You are on page 1of 82

CADI KAZANI

evirenler :
Sabahattin Eyubolu Vedat Gnyol

BU OYUNUN TARHSEL GEREKL STNE BR AIKLAMA

Bu oyun, szcn akademik anlamnda, tarihsel deildir. Birok kiiler burada tiyatro
gerei bir tek kiiyle birletirilmitir. lk koparan kzlarn says azaltlmtr. Abigailin
ya biraz daha byktr. Aslnda birok eit yetkili yarglar varken ben hepsini Hathorne ve
Danforthda zetledim. Bununla birlikte, yle sanyorum ki, okuyucu burada insanlk
tarihinin en garip, en korkun sayfalarndan birini zne uygun bir biimde bulacaktr.
Kiilerden her birinin tarihte ve oyundaki rol birbirinin benzeri ya da tpatp eidir.
Kiilerin
huylar, mizalar stne bildiklerim pek azd; bunlar birka mektuptan,
mahkeme tutanaklarndan, zamannda yazlm baz yazlardan ve davranlar stne
doruluklar az ok kestirilebilen kaynaklardan kardm. Bunlara yine de benim
uydurmalarm diye baklabilir: Bilinen yanlarna dayanarak bilinmeyen yanlarn elimden
geldii kadar yaktrmaya altm; ama araya kattm aklamalarda bilinenlere bir ey
eklemedim.
KLER

Rahip Parris
Betty Parris
Tituba
Abigail Williams
Susanna Walcott
Bayan Ann Putnam
Thomas Putnam
Mercy Lewis
Mary Warren
John Proctor
Rebecca Nurse
Giles Corey
Rahip John Hale
Elizabeth Proctor
Francis Nurse
Ezekiel Cheever
Marshal Herrick
Yarg Hathorne
Vali Danforth
Sarah Good
Sarah Good
Hopkins

BRNC PERDE
(Bir a)

(1692 yl baharnda, Massachusettsin Salem Kynde rahip Samuel Parrisin


evinde bir kk yatak odas.

Solda darack bir pencere. Demir parmaklklar arasndan sabahn ilk klar ieri
szyor. Sada, yatan yannda hl yanan bir amdan. Bir kk dolap, bir iskemle, bir de
ufak masa. Dipte alt katn merdivenine alan bir kap. Oda yoksulca ve temiz. Tavanda
kasvetli bir renk alm kaba ktkler.
Perde ald zaman, rahip Parris, yatanda kmltsz yatan kz Betty Parrisin
yannda diz km, dua eder grnr)

