You are on page 1of 5

romanya

dedilmiştir. Muhakkak, burada Müslüman-


X - XIV. Yüzyıllarda Orta lardan ve Yahudilerden bahsedilmiştir. Aynı
ve Doğu Avrupa’da İslâm kaynaktan anlaşıldığına göre, bu Müslüman
ve Yahudiler Macar Krallığında çok önemli
Varlığı pozisyonlara sahip imişler. Krallığın maliyesi,
yani vergilerin toplanması (com ites cam ere),
124 darbhanesi (monetari), tuz ticareti (salinari) ve
gümrüğü (tributari) bunların ellerinde bulunu-
yormuş1. Bu sebepten de, bu toplumlar arab
kökenli khalis terimi ile tanınmışlar, yani temiz
(halis), üstün insanlar gibi hıristiyan ortamında
ün kazanmışlar. XTT-XIII. yüzyılları kaynakla­
Tasin Gemil rından anlaşıldığına göre, halk arasında khalis
terimi kaliz, kaluz, kulus, klus şekillerini almış.
Zamanıyla, terim tuzcular, yani ortaçağın çok
kıymetli mallarından birisi olan tuzun alım-sa-
tımı ile meşgul olanlar için kullanılmış. Hattâ,
yeni bir varsayıma göre, Transilvania bölgesi­
nin en büyük şehri olan Cluj (okunuş: Kluj)’un
ismi bile bu coğrafyaya erken yerleşen Müslü­
Genel olarak, Islâm’ın Balkanlara ve man cemiyetin adından geldiği de ileri sürül­
sonra da Orta Avrupa’ya doğru yayılışı Os­ müştür. Romen diline uygun Clus şekli 1173
manlı ile başladığı iddia edilmektedir. Fakat, yılına ait vesikalarda bulunmaktadır. En niha­
Doğu ve merkezi Avrupa’da Müslümanların, yet, Macarca Culus’tan Koloszvar ve Romence
özellikle Türk asıllı Müslümanların mevcudi­ Clus’tan da Cluj meydana çıkmış12*12.
YENİ TÜRKİYE 97/2017

