You are on page 1of 13

AKSİYON FİLMLERİNDE İYİ VE KÖTÜNÜN TEMSİLİ: DIE HARD ÜZERİNE BİR

İNCELEME
Gürsel Yaktıl Oğuz*
ÖZET
Aksiyon filmleri Hollywood’da bir tür olarak her zaman önemli bir yere sahiptir. Egemen kurum-
ların ve geleneksel değerlerin meşrulaştırılmasında ve ideoloji aşılanmasında ana karakterlerin
tipik yapılandırılmasıyla iyi ve kötü karşıtlığının belirgin olarak sunulduğu bir türdür. Die Hard
ve devam filmleri bu açıdan tür içinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle de çözümleme için
uygun görülmüştür. Bu çalışma nitel bir durum çalışmasıdır. İyi ve kötü kavramlarının ideolojik ve
kültürel bağlamda bu filmlerde nasıl sunulduğunun saptanması bu çalışmanın temel amacını oluş-
turmaktadır.
Anahtar Sözcükler: İyi ve kötü, stereotipler, kültürel temsiller, aksiyon filmleri, Die Hard

REPRESENTATIONS OF GOOD AND EVIL IN ACTION FILMS: AN ANALYSIS ON


DIE HARD
ABSTRACT
Action films have always been an important place in Hollywood genres. Legitimizing the dominant
institutions and traditional values, the contrast of good and bad are presented prominently by
typically configuring the main characters. Die Hard and sequel have an important place in the
genre. Therefore they are found suitable for analysis. This study is a qualitative case study. The
main purpose of this study is to analyze how the concepts of good and evil are presented in ideo-
logical and cultural contexts in these films.
Keywords: Good and evil, stereotypes, cultural representations, action films, Die Hard

söyler. Burada acının kendisi önem kazanır;


GİRİŞ
kötülük de bir insanın çektiği acı temelinde
kavranır. Russell’a göre kötülük “bana karşı
İyi ve kötü birbirinden bağımsız ele alınamaya- yapılan bir şey” in ötesinde, aynı zamanda
cak kavramlardır. Biri olmadan diğerinin ol-
“benim tarafımdan da yapılan bir şey”dir. Tüm
mayacağı, birbirlerinin varlığına gereksinimleri yaşamımız boyunca hiçbir kötülüğe uğramamış
olduğu ve ancak birbirleriyle ilişkileri çerçeve- olmamız nasıl olanaksızsa, hiçbir kötülük yap-
sinde var oldukları yaygın olarak kabul edilen mamış olmamız da olanaksızdır; ancak genelde
bir gerçektir. Abhedananda (2006) ikisi arasın- kötülüğü her zaman dışarıdan gelen bir güç
daki farkın tıpkı aydınlık ve karanlık arasındaki olarak algılarız. Bir kimse çok ender olarak
fark gibi bir “derece” olduğunu söyler. kendisinin kötü olduğunu söyler ve kötülük
yaptığını itiraf eder. Çoğunlukla bunu başkala-
İyi ve kötü arasında kalın, keskin bir sınır çiz- rına yansıtırız.
gisi çekemesek de kötülük kavramı her zaman
insanın kendisine ve çevresine zarar vermeye Kötü ve kötülük tanımlarıyla ilgili çeşitli gö-
yönelik bir eylem olarak ele alındığından insani
rüşler vardır. Locke, nesne ve olayların bize
değerlerle birlikte anılan iyiliğin karşısına
zevk ya da acı vermelerine göre - ve bu duygu-
çıkan, her zaman yok edilmeye çalışılan ve larla göreli olarak - iyi ya da kötü olduklarını
karşı mücadeleyi gerektirdiği düşünülen bir söyler. Spinoza’ya göre bu kavramlar nesnelere
kavramdır.
ilişkin şeyler değildir, sadece düşünmenin
biçimleridir. Antik Yunan düşüncesinde özel-
Russell (1999: 11 - 18) kötülüğün, özünü his- likle Sokrates-Platon’da kötü, bilgi dışı olandır;
sedebilen bir varlığın, başka bir deyişle acı bu da ahlaksal “çirkin” ve “yanlış”ı dile getirir.
duyabilen bir varlığın incitilmesi olduğunu

*
Yrd. Doç. Dr., Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

Rousseu’ya göre kötülük uygarlıktır. Kötülüğü dir. Bazı koşullar şiddete diğerlerinden daha
yok etmek için doğaya dönmek gerekir; çünkü fazla neden olmaktadır. Değişimler, değerler-
insan doğal olarak iyidir. Tarihsel araştırmalar deki bozulma toplumsal düzeni ele geçirmekte
da iyilik kötülük ikililiğinin güçlü güçsüz ikili- ve manevi belirsizlikler ortaya çıkmaktadır.
ğinden doğduğunu göstermektedir (aktaran Bunlar da kaçınılmaz olarak kötülük üreten
Hançerlioğlu 2000: 224 - 225). Timuçin (2000: türde bir yabancılaşmaya neden olmaktadır.
226) de kötülüğün daha çok ahlakın konusu Üçüncü yaklaşım da insan ruhunun gerçek
olduğunu söyler. İnsan değerleriyle bağdaşma- olarak ele alınması gerektiğini savunur. Bu
yan her eylem kötülük kapsamına girer. Sha- görüşe göre zihin, insan olarak sahip olduğu-
kespeare, insanların yaptığı kötülüğün onlardan muz amaçlar açısından genetik ve davranışçı
sonra da yaşadığını, iyiliğin çok zaman onların yaklaşımların getirdiği sınırlamaların ötesinde
külleriyle gömüldüğünü söyler (aktaran Timu- bir bağımsızlık ve özgürlüğe sahiptir. Genetik
çin 2000: 226). özellikler ve çevresel sorunlar yok ediciliği
desteklemekte ancak tek başlarına bir neden
Kötülükten bahsederken “doğal kötülük” ve oluşturamamaktadırlar. Bilinçdışında tutsak
“ahlaksal kötülük” kavramlarını ele almak kalan, insandaki bastırılmış olan duygular da
gerekir. Doğal kötülükler insanların eseri ol- önemli bir faktör olmaktadır (Russell 1999: 23
mayan ancak insanın bu dünyadaki yaşamı - 28). Fromm (1993: 29) kötülüğün insanlara
sırasında karşılaştığı doğal nedenler sonucu özgü olduğunu söyler. Yaşamı geliştiren tutku-
oluşan deprem, sel, toprak kayması, salgın lar beden ve ruh açısından bir yıkım yaratabilir.
hastalık, kıtlık gibi insan yaşamına büyük zarar Bu yıkım hem kurban hem de yıkıcının kendisi
veren kötülüklerdir. Ahlaki kötülük ise bir için geçerlidir.
insanın istencinden kaynaklanır. Soykırım,
işkence, cinayet türünden bilinçli insan eylemi- Neyin iyi neyin kötü olduğu, anlamanın bir
nin sonucu olarak, insanın ahlaki ödevlerine fonksiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Akıl,
karşı gelmesinden doğar. Yalan, düşmanlık, iyi ve kötü arasındaki ayrımı yapabilecek bir
bencillik, merhametsizlik gibi kavramlar da kabiliyet olarak tanımlanabilir. Bu ayrımın
ahlaki kötülük içinde değerlendirilir (Cevizci yapılmasında içinde bulunulan kültür önem
1999: 524, Russell 1999: 20). Bunları bir tanım kazanmaktadır. Farklı durumlar, şartlar iyi ve
içinde özetleyebiliriz: “Doğadan gelen ya da kötünün anlamını da değiştirebilir. Buna göre
bilinçli insan eyleminin sonucu olan ve insan eğer şartlar değişirse bir durumda iyi olarak
varlığına bu dünyadaki yaşamında büyük zarar görülen bir başka durumda kötü olarak görüle-
veren durum, oluşum ya da şeye daha genel bir bilir ve sonuçlar farklı olabilir. Abhedananda
çerçevede kötülük adı verilir” (Cevizci 1999: (2006)’nın iyi ve kötü kavramları ile ilgili
524). açıklamalarında verdiği örnekler yukarıdaki
düşünceleri destekler niteliktedir. Ateşin doğası
Kötülüğün kaynağı olarak üç temel yaklaşım yakmakla ilgilidir ve bu doğa değişmez; ancak
karşımıza çıkmaktadır. Bunu soyaçekimle ateş bir durumda yaşam ve rahatlık sunucu
açıklayan görüş, insanlığın şiddetinin onun olarak, iyilikle anılırken diğer yandan da kötü-
hayvansal doğasından kaynaklandığını söyler: lükle anılır. Yarı donmuş bir adamı kurtarması,
Diğer hayvanlar gibi ilkel insanlar da yabancısı kışın en soğuk gününde bize sıcaklık vermesi
oldukları veya düşman sayılabilecek bir çevre- veya yiyeceklerimizi ısıtması ona iyi sıfatını
ye girdiklerinde sürekli bir savaş içine girmiş- yüklerken yaşamları yok ettiği veya insanın
lerdir. Bu, zaman içerisinde öğrenilerek bugün kendisine, mülküne zarar verdiği zaman da
uygarlığın ince bir örtü altına gizlediği acıma- kötüdür. Elektrik ışık verdiği, tramvayı hareket
sız alışkanlıklar haline gelmiş ve bu ince örtü- ettirdiği, ağrıyı tedavi ettiği ve bir hastalığı yok
ler altından yok edici bir kimliğe bürünerek ettiği zaman iyidir; fakat bir kimseye elektrik
dışarı çıkmışlardır. Bu evrenseldir ve teknolo- akımı verildiği zaman kötüdür. Doğanın kendi
jiyle de birleşince daha tehlikeli bir görünüm gücünü de kendi standartlarımız, fikirlerimiz ve
almıştır; ancak “yetiştirmeci” olarak adlandırı- ilgilerimize göre iyi veya kötü olarak değerlen-
lan taraftarlar konuya davranışçı / toplumbilim- diririz. Bir nehir bir toprağı sulayıp bitkilerin
sel bakış açısından yaklaşırlar. Bu görüşe göre büyümesine yardım edebilir; diğer yandan da
aile, yaşıtlar, kurumsal ve kültürel çevre vb. aynı nehir köyleri yok edebilir. Bir şeyi yalnız-
unsurlar davranışlarımızı belirler. Buna bağlı ca bir açıdan iyi olarak adlandırırız, diğer açı-
olarak kötülüğü birey değil; toplum üretmekte- dan da kötü. Bir tarafı reddederek diğer tarafı

