Professional Documents
Culture Documents
DOGU BATl
D N C E D E R G S
ETK
4
DOGU BATI
AYLIK DNCE DERGS
ISSN:1303-7242 Say: 4
Dou Bat Yaynlar
adna sahibi
ve
GENEL YAYIN YNETMEN: Takn Tak
SORUMLU YAZI LER MDR: Sava Kse
ANKARA TEMSLCS: Sunay Aksoy
D LKLER SoRUMLUsu: Kemal Altunboa
LKLER SoRUMLUsu: Erhan Alpsuyu
HALKLA LKLER: ermin Korkusuz
YAYIN KURULU
Halil nalck, E. Fuat Keyman,
Mehmet Ali Klay, Etyen M'.lhupyan,
Sleyman Seyfi On, Doan zlem,
Ali Yaar Sarbay
DANIMA KURULU
Tlin Bumin, Ufuk Cokun, Nezih Erdoan,
Cem Deveci, Ahmet nam, Hasan Blent
Kahraman, Yusuf Kaplan, Kurtulu Kayal,
Nuray Mert, 1lber Ortayl, mer Naci Soykan,
llhan Tekeli, Mirze Mehmet Zorbay
yASN CEYLAN 79
Din ve Ahlak
CEDEL
DURMU HOCAOCLU 163
OKTAY TAFTALI 87
Descartes Felsefesinde
Yalann Fenomenolojisi Bir Problem Alan Olarak Ahlak
' Delius,Harald, Gnmzde Felsefe Disiplin/eri, (ev. Doan zlem) Ankara, 1997. nklap Yay. s.
336.
yi ve kt hakkndaki inancmz epistemolojik olarak temellendirme
abas etiin en nemli sorunudur. Bu rasyonel temellendirme abas bizi iyi
ve ktnn ne olduu sorusuna gtryor? yi ve kt nedir ki? nsan,
Promethe ile dzene kar isyan edebilecei gibi Promethe'nin dzenine de
isyan edebilir. Burada hangi davran sergileyeceiz? "Doru eylem" nedir?
nsann iradesi dnda gelien zorunlu eylemleri ve kendi iradesini
kullanarak gerekletirdii zgr eylemleri arasnda tercih edebilecei
"eylem" hangisidir? Bu tr farkl deer hkmleri ilikisi ierisinde
seimimiz evrensel bir ahlak yasas olabilir mi? Nesnel gereklie dayanma
yan ahlaki yarglar bir yasaya uyarlamak olanakl mdr?
<l>
Ksaca, etik balkl bu say, ahlaki tutumlarmzn kayna, farkll ve de
eri zerinedir.
Bu alma, insann varolmasyla birlikte tant ilk soruna, yani "ah
laki" kaygsna ithafen hazrlanmtr.
Takn Tak
8
ETK
"hretinin Doruundayken Immanuel Kant" (1798)
BR FELSEFE DALI
LARAK ETK:
"ETK"KAVRAMI '
TARHES VE
GNMZDE ETK
Harun Tepe*
"ETK" KAVRAM
"Etik", be yl ncesine kadar, lkemizde pek bilinen ve kullanlan bir
szck deildi. Bundan on yl nce yaymlanmas iin akademik bir dergiye
gnderdiim "Etik ve Metaetik" balkl yazma, editrn verdii yantta, sa
nrm "etik" szc editre anlamsz grnd iin, "etnik" olarak "d
zeltilmi"ti. Ama son yllarda tm dnyada yaanan evre sorunlar ve tp
etii ile ilgili sorunlardan, lkemizde ise siyasette ve basn yayn kurulula
rnda yaanan kimi etik sorunlardan sonra, "etik" szcn daha sk duyar
olduk. Siyaset adamlarnn seim dnemlerinde verdikleri szleri pek tutma
malar, hatta verdikleri szn tam aksi davranlar sergilemeleri, bunun da
tesinde kimilerinin yolsuzluk ve yaa d etelerle balantlar olduu
konusunda kamuoyunda oluan derin kukular, siyasette etik sorunlardan
daha ok sz edilmesine, bir siyasal "ahliik"a olan gereksinimin daha sk dile
getirilmesine yol at. Ayn ekilde kimi zel televizyon kanallarnda daha
fazla izleyici ekebilmek iin "zel yaamn gizlilii" ilkesini aka ihlal
eden yaynlarn yaplmas, daha sk basn-yayn etiinden sz edilmesini,
basn etii konusunda eitli toplantlarn yaplmasn birlikte getirdi.
Ama bu trden sorunlara ilikin tartmalarda "etik" szc kadar "ah
lak" szcnn de getiini, bu iki szcn neredeyse anlamda grle
rek, birbirinin yerine kullanldn gryoruz. Szcn dier kimi Bat
dillerindeki kullanllarnda da durum ayn. rnein ngilizce'de de
"Philosophy of morar' ve "Ethics" ayn anlamda kullanlyor.1 Ama "ahliik"
szcnn farkl balamlarda kullanlarna, farkl eyleri nitelemek iin
kullanldna dikkat edilirse, onu "etik"ten ayrmann yerinde, hatta zorunlu
olduu grlecektir. 2 nk szcn eitli kullanllarna bakldnda3
ahliikn ayr anlamda kullanld, bunlardan ancak birinin tam olarak
etikle rtt, dier iki anlamda kullanlnn, zellikle de ok yaygn
olan bir kullanlnn ise temelde felsefenin bir dal olan etikten ayrld
grlmektedir.
rnein "ahliik bozuldu" diyenlerin, "ahlaka aykr yaynlardan", "milli
ahlak"tan, bir "meslek ahlak"ndan sz edenlerin, bu balamlarda kullan
dklar "ahlak" ile kastettikleri, hep "insanlararas ilikilerde kiilerin uyma
lar beklenen -talep edilen- davranlardr. Yaplmas-yaplmamas gereken
(izin verilen-verilmeyen; tevik edilen-yasaklanan) davranlardr; baka bir
deyile, belirli bir grupta ya da genel olarak iyi saylan-kt saylan davra
nlardr".
Bylece ahlak: Kiiler aras ilikilerde davranlara ilikin geerli (bir
grupta, belirli bir zamanda ya da genel olarak geerli olan, olmas istenen)
eitli deer yarglar sistemleri olarak karmza kyor.
Bu genel deer yarglar ise, kiilerin belirli koullarda baka insanlarla
ilikilerinde yaptklarnn; herbiri tek-esiz ve karmak bir btn olan ey-
1Etik' Yunanca 'ethos' szcnden 'moral' ise Latince 'mos' szcnden gelir. Her iki szck de
gelenek, grenek, alkanlk anlamlarnda kullanlmaktadr. ' Moral 'in karl olarak bizim kullan
dmz 'ahlak' szc de Arapa 'hulk' kknden gelmekte, bu szck de yine gelenek, grenek,
alkanlk vb. anlamlarna gelmektedir. Bu nedenle etimolojik olarak bakldnda ' ethos' (etik) ile
'mos' (moral-ahlak) arasnda bir anlam fark yoktur. Ama szcklerin kullanm balamlarna bakl
dnda, onlarn farkl eyleri nitelemek iin kullanldn gryoruz. 'Ahlakl bir eylem' niteleme
siyle, kii, o eylemin iinde bulunulan grubun deer yarglarna -'bekaret namustur' veya 'byklerin
yannda sigara iilmez' gibi deer yarglarna- uygun den bir eylem olduuna iaret etmi
olabilecei gibi, o eylemin genel olarak kabul gren nomlara -rnein 'yalan sylememek gerekir',
'drst olmak gerekir' gibi nomlara- uygun den bir eylem olduuna veya o eylemin u ya da bu
yerleik ahlakn tesinde ' insann deeri'ni koruyan ya da insan olmay ycelten bir eylem olduuna
da iaret olabilir.
2 Bu ayrm iin bkz. Harun Tepe, Etik ve Metaetik, Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlar, 1992, Ankara,
zellikle s. 4-8 aras.
3 Bu yaz, "zgrlk" ve "Kltr" kavramlarna ilikin iki yazyla birlikte Ioanna Kuuradi'nin
Uluda Konumalar (Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlan, 1994, Ankara) adl kitabnda yer al
maktadr.
12
Harun Tepe
4 "Evlilik d cinsel i liki kunnamak gerekir", " aile byklerinin sznden kmamak gerekir" gibi
deer yarglan bu trdendir; bu deer yarglan gruptan gruba (bu arada ayn grupta zamandan za
mana da) deiik olabilecei iin, bu deer yarglanna gre yaplan deerlendinneler de deiik
olacak, bir grubun 'iyi' dediine bir baka grup 'kt' diyebilecek ya da ayn grupta belirli bir
zamanda 'iyi' denilene baka bir zamanda 'kt' denebilecektir, denilmektedir de (Yalnz tm
bunlarn 'deer yarglar'yla yaplan deerlendinnelerle ilgili olduunu, 'deer'lere -bu arada baka
baz bilgilere de- dayal olan deerlendinneler iin geerli olmadn anmsamak gerekir. ' Deer'
'deer yargs' ayrm iin bkz. 1. Kuuradi, nsan ve Deerleri, Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlan.
1998, Ankara.
5 "Etik"-"ahliik" ayrm yaplmaynca bu kantnna kanlmazdr. Bunun sonucu olarak bir felsefe
disiplini, bir bilgi alan olan etiin 'doru' ve 'yanl'tan sz etmemesiyle, sz etse de bu doruluun
yanlln greli olduu savyla karlalmaktadr. Oysa bir bilgiden sz ediliyorsa, zaten rtk
olarak doruluk ve yanllktan da sz edilmektedir. Ama sz konusu olan ey -ahlaklarn verdikleri
"deer yarglar"nda olduu gibi- bilgiler deilse, o zaman doal olarak doru ve yanltan da sz
edilemez; doruluun, yanlln greliliinden de.
13
Dou Bat
14
Harun Tepe
felsefe sorunlar iinde nemli bir yer tutmu; neyin deerli, neyin deersiz
olduu -yaygn dile getiriliiyle neyin erdem olduu neyin erdem olmad-;
hangi trden eylemlerin yaplmasnn doru, hangilerinin yaplmasnn yanl
olduuna ilikin sorular, filozoflarn bir trl sormaktan kendilerini alama
dklar sorular olmutur. Deien tarihsel ve toplumsal koullarla birlikte,
yeni kimi etik sorunlarn ortaya kmasnn sonucu olarak, kimi yeni etik
sorular da ortaya atlm olmasna karn, insann yapsnda temelini bulan
kimi ana sorular ise Antika'dan bu yana sorulagelmi; bu sorulara filozof
larca eitli yantlar da verilmitir.
Aslnda hep olandan, yaanandan yola kan filozoflar, bizim gnlk ya
ammzda srekli karlatmz, yaammzn hemen hemen her annda yz
yze geldiimiz kimi sorunlara felsefe gzyle bakmlar, "belirli bir du
rumda neyin yaplmas dorudur?"dan "doru eylem nedir?" sorusuna, "ben
nasl adil bir kii olurum?" sorusundan "adil kii kimdir?'', "adalet nedir?"
sorularna geerek, bu trden sorular yantlamaya almlardr. Yukarda
birka nemli temsilcisini saydmz filozoflarn metinlerinde hep bunun
rneklerini grrz. Ama etik sorun ve sorular, yalnz filozoflarn deil,
hepimizin hergn karlat, yz yze geldii soru ve sorulardr.6 nk
yaamak eylemde bulunmay, eylemde bulunmak da kararlar vermeyi, de
erlendirmeler yapmay gerektirmektedir. Eylememenin, karar vermemenin
de sonuta bir karar verme olduu, hi bir ey yapmamaya karar veren kii
nin de bir eye karar verdii ve eylemsizlii (bir tutumu) setii dnlrse,
deerlendirme ve doru eylemeyle ilgili sorunlarn hepimizin sorunu olduu
grlr. Doru deerlendirmenin olanaksz olduunu, doru bir eylemin
doru olmayandan ayrlamayacan syleyen kiinin de, kendi yaamnda
hep "doru kararlar" vermeye, "doru eylemler"de bulunmaya altn
grrz hep -tpk "sevgi ld", "drst kii mi kald" diyen kiilerin birer
deer olarak sevgi ve drstl onamalar ve yceltmelerinde, yaamnda
bir kez olsun drst olmam bir kiinin bile, iliki kurarken ya da bir i ya
parken drst kiiler aramasnda grld gibi. Ksaca, ister deerlendir
meyle ister eylemle ilgili olsun "doru"yu aramak, yaammz srdrrken
hibirimizin vazgeemedii bir eydir -"doru"dan vazgemek olsa olsa
kuramsal tartmalarda mmkn olur. Ama "doru"nun ne olduunu belir
lemek, bu yakc nemine karn, pek o kadar kolay deildir -ama glkle
olanakszl birbirine kartrmamak gerekir. Nedir "doru"? "Doru de
erlendirme" nedir? "Doru eylem" nedir? Doru veya deerli bir eylemi
yle olmayandan ayran nedir? Belirli bir durumda doru eylemi, yanl
6Bununla birlikte u da unutulmamaldr ki, belirli bir kiinin yaarken sorduu etik soru -rnein
"bu durumda neyi yapmam doru olur?" sorusu- ile bir fi lozofun ya da felsefecinin belirli bir duru
mun tesinde sorduu soru -rnein "doru eylem nedir?" sorusu- olduka farkl trden sorulardr.
15
Dou Bat
7 27-28 Eyll 1 996'da Trkiye Felsefe Kurumu ile Ankara Alman Kltr Merkezi tarafndan An
kara'da dzenlenen 'Felsefi Etik ve Meslek Etikleri ' konulu uluslaras sempozyumda l. Kuuradi'nin
sunduu henz yaymlanmam bildiriden alnt yaplmtr (Bu sempozyumun bildirileri, Springer
Verlag tarafndan Almanya'da ngilizce ve Trkiye Felsefe Kurumu tarafndan da Trkiye'de Trke
basks yaplmak zere yayma hazrlanmaktadr).
16
Harun Tepe
8 "Kim erdemli ve adil ise mutludur. A dil olmadan mutlu olunamaz" Platon, Gorgias diyalogundan.
17
Dou Bat
9 Bunun iin Platon 'un Menon, Protagoras gibi diyaloglan ile Devlet (Politeia) adl temel yaptna
baklabilir.
o Bkz. Aristoteles, Nikomakhos 'a Etik, 1. Kitap 1 094a.
18
Harun Tepe
14 Stoallar ve Epikouros'la ilgili olarak bkz. B. Akarsu, Ah/tik retileri, Remzi Kitabevi.
15 Epikouros, Mektuplar ve Maksimler, s. 36.
6
1 Epikouros, a. g. y. , s. 38.
19
Dou Bat
sayesinde genel iyilii kendi isteklerimizin konusu yapabilir, ancak bu duygu sayesinde toplumun
karlarndan ayrlan, hatta ona kar gelen kiisel karlara kar koyabiliriz.
1 8 Kant'n "metafzik"ten anladnn, mantk-pozitivizmin bir kalt olan gnmzn yaygn
"metafizik" kavramndan ok farkl olduunu; Kant'ta metafiziin gnmzdeki gibi negatif bir
anlam yk tamadn unutmamak gerekir.
19 Kant bu yasann insan iin nemini en ak bir biimde -mezar ta zerinde de yazl olan- u
szcklerle vurgulamaktadr: "i ki ey, zerlerine sk sk eilip srarla dnlrse, insann nhsal
yapsn hep yeni, hep artan bir hayranlk ve korkun saygyla dolduruyor: zerimdeki yldzl gk ve
iimdeki ahlak yasas" (1. Kant, Pratik A kln Eletirisi, ev. 1. Kuuradi, F. Akatl, . Gkberk,
Triye Felsefe Kunmu Yaynlar, 1 994, 2. Basm, Ankara, s. 1 74).
20 1. Kant, Pratik A kln Eletirisi, s. 54.
21 1. Kant, a.g.y., s. 42.
20
Harun Tepe
22 1. Kant, Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, ev. 1. Kuuradi, Trkiye Felsefe Kurumu Yay.
1 995, 2. Bask, Ankara, s. 65.
23 1. Kant, a.g.y., s. 57.
24 1. Kant, Pratik A kln Eletirisi, s. 35
25 22. 1. Kant, Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, s. 45.
26 1. Kant, a.g.y., s. 46.
21
Dou Bat
kesin kiisinde de srf ara olarak deil, ayn zamanda ama olarak davrana
cak biimde eylemde bulun".27 Ksaca insan, bu arada kendini de hibir
zaman ara olarak grme demektir bu. nsan deerlidir demektir bu. Deerli
dir, nk ahlakl eyleme olanana sahiptir; istemeleri arzu ve
eilimlerince belirlenmeyebilir -akl tarafndan belirlenebilir, belirlenmesi
olanakldr- demektir bu. Kiinin, gerektiinde, doa nedenselliini,
egoizmini krabilecei -tabii gerektiinde krabilecei, her zaman krmas
gerektii deil-, zgr ve ahlftkl eyleyebilecei demektir bu. Kiinin her
zaman mutluluk isteminden vazgemesi olmasa da, dev sz konusu
olduunda mutluluu hi hesaba katmayabilecei28 demektir bu. nsan insan
klan ey olan bu olana gerektiinde ortaya koyabilmesi,
gerekletirebilmesi demektir bu.
Kant'n bu etik grnn dayand yer ise bu grn temelindeki in
san grdr. Hem ahlaklln olanakll, hem de ahlil.kl eyleme zorun
luluu, byle eylemenin her akl sahibi varlk iin -bu olanakl ve yaplmas
gereken bir ey olduu iin- bir dev olmas, ancak bu insan grne daya
nlarak aklanabilir. Kant' n insan hem bir doa varl hem de bir akl
varl olarak grmesi, insann bir yanyla doa yasalarnn belirlenimi al
tnda bulunurken, dier yanyla bu belirlenimin dna kma olanan ta
mas ve bu ikinci yandan -akl yanndan- gelen ikinci bir belirlenime -yani
doa yasas yerine ahlftk yasasna- gre eyleyebilme olanan tamas, daha
sonraki kimi etik ve insan grleri iin de yol ac olmutur.
Ksaca Kant etii istemeyi merkeze alan, bir eylemin ahlakl olup olma
masn, o eylemin arkasndaki istemeye, daha yerinde bir deyile, istemenin
maksiminde (znel ilkesinde) gren bir etik grdr. Eer eylemin teme
linde yer alan istemenin maksimi -yani istemenin dayand znel ilke
genel-geer bir yasa olabilecek nitelikte ise o eylem ahlakl bir eylemdir. Bu
da ancak istemeyi belirleyen eyin istenen ey deil de, yasann biimi
olmas durumunda, yani istemeyi ahlak yasasnn -"yle eyle ki, senin
istemenin znel ilkesi hep ayn zamanda genel bir yasa koymann ilkesi
olarak geerli olabilsin"- belirlemesi durumunda gerekleir. Baka bir
deyile, eylemlerimizin arkasnda yatan istemelerimiz bu nitelikte se o
22
Harun Tepe
NMZDE ETK
Kant'n bir bilim olarak etik yapmann olanaklln gstermi olmasna
karn, etiin felsefe iindeki yeri, etik bilginin mmkn olup olmad, etik
nermelerin doruluunun sz konusu olup olamayaca tartmas Kant' la
bitmemitir. Etii temellendirme almalar Kant'tan sonra da srm, etik
bir trl bilgikuramsal temellerine kavuamamtr ya da kavutuu kabul
edilmemitir. Hep yeniden kendi varlk temellerini ortaya koymas beklen
mitir etikten.30 Gnmzn nde gelen etik grlerinden bir olan , J.
