You are on page 1of 465

ADAM Z E M A H

Bilin
Kullanm Klavuzu
Britanyal nrolog, yazar. Edinburgh'dak VVestern General Has-
tanesi'nde danman nrolog olarak almakta ve Edinburgh
niversitesi'nde de klinik sinirbilimleri alannda dersler vermekte-
dir. Mesleki dergilerdeki birok yazsnn yan sra Londra'da kan
The Times gazetesinde de daha popler yazlan yaymlanmtr.
Zeman, yaymlandktan ksa bir sre sonra bilin almalar ala-
nnda temel giri kitaplarndan biri haline gelen Bilin'i yazmas-
nn yan sra. Unda L. Emanuel ve Linda Emanuel ile birlikte Ethi-
cal Dilemmas in Neurology (2000, Nrolojide Etik Amazlar) ad-
l br kitabn editrln yapmtr.
Metis Yaynlan
ipek Sokak No. 9, 34433 Beyolu, stanbul
Tet: 212 2454696 Faks: 212 2454519
e-posta: nfo@metiskitap.com
www. metiskitap.com

Bilin
Kullanm Klavuzu
Adam Zeman
ngilizce Basm: Consciousness. A User's Cuide
Yale University Press
Adam Zeman, 2002
Metis Yaynlar, 2004

Trke eviri: Grol Koca, 2006

Birinci Basm: Kasm 2006

Yayma Hazrlayan: Tuncay Birkan


Kapak llstrasyonu: Emine Bora
Grsel Tasanm: Semih Skmen

Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.


Bask ve Cilt: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203
Topkap, istanbul Tel: 212 5678003

ISBN 975-342-580-5
ADAM ZEMAN

Bilin
Kullanm Klavuzu
eviren:
Grol Koca

metis
Bilinci kullandklar phesiz kiiye:
Natalya, Flora ve Ben'e
Zihnin byk blgeleri beynin byk blgelerine
tekabl eder.
Paul Broca, 1861

"Bir insann kafas kesildiinde yaamnn sona erdii,


adamn toza dnp yok olduu eklindeki teorinin ate-
li bir savunucusu oldun her zaman. Savunduun teorinin
zekice ve makul olduunu btn misafirlerimin nnde
(buradaki mevcudiyetleri senin teorinin aksini ispat edi-
yor geri) sylemekten memnuniyet duyarm."
Usta ile Margarita'da eytan misafirlerinden
birine bunlar syler, Mihail Bulgakov
indekiler

Okura Bir Not 15


Teekkr 17

Giri : 21
Yamurlu btr gne dair iki eskiz 21
Dejavu . 23
Hibiryer'den bakmak 25
Sonlu zihinde tekrar 26
Bilinci tantrken 27

I. BLNCN TANITIMI

Ad Ne Olursa Olsun Gzellii Baki mi?


Bilin, zbilin ve Vicdan
Sunu : 33
"Vicdan"n tarihi -ve kuzenleri 35
"... derken neyi kastediyorsunuz?" 37
Bilin 37
"Uyank" anlamnda bilinli 37; "Farknda" anlamnda bilinli 38;
"Zihin" olarak "bilin" 42
Kendinin bilincinde olmak, zbilin 43
"Beceriksiz, utangaba meyilli" anlamnda kendinin bilincinde 44;
"Kendini kefetmek" anlamnda "kendinin bilincinde olmak" 44;
"Kendini tanmak" anlamnda "kendinin bilincinde olmak" 45;
"Farkndaln farknda olmak" anlamnda "kendinin bilincinde
olmak" 49; "Kendini bilmek" anlamnda "kendinin bilincinde
olmak" 52; "zbilin" "bilincin" nkoulu mudur? 53
Vicdan 55
Farkndalk zerine bir not 56
Dier dillerde bilin 57
Bilincin genel grn 61
2. "Beyinde sinirler, ne iren": v
Sinir Sisteminin Tasviri
Giri 62
Basit sinir sistemi 63
Hcreler 63
r , Nronlar (sinir hcreleri) 68
1
Nronlarn komular 70
, Balantlar 71
Basitliin ete kemie brnm hali : 73
1
Karmak sinir sistemi 74
Nronlar ve komular 74
Nron saylar ve tipleri 74; Nron alan 75; Sinir sisteminin
balangc 78; nsan sinir sistemi etrafnda bir tur 80;
evresel sinirler 81; Omurilik 83; Beyin sap ve beyincik
(Serebellum) 85; Yarkrelerin iinde 87; Serebral korteks 91
Karlkl balantlarn yeniden tasviri 97
Sinaps saylan ve trleri 97; Nrotransmitterler 99; Reseptr ve
kanallar 101; Sinaptik plastisite 103
Sonu: Beyindeki sinirler 104

II. BLN KAPASTES

3. Farkndalk Kaynaklar:
Bilincin Yapsal Temeli (i) ,,; ,.
: Giri 109
Beynin elektrii 110
nsann elektroensefologram zerine 110
Bugnk EEG 117
Bilin durumlarnn modelini karmak 121
Bilisel potansiyeller 126
Bilinci denetlemek 130
Uyuukluk salgn ,130
Harika bir a 133
Bilincin kimyas 135
Bilincin ikamet ettii yer 139
Neden uyuruz 142
Sonu: Farkndalk koullar 148
4. lmn Kardeleri: Bilin Patolojileri
Giri 150
Baylmalar, nbetler ve tuhaf hareketler 151
Baylmalar 151
Nbetler.: 157
Tuhaf hareketler 164
Afyon, alkol ve dier uyuturucular 166
Afyon 166
Alkol ve dier uyuturucular 168
Anestezinin etkisi altnda farknda I k 172
Koma eitleri 176
Histeri ve trans 179
Gece iyi uyudun mu? 182
nsomni 183
Hpersomni 185
Parasomni 187
Farkndalk lm 189
Sonu: Bilincin anatomisini karmak 196

M. BLNCN ER

5. Karanlktan Aydnla:
Bilincin Yapsal Temeli (ii)
Giri 201
Ik ve grme duyusunun evrimi 202
Ik 202
; :' Ik ve hayat 204
Hayat ve grme 205
Retina: Hassas pigment 211
En ufak eyleri yakalamak 211
Analiz ve btnleme: Korteksteki grme alanlar 216
Grme korteksine giden yol 216
17. Alan 218
oklu haritalar 222
Nesneleri grmek 225
Aalardan ormana 225
Balama 227
Sreklilik 229
Tanma 232
Hayalgc 234
Gz hareketleri 235
Dikkat kesilmek: Gorili grdn m? 239
Gzlemcinin katks 243
Grnmez var noktalar , 235
Sonu: Grnt ve hareket 243

6. "Seni gremiyorum Charley, kr oldum":


Keskin Grl Krlk ve Krgr ' ^ ,;
Giri '..!..'..'..'..!'.' 251
A gz ; 253
Molyneux'nn sorusu 254
Grme gcnn olgunlamas 256
Yeni duyumlar 262
Zihin krl: Agnozi :.... 264
Btnlkl algsal agnozi 265
Hareket 267; Biim 268
Balant agnozisi 271
Nesneler 271; Yzler 272; Yerler 278
Gz ihmali 280
Krgr ve artk grme 283
Her trl duyumun kayb 283
Uzaktan gelen silah sesi 288
Krgr neden krdr? 289
Halsinasyon: "Omzunda bir mart var" 290
' nce bantlar 294
Gkkua yapmak 298
-, Sonu: Grme ve bilin 301

IV. BLNCN KKENLER

7. Her eyin Tarihi


Giri 305
lk eyler 306
Hayatn douu 308
Beynin ortaya k 313
;' ' . , . " ' ; \ . ' i ^ ; ' ! . , ' '*''
Sreklilik 314
Deiim 319
nsann soyaac 324
Biyolojiden tarihe 328
Bilincin gelii 334
Bilincin kullanmlar 334
Hayvanlarn ruhu 338
Darvinci bir sonu: Evrim geiren farkndalk 342

V. BLN MASAYA KONUYOR

8. Bilinle lgili Bilimsel Teoriler


Giri 347
Hikyenin buraya kadarki ksm:
Grme, bellek ve hareket 348
Yntembilimsel bir prz: Bildirme zorunluluu 353
Bilinli grmenin "nerede" ve "nasl" 356
Bilincin yaptklar: Sanal makinedeki hayalet 367
Biyolojiden tarihe 328
Karndakini daha iyi tanmak:
Bilinle ilgili toplumsal teoriler 370
Sonu 372

Bilincin Doas
Giri 375
Deneyim ve beyin 375
Gneli bir gne dair iki tasvir 375
Sezgiler sava 377
Nasl bir eydir 380
... yarasa olmak veya Maiy gibi kr olmak? 381;
... veya zombi olmak? 383
Herkese yetecek kadar "-izm" var 386
kicilik eitleri 387; Descartes: Tz ikicilii 387; Chalmers:
zellik ikicilii 388; McGinn: Ktmser doalclk 390; Searle:
yimser doalclk 391; Fizikalizm trleri 393; Davranlk 394;
Zihin-beyin zdelii teorisi 395; Ilevselcilik 396
Tnelin ucu gece mi? 399
Baka zihinler '. 402
nsan zihinleri 402
Hayvan zihinleri 404
mal edilmi zihinler 406
Giri: Nelson'u artmak 406; Bilgisayarlarn neden bilinli
olamayacana dair be neden 407; Turing Testi'ne tabi tutmak 412
Yabanc zihinler 413
nsan zgrl 415
ngr ihtimali 415
ktle iin zm 416
Che sara sara? (Ne olacaksa o mu olur?) 417
Serbest d 418
Sonu: Zihnin maddesi 421

Sonsz 423
Neden bilinliyiz? 423
Mekanizmalar 423
Soyolu 425
Bireyolu 426
lev 427
Peki ama neden bilinliyiz? 427

Szlke 429
Notlar 445
Konuyla ilgili baka kaynak nerileri 475
Okura Bir Not

Bu kitab deneyimi, beyni veya bu ikisi arasndaki ilikiyi merak


eden herkes iin yazdm. Bu ilgiler birok ekilde ortaya kabilir:
Kitab, eitimi ne olursa olsun, herkesin anlayabilecei ekilde yaz-
maya altm. Deneyim ve beyin hakknda bilimin ne sylediini
merak eden genel okur iin bilimsel terim ve fikirleri ilk ortaya k-
tklar yerlerde aklamaya zen gsterdim. zellikle 2. Blm si-
nirbilim konusunda ksa, tantc bir blm; konuyu yakndan bilen-
ler bu blm atlayabilir. Bilin biliminin veya felsefesinin bilin-
meyen ynleri hakknda daha fazla ey renmek isteyen tp, psi-
koloji veya felsefe rencileri ile bu alanlarda alanlara kitab da-
ha yararl klmak iin konuyla lgili yeterince zengin aklamaya
yer vermeye altm. Gerekli yerlerde okura aina olmad sz-
cklerin anlamlarm hatrlatmak amacyla hazrlanm, ama bilim
insanlarnn pek aina olduunu bile bile konmu szcklerin de
bulunduu br Szlke de var. Notlarda olgusal iddialara dair ay-
rntl referanslar veriliyor, ara sra da ana metinde daha ayrntl
tartmann yersiz kaaca noktalara aklama getiriliyor. Her b-
lmn son ksmnda blmle ilgili bir zet yer alyor. Bu zet b-
lmleri ekledim, nk okurken elimin altnda bir sr klavuz ol-
masndan holanrm ben ahsen. Sadece bu blmlere bakan ace-
leci bir okur kitabm neyle ilgili olduu hakknda fikir sahibi olacak
(daha da fazla okuyup okumayacana karar verebilecek), ama ne
yazk ki btn elenceyi karacaktr. Kitabn ana fikirleri konusun-
da ksa bir tarif istiyorsanz, Giri blmnn son ksmna veya
Sonsz'e bakn.
Teekkr

Aktif volkan sralar yer kabuu iindeki fay hatlarnn yerini belli
eder. Bilin konusundaki srekli artan ilgi patlamas ise insani d-
ncenin fay hattnda gerekleir. Kabaca sylemek gerekirse, insa-
ni dncedeki bu atlak bilim dallar ile sanat dallan, beden konu-
sundaki almalar ile zihin konusundaki almalar arasnda uza-
nr. Beynimizin iinde olup bitenlerin zihnimizden geen eylerle
balantl olduu ak da, bu ikisi tam olarak birbiriyle nasl bir ili-
ki iinde? Yz yla yakn bir sredir gelimekte olan beyin bilimi
bu atla daha da grnr bir biimde ortaya karm ve bu ki ya-
kay birletirecek bir kpr kurmamz salayabilecek baz yollarn
olabileceini ima etmitir. "Bilin sorunu", modern deyimle "zihin-
beden" sorunu bu fay hattndadr. Bu kitap bu fay hattnn derinlik-
lerinin haritasn karmay amalamaktadr.
Bu sorun yirmi yldan fazla bir zamandr ilgimi ekiyor. Bu so-
runun srekli karma ktn sylesem yeridir. Okuldayken ngi-
lizlerin doa bilimleriyle edebiyat ayr tutma eilimlerinden uzak
durdum, ama deyim yerindeyse, sabah Shakespeare, leden sonra
da Newton okumak, o gen zihinde baz sorulann ortaya kmasma
neden olmutu: Yani, mekanikilerin tarif ettii dnya Shakespeare'
in "kendine ait bir mesken ve bir isim" verdii dnce ve deneyim
alanyla nasl bir iliki iindeydi? Genliimden beri bu konu zih-
nimi hep megul eder. Kafam kurcalayan bu muamma beni felse-
feye, psikolojiye, nihayet tbba yneltti, ama muamma daha da de-
rin bir hal ald. Nrolog olarak alrken ayak karncalanmalarn-
dan zek geriliine kadar, hastalarn meleke ve davran! armdaki
eitli dzensizliklerle karlap da bunlarn sinir sistemi iindeki
kaynan belirlemeye alrken, ayn sorunla her gn kar kar-
ya kalrm: Beyinlerimizde meydana gelen olaylar zihinlerimizdeki
18 BLN, KULLANIM KILAVUZU
olaylar nasl meydana getiriyor? 100 trilyon sinir hcresi bilinci
nasl meydana getiriyor? Ksacas, neden bilinliyiz?
Bu kitab ksmen bilinle ilgili kiisel merakm tatmin etmek,
ksmen de hem bilin bilimine hem de bilin felsefesine, hem "me-
kanie" hem de deneyime hakkn verecek, bilince giri niteliinde
bir almann gerekli olduunu hissettiim iin yazdm. Yakn za-
manlarda bilinle ilgili kan yazlar, ki bazlar muhteem yazlar-
dr, polemik amal yazlm, konuyu paral ele alan yazlard: a-
tan grler arasnda mmkn olduunca hakkaniyetli bir denge
kurmaya, bilin sahasnm ana hatlarn ortaya karp gvenilir bir
haritasn izmeye altm.
Kitab yazarken, farkl konularda yazlm, mkemmel bir btn-
le ve anlalrla sahip birok kitab model aldm. Onlarn anla-
Irlk derecesini bir nebze olsun yakalayabldiysem ne mutlu bana.
Yararlandm kitaplar unlard: Richard Gregory, Eye andBrain;
Ernst Gombrich, Art and Ilusion; Jeffrey Gray, Pschoogy ofFear
and Stress ve Dick Passingham, The Human Primate. Kitapta,
benimkine yakn konularda ok iyi eyler yazm olan Oliver Sacks,
Stephen Gould ve Danel Dennett'e sk sk gndermede bulunu-
yorum.
Bu kitap kanlmaz bir biimde eklektik. Hatasz olmas iin
elimden gelen gayreti gsterdim, ama her eyi kapsayamayacann
da farkndaym. Blmleri bazen birka kez gzden geiren dostla-
rmn, retmenlerin ve meslektalarmn yardmn grdm: Re-
becca Ayl ward, Peter Brown, Janet Carsten, Anthony Grayling, And-
rew Glenerster, Sally Laird, Andy Lawrence, Andrew Lydiard, Da-
vid Parkes, Dick Passingham, Matt Ridley, lan Robertson, Timothy
Sprigge, James Tickell, Alain Townsend, Sophie ve Anthea Zeman.
Dnya genelinde bilin konusunda olumu olan sozdaanyla ilgili
zgl neriler Charles Jedrej, Sally Laird ile Judit Osman-Sagi'den
ve Susan Whitfield'in araclyla Yi-Bin Ni'den geldi. Profesr Ga-
reth Jones anestezinin etkisi altndaki kiilerin bilincinin deerlen-
dirmesi konusunda, Dr. Colin Mumford da havaclk tbb konusun-
da beni eittiler. Fikirlerine bavurduum, bu kitab ortaya karan
ilgi ve meraklarm kamlayan kiileri de anmak isterim: Jim Co-
gan, John Field, Collin Harris, Jonathan Glover, Alan Cowey, John
Oxbury, Ed Thompson, Anita Harding, John Hodges ve Charles
TEEKKR 19

Warlow. Oliver Davies, Daniel Johnson, Oliver Letwin, David


Mitchell, Charles Target, Crispin Tickell, Alex ve Zbynek Zeman'Ia
yllardr yaptm sohbetler bilin konusundaki heyecanm katmer-
lendirdi. Norfolk ve Norwich Hastanesi ile Edinburgh Western Ge-
neral Hospital'deki ktphanecilerin sonsuz yardmlarm grdm.
Four Corners'teki kameriyeyle Acharonich'n salam duvarlar g-
zel bir smak sundular bana. Yale University Press'in editr Ro-
bert Badlock gibi sempatik ve geni bir hayalgcne sahip birini
bulduum iin ansl addediyorum kendimi. Yaie niversitesinden
Kevn Brown, Candida Brazil, Diana Yeh ve Hazel Hachinson ile
Edinburgh niversitesi'nden Elaine Lord hibir yardm esirgeme-
diler benden. Uzun oluum sreci boyunca bu kitabn ortaya kma-
sna sabrla katkda bulunan Anthony Gayling'e ve kocasnn karga-
ck burgack el yazsna katlanp yazd her eyi ylmadan okuyan
Rebecca'ya mahsus teekkrlerimi sunarm. Sylememe bile gerek
yok, mteakip sayfalardaki hatalar tmyle bana aittir.
Giri

Dnya... salt varoluuyla tezahr etmez. Tezahr bu dnyann ok


zel blmlerinde meydana gelen ok zel eylere baldr, yani bir
beyinde gerekleen belirli olaylara. Son derece acayip bir imadr
bu...
Erwn Schrdinger1

Yamurlu bir gne dair iki eskiz

Bu satrlar yazarken yamur damlalarnn imenlik zerinde kard-


ptrtlar seebiliyorum. Pencereden ieri gri bir k szlyor.
minedeki ate hani hani yanyor, havaya odun duman kokusu ya-
yyor. Koltuum sert, dikkatimi iimden ayrdmda koltuun kolla-
nmn dirseklerime yapt basky, hasr oturma yerinin beni tartt-
n, ayaklarmn ta zemin zerinde karlat direnci hissediyorum.
Kahveden bir yudum alyorum, lk, kekre, ama stn de etkisiyle tat-
l. Yanan atee ramen ngiltere'nin bu yaz gn souk, tenim souk-
tan hafife diken diken oluyor. Kzmz atein nnde uyuyor: Kml-
dandn, uykusunda inlediini duyabiliyorum. Darda, deniz ha-
vasnda tuz, dalan bulutlarda bir gkkua vaadi var.

Grme, duyma, tad alma, koku ve dokunmaya dair bu tr nitelikler-


den daha gerek ne olabilir bizim iin? Bu tr duyumlar bildiimiz
en gndelik, en inkr edilemez eylerdir. Dnyamz onlarla dolu-
dur, bizim dnyamz onlardr.
imdi de ayn eylerin farkl bir tasvirine bakalm. Tasvir nok-
san, ama tasvir olma zellii aka hissettiriyor kendini:
22 BLN, KULLANIM KILAVUZU
eitli enerji biimleri bir organizmay etkiliyor. Grnmez para-
cklar havada titreiyor, kulak iindeki, deniz kabuu gibi kvrml bir
zarda rezonans oluturuyor. Bu organizmann gz iindeki baka bir
duyarl zar, gzn korneasyla merceinden geen ok miktarda -
nm massediyor. Yanan odundan salnan ve havada uuan molekl-
ler organizmann burnundaki tamamlayc molekllere srkleniyor,
onlarla tam anlamyla kenetleniyor. Organizmann derisinin yzeyi-
ne uygulanan kuvvetler, derinin hemen altndaki mikroskobik yapla-
r deforme ediyor.
Btn bu karlamalar tek bir ortak sonuca neden oluyor. Orga-
nizmann kulaklarndan, gzlerinden, burnundan ve derisinden bey-
ne giden sinirlerdeki elektriksel faaliyeti deiime uratyor. Bu du-
rum bu sinirlerin birbirleriyle iletiime girdii sinir ularndaki kim-
yasallarn salverilme biimlerini deitiriyor.
Organizmann beynine giden sinirler muazzam saydadr ve bun-
lar ba dndrc bir karmaklktaki rntler iinde dallanp bu-
daklanr, i ie geerler. Baz yollar tekrar ayrlarak hareket veya sal-
g (burun yollarna ulaan baz kahve molekllerinden sonra oluan
salya salgs rnein) oluturmak zere kaslara veya salg bezlerine
giden sinirlere ynlenir. Ama bu organizmann sinir sistemi boyunca
hzl bir biimde gerekleen bu yolculuklar istisnaidir: Dnp dola-
p tekrar ayn yere kan dngsel yollara ok daha sk rastlanr.
Bu yollar, molekllerle kuantumlarn etkisi sayesinde beyinde
gerekleen faaliyetin karmak bir akbete sahip olmasm salar. Ba-
z faaliyetler bir sre yanklandktan sonra hi z brakmadan yok
olur gider. Bazlar sonunda harekete neden olur: lk paragrafta oku-
duunuz szcklere dnen olaylar dizisinde ok kk bir rol oy-
namtr bu. Bazlarysa getikleri yollarda clz da olsa kalc izler
brakr ki daha sonra ayn uyanm bundan biraz farkl yollar tekrar
uyarabilsin.

Bir bilim insan ayn olay bu ekilde, yani birinci paragrafta tasvir
edilen "ieriden gr"tekinden daha aklayc olduu sylenebile-
cek bir ekilde byle izah ederdi. Ama btn o keskin grsne ra-
men bu izah ekli tam da birinci izahta bize son derece gerek ge-
len deneyim niteliklerini dlar. "Beyinde gerekleen belli olay-
lar" dan yola karak o zengin deneyim eitliliini, odun dumann,
gkkuan meydana getirmek iin ne tr bir simya gerektii ko-
nusunda bize bir ey sylemez.
GR 23

Bu ki eskizin neden olduu ikilem hareket noktamz oluturu-


yor. Biri zihnimizin iinden neler getiini tarif ediyor, dieri bey-
nimizin iinde neler olup bittiini. kisi de hayatmzla ilgili haki-
katin hayati ynlerini yakalyor gibidir, ama bu ki olay zinciri ara-
sndaki iliki son derece akl kartrcdr. ok fazla kayba urama-
dan bu tasvirlerden birinden vazgeebilir miyiz? Derdimizi daha iyi
anlatmak iin her ikisine de ihtiyacmz olduunu grrsek, onlar
uzlatrmamz mmkn mdr?

Dejavu

Bu iki eskiz, deneyimlerimizi tarif ederken kullandmz ki tasvir


biimini rnekler: Birinci tekil ahs azndan, "ieriden" tasviri ve
beyinle ilgili bilimsel almalar eklinde "dardan" tasviri. kinci
tasvir, yani bilimsel izah son derece genel ve soyuttur. Bu izah, be-
yin iindeki olaylarla deneyimlerimiz arasnda gevek bir iki ol-
sa da, hissetmenin daha ince nanslarnn fiziksel bir temele sahip
olduunun asla gsterilemeyecei izlenimi yaratabilir sizde. n-
mzdeki blmlerde bunu sorgulayacaz. Bu fikirlerin yerli yerine
oturmasna yardmc olmas asndan bir rnek vereyim.
Klinikte alan bir nrolog birka haftada bir, karlat bir
hastayla una benzer bir konuma yaar:

"Nbetler nasl, tarif eder misiniz?"


"Tarif etmesi ok zor. Her an olabiliyor. Kendimi tuhaf hissediyo-
rum, ryada gibi. Orada deilmiim gibi, gerek deilmiim gibi. Da-
ha nce hi byle hissettiim olmamt."
"Baka?"
"Korkutuyor beni. ok tuhaf bir duygu."
"Etrafnzda neler olup bittiinin farknda oluyor musunuz?"
"Her eyin farkndaym. Ama her eyden feci uzaktaymm gibi
hissediyorum kendimi."
"Ayn olaylar daha nce de yaadnza dair eyler hissettiiniz
hi oldu mu?"
"Nereden biliyorsunuz? Evet, yle hissettiim ok oldu, keke
daha nce syleseydim size bunu. Biri bana bir ey syleyecei za-
man onun ne syleyeceini nceden biliyormuum gibi hissediyo-
24 BLN, KULLANIM KILAVUZU
rum. Televizyon seyrederken sonraki grntnn ne olacan biliyo-
rum. Nasl biliyorum, bilmiyorum. Sanki hatrlyormuum gibi, ama
yle bildiimiz gibi bir hatrlama deil bu, derine iliyor sanki. Buna
engel olamyorum. Tanmadm eyler de tandk geliyor bana."
"Sonra ne oluyor?"
"O durumdan kurtuluveriyorum sonra ve gn boyu kendimi yor-
gun, kederli hissediyorum. Veya genellikle yle hissediyorum diye-
yim. Doktora gitmeye ancak bayldktan sonra karar verdim, yani ba-
ylm olmalym; kendime geldiimde vcudumun yans koltukta,
yars yerdeydi. Be dakika baygn kalm olmalym."

Pratikte bu tarif, beynin akak Iobunda (tempora lob) ortaya kan


epilepsi nbetlerinin adeta tipik bir tandr. Ksmen hatrlanan,
ama bir ekilde derinlerde bir eylere dokunan bir annn tekrarlan-
mas ile youn, ama tarif edilemez bir tanidklk duygusunun dile
getirilmesi bu rahatszln dikkat ekici zelliidir. Bu tr anlar,
G.K. Chesterton'n yllar sonra ilk ocukluk dnemine ait bir sahne-
yi hatrlaynn zelliklerini tar: "Tarif etmesi imknsz, kendine
has bir sahicilik duygusu; btn dncelerimin arkasndaym gi-
bi; eyler tiyatrosunun arka sahnesi gibi."2 Tarif edilmesi g olma-
sna ramen bu zgn deneyimleri hastalar artc bir biimde
benzer terimlerle tarif ederek nrologlarn da ayn eyi daha nce
yaadklar duygusunu hissetmelerine yol aarlar.
Bu rnei setim, nk bu deneyim, hastalarn bilinlerindeki
bozukluk karmak ve olaand olduunda bile, beynin iyi tanm-
lanm bir blgesinin ilevindeki bir bozuklua iaret eden gveni-
lir bir belirtidir. Nbetin nedeni vakaya gre deiiklik gsterir; ki-
mi erken ocukluk dneminde geirilmi "havale"nin bir sonucu-
dur, kimi de akak lobunun iindeki veya ona dandan bask yapan
bir tmrn. Tekrar tekrar yaanan dejavu deneyimi sorunun yerine
iaret eder, nedenine deil. Ama bu rnek, beyindeki olaylarla de-
neyim arasnda zannettiimizden ok daha yakn bir iliki olduu-
nu gstermesi bakmndan yararldr.
GR 25

Hibiryer'den bakmak3

Olaylarn birinci tekil ahs azndan yaplan bir tarifini ayn olay-
larla ilgili bilimsel bir tariften ayran ey nedir?
Birinci tekil ahs tarifleri bir kiinin deneyimlerini bireysel bir
perspektiften aktarr: Bunlar "orada olmann nasl bir ey olduu-
nu" syler bize. znel olduklar iin bir zr borlu deildirler, ol-
mamaldrlar da zaten: zne olmasayd aktarlacak bir ey de ol-
mazd.
Bilimsel tarif, znellii bertaraf etmek, dnyayla ilgili tekrarla-
nabilir, "gayri ahsi" bir tarife, her tarafsz gzlemcinin kabul ede-
cei bir izaha ulamak iin son derece titiz bir aba harcamay ge-
rektirir. Buna ulamak iin gsterilen aba sradan deneyim dilin-
den uzaklatrp genellikle dardaki insanlarn eriemedii, teknik
bir szdaarna ynlendirir insan. Bu etrefillik, baarl bilimin
artc br zellii tarafndan da teyit edilir: Gvenilir ngrler-
de bulunduu iin bilim, dnya zerinde denetim kurma imkn
salar. Byle bir bilgi, Francis Bacon'n deyiiyle, "iktidardr."
Daha alicenap bir tavr taknp bu iki tarif biimi arasnda reka-
bet olmad sonucuna da varlabilir. kisinin amac farkldr. Birin-
ci tekil ahs beyanlar tek bir bak asna bavururken, bilimsel
beyanlar dnyann btn bak alarnda ortak olan zelliklerini
soyutlar. Birinci tekil ahs beyanlar birbirimizin dnce ve duy-
gulan ilgimizi ektii iin, bilimsel beyanlarsa fiziksel evremiz
zerinde hkimiyet kurmak istediimiz iin nemlidir. Ama kar-
latrma kanlmazdr, zellikle de iki tarif ayn olay hakknda
bambaka eyler sylyorsa. Bnyesinde barndrd kar ve pra-
tik yararlar gz nnde bulundurulduunda galip gelenin bilim ol-
duuna kesin gzyle baklr: Binbir zahmetle kazanlm nesnel-
lik, aba sarf etmeden elde edilen znellie tercih edilir elbette.
Nesnellie duyulan bu hayranlk anlalr bir ey. Ama bu hay-
ranl denetim altnda bulundurmaya almann iki iyi sebebi var.
Bir kere bilimsel bilgi daima geicidir: Srekli gzden geirme
sreci iinde hangi inancn tutunaca, hangisinin geersiz klnaca-
belli deildir. Yzyl banda Oxfordlu tp doktoru Sir William
26 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Osler'n yeni mezun doktorlar uyarrken syledii gibi: "Beyler, si-
ze unu sylemek isterim ki, rendiiniz eylerin yars yanl ve
o yarnn hangisi olduunu bilmiyoruz."
kinci sebep daha temel ve bu kitabn ruhuna daha yakn: Bilim
gayri ahsi olmasna gayri ahsidir, ama insani kkenlerini de aa-
maz. nsani gzlem ve insani dnceyle balar, onlarla biter. "Hi-
biryerden bak"a asla ulaamayz. zne olmasayd aktarlacak bir
ey de olmazd fikri, birinci tekil ahs beyanlar iin ne kadar ge-
erliyse bilim sayesinde ulalan hayli disiplinli tarif biimi iin de
o kadar geerlidir.

Sonlu zihinde tekrar

Temel hayalgcn btn insan algsnn yaam gc ve ana faili


olarak, sonsuz BEN iindeki ebedi yaratma ediminin sonlu zihin iin-
deki tekrar olarak gryorum.
Samuel Coleridge4

Bilincimiz yerindeyse, olaylar aktarabilecek kabiliyetteyizdir. Bi-


lin kapasitesi, hayatmza verdiimiz deerde temel neme sahip-
tir. Platon, Sokrates'in "incelenmemi hayat yaamaya demez" 5
dediini aktarr. Bu sz belki tartlr, ama oumuz en azndan bi-
linsiz bir hayatn yaanmaya demez olduu konusunda hemfikir-
dir herhalde. Bilincini tmyle yitirdiine emin olunan bir insann
yaamnn uzatlmas genelde emek ziyanl olarak grlr.
Dier yaratklarn hayatlarna verdiimiz deerin ls de on-
lann bir bilince sahip olup olmadklar, ne derecede bilinli olduk-
lanyla dorudan alakaldr. Bu konu, hayvan haklaryla ilgili tart-
malarn merkezini oluturur, yapay zek tartmalarnda da sk sk
gndeme gelir. Bir gn uzaydan gelen bir yaam biimiyle karla-
rsak, onun bilince sahip olup olmad sorusunun hemen gnde-
me geleceini imdiden syleyebiliriz.
Bilin kapasitesi temel neme sahip olmasnn yan sra kiisel-
dir de: Bir znenin varlna ihtiya duyar. Dnya biz ldkten son-
ra da varln srdrr, ama biz lnce bir deneyim dnyas da bi-
zimle birlikte yok olur. O pek bilinen "hayat ucuzdur, ama her ina-
GR 27

nm hayat paha biilmez deerdedir" paradoksunun temelinde de


bu dnce yatar.
Bilinli olmak ayn zamanda bir faaliyet iinde olmak demektir.
Bu kitapta, beyinle ilgili bilimsel almalardan "hissedilen her ey
daima bir organizmadaki bir eylemdir" dsturuna kadar birok ak-
6
lama yer alyor. Bilincin znesinden gelen aktif bir katky ierdii
de tecrbeyle sabittir zaten. Ryalarmz evremizdeki dnyadan
herhangi "bir uyanma ihtiya duymadan canl bir gereklik imgesi
oluturabileceimizi retir bize rnein.
Bilin temel neme sahip, kiisel ve aktif bir eydir o halde.
Bunlarn hepsini doru kabul ediyorsak, o zaman Coleridge'in caf-
cafl szlerle vd bilin kapasitesinin, maddenin ve hayatn va-
roluuyla birlikte insan idrakinin karsndaki en zorlu konudan
biri olduunu syleyebiliriz.
Madde ve hayatla ilgili bilimsel sorunlarn tamamen zme ka-
vuturulduunu hi kimse iddia edemez. Ama yirminci yzylda
olaanst bir ilerleme kaydedilmitir: Atomdan enerji elde edebi-
liyoruz; yakn zamanlarda nsan genomunu, atalarmzdan miras al-
dmz yap malzememizi deitirmeyi rendik. Bilin konusun-
da ayn eyi syleyemeyiz: Beynin nasl deneyim oluturduu hl
derin bir sr. Bir gn bu sorunun, ilkesel olarak, zlp zlme-
yecei konusunda derin fikir ayrlklar var. Hatta ortada zlmesi
- gereken bir sorun olup olmad konusunda bile fikir ayrlklar var.
Son zamanlarda birtakm sekin bilim insanlarnn, baka sekin bi-
lim insanlarnn varolmadndan emin olduklarn syledikleri bir
fenomenle ilgili teoriler ortaya koymalar gibi tuhaf bir sonuca ne-
den olmutur bu durum.

Bilinci tantrken

Sinirbilimin (Neuroscience) kendimizi anlamamz konusunda gn-


deme getirdii merkezi sorun kolayca ortaya konur: Beyindeki
olaylarn bilincin fiziksel temelini oluturduu dnlrse, dene-
yimlerimizle onlar mmkn klan beyindeki olaylar arasndaki ili-
ki nedir? Bu soru, felsefenin kalbine giden baka konulan da gn-
deme getirir: Dnya ne tr eyleri ve varlklar kapsar? Onlar hak-
28 BLN, KULLANIM KILAVUZU
knda bilgiyi nasl elde ederiz? Aklamalardan ne bekliyoruz? Dav-
ranlarmz sinir sisteminin faaliyeti tarafndan belirleniyorsa, insa-
nn zgrl ve sorumluluundan geriye ne kalyor? Bu sorular
dallanp budaklanarak zihinle ilgili bilimsel almalarn alanna,
yani psikolojiye, oradan da beynin almasyla ilgilenen geni fiz-
yoloji alanna kadar uzanr. Hatta geleneksel din alanna kadar uza-
nabilir.
Bu kitabn hem mtevaz hem de byk emelleri var. Kitapta,
bir yandan beyinde meydana gelen olaylarn gerekten de bilincin
fiziksel temelini oluturduunu gsteren kantlarn bazlar ortaya
konurken bir yandan da bu kantlarn besledii felsefi tartmalarla
lgili bir giri yaplacak. Gndeme gelen sorular sadece uzmanlara
braklmayacak kadar ilgin, kitab nceden bu konulara ainal
olmayan okurlarn da anlayabilecei ekilde yazabilmiimdir uma-
rm. Kitabn, bilin konusuna ilgi duyan ve kar taraf nelerin ra-
hatsz ettiini grmekte sknt eken bilim insanlaryla felsefecile-
ri uzlatrmaya da yardmc olacan mit ederim. Sizi sz konusu
muammaya yeni bir zm getirdiime iknaya almayacam:
Ortada bir sr zekice ve birbiriyle elien neri var zaten. Muam-
mann gerek ve dndrc olduu konusunda sizi ikna etmeye
niyetliyim ama.
Kitabn konu edindii alan geni olduu iin oda net olmak
zorunda. Bata baz terimlerin aklanmas gerekiyor. 1. Blm'de
"bilin"in anlamlan, bilinle ilikili szcklerden bazlar, onlarn
tarihleri ve baka dillerdeki edeer terimler irdeleniyor. Bilin kar-
mak bir kavram: Ald darbeler sonucu sersemleyen bir boksrn
bilincinin yerine gelmesi, bir yeniyetmenin kendi hareketlerinin
fazlasyla bilincinde olmaktan mustarip oluu ve bir babakann
halkn kendisinden bktnn bilincinde olmas, uzaktan uzaa bir-
biriyle ilintiliyse de, son derece farkl zihin durumlardr. Bu blm
bu durumlar akla kavuturmaya, hangilerinin dnceye vaat-
kr yollar atn (daha dorusu herhangi birinin byle bir ey ya-
pp yapmadn) ortaya koymaya alyor.
2. Blm, sinir sistemi aratrmalar konusunda temel niteliin-
de, ama geni kapsaml bir giri blm sunuyor. Bu blm, sinir-
biliminin sonraki blmlerde bilin iin gerekli olacak baz alanla-
ryla ilgili tartmalara zemin hazrlamaktadr. Kitabn dier blm-
GR 29

leri gibi bu blm de konuya ilgi duyan herkesin anlayabilecei bir


dille yazld: nceden herhangi br biyoloji bilgisine sahip olmay
gerektirmiyor. "nsan algsnn ana faili"nin, yani insan beyninin
gerek anlamda "canl bir g" olduu, bugne kadar insan elinden
km olan karmak, ama cansz sistemlere gre ok daha olaa-
nst bir yarat olduu temas bu blm iinde ska tekrarlanyor.
Merkezi blmlerde (3-6) sinirbilim alanndan bilinle doru-
dan ilikili veriler sunuluyor. Kitabn bu blm, bilin kapasitesi
ile bilincin ierii arasndaki geni fark zerinde duruyor. Mzik
dinlemek, gzel bir yemekten veya gzel bir manzaradan haz almak
son derece farkl duyum tarzlarn ierir, ama hepsi de belli, ortak
bir dikkat derecesini varsayar. 3. Blm'de, bu temel bilin kapasi-
tesinin nrolojik temeli incelenirken, 4. Blm'de baz bilin rahat-
szlklar zerinde duruluyor. 5. Blm'de, farkndalm ierii ko-
nusuna dnerek beynin blgeleriyle bu blgelerde gerekleen s-
releri, bunlardan da zeliikle canl bir bilin trn, grme dene-
yimini ele alyorum. 6. Blm'de bilin ile grme yetisi arasndaki
ilikiyi aydnlatan baz "doa deneyleri"ne ve insan zerinde yapl-
m deneylerin bazlarna yer veriliyor.
Sinirbilime yapacamz gezi srasnda felsefede bizi ilgilendi-
ren eyleri de gz nnde bulunduracaz. Bu blmler, sinir siste-
minin hasara uramasnn farkmdal hasara uratp yok edeceini
gsteren bir dolu veri sunuyor: Bu verilerin zihin anlaymz (zih-
ni gayri maddi ve blnmez bir ruh eklinde kavraymz mesela)
deitirebilecek ierimleri vardr. Deneyim ile beyin faaliyeti ara-
sndaki son derece ayrntl bantlardan bazlarn gzden geire-
ceiz. Ama bu aratrma hattnn baar kazanmas bile, beynin ana-
tomisiyle fizyolojisi ncelenmek suretiyle deneyimi tam olarak izah
etmek hi mmkn olacak mdr sorusunu sormaya iter insan.
7. Blmde ana konumuzla ilgili baka, tamamlayc bir yakla-
m gndeme getiriliyor. Beyin ve onun ortaya kard bilin du-
rumlar evrimin rndr: Bu srele ilgili bir izahat "Neden bi-
linliyiz" sorusuna tarihsel bir cevap sunar. Bu blmde, genelde
sinir sisteminin, zelde ise hominid beyninin evrimiyle ilgili olarak
bilinenlerin tasviri yaplyor, hominid beyninin evriminde kltrn
rol zerinde duruluyor. Bilin evrimin bir rnyse, ie yarar pra-
tik nedenlerden dolay seilmi olmaldr: Bu blmde, bilincin bi-
30 BLN, KULLANIM KILAVUZU
zim iin neden yararl olduu eklindeki o i gcklayc soru deer-
lendiriliyor.
Son blmlerde bir adm geri gidilerek bilinle ilgili bilimsel te-
oriler ve deneyim ile beyindeki faaliyetler arasmdaki ilikiyi konu
alan felsefi izahatlar irdeleniyor. Kitab yazarken, farkndaln si-
nirsel temeline ilikin ilgin, ama ounlukla birbiriyle badama-
yan fikirlerin birer ikier sahneye ktn grnce 8. Blm'n zo-
runlu hale geldiine karar verdim. Bu tr fikirler, bilinci bilimsel
olarak anlamlandrmaya ynelik, balang kabilinden, ama ilgin
abalardr.
9. Blm, yamurlu bir gne dair yaplan iki tasvirin yaratt
ikilemi, beynimizde olanlar ile zihnimizden geenler arasmdaki
iliki bilmecesini, kitabn dier blmlerinde sunulan veriler n-
da enine boyuna gzden geireceimiz blm olacak. Bu blmde,
gnmz felsefecilerinin bir ksmnn birbiriyle alakal u soruy-
la lgili fena halde atan grleri incelenecek: Bilin durumlar
ile onlarla balantl sinirsel faaliyetler arasmdaki ilikinin doas
nedir? Bilinli bir makinenin yapmnn nnde, ilkesel olarak, bir
engel var m? Bilin ile beyinde meydana gelen olaylar arasmdaki
yakn ilikinin insann zgrl ve sorumluluu konusundaki ie-
rimleri nelerdir?
BLNCN TANITIMI
Ad Ne Olursa Olsun
Gzellii Baki mi?
Bilin, zbilin ve Vicdan

Bilincin genel kabul grm bir tanm yoktur.


John Hodges1

"ey, doktor... hastann bilinci yerinde deil nedense!"


(Kenya'da bir hastann bana gitmemi isteyen birinin szleri)

Sunu

Bilin, Atlantin her iki yakasnda da bilim insanlaryla felsefeci-


ler arasnda ok revata bir konu. "Yeniden kazanlm", "yeniden
kefedilmi", "yeniden ele alnm", hatta yeniden "aklanm" du-
rumda.2 Journal of Consciousness Studies (Bilin Aratrmalar
Dergisi) adl bir dergi psikoloji, fizyoloji, anatomi, bilgi ilem, ya-
pay zek, din ve felsefe alanlarnda alan aratrmaclarn tart-
malarn ieriyor. Tucson'daki Arizona niversitesi "Bilin Bilimi-
ne Doru" balkl nemli bir bienale ev sahiplii yapyor;3 bienal
iin gerekli aratrmalara mali destei Associaton for the Scientifc
Study of Consciousness (Bilimsel Bilin almalar Demei) 4 sa-
lyor. Yakn zamanlarda, konuya olan ilgi akademik dergiler ve ku-
rumlarn dna tat. Dergi ve gnlk gazetelerin editrleri, bilim
ve sanat programlarnn yapmclar, hepsi de farkndahm doa-
syla onun beyindeki temelinin, sk sk konu edinmeye deecek de-
recede k balklar olduunu dnyorlar.
34 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Bilin peinde srlen izin sonunda sizi cazip bir avn bekledi-
ini dnmekle haksz saylmazsnz. Hayali bir dl iin bu ka-
dar entelektel abay heba etmek akl kn m? Belki de yle. Bi-
lincin izini srmek, bilimsel abalar iin allmadk bir eydir; hat-
ta felsefecilerle bilim insanlarnn da aralannda yer ald gl bir
dnr grubu byle bir aratrmaya kalkmann bile akllca bir
ey olup olmadn sorgulamtr. Bu dnrler, bilin kavram-
nn, zerinde ciddi deerlendirmeler yaplamayacak kadar bulank
5
bir kavram olduu iddiasndadr. Onlara gre, bilin kavram zi-
hinle ilgili gndelik dnceden, "halk psikolojis"nden kaynakla-
nr. Bu kirli gemii, bilimsel kullanma uygun olmamasna neden
olur. Felsefecilerin bu kafa kartnci kavramn dncelerimiz ze-
rndek etkisini gevetmek iin ellerinden gelen gayreti gstermele-
ri gerekir onlara baklrsa. Psikologlarsa bu kavramla hi ilgilenme-
seler daha iyidir. "Bilin sorunlar" diye bir ey varsa, bu sorunlar
dili tutarsz ve zensiz kullanmamzdan kaynaklanr.
Bu pheler karsnda, bilincin izini srmek iin zaman ve
enerji harcamadan nce tedarikli olmak art. Bilin szcyle ve
onunla yakn akraba olan "zbilin" ve "vicdan" szckleriyle neyi
kastettiimizi daha ak bir biimde ortaya koymaya almalyz.
Bu anlam aratrmas bu blmn ana grevini oluturuyor.
Dncemizi hem mmkn klmaya hem de imknsz klmaya
muktedir olan dil, tarihle i iedir. ngilizcedeki birbiriyle akraba
bilin szcklerinin anlamlarn terih etmeden nce, bunlarn k-
kenlerine bir gz atsak iyi olur. Bu blm, bilin ve z-bilincin g-
nmzdeki anlamlarn ncelemeye gemeden nce, "bilincin" ve
onun haleflerinin balangcndan gnmzdeki kulianmlanna ka-
darki tarihinin izini srmektedir. Bu blmde ayrca, gnmzde
bu fikirlerin ifadesi iin baka dillerde kullanlan szdaan da gz-
den geirilmektedir. Bilin gerekten de ilgi ekici bir konuysa
eer, dnyadaki dier geveze insan dillerinde de tartlan bir konu
olmal.
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M?

"VicdarT'n tarihi -ve kuzenleri

Szcklerin kadim, krlgan ve engin bir kudrete sahip aralar oldu-


undan sz ederken ne yaptmzn farknda olsak iyi olur.
6
C.S. Lewis, Studies in \Vords

Bilin, zbilin ve vicdan yakn akrabadr. Yzyllar iinde anlam


kaymalanna urayarak i ie gemi ve birbirinin yerine kullanlr
olmutur. nglizcedeki "conscience" (vicdan) szc, bu szck
grubunun, "consciousness"n (bilin) atasdr.
Conscience da iki Latince szckten, "biliyorum" anlamna ge-
len scio ile "birlikte" anlamna gelen cum (n ek olarak kullanldn-
da "con" halini alr) szcklerinin birlemesinden tremitir. Cons-
cius, conscio fiilinden oluturulma bir sfattr; conscientia da onun
isim halidir.
Conscio Latincede, bilgi paylamak anlamnda, "u kii ya da
kiilerle birlikte biliyorum ki..." demektir. Sz konusu bilgi baka
bir kiiyle paylalan ve genellikle gizli sakl veya utan duyulacak
bir bilgidir: nsan gizli bir i evirdii kiiyle "conscius" olurdu. On
yedinci yzylda Thomas Hobbes ngilizce yazarken szcn bu
anlamna dikkat ekmiti: "ki veya daha fazla kii ayn olay [yani
fiili] biliyorsa, o kiilerin birbirleri karsnda o olaym bilincinde
olduklar sylenir."7
Ama bakalaryla bilgi paylaabiliyorsak, kendimizle de payla-
abiliriz. Bu da conscius'un ikinci anlamn gndeme getirir. Bn-
yan u cmleyi yazarken ne yaptnn farkndayd: "Bir sr hata
yaptmn kendim de bilincindeyim."
Bu iki anlam, yani insann bakalaryla bilgi paylamasiyla ken-
disiyle bilgi paylamas, conscio'mm "kat" anlam olarak adlandr-
lr. Latincede bu szcn, eride ngilizcede yanklanacak olan
daha yumuatlm bir anlam da vard; conscio sadece "Biliyorum"
ya da "yi biliyorum" anlamna da geliyordu. Buna gre, conscien-
tia da bilgi, dnce veya zihin anlamna geliyordu.
Bu anlamn de ngilizceye "conscience" olarak, consci-
entia'nm ilk edeeri olarak girmitir. Latincede conscientia aslen
, 36 BLN, KULLANIM KILAVUZU
olaylarn tan anlamndayd; bu kii dsal olaylar (iki ibirliki-
nin paylat bir sun) anlatan biri de olabilirdi, zihninden geenle-
ri aktaran biri de. Ama meydana gelen eylerle ilgili bilgimiz ile bu
eylerin doru ve yanl ynleriyle ilgili grlerimiz birbiriyle ya-
kndan ilikilidir, ki bu da ngilizcedeki "conscience"n (vicdan) an-
lamnn tanktan yasa yapcya, su mahallinden haber aktarandan
olay yasa d lan eden veya knayan yasa koyucuya doru geni-
lemesini anlalr klar. Jeremy Taylor, "Tanr bizi ikamesi, yani vic-
danmz araclyla ynetir," diye yazar; Milton, "Hakemim vic-
dan," der. Bu yeni kullanm yerletikten sonra "vicdanl olmak",
vicdan temiz olmak, vicdannda prz bulunmamak, ayplanacak
bir eyine tank olunmam veya ahlaki konularda yargsna gve-
nilecek biri olmak anlamna gelmeye balamtr.
"Conscious" (bilinli) ve "consciousness" (bilin) szckleri n-
gilizcede on yedinci yzyln balarnda grlmeye balamtr. n-
celeri her iki szck de kat haliyle kullanlyordu; 1744'te bile sz-
ck Pope tarafndan bu haliyle kullanlmt: "Namuslu akl namus-
suz kiide bulunmaz: Bu akim bozulmas iin ortada bir su veya
bilin (consciousness) olmaldr." Ama yllar iinde szcn bu
anlam yumuam, biriyle paylalan veya sululuk hissi veren bil-
gi armn tedricen kaybederek, her eyden nce uyanklk du-
rumuna atfta bulunmaya balam: "Uyku halinin, ryasz uyku-
nun, baygnln, hissizliin kart olarak bilin."8
Yine de szcn eski anlamlar varln srdrm, yeni anla-
mn enilendirmitir: "nsan bilinci"nden sz ederken conscien-
tia'a ikin olan o "paylama" anlamnn uzaktan uzaa yanksn
duyarz hl; John Locke on yedinci yzylda, ruhun "kendi algla-
malarnn bilincinde olmas gerektii"ni yazarken kulland "cons-
cious" szcnde insann kendisiyle veya bakasyla paylat
bilgi eklindeki yananlam ok canl biimde kendini hissettirir.
"Self-conscious" (kendi bilincinde olma) veya "self-conscious-
ness" (zbilin) szckleri on yedinci yzylda, consciousness (bi-
lin) szcnden hemen sonra ortaya km. elf (z, kendi) ne-
ki, szcn anlam zerinde, duruma gre deien bir etki yarat-
m gibidir. Bazen ok da bir etkisi olmuyordu: "En byk alakl-
n zbilnci"ndeki (1675) zbilin, sz edilen alakla maalesef
bulaldm belli belirsiz ima eden bilinten bakas deil aslmda.
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 37

Ama Locke'un da dahil olduu baz dnrler zbilin szcn,


insann kendi kimliinin, eylemlerinin ve dncelerinin bilincinde
olmas anlamnda kullanmtr. Oxford English Dictionary'e yer
alan ve "kiinin, bakalarnn gzlem nesnesi olduunu zannedecek
kadar benmerkezci oluu" eklindeki zbilin tarifi on dokuzuncu
yzyla kadar grlmez; Cariyle u deyiinde bu anlam ok gzel
yakalamtr: "zbilinli, yani dnyann kendisine baktnn bilin-
cinde olarak"
ngilizcede bugnk kullanmlarn amlarken bu szcklerin
tarihlerini aklmzn bir kesinde tutsak iyi olur.

"... derken neyi kastediyorsunuz?"

Bilin '

Gnlk ngilizcede "bilin" derken ne kastediyoruz? Soyut isimle-


ri aklama giriimleri biraz netamelidir. "Biln"e balklama dal-
maktan ziyade daha selim olan sfat halini zmeye almakla ie
balayalm ve birinin "bilincinin yerinde" olduunu sylerken ne
kastettiimiz sorusunu soralm.

"Uyank" anlamnda "bilinli"

Birinin bilincinin yerinde olduunu sylerken genellikle o kiinin


uyank olduunu kastederiz, yani, uyumadn, baygn, komada,
krktk sarho, anestezinin etkisi altnda veya hipnoz altnda ol-
madn. Bunu sylerken sz konusu kiinin bilin "dzeyi"ne ve-
ya "dururmTna atfta bulunuruz.
Bu anlamda, bilincin zayflamasndan, gszlemesinden, ge-
rilemesinden ve yerine gelmesinden sz ederiz; bilin yitirilebilir,
bask altnda olabilir, tekrar kazanlabilir. Acil servislerde ve hasta-
ne koularnda bu anlamdaki "bilin" szc her gn kullanlr.
Bu anlam en ok "uyank", "kendinde" gibi szcklerde ifade bulur.
Nrologlarn tedavi edip aratrd "bilin rahatszlklar" ile 4.
Blm'de szn edeceimiz "nbetler, baylmalar ve tuhaf haller"
szcn bu anlamyla ilgilidir.
"Bilin" szcnn bu kullanm daha ak, nispeten daha az
38 BLN, KULLANIM KILAVUZU

tartmaldr. Szcn bu anlamyla, genellikle bakalarnn bi-


linli olup olmadn iyi muhakeme ettiimizi syleyebiliriz. Nes-
nel kriterlere bavururuz: Konuabiliyor mu, konuabiliyorsa sy-
ledikleri anlaml m? Zaman ve meknm farknda m? Gzleri ak
m? Ak deilse, ona bir eyler sylediimizde alyor mu? Ken-
diliinden ve isteyerek hareket ediyor mu veya en azndan kendi-
sinden hareket etmesini istediimizde bu istei yerine getirebiliyor
mu? Btn bu sorularn cevab olumluysa, o kiinin bilincinin ye-
rinde olduundan, evresine kusursuz tepki verdiinden hi phe-
miz kalmaz. Bu tr kriterlere bakarak ounlukla uyanklk duru-
muyla deneyim kapasitesini edeer kabul ederiz. Ama byle yap-
tmzda zaman zaman hataya deriz.
e yarar olsa da bu kriterler bir kiinin bilin durumu hakknda
aslen renmek stediimiz eyi bize her zaman sylemezler. Bu
kriterlerin hibiri karlanmasa da insann bilinci yerinde olabilir; o
zaman hepsi karlandnda bile insann bilincinin yerinde olmaya-
bileceini de gz nnde bulundurmamz icap eder. Kas gevetici-
lerin etkisiyle ameliyat srasnda paralize olan hastalar, ilk durumun
tatsz bir rneini oluturur. Anestezi bilinci iptal edecek yeterlikte
olmadnda, hastalar ameliyat srasnda olup bitenlerin farknda ol-
duklarna dair herhangi bir belirti gstermeseler (gsteremeseler) de
sonrasnda ameliyatla ilgili ayrntl eyier anlatabilirler. Bu tr deh-
et verici durumlara 4. Blm'de tekrar dneceiz. Yakn zamanlar-
da felsefeciler, yukarda sz edilen ikinci durumun, yani aksini
gsteren btn belirtilere ramen (mesela, sizinle hararetli bir soh-
bete katlabilmesine ramen) karnzdaki kiinin bilinsiz olabil-
mesi durumunun aknln yaadlar: Bu acayip "zombiler"le 9.
Blm'de tekrar karlaacaz. Bu trden rnekler, "blin"in anla-
lmas daha zor, ok daha tartmal ikinci anlamna gtrr bizi.

"Farknda" anlamnda "bilinli"


Birinin bu ikinci anlamda bilinli olduunu sylediimizde, o kii-
nin bir deneyim yaamakta olduunu ima ederiz. O belirli anda o
kii "olmann nasl bir ey olduunu hissettirecek bir eyler" oldu-
unu ima ederiz, halbuki bir ta olmann, ryasz bir uykuda olma-
nn nasl bir ey olduunu hissettirecek hibir ey yoktur.9 Bilincin
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 39

ieriini versin diye bu kullanmda genellikle "-in" ekini kullanrz.


rnein, u son birka dakikadr uzaklardaki bir traktrn kard-
pat pat seslerinin, alt katta birilerinin bir ocua yksek sesle hi-
kye okuduunun, yazarken parmaklarmn bilgisayarn tularnda
kard seslerin, dzst bilgisayarmn ekrannda ekillenen cm-
lelenn, koltuumda ne doru eilirken belimde beliren hafif an-
nin bilincinde olduumu syleyebilirim.
Bu anlamda kullanlan bilin szcnn "ierikleri" duyusal
veya algsaldr. Bedensel duyum silsilesini, szlamalar, gdklan-
malar, kanmalar, arlar, aclan ve be duyunun getirdii (gr-
dmz, iittiimiz, tattmz, kokladmz, dokunduumuz) her
eyi kapsar. Bilin ierikleri genelde zengin bir dokuya sahiptir. Az
nce tarif ettiim ksa "bilin ak" kesitinde olduu gibi an be an
yaadmz deneyimler, kendileri bilind olan sreler tarafn-
dan aba sarf edilmeden sunulan anlam ve duygularla doludur. De-
neyimler, bellek tarafndan snflandrlp yorumlanm, duyguyla
yklenmi, bir eylem srecine btnlenmi olarak gelir. rnein,
belleimin bir bileeni hi sormaya gerek kalmadan, dardan ku-
lama gelen bouk pat pat sesinin bir ziraat aracna ait olduu bil-
gisini geer bana; yoldan geen ve (bana) tatilleri, tara gezilerini
hatrlatan traktrn sesi, dinlenme duygumu glendirir, iin iine
bel armn da girmesiyle bu duygu alrken yaadm deneyi-
min bir paras haline gelerek dncelerimi szcklere dkme yo-
lunda sarf ettiim ksmen yldrc ksmen de ho abann arka pla-
nn oluturur. Duyum, an, duygu ve eylemin birbirleriyle etkile-
imleri sradan deneyimin temelini oluturur. Amerikal biyolog
Gerald Edelman'n yerinde ifadesiyle, "hatrlanan bir imdide" 10
(bir gzmzle de gelecee bakarak) yaarz.
William James'in dile getirdii, bilincin ikinci anlamn (ki "al-
g deneyiminin halihazrdaki ierii" olarak tarif edebiliriz bunu)
kullanarak ie yarar genellemelerde bulunabileceimiz grn
birok yazar paylamtr.11 Bu anlamdaki bilin birka saniyeyi bu-
labilen ksa sreler iin sabittir, ama zaman iinde deime zellii
tar; bir n ve arka plan, snrl bir kapasitesi vardr ve seicidir,
ama dikkatimizi u veya bu hedefe ynelterek, bilincin odan d-
ncelerimizin n plannda yer alan bir eyden arka plannda yer
alan bir eye evirerek onun snrl kaynaklarn sonuna kadar kul-
40 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lanabiliriz; duyularmzn her birinin ve dnce, duygu, an, hayal-
gc, dil ve eylem planlamas dahil btn nemli psikolojik sre-
lerimizin muhtemel katklar sayesinde saysz ierik eitliliine
sahiptir; ieriklerinin hepsi birleiktir, bellein imdinin bilincini
gemiin bilinciyle birletirmemize olanak tanmas anlamnda ise
zaman iinde sreklilik arz eder; genellikle szcn felsefedeki
anlamyla "ynelimsel"dir, yani, dnyadaki eylerin una veya bu-
na ynelik bilincidir; kanlmaz olarak snrl bir-bak asna sa-
hip bir zne ierdii iin kiiseldir ve bak amzla belirlenen
perspektif tarafndan koulland iin "yanl"dr.
Bilincin deiken, kiisel, yanl bir doaya sahip olmas, baka-
larnn "bilincinde olduu" eyi paylamak konusunda, onlarn bi-
linli olup olmad konusunda muhakeme yrttmz zamanki-
ne gre kendimize ok daha az gvendiimiz anlamna gelir. Nor-
malde bakalarnn dnyay genel olarak bizimkine yakn bir biim-
de algladn varsaysak da, ya, cinsiyet, kltr farkllklarnn, ki-
isel gemiin, eitim gemiinin tmnn deneyimlerinin nitelii-
ni etkilediini kabul ederiz. Yamz aldka, bir evreyi tandka,
bir ile ili dl olduka veya bir dili rendike perspektifimizin
deimesi, sabit bir durumla ilgili deneyimin kendi iimizde mey-
dana gelen deiiklikler tarafndan dntrlebilecei konusunda
bize bir fikir verir.
Bu gndelik dnmler hakknda bildiimiz birtakm eyler,
tam anlamyla yeniden yakalayamayacamz veya paylaamayaca-
mz insani deneyim biimleri olabileceini gsterir bize: Dil -
renmenin eiine gelmi 18 aylk bir ocuun veya Helen Keller gi-
bi doutan kr ve sar olan birinin bilinci gibi rnein. Bu tr in-
san deneyimleri bile imgelem gcmzn snrlarn zorluyorsa
eer, bizim hi sahip olmadmz duyulara sahip hayvanlarn alg
dnyalar hakknda ne bilebiliriz?
Yarasalar bizimkinden ok daha kk olsa da bizimkini and-
ran beyinlere sahip memelilerdir rnein. oumuz bizim dmz-
daki memelilerin bir eit bilince sahip olduunu dnr sezgisel
olarak. (Bu nkabuln hakl olup olmad zerinde daha sonra du-
racaz.) Bu doruysa, dier memeliler gibi yarasalar da evrelerin-
deki dnyayla ilgili birtakm alg deneyimlerine sahiptir. Ama onla-
rn evreyle ilgili izlenimleri bizimki gibi grsel deildir, ekoiokas-
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 41
yonla oluturulur; yani ses yanklaryla "iitsel bir imge" meydana
getirilerek. O halde yarasa olmak nasl bir eydir? Bu soruyla ilk
karlaan kiilerin ou, bu hayvanlarn muhtemelen dnyayla il-
gili bir deneyime sahip olduklar, ama bunun bizimkinden son de-
rece (belki de anlalmaz derecede) farkl bir deneyim olmas ge-
12
rektiini duyunca ok arr.
"Bilinli" szcnn bu ikinci anlamnn gndelik dile hi de
uygun olmad itiraznda bulunmak isteyebilirsiniz. lk anlamnda
(uyank anlamndaki bilinli) hi sorun yok. Hastann bu anlamda
bilincinin yerinde olup olmadna hemirelerle doktorlar, hastann
arkadalaryla akrabalar fazlasyla dikkat ederler, de sradan konu-
malarda "alg deneyiminin halihazrdaki ierii" anlamndaki bi-
linten ne sklkla sz ederiz? "Sradan dil" kisvesi altnda belirsiz
bir teknik terimi zorla araya sokuturmaya alyorumdur belki de.
Bu itirazda hakl bir yan var, ama bu ikinci anlamdan, birincisi
kadar pratik balamlarda olmasa da, faydalanrz aslmda. "Bilin
ak" terimini Virginia Woolf veya William Faulkner'n yapt gi-
bi, doal dnce ve deneyim akn edebi anlat alannda iletme
giriimiyle ilntilendirerek kullandm mesela biraz nce. nsani de-
neyimlerin toplamna atfta bulunarak ve ayrc zelliklerine an-
trmada bulunarak "insan bilinci"nden sz edebiliyoruz. "Mutlu bir
bilinten mutsuz bir bilince gei"ten bahseder mesela George Eli-
ot. Konuma dilinde de alg deneyimlerinin "bilincinde olmak"tan
("Uyandmda alak, tuhaf bir gurlama sesi fark ettim..."*) sz
ederiz hl - geri bunu, Gilbert Ryle'n gzlemledii gibi, "idrak-
le ilgili hatr saylr derecede bir belirsizlie, dolaysyla anlal-
mazla iaret etmek" iin yaparz ounlukla; bir deneyimin bariz
olmasna ramen hl ak bir kimlikten yoksun olduu bu durum
alglama srecinde rahatsz edici bir safhadr.
Bir terimi konuma dilinde kullanyor olmamz, onun felsef in-
celemeden sa kmasn garantilemez. Daha sonra da greceimiz
gibi, psikolojik aratrmalarn veya nrolojik hastalklarn yaratt
(bazen gndelik hayatta da grlen) ve bir nesnenin bilinli olarak
deneyimlenip deneyimlenmedini sylemekte zorlandmz veya

* Trkede "bilincine varmak" bu ekilde kullanlmad iin verilen rnek-


te "bilincinde olmak" deil "fark etmek" dedik, (.n.)
42 BLN, KULLANIM KILAVUZU
syleyemediimiz durumlar var. Bu tr rnekler sradan bilin kav-
rammz zorlar. Bilinle, zellikle de ikinci anlamdaki bilinle ilgi-
li naif inanlarmzn bazlar, sahte felsefi sorunlar yaratan bir ka-
fa karklnn rn olabilir pekl.
Ama szcn bu anlam ("alg deneyiminin halihazrdaki e-
rii" veya "eylerin imdi bana grnd hali") bu kitabn ana
amalarndan ikincisini temsil edecek kadar tandk ve gl. Kita-
bn ana amalan, bilincin buraya kadar kabaca tarif edilen anlamla-
rnn (bilincin birinci, yani uyanklk durumunu kasteden anlam ile
ikinci, yani uyanklk durumunun izin verdii alg deneyiminin kas-
tedildii anlamnn) bilim ve felsefedeki yerini aratrmaktr.

"Zihin" olarak "bilin"

"Bilinli" szcnn bu anlam, anlam iinde en yaygn, en


kapsaml olandr. Bilebileceimiz, dnebileceimiz, kastedebi-
leceimiz, niyet edebileceimiz, mit edebieceimiz, isteyebilece-
imiz, hatrlayabileceimiz veya inanabileceimiz her eyi kapsar.
Bu anlamda "bilincinde olmak", durumun u veya bu olduunu te-
yit etmektir. Szcn ilk iki anlam imdiki davran ve deneyim-
lerimizle ilgiliyken, bu nc anlamdaki "bilinli" szc her
trl meseleyle olan tanklmz ifade etmek iin kullanlabilir:
"Yarn gitme planlan yaptnzn", "hkmetin poplaritesinin da-
ha da azaldnn", "sylediiniz eyleri aslnda kastetmediinizin"
bilincindeyimdir. Bu tr cmlelerle bir eylerin "bilincinde olduu-
muzu" vurgularken, ounlukla o eyleri dikkatle deerlendirdii-
mizi, zihnimizde evirip evirdiimizi (deyim yerindeyse, o eylerin
bilgisini kendimizle tamamyla paylatmz) vurgulamak isteriz.
Bu nc anlamda, bilincin alam zihnin alandr: Zihnimizden
geen her ey konusunda bilinli olduumuzu syleyebiliriz. Szc-
n bu kullanm tarihiyle uyum iindedir, ama bilimsel almalara
fazla geni bir hedef sunar. Cebir ilemleriyle uramak, bir kediye
bakmak, bir yerden yakn bir zamanda aynlma niyeti beslemek bir-
birinden yle ayn eylerdir ki, hepsinin "bilincinde olunabilecek"
(nc anlamda yani) eyler olmalanndan hareketle bunlarda ortak,
zellikler aramak beyhude bir abadr. Son yllarda bilim insanlary-
la felsefecilerde heyecan uyandran "bilincin" bu anlamdaki bilinle
''",' .'

ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 43


pek alakas yoktur: Aslnda, uyanklk durumunun sinirsel temeliyle
deneyimlerimizin ierii konusunda gn getike daha fazla ey an-
lamaya balamamzdr onlar bylesine heyecanlandran.
Sras gelmiken, bu anlamdaki "bilin" szcnn en sk ve
en doal kullanmnn niyet ve amalarmz ierdiini belirtelim:
"Durumay etkilemek ynnde bilinli bir giriim"den, "bilinli
olarak ncekine oranla daha fazla aratrma yapma amac"ndan,
"leri bilinli bir biimde hale yola koyma arzusu"ndan sz ederiz.
Bu doal kullanm, bilinle irade arasndaki, yani steme edimi ve-
ya onun sonucu olan kastl eylem arasndaki nemli bir balantya
iaret eder. stemli veya gnll eylemler, bilincinde olduumuz ve
(genellikle) kabule hazr olduumuz amalan olan eylemlerdir. Do-
laysyla, nc anlamyla bilin, algyla eylemi, algladmz
olaylarla kendi yarattmz olaylar birletirir. Bunlarn aralarnda-
ki yakn liki bu kitabn ska tekrarlanan temalarndan birini olu-
turmaktadr.

Kendinin bilincinde olmak, zbilin*

Kendi kendime arptm; kendimden nefret ediyorum; kendime yete-


rim; kendimi eskisi gibi hissediyorum; bencilim; kendimi aala-
maktan baka bir ey deildi yaptm; kendimi tutamadm.... Kendi-
lik/benlik... demek bedenim, kiiliim, eylemlerim, yeterliliim, de-
vamllm, ihtiyalarm, eylemliliim ve znel alanm demektir...
kendilik/benlik iaret etmenin bir yoludur...13
R. Schafer, Sef-Awareness in Animals and Humansu

"Self-conscious"u (kendinin bilincinde olma) bir "kendi"nin yani


yan tz, yan hayalet, belli belirsiz tandk bir eyin bilincinde ol-
makia bir tutmak gibi doal bir eilim vardr. Aslnda, "kendinin bi-

* Bu altblmde "self-consciousness" szcnn ngilizceye has dz ve yan


anlamlar zerinde duruluyor ve Trkedeki hibir szck ya da tamlamayla bu
anlamlarn btnn ifade etmeye imkn yok. O yzden yer yer Trkeyi zorla-
mak, "kendinin bilincinde" ya da "zbilin" tabirlerini Trkede pek allmadk
biimlerde kullanmak zorunda kaldm, ama bylesi zorlamalar yaptmda Trk-
ede normalde kullandmz tabir ya da szc de kesme iareti ile vermeye a-
ltm yer yer. (.n.)
44 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lininde" olmay tpk "bilincinde olmak"ta yaptmz gibi ok e-
itli ekillerde kullanrz. Bu kullanmlardan bazlar, primat akra-
balarmz arasnda zbilincin varln ve bunun evrim tarihi iin ne
gibi sonular dourduunu ve insann ocukluk dneminde ortaya
kn inceleyen gnmz bilimsel aratrmalarnn odak noktas-
n oluturur. Bu aratrmalar ilgi ekici igrler ortaya karm,
kendimizi bilmeyle ilgili bilgimizde gerek anlamda bir ilerleme
kaydederek zbilin kavramn akla kavuturmamza yardmc
olmutur.

"Beceriksiz, utangala meyilli" anlamnda


"kendinin bilincinde"
Oradaki perilerin bazlar yzlerinin ok fazla bilincindedir/yzlerin-
den ok mahcup olurlar...
15
Alexander Pope, The Rape ofthe Lock

Birinin szcn bu en deyimsel anlamyla "kendinin bilincinde"


olduunu sylemek, o kiinin bakalarnn karsnda elinin aya-
nn dolandn belirtmektir: "O bana bakarken ylesine kendimin
bilincindeydim ki/mahcup oldum ki doal davranmamaya bala-
dm..." lgin bir ekilde bu utangalk, bakalarnn dikkatlerinin
zerimize evrilmesine kar gsterdiimiz an duyarllktan kay-
naklanr. Baka bir deyile, bakalarnn bizi fark ettiklerinin ar
derecede farknda olduumuzda kendimizin bilincinde oluruz/
utangalarz! Nitekim "zbilincin" bu bildik anlamnn insann
kendinin bilincinde olmasyla bakalarnn bilincinde olmas arasn-
da bir balant olduunu ima eden sofistike bir anlama brnd
grlr; ileride de greceimiz gibi, bu balant gayet yerindedir.

"Kendini kefetmek" anlamnda "kendinin bilincinde olmak"

Kendinin bilincinde olmann bu ikinci anlam nceki kadar deyim-


sel deildir, ama kendinin bilincinde olmak dediimizde neyi kas-
tetmi olabileceimiz zerinde biraz dnnce akla bu anlam ge-
lir. imizde veya zerimizde birtakm duyumlar oluur. Elimin
zerinde bir uur bcei yrrken hissettiklerim belli bir "zbilin"
ADI NE OLURSA OLSUN GZELLE BAK M? 4S
ierir: Derimin zerinde bir eylerin kprdadnn bilincini. Keza,
eylemlerimin de farkndaymdr, bazen ceza ve dllerle bunlar de-
itirmeyi de renebilirim: Yaptnz eylerin bilincinde olmak,
ayn zamanda belli bir "zbilinci" de ierir.
Ne var ki, dar bir anlamdr bu. Bilincin ikinci anlamndan, hali-
hazrdaki algsal farkndalmzdan pek fark yok gibidir; ama far-
kndaln sz konusu yaratk tarafndan meydana getirilen veya o
yarat dorudan etkileyen olaylara ynelik olduu vurgulanr bu-
rada.
Hayvanlarn, hatta en alt trlerin bile, byle bir zbilince sahip
olduklarna dair kantlar vardr. rnein, sanlar belli bir sinyale,
en son ne yaptklarna bal olarak deien tepkiler vermeye alt-
nlabilir: Yzlerini temizlerken bir sinyal verildiinde bir manivela-
ya, aha kalktklar srada sinyal verildiinde de baka bir manive-
16
laya basmay renebilirler rnein. Hayvanlarn yakn zamanda
yaptklar eyleri hafzalarna kaydedip hatrlayabildikleri sylene-
bilir. Yakn evrelerinde ksa zaman nce meydana gelmi duyum-
lar hafzalarna kaydedip hatrlayabildiklerine de phe yok.
Bu kabiliyetler insanlarda da hayvanlarda da elzemdir, ama bun-
lar dar anlamda bir zbilin ierseler de, "ben fikri" olarak tarif
edilmi eye ihtiya duymazlar. Kendinin bilincinde olmann n-
c anlam, bir benlik/kendilik kavramnn ortaya km ima eder.

"Kendini tanmak" anlamnda "kendinin bilincinde olmak"

Ne zaman aynada kendimi yakalasam... ideal, kurgusal veya hayali


bene gider aklm.
Merleau-Ponty17

"Yo baba, kendim yapsn."


Flora, iki yandayken, ona yardm etmeye
altm zaman syledii ey

1970'te Gordon Gallup adl Amerikal bir psikolog, hem insan psi-
kolojisi alannda hem de hayvan psikolojisi alannda alan aratr-
maclarn lgisini eken bir makale yaymlad.18 Gallup primatlar,
yani prosimianlar (lemurlar gibi), kuyruklu ve kuyruksuz maymun-
4B BLN, KULLANIM KILAVUZU
larla insanlar kapsayan memeliler "snf" zerinde almaktadr.
almalar srasnda, primatlarn aynadaki yansmalardan neler an-
ladklar veya neler renebilecekleri konusu Gallup'un ilgisini
ekmi.. nlerine ayna konduunda empanzelerin kendi grntle-
rine kafeslerine girmi bir davetsiz misafir muamelesi yaptklarn
fark etmi. Ama yaadktan bu ilk yanl anlamadan sonra empan-
zeler, aynadaki grntnn aslnda kendi grntleri olduunu ok
abuk renmiler. Onlarn bu alglama yetileri bizi fazla artma-
sn: empanzeler bizim gibi primat snfnn "st aile"sine mensup-
tur ve yaayan akrabalarmz arasnda bize en yakn olanlardr.
Ama kendini tanma kapasitesine her primat sahip deildir: Gallup,
beyinleri empanzelerinkinden ok daha kk olan kuyruksuz
maymunlarn, defalarca (toplam olarak binlerce saat) ayna nne
getirilmelerine ramen, aynalarn onlara kendi yansmalarn gs-
terdiini renemediklerini de gzlemlemi.
Gallup, bu gzlemlerin ardndan basit, ama etkili bir deney yap-
m. Genel anestezi uygulandktan sonra empanzelerle kuyruksuz
maymunlarn zerine ancak aynaya baktklarnda grebilecekleri
iaretler izmi. Kullanlan boyann tahri edici olmamasna, koku
iermemesine byk bir zen gsterilmi. zerlerindeki ekillere
dikkat ekmesinler diye dierleri kafesten karlm ve anestezinin
etkisinden kurtulduktan sonra hayvanlarn nne ayna konmu.
empanzeler aynann yardmyla zerlerindeki ekilleri hemen fark
etmi, sonra bunlar dikkatle incelemiler. Kuyruksuz maymunlarsa
aynaya ihtiya duymadan grebildikleri benzer ekillere dikkat ke-
silmelerine ramen bunu asla yapmamlar.
Bu sonu ondan sonra da sk sk teyit edilmi, deney baka bir-
ok hayvana daha uygulanmtr, insann aynadaki grntsnn
kendi yansmas olduunu fark etme yeteneine orangutanlar kesin-
likle, goriller de muhtemelen sahiptir. Kuyruksuz maymunlar, ay-
nalarn baka trl gremedikleri eyleri kendilerine gsterdiini
renebiliyoriarsa da, aynada kendilerine baktklarn renmekten
aciz gibidirler.
Bu "ayna davranlar" eitlemesi, iki Amerikal psikolog tara-
fndan, Walt Disney'in de yardmyla ok gzel tasvir edilmitir.19
Disney'in 1958 tarihli V/innie the Pooh filminde Tigger, Ay Po-
oh'ya alml alml, "Benim bir eim daha yok!" der. Pooh onun
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 47
aynadaki yansmasna iaret ederek Tgger'e, "Madem yok bu ne?"
diye sorar. Tigger aynadaki yansmann sahtekr olduuna karar ve-
rir ve onu oradan kovmak iin hamle yapar, ama onun da ayn e-
kilde hamle yaptn grnce yle korkar ki yatan altna snr.
Pooh ise aynadaki grntlerin doasn daha iyi kavramtr. Arka-
sndaki sk dikmek iin aynadaki grntsnden yararlanr.
Ama skn diktikten sonra aynaya dnp de teekkr edince,
ayna imgelerinin doasn ne derecede kavrad phe gtrr ha-
le gelir. irkin rdek bir adm daha ileridedir bu konuda: Gln
durgun suyu zerinde yansmasn grnce "yzn miskin miskin
1
seyirciye dner ve 'bu benim dercesine kendini iaret eder." Bu
benzetmede Tigger ile Pooh, kuyruksuz maymunlarn ayna konu-
sundaki anlama yetilerinin iki ynn tasvir eder: Pooh gibi ayna-
lardan yararlanabilirler, ama aynadaki yansmalarn, Tigger gibi,
tehdit ve teekkr edilebilecek bamsz failler olarak kabul ederler.
Buna karlk irkin rdek, tpk empanzeler gibi, aynay inceler-
ken kendini incelediinin farkndadr.
"Aynada kendini tanmak" karlatrmal psikoloji alannda
aratrma yapanlara engin bir konu salamtr salamasna, ama ay-
nada kendilerini tanma yetenekleri empanzelerin insanlardaki
"kendinin farknda olma" yeteneine tam anlamyla sahip olduklar-
n gsterir mi? Bu soruya ancak soruyla cevap verilebilir: "Hayva-
nn aynada grd, srekli olduunu, varlnn srdn, ama
sonlu olduunu bilen... dier benliklere gre onu benzersiz, ama ay-
n zamanda onlarla psikolojik adan ortak klan bir benlik midir?"
yoksa "kendi zihinsel hayatna ilikin ok da fazla bir kavraya sa-
hip olmadan... aynada kendi bedenini mi fark ediyordur" yalnzca? 20
empanzenin kuyruksuz maymundan farkl olarak gereklik
kavrayna "kendini" (bedenini) dahil edecek kadar geni bir zihin
dnyasna sahip olduundan emin olabiliriz en azndan. Byle bir
kendilik/benlik-temsili snrl olabilir, ama daha sonra da grecei-
miz gibi, insana zg bir kendinin farknda olma eidine doru at-
lan nemli bir admdr bu. Oysa kuyruksuz maymunlarn ikinci an-
lamda "kendilerinin bilincinde" olduklar phesizse de, dnyann
ierii listesine kendilerini pek dahil etmiyor gibidirler.
Aynada kendini tanmann nemi en iyi ocuklar zerinde yap-
lan aratrmalarda kendini belli eder. empanzeler iki ile yalan
48 BLN, KULLANIM KILAVUZU
arasnda aynada kendini tanma belirtileri gsterir. nsanlarsa bu
konuda daha hzldr; Gallup'un iaret deneyine benzer testlerde 18
aylk ocuklar baarl olabilmektedir.
21
Bu baary mjdeleyen baz ilgin nbelirtiler vardr. Bir ya-
n biraz altndaki ocuklar kendi yansmalarna baktklarnda ra-
hatsz olduklanna dair emareler gsterirler. Yaklak ayn yalarda
blk prk taklit oyunlarna balarlar; bu oyunlar onlarn baka-
larnn ilgi nesnesi olarak kendilerinin farknda olduklarn gsterir
daha ok (kzm bir yandayken bir keresinde, yznde bir glm-
semeyle ksrm taklit etti; bu yz ifadesiyle yapt eyin a-
ka olduunu bildiimi bildiim sylemeye alyor gibiydi bana:
"Taklidin taklit olduunu fark ettii" iin bu davran basit taklidin
tesinde bir eydi). 15 ayla ulatklarnda ocuklar, bakalarnn
onlar taklit ettiini fark ediyor gibidirler.
18 aylk civarndayken aynada kendilerini tam anlamyla tan-
maya baladktan hemen sonra kaydettikleri birtakm gelimeler bir
"ben fikri"nin ilk tomurcuklanmalarna iaret eder: Birinci tekil a-
hs zamirine vakf olurlar, daha karmak taklit oyunlar oynamaya
ve oynadklar oyunlarda rol deitirmeye balarlar. Yava yava
kendilerini sslemeye balarlar. ki yandaki bir ocuun, teknik
olarak "olumsuzculuk" diye tabir edilen inatl kefediiyle, da-
ha ho karlanan bu dier gelimelerin ayn zamanlara rastlamas
hi de rastlant olmasa gerek.
Bir ben fikri kazanmann duygular ve ilikilerle ilgili ek erim-
leri vardr, ikinci dereceden (veya kendi kendini deerlendirmeye
ynelik) dye tarif edilmi olan duygulara yardmc olur.22 Nee, f-
ke, znt, ilgi, irenme ve korku gibi birinci dereceden duygular
herhangi bir benlik-temsilini veya kendini deerlendirmeyi nge-
rektirmez. Oysa, mahcubiyet, haset, gurur, sululuk duygusu, utan,
bunlarn hepsi bir benlik duygusuna ihtiya duyar (bir bakasnn
dikkat nesnesi, snrl dlleri elde etmek iin bakalaryla rekabet
eden biri veya vg ve yergiye tabi ahlaki bir fail olarak).
Bir benlik fikrine sahip olmak duygularmz karmaklatrma-
nn yan sra ilikileri de derinletirir. ocuklarn zgn grdkleri
arkadalarn ilk kez bir buuk ya civarnda teselli etmeye alma-
lar anlamldr: Empati, insann dier insanlarn kendine benzedii-
ni fark etmesini gerektirir ki bu da belli bir "benlik" kavramnn
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 49

varln gerektiren bir kavraytr. Karlkl olarak hem benin hem


de tekinin farknda olmak, ok tek-tarafl olanlar hari hemen he-
men btn insan ilikilerinde otomatik bir beklentidir.
Aynada kendini tanma baars ocuklarda bir eit psikolojik
ekse eer, empanzelerde de benzer bir psikolojik karmakla
takabl eder mi? Bunun cevab temkinli bir "evet"tir. empanzeler
taklit oyununa katlr, rol deiimlerinden holanrlar; dil eitimi
deneylerine katlan empanzelerin ahs zamirleri kullanmn kav-
radklar grlmtr. empanzelerin, dier kuyruksuz maymunla-
rn ve muhtemelen yunuslarn iki yandaki bir insan yavrusunun-
kiyle kyaslanabilir bir "ben fikri"ne sahip olduklarn sylemek ga-
yet mantkldr.
Dolaysyla, 18 aylkken kendini aynada tanyan ocuk ksa za-
manda kendi hakknda birinci tekil ahs zamiriyle konuabilecek,
oynarken kendi kimliiyle deneyler yapabilecek, bakalarna hay-
ranlk duyup onlar kskanabilecek, onlarn baz znt ve sevin-
lerini paylaabilecek ve az da olsa kendini eletirebilecek hale ge-
lir. Byle bir ocuk szcn nc anlamyla kendinin bilincin-
dedir: Kendini tanyacak hale gelmitir. Bununla beraber, bir ocu-
un en son ve en gelimi anlamyla bir "benlik bilinci"ne sahip
olabilmesi iin anlama yetisinde baka bir byk adm (empanze-
nin asla atamayaca bir adm) atmas gerektiine dair kantlar var-
dr ve bu kantlara her gn bir yenisi eklenmektedir.

"Farkndaln farknda olmak" anlamnda


"kendinin bilincinde olmak"

Gndelik dnce ve konumalarmzda srekli olarak zihinsel du-


rumlar birbirlerine ve kendimize isnat ederiz. Az nce kocaman bir
fstkl ikolata yedim, nk atm, alma masamda sakladm
bu ikolatalarn tadn sevdiimi biliyordum ve akam yemeine ka-
dar midemdeki kaznma hissini dindireceini dnmtm, italikle
yazdm szckler eitli zihin durumlarna gndermede bulunur.
Bu tr kavramlardan yoksun olsaydk, oumuzun en nemli say-
d bir eyin, yani insan davrannn byk bir blmn akla-
ma yeteneinden yoksun olurduk.
Zihinle ilgili terimleri kullanmamzn dayanan oluturan bil-
50 BLN, KULLANIM KILAVUZU
23
gi, son zamanlarda "zihin teorisi" olarak tarif edilmeye baland.
ki ve yandaki ocuklar (ve muhtemelen empanzeler) byle bir
teori oluturma yeteneine! sahiptir. ki yandaki ocuklar alg sz-
cklerini bilir ve kullanrlar: Yani, "grmek", "duymak", "dokun-
mak", "tatmak" szckleriyle "istemek", "holanmak" ve "ihtiya
duymak" gibi arzu ifade eden szckleri. Bakalarnn ilgisini ek-
tiklerini fark etme yetenekleri, bu szckleri psikolojik adan kar-
mak bir biimde kullanmalarna olanak tanr: "Annemin beni gr-
dn gryorum," gibi dnceleri ifade edebilirler rnein. o-
cuklann kendilerini tanma ve "taklit" oyunlarna katlma yetenekle-
rini daha nce zaten grmtk. yandaki ocuklar, herkesin de-
netimine ak olan fiziksel konularla ak olmayan zihinsel konula-
r, mesela ryalar gvenilir bir biimde birbirinden ayrabilirler.
Yine de zihinsel durumlar anlama yetileri, byklerin standart-
larna kyasla, eksiktir. zellikle de, inanlarn biimleniine (ve
yanl inanlarn etkilerine) dair bir kavrama yetisi gerektiren test-
lerde baarszdrlar. rnein, ocuklar grnlerin ne kadar alda-
tc olabileceini ancak drt yana gelince kavrayabilir hale gelir-
ler. yandaki ocuklara ii aslnda kalem dolu olan bir ekerle-
me paketi nce kapal olarak, sonra da ii alarak gsterildikten
sonra bu durumdan haberdar olmayan birinin paketin iinde ne ol-
duunu zannedecei sorulduunda, her defasnda kalem cevabn
verdikleri grlm. Sadece dokunarak ayrt edilebilen iki nesney-
le sadece gzle ayrt edilebilen iki nesne gsterilip de durumdan ha-
berdar olmayan birinin hangisini hangi duyu organyla seebilece-
ini tahmin etmeleri istendiinde ise doru tahmin yrtememiler.
ila be yalarnda inancn doasn anlamaya (deneyimin
mmkn kld ve hayatmz boyunca, doru veya yanl, bize k-
lavuzluk eden inanlar anlama yetisine) geiin nasl en iyi tarif
edilebilecei konusunda grler muhtelif. Ama be yana geldi-
inde bir ocuun alg ve arzu durumlarnn olduu kadar inan du-
rumlarnn da stesinden gelebilmesini salayan bir zihinsel terim
daarna sahip olduu konusunda genel bir fikir birlii vardr.
Bu gelimi psikolojik aklama silahlarn kullanma yetenekle-
ri, ocuklann be yandayken, hatta belki de daha nce, kelimenin
drdnc ve tam anlamyla kendilerinin bilincinde olduklarn akla
getirir: "Farkndaln farkna varr" hale gelirler, kendilerini dene-
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 51
yim znesi olarak tasavvur ederler. Bakalarnn da ayn yetenee
sahip olduunu tereddtsz kabul ederler: Kendilerini anlama yeti-
leri ile bakalarn anlama yetilerinin tamamen paralel br geliim
gsterdiine dair kantlar da mevcuttur zaten. ki yandaki ocuk-
larla empanzelerde grlen trden bir kendini tanmadan tmyle
insana zg bu zbilncin ortaya k birden olmaz, tedricidir, ama
ounlukla ocuklar ilkokula balad sralarda iyice gelimi du-
rumdadr. Sk sk insanln ayut edici yn olduu sylenen (ki bu
sav bir yere kadar dorudur da) bu zbilin eidi olmakszn tahay-
yl edebilir miyiz kendimizi?
Kiinin bir deneyim znesi olduu fikri mevcut olmasayd, ken-
disi ve bakalar hakkndaki gndelik dnme faaliyetlerinin b-
yk blmnn n tkanm olurdu. Bu fikir, bizim ve bakalar-
nn dnyaya egzantrik bak alarndan baktmz, aldanmalara
ve yanl anlamalara ak olduumuzu anlamamz salar. Birbiri-
mizin szck ve eylemlerini "okurken" bu bilgi elzemdir. Hepimi-
zin snrl bir bak as kmazna ve genelde benzer arzu ve duy-
gulara sahip olduumuzu anlamak empatinin ortaya kma olanak
tanr. Bu temel igrlere sahip olmasaydk, dehet bir psikolojik
krle mahkm olurduk.
Bu durumu tahayyl etme zahmetine girmemize gerek yok. Do-
ann yapt trajik bir deney, tmyle insana zg bu zbilin e-
itlerini gelitiremememiz halinde levlerimizi nasl srdrecei-
miz konusunda bize bir eyler syleyebilir.24 "Otizm", ocukluk d-
neminde ortaya kan ve toplumsal ilikilerin u ya da bu lde
bozuk oluu, dil anormallikleri ve oyunlarda grlen yaratclk ek-
siklikleri yoluyla kendini belli eden geni bir rahatszlklar silsilesi-
ni kapsar. Saydmz bu koullar zerinde aratrma yapanlarn o-
u, otizmden mustarip ocuklarn hasarl, yani dzenli almayan
beyinlere sahip olduu, ama bu koulun yksek zek ihtimalini h-
bir ekilde dlamad ve hastaln nedenini oluturan "lezyon"un
zel bir lezyon olmas gerektii konusunda hemfikirdir. Simon Ba-
ron-Cohen ve dierleri, bu koullardan mustarip olan insanlarn "zi-
hin okumak"ta ortalama (hatta zek bakmndan daha geri) drt ya-
ndaki ocuklardan daha fazla zorlandklarm, psikolojik sorunlar
iinde kilit neme sahip sorunun da bu olduunu ileri srerler.
Baron-Cohen'in inceledii otistik ocuklar genellikle "istemek",
52 , BLN, KULLANIM KILAVUZU
"grmek" gibi daha basit zihin durumlaryla ilgili kavramlar geli-
tiriyorlard. Ama inan ve taklit, bilgi kaynaklan ve gizleme arala-
ryla ilgili kavramlar, grnle gereklik, hayali nesnelerle somut
nesneler arasndaki farklarla ilgili kavramlar onlar artyordu.
Son derece yetenekli, baarl ve kendini gayet iyi ifade edebilen bir
"otistik" olan Temple Grandin, Oliver Sacks'a toplumsal ilikilerin-
de kendini "Mars'taki bir antropolog gibi" hissettiini syler: "
veya drt yandaki ocuklar bile insanlar benim anlamay asla
25
mit edemeyeceim ekilde 'anlayabiliyorlar,'" der.
zbilincin sondan bir nceki anlam, yani "farkndaln farkn-
dal" bizi ilk anlama gtrr. Zira, birinci anlamdaki gibi "kendi-
nin bilincinde" olmaktan, yani utangalktan mustarip bir yeniyet-
me bakalarnn kendisi zerine ynelmi olan dikkatlerine kar
son derece hassastr. Byle bir yeniyetme, tam da otizmde eksik ol-
duu anlalan bir hassasiyeti sergilemektedir. nsanlarn baklar-
n zerinde hissetme anlamndaki "kendinin bilincinde olma" hali-
ni toplumsal bir dezavantaj olarak kabul etsek de, onsuz olmak da
istemeyiz. "Kendinin farknda olma" duruuyla (bizi bakalar ze-
rinde braktmz intihadan daima haberdar ederek toplumsal ili-
kilerimizi kolaylatran duruumuzla) bu "kendinin bilincinde ol-
ma" klfetini birbirinden kk bir fark ayrr sadece.

"Kendini bilmek" anlamnda "kendinin bilincinde olmak"

"Br szc byle ar altrdm m," dedi Kumkuma, "her zaman


fazla cret derim."
Lewis Carroll, Aynann inden26

Bilin tartmasnda bilincin (en son, en genel anlamnda) alann


zihnin btn faaliyetlerini kapsayacak derecede geniletme eilimi-
ne iaret etmitim. "zbilin"de de bu ar eilimden vardr: Ken-
dimizi tanmamz salayan btn psikolojik ve sosyal balamlarla
ilgili bilgimize gndermede bulunurken "zbilin" szcn kul-
lanabiliriz. Dolaysyla, "ben fikri" sadece bir beden ve bir zihni
iermez, kltrel bir toplulua yelii, bir meslei, bir aile grubu-
nu, belli bir dili kullanmay vs. de erir.
Bu geniletilmi anlamyla zbilin, kiisel hayatmz boyunca
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 53
(tpk tarih boyunca olduu gibi) geliip olgunlamaya devam eder.
Kendini gnee hizmet etmeye adam Msrl bir rahibin "zbilin-
ci" ile ortaada kendini tmyle yoksulluk, fazilet ve itaatkrla
vermi Hristiyan bir keiin ve sekler bir ada nesnel hakikatle-
rin peinde olan bir bilim insannn "zbilinci"ni karlatrn; veya
alt, on alt ve altm yalarnda kendimizi nasl idrak ettiimizi k-
yaslayn.
Bu son anlamdaki zbilin en zengin nsani ifadesini kendi tas-
virini yapmakta bulur: Yani, empanzede ilk hallerine rastladmz
kendini tanmadan ok te bir ey olan otoportre ve otobiyografide.
ocuklar ilgin bir biimde bu iki faaliyetin hevesli birer uygulay-
csdrlar. Profesyonel anlamda kendini tasvir etme, yazarlarn, sa-
natlarn ounu olmasa bile byk bir ksmn hayatlar boyunca
megul eder.
Kendimize ilikin insani bilgimiz, hepimizin krlgan ve geici
olduumuzun, vukufumuzun yetersiz, baardklarmzn da ksmi
kaldnn bilincinde oluumuz hem en byk nimetlerimizden bi-
ridir hem de en byk znt kaynaklarmzdan biri: Eski bir deyi-
mi biraz deitirerek sylersek, kendimize ilikin bu bilin bizi me-
leklerin katma karr, ama tam da bu yzden bizi hayvan akrabala-
rmzn oundan, belki de hepsinden ayrarak dnsel bir srg-
ne yollam olur.

"zbilin" "bilincin" nkoulu mudur?

zbilin konusunu bitirmeden nce, br konuya daha deinmemiz


gerekiyor: Onun henz nitelendirilmemi olan "bilin"le arasndaki
ilikiye. zbilin (zaman zaman iddia edildii gibi) bilincin nko-
ulu mudur?
Bu iki szcn anlamlar etrafnda yaptmz turdan, bu soru-
ya ancak ki szcn zgllemi anlamlar balamnda zekice bir
cevap verilebilecei iyice anlalmtr sanrm. Bir "ben fikri"ne
sahip olmak anlamndaki zblincin, uyankln, bir peynirin tadn-
dan, bir nameden holanmann veya evin hemen kede olduuna
inanmann n art olup olamayacan sorun kendinize mesela. Bu
altrma, zbilincin "bilincin" nkoulu olmaktan ziyade basit "bi-
lincin" daha gelimi hali olduu dncesini uyandrr bende.
54 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Aksi sonuca gtrebilecek dnce silsilelerinden biri yledir:
evremdekilerin farkndaym, dolaysyla onlarn farknda olduu-
mun farkndaym. Farkndakmn farkndal kendime ilikin far-
kndaln bir trdr. O halde kendinin farknda olmak farkndal-
n nkouludur.
Gelgeldim, bu argmann ilk ncl mantksal, deneyimsel ve
deneysel alardan sorgulamaya aktr. Mantksal eletiriye gre,
insann evresindekilerin farknda olmas farkndal ngerektirir-
ken, daha ileri ("ikinci tr") yetenei, yani kendine ilikin farknda-
l zerinde dnme yeteneini art komaz.
"Deneyimsel" argmana gre, evremizdeki nesnelere veya d-
ncelerimize ok. fazla younlatmzda, bu younlamann
"iinde kaybolduumuzdan bahsederiz. Bunun, farkndaln far-
knda olmann ihtiyari, tali bir faaliyet olduunu tam manasyla
gsterdiine inanyorum; bize daha nce deindiimiz avantajlar
salamad anlamna gelmez bu tabii.
Bilincin ampirik incelemesi bu ayrmlar aydnlatmaya balad.
Kuyruklu maymunlarn, kuyruksuzlarn aksine, hibir deneyde ay-
nada kendilerini tanmadklarn, bunun en iyi ihtimalle snrl bir
benlik kavramna sahip olduklarn akla getirdiini sylemitik.
Gelgelelim, Oxford niversitesinde deneysel psikoloji alannda
almalar yapan Alan Cowey, 6. Blm'de ayrntsyla ele alaca-
mz bir almasnda, makak maymunlarnn bilinli olarak grdk-
leri eylerle basit grevleri yerine getirmelerini salayan, ama bi-
linte yer almayan grsel bilgiyi birbirinden ayrabildiklerini gs-
termitir.27 Bu kanta gre, "ben fikri"ne sahip olmak, bilinli gr-
meyi refleks tepkilerden ayrmann bir nkoulu deildir.
Btn bunlar -saduyumuzu da dorulayarak- zbilincin basit
bilincin bir nkoulu olmadn akla getirir. Makak maymununun
grsel farkndal, empanzeyle iki yandaki ocuun kendini ta-
nma yetenei ve drt yandan sonra tanzim ettiimiz deneyim
kavram birbiriyle alakal, ama birbirinden farkl kazanmlardr.
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 55

Vicdan

Ve kadn grd ki, aa yemek iin iyi... arzu olunur bir aat; ve
onun meyvasndan ald, ve yedi... kisinin de gzleri ald, ve ken-
dilerinin plak olduklarm bildiler; ve incir yapraklan dikip kendile-
rine nlkler yaptlar.
28
Tekvin

... ok belirgin toplumsal igdleri haiz her hayvan, entelektel g-


leri insannki kadar veya ona yakn bir gelime gsterdikten sonra ka-
nlmaz bir biimde bir ahlak hissine, yani vicdana sahip olur.
Charles Darvvin, nsann Treyii29

Bilinle zbilincin artk bariz ahlaki yananlamlan yoktur, geri her


ikisinin de ahlak alanyla ilikisi olabilmektedir: Son karlama-
mzda sana kt davrandmn bilincindeysem, bir dahaki karla-
mamzda zellikle zbilinli hareket ederim. Buna karlk, vicdan
artk tmyle hayatn ahlaki boyutuyla ilikilendirilir.
Gnmz ngilizcesinde conscience (vicdan) yapmamamz ge-
rekip de yaptmz ve yapmamz gerekip de yapmadmz, bu
yzden iimizi kemiren eyleri akla getirir. Bu tandk koullarda
bir eye veya birine kar vicdani sorumluluk altnda olduumuzu
syleriz: Kabahatlerimizi ve ihmallerimizi dzelttiimizde de d-
lmz vicdanmz temizlemi olmaktr. Vicdan, kt davranlar-
mz hatrlatmann yannda doru olan eyler zerinde de sz sahi-
bidir: Zaman zaman "vicdann ne diyor?" deriz. Elbette, farkl "vic-
danlar" farkl cevaplar verir bu soruya.
Tarihsel olarak en nce o ortaya km olmasma ve gndelik
yaamlanmzdaki nemine ramen vicdan, bugn bilin konusuna
gsterilen lginin odak noktasnda yer almaz, bu kitabn da ana ko-
nularndan biri deildir. Ama gerek Danvin'in gerekse Tekvin'in ya-
zanmn ima ettii gibi, insan zbilinci ile insan ahlak arasnda
nemli bir balant vardr. Her ikisi de kendine ynelik bilginin be-
delinin vicdan olduunu ima eder gibidir.
Kutsal kitaba gre, Tann'ya itaatsizlik ederek kendimizle ilgili
56 BLN, KULLANIM KILAVUZU
bilgiye ulam, utanc kefetmi ve masumiyet cennetinden kovu-
lup lml, ac eken insanlar olmuuzdur. Cennetten kovulma hi-
kyesi, ocukluk dnemimizin kendinden haberi olmama halinden
yetikin yaammz aydnlatan, peini brakmayan zbilgiye doru
gerekletirdiimiz serveni akla getiren bir alegoridir.
Danvin, insanlk durumu konusunda daha yumuak, ama benzer
bir gr sunar. Evrimleen zekmzn toplumsallmzla birlikte
bizi eninde sonunda '"Sana yaplmasn istemediini, sen de baka-
1
sna yapma, Altn kuralna" gtreceini, bunun da "ahlakn teme-
30
linde yatt"n ddia eder.

Farkndalk zerine bir not

lk dnemlerinde Gney ve Kuzey Avrupa dillerinin karmndan


oluan bir dil olan ngilizce eanlaml szckler bakmndan zen-
gindir: "Conscious" (bilinli) ve "aware" (farknda) bunun gzel bir
rneidir. "Awareness" (farkndalk) "beware" (-den saknmak, ko-
runmak, uyank olmak vs.) gibi Almanca kkenli bir szcktr, ger-
i korku anlamna gelen Latince verere szcyle ayn kkenden
de geliyor olabilir. Bu kitapta "bilin" ve "farkndalk" szckleri-
nin ikisini de kullanyorum, ama ok da birbirinin yerine geecek
ekilde deil. Eanlaml szcklerin birbiriyle tamtamna ayn an-
lamda olduklarna ender rastlanr ve "bilinli" ile "farknda" sz-
ckleri ok nce anlam farklhklanyla birbirinden ayrlmtr.
Genel olarak, bilinli szcnn ilk anlamnda "uyank olma-
y" kastederken "farkmda"y kullanmayz. Farkndalk, una veya
buna ilikin bilinci ima eder. Szcn bu ierimi doktorlarn bitki-
sel durumdaki hastalarn "uyank, ama evresinin farknda deil,"
diye tarif etmelerini doallatmr.31 "Farknda" szc "bilinli"
szcnn ikinci veya nc anlamlar yerine de ayn ekilde ra-
hata kullanlabilir: Midemdeki kazntnn ve yemek zamannn
geldiinin farkndaym.
"Kendinin farknda"nm kullanm alannn kapsam da "kendinin
bilincinde"ninkininden biraz daha dardr. Kendinin bilincinde ol-
mak rahatszlk veren bir durum olabilmektedir: Kendinin farknda
olmak ise pek yle deildir. Birinin "kendinin farknda olduunu"
sylediimizde o kiiye iltifat etmi oluruz; onun bakalar zerin-
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 5?
de ne tr etkiler braktn bildiini, yerine gre davrandm ifade
ederiz. Bu istisna dnda "kendinin farknda" "kendinin bilincinde"
szcyle ilgili kefettiimiz btn anlamlarda kullanlr.

Dier dillerde bilin

Bilin nemli bir eyse, o zaman her dilde onun eitli anlamlarm
ifade eden szcklere rastlayabilmeliyiz. Bu anlamlar bilincin ngi-
lizce'deki karmak anlamlanyla tam tamna akrsa srpriz olur
geri. Uyank anlamnda "bilinli" demek iin, unu veya bunu bil-
mek anlamnda "bilinli"den baka bir szck kullanlyor olabilir
rnein. te yandan, dier dillerin hibirinde bilin szc yoksa,
ngilizce'nin bizi bo hayallerle oyaladndan phelensek yeridir.
Dnya genelinde yaklak 30 ana dil grubu mevcut. ngilizce gi-
bi Hint-Avrupa kkenli, Sanskrite kkenli olan dier diller "bilin"
szcn kendi dillerine evirirken pek zorlanmasalar gerek, ki
zorlanmadklar da anlalyor.32
Rusada soznanie ("birlikte" anlamna gelen so ile "bilmek" an-
lamna gelen znat'tan tremi) ayrmn yaptmz anlamdaki
"bilin"in yerine kullanlabiliyormu. Sovest (so ile eski bir fiil olan
ve "bilmek" anlamna gelen vesfm birlemesinden oluan bir sz-
ck) "vicdan"a tekabl ediyormu. ngilizcede karlatmz an-
lam gruplar Rusadaki muadillerine tam anlamyla karlk gelmi-
yormu: rnein, Rusa bilen arkadam soznat ailesinden gelen ve
"eli ayana dolamak" anlamn da tayan "zbilin" gibi bir sz-
ck olmadn syledi. Ruslar bu ngilizlere mahsus hastala kar-
bakl m acaba diye dnd nce, ama biraz daha dnn-
ce sklganlk ve sakarlkla ilgili baka szcklerin bu anlam kar-
layabildiim syledi.
Dancada bevidsthed, vurguyu arttran be neki ve bilgi anlamn-
da kullanlan vide szcyle oluturulmu. Bevidsthed, uyanklk
ve evrenin farknda olmak anlamndaki "bilinli" szcnn ter-
cmesinde kullanlyormu. "Kasti" hareket balamnda da (bilin-
li bir niyetle yaplan hareketler iin) kullanlyormu. Dancada "bi-
lin" iin kullanlan samvittighed szc bevidsthed szcyle
uzaktan akrabaym; sam burada da paylalan eyi ima ediyor, n-
58 BLN, KULLANIM KILAVUZU
gilizcedeki "witty" (zeki, akll) szcne karlk gelen vittig ise
bilgi anlamna geliyormu. Vide ve vittig'in ait olduu szck gru-
bu epey eski bir gemie sahipmi; kkleri Sanskritede "bilgi, kut-
sal bilgi, kutsal kitap" anlamlarna gelen veda szcne dayan-
yormu ve bugn ngilizcede kullanlan "wit" (zek, akl), "vision"
(grme) ve "idea" (fikir) szcklerinde varln srdryormu.
Hint-Avrupa dil ailesinin dndaki diller "bilin" konusunda n-
gilizceye yakn dillerdekinden daha m fazla sknt ekiyor? Ma-
carca baka bir dil ailesinden, Fin-Macar dil ailesinden geliyor, ama
bilin szcklerinin tercmesi mkemmel biimde gerekletirile-
biliyormu. "Bilmek" anlamna gelen tud szcnden tremi olan
tudatos ayrmn yaptmz anlamdaki "bilin" szcnn tam
karlym; ontuda, "zsayg, izzetinefis", enudat ise "insann
kendisiyle ilgili bir kavrama sahip olmas" anlamna geliyormu.
"Vicdan" tpk Rusadaki gibi Macarcada da farkl bir szck aile-
sine aitmi: Lelkiismeret kelimesi kelimesine "ruh bilgisi" anlamna
geliyormu.
Macarlarn srad bir dilleri var, ama Avrupa kltrne sahip-
ler. Her insan dilinin bilinci tartabilecek aralara sahip olduu hi-
potezi in sk bir test hazrlamak istiyorsak aratrma sahamz da-
ha da geniletmeliyiz. inceye ne dersiniz?
ncede "bilinli" szcne karlk gelen bir dizi szc
okuyunca insan dzyazdan iire doru getii duygusunu yayor.
Bu bir yanlsama belki, ama gzel bir yanlsama. "Uyank" anla-
mndaki "bilinli"nin ince karl king zing; king "mavi" veya
"gkyz veya su kadar berrak" anlamna geliyormu; zing, alkol
anlamna gelen jiu szcyle aym kkene sahipmi. Burada, reha-
vet ve uykunun bulank kasvetinin aksine bilincin effaf bir berrak-
lk durumu olduu gibi bir ima sz konusu.
Bir eyin bilincinde olmak gan jue veya yi i eklinde tercme
edilebilir: gan kalp anlamna geliyormu ki kalp eski in dnce-
sinde dnme organ olarak kabul edilirmi; yWnun anlam ise ay-
dnlanma. Y ile i benzer szckler: Yi kalple ilgili, i de konuma
ve bilgiyle.
nsann utangalk yznden elinin ayana dolamas anlamn-
daki kendinin bilincinde olmak, yine "kalp"le ilikili olan ve kiinin
kalp fazlalndan (buna dnce fazlal da diyebiliriz) mustarip
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 59

olduunu ima eden niu ni szckleriyle karlanabiliyor. "Ben fik-


ri"ne sahip olmak anlamndaki zbilince, szck anlam "kendi
kendine aydnlanma" olan zijue karlk geliyormu.
imdi baka bir ktaya geelim. ngessana, Sudan'da Beyaz Nil
ile Mavi Nil arasndaki ngessana tepelerinde yaayan ve geim
ekonomisi esasna gre yaayan iftilerin kulland bir dil. Bu dil-
de den, "zellikle bir eye bakmak" anlamnda kullanlan geili bir
fiilmi. "Gen erkekler kzlara bakyor," cmlesi "bungurk den
nyulge" eklinde tercme ediliyormu. Ama den ayn zamanda da-
ha genel bir anlamda, uyanklk veya dikkat durumuna iaret etmek
iin kullamlabiliyormu. Bu ekilde kullanldnda dikkat nesnesi,
hayli soyut bir szck olan ve "yer" ve/veya "zaman" anlamna ge-
len ok szcyle ifade ediliyormu. Bylece, "o bilinliydi" de-
mek iin ngessanalilar i den ok (kelimesi kelimesine evirmek ge-
rekirse "gz nne serilmekte olan durumun geneline bakyordu")
diyor larm.
kinci, yani deneyim anlamndaki bilin szcn ngessana
diline evirmek ok daha zor, ama imknsz deilmi. Av iin du-
rup etraf dinleyen, kolaan eden, hatta koklayan bir avcya ufaden
nyu? yani, "ne hissediyorsun?" gibi bir soru sorulabilirmi. Bir ey-
lerin veya baka birisinin bilgisi, yani nc anlamdaki bilin, ny-
i fiiliyle karlanyormu. ngessana dilinde "benlik" gayet makul
bir biimde "beden" iin kullandklar ringle ifade ediliyormu.
Buraya kadar insan dillerinin "bilin"in ayrmn yaptm an-
lamlarn ifade edebilecei kuraln bozan herhangi bir istisnaya
rastlamadk. Zaten uykuyla uyanklk arasndaki fark, deneyime sa-
hip olma fikri, benlik kavram gndelik dncenin temel bileen-
lerindendir. Baka dillerin de bunlar ifade edebilecei beklenebilir,
ngilizceye mahsus farkllklar grndnden daha snrl ve key-
fi deilse elbette.
Dnce, dil ve davranlarmzn snrl ve keyfi olduu fikri,
yirminci yzyln ortalarnda antropolojide geni bir taraftar kitlesi
kazanmt. Toplanan verilerin yeniden deerlendirilmesi bu gr-
n doruluunu sorgulamr hale getirdi. nsan kltrlerinin apak
eitliliine ramen, insan davrannda birok "evrensel" mevcut-
tur sahiden. Bunlarn bazlarnn, belki de ounun, biyolojik, ev-
rimle ilgili bir aklamas vardr. rnein, 6. Blm'de yz ifadele-
60 BLN, KULLANIM KILAVUZU
riyle ilgili evrensel bir dil olduuna, bu dilin dnyann her yerinde-
ki insanlarn birbirlerine mutluluk, znt, fke ve irenme gibi du-
rumlar anlatmasna olanak tandna ilikin verilerle karlaaca-
z. Keza, her kltr psikolojimizi tarif eden temel kavramlara sa-
hipmi gibidir.
Amerikal antropolog Donald Brown, "btn toplumlarda, kl-
trlerde ve dillerde" ayrt edilebilen temel psikolojik inanlar aa-
33
daki gibi izah eder. Brown bu inanlar "evrensel halk"n temel
kavranlan olarak sayar; "evrensel halk" onun dnya genelindeki
insan gruplarnda ortak olan zellikler iin kulland bir ksaltma:

Evrensel halk, psikolojik anlamda kiiyle ilgili bir kavrama sahiptir.


Benlii dierlerinden ayrr ve benlii ayn zamanda hem zne hem
de nesne olarak grebilirler. Kiiyi dsal eylemlerin btnyle pasif
bir alcs olarak grmedikleri gibi, benlii de btnyle zerk gr-
mezler. Kiiyi bir dereceye kadar eylemlerinden sorumlu sayarlar.
Denetim altndaki eylemlerle denetim dndaki eylemleri ayrt eder-
ler. Niyet kavramn anlarlar. nsanlarn kendilerine ait bir i yaam-
lar, anlar olduunu, planlar yaptklarn, alternatifler arasnda se-
im yaptklarn, seim yapamadklarnda ise (zaman zaman ikircik-
lilie kaplarak da olsa) kararlar aldklarn bilirler. nsanlarn acy
ve dier duygulan hissettiklerini bilirler. Normal zihin durumlaryla
anormal zihin durumlarn ayrt ederler. Kiilik teorileri, bulundukla-
r statyle ilikili davran riintlerinden farkl davranan bireyler
hakknda dnmelerine olanak tanr ve bu farkllklar bireyin ka-
rakterinden yola karak aklayabilirler. Nasl dnp hissettikleri-
ni hayal etmek iin kendiliinden ve sezgisel olarak dier insanlarn,
deyim yerindeyse, zihinlerine girmeye muktedirdirler.

Brown haklysa, incelediimiz her dilde temel bilin kavramla-


rn ifade edecek aralan bulmamz hi de artc deildir. ncele-
diimiz dier dillerde ngilizce szcklerin tam karln bulama-
dk, bulmay da beklemiyorduk zaten. Belli bir yer ve zamanda bi-
lincin eitli anlamlarn ifade etmede kullanlan szdaannn nce-
likleri dilin ve yerel dnce sistemlerinin tarihini yanstacaktr. Bu
kavramlarn geni kullanma sahip olmas, felsefe veya bilimin ka-
t talepleri karsnda ayakta kalabileceklerini gstermez ayrca.
Ama her yerde herkesin farkndalk hakknda tartma gereini his-
settiini renmek gven verici bir ey.
ADI NE OLURSA OLSUN GZELL BAK M? 61

Bilincin genel grn

"Bilin", "zbilin" ve "vicdan" uzun ve karmak bir gemie sa-


hip. "Bilin sorunu"nun bir ksm arapsana dnm anlamlar an-
da yatmaktadr kukusuz. Ama sadece sorunun bir ksm; zira bu
szcklerin anlamlann ortaya kardktan sonra da geriye bilim ve
felsefenin cevaplandrmas gereken zor ve byleyici sorular kal-
maktadr.
zetle: Birok dilde bilin iin kullanlan szcklerin "bilgi"ye
atfta bulunan bir kkten geldiini grdk. Bu ok anlaml. Uyank
olmak (bilincin ilk anlam) her trl bilgi edinmenin nartdr.
Uyankken bilgiye deneyimle ularz (bilincin ikinci anlam). Edin-
diimiz bilgi de ayrmn yaptmz nc anlamda "bilinli "dir.
Biz kendimiz de bilgi sahibi olabileceimiz eyler arasnda yer
alrz: Byle bir bilgi "zbilinci" meydana getirir. Bedenlerimizi ta-
nmay rendiimizde nesne olduumuzu bilir hale geliriz; ama
insanlar yava yava zne (deneyim znesi) olduklarn da fark et-
meye balar. Kendimizle ilgili bilgimiz bakalar hakkndaki bilgi-
mizle ve onlara nasl muamele etmemiz gerektii sorusuyla balan-
tldr. Bu soru bizi vicdan alanna gtrr.
Bu kitabn genel alann belirlemi bulunuyoruz. Uyanklk ve
uyku bilimi, birinci anlamdaki bilin, 3. ve 4. blmlerin konusunu
oluturuyor. 5. ve 6. blmlerde, ikinci anlamdaki bilincin son de-
rece canl bir bileeni olan grme bilimini kefedeceiz. Ama bilin
bilimine bodoslamadan girmeden nce size biraz bunun iin zemin
hazrlamam gerek: Sonraki blmde size beyni tantacam.
"Beyinde sinirler, ne iren":
Sinir Sisteminin Tasviri

Dnsene, beyinde sinirler -ne ren- kml kml kuyruklu...


1
, Fyodor Dostoyevski

Giri .

Bilin ile beynin iinde meydana gelen olaylar arasndaki ilikiyi


anlamak iin iki girie ihtiyacmz var. 1. Blm bilincin anlamla-
rn tantt size. Bu blmn amac ise beyni tantmak.
Biyoloji veya bilim hakknda hibir ey bilmediinizi varsaya-
cam. Bunlar hakknda br ey bilmiyorsanz sizi ok iyi anlarm,
zira ben de ngiltere'deki okulumda geen ve baka alardan ok
iyi olduu sylenebilecek 12 yllk bir eitim srecinden sonra bi-
yolojinin "B"sini renmeden mezun oldum. Biyolojiyi yllar son-
ra, ilk kurbaam beceriksizce terih ettiim, Vktorya mimarisine
sahip gzel bir niversite mzesinde rendim. Yanmda daha usta
ii eyler yapan kiiler vard; dinozorlar hassas kaya yataklarndan
itinayla kaldran paleontologlar.
Sinir sistemiyle (beyin, omurilik ve kaslarla duyu organlarna
giden sinirler) ilgili bugnk bilginin tmn otuz ksur sayfaya
sdrmak mmkn deil. Bu kitabn arlkl konusunu oluturan
bilin ve gzn anatomisiyle fizyolojisi konusundaki ayrntl ak-
lamalar daha iyi anlayabilmeniz iin size sinirbiliminin temel ve
genel bir erevesini sunacam.
1
BEYNDE SNRLER, NE REN 63
Son yz yldr sinir ve beyinin almasyla ilgili edinilen ig-
rler ok byk (ve retken) bir entelektel abann rndr. Si-
nir sistemine ynelik katksz merak bu abann ardndaki itici g-
lerden biri olmutur; sinir sistemi rahatszlklarndan mustarip olan-
lara yardm etmek iin bir eyler yapma isteinin de bu abada pa-
y vardr; ama birok bilim insannn baka, daha kiisel bir gds
de vard: Beyni anlayarak kendilerini de daha fazla anlayacaklar
inanc.
Sinir sistemi bir baloma son derece karmak bir sistemdir, ama
te yandan temel zellikleri gayet basittir. Biz basit tarafndan ba-
layalm.

Basit sinir sistemi

Basit sinir sistemi birbiriyle balantl hcrelerden meydana gelir.


Bu hcrelerin ilevi sinyalleri iletmek, hayvanlarn olaylara uygun
hareketlerle karlk vermesine olanak tanmaktr. Sinir sisteminin
hcrelerini.anlamak iin genel olarak hcreler hakknda biraz bir
eyler bilmeniz gerekir.

Hcreler2
Bizim gibi csseli canllar, muazzam bir ibirliinin rn, muhte-
em bir bamsz paralar topluluudur. Byk lekte bu kolayca
grlebilir: Salmzn kalbimizle akcierlerimizin, karacieri-
mizle bbreklerimizin, barsaklarmzla kemiklerimizin ibirliine
bal olduunu hepimiz biliriz. Transplantasyon ameliyatlar bu or-
ganlarn zerklik potansiyeline sahip olduunu gsterirler: Benim
kalbim sizinkinin yerinde atabilir; aramzdaki mesafe yzlerce ki-
lometre de olsa, ihtiyatla tandnda bu seyahate dayanabilir.
Organlarmzn paralardan oluan bir topluluk olduu se pek o
kadar belli deildir. yle olduu ancak yz elli yl kadar nce k-
l mikroskobun kefinden sonra anlalmtr. Ikl mikroskopla ya-
plan incelemeler yap maddelerimiz olan dokularmzn, tpk mer-
can kayalklar gibi mikroskopik hcre kolonileri olduunu akla ge-
tirmitir.
64 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Hcreler, gvdenin zerklik potansiyeline sahip en kk canl
birimleri, biyolojinin "atonTudurlar. Her hcre, iinde genetik mad-
denin tamamm barndrr, enerji tketir, atk retir ve kendini s-
rekli yeniler, yeniden biimlenir. nsan hcrelerinin ou, uygun
koullarda ve yeterli zen gsterildii takdirde, ait olduu yerden
ayrlabilir ve laboratuvarda yetitirilebilir.
Hcreler kktr, ama yle an derecede deil: Mesela, kann
vcudun her yerine oksijen tayan "alyuvarlar" ou hcreden da-
ha kktr. Boylan bir milimetrenin /100'i kadardr; cetvelinizde
seemeyeceiniz bir byklktr bu, ama yle hayalgcnz ok
fazla zorlayacak kadar deil. Yine de iimize bunlardan mebzul mik-
tarda doldurmak mmkndr: Damarlarmzda yaklak be litre
kan dolar, bir litre kanda bir milyon kere milyon alyuvar bulunur.
Hcre iini ancak yakn zamanlarda, kl mikroskoptan ok
daha gl olan elektron mikroskobu kefedildiinden beri, yani el-
li yldr ayrntsyla inceleme olanam elde edebildik. Bu mikros-
kobun yardmyla hcrelerin kendi i mimarileri olduu ortaya k-
t. Etraflar, ya ve proteinden oluan iki kat bir "zar"Ia evrilidir ve
bu zar tarafndan korunmaktadrlar. leride de greceimiz gibi,
hcreler iin zel bir neme sahiptir bu zar. Hcre iinde bulunan
ve incecik ipliksi dokulardan meydana gelen "hcre iskeleti", hc-
renin organel adyla bilinen eitli i yaplarnn dzenli almas-
na yardmc olur: Hcrenin ii bu organellerin arasnda paylalm-
tr (bkz. ekil 2.1 ve 2.2).
Hcrenin "ekirdei" bu organellerin en nemlsidir. inde
genler bulunur, yani kromozomlarmz iinde ifrelenmi olan, in-
san vcudunun inas ve sreklilii iin gerekli kaltm talimatlar.
Genler, dllenmi yumurtada bulunan talimatlarn tpk kopyasdr;
yeni doan bebekle onun btn hcreleri, rahimde geirilen 40 haf-
ta sre boyunca bu yumurtadan meydana gelir. Bu talimatlar her
hcrede bulunduundan, ilkesel olarak sahip olduunuz milyonlar-
ca hcreden herhangi birinden sizi meydana getirmek (daha doru-
su, sizden tpk size benzeyen ikizinizi klonlamak) mmkn olma-
ldr. Bu blmn ilk taslan yazdm sralarda Dolly adl o me-
hur koyun tek bir hcreden baarl bir biimde klonland. Gen tek-
nolojisinin yakn bir zaman iinde, istersek bu ekilde yeniden re-
tilmemize olanak tanmas kuvvetle muhtemel.
mitokondri

ekil 2.1 Hcre mimarsi Mikroskop hcre iinde bir dnyay gzler nne serer.
ekirdek ile mitokondri metinde anlatlyor. ekilde grlen dier organellerse
protein retiminde (ekirdekik, endoplazmik retikulum); hcre iindeki madde-
lerin paketlenip tanmasnda (Golgi cisimcii, kesecikler); atk boaltmnda (lizo-
zomlar); veya hcrenin yapsnn ve hareketlerinin denetiminde (mikrotbl, hc-
re uzants) rol oynar.

Zar iindeki proteinler sinyal geiine, hcrelerin birbirleriyle


ve telerindeki dnyayla iletiim kurmalarna olanak salar

Hcre zarnn ana bileeni, hcreyi sv dolu evresinden


ayran ift katl ya tabakasdr.

ekil 2.2 Hcre zar Proteinlerle bezeli bu ift katl ya tabakas hcre ile evresi
arasnda bulunur. Nronlarda hayati bir rol oynar: nron zarnda gml olan
proteinler nronlarn sinyalleri geirmesine ve birbirleriyle iletiim kurmasna ola-
nak salar.
66 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Doamz ieren talimatlar DNA adn verdiimiz kimyasal bir
ifre halinde yazldr; bu konuya daha sonra tekrar dneceiz. Bu
talimatlar, ok eitli bir sr proteinin (on binlerce) yapm tarife-
sidir. Proteinler byk molekllerdir. Aminoasit ad verilen ve 25
eidi bulunan daha kk molekl zincirlerinden oluurlar. ekir-
dein dmda hcrede yer alan, gelimi bir kimyasal makineyle
donatlm birtakm organeller, ekirdein verdii talimatlar, ami-
noasitleri genlerin tayin ettii dzen ierisinde birbirine balamada
kullanr.
Bunun sonucunda oluan proteinler byklk ve ekil bakmn-
dan byk bir farkllk gsterir ve ok eitli ilevler grrler. Bun-
larn bazlar "yapsaT'dr, hcrenin mimarisine katkda bulunur; ba-
zlar, yani "enzimler" hcrenin hayatnn bal olduu kimyasal
tepkimelerin ileyiini dzenler; bazlar hcre zarna katlmtr,
bazlanysa hcre dna ihra edilmitir. Bu protein fabrikasnn
randman zellikle byme srasnda, hcrelerin hzla oaldklar
sralarda artar, ama yaadmz srece faaliyetini srdrr, hcre-
nin dokusunun ve ileyiinin devamn salar.
Protein sentezi srasnda, hcrenin dier faaliyetlerinde olduu
gibi, enerji tketilir ve yakta ihtiya duyulur. Amip gibi tek hcre-
li organizmalar srekli yakt peinde koturur. nsan hucreleriyse
byk oranda bu iten kurtarmtr kendini; zira kan dokularmza
nfuz ederek oralara beraberinde getirdii oksijeni, ekeri, ya,
aminoasiti ve hayat iin gerekli dier maddeleri tar.
Hcreye ulaan yaktlardan enerji elde etme iinden sorumlu or-
ganeller mitokondri adyla bilinir. Mitokondriler dikkat ekici bir
gemie sahip: Bunlarn, 1,5 milyar yl kadar nce, yani dnya bu-
gnk yann neredeyse yansmdayken, hcrelerimizin ilk atalarn-
dan biriyle ortakyaaml bir ilikiye balayan bir bakteriden tre-
dikleri dnlyor. zerk kkenleri sayesinde ilerinde kendi gen-
lerinin kk bir parasn tarlar; bu bakmdan organellerin in-
de benzerleri yoktur. nsanlarda ender grlen bir hastalk grubu
mutant mitokondri DNA'sndan geer: Mitokondrilerimiz kadn yu-
murtasnda bulunduu, erkein sperminde bulunmad iin bu has-
talklar kaltm yoluyla anneden geer.
Btn bunlar sizde bir sonsuz ufuk duygusu yaratm olabilir:
Vcudun iinde organlar, organlarn iinde hcreler, hcrelerin
"BEYNDE SNRLER, NE REN' 67

inde organeller; bu canl dnya iinde canl dnyalar silsilesinin


sonu yok mu? kr ki var. Hcre iindeki tamamlayc paralar
zerinde odaklandka nefes alp veren, yiyip yutan, dklayan, yi-
yecek ve e peinde dolaan canllar dnyasndan ayrlp kimyasal
tepkimeler dnyasna gireriz. kisinin arasnda kalan orta bir alan
vardr, molekllerin alan; hayatn devam iin evrim srasnda e-
killenen proteinler ve DNA gibi molekller de biyokimyaclarn
aratrma alanna girer. Ama kimyann kendisi farkl bir yarat ala-
nna girer, o nedenle peini burada brakacaz.
nsan vcudunun btn hcreleri de az nce verdiim idealle-
tirilmi tanma aa yukan uyar. Ama fazlasyla basitletirme hata-
sna dtm bir ey var: nsan hcrelerinin hepsi birbirine benze-
mez (bkz. ekil 2.3). Ana rahminde ocuun vcudu ekillenirken
hcre poplasyonlan farkl geliim evrelerine girer: rnein, bun-
lardan biri akcierlerin, biri kaslarn, biri bbreklerin ve mesanenin
ortaya km salar. Sonuta ortaya kan eitli dokularda oluan
hcrelerin grnleri ve davranlar ok farkldr: Akcierlerin
hassas hcreleri gazlarn giri ve kma zin verir; ii kaygan lif-
lerle dolu kas hcreleri vcudumuzun belli blmlerinin kaslmas-
n ve hareket etmesini salar; bbrek hcreleri, kam szen birimle-
ri ve reyi damtan halka eklindeki borular meydana getirir. Bu
farkllklar, her hcre tipinde gen reetesinin toplam ieriinin sa-

Alyuvarn
yandan grn
Alyuvarn
stten grn

ekil 2.3 Hcre tipleri Alyuvar, karacierin ana hcre tiplerinden "hepatosit",
sperm hcresi ve nron, insan hcrelerinin farkllnn birer rneidir.
68 BLN, KULLANIM KILAVUZU
dece bir ksmnn ifade bulmasndan kaynaklanr: Geliim devam
ederken baz genler sessiz klnr. Bizim gibi "ok hcreli" byk
bir yaratktaki her hcrenin her levi yerine getirmesine gerek yok^
tur. nsan toplumunun ekonomisinde olduu gibi vcudun ekono-
misinde de uzmanlama hayat kolaylatrr.
Sinir sistemindeki balca uzman hcre nron adyla bilinir. Sa-
hip olduu zellikler ana ilevini, yani bir sinyal aygt oluunu
yanstr. Nronlar daha iyi tanmann artk zamandr.

3
Nronlar (sinir hcreleri)

Bir hcrenin iinde yer alan btn kk maddeler, ekirdek ve ona


elik eden organeller, nronlarda da vardr. Nronlar son derece
megul hcrelerdir aslnda; beslenme ihtiyalaryla enerji harcama-
lar ok yksek, protein devirleri hzldr.
Sinir hcreleriyle dier hcreler, rnein alyuvarlar arasndaki
en gze arpan farkllk ekilleridir, ama ilerinin bir yerden bir ye-
re sinyal tamak olduu dnldnde, nronlarn upuzun yara-
tklar olmalarna amamal. Gelen mesajlar alan dall budakl kk-
leri, bu mesajlar ileten dzgn gvdeleri ve mesajlar gnderen gr
tepeleriyle aaca benzerler. Bu yzden de, bir nronun blmlerini
tanmlarken kullandmz szdaan ormandan gelmedir: Nronun
dall budakl kkleri iin Yunanca "aa" anlamna gelen dendrori
dan tremi "dendrit" szc kullanlr; gvdesi Yunanca dingil
anlamna gelen akson, tepesi de "dallanma" adyla bilinir (bkz. e-
kil 2.4).
Aksonun tad mesaj elektrikseldir. Bunu anlamak iin konu-
nun biraz dna kmak gerekecek. Dier dikkate deer zellikleri-
nin yan sra vcudun btn hcreleri minik birer pildirler: Yani, c-
zi miktarda bir elektrik ykyle ykldrler. Daha ak bir ifadey-
le, hcrenin ii dna kyasla daha fazla eksi yk barndrr. Bu du-
rum, sinir ve kas hcrelerinin sonuna kadar yararlandklar bir fr-
sat yaratr. Elektrik farkndaki anlk bir deiim hcre boyunca ta-
nabilir (bir mesaj yollamak iin). Bu ikili "ya hep ya hi" sinyali
hareket potansiyeli olarak bilinir: Nronu hayatnm temel karar-
nn, elektrik sinyalini ateleyip atelememe kararnn o anki sonu-
larn ifade eder bu zetle. Birok nron sabit bir tempoda kendili-
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 69

Dallanp budaklanan dendritler


dier nronlardan gelen
sinyalleri alr

Nronun hcre gvdesi ekirdei


ierir ve hcrenin varln
srdrmesini salar

Akson bir ya-hep-ya-hi elektrik


sinyalini hcre gvdesinden
dar tayarak dier hcrelerle,
onlarla birlikte oluturduu
sinapslar araclyla iletiim kurar

ekil 2.4 Nron ve ksmlar Nronlar saakl kkleri, dall budakl tepeleriyle bit-
ki ve aalar andrrlar genellikle. Ksmlarn tanmlayan szdaar da bu benzer-
lii yanklar. Hcre gvdesinden kan "dendritler" dier nronlarn terminallerin-
den sinyal alr; hcre gvdesinde ekirdek ile hcrenin varln srdrmesi iin
gerekli olan kimyasal mekanizma bulunur; "akson" nronun elektrik sinyalini
hcre gvdesinden uzaklatrr: Akson, dier hcrelerle temas kurmasn salayan
bir terminal "dallanma" meydana getirebilir.

inden ateleme yapar aslnda: Bu ekilde, hareket potansiyelleri-


nin temposunu arttrp azaltarak enformasyon tayabilirler; tpk
kalabalk bir topluluun uultusunun bir an kesilmesinin de kar-
dklar grlt kadar anlaml oluu gibi,
Nronlar elektrik ykl olduklarndan akm titreimlerini sinir
sistemi boyunca ileten elektrik tellerine benzetilirler hemen. Yerin-
de ama eksik bir benzetmedir bu. Zira salt akmla dolu deildirler,
ayn zamanda "hayat" doludurlar. lerinde, elektrik trafiinin yan
sra srekli bir madde hareketi de sz konusudur: Her gn aksonlar
araclyla, bir milimetreden daha ksa bir uzunlukla drt santimet-
re uzunlua kadar deien oranlarda nron boyunca yava bir mo-
70 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lekl ak gerekletirilerek hcre gvdesinin uzak yerlerdeki s-
releri beslemesi ve o yerlerin ihtiyalar hakknda bilgi edinmesi
salanr. Bu ak engellendiinde nron, bir aacn sicimle sk s-
kya balanm dal gibi, engellendii noktada ier. Nronlar oyu-
na getirilebilir ve onlara lerine yaramayan veya ilevlerini boza-
cak maddeler tatlabilir. Sinir sisteminin yollarnn haritasn ka-
ran sinir anatomistleri onlarn bu zayflklarndan yararlanarak bey-
nin bir blmne, daha sonra baka bir blmde grntlemek ze-
re (iki blm arasnda bir iletiimin var olduu varsaymyla) rad-
yoizotoplu iaret maddesi zerk ederler; tetanoza neden olan toksin-
ler gibi baz toksinler nronlarn iine szarak melanetlerini gerek-
letirecekleri blgelere zahmetsizce ularlar.
Gayet de enerjik saylabilecek bu yaam tarzlarna ramen n-
ronlar, doumumuzdan sonra pek rememek gibi kendilerine has
4
bir zellie sahiptirler. leride de greceimiz gibi, bu zellie sa-
hip olmalarnn ok iyi bir nedeni vardr, ama kaza veya hastalk so-
nucu hasar grdnde sinir sisteminin kendini onarma kabiliyeti-
nin dier birok organmza oranla daha az olduu anlamna da ge-
lir bu.

Nronlarn komular

Hibir hcre ada deildir. Karacierden beyne vcudun btn do-


kular eitli hcre tiplerini iinde barndrr; dolaysyla nronlarn
da komular vardr. "Glia" hcreleri komu hcreleri iinde sayca
en fazla olan hcrelerdir; nronlar kadar ok miktarda bulunurlar.
Temel olarak eit glia hcresi vardr.
Oligodendrositler, merkezi sinir sistemi iindeki nronlarn ak-
sonlarnn ou iin bir eit yaltm maddesi retirler. Aksonlarn
etrafm srekli olarak kendi hcrelerinin zarlanyla kaplayarak olu-
turduklar bu yal klfa "miyelin" ad verilir: Bu klf, aksonun ha-
reket potansiyelini iletme hzn birka metre/saniye ila 100 metre/
saniye kadar arttrr. Miyelinin hasar grmesi halinde akson boyunca
gerekleen elektrik aktarm kesintiye urar; multipl skleroz dahil
insanda grlen birok hastaln kkeninde bu hasar yatmaktadr.
Astrositler, yetikin nronlara yapsal destek salayan, beyne
ulatklarnda fets nronlarnn byyen ularna klavuzluk eden
BEYNDE SNRLER, NE REN" 71
ipliksi glia hcreleridir. Potasyumu (elektriksel adan aktif olduk-
lannda nronlarn dar saldklar madde) alp baka bir yere gt-
rerek elektrik sinyali iin doru kimyasal koullarn devamllnm
salanmasna yardmc olurlar. Yerine getirdikleri ilemler, normal-
de kan hcreleriyle kandaki ou proteini son derece narin olan n-
ronun yaknlarndan uzaklatran "kan-beyin bariyeri"ne katkda
bulunur.
Glia hcrelerinin ncs olan mikroglia beynin psdr,
hasarl hcrelerle onlarn kalntlarna ekidzen verir. Baz glia
hcreleri nronlarn aksine hayat boyu oalmay srdrr, ama bu
dourganlklarnn bir de br yz vardr: Beyin tmrlerinin o-
unun sorumlusu onlardr.
Nron ve glialarla sk fk olan baka hcreler de vardr. Sinir
sisteminin faal metabolizmas zengin bir kan dolamna ihtiya du-
yar. Bu nedenle beyinde ok sayda kan daman vardr. Sinir siste-
minin ularnda, beyni ve omurilii boydan boya "menenjler" ve
"ependim" hcreleri kaplar. Salglama yapan saaks bir doku olan
koroid pleksusla birlikte bu hcreler beyinle omurilii ykayan ve
onlar hayatn ypranmalarna kar koruyan "serebrospinal sv"y
retirler: Bu effaf svdan her gn yanm litre retilir ve massedilir.
Menenjler, menenjit enfeksiyonunun, normalde berrak olan omuri-
lik svsnn bakteriler yznden bulanklamas eklinde kendini
gsteren hastaln meydana geldii yerdir.
Sinir sisteminin hcreleri bunlardr, nronlar ve onlara komu
olan hcreler. Sinyallerin gerektii gibi tanmas bunlann en temel
grevleridir. Peki ama nronlarn elektriksel eyleme gemesine ne
neden olur? Bunun cevab "basit sinir sistemimizin" kinci unsurun-
da, hcreler arasndaki balantda yatar.