yeti daha erken zamanlardan ispatlanabilinir. (*) Prof. Dr, Babeş-Bolyaz Ü niversitesi, Romanya, Türko­
lo ji v e Orta Asya A rttırm aları Enstitüsü K urucusu v e M üdürü; Eski
Rektör Muavini, M illetvekili, Büyükelçi.
1222 yılında, Macar kralı II. Andrei (1) Hansgerd Göckenjan, H iilßvölker und Grenzvachter in m ittelalterli­
chen Ungarn, Wiesbaden, 1972, s.61.
(Andras) tarafından verilen ve ‘Altın Bula” (2) Virgil Ciocâltan, „Cluj si Galati: sugestii etimologice”, The Steppe
(Altın Mühür/Damga) adını taşıyan çok önem­ Lands and th e World B eyon d Them. Studies in H onor o f Victor Spinei
on H i 70th Birthday, ed.Fl.Cuta, B.-PMaleon, Iasi, 2013, pp.523­
li bir belgede, H ysmahelite et Judei sözleri kay- 541.
XIII. yüzyılda yaşayan Arap coğraf­ şen Bulgar, Başkır unsurlarından oluşmuş
yacısı Yakut ibn Rumi çok kıymetli ve ilginç imiş5. Macarlar Doğu kökenleriyle bağlantı­
bir bilgi nakletmiştir. 1220 yılında, Yakut Ibn larını uzun süre saklamışlardır.
Rumi Halep’te bir yabancı genç Müslüman
ile tanış oluyor. Bu genç, ülkesinin başka Erken asırlarda, Macar krallığında bu­
gençleri ile birlikte, Halep’te Islâm ilahiyatı lunan bu Müslümanların, Yahudiler ile birlik­
okumaya gelmiş imiş. Yani, günümüzün tabi­ te, Khazar Kağanlığından geldikleri varsayımı
riyle, bu gençler Halep Islâm ilahiyatı Fakül­ üzerinde durulmaktadır6. Amma, bu Müslü-
tesinde yabancı uyruklu talebe imişler. Ülkesi manlar Büyük Bulgar Kağanlığından da gele-
hakkında soruyu yanıtlarken, bu genç şöyle bilirlerdi7. Bilindiği gibi, Khazar devleti Yahu­
konuşmuş: “Ülkemiz Konstantiniyye’nin öte­ diliği kabul etmiş ise, Idil (Volga) Bulgarları
sinde bulunmaktadır. Bu ülke Hunkar adın­ Müslümanlığı seçmişlerdir8. Idil Bulgarları
da bir Firenk kavmine aittir. Biz Müslüman arasında, Islâm IX. yüzyılın sonunda ve X.
olarak o kralın tebaasıyız. O krallığın serhad- asrın başında geniş şekilde yayıldığı kayde­
dında, kasaba büyüklüğünde 30 kadar köyü­ dilmiştir. Orta Asya’daki parlak Müslüman
müz vardır”3. Khalis sözcüğünden türemiş ve merkezleri ile sıkı ticari ilişkileri olan Büyük
Transilvanya’da bulunan yer adları bu Erdelli Bulgar devleti, Türk-Islâm medeniyeti (Hâ-
Müslüman talebenin dediklerini teyit etmek­ nefi mezhebi) etkisi altında gelişmiştir. Bağ-
tedir. Buradan çok açık anlaşıldığına göre, dad halifesi al-Muktadir’in, 921 yılında Idil
XIII. asrın başlangıcında, Macar (Hungar) bölgesine gönderdiği sefirin yanında bulunan
krallığında yerleşik ve oldukça kalabalık ve kâtib Ibn Fadlan’ın yazdıklarına göre, o ta­
varlı bir Müslüman toplumu varmış. rihte Bulgar devletinde önemli bir Müslüman
toplumu bulunuyormuş9. 903-913 yılları ara­
Tabii ki, bu Müslümanların Macar 125
