alan yerlerinde es-
ki ahalisinin oturmasına izin verdi. ve bunlardan kısmmı da
getirtti.
182
iSTANBUL'UN FETHi
Hükümdar (Despot) Thomas, Padişah'm Mora kıtasma hü-
cum ettiğini öğrenince kendisine bağli oları l<a!elerden
kaç1m derhal tamir ve içlerine muhaf1z asker koyduktan sonra
eşi ve birlikte sahilde bulunan Mantinia şehrine
derek savaş1n sonunu bekleyerek orada oturdu.
kaleleri k1tasım
183
iSTANBUL'UN FETHi
1']
:1
,,/7
"184
iSTANBUL'UN FETHi
Özetle Padişah Hazretleri saydığımız gelir ile daha birçok he-
diyeleri Dmitrios'a verdi ve kendisini Enez'de bırakarak sonba-
har bitiminde kış mevsimini geçirmek üzere istanbul'a geldi.
Bu olaylar, Padişahın tahta geçişinin onuncu yılı bitimine
rastlar.
185
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
iSTANBUL'UN FETHi
189
iSTANBUL'UN FETHi
rin hakimi olmuş, banşç1, birleştirici bir
sOkunete ve tıuzura
vim!erin baz1lan doğrudan hükümdanrı
gibi baz1lan da onunla dostane ilişkilerde bulunmai<-
Fai<at bu durum çok
danı birbirleri aleyhine
tesat ve iç savaş meydana
sebep oldu. "'"'"''"'"~oc
aras1nda ve mücadele
civarda bulunan kavimler dahi bu
Karadeniz.
rmısın1n Boğazı geçmesi ve Karadeniz'e
Bundan dolay1 Trabzon hükümeti iç mücadelenin devami
mevwdiyetini koruyabi!iyordu. Fakat
genel değiştirmiş ve
eline geçmesi nedeniyle Karadeniz ve
da olduğundan
üzerindeki diğer memleketler gibi Osmanli
eğmeye başlamıştı. ilk önce hükümdarlan, Yüce Padişaha
haraca bağland1 1 wı oldu. Banş içinde devamlı dostluk, Padişa
ha ait verginin vakit ve zamanıyla ödenmesinde dikkatli olduk-
lan müddetçe Padişah Hazretleri de onlara karşı barışçı bir po~
litika izledi. Fakat bir süre sonra aralannda yine geçimsizlik ve
mücadelenin başlamasi ve bilhassa hükümdarların kendisine
akraballğ1 bulunan Diyarbakır, Ermenistan ve Azerbaycan
kümdan Hasan (ıaaı ve Gürcüler lıükümdan ile anlaşarak vergi-
(187} Haracgüzar: Haraca bağlanmtş, haraç ödeyen.
(188} Uzun Hasan: Ai<koyunlu Devletinin, cesareti ve dirayefi ile ün almtş hüküm·
dartdtr. «Emir·i /(ebir.>> ve «Ebünnastr» diye de antltr. l453'de Diyarbaktr'da
190
iSTANBUL'UN FETHi
yi vermemeye barış ilişkilerinin bozulmasına davranışlan
ile
Padişahı öfkelendirdiğinde Fatih hazretieri, aleyhinde teşeb
büs edilen bu tertipierin önünü almak maksad1yla Trabzon
üzerine sefer açmaya karar verdi.
Kış içinde gerekli ön tedbirler alındığı gibi bahar mevsimi
başında dahi donanmanın sefer donatımı tamamlandı. Maki-
nalan ve savaş aletlerini ve diğer mühimmatı taşıyan yük ge-
mileri ayn olduğu halde elli çifte kürekli ve zırhh savaş gemisi-
nin adedi üçyüze varıyordu. Bunların içerisine de çok sayıda
siper, zerre, mızrak, makina ve sur yıkmak için alet yerleştirip,
savaş bilgileri yerinde, kuwetli vücut!u ve tecrübeii kişiler bin-
dirilmişti. Padişah Hazretleri Gelibolu valisi Kazım (ıası bey ile
denizde tecrübeli ve denizde geniş bilgisi olan Yakup Beyi De-
niz kuwetieri komutanı ve yerleşik komutan tayin etti (1soı. Mü-
Aki<oyunlu Devletinin boşmo geçti, ertesi ytf, Korokoyun/u Hükümdon Cihonş
Şoh-Mirzo'yt, bir ytf sonra do Timur'un torununu esir edip öldürlerek Irak ve
iron'm bir ktsmt ile Azerbeycon't ele geçiren Uzun Hasan, 1466'do Tebriz'i
başkent yaporak Gürcüslon't elde etti. Akkoyunlu Devletini ktso zamonda
doğunun en önemli dev/_etlerinden biri haline getirdi.
Fatih ile üç kere sovoşmtşltr. Uçüncü sovoşmt Erzurum'da Tercan ovosmda ll Ağ
ustos 1473'de yopmtş ve •Ot!ukbeli» sovoşt olaraktarihe geçen bu meydan
savaşmda büyük bir bozguna uğromtşltr. Trabzon Imparatorunun ktzt ile ev-
lenmiş olduğundon bu imparatorluk ve bölge ile de yokm ilgisi vordt.
{189} Kast m Bey: Kuzey Anadolu sahili boyunca Sirolanon Amosro Ceneviz ko-
lonisi, Condor/lsfendiyor Beyliğine ve Trabzon Rum lmporotorluğuno karşi
açilan seferde donanma komutonldir. Gelibolu Soncak Beyi olon Kasim Be-
yin odmo kitobimlzm çevirisini yapan Koro/idi Efendi •Kôz1m Bey»olorok
okumuştur. Kos/m Bey 100-150 gemi ile Korodeniz seferine kotdmişllr. Trab-
zon'un olmmosmdon sonra buronm Soncak Beyliğine tayin edilmiştir.
( 190} Yakup Bey: Kos1m Beyin Trabzon beyliğine tayini üzerine Deryô Koptonh-
ğmo Hodtm -Süleyman Beyin değil Yakup Beyin olondiği hokk1ndo bir tok1
m söylentiler vord1r. Aynco, Çanakkale'de Anadolu sahilinde bulunan
•Kol'oi Sultôniyye = Çanakkale» ve Rumeli sohilindeki «Ki/id ül-bahr»o za-
man sancak beyi re donanma komutan! olan Yakup Bey torofmdon yaptml-
di ği rivayel edilir.- .
191
iSTANBUL'UN FETHi
kemme! biçimde donatılmış ve _silahlandmlmış olan Osmanlı
donanmas1 yelkenlerini açarak !stanbul Bağazı'ndan Karade-
niz'e doğru hareket etmiş ve birbirleriyle yanşan askerlerin
neş'e ve alkışlar arasında süratle ilerlemeye başlamıştı.
Diğer taraftan Padişah Hazretleri, Rumeli suvari ve piyade
askerini ve hayvanat ve sair savaş araçian m Anadolu'ya geçir-
dikten sonra kendisi dahi «Bithynia»<ısıı yani Hüdavendigar
eyaJetine geçerek Asya ordusunun topiandığı Bursa şehrine
geldi. Burada kaldığı az bir süre içinde şehrin idaresine ve or-
dunun düzenine ait bazı işiemleri bitirerek, çok büyük bir tören-
le babasının türbesine giderek ziyaret görevini yerine getirdi.
Hediye ve bağışlarayla türbeyi süsieyerek kurbarılar kesti. Bun-
dan sonra buradan hareketle «Galatia» 11921 ve Pafloganya
«Paphlogonia»<1931 kıtalarma ilerlemeye başladi. Maiyetinde
bulunaniann rivayetine göre ordunun sayısı ağırhğm sevki gö-
revinde bulunaniardan başka altmış bin at!i ve seksen bin ka-
dar piyade askerinden ibaretti. işte bu kadar askerle Kapadok-
ya «Cappadocia»<1941 kıtasına ve Kızılırmak «Ha.iys>> den geçi-
lip Sinop şehri yakınianna van ldı.
Sinop r19412ı Karadeniz sahilinde pek güzel ve pek zengin bir
şehirdir. Bölgede geniş, verimli yerler bulunduğu gibi çevrenin,
{191} Btihynia: Anadolu kitosmm orta zamanlara_ ait toksimatma göre olan bir
bölgesi. Bugünkü Bursa, Bilecik ve Kocaeli {/zmit), Sakarya (Adopazan} vi-
lôyetlerinin tamamm1, Bolu vilôyelinin ise bati yönünün yonsim kaplar.