Balantlar

Sinir hcrelerini mstakil bir biimde grntlemek iin anatomst-


lerin bugn hl kulland gm boya tekniinin mucidi, on do-
kuzuncu yzyln nl talyan nromikroskopusu Camillo Golgi'
nin, nronlarn birbirinden sahiden ayn olduklarm asla kabul etme-
mi olmas ilgintir. Nronlan birbirinden ayran boluk kl mik-
roskopla ayrt edilemeyecek derecede kktr ve Golgi'nin zama-
72 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nnda sinir sisteminin bir "syncitium", yani sreklilik arz eden bir
hcreler a olabilecei dnlyordu. Golgi'nin alma arkada,
sonradan rakibi spanyol bilim insan Ramon y Cajal'in alimalan
ile sonrasnda elektron mikroskopulannn almalar, skk bir
biimde bir arada olmalanna ramen nronlann birbirinden ayr ol-
duunu, aralannda sinaps ad verilen kk yanklar bulunduunu J
pheye yer brakmayacak ekilde gsterdi. Genellikle, aksonun J
ucundaki "dallanmalar" dendritlerle, bazen de sinyal gnderdii
hcrelerin gvdeleriyle ok sayda snaps balants gerekletirir.
Bu durum aikr bir soruyu gndeme getirir. Elektrik sinyalleri
canl aksonlar boyunca yo! almay baanr baarmasna da, hcreler
arasndaki yang nasl geerler? Byle bir ey yapmalanna gerek
yoktur. Sinapslarda nral sinyal arac deiir. Yang elektriksel itki
yerine kimyasal bir haberci geer. Bu haberci ulat hcre zerin-
de, o hcrenin az ok elektriksel bir tki boalmnda bulunmasn
salayacak bir etki yaratr.
Snapslardaki iletimin kimyasal temelli olduunu gsteren ilk
deneylerden biri, bu durumu kefeden Alman farmakolog Otto Lo-
ewi olay ryasnda zd iin zellikle kayda deerdir. Loewi,
kalbe giden sinirin, yani vagus sinirinin elektrik uyansnn kaibin
vuruunu yavalattn biliyordu. Grd rya, uyarlm kalbi
ykayan svy ekip uyarlmam bir kalbi evreleyen svya enjek-
te etmesi gerektii fikrini verdi ona. Bu deneyi gerekletirdi ve tp-
k umduu gibi, yapt bu enjeksiyon sonrasnda uyarlmam kal-
bin yavaladn grd; bu durum uyarlm sinirin, iinde ykan-
d svya bir kimyasal saldna iaret ediyordu. Bu nemli kim-
yasalla, nrotransmitter asetilkolin'le ileride tekrar karlaacaz.
Sinapslar ve snapslar arasnda gei salayan kimyasallar basit
sinir sistemi resmimizi tamamlyor. Sinir sisteminin ilevi, bir hay-
vann evresinde sezdii olaylara uygun hareketlerle tepki vermesi-
ne olanak tamr: Olaylan tespit edip bunlara verilecek uygun tepki-
leri dzenlemek iin bir eit sinyal sistemi gereklidir. Bu ihtiyac
sinir sistemi karlar. Bu mkemmel dzenein elektrokimyasal
sinyallerden sorumlu bileenleri, yani nron, sinaps ve nrotrans-
mitter, insan sinir sisteminin basit esasn oluturur (bkz. ekil 2.5).
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 73

rnein, yiyecein varln Reseptr nronla motor Motor nronla


tespit eden bir reseptr nron arasndaki sinaps (yarat yiyecee
doru hareket ettiren)
kas arasndaki sinaps

ekil 2.5 Basit bir sinyal sistemi Baz insani refleksleri denetleyen sinyal sistemi
gibi en basit nron sinyal sistemi, iki nron ve bir kastan oluur. Bu rnekte, bir
duyu nronu yiyecein varln tespit ediyor, bu bilgiyi bir "motor nron"a sin-
yalle iletiyor ve yarat yiyecee doru hareket ettirecek ekilde konumlanm
bir kas harekete geiriyor.

Basitliin ete kemie brnm hali

nsan beyninin o inkr edilemez karmak yapsna gemeden nce


durup son derece basit ve zerinde ok inceleme yaplm bir ba-
ka sinir sistemine hayranlkla bakmaya deer. Caenorhabditis eie-
gans, bilimde sekin bir sicili olan bir yuvarlak kurt. lk olarak
Cambridge'de Sidney Brenner tarafndan gerekletirilen ve otuz
yldr srdrlen almalar bu muteber hayvann yapsyla ilgili
5
mthi derecede ayrntl bir betimleme salamtr.
Olgun bir C. elegans'ta tam olarak 959 hcre bulunur; bunlarn
302'si nrondur. Trn her normal yesinde bu hcreler ayn yerler-
de bulunur ve ayn rollere sahiptir. 302 sinir hcresi yaklak 8000
balant gerekletirir; bu balantlarn da haritas karlmtr,
bunlar da hcreler gibi deimez bir yap arz eder.
C. elegans'm genleri bizim DNA'mzm 1/500'i orannda bir DNA'
ya ihtiya duyar. Bu genlerin de ayrmti haritas karlm, bu saye-
de hayvann genetik yaps, geliiminin seyri ve olgunluk dnemin-
deki anatomisi e davran arasndaki ilikileri ayrntsyla aratr-
ma imkn elde edilmitir.
Sinirbilimde byk hret kazanm ayn ekilde basit bir ba-
ka hayvan daha var. Bir deniz salyangozu olan Aplysia californca
74 BLN, KULLANIM KILAVUZU
20.000 nrona sahip; bu haliyle C. elegans onun yannda ahmak gi-
bi kalr. Ne var ki, Aplysia californica'mn davran kapasitesi hayli
snrldr. Davranlarn duruma gre uyarlama kabiliyetine sahip-
tir; rnein, mkerrer uyanlardan sonra savunma amal yapt ge-
6
ri ekilme hareketinin iddetini azaltr. Bu modifikasyonlar Ameri-
kal sinirbilimci Eric Kandel tarafndan youn bir biimde incelen-
mitir. Kandel'in almalar basit renme biimlerinin sinirsel te-
mellerinin ayrntlarn ortaya karmaya balamtr. Ama bizi en
ok ilgilendiren sinir sistemi epey farkldr.

Karmak sinir sistemi

Sinir sisteminin esaslar basittir basit olmasna, ama daha yakndan


incelediimizde ba dndrc bir karmaklkla karlarz. Kar-
mak bir sinir sistemi (mesela bizimkisi) girift yerel ve uzun men-
zilli alar eklinde rgtlenmi, ok eitli tipte ve insan hayrete
drecek kadar ok sayda nrondan oluur. Bu hcreler, ok e-
itli etkilere sahip geni apl kimyasal habercilerin yardmyla ok
eitli sinapslar sayesinde birbirleriyle iletiim kurarlar. zleyecei-
miz yoldan amamamz iin yine nce hcrelerden bahsedeceim,
aralarndaki balantlara sonra geeceim.

Nronlar ve komular

Nron saylan ve tipleri

nsan sinir sisteminde yaklak 100 trilyon nron bulunur. ok b-


yk bir saydr bu: Beyninizde dnyadaki insan nfusunun yirmi ka-
t kadar sinir hcresi vardr. Her nronun bir bakma bamsz bir
yaama sahip olduu dnlrse bu say ok daha dikkate deerdir.
Dolam sistemimizde bulunan ve saylan ok daha fazla olan
alyuvarlarn aksine nronlar hayli eitlidir. Nron tipleri byklk
ve ekil, kimyasal ierik ve oluumuna katkda bulunduklar ala-
rn tasarm bakmndan farkllk gsterir.
Byk nronlar, vcuttaki en byk hcrelerdendir. Ayanzda-
ki kk bir kas harekete geiren akson, omurilikte, gbek delii
BEYNDE SNRLER, NE REN" 75
hizasnn biraz altnda bulunan br nronun hcre gvdesinden o
kasa kadar uzanr. Bu hcrenin boyu bir metreye kadar ulaabilir.
Kaynandan uzaktaki bir yere mesaj gnderen "projeksiyon" nro-
nunun mkemmel bir rneini oluturur bu hcre. Nron bykl-
yle ilgili zt ve an bir rnek vermek gerekirse, beyinde ve omu-
rilikte bulunan, sadece yakn komularyla ksa menzilli iletiime
giren "internron"lar bir milimetreden az bir uzunlua sahip olabil-
mektedir.
Hcrenin ekli ksmen cssenin zorlamasyla belirlenir: 1 metre-
lik hcrenin grn genelde bariz bir ekilde uzun ve incedir.
Ama mikroskop altnda ok eitli tipleri olduu grlr, bu yzden
birok tanmlayc terim ortaya kmtr (bkz. ekil 2.7 ve 2.11):
"yldzs", "sepet", "granl" ve "avize" hcreleri beynin kk inter-
nronlanndan bazlardr; projeksiyon nronlar genellikle "pira-
mit" eklindedir, adlan da uzun tepeli bir dendrite, dikensi bir yap
arz eden basal dendritlere ve hemen fark edilmeyen bir aksona sahip
hcre gvdelerinden gelir; adlarn on dokuzuncu yzylda yaam
bir ek mikroskopusunun adndan alan ve beynin serebellum adl
blmndeki projeksiyon hcrelerinden biri olan "Purkinje" hcre-
leri, tek bir noktadan etrafa salan, en gzde ehir parklanyla ak
atacak zarif dendritlere sahiptir. Csse, ekil ve kimya birbirinden
ayrlmaz, ama kimyann kendiliinden gndeme gelecei nronlar
aras balantlar konusuna tekrar dnnceye kadar nronlar arasn-
daki kimyasal farkllklar meselesine imdilik ara vereceim.

Nron alar

Sinir sistemi iindeki eitlilie vurgu yaparken, sinir sistemi d-


zensizmi, beyin arapsana dnm bir hcreler topluluuymu gi-
bi bir izlenimine neden olmu olabilirim. Aksine: eitli hcre tip-
lerinin her birinin, birbiriyle balantl kk yapl hcrelerin yan
yana yer ald dzenli alar iinde kendine ait bir yeri vardr.
Beynin kvrml d rts olan serebral korteksi (beyin kabuu)
ele alalm rnein. Bu rt sadece 2-4 milimetre kalnlktadr, ama
i kvnmlar nedeniyle grndnden daha byk olan yzeyi her
bir yarkrede bir metre kareden daha fazladr, ortalama byklk-
teki bir masa rts kadardr. Yzeyinde dolaldnda ayrntl ya-
BLN, KULLANIM KILAVUZU

19

18
19

Beynin n yz (d grn)

18

Beynin n yz (i yzeyinin grn)

ekil 2.6 Brodmann'n insan beyni haritas Korbinian Brodmann'n kortikal


alanlar gsteren haritas yz yl kadar nce, kortikal yapnn mikroskopik
farkllklar terrtel alnarak izilmitir. Broadmann'm anatomik nedenlerle yap-
t aynmlann ilevsel snrlara karlk geldii ortaya kmtr. Bu harita bu-
gn de yaygn bir ekilde kullanlmaktadr.
BEYNDE SNRLER, NE REN" 77

ps bir hayli deiiklik gsterir. Yirminci yzyln balarnda Al-


man anatomist Korbinian Brodmann elliden fazla blge ayrt etmi-
tir; ama bu blgelerin ou geni, dzenli bir plann parasdrlar
(bkz. ekil 2.6).
Korteks iinde bir sra hcre tekrarl bir yap oluturur; bir mili-
metrenin yaklak onda biri kalnlnda olan bu yap korteksin ka-
lnl boyunca tekrar eder. Her kortikal stunda alt hcre katman
ayrt edilmitir (bkz. ekil 2.7). IV. katmandaki kk intemronlar
stuna gelen sinyallerin, afferensin ounu ahr; bu nronlar iki ta-
bakadaki projeksiyon nronlanyla dorudan veya dolayl iletiime
girer: II ve III. katmanlardaki yzeysel piramidal hcreler, stundan
giden sinyalleri, yani efferensi korteksin dier blgelerine gnderir;
V. ve VI. katmanlardaki derin piramidal hcreler sinir sistemi iin-
deki uzak blgelere, korteksin dndaki blgelere bilgi verir.
Her stun iindeki byk, kk btn hcrelerin ortak bir ama-
c vardr: Verili bir girdi rntsnden hareketle belli bir kt rn-

ekil 2.7 Korteksin katmanlar Serebral korteksin iindeki alt katman ve nron
trleri. Bu yap, kortekse gelen girdilerle korteksten giden ktlarn dzenleni tar-
zna dair bir izlenim verir: sag ve soldaki gelen aksonlar korteksin baka alanlarn-
dandr; ortadaki gelen akson ise zgl bir duyu enformasyonu tamaktadr. Hc-
re tipleri: P = piramit, M = Martinotti, F = fziform, Y = yatay, N = nrogliya,
S = sepet hcre, Y-| = yldzs hcre.

_
78 BLN, KUUANIM KLAVUZU
tsnn bilgi ilemini yapmak. Birbirleriyle youn bir iletiim ha-
lindedirler, ama komu katmanlardaki hcrelerle olan iletiimleri
daha kstldr. Korteksin tek bir blgesi iindeki saysz stun bir-
birlerine paralel biimde ayn anda faal olabilirler. Bunlar korteks
anatomisinin modlleridir ve inde sinir sisteminin her blgesinde
grlebilen eitlilii barndran dzenin bir rneini tekil ederler.
Beynin etrafndaki yolculuumuz srasnda modler tasarmn
birok baka rneine rastlayacaz ve korteksteki stunlar gibi ye-
rel alarn, daha byk ve uzun menzilli alarn deimez bir par-
as olduunu kefedeceiz. Bunlarn bazlar deneyimin nrolojik
temeli iin en iyi adaymzdr. Grmeye yardmc olan alar 5. B-
lm'n ana konusunu oluturuyor.

Sinir sisteminin balangc

Hcre eitlilii ve anatomik yapsnn incelii gz nnde bulun-


durulduunda, sinir sisteminin geliimiyle bakmnn genlerimiz-
den ykl taleplerde bulunmas hi de artc deildir. Aslnda, ge-
nomda yer alan sinir sistemiyle ilgili ifreli talimatlar baka organ-
larla ilgili talimatlarn iki ila katdr. Bu kaltmsal zelliklerin
ou doumdan nce kendini gsterir.
Dllenmeden hafta sonra insan embriyosunda sinir sistemi-
nin ilk evreleri fark edilebilir; bu evrede, diske benzeyen ve hc-
re tabakasndan oluan embriyo ikiye katlanp ii bo bir tp bii-
mini alr (bkz. ekil 2.8). Bu ekil baz uzak atalarmzn sinir sis-
temini andrr. Sinir sistemimizin bu mtevaz kkenleri gelikin si-
nir sisteminin merkezindeki bo yerlerde (beynin boluklannda ve
omuriliin merkezi kanalnda) izlerini brakr.
Omurilik kanal kapanmadnda, omuriliin normal ilevleri
bakmndan tehlikeli sonulan bulunan spina bifida, yani omurili-
in bir ksmnn akta kalmas kusuru meydana gelir. Normalde
kanal lk biimlenmeye baladktan bir hafta sonra kapandndan,
bu kusurun nlenmesinde iftlere dllenmeden nce bulunulacak
tavsiyeler doum ncesi tlerden ok daha etkilidir. Sinir sistemi
iindeki boluklar normal olarak kapanr da sonradan anormal bi-
imde genilerse, baka hastalklar bagsterir. Sirngomiyeli, omi-
riliin merkezi kanalnn genileyerek etkisi altndaki hcre ve ak-
BEYNDE SNRLER, NE REN" 79

nral plak nral kvrm

nral oluk
nral tp

nral oluk nral tp

art ipi srt ipi


18 gnlk embriyo 22 gnlk embriyo

ekil 2.8 Embriyonun sinir sistemi Soldaki izimde, 18 gnlk insan embriyosu-
nun stten grn tasvir ediliyor: Terlik ekline benzeyen blge, yani nral
plak, geliimlerine devam edip sinir sistemini oluturacak olan hcreleri barndrr;
embriyo 22 gnlk olunca (sadaki izim) nral plaktan ortaya kan nral kv-
nmlar uzamaya ve nraf tp (beyin le omurilii meydana getirecek olan ii bo
yap) oluturmaya balar. Alttaki kk izimlerde, stteki embriyonun orta kesi-
minin stten grn grlyor.

sonlan sktrmas sonucu kollarn uyumasna, ellerin zayflama-


sna ve bacaklarn katlamasna neden olan bir hastalk; "beyin su-
yu" anlamna gelen hidrosefalus se, beyin iindeki boluklarn ge-
nileyerek beynin kafatas iinde skmasna, btn ilevlerini fel
etmesine neden olabilen bir rahatszlk.
Geliim srecinin iki haftalk evresi inde nral tp bklp
imeye balayarak ileriki byme evrelerinin ilk belirtilerini gs-
terir: "n beyin" iiklii beynin yarkrelerini meydana getirir; or-
tabeyin ve arkbeyin iiklikleri, beynin yarkrelerini omurilie
balayan beyin sapnn ilk iaretlerini verir. Doum ncesi hayatn
BLN, KULLANIM KILAVUZU
80
rombensefalon prozensefalon
(arka beyin)
I setvikal
- v:ksr

mezensefalon

rombensefalon

omurilik
boluu

ekil 2.9 Drt haftalk embriyo beyninin blmleri Drt aylk embriyonun yan-
dan ve stten ematik grn. Bata ve gvdede geliim gsterecek olan sinir-
lerin balanglar imdiden grlebiliyor. Sinir sisteminin tps yaps seilebiliyor.

sonraki sekiz ay ierisinde bu ien tp uzar, kalnlar, eilir ve


katlanr (bkz. ekil 2.9). Bunun ardndan, sinir sisteminin merkezi
alanlann kucaklayan nc hcreler tarafndan dalgalar halinde
hcreler meydana getirilir. Oluan bu hcreler bulunmalan gereken
konumlara g ederek yakn ve uzaktaki hedeflerle dzenli balan-
tlar kurmaya balarlar.
Sinir sisteminin o neredeyse mucizevi kabiliyeti, yani geliimi-
ni srdrrken etrefil yapsn dzenleyebilmesi, onu sk sk kyas-
land insan teknolojisinden ayran birok zelliinden biridir. B-
tn bunlardan sonra nihayet tamamyla gelimi bir sinir sistemi ha-
line gelir. imdi de sinir sistemim yle bir grelim.

nsan sinir sistemi etrafnda bir tur

Nronlar mikroskobik lektedir, ama makroskobik (plak gzle


grlebilen) nral doku topaklan halinde kmelenirler. Sinir siste-
mi turumuz, incelemeniz iin gznzn nne serilselerdi grp
dokunabilmenizin mmkn olaca blgeleri kapsyor, geri onlar
hakknda basit bir ncelemeden elde edilebileceinden daha fazla
ey syleyeceim. Sinir sisteminin hemen derimizin altnda bulu-
nan o en bilinen blmyle balamak daha makul grnyor.
BEYNDE SNRLER, NE REN" 81

EVRESEL SNRLER , -

Sol kolunuzu uzatn ve sa elinizin iki parmayla dirseinizin i s-


nrn oluturan kemiksi kntya dokunun. Parmaklarnz knt-
nn zerinde bir aa bir yukar gezdirin. Hareketli, hassas bir kor-
don hissedeceksiniz, yani "umar siniri". Bir sinir, omurilik iinde
(veya ona yakn yerlerdeki) sinir hcrelerinin gvdelerine giden ve
oralardan kan binlerce aksondan meydana gelen bir landr. Du-
yu organlarndan gelen ve kaslara giden mesajlardan oluan ift ta-
rafl bir mesaj trafii gerekleir zerlerinde. Umar sinirine hafife
vurduunuzda, bu sinirin duyum salad yzk parmanzla ser-
e parmanzda karncalanma hissedersiniz. Tekrar eden darbeler
elin kaslarnn zayflamasna neden olabilir, zira bu kaslarn ou
ulnar sinirindeki aksonlarca denetlenir.
Ulnar, kola hizmet eden temel sinirden biridir. Dierleri da-
ha iyi gizlenmitir. Umar siniri iindeki aksonlar byklk ve mi-
yelin klfna sahip olup olmama bakmndan farkllklar gsterir.
Geni miyelinli aksonlar en hzl olanlardr; sinyalleri 100 metre/
saniye hzla gnderirler. Bu tr aksonlar, piyanistin parmaklarnn
piyano tularnda hzla dans edii gibi hzm esas olduu ilevlerden
sorumludurlar. evresel aksonlar kaplayan miyelin klf, merkezi
sinir sisteminin olugodendrositlerinden ziyade Schwann hcreleri
tarafndan imal edilir. Schwann hcresi adn, btn insan dokular-
na ynelik "hcre teorisi"nin yerlemesini salam olan on doku-
zuncu yzyl Alman biyologlarndan Theodor Schwann'n adndan
alr. Ac hissinde kk, miyelinsiz sinir lifleri rol oynar rnein:
Onlarn sinyali yava gndermeleri deri yaralanmalarnda ilk kes-
kin oku takip eden o naho "yara sonras arlar"in nedenini anla-
mamza yardmc olur.
Snir iindeki her akson bir elektrik rnts tamann tesin-
de pek bir ey yapamaz. Hareketlerinin nemi kaynaklarna ve he-
define baldr.
Ulnar siniri iindeki gelen sinir liflerinin k yeri deri, kas ve
tendonlardaki mikroskobik duyu organlardr. Bu organlar, yerel fi-
ziksel deiikliklerin (scaklk veya soukluk art, derinin zeri-
nin hafife bastrlmas, parmak ucundaki bir titreim, bir kasn k-
salrkenki hareketi) akson boyunca hareket eden bir elektrik dear-
82 BLN, KULLANIM KILAVUZU
jna dntrlmesine yardmc olurlar. Keza grme, duyma, tat al-
ma ve koklama da gz, kulak, dil ve burun iindeki daha belirgin
duyu organlar ve onlarn "afferent" sinirleri sayesinde gerekleir.
Her durumda o bariz ilke ayndr: Bir duyu organ fiziksel bir uya-
ran nral sinyal olarak bilinen elektrik akmna dntrr.
Kaslara giden lifler kaslar harekete geirir. Kaslarn hareketi,
kaslara giden sinir liflerinin daha nce Otto Loewi'nin ryasnda
karlatmz nrotransmitter asetilkolini, nromskler birleme
yeri adyla bilinen deiiklie uram sinaps boyunca serbest b-
rakmalar sonucu gerekleir. Kaslar da tepki olarak bir hareket po-
tansiyeli retirler ve bu da kaslmalarna neden olur. Btn duyum-
lar, afferent sinirler araclyla duyu organlarndan tanan elektrik
sinyallerine bal olduu gibi, btn hareketlerimiz de efferent si-
nirler tarafndan kaslara tanan elektrik sinyallerine baldr. nsan
davrannn her paras, konumamz, yazmamz, jestlerimiz ve
yaptmz danslar kaslarn belli kaslma rntlerine uygun kasl-
masyla gerekleir.
Ulnar siniri gibi evresel sinirlerin hepsi "evresel sinir siste-
m i n i oluturur; "merkezi sinir sistemi" ise beyin ve omurilikten
oluur (bkz. ekil 2.10). Sinir sisteminin bu son derece nemli ile-
ri karakolunun iine dalmadan nce bir baka farklln daha ze-
rinde durmalyz.
evresel sinirlerin az nce deindiimiz 'motor" ilevleri (jest
ve konumalara yardmc olan ilevleri rnein) "istemli sinir siste-
mi" ile onun komutu altnda alan "izgili" kasn (mikroskop al-
tnda izgili grnd iin bu ad almtr) gzetimi altnda ger-
ekleir. Bir evresel sinir iindeki aksonlarn kk bir ksm sinir
sisteminin "otonom" blmne aittir. Otonom sinir sistemi, i or-
ganlarmzla onlarn "dz kaslan"mn neredeyse tmyle bilind
ileyiinden sorumludur: Barsaklarn kaslmas, kalbin at, peni-
sin ereksiyonu, otonom sinir sistemi iinde gerekleen sinyallere
baldr rnein (ve bu sinir sisteminin, bilinli planlarmzn hibi-
rine aldr etmedii de hepimizin malumu). Kan damarlarmzn
duvarlarnda da dz kaslar vardr: Yzmzn kzarmasna neden
olup bizi ele veren de otonom sinir sistemidir.
Otonom sinir sistemi birbirine zt eylemlere yol aan "sempatik"
ve "parasempatik" sinir sistemi eklinde iki ana blme ayrlr. r-
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 83

ekil 2.10 Sinir sistemi On yedinci yzylda izilmi olan bu resim sinir sisteminin
tamamn gsteriyor: Beyinle omurilik merkezi sinir sistemini oluturuyor. Resimde,
omurilik sinir kklerinin omurilikten kt, kol ve bacak sinirlerine uzand gr-
lebiliyor; burada ksa braklm geri, ama bu sinirler gvdeden vcudun her tara-
fna dalarak deri ve kaslara ular. Kol, bacak ve gvde sinirleri bataki kranyal si-
nirlerle birlikte evresel sinir sistemini oluturur. Bu resim, ac verici uyarmlardan
kanmamz salayan sinir yollann tasvir etmek amacyla ve zellikle diyagram
eklinde izilmitir.

nein, sempatik sinir sistemi kalbin atm hzlandrp gzbebeini


bytrken, parasempatik sinir sistemi kalbi yavalatr, gzbebei-
ni kltr. Otonom nronlarn hcre gvdeleri omuriliin dnda,
ya "sempatik zincir"deki gibi hemen yakmnda ya da parasempatik
sinir sisteminin "ganglionlarTnda olduu gibi otonom sinirlerin he-
deflerinin yaknnda yer alr. Barsaklarda, omurilik boyunca yer
alan nron says kadar otonom nron olduu syleniyor rnein.
Genellikle bu hayati sistem iindeki srekli nral hareketlilikten t-
84 BLN, KULLANIM KILAVUZU
myle habersizizdir. Algsal bilincin, geni nron alarnn ileyii-
nin vazgeilmez bir elikisi olmadna iaret eder bu durum; bu
konuya ileride tekrar dneceiz.

OMURLK
Kol ve bacaklarn evresel sinirleri omurilie gider ve oradan gelir.
evresel sinirler omurilie 27 ift "spinal sinir kk" dizisi yoluy-
la girerler; bu sinir kk dizisi, parmaklarnz srtnzda gezdirdii-
nizde kntlarn hissedebileceiniz "omurlar" arama giren sinir
demetleridir.
Embriyo sinir sisteminin yaps omurilikte hl kendini gsterir.
Kk br "merkezi kanaT vardr; bu kanal, sinir dokusunu ortaya
karan nral tpn kalmtsdr. Sz konusu kanaln evresi omuri-
liin "gri maddesi"yle, sinir hcrelerinin gvdelerinden oluan bir
ala kapldr. Omurilii boydan boya kesip stten baktnzda gri
maddenin kelebek biiminde olduunu grrsnz. Gri maddenin
etraf da omuriliin "ak maddes"yle, inip kan aksonlardan mey-
dana gelen ve beyinle omurilik arasndaki iletiimin gerekletii
kaln bir halkayla kapldr.
Kasa giden aksonlarn ana hcre gvdeleri omurilik iinde, ya-
ni omuriliin "n boynuzTnda, iki kelebek kanadnn n blmle-
rinde yer alr. "Motor nron hastal" srasnda kt biimde bozu-
lan hcreler bunlardr: Sinir takviyesinden mahrum olduklar iin,
bu kt hastalktan mustarip olan kiilerin kaslar zaman iinde ya-
va yava zayflayp yok olur. Kaslardan gelen duyu liflerinden ba-
zlar ilk sinapslarn "dorsal boynuzlar"da, kanatlarn arka blm-
lerinde gerekletirir; dierleri ak maddenin "dorsal kolonlarTnda
yol alarak beyne dorudan ular.
Omurilik, vcuda giden ve vcuttan gelen nral sinyaller iin
vazgeilmez bir mecradr. Omuriliin ciddi bir biimde hasara u-
ramas, ki yerlerinde ve sporda ok sk rastlanr, hasann meydana
geldii yerin alt ksmnda felce ve duyu kaybna neden olur. Bu ha-
sar genellikle onarlmaz niteliktedir: Hasarl evresel sinirler, he-
deflerine doru yava yava tekrar byyebilirler, gnde bir mili-
metre gibi, ama merkezi sinir sistemindeki ve omurilikteki akson-
larn hasara uramasndan sonra bu blgelerin kendi kendini onar-
mas ok snrl gerekleir.
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 85
Ama omurilik bir enformasyon yolu deildir sadece. Gri mad-
de, omurilie gelen sinyalleri tar. Birok refleks burada dzenle-
nir. Nrolog dizin altna vurup bacan atmasn salarken bir spi-
nal "refleks halkas"m test eder: Bu vuruu alglayan tendondaki ve
kastaki organlardan kan ve tekrar omurilie giden duyu giriini
yani; vuru n boynuzdaki bir grup motor nronu uyarr; bu nron-
lar, vuru nedeniyle gerilmi olan kasa tekrar sinyal gnderir, kas
kaslarak bacan atmasna neden olur.

BEYN SAPI VE BEYNCK (SEREBELLUM)


Omurgann kafatasyla bulutuu yerde omurilik "foramen mag-
num" ad verilen byk bir delikten geerek beyinle birleir. Bey-
nin de ak bir ekilde ayrt edilebilen ana paras vardr: Kavis-
li bir sinir dokusu sap olan beyin sap, omurilikten kar, tepesi iki
paradan oluan serebral yarkreleri sarlmtr; bu yarkrelerin
yzeyi, korteksin kvnmlaryla biimlenmitir. Beyin sapnn arka-
snda, yarkrelerin aasnda yuvarlak beyincik (serebeltum) bu-
lunur.
Genel olarak beyin sapnn ilevi vardr: Birincisi, omurilik
kollar, bacaklar ve gvdeye nasl hizmet veriyorsa beyin sap da ba
ksmna benzer bir hizmet verir. Gz hareketlerini, yz kaslarn,
konumay ve yutkunmay denetler, yzle ilgili duyumlar, tat alma
ve duyma arasndaki ilikiyi dzenleyen sinyalleri alr. kincisi,
beynin, omuriliin ve beyin sapnn birbirleriyle iletiime girmesi-
ni salayan btn sinyalleri tar. nc ve bizim iin en nemli
ilevi, hem altndaki kalp ve akcierleri hem de stndeki beyin ya-
rkrelerini yneten birbiriyle balantl nron kmelerini banndr-
masdr: Bu "retikler oluum" hcreleri, bilinli hayatlarmzn en
temel ritimlerini, uyanklk, rya grme ve uykuyu denetler. Bu ri-
timlerin kkeni ile bunlarla ilgili rahatszlklar 3. ve 4. Blm'n
konusunu oluturuyor. Beyin sap hayat ve bilin iin yle nemli-
dir ki "beyin lm" sklkla beyin sap'nm lmyle tanmlanr.
Beyin lmnden birka saat ya da gn sonra bildiimiz lmn
gelecei kesin olduu iin, ngiliz hukuku beyin -sapnn lm p-
heye yer brakmayacak ekilde gerekletiinde, ihtiya sahibi has-
talara nakledilmek zere organlarn alnmasna izin verir.
Beyincik, kafatasnn arka ukuruna, beyin sapnn arkasna yu-
86 BLN, KULLANIM KILAVUZU

yldzst hcre

sepet hcre

Golgi
hcresi

Purkinje
hcreleri

yosunsu
lifler

ekil 2.11 Beyinciin mimarisi Bu gzel ekil, beynin hareketin dzgn ve do-
ru yaplmasndan sorumlu bir blgesi olan beyincikte yer alan sinirlerin tiplerini ve
beyincik kodeksinin dzenini tasvir ediyor.

yalanmtr. Beynin sadece yzde onu kadar bir bykle sahip ol-
masna ramen beynin toplam nron saysnn yarsndan fazla n-
ron ierir. Dtan bakldnda, serebrumun altnda bulunmas, g-
rn onun ikinci bir beyin olduu izlenimini verir insana ve bu o
kadar da yanl bir izlenim saylmaz. Mikroskopik anatomisi, kor-
teksin stunsu yapsndan ok farkl, ayrt edici ve hayli tekrarl
modler bir tasarm ortaya serer (bkz. ekil 2.11).
Bu tasarm beyinciin her tarafnda tekrar eder, ama ana alt
blmnn ilevi girdi ve ktlarnn yerine baldr. En eski bl-
gesi olan "serebellum vestibl" dengemizi korumamza, ba ve
gz hareketlerimizin egdml almasna yardmc olur; "spino-
serebellum" dengeye ve gvde, kol ve bacaklarn ahenkli hareketi-
ne yardm eder; "serebroserebellum" ise bu hareketlerin balang-
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 87

lannda, planlanmalarnda ve zamanlamalannda rol oynar. Beyincik


hasan, kaltmsal bir hastalk eiliminin sonucu olabilecei gibi bir
darbe nedeniyle kan tedarikinin kesintiye uramasn veya multipl
sklerozda grlen lekeli iltihab (bir eit "beyin kzl") takiben
meydana gelebilir. Beyincik hasan, kelimeleri yuvarlayarak konu-
ma, ince hareketleri hantalca yerine getirme, titreme ve dengesizlik
eklinde kendini gsterir.
Beyincik genelde bir "nron makinesi", hareketi egdmleyen,
ana gvdeye bal bir bilgisayar olarak dnlegelmitir, ama
onun dnceyle duygularn egdmn, hareketin egdmn
nasl salyorsa yle salad fikrini akla getiren kantlar srekli
artmaktadr. Bu fkr, hareket ile deneyim arasndaki gibi, bizim
blmelere ayrarak dnme alkanlmzn rn olan ayrmlarn
her zaman beyin tarafndan rabet grmediim bize hatrlatr.

YARIKRELERN NDE
Omuriliin merkezi kanalndan yukan, beynin sv dolu merkezi
yerlerine doru yol aldnz hayal edin. Beyin sap iinde gerek-
letireceiniz yolculuk sizi, kemer ksmn beyinciin oluturduu
drdnc karncn adr biimli boluundan alp ortabeyin iin-
deki Sylvius kanalnn klostrofobk ortamna gtrecektir. Bu ka-
naldan ktktan sonra serebrumun kalbinde yer alan ve nc ka-
rnck adyla bilinen yksek bir maarada bulacaksnz kendinizi.
Uzakta, nc karncn daha geni yan karncklara alan geit-
leri, foramen Monro'yu gz ucuyla grebilirsiniz. Ama yola devam
etmeden nce burada biraz daha kaln. nc karncn tabany-
la duvarlar ilerinde n beynin ilk ana yaplann barndrr (bkz.
ekil 2.12).
nc karncn duvarlarnda, her iki tarafnda, sinir hcresi
gvdelerinden oluan ift a, yani talamus yer alr. Talamus, kor-
tekse gelen ve oradan giden sinyallerin nakil istasyonudur; ama bu
tarif onun nemini yanstmaktan uzaktr. Talamus iinde, birbirin-
den farkl on be veya daha fazla nron kmesi (akl kanstnc bir
adla, "ekirdekler" adyla bilinirler) ayrt edilebilir. Mesela bunlar-
dan biri gzlerden gelen nronal girdinin ounu, biri de beyincik-
ten gelen girdilerin ounu alr. Bu girdi uygun kortikal blgelere
gnderilir, o blgeler de karlnda sinir lifleri gnderir; bu saye-
BLN, KULLANIM KILAVUZU

kuyruklu
ekirdein
bas

amigdaia

ekil 2.12 Talamus ve bazal ganglionlar Bu ekillerde, serebral faaliyetin bir mk


rokozmosunu ieren talamus ile en ok hareketin programlanmasnda^ rolyle
tannan, ama dnce ve davran zerinde de geni kapsaml etkileri olan bazal
ganglionlar farkl alardan grlmektedir. stteki ekilde, beynin yukardan, "ku-
laktan kulaa" kesiti grlyor: Metinde, nc karncktan da, kortekse do-
ru yolculuk edilse hangi yaplarla karlalabilecei anlatlyor. Alttaki ekilde, yan-
dan grlen putamen ile kuyruklu ekirdein aslnda tek bir yapnn, "striya-
tum'un (izgili cisim) paralan olduu, i kapsln ipliktkleriyle birbirinden ks-
men ayrld grlr; globus pallidus, putamenin arkasnda kald iin bu ekil-
de grlmyor.

de talamus ekirdekleri hedefleriyle bir diyalog iine girebilecek


donanma sahiptirler. Btn kortikal blgeler talamusla iletiim ha-
lindedir. Talamus, uyanklkla tahriki dzenleyen beyin sapnn bl-
gelerinden nemli girdiler de alr ayn zamanda. Dolaysyla, tala-
mus ekirdekleri iinde meydana gelen faaliyet, beyin yarkre fa-
aliyetinin bir mikrokozmosudur; talamus hem genelde tetikte olma-
y hem de seici bir dikkatle odaklanmay salayacak iyi bir ko-
numda bulunmaktadr. Talamusta meydana gelen kk hasarlar bi-
le ykc sonular dourabilir. ekil 2.13'te bir kan damarnn tkan-
mas sonucu oluan ve talamusun iki tarafn birden etkileyen bir
"BEYNDE SNRLER, NE REN"

ekil 2.13 Komaya neden olan bir inmeyi gsteren bir MRI filmi Talamusun her
iki tarafn da etkileyen inme, meydana geldii srada komaya neden olmu, has-
tada yllarca kalc bir uyuukluk ve konsantrasyon gl yaratmtr. lgili ha-
sarl alanlar okla gsterilmi. Bu alanlara bitiik olan ve beynin derinliklerinde yer
alan "parlak" alanlar beynin kanncklandr.

beyin felcinden mustarip bir hastaya ait bir MRI filmi grlyor.
Felcin olutuu srada hasta uyandnlamam; yllar sonra bile has-
tann uyuukluk ve dikkat dankl ikyetleri hl sryor. Tala-
musun geni apl hasan bazen, "kalc bitkisel hayat hali" olarak
bilinen "farkndaln olmad daimi uyanklk" durumunu gizler.
Doal olarak, birok sinirbilimci talamusun bilin konusunda kilit
bir rol oynadm savunur. Bu konuya daha sonra tekrar dneceiz.
nc karncn tabannda, kanundan hipofiz bezinin sarkt
hipotalamus yer alr. Hipotalamus, beynin hacminin yzde birinden
az bir hacme sahiptir, ama boyuyla karlatrlamayacak derecede
nemli bir blgedir. Vcudun i evresini kontrol eder, kan ekeri,
vcut scakl ve kann tuz konsantrasyonu gibi parametreleri ta-
rar; bu bilgilerden yararlanarak otonom sinir sistemiyle hipofiz be-
zinin almalarn dzenler, onlar sayesinde tiroid, bbrekst be-
7
zi, byme ve seks hormonlar salglarm denetler; yiyecek, iecek
go BLN, KULLANIM KILAVUZU
ve seks gibi itahlarmz kabartr ve sndrr; gnlk ritimleri sa-
lar, tahriki artrr; yeni anlar edinmemizi salayan nral devreye
katk salar.
Hipotalamus, biyolojik evre ile fiziksel evre, vcudun "i or-
tam" ile i ortamn srekliliinin salanmasnda ihtiyacmz olan
evre arasndaki snrda grev yapar. rnein, scak bir gnde yap-
tnz hzl bir yry sonrasnda susuz kaldnzda hipotalamus
kan younluunuzda bir art tespit edecek, re retimini azaltan
bir hormon salglayacak, neden olduu susama duygusunu yatt-
racak davram devreye sokacaktr. Tutkularmz depretiinde veya
korktuunuzda hipotalamus ayn ekilde sevimek veya kamak
iin gerekli i hazrlklar ynetecektir. Hipotalamus, btn basit i-
tiyaklarmzn nral merkezidir. Hipotalamusun ilevinin aksamas
halinde, an susuzluk ve alk hissi veya itah kayb, uyuukluk,
vcut scaklnn ykselip dmesi ve hormonal dzensizlik belir-
tileri kendini gsterir.
nc karncktan ayrlp talamustan dar, beynin yzeyine
doru yol almaya baladnzda ilk olarak beyaz maddeyle kapl
bir blgeyle karlarsnz, korteksi beynin dier blgelerine ve
omurilie balayan i kapsl'le. Burasn da getikten sonra kortek-
se ulamadan nce son nemli yaplarla karlarsnz. Bunlar ba-
zal ganglionlar, kuyruklu ekirdek (caudate), putamen ve globus
pallidus adl ekirdeksi kitlelerdir.
Kuyruklu ekirdek ile putamen, aslnda i kapslle ikiye ayrlan
tek bir ekirdekten oluur. Korteksin geni blgelerinden afferens
alrlar; bu ktlar burada ilendikten sonra globus pallidusa aktar-
lr; sonra bazal ganglion ktlar talamustan geip tekrar kortekse
dnerek karmak bir halkay tamamlar. Korteksten bazal ganglion-
lara, oradan da talamus yoluyla tekrar kortekse ulaan bu halka, se-
rebelluma giden ve ondan kan sinyallerin -zledii yola ok ben-
zer. Ama bazal ganglionlar kendilerine zg bir i mimariye ve i-
levlere sahiptir; bunlarda meydana gelebilecek hatalar kendine z-
g hastalk biimlerine neden olur.
Beyincik gibi bu kitleler de genelde hareketi idare eden yaplar
olarak kabul edilegelmilerdir. Onlarda meydana gelen bozukluklar
hareketi etkiledii kesindir. Beyin sapnda yol alan aksonlar tarafn-
dan bazal gangliyonlanna taman nrotransmitter dopaminde mey-
1
"BEYNDE SNRLER, NE REN 91

dana gelebilecek bir noksanlk, Parkinson hastalnn karakteristik


zellikleri olan titremeye, hareketlerde yavala, sertlie ve denge-
sizlie neden olur; "kore"de grlen "dans benzeri" kmltlar ise,
bazal ganglion ilevsizliinin kar u rneini oluturur. Kore has-
tal bir zamanlar streptokoklarn neden olduu ve boaz arlar-
na neden olan enfeksiyonlarn bir komplikasyonu olarak tannan bir
rahatszlkt; bugn daha ok Parkinson hastal nedeniyle an te-
8
davi uygulamalarna maruz kalan veya kaltsal bir bazal ganglion
rahatszl olan Huntington hastalndan mustarip hastalarda g-
rlr. Ama, daha nce de grdmz gibi, hareket, dnce ve
duygu arasnda yaptmz ayrmlara beyin her zaman itibar etmez.
Bazal ganglionlann baz blmleri beynin duygularla ilgili blgele-
riyle, limbik sistemle (yaknda daha ayrntl ele alacaz) yakndan
ilikilidir ve bazal ganglionlann hasar grmesinin kiilik ve davra-
nlar zerinde nemli etkileri olabilir. izofreni belirtilerini byk
lde azaltan "nroleptik" ilalar, bazal ganglionlann bu blgele-
rinde etkinlik gsterir ve dopaminin etkilerini hafifletir.

SEREBRAL KORTEKS
Bazal ganglionlan ve baka bir ak maddeyi getikten sonra beynin
e kvrml yzeyine, serebral kortekse ulanz. Yksek tepeleriy-
le derin vadileri (girus ve sulkus) beynin yzeyini aratranlara bir-
ok nirengi noktas sunar. Bu engebeli araziyi aratrmaya balama-
dan nce u genel bilgi, ilevlerini anlamamz bakmndan fay-
dal olacaktr.
ncelikle, beynin sol yarkresi vcudun sa tarafndan, sa ya-
rkresi de sol tarafndan duyusal bilgi alr, sa yarkre vcudun
sol tarafn, sol yarkre de sa tarafm denetler. kincisi, btn hay-
vanlar arasnda en ok insanlarda beynin iki yarkresinin kendine
zg zellemi kabiliyetleri vardr: Genelde baskn olan sa eli de-
netleyen sol yankre, dili kullanma ve beceri gerektiren hareketle-
ri icra etme yeteneimizin yeridir; sa yankre ise rnein, bo-
yutlu meknn alglanmasnda ve mzikte nc bir rol oynar. Sa-
lkl bir beyinde iki yankre eitli sinir demetleri sayesinde birbi-
riyle yakn bir temas halindedir. Bu sinir demetlerinin en by,
beynin nc kannc zerinde kemer oluturan korpus kallosuri
dur.9 ncs, korteksin baz kk blgelerinin (zaman zaman
92 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Brodmann'm haritasnda ayrt edilen blgelerle akan blgelerin)
uzmanlam ilevler icra ettii artk kabul edilmektedir. rnein,
korteksin V4 adyla bilinen grmeyle ilgili kk blgesinin hasar
grmesi, renkli gr tamamen ortadan kaldrarak sadece grinin
tonlarnn grlmesine neden olabilir. Bu nedenle V4 "renk blge-
si" olarak tanmlanr, ama bu tanm yaplrken bu blgenin dier
blgelerden yaltlm halde renkli gr salad imasndan ka-
10
nlr: Renkli gr iin bu blge zorunludur, ama yeterli deildir.
Her zaman iin, uyank bir beyinde birok kk korteks blgesi
11
uzmanlam grevlerini "paralel" bir biimde gerekletirir.
Beynin her iki yarkresi de drt loba ayrlr (bkz. ekil 2.14).
Aln loblar (frontal lob), beynin, kafatasnn gzlerin zerindeki
ksmna yaslanan n ucundan, "beynin merkez oluu"na kadar uza-
nr. Beynin bu oluu, beynin temelde motor ileve sahip ndeki bl-
geleriyle temelde duyusal ileve sahip arka blgelerini birletiren
nemli bir levsel badr ayn zamanda. Merkez oluun arkasnda,
zellikle bedensel duyumlarla ve meknsal ilikilerimizle balant-
l olan duvar lobu (paryetal lob) bulunur. Duvar lobunun snr, bey-
nin en arkasnda bulunan ve daha ok grmeyle ilgili olan artkafa
lobu'na (oksipital lob) kadar uzanr. akak loblar, yarkrelerin ku-
laklarn st ksmndaki bombeli yan uzantlarnda yer alrlar; fron-
tal ve duvar loblanndan beynin st ksmndaki "Sylvius olukla-
r"yla ayrlrlar. Yan karncklar loblarm iinde devam eder, sereb-
rospinal sv iindeki yolculuumuza devam etmi olsaydk sonun-
da her birinin i ksmlarnn derinliklerine ulaabilirdik.
Aln loblan, merkez oluun hemen nnden yarkrenin aa-
sna giden br korteks eridi olan "primer motor alam"n ierir. Bu
alan vcudun bir "motor haritas"dir: Haritadaki belli bir blgenin
uyarlmas vcudun belli bir blmn harekete geirir. Bacaklar,
yarkrelerin i yzlerine kadar uzanan korteks duda temsil eder
rnein. Burada bir tmrn olduu, bir bacau istemsiz bir biim-
de atmas eklindeki nbetlere sebebiyet vermesiyle anlalabilir.
Hareketlerimizle alg dnyasnn zelliklerini temsil eden eitli
"haritalar" kortekste bolca bulunur.
Primer motor alan, insanda zellikle daha hacimli olan aln lob-
larnn sadece kk bir parasn oluturur, ama btn olarak d-
ndmzde, aln loblanmn ilevlerinin zellii "motor" oluu-
"BEYNDE SNRLER, NE REN' 93

dur; burada motor terimini genelde dnce ile davrann rgtlen-


mesi anlamm da (psikoloji jargonundaki "ifa edici ilev") ierdii-
ni kabul ederek kullanyoruz. Aln lobu zedelenmeleri problem -
zmn, planlamay ve planlanan eyi yrrle koymay zorlat-

(a)
ALN LOBU DUVAR LOBU

(b)
DUVAR LOBU

ARTKAFA
LOBU

subkallosal blge
un ki
rinal sulku
AKAK LOBU

ekil 2.14 Beynin yandan grn Bir serebral yarkrenin iki grn. ekil-
lerden biri yarkrenin yandan grn, dieri de ayn yankrenin normalde di-
er yankreyle bititii, grnmeyen yznn grn. Her ki ekilde de bey-
nin drt lobunun konumu ve nemli alt blmleri grlyor.
94 BLN, KULLANIM KLAVUZU
nr: Kiilik dengesini bozar, insan ya uyuuk bir kaytszla ya da
engelleyemedii bir taknla sevk eder. Aln loblann zedelenen-
ler genellikle iinde bulunduklar durumun hi farknda deildir:
Kaybettikleri asl ey, kendi davramlann gzleme ve dzenleme
yetenekleridir ("igr") zaten. Davran nrolojisi tarihinin belki
de en sk gsterilen rneklerinden biri olan Phineas Gage vakas bu
12
durumu rnekler. Gage, 1860'larda demiryolu inaatlarnda al-
an bir ekibin ustabayd. Erken gerekleen bir patlama srasnda
metal bir ubuk alttan bir gznden girip aln loblanndan gemiti.
Hayret verici bir biimde nemli bir sakatlk yaamadan hayatta
kalmay baarm, ama o eski dnceli, alkan hali gitmi, "d-
zensiz, saygsz... kaprisli" biri haline gelmiti. Birka yl sonra da
doal nedenlerle lmt. lmnden sonra kafatas muhafaza edil-
miti: Hasar, bugn sosyal davranlarn dzenlenmesinde nemli
bir rol oynad kabul edilen bir blgede, aln loblannn alt ksmn-
da meydana gelmiti. Aln loblan, hareket ve davranlarla ilgili rol-
lerinin yan sra akc konumada da benzer bir rol oynar: 1861'de
Fransz nrolog Broca tarafndan tanmlandktan sonra onun adyla
anlmaya balayan Broca alam hasar grdkten sonra hasta durak-
sayarak ve kendini zorlayarak konumaya balar, ama bakalannn
syledii eyleri anlama kabiliyeti genelde zarar grmez.
akak loblan zellikle bellekle ilikilidir. Deniz atm andrd
in Yunanca ayn anlama gelen hipokampus adyla anlan ve akak
lobunun i yzeyine sokulmu halde bulunan yap, kalc "bildirim-
li" anlar (bisiklet kullanma bilgimiz gibi beynin baka yerinde yer
alan "ilemsel" anlarn tersine, istendiinde anlabilir anlamnda
"bildirimli" anlar) iin elzemdir. Davran nropsikolojisinde bir
baka nl vaka bu noktaya rnek oluturur. HM 27 yanda, nor-
mal hayatm srdrmesini engelleyen epilepsi hastalndan musta-
rip biriydi. Kanadal sinir cerrah Walter Scoville 1953'te onun bey-
ninin her iki tarafndaki hipokampuslan almt.'3 HM'nin epilepsi-
si bu tedaviye olumlu yant vermiti ve HM grnte bu ameliyat-
tan zarar grmemi gibiydi. Ne var ki, epilepsi nbetlerinin yile-
mesi HM'ye ok pahalya patlamt: Ameliyattan sonra belleinde
yeni bilinli anlan saklayamaz olmutu. Deimez bir imdiye
hapsolan HM, hayatmz anlamlandran kiisel deneyim birikimle-
rine (epizodik bellek) yenilerini katmaktan acizdi. Onlarca yl he-
"BEYNDE SNRLER, NE REN' 95

men her gn ona test uygulayan psikologlar ne zaman grse tan-


myordu rnein.
Buna karlk, HM'nin ameliyattan kurtulan, yani neterin kesip
att yeteneklerin dnda kalan yetenekleri olaanst denebilecek
dzeydeydi. HM zellikle de nesnelerle ilgili bilgi veritabann yi-
tirmemiti, yani dnyay yorumlammzda bize yardmc olan kav-
14
ram ve szdaan stounu. Beyinlerinde ileri dzeyde, ama seici
hcre kayb olan hastalarda bu yeteneklerde nadiren seici bir kay-
15
ba rastlanr. Bu vakalarda hasar, akak loblannn d yzeyinde
odaklandndan bu alanlarn salam "semantik" an stoumuzun
bulunduu alanlar olduunu dndrr bize.
Beynin loblar arasndaki ayrm keyfidir, dolaysyla loblann i-
levleriyle ilgili aklamalar dzensiz olmaktan kurtulamaz. akak
loblan zellikle bellek eitleriyle yakndan ilikili olmann yan s-
ra koku ve iitmeyle ilgili temel motor alanlar ve konuma sesleri-
nin anlamlarnn ifrelerini zerek Broca "motor" konuma alan-
n tamamlayan Wernicke alann da ierir ayn zamanda.
Artkafa loblan byk oranda grme yeteneinden sorumludur;
bunlardan ileride daha ok sz edilecek. Duvar loblan "primer duyu
korteksi"ni ierir; bu korteks, bitiiindeki alm lobu iindeki motor
harita boyunca sralanan, vcuda ait bir dizi duyu haritasidr. Vcu-
dun i meknyla dndaki mekn kavrama ve bireyi mekn iinde
harekete hazrlama duvar loblannn nemli ilevlerindendir. o-
unlukla yn bulmakta zorluk ekmeyle birlikte grlen giyinme
gl, sa duvar lobu dzensizliinin karakteristik bir belirtisi-
dir: Bu rahatszlk bazen bir nbetin ardndan birden geliir. Sol du-
var lobu zellikle alet kullanma becerisiyle ilikilidir.
Tasvir ettiim loblann snrlan dnda kalyor geri, ama baka
br anatomik kavramdan daha sz etmemiz yararl olacak. Limbik
sistem yarkrelerin "limbus"unda, yani kenarlarnda yer alr. Kimi
kortekste, kimi talamus ve hipotalamusta yer alan ve birbiriyle yo-
un bir iliki iinde olan birok yapdan oluur (bkz. ekil 2.15).
Limbik sistemin korteks blmleri, eski evrimsel kkenlerinin izle-
rini tayan, grece ilkel bir mikroskopik yapya sahiptir: "Aa"
omurgal beynine bu korteks tipi hkmeder. Limbik yaplar duygu
deneyimleriyle duyguiarm ifadesinde ve anlarn elde edilmesiyle
tekrar ele geirilmesinde etkilidir. Bellek ile duygu arasnda balan-
96 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 2.15 Limbik sistem Limbik sistem iinde bulunan ve yeni bilinli anlarn olu-
umunda gerekli olan yaplann ematik bir diyagram. Parahipokampal girus ile
fomiksin beynin yarkresi iindeki konumlan iin bkz. ekil 2.14. Amigdala, tala-
mus ve mememsi cisimcikler derinlerde yer alan yaplar olduklan iin ektt 2.14'te
grlmyor.

ti olmas gayet mantkldr: Bizi heyecanlandran eyleri hatrlamak


yaranmzadr, bunlar bize haz veren eyler olabilecei gibi canm-
z actan eyler de olabilir; bizi skan eyleri se unutuveririz. Lim-
bik sistem ile kokuyla lgili kortikal alanlar arasnda geni bir ak-
ma sz konusudur; bir kokunun bazen uzun sredir gml olan
anlan hemen canlandirablmesini de aklayabilir belki bu.
Duyulardan gelen sinyaller beyne girerken saysz yne dalr-
lar. Beynin iinde akan bilginin karakteristik bir yol izlediini bI-
mek bu karmak durumu anlayabilmemize yardmc olacaktr.16
Bilgi nce sz konusu duyudan gelen girdiyi analiz etmekten so-
rumlu alanlardam (akak lobundaki primer iitme alanlar gibi) ge-
er. Bu "unimodal" alanlardan sonra sinyaller, duyulardan gelen bil-
gileri bir araya getirerek tutarl bir deneyim dnyas yaratmamza
olanak tanyan "heteromodal" alanlara geer. Heteromodal duyu
korteksinden sonra da, hissettiimiz olaylara nem atfeden ve ge-
rektiinde onlar bellee yerletiren limbik blgelere gider. Bilgi,
eitli evrelerde bu kortikal yaplardan geerek "subkortikal" yap-
lara, yani talamus, bazal ganglionlar ve beyincie gider, oradan bi-
imi deimi halde tekrar kortekse dner. Btn bu yollar boyun-
ca, heteromodal ve limbik korteksler, hareketlerin hazrland, ey-
leme geirildii ve gzlendii aln loblarn etkiler (bkz. ekil 2.16).
BEYNDE SNRLER, NE REN' 97

ekil 2.16 nsan beynindeki bilgi aknn yollan Beyne giren bilginin kaderi: Du-
yulardan gelen sinyaller, korteksteki ilgili blgelere girer (nce "yukan" sonra
"aa" unimodal kortekse); bu ekilde ilendikten sonra sinyaller, farkl duyular-
dan gelen sinyallerin bir araya geldii "heteromodal" duyu kortekstne girebilir;
hem unimodal korteks hem de heteromodal korteks, bellekle ve vcudun i du-
rumuyla yakndan ilikili olan limbik sistemle iletiim halindedir; duyu korteksiyle
limbik korteks, hareketi denetleyen aln lobundaki motor ve "premotor" blge-
lerle iletiim kurar.

Korteks blgeleriyle ilgili bu klavuz bilgiler kaba ve hazr bil-


giler. Grme gibi karmak ilevler her drt lobun paralan inde-
ki kortikal alan alarnn faaliyetini kapsar. Ne tam motor ne de tam
duyusal olan bu faaliyetlerin (ki duyusal uyanmlan srekli motor
kt haline dntren bir organda olmas beklenen faaliyetlerdir
bunlar) bazlarnn zelliklerini ortaya koymak zor olacaktr.

Karlkl balantlarn yeniden tasviri

Basit bir sinir hcresinin nron saylan, hcre eitlilii ve girift bir
rgtlenme sayesinde nasl ok karmak bir sistemin temelini olu-
turduunu grdk. Nronlann birbirleriyle iletiime girdikleri te-
mas noktalan da ilk bakta basit grnr, ama onlan daha yakndan
incelediimizde bir sr incelikli snaptik balantyla karlanz.

Sinaps saylan ve trleri


Sinir sistemi iindeki sinapslann, yani sinir hcreleri arasndaki
balantlarn says nron saylarn glgede brakr. Tek bir nron,
98 BLN, KULLANIM KILAVUZU
rnein beyincikteki bir Purkinje hcresi, dendritleriyle sinaptik
ba kuran paralel sinir liflerinden 200.000 balant alabilir: 200.000
baka hcreden ald sinyallerin kendi faaliyetlerini etkilemesi de-
mektir bu. Buna karlk, tek bir hcre, rnein omurilikteki bir du-
yu hcresi, aksonunun oluturduu dallanmalar sayesinde 1000 ka-
dar hedef nrona sinyal gnderebilir. Sinir sisteminde 100 trilyon
kadar sinir hcresi olduunu hatrlarsak, hcrelerin ve aralarndaki
balantlarn saylaryla oluan faaliyet permtasyonunun muazzam
bir sayda olduu aka anlalr.
nsann sinir sistemindeki sinapslann byk bir ounluu daha
nce verdiim genel tanmlamaya uyar: Bunlar nronlarn arasnda
yer alan ve bir hcrenin kimyasal bir madde brakt, teki hcre-
nin bu maddeyi tespit edip faaliyete getii temas noktalandr (bkz.
ekil 2.17). Ama baz sinapslar dierlerine kyasla daha eittir. Pre-
sinaptik bir nronun postsinaptik hcrenin faaliyeti zerindeki etki-
si, sinapsnn yerine baldr: Postsinaptik hcrenin gvdesine uzak
olan sinapslann etkisi, hareket potansiyelinin serbest brakld

ekil 2.17 Sinapslar Elektrom i kroskop yardmyla ekilmi bir sinaps fotoraf
(50.000 kez bytlm). Irb harfleriyle iaretlenmi olan ve belli belirsiz seilen
zar alanlar ieren (ii nrotransmitterlerle dolu "kesecikler") karanlk alan (sinap-
tik bir terminal veya "dme"), birlikte bir sinaps oluturduu solundaki hcre-
den ince bir sinaptik yarkla (kk oklarla gsterilen alan) ayrlm. Karanlk alan,
iindeki nrotransmrtter kimyasal maddelerle "iaretlendii" iin karanlk. Yldz-
la iaretlenmi alan, baka bir dendritle (s ile iaretlenmi alan) temas kuran ia-
retlenmemi keseciklerden oluuyor.
1
"BEYNDE SNRLER, NE REN 99

"akson tepecii"ne yakn olanlarndan daha azdr. Postsinaptik hc-


renin neredeyse her blm sinaps yapabilir: Yalnz bir balant e-
idi, akso aksonal sinaps, presinaptik hcrenin baka bir terminal-
den yaplan transmitter salgsn etkilemesine izin verir.
Bu arada, Golgi'nin sinir sisteminin kesintisiz bir "sinsityum",
yani hcrelerin arka arkaya sraland bir a eklinde olduu inan-
cnn hi de yersiz bir inan olmad ortaya kmtr. Baz nron-
lar (ki insan sinir sisteminde ok kk bir aznl olutururlar bun-
lar) baka nronlarla, elektriksel faaliyetin kimyasal bir habercinin
varlna ihtiya duymadan hcreden hcreye kolayca geiini sa-
layan "ara balantlar" (gap junction) araclyla iletiim kurar.
O halde, sinapslar muazzam saydadr ve etkileri konumlarna
gre deiir. Sinapslann karmaklnda ikinci nemli boyutu, si-
napsta salglanan ve nrotransmitter adyla bilinen kimyasal mad-
delerin eitlilii oluturur.

Nrotransmitterler

Otto Loewi'ye uykusunda malum olan ve vagus sinirinin kalple


yapt sinapslannda bir kimyasal madde salgladn kantlama
olana veren deney, sonuta kalbin her yerinde bulunan bir nro-
kimyasal, asetilkolini yaltmay salad. Asetilkolin, Loewi'nin in-
celedii otonom sinir sistemindeki rolnn yan sra, aksonlarn
izgili kaslarla (normalde istemli denetim salayabildiimiz kaslar)
birletii yerlerde serbest braklr. Gney Amerikal yerlilerin kur-
banlarn fel etmek amacyla ok ularnda kullandklar "curare"
adl bitkisel bir zehir, asetilkolinin buralardaki etkisini bloke eder.
Curare, yirminci yzyl boyunca nemli bir anestezi ilac haline
gelmi, anestezi uzmanna kurbanlarn fel etme, cerraha da t-
myle gevemi bir hasta zerinde alma imkn salamtr.
Asetilkolin beyinde de bulunur: Beyin sapndan veya beynin ya-
rkrelerinin derinliklerinden gelen sinir lifleri tarafndan serebral
korteksin geni bir alanmda serbest braklr rnein. Asetilkolinin
korteksteki faaliyetini nleyen ilalar zihin karklna ve amnezi-
ye neden olur; srekli asetilkolin kayb Alzheimer hastalnn ala-
metifarikalanndan biridir; yakn zamanlarda bu hastaln tedavisi
iin asetilkolin faaliyetini artran baz ilalar lisans almtr. Asetl-
100 BLN, KULLANIM KILAVUZU
kolin, bellein denetlenmesine olduu gibi hareketin denetlenmesi-
ne de yardmcdr: Asetilkolin hareketine engel olarak zihin kark-
lna neden olabilen ilalar, baka bir nrotransmitterin, dopami-
nin neden olduu bir dengesizlii giderdikleri iin bazen Parkinson
hastalnda olumlu etkide bulunabilir.
Geen yzyl boyunca birok farmakolog alma hayatlarnn
byk bir ksmn merkezi sinir sisteminin nrotransmitterlerini be-
lirlemek ve bunlarn nasl altklarn anlamakla geirmitir. Be-
yinde nrotransmisyona katlmayan saysz kimyasal da var elbette.
Bir kimyasal maddenin gerekten haberci olduunu gstermek iin
birok kriterin karlanmas arttr: Presinaptik nron tarafndan
imal edilmesi, etkisini salamaya yetecek miktarlarda salglanmas,
postsinaptik hcre zerinde tatminkr derecede etkide bulunmas
ve sonrasnda zarif bir biimde hcreden kmas arttr.
Bu kriterleri iki geni kimyasal madde snfnn karlad g-
rlm. Bunlardan biri, on "kk molekl"den, grece basit mad-
deden oluan bir grup; bu gruba, aralarnda asetilkolinin de bulun-
duu btn "klasik" nrotransmitterler dahildir. Bu kk haberci-
lerin ou ya aminoasittir (daha nce bunlarn proteinlerin yap ta-
lan olduunu grmtk) ya da aminoasit trevlidir. Dopamin, ad-
renalin, serotonin ve histamin aminoasit trevleridir; ghtamat, gli-
sin ve GABA se aminoasittir. m
Saylan srekli artan ikinci geni haberci grubunun yelerini
esasen kk proteinler oluturur. Bu transmitterlerin en mehuru
olan endorfinler ac algsn deitirir: Afyon ve trevleri, eroin me-
sela, endorfinin beyindeki hareketlerini taklit eder. Tpta da zaten
en ok, epilepsiden izofreniye, depresyona ve Parkinson hastal-
na kadar eitli durumlarn tedavisinde, nrotransmitterlerin hare-
ketlerini taklit eden, onlara engel olan, onlar destekleyen veya et-
kilerini azaltan maddeler kullanlr.
Tek bir nron btn sinapslannda aym kimyasallar serbest b-
rakr. Bugne kadar her nronun tek bir transmitteri serbest brakt-
dnlyordu. "Yardmc transmisyon"un, yani aym sinapsta
ayn anda bir proteinle "klasik" bir transmitterin serbest braklma-
snn gayet yaygn olduu artk iyice biliniyor: Ama belli bir hcre-
de hep ayn madde kombinasyonlan serbest braklr.
Bir habercinin seyircisi olmaldr, tepkiyi belirleyen seyircidir.
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 101
Bir seim zaferiyle veya Olimpiyatlarda kazanlm bir altn madal-
yayla ilgili haberler farkl blgelerde farkl tepkiler uyandrr. N-
rotransmitterlerin ulatrd kimyasal mesajlarn "reseptr" ad ve-
rilen hayli uyumlu hedefleri vardr: Bunlar gelen transmittere veri-
lecek tepkiyi belirler ve eitli trleri sinapstaki karmakln
nc kaynan oluturur.

Reseptrler ve kanallar

Bir motor nronun aksan terminalinden serbest braklan ve snaps


boyunca yol alan asetilkolinin hedefi, sinir son pla adyla bilinen
zellemi kas zardr. Bu blge, asetilkolin molekllerinin anahta-
rn kilide oturduu gibi oturduu bir protein ynnden zengindir:
Bu protein asetilkolin "reseptr" adyla bilinir.
Anahtar-kilit benzetmesi yerinde bir benzetme: Asetilkolinin re-
septrle oluturduu balant, hcrenin dnda iine oranla ok da-
ha fazla bulunan bir maddenin, sodyumun geiine izin veren bir
kanal aar. Sodyum pozitif elektrik yk tar, hcreye girii hcre-
nin i ve d elektrik yk farklarn deitirir. Pozitif yk ak kri-
tik bir "eii" getikten sonra kasn kendi "hareket potansiyeli"ni
serbest brakr, bu da kasn kaslmasyla sonulanr. Asetilkolin re-
septrden ayrlp hareketini durdurmaya ayarl bir enzim tarafndan
paralanrken sodyum kanal hzla kapanr.
Sinir son plann asetilkolin reseptrleri grece daha kolay in-
celenebildiklerinden haklarnda ok ey bilinir. Bu "nromskler
kavak"ta gerekleen kimyasal transmisyonun geni kapsaml il-
keleri baka yerlerde de geerlidir, ama byk bir blm sinirler
aras sinapslarda ok eitli reseptr tipleri kefedilmitir.
Asetilkolini balayp sodyumu kabul eden kaslardaki kanallar,
ki byk reseptr ailesinden birine, teknik olarak "transmitter
kontroll iyon kanallar" (iyonlar da sodyum gibi ykl parack-
lardr) adlandrlan reseptr snfna dahildir. Bu ailenin dier ye-
leri baka iyonlar kabul eder: Kalsiyumu kabul eden kanallar hc-
reyi uyarma eilimindedir; potasyum veya klor bileiklerine geit
veren kanallarsa hcrenin uyarlmasna engel olur. Mesajn anlam-
n habercinin kendisinden ziyade reseptr belirledii iin, belli bir
transmitterin farkl reseptrlerde ok farkl etkiler gstermemesi
10 2 BLN, KULLANIM KILAVUZU
iin hibir sebep yoktur. Hatta bu durum, ileride de greceimiz gi-
bi, son derece yaygndr. Ama yle bir kural olduu sylenebilir:
Glutamat reseptrleri hcreyi daima uyarr, GABA reseptrleriyse
uyarya daima engel olur.
Transmitter kontroll iyon kanallar hzl etki iin tasarlanm-
tr: Transmitterin balanmas, hedef hcre iindeki elektrik koulla-
rnn dorudan ve hzl bir ekilde deiimine neden olur. kinci re-
septr ailesinin hareketiyse daha gevektir: Bu ailenin bir yesi du-
yarl olduu bir nrotransmitter tarafndan harekete geirildiinde,
hcrenin iine "ikinci bir haberci" salar.
kinci haberciler hcre iinde bir dizi kimyasal tepkime balatr.
Bu tepkimeler sonucunda bir ksm iyon kanal alr veya kapanr:
Dolaysyla, ikinci haberciler, dolayl yollardan da olsa, hcrenin
elektrik dengesini deitirebilirler. Ama ikinci habercilerin etkileri
hcre zanyla SUIITII deildir: Hcre indeki ok eitli proteinin i-
levlerini deitirmeye muktedirdirler; en nemlisi de, DNA "kts"
m deitirmek suretiyle protein sentezini etkileyebilirler. Dolaysy-
la, sinapsta hareket her zaman imek hzyla olmaz: Hedef hcre-
lerinin hayatlar zerinde srekli ve incelikli etkileri olabilmektedir.
Reseptrleri, srasyla transmitter kontroll iyon kanallarn ve
ikinci habercileri harekete geiren reseptrler eklinde kabaca iki
byk gruba ayrmak baka farkllklar gizliyor.17 Asetilkolin hem
kontroll iyon kanallar zerinde hem de ikinci habercileri harekete
geiren baka yerlerdeki reseptrler zerinde etkilidir. En az drt tip
glutamat reseptr, alt farkl tip dopamin reseptr vardr. zellik-
le belli reseptr alttipleri zerinde etkili ila tasarm byk bir sa-
nayi haline gelmitir, rnein, psikozlarda grlen alg, dnce ve
davran bozukluluklann yattrmak amacyla geleneksel olarak
psikiyatristler tarafndan kullanlan ilalarn Parkinson hastaln
andrr bir hareketsizlik durumuna yol aan istenmeyen yan etkileri
ortaya kmt. Uygun dopamin reseptr alttiplerini (D3 ve 4) he-
deflemek suretiyle hareket zerinde bu tr bariz etkilerden kan-
mak mmkn hale gelmitir.
Sinaps says, sinapslann serbest braktklar transmitter eitle-
ri ve transmitterlerin baland reseptrlerin eitlilii bir arada n-
ron rgtlenmesinin giriftliine uygun bir kimyasal sinyal karma-
kl yaratr. Hayati derecede nemli sinaptik bir incelik daha var.
BEYNDE SNRLER, NE REN* 103

Sinaptik plasisite

Koullara uyum gsterme yetenei hayatn alametifarikalarndan


biridir. Bir vcut gelitiricinin ikin bisepsleri, bir atletin yava
nabz, gnelenen birinin esmerlemi vcudu, btn bunlar doku-
larmzn mevcut taleplere tepki verme kabiliyetine tanklk eder.
Kemiklerimiz bile kullanldka ekle girer, kullanlmadnda ek-
li bozulur. Canllardaki o yaygn "plastisite" ya da esneklik, ren-
me kabiliyetimizin biyolojik fonunu oluturur. Uzun mrmz bo-
yunca deneyimlerimiz davranmz ekillendirir. Bunu mmkn
klan nral plastisitenin sinapsta merkezlenmi olmas, drdnc
bir sinaptik plastisite boyutu yaratmas kuvvetle muhtemel.
Doum srasnda beyinlerimiz nihai haliyle btn nronlara sa-
hiptir, ama sinaps oluumu bir sre daha faal biimde devam eder.
Hayvan yavrularnn beyinlerindeki sinaps saysnn evrelerinden
etkilendiini biliyoruz: Yaadklar evrenin "zenginlemesi" yeni
domu sanlarda ek duyusal ve motor uyanlar gelitirir, sinaptik
temaslarda hatr saylr lde arta neden olur.18 Tek gz kr
hayvan yavrular ve ocuklar zerinde yaplan almalar, faal n-
ronlarn sinaps oluturduklar alan geniletip faal olmayan nron-
larn alanna girdiini gstermitir.19 Gelimekte olan beyinde faali-
yet genel olarak sinaps saysn arttrr, sinaptik balantlar kuvvet-
lendirir.
Hayatmz boyunca bellein temelinde de benzer bir srecin ya-
tyor olabilecei dncesi 1940'larda Kanadal bir psikologun ak-
lna takld. Donald Hebb anlk deneyimlerimizin hcre alarnn
veya "birliklerinin" faaliyetlerine bal olduundan pheleniyor-
du. phelerinde haklysa ve kendiliinden faal hcreler arasndaki
balantlar otomatik olarak kuvvetlendiren bir mekanizma varsa, o
zaman "bellek" bu hcrelerin faaliyetlerinin doal bir sonucu ola-
rak ortaya kyor olmalyd. "Hebb kurah"nn leri grl bir id-
dia olduu daha sonralar anlald.
Faaliyet sayesinde sinaptik transmisyonlarn ekillenmesi artk
birok balamda tarif edilmektedir. En gin fenomenlerden biri
de, beynin yeni bilinli anlarn oluumu iin gerekli olan blmn-
de, yani hipokampusta meydana gelen ve "uzun dnemli potansi-
104 BLN, KULLANIM KLAVUZU

yelletrme" (LTP) ad verilen fenomendir. LTP, postsinaptik bir


hcrenin gelen sinyallerce baarl bir biimde faaliyete geirilme-
sine baldr. Bu faaliyet gerekletikten sonra, ayn yol zerinde
daha sonra meydana gelecek sinyaller ncekine oranla daha gl
tepkiler uyarr; ve bu etki bir sre devam eder.
Beynin, paralel kanallarla geien faaliyetin balant kuvvetlerini
belirledii nral alarla kapl olduu fikrinin, zeki bilgisayar tasar-
lama abalar zerinde nemli yansmalar olmutur. Bu makineler
hem kendi ilerinde yararl hem de beyindeki modelleme sreleri-
nin anlalmasna yardmc, gl aralar olduklarn kantlayabilir-
ler; ileride onlarla tekrar karlaacaz.20

Sonu: Beyindeki sinirler

Bu blm, tam anlamyla tanmas yllarca sren bir evrede ksa


bir gezi yaptrd size. Ayrntl bir incelemeye gemeden nce bu
evrenin zelliklerini tanmanzda yardmc olmutur umarm. Ba-
site ifade etmek gerekirse, sinir sistemi, birbirleriyle sinapslarda
iletiime giren sinir hcrelerinden meydana gelen bir adr; grevi,
duyusal girdi rntlerini motor kt rntlerine dntrmek,
canlnn davranlarn imdiki ve gemi deneyimlerine uyarla-
maktr.
Baz "aa" hayvanlarda sinir sistemindeki bilgi aknn izini
hcre baznda takip etmek artk mmkn. Farkl boyutlardaki kar-
maklklar nedeniyle nsan sinir sistemiyle ilgili byle tannsal bir
gre sahip deiliz. nsan sinir sisteminin hcreleri muazzam sa-
yda ve eitliliktedir, ayrca girift bir biimde rgtlenmilerdir;
karlkl kurduklar balantlarn says daha da fazladr ve bu ba-
lantlarda bir kimyasal haberci ordusu, birok membran reseptr
alr; bu balantlar kimyasal habercilerle membran reseptrleri-
nin kullanlp kullanamamalarna bal olarak srekli yeniden mo-
dellenir.
Bylesine olanaksz bir eyin doru olup olmadn sk sk d-
nrm. Bunun gibi bir phe sizin de iinizi kemiriyorsa, bir ey
btn bu karmakl biraz daha makul hale getirebilecek bir ey
var. Karmak bir sinir sistemi, basit bir sinir sistemindeki unsurla-
"BEYNDE SNRLER, NE REN" 105

rm hepsini ierir ve onun gene ilevlerini aynen yerine getirir. Mo-


lekler biyolojinin (ki, onun sayesinde protein ve gen analizi mm-
kn hale gelmitir) yardmyla insan beyninin karmaklnn b-
yk oranda basit unsurlarn sonsuz ayrntl eitlemelerine bal
olduu aklk kazanmaya balamtr. rnein, tarif ettiim btn
protein "kanallar" sadece birka aileye mensuptur. ekil, ilev ve
onlarn "ifreleri"ni tayan genler bakmndan aile yeleri arasnda
yakn benzerlikler mevcuttur: kinci habercileri tetikleyen btn re-
septrler bir "gen" ailesine, iyon kanallarn kontrol eden reseptr-
ler de baka bir gen ailesine mensuptur. Gen kopyalamas, reme s-
rasnda grlen en yaygn rastlantsal durumdur. Bu durum, evrim
gemiimizin engin evrelerinde, bir temann olaanst sayda e-
itlemesinin retilmesine neden olmutur.
Beyin hakknda az ey mi biliyoruz, ok ey mi? Son yz yl
iinde bu konuda devasa bir bilgi birikimi olduu kesin. u an bil-
diimizi sandmz eylerin bazlarnn yanl olduu veya yanl
kavrand ileride ortaya kacaktr; en gvendiimiz bilgiler o-
unlukla en ok cevap beklediimiz sorulan cevaplamaktan acizdir.
Byle karmak bir oluumla ilgili aratrmalarn bu erken evresin-
de beynin ileyiine dair henz ortaya kmam baz temel ilkele-
rin olmas pekl mmkn. Bu tr ilkeler ortaya karsa bugn bil-
diimiz her ey farkl bir k altnda grlmeye balanacaktr.
Beynin biyolojisinin ihtiamn bir nebze olsun aktarabilmi ol-
duumu umuyorum zellikle. Beyin genellikle marifetli bir mikro-
bilgisayar olarak tasvir edilir. yledir de. Ama bu benzetme beynin
iindeki kpr kpr faaliyetleri gz ard eder. Beyin, zengin dola-
mnn ritmiyle srekli atar; devaml yakt harcar (20 mumluk bir
ampuln harcad kadar); srekli atk retir ve bunlar enerji kay-
nam tayan kan dolam sayesinde ondan uzaklatrlr; srekli
meydana getirilen, dolama giren ve srekli kana kansan serebros-
pinal svyla ykanr; her nron girdii her srete, beynin uzak yer-
lerini besleyecek maddeler tar. Beyin vnlayan bir bilgisayar oldu-
u gibi hayatla da dolu bir bilgisayardr ayn zamanda.
BLN KAPASTES
Farkndalk Kaynaklar:
Bilincin Yapsal Temeli (i)

Unutu, bir eit yok olutur.


Sir Thomas Browne, Christian Morals1

...ryann grkemiyle doldum.


Uykuda ahtm, uyannca ahbaz oldum.
William Shakespeare, 87. Sone

Giri

mrmzn yirmi yllk bir sresini uykuda geiririz. Her gn


uyandmzda deneyim dnyamz yeniden yaratmak durumunda-
yzdr. Farkmdahm dzenli bir biimde yok olup yeniden oluma-
s hayatn olaan mucizelerinden biridir: Bir-iki gn ektiimiz uy-
kusuzluk bize uykunun ne kadar temel, ne kadar tarif edilmez bir
ey olduunu hatrlatana kadar uykuyu olaan karlarz.
Dzenli uyku-uyanma seyri, farkndaln biyolojisini anlamak
iin doal bir balang noktas gibi grnyor. Geen yz yl in-
de birbiri ardna yaplan keiflerin bilincin bu temel ritminin nral
temelini aydnlatt dnlrse, tatminkr bir hareket noktasdr
da ayn zamanda.
st ste akan iki aratrma dizisi zellikle reticiydi. lki si-
nir sisteminin dinamik ileyiiyle, kas, sinir ve beyinde gerekleen
hzl elektrik oyunuyla ilgili. Bu aratrmalar, on sekizinci yzyln
sonlarnda talyan fizyolog Galvani'nin "hayvani elektriin" kasla-
rn kaslmasna neden olduunu gsteren deneyiyle ve elli yl son-
o BLN, KULLANIM KILAVUZU

ra, 3929'da "insann elektroensefalogramn" kaydettiini aklayan


az sk Alman psikiyatristinin sinirlerdeki sinyallerin elektriksel
temeli olduunu gsteren almalaryla balamtr. Geriye dnp
baktmzda, bunu bir dizi kefin mantksal sonucu, en byk za-
feriymi gibi alglayabiliriz: Ama o zamanlar yle grnmyordu
ve her nemli bilimsel almada olduu gibi, bu alma da ne ka-
dar soru cevapladysa bir o kadar soru ortaya atmt. Bu sorularn
ou bugne kadar cevaplandrld, bilin durumlaryla, zellikle
de uyku durumuyla ilgili kavraymzda nemli kazanmlar elde
etmemizi salad.
kinci aratrma dizisi yapyla, zellikle de beyin sapnn yap-
syla lgili. Beynin byk evinin kasvetli arka odalarnn anatomisi
pek de zevkli bir aratrma konusu gibi grnmeyebilir. Ama aksi-
ne: Beyin sap byleyicidir ve asl ii gren kesinlikle odur: eit-
li blmleri iindeki faaliyetler bilinci dzenler, kiinin ruh halini
belirler ve hayatn srdrmesini salar. Beynin elektrii gibi onun
srlar da strap verici bir yavalkla ortaya kanlmtr. ou sr
hl gml halde hi kukusuz.

Beynin elektrii

nsann elektroensefologram zerine

nsann elektroensefologramn kefettiime inanyorum.


Hans Berger, 19292

Elektrik, insann sinirlerini uyarmak amacyla Roma dnemlerin-


den beri kullanlmaktadr. Romallar, ifa verici olduunu dn-
dkleri okun gerekli olduu hallerde elektrikli ylan bal ile tor-
pil bal (bu hayvanlar avlarn gl bir elektrik akmyla sersem-
letirler) kullanrlarn i. On sekizinci yzylda "srtnmeli elektros-
tatik makineleri "nin kullanm sayesinde kk elektrik ykleri
oluturmak mmkn hale geldii iin, elektriin tbbi uygulamala-
r yaygnlamtr. Dnemin tplanndan ngiliz hekim Robert
Whytt unlar syler:
FARKINDALIK KAYNAKLARI 111

25 yanda bir adam yirmi yldr sren fel durumu nedeniyle sol ko-
lunun btn hareket gcn yitirmiti. Baka areleri deneyip de bir
sonu alamaynca sonunda elektrikte karar kld. Her elektrik okun-
da kol kaslar kaslyordu; hatta birka hafta elektrik verildikten son-
3
ra, adamn nceleri zayf olan kolu dolgunlat.

Bologna niversitesi'nde Anatomi Profesr olan Galvani 1791'


4
de deneylerinin sonularn yaymlad. eitli yollarla retilen
elektriin hem siniri hem de kas uyarabileceini kesin bir biimde
gsterdi. "Beyin tarafndan salglanan, sinirler tarafndan datlan"
maddenin znn "hayvani ruh" deil, "hayvani elektrik" olduunu
iddia etti. Galvani'nin yeeni Giovanni Aidini, onun davasn elekt-
rik pilinin mucidi talyan Alessandro Volta'nn kukuculuuna kar-
iddetle savunmak durumunda kald belki, ama Galvani'nin o
5
"gzel ve ilahi kefi"nin yeni bir bilimin temeli olduu daha sonra
anlald. Birka yl iinde Aidini, elektrie maruz braklan kz
beyinlerinin oluturduu uyanlarn kzlerin "gzkapaklarn, du-
daklarn ve gzlerini hareket ettirebildiini" gstererek Galvani'nin
elektriin sinir ve kaslarda olduu kadar beyinde de etkili olduu
grn dorulad.
Sinir sisteminin bir blmne elektrik ok uygulamak grece
kaba bir manevra; sistemin kendi i elektrik faaliyetini tespit et-
mekse ok daha zor bir eydir. almalarn Berlin'de yrten fiz-
yolog Emil Du Bois-Reymond, 1848'de bir sinirden geen bir elek-
trik uyarsn kaydettiinde bunu baarmt. Gayet alakgnll bir
biimde, "yz yldr fizikilerle fizyologlarn ryalarn ssleyen
eyi, yani sinirlerle ilgili ilkeyi elektrikle tanmlamay... tam anla-
myla" gerekletirdiini yazar.6
Elektrikle ilgili bu keifler, "beyin dalgalarmzla" ilgili keifle-
rin, daha dorusu, "insann elektroensefelogram"mn arka plannn
nemli bir parasdr. Elektriin canl eylerin "uyanlabilirlii"nde
kilit neme sahip olduunu gsteren ve giderek artan kantlarn ya-
n sra on sekizinci yzyln ortalarndaki bilimsel manzarann ba-
ka bir yn de burada anlmay hak ediyor.
Galvani kurbaa bacaklar zerinde elektriin etkilerini inceler-
ken, Vyanal hekim Franz Joseph Gali de insann ahlaki ve dn-
sel melekelerinin serebral kortekste yer aldna olan inancn ka-
ntlamaya alyordu. Hatta Gali, kafatas zerindeki girinti ve -
112 BLN, KULLANIM KILAVUZU
knllarn, altndaki beynin zel yetenek ve kusurlarn yansttna
inanyordu. Gall'in gelitirdii frenoloji "sahte bilimi" bugn bize
komik gelebilir, ok fazla alayla karlandna da phe yok. leri-
de de greceimiz gibi, Gali btnyle yanl bir iz zerinde sayl-
mazd, ama iddia ettii ou fikrin, zellikle de takipilerinin ar-
ya kard fikirlerinin iler tutar taraf yoktu.
"Kortikal lokalizasyon" konusu on dokuzuncu yzylda daha
makul birok deneyci ve hekim tarafndan benimsendi. Fransz fiz-
yolog Marie-Jean-Pierre Flourens 1824'de, eitli hayvann beynini
hasara uratt deneylerine dayanarak "btn duyularn, btn al-
glarn ve btn irade gcnn kortekste ayn anda ve ayn yerde
7
yer ald" sonucuna vard. Lokalizasyon fikrinin kapsaml bir e-
kilde reddiydi bu. Ama bir derece lokalizasyon olduunu gsteren
veriler yava yava birikti.
Fransz hekim ve anatomisi Paul Broca'nn 1861'de hastas Ms-
y Leborgne zerinde yapt gzlemler bu tartmann dnm nok-
8
tasyd. O sralarda 51 yanda olan talihsiz Leborgne, onu nce ko-
numadan, sonra da sa koluyla bacan kullanmaktan eden ar
seyirli, amansz hastal nedeniyle lene kadar mrnn yirmi bir
yln hastanede geirmiti: Konumaya alrken kard benzer
seslerden dolay ona "Tan" lakabn takmlard.
Broca, meslektalarnn lokalizasyon konusunu tartt Paris'
teki Socite d'Anthropologie'de yaplan tartmalara katlmt: Si-
mon Aubertin, konuma kabiliyetinin alm loblannn ileyiine ba-
l olduuna dair birtakm veriler bulmutu. Broca, "Tan" inceleme-
si ve onun konuamamasndan sorumlu olan yeri tahmin etmesi iin
Aubertin' davet etti. O srada hastal iyice arlam olan Msy
Laborgne, alt gn sonra ld. Broca, ertesi gn onun beynini Soci-
ete d'Anthropologie'ye gtrd. Simon Aubertin'in tahmini doru
kt. Beynin eitli blgeleri hasar grmt, ama hasar bakmn-
dan en gze arpan yer sol aln lobunun bombeli d yzeyi, yani
"dbkeyi"ydi. Sonraki yllarda Broca, Tan'nkine benzer konuma
bozukluklarndan mustarip olan disfazi hastalarnda korteksin bu
alannn (imdi Broca alan adyla biliniyor) srekli hasarl olduu-
nu ve hasarl blgenin genellikle beynin sol tarafmda bulunduunu
gsterecekti.
Msy Leborgne gibi trajik "doal deneyler" Broca ve Aubertin
FARKINDALIK KAYNAKLARI 113

gibi hekimlerce yakndan incelenirken, insan zerinde yaplan de-


neyler de "lokalizasyoncular"n davasn destekliyordu. 1870'de iki-
si de otuzlu yalarn balarnda olan anatomist Gustav Fritsch ile
psikiyatrist Eduard Hitzig, kpeklerin beyinlerine uygulanan ve
"ancak dil ucuna uygulandnda hissedilebilecek miktarda" zayf
elektrik akmlarnn kpeklerin beyinleri zerindeki etkilerini ara-
trdlar. Deneyler, Hitzig'in Berlin'deki evinin yatak odalarndan bi-
rinde, bir tuvalet masasnn zerinde gerekletirilmiti. Fritsch ile
Hitzig, korteksin belli bir blgesine uygulanan zayf elektrik akm-
larnn kpein vcudunda o alann aksi ynndeki kaslar kast-
n grdler. Uyarclarn bu blgenin etrafnda gezdirdiklerinde ar-
ka arkaya farkl kaslar harekete geiyordu. Fritsch ile Hitzig, motor
korteksi kefetmi ve bu korteksin muhtemel hareketlerden oluan
9
bir hareket haritasn ierdiini gstermiti.
Onlarn bu yaklamn ngiltere'de David Ferrier de benimse-
miti. Ferrier, West Riding Akl Hastanesi'nde, daha sonra da Lon-
dra'da yapt almalar srasnda korteksi elektrik uyarmlar yo-
luyla aratrm, iyi tanmlanm "lezyonlar"n etkilerini inceleye-
rek, rnein koku duyusunun akak lobunun ucundaki "unsinat gi-
rus"a bal olduunu gstermiti. Bu keif, gnmz nrologlarn-
dan John Hughlings-Jackson'n, beynin bu blmnde oluan t-
mrlerden kaynaklanan epileptik krizlerde koku halsinasyonlan-
nn yaygn bir biimde grld eklindeki gzlemleriyle destek-
lenir.
Elektriin beynin faaliyetinde kilit bir rol oynad bilgisi ile
beynin eitli ilevlerinin beynin iindeki belli blgelerde yer ald-
eklindeki o doruluu gittike pekien hipotez, 1870'lerde Li-
verpoollu gen bir bilim insanna almalarnda balang noktas
oldu. Richard Caton, Yorkshire'l bir hekimin oluydu. Edinburgh'
da o da babas gibi tp eitimi alm, sonra bir sre Liverpool o-
cuk Dispanseri'nde kardiyolog olarak almt. Ne var ki Caton'm
niyeti akademik almalar yapmakt. 1872'de fizyoloji alannda
retim grevlisi oldu. Kas ve sinirlerdeki elektrik akmlaryla ilgi-
li ilk birka deneyden sonra kendini duyularn beyindeki elektriksel
karlklarn tespit etme iine adad.
1875'te tavanlar zerinde yapt deneyler srasnda Caton, "re-
tinaya parlak bir k verildiinde, beynin arka ksmnda ounluk-
114 BLN, KULLANIM KILAVUZU
la farkl akmlarn kaydedildii"ni kefetti. Bu keif (yani, duyula-
rn doal uyanlar sayesinde beyinde akm oluturulabilecei kefi)
Canton'n ilgi odan oluturuyordu. Bunlar gnmzde "uyarlm
potansiyeller" adyla bilinir ve dnyann her yerindeki nroloji b-
lmlerinde her gn defalarca kaydedilir. Ama geriye dnp bakld-
nda, Caton'n dier gzlemlerinin bazlarnn ok daha kayda de-
er olduu grlr. Uyarlmam hayvanlarn beyinlerinde "farkl
ynl clz akmlarn srekli salndn" ve "hayvann zihin duru-
munda bir deiiklik" olduunda (uykudan uyandnda, anestezi
verildiinde ve aknm sfra dt lm halinde) salnmlardaki
deiimin daha fark edilir olduunu anlamt. Canl beynin srek-
li meydana gelen istemd elektrik faaliyetiyle ilgili yaplan ilk ta-
nmlamayd bu.
Caton'n sonraki kariyerinin hikyesi, bizimki kadar uzmanla-
mam dnemler de yaanm olduunu gsterip insann iini ferah-
latyor. Caton, beynin akmlaryla ilgili birok makale yaymlad,
almalarn Moskova ve Washington'a kadar ulatrd. 1884'te Li-
verpool'da Fizyoloji Krss'ne atand, bu grevinden 1891'de 49
yandayken ayrld. Klinik tbba geri dnmek istiyordu: O yl Bri-
tish Medical Journal'& "Tifo ve salatalar" balkl bir makale gn-
derdi, iki yl sonra "ki kurun zehirlenmesi vakas" balkl maka-
lesi yaymland. "Kos adasnn tapnaklar, hastanesi ve tp okulu"
balkl bir makalesi de yaymland. Caton 1907'de Liverpool bele-
diye bakanl grevini yrtrken "enerjisi ve becerisiyle katkda
bulunduu birok alanda sayg duyulan br kii" olarak hayata veda
etti. Ge Viktorya dneminde yaam olan bu kiinin alma ha-
yat, daha sancl bir durumda olan Avrupa ktasnda Caton'n al-
malarm insan zerinde gerekletiren bilim insannn hayatndan
ok daha mutlu biimde sona ermiti.
Genellikle olduu gibi, almalarn Caton'n almalarndan
bamsz biimde srdren birok bilim insan ayn dnemlerde
benzer sonular elde etti. 1870'lerle 1880'lerde Avusturyal, Polon-
yal ve Rus fizyologlarn hepsi uyarlm potansiyeller kaydetti.10
Caton'n ngiltere dndaki birok meslekta, onun tesadfen bul-
duu istemd faaliyetleri de fark etmiti. Beck, "faal, bamsz bir
akm... sinir merkezlerinde istemd bir uyan" olduundan sz edi-
yordu; bu faaliyetlerin bazlar ritmikti ve Beck "her trl uyan"nn
FARKINDALIK KAYNAKLARI 115

bu ritmi ilgin bir biimde yok edebildiini fark etmiti. Rusya'da


Danlevski, "beyin akmnda istemd salnmlar veya tuhaf bir ri-
tim" tarif ediyordu. O sralarda almalarn St Petersburg'da yr-
ten fizyolog Nikolay Vedenski, kaslardaki elektrik boaltmn "din-
leyebildii" bir telefon gelitirmiti. 1889'da, telefonunu kedi ve
kpek beyinlerinin yarkrelerinden birine baladnda "sinir
akmlarnn sahmmlann" duymutu, geri sesler, "ok zayf, nere-
deyse seilemeyecek kadar clz"d.
Zayf ve clz olsa da bu akm ve sesler son derece heyecan ve-
riciydi. Bu akm ve seslerin farkndahn nesnel karlklarn tem-
sil ediyor olabilecekleri fikrini bunlan ilk kaydeden fizyologlar hep
tamt. Bu akm ve seslerin "bilincin fiziksel temelini" aa -
karaca umudu, 1929'da "nsann elektroensefalogram zerine"
balkl o nl makalesini yaymlayan Alman psikiyatrisinin al-
malarna evk katmt.
Hans Berger, Bavyeral bir doktorun oluydu. Annesi, dou fel-
sefesine ilgi duyan bir Alman airin kzyd. Berger de geni bir en-
telektel ilgi alanna sahipti, nceleri astronom olmay planlyordu.
Yirmi yalarndayken askerlik hizmeti srasnda yaad bir dene-
yim hayatnn akn deitirdi. Bir vadinin yanndan geerken
atyla beraber uuruma yuvarlanm ve bir topu ateinin ortasna
dmesine ramak kalm. Klaya dndnde Berger babasnn
gnderdii ve iyi olup olmadn sorduu telgrafyla karlam.
Kz kardei o gnn sabah babasna onun "bir kaza geirdiinden
kesinlikle emin olduunu" sylemi. Berger, bilimsel almalarn-
da telepatinin olabilirliini hi aratrmadysa da, daha sonra, art ar-
da yaanan bu tuhaf olaylann onun astronomiye duyduu ilgiden
uzaklap mr boyunca fiziksel ve psikolojik olaylara ilgi duyma-
snda etkili olduunu sylemitir.
Berger Birinci Dnya Sava'nn sonunda, 1890'lardan beri a-
lmakta olduu Jena niversitesi Psikiyatri Krss'nn bakanl-
na atand. Drt ocuu oldu; tek olu olan 1912 doumlu Klaus,
1929'da yaymlanan ve on yedi yl boyunca ounlukla gizlice ger-
ekletirilmi almalar ieren makalede tarif edilen deneklerden
biriydi. Berger gnlerini takntl bir titizlikle zamanlara blmt.
Kaytlarn akam bele yedi aras, gayet akllca bir hareketle, kli-
niindeki btn elektrikli aletler kapatldktan sonra yapyordu.
116 BLN, KULLANIM KILAVUZU

lgintir, hayvanlardaki beyin akmlarn inceleyen nceki ara-


trmaclar bu akmlarn bazen kafa derisi zerinden de kaydedilebi-
leceini fark etmilerse de, Berger'e gelinceye kadar hi kimse in-
san beyninden (veya kafa derisi zerinden) elektrik olaylarn kay-
detmeye kalkmamt. Berger ilk aratrmalarn, beyin ameliyat
geirmi, kafatas kemiklerinde delik olan hastalar zerinde yapt;
bu delikler Berger'e beyine alan elektriksel bir pencere vazifesi
gryordu. Berger, kafataslan hasar grmemi, salkl denekler-
den kayt almaya balad daha sonra, mesela "neredeyse btn sa-
lar dklm" bir tp rencisinden ve sabrl (ve ksa sal) olu
Klaus'tan; olundan 14 seansta 73 kayt almt.
Berger'in ald kaytlar, kafa derisi zerinden eitli ritmik
elektrik salnmlan tespit edilebileceini dorulad. Bu salnmlar
clzd, bir voltun binde biri byklndeydi. Berger, son derece
zeletirel biriydi, kantlamay umduu aklamaya (bu salmmla-
rm insan beyninin bizzat kendi elektrik faaliyetini yanstt akla-
masna) varncaya kadar bulgularyla ilgili bir dizi alternatif akla-
may deerlendirmeden geirmiti. Elektriksel ksa devrelerin, h-
rtlarn, beyindeki kann atnn, nefes alp verme hareketinin,
kalbin elektrik faaliyetinin, kafa kaslarnn kaslmasnn, gz hare-
ketlerinin veya bizatihi kafa derisinin kendisinin bu akmlarn kay-
na olabilecei zerinde dikkatle durmu, btn bu olaslklan saf-
d brakan deneyler yapmt. Yazd sonu raporunda, meslei-
nin getirdii bir ihtiyatla kark bir zafer duygusu sezilir: "Bu ne-
denle insann elektroensefalogramm kefettiime ve bunu ilk bura-
da yaynladma inanyorum" (bkz. ekil 3.1).
Daha nce de ima ettiim gibi, Berger'in hayat hikyesinin son
sayfalan ackl. Nazilerden holanmad iin Berger 1938'de Psiki-
yatri Profesrl grevinden alnd. Laboratuvan datld. Kk
bir kasabaya yerleti ve depresyona girdi. 1941 Maysnda, kendini
bile tanmayacak bir halde hastanede canna kyd. Birinci Dnya
Sava srasnda Ruslar'in Kiev'de hapse att, Avrupa'nn bu alan-
daki nc bilim insanlarndan Adolf Beck de benzer bir kaderi pay-
lat. O sralarda ya iyice ilerlemi olan Beck, Polonya Yahudile-
rindendi ve alma kampna gitmektense doktor olunun hazrlad-
potasyum siyanr imeyi yelemiti.
Berger'in EEG zerine yazlm ilk klasik makalesi, neredeyse
FARKINDALIK KAYNAKLAR) 1.17

ekil 3.1 Hans Berger'in Klaus'un kafasndan ald alfa ritim kaytlar Berger'in
ilk makalesinde yer alan ekillerden biri. Bu kayd, ksa sal olu Klaus'tan alm.
Alttaki iz, saniyenin onda birlik bir zamann temsil ediyor. Berger, en iyi gzleri
kapal, gevemi bir denekten kaydedilebilen bu bariz, dzenli salnmlar ikinci
makalesinde "affa" dalgalar olarak tanmlamtr.

bir yzyl boyunca sren aratrmalar besleyen bir dizi soruyla bi-
tiyordu. Duyusal uyarmn EEG zerindeki etkisi nedir? Uykuday-
ken veya zihin durumunu deitiren uyuturucularn etkisi altnday-
ken neler oluyor? Hepsinden ilginci de, dnsel faaliyetin etkisi
nedir? Avusturyal fizyolog Ernst Fleischl, 1883'te u varsaymlar-
da bulunmutu: "Kafa derisi zerinden kayt alnarak, bir kiinin
beyninde meydana gelen psikolojik faaliyetlerin harekete geirdii
akmlar bile gzlemlemek mmkn olabilecektir belki de." 11 Ber-
ger'in en byk arzusu da buydu. Peki lmnden sonra, sava kar-
maas ortadan kalktktan sonra onun bu byk kefine ne oldu?

Bugnk EEG

Daha insan beyninden yapt o ilk kaytlar srasnda Berger iki zt


ritmin ortaya ktn fark etmiti. 1930 ylnda yaymlanan ikinci
makalesinde, bu ritimler iin, bugn hl kullanlan isimler semi-
ti. 12 "Alfa" ritmi, 8-13 devir/saniye frekansna sahip bariz ve son de-
rece dzenli dalgalardan oluur. Bu dalgalar zellikle, denein gz-
leri kapalyken, ban arka tarafndan alnan kaytlarda daha iyi g-
rlr. Alfa, dingin uyanklk durumunun imzas, Berger'in deyiiy-
le, "pasif EEG"nin alametifarikasdr. Denein gzlerini amas, ye-
ni duyusal olaylar ve herhangi bir zihinsel aba (zihinden aritmetik
ilemler yapmak gibi) alfa ritimlerini zayflatr veya bertaraf eder,
yerine Berger'in adn koyduu ikinci ritim, "beta" ritmi geer. Be-
ta ritmi, 13 devir/saniye'den daha byk bir frekansa sahip, daha
hzl, daha dzensiz ve daha kk dalgalardan oluur. Bu ritimler
"aktif EEG"nin mukimleridir (bkz. ekil 3.2).
118 BLN, KULLANIM KlUVUZU

ekil 3.2 Beyin faalyfeti ritimleri Farkl deneklerden alnan bu drt kayt, EEC'de
yaygn olarak grlen drt ritmi gstermektedir: 14-25 devr/saniyelik beta ritmi,
faal uyank beyinde karakteristiktir; 8-13 devir/saniyelik alfa ritmi, dinlenme ha-
linde, gzler kapalyken grlr; daha yava ritimler olan teta (4-7 devir/saniye)
ve delta (4 devir/saniyeden daha dk) ritimleri normal uyku srasnda ve koma
gibi bilincin bask altnda olduu durumlarda grlr. Kesik izgiler 2 saniyelik za-
man dilimini ikiye ayrr.

Berger'in almasna nce kukuyla yaklalmt, zellikle de


deneysel psikologlar tarafndan; onlar bu dzenli sahmmlarn insan
beyninin karmak elektrik faaliyetlerinden kaynaklanmad gr-
ndeydiler. Gelgeldim, 1934'te, Cambridge'in sekin fizyologla-
rndan Lord Adnan, "Berger ritmi"nin gerekliine ikna oldu ve
ok gemeden bir dizi baka dalga biimi tanmland.
Uyku ve koma halinin elektroensefalografik karl olan yava
ritimler tespit edildi. lerinde en yava (4 devir/saniyenin altnda
bir frekansa sahip) olanna "delta" ad verildi; delta ile alfa arasn-
da kalan ve 4-8 devir/saniye frekans civarnda seyreden dalgalar
"teta" adyla anlmaya baland. Bu dalgalar tmyle dk bilin
durumlaryla snrl deildi: Kk ocuklarn EEG'sinde yava fa-
aliyet baskndr ve yava dalga odaklarna yetikin beyninin incin-
mi yerlerinde (inme sonucu hasar grm alanlarda mesela) sklk-
la rastlanr. Beynin baz alanlar, uyankken normalde yava dalga-
lar retir: Uyank hippokampuslarda, akak loblannn iine gm-
l, yeni anlar edinmemizi salayan o "denizatlar "nda teta ritimle-
FARKINDALK KAYNAKLARI 119
13
ri kaydedilebilmektedir.
ou EEG bu dalga tiplerinin br karmm ierir ve insann g-
zn korkuturcasna karmak grnr (bkz. s. 154'teki ekil 4.1).
Tecrbeli bir gz veya matematiksel bir analiz, kaydedilmi rn-
ty ilgili dalga biimleri halinde bileenlerine ayrabilir. Bunlar,
salkl ve uyank durumdaki yetikin beyninde bulunan alfa ve be-
ta ritimlerinin bir harmandr. Gama dalgalarnn (beta ritminin 25-
100 devir/saniyelik bir frekansta seyreden bir alt tr) bilinle ala-
kal olabilecei konusu, son zamanlarda byk bir ilgi uyandrm-
tr: Kitapta bu konuya tekrar dneceiz.
Bu dalga biimleri ilk tanmlandndan bu yana beynin fizyo-
lojiyle ilgili bilgimiz ok artt. Berger, bu tr beklenmedik dzenli
elektrik olaylarna neden olabilecek beyin mekanizmalar hakknda
ancak varsaymlarda bulunabiliyordu. Peki o zamandan bu zamana
ne rendik?
EEG'nin erdii en dikkate deer ima, (EEG'de kayt iin kulla-
nlan elektrotlarn altnda bulunan) korteksteki saysz hcrenin e-
zamanl almaya eilimli olduudur. Kafa derisi zerinden tespit
edilebilecek byklkte akmlarn oluumu, ancak ok sayda kor-
teks hcresinin ezamanl faaliyetiyle mmkndr. Bilim insanlar
son zamanlarda, bu akimiann zgl kaynann korteks nronlarnn
dendritlerindeki faaliyetler olduu konusunda genelde hemfikir.14
Bu akmlar neden ille de ezamanl ve ritmik olsun ki? EEG ri-
timlerinin ou hakkndaki bilgimiz hl eksik belki, ama bu ritim-
lerin ortaya knda iki tandk nral tasarm zelliinin rol oyna-
dn biliyoruz: Yani, tek tek her nronun davran ile nronlarn
a eklindeki rgtlenmelerinin. Son blmde de belirttiim gibi,
birok nron faaliyetini ezamanl yrtr; bu faaliyetler ounluk-
la ritmiktir. Nronlar birbiriyle uygun bir biimde ilikiliyse eer,
nron amn alt kmesindeki hcrelerin elektrik boalmndan mey-
dana gelen ritmik rntler EEG'deki gibi yaygm, ezamanl rnt-
ler yaratabilir. Ezamanl ritimleri EEG'de grnen nronlar iki bl-
gede yer alr: Serebral korteksin btn sathnda ve talamusun o sk
tepi haznesinde.15 Bu yap, yani kortekse alan geit, beynin gene-
lindeki ritimleri ezamanl hale getirecek ekilde konumlanmtr.
lk bakta, derin uyku durumunda durma noktasna gelen, din-
gin uyanklk durumunda usul usul alan, dikkat younluunda
12B BLN, KULLANIM KILAVUZU
hzlanan, epileptik bir kriz annda galeyana gelen EEG'nin bilincin
fiziksel cisimlemesi olduu sanlabilir. Aradaki paralellikler dikka-
te deer. Ama daha yakndan baklnca pheler belirmeye balar:
EEG ile davranlarmz ve deneyimlerimiz arasndaki iliki zaman
zaman bozulur. Bir kere EEG, korteksin baz blmlerindeki anlk
faaliyetlere gz atmamz salar sadece; beynin btnne ve ilev-
lerine ilikin panaromik bir gr salamaz. EEG'nin en can skc
snrll pratik alandadr: Berger'in daha iin banda fark ettii gi-
bi, kas kaslmalar, kalbin faaliyeti ve gz hareketleri, beyin elekt-
riinin clz sesini kolayca boabilir.
EEG'yi yorumlamak, elikili ve ezamanl iki talebi gerektirir:
Hem arka planda devam eden "griilt"y dikkate almayacaksnz,
hem de bu arada incelikli ve nemli ayrntlara dikkat kesileceksi-
niz. Son zamanlarda EEG, genellikle kafa derisinin eitli yerlerine
yerletirilen 16 paralel kanaldan kaydedildiinden byle bir beceri
ok zor kazanlr; ayrca bir kayttan yzlerce sayfa tutabilen ykl
enformasyon elde edildii durumlarda yanl yorumlama riski ok
yksektir.
Bu nedenlerden dolay, nrolojide "tan amal" EEG'nin zaman
zaman itibardan dt olur. Saygn ve yumuak huylu bir profe-
sr, onun iin mthi sert saylabilecek u szleri yazmt: "EEG'ye
bavurmaya gerek olmadan geni apl bir uygulama mmknse de,
toplumsal nedenlerle EEG kullanm neredeyse zorunlu bir hal al-
m durumda." 16 Bir seferinde, bir uzman arkadan bir yandan iki-
de br kafasn evirerek benimle laflayp bir yandan da raporunu
tuttuu bir EEG'nin sayfalarna gz gezdirdiini grnce ok etki-
lenmi ve armtm. Bu iin srrn sorunca, birka sayfada yer
alan anormalliklerin zerinde durmaya demez olduunu syledi.
Kstllklarna ramen EEG yararl bir alet, zellikle de, sonra-
ki blmde tanmlanan epilepsi gibi farkndalk bozukluklarnn
tehisinde ve kavranmasnda. Ama pratik kullanmlar bir yana
EEG, bilinle ilgili teorik kavraylarmzda son derece nemli ol-
mutur. Kendisinin de ifade ettii gibi Berger, "beyinde meydana
gelen daimi sinir sreleriyle birlikte ortaya kan bir fenomen"
kefetmiti; kafa derisi zerinden kaydedilerek kolayca tespit edile-
bilen ve bilin durumlarnn izini srmede ara grevi gren bir fe-
nomen. 1950'lerde, EEG'nin uyku ile uyanklk durumlarnda kay-
FARKINOALIK KAYNAKLARI 121
dedilen ritimler srasndaki davranlar zerine dikkatle eilindi-
inde, birok yeni keif ortaya kverdi.

Bilin durumlarnn modelini karmak

Bebeimiz, kendini yatanda bulunca biraz tepinip mzmzlk et-


tikten sonra, bir dmeye baslm gibi birden uykuya dalyor. Bir
sre sonra ona bakmaya gittiimde grdklerim karsnda dehete
kaplyorum. Sakin grnyor, ama ellerinden biri ara sra aniden
geriliyor. Nefes al verii dzensiz, zaman zaman ksa i ekilerle
duruyor. Gzleri yan yarya ak; birka saniyede bir oradan oraya
oynuyorlar, birtakm grnmez hedefleri izliyormu gibi. Ona neler
olmu olabilir? Nbet mi geiriyor yoksa? Ama tekrar baktmda,
onun sakin olduunu gryorum: Nefes al verii dzenli, gzleri
sabit, kollan bann stnde, avu ileri gevek bir ekilde ak.
ocuumuz olana kadar birilerini uyurken seyretmek pek akl-
mza gelmez. ocuklarnn ekerleme yapmalarna sonsuz mte-
ekkir olan ebeveynler onlar bol bol gzlemleme frsat bulurlar;
Uykunun karmak bir durum olduunu ezelden beri biliyorlardr.
Ksa sreli uyuyan ocuklar bazen kolay kolay uyanmazlar, patates
uval gibi oradan oraya rahata tayabilirsiniz onlan; bazen de,
benim olum gibi, adeta perilere kanmiasna hzl hzl nefes
alrlar, elleri kollan seirir, grnmez eyleri izlerler.
Geceleri sk sk meydana gelen bu olaylarn varl ve neminin
1950'lerde, Chicagolu fizyolog Nathaniel Kletman'n birbirinin pe-
isra mezun olmu iki rencisinin almalarma kadar pek fark
edilmemi olmas ilgintir. 1955 ylnda, bu rencilerden biri, E.
Aserinsky, uyku modelinin ilk ayrntl izahn yaymlad.17 Ase-
rinsky, gzlerin sabit olduu sakin uykunun gece boyunca ara ara
yerini hzl gz hareketli uyku dnemlerine braktn fark etmiti.
lgin bir keifti bu, ama ikincisinin yannda snk kalyordu: Bu
dnemlerde uyandnlan kiiler ounlukla rya grmekte oldukla-
rn sylyorlard, "sakin" uykudan uyandnlanlardan daha fazla.
Aserinsky'nin Kleitman'n laboratuvanndaki i arkada William
Dement onun almalarnn izinden gitti. nce, denein anlatt
ryann tahmini sresinin imdi REM adyla bilinen "hzl gz hare-
keti" uykusunun sresine denk olduunu gstererek Aserinsky'nin
122 BLN, KULLANIM KILAVUZU

rya ile REM arasnda balant olduu eklindeki kefini glendir-


di. Sonra, sakin uyku srasnda alman EEG'de baskn olan geni ri-
timl yava dalgalarn REM uykusu srasnda yerini, uyanklk sra-
sndaki olaan bilinlilik durumundayken alnan EEG'deki rnt-
lerden ayrt edilemeyecek denli hzl, dk voltajl bir rntye b-
raktn bulgulad.
Dement 1957'de Kleitman'la birlikte, kapsaml olduu kadar
zahmetli bir almann sonularn yaymlad: Uykularna mdaha-
le edilmeyen 33 denekten 126 gece boyunca srekli olarak gz ve
vcut hareketleri kaytlan ile EEG kaytlar almlard. Bu alma-
lar, uykunun zannedildii gibi tam bir unutua doru kay olma-
dn aka gsterdi. Aksine, uyku faal bir rgtlenme halidir, fiz-
yolojik (ve znel) durumlarn dzenli bir biimde art arda sralan-
masdr (bkz. ekil 3.3).18
Dement ve Kleitman gzlemlerini tarif etmek iin, uyku evrele-
riyle ilgili bugn de kullanlan bir snflandrma yaptlar.19 En hafif
uyku, L evrede meydana geliyor. Scak bir salonda yaplan i bayi-
c bir toplant srasnda yorgun meslektalarmz arasnda zaman za-
man gzlemlediimiz uyku evresidir bu: Ba der, gz kapaklan
kapanrken gzler yukan dner; bazen bu hareketler srekli tekrar-
lanr. Ayn zamanda alfa ritimleri daha az grlmeye balar, onlarn
yerini yava ve hzl frekansl kank ritimler alr. 1. evreye girildi-
inde, yava gz hareketleri (bunlar REM uykusunun hzl gz ha-
reketlerinden ok farkldr) balar. Bu uyku evresi, gece uykuda ge-
irilen zamann yzde 5'inden fazlasn igal etmez.
Gece uykusunun yaklak yzde 45'lik ksm 2. evrede geer. Bu
evrede uyku tam anlamyla srmektedir, kii tmyle hareketsizdir,
gz hareketleri nadir grlr. EEG'de yava bir faaliyet, teta ve del-
ta faaliyeti oka gze arpar, ama 2. evre bir elektrikli havai fiek
gsterisinin ortamdr ayn zamanda: Kortekste "uyku icikleri", "K
kompleksleri" ve "keskin verteks dalgalar" fink atar. Ksa bir sre
sonra bu elektrik canavarlarn inlerine kadar izleyeceiz.
3 ve 4. evrelerde uyku derinleir. Bu evrelerde kaslanmz gev-
ek, gzlerimiz sabittir ve EEG daha da yavalar. 3. evrede, tanm
gerei, evre'nin yzde 20-50'lik ksmnda, 4. evrede ise evre'nin o-
u ksmnda yksek genlikli delta dalgalan mevcuttur. Bu nedenle,
3. ve 4. evreler "yava dalga uykusu" adyla anlrlar.
FARKINDAUK KAYNAKLARI 123

ekil 3.3 Uykunun mimarisi Soldaki EEG kaytlar, uyank durumun hzl ritimle-
rinden (Berger'in beta ritmi) uyku srasnda alman EEG'lerin teta ve delta frekans-
larna tedrici geii gstermektedir. Sadaki ekilde, mnavebeli olarak yava dal-
ga ve hareketli gz uykusuna (koyu renkli ubuklarla gsterilmitir) geiin ger-
ekletii uykunun dngsel rnts grlmektedir; gece ilerledike hareketli
gz uykusunun sresi artar.

Dement ile Keitman, gecenin ilk bir-iki saatinde bu evrelerin


birbiri ardna sralandn grdler. 4. evre, uyku haline geiten ya-
rm saat kadar sonra birden balyor ve yarm saat kadar sryordu.
Sonra dikkat ekici bir biimde denekler, uyku evreleri merdivenini
1. evreye (daha dorusu, bu evreyi artrd iin yanllkla 1. ev-
re zannedilen bir evreye) kadar tek tek trmanyorlard. Gece uykusu
baladktan 90 dakika kadar sonra Dement ile Keitman ryal uyku-
nun hzl gz hareketlerini tespit ettiler. Derken beklenmedik, ama
dourgan bir gzlemde bulundular: REM uykusu srasnda gzleri
hzla hareket etmesine ramen denekler vcutlarn ok az hareket
ettiriyorlard, uykunun dier evrelerinde olduundan ok daha az.
REM srasnda alnan EEG kayd uyanklk durumunu andryordu
belki, ama REM kaslarn derin bir geveme halinde olduu bir uyku
evresiydi. EEG faal iken uyuyan kiinin pasif olmas REM'in baka
bir adla daha anlmasna neden oldu: Paradoksal uyku.
Dement, birka dakikalk REM uykusundan sonra deneklerin bir
kez daha uyku merdiveninin alt basamaklarna indiini, ikinci bir
yava dalga uykusu nbetine girdiini gzlemledi; bu gece boyunca
byle devam ediyordu. Uyku evrelerinin dngsel bir biimde bir-
birini izlemesi olaanst bir keifti. Ama bu dngnn karmak
olduu, saatler getike deitii daha bandan belli olmutu.
124 BLN, KULLANIM KILAVUZU

lk bir-iki evreye derin yava dalga uykusu hkimdir, REM n-


betleri ok ksadr, birka dakika kadar srer. Gece zaman ilerledik-
e bu eilimler tersine dner, yani pek derin olmayan, daha ksa s-
reli yava dalga uykusu ve daha uzun sreli REM grlr. Sabah,
aklmzda grdmz bir ryayla uyanmann neden yksek bir ih-
tmal olduunu aklar bu. Sabah saat kide uyandrldmzda ise
3. veya 4. evreden kendimizi srkleyerek karacamz kuvvetle
muhtemel; hi holanmadmz bir eydir bu.
Peki ya olumun deli gibi oynayan gzlerine ne demeli? Bilinen
evreleri izleyerek uykuya dalmak yerine neden birden REM'e gei-
yordu? Bunu yaparken yann gerektirdii yasalara uyuyordu as-
lnda. Yetikinler, yedi saatlik uykularnn bete birini REM uyku-
sunda geirirken, bebekler 17 saatlik uykularnn yansndan fazla-
sn bu evrede geirirler. Bu nedenle, bebeklerde "uykuya REM'le
balama"mn yaygn olmas hi de alacak bir durum deil. Kk
ocuklarn neden bu kadar REM uykusuna ihtiya duyduklar lgin
bir soru, buna daha sonra tekrar dneceiz.
Yeni ortaya kan bir teknoloji, son zamanlarda bu gzlemlere
heyecan verici bir dipnot ekledi. Elektrik akmlar manyetik alan
oluturur, dolaysyla ilkesel olarak, faal bir beynin evresini saran
manyetik alandan dalgalanmalar tespit etmek mmkn olmal. y-
le de olduu kantland, ama byle bir eyi baarmak mtevaz EEG'
den ok daha stn bir ekipman gerektirir. Denek, evredeki "man-
yetik grlt"y bertaraf eden yaltml zel bir odada oturmaldr;
bu manyetik sinyali tespit etmek iin "sper iletken kuantum para-
zit aygtlar" (sizin iin olduu kadar benim in de gizemli bir ay-
gt) kullanlmaktadr.
Bu stn aygt gerek deerini henz kantlamad belki, ama
1990 ylnda Amerikal sinirbilimci Rudolfo Llinas, uyank durum-
daki deneklerde gama frekansnda hzl bir salnm kaydettiini bil-
dirmiti, ki bu salnmlar yava dalgal uykuda grlmezken REM
20
uykusunda grlebilmektedir (bkz. ekil 3.4). REM uykusuyla
uyanklk durumu arasndaki bu benzerlik anlaml bir tezatla nitelik
kazand: Uyank durumdaki deneklere teypten alnan sesler gama
ritimlerini yeni batan balatyordu, ama REM uykusundaki denek-
lerin beyinlerindeki hzl salmmlar zerinde etkisi yoktu. Llnas'n
bulgular uyank durumdaki deneklerle rya gren deneklerin EEG'
FARKINDALIK KAYNAKLARI 125

ekil 3.4 Uyku ve uyanklk durumunda 40 Hz'lik saln m lar MEG kullanlarak al-
nan kaytlar, uyanklk ve ryal uyku (REM uykusu) durumunda ban genelinde
ezamanl, 35-45 devir/saniyelik yksek frekansl salnmlann hkim olduunu
gstermitir. En yukarda, soldaki ekilde ban zerine yerletirilen alclarn yeri
grlmektedir; 35-45 devir/saniye aralna ayarl alclardan alnan kaytlar altta,
sadadr; sadaki izler, iki denein uyanklk durumunda, yava dalga (delta) uy-
kusu ve REM uykusu srasnda kaydedilen izlerinin st ste bindirilmi halini gs-
termektedir; alttaki z, kayd yapan aygttan kan "grlt"nn izidir.

leri arasnda ok yakn benzerlikler oluunu doruluyordu. Bu bul-


gular, 40 dalga/saniye civarndaki salnmlarn bilincin oluumunda
rol oynadn (bu konuya da ileride tekrar dneceiz) ima ediyor-
du. Son olarak, bu bulgular uyank bilincin dadnk durumuyla
beynin paradoksal uyku srasndaki iednk tavrlar arasndaki
ztl gzel bir ekilde tasvir eder.
Gece boyunca tekrar eden yava dalgal uykuya dalma ve REM
uykusuna geri dnme ritmi, uyku ve uyanklk, dinlenme ve faali-
yet, gece ve gndz ritimleri gibi hepimizin aina olduu daha ge-
ni ritimlerin bir bileenidir elbette. Bir dizi "yirmi drt saatlik ri-
tim" normalde, gneten kaynaklanan temel aydnlk-karanlk rit-
mine uyum salar: rnein, vcut derecemiz ile birok hormonu-
muzun salglan, tpk uyuma ve uyanma gibi, 24 saatlik bir dn-
gy takip eder. Gnll denekleri gnndan ve gnn saatini
ima edecek dier yapay ipularndan yaltarak zerlerinde incele-
128 BLN, KULLANM KILAVUZU
melerde bulunan aratrmaclar, vcut scaklyla hormonlan d-
zenleyen dngnn bu koullarda da devam ettiini ve bu dng-
21
nn uyuma-uyanma dngsnden ayrlabileceini gstermitir.
Kendi hallerine brakldnda, vcut scakl ile hormon salgs
her 24-25 saatte bir tekrar eder; uyuma-uyanma dngs, daha eg-
zantrik bir ritim meydana getirerek bu tekrar krabilir.
Son krk yldr yaplan aratrmalar, uykunun derinliklerinde
kapsaml ve beklenmedik bir dzen aa karmtr. Uyku ara-
trmaclan uykularndan feragat ederken baz aratrmaclar da o ca-
zip olasln, "eitli zihinsel faaliyetler nedeniyle beynimizin iin-
de meydana gelen akmlan kavrayabilme" olaslnn peine d-
22
mt.

Bilisel potansiyeller

Hayvan beyinlerinin elektrik faaliyetleri zerine yaplan ilk alma,


duyusal uyanlara beynin verdii tepkileri kaydetmenin mmkn ol-
duunu ortaya koymutu. Bu tepkiler genelde, duyulara hizmet ver-
dii tahmin edilen blgelerde tespit edilmiti: rnein, grsel uyan
her zaman artkafa loblann, yani korteksin daha nce ortaya konan
baka veriler sayesinde grme yetisinde rol oynad bilinen en ar-
kadaki blmlerini uyanr. Keza, 1899'da Vladimir Larionov, farkl
derecelerdeki tonlann kpeklerin akak korteksindeki birbirine biti-
ik, ama ayn yerleri uyardn gsteren kefini aklad.
O zamandan beri "uyarlm potansiyeller" klinik nrolojide
standart laboratuvar testlerinden biri, nrolojik rahatszlklarda "du-
yu yollan"n aratrmaya olanak salayan bir ara haline geldi. Tek
bir uyarana verilen tepki, EEG'nin normal fonunu oluturan grlt-
lere gre daha zayftr: Bu nedenle, duyu sinyalini evredeki elekt-
riksel grltden ayrmak iin, saysz uyarana verilen tepkilerin
"ortalamas alnr."
Duyularnz salklysa, uyarana dikkat edin veya etmeyin, hat-
ta isterseniz uykuda olun, beyniniz uyanlm bir tepkiyi kaydeder.
Duyulabilir bir klik sesi, buna verilen tepki iitme sinirinin beyne
girdii noktadan itibaren beyin sapndan yukan doru karken ka-
fa derisi zerinde bir dizi karakteristik potansiyele neden olur rne-
in. "Beyin sap iitsel uyarlm tepki"nin (bkz. ekil 3.5) be ana
FARKINDALIK KAYNAKLARI 127

tatans msn.
3 4 5 6

ekil 3.5 Beyinsap iitsel uyarlm potansiyel Kulaa bir ses ulatktan sonra sa-
niyenin ilk on binde biri sresince kafa derisi zerinden kaydeditebilen be dalga.
Bu dalgalar, "iitsel" sinyaller i kulaktan (Corti organ iindeki ty hcrelerinden)
beyin sapna girerken ve beyin sap boyunca ilerlerken art arda yaanan nronal
faaliyet patlamasna karlk gelir. VI. ve VII. dalgann kayna tam olarak belli de-
ildir. Iyan genikulat nukleus, talamus iindedir. itsel malar, iitme sinyalleri-
nin beyin yankreleri boyunca izledii yollardr.

zirvesi, iitme sinyallerinin yolculuklarnn bir saniyesinin on bin-


de birinde kat ettikleri nronal iaretleri ifade eder.
Saniyenin 300 binde birlik bir zaman diliminde durum ok daha
farkldr. "P300", uyarann ortaya kmasyla deil, onun nemiyle
ilikili olan tepkiler iinde en gze arpandr.23 Sizden, zaman za-
man rahatlatc br "bup" sesiyle blnen monoton bir "bip" sesi di-
zisini dinlemeniz istendiinde, bir elektrik sinyali bip sesini deil
bup sesini kabul edecektir. Olmayan bir "bip" sesi de P300 ortaya
karabilir ki bu da tepkinin uyaranlardan deil, beklentilerimizden
128 BLN, KULLANIM KILAVUZU

kaynaklandn vurgular. Ayn ton dizileri siz bir kitap okurken a-


lndnda beyin sapndak iitsel uyarlm potansiyel devam eder,
ama "dikkate dayal" P300 tamamen ortadan kalkar. itsel uyarl-
m tepkinin nceki duyusal ieriklerinden farkl olarak P300, sade-
ce duymaya zg deildir: Seyrek olarak refakati konumundaki
grsel veya dokunsal bir uyaran da ayn tepkiyi uyandmr. O halde
Fleischl'n hayalini kurduu eyin, "zihinsel bir faaliyet"in elektrik-
sel bantsnn bulunmas hayalinin ilk kez, ama biraz zel bir bi-
imde gerekletirildiini syleyebiliriz: nceden tahmin edilebi-
len ama istisnai bir olayn ortaya k kayda gemitir.
P300'n sinirsel kaynann ne olduu konusu hl tartmal, ki
bu da EEG'yle ilgili yaygn bir soruna iaret eder. Kafa derisinde
tespit edilen bir elektrik potansiyelinin beyindeki kaynaklan ok
eitli olabilir: Elektroda yakn zayf bir kaynak veya uzak, gl
bir kaynak. "Lokalizasyon", elektrik kaydnn en gl yan deil-
dir. En byk meziyeti zamanlamasindaki kesinliktir: EEG, potan-
siyellerdeki deiiklikleri meydana geldii anda kafa derisi zerin-
de tespit edebilir. P300 gibi potansiyeller zerinde yaplan alma-
lar, dikkatin, duyusal uyaranlara verilen nral tepkilerin hzn, uya-
n gerekletikten sonra saniyenin 20-50 binde biri gibi bir sre iin-
de tepki verilebilecek bir hza ulatrabildiine iaret eder rnein.
Baka veriler, belli bir grev yerine getirilirken meydana gelen
nral faaliyetin muhtemel yerlerine iaret ederken, elektrikle yap-
lan aratrmalar olaylarn meydana geli srasm kafamzda canlan-
drmamza yardmc olur. Sizden belli bir isime (ay diyelim) kar-
lk lgili bir fiil sylemeniz istendiinde, siz bunu yaparken Bro-
ca alannzn devreye girdiini biliyoruz mesela. Ayn ismi tekrarla-
dnzda yle olmaz ama. Ayrntl EEG, fiil retimi deneyinde,
uyar gerekletikten yanm saniye sonra Broca alan civarnda fa-
aliyet tespit eder; bu faaliyet, dille ilgili dier alanlarn uzanda
gerekleir. EEG'yi, kafa derisinin zerine yerletirilecek ok say-
da elektriksel alcyla ve sonulan ilemden geirecek gl bilgi-
sayarlarla takviye etme yntemi, gelimi, yeni ve henz ilk gnle-
rini yaayan bir yntem belki, ama insan beyninin "dnce" dina-
miine yeni klar tutmay vaat ediyor.
Kafa derisi zerinden kaydedilen beyindeki elektriin bilin d-
zeyimizi, duyumlanmz, beklentilerimizi ve entelektel faaliyeti-
FARKINDALIK KAYNAKLARI 129

mizi yansttma dair verilerle karlatk. Otuz yl nce iki Alman


bilim insan, beyindeki elektriin ayn zamanda hareket niyetimizi
de gsterdiini kefetmiti.
stemli bir hareketten nce alman EEG, uyarlm potansiyeller-
de kullanlana benzer ortalama tekniklerle incelendiinde, hareket-
ten yaklak bir saniye nce elektriksel bir parazit, Bereitschaftspo-
tential grlr (bkz. ekil 3.6). Bunun motor korteksi evreleyen
beyin blgelerinde hareketin "planlanmas"m yanstt dnl-
mektedir. Beklenmedik bir durum karsnda aknlktan "sra-
mak" gibi istemsiz bir hareketten nce byle bir ey grlmez. Du-
yusal uyarlm potansiyeller algnn nral arka plann yanstyor-
sa, "n hareket potansiyeli" de iradenin elektriksel muadilidir.
Bunun zerinde biraz dnn. Bir parmanz kaldrn veya bir
ayak parmanz kvrn. Bunu yapmadan bir saniye kadar nce bey-
niniz bu hareketinizi planlamt ve bu durum kafa deriniz zerinden
kaydedilebilirdi. Bir saniye beyin iin uzun bir sredir. Duyumdan
harekete kadar her zihinsel olayn, uzun bir sinirsel olaylar zincirine

ekil 3.6 Hazrlk potansiyeli En alttaki ekilde saniyenin binde birine karlk ge-
len zaman dilimi gsterilmektedir; 0 zaman bir el hareketine karlk gelir, EMG
(kas hareketlerini elektriksel taramadan geiren "elektromiyogram") izinde bu
hareket srama eklinde tezahr etmitir; en stteki iz, hareketten nce, hareket
srasnda ve hareketten sonra ban st tarafndan kaydedilen elektriksel faaliyeti
gstermektedir: HP, istemli hareketlerden en fazla bir saniye nce grlen "hazr-
lk potansiyeli "ne; PMP premotor potansiyele, MP motor potansiyele ve RAF re-
aferans potansiyeline karlk gelir.
130 BLN, KULLANIM KILAVUZU
bal olduu gereini vurgular bu durum. Dnce hzl gereklei-
yor olabilir, ama llebilir bir hzdr bu: Berger'in halefi olan bilim
insanlar dncenin sresini tespit edebilecek durumdalar.
Bu blmn merkezi konusundan (bilincin ham kapasitesinden)
uzaklap dnce ve eylem alanlarna girdik. Bir cmleyle topar-
lamak gerekirse, EEG konusunda geen yzyl yaplan almalarn
kilit nemdeki bulgusu, beyindeki elektriksel faaliyet rntlerinin
bilin durumlaryla ilikili olduudur. Kafa derisinden alnan EEG'
den bilin durumlarmzn nral denetleyicilerinin bulunduu sinir
sisteminin zne doru bu faaliyetin izini srelim imdi de.

Bilinci denetlemek

Uyuukluk Salgn

... aada, btn merdivenlerin balad yerde,


O iren bit pazarnda yrein.
W.B. Yeats, "'The Circus Animals1 Desertion"24

Sava yznden salgnlar artar. Birinci Dnya Sava'nn sonlarna


doru aniden ortaya kp Avrupa'y silip sprdkten sonra, yine
aniden yok olan bir salgn, bugn srrn hl koruyor. Saysz kii-
nin hayatn mahvetmesine ramen bu hastaln bilincin nroloji-
siyle ilgili kavraymzda yeni br sayfa almasna epey yardm
oldu.
Bu allmadk beyin rahatszl 1916'nn sonlarna doru Viya-
nal nrolog ve psikiyatrisi Constantin von Economo'nun dikkatini
ekti. Economo, hastala bugn de kullanlan "letarjik ensefalit"
adn verdi.25 Ensefalit, beyin enfeksiyonu veya iltihabdr; hastal-
n belirtileri, beyinde olutuu blgeye gre deiiklik gsterir.
Viyana Psikiyatri Klinii'ne gelen hastalar "eitli tuhaf belirtilere"
sahipti, ama bunlarn en ilgin olan dzensiz uyarlmlk (arousal)
durumlaryd.
Baz hastalar birka gn boyunca uykulu bir uyuuklua dal-
yordu; bazlar "katatonik"ti, saatlerce veya gnlerce doal olma-
yan durularda kaskat kesiliyorlard; kimileriyse istemsiz hareket-
FARKINDALIK KAYNAKLARI 131

lerle kendini gsteren "krizler"in elik ettii denetimsiz bir heyeca-


nn etkisi altna giriyordu. Hastalar ya uykuya (veya uyku benzeri
eylere) bouluyor ya da srekli uykular kayordu. Nasl ki hasta-
lk olaan uyuma-uyanma ritmini karmakark hale getiriyorduysa,
hastaln fiziksel ve psikolojik ok eitli belirtileri de nroloji ile
psikiyatri arasndaki ince farkllklar birbirine katyordu.
eitli uyuklama hallerinden mustarip hastalar "otururken,
ayaktayken, hatta yrrken veya yemek yerken, esneme ve yorgun-
luk gibi btn belirtileri gstererek uykuya" dalyordu; ciddi vaka-
lar ise haftalar veya aylar sren "adeta daimi bir uyku" haline gire-
biliyordu. Buna karlk, "hiperkinezi" hastalan "yatakta dner du-
rur, zerlerinden yorgan atar, tekrar zerlerine eker, oturur, lgn-
ca kendilerini yataa atar, sonra yataktan atlar, amaszca oradan
oraya yrr, konumalar bozulur, dilini aklatr ve slk ttrrler;
bu huzursuzluk hali hi durmadan gnler ve geceler boyu srer."
ou bu tuhaf hastala yenik dm, bazlar iyilemi, birka-
da, Oliver Sacks'n Uyanlar adl kitabnda unutulmaz biimde
tarif edildii gibi, onlarca yl boyunca kt bir uyarlmilk ve ha-
reketsizlik durumunun alacakaranlnda yaamaya terk edilmiti.26
O sralarda hastaln kurbanlarna, kaderlerinin kaydn yapmaktan
ve hasar grm beyinlerinde hastaln aklamasn bulmaya a-
lmaktan baka yapacak br ey yoktu.
Hasar beyin sapnda ve "diensefalon"da, beyin sapyla beynin
yankrelerini birletiren talamus ve hipotalamus yaplannda odak-
lanmt. "Doann yapt deneyler" bilim insannn arzulad ka-
dar kesin deildir asla, ama 1929'da bu hastalkla ilgili klasiklemi
almasn yaymlatan von Economo, beyin sapndaki hasarl yer-
lerle bu hasarlarn farkndalk zerine etkileri arasnda kaba ban-
tlar kurma imkn bulmutu.
Uyuklama hali, zellikle beyin sapnn stnde bulunan orta be-
yindeki hasarlarla ilgiliydi; uykusuzluk ise hipotalamusun blgele-
rinde meydana gelen hasarlarn sonucuydu. Bu gzlemler, serebral
korteks dnsel kabiliyetlerimizde kilit rol oynuyorsa da, uyarl-
mln kaynann beyin sap olduunu ima eder. Hastalan ayn
zamanda sk sk ruh hali ve hareketlerde de anormallikler gsterdik-
leri iin von Economo'nun bu anormalliklere de beyin sapnn ne-
den olduunu dnmesi gayet makuld.
132 BLN, KULLANM KILAVUZU
Avrupa'nn btn bakentleri "uyuukluk salgm"ndan nasibini
almt. Fransa'da hastalarn ou, hastanelerin iinde nrolojinin
doum yeri olma hakkna en fazla sahip hastanede tedavi grm-
lerdi. Jardin de Plates ile Seine'in yannda, Paris'in merkezine yakn
bir yerde bulunan Pitie'-Salptriere, bir zamanlar XIII. Louis'nin ba-
rut dkknym. On dokuzuncu yzyln ileriki yllarnda Jean-
Martin Charcot burada alm ve ders vermi, yeni sinir hastalk-
lar biliminin temellerini burada atmtr. 1918'de, Charcot'nun l-
mnden yirmi be yl sonra, o sralarda yirmili yalarnn ortalarn-
da olan Belikal doktor Frederic Bremer, mesleinin olmazsa ol-
maz ziyaretini gerekletirmek zere Salpetrere'e gitmi ve hastane-
nin nroloji servisinde yabanc "asistan" olarak almtr. Bremer
orada bulunduu srada letarjik ensefalit salgn zirveye kmt.
Bu deneyim Bremer'de uykunun fizyolojisine kar bir ilgi uyan-
drm, ama nce Boston'da, sonra da anayurdunda, Brksel'de za-
manm beyin sap zerine yapt aratrmalara ayrmt. Bremer,
"uykululuk hastalTyla karlatktan ancak on yedi yl sonra,
1935'te von Economo'nun elde ettii sonulara insan deneyinin ke-
sinliini katan bir makale yaymlad. Bremer, biraz ald eitimden
kazand vukuf sayesinde biraz da tmyle tesadfn yardmyla,
ameliyatla bir kedinin beyni ile omuriliinin, beyin sapma zarar
vermeden ayrlmasnn, kedinin normal uyuma-uyanma dzenim
veya uyanlmlk kabiliyetini herhangi bir ekilde etkilemediini
kefetti. Buna karlk, orta beyinden kesilmek suretiyle nbeynin
beyin sapndan ayrlmas, derin uykuyu andran bir durum meyda-
na getirmiti (hem kedinin davranlarnda hem de EEG'sinde).27
Bremer, beyin sapnn normalde duyulardan gelen bilgiyi ilete-
rek, zerinde yer alan yarkreleri harekete geirdii sonucuna var-
d: Dokunma duyusuna, eklem konumuna ve iitme duyusuna ara-
clk eden sinyallerin hepsi Bremer'in yapt ameliyatla sekteye
uramt. Bremer, daha sonra, bu sonuca vard sralarda kafas-
nn pek "anatomide" olmadn itiraf edecekti. Ameliyatn grme,
tat alma ve koku almayla ilgili sinyalleri etkilemeyeceinin anato-
mik adan zaten apak ortada oluu, hipotezini sorgulamasna ne-
den olabilirdi belki de.
Frederic Bremer gibi verimli bilim insanlar, hocalarnn al-
malarnn zayf noktalarn hemen fark edebilen renciler yetitirir-
FARKINDALK KAYNAKLARI 133
ler. Guiseppe Moruzzi, genken Bremer'le birlikte almt. 1949'
da Moruzzi, Horace Magoun'la birlikte Bremer'in "kkl kefi"ni
onaylayan, ama ona yepyeni bir k tutan bir makale yaymlad.