Habermas ve Kari O. Apel tarafndan gelitirilen Diskursetik ya da Tartm
Etii de Kant'ta eksik kaldn grdkleri bu "nihai temellendirme"yi ger-
29 phesiz gnmz Etiinin arka pHinn oluturan etik grlerini bu be filozofun gryle
snrlamak mmkn deildir. zellikle G. E. Moore ve J. S. Mill'in etik grleri, kendisi dorudan
Etikle uramamakla birlikte L. Wittgenstein gibi a nemli lde etkileyen filozoflarn grleri
gnmz Etii zerinde olduka etkili olmutur. Faydaclk ve Analitik Etik (ya da Metaetik) gn
mzde, zellikle ABD'de ve ngiltere'de, ama baka birok lkede de, en yaygn etik grler duru
mundadr. Bugn, etii zmleme ve temellendirme etkinlii olarak grenler, benim gibi, etikten bu
zmleme ve temellendirme tesinde bilgi ortaya koymasn bekleyenlerden ok daha fazladr. Ne
var ki, amzda yaanan kimi gelimeler, zellikle teknoloj inin gnmzde ulat gcn yol at
kimi gelimeler, analitik etikle uraanlar g durumda brakmakta; kendilerinin bilgisine
gereksinim duyulduu iin arldklar eitli bilimsel forumlarda, eitli yarglarda bulunmak,
bilgiler ortaya koymak durumunda kalmaktadrlar. Bu da Etiin olmasa da, "meslek etikleri" diye
bileceimiz, "evre etii", "tp etii", "bilim etii" vb. bilgi alanlarnn gelimesine yol amtr. Etik
sorunlarn bilincine gittike daha fazla varlmasnn, Etie olan ilgiyi arttrd da muhakaktr. Etiin
bu sorunlara yantlar ise ya henz pek ak deildir ya da pek iyi bilinmemektedir.
30 Yukarda da belirtildii gibi, yine gnmzn yaygn etik izgilerinden biri olan Metaetik ya da
Analitik Etik, etiin temel etkinliklerinin banda (zmleme yannda) temellendirme etkinliini
grmektedir.
23
Dou Bat
31 Diskurseik temellendirmeyi esas alan bir etik gr olarak ortaya km olmakla birlikte, "nihai
temellendirme" sorunu Habermas'tan ok Apel'in urat bir sorundur; ayrca bu konuda her iki
dnr arasnda kimi dnce farkllklar bulunmaktadr.
32 Bu nedenle etik ilikiyi, birer rol ilikisi olan ve yalnz rol ilikisi olan (rnein retmen-renci,
mdr-sekreter ilikisi gibi) toplumsal ilikiyle kartrmamak gerekir. nk bu rolleri oynayan
bireyler de bu rolleri dnda birer kiidirler, her yaptklarnda da ayn zamanda kii olarak (Ahmet ya
da Ayegl olarak) da vardrlar.
33 Kant da "eylemin yalnzca, benim 'yapma' diye adlandrdm gesine bakarak konutuundan,
onun 'iyi istene'ye byle bir nem vermesi doald.
Oysa eyleme etik ilikinin rn olarak baktmzda, yani yapmay onu oluturan btn arka pla
nyla birlikte ele aldmzda, eylem sorunlar konusunda olduu kadar, deer sorunlar konusunda da
yeni sonular ortaya kmaktadr" (1. Kuuradi, Etik, Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlar, 1 996, s. iV).
24
Harun Tepe
lrer tek eylem, bu ana unsurun btndr. Her eylem yaln veya karmak
bir deerlendirmeyle balar, bunun yaln veya atmal yaant izler ve ey
lem amal bir yapma ya da yapmama ile biter. Bu nedenle bir eylemi doru
deerlendirebilmek, eylemi tm bu unsurlaryla kavramay -ama baka baz
eyleri de- gerektirir. Bir eylemi doru anlamak, ncelikle eylemin temelinde
yer alan deerlendirmenin ne tr deerlendirme olduunu anlamaya, sonra
da bu deerlendirmeyi yapan kiinin yaantlarn doru kavramaya dayanr.
Her eylem bir deerlendirmeyle balar. Deerlendirilen ey etik ilikinin
trne gre farkllk gsterir. rnein etik iliki bir kii-kii ilikisi ise
eylemde bulunan kiinin deerlendirdii ey karsnda bulunan kiinin bir
eylemi veya bir tutumudur, dolaysyla btn olarak o kiidir. Deerlendiren
kiinin ncelikle ilikide olduu kiinin eylemini veya tutumunu anlamas,
yani o eylemin ya da tutumun nedenini-niinini grmesi gerekir. Bu
deerlendirmenin ilk basaman oluturur. Bundan sonra, eylemin yapld
koullar iinde baka eykm olanaklar bakmndan zelliini, yani o belirli
koullarda doal olarak neleri saladn veya nelere yol atn grmek
gelir.
Bir eylemin yapld koullar iinde baka eylem olanaklar bakmndan
zellii ise onun deeridir. Deerlendirmenin bu iki unsuru, o eylemin dee
rinin bilgisini salar. Bir eylemin deeri ise, ayn zamanda o eylemin etik
deerini belirler: Eylemin deerinin insann deeriyle ilgisi, o eylemin de
erliliini-deersizliini ya da doruluunu-yanlln belirler. Eylemin
etik deeri olan deerliliinin-deersizliinin grlmesi, yani o eylemin
insann deeriyle ilgisinin kurulmas ise bir eylemi deerlendirmenin nc
aamasn oluturur. te ancak bunlar yerine getiren bir deerlendirme,
kiinin eyleminin etik bir eylem, deerli bir eylem olma yolu ona alr (1.
Kuuradi, Etik, s. 1 7).
Byle bir derlendirmenin koullar yerine getirilemiyorsa,
yaplabilecek olan mmkn olduunca deerlendirme yapmaktan kanmak,
susmay bilmektir. ounlukla deerlendirmeye altmz eyi deil de,
onu ezbere deerlendiren bizi ele veren deer bimelerden ve deer
atfetmelerden kanmann tek yolu budur.
Grld gibi doru deerlendirme "keskin bilme yetenekleri ve yaant
olanaklarnn zengin bilgisiyle -ki bunlar etik bir ilikide eylemin anlalma
sn salar-; deer sorunlarna ilikin bilgiyi gerektirir. .. Deere ve deerlere
ilikin (doru) bilgiyle donanm kii, dier koullar yerine gelip karsnda
bulunan eylemi anlad anda, bu eylemin o durumdaki dier eylem olanak
lar arasnda insan iin neyi ifade ettiini -insann deeriyle ve etik de-
25
Do Bat
26
Harun Tepe
27
A
c
"deal ve Aktel"
izi m: S ol Steinberg
TREBLMDE DEER VE
LT SORUNU
Erdal Cengiz*
2 Moore'un, ' iyi' niteliiyle 'haz' niteliinin ayn tutulmasnn doalclk yanlm dedii; trel bir
niteliin doal ya da olgusal bir nitelik saylamayacan, deerlerle ilgili bir nermenin olgularla
ilgili bir nermeden karlamayacan gsteren uslamlamas yledir: Eer haz veren bir eye iyi
olan ey de dersek, hazz ve iyi olan tek ve ayn nitelik saymamz gerekir. Oysa, her ikisi de birer
ayn niteliklerdir; nk bir eylemin iyi olmas onun haz vermesini gerektirmez. Bu durumda, bir
eylemin kendisinin iyilii alglanamaz nk iyilik algladmz eylerin bir niteliidir. i yi kavram,
onu bilmeyen birisine aklayamayacanz yaln bir kavramdr; ayn bir renk nitelii olan sarlk
(sar olma) gibi. Bu yzden iyi tanmlanamaz ve deneyimlenemez bir niteliktir; bir eyin iyi olduunu
sylemek yalnzca o eye doal olmayan bir nitelik yklemektedir. Tersini yapmak, yani 'iyi' niteli
ini haz gibi deneyimlenen doal bir nitelikle tanmlamaya kalkmak doalclk yanlmna dmek
demektir. G. E. Moore, Principia Ethica. Cambridge: Cambridge University Press, 1 986.
30
Erdal Cengiz
bilgi ierii tamadn; bir bilgi ierii tayor grnseler bile gerekte
buyruk ya da beeni bildiren znel ya da saymaca (zneler aras uzlam)
anlatmlar olduunu belirttiler. Bu durumda, onlara gre beeni ya da buyruk
kipinde oluturulmu tmceler doru ya da yanl deerler yklenebilecek
bilgi nermeleri deildir; bu yzden de doruluun lt olan nesnellik bu
alana, en azndan bu alann konusu olan yarglara yklenemez. Bylece, bir
yandan Moore'un 'iyi' ile 'haz' kavram ayrmn kullanarak trel yaamn
yalnzca duygular alannn bir paras olduunu ileri srp trel yaamn
nesnellii olamayacan savunan; te yandan da Moore'un yeni olgucu ola
rak tanmlanabilecek, trel kavramlarn doal olmayan olgular alanna denk
geldii grne kar kp, trel yaamn deerler alan dna karlama
yacan, bylece de bir bilgi ieriine sahip olamayacan syleyen ayn
gelenek ierisinde felsefeciler belirmitir. 3 Bu felsefeciler zmleyici fel
sefe gelenei erevesinde, trebilimle ilgili bilgimizin nesnelliini bilimsel
bilginin nesnelliiyle karlatrp, trel yarglarn bilimsel nermeler gibi
nesnel bir lte vurulamayacan dile getiren bu deneyci yaklamn dei
ik biimleri olmasna karn (stelik bu gelenekten olmayanlar bile, onlarn
varsaymn temel alarak toplumbilimsel bir deer kuram oluturmak aba
sna girip nesnellik anlayn dlama eilimine girdiler)4 , ortak nokta olarak
trel yarglarn bilgi ierii tamad ve anlamlarnn znel bir biimde
belirlenebileceini dile getirdiler. Ancak, trel yarglarla bilimsel yarglar
arasnda bir koutluk olduu ne srlebilir. yle ki, nermelerin doruluk
deerlerini kullanldklar balamdan bamsz dnemezsek bile, eer bir
gereklik varsa ve !:>izim nermelerimiz bu gereklii betimliyorsa, bu du
rumda nermelerimizin doru olma koulu ancak ve ancak betimledikleri
gerekliin gerekten onlarn betimledikleri gibi olmasna baldr. Yani,
gerekilik belirli bir alandaki nermelerin gerek niteliklerle, olgularla ilgili
3 Deneyci gelenek ierisinde szn ettiimiz dnrler ayr gibi grnen ama temelde ayn gr
lere bal iki ayr yaklam sergilemekteler. Duyguculuk ad verilen deneyci yaklam, trel yargla
rnn ilevinin btnyle duygu belirtmek ya da etki yaratmak olduunu; bu yzden de olgusal an
lamlar tamadklarn belirtiyor. Bkz., C. L. Stevenson, Facts and Values. New Haven: Yale
University Press, 1 963; A. J. Ayer, language, Truth and logic. New York: Dover Publishing, 1 952.
br yaklam da trel yarglarn kimi zaman duygu belirten nermeler olduunu ama temel ilevinin
buyruk ve neri kiplerinde, bireylere ne yapmalar gerektii konusunda karar verdirici evrensel
kurallar tamak olduunu savunuyor. Bkz., R. M. Hare, The language of Mora/s. New York;
Oxford University Press, 1 952. Her iki yaklam da trel yarglarn betimleyici kipte nermelerden
olumadklarn; bir bilgi ierii tamadklarn; sonuta nesnellii olan ya da nesnel bir gereklie
denk gelen nermeler olarak adlandrlamayacaklarn savunmaktadr.
4 A. Maclntyre, After Virtue, Notre Dame University Press, 1 98 1 ; S. Toulmin, Reason in Ethics,
Cambridge: Cambridge University Press, 1 964. Her iki dnr de trel terimlerin anlamlarnn
toplumsal yaamda kullanmlaryla ilgili olduunu; bu terimlerin anlamlarnn ancak toplumda i
gren trel kavramlarn gzlemlenmesiyle anlalabileceini; trel deerler karsnda sessiz kaln
mas gerektiini, nk deer atksnn ussal bir biimde aklanamayacan belirtmilerdir.
31
Dou Bat
5 rnein, R. M. Hare, insann hangi eylemlerin iyi hangilerin ise kt olarak adlandrldn belirle
yen bir bilgiye sahip olmadan yapt eylemin anlamn bilir demektedir. "Geach: Good and Evil,"
Theories of Ethics, (der. P . Foot) London: Oxford U niversity Press. Hare'e gre trel bilgi olmadan
da birey doru bir eyleme ynelebilir ve eyleminin trel yaam ierisindeki yerini belirleyebilir.
Ancak, bireyselcilik savunucusu Mill 'in de dedii gibi, bireyin trel davrannn seimini kendine
dayandrmas olasdr ama yine de bireyin, seimini dnyada bilinen hibir ey yokmu gibi yalnzca
kendi kiiliine ya da isteine dayandrmas dnlemez. Bkz. J. S. Mili, zgrlk stne, (ev.
Alime Ertan). l stanbul: Belge Yaynlar, 1 985. Ksacas, sorun yalnzca bir eylem seimi deil, bir
btnlk ierisinde olan ya da sahip olunan deerler ierisinden yaplan bir seimdir.
6 Yirminci yzyln ortalarnda, Kta Avrupa felsefesinde henz yeniden tartlmaya balanmam
olan trebilim ile dzgsel deerler dizgesi ayrmn Hilmi Ziya lken tarafndan ele alnmas ol
duka ilgi ekicidir. Hilmi Ziya lken'in normatif (dzgsel) ahlak ilmiyle ahlak ilmi arasnda yap
t ayrm, trebilimi ahliik antropoloji olarak tanmlamasyla doalc bir trel yaklama dayanmak
tadr. lken, temel gerekliin -biyolojik, psikolojik, sosyolojik gerekliklerin- birlikteliiyle
insann trel yaamnn olutuunu; trebilim dediimiz alann normatif ahliik ilmi ile materyal
(ierikli) ahlak ilminden olutuunu savunmaktadr. Bkz. H. Z. lken, Ah/tik. stanbul: stanbul
n iversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 1 946. lken'in ahlak antropolojisi adlandrmas, Kant'n
tikel trel yarglarn trebilimden btnyle ayr olan pratik antropolojinin konusu olduu grne
32
Erdal Cengiz
benzemektedir; ancak Kant bu tr trel yarglara trel bir deer yklemeyerek, trebilimi dzgsel
deerler alanndan kesinlikle ayrmaktadr. Bkz. 1. Kant, Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, ev.
1. Kuuradi. Ankara: Hacettepe niversitesi Yaynlar, 1 982.
33
Dou Bat
7 Moore'un yan sra bu grn teki nl temsi lcileri de H. Sidgwick ( The Methods of Ethics. New
York: Dover Publications, 1 996) ile C. D. Broad'dur (Five Types of Ethical Theory. Boston:
Routledge & Kegan Paul, 1 930). Doalc olmayan bir yaklam benimseyen bu yaklamn temel
sav, trel olgularnn belirli tr olgular olduu ve duyularla alglanamayaca dncesidir. Sezgile
rimizle bilgisine eriebileceimiz bu olgular (aslnda savunucular kimi zaman tek bir trel olgudan,
' iyi'den sz etmektedirler) kendine zg bir nitelik ya da olgu trdrler (sui generis). Neyin trel
anlamda doru, neyin yanl olduunun bilgisi usun zel yetileri sayesinde kazanlr. Bu anlamda da,
bu olgularn bilgisi deneysel deil nseldir. Us, trel niteliklerle ilgili kavramlar uygun deneysel
ortamlarda oluturur.
8 Bkz., 1 . dipnot.
9 Bu konunun geni bir tartmas iin bkz., H. Putnam Reason, Truth and History, Cambridge:
Cambridge University Press, 1 98 1 ; D. Brink, Moral Realism and the Foundations of Ethics,
Cambridge: Cambridge Universty Press, 1 989; G. Sayre-McCord, (der), Essays on Moral Realism,
lthaca: Comell Universty Press, 1 988.
34
Erdal Cengiz
35
Dou Bat
36
Erdal Cengiz
olay karsnda hakl bir davran, doru bir yant olduunu dnrz. Ba
kalaryla anlamazla dtmz kimi trel konularda, ok kararl olmad
mz kimi trel durumlarda, sanki doru bir yant ya da trel bir davran
varm gibi kendi kendimize ya da bakalaryla tartrz. Btn bunlar doru
olarak adlandrlabilecek ya da aranmas gereken doru trel yarglarn oldu
unu; ou deer yarglarmzn bir bilgi deeri tadn gstermektedir.
Trel yarglarn bilgi ieriine sahip olup olmadklar sorununun yan
sra, trel kavramlarn anlamlarnn nasl bir trel lte balanmas gerektii
sorunu da nesnel bir trebilim anlaynn temel konusudur. nk, bir deer
olarak 'iyi nedir?' sorusunun yant ancak bir trel lte bal olarak verile
bilir. Geleneksel ayrma dayanarak 10 devci ile erekselci yaklamlar asn
dan bir trel lt vermek gerekirse; devcilik, ' iyi' kavramn iyiyi iste
mekle tanmlar; iyiyi istemeyi ya da iyi istenci de hibir niteleme ya da s
nrlama olmakszn iyinin kendisi biiminde betimler. Bu anlamda, snrlama
olmakszn yalnzca iyi istenle yaplan eylem de trel anlamda doru bir
eylemdir. te yandan, erekselci yaklam, ' iyi' kavramn eylemin sonucuna
balar; 'iyi' olan sonucu iyi olandr, yani yararl olandr. Yararclk olarak da
adlandrlan erekselci yaklam en eski biimini hazc yaklamda bulmakta,
iyi kavramn haz ve erek kavramlaryla aklamaktadr. Buna gre, sonular
bakmndan yararl olan bir eylem trel anlamda iyi bir eylemdir; erei ba
kmndan yararl sonulara ulatran trel ilkeler de doru ilkeler olarak or
taya kar.
Bu durumda, bir eylemin trel anlamda doru ya da yanl olmas, eyle
min nasl temellendirildiiyle ilgili bir sorun olarak ortaya kmaktadr. Bu
temellendirme sorunu, trebilimde geleneksel iki yaklam, devci yaklam
ile yararc yaklam, bir baka adan da birbirinden ayrmaktadr. Eer
temellendirme sorunu bilgisel bir sorun olarak alnrsa, doruluk ya da yan
llk eylemin sonucunun deeriyle ilgili olacaktr. Eer sorun klgsal bir
sorun olarak dnlrse, trel eylemin doruluu ya da yanll eylemin
kendisine, eylemin dayand ilkeye balanacaktr. 1 1 devci bir gr olan
Kant yaklam, usuluun temsilcisi olarak ne kmakta, temel trel do
rularn nsel bir bilgi tr olduunu ileri srmektedir. Kant'a gre btn t
rel kavramlarn kkleri usun ierisindedir ve trel dorular koulsuz buyruk
temel alnarak yaplan uslamlamalarla nsel olarak bilinebilirler. Bylece,
1 0 Geleneksel bir aynm dememizin nedeni, bu yaklamlardan erekselciliin dizgesel bir biimde
serimlenmesinin Eski Yunan felsefesindeki hazclk ve mutlulukuluk yaklamlannda, devciliin
ise en eski biimiyle kutsal kitaplarda ortaya konulmasndan trdr. Aslnda, bu ayrm ilk kez C.
D. Broad (Five Types ofEthical Theory, Boston: Routledge & Kegan Paul, 1 930) yapmtr.
1
1 John Rawls bu ayrm sezgicilik ile Kantlk arasnda kurmakta; sezgiciliin temellendirme bii
mini bilgi kuramsal, Kant yaklamnkini de klgsal bir sorun olarak grmektedir. Bkz., A Theory
ofJustice, Cambridge: Harvard Universty Press, 1 97 1 .
37
Dou Bat
38
Erdal Cengiz
trel bir eylemin yaratt ' iyi ' ya da 'kt' trnden bir deer yargsnn
znel mi yoksa nesnel mi olduu sorunudur. Deer yargsnn, eylemi de
erlendiren kiinin kendi isteklerine, kendi seimlerine dayandn savun
mak znel bir deer anlayn simgeler. Deer yargsnn znel seimlerden
ya da zneler aras bir uzlamdan bamsz olarak kendi iinde doruluu ya
da yanll olduunu savunmak da nesnel bir deer anlayn simgeler.
Yani, nesnel bir deer kuram trel davrann deerinin hem kiilerin znel
durumlarndan hem de topluluklarn uygulamalarndan ve bireyler aras
uzlamlardan bamsz olduunu savunur. Katksz bir nesnel deer anla
y yanstan Kant 'gerekirci' trebilim anlay, eylemin yaratt dsal
deeri gz ard etmektedir. Oysa, eylemin hem isel hem de dsal deerini
gz nnde tutan bir deer kuram oluturulabilir. Yararc bir trebilim anla
y ierisinde de dnlebilecek olan nesnel bir deer kuram, hem toplum
daki tek tek bireylerin hem de toplumun btnnn mutluluunu gerekleti
recek tasarlarn, davranlarn doruluunu ierir.