sında yazdığı eserinde, Ibn Rüşd da Idil Bul­
krallığında varlığı o zamanda başlamamış.
garların Müslüman olduklarını kaydetmiştir.
Bazı varsayımlara göre, Transilvanya ve Pan-
(3) Ja cu t’s geographisches w örtenbuch, ed. Ferdinand Wüstenfeld, Leip­
nonia’ya Müslüman unsurları ve gurupları zig, 1866, s. 470. Ramazan Şeşen (Islâm coğrafyacılarına gö re Türk-
Macar boylarından önce gelmişler ve IX. as­ ler v e Türk ülkeleri, Ankara, 1985,s.132), bu müellifin adını Yakut
el-Hamavi olarak veriyor ve eserinden bizi burada ilgilendiren kıs­
rın sonunda da, Arpad başlığında gelen M a­ mını şu şekilde nakl ediyor: “Ben ise Halep şehrin de Başgırdlara m en ­
sup çok guruplar gördüm (taife kesira).Bunlarm saçları v e yüzleri çok
car kabileleriyle birlikte daha çok sayıda bu sarışındı. Ebu H anife M ezhebifikhını öğreniyorlardı. Aralarında akıllı
bölgelere yerleşmişler. X. yüzyılın ikinci yarı­ bulduğum birine ülkelerini v e durumlarım sordum. D edi ki: "Bizim
m em leketim iz K onstantiniyye’nin ötesin de Frenklerden Hungar denen
sında yaşayan Yahudi seyyah Abraham Iakob- b ir m illetin ülkesindedir. Onların hükümdarının ülkesinin bir tarafın­
da 30 köy kadarhk Müslüman bir tebayız. Bu köyden h er biri bir şehir
sen (İbrahim Ibn Yakub)’in seyyahatnamesini gibidir. Yalnız, H ungar hüküm dar isyan etm em izden korktuğu için, bu
köylerin etra f nı surla çevirm em ize m rnaade etmez. Biz hrnstiyan ülke­
kaleme alan Arab al-Bakri’ye inanırsak, IX. lerinin ortam dayız. Kuzeyimizde Slav ülkeleri, güneyim izde Tapanın
asrın sonuna doğru Tuna ağızları bölgesine ülkeleri, ya n i R om a bulunur. Papa D enklerin reisidir.
arasında Emir el-M ü’m inin (H alife) Peygam berin vekili olduğu gibi,
yerleşen Peçeneklerin ekserisi Islâmı kabul Papa da Frenklere g ö r e M esih’in vekilidir. O nun d in e dair em irleri
bütün Frenkler arasında g e çe r ... Dilimiz Frenklerin dili, kıyafetimiz
etmişler imiş4. Herhalde, Macar krallığın onların kıyafetidir. Onlarla beraber askerlik yapar, karşı
çarpışırız. Zira onlar İslam iyet'e m u h a lif olan m illetlerle harbederler”.
en eski tarihi kaynaklarında Müslüman top- (4) Victor Spinei, R ealitâti etn ice si p o litice în M oldova m eridionalâ
lumlarından bahsedilmektedir. Krallığa ait în s eco lele X-XIII. R om âni si turanici, Editura Junimea, Iaşi, 1985,
s.144.
Latince yazılmış kaynaklarda, Müslümanları (5) Ioan-Aurel Pop, Din m âinile valahilor schismatici. R om ânii sipu terea
în R egatul Ungariei m ed ieva le (secolele XIII-XIV), Editura Litera,
“saracen”, “ismaelite”, “besermen” diye ad­ Chisinau, 2011, s.52.
landırmışlar. Eski Macarca’da ise Müslüman- (6) Ciocâltan, 2013, s.523-528.
YENİ TÜRKİYE 97/2017