Bu olaylar olup biterken, Parris krk belerinde vard. Kendisi bu ykde kt bir yol
tutuyor. Kendisine iyi bir insan da denemez. Ona sorarsanz, her gittii yerde, halk ve
Tanry kazanmak iin elinden geleni yapar, yine de hakszla urard. Duldur, ocuklarla
ilgilenmez, hi anlamazd onlardan. ocuklara yetikin insan gzyle bakard. Bu garip
olaylar patlak verinceye kadar, btn Salemliler gibi onun iin de ocuk dediin: Doru
drst yrmesine izin verildiine kreder, gzlerini nne eer, kollar hep iki yanna
sarkk durur, yalnz konu dendii zaman azn aar.
Evi gya kenttedir, ama bugn buna ky demek bile gtr. Kilise, evin yan
bandadr ve bu noktann ilerisinde koya ya da ierilere doru Massachusettsin amansz
kna kar birbirine sokulmu bir avu kk pencereli, karanlk ev vard. Salem kurulal
daha krk yl bile olmamt. Avrupa dnyas iin btn eyalet, koyu softa olmakla birlikte,
sayca ve deerce yava yava artan rnlerini darya yollayan kimselerin oturduu,
uygarlk girmemi bir yerdi.
Salemde nasl yaandn kimse bilmez. Romanclar yoktu. Olsa da, kimsenin
roman okumasna izin verilmezdi zaten. Dinsel inanlarna gre, tiyatroya, bo elencelere
benzer ne varsa yasakt. Noel bayram yapmazlard. Tatil demek de onlar iin kendilerini daha
fazla duaya vermek demekti.
Bu karanlk ve sk yaam bozan hibir ey yoktu demek istemiyoruz. Yeni bir iftlik
evi yapld m, dostlar el birliiyle aty atar, o gn her zamankinden baka trl yemek
yenir ve belki de keskin elma arab da datlrd. Salemde bir hayli uygunsuz kii de vard.
Bunlarn btn yapt da Bridget Bishopun meyhanesinin, tezgahnda sallanp durmakt.
Burada Salemlileri ktlkten kurtaran, dinden ok, sk alma idi. nk, halk her buday
tanesi iin kahramanlar gibi toprakla ekimek zorundayd. Kimsenin aylak dolamaya pek
vakti yoktu.
Bununla birlikte, baz serseriler vard herhalde. Bunu ikier kiilik devriyelerin kol
gezmesinden anlyoruz. Bunlar: Allaha dua saatlerinde, Allahn emrine ve nizamlarna
aykr ve mazeretsiz olarak kilise dolaylarnda dolaanlar, evde, tarlada kalanlar
gzetleyecek, bylelerinin adlarn alp yarglara verecek, onlar da suluyu usulnce
yarglayacaklar. Bakalarnn iine burnunu sokmak o zamanki Salem halknn balca
merakyd ve hi kukusuz, greceimiz delilii besleyen kukularda bu merakn pay
byktr. Bana kalrsa, John Proctor ileden karan eylerden biri de buydu. nk silah
gc ile yaadklar dnem neredeyse bitmiti; lke, iyice deilse bile, bir hayli gvenlie
kavumu, eski sk dzenler gevemeye balamt. Ama bu gibi durumlarda iin nereye
varaca kestirilemezdi. nk tehlike bsbtn ortadan kalkm deildi ve gvenlii asl
salayacak olan yine de halk arasnda birlik olmasyd.
Vahilerin yaadklar topraklar yan balarndayd. Batya doru alabildiine uzayan
Amerika ktas onlar iin gizlerle doluydu. Bu karanlk ve yldr dolu dnya, gece gndz
enselerine dikiliyordu. nk Kzlderililer zaman zaman baskna geliyorlard ve rahip
Parrisin blgesindeki din kardeleri arasnda dinsizlere kar savarken lm yaknlar
olanlar vard. Salem halknn ar softal Kzlderilileri Hristiyan etmekteki baarszln
nedenleri arasndayd. Belki de bu adamlar, Kzlderililerle din kardei olmaktansa,
topraklarn almay daha kazanl buluyorlard. Nedeni ne olursa olsun, Hristiyan olmu
Kzlderili pek azd ve Salemliler el dememi ormanlar eytann son sna, anayurdu ve
snr kalesi sayyorlard. Onlara gre, Amerikan orman, yeryznde, Allaha boyun emeyen
tek yerdi.
zelliklebu nedenlerden, kendilerini bir dmanlk, hatta bir zulm karsnda
sanyorlard. Babalar da ngilterede zulm grmt. Yeni Kudslerinin kt yollar ve
bozguncu dncelerde sarslmamas iin hem kendileri, hem kiliseleri, herhangi bir baka
mezhebe zgrlk tanmamay gerekli saymlard.
Ksacas, dnyay aydnlatan mumu salam ellerde tuttuklarna inanyorlard. Bu inan
bize babalarmzdan kalmtr. Onun hem iyiliini grdk, hem ktln. Sk bir dzen
kurma bakmndan bu inan, atalarmzn iine yaramt. Onlar kendilerini Allahtan grevli
sanyorlard. Babalarnn ya da kendilerinin bu memlekette setikleri yaam sonuna kadar
gtrmek zorundaydlar.
Bu inanlarna verdikleri deer, belki de, daha gneyde Virginiadaki ilk yerleme yeri
olan Jamestownnn dt kt durumu grmekten geliyordu. Buraya kan ngilizler daha
ok kazan hrsna kaplmlard. Yeni Dnyann hazinelerini smrp ngiltereye zengin
olarak dnmeyi kurmulard. Bunlar, kendilerinden baka kimseyi dnmeyen ve
Massachusettslilerden ok daha sokulgan kimselerdi. Ama Virginia onlarn ban yedi.
Massachusetts de bu koyu Hristiyanlar yok etmek istedi ama, onlar birletiler; din
kardeliine dayanan bir topluluk kurdular. Balangta adr kurmu bir ordu gibi bir
eydiler. Sk bir dzenleri, baa ballklar vard. Bununla birlikte, herkesin istei ile
kurulmu, kendi kendini yneten bir topluluktu bu. Hepsini birletiren ortak bir lk vard.
Bunca skntlara onun iin katlanyorlard. Bo saydklar her iten kanmalar, ona kuku ile
bakmalar, demir pene adaletleri, insana bylesine dman olan bir lkenin fethi iin yetkin
bir silaht.
Ama, 1692de Salem halk Mayflower ile gelen ateli halk deildi. Byk bir
deiiklik olmutu, daha kendi zamanlarnda bir devrim, krallk hkmetini devirmi, yerine
geen bir komite her eyi eline almt. Halkn gznde bu, rndan km bir dnemdi;
herhalde bizim gibi onlar da her eyi karmakark, iinden klmaz bir halde gryorlard.
Bu kargaal derin ve karanlk glerin balarna bela ettiine inandklarn kestirmek zor
deildir. Mahkeme tutanaklarnda bunun izine rastlamyoruz ama, her dnemde toplumsal
kargaalklar mistik kukulara yol aar. Salemde olduu gibi, toplumun alt tabakalarndan
mucizeler ykselmeye balad m, halkn gszlnden gelen btn hncn kurbanlarndan
almakta uzun zaman gecikmesi beklenemez.
Bu sayfalarda balamak zere olan Salem dram, aykr bir olaydan kt. Biz hl bu
olayn penesi altndayz, daha uzun zaman bunun aresini de bulacaa benzemiyoruz. Bu
aykr olay u idi: Salem halk, iyi niyetlerle, hatta yksek dncelerle bir din devleti kurdu.
Dinle devlet gcn birletirmekten bekledii, herkesi birlik iinde tutmak, maddi manevi
dmanlarn yararlanaca ayrlklar nlemekti. Byle bir sonuca varmak zorundaydlar ve
vardlar da. Ama, her kurum, bir eyin atlmas, yasak edilmesi dncesi zerine kurulur ve
kurulmaldr, nk iki ey bir anda ayn uzay iinde bulunamaz. ster istemez, Yeni
ngilterede yle bir an geldi ki, dzen adna yaplan basklar bu dzenin nlemek istedii
tehlikelerden ok daha ar oldu.
Cad avcl, halkn btn tabakalarnda uyanan bir korkunun sapk bir belirtisi oldu.
Bu korkuyu, teker teker herkeste gittike artmaya balayan bir zgrlk istei douruyordu.
ledii bir gnah iin zerine saldrlan bir adama acyabiliriz, ayn ey bir gn kendi
bamza da gelebilir, o zaman bize de acrlar. Ama hibir bask olmakszn da toplumsal bir
yaam kurulamaz. Dzenle zgrlk arasnda bir denge bulmak zorundayz.
Bununla birlikte, cad av sadece bir bask deildi. Bu ie bask kadar nemli bir
gereksinim daha karyordu: Herkes, kurbanlar sulandrma bahanesiyle, ilerinde uzun
zaman sakl kalm sularn, gnahlarn uluorta syleme frsatn buluyordu. yle bir ey
birdenbire sylenebiliyor; hatta milli, kutsal bir dev haline geliyordu: Martha Corey gece
benim yatak odama geldi, karm yan bamda uyurken Martha gsme aband ve beni
neredeyse boacakt. Tabii, bu gelen Marthann ruhuydu yalnz. Ama, Marthann kendi de
gelmi olsa, bu i boaltmaktan duyduu haz daha hafif olmayacakt. nk, insan byle
eyleri herkesin nnde sylemek frsatn kolay kolay bulamaz. Herkesin uzun zaman iine
att komu kinleri artk aka ortaya dklebiliyor, dinin acma buyruklarn unutarak
herkes istediinden cn alabiliyordu. O gne kadar snr, senet kavgalaryla ortaya kan
toprak hrs imdi artk ahlak alannda ykseliyordu. Komu komusuna byc derken,
stelik kendini pekala hakl da hissediyordu. Eski hesaplar Tanr ile eytan arasndaki sava
plannda grlyordu. Yoksulun mutlu kiilere kar iten ie duyduu hnlar da bu arada