Genel tanmyla, nesnel bir deer kuram, isel olarak deerli bir eyi ki
inin psikoloj ik durumuna balamaz. Bir eyin deerini hem bireyin znel
durumundan hem de topluluun uzlamndan ve davran kalbndan bam
sz tutar. devci yaklam, trel davran biimlerini ussal varlklar olan
insanlara, hibir bireysel kar ya da toplumsal ama gzetmeksizin evrensel
kurallara uymak biiminde ortaya koymaktadr. Oysa, trel bir eylemin kendi
bana iyi olmasn yalnzca dayand ilkenin evrensel bir ilke olmasna
balamak, eylemin sonularnn isel deerini, yani eylemin sonucunun
kendi bana doru ya da yanl olduu gereini gz ard etmeye yol aar.
Szgelimi, birisinin devci bir trel yaklam ierisinde dile getirdii ' ger
ei sylemek iyidir' yargs, dev duygusundan tr gerein sylenmesi
nin belirli bir niyetten tr gerei sylemekten daha iyi bir isel deere
sahip olduu biiminde anlalmaldr. Bu durumda, gerein sylenmesinin
sonularnn deeri yalnzca ilkenin kendi ierisinde tad deere balana
caktr. Byle bir yaklam, trel bir davrann kendi ierisinde tad her
hangi bir gdy ya da sonucunda doacak yarar btnyle darda tut
makta; doruluu yalnzca isel deerle lmektedir. Ancak ' iyi'nin ne ol
duu bir soyutlama deil somut bir gerekliktir. Bir trel eylemi oluturan
ey znel tercihler olduu kadar eylemin sonularndan ortaya kan yarardr
da. Gerei sylemenin doru olduunu ileri srmek, gereken durumda ger
ei sylemenin doru davran olduunu ve bunu yapmann zorunlu bir ey
olduunu da sylemek demektir. Bu nedenle, kimi eylemlerin kendi ilerinde
iyi deerini tadklarn, kimi eylemlerin de sonularnn iyi deeri olduunu
belirtmek gerekmektedir. Yani, bir eylemin deeri hem kiisel hem de kiisel
olmayan paralardan oluur: Kimi eyler, insanlarn yaamlarna katk sala-
39
Dou Bat
<l lde dsal bir deere sahiptir; kimi eyler de insanlarn yaamna bir
deer katmakszn kendi ilerinde bir deere sahiptir. eylerin isel deeri
olduu kadar dsal deeri de olabilir; karma bir deer kuram hem isel hem
de dsal deeri baarl bir biimde birlikte oluturabilir. Byle bir karma
deer kuram, yararc felsefe gelenei ierisinde Moore tarafndan olutu
rulmu; deer bir birlik ierisinde znel ve nesnel unsurlar ieren rgensel
bir btnlk olarak tanmlanmtr. Moore, kuramn nesnel bir gzellik ol
duu anlayndan balatm, irkin bir dnyadansa gzel bir dnyann oldu
unu tasarmlamann insan iin daha ussal bir dnce olduunu ileri sr
mtr. Moore'a gre, gzellik deeri bireylerin znel durumlarndan ve
toplumun ortak uygulamalarndan bamsz bir deerdir; ancak, gzel olan
dan etkilenme ve gzel olana deer verilmesi znel bir deer durumudur. Bu
durumda, Moore'un rgensel btnlk adn verdii gzellik deeri, parala
rnn kendi deerlerinin toplamyla doru orantl bir deer tamayan, isel
deerinin tanmlanamad (nk bir btnlk olarak alglanamayacaktr),
deerlendiricinin sezgisine bal olarak anlalabilecek bir deer olacaktr.
Ancak, bu karma deer kuramnda kimi eksiklikler bulunmaktadr. Eer isel
deeri olan eylerden, hem deneyim ierisinde bilincinde olunan hem de
honutluk yaratan eyler anlalyorsa, bu durumda bilincinde olunan ve
honutluk yaratan ancak isel deeri iyi olmayan eylerin isel deeri iyi
eylerden nasl ayrld bir bilmece gibi durmaktadr. rnein, ktlk
yapmak isel olarak kt bir deer tamaktadr; ancak, eylemde bulunan
kiinin hem bunun bilincinde olmas hem de kt eyleminden honut kalmas
durumu sz konusu olabilir, bu durumda honutluun artmasyla birlikte
ktlk de artacaktr. Yine, gzel bir resmin deneyiminde, her isel deeri
olan btnlk durumunda olduu gibi honutluk belirecektir, ama deneyimle
birlikte artan honutluk derecesinin resme bir rengin biraz daha fazla katl
masyla oluabilecek resim deerine oranla daha fazla bir ey katt
sylenemez. Bu nedenle, isel deerin bilincine varmann deerlendiricinin
deneyimine bal olduunu sylemek, bu deneyimin deerlendiricinin niye
tinin, isteklerinin doyurulmas deneyimi olduunu da kabul etmek demektir.
Bu durumda, isel iyinin insan deerlendirmelerinden bamsz olarak iyi
olan biiminde tanmlanmas olanakl olmayacaktr. Sorun, isel olarak iyi
olan eyleri, insan duyarllndan ayr tutmaktan kaynaklanmaktadr.
Moore'un bu rgensel btnl yerine, bir btnlk olarak kendi bana bir
amac olmayan ancak onu oluturan bireylerin ona bir ama ykledii; par
alarn birbirleriyle skca bal olduu bir baka rgensel btnlk dn
lebilir. rgtl bir toplumsal yaam ierisinde, her bireyin bakalaryla bir
ok deeri, yaam biimini paylatnn bilincinde olmas gerekir. Eer, bi
rey kendisini toplumsal yaamn bir paras olarak grmezse, trel deerler
40
Erdal Cengiz
41
Dou Bat
denk gelir. Buna gre, birey bakalarnn iyilii kendi iyilii iin bir ara
olmadka bakalarnn iyiliini dnmez; birey toplumdaki trel yaama,
yalnzca kendi iyiliini gerekletirdii oranda katk salar. Bu kuram, trel
yaamn tek amacnn bireyin iyilii olduu; bireyin, toplum iin deil, ken
disi iin bir ama olduu dncesi oluturmaktadr. Bu kurama kar, insa
nn doal yaam biiminin topluluk ierisinde yaamak olduu; insann kendi
iyiliini bakalarnn yardm olmadan salayamayaca ileri srlebilir.
nk, insan kendi iyiliine ulamakta bakalarnn yardmna gereksinim
duymaktadr; bireyin iyilii kendinin ynlendirdii bir biriciklik ierisinde
dnlemez. Bir bireyin istekleri kendine ait olabilir ve bu istekler kendi
doasndan kaynakland iin kendisinin ynlendirdii istekler olarak gr
lebilir. Ancak insann kimi istekleri, rnein beeni ya da acma, doal ola
rak bakalarna yneliktir; bu tr istekler ynelinen kiinin kendi isteklerin
den farkl istekler de deildir, yani insanlar ortak isteklere sahip olabilirler;
birbirlerine kar ayn istekleri paylaabilirler. zgecilik de insann bakala
rnn iyiliini kendi iyiliinden nde tuttuunu savunan kuramdr. Bencillik,
kendi isteini gerekletirmekse, zgecilik de zverili olmak anlamndadr;
bireylerin 'bakalklar' zerinde durmasyla, kiinin kendi ortak yararn
gzeterek aslnda kendi iyilii peinde olduu biiminde bir kuramdan apayr
der. Bakalarnn iyilii iin insann kendi iyiliinden vazgemesi, zve
ride bulunmas kimi durumlar iin geerli olsa da her zaman geerli bir dav
ran olmayacaktr; nk, zveri bakasnn iyiliinin, kiinin kendi iyili
ine eit ya da fazla olduu durumlarda anlam kazanan bir davran biimi
dir. Ayrca, zveri, trel yaamda deerli olan tek davran kalb da deildir;
zverili davran biimi her zaman doru davran olmayabilir. Hem bireysel
hem de toplumsal mutluluu salayabilecek bir deer kuram belirli kav
ramlar zerine oluturulabilir. rnein iyi kiilik zellikleri, dayanma duy
gusu, adalet, zgrlk gibi deerler hem kiisel hem de toplumsal mutluluu
salayabilecek nesnel deerler olarak gsterilebilir. Bireysel ve toplumsal
ilikilerde yatan trel yaam hem bencil hem de zgeci yaam biimlerini
kapsar. Ama nesnel bir trebilim kuram bencil ve zgeci deer anlaylar
arasnda bir uzlam kurabilir. Bir kiinin mutluluu bakalarnn mutlulu
uyla dorudan ilintilidir; nk bir bireyin kendi mutluluunu salayabile
cek tasarlarn gerekletirebilmesi, bireysel iyiliin toplumsal iyilikle b
tnletii bir toplumsal dayanma sreci ierisinde gerekleebilir. Trel
yaamdaki amacmzn bakalarnn m yoksa kendimizin mi iyilii olduu
sorusunun yant hem kendimizin hem de bakalarnn iyilii olduu bii
mindedir. nk, trel eylemlerin yalnzca bencillikle ya da yalnzca yar
dmseverlikle gdlendirildiini kantlamak olduka zordur. Bu nedenle,
42
Erdal Cengiz
43
Dou Bat
13 H. Sidgwick, The Methods ofEthics, New York: Dover Publications, ine., 1 966.
44
EPiSTEMOLOJK ADAN
DEERLER VE AHLAK
afak Ural *
Deerler ve ahlak, birbiriyle yakn ilgi iinde olan iki kavramdr. Ahlak bir
ynyle deerler dnyasnn parasdr. nk "iyi" ve "kt" bata olmak
zere her trl ahlaki yarg, birer deer olarak karmza kar. te yandan,
mesela "gzel" veya "faydal" gibi deerler de ahlaki adan ele alnabilir.
Szgelimi "neyin faydal olduu" veya "neyin gzel olduu" zerinde ahlaki
adan durulabilir. Dier bir ifadeyle 'deer', kendisine yneldiimiz zel
liktir. Ahlak ise ne tr deerlere ynelinmesi gerektiini belirler. Dolaysyla
ahlftk ve deerler, birok ynyle rten zellikler tarlar; fakat aralarnda
bir zdelikten sz edilemez.
Ahlftk, felsefenin zgn ve ok kkl bir gemie sahip konularndan bi
risidir. Benzeri bir durum, dee.;ler felsefesi iin de geerlidir. Sadece prob
lemlerini sralamak bile sayfalarca srecek her iki alann tarihi gemileri ve
dolaysyla problemleri konumuz dnda braklacaktr.
Gerek deerlerin gerek ahlftkn bizi ilgilendiren yn, ilkin bilgisel ie
riklerinin baz zelliklerini ortaya koymak olacaktr. Ahlftk ve deerler, dil-
Prof. Dr. afak Ural, l stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm.
Dou Bat
46
afak Ural
47
Dou Bat
iliki olursa olsun, gerek ahliik gerek deerlere ilikin bilgilerimizin kayna
nda insan vardr; nk, yukarda da iaret edildii gibi, her ikisi de insanla
birlikte varolan metafizik bir dnya iinde mevcuttur.
Bu bilgiler nasl karakterize edilebilir? Bu bilgilerin kendine zg birta
km zellikler tamas, onlarn dier bilgilerden farkl olmasn gerektirir
mi? Ahliika veya deerlere ilikin nermelerin anlam sorgulanabilir.
Frege'nin tanmnn, bilgi tr ister empirik ister teorik olsun, btn anlaml
yarglar kapsad dikkate alnrsa, ahliik gibi teorik bilgi ieren bir alana da
uygulanmas mmkn olacaktr. Bu noktadan hareketle, gerek bireylerin
gerekse toplumlarn hayat iinde nemli, yer tutan bu bilgi trnn baz
zelliklerinin ortaya konabilmesi iin Frege'nin tanm kullanlabilir.
Frege'nin tanmna gre bir nermenin (veya kavramn) anlamn bilmek,
bu nermenin u iki zelliini: 'neye iaret ettiini ' ve ' doruluk artn'
bilmek demektir. Bir nermenin iaret ettii ey (Bedeutung/ referans/ med
lul veya ynetim) bu ifadeyi dorulayan eydir, yani doruluk deeridir. Bu
durumda, "X iyidir" eklinde bir yargnn, byle bir yargda bulunan kii iin
bir anlam ifade edebilmesi iin, ilkin X'in neye iaret ettiini bilmesi gerekir.
Ayn nerme iin ikinci olarak doruluk artndan sz edilebilir. nk "X
iyidir" gibi bir yargnn herhangi bir kimse iin anlam tayabilmesi iin, bu
kiinin byle bir yargnn ne zaman doru ne zaman yanl olduunu da bil
mesi gereklidir. Dier bir deyile, bir nermenin bir de anlamndan
(Sinn/sense), yani kiinin bu nermenin nasl dorulanacan bilmesi duru
mundan sz etmek gereklidir. Bu ise ayn zamanda nermenin (veya kavra
mn) doruluk artnn bilinmesi demektir. Her iki art yerine geliyorsa bir
kimsenin "X iyidir" yargsnn anlamn bildii sylenebilir.
Dikkat edilirse bu tanm, ' deer nedir?' veya 'ahlak nedir?' gibi sorulara
veya bu sorulara bal olarak ortaya kabilecek ksmen yukarda iaret edil
mi olan problemlere cevap verilmesini veya tam tersi, onlarn bir kenara
braklmasn gerektirmektedir. Gerekten de "X iyidir" eklinde yargda
bulunan bir kimse, problemleri dikkate almak durumunda deildir. Dolay
syla Frege'nin tanm, bir yargnn ne zaman anlaml olabileceini, ne gibi
zellikler dolaysyla bir yargnn anlamndan sz edilebileceini bildirmek
tedir. Bu zellikler ise bir nermenin (veya kavramn) bilgisel ieriinden
bamszdr; onun bu zelliinin dikkate alnmas gerekmemektedir.
Frege'nin tanm ' iyi olan nedir?' veya 'neye iyi denir?' eklindeki soru
lara ne bir cevap getirmekte ne de onlar yasaklamaktadr. Dolaysyla Buna
benzer sorular, ahlak asndan ele alnabilecei gibi, bir deer olarak da
inceleme konusu yaplabilir. Byle bir inceleme ise Frege'nin tanmnn
dnda, ahliik felsefesi veya deerler felsefesinin alan iine girmektedir.
48
afak Ural
'X iyidir' eklinde bir yargda bulunan bir kimsenin anlatmak istedii bir
ey vardr; dier bir deyile bu yarg, o kii iin belli bir anlam ifade etmek
tedir. te Frege'nin tanm bu anlamn ne olduu, nasl aklanabilecei
konusunda bize bilgi vermektedir. ' Kalem masann zerindedir' eklinde bir
yargnn herhangi birisi iin bir anlam tayabilmesi iin, o kiinin bu yar
gyla ne gibi bir fizik nesneye veya olguya iaret edildiini bilmesi gerekir.
Bu iki temel art, 'X iyidir' gibi bir yargnn da anlam kriteri olarak kar
mza kmaktadr.
'X iyidir' gibi herhangi bir yarg iin, ' iyi'nin ne olduunu sorgulamak ve
zelliklerinin tanmlamak dnda, 'bu yargnn anlam nedir?' gibi bir soru
da sorulabilir. Bu durumda da Frege'nin tanmna bavurulmas gerekecektir.
Frege'nin tanmnn bize pratik bir kullanm alan saladn syleyebiliriz.
Bu tanm, deerler veya ahlak ile ilgili bir yargnn anlamn ne ekilde sor
gulayabileceimizi veya sorgulamamz gerektiini verebilmektedir.
Yakn zamanlarda Hintikka ve Kripke tarafndan tanmlanan 'mmkn
dnyalar' ('possible worlds') kavramn, Frege'nin tanmnn geniletilmesi
olarak yorumlayabiliriz. nk mmkn dnyalar kavram da yine bir yarg
nn anlam hakknda aklama yapabilmek olana vermektedir. Bu kavramn
da konumuz asndan bizi ilgilendirecek baz pratik yararlarndan sz edile
bilir.
Konumuz asndan 'mmkn dnyalar' kavram, herhangi bir deer veya
ahlak yargsnn anlamn, bu yarg (veya kavram) ile ifade edilebilecek
mmkn anlamlarn bir toplam olarak tanmlayabiliriz. Bu durumda 'X
iyidir' yargsnn bir kii iin ifade ettii anlam, o kiinin ' iyi' kavramnn
sahip olabilecei eitli anlamlardan birisini semesi demektir.
'Mmkn dnya' , inanlarmz, isteklerimiz, dncelerimiz, kanaatleri
miz veya baka etkenlerle tasarlayabileceimiz bir dnyadr. Mmkn
dnya, bireyin tasarlayabilecei gerekliklerin tamam, bireysel gereklikle
rin aktel olmayan toplam demektir. Aktel dnya tektir ve alglanabilir bir
dnyadr, fakat birey iin bu aktellik mmkn gerelerden sadece birisi
anlamna gelir: Aktel dnya da, bir ey asndan bakldnda, mmkn
49
Dou Bat
bir dnya olma zellii tayacaktr. Aktel dnyay belirli bir anda alglayan
bir kii iin bu dnya, ayn zamanda, o an iin kendi dnda bir varlktr ve
dolaysyla da bir gerekliktir. te bu gereklik 'mmkn dnyalar' vasta
syla kavranr ve anlamlandrlr.
Birey iin gereklik alan ve aktel dnya, sadece alglanan tek tek fizik
nesnelerden ibaret deildir. Deerler ve ahlak yarglarnn konusu nesneler
de bu konumda bulunabilirler. Her ikisini de bir davran, bir obje veya bir
sre olarak alglayabiliriz. Bu durumda 'iyi' deeri veya ahlak'n konusu
iine girebilecek bir davran, kii iin 'mmkn dnyalar' araclyla -yani
'iyi' kavram iinde dnlebilecek her ey ile birlikte- bir anlam taya
caktr. Bu anlamlardan bir tanesi, kiinin o anki yaantsna bal olarak ger
eklik kazanacaktr. Aktel olmas ise bu yaantnn bir objede ortaya k
mas, kabilmesi durumudur.
Bu zellik, deerlerin ve ahlakn belirli bir anlamda greceli olmasn
ifade edebilmektedir. Mesela 'X iyidir' gibi bir yargnn belli bir davrana
iaret etmek iin kullanldn dnelim. Bu yargy ileri sren kimse iin
'iyi ' , bir yardmseverlik, fedakarlk, yumuak huylu olmak gibi ok eitli
anlamlardan -mmkn anlamlardan- birisi olabilir. Gzlemledii bir -aktel
davran iin byle bir yargda bulunduunu dnrsek, bu gzlem ayn
zamanda kiinin o anki yaants demektir. Ayn davran gzlemleyen
baka bir kii, ayn yargda bulunmayabilir. nk bu kii iin sz konusu
davran, sahip olduu ' iyi' kavram ile uygunluk iinde bulunmayabilir.
Hatta ayn kii, ayn davranla ilgili olarak farkl zamanlarda ve farkl kiiler
iin ayn yargy ileri srmeyebilir. Btn bu farkllklar, deiik zamanlara,
yerlere ve objelere gre 'iyi' kavramnn mmkn anlamlardan birisinin
seilmesinden -gerek olarak kabul edilmesinden- baka bir ey deildir.
phesiz ' iyi ' , ' gzel' gibi ' deer' ifade eden kavramlarn bireyin ona
verdii anlam asndan tanmlanmas, deerlerin bireylerden bamsz bir
hakikatinin olamayaca, bireyin onu tasarlamasndan, hatrlamasndan veya
dnmesinden bamsz bir varlnn olmayaca anlamna gelmemektedir.
Benzeri durum fizik nesneler iin de geerlidir. Yani fizik nesnelerin de bir
hakikatinden sz edilebilir. 'Mmkn dnyalar' kavramnn zellii sadece,
her iki alanda da, bu tr varsaymlara bavurmadan problemin ele alnabil
mesine imkan vermesidir. Bu arada 'mmkn dnya' konusunun ve bu ko
nuyla ilgili modalitelerin formel bir dil ile ifade edilebilmesinin (bu konuda
bkz. Bradley, R,. Swartz, N., 1 979) bu kavrama nemli bir stnlk kazan
drdn da ayrca belirtmek gerekir.
Bu durumda bir ahlaki yarg veya deer ifade eden 'iyi', ' gzel ' , 'doru'
gibi kavramlarn epistemolojik (veya bilgisel) ieriini, yani bir bakma an
lamn, o bireyin bu kavramlarla ilgili mmkn tasarmlar olarak tanmlaya-
50
afak Ural
51
Dou Bat
52
afak Ural
Byle bir durumun nne geilmesinin yolu, eer istenmeyen baz sonular
dan kanmak arzulanyorsa, o toplum iindeki 'deerler hiyerarisinin' dik
kate alnmasdr.