(7) Yukarıda bahsettiğimiz Yakut el-Hamevi’nin muhatabı demiş ki


lara “böszörmeni” denilmiş. Erken dönem­ „bazı kim selerden işittiğim e göre, eski zamanda bizim diyarımıza Bul­
gar ülkesinden 7 müs l ümar g e lm f, aramızda yerleşmişler... Bize İslam
lerde, Macar krallığında mevcut Müslüman yet'in doğru yolu n u gö sterm eler” (Şeşen, 1985, s.132).
(8) Bak Bulgarica. Vremj a i prostram tvo Bolgarskoi tzivilizztzii. Atlas,
toplumları Hârezm, Iran ve Kavkaz kökenli Institut istorii im.Ş. Mardjani AN Respubliki Tatarstan, Moskva -
Alan (As, Yazig), Kuzey Karadeniz bölgesinde Kazan, 2012, s.280 - 328.
(9) ibn Fadlan Seyahatnamesi v e ekleri, ed.Ramazan Şeşen, Yeditepe,
bulunan Khazar boyu, Volga kıyılarına yerle­ Istanbul, 2010, s.20 ve dev.
Yani, Bagdad halifesinin gönderdiği sefaretin tur. Altın Orda kudretinde bir Avrasya devle­
baş önemi, İdil Bulgar devletini bir Müslü­ tin İslâm alemine dahil olması, devrin siyasi
man ülkesi olarak resmen tanıldığını ilan et­ dengesini etkilemiştir. Altın Orda ve Memluk
mesi olmuştur. Tabii ki, bu diplomatik başarı devleti arasındaki uzun süreli ittifak, Ak De­
İdil Bulgar devletinin Müslüman dünyası ile niz ve Kara Deniz havzalarını yakınlaştırmış
ilişkilerini genişletmiş ve pekiştirmiş. Netice ve önemli derecede etkilemiştir. Yani, Altın
olarak ta, İdil boyunda İslâmın yayılması güç Orda medeniyeti ve kültürü o devirlerde
kazanmıştır; hattâ, Müslüman Bulgarlar he­ yüksek seviyelere ulaşan İslâm medeniyeti ve
nüz Hıristiyanlığı kabul etmeyen Ruslar arası­ kültürü tesiri ile gelişmiştir.
na da İslâmî yaymaya çalışmışlardır. Bilimsel
Altın Orda’nın hududları Doğu ve Gü-
araştırmaların neticesi olarak diyebilinir ki,
ney-Doğu Avrupa’nın geniş bir kısmını da
XI. yüzyıldan itibaren, İdil Bulgarları arasın­
kapsamakta idi. 1370 yıllarına kadar, şimdi­
da İslâm en kuvvetli din olarak yayılmıştı101.
ki Romanya’nın doğu bölgesi de Altın Orta
1236-1241 yılları arasında İdil havza­ hâkimiyetinde bulunuyordu. 1424 yılında
sı da Moğol istilâsına maruz kalmış ise de, tamamladığı Tarih-i al-i Selçuk adlı eserinde,
bölgede İslâmın üstünlüğü devam etmiştir. Osmanlı müellifi Ali Yazıcızade, Berke Han
1242 yılında Batu Han tarafınca kurulan Al­ zamanını (1257-1266) göz önünde tutarak,
tın Orda devleti çok az bir dönemde İslâm­ şunları da yazmıştır : “Çok müddet Kırım’dan
laşmış ve Türkleşmiştir. Son araştırmalara Kara Boğdan (tarihi Moldova —T.G.) iline de­
göre, Batu Han’ın gizlice İslâmı kabul ettiği ğin Müslümanlıktı. Kara Boğdan’da dahi adı­
fikir de kuvvet kazanmaktadır; hatta Cengiz na (Berke Han adına —T.G.) mescidi durur.
Han’ın büyük oğlu Cuçi bile İslâmı kabul Kâfirler içine domuz koyarlarmış, fi’l-cüm-
126 le ”13. Bu bilgi arkeolojik araştırmalar ile de
ettiği varsayım da yayılmaktadır. Herhalde,
kanıtlanmaktadır. Şimdiki Moldova Cum­
Cuçi de, oğlu Batu da Bağdad halifesiyle çok
huriyeti arazisinde, Altın Orda zamanında
sıkı bağlantılar kurmuşlardır. Cuçi sülalesinin
kurulmuş iki büyük şehir kalıntıları meydana
diğer Moğol sülaleleriyle rekabetinde, İslâm
çıkarılmıştır. Günümüzdeki Kosteşti (Cos-
desteği çok önemli bir siyasi faktör idi. Zaten,
teşti) köyü yakınlarında izleri kalan büyük bir
Cuçiler İslâm sayesinde gelişmiş ve iktidar­
Tatar şehrin adı henüz tespit edilmemiş ise,
larını sağlamlaştırmışlardır11. Aslında, Altın
Orhei kasabası yakınlarında bulunan diğer
Orda’nın esas tebaası Kıpçaklardan oluştuğu
Tatar şehrin adı, yerinde bulunan maden pa­
herkesçe kabul edilmektedir. Hattâ, o za­
ralardan, Yangı Şeher/Şehr-i C edid olduğu bi­
manın ve çağımızın tanınmış tarihçileri Altın
linmektedir. Kalıntılardan anlaşıldığına göre,
Orda’yı bir “Kıpçak Hanlığı” veya “Kıpçak
bu şehirler tam manasıyla büyük Müslüman
Sultanlığı” adlandırmışlardır12. Batu Han’ın şehirleri gibi gelişmiş altyapıya sahib imişler.
kardeşi Berke (Bereke) Han (1257-1266) bu Yangı Şeher’de 3 000 mk, yani 57,7x51,5 m
dev devletin ilk Müslüman hükümdarı ola­ (başka bir ölçüye göre: 58,8x52,8) ebadın­
rak, birlikte yürütülen İslâmlaşma ve Türk­ da bir ulu cami temeli hala mevcuttur. Ayni
leşme eylemlerini kuvvetlendirmiş ve hız­ yerde, taştan yapılmış üç umumî hamam,
landırmıştır. Asya ve Avrupa kıtaların geniş
(10) Tatar H istory and Civilisation, IRCICA, Istanbul, 2010, s.53-56;
bölgelerini kapsayan Altın Orda, XIII. asrın 60-74.
ikinci yarısından itibaren, çoğunlukta Türk (11) Ilnur Mirgaleev, “The İslamization of the Golden Horde: New
YENİ TÜRKİYE 97/2017

Data”, G olden H orde R eview ”, Kazan, nr.1/2016, pp.89-101.


