Professional Documents
Culture Documents
Dnyann Teni
Merleau-Ponty Felsefesi zerine ncelemeler
Dnyann Teni
Merleau-Ponty Felsefesi zerine ncelemeler
Hazrlayan: Zeynep Direk
ISBN 97 5 -3 4 2 -4 0 2 -7
HAZIRLAYAN:
Zeynep Direk
Dnyann Teni
MERLEAU-PONTY FELSEFES ZERNE NCELEMELER
KATKILAR:
Z eynep Direk
Erdem G kyaran
Gl C evahir ahin
m e r Aygn
Z eynep Savan
N ilfer Z engin
metis
ND EK LER
N SZ
7
G R
Zeynep Direk
9
B A K A S I V E A K I N L IK
Erdem G kyaran
45
C O G IT O
G l C evahir ahin
80
Z A M A N S A L L IK D N C E S
v e d n c e n in
z a m a n s a l l i Gi
m e r Aygn
95
A L G IS A L N A N
Z eynep Savan
114
Zeynep Direk
* Bkz. Homeros'un O dysseia adl eseri. XII. Blm. Skylla korkun bir cana
var, Kharybdis ise gemilerin arpp paraland bir kayadr. Odysseus iki tehdit
arasnda kalmtr.
5. Jacques Derrida, "The Ends o f M an", Margis o f Plilosophy... "nsann Son
lan/E rekleri", ev. Zeynep D irek.felsefelogos, say 13, 2001.
GR 15
II
tegorilere sdrlm aya allm tr (PP, 18). Bunun sonucu ise Hus-
serl'in yaam dnyas dedii dnyann gerekliini kaybetmesi ol
mutur.9 Deneyimin tamamen belirli, belirlenmi, belirlenebilir olm a
sn ister bilim. Oysa alglanan dnya ift anlaml, muallak, kayp gi
den, balam tarafndan belirlenm eye ak fenomenlerin dnyasdr.
M erleau-Ponty davranln nesnelci duyum anlayn, yani
duyumun bir uyarmn sonucu olduu fikrini de reddeder. Davran
lk duyumu sabitlik varsaym na dayanarak aklamaya kalkr. Bu
varsayma gre, duyular kendinde, bizden bamsz olarak varolan
bir dnyadan gelen mesajlar almaya yarayan aralardr. Alg bu m e
sajlarn alnmas sonucu m eydana gelir. Basit algda etki (stim ulus)
ile tepki (rponse) arasnda her noktada srekli bir balanm a bulunur.
Ancak bilincin bir etkiye verdii tepki sabitlik varsaymyla aklana-
mad zaman, balamn bu tepkide bir rol oynad iyice grnr ol
maktadr. Sabitlik varsaym nn balam kavramna bavurularak
eletirilmesi olduka nemlidir, nk bu eletiri bizi Merleau-Ponty
iin algnn anlalmasnda anahtar rol oynayan "fenomenal alan"
(champ phnom nal) kavramnn tartlmasna gtrecektir. Merle-
9. Analitik gelenek iinde yazan bir dnr olal Hillary Putnan yaam dn
yasnn gerekliini kaybetm esinin hikyesini yle anlatyor:'"Bilim sel realizme
gre naif realizmin gerek sayd m asalar ve koltuklar gibi lamdk nesneler dn
yas ksmen bir yanstma'dan ibarettir. Bilimsel realizm ile naif realizm arasndaki
tartma on yedinci yzylda nesnenin birincil zellikleri ile ikincil zellikleri ara
snda yaplan ayrm la balar. Nesnenin birincil nitelikleri, rnein yer. katlk, ekil
nesneyi olduu gibi yanstrlar. Halbuki ikincil nitelikler, renk, tat, koku, nesnenin
baz eilimlerinin, glerinin bizi etkilem e biim leridir ve onlar dnyay olduu gi
bi yanstmazlar. G ler dilini kullanan Locke'a Hume'un yapt hakl eletirilerden
biri de deneyciliin glerden bahsetm esinin problematik oluuna dayanr. Hune
bu tarz konuma biiminin ortaan bir miras olduuna ve yeni dnya anlayna
uymadna iaret eder gibidir. Galileo'dan kaynaklanan yeni dnya anlaynn can
alc noktas, evren anlaymz deitirm esi ve tzsel formlarn, eilimlerin idare
ettii Aristotelesci evren anlayn sona erdirmesidir. Dnya, Newton'un yasalar
na benzer kesin yasalarla idare edilen bir yerdir artk. te nesnelerin zelliklerinin
birincil nitelikler ve ikincil nitelikler olarak ayrlmasn motive eden eydir bu. Ma
salar. koltuklar vs. gibi saduyu nesnelerinin gerek nesneler olmad grn
Husserl Galileo'ya dayandrr. Batnn modern dnya anlay ve bu anlayn d
mzdaki nesneleri kavrama biimi, m atematiksel fizik tarafndan belirlenmitir.
Nesnenin birincil nitelikleri denen yer, ekil, katlk D cscancs'n analitik geom etri
sinin dilinde gsterilebilen zelliklerdir. Birincil ve ikincil zellikler ayrm Descar-
tes'ta da bulunabilir ama onun dnya anlay kark olduundan, hem m odem fi
ziin hem de ortaan eilim ler diline dayal aklama biimleri kullanldndan.
GR 25
bu ayrm gerek anlamda Locke'un yapt kabul edilir genel olarak. Neden renk
gibi ikincil nitelikler birincil nitelikler kadar gerek saylm azlar? Renk, bir nesne
nin ya da yzeyinin n baz dalga boylarn em ip bazlarn yanstm as eilim i
ne balanr. Yanstma olaynn ise tek bir Fiziksel aklam as yoktur, sonsuz sayda
farkl fiziksel koul farkl yanstm a eilimlerini aklar. Bunlar m atematiksel dilde
temsil etm ek de olanakszdr. Yani m atematiksel dilde tem sil edilmeyen zellik bi
rincil zellik saylamaz. Ancak bugn katlk da renkle ayn durumdadr. N aif bak
n sand gibi nesnelerin renkleri yoksa, maalesef, naif inann tersine, m atema
tiksel fiziin nesneleri olarak katlklar da yoktur. O zam an, eer bilimsel realizm
haklysa, yaam dnyamz dolduran saduyunun nesnelerini (kat ya da sv ve
renkli eyler) gerek nesneler olma anlam nda tamamen kaybetm i durumdayz. Bir
yanda m atematiksel fiziin nesneleri te yanda da bizim alglarm z var ve bu iki
sinin arasnda byk bir uurum bulunmakta. Galileocu dnya grnn bizi ge
tirdii yer buras. Bu bir paradoks gibi ele alnabilir, zira realizm bu noktada kar
tna dnm ekte ve yaamsal gereklii dnsel bir yanstm a haline getirerek bizi
idealizmin gtrd yere gtrmekte. Husserlin Lebeswelt adn verdii, iinde
yaadm z yaam dnyas, realist yaklam radikalletike nesnel gerekliini ta
mamen yitirmitir. G ariptir ki, masalarn ve koltuklarn duyum lar ve elektronlar ka
dar gerek olduunu iddia edenler, m etafizik gerekiler deil, Neo-Kant' gelene
e ait sayabileceim iz dnrler, yani James. Hsserl ve W ittgcnstein'dr." Hillary
Putnam, "s There Stili Anytling to Say About Reality and Trutl?", The M any Fa-
ce. o f Realisn, Open Court. LaSalle, Illinois, 1987, s. 3-5.
26 DNYANIN TEN
bebi, bu tekil krmz rengi krmz renk gibi, bu tekil elmay elm a gi
bi deneyim iediim izi grmezden gelm eye almaktr. Krmznn,
elmann anlam nn bir ekilde nceden verilmi olm as, yani soyut fi
kirlerin basit duyum fikirlerinin anlamn kurucu bir biim de belirle
mesi gerekm ez mi? Deneycilik, yalnzca nesnelerin duyum lardan na
sl olutuunu ve dier soyut kavramlar nasl edindiim izi akla
mak iin bavurm az balam a kuramna; algnn anlam nn tekil du
yumlarda verili olan amasn aklamak iin de bu kuram a dayan
mak zorundadr. rnein iinde ne olduunu bilm eksizin elim de tut
tuum bir kutuyu salladm da kutuya ve birbirine arpan madeni pa
ralarn sesini duyuyorum ve kutunun iinde madeni paralar olduunu
syleyebiliyorum . Bunun deneycilikteki aklam as, iittiim sesi
zihnimdeki madeni para fikriyle baladmdr. Baz duyum larn hep
dierleri ile birlikte bulunmas, deneyle edindiim baz zihinsel al
kanlklarm olduuna iaret eder. yleyse, btnsel deneyim lere ia
ret eden bu alkanlklar olmakszn bir duyumun bir bakasn ar
mas da imknszdr. E er kutuyu salladm da duyduum ses baka
duyumlar deil de m adeni paray oluturan duyum lar aryorsa
bunun nedeni, sesi madeni para sesi gibi iitmi olmamdr. Yani m a
deni para kutunun iinden kard seste tezahr etm itir oktan.
Ama eer iki duyum un birbirine balanm asnn ya da birbirini ar
masnn koulu buysa ya balama kuram kendi kendisini varsaym
olduu iin hibir ey aklanm am olur, ya da duyum nesneyi zaten
sunduu iin byle bir balama aklamas zaten gereksiz hale gelir
(PP, 27). Eer duyum nesneyi sunuyorsa nesnenin btnsel algsndan
bamsz olan ve onun kuruluunun en kk paras, atomu olan bir
duyum fikrinden yola karak algy aklam ak da zorlar.
