You are on page 1of 7

Pamukkale Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi


Sayı 25/1,2016, Sayfa 430-436

AHMET HAMDİ TANPINAR'IN ROMAN DİLİ ÜZERİNE BİR YAKLAŞIM ∗


∗∗
Yunus BALCI

Özet

Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı içerisinde yer alan Türk
edebiyatının en üslupçu yazar/şairlerinden biri olarak kabul edilir. Gerek şiirlerinde ve gerek roman ve
hikayelerinde ve gerekse akademik çerçevedeki eserlerinde bu yönünü daima görmek mümkündür.
Genelde bir şair hassasiyetine sahip olmasına bağlanan bu durumun özellikle romanlarında estetik
kaygının yanı sıra Türkçeyi bütün zenginliği ile kullanma; geniş bir vokabülere sahip olma gibi pek çok
özgün tarafın da bunda etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Bu çalışmada Ahmet Hamdi Tanpınar'ın özellikle Huzur romanı merkezinde roman dilinin değişik
görünümleri ele alınacak ve örnekler üzerinden ondaki bu dil zenginliğinin çeşitliliği gösterilmeye
çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, Roman dili

AN APPROACH TO THE NOVEL LANGUAGE OF AHMET HAMDI TANPINAR

Abstract

Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) is regarded as one of the most stylist writers / poets of Turkish
literature in the period of Turkish Republic. It is always possible to see this feature both in his poems and
in novels and stories, and also in the academic works . This situation, which is generally attributed to
having a poet sensitivity, is not only aesthetic aspect in his novels, but also it comes from using language
with its all richness. In addition, rich vocabulary in the novel should not be forgotten.

In this study, the different aspects of the novel language of Huzur will be tried to show and the reasons of
the richness of this language will be discussed through examples.

Key words: Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, The Language of the Novel


Bu yazı 19-22 ARALIK 2012'de Denizli Pamukkale Üniversitesinde gerçekleştirilen 5. Uluslararası Dünya Dili
Türkçe Sempozyumu'nda sunulan ve basılmayan "Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Roman Dili" isimli bildirinin
dönüştürülmesiyle oluşturulmuştur.
∗∗
Prof. Dr., Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Denizli
e-posta: yunusbalci@gmail.com

430
Y.Balcı

Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet tartıldığı için, dilin imkânlarını en iyi