soyu Müslümanlardan oluşan ve Türk-İslâm (12) Tasin Gemil, “Osmanlı Öncesi Romanya Topraklarında Türk Var­
lığı”, M oştenirea Istoricâ aTâtarilor, vol.II, ed. Tasin Gemil, Nagy
niteliği ağır basan bir devlete dönüşmüştür. Pienaru, Editura Academiei, Bucureşti, 2012, p.45-46.
(13) Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi - Istanbul, Revan - 1392,
Bu derin ve geniş proseslerin en önemli neti­ f..235 v.; Yazyjy Ogly Aly, Seljuk Türkmenlerinin Taryhy, II, ed.
cesi şimdiki Tatarların bir Türk ve Müslüman Rahmaberdi Godarow, Aşgabat “Miras”, 2004, s. 316: “Krymdan
Garabogdan ilin e çe n li Hatyn köpüsi mmulmandy. Garabogdanda
halkı olarak tarih sahnesine çıkması olmuş­ hem ö ı adyna m etjidi bardy. Kapyrlar için e donuz goyarlardy”.
kervansaray, tuğladan iki türbe ve 1 352 mk meşhur D ivan-i Hikmet (H ik m etlerin d e de
(52x26 m) alanında kapalı çarşı kalıntıların bu meyanda bazı ip uçları bulunabilir. Ahmed
da yalnız temelleri günümüze kadar ulaşmış­ Yesevi’nin halifeleri arasında Baba M açin de
tır14. Romen ve Moldovalı alimler bu şehirle­ vardı21. Baba Maçin Horasan erenlerinden
rin kurucusunu Abdullah Han (1362 —1369) olup meşhur bir veli gibi tanınmış ve vefat
olduğunu ileri sürmüş iseler de15, bence bu ettikten sonra Ferket kasabasına gömülmüş.
şehirler Özbek Han (1313 - 1342) devrinde Hoca Ahmed Yesevi yakınlarından başka bi­
inşaa edildiği de olasılık dahilindedir. Maale­ risi de Baba Ishak idi22. Bu adlar Dobruca’nın
sef, Sovyet ve Moldovalı arkeologlar burada kuzeyinde hâlâ saklanmıştır. Maçin ve Isakçi
taş üzerinde bulunan Islâm yazıtlarının bazı­ Tuna kıyısında bulunan eski Türk yerleşim
larını, bilerek veya bilmeyerek, tahrip etmiş­ yerleridir; Osmanlı döneminde önemli kaza­
lerdir16. lar arasında sayılmışlardır. Böyle bir yaklaşım
kolay kabul edilebilecek bir varsayım olama­
1330 yıllarında Altın Orda’da bulu­ dığını biliyorum; fakat, bu tarihi kaynakları
nan arab seyyahı Ibn Battuta, Özbek Han’ın da artık hesaba alınması gerektiği kananaa-
zevcelerinden Bizans prensesi olanın Kons- tında olduğumu da bildirmek isterim. Aynı
tantiniye’ye seyahatine iştirak ederek, Dob- yörede, yani Dobruca’nın kuzeyinde, başka
ruca’daki Babadağı kasabasını Müslüman bir şehrin adı da yine Orta Asya bağlantıla­
Türklerin son şehri olduğunu kaydetmiştir17. rını akıla getirmektedir. Tulça şehri eskide
Mükemmel kaynaklara dayanarak yazdığı bir kaza, günümüzde ise kuzey Dobruca’yı
eserinde, Ali Yazıcızade, XM-XIV yüzyıllara kapsayan Tulça vilayetin merkezidir. XII -
ait, şunu da kaydetmiştir: “Çokluk zaman XIII. asırlarda, Doğu Türkistan’da, Yedi-su
Dobruca ilinde iki üç pare Müslüman şehri (Jedsu) havzasında K ulça isminde kuvvetli
ve otuz-kırk bölük Türk obaları vardı”18. bir Müslüman merkezinden de bahsedilmek­ 127
Müslüman Berke Han (İbrahim Ce- tedir23. Bu yer adını Tulça şeklinde okumak
maleddin) zamanında, Altın Orda en azın­ da mümkündür, çünkü Arab harfleriyle el
dan şimdiki Dobruca’nın kuzey bölgesine (14) PP Bârnea, ”Kamennoe sooruszenie I v Starom Orhee”, Arheo-
logichesk ie issledovanija srednevek ovyh pamjatnikov Dnestrovsko —
de sahip idi. 1263 yılında, yani Müslüman Prutskogo meszdurechja, Chisinau, 1985, s. 25; Tamara Nesterov,
Berke Han devrinde, Sarı Saltık önderliğin­ Situl O rheiul Vechi. M onum ente d e arhitecturâ, Chisinau, 2003, s.
47- 48.
de, 10 —12.000 Anadolu Türkmeninin Kuzey (15) Bak Eugen Nicolae, „Quelques consid ération sur les monnaies
tatares de la « Ville Neuve », Studü si C ercetâri d e N um ismaticâ”,
Dobruca’ya, şimdiki Babadağı kasabasının nr.11/1995, Bucuresti 1997, s.197-200.
(16) Bu meyanda, bir kaç sene önce de uyarma yapmıştım (Gemil,
civarlarına yerleştikleri tarihi kaynaklarda 2012, s. 49, n.104 ). 2013 yılında, bu kalıntıları Birleşik Arab
kaydedilmiştir19. Bu hadise üzerine epey araş­ Emirliklerinden gelen bir heyet ziyaret etmiştir: neticeden haber­
dar değilim.
tırmalar yapılmıştır, fakat Müslüman Türk- (17) Altın Orda halkı olan Tatarları, Ibn Battuta devamlı Türk adlan­
dırmaktadır (Ibn Battutta Seyahatnamesi, çev. A.Sait Aykut, YKY,
menlerin başında Sarı Saltuk Baba’nın Istanbul, 2005, s.331: “N ihayet Baba Saltuk adıyla bilinen v e Türk-
Dobruca’ya gelişi ve sonra da Kırım’a gidişi lerin yaşadıkları toprakların sonu olan kasabaya geldik ”).
(18) Bak Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan - 1392, f.234.
bir Islâm misyonerlik hareketi olabileceğine (19) Ibidem, f.264-265.
(20) Bak Aurel Decei, “Problema colonizârii turcilor selgiucizi în
dikkat çekilmemiştir20. Yukarıda da vurgula­ Dobrogea secolului al XIII-lea”, A urel Dcei, R elatii rom âno-orien-
dığımız gibi, özellikle Berke Han zamanında, tale”,Editura Ştiintifıcâ si Enciclopedicâ, Bucuresti, 1978, s.169
—192 (ilk defa Türkçe yayınlanmıştır: Ankara Ü niversitesi D.T. C.
Altın Orda Müslüman erenlerin çok serbest Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, VI (1968), nr.10-11, p.85­