Harika bir a
Moruzzi ile Magoun'un kefi teknik grnr belki, ama ok nemli
28
bir keif olduu anlalmtr. Bu ki adam, doal rahavet iinde
veya hafif anestezinin etkisinde olan kedilerde, beyin sapna yakn
blgelerin elektrikle uyarlmas durumunda yava ritimli EEG'nin
senkronizasyonunun bozulduunu veya "faaliyete" getiini kefet-
tiler. Bu tepkinin saland blge baya geniti, beyin sapnn or-
tasndan diensefalona kadar uzanyordu. Sz konusu alanlar, Bre-
mer'in zannettii gibi, zgl duyusal enformasyonlar tamakla il-
gili deildi; daha sonra yaplan almalar da, duyu yollarm see-
rek mdahalede bulunmann, yarkrelerin beyin sapnn ortasn
uyarmak suretiyle harekete geirilmesini nleyemediini gsterdi.
Moruzzi, beyin sapnda bir "aktivasyon sistemi" olduundan ve be-
yin sapmm uyar etkisini yarkrelere (beyin sapmm ortasnn kn-
t yapt) talamus yoluyla ulatrdndan pheleniyordu.
Beyin sapmm sz konusu blm, anatomistlerin i ie geerek
a eklinde dallara ayrlan "ilkel" hcre rntsne uzun bir sredir
aina olduu bir blgeyle, Latince a anlamna gelen reticulum'dan
hareketle "retikler oluum" ad verilen blgeyle akr. Tpk sk
aalarla rl ormanlarda olduu gibi, nronlarla rl bu blge
de aratrmaclar iin tehlikeli, ama srpriz dllerle dolu bir yerdir.
Beyin sap anlalmas zor bir anatomiye sahiptir, ama hatrlaya-
canz gibi, ana unsurdan oluur. lk olarak, beynin yarkrele-
rinden omurilie giden ve oradan yarkrelere gelen saysz "geit
lifi", akson demeti vardr. Sonra, "ekirdekler", ou kesin ilevle-
re sahip, sk bir ekilde bir arada duran hcre gruplar bulunur: r-
nein, yz ifadesini oluturan kaslara giden aksonlar, ponstaki e-
kirdeklerden birinden kar; yzden duyu sinyalleri alan hcreler,
beyin sapmm byk bir blm boyunca uzanan bir baka uzun e-
kirdei ihtiva eder. Bir de, beyin sapnn merkezinin byk br b-
lmn kaplayan, birbiriyle balantl hcrelerden oluan bir blge
var: retikler oluum.
134 BLN, KULLANIM KLAVUZU
Retikler oluumun yaps ilk bakta baya dz grnr. Uta-
ki kk hcreler, retikler oluumun "parvoseller" blgelerini,
ortasna yakn yerlerdeki byk hcreler de "magnoseller" blge-
lerini meydana getirir. Ama beynin ou alannda hcre balantla-
n son derece zgl olduu halde, retikler oluumun organizasyo-
nu, azami bir karmaa yaratacak ekilde tasarlanm gibi grnr.
Btn duyular buraya, ounlukla da "parvoseller" evreye
sinyal yollar. Duyu sinyalleri balangta genellikle beyinde ayn
ayn yerlere giderken, retikler oluumda bir araya toplanrlar. Ama
zerinde biraz dnlrse, bir "aktivasyon sistemi"nden de byle
bir ey beklenir. Bir elin dokunuu olsun, kapnn alm olsun ve-
ya imek akmas olsun hi fark etmez, hepsi de sizi irkiltip dal-
gnlnza son verir; nemli olan bir eyler olmutur; ve dikkat et-
menizde fayda vardr.
Parvoseller evre, duyu sinyalleri alnca ortadaki magnoseller
blgeyi uyarr. Magnoseller blge de (Moruzzi ile Magoun hakly-
d) kortekse giden sinyalleri denetleyen talamusla iletiime girer.
Uyuyan beyinde, korteks ile talamus ritmik bir yatak sohbetine da-
lar: Retikler oluumdan gelen uyanlar bu uykulu diyalogu keser
ve uykunun yava dalgalannn yerini daha hzl ritmli hrtlar alr.
Burada, von Economo'nun hastalanyla Bremer'in hasarl beyin-
li kedilerinin uykulu hallerini aklayacak bir ey vard: Normal
uyarlmlk durumu beyin sapndaki retikler oluumun "faaliyete
geirici" girdisini gerektirir. Ama, davranlar tahrik etmenin reti-
kler sistemin tek ilevi olmad (ve bu sistemin karmakank ana-
tomisine ramen, paralan farkl ilevlere hizmet eden yaplanm
bir sistem olduu) daha bandan aka belliydi.
st beyin sap uyarn (arousal) konusunda nemliyse, retikler
oluumun altndaki, yani medulla le ponstaki blmleri de bizi
uyank tutmaktan ziyade hayatta kalmamzla ilgilidir. Solunum rit-
mimizi ve kalple kan dolamnn davranlarm dzenlerler. Bir s-
kandinav su perisine hanet etmenin tehlikelerine antrmada bu-
lunmak amacyla "Ondine'in laneti" ad verilen bir hastaln, bazen
bu blmler incindikten sonra meydana geldii grlr: Hastalar
uyankken, solunum kaslar istemli ekilde denetim altmda olduu
srece iyi-kt nefes alp verebilirler. Uykuda beyin saplan gveni-
lir bir ekilde otomatik olarak nefes alp verme ilemini tetikleye-
FARKINDAK KAYNAKLARI 135

meyedii iin, uykuya daldklannda lm tehlikesi geirirler.


Yakn zamanlarda ortaya konan yepyeni bir kant Moruzzi'nin
teorisini dorular. Uyku ve uyanklk srasnda insan beyninin faali-
yetindeki deiiklikleri eskisine nazaran daha dorudan inceleye-
bilmek mmkn hale gelmitir. Beynin bir blgesinde nral faaliyet
artnca, o blgede kan ak ile oksijen ve glikoz tketimi oran da
artar. Bu deiiklikler, deney yapan kiinin beyin blgelerini belir-
li bir durumda faalken veya bir ii yerine getirilirken tanmlamas-
na imkn veren ve "ilevsel grntleme" ortak adyla tannan e-
itli tekniklerden biri kullanlarak ortaya karlabilir. Bu gl tek-
niklerin yardmyla elde edilen kantlar, sonraki blmlerde hzla
oalacak. Uyku balamnda, ilevsel grntleme, yava dalga
uykusunda beyin faaliyetinin zellikle st beyin sapnda ve tala-
musta, aynca prefrontal korteksle limbik kortekste azaldn gs-
termitir. REM uykusu srasnda st beyin sap ile talamus yeniden
29
faaliyete geer. Keza, yava dalga uykusu srasnda beynin genel
enerji tketimi yzde yirmi orannda der, ryal uykuda tekrar ar-
tp uyanklk halindeki dzeye kar.
st retikler oluumun uyarmda temel bir neme sahip olduu.^
alt blmlerinin solunum ve dolamda etkili olduu yaklak elli
yldr biliniyor. Von Economo'nun da tahmin ettii gibi retikler
oluumun kiinin ruh hali zerinde bir etkisi vard ama bu etkiyi
aklayabilmek ve ne kadar karmak olduunu deerlendirebilmek
iin baka bir teknik gelimenin ortaya kmas gerekti. Bu teknik
gelime de Bremer, Moruzzi ve Magoun'un "kuru fizyoloji"sini ta-
mamlayan "ya fizyoloji"ydi.

Bilincin kimyas

Elde edilen asl kazanm boya maddesi.


Floyd Bloom30

renciyken beyin sapnn "kan retikler aktivasyon sistemi" ko-


nusuyla ilgili ilk okuduum yazlarda bu blm genellikle koyu
renkli ve basit diyagramlarla tasvir edilirdi (bkz. ekil 3.7). Konuy-
la ilgili yakn zamanlarda yazlm bir makalede bu diyagramlarn
136 BLN, KULLANIM KILAVUZU

talamus

st beyin sap
retikler
oluumu

ekil 3.7 Retikler aktivasyon sistemi Bu son derece ematik ekil, st beyin sa-
p ile talamusun beyin yarkrelerini harekete geirmedeki nemlerini vurgula-
maktadr.

"nereden geldii bilinmeyen ve bilinmeyen transmitterlerin yard-


myla bilinmeyen hedefler zerinde ok eitli etkilerde bulunan
yollan tasvir ettii" belirtiliyor ok doru bir biimde. Btn bun-
lar artk deiti. Dikkatle hazrlanm boya maddeleriyle mikrosko-
bu birletiren yeni teknikler, kendilerine zg transmitterler reten
hcre gruplarn grnr klmay ve bunlarn beyindeki ilerleyile-
rini zlemeyi mmkn hale getirmitir. Bu teknikler retikler siste-
min geni alannda yer alan ve kimyasal ierikleri, anatomik ba-
lantlar ve faaliyetlerinin bilin durumlarmzla ilikileri bakmn-
dan farkl olan bir dizi nronal sistemi aa karmtr.
Son blmde, ilgili kimyasallar ksaca grmtk. Beyindeki
noradrenalin, dopamin, serotonin, asetilkolin ve histaminin ou
beyin sapnn iindeki veya beyin sapnn yaknndaki adlandrlm
ve numaralandrlm bir dizi hcreden salglanr; bu kimyasallar
beynin yarkrelerinin her tarafna yaylr. Noradrenalin, zellikle
lokus seruleusla, yani ponstaki "mavi ekirdek"le; dopamin, orta
beyinde bulunan ve Parkinson hastalnda harap olan substansiya
nigrayla; serotonin, beyin sapnn orta blmn saran ve Prozac
dahil birok antidepresann faaliyet gsterdii yer olan "rafe ekir-
deklerde; asetilkolin, ponstaki REM uykusuyla ilgili ekirdeklerle
ve Alzheimer hastalnda temel hasar noktas olan nbeyindeki
Meynert bazal ekirdeiyle ilikilidir (bkz. ekil 3.8). Histamin, ta-
lamus iinde, talamusun altndan, otonom sinir sisteminin kararg-
h olan hipotalamustan balayan lifler tarafndan salglanr.
FARKINDALIK KAYNAKLAR 137

Bu transmitterler serebral kortekse yaylr. Asetiikolin, noradre-


nalin ve histamin tayan aksonlar da talamusa nfuz eder. Bu trans-
mitterlerin birok yoldan tanmas, beyin sapndaki nronlarn ta-
lamus ile korteksin oluturduu devrelerin faaliyetleri zerinde
gl bir etkide bulunmasn salar.
Neden bu kadar ok kimyasal sistem olmak zorundadr? Beynin
bilin piirme tarifindeki ayr ayr malzemeler mi bunlar? yle ol-
duu ak, geri transmitterlerin eitli katklar konusunda daha
yeni yeni ufak tefek eyler renmeye baladk.
Asetilkolinin bilin durumlarna etkisi byk ve bu etkiler hak-
knda grece daha ok ey biliniyor.31 "Kolinerjik" (asetiikolin re-
ten) nronlarn faaliyeti EEG'de desenkronizasyon yaratr; uyank-
lkta ve REM uykusunda kilit bir zelliktir bu. Yava dalgal uyku
srasnda insanlara asetilkolinin etkilerini taklit eden bir ilacn d-
k dozda verilmesi REM uykusunu harekete geirir; yksek doz
uyanmaya neden olur. Ponstaki zellikle REM uykusu srasnda fa-
al olan pedunkulopontin ve laterodorsal tegmental ekirdek hcre-
leri 32 koiinerjiktir. Bu ekirdeklerin hedeflerine lokal olarak tatbik

ekil 3.8 Uyanklk durumunun kimyas "Boyac kp": Aktivasyon sisteminin


kimyasal adan birbirinden farkl birok ksm artk tespit edilmi durumda: (a)
noradrenalinin, (b) dopaminin, (c) asetilkolinin ve (d) serotoninin tand yollar
grlmektedir (burada fare beynindeki yollar grlmektedir).
m
138 BLN, KULLANIM KILAVUZU
edildiinde, asetilkolin REM uykusu fenomenini yeniden retir.
Asetilkolinin etkisini ketleyen ilalar, mesela baz anti-depresanlar
uykumuzu getirir.
Asetilkolin "EEG'de desenkronizasyon yaratan" her iki durumda
da, yani uyanklkta ve REM uykusunda devredeyken, noradrener-
jik (noradrenalin reten) hcrelerin faaliyeti uyanklkta en st d-
zeydeyken, yava dalga uykusunda azalr ve REM uykusunda en
dk dzeye iner. Yava dalga uykusu ve REM uykusu ritmiyle il-
gili yaknlarda oluturulmu bir model, beyin sapnn iindeki ve
evresindeki kolinerjik "REM'i devreye sokan nronlar" ile norad-
renerjik ve serotonerjik "REM'i devreden karan nronlar" arasn-
da "karlkl bir iliki" olduunu varsayar.
Bu kimyasallarn bir ekilde uykulu halin olumasna katkda
bulunduu akla gelebilir, ama ok ana olduumuz bu durumun
kimyas akl kartrc bir konudur. Serotonin, uykuyu tevik edici
bir madde olarak kabul edilegelmitir. Beyinde hzl serotonin kay-
b geici de olsa ciddi bir uykusuzluk hali yaratr elbette, ama nor-
mal uyku balangcndaki rol hl bilinmemektedir. Uyanklk ha-
linde adenozin adl maddenin birikimi nemli olabilir, zira adeno-
zin, kolinerjik ekirdeklerin faaliyetini azaltarak uyanklk halinin
srmesine yardmc olur. Birok baka doal "somnoje" (uyutucu
madde) tanmlanmtr: Bunlarn bazlar muhtemelen uyumamza
yardmc olur, ama ne derecede nemli olduklar henz aklk ka-
zanmamtr.33
Farkndaln kimyas konusundaki yeni bilgilerin nda, Mo-
ruzzi'nin beyin sapnn bir "kan retikler aktivasyon sistemi"ne
sahip olduu fikri geerliliini kaybetmi midir? Bu kavramn her
unsuru sorgulanabilir. "Aktivasyon", bu yap ann ilevlerinden
sadece biridir; ekil 3.8'de grlen geni eriimli (wide projecting)
beyin sap sistemlerinin dikkat, ruh hali, motivasyon ve hareket gi-
bi baka ilevlerde nemli bir rol oynad, btn deneyim ve dav-
ranlarmzn arka plann oluturduu kesin gibidir.34 Aktive edi-
ci/faaliyete geirici yaplar beyin sapyla snrl deildir: Talamusa
ve beynin yarkrelerine kadar uzanrlar; ilerinden yalnzca bazla-
r "retikler" yapya sahiptir; aktivasyon yukarya, yani beyne do-
ru gerekletii gibi aaya, yani omurilie doru da gerekleir.
Gelgeldim, bu kavram nemli hakikatler saptar: Beyin sapnn uya-
FARKINDALIK KAYNAKLARI 139
rlmlk durumunda nemli olduunu, uyanlmhk durumuna reti-
kler anatominin de katkda bulunduunu ve aktivasyonun farkin-
dalkta yaamsal br rol oynayan nemli bir ksmnn en aalardan
yukar doru bir seyir izlediini. Her iyi fikrin basma geldii gibi,
kan retikler aktivasyon sistemi kavram da bir gn mnasip bir
ekilde topraa verilebilir. Ama imdilik aydnlatc bir sadeletirme
olma zelliini koruyor.

Bilincin ikamet ettii yer

Bilincin ikamet ettii bir yer, bir alan yoktur.


3S
Wilder Penfield

Umarm iki fikir bu blmn ayrnts iinde boulmaz; yani, far-


kndalk durumlarmzn beynin elektriksel faaliyetince yanstld
fikriyle farkndalk durumlarmzn ve beynin elektriksel faaliyeti-
nin beyin sap iinde veya yaknnda bulunan bir "aktivasyon siste-
mi"nden derin bir ekilde etkilendii fikri. Ama beyin sapn "bilin-
cin ikamet ettii" o ele avuca smaz yer olarak kabul etmek yanl-
tc olabilir. Aktivasyon sisteminde ise, bilincin gerek ikametg-
hndan ziyade, geni bir a zerinde kilit merkezler veya "dm-
ler" vardr. Korteksten yaltldnda bile bu merkezler dinlenme ve
uyanlmlk dngs yaratmaya muktedirdirler.36 Bu nral a iin-
deki dmlerden bazlar yakn zamanlarda ayrntsyla incelen-
mitir. Bu merkezlerin ne denli yaamsal ve zel roller oynadn
gsteren aratrma sonularndan bir-iki tanesine yer vereceim.
Hipotalamus iinde kk bir hcre kmesi, gzn arkasndan
gelen grme sinirlerinin meydana getirdii bir kesime noktasnn
hemen stnde yer alr. Bu kesime noktasna optik kiyazma, hc-
re kmesine de "suprakiyazmatik ekirdek" ad verilir. Hatrlayaca-
nz gibi, hipotalamus daha temel ihtiyalarmz gzlemek ve kar-
lamakla alakaldr. Hipotalamusun dorudan retinadan gelen ak-
sonlardan yardm aldn ararak reniyoruz. Bu aksonlar sup-
rakiyazmatik ekirdekte sona erer. ekirdek ne grmeyi umuyor
peki? Cevab basit: Ik.
Suprakiyazmatik ekirdein 24 saate yakn bir faaliyet dng-
sne sahip bir i ritmi olduu ortaya kmtr. Ritim "doku eksp-
140 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ant"nda (ameliyatla alnp laboratuvar ortamnda yaatlan doku
alarnda) da devam eder; bu da ekirdein, vcudun dngsel fa-
aliyet, scaklk ve hormon salgs ritimlerinin temposunu ayarlyor
olabileceini akla getirir. Retinadan gelen yolun ilevi, suprakiyaz-
matik ekirdein doal dngsel ritmini gece-gndz ritmine "ta-
mak"tr. Farkl bir corafi zaman dilimine gittiimizde ekirdein
kendini yeniden ayarlamas zaman alr; o rahatsz edici "jet lag" de-
neyiminin nedeni de budur.
Zekice yaplm bir deney, suprakiyazmatik ekirdein faaliyet
37
dnglerimiz zerindeki etkilerini gsterir. Deney, beyin saati d-
zensiz mutant bir hamsterin kefedilmesi sayesinde gerekletiril-
mi. Sz konusu hamster, sadece 20 saatlik dngsel ritimli bir sup-
rakiyazmatik ekirdekle domu. Bu yzden talihsiz hayvann din-
lenme-faaliyet ritmi gece-gndz dngsyle neredeyse her zaman
uyumsuzluk gstermekteymi. Martin Ralph ile alma arkadala-
r, hamsterin bu tuhaf genetiinden, mutant ekirdei ameliyatla -
karp, bunu hemen ncesinde suprakiyazmatik ekirdeklerini kar-
dklar hayvanlara nakletmek suretiyle yararlanmlar. ekirdek
nakli bu hayvanlarda dngsel ritmi yemden balatm, ama bir
farkla: Hayvanlarda donrn o allmam 20 saatlik ritmi grl-
meye balam.
Suprakiyazmatik ekirdein hasar grmesi, farkndal etkile-
mez. Oras bilincin ikamet ettii yer deildir; ama ana zaman ayar-
laycs olabilir. levini yerine getirememesi halinde, uyku ile uya-
nklk gn iinde geliigzel dalmaya balar.
Talamus, uyanlmlk srecinde iyi tanmlanm bir role sahip
ikinci bir hcre grubuna, "retkler ekirdee" de ev sahiplii yapar.
Daha nce de grdmz gibi talamus, kortekse giden duyu sin-
yallerine bir gei istasyonu, beyin yarkrelerinin blgeleri arasn-
daki iletiimde de bir merkez grevi grr. ekirdeklerinin ou
beynin baka alanlarndan sinyaller alr ve o alanlara sinyaller gn-
derir. Ama "retikler ekirdek" istisnadr. Retikler ekirdek, tala-
musa korteksten gelen aksonlarla talamustan kortekse giden akson-
lardan kan ikincil aksonlar, yan dallan alr. Kendi kts, taamu-
sun dier ekirdeklerine akar. Bugn retikler ekirdein hafif uy-
kunun tanmlayc iareti olan "uyku icikleri"nin kayna olduu
biliniyor.38
FARKINDALIK KAYNAKLARI 141

Bu ve buna benzer ezamanl salmmlar, talamusun uyku duru-


muridaykenki davrann ifade eder; fizyologlar talamusun bu duru-
muna "patlama modu" adn verir: Talamus hcreleri, asl talamus,
onun retikler ekirdei ve korteksten oluan gen arasnda gidip
gelen, patlamalar halinde sinyaller gnderir ritmik bir ekilde. Bu
mbadele devam ederken, beyin d uyaranlara byk oranda kapa-
ldr: Talamus, gelen duyu sinyallerini engelleyen ksmi bir engel
grevi grr. Beyin sapnn harekete geirmesiyle birlikte talamus
tekrar "iletim modu"na dner, nronlarnn tekrar sadk haberci ro-
ln stlenmelerine, tekrar her trl haberi kortekse ulatrp oradan
haber tamalarna izin verir. Talamusta patlama modundan iletim
moduna doru gerekleen bu gei farkndahn geitlerini aar.
Buraya kadar, a iindeki uyku ve uyankl denetleyen d-
mlerden daha fazla aratrlm olanlarn ounu grdk: Tala-
musun dinlenme salmml durumundan bilin iin gerekli olan tep-
kisel moda geiine yardmc olan kolinerjik ekirdekler; zellikle
uyanklk durumunda etkili olan ve REM uykusunu sona erdiren no-
radrenerjik ekirdeklerle serotonerjik ekirdekler; vcut zamann
gne zamanyla uyumlu hale getiren suprakiyazmatik ekirdek; ta-
lamusun, uykunun ilk evrelerine imzasn atan retikler ekirdei.
Bilincin ikamet ettii tek bir yer olmadn kabul edelim, tamam
da acaba uykunun bir merkezi, dinlenme iin nral bir ama-kapa-
ma dmesi var m?
htilafl bir sahann bulank bir alandr bu maalesef. Beynin bir-
ok blgesinin "hipnojenik" merkez olduu dnlmektedir. Bun-
lardan biri aa beyin sapnda yer alr. Bu alann varlndan lk
kez, kan retikler aktivasyon sisteminin mimar Moruzzi'nin de-
neylerinden sonra phelenilmeye balanmtr. Sz konusu alana
anestezi uygulamak uyuyan bir kediyi uyandrr. Bu blgede bulu-
nan bir duyu ekirdei, soliter demet ekirdei uyarldnda EEG'yi
senkronize eder. kinci bir alann, hipotalamusun "preoptik" blge-
sinin uyarlmas yava dalga uykusuna neden olur; bu blgenin ha-
sar grmesi uykusuzlua yol aabilir. lgintir, bu alan s kaybnn
denetlenmesine de yardmc olur (uyku srasnda vcut scaklnn
dtn ve gn ierisinde vcut scaklnn ykselmesinin uyku
sresini uzattn biliyoruz). Bazal n beyin ile talamusta baka
hipnojenetik alanlar da olabilir. Ama, uyanklk durumundaki bilin
142 BLN, KULLANM KILAVUZU
gibi yava dalga uykusunun da beyindeki tek bir dmenin devre-
ye girmesinin bir sonucu olmaktan ziyade bir nral a iindeki sa-
ysz uzmanlam dm arasndaki ilikinin sonucu olduunun
ortaya kacana kesin gzyle bakabiliriz.
Uyku ile uyankln biyolojik temelleri hakknda bugne kadar
rendiklerimiz ilgin (ve de son derece esrarengiz) bir soruyu gn-
deme getirir. Neden uyuyoruz ki?

Neden uyuruz?

yandaki bir ocuk: "Gece olduu iin."


Onun alt yandaki ablas: "Uyumasaydk ok yorulurduk, sonrac-
ima hibir ey yapamaz hale gelirdik."

Neden uyuduumuzu kimse bilmiyor. Kzlarma bu konuda ne d-


ndklerini sorduumda, halihazrda mevcut u iki yaygn akla-
maya yakn aklamalar getirdiklerini grnce sevindim: Uyku, bi-
zi karanlkta meydana gelebilecek kt eylerden uzak tutar; gn
boyu yaadmz ypranmay bir ekilde giderir.
Dier memeliler gibi bizim de uykuya ihtiyacmz olduu p-
hesiz. Yirmi bir gn kadar uykudan tamamen mahrum olmak san-
lar ldrr. Bu ldrc etki, uyku mahrumiyetinin neden olduu
dolayl stres etkisinden ziyade dorudan uyku kaybyla alakal g-
rnyor. Bu tr an uyku mahrumiyeti deneyleri bugne kadar in-
sanlar zerinde yaplmad, ama son yz yl iinde gerekletirilen
saysz alma, uyku mahrumiyetinin dnce ve davran zerin-
deki ykc etkilerini belgelerle ortaya koymutur.39
1964'te Randy Gardner adl San Diegolu bir renci srekli
uyank kalma rekorunu 264 saate kard. Bu uyanklk halinin son
gnlerinde yaknlarda bulunan deniz kuvvetlerine ait bir uyku labo-
ratuvannda bilim nsanlar tarafndan yakndan incelendi. Bir grup
denekle yaplan bir aratrma srasmda ulalan en uzun uykusuzluk
sresi 205 saattir; sekiz tam gnden biraz daha uzun olan bu sre de
etkileyici bir sredir.
Bu tr aratrmalarda ok az bir genel fiziksel k saptanm-
tr. Vcut scaklnda hafif bir d ve itah art yaygndr. Ama
FARKINDALIK KAYNAKLARI 143

dnceyle davran tmyle etkilenir: Dikkati veya bir dnce


silsilesini srdrmek, szckleri hatrlamak, yeni eyler renmek
ve zaman muhakemesi gittike zorlar. 1966'da Los Angeles'ta ger-
ekletirilen bir deneyde denekler 205. saatte yerleik "yanl gr-
sel alglama", "geici dezoryantasyon" ve "bilisel dzensizlik" l-
eklerinde en st snrlara dayanmlard (bkz. ekil 3.9 ve Tablo
3.1). Deney ncesi dengeleri yerinde olan deneklerde pskotik dav-
rana pek rastlanmasa da bu kiilerde, mez br doktor olarak has-
tanede altm o eski kt gnlerimden biliyorum, bir miktar "f-
ke, saldrganlk ve phecilik" ska ortaya ortaya kar.
Normallik uykuyla hzla yeniden kazanlr. "Uyku borcu"nun
hepsini demeye gerek yoktur. Randy Gardner, uyanklk dnemin-
den sonra ilk gece 15 saatlik uykunun ardndan byk oranda ken-
dini toplad. Gamder sonraki iki gn de uyuduktan sonra borcunun
yzde 24'n "dedi." Uyku mahrumiyetinden sonra uykunun yap-
s deiir: Hafif evrelerde daha az, derin yava dalga uykusuyla
REM uykusunda daha fazla zaman geirilir.
Bu durum, James Horne ve dier aratrmaclar uykunun "z"
uyku ve "tercihli" uyku olarak iki unsura ayrlabilecei fikrine g-

33 63 93 123 153 183


ekil 3.9 Uyku mahrumiyetinin grme, dnme ve zaman farkndal zerine
etkisi Bir hafta sren uyku mahrumiyetinin alglama ve dnme zerinde nem-
li etkileri vardr. Denekleri deerlendirmek iin kullanlan lekler iin Tablo 3.1'e
baknz.
144 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Tablo 3.1 Uyku mahrumiyetinin etkilerinin aratrlmasnda kullanlan grsel


yanl alglama, geici dezoryantasyon ve bilisel dzensizlik lekleri

(a)
1. Gz seirmesi, yanmas veya gz yorgunluu; grme gl, puslu grme veya ift
grme.
2. Grsel yanlsamalar; ekilleri, byklkleri, hareketleri, renkleri ve doku srekliliini
farkl grme veya hi grememe; derinlik algsnn zarar grmesi.
rnekler: "Yer dalgal gibi grnyor."
"Ik krpyor sanki."
"Sandalyelerin boyu ve rengi deimi sanki."
3. Yanlsamalar, yanlsama olabileceklerini gz nnde bulundurarak snflandrma,
rnekler: "In etrafnda sis var sanki-"
"O siyah leke farkl bir kaya oluumuna dnyormu gibi grnd g-
zme. "
4. Yanlsamalan gerekliklerinden kuku duyarak snflandrma.
rnekler: "ienin evresinde ty var sandm."
"Zeminden buhar ykseliyor gibi geldi bana, doru mu gryorum acaba
diyerek gzlerimi kontrol ettim."
5. Yanlsamalar (halsinasyonlan) gerekliklerine (en azndan bir sreliine) inanarak
snflandrma.
rnekler: "Stmn iinde kl grdm. Yantmdakiler kl olmadn syledi, ama
bence iinde kl vard, st imeyeceim."
"O ey (Rorshach kart) zarf gibi grnyordu. ncelemek iin arkasn e-
virdim, zerinde ismim ve adresim yazyordu. *

(b)
1. Zaman yava ilerliyor gibi veya sresi "farkl" grnr.
2. Zamanla ilgili dnrken ara sra hatalar yaplr ve annda dzeltilir.
3. Ara sra yukardaki gibi hatalar yaplr, ama sylenmedii srece hata yapldnn far-
kna varlmaz.
4. Denek doru olduuna inand hatalar giderek daha sk yapmaya balar. Kendisine
bunlarn hata olduu sylendiinde emin olamaz.
5. Zamanla ilgili byk yanlglar yaanr veya hatal zaman kavramna sarslmaz bir
inan duyulur.

(0
1. Zihinsel srelerin yavalamas, szckleri bulmakta baz zorluklar yaama (bunlar
normal iletiimi ok fazla bozmaz).
2. Dnmede ve konumada ara sra yaplan, kolayca dzeltilebilecek hata veya yan-
llklar.
3. Dnce zincirinin ucunu karma, neyi dndn veya konutuunu unutma,
cmleleri yarm brakma vs. Dnce veya konumada beklenmedik atlamalar; ze-
rine gidip uraldnda dzeltilebilir.
4. Baz dnce veya ifadelerin tamamen tutarszlamasr. Bunlar tmyle dzeltmenin
mmkn olmamas. Baz fantazilerin, hayallerin veya araya giren dncelerin ger-
eklikle kartrlmas
5. Ksa sreli balantsz, tutarsz konuma ve hatalan fark edememe. Karmakark, t u -
tarsz dncelerin iinden, bu talep edilse bile, kamama.
FARKINDAUK KAYNAKLARI 145

tiirmtr: z uykunun serebral onarm iin gerekli olduu ve be


saat kadar srd ifade edilir; uyku mahrumiyetinden sonra bu s-
renin ounun telafi edilmesi gerekir. Tercihli uyku ise, ikyet ede-
rek de olsa onsuz da yapabileceimiz bir lkstr.
Btn bunlar makul grnyor. Uykuya (z uykuya) ihtiyacm-
zn olmas (alt yandaki kzm bu ihtiyac, "dikkat yumann -
zlm ipliklerini yeniden sarmak iin" szleriyle ifade etmiti) ko-
nusunda ortada neden bir phe olsun ki? Bu phe birok kaynak-
tan beslenir.
Bir kere uykunun, byle bir ey varsa eer, ne tr bir "serebral
onarm" gerekletirdiini bilmiyoruz. nmzdeki birka on yl
iinde yaplacak uyku aratrmalaryla bu sorun zlebilir belki.
Sonra, gece 2-4 saatlik, hatta muhtemelen daha da az bir uykuyla
yetinebilen insanlar zerinde yaplm, gvenilir aratrma kaytlan
var. Bu o kadar da artc olmasa gerek; zira insanlar arasnda boy,
kilo ve zek gibi birok biyolojik "farkllk" var ve her birinde de u
noktalarda bulunabilen birka kii oluyor. Neden uyku iin de ayn
ey sz konusu olmasn? Hi uyumadan hayatn srdren salkl
bireylere dair herhangi bir gvenilir kayt bulunmuyor. nc p-
he kayna, giderilmesi daha zor bir pheyi gndeme getirir.
yandaki ocuumun hakl olduunu ve "gece olduu iin"
ortada yapacak baka bir ey olmadndan uyuduumuzu farzede-
lim. Bu teoriye gre, uyku grece daha gvenilir, enerji tasarrufu
salayan bir zaman doldurucudur. Geceyi byle zararsz bir ekilde
geirmek iin evrim sonucu uykululuk durmunu gelitirdik diyelim.
Uykululuk bundan ibaret belki de: Bir sre sonra uyku bastrr, gn
boyu grdmz hasarlar onarsn diye uykuya ihtiyacmz oldu-
u iin deil, bir "uyku igds"nn klesi olduumuz iin.
Br hayvann uyku rntsyle uyku sresinin ekolojisiyle ili-
kili olduuna dair birok veri mevcut. Koyun, ceylan ve geyik gibi
gevi getiren toynakl hayvanlar, gevi getirmek iin ok zamana
ihtiya duyarlar ve yrtc hayvanlarn tehdidi altndadrlar: Bu iki
faktr uzun uykuya engel oluturur ve bu hayvanlar zaten grece az
uyur, gecede iki ila drt saat kadar. Hayat kouUanyla ekillenen
uyku rnekleri iinde en arpc olanlar, tabiri caizse yllk uyku
orjileridir; baz hayvanlar bu uykulara (k uykusu, yaz uykusu ve
mevsim uykusu) yln, kendileri asndan, umut vaat etmeyen d-
146 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nemlerinde teslim olurlar.
Normal uykuda, kk memeli hayvanlar vcut scaklklarn
2C kadar drrler. Yaz uykusu, sonbahar ve ilkbaharda, genel-
likle yiyecek skntsnn tevikiyle balar; yaz uykusuna yatan, hay-
vanlarn vcut scakl 10C kadar der. Yaz uykusunda hayvan-
larn beyin faaliyeti normal uykudaki beyin faaliyetini andrr, ama
her zamankinden daha az REM uykusu ve beynin dk scaklk de-
recesinin bir yansmas olarak daha az miktarda EEG faaliyeti gr-
lr. Sincap gibi baz hayvanlar iin yaz uykusu, vcut scaklnn
daha da dmesiyle, uyanklk durumunda aa yukar 40C olan
vcut scaklnn tek hanelere dmesiyle birlikte seyreden k uy-
kusuna giri yoludur. K uykusu uyumann tesine geer ve EEG
tamamen durur. Mevsim uykusu, byk boz ay dahil birok hay-
van trnn kn monoton karanl ve souna kar gelitirdii
uzun bir "uyku-art-yaz uykusu" durumudur.
Btn uykular, tpk yaz uykusu gibi, elverisiz zamanlar iin
gelitirilmi; uykululuk durumu da, ortada yaplacak daha iyi bir ey
olmadnda bizi gvenli bir yerde tutmak amacyla doamzn bize
oynad bir oyundan baka bir ey olmasm sakn? Biraz i karartc
olan bu gre kar ne srlm baz ayrntl argmanlar var.
Uyku mahrumiyeti sonrasnda uyku borcunun bir ksmm de-
diimizi grdk. Ne yazk ki bu veri, argman pek ileri gtrmez:
Bir onarm almas ihtiyacm yanstabilir, ama srf artan uyku i-
tahmz tatmin etmek iin bouna bor dyor da olabiliriz. James
Horne, uykunun ilevleriyle ilgili o ahane kitabnda ok daha g-
l bir argman ileri srer. Memeliler, son derece rahatsz ortamlar-
da uyumaya devam eder. Birtakm zekice uyarlamalar byle bir e-
yi mmkn klmtr. Gagal yunus ve domuz balklarnda mesela,
ender istisnalar hari, uyku her defasnda beynin bir yankresiyle
snrldr. Derin uyku hibir zaman ayn anda her iki yarkrede
meydana gelmez. Bir yarkre uykudan mahrum kalrsa, o tarafta
telafi uykusu meydana gelir.Bu allmam "tek yarkre uykusu"
fenomeni, yunusun nefes almak iin sk sk su yzne kma ihti-
yacnn bir uyarlamas muhtemelen. Uyku her iki yarkrede de et-
ki olursa yunus boulur. Burada da uykunun grlyor olmas,
uykunun zorunlu bir i yaptn akla getirir.
Bir argman daha ortaya konabilir. Uykululuk, geceleri tehlike-
FARKINDALIK KAYNAKLARI 147

den uzak durmaya yarayan bir dzenekse, gl saiklerin uykunun


etkilerinin stesinden gelmemize yardmc olacan tahmin edebi-
liriz. Bir yere kadar dorudur bu, ama gerek laboratuvar deneyleri,
gerekse uykululuun neden olduu felaketlerle ilgili anekdotlar,
ikinci geceden sonra uykusuzluun performansmz zerindeki et-
kileriyle ba edilemediini gstermitir. Uykusuzluun motivasyo-
nun dnda baka eyleri de etkilediini akla getirir bu, ama ortaya
konan argmann doruluunu kantlamaz: Uyku igdsnn ok
gl olabilecei anlamna gelebilir bu pekl.
Uyku ihtiyacyla ilgili bu her iki aklamada da bir doruluk pa-
y varm gibi geliyor bana. Mevsim uykusunun baskn koullara
uyum salamak olduu apak ortada, ama hayatmzn te birlik
ksmn oluturan sradan uykunun, bizi yataa balamann dnda,
baz hakiki onarc ilevleri yoksa artcdr dorusu.
Buraya kadar uykudan tektip bir durummu gibi sz ettim. y-
le deildir elbette. Yava dalga uykusu ile REM'in farkl ilevleri
olabilir pekl. kisi arasndaki dengenin yalanmayla birlikte ok
deitii kesin. REM bymekte olan beyinde ok sk grlr: Ye-
tikin birinin yedi saatlik uykusunun bete birini REM uykusunda
geirirken, bir yenidoann 17 saatlik uykusunun yarsn REM uy-
kusunda geirdiini grmtk. Bu durum, REM'in beynin byme-
siyle ve "plastisite"yle, dolaysyla belki de hayatn ileri safhalarn-
da bellekle ilgili olduunu akla getirir: Ama REM'in ilevi, tpk ya-
va dalga uykusunun ilevi gibi, gvenilir bir bilgi konusundan zi-
yade henz bir speklasyon konusudur.
Uykunun ilevi konusundaki tartma byk teoriler iinde ayn
ekilde ilgin ve bir o kadar da umut krc bir konuyu hatrlatt ba-
na: Dilin kkeni konusunu. Bu konu on dokuzuncu yzylda o ka-
dar ksr bir tartma yaratmt ki, 1866'da Societe" de Linguistique
de Paris konuyla ilgili btn tartmalara yasak koymutu.40 Korka-
rm ki, insan dilinin ilk evriminin ayrntlar konusunda ebediyen
cahil kalacaz, ama bir gn uykunun insan beyni iindeki ilevle-
rini anlayacamz kuvvetle muhtemel.
148 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Sonu: Farkndalk koullar

Bu blmde, 1. Blm'de deindiimiz bilin eitlerinden ilkinin,


yani deneyimin nkoulu olan bilincin, "uyanklk durumu" anla-
mndaki bilincin biyolojisi aratrld. Birbiriyle balantl iki keif
dizisinin hikyesi anlatld.
Bu keif dizisinin ilki, esasen on dokuzuncu yzyln sonlarnda,
hayvanlarn beyninin her zaman elektriksel anlamda faal olduunun
gsterilmesiyle balad. Hans Berger, 1929 ylnda "insann elektro-
ensefalogrami"nn ilk kaytlarn sundu. Birka yl iinde, insan
beyni iindeki elektriksel faaliyetin uyanlmlk durumlar bak-
mndan eitlilik arzettii aka anlald: Faal beyinde hzl "beta"
ritimlerin ok olduu; "alfa" ritminin uyank dinlenme srasnda
azami genlikle titretii ve uyku srasnda en yava ritimler olan "te-
ta" ve "delta" ritimlerinin hkim olduu grld. 1950'lerde, Natha-
niel Kleitman'n laboratuvannda yaplan almalar, uykunun o g-
ne kadar hi akla gelmeyen bir rntsn, yava dalgal uykuya
dalmak ve rya grlen paradoksal uyku durumuna gemek eklin-
de cereyan eden dngiisel br seyrini ortaya kard. EEG'deki tek-
rarl sinyallerin "ortalamasn alma"y olanakl hale getiren teknik-
ler ilerlemeyi baka bir koldan devam ettirdi: Hissetme, dikkat ve
hareket esnasnda insan beyninin faaliyetlerini tespit etmek mm-
kn hale geldi ve bylece Berger'in dncenin elektriksel muadil-
lerini tanmlama arzusu gerekletirilmi oldu. Btn bu elektriksel
keiflerin ima ettii en nemli ey, ok saydaki nron dizisinin e-
zamanl hareket etmeye eilimli olduudur: Bilincin raks eden ri-
timleri, uykunun yava ritimlerinden daha karmak olabilir, ama
noronlann uyumlu hareketi her ikisinde de temel bir zelliktir.
kinci keif dizisinin izlerini srmeye, bir salgn hastalktan ba-
ladk. Constantin von Economo'nun Birinci Dnya Sava'nn he-
men ardndan letarjik ensefalitle ilgili yapt aratrmalar, beyin sa-
pyla diensefalonda (hareket ve ruh halininin yan sra) bilin du-
rumlarn dzenleyen merkezlerin bulunmas gerektii fikrini verdi
ona. Bremer, Moruzzi ve Magoun'un hayvanlar zerinde yapt de-
neyler, von Economo'nun fikrini destekledi ve beyin sapnn "reti-
FARKINDALIK KAYNAKLARI 149

kler" ekirdeinde bamsz bir aktivasyon sisteminin varlna


iaret etti. Daha sonra Jouvet ve dier aratrmaclarn gerekletir-
dii almalar, uykunun rntsnn, tpk uyanlmln srd-
rlmesi gibi, beyin sap ekirdeiyle diensefalona bal olduunu
gsterdi. Son yirmi yl iinde, daha gelimi anatomi teknikleri, bir-
biriyle ilikili aktivasyon merkezlerinin yuvas olduu anlalan re-
tikler oluum iinde byk bir kimyasal karmaklk ortaya kar-
d. Bu srada, gnmz fizyologlar, Berger'in insanda lk kez ta-
nmlad ritimlerin hcresel temellerini ortaya karmaya, bilin
geitlerini ap kapatan talarnusta odaklanan mekanizmalar kefet-
meye baladlar.
Aktivasyon sisteminin btnlemlii, uyarlmlk durumunu
ritmik olarak dzenlemesi uyank bilincimizin temelini oluturur ve
deneyimi mmkn klar. Deneyimin ieriini oluturan beyin yap-
lan, 5. Blm'n konusunu oluturuyor. Ama bunlara dnmeden
nce, uyanlml aksatabilen veya ortadan kaldrabilen maddeler
ve hastalklar hakknda bildiklerimizden rnekler vereceim. Bun-
lar, bilin konusunda bize ok ey retmitir ve bilincin tmyle
beynin engelsiz almalarna baml olduuna iaret ederler.
lmn Kardeleri:
Bilin Patolojileri

Gnmzn yansn yeryznn glgesinde geiririz, mrm-


zn nc bir parasn da lmn kardei koparp alr.
Sir Thomas Browne1

Giri

Bilin, hassas bir biyolojik kazanmdr. Bundan nceki blmde in-


celediimiz uyarlmln bir rnt iinde gereklemesinin d-
nda daha birok nart vardr. Beyin oksijene ve glikoza srekli
ihtiya duyar. Oksijenle glikoz kan akyla tanr, kalbin yard-
myla ba ksmna yollanr: Bunlann tedarikinde meydana gelen bir
kesinti birka saniye iinde kendini belli eder ve bilin azalarak yok
olur. Bbrek ve karacier gibi organlarmzda byle ani olmayan,
yava yava meydana gelen aksaklklar, sinir sistemi iin uygunsuz
bir ortam yaratr, bu organlanmz tedavi edilmezse komaya neden
olur. Yerli yersiz alp vcudumuzun narin kimyasn bozan birok
ila da komaya neden olur. Beynin iinde veya dnda meydana ge-
len hasarlar, nral sinyallerin salkl gel-gitlerinin elektrik patla-
malar iinde boulduu epilepsi (sara) hastalna neden olabilir.
Uyku uygunsuz zamanlarda patlak verebilir, yokluu bizi bitkin d-
rr, uyurgezerleri gecenin iinde tehlikeli keiflere iter.
Bu blmde, bilinle ilgili bilinen her rahatszl kataloglamak
yerine, bu doal deneylerden bazlar ve farkndaln mekanizma-
larn ak bir biimde ortaya koyan bir-iki insan deneyi zerinde
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 151

duracam. Bu deneyler, srt eviremeyeceimiz bir ey retirler


bize: Anladmz ve sevdiimiz anlamdaki bilin, tmyle fiziksel
bir eydir.
Bu rahatszlklar zerinde yaplan aratrmalar, farkndaln ip-
lerinin ayrlmasna yardmc olmu ve hekimlerle anestezi uzman-
larn onun varln tespit edecek, yollarnn haritasn karacak
yntemler gelitirmeye sevk etmitir. Bu blmn sonuna doru bi-
lin lm konusuna, yani henz tam gelimi olduu syleneme-
yen bir bilim dalma tekrar dneceiz. Bu bilim dalnn bu halde ol-
masnn sebepleri, felsefe le bilim arasndaki uurda nemli soru-
lan gndeme getiriyor.

Baylmalar, nbetler ve tuhaf hareketler

Baylmalar

Byle dedi Andromakhe... kt kt atyordu gsnde yrei... srk-


leniyordu kocas Hektor kentin nnde, acmadan srklyordu drt-
nala koan atlar Akhalann koca karnl gemilerine doru. Brd
gzlerini kapkara bir gece...
Homeros, yada, XXII. Blm

Sakin sakin zorlayn, iyice zorlayn.


(sava pilotlarnn eitim videosundan)2

Baylma en bilinen "sinkop" trdr. "Sinkop"un Yunanca kkeni


synkoptein, "kesmek" veya "koparmak" anlamna gelir. Sinkop, ok-
sijen yokluu, genelde de beyine ksa sreliine ve yaygm bir e-
kilde kan gitmemesi sonucu bilinte meydana gelen geici kesinti-
ye karlk gelir. Baylma ok yaygndr: nsanlarn yaklak yans
zaman zaman baylr, yani ya bizzat siz de baylmsnzdr veya bi-
rilerinin bayldna ahit olmusunuzdur byk bir ihtimalle. Peki
neden olur baylma? Bunu aklarken asl konumuzdan biraz uzak-
lamamz gerekecek.
Beyin srekli faaliyet halindedir ve nronlar a hcrelerdir. Her
gramda beyin dier organlardan ok daha fazla enerji harcar. Biz
sakin bir ekilde otururken, kalbimizden ayrlan kann bete biri,
152 BLN, KULLANIM KLAVUZU
soluduumuz oksijenin bete biri ve dolamdaki glikozun ou
beyne gider. Beynin metabolizmas yava yanan bir sobay andrr;
oksijen ak iinde eker yaklr, bu sayede enerji elde edilir ve kar-
bondioksit atlr. Kendi yakt rezervleri kstl olduu iin beyin d-
zenli yakt tedarikine muhtatr. Bu tedarik de kritik- bir faktre ba-
ldr: Kan basncna. Aikr olan bir eyi aklama riskini gze ala-
rak kan basncnn ne olduunu tekrar hatrlatmak isterim size.
Kalbin dzenli kaslmalar, belli bir basmla geni atardamarla-
ra kan pompalar; suyun musluun basncyla bahe hortumu iinde
ilerlemesine benzer bu. Kan daha sonra geni atardamarlardan k-
k atardamarlara geer ve kan hcreleri sonunda eperleri tek bir
hcre kalnlnda olan mikroskopik "klcal damarlar"n iine tk-
lr: Burada kan, tad oksijen gibi zengin maddeleri brakr, me-
tabolizmann rettii karbondioksit gibi yan rnleri alr. Klcal da-
marlarda, indeki oksijeni teslim ettii iin daha koyu bir renk alan
kan, toplardamarlarn iinde toplanarak sa tarafndan kalbe geri
dner. Oradan oksijen ikmali yapp iindeki karbondioksiti boalt-
mak zere akcierlere gnderilir, bu sefer sol taraftan kalbe geri d-
ner ve tekrar atardamarlara gnderilir. Sistem indeki basn hem
kalp kaslarnn kaslmalarna hem de kan damarlarnn kas eperle-
rindeki gerilim kuvvetine baldr. Kalp yavalar veya atardamarlar
birden geverse (zellikle ayakta olan birinde gerekleirse bu) kan
basnc birden der ve kan ak yerekimine kar duramayabilir,
vcudun en ok kana ihtiyac olan blmne, yani beyne taze kan
ulatrmay baaramayabilir.
Bayldmzda bunlar olur ite. Kan basmc eitli nedenlerle
kan yukar tama grevini yerine getiremez ve beyin kan takviye-
sinden mahrum olur. Beyin srekli oksijene ihtiya duyduundan,
bilin gider, kii yere der ve beynin kan ihtiyac yerekimi saye-
sinde yeniden salanr. ok da endie verici olmayan bu olay dizi-
sini ne tetikler? Bununla ilgili bir hikye anlataym size.
Bir tp rencisinin hayatndaki uygulamaya dayal ille zorlu im-
tihan kan almasn renmektir. Ben siftahm dost canls bir flebo-
tomistin (kei yaparak ven ama uzman) yardmyla, onun Ox-
ford'daki bir kliniin kesindeki odasnda yapmtm. Setiimiz
kurban, otuzlu yalarnn balarnda, hatrladm kadaryla gl
kuvvetli, din grnl biriydi. Tmyle tesadf eseri, bunu yap-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 153

mann en rahat yolunun onu bir kanepeye oturtmak olduuna karar


verdik; iyi ki de yle yapmz. Acemi ansyla daman hemen bul-
dum ve rngaya kan ekmeye baladm, kann geldiini grd-
me sevinmitim. Ben bununla urarken, btn bu ilemleri dik-
katle seyretmekte olan hastanm beti benzi att, yasta devrildi ve
gzleri yuvalarnda geriye doru kayd. Byle bir tepkiyi hi bek-
lemiyordum, birka saniye sonra kendine gelince ok rahatladm.
Daha sonra bana, kan grnce bayldn, ama bunu sylemek is-
temediini syledi.
Ac, heyecan, taze ve phtlam kann grnts, bunlar bayl-
mann muhtemel tetikleyicisidirler. Bilinmeyen nedenlerle, hassas
insanlar bu eylere kalbin istemsiz bir ekilde yavalamas ve atar-
damarlarn, zellikle kaslardaki atardamarlarn gevemesi eklinde
tepki verirler. Kan basnlar kaybolur, derilerindeki kan damarlar
bzlerek solgunlua neden olur, ardndan baylma gerekleir. Du-
rumu yoluna koymak iin yatay durua ihtiya duyulur. Baylmak-
ta olan birini yere dmekten korumak iin gsterilen iyi niyetli a-
balar amalanan eyle taban tabana zttr.
Baylma riski yaratan birok baka durum vardr. Bu durumlarn
ou rock konserlerinde bir araya gelir. Deneyleriyle az sonra kar-
laacamz Thomas Lempert ile Martin Bauer, New Kids on the
Block'un bir konserinde ilkyardm almalarna katlm.3 Lempert
ile Bauer, konser srasnda baylan 400 kzdan 40'yla mlakat yap-
m. Kzlarn ou baylmaya neden olan bir dizi etken bildirmi:
Uykusuzluk, alk, uzun sre ayakta durma, an soluma, lk at-
mak ve kalabaln neden olduu bask nedeniyle gsn zorlanma-
s. Nrologlar, verebilecekleri en iyi tlerin bir ie yaramayaca-
n fark etmiler: "Uyu, yemek ye, otur, sakin ol ve kalabalktan uzak
dur. Ama hayran olduu yldzlan seyre giden hangi gen yapar
bunlar?"
Bir hastada grlen "bilin kararmas"nm baylmaya bal olup
olmad nrologlara sk sk sorulur. yle olduunu sylemeyi ter-
cih ederiz. Gerek tbbi seyirleri gerekse toplumsal etkileri bakmn-
dan baylmalar zararsz olaylardr: Hastann sonradan araba kullan-
masna veya almasna engel oluturmaz. Genellikle benzer tan-
ya sahip epilepsi maalesef her ikisi iin de engel oluturur. Bu ne-
denle, baylmayla epilepsi arasndaki nrolojik yaknlk, Lempert'le
154 BLN, KULLANIM KILAVUZU
meslektalarnn 56 sinkop epizodu zerinde gerekletirdii son
derece ayrntl analizin ilgi odan oluturuyordu.
oumuzun bandan getiyse veya oumuz tank olduysak bi-
le baylma, her gn rastlanan bir olay deildir. Lambert'le Bauer, bir
baylma ann yakalamak iin pop konserlerinde pusuya yatmak ye-
rine, 56 salkl tp rencisini ok yi bilinen bir oyuna, br eit
4
"eek akas" olan "bayltma oyunu"na davet etmi. Bir baylma
salgnndan sorumlu tutulurum korkusuyla bu oyunu ayrntsyla ta-
rif etmeye ekiniyorum. Oyunun melme, hzl nefes alp verme,
ayaa kalkma ve var gcyle bastrmadan olutuunu sylemekle
yetineyim. Ayrntlarn merak ediyorsanz, Lempert'in makalesine
bavurabilirsiniz. Szn ettiim manevralarn yardmyla, 56 de-
nekten 42'si "tam sinkop" yaam: Tepkisizlemiler ve dmler,
kendilerine geldiklerinde olayla ilgili hibir ey hatrlamamlar.
Her denekten kendine gelirken yksek sesle saymas istenmi.
Aratrmaclar, her baylmayla ilgili bir video kaydn "yaklak 100
kez" izlemi. Olanlarla ilgili yazdklar aklamalar insana kendini
zorla okutuyor, okuduunuz eyler sizi hayrete dryor.
Yaklak 12 saniye boyunca bilin yitimi yaanm, yani dene-
in dyle say saymaya balamas arasnda 12 saniye gemi.
Deneklerin byk bir ounluu, dten yaklak 3 saniye sonra
birtakm konvlsif hareketler gstermi. Bunlar 7 saniye srm,
deneklerin bilinci tekrar yerine gelene kadar ara ara devam etmi.
Baylma esnasmda deneklerin gzleri genellikle ak ve yukar d-
nkm. Bayldktan 5 saniye sonra, ban evirme, gzlerini oy-
natma gibi baka istemsiz hareketler ile "dudak yalama, ineme
veya el kol hareketi gibi amasz hareketler" bagstermi. Denek-
lerden yaklak yans "dorulma hareketi" yapm, sessiz ve amne-
zik bir haldeyken balarn kaldrm, oturmu veya ayaa kalkm.
ou, baylma esnasmda bir tr grsel veya iitsel halsinasyon ya-
adn bildirmi. Bunlar bir hrt duymak veya renkli bir leke
grmekten ibaret halsinasyoniarm, ama bazlar harika bir "ha-
fiflik, kopma ve huzur" duygusu yaam. Drt kii, vcutlarndan
ayrld hissine kaplm. Tam bir sinkop yaamayanlar zellikle
ilgin: 13 denek, dn hatrlam, ama "kesintisiz bir d far-
kmdalk, dezoryantasyon ve istemli motor kontrol kayb" tanmla-
m: Bu kiiler, dmelerine engel olamadklar gibi, hemen say
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 155

saymay da baaramamlar. Buna karlk, baka bir denek, baygn-


l boyunca ayakta durmu, devaml karya bakm, ama 10 sani-
ye boyunca say sayamam ve sonrasmda epizodla ilgili hibir ey
hatrlamam. Kendilerinden deneye bir kez daha katlmalar iste-
nen ve sinkop srasnda EEG'leri alman dokuz denein bilin yitimi
srasnda serebral ritimlerinin yavalayp teta ve delta sahasna gir-
dii grlm.
Bu deneyin ima ettii ok ey var. Bir kere bu deney, doktorlar
iin bir uyan nitelii tar. Lempert'in bu epizodlar srasnda kay-
dettii konvlsif hareketler, gz yuvarlama, dudak yalama, el kol
hareketi ve halsinasyonlar gibi olaylarn ou epilepside de mey-
dana gelir. Bunlar sinkopta da meydana gelebiliyorsa, tehis sra-
snda bu tr verileri kullanrken ok ihtiyatl olmak gerekir. Sonra,
bilin kararmalarnn bylesine kolay olumas, bilincin hassas bir
ey olduunu hatrlatr bize. Ayrca, bu ayrntl gzlemler, bizi ok
ilgilendiren bir sonucu ima ederler: Baylma ve kendine gelme s-
releri, uyanklk durumunun ayrlmaz paras olduunu dnd-
mz birok kabiliyetin yle olmadn gsterir gibidir. stemli
olduunu dndmz oturma veya ayaa kalkma gibi "dorul-
ma" hareketleri, denekler konumaya veya yaadklar olaylar an-
latmaya balamadan nce grlmtr; bellek, konuma gerekle-
meden nce yerine gelmitir; "bilinsizlik" srecinin ortasnda rya
benzeri karmak bir deneyimin yaand ak bir ekilde anlal-
mtr. Bu konuya tekrar dneceiz.
Lempert ile alma arkadalarnn "eek akas"yla ilgili titiz
aratrmalar, sinkop konusunda askeri alanda yaplan baka aratr-
malarca da desteklenmitir. Jet ua anda hava savalar ba
dndrc bir hzda gerekleir, sava pilotlar hasta edici ivmele-
re maruz kaim rnein, uak gkyzne doru uup havada ters
daire izdiinde veya birden yan yattnda ivme "batan ayaklara"
dorudur ve bu ivme kalp tarafndan salanan kan aknn ivmesi-
ne kar gelir. Uam ivmesi yeterince hzlysa, beyin ynndeki
kan ak kesilir ve sinkop meydana gelir. atma koullarnda
byle bir ey felaket anlamna geldii iin, Amerikan ve ngiliz Ha-
va Kuvvetleri, muharebe srasnda pilotlarn maruz kald kuvvet-
leri yeniden oluturacak, ama bu kuvvetlerin etkilerinden zarar gr-
meyecekleri "santrifjler" ina etme gerei duymu.
m
156 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Amerika'da "G-LOC" (yerekimine benzer "G" kuvvetinin ivme-
sinin artmasyla oluan bilin kayb) almalar on yldan fazla bir
sredir yaplyor; bu almalardan bugne kadar 500'den fazla sin-
5
kop epizodu kaydedilmi. Beyne giden kan akn aniden bozan
bir G-kuvveti (normal yerekimi kuvvetinin yaklak yedi kat) 7
saniye iinde bilin kaybna neden olur; bu sre baka verilerle de
desteklenmitir. Bu deneylerde, kan akndaki azalma bir 5-7 sani-
ye daha srm. Tam sinkop yaklak 12 saniye srm; bu srecin
sonlarna doru, belli ki beyne giden kan ak yeniden gerekle-
meye balad sralarda, konvlsif kaslmalar grlm. Pilotlar,
sinkop durumuna gemeleriyle birlikte devreye giren bir uyan -
yla ses sinyalini, kendilerine daha nce tembihlendii gibi, kapa-
tncaya kadar zihin karkl durumu 12 saniye daha srm. Lem-
pert'in aratrmasnda olduu gibi, birok denek "rya olay" bildir-
mi. Askeri doktorun 24 saniyenin, "G-loc olumas durumunda bir
sava pilotunun milyonlarca dolarlk bir ua kontrol edememesi
iin uzun bir sre" olduu fikrine katlmamak mmkn deil. 24 sa-
niyelik bu boluk, hem can hem de "materyal" kaybna neden olan
birok felaketin sorumlusudur. Anti gravite giysileriyle zorlama
manevralan (blmn bandaki alntda geen konu) G-LOC'tan
korunmaya biraz yardmc olur.
Beyinde sinkopun olumasna neden olan en nemli kusur, ok-
sijen yokluudur. Yine havaclk tbbndan vereceimiz son sinkop
deneyi rneinde baylma, beyne doru olan kan akndaki dei-
imden ziyade dorudan oksijen yokluundan kaynaklanr. Soludu-
umuz hava normalde yzde 21 oksijen, yzde 78 azot ve eser hal-
de birka baka maddeden oluur. 18.000 fitte, yani Everest'in ne-
redeyse te ikisine denk bir irtifada, atmosfer basnc deniz sevi-
yesindeki basncn yaklak yans kadardr. Bu seviye, insann da-
imi habitasyonunun en yksek seviyesinden biraz daha yksektir:
Aniden bu irtifaya ikartlsaydk kendimizi ok kt hissederdik.
Bu irtifada uan bir uak kabin basncn kaybettiinde tam da by-
le bir ey meydana gelir. Zaman zaman yaand iin bu olay da
hava kuvvetleri laboraruvarlannda yalandan incelenmektedir,6
Hzl dekompresyon 21.000 fitte meydana gelirse, "kullanl bi-
lin sresi" (TUC) 10 dakika kadardr (basnl oksijenin olmad
durumlarda). 30.000 fitte bu sre bir dakikaya der. 40.000 fitte,
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 157

yani uzun yola giden yolcu uaklarnn irtifasnda, bu sre sadece


30 saniyedir. Bu sonular, yerde ve dekompresyon odalarnn yar-
dmyla oksijen basnc bu irtifalarda grlen seviyelere drle-
rek yaplan deneylerden elde edilmitir. Bu aratrmada ayn za-
manda, yaklaan sinkopun belirtileri de belgelenmitir: Krklk ve
dalgnlk hissi, ba dnmesi, sersemlik, kulak nlamas, giderek ar-
tan konsantrasyon gl, uzuvlarda karncalanma ve grmede
tedrici bozulma, bilin kaybnn habercisidir.
Sinkop konusunda daha fazla ayrntya girmedim. Beyin ynn-
deki kan ak ok eitli nedenlerle tehlikeye girebilir, ki kalp at-
nn tamamen durmas bu nedenlerin en banda gelir. Varl ha-
zin bir biimde grnmez bir gazn sabit akna bal olan bilincin
ne kadar hassas bir durum olduunu sezmisinizdir ama umarm.
Uyank bilinle zdeletirdiimiz kabiliyetlerin, beyin mkl bir
duruma girdiinde paralanabildiim de anlamsnzdr. Hareket,
bellek, konuma ve hayalgc birbirinden bamsz bir biimde bo-
zulup yeniden toparlanabilir. Bunlarn hangisi "bilin"i oluturur?
lk anlamdaki bilin, yani "uyanklk durumu" anlamndaki bilin
dndmzden daha m karmak? Bu bilmeceleri zmeye a-
lmadan nce biraz daha veri toplayalm. Epilepsiyle ilgili incele-
meler bunlar hakknda bize ok ey retir.

Nbetler

Epileptik nbetlerle ilgili sarih aratrmalardan daha iyi bir nrolojik


alma yaplamaz.
John Hughlings-Jackson, 18897

Makine almyor.
(yedi yandaki bir ocuun nbet balamadan nceki szleri)

Canl beyin elektrikle alr. Fizyolog Nikolay Vedenski'nin 1889'


da "telefonu"yla dinlemek in rpnd, kedi ve kpeklerin beyin-
lerindeki "sinir akmlarnn clz, neredeyse fark edilemeyen sal-
nmlan", (bkz. s. 115), tpk Rudolfo Llinas'n bir yzyl sonra mo-
dem fiziin armaan muazzam aygtlarla kaydettii 40/saniye'lik
158 BLN, KULLANIM KILAVUZU

salmmlar gibi, beynin aralksz ritmik faaliyetini yanstr. Epilepsi,


beynin elektriinin normal denetim mekanizmasndan kurtulup
kendine ait bir hayat yaamaya balad, elektriksel bir isyan duru-
mudur. Nrologlarn karlat en yaygn ciddi rahatszlktr epi-
lepsi, bilin patolojisinin en mkemmel rneidir.
Epileptik krizlerin birok nedeni vardr ve eitli ekil ve b-
yklktedirler. Nedenleri arasnda beyin korteksini etkileyebilen
birok bozukluk yer alr (ana rahminde beynin grd incelikli ha-
sarlardan beyin enfeksiyonuna, tmrne ve nmeye kadar). Kann
kimyasn bozan ve nedenleri organlarn (bbreklerin mesela) al-
ma bozukluklarndan, kalsiyum gibi baz maddelerin eksikliine
veya penisilin gibi bildik ve zararsz bir ilacn an kullanmna ka-
dar eitlilik gsteren "sistemik" hastalklar da epilepsinin ortaya
knda rol oynayabilir. Baz epilepsiler kaltm yoluyla, daha ye-
ni yeni anlamaya baladmz yollarla geer.
Beynin bir ksmmm veya tmnn ezamanl elektrik faaliyeti
durumuna girmesi, epileptik nbetlerin ortak paydasdr: Hasta uya-
nk durumdayken alnan EEG'deki karmak ritimlerin yerini mono-
ton bir "nbet" boalm rnts alr (bkz. ekil 4.1). Bundan son-
ra olacaklar nbete beynin tmnn m, yoksa bir ksmmm m da-
hil olduuna gre deiir. Jeneralize (genel) ataklarla ksmi ataklar
arasndaki bu farkllk, nbet snflamasnn temelini oluturur.
Primer jeneralize nbetler snfna giren nbetler de, atan ilk
balad andan itibaren (veya balamasna yakm) beynin tamam

ekil 4.1 Epilepside EEG Epileptik bir gencin beynindeki genel elektrik faaliyeti-
nin beyin dalgas kayd (EEC). Her iz hatt, kafa derisi zerindeki farkl bir blge-
nin elektrik faaliyetini inceler. Kaydn ilk (normal) drt saniyesinde, baskn fre-
kanslar hzldr, alfa ve beta seviyelerindedir. Drdnc saniyenin sonlarna do-
ru, bu faaliyetin yerini aniden 3 devir/saniyede meydana gelen "sivri ve dalgal"
faaliyet alr: Bu faaliyet, bilincin ksa sreliine kesildii, hibir uzvun kaslmad
ksa bir "absans nbeti "ne karlk gelir.
LOMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 159

devrededir. ok iyi tandm hissettiim hayali bir arkadam ta-


ntaym sze.
Joe u anda 15 yanda ve gc kuvveti yerinde. ki yl nce Joe
ve ailesi, zellikle de ailesi, onun kahvaltlarda yapt sakarlklar
fark etmeye balar. Hi beklenmedik bir anda Joe yulaf ezmesini
yere dkmekte veya kzarm ekmeini masann br tarafna fr-
latmaktadr. yle sk sk da olmaz ama bu. Yapt bu sakarlklar
geceleri ge yatmasna balarlar. Hemen hemen ayn dnemlerde
arkadalar, sohbet srasnda onun bir-iki saniye "donup kaldm",
sonra da lafa kald yerden devam ettiini fark eder. Ona taklrlar;
Joe onlarn sylediklerine arr. Derken, dansl bir partiden eve
ge dnd bir gecenin sabahnda bala gitmek zere erkenden
kalkan Joe, kt bir kahvalt geirir. Yedii yulaf ezmesini dker,
sonra ayn, kaskat kesilir, yere der ve kardelerine bir saat gibi
gelen bir dakika boyunca vcudunun her taraf zangr zangr titrer.
Birka dakika sonra mutfan zemininde, her yan ar iinde uya-
np da merakl baklarla ve onu sedyeye yatrmaya hazrlanan am-
bulans grevlisiyle karlanca arr.
Bu hikye mutlu bitiyor. Joe, genellikle antiepleptik ilalara iyi
tepki veren bir sendromdan, "jvenil miyoklonik epilepsi"den mus-
tarip. Joe'nun hikyesinde eit jeneralize nbet sz konusudur.
Kahvaltlarda yaad aksilikler, ksa sreli "miyoklonik" atak-
larn, bir grup kasn hi beklenmedik bir anda, aniden kaslmasnn
bir sonucudur. Siz de baka tr br myoklonus yaamsnzdr
mutlaka, tam uykuya dalarken birden ayanzn kaydna benzer
bir duyguyla kendinize geldiinizde mesela. Joe'nun arkadalar,
onun ikinci eit atam fark etmiti: Epileptik "absans", farknda-
hn iptal ettiinde sohbetin ucunu kalyordu.
Myoklonus ve absans ataklar glnp geilecek basit eylerdi.
nc nbet tr, ok daha meum grnyordu: Parti gecesinden
sonraki sabah, bir dizi anlk miyoklonik nbet, byk bir "tonik-
klonik" ataa dnerek, bilin kayb, katlama, sonra da titremey-
le kendini gsteren, baz durumlarda mesanenin boalmas gibi
mahcubiyet verici eylerin, baz durumlarda da dilerin dilin ze-
rinde kenetlenmesi gibi ac verici eylerin grld bir epilepsi
nbetinin stereotipine neden olmutu. Bu nbetler ok korkutucu-
dur. Bu tr nbetlere tank olanlarn ounun bir lm vakasna ta-
16D BLN, KULLANIM KILAVUZU
nk olduklarn dnmelerine amamal.
nbet trnn de, beynin elektrik faaliyetiyle ilgili, e-
kil 4.1'dekine benzer jeneralize bir bozukluu ierir. Joe'nun mi-
yoklonuslan gibi ksa sreli jeneralize nbetler, ounlukla farkn-
dal etkilemez. Absanslarla tonik-klonik nbetler genellikle far-
kndal bastrr.
Buna karlk, "odaksal" veya "ksmi" nbetler, adlarndan da
anlalaca zere, beynin bir yerindeki boalm odanda meydana
gelen elektrik faaliyet nedeniyle ortaya kar. Etkileri bulunduktan
yere gre deiir: Korteksin her ilevi incinmeye msaittir.
Artkafa lobunda meydana gelen nbetler, grsel deneyimlere
(k akmalanyla belirginleen "bmsiz" halsinasyonlara) yol
aar. akak lobundaki elektrik boalmalar birok tuhaf belirtiye ne-
den olur: Mideden balayp baa kadar kan bulant hissi ile tekin
olmayan tamdklk veya yabanclk hissi (dejavu ve jemav) en yay-
gn olandr: Giri blmnde bunun tipik bir rneiyle karlam-
tk. Grnmn birden bymesi gibi grme bozukluklar, karma-
k grsel veya iitsel halsinasyonlar, youn, ama tarif edilemeyen
tat ve kokular alglama, insan hareketsiz klan ba dnmeleri, k-
k drc dehet ve cinsel haz duygulan daha seyrek grlen,
ama hepsi de akak loblanndan kaynaklanan epilepsinin iyi tannan
davurumlardr. Duvar lobu nbetleri, vcudumuzdan kaynakla-
nan duyumlan arptr veya ssleyip psler. Aln lobu ataklan, bir
uzuv boyunca, ilk kez Hughlings-Jackson'in tarif ettii biimde, sa-
niyeler iinde ilerleyerek "motor nbetler"e neden olur. Ailesine,
"makine almyor", diye seslenen ocuk, byle bir atan balan-
gcn sezmitir. Btn bunlar "basit" ksmi nbetler adyla bilinir.
Beyni, deneyim ve eylemlerimizin ezgilerini oluturduu bir mzik
aletine benzetirsek, bu nbetler, tellerde hariten sesler karan mu-
zr bir rzgrdr; kh bir any, kh bir duyguyu ekip karr, birin-
de yank kokusu uyandrr, bir bakasnn dudan seirtir.8
Deneyimin ieriini etkileyerek epileptik bir "avra"ya neden
olan ksmi nbetler srasnda, tuhaf durumlar ortaya kar. "ngiliz
nrolojisinin babas" Hughlings-Jackson bunlardan sz ederken,
olaylarla lgili sradan eletirel farkndalmzla ataklarn neden ol-
duu znel farkndah birletirerek oluturduu "ift bilin" kar-
ln kullanr. Bu iki bilin, nbet srasnda bir arada bulunur (bun-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 161

lar bazen birbirleriyle etkileim iine girerek sradan deneyim ve


eylem alanyla yabanc mekanizma ve hastalk alan arasnda gl
karlamalarn meydana gelmesine neden olur).
Bu karlamalar, nbetlerin uyanlarla harekete getii "refleks
epilepsi"nin tanmlayc zelliidir. En ok, ataklarn titrek kla te-
tiklendii "a duyarl" epilepsi hastalarnda grlr bunlar. Ama
baz hastalar ok daha ince tanmlanm tetikleyicilere kar hassas-
tr. Bu tetikleyiciler alg deneyimiyle, ruh haliyle veya dnceyle
ilikili olabilir. Satranta zor bir hamle zerinde uzun uzun dn-
mek, simgeler yazmak (ama ekil izmek deil), kafadan hesap yap-
mak (arpma ve blme ilemleri yalnz, toplama ve karma ilem-
leri deil), belli bir duygusal tonda alan bir mzik paras dinlemek
ve okumak, bunlarn her biri baz epilepsi hastalarnda etkili ve tu-
9
tarl tetikleyiciler olarak tanmlanan uyaranlardr. Bir meslektam,
tamdk bir yolda belli bir keyi dnerken nbetleri tetiklenen bir
hastayla karlam. Bir nbetin "fiziksel" bir olay olduunu ou-
muz tereddtsz kabul eder; sradan deneyim konusunda ise bu ka-
dar emin konumayz. Bu refleks epilepsi rnekleri, deneyimin bi-
zatihi kendisinin fiziksel oluunun canl bir gstergesidir.
Aada 1937'de yaymlanan benzer vakalarla ilgili klasik tarif-
lerden alman bir "mzkojenik" epilepsi vakas yer alyor: 10 FC ad-
l 25 yandaki bir kadn, bu hastalkla 17 yanda tanm:
17 yandan beri... belli bir mzik trn (zellikle de piyano veya
orgla alnan mzik paralarn) dinlerken "baylma" nbetleri gei-
riyor... Hastaneye girii yapldktan sonra kadna gramofon dinletil-
di... nce bir dans ezgisi denendi, ama FC, bu tr bir mziin sz ko-
nusu etkiyi yaratmadn hemen belirtti. Bir orkestra paras seildi
sonra [aykovski, iek Vals]. On be saniye kadar sonra FC'nin y-
znde huzursuz ve ac eker bir ifade belirdi, glkle nefes alp ver-
meye balad. Gz kapaklan hzl hzl alp kapand, sonra da kr-
pmaya balad. Ac eker gibiydi, parmaklan yatak arafm sms-
k kavrad, sanki aznda holanmad bir tat varm gibi dudaklan-
n "aplatt." Sonra sabit ve bo bir ifade belirdi yznde, bunu he-
men jeneralize klonik kaslmalar izledi... Kaslma hareketlerinin ke-
silmesinden dakika sonra hasta gzlerini at, ama evresinin far-
knda deil gibiydi ve kendisine yneltilen sorulara cevap vermedi...
Tedaviye ramen... hasta, hemen hepsi de mzikle birlikte balayan
benzer nbetler geirmeye devam etti.
162 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Belirli deneyimler nbetlerin olumasna zaman zaman neden olsa
da, nbetler tazen iradeyle engellenebilmektedir. ok rastlanan bir
durumdur bu. Hastalar, nbetleri nlemelerini salayan psikolojik
numaralar renir. Hastalnn avras "gerek olmad" duygusu
olan bir hasta, "birinden kendisiyle konumasn isteyerek... ve dik-
katle dinleyerek" nbetini ou zaman savuturabiliyormu mese-
11
la. Bir mzik parasn dikkatle dinlemek de ayn etkiyi yapar. Bu-
rada yine, sradan dnceyle deneyim, nbetten kanma arzusuy-
la nbete direnme abas, isyankr bir beyinle aka ibirlii yap-
maktadr.
Buraya kadar, beynin her tarafna yayldnda veya farkndah-
m ieriini deitirdiinde, korteksin belirgin blgeleri zerinde
oynadnda, epilepsinin bizi farkndalmzdan tmyle mahrum
edebildiini grdk. Bir "ift bilin" beynin dzenli ve dzensiz
blgelerinin birbiriyle etkileimine izin verirse, dnce ve dene-
yimlerimiz ataklar harekete geirebilir veya onlar bastrabilir. Bu
olaand bozukluun bir baka yn bizi zellikle ilgilendirir:
Sinkopta olduu gibi, bazen "farkindal" balant yerlerinden s-
kerek, normalde birlikte alan konuma ve bellek gibi kabiliyetle-
ri birbirinden ayrr. Harika bir rnek iin tekrar Hughlings-Jack-
son'a dnebiliriz.
John Hughlings-Jackson, Londra'ya 1859'da, 24 yandayken
gitti. Felsefe ve psikolojiye duyduu ilgi onu tptan ayrlma nokta-
sna getirdi, ama arkadalarnn sraryla bundan vazgeti. 1863'te,
Queen Square'deki Ulusal Nroloji Hastanesi'ne tayin oldu; kendi
elyazsyla yazlm hastalk seyir raporlar hl bu hastanenin kli-
nik blmndeki odalardan birinde duruyor. Hughlings-Jackson,
epilepsi ve beyindeki ilevlerin lokalizasyonu hakknda verdii
dersler zerine ok ey yazmtr.
Hughlings-Jackson'm 1888'de, bugn de nrolojinin en saygn
dergilerinden bri olan Brain'dt, sonlarna doru "ok nemli bir
vaka"mn hikyesinin yer ald "zel bir epilepsi eidi zerine"
balkl bir makalesi yaymland.12 Sz konusu hikye, E>r. Z. olarak
bilinen, "son derece kltrl bir tp adam" olan hasta tarafndan ka-
leme alnmt. Dr. Z'nin yazsndaki son paragraf yle:
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 163
Drdncs kayda deer bir durum sanrm. Annesi tarafndan akci-
er semtomlan ikayetiyle getirilmi bir hastaya bakyordum. Hasta-
nn gsn incelemek istedim, soyunup uzanmasn syledim. o-
cuun hasta gibi grndn dnmtm, ama onu hemen yatr-
mak istediime veya bir tehiste bulunduuma dair hibir ey hatr-
lamyorum. Hasta soyunurken bir petit-mal [hafif bir epilepsi nbeti]
balangc hissettim kendimde. Stetoskobumu kardm, konu-
maktan kanmak iin hastaya srtm dndm hatrlyorum. Son-
ra hatrladm ilk ey, ayn odada yaz masasnn arkasnda oturdu-
um, baka biriyle konutuumdu, bilincim biraz daha yerine gelin-
ce hastam hatrladm, ama onu odada bulamadm. Neler olduunu
merakla aratrdm ve bir saat sonra hastay, zerinde benim yazd-
m "sol tabanda pnmoni" [sol akcierde zatree] tehisi notu bulu-
nan bir yatakta yatar buldum. Onunla yaptm konumadan, onu
muayene ettiimi, tehis notunu yazdm ve hemen yataa yatmas
gerektiini sylediimi dolayl olarak rendim. Merak edip hastay
inceledim ve bilincim yerindeyken koyduum tehis, bilincimin ye-
rinde olmad srada koyduum tehisle (hatrlayamadm tehisle
demeliyim belki de) ayn kt. ok armtm, ama beklediim ka-
dar naho bir aknlk deildi bu.

Dr. Z'nin basma ne gelmiti? Hikyesinin balarnda Dr. Z, hatrla-


yamad o tehis srecindeki davranlarnn "otomatizm" olduu-
nu ileri srer. ocuu muayene ederken gerekten de otomatik ha-
reket etmi olabilir mi acaba diye dnmeden edemiyor insan, Dr.
Z'nin kendisi de alntsn yaptm paragrafta kukusunu dile geti-
riyor zaten: Belki "bilinli "yd, ama geirdii nbet, onda olayla il-
gili herhangi bir annn canlanmasna izin vermiyordu. Onun kendi-
ne zg bir belgatle tarif ettii o "petit-mal"inin doasna uygun
bir fikir bu:

Temel vasf zihinsel... bir Hatrlama hissi, yani dikkati igal eden e-
yin, dikkati daha nce de igal etmi olduunu, dolaysyla bu eyin
tandk olduunu, ama bir sreliine unutulduunu fark etme, hem de
bu ey ne zamandr aramlyormu da imdi bulunmu gibi biraz da
sevinle fark etme hissi... Hatrladm bu eyin hayali bir ey, duru-
mumun da anormal bir durum olduunun belli belirsiz farkndaym.

Bir fokal nbet, ardnda genellikle bir fokal beyin bozukluu bra-
kr: Bir hatrlama avras, bellein bir sreliine kaybolmasna yol
164 BLN, KULLANIM KILAVUZU
aabilir pekl. Geici bellek kaybmn bazen bir epilepsi nbetinin
13
yegne ifadesi olduuna dair birok veri var bugn elimizde.
Dr. Z'nin mustarip olduu epilepsi eidi, bilinle ilgili idraki-
mizin iki merkezi ilmeini koparr: Zatree tehisi koymak gibi d-
nsel aba gerektiren iler yapma kabiliyeti ile daha sonra byle
iler yaptm hatrlama kabiliyetini. Halbuki oumuz, dnsel
aba gerektiren bir i yapabilecek durumda olan bir kiinin bu ii
yaparken, hem uyank olma, hem de o deneyimi yaama anlammda
{sonradan bu yaptklarn hatrlamasa bile) bilinli olduunu varsa-
yarz.
Dier nbet eitleri, genellikle uyankken sahip olduumuz ba-
14
z psikolojik kabiliyetlerimizi sakatlar. Bir nbet hastay" tepkisiz"
klabilir; zira hasta nbet srasnda, konumalar anlamayacak veya
konuamayacak, hareket edemeyecek veya youn bir hasinasyon
durumu yaad in btn bunlar yapamayacak haldedir. Bu ko-
ullarda, nbet geiren birinin neler yaadn ya da bir ey yaa-
yp yaamadm bilmek bile zordur, hatta imknszdr. Ama uyank
hayatlarmzla zahmetsizce btnletirdiimiz kabiliyetlerin (bel-
lek, konuma, dikkat, hayalgc) hepsinin tek tek, beynin iindeki
isyankr elektriin muzr oyunlarnn kurban olabilecei aktr.

Tuhaf hareketler

Baylmalarla nbetler, bilin iin istenmeyen ksa sreli krizlerin en


yaygn olanlardr. Dier nrolojik bozukluklar da zaman zaman
ayn etkilere sahiptir: Beyin sapnn aktivasyon sistemini ksa sre-
liine kan tedarikinden mahrum brakan "geici iskemik atak" (ve-
ya "kk inme") bilin kaybna neden olur. Bu ataa hemen her
zaman beynin bu blgesinden kaynaklanan ift grme veya peltek
konuma gibi hastalk belirtileri elik eder. Seyrek olmakla birlikte
migren de ayn yaplan ayn sonular douracak ekilde etkileye-
bilmektedir.
Baka bir rahatszlk tehis edilememekle nldr ve seyrek
meydana gelir, meydana geldiinde de "tuhaf hareketler" konusun-
da kafa patlatan doktorlarn basma bela olur. Beyin, metabolizma-
sn beslemek iin glikoza baml olmasna ramen, eker depola-
r kktr. Kandaki sabit eker mevcudu azaldnda hzla zihin
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 165

bulankl balar ve eker tedarik edilmezse, saniyeler iinde bilin


kaybna neden olur. Kan ekerinin hafife dmesi, bazen "histe-
ri"yle veya psikiyatrik bir hastalkla kartrlan tuhaf davranlara
neden olur.
"Hipoglisemi", yani kan ekeri dklnn en yaygn nedeni
ar dozda inslin salgsdr, bazen bu hormonu salglayan bir t-
mr de buna neden olur. ok seyrek rastlanan nedenler de vardr.
Birka yl nce, British Medal Journal'e, "tatlarn beenmedii"ni
dnd iin "meyve, eker ve ekerlemeleri" hayatna hi sok-
mam bir adamn kendi zerinde gerekletirdii baarl bir tehis-
15
le ilgili bir yaz yaymlanmt. Bu kii yirmili yalarnda bir dizi
bilin kararmas yaam, gittii doktor ona epilepsi tehisi koymu
ve hem kendisinin hem de karsnn yapmaktan byk keyif ald
d seyahatleri kesmesini, ehliyetini yetkililere teslim etmesini tem-
bihlemi. Birka ay sonra adam, ekerli ieceklerin ban dndr-
dn fark etmi. Hemen hemen ayn dnemlerde, gazetede tesa-
dfen "kaltsal fruktoz tahammlszl" konusunda bir yaz oku-
mu. Bu rahatszlkta, birok meyvenin ana eker maddesi olan
fruktoz ile aymza boca ettiimiz sakkaroz, karacierin almas-
na mdahale ederek kan ekerinde ani de sebep olur. Adam ga-
zete yazsn doktoruna gstermi, doktor da sylediklerini ciddiye
alm. Artk kolayca yaplabilen genetik test sonucunda, hastann
hem annesinin hem babasnm hastalk genini tad ortaya km:
ki gen birlikte, ocuklarnda hastal meydana getirmi.
Bu blmde imdiye kadar grdmz hastalklar, beynin ok-
sijen, glikoz ve iyi bir elektrik dzenine olan bamlln tasvir
ediyor. Bu gereklilikler bilinci bir dizi doal tehlikeye maruz bra-
kr. Kendimizi zehirleyerek biz de buna katkda bulunuruz. imdi
gelin, en gzde zehir seeneklerimize bir gz atalm.
p

166 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Afyon, alkol ve dier uyuturucular

Afyon

Kadiri Mutlak Tann'nn straplarn dindirmek iin insana ihsan et-


mekten memnun olduu ilalardan hibiri afyon kadar kolay bulunur
ve etkili deildir.
16
Thomas Sydenham. 1680

Bu uzun, zor gn atlatabilmemizi salayacak TEK BR doz, SKTI-


RBOKTAN BR doz iin Johnny Swan'a gittim.
17
Irvine Welsh, Trainspotting

Hastaneye ilk anda bilinmeyen nedenlerle bilincini yitirmi insan-


larn gelmesi, hastanelerin Acil nitelerinin gnlk olaylarndan bi-
ridir. Bu tr bilin kayplarnn en yaygn nedeni, kendi kendini ze-
hirlemedir.
Birok uyuturucu eidi beyni etkiler. Genel olarak, uyuturu-
cular glerini ekillerinden (bileenlerini meydana getiren mole-
kllerin ekillerinden) alr. Nron yzeyleri, protein dizileri ve di-
er karmak bileiklerle bezelidir; uyuturucular buralardan anah-
tarn kilide girdii gibi girer. Bazlar anahtar evirerek proteini do-
al faaliyetlerini srdrmesi iin tetikler; bazlar kilitte takl kala-
rak kapy kapal tutar. Bu benzetme, uyuturucularn hareketini
an basite indirgiyor elbette, ama genel ilke (yani, uyuturucularn
ounun belli hedeflerle, aralanndaki fiziksel uygunlua gre iliki
kurduu ilkesi) geerlidir.
ngiliztede afyon iin kullanlan "opium" szc, "zsu" anla-
mna gelen Yunanca bir szcktr. Afyonun uyuturucu maddesi,
hahan, Papaver somniferum'un zsuyundan elde edilir ve tuhaf
zellikleri en az M.. nc yzyldan beri bilinmektedir. Afyon
ve ondan saflatnlarak elde edilen "afyon trevi" uyuturucular
son derece kuvvetli an kesicidirler. nsana zevk vermeleri, any
kesmenin yan sra birka saatliine de olsa straba son verme zel-
likleri, toplum iinde yaygn olarak kullanlmalanna neden olmu,
bu da genellikle trajik sonular dourmutur. An dindinneye veya
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 167

haz vermeye yetecek dozlardan daha fazla alnmas halinde afyon


trevi uyuturucular komaya yol aar. Doz daha da artarsa, soluma
drts yok olur. O zaman lm kapda demektir.
1960'lar ile 1970'lerde beyin iinde afyon trevlerine kolayca
"balanan" bir sinaptik reseptr ailesi olabileceine dair veriler top-
lanmaya baland. Evrim yoluyla srf hahatan yararlanabilmeye
yarayan bir reseptr grubu gelitirmi olamayacamza gre, bu
veriler akla tek bir eyi getiriyordu: Beynin iinde ayn reseptrler-
le hareket eden doal maddeler olmas gerektiini. yle olduu da
anlald.
973'te, Aberdeen'de alan John Hughes ve Hans Kosterlitz
adl farmakologlar, beyinden ilk endojen "afyon trevi"ni ayrdkla-
18
rn bildirdiler. Afyon trevlerinin biyolojisi o zamandan beri son
derece karmak bir alan haline gelmitir, ama btn bu hummal
almalar iinde yine de birka kilit bulguya gz atmak mmkn.
Vcuttaki (endojen) afyon trevleri "peptid"Ierdir, yani kendile-
rinden daha uzun nc proteinlerden kan ksa aminoasit zincirle-
ri ("afyon trevi" terimi, etkileri afyonun etkilerine benzeyen, vcut
iindeki ve dndaki btn maddeler iin kullanlr). Peptidler, bir-
biriyle akraba aileye, enkefalin, endorfin ve dinorfin ailelerine
mensuptur; bunlarn her birinin kendi ncs vardr. Afyon trevle-
ri, nrotransmitterdir. Baskm etkileri, hedeflerinin ilevlerini dur-
durmaktr; bunu ikinci habercilerin yardmyla gerekletirirler.
Afyon trevlerinin baland reseptrler de eittir ve bun-
lar Yunan harfleri olan mu, delta ve kappa adlaryla anlrlar. Sade-
ce bu peptid nrotransmitter snf iinde bile, hem peptidin kimya-
sndaki hem de reseptrlerinin yapsndaki eitliliin de rol oyna-
d zengin bir etkileim alan mevcuttur.
Afyon trevlerinin ar farkndal zerindeki etkisi, sinir sis-
teminin eitli seviyelerindeki reseptrlerin varlyla aklanr. Af-
yon trevlerinin omurilik iinde aktive edilmesi, hasar haberi ta-
yan aksonlarn nrotransmitter salglarn azaltr; hasar haberi buna
ramen omurilikten geerse, afyon trevleri, haberci nronlarn fa-
aliyetlerine engel olarak bu haberin beyne ulama ihtimalini azaltr.
Afyon trevleri beyin sapnda ikinci bir "inen" sistemi harekete
geirir: Morfin gibi uyuturucularn orta beynin "periakveduktal
gri" maddesine zerki, omurilikten gelen an sinyallerini azaltan
168 BLN, KULLANM KILAVUZU

transmitterleri de iin iine katarak, ary dngsel basamaklar ha-


linde geirir.
Afyon trevleri, baka bir mekanizma yardmyla, arya veri-
len rahatsz edici tepkiyi sakinletirerek fori ve dinginlie de ne-
den olur. Bunun en azndan ksmen, orta beyin hcrelerindek do-
pamin salgsnn artyla gerekletii dnlmektedir. Bu hcre-
ler aksonlarm, bazal ganglionlann Iimbik sistemle (ki hatrlayaca-
nz zere, Iimbik sistem duygular dzenler) yakn ilikili olan bir
blmne, "nucleus accumbens"e gnderir.
Bu bulgular mptelaln nedenlerine k tutar. Bir afyon tre-
vinin beyne bir hcumunun insana orgazm kadar zevk verdii p-
hesiz. Bu deneyimi tekrarlama arzusu anlalr bir arzu. Ama beyin
bir kez dardan alnan bir maddeye alt m, buna uyum salar ve
kendi afyon trevlerinin salgsn veya reseptrlerinin hassasiyetini
azaltr. Ondan sonra da ar hazzm peine derek gl br al-
kanl besleme ihtiyac yaratr.
Afyon trevleri bilincimize yaylr. Yksek bir dozda alndkla-
rnda bilincimizi tamamen bastmrlar. Afyon trevlerinin etkileriyle
ilgili ayrntl bir aklamaya yava yava sahip oluyoruz. Tek bir
kimyasal sistemin haz ve acy bu kadar eitli yollarla etkilemesi a-
rtcdr. Bu gzlem, deneyimin sinirsel temelini anlamak istiyorsak
eer, beynin anatomisiyle fizyolojisinin mantm zmlemenin
yan sra bir kimyasal ifreyi de krmamz gerektiini syler bize.

Alkol ve dier uyuturucular

Beyler, bu bir aldatmaca deil.


(Boston'da Dr. Morton'un hazrlad eter anestezisi altnda
ilk halka ak ameliyat gerekletirdikten sonra
Dr. Warren'n syledikleri, 1846)19

Kloroformun koyu, tatl srrna,


Sarho karanlk, hayatn lm kaama...
W. E. Henley, "Before"20

ki dkknlarnn arap, bira, likr, envai eit ikiyle tka basa do-
lu raflar, insan yaratclnn muhteem bir kantdr. Susuzluu-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 169

muz basit, ama onu gidermenin binlerce yolu var. tki eksperleri
kar kacaklardr belki, ama her ikinin temel ierii ayndr. Al-
kol, bilin zerinde derin ve tandk bir etki yaratan basit bir mole-
kl. Kadehleri dudaklarmza gtrrken alkoln beyin zerindeki
etkileri konusunda pek bir ey bilmiyor olmaktan oumuz gocun-
mayz.
Alkoln en iyi tanmlanm etkisinin genel anestetik etki oldu-
unu rendiimde armtm (alkol pratikte bu uyuturucu aile-
sinin pek de ie yarar bir yesi deilse de, tatminkr bir anestezi el-
de etmek iin gereken dozla solumamz durduran doz arasndaki
ince snrda bu ii grr).
lk ie yarar genel anestetik olan diazot monoksiti, 1776'da Jo-
21
seph Priestley adl kimyac farknda obuadan oluturmutur. On
sekizinci yzyln sonlarna doru, Bristol'deki Gaz Tbb Enstit-
s'nde alan Humphry Davy adl bir kimyac, eitli gazlarn "so-
lunabilirlii"ni aratrrken diazot monokstn "olaanst etkile-
ri"ni kefeder. Kt bir di ars Davy'ye diazot monoksitin an-
ya kar etkilerini test etme olana tanr: "Arnn iyice iddetlen-
dii gn, gazdan derin nefes ektim... titreme her zamanki gi-
biydi, onu takip eden huzursuzluk birka dakika sonra yerini haz-
za brakt."
Davy, diazot monoksitin "ameliyatlar srasmda yararl" olabile-
ceini ngrmt. Yirmi yl sonra, fiziki Michael Faraday, dietil
eterin benzer zelliklere sahip olduunu kefetti. Ama bu maddeler
1840'ara kadar genelde panayrlarda ve "lemler"de kullanlyordu.
1845'te Amerikal di hekimi Horace Wells, diazot monoksitin bir
sahne gsterisinde kullanldn grdkten sonra gaz bir meslek-
tann yardmyla kendi zerinde dener. Meslekta diini ekme-
den nce Wells gaz solur ve ekim srasnda hi ac duymaz. Wells,
Massachusetts Hastanesi'nde gazn etkisini bir grup seyircinin
nnde gstermek ister. Ama "gaz torbas erken karlm olduu"
iin hastann feryat etmesi zerine kimseyi inandrmay baaramaz.
Ertesi yl, Wells'in meslektalarndan VVilliam Morton, Wells'in de-
neyini eter kullanarak gerekletirir ve baarl olur.
imdi anlatacam mehur bir hikye, ama tekrar anlatmaya de-
er. Cerrah Dr. Warren, ameliyat salonuna sabah kyafetleriyle ge-
lir. Morton'un baarsz olmas halinde hastay zaptetmek iin bir
170 BLN, KULLANIM KILAVUZU
sr asistan orada hazr bulunmaktadr. Morton gecikmitir. On be
dakika sonra Dr. Warren sabrszlanmaya balar, "Dr. Morton gel-
mediine gre, baka bir ii km olmal," diyerek neteri eline
alr. Tam bu srada Dr. Morton ieri girer. Dr. Warren, hastann ma-
saya balandn belirtir ve beklentili bir fadeyle, "Evet baym,
hastanz hazr," der. Birka dakika eter soluduktan sonra Gilbert
Abbott adl hasta bilincini yitirir. Bu sefer Morton, "Dr. Warren,
hastanz hazr," der. Ameliyat hasta an duymadan veya herhangi
bir olay yaanmadan gerekletirilir. Ameliyatn sonunda Dr. War-
ren, hayret iindeki seyircilere dnerek "Beyler, bu bir aldatmaca
deil," aklamasnda bulunur. Demonstrasyona katlan cerrahlar-
dan Dr. Bigelow sonrasnda, "Dnyann her tarafnda ses getirecek
bir ey grdm bugn," der.
Kloroformun anestetik olarak kullanlabilirlii, ertesi yl Edin-
burgh'ta doum uzman Sir James Simpson tarafndan kefedilir,
Simpson bu kefi, Humphry Davy gibi yaparak, yani gaz kendi ze-
rinde deneyerek gerekletirir: "Kk bir kloroform iesi aradk,
atk kt tomarnn altnda bir tane bulduk... Uyanrken Dr. Simp-
son'n ilk alglad ey zihinsel bir eydi -'Bu eterden daha gl ve
daha iyi' dedi kendi kendine." kinci alglad ey, yzst yerde
yatt ve dostlar arasnda bir kargaa ve tela havasnn hkm sr-
dyd. Dr. Duncan baylm, bir sandalyenin altnda yatyor, Dr.
Keith kendine gelmeye alyordu.22
Bu ilk anestezi macerasndan sonraki yz elli yllk dnem iin-
de baka gazlar da kullanld. Anestezi, kurallar kesin ve titiz bir b-
lim dal haline gedi. Bu durum, anestetiklerin nasl alt ve bir
anestetiin temel amacn yerine getirip getirmedii (yani farknda-
h yok edip etmedii) konusunda en iyi ihtimalle zayf bir bilgiye
sahip oluumuzun zaman zaman yaratt sorunlu halleri ok daha
dikkate deer klar.
Anestetikler, kurtuklarn, semenderlerin ve farelerin faaliyetle-
rini insan bilinci kadar etkili bir biimde bastrrlar. Anestetikler, u
veya bu biimde sinir dokusunun temeline saldryor olmal. Nere-
yi ve nasl etkilerler peki?
Tptaki dozlarda kullanldklarnda, anestetiklerin sinapslan et-
kileyerek uyarlmay azaltt, kesin olmamakla birlikte, fikir birli-
iyle kabul edilmektedir. Daha yksek dozlarda, sinir hcresini ta-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 171

mamen fel edebilmekte, akson boyunca hem elektrik sinyali ileti-


mine hem de maddelerin tanmasna engel olabilmektedirler. Anes-
tetiklerin uzun vadeli bir hasara yol amadan bir-iki saat boyunca
nron faaliyetini bastrmalarna olanak tanyan ey nedir? Yirminci
yzyln balarnda, birbirinden bamsz alan Meyer ve Overton
adl iki bilim insannn mutfaklarn vazgeilmez bir lezzeti zerin-
deki gzlemleri, bu soruya bir ilk cevap niteliindeydi. Anestetik
gazlarn anestetik glerinin, zeytinya iindeki znrlk dere-
celeriyle yalandan ilikili olduu ortaya kmt: Zeytinya iinde
ne kadar hzl znrlerse, etki gleri o kadar fazlayd (bkz. e-
kil 4.2).
Bu sonucun doal yorumu gerei, uzun bir sre btn anestetik-
lerin bir ekilde zeytinyan andran ortak bir alanda faaliyet gs-
terdii dnld. Nron sinyal gnderdiinde ykl paracklarn
zerinde ilerledii yal nron zan, bu alan konusundaki en bariz
adayd. Anestetikler, nron zarnn ilevini onun yalarnda zne-
rek engelliyorlarsa, o zaman Meyer ve Overton'un kefettii o -
znrlk ve etki gc arasndaki likinin burada da sz konusu ol-
duu tahmini yrtlebilirdi.

1000 100 10 1 0.1


zeytinya: gaz
ayrma katsays (37C)
ekil 4.2 Anestetiklerin gc ve zeytinyanda znebirliklei arasndaki iliki
Yalarda znebirlik dereceleri hayli yksek olan anestetikler, dk younluk-
larda da anestetik bir etki gsterir (MAC, akcierdeki anestezi iin gerekli aneste-
tik younluu gsteren bir ldr).
172 BLN, KULLANM KILAVUZU
Meyer-Overton yasas genelde gzlemlerde iyi sonu verse de,
yakn zamanlarda elde edilen bulgular, anestetiklerin sinir hcrele-
rimize gerekletirdikleri saldrlarn sanlandan daha seici oldu-
unu akla getirir. nemli bir bulgu da atebceinden elde edilmi-
tir. "Lusiferaz", atebceinin rettii bir proteindir ve bu protein,
ortamda oksijen, magnezyum, bir enerji kayna ve kimyasal orta-
olan "lusiferin"in bulunmas durumunda k yayar. Londra'daki
Imperial College'de alan Franks ve Lieb adl iki ngiliz bilim in-
san, anestetiklerin lusiferaz, lusiferinle olan ilikisini engelleyerek
23
kararttn ortaya koydu. Anestetiklerin bu yetenekleri, insann
anestetik potansiyeliyle yakndan ilikilidir: Beyindeki anestetikle-
rin etkilerinin, bunlarn nron zan iindeki proteinlerle dorudan
etkileimleriyle alakal olmas kuvvetle muhtemel.
Peki ama anestetiklerin bilince saldrlar, beynin faaliyetini
yaygn bir ekilde azaltmak eklinde mi gerekleiyor, yoksa sinir
sisteminden setikleri belirli blmleri etkilemek eklinde mi? Can-
l beynin grntlenmesini salayan teknikler, bu soruya cevaplar
nermeye balad.24 Anestezinin etkisi altndayken beyin faaliyetle-
ri beynin her tarafmda azalr; ama talamusun ilevindeki yavalama
beynin dier blgelerinin ilevlerine oranla daha fazladr; ki bu da
anestezi ile uyku arasnda benzerlikler olduunu akla getirir.25 Bey-
nin enerji tketimindeki azalmaya, serebral ritimlerde yavalama've
uzak kortikal blgelerdeki faaliyetler arasnda ezamanllk kayb
elik eder.26
Ama anestetikler tam olarak nasl alrsa alsnlar, en azn-
dan bizi gvenilir bir biimde uyuttuklar kesin. Kesin deil mi
yoksa?

Anestezinin etkisi altnda farknda I k

Kim olduumu, nerede olduumu veya neler olup bittiini bilmiyor-


dum... Bu grece mutlu durum tepemden gelen sesle (mesanemle il-
gili bir szle) bozuldu, iinde bulunduum durumu hemen anladm:
Yeil rtler iinde... yatyordum, kamm yarlmt... Bu zihin duru-
mu aynen devam etti... tamamen aklm banda ve durumumun tam
anlamyla farknda olarak ameliyathanedeki her sz, her sesi dinler-
ken korkum arttka artt... Daha ilk andan itibaren kendini feci bir
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 173

ekilde hissettiren ac ktletike ktleti... Bir di lokal anestezi


uygulanmadan oyulurken (matkap sinire dediinde) nasl bir ac du-
yulursa, yle bir acyd bu. Ondan kat kat fazla... Bunlar yazarken
27
bile o duyduum ac geliyor aklma ve rperiyorum.

Bu szler, bir sezaryen ameliyat srasnda talihsiz bir biimde bi-


linci yerine gelen "tp bilgisine sahip bir kadnn kendi eliyle yazl-
m anlan"ndan alnmtr. Kadnn yaadklaryla ilgili betimle-
meleri, British Journal of Anaesthesia'da faydal bir hikye olarak
yaymlanmtr. Acnn farkna varma, sonrasnda da anestezinin et-
kisi altmda olduu zannedilen sre boyunca olanlar hatrlama, ney-
se ki ok seyrek yaanan bir durum. Peki ama byle bir ey nasl
oluyor?
Modern ameliyatlarn ou hastay fel haline sokan uyuturu-
culara dayanr. Bu uyuturucular kaslarmz geveterek, cerrahlarn
aksi taktirde ulaamayacaklar i organlara rahata ulap zerlerin-
de gerekli operasyonlar gerekletirmelerine imkn tanrlar. Fel
durumu genellikle anestezi uzmannn hastann nefesini denetim al-
tnda tutmasn zorunlu klar. Bu uyuturucularn hkimiyeti altna
girdikten sonra, anestezi uygulamas srasnda bilinci yerine gelen
hastann hibir ekilde durumunu belli etme imkn yoktur.
Bugn Cambridge niversitesi'nde ders veren Profesr J.G. Jo-
nes, anestezinin etkisi altnda alg ve bellek konulan zerinde yl-
larca aratrma yapmtr.28 Profesr Jones, ameliyat srasnda "tp
bilgisine sahip kadn"n anlattna benzer tam bilinlilik durumla-
rnn, her 10.000 "anestetik"te bir meydana geldiini tahmin ediyor.
Bu durum, genelde anestetiin (fel edici maddenin deil) hastay
etkilemeyi baaramadn gsterir.
Anestezinin etkili olduu sanlan durumlarda ortaya kan dier
bilinlilik eitleri daha yaygndr. Bu olaylar, "sradan" farkndal-
m olaand koullarda baka yollarla da paralanabileceim gs-
terir.
Sonradan ameliyat annn hatrlanmasna yol aan, ama ac his-
sedilmeyen baz farkmdalk derecelerinin her 1000 anesteziden iki
ila drdnde yaand tahmin edilmektedir. Bu durum, anestetikle-
rin bilinci tamamen kapatacak kadar yksek dozda analjezi (an gi-
derici) salayamamalanyla aklanr.
174 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Bir anestetikte grece zararsz bir kusurdur bu. Btn bunlarn
iinde, baz anestetiklerin ameliyat esnasnda hem bilincin uyanma-
sna hem de acya neden olmas, sonrasnda da bunlarn hatrlanma-
sna zin vermemesi, en rahatsz edici durumdur. Byle durumlarn
meydana geldii, dehet verici bir isimle, "yaltlm nkol teknii"
ismiyle anlan teknikle ortaya konmutur.
Ameliyat gren bir hastann bir koluna tansiyon aleti kolluu ta-
kp iirmek suretiyle, kas geveticnin etkisini nlemek ve elin is-
temli hareketini korumak mmkndr. Ondan sonra hasta el hare-
ketleri sayesinde anestezi uzmanyla iletiime girebilir; bylece
anestezi uzman, hastann olaylarn bilincinde olup olmadm an-
layabilir. Hull'da alan anestezi uzman lan Russel, birok uyu-
turucunun anestetik etkisinin "derinlii"ni incelemek ve "otonom"
uyarlmlk iaretlerinin (nabzn hzlanmas ve kan basncnn art-
mas gibi) hastann farkmdalk derecesini gvenilir biimde yans-
29
tp yanstmadn belirlemek iin bu teknii kullanm.
Bu incelemelerden birinde (Dr. Russel'n kukuyla yaklat ve
bu kukularnda hakl olduunu ortaya kard anlalan bir anes-
tezi teknii zerine yapt bir incelemede) 32 hastann 23' ameli-
yat srasnda onunla iletiim kurabilmi. Bu hastalardan yirmisine
ac hissedip hissetmediklerini sormu: Bu soruya hepsi olumlu ce-
vap vermi. Dr. Russel, uyuturucularn gvenilir bir ekilde "genel
amnezi" salayabildii (hastalarm sadece ameliyat srasndaki
olaylar hatrlam, o da belli belirsiz), ama genel anestezi olutur-
may kesinlikle baaramadklar sonucuna varm. Bu incelemele-
rinden bir sonu daha km: Kendisiyle iletiime giren hastalarm
yansndan aznda, terleme ve gz ya gibi "otonom" tepkiler gz-
lemlemi, dolaysyla bunlarn farkndaln varlyla ilgili gveni-
lir iaretler olmad sonucuna varm.
Bu alma, "anestezi" srasnda bilinli olup ac hissetmeme ve
sonrasnda olanlar hatrlamann; hem bilinli olup hem de ac his-
setme ve sonrasnda olayla ilgili hibir ey hatrlamamann mm-
kn olduunu gstermektedir. Baka aratrmalar, anestezi srasn-
da meydana gelen olaylarn, sonrasnda hatrlanmasalar bile davra-
n etkileyebildiklerini gstermitir. Bu etkilerin, olaylarn "rtk
ans" eklinde tezahr ettii dnlmektedir: Bilincin eriemeye-
cei, ama yle veya byle beynin iine kaznm anlar eklinde.
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 175
Bir grup Alman bilim insan bu konuyu, kalp ameliyat srasn-
da hastalara on dakika boyunca sesli Robinson Crusoe kayd dinlet-
30
me yntemine bavurarak aratrm. Bir kontrol grubu hikyeyi
dinlemeden ameliyat olmu. Ameliyat sonrasnda yaplan mlakat-
larda deneklerden hibirinin hikyeyle ilgili bilinli bir ans olma-
d grlm. Ama aratrmaclar, bilinli bir an bulmaya alma-
nn yan sra deneklere "Cuma" szcnn onlarda neyi artr-
dn da sormular. Kontrol grubundaki hastalar "balk yemei" gi-
bi cevaplar vermi. Buna karlk, deney grubundaki on hastann
bei Cuma'y Robinson Crusoe'yla ilikilendirm. Btn olarak,
kontrol grubunun armlaryla hikyeyi dinleyen hastalarn a-
rmlar arasnda son derece belirgin bir fark ortaya km. Merak
ediyorsanz syleyeyim, aratrmaclar zeki davranp hastalarn
armlarna istemeyerek de olsa mdahale edilmesini nlemek
iin, ameliyat sonrasnda yaplacak deerlendirmelerin, deneklerin
hangi gruba ait olduunu bilmeyen bir aratrmac tarafndan yapl-
masn salamlar. Aman aratrma grubu, ameliyat srasnda, has-
talarndan hangilerinin rtk anya sahip olacan kesin olarak tah-
min etmelerine imkn veren bir teknik de kullanm ayrca. Aratr-
malarnn bu ynne daha sonra tekrar dneceiz.
"Anestezi" srasnda bilinlHin mmkn olmasnn hem hasta-
lar hem de anestezi uzmanlar iin rahatsz edici bir durum olduu
ak. Profesr Jones, anestezi uzmannn bu mkl durumunu,
ykseklikler olmadan uan bir pilotun durumuna benzetir. Pilo-
tun ana hedefi, yerle stenmeyen bir temastan kanmaktr: Yksek-
likler, bu abada pilota yardmc olacak en temel unsurdur. Anes-
tezi uzmannn ana amac ise (hayat korumann dnda) ameliyat
boyunca yaananlara bilinci kapatmaktr. Ama fel durumundaki
hastada farkmdal lmesini salayacak bir ykseklikler yoktur
ve pratik kurallara bel balamak durumundadr. ok alaktan uup
acnn hissedilmesine izin verme tehlikesi vardr. Gereksiz derece-
de yksekten umak da tehlikelidir, hastann anestetiklerin etkisin-
den uzun sre kurtulamamas gibi bedelleri vardr bunun. Bu ne-
denle anestezi uzmanlarnn en byk arzusu, farkmdal hastann
ak ifadelerine dayanmadan lmenin yollarn bulmaktr. Grece-
imiz gibi, bu konuda baz basanlar elde etmilerdir.
176 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Koma eitleri

Komaya girmi hasta... ne uyanktr ne de uykuda.


31
Antonio Culebras

Vcudun dier temel ilevlerinde olduu gibi, bilin de genellikle


hassas bir denetim altndadr. Uyku ve uyanma gece ve gndz ara-
snda salnr durur. Daha nce de grdmz gibi, bizatihi uyku-
nun kendisi de rgtl bir yapya sahiptir. Uyurken hem vcudu-
muz hem de beynimiz dinleme de, beynin enerji tketimindeki d-
gayet mtevazdr, yava dalga uykusunda yzde 25 civarnda-
dr. Biz rya grrken, beyin en az uyamkkenki gibi hzl alr.
Koma, bu gzel dengelenmi durumlarn kesintiye uramasdr,
bilinte meydana gelen hesapta olmayan bir kapanmadr. Koma da
epilepsi gibi gevek bir kategoridir, uykuyu andranndan lm an-
dranna kadar ciddiyetine gre eitli durumlar arz eder. ok eit-
li nedenleri vardr.32 Nedenleri byk grup altnda toplanabilir:
Beyin sapndaki kk hasarl blgeler, beynin yankrelerindeki
byk hasarl blgeler ile ila zehirlenmesi ve enfeksiyon gibi bey-
nin her tarafm etkileyen sreler.
Komaya yol aan ilk iki hasar grubunu, kafaya alnan darbe, in-
me veya tmr gibi nedenler oluturur. Beyin sapmda meydana ge-
len hasarlar, bundan nceki blmde gzden geirdiimiz aktivas-
yon sistemini dorudan bozar; yarkrelerde meydana gelen hasar-
lar beynin bymesine, ikincil olarak da beyin sapnn ezilmesine
neden olur. Buraya kadar nc gruba zg birok nedenle kar-
latk. Uzun sren bir nbetin ardndan ksa sreli komalarn yaan-
mas yaygn bir durumdur. Kan ekerinin dmesi, hemen tedavi
edilebilen bir koma nedenidir (nk bir glikoz enjeksiyonu duru-
mu hzla tersine evirir): Doktorlar bunu asla unutmamaldr. Afyon
trevleriyle anestetikler, uyuturucu komasnn ortaya kmasna
neden olur.
Koma genellikle, baka bir yne giderken uranlan bir konak-
lama yeridir. Gidilen bu yn tam iyileme olabilir. Br hasta zellik-
le aklmda yer etti, nk durumunun dk kan ekerinden kay-
naklandn, fark etmem gereken zamandan yirmi dakika ge fark
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 177

etmitim, neyse ki hastaya koma deneyimini yaatmaktan baka k-


t bir sonucu olmad bunun. Koma her zaman bu kadar mutlu bir
biimde sona ermez: Komann neden olduu sonular iinde zel-
likle iki tanesi son zamanlarda birok tartma yaratmtr.
Beynin yarkrelerinde veya talamusta meydana gelen kapsam-
l hasarlardan kaynaklanan, beyin sapmm grece korunduu koma
durumlar bazen, grn olarak sradan bilinlilik durumunu and-
ran bir duruma brakr yerini. Muhtemelen beyin sapndaki uyku ve
uyankl dzenleyen yaplar bozulmam olduu iin, uyku ve
uyanma eski dzeninde devam eder. Uyankken hastann gzleri
aktr. Dudaklarnda tebessm de belirebilr; gzya dkebilir, in-
leyebilir. Byle bir durumda hastann uyank olduuna phe yok-
tur: Peki ya farkndal ne lemdedir?
Bu durum, yani kalc bitkisel hayat durumu bazen "uyank bi-
linsizlik" veya "farkndaln olmad uyanklk" durumu olarak
tarif edilir.33 Uyuma-uyanma dngsnn tekrar kazanmalarnn d-
nda hastalar, evrelerinin ve vcutlarnn farknda deil gibidirler,
uyanlara kasti tepkiler vermezler, ne konumalan anlarlar ne de ko-
nuurlar (bkz. ekil 4.3).
Bir insann, zellikle de uyank grnen birinin, farkndaln
tam anlamyla srdrdne emin olmak imknszdr. Bu tr vaka-
lann bakm konusunda uzmanlam bir merkezin yaymlad bir
raporda, bitkisel durumlann yaklak yansna hatal tehis konduu

ekil 4.3 Kalc bitkisel hayat durumunun patolojisi Bitkisel hayat durumu, tala-
musun, beynin ak maddesinin byk bir blmnn veya korteksin hasar grme-
si sonucu ortaya kabilir. "Laminar nekroz", zellikle korteksin belli katmanlann
etkileyen hcre lmne verilen addr.
178 BLN, KULLANIM KILAVUZU
iddia edilmektedir. Gelgeldim, zaman zaman bu durumun (yani,
farkindaln olmad uyanklk durumlarnn) gerekten ortaya
kt konusunda genel bir fikir birlii vardr. Beyin taramalar, bi-
lincin ieriini oluturduu dnlen beynin btn alanlarnda ha-
sar gsterdiinde veya yaplan incelemeler beynin enerji tketimin-
de byk bir d belirlediinde, tehisin doruluuna olan gven
artar. Kalc bitkisel hayat durumunda, beynin enerji tketimi nor-
mal deerinin te biri kadardr; uykuda, hatta genel anestezi sra-
snda kaydedilenden ok daha dktr bu deer.
Bu durumdaki geni hasta gruplar zerinde yaplan aratrma-
lar, belli bir sreden (nedenine bal olarak alt ay ila bir yl) sonra
bitkisel hayat durumunun kalc olma ihtimalinin yksek olduunu
gstermitir. ou kii bu sreden sonra hastaya tbbi bakm uygu-
lamay srdrmenin gereksiz olduuna inanr; Britanya mahkeme-
lerinin gr de bu yndedir.
Bitkisel hayat durumunda, yarkreler hasar grmken beyin
sap salam kalmtr. "Beyin lm" durumundaysa yarkreler son
derece salkl olabilirken beyin sap lmtr.34 Komann bu se-
vimsiz sona ulat tehisini, beyin sapnn ilevlerinin tm phe-
ye yer brakmayacak ekilde yok olduunda koyuyoruz: Bu tehis
sreci, hastann solumasn kontrol etmekten gzlerinin refleks ha-
reketlerini gzlemlemeye kadar eitli sreleri kapsyor. Beyin l-
m tehisi konmadan nce, bu durumlarn tedavi edilebilir nedenle-
rinin (belli ilalarn ar dozda alnmas gibi) olmadnn iyice an-
lalmas gerekir. Bu tehisin ierimleri ok derin elbette. Byle bir
tehis konduktan sonra, hasta ailesinin de izin verdiini varsayarsak,
hastann organlarnn muhta durumdaki kiilere nakletmek zere
alnmas meru kabul edilmektedir (Birleik Krallk'ta yledir).
Beyin sapmn hayatm kava olmas tuhaf geliyor olabilir:
Beynin yarkreleri insanlmzn ve zekmzn kilit unsurlardr
elbette. yle de olabilirler, ama zek her ey deildir. Beyin yark-
relerimizi yitirdiimizde, her ne kadar hareketlerimiz ok kstlan-
sa da, hayatta kalrz, ama hayatn srmesi iin yapay havalandr-
malarla en iyi imknlar salansa bile, yle grnyor ki, beyin sa-
pnn kayb nlenemez bir ekilde lme yol aar. Yakn zamanlar-
da Tayvan'da, beyin sap lm kriterlerini karlayan 73 hastann
durumlarnn takibini ieren bir aratrma yaplm ve eksiksiz bir
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 179

yaam desteine ramen yedi gn iinde 73 hastann hepsinde kal-


35
bin durduu grlm.
Koma zannedilebilen bir durumdan daha burada sz etmek ge-
rek. Beyin sapnn ksmi hasarnda bazen aktivasyon sistemi salam
kalrken, yz kaslarmz ve uzuvlarmz hareket ettirmemizi sa-
layan sinir demetleriyle ekirdekleri zarar grr. Bu gibi durumlar-
da farkndalk srerken, onu ifade etmeyi salayan hemen btn
aralar yitirilir. Bu talihsiz durum "kilitlenme sendromu" adyla bi-
linir. Bu rahatszlktan mustarip olanlar genelde gzlerini istemli
ekilde yukar aa hareket ettirme kabiliyetini kaybetmezler ve
bunu iletiim iin kullanabilirler. ok satan Kelebek ve Dalg Giy-
36
sisi isimli kitabn yazan Jean-Dominique Bauby'nin bana da
byle bir talihsizlik geldi. Rahatsz edici olsa da, Bauby gibi kiile-
rin bu sendromdan mustarip yegne insanlar olmayabilecekleri, sa-
dece bu hastal fark ettiimiz yegne kiiler olabilecekleri ihtima-
lini gz ard edemeyiz.

Histeri ve trans

Bu blmde imdiye kadar nrolojinin anakarasnda seyahat ettik.


Bu merkezi yerde bile tarif edilmesi gereken ok ey var hl, ama
bir haritann d hatlan belli oldu artk. Grdmz ve iittiimiz
eyleri nasl izah edeceimizi bilemediimiz iin biz nrologlarn
asabi bir kararszlk iine dt, pek bilinmeyen yerleri kolaan
edelim imdi de.
Bir rnek vereyim. Sarah adnda on sekiz on dokuz yalarnda
bir kz, geirdii "nbetler" yznden nroloji kliniine getirilmi-
ti. Nbetler evde, akam saatlerinde oluyormu. Hibir belirti gs-
termeden birden yere dp rpnyormu ve bu durum on dakika
kadar sryormu. Sarah, geirdii nbetlerin hibirini hatrlamad-
n, ancak bir ba ans ve mide bulantsyla yerde kendine geldi-
inde nbet geirdiini anladn syledi bana. nceki yl, her ay
bir veya iki kere nbet geirmi. Annesi birok nbetine bizzat a-
hit olmu. ok endieliydi.
Aile doktorlar, gayet anlalr bir biimde, onda epilepsi oldu-
unu dnm ve antikonvlsan ila tedavisi balatmt, ama hi-
bir etkisi olmamt. Annesinin nbet tarifleri bana da epilepsiyi
180 BLN, KULLANIM KILAVUZU

artrmt. Sarah'y muayene ettiimde, onda epilepsiyi gerekti-


recek bir neden ve sinir sisteminde hibir anormallik bulamadm,
ama epilepside bu tr eylerin muayenede kmamas durumlar
yaygnd. EEG srasmda yaplan testlerin de bir yardm olmaz, zira
epilepsi olduu kesin olarak tehis edilmi hastalarn yzde 60'nda
iki nbet arasnda alnan EEG'ler normal kar. Makul dozlarda bir-
ka farkl la daha denedik, ama Sarah'mn nbetleri devam etti.
Birka aylk konsltasyonlardan sonra tehisimi sorgulamaya
baladm. Nbetler epilepsiye iaret ediyordu, ama belki de epilep-
tik nbet deildi bunlar. Sorgulamalarm farkl yollardan srdr-
dm. Nbetler, Sarah'mn babas evden, sonra da lkeden ayrldk-
tan birka ay sonra balamt. Babas evden fkeyle ayrlm, bir
daha da onlarla temasa gememiti. Sonraki bulumamzda Sa-
rah'nn azm aradm, ona "nbetler"in her zaman epilepsiden kay-
naklanmadn, hayat stresinin bazen bu tr eyleri tetikleyebldi-
ini akladm: Sarah, neden bahsettiimi anlamadn syledi.
"Bunlar nbet deilse baka ne olabilir?" dedi. Erkek arkada da
bunlarn nbet olduunu sylyormu zaten. Buyur burdan yak
Tekrar son tehiste karar kldk. Sarah'mn hastaneye yat yapl-
d, bir hafta boyunca EEG kaydyla ezamanl olarak srekli filmi
ekildi. Hastanede geirdii sre iinde ald ilalarn says birden
azaltld. ansmza Sarah tipik nbet geirdi. Enerjik dairesel
hareketlerinin neden olduu elektriksel "grlt"nn dnda, n-
betleri srasnda EEG normaldi. Nbetleri srasnda onu inceleyen
bir doktor, bastrma hareketlerine Sarah'mn direndii izlenimini
edinmiti. Nbetler srasndaki hareketler tmyle istemd deil-
mi gibi grnyordu. Bu hareketlerin cinsel imal olduunu fark
etmemek mmkn deildi.
Eski deneyimlerimden biliyordum, Sarah'y bu nbetleri kendi-
sinin harekete geirdiini sylemek amaladmzla tmyle ters
bir sonu doururdu. Ona iyi haberimiz olduunu syledim: Hasta-
l biraz kafa kartrc olsa da, onda epilepsi olmadndan emin-
dik, o sevimsiz ilalar artk almas gerekmiyordu. Nbetlerin stres
kaynakl olduunu dndmz, bir psikolojik danmanla g-
rmesinin yararl olacan syledim. Btn bu aklamalar biraz
gergin bir ifadeyle yapmtm, ama Sarah haberi alacak derecede
iyi karlad. Araba kullanmak iin ehliyet almak istiyordu: Nbet-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 181

leri kesildikten (ki kesileceinden eminim) bir yl sonra araba kul-


37
lanabileceinden eminim. Saran ansl; onun nroloji hikyesi bu-
rada sona eriyor. Ama hayat her zaman bu kadar kolay deildir.
Sarah'nn nbetlerinin farknda olmamasna ne demeli peki?
Belki de yalnzca yalan sylyordu. Hastalann bazen yalan syle-
dii bilinir. Ama Sarah'nn nbetlerine benzer "histerik" belirtilere
tank olan kiilerin ou bu belirtiler konusunda daha karmak bir
gre sahiptir ve hastaya kar daha sempatik bir yaklam benim-
serler; bu da, belirtilerin bilind ve istemd hastalk taklitleri ol-
duunu akla getirir. Bir "taklit"in (ki, bunun normalde bilinli bir
irade gerektirdii dnlr) "bilind" olabilecei fikri, bilincin
"aynabilecei"ni veya blnebeceini ima eder gibidir.
Bunun olabilirlii, zellikle Jean Martin Charcot ve Sigmund
Freud gibi birok nrologla psikiyatristi bylemitir. Klinik nro-
lojide gzden kamayacak ve son derece ilgin bir ey olsa da, bu
38
konu entelektel bir mayn tarlasdr. Maynlardan birine basp ha-
vaya umaktan nasl saknmam gerektiini bilmediim iin, bu ko-
nuda daha ileri gitmeyip Charcot ile Freud'un da fazlasyla ilgisini
ekmi olan muhtemel bir benzetmeye deinmekle yetineceim.
Hipnoz, bugn artk miyad dolmu bir konu. Bir hipnoz olay-
na hayatmda bir kez bire bir tank oldum; bir akam, bir meslekta-
mn biri astml, dieri ine korkusu olan iki hastay hipnozla te-
davi ediini izlememe izin verilmiti. Meslektam tatl bir kadmd,
cazibeliydi, ama anat da, derinden gelen, ho tnl bir sesi vard.
Hastalarna lambayla aydnlatlm scak bir odada, alak bir diva-
na rahat bir ekilde uzanmalarm syledi. Sonra konumaya bala-
d; duyduum monolog o kadar rahatlatc, i okaycyd ki, Freud'
un neden hipnozla k olmak arasnda "ksa bir adm" olduunu
sylediini ok iyi anladm: Brakn hastay, bir gzlemci olarak
ben bile, "hipnozu gerekletiren kiiye, bir sevgi nesnesine teslim
olur gibi uysalca teslim olduumu, kendimi ona braktm, ona
kar hibir eletiri duygusu tamadan onu olduu gibi kabul etti-
imi" hissettim.39
Bu tedavinin ie yarayp yaramadn bilmiyorum. Arka arkaya
tekrarlanan sakinletirici bir uyaran zerinde srekli younlamak
suretiyle meydana getirilen bir durum olan hipnotik transn tedavi
edici gleriyle ilgili birok iddia ve baz veriler mevcut. Hipnoz,
182 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ameliyat olacak kiilerde anestezik durum oluturmak, gml an-
lan ortaya karmak ve hipnoz sonras telkinler sayesinde sonradan
edinilen davranlar deitirmek amacyla kullanlmtr.
Hipnoz esnasnda bulunulan bir telkinin aylma sonrasnda ha-
trlanmayp ileride, uygun anda hayata getii eklindeki senaryo,
bir bilin blnmesi (trans srasnda askda kalan bir ana akm ile
hipnotik telkine ak olan ve telkinin yerine getirileceini garanti
eden bir yan akm eklinde) imgesinin hafzalarda tekrar canlanma-
sna yol aar.
Mevcut haliyle, hipnotik trans ile histerik kiilik zlmeleri bir
sr. Bir dnce izgisi Sarah'y anlamamza yardmc olabilir.
Bu kitap, beynin deneyim ve davran organ olduu dsturunun
rnekleriyle dolu. Bu ifade doruysa, beyindeki dzensizliklerin
kendilerini, deneyim ve davram bozukluklar eklinde gstermele-
rini beklemek gerekir. "Davram bozukluu", "tuhaf hareketler"in
dolayl bir tarifidir. Tuhaf hareket ederiz, nk hastayzdr ve bu-
na engel olamyoruzdur (veya bir nedenle canmz yle istedii iin
yle hareket ediyoruzdur). Nrolojik bozukluklar genellikle bilin-
li olarak taklit edilebilirler, nk hareketle ilgili bozukluklardr.
Gnlk hayatlarmzda hepimiz rol yaparz, bazen bilerek, bazen
hi farkmda olmayarak. Sarah da bir ekilde nbet geiriyor roln
alkanlk haline mi getirmiti (bir ey belki de onda epilepsisi ol-
duu fikrini uyandrd iin)?
Telkin altnda kalabilirlikle rol yapmann histeri ve hipnotizmin
temelini oluturduu eklindeki kukucu fikir eski bir fikirdir. Ama
histeriyle hipnozun tiyatro sanatna m, yoksa deiiklie uram
bilin durumlar ailesine mi ait olduu hl hararetle tartlan bir
konudur.

Gece iyi uyudun mu?

Eer uykuyduysa bu, bunun gibi uykularn ne menem eyler olduu-


nu sormadan edemeyiz.
Virginia Woolf, Orlando40

Uykumuz binlerce hastala aktr, ama bu hastalklarn hepsi u


ana trde grlr: ok az uyuma, ok fazla uyuma ve baz tuhaf
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 183

uyku rahatszlklar. Bu rahatszlklar teknik olarak insomni, hiper-


somni ve parasomni olarak adlandrlr. Uyku bilimi tbbn geni ve
byleyici bir kolu haline gelmitir. Ben seici davranacam ve
uykuda hkim olan mekanizmalara ilikin birka rnek zerinde
duracam sadece.

nsomni

Endieli, zgn, ok heyecanl olduumuzda, kafeini veya alkol


fazla kardmzda hepimizin zaman zaman uykusuz geceler ge-
irdii olmutur. Bu deneyim, hibir ey retmese, en azndan uy-
kunun nemini ve ruh haliyle yalandan ilikili olduunu retir bi-
ze. Daha srarl insomni, bir dizi fiziksel ve psikolojik rahatszlk
sonucu ortaya kabilir. nceki blmde sz edilen konulara da
deinerek bu rahatszlklarn birkandan bahsedeceim.
Birbirini takip eden uyuma-uyanma dngs, normalde bir ritim
grubunun, vcut scakl dngmzle hormonlarn salglanmasn
da denetleyen bir ritim grubunun unsurlarndan biridir. Bu ritimler
hipotalamus iinde dzenlenir; hipotalamus iindeki suprakiyazma-
tik ekirdein bizatihi kendisi de o temel gece-gndz dngsne
uygun olarak alr.
oumuz az veya ok geleneksel uyku zamanna gre ayarlarz
dzenimizi. Baykuluu tercih eden bazlarmz, gece ge saatlere
kadar konumay ve ge saatlere kadar uyumay sever; bazanmz-
sa tavuk gibi erken yatp sabahn krnde kalkar.41 Bu tercihler ba-
zen an boyutlara varr, geleneksel saatlere uyum salamakta b-
yk zorluklar yaanmasna neden olur, uygun saatlerde uyumakla
acayip saatlerde dinlenmeyle yetinmek arasnda bir seime zorlar
insan. "Gecikmi uyku faz sendromu", yedi saatlik uykuyla yeti-
nen, ama oumuzun ayakta olduu zamanlarda uyumak isteyen ki-
ilerin durumunun, yani an baykuluk durumunun teknik tanm-
dr.42 Baykularn uyku zamanlannn neden byle acayip olduu
henz belli deil, ama bunun aresi (yardm isterlerse elbette, zira
baykular marur yaratklardr) var. Hastalarn sabah bir saat par-
lak, yapay bir a maruz braklmas eklinde gerekletirilen "fo-
toterapi", saatin kademeli olarak ayarlanmasna dayal bir yntem
olan "kronoterapi" ve akamlar normalde k sndnde salgla-
184 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nan bir hormon olan melatonin tedavisi, baykularla tavuklar orta
yolda buluturabilir.
Geleneksel yatma saatiyle ilgili yaadklar zorluklar ne olursa
olsun, tavuklarla baykular en azndan 24 saatlik bir faaliyet dng-
sne sahiptir. Seyrek grlmekle birlikte, "24 saat uyuma-uyanma
43
bozukluu" daha byk bir sorundur. Bu tip bozukluklar daha zi-
yade, suprakiyazmatik ekirdekleri kendi i tempolarna gre al-
an ve 25 saate varan dnglere neden olan, krlerde grlr. Bu
koullarda, seilen yatma saatleri gndz ve gece boyunca srekli
kayar, yatma ve kalkma saatleri her seferinde bir saat atarak her ay
iki ila gn geleneksel yatma-kalkma saatiyle akr.
Bu rahatszlklar ok fazla sknt yaratr ve kolay kolay yok ol-
mazlar. Zaman zaman ortaya kan insomni, daha ciddi hastalkla-
rn habercisidir. Letarjik ensefalit balangc, zaman zaman "gnler
ve geceler boyu hi durmadan sren kaotik huzursuz davranlar"
eklinde kendini belli eder. Seyrek olarak baz vakalara rastlansa
da, bu rahatszlk byk oranda tarihe karm durumdadr artk.
Ama biyolojimiz mtemadiyen yem ve tuhaf rahatszlklar retir.
ok ciddi ve son zamanlarda gndemde olan bir insomni nede-
ni, ilk kez 1985'te talya'da tanmlanmtr.44 "lmcl ailevi in-
somni", son on-yirmi yldr Britanya'dak bykba hayvanlarda
salgn halinde grlen sngersi ensefalopati (sngersi beyin hasta-
l) veya BSE ve onun insanlarda grlen biimi olan Creutzfeldt-
Jakob hastalyla ayn hastalk ailesindendir. Btn bu hastalklar
beyinde "prion proteini"nin birikmesiyle oluur. Bu protein salk-
l beyinde kk miktarlarda bulunur, ama "prion hastalklarTnda
protein bir ekilde deiime urar ve normalde yalanm hcre un-
surlarn sistem dna atan atk boaltm sistemi tarafndan "t-
lemeyecek" hale gelir. Sonra da birikerek felaket sonulara yol aar.
Bireylere hem enfeksiyonla hem de kaltmla gemek gibi tuhaf bir
zellii vardr bu hastalklarn. Hastalk enfeksiyonla bulaabilir,
nk deiime uram protein, normal proteini deiime uram
protein haline getirecek gce sahiptir. Hastaln kaltm yoluyla
gemesinin, prion proteininin yapsnda bulunan ve kimileri prote-
ini annda tlemez hale getiren kaltmsal protein eitlemeleri
sayesinde gerekletii dnlmektedir.
1985'te geni bir talyan ailesinin 14 yesinde tanmlanan "tuhaf
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 185

lmcl uyku bozukluu"nun istisnasz ilk belirtisi insomniydi. n-


somni balangcn izleyen aylarda, normal uyku ve ona elik eden
EEG rntleri neredeyse tamamen yok olmutu. Bunlar olurken,
"stupor" (yan uyku hali) nbetleri gittike olaan hale gelmi, bun-
lara rya benzeri deneyimler ve ryalarn ieriine uygun davran-
lar elik etmiti. 53 yandaki bir hasta "sk sk canl ryalar gr-
yor, bu ryalar srasnda yatandan kalkp asker selam veriyordu.
Akrabalar onu uyandrdnda, adam ryasnda kendini ta giyme
treninde grdn bildiriyordu." Bu bilin bozukluklar, hafif
ate ve dngsel hormon salgs ritmi kayb gibi otonom bozukluk-
larla birlikte grlr. Hastalk lerleyerek amansz bir biimde ya-
l adamn lmne neden olmutur.
Adamn beyninde en byk hasan talamus iindeki, esasen lim-
bik sistemle iletiim halinde olan ekirdeklerin (anterior ve dorso-
medial ekirdekler) grd ortaya km. Bu bulgu, bir nceki
blmde karlatmz bulguyla, talamusun bilin durumlarnn
denetimindeki nemine iaret eden bulguyla uyum iindedir.

Hipersomni

nsomni ile hipersomni, bu iki "dissomni" (uyku bozukluu) birbi-


riyle yakn bir iliki iindedir: Gn iinde uykulu olmann en yay-
gn nedeni, gece kt uyumu olmaktr. arpc bir bozukluk olan
narkolepsi, her trl uyku bozukluunun btn unsurlanna sahiptir.
Narkolepsi hastalan gndzleri dayanlmaz bir ekerleme arzu-
suna esir derler.45 Yorgunsak, msait bir ke bulduumuzda he-
pimiz kestiririz. Narkolepsi hastalarmaysa bunun iin msait bir
ke gerekmez: Yemeklerde, tuvalette, hatta seviirken uyuyakalr-
lar ve beraber olduklan kiileri zerler. Bir baka hastalk belirtisi,
kesin tehis konulmasnda zellikle belirleyicidir: Duygusal uyanl-
mlk anlannda ksa sreli fel (katapleksi) ortaya kar. Glme, bu
durumu hzlandran en bilinen faktrdr, ama baka duygular da
buna yol aar. Fel durumu, tam fel eklinde meydana geldii gi-
bi enenin sarkmas veya dizlerin zlmesi eklinde de meydana
gelebilir. Bir hastam, eini ilgilendirdiini bildii bir haber aldn-
da veya kt oyunu sirasmda eline iyi bir kt geldiinde kendine
hkim olamayarak yere dtn anlatmt. Dier iki belirti uyku
186 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ile uyanma arasndaki eikte meydana gelir: Uykunun ilk anlarnda
meydana gelen canb halsinasyonlar ve hastann uykuya dalarken
veya uyanrken bir-iki dakika hareketsiz kald endie verici bir
durum olan "uyku felci." Btn bunlar yetmiyormu gibi bu bozuk-
luklardan mustarip olan kiiler geceleri kt uyurlar.
Narkolepsideki temel sorunun REM uykusu dzeniyle alakal ol-
duu fikri, bu muammal belirtilerde anlamldr. I sndrdkten
sonra oumuz yava dalga uykusunun dzenli aamalarndan ge-
erken, narkolepsi hastalar neredeyse aniden REM uykusuna dalar.
Bu kiilerin grd halsinasyonlar, uyanma ile ryal uykunun
bu her an yan yana bulunuundan kaynaklanr; uyku felci, ryada
grdmz eyleri hareketlerle icra etmemizi nleyen "motor in-
hibisyon" beyin yan uyankken devreye girdiinde veya faaliyetini
srdrdnde meydana gelir; ayn mekanizma, duygularla tetik-
lendiinde katapleksi ortaya kar.
46
Narkolepsi yz yldan fazla bir zamandr biliniyor, ama altnda
yatan neden hl bir sr. Yalnz, hemen yaknlarda yaplan bir ara-
trmada bu durumun kesin bir tespiti yaplm olabilir. "Oreksinler",
hipotalamus iindeki hcreler tarafndan imal edilen ve oradan ta-
narak beyin sapnn eitli yerlerindeki sinapslarda salglanan, yeni-
lerde kefedilmi bir peptid nrotransmitter snfdr. "reksin" ad
("anoreksin"in kart anlamndadr), bu madde farelerde itah
uyard iin konmutur. nsan narkolepsisine benzer bir narkoleptik
duruma sahip kpeklerin reksin reseptrlerinde kaltmsal bir anor-
mallik olduu ortaya km. Narkolepsi leri olan insanlarn beyinle-
rinde belirgin biimde reksin eksiklii olduu anlalyor.47 Bu
aklama zamann testinden geebilir de geemeyebilir de: Ama in-
sanlarda REM uykusunu dzenleyen beyin sapndaki blgelerin ha-
sar grmesiyle birlikte ortaya kan bu bozukluu hayvanlarda g-
rlen benzer bozuklukla ilikilendirdii iin makul bir aklamadr.
Narkolepsi hastalan, 1979'da tanmlanan u hastann bana gel-
dii gibi, kt yasal sonular dourabilen skmt verici baka bir
belirti daha gsterebilirler: "Kadn market alveriini yaparken bir
keresinde market arabasma kavanozlar dolusu hyar turusu ykle-
mi, yapt eyi arabay dan kardktan sonra fark etmi; kimse-
ye belli etmeden arabay tekrar markete sokup hyar turularn ye-
rine koymu... yalnz geenlerde bir hrdavat dkknndan birtakm
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 187
aletler alrken yakalanm." Bir sre gz altnda tutulup serbest b-
rakldktan sonra bir gn "yine markete alverie gitmi ve ileri
normalde hi almayaca trden etlerle dolu paketleri cebine tk-
trrken yakalanm... Hasta, arma olaylar srasnda yapt hibir
eyi hatrlamadn iddia etmi; ald eyleri saklamak iin aba
48
gstermemi, ald eyler de iine pek yaramayacak eylermi."
Bu beceriksiz hrsz narkolepsi hastasyd. Kadn, artk narko-
lepsinin zelliklerinden biri olarak kabul edilen "otomatik davra-
n" sergilemekteydi. Bu davran genellikle, hastann kurtulmaya
alt bir ba dnmesiyle balar, ardndan hastann daha sonra ha-
trlamad bir "boluk" dnemi yaanr. "Boluk" dnemindeki
davranlar maksatl gibi grnebilir, ama "tipik bir biimde tekrar-
l ve streotiptir." Bu davran nc uyku bozukluu kategorisine,
parasomnye dahildir muhtemelen.

Parasomni

Profesr denen kii, insanlarn uykusunda konuan kiidir.