Kaplan’a göre Türk edebiyatının en büyük bilenler şairlerdir.” Tanpınar iyi bir şair
yazarlarından birisidir. Çünkü ona göre olmanın yanında romanında da bu tarafını
edebiyatta değer, eserin her şeyden önce gizlemeyen bir yazardır. Onun sanatında
güzel olmasının yanında, aynı zamanda onun rüya ve zaman kadar dilin de önemli bir yeri
insanı ve hayatı derinlik ve bütün zenginliği vardır. Nitekim kendi sanatından
ile ifade edebilme becerisine sahip olmasına bahsederken Valery’ye atfen bu rüya halini
da bağlıdır. Şüphesiz ki Tanpınar’ın dille kurmak istediğini belirtir:
eserlerinin derin ve zengin taraflarından
birisini de dil oluşturur. Edebiyat tarihinden, Asıl estetiğim Valery'yi tanıdıktan
denemelerine, şiirlerinden hikâye ve sonra teşekkül etti. (1928-1930 yıllarında).
romanlarına kadar pek çok türde yazmış Bu estetiği veya şiir anlayışını rüya kelimesi
olduğu eserlerinde bu derinliği sağlayan ve şuurlu çalışma etrafında toplamak
unsurların başında Tanpınar’ın Türkçeyi mümkündür. Yahut da musiki ve rüya.
bütün zenginliğiyle kullanma becerisi gelir. Valery'nin "Velev ki rüyalarını yazmak
isteyen adam bile azamî şekilde uyanık
“1901 yılında doğan Tanpınar, olmalıdır" cümlesini "en uyanık gayret ve
gençlik yıllarında Yahya Kemal ve Ahmet çalışma ile dilde rüya halini kurmak"
Haşim'in talebesi ve dostu olmuş, Batı şeklinde değiştirin, benim şiir anlayışım
edebiyatından Paul Valery ile Marcel çıkar." 1
Proust'u kendisine üstat olarak seçmiştir. Bu
yazarlar edebiyatta güzellik ve Tanpınar edebi eserin ana unsurlarını
mükemmeliyete ön planda yer verirler. üç temele oturtmaktadır. Bu temel
Ahmet Haşim ile Yahya Kemal, Türkiye'de; mükemmeliyet, hayat tecrübesi ve dildir. Dil
Paul Valery ile Marcel Proust Fransa'da konusunda eski edebi eserlerde geçen
edebiyatın politik ve sosyal gayelerin kelimeleri severek kullansa da, genel olarak
emrinde bir propaganda vasıtası olmasına kelimelerin kökenine bakmadan günlük
karşı çıkmışlardır. Onlara göre edebiyat, hayatta kullanılıyor olmasına dikkat etmiştir.
tıpkı resim ve musiki gibi -güzel- sanat-tır. Şairin hayat tecrübesinden kastettiği ise,
Onlardan farkı, boya ve ses yerine, insanı ve edebiyatın ham malzemesi olan duyguların,
hayatı anlatmada bu iki vasıtadan çok daha ihtirasların, rüyaların, üzüntülerin, ümit ve
zengin olan dili kullanmasıdır. Tanpınar'ın korkuların insan yaşantısıyla beslenmesi ve
tenkidi yazılarını okuyanlar, onun sık sık - hayatın dışa yansıması olarak gördüğü edebi
dil- ve -mükemmeliyet- deyimlerini esere nüfuz etmesidir. Mükemmeliyet
kullandığını görürler. Dil edebiyatın ifade düşüncesi ise onun en hassas olduğu
vasıtasıdır. İyi yazar odur ki, kullandığı konudur. Kendi imkân ve yeteneğinin
vasıtanın bütün imkânlarını bilir. ulaşabileceği son noktaya ulaşma çabası,
Mükemmeliyete bu imkânları aramakla
ulaşılır. Kelime, şiirde, adeta hassas terazi ile 1
Mehmet Kaplan, Tanpınar'ın Şiir Dünyası,
İstanbul 1963, s.177.
431
Ahmet Hamdi Tanpinar'in Roman Dili Üzerine Bir Yaklaşım

duyguların açılma arzusu, karışık olarak tanımlayabileceğimiz dolaylılık


tecrübelerin düzene sokulma çabası bu ilkesindeki başarısıdır.
bağlamda değerlendirilmektedir. 2
2-Tanpınar’ın roman dili, sekanslar
Bir bildiri metni çerçevesinde onun bakımından oldukça güçlüdür. Sekans;
dil cephesini ortaya koyabilmek mümkün belirli bir süre içinde ard arda giden şeyler
değildir. Burada sadece roman dili ve bunu dizisi, bir melodi veya ritim motifinin
anlatırken de Huzur 3 merkezli konuşacağız. tekrarı; dilde ise, bir kelime veya imgenin
belirli aralıklarla yinelenmesi demektir. Peki
1-Tanpınar’ın roman dili vokabüler bir romanda bu ne işe yarar? Mesela 350
bakımdan Türk edebiyatının en zengin sayfalık Huzur romanının tamamında
örneklerindendir. “hasta” kelimesi 174 kere geçer. 58 sayfa
98 bin dolayında sözcük kullandığı tutan birinci bölümünde yani "İhsan" alt
Huzur romanında tekrarlar arındırıldığında başlığını taşıyan birinci bölümünde ise
23 bin civarında farklı kullanım, 3500 değişik versiyonlarıyla bu kelime 62 defa
civarında da tek kullanımlık sözcük kullanılır. Dolayısıyla burada dil, tabiatıyla
zenginliği söz konusudur. Türkçe sözlüğe Türkçe, gizli bir ritim duygusu ve anlamsal
göre 110 binden fazla sözcüğü bulunan derinlikle birlikte verilir. Bir şahsiyet
Türkçenin en güçlü yazarından biri olan etrafında kurulmak istenen karamsar
Tanpınar’da 3500 civarındaki bir vokabüler atmosfer dilin ritimleştirilmesiyle laitmotife
bizleri şaşırtabilir. Fakat burada şunu da bağlı bir müzikal dizge özelliği kazanır.
hatırlamalıyız ki onun gücü aynı kelimelere Mesela şu ilk sayfalarda bu ritmi
yüklediği derin anlamlar ve dahası görmek mümkündür:
kelimelerin cümlelerde kazandığı özel
kullanımlardır. Ya da bir başka ifadeyle, bir Mümtaz, ağabeyi dediği
konunun, durumun, realitenin kurmaca yazar amcasının oğlu İhsan'ın
aracılığıyla roman veya hikâyede estetik bir hastalandığından beri doğru
bütünlük göstererek dile dönüştürülmesi 4 dürüst sokağa çıkmamıştı.
Doktor çağırmak, eczaneye
reçete götürüp ilaç getirmek,
2
Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar ve komşunun evinden telefon etmek
Güzel Eserin Üç Temeli, Bir Gül Bu gibi şeyler bir tarafa bırakılırsa,
Karanlıklarda- Tanpınar Üzerine Yazılar bu haftayı hemen hemen ya
İçinde (Hazırlayan: Abdullah Uçman, Handan hastanın başı ucunda, yahut da
İnci) İstanbul 2002s.178. kendi odasında, kitap okuyarak,
3
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, Tercüman düşünerek, yeğenlerini avutmağa
1001 Temel Eser, İstanbul-tarih yok, s.7-8 çalışarak geçirmişti.
4
Fatih Tepebaşılı, Roman İncelemesine Giriş,
Konya 2012, s.155.
432
Y.Balcı