M erleau-Ponty'nin deneyciliin balama kavram na getirdii
eletiriye deinebiliriz imdi. Balama, ancak bir anlam ufku ile
mmkn olur. Algnn anlam ufku, yani deneyim in alanna ait btn
sellik duyum lardan nce gelir. Baka bir deyile, algda birincil olan
duyum lar deil, btnler ya da alanlardr. Bu alan ya da btnsellik
iinde bir niteliin duyum sanm as alg alann blp ayrabilir ve hat
ta bir figrn bir arka planda belirmesine yol aabilir ve ortaya kan
ey bylece periferide kalan baka eylerden ayrlr. K sacas, algsal
alann btnselliinde, nesneyi nceleyen ikin bir dzen vardr ve
algda belirsizden belirli olana gei bu ikin dzen uyarnca olur.
Kendinden menkul bir duyum baka bir duyum u uyandracak gce
28 DNYANIN TEN
sahip olmad iindir ki ikin bir dzen olmadan hibir duyum bir
bakasyla balanamaz. Bu ikin dzeni anmsama temelinde akla
mak nihai bir zm olmayacaktr, zira herhangi bir izlenimin daha
nceden algladm z bir eyleri antrabilm esi iin ncelikle an
lalm olmas gerekecektir (PP, 30). imdi aldm bir izlenim in ge
mi bir algyla balanabilmesi iin imdinin belli bir biim kazanm
olmas gerekir. Dahas, deneyci balanm a, imdiye ait algyla ge
miteki algnn ayn anlam a sahip olduklann varsayar. Deneycilik,
algdaki anlam fazlalnn hesabn verebilm ek iin yalnzca im di
ki izlenimin hafzadaki any arm akla kalmayp hafzadaki annn
da imdiye bir katkda bulunduunu ne srerek bu a kapatmaya
almtr. Bu sefer, imdideki deneyim tamamlanmak iin hafzay
gereksinir hale gelir. M erleau-Ponty buna kar, hafzann imdiki de
neyimle bir ilikisinin olabilm esi iin imdide yaanan deneyimin
kendisini bir "resim" haline getirmesi gerektiini, gemiteki bir de
neyimin kendisini ancak bu resimde tanyabileceini vurgular. Eer
imdide yaanan deneyim bir kaos olsayd gemi bir deneyimi de
aramazd.
Deneyciliin algy aklam ak iin hafzaya bavurm asnn sebe-
bi, algda verili olann anlam nn duyum larn sunduunu amas ve
bu fazlal duyularn saladna dnm ek suretiyle aklam a zorun
luluudur. Deneyciliin temel hatas, algnn btnnden balamak
yerine retinadaki izlenim den balamasdr. Bu balang yznden,
halihazrda grnenin hesab bir trl verilemedii iindir ki hafza
iin iine katlmak zorunda kalnmtr. stelik, bu durum hafzann
ne olduunun doru bir balam da tartlamam asna yol amtr. Fe-
nomenolojik yaklam, hafzay anm sam a edim ine bal bir biim de
dnr. Anmsam a edimi gemii tematize eder. Bu tematizasyon
ncelikle, gemi deneyim lerde birbirine kilitlenmi perspektifleri
birbirinden ayrr. M erleau-Ponty'nin yaklam na gre, deneycilerin
kulland hafza kavram bir yana braklmal ve hafza, "algsal bi
lincin etrafnn yapsnn deitirilm esi olarak anlalmaldr. G e
mi deneyimlerimiz, imdideki deneyimin "ufku"durlar, bu ufuk bir
anmsama edimiyle alabilir ya da imdi deneyim lediim izin ky
snda kalabilir. Gem i deneyim ler ufku, imdideki deneyim e bir at
m osfer ve anlam kazandrr: bu anlam zamansal bir durum un anlam
dr (PP, 22). Ama alglam ak hatrlam ak deildir. Alglamak, bir veri
demetinden, ona ikin bir anlam n ne ktn grmektir. Bu anlam
GR 29
12. Bkz. Renaud Barbaras. "Bu alg anlayyla, Descartes gerekte kendisini
Pam enides'c kadar giden bir varlkbilim gelenei iinde konum landrmm 'Bir
ey, 'olan' ancak bir nesne olarak, yani kendiyle zde ve deimeyen bir gereklik
olarak belirlenebilir... Bize yalnzca oluu veren duyumsama byle bir gereklie
eriem ez, ona ancak dnce eriebilir. Parmenides'in nl forml 'olmak ve d
nmek ayn eydir' bu anlama gelir." La perception, s. 20.
GR 35
bir doa" bulunur (PP, 52). Bu "doal akl", zihinsel olarak bilincinde
olduumdan ok daha fazla ey bilen bedcnimdedir. Bedenimin dn
yayla ilikisinde kurduu zamansal ve meknsal sentezlerde, kazan
d bedensel alkanlklarda ve yapabilirliklerde, dnya ile arasnda
dokuduu ynelimsel ada iler bu akl. Byle, felsefe tarihinde n
cl bulunm ayan bir bilinci dnebilm ek iin yeni bir cogito'dan
sz etmek gereini hisseder M erleau-Ponty (PP, 62). Yaanann hibir
zaman tam kavranr olm am asna paralel bir biim de, bu cogito da
hep saydam lktan uzak kalm aya m ahkmdur; phe edilem ez bir ke
sinlikle kavranm az. Algnn znesi anonim bir ortam dan, bir dokudan
baka bir ey deilse, M erleau-Ponty'nin yeni cogito'su "kim" soru
suna cevap verebilecek, btn alglarnn sahibi olan bir znelik m ev
kiini yeniden oluturm ay hedeflemez. Buna karn, tem ellerine nihai
olarak zam ansallkta ulatm z bu bedensel ilek akln "cogito" ad
n almas olduka artcdr. M erleau-Ponty'nin buna "cogito" deme
tercihi Algnn Fenom cnolojisi hakknda verilen son karar etkileye
cektir: Bu, ten ontolojisine doru ileri bir admn bnyesinde, zne
lik m etafiziine doru atlm bir geri adm olarak deerlendirilm eye
aktr.
III
Algda belirsizden belirliye doru bir gei sreci olduu halde, alg
sal yaam dnyasnda indirgenem ez bir belirsizlik kalr her zaman.
Ama sz konusu belirsizlik sadece yaam dnyas iinde indirgene
mezdir ve bilimin nesnesinin belirliliine doru gei onu btnyle
grmezden gelinebilir klacaktr. Elbette algnn nesnesinin ortaya
k ile bilim in nesnesinin ortaya k, her ne kadar ikisi de bir be
lirsizden belirliye gei sreci olarak tarif edilse de ok farkl sre
lerdir.14 Buna karn fenom enolojik yaklam, bilim sel dncenin
14. Bilimin nesnesinin giderek daha fazla belirlenm i hale gelen bir ey oldu
u gr, Heisenberg'in belirlenemezlik ilkesi akla getirildiinde eski moda bir id
dia gibi grnebilir. M erleau-Ponty Grnr ve Grnmez'de H eisenberg deneyi ile
balantl olarak, bilim adam lannm belirsizliin temel karakterini ierecek bir onto
loji kurmak yerine, onu ontolojik bir biimde aklam ak gerektiinde klasik zne-
nesne ontolojisi diline doru gerileyerek ifade ettiklerini vurgular.
40 DNYANIN TENt
rik ben'i bir yere koyamamtr. Ampirik ben deneyim in iinde ele
alndnda zneliini kaybetmi, zne olduunda ise ii boalp a
kn ben'e dnm tr (PP, 68). Belki de M erleau-Ponty'nin felsefesi
nin en heyecan verici yan, bedenli-ampirik-ben'i k noktas olarak
ele almasnda ve onun nesnellem e srecindeki a priori roln gs-
termesindedr.
BA KASI VE A K I N L I K
Erdem Gkyaran
burada beden iin de geerli grnyor. Nasl ki nesne ayn anda hem
bir bulunu hem de bir bulunm ay iinde beliriyorsa, beden de hem
dier nesnelerin konumlanm asna olanak salayan mutlak bir bura-
dala sahip (nk bedenim , dnyaya oradan baktm noktadr),
hem de kefedilem ez bir belirsizlikle rtl (nk bedenim, tm al
glarmn marjndadr). Bedenin bu tam am lanm am l, algsal sen
tezin tamamlanm amlyla rtyor. "Alg ve bedenin deneyimi
birbirlerini ierirler" (PP, 152 dn). Nasl dsal algda nesneyi tm yle
kuramyorsam, bedenin deneyim lenm esinde de bir belirsizlik ilkesi
vardr. Fakat bu olgusal bir eksiklik deil, bedenin kendi yapsnn bir
zelliidir. sel alg her zaman iin yetersizdir, nk beden dier
nesneler gibi alglanabilir bir nesne deildir. "Kendi kendimizle te
masmz ancak belirsizlik iinde gerekleebilir" (PP, 437). Hatta y
le grnyor ki, M erleau-Ponty iin bu mulaklk temelini bedende
buluyor ve giderek tm varolua yaylyor: "Varolu temel yaps iti
bariyle belirsizdir" (PP, 197).
Algnn bir dier zellii de kiisel-ncesi ve anonim olmasdr.
"Her alg bir genellik atm osferi iinde gerekleir ve kendini bize
anonim olarak verir" (PP, 249). A lg, verili bir durumu ifade eder. M a
vi rengi gryor olm am, renklere duyarl olduumdan dolaydr. A l
g deneyimini tam olarak yle dile getirebiliriz: Alglayan ben dei
lim, bende alglanyor ("on peroit en moi"). Her duyum bir kiisiz
letirme tohumu tar. Nasl ki ben, ne kendi doum umun ne de l
mmn gerek znesi deilsem , duyumumun da znesi deilimdir.