149
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

görürüz. Ülkesinde kahraman olarak adlandırı- tümü pozitif özelliklerle tanımlanırken, grup
lan bir kişi başka topraklara sahip olmak için dışı bireyler daha çok negatif özelliklerle ta-
birçok insanı öldürdükten sonra ülkesine dön- nımlanır. İnsanlar kendilerini pozitif olarak
düğünde büyük kahraman olarak adlandırılır ve algılarlar ve kendileri bir grubun parçası olduk-
övgüye maruz kalır. Yaptığı şey analiz edilecek ları için bu pozitif algılama tüm gruba mal
olursa ülkesine hizmet söz konusudur. Bu ülke- edilir. Bunun sonucu olarak da bizim dışımız-
si için iyidir. Aslında iyi ve kötünün sınırları daki gruplar “kötü” ya da yaptıkları “kötülük”
keskin çizgilerle belirlenemiyor. Bir yerde iyi olarak nitelenebilir. Bununla birlikte, Bar – Tal
dediğimiz bir başka durumda kötüdür. Değişik (1997: 492) stereotiplere evrensel bir özellik
bakış açılarından bakıldığında bir olay hem yükleyemeyeceğimizi, kültürel ve bireysel
iyiyi hem de kötüyü üretir. Bizim genellikle sınırlılıkları olduğunu söyler. Bu nedenle deği-
düşündüğümüz ise iyi ve kötünün zıt şeyler şik gruplar, aynı grupla ilgili farklı stereotiplere
olduğudur. sahip olabilir ve aynı grup içinde grup üyeleri
de bireysel olarak belirli bir dış gruba karşı
Bu görüşlerden hareketle, bu çalışmanın amacı farklı stereotiplere sahip olabilir.
Hollywood’da egemen bir tür olarak kabul
edilen ve temel ideolojisi ana karakterlerin Sosyal gruplarla ilgili stereotipleri herkes kul-
tipik yapılandırılması olan aksiyon filmlerinde lanır. Bu pozitif de negatif de olabilir; ancak
iyi ve kötü karşıtlığının nasıl sunulduğunun diğer gruplara karşı negatif stereotipleri kul-
incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, aksi- lanmaya ve bu gruptan olan insanlara yükledi-
yon filmleri içinde önemli bir yere sahip olan ğimiz bu özelliklere göre davranmaya başladı-
ve birçok film için prototip olarak kabul edilen ğımız zaman stereotipler bir problem olabilir.
Die Hard (1988) ve devam filmleri Die Hard 2 Diğer bir grupla ilgili bir bilgiye sahip olmadı-
(Die Harder - 1990), Die Hard With A Ven- ğımız ya da çok az bilgiye sahip olduğumuzda
geance (1995), Live Free Or Die Hard (2007) stereotipler gerçek olarak kabul edilebilir ve bu
inceleme kapsamında ele alınmış ve nitel bir da tüm grup üzerine uygulanır. Bu nedenle
durum çalışması yapılmıştır. Çalışmada yer stereotiplerin bize ait güvenli bir dünyada çev-
alan kavramsal bilgiler, filmlerin derinlemesine remizdekileri organize etmede uygun olabildiği
bir sorgulama yapılmasına temel oluşturabile- ancak diğerlerinin bulunduğu dış dünya için
cek bir biçimde, ideolojik ve kültürel bağlam- endişe verici olduğu kabul edilir.
dan kopartılmadan düzenlenmiştir.
Yaygın olarak kullanılan stereotiplerden biri de
İÇ VE DIŞ GRUP BAĞLAMINDA kültürel bir yapı içinde değerlendirebileceğimiz
STEREOTİPLER uluslarla ilgili stereotiplerdir. Moseth (2005)’e
göre ulusların basitleştirilmiş stereotipler içinde
Lippmann’ın da dediği gibi stereotipler, dün- değerlendirilmeleri çok yaygındır. Bu tür ste-
yayı kavramak için kullandığımız “kafamızdaki reotiplemeler genellikle sosyo - ekonomik
resimler”dir. Lippman böyle bir tanımlamayı durumlar, tarih, gelenekler, mitler ve değerlerle
ötekiler hakkındaki yargılamaları tanımlamak ilgili toplumsal yorumlardır. Ulusal stereotipler
için kullanmıştır. Bugün bu kavram herhangi bir kültürle ilgili bilgi vermesine rağmen ora-
bir grubun üyeleri hakkındaki yargılamaları daki insanları tasvir edemez. Bu tür stereotipler
içeren daha geniş bir alanı kapsar (aktaran önyargı, ayrımcılık ve soykırıma temel oluştu-
Jandt 1998). rabilir. Bar - Tal (1997: 495 - 496) stereotiple-
rin oluşumu ve gelişiminde bir arka plandan
Stereotipleri hepimiz kullanırız. İnsanları belli bahseder. Bu bağlamda ele alınabilecek sosyo -
temellere dayandırarak sınıflamamıza ve ta- politik faktörler ve ekonomik şartlar stereotip-
nımlamamıza yardım eder. Hayatı kolaylaştır- leri hem besleyen hem de engelleyen dolaylı
dığı için her zaman var olan ve hep de var belirleyicilerdir. Bu iki unsur karşılıklı olarak
olacak bir kategorizasyon sürecidir. Kategori- birbirlerini ve her ikisi de gruplar arası ilişkile-
zasyon sürecinde diğer insan tek bir birey değil rin doğasını etkiler. Gruplar arası ilişkilerin
de daha çok bir grubun üyesi olarak düşünülür. doğası politik sosyal – kültürel – eğitsel kanal-
Ayrıca insanları grup içi veya grup dışı olarak lar aracılığıyla bilgi akışı için temel oluşturur.
kategorize ederiz; bu bizi kendi konumumuzla Tarih de stereotipik içeriğin oluşmasında doğ-
ilgili rahatlatır. İç grubun üyesi olan kendimizi rudan etkilidir. Grupların birbiriyle geçmişte
kayırmamız güçlü bir durumdur. İç grubun olan ilişkileri kolay unutulmaz. Geçmişteki