1192} Galotia: Küçük Asyo'nm merkezi kismmda tarihi bölge. Şimdiki An koro ve
do/oyla n.
(193} Pofloganyo: (Pophlagonia} şimdiki Sinop ve Kostomonu illerini kaplayan
alan.
1194} Cappodocio: Ankara, Sivas, Konya bölgesinin önemli bir bölümü.
1194/2) Sinop: Karadeniz kJyJsmda Sinop yonmadosmm ki stok IBerzah} yerin-
de kurulmuştur. Sinop'un çok eski bir tarihi vard1r. Iyi bir /imam bulunmasi,
toproklormm verimli olmasi denizci milletierin ilgi.~ini Sinop'a çekmiş, pek
çok millet bu toproklara sahip olmak istemiştir. M. O. ll. yüzy1fo kadar bazen
192
İSTAf\JBUL'Uf\J FETHi
93
is TANBUL'UN FETHi
çevirdiğini gördüğü zaman hayretler içinde kaldı. Doğruca Pa-
dişahın huzurlarına giderek savaş sebebini öğrenmeye ve ba-
rış antiaşmasi yapılmasını teklife karar verip hazırladığı çok
değerli hediyelerle birlikte Padişahın karargahma geldi. Pa-
dişah Hazretleri kendisini iyi şekilde kabul edip hakkında pek
iitifatll muamele gösterip, dostane ve yumuşak sözlerle ağırla
dı. Aralannda Sinop'un işgalini gerektiren nedenler vesaire
hakkında konuştuktan sonra sözleşme yaptılar.
Bu sözleşme gereğince Padişah hazretleri ismail'e bağlı
olan memleketleri idaresine aliyor ve buna karştiık Rumeli'de
Sırp ülkesine karş1 o!an, servet ve bayındırlık itibariyle Sinop'a
eşit bulunan Üsküp < 196ı Sancağını ona veriyordu. Padişahın Si-
nop Hükümdanna karşı hiçbir kızgınlık ve düşmanlığı olmayıp
bu kıt'a üzerine sefer açıştaki tek amacı da yerinin öneminden
dolay1 Osmarıh sınırianna katılmasını teminden ibaretti. Zira
Sinop; önceden söylediğimiz gibi birçok menfaatler ve ürünle-
re sahip olduktan başka, Osman!1 ülkesinin ortasında bulun-
mak ve gerektiğinde Osmanli donanmasına sığmacak gayet
emin bir limana sahip olmasından öWrü Osmanlı Hükümetinin
elinde bulunmasındaki büyük menfaatler ve aksi haldeki güç-
lükler, Padişah Hazretlerince bi!imnekte ve diğer taraftarı Kürt-
lerin ve Acemlerin Şahı olan Uzun Hasan'ın bu şehrin
pek ziyade arzulamakta olduğu Padişah taratmdan
olduğundan bunun bir an önce fethi Padişahm tek düşüncesi
olmuştu. işte yukanda söylediğimiz şartlar üzere
( 196) Üsküp Soncağ1: Eski Yunonldor ve Romo/dar zamanmda önemli bir şehir
olon (Scupi, Scopia}, 1\ILO. IV yüz-;ddo Makedonya krol!onnm önemli bir
merkeziydi. Roma/dar Makedonya Kralhğma son vererek buraya yerleşti/er.
Daha sonralan Usküp Doğu Roma (Bizans} imparatorluğunun sm1rlan içinde
ka/di. Avorlann, Bulgar Kralfiğinm eline geçti. XIII. yüzyilda S1rp Krolh,ğm1n
merkezi oldu. /(osova meydan savaşmdan sonra Osmaniiiann eline geçti.
Önceleri bir ilçe merkezi olon Üsküp, sonrafon Kosova ilinin merkezi oldu.
194
iSTANBUL'UN FETHi
leri hem kendi fikir ve amaçlarını yerine getirmek, hem hükü-
metini elde ettiği bir hükümdan büsbütün mağdur etmeyerek
gerekli adaleti ve insaniyeti yerine getirdiler.
!smail; maiyetinde bulunan erkan ve rütbeli askerieriyle
kendisinin yönetimine verilerı Sancağa hareket etti. Padişah
Hazretleri de Sinop'un ve ismail'in idaresinde bulunan, diğer
bölgelerin idaresine ait gerekli tedbirleri aldıktan, sonra Kazım
ve Yakup beylere Donanma-i Hümayun ile doğruca Trabzon'a
hareket etmeleri ve şehri denizden ve karadan kuşatmalarmı
emretti. Kendisi de ordusu ile ileriye hareket ederek «Toros»
dağına gelerek burasmı karargah yaptı.
Toros, Asya dağlannın en yükseği olup aşağı Asya'yi yu-
kan Asya'dan (1971 ayınr. Sisam adası karşısındaki «Mycali» da-
ğından. başlayan bu sıra dağlar Küçük Asya'yi geçerek Sinop
yakınında Karadeniz'e kadar gelir ve oradan tekrar devam
ederek Ermenistan, Acemistan dağlarına ve bunlar vasıtasıyla
da Kafkas dağına katılır. Söylentiye göre bu dağı «Herac-
les»(197'21 ve «Dionyssos»den sonra ilk defa olarak Makedonya-
lı iskender (ısaı, iran ve Asya üzerine hükmeden Şah Dara (' 99)'_
195
iSTli/\/BUL'U/\1 FETHi
i96
iSTANBUCUN FETHi
197
iSTANBUL'UN FETHi
haberciler koyarak bu suretle de karargahı emniyet altında bu-
lundururlardı.
işte ordu bu en zor yerleri geçtiği bir zamanda idi ki Mah-
mut Paşa'nın yaralanma olayı meydana geldi. Bu olay ordu
içinde büyük üzüntü ve kaygı yarattı. Ordu, devlet erkanı ve
Padişah Hazretleri üzerinde pek fena etki etmişti. Yaralayan
kimse, Mahmut Paşa'dan hiçbir şikayeti olmadığı halde nefret
ve kin sonucu olarak paşayı öldürmek istemiş, fakat okunu
atacağı sırada korkudan elleri titrediğinden amacına ulaşama
m ış ve ancak alnından hafif şekilde yaralanmasına sebep ol-
muştu. Şayet bu titreme olmamış olsaydı, şüphesiz yara daha
tehlikeli ve büyük olacaktı. Ordu bu sırada en dar ve zor yerler-
den geçmekte olduğu nedenle katil, işi kim vurduya getirmek
istemişse de gerçek anlaşıldığından hemen tutularak sorgu ve
sualsiz askerler tarafından parça parça edildi. ·
Padişah Hazretleri olaydan pek çıkacak üzüldükleri ve
Mahmut Paşa gibi yetkili bir kişinin bilhassa böyle bir zaman-
da kaybından pek ziyade endişe ettikleri nedenle derhal özel
doktorları Yakup Efendi'yi -çıkacak ve pratik tıp ilminde bilgili
ve hükümdar yanında nüfuz sahibiydi- çağırarak Paşanın ya-
rası hakkında bilgi almış ve kendisine hediyeler vererek teda-
visini emretmişti. Paşanın yarası o kadar tehlikeli olmadığın
dan tedavi edilerek az zamanda sağlığına kavuştu.
Ordu, Toros dağlarını onyedi günde geçebildL Nihayet dağ
dan ovaya inilerek Mardin şehri yakınlarında ordugah kuruldu.
Uzun Hasan, Fatih Hazretlerinin böyle büyük ve ağır bir or-
du ile Toros dağlarını geçerek kendi başkenti önlerine kadar
geldiğini duyduğu zaman hayret ve korku içinde kaldı. Nihayet
annesini pek çok hediyeler ile elçi olarak Padişaha gönderip
affınırica etti ve bundan sonra da barış içinde birlikten ayrılma
yacağını bildirdi. Padişah Hazretleri, Uzun Hasan'ın annesini
198
iSTANBUL'UN FETHi
layık olduğu saygıyla kabul ederek oğlu ile anlaşma yapmaya
nza göstermişse de kendisini geri göndermeyerak birlikte yü-
rüyüşe katılmak üzere yanında alıkoydu (202 ı.