Deerler hiyerarisi, deerler arasnda bir tabakalama, yani baz deerle
rin dierlerine gre st gruplar oluturmas eklinde ifade edilebilir. Byle
bir dn, her toplumda bir 'arke deer' den (daha geni bilgi iin bkz. Ural
1 977) sz edilebilmesine olanak vermektedir. Her toplum, tarihi iinde art
lara bal olarak deerlerindeki her trl deimeye ramen, bir veya birka
deeri hep korumu ve bu sayede varln srdrmtr. Elbette her toplum
iin ve kendi toplumumuz iin byle bir ' arke deer'in olup olmad, varsa
bunun ne olduu sorgulanabilir ve sorgulanmaldr. Kanaatimizce Trk top
lumunun en eski dnemlerinden gnmze kadar geerliliini korumu olan
deer 'adalet'tir.
KAYNAKA
Cresswell, M.J., 1 988, Semantical Essays. Possible Worlds and Their Rivals, Kluwer academic Pub.
Bradley, R., Swarz, N., 1 979, Possible World. An lntroduction to Logic and its Philosopy, Hackett
Pub.
Ural, . 1 997, Bireyin Eitimi ve Toplumun Eitimi (Deerler ve Eitim Arasndaki Mantksal iliki),
Trkiye kinci Eitim Felsefesi Kongresi, 1 00. yl niversitesi, Van.
53
BEN KMSEY MEMNUN EDEMEYECEK MYM?
Prof. Dr. Ali Yaar Sanbay, Uluda niversitesi ll BF Kamu Ynetimi Blm
Dou Bat
56
Ali Yaar Sarbay
57
Dou Bat
58
Ali Yaar Sarbay
59
Dou Bat
KAYNAKA
Z. Bauman ( 1 997): Modenite ve Holocaust, ev. S. Sertsabibolu, stanbul.
Z. Bauman ( 1 998): Postnodern Etik, ev. A. Trker, stanbul.
U. Beck ( 1 996): Risk Society. London, reprinted.
A. Brecht ( 1 963): Politica/ Theory, New Jersey, Third Printing.
A. idem ( 1 997): Bir nkfn Olarak Modernie, stanbul.
S. Had ( 1 996): The levinas Reader, Oxford.
S. Z. Hnler ( 1 997): ki Adalet Arasnda, Ankara.
J. Mulhall-A. Swift ( 1 996): liberals and Comnunitarians, Oxford, Second Edition.
Z. Rengger ( 1 995): Political Theory, Modernity and Postmodernity. Oxford.
L. Strauss ( 1 988): What is Political Philosophy?, Chicago.
60
GN BUHARLAMASI:
ETHICA
Efkan Bahri Eskin
1 R. Descartes, Sylem Kurallar Meditasyon/ar, i dea Yay. ev. Aziz Yardml, stanbul 1 996, s. 35-
36.
2 Necati ner, insan Hrrriyei, Vadi Yay. Ankara 1 995, s. 36.
3 R. Garaudy, Marks in Anahtar, Bilgi Yay. ev. Ahmet Taner Klal, stanbul 1 975, s. 94.
62
Efkan Bahri Eskin
4 K. Marx F. Engels, Alman deolojisi, Sol Yay. ev. Sevim Belli, Ankara 1 992, s. 24.
5 Gramsci, Hapishane Defterleri, Belge Yay. ev. Adnan Cemgil, stanbul 1 986, s. 1 68.
6 Gramsci, a.g.e. s. 1 6.
63
Dou Bat
7 R.Garaudy, Jean Paul Sartre ve Marxisme, Sosyal Yay. ev. Selahattin Hilav, stanbul 1 962, s. 22-
23-24.
8 Gramsci, a.g.e. s. 1 6.
64
Efkan Bahri Eskin
9 F. Hegel, Tarihte Akl, Kabalc Yay. ev. nay Szer, stanbul 1 995, s. 66.
65
Dou Bat
1 0 Alexandre Koyre, Kapal Dnyadan Sonsuz Evrene, dea Yay. ev. Aziz Yardml, stanbul, 1 998,
s. 5 .
11
M. A. el-Cabiri, Arap Aklnn Oluumu, z Yay. ev. brahim Akbaba, l st. 1 997. s .52.
12
A. J . Ayer, Dil, Doruluk ve Mantk, Metis Yay. ev. V. Hackadirolu, stanbul 1 984, s. 97.
66
Efkan Bahri Eskin
13 H. Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, Remzi Kitabevi, ev. Cemal Yldrm, stanbul
1 993. s. 1 90.
67
Dou Bat
Bana kalrsa birinci kavray daha derin kavraytr. Tanr 'nn buyruu iyidir.
nk bu kavray, o "niin" iyidir'in her bir aklama yolunu kesiyor; tam
yzeysel, rasyonalist kavray olan ikinci kavrayn iyi olan eyi bir de
"sanki" temellendirebilirmi gibi yapmasna karn.
"Birinci kavray, iyinin znn olaylarla hibir iliii olmadn ve
buna gre hibir cmle ile aklanamayacan aka sylyor. Eer anlat
mak istediin eyi tamamen dile getiren bir cmle varsa, o cmle udur:
Tanr 'nn buyruu iyidir." 1 4
14 Akt. mer Naci Soykan, Felsefe ve Dil, Kabalc Yay. stanbul, 1 995, s. 387.
68
KANT'IN AHLAK(LG)N
METAFZG ADLI yAPITINDA
ETN TEMELLENDRLMES
Arslan Topakkaya
2 A.g.e. s. 1 8.
3 A.g.e. s. 19.
4 Bkz. a.g.e. s. 28.
5 Bkz. a.g.e. s. 74.
6 A.g.e. s. 1 6 1 .
7 A.g.e. s. 96.
8 Kr. a.g.e. s. 96.
70
Arslan Topakkaya
71
Dou Bat
her iki durumun birlemesiyle insandr. nsan ve ahlaki davranan bir varlk
olarak ben ne bir kle ne de bir efendiyimdir. nsan kendi kiiliinde her iki
sinden de izler tar."1 1 Bu anlamda pratik zgrlk yaln soyut bir ey deil
dir. nk ahlaki eylemi mmkn klan bu pratik zgrlktr.
Kant'n ahlak felsefesinin temelini kategorik imperatif oluturmaktadr.
nk o ahlakiliin temel prensibidir. Kant'a gre kategorik imperatifri iki
grevi vardr. Onun fonksiyonlarndan birisi ahlaki hkm ve karmlarda
(Dijudikation Prensibi) bulunmayla ilgilidir. kinci fonksiyon bireyi ahlaki
davranmaya iten kanunun, o ahlaki eylemin temel sebebi olarak grlmesi
dir. Kant yorumcular 1 2 bu kanunun bizzat kendisinin deil kanun bilincinin
ahlaki eylemin sebebi olduu grn hakl olarak dile getirmektedirler.
Kant bilindii zere kategorik imperatif hipotetik imperatiften ayrr. Hi
potetik imperatif, yetenekliliin artlar, nceden belirlenen amalara ula
maya yarayan teknik emirler ile insan mutlulua gtrecek pragmatik emir
ler ve akllla dair tavsiyeler olmak zere ikiye ayrlr. 1 3 Hipotetik mperatif
tam olarak gnmzde arasal akl diye nitelediimiz kavrama karlk gel
mektedir.
Kant davranlar insann o davrann sonunda herhangi bir pratik ama
gdp gtmediine gre 'greve uydurulan eylem' ve ' grevden doan ey
lemler' olmak zere ikiye ayrr. 1 4 Bir eylem ancak kendi znde tad
doruluun ama edinilmesi sayesinde ahlakilik vasfn kazanabilir. Buna
karn pragmatik kayglarn kiisel karn n planda olduu eylem ahlakilik
niteliini kazanamaz. Birtakm yaptrmlara maruz kalma korkusuyla ortaya
kan eylemler de ayn ekilde ahlaki saylamazlar. Kategorik imperatifin
sosyal fonksiyonu insanlarn birlikte yaamalarn mmkn klmak ve bunu
olduunca optimal hale getirmektir. Bu anlam daha da ak hale getirmek ve
anlalr klmak iin Kant kategorik imperatifi ayr formlle ifade etmeye
alr. Bu formller pratik-objektif olmaktan ziyade subjektiftirler. 1 5 Kate
gorik imperatifin temel formln Kant yle dile getirir: "yle bir maksime
gre davran ki, senin bu davrannn altnda yatan ilke ayn zamanda genel
bir yasa (ilke) olsun."1 6 Bu temel forml tekrar alt formlle ifade edilir.
Bunlardan birincisi Kant tarafndan yle dile getirilir: "yle davran ki dav
rann arkasndaki maksim genel tabiat kanunu olsun." 1 7 Burada kastedilen
72
Arslan Topakkaya
doa kanunu ontolojik bir dzeni ifade etmeyip sadece maksimin genelle
mesi iin gerekli olan katl ifade etmektedir. kinci forml temel ama
formldr ve yle ifade edilir: "yle davran ki davranlarnda insanl
hem kendi ahsnda hem de bakalarnn ahsnda hi bir zaman bir ara
olarak kullanma, o devaml amacn kendisi olsun." 1 8 nc forml insan
otonomisi ve onun bizzat kendisinin ama olmas (Zweck an sich) ile ilgili
dir. "Her trl gayenin subj esi bizzat kendisi ama olan akl sahibi varlk
tr."1 9 Bu nc forml ikinci formlde dile getirilen genel ilkenin iinin her
bir insann bizzat kendi balarna bir ama olduu tespitiyle doldurulmasdr.
nsann bizzat amacn kendisi olmas ve onun zerklii gr Kant'a gre
ahlakiliin en yksek ilkesitii oluturmaktadr. 2 Kant'n ortaya koyduu bu
genel ilkeler sk sk yanl anlalmalara meydan vermi ve bu ilkeler yaln
formalite olarak grlm ve tenkit edilmitir. 2 1 Buna karn kategorik
im_ eratifin temel forml ahlaki bir prensip olarak insana bir hareket noktas
kazandrmaktadr. Bu durum zellikle nsann kendi eylem ve davranla
rnda kencf,ini bizzat ama olarak belirlemesinde daha da ak bir ekilde
g0zkmektedir.
Kant bu aklamalardan sonra u sonuca ular: Ahlakilik insani deer
ve kymetin temel artdr. 22 nsan sadece ahlfkilii sayesinde kendisini
bamsz olarak belirleyebilir ve kendi nem ve kymetini bu sayede anlaya
bilir. Geri insan bu deerinden bazen sapmalar gsterebilir fakat hibir za
man bu deeri tamamen kaybetmez nk ilke olarak insana tekrar bu dee
rine kavuabilme yetenei verilmitir. 23
Eylemler kendi ahlaki deerlerini kendi temellerini oluturan maksimler
den aldklarndan dolay; herhangi bir ahsn hangi maksime gre hareket
ettii dier insanlara, dier insanlarn hangi maksimlere gre hareket ettii
de zneye gizli kalacaktr. nsann yapp etmesi olumlu ya da olumsuz bir
ekilde deerlendirilebilir; fakat insann insan olmas asndan, yani insan
l ahsnda temsil eden bir birey olmas bakmndan yarglamak mmkn
deildir. Acaba bu hkm akli dnebilme yeteneine sahip olmayanlar
mesela ruh hastalar veya akl hastas olan insanlar iin de geerli midir?
Kant bu tr insanlarn insani deer ve kymet tamadklar inancndadr.
nk onlar ahlaki davranma yeteneine sahip deildir. Byle bir tespite
tamamen katlmak zor olsa da onu tamamen geersiz saymak da mmkn
deildir. Hibir insan dierinin insani kymetini alma ya da ona bu kymeti
18
A.g.e. s. 6 1 .
19
Bkz. a.g.e. s. 63.
20 Bkz. a.g.e. s. 74.
2 1 Bkz. Pannenberg, W.: Theo/ogie und Reich Gottes, Gtersloch 1 97 1 , s. 64.
22 Kant, a.g.e. s. 68.
23 A.g.e. s. 60 1 .
73
Dou Bat
24 Spaemann, R.: ' ber den Begriff der Menschenwrde, Scheidewege ' , Jahresschrfi fiir skeptisches
Denken 1 5 ( l 985-86), s. 29.
25 Bu sulamay yapan isimlerden en nls Hegel'dir. Bilgi iin bkz. Hegel Werke Theorie Ausgab
cilt. 20, Frankfurt l 97 1 , s. 368.
26 Bkz. Wagner, H . : Mora/itiit und Re/igion bei Kant, ZphF. 29 ( 1 975), s. 523.
27 Bkz. Hffe, O. Recht und Moral, NHP 1 7( 1 979), s. 7
74
Arslan Topakkaya
Hukuk Moral
Yasann dtan konmas Yasann iten konmas
Eylem Eylemin maksimi
Dar mkellefiyet Geni mkellefiyet
D zorlama zorlama
28
Kant. a.g.e. s. 324.
29 Kant. a.g.e. s. 345.
75
Dou Bat
76
Arslan Topakkaya
37 Kant, 1. Kritik der reinen Vernunft. (yaymlayan.W. Weischedel). C. 2. Dannstadt 1 956, s. 677.
38 Kant, Schriften zur Ethik und Religion, s. 25.
77
Dou Bat
39 A.g.e. s. 524.
40 Bkz. a.g.e. s. 626.
78
DiN vE AHLAK
*
Yasn Ceylan
' Prof. Dr. Yasin Ceylan, Orta Dou Teknik niversitesi Felsefe Blm.
Dou Bat
Kalarak Din" adl eseriyle byle bir iddiay kantlamaya almtr. 1 Ahlak
konusu kendi tekelinden alnnca dinde geriye ne kalr veya dinin metafizik
dogmalarndan koparlm bir ahlak dzeni ayakta kalabilir mi? Bu incele
memiz, bu sorulara ksmi cevap bulma teebbsdr.
Tek-tanrl dinlerin tarihteki seyrine baktmzda, bu dinlerin, insann
tecrbe ve speklatif aklla zemedii baz metafizik sorulara cevap
vererek, sadece metafizik sistemler kurmakla yetinmedikleri, insann hem
bireysel hem de toplumsal yaamna el attklar, bunun tesinde, insann her
tr dnce -ve eylemine egemen olan bir dnya gr oluturduklarn
grrz. Byle bir dnya gr iinde ahlak, ok ncelikli olmakla birlikte
sadece bir blmdr. Buna gre din ve ahlak, eit ierikli kavramlar deiller
dir. O zaman ahlak deiik alardan incelenebilir: Ahlakn (dini olan) dinin
tm iindeki yeri; akli ahlakn dini ahlakla karlatrlmas; akli ahlakn
dinin tmne kar konumu ve bunun deerlendirilmesi.
Akla dayanan ahlakn, dinle byle farkl alardan ilikilendirilmesinin
nedeni ahlakn, insanlar kendilerine ve dier insanlara zarar veya fayda
verme ynnden ilgilendiren veya iyi-kt deerlendirmelerine msait
davranlarn konu edinmesidir. Bu ynyle ahlak, bir dnya gr olu
turamaz. Ancak bir dnya grnn nemli bir paras olabilir. Bu dnya
gr bir dinin koyduu bir dnya gr olabildii gibi, dine dayanmayan
bir kltrn ortaya kard bir dnya gr de olabilir.
Tanr inancn iermeyen farkl ahlak anlaylar dnce tarihi boyunca
var olmulardr. Farkllklar "iyi" kavramnn nasl alglandna bal olarak
ortaya kmtr. Kimi dnrler "iyi"yi zevk ve haz olarak tanmlam,
kimisi erdemdir demi, kimisi de kolektif yarar biiminde anlamtr. Tabii
"iyi"nin tanmna gre de ahlak dzenleri farkl biimde gelimitir. yi
kavramnn bu ekilde kltrden kltre ve hatta insandan insana deimesi
baz ahlak teorisyenlerini ahlakn tamamen subj ektif bir alan olduunu ve
rasyonel standartlara indirgenemeyecei iddiasna srklemitir. Bu
dnceye gre her ahlaki eylem kendi ierisinde ntrdr, iyi-kt gibi nite
likler tamaz. Bu nitelikleri bu olaylara biz insanlar yaktrrz. Bertrand
Russell ( 1 872- 1 970) bunlardan biridir. 2 Bunu yaparken de, sadece olay
gzlemlememiz sebebiyle etki altnda kalan duygularmz dile getiririz.
Duygularn da mant olmadndan ahlak kavramlarn ve kurallarn bir
sistem haline getirmek mmkn deildir.
1Kant, lmmanuel, Religion within Limits ofReason Alone, New York 1 960.
2Satris, Stephen, Taking Sides. C/ashing Views on Controversial Moral lssues, Guilford 1 992, s. 42-
47
80
Yasin Ceylan
3 Cengiz, Erdal, A Realistic Conception ofMorality, baslmam doktora tezi, ODT 1 996, s. 1 3-23
4 Kant, lmmanuel, Critique of Practica/ Reason, 1 22- 1 34
81
Dou Bat
erdemleri korumak uruna hayatn bile feda etmesi, ancak yerine getirilen
grevin bir Tanr buyruu olarak alglanmasyla mmkndr. Transendental
bir kaynaa inanmayan bir kimsenin byle fevkalade davranlar sergilemesi
mmkn deildir.
Ancak dinsel tez bu ekilde gl grnmekle birlikte baz zaaflar da
barndrmaktadr. Semavi dinlerin hemen hepsinde iyi fiiller lm-sonras
hayattaki dllerle tevik edilmekte, kt fiiller de verilecek cezalarla cay
dnlmaktadr. Kant'a gre, byle bir yaklam ahlakn deerini alaltmakta
ve ahlaksal davran, sonucuna gre deerlendirmek gibi faydac bir ilkeye
dayanmaktadr. Bu da ahlakn temel prensibi olan lke ahlakna aykr der.
"lke ahlak" bir ahlaki grevi srf grev bilinciyle yerine getirmektir.
Sonucu ne olur, olumlu mu olumsuz mu, hesaba katmadan o fiili yerine
getirmektir.5 Geri dinsel tezde de buna benzer bir yaklam vardr. O da bir
eylemi "Tanr 'nn emridir" gerekesiyle yerine getirmektir. Yani Tanr
emretmise iyidir, yasaklamsa ktdr. Fiillerin kendileri iyi midir, kt
mdr durumuna baklmakszn. Ancak bu bahsettiimiz anlay dinlerde
egemen olan yaklam deildir, dier mevcut yaklamlardan sadece bir
tanesidir ve mezhepler arasnda ihtilaf konusudur.
Dinlerdeki 'Tanr'nn emri' veya 'Allah rzas iin yapmak' ilkesi Kant'n
"Ahlaki eylem srf bir grev olduu iin yaplr, sonularna baklmaz" ilke
sine benzemekle birlikte, aralarnda yine nemli bir fark vardr. O da
dinlerde ahlakn temel kurallarnn kayna Tanr iken, Kant ahlaknda bu
kaynak insann kendisidir. 6 Baka bir deyile, insann pratik akldr. Kant d
kaynakl bir ahlak kabul etmez. Ne var ki Kant "salt iyi"ye bir kaynak
ararken ve ahlaksal bir yaam sebebiyle mutluluklardan yoksun kalm er
demli insanlara bir dayanak ararken, Tanr'nn varlna inanmann bir
zorunluluk olduunu ifade eder. Pratik akln ahlaki ilevi sonucu ortaya
kan bu sonu, sadece bir postulat olarak kabul edilebilir. Teorik olarak byle
bir karm zaten zorunlu deildir. Yani teorik akln tm speklatif fonksi
yonlaryla Tanr 'nn varl sonucuna varmak mmkn deildir. 7 Halbuki tek
Tanrl dinler Tanr 'nn varln teorik olarak ispatlamann mmkn
olduunu iddia ederler, yani bunu bilgi seviyesinde elde edebiliriz derler.
imdi burada dini ahlak ile Kant ahlak arasnda benzer unsurlar grmek
teyiz: "dev bilinciyle ahlaki eylem" ile "Allah rzas iin yapmak" gibi.
Ancak yukarda da belirttiimiz gibi bu ve benzeri unsurlarn gerekeleri
farkldr. Kant sisteminde ahlakn kayna insandr. Tanr'nn varlna da
82
Yasin Ceylan
ancak ahlaktan gidilebilir. nce Tanr sonra ahlak deil. Yine Kant'a gre
Tanr 'nn varl inan seviyesinden bilgi seviyesine getirilemez.