Anonim

... "uykularnda su ileyen kiiler ocuklarla mukayese edilirler...


dolaysyla cezalandrlmazlar."
Mackenzie, Discourse Upon the Laws ofScoland 49

Parasomnler, uyku srasnda grlen faslal davran veya dene-


yim anormallikleridir. Bizi ilgilendirenlerden beinden ksaca bah-
sedeceim: Uyurgezerlik, uyku terrleri ve onlarn yakn akrabas
"uyku sarholuu", kbuslar ve yenilerde tespit edilen "REM uyku-
su davran bozukluu."
Uyurgezerlik, yani somnambulizm, salnz iin kesinlikle sa-
kncaldr. Bir hastamn Akdeniz seyahati srasnda, birinci kattaki
odasmm penceresinden ktn, gzn dardaki beton zeminde
atn anlatt hikyesini dehetle dinledim. Uyurgezerler mak-
satl hareket ediyor gibi grnrler, ama btn olarak durum hi de
yle deildir: Benim hastam gibi, yaralanma riskleri ok byktr.
Yrrken sakindirler, uyandrldklannda akllan karr ve yaa-
dklar maceralar hatrlamazlar. Uyurgezerlerin bir ryaya kapld-
188 BLN, KULLANIM KILAVUZU
hayal edilebilir: EEG kaytlan rya grdklerini gsteriyor, yal-
nz derin yava dalga uykusunu tamamlamadan uyanrlar.
Bu gibi ksmi uyanlar da uyku terrlerinin, "gece kbuslar"nn
temelidir. Baz ebeveynler, bir ocuun uykusunun ilk birka saati
ierisinde ortal ykan bir lkla, gzleri yuvalarndan uram
bir ekilde ve soluk solua anszn uyaniyla ilgili tarifi hemen ta-
nyacaklardr: nce yattnlmakta glk ekilen ocuk yava ya-
va tekrar uykuya dalar. "L'ivresse du sommeil", yani uyku sarho-
luu, benzer bir rahatszlktr; dakikalarca srebildii gibi saatlerce
de srebilen, sonrasnda derin uykudan anszn uyanmann grld-
bir zihin karkl durumudur. Ara sra zihin karklna sal-
drganln elik ettii de olur: Uyku sarholuu, birok hukuk sis-
teminde cinayetlerde hafifletici sebep saylr: "Bir adam gece ge
bir saatte karsnn 'avluda hrsz var' lklanyla uyanm. Zihni
bulank bir halde fevri bir hareketle baucundaki sehpadan silahn
50
kapt gibi n pencereye komu ve sokaktaki bekiyi ldrm."
Uyurgezerlik, uyku terrleri ve uyku sarholuu birinci derece-
den akrabadr: Hepsi de yava dalga uykusundan uyanrken, tipik
olarak da uykunun en derin olduu gece saatlerinde meydana gelir.
Bu saatlerde hastalarn uykularna mdahale etmek suretiyle bu ra-
hatszlklar bilinli bir ekilde tetiklemek de mmkndr. Bir aile
iindeki eitli kombinasyonlar halinde ortaya kabilirler. Bunlar
hi de ender rastlanan bozukluklar deildir: 5-12 ya aras ocukla-
rn yzde 15'inden fazlasmda en az bir kere uyurgezerlik grld-
, bunlarn yzde 3 ila 6'snda bu rahatszln sreklilik kazand-
bildirilmektedir.51
Kbuslar ise evrenseldir. REM uykusunda meydana gelirler ve
ocuklarn uykudan uyanmalarnn yaygm bir nedenidir; ocuklar-
mn bunu artk geceleri yatak odamz ziyaret etmek iin bir baha-
ne olarak kullandklarndan da phe etmiyor deilim geri. Her r-
yada olduu gibi kbus srasnda da genelde geveizdir. Ama bu
kuralm bir istisnas yakn zamanlarda gnna karld.
'"Otoyolda motorsikletle gidiyordum. Bir baka motorsikletli
yanma gelip motorsikletiyle beni yoldan atmaya alt. Motorsik-
letine arpp onu yanmdan uzaklatrmaya karar verdim. Tam o an-
da karm beni uyandrd ve 'Bana ne yapyorsun yle?' dedi. Tekme-
ler savuruyormuum ona nk.' Ryasnda adam her eyi aka
LMN KARDELER: BN PATOLOJLER 189

gryor, hibir ey duymuyor ve yoldan karlmaktan korkuyor-


mu." Bu szler, her zaman huzursuz uyuyan, ama 63 yandan son-
ra uyku srasnda kendisine ve karsna tehlike oluturacak ekilde
ryalanndaki hareketlerini taklit etmeye balayan, "emekliliinin
tadm karan 67 yanda, zarif, ho, ruh sal yerinde" bir adama
52
ait. Ayn aratrmaclarn tarif ettii bir baka hasta, bir keresinde
"ryasnda bir geyiin kafasna vurup boazlarken iki eliyle kars-
nn boazna yapm... O zamandan beri kars genellikle ondan
uzakta yatmaya balam."
Bu denekler zerinde yaplan ayrntl aratrmalar, bu kiilerin
uyku srasndaki faaliyetlerinin REM uykusuyla birlikte baladm
ve bu faaliyetlerin ryalarnn ierikleriyle uygun biimde gerek-
letiini ortaya koymutur. Bu bozukluun nrolojik bir hastalkla
ilikili olduu durumlarda, bozukluun merkezi beyin sapdr.
Bu bozukluun, son yirmi yl iinde hayvanlar zerinde yaplan
almalarda kefedilen bir sendromun insandaki muadili olmas
kuvvetle muhtemel. Ponstaki kesin olarak tespit edilmi kk ha-
sarlar, normalde ryal uykuda meydana gelen kas gevemesini or-
tadan kaldrarak "oneirik" rya davrannn serbest braklmasna
zin verir. Bu davranlar ounlukla stereotip saldrganlklar,
"REM uykusu davran bozukluu"ndan mustarip olan insanlarda-
ki tehlikeli manevralara ok benzeyen davranlar ierir.
Bu blmde karlatmz fenomenlerin ou, sradan bilincin
belli vehelerinin zlebilirliinin bir rneidir: Hareket, dil, bel-
lek, ac, bunlarn hepsi belli koullarda zlrler. Uyku bozukluu
baka tr bir zlmeyi rnekler, temel uyanlmlk durumunun
kark halde ortaya km. ekil 4.4, szn ettiim eitli bozuk-
luklarn uyanklk, rya grme ve yava dalga uykusu arasndaki
kesime alanlarna denk geldiim gstermektedir.

Farkndalk lm

Bilin bozukluklar yaygn ve nemlidir. Doktorlarn, kafasma dar-


be alp bilincim yitirmi bir hastann iyilemekte mi, yoksa ktle-
mekte mi olduuna veya anestezinin etkisi altndaki birinin farkn-
dahnm aradan syrlmasn nlemek iin anestetik maddeyi daha
190 BLN, KULLANIM KILAVUZU

1. uyurgezerlik
uyku terr
uyku sarholuu

2. katapleksi, uyku felci,


hipnagojik halsinasyonlar,
REM uykusu davran
bozukluu

3. lmcl
ailevi
insomni

ekil 4.4 Bilin durumlar arasndaki kesiim alanlar Ana bilin durumlar arasn-
da meydana gelebilen kesiim alanlarnn bir emas. Uyanklk ile NREM arasnda-
ki kesiim (1. blge) uyurgezerlik, uyku terrleri ve kafa karklnn elik ettii
uyanklk durumlarnda meydana gelir; uyanklk ile REM arasndaki kesiim (2.
blge), narkolepsi (katapleksi, uyku felci ve hipnagojik halsinasyonlar), REM uy-
kusu davran bozukluu ve berrak ryah uykularda grlr; bilin durumunun
hepsi arasndaki kesiim (3. blge) seyrek tarif edilmitir.

yksek dozda vermek gerekip gerekmediine karar vermelerini sa-


layan, bilinci lecek bir ynteme sahip olmalar nemlidir.
"Bilin aral" bu noktay gzel tasvir eder. u olaylar dizisi ka-
faya alnan bir darbe sonucunda meydana gelebilir: Olay, diyelim
attan dmeyi, bir sre bir bilinsizlik durumu izler. Hasta sonra
kendine gelir, neler olduunu hatrlar ve baarismdan ikyet eder.
Bu dnem, o kiinin bilin araldr. On dakika sonra kafa kark-
l balar; yirmi dakika sonra hastann ba dnmeye balar. Bilin
dzeyinin azald grlerek beyinde pht biriktii, bunun beyin sa-
pm ezdii ve derhal alnmas gerektii anlalmazsa, yanm saat
iinde son kanlmazdr.
Bilin azalmasyla ilgili geni szdaan (uyuukluk, stupor, ob-
tundansiyon, yar koma), bir hastann farkmdalk durumunu tamm-
layamayacak kadar belirsizdir. "Koma endeksi", bilin dzeylerinin
"nesnel" olarak tanmlanmasnda bir ara grevi grd iin ileri
atlm nemli br adm saylr.
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 191

En ok kullanlan koma endeksi, kafa yaralanmalarna yol aa-


bilen alkol kullanm ve taknlklaryla nl bir ehir olan Glasgow'
dan kmtr.53 Glasgow Koma Endeksi, beyin yaralanmasndan
sonra yaplan basit bir farkndalk lmdr. ekil 4.5'te rnei ve-
rilen ema kullanlarak parametreye (gz ama, en iyi "motor
tepki", yani hastann yapt en kastl hareket ve en iyi "szl tep-
ki") deer verilir: Azami 15, asgari 3 deerinden oluan birleik
"koma endeksi", bu unsurun toplamdr. Bizim talihsiz binicimiz,
attan dtnde geici bir sre 3 deerine dm, hzla kendine
gelerek 15'e ykselmi ve komaya girerken tek tek deer kaybetmi
olmal mesela.
Koma endeksi, beyindeki hasarn ciddiyetiyle aa yukar do-
ru orantldr. Koma endeksinin, ne zaman ameliyat yapmak gerek-
tii, imekte olan bir beynin basncm azaltmak iin ne zaman n-
lem almak gerektii veya hastann yapay solunum cihazna ne za-
man sokulaca gibi tedaviyle ilgili kararlarda temel bir yarar sa-
lad grlmtr. lkyardm kouunda ok iyi bir ara olsa da
koma endeksi, baz koullarda tam anlamyla yanltcdr.
Koma endeksinin farkndalkla ilgili toplad btn veriler ha-
reket etme kabiliyetine dayanr. Ama ayn zamanda hem bilinli
olabilir hem de tek bir kasmz bile hareket ettiremeyebiliriz. Bu
tr durumlarla ilgili daha nce iki rnek grmtk. Ameliyat n-
cesinde bir kas geveticiyle fel duruma sokulan hastalarn ameli-

ekil 4.5 Glasgovv Koma Endeksi Yaygn olarak kullanlan bu endeks, doktorlarn
gz amalarn, konumalarn ve hareketlerini dikkatle gzlemleyerek hastalarn
bilin dzeylerine ilikin nesnel bir deerlendirmede bulunmalanna olanak tanr
(her zaman olduu gibi: stisnalar iin metne baknz).
192 BLN, KULLANIM KILAVUZU
yat srasnda bilinlerinin zaman zaman yerine geldii olur: "Tp
bilgisine sahip kadn"n basma byle bir talihsizlik gelmiti. Kilit-
lenme sendromlu hastalarn yapabildii tek hareket, gzlerini aa
yukar oynatmak olmasna ramen bu hastalar tamamen ayktrlar.
Daha birok baka nrolojik bozukluk ayn duruma neden ola-
bilir. Mesela Guillain-Barre' sendromunda, bir enfeksiyonu takiben
evresel sinirler sinyal iletme kabiliyetlerini geici bir sre kaybe-
der. Ara sra genel fel meydana gelir, ama hasta, sinirler kendileri-
ni yeniden toparken yeterli yaam destei alrsa, merkezi sinir sis-
temi (ve farkndalk) bu durumdan hi etkilenmez.
Bilincin deneyimlerimizi ilettiimiz btn bildik aralar yitir-
sek bile ayakta kalabilmesi, farkndalk konusunda koma endeksle-
rinden daha dolaysz ltlere ihtiya dourur. Anestezi uzmanlar-
nn aratrmalarna dayanan iki yaklam mit vaat ediyor: Uyarl-
m potansiyel kayd ve EEG gzlemi.
Bundan nceki blmde grdmz iitsel uyarlm potansi-
yellerin bu konuda zellikle yararl olduu anlald (bkz. ekil
3.5). Bir sesi iittikten sonraki ilk 10 milisaniye iinde beyin sap
boyunca gerekleen faaliyetleri tespit etmek mmkndr. Bu faali-
yetleri, sinyal kortekse ulat srada, dikkat nral faaliyeti etkile-
meye balamadan nce meydana gelen olaylar yanstan "midlaten-
si iitsel uyarlm potansiyeller" izler. ekil 4.6'da da grld gi-
bi, bu potansiyeller nispeten dzenli bir dizi tepe ve ukurlardan
oluur.
Daha nce karlatmz Alman aratrmaclar, deneklerinden
hangilerinin anestezinin etkisi altndayken duyduklar hikyeyi ha-
trlayabileceim bu potansiyeller sayesinde tahmin etmilerdi.54
Anestetik madde, potansiyelin tepe ve ukurlarn geciktirmi veya
yok etmiti. Dokuz hastada, ilk tepe olan Pa'nm gecikmesi 12 mili-
saniyeden az kmt; 21 hastada ise bu gecikme daha fazlayd, ilk
kategorideki hastalara rtk hatrlama iaretleri sergileyen yedi has-
tann yedisi de dahildi, ki bu da midlatensi potansiyelin anestezinin
derinliinin (veya tam tersi, baka trden bir farkndaln olabilir-
liinin) llmesinde kullanlabileceini akla getiriyordu.
Profesr Jones ile alma arkadalar bu fikri gelitirerek uya-
rlm potansiyel tekniinin ilgin bir modifikasyonundan yararlan-
dlar.55 Bu aratrmaclar, denee tek bir sesi defalarca dinletip so-
LMON KARDELER; BLN PATOLOJLER 193

20 40 60 80 100
(ms)
ekil 4.6 Midlatensi iitsel uyan mi potansiyeller V, beyin sap iitsel uyarlm
tepkiye karlk gelir (bkz. ekil 3.5). Na, Pa, Nb ve P1 midlatensi itsel uyarlm
potansiyellerdir ve bunlar iitsel korteksteki erken faaliyeti yanstrlar.

nucun ortalamasn almaktansa sesi belli bir frekansta tekrarlanan


seslerin "duraan bir dalga" oluturduunu gsteren bulgulardan
yararlandlar. Bu tepki, ses tekrar ettii srece elektriksel arka plan-
da kendini belli eder. Uyank bir denekte, en berrak sinyali reten
frekans, yani "dzgn frekans" 40 tekrar/saniye'ye yakndr.
Anestezi aratrmalanndaki gelenei srdrerek denek olmay
kabul eden meslektalaryla yapt bir almada Profesr Jones,
anestezinin etkisi arttka dzgn frekansn azaldm gstermitir.
25 tekrar/saniye civarndaki bir frekans azami duraan dalgay or-
taya kardnda, denekler komutlara cevap vermeye devam edi-
yor, ama kendilerine geldiklerinde bunu yaptklarn hatrlamyor-
lard. 10'un altndaki bir dzgn frekansta hibir farkndalk biimi-
ne dair bir belirti yoktu (bkz. ekil 4.7).
Bu alma, anestezinin etkisi altnda eitli farkndalk durum-
larnn olabilecei fikrini destekler. Anestetik madde bizi etkisi al-
tna almadan nce, evremizde olan biten eyleri alglayabilir, on-
lara karlk verebilir ve bunlan sonradan hatrlayabiliriz. Etkisi al-
tna almaya balaymca, kabaca nce acy deerlendirme yetenei-
mizi, sonra prosedrle ilgili bilinli anlannz, daha sonra taleple-
re cevap verme yeteneimizi, en sonunda da iinde bulunduumuz
durumla ilgili rtk ant kazanma yeteneimizi yitiririz.
Bu keifler, anestezinin etkisi altndayken farkndalm ortaya
194 BLN, KULLANIM KILAVUZU

0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
dzgn frekans (Hz)
ekil 4.7 Anestezi srasnda dzgn frekans ve idrak Anestezi derinletike dz-
gn frekans azalr ve idrak ilevleri giderek bozulur.
kma ihtimali konusunda ie yarar bir lt de salar; ie yarar,
ama dolayl bir lt. itsel uyarlm potansiyel, iitme yetenei-
mize dayanr: Hi kimse, sarln bilinci nlediini dnmez.
Tam duyusal yaltmn bile otomatik olarak farkndalk kaybna yol
aacama inanmak iin de ortada hibir sebep yoktur. Bilincin va-
rolduu sonucunu, duyulara gerek kalmadan, dorudan beynin fa-
aliyetine bakarak karmamz salayacak bir bilin ls kullan-
mak ok daha tercih edilebilir bir eydir. EEG byle bir l olma-
ya uygun mu peki?
EEG'nin "orta frekans" diye tarif edilen bir yn, bir bilin l-
s olma vaadi tar.56 Bundan nceki blmde de belirttiim gibi,
EEG'nin karmak izgileri, matematiksel adan st ste akan
"sins" dalgalarnn bir kombinasyonu olarak tanmlanabilir. Sins
dalgalan, monoton tepe ve ukur dizileridir; yksekliklerine ve fre-
kanslarna gre, yani belli bir zaman aralnda meydana gelen dal-
ga saylarna gre tarif edilirler. Serbeste dolaan sins dalgasna
saf not denir; ykseklii bykln, frekans da derecesini ta-
nmlar. EEG'nin orta frekans, st ste binip belli bir rnt yaratan
dalga grubunda meydana gelen orta frekanstr.
Uyank olduumuzda ve zihnimiz faalken, hkim frekanslar
5/saniye'nin ok stndedir, orta frekans ise 10 civarndadr. Doal
derin uyku srasnda bu frekanslar 5/saniyeye kadar der. Aneste-
zi derinletike, uyarlm tepkinin dzgn frekans gibi EEG'nin
orta frekans da tedricen azalr: ekil 4.8'de anestezinin, anestetik
maddenin dozu yukar aa oynadka deien zelliklerine gre
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 195

oluan orta frekans grlmektedir.57


Etkileyici bir bant bu, ama burada da biraz temkinli olmakta
fayda var. EEG znel durumumuzu gayet iyi yanstsa da, znel du-
rumumuzun dorudan bir yansmas deildir. "Alfa koma" ile "en-
dozepin koma" EEG'nin yetersizliini gsterir.
Alfa koma, beyin sap zedelenmelerine bal olan ve (beklene-
nin aksine) EEG'de alfa ritimlerinin baskn grld koma eitle-
rini tanmlar.58 Hatrlayacanz gibi, alfa ritmi normalde, beynin
uyank olduu dinlenme durumlarnn alameti farikasdr, gzler
aldnda veya zihin faaliyete getiinde azalr veya yok olur. Ko-
mada olduklar kesinlemi hastalarn EEG'lerinde bu ritimlerin g-
rlmesi, "orta frekans"n farkmdalk konusunda yanltc bir klavuz
olabileceini gsterir.
kinci rneimiz, yenilerde fark edilmi bir hastalk durumu-
dur.59 Bu hastalktan mustarip olan kiiler kar koyamadklar ve
gnlerce sren tekrarl uyku nbetleri geirirler. Biraz abayla has-
talar uyandmlabilir, ama birka saniyeliine veya dakikalna,
sonra tekrar uykuya dalarlar. Bu durumun aklamas kimyasaldr:
Hastalarn beyinleri, yksek dzeyde "endozepin" olarak bilinen
Valium adl sakinletiricinin endojen muadilleriyle doludur. Valium
gibi endozepinler EEG'yi hzlandrr. Dolaysyla, endozepin koma-
sndaki bir hasta tamamen uykuda olsa bile EEG ritimleri bariz bi-
imde hzldr.

ekil 4.8 Anestezinin etkisi altnda orta frekans Anestezinin derinliini lmek
iin alternatif bir yaklamdr. kinin altndaki bir orta frekans, anestezinin gereksiz
derecede derin olduuna, drdn zeri ise anestezinin ok hafif olma riski tad-
na iaret eder.
196 BLN, KULLANM KILAVUZU
EEG farkndalkla ilgili ayrntl bir bilgi vermez, ama u an iin
mkemmel olmasa da mevcut en iyi bilin lsdr. EEG'nin ve
onun manyetik kardei MEG'nin srekli geliimi ile alan beyni
grntleme konusunda kaydedilen hzl ilerlemelerin nmzdeki
on on be yl iinde daha gl bir alet ortaya karacan ummak
iin ortada her trl sebep var.

Sonu: Bilincin anatomisini karmak

Bu blmde eitli farkndalk bozukluklar incelendi. Bunlarn o-


u, birinci anlamdaki bilince, yani uyanklk durumundaki bilince
zarar verir. Fokal nbetler gibi baz bozukluklarla anestetik doza ya-
kn dozlarda alnan uyuturucular bilincin ieriini deitirebilir de.
Burada iki sonu zerinde biraz durmamz gerekiyor. Bir kere,
bilin krlgandr. Sonra, ne kadar byl olsa da bilin fiziksel bir
olaydr: Srekli olarak oksijen ve glikoz, elektriksel denge, temiz
kan ve yeterli uyku gerekir, yoksa bilin gider.
Bu blmden karlacak nc sonu, deneyim ve davranla-
rmz ne kadar tutarl grnseler de, stres altnda paralanmaya m-
saittirler. Birok rnekle karlatk: Baylmalar, nbetler, zehirlen-
meler, bunlarn hepsi alglama, hatrlama, hareket ve konumann
ayn yetenekler olduunu ortaya koyar. Bu durum, blmn bala-
rnda cevaplamadan braktm soruyu tekrar gndeme getirir: Bun-
larn hangisi bilinci meydana getirir?
nsandaki gibi bir bilincin olumas iin belki bunlarn drd de
gereklidir: Deneyimin artmas, dnyay ve dostlarmz hissetmemi-
zi, onlarla ilikiye girip onlardan bir eyler renmemizi gerektirir.
Bilin olutuktan sonra, hareket ve konuma ivedi nemlerini ks-
men kaybederler. "Tp bilgisine sahip kadn" ne hareket edebiliyor
ne de konuabiliyordu, ama olaylar net bir ekilde hissedebiliyor,
hatrlayabiliyordu. Onun bilinli olduunu kimse inkr etmez diye
tahmin ediyorum. Bellek yok olup da sadece alg kaldnda ise far-
kndaln devam edeceinden pek emin olamayz: lan Russel'n
eitli anestezi uygulanan hastalar zerinde yapt aratrmada
byle bir durum konusuydu mesela. Rahatsz edici belki, ama ben
iletiim yetenei (hatta onu hatrlama yetenei) yok olmasna ra-
LMN KARDELER: BLN PATOLOJLER 197
men deneyim kapasitesinin varln srdreceinden phe duyul-
mas iin ortada hibir sebep gremiyorum.
Drdnc sonu, ksmen ncsnn bir devam niteliinde.
Bilincin varln veya yokluunu belirlemek son derece g olabi-
lir. Sadece davran, sonrasnda olay ann hatrlama, otonom tepki
verilerine, hatta (u anki durumda) beyindeki faaliyetlerin lmne
bile gvenemeyiz. Bunlarda bile byle bir sorunla kar karya kal-
yorsak, hayvan bilinci sorununda aklmzn karmasna amamal.
Baz rnekler kolay anlalr: Bugn empanzelerin veya yunus-
larn evrelerinin bilincinde olduu grn pheyle karlayan
pek kimse bulamazsnz. Bu durumu doal karlarz, nk bu hay-
vanlar davran, fizik ve fizyoloji bakmndan bize benzerler, yle
ki, znel durumlarnn da (br dereceye kadar) bizimkine benzeme-
si hayli yksek bir ihtimaldir. Benzetmeye dayanarak argman ileri
srmek ok cazip grnyor. Peki ama somon, ylan ve rmcekte
ne yapacaz? Burada benzerliklerimiz snrl; ayrca insan bilinci-
nin mekanizmas ve ilevleriyle ilgili bilgimiz de, bu hayvanlarn
bir eit farkmdala sahip olup olamayacama tam bir otoriteyle
karar vermemizi engelleyecek lde az. 60 Bu drdnc sonu, can
skc bir sonu ayn zamanda.
Hayvanlarn farkndal konusu alengirliyse, bilincin bedenden
ayr olabilirlii ok daha sorun yaratan bir konudur. Bu ve bundan
nceki blmde incelediimiz her ey, sinir sisteminin bilincin "ana
maddesi" olduu dncesini akla getirir. Ama insanlarda, zihni
madde d bir cevher, fiziksel bedene psikolojik hayat fleyen ru-
hani bir varlk olarak alglama eilimi ok gl. Ruha olan inan-
cn ok yaygn oluu, len kiilerin anlarmzda ok canl bir bi-
imde yaadklarn grnce bizleri ebediyen terk ettiklerini bir tr-
l kabul etmek istemeyiimizden kaynaklanyordur belki de. Kay-
na ne olursa olsun bu inan, beynin hasar grmesi durumunda far-
kndaln da hasara urayp paralanabildiim gsteren zengin ve-
rilerle ciddi biimde sorgulanr hale gelmitir. Bilincin beyindeki
balarndan kurtulabileceini inkr etmek kstahlk olur (dnya n-
fusunun byk bir blm kurtulabileceine iyice inanm durum-
da zaten), ama byle br eyin gerekletiine dair veriler, en iyi ih-
timalle, zayftr. Bilgimizin uurlarna ulatk: "zerine konuula-
mayan konusunda susmal."61
BLNCN ER
Karanlktan Aydnla:
Bilincin Yapsal Temeli (ii)

Veya zihin eterin etkisiyle bilinli, ama hibir eyin bilincinde de-
ilse...
T. S. Eliot, "East Coker"'

Giri

Bilincimiz yerindeyken, daima bir eylerin bilincindeyizdr. Bilin-


cin ieriiyle ilgili bilimsel yaklama rnek olarak grme duyusu-
nu setim. Grmenin hayatmzda zel br yeri vardr, onsuz zengin
bir insani varolu pekl mmkn olsa bile. Grmeye verilen nem
soyumuzu yanstr: Afrika maymununun beyninin yarya yakn
grmeye ayrlmtr.
Grmenin bilim insannn karsna ne denli etin bir sorun -
kard apak ortada. evreye bakn bir: aba sarf etmeden grd-
nz ekiller ve renkler, derinlik ve hareket, bunlarn hepsi beyin
2
tarafndan yaratlan eylerdir. Nasl? Bu basit soruyu cevaplamak
yirminci yzyln byk beyinlerini epey megul etmitir: Grme,
insann en ok (ve en baarl ekilde) incelenen duyuudur. Grme-
nin gzdeki balanglar molekler dzeyde ayrntsyla biliniyor.
Olaanst bir keif dizisi bu molekler olaylar, onlarn beyindeki
yansmalarndan doan grsel bilinle birletiriyor artk. Bu blm,
bu keif dizisini, n gze geliinden grsel farkndaha kadar ta-
kip ediyor.
202 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Grmenin buradaki amalarmz asndan cazip bir yan daha
var. Grmeye hizmet eden yollar, tpk dier duyulara hizmet eden
yollar gibi, beynin aznda yer alr: Bu yollan, labirentvari alarn
iinde yolumuzu kaybetmeden izleyebilmeliyiz. "Grme sistemTne
ayaklarmz salam bastktan sonra, grmenin bellekle, dille ve de-
neyimimizin ekillenmesine yardmc olan dier kabiliyetlerimizle
bulutuu ufka dikebiliriz gzlerimizi.
Sonraki blmde, beyin hasan dolaysyla grmenin bozulabil-
dii (veya beyin hasarndan zarar grmeden kurtulabldii) baz il-
gin durumlar inceleyeceiz. Grme, bilinle ilgilenen bilim in-
sanlar iin bir av sahas haline gelmitir. Blm bilimin grme
deneyimi konusundaki aklamalarn nereye kadar ilerletebilecei
sorusuyla bitireceiz.
Hikye gne nda balyor.

Ik ve grme duyusunun evrimi

Ik

Gndzleri evremiz bol kldr. Gne, gezegenimizi ortaya k-


tndan beri klaryla dvmektedir; nce hayatn ilk belirtilerini,
daha sonra da grme duyusunu ortaya karmtr. Grmeyi anla-
mamz iin biraz tanmamz gerekir.
Ik enerji tar (souk kuzey blgelerimiz gnein dokunuuy-
la sndnda hep bu durum gelir aklma). 300 yl akn bir sredir
yaplan deneyler, memnuniyetle karlanan bu habercinin ift doa-
ya sahip olduuna iaret eder.
Ik bazen bir enerji dalgas gibi davranr. Dalgalar (ister deniz-
deki alalp ykselen dalgalar olsun, isterse beyin boyunca titreen
dalgalar) iki zelliklerine gre tanmlanabilir: Arka arkaya gelen te-
pe noktalan arasndaki uzakla, yani dalga boylarna ve genlikle-
rine, yani yksekliklerine gre. Beyaz k, dalgalarn saf bir kar-
mdr: Prizma beyaz oluturan nlar birbirinden ayrr. Priz-
ma, yamurun gkkua olutururken yapt eyi yapar ve ksa
dalga boylu, yksek enerjili mavi klan renk yelpazesinin bir
ucuna, uzun dalga boylu, dk enerjili krmz klan da yelpaze-
KARANLIKTAN AYDINLIA 203
nin br ucuna ayrr. Isaac Nevvton prizmalarn bu zelliini on ye-
dinci yzylda tarif etmitir. On dokuzuncu yzyln fizikileri, -
n dalgaya benzedii inancn destekleyen baka nedenler de bul-
dular: Inlan birbirleriyle su dalgalannki gibi bir iliki iindeydi,
tepeler st ste bindiinde toplanyor, tepeler ukurlarla karlat-
nda yok oluyorlard.
"Dalga teorisi"ni destekleyen bu veriye ramen, bugn artk -
n her biri kk bir enerji paketi, yani "kuantum" tayan srek-
siz paracklar dizisinden olutuunu ima eder davranlar sergile-
dii baka balamlarn da olduunu biliyoruz. Mesela, mavi k
kuantumlan krmz k kuantumlanndan daha fazla enerji ierir.
"Dalga-parack" kilii, yirminci yzyl fiziinin nemli bir soru-
nuydu. Bazen k dalgalan parack gibi davranrken, bazen de
paracklar dalgaym gibi davranlar sergiler. In bu iki basit
"model"inden birinde karar klamam olmak can skc gelebilir,
ama k bizim teorilerimize neden uyum salamak zorunda olsun
ki? Ik nihayetinde ktr.
ster onun dalga olduunu dnelim, isterse parack dizisi,
grebildiimiz nm bandnn ok daha geni bir yaylmn kk
bir ksm olduunu kesin olarak biliyoruz. "Elektromanyetik tayf,
25 log birim deikenlik gsteren dalga boylan ierir; baka bir de-
yile, en uzun dalga boylan en kk dalga boylarndan 10.000.
000.000.000.000.000.000.000 kat daha uzundur. Grnr tayf, bu
tayfn tek bir log birimi iindedir. Mavinin dalga boyundan biraz
daha ksa dalga boylan mortesi dalgalar alanna dahildir; daha da
ksa dalga boylan X ve gama nlan alanna, ozon tabakas saye-
sinde korunduumuz (veya bir zamanlar korunduumuz) enerji do-
lu, ykc gce sahip ma biimlerinin alanna girer. Krmznn
uzun dalga ksmnda yer alan dalga boylan kzltesi dalgalan ala-
nna dahildir; tayf yukar doru biraz daha izlediimizde, yemei-
mizi piirdiimiz mikrodalgalarla ve bize haberleri ulatran radyo
dalgalaryla karlanz.
204 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Ik ve hayat

Ne gne gsteriyordu bir eyi brne,


Ne ay
Evrelerinden geiyordu gkyznde...
3
Ted Hughes, "Creation"

Gneten gelen nmlarn yeryznn oluumundan bu yana ge-


en 4.5 milyar yl boyunca hayata byk katks olmutur.
Birincisi hakknda ok az ey bilebiliriz. ila drt milyar yl
nce, gneten gelen enerjiyle dolup taan dnyadaki kimyasal or-
tamn, karbon, azot ve su gibi basit atom ve molekllerden karma-
k molekllerin biimlenmesine olanak tanm olabilecei d-
nlyor. Tesadf eseri bu karmak molekllerden, nkleik asitler-
den bazlar kendi kopyalarn yapma yeteneine sahip oldu. Haya-
tn kkeniydi bu.
Bu tr molekller ortaya ktktan sonra, X ve gama n bom-
bardmanlar yaplarnda deiikliklere neden oldu. Bu deiiklik-
lerin ou molekllere zarar vermi, onlarn yok olmasna neden ol-
mutu, ama ara sra bir mutasyon molekllerin hayatta kalma ve o-
alma ansm arttrmt. Doal seilimin aralarndan tercihini yap-
t (ve yapmaya devam ettii) hayat biimlerindeki eitliliin ba-
langcyd bu.
Gne nn ikinci byk katks 2 ila 3 milyar yl nce ger-
ekleti. Fotosentezin evrimi, talihli baz organizmalarn gne
enerjisinin yardmyla karbondioksit ve sudan eker ve niasta gibi
karbonhidratlar mal etmelerine olanak tamd. evremizdeki bol
yeillik bu manevrann baarsn kantlar; ve bu yeillikler hayvan-
lar alemindeki ou hayvann yiyecek zincirinin ilk halkasn olu-
turur. Fotosentez ayn zamanda havaya oksijen salar ki bu da dn-
ya gezegeninin atmosferini dnme uratmtr. Fotosentez, bi-
zim gibi yeryzne daha sonra gelen canllarn gne sayesin-
de hayatta kalabilmesini de salamtr; bizler gne nn ret-
tiklerini hem solur hem de yeriz.
Fotosentez, klorofil adl pigmentin n etkisiyle aarmasna
dayanr. Yakalanan k bir enerji kayna oluturmakta kullanlr
KARANLIKTAN AYDINLIA 205
Gne nc katksn 500 milyon ila bir milyar yl nce, ba-
kan gzleri aydnlatmaya balad sralarda yapmtr. Ondan sonra
k enerji kayna olduu kadar bilgi kayna haline de gelmitir.

Hayat ve grme

Bir bor daha olduu kesin. iekler... insan dnyada belirmeden ok


nce de ayordu. iekler insan deil, bcekleri cezbetmek iin ev-
rimletler. Kelebekler renk kr olsa, anlar keskin bir koku duyusu-
na sahip olmasayd, insan doal dnyann sunduu en byk keyifle-
rinden birinden mahrum olurdu.
David Attenborough, Life on Eart

Duyularmz deiip de ok daha hzl ve keskin bir hal alsayd, nes-


nelerin grnyle dzeni ok farkl grnrd gzmze.
5
John Locke, An Essay Concerning Human Understanding

Darwn, gz gibi "son derece mkemmel organlar"n doal seilim


teorisine kar bir kant olarak ileri srlebileceinin gayet farkn-
dayd. Bu organlarn kusursuz tasarmlan bir Yaratc'nn bilinli bir
almasn akla getirir elbette. Danvin'in de yazd gibi: "Btn o
esiz tertibatyla gzn... doal seilimle olumu olabileceini var-
saymak, aka itiraf ediyorum, samaln daniskas gibi grn-
mektedir."6 Danvin, Asa Gray'e, "bugne kadar gz bana hep souk
terler dktrd," diye itirafta bulunmutur.7 Ama bu terlerin ste-
sinden geldi: Ya "basit ve eksik bir gzn karmak ve mkemmel
bir gz haline gelmesini salayan ve her biri organizmann iine ya-
rayan saysz geliim aamalarnn var olduu gsterilebilirse"? O
zaman "doal seilim yoluyla tasavvur edilebilir mkemmellik de-
recesine ulamak mantksal adan hi de imknsz olmayacaktr."8
1859'da, Trlerin Kkeni'ni bitirdii sralarda gzlemleri, bunun
"kesinlikle doru" olduuna onu oktan ikna etmiti.
Evrim biyologlar bazen "Byle Odu te Hikyeleri", kt kant-
lar zerine ina edilmi cezbedci hikyeler anlatmakla sulanr. Bi-
lim bu tr hikyelerden ibaret deil elbette, ama Darwin'in iddiala-
rndan kafanz karmsa, konuyu deerlendirmeden nce byle hi-
kyeler oluturmak yardmc olabilir. lkel bir yaratk, suda yaayan
206 BLN, KULLANIM KILAVUZU
bir tek hcreli hayal edin. Kendisine benzeyen dier hcreler gibi
proteinlerle bezeli bir yzeyi var. nce bunlarn hibiri "gr-
myor." Sonra, bu proteinlerden birinde meydana gelen ufack bir
deiimin n etkisiyle eklinin deimesine, hcre zar iinde
hafife eilip bklmesine yol aacak bir etkiye sahip olduunu ha-
yal edin. Hcre zerinde etkisi olan kuvvetleri deitirdii iin bu
durum, hcrenin gnele aydnlanan su iinde dnerek hareket et-
mesini, gne yla gzelce snm bir halde eskisine gre daha
fazla yiyecekle karlamasn salayabilir. Byle bir yaratk "kr"
arkadalarndan daha hzl byyebilir, onlardan daha hzl reyebi-
lir. Sonuta, hcreye "grme"yi ihsan eden proteini tayan gen ba-
arl olacaktr.
Her zaman olduu gibi, genin oalmasnda zaman zaman do-
al hatalar meydana gelecektir. Yaratklardan bazlar aleyhlerine
ileyecek bir gelimeyle "grme geni"ni yitirecektir. Bazlarnda bu
yetenek ki kat artacaktr. "Grme"nin yararl bir ey olduu kabul
edilirse, zamanla hcre yzeyi zerinde bir "grme" proteini kme-
si oluacaktr: Amibimiz bir eit gze sahip olacaktr; elbette bir de
"uyuma-uyanma dongs"ne.
Bu yaratn ok hcreli seleflerinde baz hcreler a duyarl
proteinlerin imalatnda uzmanlaacaktr. Bu seleflerden biri su so-
lucan olsun mesela. Su solucannn "gz" pigmentli hcrelerden
oluan bir topluluktur. Gz zaman zaman anarak hasar gryor.
Bu hcrelerin bymesini etkileyen kk bir mutasyon onlarn so-
lucann vcut yzeyinden biraz ieri doru gerilemesine neden olu-
yor ve bir "gz ukuru" yaratarak bu sorunu gideriyor. Bu mutas-
yon poplasyon iinde hzla yaylacaktr. Ama ara sra gz ukuru-
na bir kum tanesi kayor ve solucann grn engelliyor. Baka
bir basit mutasyon, gz ukurunun zerinde ince (effaf) bir deri ta-
bakas oluturup kum tanelerini nleyebilir ve solucana kk bir
avantaj daha salayabilir. Su solucannn gz tedirgin edici lde
bizimkine benzemeye balar.
Su solucanmzn sadece gz deil, her taraf evrim geirmek-
tedir elbette. Anatomisinin dier blmlerini etkileyen mutasyonlar
su solucannn basit bir sinir sistemine sahip olmasna izin vermi-
tir. Sinir hcrelerinden bazdan pigment hcreleriyle bir iliki geli-
tirmitir. In massedilmesi sadece hcredeki pigment proteinini
NSZ 207

eip bkmek yerine, pigment hcrelerinde sinir hcrelerinin tetkik


edebilecei kimyasal bir deiime neden olmaktadr. Ik, solucann
basit "beyni"ni, kaslar harekete geiren sinirleri uyararak solucann
yiyeceini temin ettii ve iinde yzd gnele aydnlanm su-
ya doru hareket etmeye tevik eder.
Gzn koruyucu derisi baka olanaklar da yaratr. Gz ukuru-
nu kaplayan deri tabakas biraz kalmlarsa, basit bir mercek gibi
alabilir. Daha nce salt kla glge arasndaki fark tespit eden
gz, imdi d dnyann bir imgesine alabilmektedir. Bunun gibi
hikyeler, basit bir gzden karmak bir gze doru atlan her k-
k admn "canl iin yararl" olmasn makul klacak ekilde geli-
ir. Ama, byle bir eyin gerekten olduuna dair bir kant olmasay-
d bu hikye pek de ilgi ekmezdi. Darwin'in ngrd gibi, artk
epey bir kant var.9
Gzdeki yumuak dokular fosil olarak pek iyi korunmamtr.
Gzn evrimine ilikin tam bir kayt oluturmay mit edemeyiz,

ekil 5.1 Gzn evrimi Birbirine akraba trlerden oluan bir grupta giderek kar-
mak bir yap kazanan gzlerin art arda sralanmas, metinde anlatlan hikye-
ye benzer bir evrim hikyesine imada bulunur (ek = cams kitle; dd = d deri ve-
ya kornea; m = mercek; la = lakuna).
208 BLN, KULLANIM KLAVUZU

ama ortada fikir verici birok ipucu mevcut. Anlattm hikyede ge-
en birok "aama" rnei yaayan hayvanlarda da bulunabilir, hat-
ta bazen embriyondaki geliimleri izlenebilir. Birok tek hcreli or-
ganizmada a duyarl "ilkel gzler" vardr. ok hcreli deniz sal-
yangozunun gz basit bir ukurdan ibarettir. nsan gznn merce-
i embriyonda bir deri olarak hayata balar, embriyonun geliimiyle
birlikte gzn yzeyinden aynlr. Birbirine akraba eitli hayvan
gruplarnda canl rneklerden "daha mkemmel bir gze doru d-
zenli bir dizi"yi yeniden ina etmek mmkndr (bkz. ekil 5.1).
ok farkl trler zerinde yaplan ayrntl karlatrmalar, her
trl gzn yeryznde hayat baladndan beri 40-65 kez evrim
geirmi olabileceini akla getirir. Ama molekler biyolojide elde
edilen son bulgular, meyve sinei ve insan gibi birbirinden apayn
hayvanlann gzleri arasndaki baz yakn benzerliklere de iaret
eder.
Gzleri ok farkl grnr. Bcek gz, her biri a dorudan
"bakan" dizi halinde saysz mercekten oluur. 500 milyon yanda-
ki kambriyen dnemi kayalannda bulunan Trilobitlere ait bilinen en
eski gz fosillerini andrr bu gzler (bkz. ekil 5.2). Eski veya bu-
gne ait bu bcek gzleri, tek bir byk mercei bulunan (ki insan

ekil 5.2 Tribolit gz Tribolitler, 500 milyon yl kadar nce yaam, tespih b-
ceine benzeyen bltl yaratklard. Bu gzel korunmu (fosillemi) rnein bir-
leik gz, hayvann kafasnn kenarnda rahatlkla grlebiliyor.
KARANLIKTAN AYDINLIA 209

gzbebei
kornea
gz ak

kirpiksi kas

grme snr

retina ukuru

ekil 5.3 insan gz ekilde " ekvatoru" ndan kesilmi insan gz grlmektedir;
nde kornea ile gzbebei, arkada retina yer alr. Grme siniri retinadan beyne
gider.

gz bunun tipik bir rneidir) omurgal hayvanlarn gzleriyle ak


bir ztlk gsterir (bkz. ekil 5.3). Ama grn aldatc olabilir.
ncelikle, her iki gz eidindeki pigment proteinleri arasnda
10
gl molekler benzerlikler mevcut. Bunlarn ortak bir atadan
ktklarna hi phe yok. Grmenin evrimi iin kilit bir nkoul
olan a duyarl molekl belki de sadece bir kere ortaya km ve
btn hayvanlar lemi iinde bundan yararlanlmt. Birbirine ben-
zemeyen bu gzler arasndaki ilgi ekici baka bir balant ok ya-
11
kn zamanlarda ortaya kt.
Meyve sinei Drosophila birok genetik aratrmann konusu
olmutur; bu aratrmalarn ou sinein DNA yapsndaki anlk de-
iimlerle, ayrca anatomi ve davranlarnda meydana gelen dei-
imlerle ilgiliydi. Bu aratrmalar srasnda gzsz genin, yani g-
zn geliimi iin gerekli olan DNA'nn bir parasnn insanda gzn
210 BLN, KULLANIM KILAVUZU
geliimini denetledii bilinen Pax-6 adl genle yakndan ilikili ol-
duu ortaya kt. nsandaki bu gende meydana gelen mutasyonlar
gzde iris kaybna, yani "anirdi"ye neden olur, ki irisi olmayan
gzler a kar an hassastr ve bu durum ocuklukta grmeyi
tehdit eden katarakt gibi sorunlara yol aabilir. Pax-6 geninde anor-
mallikler bulunan fareler gzck adyla bilinen bir anormallie sa-
hiptir. Bugnk bceklerin gzleriyle memelilerin gzleri arasnda-
ki arpc yzeysel farkllklara ramen, modern genetik aralarnda
eski bir evrim balants olduuna gl bir biimde iaret eder.
Gzlerimiz bugnk biimini alana kadar hangi dolambal yol-
lardan gemise gemi ve dnyamz ykayan nmn sadece k-
k bir ksmn tetkik edecek ekilde bir evrim geirmitir. Peki
ama grme duyusu, geni elektromanyetik tayfn neden bu belli
parasna bir pencere asn ki?
Fotosentez ortaya ktndan ve ozon tabakas olutuundan
beri yeryz gneten gelen yksek enerjili nmdan korunmakta-
dr. Bu hava koullarnda dnya, gzlerimizin hassas olduu dalga
boylannda en parlak biimde aydnlanr ve grme yetimiz snrl bir
gr alanndan en iyi ekilde yararlanr. Daha yksek enerjilere sa-
hip nmlar her koulda canl dokulara zarar verebilir; gz de bu
nmlardan saknmakta fayda vardr. Grnr tayfn dnda yer
alan dk enerjili, uzun dalgal nm gze yeterli sinyal gndere-
meyebilir. Son olarak, mercek kullanan bir gz, tetkik ettii dalga
boylarnn alanm snrlamak zorundadr, yoksa oluan grnt bu-
lanklar.
Bu snrlamalar kesin deildir: John Locke'nin de ileri srd
gibi, durum sanldndan farkl olabilirdi. Baz hayvanlar iin y-
ledir de. Arlarn gr alanlar mortesi dalgalara kadar uzanr, bi-
zim grmediimiz ieksi "bal klavuzlarn grmelerini salar.
Ylanlar, kzltesi nma ayarl, ok duyarl bir scaklk duyusu
kullanarak avlarnn yerini tespit ederler. Bu yaratklar, dnyann
klavuzsuz duyularmzn da pekl tespit edebilecei, ama bu hal-
leriyle tespit edemedikleri vasflarna tepki verirler.12
Ama hepimiz iin, sizin, benim ve meyve sinei iin, grme s-
reci pigmentin aarmasyla balar.
KARANLIKTAN AYDINLIA 211

Retina: Hassas pigment

En ufak eyleri yakalamak

Bir hcrenin a duyarl hale nasl geldii bizi ok da ilgilendir-


mez...
3
Charles Danvin, Trlerin Kkeni'

Muhteem tasarmna ramen gzn ilevi baya basittir: Retina


zerine dnyann bir grntsn drmek (bkz. ekil 5.3). G-
zn arka duvarn saran ince bir doku tabakas olan retina gelen -
beynin okuyabilecei ekilde dntrr. Bu mucizevi sonu, -
emen pigmentlere sahip 100 milyon kadar hcre tarafndan al-
14
nr. omak ve koni adlaryla bilinen bu hcrelerin kkenleri k-
k bir anatomik ayrntdan anlalabilir (bkz. ekil 5.4). Hcrenin
i ve d paralan birbirine bir titrek tyle baldr. Titrek tyler, ge-
nellikle svy dven (ya hcreyi ileri doru hareket ettirmek iin
veya svy hareket ettirmek iin) uzun kollara sahip hcrelerde bu-
lunur. Spermin kuyruu ortama uyum salam bir titrek tydr me-
sela. Ama, solucandan insana uzanan geni tr alan iinde, titrek
tyler tespit eden hcrelerin evrimine doru gei noktasn
oluturur (bkz. ekil 5.5).
omak hcreleriyle koni hcreleri ayrntda birbirinden ayrlr,
ama ortak bir temel tasarma sahiptirler. D para, hcre zarnn i
kvrmlarnn byk bir ksmm ierir. omak hcrede rodopsin
adyla bilinen, tespit eden molekl, bu i kvrmlarda gml-
dr: Bir omak hcrede 100 milyon rodopsin bulunur. Rodopsin,
tmyle deilse bile, temel olarak proteinden oluur. Protein bilei-
i olan opsin zar iinde katlanarak -cis retinal adyla bilinen A vi-
tamini trevi bir maddenin yuvalanmas iin uygun bir ortam sa-
lar, -cis retinal zerine bir k kuantumu vurduunda, tpk nce-
ki ksmda bahsettiimiz hayali moleklmzde olduu gibi, bu
maddenin eklini deitirir. Bu madde bir kez "all-trans retinal" ha-
line geldiinde, artk yuvasna smaz olur. Bunun sonucunda opsin
de ekil deitirir, bylece hcre indeki bir dizi "ikinci haber-
212 BLN, KULLANIM KILAVUZU

diskler

sitoplazmik alan

ekil 5.4 omak ve koni hcreleri (a) ortalarndan yaradklarnda omak hcrele-
riyle koni hcrelerinin yukandan aaya doru grnleri tasvir ediliyor; (b) hc-
re ekillerinin boyutlu grnleri grlyor. "Titrek tyler"in varlklarn sr-
drdklerine; omak ve koni hcrelerinin ikisinde de ieriinde "k pigmenti"
bulunan hcre zarnn i kvrmlarna; tespit etmede zellemi proteinlere; ve
omak ve koni hcrelerinin tabannda yer alan, n geliinin nrotransmitter sal-
gs oranndaki deiimle iletildii yer olan sinaptik terminallere dikkat edin.

ci"nin retimini hzlandracak yeni bir kimyasal yetenek kazanr.


Bu habercilerin sonuncusu, hcre zarnda omak hcresinin
"kara aknts" olarak bilinen srekli bir sodyum ak salayan bir
kanal kapatr. Bu akntnn azalmas hcre iindeki pozitif ykn
KARANLIKTAN AYDINLIA 213

ekil 5.5 Ik reseptrlerinin evrimi ekilde birok trde rastlanan k reseptrle-


ri arasndaki muhtemel iliki grlmektedir. Reseptrlerin kkeninin, tek bir titrek
tye sahip hcrede olabileceine dikkat edin: Bu yapya sahip, a duyarl basit
hcreler baz trlerde hl bulunmaktadr. F, ait olduumuz kordallar (srt iplikli-
ler) filumu (veya grubu) iinde bulunan k reseptr tipidir. D ve M tipleri, sal-
yangozlarla smkl bceklerin de dahil olduu karndan ayakllar filumunda; K
ve P tipleri, midye ve istridyenin de dahil olduu ift kabuklular filumuyla bcek-
lerin dahil olduu eklembacakllar filumunda bulunur.

azalmasna yol aar. Bunun zerine omak hcrenin nrotransmit-


ter salgs hcrenin zerine vuran n miktar orannda azalr (k
reseptrleri "dereceli" bir sinyal rettikleri iin "ya hep ya hi" sin-
yalleri reten nronlar arasnda istisnadrlar). Ik ve glge oyunu
bu dolayl aralarn yardmyla sinir sisteminin nrokimyasal ak-
na tercme edilir.
Rodopsine yakndan bakldnda, bu srecin i hikyesi okuna-
bilir. Opsinde 348 amnoasit ve plazma zanndakinden yedi kat faz-
la halka bulunur. Bileimi, bykl ve ekli soyuna iaret eder.
Rodopsin, sinir sistemi indeki ikinci haberci sistemlerinde bulu-
214 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nan reseptr ailesine dahildir. Retinalin yardmyla rodopsin a
vcut iinde yollanm bir sinyal muamelesi yapar. Kimyasal bir hi-
le, kendi iimizdeki iletiimde kullandmz yntemlerden d dn-
yadaki olaylarla balant kurmak iin yararlanlmasn salar. Zaten
baka trl de algnn faaliyete geebilmesi zor olurdu.

Ztlarn iletiimi

Retinalarmzn her biri 100 milyon kadar omak hcreyle 6 milyon


kadar koni hcresine ev sahiplii yapar. Koni hcreleri retinann
merkezinde younlamtr; burada gr alannn merkezini tetkik
ederler. lerindeki pigmentlerin en ok massettikleri n dalga
boyuna gre "mavi", "yeil" ve "krmz" olmak zere eittirler.
Bu eit koni hcresinin faaliyetleri arasndaki karlatrma
renkli grmenin temelini oluturur. omak hcreleri retinann mer-
keznden uzakta younlamtr. Lo a kar koni hcrelerinden
daha hassas olan, ama birbirlerine onlar kadar yakn olmayan o-
mak hcreleri gece grmz salarlar, ay nda glgeli bir
dnyay gzmzn nne sererler.
Az nce vurguladm, n omak ve koni hcreleri tarafn-
dan bir nral sinyale "evrilmesi" ilevi, retinann iki temel ilevin-
den biridir. Retinann ikinci grevi, grsel dnyamz meydana ge-
tiren analiz srecini balatmak, k ve glge dansndan bilgi elde
etmektir.
Bozulmam bir k alan bilgi vermez. evremizi tanmamz
keskin parlaklklar, renklerdeki ton farkllklar, zt hareketler ve
derinlik salar. Dolaysyla, retina beyinle temel olarak grsel sah-
nedeki sreksizlikler zerinden konuur. Peki bu dzensizlikleri na-
sl tespit eder?
Retina minyatr bir beyindir. Aslna baklrsa, retina embriyon-
da beynin bir srgn gibi geliir. nsanda ve dier omurgallarda
retina ilgin bir "ters" yapya sahiptir (ama mesela ahtapot ve m-
rekkep balklarnda byle deildir). omak hcreleriyle koni hc-
releri retinann tam arkasnda, yakaladklar n ulat en uzak
kede yer alr (bkz. ekil 5.6). Ik onlara ulaana kadar iki sinir
hcresi tabakasndan gemek zorundadr. Bunlar retinann beyin
gcn oluturur.
KARANLIKTAN AYDINLIA 215

ekil 5.6 Retina ekilde retina iindeki nron tabakalar grlmektedir. ekildeki
retina amur semenderinin retinasna aittir, ama genel yap insan retinasnda da
benzerdir. ekil, yaplarnn btn halde grlebilmesi iin birka hcrenin boyan-
d Golgi yntemi esas alnarak izilmitir (ak hcreler boyanmamtr). Ik re-
septrleri (R) retinann arkasnda yer alr; a verdikleri tepki, aksonlar grme si-
nirini oluturan ganglion hcreleri (G) araclyla beyne iletilir; aradaki yatay (Y),
iki kutuplu (1) ve amakrin (A) nronlar ganglion hcrelerin tepkilerini ekillendi-
rirler, bu sayede ganglion hcreleri beyni en bata grsel sahnedeki zt blgeler
konusunda bilgilendirebilir. M, Mler hcresine karlk gelir. Bu hcre nron de-
ildir, glial hcredir.

Retinann "grme siniri" boyunca beyne akson gnderen "kt"


hcreleri onun "ganglion hcreleri"dir. Bu hcreler omak hcrele-
riyle koni hcrelerinin en uzanda yer alr. Her ganglion hcre, k
reseptrlerinin faaliyetinin bir rneini retinann kk bir dairesel
alannda gerekletirir; buras hcrenin alg blgesi (reseptif alan)
adyla bilinir. Alg blgeleri, en ince ayrntlar ayrdmz retina-
nn merkezinde en kk, retinann evresindeyse en geni halde-
dirler.
Alg blgelerinin ounda, blgenin merkezine den k,
"evre"ye den n tam tersi bir etkiye sahiptir. Merkeze den
k hcreyi uyarrken, evreye den k onun faaliyetine engel
olur (veya tam tersi). Bylece, btn alg blgesinin aydnlanmas
zayf bir etkiye sahiptir, ama blgeye asimetrik bir ekilde den bir
k noktas hcrenin ateleme orann fark edilir derecede deiti-
rir. "Merkezdeki" hcreler byle bir k noktasnn varlyla uya-
rlrlar; bu noktann yok oluu "merkez dndaki" hcreleri uyarr.
216 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Ztla ynelik bu hassasiyeti, k reseptrleri ile ganglon hcrele-
ri arasna giren nronlar kazanr. ki kutuplu, yatay ve amakrin hc-
reler, bitiikteki k reseptr gruplarndan gelen sinyalleri birle-
tirir ve ganglion hcrelerine, dolaysyla grme sinirine gidecek gir-
dileri olutururlar.
Retinann merkezi ile evresi arasndaki fark, farkl parlaklk
derecelerinin sinyallerinin gnderilmesinde olduu kadar renk zt-
lklarnn sinyallerinin gnderilmesinde de kullanlr. Mesela, baz
ganglion hcreleri bunun iin krmz veya yeil k noktalarnn
varlndan (veya yokluundan) faydalanrlar. Dierleri mavi n
younluu ile krmz kla yeil n kanmndan oluan san
n younluunu karlatrr.
Btn bunlar, grme sinirinde yolculuk eden ou haberin dei-
im ve ztlkla ilgili olduunu, yani parlaklk veya renk ztlklany-
la ve ara tonlarla ilgili olduunu gsterir bize. Yakn zamanlarda re-
tinal sinyalin karmak bir yaps daha ortaya karld. Baz retinal
ganglion hcreleri (magnoseller; bundan byle "M" ksaltmasyla
anlacaktr) zellikle byk nesnelerin hzl hareketlerine kar has-
sastr. Bu hcreler renge pek nem vermezler. Byk gvdeleriyle
byk aksonlar sinyallerin hzla beyne geri gitmesini salarlar. "P"
hcrelerinin (parvoseller) alg blgeleri daha kk ve genellikle
renk tonlaryla srekli aydmha kar hassastr: Sabit biim ve
renklerin nce ayrntlarn zecek donanma sahiptirler. ou
ganglion hcresi farkl ekillerde snflandrlrlar. Aralarndaki
fark, gzden beyne doru gerekleen olaylara aret eder. imdi,
her grme sinirinin milyonlarca lifinde meydana gelen ve beyne
doru gerekleen sinyal akm takip edelim.

Analiz ve btnleme: Korteksteki grme alanlar

Grme korteksine giden yol

Grme sinirindeki aksonlar gzden geri dnerken kendilerini yeni-


den dzenlerler. Bu yeniden dzenlemenin ilkesi son derece basit-
tir. Grsel dnyann sol yansm tanmlayan lifler beynin sa taraf-
na, sa yansn tanmlayanlar da beynin sol tarafna gider. Bu yeni-
den dzenleme bylece, beynin her iki yansnn aksi yndeki me-
KARANLIKTAN AYDINLIA 217

primer grme korteksi


(17. alan)
ekil 5.7 Grme korteksine giden yol Her lateral genikulat nukleus (LGN) retina-
lardan meknn aksi ynyle ilgili bilgi tayan lifleri alr (yani, sol LGN grsel sah-
nenin sa tarafyla ilgili bilgiyi alr). ki gzden gelen sinyaller LGN'de ayr tutulur
ve birletirilir; ilk kez grme korteksinde bir araya gelirler.

kndan gelen sinyallere tepki verdii ve beynin bir yarsndaki ko-


mutlarn vcudun aksi tarafn ynettii eklindeki genel kurala
uyar (ounlukla uyulan bu kuraln neden ortaya kt belirsizdir).
Ama basit olsa da, yeniden dzenlemenin ayrntlar epey kar-
maktr. Meknn sol taraf, sol gzn "nazal" retinas ile sa g-
zn "akak" retinas tarafndan tetkik edilir (bkz. ekil 5.7): Bu iki
"yan-retina"mn aksonunun bir araya gelmesi iin sol nazal yan-re-
tinann aksonlarnn beynin sa tarafna gemesi gerekir. Bu i hi-
pofiz bezinin hemen nndeki "optik kiyazma"da gerekletirilir.
Sa yan-retinadan gelen lifler burada aksi yne geerler.
218 BLN, KULLANIM KLAVUZU

Lifler, yolculuklar boyunca dzenli bir iliki srdrrler, bu sa-


yede komu retinal ganglion hcrelerinden komu aksonlarn k-
masn ve grme alannn komu noktalarnda meydana gelen olay-
lar aktarmalarn salarlar. Gelgeldim "M" ve "P" aksonlar ayr-
lrlar, bylece gz lifleri talamusun lateral genikulat nukleusunda
(LGN) lk sinapslann gerekletirecekleri zaman, magnoseller un-
surlarla parvoseller unsurlarn birbirinden ayrlmas mmkn olur.
Her biri bir gzden girdi alan LGN iindeki iki parvoseller tabaka-
nn zerinde, her gze iki tanesi karlk gelen drt parvoseller ta-
baka vardr. Her tabaka grsel meknm aksi yndeki yarsnn d-
zenli bir "haritas"na sahiptir, ama bu haritalarn, daha sonra gre-
ceimiz gibi, kayda deer bir zellii vardr.
LGN bir grsel bilgi istasyonu olmann tesinde bir eydir muh-
temelen. Aksonlarnn byk ksmn gnderdii grme korteksi de
dahil beynin bir dizi blgesinden girdi alr. yleyse, ne katkda bu-
lunduu hl pek iyi tanmlanamyor demektir. Gzden gelen gr-
sel sinyallerin ilk kkl dnm, grme sistemindeki bir sonraki
karakolda gerekleir. Bu da beynin belki de en kapsaml biimde
aratrlm alan olan 17. alan, "primer grme korteksi" ya da "VI"
alandr.

17. Alan

Broadmann'n 17. alan beynin en arkasnda, artkafa korteksinin


ucunda yer alr.15 Bu alan gzle seilebilen bir eritle, Gennari iz-
gisiyle ayrt edilir; bu alan LGN'den gelen liflerin younluunu yan-
str ve bazen "izgili" korteks adyla anlr. Bu alann grme asn-
dan nemli olduu, Richard Caton gibi fizyologlarn burada grsel
uyaranlara kar elektriksel tepkiler kaydettii on dokuzuncu yzy-
ln ortalarndan beri dnlmektedir.
"Sava madurlar" sayesinde beynin bu blgesiyle ilgili bilgi-
miz arttrmtr. Cepheden gelen beyni hasar grm birok gazi
zerinde yaplan aratrmalar ngiliz nrolog Gordon Holmes'un in-
sandaki Vl'in grsel bir haritaya sahip olduunu gstermesini ve
V1 'in yapsn o zamana kadar hi olmad kadar ayrntl bir ekil-
de incelemesini salamtr. izgili korteksin en ucunda meydana
gelen snrl hasarlar grme alannn sadece merkezini, st ksmm-
KARANLIKTAN AYDINLIA 219

ekil 5.8 izgili kortekste grme alannn haritasn karmak Gordon Holmes,
beynin arkasndaki kurun yaralarnn yerleriyle bu yaralara bal grme kaybn
ilikilendirerek grme alannn temsilini kar taraftaki izgili (veya primer) grme
korteksinde belirlemitir. Holmes'un I. Dnya Sava srasnda "Fransa'daki sahra
hastanelerinde" alrken byle doru bir harita karabilmi olmas olaanst
bir ey. V1 'in bir hayli byk bir alannn, ince ayrntlar seme yeteneimizin en
yksek olduu grme alannn merkezini tetkik ettiine dikkat edin.

da meydana gelen hasarlar grme alannn alt ksmn, alt ksmnda


meydana gelen hasarlar da grme alannn st ksmn etkilemiti.
izgili korteksin n ksmlarnda meydana gelen hasarlar ise grme
alannn evresindeki daha fazla blgeyi etkilemiti (bkz. ekil 5.8).
Harita lee tam uymuyor (daha dorusu, lei geometrik de-
il, psikolojik bir lek). izgili korteks haritasnn neredeyse yan-
s, retinann merkezinde, ganglion hcrelerin sk bir biimde bir
arada bulunduu hassas "retina ukuru"nun denetledii alan ince-
ler (kol mesafesinden bakldnda grlen baparmak trna bo-
yutunda bir alandr bu kabaca). Grme alan kadar bir gr netli-
ine sahip olmayan evresi, daha az temsil edilir.
220 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Bu nedenle VI alam, grsel meknn haritasn karan bir eit
"kortikal retina"dr. Hepsi bu kadar m peki? Retinal faaliyetin kor-
teksteki aynas m sadece? Bu soruya ilk tatmin edici cevap Boston'
da alan Amerikal psikologlardan David Hubel ile Torsten Wie-
sel'den geldi; ikisi almalarndan dolay 1981'de Nobel dl ald.
Hubel ile Wiesel, anestezi uygulanan hayvanlarn grme kor-
tekslerindeki mstakil hcrelere basit grsel uyaranlar uygulayp
faaliyetlerini kaydettiler. Retinadaki ganglion hcrelerini etkili bir
biimde uyaran k noktalarnn grme korteksini etkilemeyen
uyaranlar olduunu buldular. Her korteks hcresi stunu en ok,
grme alanndaki uygun bir yerin belli bir ynnde bulunan bir hat
tarafndan uyarlmaktayd. Bir dizi komu stun zerine yaplan
aratrmalar, bu stunlarn uygun bulduklar bir oryantasyon iinde
dzenli bir ekilde lerlediklerini, bir stundan dierine yaklak
10'lik a deitirdiklerini ve beyin yzeyinin her bir milimetrede
birinde bu ekilde 36O'yi tamamladklarn ortaya koydu. Bu keif,
grme korteksinin yapsnn grme alannn her tarafnda olas b-
tn oryantasyonlann konturlarn aratrmaya, n keskin tonlar-
n tetkik etmeye uygun olabilecei fikrini verir.
Hubel ile Wiesel, ayrca ikinci bir etkenin, tercih edilen gzn,
grme korteksinin her tarafnda dzenli bir ekilde deitiini de
bulmulard. Bu eitleme, az nce tanmlanan oryantasyon stun-
larndan bamsz olan "okler dominans stunlar"! yaratmtr.
Bylece, Hubel ile Wiesel'in ilk almalarndan, grme korteksinin
her Imm2'sinde, grme alannn kk bir blgesinde, her iki gzn
grd btn oryantasyonlarn temsil edildii sonucu kt: 17.
alan boyunca srekli tekrarlanan bu grsel analiz birimi "hipers-
tun" olarak tarif edilmeye baland (bkz. ekil 5.9).
Grme korteksinin hiperstunlann tekrarl matrisi olduu ek-
lindeki imgesi, basitlik gibi byk bir meziyete sahiptir. Ama hayat
nadiren basit olur. Son on be yldr ou yine Hubel, Wiesel ve on-
larn alma arkadalan tarafndan gerekletirilen almalar ok
daha renkli ve akl kartrc bir resim izmitir.
VTin dzenlenmesinin bu denli dz olmayabileceine dair ilk
net belirtilerden biri fizyolojiden deil, anatomiden gelmiti. Enerji
retiminde yer alan bir enzimi (sitokrom oksidaz) belirlemek zere
grme korteksi boyandnda, Vl'in "lekeli" (blob) olduu ortaya
KARANLIKTAN AYDINLIA 221

lekeler

ekil 5.9 V1 alannn stunlu dzeni Hiperstun grme alannn, her iki gzn
grd oryantasyonlar 360'lik ayla temsil eden kk bir blgesini denetle-
yen ve izgili kortekte yer alan kk bir blgedir. ekle "lekeler" de dahil edil-
mitir.

kmt: Bu enzim, dzenli aralklarla yerlemi korteks lekelerin-


de evredeki blgelere oranla daha youndu. Kortekstek anatomik
farkllklar genellikle ilev farkllklarna karlk gelir; nitekim le-
kelerin daha zel bir ey yaptklar ortaya da kmtr daha sonra.
Lekelerin iindeki hcreler oryantasyon seici deildirler, "dal-
ga boyu seici "dirier, renk ztlklarnn olduu blgeleri iaret eden
LGN'nin aksonlar (nihayetinde gz) tarafndan uyarlrlar. Bu bul-
gu, VI alannn ikinci bir nemli role sahip olabileceini akla getir-
mitir: Grsel dnyanm her blmnde biim ve renk gibi zellik-
leri analiz ettii gibi, ayn zamanda, renkle ilgili sinyalleri (lekeler
yoluyla) bir akma, "renksiz" bilgiyi baka bir akma ynlendirerek
bu zellikleri tanmlayan bilgiyi ayrtrr da.
222 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Bu fikir, VI iindeki baka karmak bir unsurun kefiyle byk
oranda desteklenmitir. Hatrlarsanz, retina iindeki "P" hcrele-
riyle "M" hcreleri farkl LGN tabakalarna uzanmaktayd. Bu fark
izgili kortekste bir dereceye kadar korunur. LGN'nin parvoseller
ve magnoseller tabakalar VI alannn 4. tabakasndaki (alc kor-
teks tabakas) birbirinden ok az farkl blgelerine uzanr. "M" hc-
releri, hareketli hedeflere hzl aromatik (renge kar duyarsz) tep-
kilerle 4C alfay nnerve ederler: Daha yava, ama daha kararl kro-
matik tepkiler gsteren "P" hcreleri 4C beta ile sinaps olutururlar.
Bylece VI, grsel bilgiyi analiz eden, onu ayrtran bir grsel
dnya haritasna sahip olur. Vl'in giderek kark hale gelen rgt-
lenii, dikkatin beynin komu blgelerine ynlenmesiyle birlikte
yeni bir boyut kazanr.

oklu haritalar

Gnlk grsel deneyimlerimiz birleik ve dzenlidir. Renkli biim,


bazen de hareket rntlerini derinlemesine grrz ve genelde
grdmz ey anlamldr. Bir resim, onu meydana getiren btn
temel unsurlar bir kanvas zerinde yakalayan bu tutarl grsel dn-
ya iin tmyle doal bir metafor gibidir. Grme alanmzn Vl'in
arkasndaki korteks blgelerinde yaklak 30 kez "haritaland"n
kefetmek ok artc gelir bu nedenle insana (bkz. ekil 5.10).
Son yirmi yldr grme alanlarnn bu olaand oalmalarnn
gizemini zmek, grme biliminin kilit amac haline gelmitir. Bi-
yolojik grme iinin bu alanlar arasnda bltrldg eklindeki
hipotez en rabet gren hipotezdir. En azndan bu hipotezde bir
doruluk pay olduu sylenebilir.
2. grme alan, yani V2, izgili korteksin snrlan zerinde yer
alr. Vl'in lekeleriyle "ara lekeleri"ni ortaya karan boya, V2'de
tekrar eden l bir yap gsteriyordu: V2'nin yzeyini nce ve ka-
im, koyu boyal izgilerle hafif boyal ara izgiler kaplamaktayd.
Bu dzenlenme ve izgilerin iindeki hcrelerin ierikleri zerinde
yaplan incelemeler, VI'den bilgi aknn gerekletiini akla
getirir. VI iindeki lekelerden giden ktlar V2'nin ince izgilerine,
oradan da daha uzak bir alana, V4 alanna gidiyordu: Bu akm,
renkli grmenin kortikal temeli olmaya iyi bir adayd. kinci, daha
KARANLIKTAN AYDINLIA 223

ok da parvoseller akm, Vl'in ara lekelerinden geerek hafif bo-


yal ara izgiler zerinde ilerlemekteydi: Biimin ince analizinin
burada gerekletii dnlyordu. Son olarak, Vl'in 4C alfa ta-
bakasna ulaan "magnoseller" veri nce V2'nin kaim izgilerine,

INTRAPARYETAL

INFERIOR OKSIPITAL

(b)

ekil 5.10 kortikal grme alanlar: Anatomi ve balantlar ekil a'da kuyruklu
maymun beynindeki grme alanlar grlmektedir. MT blgesi, metinde geen
V5 blgesine karlk gelir. ekil b'de bu blgelerin aralarndaki balantlar grl-
mektedir. "Nerede" (koyu olanlar) ile "ne" yollar arasndaki aynm kabaca, yuka-
r ve aa sinyal akmlarna karlk gelir. TF alan, akak lobunun gizli i yzeyin-
de bulunur.
224 BLN, KULLANIM KILAVUZU
sonra da V5'e ynlendiriliyordu: Bu akmn genel biim ve hareket
algisiyla ilikili olduu dnlyordu.
Eer renk, biim ve hareket beyinde gerekten de "ayrlyor"
ise, bunun dorudan insanda da gsterilebilmesi gerekir. levsel
beyin grntleme, insan beynindeki kortikal grme alanlarnn fa-
aliyetlerini incelemeyi mmkn klmaktadr aslmda. Renkli, sabit
bir grntnn incelenmesi, nsandaki V4 alanna karlk gelen
alan gl bir biimde harekete geirirken, hareketli bir siyah-be-
yaz rntnn incelenmesi zellikle V5 alannda faaliyeti tetikler.
Eer farkl kortikal blgeler insanda farkl gr ynlerine araclk
ediyorsa, o zaman beyin zedelenmelerinin zaman zaman yaltlm
renkli grme veya hareketleri alglama bozukluklarna yol amas
beklenmelidir: Bundan sonraki blmde bunun doru olduunu g-
receiz.
ok yakn bir zamanda gerekletirilen bir alma, bu farkllk-
lar "aydnlatt kadar bunlarn karanla gmlmesine" de neden
16
olmutur maalesef, ama kortekste ok sayda grme alan olduu-
na ve bunlarn grmeye farkl katklarda bulunduuna phe yok.
Grsel bilginin ilenme srecinde benzer basamaklarda bulunan
alanlar farkl grevleri yerine getirir, V4 renk grmeye, V5 hare-
ketlerin alglanmasna yardmc olur. Mesela VI ve V2 gibi "yuka-
r" alanlardan V4 ve V5 gibi "aa" alanlara geildiinde, grsel
"harita! ama"mn doas deiir. Aa alanlardaki hcreler, grme
alannn daha geni bir sahasndan gelen uyaranlara ve daha karma-
k "ilenmi" zelliklere (mesela, bir sahnenin paralarnn hareke-
tinden ziyade o sahnenin genel hareketine) tepki verebilir. leride de
greceimiz gibi, daha aadaki alanlar, yzler ve rntler gibi
karmak uyaranlar seebilecek yapdadrlar.
Parvoseller akmda ince ayrnt ile renk arasndaki ztlk ve
magnoseller akmdaki hareket hkimiyeti, daha nce grme kor-
teksinin kimlikle ilgili blgeleri ile konumla ilgili blgeleri arasn-
da, yani grmenin "ne"si ile "nerede"si arasnda var olduu belirti-
len genel farka uygunluk gsterir. "Ne" akmyla "nerede" akm
artkafa korteksinden balar, ama birincisi, yani ventral yol akak
loblanna, ikincisi, yani dorsa yol duvar loblanna gider. V4 ventral
yol zerinde, V5 dorsal yol zerinde bulunur.
Kortikal grme alanlarnn kefi, grme konusundaki kavray-
KARANLIKTAN AYDNLA 225
mzda byk bir ilerlemeyi temsil eder. Geleneksel teoriler, retina-
dan gelen ham verilerin basit duyumlar uyard duyu korteksi (bu-
rada 17. alan oluyor) ile duyu korteksinin evresinde yer alan ve
duyu verilerini gizemli bir ekilde "ileyen", onlara anlam veren
"balant korteksi" birbirinden ayrrlar. Gnmz aratrmalarnda
ise duyum srelerinin bizatihi kendilerinin dnyayla ilgili bilgi
saladna dair aklamalar gelmeye balamtr. Ama grmenin
yerine getirdii grev zerinde biraz dnnce, henz zmlen-
memi rktc sorunlar aa kar.

Nesneleri grmek

Grmenin anatomisiyle fizyolojisine dalnca insan onun amacn


kolayca gzden karabilir. Grmenin nihai amac hareketlerimize
klavuzluk etmektir. Ara amalarndan biri ise nesneleri tanmaktr.
Nesneleri grmemizi hangi yetenekler salar?

Aalardan ormana

lk yetenek o kadar temeldir ki, dikkatlerden kolayca kaabilir. Re-


tina dorudan btn yzeyi boyunca uyarlr. Gzn hangi blgele-
ri zerindeki k ve glge oyunlarnn birbirine ait olduunu nere-
den biliyoruz peki? Beyin bir ekilde, ekli zeminden ayryor ve
belli d hatlar seiyor olmal: Aksi taktirde, bir eyleri grme ii
asla balamayabilirdi.
1920'li ve 30'lu yllarda "Gestalt" psikologlar, zeminden ekli
ayrrken bilinsizce birok ilkeyi uygulamaya soktuumuzu ileri
srdler. Onlara gre, kapal alanlar veya dzgn bir sreklilik hat-
t yaratan, birbirine yakn, benzer nesneleri gruplamaya meyilliydik
(bkz. ekil 5.11). Bu ilkeler zamann snavndan baaryla getiler,
ama arka zemindeki hangi rntlerin ne kt konusunda genel
tahminler getirmenin tesine geemediler.
Yakn zamanlarda Bell laboratuvarlanndan Macar asll Ameri-
kal bilimci Bela Julesz'un, Oxford'dan Anne Triesman'n ve dier
bilim insanlarnn gerekletirdii almalarda, grsel dnyay "n
dikkatle" paralara ayrmada grme sistemine hangi zelliklerin ki-
226 BLN, KULLANIM KLAVUZU

ekil 5.11 Gruplama ilkeleri ve ekil-zemin belirsizliine bir rnek Gestalt psi-
kologlar, ekilleri zeminden semede yardmc olan bir dizi ilke tanmlamtr; Ma-
urits Escher de almalarnda daima ekil-zemin belirsizligiyle oynamtr. Burada
grlen almas zellikle cokun bir rnek.
KARANLIKTAN AYDINLIA 227
lavuzluk ettii ayrntsyla incelendi. Karmak olmayan biim,
renk, derinlik ve hareket ztlklar nesnelerin iinde bulunduklar di-
ziden ne kmalarm salar (bkz. ekil 5.12). Elbette bunlar, daha
nce oluturulmu kortikal haritalarda hcreler tarafndan ifrelen-
mi zelliklerdir sadece: Bu hcrelerin faaliyeti ekilleri zeminden
karmamz salayan kurallar bir araya getirmeye meyilli gibidir.
Bela Julesz bu srelerle ilgili en byl ekilleri hazrlamtr.
Bir zamanlar Vktorya amm yemek sonras elencelerinden biri
olan "stereogramlar" grmsnzdr. Bir sahnenin, ayr ayr iki
gzn konumundan bakhyormu gibi, birbirinden biraz farkl iki
adan fotoraf ekilir. Bu iki fotorafa "stereoskop" yardmyla iki
gzle bakldnda sahne derinlikli grlr. Elde edilen etki gl-
dr, ama bunda alacak bir ey yoktur. Julesz, grme sisteminin
steoropsis yardmyla biimi ortada hibir ipucu olmadan ileyebil-
17
diim kefetti. Onun hazrlad "rasgele noktal steorogramlar"da
ayrnt ki grnt ayr ayn, her biri bir gzle, grlene kadar fark
edilmez. Her iki gzle byle tek tek bakldnda, genellikle saniye-
ler sonra, boyutlu ekiller ortaya kar. Bu stereogramlar art-
cdr, gzlerimizi her amzda biz hi farkna varmadan meydana
gelen yaratc ilemlerin bugne kadar grdm en canl kantn
olutururlar.

Balama

Bir sahneden bir yap (ekil 5.12'deki x'ler gibi) "ne kyorsa", o
yapnn farkll beyin tarafndan bir ekilde sinyalle iletiliyor ol-
mal. Grme korteksinde zel ilevlere hizmet eden oklu haritalarn
varl da bir baka ihtiya yaratyor olmal: Beynin genelinde yay-
gn olarak sren faaliyetlerden bir ekilde bir nesnenin tutarl algs
yaratlyor olmal. Bir arnn evrenizde vzldayarak dolandn
dnn: Annn biimi, renkleri, derinlii ve hareketi ayr ayr ana-
liz ediliyorsa bunlar nasl bir araya getiriliyor?
Bu sre "balama sorunu" adyla bilinir.18 Umarm vzldayan
an, grmeyi anlamak konusundaki zorluu rnekliyordur, ama so-
run aslen grmenin beynin ileviyle fena halde alakal olmasmda.
Burada biraz duralm ve bunun neden byle olduunu deerlendi-
relim.
228 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 5.12 n dikkat ve aba gerektiren grsel aratrma ekilde arplardan olu-
an kare "ne kar"; L'lerin arasnda T'leri bulmak ise sabrl bir aratrma gerek-
tirir, ti

Beyin deneyimlerimize araclk ediyor, davranlarmz denetli-


yorsa (ki sraladm veriler buna iaret ediyor) alglarmzla ey-
lemlerimizi bir ekilde temsil ediyor da olmal ayn zamanda. B-
ykannenizi tandnzda beyniniz ne tr bir temsil kullanr?
Bykannenizin grnnn nihayetinde nemli mstakil bir
nronun, bir "bykanne hcresi"nin harekete gemesiyle birlikte
sinyalle iletiliyor olmas teoride mmkndr. Ama gerekte byle
bir ey hi de mmkn grnmyor. Beynin o devasa nron a
iinde bir hcre hayli krlgan bir unsurdur: Bykannenizi byle
krlgan bir tekneye emanet etmek pek akllca olmasa gerek. Bu-
nun dnda, tek bir hcre bykannenizin imdiki durumunun b-
tn zelliklerini (mekndaki konumunu, hareket ynn gibi) tem-
sl edemeyecektir elbette.
Alternatif bir yaklam da, nesnelerle eylemleri nron alarnn,
"birlikleri"nin veya topluluklarnn birlikte hareket ederek temsil et-
tikleridir. Bu alar basit de olabilir karmak da, hcrece zengin de
olabilir fakir de, yerel de olabilir geni bir alana dalm da, ama
iin z itibariyle bu alan oluturan nronlar tabiyetlerini deiti-
KARANLIKTAN AYDINLIA 229

rebilirler, bazen bir temsile hizmet ederler, bazen bakasna. Bu du-


rum bir "balama sorunu" yaratr: Her topluluun yeleri her defa-
snda birbirlerine ait olduklarm nasl biliyorlar?
Sorunun zm belirsiz, ama iki gzlem sorunun biraz daha az
gizemli grnmesine yardmc olabilir. Bizatihi balama sorununun
kendisi gibi bu gzlemler de geni bir uygulama alanna sahiptir,
ama biz onlar grme balamnda ele alalm. Birincisi, eitli gr-
me alanlarnn (benzer ilevler gren beyin blgelerinde tipik bu-
dunundur) zengin bir karlkl iliki iinde olduklarn grmtk.
Bu ilikiler, bizim rneimizdeki an gibi tek bir nesneden gelen e-
itli grsel veri aklarnn korteks boyunca ilerlerken birbirleriyle
balant iinde olmalarn salyor olabilir.
kinci gzlem yakn dnemlerde byk bir ilgi uyandrmtr.
Farkl alanlarn faaliyetlerinden, bunlar arasnda ezamanllk sa-
lanarak yararlanlyor olabilir. Annn siyah ve san renkleri, yuvar-
lak hatlar ve kararl hareketi, bunlan ifreleyen sinyaller bunlar
arasndaki ezamanll koruduu iin beyinde bir araya getirili-
yordur belki de (meknsal bir soruna mziksel bir zm). Artk
byle bir eyin meydana geldiine dair baz veriler mevcut: Bir tek
grme alan iinde, uzun, kavisli bir hat gibi sreklilik arz eden bir
uyaran ifreleyen hcreler, salglama iini ezamanl yaparlar;
farkl alanlarda bulunan ve bilinen bir uyarann biim ve hareket gi-
bi ynlerini ifreleyen hcreler de birlikte hareket eder.19 Tek bir
nesneyi temsil eden nron faaliyetinin beynin farkl blmlerinde
ezamanl olarak gerekletiini gstermek teknik adan zor bir
eydir ve bunun kilit bir temsil tarz olduuna dair veriler hl ba-
ya clzdr. Gelgeldim, nral salgnn oram ve konumu kadar za-
manlamasnn da bilgi tad fikri heyecan vericidir ve ileride bu-
nun son derece nemli bir fikir olduunun ortaya kaca sylene-
bilir. Bu srece dahil olan nral salgnn yaklak 40/saniyelik fre-
kans size bir ey hatrlatyor olmal: Bu frekansla daha nce, uya-
nk beynin "dzgn frekans" adyla karlamtk.

Sreklilik
Nesneleri birbirinden ayrmak, onlan tanmann lk nartdr. Ama
bir de yle bir sorun var. Tandk bir nesneyi, diyelim kahve finca-
230 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nn, ne zaman grseniz her defasnda fincan gznze biraz farkl
bir grnt drr. Kalabalk bir rafta yakndan baktnzda fin-
can, yere koyup da odann bir kesinden baktnzda grndn-
den ok daha byk grnecektir gznze. Bulaklk zerindeki
fincann grnyle ters evrilmi halinin grn birbirinden
ok farkldr. Bir k sabahnn gri altnda tonu, yaz gneinin
altndaki tonundan daha koyudur. Bir nesneyi tanmak, btn bu
boy, ekil ve renk dnmlerine ramen o nesnenin zelliklerinin
"sreklilii"ni tespit edecek bir grme sisteminin varln gerekti-
rir. Son derece zorlu bir ilem gerektiren bir itir bu, ama grme,
evremizle ilgili bir bilgi kaynaysa eer, bu i kanlmazdr.
Sreklilik kazanm nral mekanizmalar ancak ksmen anlal-
mtr, ama ekil-zemin segmentasyonuyla zellikleri birbirine ba-
lama gibi, sreklilik de kortikal grsel haritalarn faaliyetinden or-
taya km olabilir pekl. Renkleri alglama, bu sreci anlamam-
za yardmc olabilecek iyi bir rnektir.
Aydnlatan n dalga boylarndaki belirgin deiimlere ra-
men bir nesnenin ana renklerini alglamada son derece baarlyz-
dr. lk kez, grsellik alannda almalar yapan Amerikal bilim in-
san ve mucit Edwin Land'in gerekletirdii deneyler, bu yetenei-
mizin, belli bir renge sahip nesnelerin yanstt k ile grme ala-
nnda yer alan farkl renklerdeki nesnelerin yanstt k arasnda-
ki bir karlatrmaya dayandn gstermitir.20 Gerekten de, yal-
nzca yeknesak bir renk tonuna sahip tek bir nesneye baktmzda,
nesnenin alglanan rengi aydnlatan n rengine bal olacaktr.
Bir nesnenin rengiyle ilgili normal alglaymzn, nesnenin ok
tesine uzanan bir alan kapsayan bir karlatrmay ierdiine ia-
ret eder bu.
Bu karlatrmann, retinada oluturulan haritann net, grme
alannm farkl paralan arasndaki ilikilerime snrl olduu pri-
mer grme korteksinde meydana gelmesi pek mmkn deildir.
Beklenecei zere, Vl'dek renk hcreleri sadece yerel renk ztlk-
larna kar hassastr ve bu hcreler sreklilii aklayamazlar. Da-
ha aada, oluturulan haritann pek net olmad, ana kaygnn
renk olduu V4 alannda ise nral tepkiler nesnelerin gerek renk-
lerine, alglanan haliyle renge ok daha yakndan tekabl eder.
Normal renk alglamasnn temelini tekil eden "karlatrmann
KARANLIKTAN AYDINLIA 231

karlatrlmas" srecinin beynin bu blgesinde meydana geliyor


olmas muhtemel.
In rasgele oyununa ve perspektife ramen, kahve fincann
(ve dier nesneleri) snflandrmamz salayan mekanizma hakkn-
da ne syleyebiriz? Bu stn yetenek konusunda tam bir bilgiye sa-
hip deiliz henz, ama akak Ioblanndaki "ventral" grme yollar-
nn terminallerindeki alanlarn byle bir ilemden sorumlu olmas
gayet makul grnyor (bkz. ekil 5.13).
Buradaki hcreler, genellikle odak noktasn ieren geni alg
blgelerine sahiptir. Bu blgeler en iyi, baklava ekli gibi, bazen
renk veya dokunun da yer ald ortalama karmakla sahip zel-
liklere tepki verir. Tercih edilen zellikler kortikal stunlarn iin-
de, daha belirgin bir ekilde de komu stunlar arasnda deiiklik
gsterir. Bu karmak tepkilerin ardndaki ama, (grnte meyda-
na gelen yanltc krlmalara ramen) nesnelerin doru biimde s-
nflandrlmas olabilir pekl.

ekil 5.13 Temporal neokortekste grsel tepkiler akak loblarndaki grme n-


ronlar, V1 alanndaki nronlarn htiya duyduu kenarlardaki uyaranlardan da-
ha karmak uyaranlarla uyarlr. ekilde, azami tepkiler alan uyaran trleri ile de-
neyi gerekletiren kiinin komu hcrelerin nceliklerini aratrrken grd n-
celik deiimleri grlyor.
232 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Grme sinirinden akan verilerin birletirilmesi ve snflandrl-
mas laf olsun diye yaplmaz elbette. Birletirilmi ve snflandrl-
m bu veriler daima tanmaya ve eyleme ynlendirilir.

Tanma

Geceleyin istersen korku yaratmay


Pek kolaydr ay sanmak aly
Wliam Shakespeare, Bahar Noktas, V.i

Tepeleri surlara, gvercin gsne ve sr kaburgalarna benzetirdi.


ieklerle mineleri, imenleri eprimi kilimlerle kyaslard... Yani
her ey baka bir eydi.
21
Virginia Woolf, Orlando

Tanma ylesine hi aba sarf etmeden gerekleir ki, onu olaan


sayarz. Zaman zaman grsel bir hata bizi rkterek kaytszlm-
za son verir: Akam yrynde karmza kan ve zerimize her
an saldracak biriymi gibi grnen bir aa gvdesi, yerde RM-
CEK gibi grnen siyah bir iplik yuma gibi. Shakespeare'in verdi-
i rnekte olduu gibi bu rneklerde de gz ile beyin verilerin te-
sine geer ve yetersiz bilgiden ok eyler karr (tuhaf bir ey ya-
parak yanl bir cevaba ular).
zerinde biraz dnnce, bu tr srelerin istisna olmad, ku-
ral olduu ortaya kar. Dnyayla ilgili bilgimiz algy kaplar: Her
zaman anlam peindeyizdir. Bir yol iaretinin ifresini zmemeye
veya ay dedenin yzn silmeye altmzda aka grlr bu.
Grdklerimiz, daha nce grdklerimizin belleinde yanklanr;
yeni deneyimler daima eski deneyimlerin szgecinden geer, geer-
ken de rayihasndan bir para brakr. Bu anlamda, "hatrlanan bir
imdi"de yaarz. airler deneyimlerimizin bu tarifi imknsz zelli-
ini daima fark etmilerdir.

ki kez, kez sevdim seni


Yzn veya ismini bilmeden nce...

diye yazm John Donne 400 yl nce.22


KARANLIKTAN AYDINLIA 233

Grsel tanmann beyindeki temeli nedir? Birok basamaktan


oluan tedrici bir sre olduu ak. imdiye kadar bu basamakla-
rn ounu grdk: Grsel sahnenin basit niteliklerinin analizi, bi-
imlerin paralara ayrlmas ve "sreklilik" salama ilemi. Ama
baktmz eyi tamyacaksak, nral temsillerimiz bir aamada dn-
23
yayla ilgili bilgimize ulaabilmelidir.
Bir anlamda btn grme sistemi byle bilgileri birletirir. Gr-
me sistemi yz milyonlarca yllk evrim srecinden sonra evremizi
alglamamza ve evremizi deitirebilmemize olanak salayacak
hale gelmitir: Grme sisteminin genetik adan zellemi yaps,
kadim devirlerden bu yana evreyle girilen saysz ilikinin bir r-
ndr (ve evrenin zelliklerini tar). Grme sistemi, baka anlam-
da daha renmeyle ekillenir: Bir sonraki blmde de greceimiz
gibi, grme sisteminin doumdan sonraki geliimi, bebeklik ve o-
cukluk alarnda edinilen grsel deneyimler tarafndan gl bi-
imde belirlenir. Ama hayat boyu edindiimiz bilginin birikimsel
veritabannn, semantik belleimizin, beynin iinde "yerel bir ya-
am alan"na sahip olduuna dair baya bir kant var artk elimizde.
Dnyay gzden geirirken elinizin altnda bulunan engin arka
plan bilgileri dnn bir an iin. evrenizdeki nesnelerin adlarn,
hatta bildiiniz baka dillerdeki adlarn sayn mesela. Byle bir
ey, henz konumaya balamadan nce sizde bir kavramlar ann
olumu olmasn gerektirir. Byk bir ihtimalle sandalyede oturu-
yorsunuzdur imdi: Bu sert, salam, klasik bir sandalye olabilecei
gibi yumuak, pofuduk bir sandalye de olabilir; tahta veya plastik
olabilecei gibi hasr veya bambu da olabilir. Bu snflamay yap-
mak aba gerektirmez: Beyniniz bir yerlerinde sandalyelerle ilgili
geni bir deneyim birikimi depoluyor olmal. Bu konuda bildikleri-
nizi sylemeniz istendiinde, sandalyelerin geni mobilya ailesinin
bir yesi olduu, mobilya paralarnn bizatihi kendilerinin hayatn
keyfini ve rahatn arttrmak iin tasarlanm insan elinden kma
aletler olduu gibi aklamalara giriebilirsiniz. nsan elinden k-
ma nesneler de canl nesneler gibi fiziksel nesneler kategorisine gi-
rer, ki bunlar hakknda, kendi hallerine braktnzda da varlklar-
n srdrebilecekleri gibi aa yukar emin olabileceiniz belli
beklentilere sahipsinizdir.
Bir eyleri tanrken kullandmz devasa bilgi zeminin, dilin
234 BLN, KULLANIM KILAVUZU
zengin kaynaklaryla ittifak eden youn bir kavramlar piramidinin
yalnzca kk bir parasdr bu. Elimizde, bu bilgi stouna, ventral
grsel akmn var yeri olan akak loblannn ev sahiplii yaptn
dndrtecek iyi sebepler var. Aynca, son on be yldr, semantik
depo iinde farkl trden bilgilerin anatomik dzeyde ayntnld-
na dair veriler birikmeye balamtr. Dolaysyla, canl snflar,
alet snflan ve bireyler olarak tandmz insan snflaryla ilgili
24
bilgilerin beyinde birbirinden tamamen ayr temsilleri olabilir.

Hayalgc

Tanma, depolanm bilgiye dayanan yegne grsel sre deildir.


Bir eyleri hayal ederken de bu depodan bilgi toplarz. Mutfanz
dnn. Evye nerede? Ocaa gre nasl bir konumda? Ocam bu-
lunduu taraftaki duvar ne renk? Reel kavanozunu nerede arars-
nz? Buzdolabnn yanna masa yerletirebilir misiniz? oumuz
bu tr sorulara mutfa ve mutfak iindeki hareketlerini gznde
canlandrarak cevap verir. Bylece bir resim kar ortaya, genelde
gerei kadar canl deildir bu resim, ama "grsel"dir yine de. 25
Stanford niversitesi'nden Roger Shepard'm nl deneyleri, bir
eyi hayal ederken o eyin imgesiyle tpk gerei gibi ilikiye gir-
diimiz fikrini destekler.26 Shepard deneklerine kplerden oluan
karmak ekiller hayal etmelerini ve bunlar "zihinlerinin gzle-
ri"nde evirmelerini istemi. Bu ekilleri ksa sreli dndrme ile-
minin uzun sreli dndrme ileminden daha abuk gerekletiril-
diini bulmu, ki bu bulgu, zihindeki imgenin llebilir bir hzda
dndrldn akla getirir.
Daha yakn tarihlerde gerekletirilmi olan deneylerde, imge
oluturmay gerektiren iler srasnda beynin elektriksel ve metabo-
lik faaliyeti incelenmitir. Harvard niversitesinde alan hayal-
gcyle ilgili psikolojik almalarn duayeni Stephen'KossIyn, zi-
hinde grsel bir imge canlandrmann grme korteksini harekete
geirdiini gstermitir.27 Kosslyn, yakn dnemlerde, bir nesnenin
adn duyunca ya da grnce biimlendirilen kk bir imgenin,
merkezi grmeye hizmet eden V1 alanndaki faaliyetle ilikiliyken,
byk bir imgenin grsel temsilin daha evresel blmlerini hare-
kete geirdiini bildirmitir rnein. Boston'dan Nancy Kanwisher,
KARANLIKTAN AYDINLIA 235
VI alannn epey "aasnda" bulunan iki grme alan tespit etmi
ve bunlar incelemitir: Bunlardan fziform girus iinde bulunan
zellikle yz imgeleriyle, parahpokampal girusta bulunan da yer
imgeleriyle harekete geer. Deneklerden zihinlerinde srasyla yz
ve yer imgeleri oluturmalar istendiinde, beyin faaliyeti bu iki
28
alanda srasyla artar ve azalr.
Beyinde byle hayal etme faaliyetini nasl olutururuz? Daha
nce de grdmz gibi, aa grme alanlar daima girdilerinin
kaynana geri yansrlar. Geri-yansma ounlukla ileri-yansma
kadar gldr. Hayalgc bu ift tarafl trafikten yararlanyor ola-
bilir. rneimize dnersek, mutfanz hayalinizde canlandrrken
muhtemelen akak lobunda depolanm bir any harekete geirdi-
niz. Bu an harekete geince grme korteksinizdeki bir dizi alan
uyarld ve belli belirsiz de olsa grsel bir deneyimi gndeme getir-
di. leri srlen bu fikirler doruysa, hayalgc tanmann tersine
karlk gelir. Bir sonraki blmde halsinasyonlann (gerek sand-
mz hayali eylerin) benzer bir aklamas olduuyla ilgili veriler-
le karlaacaz.

Gz hareketleri

Okurken gzleriniz sayfay ileri geri tarayarak retinann hassas u-


kurunun metni yalayp yutmasn salar. Okurken bir anlna bu
gz hareketine mdahale edin, dosdoru bakn, gzlerinizi sabit tu-
tun... Ne oldu? Sayfadaki iki- satrdan ancak birka szc -
karabildiniz muhtemelen. Okuma, gzlerimizin kesin ve hzl hare-
ketlerine baldr. Bunu elbette biliyordunuz, ama grmeyi kullan-
ma biimlerimizin ounun hareketli baklarmza bu denli bam-
l olduu o kadar da ak deildir.
Retinaya tamamen sabit bir biimde tutulan bir grnt, gr
alanndan abucak kaybolur. Koltuunuzda otururken gerekleti-
rebileceiniz trden bir deney deildir bu: Birtakm teknik yardm-
lar sayesinde, mesela grntnn bir kontakt lense ilitirilmesiyle
gerekletirilebilir ancak, zira gzlerinizin salkl "mikrotremor"u
normalde daima grntde baz hareketlerin gereklemesini temin
eder. Bu durum, hareketin grme ediminde bir nkabul olduunu
gsterir.
236 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 5.14 Gzden geirme srasnda gz hareketleri Grme, grnlerin srek-


li aratrlmasn ve sorgulanmasn gerektirir. Gzler, bir eklin en bilgi verici veya
cezbedici blmlerinde srekli gezererek, Luria'nn bu almasnda olduu gibi,
grntden bir grnt tasla karr.

Gzlerimizi olabildiince sabit tutmak, bir bakta ne kadar az


eyi almladmz ortaya koyar: O ufak deneyden de anlald
zere, bir cmleyi bile bitiremeyeceimiz kadar az. Retinann gr-
d yksek znrlkl alan artc derecede kktr; kol me-
safesinden bakldnda sadece baparman trna kadar bir alan-
dr bu. Grsel evremiz hakknda bilinli bir aba sarf etmeden bil-
gi ediniriz, ama bu abaszlk ifadesi yanltcdr: Bir manzaray ta-
ramak, bir resme veya gzel bir yze hayranlkla bakmak, bunlarn
hepsi faal bir aratrma srecini, hassas kas denetimine baml ted-
rici bir ina srecini gerektirir. Keza, gzlerimizin evremize bak-
mrkenki hareketlerinin haritasn karmak, baklan nesnelerin
nemli zellikleriyle ilgili fark edilir bir grnt oluturur (bkz. e-
kil 5.14).
Gz hareketlerimiz, on iki kasn (her gzde bu kaslardan alt ta-
ne vardr) egdml kaslmasnn bir sonucudur. Bu kaslar gz yu-
varlan gz ukurunu meydana getiren kemie balar. Gz hare-
KARANLIKTAN AYDINLIA 237

ketlerinden bazlar ban, vcudun veya evrenin hareketlerini den-


geleyen refleks hareketlerdir: Mesela "oklosefalik" refleks, ban-
z evirirken baklarnz ilgilendiiniz bir nesne zerinde sabitle-
menizi salar (deneyin greceksiniz); "optokinetik" refleks ise siz
veya evreniz hareket halindeyken bir manzaray incelemenizi sa-
lar (bu durum en iyi tren yolculuu srasnda gzlemlenir). Dier
hareketler istemlidir, tenis topu gibi hareketli bir hedefi takip etme-
mizi veya mesela bir masa banda birka kiiyi muhatap alan ko-
numalar srasnda o kiilerin yzlerine bakarken yaptmz gibi
hedefler arasnda baklarmz dolatrmamz salarlar: Bunlar s-
rasyla "takip eden" ve "ani" gz hareketleri olarak bilinir.
Btn bu hareketler hzl, kesin ve her iki gzde de eittir. Ha-
reketleri oluturan kaslar vcuttaki kaslar iinde en kesin denetime
tabi kaslardandr. Bu hareketlerle ilgili nral yollar karmaksa da
artk gayet iyi bilinmektedir. Konunun ayrntlarna girip sizi bu-
naltmak amacnda deilim, ama ana konumuzla da yakndan ilgili
olduu iin, hareket le grme arasndaki ilikinin ynn vur-
gulamak istiyorum.
lki zaten aka anlalmtr. Grme bir faaliyettir. Bir nesne-
nin karanlkta bir an belirmesi bile retinadan beyne doru gerekle-
en bir dizi faaliyeti harekete geirir. Daha normal koullar altnda
evremize bakmrken, grme edimi duyu ve hareketlerin srekli bir
etkileimini ierir. Her izlenim gzlerin karsna sorular karr, bu
sorular bir sonraki bakla cevaplandrlr. Bir an iinde ok fazla
bilgiyi ileriz: Alglamak aratrmaktr, aratrmaksa hem hissetmek
hem de hareket etmektir.
Hareket ile grme arasndaki ilikinin ikinci yn, grmenin
amacyla ilgili. ngiliz psikolog David Milner ile Kanadal meslek-
ta Mel Goodale, bir dizi makale ve muhteem bir kitapta29 grme
biliminin konuyu esas itibaryla skaladn, grmenin temel olarak
dnyann bir imgesini yaratmak iin deil, harekete klavuzluk et-
mek iin var olduunu ileri srer. Milner ile Goodale, grmenin
byle bir imge yarattn, bunun ileride nasl hareket edeceimize
karar verdiimizde ie yarayabilecek bilgileri derlememizi salad-
n kabul ediyor. Ama grme sayesinde dorsal akmda harekete ge-
irilen faaliyetlerin ounun an be an gerekleen hareketlerin bi-
lind denetimiyle ilgili olduu grndeler. Milner ile Gooda-
238 BLN, KULLANIM KILAVUZU
le'in grlerini 8. Blm'de daha yakndan inceleyeceiz. Grme-
nin davrana hizmet etmek zere evrimetiini kabul edersek, ar-
gmanlarnn etkisinin gl olduunu syleyebiliriz: "Hayatn ni-
30
hai amac bilgi deil, harekettir."
Hareket ile grme arasndaki ilikinin nc ynne gelince,
eer hareket duyumun hem orta hem de nihai amac ise, o zaman
beyinde aralarnda yakn bir diyaloga izin veren, mesela grmenin
harekete tercme edildii alanlar bulabilmeliyiz. Bu tr birok alan
mevcuttur ve bu alanlar son dnemlerde gerekletirilen aratrma-
larn ilgi odan oluturur. Bu alanlar gemite nispeten ihmal edil-
mise, bu ihmalin ksmen, bu alanlarla ilgili aratrmalarn yalnzca
uyank olan, hareket halindeki hayvanlarda gerekletirilebilmesin-
den kaynakland sylenebilir: Kortikal grme alanlaryla ilgili
klasik deneyler anestezi etkisi altnda gerekletirilmekteydi.
Dorsal grme yolunun nihai dura olan posterior duvar blge-
sindeki hcrelerin bazlar, bir nesnenin hem grnne hem de o
nesneyi kavramada gerekli olan nesnenin hareketlerine tepki verir
mesela: Dmeyi geirmek in baparmakla iaretparman belli
bir biimde kullanmay gerektiren bir ilik grldnde uyarlan
byle bir hcre vardr, stelik bu hareketi bir ey grmeden yapt-
nz zaman da ayn ekilde uyarlr.31 Bu hcre, nesnenin grnn-
den ve grnnn maniplasyonundan oluan kombinasyona aza-
mi derecede tepki vermitir. Yakn zamanlarda talyan fizyolog Gi-
acomo Rizzolatti ve onun Parma'daki alma arkadalan tarafndan
maymun beyninde "ayna nronlar" ad verilen yine ilgi ekici ba-
ka bir hcre grubu tanmlanmtr.32 Bir ayna nron zellikle hem
belli bir hareketin icras hem de ayn hareketi icra eden baka bir
kuyruklu maymunun grn tarafndan uyarlr. Byle bir hcre,
el sallama gibi bir jestin tannmas srecinde de yer alabilir mesela.
Bu tr hcreler "duyu" hcreleri midir, yoksa "motor" hcreler mi?
Bu gck bir soru: Cevabmz ne olursa olsun, bu her iki hcre gru-
bu, srekli olarak duyu sinyallerini motor komutlara dntren b-
yk nron zincirlerine clz balantlarla katkda bulunur.
KARANLIKTAN AYDINLIA 239

Dikkat kesilmek: Gorili grdn m?

Dikkatimi yneltmeye karar verdiim eydir deneyimim denen ey.


33
William James, The Principles of Psychology

... otlarn byrken kard sesleri ve sincapn kalp atm iitmek...


sessizliin br tarafnda yatan bu grltden lebilir insan.
34
George Eliot, Middlemarch

Bu satrlar okurken zerinizdeki gmlein omzunuza yapt bas-


knn veya ayaklarnz saran ayakkablarn basksnn farknda ol-
duunuzu hi sanmyorum: Bunlar alglanabilir eylerdir, ama alg-
lanmazlar. zerine younlaabileceimizden ok daha fazla du-
yumla beraber yaanz; dikkat, doas gerei seicidir. Dikkati anla-
mak, bilinci anlamak yolunda ok deerli bir balang olacaktr,
zira dikkat bilincin kapsndaki nbetidir. Son yllarda bu ynde
ok yol kat edildi. Her eyden nce, dikkatle neyi kastettiimizi
aka ortaya koymak nemli.
Hangi biimde olursa olsun dikkat, bir para uyankla veya te-
tikte olmaya baldr (3. ve 4. blmlerin koriusu). Yeteri kadar te-
tikte olduumuzu varsayarsak, birok dikkat eidi karabiliriz or-
taya. "Hazrlayc dikkat", beklenen bir olay beklemeyi ierir, da-
rda park eden bir arabann sesini duyduktan hemen sonra zilin a-
lacan beklemek gibi. lgilerimiz i ie getikten sonra, tek bir du-
yuya hitap eden hedef alanndan seimlerde bulunabiliriz, orkestra-
nn ald mzikten belli bir mzik aletinin sesini seebiliriz me-
sela (veya dikkatimizi duyular arasnda gezdirebiliriz, dikkatimizi
bir konumadan tandk bir yze kaydrabiliriz). Bu "seici dik-
kattir. Bu paragraf yazmak veya okumak gibi bir eyleri yerine
getirmek ise baka bir dikkat tipini gerektirir: "Devaml" veya "s-
rekli dikkat." Semek, dikkat trnn nn de kalbinde yer alr
aslnda: Srekli dikkatte ise seme ii bir kararllkla pekitirilir.
evremize olduu kadar kendi dncelerimize dikkatle eilme
yolunu da seebiliriz ve btn bu dikkat trleri "ak" olabilecei
gibi "rtk" de olabilir. Bir soruya cevap vermek zere banz ki-
240 BLN, KULLANIM KILAVUZU
taptan kaldrp baktnzda, dikkatinizin odam ak bir ekilde
deitirmi olursunuz. Ama ayn sonuca tek bir kasnz oynatma-
dan da ulaabilirsiniz; kitabn sayfasna bakarken kendinizi hlya-
lara kaptrdnzda mesela.
Dikkatimizi ynlendirerek deneyim yaayacamz eyi seeriz.
Bu anlalmas g, ama nemli yetenein nral temeli hakknda ne
bitiyoruz? Bu yetenein amalan hakknda bir deerlendirmede bu-
lunmadan nce onun nral ifadelerini, mekanizmalarn ve deneti-
35
mini birbirinden ayrmak yararl olacaktr.
Dikkat, hedefinin barizliini arttrr. Nral bir temsilin bariz) ,
ona yardmc olan hcrelerin faaliyetiyle likilendiritmelidir. By-
lece basit bir teori dikkatin, hedefini ifreleyen nronlarn greli
boaltm orann arttraca ngrsnde bulunabilir. Durum ger-
ekten de byle grnyor.
Kendinizi dikkat konusunda ok ey rendiimiz "deney"
maymunlarnn yerine koyabilirseniz, bizi bu sonuca getiren ara-
trmay daha iyi anlayabilirsiniz. Ortasnda bir "tespit" noktas bulu-
nan bir ekrann karsna oturtuluyorsunuz. Ekrann her tarafna
gz gezdirmeniz gerekiyor. Bunu takip eden deneyler basit: Bir "ia-
ret" dikkatinizi neye yneltip tepki vereceinizi size gsteriyor
Dikkatinizi nereye yneltmeniz gerektiini size gsteren uzamsal
bir iaret olabilir mesela bu (gzlerinizi hareket ettiremeyeceinize
gre, rtk bir dikkatten sz ediyoruz elbette). aretin olduu yer-
de bir uyaran belirdiinde, bu uyarana bir dmeye basarak tepki
veriyorsunuz. Bu tr deneylerde kuyruklu maymunlarla nsanlar,
aretlenen yerlerdeki uyaranlar iaretle gsterilmeyen blgelere
nazaran daha hzl ve daha az bir dikkat younluuyla tespit eder, bu
da dikkatin ie yaradn gsterir. Dikkatin beyindeki elikileri
nelerdir?
Uyank durumdaki maymunlarn bu deneydeki gibi eyler ya-
parken beyinlerinden alnan kaytlar, grsel meknda belli bir yere
yneltilen dikkatin, izgili korteksin tesindeki grme alanlarnda
yer alan ve dikkati denetleyen nronlarn faaliyetini arttrdn or-
taya karmtr; dikkati bir renge younlatrmak, V4 alanndaki
renk seici hcrelerin tepkilerini deitirir; dikkati belli bir hareket
ynne younlatrmak, V5'teki hareket seici hcrelerin faaliyeti-
ni etkiler.36
KARANLIKTAN AYDINLIA 241

Nancy Kanwisher dikkatin, daha nce grdmz "yz" ve


"yer" alanlarnn faaliyeti zerindeki benzer etkilerini gstermitir.
Sanda ve solunda yz fotoraflarnn, stnde ve altnda yer fo-
toraflarnn yer ald bir slaytn ortasna sabit bir ekilde bakld-
nda, beynin bu ki alanndaki faaliyetler dikkat sayesinde byk
oranda deiiklie urar: Dikkat yzlerin ayrntlarna yneltildi-
inde yz alanndaki faaliyetler, yerlerin ayrntlarna ynlendirildi-
37
inde de yer alanlarndaki faaliyetler artar.
Bu bulgular, dikkatin ilgili nral tepkilerin artmasyla ifade edil-
diini ve kendi grsel akmda ok daha nce hissettirdiini akla ge-
tirir. Grsel dikkati hangi mekanizmalar sayesinde tahsis ederiz?
Beynin, duyum ve hareketleri denetleyen alara benzer, dikkati
dzenleyen bir "sistem"i ierdii fikri, dnyann sekin nrologla-
rndan Amerikal Marcel Mesulam ve psikolog Michael Posner gi-
38
bi bilim insanlar tarafmdan desteklenmektedir. Posner, hayvanlar
zerinde yaplan deneylere, beyni zedelenmi insan ve evcil hay-
vanlarla ilgili aratrmalara (bkz. s. 455, n. 24) dayanarak, rtk
grsel dikkatimizi nakletme yeteneimizi birbiriyle balantl
alann ynettiini ileri srer. Posner'm meydana getirdii o zarif e-
mada, posterior duvar lobu dikkati mevcut yerinden ayrma ilemi
iin gereklidir; orta beyinde bulunan ve gz hareketlerimizin dene-
timinde grev alan br merkez, sperior kollikls, dikkati bir yer-
den baka bir yere tar, son olarak eitli grme alanlarm birbiri-
ne balayan bir talamik ekirdek olan pulvinar, dikkatimizi henz
yeni ynlendirdiimiz bir yerde birletirmemizi salar. Bu fikirlere
bir sonraki blmde, baz grsel dikkat patolojilerini incelerken tek-
rar dneceiz.
Bu mekanizmalar, dikkatin bir grsel sahnede daha yakndan
baklmas gereken alanlara naklinden sorumludurlar. Dikkatimizi
grsel evremize hi yneltmeyip onun yerine ahizedeki sese veya
bahar kokularna yneltme karan baka stratejileri gerektirir.
Genel olarak dikkatimizi bizi ilgilendiren, bize nemli gelen
eylere yneltiriz. Dikkatle ilgili "idari" greve sahip beyin blge-
lerinin hem duyu kortekslerinde hem de limbik sistem gibi gdle-
mede arac rol stlenen blgelerde olup bitenleri dikkate aldm
varsayabiliriz. Bu blgelerin, genel anlamda dnce ve davran
dzenleyen alm loblannda yer ald eklinde bilgi ve tecrbeye da-
242 BLN, KULLANIM KILAVUZU
yanan bir fikir de ortaya atabilir. Bu zelliklere uyan bir alan, Pos-
ner ve dierleri tarafndan, dikkatin denetiminde bir dm nokta-
s olarak tanmlanmtr. Anterior singulat girus, yani limbik siste-
min kortikal uzants, youn dikkat talep eden grevler tarafndan
faaliyete geirilir. Bu alanda meydana gelen iki ynl zedelenmeler
"akinetk mutizm"in nedenlerinden biridir: Bu "istemsizlik" duru-
munda, gzler gzlerin yakalad nesneleri izler, ama bu farknda-
39
lk grnne ramen, "konuma vaadi" yerine getirilemez.
Dikkate araclk eden nral sistemlerdir bunlar. Dikkat nasl bir
fark yaratr? Amalan nelerdir? Dikkati bir grev zerine ynlen-
dirmenin hz ve hassasiyeti arttrdn grmtk. ok genel an-
lamda, dikkat muhakeme gcn arttrr. Ancak dikkatimizi youn-
latrdmzda halledilebilen birok i vardr gerekten de. DUR
yazan bir trafik iaretini herhangi bir aba sarf etmeden bakarak
okuruz (o da bakarsak tabii): Ama ekil 5.12'deki T'leri bulmaya
almak veya bir kitab okumak bilinli bir dikkati gerektirir. Dik-
kat, bir trafik iaretinin ifresini zen otomatik, paralel srelerin
aksine, bir paragraf anlamaya almak gibi aba gerektiren, "seri"
sreleri icra edebilmemizi salar.
Grmenin psikolojisi zerine yakn dnemlerde gerekletirilen
almalar, dikkat odann dnda meydana gelen deiikliklere
hayret verici lde "kr" kaldmz gstermitir. Kevin O'Rea-
gan ve dier bilim insanlar, bir ekilde deiim an maskelendiin-
de, ou insann grsel bir sahnede meydana gelen byk deiik-
liklere kar son derece duyarsz olduunu gstermitir. u anda
okuduunuz sayfadaki belli bal deiiklikler sizin gz krpmalar-
nzla veya gz hareketlerinizle tam ayn zamanda meydana gelmi
olsayd fark edilmezdi; deiim an anlk k akmalaryla gizlen-
diinde bir deniz manzarasndaki da ktlelerinin hareketi tmyle
grnmez olur.40 Erian Mack ile Irwin Rock'n deneyleri, dikkati-
mizin evresinde, hatta gzn yakalayabilecei mesafede meydana
gelen grsel olaylann bile genellikle skalandn gsterir.41 Kevin
O'Reagan, bu fenomenle ilgili harika bir video gsterisi sundu (me-
rak ediyorsanz, bu paragrafn kalan ksmn okumadan nce inter-
netten bakp grmenizi tavsiye ederim).42 Kevin seyircilerden, be-
yaz formal bir takmla siyah formal bir takm arasnda oynanan bu
allmam beyzbol oyununda beyaz formal takmn oyuncularnn
KARANLIKTAN AYDINLIA 243
birbirlerine ka kez pas verdiklerini saymalarn istedi. Hatrlad-
m kadaryla 12 kez pas veriyorlard. Video gsterisi bittikten son-
ra Kevin bize gorili kimin grdn sordu. Seyircilerin hemen
hepsi gibi ben de goril kyafetiyle sadan sakin sakin sahaya giren,
man orta yerinde gsn yumruklayp sahay sol taraftan terk
eden adam hi fark etmemitim.
Dikkat oda dndmzden daha dardr. Bylece tam da bi-
lincin kapsnn eiine adm atm oluyoruz.

Gzlemcinin katks

Bir organizmada hissedilen ey daima harekettir.


43
Suzanne Langer

Her trl grme "gibi grme"den ibarettir.


44
John Searle

Doa sanat taklit eder.45

Buraya kadar grme konusunda yaamsal neme sahip btn sre-


leri grdk: omak ve koni hcrelerinin, sonrasnda da nronlarn
davranlanndaki bir deiimle gnderilen sinyaller sayesinde -
n alglandn; korteksn grsel meknn haritalarnn bulunduu
saysz alanlarnda bu sinyallerin sistemli ve paralel analizlerinin
gerekletirildiini; bu analizin sonularnn, tanmay olanakl ha-
le getirecek biimde snrlandrldn; bu tanmann gemi dene-
yimlerle yorumlandn; gzlerimizin mkemmel bir dorulukla
hareket etmeleri sayesinde grsel evremizi faal bir biimde ve dik-
katle aratrdmz.
Dier duyum tarzlar (dokunma ve iitme mesela) benzer kilit
zelliklere sahiptir. Fiziksel uyaranlar, derideki bir deformasyon ve-
ya havadaki bir deiiklik, bunlar sinir sisteminin elektrokimyasal
dilinde sinyalle bildiren zellemi reseptrlerce tespit edilir. Bunun
sonucunda ortaya kan nral faaliyet, dnya hakknda bilgi edin-
memizi salayacak ekilde analiz edilip snflandrlr. Dnya hak-
kndaki bilgimiz gemi deneyimlerimize baldr ve onlarla birlik-
244 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 5.15 (a) Lear'in baykuu "Baykula kedi denize alm/ Bezelye yeili gzel
bir tekneyle... Bayku yukardaki yldzlara bakp / ark sylemi kk bir gitar-
la..." Lear'in baykuu izgilerin etkileyici derecede iktisatl kullanmyla izilmi.

te gelecek algmz oluturur. Zaman ve enerji tketen bu faal sre-


ler dnyay dikkatle aratrma srecimizin aynlmaz bir parasdr.
Canl dokunun meydana getirdii bu sreler canl bir varlk ortaya
karr.
Bu hikye, tannm sanat eserlerinden alnan hazz aklama
ynnde herhangi bir mesafe kat ediyor mu? Byk sanat teorisye-
ni ve tarihisi Emst Gombrich'in izinden gidersek, grme biliminin,
yanlsamann nasl mmkn olduunu ve nasl haz verdiini ak-
lamamza yardmc olduuna inanyorum.46
ki genel alglama ilkesi bu konuyla zellikle alakaldr. lki bu
blmn zerinde srarla durduu ilkedir: Yani, grmenin daima
anlama uzanan bir faaliyet olduu ilkesi. Gz ve beyin, grsel sis-
temimizin bnyesinde bulunan bilgi mirasndan ve mr boyu bi-
KARANLIKTAN AYDINLIA 245

ekil 5.15 (b) Rembrandt'n Uyuyan Gen Kadn' Rembrandt'n o harika "uyu-
yan gen kadn" resmi "dounun hat sanatn andran sade, akc bir zarafetle"
izilmitir.

riktirdiimiz beklentilerden yararlanarak evremizi devaml anlam-


landrmaya alr. Bu anlamlandrma iini, belirli ayrntlarn izini
srerek ve bunlar yorumlayarak gerekletirirler.
Sanatlar tam da bu belirli ayrntlarla urarlar. Sanatlar,
gz ve beynin ifa ettii grsel dnyay antrmak iin, tanma ki-
litlerini aacak yapay anahtarlar ararlar. Bu anahtarlar, grmenin
ileyiini aratrarak, anlam araymza klavuzluk eden unsurlar
deneme yanlma yntemiyle ortaya kararak bulmaya alrlar.
246 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Karikatristler, ok az bir ayrntyla ruh hali ile ifadeyi yakalama-


nn mmkn olduunu gsterirler bize. Onlarn kalemleriyle m-
rekkepleri, bir yz veya bir insan biimini tanmlayan birka hat
ve ynelimin yaratt grsel etkilerden yararlanrlar. Leonardo'dan
Hockney'ye izgileri iktisatl kullanmaktan holanan sanatlar gibi
karikatristler de, gzlerimizi atmzda farknda olmadan icra et-
tiimiz yaratm ediminden yararlanr, bu edimi yceltirler (bkz. e-
kil 5.15 (a) ve (b)).
Birinciyle alakal kinci genel ilkeye gre, alglama daima ge-
miimizle ekillenir. Dnya bize bir yorumlanmam renk ve yem-
den ina edilmemi izgi akm olarak "verilmemi "tir: Aksine, et-
rafmza baktmzda, "okuma"y rendiimiz, tandmz bir
dnya grrz. lgin bir eyi ima eder bu. Eer yeni olan daima es-
k tarafndan biimlendiriliyorsa, "grdklerimiz" salt ham fiziksel
uyaranlar erevesinde tarif edilemez. Alg daima metaforiktir: As-
lnda her ey "baka bir eydir."
Alg gibi sanat da batan sona metaforiktir. Ortamn ve tekniin
seimi, slup oluturma, ayrnt seimi ve ortaya konacak eserin
modellenmesi, bunlarn hepsi metafor meselesidir. Grmenin ken-
disinin dnyann bire bir, fotorafik tefsirinden ibaret olmadnn
anlalmas, sanatn yapay metaforlarmm nasl byle tatmin edici
olabildiim, sanatnn evresine ynelik tepkilerini bizde nasl
uyandrabildiini, bu sre iinde de bize grmeyi nasl rettiini
aklamaya yardm eder. "Doa sanat taklit eder", nk sanat al-
gy eitebilir. Biz de yle bir metafor gelitirelim: Sanat kendinin
bilincine varan grmedir, tmyle insana zg bir uratr.

Grnmez var noktalar

Bu blmde kasten, grsel sistemde bilinli grme deneyimini ak-


layabilecek yollar ve sreler zerinde durdum. Ama retinadan ge-
len bilgi, LGN'den geip grme korteksine giden ana yolun dnda
birok baka yol da izler. Bu yollarn kendilerine ait ileri vardr,
ama genelde bilinli alglamaya neden olmazlar. Bu durum ok il-
gin bir manzara oluturur: Bu "grnmez" var noktalarnda mey-
dana gelen faaliyetler ile kortikal grme alanlarndaki faaliyetler
arasndaki farklar anlamak, grsel bilincin nrolojisini tanmlama-
KARANLIKTAN AYDINLIA 247

dLCN

ekil 5.16 Retinal projeksiyonlar Retinada oluan grsel bilgi lateral genikulat
nukleusa, oradan da V1 alanna (ama ayn zamanda baka birok var noktas-
na) akar. Kesik izgiler grece seyrek projeksiyonlar temsil ediyor. V2'nin tesin-
deki kortikal grme alanlar arasndaki karlkl balantlann ou burada gste-
rilmemitir. Ksaltmalar: SK = suprakiyazmatik ekirdek; MT, LT, DT = sra-
syla medyal, lateral, dorsal terminal aksesr ekirdekler; O = optik erit ekir-
dei; O = olivar ekirdek; PG = pregenikulat ekirdek; SK = sperior kollik-
ls; P = inferior pulvinar.

da bize yardmc olabilir.


ekil 5.16'da retinadan beyne giden projeksiyonlarn karmak
durumu grlyor. Daha byk projeksiyonlar daha koyu ok iare-
tiyle gsterilmitir. imdiye kadar en stteki iki akm, retinadan
LGN'ye, VI alanndan stlerdeki grsel alanlara doru gerekleen
akmlar grdk. Grsel sinyallerin getii ve (bir ekilde) bilince
doru giden srelerle ayn zamanda gerekleen bilind srele-
248 BLN, KULLANIM KILAVUZU

rin eitliliini gsteren dier ara duraklan ksaca tantmak istiyo-


rum size.
Retinadan doruca orta beyinde sperior kolklsn, yani
"tektum"un hemen yannda bulunan pretektal ekirdee aksonlar
uzanr (aaya baknz). Bu aksonlar burada gzbebeinin apn
denetleyen, parlak kta kltp lo kta byten hcreleri etki-
lerler. Kortikal hasariar nedeniyle kla ilgili btn alglamalar ip-
tal olan hastalarda bu sre srekli devam eder. "Ik refleksi", bir
tr uyumlu "davran" ortaya karan, ama ne bilinli algy hareke-
te geiren ne de byle bir algya htiya duyan bir nral srecin ti-
pik bir rneidir.
kinci var noktasyla daha nce karlamtk. Hipotalamusun
eitli gnlk ritimlerde tempo ayarlayc grevi gren suprakiyaz-
matik ekirdei, dorudan bir projeksiyon alr: Bu projeksiyon gn-
lk faaliyeti, gndz grlen karanhk-k dngsne tar. Bir n-
ceki blmde de grdmz zere, bu girdi yok olursa (krlerde
byle bir durum sz konusu olabilir mesela) vcudun i gnlk r-
timler devam eder, ama oumuzun temposuna ayak uydurduu
gne dngsnden muaf olur.
nc var noktas, retinadan daha ykl miktarda girdi alr.
Sperior kolliklsler orta beynin stnde yer alr, burada bir ikiz
tepecik (Latince'de "colliculus" tepecik anlamna gelir) olutururlar.
KoIIiklslerde grsel, iitsel ve dokunsal yerlere ait olmak zere
duyu haritas ve gz hareketlerimizin denetimine yardmc olan
bir "motor harita" bulunur. Birbirinin zerinde tabakalar halinde yer
alan duyu haritalarnn de ayn dzen iindedir; bu durum bariz
olaylara (bir yzn belirmesinden alan bir telefona veya bir doku-
nua kadar her trl belirgin duruma) kar gzlerin hzl biimde
egdml hareket etmesini salar. nsann durduk yerde gzn
baka bir yne evirip de baka birinin baklaryla karlamas gi-
bi aina olduumuz ama biraz tekinsiz deneyimlerde bu sistem rol
oynar muhtemelen.
Sperior kollikls, retinal balantlarnn yan sra kortikal gr-
me alanlarndan hem girdi alr hem de talamustaki pulvinar ekir-
dek yoluyla bu alanlara projeksiyon yapar. Bu iki yapyla daha n-
ce dikkat balamnda karlamtk: Sperior kollikls grsel ilgi-
mizi baka yne kaydnr, pulvinar se bu ilgiyi canlandrr. Bir son-
KARANLIKTAN AYDINLIA 249

raki blmde, VI alann atlayp bu ekirdeklerden geerek yksek


grsel alanlara ulaan paralel yolun farkndalk ile davran arasn-
daki baz tuhaf kopukluklara bir aklama getirebileceini grece-
iz. Btn bu rnekler, grme ziyadesiyle bilinli bir duyu olmas-
na ramen, beynin her "grme merkezi"nin bilinli grme deneyi-
minde rol oynadm farzedemeyeceimiz hatrlatr bize.
Bu anatomik giri blmn bitirmeden nce, grsel sistemin
ana akm boyunca yolculuk eden sinyallerin bu akm tamamen
terk ettikten sonra balarna neler geldiine bir bakalm. Beyinle l-
gili sorduumuz birok soruda olduu gibi bu sorunun da alternatif
cevaplan vardr: Bunlarn iinde etrefil hakikat konusunda bilebil-
diimiz her eyden karlan cevap, umut kinci derecede karmak
grnr, dieriyse bilgi verici bir basitletirmedir. Konuyu basit tut-
maya alacam.
Dikkatimizi daha ok "ventral" grme yolu zerinde younla-
trdk. Grsel sinyaller, akak lobunda bu yolun sonuna ulatklarn-
da, tanma noktasna veya o noktaya yakn bir dereceye ulaana ka-
dar ilemden gemi olurlar. Hayvan beyinleri zerinde yaplan
aratrmalarda, bilginin akak grme alanlanndan eitli ynlere,
zellikle de limbik sistemin an ve duygusal tepkiden sorumlu b-
lmlerine ve aln lobuyla bazal ganglionlarn davran dzenleyen
alanlanna akt fikri ortaya kmtr. Artkafa lobundan duvar lo-
buna uzanan dorsal yolun, ventral yola nazaran harekete daha ok
rehberlik ettii aktr (tahmin edilecei zere, dorsal yol aln lob-
Iarndaki "idari" merkezlerle daha gl bir iliki indedir). Niha-
yet, sanki beyin belirli blgelere belli sistemler atfetmeye ynelik
her trl abaya srarla direniyormu gibi, dorsal yollarla ventral
yollar geni apl bir karlkl balant iindedir. nsan beyninde i-
ler daha da karmak bir hal alyordur muhtemelen; zira insan bey-
n her eyden nce dilin nrolojik temelini oluturur.

Sonu: Grnt ve hareket

Bu blmde ok uzun bir yol kat ettik, k fiziinden baladk, gr-


menin sanatta kendini yeniden kefine kadar uzandk. imdi de b-
lm tekrar gzden geirelim.
250 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Ik, elektromanyetik nmn bir trdr, hem enerji dalgas
hem de parack akm zelliklerine sahiptir. Gneten gelen -
nmlar, kaltm ajanlar olan nkleik asitlerin oluumu iin uygun
kimyasal koullar yaratarak yeryznde hayatn ortaya kmasna
katkda bulunmutur. Daha sonra k, karbonun suyla birleerek
hayvanlar leminin yiyecek zincirinin temeli olan eker de dahil ol-
mak zere karbonhidratlar ortaya karan ilem, yani fotosentez
iin gerekli olan enerjiyi de karlamtr. Ik grmenin evrimiyle
birlikte dnyayla ilgili bilginin kayna haline gelerek nc bir
rol stlenmitir. Gzler birok ynden hayvanlarn ortaya kyla
paralel bir evrim izgisi zlemise de, insan ve sinek gibi birbirin-
den ok farkl trlerin kulland k pigmentleriyle genler arasn-
daki benzerliklerden gzn ortak bir soydan tredii aka anlal-
maktadr.
Ik gze ulatnda, bizim iin artk iyice tandk olan bir dizi
olay harekete geirir. Retina izgi ve renk sreksizlikleri ara ve
bulduklarn beyne iletir. Meknn sol yans sa yarkre, sa yars
sol yarkre tarafndan incelenir. Beyinde grsel meknn haritasn
karan birok kortikal alan yn, renk, derinlik ve hareketi analiz ed-
er. Analiz btnletirmeyle bir arada gerekletirilerek, depolanm
deneyim kaytlaryla karlatrma yoluyla, belirli biimlerin yaltl-
masn, snflandrlmasn ve tannmasn salar. akak loblarnda-
ki alanlar grsel dnyamz ayrntsyla incelerken, duvar loblann-
daki blgeler hareketlerimize klavuzluk ederler. Bir hareket lp,
yani gz hareketlerimiz, srekli olarak grsel farkndal yeniler,
zaman iinde bir bakta edinebileceimizden daha ayrntl bilgi in-
a ederler. Son olarak, dikkati tahsis etme kabiliyetimiz bizi ilgilen-
diren eyleri aramamz salar. Bu girift faaliyet sayesinde ortaya -
kan grnt, dnya zerindeki hareketlerimizin verimliliini byk
oranda arttran olaanst bir biyolojik basandr. Ama bilin gibi bu
da knlgan bir basandr. imdi dt? bu kabiliyetin baansz olduu,
k yerine karanl getirdii durumlan incelemenin zamandr.
"Seni gremiyorum Charley,
kr oldum":
Keskin Grl Krlk ve Krgr

"...elimi tut.. nk seni gremiyorum, Charley; kr odum."


1
Charles Dickens, Kasvetli Ev

Giri

"Gryor musun gzleri ak."


"yle, ama baksa da grmyor o gzler."
AVilliam Shakespeare, Macbeth, V.i

Krln en yaygn nedenleri gz kaynakldr. Bu aikr gelebilir


insana (ta ki grme srecinin, zerine odaklanlm bir grntnn
retina zerine dmesiyle birlikte daha yeni baladn fark edene
kadar). Beyindeki bozukluklar da birok grme patolojisine yol aar.
Bu bozukluklar bu kitab okuyan her on kiiden biri bizzat ya-
amtr mutlaka. Migren nbetleri ounlukla grme alannda, ka-
le burlarnn mazgall siperlerini andrd iin "kale tayf" olarak
adlandrlan zigzagl ekillerin belirmesiyle kendini hissettirir. Bu
istenmeyen canl, parlak misafir genellikle on be yirmi dakika bo-
yunca grsel alann bir blmn kaplar, bazen geici bir kr bl-
genin, "skotonTun olumasna neden olur: Bunu ba ars ve bu-
lant hissi izler. Ben de o talihsiz yzde onun iindeyim, ilk ciddi
252 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nbetimi tpla ilgili birtakm notlan okuduum srada geirdim.
ok asap bozucu bir eydi. Migrenin "grsel avras"nn, bir uyarm
dalgasnn (bu dalgann ardndan da grme korteksi iindeki elekt-
riksel faaliyet bir "yaylma depresyonu"na maruz kalr) sonucu ol-
duu dnlyor.
Migren hastasnn geici skotomu, iyi tanmlanm bir beyin ha-
aryla srekli hale gelebilir. Yirminci yzyln balarnda, ateli si-
lahla oluan temiz yaralarn etkileri primer grme korteksinde ay-
rntl bir haritann varlna kant oluturmutu. Bu yaralar seyrek
olarak V Tin aasndaki grsel alanlarn daha zellemi ilevleri-
ne de zarar verebilir: Renkli grmede, hareket alglamasnda ve ai-
na yzleri tanmada kopukluklar byle bir hasar sonucunda grle-
bilecek seici kusurlardandr. Seyrek grlen bu doal deneyler, bir
nceki blmde tarif ettiim grme korteksi iindeki iblmnn
var olduu fikri lehindeki kantlan glendirir.
Bu kusurlar zerinde yaplan aratrmalar, bilinli grmenin n-
rai temelini aydnlatma vaadini tar. Genellikle skotomun "kr"
blgesinde, kiinin sahip olduundan bihaber olduu son derece
olaand bir grme biiminin var olduunun kantlanabileceinin
kefi de grsel bilin iin son derece nemli olan nral sreleri ta-
nmlama frsat yaratmtr. Son derece yerinde bir ifadeyle "krg-
r" olarak adlandnlan bu tuhaf yetenee daha yakndan bakacaz.
Grme kortekslerindeki hasarlann dier ilgin etkileri de bizi il-
gilendiriyor. Byle hasarlardan sonra kr olan hastalar bazen du-
rumlanru iddetle inkr ederler. Bu kiilerin grme yetenekleriyle
birlikte bu yetenei yitirdiklerini kabullenme yetenekleri de kay-
bolmu gibidir. Baz hastalarsa grme yeteneklerini srdrrler,
ama nlerindeki sahnenin yansn o kadar "grmezden gelirler" ki,
grmezden geldikleri blmde krm gibi davranrlar. Grsel be-
yinde meydana gelen hasarlar bazen de grsel duyumda anha
neden olur.
Btn bu fenomenler temel olarak, uzun ocukluk dnemlerin-
de grme sistemleri normal bir geliim seyri izleyen (o talihsiz du-
rumla karlaana kadar) yetikinler zerinde aratrlmtr. Ama
bu olaand kabiliyet ve kopukluklara gemeden nce, geliim s-
rec ve bu srecin tamamlanamamasmn grme zerindeki bedelle-
ri zerinde durmak istiyorum biraz. Grsel geliimle ilgili aratr-
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 253
malar, nceki blmn ana konularndan birini (gemi deneyimle-
rin imdiki deneyimler zerinde gl etkilere sahip olduu konu-
sunu) aklama konusunda epey yol kat etmitir.

A gz

Grme, renilmesi gereken bir sanattr: Bakmakla gremeyiz.


2
Sir \Villiam Herschel

oumuz bizi gzn eitilebileceine ikna eden birtakm deneyim-


ler yaamzdr. Afrika'da hzlandrlm bir kurs grmek zere git-
tiim Kenya-Uganda snrna yakn bir hastanede drt harika ay ge-
irdim. Kendi lkemde Afrikal meslektalarm ve hastalarm olma-
sna ramen, Afrika'ya ilk ayak bastm havaalannda birok Avru-
pal gezgin gibi ilk hissiyatm, bir sr siyah yzden oluan bir de-
nizin ortasnda kaybolmuluk hissi oldu. Birka gn iinde gzm
alt, yeni dostlarm ve ahbaplarm her zamanki gibi abaszca ta-
mr hale geldim. Kenya ormanlarnda yaayan, neredeyse mnzevi
bir "mzungu" gibi insanlar tanmak konusunda baya bir pratik
yapmtm. Her gn karlatklar beyaz suratlar krmz yanakl,
gr sakall iki doktordan ibaret olan Afrikal komularmdan baz-
lar bizi ayrt etmede hep zorlandlar.3
Yzleri ayrt ederken yaptmz gibi incelikli grsel beceriler
gelitirmeyi renmemiz gerektii ortada, ama belki de bu beceri-
ler istisnaidir, iin kaymak ksmdr. Grmeyle ilgili temel yetenek-
lerimiz doutan gelme olabilir: Grmeyi renmemiz gerekmiyor
elbette. Ama grnen o ki, grsel geliimde her ne kadar "doal" ve
"sonradan edinilen" karm karmak olsa da, grmeyi reniriz.
Son otuz ylda yaplan aratrmalar, grme sisteminin geliimi,
onun elektriksel faaliyeti ve grsel deneyim arasnda yakn bir kar-
lkl bamllk olduunu ortaya karmtr. Ama, bir mr sren
krlkten sonra yeniden grme durumlarnda yaanabilen baz zor-
luklarla ilgili arpc anlatmlar, bu aratrmalardan ok nce benzer
bir sonucu ima etmekteydi.
254 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Molyneux'nn sorusu

Kendimi bildim bileli krm ve krlmle barm.


4
B. Magee ve M. Milligan

"Onu hissettiime gre artk grebilirim."


5
SB, Richafd Gregory'nin yapt bir alnt

yz yldan fazla bir zaman nce yazd Essay Concerning Hu-


man Understanding adl kitabnda John Locke, arkada William
Molyneux'nn bir sorusunun altn izer: "Diyelim bir adam dou-
tan kr ve dokunarak ayn metalden yaplma bir kple kreyi ayrt
edebiliyor... Diyelim ki daha sonra bu kple kre bir masann ze-
rine konuyor ve kr adamn grmesi salanyor; bu durumda adam
artk dokunmadan hangisinin kre hangisinin kp olduunu baka-
rak ayrt edebilir mi?" 6
Molyneux gibi Locke' da nesnelerin hissiyle grnleri arasn-
da ilinti kurmann deneyim gerektirdii gerekesiyle ayrt edeme-
yecei dncesindeydi. Locke'un Molyneux'nn sorusunu gnde-
me getirdiinden beri geen yzyllar iinde, doutan katarakt
olanlarn gzlerindeki buulu mercei deitirmek mmkn hale
geldi. Bu ameliyat kusursuz biimde yaplacak hale geldikten son-
ra Molyneux'nn sorusu kesin bir cevap buldu. Kr adam kreyle
kareyi ayrt edemez, ama sadece grmenin dokunmayla ilintilendi-
rilmesi gerektii in deil: "Ameliyattan hemen sonra grme du-
rumlar test edildiinde, hastalar renkleri ayrt edebiliyordu, ama
biim veya ekil hakknda pek bir fikirleri yoktu, mesafe ve derin-
lik hakknda hibir ey bilmiyorlar, katlk hakknda ise ok az ey
biliyorlard... Bizatihi grsel alglar kusurluydu... Aslnda normal
insanlar gibi gremiyorlard?
Yeni grmeye balayan gzlerde grme edimi, bir "srekli ka-
yan, yerinde durmayp hemen yok olan grnler kaosu"dur.8 Son
derece tedirgin edici bir deneyim olabilir bu. Daha sonra edinilmi
grme yetenei, kiiyi yeni, deerli bir duyuyla zenginletirecei
yerde ona bir zamanlar evinde gibi hissettii bir dnyada kendini
1
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM 255

bir yabanc gibi hissettiren zehirli bir iecek haline gelebilir.