(202} Sôre-Hatun: {Sitôre, Hatun, Saru-Hatun}: Uzun Hasan 'm annesidir. Trabzon
yolunda dağiann geçit vermez yamaçlannt yayan ltrmanan Fatih'e bir gün
sormuş:
199
iSTANBUL'UN FETHi
200
iSTA/\!BUL'U/\1 FETi-ii
ndan ewelce
getirmiş olduğu Uzun Hasan'ın
geri gönderdL Ve Uzun Hasan'ın yanma elçiler ıı;n'"'"uw•n
ce yapmış oldukian antlaşma!arı yeniledi. Zira
leri Uzun Hasarı ile dostça ilişkilerin devamı arzusundaıydı.
Uzun Hasan dahi kendi tarafından elçiler göndererek Padişah
Hazretlerini kazandıklan başandan dolayı tebrik ve annesi
hakkmda gösterilmiş olan ligiye de teşekkürlerini sundu. Birçok
201
iSTANBUL'UN FETHi
hediyeler sunarak anlaşmayı yeniledi. Bundan sonra zaferle-
riyle ün alan padişah, Toros dağlarını salimen geçerek yirmise-
kiz gün sonra Bursa'ya geldi.
Padişah Hazretleri istanbul'a geldikten sonra Trabzon hü-
kümdarına ve yanında bulunanlara geçimlerini temin için Kara-
su <204> nehri civarında yılda üçyüzbin gümüş sikke gelir getirir
bir kıtayı sunmuştur.
Hükümdarın yakınları arasında Yorgi Emiroki namında bir
kişi vardı. Aristo (20sı•nun ve hakim meşhur Zenon<2 osı·un felsefe-
sine ve matematik ilmine vakıf, güzel söz söyleyen ve şiir de
yazabilan bu kişinin şöhreti Padişah Hazretlerine kadar ulaştı
ğından çağırtarak kendisiyle görüştü. Filozofun bilgisini takdir
ettiğinden sık sık huzurlarına gelerek kendisiyle konuşmasına
müsaade ederek bir hayli de toprak bağışladı. Padişah Hazret-
leri filozof ile sohbet ayiediği zaman eski felsefenin felsefe ina-
nışlarını konu eder, tartışır ve kendisi dahi bazı sorular sorardı
ki bu sohbet sırasında Padişahın bu bilgide ileri derecede de-
rinliğe indiği anlaşılırdı.
(204) Karasu nehri: Marmitsuyu da denilir. Van gölOne dökUIUr. iran smmndan
doğar, Erçek gölUnUn kuzey kryılan yokınındon geçerek Van şehrinden gU-
neybatısındo göle dökUIUr. 120 km. uzunluğundadır.
(205) Aristo - !Aristote-Aristotalis): Eski Yunanm ve ilk medeniyet devrinin en bu-
yak filozoflarındondır. M.Ö. 384-322'de yaşamıştır. Aristo'ya filozofların
padişahı derler. Teşrih, fizyoloii, mantık ve felsefe tarihinin kurucusu sayılabi
lir. Kendisinden ewel belirsiz ve konşık olan bUtun ilimleri tasnif etmiş ve her-
birine ait esaslt kitaplar yazmıştır. Onun kıymetini ilk defa takdir edenler
doğu bilginleri olmuş ve eserleri Arapça'ya çevrilmiştir. Avrupalt/ar onun
eserlerini Arap dilinden çevirmişlerdir.
(206) Zenon: 1) Elealt Zenon (490-430): DUşUncenin dUştUğU çelişmeler azerin-
de Un almıştır. 2) Ktbnslı Zenon (336-264). Hel/enislik çağm en önemli filo-
zofudur. Felsefeyi; manttk, fizik (metafizik) ve ethik diye Uç dala ilk olarak Ze-
non'un oytrdtğt söylenir.
202
iSTANBUL'UN FETHi
Padişah Hazretleri başkentin idaresine ve şehrin iskan ve
süslenmesi ve bayınd1rliğ111a eskiden olduğu gibi özenle ince-
lemeyle şehir içinde camiler, çarşı ve tersane gibi faydali kuru-
. yapt1rd1ğ1 gibi diğer taraftan dalıi bilgisiyle ün almış kişi·
leri istanbul'a getirerel{ başkenti ilim ve fen merkezi haline ge-
tirmeye çalışırd1. Bu yoldaki kutsal maksadi için hiçbir feda-
karliktan çekinmez ve hiçbir masraftan sakmmazcl1. Veihas1!
benzeri olmayan bir şehir oian istanbul şehrinin doğal hoşluk
ve yerinin önemine şekilde bayındıriığ1 ve yükselmesi
için gayret harcardı.
Bu sırada Ulahlann hükümdan Drakul 1207\'un, bir as-
ker toplayarak ewelce kendisine Uiah memleketlerinin hakim-
(207) Drakuf=$eytan: Eflak voyvodosu Wlad'1n lôkab;. Bugünkü f(omanyo'nm
topraklannda bulunan Eflak=Valachie ve Boğdan=Moldavie kitalan, birbi·
rinden avn iki prenslik halinde idare edilivordu. Prensiikierin aralanndaki de-
vamli mücadeleden vararianmak isteven Osman/i İmparatorluğu, Lehistan ve
Macaristan gibi büvük devletler arosmdoki politik onloşmozliklor, prens/ik/e·
rin yaşamasi için veter bir sebep oluvordu.
Fatih'in tahta çlkliğf zaman Ef!ak voyvodolfğlnda Osman/i kaynoldonnm «Ko·
z1klr Voyvodo» dedikleri «Dördüncü Vlad»bu!unuyordu. Bu zalim prense koz1
ki! denilmesinin sebebi keyif için adam koz!klotmas!d!r.
Örnek olarak vemek yerken koz1ğo oturtu/muş insaniann can çekişmelerini
seyredip zevk olmasi, merkebe binmiş bir papaz' eşekle beraber kaZfğa vur-
durmasi, beşvüz sovlu kişiyi birden kaz1ğo geçirtmesi, altiyüz yabanCI tüc·
can koz1ğa vurup seyretmesi ... hafta; kendisini selômlamak için huzurda boş
açmaktan koçman Türk elçilerinin kovuklonnt üçer çivi ile kafa/anno çakt1
rmos1, öldürffüğü onolarm kizarliimiş etlerini çocuk/anno vedirmesi, onolarm
memelerini kestirip yerlerine çocuklonnm başlonm diktirdiği, Türk esirlerinin
taban derilerini )lüzdürdükten sonra tuzla ovdurup keçi/ere yalotmasl ... pren·
sin başta gelen zevkleri arasmdoydt.
Droi<ul, Osmonldora korş1 Mocorlorlo uyuşmuş ve baz1 işler hokk1nda do he·
sap vermekten kaçmm1ş olduğundan, Fatih'in kuzey Anadolu seferiyle meş
gu! olmasindon yararlanorak Türk s1n1rlanna saldirmasi, Fatih'in çağirmasm
don korkarak gelmemesi üzerine, uslandmlmas! amaCiyla Vidin MuhaflZI
Hamza Paşa üzerine sevkedilmiştir.
203
iSTANBUL'UN FETHi
Drokul bir gece po~o ile bütün moiyetini birden bosltrrp el ve oyoi<lonnt kes-
Iirdikten sonra hepsini koztklotm;ş ve özellikle Hamza Poşo'yt do mevkiine
hürmelen yüksek bir koztğo otur/muştur. Koztklt Voyvodo'ntn Mocoriston'o
koçmostndan sonra memleket eyolet ho/ine getirilmiş ve Eflok Beyliğine f(o-
ztklt'ntn Fotih'e stğtnmtş olon kordeşi Güzel-Rodul bir Osmonlt vob şeklin
de tayin edilip on bin du/m o/tm horoco boğlonmtşltr. 15 yt! kadar Macaris-
ton'da zindanda kolon Kaztkft, bilôhore zindandon koçmtşsa da iki yt! son-
ro tutulmuş ve kesik başt Türk illerinde gezdirilmiştir.
(208) Vidin {Widin): Bulgaristan'tn kuzeydoğusunda ve Tuno'ntn sahilinde bir ko-
sobadtr. Eski adt Viminocium = Vendemis'tir.