150
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

savaşlar, düşmanlık, husumet veya zıttı olarak içeriğine uymanın yanısıra, sinemanın kendine
yardım, işbirliği ve arkadaşlık grupların ilişki- özgü araçsal anlatımının estetik sunumsal (ka-
lerinin şimdiki doğası üzerinde kümülatif bir mera açısı, aydınlatma, ses, kurgu vb.) öğeleri-
etkiye sahiptir. Bu stereotiplerin içeriğine de nin geleneksel kalıplara uygun sınırlı nitelikler-
yansır. Bununla birlikte güç, statü, gelenek ve le yinelenerek kullanıldığını söyler (akaran
yaşam standardı gibi dış grubun çeşitli özellik- İmançer 2010: 53).
leri de etkili olabilir. İki grup arasındaki ilişkiyi
başka grupların davranışları bile etkileyebilir. Temsil etme herhangi bir kitle iletişim aracın-
Stereotiplerin oluşumu ve değişmesine hizmet daki insanlar, yerler, olaylar, kültürel kimlikler
eden bazı nakledici mekanizmalardan söz ede- ve diğer soyut kavramlar gibi gerçeğin görünü-
bilir. Bunlar öncelikle politik (liderlerin ko- şünün oluşturulmasıdır (Chandler, 2005). Tem-
nuşmaları, yayınlanan haberler, yazılan yorum- sil etmeler imgelerden oluşmaktadır. İmgelerin
lar), sosyal (hakim normlar, arkadaş çevreleri), ideolojik içerikleri yüzünden de incelenmeye
kültürel (kitaplar, filmler, sanat), ve eğitsel değerdir. Bu nedenle bir filmde kimin temsil
(okul kitapları, televizyondaki eğitim program- edildiğinin ötesinde hangi amaçla, hangi arka
ları, eğitim müfredatı) kanallardır. Bu kanallara planda ve hangi stratejiler kullanılarak temsil
ek olarak bu süreçte önemli rol oynayan aileyi edildiğinin de sorgulanması gerekmektedir.
ve doğrudan teması söyleyebiliriz (aktaran Başka bir deyişle temsiller sistemin yeniden
Yaktıl Oğuz 2010: 221 – 222). Gorham (1999) üretilmesi için hizmet eden ideolojik araçlardır.
bir toplumdaki egemen toplumsal grupların Lull (2001: 25) ideolojik egemenliklerin sürek-
anlayışlarının o toplumun egemen anlayışı li olarak yinelenen sunumunun, kültürü tanım-
olduğunu söyler. Onların tanımlamaları doğal ladığını söyler. İmajlar, baskın ideolojinin
ve üzerinde tartışılmaz. Stereotipleri değerlen- varsayımıyla birlikte ve onlara uygun olarak
dirirken bunu gözden kaçırmamak gerekmek- yorumlanır ve sentezlenir. Söz konusu imajlar
tedir. insanların kendi toplumlarının en temel özellik-
lerini bile nasıl anlamlandırdıklarına büyük
SİNEMA, STEREOTİPLER VE TEMSİL ölçüde etki eder.
SORUNU
Ryan ve Kellner (1997) filmlerin toplumsal
Bir filmde kahramanı daha da belirginleştir- yaşamın söylemlerini şifreleyerek sinemasal
mek, filmin çatısını oluşturmak ve izleyicinin anlatılar biçiminde aktardıklarını söyler. Böy-
dikkatini sürekli tutmak için “kötü” ve “kötü- lece sinema toplumsal gerçekliği inşa eden
lük” kavramları her zaman yer almıştır. Farklı kültürel temsiller sisteminin bütünlüğü içinde
ülke sinemalarına ait filmlerde bu kavramların yerini alır. Kültüre egemen olan temsiller,
temsili, o ülkenin kendi toplumsal-kültürel toplumsal gerçekliğin nasıl inşa edileceğine
yapıları içindeki stereotipler içinde olur. Kötü ilişkin olarak politik önem taşır. Toplumsal
için yapılan yakıştırmalar bir kültürle anlam iktidarın muhafazası açısından kültürel temsil-
kazanır; bir kültürde o an için geçerli olan lerin üretimi üzerinde söz sahibi olmak da
ırksal, siyasi, dini veya benzeri düşüncelerin ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir konudur.
yansımasıdır.
HOLLYWOOD - AKSİYON FİLMLERİ -
İmançer (2010: 35)’e göre ortak toplumsal İYİ VE KÖTÜNÜN TEMSİLİ
uzlaşılara dayanan bir kitle iletişim aracı olma-
sından dolayı sinemada stereotipler kaçınılmaz Hollywood’daki temsil göreneklerinin, egemen
bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sinema kurumları ve geleneksel değerleri meşrulaştır-
filmleri kültüre özgü stereotipleri yeniden mak ve ideoloji aşılamak yönünde bir işlevi
üretmektedir. Mesajlar film üreticileri ve izle- olduğu söylenebilir. Bunlar içinde bireycilik,
yicilerin içinde yaşadığı sosyo – kültürel siste- kapitalizm, ataerkil anlayış, ırkçılık gibi şeyler
min kollektif stereotip ağı ile bağlantılı olarak sayılabilir. Tematik görenekler gerçekliği top-
verilmektedir. Bu yolla toplumda mevcut olan lumsal değer ve kurumlarla bağlantılandırarak
istek, beklenti, korku gibi olgular film içerikle- bunların değişmez bir dünyanın doğal ve açık
rinde yansıtılmaktadır. Dyer bu süreçte “öte- göstergeleri olarak algılanmasını sağlar (Ryan
ki”ne ait resimlerin stereotipler içinde tekrar – Kellner 1997: 17 – 18). Filmlerde farklı kül-
edilerek sunulduğunu, bunun da yalnızca belirli türlerin temsili, stereotipler yoluyla olmaktadır.
bir grup üyeliğine özgü stereotip temsillerinin Bu stereotipler de yıllardır kullanılmaktadır.

151
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

Burada Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer olarak yapılandırılmasıdır. Öykü iyi ve kötünün
ülkelerle politik ve sosyal ilişkilerinin ve onlar doğası, güç ve zayıflık, cesaret ve korkaklık
üzerindeki etkisinin farklı bir biçimde yansı- gibi temel yapılandırmalar içindedir. Bu türde
ması söz konusudur. Tür filmleri bu bağlamda altı çizilen temalardan biri, biz ve onlar arasın-
önemli bir yere sahiptir. daki sabit çizgidir. Kötü adam farklı olmanın
(ya da farklı olanın) tehlikelerini gösterir. Grup
Ryan ve Kellner (1997: 128 – 129) tür filmleri- içi veya grup dışı olmanın değişik belirleyicile-
nin ideolojinin etkili araçlarından biri olduğunu ri vardır; milliyet ve etnisite sınır işaretleridir
söyler. Türler ortak bir toplumsal gerçeklik (aktaran Media and Ideology 2002: 174). Bu
inşa etmekte kullanılan bakış açılarını, kodları filmlerdeki kahraman, Western filmlerinde
ve işaretleri belirleyen sınırlar oluşturarak olduğu gibi, toplumu tehdit edenlere karşı
dünyayı yerli yerinde tutarlar. Abisel (1995)’ in geleneksel Amerikan değerlerinin koruyucusu
görüşleri de bunu teyit eder niteliktedir. Film olarak hareket eder. Aile, onur, yargı, insanlık
türleri kültür, ideoloji ve söylem tartışmaları ve ahlaki sorumluluk gibi geleneksel değerleri
açısından başlı başına bir inceleme alanıdır. değiştirmek isteyenler ve bu tür eylemler tehdit
Tür filmlerinin en önemli özelliği popüler ol- olarak görülür. Kötü adamlar sınırsız zenginlik
malarıdır. Asıl olan ticari bir başarının hedef- ve güçle ilgili Amerikan rüyasının peşindedir-
lemesi olurken, diğer yandan da öykü ve öykü ler ve aile ve toplumla ilgili ideallerin yok
anlatma biçimi önem kazanmaktadır. Bir tür olmasında tehditkar unsurlardır (Brown, 1993).
filminde iyi bilinen ve hemen tanınan olay Reid (2007: 86 – 88) kahramanlık mitinin bü-
örgüleri kullanılır. Açıkça seçilen “kötüler” ile tün kültürlerde olduğunu ancak Amerikan
“kahramanlar” arasında yer alan temel “iyi” kahraman mitinin popüler görsel kültür içinde
“kötü” karşıtlığı belli bir nedenselliğe ve doğ- yaygın bir şekilde yansıtıldığını söyler. Kahra-
rusal bir zaman düzenine dayanır. Bu doğrultu- manlık miti, içinden çıktığı toplumsal koşullar
da karakterler kostümler, nesneler, aletler, içinde değerlendirildiğinde, Amerikan kahra-
mekansal düzenlemeler gibi ikonografik araç- manlarının örneğin İngilizlerde olduğu gibi
larla bir bütün içinde belli stereotipler içinde aristokrat ya da yarı tanrı olmadıkları görülür.
sunulur. Çoğu anlatıda toplumsal düzenin islahı İnsanların hayranlık duyacağı ve belli bir yere
ve statükonun devamı söz konusudur. oturtacağı kişiler olsalar da, kahramanlar ken-
dilerini onları koruyacaklarına yemin ettikleri
Bu bakımdan aksiyon filmleri en dikkat çekici toplumdan üstün görmezler. Üstün vasıflarına
türdür. 1980’ler ve 1990’ların başında rağmen aynı zamanda da bir fincan kahve ve
Hollywood’da egemen bir tür olarak zirvede gönül yarası paylaşılacak yan kapı komşusu-
olan aksiyon filmleri temelde aynı özellikleri
durlar. Porter (2010) da kahramanın kendini
barındıran birçok alt türü de barındırır. Aksi-
yaratan kültürün umutlarını ve ideallerini so-
yon filmlerinin 1980 öncesi dönemlerine bakıl- mutlaştırırken, seyirci konumundaki her bire-
dığında, Gates (2004)’e göre 1940’ların sonu yin kendisini kahramanın hikayesiyle tanımla-
1950’lerin başında ortaya çıkan polisiye davalı
dığını söyler.
ilk suç filmlerine kadar gidilebilir. Bir alt tür
olarak aksiyon – polisiye filmler, türünün en Kötü, sinema endüstrisi içinde iyi adamın sahip
popüler yapımları olarak karşımıza çıkmakta- olduğu imajdan daha fazla değişmiştir. Bunun
dır. 1940’larda sadece görevini yapan polis nedeni toplumların korku ve endişeleri ile bir-
memurundan, 1970’lerde kendine göre şiddet likte, algılarının da değişmesi olarak gösterile-
kullanarak bir duygu sağlamaya çalışan polise, bilir. Kötü adam öyküdeki iyi adamı (kahrama-
aksiyon filmlerinin zirve yaptığı 1980’lerde de nı) bir çeşit tehlikenin içine çeken güçtür. Kah-
nüktedan bir aksiyon kahramanına dönüştü. Bu raman bu tehlikeyi yok etmek için savaşmak
nüktedanlık bir meydan okumaydı. Bu kahra- zorunda kalır; daha sonra da kötü üzerinde
man Amerikan kültürü içindeki yasa uygula- zafer kazanarak dengeyi yeniden eski haline
mayı ve erkekliği idealleştirdi. Daha sonraki getirir. İyi ve kötü arasındaki zıtlıklara dayanan
yıllarda emekçi sınıf kahraman yerini orta sınıf ilişki sadece iki temel karakter arasında değil
kahramana, erkeklik yerini zekaya, kaslı kah- aynı zamanda geldikleri dünyalar arasındadır.
raman da zeki olana bırakır. Eylem adamı git- Kötü adam üzerinden toplumu en kötü kabus-
miş duygu adamı gelmiştir aynı zamanda. lardan ve fantazilerden korumanın bir yolu
bulunur (Grange, 2007). Bu bağlamdan bakıl-
Marchetti (1989)’ e göre bu türde temel ideolo- dığı zaman kültürel stereotiplerin kullanılma-
ji ana karakterlerin kahraman ve kötü adam sında aksiyon filmlerinin en dikkat çekici tür