Alberto Valvo, uzun sreli krlkten sonra gzleri iyiletirilen
9
birok hastann durumunu tarif eder. Hastalarnn ou ilk gnler-
de aknlk yaam: "Yeni bir hayata baladm duygusunu ya-
yordum, ama baz zamanlar, grsel dnyay anlamann ne kadar zor
olduunu fark ettiimde, moralim bozuluyor, evkim krlyordu;
evremde k ve glge btnleri, farkl uzunlukta izgiler, yuvarlak
ve keli eyler, genelde beni hayrete dren ve anlamn bilmedi-
im bir deiken duyumlar mozayiine benzer eyler gryordum.
Akamlan karanlktan holanyordum, bana huzur veriyordu, beni
dinlendiriyordu..." Bu aknlk duygusuna bazen hayranlk da kar-
yordu elbette: "Geen akam balkondayken [bykannem] yukar
bakmam syledi. Baktm, beyaz, yuvarlak bir ey grdm; onun ne
olduunu bilmiyordum; bykannem onun ay olduunu syledi. Ay
bana yan bamda oturan biri kadar yaknm gibi gelmiti."
Daha talihli hastalar zaman iinde daha iyi grmeye balar, ger-
i bir mr boyu krle altktan sonra bu kiilerde grme hibir
zaman dokunma kadar doal veya etkili hale gelemeyebilir. ngiliz
psikolog Rchard Gregory, on aylkken grme yeteneini yitiren, 52
yanda bu yetenei tekrar kazanan SB'yi incelemitir.10 SB, ameli-
yatndan ksa bir sre sonra Londra'ya gerekletirdii bir gezi sra-
snda hevesi krlm grnyormu. "Uzun zamandan beri alet ve
makinelere ilgi duyduu" iin Gregory onu Bilim Mzesi'ne gtr-
m. Gregory, iinde torna tezgh bulunan bir sandn yanna g-
trm onu:

Sandk hakknda, en alttaki ksmnn sap olduunu dndn


syledi, o kadar... Sonra bir mze grevlisinden (nceden ayarland-
gibi) sand amasn istedik. SB'nin torna tezghna dokunmas-
na izin verildi. Sonu artcyd... Gzleri smsk kapal, ellerini
torna tezgh zerinde gezdirdi. Sonra biraz geri ekildi, gzlerini a-
t ve "Onu hissettiime gre artk grebilirim," dedi.

Daha sradan bir baka gzlem de, grme yeteneinden en verimli


ekilde yararlanmak iin gzlerimizi hayatmzn balarnda kullan-
mamzn ok nemli olduu fikrini dorular. a bakan ocuklarn
gzleri zamanla baka ynlere bakar ve bu ocuklar bakarlarken ge-
nellikle bir gze arlk verirler (bunun ok geerli bir nedeni var-
256 BLN, KULLANIM KILAVUZU
dr, zira her ki gzle birden baktklarnda ift grrler, bu da akl
kartrc, rahatsz edici bir deneyimdir onlar iin). Bu ocuklarn
var olan iki grntden birini nasl "bastrd" bilinmiyor, ama so-
nuta byle bir eyin gerekletii phesiz, ihmal edilen gz "tem-
belleir" ve zamanla gr keskinliini yitirir. Yedi yandan sonra
bu kayp geri dnszdr: Yedi yandan nce, iyi gren gz her
gn bir sre kapatmak, ocuu ihmal ettii gzle grmeye zorla-
mak gibi basit areler, zayf gren gzn gr keskinliini bir
mr boyu srdrmesini salar. Bu durum, dnyay berrak grmek
istiyorsak grme yeteneimizi kullanmamz, hem de genken kul-
lanmamz gerektii olgusunu destekler. Ama "gz tembellii"nin
ok daha derin bir deiime yol amakla sulanmas hakszlktr.
Grsel deneyimde meydana gelen bozukluk grsel beynin geliimi-
ni derinden etkiler.

Grme gcnn olgunlamas

Grsel sistemin geliimi ve faaliyetinin olgunlamas 1960'lardan


beri youn bir ekilde aratrlmaktadr." Grsel sistemin temel pla-
nnn ceninin geliimi srasnda grsel bir deneyim gerekmeden
olutuu aktr. Nronlarn ortaya k, grme korteksinin tabaka-
larn oluturmak zere g etmeleri (migrasyon) (bkz. ekil 6.1),
aksonlarn hedeflerine projeksiyonu ve geni apl kortikal balant
dzenlemesi, bunlarn hepsi doumdan nceki aylarda ana rahmi-
nin karanlnda nceden belirlenmi geliim izgisi iinde gerek-
leir.
Ama btn bu sylediklerim, nronlarda ikin olan ve ortaya
ktklar andan itibaren balayan faaliyetlerin cenin geliiminin bu
erken dneminde meydana gelen olaylarda rol oynamad anlam-
na gelmez. Top balndan alnan bir toksinin (tetrodotoksin) kulla-
nm sayesinde grme sinirinin elektriksel faaliyetini, sinirin akson-
larna zarar vermeden durdurmak mmkn. Bu talamusa giden gr-
sel girdinin normal tabakalamasn nler mesela. Nitekim nral fa-
aliyet doumdan ok nce, geliimde rol oynayan bir unsur olabilir.
Douma yakn zamanlarda nsann grsel sistemi, son derece et-
kileyici birtakm grsel ayrmlar yapacak kadar olgunlam olur:
Bir bebek birka gn iinde evresindekilerin yz hareketlerini, me-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 257

ekil 6.1 Nron g Beyin korteksi, nronlarn beynin derinliklerindeki karnck-


larn yaknnda bulunan "geliim blgesi"nden beynin yzeyine doru g etme-
leriyle oluur. Nron gne glial hcreler klavuzluk eder; glial hcreler, nronla-
rn izledii yollan radiyal liflerle kaplarlar. ekilde A, B ve C ile iaretlenmi n-
ronun radiyal glialann (RG) refakatinde korteks yzeyine doru yol aldklar g-
rlyor. A nronunda nc knt (), iz src yalanc ayak (YA) ve trtainling
knts (T) grlmektedir. Ol = optik nm.

sela az ama veya dil karma gibi hareketleri taklit edebilir.12


Ama grmenin temel plan izilmi olsa da, ayrntlarnn rafine ha-
le getirilmesi ve anatomisinin gzelletirilmesi takip eden aylarda
gerekletirilir. Burada basit bir olguya deinmeden gemeyelim:
258 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Doum srasnda grsel beynin btn nronlar mevcutken, snaps-
13
lann ancak yzde onu kadar mevcuttur. Nronlar arasndaki bu
temas noktalan, beyne bilginin akt geitlerdir: Aksonlar doum-
dan sonra, deneyimin basksyla ekillenirler.
ki nl deney dizisi, olgunlamakta olan grsel sistemin plasti-
sitesini ortaya karmtr. Hatrlarsanz, iki gz primer grme kor-
teksinin 4. tabakasn ayr ayr beslemekte, "okler dominans stun-
lar" oluturmaktayd. Doumda, ki gzden gelen girdiler i iedir:
Okler donimans stunlar daha sonra, grsel deneyimin etkisiyle
oluur. Ama gzlerden biri hayatn erken dnemlerinde grmekten
mahrum edilirse (zeri kapatlmak suretiyle mesela) gren gzn
uyard stunlar genilerken, grmekten mahrum edilen gzn
uyarmas gerekip de uyaramad stunlar bzlr. Bu etki iki kilit
etkene dayanr: Byle bir durum ancak bir gren bir de grmesi en-
gellenen bir gz arasnda rekabet olduunda ve grme korteksini
sadece gren gzden beyne giden yol baarl bir ekilde uyardn-
da meydana gelir.
2. Blm'de vurguladm ve ilk kez Kanadal psikolog Donald
Hebb'in tasavvur ettii srele ilgili gzel bir rnek bu. "Hebb ya-
sas" der ki, birlikte faal olan nronlar arasndaki balantlar gle-
nir. Gzlerden biri grmekten mahrum edilirse, sadece dier gzn
"harekete geirdii" nronlar hedeflerini faaliyete geirme ve ba-
lantlarn glendirme ansna sahip olur. Henz tam olarak anla-
lmayan nedenlerle grme korteksinin nronlar, kendilerini uya-
ran aksonlar "dllendirme", uyaramayanlan "cezalandrma" ei-
limindedir: Baanl aksonlar geliir ve dall budakl tepelerini yay-
dka yayarlar, umutsuz rakipleri ise solar ve kuruyup yok olurlar.
Bu etki ancak belli bir "kritik dnem"de, trden tre deien, ke-
di yavrulannda birka ay, insanda ise yllar sren br dnem ieri-
sinde elde edilebilir. Bu hassas dnemde bir gzn grmekten mah-
rum braklmasnn yol at sonular, dier gzn kapatlmas ve
mahrum olan gze grme frsat tannmasyla tersine evrilebilir.
Kritik dnem srasnda iki gzn srasyla kapatlmas, grme kor-
teksinde her biri iki gz tarafndan farkl zamanlarda ayn ayn uya-
rlan iki hcre poplasyonunun yaratlmasna yol aar. Bu durum iki
gzde de grme yeteneinin muhafaza edilmesini salar, ama bu-
nun bedelleri de vardr. Stereoskopik derinlik algs, normalde iki
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 259

gzden dengeli bir girdi alan bir nron grubuna baldr: Bu hcre-
lerin normal geliimi, dolaysyla derinlik algsnn rafine edilmesi
her iki gzn srayla kapatlmas yznden engellenmi olur.
kinci deney dizisi baz alardan daha arpcdr. Bir nceki b-
lmde primer grme korteksinde, meknn belli blgeleri iindeki
yn izgilerini "temsil eden" hcre stunlar bulunduunu grdk.
Bir insann veya hayvann grsel deneyimi belli trden eiklie sa-
hip izgilerle (hepsi dikeye yakn veya hepsi yataya yakn izgiler-
le mesela) snrl olsayd ne olurdu? Grnd kadar tuhaf bir so-
ru deil bu: Astigmat gzlerin mercekleri baz ynlere iyi odakla-
nabilirken bazlarna odaklanamadndan, ar "astigmat" olan ki-
iler bazen tam da byle bir durum yaarlar.
Bu konu hayvanlarda sistemli bir ekilde incelenmitir; bu ince-
lemelerden alnan cevaplar aktr. Daha ziyade okler dominans
stunlar iin kritik olan dnemden nceki kritik bir dnemde, kii
daha ok belli trden eildie sahip izgilere maruz brakldnda
o tr eiklie kar seici olan kortikal hcrelerin oran artarken, di-
er oryantasyonlara kar seici olan hcrelerin oram azalr (bkz.
ekil 6.2). Keza, belli ynde hareket eden bir evrede yetitirilen

dikey dikey

yatay yatay

dikey dikey

ekil 6.2 Yatay veya dikey oryantasyonlara kar seici grmeye maruz brakl-
mann etkisi Bir hayvan sadece yatay izgileri (solda) grmeye zorland bir or-
tamda yetitirmek, hayvann oryantasyon-seici hcrelerinin tercihlerini yatay iz-
gilerden yana kutlanmalarna neden olur: Dikey oryantasyonlan tercih eden ok
az hcre vardr (ekildeki izgilerin oryantasyonu, grme korteksindeki mstakil
hcrelerin oryantasyon tercihlerini yanstmaktadr). Bu deneyin tersi sa taraftaki
ekilde tasvir ediliyor.
260 BLN, KULLANIM KILAVUZU

hayvanlarda iinde yetitirildikleri bu evre o yndeki hareketleri


seen hcrelerin saysn arttrr (bkz. ekil 6.3).
Grme korteksi, evresine neden byle sapkn denebilecek bir
tarzda uyum salyor peki? Bu sorunun en kabul gren cevab, gr-
me korteksinin her sinapsnin beynin genetik planndaki gcn
tespit etmenin zor ve gereksiz olduudur. Grme yeteneiyle ilgili
kaba bir genetik taslak karmak yeterli grnyor. Grsel sistem
iinde bol miktarda balant olduu srece, deneyim bunlarn iin-
de yararl olanlar seme, grme yeteneimizin "ince ayann" yap-
ma, bunlan yaparken de grsel sistemimizi ekillendirme olanan
elde edebilir.

normal hayvanlar hep saa doru hareket ederek


byyen hayvanlar

ekil 6.3 Hareket ynlerine kar seici grmeye maruz braklmann etkileri Bir
hayvan yavrusu tek bir ynde (burada sadece sa tarafa doru) hareket eden bir
nokta rntsyle evrelendii bir ortamda srekli tutulursa, hayvann hareket
seici hcreleri saa ynelik hareketleri seer hale gelir (burada, her ok tek bir
kortikal hcrenin yn tercihini temsil etmektedir).

Tartmaya daha ak, ama insan dnmeye kkrtan bir ak-


lamaya gre ise, evremizdeki eyleri grmeye donanml olmak bi-
zim amzdan daha akllca bir harekettir. evremiz arlkl olarak
devaml saa doru hareket eden dikey ara kesitlerden oluuyor ol-
sayd, bunlar ayrt etme konusunda uzmanlasak iyi olurdu. Primer
grme korteksinin plastisitesiyle ilgili zorlama bir aklama gibi
grnebilir bu (zira primer grme korteksinin Iaboratuvar dnda
byle tuhaf ortamlarla karlamas pek mmkn deildir) ama ilgi
ekici bir dnceyi kkrtr.
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 261
Aslnda hepimiz, yzlerden Ferrarlere, sa stillerinden zm
eitlerine kadar evremizdeki her nesneyi "grme" (ve onlar ayrt
etme) konusunda uzmanlamaya eilimliyizdir. Bu durumun, onlar
hakknda bir eyler renmemizden, bizi daha sezgili hale getiren
beklentiler kazanmamzdan kaynakland ak. Yetikin beyninin
grsel hafzas, ocuk beynindeki plastisitenin ortaya kmasn
salayan srelerin olgunlam bir uzantsn temsil ediyor olabilir
mi? Deneyimin, azami plastisite dneminin sona ermesinden ok
sonra bile serebral korteksi "ekillenmeyi" srdrebilecei hipotezi,
gnmzde bellekle ilgili dncelerin byk bir blmnn teme-
lini oluturur. Duyu blgelerindeki sinaptik deiimler sayesinde
bilgi topladmz, aym zamanda da "ilemden" geirdiimizi ima
eden zekice bir fikir bu. Bu fikir doruysa, "plastisite" ve bellek or-
14
tak temel aklamas "Hebb yasas" iinde bulunabilir.
Bu deneyler, hayatn balarndaki hassas dnemlerinde grme-
nin engellenmesinin neden bu kadar hasar verici sonulan olduu-
nu aklamaya yardm eder. Grme, farkl zamanlarda kaltsal bir
plann, bnyedeki faaliyetin ve grsel deneyimin klavuzluuyla
gerekleen bir byme srecinin sonucudur. Deneyimimizde ger-
ekleen deiiklikler byme rntsn deitirir. Ayn anda her
iki gzn grmesinin engellenmesi gzleri, grmesi engellenen bir
gzn etkilendii kadar vahim bir ekilde etkilemeyebilir, ama ka-
ranlk iinde geen bir hayatn grme zerinde ok kt etkileri ol-
duu da muhakkak: Normalde deneyim olmadan olgunlaan yete-
nekler yava yava yok olur, deneyim gerektiren yeteneklerse hibir
zaman gelimez. Hassas bir dnemde yaanan ilk deneyimlerin b-
yk nem tamas, psikolojik geliimde genel bir yasa gibidir: Dil
renimi ile toplumsal beceri kazanmndan sorumlu olduu kadar
duyularn olgunlamasndan da ilk deneyimler sorumludur. "Bak-
makla gremeyeceimiz" dncesi bizi artk hi artmamal.
262 BLN, KULLANIM KLAVUZU

Yeni duyumlar

"Kr biri olarak lp, gren biri olarak yeniden domam gerekiyordu."
15
Bir hastann szleri, aktaran Valvo

Hibirimiz bir duyusunu kaybetmeyi istemez. Ama grme veya iit-


me duyusunun kayb veya yokluuyla da pekl yaanabilir. Hatta,
bu kayb dengeleyecek baz kazanmlar, dier duyularda bir youn-
lama, dokunma ve iitme, tat ve koku alma algsnda bir art sz
konusudur. Oliver Sacks, bir zamanlar masrlk yapm, eski m-
terilerinin ounu hl "dokunsal ayrntlaryla" tanmlayabilen, o-
16
cukluundan beri kr olan "Virgil" ile ilgili arpc eyler anlatr.
Ayrca anlama yetisinin tekeli hibir duyuda deildir elbette: Gr-
me dili bile bir dereceye kadar krlerin eriimine aktr.
Kr felsefeci Martin Milligan, lmeden ksa bir sre nce felse-
feci dostu Bryan Magee'y e yazd ve sonradan yaymlanan mek-
tuplarda bu konuyu tartmtr.17 Gren ou insann "karanlk"
szcnn yananlamlann Milligan kadar iyi tarif edebilecein-
den pheliyim: "alglamada zorluk, bilinmez ve kavranlmaz bir
ey, tehdit ve tehlike, ayn zamanda bazen scaklk, mahremiyet
duygusu ve bakalarnn mdahaleci alglarna kar bir emniyet."
Krlerin bu derin alglamalarnn nra bir temeli var m? Bey-
nin normalde grmeyle ilgili oan blgelerinin krlerde duyma ve
dokunmayla harekete geirilebildiine dair srekli artan veriler var.
Norihiro Sadato ile meslektalarnn Nature dergisinde 1996'da ya-
ymlanan ve kr deneklerden Bralle alfabesiyle yazlm yazlan
okumalannn, gzleri gren deneklerden de dokunarak ekilleri
ayrt etmelerinin istendii bir aratrmalarnda, krlerin grme kor-
tekslerindeki faaliyetler ile gren kiilerin grme kortekslerindeki
faaliyetleri karlatrmak iin ilevsel grntleme yntemi kulla-
nlm.18 Gren kiilerde, ekilleri dokunarak incelerken grme kor-
teksinin faaliyetinin dt grlm; dikkatin bir duyuya youn-
latnlmas dierlerini "etkisizletirdii"nden, tahmin edilebilir bir
sonu bu. Buna karlk, krlerin Braille okurken grme korteksle-
rindeki faaliyetin hissedilir derecede artt gzlemlenmi. Bu bul-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM' 263
guya baka birok aklama getirmek mmkn, ama benzer sonu-
larla birlikte deerlendirildiinde bu bulgu, krlerin beyninde do-
kunma duyusunun normalde grmeyle ilgili olan alardan yararla-
nyor olabileceini akla getirir.
Bir nceki blmde karlatmz rekabet ve geliim srele-
rine benzer srelerin doal bir sonucu olabilir bu. Gren bir gz
kortekste kr gze ait bir yeri "kazanabiliyorsa", faal bir duyu da fa-
al olmayan bir duyuya ait blgeleri igal ediyordur belki de. Byle
bir eyin olduunu dnmek iin elimizde ok sebep var.
Kedi beyninin aln lobundaki bir alan, yani "anterior ektosilvi-
an", mekndaki sesin kaynan belirlemek konusunda uzmanla-
mtr. Bu alan "ok kipli"dir, "grsel", "iitsel" ve "dokunsal" me-
kn temsillerini ierir. Doutan grsel deneyimden mahrum olan
kediler, sesin yerini belirlemede son derece baarldrlar. Dolay-
syla, bu kedilerin anterior ektosilvan kortekslerindeki (AEC) ses
kaynaklarna duyarl hcre saylan normalden daha fazladr; bu
hcrelerin tepkileri normalden daha keskindir; iin en etkileyici ya-
n ise, bu hcreler AEC'de nronlarn normalde sadece grsel tepki-
ler aldklar blgelerde bulunurlar. Bu hayvanlarda grsel harita hi
de kaybolup gitmi deildir.
Bunun gibi genel deiimler grme korteksinde, Sadato'nun a-
lmasnda grld gibi, dokunsal faaliyetin artmasna neden ola-
bilir. Grsel alanlar birbiriyle zengin bir iliki iindedir: AEC iin-
deki, normalde grmeyle alakal olan, ama iitsel veya dokunsal
girdi tarafndan ele geirilebilen hcrelerin VI alanyla dolayl ba-
lant kurmalar halinde, dokunmayla sesin onu uyarabilecek hale
geldiini grmek mmkndr. Krlerin "parmaklaryla baktklar",
"kulaklaryla grdkleri"ni eskisine nazaran daha bre bir anlamda
syleyebiliriz artk.
Krlk ara sra meydana gelen, ama baarl bir biimde stesin-
den gelnebilen bir talihsizlik insanlar iin. Baz trlerde ise krlk
bir yaam biimi haline gelmitir. 10 ila 30 milyon yl nce kr s-
ann atalar yeryzn terk edip yeralt hayat srdrmeye balad,
Iksz dnyalarnda grme duyular bir ilerine yaramyordu: Gz-
leri toplu inenin ba kadar kld, zeri deri ve krkle kaplan-
d. 2 0 Grmeyle ilgili byle ar mahrumiyet durumlarnda grsel
beynin bana neler gelir peki?
264 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Normalde retinadan gelen sinyalleri beyne tayan grme siniri,
kr sanda epey incelmitir. Akson gnderdii lateral genikulat,
kr sann gren akrabalarnn lateral genikulatlanndan daha k-
ktr, ama hl fark edilebilecek durumdadr. Alman ve srailliler-
den oluan bir grup aratrmacnn gerekletirdii deneyler, bu
hayvanda LGN'ye ve akabinde LGN'nin sinyal gnderdii artkafa
korteksine giden girdilerin grsel deil iitsel olduunu ortaya koy-
mutur. Baka bir deyile, grsel beyni, kr sann karanlk tnel-
lerde dolarken son derece ihtiya duyduu bir duyu, iitme duyu-
su igal etmitir.
Bu blmde tasvir ettiim baz gzlemler tartmaldr. Krlerin
dokunma ve iitme duyularnn daha keskin olup olmad ok tar-
tlan bir konudur. Keskin ise, bu stnlkleri dikkatlerini kalan
duyular zerinde younlatrdklarn ve bu dikkat younluunun
uygulamadaki halini yanstyor olabilir. Ama bir duyunun kayb du-
rumunda nral uyarlamann gerekletiini gsteren veriler sabit
bir biimde artmaya devam ediyor; eer byle bir ey varsa bu du-
rum, hayatn sonraki dnemlerinde grmenin iyilemesinin neden
kark bir durum olduunun aklanmasna yardmc olur: Bir ha-
yat boyu sren krlk srasnda grme sisteminin keskinliini kay-
bettii anlamna gelmez sadece bu, dier duyularn grme alann
igal etmi olabilecei anlamna da gelir.

Zihin krl: agnozi

"Kulpte yabanc birinin bana baktn grdm ve metrdotele onun


kim olduunu sordum. Gleceksiniz. Aynada kendime bakyormu-
um meer."21

Agnozi, kelimesi kelimesine "gnosis", yani bilgi kayb anlamna


gelir. Nrolojide bu terimin daha zgl bir kullanm vardr. "Agno-
ziler" duyumun sonraki aamalarnda ortaya kan, sorunlu duyu-
nun hi bozulmam gibi grnd, ama meydana getirdii alg-
nn veya bilginin bozuk olduu rahatszlklardr. Mesela metrdote-
le aynadaki kendi yansmasnn kim olduunu soran adam, birisinin
kendisine baktn biliyor ("grebiliyor") ama bir ekilde o kiinin
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 265
yzn karamyor.
Ben agnozi terimini, beynin incinmesi yznden grmenin bel-
li vehelerinin belirli biimde zarar grd seyrek durumlarn
hepsini kapsayacak ekilde kullanyorum. Bu durumlarn bazlar
tuhaf bir biimde televizyonlarda beliren arzalan andrr: nsann
grme yetenei, evlerimzdeki televizyonlar gibi, birden renkli g-
rntden siyah-beyaz grntye geebilir veya grnty aniden
180 kaydrabilir. Yzleri tanyamama eklindeki seici yetersizlik-
te olduu gibi, baz agnoziler televizyonumun beceremeyecei
alengirli eyler de yapar. Ama btn bu bozukluklar, grmenin kar-
mak bir sre olduu, cepheleri mstakil bir biimde bozulabilen
beynin iinde geni bir alana yayld mesajn dorular. Dilerseniz
nce, kolaylkla tahayyl edilebilen, ama o kadar kolay tahamml
edilemeyen bir soruna gz atalm.

Btnlkl algsal agnozi

Renk

"BEN TAM ANLAMIYLA RENK KRYM... Domates suyu siyah-


tr."
Jonathan I, aktaran Oliver Sacks 22

Renk hayatn en keyifli eylerinden biridir. Zamanmn ou, tuhaf


bir biimde renksiz hastane ortamnda geiyor: Parlak klandrma,
plak duvarlar ve yavan yapay tonlar gz zerinde monoton bir et-
ki yaratr. Uzun bir gnn sonunda, akam semasnn incelikli renk
geileri veya tepelerin mor tonlar la gibi geliyor insana. Ciddi
(ama genelde lmcl olmayan) gz al tehlikesi dikkate alna-
rak, son zamanlarda hastane koridorlarna resimler konmas iin
takdire ayan kampanyalar dzenleniyor. Rengin o zengin i ac-
lndan mahrum olmay hi istemezdim dorusu.
ok seyrek de olsa, baz beyin zedelenmeleri, grme yetenei-
nin dier ynlerine zarar vermeyerek sadece renkli grme yetenei-
ni yok eder.23 Epey olaanst bir durumdur bu. Okumaya biraz ara
verin ve evrenizin bir ey dnda olduu gibi kaldn, yani renk-
266 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lerinden soyunduunu ve grilerden oluan bir dnyaya dnt-
n hayal edin.
Oliver Sacks, usta bir soyut ressam olan "Jonathan I" hakknda
yazd makalede, bu tuhaf durum nedeniyle bu ressamn hayatnn
ve iinin nasl harap olduunu, sonunda nasl dnme uradn
anlatr. Haftalarca her ey rahatsz edici derecede farkl ve yanl
grnmt bu ressama:

Bay I insanlarn deien grnlerine de ("donakalm gri heykeller


gibi") aynadaki kendi grntsne de katlanamyordu:. Toplumsal
iliki kurmaktan kamyor, cinsel likiye girmeyi imknsz gryor-
du. nsanlarn tenlerini, kendi tenini iren bir gri renkte gryordu:
Ona "ten rengi" "san rengi" gibi geliyordu artk. Gzlerini kapatt-
nda da durum aynyd, zira canl grsel imgelemi yerli yerindeydi,
ama o da renksizdi artk... onun deyimiyle, "kurun kapl" bir dnya-
da yaamak gibi bir eydi bu.

Bay I zamanla tekrar alacak hale gelmi, yllardr izmedii in-


san yzleri gibi nesnelere tekrar dnm ve onlar siyah-beyaz res-
metmeye balam (ilk renkli denemeleri baarsz olmu). Ayrca
heykel de yapmaya balam. "Elinde kalan btn grsel tarzlara
(biim, hatlar, hareket, derinlik) dnyor ve onlar eskisine nazaran
daha youn biimde aratryor gibiydi sanki." Ressamn kiisel ha-
yat da deimi: "Geceden zevk almaya" balam.

Arabasyla aklna estii yere, Boston'dan Baltimore'a veya kk ka-


saba ve kylere gidiyor, akam karanlnda eve dnyor, sonra ge-
cenin bir yarma kadar sokaklarda dolayor, kh sokakta karlat-
biriyle sohbet ediyor, kh kk lokantalara gidiyordu: "Geceleri
kk lokantalar farkldr, hele pencereleri varsa. Karanlk ieri girer
ve hibir k onu deitiremez... Geceleri seviyorum."

Bu tuhaf rahatszln aklamas nedir? Bir nceki blmde, artka-


fa korteksindeki oklu grsel alanlarn grsel sahnenin farkl yn-
lerinin paralel biimde analize tabi tutulmasn saladn grm-
tk. Korteks boyunca ilerleyen akmlardan biri zellikle renkle ala-
kaldr ve zellikle bir grsel alan, yani V4, renk algs konusunda
odak noktasdr. Akromatopsi (Bay I'nin hastal) son derece sey-
rek grlen bir hastalksa da, eldeki mevcut veriler, buna neden
olan hasarn, insandaki V4 alannn muhtemel mekn olan fzi-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 267
form girusta merkezlendiine iaret eder.
Hikyenin sonu mu bu? Tam deil: Bilimde ou zaman olduu
gibi, burada da hikyeye beklenmedik bir boyut katan bulgular var.
Yaknlarda yaplan aratrmalarda, V4 alannn hasar grmesinden
sonra renk farkndal yitirilse bile beynin ekilleri alglamak iin
farkl renkler arasndaki snrlar kullanabildii grlmtr. Baka
bir deyile, "akromatopsi"nin aklamas olarak kabul edilen ey,
yani V4 alannn hasar grmesi, daha ziyade renk bilincini zedeler;
24
ille de renk bilgilerinin analizini engellemesi gerekmez. Beynin
bilinli olarak deerlendiremedii bilgilerden yine de yararlanyor
olabilecei eklindeki bu ilgin fikir, sonraki sayfalarda da sk sk
karnza kacak.

Hareket

Hareket, zel bir grsel alg olarak kabul edilebilir.


25
George Riddoch

1983'te bir Alman nrolog eine rastlanmayan bir vaka bildiriyor-


du. 26 LM birka yl nce koma halinde hastaneye yatrlm. Yaplan
testler, kirli kan beyinden uzaklatran toplardamarlardan birinin
bir kan phts nedeniyle tkandn gstermekteymi. LM bu ciddi
hastalktan, doru szckleri bulmakta biraz glk ekmesi (ve
hi grlmemi bir belirti) saylmazsa kurtulmu:

Grsel bozukluk... boyutun nde de bir hareketleri grme kay-


b eklindeydi. Fincana ay veya kahve koymakta glk ekiyordu
mesela, nk sv bir buzul gibi donmu grnyordu ona... fincan
iindeki hareketi alglayamad iin svy fincana koyarken ne za-
man durmas gerektiini de bilemiyordu... Gelen arabann hzn kes-
tiremedii iin caddede kardan karya geemiyordu, ama arabay
hi zorluk ekmeden tanyabiliyordu. "Arabaya bakarken nce ok
uzakta gibi grnyor. Ama karya gemek istediimde birden ara-
ba yanmda bitiveriyor." Zamanla, sesin gittike artmasna bakarak
hareket halindeki aralarn uzakln "tahmin" etmeyi rendi.

LM'nin grme yetenei dikkatle incelendiinde hemen her ynyle


normal olduu grlm: Uzaktan harfleri okumas, gr mesafe-
268 BLN, KULLANIM KILAVUZU
si ve renkleri tespit etmesi hepsi iyiymi. Ama hareketleri tespit et-
me yetenei, olmas gerekenin ok altndaym. Hareket halindeki
bir hedefle ilgili grsel deneyimini tarif etmesi istendiinde LM,
"solda veya sada, yukarda veya aada bir k noktas, bazen de
ara blgelerde arka arkaya beliren k noktalan" eklinde bir hare-
ketsiz imgeler silsilesi grdn sylemi. Bu sorun sadece gr-
mesini etkiliyormu: Bir nesnenin hareketlerini ona dokunarak ve-
ya sesini dinleyerek muhakeme edebiliyormu.
nsan beyninin grd hasarlar genelde pek muntazam olmaz,
LM de bu konuda bir istisna deildi. LM'nn beyni zerinde yaplan
taramalarda, beyninin arka ksmnda, primer grme korteksi civa-
rnda baya yaygn bir hasar tespit edilmi (geri VI hasarl blge
iinde yer almyormu). Bu nedenle LM'yi hareket algsndan mah-
rum eden hasann yeri konusunda kesin bir ey syleyemeyiz. Ama
hasarl blgelerin iinde, hayvan aratrmalarnda tespit edilen ve
hareketten sorumlu hcrelerin bolca bulunduu "hareket blge-
sinin, yani V5'in insandaki muadilinin yer aldn ileri srmek ga-
yet makul olacaktr.
Akromatopsi ve "akinetopsi" (LM'nin durumuna verilen isim)
"ift zlme"ye iyi bir rnek tekil eder. Renkli grme iptal olur-
ken hareket algsna bir ey olmayabilir (bunun tam tersi de geer-
lidir). Bu durum, bunlarn noral mekanizmalannn ayn olduunu
akla getirir ve grsel sahnenin belli vehelerinin beyinde ayn ayn
ve paralel biimde ilemden getii grn kuvvetle destekler.27
Renk ve hareket, grsel evremizin canl niteliklerindendir:
Gevek bir durumda olduumuzda onlar alglayabilmek mthi bir
keyiftir, stelik genellikle knlgan tenlerimizi de bu alg sayesinde
koruruz. Ama en temel grsel nitelik ekildir elbette. Biime kar
bir duyu kaybn hayal edebilir misiniz?

Biim

1890'da Heinrich Lissauer, agnozilerle ilgili sonraki dnceleri de-


rinden etkiledii ve yanl ynlendirdii sylenebilecek bir aynm-
da bulundu.28 Grmenin inkr edilemeyecek ekilde bozulduu ag-
noziler ile ak bir ekilde grlen nesnelerin tannmasyla ilgili so-
runlardan kaynaklanan agnozileri birbirinden ayrd. Birinci tr ag-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 269
nozilere "btnlkl algsal agnozi", ikincisine "balant agnozisi"
adn verdi. Grmenin yaratclnn karmak ynleri konusunda
idrakimiz arttka, Lissauer'in duyum ile bellek arasnda olduunu
farz ettii keskin ayrm izgisi ksmen yok oldu. Ama Lissauer'in
yapt bu aynmm hl pratik yararlan var; bu bozulduklar iinde
en temel olan ise biim agnozisi, en dar anlamyla "btnlkl al-
gsal agnozi" diyebileceimiz agnozi eididir.
Biim agnozisinden mustarip kiilerin grsel deneyimleri ok
tuhaftr; geri, birok adan grmeleri normaldir. Grsel alanlan-
mn tam zerinde k akmalar grebilirler mesela; renkleri, hare-
ketleri ve derinlii alglarlar; aynntlan zme yetenekleri (tekbi-
imli bir zemin zerindeki zgara deseni ayrt etmek gibi mesela)
hepimizinki kadar iyi olabilir: Ama biim agnozisi olan hastalar e-
killeri anlayamazlar, "X" ile "O"yu, gen ile kareyi, anahtar ile
engelli ineyi ayrt edemezler.
Byle hastalardan biri "mavi zemin zerine daktiloyla yazlm
bir mektubun fotorafn bir 'kumsal resm'ne benzetmiti; mavi ze-
minin 'okyanus,' kdn 'kumsal,' kk daktilo harflerinin de
'uaktan grlen kumsaldaki insanlar' olduunu sylemitir." Dn-
ya, her trl ekli bulamklatnp tannmaz hale getiren, ama (im-
knsz baanp) renk, hareket ve derinlik grnn koruyan tah-
rif edici bir mercein ardndan grlyormu gibidir sanki.
Renk ve hareket agnozilerinin, yani akromatopsi ve akinetopsi-
nin, kortikal grme alanlarnda (srasyla V4 ve V5'te) meydana ge-
len hayli odakl hasarlarla makul bir biimde ilikilendirilebilecei-
ni grdk. Biim algs iin byle uzmanlam bir alan yoktur ve
biim agnozisine neden olan ey, genelde mstakil bir beyin hasan
deildir. Bu hastalktan mustarip olanlarn ounluu zehirlenme
tehisi konmu kiilerdir (bunlar kasten zehirlenmi kiiler deildir;
grnmez, lmcl bir gazm neden olduu bir zehirlenme, karbon-
monoksit zehirlenmesi sz konusudur burada).
Karbonmonoksitin kimyas, neden olduu kt etkilerin akla-
masn iinde banndnr. Karbonmonooksit, normalde dokularmza
oksijen tayan proteini (hemoglobini) artarak kendisiyle birle-
mesini salar. Oksijenden farkl olarak karbonmonooksit, hemoglo-
binle birletikten sonra ondan bir daha ayrlmaz. Kurban hemen
kurtanlmazsa veya zehirlenme hafif bir zehirlenme deilse, bunu
270 BLN, KULLANIM KILAVUZU
hzla asfiksi (oksijen yetersizlii) takip eder. Ciddi, ama lmcl ol-
mayan karbonmonooksit zehirlenmesi beyinde geni apl, ama ya-
rm hasara yol aar. Grme korteksinde yaanan bu tr bir yarm
hasar, biim algsn "ina etmek" iin gerekli olan sinyallerin b-
tnlemesine engel oluyor olabilir.
Akromatopsi hikyesinde olduu gibi biim agnozisi hikyesi-
ne de yakn zamanlarda ilgi ekici bir haiye dld. Birok gz-
lemci, biim agnozisi hastalarnn yaadklar sorunlar bazen bek-
lenmedik derecede kolay bir biimde zdklerini fark etmitir. Da-
29
vid Milner ile Mel Goodale bunun nedenini zm olabilir.
Milner'la Goodale'in keifleri, banyoda karbonmonooksit zehir-
lenmesinden sonra tipik biim agnozisi sorunu yaayan "DF" adl
gen bir kadm zerinde yaptklar aratrmalara dayanyor. DF,
renkleri ve ince doku farkllklarn ayrt edebiliyor, nesnelerin me-
kn iindeki ilikileri hakknda basit deerlendirmelerde bulunabi-
liyor. Hatta, renk ve dokulardan ald ipularn kullanarak, bazen
bir nesnenin kimlii hakknda doru saptamalar yapabiliyor. Ama
btn bunlara ramen harfleri veya saylan tanyamyor, basit ekil-
leri ayrt edemiyor, hatta bir izginin ynn tespit edemiyor. Gel-
gelelim, Milner ile Goodale mthi bir ey fark etmi: Posta kutu-
suna mektup atmas veya eitli ekillerdeki nesneleri almas isten-
diinde DF, hepimiz gibi kol ve el hareketlerini yapmas gereken
eylere rahatlkla uydurarak kendisinden istenen eyleri normal bir
ekilde yerine getirmi. DF hem gryor, hem de gremiyor.
Milner'la Goodale, tanma ile hareketin ilemsel taleplerinin bir-
birinden ok farkl olduunu, bu nedenle bizim evrimsel sreler
sonucu birbirinden ksmen bamsz iki grme sistemi gelitirdii-
mizi iddia ediyorlar: DF'de "hareket sistemi" esas itibariyle salam
kalrken, "tanma sistemi" ok zarar grmtr. Bu iddialar doruy-
sa, bu iki sistem nemli bir bakmdan farkllk gsterir: "Tanma sis-
temi" bilinliyken, "hareket sistemi" deildir. Akromatopsisi olan
bir hasta nasl ki renkleri gremedii halde renk snrlaryla tanm-
lanan ekilleri grebiliyorsa, biim agnozisi olan hasta da hareketle-
rini hi "gremedii" ekillere gre etkili bir biimde ayarlayabilir.
"SEN GREMYORUM CHARIEY, KR OLDUM' 271

Balant agnozisi

Nesneler

Anlamndan soyunmu normal bir alg.


30
Hans Teuber

Biim agnozisi "btnlkl algsal" agnozinin en ak rneiyse,


nesne agnozisi de "balant" agnozisinin en ak rneidir. Psikolog
Hans Teuber'n eserinden alman o nl sz sorunun zn yakalar:
Gzler grebilir, ama zihin krdr. Nesneler "anlamlann" yitirmi-
tir, artk grerek tannamazlar. Buna karlk, nesnelerin isimleri
hasta iin hl nemini korur; klasik nesne agnozisinde nesneler
dokunma ve ses sayesinde hl tannabilmektedir.
Oliver Sacks'm "Karsn apka Sanan Adam"i nesne agnozisin-
den mustariptir; her zamanki gibi burada da Sacks'm betimlemeleri
bu tuhaf hastalkla ilgili canl br igr sunar:31

Son bir test daha denedim. Baharn ilk dnemleriydi, souk bir
gnd ve ceketimle eldivenlerimi kanepeye frlattm.
Elimde eldiven, "Bu nedir?" diye sordum.
"Bitimsiz bir yzey," dedi neden sonra, "st ste katlanm. ey-
leri var," dedi duraksayarak, "be kesesi var, kese doru bir szckse
tabii."
"Evet," dedim tereddtle. "Bana bir tarif yaptnz. imdi bunun
ne olduunu syleyin."
"Bir eit hazne mi?"
"Doru," dedim, "peki bu haznenin ine ne giriyor?"
"ine girecek eyler giriyor!" dedi Dr. P glerek. "Birok ey
mmkn. Bozuk para kesesi olabilir mesela, be farkl boyda made-
ni paralar iin. ey de olabilir..."
Araya girip bu desteksiz atlara son verdim. "Tandk gelmiyor
mu size? Vcudunuzun bir parasn iine alabilecek, o paraya uya-
bilecek gibi grnmyor mu?"
Yznde tandna dair tek bir ifade bile belrmedi...
Daha sonra eldiveni tesadfen eline giydi ve "Tabii ya, eldiven-
mi!" dedi.
272 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Dr. P, nesne agnozisinin kilit niteliklerini rnekler: Muhafaza edil-


mi genel zek, nesneleri dokunarak fark etme ve isimlerini dokuna-
rak syleme, "normal" grnen bir grme yetenei ama bunun yan
sra grnen eyleri anlamlandrmada olaanst bir baarszlk.
Yaknlarda agnoziyle ilgili dnya literatr konusunda yaplan
dikkatli bir gzden geirme, eski bir soruyu gndeme getirip Te-
uber'in gr zerine phe glgesi drd.32 Nesne agnozisi ger-
ekten bir bellek bozukluu mu, yoksa grme bozukluu saylabi-
lir mi? Nesneler normal grnyorlar da uygun kaytlan tetikleye-
medikleri in tannamyorlar m, yoksa grsel analizin bizatihi
kendisinde mi bir bozukluk var? ncelikli bir ayrm bu: Bu iki g-
rten hangisini seeceine insan nasl karar verebilir?
Beri yandan, bozukluk temelde grsel ise, hastalarn grsel bel-
lee dayal olmayan ve grsel adan zorlayc (paral veya belir-
siz ekillerin zmlenmesi gibi) baz grevleri yerine getiremeye-
ceini beklemek gerekir. te yandan, bozukluk esasen bellei etki-
liyorsa, grnen ey bilinen eyle ilikilendirilemese bile, bu tr g-
revlerin gayet iyi bir ekilde yerine getirilebilmesi gerekir. Alg ile
bellek arasndaki bu i gcklayc ara yzey, bugn aratrmalarn
odak noktasn oluturuyor; sorduum sorunun cevabysa belirsiz.
Her halkrda, eitli nesne agnozileri var, bazlar aslen grsel
analizi etkilerken, bazlar nesnelere dair bilgiyi etkiler, hatta belki
de bazlar bellek ile alg arasndaki farklla kafa tutar. Bu farkl-
lk keskinliini gittike yitiriyor: Daha nce de grdmz gibi,
grme sistemini deneyimlerimiz ekillendirir ve grme mekaniz-
masna muhtemelen grsel anlarmzdan bazlar da dahildir.

Yzler

Yzler bizi heyecanlandrr ve houmuza gider, bizi cezbeder veya


tiksindirir. Ayn zamanda bize bilgi verirler. Bir bakta sizin hakk-
nzda ok ey renebilirim. Daha nce karlatk m? Nerelisiniz?
Mutlu musunuz, kzgn m, zgn m? Benimle ilgileniyor musu-
nuz? Grltl bir odada dudaklarnz okuyabilirim. nsan yz in-
san ruhunun en berrak resmidir (yalan syledii zamanlarda bile).
Yzle ilgili toplumsal sinyallerin okluu gz nnde bulunduru-
lursa, beynimizin bu sinyallerin ifresini zmede uzmanlam bir-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 273

takm aralara sahip olmas bizi artmamal.


Bu aralarn varl son on be ylda dorudan gzler nne se-
rilmitir, ama ender grlse bile, zerinde ok aratrma yaplm
bir bozukluk olan prosopagnoziden de bunlarn varl tahmin edi-
lebilirdi. Prosopagnozi hastalan, kulpte kendi suretinden rahatsz
olan hasta gibi, yzleri grebilir, ama onlar tanyamazlar. Bu rahat-
szlk, yzleri isimlendirememekten kaynaklanmaz: nsanlar yz-
leriyle ilikilendirememek gibi ok daha temel bir sorunu yanstr
bu hastalk. Bu huzursuz edici sorun dnda hastalarn arkada ve
yaknlaryla ilgili bilgileri bozulmamtr, hastalar yaknlarm baka
yollarla, konuma seslerinden veya admlarnn seslerinden tanya-
33
bilirler.
Gnlk hayatlarmzda karlatmz saysz yz ayrt etmek
grsel adan zorlu bir grevdir. Prosopagnozinin gerekten de yz-
lere zg bir bozukluk mu, yoksa zellikle zor grsel muhakeme-
lerle ilgili bir sorun mu olduu sorusu gayet makuldr. Baz hasta-
lar dier ince grsel ayrmlarda (bitki trleri, yiyecek eitleri ve-
ya araba modelleri arasndaki ayrmlarda mesela) sorun yaar ger-
ekten de. Ama bazlarnda bozukluun hayli zgl olduu anla-
lyor: Bir vakada, "seslerini duymadnda, hastann akraba ve ar-
kadalarn tanmas stesinden gelemeyecei bir sorun oluturu-
yordu." Ama "tra makinesi, czdan, gzl ve kravatlar ayn ka-
tegorideki alt veya on nesneyle bir arada nne srlp de iinden
kendine ait eyalar bulmas", veya "bakalarna ait dokuz el yazs
rnei iinden kendine ait olan semesi istendiinde... hi tereddt
etmemi ve doru olan semiti."34
1980'lerin balarnda, maymunlarda akak korteksinin belli alan-
larnn yz seimiyle ilgili saysz grsel nron ierdiinin kefedil-
mesi, yzleri tanma kaybna getirilecek bir aklamaya kap arala-
mtr. Dier aratrmaclar gibi Nancy Kanwisher de, ilevsel g-
rntleme kullanarak yapt aratrmasnda insan beyninde de zel-
likle yzlerle alakal alanlar olduunu gstermitir. nsanda, bu de-
neylerin ve prosopagnozi (tandk yzleri tanyamama hastal)
aratrmalarnn konusu olan bu alanlar dil girusunda ve fziform gi-
rusta, yan artkafa lobunun alt yzeyinde, akak lobuyla birletii
yere yakn yerde bulunur (bkz. ekil 6.4). Baskn olmayan sa yar-
kre, yz algsnda baskn rol oynar; geri bu yarkreye ilikin ha-
274 BLN, KULLANIM KILAVUZU

gz hmali

prosopagnozi
ekil 6.4 Prosopagnozinn konumu nsan beyninde prosopagnoziye, akromatop-
siye ve krgrye (V1 alan: Gz ihmali kitabn 280-3. sayfalar arasnda, krgr
283-8. sayfalar arasnda ele alnmaktadr) neden olabilecek blgelerin konumu.

sarn tek bana prosopagnoziye yol at gr hl tartmaldr.


Prosopagnozi iin sorduumuz soruyu nesne agnozisi iin de so-
rabiliriz: Bu bir bellek bozukluu mudur, yoksa grme bozukluu
mu? Burada benzer bir cevap ortaya kyor: "Prosopagnoziler" kar-
ma bir bozukluktur, bazlar (tasvir ettiim klasik vakalar gibi) aslen
yzlerin grsel analizini etkiler; bazlar insanlarla ilgili bilgileri;
bazlanysa ikisini de etkiler. Jon Evans'n tasvir ettii ackl bir va-
ka, bu snrlarn deiebildiim gsterir.35 VH'nin yaad sorunla
ilgili ilk belirti, arkadalarnn, aile bireylerinin ve nl kiilerin
yzlerini tanmakta glk ekmesiydi. Ama bu evredeyken onlar
seslerinden tanyabiliyor, bir arkadann veya akrabasnn ismi sy-
lendiinde sz konusu kiiyle ilgili birok an sralayabiliyordu. Za-
manla ektii zorluklar daha da artt. nsanlarla ilgili bilgisini tama-
men yitirmeye balad, yle ki, seslerle isimler de yzler gibi gemi
anlan uyandrmaya yetmez oldu. Buna neden olan bozukluk, bey-
nin sa akak lobunun giderek klmesiydi (bkz. ekil 6.5).
Tandk yzleri tanmlamak zorundayzdr, ama onlarn ifadele-
rini "okuyabilmek" de bir o kadar nemlidir. lgintir, bu iki yete-
nein birbirinden bamsz olduu ortaya kmtr. Ortaya karan
da korkuyla ilgili aratrmalardr.
Bu aratrma alannn babas bizatihi Darwin'dir. Darwin'in duy-
gulara ilgisi bykt, psikolojik durumlarla toplumsal davranlarn
da tpk fiziksel biim gibi doal seilimin rn olmas gerektii-
ne inanyordu. lk I872'de yaymlanan nsan ve Hayvanlarda Duy-
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 275

ekil 6.5 VH'nin MRI filmi lk olarak prosopagnozi belirtisi gsteren, sonra insan-
larla ilgili bilgisini tedricen yitiren bir hastann sag akak lobunda meydana gelen
klme (okla iaretli).

gularn fadesCnde?6 Darwin, insan yzndeki korkunun imgesini,


biraz da ballandrarak anlatr: "Genellikle hayret ifadesiyle balar
ve hayret ifadesine o kadar benzer ki, ikisi de grme ve iitme du-
yularnn birden uyarlmasna yol aar... korkan kii hareketsiz, so-
luksuz bir heykel gibi olduu yerde dururken... gzleriyle az so-
nuna kadar aktr, kalar da kalkk" (bkz. ekil 6.6).
Korku, btn insan toplumlarnda stereotip (ve belki de igd-
sel) yz ifadeleriyle ifade edilen kk bir duygu grubunun yesi-
dir.37 Bu grubun dier yeleri mutluluk, znt, fke, aknlk ve
irenmedir. Bugne kadar yz ifadelerinin zmlenmesinin tek bir
psikolojik yetenee bal olduu varsaym makul karlanrd.
Ama ngiliz psikolog Andy Young ile meslektalarmm Cambridge'
de, Antonio Damasio iie meslektalarnn ABD'de yaptklar aratr-
malar bu varsaym pheli hale getirdi.38
Korku algsnda zel bir eyler olabilecei konusunda ilk ipucu,
epilepsiden kurtulmas iin yaplan ameliyat srasnda her iki taraf-
276 BLN, KULLANM KILAVUZU

ekil 6.6 Korku Darvvin, Fransz nrolog Duchenne'in izdii bu resmi (stteki) n-
san ve Hayvanlarda Duygularn fadesi adl kitabnda kullanmtr. Alttaki resim-
lerde, bir bilgisayar program yardmyla oluturulmu, sakin bir ifadeden korku
dolu bir ifadeye kadar bir dizi yz ifadesi grlmektedir. Bu resimler Andy Young
ile meslektalannn aratrmalaryla ilgili makalelerinde kullanlmtr.
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 277
taki "amigdala"s zarar gren DR zerinde yaplan aratrmalardan
39
geldi. Amigdala, akak lobunun kortikal yzeyinin altnda, hipo-
kampusun yannda yer alan bir nron grubu kmesi. Amigdalasn-
dan mahrum olan DR tamdk yzleri tanmakta glk ekmiyordu.
Mutluluk ve znt, aknlk ve irenme gibi yz iaretlerini oku-
makta sorun yaamyordu. fke ifadelerini her zaman karamaya-
biliyordu; ama bir insann yzndeki korku fadesini hibir ekilde
tanyamyordu. Anlamlyd bu: Amigdalalarn, korku veya fkeyi
kkrtan koullarda faal olduklar bilinir. Amigdala kaynakl epilep-
si hastalan bazen nbet srasnda bu duygulardan oluan duygu dal-
galanmalar yaarlar. Korku deneyimi ve ifadesinde kritik neme sa-
hip beyin blgesinin baka insanlardaki korku iaretlerini de algla-
mas gerektii fikri beklenmedik deilse bile akla yakn bir fikirdir.
Andy Young ve mesai arkadalar bu gzlemi, salkl insan
beyninin korku algs zerine yaptklar bir aratrmayla ileri gtr-
40
dler. Londra, Queen Square'deki (Hughlings-Jackson'n yz yl
nce alt hastanenin karsndaki yol zerindeki) levsel G-
rntleme Laboratuvan'nda alan bir aratrma ekibi, deneklere
mutluluktan korkuya kadar bilgisayarda oluturulmu bir dizi yz
ifadesi gstermi. Beyin faaliyeti PET kullanlarak gzlenmi. Ara-
trma srasnda deneklerden, yz ifadelerinden yola karak duygu-
lan okumalarndan ziyade ekranda grdkleri yzlerin hangi cinsi-
yete ait olduuna karar vermeleri istenmi. Ama normalde yz ifa-
desini okumadan edemeyiz; aynca yzdeki korku "yzdesi" arttk-
a, amigdalann faaliyeti de artar.
Prosopagnozi bozukluu olanlar zerinde yaplan aratrmalar,
yzleri tanmlama srecinde insan beyninin baz alanlarnn zellik-
le etkili olduunu ortaya koymutur. DR gibi vakalar zerinde yap-
lan aratrmalar, yz ifadelerinin yzn kime ait olduundan bam-
sz olarak ilendiini gstermektedir; bu da farkl duygularn farkl
beyin sistemleri tarafndan ele alndna iaret eder.41 Yz algs hi-
kyesine eklenen bir dipnot, renk ve biim algs hikyelerini yan-
klayan baka bir karmaklk hatt daha oluturur. Yzlerin kimlik-
leri hakknda bilinli muhakemelerde bulunamayan baz hastalar
bunlar hakknda "rtk", "zmni" veya bilind bilgiye sahiptir.
Bu durum birok ekilde gsterilmitir. Sululuk bilgi testi, de-
rinin otonom sinir sistemindeki uyarlma dzeyine bal olarak k-
278 BLN, KULLANIM KILAVUZU
k bir elektrik akm iletmeye hazr oluundan yararlanr. letim-
deki ani bir deiim, otonom sinir sistemindeki faaliyetlerde bir de-
iiklik yaand sinyalini verir. "Yalan makinesi"nin temelinde de
bu vardr. Baz prosopagnozi hastalar bu tr deiiklikleri tanma-
dklar yzlere deil, tandk yzlere kar gsterdikleri tepkiden
42
sonra gsterirler, geri her ikisini de tanmadklarn bildirirler.
Onlarn yalan sylediklerini dnmek iin hibir sebep yok orta-
da. Kendilerine aina yzleri tandklar, ama bu tanmann ya far-
kndal tetikleyemeyecek kadar zayf olduu ya da tanmann far-
kndalkla bir ekilde ayr dt yorumu en akla uygun yorum gi-
bi grnyor burada. Baz prosopagnozi hastalarnn kendilerine
isimleriyle birlikte sunulan yz fotoraflar arasndan doru isim-
lerle yer alan yzleri yanl isimlerle yer alan yzlerden daha iyi -
rendiini (yzlerden hibirinin kendilerine en ufak ekilde tandk
gelmediini srarla belirtmelerine ramen) gsteren aratrmada da
43
benzer bir sonu elde edilmitir.

Yerler

Yzleri ve yz ifadelerini tanmak, toplumsal dnyamzda ynm-


z bulmamza yardmc olur. Yerleri tanmak da fiziksel evremiz-
de ynmz bulmada bariz bir neme sahiptir. Mesela yol bulmak,
bir yn diziliini hatrlamay ierir, ama bu diziliten yararlanmak
iin bu ynlere saparken belirlediimiz yn iaretlerini tanmamz
gerekir.
Yn iaretleri agnozisi artk ok iyi tanmlanm durumdadr;
bazlar tek basma yn kayb eklinde grlen bu agnoziler genel-
likle yz veya renk agnozileriyle birlikte grlmektedir: 58 yanda
bir kadnn,
sal gayet yerindeydi, ta ki tramvayla ie giderken anszn evre-
sindeki hibir eyi tanyamadn fark edene kadar. Vatman ok iyi
bildii bir yerin ismini anons edince kadn tramvaydan ind, ama k-
sa bir sre sonra yolunu kaybetmi ve bir eczaneye girip adres sor-
mak zorunda kald... Kadn ksa zamanda ynn szel olarak tayin
etmeyi rendi ("evimin kaps, yangn kndan sonra soldaki ilk
kap"), ama o mntka ona bir daha asla tandk gelmedi... kadn ayn
zamanda kendi elyazs dahil, aina olduu elyazlann, bildii evcit
hayvanlar tanyamadn da bildirdi.44
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM' 279

Prosopagnozi gibi yer agnozisi de genellikle sol yarkreden ziyade


sa yarkrenin zedelenmesinden sonra grlr ve nesne agnozisiy-
le prosopagnozi gibi bu agnozi tipi de rahatszln doasyla ilgili
bir tartmay gndeme getirir: Bu bir alg bozukluu mu, bellek bo-
zukluu mu, yoksa her kisi mi? Her halkrda beyinde grsel far-
kndaln paralara ayrlmasna ilikin baka bir rnektir bu da.
Burada biraz durup elimizdekileri bir gzden geirelim. Agnozi
eitleri, olaan grmenin birbirine dolanan yollan zerindeki yol
iaretleridir. Tanmaya giden yolda her basamak tkanabilir (bkz.
ekil 6.7). ekil, renk ve hareket alglan kesinlikle "grsel" ilerdir:
Her biri greceli olarak yaltldnda grevini yerine getirmede ba-
arsz olur, ama bu grevlerin baaryla yerine getirilmesi tek ba-
na bir nesneyi tanmamz garantilemez. Bir eyi (bir sandalyeyi, bu-
muzu) trnn bir rnei olarak tanmak, o eyin ait olduu kate-
gorinin kavram uzayna yerletirilmesini gerektirir: Nesne agnozisi
olanlar bunu yapamaz. Birok tandk grsel ey daha ileri bir tan-
ma basaman davet eder: Ale yelerinizin ve arkadalarnzn
yzlerini, arabanz, evinizin odalarn ve yaadnz ehrin sokak-
larn normalde mstakil olarak tanrsnz: Bu nemli yetenek yz
ve yer agnozilerinde yoktur.
Bu bozukluklar tuhaf ve ciddi anlamda sakatlaycdr. Ama daha
nce de grdmz gibi, bu bozukluklar genellikle tam deildir:

ok kipli
bilgi temeli
ekil 6.7 Tanmay salayan sinir yolu zerindeki balca admlar yatay oklarla; ba-
z grsel kusurlarn hangi aamalarda ortaya kabildikleri dikine inen oklarla gs-
terilmitir.
280 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Agnozi hastalan biim, renk ve yz kimlikleriyle ilgili grsel bilgi-
leri bazen hissedebilir ve bunlar ilemden geirebilir. Bu durum,
bilind bilginin, farkndaln yzeyini gemeyi baaramad za-
manlarda bile, davran etkilediini ortaya karan testlerde grl-
mtr. Bu tr rtk veya zmni bilgilerin kefi, son yirmi yl iin-
de farkndalk teorileri iin nemli bir gelime olmutur. Bu konu,
deneklerin beklenmedik bir biimde duyularnn varln onaylaya-
madklan iki balamda yeniden ortaya kar: ihmal ve krgrde.

Gz ihmali

Genelde sol beyin ve sa el "hkimiyeti"ne ramen, bizler simetrik


varlklarz; evremize ve vcudumuza kar dengeli bir farkndal-
a sahibiz. Lezzetli bir eye her iki elinizle de hemen hemen ayn
eviklikte uzanabilir, sol gznz sa gznz kadar rahat krpa-
bilirsiniz. Ama yz yl boyunca nrologlar beyin hasarnn bazen bu
nazik dengeyi bozabildiini, meknn br tarafnda cereyan eden
olaylarn, on dokuzuncu yzyldaki tabiriyle, "alglanamamas"na
neden olabildiini fark etmilerdir. Beynin sol tarafndan ziyade sa
tarafnn hasar grmesinden sonra oluan bu durum artk daha gev-
ek br adlandrmayla "gz ihmali" olarak bilinmektedir.45
hmalin bir duyu kaybnn dorudan sonucu olmadna dikka-
tinizi ekerim: Grme, iitme ve dokunma duyularnn hepsi sa-
lam olabilir. Burada daha ok, dnyann yarsnda olup biten eyle-
re ynelik derin bir dikkatini yogunlatramama sorunu sz konu-
sudur. Genellikle etkilenen taraf meknn sol taraf olduundan,
hasta tabann so! tarafndaki yemeklere dokunmaz, yznn sade-
ce yansn tra eder4 yazarken kdn yarsn bo brakr.
Gz ihmaline ilikin veriler elde etmek zere 1950'lerde baz
aydnlatc "baucu" testleri yaplm. Dz bir izginin orta noktas-
n bulmalan istendiinde hastalarn yanl muhakemede bulunduk-
lar, izginin so! tarafn fark edemediklerini belli edercesine genel-
likle izginin iyice sanda bir noktay iaretledikleri grlm. Ka-
rk halde duran eitli ekiller arasndan yldz ekilli nesneleri
semelerinin istendii bir baka testte ise hastalar soldakileri ihmal
etmiler. Bir saat izip zerine saat saylarn yazmalar istendiin-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 281

(b)

ekil 6.8 Gz ihmaline bir rnek (a) izim <b) hastann izdii kopya

de se, hastalarn genelde 6-11 saylann ihmal ettikleri veya btn


saylan sa tarafa yazdklan grlm (bkz. ekil 6.8).
Milan'da alan talyan nrolog Eduardo Bisiach'm gerekle-
tirdii nefis bir deney, gz ihmalinin hayali sahneleri de gerek sah-
neler kadar etkilediini ortaya koyar. Bisiach deneklerinden nce
Milan katedralinin merdiveninde oturduklanni hayal etmelerini,
sonra da merdivenin bakt meydan tarif etmelerini istemi. Bisi-
ach'm da tahmin ettii gibi, gz ihmali olan hastalar, sol taraftaki
eyleri ihmal edip sa taraflarndaki eyleri tarif etmiler. Sonra B-
siach hastalardan meydann teki tarafnda oturduklann hayal et-
melerini istemi. Hastalar ncekinde ihmal ettikleri ve imdi (hayal-
lerinde) ihmal etmedikleri sa tarafta yer alan eyleri tarif etmiler.
Bu deney gz ihmalinin derinlere uzandn gsterir. Yakn za-
manlarda yaplan gzlemler, gz ihmalinin aka "meknsal" bir
bozukluk olmasma ramen, her zaman meknn sol tarafyla snrl
olmadna iaret eder. Bir ift izgiyi bakarak izmeleri istendiin-
de hastalar her iki izgiyi de izebilirler, ama sistemli bir ekilde
izgilerin sol tarafm ihmal ederler. Bu durumda ihmalin kurban
meknn sol tarafndan ziyade nesnelerin sol tarafdr.
Gz ihmali, mekn ve nesne algsn bozmann yan sra hareket
algsn da dorudan etkileyebilir. Sola doru gerekleen hareket-
leri soldaki nesnelerin alglanmasndan ayran ustaca gerekletiril-
mi deneyler, baz hastalarda "gz ihmali"nin sol ynl dorudan
hareketlere ynelik bir isteksizlikten kaynaklandn gstermi-
282 BLN, KULLANIM KILAVUZU
46
tir. Hastalarn "yakn" mekn ihmal edip "uzak" mekn ihmal et-
meyebildiinin veya tam tersinin olabildiinin kefedilmesiyle bir-
47
likte baka bir gz ihmali eidinin daha olduu ortaya kt.
Bu ince farkllklardan gz ihmalinin yekpare, tekil bir bozuk-
luk olmad aka anlalyor. Bu ifade, gz ihmalinin anatomik
temeliyle ilgili bilgilerimizle de uyuuyor. Bu bozuklukta yaygn
olarak sa yarkrenin alt duvar lobunda hasar grlr, ama sa aln
lobunda, sol yarkredeki edeer blgelerde ve talamusta meyda-
na gelen hasarlarn hepsi eitli gz ihmali bozukluklarnn ortaya
kmasna neden olabilmektedir. Bu blgeler, evremizdeki nesne-
ler arasndaki ve bu nesnelerin kendi ilerindeki meknsal ilikileri
kavramamza imkn veren bir nron a ailesine ev sahiplii yapar.
Farkl blgelerde meydana gelen hasarlar birbirinden ince farklarla
ayrlm alara mdahale ediyor muhtemelen.
Gz ihmali olan hastalarn durumundaki muamma, gayet iyi
hissediyor ve etkileniyormu gibi grndkleri nesnelere tepki ve-
rememeleridir. Dolaysyla, ihmal edilmi meknda meydana gelen
olaylarn bazen davranlar etkilediinin grlebilmesi ok da a-
lacak bir ey deil: Hastalarn, bildiremedikleri olgularla ilgili
zmni bilgiye sahip olduklarna dair belirtiler gsterdikleri olur.
Mesela, John Marshall ve Peter Halligan adl iki Oxfordlu psikolog,
sol tarafl gz ihmali olan bir hastadan iki resmi karlatrmasn is-
temi. Resimlerden birinde yanan sol tarafndan ince dumanlar yk-
selen bir ev resmi varm.48 Hasta iki resim arasnda herhangi bir
fark bulamam. Ama ona oturursa hangi evde oturmay tercih ede-
cei sorulduunda hasta dier evi tercih etmi ve yanan evi srarla
istememi. Daha teknik bir aratrmada, hastann tanmad sz-
cklerin meknn ihmai edilen tarafnda sunulmasmm, daha sonra
ihmal edilmeyen tarafta sunulduunda bu szcklerin tannmasnda
etkili olduu grlmtr.49 Bu "bilgilendirme" etkisi ancak, ihmal
edilen taraftaki szcklerin (bilinsizce de olsa) tannmas duru-
munda meydana gelebilirdi.
Gz ihmali, aslen bozulmam olan yeteneklerin kullanlln
kt ynde etkiler. Ama kederlerimizi, kayplarmz da ihmal eder,
yani yok kabul ederiz. Nrolojide baya yaygn bir durumdur bu
ve sevimsiz "anosagnozi" (Yunanca bilgi anlamna gelen gnosis ile
hastalk anlamna gelen nosos szcklerinden tretilmitir ve hasta
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 283
olduunu idrak edememek anlamna gelir) adyla anlr. Bu duru-
mun lml olanndan grotesk olanna eitli tezahrleri vardr. r-
nen, lml anosagnozi, grme korteksinin hasar grmesiyle bir-
likte bir tarafla ilgili grme yeteneklerini kaybettiklerini, kaplardan
geerken veya arabalarn park ederken arka arkaya yaadklar bir
sr kazadan sonra ac bir ekilde renen kiilerin yaadklar du-
rumdur. Anosagnozinin an rnekleri, grme yeteneklerini kaybet-
tikten sonra tamamen kr olduklarn kabul etmeyen veya bakas-
na ait olduunda srar ettikleri fel olmu uzuvlarn yataktan atma-
ya abalayan hastalarda grlr.
Byle eylerin niye olduu konusunda akla yle bir neden ge-
liyor hemen (birok nedeni vardr muhtemelen): Kaldrmda dp
de ayak bileimi incittiimde gururum zedelenebilir belki, ama sa-
lkl sinir sistemim ve bileimi kullanmam gerektiren ileri yapa-
mamaktan duyduum hsran sorunun gayet iyi farkmda olmam
salar. Meknn sol tarafyla ilgili algm yitirirdiimde se i bam-
baka bir hal alabilir. Byle bir durum ifte darbe ndirir bana; be-
ni hem yararl bir algsal yetenekten yoksun brakr hem de onun
yoksunluunu fark etmemi salayan kstastan. Joni Mitchell, "Bir
eye sahip olduumuzu ancak onu kaybettikten sonra m anlayaca-
z hep" diye figan ederdi. Kaza geirip de bir kere gz ihmalinin
glgesine girince, neyi kaybettiini bilmek, o eyi kaybettikten son-
ra mknsz hale gelebilir.

Krgr ve artk grme

Her trl duyumun kayb

Her trl duyumun kayb...


P. Stoerig ve A. Cowey50

Yirmi be yl nce bilimsel sz daarcna paradoksal bir terim ka-


tld. O zamandan beri bu terimin tanmlad fenomen bir nesil psi-
kologun (hatta felsefecinin) ilgisini ekti, bu fenomen zerinde a-
lmalar yapld. Eer "bilin bilimi" kendini bir bilim olarak kabul
ettirebilecekse, "krgr"yle ilgili almalar bu yolda en vaatkr
284 BLN, KULLANIM KILAVUZU
51
balang noktasdr.
Terim basl olarak ilk kez 1974'te, nde gelen Britanya tp der-
52
gisi Lancefte grld. Lancet'teki makalede tanmlanan hasta
(DB), beyninin arka ksmnda bulunan anormal bir kan daman kit-
lesi ameliyatla alnan 34 yanda bir erkek. Sa yarkresinden pri-
mer grme korteksnin alnd bu ameliyat sonrasnda DB'nin sol
ksm kr olmu grnyordu. Ameliyat srasnda verilen hasara
gre bunun olaca nceden biliniyordu. Ama daha nce maymun-
lar zerinde yaplan deneyler, primer grme korteksiyle snrl ka-
lan hasarlardan sonra grmenin artc biimde yeniden toparla-
nabildiim akla getiriyordu. DB "deney maymunu"nda deney sra-
snda yaratlan durumun insanda rastlanan ender bir rneini olu-
turuyordu. DB sol tarafnda hibir ey grmediini iddia ediyordu.
Ama ya "tahmin etmeye zorlanrsa", o zaman ne olurdu acaba?
DB bu iin stesinden gayet iyi geldi, buna kendi de at. Kr
alannda bir hedefi doru biimde belirleyebiliyordu; bir izginin
yatay m dikey mi olduunu, kendisine gsterilen eyin "X" mi "O"
mu olduunu doru tahmin edebiliyordu; kr alannda izgaral bir
yap olup olmad sorularak krgr durumunu lmenin bile
mmkn olduu grlmt: Sol taraf dier tarafndan sadece b-
raz kt gryordu. "Btn bu deneyler srasnda hasar grmeyen
alan dnda hibir ey grmediinde srar etti. Deneylerde elde
edilen sonulan grdnde ok ard ve sadece tahmin yrtt-
n syledi tekrar."
DB'nin krgrsyle ilgili ilk rapordan beri kr alann kalan ye-
tenekleri daha da akla kavuturuldu ve geniletildi. Vakadan va-
kaya deiiklikler gstermekle birlikte, krgrden mustarip olan-
lar kr alandaki hedeflerin konumunu, izgilerin ynelimini, hare-
ketin varln ve ynn, titrek k oluumunu, hatta hedefin ren-
gini bildireblmektedirler. ekilleri, daha nce karlatmz biim
agnozisi olan DF'nn grd gibi "grebilirler": Kr alanda nesne-
leri kavradklannda ellerini buna uygun olarak hareket ettirebilir-
ler.53 Bu kiilerin baz anlamlan deerlendirdiine dair veriler de
mevcuttur: Kr alanda sunulan "nehir" veya "para" gibi szckler
mesela, bu kiileri ksa bir sre sonra duyduklan "bank*" gibi belir-

* ngilizcede "bank" hem "banka" hem de "ky" anlamna gelir. (.n.)


1
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM 285
siz bir szc o szcklerle yorumlamaya tevik eder. Her krg-
r vakasnda, grdkleri sylendiinde hastalar "tahmin" ettiklerini
sandklan zellikleri grebildiklerini reddederler, tahminlerinin
doru olduu sylendiinde de ok arrlar.
imdi sk durun. Syleyeceim ey ok tuhaf (hatta bazlan bu-
nu inanlmaz bulabilir). Meknn yansn grmeyen insanlann yine
de grebildiklerine ve hi bilmediklerini iddia ettikleri her trl e-
yi iaret ettiklerine inanmanz istiyorum sizden. Bu kesinlikle do-
ru. Byle tuhaf bir iddia birok soruyu kkrtr. Her eyden nce,
bu doru mu? Kukuculuuyla nl bir meslektamn belirttii gi-
bi, gerekten de bomba ilemez bir veri mi bu? Sonra, bu iddia do-
ruysa, krgrnn mekanizmas nedir?
Krgr diye bir ey gerekten var m? Krgrl hastalardan
elde edilen sonularla ilgili iki temel alternatif yorum gelitirilmi-
tir. Bunlardan biri, "krgriTnn gerekten de gren yan alann
grme yeteneine bal olduudur. Gren alana k datldnda
veya gzler deney srasnda hareket ettiinde, hastalar baka hibir
yetenee bavurmakszn hedefleri grebilmekte ve onlan tanmla-
yabilmektedir. Bu hastalar aka olaan ekilde grdklerini d-
nmezler, ama hepimiz hata yapabiliriz.
Bu fikri en gzel rten, krgry kefeden ve uzun yllar
emek verdii Oxford'un Deneysel Psikoloji blmnde imdi
Emekli Profesr unvanyla ders veren Lawrence Weiskrantz'n ve
meslektalarnn almas olmutur. Retinada srekli ve geri d-
nsz biimde kr olan bir blge var, optik disk; burada grme si-
nirinin lifleri toplanr ve beyne gider. Bu durum her iki gzmzn
grme alannda bir "kr nokta"nn olumasna neden olur. Bir g-
znz kapatp bir parmanz dier gznzn grme alannn
merkez noktasndan yatay bir ekilde hareket ettirerek bu noktay
bulabilirsiniz. Hareketi yava yapn: 15'lik adan sonra parma-
nzn trna gr alanndan kacaktr. Krgrnn aklamas
yaygn k veya ince gz hareketleri olmu olsayd, hepimizin kr
noktada "krgr"s olmas gerekirdi, ama yoktur.
Bir baka kukucu fikir u ekildedir: "Krgr" hastalan "kr"
alanlann kullanyorlardr gerekten de, ama belki de gerekten kr
deiller! Kr alandaki grme gc nispeten ktdr, buna phe
yok ve hastalar bu yzden cesaretlerini yitirirler: Grebilirler, ama
286 BLN, KULLANIM KILAVUZU
grebildiklerine artk inanamazlar. Kr taraftan gelen sinyaller ok
zayf ve grme performans ans eseri grldnden kukulanlan
cak denli dk olmu olsayd, krgr hastalarnn "dk nitelik-
li veriler"den kuku duyduklar iin grdklerini inkr ettikleri fik-
ri makul olabilirdi. Ama grme performansnn "kr" alanda hemen
hemen gren alandakine eit olduu durumlarda pek makul grn-
myor, ama byle durumlarda bile hastalar kr tarafta hibir ey
grmediklerini iddia ederler. Bu kantlanabilir ve krgrl grme
ile olaan grme arasnda niteliksel bir farkllk olduunu akla ge-
tirir.
O halde krgr diye bir ey varm gibi grnyor: Meknn
bir tarafndan herhangi bir grsel deneyim bildiremeyen hastalar
buna ramen kr alandan baya bir bilgi toplarlar. Peki bu nasl
olabilmektedir?
Krgrnn mekanizmas tartmal bir konudur. htiyacmz
olan aklamann tr krgrnn tam olarak ne tr bir beyin hasa-
rndan kaynaklandna baldr. Bu konuda yazanlarn bazlar ha-
sar grmemi izgili korteks adacklarnn krgrye neden olabi-
leceini belirtir. Eer yleyse, krgr "olaan" grmeninkine ben-
zer mekanizmalara bal olabilir. Ama ok yakndan aratrlm iki
vakada eldeki en iyi grntleme teknikleri 17. alanda faaliyet ol-
duunu gstermeyi baaramamtr. Krgr zerinde alan ara-
trmaclarn ou aklamay izgili korteksin dmda aramamz ge-
rektiinde hemfikirdir. yi de nerede?
Birok olaslk var. Retinann primer grme korteksinin yan s-
ra 10'dan fazla yne daha grsel bilgi gnderdiini hatrlayn (bkz.
ekil 5.16). Bu yollarn iinde en temel olanlar orta beyinde bulu-
nan ve iitsel, dokunsal ve grsel meknn dzenli bir ekilde yer
ald sperior kolliklse giden yollardr. Sperior kollikls, tala-
musun alanlarndan biri olan ve kendisi de retinadan projeksiyon
alp V5'e sinyaller gnderen pulvinar ekirdekle iletiim halindedir.
Aynca, retina ile VI arasndaki ana gei istasyonu olan larelal ge-
nikulat nukleus da V2, V4 ve dier kortikal grme alanlarna az
miktarda dorudan lif gnderir. Bu blgelerden hangisinin krgr-
nn temelini tekil ettiini henz bilmiyoruz.
Yaknlarda yaplan almalar krgr hikyesini tekrar baa
dndrd. Hatrlayacanz zere, insanda krgrnn kefini hare-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 287
kete geiren ey, maymunlarn izgili korteksi yitirdikten sonra gr-
sel ilevlerini yeniden kazandklar gzlemi olmutu. Bu maymun-
larn deneyimleri hakknda bir ey syleyebiliyor muyuz peki? On-
lar da krgr hastas olan insanlar gibi kor olabilirler mi? Cevap-
lamas zor bir soru gibi grnyor bu, zira maymunlar bize bunu
syleyemez. Ama Petra Stoerig'le birlikte alan Oxfordlu nrop-
sikolog Alan Cowey, maymunlara neler grdklerini sormann bir
yolunu bulduuna inanyor. Cowey'nin dzenledii deney epey kar-
54
mak ve biraz aklama gerektiriyor.
Cowey ile Stoerig, beyinlerinin bir yarkresinden izgili kor-
tekslerini alp kar yndeki grme yeteneklerini bozduklar ma-
kak maymunu zerinde yllarca aratrma yapmlar. izgili kor-
teksleri alnmasna ramen Dracula, Lennox ve VVrinkle adl may-
munlar bozuk yan alanlannda grme yeteneklerini gayet iyi bir bi-
imde yeniden kazanmlar. yi eitilmi bu maymun, lo bir -
n her grnn hem normal hem de bozuk yan alanlarnda tes-
pit edebilmiler mesela (deney srasnda maymunlar yanan
dmeye basyor, karlnda da dllendiriliyorlarm). Alan Co-
wey maymunlara grsel deneyimlerini "sormak" iin bu deneyi bi-
raz deitirmi.
Yeni dzenlenmi deneyde maymunlar, normal yar alanda
yanan dmeye basyor, ondan sonra dllendiriliyormu. Baz de-
nemelerde bir "deneme"nin yaplacana iaret eden bir sinyal veri-
liyor, ardndan hibir ey yaplmyormu. Bu "bo denemeler"de
maymunlar baka bir dmeye bastklarnda dllendiriliyormu.
Bylece maymunlar "hibir ey olmadn" etkili bir ekilde bildir-
mi oluyorlard. Dier tarafta, hasarl tarafta yer alan bir dme ya-
kldnda ne olacakt acaba? Hatrlarsanz, nceki deneylerde may-
munlar bu durumu tespit edebiliyorlard. I yanan dmelere
basmak dllendirildiine gre, maymunlar bu dmelere basacak-
lar myd, yoksa bunu bo bir deneme olarak m, yani hibir ey ol-
mad eklinde mi deerlendireceklerdi?
Sonu son derece akt. Beyni hasarl maymun, hasarl ta-
raflannda yanan klan kararl bir ekilde bo deneme olarak de-
erlendirmi, salkl bir maymun olan Rose ise yanan bu
dmelere ayn kararllkla basmt. Tpk DB gibi Dracula, Len-
nox ve Wrinkle da kr grme alanlannda baanl bir biimde tespit
288 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ettikleri hedefleri gremediklerini mi sylemeye alyorlard yok-
sa bize?
Krgr, hastalarn grsel farkmdaliklan olmasa da gzlerini
kendilerini ynlendirmek amacyla kullanabilmelerini salayan
gerekten de tuhaf bir fenomen. Ama daha nce farkndaln snr-
larnn bularak olduunu grmtk. Krgr, grmenin yerini ba-
z grsel duyumlara brakmasna neden olur mu: Karanlk yerini -
a brakabilir mi?

Uzaktan gelen silah sesi

"ine batmas", "diken batmas" veya "uzaktan gelen bir silah sesi"...
(Beyin zedelenmesinden sonra hastalarn grsel deneyimleri
55
hakknda syledikleri eyler)

Bu tr zayf duyumlar psikologlar batan aa aratrmal, herkes


bunlar iyice ilemeye almaldr...
C.S. Pierce ve J. Jastrow56

izgili korteksi hasar grm baz hastalar, hasarl grme alanlarn-


da grsel duyumlar algladklarn bildirir. Bu duyumlar belli belir-
sizdir. W. Richards'n inceledii dokuz hastadan , grme alanla-
rnn "kr" blgeleri uyarldnda bir eyler yaam. Yaadklar
duyumlar grmeyle ilgili szcklerden ziyade dokunma veya iit-
meyle ilgili szcklerle tanmlamlar: "ne batmas", "diken bat-
mas" veya "uzaktan gelen bir silah sesi"ne benzetmiler bu duyum-
lar. Primer grme korteksi zarar grdkten sonra grme duyusu-
nun uyard belirsiz, zayf ve tarifi neredeyse imknsz geni eit-
lilik gsteren bu duyumlar Larry Weiskrantz da belgelemitir.57
Burada anlatlan duyumlar, geirdii bir inme sonucu vcudu-
nun yans fel olan bir kadnn 1983'te tarif ettii duyumlara benzi-
yor.58 Kadn, vcudunun felli blgesinde neresine dokunulduunu
doru biimde gsterebildiini ararak fark etmi; bu durum onun
krgrdekine benzer bir yetenee sahip olabileceini akla getir-
mi. Ama deneyin sonraki aamalarnda kadn felli koluna doku-
nulduunda bir eyler olduunu fark etmi: "Neresi olduunu sy-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 289
leyemeyeceim, ama bir yere dokunduunuzu biliyorum. Ama ok
ufak bir ey bu sanki. ok clz, ok clz." Krgr hastalarnda ol-
duu gibi, bu hasta da yaad deneyimi hasarl olmayan duyular-
na ait terimlerle tarif etmi: "unu bilmek isterdim... onu neden g-
ryorum? Onu 'duyuyorum.'"
Primer duyu alanlarnn bilinli duyum iin zorunlu olmadklar-
n ima ettikleri iin bu duyumlar son derece lgi ekici. Bunun olabi-
lirlii, GY adl hasta zerinde yaplan incelemede daha ayrntl bi-
59
imde aratrld. zerinde saysz deney yaplm olan bu hasta
(imdi otuzlu yalarnda) yedi yandayken bir araba kazas geir-
mi. Sol artkafa korteksi zarar grm. Beyin taramalarndan anla-
ldna gre, kaza sol primer grme alann harap etmi. Tahmin
edilecei zere, GY'nin sa tarafndaki grme yetenei iyice azal-
m. Ama tamamen kr deil. Zedelenmi tarafnda akan kuvvetli
klan ve hzl hareket eden belirgin hedefleri kesinlikle fark ediyor.
GY'nin kalan grsel farkndalnn kayna hakknda bir ey
syleyebilir miyiz? Birok kortikal grme alann kefetmi olan
Semir Zeki ile alma arkadalar bu soruyu PET taramas yard-
myla cevapladlar. GY'nin sabit lo uyaranlara (bunlan gremiyor-
du) bakarkenki beyin faaliyetlerini, onun grebildii kesin olarak
bilinen hzl hareket eden parlak uyarana bakarkenki beyin faaliyet-
leriyle karlatrdlar. GY'nin arta kalan bilinli grme faaliyetine
V5 alannn (hareket algs konusunda uzmanlam olduu kesin
olarak bilinen kortikal grme alan), baka bir grme alan olan V3'
n ve karmak ilevlere sahip bir blge olan Brodmann'n 7. alan-
nn faaliyeti elik ediyordu. Bu durum, artk dokunma duyusu gibi
"artk" grme duyusunun da bazen primer duyu korteksinin zede-
lenmesinden salam kan kortikal blgelerin (V5 alan gibi) deste-
ini alabildiini gsterir.

Krgr neden krdr?60

Krgr, grsel farkndalk teorisyenleri iin mit verici bir kaynak


olmutur. Krgr hastalan bir anlamda gayet iyi grrler, ama hi-
bir ey grmediklerini ifade ederler. Krgrnn neden kr olduu
sorusuna drt ba mamur bir cevap verebilirsek, grsel bilincin n-
ral temelini anlama yolunda epey yol kat etmi oluruz: Krgr bi-
290 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ze, deyim yerindeyse, bilinci karanlktan faydalanarak hileyle fet-
hetme imkn verir. Burada mmkn olan baz aklamalara stn-
kr deineceim: 8. Blm'de bunlar bilinle ilgili imdiki bilim-
sel teorilerin geni balam iinde ayrntsyla ele alacaz.
Krgrye neden olan beyin faaliyeti yanl yerlerde gerekle-
tii iin bilincin ortaya kmasna engel oluyor da olabilir (anatomik
bir aklama), yanl bir faaliyet tr de olabilir (fizyolojik akla-
ma), her ikisi de olabilir. En az anatomik fikir ortaya atlmtr:
Bunlardan biri krgrnn beynin "alt kortikal" blgelerine bal
olduu, ama bilince sadece serebral korteksteki faaliyetin ulat-
n; bir dieri krgrnn grsel bilin iin gerekli olan VI alannn
olmay yznden ortaya ktn, biri de krgrnn "dorsal", ya-
ni "nerede" grsel ilem akm faaliyetine bal olduunu, ama gr-
sel bilincin "ventral", yani "ne" akmna bal olduunu ileri srer.
Fizyolojik fikirlerden brinde krgrnn ortaya kmasna yardm
eden nral faaliyetin bilinci ortaya karamayacak kadar zayf oldu-
u, birinde de bu faaliyetin bilin iin gerekli faaliyet rntsn
(belki de 40 Hz'lik salimim) ikmal edemedii ileri srlr.
Bu fikirlerin her birinin gl ve zayf yanlan vardr. Hangi
aklamamn doru olduu henz belli deil.61 Semir Zeki'nin GY
zerinde gerekletirdiine benzer deneyler, yan beynin bilinli
grsel tepkileri srasnda meydana gelen faaliyetler ile bilind
grsel tepkileri srasnda meydana gelen faaliyetleri arasndaki
farklarn aratrld ilevsel grntleme deneyleri, bu aklama-
larn hangilerinin mmkn olabilecei konusunda bir karara varl-
masna yardmc olabilir. Bugne kadar elde edilmi snrl sayda
sonuca baklrsa, beyin faaliyetinin hem yeri hem de nitelii bilin-
ce ulama ansn etkiliyor grnyor.62

Halsinasyon: "Omzunda bir mart var"

Bu blmn byk bir ksm beyin zedelenmesinin ardndan gelen


grme kayplarna, grme bozukluklarna ayrld. Ama beyin zede-
lenmesinin zaman zaman ani halsinasyonlar gibi arlklara yol
at da olur.63 Beyin zedelenmelerinde baya yaygn bir sonu ol-
duu da sylenebilir aslnda bunun. Beyin faaliyeti normalde uyar-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM' 291
ma ile kelleme arasnda bir denge yanstr: Beyin zedelenmesi ket-
leme kaybna, dolaysyla an deneyim artna neden olabilir.
Vaktiyle ar bir rnekle karlatm. Altml yalarda, natkas
kuvvetli ve emekli olduu halde hl faal bir insan olan Bay B, ya-
ad baz tuhaf olaylar nedeniyle hastaneye yatrlmt. lk nce-
leri kn arka arkaya gece yolda kardan gelen arabalarn sade-
ce tek farlarnn ak olduunu fark etmi. Arabalardaki bu genel
elektrik arzasna hayret etmi, ta ki uzak mesafelere bakarken sa
tarafnda grme kuvvetinin zayflam olabileceinden phelenene
kadar. Hastaneye yataca gn direksiyon koltuuna arkadann
oturmasn istemi. Onu ok iyi tanyan arkada, onun araba kulla-
nrken sol tarafn ok ak braktn, sadan gelen arabalarla ar-
pmasna ramak kaldn syledi. O gn ge saatlerde Bay B ken-
dini kt hissetmi, konuurken dilinin peltekletiini fark etmi ve
soluu hastanede alm.
Hastaneye vardktan sonra arka arkaya ilk artc deneyimleri-
ni yaam. Gr alan iindeki nesnelerin zerine renkli harf ve
saylarn bindiini grm: Bu harf ve saylar bir an havada asl ka-
lyor, sonra gr alannn sa tarafndan kp gidiyormu. Biraz
sonra oradaki btn hastalarda azlarn kulaklarna balayan plas-
tik tpler olduu izlenimine kaplm; lavabolarn ayr olan scak su
ve souk su musluklar da birlemimi. in daha da tuhaf taraf,
pencereden havada szlen martlara bakarken biraz sonra onlar
her yerde grmeye balam; renk ve biimleriyle tektip olan bu
martlar gzlerini dikmi ona bakyorlarm. Martlan hastanedeki
oda arkadalarnn banda, doktorunun omzunda grm; bir ara
martlardan birinin, yatann baucu masasnda duran bardan a-
zna tnediini grm. Martlar yaklatka klyor gibiymi:
Bardan azna tnemi olan mart kckm. Harfler, saylar,
tpler ve martlar Bay B'ye sonraki birka gn boyunca musallat ol-
maya devam eden hayali grnt dizisinin ilk rnekleriydi; daha
sonra etrafn rahip yakalktan, san ok yaylan, tavana alm delik-
ler, demiryolu makaslan, yerden, hastane kabul masalarndan ve
hastalann boyunlarndan kan tpler sarmt. Biraz tedirgindi,
ama bu grntlerin gerek olmadndan kesinlikle emindi: Birka
saniye canlln srdren bu grntler nadiren uzun sre kalyor-
du ve genelde gr alannn sa tarafndan kp gidiyordu. Bay
292 BLN, KULLANIM KILAVUZU
B'nin doktorlar bu dnem boyunca aklnn gayet yerinde olduunu
bildirmiler. Hastaneden eve dnecei gn t yaparken gmlei-
nin zerinde grd son halsinasyondan (bir denizanasnn y-
zerken alp kapanan alt ksmna benzeyen ve grndkten bir s-
re sonra havai fiek gibi patlayp yok olan bir grntym bu) be
gn sonra kendini tekrar huzur iinde, makul grnlerine neyse
ki yeniden kavuan bir dnyada bulmu kendini yeniden.
Bay B'nin bana gelen bu ey neydi peki? Bu tuhaf resim gs-
terisine neden olan nrolojik sorun yaygn bir sorundu. Bay B k-
k bir inme geirmiti. Hastanede yaplan ilk inceleme srasnda
sa tarafnn grme yetenei snrlyd, ardndan yaplan beyin tara-
masnda sol artkafa korteksinde (muhtemelen bir atardamarnn t-
kanmas sonucu) anormal bir alan saptanmt.
Bay B'yle karlatktan ksa bir sre sonra tesadfen grmeyle
ilgili aym lde garip bir ikyeti olan biriyle daha tantm. Krk
yalarnda zinde biri olan Bay John bir gn iyerinde leden son-
ra sakin sakin otururken sa elinin zerinde el feneri na benzer
parlak, sar bir k fark etmi. In nereden geldiini anlamak iin
dnp baktnda kimseyi grememi. Ik bir sre daha kalm;
k kesildikten sonra John n vurduu yerde hibir ey greme-
diini fark etmi.
Sonraki birka saat boyunca k ara sra yeniden ortaya kp
kaybolmu. Ertesi gn durum deimeye balam. John, kr ala-
nnda ekose sveterinin bir parasn grd izlenimine kaplm
(baka yere baktnda da durum deimiyormu). Bir sre sonra
hastane penceresinin dnda krmz bir tp grm; birka dakika
sonra ayn tp yeniden ortaya km, bu sefer odann iinde, "kr"
grme alannda. Bu arada kr alannda k yeniden ortaya km,
bir grnp bir kaybolmu. Birka gn sonra, bunlarn hibirini ya-
amad sralarda, John karanlk bir sokaktan parlak klarla ay-
dnlatlm bir dkkna girmi: Grme alannn sa alt ksmnda
aniden renkli bir k belirmi, bu k iinde John kendi yzn
semi, yz aynadan yansyor gibiymi (ama orada ayna falan
yokmu). Birka gn boyunca John kr alannda ara ara kendi yan-
smasn gayet net bir biimde grm; grnt her seferinde birka
dakika srm. Bu arada grsel yank deneyimleri devam etmi.
Bunlarn en canlsn, bir futbol mandan eve dnerken, bir soka-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 293
m kesinde polis atyla yz yze geldii srada yaam. Bir-ik
dakika sonra at kr alannda, o ltl balyla birlikte tam takm
yeniden belirmi. Hem grsel yanklar hem de kendi imgesi yava
yava kaybolmu. Onu son grdmde kr alan da nemli mik-
tarda gerilemiti. Bay B gibi John da elenerek tarif ettii bu grn-
tlerden hi rahatsz deildi.
Bunun gibi belirtilere o kadar sk rastlanr ki, bunlarn kendine
ait tanmlayc sz daarcklar vardr. Bay B kark yanlsamalar,
gerekten grebildii nesneleri "yanl okumalar" ve halsinasyon-
lar, gzlerinin nndeki grntde hibir temeli olmayan alglama-
lar yaamt. John nce "fosfen", sonra "palinopsi" ve nihayet "otos-
kopi" yaamt. Fosfenler ekilsiz, renkli k patlamalar, k ak-
malardr; polinopsi, kelimesi kelimesine "tekrar grmek" anlamna
gelir ve artkafa lobuyla komu blgelerin hasar grmesiyle birlikte
ortaya kan ve daha nce grlen eyierin daha sonra gyaplarnda
"yeniden grlmesi" eklinde tanmlanan bir fenomendir. John'un
birka dakika sonra tekrar grd polis at mkemmel bir palinop-
sik imge rneidir. Otoskopi, kiinin kendi imgesini halsnasyonik
alglaydr. Grme korteksinin zedelenmesinin ardndan kr alan-
da ska grlen imgelerden biridir bu.
John'un yaad eylere neden olan sorunun Bay B'nink gibi
sol artkafa lobunda meydana gelen kk bir inme olduu ortaya
kt. Byle bir eyin gen birinde neden ortaya kt belirsiz. Ama
inmenin bu kt etkileri grsel beynin yaratcln kantlyor: Art-
kafa korteksinden her zamanki girdilerin gelmez oluu "aadaki"
alanlardan gelen zengin grsel deneyimler yaanmasna neden ola-
bilir.
Grsel halsinasyonlar, gz bozukluklarna bal krlklerin or-
taya kmasndan sonra da yaygn olarak grlen halsinasyonlar-
dir: Bu fenomen, onu ilk tanmlayan svireli felsefecinin adna at-
fen Charles Bonnet sendromu olarak adlandrlr. Halsinasyonlar
bir gelip bir gittii iin, onlarla ilikili olan beyin faaliyetini ilevsel
grntlemeyle incelemek mmkndr. Dominic Ffytche ile al-
ma arkadalar Charles Bonnet sendromu olan hastalar zerinde
aratrma yaparken yz, renk, doku ve nesne halsinasyonlarmn
primer grme korteksinin tesinde, fziform girusun iinde ve ev-
resinde yer alan grsel alanlardaki faaliyet artyla ilikili olduu-
294 BLN, KULLANIM KILAVUZU
64
nu buldular. levsel grntleme sayesinde gzlemlenen beyin
faaliyeti genelde bu faaliyeti harekete geiren uyaran veya ii takip
eder, ama bu deneyde beyin faaliyeti, hastann halsinasyon bildiri-
minden birka saniye nce balamt (ki halsinasyon deneyiminin
kayna beynin kendisi ise beklenebilecek bir ey bu). Sarlk ba-
langcndan sonra meydana gelen mzikse! halsinasyonlardan
mustarip hastalar da benzer sonular bildirmitir: Normalde mzik
dinlerken faal olan primer iitme korteksnin ardndaki iitme alan-
lar da mziksel halsinasyonlar (ki bunlarn arasnda rlanda ulusal
mar, "Edelweiss" ve "Just a rose in a garden of weeds" de yer al-
65
yordu) srasnda faaldi. Olaanst bir alma bu. Halsinasyon-
lar, en znel, tarif edilmesi en g deneyimler olarak snflandnl-
66
maldir. Bu "pf desen dalacak o hiliin" nedenini beyinde bel-
li bir yere oturtmu olmak, deneyimler konusunda yaptmz her
ayrmn beyinde kendine has bir bants olduu grne ikna edi-
ci bir arlk kazandrr.

nce bantlar

Son iki blm sizi en azndan grsel deneyimin beynimizdeki olay-


larla balantl olduuna ikna etmitir umarm. Ama grme zerinde
yaplan almalar ak bir sonuca daha iaret ediyor: Grsel beyin
iindeki faaliyetlerin sadece bazlarnn grsel farkndal meyda-
na getirdiine. Nron faaliyetinin byk bir ksm "sessiz"dir: Par-
lak kta gzbebeklerimizi ksan refleksten prosopagnozide yzle-
rin rtk tannmasna veya DF'nin gremedii bir nesneyi elleriyle
kavramasn salayan yetenee kadar. Bu durum farkndalin be-
yindeki bantlarn kavrama abalarnda zorluklara neden oluyor:
Bilince elik eden faaliyetle bilince neden olan faaliyeti birbirinden
nasl ayrt edebiliriz?
Bu konuda en az iki yaklam mmkn. Krgr gibi rtk s-
relerin bantlarn grsel uyaranlarca harekete geirilmi beyin
faaliyetlerinin toplamndan kartabiliriz: Bilinli grmenin nral
imzas kalann iinde yer alacaktr. Br dier yaklamsa, grsel
uyarda herhangi bir deiiklik olmad halde grsel deneyimde
meydana gelen deiimler sonucu beyin faaliyetinde oluan dei-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 295

(a) (b) 1c) (d)


ekil 6.9 Yanltc ztlklar Yanltc ztlklar, bu ekillere yansttmz lgi ekici
"hayali" snrlardr. Belli bir eklin evresindeki dier ekilleri kapatarak bunu ken-
di kendinize kantlayabilirsiniz: Dier ekilleri kapattnzda kenar snrlar yok
olur. ekil (c) dairelerin kapal olmas nedeniyle ok az bir yanltc ztlk oluturur.

siklikler zerinde younlamak: Bu deiimler bilinle yakndan


balantl olmal.67 Bu trden birok rnekle karlatk imdiye ka-
dar: Zihnimizde bir oda hayal etmek, dikkatimizi baklarmz de-
itirmeden baka yne ynlendirmek, tandk bir yzn imgesinin
halsinasyonunu grmek, bunlardan birka. Bu zihinsel srelerin
her biri grme korteksinin blgelerindeki faaliyetlerin modlasyon-
lanna baldr.
Bunlardan baka iki grsel deneyim, nral faaliyet ile grsel far-
kndalk arasnda ortaya kan ince bantlarn rneini oluturur:
Yanlsamalar ve "oklu sabit alglar." nce baz yanlsamalara bir
gz atalm.
ekil 6.9'da eit "yanltc ztlk" rnei grlyor. Bir sre
bu ekillerin yanlsama olduuna ikna etmeye aln kendinizi. Bu
yanlsamalarla ilgili yksek dzeyli, "yukardan aaya" inen bir
aklama geliyor insann aklna. evre izgilerini, grnrdeki ey-
leri iktisatl bir yorumlamayla basit ekiller biiminde yorumlama-
mz saladklar iin gryoruz belki de. Mesela daire zerine
binmi bir ekenar gen ekil 6.9 (a)'nn hakikatini deil (yani va-
rolmayan bir genin tepe noktalarnn bulunduu yerde tane tu-
haf grnl, yark daire olduunu), onun basit bir "aklamas"m
verir. Ama "yksek dzeyli" aklamalara bavurmann hi de ge-
rekli olmayabilecei anlalmtr. izgili korteksten kp 18. ala-
na geince yanltc ztlklara tepki veren nronlan kefedersiniz
kolayca. Bu tr hcreler, alc alanlarndan geen daimi bir hatla ve-
296 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 6.10 Necker kb ve Escher 41 Necker kb, baktmz srada dorultu


deitike derinlik kazanan oklu sabit algnn ok bilinen bir rneidir. Escher de
benzer etkiler yaratr: Batklar m gryorsunuz bir ku mu?

ya gz yanltc bir ztlkla hemen ayn derecede iyi uyarlr (kulla-


nlan eklin sz konusu ztl yok edecek ekilde deitirilmemi
olmas artyla).
Baka bir muhteem gz yanlgsnn oluturduu bir rnek var-
dr. "Enigma", ayn merkezden kan siyah ve beyaz izgilerden
oluan bir ember modelidir. Bu modele bakan ou kii canl bir
hareket yanlsamas yaar, emberleri sabit ortamlar iinde dn-
yormu gibi grr. Bu hareket yanlsamasnn beyinde bir bants
var mdr? Semir Zeki, PET tekniini kullanarak Enigma'nn da tp-
k gerekten hareket eden bir yap gibi V5 alann, yan "hareket
alan"m uyardn gstermitir. Burada grsel bir yanlsama bir kez
daha nrolojik hakikati dillendirmi oluyor.
oklu sabit alglar hakknda sunu kabilinden bir-iki sz syle-
mek icap ediyor. Beyin belirli koullar altnda tek bir imgenin iki
veya daha fazla okumas arasnda gidip gelir. Necker kb (bkz. e-
kil 6.10) bilinen bir rnektir: Onu birbirinden tamamen farkl iki
yoldan boyutlu ekilde grebiliriz. ki farkl imge ayn anda k
gze ayr ayr sunulduunda buna benzer bir ey meydana gelir.
Grsel farkmdalk bu iki ekli kaynatrmak yerine genellikle ikisi
arasnda gidip gelir. "Gzler aras rekabet" srasnda yaanan bu gi-
dip gelme, hem hayvanlarda hem de insanlarda incelenmitir.
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 297
Fizyolojik psikoloji uzman Nikos Logothetis, bu "oklu sabit"
alglarn nral bantlarn tanmlamak zere maymunlar zerinde
68
bir dizi deney gerekletirmitir. nsan, basit bir mekanizmann
nce bir gzn sonra dierinin girdisini bastrdm dnebilir;
ama durum yle grnmyor. Logothetis, her iki modelin kortikal
alanlarda ayn anda bir tepki uyandrdn kefetmi. Ama may-
munlarn o anda grdklerini belli ettikleri imge V4 ve V5 grme
alanlarnn 5-6. kortikal tabakalarndaki belli nronlarn (Logothe-
tis'in kaydettii nronlarn toplamnn te biri kadar) davranla-
ryla bantldr. Bu nronlar tepkilerini, maymunun imdiki alg-
sna ("algTyla burada "alglanan ey", grsel bilincin halihazrdaki
ierikleri kastediliyor) gre "deitirirler." Baka bir laboratuvarda
gerekletirilen benzer deneyler, maymunun imdiki algsndan so-
rumlu olan hcrelerin atelemelerini, grsel farkndalkta bu algnn
yerine alternatif alg geene kadar ezamanl srdrdn gster-
69
mitir.
Nancy Kanwisher insanda, bir gze bir yz slayt, dierine bir
yer slayt gsterildiinde, bilinli algnn bu iki slayt arasnda gidip
geldiini gstermitir: Bunlar olurken, daha nce grdmz yz
alanlaryla yer alanlarnda faaliyetler bir artar bir azalr. Alg dei-
irken bu alanlarda meydana gelen faaliyet deiiminin bykl,
yz ve yer grntleri srayla sunulduundaki deiimin bykl-
yle ayndr. Bu bulgu, insan beynindeki ilemlerin bu aamasn-
da faaliyetin, etkide bulunan uyaranlarn fiziksel zelliklerinden zi-
yade grsel bilince bal olduunu ima eder.70
Bu rnekler, grsel deneyimimizin btn incelikleriyle beyinde-
ki faaliyetlere ballnn altm izer. Krlgan yanlsamalarla de-
iken alglarn bile grnr nral bantlar vardr.
298 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Gkkua yapmak

"ifreleme" ve "ifre zm"nden bahsetmek ie yarasa da... (be-


yinde) mesajn "anlald" nihai bir aama olduu anlayndan
uzak durmaya dikkat etmeliyiz... ifre zm ancak hareket saye-
sinde tamamlanr... Beyin yararl hareketleri hazrlayan hipotezler
gelitirir daima.
71
J. Z, Young

Bizi yaratlm btn grnen gzelliklerin sahte, hayali bir parlt


olduunu dnmeye sevk eden bu ilkeleri nasl kabul edebiliriz?
72
Piskopos Berkeley (1725)

Son iki blmde sralanan verilere baknca, sinirbilim grsel dene-


yimle ilgili zengin bir aklama getirebilirmi gibi grnyor. Ama
bu aklamann tmyle tatmin edici olduu konusuna ou okur
mzmin bir pheyle yaklaacaktr. lkbaharda meltem esintisi al-
tnda parldayan taze yapraklarn veya sonbaharda bir gletten yk-
selen sis huzmesinin neden yle grndn, neden herhangi bir
ey gibi grndklerini aklayabilir mi bu bilim? Britanya'nn se-
kin fizyologlarndan J.Z. Young, bir yazsndan yaplan yukardaki
alntda, "beyindeki mesajlardan" deneyimlere ilikin bir aklama
beklememek konusunda bizi uyarr gibidir. "O halde deneyim bir
yamlsama mdr?" diye sorabilirdi pekl Piskopos Berkeley. Bu ki-
tabn son blmleri tam da bu kaygy dile getirir. Ama grme konu-
su henz zihinlerimizde tazeliini korurken, bu ikilemi ortaya koy-
mak zere tasarlanm iki dnce deneyinden bahsedeyim size.73
Kr bir fizyologun canla bala grme bilimiyle uratm hayal
edin. Bu kii grmeyle ilgili ne varsa hepsini soyut olarak rene-
bilecektir. Peki grme yeteneini bir ekilde tekrar kazandnda
grmeyle ilgili yeni eyler renmeyecek midir? oumuz igd-
sel bir tepkiyle onun yeni eyler reneceini dnr: Grmeyle il-
gili, eski haliyle yayor olsayd ilelebet eriemeyecei yeni bir bil-
gi boyutu kazanarak grmenin nasl bir ey olduunu renecektir.
Ya da baz balklardaki elektrik organ veya yarasalarla yunusla-
"SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 299
nn ekolokasyon sistemi gibi bizde olmayan bir duyu organna sahip
bir hayvan dnn. lkece, bu duyu sistemlerinin nesnel ayrntla-
r hakknda bilinmesi gereken her eyi bilebiliriz: Ama onlara sahip
olmann nasl bir ey olduunu, yarasa olmann nasl bir ey oldu-
unu bilebilir miyiz? Tekrar sylyorum, ortada nesnel gzlemcinin
yok sayld bir bilgi boyutu varm gibidir. Bilimsel aklama, bi-
lincin ona sahip olan varla bahettii "ieriden bak" kapsamay
baaramaz.
Bu sorunu biraz daha anlalr hale getirmek iin, sinirbHm ala-
nndaki biri deneyime aka atfta bulunmayan, dieri bulunan iki
aklama rneini karlatrmaya alalm.
lk aklamayla ilgili u rnei verelim. Artk birinin neden epi-
lepsi nbeti geirdiini gayet iyi aklayabiliyoruz.- Tanmlanabilir
birok nedenden dolay bir grup nron uyarya son derece ak ha-
le gelir; uyanlmlmm haberini beyindeki birok yoldan gnderir,
bylece uzaktaki nronlarn faaliyetlerini kendi ezamanl boalm
rntsnn iine katm olur; denetimsiz biimde devam ettiinde
bu sre kiiyi yava yava ele geirir ve kii bunun sonucunda ka-
slabilir, kaskat kesilebilir. Epilepsinin, gzlemlenebilir bir olay
(beyindeki elektrik boalm rntsn) baka bir olayla, genel n-
betle ilikilendiren, geleneksel bilimsel bir aklamasdr bu. lk
olay ikinci olayn ortaya kmasna neden olur: Bunda olaand,
sorunlu hibir ey yoktur.
Bunu renk algmzla ilgili bir aklamayla karlatralm. ngi-
lizcede aklama anlamna gelen "explanation" szcn olutu-
ran terimlerden biri ("explanans": bir szcn veya ifadenin anla-
m demektir) epilepsi nbeti rneini yanklar: Renkli grmeyi, re-
tinadan balayp kortikal grme alanlarna ve tesine uzanan eit-
li tabakalardaki nral faaliyetle aklarz. Bunda bir sorun yok. Di-
er terimin ("explanandum": anlam aklanacak olan szck veya
ifade demektir) bir ksmnda da sorun yok: Renklerin isimlerini
syleme, onlar aratrma veya baka ekillerde onlara aka tepki
verme yeteneklerimizin hepsi kesin olarak renk algsna baldr ve
gzlemlenebilir davranlarn ortaya kmasna neden olur. Ama
renk algsnda bu yeteneklerden baka eyler de vardr. Buraya ka-
dar renk algsnn kendisini, bahar yapraklarnn ince tonlaryla ve-
ya bir arabn derin krmz tonlaryla ilgili deerlendirmelerimizi
300 BLN, KULLANIM KILAVUZU
iin iine katmadk. Bu grsel niteliklerle ilgili deneyimlerimiz
aka gzlemlenebilir deildir. Bir hastalk nbetini aklamak ile
renk algsn anlatmak arasndaki fark ite burada. Birincisinde do-
rudan gzlemlenebilir iki olay dizisini aklamaya alyoruz; ikin-
cisinde ise gzlemlenebilir olaylar ilkece gzlemlenemez olan de-
neyimlerle ilikilendirmeye alyoruz.
Mesele ne tr bir aklamann ortaya konduundan ziyade neyin
aklanaca meselesi. Alglarmz gerekten de zelse, znel dene-
yim gz ard edilemeyecek bir eyse, o zaman bilim eksik kalmaya
mahkmdur. Bilim gzlemlenebilir, kamuya ak, nesnel verilerle,
her bak asyla deerlendirilebilen dnyayla ilgilidir: Deneyim-
lerimizin "i dnyas"n btnyle tasvir edemez. oumuzun far-
kindalmzn doas hakkndaki (doru veya yanl) dnceleri-
ni dile getiriyor bu sanrm.
Birok felsefeci, farkndalk sorununun beynin faaliyetleri ve i-
levleriyle btnyle zlebilecei grnden yola karak bu
"saduyu" baknn son derece yanl ele alndna inanr. Durum
byleyse, o zaman deneyim hi de grnd gibi bir ey deildir.
Bu grn en kararl savunucularndan Amerikal felsefeci Daniel
Dennett, kitabnda metaforik bir karlatrma yapar ve kendi yap-
t ii "deneyim tiyatrosu"nun sahne arkasma bakmaya benzetir:
"Sahne arkasna ciddi bir gzle baktmzda, sahnede grdm-
z sandmz eyi aslnda grmediimizi kefederiz... sahne dene-
yimleri ile sahne arkas sreleri arasndaki fark cazibesini kaybe-
der." 74 9. Blm'de bu tartmay daha yakndan inceleyeceiz, o
zaman Dennett'in argmannn sizi ikna edip etmediine karar ve-
rirsiniz.
Bilim grsel farkndalk hakknda tam bir aklama getirecek
mi? Beyinle ilgili aratrmalardan "gkkua yapabilir" mi? Bu so-
rulara verilecek cevaplar, grsel farkmdaln nelerden olutuu ko-
nusundaki kararlarmza bal olmak zorunda. Bilim, grsel dene-
yimlerimizle ilgili olarak anlattklarmz beyindeki faaliyetlerle
ilkilendirebilir elbette. Bilim her yl, grme rntsnn oluu-
munun temelini oluturan nral faaliyet rntleriyle ilgili akla-
malara yenilerini katyor. Bu konuda imdiye kadar elde edilen ba-
san etkileyicidir ve deneyimlerimiz konusunda gl bir aklama
sunmaktadr. Bu aklama sonunda "tamamlanacak" m? Belki, ama
SEN GREMYORUM CHARLEY, KR OLDUM" 301
ancak deneyimin sz daarc hi kayp vermeden bilim diline
evrilebilirce. Yoksa bilimsel tanmlama grmenin nasl bir ey ol-
duunu bize anlatmaktan aciz kalacaktr. Byle bir durum deneyi-
mi gizemli bir ey haline getirir mi? Varoluun kendisinden ne da-
ha az ne daha ok; hem de ayn nedenle: Her ikisi de bizim hareket
noktamzdr. Gkkua yapmaya gerek yok: Gkkua karmz-
da, gzlerimizin nnde.

Sonu: Grme ve bilin

imdi de zet zaman.


5. Blm'de, grmemizi salayan o narin ve gzel sistemle ilgi-
li bilinen son eyleri grdk. Byle karmak bir aygt zaman za-
man saptabilir: Bu blmde sistemin bozulmasna yol aabilen bir-
ok aklayc durumdan birkan inceledik.
Grme sisteminin geliimi, kaltsal bilgiler, ikin faaliyetler ve
grsel deneyim arasndaki etkileimlerin bir sonucudur. Hayatm-
zn ilk yllarnda grsel deneyim eksik veya bozuk olursa grmeyi
asla renemeyebiliriz.
Agnoziler, grmemizi salayan uzmanlam (ve yerellemi)
yeteneklerde meydana gelen belirli bozukluklardandr. Renkleri,
hareketleri veya biimleri grme, nesneleri, insanlar veya yerleri
tanma yeteneimizi yitirebiliriz. Bu kayplar bazen tam olmaz, ge-
riye bir miktar rtk bilgi kalabilir. Bu rtk bilgiler bilinli alg ol-
madnda da davran etkileyebilir.
Agnozide, bilginin korunmas beklenmez. Gz ihmali olan has-
talarda bunun tam tersi dorudur: Duyular normal alyor gibidir,
ama meknn bir tarafnda meydana gelen olaylar ihmal edilir. Gel-
gelelim bu olaylar yine de fark edilmeyen bir etkide bulunabilirler.
Anosagnozi, eksiklii anlayamama, yetenek kayplarn fark ede-
meme hastaldr.
Krgr, zerinde en fazla aratrma yaplm bir "rtk" yete-
nek rneidir. Grme korteksinin zedelenmesinin ardndan, krg-
r hastalan gremediklerini iddia ettikleri nesneler hakknda eit-
li grsel muhakemelerde bulunabilirler (buna kendileri de aar).
izgili korteksleri alnm maymunlar gayet yi gryor gibidirler,
302 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ama son yaplan aratrmalar, onlarn da krgrye dayanarak gr-


yor olabileceklerim ima eder. Bu paradoksal yetenek hakknda bir-
ok alternatif anatomik ve fizyolojik aklama mevcut. Bu akla-
malar, VI'in olmad durumlarda ekstrastriat grme alanlarnn bi-
linli grmeye neden olabildiine aret eden yeni bulgular dikka-
te almak zorunda.
Beyin zedelenmesi genellikle bizi psikolojik yeteneklerimizden
etse de, bazen an deneyim veya davranlara neden olur. Grme
korteksinin zedelenmesini takiben yaanablen halsinasyonlar bu
tr nrolojik "boalmlar"n canl bir rneidir.
Bu gzlemler bilinli grme nrolojisiyle ilgili iki tanmlama
yaklamn gndeme getirir: rtk srelerle ilikili faaliyetleri
toplam beyin faaliyetinden karmak ve uyaran deiiminin olma-
d zamanlarda grsel deneyimdeki deiimlerle bantl olan fa-
aliyetleri aratrmak.
Sinirbilim sonunda grmeyle ilgili "tam" bir aklama sunacak
mdr? Grsel deneyimimizde yaplan her ayrmn kendine zg bir
nral faaliyet rntsnde bir yansmas olmas kesinlikle mmkn
grnyor. Bu rntlerin tam olarak idrak edilmesinin grmeyle
ilgili tam bir aklama getireceini dnp dnmememiz grsel
deneyim kavrammza, zellikle de deneyimin "i dnyas"nn bi-
lim dilinde yeniden tanmlanp tanmlanmayacana baldr. Bu
merkezi sorun 8. ve 9. Blm'de yeniden ele alnacak. Bu soruna
tekrar dnmeden nce farkmdaln kaynamm peine dmeliyz.
BLNCN KKENLER
Her eyin Tarihi

Giri

Drt yandaki bir ocuk, kendinden emin bir edayla: "Ben her eyi
biliyorum."
Babas, pheyle: "Pisagor'un teoremini bile mi?"
Drt yandaki ocuk, endieyle: "Sevmedim ben onu. Isrr m?"

Bir organizmann her paras ve faaliyeti hakknda drt temel soru


sorabiliriz: Nasl i gryor, ne ie yaryor, nasl geliiyor ve nasl
evrimlemi? Biyologlar bu sorulan mekanizma, ilev, ontojeni ve
filojeni sorular olarak adlandrr (ontojeni bireyin geliimi, filojeni
trlerin birok nesil boyunca geliimiyle ilgilidir). Bu sorulan ga-
yet makul bir biimde bilin iin de sorabiliriz. Kitabm bu ksmna
kadar daha ok ilk soru, uyanklk durumuyla grmenin mekaniz-
mas zerinde durdum, geliim ve evrim sorularna ara sra girdim.
Bu bim dengeyi yeniden oluturacak. Canllar gayet eski bir
tarihin yaratklandr. Gemilerinden baz paralan birletiremedi-
imiz srece onlar asla tam manasyla anlayamayz. Bu blmde
beynin evrimiyle ilgili bilinen eyleri kabataslak anlatacam. Ev-
rim ve ilev birbiriyle yakndan ilikilidir. Organlar ancak evrimle-
meye deerse, evrim sreci bir avantaj sunuyorsa evrimlesin Bilin
beynin en dikkati eken ilevlerinden biri olduundan, bilincin ne-
den evrimletiiyle ilgili baz ilgi ekici nedenler bulabilmeyi mit
edebiliriz.
Uzun bir perspektifi gz nnde bulundurarak, kzmn syledi-
306 BLN, KULLANIM KILAVUZU
gibi yapmayacam ve hikyenin tamamn reneceimizi, hat-
ta renebileceimizi ileri srmeden, en bandan balayacam.

lk eyler

Zira binlerce tohumdan geldin vcuda


Tozdan ktn ortaya
William Shakespeare, Measurefor Measure, IH.i

Ruhun ne olduunu bilmiyorum. Ama vcutlarmz sanki daima var


olan bir eyi sarmalam gibi geliyor bana.
1
Anne Michaels

Astronomlarn evrene her gz atlarnda galaksiler bizden (ve bir-


2
birlerinden) biraz daha uzaklam olur. Uzaklama hzlar bize
olan uzaklklarna bal olarak deiir: Ne kadar uzaklarsa grece
uzaklama hzlar o kadar yksektir. Bir patlama sonrasnda da bu
beklenirdi. Evrenin her taraf ayn davran gsterdiine gre, pat-
lama mevcut olan her eyi kapsyor olmal. Uzaklama hzlarndan
elde edilen bilgilere bakarak galaksilerin ne zamandan beri bu e-
kilde yol aldklarn kestirmek mmkndr. u anda evrenin stan-
dart oluum modeli olan ilk "Byk Patlama"nn 10-15 milyar yl
nce gerekletii dnlyor.
Byk Patlama'dan sonraki ilk birka dakika iinde hayal edile-
meyecek kadar byk bir madde ve enerji younlamas oldu. Bu
koullar altnda atomlar, hidrojen atomu gibi en basit atomlar bile
var olamazd. O sralarda hkim olan basn ve scaklklarda, or-
tamda radyasyon ve atomalt paracklarndan baka bir ey yoktu.
Evrenin tarihi o ilk anlarndan bu yana bir genileme, souma ve
karmakln tedrici evrimi hikyesidir.
lk dev patlamadan etrafa sratle parack ve enerji yaylrken,
basn ve scaklk hzla dt. Bunun sonucunda meydana gelen da-
ha mutedil koullarda, atomalt paracklar birleip basit hidrojen
ve helyum atomlarn meydana getirdi. Ayn zamanlarda, ktleeki-
mi hesaba katlan bir kuvvet haline geldi, madde maddeyi ekti, bo
uzayn enginliinde byk atom kmeleri olutu. Bunlar, Byk
HER EYN TARH 307
Patlama'dan sonra bir milyar yl iinde olumaya balayan ilk yl-
dz ve galaksilerin tohumlaryd.
lk yldzlarn iinde meydana gelen olaylarn bizim iin zel bir
nemi vard. Yldzlar dev doal frnlardr, nemli tek bir farkla.
Yeryznde alk olduumuz ate ve motorlar petrol, kmr ve
odun gibi karmak maddeleri kl ve karbondioksit gibi daha basit
maddelere indirger. Hiroima'da kullanlana benzer atom bombala-
r da nkleer fizyon srasnda uranyum atomlarn paralamak sure-
tiyle enerji aa kararak karmak bir yapy daha basit bir yap-
ya indirger. Bir yldzn yanan ekirdeinde durum ok daha farkl-
dr. Yldzn ana yakt hidrojendir, ama yldz hidrojeni daha basit
bir yapya indirgemekten ziyade hidrojenden daha ar element
atomlar oluturmak iin nkleer fzyorin kullanr; bu sre iinde
muazzam miktarda enerji aa kar. Her gn bu enerjiyle ykan-
rz, zira gne nn kayna bu enerjidir. Ama gne yldz-
larn hayatmza tek katks deildir: Hepimizi meydana getiren
karbon, oksijen, kalsiyum ve demir gibi elementlerin atomlar, ilk
nesil yldzlarn frnlarnda yaplmt.
Bizim gneimiz 4,5 milyar yldr varln srdryor; yani ya-
, evrenin Byk Patlama'dan gnmze kadarki yann yaklak
te biri kadardr. Gne, baya orta byklkte bir "ikinci nesil"
yldzdr, iinde bulunduu galakside, Samanyolu'nda tali bir yere
sahiptir. Galaksi boyutlarndaki mesafeler genellikle "k yY'mn,
n bir ylda kat ettii mesafenin (n hz yaklak 300.000 ki-
lometre/saniyedir: Dolaysyla, bir k yl yaklak 9,5 milyon ke-
re milyon kilometredir) katlan eklinde ifade edilir. Samanyolu,
"spiral" bir galaksidir, uzunluu yaklak 100.000 k yldr: G-
ne galaksinin merkezine 33.000 k yl uzaklktadr. Galaksimiz-
deki 100 milyar yldzdan biridir. Bu say tesadf eseri evrendeki
gzlemlenebilir galaksilerin sayma yakndr: Evrenin astronomla-
rn grebildii ksmlarnda birka milyar galaksi vardr.
Dnyamz ve gne sisteminin dier gezegenleri gnele kari-
latnlabilir bir yatadr. Gnein sabit hidrojen fzyonu evresinin
yarsna ulamak zere olduu dnlyor. 8 milyar yl sonra hz-
l genileme evresine girecek: Byyp de "kzl dev" haline gele-
ne kadar yeryz kavrulacak, geride tek bir hayat izi kalmayacak.
Galaksimizdeki ve baka galaksilerdeki birok yldz muhtemelen
38 BLN, KULLANIM KILAVUZU
gezegen sistemlerine uygun bir yrngede hareket ediyor. Bu sis-
temlerde hayat olup olmad, bunlarn gelecekte bize yaanacak
bir ortam sunup sunmayacaklar hl ok merak uyandrc, ama he-
nz cevaplandrlmam sorular.
Evrenin uzun vadeli gelecei de ayn ekilde belirsizdir. Madde-
si, sonu gelmez uzayn iinde snrszca genilemesini srdrp
mutlak sfra doru sourken inceldike incelerek yaylmaya de-
vam edecek mi? Yoksa ktleekimsel etki bu eilimin sonunda ter-
sine evirecek de birka milyar yl iinde galaksiler bir "Byk B-
zlmekle birbirine mi girecek? Bu olabilirliklerin hibiri arzu edi-
lir deil, ama bunlarn olmasnn dnld gelecek bize derin
bir oh ektirecek kadar uzak.
Byk Patlama, galaksilerin, yldzlarn ve gne sisteminin
oluumu uzak (hi ilginizi ekmeyebilecek veya hi nemli bulma-
yabileceiniz kadar uzak) gemiimizin hikyesi: "nsanlk zerine
3
yaplan incelemenin esas konusu insandr." yledir de, bizi tekil
eden maddeler yldzlarn iinde biimlenmitir. nsanla ilgili ince-
leme bizi kanlmaz biimde evrenin ilk dnemlerine gtrr. Her
birimiz kelimenin tam anlamyla yldz tozlaryz.

Hayatn douu

Kart, zgn, kt, tuhaf eyler iin;


... Gzelliini mazideki deiimlerden alan eyleri yaratt iin...
Gerard Manley Hopkins4

Biz tarihe ait varlklarz, genel ilkelerin csimlemi hali falan dei-
li.z.
Stephen Jay Gould5

Yldzlarn iinde oluan oksijen ve karbon, azot ve demir gibi ele-


mentler saysz ekillerde birleebilir ve su, karbondioksit, metan
ve amonyak gibi basit molekller ortaya karrlar. Evrenin her ye-
rinde ayn eyi yaparlar. Ama oluumundan ksa bir sre sonra yer-
yzndeki koullar, zellikle daha karmak kimyasal bileiklerin
oluumu iin uygun hale gelmi gibi grnyor. O dnemlerde or-
HER EYN TARH 309
taya kan karmak molekllerin bazlar ilk canllarn atasyd.
Onlarn torunlar bilinen ilk fosillerde izlerini braktlar; bu fosiller,
tannabilir hayat biimlerinin yeryznn bugnk yann drtte
biri kadar bir yaa sahipken, yani 3,5 milyar yl nce varolduunu
kantlar.
Hayatn kkenleri konusunda ayrntl ve evrensel kabul grm
bir aklama mevcut deil. Ama fikir verici gzlemler buna genel
anlamda tatmin edici bir aklama getirebileceimizi ima ederler.
Mesela, 1.953'te Amerikal biyokimyac Stanley Miller, bir nceki
paragrafta geen basit molekllere birka saatlik bir sre boyunca
elektrik akmyla enerji verildiinde, bu bulama iinde proteinle-
rin yap talar olan aminoasitler ve eker gibi daha karmak mole-
6
kllerin kendiliinden ortaya ktn gstermiti. Bu molekller
birbirleriyle youn damlacklar halinde birleme eilimindedir; bu
durum kimyasal etkileimlerin daha verimli gereklemesine ola-
nak tanr. Bu molekl topluluklar hayatm gerek anlamda ortaya
kndan nce meydana gelen br eit molekler evrimde oyuncu
haline gelmi olabilir: Kendi kendini tahrip eden bir kimyaya sahip
baz damlacklar ortadan kalkarken, ilerinde meydana gelen tepki-
meler sayesinde dayankl hale gelen damlacklar varlklarn sr-
drmtr. Fiziksel adan optimum bykl getiklerinde bu
damlacklar ikiye blnm, ortaya kan "yavru" damlacklar ebe-
veynlerinin kimyasal bileimini korumu olabilir.
Kara hayatn ortaya karan olaylar zincirinin her halkasn as-
la bilemeyeceiz. Ama biyokimyaclarn ou, nklek asitlerin or-
taya k nnn kara hayatnn ortaya kn tanmlayan n oldu-
u, nkleik asitlerin gnmzdeki canllarn hepsinin paylat en
temel benzerliklerin bir aklamas olduu konusunda hemfikirdir.
Bu molekller genetik ifrenin, yani iinde atadan miras kalan zel-
liklerin canllar dnyas boyunca nesilden nesile aktarlp deitiril-
dii ortamn temelini oluturur. Organizmalarn byk ounluun-
da bu ortam salayan nkleik asit, deoksiribonkleik asittir (DNA).
DNA bu amaca hizmet eden zellie sahiptir. Her eyden n-
ce, DNA kendi kendine oalr veya kendini "kopyalar": DNA mo-
leklnn ift sarmaln meydana getiren iki kordon ayrldnda,
bunlarn her biri "tamamlayc" kordonun yapmna klavuzluk ede-
bilir, tpk bir pasta kalbnn jleyi ekillendirmesi gibi. Bu zelli-
310 BLN, KULLANIM KILAVUZU

i DNA'nn nesiller arasnda sadk bir haberci olarak hizmet grme-


sini salan
kinci zellii, DNA'da "yazl" olan talimatlarn proteinleri mey-
dana getiren aminoasit zincirlerine "tercme edilebilmesi"dir: 2.
Blm'de grdmz gibi, engin eitlilie sahip proteinler hayat
meydana getiren maddelerdir. Bir "gen" tanm gerei, belli bir pro-
teini ifreleyen bir DNA dizisidir. Genlerin proteinleri "ifrelemele-
ri", istenen proteini oluturmak iin gerekli aminoas tlerin birbirine
balanma srasn belirlemek biiminde gerekleir. DNA ile prote-
inler artk tmyle birbirine bamldr ve hayatn ilk evrelerinde
beraberce geirecekleri uzun bir evrim sreci onlar beklemektedir.
nc zelliine gelince, bir dle aktarlan DNA genellikle
ebeveynin genetik, yapsnn sadk bir kayd olmasna ramen, za-
man zaman "mutasyonlar"a, ender grlen tesadfi deiimlere
maruz kalabilir. Bunlar "etkisiz" deiimler olabilir, yani sz konu-
su DNA'nn ifreledii proteine hi etkileri olmayabilir; dezavantaj-
l olabilirler, yani dln hayatta kalma mcadelesinde yenilmesine
neden olabilirler; ama bazen bir deiiklik dln biyolojik baar
ansn, yani reme ansn arttrr. Byle bir durumda gen yaylr
ve yaratn torunlar bu tesadfi deiikliin nefis meyvelerini top-
lar. Trn avantajl mutasyonun "doal seilimi" sayesinde evrim-
lemesinin temeli budur.
Yeryzndeki btn canllar kaltm dili olarak DNA'y (veya
onun yakn akrabas RNA'y) kullanr; hepsinde birok ortak prote-
in vardr. DNA'nn her yerdelii evrim hikyesinin neden bir srek-
lilik hikyesi olduunu aklamaya yardm eder; ama ayn zaman-
da olaanst bir deiim hikyesidir bu elbette. Smklbcekle
ayn soydan geliyoruz ve vcut kimyamzn byk blm otun
kimyasyla ortak. Bugn var olan drt milyon canl tr arasndaki
o muhteem farklla gtren yolun dnm noktalar nelerdi peki?7
DNA ortaya ktktan ve bir protein sentezleme sistemi evrim-
letikten sonra meydan, hayat biimlerinde snrsz eitlemelere
kalmt. Ama deiim ar ar gelmiti aslnda. Fosil kaytlarnda
ortaya kan ilk organizmalar (uzun bir sre bunlarn ilkel bakteri-
ler olduklar dnlmt) yaklak 2 milyar yl boyunca yeryz-
ne hkim oldular. ok uzun sren (aa yukar yeryznn yann
yansna tekabl eden bir sre bu) bu devreye ait fosillerin mono-
HER EYN TARH 311
tonluu biyokimyasal evrimle ilgili baz nemli baarlar gizliyor
olmal. Bu baarlarn iinde en nemlisine, 2 milyar yl kadar n-
ce muhtemelen bakterinin yakn akrabas olan mavi-yeil "cya-
nophyte" tr iinde evrim sonucu gelien, gne ndan yararla-
narak karbon ve sudan organik molekller oluturma yeteneine,
yani fotosenteze 5. Blm'de deinmitik. Fotosentez, organizma-
lara gerekli kimyasal karmaklkla birlikte br yaam destek siste-
mi salamann dnda oksijen salarak yeryznn atmosferini d-
ntrm ve ileride hayvanlar leminin devamm salayacak olan
bir yiyecek zincirinin temelini atmt.
1 milyar 400 milyon yl nce bakteri ve algler, yani "prokaryot-
lar" tekhcreli birok yaratkla bizler gibi okhcreli her yaratn
8
dahil olduu "karyot" ailesiyle bir arada yayordu. karyotlarn
tanmlayc zellii, hcre ilerinin karmak oluudur: karyot
hcrenin iinde, btnn daha byk hayat iinde yan zerk hayat
srdren, etraf zarlarla kapl "organeller" vardr. Organellerin iin-
de en nemlisi, hcrenin kaltm bilgilerinin tmn, yani DNA'y
ieren ekirdektir.
Tek hcreli karyotlar ile bazlar fotosentez yapan, baziar yap-
mayan prokaryot ortaklar bu ekilde 700 milyon yl daha sahnede
kald. Snger hcrelerindeki gibi gevek hcre topluluklar 800 mil-
yon ila bir milyar yl nce grlmeye baland. Bu balantlara sa-
hip hcreler, kelimenin tam anlamyla "okhcreli" deildir: Snger
hcreleri bamszdr, uzmanlamam tr ve byk oranda koordi-
neli deildir.
Evrimde yaanan bir sonraki srama Avustralya'daki Ediacara
fosil tabakasnda ve Burgess isti'ndeki gibi biraz daha ge bir d-
neme, "Kambriyen patlamas" dnemine ait fauna fosillerinde kay-
dedilmitir.9 Bu fosiller, 5-700 milyon yl nce denizlerde okhc-
reli hayatn ortaya knn ilk tanklardr. Bugnn hayvanlar le-
minin ana gruplar veya "filumlar" bu biyolojik eitlilik patlama-
snda ortaya kmtr. Kurtlar, midye ve istridye gibi yumuaka-
lar, bcekleri, stakozlar ve rmcekleri kapsayan eklembacakllar
flumu, hepsi Burgess isti fosillerinde grlebilmektedir. Trmz
adma ackl bir durum belki, ama ist'te bulunan fosillerden biri,
daha nce halkal kurt snfna sokulan Pikaia gracilens fosili, in-
sanln ait olduu filumun kaydedilmi ilk yesi olan kordah can-
312 BLN, KULLANIM KILAVUZU
llarn ilk fosil rnei olabilir.
okhcreli hayat denizde evrimlemitir. Yaklak 400 milyon
yl nce, ilk olarak ilkel bitkiler, onlarn hemen ardndan krkayak-
larn atas olan omurgasz hayvanlar karaya kt. Yaklak 50 mil-
yon yl boyunca krkayaklar, rmcekler ve bcekler karadaki, hat-
ta 380 milyon yl nce bceklerin igal ettii havadaki tek hkim
okhcreli trlerdi.
Omurgaszlar karada oalrken, uzak atamz, Pikaia'nm ilk omur-
gal torunlar hayatlarn suda srdrd. Yaklak 540 milyon yan-
daki kayalann iinde ilkel enesiz balklara ait paralanm fosiller
bulundu. Sonraki 100 milyon yl iinde bu balklarn torunlar ehil
enelerle gelimi bir srt kemiine ("omurgallar"a adn veren
omurga kolonuna) sahip oldular ve saysz tre ayrlp eitlendiler.
Bunlardan bazlar deniz tabannda hareket kabiliyeti kazand; za-
man zaman kuruyan s sularda yaayan bazlar sudan olduu ka-
dar havadan da oksijen alma yetenei kazand. 350 milyon yl kadar
nce ilk omurgal trlerde bu iki yetenek birleerek susuz topraklar-
da yrmelerine ve havay solumalarna olanak salad: Bunlar g-
nmzn su kelerleriyle semenderlerine benzeyen amfibilerdi.
Amfibiler yumurtalarm suya brakyorlard muhtemelen. To-
runlar srngenler (300 milyon yl kadar nce ortaya kmlard)
bu gereklilik olmadan yapabilmi, suya dayankl yumurta yaparak
kara hayatna tam geii tamamlamt. Srngenler, 65 milyon yl
ncesine kadar karadaki en nemli omurgal tryd. Ama o sra-
larda srngenlerden iki byk omurgal snf evrimleti, scak
kanl kularla memeliler. Her iki snfn bariz ortaya k 150 mil-
yon yl nce gereklemiti. lk primatlar, yani lemur, kuyruklu ve
kuyruksuz maymunlar gibi prosimianlarm atalar, 60 milyon yl ka-
dar nce evrimleti, ilk hominidler, yani kuyruksuz maymunla insa-
nn ilk ortak atasysa 5 milyon yl kadar nce.
Bu tr geni bir evrim hikyesinin temelini kavramay kolayla-
trd iin, daha bildik zaman lleriyle benzerlik kurmak gelenek
haline gelmitir. Ben bunlarn en basitlerini kullanmay severim.
Yeryznn hikyesi bir gne srdrlrsa, en ilkel hayat biimleri
sabahn erken saatlerinde, 5'ten nce balar; fotosentez gndou-
mundan sonra, sabah saat 10 sularnda grlr; karyot hcreler an-
cak leden sonra 5'te, gerek okhcreli hayat 8'de ortaya kar;
HER EYN TARH 313
akam saat 10'da karay amfibiler istila eder; ilk memeliler on biri
12 gee, ilk primatlar on bir buukta, hominidler gece yansna iki
dakika kala grnmeye balar.