204
iSTANBUL'UN FETHi
Ha.zret!erine zarar
geceleyin
ve tedbirsiz surette hücum etti.
Padişah HazreUeri, taarruzu düşmanı
de ileriye çekmek ve bu suretle onlan daha
kalchrabilmek için askeri geri çektlrdiğinden Drakul hiçbir kim-
seye rastlamarn ış ve ancak katır ve deve gibi hayvanlardan
birçoğunu öidürmüştü.
Padişah soma orduya işaret vererek her taraftan hücum
edilmesini emir ettiğinden Osmanh Askeri büyük bir şevkle em-
re uyarak hücum edenlerin hemen hepsini öldürdüler. içlerin-
den pek az kimse canlı olarak tutuklanmıştır. Drakul savaş
205
iSTANBUL'UN FETHi
meydanı'nda gizlenerek ardından Macar bölgesine kaçtı. Ma-
carlar da kendisini tutuklayarak hapsettiler.
Padişah Hazretleri, yukarıda söylediğimiz gitbi Radul'u hü-
kümdar tayin ederek hükümeti ona teslim etti sadakatını sağ
ladı. Esirleri, sığır ve koyunları askerlere dağıttıktan sonra yine
Tuna nehrini geçerek yaz mevsiminde Edirne'ye geldi.
Edirne'de bir süre orduyu istirahat ettirdikten sonra Deniz
Kuwetleri komutanlarını çağırarak Midilli üzerine hareket edil-
mek üzere ikiyüz kadar savaş gemisinin hazırlanmasını emir
ve irade etti.
Bu adanın hükümdan olan «Doryus»un ölümünden sonra
hükümet varisi olan oğulları Padişah ile antlaşma yaparak her
yıl tahsis edilmiş miktarda vergi vermeyi taahhüt edip Osman-
lı Devleti ile dostane ilişkiler kurmuşlardı. Fakat bunlardan Ni-
colas (Gattilusio) "Dominco"yu hapis ve hile öldürdüğü gibi ba-
rış ortamını bozacak kötü düşüncelere dahi saparak niyetlerini
bir zaman sonra ortaya çıkardı. Şöyle ki; her yıl verilmesini ta-
ahhüt ettiği vergiyi vermekten kaçınarak, italyanlarla gizli ilişki
ler kurup sözleşmeler yapıp ülkesi limaniarına bağlı olan kor-
san gemilerine iyi kabul gösterip, kendisinin donattığı gemileri
klavuzlar vasıtasıyla Midilli Adası yakınlarında bulunan Os-
manlı sahillerine, hatta Gelibolu yarımadasına, Trakya, Make-
donya sahillerine sevk ederek bu sahilleri tahrip ettirdi, buralar"
da haydutluk yaptırndı. Nicolas'ın söz edilen hainliklerinden
bilgi sahibi olan Padişah Hazretleri bu adamın yanına birkaç
defa memur göndererek barışı, iyi ilişkileri bozacak davranış
lardan kaçınmasını, antlaşma koşullarına uymasını ve vergile-
rin ödenmesine gayret etmesini ve aksi halde savaş açacağı
nı bildirdi. Bunlara karşı Nicolas bazan yaptıklarını inkar eder
ve bu suretle Padişahı aldattığını zannederdi. Bazan da hal-
yanların dostluklarından pek ziyade ümitli olarak Padişahın bu-
206
iSTANBUL'UN FETHi
yurduklarına önem vermezdi. Bu sebepten dolayı Padişah
Hazretleri kendisini tehdit etmiş ve hatta donanma biie gönde-
rerek Midilli'nin bir bölgesine akın yaptırmıştı. Nicolas korku
dolayısıyla bu kötülüklerden geçici olarak vazgeçmişse de ger-
çekte yine eski davranışlannda ısrar ediyordu.
Nicolas'ın bu durumu Fatih Hazretlerini öfkelendirdiğinden
donanma donatılarak, içlerine silah, taş atan makinalar, savaş
araçlan ve atış makinalan konularak Mahmut (Vezir-i a'zam)
Paşa'yı donanma komutanı ve başkomutan tayin ederek Midil-
li adasına gönderdi. Kendisi dahi Çanakkale Boğazını geçtik-
ten sonra Asya yoluyla Midi!li adasına doğru görkemli bayrağı
dalgalandırdı. Çanakkale dolaylarında eski Truva (209ı bölgesi-
nin merkezi olan ilion şehrine geldiğinde bu şehrin tarihi ka-
lıntılarını diğer güzel eserlerini yerini seyir temaşa, denizden
ve karadan taşıdığı önemi takdir etti.
Fatih Hazretleri burada «Achileus» (2 ıoı ve «Ajas» vesair
kahramaniann gömülü bulunduklan yerleri araşt1rmış ve Hom-
meros'un büyük övgüyle söz ettiği bu kişileri ve yaptıklan bü-
yük hizmetleri haMayarak hakianndaki takdirkar hislerini be-
lirtmiş ve kendilerini övmüşlerdi. Padişahın başını saliayarak
su sözleri söylediği rivayet edilir: «Cenai:N Hak, beni bu şeh
rin ve halkmm müttefik/ olarak bu zamana kadar sakladi
(209} Truva (Troio}: Bugün Çanakkale'nin Bigo ilçesi merkez bucoğrno boğlt Hi-
sor/tk köyünün bulunduğu yerde ilk çoğlordo kurulmuş bir şehirdir. ilion şehir
devletinin boşkenti olon Truva şehri yüzytllor boyuneo toprak oltrndo koldt
kton sonra, 19. yüzytldo, Alman orkeoloğu Heinrich Schliemon toroftndon
yaption koztlor sonunda bulunmuştur.
ilkçağ şairlerinden Homeros 'un Truvoyt ve bu şehrin boşmda n geçenleri «1)-
yodo» odrndoki eserinde onlotmtşttr.
(21 Oj Achilleus (Aşil}: Yu non mitoloiisinin en önemli kahramanianndon biridir. Tro-
io sovoşlonndoki kohromonltklon Homeros'un (ilios = ilyodo} destonmda on-
lottlmtşftr.
207
iSTANBUL'UJ\i FETHi
(21 1) Eski Yu nonltior/o eski ironidar arasmda meydana gelen sovoşr (Med= Pers
sovoşlorr) yozmrş olon tarihçi Heredot tarihi boşlongrcrndo ötedenberi Avru-
pa ile Asya orostndoki çolrşmoyt bu savoşa sebep olmak üzere koydediyar
ve Truva oloyrntn do bu sovoştn bir eki olduğunu ileri sürüyor. Tarihçimiz Tru-
va kohromonlorr hokkrndo Fatih Sulton Mehmet Hôn Hazret/erine boğlodtğr
yukondaki sözler hokikotte lskender torofrndon söylenilmiştir {çev.).
208
iSTANBUL'UN FETHi
Hazretleri,
ve toplayarak bunları
mn yıllık bir vergi vererek şehirde oturması ve
rarlamasma izin verdi. ikinci lstanbul'a gettirdi.
cü kısmı ise esir olarak askeriere dağıttı. Ele geçen halyan mu-
azzaf askerlerini de öldürttü. Adadaki kale ve kasabalar ewe!-
209
iSTANBUL'UN FETHi
ce bulunduklan bırakıimışlarsa da sonra bunlardan
seçilerek diğerleri y1kıimış ve haikı istanbul'a
Paşa, ada halkı yanında
r 213 ı adındaki bir adaya
ettiği şehre ve diğer kalelere dahi
asker b1ra!<arak adanın idaresiyle
bulunan
ve nakil ve
hükümdanyla maiyetinde bulunan
si bireylerini bindirerek Gelibolu ve
Padişah Hazretleri ordudan
bahar sc;nlannda istanbul'a döndüler. Bu
nm onikinci y1lına rastlar.
yüzelli
alan
birinci hükümdan bulunan «i\lico!as» m ilk hCikü-
1\licolas irl'an ve ol-
hükümdarlik ı.:le
(21
btral<rlorok ve orta
strıtftan hizmetinde kullantirnak üzere altnmtşttt: Fatih'in bu
tutumunun yaption teslim ieklif!erinln ret edilme-
sr kan dökülmesine almastdtt:
TUri< sahillerine saldmiarda cem ve mal gOvenini
kadar !ialyon ve Aragon korsani da Fatih'in buyruklanyle
(21 Somi.· Kilapta isim Ali Somios'dtr ki, Sisamir Ali
Fokal Sisom odasr o zornan Osmonlr yönetiminde
burodo sözü geçen Ali Somi di§er Bizons tarih
göre kanun yop!CI meşhur hoklm Ali Bestoni'dir
210
iSTANBUL'UN FETHi
geçmiş zamanlarda sahip olduğu işlerin düzgünlüğü ve mede-
niyetin kat kat üstünde kalkınma ve ilerleme oldu. Çevresinde-
ki kıtaları da itaat ve egemenliğine aldı.