152
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

olduğu görülür. Yabancıların hemen hemen ramlarını yeniden üreterek, A.B.D.’nin popüler
hepsi kötü adamdır ve Amerika’ya karşı komp- izleyicisini cezbedici bir biçimde sunulur:
lo kurup, dünyaya hakim olmaya çalışırlar. Vatanseverlik, silah ve şiddet kültürü; teknolo-
Genellikle de bu kötü adamlar Amerika’nın jinin yüceltilmesi; hiper maskülen kahraman;
geçmişte çatıştığı ve gelecekte de tehdit olarak yabancı tehditi saplantısı. Amerikan film kültü-
gördüğü ülkelerdendir. Amerika devamlı ola- ründeki süreklilik gösteren bu motifler diğer
rak yabancıların tehditi altındadır ve bu tehdit- eğlence endüstrisinde de geçerlidir. Meeuf
ten kurtulmak gerekmektedir. (2006) da terörizm ele alınırken barbarlık ve
kötülükle birlikte ele alındığını söyler. Bu
Vanhala (2011: 2 - 4) uluslararası terörizm nedenle terör söylemleri aksiyon film türü ile
eyleminin aksiyon film yapısına çok uygun birlikte anılan şiddet tanımlaması ve kategori-
olduğunu söyler. Aksiyon filmleri geleneksel zasyonu ile büyük oranda ilgilidir. Aksiyon
olarak Amerikan kahraman ile yabancı kötü filminde kahramanın aşırı şiddeti meşrulaştırı-
adam arasındaki çatışma üzerine kurulur. lır. Bu filmlerdeki mantığa göre kahramanın
1980’lerde ticari film endüstrisi uluslararası şiddet davranışı sadece, toplumu yok etmeye
terörizmi A.B.D. için bir tehdit unsuru olarak çalışan kötü adamlar tarafından kullanılan
gördü ve terörist kötü adamları sinema perdesi- şiddetle mücadele anlamına gelir. Kötü adam
ne getirdi. 1990’larda da uluslararsı terörizm tarafından tehdit edilen toplumsal düzenin
film yapımlarına damgasını vurdu. Hollywood korunması ya da yeniden inşası için, kahrama-
kendi ulusal, kültürel, etnik ve dini arka planı- na merhametsizce davranma, adam öldürme ve
na bağlı olarak belli stereotipleri ve tanımlama- genellikle kapitalist kamu alanlarını ve üçüncü
ları muhafaza etmiştir. Hollywood kahramanla- dünya toplumlarını yok etme konusunda ser-
rının teröristlerle mücadelesi bu kurgusal terö- best bir geçiş sağlanır. Aksiyon filmlerinde
ristlerin dünyanın hangi bölümünden geldiğine genellikle kahraman için şiddet içeren davra-
ve neyi savunduğuna bağlıdır. Dahl (2008), nışlar bir zorunluluk olarak başlar. Önce kötü
Brown (1993) ve Boggs ve Pollard (2006) bu adam şiddet gösterir ya da kötü adamın tehdit-
konuda dönemsel özelliklerin etkili olduğunu leri rahatsızlık verici boyuta gelir. Dahl
söylerler. Siyahlar / beyazlar, mavi yakalılar / (2008)’a göre de bu tür filmlerde şiddet eğlen-
beyaz yakalılar, yabancılar / Amerikalılar bü- celi bir hale getirilerek ya da çarpıtılarak dav-
tün hepsi aksiyon filmlerinde birleşir; ideolojik ranış doğal ve normal hale getirilir; diğer ülke-
göndermelerin bir parçası olur. Daha önceleri lere karşı hoşgörüsüzlük onaylanır.
Naziler ya da komünistlerken, yeni düşmanlar
sadece askeri tehdit değil, aynı zamanda DIE HARD - GENEL ÇERÇEVE VE
A.B.D.’nin ulusal güvenlik kurumlarına, batı ÇÖZÜMLEME
medeniyetine ve asayişle ilgili evrensel kuralla-
ra meydan okurlar. Bunlar şimdiki ortamda Die Hard A.B.D.’nin 1988’deki sosyo – politik
Müslümanlardır; ancak zaman zaman bu çerçe- atmosferinin bir ürünü olarak kabul edilir.
venin içine Ruslar (özellikle soğuk savaş dö- 1990’ların aksiyon filmleri için de bir prototip
neminde), Uzakdoğulular, Naziler, Japonlar olmuştur. Parshall (1991) Die Hard’ın öyküsü-
(ekonomik savaşla ilgili), Sırplar, Komünistler nün yeni olmadığını söyler: Bir kahraman kötü
ve bilinen terörist çeşitleriyle, nadiren de Ok- adamları yener; ancak -ilerleyen satırlarda
lohoma City’deki gibi ülke içinden yerli terö- açıklanacağı gibi- Parshal (1991), Walrath
ristler girerler. Milliyeti ne olursa olsun bu kötü (2011), Gates (2004), Stilwell (1997), Tasker
adamlar alçaltıcı, karikatürize bir biçimde veri- (1996) ve Vanhala (2011)’a göre Die
lir. Filmlerde bu kültürlere ikinci derece mua- Hard’daki kahraman - eski bir kahraman tipi
melesi yapılır. Onlar kesinlikle yenildiği gibi, kovboyu çağrıştırsa da ve beyaz erkek egemen-
alaya da alınırlar ve Amerikan yaşam tarzının liğini sürdürse de - daha öncekilere göre farklı
bir teşvikine maruz kalmaları söz konusudur. bazı özellikler barındırır. Aksiyon filmleriyle
ilgili 1980’lerde hakim olan iki popüler formül
Boggs ve Pollard (2006) yüksek profilli dost polis ve tek kişilik ordudur. Farklı temala-
Hollywood filmlerinin terörizmle olan bağlan- ra sahip olmalarına karşın her ikisinde de aynı
tılarında çıtayı 1990’larda yükselttiğini söyler- klişeler ve olay örgüsü vurgulanır. Tek kişilik
ler. Dünyadaki var olan gelişmelerin yansıtıl- orduyu ilk popülarize eden kişi 1960’lar ve
ması söz konusudur; ancak bu, cilalanıp, do- 1970’lerde James Bond’dur; fakat 1980’lerde
mestik ideolojik hegemonyanın anahtar kav- hemen hemen yok olmuştur. Çünkü daha sert