Dinin grev ahlakna aykr tutumlarndan biri yukarda bahsedildii gibi
yarar ve zarar kavramlaryla hareket ederek kiiyi ahlaki eylemlere sevket
mesidir. Buna cennet sevgisi ve cehennem korkusuyla iyi davranlar be
endirme yntemi de dahildir. Burada saf pratik akln ilevini duygulara
brakmak suretiyle, kiinin akla uymakla elde edecei zgrlk, eilimlere
teslim olmak yznden kaybedilmitir. 8 Ancak Kant'n gznden kaan ok
nemli bir nokta var: lmden sonraki hayatn varlna inanarak dnya
yaamndaki ahlaki eylemlerini dzene sokan kii yine pragmatist midir?
Yani, lmszle ve Tanr 'ya inanarak eylemlerinin sonularn, bu dnya
yaamnn snrlar tesine tayan kii ile bu snrlar amayan, yani yalnz
dnyadaki getirileriyle hareket eden kii ayn ahlak anlayn m paylayor
lar? Aralarnda mutlaka bir fark olmaldr. nk dnya yaamyla snrl
pragmatist, Kant etiine ok uzak derken, dnya tesi sonulara gre
davranan kii Kant'a yaklamaktadr. Kant etiiyle hareket eden kii ahlaki
vecibelerini yerine getirirken, bunun kendine mutluluk getirecei umuduyla
yapmaz. Ahlaken mazbut olan bir kimse, bu dnyada hakettii mutluluu
elde etmeyebilir. ou zamanda etmez. Teselli olarak ruhsal bir tatmini
tecrbe eder. Ayn zamanda bir umut olan bu tatmin, ruhun lmszl
gerekesiyle Tanr tarafndan mutluluk olarak kendisine iade edilecektir. Bu
durumda etik yaamndan dolay hakedip bu dnyada elde edemedii mutlu
luu herhangi bir ekilde uurunda umut olarak bulunduran Kant bir kimse
ile dini inanlardan hareket edip erdemli davranlarnn sonularn br
dnyaya erteleyen dindar biri birbirlerine yaklamaktadrlar.
Fakat Kant' n asl vurgulamak istedii ey, insann kendi doasndaki
potansiyel kurallar ileterek ve kendini icra ederek transendental alana
gemesidir. Yani insann kendisinden balayp Tanr 'ya doru yol almasdr.
Tanr 'nn emirleri diye bir mevcut plandan hareket ederse, o zaman kendi
yetilerini gelitirmesine bir gereke kalmaz ve "ilahi dzen" diye kendisine
sunulan bilgi ve emirleri hakkyla deerlendiremez. O zaman hangi kltrde
ve hangi dnya grnde olursa olsun her insan ahlakl davranmak iin,
akl sahibi bir varl k olarak, kendi znde baz kurallara sahiptir. Tpk
doay anlamas iin epistemik kurallara, gzeli ve irkini ayrt edebilmesi
iin estetik ltlere sahip olduu gibi. Epistemik ve .estetik kurallar alannda
hatalar yaplrsa sonular etik alandaki hatalar kadar ciddi olmayacandan,
bu alanlardaki ltlere dinler pek karmazlar. Yani bir bakma bu alandaki
83
Dou Bat
kural koyma hakkn akla tanrlar. Ama etik davranlarn ltlerine gelince,
sanki akl, bu alandaki kurallar koymaya yetkin deilmi gibi, bir d kay
naktan destek alma gerei ortaya kmtr. Halbuki epistemik ve estetik
kriterlerin koyucusu olan akl, pratik ileviyle etiin de kriterlerini koymaya
yetkindir. Ne var ki etik davran ve bundan nce gelen karar safhas, doas
icab ok karmaktr. Etik bir davrann gerisinde saf pratik akln yerine
duygular, eilimler, ihtiraslar ilev grebilirler. Bu unsurlar etik eylemin
iinde grmek ve onlar temizlemek ok zordur. Hem her insan bir eyleme
karar verirken bunlarn etkisinden kolay kolay kurtulamaz. Bu sebeple in
sann doasnda etik eylemi engelleyen ok etkin gler vardr. Ve bunlar saf
pratik akln hkmlerini ya engellerler ya da onlara glge drrler. Hal
buki meself epistemik srete, doru bilgiye ulamada bunu engelleyen psi
kolojik ve kltrel (nyarglar gibi) bir ok olumsuz faktr olmasna ramen
bunlar tasfiye etmek daha kolaydr. Bu alandaki yanllara katlanmak pratik
akl alanndaki yanllara oranla daha az hasarldr.
Dinsel ahlfk ile akli. ahlak arasndaki bir fark da dinsel yaamn gerei
dindar kiinin icra ettii riteller ve ayinlerin ahlaksal davranla kartrl
masdr. Meself bir mslmana gre ibadet etmek ile bir fakire sadaka ver
mek "salih amel"e girer. kisi de gereklidir, hatta ibadet etmek (meself na
maz klmak) daha nemlidir. Akil ahlfkta, mesela Kant'a gre, ibadet sadece
ahlaki davrantan ibarettir. Ahlfki davran dnda Tanr 'y honut klmak
iin yaplan fiiller ahlfki bir deer tamazlar.9 Belki ahlfki davranlarn
nemini vurgulamak iin Tanr huzurunda verilen bir taahhttr, ancak bu
taahhdn asl icras ahlaki eylemin kendisidir ve ibadetten daha stndr;
nk amacn kendisidir. Aslnda Kant' hakl gsterecek baz durumlar
vardr. Mesela slfm'da gerek yl ve gerekse gnlk zaman birimleri
ierisinde mminin ibadet grevi o kadar youndur ki, dindar kii be vakit
namaz gibi bir vecibeyi yerine getirirken, dine ve Tanr 'ya kar temel
grevini yerine getirdiini sanar. badet dndaki eylemlerini hafife alr,
nk asl art yerine getirmitir, ve Tanr affedicidir. Bu yzden mslman
toplumun her seviyesinde ibadetleri yerine getirip ahlfkl sorumluluktan ve
incelikten uzak davranlar sergileyen birok dindar grmek mmkndr.
Kendilerine fayda salayacaksa doruya sahip kan, bu fayda ortada grn
myorsa doruyu savsaklamann, mmine verilen meru bir hak olduuna
zmnen inanan mslmanlar vardr. Bundan baka insanlar "bizden olanlar"
ve "bizden olmayanlar" diye ikiye ayrp "bizden olmayanlar"a kendileri iin
uygun grmedikleri davranlar reva grdkleri ve bunu bir marifet sandk
lar da vakidir. Ancak bu suu ilemeyen ince mslmanlar tenzih ederim.
a.g.e. s. 1 34
84
Yasin Ceylan
Halbuki akil ahlakta, ahlaki davran her eyden nce gelir ve ibadet, ama
olan ahlaka gtrmyorsa hibir deer kazanmaz. Ahlfkl davran ve
sorumluluk ise, dini ve mezhebi ne olursa olsun her insana kar icra
edilmesi gereken bir temel grevdir.
Bundan da anlalyor ki, ahlaksal eylem ve bu eylem iin gerekli inanca
dayal ilkeler, din emsiyesi ierisinde dinin dier alanlarndaki metafizik
inanlar ve pratiklerle bazen daha da glenmekte bazen de bir karkla
sebep olduu iin bundan zarar grmektedir.
Durum byleyken ahlfksal eylemin hangi ilkelere dayand ve bu
ilkelerin bamsz olup olmad ve bir dine inanmann ahlaksal eyleme zarar
vermemesi iin ne yapmak gerektii zerinde durmak lazmdr.
nsann ahlak ilgilendiren eylemlerini iyi ve kt diye ayran ve erdemli
insanlar yetitirmek iin kural koyan her sistemin, zorunlu olarak insann en
azndan ahlaki eylemlerinde zgr olduunu kabul etmesi gereklidir. Geri
bu zgrlk, varoluu filozoflarn iddia ettikleri gibi "kendi kiiliini tm
ynleriyle yaratacak" kadar kapsam geni bir zgrlk olmayabilir. Ama
Hristiyanlk ve slfm'da olduu gibi bir taraftan insann fiillerinde zgur
olduunu ifade eden hkmler, dier taraftan insann hibir gce sahip ol
mad, her eyin Tanr 'dan geldiini belirten aklamalar bu dinlerin bu
sorunla ilgili kesin tavrlarnn ne olduu konusunda kuku uyandrmaktadr.
Bu konuda teoloj ik mezheplerin birbirine tamamen zt tezler gelitirmeleri,
bu kapalln bir kantdr.
Ancak hem H ristiyanlk hem de slamiyet, insanlarn amellerinden
dolay hesaba ekileceklerini gl bir ekilde savunduklarndan ve iyi
fiillerin dllendirileceini ve ktlerin de cezalandrlacan bir inan
ilkesi olarak ortaya koyduklarndan, doal olarak insan zgrlne inanm
olmalar gerekir. Yoksa hem insann sorumlu olduunu iddia edip hem de
"acaba zgr m?"demek bir elikidir.
Dier taraftan bu dinlerde mevcut olup, akla dayanan ahlak sistemlerinde
olmayan nemli bir konu vardr. O da tvbe kavramdr. nsanlarn ahlaka
uymayan hareketlerinden dolay piman olup, bundan byle daha drst
davranacaklarna azmetmeleri; onlara, ahlaki davranlarnda, mkemmele
doru bir dinamizm ve mit kazandrr. nk mkemmel davranmak zaten
mmkn olmadndan ve her seferinde bir ncekinden daha stn bir ey
lemde bulunmak olas olduundan, kiinin eksiklerini grp Tanr 'dan af
dilemesi ve yeni bir balang yapmas bireyin ahlaksal yolculuunda pek
anlaml bir durumdur.
Din ahlfk ilikisi konusunda belirtmek istediimiz son bir husus da
udur: Ahlfksal eylemi etkileyen farkl kltrler ahlakn d
kaynaklarndandr. Bu kaynak toplumdan topluma, kltrden kltre
85
Dou Bat
1 Copleston, Frederick S. J., A Histoy ofPhilosophy, New York, 1 985, C. il, s. 398- 4 1 1
86
YALANIN
FENOMENOLOJS
Oktay Taftal
turulacak yalan, ancak dilde ifadesini bulacana gre, dil bir anlamda 'ben'i,
' teki ben'i ve gereklii kapsamak durumundadr. yleyse nasl oluyor da
gereklii kapsayan dil, yine gereklie aykr (yalan) bir ifadeye olanak
salyor? te bu sorunun iaret ettii krlma noktas, dil ve gereklik ilikisi
zerine bize dndrc bir ipucu veriyor: nsan bilincinin gereklik
zerindeki etkisi ve gereklie katlm. . . Aslnda TDK szlndeki tanm
nn ierdii gereklik kavram yerine hakikat kavramnn kullanlmas bu
balamda daha yerinde olurdu. Sonuta gereklik (reality/Realitaet) nesnel
bir veridir, oysa hakikat (truth/Wahrheit) kavram doruluk, yanllk gibi
mantk deerlerle ilgisi bakmndan, yalan tanmna daha geni bir alm
1 Nermi Uygur. i Dyla Bat 'nn Kltr Dnyas. s. 54, stanbul 1 992.
88
Oktay Taftal
89
Dou Bat
90
Oktay Taftal
91
Dou Bat
dan dnyann: Olgularn veya nesnelerin toplam olarak ele alnmas bizce
pek bir ey ifade etmez. Bize gre verili bir olgunun yerine, verili olmayan
bir olguyu veya nesnelerin verili nitel ilgileri yerine, verili olmayan bir ilgiyi
dilde ' ikame' ettiimizde ve veya bu ilgilerden bir veya birkan yine dilde
arpttmzda yalan oluturmak olasdr. Ancak kuku yok ki, bu durumda
bizim yalan dediimiz ifade Wittgenstein asndan yanl veya anlamsz
olacaktr. Dolaysyla tam da bu noktada anlamsz ifade etmek yerine sus
mak, hem mantk bilimi asndan, hem de etik asndan doru olacaktr.
Ancak Wittgenstein'da anlamsz'la yanl (yalan) arasnda elbette bir ay
rm vardr: "Gereklik evet veya hayr cmlesiyle saptanabilir olmak zorun
dadr. "6 Burada sorun, bir ifadenin empirik anlamda gerek veya yalan ol
mas deildir. Sorun, bir ifadenin geree, mantk olarak uygun olmasdr.
rnein: Kendisine 'bugn iyi misiniz?' diye sorulan birisi, iyi olduu halde
' hayr hastaym' yantn veriyorsa yanl (yalan) sylemektedir. Ama bu ya
nt manta uygun olmas dolaysyla ' evet iyiyim' yant kadar anlamldr.
Burada heyecan verici bir durumla karlayoruz. Ayn soru ve ayn durum
karsnda ahs ' evet su terazisiyim' veya 'hayr zntmden dans ediyo
rum' diye yant verirse bu ifadeleri yalnzca anlamsz olarak m deerlendir
mek gerekir? Bize gre (Wittgenstein mantnn tesinde) bu ifadeler an
lamsz olduu kadar, yalan, yanl, ilgin, irkin, gzel, vb. olarak da nitele
nebilirler.
Sonu olarak, dnya ister nesnelerin, isterse nesnelerin nitelikleri arasn
daki ilgiler sonucu ortaya kan olgularn, isterse de btn bunlardan oluan
verili durumun kendisi veya bambaka bir ey olarak tanmlansn, yalan, her
koulda kendisini dayatma olanana sahip grnmektedir. Bize gre btn
tanmlama abalarnn tesinde gerek dnya, gerekse dil, ne olduklar bilin
mese bile olmadklar bir ey, durum ve nitelikten, yine olmadklar bir eye,
duruma ve nitelie dntrlebilme olanan ierirler. Bu nedenle, kanatl
bir at, ate kusan bir canavar, armha gerildikten sonra ge ykselen bir
insan (veya nce lp, sonra dirilen bir tanr) vb. 'den sz edilebilmektedir.
Belki de, dilde ve dncede geree ve hakikate ters olan ifadelerin snrla
rn, yine dilde aramak yerine, bu snrlarn belirlenimi konusunda etik'ten
yardm almak doru olacaktr.
92
EcoNOMICA'NIN
DUBLR ETHICA
Mehmet Ali Klbay
Btn toplumlarn ilk kaygs, nasl olursa olsun, herhangi bir ekilde meyda
na gelen toplumsal haslay bltrmektir. Bu bltrme ou zamari, top
lumun byk bir blmnn geimlik dzeyde kalmas ve artn siyaseten
paylalmas anlamna gelmektedir. Blmn biimi, toplumun temel yap
sn belirler ve dier toplumsallklar (siyaset de dahil) bunun zerine oturur.
retimin insanlk!? yat olmasna ve blmn de her zaman her top
lumun ana sorununu oluturmasna ramen, iktisat yenidir. ktisadn belirme
sine kadarki srede, bu grevi ahlak stlenmitir, yani bu adan ethica,
economica 'nm tarih ncesidir.
Bu ilk bakta artc akrabal aklamak zorunda olduumu biliyo
rum. nsan, doann kaprislerinden birinin sonucu olarak, canllarn beslenme
zincirinin dna knca, yani insanln hayvanln (doalln) kaybetme
pahasna retmeye balaynca, btn kariyerini belirleyecek reticilie
soyunmak zorunda kalmtr. Homo faber, insan rerim araclyla ina
etmitir. Faber olan, ama economicus olmayan insan, eitsizlikleri aklamak
zere ahlak oluturmaya giriecektir. Ahlak, yani gelenek.
retim, yani doann verdikleriyle yetinmeme, paralel bir doa yaratma
ve buradan da, nerede duraca henz belli olmayan bir "retilmi doa"
yaratma sreci. nsann "doal doa"nn yerine kendi "retilmi doa"sn
ikame etme sreci olarak okunabilecek bir tarihsel akn iinde kendini her
zaman yeni batan yaratmaya mahkumiyeti, "doann yasalar"nn yerine
insann kurallarnn konulmasn zorunlu klmtr. Bu yol atalldr. Bir kolu
hukuka, insan haklarna, demokrasiye vb. gidecek; dieri de rfler, adetler,
Dou Bat
94
Mehmet Ali Klbay
95
"Due Mussolini ve sevgilisi Clara Petacci'nin
cesetlerinin talyan Partizanlarnca Tehiri"
29 Nisan 1 945, Milano
HALSZ KALMI BR
AHLAKIN CEHENNEMNDE:
AHLAKI HAK SAKLASIN BR
' Prof. Dr. Ahmet inam, Orta Dou Teknik niversitesi Felsefe Blm.
Dou Bat
98
Ahmet inam
muz ahlak durumunu nasl yaadmz gsterir. Hal, yalnzca ruh halimizi,
bedensel durumumuzu, dnce iklimimizi gstermez; bizim dnyayla, ev
reyle, evrenle olan bamzdan da etkilenir. te, halimiz ve karakterimiz
yaantlanan ahlak durumunun, yaanan ahlak durumu olup olmadn be
lirler. (Bu kavramlar daha da amaya alacam, birazdan!)
Bu ayrmlar, amzda yaanan ahlak durumlarnn yapsna ilikin de
erlendirmemize katkda bulunabilir. Yaantlanan, yaanan, dnlen du
rumlar gz nne alabiliriz. amz insan ahlak tecrbesini, yaantsn
geiriyor ama, yaayamyor, dnemiyor. Salt yaantlanp yaanamayan ve
dnlmeyen ahlak konusunda birka gzlem gerekebilir.
99
Dou Bat
1 00
Ahmet inan
te, amz insan, ard bahesi srekli nnde yayor; girdii ahlak du
rumlarnda kar taraf "ikna etme" ("kandrma" m demeli?) amacyla "reto
rik" teknikleri kullanmaya alyor. Satcdr o, yarmac bir satc, kendi
sini, bilgisini, maln satmak isteyen bir satc. irketler var, ahliikn ard ala
nnda, kyasya bir kavga var. Yksek deerlerin peinde olduunu, dini
btn bir mmin olduunu sanan bir yn karc, srekli aldatyor; kendini
ve ahlakdalarn. (Ahlakda: Ayn ahlak durumlarn paylaan insanlar!)
Manevi boyutu hilenmi, kalmam bir irket ynetimi ahlakyla kar kar
yayz. Salt ayakta kalmak, lmemek iin tutunuyor ahlakdalarm, ahlak
ilkelerine. Belki birok irket ahliik tayan insanlar iin ilke, ilkesizliktir.
Belki de ilke ok basittir: Yklma, diren, baar, kar et.
amzda, ahlak durumlar, ahlakn ard alan ile kapl; ilkeler karakter,
hal gibi temel ahlak gesi, etkisini, nemini yitirmi. Eylemler, eylemlerle
kazanlan baarlar n pliina karlm. imdi, genel izgilerle, amzdaki
sorunlar anlamak amacyla, ahlak durumunun yapsn yeniden inceleyelim.
101
Dou Bat
1 02
Ahmet nam
1 03
Dou Bat
1 04
Ahmet lnam
nemli bir bileen. Eyleyiciye ait bir zellik. zellikle Aristo'dan bu yana
erdem ahlakndan sz edilir; erdemler (cesaret, lllk, bilgelik. . . gibi)
olumlu anlamlaryla ahlak karakterimizin zellikleridir; erdemlerimiz ve
erdemsizliklerimiz bizim ahlak karakterimizi oluturur ("Karakter", psiko
sosyal bir zellik tayan kiilikle kartrmamak gerek). te, ahlak anlamn
da "kimsin sen?" sorusu, "ahlaki karakterin ne?" sorusuna gtrr bizi.
O zaman, kltrel, toplumsal, ruhsal, ekonomik etkiler altndaki ahlak du
rumlar iinde, bu durumlar belirleyen, eylemlerimiz, ilkelerimiz, hallerimi
zin yannda, ahlaki kimliimizin de, ahlak karakterimizin de gz nne aln
mas gerekiyor. Bir insann salt eylemlerine bakarak, onu ahlak asndan
deerlendirmeye kalkmamz hem yanl hem de eksiktir; ilkelerini, yaad
(ya da yaantlad) ahlak halini ve bu halleri btnleyen ahlak kimliini de
gz nne almamz gerekir. amzda "ahlak kimlii" ya da "ahlaki karak
ter" gibi bir szn ok da anlaml olmadn, byle bir karakterin gereksiz
bir "uydurma"dan ibaret olduunu syleyen dnrlere kar, ahlaki kayg
lar sonucu, belki de bir "uydurma" olan karakter dncesine gereksinim
duyduumu syleyebilirim.