Midilli hükümeti fazla sayıda gemiye sahip olup bunun bir
kısmı seterde olduğu vakit, diğer kısmı tersanelerinde dinlenir
ve bu suretle donanmananın bakımına özenilir, dikkat edilirdi.
işte bu büyük deniz kuweti yalnız ada cıvarıyla yetinmeyerek
Suriye ve Mısır denizlerinde de dolaşırlar akın fütuhat yapma-
ları nedeniyle Midilli'nin bu bölgelerde dahi sözü geçmekte ol-
duğundan yılda bir vergi vermek koşuluyla ada hükümetinden
barışı satın alırlardı.
Fakat Nicolas'dan sonra hükümeti mirasa konmuş olan to-
runları ve bilhassa bu hükümdar zamanında adanın eski par-
lak ve renkli devirleri sönmeye ve sözünün geçtiği geniş çevre
sınırlarıda küçülmeye başladı. Sonraları Osmanlı hükümdarla-
rı memleketleri dahilindeki denizlerde bayrak dalgalandırmaya
başladıkları zaman buralarda bulunan adaları da egemenlikle-
ri altına soktuklarından Midilli adası da diğer adalar gibi ilk ön-
ce Osmanlı Hükümetine itaat ederek haraç vermiş ve sonra
kesin olarak alınmıştır. işte Midilli Adasının yükselme ve batış
dönemi macerası ...
Padişah Hazretleri istanbul'a geldiklerinde Midilli'den bura-
ya naklettirdıkleri ahaliyi şehrin bir yerine yerleştirdi ve bir kıs
mına inşa edilmiş ev, bazılarına ev yapmak için arsa ve ihtiyaç-
ları oranında eşya bağışladı. Hükümdarları olan Nicolas'ı ise
ilk defa hapis ve sonra bazı nedenlerle öldürttü.
Denize hakim olan bir devletin hükümü, nüfuzunun dünya-
ya yayı lacağı, italyanların, bilhassa Venediklilerin donanmala-
rı sayesinde deniz hakimiyetini elde ederak Akdeniz adalarını
nüfuzları altına alan, Asya, Avrupa kıtalarındaki Osmanlı sahil-
lerine zarar verdikleri, Padişah tarafından yakinen bilinmekte,
21
iSTANBUL'UN FETHi
(2 mHV(J<mn .9eti-
,-Hır'rk'vrc!ro Bo,ğazt üzerinde!
."rırrnl<kniP Boğaz1:
lv\armora Ege'ye bağlayon boğaz. Uzunluğu 60
kodord1r. /(uzey ve güney uçlarrndo genişliği 7 kr:ı, En dar
ortada, Çanakkale şehrin ir, buiunduğu yerdedir ( l Ortala-
5060 metredir. Eski adr: Hellespontus'tur,
212
iSTANBUL'UN FETHi
213
iSTANBUL'UN FETHi
ği halde bu teklifleri kabul etmemişler ve küçümsemişlerdi (m>.
Bundan ötCırü Padişah çok kere bunların üzerine asker gönde-
rerek memleketlerini yanma erkek, kadın, çoçukian ve hay-
vanları ganimet olarak alm1ş ise de bunlar hiçbir zaman eski fi-
kirlerini değiştirmemiş inat ve ISrarlan sonucu felaket ve zarar-
lan olduğu halde kendilerince uygun bulduklan bu tutumian-
ndan hiçbir şekilde vazgeçmezlerdi. Boşnaklann bu davranlŞ
Ianndan artık tamamiyle öfkelenmiş olan Fatih Hazretleri kiŞ
içinde hazırlık görerek bahar mevsiminin gelmesiyle beraber
piyade ve süvari askerinden kurulu, makina ve sair savaş alet-
ieriyle donatılmış olan ordu ile Edirne'den hareket edip hızlı bir
yürüyüşie Osmanlı sınıriannı geçip Boşnak sınırına vardı. Bir
süre diniendik!en sonra Boşnak kıtasma hücum ve yukarı ta-
raflara doğru çıkarak yolunda rastlad1ğı yerleri yakıp, yıktı ve
hayli çapul sürdü, Ele geçen kalelerin bir çoğunu dahi yıkarak
ve bir k1smmı yıkmayarak içerilerine muhafız asker koydu. Vel-
hasıl Padişah Hazretleri az bir süre içinde memleketin büyük
bir k1smın1 dolaşaiak ka!eierin bazılarını zorla, bazılan m ahali-
nin kendi istekleriyle teslim olmalarından ötürü barış yolu ile al-
dı. Hiçbir çarp1şmaya rastlamadan geçtiği bölgeleri bütünüyle
aldıktan sonra, sonunda hükümdann sığmdığı şehre yaklaştı.
Çevrede Yayça \2181 denilen şehrin gayet kuvvetli olan kalesin-
1217) istanbul'un almmast, Çanakkale ve Korodeniz Boğazlannm kesin olarak
Türk kontrolüne geçmesi, Türklerin Balkan yanmadosmda açt!malan, Pa-
po'nm devamit olarak endişesini arftrmtş ve yeni Haçlt Seferleri düzenlemek
için çabalar harcamasma sebep olmuştur. Papa'nm bu propagandalarma
kaptionfor orasmda; Bosna Krolftğt ile «Saini-Sabbos» adiyle antfon Hersek
Dukoltğtdtr. Bosna Kralfon bir süredenberi J\1\ocar Kraft !v\othias'darı, Venedik
Cumhuriyelinden, Arnavutlardon hatta Roma'dan Türklere karşt savaş için yar-
dtm istedikleri, Fatih Sultan lviehmet tarafmdan yakinen bilinmekteydi.
{218) Yayça (Yayçe, Jatcza, Jatce}: Yugoslavya'da eski Bosna Kralhğtntn boşken
ti olan kasaba. Bontaluko'nrn 50 km. güneyindedir. Bu küçük krcılhğtn
boşkenti oion Yoyça'ntrı 1463 yt!t mayis ay1ndo teslim olmasi üzerine diğer
önemli şehirler de anahtarlan m sunarerk veya pek cız bir karşi koyma ile TUrk
egemenliğini kobul etmişler, odo!et ve refaha ,~avuşmuşlordrr.
214
iSTANBUL'UN FETHi
de hükümdan !çuşattı ve içeride bulunanlara teslim o!malann1
etti. Fakat içeridekiler bu teklife Fatih
her
215
iSTANBUL'UN FETHi
ra memleketin diğer tarafianna hücum ederek yaz mevsimi-
nirı bitmesinden önce Bosna ve kıtasını tamamıyle iet-
iletti üçyüzden fazla kale aldı.
tutuk!adl.
bu mevsim içinde Venedikmer
bozarak
216
iSTANBUL'UN FETHi
aha savaş açmak için daima bir sebep aradıklanndan bu
sebeb ve bahane sayıp şikayet etmeye
ümitle ve hayallerle
geçtikten sorıra
""""""'''"'~< ve Mora
Sonra Ahaya sahillerinde
körfezi önünden
'"""'·"''"'"' askerler
ettiler. Venedikmer 1224) ilk ön"
(222) Deniz kuwet/erine: Luigi Lareelono ve lcara l<uwetlerine de: Berio/do ci'Es-
te l<omuto ediyordu.
(223) Kefalonyo (Cepholonia): N\om'n~n kuzey boltsmda bulunan Yunan adala-
mıdon en büyüğü. .
(224} Venedik {Veneria = Venelia}: !tolvo'do, Adriyo Denizinin kuzey do
ğu) ktydanndo adoctklor üzerinde kurulu bir şehirdir. Venedik, kuzeyden Bor·
bar istilôsrndon koçonlar toroftndan 452'de kurulmuştu. Bol! Roma impara-
torluğundan oım, bağtmstz bir devlet halinde idare ediliyordu.