Doum da lm de ancak kiisel-ncesi ufuklar olarak kavranabilir.
Kendimi ancak oktan dom u ve henz hayatla olarak kavrayabili
rim. Doulduunu ve lndn bilirim, ama kendi doum ve l
mm deneyimleyemem. Ayn ekilde duyum da, kendini nceleyen
ve kendinden sonra da varolm aya devam eden bir duyarlktan ortaya
kar. Duyum yoluyla, kiisel yaam m ve eylem lerim in marjnda,
verili bir yaamn varln bulgularm. Kiisel varoluum , kiisel ol
mayan bir varolula kuatlmtr. Setiim ve stlendiim dnyann
berisinde, sanki beni nceleyen, dnyada olmay oktan semi, dn
yaya kendini am ve onunla ezam anl klnm bir baka ben bulu
nur. Bir organizm a olarak bedenim , dnyaya kiisel-ncesi bir katl
madr, anonim ve genel bir varolutur (PP, 99). Bu anlamda ben. kat
lmm olmadan dnya ile ilksel bir szleme yapm olan bedenim
dolaysyla, varolmaya mahkm um . Ama ite, eylere bu ilk alma
BAKASI VE AKINLIK 49
Bakasn alglam ada nemli rol oynayan bir dier kltr nesnesi
de dildir. Dier tm ifade eylem leri arasnda yalnzca sz znelerara-
s bir edinim (acquis) oluturabilm ektedir (PP, 221). Bu da szn son
suzca yinelenebilir olm asndan kaynaklanr. M zik zerine bir mzik
ya da resim zerine bir resim yapm ak m m kn deilken, sz hakkn
da konumak mmkndr. G ndelik yaamdaki konumalarmz ku
rumsallam bir sz zerinde temellenir. D nr ve konuurken,
hazr bulduum uz mevcut bir anlam lar btnn kullanrz. H aliha
zrdaki kullanlabilir anlamlar, bizden nceki ifade eylemleri tarafn
dan oluturulm utur ve konuan zneler arasnda ortak bir dnya ku
rarlar. letiimi mmkn klan da budur. Her yeni sz bu ortak dn
yaya bavurur (PP. 217). Anonim bir varolu olarak bedenimin beni
nceleyen ve tm alglarm mm kn klan ilksel bir edinim olmas
gibi, her szn gerisinde, onun dile gelm esini mmkn klan dilsel
bir edinim vardr. Diyalog srasnda ben ile bakas arasnda ortak bir
zemin kurulur. Benim dncelerim ile onunkiler tek bir doku olu
turur ve ikimizin de yaratcs olm adm z ortaklaa bir ilemde bu
luurlar. Diyalogta ben ile bakas tam bir karlkllk iindedir. Pers
pektiflerim iz birbiri iine kayar ve ayn dnyada birlikte varoluruz
(PP. 407). Bu, ynelim lerim izin karlkll sayesinde gerekleir.
Kendisiyle konutuum kii, szleriyle bana belirli bir varolu tarz
sunar. Onun hedefledii, yneldii dnya ile iletiim halindeyimdir.
Diyalog srasnda karmdakinin ynelim lerini yeniden ele alp (re
prise) ayn anda kendi varolu tarzm da bir dnme uratrm.
Karm dakinin ynelimleri sanki benim bedenimde, benim ynelim
lerim ise karm dakinin bedeninde oturmaktadr. letiim benim ba
kas, bakasnn da benim tarafm dan bir onaylanmasdr. Bir nesne
yi algladm da, nesnenin btnlne beni vardran, onun deiik
grnmleri arasndaki uygunluk deildir. Tersine, nesneyi nce ken
di apakl iinde alglarm ve bu sayede onun deiik perspektifle
rini elde ederim. Bedenim yoluyla eyleri stlenirim. Ayn ekilde
bakas da diyalog srasnda bana tm apaklyla belirir (PP, 216).
zne ile nesne arasnda da bir tr diyalog vardr. zne alg yoluyla
nesneye nfuz ederken, nesne znenin hareketlerini ynlendirir. z
ne nesnedeki dank anlam, nesne de znenin ynelimlerini yeniden
ele alr (reprise). Bylelikle znenin evresinde sanki kendiliinden
konuan bir dnya belirir (PP, 154). Bakasn alglam ada da ayn ey
gerekleir: erinin dars ve darnn ierisi tarafndan yeniden
BAKASI VE AKINLIK 55
ele alnmas. zne hibir zaman tam bir kendinde bulunu (prsence
soi) deildir. Dnyada olm a, en bandan bir dnyaya almadr. A l
glarm benim periferim de olup biterler. Varolu hem merkezcil hem
merkezka bir devinimdir. "Duyum ynel imseldir, nk duyulur
olanda bana bir varolu ritmi nerilm itir - uzaklam a (abduction) ya
da yaknlam a (adduction). rnein yeil renk da ynelik hareket
leri hzlandrrken, krmz renk bunlar yavalatr. Bana nerilen bu
varolu biim ine kendimi brakarak dsal bir varlkla ba kurarm;
kendimi ona aarak ya da kapatarak" (PP, 247). Fakat bu durum da
ben, bakas ile iletiim kurmay seebileceim gibi, bu iletiimi red
detme seeneine de sahip olmaz mym?
M erleau-Ponty'ye gre iletiimin reddi de bir iletiim tarzdr.
Yalnzlk ve iletiim birbirlerini dlamak yerine, tek bir fenomenin
paralardrlar. Toplumsal dnya karsnda gzlerimi kapatabilir, ku
laklarm tkayabilir, toplum un iinde bir yabanc gibi yaayabilir ve
toplumsal olaylar tm insani deerlerinden soyutlayabilirim. Doal
dnya karsnda da dnce dnyasna ekilip tm alglarm a p
heyle bakabilirim. Fakat varlktan ancak varlk iinde kaabilirim.
Fiziksel ve toplumsal dnya benim iin her zaman -o lum lu ya da
olum suz- bir uyaran (stimulus) ilevi grr. Nasl ki dnce varlk
larn olum suzlanm as yoluyla varln olum lanm asysa, bakasnn
reddi de ayn zam anda onun onaylanmasdr. Filozofu iinde yaad
dnyadan, ulusundan, arkadalarndan, ampirik varlndan soyut
layan ve onu mutlak bir yalnzlk iinde gsteren meditasyon bile as
lnda bir eylem , bir sz ve dolaysyla bir diyalogdur (PP, 413-4). M er
leau-Ponty, tekbencilik (solipsism e) sorununun ancak byle bir yak
lamla alabileceini belirtiyor. Tekbencilik, hibir ey olmayan ve
hibir ey yapm ayan biri iin doru olabilirdi ancak - ki bu da zaten
imknszdr. Varolmak, fiziksel ve toplumsal dnya ile bir iletiim
halinde olmaktr. Tek kelim eyle, znelerarasdr.
M erleau-Ponty, bedeni cinsellik asndan ele alrken patolojik bir
duruma deiniyor. B ir gen kz sevdii adam la grm esinin annesi
tarafndan yasaklanm as zerine konuma yetisini yitiriyor. Burada
sz konusu olan, M erleau-Ponty'ye gre, birlikte varoluun bir reddi-
dir; nk "sz. bedenin tm dier ilevleri arasnda, ortak varolula
en dorudan balantl olandr" (PP. 187). Ancak sevdiini grm esi
ne izin verildiinde ya da psikolojik tedaviye tbi tutulduunda gen
kz yeniden sesine kavumaktadr. Bu durum da hastann norm ale d
56 DNYANIN TEN
Bir toplumsal durum a angaje olm akla birlikte zne kendi kiisel
yaamnn altndaki anonim varolua ekilerek iinde yaad dn
yaya, projelerine, uralarna srt evirebilir. Fakat beden, zneye
kendini dnyaya kapatma olana verdii gibi, onu dnyaya aan ve
bir durum iine yerletirendir de. Tpk uyku rneinde olduu gibi.
Hastann sesine yeniden kavum as, bedenin bakasna yeniden al
mas ve insanlararas dnyada yerini almasdr. Bir anlamda, zaten
oradan hi km am tr - srf bir beden olmas nedeniyle. Beden va
roluun donmu ekli ise (PP, 194,270), bedenin bakasna ynelmesi
donm u bir rman zlmesi gibidir (PP, 192). Erotik alg beden yo
luyla bir baka bedeni hedefler. Buradaki ynelmilik, "bir eyin bi
linci" eklinde bir cogitatio'aan bir cogitatum'u hedeflemesi deildir.
Erotik alg bilinte deil, dnyada gerekleir. "Arzu, bir bedeni bir
yum a hazrlanr. "R enk, grlm eden nce, ancak kendisine uygun d
en ve kesin olarak belirledii bedensel bir tutum un deneyim i olarak
belirir... nce bedenin belirli bir dzenleniinin deneyim i vardr, ve
sonra birden duyum grsel alana yaylr" (PP, 244). rnein, bedenim
mavi renge denk den tutum u takndnda, m avinin hem en hem en
somut bir bulunuunu elde ederim . Peki bakasn alglaym iin
tm bunlardan nasl bir sonu karlabilir? Benim grm e alanm ie
risinde bir bakasnn belirm esi, bir nesnenin belirm esinden farkldr.