Ahlak karakteri, niyet-karar-hal-eylem ilikilerinin belli bir dzenidir; bu
dzen zaman iinde kendini belli eder; bu dzen ak kalan bir bitmemilik
gsterir. nsan ancak ldkten sonra dzen tamamlanm olur (Aristo'nun
benzeri bir balamda syledii gibi!). Bu bitmilik elbette yorumlara bal
dr, kltrel, ideoloj ik baklarla deiiklie urar (Merhumu hep "iyi" bildi
imiz gibi !). B irbirimizi ahlak durumlarnda deerlendirmelerimiz, bu deer
lendirmelerimize bal olarak birbirimize gvenmemiz, birbirimizden kuku
duymamz, ahlak karakterimizin yaamdaki nemini gsterir.
Ahliik karakteri, amzda paralanm ahlak durumlarn, btnlemede,
ilkeler, niyetler, eylemler, arasndaki balarn salamlatrlmasnda gerekli.
nsanlar, kendilerini bir lde ina edebilecek karakterleri sorulmas, d
nlmesi gerekli sorular sormaldr. Ahlak, bir arada yaamay baarmaya
alan insanlarn yalnzca siyasal, hukuksal, toplumbilimsel, ruhbilimsel
baklarla sorunlarn zemeyeceklerini bir gn anladklarnda, zerinde da
ha nemle dnecekleri bir alan olacak.
1 05
Dou Bat
1 06
Ahmet lnam
1 07
Dou Bat
1 08
Ahmet nam
1 09
izim: William Hogarth
BiLM, UNiVERSTE VE
ETK uZERNE
Fikret Bakaya
Bir yerde bir kavramn, bir kelimenin kullanlyor olmas, orda o kavrama
veya kelimeye uygun den bir 'gerekliin' varolduu anlamna gelmiyor.
Ekseri kavramlar ve kelimeler yalan sylemek, ideoloj ik bulanklk yaratmak
amacyla kullanlyor. Bu yzden, bilmek eylemi 'bilimle' zde deildir.
Baka bir ifade ile, her bilgi 'bilim' tanmna dahil edilemeyecei gibi, her
'bilgi sahibi' de bilim adam deildir. Etimoloj ik kken itibari ile bizim im
dilerde 'bilim' dediimiz "ilm", Arapa ulum'dan tremektedir ve "bir eyin
dorusunu bilme", "gerein bilgisi" anlamndadr. Buradan iki sonu k
yor: Birincisi, bilginin "bilimsel bilgi" saylabilmesi iin gerekle, gerei
ortaya karmakla ilgili bir abann eseri olmaldr; ikincisi de bilgiye belirli
kurallarla, yntemlerle, prosedrlere uygun olarak ulalm olmasdr.
yleyse bilimi: "belirli yntemlere uygun olarak retilmi gerein bilgisi"
olarak tanmlamak mmkndr.
Demek ki bilim adamnn, bilim adam sfatn hak edebilmesi iin, ger
ein peine dmesi gerekiyor. Bilim adam misyonu "gerein stn
rten perdeyi kaldrmak" olan biridir. Oysa gerek dnyada ekseri tam tersi
sz konusudur. Bilim adam denilen taife, genellikle gerein stn rme
misyonuna koulmu durumdadr. Burada hemen teorik bir sorunla, bilim
Dou Bat
1 Gilbert, Rist, Fabrizola, Sabelli, il Etait Une Fois le Developpement ... Editions d'en bas, Lausanne,
1 986.
1 12
Fikret Bakaya
bilim adam olmaz ama bu tr unvanlara sahip kiiler smr dzeni tarafn
dan "bilgili" olduklar, iin zn bildikleri gerekesi ile kullanlr. Bir ya
lan sradan birine syletirseniz, insanlarn buna inanmas mmkn deildir.
Ama, ayn yalan adnn nnde bir dizi nvan bulunan "ok eitilmi" biri
sylediinde tartmasz "gerek" saylr ve itiraz eden pek kmaz. "Oto
rite"lere yalan syletmek ekseriyetle bavurulan bir eydir. Bu yzden La
tince bir deyim, Amicus Plato, sed magis, amica veritas . . . (Eflatun 'u severim
ama gerei daha ok severim . . . ) der. Bu deyimle kastedilen: "Bir adamn
' otorite' saylmas, onun gerein tapusuna sahip olduu anlamna gelmez"
demeye geliyor . . .
"Bilim adam tarafsz olmaldr"dan kimin neyi kastettiine aklk getir
mek nemlidir. yleyse bilim adam tarafsz olabilir mi? Bilim adamnn
tarafszl arzulanr bir ey midir ve hangi koulda? Eer bilim adam keli
menin gerek anlamnda bilim adamysa, gerein peine dyorsa, yalan
mahkum etme kaygsyla hareket ediyorsa, ister istemez 'tarafldr' . Gerein
stnn rtlmesinde kan olanlar tarafndan 'zndk', "ie ideoloj i kart
ran", "ykc", "blc'', vb. saylp mahkum edilir. Asla bilim adam da
saylmaz. Doa bilimleri alannda Gallei Galileo ve Bruno, sosyal bilimler
alannda da _Karl Marx bu konudaki tipik rneklerdir. Bizde bu tr tavr ko
yanlarn en saygdeer rneklerinin banda smail Beiki gelir. Gerekten
bilim adamnn tarafszl sorunu, matematikten doa bilimlerine, oradan da
sosyal bilimlere gidildike nemli bir sorun haline gelir. 2 Kurulu dzeni
eletiren, gerek anlamda bilimsel bir aba iine giren bu tr insanlar egemen
dzenin adamlar tarafndan mahkum edilegelmilerdir. Buradan gerek
bilim adamnn, sanatnn ve aydnn kurulu dzenle 'arasnn bozuk ol
duu' sonucunu karabilirsiniz. Bilim adamnn tarafszl ile ilgili olarak
unlar sylenebilir: 1 . Bilim adam zellikle sosyal bilimler alannda ' zne
nesne' diyalektiinden tr istese de tarafsz olamaz. Bir kere u ya da bu
snftandr, u ya da bu toplumun snfna veya grubuna kar daha azJdaha
ok sempati duyar veya duymaz, tad bilin yaad toplumsal ortamn
rndr. Btn bunlar bilimle ilgili kiinin toplumsal sorunlara tarafsz
yaklamasn engeller. Demek ki toplum snflara ayrlm olarak kaldka
bilim adamnn 'tarafszl' sadece bir retorik ya da 'niyet' olarak mevcut
olabilir; 2. Uzlamaz snfsal elikiler ve atmalar temeli zerinde duran
bir toplumda, bilim adamnn 'tarafsz' kalmas etik bakmdan kabul edilebi
lir, arzulanr bir ey olmal mdr? Nfusu yaklak 8 milyon olan svire'nin
GSMH's nfusu 500 milyon olan tm Afrika Ktas 'nn GSMH' sna eit.
2 Michel Lowy, "Objcctivite et point de vue de classe dans les sciences sociales'', Critiques de
l 'Economie Politique, no: 9, October, December 1 972, Paris.
1 13
Dou Bat
Bilim adam byle bir 'manzara' karsnda nasl tavr alacak? 358 dolar
milyarderin serveti dnya nfusunun yoksul % 45'inin (ki bu yaklak 2.5
milyar insan demek) yllk gelirine eit. Bilim adam bu tablo karsnda
nerede duracak veya nereden bakacak? Dolar milyarderleri tarafndan m
yoksa o zenginlii reten yoksul emeki ounluk tarafndan m?
O halde bu sorun nasl zmlenebilir? Bir kere toplum snflara bln
m olarak kalmaya devam ettike 'tarafszlk' mmkn deildir. O zaman
bilim adamnn bu sorunun yaratt olumsuzluklardan kurtulmasnn kesin
olmayan zm, her tarihsel dnemde ikircikli olmayan bir tarzda ezilen,
smrlen, bask altnda tutulan snfn tarafnda saf tutmaktadr. Zira, ezi
len-smrlen snflarn kan, gerein aa karlmasndan, gerein
stn rten perdenin kaldrlmasndan, ideolojik bulankln almasndan
yanadr. Egemen bloun kan da yalann, ideolojik kleliin srmesini ge
rektirir. Bilim adam gerein safnda yer almakla en azndan bir yntem
stnl kazanr ama bu mutlak deildir. Ezilen snfn, bask altndaki
halkn safnda yer alan iin bu, geree ulamann gvencesi deildir. 3 Bilim
adam olmann gereini yapmas, asgari yetkinlik-yetikinlii yakalamas da
gereklidir. Nasl bir estetik adamnn sanat sfatn hak edebilmesi iin es
tetik gelerin diyalektik btnln yakalamas gerekiyorsa, bilim adam
nn da 'bilimselliin' gerektirdii ykseklie kabilmesi gerekir. Demek ki,
bilim adam olmak iin sadece bir eyler bilmek ya da kimi "bilimsellie
gnderme yapan" unvanlar tamak yeterli deildir. Belirli bir yetikinlii
yakalamsa, bilimsel yntemleri ustalkla kullanabiliyorsa, toplumsal olaylar
ve sorunlar karsnda etik bir tavr ortaya koyabiliyorsa gerek anlamda
bilim adam tanmna dahil edilebilir.
yleyse "bilim adam tarafsz olmaldr"n ne anlam var? Egemen snfn
adamlar bununla: "Bizim istemediimiz eyleri tartmaya kalkarsanz bu
bilimselliin dna kmak, ie ideoloj i kartrmak olur" denmek isteniyor.
"Okullara, niversiteye, cami ve klaya politika sokulmayacak" dendiinde,
"benim politikam dndakiler yasaktr" denmek istenir. Zira, hibir kurum
younluu ve modalitesi farkl olsa da politikann dnda deildir. Dikkat
edilirse burada kurnazca bir maniplasyon sz konusu: Egemen snf
blokunun szcleri, sorunlara eletire!' yaklaanlar bir kere "ideolojik alana
girdikleri, bilimsellikten uzaklatklar" gerekesi ile mahkum edince, mev
cut olan koruma ve srdrme misyonuna koulmu kendi adamlarn da
"gerek bilim adamlar" olarak sunmay baaryorlar.
Toplumda eitim, eitilmi insan, niversite vb. konusunda da yaygn bir
kafa karkl geerlidir. Bir kere mevcut eitim kurumlan, kurulu dzeni
1 14
Fikret Bakaya
1 15
Dou Bat
6 Bu konuda ilgin bir makale iin bkz.: "Mondialisation cantre / 'ethique" in AGONE, no: 1 6, Mar
silya. 1 996.
1 16
KENZ
Martin Heidegger
MARTIN HEIDEGGER
DNCESNDE
LM
Talip Karakaya *
'
Yrd. Do. Dr. Talip Karakaya, Sleyman Demirel niversitesi, lahiyat Fakltesi Felsefe ve Din
Bilimleri Blm.
1 Jacques Choron, La Mort et la Pensee Occidentale (lm ve Bat Dncesi), Paris : Payot, 1 969,
s. 1 93 .
Dou Bat
2 Martin Heidegger. L 'Etre et Le Temps (Varlk ve Zaman), Trad. de I' Allemand par Franois Vezin,
Paris : Eds. Gallimard, 1 996, s. 25.
3 Martin Heidegger, a. g. e.. s. 2.
4 Jean Paul Sartre, L 'existentialisme esi un humanisme (Varoluuluk Bir Hmanizmdir) Paris: Eds.
Nagel, 1 946, s. 1 7.
5 Martin Heidegger, a. g. e., s. 42.
6 Martin Heidegger, a. g. e., s. 63.
7 Martin Heidegger, a. g. e., s. 72.
1 20
Talip Karakaya
121
Dou Bat
14
Jean Wahl, lntroduction a la pensee de Heidegger (Heidegger'in Felsefesine Giri), Paris: Libr.
Gen. Franaise, 1 998, ss. 23 1 -232.
1 5 Otto Pggeler, La pensee de Martin Heidegger (Martin Heidegger'in Dncesi), Paris: Ed. A.
Montaigne, 1 967, s. 7 1 .
16
Martin Heidegger, a. g. e., s. 67.
1 7 Martin Heidegger, Lettres sur / 'humanisme (Hmanizm zerine Yazlar), Trad. de I ' Allemand par
Jean Beaufret, Franois Fectier, Roger Munier vb., Paris: A. Montaigne, 1 983, s. 2 1 6.
8
1 Martin Heidegger, Questions il! (Sorular), Trad. de l'Allemand par Jean Beaufret, Franois Fe
dier, Roger Munier vb., Paris: Eds. Gallimard, 1 990, ss. 67-68.
19 Martin Heidegger, a. g. e., s. 84.
20
Martin Heidegger, L 'Etre et Le Temps, Paris: Eds. Gallimard, 1 986, s. 32.
1 22
Talip Kara/caya
28 R. Schercr, A. L., Kel kel, Heideggr. Par is: Ed5. Seghers, 1 973, ss. 60-6 1 .
123
Dou Bat
33 Jose Echcvcrria, la Mort et Le Probleme du suj.:tt (zne Sorunu ve lm), Paris: Ed. J . Vrin,
1 957, s. 1 8 1 .
14 Martin Heidegger, l 'Ere et le Temps. Paris: Ed. Gallimard, 1 996, s. 304.
'5 Georgcs Gurvtch, les Tendances Actue:les de la piilosophie Allemande (Alman Felsefesinin
ada Eilimleri), Paris: Libr. J. Vrin, 1 949. s. 23 1 .
1 24
Talip Karakaya
otantik olmayan bir varolu durumundan otantik varolu tarzna doru geii
salar. Bu Dasein'n her zaman ve srekli otantikliini garanti altna almaz.
Her iki durum yani gerek otantik olma gerekse olmama iki gerek varlk
tarzdr. Dolaysyla bunlarn her ikisi de Dasein'n varlnn gereklie
dnmesidir. lmn gereklii veya ontoloj ik konumu otantik varoluun
ok ak ekilde ortaya karlmasndan baka ey deildir. 36
Buraya kadar Heidegger'de lmn nasl ele alndn ve nasl aklan
dn belirtmeye altk. Onun Varlk ve Zaman adl eserinde bu konu ze
rinde zellikle ontoloj ik-existential boyutta yeterince durduunu bir kez daha
belirtmemiz gerekiyor. O lm fenomenini, Dasein'n varlk bantsnda ele
alnmasna ve ona gre bu fenomenin Dasein'n gerekliinin zn olu
turmasna karn, Hegel de onu Heidegger'den daha deiik boyutta ele alp
7
bunun bir irrealite-gerekd3 olduunu vurgulamtr. Her iki dnrn
lm konusunda deiik dnceleri zellikle Hegel' in felsefesinde, yaamn
lm kuattn ve lmde yer aldn aka belirleyiinde kendini gs
termektedir. Oysa Heidegger'de gerek bir fenomen olan lm, bu gerekli
ini Dasein ile birlikte srdrmektedir. Ayn zamanda gerek kavramnn
Heidegger'de dier bir anlam, dnya-iinde-varlk3 8 olmasdr.
lm fenomeni, Heidegger'in dncesinde d etkenler sebebiyle var
oluun kesintiye uramas gibi etkileime urar. Varolu olarak adlandrlan
bu iliki, herhangi birisinin lmn gzlemekten ve lm korkusundan ba
kas deildir. Eer bir ben varsa bu bakasnn lmnden baka ey deilse
bizzat kendinde ben buradadr ve zorunlu olarak varlk-lmek'tir. 39
HEIDEGGER'DE LM VE LMSZLK
40
Martin Heidegger'in L 'Etre et Le Temps adl yaptnda ele ald en nemli
konulardan biri de lm fenomenidir. Ona gre lm, insan varlnn en
belirgin bir zellii olduu gibi ayn zamanda Dasein 'n varoluunun sonunu
hazrlayan ve bitiren bir olgudur. Dier bir anlatmla hibir Dasein bizzat
kendi lmn deneyimleme olanana sahip olmadndan bir btn olarak
da kendi varoluunu kavrayamayacann altn bir kez daha izmemiz gere
kiyor. Jacques Choron'un4 1 vurgulad gibi Heidegger'de kelimenin tam
36 H. Dreyfus, Heidegger and modern philosophie (Heidegger ve Modem Felsefe), Critical Essays,
Edited by. Michael Murray, New Haven and London, Yale University Press, 1 978, ss. 222-238.
37 A. de Waelhense, la philosophie de Martin Heidegger (Martin Heidegger'in Felsefesi), Louvain:
Eds. De L ' lnstitut Superieur de philosophie, s. 1 46.
38 Michel Haar, Heidegger et / 'essence de / 'homme (Heidegger ve i nsann z), Grenoble: Eds. J.
Million, 1 990, ss. 29-3 1 .
39 Jean Wahl, a. g. e., s. 1 6 1 .
" Martin Heidegger, l 'Etre et le Temps, Paris: Gallimard, 1 986, s. 240.
41 Jacques Choron, , a. g. e., s. 204.
1 25
Dou Bat
42 A. Kadir en. Heidegger 'de Varlk ve Zaman, Bursa: Asa Kitabevi, 1 997, s. 63.
43 A. Kadir en, a. g. e., s. 1 24.
4 4 Talip Karakaya, "Martin Heidegger'de nsan Realitesinin Atlm Varlk Olmas ", S.D. . lahiyat
Fakltesi Dergisi, Yl 1 997, Say: 4, Isparta 1 999, ss. 1 73 - 1 83 .
4 5 Nejat Bozkurt, 20. Yzyl Dnce Akmlar, 2. b . , stanbul: Sarmal Yay., 1 998, s. 306.
46 Martin Heidegger, a. g. e., s. 306.
1 26
Talip Karakaya
ve dnyada olmaktr. Kaygnn genel olarak anlam ac, korku, phe ifade
etmesine karn Heidegger' de ok daha zel anlam ifade ettiini unutma
mak47 gerekir. Dasein'n varlnn tamln lm ve olanaklar asndan ele
aldmzda kaygnn nemi daha da artmaktadr.
Martin Heidegger'e gre lm-iin-varlk dncesi bizi bilinlendir
mekte, ynlendirmekte bunun tesinde yeni bir yaama itmektedir. nk
lml-varlk veya lmle yzleme dncesi ve kaygs, Dasein'n dnya
iinde-varlk olmasn salar. Varolusal olanaklar bakmndan lm kaygda
kendini bulur ve temellenir. Kendisi alamaz bir fenomen olan lmn ken
disiyle tm olanaklar biter. Dolaysyla Dasein'n burada oluunun her an,
her dakikas lmle biimlenir ve ekillenir. nk lm, yaam birlik ve
btnlk konumuna getirmekte, yaama anlam vererek etkinliini ve ne
mini daha da pekitirmektedir. Dasein lm korkusunu, gnlk iler ve pro
jeleriyle uzaklatrmak istese de ondan uzaklaamayacaktr.48 Bu insann
sadece kendi lm karsnda korkmas ve kamasdr. O lml-varlk
bilinciyle kendi varoluuna ular.
Heidegger'e gre lml olma veya lmlln saf fenomeni karsna
bizi yerletirme dncesi, yaama bir snr koymaktan ve Dasein'n bizzat
kendi lmn anlamasndan baka ey deildir. nk Dasein kendi l
mn dnen ve lmle i ie olan bir varlktr. Heidegger'e gre her
Dasein daha nce de vurguladmz gibi kiinin lm konusunda srekli ve
zorunlu olarak kendi kendini kuatr. lm bizzat kendisi iindir. Ona gre
Dasein'n veya varln genel z olmadndan lmn de genel z yoktur.
Bir baka deyile lmn ve varoluun, bakasna gemeyen, devredileme
yen ve yanstlamayan zellii vardr.
Konumuzu bir baka boyuttan ele aldmzda Heidegger' e gre varolu
un lml varlk olma dncesinde lm fenomenin d etkenler sebebiyle
kesintiye urad gibi etkileime uradn grrz. Ona gre varolu ola
rak adlandrlan bant herhangi birisinin lmn gzlemekten baka bir
durum olmad gibi kendi lm korkusundan bakas49 da deildir. Burada
vurgulanmak istenen balantnn ve ilikinin saptanmasdr. Ben, bakasnn
lmnden ayr hissedilen bir olgu olarak bireyden baka ey olmayp bizzat
kendindedir ve zorunlu bir iliki iinde varlk lmektir.