Gemicilikte çok ilerlemiş olon Venedikliler ticaret üstünlüğü i<ozonddar. Haç·
II Seferlerine kattiorak Doğu'ya )!Opi'ıklan seferler/e zenginleştiler. XIII. )IÜZ)il
/da Venedik, battnm en zenqin, denizde ve sonatta kuwetli bir ülkesi haline
geldi. Osmonh imporotor!uğ~mun elenizlere oçtlmost)lla bu Ustonlük yavaş ya-
217
iSTANBUL'UN FETHi
ce geçidi surla kuwetlendirip <22sı emniyet altına aldıktan sonra
Mora üzerine yürümek fikir ve düşüncesinde bulundukları ne-
denle gemilerdeki malzeme ve eşyayı çıkarıp büyük bir heves-
le surun inşasına başladılar. Bu sırada Mora'nın içerilerinde,
sahilinde bulunan, Padişah Hazretlerine bağlı olan kale ve ka-
sabalardan bazılan da isyana başlayıp düşmana katılıp, onlar
tarafından gönderilen muhafız askerlerini kabul ettiler. Mo-
ra'nın diğer parçaları ise durumun aydınlanmasına kadar isyan
için fırsat bekler durumda kaldılar.
Mora Valisi Ömer Bey, derhal Padişaha adam gönderip
düşman donanmasının geldiğini bildirdi. Diğer taraftan dahi
idaresi altındaki yerlerde olan idarecileri toplayarak ve Mora'da
oturan Arnavutların bir kısmını kendisine çekip ve bu şekilde
bir hayli asker edinip kendisinin oturduğu Corint şehrini koru-
makta, düşmana saldırı için uygun bir zamanın ve yardımcı as-
kerlerin gelmesini beklemekteydi.
Padişah Hazretleri, bu durumdan haberdar olduğu zaman
derhal Mahmut Paşayı çağırarak silahdar, okçulardan ve mü-
kemmel olarak donatılmış, savaşkeş, hassa ordusu askerlerin-
den kurulu bir kuweti kamutası altında Mora'ya sevketti. Ken-
disi dahi Bosna kıtasının idaresini gönlünün istediği gibi düzen-
leyen ve şecaati savaş fennindeki ustahğı ile ün almış bir kişiyi
memleketin valisi olmak üzere yeter sayıda askerle orada bıra
karak Yayça kalesine, yıkılmayan kale ve saraya muhafız asker
218
iSTANBUL'UN FETHi
{225/2} Dizdar: Kale muhaftZian için kullan~lrr. Osmanlr_ Türklerinde çok geçen
bu kelime daha ziyade ko/e ağosr makamrndadrr. Onemli memuriyetlerden-
dir. Kalenin bütün durumu kendisinden sorumluydu. Dizdara hüküm gönderi-
lir, doğrudan doğruya emir tebliğ olunurdu. Dizdarlar kolede bulunmaya,
geceyi orada geçirmeye mecburdular. Kaleden lüzumsuz yere yüz adrmdan
fazla uzakloşmamalon kanundu.
219
Fatih Kubbesi
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
iSTANBUL'UN FETHi
karar verdiler.
223
iSTANBUL'UN FETHi
kadardır. Osmanlı askerleri karargahı yağma edip bir ak-
çe, eşya, levazım, ve makinayı ganimet olarak
Bu olaylardan sonra
eğilmiş
inşasım
nalar sokup ve sair işleri de Padişahm buyruklan gereğince
getirdi. Bütün bu tedbirlerin amac~ Akdeniz'den
224
iSTANBUL'UN FETHi
gemilerin giriş ve çıkışın1 istenildiği za-
ki, böyle üstün bir fikir ne eski Yunanlıiar
padlşahlarda ne de Roma ve Iran komutanhlda-
düşünülmemiş, düşünülmüş olsa, bile
Şimdi bu istihkamlar ile iki
!araf
225
iSTANBUL'UN FETHi
Padişah Hazretleri, Boşnak kıt.asmın ele geçirilmesini ve
kalelerine muhaf1z askeri koyduğu yukanda anlatıimışt1. Pa-
bu davranışı Macar !'malını pek ziyade öfkelendirmiş
kendi memleket ve hükümetini tehlikeye düşürmüşW. Zira
Bosna kıtas~ Macar ülkesine komşu ve önemli bir yerdi. Bura-
dan diğer memlelcete her zaman akın edilebilirdi.
işte Macar ve kıralı burada bulunan Osmanlı
rini atmak ve bunların bulunduklan kaleleri, özellikle Yayça ka··
!esini almak: amacıyla kış mevsimi içinde Dalmat ve Bosna kı
talarına sefer açtı. Bir hayli asker ve savaş aracı ile hücum
ederek ahaliyi tehdit inanciırarak kendi tarafına geçirmek
suretiyle Padişaha karş1 isyan ettirip kaleleri elde etti.
lcaiesi içinde bulunanlar arasında an!aşmamazlık çıkıp birbirini
ve kendi istekleriyle Macar kralına. kat1ldıklanndan bu-
rasıni dahi zor!uk!a karş!laşmadan ald1. Az sayıda asker ve si-
lah ve koyduktan sonra memlel\etine döndü.
226
iSTA NBUL' UN FETH i
ordugahı düzenleyip içinde bulunanlara teminat ile teslim olma-
larınıteklif etti. Fakat kendilerini inandırıp razı edemediğinden
ilk önce kale ve şehir dışında olan yeri yıkarak yaktı. Sonra
şehri askerle çevirip makinalar dizdirip kuşattı ve birkaç gün
içinde bazı yerlerini yıktı. Bundan sonra büyük kuwetlerle şeh
re saldırmak için askerlerini yerleştirdi. Şöyle ki: Surun yıkılmış
olan tarafında Padişah Hazretleri Hassa alayı ve diğer askerle-
rin en seçme olanları yani silahdarlar, okçular sapancılar ve tü-
fekçiler ile yer aldı. Padişahı hücum işaretini verdiği zaman as-
kerler büyük bir sevinç ve alkışlar içinde surlara koştular, Bun-
lar surların üzerine çıkmağa çaba harcarlardı.
Diğer taraftan Macarlar dahi şehir halkına cesaret vermek,
yardım etmek üzere barış ve naralarla geldiler. O zaman iki or-
du arasında şiddetli bir savaş oldu. iki taraf yerlerine pek ziya-
de yaklaşmış olduğu halde mertçe ve kahramanca savaşıyor
lardı. Bir taraf şehri almaya, diğer taraf ise can, mallarını çocuk-
larını, ve kadınlarını ve en kıymetli olan manevi mallarını koru-
mak için saldırıları karşılamaya çalışıyorlardı. Padişahın silah-
darları bazan Macarları sürerek surların üzerine çıkariard ı. Ma-
carlar da bunları durdurur ve geri sürerlerdi. Savaş sonunda
birçoğu öldü ve bir hayli zaman savaş bu şekilde devam etti.
Fakat sonunda Macarlar galip geldiler. Osmanlı askerlerin-
den en çok silahdarlar kayıp vermişlerdi. Bunlardan birçok ce-
sur ve kahraman asker şehit olmuştu. Padişah Hazretleri bun-
ların karşılaştıkları durumu görünce, pek ziyade üzgün olarak
Osmanlı askerine geri çekilme işareti verdi ve ok uzaklığından
dışarıya çıkmalarını emir etti. Bu şekilde orduyu birkaç gün
dinlendirdikten sonra tekrar donatarak ve kuwetli bir biçimde
düzenleyerek şehrin üzerine yeniden saldırdı. Bu öteki hücum-
da Padişah kendisi de çatışmaya ve orduya önderlik ettiği gibi
askerlere surun üzerine ilk defa çıkacaklara ödül ve hediyeler
vaad etti. şehrin yağma edileceğini ilan etti. Osmanlı askerleri
227
iSTANBUL'UN FE
228
iSTANBUL'UN FETf-li
iSTANBUL'UN FETHi
d~, bu ganimetierden askerlere de pay verdL Bölgeye bir vali
tayin ederek başında istanbul'a döndü.
mevsim içinde Venedikliler Midil!i adasını almak
üç bin silahdar ve savaş malzemesi ve sair araçlarla
miş kadar savaş gemisi ve büyük sandallar!a geldiler.