Ancak denebilir ki, nasl nesneyi bakm la sabitlem em ge bir edim
se, bakas da benim onu grm em den nce zaten oradadr. G rm ede
de ben ile bakasn birbirine balayan ve ikimizi de nceleyen bir ed
im ibandadr. "H er birim iz kendini, sanki birka m etre teden sey
reden bir i gz araclyla grr" (PP, 175).6 Buradan yola karak di
yebiliriz ki bakasnn bana ynelen bak, daha ben onu grm eden
zaten stm dedir ve bakas, bu bakn ete-kem ie brnmesidir.
Grme alanm daki nesnelerin, daha ben onlar grm eden benden ken
dilerine uygun belirli b ir tutum talep etm eleri gibi, bakalaryla konu
urken de onlara uygun sz, davran ve tonlam alar bende kendiliin
den oluur. Bakasnn bana ynelen bak, bana kendim zerine
ikinci bir bilgi salar. Benim kskan ya da m erakl olm am , ancak
kendimi bakalarnn gzyle grm em , kendimi bakalaryla karla
trmam halinde mm kndr. Benim doal ya da tarihsel kiiliim hi
bir zaman srf benim iin deildir; bakalar iindir de. Bakasnn ba
kyla kendim i kskan y a da merakl biri olarak tanrm ve bylelik
le bu mizacm a bir deer atfederek ayn zam anda bunu seerim. Do
laysyla bakasnn bak, bana, kendimi sem e zgrln verir
(PP. 497). C insellikte ise bak, bir bilinlerin okluu diyalektiine
alyor. Cinsel arzuda elde edilm eye allan bir beden deil, fakat
bilincin harekete geirdii bir bedendir. "Alain'in dedii gibi, bir de
liye k olunm az" (PP. 195). Bedenin b ir baka bak altnda sergilen
mesi ya utanm a duygusu dourur ya da bir batan karm a eylemidir.
Burada bir kle-efendi diyalektii sz konusudur:
lan gibidir (PO, 212). A lglayan bir znenin karsnda beliren baka
snn kendisi de alglayan bir znedir. Dolaysyla, bakasnn alg
lanmas aslnda bir birlikte alglam adr (PO, 215).
M erleau-Ponty'nin szn ettii radikal refleksiyonun anlam tam
da burada ortaya kyor.9 Nesnel dncenin gerekletirdii reflek-
siyon, alg deneyim i ile balarm z kopararak, "kendi-iin bir bilin"
ile "kendinde bir nesne" ikilii karsnda brakyordu bizi. Fenome-
nolojik refleksiyon ise dncelerin nesneler halinde doduklar ilk
sel katman ortaya karm ay, zneyi ve nesneyi dou halinde yaka
lamay amalyor. Balangtaki deneyime geri dnerek, ne znenin
ne de nesnenin ortada bulunduu alg alann aratran fenomenolojik
refleksiyon, bu kkensel algy nesnel-ncesi ve bilin-ncesi olarak
betimliyor. Her alg eylem i, dnya ile bu kkensel birlikten bir syrl
ma olarak gerekleir. "zne", "bilim nesnesi" ve ayrcalkl bir de
neyim olarak "duyum" ancak ilksel deneyimin ufkunda belirebilir.
"Algy zm leyen ben ile alglayan ben arasnda h er zaman iin bir
mesafe vardr. R efleksiyon edimi ile bu mesafeyi katederim " (PP, 53).
Alg deneyim im , beni nceleyen bir deneyimin izini tamaktadr.
"Algmn kendisine ynelip de dolaysz algdan bu algnn dnce
sine getiim de, aslnda algm yeniden gerekletiririm , ve alg or
ganlarm da benden daha eski bir dnceyi ibanda bulurum. Alg
organlarm bu dncenin yalnzca bir izidir" (PP. 404). D olaysyla
"radikal refleksiyonun yle bir tanmn vermek yanl olmayacaktr:
refleksiyonda, refleksiyonun temelini oluturan fakat bir unutu ola
rak dnlm eden kalann (irrflchie) hesaba katlm as. Unuttuu
muz. kendisiyle tem asm z yitirdiim iz deneyim e bizi aacak olan
yine refleksiyonun kendisidir. Refleksiyon, aslnda kendisine dayan
d bu dnlm eden kalm olan, "hibir zaman im di olmam bir
gemi" (PP, 280) olarak tem elinde barndrr. Byle bir yaklamn,
bakasnn alglanmas asndan nasl bir sonucu olacaktr?
II
bir tersine evrilebilirliktir. D okunan elim , dier elim iin bir doku
nulan olduu anda, eylere dokunan olmakl kesintiye urayacak
tr. Dokunan elime dokunam yor olm am , arada hep bir gecikm e, bir
fark {cart) kalmas, bu karlklln bir akmazlk olduunu orta
ya koyar. Dokunan beden ile dokunulan bedenin rtmemesi, bede
nin kendisindeki bu ikiye yarlm a ya da blnme, bir eliki olm akla
beraber, M erleau-Ponty'ye gre bir kartlk deildir. "Duyumsayan
beden ile duyum sanan beden birbirlerinin tersi ve yz gibidirler"
(VI, 182). Zaten M erleau-Ponty'yi asl ilgilendiren, bedenin bu iki saf
has, deyim yerindeyse iki kutbu arasndaki iliki. O ysa bunlara iki
kutup demek bile fazla; nk tersi ile yz arasndaki mesafe, nere
deyse bir kadn iki yz ile ifade edilebilecek kadar ksa aslnda.
Ne var ki M erleau-Ponty tm dncesini tam da bu aralktan, doku
nan ile dokunulan, gren ile grlen arasndaki bu belli belirsiz m er
kez kaymasndan, akm azlktan ekip karyor. Bedenin tm ka
lnl, derinlii bir yznden dierine geite kendini ele veriyor.
Bedenin, bir tr kendi zerine dn ile kendi dokunulurluunun
farkna varmas ve eylere alm ann olanan dokunan ile dokunu
lan arasndaki bu farkta (cart) bulm as - M erleau-Ponty'ye gre, do
kunsa! bir deneyimden elde ettiim iz bu sonu, grme deneyim i iin
de geerlidir. Tpk dokunan ile dokunulan arasnda olduu gibi, do-
kunsal ve grnr arasnda da bir karlkllk ve akm azlk ilikisi
mevcuttur (V I, 177). Grme, M erleau-Ponty'ye gre, dokunm ann bir
deikesidir. Algm n Fenom enolojisi'nde grme, dier tm duyum lar
arasnda ayrcalkl bir yere sahipti ve onlarla ilikisi bir tem ellendir
me (Fundierung) ilikisi olarak betimlenmiti. G rnr ve G rn
m ezd e ise, tersine, dokunm a grm enin tem elinde yer alyor ve gr
me de bir tr bakla yaplan bir yoklam a, yordam lama olarak tanm
lanyor. "Her grnr, dokunulur olandan yontulmutur, her dokun-
sal varlk bir ekilde grnrle adaydr" (V I, 177). G rnr olan,
dokunulur olana kaznmtr. G rm e ile dokunm a arasndaki ilikinin
bu ekilde tersine evrilm esinin tem elinde, M erleau-Ponty'nin, ken
dini dnyadan ve bedenden soyutlam ve her eyi bakyla kuatan
kubak dnceye kar ynelttii eletiri yatm aktadr aslnda. Bir
de, tm bilgi kuram larm za bulam olduunu syledii "grnrn
ontolojisi"nden kendini kurtarabilm ek (V I, 185).
Bak, eyleri kendi teniyle kuatr, giydirir. Fakat bunu yaparken,
yine de eylerin kendisini grm ektedir (VI, 173). Bakn bu ikili ile
BAKASI VE AKINLIK 69
olarak grrm" (VI, 189). O ysa daha nce grdm z gibi, baka
sndan nce eyler bana bakmaktadr. eylerin bak da, aslnda, be
nim onlara bakm n bir yansmasdr. "Her grm enin tem elinde bir
narsisizm vardr" (VI, 183). Baktm eyde kendi bakm , grd
m eyde kendi grnrlm grmekteyimdir. Bakasnn bak,
ben ve grdm ey arasndaki bu dngye, onu hi kesintiye urat
m akszn eklemlenir. Bakasnn bak eylerde ve onlarn grnr
lnde bir taslak, bir olanak halinde mevcuttur, ve bu durum da ey
lerin bana ynelttii bakn bir trevi olmaktan teye gitmeyecektir.
Tpk bakasnn bedeninin, hem beni hem onu kuatan tene ortak ai
diyetimizin bir onaylan olmas gibi, bakasnn bak da, benim
genel ve kendinde G rnrle katlmamn bir aracdr olsa olsa.
M erleau-Ponty'ye gre ufuk yapsnn derinlii, ayn zamanda
gizli olann boyutudur. D nyaya oradan baktm bir noktann, bir
bak amn olmas ve dolaysyla eyleri kubak bir bakla kua
tam yor olmam, dnyann benim iin gizli, grnm ez yanlarnn bu
lunmas sonucunu douracaktr. Fakat derinlik, ayn zam anda, bir e
zamanllk boyutudur. Ben onlar grmyor olsam da, eylerin birer
ey olarak kalmalarn salar. Derinlik, eylerin birlikte var olm alar
n, birbirleri iine kaym alarn, birbirlerine karp btnlemelerini
salayan bir yapdr. Aksi takdirde, baktm eyi netletirm ek iin
tm geri kalan eyleri bir kenara brakmam, bir netlikten dierine her
geite eyin zerinde belirdii zemini yok saymam gerekirdi. Nasl
ki grdm krmz renk, dier tm krmzlarla ve renklerle bir i
ielik, bir katlm iindeyse, derinlik de bakmn dorudan nesnesi
olan eyde bana verilm itir - fakat kkeninde bir tem sil edilemeyen
olarak.13 Bu yap ierisinde bakas, tpk eyin kendisi gibi, dier
Biri konuluunda, bakalar onun szlerine kyasla bir farktan baka bir
ey deillerdir artk: ve konuann kendisi de bakalarna kyasla kendi far
kn kesinler (VI, 159).