Heidegger'e gre lm, yaamn bir ksmn oluturan geni anlaml bir
fenomendir. rnein, Dasein biyoloji biliminin obj esi olarak bir canl gibi de
incelenebilir. nk bu konuda bilimsel aratrmalar yapldndan lm
konusunda alan herhangi bir aratrmacnn aklamalarnn ortaya tamam
47 Jean-Michel Salanskis, Heidegger, Paris: Eds. Les Belles Lettres, 1 997, ss. 32-39.
48 Bedia Akarsu, ada Felsefe, 3. b., stanbul: nkiliip Kitabevi, 1 994, s. 224.
49 Martin Heidegger, a. g. e., 240.
1 27
Dou Bat
so
Martin Heidegger, a. g. e., s. 247.
s S. Mulhall , Heidegger ve Varlk- Zaman, ev. Kaan ktem, stanbul: Sarmal Yayn, 1 998, s. 1 65.
52 Frank Magill, Egzistansiyalist Felsefenin Be Klasii, ev. Vahap Muta!, 2. b., stanbul: Dergah
Yayn, 1 992, s. 55.
SJ Jean-Michel Besnier, Histoire de la Philosophie Moderne et Contemporaine-2 (ada ve Modem
Felsefe Tarihi), Paris: Eds. Grasset I Fasquelle, 1 993, s. 756.
54 Martin Heidegger, a. g. e., s. 86 vd.
s Frank Magi ll, a. g. e.. s. 55.
1 28
Talip Karakaya
1 29
Dou Bat
SONU
Heidegger'e gre bizler ne tr varlk veya kim olduumuzu anlamaktan ka
ndmz gibi gerekten de kaarz. Dolaysyla bu durum, bizlerin metafi
zii ve varln zamanla olan bantsn anlamamz gz ard etmemizi de
belirler. Heidegger'e gre lmle karlama her eyi sorgulayan kaygy
ortaya karr. Dier taraftan ona gre lm, bizleri varlmz sorgulamaya
srkler ve yaamn amacn bulmamz salar. Bizler kararl bir ekilde bu
ama dorultusunda gelecee sarlrz. Bylece gerek gemi gerekse imdiki
amacmzn ne olduunu anlarz. Bundan dolay etrafmz kuatan dnyann
gereklerine ve gemiin doru deerlerine ularz.
Ksaca Heidegger'e gre lm olay, bizim iin olaslklar aklayan
dnyann gereidir. Olaslklar etrafmzdaki dier varlklara ve dnyaya
baldr. Bu oluum kendi kendimizi ve kim olduumuzu anlamamza yar
dm eden nemli bir etkendir.
YNAKA
Akarsu, Bedia. ada Felsefe, 3. b., stanbul, nkilap Kitabevi, 1 994.
Besnier, Jean-Michel. Histoire de la Philosophie Moderne et Contemporaine. T. 2, Paris: Eds.
Grasset-Fasquelle, 1 993.
Bozkurt, Nejat. 20. Yzyl Dnce Akmlar. 2. b., stanbul: Sarmal Yaynlar, 1 998.
Choron, Jacques. La Mor/ et La Pensee Occidentale, Paris : Payot, 1 969.
Corvez, Michel. La Philosophie de Heidegger, Paris, P.U.F., 1 96 1 .
59Talip Karakaya, ada Felsefi Dnceler, Isparta: Faklte Kitabevi Yayn, 2000, s . 17.
60Jean Wahl, "Martin Heidegger'de nsan Realitesinin Atlm Varlk Olmas '', ev. Talip Karakaya,
S.D. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Yl 1 997, Say: 4, Isparta 1 999, ss. 1 74-1 75.
1 30
Talip Karakaya
en, A. Kadir. Heidegger 'de Varlk ve Zaman, Bursa: Asa Kitabevi, 1 997.
Dastur, Franoise. la Mort, Paris: Ed. Hatier, 1 994.
Dreyfus, H., Heidegger And Modern Philosophie, Critical Essays, Edited By. Michael Murray, New
Haven And London, Yale University Press, 1 978.
Echeverria, Jose. la Mort et le Probleme du Sujet, Paris : Ed. J. Vin, 1 957.
Granel, Gerard. Remarques sur l 'acces a la Pensee de Martin Heidegger : Sein Und Zeit in la
Philosophie Au Xxe Siecle, T. 4, Paris : Libr. Hachette, 1 973.
Gurvitch, Georges. les Tendances Actuelles de la Philosophie Allemande, Pais : Libr. J. Vin, 1 949.
Haar, Michel. Heidegger et l 'essence de l 'homme, Grenoble: Eds. J. Million, 1 990.
Haberrnas, Jrgen. le Discours Philosophique de la Modernite, Paris : Eds. Gallimard, 1 988.
Heidegger, Martin. l 'Etre et le Temps, Trad. de I' Allemand par Franois Vezin, Paris: Eds.
Gallimard, 1 996.
- Was Is Metaphysik, 8. Ed., Francfort, 1 960.
-leres Sur l 'humanisme. Pais : A. Montaigne, 1 983.
-Questions lif, Trad. de L' Allemand par Jean Beaufret, Franois Fedier, Goger Munier vb.,
Pais: Eds. Gallimard, 1 990.
Jaffro. Laurent et Labrune, Monique. Gradus Philosophique, Paris: Eds. GF-Flammoion, 1 994.
Jankelevitch, Vladimir. la Mort, Paris : Flammoion, 1 997.
Karakaya, Talip. ada Felsefi Dnceler, Isparta: Faklte Kitabevi Yaynlar, 2000.
Levinas, Emmanuel. la Mort et le Temps, Paris : Eds. De l ' Herne, 1 99 1 .
Magill, Frank. Egzistantialist Felsefenin Be Klasii, ev. Vahap Muta), 2 . B., stanbul, Dergah
Yaynlar, 1 992.
Mulhall, Stephen. Heidegger ve Varlk. ev. Kaan ktem, stanbul: Sarmal Yaynlan, 1 998.
zlem, Doan. Gnmzde Felsefe Disiplinleri. stanbul: nklap Kitabevi, 1 997.
131
"Mezar Kazclar Kumpanyas"
Williarn Hogarth
ARKEOLOJ, ENEALOJ,
ETiK*
Arnold 1. Davidson
kendi yorumunu dile getirirken ikinci fikir de ksa ve zl olarak, onun gene
alojik yntemi hakkndaki yorumunu ortaya koymaktadr. lk olarak arkeolo
jik yntemi ele alalm.
Hipotez olarak, eer arkeoloji, doruluk ile, ifadelerin meydana gelii,
kural, snflandrl, ne srl ve ileyii iin dzenlenmi olan yarg
biimlerinin btnn gsteriyorsa, Foucault'nun doruluun statsn
belirleyen ifadelerin bu dzenlenmi yarg biimlerinin bir tarihini yazmaya
girimesine armamak gerekir. Bu tarihe balamak iin, "bir nesneler
alannn snrlanmasyla belirginleecek olan baz karsamac uygulama -
ifade retici uygulama- tiplerini bilgi iin meru olan bir bak asnn
tanmndan ve, kavramlarn ve terimlerin retilmesi iin gerekli ilkelerin
tespitinden ayrmak gerekir. Bylece, her karsamac uygulama, onun
darda tutmalarn ve tercihlerini gsteren bir kurallar oyununu ierir."2
Foucault, karsamac uygulamalarn bir arkeolojisi asndan,3 lan Hack
ing'in olgunlamam bilimler -Foucault'nun ifadesiyle, "tarihlerinin dzen
sizlikten baka bir ey olduunun varsaylabilmesi iin, emprizmin ar
renklilii, raslantnn ya da hayal gcnn, eski geleneklerin ve d olaylarn
fantezilerine ar ballklarn kendilerine atfedildii bu bilimler"4- adn
verdii eylerin tarihini yazmak (Kelimeler ve eyler'in ngilizce basksna
yazd nszde bunu syleyen kendisidir) projesine kendini adamt. Fou
cault, emprik bilginin bu tipinin ok iyi kurulmu bir dzene sahip olduunu,
bu bilginin tarihinin farkl ifade tiplerini mmkn klan sistematik kurallar
ve bu kurallarn dnmlerini varsaydn ilk defa aklad zaman, belki
bugn iin nemsiz ama cesur hatta radikal bulunan hipotezi ortaya att.
Bununla birlikte, bu kurallar, asla, bu karsamac uygulamalara katlan bi
reyler tarafndan kaleme alnmamtr; onlar bireylerin bilinlerinde mevcut
deildir, ama Foucault'nun "bilginin pozitif bilinsizlii"5 dedii eyi
olutururlar. Eer bu kurallar greli olarak hem otonom hem anonim iseler,
eer onlar bireylere doruladklar zaman doruladklar eyi dorulama
olanan veriyorlarsa, onlarn tarihleri ve bu bilginin tarihi bildiimiz tarih
tipine benzemeyecektir. Bu tarih tipi, rnein, belirli eserlerin ya da
melliflerin, belirli dzenlerin evresinde yeniden kmelenmeye yol
amayacak; bizim iin bir bilim ya da bir disiplin olan eyin allm
1 34
Arnold !. Davidson
1 35
Dou Bat
sebep olan eyi anlamaya olanak vermez, hatta engel olur, fakat bu itiraz
onun niyetine o kadar yabancdr ki, Foucault'nun buna cevap vermek ihtiya
cn bile duymam olmasna arlmamaldr.
Bundan dolaydr ki, Foucault baz temel eserlerinde sreksizlik temas
nn egemen olduu arkeoloj ik bak asnn karmsal uygulamalarn tasvir
etmek istiyordu. Bilgi sistemleri arasndaki kopukluklarn dzene sokuluu
onun ynteminin bir ilkesi deildir; bu onun ynteminin bir sonucudur.
Bilimlerin tarihsel yn, eer, ifadelerin kuruluu ve meydana gelii ile ilgili
ortak kurallara bal olarak tasvir edilirse, bir baka grnm iinde kendini
srekli olarak ortaya koyan ey, pekala ok ak bir biimde ayn grnm
iinde sreksiz olarak da grnebilir. Arkeoloj ik yntem dnemlere ayrl
may ve farkl alanlarn birliini hemen hemen tmyle deitirir. rnein,
yalnzca bilimsel bilgiye ilave ediliyor gibi grnen yeni ifade tipleri eer
mmkn ise, bunun, gerekte, ancak karsamac oluumun altnda bulunan
kurallarn, dikkate deer bir biimde, deimesi sebebiyle olduunu tespit
ederiz. Buna karlk, arkeolojik yntem, sreksizliin bir grnn ser
giledikleri iin ihmal edilmi olan yeni srekliliklerin kefedilmesine de
olanak verir. Arkeoloji, bilginin tarihi ierisinde, sreksizin srekli zerinde
egemen olduunu ne srmez, fakat, zmlemenin bu dzeyinde, doal
gruplar oluturuyor gibi grnen eyin, kendini ok daha az doal olarak
ortaya koyma ansna sahip olduunu ne srer.
Foucault'nun, son eserlerinde en fazla kulland genealoji arkeoloj iden
daha geni erevelidir. O, zellikle nesne iin, doruluk sistemleriyle
iktidar biimleri arasnda karlkl ilikilere, doruluun meydana geliinin
"siyasal rejim"ine sahiptir. Nietzsche'den alp kulland bu genealoj ik yol,
onu doruluk ile ilgili baz iddialarn, zellikle ifadeler, kavramlar ve insan
bilimlerinin ilkeleri hakkndaki iddialarn kayna ile ilgilenmeye gtrd.
Fakat genealojiye zg olan ey, onun balanglara olan ilgisi deildir; bu
ilginin biimi, ve zmlemek iin ayrt ettii balang tipidir. Genealoj i,
eylerin zn yakalamak iin, ya da tarihin ak iinde geliecek olan bir
"sabit biim"i aratrmak iin balanglara balanmaz; genealojinin
zd sr, kefedilecek bir zn ya da orij inal birliin bulunmaddr.
Genealoj i balanglar inceledii zaman arazlar, raslanty, tutkuyu, kk
ktlkleri, srprizleri, ar alkanty, istikrarsz baarlar ve iktidar
grmek ister. Foucault, Nietzsche zerine olan denemesinde, kendi
dncesini anlamak iin temel bir metin yazar: "Tarihsel balang alak
seslidir. Gvercinin adm gibi alak gnll ya da ll anlamnda deil,
fakat btn ar tutkunluklar bozmaya zg olan istihzal, alayc
1 36
Arnold /. Davidson
8 Foucault, "Nietzsche, la genealogie, l 'histoire", dans Horr.mage i Jean Hyppolite (Paris: Presses
Universitaires de France, 1 97 1 ), p. 1 49.
9 Foucault, Surveiller et punir, (Paris: Gallimard, 1 975), pp. 1 92- 1 93.
1 37
Dou Bat
138
Arnold !. Davidson
1 4 bid, p. 97.
l 5 P. Robinow ( ed. ), The Foucault Reader, p. 62.
1 6Raritan'da yaymlanacak olan "Sex and the Emergence of Sexuality"de cinselliin bir arkeolojisi
hakkndaki proje tarafndan ortaya atlm sorulara yaklayorum.
1 39
Dou Bat
1 40
Arnold /. Davidson
141
Dou Bat
Ahlilk
Foucault'ya gre, etiin drt vehesi arasnda baz ilikiler bulunmakla bir
likte, onun iin, "bunlar arasnda belirli bir bamszlk"23 da vardr. Etiin
telosu Hristiyanln ortaya kmas ve yerlemesiyle birlikte deitii,
saflk ve lmszlk ama olarak tespit edildii zaman, etiin drt vehesi
ayn zamanda deiiklie uradlar. Fakat Grek kltrnde, rnein, klelik
biimi kademeli olarak deitii halde etik cevher ayn kald. Onun Cinsel
liin Tarihi nin ikinci ve nc ciltleri Grek ve Roma toplumlarndaki
'
22 lbid., p. 334.
23 Ibid., p. 33 5 .
1 42
Arnold /. Davidson
1 43
Dou Bat
25 lbid p.
. 3 59 .
1 44
Arnold /. Davidson
1 45
k
izim: Marjan Mance
ARiSTOTELES 'N
EunAiMONiA UZERNE
DNCELERi*
Thomas Nagel
1 48
Thomas Nagel
1 49
Dou Bat
1 50
Thomas Nagel
grlyor ki, bu akl yrtme pek de iyi bir akl yrtme deildir. Bir ey
basit-birletirici bir ergon'a sahip olmak zorundadr ve o eyin m
kemmellii birbirine bal iki eyin ortak bir ilevi olmaldr.
Bylesi bir indirgeme yntemi neden insan ruhu ve eudaimonia iin de
geerli olmasn? Sindirim ve kendi benzerini fiziksel olarak meydana
getirme olayn bir yana braktk; nk, midyeler de ayn eyleri yapyor.
Duyumsama ve arzulama ise kpeklerle aramzda ayn olan ey. yle
grnyor ki, biz insana zel olan tek ey, yani akl ile brakldk. Ancak
tanrlar bizim sahip olmu olduumuz kapasitelere sahip olmamakla birlikte
akla sahiptirler. Dolaysyla insana zel olarak grnen akl da insann to
idion'u olmaktan kyor gibidir. yle grnyor ki, bu tasnife dayanan akl
yrtmeyi brakmak zorundayz. te yandan kabul etmeliyiz ki, insan birle
tirici bir ergon'a sahiptir ve bu da tanrlarda ve kpeklerde de bulunur; ayn
tirbuon ve ie aacann ortak olarak sahip olduklar ergon gibi. Sz
edilen eylerin hepsi kendilerini ayn ergon kutusunda bulurlar. Eer bu akl
yrtme doru olsayd, o yalnzca kapsayc bir btnsellik oluturmay ve
aklsal olmayan bilin alann da iermekle kalmaz, aa seviyedeki fiziksel
yaam ilevlerini de insann mkemmelliini oluturan geler olarak gr
meyi hakl karrd. Ancak gerekte insan ruhuna ait kurucu elementlerin
birleik grnts samadr ve eer bunun neden sama olduunu ifade
edebilirsek bizzat Aristoteles' in akl neden insann to idion'u olarak grd
n anlayabiliriz ki, akl da sindirim gibi baka varlklar tarafndan payla
lm olsa da.
Burada i banda olan dnce ak olarak kapasitelerin hiyerarik
sralanmdr. Karmak organizmalarn yaama ilikin kapasiteleri ayn se
viyede deildir. Baz kapasiteler dier bazlarn destekleyerek hizmette bu
lunurlar. Bu gerei ak bir biimde anlatmak o kadar kolay deildir. Prima
facie beslenmenin alglamaya ve yer deitirmeye olan hizmetini ele alalm.
Bu, beslenmenin daha yksekte bulunan hayvann zel ergon'u olduunu
reddetmeye bir temel de tekil edebilir. Ama alglama ve yer deitirme, r
nein bir zrafada geni olarak beslenme amacna ve remeye hizmet eder
ki, bu da olay aklamaya yetmez.
Zrafa olmann anlam nedir? Zrafa belli bir aktif yaam srer ki, bu ya
am karmak bir metabolizma tarafndan desteklenir ve belli bir dzene
gredir. Ve btn bunlar sayesinde zrafa sahip olduu aktif yaam srd
rebilir. Bir ey aktr: Zrafann grmesi, yrmesi ve sindirimi bir ve ayn
varlkta yan yana sregiden ayn eylem deildir. Daha ak bir ifade ile
alayan, altn slatan ve gzlerini kapayan ayr bebek gibi deildir. Bir
zrafa tek bir organizmadr ve onun ileyii son derece doru bir biimde
organize edilmitir. Onun mkemmellii tek tek mkemmelliklerin birlikteli-
151
Dou Bat
1 52
Thomas Nagel
1 53
Dou Bat
1 54
Thomas Nagel
kilde itiraz edilebilir. Basit olarak insann ergon'unun bir tek ey olduu
inkar edebilir ve daha ileri giderek, insann ergon' u bir koleksiyondan
olutuu sylenebilir. Bu yap ncelik-sonralk ilikisinin yansra hizmet ve
destekleme bantsndan da yoksundur; tpk ok azl kesen bir bakta
olduu gibi. Bu ise; y sindirimi eudaimonia'nn bir parasn
oluturmadna ilikin dnsel izgiyi izmede bizleri kararsz brakr.
kinci bir yntem, insann ergon'unun tek bir ey olduu varsaymna sahip
kmak olur ve denilebilir ki, insan kapasitesinin en yksek belirlenimi
yalnzca aklsal olanda deildir. O ayn zamanda teorik ve pratik kayglar da
ierir. Bu bana en fazla kritik edilebilecek bir dnce dizgesi olarak
grnse de bunu burada yapmayacam.
NOTLAR
1 . Bu tartmalar John M. Cooper tarafndan yazlan "l tellectualism and Practical Reasoning in
Aristotele's Moral Philosophy" adl makalesi zerine yaplan yorumlardan derlenmitir ki, bu ad
geen alma 28 Aralk 1 969'da New York'taki The Society for Ancient Greek Philosophy'nin
toplantsnda sunulmutur. Benim aratrmamn bir blm ise The National Science Foundation
tarafndan desteklenmitir.
2. Bu durumun neminin vurgulanmas Cooper'a aittir. Yazd makale il metne gnderimde
bulunur ki, onlar srasyla unlardr: EE 1 2 1 5 a 1 2- 1 9, NE 1 099 b 1 8-25 ve daha da zel olarak
Politics 1 324 b 24-29.
3. Ethics'in ikili-tz yorumu doru olsa bile bu sonu bir aklamay zorunlu klar. Nicomachean
Ethics'in psikolojisi hem ruhun bedenin birincil gerekliini ve hem de katksz akln varln
kabul eder. Ancak katksz akl ruhun bedenin birincil gereklii olmasndan uzakta ve ondan
ayndr. Katksz akl bedenden uzak olsa bile biz yine de neden bedensel-ruhsal ilevlerinin
eudaimonia tanmna dahil edilmediini somak durumundayz. Herhangi bir yaklamn ikili-tz
teorisi temelinde anlaml bir snrlama yapaca phe gtrr. Byle bir yaklamn salt hylonorphic
insan teorisi kapsamnda eudaimonia'nn neleri iermesi gerektii konusunda baarl bir snrlama
yapacan sanmyorum. Hylomorphic insan teorisinde nous bir baka ruh olmann yerine, o en
yksek aktivitenin zn tekil eder. Ancak, nous burada dncede ruhun dier blmlerinden ayrt
edilebilir ki, o gerekte ruhun dier blmlerinden ayr deildir. te bu dncedir ki, Aristoteles N.
E. 1 . 1 3 'te dile getirir. Sz edilen yerde Aristoteles ruhun hangi mkemmel blmnn eudaimonia
ile zde klnmas gerektii zerinde durur.