153
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

ve daha kaslı kahramanlar ortaya çıkmaya hem de hırsızlığı önlemek için onlarla mücade-
başlamıştır. Bu hiç yenilmeyen, efsanevi güçle- le eder ve sonunda onları yok etmek suretiyle
re sahip kahraman kararsızlıkları, pişmanlıkları yener.
hatta korkuları olan gerçek insan kahramanlara
dönüşmüştür. 1988’de büyük bir ses getiren Die Hard 2 – Die Harder (1990)
Die Hard’ın kahramanı John McClane gerçekçi
bir kahramanın temsilidir. Die Hard, McClane Başka bir noel arifesidir. John McClane Was-
ile daha önceki aksiyon filmlerinin formatından hington Dulles Uluslararası Havalanı’nda Cali-
uzaklaşır. McClane kahraman bir polistir; an- fornia’dan gelecek karısını beklemektedir. Bu
cak polis yetkililerle zoraki bir ilişki kurar. arada A.B.D. hükümeti aracılığıyla ülkesine
Orta sınıf beyaz bir kahraman vardır; ancak bu teslim edilmek üzere havaalanından transit
kahraman güçlü ve etkileyici bir kariyeri olan geçiş yapacak Orta Amerikalı devrik diktatör
bir kadınla evlidir ve bu kadının filmdeki rolü eski General Esperanza’nın özgürlüğüne ka-
büyüktür. Kahramanın görevi karısını - Meeuf vuşmasına yardım için Amerikan ordusundan
(2006) aileyi ulusun metaforik bir anlatımı Albay Stuart ve liderliğini yaptığı grubu hava
olarak da kabul eder. Aileye tehdit ulusa olan alanının uçuş trafiğini ele geçirirler. McClane
tehditin sembolik bir yönüdür - ve meslektaşla- hem karısının uçağının herhangi bir kaza olma-
rını uluslararası teröristlerden korumaktır. dan inmesi hem de teröristlerin yaptıklarını
Burada kötü adamları yenen bir kahraman engellemek için mücadele eder ve sonunda
vardır; ama yer yer kanun dışına çıkar. Adaleti onları yok etmek suretiyle yener.
tek başına getirmeye çalışır. Resmi prosedürleri
uygulamak yerine kendi yeteneklerine ve içgü- Die Hard With A Vengeance ( 1995)
dülerine güvenir. Kötü adamlarla ilgili stereoti-
pik göndermelerin ötesinde Die Hard iki ek John McClane tarafından öldürülen Alman
düzeyde işlev görür: Öncelikle kahraman temel terörist Hans Gruber’in ağabeyi Simon Gruber
kültürel problemleri temsil eden kötü adamlarla kardeşinin intikamını almak için John McCla-
bir çatışma içindedir; ikinci olarak da kendi ne’in peşine düşer. Onu öncelikle siyahların
doğası içindeki sorunları ile yüzleşir. Kahra- yoğun olduğu bir mahalleye, siyahlara karşı
man bu problemlerle mücadele ederek, daha düşmanca bir yazının olduğu bir tabela ile
büyük bir toplum tarafından nasıl ele alınacağı gönderir. McClane bu nedenlerle saldırıya
ile ilgili bir vizyon sunar. Kolker (2009)’a göre uğradığı zaman onu kurtaran başka bir siyahi –
kötülerle mücadele eden McClane kafası karı- Zeus - daha sonraki aşamalarda, biraz gönülsüz
şık yirminci yüzyıl sonu erkeğidir; her zaman de olsa, film boyunca onun partneri olur. Si-
biraz şaşkın ama her zaman eyleme geçmeye mon’a karşı birlikte mücadele ederler. Daha
hazır. sonra Simon’un kardeşinin intikamını alma
hikayesinin bir saptırma olduğu ve asıl amacın
Burada Die Hard filmlerinin kısa özetleri genel liderliğini yaptığı terörist grubuyla birlikte
bir hatırlatma ve anlatılanların hangi öyküsel birçok ulusun altın stoğunu koruyan
bağlamda ele alındığını göstermesi açısından NewYork’daki ABD Merkez Bankası’ndaki
uygun olacaktır. altınları çalmak olduğu anlaşılır. McClane ve
partneri teröristleri, onları yok etmek suretiyle
yener.
Die Hard (1988)
Live Free Or Die Hard (2007)
John McClane NewYork Polis Departmanı’nda
bir dedektiftir. Arasının biraz açık olduğu karı- FBI’ın bilgisayar ağı teröristler tarafından ele
sının çalıştığı şirketteki Noel kutlaması için geçirilir. Teröristlerin başı daha önce FBI’da
Los Angeles’a gider; ancak Nakatomi Plaza bilgisayar programcısı olarak çalışmış, oradaki
Alman terörist Hans Gruber’in liderliğini yap- sistemi kurmuş; ancak daha sonra sistemdeki
tığı bir grup tarafından istila edilmiştir. Başta açıkları yetkililere anlatmaya çalışırken işten
Hans Gruber olmak üzere grubun geçmişi terö- atılmış Thomas Gabriel’dir. Film onun bir nevi
rist eylemlerle anılsa da binadaki asıl amaçları intikamı üzerine kurulmuştur. Söylediklerini
şirkete ait paraları ele geçirmektir. Bunun için ispat etmek için ülkedeki hackerlardan yardım
şirketin yöneticisini öldürüp, aralarında alır; ancak daha sonra arkada delil bırakmamak
McClane’nin karısının da bulunduğu çalışanları için onları tek tek öldürür. Hacker Matthew
rehin alırlar. McClane de hem onları kurtarmak Farrell’i de öldürmek üzereyken McClane onu

154
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

kurtarır; ancak asıl mücadele o andan itibaren özgü bir yapı gösteriyor gibi sunulsa da aslında
başlar. Sanal ağların çökmesiyle şehirde bir geleneksel yapının, statükonun yılmaz bir tem-
kaos ortamı oluşur. McClane geçici partneri silcisidir. Bir şeye başlamadan gösterdiği tepki-
Farrell’in de yardımıyla bunu çözmeye çalışır. ler, isteksizlik, dışarıda kalmışlık, kendi kural-
Burada da görünen eylemin altında para vardır. larını koyarak ürettiği çözümler, çevresiyle
Teröristler yine para peşindedir; ama başarılı ilişkilerindeki başarısızlık, yalnız adamlık gibi
olamazlar. McClane yine onları yok etmek özellikler onu toplumsal düzenin, yaygın kabul
suretiyle yener. görmüş etik kuralların dışında bir yere koymaz.
O “kötü” olarak kabul edileni yenmek zorunda
Dört film boyunca McClane’in aile ilişkilerinin olan bir kahramandır. Egemen toplumsal grup-
gelişimini de görürüz. Birincide arasının açık ların anlayışında olduğu varsayılan izleyicinin
olduğu karısıyla talihsiz olaylar sonucu da olsa bu yöndeki beklentilerini karşılamak zorunda-
arasını düzeltir. İkincide artık araları düzelmiş- dır.
tir. Üçüncüde McClaine’in ilişkisinin yeniden
bozulduğu ve bunun negatif olarak kendisine McClane’in karşısındaki kötüler ideolojik gön-
yansıdığını görürüz. Bu durum işinden ayrıl- dermelerin bir parçası olarak, A.B.D.’nin ya-
masına da sebep olmuştur. Olaylar sonucu işine şam tarzı, ulusal güvenlik kurumları, batı me-
yeniden dönse de eşiyle bir türlü iletişimi sağ- deniyeti ve toplum düzeni ile ilgili birer tehdit
layamaz. Dördüncüde ise devreye büyümüş unsurudurlar. McClane’in görevi bu tehdit
kızı girer. Aile ilişkileri yine bozuktur. Kızı da unsurlarını yok etmektir. Bunu da klasik iyi
babasına tepki gösterir. Aslında babasını çok adam – kötü adam formülü üzerinden yapar.
sevse de bunu filmin sonunda gösterir; bu an- Dört Die Hard filminde de kötüler net ve açık-
lamda dördüncü serinin sonu McClane açısın- tır. Tek boyutluluk söz konusudur; iyi iyi, kötü
dan mutlu sonla biter. de kötüdür. Kötüler uluslararası kimlikteki
teröristlerdir. Onlara yardım eden ve filmde
Sinemanın endüstriyel üretimin bir parçası kötü Amerikalılar olarak gösterilenler de top-
olduğunu söyleyen Kolker (2009: 215) filmle- lumdan ve bağlı oldukları kurumlardan dışlan-
rin üzerimizde diğer endüstri ürünlerinden mış, kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarından,
farklı ve genel olarak, sanat olarak düşündü- kutsal değerlerden üstün tutan işbirlikçilerdir.
ğümüze daha çok uyan duygusal ve ahlaki Burada değinilmesi gereken bir durum da bu
etkileri olduğunu ileri sürer. Bizden duygula- teröristlerin - özellikle daha net tanımlanabilen
rımızla tepki vermemiz ve dünyayı ahlaki ke- asıl kötü adamın - İslami kimlikle bağlantıları-
sinlikler içinde düşünmemiz, net bir şekilde nın olmamasıdır. Özellikle 11 Eylül saldırısın-
tanımlanmış iyi ve kötü insanların ve açık bir dan sonra büyük stüdyolar pek çok terörist
şekilde ayırt edilebilen etik davranışlar ile etik filmi çevirmiştir. Bunlar içinde Die Hard da
olmayan davranışların olduğunu varsaymamız vardır; ancak teröristlerin çoğu Avrupalı veya
istenir; nasıl davranmamız gerektiği ile ilgili Amerikalıdır. Teröristler bir dava adamı ol-
etik çözümler önerilir. maktan çok acımasız hırsızlar olarak sunul-
maktadır. Bunlar birçok değeri altüst ederek,
Die Hard, yukarıdaki satırlarda da belirtilenler meydan okuyarak eylemlerini sürdürürler.
üzerinden ele alınacak olursa iyi ve kötünün Teröristler, Die Hard’ın kötü adamlarıdır. İyiyi
net tanımlarının yapıldığı ve iyinin kötüye karşı temsil eden filmin kahramanı McClane güdü-
zaferinin belirgin bir biçimde altının çizildiği leme, güç, dayanıklılık, duyarlılık ve gerçek bir
bir filmdir. İyinin zaferi beyaz adamın egemen- aşk gibi bilinen vasıfları taşır. Filmdeki kötü
liği üzerinden kurgulanmaktadır. McClane bu adamların en belirgin özellikleri – bunu kötüye
filmlerin kahramanıdır. Tek kişilik ordu görü- kullansalar da – zeki insanlar olmalarıdır. Bu-
nümündeki bu kahraman aslında ulusal kimli- nun yanında eğitimlidirler; ancak bu özellikle-
ğin sunumunda önemli bir rol üstlenmiştir. rini bencilce ve kötü işler için kullanırlar. Kötü
Amerikan siyaseti bu kahraman aracılığı ile olduklarını vurgulayacak tüm davranış ve bi-
halk düzeyinde aktarılır. Başarı veya yenilgi çimsel özellikleri taşırlar.
A.B.D.’nin uluslararası ilişkilerdeki ağırlığını
taşımak zorundadır ve kötülerle - genelde “ya- Filmlerdeki teröristlerin uluslararası boyutunun
bancı” olan düşmanlar - karşılaştığı zaman bir en belirgin göstergelerinden biri kendi arala-
Amerikan kahramanı olarak ayırt edilmelidir. rında farklı dilde konuşmalarının zaman zaman
McClane diğer kahramanlardan ayrılan kendine belirgin bir şekilde vurgulanmasıdır. Bu, stan-