B a k a la rn n s zleri b e n i k o n u tu ru r v e d n d r r, n k b e n d e baka
b ir ben, g rd m e y e k y asla b ir fark yaratrlar. B a k a la rn n s z le ri, k e n
di d n c e m i g rm em i sa la y a n bir p en ce red ir (VI, 278).
Dokunan elim ile dokunulan elim arasnda nasl bir fark, bir a-
kmazlk varsa, konuurken kardm ses ile bu sesi duym am ara
snda da bir fark vardr. Tenin ifade olarak ortaya km as, seslenme
ve iitmenin bu refleksif hareketinden kaynaklanr. Kendi sesimin
iitsel deneyimi ile bakasnn sesinin iitsel deneyim i de birbirinden
farkldr, ve kendim de deneyimlediim farka kyasla yeni bir farkn
ortaya km asna yol aar. Fakat M erleau-Ponty'ye gre, bakasnn
szlerinin bende ortaya kard bu yeni fark, bu ikinci m erkez kay
mas, bana yeni bir ey eklememektedir, nk kendi sesimi iitti
imde deneyim lediim farkla ayn trdendir.16 Bakas, benim bir
yankm olmaktan teye gitm eyecektir - ya da ben ve bakalar Varl
n "evrensel Sz"nn (VI, 202) birer yanklar olacazdr. Merleau-
Ponty'nin Valry'ye atfla yazd gibi, dil kim senin sesi deil, eyle
rin ta kendisinin sesidir aslnda (VI. 204).
M erleau-Ponty'nin, bakasn salt bedensel bir varolu olarak ele
almas, bakasn benden ayrann, onu benden baka klann ne oldu
unun gz ard edilm esine yol ayor. Aknln alan tm yle ano
nim, kiisel olm ayan b ir alan olarak betimlendiinden, burada hibir
znellie, hibir bireysellie yer olmad gibi, bakasna da yer yok.
Dnyaya alma, bu farkllam am zemin zerinde gerekletii gi
bi, bakas da, bu zem inin bir paras olarak deneyim lendiinden,
tm bakaln bir genellik ierisinde yitiriyor. Bu genellik, tenin ya
n sra, her biri bedenlerarasln birer paras olan bakalar'nn ge
nellii olarak kyor karm za. Beden, varln doluluuyla ylesi
ne kuatlm, ylesine i ie ki bir bireyselliin taycs olam yor.17
de srarla duran M erleau-Ponty'ye gre, ben varlkta daha ziyade bir oyuk, bir ukur
olarak anlalmaldr. Tam da bu yzden. Merleau-Ponty, bakasn olduu kadar be
ni de varla ikinlererek. bilincin ve znelliin varlktan nasl ortaya ktn a
klamakta yetersiz kalyor. Bilin, kiisel-ncesi anonimliin farkllam bir uzan
ts olarak ele alnabilir mi? M erleau-Pony'de belki de eksik olan, varln deiik
katm anlan, boyudan arasndaki farkllamann bir tr soyktnn (gnalogie)
karlmam; varlktaki kat yerleri'nin [pli) aka belirtilmemi; kkensel para
lanmay betimlemenin yan sra, her varln bu kkensellikten nasl bir farkllama
ile belirdiinin ortaya koyulmam olmas. Ancak yine de. M erleau-Ponty'nin bu son
yaptnn tam amlanmam bir proje olarak kald unutulmamaldr.
18. "Burada sz konusu olun, insann deil. Varln bir elikisidir." (VI, s. 180)
19. Bu akm azlk, daha nce de belirttiimiz gibi Varla zg bir durum dur
aslnda. Bu yzdendir ki M erleau-Ponty Varlk sorusunun kaynann biz deil.
Varln bizzat kendisi olduunu sylemektedir.
BAKASI VE AK1NLIK 79
20. "Bakas tarafndan grldm fark ettiim de, bakasnn benim iin
dnya-tcsi (transm ondain) mevcudiyeti aa kar: Bakas, bana benim dnya
mn ortasndan bakm am aktadr; fakat dnyaya ve bana doru tm aknlyla ge
lir... (Bakas) srf bakas olm aklyla benden ayrlmtr." Jean-Paul Sartre, L'E t
re et le N ant, Editions G allim ard, Paris, 2000 (ilk basm 1943), s. 309.
C O G TO 1
G l C evahir ahin
* Kudas ayininde arap ve ekmek yeme, inan birlii, tarikat, topluluk anlam
larm da tayan communion szc, burada kutsal algya tar.
82 DNYANIN TEN
nim bakasyla olan uygunluum u kuran eydir (PP. 449). Dil, dilin
bir bilincini, kelim elerin ncelikle biim ve anlam kazand dnya
y evreleyen bilincin sessizliini varsayar. Bundan dolaydr ki bi
lin hibir zaman herhangi bir deneyimse) dile tbi deildir. Bir dil
baka bir dile evrilir ve diller renilir. Dil, d bir katk deildir.
Hakknda konuulan cog/o'nun tesinde bir "sessiz cogito"3 var
dr (PP, 462). Sessiz cogito, benim tarafmdan deneyim lenen, bizzat
benim deneyimim olan cog/rodur. Fakat bu reddedilm ez zneliin,
kendisi ve dnya zerinde bir etkinlii vardr. Dnyay oluturmaz,
onu kendi etrafnda, kendi kendisine vermedii bir alan gibi tahayyl
eder (PP, 462). Kelimeyi oluturmaz; m utluluk anlarnda olduu gibi,
ark sylercesine konuur. Kelimeyi ya da kelimenin anlamn ina
etm ez, onun iin kelim enin anlam dnya ile ilikisinden, bu dnya
y yaayanlarla olan ilikisinden fkrr. Kelimenin anlam, sessiz co
gito iin, birok davrann kesim e noktasnda bulunur. B ir kez ka
zanldnda bir jestin anlam kadar aktr ve o kadar az tanm lana
bilir. Sessiz cogito, kendi kendine bir varolu, bizzat varlk olarak her
felsefeden nce gelir. Fakat kendisini ancak tehdit altnda bulunduu
u durum larda tanr, rnein lm skntsnda ya da bakasnn bak
nn verdii skntda...
Sartre'a gre, bakasnn bak "ben"de henz aa kmam
olan aa kartm aktayd.4 Bakas sz konusu deilken, kendi ken-
dim eyken henz stne dnlm em i (irrflchi) bir bilin vardr.
Bakasnn ortaya km asyla "b en 'd e yeni bir bilin durumu m eyda
na gelir ama bu dnlm (rflchi) bilin deildir, nk dnl
m bir bilinte "ben bu bilincin dorudan nesnesi olacakt. "Ben"
bakasnn bak altndayken de kendine tmyle hkim deildir, s
rekli elinden kap giden bir eyler vardr. Aslnda, bakasnn bak
altnda ne dnlm eden kalan bir bilin ne de dnlm bilin
vardr; ancak bu bilin adeta ikisinin arasnda gibidir. Sartre bu bilin
durumunu "utan deneyim inde" yle aklar: Kendimden utanrm.
Dolaysyla utan kendim le aram da yakn bir iliki kurar: Utan sa
yesinde kendi varlmn bir ynn kefederim. Utan oluum unda
m e r Aygn
maktan te, nitel bir deer katar: Yinelenen bir konu, soru, kavram ya
da eletiri, dncenin oluum unun her hamlesinde yeni bir balam
la hem yeni bir anlam kazanm akta, hem de konuya farkl bir k tut
maktadr.
Kitabn yapsyla ilgili saptam alarm zn sonuncusu, belki de en
nemlisi, yaptn bir sunum dan ok, bir aratrm ann, soru sormann
zelliklerini tam asdr: M erleau-Ponty bir dnceyi dile getirm ek
ten ok, akd yrtm elerinin sonucuna ulamak zere, yani yukarda
sz ettii "ak durum " ierisinde dnmek zere yazar; dncenin
hkimi olduu kadar, sakinidir de. Akl yrten kiinin bildii ile bil
medii arasndaki bu zel iliki, ilk ve belki de en ak anlatm n Pla-
ton'un M enon diyalogunun nl blmnde bulm utur ve bu blm
Algnn Fenom enolojisi'nde alntlanmaktadr: "Doasn kesinlikle
bilmediin bir eyi aram ak iin ne yapabilirsin? B ilm ediin eyler
den hangisini aram aya kalkacaksn? Ya bu ey tesadfen karna
karsa. bu kez onun aradn ey olduunu nasl anlayacaksn? Onun
ne olduunu bilm iyorsun ki..." {Menon, 80, D; alntlayan PP, 425).
bir im diki zaman olm aktan kard, gem ile gelecek ylesine say
dam ve gncel olurdu ki im diye yer kalmazd. "Eer her yerde ve
her zaman varsam, asla ve hibir yerde yokumdur" (PP, 383). Kald ki
byle bir bilin zaman ne zaman kuracaktr? Zam andndan kuru
yorsa, zamandlktan zam ana nasl geebilmekledir? Oysa imdinin
im dilii, gemiin imdilii, gelecein imdilii ayn deildir.2 Z a
man eylerin kendisinde aradm zda eyler nasl imdiye m ahkm
kalrsa, zamann kuruluunu bilince yklediimizde bu bilin de za
man stnde dolamaya m ahkm dur ve bu artk bir zaman bilinci de
ildir, nk "zamann temel zellii kendini yapmak ve olm am ak,
asla btnyle oluturulm u olm am aktr" (PP, 474).