Limana geldiklerinde gemilerden çıkarak şehrin önünde karar-
gah kurdular. Şehir içinde hassa alay1 askerlerinden dört yüz
zırlıh Osmanli askeri bulunuyordu. Venedikiiler bunlara şehrin
teslimini teklif etmişlerse de kabul ettiremediklerirıden karadan
askerle, denizden gemilerleşehrin kuşat1lmasma ve lop iie sur-
ian dövmeye başladılar. Bunların gündüz top!arla yıkt1k!an kısı
mlan içeridekiler geceleyin taş ve toprak taş1yarak tamir eder-
ler ve hatta büyük direkler dikerek surian emniyet altına aliriar-
dı. Bundan başka direkleri incirierle de kuvvetlendirerek atılan
taşiann meydana getireceği yık:ntldan suru ve kendilerini ko-
rurlar ve bazan kaleden çıkarak Venedikiiler üzerine saldırdı.
Diğer taraftan Venedikliler surlan altından kazarak !ağı m va-
Sitasiyle yol yapmağa ve merdiven kurmağa teşebbüs etmişler,
adanın diğer iki kasabası halki da Venedikli'iere katılm1şiardı.
Venedik donanmasının Midi!!i Adasına hücumu ve k1sa zaman-
yardımcı kuvvet yetiştirilmediğ i takdirde kuşatma altmda bu-
!Lman kalenin düşman tarafindan almacağı, Padişah Hazretle-
rince duyulunca derhal yüz on savaş gemisi donatılarak ve içe-
rilerine çok sayıda silahdar, makinalar Mahmut Paşa
kamutasında gönderildi ve düşman gemilerine her nerede rast-
lanlrsa saidınimasi emredildi. Mahmut Paşa Istanbul'dan hare-
edip ikinci günü Gelibolu'ya vardı. Burada dört ge-
misirıin « Tenedos» durduğunu, burılann
maksadiyle Boğazm kadar gelerek
haber bütün donanma
2~30
iSTANBUL'UN FETHi
ağzında bulunup kaçmaya vakit bulamayan iki düşman gemisi-
ni mürettebatı iie ele geçirmişsade Osmanli dona.nmasmın gel,
diği limandan henüz çıkm1ş olan diğer iki gemi kaçıp ve
süratle Midilli'ye gidip donanmanın Tenedos adasına geldiğini
ve iki geminin Osmanliiar eline geçtiğini Venedil<
haber verdiler: Venedikliier, başlarına vurulmuş gibi,
korku kaldıklanndan silah ve savaş malzemesini
bulunduklan yerierde bırakarak, kendilerine l<atıian kaleierin
ahalisini beraber alarak Osmanlı donanmasmm Midilli adasına
gelmesinden sekiz saat ewel acele ile buradan aynldllar. Mah~
mut Paşa burada dört gün ka!arak adanm idaresini düzenledi.
Yeteri sa:vıda muhaJ1z asker, silah, buğday ve saireşya bıraka
rak sonbahar sonunda istanbul'a dönmüştür.
Bu , tahta geçişlerinin orıdördüncü rastlar.
Bu sırada istanbul göklerinde benzeri görülmemiş bir
yüzü Şöyle ki gO n zamanı olmadığı halde
rıeş zamanı birdenbire bak.1r ve de-
231
iSTANBUL'UN FETHi
tan kurşunla kaplanmıştı. Girişi kaplayan büyük kapıları, fırın
ve hamamlan geçtikten sonra yüı<sek; burçlan, harem ve se-
!amhk dairelerini, ziyafet, yatak sa: mlannı ve diğer dairelerin ·
bulunduğu asıl saraya girilirdi. Sarayın ve çevresindeki binala-
rın etrafına de sur yapılmıştı. Bunc.sm başka sarayın etra-
fmda büyük ve çiçek bahçeleri yapılmıştı. Bu bahçeie~
rin zümrüt üzerinde berrak sular akar, sesleri kuşlar
Her evcii ve vahşi beslenirdi.
zevk ve eğlence ortamı bu esirgenmeden
232
iSTANBUL'UN FETHi
bilginlerinden meşhur «Ptioh§maios,<229ıun coğrafyaya ait çahş
ma!arma rastlayıp bu çalışmalan da bilimsel bir şekilde açıkla
nan ve çizilmiş olan şekilleri göz önüne aimışsa da harita-
ve ayniması zor olduğundan daha aç1k, anlaşılabi
lerı yeni bir harita düzenlenmesine filozof Evrikius'u
dirdi ve kendisine büyük verdL
Evril<ius, bu işi memnuniyetle kabul edere!'\
bir titizlik iie çalıştı. Yaz aylannda bu
ieştirme ve ineelenme ile geçirerek bu
çimde düzeiUi. Nehirieri, dağ şehirleri
uzaklık ve için koyarak araştırmaianm
ha, ilim ve fen ile görevlendireniere yarar!t
Evrikius'un düzenlediği haritada bölge ve
Arap hartleriy!e işlemiş, bunun için Arap dilini ve
bilen oğlunu kendisiyle
Ve!hası! Padişah Hazretleri, yaz ve sonbahar bu
çalışma!aria geçirmiştir olaylar on~
beş-inci yıima rast!ar. Yılingeçen günleri içinde kendisi ve or-
kadar dinlenmiş olduğundan
beraber Padişa.h Hazretleri
için hazırlığa
233
iSTANBUL'UN FETHi
hükümetine y1lda bir vergi vermez ve seferde de orduyu hüma-
yuna yardımci asker göndermezlerdi. Bumm!a da yetinmiyerek
memleketlerile sınır komşusu, olan ·fakat devletine
bağlı olan bölgelere, hükümdarlariyle birlikte akm ·ederek bura-
yağmalarlardl. Burılann cezalandırılması için Padişah
Hazretlerinin pederleri ve l<endileri, Arnavutlul-c sefer
açarak bunların kalelerini feth ve memleketlerini yağmalayıp
bozrnuş, hayvan sürülerini almışlar, pek çok esir veganimetler
getirmis!erse de kesin bir sonuç elde edememişlerdL Zira Ar-
navutlar memleketlerinin tahrip edildiğini gördükleri zaman ba-
rış yaparak geçici olara!< tabi olurlar, lakat bir geçince
yine harekete devam eder Osmanli topraklanna saldl-
mlardı. Zaten bulunduklan bölge, geçilmesi güç dağiann mey-
dana getirdiği yaratılıştan sağlam yerler ile çevrilmiş gi-
bu dağlar arasında da gayet dar bir veya iki boğaz bulurı
duğu durumla. Arnavutlar boğazlan kapatarak memleketle-
rini d1şandan gelecek hücumlara karşı kolaylıkla koruriard1.
Bundan dolayı bu bölgeye girebilmek için büyük kuwet!erle
saldırarak i!k önce boğazlan almak, bu durumda kapısı
gerel<irdi. Padişah Hazretleri bu defa bu şekilde hare-
""'''"'"""''a karar verdi. içinde hazırlik görerek bahann gel-
'.-."''"'u'"' beraber piyade ve süvari hareket Ordu-
arasinda makinalar, inşaat
234
iSTA N BU L'U N FETH i
alıp ve buralardan girip çıkacak kişilere Arnavutlar tarafından
saldırılmaması için bu boğazlara çok sayıda muhafız asker
yerleştirdi. Ardından piyade askerlerinin bir kısmın ı ağaçlarl a
kaplı sarp ve geçilmez yerlerin düzeltilmesiyle süvari, piyade
askerlerinin, yük hayvanlarının ve araba ve sair yol hayvanları
nın kolaylıkla geçebilmesine uygun bir duruma getirilmesiyle
görevlendirdi. Kendisi de ordu ile boğazları girerek bölgenin
aşağı taraflarına ve ovalara velhasıl ordunun geçmesine uy-
gun yerlere akın ederek, sonra konak konak ilerleyerek bu böl-
geyi tahrip ve mahsulleri yaktı. Arnavutlar çocukların ı kadın l a r
ını ve hayvan sürüleriyle eşyalarını alarak yüksek yerlere çe-
kilmişler, giriş yerleriyle ve önemli yerleri işgal edip kendilerini
korumaya -hazırlanmışlardı. Padişah Hazretleri Arnavutluğun
aşağı taraflarını alıp ve bozduktan sonra askerleri düzenleye-
rek Arnavutların sığındıkları tepelere doğru hareket etti. okçu -
lar tüfekçi ve sapancılar atış yapmak üzere ordunun öncülüğü
nü yapıyorlardı. Bunlardan sonra hafif donatılmış askerleri, m ı
zraklar ve siperdarların ardından da silahtarlar yürüyorlard ı.