155
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

dart izleyiciyle bu kişilerin arasındaki mesafeyi ler sadece terörist değil iş adamıdırlar. Bir
açmak, dilini daha iyi anladığı kahramanın kazanç peşindedirler ve bunun için de döne-
yanına çekmek için, detay gibi görünen ancak mindeki en son teknolojiyi kullanırlar. Dikkat
önemli bir durum olarak saptanmıştır. “Yaban- çeken başka bir nokta da dört filmdeki ana kötü
cılık” “bizden olmayan” daha net açığa çık- adamın liderliğini yaptığı grupların kullandık-
maktadır. Amerikalı teröristler de kendi grupla- ları silah, teçhizat, disiplinli davranışları ve
rı içinde bu sürece dahil olarak kendi saflarını başka benzer özelliklerle küçük bir ordu görü-
ve toplum içindeki konumlarını belirlemekte- nümünde olmalarıdır. Zaten bir kısmı da ordu
dirler. İlk filmin ana kötü adamı Alman köken- kökenlidir. Bu, eylemlere A.B.D.’ye karşı
li, zamanında solcu radikal bir gruba dahil olan yapılan planlı, sistemli bir saldırı özelliği yük-
fakat daha sonra grup tarafından kovulan bir lemektedir. Birkaç kişinin tesadüfen bir araya
teröristtir. Liderlik ettiği grup da çeşitli millet- gelip geliştirdikleri olaylar değildir bunlar. O
lerden oluşur; ancak onların ulusal kimlikleri nedenle karşılığının en şiddetli bir biçimde
acımasız birer katil ve hırsız olmalarının dışın- verilmesi de meşru bir nitelik kazanmaktadır.
da pek vurgulanmaz. Yabancı olmalarının bu Aslında dört filmde de teröristler yaptıkları tüm
şekilde vurgulanması bile bir stereotiplemedir. eylemlerin dünyada var olan düzene karşı ya-
Hiç gülmemeleri, kendi aralarındaki iletişim- pıldığını vurgularlar: İşleyip giden bu adaletsiz
sizlikleri, insanlara şiddet uyguladıklarındaki düzeni bir şekilde bozmak hedeftir. Bunu da
soğukkanlılıkları, giysileri, adeta bir robot gibi kurulu düzene değişik açılardan zarar vererek
hareket etmeleri, insani değerleri hiçe saymala- yaparlar. “Teröristler” tarafından elde edilmeye
rı vb. davranışları onların kötü adam oldukları- çalışılan maddi unsurlar bu dengesiz dağılımın
nın anlaşılması için yetmektedir. Hak etmedik- ürünleridir; ancak filmde bu eylemler aç gözlü-
leri bir şeye, emek sarfetmeden sahip olmak lük ve hırsızlık olarak nitelenerek olayları tek
istemektedirler. Terörist betimlemesi acımasız boyutlu yansıtmakta ve bir tarafı “kötü” olarak
hırsızlar şekline dönüşmüştür. Diğer üç filmde gösterirken diğer tarafın yaptığını meşrulaştır-
de bu böyledir. İkinci filmdeki ana kötü adam, maktadır. Zaten filmdeki teröristlerin temsilin-
Amerikalı bir subay gibi görünse de, aslında de kullanılan stereotipler bunu haklı çıkarıcı
işbirliği halinde olduğu Güney Amerikalı bir yöndedir.
diktatördür ve uyuşturucu işine karışmıştır.
Yine burada asıl kötü olan yabancıdır. Kötü Filmlerdeki kötü adam - teröristler - ile ilgili
özelliği uyuşturucu ile olan bağlantısı ve kom- değişik stereotiplemeler bazı örneklerle gösteri-
şu ülkelere saldırmasıyla vurgulanır. Kirli yol- lebilir. Bunlar “kötü adam”la ilgili gibi görünse
lardan ve hak edilmeden kazanılan para bu de farklı ulusların temsilleri söz konusu olduğu
işbirliğinde ön plandadır. Üçüncü filmdeki için bu stereotipler uluslar üzerinden algılan-
terörist de Alman’dır. Birinci filmde McClane maktadır; çünkü bu kimlikleri değişik yollar-
tarafından öldürülen kişinin ağabeyidir. Terö- dan vurgulanmaktadır. Verilecek örnekler,
rist olarak nitelenen bu kişinin tecavüz ve adam baştan sona stereotiplerle dolu olan filmlerden,
kaçırma gibi suçları filmde önplana çıkarılmak- farklı açıları vurguladıkları için benzerlerinin
tadır. Alman ordusunda görev almıştır. Arka- içinden temsili olarak alınmıştır.
daşları da benzer suçlar işlemişlerdir ve profes-
yonelce teröristlik yapmaktadırlar. Bu terörist- Die Hard: Filmin başında teröristlerden biri
lerin de hedeflerinde para vardır. Başka ülkele- binanın girişindeki danışmada oturan güvenliği
rin altınlarına sahip olmak için her türlü kötü- vurduktan sonra, diğeri öldürülen adamın üze-
lüğü yaparlar. Son filmde, içinde – başında – rine sıçrayarak adeta oyun oynarcasına onu
Amerikalıların da bulunduğu uluslararası bir ayaklarıyla iter ve sonra hiçbir şey olmamış
grup vardır. Bir Amerikalı ülkesine ancak ya- gibi şarkı mırıldanır..../ Teröristler binaya gir-
bancılarla işbirliği halindeyse ihanet edebilir. dikten sonra toplantı yapılan yere giderler si-
Her türlü kötü eylemin arkasında mutlaka ya- lahlarını rastgele ateşleyerek bir korku ortamı
bancı teröristler vardır. Bu filmde 11 Eylül yaratırlar. Liderleri topluluğa karşı konuşur:
vurgulanarak, sistemdeki bir açık yüzünden bu “Nakatomi şirketleri sayesinde dünya çevresin-
sefer sanal bir saldırının olabileceği vurgusu deki açgözlüler bir ders almak üzereler, sizler
yapılır. Burada da ülkedeki sanal düzeni ele de şahit olacaksınız”. Sonra da Şirketin Japon
geçiren teröristler borsaya müdahale ederler. yöneticisini hiç acımadan alnından vurarak
Yine başkalarının paraları üzerinde haksız öldürür. Etrafa sıçrayan yoğun kan kötülüğü-
kazanç ya da hırsızlık söz konusudur. Terörist- nün bir işareti gibidir. Yine adamı tam vurma-