Kendini yapan, var olm ayan, asla btnyle olutum lm u olm a
yan bir zaman nasl dnlebilir? M erleau-Ponty'nin zaman anlay
nda Husserl'in fenom enolojisinin ve zellikle de sel Zaman B ilin
ci Fetomenolojisi in D ersler'inin temel kavram larnn nem li pay
olm akla birlikte, Fransz dnr bilincin zam ana maruz kalyla v
cut arasnda artk grm ezden gelinem eyecek derecede salam bir
iliki kurmutur.3
Merleau-Ponty'nin zaman anlayyla ilgili olarak sylenecek ilk
ey, bilinle zam ann temasnn bellekte deil, bir "bulunu ala
n "nda4 gerekletiidir. nk kkensel zaman deneyim i, bir istem
li anm sam a deneyim i deil, az nce szn ettiim iz "zamana y
nelmi gr"tr. G em ii ve gelecei, bulunu alanm da istemli ola
rak amam , "ufuk"5 olarak bulundururum:
Ben bugn kafamda canlandrmam, bugnn kendisi btn arlyla
stme ker, daha buralardadr, ondaki hibir ayrnty aklma getirmem
ama bunu hemen imdi yapabilirim de, gn "elde tutarm" (PP. 476).
4. "Alg bana geni anlamda bir 'bulunu alan' verir; bu alan iki boyutta uzanr:
buras-oras boyutu ve gem i-im di-gelecek boyutu." (PP, 307) M erleau-Ponty'nin
gene Husserl'den ald (PP, 307, 1. dipnota bkz.) bir kavram olan champ de p r
sence (Alm. Prasezfeld) deyim indeki prsence szcnn evrilm esindeki g
lkler genellikle farkl anlam larda kullanlabilm esinden ileri geldiinden, biz tek bir
karla bal kalm am akla birlikte, kavram genellikle im di-bulunu" diye evi
riyoruz. Ancak burada byle bir karlk imdiyi fazla vurgulayacandan yalnzca
"bulunu" szcn kullanmay yeledik. M erleau-Ponty'nin ele ald bulunu,
dar anlamdaki imdiden farkldr: ben bulunduum zaman henz yiiklemleyici bir
.tutum iinde deilimdir, evrem i incelemiyorumdur, tarih atm yorumdur, nnde
deilimdir, iindeyimdir, bir ey karsnda deilimdir, iindeyimdir. Bu bakmdan
bulunu szcndeki edilginlik aydnlatc olabilir.
5. Alm. Die horizon struktur. Husserl'in ve M erleau-Ponty'nin dncesinde
ufuk yaps ile ynelim sellik birbirini aran kavramlardr: "Her ynelimselliin
yapsnn bir 'ufuk' gerektirm esi feomenolojik zmlemeye ve betim lem eye m ut
lak olarak yeni bir yntem kazandrr. Bilin ve nesne, ynelim ve anlam, gerek
varlk ve ideal varlk, olanak, zorunluluk, grn, hakikat, ayrca deneyim , yarg,
apaklk vb. kavram larn akn (transcendental) problem lerin ifadesi olarak ortaya
ktklar ve znel 'oluum' problemleri olarak ele alnm alar gerektii her yerde bu
yntem iler." (Edmund Husserl, M ditations cartsiennes [Descartes' Meditas-
yonlar],ev. Emmanuel Lcvinas, 1931, s. 42) B ir zne tarafndan deneyim lenmeyen
bir zam ann olmadn savunan M erleau-Ponty iin zam ansallk elbette "bir znel
oluum" sorunudur ve bu bakmdan zam an deneyim inin ynelim scllii ufuk kavra
mn gerektirir.
6. Ufuk kavram . Algnn Fenomenolojis nin deneyim zm lem elerinin anah
tar kavram dr; figr odaklayabilmem iin dlamam gereken zem in, bir odak
uyandrmam iin uyutmam gereken evre, sahneyi grmem iin gereken salon ka
ranl. aratrmam iin sahip olmamam gereken bilgi, anm sayabilmem iin gere
ken yokluk ("non-tre", PP. 471) bu kavram da belirginlie ular.
100 DNYANIN TEN
nu alanmn m erkezinin ben deil, alg alanm olm asndan ileri gel
mektedir, nk ben zam ann "bilincinde" olmadan nce de, alg bir
ileriye-bak ve bir geriye-bak ufkuna sahiptir7. Bu durum da algla
yan vcut gem ii, gelecei ve imdiyi algda dm ledii iin "za
man salglar... zam ana m aruz kalm az, zaman yapar" (PP, 277).
Bu durum da uzam gibi (PP, 20,21) zaman da d da paralardan
deil, vcudun iki ynelim sellik biiminden oluur: "Husserl bir ev
reye demir atmam salayan ynelimsellikleri ileri-ynelim ve geri-
ynelim diye adlandrr"8 (PP, 476). Bir nceki an, bulunu alanmn
ufkunda "biem" (PP, 49,476) ya da "profil" (PP, 476,477) olarak veri
lir9 ve bir an daha getiinde artk "profilin profili" haline gelir: "ge-
ri-ynelime geri-ynelim ".
Merleau-Ponty bu durum u, H usserl'den ald ve ileri-ynelimler-
le tamamlanmas gerektiini syledii bir em ayla gstererek zam a
n bir izgi deil, bir ynelim sellikler a olarak ele alr ve bylelik
le noktasal bir im diden bulunu alanna geii biraz daha akla
kavuturur:
7. "Bak edimi hem ileriye yneliktir (iink nesne benim odaklam a eylem i
min sonundadr) hem de geriye yneliktir (nk nesne bana bcliriindcn nce de
var olan bir ey olarak kendini verecektir)." (PP, 276-7.)
8. Husserl geri-ynelim i (rtention) aklam ak iin sk sk ses benzetmesine
bavurur: "Bir ses ksldnda, nce zel bir dolgunluk (iddet) iinde hissedilir,
hemen ardndan da iddet hzla der. Ses hl oradadr, hl hissedilm ektedir ama
basit bir yank olarak. ...Geri-ynelinen ses, imdi hazr bulunan bir ses deil, im
dide 'birincil olarak anm sanan' bir sestir." (Edmund Hasseti. Leons p our une ph
nomnologie de la conscience intime du temps [Bir sel Zam an Bilinci Fcnomcno-
lojisi in Dersler], Franszca'ya eviren: Henri Dussort, PUF, 1964, s. 46.)
Protension ve rtention kavram lar iin nerdiim iz karlklar, "ileri-ynelim"
ve "geri-ynelim". intention'un "ynelim" olarak evrilm esinden hareketle ve elbet
te geici olarak verilm i karlklar olmalarna karn, zellikle rtention'un "geri-
ynelim" olarak evrilm esindeki handikap, Franszca szcn retenir (tutmak, e l
de tutmak, aklda tutmak) fiiliyle yaknlnn Trke'ye aktarlamam as ve "yne
lim" szcnn fazla bilinli bir edim fikri uyandrmasdr.
9. Alg ile zaman arasndaki ilikiyi vurguladmz iin, Husserl'in gem i ann
"profil haline gelmesi" yerine, gem i ann "derinlie ini" deyimini de kulland
n syleyelim. (Edmund Husserl, Leons pour une phnom nologie de la consci
ence intime.du temps [Bir sel Zam an Bilinci Fenomenolojisi in Dersler], Fran
szca'ya eviren: Henri Dussort, PUF. 1964, s. 43.)
ZAM ANSALLIK DNCES 101
Ge mi A B C Ge l e c e k
na nce A' ve sonra A verilm ez (bu deneyim dzlem inde nce ile
sonra var mdr ki?), btn profillerin iinden A noktasnn kendisi
profillerin saydaml ierisinden verilir, nk zamannda imdi ol
mutur. Ayrca burada nokta olarak gsterilenlerin nokta olm adklar
n, birbirine bulatklarn hesaba katmak gerekir12: "Zaman boydan
boya tek bir devinimle kmldar" (PP. 479). Geri-ynelim ile istemli
anmsamann kartrlmamas gerektiini de yineleyelim: Gemile
tek ilikimiz istemli anmsama olsayd, her an btn gemii yokla
mak zorunda kalrdk. Husserl'in "edim ynelim sellii"nden ayr ola
rak bir "ilek ynelimsellik" (Alm. fungierende Intentionalitt) ne
srmesi bundandr (PP, 478). Ufuk yapsnn belirsizliinden, geri-y-
neldiimiz ann, elde-tutulan ann zamansal konumunun bulankl
ndan ileri gelen bu elikili ileme Husserl zamann "edilgin sente
zi" adn verir.13
Bu emay bir de biz kendim izce sorgulayalm: Husserl'in geri-
ynelim emas "edilgin sentez"i gsterm eye el vermekte midir?
Husserl'in belirttii gibi, yatay izgi im diler dizisidir ama bu im di
ler "zamana ynelm i bak"tan yoksundurlar (PP, 470). Dolaysyla
met ettiim uzam ve zamanda belirsiz ufuklar hep vardr ve baka bak alar da
bunlardandr. Zam an bireimi, uzam bireimi gibi, hep yeniden balatlmas gere
ken bir bireimdir" (PP. 164).