Ordu bu düzen üzere bir müddet yavaşça hareket etti, sonra
askerler birleşerek Arnavutlar üzerine saldırdılar, ve bunları
bozguna uğratarak ve arkalarından yetişerek bir çoğunu öldü r-
düler, bazılarını canlı olarak tutukladılar. Bazıları da silahdarla-
rın sıkıştırmasına karşı kendilerini yalçın kayaların üzerine ata-
rak öldürdüler. Bundan sonra ordunun her çeşit elemanı dağ
lara, boğazlara vadilere dökülen kadın ve çocuğu esarete ald ı
lar ve mallarını yağmaladılar. Koyun, sığır ve diğer hayyan sü-
rülerini sürüp hepsini ordugaha getirdiler. Kaçmayı başaranlar
da dağlara çekildiler. Esirlerin sayısı yirmi bine yakındı. Diğer
Arnavutlar kısmen hükumdarları olan iskender ile dağlarda ve
kısmen korunaklı, sağlam yerlerde oturmaktaydılar.
Padişah Hazretlerinin saldırılarına uğrayan bu bölgede
alınması mümkünsüz ve bütün memleket üzerine, hakim bir
235
iSTANBUL'U/'-i FETHi
nehri civ-'OrJ(ıcladJr.
236
TANBUL'UN FETHi
.237
iST/\1'./BUL'UN FETHi
(233) Gorgo: Yunan mitoloiisine göre !v1edres denilen gayet müthiş yüzlü kadm
kofasidir ki, onu görenler taş olurlarmiş. Persefs adli bir kahraman bu kadi-
nin kafasini kesip Atina ilahi "Minerva" ya sundu. Bu kafa Atina'nin ünlü ko-
nuldu. Bundan dolayi "Gorgonyon" adi verildi (çev.).
239
iSTANBUL'UN FETHi
Kendisi de geri kaları askerlerle diğer tarafiara giderek,
konak ileriye yürüyerek buralarmı tamamiyle
şa komutasmda bulunanlar sarp ve uçun.ım!u
len ovalar gibi uçuşarak Arnavutian kovdular ve
lar. Dağları, dar boğaı:lan, derin vadileri,
kurlan ve mağaralan velhasıl kaleler ka:lmaiç üzere her ta-
rafı araştırdılar ve onbeş gün içinde hare!(atı
esir, hayvan ve eşya ile dağlardan iııerek "'''"''"''"'''"
iskarıder askerin yayıid1ğını haber
kaçmışsa da nereye gittiği
Fatih Hazretleri, Arnavutluğu bu şeklide baştan
ettikren sonra Kroya üzerine hareket kalenin <>t,.,ı.,..,,
çevirip, makinalar ve sedler
240
iSTANBUL'UN FETHi
bu odalarda kaliyor ve sonra
türülüyordu. Artık hocalar,
ve işlerinin çokluğundan bunlar
meca!siz düserek can
vurarak di-
O zaman hastalardan bazı
bazilarında da 1te
ni
edildiği içindekiler
ndan kalenin almması
kendisini ve orduyu oralarda uzun müddet
lenin kuşatılmasına ve
tecek sayıda asker
ki komutanlardan birini serdar geri kalan askerleri
terhis etti, Bütün ganimetieri ve esirleri orduya dağıttı. Sorıra
24i
iSTANBUL'UN FETHi
hassa alayı ile istanbui'a doğru yola çıktı. Fakat yol esnasında
veba hastalığının Trakya ve Makedonya bölgelerini ve yol üze-
rine rast!ayan şehirleri ve hatta başkenti kapladığını haber al-
dığından istanbul'a gitmekten vazgeçerek havası sağlam ve
orta halde olan ve hastaiıktan uzak bulunan Balkan dağlarına
ve yukan Sırbistan'a giderek sonbahar mevsimini buralarda
geçirdi. Bu müddet içinde istanbul'dan hergün birbiri arkasına
haberciler gelerek başkentin durumunu Padişaha haber verir-
lerdi. Kısa bir zaman sonra hastalık her tarafta azaldığından ve
istanbul'da tesiri tamamen kalktığından Padişah Hazretleri de
kış başlarında istanbul'a döndü.
Bu olaylar, tahta geçişlerinin onyedinci yılina rastlar.
242
iSTANBUL'UN FETHi
243
iSTANBUL'UN FETHi
244
iSTA/\/BUL'U/\1 FETHi
245
iSTANBUL'UN FETHi
5 NiSAN "1453 : Türk Ordusunun istanbul önüne gelişi.
6 NiSAN 1453 : istanbul sOrlannın önüne Fatih'in kararga-
hının kurulması. (Güvenilir kabul edilen bir
söylentiye göre, surlara 1,5 mil uzaklıkta Mal-
tepe sırtlannda).
6 NiSAN 1453 : Ordu ile birlikte cuma namazı klimarak kuş
atma emrinin verilmesi ve Haliç'ten Marma-
ra'ya kadar kuşatma dizisinin yer alması.
Teslim teklifinin Bizans imparatoru tarafından
reddi üzerine savaşırı başlaması. Kuşatma 6
Nisan- 29 Mayıs arasmda 54 gün sürmüş
tür.!
11 NiSAN 1453 : Büyük toplarm mevzilerine yerleşerek,
bütün sOr boyunca bombardımanın
başlaması.
12 NiSAN 1453 : Türk donanmasmm Doimabahçe önünde
toplanması.
18 NiSAN 1453 : Adalar'm alınması.
20 NiSAN 1453 : Bizans'a yardıma gelen dört geminin
Haliç'e girmesi.
22 NiSAN 1453 : Gece, karadan yürütülen Türk savaş
gemilerinin sabahleyin Haliç'te görünmesi.
23 NiSAN 1453 : Haliç'te köprü kurulması.
246
iSTANBUL'UN FETHi
26 MAYIS 1453 : Türk ordugahına gelen Macar elçilerinin
tehdit ederek kuşatmanın kaldırılmasını iste-
meleri.
28 MAYIS 1453 : Genel hücumdan ewel ordunun dinlenmesi.
29 MAYIS 1453 : istanbul'un Türk oluşu. Fatih'in istanbul'a
girişi. istanbul'un Başkent oluşu.
1 HAZiRAN 1453 : Ayasofya'da ilk Cuma namazı.
247
iSTANBUL'UN FETHi
1458 : Mora Se~eri
14.58 : S1rbistarı fütu:latı
'1458 : Yedi-kuie'rıin
1458 : Atirıa'mn a!mması
14\58 : Eyüp Cami ve türbesirıirı yapılması.
: Eflak
:Trabzon smırlanmıza
alınması.
248
iSTAi\!BUCUI\I FETHi
: Venedik
ması.
: ikinci
(Beyşehir doiaylarmda K1r-m
249
iSTANBUL'UN FETHi
1472 : içel'in alınması.
1472 : Topkapı Sarayının yapılması.
11 AGUSTOS 1473 : Otlukbeli Savaşı ve zaferi.
(Uzun Hasan bu savaşta kesin olarak
kaybetmiştir).
1474 : Üçüncü Kilikya seteri ve içe!'in alınması.
1474 : işkodra kuşatması
1474 :Cem Sultan'ın Karaman valiliğine nakli.
1475 : Boğdan bozgunu
1475 : Karadeniz'i bir Türk gölü haline getirme
çabaları.
250
iSTANBUL'UN FETHi
ferden sonra Türk akmcılarına yaptıklan vah-
şet, Batı kaynakları taratmdan dahi örtüleme-
mektedir. Türk cesetleri üzerinde içki sofrala-
ri kurulmuş, esirierin batta ile parçalanan baş
lanyla kuleler yapılmıştır ... ).
251
1
1
TOPLUMSAL
DÖNÜŞÜM
YAYlNLARI