156
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

dan önce söylediği “Üzerinizdeki giysi çok dan birkaç kişi uyuşturucu savaşında düşman
güzel, onu mahvetmek utanç verici” sözleri sembolü haline gelen adamı kelepçelemek için
anlamlıdır..../ McClane, ilk öldürdüğü Alman bekliyor”..../ Teröristler kararlılıklarını göster-
teröristin ayakkabılarını giymek ister; ancak mek için, içinde hiçbir şeyden habersiz masum
ayağına olmaz. Bunun üzerine, aşağılayarak insanların olduğu bir yolcu uçağını frekansları-
“Dünya üzerinde dokuz milyon terörist var ve nı bozarak düşürürler. Teröristlerin Amerikalı
ben kız kardeşimden daha küçük ayaklı bir lideri gayet soğukkanlı bir biçimde uçağın
terörist vuruyorum”...../ Teröristlerin liderinin düştükten sonra yanışını izler. McClane enkaza
McClane’i eleştirir gibi sarfettiği sözler aslında gider, içinden bir çocuğun oyuncağını bulur.
kültürün kahramanlık üzerinden yüceltilmesi- Kötülüğün en acımasız göstergesidir bu..../
nin ötesine geçmez “Kimsin sen? Çocukken Devrik general de kaçış eyleminden haberdar-
çok film izlemiş başka bir Amerikalı mı? İflas dır ve rahat hareket edebilmek için getirildiği
etmiş bir kültürün başka bir yetimi mi? Kimbi- uçaktaki görevlileri acımasızca öldürür..../ Bir
lir belki John Wayne, Rambo”..../ McClane Amerikalı olarak Albay’ın terörist eylem içine
yardım için gelen polislerle yaptığı telsiz ko- girmesini belki de biraz frenleyici olarak görü-
nuşmasında “Teröristler galiba Avrupalı. Elbi- lebilecek, ortak düşmanla ilgili bir konuşması
se markalarından ve sigaralarından edindiğim vardır: “Vatan hainliği zaman meselesidir. Bu
izlenim iyi finanse edildikleri ve çok kurnaz ülke geçmişte komünist saldırganlara direnme
oldukları” Polis nereden bildiğini sorunca da cesaretini gösterenlerin kökünün kurutulama-
“Onlardan yeterince gördüm bunların nasıl biri yacağını öğrenmeli artık”..../ Filmin sonunda
olduklarını iyi bilirim” der..../ Teröristler bina teröristler McClane tarafından yok edilir ve
içinde dağılıp McClane’i ararken, uzak doğulu uçakları yanarak parçalanır. Diğer uçaklar
olduğu anlaşılan içlerinden biri kantin gibi bir elektrikleri bozuk piste, kötü adamların da
yere pusu kurar. O sırada Amerikan markası içinde olduğu uçağın alevlerinin pisti aydın-
çikolatalar vardır. Terörist etrafı kolladıktan latması sayesinde inerler.
sonra çikolatalardan, çalma eylemi vurgulana-
rak, alır..../ Filmde sistemle ilgili – her Ameri- Die Hard With A Vengeance: Güvenlik birim-
kan filminde olduğu gibi – eleştiri vardır. Gü- leri ile çalışan psikiyatrist teröristlerin lideri ile
venlik güçleri de bu eleştirilere maruz kalır; ilgili önemli şeyler saptadığını söyler: “Açık
ancak binayı ve içindeki masum insanları yine sözlü değil, Almanca konuşuyor ve McClane
bu eleştirilen güçler, bir savaşa gider gibi kur- onu zorladığında kekeliyor”..../ Teröristler
tarmaya gelir. Bunlar, bir yandan da Ameri- şehrin en kalabalık yerlerinde, hiçbir şeyden
ka’nın gücünün – ya da orantısız gücünün – bir habersiz insanların bulunduğu yerlerde bomba
göstergesidir..../ Şirkette - olumsuz Amerikalı patlatırlar. Herhangi bir ilkokulda bomba oldu-
temsili - üst düzey bir yönetici, rehin olarak ğunu söyleyerek, patlatmakla tehdit ederler..../
beklerken “Burada öldürülenleri seyretmek Filmin tek terörist kadını erkeksi bir görünüm
istemiyorum. Sanırım bu Avrupalı süprüntüleri ve tavır içindedir, devamlı sigara içer ve insan-
halledebilirim” der..../ Filmde bir terörist profi- ları acımasızca öldürür..../ Almanlar Nazi su-
li oluşturmaya çalışılırken dünyadaki birçok bayları gibidir. Zaman zaman göndermeler
harekete gönderme yapılarak bu gruplarla ilgili vardır..../ Teröristler teknolojik yardım aracılı-
de, amaçları teke indirilerek, bu kötü adamlar ğıyla amaçlarını duyurmak isterler. Liderleri
üzerinden stereotiplemeye gidiliyor. Alman konuşur. “Uzun süredir Batı planlar yapıyordu
terörist lider polise isteklerini bildirir: “Dünya- dünyanın hazinesini çalmak için. Böylece in-
nın çeşitli yerlerinde bulunan hapishanelerdeki sanlık dengesini ekonomik açlığa dönüştürme-
insanların serbest bırakılmasını istiyorum. ye çalıştılar. Bugün bu oyun alanını dengeleye-
Bunlar benim için savaşıyorlar” İrlanda, Kana- ceğiz..../ Teröristlerin lideri en yakın adamını
da ve Srilanka’daki bazı solcu örgüt üyelerin- kendi asıl niyetini çözdü diye acımasızca öldü-
den bahseder..../ Alman lider rehineleri serbest rür..../ Lider altınları aldıktan sonra adamlarıyla
bırakacağını söyleyerek onları çatıya yönlendi- yaptığı şampanyalı kutlamada “Dün biz ülkesi
rir; sonra da onlar oradayken çatının bomba- olmayan insanlardık. Yarın karar vermek zo-
lanması konusunda emir verir. rundayız hangi ülkeyi alacağız” derken ken-
dinden çok emindir. “Bunu NewYork Polis
Die Harder: Diktatör olarak nitelenen devrik Departmanı sayesinde gerçekleştirdik” derken
general hava alanına gelmeden TV muhabiri ise kekeler. Bu kendinden daha üstün bir gücün
yorum yapar: “Amerika’nın adalet bakanlığın-

157
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

karşısındaki tedirginliğinin, korkusunun bir saçmalık, hep parayla ilgiliydin” “Çalışanlarım


yansımasıdır. için para almayayım mı?”

Live Free Or Die Hard: Teröristler bilgisayar SONUÇ


ağını ele geçirince tüm sistem çöker ve kentte
normal giden yaşam birden kaosa dönüşür. Birçok popüler film eğlence amaçlı yapılsa da,
Teröristler bunu izlerken büyük bir zevk alır- kitle iletişiminin güçlü ve popüler bir formu
lar..../ Borsada da karışıklık olunca bilgisaya- olarak, her zaman toplumsal ve politik mesajla-
rın başındaki terörist “Şimdiden panik yapma- rı iletmiştir. Bu mesajlar, sinemanın kendine
ya başladılar” der. Lider alaycı bir tavırla cevap özgü anlatım biçimiyle, çeşitli temsiller aracılı-
verir “Tabii ki yaparlar. Birisinin paralarını ğı ile toplumsal gerçekliğin oluşturulmasında
aldığını düşünüyorlar; biriktirdikleri tüm para- önemli rol oynarlar. Bu süreçte politik bir
cıkları. Oldukça aptallar”..../ TV haberleri: önem taşıyan kültürel temsiller sisteminin
“Amerika saldırı altında”..../ Teröristler tüm bütünlüğü içindeki yerini alır.
televizyon kanallarının yayınını ele geçirip
nihai hedefin Beyaz Saray ve yönetim olduğu- Temsiller bireylerin algılama biçimlerini etki-
na dair göndermeler yaparlar. Teknolojinin ler. Birçok temsil zararsız betimlemeler olarak
yardımıyla Beyaz Saray’a bombalı saldırı ya- görülse de, bu temsiller aracılığıyla iletilen
pıldığını gösteren görüntüler sunarlar..../ Her mesajların, düşünce ve eylemi etkileme konu-
şey o kadar karışır ki terörist grup üyeleri bile sundaki önemi tartışılmaz. Burada sorulması
biraz fazla ileri gidildiğini düşünür; ancak lider gereken bu temsillerin hangi ideolojik görevleri
kararlıdır, devam edilir..../ Televizyon kanalla- yerine getirdiğidir. Temsil etme, betimlemeden
rının yayınını ele geçiren teröristler halkı umut- daha fazla bir şeydir. Sistemin yeniden üretil-
suzluğa sürükleyici mesajlar gönderirler “Ya mesi için hizmet eden ideolojik araçlardır.
bu sadece başlangıçsa. Ya yaralanmış ya da Neyin, kimin, nasıl, hangi kodlar aracılığıyla
yalnızsanız ve 911’i aradığınızda kimse cevap temsil edileceği, bu temsille kimin hedeflendi-
vermiyorsa. Ya yardım hiç gelmezse”..../ ği, arkaplanında ne olduğu üzerinde durulması
McClane, ölmekten kurtardığı hacker Farrell’e gereken bir konudur.
durumun vehametini anlatır “Bu bir sistem
değil, bir ülke. İnsanlardan bahsediyorum. Hollywood, çeşitli yaş, ırk, cinsiyet ve etnik
İnsanlarla dolu koca bir ülke. Evde oturuyor ve gruba uluslararası boyutta, dev prodüksiyonlar-
çok korkuyorlar”..../ Kadın teröristin milliyeti la ulaşması açısından sinema alanında hiç kuş-
biraz ön plana çıkartılır McClane tarafından. kusuz ki çok önemli bir yere sahiptir.
McClane onun üzerinden göndermeler yapar. Hollywood filmlerinin birçoğunda tekrar edilen
Teröristlerin lideri ile konuşurken “Mai... İn- olay örgüleri ve karakterler ile ilgili belirgin
sanları tekmelemeyi seven Asyalı fıstık mı?... özellikler içeren temsiller izleyicinin algı, dü-
Eminim 900’lü hatları hemen arayıp bir tane şünce ve görüşlerini etkilemeyi hedeflemekte-
daha Asyalı fahişe gönderir misiniz demişsin- dir. Bu filmler içinde bütün kültürel kimliklerle
dir”..../ Liderin en zayıf yanı kadınlar, McCla- ilgili birçok temsil söz konusudur. Bu filmler,
ne’in ise ailesidir..../ Terörist grup içindeki temsiller aracılığıyla, dünya üzerindeki kültür-
lider ve yakınındaki birkaç adamı, grubun diğer lerle ilgili önemli bir pencere işlevi görmekte-
elemanlarını amaçlarına ulaşınca öldürürler..../ dir; ancak bu temsiller her zaman Amerika’nın
Filmin sonunda John McClane ve teröristlerin tüm ulusal, etnik ve dini arkaplanına bağlı
lideri arasında şu konuşma geçer “Aslında John olarak, varlığının kuvvetlendirilmesinde rol
seninle ters bir başlangıç yaptık. Bu yüzden oynayacak şekilde verilir. Burada diğer ülkeler-
benim kötü adam olduğumu düşünüyorsun. le olan politik ve sosyal ilişkiler önem kazanır.
Bundan daha yanlış bir şey olamaz. İyi adam Bu anlamda aksiyon filmleri bunu en iyi yerine
benim. Hazırlanmazlarsa onlara bunların ola- getiren türlerin başında gelir. Kültürel temsille-
cağını söyledim. Teşekkür alabildim mi? Ha- rin ön planda olduğu aksiyon filmleri grup
yır.” “Şimdi ilgilerini çektin değil mi?” “Evet, değerlerinin güçlendirilmesine katkıda bulunan
ülkeye iyilik yapıyorum” “Onu parçalayarak çatışmalar ve gerilim üzerine kurulmuştur. Bu
mı?” “Ben olmasam dışarıdan biri, bir kaçık da iyi - kötü karşıtlığı üzerinden yapılır. Bu
kıyameti getirebilir. Kimse bunun olmasını bağlamda Die Hard ve devam filmleri, türünün
istemez. Benim bozduğum her şey tamir edile- çok önemli bir temsilcisi olarak incelenmeye
bilir, ülke bedelini ödemeye hazır ise” “Bu değer görülmüş ve iyi - kötü karşıtlığı farklı
uluslara ait çeşitli stereotipleri barındıran kültü-