dolaştıkları geniş bir alan olmuştu; bunlar Al­ 111).


(21) Hoja Akhmet Yasavı, Hikmetler, ed.Anna Ovezov, Lexica, Mosk­
va, 1992, s.123 (kiril alfabesiyle transkripsiyon) ve bab 100 (arab
tın Orda’nın garb taraflarına da, yani şimdi
YENİ TÜRKİYE 97/2017

harfleriyle fotokopi): “Baba M açin (traskripsyonda —Makhin) o l


Ukrayn, Moldova Cumhuriyeti ve Romanya sultan m urid boldı bi-gum an'.
(22) Ibidem , s. 122, bab 100: ““Iskhak bab m n buyruğı, şeyih İbrahim kul-
toprakları olan bölgelere de ulaştıklarını ka­ luğı ”.
(23) Bak VV Barthold, M oğol istilâsına kadar ed. Hakkı Dur­
bul etmemiz mantıklıdır. Zaten bu yerlerde sun Yıldız, Türk Tarih Kurumu Basımevi —Ankara, 1990, s. 391,
eskiden de Müslümanlar eksik değildi. Hat­ 426-427, 520; Fuad Köprülü , Türk ed ebiyatı’nda ilk mutasavvıflar,
ed. Orhan F.Köprülü, 3.basım., Türk Tarih Kurumu Basımevi —
tâ, XII. yüzyıla ait Hoca Ahmet Yesevi’nin Ankara, 1976, s. 34 —35, 74-75, 88.
yazmalarda T ve K harfleri çok kolay karıştı- Orda’da Islâm taraftarların lideri olarak, oğlu
rılabilir. M açin veya M açen yine Türkistan’da ve varisi Çaka da kendisine “Ala ed-Din” un­
bir su yolunun adı olduğunu da biliyoruz24. vanını seçmiş. Nogay ve oğulları dini bir siyasi
Mahmud Kaşgari’nin D ivan-i Lugati’t-Türk’te silah olarak ta kullanarak, Islâm’ın Tuna neh­
ise, M açin bir Türk kolu bilinen Tawgaçların rin güneyine de yayılmasına önem vermişler­
(Tabgaç/Uygur) ülkesi gibi gösterilmiştir25. dir. Özellikle Isakçı’da bastırılan paraların in­
Dobruca’ya bu ad (ihtimal Tulça ve Isakçı celenmesinden anlaşıldığına göre, Nogay’ın
da) Orta Asya’ya bağlı olan Sarı Saltuk Baba hizmetinde Anadolu ve Kırım’dan gelen dar-
(Muhammed Buhari ?) yönetiminde Müs­ bhane ustaların yanısıra, Islâm dinini yaymak
lüman Türkmenler ile birlikte geldiği müm­ için yeterli sayıda dervişler de gelmiş27. No­
kündür. Aynı zamanda, Maçin, Tulça ve Isakçı gay ve oğulların hâkimiyeti XIV yüzyılın ba­
adlarını eski Türklere de (Peçenek, Kıpçak) şında sona ermiş ise de, sürdürdükleri geniş
bağlanması bence olasılık dahilindedir. ve dinamik faaliyetleri neticesiz kalmamıştır.
Balkanlar’da (Dobruca dahil) Islâm’ın geliş­
Islâm dinin Dobruca ve Balkanlara ya­ mesine ve, dolaysıyla, Osmanlı hakimiyetinin
yılmasında, Cengiz Han sülalesinden prens yerleşmesine Altın Orda ve, özellikle, Isa No­