Beynin ortaya k

Balk anda ilerlersin,


Domuzun marur yzyllannda-
Ba, ayak ve parmak
Belirir karanln iinden...
10
Sylvia Plath

Sokaktaki adam,
Ki hayatn keskin bir gzlemcisidir, kusura bakma,
Entelektel lafn duydu mu
Karsna sadk olmayan adam gelir ilk aklna.
W.H.Auden

nceki iki blm, nceleme konumuzun, yani beynin tarihine ze-


min hazrlad. nsan beynini bu tarihin kahraman (hayatn dier
ynlerinin evrimini onun ortaya k iin yaplan skc bir hazr-
lktan ibaretmi) gibi grmek ok yanl olacaktr. Evrim tuhaf, tah-
min edilemez bir eydir ve baarya giden birok yol vardr. Step-
nen Gould'un szleriyle, "Bu makaleyi okuyan herkesin barsakla-
rnda yeryzndeki insanlardan daha fazla bakteri var: Bu onlarn
zaman, ders kitaplarmzn ovenist bir ekilde iddia ettii gibi 'me-
melilerin a' deil." 12 Kkl olsun kksz olsun, yeil yaprakl ol-
sun sekiz kollu olsun, hayatta kalmay salayan birok strateji mev-
cut. Gelgeldim, atalarmzn izledii yol kendine zg bir baar
salamtr. Dnyamz ei olmayan bir ekilde anlamamz sala-
yan bir beynin evrimi bu baarnn alameti farikasdr. Benzersiz
evrim hikyemiz tmyle olmasa bile esasen byyen bir beynin
hikyesidir. Doamz gerei Doa'nn entelektelleriyiz biz. Her
zaman olduu gibi, beynin evrim hikyesi hem srekliliin hem de
deiimin hikyesidir.
314 BLN, KULLANM KILAVUZU

Sreklilik

En yksek his ve zek melekeleri bile gelimeye dk hayat biim-


lerinde balar.
3
T.H. Huxley, 1860'

14
Beynin gemiinin izini nereye kadar srebiliriz? Beyni meydana
getiren unsurlar, 2. Blm'de grdmz "basit sinir sistemi"nm
temel yaplan gerekten de ok eskidir. Ama neden o kadar eski ol-
sunlar k, o kadar eski olduklarn nereden biliyoruz?
Nedeni grece basit. okhcreli yaplarn hcreleri arasndaki
yardmlamalar bariz bir sorun yaratr: Aralarndaki ittifakn verim-
li olabilmesi iin, yapy oluturan hcrelerin dzen iinde hareket
etmelerinin salanmas gerekir. En basitinden, bir sinir sistemi bu-
nu salayan, organizmann hissettii olaylara verdii tepkilerin or-
ganizmann genel karna olmasn garantileyen bir aratr. Nron-
lar, okhcreli bir organizmann denetim konusunda uzmanlam
paralardr. Bir denetim arac kanlmaz olduuna gre, sinir sis-
temlerinin okhcreli hayat kadar eski olduunu dnebiliriz pe-
kl.
Sinir sisteminin erken tarihini nasl inceleyebiliriz peki? Bu ko-
nuda veri kayna mevcut: Her biri kendince sorunlu.
Her eyden nce, yaayan organizmalarn sinir sistemleri ara-
snda bilgilendirici karlatrmalar yapabiliriz. Her okhcreli t-
rn sinir sisteminde sinyal iin belirli bir kimyasal kullandn bu-
lursak, o zaman btn bu trlerin ortak atalar da uzun zaman nce
ayn eyi yapm olabilir demektir. Bu yaklam yzeysel benzerlik-
lerle derin tarihsel likileri birbirine kartrma riski tar: Farkl
evrim izgileri bamsz biimde benzer bir sorunun benzer bir -
zmnde akm olabilir.15 lgili proteinlere, hatta onlarn genleri-
ne en ince ayrntsna kadar bakma mkn veren moekler biyolo-
jinin yardmyla bu phe son zamanlarda genellikle bir kenara fcu-
raklabilmektedir.
Bunun dnda, fosil kaytlarn beynin ortaya k dnemleriy-
le ilgili veriler elde etmek iin aratrabiliriz. Fosiller birok ekil
ve boyuttadr. Organizmalar rrken, ilk yok olan elbette ki yumu-
HER EYN TARH 315
ak blmleridir. Koullar elveriliyse (ki nadiren yledir) l bit-
kinin veya hayvann sert blmleri yava yava kayann iine sz-
lr, yerini balk veya kum, kireta veya silis alr. Fosil iyi koru-
nur da bulunursa (ki bu da nadiren olur), onu evreleyen kaya "mat-
ris"inden ekip karmak mmkndr. Bazen l organizma tama-
men rr, ama rrken vcudu bir maddeyle kaplanr ve bulun-
duu kayann iinde bir "kalp" oluturur. Bazen de bir organizma-
nn yumuak bir yzey zerine brakt iz bir "bask izi" eklinde
kalr. Beyin aratrmaclarmn her trl fosiller konusunda kar
karya olduklar en byk engel, sinir sistemlerinin fena halde yu-
muak olmas ve sadece onlar evreleyen kemiklerin veya en iyi
ihtimalle yzey ayrntlarnn gnmze kadar kalabilmesidir. Gel-
gelelim, ileride de greceimiz gibi, fosil kaytlarnn beyin hakkn-
da bize syleyecekleri ok ey vardr.
En tehlikelisi de, bireyin geliiminden hareketle evrimle ilgili
bilgi toplamaya alabiliriz. On dokuzuncu yzylda yaam biyo-
log Ernst Haeckl, "bireyoluun, soyoluun zetini iinde barndrd-
n ileri srmtr. Blmn banda yer alan satrlarda Sylvia
Plath'n da ima ettii bu fikre gre, gelimekte olan bir organizma
kendi evrim aamalarn tekrarlar. Tamamiyle doru deildir bu:
Gelimekte olan organizmalar da yaam mcadelesinin basklarna
gelimi biimler kadar maruz kalr ve bu basklara gre uyum sa-
larlar. Bunlarn biyologlarn houna gitsin diye evrimsel gemile-
rini ortaya sermek gibi bir zorunluluklar yok. Yine de dier etken-
ler ayn kaldnda geliim, evrimle ilgili ipular verir. Masamda
iki kitap ak duruyor u anda: Birinde, 425 milyon yl kadar nce
nehir azlarnda yzen enekemiksz bir baln, bir heterostrasitin
merkezi sinir sistemini gsteren bir ekil var (bkz. ekil 7.1); die-
rinde drt haftalk bir insan embriyosunun beyni resmedilmi. Ara-
larnda farkllklar var, arna bunlarn m, yoksa temel benzerliklerin
mi daha etkileyici olduunun kararn size brakyorum.
Heterostrasitler bir yana, sinir sistemlerinin eski bir bulu oldu-
una dair salam kantlar var m? Bu soruyu cevaplandrmak iin,
nce szn ettiim ilk yaklam, var olan sinir sistemlerinin kar-
latrlmas yaklamn deneyelim. ekil 7.2'de var olan organiz-
malar arasndaki ilikileri gstermek amacyla hazrlanm bir so-
yaac grlmektedir. 2. Blm'de szn ettiim kurtuk Caenor-
316 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Drt haftalk bir insan


embriyosunun beyni

ekil 7.1 Heterostrasit fosilinin beyni ile drt haftalk insan embriyosunun bey-
ni Drt haftalk bir insan embriyosunun gelimekte olan beyninin yaps, 400 mil-
yon yandaki enekemiksiz ilkel bir baln, Heterostrasi'rim fosillemi beyninin
uzak bir yanksn ierir.

habditis elegans, eklin sol alt kesinde "pseudocoelomate" olarak


snflandrlm. Biz elbette memeliyiz. Birbirine daha uzak iki ok-
hcreli bulmak g. Ama basit kurtuun nrolojik kabiliyetlerinin
ksa bir tarifini verelim.
C. elegans hareket eder, size pek matah grnmeyecek ekilde
yapar bunu belki, ama aratrr, bir hedefe ynelir ve kaar. evre-
sini ve kendi durumlarn hisseder, dokunmaya, ekmeye, scakla,
cinsel ynden kendisini tahrik eden kimyasallar dahil evresindeki
kimyasallara, iinde hareket ettii ortamn younluuna, a ve
tehlikeli durumlara tepki verir. Yer, iftleir, yumurta brakr, vcu-
dundaki atk maddeleri dar atar ve mevcut olaylara gre davran-
n deitirir. Genel anlamda, C. elegans bizim yaptmz ou e-
yi yapar.
Ama burada bizi ilgilendiren soru u: C. elegans davrann d-
zenlerken uzaktan uzaa bizimkini andran bir sinir sistemi mi kul-
lanyor, yoksa sadece kurtuklara zg beyni bizimkinden bamsz
bir evrim mi geirdi? Dorusunu sylemek gerekirse, C. elegans'm
bir beyne sahip olup olmad bile pheli; ama 959 hcrenin 302'
HER EYN TARH 317

ekil 7.2 Soyaac ekilde, bir pseudocoelomate olan Caenorhabditis'\e aramzda-


ki uzaklk grlyor. Bu soyaac, "aa" ve "yukar" trler olduuna iaret etme
amac tamyor: Yaayan btn yaratklar biyoloji merdiveninin farkl basamakla-
rnn sakini olmaktan ziyade bir aacn zarif dallarndaki en gen srgnlerdir.

sini oluturan uzun sinir sistemine epey yatrm yapt kesin. Ar-
lk oranna gre deerlendirildiinde, C. elegans'n nronlan insana
nazaran daha fazladr. Yakndan incelendiinde bu hcreler insan-
daki nronlara kuku uyandracak kadar ok benzer. C. elegans'm
nronlan aynen bizimkiler gibi elektrik sinyalleri tar ve bunlan
kimyasal sinapslardan iletir. Bu hcrelerin kullandklar kimyasal-
lar, yani asetilkolin, GABA ve serotonin, insan beyninde kilit oyun-
culardr. C. elegans'ta asetilkolinin ve belki de GABA'nm reseptr-
leri, insann sinir sisteminde bolca bulunan reseptrlere benzer.
318 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Aslnda, sinir sisteminin temel unsurlarndan bazlarnn gemi-
inin izi biraz daha gerilere kadar izlenebilir. Elektrik sinyali sra-
snda iyonlarn nron zarndan gemesine izin veren "voltaj girili
iyon kanallar" tek hcreli prokaryotlarda da grlr. Bu ok eski
organizmalarda bu kanallar enerji retiminde rol oynarlar. Tek hc-
reden ibaret en basit karyot organizmalarndan olan gnmzn
tekgzelileri, engin imknlar sunan daha farkl bir rol gelitirmi-
lerdir.
n ksmna basn uygulandnda, tekgzelilerden Parameci-
um, iine kalsiyum girii salayan kanallar aar. Kalsiyum pozitif
ykldr, hcreye girii tekgzelinin iindeki negatif ykn net
dengesini drr. Buna tepki olarak organizmann aya, yani tir-
tek ty ters ynde hareket eder ve yarat tehlikeden uzaklatrr.
Arka ksmna dokunulduunda potasyum kanallar alr: Potasyum
hcrenin dna akar, hcre iindeki negatif yk arttrr, bylece
titrek tyn hareket hz artarak organizmann kendisine yaklaan
eyi geride brakmasna yardmc olur.
Omurgaszlar omurgal izgisinden aynlmadan nce, okhcre-
li hayatn ilk gnlerinde, bu iyon kanal ailesi byyerek sodyumun
geiine izin veren bir kana! daha oluturdu. Kalsiyum, potasyum
ve sodyumun geiini salayan bu kanallar imdi btn hayvanlar
leminde, nron sinyalinin ebedi ve vazgeilmez temelini olutur-
maktadr. Bu kanal ailesinin soy aac neredeyse hayatn balang-
cna kadar uzanr.
Bu rnek var olan btn sinir sistemleri arasnda derin yaknlk-
lar olduuna iaret eder.16 Gerekten de, beyinde kullanlan nemli
molekl snflarnn soyunun ok eskiye dayanmas istisnai bir du-
rumdan ziyade genel bir durumdur. Nrotransmitter aileleri, resep-
tr aileleri, nronlarn bymesini salayan etken maddeler ve on-
lar birbirine yaptran etken maddeler, hepsi Prekambriya amda
ortaya kmtr. Ortak bir kaynaktan balayan nral evrim en az
600 milyon yldr devam ediyor.
HER EYN TARH 319

Deiim

Byklk nemlidir.
Anonim

Zeknzn klkuyruk bir kurtuun zeksn andrdna ikna etme-


ye almyorum sizi gerekten. C. elegans'mki gibi basit sinir sis-
temleri ile bizim sinir sistemimiz arasnda dern sreklilikler oldu-
unu anlatmaya alyorum size. Ama sreklilik, evrimin iki y-
znden sadece biridir; dier yz ise deiim. C. elegans ile ara-
mzdaki gizli ilikiler ne kadar gl olsa da, bunlar evrim kollar-
mz ayrldndan beri epey bir deiiklie uramtr. Ne deimi-
tir ve neden deimitir?
En bariz deiim saylarda olmutur. C. eegans'm hermafrodit
biiminde 302, erkek biiminde de 381 nron vardr; her birine bir
yer bulunur ve her biri kendi yerindedir. Buna karlk, bizim bey-
nimizde yaklak 100 milyar nron bulunur. C. elegans'a iltimas ge-
ip sayy ok kltsek bile beynimizdeki nronlarn says kurtu-
un btn sinir sistemindeki nronlarn saysnn 100 milyon kat-
dr. Tek tek hcreler arasndaki balant saylann da hesaba katar-
sak (ki karmak sinir sistemlerinde bunlarn says basit sinir sis-
temlerindekine oranla ok daha fazladr) kurtukla insan arasnda-
ki fark ok daha arpc hale gelir.
Bu karlatrmada C. elegans'a kar herhangi bir hakszlk ya-
plmam gibi grnyor, ama tamamen hakkaniyetli davranld
sylenemez. Her eyden nce, kurtuktan ok daha byz. Tr-
ler arasnda adil karlatrmalar yapmak iin bykl gz nn-
de bulundurmamz gerekir. Herhangi bir hayvann nronlarnn bel-
li bir orannn ev iiyle uratn farzedersek, ev bydke daha
fazla nrona ihtiya duyulacaktr. Bunu hesaba kattktan sonra, ev
ii iin gerekli olan saydan fazla olan hcrelerin hayvann "beyin
gc"ne (alg dnyasnn zenginliine, bellek gcne, davranlar-
nn karmaklna) karlk geldii dnlebilir.
Omurgal beyninin evrimini inceleyen aratrmaclar byle bir
argman ayrntl biimde gelitirdiler.17 imdi zlerek C. ele-
gans'la omurgaszlardan biraz ayrlp bu ksmn sonuna kadar onla-
320 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nn teorileriyle keifleri zerinde duracam.
"Beyin gc"yle ilgili muvakkat sonular karmak istiyorsak,
beyin bykln vcut bykln hesaba katacak ekilde "d-
zeltme"nin bir yolunu bulmalyz. Beyin arln vcut arhma
blmenin ie yaramad anlald. e yaramamas belki de arl-
n hacmi yanstmasndan kaynaklanr, oysa sinir sistemi yzeyler-
le, uyaranlar aldmz ve dnyaya etkide bulunduumuz yzeyler-
le ilgilidir. Vcudun yzey alan, vcut arlna baklarak tahmin
edilebilir (vcudun yzey alan aa yukar, arlnn karesinin
kp kkdr); beyin arlnn vcut alanna oran ise bir trn g-
reli beyin geliimi, yani "ensefalizasyonu" hakknda iyi bir fikir ve-
rir. Bu ilem bazen "ensefalizasyon oram" (EQ) adyla anlr. EQ, bir
hayvann beyninin bir standarda, mesela genelde omurgallardaki
veya memelilerdeki veya baka bir gruptaki ortalama ensefalizas-
yon derecesine gre geliiminin derecesidir. Bu jargonu buraya ta-
dm iin zr dilerim, ama sonunda buna deecek.
Canl trlerin ensefalizasyon dereceleri llebildi gibi fosil
trlerinki de llebilmektedir. Bunu mmkn klan, ou omurga-
l trnde beynin kafatasm ok iyi doldurmasdr: Dolaysyla, "i
kalp", fosillemi kafatasnn iinden alnan kalp, bir zamanlar
iinde bulunan beynin hacmi kadardr. Gzel bir tesadf, beynin ha-
cimsel arl suyun hacimsel arlna eittir. Bu u demektir: Bir
i kalbn hacmi (litre cinsinden), benzerlik tad beynin arl-
na (kilogram cinsinden) eittir. Bir fosil trn vcut arln tah-
min etmenin ve bir i kalb incelemenin mmkn olduunu kabul
edersek, o trn EQ'sunu hesaplamak mmkn.
kalplarla yaayan beyinler arasnda yaplan karlatrmalar,
omurgal beyninin evrimiyle ilgili u kabataslak aklamay getir-
mektedir: Sinir sisteminin omurilik, arkabeyin, ortabeyin ve nbe-
yin eklindeki alt blmlere aynlmas omurgal silsilesinde devam
etmitir. Ama omurgal evrimi srasmda, farkl EQ'ya sahip grupla-
r ortaya karan birok nemli ensefalizasyon dnemleri olmutur.
ekil 7.3'te, " 1 " olarak belirlenmi "ortalama bir memeli" EQ'
suyla karlatrlan omurgal EQ'lan grlmektedir. Genel olarak
balklarn ensefalzasyonuyla ortak olan srngenlerin EQ'su ortala-
ma bir memelinin 1/20'i kadardr. Bu durum on milyonlarca yldr
istikrarl bir biimde devam ediyor. stikrar baardr: Srngen
HER EYN TARH 321

ekil 7.3 Omurgal ensefazasyort oranlan ekilde, yaayan ve fosil haldeki e-


itli trlerin beyin byklkleri ile lemurlar gibi promisianlar, kedi ve kpekleri
ieren bir kategori olarak ortalama" bir memelinin sahip olmas gereken beyin
byklnn bir karlatrmas grlmektedir. Daireyle iaretlenen ve yaklak
60 milyon yl ncesine denk gelen dnem, memelilerin byk "uyum yayl-
m"nn gerekletii dnemdir. Dz izgiler neredeyse tamamlanm kaytlar, ke-
sik izgiler, karsamalar ifade etmektedir.

beyninin srngenlerin ihtiyacn karlayacak yeterlikte olduu


ak.
200 ila 150 milyon yl nce srngen soyundan iki nemli grup
ayrld: Kular ve memeliler. ekil 7.3'te de grld gibi, srn-
genlerin selefleri "beyin kazanmaya" devam etti. nsan asndan
iki geliim zellikle nemliydi: 60 milyon yl kadar nce primatla-
rn ortaya k ve son 5 milyon yl iinde son atalarmzn beyin-
lerinin hzla evrimlemesi.
Memeli evriminin son blmleri, yaayan memelilerdeki ge-
ni grubu ortaya karmtr. Bunlardan biri, fare ve san gibi ke-
mirgenler ile cce karncayiyen gibi bcekyiyenleri, yani EQ'lan or-
talama memeli EQ'sundan ok dk olan hayvanlan kapsayan
gruptur; ikinci grup, inek ve koyun gibi toynakl hayvanlan, kedi ve
322 BLN, KULLANIM KILAVUZU
kpek gibi etoburlar ve zeks en dk primatlardan promisianla-
r, EQ'su ortalama memeli EQ'suna yakn hayvanlar kapsar; may-
munlar, insanlar ve memeli deniz hayvanlarn (balina ve yunus-
lar) kapsayan nc grup dierlerinin ok nne gemitir. "Or-
talama" bir primatn EQ'su 2'dr; bizim EQ'umuz 7-8'dir; yunusla-
nnki de bundan aa deildir.
Btn bunlar beyinlerin (baz beyinlerin) omurgal evrimi sra-
snda epey bydn gsterir. ncekilere oranla daha da by-
mekle kalmayp vcutlarna oranla da bir byme kaydetmitir; ki
bu "beyin gc"nde bir art saland anlamna gelir. Bu durum
birok soruyu gndeme getirir. "Beyin gc" derken neyi kastedi-
yorum? Kastettiim ey neyse, EQ'nun bu "beyin gc"yle ilikili
olduunu gsteren salam veriler mevcut mudur? Eer ikisi arasn-
da bir iliki varsa, neden vardr?
Pek iddiasz "beyin gc" terimini zellikle kullandm. "Zek"
ok daha bariz bir tercih olurdu, ama zek insanda "IQ" testleri, s-
anlarda da labirent renme gibi yananlamlara sahip daha dar an-
lamlar olan bir terim. Son birka sayfay almalarndan yola -
karak yazdm beyin paleoantropolou Harry Jarison, ok dar bir
yorumda bulunmaktan kanmak in kahramanca bir aba gster-
mi ve "biyolojik zek"ya mthi kaamakl bir tanm getirmitir:
Jerison'a gre zek, "bir tr temsil eden yetikin bireylerdeki rutin
vcut ilevlerini denetleme kabiliyetine uyarlanm toplam nral
bilgi-ilem kabiliyetinin davransal sonucu"dur.18 Ama Jerison bu
tanmlamay kaamakl yapmakta hakl elbette. Bir hayvann fazla-
dan kabiliyet gelitirmesini salayan ne ok yol olduunu dnn:
Yeni bir duyum kiplii aratrmasn salayacak, zaten yapmakta
olduu algsal ayrmlar keskinletrecek, belleini geniletecek,
gelecekle ilgil "model" gelitirip ilerisi iin planlar kurma kabiliye-
tini arttracak, gdmleyic becerilerini incelikli hale getirecek yol-
lar. Bu yollarn her biri hayvann davranlarn gelitirecek, "biyo-
lojik zeks"n arttracaktr.
Farkl hayvanlarn farkl ihtiyalar olacak, bunlar zeknn farkl
vehelerini gelitireceklerdir: ou! anlamda biyolojik zeklar ted-
ricen evrimleecektir. Bu durum, EQ'Iarn zekyla ilikili olup olma-
dyla ilgili sorumun cevaplandrlmasnda bir zorluk yaratr; zira,
farkl trlerde zek karlatrmasna olanak tanyacak bir araca ihti-
HER EYN TARH 323
yacmz var. Mkemmel bir karlatrma arac olamaz. unu syle-
mekle yetineyim, farkl memeli trlerinden basit bir kural ortaya -
karmalarnn gerektii testlerdeki gibi, dorudan karlatrmalarn
yaplabildii durumlarda, sonular EQ'yla tahmin edilir: Primatlar
19
etoburlardan, etoburlar da kemirgenlerden daha stndr.
Ama EQ'lar zekyla neden ilikili olsun ki? Bu iliki bariz gele-
bilir insana: Beyin bydke beyin gc ve zek artar. Ama daha
20
kesin konuan birileri yok mu? kr ki var. Serebral korteksin i-
levsel "bilgi-iiem" nitesi, korteks "kolonu" her memelide ortaktr
ve sanda, kedide, insanda hemen hemen ayn yzey alanna sahip-
tir. Buna karlk, korteksin yzey alan dorudan beyin arlyla
alakaldr. Bu yzden, memelilerde beyin arl arttka bilgi i-
lem gc de artar. Vcut byklyle bir oran tespit edildikten
sonra, arta kalan her "beyin arl" fazla "ilemci kaynaklan"yla
orantl olacaktr. Daha byk beyin, daha byk br beyin gc de-
mektir, bildiiniz gibi!
500 milyon yldan fazla bir dnemi kapsayan omurgal evrimin-
de beyin bykl ve gcnde kaydedilen nemli bir artn kro-
kisini kabaca izdik. Buraya kadar hep btn beyin sanki eit dere-
cede bym gibi yazdm. Peki doru mu bu?
Ne tamamen doru, ne de tamamen yanl. Beynin baz kk
blmlerinin belli bir ihtiyac karlamak zere iriletiini gsteren
ak rnekler var: Bir elektrik duyusuna sahip balklarla yankyla
yon bulan yarasalarda byle bir ey sz konusudur mesela. Jerison
buna, "ana ktle ilkesi" diyor: Beynin bir ilevindeki "ilem taleple-
ri" artarsa, o ilevi destekleyen beynin hacmi.de artmak zorundadr.
Ama genel olarak, beyin byrken tahmin edilebilir eilimleri
izler; ayn ey bizim beynimiz iin de geerlidir. nsan beyninin g-
reli oranlan, beynimiz byklndeki bir primat beyninin tahmini
oranlan neyse odur.21 Beynimiz standart bir izgide ina olmutur;
sadece daha byktr. Bu beyni nasl elde ettik peki?
324 BLN, KULLANIM KILAVUZU

nsann soyaac

nsann soyaac asla sakin olmamtr...


22
A.E. Housman

Btn hayvanlarn iinde vcut oranna gre en byk beyne sahip


olan insandr.
23
Aristo

65 ila 90 milyon yl nce sincapa benzer kk memeliler aalarda


bcek avlyordu. Bu hayvanlar muhtemelen daha ok geceleri avla-
nyordu. Biz ve bizimle birlikte 239 "primat" tr (reis anlamna ge-
len bu isim, dahil olduumuz hayvanlar snfna 1758 ylnda zoolog
24
Linnaeus tarafndan verilmitir) bu hayvanlarn torunlardr.
Yaayan byk primat grubu vardr: lemurlann, gece may-
munlarnn ve cad makilerin dahil olduu nispeten ilkel primat t-
r olan prosimianlar; hem Yeni hem de Eski Dnya'da bulunan kuy-
ruklu maymunlar ve gibbonlarm, empanzelerin, gorillerin, orangu-
tanlarn ve insann dahil olduu hominidler. Prosimianlar primatlar
iinde zekca en geri olanlardr; bugn "ortalama memeli" dzeyi
l'e yakn bir EQ'ya sahiptirler, ki bu dzey kedi, kpek ve geyikle-
rinkine yakndr. Kaynamam ene kemii gibi birok baka "il-
kel zellik" de prosimianlar beyinleri onlardan daha byk olan
kuzenlerinden ayrr.
Kuyruklu maymun, kuyruksuz maymun ve insana uzanan kol
prosimian soyundan ayrlar 40-50 milyon yl olmutur. Goril, em-
panze orangutan ve insann ortak akrabalarndan olan Proconsul,
Dou Afrika'da 15-23 milyon yandaki kayalarda bulunan birok
fosilden tannmaktadr. Be ila sekiz milyon yl nce, Afrika'nn fo-
sil ynnden fakir olduu bir dnemde, kk ama nemli bir yan
kol hominoid soyundan ayrlmtr. Bu hominid kolunun balang-
cyd. Bu kolu bugn tek br tr temsil etmektedir ki o da elbette bi-
zim Homo sapiens'T.
Bugn soylar tkenmi olan ilk hominidler "australopithecine"
adyla bilinir. Bunlarn en nl temsilcisi herhalde, Amerikal pale-
HER EYN TARH 325
oantropolog Don Johanson'n 1974'te Etiyopya'nn Hadar ehrinin
orak tepelerinde bulduu dii australopithecine'e ait AL-288-1, ya-
25
ni daha ok 'Lucy" adyla tannan iskelettir. Lucy yaklak mil-
yon yl nce yaamt. O ve onun trnden olanlar ksa boyluydu,
ama sska deildi: Australopithecus afarensis'in yetikinleri 30-70
kilo arlnda, 1-1.5 metre boyundayd. Beyin arlklar yarm
kiloya yaknd; bu da yaklak 3.4 deerinde bir EQ'ya, 7 deerinde
olan insan EQ'suna (insan beyninin ortalama arl 1.4 kilo civa-
rndadr) empanzeden daha yakn bir EQ'ya (empanzenin EQ'su
2.6 deerindedir) sahip olduklar anlamna geliyordu. Bu nemli is-
tatistiksel bilgilere baklrsa, Lucy dhi deildi, ama nemli bir
zellik asndan insan seleflerine yaayan kuyruksuz maymunlar-
dan daha fazla benziyordu: Lucy kukuya yer brakmayacak ekil-
de dik yrme alkanlna sahipti.
Tanzanya'nn kuzeyindeki Laetoli'de bulunan ayak izleri insan
ncesi kalntlar iinde en heyecan verici olanlardan biridir. Laeto-
li, Kuzey Afrika'nn, Leakey ailesinin birka kua ve onlarn a-
lma arkadalar tarafndan kazlm Kuzey Afrika'nn nemli kaz
yerlerinden biridir. Laetoli'deki ayak izleri, aa yukar Lucy'nin
ada olan australopithecine'e ait; ayak izleri, bu yaknlar-
daki Sadiman yanardandan fkran taze volkanik kl zemininden
karya geerken olumu. Kl yamur sularyla ykanm; gnd-
zn scaklyla ayak izleri ok abuk kuruyup katlam. Ksa bir
sre sonra bir kez daha klle kaplanmlar. zerlerinde bir tabaka
daha olumu, ama doal erozyon sonucu izlerden bazlar yava
yava aa km. 1970'lerin sonlarnda yaplan dikkatli kazlar bu
izlerin gerek nemini ortaya koydu.
Bu ayak izleri, kk beyinli australopithecne'lerin basbaya
sizin benim gibi yrdn ortaya koymaktadr. Fosillerinden kal-
a ve bacak kemiklerinin, kuyruksuz maymunlarn aalarda sal-
lanmaktan ve drt ayak zerinde yrmekten kaynaklanan biimle-
nimlere sahip olmaktan ziyade insan biimini almaya doru epey
yol kat etmi olduklarn biliyoruz. lk hominidler, kuyruksuz may-
munlarn rabet ettikleri sk aalkl ormanlardan ziyade daha sey-
rek aalkl arazilerde veya savanlarda yaadklar iin dik duru
gelitirmi olabilir. Nedeni ne olursa olsun, dik yrme dknlk-
lerinin uzun vadede ok nemli bir sonucu olmutu: ki bacak ze-
328 BLN, KULLANIM KILAVUZU
rinde yrmek elleri, hareket etmekten daha nemli iler yapmak
zere serbest brakr.
Birok australopithecine tr drt ila bir milyon yl nce Gney
ve Dou Afrika'da yaamtr; bu "maymun adamlar"n en genci, ait
olduumuz Homo takmnn ilk rnekleriyle akr. Australopithe-
cine trleri arasndaki kesin ilikiler tartlmaktadr, ama imdiki
verilere gre, Australopithecus afarensis, yani Lucy'nin ait olduu
tr, insana doru uzanan hatta yakn veya ayn hat zerindedir.
A.ustralopthecine'lerin elleri, uzayan ba parmaklaryla, gelimekte
olan hassas kullanm yeteneiyle, insann el biimine doru evrim-
lemekte idiyse de, Lucy'nin ve benzerlerinin kuyruksuz maymun-
lardan daha iyi alet kullandna dair somut kant yoktur. Durum k-
sa bir sre sonra deiecekti.
Afrika'daki fosil kaytlarnda 2.4 milyon yl nce yeni bir homi-
nid eidi ile en eski ta aletlerin hemen hemen ayn zamanlarda or-
taya kt grlr. Kenya, Koobi Fora'daki Turkana glnn g-
zel sahillerinden, Tanzanya'daki Oldivai boazndan ve baka yer-
lerden Homo habilis numuneleri toplanmtr. Homo habilis'in bey-
ni, ta aletleri ekillendirme yeteneine uygun olarak, ada olan
australopithecine'lerin beyninden biraz daha, 5-800 mililitre kadar
bykt.
Homo habilis'in halefi Homo erectus'a ait en eski rnekler de
(1.8 milyon yl ncesine ait) Afrika'da, Turkana Gl'nden karl-
mtr. 1.5 milyon yl ncesine gelinceye kadar Homo erectus'un
isimsiz nesilleri gittike karmaklaan aletler ve gc gittike ar-
tan bir beynin zlerini brakmlardr geriye. Grtlak yapsmda da
nemli deiimler gereklemekte, Homo erectus'un kard ses-
ler yaVa yava insan sesine benzemeye balamt: empanzeler de
bebekler gibi burun yolunu kapatp akcierlere giden hava yolunu
kesemez ve [i], [e], [u], [k] ve [g] seslerini karamazlar. Bir milyon
yl nce, Homo erectus btn dnyaya, Avrupa'ya, Orta Dou'ya ve
Asya'ya yayld.
nsan evriminin son blm hararetle tartlan bir konu. "ok-
blgecilik" yanls dnce okulu, Homo erectus'un hkim olduu
dnyann genelinde bizim trmze, yani Homo sapiens'e evrim-
letii grn benimser. Bu gre gre, insandaki rk eitleri
derinlere uzanr: Bu rklar bir milyon yl boyunca toplanma imkn
HER EYN TARH 327
bulmu, bu arada da komu grup yeleri arasndaki reme ilikileri
trn btnln korumutu. Buna kar "yerine geme" teorisi
ise 100.000 yl kadar nce Afrika'dan ikinci bir g yaandn sa-
vunur: Bunun sonucunda "Afrikal Havva"nn ocuklar olan Homo
sapiens, bulunduu btn blgelerde Homo erectus'un yerine ge-
mi, daha sonra da Avustralya ile Amerika'ya yerleen ilk hominid
olmutu. Bu gre gre, bugn grdmz insan rklar arasnda-
ki farkllklar, tek bir temel tipin yzeysel eitlemeleridir. Molek-
ler biyolojiden yararlanlarak yaplan ve farkl rklardan alnan DNA
rneklerinin karlatrld son aratrmalar, bugn var olan btn
insanlarn ortak bir kkenden geldii biimindeki bu "Afrika'dan
k" hipotezini destekler.
26
Bu tartmann Avrupa'da zel bir yanks vardr. Neandertal
adam 200.000 ila 35.000 yl nce daha ok Orta Dou ve Avru-
pa'da bulunuyordu. Homo erectus'un sz konusu yerlere yerlemi
torunlarndan olan Neandertaller'in bizimki kadar byk beyinleri
ve etkileyici eitlilikte kltrel kazanmlar! vard. Tarihlerinin ak-
beti, az nce kaba hatlaryla aktardm argmanlara gre deiir.
okblgecilere gre Neandertaer, insanln mealesini oralara ta-
yanlard, benim atalanmd, muhtemelen sizin de; yerine geme
teorisini destekleyenlere greyse, Afrikal istilaclar tarafndan soy-
lar tkenen, insanln evriminde ara basamaklardan biriydiler.
Son 5 milyon yllk evrim insan hayvan maymuna benzeyen bir
atadan ekillendirmitir. Burada 1860'larda "zamann ykt ve
hayvanlarn en ykseiyle insanlarn en aasn birletirecek olan
muazzam byklkte bir kprnn kemeri" 27 eklinde tanmlanm
ve ok sk peine dlm bir "kayp halka"dan sz edilmemesi si-
zi artm olabilir. Yirminci yzyln bulgular bu kprnn hatla-
rn ortaya karmtr: nemli hibir halka kayp deil artk. Fosil
kaytlarn tamamland anlamma gelmez ama bu (asla tamamlan-
mamtr, tamamlanmayacaktr da) ama insann evrim izgisine ait
eldeki kalntlar bile, insanm atas olan kuyruksuz maymundan a-
da nsana gelinceye kadar yry tarz, eller, ses ve beyinde mey-
dana gelen nemli dnmleri belgeliyor.
ninsan anatomisinin deiimiyle ilgili bu tarihsel kaytlar k-
kenimizin hikyesinin nemli bir parasdr. Ama buraya kadar size
hikyenin yalnz yarsn anlattm. Kayp fosiller yznden deil,
328 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ilk insanda meydana gelen bambaka bir geliim, o kadar somut ol-
mayan, ama ok daha derin bir geliim yznden yarsn anlattm
diyorum. nsan kltr insan biimiyle birlikte evrim geiriyordu.

Biyolojiden tarihe

Balangta Sz vard...
Aziz Yuhanna ncili, 1:1

Esizlik duygumuz anatomimizden veya yry tarzmzdan ziya-


de ortak kltrmze dayanr; yani, insan toplumunun karmak r-
gtlenmesine, insan yapm eyalarn eitliliine, her eyden nce
de o ok elverili dilimize. Kuyruksuz maymunlarda bu nden de
yanklar vardr. empanzeler birok alet hazrlar ve tanzim ederler,
dikkatle soyduklar ince dallarla termit avlarlar, yapraklan kullana-
rak su er ve ykanrlar; insanlarn tevikiyle iki- yandaki br
ocuun dzeyinde iaret dili kullanabilirler; toplumsal rgtlen-
meleri zayf olsa da, kiisel dzeydeki ilikileri insanlarn ilikileri-
ne ok benzer. empanzeler insanln eiinde, ieri adm atmakla
atmamak arasnda kalm gibidir.28 Ama bizim btn bu alanlarda-
ki yeteneklerimiz empanzeleri kukuya yer brakmayacak ekilde
geride brakr. Geride brakr, nk 2-3 milyon yl boyunca insan
kltryle insan beyni bir arada evrimlemitir. Bununla ne demek
istiyorum?
Bugn bilinen en eski ta aletler, 2-2.6 milyon yl nce, Homo
habilis trnn Etiyopya, Kenya, Zaire ve Malavi'deki ilk homind-
leri tarafndan yaplmtr. Bu hayvanlarn beyinleri australophiteci-
ne'lerden daha bykt, ama yaklak 4.5 olan EQ'lan Homo sapi-
ens'in 7'lik EQ'sundan ok dkt. Sonraki 2 milyon yl iinde ho-
minid beyninin hzl bymesinin artan kltrel baar zenginliiy-
le birlikte gerekletiine dair kuvvetli veriler var (bkz. ekil 7.4).
Hayatta kalma mcadelesi srasnda bunlarn birbirlerini beslemi
olmalar muhtemel, zira byyen beyinlerimiz sayesinde kltrel
geleneklerimizin inceliklikleri arttka, zekmzn daha da gelime-
si ynndeki bask da artmt. lk insann kltrel basanlar neler-
di? En ok insann daha dayankl yaratmlar hakknda bilgi sahi-
biyiz elbette.
HER EYN TARH 329

0 3.0 2.0 1.0 0


milyon yi! nce
ekil 7.4 nsan evriminde vcut arlyla beyin hacmi Australopithecine'den
Homo sapiens'e doru gerekleen evrim srasnda vcut arl grece az de-
imi; beyin hacmindeki deiim oran ok daha keskin bir art gstermitir.

1.8 milyon yl nce, tanmlanan lk ta aleti imalat gelenei olan


"Oldowan Sanayii"nin iileri hammadde toplamak iin 18 km. ve-
ya daha fazla yol yrmekteydi. Olduvai'de ayn yerdeki kalntlar
zerinde yaplan incelemeler, yaplan aletlerin hayvan kemiklerin-
deki etleri syrmak, ilerindeki ilii almak zere kemikleri krmak
iin kullanldna iaret eder. Talarn orta ksmlarndaki akma
izlerinin ynleriyle ilgili yaplan oranlamalar, alet yapanlarn o-
unluunun salak olduuna iaret eder; buradan bu ilk insan be-
yinlerinde ilevlerin oktan beri "konumland" anlalr. Bu veri-
ye gre, ilk homindler aletlerini dikkatle setikleri malzemelerden
330 BLN, KULLANIM KILAVUZU
yapm, onlar et kesmede kullanm ve bugnk salaklk rnt-
sn gelitirmeye balamt.
Yaklak 1.5 milyon yl nce, "Acheulean" el baltalarnda stik-
rarl bir ekilde grlen tekrarl yap, bunlar yapanlarn kafalarn-
da nceden tasarladklar bir biime gre altklarm ve bu biimi
dikkatle "taa nakettikleri"ni gsterir. Bu tr aletleri imal etmek bir
eitim dnemi gerektiriyordu muhtemelen, ki bu da ilk hominidle-
rin yaam tarzlarna bir baka insani zellik daha katar. 300.000 ila
500.000 yl nce atein denetimli biimde kullanldna, ocak ve
barnak na edildiine dair kantlar var. Bilinen lk tahta aletler bu
dnemden kalmadr. Bu dnem boyunca beyin bugnk bykl-
n kazanma ynnde hzla bymekteydi.
100.000 yl kadar nce, Neandertal adamndan balayp, Homo
sapiens'e ve beynimizin bugnk boyutlarna ulancaya kadar ge-
en sre iinde kltr evrimi hzland. Alet eitlilii artt; lleri
bilinli biimde gmme yaygn bir uygulama haline geldi. Modem
insan Avustralya'da 50.000, Amerika kitasmdaysa 15-30.000 yl ka-
dar nce grlmeye baland. 40.000 yl nce figratif sanatn ilk
rneklerinin ortaya km olmas, o dnemlerde simgecilie t-
myle muktedir beyinler olduunu gsterir: "Modern insan o d-
nemlere kadar konumamsa, ne zaman konumaya baladn -
renmemizi salayacak bir ey yok artk demektir eimizde."29 Yer-
leik tarm ve hayvanlarn evcilletirilmesi 9-12.000 yl nce Orta
Dou ve Bat Asya'da balad. Bunu hemen ardndan insanlar b-
yk ehirlerde yaamaya baladlar. ekillerle yaz yazma yaklak
5000 yl nce, Dicle ile Frat nehirleri arasndaki Smer'de kefe-
dildi muhtemelen.
Kltrel deiimdeki bu ivme insan geliiminde yeni bir evreye
iaret ediyordu. Kltr ve beynin uzun sren ortak evrimi nihayet
insan kltrnn bamsz bir hayat srdrmesine izin verdi. Dilin
de yardmyla hayalgcnde yaanan sramalar (det deiiklikle-
ri gibi) bir zihinden zihne geip medeni varoluumuzu ve kendi-
mizle ilgili idrakimizi srekli ekillendirebilirdi. Kltr ii, bilgiyi,
oyunu ve ibadeti biimlendirmeye balad.
Kltrn evrimi -ki esasen bir fikirler evrimidir- imdilerde ge-
netik evrimde hayal edilemeyecek bir hzla gereklemektedir. Son
150 yl iinde toplumumuz elektrikte, iten yanmal motor ve jet
HER EYN TARH 331

motorunda, radyo ve televizyonda, nkleer enerji ve nkleer silah-


larda uzmanlat (bu iyi mi kt m meselesine girmeyeceim).
Hominid beyni, yaratt ve yaratld insan kltryle birleince
ne kadar muazzam bir kuvvete sahip olduunu kantlamtr.
Uzak mesafeden anlatlan bu hikyede byk boluklar var. En
by, insani icatlarn en gls olan dille ilgili boluklar. Talar
havann etkisine kar szlerden daha dayankldr. Atalarmzn ko-
numalarna kulak misafiri olmaya ne kadar can atsak da, dilin k-
kenini kesin olarak asla renemeyeceiz. Bugn konuulan btn
dillerin, modern nsann byk g hareketinden nceki ortak bir
30
kayna paylayor olabileceine dair baz verier var ortada. Ho-
mo erectus'nn ta teknolojisi ve atee hkmedii, yeni kazanm ol-
duu szl ifade yeteneini kullanan bir n-dilin ortaya k saye-
sinde mmkn olmu olabilir; ama bu bir speklasyondan ibaret el-
bette.
Son evrimimizle ilgili anlattmz bu ksa hikyeden kesin ola-
rak karabileceimiz bir sonu var ama. nsan tmyle kltrel ve
bilisel bir hayvandr; hayvansal varlmzn zerine bindirilmi
bir "rasyonel doa"ya sahip olduumuz eklindeki modas gemi
anlamda deil, biyolojik kimliimizin znn kltrel ve bilisel
yeteneklerimizin evriminde yatt anlamnda.
Son 2 milyon yl iinde insan beyninin byme hznda kayde-
dilen art konusunda insan tarihinin balangcnn insann doal ta-
rihiyle ne gibt bir ibirlii olmutur? nsan beyni ile empanze bey-
ni arasndaki byklk fark, empanze beyni ile "ortalama meme-
li" EQ'suna sahip kk bir prosimian olan fare maymununun bey-
ni arasndaki byklk farkndan fazladr.31 Yine de geen zamana
baklrsa, insan beyninin oluumu byk bir genetik dnm ge-
rektirmi olamaz. Bunun byle olduunu, insan DNA's ile empan-
ze DNA'snn yzde 98'inden fazla bir ksmnn zde olmasndan
da anlyoruz.
nsan beyninin hzl bymesinin ok daha basit bir aklamas
olabilir. Bebeklerin beyni, insann doum srasndaki arlnda
olan "ortalama bir primat"n beyniyle ayn byklktedir. Ama nsan
beyni, iki yl daha ceninin geliim hznda bymeye devam eder,
primat kuzenlerimizde ise doumdan ksa bir sre sonra beynin b-
ymesi durur (bkz. ekil 7.5). Daha nce de grdmz gibi, bu
332 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 7.5 nsan ve empanzede beynin byme sreci Cenindeki hzl byme,
empanzelerde doumdan hemen sonra dururken, insanda iki yl kadar daha s-
rer. empanze beyniyle ilgili saysal veriler kafatas hacmine, nsan beyniyle ilgili
veriler de beyin arlna dayanlarak elde edilmitir.

geliimin sonucunda insanda, standart primat beyni tipinde (ama o-


u primat beyninden daha byk) bir beyin ortaya kar. Bu doruy-
sa, insan beyninin evrimindeki kilit mekanizma, dier primatlarda
beynin byme evresini ksaltan srelerin ertelenmesi eklinde ola-
bilir. Beynin byme evresinin uzamas, ocukluk dnemimizin ve
mr sremizin uzamasyla (hayatlarmzn biyolojik snrlarm e-
killendirmi olan birbiriyle balantl uyum sreleridir bunlar) ya-
kndan alakaldr.
nsann beyin ilevleri ile dier primatlarn beyin ilevleri ara-
sndaki bariz bir baka fark da burada rol oynuyor olabilir. 2. B-
lm'de de grdmz gibi, insan beyninde bariz bir "lateralizas-
yon" sz konusudur. Salaklarda (hatta birok solakta) sol yarkre
aslen dil, hesap yetenei ve beceri gerektiren hareketlerden sorum-
ludur; sa yarkre alglamann eitli vehelerinde, zellikle de
meknsal farkndalkta nc bir rol oynar.
Bostonlu nrolog Norman Geschwind ile alma arkadalarnn
1960'lann sonlarnda yapt aratrma, sol yarkrenin "baskn"
oluunun anatomiyle alakal olduunu gsterir: ou insan beynin-
de, akak lobundaki, Wemicke alannn bir ksmnn da dahil oldu-
u, dil ilemiyle ilgili alanlar sol yarkrede sa yarkreye gre
hissedilir derecede byktr. Ama i o kadar da basit deil: Bu asi-
HER EYN TARH 333

metri bebeklerde, yetikin insanlarda ve kuyruksuz maymunlarda


da mevcuttur (ama kuyruklu maymunlarda byle bir ey yoktur).
Dolaysyla, sadece insana zg bir geliim deildir bu.
Ama salaklk-solaklk insana zg olabilir. Kuyruksuz may-
munlarda da arlkl olarak belli bir eli kulanma grlse de, bu bir
eli daha fazla kullanmann tesine gememektedir. Homo erec-
tus'nn iki milyon yl nce alet yaparken tercihini istikrarl bir ekil-
de sa elden yana kullandna dair veriler mevcut. Btn bunlar-
dan nasl bir anlam karabiliriz?
Beyin asimetrisi, hominoid beyinlerinin bir zelliidir. Bizde
salakhn ortaya kmasna neden olan ilevsel asimetri, insan
beyninin ve belki de hominid seleflerinin nemli bir zelliidir. Bu
konu daha fazla aratrlmaya muhta. Ama, beyin ilevinde daha
sonra meydana gelen ve kortikal kaynaklardan daha etkili bir ekil-
de yararlanmay salayan bir lateralizasyonun, hominid beyninin
bymesinde ve zekmzn gelimesinde nemli bir tamamlayclk
ilevi grm olmas da mmkn.
Ait olduumuz Homo sapiens tr, o birdenbire bym bey-
niyle bu blmde yaptmz yolculuun var noktas. Tamam,
"binlerce tohumdan gelip vcuda, tozdan ktk ortaya" belki, ama
biyolojimizle tarihimiz bilincin meyvelerine bodu bizi sonra. ev-
remizin, kendimizin ve farkindaln farkndayz. imdi sra geldi
doann neden byle bir eyi yaratma zahmetine girdii sorusunu
sormaya. Bilin ne ie yarar ve ilk ne zaman ortaya kmtr? Bu
sorular birbirine baldr. Bilincin ilevi konusunu netletirebilir-
sek, hangi hayvanlarn neler yaptna bakabilir ve onlarn bilinli
olduu sonucunu karabiliriz. Hangi hayvanlarn bilinli olduunu
bilirsek, yaptklar eylerde neyin zel olduunu grebilir, bilincin
ilevlerine dair karmlarda bulunabiliriz. u durumda, bu iki soru-
yu nasl cevaplandracamz kesin deil. imdi rahatlayalm, var-
saymlarmz askya alalm ve sorunu aratrmac bir burunla kok-
layahm.
334 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Bilincin gelii

Bilincin kullanmlar

lk hatam bilince bu kadar nem vermek olabilir. Sorumsuz bilin


uyuukluu hakknda sylenecek ok ey var.
Philip Roth, The Anatomy Lesson32

... bilin, canl maddenin eitimine nezaret eden retmendir...


Envin Schrdinger33

Bilin neye yarar? Isrgan dikeninin batmasn, baln tatlln, bir


blbln tn, gzel bir yz, mide kaztan bir al veya a-
fak vakti gkyzndeki renk tonlann keskin biimde fark etmek
hangi biyolojik amalara hizmet eder? Niyetlerimiz, bilinli ama-
larmz ne ie yarar? Bunlar dnya zerinde bir yol izmede bize
nasl yardmc olur?
Bu sorular size inanlmaz gelebilir. Deneyim ve iradenin yarar-
l olduu aikr. Derin uykudayken hi kimseye bir faydamz ol-
maz. Belki; ama bunlarn yararllklar pheyle karlanmtr. Si-
nir sistemi gerekten de biyolojik bir makineyse, bilin ne gibi bir
"art deer" retmektedir? Birka rnek zerinden dnelim.
Edinburgh'n kaygan yollarnda ara sra yrye karm. He-
men hemen ylda bir kere bileimi burkarm. Refleks tepkinin ilk
yarm saniyesinde bilincin pek rol yoktur, ama sonrasnda kesin
olarak rol oynar; bir yandan topallaya topallaya yrrken, hissetti-
im meum rahatszlk, orada yrmeseydim daha iyi olacam ha-
trlatr bana.
Her sabah yataktan kalkp da dar karken bir sr tehlike at-
latrm nce. u anki rutinim epeydir yerleti: Yataktan kalk, merdi-
venlerden aa ko, bebein biberonunu doldur, ay koy, du al, t-
ra ol, kahvalt et, dar k; mmknse ocuklarn stn ban
giydirmeden. Bu faaliyetler pek aklda kalmaz ve genelde yar uy-
kulu haldeyken bile yerine getirilebilir; ama izlediim rnt t-
myle otomatik deildir. yle olamazd da zaten: Ufakln yatak-
HER EYN TARH 335
la yatak odasnn kaps arasnda yerlerde brakt sivri nesneler
dikkat edilmezse intikamlarn feci ekilde alrlar; aynca uygun alt
rutinlerin de dikkatle seilmesi gerekir: Sabah saat 7'de bile, ay-
danla bir paket ay boaltmayacaksn (kk kutudakini boalta-
caksn) ve son zamanlarda ok benzer tplerde satlmaya balady-
sa da, dileri temizlemek iin di macununun tra kpnden da-
ha uygun olduunu unutmayacaksn. Gnlk hayatm bu sradan fa-
aliyetleri iinde bile esnek tepkiler vermeyi gerektiren tahmin edi-
lemez eyler de oluyor, dikkatle karar vermeyi gerektiren biri sr
seenekle de kar karya kalabiliyorsunuz.
Evden kmay baanrsam, i yerinde bir sorun zerinde etrafl-
ca dnme frsat bulabiliyorum. Bir sorun zerinde dnmek yo-
un bir dikkat gerektiriyor; genelde bir sorunun zerinde aralklar
halinde dnyorum, bazen haftalar, aylar, hatta yllarca srebili-
yor bu durum. Birok kaynaktan bilgi toplamak, bu bilgileri bir ara-
ya getirmek, sentezlemek gerekiyor. Bylece belli bir zm iin
gerekli zemin hazrlanm oluyor. Mevcut sorunun zerinde dikkat-
le younlarken ktphanedeki gzel kzlar gibi dikkat datc
uyaranlara kar mcadele vermek gerekebiliyor. Sonunda bir ce-
vap ortaya kabiliyor; veya kmayabiliyor. Cevab ortaya karan
srecin bilinli olarak denetim altnda tutulmas snrldr, ama ce-
vap ortaya ktktan sonra artk bilince aittir.
Sorun zm genelde bilinli hazrlk ile bilind "ilem" ara-
sndaki narin dengeyi kapsar. oumuz u tuhaf deneyimi yaam-
tr herhalde: Br smi veya telefon numarasn hatrlamak iin rp-
np durursunuz, ama nafile; derken ertesi gn kendiliinden gelive-
rir aklnza. Kimyac Kekule, benzenin halka eklinde bir yapya sa-
hip olduu kefini, byke bir uakta seyahat ederken grd
kendi kuyruunu srm ylan benzeri atom zincirleriyle ilgili rya-
sna atfeder; Otto Loewi de, nrotransmisyonun kimyasal temelini
oluturan deneyi ryasnda grm. Her iki durumda da, bilinli a-
ba bilind sorun zmnn nartyd elbette.
Her gn bir sohbete vesile kar. Sohbetin sahip olduu imkn-
lar kelimenin tam anlamyla snrszdr. En mitsiz mekanik selam-
lamalar saylmazsa, her diyalog hatr saylr derecede dikkat talep
eder. Sorun zmnde olduu gibi sohbette de bilinli denetim bir
srdr: Ne demek istediimizi ancak dndmz eyi syledik-
336 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ten sonra anlarz. Ama iletiim bilinci talep eder ve onu dile getirir.
Mesela, masanzda alrken haftasonunu dada geirmi bir mes-
lektanzn iinizi bldn dnn. Meslektanz ne deneyim-
li bir dacdr ne de daa trmanma merakls. Daa merakl bir ar-
kada onu yamatan kayatlara karm, kayatlardan kayalklara,
oradan da bir taraf bir gle, dier taraf buzlu kayalklara bakan bir
resife gtrm. Yapt yry anlatrken, onun neler hissetmi
olabileceini dnyorsunuz ve dehetle rperiyor iiniz, ona duy-
gularn paylatnz sylyorsunuz. Onun size anlatt bu eyle-
ri yllar sonra da hatrlayabilirsiniz.
altm blmden her yl iki yz tp rencisi geiyor. Yan-
sna ders veriyorum. Baka eylerin yan sra bu yz rencimin
hastalarn uzuvlarnn katlnn veya gevekliinin "tonu"nu, yani
derecesini nasl deerlendireceini ve "diz refleksi" gibi refleksler-
den nasl anlamlar karacan da renmesi gerekiyor. Sz konu-
su manevralar hareketle ilgili sorunlar konusunda ie yarar ipular
verir. in pf noktalarn retmek iin iei burnunda doktorla-
rn bu eylerde neden zorlandklarn kendi aylaklk dnemlerimi
hatrlayarak anlamaya alrm. Bunun eitli nedenleri var: Hasta-
nn cann actacaklarndan korkuyorlar, hastann pozisyonunu nasl
ayarlayacaklarn veya ekici nasl sallayacaklarn bilemiyorlar,
neden phelenmeleri ve neye bakmalar gerektiinden bihaberler.
Bunu onlara ne derece iyi rettiimi bilmiyorum, ama bunu baar-
mak konusunda herhangi bir ansm olabilmesi iin bu testlerden
benim nasl gemi olduuma dikkat etmem ve kendimi aylak
doktorlarn yerine koyabilmem gerekiyor.
Bunlar herkesin aina olduu olaylar, gnlk hayatmz meyda-
na getiren unsurlar. Algsal farkndalk ile bilinli ama bunlarn vaz-
geilmez bileenleri gibidir. Bunlar hangi amaca hizmet eder peki?
Kendilerine zg yntemlerle her gn karmza kabilecek
tahmin edilemeyen zorluklarla (burkulmu bir bilekle yrmeye a-
lmak, yerdeki oyuncaklara basmadan yrmek, sabahn erken sa-
atlerindeki rutini yerine getirmek, zm bekleyen bir sorunla u-
ramak, adabyla sohbet etmek, beceri isteyen bir eyi yaparken e-
kilen zorluklar) ba edebilmemiz iin gerekli hareketleri seebilme-
mizi salarlar. Eer bu sezgisel cevap yan yanya doruysa, bilin
davrann denetimiyle dorudan ilikilidir.
HER EYN TARH 337

Bunu basit tahmin izler: Genelde etkide bulunabileceimiz


olaylarn bilincinde olduumuzu syleyebiliriz; kendi balarnn a-
resine bakabilen rutin faaliyetlerde bilinli olduumuzu syleyeme-
yiz; son olarak bir seferde yapabileceimiz i miktar konusunda ba-
sit fiziksel snrlamalar olduundan, bilin kapasitesinin de snrlar
olacami syleyebiliriz. Bu tahminler doruyu yanstyor mu?
Genelde bo bilinle karlamayz. Mesela, yakn zamana ka-
dar, iimizde meydana gelen olaylarla ilgili (bir atardamarn daral-
mas veya diyabetin erken dnemlerinde kan ekerinin tedrici art-
gibi) algsal bir farkmdaha sahip olmann bir yaran olmazd;
gerekten de, rahatszlk hissedene kadar iimizde neler olup bitti-
ini bilmeyiz. Buna karlk, dehidrasyon, yetersiz beslenme veya
burkulan bileim gibi deitirmek iin bir eyler yapabileceimiz
baz durumlar vardr. Bu i durumlar stesinden gelebilecek e-
kilde donatldmz zorluklara neden olurlar: Basit gdlemeleri-
mizin, almzn, susuzluumuzun ve arlarmzn kaynadr
bunlar.
Otomatik rutinler bilincin denetiminden syrlabilirler. Be ya-
nda bisiklete binmeyi renirken btn dikkatimizi onu kullan-
maya veririz. Otuz yl sonra bisiklete bindiimizde ise zihnimiz
baka eylere de aktr: Bir yandan bisiklet kullanrken bir yandan
slk ttrebilir, yanmrzdakiyle laflayabilir veya dnceye dalabi-
liriz. Yenilik ve tahmin edilemezlik daima yaplan ie bilinci davet
eder: Mesela tek tekerlekli bir bisikleti kullanmaya alrken veya
kaygan bir yolda yrrken bilin gerekir.
Bilincin snrl kapasitesi hemen fark edilir. Kucamzdaki ki-
taptan pencereden grlen manzaraya, yoldan gelen seslerden mut-
faktan gelen kokulara, bilincin odan kolayca deitirebiliriz.
Dikkatimizi blebiliriz, ama bir yere kadar. Mesela bir yandan bu
paragraf okurken bir yandan para sayamaz veya darda yapaca-
nz eyleri planlarken dikkatle mzik dinleyemezsiniz.
Bilincin tahmin edilemez bir dnyada uygun hareketleri seme-
de bize yardmc olduu eklindeki bariz fikrin birok gl ve za-
yf yan vardr. Temel gc, sezgilere hitap edebilmesidir: Vcudu-
muzun ve evremizin farknda olmann bizi, davranlanmz yn-
lendirmede kullandmz bilgilerle donatt elbette doru olmal;
niyetlerimizin hareketlerimizi ynettii doru olmal.
338 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Ama bant nedensellii iermez. Bilin, tasvir ettiim senar-
yolarla elbette bantldr, ama belki de algsal farkndalmz ve
aleni niyetlerimizin davranlarmzla hibir nedensel ilikisi yok-
tur. ou kii bu fikre isyan eder, ama DF vakas gibi baz rnekler
sayesinde bu fikir belli bir gvenirlik kazanmtr. Hatrlarsanz, DF
posta kutusunun nerede olduunu szcklerle veya hareketlerle an-
iatamyordu, ama dikkate deer bir dorulukla iine mektup atabi-
liyordu. DF vakas, bilincin davranlarmz iin sandmz kadar
temel bir neme sahip olmayabileceini gsterir bize. Bu kar r-
nek o kadar da etkili bir rnek deildir. Krgrs olan hastalar gi-
bi DF de baya engelli bir hastadr: Krgr gerek grmenin ika-
mesi olamaz.
Bu basit fikrin pekl onun gc de olabilecek bir zayf taraf
daha var. Bilincin ileviyle ilgili aklamalarm, sinir sistemlerinin
ilevleriyle ilgili genel aklamalarmza kuku uyandracak denli
ok benziyor: imizde ve evremizde meydana gelen olaylarn tes-
piti ve onlara verilecek uygun tepkilerin dzenienmesi. Ama son
blmde, bilincin yalnzca kompleks sinir sisteminin belli blgele-
rindeki belli faaliyet trleri sayesinde ortaya kt sonucuna var-
mtk. Bunlar zel klann ne olduunu sormalyz kendimize. Bu
sorunu ele almann yollarndan biri u soruyu sormaktr: Bilin ne
zaman meydana kmtr?

Hayvanlarn ruhu

... Ahmaklar, kmaya dnden raz olduklar fazilet yolundan hibir


ey, hayvanlarn da bizimki gibi bir ruha sahip olduklar dncesi
kadar kolayca karamaz.
Rene Descartes34

Pirelerin, ekirgelerin, yengelerin veya smklbceklerin bilinli


olup olmad konusunda hibir fikrim yok... imdilik bilincin evrim
leinde ne kadar aalara uzandm bilmiyoruz.
John Searle35
HER EYN TARH 339
Tmyle davransal adan bakldnda, yaayan bir organizma
evresindeki olaylara tmyle otomatik olmayan, uyumlu bir biim-
de tepki verdiinde burada bilincin varolduu sonucu karlabilir.
36
Marcel Mesulam

drak... gerek deneyim dnyasnn inasdr.


37
Harry Jerison

nsan beyninin uzun evrim hikyesini kaba hatlaryla anlatrken bi-


lin konusunda sessiz kaldm. Ama bilincin evrim emasnda nere-
ye ait olduu sorusunu sormaktan kaamayz. Genelde deneklerin
ve talarn bilinsiz olduunu kabul ederiz. Peki ya prokaryotlar,
karyot tekhcreliler, C. elegans, bcekler, balklar, kediler, inek-
ler, maymunlar ve insanlar? Bilimde veya felsefede ok az soru
bylesine hararetli ve elikili cevaplan kkrtmtr.
Buraya kadar bilin hakknda rendiklerimizin ou, bilincin
sinir sistemlerinin faaliyetine bal olduunu akla getirir. Bu yaygn
varsaym kukuludur.38 Bu varsaymn doru olduunu imdilik ka-
bul edersek, sinir sistemleri olmad iin prokaryotlarla tekhcre-
lilerin bilinci olmad sonucuna vannz.
C. elegans daha byk bir sorun yaratr. Beyin adn almaya la-
yk nemli bir nron kmelemesinden yoksun olsa da, bu yarat-
n kesinlikle bir sinir sistemi vardr. Daha nce de grdmz gi-
bi, sahip olduu nronlarn says ok azdr. Daha da nemlisi, C.
elegans evresini ok zayf bir biimde "temsil eder." Bir dokunu-
ta bzlr veya feromon salglar, ama evresinin ayrntl bir "alg-
sal analizi"ni yapamaz. Uyaran ile tepki ok fazla i ie gemitir.
Ayrca, C. elegans'm hareket eidi ok snrl, tepkileri de son de-
rece tahmin edilebilir niteliktedir. C. elegans'm bizdeki uyuma ve
uyanma ritminin silik bir glgesi niteliinde, bir eit hareket dn-
gs sergiledii olasl bir kenara braklrsa, oumuz C. ele-
gans'm bilinsiz olduu konusunda hemfikir olacaktr herhalde. Bir
kurt gibi olmak diye bir ey yoktur. Ama bunu yazarken bilin hak-
knda ne kadar az ey bildiimizi dnerek biraz huzursuz olduu-
mu itiraf etmeliyim.
te yandan siz ve ben kelimenin her anlamyla bilinliyiz; by-
lece geriye bceklerin, balklarn, ineklerin ve maymunlarn bilin
340 BLN, KULLANIM KILAVUZU
statlerini zme ii kalr. Bu soru hakknda derin dnenlerin o-
unun zihninin bulanmas rahatlatcdr. Baz biyologlar aadaki
gibi bir cevap nermitir.
Memeli beynin yapt en nemli ilerden biri, biyolojik zek-
nn nemli ynlerinden biri, algsal bir dnya yaratmasdr. 5. B-
lm'de incelediimiz grsel beynin byk bir blmnn grevidir
bu mesela. Biz dahil birok memelinin nesneleri ayrt etmesi, ta-
nmlamas ve tekrar tanmas, brtleni zehirli brtlenden, dos-
tu dmandan, kendi yavrusunu bakalarnn yavrusundan ayrt e-
debilmesi kendi yararnadr. Bu insani yeteneklere elik eden bilin-
cin bizi primat kuzenlerimizden ayran ksa evrim dneminde bir-
den ortaya km olmas, genel biyolojik ilkeler asndan mmkn
grnmyor. Biyolojik yeteneklerimizin ounluu gibi algsal bi-
lincin de uzun bir evrimsel geliimin sonucunda ortaya kp alg-
nn bal olduu nral donanmla birlikte gelimi olmas daha
muhtemel grnyor.
Bilinli niyetler, alglarn niteliksel dokusuna sahip deildir.
Ama benzer bir argman bunlara da uygulanabilir. Algsal dnya-
mzn varl, nihai olarak yaplacak hareketlerin basiretli bir biim-
de seilmesiyle dorulanr. Bilinli planlarmz meydana getiren
srelerin nclleri hayvan beyinlerinde bulunuyor olmal mutlaka.
Termit avlamak iin kendine ince bir dal ayarlayan bir empanze-
nin, hatta belki de bayla size srtnen bir kpein bunu yaparken
aklnda kesin malar vardr.
Bu genel sonular, ne yazk ki, belirsizdir. Maymunlann bizim-
kine benzer bir algsal farkndaha sahip olmalar muhtemeldir.
Kr alanlarnda hibir ey gremediklerini bize syleyebilen krg-
rl maymunlar hatrlayn. Peki ya bcekler, inekler, kediler ve ba-
lklar? Bunlarn, varsa ayet, nasl bir bilince sahip olduklarn ay-
rntl bir ekilde syleyebilecek duruma asla gelemeyebiliriz. Ama
bu konuda epey yol kat edebiliriz (hayvanlarn yapabildii algsal
ayrmlarla snflandrmalar aratrarak, bunlar davranlarnda na-
sl kullandklarm kefederek ve bunlarn dayand nral kaynak-
lan inceleyerek). Algsal ayrmlarn zengin, davranlarn esnek ve
sinir sistemlerinin karmak olduu yerlerde bilincin olabilirliini
ciddi ciddi dnmeliyiz. Hayvanlardaki farkndalk (hangisinde
varsa artk) bizim bildiimiz farkndala ok yabanc olabilir el-
HER EYN TARH 341

bette: Mesela balklar, bizim tanzim edebildiimiz nral kaynakla-


rn 1/160'yla grr ve bunlar ok farkl amalar iin kullanr.
Hayvanlardaki iki reme stratejisi arasnda yaplacak genel bir
karlatrma, incelediimiz konuya hi beklenmedik bir k tutar.39
Biyolojik baarnn anahtar, ocuklarnzn reyip oalmasn
mmkn olduunca emniyete almaktr. ki zt ekilde salanabilir
bu: En azndan bazlar hayatta kain- midiyle ok sayda yavru
yapmakla veya birka yavru yapp bunlarn hayatta kalmas iin her
trl abay sarf etmekle. Bceklerle balklar birincisini yapar, biz
ikincisini yaparz, baz trlerse ikisini birden.
Seilen strateji, hayvann bnyesinde yanklar olan ierimlere
sahiptir. ok yumurta yapan (ve bunlarn kaderlerini tmyle tesa-
dfn eline brakan) hayvanlar cinsel olgunlua abuk ularlar, k-
sa mrl olurlar ve beyinleri vcutlarna oranla kktr. Davra-
nlar stereotiptir: renemezler, renmeye de ihtiyalar yoktur.
Yavrularn besleyen ve bakan hayvanlarn hamilelik ve ocukluk
dnemleri, mrleri daha uzundur, beyinleri daha byktr. Uzun
mr ve byk beyin evreniz hakknda daha fazla bilgi sahibi ol-
manz ve davranlarnz deien koullara uydurmanz hem
mmkn hale getirir hem de bu konularda yaamsal bir neme sa-
hiptir. Bunlar bilincin ortaya kmas iin gerekli zemini hazrlar
belki de.
Harry Jerison, alg dnyalarnn evrimini dnrken benzer bir
ey nerir.40 Basit sinir sistemleri, Jerison'n "makine dili" diye ta-
rif ettii eyi, nral ateleme ve sinaptik kimya kodunu gayet iyi
kullanr. Makine dili tek bana bilinci ortaya karamaz, ama ou
temel duyu motoru btnlemesi iin yeterlidir. Daha karmak si-
nir sistemleri (ki buna var olan btn omurgal beyinleri dahil edi-
lebilir belki) birbiri ardna gelen bir sr bilgiyi, evrelerini farkl,
bilinli bir ifre halinde temsil ederek, bir nesne dnyas, zaman ve
mekn ina ederek dzenler. Bildiimiz en karmak sinir sistemi,
yani bizimkisi, insan dilinin simgesel kodunda kendi yapt "tem-
silleri temsil ederek" bir adm daha ileri gider.
Bilincin neler yapt ve hangi hayvanlarn bilince sahip olduu
konusu byk oranda belirsizdir. Bir "ortodoks" gr varsa, u e-
kilde olabilir bence: Bilin canllarla snrldr; aslnda, ince algsal
ayrmlar yapmalarna olanak tanyacak ve geni bir davran reper-
342 BLN, KULLANIM KILAVUZU
tuvanndan uygun hareketleri seerken bu ayrmlardan yararlanma-
larn salayacak denli karmak beyinlere sahip canllarn ait oldu-
u belli bir canl alt kmesiyle snrldr. Baka bir deyile, bilin
nral karmakln ocuudur. Tam olarak ne tr bir nral karma-
kln gerekli olduunu, bunun ne tr psikolojik yararlan olabile-
ceini bir sonraki blmde ele alacaz.

Darvinci bir sonu: Evrim geiren farkndalk

Kendinizi bilincinizi deitirecek bir ikiye vurmadan nce, bu b-


lmde ilediklerimizi zetleyeyim.
Gnmz fizik ve biyolojisi evkle alarak balang dnem-
lerimizi anlatan bir hikye yazmtr. Bu bir bakma bizim, veriler-
le belirlenmemi, birok ayrnts phesiz doru olmayan ada
mitolojimizdr. Gelgelelim bugne kadarki en iyi kozmolojidir ve
yeni verilerle dzeltilebilir olmak gibi byk bir nitelie sahiptir.
Hikye, 15 milyar yl kadar nce, ok sktrlm bir maddeden
oluan bir blgenin patlamasyla balar (bkz. ekil 7.6). Galaksiler,
yldzlar, gezegen sistemleri ve ar elementler bu patlamadan son-
ra olumutur. Gneimizin ve gezegenlerinin ya, Byk Patla-
ma'dan sonra oluan evrenin yann te biri kadardr. Yeryznde-
ki ilk hayat belirtisi 3.5 milyar yl eskiye dayanr. Prokaryot hcre-
ler karyot hcrelerle yaklak 1.4 milyar yl nce birlemi, ok-
hcreli hayat 5-700 milyon yl nce balamtr. Srt iplikli omurga-
llar, bu biyolojik eitlilik patlamasnda ortaya kmlardr. Omur-
gallar 350 milyon yl nce karaya km, ondan sonra srasyla
amfibiler, srngenler, memeliler ve kular meydana gelmitir.
Sinir sistemlerini meydana getiren unsurlar da (nron, sinaps,
nrotransmitter ve reseptrleri) ok eskidir, kkenleri okhcreli
organizmalarn ortak atalarna dayanr. Gnmz omurgal beyni-
nin temel yaps, ok eski, 400 milyon yllk fosillerde de grlr.
Hayatta kalma mcadelesinde baarl olmu baz omurgallarn be-
yinleri kk kalsa da, beyin hacminin vcuda oranla artmas ("en-
sefalizasyon") omurgal soyaacnn dier dallarnda dikkat ekici
bir zellik olmutur. Bu durum, srngenlerden balayp memelile-
re, primatlara ve insana uzanan dal iin zellikle geerlidir.
HER EYN TARH 343

Not: 1 milyar = Bin milyon; 1 k = Bin. Tabloda yer alan saylann hepsi kaba tahminlerden ibarettir. karyot
hcrelerin nndeki soru iareti prekaryotlar ite karyotlar arasndaki belirsiz ilikiye iaret eder (bkz. not 7);
Homo sapiens'm "Afrika d"na g ibaresinin nndeki soru iareti metin iinde bahsi geen belirsizlie
iaret eder (bkz. 'nsann soyaac" blmnn son ksm).

ekil 7.6 Her eyin kronolojisi Benim gibi geni zaman izelgelerini aklnda tut-
makta zorlananlar iin bir kronoloji.

Soy aacnda insana kadar uzanan hominid dal, 5-8 milyon yl


nce primat dalndan ayrlmtr. Beyinleri gnmzn kuyruksuz
maymunlarn beyninden ok da byk olmayan Australopithec-
ne'ler 3 milyon yl nce yrmeye balayarak ellerin hareket ser-
bestisi kazanmasn saladlar. Ta aletleri ilk yapanlar Homo habi-
/iYlerdi. ki milyon yl nce, Homo erectus'un zamanlarnda, insan
kltryle beyni birlikte geliti: Kltrel ilerleme, beynin hzl ev-
riminde nemli bir uyarand muhtemelen. Homo sapiens ortaya k-
madan nce, insan atalarmz ta ve ahaptan gzel bilenmi aletler
yapm, uzak yerlerden hammadde getirmi ve barnaklar ina et-
mi. Homo sapiens'in kkeni tartmaldr, ama saylan srekli ar-
tan kantlar daha ok onun 100-200.000 yl nce Afrika'da tredii-
344 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ne, sonra da Afrika ve Asya ktasnda Neandertal'ler ile Homo erec-
tus'un yerini aldna iaret etmektedir. Hominid evrimi srasmda,
tespit edilemeyen bir zaman dilimi iinde dilin ortaya k yeni,
simgesel bir tasvir biiminin ve insanln en gl aletinin geli-
mesini salamtr.
Bu hikye beynin evrimini bir milyon yldan daha eski bir ge-
mie dayandrr. Ayn olaylar farkndaln evrimini de balatm ol-
mal. Bilin nasl bir biyolojik amaca hizmet etmitir? Alg ile ni-
yetin, kendine ynelik farkndalk ile bakalarna ynelik farknda-
lu yararlar zerinde dnnce, bunlarn tahmin edilemez bir
dnyada yaplmas uygun hareketleri sememize yardmc oldukla-
r (en basit "beyinler"in ilevleri zerine ina edildikleri) sonucuna
varrz.
Hangi hayvanlarn bilinli olduklar konusu ok tartmaldr.
Ensefalizasyon, kk csseli yavrular yapmak, uzun mrllk,
biyolojik zek art, evrenin srekli daha zengin bir biimde tem-
sil edilmesi ve giderek daha esnek tepki eitlerinin geliimiyle ala-
kaldr. Bir fikre gre, basit sinir sistemleri "alg kodu"na ihtiya
duymazken, daha karmak sinir sistemleri, zaman ve meknda r-
gtlenmi nesnelerin bilinli temsillerini gelitirmeyi yararl grr.
BLN MASAYA KONUYOR
Bilinle lgili Bilimsel Teoriler

Giri

Bilince duyulan ilginin son yirmi yldr bir yeniden dou yaama-
s bilim insanlaryla felsefecileri bilincin mekanizmalar, ilevleri
ve doasyla ilgili genel teoriler ne srmek konusunda cesaretlen-
dirmitir. Bu blmde bilim insanlarnn, dier blmde de felsefe-
cilerin bu alandaki katklar zerinde duracam. Bazlar farknda-
lrn nrobiyolojisine arlk vermi, bilincin nral bantlar iin
adaylar belirlemitir. Bunlar her verili grsel farkmdahk nnn bir
beyin blgesi a iindeki faaliyete bal olduunu dnrler:
Ama hangi beyin blgesi ve ne tr bir faaliyet? Bilgisayar bilimi
altyaps olan baz teorsyenler, bilincin beynin bilgi ilem yollarn-
da nasl bir rol oynuyor olabilecei sorusunu sormutur: Farknda-
hn ieriklerini beyinden bolca geip giden bilinsiz bilgiden ne
ayrr? Baka bir teorisyen grubu ise baklarn biyolojinin ve -
lemlemenin (computation) tesine, farkndaln daha geni insani
balamna evirmi, farkmdahm amacn zaman zaman aprak
olabilen toplumsal ilikilerimizde aramtr. Bu teorilerin ou bi-
lincin kapasitesinden ziyade ieriine hedeflenmitir: "Saha teorile-
ri" her ikisiyle de ilgilidir.
Bu fikirlere gz atmadan nce, bunlarn aklama ihtiyacnda
olduklar olgular hatrlamamz, bellek ve hareketle ilgili son za-
manlarda paralel olarak gerekletirilmi keifleri anlayabilmemiz
iin de grme konusu zerindeki odamz geniletmemiz gereke-
cek. Bilin bilimiyle ilgili incelikli bir soruna dikkati ekmek de
boynumun borcu; bu sorun, farkndalikla ilgili bir bilimden ne bek-
leyip ne bekleyemeyeceimizi aklamada bize yardmc olacak.
348 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Hikyenin buraya kadarki ksm:


Grme, bellek ve hareket

"O aa konuuyor, br de ban sallyor..."


Ormanda esen rzgr seyreden drt yandaki bir olan

Penceremden eyll rzgrnda dalgalanan aa dallarm, binlerce


yapran zerafetle sallann, yapraklarn yok olmalarna az zaman
kald uyarsn usul usul yapan gekin yaz yeilleri zerindeki ilk
altn sars rtular grebiliyorum. Grsel bilinle lgili bir teori,
biim ve hareket, renk ve derinlik yorumu asndan zengin byle
bir grsel deneyimi aklamaldr ite.
Daha nce mit vaat eden ipular barndran bir dizi srele
karlatk: Grmeyle ilgili saysz kortikal blgedeki grsel sahne-
nin zelliklerinin analizi; bu blgeler ile anlarmzn depoland
akak loblar arasndaki trafik; farkndaln, mesela yandaki oda-
dan geen konuma seslerine deil de grsel deneyime nem ver-
mesini salayan dikkatin ardndaki mekanizmalar. Bilin konusun-
da hangi nral faaliyetlerin ve nral faaliyet aianlannm kritik rol
oynadn tam olarak tespit etme vaadi tayan iki yaklamla kar-
latk. Bir kere, evremizdeki dnya deimezken deien dene-
yimlerle birlikte deien beyin faaliyetinin (hayalgc, halsinas-
yon ve dikkat deiiklikleri) tasviri, grsel deneyime sk skya
bal nral sreleri tanmlamaizda bize yardmc olabilir. Sonra,
krgr, gz ihmali ve agnozide gizli veya bilind algya hizmet
eden beyin faaliyetinin tanmlanmas, hibir deneyim ortaya kar-
mayan nral sreler konusunda bizi aydnlatabilir.
Bilinle ilgili bugnk dncelerin ou grme zerine odak-
lanmtr. Bunda alacak bir ey yok: Grme duyusu, en gelimi
ve hakknda en ok ey bilinen duyumuzdur. Ama bilin n zih-
nin her kesine tutar: Bilinli anlarmz, bilinli planlarmz oldu-
u gibi bilinli duyumlarmz da vardr. Her farkndalk teorisi bun-
lar gz nnde bulundurmaldr; bellek ve hareket zerinde yap-
lan aratrmalar da grmeyle lgili yaplan almalarn sonulary-
la paralellik gsteren nemli baz keiflere kaynaklk etmitir.
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 349
Dn akam hatrlayn. Akam yemeini nerede yediniz? Ki-
minle? Yemekte ne itiniz? Tabanz bir servisin zerinde miydi,
masada rt m vard, masa plak myd, yoksa televizyon seyre-
derken abur cubur attryordunuz da tabanz kucanza m al-
mtnz? Belki piknik yapmtnz. Muhtemelen bu sorularn hep-
sini de gayet doru biimde cevaplayabilirsiniz; biraz dndkten
sonra. Bunu yaparken, bildirimli episodik bellek olarak bilinen bel-
li bir bellek deneyimi gerekletirilir: Bellek bilinli olmas ve "bil-
dirilebilmesi" babnda bildirimli, gemiinizden esiz bir durumu
hatrlamanz babnda da episodiktir. Bildirimli bellek, baka bir ni-
1
telie de sahiptir, 5. Blm'de grdmz zere anlamsal dr da
ayn zamanda: Gemiten belli olaylar hatrlayp bunlar tarif ede-
bilmenin yan sra dnya savalar tarihlerinden bir "koltuun" tari-
fine kadar engin bir genel bilgiyi de sze dkebiliriz.
Bunlar gibi bildirimli bellekler kazanmann limbik sistemin,
zellikle de iyan akak loblanndaki hipokamuslardan talamusa,
oradan serebral korteks blgeleri zerinden tekrar hipokampuslara
doru oluan bir halkann salkl almasn gerektirdiini yakla-
k elli yldr biliyoruz (bkz. ekil 2.15).1 Bu yolun kritik paralan
karldnda veya kt biimde hasar grdnde, onlarla birlik-
te bildirimli bellek oluturma yetenei de hasar grr. 2. Blm'de
karlatmz HM bu rahatszln en nl kurbandr. Epilepsisini
iyiletirmek amacyla 1953'te yaplan bir ameliyatta HM' nin beyni-
nin her iki yanndaki iyan akak loblan alnmt. Ondan sonra da
ac bir biimde "ebedi bir imdi"nin iine hapsolmutu; kendisiyle
her gn ve yllarca yaplan mlakatlar hakknda tek bir bilinli an-
ya sahip deildi. Ama HM ve onun gibilerinin renme yetenekle-
rini kaybetmedikleri ortaya kt. "Amnezi sendromu"nda birok
renme eidi varln srdrr (bkz. ekil 8.1): Klasik koullan-
ma, hazrlanma ve yeni motor becerilerin kazanlmas.
Klasik veya "Pavlovcu" koullanma, zilin almas gibi ntr bir
olayn bir para yiyecein az sulandnc grnts gibi duygusal
bir olayla elendiinde, yava yava elendii olaya verilen "koul-
suz" tepkiye neden olmas (bu durumda azdan salya akmas) s-
recidir. Gl bir renme biimidir bu. Man Denizi'nde gerek-
letirdiim ok zorlu ve mide bulandrc bir feribot yolculuunun
hemen ncesinde aldm ikiyi dnnce hl tylerim diken di-
350 BLN, KULLANIM KLAVUZU

ekil 8.1 Bellek snflandrmas 8u snflandrmada bellek eitleri arasnda yap-


lan ayrmlar genelde nrolojik sistemler arasndaki ayrma denk gelir. Uzun sreli
bildirimli bellek kazanmlar] Papez halkas dahilindeki yaplarn salkl almasna
baldr. KSB = ksa sreli bellek; USB = uzun sreli bellek.

ken olur; bir zamanlar bir kz arkadamn kulland gl kokusu en


az endam kadar etkilerdi beni. Hazrlanma da bildik bir renme
biimidir. Di fras veya aydanlk gibi tandk bir nesnenin all-
mam bir adan ekilmi fotorafna baktmzda nce tanyama-
yz. Ama nesneyi "grdkten" soma aknlk duygusunu yaamak
gleir: Fotorafa ikinci bakmzda nesneyi hemen tanrz. Psi-
kologlar hazrlamann derecesini lmek in genelde "tahrif edil-
mi ekiller" kullanrlar (bkz. ekil 8.2): Komu ekillerce "hazr-
lanmad" srece hi kimse en stteki ekli tanyamaz. Motor -
renme, aa yukar kendi kendini aklar niteliktedir. HM, nceki
teebbslerini bilinli olarak hatrlayamad haide (pek allma-
m bir yetenek oian) aynaya bakarak yazma yeteneini kazanm
ve el becerisi gerektiren dier ilerde hep artan bir ilerleme kaydet-
miti. Bu zeIik gerekten de hayret edilecek bir zellik: Btn bu
renme biimleri (arzu ve irenme duygularnn koullanmas, ta-
nmann hazrlanmas ve beceri kazanma) renme durumlarm ha-
trlama1 yeteneinden bamszdr. Beynin eitli bellek sistemleri
vardr ve ilerinden sadece bazlar bilinli hatrlamay destekler.
Bellekle ilgili bu keifler, grmeyle ilgili aratrmalardan elde
edilen sonulara benzerlikler sunar. Episodik bellek, yani gemi
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 351

ekil 8.2 Tahrif edilmi ekiller Buradaki gibi ekiller zihni hazrlama aratrmala-
rnda kullanlrlar. Bellek kayb olan hastalar, bunun gibi ekil dizilerinden yararla-
narak az tahrif edilmi ekillerden balayp yava yava ok tahrif edilmi ekilleri
tanmay renirler.

olaylarla ilgili anlan canl biimde hatrlama yetenei, grme de-


neyimine benzer bilinli bir sretir; ilemse! bellek, yani daha son-
ra davran bilinli bir hatrlamaya gerek olmadan etkileyebilen
olay ve hareket kaytlarm depolama yetenei, krgrde grlen
bilind grsel klavuzlua benzer. Hareketle ilgili aratrmalar
bellekle ilgili ikinci bir paralellik sunar.
Baz hareketlerimiz kastidir: Onlar gerekelendrebIir veya en
azndan aklayabiliriz. Birka dakika nce parkta dolatm; nk
bacaklarm amak istemitim, sonra bu gzel eyll gn masam-
dan kaldrmt beni. Yeterince ak grnyor bu. Ama bazen ni-
yetlerimizin ierii altst olur. Yrye kmam masa bilgisaya-
rmn bana emrettiini veya ayaklarmn iradem dnda beni yrt-
tn sylemi olsaydm, hakl olarak benim iin endie duyard-
nz, zira bu tr "kontrol edilme hezeyanlar" yaygn psikoz belirti-
2
leridir. Bu hezeyanlar, normal grmede halsinasyonlar ne konum-
352 BLN, KULLANIM KILAVUZU

daysa, normal niyet deneyimlerimizde o konumdadr. Daha da tu-


haf bir leme gidecek olursak, "yabanc uzuv sendrom"u olan nro-
lojik hastalar, istemli grndkleri halde (elleri ceplerine giderken,
merubat ierlerken, hatta farkl uzuvlar birbirinin istemli faaliyet-
lerine mdahale ederken) kol ve bacak hareketlerine bir aklama
getiremezler.3 Psikozda, niyet farkndal varln korur, ama bo-
zulmutur; yabanc uzuv sendromunda tamamen yok olmutur.
Niyet farkndal bu kadar yabanc olmayan baka bir balam-
da da kayp gider. Alkn olan iin di fralamak, ayakkab veya
kravat balamak ok az dikkat ister. Yaptklarmzn ounu al-
kanlkla yaparz. Ama bu becerileri reniyorsak, dikkatimizi yap-
tmz eye ok fazla vermemiz gerekir; her zamankinden farkl
eyler yapmak zorunda kaldmz durumlar (mesela ara sra boyun
bam papyon ekline getirmem gerektiinde) da bizden ayn dik-
kat younluunu talep eder. Burada ikinci bir parallellik sz konu-
sudur (bkz. Tablo 8.1). Kasti hareket bilinli grmenin benzeridir.
Nasl ki bilinli grme halsinasyon yznden rayndan kabili-
yorsa, niyetlerimizin ierikleri de psikoz yznden tahrif olabilir.
Otomatik (ve "yabanc") hareket krgrye paralel oluturur: Her
ikisi de farkndalik alannn dnda meydana gelir, geri kr bir
alandaki grme ediminden farkl olarak, genellikle anlk bir fark
edile birlikte otomatik hareketlerle ilgili farkndalmz yeniden
harekete geirebiliriz.

Tablo 8.1 Grme, bellek ve hareket arasndaki paralellikler


BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 353
Bu bilinsiz srelerin beyindeki temelleri hakknda ok az ey
biliyoruz. Klasik koullanmada zellikle beynin genellikle hareket
denetimiyle ilgili blm olan beyincik rol oynar.4 Hazrlanma, sz
konusu uyaran tarafndan uyarlan yerel beyin faaliyetinde, mesela
grsel alanlardaki faaliyetlerde, azalmaya neden olur, ki bu da uya-
rana tekrar tekrar maruz brakmann uyarlan nral ilemlerin etki-
liliini arttrdn akla getirir.5 Keza, motor beceriler otomatik ha-
le geldike, kresel beyin aktivasyonu azalr.6 Ayn zamanda akti-
vasyon rnts de deiir. Bilhassa yeni beceriler kazanmakla
megul olan "prefrontal korteks"teki alanlarn faaliyetleri, korteksin
daha arka blgelerine ve bazal ganglion gibi baz "korteks alt" bl-
gelere kayar.7
Bu paralel farkllk (bilinli grme ile krgr, bldirimli bel-
lek ile ilemsel bellek, bilinli hareketler ile alkanla dayal ha-
reketler arasndaki) ile bunlarn beyindeki bantlar gnmzn
bilin teorilerinin temelini oluturur.8 Ama bunlara gemeden nce,
derine uzanan yntembilimsel bir sorunla sizi biraz oyalayacam.

Yntembilimsel bir prz: Bildirme zorunluluu

Duyulan nameler tatldr, ama hi duyulmamlar


Daha da tatl...
John Keats9

Bilim gzlemlenebilir eylerle urar. Bilimden gzlemlenemez


eylere (atomalt fiziindeki gzle grlmeyecek denli kk ey-
lere veya evrenin yapsm ve tarihini aratrrken uzayn ve zama-
nn eriilmez noktalarna) doru uzanmak iin yararlanabiliriz.
Ama, snanabilir somut tahminlerde bulunamad srece hibir bi-
limsel teori, teori adn almaya hak kazanamaz.
Bu durum, bilin bilimi iin grnte de olsa bir sorun yaratr.'0
Zira normalde deneyimi dorudan gzlemlenebilir bir ey olarak
kabul etmeyiz.'1 Belli etmediiniz di arnzdan, mutluluunuzdan
veya bir trl aklnzdan karamadnz nameden tmyle haber-
siz olabilirim. Bana syledikleriniz ve hareketlerinizin aa vurdu-
u eyler genelde bana sizin hakknzda doru bir fikir verir; ama
354 BLN, KULLANIM KILAVUZU
bunlar bilincinizin ieriiyle ilgili ipularndan te eyler deildir.
Parack fizii ve kozmolojide olduu gibi bilinle ilgili aratrma-
lar bizatihi fenomene ok yakn biimde gerekletirilmek, beyan-
lara ve farkndalk belirtilerine bal olmak durumundadr.
in daha da kts, bilinli deneyimin, daima ilkesel olarak bi-
le beyan edilebilir olmasnn gerekip gerekmedii belli deil. Tipik
bilin durumlar tasvire tmyle aktr. Penceremzde/ dar bakn:
Grdnz manzaray birka szckle tarif edebilir, bir kda
taslan izebilir veya bir dizi renk rnei iinden gkyznn ren-
gini bulabilirsiniz. Peki ama deneyimi beyan etme imkn bilin
in mutlak bir ngereklilik mi?
Zihninizde birka blm geriye gidin. Hareket etme yetenei bi-
lin iin zorunlu deildir elbette: Daha nceki blmlerde de gr-
dmz gibi, fel farkndahn nnde engel deildir. Dil de muh-
temelen olmazsa olmaz deildir: Bir yandaki ocuklarn, baz
hayvanlarn veya inme yznden konuamayan yetikin insanlarn
bilinli olduu konusunda pek kimsenin phesi yoktur. Uzun sre-
li anlarn olumasna genellikle bilin elik eder: Ama bu tr anla-
rn olumas iin ille de farkndahn gerekmediini gsteren anes-
tezi aratrmalar olduunu grdk. Belki de, bilin iin en azndan,
br deneyimle ilgili br dnce oluturma yetenei gerekiyordur.
Bu kavram "bilincin" etimolojisini yanklar: Bilin szcnn
kullanm "kiinin kendisiyle bilgi paylamas"n ima eder. Ama bu
bile phelidir: Bir aryla lgili bir dnce oluturamadmda o
ary hissetmem mi? Yaltlm bilinli bir duyum, "dile getirilme-
mi bir duyum akmas" mantksal bir imknszlk mdr? leride
greceimiz birok bilin teorisi, deneyimimiz zerinde dneme-
diimiz srece bilinli olamayacamz farzeder. yle midir peki?
Bilincin asgari koullarm bilmiyoruz. Sorunu en azndan ak-
la kavuturabilecek u "dnce deneyi"ne bir bakalm. Bir insa-
ni grsel sistemini yahtabildiimizi veya doann byle bir sistemi
bir ekilde yalttn farzedelim. Byle bir yaltlm sistem grsel
deneyime muktedir midir? Tam anlamyla yaltlmisa, genel kana-
at byle bir deneyimin asla mmkn olmayaca ynnde olacak-
tr. Bir kere, bu sistem beyin sapndan gelen ve normalde uyanklk
durumunun srdrlmesi iin gerekli olan etkinletiricilerden yok-
sun olacaktr. imdi daha cmert olalm ve iin ine beyin sapn-
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 355
dan gelen etkinletiricileri de katalm. mdi elimizde, uyank be-
yindeki gibi beyin sap tarafmdan harekete geirilen yaltlm bir
grsel sistem var. Bu sistemin grsel bir girdi, mesela renk bak-
mndan zengin, soyut bir sahnenin grntsn, almasma da izin
verelim. Bilin konusunda bilgi sahibi baz okurlar btn bunlardan
huzursuzlanmaya balam olabilir; beyin yekpare br ielik iin-
dedir, "yaltlm" sistemlerdeki faaliyetlerin sonularnn makul bi-
imde tartlabilirlii mulaktr, diye dnebilir. Bana biraz m-
samaha gsterin: Normalde bu soyut sahnenin alglan srasnda
grsel sistemde meydana gelen nral koullan oluturmann nn-
de ilkece bir engel yok. Ayn ekilde, deneyimlerini bakalarna,
hatta kendine bile "bildirecek" aralar olmayan bir sistemde bu ko-
ullarn gerekletirildiini varsayarsak, bu faaliyet bir deneyim or-
taya karr m?
Bu dnce deneyimine verilen tepkiler eitli. Bu koullarda
bir deneyimin meydana gelecei fikrini bazlar sama veya yanl
anlamalar zerine kurulmu bir fikir olarak grr. Ben ahsen gr-
sel bir deneyimin meydana gelebileceini dnyorum, geri bu
deneyimin ok snrl bir deneyim olacan da unutmamak gerek.
Bu deneyim, herhangi bir zgndergeden veya kiilikten yoksun
olacak, gemi deneyimlerle herhangi bir yanklanm, herhangi bir
dilsel boyutu, hareket oluturacak herhangi bir kapasitesi olmaya-
caktr. Ama bu zel durumda eyann tabiatyla ilgili sezgi, bu du-
rumun vurgulad belirsizlik kadar nemli deildir: nsan beynin-
de bilincin asgari koullar hakknda bildiklerimiz hayvanlar ale-
mindeki bilincin asgari koullan hakknda bildiklerimiz kadardr.
Bildirim imknnn bir ngereklilik olduu aikr deildir.12
ngereklilik deilse, bunun farkmdalk bilimi iin douraca
baz sonular vardr. Bir kere, bilincin ierikleri ile bunlar konusun-
da yapabildiimiz gzlemler arasndaki boluklar, grmezden gel-
mek yerine ortaya konmas (veya sorgulanmas) gereken bir glk
yaratr. Bu sorunu tehis etmek, farkmdalk konusunda son sz
sylediini iddia eden her teoriye kar salkl bir kukuculuun
domasm salar. Aynca zel olarak, bilincin temelini oluturan n-
ral srelerin, hareket ve bildirime hizmete eden srelere eriebi-
lir olmas gerektiini farzeden her bilin teorisini (en azndan son
zamanlarda ortaya konmu etkili bir teori byledir) kukuyla kar-
356 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lamaya da yol aar bu. 3unun dnda genel olarak, deneyim ile
gzlem arasndaki boluk, beynin normal btnlemi ilevinin
nemini vurgulayan bilin teorilerinin gzlem koullarnn yaratt-
bir ey zerine ina edilmi olabileceini akla getirir.13 Btn bu
noktalar zerinde ileride, sz konusu teorileri incelerken daha faz-
la duracaz.
Bu sorunu nemini abartmak istemesem de ihtiyatl davranmak
gerektiini dndm iin biraz uzunca ele aldm. Bir kere, tipik
bilin deneyimi durumlar bildirilmeye msaittir ve olaand va-
kalara ok fazla arlk vermek akllca olmayabilir. Her grsel far-
kndalk bilimi, gzlemlenebilir olan gzlemlemekle ie balama-
ldr kukusuz, yani farkndalk bildirimleri ve belirtileriyle. Aynca,
bildirilemez farkndalklarn olabilecei tartmaya aktr. Bu d-
nce birok felsefecinin kar kt bir deneyim kavramn (zel,
gzlemlenemez bir deneyimi) varsayar. Felsefecilerin bu tavrlar-
nn nedenlerine 9. Blm'de daha yakndan bakacaz. Ama nce,
deneyimle ilgili bildiklerimizi kapsaml farkndalk teorileri halin-
de zetlemeye alm olan bilim insanlarna bir bakalm.

Bilinli grmenin "nerede" ve "nasr

Yakn zamanlarda bir bilin teorisine el atm olan hemen her bilim
insan baz temel noktalarda hemfikirdir. Bilincin, onsuz imknsz
olacak her trl eyi yapmamza olanak salamas babnda nemli
olduu; bilincin beyinle balantl olduu, ama beyinde meydana
gelen btn faaliyetlerin bilinli olmad; beyin sap ile talamuslar-
daki derin yaplarn uyarlmlk iin byk nem tarken, talamus-
larla korteksteki faaliyetin bilincin ieriklerini belirledii; bilinci
ortaya karan faaliyetin tek bir yerde meydana gelmedii, beynin
eitli yerlerine dald ve birok psikolojik sistemin bu faaliyete
katld daima sorgulanmadan kabul edilir (bkz. ekil 8.3). ou
teori, aynca, birbirleriyle gevek bir balant iinde olan, ama bir
sreliine tutarl olabilen nronlardan oluan, beynin drt bir yan-
na salm bir nron ann (ngr sahibi Kanadal psikolog Do-
nald Hebb'in "hcre birlii" adn verdii bir nron grubunun) bilin-
cin nral bants olacam farzeder.14
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 357

ekil 8.3 Etkileimden doan bilin Beynin iindeki bilgi aknn yollar. Bu genel
yollarla modllerin mevcut olduunu biliyoruz. Bilinle ilgili birok yeni teori, bi-
lincin kkenini bu modllerin ikisi veya daha fazlas arasndaki likilere yerletirilir.

Bu ana karar noktalar kritik ayrntlarla ilgili ihtilaflarn dodu-


u geni bir alan brakr. Bilincin olumas in bir hcre birlii ne
kadar byk olmaldr? Bilincin olabilmesi iin birlemi belirli n-
ron tipleri mi gereklidir, yoksa belirli korteks tabakalar m? Hcre
birlii iindeki etkileimler belli bir karmaklk dzeyine erimeli
midir? Hcre birliinin faaliyeti belli bir trden ya da belli bir za-
man aralna sahip mi olmaldr? Belirli kortikal blgeleri mi ier-
melidir, yoksa baka blgelerle belli bir iliki alanna m sahip ol-
maldr? Btn bu ayrntlar bilincin psikolojik yapsyla nasl ala-
kaldr? Bu sorulara verilen cevaplar halihazrda nerilmi olan te-
orileri birbirinden ayrr. Baz teoriler anatomiye, bilincin "nere-
desine vurgu yaparken, bazlar da fizyolojisine, "nasrna vurgu
yapar. nce anatomiyi ele alacaz.
358 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Nerede?

her birimi bir hcre olan bir milyon demokrasi...


Sir Charles Sherrington

Bilin teorisyenleri, grsel farkmdalk iin hangi beyin blgelerinin


kritik nem tad konusunda farkl grlere sahip. ok fazla tar-
tlan ve pek tipik olmayan bir fikirden bahsedeceim size, ondan
sonra konuyla ilgili eitli fikirler ne sren kar grleri ncele-
yebiliriz.
Gerald Edelman, bilin konusuna ynelmeden nce, 1972'de
molekler immnoloji dalnda Nobel dl kazand. DNA'nm ke-
fedilmesinde ortak pay olan Francis Crick gibi Edelman da beynin
almasn, zellikle de farkndaln oluumunu, gnmz biyo-
loglarna ynelik en ciddi meydan okuma olarak grmeye balad.
Aratrmasnn ana itici gcn, deneyimin znel zelliklerini de-
neyimi destekledii dnlen beyin yaplarnn bilinen biyoloji-
siyle ve bu yaplardan kaynakland tahmin edilen faaliyetlerin bil-
gisayar simlasyonlanyla uzlatrma abas oluturmaktayd. Edel-
man'n bilincin hem "nerede"si hem de "nas"' zerinde grleri
mevcut.
Edelman'n anatomi temelli fikrine gre, bilincin nral bant-
lar, meslekta Giulio Tononi'yle birlikte "dinamik z" adm verdi-
i "birbirleriyle gl bir etkileim halinde olan unsurlar"dan olu-
an hareketli bir hedef, yer deitiren bir ittifaktr.15 Her verili za-
manda, "temel bilin"ten (alg deneyimimizden) sorumlu dinamik
z, birbiriyle ve talamusdaki kendileriyle alakal ekirdeklerle can-
l bir iletiim halinde olan serebral korteks blgelerini kapsar. Kor-
teks blgeleri, duyusal bir rol oynayan kortikal grsel alanlar gibi
alanlar ve gemi deneyimler tarafndan biimlenen blgeler gibi
duyum akmn anlam ve duyguyla yourabilen alanlar ierir.
Edelman ile Tononi, bilincin bu alanlar arasndaki faaliyetlerin
btnlemesinden, bilgi hzla ileri geri akp da bir yandan yerel kor-
tikal dnglerin uzmanlam, "ayrlm" ilevlerini yerine getirme-
lerini, bir yandan da dinamik zn dier unsurlaryla birletirici bir
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 359
diyalog iine girmelerini salarken ortaya ktn tasavvur ederler.
Bilincin ortaya kmasna yardmc olan nral srelere dayal bu
"model"in bilincin kilit znel zelliklerinin ounu aklayabilece-
ini iddia ederler: Sreklilik ve deikenlik, tutarllk ve deiim
hz, dikkat odann ve dikkatin daha dank olduu bir evrenin
mevcudiyeti ve bilincin ieriklerinin tm dier psikolojik yetenek-
lerimize (dil, bellek, duygu ve karar alma) kapsaml olarak eriebi-
lir olmas gibi zelliklerdir bunlar. Daha nce tehis ettiimiz so-
runlar babnda Edelman'm teorisi, belirli nron tiplerine veya korti-
kal blgelere zel bir rol bimez, ama korteks ile talamus iindeki
ve ikisi arasndaki karmak etkileimlerin nemini vurgular.
Francis Crick ile alma arkada Christof Koch, Edelman'mki-
ne ok benzer, ama aydnlatc farkllklar tayan bir dizi neri ge-
16
litirmitir. Krick ve Koch, verili her anda bilincin nral bant-
larnn, faaliyetleri nral ateleme arka plannn en az 100-200 mi-
lisaniye zerinde kendini gsteren dank, ama yaygn bir nron
an kapsayaca tahmininde bulunurlar. Bilincin nral bantla-
nyla dorudan alakal nronlarn "molekler, farmakolojik, biyofi-
zik ve anatomik zelliklerden oluan benzersiz br kombinasyon"a
sahip olabileceklerini dnrler: Mesela Crick, kortikal grme ala-
nnn 5. tabakasndaki bir yn piramit hcrenin kritik bir rol oyna-
d tahmininde bulunur.
Yakn zamanlarda Crick ve Koch, teorilerine tartmal baka bir
fikir daha ekledi. 17 1995'te Nature'da. yaymlanan bir makalelerinde,
VI alam, primer grme korteksi dahilindeki nronlarn, aadaki
grsel alanlarda ilenmi bilgilerin ounu tedarik etmelerine ra-
men, grsel farkndalk konusunda bilincin nral bantlanyla do-
rudan balantya gemediini ileri srerler. Bu fikir iki kaynaa da-
yanyor: Grsel deneyimimizin VI'den ziyade V4 gibi daha yksek
grme alanlannda bulunan nronlarla bantl olduunu ileri sren
deneysel almalar ile bilince ancak aln loblanyla olan karlkl
balantlar yoluyla hareketi dorudan etkileyebilen kortikal blge-
lerin katkda bulunabileceine ilikin teorik anlay. Bir nceki b-
lmde karlatmz (ve sorguladmz) fikrin, yani harekete dai-
ma bilinli bilginin nezaret edebilmesi gerektii fikrinin dorudan
bir ifadesidir bu. leride de greceimiz gibi, yeni teorilerde tekrar
tekrar ortaya kan bir tema bu.
360 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Primer duyu alanlarnn farkndala dorudan katks yoksa,
belki de birok korteks yaps bilin menzilinin dnda almakta-
dr. DF adl hasta zerinde yapt aratrmalaryla 6. Blm'de kar-
18
latmz David Milner bu minvalde bir fikir ne srer. Hatrla-
yacanz gibi, DF "gremedii" ekilleri "postalayabiliyor"du. DF'
nin tammlayamad ekillerden dikkate deer bir dorulukla yarar-
lanmas, dier birok veriyle birlikte Milner', grme ileminin "dor-
sal" akmnn, grmenin nezaretinde gerekleen davrann blin-
d "evrim ii" denetimiyle alakal olduu, ventral akmn da bi-
linli grme dnyamzdan sorumlu olduu dncesine sevk etti.
Edelman ve Crick'n tartmaya at fikir, yani beyin blgeleri
arasndaki (veya psikolojik sreler arasndaki) bir etkileim saye-
sinde, normalde bilinsiz olan nral srelere bnlilik kazandrl-
d eklindeki fikir eitli yazarlar tarafndan farkl ekillerde kabul
grmtr. Bu fikri benimseyenler arasnda krgry bulan We-
isenkrantz, bilin konusundaki dncelerini bozuk dnce ve
duygular zerine yaplan aratrmalara dayandran psikolog Jeffrey
Gray ve asl aratrma alann beyin hasarnn idrak ve davran ze-
rindeki etkilerinin oluturduu Antonio Damasio bulunuyor.
Weiskrantz, gremedii hedefi gsterebilen bir krgr hasta-
snda veya eitim ve altrma dnemine ilikin bilinli bir anya sa-
hip olmadan belli bir beceri kazanabilen amnezi hastasnda, eksik
olan eyin, hl gerekletirebildii faaliyetler zerine "onaylanm
paralel yorumda bulunabilme yetenei" olduunu ileri srer.19 lkel
yeti (grme veya bellek yetisi) ayakta kalr, ama bu yetiyi "yorum-
lama" veya onun zerinde dnme yetenei, onu dncede veya
hayalde kullanma yetenei yok olmutur. Weiskrantz bu "yorumla-
ma evresi"yle ilgili iki gr ie yarar biimde ayrr: lk gre
gre, bu evre yalnzca baka aralar sayesinde bir ekilde ulalm
olan bilincin onaylanmasna olanak tanr; daha radikal olan dier
gre greyse, ki Weiskrantz bu gr savunur, yorumu yapma-
nn bizatihi kendisi bize bilinci balar: "Farknda olmakla kaste-
dilen ve bilinci ortaya karan ey budur." Weiskrantz kendi savun-
duu grle felsefeci David Rosenthal'in gelitirdii bilin kavra-
m arasndaki benzerlie dikkati eker. Rosenthal, kiinin grd
eyin bilincinde olmasnn o eyi grd dncesine sahip olma-
s demek olduunu ileri srer: Baka bir deyile bilin, dnce bi-
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 361
20
linsiz duyumu aydnlattnda ortaya kar.
Weiskrantz, "yorumlama evresi"nin anatomisini btn ayrntla-
ryla anlatmaz, ama bu anatominin bellek ile hareketi yneten "fron-
to-limbik" blgeleri ierebilecei tahmininde bulunur, ki Edelman
21
ile Crick de buna iaret etmitir. Jeffrey Gray daha sarihtir. Gray,
salt duyumun bilinci ortaya karmakta yetersiz olduu konusunda
Weiskrantz'la hemfikirdir. Bilin, akak loblarmn limbik blgele-
riyle basal ganglionlarda meydana gelen ve bilinsiz duyum verisi-
nin gemi deneyimlerle ve imdiki niyetlerle oluturulan beklenti-
lerle karlatrld "ikinci gei"in sonucudur. Gray, izofrenide
meydana gelen tuhaf deneyimleri, duyu verilerini bu ikincil fitre-
den (ki bu filtre, normalde ok nemli olaylar tanmlamamz sa-
lar) geirememekten kaynakland eklinde izah eder.
Antonio Damasio nral bir benlik modeline bavurarak bilincin
beyin sreleri arasndaki bir etkileimden ortaya ktn ne s-
22
rer. Damasio, bilincin yalnzca, beyin "ikincil haritalama" denilen
bir sre sayesinde duyu verilerinin organizma zerindeki etkileri-
ni temsil ettiinde ortaya ktn belirtir. Bu teori de salt duyumu
farkndalk iin yetersiz kabul eder: Damasio'ya gre, duyumun n-
ce, bilginin etkisini kiiye aikr klacak bir sre tarafndan dn-
trlmesi gerekir. lgintir, Damasio benliin nral temsilini, bey-
nin grece eski blgelerine, st beyin sapma, talamusa, derin n be-
yin ekirdeklerine ve vcut-duyu korteksine yerletirir.
Bu teorilerin hepsi "etkileimli"dir: Bilincin, beynin genelde al-
g, duygu, bellek ve hareket gibi az ok bamsz psikolojik ilevler-
le ilgili farkl blgeleri arasndaki diyaloga bal olduunu ima
ederler. Bilincin beynin grece yerel faaliyetlerinden ortaya kabi-
leceini syleyen modellerle taban tabana zttrlar. Mesela, grme
fizyologu Semir Zeki, grsel beyin iindeki her ilevsel sistemin
(V5 alann ieren, hareket algs konusunda uzmanlam sistem gi-
bi) kendi "mikrobn"ini oluturduunu ileri srer.23 Bu fikir, gr-
sel uyaranlarn farkl ynlerinin farkna, az ama nemli farkllklara
sahip zaman aralklarndan sonra vardmz gsteren verilerden
ortaya kar: Br nesnenin renginin "mikrobilinci" ile o nesnenin
eklinin farknda olmak arasnda ok az bir ezamanszlk sz konu-
sudur. Bu doruysa, sradan grsel farkndalk, farkl yerlerdeki
hcrelerin faaliyetlerinin birbirine balanmasndan ziyade bir grup
362 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ekil 8.4 Bilin teorileri Metinde ele alnan teoriler ounlukla etkileimlidir, bi-
lincin psikolojik sistemlerle nral sistemler veya altsistemler arasndaki diyalogdan
doduunu dnrler. Kesik izgiler bilinsiz veya sadece bilin potansiyeli olan
(Edelman) sreleri gstermektedir.

"mikrobilin"in birbirine balanmasnn bir sonucu olabilir. Ze-


ki'nin fikirleri daha nce grdmz dnce deneyini hatrlatr.
Zeki, yaltlm bir grsel sistemin, hatta alt sistemlerinden birinin
bile, pekl bilinli olabileceini ileri srer gibidir.
O halde, bu teorilerden hangisi doru? Ortak birok ynleri var,
temel iki farkllklar da (bkz. ekil 8.4). Bir kere, beyin blgeleri
ile bilin iin zorunlu kabul ettikleri psikolojik ilevler arasndaki
diyalogun miktan konusunda aynla dyorlar: Hepsi deilse de
ou, duyumlann ancak srecin ileri evrelerinde (gemi arm-
larla karlatklannda, gelecekteki hareketleri ynetmek zere kul-
lanldklannda, dnmenin nesnesi haline geldiklerinde veya ben-
lik zerinde etkilerinin bulunulduu hissedildiinde) bilinli hale
geldiini leri srer. Ayn dtkleri ikinci nokta birincisinden kay-
naklanr: Bilin iin kritik nem tad kabul edilen korteks ve
korteks-alt yaplarn menzili konusunda farkl eyler sylerler.
Hepsi belli serebral korteks blgeleriyle talamusun bilinte rol oy-
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 363
nadn kabul eder, ama korteksin hangi blgelerinin yaamsal
nem tad ve basal ganglionlar ve beyin sap gibi daha derin
merkezlerin nemi konusunda farkl grler ne srer. Bu teorileri
savunanlar genelde bu teorileri geici neriler, yeni verileri bir ara-
ya getirip onlar teste tabi tutulabilecek hipotezlere dntrme a-
bas olarak grr. Nihai karar zaman pek yakn deil. Buraya kadar
kaba taslak anlattm bu nc teoriler, bilincin nral temelinin hat-
larn izmekten bile uzak henz: Zira bilincin beynin iinde olduu
kadar evresinde de ne tr faaliyetlerin gerekletiine bal olduu
kesin. imdi de farkndalm fzyolojisiyle ilgili fikirlere (cinin
lambay nasl okadna) bakalm.

Nasl?

Dans et, o halde, nerede olursa,


Ben Dans Tannsym, dedi...
Sydney Carter, "Lord of the Dance"

Bilinci uyarmay baaramayan nral faaliyet trleri hakknda bir


eyler biliyoruz. Yava dalga (veya ryasiz) uyku ile genel "byk
epilepsi" nbetleri bariz elektriksel zelliklere sahiptir: Her iki du-
rumda da, beynin genelindeki nronlar faaliyetlerini ezamanl y-
rtr ve yklerini bilinle badamayacak toplu bir ahenk iinde
boaltrlar. Beyinde ezamanl gerekleen her trl faaliyetin bilin-
cin aksamasna neden olabileceine mi iaret eder bu?
yle bir zorunluluk yok. Hzl nral boalmann snrl, kontrol-
l ezamanllnn alg, belek ve harekette kilit bir rol oynuyor
olabilecei fikri, gnmz aratrmalarnda zerinde youn olarak
durulan bir fikirdir. Bu fikir 5. Blm'de, grsel deneyimin "ba-
lanmas" konusunun bir aklamas olarak kmt karmza. im-
di burada biraz duralm ve bu fikrin neden bu kadar dikkat ektii-
ni dnelim.
Nronlarn bilgiyi iki yolla "kodladklan" dnlmtr o-
unlukla: "Yer" kodlar veya "frekans" kodlan kullanarak. "Yer", bir
nronun meknsal ilikilerinin nemine atfta bulunur. Dolaysyla,
retinadaki belli bir noktadan LGN'deki bir noktaya giden bir nron,
364 BLN, KULLANIM KILAVUZU
meknda belli bir noktadan grsel bilgi kodlar. "Frekans", nronun
ateleme sklna atfta bulunur. Nronlar uyaran olmadnda o-
unlukla kendiliinden ateleme yaptklarndan, ateleme oranlar-
nn hem art hem de d bilgi tayabilir. Duyu nronlarnda,
duyu uyarsnn younluu ile nronun boalm skl arasnda ge-
nelde bir iliki sz konusudur. Bu iki bilgi kodlama yntemi, bilgi-
nin retina gibi bir duyu yzeyinden duyu analizinin balad kor-
teks alanlarna nasl tandm aklamaya yardmc olur. Daha n-
ce de grdmz gibi, grme korteksnde bu analize yn tayini, bi-
im, renk ve derinlii tespit etme konusunda uzmanlam hcre ve
korteks blgeleri dahil olur.
Peki ama algladmz nesneler, grsel girdiyi analiz eden hc-
relerdeki faaliyetlerden nasl yeniden ina ediliyor? Geleneksel
aklamalardan brine gre, "basit" nceliklere (bir izginin bir par-
asn semek gibi mesela) sahip nronlar daha karmak eylerle
ilgilenen (bir kare semek gibi mesela) hcrelerle birleir. Bu hiye-
rarik sre eitli hcre nesilleri ve balantlar boyunca srer, ta
ki grsel sinyal, karmak kategorileri ve tanyabildiimiz benzer-
siz bireyleri seebilecek donanma sahip nronlara, mesela, by-
kannenizi benzersiz biimde tanyabilecek bir hcreye ("bykan-
ne hcresi") ulaana kadar. "Hiyerarik" grsel ilemin var olduu-
na dair veriler var. Ama hikyenin tamam bundan ibaret olamaz.
Bir kere, bykanneleri vakumun iinde grmeyiz. Onlar bir
grme balam iinde grrz. Grme hiyerarisinin st seviyele-
rindeki karmak hcrelerin faaliyetlerini grme alannn ayrntl
br haritasn kapsayan nceki grme alanlarndaki faaliyetlerle bir-
letiren bir mekanizma olmal. Sonra, grme ilemi eitli alanlarda
paralel biimde meydana gelir: Nerede analiz edilirse edilsin, aym
nesnenin biimini, rengini ve hareketini birbiriyle ilikilendren bir
mekanizma olmal. Nihayet, tanmann temelinde mstakil hcreler-
deki faaliyetlerin yatyor olmas pek muhtemel deildir. Karmak
hcrelerden oluan kk alarn birleerek nesne ve insanlar tem-
sil ettikleriyse ok daha muhtemeldir: yle olduunu kabul edersek,
ilerindeki faaliyetleri ilikilendiren bir mekanizma olmal.
leri srlen yeni fikre gre, nc bir nral kodlama btn bu
talepleri karlayacak ortak bir mekanizma oluturur. Yer ve frekans
kodlama, tek tek hcrelere hitap eder. Yeni tarz "zaman" veya "evre"
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 365
kodlama, hcre gruplarnn faaliyetiyle balantldr. Fikir znde
son derece basit. Tek bir nesnenin ayr zelliklerini temsil eden n-
ronlar (beynin her tarafna geni bir biimde yaylm olabilirler) ay-
n anda ateleme tarafndan ilikilendiriliyordur belki de. Bunun gi-
b bir eylerin meydana geldiine dair yetersiz, ama srekli artan ve-
riler var.
Ezamanllk ille de ritmiklie iaret etmez (hcreler geliigzel
aralklarla ezamanl ateleme yapabilirler) ama yle grnyor ki,
ortak bir faaliyete dahi! olan nronlarn ezamanl atelemeleri o-
unlukla ritmiktir. Ritimler, 25 ile 100 devir/saniye "gama" frekans
band aralndadr. Birok veri bu ritimlerin bilin iin kritik nem
tad konusunda birleir. Grmeyle ilgili almalar, dikkatin
odanda olan tek bir nesneye tepki veren hcrelerin faaliyetlerini
gama menzilinde yer alan frekanslarda ezamanl hale getirdikleri-
24
ni; uyanklkla REM uykusunun beynin genelinde ezamanl ger-
25
ekleen gama frekanslaryla karakterize olduunu; anestetiklerin
bilinci yok ettikleri anda, beynin genelinde gama faaliyetinin d-
tn ve beyin blgelerinin genelinde tutarllm yitirdiini, bi-
lin tekrar yerine gelirken ise gama gc ve tutarllnn yeniden
kazanldn gstermitir.26
Bu ezamanl salnmalar bilin iin gerekliyse, bunlar nasl elde
edilir? 3. Blm'de grdmz gibi, bunun aklamas hem tek tek
nronlarn niteliklerinde hem de karlkl ilikilerinde yatyor ola-
bilir: Nron boalmnn ikin ritmiklii, beynin faaliyetini ritmik
bir ekilde srdrmesine olanak tanr; ilgili beyin blgeleri arasn-
daki yaygn, ift ynl balantlar ezamanll hzlandrr.
Ezamanl nral boalmlarn farkndahi ortaya karabilecei
fikrinin cinsel cazibesi vardr. Faaliyetin bu dans ritimleri modern
bir "musica universalis"* bestelemeye yazmaya ziyadesiyle uygun
grnyor. Ama daha akl banda kullanmlar da var. Nronlar
"rastlant dedektrleri"dir: Ykl miktarda baka hcreler onlara
balanr. Tek bir sinapsm uyarlmas bir nronu atelemeye yetmez:
Ayn anda birok sinapsm uyarlmas ateleme ansn arttrr. Daha

* Musica universalis (ya da krelerin mzii): Yunanl dnr ve matema-


tiki Pisagor'un ortaya att dnlen, Ay, Gne ve gezegenler gibi gk cisim-
lerinin hareketlerindeki orantlar bir tr mzik olarak gren felsefi kavram, (.n.)
8LN, KULLANIM KILAVUZU

nemlisi: Hcre alarnn ezamanl atelenmesi, beynin duyum-


J'f la ilgili blgelerinin olduu kadar hareketi denetleyen blgelerinin
de bir zellii muhtemelen.27 Duyu alanlarnda ezamanl ateleme,
uygun motor tepkileri semede gl bir ara salayabilirdi.
Teknik olarak test edilmeleri zor olsa da, bu fikirler sinirbilimin
tandk, oturmu ilkeleri zerine ina edilmitir. Ama bilinci akla-
mak, genel grten ok daha radikal bir biimde kopmay gerekti-
riyordur belki de. Sadece bu da deil, dahas da var.
Sekin Amerikal nrofizyologlardan Roy John, yakn zaman-
larda bilinle ilgili bir "alan teorisi" nerisinde bulundu.28 Karla-
tmz birok teorisyen gibi John da birok beyin blgesinde gama
frekansh ezamanl faaliyetin bilin iin bir nart olduunu d-
nr. Ama onun modeli daha ileri bir adm, "rezonans iindeki bir
elektronik alan" oluumunu ierir: Bu modelin gze arpan zellik-
lerinden biri znel farkndalktr. Byle bir alann varl deneysel
testlere aktr, geri bu testlerin ayrntlar fiziki olmayan ou ki-
inin idrakini zorlayacaktr.
Bilincin en iyi bir alan eklinde tasavvur edildii ve ierikleri-
nin bu alann modlasyonlar olarak fade edildii fikrini, uyanklk
ve ryal uykunun gama salmmlanyla ilgili almalarn 3. B-
lm'de grdmz Rudolfo Llinas da savunur.29 Felsefeci John
Searle, "bazal bilin"in varln farkndalk biliminin nndeki te-
mel zorluk olarak kabul eden bu yaklama destek verir.30 Searle,
beynin "asgari uyanklk" deneyimini (karanlk bir odada ryasz
bir uykudan uyandnz sradaki ilk farkndalk anlarnz) olutur-
mak iin nasl altn anlayablirsek, bilincin temel nrolojisini
kavrama yolunda, alg deneyimlerinin tekil nral bantlarn ara-
trmakla kaydedeceimizden ok daha fazla ilerleme kaydedecei-
mizi ileri srer. Aratrma gzergh doal olarak, uyuma ve uyan-
may dzenleyen kresel beyin srelerinin (4. Blm'de grd-
mz trden srelerin) nemini vurgular.
Bilinle lgili kuantum teorileri, biyolojinin gnlk dnyasndan
bir adm ileridedir. Bu fikirlere kukuyla yaklaanlar, "gizemlerin
asgariletirilmesi" ilkesinden ilham aldklarn belirtirler: Atomalt
paracklarnn davran ile bilincin ileyii ayn derecede gizemli-
dir; birincinin ikincisini aklayabilecei fikri gizemi asgariye d-
rr. Ama bu fikirlerin daha derin kkleri vardr. Roger Penrose,
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 367
insan idrakinin hesaplanabilir kantlara meydan okuyan biimleri-
nin (zellikle matematik bilgisinin) varlna dikkati ekmitir.31
Penrose, buradan hareketle insan drakinin, biyologlarn (ve gele-
neksel bilgisayar mhendislerinin) itirazsz kabul ettii eskimi fi-
zik yasalarndan ziyade yeni fizik ilkelerine uymas gerektiine ia-
ret eder. Anestezi uzman Stuart Hameroff, mikrotbller (sinir
hcreleri "iskeleti"nin unsurlar) iinde meydana gelen kuantum s-
relerinin bilinle alakal olabilecei nerisiyle bu dnce izgisi-
ne katkda bulunmutur. Genel anestetikler sz konusu sreleri ke-
sintiye uratr. Bu zgl fikirler hayli ekimelidir, ama bilinci ta-
nmlamann fizik teorisinde kkl bir sarsnty gerektirebileceinin
altm izerler.

Bilincin yaptklar: Sanal makinedeki hayalet

Bilgisayar zihnin son metaforudur.


P. N. Johnson-Laird32

ncelemekte olduumuz teoriler, farkmdal destekleyen nral me-


kanizmalar zerine, bilincin donanm (hardware) zerine odakla-
nr. Bu mekanizmann kullanmlarn itirazsz kabul eder. Burada,
ilevlerine bakarak bilinle ilgili ne tr karmlarda bulunabilece-
imizi sormak gibi alternatif bir yaklamda bulunulabilir.
Bir nceki blmde bunlar zerinde dndk ve bilincin tah-
min edilemez bir dnyada uygun hareketleri (ki ince algsal ayrm-
lar temelinde devasa bir repertuvardan setiimiz hareketlerdir
bunlar) sememize yardmc olduu nerisini gelitirdik. Bu fikir,
bilin ile denetim arasnda, zellikle de psikolojik kaynaklarmz
eldeki ie seferber etmek durumunda olduumuz zorlu koullarda-
ki davran denetimi arasnda sk bir ba kurar.
Modern teknolojilerden bilgisayar da denetimle yakndan ilgili-
dir. Beyin gibi bilgisayar da bir bilgi ileme aygtdr, nceden prog-
ramlanm kural ve yerel ilemlere dayanarak eitli girdileri kt-
lara dntrr. Bir an iin beynin bir bilgisayar olduunu dnn
(bir sonraki blmde, bu analojide makul biimde nereye kadar s-
rar edilebileceini soracaz). Bilinci ortaya karan ilemsel sre-
368 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ler hakknda neler sylenebilir? Asla bilince neden olmayan sre-


lerden nasl ayrlrlar? Bu soruya verilecek bir cevap farkndahn
"yazlm" (softvvare) hakknda, beynin bilinli olduumuz zaman
ifa ettii mantksal ilemler hakknda bize bir eyler sylemelidir.
Amerikal psikolog Bernard Baas, bilincin ilemsel royle ilgi-
li bir tiyatro metaforu gelitirmitir.33 Baars, beynimizde her an iki
eit bilgi ilem gerekletiini ileri srer. Bir yandan, belli amala-
ra hizmet eden ok sayda korteks modl, uzmanlatklar bitimsiz
ama snrl bilgi akyla srekli olarak ilgilenir. Bylece, gzleriniz
ak olduu srece, 4. grme alanndaki hcreler, dikkatinizi tama-
men kulanzdaki ahizeden gelen sese younlatrdnzda bile,
renk ztlklarm ilemden geirmeye devam edecektir. Ama te yan-
dan, sinir sisteminizdeki baz olaylar "kendinize ait olduunu bil-
dirmeniz, zerlerinde alabilmeniz, ayrt etmeniz ve onaylama-
nz" zere elinizin altndadr. Baars bu olaylar, yani halihazrda bi-
linci ortaya karan olaylar, "kresel bir alma alam"n yneti-
yorlar diye tarif eder: Bunlarn ierikleri, uzmanlam altsistemle-
ri halihazrdaki hkim amacn (ki rneimizde bu ama, ahizenin
br ucundan gelen bir soruya cevap vermektir) hizmetine komak
suretiyle sinir sisteminin drt bir yanma yaylabilir {bkz. ekil 8.5).
Kendi balarna kaldklarnda bu altsistemler otomatik olarak, bir-
birleriyle paralel, yksek bir ortak kapasiteyle ve yksek bir hzda
alrlarken, kresel alma alan yava, snrl bir kapasiteyle a-

birbirferiyle rekabet eden


girdi ilemcileri

(bilinsiz)

ekil 8.5 Baars modeli Baars modelinin bu temel versiyonu, beynin evresine uy
gun bilginin yaylmasnda bilincin oynad rol vurgular.
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 369

hr, istemli denetim altnda srayla i grr. Baars bu ilem tarzn


bir grup uzmann bildiklerini karatahta zerine yazmasyla karla-
trr (her ey nceden hazrlanm planlar dahilinde yaplaca za-
man gereksiz bir lks, sorunlar ortaya kp da birok uzman zm
iin bilgi gncellemeye ihtiya duyduunda ise paha biilmez de-
erde bir eydir bu).
Bu fikirler, itinayla hazrlanm modellerden ziyade ilemsel
metaforlar salarlar. Ama bilinle ilgili srelerin bizim in nasl
yararl olabileceini aklamamza yardmc olurlar. Biraz nce in-
celediimiz nral teorilerin ounda olduu gibi, Baars da bilinsiz
sistemler arasndaki etkileimleri teorisinin merkezine yerletirir.
Fikirleri evrimci grle uyumludur; yani bilincin, kat igdsel
tepki rntlerinden esnek davrann ortaya kyla birlikte orta-
ya kt gryle. Fikirleri ayn zamanda krgr gibi bilind
srelere bir aklama getirmeye de msaittir. Beyin hasar grdk-
ten sonra, bilinli ilem srasnda kuvvetlerini birletiren uzmanla-
m bilinsiz modller, kresel alma alanndan yaltlm halde
de grmeye devam edebilir.
Bilincin sadece nral faaliyetten (biraz bir gecikmeyle) ortaya
kt kabul edilse de, bilincin ne derecede, psikolojik srelerin
bir sonucu olmaktan ziyade bu sreleri mmkn klan bir ey ola-
rak grlebeceiyle ilgili tartmalar srmektedir. Bilince beyin
iinde icra edilecek iler vermeye alan ilemsel teorilerin aya-
na ba olabilecek bir engeldir bu. Ama hem biyolojik fikirleri hem
de ilemsel hipotezleri ayn derecede ilgilendiren ok daha temel bir
sorun var ortada: Bu modellerin bilincin neden sz konusu meka-
nizmalarn bir sonucu olduunu tam olarak aklad belli deildir:
Bunlar neden bilinsiz olarak da ayn randmanla almasn ki?
Buna "bilincin nndeki zorlu soru" ad verilmitir. Daha nce, gr-
meyle ilgili tartmalarmzn sonlarnda da karlatmz bu soru
felsefi bir sorudur kesinlikle. Felsefecilerin zinden gitmek zere
yola kmadan nce, burada deinmeden geemeyeceimiz, farkn-
dal aklama ynnde gelitirilmi bilimsel bir yaklama daha
gz atalm.
370 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Karndakini daha iyi tanmak:


Bilinle ilgili toplumsal teoriler

Bilin esas itibariyle toplumsal bir fenomendir, tek bir beynin veya
zihnin mlk deildir.
Steven Rose34

Hepsi de karmak toplumsal etkileimler iine giren kurtlar, em-


panzeler ve filler muhtemelen bilinlidir; kurbaalar, smklbcek-
ler ve morina balklar muhtemelen deildir.
Nicholas Humphrey35

krler olsun sana sevgilim,


Kendimi sende buldum.
W.H.Auden3

Bilinle ilgili nral ve ilemsel teoriler keskin br biimde birey


zerine odaklanmtr. Byle keskin bir odaklanma resmin nemli
ksmlarn skalyor olabilir. Manzarada zellikle iki unsur kaybol-
mu olabilir. Biri fiziksel evre. Ryalarla imgelem evremizle il-
gili harika veya korkutucu canl imgeleri hatnmza getirebilir, ama
bunlar gerein zavall birer ikamesidir. Deneyimlerimizin zengin-
liinin byk bir ksm iinde bulunduumuz dnyann zenginlii-
ne baldr.37 Eksik olan dier unsur toplumsal evremizdir: Baz
yazarlar, bilinle ilgili bir aklama iin toplumsal varoluumuza
bakmamz gerektiini ileri srer.
Bu fikrin eitli kaynaklar vardr. Bu fikir bir kere, szcn
bizatihi kendi etimolojisini yanklar: 1. Blm'de de grdmz
gibi, Latince'deki bilin szcnn kkeni bakasyla paylalan
bilgiye atfta bulunur: Bu kolektif yananlam "ulus bilinci" gibi ifa-
delerde varln srdrr. Sonra, yine 1. Blm'de karlatmz
ve nsann kendisiyle ve bakalaryla ilgili farkmdahnn paralel
biimde kazanldn gsteren ocuk geliimiyle ilgili aratrmalar,
toplumsal etkileimin farkn dal iimizi belirledii fikrini destekler.
Biz yetikinler bunu ak bir ekilde fark etmeyebiliriz; toplumsal
evremiz zerimizdeki en gl etkilerini, bu srele ilgili bilinli
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER ' 371
38
bir any saklayamayacamz kadar erken bir dnemde gsterir.
nc olarak u sylenebilir: Dilin bilinci ekillendirdii ve ifade
ettii phesizdir; dili renmek ve kullanmak konusunda genetik
39
bir donanma sahip olsak da olmasak da, insan dilleri ak bir e-
kilde toplumsal icatlardr. Ama bilincin toplumsal varoluumuz ta-
rafndan ekiHendirildiini veya aa vurulduunu sylemek, ille
de onun tarafndan yaratldn sylemek deildir. Bu belirsizlik,
Nicholas Humphrey'nin 1978'de yazd son derece ilgin ve etkili
40
makalede de kendini gsterir. Humphrey, ebakan bilin iin top-
lumsal bir ilev nerir: Yani, iebakan bilin toplumsal hayvanlarn,
birbirlerinin zihin durumlaryla ilgili igrlerine dayanarak birbir-
lerinin davranlar hakknda tahmin yrtmelerine olanak tanr.
Baka ekilde sylersek, sizin ac, alk, kskanlk veya gurur bi-
linciniz ve bunun davrannz zerindeki etkileri, olaylarn etkisiy-
le ayn duygulan barlarnda hisseden evrenizdeki insanlarn tep-
kilerini tahmin etmenizi salar.
phesiz, zihinsel faaliyetimizin byk bir ksm, bakalarnn
zihin durumlarn anlamaya ve bunlar etkilemeye ayrlmtr: Bir
yeniyetme "beni seviyor, sevmiyor..." diye kafa yorarken, anne-ba-
ba ocuunun neden kendini yere atp tepindiini merak ederken,
bir politikac gazetelerde yazan korkun bir hikyeyi kendi lehine
evirmeye alrken, bunu yapar. Bunlar yaparken "zihin teori-
s i n i ie koarz, yani ksacas "zihinselletiririz". Kendi zihin duru-
mumuzu okuyabilme ve bakalarnn zihin durumlarn fark edebil-
me yetenei, insandaki daha nce "bilincin bilincinde olmak" diye
szn ettiimiz eyi ieren zbilincin merkezi bir parasdr. Ama
bu yetenek grebilmemiz, ac ekebilmemiz veya alk deneyimi
yaayabilmemiz iin gerekli midir? Humphrey gerekli olduuna
inanyor gibidir, geri makalesi bu sorunu tam olarak ortaya koy-
maz: Larry Weiskrantz'n buna benzer bir ayrm yaparken kulland-
terimleri dn alarak soracak olursak, Humphrey'nin "ebak"
yetisi zihin durumlarna bir bilin vakfeder mi, yoksa bunlarn za-
ten bilinli olduunu kabul etmeyi mi salar?
Bu mkl durum, bu blmde tartlan bilinle ilgili btn
yaklamlar birbirine balayan daha byk bir sorunu yanklar: Bi-
linci oluturmak iin psikolojik sreler veya beyin sistemleri ara-
snda ne kadar bir etkileime ihtiya var? Humphrey'nin daha temel
372 BLN, KULLANIM KILAVUZU
dzeydeki algsal farkndalk sorununu ele almaktan ziyade bir "z-
farkmdalk" veya "yksek dzeyli bilin" teorisi ileri srdne
inanyorum. Ama Humphey'ninki gibi teoriler, yalnzca nron ve
beyin diliyle erevelenmi fikirlere yararl bir tashih hizmeti g-
rr: Tam anlamyla gelimi bir insan bilincinin oluumunda top-
lum gl bir rol oynar.

Sonu

Grdmz, hatrladmz ve planladmz eyler genelde bi-


linlidir, ama bu kuraln ilgin ve retici istisnalar vardr. Krg-
rs olan denekler, grme deneyimini yitirirler, ama basit baz ha-
reketlerde yol gsterici olarak grme duyusundan yararlanrlar; bel-
lek kayb olan hastalar neler olduuna dair hatrlama yetilerini kay-
bederler, ama neyi nasl yapacaklarn renme yetenekleri varl-
n korur; becerileri otomatikletike icra yetenekleri fire vermeden
bilin alanndan syrlr. Bu ztlklar, bilin ieriklerinin nral ba-
ntlarn aklamaya yardmc olabilmelidir. Deneyimin evre-
mizde herhangi bir deiiklik olmadan deitii durumlar (dikkatin
baka yne evrildii durumlar mesela) bilincin nral bantlar
konusunda ikinci bir yaklam gndeme getirir.
Bu yaklamlar bilin bilimine ok sayda veri retir. Ama niha-
yetinde neyi aklamay amalamaktayz? Teorilerimizin hedefi de-
neyimse, bilinle ilgili aklamalar basit ve aikr bir sorunla arp-
r. Bakalarnn deneyimini dorudan gzlemleyenleyiz. Bilimsel
amalar gerei farkmdaln varlna (veya yokluuna) ilikin do-
layl veriler sunan farkndalk belirtilerine ve bildirimlerine dayan-
mak durumundayz. yle vahim bir sorun deildir ama bu: Kuan-
tum fizii ve kozmoloji gibi dier birok bilim alan da gzlemle-
nemeyen srelerle urar. Ama bu sorun bilin bilimine hi de
gizemli olmayan bir snrlama dayatr; bilin nrolojisinin bildirim
nrolojisiyle akmas gerektiini farzeden teorileri biraz kukulu
hale de getirir. Deneyimin zel ve gzlemlenemez olduu fikri ber-
taraf edilebilirse, bu sorun giderilebilir, ki baz felsefeciler bunun
olabilecei inancndadr.
Bilincin nral bamtsyla ilgili hemen her teori birok kilit var-
BLNLE LGL BLMSEL TEORLER 373

saym paylar, zellikle de bilincin ieriklerinin ekillendirilme-


sinde korteks ve talamus iindeki "hcre birlikleri"nin nemi konu-
sunda hemen hepsi hemfikirdir. Bilincin anatomisiyle ilgili yakn
tarihli teoriler arasnda zellikle, serebral blgeler ile psikolojik s-
reler arasnda zorunlu olduunu kabul ettikleri etkileimlerin dere-
celeri konusunda farkllklar grlr. Bu yelpazenin minimalist
ucunda, Zeki her grme alannn kendi grsel "mikrobilincni" olu-
turduunu ileri srer. Teorilerin ounluu, bilin iin daha ileri de-
recede nral faaliyet yanklanmnn gerekli olduunu, duyulardan
gelen girdinin ilk nce bellekte yanklanmas, sonra hareketle bes-
lenmesi, bir yorumlamadan gemesi, benliin nral cisimlemesiy-
le karlamas veya "bazal bilin alan"n deitirmesi gerektiini
dnr. Bu nerilerin her biri, bilincin oluumunda farkl bir nral
yaplar dizisinin etkili olduunu ima eder.
imdilerde nerilen alternatif anatomik-psikolojik bilin teorisi
eidi kafa kartrcdr. Bilincin fizyolojisi, "nasl" meselesi biraz
daha aktr. lgi, beyin blgelerinde 40 devir/saniye civarnda sey-
reden ezamanl faaliyet zerinde younlamtr. Birok veri, bu
faaliyetin hem uyanklk durumunun bir imzas olduu hem de bi-
lincin ieriklerinin bir btnlk iinde birlemesini salayan bir
mekanizma sunduu fikrinde birleir. Bu fikir, birka yl sonra bi-
linle ilgili yaplacak deneylerin nemli bir hedefi haline gelecek.
Sylemeye bile gerek yok, farkhdalm fizyolojisini tanmlama ya-
nsna katlan baka teoriler de var ki kuantum fiziine dayanan ih-
tilafl teoriler bunlar arasnda yer alr.
Bilincin anatomisi ve fizyolojisiyle ilgili teoriler, farkndalk ko-
nusundaki iki baka bilimsel yaklamn yannda yer alr. Bernard
Baars, davranlarmz dzenleyen bilgi ilem aygt (beyin) ile
gnden gne hayatmz daha fazla dzenleyen bilgi ilem aygtlar
(bilgisayarlar) arasndaki ilgi ekici analojinin izini srmtr. Bey-
nin, paralel ileyebilen muazzam sayda uzmanlam sisteme sahip
bir eit bilgisayar olduunu dnrsek, o zaman bilinli bilgi, b-
yk zorluklarla ba edebilecek psikolojik kaynaklan elde etmek ze-
re geni bir alana yaylan sinyallere tekabl eder. Toplumsal bilin
teorileri, insan bilincinin tmnn, hayvan bilincinin ounun top-
lumsal bir balam iinde geliip varolduunu hatrlatr bize. zel-
likle nsan farkndal, bakalarnn davrann anlama ve denetim
374 BLN, KULLANM KILAVUZU

altnda tutma ihtiyacyla ortaya km ve yaygm br ekilde dilimi-


zin etkisi altnda olan eski toplumsal etkileimlerce belirlenmitir.
Bu teoriler mit vaat eden farkndalk mekanizmalar ve ilevle-
ri tanmlar. Bunlar balang niteliinde, hatta ok erken gelitiril-
mi olabilirler, ama bilincin bilime ynelttii etin soruyu ciddiye
alyorlar. Sizi etkilemi olabilirler, olmayabilirler de. Ama rahatsz
edici bir kuku pusuda bekler: Bu tr herhangi bir teori, farkndal-
n nitelikleri konusunda neler renmek istediimizi bize syleye-
bilir mi? Bilim insanlarnn nerecei her mekanizma iin u soru-
yu daima soramaz myz: Bu neden bilinli olmak zorunda? ster
beenin ister beenmeyin, bu soru bizi bilimin topraklarndan fel-
sefe krallna gtrr, biz de oraya gidelim.
Bilincin Doas

Giri

Bu kitap iki olgudan ilham almtr: Birincisi, dnyamz ve kendi-


mizle ilgili zengin bir bilince sahibiz; ikincisi, bu bilin beynimizin
iinde cereyan eden olaylara baldr. Bu olgular, felsefi saldrlar
karsnda yzyllarca pes etmemi sorulan gndeme getirir. Kita-
bn bu blm size, tartmann kalbinde yer alan u konu hak-
knda son zamanlarda gelitirilen dnceleri tantacak: Bilin du-
rumlar ile onlarla ilikili nral faaliyet arasndaki ilikilerin doas
nedir? Bilinli bir makinenin inasnn nnde ilkesel olarak bir en-
gel var m? Bilin ile beyindeki olaylar arasndaki yakn iliki, in-
san zgrl ve sorumluluu konusunda ne gibi sonular dourur?