158
Aksiyon Filmlerinde İyi ve Kötünün Temsili:… (148-160)

rel temsiller üzerinden analiz edilmeye çalışıl- medialiteracy/Term_paper_2%5815D.pdf, 15


mıştır. Bulunan sonuçlara göre bu karşıtlığın, Mayıs 2011.
meşru güç / gayri meşru şiddet; medeniyet /
barbarlık; düzen / kaos gibi başka ikili karşıt- Fromm E (1993) İnsanda Yıkıcılığın Kökenleri
lıklarla beraber, birbirini tamamlayacak biçim- I, Şükrü Alpagut (çev), 2. Basım, Payel Yayı-
de ele alındığı görülmüştür. Filmlerde iyi ve nevi, İstanbul.
kötü arasında keskin sınır çizgilerinin olduğu Gates P (2004) Cop Action Films, http://
tek boyutlu bir yaklaşım saptanmıştır. Çalış- www.crimeculture.com/contents/80sCopFilms.
manın giriş bölümünde de belirtilen, şartların html, 27 Eylül 2007.
iyi ve kötünün anlamını değiştirdiği ve şartlar
değişirse bir durumda iyi olanın kötü, kötü Gorham B W (1999) Stereotypes in the Media:
olanın da iyi görülebileceği ön kabulünden So What?, The Howard Journal of Communi-
hareket edildiğinde bu filmlerde böyle bir gön- cation, 10 (4), 229-247.
dermeye rastlanmadığı görülmüştür. Ameri-
ka’nın ve beyaz hegemonyanın karşısındaki Grange S, Understanding Villain Character in
herkes değişmez kötü olarak temsil edilmiş, bu Movies, http://www.helium.com/tm/97162/
da negatif kültürel stereotipler kullanılarak villainthe-character-everyone-loves, 9 Mayıs
güçlendirilmiştir. Amerikan ideolojisinin aşı- 2007.
lanması ve Amerika’nın sosyal bir ütopya ola- Hançerlioğlu O (2000) Felsefe Sözlüğü, 12.
rak ön plana çıkması türün vazgeçilmezi olarak Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul.
bu filmlerin temelini oluşturmuştur.
İmançer D (2010) Medyayı Anlamak, De Ki
KAYNAKLAR Basım Yayım Ltd.Sti., Ankara.
Abhedananda S, Good and Evil, Jandt F E (1998) Intercultural Communication:
http://www.hinduism.co.za/goodand1.htm, 3 An Introduction, Sage Publications, Thousand
Ağustos 2006. Oak – California.
Abisel N (1995) Popüler Sinema ve Türler, Kolker R (2009) Film Biçim Kültür, Fırat Er-
Alan Yayıncılık, İstanbul. tınaz ve ark (çev), De Ki Basım Yayım Ltd.
Şti, Ankara.
Bar – Tal D (1997) Formation and Change of
Ethnic and National Stereotypes in Integrative Lull J (2001) Medya İletişim Kültür, Nazife
Model, International Journal of Intercultural Güngör (çev), Vadi Yayınları, Ankara.
Relations, 21 (4), 491-523. Media and Ideology (March 6, 2002)
Boggs C ve Pollard T (September, 2006) Hol- http://www.pineforce.com/upmdata/5329_crote
lywood and the Spectacle of Terrorism, New au_chapter_5.pdf, 27 Eylül 2007.
Political Science, 28 (3), http://electricprint. Meeuf R (Winter, 2006) Colloteral Damage:
com/edu4/classes/readings/254readings/read12 Terrorism, Melodrama, and the Action Film on
_ terro_shortened.pdf, 7 Nisan 2011. Eve of 9/11, jump Cut, 28,
Brown J A (June 6, 1993) Bullets, Buddies, mhtml:file://E\ColloteralDamagtextversion.
and Bad Guys: The Action Cop Genre, Journal mht, 20 Nisan 2011.
of Popular Film and Television, 21, Parshall P F (Winter 1991) Die Hard and the
http://www.encyclodia.com/printable.aspx?id= American Mythos, Journal of Popular Film and
1G1: 14982795, 27 Eylül 2007. Television, 18 (4), http://web.ebscohost.com,
Cevizci A (1999) Felsefe Sözlüğü, 3. Basım, 20 Eylül 2007.
Pradigma Yayınları, İstanbul. Porter D (November 12, 2010) Movie Heroes
Chandler D, Media Semiotics, Media Repre- and Villains Naturally Mirror Life’s Realities,
sentation, http://www.aber.ac.uc/media/ Modu- http://suiteo1.com/content/movie-heroes-and-
les/MC0820/represent.html, 25 Temmuz 2005. villains-naturally-mirror-lifes-realities-a307817
6 Mayıs 2011.
Dahl C (March 7, 2008) American Movies and
Foreign Cultures, http://www.webster.edu/

159
Selçuk İletişim, 7, 1, 2011

Russel J B (1999) Şeytan Antikiteden İlkel


Hıristiyanlığa Kötülük, Nuri Plumer (çev),
Kabalcı Yayınevi, İstanbul.
Reid J (2007) Mythological Representation in
Popular Culture Today, Communication, 33(2).
Ryan M ve Kellner D (1997) Politik Kamera,
Elif Özsayar (çev), Ayrıntı, İstanbul.
Stilwell R J (November, 1997) I Just Put a
Drone Under Him: A Collage and Subversion
in the Score of Die Hard, Music & Letters, 78
(4), 551-580, http://www.jstor.org/stable/
77639 , 6 Mayıs 2011.
Tasker Y (1996) Spectacular Bodies: Gender
Genre and the Action Cinema, Routledge,
London.
Timuçin A (2000) Felsefe Sözlüğü, Genişletil-
miş 3. Basım, Bulut Yayınları, İstanbul.
Vanhala H (2011) Depiction of Terrorists in
Blockbuster Hollywood Films, McFarland &
Company Inc., NC, USA.
Walrath M, Fire Down Below: Action Films
are Smolding from Clished Subgenres,
http://www.b-independent.com/articles/the
actionfilm.htm, 17 Nisan 2011.
Yaktıl Oğuz G (2010) Amerikada Öteki Olmak
ya da Aliens in America, Can Bilgili ve Nesrin
Tan Akbulut (ed), Kırılan Kalıplar 1: Kitle
İletişimi ve Kültürel Dönüşüm, Beta, İstanbul.

160

You might also like