Isa Nogay’ın rolünü göz ardı etmek müm­ gay ve oğulların hazırladıkları ortamın da bir
kün değildir. Aslında, Dobruca kuzeyinden, katkısı olduğunu vurgulamak yerindedir.
Tuna boyunca, gerdaplara (Kladovo/Feth-ül
Macar krallığının tahtına 1301 yılında
Islâm) kadar Islâm etkisinin ilk yayılımı No­
oturan kral Carol Robert (1301- 1342) ile
gay ve varislerin eseridir. Müslüman Berke
bu ülkede Fransız hanedanı Anjou dönemi
Han’ın ölümünden (1266) sonra, tümen-ü
başlamıştır. XIV asırdan itibaren, Macar kral­
noyan Nogay alan kazanmaya başlamıştır.
lığı tam manasıyla bir Batı Avrupa devletine
Kısa bir zamanda, Nogay’ın hâkimiyeti Don
dönüşmeye başlamıştır. Macar asıllı Arpad
havzasından şimdiki Bulgaristan’ın kuzeyine
hanedanına 300 yıldan fazla hizmet eden
ve Sırbistan’ın doğusuna kadar yayılmıştır. Transilvanya’daki Müslüman toplumu ağır
Dobruca’nın kuzeyinde, Tuna sahilinde hala baskılara maruz kalarak, XIV. asrın sonuna
mevcut Isakçı kasabası, Nogay devletinin dek Hıristiyanlaştırılmış ve böylece tarihe ka­
başkenti olmuştur. Balkanlar’da, 1270 yılla­ rışmıştır. Fakat, Dobruca’da Müslüman top­
rından itibaren, Tuna ağızlarına yakın Isak- lumu asla yok olmamıştır. XIV. yüzyılın sonla­
çı’ya başkentini yerleştiren Nogay’ın nüfuzu, rında bu bölgeye gelen ilk Osmanlı askerleri
Volga kenarında Saray şehrinde hüküm süren yerli ve oldukça sağlam Müslüman topluluk­
Altın Orda hanın nüfuzundan daha kuvvetli ları ile karşılaşmışlardır. Belki bu sebepten
olmuştur. Nogay bağımsız bir hükümdar gibi, de, bu bölgelerde Osmanlı fethi epeyce kolay
Isakçı’da öz adına para bastırmaya başlamış­ gerçekleşmiştir.
tır. Berke Han’dan sonra Altın Orda tahtına
(24) Barthold, 1990, s.181.
oturan muhalif hanlar Budha’ya tapındıkları (25) Mahmud el-Kaşgari, Divanü Lugati’t —Türk, ed. Serap Tuba Yur-
teser ve Seçkin Erdi, Kabalcı Yayınevi, Istanbul, 2007, s.22 ve 542
sebepten de, Nogay ve oğulları Islâm’a sa­ - 543.
(26) Bak Ernest Oberlander - Târnoveanu, ”Inceputurile prezentei
rılmışlardır. 1286-1287 yıllarından itibaren, tatarilor în zona gurilor Dunarii în lumina documentelor numis-
Isakçı’da bastırılan paralar Müslüman usulü matice”, Tatarii în istorie s i în turne, ed.Tahsin Gemil, Editura Kri-
terion, Bucureşti, 2003, s.67 - 102.
ve işaretlerini taşımaktadırlar26. Nogay Altın (27) Ibidem, s. 99-102.
YENİ TÜRKİYE 97/2017

You might also like