Deneyim ve beyin

Gneli bir gne dair iki tasvir

Bizim Edinburgh caddesinin sonunda baheler bir nehre uzanr. Er-


ken yaz gnei imenliin zerini koca bir papatya halsyla kapla-
m. Aalarn glgesi altnda oturmakta olduum bankta ku sesle-
ri, yakndaki kprden gelen ksk trafik sesinden daha berrak ve
yksek duyuluyor. Bam evirdiimde pembe iekleri comu bir
funday grebiliyor, denizde alkalanan su seslerini yarm yamalak
duyabiliyorum. Bir meltem aalarn arasnda oynuyor, saysz yap-
rak parlak gnnn altnda panldyor. Bir hanmeli girite havaya
tatl kokular yayyor.
376 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Alelade bir deneyimin bir tasviri bu. Bu tasvir, uyanklk duru-
munda geen hayatmzn dokusunu meydana getiren duyumlara
bavurur. Bu kitab sizi baka bir hikyeyle, grnt, ses ve koku-
yu ieren gizli bir hikyeyle, deneyimin nasl meydana geldiini
aklamak gibi tuhaf bir amac olan bir hikyeyle tantrmak iin
yazdm. Bu hikye, tandk resimden hem daha dsal hem de onun
kadar aina olmadmz bir resmi tasvir ediyor. Henz tamamlan-
m olmaktan ok uzak, ama yamurlu bir gne dair yaptm tas-
virde eksik olan baz ayrntlar artk yazabiliriz:

Enerji demetleri, zeri alclarla dolu bir organizmay art arda vuru-
yor. Grnr k fotonlar, havadaki st ste binen titreim rntle-
ri, kabaran karmak molekl bulutlan organizmann gzlerindeki,
kulaklarmdaki ve burnundaki hassas alclar uyaryor.
Btn bu alclar beyne arka arkaya sinya gnderiyor. Ama onla-
r uyarm olan grnt, ses ve kokulardan farkl olarak bu sinyaller
monotondur: Aksonda ilerlerken elektriksel, bir nrondan dierine
atlarken de kimyasaldrlar.
Uyku srasnda bunun gibi sinyaller kendilerini saniyenin bir kes-
ri yavalatrlar. Ama beyin sapndaki nrokimyasal atmlar talamus
ve korteksi atelemeye devam eder; uyank beynin hzl elektrik ri-
timleri uykunun ar salnmlannn yerini almtr. Bu yaratk habere
atr, dnyaya ardna kadar aktr.
Sinir sisteminde dolaan bilgi birbirine paralel birok yoldan ge-
er. Bunlardan bazlar, gn yapraklarn arasndan geerken gz-
bebeinin kslmas gibi refleks tepkileri ynetir. Bazlar daha kar-
maktr, dnyamzn hatlarnn (bahenin boyutlu mekn, iek-
lerin renk yerleri, ku seslerinin ses yerleri gibi) haritasn karan
korteks blgeleri arasnda sinyal tarlar. Burada, yeni yeni anlamaya
baladmz srelerin yardmyla sinyaller analizden geirilip snf-
landrlm, birbirinden ayrlp yeniden birletirilmitir, bylece sin-
yalleri uyarm olan uyaranlarn yaltlmas, snflandrlmas ve ta-
nmlanmas mmkn olmutur.
Bu asla nihai bir ama deildir. Duyu sinyalleri ksa bir sre son-
ra beynin hareketle lgili blgelerine akmaya balar, sz veya hareket
zerinde etkide bulunur. Bazlar elbette asla bunu yapmaz ve iz b-
rakmadan yok olur; bazlar gelecek sinyallerin geecekleri yollar
zerinde kk deiiklikler yapan ince izler brakr. Bazlanysa u
anda okuduunuz szcklere katkda bulunur.
BLNCN DOASI 377

Beyindeki duyumun temellerini tasvir eden, bir bilim insannn iz-


dii bir resim bu. Umarm bu kitap beynin inde cereyan eden
olaylarn bilincin fiziksel temelini oluturduuna sizi ikna eder.
Ama beynimiz iinde meydana gelen olaylar ile zihnimizden geen
eyler arasndaki ilikinin doas nedir? Beynin iindeki olaylar b-
linci nasl ortaya karyor? Bir asrlk bir soruyu gncellenm ha-
liyle tekrar soralm: Beden zihinle nasl bir iliki iindedir?

Sezgiler sava

Deneyim le beyin arasndaki iliki zerinde dnrken, birok de-


rin sezgi atmaya girer. Bunlarn hepsine tutunursak, fiziksel olan
ile zihinsel olan arasndaki ilikiyi asla anlamlandramayabiliriz.
e nsezilerimizi ortaya koymakla balayalm; ak fikirli olalm,
sonunda eski inanlanmzdan bazlarn feda etmek zorunda kalabi-
leceimizi kabul edelim. En azndan bir ey kesin: En gzde sezgi-
lerimiz yanl olabilir.
Ele alacam ilk nsezi, deneyimin zengin ve gerek olduu.
ou ve birok felsefeciye gre, ifade etmeden geilmeyecek kadar
aikr bir eydir bu. Bu blmn bandaki tasvir, duyumlarmzn
zenginliinin zayf bir rneidir. Grnt, ses, koku ve dokunma
hissi snrsz bir eitlilie sahiptir, bitimsiz bir hayret ve haz, deh-
et ve ac kaynadr.
Deneyimin "gereklii", deneyim eitlerinden daha fazla tart-
maya ak olabilir. Deneyimin "gerek" olduu iddiasyla tam ola-
rak ne kastedilmektedir? Ne kadar gerek? Yumurta kabuklar ka-
dar m, elektronlar, atlar veya abalar kadar m? Bu soruya tekrar
dneceiz, ama oumuz deneyimin (renk, doku veya koku du-
yumlar gibi) niteliklerinin en azndan aklanmaya muhta gl
fenomenler (tam anlamyla yaplm her dnya tanmlamasnn dik-
kate almas gereken fenomenler) olduunu kabul eder herhalde.
Gerekten de, dnyayla ilgili her bilgi kazanmnda deneyimi hare-
ket noktamz olarak kabul etmek gayet doal grnr.
kincisi, deneyimin fiziksel varlmzla ilikili olduu sezgisi.
Bu inan daha basit biimiyle evrenseldir: Hepimiz biliyoruz ki,
yorgun veya a olduumuzda dikkatimizi younlatrmamz zordur,
uyku veya yiyecek bu sorunu giderir; bir litre bira imek, etrafmz
378 BLN, KULLANIM KILAVUZU

dnyormu gibi bir duyuma neden olur; vcudumuzun belli ekil-


de uyarlmas istisnai bir haz ortaya karr; baa alnan sert bir dar-
be farkndala zarar verebilir v.s.
Bilim bu sezgiyi daha da bilemitir. Son yz yl inde, farknda-
lk durumlarmzn nral temeli ve farkmdahn ieriklerinin nral
bantlar hakknda ok ey rendik. Geici bir yasa oluturacak
kadar ok ey biliyoruz: "Deneyimlerimiz ve davranlarmz sra-
snda oluturulan her aynm, zel bir nral faaliyet rntsne yan-
sr." Zihinsel olaylarn nral olaylarla bantsnda elde edilen iler-
leme, farkndaln ortaya kn sadece beyindeki baz yaplarla
srelerin saladna iaret eden aratrmalarla el ele yrmtr.
Bu srelerle yaplarn hangileri olduunu kefetmeye baladk. Bir
"bilin nrobiyolojisi" artk uzak bir hayal olmaktan kt.
ncs, deneyimin fark yaratt sezgisi. Davranlarmzn
byk bir ksmnn zihinsel olaylarca akland aikr gibidir:
Gremiyor, duyamyor veya dokunduumu hissedemiyor olsaydm,
ac veya haz hakknda hibir ey bilmiyor olsaydm, bilinli arzula-
ra ve niyetlere sahip olmasaydm, imdi yaptm eyleri yapmyor
olurdum, yapamazdm. Bu doruysa, deneyim yeteneinin dier bi-
yolojik yeteneklerimiz gibi hareketin hizmetinde evrimlemi olma-
s muhtemel grnyor. Bu kadar ok eyi deneymleyebilmemizin
son derece basit bir nedeni vardr belki de: Byle bir yetenee sa-
hip olmalar atalarmzn hayatta kalma anslarm arttrmt.
Tek tek ele aldmzda, u sezginin de yeterince makul
grnyor:

- deneyim zengin ve gerektir;


- deneyim srasnda yaplan her aynm zel bir nral faaliyet rn-
tsne yansr;
- deneyim, davranlarmz yneten evrimlemi bir yetenektir.

Ama toplu halde bunlar baz vahim sorunlar yaratabilir. Zihinsel


olaylarla nral olaylar arasmdak ilikiyle ilgili iki ar gr sa-
deletirerek anlattmda bunun nedenini hemen anlayacaksnz.
Her iki gr de en azndan bir sezgiye hakkn verir (tekini yer-
den yere vurur).
te materyalist veya "fizikalist" gre bir rnek:
BLNCN DOASI 379

Bilim, dnyann tmyle kapsaml bir tarifini yapacak, bir "her eyin
teorisi"ni gelitirecek donanma sahiptir. Buna deneyimin bir tarifi de
dahil olacaktr; nk deneyimin belli fiziksel sistem trlerindeki
belli faaliyet trlerinden ne eksii vardr ne de fazlas. Beyin bu tr
sistemlerden biridir. Bir kere mnasip faaliyet trleri tam olarak tarif
edildikten sonra, deneyim hakknda sylenecek pek bir ey kalmaz.

Bu gr hounuza gidebilecei gibi gitmeyebilir de, ama sezgile-


rimizin muhakemesiyle belirlenen gl ve zayf yanlan rahatlkla
grlebilir. Bu gr, deneyimin fiziksel dnyayla karlkl bir ili-
ki iinde olduu inancna saygldr: Hatta deneyimi fiziksel olay-
larla zdeletirir. Deneyimin davranlarmz ynettii inancna
hakkn verir: Son zamanlarda beyni, yaplacak ilemleri denetle-
yen, bnyemizin bir paras olan bir bilgisayar gibi dnr olduk.
Eer deneyimler beyindeki olaylardan ibaretse, bizi nasl kontrol
ettiklerini anlamada bir sorun yok. Sonra, beynin evrimletiini bi-
liyoruz: Deneyim, sadece faaliyet halindeki beyinse, o zaman dene-
yim de evrimlemitir.
Peki, deneyimin " gereklii "yle ilgili o ilk sezgimiz hakknda
ne syleyebiliriz? Fizikalst teori, deneyimin beyindeki faaliyetten
baka bir ey olmadn syler bize. Bu yle kolay yenilir yutulur
bir lokma deil: Deneyimin znel nitelikleri, az nce sahilde krm-
zya alan san renkli yosunlarn gzme ilimesi veya rk bir di-
in bam szlatan ars, ilk deerlendirmede, nral alarn faali-
yetinden daha baka bir eymi gibi grnr elbette. Deneyimin
gerek olduu sezgisine sadk olan herkes bunlarn daha ileri bir ol-
guyu, nral faaliyetten daha baka, daha te bir olguyu ierdiini s-
rarla savunacaktr. Deneyimin beynin iindeki olaylarla karlkl
bir liki iinde olduunu, mesela deneyimin bu olaylardan kaynak-
landm, teslim edecektir. Peki deneyim o olaylarla zde midir?
Hayr.
Birincinin tam kart, "ikici" gre bir rnek:

Beyin fiziksel bir sistemdir. Faaliyeti fizik yasalarnca tanmlanr.


Ama beynin durumlar ayn zamanda fiziksel bir sistemin durumla-
ryken, deneyimler gayri maddi bir sistemin (buna isterseniz ruh di-
yelim) durumlardr. Beynin durumlar, doru aralara sahip herkes
tarafndan gzlemlenebilir. Bir ruhun durumlar ancak ona sahip olan
tarafndan alglanabilir. Bilim kamusal evreni tarif eder, ama ruh yal-
380 BLN, KULLANIM KILAVUZU
mzca kendi znesine aktr. Deneyim asla nesnel bilim tarafndan
tasvir edilemez.

Bu teori, bize deneyimin beyindeki faaliyetin tesine uzanan "daha


ileri bir olgu"dan mteekkil olduunu syleyen ilk sezgimiz zeri-
ne salam bir biimde ina edilmitir: Deneyimin "gerek" olduu-
nu can gnlden kabul eder. Ama dier sezgilerle ciddi zorluklar
yaar. Beynin fiziksel ilemlerinden tamamen ayrysa, deneyim fi-
ziksel olaylarla nasl lkilendirileblir veya davranlarmz nasl
ynetebilir? Fizik konusunda halihazrda sahip olduumuz bilgiye
gre, bamsz gayri fiziksel olaylarn doay gidiatndan saptrma
ihtimali yok. Bu teori, fiziksel olanla zihinsel olan arasndaki kar-
lkl ilikileri derin br biimde gizemli hale getirir. zellikle de, de-
neyimin yararl olduuna dair inancmz, bu teorinin ona verdii
zel stat nedeniyle tehlikeye girer (bize deneyimin evrimlemi bir
yetenek olduunu syleyen gl sezgiye ramen).
Karikatrletirerek anlattm iki fikrin dnda ihtilafl saysz
(konuyla ilgili bir aratrma makalesinden yle hzla saydmda
on beten fazla diyebilirim) fikir var. Aadaki "-izmler" ksmnda
(s. 385'ten itibaren) daha gl alternatif fikirlerden bazlarn tan-
tacam size. Ama salt ortada birbiriyle mcadele halinde bu kadar
ok teori olmas bile, bunlarn hibirinin i tam manasyla zme-
dii konusunda bizi uyarr niteliktedir. Derinden bal olunan inan-
larn arpt yerde acsz bir zm bekleyemeyiz: Sayfaya kan
bulaacaktr ister istemez.

Nasl bir eydir...

Bu konularla ilgili yakn dnemlerde kan yazlarda "dnce de-


neyleri" oka yer almaya balad. Yanl bir adlandrmadr bu yal-
nz. Bilim nsannn kastettii anlamda, yani ok sayda tekrarlana-
bilir gzlem reten pratik prosedr anlamnda, deney deildir bun-
lar. Dnmeye, zihni younlatrmaya yardmc olan aygtlardr.
Daniel Dennett bunlara "sezgi pompalar" der gayet yerinde bir ad-
landrmayla; becerikli biri bunlardan sezgileri istedii yne pompa-
layabilecek ekilde yararlanabilir. Ama ihtilaf zmeyi baarama-
salar bile, bu pompalar ihtilaf konusu zerine odaklanlmasma yar-
dmc olurlar.
BLNCN DOASI 381
Size iki tr deney tantacam. lki bilginin snrlaryla ilgili. Bir
hayvann veya bir kiinin fiziksel olgular hakknda her eyi bilsey-
dik, btn hikyeyi bilmi olur muyduk; veya onlarn deneyimle-
rinden renebileceimiz daha baka eyler olur muydu? kincisi,
mantksal imknn snrlarn aratrr: Fiziksel olgular sabit tutulur-
ken, deneyimle ilgili olgular deiebilir mi? Bu sorulara verdiimiz
cevaplar deneyim ile beyin arasndaki iliki hakkndaki grm-
z belirlemeye doru epey yaklatrr bizi.

... yarasa olmak veya Mary gibi kr olmak?

bu deneyimler... her durumda kavray yeteneimizin tesinde kalan


kendine zg, znel bir zellie sahiptir.
1
Thomas Nagel

Yarasann sindirim sisteminin yapsna ne kadar ulaabiliyorsak zih-


ninin yapsna da o kadar ulaabiliriz.
Daniel Dennett2

Aadaki deneyleri gerekletirmek iin yapmanz gereken tek ey


oturup okumaya devam etmek. Bunlara 6. Blm'de yle bir dei-
nip gemitik (s. 299).
nce deney i.'i ele alalm.3 Sahip olmadnz bir duyuya sahip
bir yaratn, mesela bcekil yarasann, davranlarn ve fizyolo-
jisini inceleyen bir bilim insan olduunuzu dnn. Gl bir
beyne sahip ve memeli olan bu hayvanlar, ynlerini sesle, yksek
perdeli bir lk sesiyle etraflarn kolaan ederek bulurlar: Sesle-
rinin yanklar ekilleri, derinlii, hareketleri ve dokular ayrt et-
melerini salar. Uzak bir gelecekte, sinirbilimin yarasann i ileyi-
ini tamamen izah edebilecek bir aamada olduu bir ada aratr-
ma yaptnz kabul edelim. Yarasalar da, oumuzun dnd
gibi, bilinli yaratklar olsun. Sinirbilimin bu izahn yalayp yut-
mu olmak, yarasa olmann nasl bir ey olduu konusunda bilgi sa-
hibi olmanz salayabilir mi?
Deney ii soruyu daha yaknmza tar.4 Mary isimli bir bilim in-
sannn ayn talihli gelecekte aratrma yaptn farzedelim. Mary'
nin zel ilgi alan insann grme sistemi olsun. Mary, grme siste-
382 BLN, KULLANIM KILAVUZU

minin o etrefil anatomisi ve o zamana kadar fizyolojisi hakknda


elde edilen bilgilerin tmne vakf. Ama Mary'nin grmeyle ilgi-
lenmesinin kiisel bir nedeni var: Tmyle renk kr. Yapt ara-
trmalar renkli grmesini salayacak bir ameliyat mmkn klyor.
Ameliyat ok baarl geiyor. Mary gzlerini anca yeni bir ey-
ler renir mi?
Bu iki dnce deneyinin yazarlar Amerikal felsefeci Thomas
Nagel ile Avustralyal felsefeci Frank Jackson, sorduklar sorulara
okurlarnn, fiziksel olgularn hepsini bilmenin btn hikyeyi an-
latmayaca cevabn vereceklerini mit etmekteydiler. Yarasay in-
celeyen bilim insan, aratrd hayvann yerinde olmann "nasl bir
ey olduunu" veya "yarasa iin yarasa olmann ne demek olduu-
nu" asla bilemeyecektir; Mary ise ameliyattan sonra yeni bir eyler
renecektir, renkleri grmenin nasl bir ey olduunu renecektir.
Nagel ile Jackson bu sonular konusunda hemfikir olsa da, bun-
lardan farkl sonular karr. Nagel, yarasa rneinden yola ka-
rak, bilin konusunda gerek sorunu bak alarnn, znelliin
varlnn yarattn ileri srer. Beynin nesnel bir tasvirinin, bu tam
bir tasvir olsa bile, beynin izin verdii znel deneyimi nasl olup da
izah edebileceini tahayyl edemeyiz. Nagel, yarasann yaad
deneyimin sinir sistemi iindeki faaliyetle bir ekilde "ayn" olup
olmad konusunda kesin bir ey sylemekten kanr: Ama byle
bir durum varsa bile. u anda bunu grebilecek durumda bile dei-
liz. Jackson daha dediim dediktir. Mary btn fiziksel bilgilere sa-
hip olduu halde bilgisi tam deilse, "fizikalizm", yani dnyann fi-
ziksel ieriklerinden ibaret olduu tezi yanl olmaldr.
ou insan, en azndan balarda, bu felsefecilerin deneylerin-
den bildirdikleri bu "somlar"dan etkilenir. Peki ama kanlmaz
sonular mdr bunlar?
Yarasa konusunu biraz daha irdeleyelim. Anatomisi, fizyolojisi
ve davranlar hakknda her eyi biliyor olsaydk ok ey biliyor
olurduk. Onun hangi dalga boyundaki seslere hassas olduunu, so-
narnn ne tr ayrmlar yapmasna olanak tandn bilirdik: Dur-
gun bir gl alkantl bir glden, soyulmu portakal kabuunu so-
yulmu elma kabuundan, yaprak bitini titrek sinekten ayrt edip
edemediini bilirdik. Ayrt ettii eyleri nasl snflandrdn bilir-
dik: Hayvanlar bitkilerden, bitkileri minerallerden ayrt edip ede-
BLNCN DOASI 383

mediini bilirdik. Nelerin peinden gittiini, nelerden kandn,


sevgi hissi gsterip gstermediini, hile yapmasn bilip bilmedii-
ni kefederdik. Mevcut bilgimizdeki btn boluklar giderdikten
sonra yarasa olmann nasl bir ey olduu konusunda epey ey -
renirdik: Falanca sesleri duyuyor ama filanca sesleri duymuyor, u
nesneleri fark ediyor ama u u nesneleri fark edemiyor, a'ya itina
gsteriyor, 6'den nefret ediyor, c'ye kaytsz kalyor...gibi. Yarasa
beyinleriyle davranlar konusundaki aratrmalar, yarasann dene-
yiminin yapsn kavramamza olanak salayacak gte grnyor.
Daha renecek bir ey var m? Nagel ile Jackson olduunu d-
nr; "dardan" elde edebileceimiz bilginin ematik ve eksik oldu-
unu ileri srer. Bu konuda onlarla hemfikir olmayanlar da vardr.
Srf bu sorunun cevab son derece belirsiz olduu iin, imdilik bu
konuyu burada olduu gibi brakyorum.
Mary de elbette yarasayla ayn teknede. Grmeyle ilgili btn
fiziksel olgular bilseydi Mary neler biliyor olabilirdi, drst olmak
gerekirse bunu kestirmek zor. Belki gzlerini atnda armazd.
tiraf etmeliyim ki, renklerle ilgili ilk duyumuna onu hangi fiziksel
olgularn hazrlayabileceini hayalimde canlandrmakta glk e-
kiyorum. Bu deneyleri eletiren saygn birinin syledii gibi, "bir
hayal etme basan sizliini bir zorunluluun kefi" zannediyor olabi-
5
lir miyim?

... veya zombi olmak?

Zombi olmak diye bir ey yoktur.


David Chalmers6

Hepimiz zombiyiz.
Daniel Dennett7
(Dennett bu cmlenin sonuna u notu der: "Bu laf balam
dnda kullanmak iren bir entelektel erefsizlik olacaktr.")

Mary ve yarasa rnekleri, bir insann veya hayvann kapsaml bir f-


zksel tasvirinin, deneyimlerinin nemli ynlerini iskalayabilecei-
ni gsteriyor olabilir. lk sezgimiz dorultusunda deerlendirildi-
inde, deneyimin nral faaliyet ile davrann zerinde ve tesinde
384 BLN, KULLANIM KILAVUZU
baka bir dizi olguyu daha ierdiini akla getirir bu. kinci deney
ifti ayn sonuca daha farkl bir yoldan ulamaktayd. Bu deneylere
verilen tepkiler dikkati ekecek kadar eitli: Bazlar bunlar ikna
edici bulurken, bazlar kaytsz kalr.
8
imdi de deney iii.'e bakalm. Sizden ve benden bir kova dolu-
su renkli plastik ekilleri tek tek rengine gre istiflememiz steni-
yor. Srayla bir ekil alacaz, onu tanmlayp uygun yere koyaca-
z. ekiller mavi, yeil, krmz ve beyaz renkte. Herkesten br-
nn kararlarm yorumlamas isteniyor. Renkler gz alc ve belirgin,
iin gzel taraf ikimiz de her seferinde alman kararlarda hemfiki-
riz. Hemfikiriz ama ayn renkleri gryor muyuz acaba? Sistemli
bir ekilde ayn ayrmlar yaptmz halde, benim krmz grd-
m eyde siz benim mavi olarak adlandrdm (sizse krmz
olarak adlandrdnz) rengi gryor, mavi grdm eyde, be-
nim krmz olarak adlandrdm (sizinse mavi olarak adlandrd-
nz) rengi gryor... olabilir misiniz?
An bir hipotez gibi grnebilir bu. Ama ilk bakta, yaptmz
ayrmlarn yaps korunmak kaydyla, niteliksel olarak farkl dene-
yimler yaamamz imknsz grnmyor. Byle bir eyi varsay-
makta mantksal bir eliki olmad gibi plak bir anlamdan hare-
ket edersek, bunun "imknsz grnmediini" syleyebiliriz. Ama
byle bir ey mmknse, o zaman fiziksel olgular sabitken, dene-
yimle ilgili olgular deiebilir; bu da bize, deneyimin fiziksel saha-
dan bamsz olduunu gsteren baka bir veri daha sunar.
Daniel Dennett, deneyimi byle farazi olarak ters evirmenin tu-
haf olmann tesinde, zrva olduunu ok usta bir dille ileri srer.9
Dennett, bu deneyi btn hareketler tek bir bilin iinde gereklei-
yormu gibi dnerek ele alr. Dennett'in affna snarak onun ar-
gmanm u ekilde yorumlayarak aktaryorum: Renk duyumlarn-
zn (benimkinin deil ama) birden tersine dndn dnn. El-
malar domates renginde grnyor artk size, dolaysyla sizinle ar-
tk nesnelerin renkleri konusunda anlaamyoruz; benim yeil dedi-
im eye siz artk krmz diyorsunuz. Byle olunca davranlarmz
farkllar: Deneyimimiz deiince bizi tanmlayan "fiziksel olgu-
lar" da deiecektir. Bu hipotez buraya kadar fiziksel olgularn her
ey olduu gryle tutarldr. imdi de duyumlardaki deiime
yava yava altnz dnn. Elmalara yine yeil diyorsunuz
BLNCN DOASI 385

(herkes yle diyor, herkesin sylediini sylemek sizi birok ak-


lama yapma zahmetinden kurtarr); gel zaman git zaman elmalar si-
ze zmrt ve rlanda'y hatrlatmaya balyor, her zaman hatrlat-
tklar gibi (ne var ki zmrtler ve rlanda gznze artk krmz
grnyor). Domateslerle de aranz dzeliyor: Birka ay sonra on-
lara dnyadaki btn dier insanlar gibi "krmz" diyorsunuz ve
domatesin Franszca syleniindeki o iirsellii takdir ediyorsunuz:
pommes d'amour. Davrannz yava yava tamamen "normale"
dnyor. Renkli grnzn tersine evrilmesinin rahatsz edicili-
ini unutuyor, bu kt oktan tamamen kurtuluyorsunuz. Derken bir
gn size (gayet patavatszca), "imdi domatesler sana yine eskisi gi-
bi gerekten yeil mi grnyor, yoksa domatesler eskisi gibi sahi-
den krmz m?" diye soruyorum. Dennett, bu soruyu cevaplamak-
ta artk glk ekeceiniz (tersine evrilmeye tam olarak uyum
saladnz snr durumda ise, bu soruyu cevaplandrmann imkn-
sz olduunu greceiniz) grnde. Davrannz (dolaysyla da
"fiziksel olgular") deneyimizdeki deiiklie yeniden uyum salar-
ken, deyim yerindeyse, deneyiminiz de eski renklerini kazanacaktr.
Fiziksel olgularda deiim olmazsa, deneyimde de hibir deiiklik
olmaz: Bir kez daha, fiziksel olgular her eydir. Siz deerli okurum,
bu deneyin znesi nasl davranrsa davransn, yaad deneyimin
u veya bu ekilde (ya krmz ya da yeil!) olmak durumunda oldu-
unu syleyerek buna itiraz edeceksiniz belki. Tepkiniz ne olursa
olsun, Dennett'in argmannn beyin, davran ve zihin konusunda
gnmzn gl bir dnce okulunun tipik bir rnei olduunu
ileride greceiz.

imdi de deney iv.'e geelim.10 Sizin gibi felsefeye merakl eski


bir arkadanzla buluuyorsunuz. ki bardak biradan sonra bilincin
doas zerine bir sohbete balyorsunuz. Beyin, deneyim ve bun-
larn mantksal bamszlndan bahsederken yava yava arkada-
nzn bir zombi olduunu anlyorsunuz, yani felsefi bir zombi ol-
duunu. Haiti'deki gibi gerek zombilerin zihnin felsefesini tart-
mak gibi bir zellikleri yoktur muhtemelen. Ama felsefi zombiler
bunu (ve bizlerin yapabildii her eyi) yapabilir. Fiziksel ayrntlar-
da bizden hibir farklar yoktur onlarn, ne beyin yaplan ne de dav-
ranlanndaki incelikler bakmndan bizden farkldrlar (ama bizim-
le onlar arasnda bir fark vardr ve bu nemli bir farktr). Farknda-
3BB BLN, KULLANIM KILAVUZU
lk diye bir ey asla yoktur onlarda: Drt ba mamur bir otomattr-
lar. David Chalmers'n ifade ettii gibi. "Zombi olmak diye bir ey
11
yoktur."
Bir zombinin ortaya koyduu bir fikrin i elikilerden bamsz
olduunu kabul ederseniz (ki herkes kabul etmez), zihinsel olgula-
rn fiziksel olgulardan farkl olduu inancna baka zeminler hazr-
lanm olur. Sizinle eski zombi arkadanz arasnda fiziksel adan
hibir fark yoktur, ama siz bilinli sinizdir, o deildir. Ters evirme
deneyi, fiziksel olgular sabitken deneyimle ilgili olgularn deiebi-
leceini gsterme iddiasndadr: Zombi rnei ise, fiziksel olgular
sabit kalrken deneyimin yok olabileceini gstermeyi amalar.
Bu drt deneyden birinin veya hepsinin deneyimin "daha ileri
bir olgu" olduunu tespit edip etmediine varn siz karar verin. Bu
inat sezgi, "fizikalist" bilin teorilerinin nndeki en nemli en-
geldir kesinlikle. Ama gerek ikicilik, yani zihinsel olgularn ayr bir
alan olduu gr, gerekse fizikalizm, yani dnyann fiziksel ta-
nmnn her eyi ierebilecei gr eitli ekillerde grlr. im-
di daha popler nerilere bir gz atalm.

Herkese yetecek kadar "-izm" var

Deneyim ile beyindeki olaylar arasndaki ilikiyle ilgili halihazrda-


ki felsefi aklamalarn hemen hepsi belli noktalarda mutabktr:
Deneyimin oluumunda beynin kilit bir rol oynad; deneyimin
sonradan akla gelen "doast" bir dnceden ziyade doal dze-
nin bir paras olduu; zihnn hayaletimsi bir "tz"den ziyade bir
sre veya faaliyet olarak dnlmesi gerektii konularnda hem-
fikirdir.
Deneyimle ilgili konumalarn fiziksel konularla, beyin ve dav-
ranla ilgili konumalara tercme edilip edilmeyecei konusu bun-
lar birbirinden ayran temel konudur. "ndirgemeci", fizikalist te-
oriler bu bak asm benimser; "indirgemeci olmayan", ikici teori-
ler deneyimin amaz bir biimde "daha ileri bir olgu" olduunu ka-
bul eder.
imdi oumuzun balad yerden balayalm.
BLNCN DOASI 387

kicilik eitleri

DESCARTES: TZ KCL

... beni ben yapan zihin, bedenden tamamen ayrdr


Rene Descartes, Metod zerine Konuma12

Doal olan doru olmayabilir, ama oumuz doa! olarak kiciyiz.


Zihin ile bedeni, zihinsel olan ile fiziksel olan ayn alanlar oarak
kabul ederiz genellikle. Bu inan, zihinle ilgili hastalklann bakm
ile bedenle ilgili hastalklann bakm iin ayn ayn oluturduumuz
kurumlar (bir yanda akl hastaneleri, bir yanda hastaneler) sayesin-
de kelimenin tam anlamyla kltrmzn iine ina edilmitir. Bu
inan klinikte her hafta birka kez duyduum u szlerde de yank-
lanr: "Btn bunlann zihnimin bir rn olduunu dnmyorsu-
nuz herhalde doktor?" Bu sz (sannm) ilk anda hepimizin zihin-be-
den sorunu olduunu dnmeye eilimli olduumuz dncesiyle
sylenir: Birbirlerinden en azndan su ve arap kadar farkldrlar.
Felsefedeki en nl ikicilik ifadesini, "en uzak llerdeymie-
sine yalmz ve mnzevi" bir hayat srerken Metod zerine Konus-
13
ma'y yazm olan emekli bir askere borluyuz. Kitap 1637'de ya-
ymlanm. Descartes bu kitab yazarken, inand eylerden hangi-
lerinin kesin olduunu belirlemek istiyordu. Yanl anlam olabile-
cei inamlann hepsini hayalinde tek tek ortaya serer. unlan bulur:

Vcudum yokmu, iinde yaadm bir dnya, bir yer yokmu gibi
davranabilirim, ama... btn bunlara ramen yokmuum gibi davra-
namam... aksine, baka eylerin hakikatinden phe duymamn biza-
tihi kendisi benim var olduumu aka ve kesin olarak gsterir; ama
te yandan, artk dnemez olsaydm, var olduuma inanmamn bir
nedeni olmazd; bu yzden, btn z ve doas dnmeden ibaret
olan, var olmak iin bir yere ihtiyac olmayan ve hibir maddi eye
14
bal olmayan bir tz olduum sonucuna vardm...

Descartes, bir "dnen ey" olduu sonucuna varmakta haklyd


kesinlikle. Bu sonucun ayr bir tinsel "tz"n varlna iaret ettii
ise son derece pheli. Ama Descartes'n "dnen eyler" (zihin-
ler) ile "uzama yaylm eyler" (fiziksel nesneler) arasnda yapt
BLN, KULLANIM KILAVUZU

ayrm son derece etkiliydi.15 Onun bu gr "tz ikicilii" olarak


bilinir.
Bugnlerde artk ok az felsefeci kendini "tz kicisi" diye ta-
nmlar. Aslnda hangi tanmlamada yer alrsa alsn her ikici bir e-
it tehlike altndaki tr gibi alglanr artk, ama ikicilikte hl bir ha-
yat belirtisi vardr. Gnmz felsefecilerinden David Chalmers'n
zihin-beden sorunuyla ilgili sarih deerlendirmesi, Kartezyen tema-
nn gncel bir varyantn savunur.16

CHALMERS: ZELLK KCL


Chalmers, Jackson'n Mary'si, Nagel'n yarasas gibi belli deneyim
zelliklerinin indirgenemez olduunu gsteren rneklerden ikna ol-
mutu. Chalmers'a gre, deneyim hakkndaki konuma fire verme-
den beyin ve davran hakkndaki konumalara tercme edilemez.
Fiziksel olaylarla zihinsel olaylar arasnda "bir aklama boluu"
vardr. Bir organizmann i ileyii ve d davrannn tam olarak
drakine varsak bile, sorulmas gereken u sorular daima olacaktr:
Bu organizma bilinli mi, bilinliyse nasl bir deneyime sahip?
Chalmers sinirblimin son yzyl iinde elde ettii basanlar gz
ard etmez. Ama geleneksel sinirblimin bilinci aklayacak durum-
da olduunu inkr eder. Bilincin fiziksel bantsn aklayabilir.
Chalmers bu fiziksel durumu "farkndalk" olarak adlandmr (keli-
menin tam olarak teknik bir anlam sz konusu burada: Bu yzden
farkndalk* diye belirtelim isterseniz). Chalmers farkndal* "bil-
ginin szel bildirime ve davrann bilinli denetimine ak olduu
17
durum" eklinde tanmlar. Chalmers'n deyiiyle, bilgi bildirebilen
ve baz ekillerde evresinden gelen bilgiye gre hareket edebilen
bilgisayar bu nedenle farkndaha* sahiptir (bilinli olsun olmasn).
Bilinci aklamann bizatihi kendisi bir adm daha atmay gerek-
tirir. Beyindeki olaylar ile zihindeki olaylar arasndaki (farkndalk*
ile bilin arasndaki) ilikiyi tarif eden bir "psiko-fiziksel yasalar"
dizisi oluturmamz gerekir. Chalmers bunu uzun soluklu bir ama
olarak grr, ama halihazrda bir-iki geici ilkeyi benimseyebilece-
imzi syler, mesela "yapsal tutarllk ilkesi" gibi: Deneyimdeki
her ayrm nral faaliyetteki bir aynmda kendini gsterir ve deneyim
riints farkndalk* rntsyle eleir.18 Dnyayla ilgili tam bir
fiziksel tasvire ve psiko-fiziksel yasa dizisine sahip olduumuzda,
BLNCN DOASI 389

"her eyin teorisi"ni yapacak hale geliriz, ama ancak o zaman, da-
ha nce deil.
Chamers'n teorisi Descartes'm teorisinden nemli farklarla ay-
nin-. Chalmers, zihinsel bir tz olduunu veya zihinsel alann doa-
st olduunu koyutlamay zorunlu grmez. Gerekliin zihinsel
zelliklerini fiziksel varlklarn (hayvanlarn) zellikleri olarak g-
rr. Hayvanlarn zihinsel zelliklerinin fiziksel zellikleriyle yasa-
ya dayal bir iliki iinde olduklanm dnr. Dolaysyla, teorisini
bir tr "doalc zellik ikicilii" olarak tanmlar.
yi gzel de her trl ikicilik eninde sonunda nemli, muhteme-
len de feci bir sorunla kar karya kalr. Bu durumu daha nce, ka-
rikatrletirerek anlattm ikinci konuyu incelerken grmtk.
kicilik en byk zorluu, zihinsel olaylarn nasl etkili olabildikle-
rini, nasl bir fark yaratabildiklerini aklama konusunda eker (hal-
buki, zihinsel olaylann bunlara kadir olduklanna dair gl bir sez-
gi vardr iimizde). Sorun u: Eer zihinsel zellikler trsel olarak
fiziksel zelliklerden farklysa, ikisi nasl etkileime girer? En yi
ihtimalle, fiziksel olaylar bir ekilde zihinsel olaylarn bir "glge
olay", ilevsiz bir sonu olarak ortaya kmasna neden olur; peki
ama zihinsel olaylar fizik yasalarna kar gelmeden doann fizik-
sel gidiatn nasl etkileyebilmektedir?
Descartes bu etkileimin epifiz bezinde gerekletiini ileri s-
rer. Descartes psiko-fzik temas iin epifiz bezini semitir, nk
epifiz bezi, ruh gibi tekildir; halbuki beynin ou blgesi iki simet-
rik versiyon halindedir. Ama Descartes, bu etkileimin nasl ger-
ekletiine dair iyi bir aklama getiremez. Chalmers onun gibi ka-
ak oynamaz, felsefecilerin sevdii tabirle, "bana geleni ekmesi-
ni bilir." Zihinsel olaylann doann gidiatn etkilemediini kabul
eder. Chalmers'a gre, farkndahk* konusundaki aklama davran-
mz aklamaya yeter, ama sz konusu farkndalk* yalnz Dar-
vinci evrim srecinden ortaya km bir farkndalk* olmaldr.
Gzel ama bir ekilde gereksiz olan bilin, sonsuz (ve ayn ekilde
izah edilemez) psiko-fizksel yasalarca aklanr.
kiciliin bilincin etkililiini anlaml klma konusundaki bariz
baarszl, fizikalizmin radikal alternatiflerinin ana itici gcn
oluturur. Ama ikicilik konusundan ayrlmadan nce, yakn tarih-
lerde zihn-beden sorununu Kartezyen sezgiyi tamamen feda etme-
390 BLN, KULLANIM KILAVUZU

den zme (veya feshetme) ynnde yaplm iki giriime daha gz


atmalyz.

MCGINN: KTMSER DOALCILIK

Fiziksel beynin suyu bilin arabna dnt, ama bu dnmn do-


as konusunda diyebileceklerimiz sfr... kafamzn bu karklnn
devas varm gibi grnmyor.
Colin McGinn19

nsan zeksnn evrim geirmi olduu phe gtrmez. Nasl ki


kouda iyi ama yediimiz imeni sindirmekte ktysek, ayn ekil-
de zebileceimiz entelektel sorunlar olduu gibi app kald-
mz sorunlar da vardr. Hatta ebediyen app kalacamz sorunlar
da vardr muhtemelen. Her eyi kapsayacak br teori gelitirmek ne
kadar ilgi ekici ve zerinde ok tartlm bir ama olsa da, byle
bir "her eyin teorisi"ni asla gelitiremeyebiliriz.
Btn bunlar kabul edersek, zihin-beden sorunu ebediyen -
zlemeyecek bir sorun olabilir mi? u sralarda Amerika'da ders ve-
ren ngiliz felsefeci Colin McGnn, bu ktmser sonutan yana. 20
Bu sorun 2500 yldan beri zlmemekte direndiini gstermitir.
McGinn, fiziksel evrenin kesini bucan bylesine baarl bir
biimde arayp tararken, yaygm ve gayet basit grnen bu biyolo-
jik bilin olgusunu aklamada bu kadar baansz olmamzn tuhaf
olduunu belirtir. Ama, bu kitabn da gstermeyi amalad gibi,
bilin bilimini balatm bulunuyoruz. Bunun sonu hsranla bitecek
diye imdiden karalar m balamalyz?
McGinn "aklama" standardn ok yksee koyar. Zihinsel
olaylarla fjziksel olaylar arasnda kurulan bantlarn son derece
elverili olduunu kabul eder. Ama bunun bize arzu ettiimiz ak-
lamay vereceinden phelidir. McGinn beynin, bize beyinde ce-
reyan eden olaylarn deneyimlerimizi nasl zorunlu olarak meyda-
na getirdiini gsterecek bir zelliinin peinde olduumuza inanr;
ama ona gre, insan zihninin doas gerei, bu zellik daima kav-
raymzn tesinde kalmak zorundadr. Farkl bir zek yapsna sa-
hip bir yaratn, ilkesel olarak, bu zellii kavrayabilir olmas ba-
kmndan, felsefi anlamda bir bilin sorunu yoktur: Bu zellik ger-
ekten de vardr ve bilin mucizevi bir ey deildir.
BLNCN DOASI 391

McGinn bilimin temin etmesi beklenebilecek "psiko-fiziksel ya-


salar"a ilikin daha derin bir aklamann peinde olabilir. Ayrntl
bir ekilde aklanm bir dizi psiko-fiziksel bant, bilinle ilgili
bilimsel saygnl olan bir "aklama"ya doru epey yo! alabilirdi.
Bilimsel alanda, eylerin neden byle olduklar sorusunu her zaman
sormak mmkn: Aklama bir yerlerde son bulmak durumundadr.
Ama McGnn, bilin sorununu kavramakta ortalamadan daha fazla
bir zorluk ektiimizi sylerken hakldr.
McGinn, bilincin zel olduunu kabul ederken Descartes'n
izinden gider; bilin o kadar zeldir ki, McGinn onun aklanabile-
ceinden phe duyar. Amerikan felsefesinin duayenlerinden John
Searle de bilincin zel olduu konusunda hemfikirdir, ama bunun
felsefi dinginliini bozmasna izin vermez. Zihvbeden sorununu
zdne ve zmn basit olduuna inanr. Searle, deneyimin
gerekleri ile bilimin iddialarnn uzlatrlabileceini dnr. Ar-
gmanlar saduyuya da uyar gibidir. Btn o tantana nihayet bitti
mi yoksa?

SEARLE: YMSER DOALCILIK

nl zihin-beden sorununun... basit bir zm var.


John Searle21

Searle'un deneyimle ilgili izah tamamiyle Kartezyen gelenek dahi-


22
lindedir. Searle, deneyimle ilgili olgularn "isel olarak znel" ol-
duklarn kabul eder ve znellii "dnyann kaya gibi salam bir
23
unsuru" olarak, ama gzleme ilikin standart yaklammz (ge-
rek kendimizin, gerekse bakalarnn gzlemlerinde) benimseme-
24
mize izin vermeyen bir unsuru olarak grr. Bir zihin durumu "da-
25
ima birinin bilin durumudur" ve dnyaya erimeyi salar, ki bu
da mutlaka bir bak asndan gerekleir. Ama bilimsel anlamda
bunun gizemli bir taraf yoktur:

Ayrntda son derece karmak olan dnya resmimiz bilincin epey ba-
st bir izahn verir. Atom teorisine gre, dnya paracklardan olu-
mutur. Bu paracklar sistemler eklinde dzenlenmitir. Bunlardan
bazlar yaayan sistemlerdir ve bu sistem trleri uzun bir zaman s-
reci iinde evrimlemitir. Bunlardan bazlar evrim geirerek bilince
592 BLN, KULLANIM KILAVUZU

neden olan ve bilinci destekleyen beyinler meydana getirmitir. Bu


nedenle bilin, belli organizmalarn "biyolojik" bir zelliidir, tpk
fotosentez... ve remenin organizmalarn biyolojik zellikleri olmas
gibi.26
Searle burada, bugn bilim eitimi alm birok insann, mese-
la bilin konusunda dnrken aklndan geebilecek eyleri tarif
ediyormu gibi geliyor bana. Searle, bilinci belli fiziksel sistemle-
rin (sizin benim gibi sistemlerin) "beliren" (emergent) bir zellii
olduunu dnr. Bu adan baknca, bilin durumlarnn nasl
fark yaratacaklarn anlamada bir zorluk grmez: Fark yaratrlar,
nk nedensel zincirinin bir parasdrlar. Ve zihin-beden sorunu
diye bir ey yoktur: Bilin "beynin zihinsel, dolaysyla fiziksel bir
zelliidir, tpk akkanln bir molekl sisteminin bir zellii ol-
mas gibi."27
Bu zihin ile madde arasnda uzlama salama abasnda asl ii
"beliren" zellikler fikri yapar. Peki bu ii yapacak gce sahip midir?
Searle'un izahnda sknt yaratan eyi, yapt analojiyi zorlaya-
rak tasvir edebiliriz. Bir svnn mikroskopik zelliklerinin (mole-
kllerinin arasndaki grece serbest ilikinin) akkanln makros-
kopik zelliklerini nasl ortaya kardm anlyoruz. Bu nedenle,
akkanlk zellii, fazla sze gerek kalmadan, fiziksel aklamalar-
da kullanlabilir. Ama bu tr aklamalarda akkanlk, sistemin
mikroskopik zelliklerini ima etmenin ksa yolu olarak kullanlr:
Kendi bana bir aklaychk gc yoktur.
Bilin ise farkl bir ey gibi grnyor. Beynin mikroskopik
zelliklerinin, suyun mikroskopik zelliklerinin akkanln zo-
runlu kld gibi farkndal zorunlu klp klmadn bilmiyoruz.
Zihin ile beden arasndaki iliki konusundaki kafa karklmzn
kayna da budur zaten. Beynin bilince sahip olmas daha ileri bir
olgu gibi grnyor: Bilince beynin mikroskopik zellikleri neden
olmu olabilir, ama bilin beynin mikroskopik nitelikleri tarafn-
dan, akkanlk zelliinin, bu zellii tanmlayan mikroskopik ni-
telikler tarafndan btnyle akland gibi aklanmaz. Searle'un
srarla belirttii gibi, belli olgular "isel olarak znel" ise, o zaman
fiziksel nesne ve zelliklere ilikin olaan kavraymzn apn
aarlar. Bu znel olgular davranlarmz etkiliyorlarsa, o zaman
bunlarn fiziksel ema iinde nereye ait olduklar muammasyla ba
BLNCN DOASI 393

baa kalr ve zmeyi mit ettiimiz soruna tekrar dneriz. Beliren


zellik kavram, Searle'un oluturmay amalad uzlamay sala-
yamayacak kadar zayf ya da gl gibi grnyor. Searle, bilinle
ilgili sezgilerimizi kendine zg o etkili slubuyla yemden ifade
eder, ama bunlarn karlkl bir tutarllk iinde olduklarn ikna
edici bir biimde gsteremez.
imdiye kadar grdmz felsefecilerin hepsi, sezgisel bilin
kavrammza sk skya bal kalmtr. Belki de gerek sorun bu-
rada yatyor ve ncelikle bilinle neyi kastettiimiz zerinde tekrar
dnmemiz gerekiyor. Bundan sonra greceimiz teoriler "sadu-
y u c a olan ballnzn snrlarm (hatta muhtemelen o snrlarn
tesindeki snrlar da) zorlayabilir.

Fizkalizm trleri

... ikicilii kabul etmek, pes etmektir.


Daniel Dennett28

... [fizikalizme] ynelik daha derin itiraz basite yle aklanabilir:


Sz konusu teori zihni devred brakmtr.
29
John Searle

Fizikalizm, zihnin maddeyla ayn ekilde aklanabilecei gr-


dr. Birok dereden beslenen geni bir dnce nehridir bu. lki iki-
ciliin zihin ile maddenin nasl bir etkileim inde olduunu ak-
larken kar karya kald zorluklardan kaynaklanr. Bunlar zaten
grdk.
kincisi, genel (ve tartmal) "fark yaratmayan bir fark, fark sa-
ylmaz" ilkesinden kaynaklanr. Bu dnce izgisini hararetle be-
nimseyenlere gre, sadece herkesin dorulayabilecei aleni farkl-
lklar nemlidir. Bu ilkeyi benimserseniz, sizinle zombi ikiziniz
(hatrlarsanz, bu kiziniz d grn bakmndan tam anlamyla
sizin gibi, ama bilinsizdir) arasnda sahici bir farkllk olamaz. Ya-
ni, bu gre gre, bilin kavramnz sizi zombilerin olabilirliini
dikkate almaya sevk ederse, kavramnzn gzden geirilmeye ihti-
yac var demektir.
Dnce nehrini besleyen nc dere, genel bir bilim hayran-
3g4 BLN, KULLANIM KILAVUZU

lndan (ve bilimin byk srprizler ortaya kard kabulnden)


kaynak alr. Bundan iki yz yl nce, n yakn br akrabas olan
grnmez bir haberci sayesinde dnyann bir ucuyla annda iletiim
kurmann, maddeyi oluturan en kk birimin paralanp bundan
muazzam miktarda enerji elde etmenin mmkn olabileceini veya
vcutlanmz oluturan harcn vcudumuzun her hcresinde tekrar
eden sarmal bir kimyasal yap iinde yazl olabileceini kim tahay-
yl edebilirdi? Bu olaanst keiflerin yaratt hayret duygusu
ok abuk geiveriyor hepimizde. Madde, enerji ve hayat anlamak
iin gerektiinde kavramlarmzda devrim yaptk, imdi bilim zihin
alanna el atarken benzer srprizler beklememiz gerekmez mi?
Zihinle ilgili fizikalist bir teorinin genelde iki seenei vardr:
Bilinle ilgili olaan konumalarmz baka br eyle, daha ak sy-
leyelim, fiziksel eylerle ilgili konumalara tercme etmek veya de-
neyimle ilgili konumalar sakat ilan edip toptan silmek (ve daha et-
kili bir kavramlar dizisiyle sil batan balamak). Bu iki yaklam in-
dirgemecilik ve tasfiyecilik adlaryla bilinir. Fizikalistler, bunlardan
hangisinin daha akllca bir seim olaca konusunda ayn grlere
sahip, ama bu gr ayrl, her trden fizikalistin vermesi gereken
kararlarda yaanan gr ayrlklarnn yannda hafif kalr: Bilin
kavram tam olarak neye indirgenmelidir veya neyin lehine tasfiye
edilmelidir? Deneyim kendisi deilse, nedir? Bu soruya ok bilinen
cevap verilmitir: Davran, beyindeki faaliyet ve duyumu hare-
kete tercme eden "ilevler." imdi bunlan srasyla inceleyelim.

DAVRANIILIK
Davranlk iki trldr: Yntembilimsel ve felsefi. Yntembi-
imsel davranlkla, byle kallavi bir isimle olmasa da, daha n-
ce karlamtk. Bakalannn bilinci zerinde aratrma yapmak
istiyorsak, bilinli olup olmadklar, bilinlilerse bunun neyin bilin-
ci olduu konusunda onlann davranlanna gvenmek durumunda-
yz. Baka insanlar zerinde aratrma yapyorsak, sz konusu dav-
ran genellikle szel olacaktr, yani syledikleri eylerden olua-
caktr. artc bir ey yok bunda: Sadece gzlemlenebilir olan
gzlemleyebiliriz. Ama felsefi davranlk ok daha byk bir id-
diada bulunur: Davrann gzlemleyebileceimiz yegne ey ol-
30
makla kalmadn, bilinteki yegne ey olduunu iddia eder.
BLNCN DOASI 395

Bu fikir ilk bakta an gibi grnse de, o kadar da an sayl-


maz. Zihinsel lgatimizin bir ksm hemen bir davran analizi yap-
maya hazrdr. Mesela renmek, psikolojik bir sretir, "zihinsel"
hayatmzn bir parasdr. Ama bir szck listesini renmek temel
olarak bu listeyi belli koullarda (talep edildiinde mesela) ezber-
den sylemeyi ierir. Bu aka "davransal" bir temayldr ve bu
zihinsel srecin davran ynnden bir analizini yapmak baya va-
atkr grnr.
Peki ya "krmz grmek"? Krmz gryorsam, sonuta kesin-
likle baz davransal temayllerim var demektir: Mesela, krmz
grdm sylemeye nceden meyilliyimdir. Ama davransal te-
mayllerin benim krmz grme deneyimimi btnyle aktarabile-
cei iddias olanaksz grnr gerekten. Deneyimin u can alc
noktasn skalyor gibidir sanki: Krmz grmenin nasl bir ey ol-
duunu! Bugn felsefecilerin iinde bu yaklamn fizikalizmin der-
dine are olacan uman pek kii yoktur. Bu yaklamn mezar ta-
ma u mehur fkra iyi gidebilir: Davrannn biri sevitikten son-
ra partnerine, "Senin iin mthiti, benim iin nasld peki?" demi.

ZHN-BEYN ZDEL TEORS


Bilim, daima gerek srprizler retir. Grafit ile elmasn ayn ele-
mentin, yani karbonun saf rnekleri olduunu, aralarndaki tek far-
kn karbon atomlarnn dzenleni biiminden kaynaklandn ye-
n renen herkes bunu hayretle karlyordur herhalde. Isnn (eli-
mizi atee tuttuumuzda fark ettiimiz ey) scak gazlarn atomlar-
nn hareket etmeleri sayesinde sahip olduklar enerji olarak bilindi-
ini renmek de insan hayrete drr. Baarl bir bilimsel "in-
dirgeme"ye bir rnektir bu: Scak bir nesnedeki ist, o nesnenin mo-
lekllerinin enerjisidir. Keza, evremizdeki dnyada varolduu
ekliyle grnr k, radyo dalgalarnn, X-nlannn ve gama
nlarnn da dahil olduu geni elektromanyetik tayfn bir paras-
dr aslmda.
Bilincin beyinden ortaya ktna dair topladmz btn veri-
leri gz nnde bulundurduumuzda, krmz grmek gibi zihinsel
olaylarn, gerekten de onlar ortaya karan beyin olaylarndan iba-
ret (ne fazla ne eksik) olduu sav kkrtc bir savdr.31 Nasl ki ha-
reket halindeki molekller hakknda rendiklerimiz snn hakiki
396 BLN, KULLANIM KILAVUZU
doasn ortaya kardiysa, beynin iinde olup bitenlerle ilgili keif-
lerimiz de deneyimin hakiki doasn ortaya karmtr. Bu neri
Daniel Dennett'in Consciousness Explainede tartt hayali ar-
kadann kapld gibi bir hisse ("az nce cebimden bir eyler tr-
32
tklandn hissettim") kaplmanza m neden oldu? Byle bir hs-
se kapldysanz, iin iinde entelektel bir el abukluu olduun-
dan phelenmekte haklsnz.
Bu ikinci ndirgeme rneinde phe uyandracak bir eyler var.
smn molekler hareketle zdeletirilmesi, kendi s deneyimimizi
bir kenara koyduumuz iin makuldr. Scak eyler karsnda ge-
nelde bu yzden alarm durumuna getiimiz kabul edilir. Ama s-
y molekler hareketle zdeletirirken deneyimimizin doasn
analiz etmeyi deil snn fiziksel doasn aklamay amalarz.
Deneyimin doasn analiz edeceimiz zaman se "bir kenara koy-
ma" seenei ortadan kalkar. Scaklk hissi, s deneyiminin ayrl-
maz bir parasdr; bizi alarm durumuna getiren, ondan sonra da de-
neyime baka atfta bulunulmadan tamamen tasvir edilebilen bir s-
recin paras deildir.
Zihinsel-fiziksel indirgeme ("krmz grme"yi beyindeki bir s-
rece indirgemek) le fiziksel-fiziksel indirgeme (sy paracklarn
hareketine indirgeme) arasnda kurulan analojinin yanl olduunu
akla getirir bu. Ama, beyindeki faaliyetler hakknda bir eyler re-
nirken deneyimin ne olduunu reniyor olamaz myz? Deneyimin
fiziksel temelinin ne olduunu rendiimizi syleyebiliriz kesin-
likle. Ama bu cevap tam da deneyimin daha ileri bir ey olduunu
ima eder (daha nce grdmz, deneyimin gerekten de beyinde-
ki faaliyetten baka bir ey olmadn ileri sren fikre kar kar).

LEVSELCLK
nsan bilinci en iyi... bir beynin paralel mimarisine yerletirilmi sa-
nal bir makinenin... ileyii olarak kavranabilir.
Daniel Dennett 3 3
* fil
Grmenin eylemde bulunmann bir yolu olduu dncesindeyiz.
Grme, evreyi aratrmann zel bir yoludur...
J. Kevin O'Regan ve A. Alva Noe 3 4
BLNCN DOASI 397

Zihin durumlarnn, tmyle beyin durumlarndan ibaret olabilece-


i fikri, deneyimin fiziksel dnyaya baml olduu sezgisinden
kaynaklanr. Fizikalizmin son taktii, deneyimin bir fark yaratt
sezgisine dayanr. Zihin durumlar fark yaratmakla kalmaz, farkn
bizatihi kendisidir belki de. Baka bir deyile, genel olarak bilincin
ve zgl zihin durumlarnn z hizmet ettikleri ilevlerdedir.
Mesela grme duyusunu ele alalm. Grme duyusu, grnler-
den yola karak saysz ayrm ve snflandrma yapmamza olanak
salar. evselcilik, grsel deneyimin bu ayrmlar yapmaktan ve
bunlarn zihinsel hayatmzn geri kalan ksm zerinde yaratt so-
nulardan (ortaya kmasna neden olduu inanlardan) ibaret ol-
duunu ileri srer.
Buradan, sizinle ayn grsel ayrmlar yapan ve bunlar ayn e-
killerde kullanan her sistemin (sz konusu sistem insan olarak dn-
yaya gelmi bir sistem de olsa, vida ve cvatalardan yaplm bir sis-
tem de olsa) sizinle ayn deneyimi paylat sonucu kar. Bu teori,
daha nce karlatmz tayfn ters evrilebilirlii imknn devre-
d brakr; ikimiz de renkleri ayn ekilde snflyor ve tasvir edi-
yorsak, renk "alglarmzn" farkl olmasmm mantksal bir gereke-
si kalmaz. Aym nedenle, bu teorinin "felsefi zombiler"le de bir alp
veremedii yoktur.
evselcilik, gelimekte olan yapay zek bilimine ok ey bor-
ludur. Bir bilgisayarn yapay beyinleri, tpk insan beyni gibi, girdi-
leri ktlara dntrr. Bilgisayarda bu dntrme ii insan elin-
den kma bir aygtn insan tarafndan programlanmas eklinde
gerekleir: Bir "yazlm" paketi bilgisayann sabit "donanm"na
yerletirilir ve bir "sanal makine" ortaya kar. (Gnmz felsefesi-
nin ba ilevselcilerinden Daniel Dennett, "sanal makine"yi yle
tarif eder: "Temelini oluturan donanma br program vastasyla da-
yatlan, birok yapdan oluan bir dizi geici dzenlilik: Donanma,
tepkiye girmeye hazr birbirine bal devasa bir dizi alkanlk veya
35
dzen salayan yz binlerce bilgiden oluan yapl bir ynerge." )
nsan bilincinin, beynin muhteem bir "grdi-kt" ileviyle dona-
tlmlndan kaynakland fikri, ilevselciliin zn oluturur.
Bu ilevi tarif edebilir ve bunu yapay olarak yrrle koyabilirsek
(ki yapay zek almalarnn nihai amacdr bu), ortaya kan sis-
338 BLN, KULLANIM KILAVUZU
tem bilinlilik konusunda sizin ve benim kadar iddial olabilir.
Bu fikrin birok ekici taraf vardr. Zihinle ilgili fizikalist mo-
deller gibi bu da bilinci sk bir ekilde matematik ve fizik dnya-
sna yerletirir. Bu fikir, bilincin etkileri olduu kanaatimizi izah
eder, hatta bu kanaatimizden yola kar. Davranlkta olduun-
dan daha "iednk" bir fikirdir ve bu fikir kafamzn iinde neler
olmas gerektiine ilikin uygun izahlar getirmeyi amalar. Zihin-
beyin zdelii teorisi kadar snrl deildir, bizimle ayn entelekt-
el hesaplamalar yapan dier organizmalarda (hatta makinelerde)
bilincin ortaya kacan kabul eder. Daniel Dennett'in sonunda
burada bilincin akland iddias bylece dorulanm m oluyor?
ok sayda felsefeci, ilevselciliin zihin ile maddesi arasnda-
ki aklama bekleyen boluu kapayacak kadar yol kat ettiine ina-
nr. Ama bu eski muammada son perdenin nihayet kapandna ka-
rar vermeden nce biraz durup dnelim.
levselcilik, grsel deneyimin btnyle grsel ayrmlarn ve
bu ayrmlarn inanlarmz gibi dier zihinsel durumlarmzdaki
yansmalarnn tasvirinden olutuunu ileri srer. Bunu gerekten
kabul edebilir misiniz? Cevabnz evetse, o zaman bu sreler hak-
knda her eyi bildiimizde deneyim hakknda her eyi syleyebili-
riz. Ama yarasa ile kr Mary'yi hatrlayn: Yarasa olmamn veya
renkleri grmenin nasl bir ey olduunu bilmeden de yarasann ve
Mary'nin beyininin i ileyileri ve beyin durumlarnn hizmet etti-
i ilevleri hakknda her eyi bilmek mmkn grnyordu.
Buradan otomatik olarak, beyinlerimizin ilevlerini yeniden
reten yapay sistemlerin, brakn bizim gibi bilinli olmay, bilin-
li bile olmayabilecekleri sonucuna m varrz? Byle bir sistem bi-
linli olabilir: Ama ille de bilinli olaca phe gtrr. Deneyi-
min "ilevsel" bir fenomenden ibaret olmad sylenebilir: "Krm-
z grmem", onun hizmet ettii ilevler yznden yle deildir; y-
le olduu iin yledir! Yapay bir sistemin benim grdm gibi kr-
mz grp gremeyecei (hatta bunu bilinli grp gremeyecei)
sorusu, bu sistemin ileyii hakkndaki ilevsel br tasvirin henz
cevaplamay baaramad meru bir sorudur.
BLNCN DOASI 399

Tnelin ucu gece mi?

Bu noktada kendinizi hsrana uram hissediyorsanz, ok iyi. Bu


kitap iini yapm demektir. Dnen zihinleri neredeyse 3.000 yl-
dan beri ikide bir bilin sorununa gtren felsefi heyecan size de
musallat olmu demektir.
Bu kadim tartmaya yakn zamanlarda yaplan katklarda, ge-
nellikle sonucu giri cmlelerinden kestirmek mmkndr. The
Conscious Mindn giri sayfalarnda Davd Chalmers, kitab yazar-
ken kendisini snrlandran "ilk ve en nemli" eyin, "bilincin doai
bir fenomen, ama her zamanki bilimsel yntemlerce incelenemeye-
36
cek bir fenomen olarak ciddiye alnaca" midi olduunu yazar.
Temel kurallar bunlarsa, tartmaya pek imkn ve ihtimal kalmaz.
Daha batan deneyimin bilimin yntemlerinin eriemeyecei bir
konumda olduu varsaymyla hareket eden bir anlatm, bilinci g-
nmz biyolojisinin sahnesi dnda brakmaya meyillidir. Felsefe
yelpazesinin kar ucunda ise Daniel Dennett, bilin felsefecisinin
nndeki en zorlu eyin, "bilimsel yntemlerin izin verdii verileri
kullanarak bir zihinsel olaylar teorisi gelitirmek" olduunu belir-
tir.37 Ama, bir bilin analizinin sadece bilimin nc ahs verile-
rini kabul etmesi gerektiini kabul eden her teori tahminen "zihni
devred brakacaktr."
Bu kmazdan nasl kabiliriz? Bir taraftan veya her ikisinden
dn vermeliyiz: Ya zihin kavrammz ya da madde kavrammz
deitirmemiz gerekiyor. Hangisini deitireceiz? Gnlmz sez-
gilerimizden hangisini feda etmeye elveriyor?
Beynin ileyii hakknda daha fazla ey rendike ve yeni bil-
gileri zmsedike bilin kavrammzn yava yava dnme u-
rayabilecei fikri, fizikalistlerin en rabet ettii fikirlerden biridir.
Onlara gre, bu sre tamamlandktan sonra, zihnin maddenin bir
ilevi olduu bize daha aikr gelecektir. Daniel Dennett, o pek sev-
dii tiyatro metaforunu kullanarak unlar syler: "Sahne arkasna
ciddi bir gzle baktmzda, sahnede grdmz sandmz e-
yi aslnda grmediimizi kefederiz... sahne deneyimleri ile sahne
arkas sreleri arasndaki fark cazibesini kaybeder."38
Bu sz, bilin kavraymzn gelecekte, tpk iki yz yldr de-
40D BLN, KULLANIM KILAVUZU
imekte olan "hayat"la ilgili kavraylarmz gibi, bir evrim geire-
cei tahmininde bulunur. Modem biyolojinin geliiminden nce,
hayat genellikle fizikst bir zellik, maddeye can veren "hayati bir
ruh", indirgenemez bir "ileri olgu" olarak kabul ediliyordu. Son gn-
lerde oumuz, bu varsaym gereksiz kabul ederiz. Kabaca tarif et-
mek gerekirse hayat, kendilerini oaltmak, remek iin evrelerin-
deki enerjiden yararlanabilen fiziksel sistemlerin sahip olduu zel-
liktir. Modem biyokimyann muazzam incelikteki keifleri, fiziksel
sistemlerin bu harikulade zellii nasl uyguladklarn aklar.
Hayatn fizyokimyasal analizi, "indirgemeci" aklama rnekle-
ri iinde en dramatik olandr. Bilin de ayn yolu mu izleyecek pe-
ki? Buna karar verecek kimse yok. Hayatn ilevsel tarifi kadar tat-
minkr bir ilevsel bilin analizi yapmak mmkn hale gelirse, ay-
n yolu izlememesi iin bir sebep yok. Ama, bilincin az nce gz-
den geirdiimiz nedenlerle bu ekilde tarif edlip edilemeyeceini
sorgulamakta fayda var.
Dikkatimizin ounu bilin kavramna ynelttik. Peki ya mad-
de kavrammz? Zihnin doasn anlamakta ektiimiz glklerin
kayna bu olabilir mi?
Maddenin doas konusunda gerekte olduundan daha sahih
bir kavraya sahip olduumuzu varsaymak kolaydr. Modem bilim
atomu paralamamza, k hznda iletiim kurmamza, koyun
klonlamamza ve aya umamza olanak salamtr. Br eyleri do-
ru anlam olmalyz; ama uygulamadaki baarlar, teorilerimizin
her eyi kapsadn veya gelitirdiimiz modellerin tam anlamyla
doru olduunu garantilemez. Bilim daima geicidir ve srekli tas-
hihten geer. lgi alan son derece kk eylerden hayal edileme-
yecek kadar byk eylere kadar uzandndan, bilim gzlemlene-
mez fenomenlerle gn getike daha fazla ilgilenir. nsann bilim-
sel anlama yetiside sreklilik arz eden ok eitli snrlar olabilir,
hem oluturabileceimiz kavramlar hem de yapabileceimiz gz-
lemleri kstlayan snrlar.
Bilimin her eyi yutan bir bataklk gibi bir ey olduunu fark et-
tiimizde, deneyimlerimizin nitelikleri gzmze daha somut g-
rnmeye balar. Ne de olsa bizim kalk noktamz bu niteliklerdir.
Bilimsel fikirleri bir soyutlama sreci sayesinde, sunduklar veriler-
den olutururuz. Nesnellie doru bir yolculuktur bu. Yolda elde
BLNCN DOASI 401

edilecek dller muazzam miktardadr; ama belki de hibir zaman


ulalamayacak bir hedefe yaplan bir yolculuktur bu. Kendi dene-
yimlerimizin kalk noktasn unutursak, entelektel yolculuklar-
mzda bir yanl anlamaya yol aabiliriz. Bilinci "ileri bir olgu" ola-
rak tanmlamtm, ama insani hayatlarmzn temel olgusu olarak
tanmlansa daha doru olur. Bu dnce bilin sorununa bir zm
getirmez belki, ama aklama iddiasnda olduklar eyi aklamala-
rnn temeli haline getiren kolay zmlere kar bizi gayet zekice
uyarr.
Eer imdiki fizik teorileri, zannettiimiz kadar salam deilse,
ileride onlar bilinci onlara daha rahat uydurabilecek ekilde geni-
letmemizin bir yolu var mdr?
Gnmz fizyologlar bu fikri cazip bulur. Mesela, daha nce
alg farkndalnn bir nian ve "balama" mekanizmasnn bir
aday olarak karmza kan "40 Hz'lik salmm"n, bilincin bugne
kadarki en ikna edici fizyolojik bants olduu kantlanatoV/r.
Byle olduu ortaya karsa, bunun kefi mthi bir yol aabilir.
Ama kaba hatlar deneyim profiline izgisi izgisine uysa bile, de-
neyimin gerek muammas hl bir muamma olarak kalacaktr; bu
salnm duyuma neden yol asn ki?
40 Hz fikri yeni ve heyecan verici bir fikir, ama tandk bir ge^
lenee ait. Fizik teorilerimizde daha radikal sapmalar, mesela kuan-
tum fiziinden g alan ve deneyim muammasna daha baanl sal-
drlarda bulunabilecek sapmalar tahayyl edebilir miyiz? Belli bir
fiziksel srecin zorunlu olarak bilince neden olduu iddiasn ta-
mad srece, byle radikal bir sapmann nasl baarl olacam
kestirmek g (zaten byle bir iddiay hangi nedenle kabul edece-
imizi grmek de imdilik zor).
Kstl verilerden byk sonulara srama temayl son derece
insani bir zelliktir. Bu temayl insan muhteem basanlara da g-
trebilir, daha iin banda yenilgiyi kabul etmeye de. Bilin soru-
nunu henz zemedik, ama sava kaybettiini dnp pes etmek
iin de henz ok erken. Zihni anlama abamzda imdilik dilin,
biyoloji, davran ve deneyim dilinin hepsini birden kullanmaya de-
vam etmekten baka bir alternatifimiz yok.
402 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Baka zihinler

Baka insanlarn zihne sahip olup olmadn sadece fke anlarnda


veya allmam felsefi soyutlamalar yaparken merak ederiz. Ba-
ka insanlarn bilinleri konusunda gerek bir phe beslemeyiz.
Ama hayvanlarn bilinli olup olmadklar (hangilerinin bilinli ol-
duu) konusunda hakiki phelerimiz vardr. Bilgisayarlar hzlanp
glendike ve biyolojik beyinlerin yeteneklerini kazanmaya bala-
dka, bilgisayarlarn bilinli failler haline gelip gelmediini ren-
mek isteriz. Evreni aratrrken yabanc hayat bimleriyle karla-
tmzda (ki byle bir ey mmkn grnyor), onlara kar tak-
nacamz tavrlar, onlarn bilinli olup olmadyla ilgili grleri-
mizce biimlenecektir: Bizim bilinli olduumuzu onlarn da fark
etmesini olsa olsa mit edebiliriz ancak.

nsan zihinleri

"Baka zihinler sorunu", normalde olaan kabul ettiimiz "bil-


gi"nin zeminini acmaszca sorgulayan felsef kukuculuun gele-
neksel bir rndr. Descartes gibi kendi bilinciniz konusunda hi
phe duymayabilirsiniz: Ama, bu dnyada tek bilinli varlk siz
olabilir misiniz, sizin dnzda bu dnya otomatlardan oluan bir
dnya olabilir mi?
Fizikalizmin baz versiyonlar doruysa, bu soru cevaplandrla-
mayacak bir soru olmaktan kar: Birinin bilinli olup olmadn,
o kiinin beynine bakarak veya nceleyerek ya da o kiinin sinir sis-
teminin yrrle koyduu "sanal makine" hakknda bir eyler -
renerek kesin olarak ortaya karabilirsiniz. Gerekten de fizkaliz-
min bizi bu sorunun yknden kurtarmas onu ekici klan yanla-
rndan biridir, zira bakalarnn bilinci konusunda ciddi pheleri-
miz yoktur.
Fizikalizmi reddedersek, baka zihinler tekrar sorun olmaya
balar. Karmzdaki kiinin bilinci, onun beyninin gzlemlenemez
ileri bir olgusuysa, onun bilince sahip olduundan emin olamayz.
Bu durum o kiinin bilinli oluuna olan inancmz sama klmaz.
BLNCN DOASI 403

Fizikte, en temel paracklardan kara deliklere kadar birok gz-


lemlenemeyen varlk koyutlanz. Daha bildik baka zihinler bala-
mnda, kendi bilincimizle bakalarnn bilinci arasnda analoji kura-
rak onlarn bilinli olup olmadklarn syleyebiliriz: Bakalar ta-
rafndan belli ekillerde uyanlrsam veya bakalarna kar bir dav-
ranta bulunursam, onlarn bilincindeyim demektir; ayn koullar-
da bakalarnn da bilinli olmas kuvvetle muhtemeldir. Hepimi-
zin, ayn ekilde dzenlenmi, ayn et ve kemikten olutuunu d-
nrsek, tpk benim gibi olan birinin bilinli olduu hipotezi ga-
yet makul grnr. Bu bileenler benim iimde bilin yaratr: Ba-
kalarnda niye yaratmasn?
Ayrca, baka zihinlerin varoluunu sorgulamann mantksz ol-
duuna dair ilgin bir argman daha var. Bu argman u ekilde ge-
liir:39 Kendi zihin kavrammz baka zihinler kavramyla i ie
gemitir ve elimizde zihinleri ayklamann bir yolu varsa, ancak o
zaman zihinlerden anlaml bir biimde sz edebiliriz. Zihinleri, ait
oiduklar insanlar ayklayarak ayklarz. Bir zihnin kavram, man-
tksal olarak bir kii kavramna baldr ve ortada "baka insanlar
sorunu" diye bir ey yoktur (daha genel bir sorun olan algladmz
dnyann var olup olmad sorununun dnda tutulmak kaydyla).
Bu nedenle, baka insanlarn bir zihne sahip olduuna phe duy-
duumuzda, bizatihi bu phenin ifadesinin kendisi onlarn bir zih-
ne sahip olduunu bildiimizi nceden kabul eder. Dolaysyla, bu
phe bo bir phedir.
Bu argman bizi, zihinlerle ilgili muhakemelerimizde gzlemle-
nebilir olgularn nemine gtrr tekrar. Bu da bize, zihin durum-
larmz tarif eden dili rendiimizde, insanlar ve onlarn davran-
laryla ilgili gzlemlenebilir olgulara dayanmak durumunda oldu-
umuzu hatrlatr: Mesela, bir ocuun "fke"nn ne anlama geldi-
ini nasl rendiini dnn. Bu argman doruysa, "zombiler"in
olabilirliinin rtlmesine ve baka insan zihinleri sorununun -
zmne yardmc olur. Ama bu argman baka zihinler sorununa
genel bir zm getirememi grnyor; zira insanlara ait olmayan
zihinlerin varoluu hakknda ne syleyeceiz?
BLN, KULLANIM KILAVUZU

Hayvan zihinleri

Pralik nedenler gerei, baz hayvanlarn bilinli olduunu hepimiz


kabul ederiz. Evcil hayvanlarmz dostlarmz sayarz. oumuz
hayvan iftiliiyle ve hayvanlar zerinde yaplan tbbi aratrma-
larla lgili yasal dzenlemeler getirilmesi yolunda atlan admlan
onaylar, nk hayvanlarn ac ekebileceini kabul ederiz. Avclk
Birleik Krallk'ta yaplmas yasaklanm bir spordur. Et retim
yntemlerinin insanlk d olduu kanaati vejetaryanlarn saysn-
da arta neden olmaktadr. Peter Sellers'in kurgusal oban kpei
eiticisinin tam br kyl aksanyla, baarsnn srrn anlatrken
syledii "biraz sevgi, epey bir zulm" sz bile anssz rencile-
rinin duygularn st kapal dile getirir. Tutarsz olduumuz syle-
nebilir: oumuz bir gn canm cicim diye sevdii bir kuzuyu, er-
tesi gn afiyetle midesine indirir; vejetaryanlann deri antalardan
veya hayvan barsandan yaplma ipliklerden imtina ettikleri pek
nadirdir. Ayrmcyzdr da ayn zamanda: Kedi yavrusu grnce he-
men onu koynumuza sokarz da fare grdmzde ilk yaptmz
ey onu imha etmek olur.
Hayvanlara bilin atfetmekle doru bir ey mi yapm oluruz,
yoksa bodoslamadan Descartes'n uyard o "zayf zihinler" hata-
sna m deriz? Baka insanlarn bilinli olduunu kabul edersek
(ki hepimiz kabul ederiz), birok hayvann da bilinli olduu verisi
son derece gl grnr.
Bu veriler birok ynden gelir.40 Bir kere, hayvanlar ounluk-
la, bizimkiyle ayn temel psikolojik yeteneklere sahip olduklarn
akla getirecek davranlar sergiler. evrelerindeki dnyay genelde
bizimkine benzer ekilde alghyormu gibidirler; haz veren eylere
ynelip ac veren eylerden saknrlar, ki bu da balarna gelen ey-
lere nem verdiklerini akla getirir; gemii hatrlyor, basit prob-
lemleri zyor gibidirler, ki bu da dncenin temel ilkelerine sa-
hip olduklarna iaret eder. Bu iddialarn hayvan davranlar gz-
lemlerine dayand dnlrse, ortada hayvanlarn "i hayatla-
n"nn doalanyla ilgili bir anlamazlk daima olacaktr. gdsel
tepkilerle duygusuz tepkilerin alg, duygu, bellek ve dnce rn-
leri kisvesine brnyor olmalar mmkndr ve tek tek her hayvan
BLNCN DOASI 405
"farkndah" rneinde bu basit mekanizmalarn verileri aklayp
aklamad sorusunu sormak gerekir. Ama bunlarn her durumu
akladklar iddias, ikna ediciliini gittike kaybediyor.
Hayvan davran grlebilecek ekilde herkese ak. Baz hay-
vanlarn bilinli olabileceine iaret eden ikinci veri izgisi, hayvan
beyinleri zerine yaplan aratrmalardan gelir. Bu konuyu 7. B-
lm'de grmtk, o yzden buna tekrar girmeyeceim. nsan bey-
ni istisna saylabilecek derecede gldr, ama yaps omurgallarn
temel beyin yapsn izler. Omurgal normundan ayrld ksmlar
dier memeli ve primat sinir sistemlerinin izini takip eder. Beyinle-
rimiz byktr ve bykln nemli olduu aikr, ama o farazi
bilin "e"ni yalnzca insan sinir sisteminin getiini gstermek
iin ok salam argmanlar gerekecektir.
nc argman, dier organlarmzn ve ilevlerinin evrimsel
srekliliinden tremitir. Dier hayvanlarda kalbimizin, akcierle-
rimizin ve karacierimizin muadillerinin bulunduuna kimse itiraz
etmez. Bu organlar bir trden dierine saysz ayrntda farkllklar
gsterir, ama aralarndaki iliki yadsnamaz. zelde, birbiriyle ilgi-
li trlerde birbiriyle ilgili ilevleri yerine getirirler. Bilin, beynimi-
zin kilit bir ilevidir. Biyolojinin dier alanlarndaki bilgilerimizi
gz nnde bulundurduumuzda, bilincin en azndan baz hayvan-
larn beyinlerinin de bir ilevi olabileceini beklemek iin gl ne-
denler bulunduunu syleyebiliriz.
Bu veri izgisini siz de benim gibi ekici bulduysanz, birok
dnrn baz hayvanlarn zihne sahip olduunu neden pheyle
karladklarn anlamakta glk ekebilirsiniz. Ama btn hayvan
komularmzla aramza nemli bir uurum (insan kltrnn ya-
ratt uurum) girmitir. Bildiimiz kadaryla hibir hayvan ap
veya inceliklii bakmndan bizimkiyle boy lecek bir dile sahip
deildir ve hibirinin bizimki kadar zerinde konuacak konusu
yoktur. nsan bilinci, kltrmz tarafndan geniletilmi ve art-
lanmtr phesiz; ama basit bilin biimlerinin kltre ihtiya
duymadan da varlklarn srdrebildiklerini farzetmek iin iyi ne-
denler var ortada.
4 6 BLN, KULLANIM KILAVUZU

mal edilmi zihinler

Makineler dnebilir mi? sorusunu ele almay neriyorum.


41
Alan Turing

Mesele makineler dnyor mu meselesi deil, insanlarn dnp


dnmedii meselesi.
J.B. Watson

Giri: Nelson'u artmak

Gneli bir temmuz sabah erken saatlerde, aile fertleri ayaklanma-


dan nce kalktm ve yazlk evimizden grnen manzaray seyre ko-
yuldum. Koy geni bir ayr ve tuz batakl iinden enginlere uza-
nyor. Halatlar yelken direklerini dvyor, yelkenler iddetli rzg-
rn altnda hrdyor. Denizle kara arasndaki snr belirleyen mor
hatmi srasnn hemen yannda birka tekne yan iin ak denize
doru yol alyor. Havada cvl cvl ku sesleri, Etrafm zamandan
arnm bir sr canl grnt ve sesle dolu.
Horatio Nelson'un yelkencilii rendii liman buras. ki yz
yldan beri ok az ey deiti buralarda. Nelson burada olsayd, p-
lak tahta demeleri ve hav dklm hallariyla yazlmzda ken-
dini evinde hissederdi. Ama bu szleri Nelson'u kesinlikle arta-
cak bir nesne zerinde yazyorum: Mtevaz, hafif bir dizst bil-
gisayarda. Bu iyi huylu plastik dost benimkinden kat kat stn bir
bellek kapasitesiyle matematik yeteneklerine ve hibir insan elinin
sahip olmad kadar dzgn yazabilme yeteneine sahip.
Bu alet, hayatmzn ileyiini dntren zeki aletler ailesine
mensup. Sanayilerimizin, mali ilerimizin, hava alanlarmzn, hat-
ta kullandmz arabalarn dzenli ileyileri konusunda bunlara
gittike daha baml hale geliyoruz. lk temel bilgisayarlarn tasar-
land kinci Dnya Savai'mn son dnemlerinden bu yana, bilgi-
sayarlarn hz ve gcn arttrmak iin ok aba harcand.
Bu makinelerin ou (benim dizst bilgisayarm gibi) onlara
zaman zaman ayrntl talimatlar vermemize gerek duyar. Bu durum
deiiyor. Bir derece zerklie sahip zek makineler yaratmaya ba-
BLNCN DOASI 407

ladk. Dnyann eitli aratrma laboratuvarlanndaki bilgisayarlar


yava yava yapay duyularla (yapay beyinlerin ynettii) yapay
uzuvlara sahip olmaya baladlar. Byle bir makine bir gn yapay
bir bilince sahip olabilir mi?
Bu kk soru, son zamanlarda kan yazlarda ok tartlm
birok soruyu harekete geirir. Bilin gerekten hayattan ayr de-
erlendirilebilir mi? nsan dncesi ilkesel olarak, bir makinenin
yerine getiremeyecei zelliklere sahip midir? Bilgisayarlarn bi-
linli olabileceini ileri srenler simlasyonu gereklikle kartr-
myor mu? Hepsinden nemlisi (ve de iin en garibi) bir bilgisaya-
rn bilinli olup olmadn nasl anlayacaz'} Siz de benim gibi
makinelerin bilinli olduuna ilk anda pheyle yaklayorsanz, bu
phenin altndaki baz nedenleri maddeler halinde sralamak ve
onlar daha yakndan incelemek yararl olacaktr.

BLGSAYARLARIN NEDEN BLNL OLAMAYACAINA DAR


BE NEDEN

1
1. Grn her ey mi demek ?

Sorunlardan bazlarnn bilgisayarlarn grnnden kaynakland-


n batan itiraf etmeliyim. zerindeki bir sr yuva ve telle fena
halde makinedirler. Yapay zek aratrmalarnn yapld laboratu-
varlann dndaki bilgisayarlar, klavye ve yazc haricinde, hatr
saylr duyum veya hareket aralarndan yoksundur. Postlarn ok-
ayabilseydik eminim bilgisayarlara bilin bahetmeye daha meyil-
li olurduk. Ama grnn aldatc olabileceini hepimiz kabul
42
ederiz. ok satan Kelebek ve Dalg Giysisi adl kitabn yazar Je-
an-Dominique Bauby 40 yanda inme geirdikten sonra, gzlerini
ve gzkapaklann hareket ettirmekten baka dnya zerinde eylem-
de bulunabilecei bir hareket arac kalmamt: Onun o canl yaz-
lan szcklerin eylemlerden daha yksek sesle konuabildiinin bir
kantdr; Hellen Keller gzlerini ve kulaklarn kullanamyordu,
43
ama bu i hayatn zenginletirmesini engellemedi. Bilgisayarla-
rn bize benzememeleri elbette onlarn bilince sahip olma ihtimal-
lerini bertaraf etmez (ki bize daha fazla benzeyecek hale gelecek-
lerdir zaten).
408 BLN, KULLANIM KILAVUZU

2. Bilgisayarlar sadece yapmalar istenen eyleri yaparlar

kinci phe kayna daha nemlidir. Bilgisayarlarn yapt her e-


yin programl olduunu kabul edebiliriz. Bir bilgisayar, bir prog-
ramcnn planlarn, kendisiyle ilgili hibir idrake sahip olmadan
yerine getirir sadece. Bizim yaptmz gibi dnya hakknda bilgi
edinmek ve dnya hakknda dnmek le pek yceltilmi bir hesap
makinesinin kr ilemleri arasnda dalar kadar fark var elbette. Var
olmasna var da, zerinde biraz dnnce, bu fark ilk anda grn-
d kadar keskin gelmeyebilir bize.
Bir kere, daha nce de grdmz gibi, insan beyni esas itiba-
1
riyla "nceden programlanm "tu : Mesela, grme sisteminin girift
anatomisi, grme deneyimi imkn bulmadan nce geliir. Tamam,
doumdan sonraki deneyim temel yapy ekillendirir ve ona ince-
lik kazandrr, ama dnyadaki dzene uyum gsterme yetenei, bir
bilgisayara da verilebilir. Bunu aklamak in konudan biraz uzak-
lamamz gerekiyor.
Elli yl nce, ortaya kan ilk bilgisayarlar, art arda hzl ilem-
ler yapan hantal canavarlard. Yani, makinenin ana ilemcisi her se-
ferinde tek bir ey yapyordu. Yapt ey son derece basitti, ama
zekice yaplan programlamalar, tek tek her ilemin sonucunu kay-
detme yeteneiyle birleince bilgisayarlarn, karmak hesaplama-
lar gibi bize yorucu ve zor gelen eyleri hzl ve etkili biimde ye-
rine getirmelerini salad.
nsan dncesinden veya deneyiminden tmyle farkl bir ey-
dir bu. Ama beyinle ilgili elde ettiimiz yeni bilgiler, mesela grme
sisteminin yapsyla ilgili bilgiler, bizimkini daha yakndan andran
"dnce alkanlklar "na sahip makinelerin yaratlmasna nclk
ediyor. Bu makineler "paralel ilem" yapyor ve kendi kendini ei-
tebiliyor. Paralel ilem, birok bilgi kanalnn ezamanl olarak
sevk ve daresidir. Bizde bu ilem ok daha muazzam boyutta ger-
ekleir, beynimiz ayn anda tat ve koku, grnt ve ses, hatralar,
dnceler, duygular ve planlarla urar. Bilgisayarlar buna benzer
bir ok-modlllk zelliiyle ina edilebilir.
Kendilerini eitebilen makinelerin yaratlmas, mekanik zihin
ile insan zihni arasndaki uurumu hatr saylr derecede kapatr, zi-
ra bu zellik onlarn, tpk ocukluumuzda yaptmza benzer bi-
BLNCN DOASI 409

imde "dnya konusunda bilgilenmeleri"ni salar. Bu srelerin ay-


rntlar u anda nemli deil, ama u senaryoyu da kafanzda bir
canlandrn: Bilgisayarl bir robot "gz"e benzer bir alc, "kol"a
benzer bir etken doku ve karsna kan her trl engeli ap ucun-
da "dl" olan bir hedefe ulamak gibi bir hayat amacyla donatl-
m. Bileenleri nce rastgele balanm bir "beyni" var. Hareketle-
rini yneten devrelerde bir renme kural, robotun deneme ve ya-
nlmayla tepkilerini ekillendirmesini salayacak bir renme kura-
l ina etmek mmkn. Bu kuraln yardmyla robot, yava yava
engellerin grnyle hedefin grnn ayrt etmeyi ve amac-
na ulamasn salayacak en etkin yolu bulmay reniyor. Yr-
meyi renen bir bebei seyretmi veya konumay yeni yeni re-
nen bir ocuun konumasn iitmi olan herkes robotun bu yete-
nekleri kazanma yolunda ilerlerken getii aamalarn ocuun
getii aamalarla olan benzerliinden etkilenecektir.
Sz konusu devreler kasten nron yollarn taklit eder ve "nral
alar" adyla bilinir. eyi tarzlar beynin ileyi tarzna yakndr.
Bu yaknl daha da yakn hale getirebiliriz: Birka yl nce iki
Amerikal bilim insannn "silikon nron"u ortaya kartmasndan
sonra, beynimizin elektrik davranlarn yeniden reten yapay bi-
rimler kullanlarak nral alar ina edildi.44
nsan beynini andran kendi kendini eiten sistemlerin kefi,
ikinci trden phelerimizi epey bir giderir gibidir. Bu tr bilgisa-
yarlar gerekten de programlanmtr (kabaca hepimizin genlerimiz
tarafndan programlandmz kadar) ama bunlar "yceltilmi hesap
makinesinden te bir eydir.

3. Bilgisayarlar duyguyu gerekten dnemez (veya duygu


ortaya karamaz) veya duygu deneyimi yaayamaz

te sze nc phe. Bilgisayarlar, aya yaplacak yolculuun ro-


tasn belirlemek gibi akl gerektiren her trl eyi yapabilecek g-
teler belki, ama insan dncesinde, yaratclnda veya duygusun-
da asla ulaamayacaklar snrlar olmal.
Oxfordlu matimatiki Roger Penrose insan dncesinin snrla-
r hakknda kapsaml eyler yazmtr.45 Doru olduunu bildiimiz
ama kantlayamadmz matematik teoremleri vardr. Bir bilgisaya-
410 BLN, KULLANIM KILAVUZU
r matematii kullanacak ekilde programlamak sz konusu teorem-
leri kantlama yeteneine dayanr. Dolaysyla, insan dncesinin
"hesaplanamaz" ynleri vardr. Bu iddia tartmaya aktr, ama bu-
nun bizi ok da engelleyeceini sanmyorum. Bizi ilgilendiren ey,
bilgisayarlarn bilinli olup olamayacaklar: Bu sorunun cevabnn,
bilgisayarlarn insan idrakinin her zelliini yeniden retip rete-
meyecekleri sorusuna dnmeyecei aikr. Hayvanlar bunu baa-
ramaz, ama biz onlarn bilinli olabileceini dnrz yine de. Bil-
gisayarlarda aka her halkrda insan dncesinin byk blm-
lerinin modellerini karabilir.
Yaratclk bilgisayarlarn nnde bir engel mi? Pek deil. Yara-
tclk, iyi fikirleri, ho biimleri veya gzel tnlar semeye yara-
yan o ok nemli sap saman ayrma yeteneiyle birlikte yeni mal-
zeme gelitirmeye baldr: lkece, bilgisayarlarn bu ilevleri yeri-
ne getirememesi iin bir sebep yok.
Peki ya duygular? Bir bilgisayarn bir fke nbetine tutulabile-
cei veya sevgiyle dolup taabilecei ilk anda size son derece im-
knsz gelebilir belki, ama yarnn bilgisayarlar bu duygulara ka-
plabilir. Mekanik yardmclarmza bir nebze zerklik tanmann
avantajl bir ey olduunu kefedersek, onlar amalarla donatma-
mz gerekebilir. Amalar gdleme yaratr ve gdlemeler insan
duygusunun kalbine yakn bir yerdedir: Arzuladmz eye ulama-
ya alrz; bizi hedefimize yaklatran her adm bize sevin verir;
yaptmz aratrma hsranla sonulandnda fceye ve umutsuz-
lua kaplrz. Bilgisayarlar bu tr duygulara hibir zaman sahip
olamayabilirler, ama yine de sahip olabilirler mi sorusu geerlilii-
ni korur. Bilgisayarlarn bu duygular deneyimlemek konusunda ne-
denleri olabilirmi gibi grnyor kesinlikle.

4. Sadece canllar bilinli olabilir

Bir phe kayna daha var. Bilinli olduklanndan emin olduumuz


yaratklar var; ama sonuta onlar yaratk. Bilin, biyolojik bir baa-
r, canl beynin iindeki bir dans gibi grnyor. Canl beyinler bi-
lince neden oluyorsa, cansz bilgisayarlarn bilince neden olduunu
dnmeye gerek var m?
Bu sorunun cevab, beynimizdeki nelerin bizi bilinli kldna
BLNCN DOASI 411
46
baldr. Gnmz teorilerinin hepsi olmasa bile ou, bilincin
beynin belli blgelerindeki nral evrimlerinin zelliklerine (ilgili
nronlarn elektriksel davranlarna ve aralarndaki ilikinin gc-
ne ve yapsna) bal olduunu varsayar. Bir bilgisayar bu temel
zellikleri pekl yeniden retebilir, bilinlilik konusunda grnr
bir hak iddia edebilir.
Bu argman bir dnce deneyinin yardmyla kuvvetlendirile-
biiir. leride bir tarihte silikon nron alannda alan bilim insanla-
rnn bu sanatlarn mkemmelletirdiklerini farzedelim. Nronla-
rn sinyal zelliklerini mkemmel biimde taklit eden paralar imal
edebiliyor olsunlar. Grme sisteminizdeki milyarlarca nrondan bi-
rinin yerine bu silikon versiyonu yerletirildi diyelim. Farkindal-
mz muhtemelen (kesin konumuyoruz, zira bir dnce deneyi bu!)
deimeyecektir. imdi de beyninizin btn hcrelerinin tedricen
alnp yerlerine tek tek silikon nronlar yerletirildiini farzedelim.
lem bittiinde, sinyaller nceki gibi "ilenmeye" devam edecek-
tir: Farkndahk varln hi bozulmadan korur mu peki?
Bu da mmkn, ama kesin deil. Beyinde soyut bir bilgi-ilem
rntsnn yan sra birok ey daha meydana gelir. Bunlardan
bazlarnn bilin iin gerekli olduu kuvvetle muhtemel. Beynin
bilgi-ilemsel modelleri, beynin kimyasal faaliyetinin ok azm ya-
kalar veya hi yakalayamaz (veya nronlar ile beyinde nronlardan
daha fazla miktarda bulunan glial hcreler arasndaki baz etkile-
imler farkndaln olumasnda zorunlu da olabilir). Baka bir de-
yile, bir ihtimal, silikon nronlarn gcnn yetmedii, ama bilin
iin gerekli olan sreler kefedebiliriz. Bilindii zere, bunlar he-
nz kefetmedik, ama sinirbilimin tamamlanm saylmasna daha
ok var.

5. Bilgisayara bilin atfetmek, taklit ile gerekliin


birbirine karmasna neden olur
Benzer deerlendirmeler bu son phe maddesi iin de geerli. Bil-
gisayarlar insan dncesinin vehelerini bariz biimde taklit ede-
bilir; mesela aritmetikte gayet iyidirler. Ama simlasyonlarn taklit
ettikleri srelerin btn zelliklerini tamalarn beklemeyiz: Me-
teorologlar, gelitirdikleri hava modellerini incelerken slanmazlar
ve cinsel cazibe sahibi bir manken, normalde her nne gelene p-
412 BLN, KULLANIM KILAVUZU

ck datmaz. O halde, insan idrakini taklit eden bir bilgisayar mo-


delinden bilin oluturmasn niye bekleyelim?
Bu soru, aslnda bir ncekinin bir etlemesidr. Bilincin anah-
tar, karmak bir an biimsel dzenlenmesi ise, o zaman bilgisa-
yarlarn bilin konusunda utanga olmaya haklan var. Beynimizin
dzenini yeniden retebilirlerse, onlarn farkndalk imknlarn
ok ciddiye almamz gerekir. Ama bilincin beynin dier zellikleri- |
ne bal olduu sonucuna varrsak, insan idrakini taklit eden bilgi-
sayar modelleri farkndala (ve muhtemelen insan performansna)
ulaamayacaktr.

Turing Testi'ne tabi tutmak

Konunun can alc noktasna geldik. Bir bilgisayar bilinli olsayd,


bunu nasl bilebilirdik? Birka yl nce, bu konulann tartld bir
toplantnn yemek molasnda katlmclardan biriyle yemee gittik.
Bana lk syledii eyler beni biraz afallatt: "Beni bir kadn dour-
mad. Beni yapan kii 50 yl kadar nce bu gezegende ina etti. O
zamandan beri bu gezegenin insanlarn ve tuhaf hallerini inceliyo-
rum. Kulaklarnzla da ahit olduunuz gibi, dillerinize ok iyi
uyum saladm..." Bunu syleyen adamn acayip-hezeyanlardan
mustarip olmad, tartmal bir noktaya dikkat ekmeye alt
ok gemeden anlald: Eer bir makine srekli ve zeki bir konu-
ma gerekleti rebiliyorsa, onu bilinli kabul etmemiz son derece
muhtemeldir. Bu makine bir de sizin benim gibi grnseydi, konu
kesin denebilecek byk bir ihtimalle onun lehinde kapanrd. Yani,
bilinlili konusunda karar verirken davranlarna bakar, yle ka-
rar verirdik.
Sava yllarnda ifre kmc olarak alm ngiliz matematiki
Alan Turing, 1950 ylnda yaymlanan etkili bir makalesinde tam da
bu cevab verir.47 yle ya, baka nereye baklabilir ki? nsan bey-
nindeki bilin hakknda daha fazla ey biliyor olsaydk, bilgisaya-
rn evrimlerini inceleyerek baz ipular yakalayabilirdik; ama bi-
lince giden birok yol olabilir. Gerekli alc ve etken dokularla (bel-
ki bir de okanabilecek bir krkle) donatlm bir bilgisayar, insan
davrann her eyiyle yeniden retmi olsa, onun bilinliliini in-
kr etmeyi gerektirecek nasl bir sebep olabilir ki, dediim dedik bir
BLNCN DOASI 413

dogmatizmden baka? Ama, henz ok uzak bir gelecee ait bir


olaslk bu elbette.
Bu sayfalarn sizi gtrd istikamete gitmek gelmeyebilir i-
nizden. Birka milyon silikon cipten, tel ve cvatadan oluan bir ma-
kine, bilinli olmasn bekleyebileceimiz doru ey mi? Bilinli bir
makine (veya dnen bir sustal fare) tahayyl edebiliriz elbette,
ama bu numaralan ok fazla ciddiye almak ocuka bir eydir. y-
le inidir? Beyin de milyonlarca unsurdan olumutur. Bir eit biyo-
lojik makinedir, zamann snavndan gemi ve pek de gizemli ol-
mayan yntemlerce gvenilir biimde imal edilmitir. Temel olarak
karbondan oluan, yaca zengin, kemik yapl bu aygt neden bilin-
cin tekeline sahip olsun ki? Byle olduu ortaya kabilir, ama du-
rumun byle olduunun hl kantlanmaya ihtiyac var. imdilik
yapay bilin imkn aleyhinde tmyle etkili bir argman yok.

Yabanc zihinler: Bir yazdnm gecesi ryas

inde yer aldmz Samanyolu Galaksisi'nde ok kaba bir tahmin-


le 100 milyar yldz, gzlemlenebilir evrende de 100 milyar galaksi
var. Her bir milyon yldzn bir tanesinin yrngesinde gezegenler
bulunduu eklinde muhafazakr bir varsaymda bulunursak, evre-
nimizde 10.000 milyon kere milyon gezegen sistemi var demektir.
Bizleri oluturan atomlardan ok var ve bu atomlar uygun koullar
altnda birleip karmak hayat moleklleri haline gelme ynnde
doal bir eilime sahip. Baz baarl organizmalarn dnyay daha
zengin bir biimde temsil etme ve anlamaya doru izledii evrim
yolu, evrimin gerekletii her yerde verimli bir seenek olacaktr.
Bu varsaymlar, evrende yalnz olmadmz ve zaman iinde baka
zihin trleriyle karlaacamz dncesini makul klar.48
Henz bir tanesiyle bile karlamadk tabii. Veya ben yle bili-
yorum. Ama kk ocuklar olanlarn sk sk keyfini karma fr-
sat bulduu uzun, sakin bir akamst, ok kk ksa dalga alc-
mn ayaryla tembel tembel oynarken aadaki mesaj yakaladm.
Hatrladm kadarn tekrar yazyorum:
Teknik Servis Yaynlar'n dinliyorsunuz. Galaksileraras Gvenlik
Birimi blge amirinin XP4530 galaksisinin d spirallerinde yaplan
son keiflerden birine dayanan raporu u ekildedir: Bu blgede ya-
414 BLN, KULLANIM KILAVUZU
plan saha almas hsranla sonulanmtr. Aratrdmz gezegen
sistemleri iinde halihazrda hayat biimleri bulunduunu saptad-
mz gezegen says 500'den az (yzde 0.05). Sadece bir gezegende
teknoloji bulunduuna dair veriler tespit ettik. Bu gezegen, bu rapo-
run hazrland galaksi merkezinden 33.000 k yl uzaklkta. Ge-
zegen, sakinleri tarafndan dnya adyla anlyor. Mtevaz boyutla-
rna gre bu gezegen gerek habitat gerekse hayat biimleri bakmn-
dan son derece byk bir eitlilie sahip, Kalabalk olsa da orasnn
gzel olduunu dnyoruz. zerindeki organizmalar karbon te-
melli. Bunlarn ou zihin belirtileri gsteriyor. Gelgelelim, ilk bul-
gularmz, iletiimde esnek simgesellik ve geni kapsaml teknoloji
kullanmnn sadece tek bir grupla snrl olduu ynnde: nsan r-
kyla. nsanlarn konutuu diller, mtevaz teknik baarlarna oran-
la son derece etkileyici. Bilime de sanata da deer veriyor, bunlardan
yararlanyorlar, ama tuhaf bir biimde bu ikisini farkl alanlar olarak
gryorlar. nsan matematii daha fazla teori gelitirilmesine msa-
itse de fizik bilimleri, meknla biri de zamanla ilgili olmak ze-
re sadece drt boyutu tanyor. Beinci boyutu ifade eden bir terimle-
ri olup olmadn anlamak iin yerel terimleri aratrdk. En yakn
terimler sevgi, arzu ve modas gemi bir terim olan erdem terimleri
gibi grnyor, ama bunlarla ilikili insan kavramlar fizikle ok za-
yf bir btnleme iinde. Altnc boyuta karlk gelebilecek herhan-
gi bir terime veya kavrama sahip deiller. Bu nedenle insanlar, bilin-
cin doasn zm olmayan bir muamma gibi gryor ve zihinsel
olanla fiziksel olan arasndaki iliki konusunda verimsiz tartmalara
ok fazla arlk veriyorlar. Dier birok ynden ilkeller. Tek uydu-
lar olan Ay dnda yakn evrelerini kefetmemiler. Savan bou-
naln hl anlam deiller. Yine de bu ok renkli biyosferi koru-
yabilirler diye mit ediyoruz. Ama mit etmekle yetinmeyip bizi de
iine alabilecek daha byk bir atma kmasna kar acil nlem
alnmasn tavsiye ediyoruz.

Galaksileraras bir yayna gre yayn kalitesinin baya dk


olduunu dnmtm. Eli kulanda bir "Dnyalar Sava"ndan
bahseden bu meum mesajn ngilizce olmas da garipti. stn ze-
kl bir uygarla ait lk iletiime tank olduum iin kendimi se-
kin biri olarak hissettim, ama bu bir akayd galiba. ocuklar yine
kulaklm kurcalamlar herhalde.
BLNCN DOASI 415

nsan zgrl

Tout comprendre c'est tout pardonner.


(Her eyi anladmzda, her eyi affederiz.)
mknsz bir eyi istemeye mahkmuz anlalan.
49
Thomas Nagel

ngr ihtimali

Beyinle ilgili yeni bilgilerimiz, eski bir felsefi tartmann, insann


seim zgrlyle ilgili tartmann bam biledi.
Hareketlerimiz beynimizin iindeki olaylarca belirleniyorsa ve
bu olaylar fizik ve kimya yasalarna uyarak gerekleiyorsa, ilkesel
olarak onlarn olacam (tpk ay tutulmalarnn zamanlan veya
kimyasal tepkimelerin oranlan gibi) ngrmek mmkn olmal. Si-
nir sistemi 302 nrondan oluan C. elegans' ele alalm: Bu kurtu-
un davranlarm tahmin edecek bir model tasarlamak ok da im-
knsz grnmyor. Byle bir ey C. elegans iin mmknse niye
bizim iin de mmkn olmasm? Kurtuk ile insan arasndaki farkn
tre zg bir farktan ziyade bir derece fark, basit bir sinir sistemiy-
le karmak bir sinir sistemi arasndaki fark olduu sylenebilir.
Hatta, halihazrda nron davranlaryla ilgili bilgilere dayanlarak
insan davranna ilikin baz ngrlerde bulunuabilmektedir. Me-
sela Bereitschaftspotential, biz harekete gemeden bir saniye kadar
nce harekete geme niyetimizin sinyalini verir.
Bu olabilirlik can skc bir kaygya neden olur. Hayattaki se-
imlerimiz ngrlebilirse, bu seimler zgr olabilir mi? Bunlar
ngrlebilirse, olduklanndan farkl "olamayacak olan" kararlar-
dan kendimizi veya bakalarn sorumlu tutabilir miyiz? Eer bilim
sonunda davranlar hakknda en ince ayrntsna kadar kapsaml
bir aklama getirilmesine olanak salarsa, yaptmz veya baka-
larnn yapt eylerden "daha yisini" veya daha ktsn "yapa-
bileceimizi" veya "yapabileceklerim" nkabul sayan yarglarn ve
duygularn hepsini (alnma, sulama, utanma, minnettarlk, hayran-
lk, gurur) terk etmeye hazrlanmal myz?
416 BLN, KULLANIM KILAVUZU
Bu sorular yzyllardr, sinirbilimin kefinden ok nceden be-
ri, felsefenin dikkatini fazlasyla ekmektedir, zira ne yapacamz
herhangi birinin bilebilecei dncesi kafalarda belirir belirmez
zgrlk konusundaki kayglar yzeye kar. Bu herhangi biri bir
sinirbilimci de olabilir, bir fiziki de, Tanr da. 1820'de yazd bir
yazda Laplace, dii veya erkek zamiri kullanmayarak o aikr kim-
liinin ucunu ak brakr: "Bir anlna, doaya can veren btn
gleri ve onu meydana getiren varlklara zg durumu kavrayacak
bir zek, btn bu verileri analiz edebilecek kadar geni bir zek ve-
rilmi olsayd... hibir ey belirsiz kalmazd ve gelecek tpk gemi
50
gibi gzlerinin nnde beliriverirdi."
Hayatnzn ilk gnnden son gnne kadar her hareketinizi n-
ceden gren allame bir zek fikrinden rahatsz olduysanz ve birden
kendinizi aresiz hissettiyseniz, felsefe size iinize su serpecek bir
sr teselli sunabilir. imdi bunlar neymi, bakalm. Felsefenin su-
naca eylerin rahatlyla silahlandktan sonra, determinizmin,
eylemlerimizi nedenlerinin belirledii grnn, bizi nas tehdit
altnda veya klm hissettirebilecei sorusuna tekrar dneceiz.

ktle iin zm

lk tepki, ngrnn pratik snrlaryla ilgilidir. Bir kiinin davran-


n fizik ve kimyayla aklayabileceimizi hayal ediyoruz. Bunun
"ilkece" mmkn olduunu sylyoruz. Bilimsel tahminin ve m-
hendisliin sorgulanamaz basanlarna (kpr inas, ay yolculuu
vs.) dayanarak uzak bir gelecei ilgilendiren insan tercihlerini n-
grme karsamalannda bulunuyoruz. Bu hayali sramann muaz-
zam bykl zerinde biraz dnelim.
Kuantum fizii, atomalt paracklan arasndaki etkileimle ilgi-
li halihazrdaki en iyi tanm verir. Kuku duyulmayacak derecede
"temel" bilimdir bu. Bizler atomalt paracklarndan oluuruz, ne
eksik ne fazla. Atomalt paracklarnzn kuantum mekaniindeki
tasvirine dayanarak baka bir eve ne zaman tanacanz veya ne
zaman ak olacanz konusunda ne zaman kesin bir ngrde bu-
lunulacan mit edebiliriz? Hemen heyecanlanmayn, derim ben.
Son olarak, fizikiler modas gemi Newton mekaniini kullana-
rak iki ktle arasndaki etkileimi zl matematik terimleriyle ta-
BLNCN DOASI 417

nimlayabilmilerdi. veya daha fazla ktlenin davrann tahmin


etmek hl meakkatli bir i. Beyninizin iindeki paracklarn sa-
ym tahmine kalkmyorum bile, ama nronlarn saysndan mil-
yarlarca kez daha fazla olduunu syleyebilirim.
Bu durum, doamzn kolayca dikkatimizden kaan, ama aklda
tutulmasnda yarar olan bir zelliiyle alakal: Bizler son derece
karmak varlklarz. Beyinle ayn byklkte bir demir veya bakr
parasnn tarifi, boyutlarnn, eklinin ve her apak izinin ayrnt-
larn veren birka cmleyle yaplabilir, zet tanmlama, doal bir
metal topann monoton yapsnn dzgnlnden yararlanabilir.
Ama beyinle ilgili benzer bir tanmlama, beyindeki incelikle dzen-
lenmi saysz tabaka nedeniyle, byk bir i olacaktr. plak gz
karmak eyleri semede pek iyi olmad iin, bu kartlk dikka-
timizden kaabilir. Ama eylemin ngrlmesi asmdan nemlidir
bu elbette. Eylemin ngrlmesine engel oluturan karmakln
51
ou kafamzn iindedir. En azndan, neden kendimizi zel his-
settiimizi aklamaya yardmc olur bu.
Bence bu ayn zamanda, eylemlerimizin belli nedenlerden kay-
naklandn neden hemen kabul edemediimizi aklamaya da yar-
dmc olur. Sz konusu nedenlerin ou, balarmzn iindeki ayn
ekingen mekn iinde yer alr. Daniel Dennett'in syledii gibi:
"Dramatik etkilerin ktn grrz: Nedenleri girerken grmeyiz;
o yzden de ortada neden filan olmad hipotezi bize cazip gelir."52
Dolaysyla, ngrlebilirliimiz konusundaki ilk tesellimiz,
pratikte o kadar da ngrlebilir olmadmzdr.

Che sara sara? (Ne olacaksa o mu olur?)

Allame bir gzlemcinin btn kararlarmz nceden grd fikri,


bazen gelecek imdiden belirlendiyse, uramaya gerek yok eklin-
deki mitsiz dnceyi tahrik eder. Che sara sara: Ne olacaksa o
olur. yleyse, strap ekmeye, endielenmeye, banz Kaderin
tula duvarlarna vurmanza ne gerek var? Ama ne yaparsak yapa-
lm, kasak da, saklansak da kaderimizin yazh olduu iddias, ey-
lemlerimizin ngrlebilir olduu nclnn ok tesine gider.
Aslnda bu iddia doru olamaz. Yapmaya altmz her eyin
(temizlii bitirmek veya kitab yazmak gibi) bir fark yarattn ve
418 BLN, KULLANIM KILAVUZU
o eyi yapma "zahmetine girmediimizde" o eyin yaplmayaca-
n kesinlikle biliriz. Birok ite yapacamz eyi nceden dnd-
mzde o eyin yaplmasn baaryla gerekletirme ansmz
arttrdmz biliriz: Sramadan nce bakmak gerekten ie yarar.
Bunu nereden karyoruz?
Cevab basit, sizin de aklnza gelmitir zaten. Gelecek ngr-
lebilir olsa bile, abalarmz ve temayllerimiz gelecein sonular-
n etkileyebilecek olgulardandr. Allame gzlemci, ngrlerine
bunlar da eklemek durumundadr. Ne yaparsak yapalm kaderimi-
zin deitirilemez olduu inanc "kadercilik" adyla bilinir. Bazen
ne yaparsak yapalm olacak olan eyleri deitirenleyiz gerekten
de (ama byle bir ey sadece istisnai durumlarda, elimizde olmayan
nedenlerin sz konusu olduu durumlarda geerlidir). Genellikle
bir eyi nceden dnmek ve onun iin aba gstermek bir fark
yaratr. Bu da ikinci tesellimiz.

Serbest d

ncitecek gce sahip olup da incitmeydiler...


Cennetlik insanlardr
Ve onlar tabiatn zenginliklerini iktisatl kullanrlar.
William Shakespeare, Soneler XCIV

Buraya kadar her ey iyi. Gelecei ngrmek son derece zordur.


aba ve dikkatli dnme, ngrlebilir sonularda fark yaratabi-
lir. Bu dnce altrmalar sizi biraz neelendirmi olabilir. Ama,
eer aldm kararlarla hareketlerim ngrlebilirse, hangi ynde
seyredecekleri nceden belirlenmise, gerekten zgr olamam ki,
diye kayglanyor olabilirsiniz hl.
Bu kaygdan mustarip olanlar geleneksel olarak gvenilir bir
felsefi msekkinle, nc bir teselliyle tedavi edilir. Bu teselli,
"Normalde birinin eylem zgrlne sahip olduunu nasl syle-
riz?" sorusunu ierir. Bu soruya verilmesi beklenen teselli edici ce-
vap, "Ne d kuvvetlerin ne de i zorlamalarn engellemelerine ma-
ruz kalmadan istedii gibi hareket ettiinde", eklinde olacaktr.
Genellikle bu ekilde hareket ederiz: Bamza silah dayand en-
BLNCN DOASI 419

der grlr ve zihin dengemiz genelde salkldr. Ama davranla-


rmz tanmlayan yasalarn kefi bu ekilde yorumlanan zgrle
mdahale edecek deildir. Yemek istediim ikolatay yediimde,
bu hareketim ne kadar tahmin edilebilir bir hareket olsa da, istedi-
im eyi yapm, dolaysyla "zgrce" hareket etmi olurum.
Kukularnzdan hemen synlamayabilirsiniz. yle bir ey sy-
leyebilirsiniz: "ekmeceden ikolatay kardnzda istediiniz gi-
bi hareket etmi oldunuz elbette. Ama tesadf bu ya, ikolatay ben
de severim, en azndan bana da bir para vermeniz gerekirdi. Peki bu
durumda, davranlarnz son derece ngrlebilir olduuna gre,
sizi bencil olduunuz iin sulayabilir miyim? Baka trl davrana-
mazdnz zira. zgrlk iddianz bol keseden atan bir kuruntudan
ibaretmi gibi geliyor bana: Deceiniz varm dtnz."
"Baka trl davranamayacan" iddiasn daha yalandan ince-
lemekte yarar var. Yakn zamanlarda yznz hafife kzartan bir
olay zerinde dnn ve o olayda baka trl davranp davrana-
mayacanz sorun kendinize. Bu oyunu her oynadmda bu soru-
nun cevab daima "Elbette davranabilirdim," olur. Aslnda byle bir
eyin olabilirlii utanmann bir kouludur: Farkl davranabilecei-
mi dnmeseydim, utanmak iin bir sebebim olmazd. Ama dav-
ranm ngrlebilir idiyse eer, buradan, farkl davranamayaca-
n imas m karlmaldr? Utanmam yanl m? yle olmad
sylenebilir. "Farkl davranma"y hayal ettiimde, davranmn ba-
z koullarnn basit ve makul ekillerde deitiini hayal etmi olu-
rum: ikolataya olan dknlme kaplp hepsini mideme indir-
mek yerine, yanmdaki arkadamn zellikle o marka ikolatay
sevdiini hatrlayp ona da ikram edebilirim. Byle bir eyi neden
yapmayaym? Her zaman bu kadar bencil deilimdir. Bir dahaki se-
fere daha iyi olmaya alrm. Bunu yaparsam kendimi gelitirmek
konusunda ufak bir adm atm olurum, yapmazsam da, herkesin bir
zaaf var, benim de byle bir zaafm var ve bu zaafm baya bir na-
sr balam demektir.
Hareket zgrlmden hl phe duyuyor musunuz? Duyu-
yor olabilirsiniz. O zaman u dnce yolunu deerlendirin: "ze-
rinde daha fazla dnm olsaydm farkl davranrdm diyorsunuz.
Kabul. Ama az nce szn ettiimiz durumda, tamamen ayn ko-
ullan gz nnde bulundurduumuzda, hareketleriniz ngrlebi-
420 BLN, KULLANIM KILAVUZU
lir hareketlerdi ve farkl davranamazdnz. Koullar tpk nceki gi-
biyken farkl bir karar alma imkn, ite gerek zgrlk iin gerek-
li imkn budur. Bol keseden atan bir kuruntu iindesiniz hl."
Kendi iinde sknt yaratacak eylerin okluuna ramen, baz
felsefeciler bu dnce yolunu benimsemitir gerekten de. Sknt
yaratacak bu eylerin en barizi u: Genelde kendimizi, belli snrlar
dahilinde, zgr sayarz. Eer, hareketlerimizin ngrlebilir ne-
denleri zgrlkle badamyorsa, zgrlmz iin bulabilecei-
miz baka kaynak var m? Hareketlerimizin nedeni yoksa, nedensiz
demektir; nedensizse, bu durumda rasgeledir. Rasgele tercih, zgr-
lk ve sorumluluk konusunda ngrlebilirlik kadar bile vaatkr bir
zemin sunmuyor gibi grnyor. Asl, hareketlerimizin bir nedenler
zincirine bal olduunu reddederken irade zgrln savunanlar
"imknsz bir eyi istemeye mahkm"mu gibi grnyor. zgr-
lmz ya bir yanlsamadan ibarettir ya da bir ekilde nedensellik-
le badar.
Felsefenin insan hareketinin bilimsel aklamas karsnda sun-
duu teselliler bunlar. Uygulamada tercihlerimiz ngrlemez bir
eydir; hareketlerimizin teoride ngrlebilir oluu, hepsi hepsi a-
ba ve n dnme iin bir alan sunar ve saduyuya dayanan zgr-
lk kavrammza kar sadece snrl bir tehdit oluturur. Bu dn-
celer tercihlerimizin zgr tercihler olduunu dorulamaya doru
gtrr bizi: lk anda hayal ettiimiz kadar drt drtlk, mutlak bir
zgrlk olmayabilir bu, ama sahip olmaya deecek bir zgrlk-
tr yine de.
zgrln gerekten bilimin ngr gcnn tehdidi altnda
olmad sonucu, "badamacilk" adyla bilinir. Mmkn olan tek
sonu deildir. Baz felsefeciler, eer belirlenimcilik doruysa, o
zaman zgrlmz yanlsamadan ibarettir ve ahlaki yarglarmz
temelsizdir diye dnr: Bakalarn sularken, onlarn baka tr-
l davranamayacaklan gereini grmezden geldiimizi fark ede-
meyiz.53 Bazlar, bilimin dileri arasndan bir eit radikal zgr-
lk koparacan ummu 54 veya ahlaki tavrlarmzn doamza, on-
lar dorulama uralarn yersiz klacak kadar kk saldn ileri
srmtr.55
Kendimizi yoktan var edemeyeceimiz ak: "Bir ey yapmak
iin ncelikle bir ey olmamz gerekir."56 O bir ey de bizim seti-
BLNCN DOASI 421

imiz bir ey deil; zgrlmzn kanlmaz bir snrdr bu.


Ama seemeyeceimiz srelerden ortaya ksak da, btn sradan
insanlar bir eit zgrlk kazanr. Pratikte ngrlenleyiz ve bu-
nun nedeni karmaikl/mzda yatar. Eylemin nedenleri zerinde
durabilir, olumlu olumsuz ynlerini karlatrabiliriz; Bunu nispe-
ten makul bir biimde yaparz ve bu sre kararlarmz etkiler.
Amalarmza ulamak iin aba sarf edebiliriz: Baar ansmz
arttrr bu. ou zaman dardan veya ieriden zorlamalarn enge-
li olmadan hareket ederiz. Btn bunlar bir arada gerek zgrle
neden olur ve bize gerek seim olana sunar m? Bu umut ettii-
miz zgrle en yakn olan olabilir ve olabilecek btn seimleri
temsil ediyor olabilir. Bunun ihtiyalarnz iin yeterli olup olmad-
nn kararn size brakyorum.

Sonu: Zihnin maddesi

Bu kitap, beni hayrette brakan iki olgu zerine yaplm geniletil-


mi bir dnme altrmas: Deneyimimiz olaanst zengin ve t-
myle beyne bamldr. Bilincin doasyla ilgili her izah bu olgu-
lara ve belki de nc bir sezgiye, yani deneyimin yararl olduu
sezgisine hakkm vermek zorundadr.
kicilik, deneyimin zel olduu ynndeki inancmza sayg du-
yar, ama zihin ile maddenin etkileimi konusunu son derece mu-
lak brakr. Deneyimi u veya bu trden fizik lgatiyle yeniden ta-
nmlamaya alan fzikalizm, zihnn maddeyle nasl alverite bu-
lunabdiini aklar, ama bunu ilk sezgimizi aldatarak yapar (ve
"zihni devred brakr.").
Bu kmazdan sonraki yol ak deildir. Deneyimle onun nral
temelini tek bir srecin ayrlmaz veheleri olarak tasvir eden teori-
ler en vaatkr olanlar olabilir. Ama tek bir srecin nasl byle iki
farkl vehesi olabileceine dair net bir fikre sahip deiliz. Suyun
akkanlnn, suyun molekllerinin zelliklerinin zorunlu bir so-
nucu olduunu grebiliyoruz. Deneyim ile beynin moleklleri ara-
snda, bununla karlatnlabilir herhangi bir igrye sahip deiliz.
Bilimin bunu karlayabilecei henz kesin deil. Deneyim ile be-
yin moleklleri arasnda bir ilikiyi anlaml klmak maddenin, zih-
422 BLN, KULLANIM KILAVUZU
nin veya her kisinin doas hakknda yeniden dnmemizi gerek-
tirebilir.
Hayvanlarda ve makinelerde bilin olabilecei konusuyla ilgili
tavrlarmz bu pheler nedeniyle belirsizdir. nsann zihin kapasi-
tesi ve sinir sistemi ile dier hayvanlarn zihin kapasiteleri ve sinir
sistemleri arasndaki benzerlikler ve evrimle ilgili savlar, baz hay-
vanlarn bilinli olduuna dair kuvvetli bir veri oluturur. Zeki ve
zerk robotlar yava yava ortaya ktka, makinelerin bilinli ol-
mad inancmz da sabit bir biimde amacaktr. Beynin bilgi-i-
lemsel dzeni bilincin anahtarysa, bilinli makinelerin nnde kar-
maklktan baka hibir engel yok demektir. Eer bilin beynin
baka bir fiziksel zelliine dayanyorsa, ilkece yapay olarak ina
edilebilir. imdilik yapay bilincin olabilirliinden phe etmeyi ge-
rektirecek ikna edici bir neden yok ortada (byle bir phe olursa
ancak uzak bir gelecekte olabilir).
Bizler bir anlamda biyolojik makinelersek eer, eylemlerimiz il-
kesel olarak ngrlebilir niteliktedir. Bu durum bizden zgrl
esirger mi? zerinde fazla dnmeden, eylemlerimizin nihai ya-
zarlar olduumuzu dnrz. Bu varsaym, eylemlerimizi krl-
maz bir neden ve etki zincirinde yer alan dier olaylar gibi tasvir
eden bilimsel resmin tehdidi altmdadr. Ama birok dnce darbe-
yi yumuatr. Teorisyenler ne derse desin, karmaklmz bizi pra-
tikte ngrlemez klar. ngrlebilirlik, ne dnyada bir fark yarat-
ma abalarmza ve n dncelerimize engel oluturur ne de bizi
stediimizi yapmaktan alkoyan Bu da yeterince zgrlk saylr
herhalde.
Sonsz

Duvarn br tarafnda
Hep sknet gerisi
Ve sknet olgunluk
Olgunluk da her ey demek
W.H. Auden1

Neden bilinliyiz?

Beynimizdeki olaylar zihnimizdeki olaylar nasl ortaya karr?


100 milyar sinir hcresinin karmak faaliyeti bilinci nasl ortaya -
karr? Buraya kadar kat ettiimiz zemine dair uzun bir perspektif el-
de etmek iin, daha basit bir soru sorarak kapatmak istiyorum: Biz
neden bilinliyiz? Basitliine ramen bu soru ok farkl yollardan
ele alnabilir.

Mekanizmalar
lk yaklamlardan biri bilincin mekanizmalarnn ana hatlarn or-
taya karmak: Farkndal ne mmkn klar?
3. Blm'de de grdmz gibi, uyanklk durumu hakknda
epey ey biliyoruz. "Beynin elektrii" bilin durumlarmzn izini
srer. Biz uyanrken, beynin yzeyinde, korteks iindeki nron bir-
liklerinin yer deitirmesi sonucu retilen gelge ritimler oynar.
Bu ritimler, daha sonra, st beyin sapnn ortasndaki ve talamusta-
424 BLN, KULLANIM KILAVUZU
ki bir aktivasyon sistemi sayesinde devam eder. Aktivasyon siste-
minin salglad kimyasallar, beynin yarkrelerini duyulardan ge-
len bilgilere aar, onlar bu bilgileri mevcut ihtiya ve taanlarm-
za gre ileyecek hale getirir.
Uyku da uyanklk gibi beyin sap tarafndan dzenlenir. Uyku-
nun kendine zg gizli bir yaps vardr: Gece boyunca hafif uyku-
dan derin uykuya, derin uykudan ryal uykuya doru seyreden bir
dng srekli iler. Beyin sap, beyin yarkreleri hasar grdkten
sonra, mesela "bitkisel hayat durumunda" da bu ritimleri olutur-
maya devam eder. Buna karlk, beyin sapnn lmn, birka sa-
at iinde, hemen her zaman kesin lm izler.
Bilincin ieriklerini salayan mekanizmalar hakknda da bir
eyler biliyoruz. 5. Blm, grsel farkndahm nral temelini konu
alyordu. Hayatmzda by bir rol oynad iin gze arlk ver-
dik, ama insan duyularnn her biri zerinde de ayn arlkta duru-
labilirdi. In retina tarafndan nasl tespit edildiini, kartlklarn
beyne sinyalle nasl iletildiini, biim, renk, derinlik ve hareketin
grme korteksinin blgelerinde nasl analiz edildiini grdk. Bey-
nin grsel dnyann zelliklerini yeniden birletirmede yararland-
, grdmz eyi tanmamz ve hayalgcnn oyuncaklarn
oluturmamz salayan mekanizmalara yle bir deindik. Bilincin
bekisi olan dikkatin nral temelini inceledik. Grme srecinin ha-
reketle nasl i ie gemi olduunu, grme duyusunun gz hare-
ketlerine nasl klavuzluk ettiini, gz hareketlerinin de bu sayede
grmenin mmkn olmasn nasl saladn grdk.
Geni bir alana yaylm hcre gruplar arasndaki ezamanl
gerekleen hzl faaliyetin bilinlilikte bir rol olabilecei fikri, za-
man zaman gndeme gelen bir fikir. Bu faaliyet, sradan uyanklk
durumunun, ryal uykunun ve anestezinin etkisi altndaykenki far-
kndalk durumunun bir zelliidir; bu faaliyetin, tekil bir grsel
nesnenin birbirinden ok farkl zelliklerini "balayan" mekanizma
ve bilincin nndeki maddeleri semede kullanlan bir ara olduu
dnlmtr. leride bu fikrin bilincin biyolojisinde kilit neme
sahip bir fikir olduu ortaya kabilir.
SONSUZ 425

Soyolu

Bunlar gibi bir dizi mekanizmay masaya yatrmak, bilinci akla-


mann yollarndan biridir. Bu mekanizmalar, nihayetinde, bizim bir
paramzdr, kafatasmzn iindeki eylerdir. Ama, "Neden bilin-
liyiz?" sorusuna tarihsel bir cevap da arayabiliriz, bu mekanizmala-
rn nasl ortaya ktna, atalarmzn evrim gemiimiz iinde na-
sl bilinli olduklarna dair bir aklamann peine debiliriz. S-
zn ettiimiz bu ey bilincin soyolusal yapsdr.
Sinir sisteminin unsurlarnn (nron, onun iyonik kanallar ve
kimyasal transmitterleri) gemii, okhcreli hayatm ilk ortaya k-
t dnemlere kadar uzanr. Hemen her karmak organizmada bu
ortak unsurlardan yararlanlarak, hayvanlarn evrelerindeki olayla-
ra uygun hareketlerle tepki vermelerini salayan bir sinyal sistemi
meydana getirilmitir.
Baz hayvan soylarnda bu sinyal sisteminin geliiminde srek-
li art yaanm, bunun sonucunda srekli daha zengin algsal ay-
rmlar ve daha esnek tepki trleri ortaya kmtr. Bu "ensefalizas-
yon" sreci, lerinde balklarn, srngenlerin, memelilerin ve bi-
zim de dahi! olduumuz primat takmnn bulunduu baz omurga-
l soylarmda zellikle arpcdr. Bizi en basit sinir sisteminden en
karmak olanna gtren, filizlenmekte olan hayat ormannda bir
yerlerde hayvanlar deneyim yaamaya balad: Bilin ortaya kt.
Bu olayn etrafndaki belirsizliklere 7. Blm'de deinmitik.
Beynin bymesine yaplan dev yatrm, 5 milyon yllk insan
ncesi evrimin en arpc zelliiydi. Beynin bymesi uygarln
(teknoloji, kltr ve dil) ortaya kn hem salam hem de uy-
garln ortaya kndan etkilenmitir. Genel olarak sinir sistemle-
ri hayvanlarn evreleriyle ilgili bir i model gelitirmelerini sala-
mtr: nsan beyninin evrimi yeni bir temsil dzeyini, dnyann
simgesel tasvirini ortaya karmtr. Biz de bizatihi bu tasvirin iin-
de bydke bydk.
426 BLN, KULLANIM KLAVUZU

Bireyolu

Soyolu, genel tarih, geni yaratk gruplarnn doal tarihidir. Ama


her hayvann kendine zg bir hikyesi de vardr; hepimizin oldu-
u gibi. Bu durum, "Neden bilinliyiz?" sorusuna ikinci trden bir
tarihsel cevabn, tekil byme ve geliim balamnda verilecek bir
cevabn nn aar. 300 yl kadar nce John Locke bu balamda
unlar yazar: "Bir ocuu doumundan itibaren izleyin ve zamann
zerinde yaratt deiiklikleri gzleyin; bilinli zihni fikirlerle
dolmaya baladka zihninin srekli daha fazla uyandn grecek-
siniz. '2
Bu srecin eitli ynlerine deinmitik. Anne karnnda, beyin
geliiminin ilk aylarnda, bir noktaya kadar "bireyolu soyoluu
tekrar eder." Evrim gemiimizin bu yeniden canlandrmas stn-
krdr, ama drt haftalk bir insan embriyosunda 400 milyon yl
nce denizlerde yzen bir baln beyninin mkemmel bir benzeri-
ni bulabiliriz.
Beyin "fikirlerle dolmaya" baladnda, onun olaanst bir
kavraya ve saklama gcne sahip bir mahfaza olduunu grrz.
Bu glerin nronlarn etkileime girdii sinapsann plastisitesin-
den kaynaklanyor olmas kuvvetle muhtemel. Deneyim, bazlarn
glendirip bazlarn zayflatarak, dnyamzn ieriklerini temsil
eden nron birlikleri oluturarak bu gleri ekillendirir. Beyindeki
muazzam snaps says (ki trilyonlara varan br saydr bu) insan
belleinin gcn anlatmaya yeter.
Geliimimizin nemli bir boyutu daha var. Bizler esasen top-
lumsal hayvanlarz, ait olduumuz ailelerin, toplumlarn ve kltr-
lerin yaratklaryz. Bu gerek biyolojimizin kalbinde yer alr. Ba-
ka insanlarn iinde byrken, onlarn dilini rendike yava ya-
va kendimizle ilgili bir farkndahk kazanrz. Onlar gibi bedenlere
sahip olduumuzu, onlarnki gibi duygulara, zamanla da onlarnki
gibi bir zihne sahip olduumuzu kefederiz. "Bir zihin teorisi" edin-
diimizde, insanlk durumuna doru byk bir adm atm oluruz.
SONSZ 427

lev

Bu mekanizmalar ve onlarn tarihi, bizde bilinci mmkn klar. Ama


bilin neyi mmkn klar peki? Ne iindir? Bilinle ilgili bilimsel
sorularn belki de cevaplamas en zor ve en tartmal olandr bu.
imdilik bilincin bir ilevi olduunu farzedelim: En azndan igd-
sel olarak, hibir ilevi olmadn sylemek mmkn deildir.
7. Blm'de yaptmz deerlendirmeler bilincin, otomatikle-
mi, rutin zmler ie yaramad zaman devreye girdii ynn-
deydi. Ortak bir tepki gerektiren yeni zorluklar bilinli dikkatin top-
lanmasn salar, bilinli dikkat de tahmin edilemez bir dnyada uy-
gun hareketleri sememize yardmc olur. Temsillerdek zenginlik,
tepkilerin esnek olmasn salar.
Beynimizdeki kontrol sistemini, bir robotun beyni yerine geen
bir bilgisayarla karlatrrsak, "bilinli" bilgi, sistemin iinde,
benzer grevlerin dzgnce icra edilmesini salayan otomatik mo-
dller arasnda geni bir biimde yaynlanan veriye karlk gelebi-
lir. Geni bir alana yaynlanan bu bilgi, kendi kendine bildirimde
bulunma (ki bu, zihnimizden geenleri anlalabilir klmamz sa-
lar) dahil, geni bir tepkisel davran alann ancak bundan sonra
denetlemeye hazr olacaktr.

Peki ama neden bilinliyiz?

Mekanizmalar, tarih ve ilev hakknda rendiklerimiz bizi neden


bilinli olduumuz sorusuna bir para aklk getirebilecek bir du-
ruma getirmi gibi grnyor. Peki bu rendiklerimiz bizi yolun
sonuna kadar gtrebilir mi?
Bazlarnn gitmek istedii yere kadar deil. u tr bir kayg her
zaman olacak: "Evrim, mekanizmalar ve ilev hakknda konumak
bir noktaya kadar yardmcdr. Bunlar beyin hakknda epey ey sy-
ler. Ama gerekten zor ve ilgin soru hakknda, gerekten cevapla-
mak istediimiz soru hakknda bize hibir ey sylemez: Beynimi-
zin iinde olanlar neden deney imlediimizi, renkleri neden grd-
mz, neden mzii duyduumuzu, neden tat aldmz bize
aklayamaz. Tarif ettiiniz sreler karanlkta ve sessizlik iinde
428 BLN, KULLANIM KILAVUZU

de, bilincin olmad bir dnyada, zihinleri olmayan karmak be-


denlerin dnyasnda da gerekleebilir."
Bu cevap insana son derece yanl, ama yine de iten ie ok
doru geldii iindir ki, zihin-beden sorunu zmlenmesi zor bir
sorundur. Fizikalistler, bu sorunun varsaymlarm rtebilecekleri-
ni, bilincin mekanizmas, tarihi ve levi aklandktan soma, geri-
ye belirsizlikten tek bir iz bile kalmayacan mit ederler. Bazla-
r, yani ikiciler, bilimin bilincin tam bir aklamasn yapacama
kar kuku duymann bu ikilemin devam etmesine neden olaca-
na, bu kukunun meru bir nedeni olduuna nanr.
Onlarn kukulann ben de paylayorum, ama bunun ksr bir
kuku olduundan kukulanyorum. Bilim sayesinde renmeyi
umut edebileceimiz ne varsa hepsini iin iine katarak sylyo-
rum, bilinci aklamada yaadmz zorluk, varoluu aklamada
yaadmz zorlua edeer. Hatta, insan drakinin snrlarn izen
ayn zorluun klk deitirmi hali kesinlikle.
Szlke

Afferens: Bir sinir hcresine veya sinir sisteminin bir blgesine giden uya-
rmlar iin kullanlan ortak bir terim.
Afyon trevleri: Ary hafifletmede nemli bir rol oynayan peptit nrot-
ransmtter ailesinden biri. Hasar grmemi beyinde bulunmalar, eroin gi-
bi afyon trevlerinin hem ila olarak tavsiye edilebiliyor hem de kt et-
kiler yaratyor olabilmelerini anlamaya yardmc olur.

Agnozi {Duyu Kayb): Dorudan duyu organlarndaki sorunlarla veya bey-


nin temel duyu blgelerindeki hasarlarla ilgili olmayan alglama bozuklu-
u. Grmeyle lgili bozukluklardan "alglama bozukluu"na bal agno-
zik kusurlarda grsel imgeyi oluturma yetenei etkilenirken, "arma"
bal agnozik kusurlar imgenin yorumuna mdahale eder. kisi arasnda-
ki fark belirlemek bazen ok zor olabilir.

Ak madde: Aksonlann etrafn saran yaltkan myelinlerin youn oluu ne-


deniyle beyin alanlarn birbirine balayan lif demetleri beyazdr. Ak
madde, beyin korteksinin "gri maddesi" ve sinir hcresi gvdelerinden
oluan kmeleri ieren beynin derinindeki ekirdeklerle ztlk oluturur.

Akromatopsi: Renkli grme kayb. Bu kusur retinadaki anormalliklerden


kaynaklanabildii, yani evresel olabildii gibi beyindeki renkli grme-
den sorumlu blgelerde meydana gelen bozukluklarn sonucu, yani mer-
kezi de olabilir.
Akson: Sinir hcrelerinden giden sinyalleri tar. Sinir hcresinden tek bir
akson kar, ama hedefine yaklarken genellikle kollara ayrlarak tek bir
sinir hcresinin dier hcrelerle saysz sinaptik balant kurmasn mm-
kn klar.

Alfa ritmi: Gzleri kapal ve sakin vaziyette yatan bir denein bann arka
ksmndan kaydedilebilen beyin kaynakl 8-13 devr/saniye'lik bir elektrik
ritmi.
Alg: Duyu deneyiminin imdiki ierikleri; u anda grebildiiniz (iitebildi-
iniz ve dokunabildiiniz...) eyler. Terim bilimsel ve felsefi belirsizlik-
lerle doludur.
430 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Aln lobu/Frontal lob: Beynin drt lobundan en nde olan. Motor kortek-
si barndrr ve genel olarak beynin ktlarn yneten, hareketlerimizi r-
gtleyip dzenli almasn salayan Iobdur.

Aminoasit: Aminoasitler proteinlerin yap tadr. Bizler 20 kadarndan fay-


dalanrz. Genetik kod, aminoasitlerin protein oluturmak zere hangi s-
rayla dzleceklerini belirleme esasna gre alr. Aminoasitler baka bi-
yolojik ilevlere de hizmet eder. rnein, aminoasitlerden glisin ikiye
katlanarak nrotransmitter haline gelir ve bizatihi bir uyarc nrotrans-
mitter olan glutamat inhibitr nrotransmitter gama aminobtrik asitn
(GABA) kimyasal akrabasdr.

Amnezi: Yeni anlar oluturamama kusuru. nsanlarda bu kusur genelde ks-


midir: rnein, yeni motor yetenekleri kazanma kabiliyeti hasar grme-
yebilir.

Anosagnozi: Bir kusurun farknda olmama; nrolojik bozukluklarda ok


yaygndr. rnein, hastalar bazen inme geirdikten sonra grme yetileri-
ni yitirdiklerini veya fel olduklarn inkr eder.

Artk grme: Beyindeki grme alanlarnn hasarndan sonra fakirlemi,


ama bilinli gr: Grmenin refakatinde davrana izin veren ama kiide
hibir grme deneyimi yaratmayan krgriinn tersi bir durum.

Artkafa lobu/Oksipital lob: Beynin drt lobundan en arkada olan. Beynin


en arkasndaki ("arktafa kutbu") primer grme korteksini ve birok baka
grme alann kapsar.

Asetilkolin: Sinir le kas arasndaki uyarm aktaran bir kimyasal. Ayn za-
manda, beyinde bulunan ve uyankln srdrlmesi ile renmede
nemli bir rol olan temel nrotransmitterlerden biridir. Beyin asetilkoli-
ni Alzheimer hastalnn erken evrelerinde tkenir.