"Bu iki parann, bedenin paralarnn ayn olmas gibi ayn olup olmad baka herhangi bir
blnebilir btnn kendi parasndan uzakta olmas gibi olup olmad veya dncede iki ayr ey
olarak ayrt edilebilir olmasna karn gereklikte bunlarn ayrt edilemezlii, ayn bir dairenin i ve
d bkeylerinde olduu gibi, zerinde konumu olduumuz konu bakmndan hibir neme sahip
deildir." ( l 1 02 a 30-34)
1 55
"Psikoloji"
izim: Gary Larson
KUSURA BAKMAYIN
AMA HiBR ZAMAN
158
Jacques Derrida
1 59
izim: Rodes
CEDEL
"Descartes Kuku Onnannda"
Descartes hakkndaki genel yarg, onun bir ah/dk filozofu olmad ynn
dedir. Bu genel kanaatin olduka salam delillere istinad etmekte olduu ileri
srlebilir. Ayrca, Decsartes'n mstakilen ahlak zerine kaleme alm
olduu bir eseri mevcut olmad gibi, dier eserlerinin ierisinde de hususen
ahlak zerine ayrlm mstakil pasajlar mevcut deildir.
Ancak, btn bunlara karlk, bu hkm ar derecede geneldir ve Des
cartes Felsefesi' nin birok bakmdan ahlak i le olan ok yakn balantlarn
aklama konusunda yetersiz kalmaktadr.
Her ne kadar dorudan-doruya Ahlak zerine odaklanm ve youn
lam olmasa da, bir problem alan olarak Ahlak, Descartes Felsefesi iin
birok filozofa gre ok daha fazla, ok daha ileri dzeyde bir anlam
tamaktadr. Zira, Ahlak, Descartes Felsefesi'nin hem btnn kuatmakta,
Dr. Durmu Hocaolu, Marmara niversitesi Atatrk Eitim Fakltesi Fizik Blm.
Dou Bat
1 64
Durmu Hocaolu
1 65
Dou Bat
1 66
Durmu Hocao/u
nda ve dieri de nihayetinde olmak zere iki ayr nemli yer igal et
mektedir.
1 67
Dou Bat
6 " ... philosophie signifie l 'etude de sagesse , .. " Principes., "Lettre de L'Auteur., (Oevres et Letrres
iinde), s. 557, pr: 2.
7 Descartes, Felsefenin lkeleri, nsz (ev: M. N. Karasn. s. 9, st: 7-8).
8 Descartes, Felsefenin ilkeleri, "Mellifin Mektubu", ev: M. Karasan, s. 20-2 1 , ayrca, bkz:
'
Principes, "Lettre de L ' Auteur, (Oeuvres et letrres iinde), s. 565-566.
9 Descartes, Felsefenin lkeleri, "Mellifin Mektubu", ev: M. Karasan, s 2 1 , pi": 2., ayrca, bkz:
i
Principes, "Lettre de L' Auteur, (Oeuvres et Letrres iinde), s. 566, pr: 2.
1 68
Durmu Hocaolu
10 Descartes, Felsefenin lkeleri, ev: M. Karasan, nsz (Mellifin Mektubu), ev: M. Karasan, s.
22, st: 1 v. dv.
1 1 Descartes, Felsefenin lkeleri, ev: M. Karasa, nsz (Mellifin Mektubu), ev: M. Karasan, s.
20.
1 2 Descartes, Felsefenin lkeleri, ev: M. Karasan, 1 : 1 , 2, 3., ev: M. Karasan, s. 28-30; Principes
( Oeuvres et Letrres iinde), s. 57 1 -572.
1 69
Dou Bat
1 70
Durmu Hocaolu
1 3 Descartes, Metod zerine Konuma, ev: M. Karasan, Blm: 1 1 1, s. 25-29, Aynca, bkz: Discours
(Oeuvres et Letrres iinde), Troisieme Partie, s. 1 4 1 - 1 44.
14Bkz: J. Cottingham, Descartes Szl, "Ahlak" Md, s. 32, pr: 1 .
171
Dou Bat
ite, yani btn hayatm aklm iletmekte ve kabul ettiim metodu gderek
gcmn yettii kadar hakikatin bilgisinde ilerlemekte kullanmaya devam
etmekten daha iyi bir ey yapamayacama inandm." demekle, filozof,
adeta kendisinin var-olu gerekesini aklamaktadr: "gcmn yettii ka
dar hakikatin bilgisinde ilerlemek. "
15
Alfred Fouillt\, Descartes, s. 1 48, st: 1 2- 1 5 .
16 M. Karasan, Metod zerine Konuma'ya ekledii aklamalar, a.g.e., s. 1 3 1 , pr: 2.
1 72
Durmu Hocaolu
munda kalabildii halde, hakikat bahis mevzuu olunca, karar verebilmek iin
apakl beklemek Hzm gelmektedir.
Felsefeden beklenen plana gre:
1 . nsan asndan bilinebilmesi mmkn olan her eyin genel ve kuatc
bilgisi, yani, "klli hakikat" elde edilecektir.
2. Bu, bize, "Hikmet"i verecektir.
3. Hikmet, Fazilet'i getirecektir,
Hikmet, sadece iyilik bilgisinden kaynaklanan gerek faziletlerin
tmdr, o halde, "btn ve tam olgun bilgi" olmak durumundadr. 1 7
Ancak ne var ki, byle bir eyin tam olarak gereklemesi ancak ve yal
nz "son derece tam ve olgun olan " Tanr' ya zgdr. 1 8 O sebeple, yani
tanrsal bir yetkinlie sahip olmadndan, insan iin ancak, snrl bir
bilgelik sz konusu olacaktr:1 9 "Hakikatte ancak ve yalnz Tanr' dr ki,
tam manasyla hakimdir, yani her eyin hakikatini btn aklyla bi
lir. . . . fakat denilebilir ki, insanlar, daha pek mhim hakikatler hakknda
az veya ok bilgi sahibi olduklar nisp ette az veya ok hikmet sahibidir
ler. "
4. Son safhada ise, kesin bir ahlak, yani tam olarak olmas gerektii gibi
olmak seviyesine ykselebilmek mmkn olbilecektir.
5 . Bu da ayn zamanda "mutluluk" slayacaktr. Yani, Temelli Ahlak
ayn zamanda bir mutluluk ahlakdr. Bu sebeple, Descartes Felsefesi'nin
nihai amalarndan birisinin de "Mutuluk " (Eudemonism) olduunu syle
yebiliriz. Hakikatin temaasn, yani Felsefe'yi "Bilgeliin ncelenmesi" ola
rak tanmlannca, bu tanmn bir gerei olarak da "Felsefe Yapmak" ise, ibu
sz edilen "Bilgeliin Edinilmesi" olmktadr. 20 Bu ekilde hikmet edin
mekle "gerek felsefe" yaplm olur ki bu da insan daima mutlu etmeye ye
tecektir. 21 Bu, onun hem felsefesinin banda bulunan Ereti (Geici, Muvak
kat) Ahlak'nn ve hem de sonunda bulunan Temelli (Kat'i, Kesin) Ahlak'
nn nc ilkesi olan "insann kendi elinde olan ey, sadece kendi dnce
sidir ve bu da onu tek bana mutlu etmeye yeter " kuralnn bir sonucudur.
17 nsan iin Bilgelik (Hikmet, Sagesse), "insann bilebilecei btn eylerin tam bir bilgisi"
anlamndadr. Bunu filozof, yle tanmlamaktadr: "Hikmet sznden de... insann bilebildii btn
eylerin tam bir bilgisi anlalr. " [lkeler: nsz, ev: M. Karasan, s. 7, st: 4 v.dv, ayrca, bkz:
Principes, "Lettre de L' Auteur, (Oeuvres et Letrres iinde), s. 557, pr: 2.
18
Bkz: Descartes, Metafizik Dnceler, ev: M. Karasan, Blm iV, s. 1 85, pr: 2; Principes,
"Lettre de L'Auteur, (Oeuvres et Letrres iinde), s. 557, pr: 2- s. 558.
1 9 Descartes, Felsefenin lkeleri, ev: M. Karasan, nsz., s. 7., st: 25.
20
Descarte;, Felsefenin lkeleri, ev: M . Karasan, Prenses Elisabeth'e sunu yazs, s. 5 . pr: 2.
21
Prenses Elisabeth'e 6 ekim 1 645 tarihli mektup; bkz: Descartes, Ah/dk Mektuplar, ev: M.
Karasan, s. 6 1 , pr: 1 .
1 73
Dou Bat
Akl 'a balanan bir "karar salaml" olup, insann mutluluu (ruh mem
nunluu) iin gerekli bir arttr (Ibid).
Descartes'n asl ahlaknn, ancak btncl bir hikmetin elde edilmesine
bal olmas dolaysyla mevcut olan deil fakat gelecekte tam olarak ortaya
kacak olan bir ahlak olduunu sylemitik. Bu haliyle byle bir ahlak,
ancak bir "ahlak tasars" olarak nitelendirilebilir. Fakat yine de, Descartes
yorumcularnn ortak grne gre, filozof, Prenses Elisabeth ile mektupla
malarnda Kat 'i Ahlak (Halis Ahlak; Propre Morale) olarak bilinen bu ahlak
tasarsndan sz etmi ve dikkate deer baz esaslar dercetmeye almtr. 22
Filozof, Elisabeth' e yazm olduu 4 austos 1 645 tarihli mektupta, daha
nce Discours'da vazetmi olduu Muvakkat Ahlak'n kuraln hatrlata
rak "mdi bana yle geliyor ki, herkes, Metod zerine Konuma 'da syledi
im, ahlak kuralna ait eye riayet ettii takdirde, baka yerden bir ey
beklemelcsizin, kendini kendinden memnun klabilir demekte ve sz konusu
"
22
Mesela, bkz: Olivier Lacombe, Descartes, s. 1 08 v. dv; Mehmet Karian 'n A ltlik zerine
lrlektuplar iin yazd giri, s. V.
23 Descartes, Altlik zerine Mektuplar, ev: M. Krasan, s. 30-3 1 , Oeuvres et Lettres, s. 1 1 92-
1 1 93.
1 74
Durmu Hocaolu
KAYNAKA
Descartes, Oeuvres et Letres, indeki eserler: 1 . Regles Pour La Direction de L'esprit 2. Discours de
La Methode 3. La Dioptrique (Six premier discours) 4. Les Meteores (Discours huitieme) 5. La
Geometrie (Livre 1 econd) 6. Meditaions - Objections et Reponses; 7. Les Passions de L ' A me; 8.
Traite de L'Homme 9. La Recherche de la Verite par La Lumiere Naturelle 1 0. Letrres Choisies
1 1 . Entretien avec Burman 1 1 . La Mort de Monsieur Descartes Textes Presentes par Andre
Bridoux, Editions Gallimard, Copyright 1 953; lmprime en Belgique, 1 970.
Descartes, /lk Felsefe zerine Metafizik Dnceler, ev. Mehmet Karasan., MEB Yaynlan, 3 .
bask., stanbul, 1 967.
Descartes, Ahlak zerine Me.ktuplar, ev. Mehmet Karasan, MEB Yaynlan. 3 . bask., stanbul,
1 966.
1 75
Dou Bat
Descartes, Akln idaresi in Kurallar, ev. Mehmet Karasan, MEB Yaynlan, stanbul 1 945.
Descartes, Felsefenin lkeleri, ev. Mehmet Karasan, MEB Yaynlar., 1 943 (basld yer
belirtilmemitir).
Descartes, Metod zerine Konuma, ev. Mehmet Karasan, MEB Yaynlan, 3. bask, stanbul,
1 967.
Hocaolu, Durmu, Descartes 'n Fizik Anlay, (Baslmam Felsefe Yksek Lisans Tezi), stanbul,
1 986.
Hocaolu, Durmu, Descartes'da Matematizm ve Mathesis Universa/is, Bildirinin Sunulduu
Akademik Toplant: 400. Doum Yl Nedeniyle Rene Descartes Sempozyumu, 1 1 Kasm 1 996,
Yldz Teknik niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Matematik Blm, stanbul, Bildirinin
Yayn, Yldz Teknik niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Matematik Blm, 400. Doum Yl
Nedeniyle Rene Descartes ( 1 596- 1 650) in Dzenlenen Sempozyumda Sunulan Bildiriler, 1 1
Kasm 1 996, stanbul.
Eralp, H. Vehbi, Mk: "Descartes Fiziinin Temelleri", Yaynlar: 99, Edebiyat Fakltesi Felsefe
Semineri, "Felsefe Semineri Dergisi", Say: 1 , s. 87- 1 52, stanbul, 1 939.
Laberthonniere, Descartes zerine Tetkikler, ev. Mehmet Karasan, 2. bask, Kltr Bakanl
Yaynlar, Ankara, 1 977
Cottingham, John, Descartes Szl, ev. B. Gzkan, N. Ilgcolu, A. . Til, A. Kovanlkaya,
Sarmal Yaynevi, stanbul, Ekim 1 996
Fouille, Alfred, Descartes, Paris, Librarie Hachette, 1 906.
1 76
AHLAK u STNE
ahin Yeniehirliolu *
Ama bu herhangi bir lm deil, onun adna onurlu bir lm. Deer miydi? . . .
Bazlarna gre hayr, demezdi?
.. 96 1 yllarnda Kuds'te Hz. Sleyman tapna, Mescid-i el Aksa'nn
yanndaki Kubbet-l Sahra'nn yapm, inas srasnda gne leye doru
btn yakcl ile ge ykseldiinde, sabah gn aarrken ie koyulan
ameleler yani iiler rak, kalfa ve ustalar olarak byk bir disiplin ve bilgi
eitimi iinde, nefislerini de eiterek emekten saygy karp bulduklarnda,
ama, yalnzca tapnan (mabed) yapm deil, evrenin oluum gcne ve
onun yaratlma mucizesine hayranlk olduu gibi, insann evrensel deerine,
emeine, hem aklsal hem kol gc, hem psikolojik ve estetik abasna,
bakasna ve kendisine saygy hazrlayp uygulamadan baka bir ey deildi.
Bunun sadece dinsel bir duyguyla ilgisi yok, ayn zamanda sosyal ba da
var. Dini ve sosyal balar i ie karmzda yer alyor. te bu bir Okul 'dur.
O Okul 'un en ba retisi felsefe-ahliik, onun iin de bilgi, gzellik-estetik,
hak (hukuk) ba tac ediliyor. Yani o bir bilgi, sayg, reti, emein yceltil
mesi mabedidir. Tonby Daisaku-keda ile yapt konumada buna deinmi
yor mu? . . . Yine Tonby'ye gre Marx bu retilerden derin lde etkilene
cektir. nk, bu, emein ilk rgtl sayg biimini, ortaklaa paylam
ahlakn ortaya karmaktadr. Bu, emee ilk sosyal sayglardan biridir. n
k orada, le yemei srasnda, "U" biimindeki masada ustalardan bala
yp, kalfalardan geerek, ularda raklara varan dzen iinde herkes ksn
ap, neyi varsa yoksa masaya koyup ortaklaa paylam erevesinde yeme
e koyulmaktadr: Kuru ekmek, tuz, su. Bunlardan tadldktan sonra, dier
eitli yemekler herkese paylalarak yenmektedir. Ortaklaara paylamn
sosyal boyutu olumaktadr bylece masada. Platon, Msr gezisi srasnda
Hz. Sleyman retisini renerek bundan ok etkilenmi, Tevrat' da kulak
tan dolma bilgilerle yine Hz. Sleymanclar tarafndan renerek kendi fesle
fesinde Tevrat'n kavramlarn genie kullanmtr. Zaten Tevrat' okuya
mazd. nk Platon'un zamannda Tevrat eski Yunanca'ya evrilmemiti.
lk evrili tarihi .. 1 . yzyldr. Parmenides adl diyaloun Trke eviri
sinde, Giri'te bunun byle olduunu anlatan bir aklama bulunuyor. Philon
ve Plotinus, Platon'un Tevrat'n temalarn yeniden ilemekten baka bir ey
yapmadn dile getirmektedir. 1 Ama Platon, iin garip taraf, daha sonra,
hem Hristiyanlk', ncil 'i, hem de slam', Kur'an'- Kerim'i etkilemitir.
Hem Tevrat'ta, hem ncil'de, hem Kur'an'da, hem de o arada Platon fel
sefesinde efendi-kle diyalektiini srekli bir biimde irdelenmi olarak
bulmuyor muyuz? . . .
1 l .S. 4 0 yllarda yaam ( ld sylenen) Yahudi Platon i l e l .S. 3. yzylda yaam olan Plotinus
ile l .S.5. yzyln balarnda len Aziz Augustinus'un aklamalar. (Bkz. Platon, Parmedines, evi
ren: Saffet Babr, Ara Yaynclk, 1 989, Sayfa:9 ve aynca Bkz. Augustinus).
1 78
ahin Yeniehirliolu
1 79
Dou Bat
sorar: "Ne iin yaptn bunu?". Yant aktr: "Bilmiyorum, git ite . . . " Bu,
yalnzca "The Man No Name" ya da "Adsz Adam", "Mehul Kii"nin "il
Magnifico Strangero" "Muhteem Yabanc" olmasnn bir sonucudur.O sa
dece, o anda, sorgusuz sualsiz byle davranan bir kiidir. nk varoluun
anlamn drtsel olarak orada bulmaktadr.Bu, aslnda u demektir: yilik
yap karlk beklemeden. Bir haydut iyilik yapyor karlk beklemeden.
simsiz bir iyilik. yilik sadece ("Bir Avu Dolar in" filmi).
Biz, yilik yapmak iin mi yaratlmz acaba? ...
yi haydut ancak bir Amerikal oyuncu olan Clint Eastwood tipinde ola
bilirdi onun gznde. Bu da haslat rekorlar krarak btn dnyay byledi
1 968' 1erde. nk o zaman yine genlik, niversite genlii bat lkelerinde
ve bizde kendi varln yeniden sorgulamaya koyulmutu. Herbert Mar
cuse'n dedii gibi tek boyut'tan kurtulup, ok boyuta ulamak istiyordu.
Peki bu ok boyutun lekleri ve anlamlar nelerdi? . . . Bunu biliyor muydu? . . .
B u lekler felsefe kitabnda m yatyordu? ... Yoksa Jean Jacques Rousseau'
nun "insan doada eit doar eit lr" szlerinde mi iekleniyor du? . . .
Godot hep umudu aryordu umutsuzluk iinde. Tevrat, insan topraktan
biimlendirip ekillendiren Tanr'nn bu umudun yalnzca ona inanmakta
olduunu syleyerek bu umutsuzluu krmaya, kaldrp atmaya ynelmiyor
mu? O zaman ilk inanan sanat, yontucu, heykeltra Tanr. Ama ilk ahliik
da Tanr. Oysa ahliik insan varsa var: nsann insanla, doayla, hayvanla, bit
kiyle, toplumla, Devletle, dnyayla ve evrenle ilikisinde. nsan yoksa ahlak
da yok. O zaman ahlak insandr, insan da ahlaktr. te ancak bu zdelik
btnsellik iinde insan ve ahlak evrensel anlamn bulup evrensele yksele
biliyor.
Rus ynetmen Andrei Tarkovsky Stalker "Rehber" adl filminde bu te
may sorgulamyor mu? . . . Umudun ahlakn. Umudu arama blgesinde bir
rehber eliinde bir fiziki ve bir de yar mehur bir yazar umudu ararlarken
kendilerini bulup, kendileriyle yz yze gelip kendileriyle hesaplap kendi
lerini sorguluyorlard. Blge onlar iin bir aynayd. Ayna olmayan bir ayna.
Bu blgede sanayinin kt yanlarnn at kirlenme, nkleer santraln ir
kinlii ve tehlikesi iinde varolan bir doa paras gzelliinin yok oluunun
gereinde, kendilerini arayan ayr tipte insan. Sanki Platon'un lemesini
andran bir tablo: Filozof, Bilim adam, Sanat. Varl ve kendi varlklarn
sorguluyorlar. Fizii, yeryzn olduu haliyle, Fusis haliyle, ve onun te
sini, metafizii sorgulayarak iinde bulunduklar yazgy sorguluyorlard.
Sonunda hep arpp durduklar duvar kendileri, kendi varlklaryd. Peki bu
durumun sulusu kimdi? ...
Kim kimi yarglyordu bu durumda? Kim kimi yarglayabilirdi bu du
rumda? Ama yine de bir yarglayan vard? ... Ne adna, kim adna? . . . Ama
1 80
ahin Yeniehirliolu
181