12. Bununla birlikte Jacques Derrida. Husserl'in "kaynak-nokta", "balang",
"ilke" olarak noktasalla bal kaldn sylemitir. La voix et le phnom ne de
(Ses ve Grng, PUF, 1967). Husserl'in dolu ve kaynaksal bir grde, anlam lan
drm alara (Bedeutung) ve ifadeye ncel, tek bana, basit bir anlamn hazr bulun
masn ya da im disini bulmasn metafizikten kalm a bir "noktasal imdi" varsay
mna balar ve Husserl'in btn fenomenolojisinin tem elinde bu metafizik varsay
mn bulunduunu ileri srer: "Eer ann noktasall bir mit ise, uzamsal ya da m e
kanik bir metaforsa, gemiten m iras alnm m etafizik bir kavram sa ya da bunla
rn hepsi birdense, eer kendi-kendine-hazr-bulunun imdisi basil deilse, kay
naksal ve indirgenemez bir sentezden oluuyorsa, o zaman Husserl'in btn ispat
temelinden tehlikeye girer" (s. 68). Derrida'ya gre Husserl'dc yaantnn saf iki-
liinde bir fark (diffrance). bir atlak vardr ve bu atla ancak gstergenin gz
nne alnyla geniletmek olanakldr.
13. Bu "edilgin senez"in anlam "Zam ansallk" blmnn sonlarnda (488.
sayfada) aklanacaktr. Edilginliin anlam , bir okluu yalnzca al unlam amz, al
glam am z deil, semediimiz ve ynelm ediim iz o oklukta bulunmamzda-.
Sentez ise o okluun aleyhine ileyecek bir yolu tam da oklukta konum landrl
m olm am zda bulmamz dem ektir (rnein kendi kendime sz verdiim de ya da
bir ad verdiimde). "Bulmak" szcnn bu etkin ve edilgin ekimleri "bulunu"
kavram nda da, hem de ayrmam bir biim de karmza kar.
ZAMANSALLIK DNCES 103
16. Heidegger iin gem i, olup bilm i ve bir depoda hazr duran bir ktle ol
mad gibi, gelecek de bo bir kat paras deildir. Gem i, imdi ve gelecek,
kendinde varolanlar gibi hazr durm ayp srekli olarak birbirlerine frlatldklar
iin, zam ann "boyutlar" olarak deil, zam ann "kendinden-geileri" olarak adlan
drlmaktadr. Kendinden-gei olarak zam ansallk, grng olarak gemiin "...e
geri" biimiyle, gelecein "...e doru" biimiyle ve imdinin "... yanbanda olma"
biimiyle ortaya kar. "[Zamansallk] yalnzca kendinden km aya koyulan bir va
rolan deildir, tersine, zam ansalltn z kendinden-geilerin birliinde zamansal-
lamaktr." (Martin Heidegger, Etre et Temps [Varlk ve Zaman], Franszcaya evi
ren: Franois Vezin, N.R.F., s. 389 [329].)
Extase kavram n."kendinden-gei" olarak evirmemizin tek nedeni, elbette
gndelik dilde extase'n "esrime, kendinden gem e anlam na gelm esi deil. Harfi
yen evrilecek olsa e.r/nsen karl "dta-durma" olabilirdi, ne var ki Heidegger
iin zaman kesinlikle bir "durma" ya da "durum" deildir ve filozofun kendisi de
zamann yapsn ortaya karmak iin ncelikle fiil ve zarflarn kullanlmas gerek
liini vurgulamtr. (Jean G reisch, Ontologie et temporalit, Esquisse d une interp
rtation intgrale de Sein und Z eit [Varlikbilim ve Zam ansallk, Sein und Zeita
Toplu Bir Yorum Tasla], PUF, 1994, s. 319.) Bu bakmdan kendindcn-gei"in
"kcndinin-dnda-durm a"dan grece daha uygun bir eviri olduunu dnyoruz.
ZAM ANS ALLIK DNCES 105
21. Dasein, "ontolojik olmak" gibi bir ontik ayrcala sahiptir. O, varl bir bi
im de anlar ve kendi varln mesele haline getirir; kendi varoluuna kar hep bir
tutum taknr. (Bkz. Varlk ve Zaman. 4. paragraf.) Bu varolann ayrc zellii D a
sein terim iyle ifade edilmektedir, nkii "onun varlnn yalnzca onun olm as iti
baryla, bu varolann z, her seferinde, onun kendi varln olmas gereinde ya
tar". (4) Dzelti yok: "Varln olmas".
Yazmzda um ak iindeki deyim ("kcndi-dnda-duru"). bir dipnotta Mcr-
leau-Ponty'nin Heidegger evirmeni Henry Corbin'den aldn syledii ex-sis-
tence'n karldr. Bu kavram, existence, yani "varolu" kavram ndan tretilm i
tir: ex neki dardal, danyal vurgular, sisence ise Latince'de "durmak" an
lamna gelen sistere Fiilinin adlam halidir.
108 DNYANIN TEN
22. Sz konusu rnek Sartre'n Varlk ve H ilik kitabnda alntlanm aktadr (PP,
216). Biz rnei Proust'taki anlatmdan soyutlayacaz, nk Merleau-Ponty'nin
Proust'a ve rom anclara getirdii eletiriye girmek istemiyoruz.
ZAMAN SALLI K DNCES 109
bertaraf etmitir. Bu fenomenal dnya, konu durum una getirilem eyen, gncelleti
rilem eyen, ama gncelliin "asl astan" olan bir gcllk alandr. Husserle ynel
tilen bu eletirinin bir rneini G rnr ve Grnmez"deki alm a nollannda bula
biliriz: A lgnn Fenom enolojist ndeki zm lem elerin m erkezinde yer alan "bulu
nu alan" kavram nn Husserldeki biimini M crleau-Ponty son alm alarnda "ka
lnlksz. bir ikin bilin" olarak tanm larken (V I, 227), daha ileride imdiki zam a
nn "aknlksz, mutlak bir akm " olmadn vurgular (VI, 249).
112 DNYANIN TEN
nuda bize bir k noktas salyor en azndan: Ten, zamansal birey ile
ide arasnda yalnzca "yar yolda" deildir, bu ikisinin eklem idir de,
nk olgu (zamansal uzamsal birey lemi nesneler) ile z (bu nesne
lerin deneyim lenilerindeki deim ezlik) arasndaki kartln altn
da, olgusallk terim leriyle tanm lanan ten yatmaktadr: N esneler gibi
ideler de bir hilik zem ini stnden km az karsna znenin, nk
ze indirgemede (rduction eidtique) "btncl bir eitlem e dene
mesi" (VI, 149), btnyle indirgeyem ez olgusall. eitlem e her se
ferinde "bir eyleri" varsayar. Bu olgusallk boyutu, "nerede ve ne za-
rnan'm devreye girii" (VI, 184) olarak, "zamann teni"dirde: "Her ide-
letirmeyi benim sremin ve baka srelerin aac ayakta tutar; idenin
arkasnda gerek ve olanakl btn srelerin birlii, ezam anll, bir
tek Varln batan baa tutarll vardr. zn ve idenin salam l
nn altnda deneyimin dokusu, zamann teni vardr..." (VI, 150)
Alglayan ile alglanan arasndaki tersine evrilebilirlik ilkesi ve
onun at ten boyutunu M erleau-Ponty varln atomu, tem eli, z
ya da arkhe'si olarak deil, bir patlam a olarak, bir farkllam a ilkesi
olarak dnr. Nesnelerle algm n ilikisinin benden eskiye, anonim
bir Grnrle, dnyann tenine dayanm as, kkende bir kaynam
ya da akm annn bulunduu anlam na gelmez. Nitekim M erleau-
Ponty Grnr ve G rnm ezde "kken" szcn nce trnak ii
ne alr, trnaklan drd tm cede de "kkenselin p atla y n d a n
sz eder: "Kkensel olan patlar, felsefe de bu patlaya, bu akmaz-
la, bu farkllam aya elik etm elidir" (VI, 165).
Tersine evrilebilirlik ilkesi, gren ile grlenin i ieriinden sz
etm em ize olanak tanyorsa da, bu ilikiyi bir rtm e ilikisi olarak
tanmlamam za izin verm ez, nk rnein erim asla hem bir doku
nan, hem bir dokunulan olam az, konuurken kendi sesimi iitemem,
ancak son anda uultusunu yakalayabilirim , baka bir sesi iitebili
rim: Vcudum her seferinde indirgenem ez bir bulanklk, skalam a
pay barndrr (VI, 194). Ayn biim de dnce ile zamann kesitii,
ilikilendii ne kadar kesinse, dncenin zamanla akm ad da
bir o kadar ak grnyor, yoksa A ziz Augustinus'un "Zaman ne
dir?" sorusu karsndaki gl25 ortadan kalkm olurdu. "im di
ki zaman bile aknlksz, mutlak akm deildir" (VI, 249).
Zaman iinde dnm eyi bir edilginlik olarak betim lem ek de, za
man stne dnm eyi bir etkinlik olarak grmek de yetersizdir, bu
yzden Algnn Fenom erolojisf nde srasyla dncenin zamansall-
n ve zamansallk dncesini irdelemek bizi ister istem ez G rnr
ve Grnmez'm alanna gtrr: grm e nasl her seferinde bir gr
nrlk/e olm ak ise, zaman stne dnm ek de zaman iinde d
nm ektendir. "Zamann kendi kendini oluturm as, hep zam an dan
olan birinin bak asndan grlmesi gerekir" (VI, 237). G rnr ve
Grnmez'i oluturan taslaklarn son tmcesi bu tersine evrilebilir
lii "nihai gerek" ilan etse de, unutm ayalm , eer ayn taslaklardan
bir yapt ksayd, bal Gerein Kkeni olacakt.
A L G ISA L N A N
Z eynep Savan
1. Martin Heidegger, Elre et Temps, ev. Franois Vezin (G allim ard, 1986), s. 278
1226]. Bundan byle ET.