Astrosit: eit glial hcresinden bri. Beyin hcrelerini destekler ve bes-


ler. Atrositler, gelimekte olan sinir hcrelerine hedeflerine ulaana kadar
klavuzluk eder ve kan ak ile beyin arasndaki alverilerin dzenli bir
ekilde yrtlmesine yardmc olur.

Atom: Atomlar maddelerin yap talardr: Bir atom, oksijen, hidrojen, sod-
yum, altn gibi bir maddenin mmkn olan en kk niceliidir. Ayn ve-
ya farkl maddelerin atomlar bir araya gelip molekl oluturabilir (bir su
molekl iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluur: H2O).

Bant (Correlation): Deiken nicelikler arasndaki ngrlebilir iliki:


rnein, grsel deneyimimiz . grsel blgedeki faaliyetle (bir noktaya
kadar) bantldr. Ama yaygn kannn aksine bant nedene iaret et-
mez: ki deiken arasndaki bant, nc bir etkenle ortak bir iliki
iinde olunduu eklinde aklanabilir.
SZLKE 431

Balama: Beynin eitli yerlerindeki faaliyetlerin ahenkli hale getirilerek


uyumlu bir ilev meydana getirilmesi: rnein, saysz grme blgesin-
deki faaliyetlerin ahenkli hale getirilerek birleik bir grsel imgenin orta-
ya karlmas sreci.

Bazal ganglia: Beyindeki, caudate, putamen, globus palldus ve substantia


nigradan oluan nemli bir derin ekirdek grubunun ortak ad. Byk bir
sinyal halkasnda, korteksin saysz blgesinden kan sinyaller caudate/
putamene (tek bir birim olarak ilev grrler) gider, oradan globus pallu-
dusa, talamusa geer ve tekrar korteksteki ilk ktklar yere geri dnerler.
Parkinson hastal ile Huntington hastal bazal ganglia bozukluklarn-
dan kaynaklanan insan hastalklardr. Bu grup zellikle hareket kontro-
lyle ilgiliyse de kiilik ve davranlarn sinirsel kontrolne de katk sa-
larlar.

Bereitschaftspotential: stemli bir hareketten yarm saniye kadar nce olu-


an, "hazrlk potansiyeli" de denilen ve kafatasndan kaydedilen bir po-
tansiyel elektrik.

Beta ritmi: Zihinsel faaliyet srasnda insan kafatasndan kaydedebilen 13-


25 devir/sanye'lik hzl ritimler.

Beyincik: Beyin sapnn arkasnda ve beyin yarkrelerinin altndaki blge.


Geleneksel olarak hareket koordinasyonuyla lklendirilen (ama muhte-
melen ayn zamanda dnce ve duygularn "koordinasyonu"yla da iliki-
li olan) ok sk tekrara dayal bir nron yapsna sahiptir. Sinyaller bazal
gangliadakine benzer bir kontrol halkasn izleyerek serebral korteksten
beyincie, oradan talamusa geer, oradan da tekrar serebral kortekse d-
ner.

Beyin sap: Beynin, aadaki omurilii yukardaki serebral yarkrelere


balayan blgesi. Beyin sap, medulla (omurilie en yakn olandr), pons
ve orta beyinden oluur. Dier ilevlerine gelince: Beyin sapnn alt ksm
solunumu ve kalbi kontrol eder; st ksmlar beyin yankreleriyle arala-
rndaki yaygn balantlar sayesinde uyku-uyanklk dngsn dzenler-
ler. ngiltere'de beyin sapnn lm "beyin lm" saylmaktadr.

Beyin yarkreleri: Beynin her biri bazal ganglia dahil derin yaplar tayan,
kvrml serebral korteksle kapl yarm daire ifti.

Bildirimli bellek/an: fade edebildiimiz veya aka dile getirebildiimiz


an/bellek. Bildirimli bellek, epizodk, yani bir kere olan olaylara ynelik
ve semantik, yani dil ve dnyaya ilikin bilgi veritabanmzla (masann ne
olduu, ABD'nin bakannn kim olduu gibi) ilgili olmak zere ikiye ay-
rlr. Bildirimli bellek, motor becerilerin elde edilmesini, hazrla(n)may
ve klasik artlanmay kapsayan ilemsel bellein aksidir.
432 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Bilgi (Information): Mulak bir terim. Konuma dilinde bilgi, bir eyler
hakknda haber anlamna gelir; bilgisayar biliminde bu terim, daha soyut
bir biimde, bir imknlar topluluu arasndan belli bir durumun zglle-
tirilmesine atfta bulunmak iin kullanlr.
Bilincin noral bantlar: Bu terim, bilinli deneyimin nral temeline ia-
ret eder: Yap (bilincin "nerede'si) ile fizyoloji (bilincin "nasl") bir ara-
ya gelerek deneyimin olumasn salar (daha dorusu, bilinle lgili re-
vata olan bir gre gre yle).
Bireyolu: Bireyin geliimi; trlerin geliimi anlamna gelen soyoluun kar-
t.
Bitkisel hayat durumu: Beyin yarkrelerinde veya talamusta nemli, beyin
sapndaysa ksmi bir hasar olumas sonucu meydana gelen "farkndaln
olmad uyanklk" durumu. Ba yaralanmalarndan sonra veya beynin
yeterince kan veya oksijen alamamasn takiben grlebilir. Bitkisel du-
rum "kalc" olarak adlandnlyorsa, bir sredir, genellikle bir aydan faz-
la bir sredir devam ediyor demektir.

Brodmann blgesi: Nroanatomst Korbinian Brodmann'n (1868-1918)


k mikroskobuyla fark ettii serebral korteks blgelerinden biri. Onun
bulduu blgeler, korteksn belli katmanlarndaki hcrelerin younlukla-
r gibi incelikli anatomik zelliklerde farkllk gsterir. Ama aralarndaki
snrlarn genellikle ilev farkllklarna karlk geldii ortaya km ol-
duu iin Brodmann'n kard harita hl kullanlmaktadr.
ekirdek: Birbirinden tamamen ayn iki biyolojik anlam olan bir terim.
Hcre biyolojisinde ekirdek, hcrenin DNA tayan paras, kimyasal i-
lemlerin kararghdr. Nrolojideyse, "ekirdek" genelde ortak ilevlere
sahip nronlardan oluan kmelere denir.
evresel sinir sistemi: Beynin ve omuriliin dndaki sinirler: 1-12 tane bu-
lunan bataki kranyal sinirler, uzuvlardaki ve gvdedeki, kaslara giden ve
duyu organlarndan geri dnen saysz sinir, ayrca deri ve eklem yerlerin-
deki sinirler.
izgili korteks: VI alan, yani primer grme alan bazen izgili korteks ady-
la anlr: "izgili" korteks denir, nk plak gzle yakndan bakldn-
da bile, lateral genikulat nukleus yoluyla retinadan youn girdi alan 4.
korteks tabakasnn burada hkim oluu nedeniyle, "izgi izgi" grnr.
omak hcre: Retinann n varln tehis eden iki hcresinden biri (di-
eri koni hcresidir). omak hcreleri, ay yla aydnlanm gecelerde
kullandmz trden gri ton grs salar. omak hcreleri retina merke-
zinin uzanda yer alr.
Davranlk: Metodolojik davranlk, psikolojinin inceleme konusunun
nesnel olarak gziemlenebilen davranlarla snrlandrlmas gerektii

73
SZLKE 433

grdr. Felsefi davranlk se zihinsel durumlara dair tasvirlerin, sa-


dece davranlardan veya belli ekillerde davranma eilimlerinden sz
ederek yeniden ifade edilebilecei grdr.

Delta ritmi: Derin uyku, bazen de koma halindeyken kafatasndan veya be-
yinden kaydedilebilen 4 devir/saniye'den dk, yava bir elektrik ritmi.

Dendrit: Nronlarn dier nronlardan gelen sinyallerin ounluunu alan


dallanp budaklanm ular.

Diensefalon: Talamus ile hpotalamusu kapsayan, beyin yarkrelerinin e-


kirdei.

Dikkat: Genel olarak zihni odaklatrma kabiliyeti anlamndadr. Ama bu te-


rim son derece mulaktr. Nitekim, dikkat hazrlayc nitelikte olabildii
gibi seici, srekli, paral, ak ve gizli de olabilir ve geni bir farkllk
gsleren sre ve ilere yneliktir.

DNA: Deoksiribonkleik asit, bedenimizin inas ve varln srdrmesi


(genetik yapmz) iin gereken talimatlar tayan kimyasal maddedir.

Doalclk: Bilincin, doann temel zellik ve yasalarnca, bilimin lkelerine


ters dmeden, aklanabileceini iddia eden felsefi gr.

Dopamin: Beyin sapndan kan aksonlar tarafndan beyin yarkrelerine sa-


lnan bir nrotransmitter. Uyanklk, motivasyon ve motor kontrolde rol
oynar. Parknson hastal, beyin sapndak dopamin yapc nronlarn
kayb sonucu oluur. izofreni, bazal gangliadaki dopamin hareketini en-
gelleyen ilalarla tedavi edilmektedir.

Dorsal akm: Artkafa lobundan (occipital lobe) duvar lobu (parietal lobe)
ynnde gerekleen grme sinyali akm. Temel olarak mekn ve hare-
ketle ilgili bilgilerin ilenmesinden sorumludur. Artkafa lobundan akak
lobuna (temporal lobe) doru gerekleen ventral akm ise, temel olarak
nesne tanmayla ilgilidir.

Duvar lobu/Paryetal lob: Arkasnda artkafa, altnda akak, nnde de aln


lobunun bulunduu beyin lobu. Dokunma ve birleik pozisyonlarla ilgili
duyusal bilgileri alan "bedensel-duyusal korteks"i ierir ve meknsal ili-
kileri alglamamzda nemli bir rol oynar.

Duyu-motor btnlemesi (Sensori-motor integration): Sinir sisteminin


duyu sinyallerini motor ktlara dntrme sreci.

EEG: Elektroansefalogram; beynin elektriksel faaliyetinin bir kayd; genel-


likle kafatasndan alnr.

Efferens: Br nrona veya sinir sisteminin bir blgesine giden uyarmlarn


genel ad.
434 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Elektromanyetik radyasyon: Enerji spektrumunun orta enerji alannda yer


alan ve yksek enerjili gama nlaryla X nlarn, dk enerjili mikro-
dalgalarla radyo dalgalarn ve kapsayan enerji spektrumu.
Ensefalizasyon (katsays): Bkz. EQ.
Ensefalit: Beyin maddesini etkileyen bir enfeksiyon.
Ensefalitis letarjika (Von Economo ensefaliti): I. Dnya Sava'nn sonla-
rnda salgn hale gelen bir beyin enfeksiyonu. Hastaln ilk evresinde ve
uzun sren nekahet dneminde uyanklk durumunda dzensizlikler gze
arpmaktayd. Hastalk tamamen ortadan kalkmtr.

Endorfin: Ac sinyalinde nemli olan opioid nrotransmitter ailesinden


biri. Afyon ve eroin gibi opioidler beyinde bu nrotransmitterlerin hare-
ketlerini taklit eder.
Epilepsi: Sara da denir. Beynin elektrik faaliyetinde meydana gelen ve hare-
kette lokal olarak ("ksmi epilepsi") veya genel olarak ("genel epilepsi")
anormal senkronizasyona neden olan bir bozukluk. O pek bilinen "byk
epilepsi"nin yan sra duyu, bellek ve dnce zerinde de ok eitli ha-
sarlara neden olabilmektedir.

EQ: "Ensefalizasyon katsays" bir trn beyin geliimini gsteren bir l-


dr. Bir trn ortalama bir yesinin beyin bykl ile bu trde olaca
tahmin edilen (trn ortalama arlna veya beden yzeyine ve sz ko-
nusu trn beyin bykl ile beden bykl arasndaki genel iliki-
ye bakarak) beyin bykl arasndaki oran yanstmay amalar.

Ezamanllk: Nronlarn aym anda atelemeleri


Evrim: Canl biimlerin eitliliine neden olduu, bu eitlilii biimledii
dnlen sre. Bir canlnn temel zellikleri (artk DNA olarak bilinen)
genetik malzeme halinde sonraki kuaklara aktarlr. Genetik malzemede
meydana gelen tesadfi deiiklikler (mutasyonlar) sonraki kuaklarn
zelliklerinde eitlemelere neden olur. Bunlarn bazlar bireye avantaj
salar ve onun reme ansn arttrr. Bu yzden btn poplasyon iinde
yaylrlar.

Fizikalizm: Gerekliin tmyle fiziksel olduunu savunan felsefi gr.


Fizyoloji: Vcudun nasl altn, vcut ksmlannn ilevini inceleyen bi-
lim dal.
FMRI: Fonksiyonel manyetik radyo rezonans grntleme: Canl beynin
belli ileri yaparkenki faaliyetlerini ortaya karmak iin kullanlan iki te-
mel teknikten biri.
Fonksiyonel grntleme: Beynin belli fonksiyonlarla harekete geirilmi
blgelerinin grntlenmesini mmkn klan bir grup teknik; bir k ak-
SZLKE 435

mas grmekten matematiksel d n m e y e kadar eitlilik gsterir. ki te-


mel teknikten biri P E T (pozitron emisyon tomografi) dieri de fMRI7dir
(fonksiyonel manyetik rezonans grntleme). Bu teknikler, aktif beyin
blgelerinde kan akyla enerji tketiminin artmas esasna dayanr.

GABA: G a m a amino btrik asit, sinir sistemindeki ana inhibitr nrotrans-


mitter.

G a m a ritmi: Kafatas yzeyinden kaydedilebilen 25-100 devir/saniye'lik be-


yin ritimleri; uyankln srdrlmesinde ve bilin ieriklerinin birleti-
rilmesinde rol oynad dnlmektedir.

Gen: Genlerimiz, bedenlerimizi ina e t m e y e salayan, D N A ' d a yazl kal-


tmsal talimatlardr. Her gen, belli bir protein molekln oluturan belli
aminoasit srasn ifade eder. nsan G e n o m u Projesi'nde, insan bedeninde
30-50.000 genin faal olduu belirtilmitir .

Getalt: Bir getalt, kelimenin dz anlamyla bir biim veya biimlenimdir.


Psikolojide bu terim, kasten modellenmi olmayabilecek maddelerde bile
alglama eiliminde olduumuz gruplamalara karlk gelir. Getalt psi-
kologlar, bu eilimi tarif eden bir dizi kural gelitirmitir.

Glia: Beyinde nronlarn yannda ok sayda bulunan, eitli destekleyici


roller oynayan hcre tipi: Astrositler, oligodendrositler ve mikroglia.

Glisin: N r o n atelemesini ketleyen bir aminoasit nrotransmitter.

Glutamat: Mesela talamustan kortekse ve ters ynde uzanan aksonlarn sal-


d yaygn bir uyarc nrotransmitter. Bir aminoasttir.

Gri/boz madde: Beynin, esasen birbiriyle likili lif demetlerinden oluan


"ak m a d d e " n i n kart olan, nronca zengin alanlar.

Girus: Kvrml serebral korteksin "tepe"lerinden biri; vadilerinin, yani "sul-


kuslar"n kart.

G r m e korteksi: Primer grme korteksinin ve ayn z a m a n d a grme ilemin-


de u ya da bu lde uzmanlam rollere sahip dier 30 kadar g r m e
alannn da dahil olduu beyin korteksinin grmeyle ilgili ksmlarna ve-
rilen genel ad.

Hareket Potansiyeli: Yeterince uyarlm bir sinir hcresinin ilettii ya hep-


ya hi elektrik sinyali.

Hebb yasas (veya kural): Psikolog Donald Hebb'in renmenin nral te-
melini aklamak iin teorik zeminde gelitirdii bir yasa. Bu yasaya g-
re, A nronu ile B nronu arasndaki sinaps balants, A ateleyip de B
baarl biimde uyarldnda salamlasn
436 BLN, KULLANIM KLAVUZU

Hipokampus: Yunanca denizat anlamna gelen hpokampus, akak loblar-


nn i yzeyinde yerleik, kvrml bir yapdr. Yeni uzun vadeli bildirimli
anlarn oluturulmas ve bir derece de tekrar ele geirilmesi iin gereklidir.
Histamin: Uyanklk durumunun desteklenmesinde rol oynayan uyarc bir
nrotransmitter.
Hominid: Trmzn en yakn soyu: Bizler yaayan tek hominidleriz.

Hominoid: Gibbonlan, empanzeleri, gorilleri, orangutanlar ve insanlar


kapsayan grup.
Hcre: Hcreler biyolojinin atomlar, karmak hayat biimlerinin yap ta-
landr; dikkatli bir ekilde beslendikleri takdirde ait olduklar yerden ba-
msz olarak tek balarna varlklarn srdrebilirler. Her hcrede bede-
ni meydana getirmek iin gerekli olan genetik maddenin tamam bulunur,
geri bizdeki gibi bedenlerde farkl organlara ait hcreler sadece ihtiya-
lar iin gerekli olan talimatlar kullanrlar. Nron, sinir sistemindeki te-
mel uzman hcredir. Beyinde 100.000 kadar nron vardr.
Hcre zar: Hcrenin d dnyayla liki kurmasna mkan veren yan geir-
gen snr. ki kat (su geirmeyen) ya moleklnden oluur. Bu molekl-
ler, komu nronlarn aksonlarnn meydana getirdii sinapslardan salnan
nrotransmilterlerin varln kefeden protein reseptr moleklleri gibi
dier hcrelerle iletiime giren saysz protein barndrrlar.

Ik reseptr: Nrotransmitter salgsn ayarlayarak gelen kaydeden


bir hcre: nsan gznde k reseptrleri retinadaki omak ve koni hc-
releridir.
drak, Bili, Bilme Yetisi (Cognition): Entelektel faaliyetlerimizin topla-
m. Bilisel ilevlerin bilinen listesi aa yukar u ekildedir: Dikkat,
bellek, ynetsel ilev (dnce ve davranlarmz dzenleme kabiliyeti),
dil, prakss (beceri isteyen ilevleri yerine getirme kabiliyetimiz), algla-
ma (meknsal farkndalk dahil). Bilin bu listeye dahil edilebilir de edil-
meyebilir de.

kicilik: Zihinsel ve fiziksel olaylar arasna derin bir ayrm koyan felsefe ge-
lenei. Tz ikicilii, zihinsel tzler ile fiziksel tzleri birbirinden ayrr;
zellik ikicilii ise zihinsel zelliklerle fiziksel zellikleri birbirinden ay-

kinci haberci: Bir nrotransmitterin geliine, bir iyon kanaln dorudan a-


mak veya kapamak suretiyle tepki vermekten ziyade hcre iinde baka
bir kimyasal sinyalle karlk veren reseptr ailesinin faaliyeti sonucu or-
taya kan bir kimyasal.
ndirgemecilik: Bir bilin durumu gibi karmak veya gizemli bir ilev ve-
ya varlk hakkndaki konumann beyindeki faaliyet gibi daha basit veya
SZLKE 437

daha iyi anlalm ileve veya duruma indirgenebilecein i savunan felse-


fi gr.

nme: Bir kan damannda yaanan bir sorun nedeniyle (genellikle tkanma
eklinde gorulur) beynin bir ksmnn lmnn neden olduu nrolojik
zedelenme epizodu iin kullanlan genel bir terim. nme ok yaygndr in-
san beyninin ilevleriyle ilgili yerleik bilgilerimizin ou inmenin etki-
len zennde yaplan almalardan gelmektedir.

nternron: Ksa menzilli iletiimle ilgili kk bir nron: Beyne bilgi g-


tren duyu nronlan ile beyinden bilgi alan motor nronlar arasnda ger-
ekleen nronal evrimin bir unsurudur.

lemsel bellek/an: Bilinli hatrlamadan ziyade performans deiikliiyle


kendim gsteren anlar. Mesela, bisiklet kullanp kullanamayacanz en
iyi, bisiklet kullanp kullanamadnza bakarak anlalr (bisikletin nasl
kullanlaca zerine bir makale yazp yazamayacanzla deil).

levselcilik: Zihinsel durumlarn sinir sisteminin ilevleri olarak kabul edi-


lebileceim one sren felsefi gr. Bu ilevler ounlukla biliimsel an-
lamda dnlr.

yon: Net elektrik yk tayan atom veya molekl. yonlar nron sinyalleri
iin nemlidir: Sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi iyonlarn (pozitif
elektrik vuku tarlar) veya klor biieimli iyonlann (negatif elektrik yk
tarlar) nronlara giri klar hareket potansiyelini ekillendirir.

Kanal: Nronlann elektriksel faaliyetleri, sodyum, kalsiyum, potasyum gibi


ykl paracklann hcre iine girip kmasna izin veren por veya kanal-
lar ieren hcre zarndak proteinler tarafndan denetlenir. Hareket potan-
siyelinin iletiminde kullanlanlardaki gibi baz kanallar voltaj deiikli-
iyle alr ("voltaj girili'1); bazlar da nrotransmitterlerin geliiyle a-
lr Ogand girili-). Nrolojik bozukluklar arasnda kanallardaki hasarlar-
dan kaynakl olduklan anlalanlarn says her geen gn artyor baz
epilepsi ve migren trleri de bunlar arasndadr.

Karnck: Beynin merkezindeki sv dolu meknlardan biri "Hdrosefalus"ta


(beyinde ar su) bu meknlar bask altnda kald iin byr.

Koma: Beyin faaliyetinin eitli derecelerde baskrya maruz kalmasyla ili-


kili bir bilin bozukluu. Gzler kapaldr. Koma temel olarak beyin fa-
aliyeti zerinde geni bir bask oluturan madde v e y a kazalardan veya
normalde uyankl salayan beyin sap ile talamus blgelerinde meyda-
na gelen daha odakl hasarlardan kaynaklanr.

Koni: Retinadaki, renkli .m varln tespit eden, elektrik sinyallerini art


arda sralayarak bunlarla grnty oluturan hcre tipi. nsan retinasn-
da, n farkl dalga boylanna son derece duyarl eit koni bulunur
438 BLN, KULLANIM KILAVUZU
bunlarn de normal renkli gr in gereklidir. Koniler retinann mer-
kezinde, grsel ayrntlar tahkik etmek iin kullandmz blgede top-
lanmtr. Fotoreseptrierden dieri olan rod, lo kta gri tonlu gr ko-
nusunda yetkinlemitir.

Kore: Bazal ganglianm ileyiindek aksaklktan kaynaklanan istemd hu-


zursuz hareketler.
Korteks: Adn "aa kabuu" anlamndaki Latince szckten alan korteks,
beyin yarkrelerinin bkml d yzeyi, onlarn "gri maddesi"dir, kat-
manl sinir hcreleri ynnden zengindir.
Krgr: Primer grme korteksi hasarndan etkilenmedii halde kiinin z-
nel olarak grmediini dnmesine yol aan grme yetenekleri. Bu ye-
teneklerin srd, deneklere gsterilen nesnelerin konumunu, eklini vs.
tahmin etmeleri istenerek kantlanr.

Kromozom: Her hcrede genetik madde 23 ift kromozom ine sktrlm


haldedir; bunlarn iinde cinsiyet kromozomlar da vardr (kadnlarda bu
kromozom iftinde iki X kromozomu, erkeklerde ise bir X bir de Y kro-
mozomu bulunur). Nitekim her gen belli bir kromozom zerinde yer alr
ve genler her birimizde, biri babamzdan, biri de annemizden gelen iki
versiyon halindedir (Y kromozomundaki genler ve erkeklerdeki X kromo-
zomlar sadece tek kopya halindedir).

Kresel alma alan: Bernard Baars'n bilincin bilgi-ilemsel ilevi in


kulland metafor: Uzmanlam psikolojik altsistemlerde yaygn biim-
de bulunan merkezi bir bilgi kayna sunar.
Lateral genikulat nukleus: Talamusun retinadan ana girdileri alan, grsel
imgeye ifreli bir tanm veren paras.
Lezyon: Doal veya insann neden olduu ("deney lezyonu") hasarl veya
hastalkl blgelere verilen genel bir isim.
Lif: Akson yerine kullanlan bir terim.
Limbik sistem: Beynin "limbus"unda, yani snrnda yer alan ve duygu ve
hatrlamada kilit bir role sahip bir yap a. Hipokampusu ve iyan akak
lobunu saran korteksi, talamusun bir ksmn ve (arzuya gre) iyan aln
lobu iindeki kuak girusu le amigdala dahil dier balantl alanlar kap-
sar.

"M" hcresi: Byk hcre. Grme sisteminde, retina ve tesinde bulunan


byk magnoseller nronlar, zellikle hareketli uyarmlar hzla haber
veren sinyallerle ilgilidir.
Medulla: Beyin sapnn omurilie en yakn ksm; solumann devamnda ve
kalbin faaliyetinde rol oynadmdan hayat in son derece nemlidir.

-/S
SZLKE 439

MEG: Magnetoensefalografi: EEG'nin modern versiyonlarndan olan MEG,


beyin indeki kararsz elektrik alanlarnn oluturduu manyetik faaliyet-
leri kaydeder.
Merkezi sinir sistemi: Beyin ile omurilik (kollar, bacaklar, gvde ve bata-
ki kaslarla duyu organlarna giden ve oralardan gelen periferik sinirleri
hari).
Milisaniye: Saniyenin binde biri.
Mitokondri: Hcre iindeki ok kk kimyasal makineler veya organeller.
Mitokondriler hcre iinde enerji retiminde gereklidir ve kendi DNA'la-
r vardr (dier organellerden farkl olarak). Bunlarn 1,5 milyar yl kadar
nce hcrelerimizin atalaryla bir sembiyoz ilikisine giren bamsz or-
ganizmalardan tredikleri dnlmektedir.
Miyelin: Sinir sistemindeki aksonlarn zerini kaplayan ve aksonlarn sinyal-
leri ynlendirme hzlarn arttran yal yaltm klf.
Molekl: Birbirlerine kimyasal balarla bal iki veya daha fazla atom: Su
basit, proteinlerse karmak molekllerdir.
Motor: Hareketle ilgili. Dolaysyla, "motor korteks", korteksin hareket ter-
cihimizi dorudan etkileyen ksmdr.
Noradrenalin: Bu nrotransmitter ABD'de nropinephrine adyla bilinir.
Adrenaline benzeyen, bbrekst bezi tarafndan salglanan ve vcudun
"ya dv ya ka" kaynaklarnn harekete geirilmesine yardmc olan bir
hormon olan noradrenalin, beynin "aktivasyon sistemi"nin nrotransmit-
terierinden biridir. Beyin sapnda sentezlenir ve beynin geni bir alanna
salglanr.
Nbet: ounlukla epilepsi sonucu deneyimin veya davrann aniden bozul-
masna verilen genel ad.
Nroloji: Sinir sistemi hastalklaryla lgili bir tp dal (sinir sistemini bilim-
sel inceleme konusu yapan sinirbilirrile, yakn bir iliki iindedir).
Nron: Sinir hcresi.
Nrotransmitter: Bir nronun bir baka hcreyle arasndaki bitime yerin-
de (yani "sinaps"ta) salglad ve genelde ikinci hcrenin uyan dzeyini
artrma veya azaltma etkisine sahip olan, bu yzden de hcrenin sinyal
letme orann etkileyen bir kimyasal.
Oligodendrosit: Beynin tip glia hcresinden biri olan oligodendrositler,
aksonlarn zerini kaplayan ve onlarn sinyal iletim hzn arttran "miye-
lin" klflarm imal eder.
Organeller: Hcrelerimizin i meknlarnn, ekirdek ve mitokondri gibi sa-
kinleri.
440 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Ortabeyin: Beyin sapnn ana beyne en yakn ksm. Bu ksmn hasar gr-
mesi, byk ihtimalle bilin kaybna neden olabilir.

Otizm: Dil geliiminde, toplumsal ilikilerin kurulmasnda zorluklar yaan-


masna ve hayalgcnn zayflamasna neden olan bir bozukluk. Genel-
likle erken ocukluk dneminde fark edilir. ounlukla zek bozukluu
grlr, ama ille de grlecek diye bir kaide yoktur.

Otonom: Sinir sisteminin stemli denetim dndaki ksmna verilen addr.


Kan damarlar, barsak, mesane v.b.'deki yumuak kaslarn dzenli al-
masn salar, kalbin at hzn ve gcn ayarlar. Bedenin kan basnc,
terleme ve ereksiyon gibi i levlerini kontrol eder.

"P" hcresi: Parvoseller nron: Grme sisteminde, hareketle ilgili bilgile-


rin sinyalle hzl biimde iletilmelerinden sorumlu magnoseller nronla-
rn aksine, ince ayrnt, renk ve biimin nispeten daha yava znrl-
yle ilgili kk bir nron.

P 300: Ender karlalan bir olaydan (sk sk tekrar eden "bup" sesi arasnda
seyrek olarak "bip" sesinin gelmesi gibi) 300 milisaniye kadar sonra de-
nein kafa derisi zerinden kaydedilebilen bir tepki (tabii denein bu ara-
lklara dikkat etmesi art).

Peptit: Ksa bir aminoasit zinciri.

Piramit hcreler: Piramit eklinde byk korteks nronlar. Aksonlan pira-


midin tabanndan kar; hcrenin tepe noktasndan kan ana dal da geni
dendrit aalanndan biridir. ou piramit hcresi aksonlarn civanndaki
yakn yerlere, ak maddeye gnderir: Dolaysyla bunlar serebral korteksin
"projeksiyon" veya kt hcreleridir.

Plastisite: Sinir sisteminin deimeye uyum salama yetenei. renmenin


ve bellee yerletirmenin temeli olan nral plastisite, aslen snapslann,
yani nronlar arasndaki balantlann deiebilrliine baldr: Nronlar
arasndaki balantlar oalabilir, aralarndan geen sinyallerin oyununa
bal olarak gleri azalr veya oalr.

Pons: Beyin sapnn, medullanm stnde ve ortabeynin altnda yer alan mer-
kezi blm (Latince'de "pons" kpr anlamna gelir, hasar grmemi bir
beyne nden bakldnda, beyinciin ki yans arasnda bir kpr gibi g-
rnd iin bu ad almtr).

Prefrontal korteks: Frontal lobun/ahn lobunun, motor korteksle premotor


korteksin tesinde yer alan bir blgesi. Motor ve premotor korteks iinde-
ki faaliyet hareket denetimiyle nispeten sk bir biimde balantldr;
prefrontal korteksin davran zerinde (karar verme zerinde mesela) ok
fazla dorudan etkisi yoktur.
SZLKE 441

Primer grme korteksi: VI alan veya "izgili korteks" adyla da bilinen


primer grme korteksi girdilerin byk bir ksmn talamustak lateral ge-
nikulat nukleus yoluyla retinadan alr. Grsel dnyann bir "haritas"na
sahiptir. Brodmann snflamasnda 17. alandr.

Projeksiyon: Sinir sisteminin bir tarafndan baka bir tarafna sinyal tayan
akson demeti: Mesela, beyin sapndan beynin yarkrelerine uzanan ve
uyanlmlik durumumuzu etkileyen birok nemli projeksiyon vardr.

Prosopagnozi: Yzleri tanma yetenei kayb (ama dier grsel yetenekler


iyi korunmu olabilir).

Protein: Bir gen tarafndan belli bir nitelik kazandrlan, bir dizi aminoasit-
ten oluan bir molekl; ad Yunanca "ilk ey" anlamna gelen szckten
tretilmitir. Proteinler, insan vcudunu ina eder, korur, onun devamn
ve almasn salar (hayatn ivedi ilerinden onlara nazaran bir basamak
daha uzak olan genlerin klavuzluunda yaparlar bunlar).

Psikoz: Hezeyanlar (sabit yanl inanlar) ve halsinasyonlarla kendini belli


eden psikiyatrik bozukluk grubu.

Refleks epilepsi: Belli bir tetikleyci tarafndan dzenli olarak kkrtlan


epilepsi: Ik patlamas veya krpk k bilinen bir tetikleyicidir, ama oku-
mak, hesap yapmak ve belli bir any dnmek gibi eylerin dahil oldu-
u geni bir faaliyet alan da tetikleyici olarak tanmlanmtr.

REM: Hzl gz hareketi: Ryal uykunun karakteristik zelliklerinden biri-


dir.

Reseptr: Baka bir molekle sonunda bir etkiye (iyon kanal amak gibi)
neden olacak ekilde kilitlenmek zere tasarlanm bir molekl. Sinirbi-
limde reseptrler genellikle nrotransmkterleri kollarlar (mesela, kastaki
asetilkolin reseptr, motor nronun salglad nrotransmitteri seerek
kasn kaslmasna neden olur).

Retikler formasyon: Latince'de a anlamna gelen reticularis szcnden


tretilmi olan retikler formasyon, beyin sap boyunca uzanr ve aa
ksmlanyla soluma ve kalp ilevleri gibi ilevleri, yukar ksmlanyla
uyanklk ve uyarlml dzenler.

Retina: Gz mercei tarafndan biimlenen grntnn odakland gzn


arka blgesi. In varlm tehis eden omak ve koni hcreleri ile gr-
sel bilgilerin grme siniri yoluyla beyne iletilmeden nce bu hcrelerden
gelen sinyalleri ileyen eitli tipte nrondan oluur.

Serebrum: Serebral yarkreleri, "diensefalon", talamus ve hipotalamusu


kapsar, ama beyin sap veya beyincii kapsamaz.
442 BLN, KULLANIM KILAVUZU

Serotonin: Esasen beyin sapndan salglanan ve uyanlmln, itahn ve ruh


halinin dzenlenmesinde nemli bir role sahip oan bir nrotransmitter.

Sinaps: Bir nronun baka bir nronla temas kurduu (genellikle kimyasal
br temastr bu) nokta. Bu temas, presinaptik ("sinaps ncesi") hcrenin
kimyasal nrotransmitter salglamas, bu nrotransmitterin postsinaptik
("sinaps sonras") hcrenin yzeyindeki reseptrler zerinde tanmas s-
recini kapsar.

Sinir: Birlikte hareket eden nron gruplarna verilen ortak isim. Genelde,
bunlardan bazlar kaslara destek verirken bazlar duyu organlarndan ge-
ri dner (geri, grme siniri gibi baz sinirler tmyle duyularla ilgilidir).

Sinir sistemi: Beyin, omurilik ve evre sinirleri: Vcudun btn sinir doku-
lar.

Sinkop: Yunanca'da kesmek anlamna gelen syhcoptein szcnden tretil-


mi olan bu terim, baylmada olduu gibi, beyne giden kann aniden ke-
silmesine bal geici bilin kaybn tanmlar.

Soyolu: Trn geliimi; bireyin geliimi anlamna gelen bireyoluun kart.


Subkortikal: Korteksin alt: Bu terim, korteksin altndaki yaplara ve orada
meydana gelen srelere atfta bulunmak iin kullanlr. Talamus nemli
bir subkortikal ekirdektir.

Sulkus: Kvrml serebral korteksin derinliklerinden veya vadilerinden biri;


serebral korteks tepesinin, yani "girus"un tersi.
Sreklilik: Deien gzlem koullarna ramen nesnelerin deimeyen zel-
liklerini sememizi salayan ilem. rnein, parlak k yznden rengin-
deki farkllklara ramen beyin bir nesnenin ana rengini hesaplar (biz de o
rengi grrz).

akak lobu/Temporal lob: Gz hizasnn biraz stnde yer alan, itme, ko-
ku alma, grsel tanma, dil idraki ve bellek konusunda zel bir neme sa-
hip, beynin en alt lobu.

Talamus: nc karncn kenarlarndaki beyin yarkrelerinin ortasnda


bulunan byk bir ekirdek. Talamus, sonunda serebral kortekse ulaan
duyusal bilginin ounu (grme, itme ve dokunmayla ilgili), beyin sa-
pndan kp beyin korteksine giden etkinletirici girdinin ounu alr ve
korteks, bazal ganglionlar, korteks ve beyincik arasnda dolaan sinyaller
tar. Dolaysyla kortikal faaliyetin bir mikrokozmozudur ve burasnn
grd hasar beynin dier blgelerinde de derinden hissedilir.

Tasfiyecilik: Zihinsel durumlara yaplan atflarn nesnel fiziksel durumlara


yaplan atflar lehinde tasfiye edilmesi gerektiini veya eninde sonunda
tasfiye edileceini savunan felsefi gr.
SZLKE 443

Teta ritmi: Uyku, bazen de koma srasnda kafa derisi veya beyin zerinden
kaydedilebilen 4-8 devir/saniyelik yava bir elektrik ritmi.
Transdksiyon: Bir aracn baka bir araca dnmesi: Bizi lgilendiren
transdktrler bir enerjiyi (retina zerine den k gibi) sinir sisteminde-
ki elektrokimyasal sinyal aracna dntrr.
Uyaran: Artk biraz gevek bir biimde, bir deneyde hedef veya tetikleyici
olarak kullanlan bir nesneye veya verili bir davran tipine atfta bulun-
mak iin kullanlan bir terim.
Uyarlm Potansiyel: Kafatasndan kaydedilen ve duyumlarla veya bilisel
bir srele ilikili olan elektriksel tepki. Bu kk elektriksel olaylar gs-
termek iin genellikle tekrar tekrar kayt alp sonra da kaytl sinyallerin
ortalamasn almak gerekir.
Uyku evreleri: Uykunun bir i yaps vardr: Uykunun gittike derinletii
drt evreye sahip yava dalga uykusu ile rya grdmz daha ileri bir
uyku evresi olan "paradoksal" uyku veya "hzl gz hareketi" uykusu ek-
linde ikiye ayrlr.
Ventral akm: Aitkafa lobundan akak lobuna doru ve ilkesel olarak nesne
tanmalar srasnda gerekleen grme sinyali akm. Aitkafa lobundan
duvar lobuna doru gerekleen ve ilkesel olarak mekn ve hareketin i-
lemden geirilmesiyle lgili olan dorsal akmn tersi.

Yava dalga uykusu: "Yava elektrik dalgalan"nn (teta ve beta dalgalan)


hkim olduu uyku. Derin yava dalga uykusu, gecenin ilk ksmlarnda
hkimdir, yerini gittike daha hzl dalgalara ve gecenin ilerleyen zaman-
larnda REM uykusuna brakr.
Notlar

Giri

1 Erwit Schrdnger, Mind and Matter, Cambridge: Cambridge University


Press, 1977, s. 99.
2 G. K. Chesterton, Autobiography, Londra: Hutchinson, 1937, s. 32.
3 Bu unutulmaz deyii u kitaptan aldm: Thomas Nagel, The View from
Nowhere, Oxford: Oxford University Press, 1986. Kitap nesnelliin snr-
laryla ilgili.
4 Samuel Taylor Coleridge, Biographia Literaria, Londra: Everyman's
Library, 1971, 13. Blm.
5 Platon, Sokrates'in Savunmas.
6 S. Langer, Mind: An Essay on Human Feeling, Cilt 1, Baltimore: John
Hopkins University Press, 1980, s. 24.

1. Ad Ne Olursa Olsun Gzellii Baki mi?


Bilin, zbiln ve Vicdan

1 J. Hodges, Cognitive Testing for Clinicians, Oxford: Oxford University


Press, 1994.
2 N. Humphrey, Consciousness Regained, Oxford: Oxford University
Press, 1983; J. Searle, The Rediscovery ofthe Mind, Cambridge, Mass.:
MT Press, 1994; O. Flanagan, Cosciousness Reconsidered, Cambridge
Mass.: MT Press, 1995; D. Dennett, Consciousness Explained, Londra:
The Penguin Press, 1991.
3 http://www.consciousness.arizona.edu.
4 http://assc.caltech.edu/
5 Bkz. rnein, K. VVilkes, "-yishi, duh, um and consciousness", A.J. Mar-
cel ve E. Bisiach (haz.), Consciousness in Contemporary Science iinde,
Oxford: Clarendon Press, 1992.
6 C.S. Lews, Studies in Words, Cambridge: Cambridge University Press,
1972.
7 Age., 8. Blm: Bu paradaki alntlar ya bu blmden ya da Oxfordng-
lish Dictionary'dm.
446 BLN, KULLANIM KILAVUZU

8 W. L. Davidson, Logic of Defnition, 1885, Oxford English Dictionary'nin


"consciousness" (bilin) maddesinde alntlanm.
9 Bkz. T. Nagel, "What is t like to be a bat", Morta Questions iinde,
Cambridge: Cambridge University Press, 1979. The View from Nowhe-
re'de (Oxford University Press, 1989) Nagel'in belirttii gibi, Edinburgh-
lu felsefeci Timothy Sprigge de bu durumu daha nce ayn szcklerle
ifade etmitir ("bir kii... ancak ve ancak ortada kendisi olmann nasl bir
ey olduunu hissettirecek bir ey olduu takdirde bilinlidir..."): Bkz.
T.L.S. Sprigge, "Consciousness", Synthse, 1994: 73-93.
10 G. N. Edelman, The Remembered Preseni: A Biological Theory of Cons-
ciousness, New York: Basic Books, 1988.
11 W. James, The Principles ofPsychology, New York: Holt, 1890. Onun bu
grnn gnmzdeki temsilcilerinden bazlar: T. Shallice, "Informa-
tion-processing models of consciousness", Marcel ve Bisiach (haz.),
Consciousness in Contemporary Science iinde; J. Searle, The Redisco-
very of the Mind, Cambridge, Mass.: MT Press, 1994; F. Crick, The As-
ionishing Hypothesis, Londra: Simon and Schuster, 1994 (Trkes: a-
rtan Varsaym, ev. Sabit Say, Ankara: Tbitak, 1997) ; D. Chalmers,
The Conscios Mind, New York: Oxford University Press, 1996 (Trke-
si bilim dizimizden yaynlanacak); S. Greenfield, "How might the brain
generate consciousness?" S. Rose (haz.), From Brains to Consciousness
iinde, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1998; G. Tononi ve G.
M. Edelman, "Consciousness and the integraton of informaton in the
brain", H. H. Jasper, L. Decarries, V. F. Castelluci ve S. Rossignol (haz.),
Consciousness at the Froners of Neuroscience iinde, Philadelphia: Li-
pincott-Raven, 1998.
12 Nagel, "What is it like to be a bat."
13 G. Ryle, The Concept of Mind, Harmondsvrorth: Penguin University Bo-
oks, 1978, s. 150.
14 R. Schafer'den aktaran R. W. Mitchell, "Multiplicities of elf, S. T. Par-
ker, R. W. Mitchell ve M. L. Bocca (haz.), Self-Awareness in Animals
and Humans iinde, Cambridge: Cambridge University Press, 1994.
15 AIexander Pope, The Rape of the Lock (1714), Oxford English Dicti-
onary'de "bilinli" maddesinin giriinden alnt.
16 R. J. Beninger vd., "The ability of rats to discriminate their own behavi-
our", Canadian Journal of Pschology, 28 (1974): 79-91.
17 M. Merleau-Ponty, The Child's Relation with Others'den aktaran Mitc-
hell, "Multiplicities of elf."
18 G. G. Gallup, "Chimpanzees: self-recogntion", Science, 167 (1970): 86-
7.
19 R. Thompson ve C. Contie, "Further lessons on mirror usage by pigeons:
lessons from Winnie-the-Pooh and Pinocchio, too", Parker vd., Self-awa-
reness in Animals and Humans.
20 L. Moses, Self-awareness inAnimals and Humans'm nsz' iinde.
21 Age.,
NOTLAR 447

22 M. Lewis, "Myself andme", age.


23 Bkz. rnein, S. Baron-Cohen, Mindblindness: An Essay on Autism and
Theory ofMind, Cambridge, Mass.: MT Press, 1995 ve C. ve U. Frith,
"Interacting minds - a biological basis", Science, 286 (1999): 1692-5.
24 Baron-Cohen, Mindblindness.
25 O. Sacks, An Anthropologist on Mars, Londra: Picador, 1995 (Trkesi:
Mars'ta Bir Antropolog, ev. Osman Yener, stanbul: letiim, 1997).
26 Lewis Carroll, Alice Through the Looking Glass, Londra: Macmillan,
1872, 6. Blm (Trkesi: Aynann inden, ev. Tomris Uyar, stanbul:
Can, 2001).
27 A. Cowey ve P. Stoerig, "Blindsight in monkeys", Nature, 373 (1995):
247-9.
28 Tekvin 3:6-7. Kitab Mukaddes Yaynlan, stanbul, 1974.
29 C. Danvin, The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex, Lond-
ra: John Murray 1871, s. 47'den, aktaran Self-awareness in Animals and
Humans; (Trkesi: Darwn, nsann Treyii, ev. Orhan Tuncay, stan-
bul: Gn, 2002.)
30 Danvin, Descent of Man, s. 72.
31 Bu durum 4. Blm'de ele alnyor. Konu hakknda ksa bilgi iin bkz. A.
Zeman, "Persistent vegetative state", Lancet, 350 (1997): 795-9.
32 Dil konusundaki yardmlarndan dolay birok dostuma ve meslektama
minnettarm: Danca ve Rusadaki bilinle ilgili szckler hakknda bana
bilgi veren Sally Laird'a, Macarcadaki edeer szckler konusunda yar-
dmc olan Judith Osman-Sagi'ye, ince iin Yin-Bin Ni'ye, Afrika dili
in de Charles Jedrej'e ok teekkr ederim.
33 D. Brown, Human Universals, New York ve Londra: McGraw-Hill,
1991.

2. "Beyinde sinirler, ne iren"

1 Fyodor Dostoyevski, The Brothers Karamazov, Londra: Penguin Books,


1979, s. 691 (Trkesi: Karamazov Kardeler, ev. Leyla Soykut, stan-
bul: Sosyal, 2001.
2 Farkl derecelerde ayrntya giren, birok iyi biyolojiye giri kitab var.
Biyokimyaya ksa bir giri iin Steven Rose'un The Chemistry of Life\
(Londra: Penguin, 1991) ok uygun. MichaelBliss Vaughan Robert'in Bi-
ology: A Functional Approach (Londra: Nelson, 1980) adl kitabn ni-
versite mzesinde altm sralarda beeniyle okumutum. Bu konular
sizde ciddi bir bamllk yapmaya baladnda Bruce Albert ve dierle-
rinin The Molecular Biology of the Celi (New York: Garland, 2002) adl
kitaplar gibi antsal kitaplar sizi bekliyor.
3 E. R. Kandel, J. H. Schwartz ve T. M. Jessell, Principles of Neural
Science (East Norwalk, Conn.: Prentice-Hall, 1991), bu alanla ilgili muh-
teem bir ansiklopedik inceleme: Bu blmde ele alnan konularn ou
448 BLN, KULLANIM KILAVUZU

burada geni haliyle mevcut (bugnn dzenleyici ilkelerinin yarnn k-


t hatalar haline gelebileceini de unutmayn ama).
4 Bugne kadar nronlarn doumdan sonra remedii eklindeki Ortodoks
gr hkimdi. Ama zaman deiiyor. nsan mr boyunca nronlarn s-
rekli rediine (nrojenez) dair kantlar var elimizde artk. Bkz. P.S.
Erkkson vd., "Neurogeness in the adult human hippocampus", Nature
Medicine, 4 (1998): 1313-17 ve E. Gould vd., "Neurogeness in the ne-
ocortex of adult primates", Science, 286 (1999): 548-52.
5 W. R. Wood, "Introduction to C. elegans biology", The Nematode Cae-
norhabditis elegans iinde, Cold Spring Harbor, N.Y.: Cold Spring Har-
bor Laboratory, 1988.
6 Bkz. Kandel, Schwartz ve Jessell, Principles, 65. Blm.
7 Tiroid hormonlar vcudun metabolizma orann denetler: Tiroidin fazla
aktif olmas ate basmasna ve huzursuzlua, az salglanmas uyuuklua
ve me hissine neden olur.
Bbrekst bezi hormonlar, yani "steroidler" vcudun strese tepki
vermek zere harekete gemesinde hayali bir neme sahiptir. Bbrekst
bezinin yetersizlii sonucu oluan Addison hastal, yapay bbrekst
bezi hormonlaryla (bunlar azdan alnabilmektedir) takviye edilmedii
srece hastann stres altnda an halsiz kalmasna (kollaps) neden olur.
8 Oliver Sacks'in Awakenings'i (Londra: Picador, 1982) Birinci Dnya Sa-
va'nn ardndan "Ietarjik ensefalit"in ortaya kmasndan sonra Parkn-
son hastalndakine benzer bir durumda olan hastalarn tedavisinde L-
dopa kullanmyla lgili etkili bir anlatm (Trkesi: Uyanlar, ev. E.
Ycesoy, stanbul: YKY, 2003). Bu konu 3. blmde daha ayrntl ele
alnacak.
9 Korpus kallosumu ayrp "yark beyin" oluturmann sonular M. S. Gaz-
zaniga'nm u yazsnda ele alnr: "Cercbral specialsation and interhe-
mispheric communication: does the corpus callosum enable the human
condition?", Brain, 123(2000): 1293-326.
10 Grmeyle ilgili daha ayrntl bilgi iin bkz. 5. ve 6. Blm. "Kortikal lo-
kalizasyon" konusu bir sonraki blmde daha ayrntl bir ekilde ele al-
nyor. Hl tartlan bir konu bu: rnein bkz. A. Chatterjee ve M. Fa-
rah, "Face modle, face network", Neurology, 57 (2001): 1151-2.
11 "Paralel ilem", olduundan daha teknik bir eymi gibi geliyor kulaa,
ama bu tanm beynin ayn anda birbirinden grece bamsz birka bilgi
ak zerinde altn ima eder. Bir yandan arkadanzla hararetli ha-
raretli konuup bir yandan da arabanzla manevra yaparken beyniniz by-
le bir faaliyet iinde olmal rnein.
12 Antonio R. Damasio'nun Descartes' Error (Londra: Picador, 1995) adl
kitabnda bu durum gzel bir ekilde ele alnyor (Trkesi: Descartes'n
Yanlgs, ev. B. Atlamaz, stanbul: Varlk, 1999).
13 S. Corkin, "Lasting consequences of temporal lobeetomy: clnical course
and experimental findings in HM", Seminars in Neurology, 4 (1984):
249-59.
NOTLAR 449

14 HM'nin dier yetenekleri de bozulmadan kalmt, zellikle de ksa ara-


lklarla bilgiyi tekrar etme ve ileme ("ksa sreli" bellek veya "alma
bellei") yeteneiyle yeni beceriler edinme yetenei ("ilemsel bellek");
ama ald eitimleri hi hatrlamyordu tabii. Bu tr bellekler akak lob-
lanyla pek ilikili deildir: alma bellei, beynin sz konusu bilgiyi i-
lemeden sorumlu alanlarndan (sz malzemesiyle ilgili dil alanlarm r-
nein) ve alma belleini "rgtleyen" aln lobu blgelerinden yararla-
nr; lemsel bellekler ise bu konuda daha gevektir, farkl birok beyin
blgesinden (motor anlarn yer ald motor alanlar rnein) yararlanr-
lar. 8. blmde bu konu daha ayrntl ele alnyor.
15 Bu bilgi veritabann yitiren hastalann durumuyla lgili aklama iin bkz.
John Hodges vd,, "Semantic dementia", Brain, 115 (1992): 1783-806.
16 Bkz. M. Mesulam, "From sensation to cognition" (aratrma makalesi),
Brain, 121 (1998): 1013-52.
17 Burada baka eylerin gizli kalmas da benim suum. Bu altblm,
"transmitter kontroll yon kanallar" ile ikinci haberci sistemlerini hare-
kete geiren reseptrleri konu alyor. (Grece) basit bir anlatm korumak
adna zerinde durmadm bir sr baka kanala da nron zar ev sahip-
lii yapar. Burada onlardan bahsetmeden olmaz. Transmitter kontroll
kanallardan akan ykl paracklar yeterince faalse, baka bir tr iyon
kanal alr (voltaj kontroll iyon kanal) ve kendi kendine yenilenen bir
uyan dalgasnn reyerek hcre boyunca yolculuk etmesini salar. Bu
"hareket potansiyeli "dr. Burada sz konusu iyon esasen sodyumdur:
Ama potasyum, kalsiyum ve klor bileikleri iin alp kapanan dier vol-
taj kontroll kanallar da hareket potansiyelinin ekillenmesine yardmc
olur. Bu kanallar zehirli hayvanlarn en gzde hedefleridir: Top balklan,
akrepler ve zehirli kurbaalar sodyum kanaln etkisiz hale getiren zehir-
ler retir. Buralar ayn zamanda hastalklann da hedefidir: Geici veya
srekli takatsizlik veya dengesizlikten, ar irkilme eilimine ve epilep-
siye kadar eitli rahatszla neden olan ve kaltmla tanan birok "ka-
nalopati" olduu gn na karlmaktadr. Baz kanal trleriyse srek-
li aktr veya kanal zerinde etkisi olan hareketin denetimi altndadr.
18 Bkz. S. Rose, The Conscious Brain, Londra: Penguin, 1976, s. 217.
19 Bkz. 6. Blm, s. 252-7.
20 8. ve 9. blmlerde.

3. Farkndalk Kaynaktan:
Bilincin Yapsal Temeli (i)

1 Sir Thomas Browne, Christian Morals (1716) pt. I, xxi: "Nankrln


Unutuuna kaplp Tann'nn nimetlerini yok etme. Zira Unutu bir eit
Yokedtir ve eylerin sanki hi olmam gibi olmalar hi domam ol-
malanna benzer." The Prose of Sir Thomas Browne iinde, New York:
New York University Press, 1967.
450 BLN, KULLANIM KILAVUZU

2 H. Berger, "ber das Elektroenkephologramm des Menschen", Arch


Psychiatr Nervenkr, 87 (1929): 527-70. Berger'in nemli makalelerin n-
gilizce evirisi u kitaptadr: Hans Berger on the EEG of Man, der. ve
ev. P. Gloor, New York: Elsevier, 1969.
3 Aktaran S. Finger, Origins ofNeuroscience: A History ofExplorations in-
o Brain Funcion, Oxford: Oxford University Press, 1994, s. 431.
4 Age.,&. 432.
5 Johann Friedrich Blumenbach, aktaran age.
6 Aktaran M. A. B. Brazier, The Ekctrical Activity of the Nervous System,
Londra: Pitman Medical, 1960, s. 50.
7 Aktaran Finger, Origins, s. 36.
8 Bkz. F. Schiller, Paul Broca, Oxford: Oxford University Press, 1922, 10.
Blm: "A manner of not speakng."
9 Bu blmn kalan ksmlarm yazarken arlkl olarak Mary Brazier'in
A History of the Electrical Activity of the Brain: The First Half Century
(Londra: Pitman, 1961) adl kitabndan yararlandm.
10 Bu bilim insanlarnn ortaya attklar eitli iddialar, sonraki on yl bo-
yunca irkin bir "ncelik karmaas"na yol at. Avusturyal bilim nsan
Emst Fleischl, akademik kariyer uruna, kefiyle ilgili kaytlan yaymla-
mak yerine bunlan gizli tuttu. Polonyal bilim inam Adolf Beck onun bu
tavrna u unutulmaz szlerle sert bir tepki gsterdi: "Doa, sr mhry-
le mhrled saysz bilmeceyi barnda saklamtr ve saklamaya da
devam etmektedir. Bu bilmeceler ister Doa'nn mhr altnda saklanyor
olsun isterse Vyana'daki mparatorluk Bilim Akademisinin mhr altn-
da, bilim iin hi fark etmez. Bana gre, keif ncelii o mhr krana
aittir...": Aktaran Brazier, A History.
11 Age.,
12 H. Berger, "On the electroencephalogram of man, second report", Jour-
nal fr Psychologie und Neurologie, 40 (1930): 160-79, ngilizce eviri-
si Gloor (haz.), Hans Berger iinde.
13 EEG'ye giri iin bkz. F.M. Dyro, The EEG Handbook, Little, Brown,
1989 veya daha ayrntl bilgi iin bkz. B.Frisch, Spehlman's EEG Primer,
Elsevier, 1991.
14 Bkz. E. R. Kandel, J.H. Schwartz ve T. M. Jessell, Principles ofNeural
Science, East Norwalk, Conn.: Prentice-Hall, 1991, 50. Blm.
15 M. Streriade, D. A. McCormick ve T. J. Sejnovvski, "Thalamocortical os-
cillations in the sleeping and aroused brain", Science, 262 (1993): 679-
85.
16 W. B. Matthews, PraciicalNeurology, Oxford: Blackwell Scientifc Pub-
lications, 1975, s. 54.
17 E. Aserinsky ve N. Kleitman, "Two types of ocular motilty occuring du-
ring sleep", Journal of Applied Physiology, 8 (1995): 1-10.
18 W. Dement ve N. Kleitman, "Cyclic variations in EEG during sleep and
their relation to eye movements, body motility and dreaming", Electroen-
cephalography and Clinical Neurophysology, 9 (1957): 673-90.
451
NOTLAR
19 S. Chokroverty, "An overview of sleep", S. Chokroverty (haz.), Sleep Di-
sorders Medicine iinde, Boston: Buttenvorth Heinemann, 1999. Bu ki-
tap, uyku ile uyanklk dunmlann denetleyen mekanizmalarla ilgili son
bilgilerin zetlerinin yer ald birok faydal blm ieriyor.
20 R. Lnas ve U. Ribary "Coherent 40-Hz oscillation characterises dream
state in humans", Proceedings of the National Academy of Sciences USA,
90 (1993): 2078-81.
21 T. S. Kilduff ve C. A. Kushida, "Circadian regulation of sleep", Chokro-
verty (haz.), Sleep Disorders Medicine iinde.
22 Brazier, A History.
23 M. Kutas ve A. Dale, "Electrical and magnetic readings of mental func-
tions", M.D. Rugg (haz.), Cognitive Neuroscience iinde, Hove: Pscho-
logy Press, 1997.
24 W. B. Yeats, "The Circus Animals' Desertion" (1936-39), Collected Po-
ems iinde, Londra: Macmllan, s. 391-2.
25 C. Von Economo, Encephalitis Lethargica: Its Sequela and Treatment,
Oxford: Oxford Universty Press, 1931-
26 O. Sacks, Awakenings, Londra: Pcador, 1982.
27 F. Bremer, "Cerveau 'isol6' et physiologie du sommeil", Comptes rendus
de la Societe de Biologie, 102(1929): 1235-41.
28 G. Morazzi ve H.W. Magoun, "Brain stem reticular formation and tha ac-
tivation of the EEG", Electroencephalography and Clinical Neurophysi-
ology, 1 (1949): 455-73.
29 N. Hofle, T. Paus, D. Reutens, P. Fiset, J. Gotman, A. C. Evans ve B. E.
Jones, "Regional cerebral blood flow changes as a function of delta and
spindle activity during slow wave sleep in humans", Journal ofNeuros-
' cience, 17 (1997): 4800-8; P. Macquet, J. M. Peters, J. Aerts, G. Delfiore,
C. Degueldre, A. Luxen ve G. Franck, "Functional neuroanatomy of hu-
, man rapid-eye-movement sleep and dreaming", Nature, 383 (1996): 163-
6; P. Macquet, C. Degueldre, G. Delfiore, J. Aerts, J. M. Peters, A. Luxen
ve G. Franck, "Functional neuroanatomy of human slow wave sleep", Jo-
urnal ofNeuroscience, 17 (1997): 2807-12. lgin bir ekilde, REM uyku-
sunda limbik blgelerde de faaliyet artar, ama prefrontal kortekste faali-
yet azalr: Duygu ykl ama manta kafa tutan ryalarn znel karakte-
riyle tam anlamyla uyumlu bir eydir bu. lev grntleme, uyankken
uyanlmlk dzeyinin ayn zamanda orta beyin ile talamustaki faaliyet
dzeyiyle de uyum iinde olduunu ima eder: S. Kinomura, J. Larsson,
B. Gulyas ve P. E. Roland, "Activation by attention of the human reticu-
lar formation and thalamic intralaminar nuclei", Science, 271 (1996):
512-15; T. Paus, R. J. Zatorre, N. Hofle, Z. Caramanos, J. Gotman, M.
Petrides ve A. C. Evans, "Time-related changes in neural systems underl-
ying attention and arousal during the performance of an auditory vigilan-
ce task", Journal of Cognitive Neuroscience, 9 (1997): 392-408.
30 Floyd Bloom'un u kitap iin yazd bir blmn bal: F. G. Worden
vd. (haz.), The Neurosciences: Paths of Discovery iinde, Cambridge,
452 BLN, KULLANIM KILAVUZU
-!$

Mass.: MT Press, 1975. '-';


31 R. McCarley, "Sleep neurophysiology: basic mechanisms underlying |
control of wakefulness and sleep", S. Chokroverty (haz.), Sleep Disor- "'
ders Medicine iinde, Boston: Butterworth Heinemann, 1999.
32 Michel Jouvet'nin 1960'larda yapt deneyler bu ekirdeklerin REM uy-
kusunu ynlendirici roln ortaya karmtr.
33 R. K. Zoltoski, R. J. Cabeza ve J. C. Gillin, "Biochemical pharmacology
of sleep", S. Chokroverty (haz.), Sleep Disorders Medicine iinde, Bos-
ton: Butterworth Heinemann, 1999.
34 T. W. Robbins ve B. J. Everitt, "Arousal systems and attention", M. S.
Gazzaniga (haz.), The Cognitive Neuroscience iinde, Cambridge: MT
Press, 1993; bu blmde, kimyasal altsistemlerin farkmdalk durumlar
zerindeki mstakil etkileri hakknda daha fazla bilgi sahibi olmann bi-
zatihi "uyanlmlk" (arousal) kavrammz, dikkati srdrme veya dik- :;|f|
kati baka bir eye yneltme kabiliyeti, zor durumlara hzl tepki verme 'jm
kabiliyeti gibi daha zel ilevlere blecei belirtilerek konu daha ileri ;,n|||
noktalara tanyor. 'f
35 Aktaran A. Brodal, Neurological Anatomy, in Relation to Clinical Medi-
cine, 3. Basm, Oxford: Oxford Universty Press, 1981, s. 447.
36 4. Blm'de ele alnan kalc bitkisel hayat durumunun aklamasdr bu.
37 M. R. Ralphs vd., "Transplanted suprachiasmatic nucleus determines cir- J|
cadian period", Science, 247 (1990): 975-8. #
38 cikler, saniyede 12-14 kez meydana gelen, yava dalga uykusunun er-
ken evreleri srasnda yarm saniye veya biraz daha uzun bir sre boyun-
ca bykl artp azalan, kendine zg bir dalga grubudur. Kabaca u
ekilde meydana geldikleri sylenebilir: Retikler ekirdein mstakil
hcreleri, uygun koullarda onlar iciklerin frekansnda ritmik olarak
atelemeye hazrlayan bir iyonik kanal takmyla donatlmtr. Uyank-
ken koullar uygun deildir, nk aktivasyon sisteminden, zellikle de
kolinerjik hcrelerden gelen girdiler bu nronlar ketler. Bu girdi uyku
balangcnda durduunda, retikler ekirdekteki nronlarn faaliyetleri
serbest kalr. Bu hcreler ("retikler" bir a halinde) sk bir iliki iinde
olduklarndan, ritmik boalmlar ezamanl gerekleir. Bu hcrelerin
ktlar talamusun kalan ksmna ezamanl bir sinyal tarlar ve akson-
lar talamusun bu ksmlarnda GABA (hedef noktalarnda faaliyeti srek-
li olarak ketleyen bir nrotransmtter) salglar. GABA nce, kortekse sin-
yal gnderen "talamokortikal" hcrelerin zar potansiyelini drr, by- J||
lece bu hcreler etkilerini yitirir. Talamokortikal hcrelerin zar potansi-
yeli, uyank olduumuz zamanlarda normalde onlar harekete geiren
dorudan kolinerjik girdinin yokluuyla daha da der. Ama talamokor- .j;
tikal hcrelerin kendilerine ait uzmanlam iyonik geitleri vardr ve bu \m'
geitler zar potansiyelinin azalmas durumunda alarak kortekse giden ,;||
ksa, gl sinyalleri tetiklerler. Bunun sonucunda korteks neronlannda
uyarc postsinaptik potansiyeller ortaya kar; bu potansiyeller yzey
EEG'sinde kaydedilen iciklerin kaynadr. Retikler ekirdekteki, asl
NOTLAR &3
talamustaki ve korteksteki hcrelerin bilinen zelliklerini birletiren bil-
gisayar modelleri, bunun gibi salnmlann ortaya kacan nceden tah-
min ediyor. Uyku ilerledike, talamokortkal hcrelerin zar potansiyelle-
ri daha da der. Bu durum bu hcrelerin davranlarn bir kez daha de-
itirir ve hafif uykuya zg icikler gibi elektriksel fenomenlerin yerini
elerin uykunun monoton yava dalgalan alr.
39 James Horne'un Why We Sleep (Oxford: Oxford University Press, 1988)
al mkemmel kitab, uykunun ilevlerini geni bir biimde ele almak-
tadr.
40 R. Passingham, The Human Primate, Oxford: Freeman, 1982, s. 230.

4. lmn Kardeleri: Bilin Patolojileri

1 Thomas Browne, On Dreams, Sir Thomas Browne, Selected Writings


iinde, der. Sr Geoffrey Keynes, Londra: Faber and Faber, 1968.
2 Bu filmden ve havaclk nrolojisi konusundan beni ilk haberdar eden ki-
i, meslektam ve arkadam Dr. Colin Mumford'dur.
3 T. Lempert ve M. Bauer, "Mass fainting at rock concerts", New England
Journal of Medicine, 332 (1955): 1721.
4 T. Lempert, M. Bauer ve D. Schmidt, "Syncope: a videometric analysis
of 56 episodes of transent cerebral hypoxia", Annals of Neurology, 36
(1994): 233-7. Ayrca bkz., D. Schmidt, "Syncopes and seizures", Cur-
rent Opinion in Neurology, 9 (1996): 78-91.
5 J. Whnnery ve D. Jones, "Recurrcnt +Gz induced loss of consiousness",
Aviation, Space and Environmental Medicine, 58 (1987): 943-7; J. Whin-
nery, "Observations on the neurophysiology of acceleraton induced loss
of consciousness", Aviation, Space and Environmental Medicine, 60
(1989): 589-93; J. Whinnery, "Acceleration-induced loss of conscious-
ness: a review of 500 episodes", Archives of Neurology, 47 (1990): 764-76.
6 nceleme sonularnn zeti iin bkz. J. Ernsting ve P. King, Aviation Me-
dicine, Londra: Buttenvorths, 1088; R. M. Harding ve F. J. Mills, Aviation
Medicine, Londra: BMJ Publshing Group, 1993.
7 J. Hughlings-Jackson, "On a particular variety of epilepsy", Brain, 11
(1889): 179-207.
8 J. Duncan vd., Ctinical Epilepsy (New York ve Londra: Churchill Li-
vingstone, 1995) konuyla ilgili iyi bir giri kitabdr.
9 Bkz., rnein, M. Critchley, "Musicogeniceplepsy", Brain, 60 (1937):
13-27; F. M. Forster vd., "Reflex epilepsy induced by decision making",
Archives of Neurology, 32 (1975): 54-6; V. Ramani, "Primary reading
epilepsy", Archives of Neurology, 40 (1983): 39-41; P. B. C. Fenvick ve
E. S. Brown, "Evoked and pschogenic epileptc seizures: I precipitation",
Ata Neurologica Scandinavica, 80 (1989): 335-40; A. VVilkins ve J.
Lindsay, "Common forms of reflex epilepsy", II. Blm, Recent Advan-
ces in Epilepsy iinde, 2. Cilt, Edinburgh: Churchill Livingstone, 1985;
454 BLN, KULLANIM KILAVUZU

O. Martinez, R. Reisin, F. Andermann, B. G. Zifkin ve G. Sevlever, "Evi-


dence for reflex actvation of experiential complex partial seizures", Ne-
urology, 56(2001): 121-3.
10 Citchley, "Musicogenic epilepsy."
11 D. Anteb ve J. Bird, "The facilitation and evocation of seizures", British
Journal of Pschiatry, 160(1992): 154-64.
12 Hughlings-Jackson, "On a particular variety of epilepsy."
13 A. Z. J. Zenan, S. J. Bonface ve J. R. Hodges, "Transcient epileptic am-
nesia: a description of the cnical and neuropsychological features in 10
cases and a review of the literatre", Journal ofNeurology, Neurosurgery
and Psychiatry, 64 (1998): 435-43.
14 Pierre Gloor bu konu hakknda ok itinal bir makale yazmtr: "Consci-
ousness as a neurological concept in epileptology: a critcal revew", Epi-
lepsia, 27 (186) (ek 2): SI4-26.
15 T.M. Cox vd., "An independent diagnoss", British Medcal Journal, 300
(1990): 1512-14.
16 Thomas Sydenham'dan aktaran Goodman ve Gilman, Pharmacological
Basis ofTherapeutics, 9. Basm, J. G. Herdman ve L. K. Limebird, der.,
New York ve Londra: McGraw-Hill, 1996: 23. Blm, T. Reisine ve G.
Pastemak, "Opioid analgesics and antagonists."
17 I. Welsh, Trainspoiing, Londra: Minerva, 1993, s. 177 (Trkes: Trains-
potting, ev. Sabri Kali, stanbul: Stdyo mge, 2001).
18 Bu hikye Jeff Goldberg'in u kitabnda elenceli bir slupla anlatlr:
Anatomy of a Scientifc Discovery, New York: Bentam Books, 1988.
19 Aktaran Roy Porter, The Greatest Benefit to Mankind: A Medical Hstory
of Humaniy from Antiquity to the Preseni, Londra: Harper Collins, 1997.
20 W. E. Henley, "Before" ("Bakn bekliyorum - bekliyorum ite ba /
Ksa bir sre ve eriiyorum bir srayla / Kloroformun koyu, tatl srr-
na, / Sarho karanlk, hayatn lm kaama.../ Kfe mi geldi? Eyvallah.
Ben hazrm. / Hammal beyler, hayat nazik unutmayn: / Tadnz Se-
zar ve onun hazineleri - Amman sarsmayn!"). Bu iire Richard Gor-
don'un Literary Companion to Medicine (Londra: Sinclair Stevenson,
1993) adl kitabnda rastladm.
21 Anestezinin tarihi iin, Goodman & Glman'n Pharmacological Basis of
Therapeutics adl kitabnn 13. Blm'de yer alan S. K. Kennedy ve D.
E. Longnecker'in "History and principles of anaesthesia" balkl yazla-
rndan ve Porter'n The Greatest Benefit adl kitabndan yararlandm.
22 D. R. Laurence ve P. N. Bennett, Clinical Pharmacotogy'en, 14. Blm,
Londra: Churchill Livngstone, 1980.
23 M. V. Boswell ve S. R. Hameroff, "Theoretic mechanisms of general ana-
esthesia", 25. Blm, The Principles ofAnesthesiology: Volume 3, Physi-
ologic and Pharmacologic Basis of'Anesthesia iinde, VJ. Collins, der.,
Philadelphia: Lea and Felbiger, 1996.
24 nceki blmde de bahsi gemiti, bu teknikler beynin bir alannda n-
ron faaliyeti arttnda, kan akyla metabolik faaliyetlerin de artt fik-
NOTLAR 455

a a
rine dayanrr. Bu ikincil deiiklikler, beynin seilmi faal l n l g J n ( j a ra j_
yoaktif bir madde kullanlarak gerekletirilen pozitron e m i s y O n t o m o e
raf veya bu iin radyoaktif madde olmadan gerekletirildii f o n ksivo-
nel manyetik rezonans grntleme (fMRI) sayesinde grntlenebilir
a
Bu yntemler, yirmi yl nce sadece hayvan beyinlerinde y p j l a h u e n in-
celemelerin insan beyninin fonksiyonlar zerinde gerekletii mein;
mmkn klar. Ne var ki bu yntemler, "zaman"la snrldrlar; g u t e , n ;-
lerin dayand metabolizma ile kan akndaki deiiklikler f u ^ r t - j . ama
ani deildir ve baka tekniklerin yardm olmadan beynin genelindeki
hzl faaliyetleri izlemenin olana yoktur,
25 A. Fiset, P. Fiset, T. Paus, T. Daloze, P. Gilles, P. Meuret, V. Bonhomme
N. Hajj-Ali, S. B. Backman ve A. C. Evans, "Brain m e c h a n i s ^ * '_
pofol-induced loss of consciousness in humans: a P^tron-eijjjssion t o
mographic study", Journal of Neuroscience 19 (1999): 5506^13- M T
Alkire, R. J. Haier ve J. H. Fallon, "Toward a unifed theory O j nrco'sis-
brain imaging evidence of for a thalamocortcal switch of t h e neumnhv
siologic basis of anaesthetic-induced unconsciousness", Corsc;
and Cogniton, 9 (2000): 370-86.
26 Belki de zellikle 40 Hz menzilindeki faaliyetlerde: Bkz. J o h n v J <-,
variant reversible QEEG effects of anesthetics", Consciousnes and Ca
8
nilion, 10(2001): 165-83. ~
27 Yayn Kurulu'nun Sunuu: "On being aware'\ British Journal o
J
hesia, 51 (1979) 711-12.
28 J. G. Jones, "Perception and memory during general anaesthesj a " British
Journal of Anaesthesia, 73 (1994): 31-7; "Memory of t j
events", British Medical Journal, 309 (1994): 967-8. Bu k
le tartt iin Profesr Gareth Jones'a ok teekkr ederim.
29 I. F. Russel, "Midezolam-alfentanil: an anaesthetc? An m v e s t i e a t ; o n us
ing the isolated forearm techniaue", British Journal Anaesthoc.;* nc\
(1993): 42-6. lesta, 7U
30 D. Schwender, A. Keiser vd., "Midlatency auditory evoked pot e n tials and
explicit and implicit memory in patents undergoing cardia c sureerv"
g y
Anesthesiology, 80 (1994): 493-501. '
31 A. Culebras, "Neuroanatomic and neurologic correlates of s l e e D
bances", Neurology, 42 (1992), Ek 6: 24.
32 F. Plum ve J. B. Posner, The Diagnosis ofStupor and Coma,
hia: F. A. Davs, 1982; F. Plum, "Coma and related global distujbaces o f
the human conscious state", A. Peters ve E. G. Jones, der., Cerehra Cor
tex iinde, New York: Plenum, 1991; N. D. Schiff ve F. Plum, "The ne-
urology of impaired consciousness: global dsorders and iinplied mo-
dels", 2000: http//www.phil.vt.edu/assc/niko.html
33 "The Multi-Socety Task Force on PVC I", New England Jout-fMi nfMe
dicine, 330 (1994): 1499-508; "The Multi-Society Task Force O n PVC II"
age.: 1572-79; A. Zeman, "Persistent vegetative state", Lancel ^cn
(1997): 795-9.
456 BLN, KULLANIM KILAVUZU
34 C. Pailis ve D. H. Harley, ABC of Brainstem Death, 2. Basm, Londra:
BMJ Publications, 1996.
35 T.P. Hung ve S.T. Chen, "Prognosis of deeply comatose patients on ven-
tilators", Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry, 58 (1995):
75-80.
36 J.-D. Bauby, The Diving-Bel! and the Butterfly, Londra: Fourth Estate,
1997 (Trkes: Kelebek ve Dalg Giysisi, ev. Burin Gerek, stanbul:
Arion, 1997).
37 Britanya hukukuna gre yle.
38 Bu konuyla ilgili yakn zamanlarda leri srlen dnceler iin bkz. P.
W. Halligan ve A. S. David, Conversion Hysteria: Towards a Cognitive
Neuropsychologicai Account, Hove: Psychology Press, 1999.
39 Aktaran, Oliver Zangwill, The Oxford Companion to the Mind&ki
"Freud on Hypnosis" balkl giri yazsndan, der. R. Gregory, Oxford:
Oxford University Press, 1987.
40 Virginia Woolf, Orlando (1928), Londra: Granada Publishing, 1983, s.
42 (Trkesi: Orlando, ev. Seniha Akar, stanbul: Ayrnt, 1994).
41 Yaplan son aratrmalarda bu tavuklarn durumunu aydnlatacak heye-
can verici bulgular elde edilmitir. Ailevi uzun sre uyuma sendromun-
dan (fasps) mustarip olanlar genellikle akam saat 7'de yatp sabah saat 2
ile 4 arasnda kalkarlar. Bu naho durumdan sorumlu genetik mutasyon,
hPer2 geninde meydana gelir. Bu gen, meyve sineklerinde, hamsterlerde,
farelerde (ve muhtemelen insanlarda) vcut saatini dzenledii bilinen
bir proteini denetler (L. Ptacek vd., "An hPer2 phosphorylation site mu-
tation in familial advanced sleep phase syndrome", Science, 291 (2001):
1040-43).
42 Bkz. S. Chokroverty, der., Sleep Disorders Medicine, Boston: Butter-
worth Heinemann, 1999.
43 Age.,
44 Bkz. R. Medori vd., "Fatal familial insomnia, a prion disease with a mu-
tation at codon 178 of the prion protein gene", New England Journal of
Medicine, 326 (1992): 444-9; V. Manetto vd., "Fatal familial insomnia",
Neurology, 42(1992): 312-19. Prion hastalklar konusunda yakn dnem-
de yaplan deerlendirmeler iin bkz., S. Prusiner, "The Shattuck Lectu-
re -neurodegenerative diseases and prions", New England Journal of Me-
dicine, 344 (2001): 1516-26.
45 Narkolepsi hakknda ok ey yazlmtr. Daha nce bahsi geen Chokro-
verty'nin ders kitabnda bu konuyla ilgili gzel bir blm vardr. Yakn
zamanlarda narkolepsi tedavisiyle ilgili nerileri ieren yazlar yaymlan-
mtr: "Practice parameters for the treatment of nareolepsy", Sleep, 24
(2001): 451-66.
46 Narkolepsi terimi lk kez Gelineau'nun 1880'de Gazette des hopi(aux de
Paris'de yaymlanan yazlarnda kullanlmtr: s. 626-8 ve 635-7.
47 Yeni yaymlanan bir dizi makalede belgelenen bu bilgi ok taze: S. Nis-
hino vd., "Hypocretin (orexin) defciency in human nareolepsy", Lancet,
NOTLAR 457

355 (2000): 39-40; C. Peyron vd., "A mutation in a case of early onset
narcolepsy and a generalsed absence of hypocretin peptides n human
narcoleptk brains", Nature Medicine, 6 (2000): 991-7.
48 F. J. Zorick vd., "Narcolepsy and automatic behaviour: a case report",
Journal ofClinical Pschiatry, 40 (1979): 194-7.
49 Aktaran A. Bonkalo, "Impulsive acts and confusional states during in-
complete arousal from sleep: criminological and forensic impHcations",
Psychiatric Quarterly, 48 (1974): 400-9.
50 Aktaran age.
51 J. D. Parkes, Sleep and its Disorders, Londra: W. B. Saunders, 1985, s.
205-6.
52 Bu vaka C. Schenk vd., "Chronic behavioural disorders of human REM sle-
ep: a new category of parasomnia", Sleep iinde tarif edilmektedir, 1986:
293-308. Yeni yaymlanan bir makalede buna benzer 93 vaka tarif edil-
mektedir (E. J. Olson vd., "REM sleep behaviour disorder: clinical, demog-
raphc and laboratory fndings n 93 cases", Brain, 123 (2000): 331-9).
53 G. Teasdale ve B. Jennett, "Assessment of coma and impaired conscious-
ness", Lancet, 2 (1974): 81-4.
54 Schwender vd., "Midlatency auditory evoked potentials."
55 R. Munglani vd., "A measure of consciousness and memory during isof-
lurane administration: the coherent frequency", British Journal of Ana-
esthesia, 71 (1993): 633-41.
56 H. Schwilden, "Use of the median EEG frequency and pharmacoknetics
in determining depth of anaesthesia", Baliere's Clinical Anaesthesi-
ology iinde, 3 (1989): 603-21.
57 "Bispektral endeks" gibi dier EEG endeksleri henz geliim aamasn-
dadr: Bkz., Medical Journal ofAustmiia, 174(2001): 212-3.
58 Bkz., Plum ve Posner, Diagnosis.
59 E. Lugaresi vd., "Endozepne stupor: recurring stupor lnked to endoze-
pine-4 accumulation", Brain, 121 (1998): 127-33.
60 Hayvanlarn farkndal meselesi 7. ve 9. blmlerde daha ayrntl ele
alnyor.
61 Ludwig Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, ev. O. Aruoba,
stanbul: Metis, 2006.

5. Karanlktan Aydnla: Bilincin Yapsal Temeli (ii)

1 T. S. Eliot, The Four Quartets, Collected Poems inde, Londra: Faber


andFaber, 1970.
2 Bu cmle tartmal br cmledir. Bir kere, d dnyann deneyimlerimiz
zerindeki rollerini (ben bir manzaraya bakarken, manzarann Fiziksel
unsurlar edindiim deneyimin oluumunda nemli bir rol oynar) azm-
sar veya grmezden gelir. Sonra, beynin "deneyim oluturduu" fikri
akllarda baz sorular uyandrr. Bu konular 9. Blm'de ele alnmaktadr.
456 BLN, KULLANIM KILAVUZU

3 T. Hughes, "Creation", Talesfrom Ovid: Twenty-four Passages from the


'Metamorphoses,' iinde, Londra: Faber and Faber, 1997.
4 D. Attenborough, Life on Earth, Londra: Reader's Digest, 1980.
5 J. Locke, An Essay Concerning Human Understanding (1690), II, 23, XII
(Trkesi: nsan Anl zerine Bir Deneme, ev. V. Hackadirolu, s-
tanbul: Kabala, 1996).
6 C. Darwin, The Origin of Species (1859), Londra: Everyman's Library,
1971, s. 167 (Trkesi: Trlerin Kkeni, ev. Orhan Tuncay, stanbul: Gn
Yaynclk, 2003).
7 Charles Danvin'in Asa Gray'e yazd mektuptan aktaranlar L. V. Salvini-
Plawen ve E. Mayr, "On the evolution of photoreceptors and eyes", Evo-
lutionary Biology, 10 (1977): 207-63: "Bugne kadar gz bana hep souk
terler dktrd, ama ne zaman ince ayrntlarna kadar bilinen o geliim
aamalarn dnsem, mantm bu souk terlerin stesinden gelmem
gerektiini syler bana."
8 Darwin, Origin of Species, s. 190.
9 Salvini-Plawen ve Mayr, "On the evolution."
10 J. Nathans, "Molecular biology of visual pigments", Annual Review of
Neuroscience, 10(1987): 163-94.
1 C. S. Zucker, "On the evolution of eyes: would you like it simple or com-
pound?", Science, 265 (1994): 742-3; G. Halder vd., "New perspectives
on eye evolution", Current Opinion in Geneics and Development, 5
(1995): 602-9; V. Van Heyningen, "The tale of a troublesome gene", MRC
News, K 1995: 24-7. Bu konuyu aratrmamda bana yardmc olan
Edinburgh'tan Dr. Veronca van Heyningen'e minnet borluyum.
12 I. Droscher'in Magic of the Senses (Londra: Panther, 1971) adl kitab,
hayvanlar alemindeki duyu sistemi eitleri zerin yaplm harika bir a-
lmadr.
13 Danvin, Origin of Species, s. 167.
14 E. R. Kandel, J. H. Schwartz ve T. M. Jessell, Principles ofNeural Sci-
ence (East Nonvalk, Conn.: Prentice Hail, 1991) grmenin temel nrob-
yolojsi hakknda yi bir aklama sunar. Richard Gregory'nn Eye and
Brain (2. Basm, New York, World University Library, 1973) adl kitab
mkemmel bir giri kitabdr.
15 Semir Zeki'nin A Vision of the Brain (Oxford: Blackwell Scientific Pub-
lications, 1993) adl kitab grme korteksleriyle ilgili, ksmen tarihe de
deinen izahlara yer veren, son derece okunakl bir kitap. Konuyla ilgili
dier bir kaynak da A. Cowey, "Cortcal visual areas and the neurobi-
ology of higher visual processes" balkl makalesi, M. Farah ve G. Ratc-
liff, der., The Neuropsychology of High-level Vision inde, Hillsdale, NJ:
Laurence Erlbaum,. 1994.
16 Alan Cowey'nin yukardaki makalesinde geen bir sz. Sorunlar unlar:
Bir kere, korteksteki "M" ve "P" yollan arasndaki farkn sanldndan
daha az keskin olduu, M hcrelerinin V4'e doru gerekleen sinyal ak-
na nemli bir girdi salad ortaya kmtr. Sonra, kortikal grme
NOTLAR 459

alanlar birbirleriyle son derece sk bir balant indedir; bu da birbirle-


rine baml olduklarn akla getirir: Cowey, bunlar arasndaki balanty
gsteren diyagramn "her yl byk bir ehrin metro haritas gibi byd-
nden, ama metro haritalar gibi yolumuzu bulmamza yardmc olma-
dndan" yaknr. Dorsal ve ventral alanlar arasndaki iletiim bu balan-
tlar araclyla salanr. Bir de, grme korteksinin her alannn grme
alannn her zelliinin ilenmesinde oynad rol hi de dz ve tek yn-
l deildir: Grsel alanlarn ilevleri arasnda ounlukla bir tr fark de-
il de bir derece fark olabilir.
17 B. Julesz, Foundations ofCyclopean Perception, Chicago: University of
Chicago Press, 1971.
18 Balama sorununu konu alan yazlar: C. von der Malsburg "Binding in
models of perception and brain function", Current Opinion in Neurobi-
ology, 5 (1995): 520-6; A. Treisman, "The binding problem", Current
Opinion in Neurobiology, 55 (1996): 171-8; W. Singer, "Synchronisation
of cortical activity and its putative role in information processing and le-
arning", Annual Review of Physiology, 55 (1993): 349-74; W. Singer ve
C. Gray, "Visual feature integration and the temporal correlaton hypot-
hesis", Annual Revieyv ofPhysiology, 18 (1995): 555-86; ve aadaki 19.
dipnotta zikredilen makale (Engel vd.). Konuyla ilgili olarak bkz. P.
Brown ve C. D. Marsden, "What do the basal ganglia do?" Lancet, 351
(1998): 1801-4.
19 A. K. Engel, P. Fries, P. R. Roelfsema, P. Kong ve W. Singer, "Temporal
bilding, binocular rivalry, and consciousness", http://www.phil.vt.edu/
ASSC/engel/engel.html2000
20 Bu durum Zeki'nin Vision of the Brain adl kitabnda anlalr bir dille
aklanmaktadr.
21 Virginia Woolf, Orlando, Londra: Granada Publishing, 1983, s. 90.
22 John Donne, "Air and Angels."
23 Bir sonraki blmde, grsel temsillerin bellee ulamay baaramamas
dahil eitli tanma bozukluklanyla ilgili rnekler veriliyor.
24 Aratrmalarn faal olarak srd bir aratrma alandr bu. Ayrma dere-
celeri ve ayrmayla ilgili aklamalar konusunda tartmalar srmektedir.
Mesela bkz. E. K. Warrington ve T. Shallice, "Category specifc naming
impairments", Brain, 107 (1984): 829-54; A. Damasio vd., "A neural ba-
sis for lexical retrieval", Nature, 380 (1996): 499-505; J. J. Evans vd.,
"Progressive prosopagnosia assocated with selective right temporal lobe
atrophy: anewsyndrome?"ram, 118 (1995): 1-13; A. Caramazza, "The
interpretation of semantic category-specific deficits: what do they reveal
about the organisation of conceptual knowledge in the brain?" Neuroca-
se, 4 (1998): 265-72.
25 Konuya giri bakmndan yararl bir kaynak aryorsanz bkz. S. M.
Kosslyn ve L. M. Shin, "Visual mental images in the brain: current issu-
es", Farah ve Ratcliff, haz., Neuropsychology iinde.
26 R. N. Shephard, "The mental image", American Psychologist, 1978: 125-
460 BLN, KULLANIM KILAVUZU

37.
27 S. M. Kosslyn, W. L. Thompson, I. J. Kim ve N. M. Alpert, "Topograp-
hical representations of mental images in primary vsual cortex", Nature
378 (1995): 496-8.
28 Nancy Kanwisher yakn zamanlarda bu harika almasna iyi bir giri
imkn sunan bir tantm yazs yazmtr: "Neural events and perceptual
awareness", Cognition, 79 (2001): 89-113.
29 A. D. Milner ve M.A. Goodale, The Visual Brain in Action, Oxford: Ox-
ford University Press, 1995.
30 T. H. Huxley alnts, Milner ve Goodale'in Visual Brain adl kitaplarnn
giri blmnden.
31 Age., s. 52.
32 V. Gallese vd., "Acton recognition in the premotor cortex", Brain, 119
(1996): 593-609.
33 W. James, The Principles ofPsychology (1890), Cambridge, Mass.: Har-
vard University Press, 1983, II. Blm, s. 380.
34 G. Eliot, Middlemarch (1871-2), 20. Blm.
35 Bu ayrmlar, Davd LaBerge'in Attentional Processing (Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, 1995) adl kitabna dayanlarak yapl-
mtr.
36 J. Moran ve R. Desimone, "Selectve attention gates visual processing in
the extrastriate cortex", Science, 229 (1985): 782-4; S. Treue ve J. R. Ma-
unsell, "Attentional modulation of visual motion processing in cortical
areas MT and MST", Nature, 382 (1996): 539-41.
37 Bkz. Kanwisher, "Neural events."
38 M. I. Posner ve M. E. Raichle, images of Mind, New York: Scientifc
American Library, 1994, 7. Blm, "Networks of attention."
39 H. Carns vd., "Aknetic mutism with an epidermoid cyst of the mind
ventricle", Brain, 64 (1941): 273-90. Konuyla ilgili daha yeni bir akla-
ma iin bkz. E Plum, "Coma and related global disturbances of the hu-
man conscious state", A. Peters ve E. G. Jones, der., Cerebral Cortex iin-
de, New York: Plenum, 1991; N. D. Schiff ve F. Plum, "The neurlogy of
impaired consciousness: global disorders and implied models", 2000:
http//www.phil.vt.edu/assc/niko.html
40 Deiim krlyie ilgili bir aklama, bununla ilgili referanslar ve bu
konuyla balantl grme teorisiyle ilgili bir giri yazs iin bkz. J. K.
O'Reagan ve A. A. Noe, "A sensorimotor account of vision and visual
consciousness", Behavioural and Brain Sciences, 24 (5), 2001. Kevin
O'Reagan'n deiim krlyie ilgili on-line sunumlarn ve makalesinin
(henz son haliyle yaymlanmamtr) daha belirgin ayrntlarn grmek
iin internette http://nivea.psycho.univ-paris5.fr sayfasn ziyaret edebi-
lirsiniz.
41 A. Mack ve I. Rock, Inatlentional Blindness, Cambridge, Mass.: MT
Press, 2000.
42 www.wjh.harvard.edu/-viscog/grafs/demos/gorilla.mov.
NOTLAR 461

43 S. K. Langer, Mind: An Essay on Human Feeling, Baltimore: Johns Hop-


kins University Press, 1980, s. 24.
44 J. R. Searle, The Rediscovety ofthe Mind, Cambridge, Mass.: MT Press,
1994, s. 131 (Trkesi: Zihnin Yeniden Kefi, ev. M. Macit, stanbul: Li-
tera, 2004).
45 Ernst Gombrich'in Art and Illusion adl kitabnda alntlad nkteli bir
sz, Londra: Phadon Press, 1986, s. 275 (Trkesi: Sanat ve Yanlsama,
ev. Ahmet Cemal, stanbul: Remzi, 1992).
46 Bkz. age. ve Illusion in Nature and A/Y'taki Gombrich'in yazd blm,
R. L. Gregory ve E. H. Gombrich (haz.), Londra: Duckworh, 1973.

6. "Seni gremiyorum Charley, kr oldum":


Keskin Grl Krlk ve Krgr
1 Charles Dickens, Bleak House (1852-3), Londra: Penguin Books, 1981,
31. Blm (Trkesi: Kasvetli Ev, ev. Asl Bien, stanbul: YKY, 2001).
2 On sekizinci yzyl astronomlarndan Sir WilHam Herschel'in bu szn
duymutum, ama kaynana ulaamadm. Bilen varsa ltfen bana bildir-
sin!
3 Bu fenomen yakn zamanlarda ilevsel grntleme sayesinde biraz ay-
dnland: A. J. Goldby vd., "Differential responses n the fusiform region
to same-race and other-race faces", Nature Neuroscience, 4 (2001): 845-9.
4 B. Magee ve M. Milligan, On Blindness, Oxford: Oxford University
Press, 1995, s. 154.
5 R. Gregory, Concepts and Mechanisms of Perception, Londra: Duck-
vrarth, 1974, s. 108.
6 J. Locke, Essays Concerning Human Understanding (1960), II. ix. 8.
7 Nigel W. Daw, Visual Development, New York ve Londra: Plenum Press,
1995, s. 2.
8 O. Sacks, "Grmek ya da Grmemek", Mars'ta Bir Antropolog inde.
9 A. Valvo, Sight Restoration after Long Term Blindness: The Problems
and Behaviour Patterns of Visual Rehabilitation, New York: American
Foundation for the Blind, 1971.
10 Gregory, Concepts and Mechanisms.
11 Bu blm yazarken Nigel Daw'un Visual Development adl kitabndan
yararlandm.
12 A. N. Meltzoff ve M. K. Moore, "Imitation of facal and manual gestures
by human neonates", Science, 198 (1977): 75-8.
13 Yavru kedilerde doum srasnda sinapslarn ancak yzde biri mevcuttur:
Bkz. Daw, Visual Development, s. 72.
14 Yani, 2. Blm'de tantlan ve birka paragraf nce tekrar bahsi geen, bir
nron baka bir nronu baarl bir ekilde uyardnda, ikisi arasndaki
sinaps balants gl olur ilkesi.
15 Valvo, Sight Restoration, s. 4.
462 BLN, KULLANIM KILAVUZU

16 Sacks, Mars'ta Bir Antropolog iinde.


17 Magee ve Milligan, On Blindness.
18 N. Sadato vd., "Activation of the primary visual cortex by Braille reading
in blind subjects", Naure 380 (1996): 526-8.
19 J. P. Rauschecker, "Compensatory plasticity and sensory substitution in
the cerebral cortex", Trends in Neurohgica! Sciences, 18 (1995): 36-43.
20 P. Heil vd., "Invasion of visual cortex by the auditory system in the blind
mole rat", NeuroReport, 2 (1991): 735-8.
21 C. A. Pallis, "Impared identification of faces and places with agnosia for
colours", Journal ofNeurology, Neurosurgery and Psychiatry, 18 (1955):
218-24.
22 O. Sacks, "Renkkr Ressam Vakas", Mars'ta bir Antropolog inde.
23 Konuyla ilgili daha kapsaml bir tartma iin bkz. Semir Zeki, A Vision
of the Brain, Oxford: Blackwell Scentific Publicatons, 1993. Renkli gr-
me yetenei kayb genellikle grsel alann bir yansnda meydana gelir.
24 C. A. Heywood vd., "Behavoural and electrophysiological chromatic
and achromatic contrast sensitivity n an achromatopsic patient", Journal
of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry, 61 (1996): 638-43.
25 Aktaran S. Zeki, "Cerebral akinetopsia (visual motion blindness)", Bra-
in, 114 (1991): 811-24.
26 J. Zihl vd., "Selective disturbance of movement vsion after bilateral bra-
in damage", Brain, 106 (1983): 313-40.
27 Yan bir bilgi olarak belirtelim, Semir Zeki hareket konusundaki aratr-
malarla renk algs konusundaki aratrmalarn tarihleri arasndaki belir-
gin kartla dikkati eker. Akromatopsiyle ilgili ilk izahlar son derece
tartmaldr; aynca izgili korteksin grme duyumunun tek merkezi ol-
duu dnld iin bu izahlara genelde itikat edilmemitir. Yirminci
yzyln ilk yansnda hkim gr yleydi: izgili korteks hasar gr-
mse, grsel duyumun btn veheleri bundan etkilenir; grmemse,
hibirinin grme asndan bir sorun tekil etmemesi gerekir. Ama LM'
nin 1983'te yaymlanan ve daha nce benzeri bulunmayan vaka raporu
hemen kabul grmtr (yakn dnemlerde "ekstrastriat" alanlarn ve bu
afanlann levsel zelliklerinin kefinden dolay bu tr vakalara hazrlk-
l olan bilim insanlar tarafndan).
28 M. J. Farah'n Visual Agnosia: Disorders ofObjectRecognition and What
They Teli Us about Normal Vision adl kitabnda geen bir tartma,
Cambridge, Mass.: MT Press, 1991.
29 Bkz. A. D. Milner ve M. A. Goodale, The Visual Brain in Action, Oxford:
Oxford University Press, 1995.
30 Aktaran Farah, Visual Agnosia,
31 O. Sacks, The Man Who Mistook his Wifefor a Hat, Londra: Duckworth,
1985 (Trkesi: Karsn apka Sanan Adam, ev. idem alkl, s-
tanbul: YKY, 1996).
32 Bkz. Farah, Visual Agnosia.
33 Bkz. A. Young, "Face recognition mpairments", Philosophical Transac-
NOTLAR 463

tions ofhe Royal Society, B dizisi, 335 (1992): 47-54.


34 De Renzi, aktaran Farah, Visual Agnosia, s. 74-5.
35 J. J. Evans vd., "Progressive prosopagnosia associated with selective
right temporal lobe atrophy", Brain, 118 (1995): 1-13.
36 C. Darwin, The Expression of the Emotions in Man and Animals (1873),
Chicago: University of Chicago Press, 1965, s. 289-90 (Trkesi: nsan
ve Hayvanlarda Beden Dili nsan ve Hayvanlarda Duygularn ifadesi,
ev. Orhan Tuncay, stanbul: Gn, 2001).
37 D. Brown, Human Universals, New York: McGraw-Hill, 1991, s. 23.
38 R. Adolphs vd., "Impaired recognition of emotion n facial expressions
following bilateral damage to the human amygdala", Nature, 372 (1994):
669-72; A. W. Young vd., "Face processing impairments after amygdalo-
tomy", Brain, 118 (1995): 15-24; J. S. Morris vd., "A differentia! neural
response in the human amygdala to fearful and happy facial expressions",
Nature, 383 (1996): 812-15.
39 Young vd., "Face processing impairments."
40 Morris vd., "Differential neural response."
41 Andy Young, aratrmalarn daha da leri gtrerek, irenme algsnn
bazal gangliann faaliyetlerine baml olabileceine dair kantlar elde et-
mitir.
42 R. M. Bauer "Autonomic recognition of names and faces in prosopagno-
sia: a neuropsychological application of the guilty knowledge test", Ne-
uropsychologia, 22 (1984): 457-69.
43 J. Sergent ve M. Poncet, "From covert to ven recognition of faces in a
prosopagnosic patiem", Brain, 113 (1990): 989-1004.
44 T. Landis vd. "Loss of topographic familiarity: an environraental agno-
sia", Archives of Neurology, 43 (1986): 132-6,
45 Daha ayrntl bilgi iin bkz.: I.H. Robertson ve J.C. Marschall, haz., Uni-
lateral Neglect: Clinical and Experimental Studies, Hove: Lawrence Erl-
baum, 1993.
46 R. Tegner ve M. Levander, "Through a looking glass. A new technique to
demonstrate directional hypokinesia in unilateral neglect", Brain, 114
(1991): 1943-51.
47 P. W. Hallngan ve J. C. Marshall, "Left neglect for near but not far spa-
ce in man", Nature, 350 (1991): 498-500.
48 J. C. Marshall ve P. W. Halligan, "Blindsight and insight in visuo-spatial
neglect", Nature, 336 (1988): 766-7.
49 A. Berti ve G. Rizzolatti, "Vsual processing vvithout awareness: eviden-
ce from unilateral neglect", Journal ofCognitive Neuroscience, 4 (1992):
347-51.
50 P. Stoerig ve A. Cowey, "Blindsight n man and monkey (reviw artcle)",
Brain, 120 (1997): 535-59.
51 Krgrii (Blindsight) teriminin isim babas olan ve bu bozukluu derinle-
mesine aratran Larry Weiskrantz, konuyla ilgili olarak, ele ald ilk va-
kaya dayanan bir aklama yazs kaleme almtr: L. Weiskrantz, Blind-
464 BLN, KULLANIM KILAVUZU

sight: A Case Stdy and Implications, Oxford: Oxford University Press,


1998. Cowey ve Stoerig'n konuyla ilgili daha kapsaml bir makaleleri
Brain dergisinde yer almtr: Stoerig ve Cowey, "Blindsight."
52 M. D. Sanders, E. K. Warrington, J. Marshall ve L. Weiskrantz, "'Blind-
sight,': vsion n a feld defect", Lancet (1974): 707-8.
53 Perenin veRosetti, 1993, Mlnerve Goodale'in Visual Brain adl kitapla- '
rnn iinde. .
:
54 A. Cowey ve P. Stoerig, "Blindsight in monkeys", Nature, 373 (1995):
247-9.
55 W. Richards, "Visual processng in scotomata", Experimental Brain Re-
search, 17 (1973): 333-47. .:'
56 C. S. Pierse ve J. Jastrow'dan aktaran J. Kihlstrom vd., "mplicit percep- \
don", R. F. Bomstein ve T.S. Pittman, haz., Perception without Aware- $'
ness iinde, New York: Guilford Press, 1992. -jt
51 L. Weiskrantz, "Varietes of residual experience", Quarterly Journal of B,;
Experimental Psychology, 32 (1980): 365-86. 'f,
58 J. Paillard vd., "Localsation without content: a tactile analogue of blind- !'$
sight", Archives ofNeurology, 40 (1983): 548-51. -f
59 J. L. Barbur, J. D. G. Watson, R. S. J. Frackowiak ve S. Zeki, "Conscious %
visual perception without VI", Brain, 16 (1993): 1293-302. |,
60 Bu bal Alan Cowey'den aldm. Bkz. Cowey'nin "Reftections on blind- ''$"
sight" balkl blm, A. D. Milner ve M. D. Rugg, The Neumpsycho- '|r
logy of Consciousness iinde, Londra: Academic Press, 1992. *7;
61 Anatomik fikirlerin arts eksisi unlar: (1) Krgrii krdr, nk beyin
korteksi altndaki (subkortika!) yaplara baldr. Serebral korteksin zel- "':
lemi alt blgelerinin insan bilincinin zengin eitlerini kmal ettii ke- ,!(;
sindir, evet. Ama beyin korteksinin altndaki merkezlerin katksn tama- ' :$
men yok saymak da olmaz. Beyin korteksi altndaki faaliyetler bilin iin . ,;,'
yetersiz olabilir, ama bunlarn bilin iin zorunlu olduu aktr. Kortek- Cl'i,
sin talamus ve beyin sapndan gelen faaliyete geirici girdlerce uyarld- ' {[
n destekleyen birok veri aktardm size. Bu girdinin yokluu duru- V
munda koma meydana gelir. Her halkrda, korteks alt yaplann grsel f
bilinci oluturamamas krgrnn "kri"nden tmyle sorumlu tutu-
lamaz. Zira biliyoruz ki, kortikal faaliyetin bizatihi kendisi bilinci uyara- .,;
mayablr; rtk tanmann muhafaza edildii prosopagnozide byle bir '
durum sz konusudur mesela. Birok aratrmac da, krgrnn temeli- ',,
nin Vl'in dnda kalan grme korteksi alanlarndaki srekli faaliyet ol-
duuna inanyor zaten. (2) Krgrii VI tahrip olduu iin krdr. lgi e- ;
kici br fikir: 5. Blm'de de grdk, VI kortekste grsel ilemleri yne-
tir, LGN'den gelen girdilerin ounu alr ve bunlar parallel yollardan ''
uzaktaki saysz grme alanna yollar (beklenecei zere, VI olmadan
grme yetenei en iyi ihtimalle kt ve anormaldir). Ama bir bilinli gr-
me eidinin V1 olmadan da varln srdrebildiine dair kantlar var-
dr. GY'nin artk hareket farkmdal, baz hastalarn skotomlannn iin- ;
de olduunu syledikleri "ine batmalar" grsel farkndaln asgari ko-
. ,^
NOTLAR 465

ullanna Vl'in btnlnn dahil olmadn akla getirir (Francis


Crick'in bizatihi VI iindeki faaliyetin hibir zaman bilinli olmadyla
ilgili grleri iin bkz. 8. Blm). (3) Krgr krdr, nk grsel bi-
linle ilgili yanl kortikal yaplan ierir. Milner ve Goodale'in ileri sr-
d gibi, krgriideki korunmu yetenekler, grsel olarak ynlendirilen
davranlarn otomatik tanzimiyle ilgili olduklar iin normalde asla bi-
lincin ortaya kmasna neden olmayan kortikal yollara bal olabilir mi?
Bu izaha gre krgr, grsel ilemdeki normalde farkndala neden
olan artkafa-akak akm durduu iin krdr. Bu farkllk sezgisel anlam-
da ekicidir. Ama GY'nin hareket konusundaki bilinli farkndal, ge-
nelde "dorsal" grme akmna ait olduu kabul edilen V5 alannn faali-
yetine atfedilmektedir.
62 A. Sahrae, L. Weskrantz, J. L. Barbur, A. Simmons, S. C. R. Williarns ve
M. J. Brammer, "Pattern of neuronal activty associated with conscious
and unconscious processing of visual signals", 94 (1997): 9406-11; J. S.
Morris, A. Onman ve R. J. Dolan, "Conscious and unconscious emotional
learning in the human amygdala", Nature, 393 (1998): 467-70; S. Dehae-
ne, L. Naccache, H. G. Le Clec, E. Koechlin, M. Mueller, G. Dehaene-
Lambertz, P. F. van de Moortele ve D. Le Binan, "Imaging unconscious se-
mantic priming", Nature, 395 (1998): 595-600; S. Zeki ve D. H. Ffytche,
"The Riddoch syndrome: insights into the neurobiology of conscious vi-
sion",fram, 121 (1998): 25-45.
63 Grsel halsinasyon eitleri ve bunlarn nedenleri M. Manford ve F. An-
dermann'n "Complex visual hallucinations: clnical and neurobiological
insights" balkl inceleme makalelerinde ele alnmaktadr, Brain, 121
(1998): 1819-40.
64 D. Ffytche, R. J. Howard, M. J. Brammer, A. David, P. Woodruff ve S.
Williams, "The anatomy of conscious vision: an fMRI study of visual hal-
lucinations", Nature Neuroscience, 1 (1998): 738-42.
65 T. Griffiths, "Musical hallucinosis in acqured deafness", Brain, 123
(2000): 2065-76.
66 "...hayalinden imlenip reyen bilinmedik biimlere bir cisim, ve pf de-
sen dalacak o hilie bir yer, bir yurt, bir isim bulabilmek iin...." Sha-
kespeare, A Midsummer Night's Dream, VI (Trkesi: Bahar Noktas,
ev. Can Ycel, stanbul: Okuyanus, 2003).
67 Deneyimdeki deiimin altnda bunlarn hepsi birden yatyor olabilir:
Bazlar, farkndalk konusunda kritik neme sahip nral olaylarn ikincil
etkileri olabilir.
68 N. K. Logothetis ve J. D. Schall, "Neuronal correlates of subjective visu-
al perception", Science, 245 (1989): 761-3; D. A. Leopold ve N. K. Lo-
gothetis, "Activity changes in early visual cortex reflect monkey's per-
cepts during binocular rivalry", Nature, 379 (1996): 549-53.
69 A. K. Engel, P. R. Roelfsema, P. Konig ve W. Singer, "Tempora binding,
binocular rivalry, and consciousness." http//www.phil.vt.edu/ASSC/en-
gel/engel.html2000.
466 BLN, KULLANM KILAVUZU

70 Bu ve ilgili almalar hakknda mkemmel bir eletiri makalesi var: Ge-


raint Rees, "Neuroimaging of vsual awareness n patients and normal
subjects", Current Opinion in Neurobiolngy, II (2001): 150-6.
71 J. Z. Young, Programs of the Brain, Oxford: Oxford University Press,
1978, s. 57.
72 Piskopos Berkeley, Three Dialogues between Hylas and Philonous,
Londra: Fontana, 1975. kinci diyalog (1725), s. 197 (Trkesi: Hylas ile
Philonous Arasnda U Konuma, ev. K. S. Sel, stanbul: Sosyal, 1996).
73 Bu dnce deneylerini ilk gerekletirenler Frank Jackson ile Thomas
Nagel'dr; onlardan 9. Blm'de daha aynnth sz edilecek.
74 D. Dennett, Consciousness Explaned, Londra: Penguin, 1991, s. 434.

7. Her eyin Tarihi

1 A. Michaels, Fugitive Pieces, Londra: Bloomsbury, 1996, s. 176-7 (Trk-


esi: Blk Prk Yaamlar, ev. K. Atakay, Adam: stanbul, 1998).
2 Bu fikirlere okunmaya deer iki kitapta rastladm: L.S. Shklovskii ve C.
Saan, Intelligent Life in the Universe, Londra: Picador, 1977; S. Wein-
berg, The First Three Minutes, Londra: Fontana, 1978 (Trkesi: lk
Dakika, ev. Zekeriya Aydn, Zeki Aslan, Ankara: Tbitak, 1996). . .
3 Alexander Pope, An Essay on Man, 1733-4, Blm ii, 1.1.
4 Gcrard Manley Hopkins, "Pied Beauty" Poens iinde, Oxford University
Press, 1930.
5 Stephen Jay Gould, Wonderful Life, Londra: Penguin, 1989, s. 319.
6 Steven Rose, The Chemistry of Life, Londra: Penguin, 1991. &i
7 Sylemeye bile gerek yok, bu srecin ayrntlar hl aratrma ve tart- -Jl
ma konusudur. Bu konuda M.B.V. Roberts'in Biology: A Functional App- >S
roach (Nelson, 1980) adl kitabyla DavidAttenborough'unL//^ona/ f<
(Reader's Dgest, 1980) adl kitab gibi giri kitaplarndan yararlandm.
8 karyotlarn prokaryotlardan evrimleip cvrimlemedi konusu tart- ..
maldr. Ben hayatn ilk dnemleriyle ilgili geleneksel aklamay esas al- W}
dm. Ama "Son Evrensel Ortak Ata" (LUCA) ile ilgili bugnk dnce- ;&
ye gre, geleneksel hikyenin tam tersi geerli olabilir: Yani prokaryot fh
bakteriler karyot hcrelerden evrimlemi olabilir. M. Rdley, "The se- -:?
arch for LUCA" balkl yazsnda bu gr destekleyen verileri ksaca , ''
sunar, Natura! History, 109:9 (2000): 82-5. '^
9 Bu konu Stephen Jay Gould'un Wonderfl Life adl kitabnda son derece '-
ilgi ekici biimde anlatlr. . \r
10 Sylvia Plath, "The ManorGarden" (1959), The Colossus iinde, Londra: vVj;
Faber and Faber, 1972. ?j
11 W. H. Auden, Collected Shorter Poems 1927-1957, Londra: Faber and 'M
Faber, 1966, s. 190. ' ;Jj
12 Stephen Jay Gould, Eight Little Piggies, Londra: Jonathan Cape, 1993.
13 T. H. Huxley, Six Lectures to Workingmen, 1860, aktaran H. Jerison, 12.
NOTLAR 467
Blm, "The evolution of biological intellgence", Handbook of Human
Intelligence iinde, Cambridge: Cambridge University Press, 1982, s. 723.
14 Bu blm yazarken yararlandm kaynaklar: E. A. Arbas, "Evolution in
nervous systems", Annual Review of Neuroscience, 14 (1991): 9-38; H.
Jerison, Evolution of the Brain and Intelligence, New York: Academic
Press 1973; Jerison, "The evolution of human intellgence", Handbook of
Human Intelligence inde; R. G. Northcutt, "Evolution of the vertrebra-
te brain", G. Adelman, haz., Encyctopedia of Neuroscience iinde, Bos-
ton, Mass.: Birkhauser, 1987. Bu kaynaklardan bazlarn bana neren
Cambridge'den Dr. Matthew Freeman'a teekkr ederim.
15 Ahtapotun gz yndeik evrim konusunda en bilinen rnektir: Omurga-
l gzne ok benzer, ama ayrntda farkldr; aslmda bambaka denebi-
lecek bir evrim yolu izlemesine ramen ahtapot gz omurgal gzne
benzer bir tasarmda akmtr.
16 Arbas, "Evolution."
17 Bkz. Jerison, "The evolution of human intellgence"; Northcutt, "Evolu-
tion of the vertabrate brain"; ve R. Passingham, The Human Primale, Ox-
ford: Freeman, 1982.
18 Jerison, "The evolution of biological intellgence", s. 723.
19 Passingham, The Human Primate, 5. Blm.
20 Jerison, "The evolution of biological intellgence", s. 742.
21 Passingham, The Human Primate, 4. Blm. Bu gr sorgulanmtr.
Terence Deacon, The Symbolic Species'de (Londra: Penguin Books,
1997) insanda prefrontal korteksin mit krc biimde byk olduunu
belirtir. Bu durum, insan beynini maymun veya hominid beyinlerinden
daha incelikli zelliklerin (prefrontal korteksteki piramit hcrelerin dend-
ritlerindeki dal ve diken says mesela) ayryor olabileceine iaret edi-
yor olabilir (G. N. Elston vd-, "The pyramidal celi n cogntion", Journal
of Neuroscience, 21 (2001=: RC163 (1-5).
22 nsann soyaac asla sakin olmamtr:
Eskiden Romallar vard imdi ben.
A. E. Housman, A Shropshire Lad, XXXI, Collected Poems iinde, Lon-
dra: Jonathan Cape, 1982.
23 Aristoteles'ten aktaran Jerison, "The evolution of biological intellgence"
iinde, s. 727.
24 The Cambridge Encyclopedia of Human Evolution, Cambridge: Camb-
ridge University Press, 1992. Bu ksm yazarken bu ansiklopediden ve
Richard Passngham'n The Human Primate adl kitabndan yararlandm.
nsan evrimini anlatan birok harika popler hikye var; yeni fosiller or-
taya ktka deiebilecektir bunlar tabii. Konuyla ilgili okumaya deer
dier bir kitap da Richard Leakey ile Roger Levin'in Origins Reconside-
red (Londra: Little, Brown, 1994) adl kitaplar.
25 Don Johnson, Lucy: The Beginnings of Humankind (Londra: Granada,
1981) adl kitabnda bu kesifin hikyesini herkesin okuyabilecei bir dil-
le anlatr.
468 BLN, KULLANIM KILAVUZU

26 C. Stringer ve C. Gamble, in Search ofthe Neanderthals, Londra: Tha-


mes and Hudson, 1993; E. Trinkaus ve P. Shipman, The Neanderthals,
Londra: Jonathan Cape, 1993.
27 T. H. Huxley'den aktaran age., s. 81.
28 Richard Passingham'm The Human Primate adl kitabnda bu konu m-
kemmel anlatlr.
29 Age., s. 233.
30 L. Cavalli-Sforza, "Genes, peoples and languages", Scientifc American,
Kasm 1991: 72-8.
31 Ya da empanze beyniyle soreks gibi bir bcekyiyenin beyni arasndaki
byklk farkndan. Bkz. Passingham, The Human Primate, s. 78 ve 90.
32 P. Rolh, The Anatomy Lesson, Londra: Cape, 1984.
33 E. Schrdinger, Mind and Matter, Cambridge: Cambridge University
Press, 1977, s. 103.
34 R. Descartes, Discourse on Method (1637), Londra: Penguin Books,
1976, s. 76 (Trkesi: Metot zerine Konuma, ev. K. Sahir Sel, stan-
bul: Sosyal, 1994).
35 J. Searle, The Rediscovery ofthe Mind, Cambridge, Mass.: MT Press,
1994, s. 74 ve 89.
36 M. Mesulam, "From sensation to cognition" (eletiri makalesi), Brain,
121 (1998): 1013-52.
37 Jerison, "The evolution of biological intelligence", s. 764.
38 Her trl maddenin bir "i" veya zihinsel yn olduuna nanan panpsi-
stler (panpsychist), bilincin sinir sistemine sahip yaratklarla snrl ol-
duu grn kabul etmez. Bilincin "atomik" bir biim halinde varoldu-
u ve maddenin her parasyla iliki iinde olduu grn savunurlar.
Bu grn ekici yanlan vardr: zellikle de, en kk paras bilince
sahip olmad halde maddeyi meydana getiren karmak paralarn ne-
den bilince sahip olduu belli deildir (bilinle lgili davransal veya i-
levsel bir aklama benimsemedii srece). Bu konular 8 ve 9. blmler-
de daha ayrntl ele alnyor.
39 Bkz. Passingham, The Human Primate, s. 136-41.
40 Bkz. Jerison, "The evolution of biological intelligence", s. 778.

8. Bilinle lgili Bilimsel Teoriler

1 Mesela, L. R. Squire, S. Zola-Morgan, C. B. Cave, F. Haist, G. Musen ve


W. A. Suzuki'nin Memory: organisation of bran systems and cognition"
balkl yazlarna baknz, Cold Spring Harbor Symposia on Quantitati-
veBiology, 55 (1990): 1007-23.
2 Psikoz, hezeyan (saplantl yanl inanlar) ve halsinasyonlarla belirgin
psikiyatrik bir bozukluktur.
3 T. E. Feinberg, R. J. Schindler, N. G. Flanagan ve L. D. Haber, "Two ali-
en hand syndromes", Neurology, 42 (1992): 19-24; S. Della Sala, C.
NOTLAR 469

Marchetti ve H. Spinnler, "The anarchic hand: e fronto-mesial sign", F.


Boller ve J. Grafmann, haz., Handbook of Neuropsychology iinde, 9.
Cilt, Amsterdam: Elsevier Science, 1994.
4 R. E. Clark ve L. R. Squire, "Classical conditoning and brain mecha-
nisms: the role of avvareness". Science, 280(1998): 77-81.
5 R. L. Buckner ve W. Koutstaal, "Functional neuroimaging studes of en-
coding, priming, and explicit memory retrieval", Proceedings of the Na-
tional Academy of Sciences USA, 95 (1998): 891-8.
6 R. J. Haier, B. V. Siegel, A. MacLachlan, E. Soderling, S. Lottenberg ve
M. S. Buchsbaum, "Regional glucose metabolic changes after leaming a
complex visuospatial/motor task: a positron emission tomographic
study", Brain Research, 57(1992): 134-43.
7 R. Passingham, "Functional organisation of the motor system", R. S. J.
Frackowiack, K. J. Friston, C. D. Frith, R. J. Dolan ve J. C. Mazzotta
(haz.) Human Brain Function iinde, San Diego: Academic Press, 1997;
S. E. Petersen, H. Van Mier, J. A. Fiez ve M. A. Raichle, "The effects of
practce of on the functional anatomy of task perfomance", Proceedings
of the National Academy of Sciences USA, 95 (1998): 853-60; M. E. Ra-
ichle, "The neural correlates of consciousness: an analyss of cognitve
skH leaming", Philosophical Transactions of the Royal Society London,
B Dizisi 353 (1998): 1889-901.
8 Bu analojiler C. Firth, R. Perry ve E. Lumer tarafndan "The neural cor-
relates of conscious experience: an experimental framework" balkl ya-
zda anlalr biimde ele alnyor, Trends in Cognitve Sciences, 3
(1999): 105-14.
9 John Keats, "Ode on a Grecian Um", The Poetical Works of John Keats
iinde, Oxford: Oxford University Press, 1962.
Duyulanlar tatldr, ama hi duyulmam nameler
Daha da tatl; varn aln asude kavallar;
Hisseden kulak deil, dinlesin ondan da deerli hisler,
aln sessiz ruhani arklar...
10 Bu sorunu Tuscon 2000'de inceledim: "The problem of unreportable
consciousness", Toward a Science of Consciousness iindeki zet 96,
Tuscon 2000, Consciousness Research Abstracts.
11 J. Searle'in u szn karlatrn: "... bakasnn bilincini tam manasy-
la gzlemleyeblmemin imkn yok", The Rediscovery of the Mind,
Cambridge, Mass.: MT Press, 1994, s. 97.
12 Burada yatan sorun Merikle tarafndan gayet gzel tanmlanmtr: "Yal-
nz uygun bilinli alg deneyimlerini dizinleyecek kapsaml bir lm"
mevcut deildir (P. M. Merikle ve E. M. Reingold, "Measuring uncons-
cious perceptuat processes",den, R. F. Bornsten ve T. S. Pttman (haz.),
Perception without Awareness iinde, New York: Guilford Press, 1992).
Buradaki tartma arlkl olarak kapsaml bir lmn olmamas zeri-
nedir. Kapsaml bir lm bulmaktaki zorluk farkl bir sorun: Bilinle il-
gili ak bir veri bazen bilinsiz srelerin ktlar yznden kirlenebilir.
470 BLN, KULLANIM KILAVUZU

imdiye kadar burada szn etmediim bir baka sorun da, bilincin var-
lna iaret eden bir verinin belirsiz olabilmesidir: Bir olayn tespit ed-
lip edilmedii sorusuna iki farkl bildiri tarz iki farkl cevap verirse, bu-
radan nasl bir sonu karlabilir? Bu sorunu Eduardo Bsiach, Consci-
ousness in Contemporary Science'ta (A. J. Marcel ve E. Bisiach, der, Ox-
ford: Oxford Science Publcations, 1992) yer alan "The (haunted) brain
and consciousness" balkl yazsnda ele alr.
13 Bu dnce izgisi krgriiyle ilgili alternatif bir yorumlama mknn
gndeme getirir (maalesef demek gerekir herhalde burada, zira krg'r
bilincin bilimsel aratrmas konusunda mit verici bir veri oluturmakta-
dr). Alternatif imkn yledir: Krgriiye doru "tahminde bulunma"y
ynlendiren grsel ilem bilinli, ama bilincin temel eilimlerinden bi-
linli olduunu gsteremeyecek kadar yaltlm olamaz m?
14 D. Hebb, The Organisation ofBehaviour: A Neuropsychological Theory,
New York: John Wiley, 1949.
15 Edeiman ve onun alma grubu yayn konusunda ok retken. Bright
Air, Briiliant Fire (Londra: Pengun, 1992) Edelman'm grlerini kendi
kaleminden aktaran ender eserlerden biri; "Consciousness and the nteg-
ration of informaton in the brain"de (H. H. Jasper, L. Descarries, V. F.
Castelluci ve S. Rossignol (haz.), Consciousness at the Frontiers ofNe-
uroscience iinde, Philadelpha: Lippincott-Raven, 1998) Edelman'n a-
lma arkada Giulio Tononi, teorilerinin zl bir taslan karr. G. To-
noni ve G. M. Edelman'n "Consciousness and complexity" {Science,
282, 1998: 1846-51) balkl yazlan bunun alternatif bir versiyonudur.
16 Edeiman gibi Crick de bilin bilimi hakknda popler bir giri kitab yaz-
mtr: The Astonishing Hypothesis, Londra; Simon and Schuster, 1994
(Trkesi: artan Varsaym, ev. Sabit Say, Ankara: Tbtak, 2000). Bu
grlerin gncellenmi ve daha teknik versiyonunu C. Koch'un "The ne-
uroanatomy of visual consciousness", balkl yazsnda bulabilirsiniz,
Jasper vd., Consciousness at the Frontiers ofNeuroscience iinde.
17 F. H. C. Crick ve C. Koch, "Are we aware of neural activty in primary
visual cortex?" Nature, 375 (1995): 121-4.
18 A. D. Milner, "Cerebral correlates of visual awareness", Neuropsycholo-
gia, 33 (1995): 1117-30.
19 Larry Weiskrantz'n fikirleri en kapsaml biimde Consciousness Lost
and Found adl kitabnda aklanmaktadr (Oxford: Oxford University
Press, 1997).
20 D. M. Rosenthal, "Two concepts of consciousness", Philosophical Studi-
es, 1986: 329-59.
21 Bkz. J. Gray, "Abnormal contents of consciousness: the transtion from
automatic to controlled processing", Jasper vd., Consciousness at the
Frontiers of Neuroscience inde.
22 Bkz. Damasio, "A neurobiology for consciousness", T. Metznger, Neural
Correlates of Consciousness: Empirical and Conceptual Questions iin-
de, Cambridge, Mass.: MT Press 2000.
NOTLAR 471

23 S. Zeki ve A. Bartels, "The asynchrony of consciousness", Proceedings


ofthe Royal Society of London, 265 (1998): 1583-5.
24 Bkz. A.K. Engel, P. Fries, P.R. Roelfsema, P. Konig ve W. Singer, "Tem-
poral binding, binocular rivalry, and consciousness", http://www.phil.vt.
edu/ASSC/engel/engel .html2000
25 R Llinas ve U. Ribary, "Coherent 40-Hz oscilllaton characterises dream
state in humans", Proceedings ofthe National Academy of Science, USA,
90 (1993): 2078-81.
26 E. R. John vd., "Invariant reversible QEEG effects of anaesthetics",
Consciousness and Cognition, 10(2001): 165-83.
27 P. Brown ve C. D. Marsden, "What do the basal ganglia do?" Lancet, 351
(1998): 1801-4.
28 E. R. John, "A feld theory of consciousness", Consciousness and Cogni-
tion, 10(2001): 184-213.
29 R. Llinas vd. "The neuronal basis for consciousness", Philosophical Tran-
sactions of the Royal Society of London, B Dizisi, 353 (1998): 1841-9.
30 J. R. Searle, "Consciousness", Annual Review of Neuroscience, 23
(2000): 557-78.
31 Roger Penrose fikirlerini iki kitapta gelitirmitir: The Emperor's New
Mind (Trkesi: Kraln Yeni Usu, ev. Tekin Dereli, Ankara: Tbitak,
1999) ve Shadows ofthe Mnd, Oxford: Oxford Unversity Press, 1994.
Steven Rose'un derledii ve eitli yazarlarn makalelerinden oluan
From Brains to Consciousness't (Oxford: Oxford University Press,
1998) Penrose, kendine den blmde konunun bir zetini verir.
32 P. N. Johnson-Lard, "Acomputational analysis of consciousness, Marcel
ve Bisiach, Consciousness in Contemporary Science iinde.
33 B. Baas, A Cognitive Theory of Consciousness, Cambridge: Cambridge
University Press, 1988. B. Baas ve K. McGovern'in "Cognitive views of
consciousness" balkl yazlarnda konuyla ilgili ksa bir aklama yer
alr, M. Velmas (haz.), The Science of Consciousness iinde, Londra: Ro-
utledge, 1996.
34 Rose, From Brains to Consciousness iinde.
35 N. Humphrey, "Nature's psychologists" iinde, New Scientist, 29 Haziran
(1978): 900-3.
36 W. H. Auden, "Heavy date", Collected Shorter Poems 1927-1957 iinde,
Londra: Faber and Faber, 1966, s. 154.
37 Bu konu Kevin O'Rcgan tarafndan A.A. Noe ile birlikte yazd "A sen-
sorimotor account of vision and visual consciousness" balkl makale-
sinde {Behaviouraland Brain Sciences, 24 (5) 2001) "bellek harici olarak
dnya" fikri eklinde gelitirilmitir; Daniel Dennett'in Consciousness
Explainedteki (Londra: Penguin, 1991) giri yazs, grmenin hayalg-
c zerindeki stnlne sarih bir ekilde dikkati eker.
38 Nral ezamanllkla ilgili aratrmalaryla tannan Wolf Singer, "Consci-
ousness from a neurobiological perspective" balkl makalesinde bu ko-
nuya deinir, Rose, From Brains to Consciousness iinde.
472 BLN, KULLANIM KILAVUZU

39 Bkz. S. Pinker, The Language Instinct: The New Science of Language


and he Mind, Londra: Ailen Lane, 1994.
40 Humphrey, "Nature's psychologists."

9. Bilincin Doas

1 T. Nagel, "What is it like to be a bat?" Mortal Questions iinde, Cam-


bridge: Cambridge University Press, 1979, s. 170.
2 D. Dennett, Consciousness Explaned, Londra: Penguin, 1991, s. 447.
3 Nagel, "What is it like to be a bat?"
4 F. Jackson, "Epiphenomenal qualia", Philosophical Quarterly, 32 (1982):
127-36.
5 Dennett, Consciousness Explained, s. 401.
6 D. Chalmers, The Conscious Mind, Oxford: Oxford University Press,
1996, s. 95 (Bu kitap Metis'in yayn programndadr).
7 Dennett, Consciousness Explained. s. 406.
8 Chalmers, Conscious Mind, s. 398.
9 Dennett, Consciousness Explained, s. 398.
10 Chalmers, Conscious Mind, s. 94.
11 Age., s. 95.
12 R. Descartes, Discourse on Method (1637), Londra: Penguin Books,
1976, s. 54 (Trkesi: Metot zerine Konuma, ev. K. Sahir Sel, stan-
bul: Sosyal, 1994).
13 Age., s. 52.
14 Age., s. 54.
15 Descartes'n gizli gndemi, maddi dnyay bilime ap dine sadece ruhu
brakmakt belki de (J. Searle'n "Consciousness" balkl makalesiyle
karlatrn, Annual Review ofNeuroscience, 23, 2000: 557-78): Ama bi-
lin aratrmasnn ba entelektel ganimetlerin bu paylamyla sk sk
belaya girmitir.
16 Chalmers, Conscious Mind.
17 Age., s. 225. Farkndalk* tanm Baars'n kresel alma alannn ilev-
lerini hatrlatr.
18 Age., s. 222.
19 C. McGinn, "Can we solve the mnd-body problem?" The Problem of
Consciousness iinde, Oxford: Blackwell, 1991, s.l.
20 Age.
21 J. Searle, The Rediscovery of the Mind, Cambridge, Mass.: MT Press,
1994, s.l.
22 Searle: Grlerinin hepsi The Rediscovery of the Mindda yer alr. Yeni-
lerde kan "Consciousness" balkl makalesinde Searle, bilinle ilgili
ortaya atlm yeni bilimsel teoriler hakknda ilgin yorumlarda buluna-
rak konuyu zetlemektedir. Searle bu makalede, bilinle lgili "yap ta
teorileri "nden ziyade "alan teorileri"ni tercih ediinin nedenlerini sralar.
NOTLAR 473

23 Searle, The Rediscovery ofthe Mind, s. 95.


24 Age.,&. 97.
25 A#e., s. 95.
26 Age., s. 92-3.
27 Age., s. 14.
28 Dennett, Consciousness Exp!ained, s. 37.
29 Searle, Rediscovery ofthe Mind, s. 30.
30 J. B. Watson ve B. F. Skinner davran psikologlardandr. Gilbert Ryle'
in The Concept of Mind (Londra: Penguin University Books, 1973) adl
kitab, zihin durumlarn davrana ve belli teammiillere dayanarak ak-
lamaya alr.
31 Bkz. P. Churchland, Matter and Consciousness, Cambridge, Mass.: MT
Press, 1993, s. 26-35.
32 Dennett, Consciousness Explained, s. 367.
33 Age., s. 210.
34 J. K. O'Regan ve A. Noe, "A sensimotor account of vision and visual
consciousness", Behavioural andBrain Sciences, 24 (5), 2001.
35 Dennett, Consciousness Explained, s. 216.
36 Chalmers, Conscious Mind, s. iv.
37 Dennett, Consciousness Explained, s. 71.
38 Age., 434.
39 P. Stravvson, "elf, mind and body", Freedom and Resentment iinde,
Londra: Methuen, 1974.
40 Bu sorunla ilgili iki muhteem eser mevcut: D. R. Griffn, The Question
of Animal Awareness, Los Altos: William Kaufman, 1981; ve M. Stamp
Dawkins, Through our Eyes Only? The Search for Animal Conscious-
ness, Oxford: Oxford University Press, 1998 (Trkesi: Hayvanlarn Ses-
siz Dnyas, ev. Fsun Baytok, Ankara: Tbitak, 1999).
41 A. Turing, "Computing machinery and intelligence", Mind, 59 (236)
(1950).
42 J.-D. Bauby, The Diving-Bell and the Butterfly, Londra: Fourth Estate,
1997 (Tiirkesi: Kelebek ve Dalg Giysisi, ev. Burin Gerek, stanbul:
Arion, 1997).
43 H. Keller, The Story ofMy Life, New York: Doubleday, 1903 (Trkesi:
Her ey Su ile Balad, Hayatmn Hikyesi, ev. pek van den Born, s-
tanbul: Aykr, 1999).
44 C. Diorio ve R. P. N. Rao, "Computational neuroscience: neural circuits
in silicon", Nature, 405 (2000): 891-2.
45 Bkz. 8. Blm, 31 numaral dipnot.
46 Bilgisayarlarn bilinli hale gelip gelemeyecei konusundaki tartmaya
Scientifc American dergisinde birka yl nce iyi bir giri niteliinde ya-
zlar yaymlanmtr: J. R. Searle, "Is the brain's mind a computer prog-
ram?" ve P. M. Churchland ve P. Smith Churchland, "Could a machine
think?" Scienfic American, Ocak 1990: 20-31.
47 Turing, "Computing machinery."
474 BLN, KULLANIM KILAVUZU

48 L. S. Shklovskii ve C. Saan, IntelligentLife in the Universe, Londra; Pi-


cador, 1977. Drake denklemi, evrenin herhangi bir yerinde iletiim kuru-
labilecek uygarlklarn saysn (AO tahmin etmeye alr: N = R* x fp x
ne x fi x fi x ft x L'dir; burada R* gne benzeri uygun yldzlarn oluum
orann, fp bu yldzlarn gezegenlere blmn, ne gezegen sistemi ba-
na den uygun gezegen saysn, fi hayatn gelitii gezegenlerin bl-
mn, fi bu gezegenlerin iinde zeki hayat biimleri bulunanlarn bl-
mn, ft bunlarn iinde teknolojik geliime ulam olanlarn blmn,
L de iletiim kurabilen uygarlklarn mr srelerini temsil etmektedir.
Sonu ne srlen varsaymlara gre deiir! Jodrell Bank Observatory
muhtemel varsaymlara dayanarak, 200 k yl menzili dahilindeki ileti-
im kurabilen uygarlklarn saysnn 10 ila 10.000 arasnda olmasnn
muhtemel olduunu ileri srer (Jodrell Bank Observatory internet sitesi).
49 T. Nagel, The View from Nowhere, Oxford: Oxford University Press,
1986, s. 113.
50 Aktaran D. Dennett, E!bow Room, Cambridge, Mass.: MT Press, 1996,
s. 50.
51 Giulio Tononi, beynin karmakln matematiksel olarak tanmlamaya
almtr. Yaklam, beynin tasarmm olduu kadar beyin faaliyetini
de dikkate alr. Tononi'ye gre, beynin karmakl esasen, onun grnr
derecede ayrlm yerel faaliyet ile yksek dereceli bir kresel etkileim-
den oluan karmndan kaynaklanr. Bkz.: G. Tononi vd., "A measure
for brain complexity: relating functional segregation and integration in
the nervous system", Proceedings of the National Academy of Sciences,
USA, 91 (1994): 5033-7 ve G. Tononi ve G. M. Edelman, "Consciousness
and complexity", Science, 282 (1998): 1846-51.
52 Dennett, Elbow Room, s. 77.
53 Thomas Nagel bu gr The View from Nowhere'in 7. Blm'nde ele
alr.
54 K. R Popper ve J. C. Eccles, The elf and its Brain, New York: Springer,
1977. Popper ve Eccles, fiziksel dnya ile bilinli benlik arasndaki etki-
leimden sz ederek bir ikicilik tartmasna girer. Bu tartma "radikal
zgrlk" iddialarna (en azndan fiziksel dnyay yneten yasalardan
zgrleme iddialarna) yol aar.
55 P. F. Strawson, "Freedom and resentment", Freedom andResentment and
Other Essays iinde, Londra: Methuen, 1974.
56 Nagel, The View from Nowhere, s. 118.

Sonsz

1 W.H. Auden, "The Sea and the Minror", nsz, Collected Longer Poems
iinde, Londra: Faber and Faber, 1968.
2 J. Locke, An Essay Concerning Human Understanding, kinci Cilt, 1.
Blm: 22, der. A. D. Woozley, Londra: Fontana, 1975.
Konuyla ilgili baka kaynak nerileri

Bilinle dorudan ilgili yazl kaynaklar ok sayda. Dipnotlarda verilen ay-


rntl referanslarn belirli konulan takip etmek isteyenlere yardmc olacak-
tr. Aada kiisel tercihlerimden yola karak nerdiim baz kaynaklar yer
alyor.

Genel ve bilisel sinirbilim


E.R. Kandel, J.H. Schwartz ve T.M. Jessel'in Principles of Neural Science
(East Norvvalk, Conn.: Prentice-Hall, 1991) adl kitaplan ve Peter L. Willi-
ams'n editrln yapt Gray's Anatomy'nin (38. Basm, Edinburgh:
Churchill Livngstone, 1995) sinir sistemini konu alan uzun blm sinirbi-
limin ansiklopedik bir zetidir. Michael S. Gazzaniga, Richard B. Ivry ve
George R. Mangun'un Cognitive Neuroscience (New York: W.W. Norton,
2002) adl kitaplar bilinle dorudan doruya alakal sinirbilim zerine
odaklanr.

Klinik nroloji
Szn ettii vakalar nrolojinin her gn karlat trden vakalar olmasa
da, Oliver Sacks'n vaka analizleri [Karsn apka Sanan Adam (ev. i-
dem alkl, stanbul: YKY, 1996) ve Mars'ta Bir Antropolog'daki (ev. Os-
man Yener, stanbul: letiim 1997) vaka analizleri] nrolojik bozukluklann
deneyim ve davran zerindeki tuhaf etkilerini konu alan son derece scak
anlatmlar.

Grme
Semr Zek'nin A Vision ofthe Brairii (Oxford: Blackwell Scientific Publica-
tions, 1993) ile A. David Milner ve Mel A. Goodale'n The Visual Brain in
Acon' (Oxford: Oxford Universty Press, 1995) grmenin nrolojisi ve n-
ropsikoloj isiyle ilgili harika bir giri sunuyor. Richard Gregory'nin Eye and
Brain (2. Basm, New York: World Unversity Library, 1973) adl kitab ko-
nuyu daha geni kapsaml ele alyor.

insann evrimi
The Cambridge Encyclopedia of Human Evolution (Cambridge: Cambridge
Universty Press, 1992) ansiklopedisi gz gezdirmeye deer. Richard Pas-
singham'n The Human Primate (Oxford: Freeman, 1982) adl kitab kuyruk-
476 BLN, KULLANIM KILAVUZU

suz maymunlarla insan arasndaki farkllklarn anlalr bir dille anlatld


gzel bir eser. Rchard Leakey ve Roger Lewin'in Origins Reconsidered
(Londra: Little, Brown, 1994) adl kitab insan evriminin (srekli deien)
hikyesini gzel anlatyor. Robin Dunbar'n Grooming, Gossip and the Evo-
lution of Language (Londra: Faber and Faber, 1996) adl kitab beyinle dilin
ortak evrimiyle ilgili hem dndren hem de elenceli bir alma.

Bilin bilimi
Krgr konusunda nde gelen isimlerden Larry Weiskrantz'n Cosciousness
Los and Found (Oxford: Oxford University Press, 1997) adl yapt, bilin-
cin nropsikolojisi zerine yazlm, okunmasn hararetle tavsiye edebilece-
im giri niteliinde bir alma. Francs Crick'in artan Varsaym' (ev.
Sabit Say, Ankara: Tbitak, 1997) ile Gerald Edelman'n BrightAir, Brilliant
Fire' (Londra: Penguin, 1992), genel bir okur kitlesine seslenen, sinirbilimin
bilinle yakndan ilgili ksmlarn tantc kitaplar. Bu konuda ok sayda
makale var: zellikle H.H. Jasper, L. Descarries, V.F. Castellucci ve S. Ros-
signol (haz.), Consciousness at the Frontiers of Neuroscience (Philadelphia:
Lipincott-Raven, 1998) son zamanlarda yazlm en nitelikli almalardan
bri.

Bilin felsefesi
Yakn zamanlarda yaymlanm kitaplardan Daniel Dennett, Consciousness
Explained (Londra: The Penguin Press, 1991); John Searle The Rediscovery of
the Mind (Cambridge, Mass.: MT Press. 1994) ve David Chalmers, The Cons-
ciotts Mind (New York: Oxford University Press, 1996) balang iin iyi.
(Chalmers'n ad geen kitab Bilinli Zihin adyla yaynevimiz tarafndan ya-
ymlanacaktr.) Erwin Schrdinger'in The Conscious Mind (Cambridge:
Cambridge University Press, 1977) adl kitab daha ok tannmay hak eden,
ayrks bir klasik.

Kurgu
David Lodge'un Thinks (Londra: Penguin Books, 2002) adl kitabnda, bu ki-
tapta geen birok fikir elenceli biimde ele alnyor.

You might also like