İhsan iki gün kadar ateşten, alışkanlık mı? Hep


halsizlikten, arka ağrılarından yanımızdakileri mi seviyoruz?-,
şikayet etmiş, sonra birdenbire dedi.
zatürree fevkaladelik halini ilan Bu düşünceden kurtulmak için
etmiş, evin içinde korkudan, tekrar hastabakıcı meselesine
telaştan, üzüntüden, bir türlü döndü. Macide'nin sıhhati de
ağızlardan düşmiyen ve öyle düzgün değildi. Hatta bu
bakışlardan eksilmiyen kadar yorgunluğa nasıl
temennilerden saltanatını, o tahammül ettiğine şaşıyordu.
yıkım psikolojisini kurmuştu. Biraz fazla üzüntü, yorgunluk,
Herkes, İhsan'ın hastalığının onu yeniden bir gölge haline
verdiği üzüntü ile uyuyor, onunla getirebilirdi. Evet, gidip, bir
uyanıyordu. hastabakıcı bulmalıydı. Öğleden
sonra da o kiracı denen derde
Bu sabah, tren düdüklerinin
uğraması lazımdı.
büsbütün başka korkularla
kanattığı uykusundan, Mümtaz Elbisesini giyinirken -İnsan
gene bu üzüntü ile uyandı. Saat denen bu saz parçası...- diye
dokuza yaklaşıyordu. Bir müddet birkaç defa tekrarladı.
yatağının kenarına oturup Çocukluğunun mühim bir
düşündü. Bugün yapacak bir devrinde çok yalnız kalan
yığın işi vardı. Doktor onda Mümtaz, kendi kendisiyle
geleceğini söylemişti; fakat onu konuşmayı severdi. -Ve hayat
beklemeğe mecbur değildi. dediğimiz çok ayrı şey...- Sonra
Herşeyden evvel bir hastabakıcı zihni tekrar küçük Sabiha'ya
bulmak zorunda idi. Ne Macide, gitti. Küçük yeğenini sade eve
ne yengesi -İhsan'ın annesi- döndüğü için sevdiğini düşünmek
hastanın başı ucundan hoşuna gitmiyordu. Hayır; ona
ayrılmadıkları için, çocuklar doğduğu günden beri bağlıydı.
haraptılar. Hatta doğuşunun şartları
düşünülürse, ona karşı
İhtiyar hizmetçi, Ahmet'le şöyle
minnettardı da. Pek az çocuk bu
böyle meşgul olabilirdi. Fakat
kadar zamanda bir eve teselli ve
Sabiha ile adamakıllı uğraşıcak
sevinç getirebilirdi.
birisi lazımdı. Onun herşeyden
evvel konuşacak insana ihtiyacı Mümtaz, üç gündür bu
vardı. Mümtaz, bunu hastabakıcının peşinde idi. Bir
düşünürken, küçük yeğeninin yığın adres almış, telefonlar
hallerine içinden gülümsedi. etmişti. Fakat bizim memlekette
Sonra, eve döndüğünden beri, aranan kaybolur. Şark oturup
akrabasına karşı olan sevgisinin beklemenin yeridir. Biraz sabırla
daha başka bir hal aldığına her şey ayağınıza gelir.
dikkat etti: -Acaba, hep