118 DNYANIN TEN
2. Burada davran biim lerim izin "aynk" olmalaryla, farkl biimlerde orta
ya klar, birbirleri ile neden sonu ilikisi iinde olmaylar kastedilir. "K esin
tili" olm alarysa onlarn birbirini bir zam ansallk iinde takip em eyii, sreksizli
idir.
ALGISAL NAN 119
cek bir eydir. Bilim in ideal anlam lar dzeni iinde, bu gei nesnel
biimde betim lenir (VI, 41). "Benden ufka doru uzaklaan yol" rne
inde, yolun benden uzaklatka daral, bilim dilinde "grnr b
yklk" ve "sabitlik varsaym na dayanarak yolu koullara bal
olarak grm le aklanrken, doal alg beden yordam yla yolun
ayn yol oluunu, hibir koul ya da ltn etkisi altna girmeksizin
bilir (VI, 40).3 G rn ve gerek ayn hakikatin tezahrdr; bir ara
da alg alanm olutururlar. M erleau-Ponty'nin "fenomenal alan" de
dii, yaayan bedenin dnyadaki deneyim inin alandr bu.
G rlyor ki bilim , doal tavr grm ezden gelir, onu hesaplam a
lar ve lm leriyle kendi ontolojisinin iine sokar. Varln nesneye
indirgendii bu "nesne ontolojisi", dnya ile olan ilksel temasmza,
nesne ve zne ikiliinin henz olmad ten ilikisine srt evirir, al
gsal inanc karanlndan karmak, onun elikileriyle hesaplamak
bir yana, onu "aar ve unutur (VI, 36). Bilimler, m utlak bilgi yolun
da, "varln anlam sorusuna yabanc kalr" (VI, 3 3 ), oysa "ne kendi
leri adna ne var sorusunu kesip atmaya, ne de dnya ile olas bir te
mas reddetmeye" haklar vardr (VI, 35). Varln anlam sorusu, He-
idegger'e gre felsefi sorgulamann temel sorusudur. Sorunun ceva
bn. bu gne dek gelm i felsefeleri ters ynde, geriye doru katede-
rek arar Heidegger. nk sorunun unutuluu, her ada biraz daha
stnn rtlnden baka bir ey deildir aslnda. Varlk ile ilksel
tem asta kurulan anlam giderek elden kamtr. M erleau-Ponty ise bu
ilksel tem asn imknn, alglanan dnyada yakalamay hedefler. "Bi
lim, alglanan dnya ile ayn varlk anlam na hi sahip olm ad gibi,
hibir zam an iin de sahip olmayacaktr... bilim, alglanan bu dnya
nn belirlenm esi ya da aklanmasdr..,"4 Oysa dnya, belirlemelere
ya da aklam alara deil, betimlemelere izin verir; onun varlnn
anlam, dardan gzlem lerle deil, eylerin kendilerine geri dnerek
ancak hayatn iinden yakalanabilecektir. Bilgiden nceki bu dnya
ya dn "...idealist biimde bilince dnten kesinlikle farkldr ve
3. Benden ufka doru uzaklaan bir yol giderek daralyor gibi grnr ve ufuk
ta kaybolur. Gerekte yol daralm am aktadr oysa. Bilim bunu yolun, yaknndaki di
er nesnelerle karlatrlarak llebilirlii olarak aklar. M erleau-Ponty'de ise
bu. alglayan bedenin, onu evreleyen dnya ile kurduu ilikinin bir imkndr.
4. M. M erleau-Ponty, Phnomnologie de ta perception (Gallimard, 1945),
Avant-Propos, s. 3; A lgnn Fenomenolojisine nsz, ev. M edar Atc, bundan
byle metnin iinde "AF" harfleriyle belirtilecek..
120 DNYANIN TEN
Nilfer Zengin
* Burada la chair iin, batan beri kullandm z "ten" yerine "et" karln
kullanmay tercih ediyoruz; ten'in dndrd "yzey" yerine "kalnla" vurgu
getirmek iin.
GRLMEY GRMEK 139
tuplarn birbirinden ayn deerlendirm ek, bir "olay" olarak algy yok
etmek demek olacaktr. Bir niteliin, rnein mavi rengin algsn be
timlerken, "bedenim mavinin tavrn taknr" dediinde, alglayan ile
alglanann, aralarnda gerekleen hareket itibariyle, birbirlerine
olan benzerliklerine deil, ikizliklerine iaret etm ek ister gibidir Mer-
leau-Ponty. Algladm ey bende bilinir ve bana dnr, ben alg
ladm eye dnrm, ite bu yzden mavinin mevcudiyeti yan
yarya bende, benim m evcudiyetim yan yarya mavidedir. Bir renk,
ses ya da ekil, alglanan her ne ise, M erleau-Ponty onu ruhbilimsel
aklamalardan ve bilincin nesnesi olarak ele alnmaktan m uaf tutarak
betim lem eye alr ncelikle. Krmz rengin benim senmeyi onayla
mas, baka bir deyile benim tekrarm olmas, onun neden fkeyi ve
iddeti iaret ettiini anlam aya alm am la ilgili deildir (PP, 245).
M erleau-Ponty iin alg, bilincin ilevlerinden ve devlerinden bi
ri deildir, nk bu dnyada olmak varolann btncl durumunu
ifade eder. Dnyann duyum sanr ve alglanr oluu dnyay bana
mevcut klar. Algya dair btn bu sylenenlerden, M erleau-Ponty'
nin. algnn fenom enolojisinden et ontolojisine doru katettii yolda
algy insana ait bir g olarak deerlendirdii dnlmemelidir.
M erleau-Ponty dncesinde alg, felsefe tarihi boyunca logos, akl
ya da baka kavramlarn oynadklar hakikati ortaya karma roln
oynamamtr. Hakikat bahsi alm ken, M erleau-Ponty iin haki-
kat'in yakalanr, ele geirilir bir yan olm adm ve M erleau-Ponty'nin
syleminin bu nedenle hep bir belirsizlik sylemi olduunu vurgula
mak gerekir. M erleau-Ponty algy sylemin kendisinden balad ve
kendisine dnecei bir merkez olarak kurmaktan kamak suretiyle
hem reddettii ikiliklere dm em i, hem de algdan et kavram na ge
ii salamtr. Alg bir g olsayd dahi, insann avucunda tutam aya
ca kadar hareketli, tehlikeli, dnya-insan snrna smayacak kadar
yaylml ve sahipsiz bir g olurdu. M erleau-Ponty algy bir g ola
rak deerlendirm ekten kanm , nasl birok kavramn belirlenemez-
lii zerinde durm usa, algnn da ele geirilem zligini vurgulamtr.
Algnn Fenomenolojisi'nde, dnyada bedenli varoluum uzu, gr
menin ve duym ann fenom enolojik betim lem eleriyle tem ellendirir
ken, dili de ayn balam da ele alr ve "fade ve Sz Olarak Beden"
adl blmde yle der: "Sz, bilincin hallerinde ortaya kan im ge
nin bir retimi ya da vcudun sinir mekanizmasnn ileyiinin sonu
cu olsayd eer, nc tekil ahs diliyle ifade edilen bir fenomenler
GRLMEY GRMEK 141
Bir Descartes aynada kendini grmez: bir manken grr, bir "d" g
rr: bakalarnn da bunu ayn ekilde grdkleri konusunda btn gereke
lere sahiptir, ama bu, ne kendisi iin ne de onlar iin bir ten deildir. Kendi
nin aynadaki "imgesi", eylerin mekaniinin bir etkisidir; eer kendini onda
tanyorsa, onu "benzer" buluyorsa, bu ilikiyi dokuyan dncesinden ibaret
tir, yoksa aynasaJ imge kendinden hibir ey deildir.3
M aurice-Merleau Ponty
GZ VE TN
eviren: Ahmet Soysal
Gz ve Tin, Merleau-Ponty'nin iki- aylna Pro-
vence krlarna, Tholonel'ye gittii gnlerde yazd
ve hayattayken bitirebildii son metnidir. Tholonet,
Cezanne'n da ok sevdii ve birok resmine konu
olmu, insana yerleip yaamak iin yaratlm duy
gusunu veren ok gzel bir yerdir. Yazar buradaki
gnlerinin keyfini kararak, ama bir yandan da Cb-
zannc'm gzlerinin izini sonsuza dek tayan Tholo
net manzaras karsnda, resmi ve "grme"yi yeni
batan sorgulayarak bu metni kaleme almtr. Yz
ylmzn en gzel ve en zor metinlerinden biri olan
Gz ve 7/Vde filozof, balangtaki, en bataki keli
meleri aramaya koyulur: mein vcudun "gr-
me"sini, insan vcudunun aklanamaz canlln
adlandrmaya muktedir kelimeleri... ve tabii ayn
zamanda bu mucizenin krlganln dile getirebile
cek kelimeleri...
METS
SANATLAR VE NSAN
John B erger
GRNRE DAR
KK BR TEORYE
DORU ADIMLAR
eviren: Blent Somay
Bugn insanlarn iinde yaad yalnzl kim n
ceden bilebilirdi? Her gn dnyaya ilikin gvdesiz
ve sahte bir imgeler a tarafndan yeniden onayla
nan bir yalnzlk. Ama imgelerin bu sahtelii bir ha
ta deil. Eer kr peinde komak insanln kurtu
luunun tek yolu olarak grlrse, gelir elde etmek
mutlak ncelik haline gelirse, o zaman gerekten
varolann itibar grmemesi, grmezden gelinmesi
ve bask altnda tutulmas gerekir.
Bugn resim yapmak, yaygn bir ihtiyaca cevap
veren bir direni eylemidir ve umutlanmay tevik
edebilir. - John Berger