433
Ahmet Hamdi Tanpinar'in Roman Dili Üzerine Bir Yaklaşım

Mesela İhsan iyi olduktan altı ay çoktur. Nitekim kendisi romanlarında da şair
sonra bile bir iki hastabakıcı tarafının ön planda olduğunu inkar etmez:
mutlaka onu arayacaktır. Fakat "... Onun için mümkün olduğu kadar kapalı
lazım olduğu zaman... İşte
âlemler olmasını istediğim şiirlerimin
hastabakıcı meselesi böyleydi.
Kiracıya gelince... (Huzur, s.7-8) anahtarlarını roman ve hikâyelerim verir.
Mamafih roman anlayışım, şiir anlayışımdan
Dikkat edildiğinde
fazla ayrılmaz. Orada da rüya kelimesi için
İhsan'ın hastalandığından beri doğru dürüst söylediğim şeyler, hatta rüyanın nizamı
sokağa çıkmamıştı. hakimdir. Şu farkla ki, şiirde dolayısıyla
hastanın başı ucunda, yahut da kendi kendimin, hikâye ve romanlarımda kendimle
odasında, kitap okuyarak, düşünerek beraber mümkün olduğu kadar hayatımın ve
insanların -kendimden başkalarının-
İhsan'ın hastalığının verdiği üzüntü ile
peşindeyim. Ve başkalarına ait zamanın
uyuyor
peşinde...Abdullah Efendinin Rüyaları'nda,
Herşeyden evvel bir hastabakıcı bulmak Huzur'da sanatımın -eğer üzerinde duracak
zorunda birşey varsa- iki kolunun birleştiği yerler
vardır." 5
Ne Macide, ne yengesi -İhsan'ın annesi-
hastanın başı ucundan ayrılmadıkları için Mesela Huzur'daki şu paragraf poetik dilin
en tipik örneklerinden biridir:
gibi örmeklerde "hasta" kelimesi farklı farklı
kullanımlarıyla daha romanın başlangıcında Hakikatte bunlar hep o varlık
metnin arka planına bir ruh halini vehminin çocuklarıydı. Çünkü
yerleştirmeyi başarır. hakiki ölüm ıstırap değildi,
kurtuluştu; hepsini hepsini
Fakat romanın tamamı dikkate bırakıyorum, sonsuzluğa
alındığında "hayat" kelimesinin 518 kere, karışıyorum. Aklın bittiği yerde
"insan" kelimesinin 441 kere ve "aşk" parlayan büyük incinin kendisi
kelimesinin de 395 kere geçtiğini söylersek oldum; ondan bir zerre değil,
romanın dil kullanımına bağlı sekans kendisi. Aklın serhaddinde hiçbir
yapısının nasıl bir arka plan anlamı aydınlığın gölgelenmediği yerde
yarattığını da ifade etmiş oluruz. kendi içinden aydınlık, pırıl pırıl
tutuşan büyük su nergisiyim.
3-Tanpınar’ın roman dili, poetik bir
Fakat hayır, o bunu diyeceği
dildir. Poetik dil nedir? Poetik dil, kelimenin
yerde, -Mademki
kökeninden de anlaşılacağı üzere şiire özgü
duyuş ve sezişin dil aracılığıyla
canlandırılmasıdır. Tanpınar’ın romanlarında
bu tarzda şiirsel bir etki yaratan paragraflar 5
Tanpınar'ın Mektupları, Haz. Zeynep
Kerman, İstanbul 1992, s.248.
434
Y.Balcı

düşünüyorum. O halde varım, ve aydınlıklarım... size


mademki duyuyorum, o halde şükrediyorum, bu dakikanın
varım, mademki harp ediyorum, sarayında, bu anın mucizesinde
o halde varım, mademki ıztırap beraberce var olduğumuz için;
çekiyorum, o halde varım! sizinle bir andan öbürüne
Sefilim varım, budalayım varım! geçebildiğim için; anları
Varım, varım!- diyordu. birleştirip düz ve yekpare zaman
kurabildiğim için! (Huzur, s.217)

(Huzur, s.62)
Dikkat edilirse hayata, varoluşa,
İnsanın zaman karşısındaki zamana dair zaman zaman felsefi söyleme
durumunu dile getiren bu paragraftaki ulaşan dil, romanı, ağır bir felsefe metin
yapının arkasında Zaman Kırıntıları'nın olmaktan bu poetik özelliği sayesinde
şiirsel dokusu açık bir şekilde kendisini kurtarır. Bu poetik diy özelliğine estetik
gösterir. transı da ekleyerek; Tanpınar'ın roman
dilinin, bir estetik trans dili olduğunu
Yine aynı problem üzerinde yazarın Nuran söylemek mümkündür. Eskilerin cezbe ve
ve Mümtaz'ı konuştururken kullandığı dile vecd dedikleri bu hal, Tanpınar’da özellikle
dikkat edelim: şiirlerinde kendisini daha güçlü göstermekle
İnsan için asıl saadet bu, anladın birlikte aynı kodlarla romanlarında da devam
mı Mümtaz? Sonunu bile bile ve eder. 6
o sona rağmen, kendisini idrak 4- Tanpınar’ın roman dili, bir şehir dilidir.
etmek... basit bir jest değil mi? Romanlarının hemen tamamında bu üst
Kollarımı göğsümün üzerinde kültür dilini, komplike cümle yapısını
kavuşturuyorum. Adalelerimi görürüz. Pozitif bilimlerden tarihe, felsefeye,
yokluyorum. Basit bir şey. Fakat sosyolojiye, psikolojiye, müziğe kadar
bütün ölüm çarkına rağmen uzanan geniş bir perspektifteki derinlik,
kendimi ikrar ettim. Varım, böyle bir dille bir kültür, hafıza ve hatırlama
diyorum; fakat yarın diline dönüşmüştür.
olmayabilirim, yahut bir başkası,
bir budala, bir bunak
olabilirim... fakat şu dakikada
varım... Varız, anladın mı 6
Nitekim Huzur'da müziğin ve sesin tuttuğu yer
Mümtaz. Varlığımı sevebiliyor üzerinde duran şu çalışma dikkate değerdir:
musun? Uzviyetine dua Zeynep Bayramoğlu, Huzursuz Huzur ve
edebiliyor musun?.. Ey gözüm, Tekinsiz Saatler -Ahmet Hamdi Tanpınar
ey boynum, ey kollarım, karanlık Üzerine Tezler- İstanbul 2007.

435
Ahmet Hamdi Tanpinar'in Roman Dili Üzerine Bir Yaklaşım
Tanpınar’ın çok büyük katkısı olmuştur.
Onun eserlerini dünyanın değişik dillerine
Özetle Türkçenin estetik bir görünüm çeviren çevirmenlerin çoğunun ortak bir fikir
kazanmasında evrensel bir kültür, edebiyat, olarak beyan ettikleri konu bu noktadır.
sanat ve bilhassa bir roman dili olmasında

KAYNAKÇA

Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul-tarih yok.
Fatih Tepebaşılı, Roman İncelemesine Giriş, Konya 2012.
Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Güzel Eserin Üç Temeli, Bir Gül Bu
Karanlıklarda- Tanpınar Üzerine Yazılar İçinde (Hazırlayan: Abdullah Uçman, Handan İnci)
İstanbul 2002.
Mehmet Kaplan, Tanpınar'ın Şiir Dünyası, İstanbul 1963.
Tanpınar'ın Mektupları, Haz. Zeynep Kerman, İstanbul 1992.
Zeynep Bayramoğlu, Huzursuz Huzur ve Tekinsiz Saatler -Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine
Tezler- İstanbul 2007.

436

You might also like