patlak verebilirdi, nitekim verdii de oldu.

(Rahip Parrisin dua ettii imdi daha iyi belli olur.Syledikleri iitilmez ama, byk
bir kayg iinde olduu bellidir. Duasn mrldanrken birden alamakl olur, alar, tekrar
dua eder. Kzda hibir kmldama gzkmez.
Kap alr ve klesi zenci kadn ieri girer. Tituba krklarnda vardr. Parris, rahip
olmadan nce birok yl tccarlkla yaad Barbadosdan gelirken onu da beraberinde
getirmitir. Sevdii birisinden daha fazla ayr kalmaya dayanamayan bir insann hali var
zerinde. Bununla birlikte byk bir korku iindedir: Kleliin verdii bir sezi ile, evde
ktlk olursa, eninde sonunda her eyin kendi srtna ykleneceini bilir.)

TITUBA (ieri girmiken bir adm gerileyerek sorar) : Bettyciim kurtulacak m


yaknda?
PARRIS : Defol buradan!
TITUBA (kapya doru gerileyerek) : Bettyciim lecek mi yoksa?...
PARRIS (fkeyle ayaa kalkar) : Git, gzm grmesin seni! (Tituba kar.) Git
diyorum(Hkrklarn tutamaz. Dilerini skarak kendini zapt eder. Kapy kapar
ve bitkin bir halde srtn dayar.) Allahm! Yardm et bana! (Korka korka, hkra
hkra, mrldana mrldana, Bettynin yatana gider, usulca elini tutar.) Betty.
Yavrum. Sevgili yavrum. Uyan, a gzlerini! Betty, yavrucuum benim

(Tekrar diz kecei srada yeeni, on yedi yalarndaki Abigail Williams, ieri girer.
Bu yetim kzn gz alc bir gzellii vardr ve iindekini gizlemekte ustadr. imdilik byk
bir znt, kayg iinde uslu ve saygl grnmektedir.)

ABIGAIL : Amca! (Parris ona bakar.) Susanna geldi. Hekim yollam.


PARRIS : Aman gelsin, gelsin ieri!
ABIGAIL (kap aralndan eilerek, birka merdiven aada duran Susannaya
seslenir.) Gel, Susanna, gel!

(Abigailden birka ya kk, sinirli, telal, Susanna Walcott ieri girer.)

PARRIS (telala) : Ne diyor hekim, kzm?


SUSANNA (Parrisin sandan solundan Bettyyi grmeye alarak) : Beni yollad, efendim,
git syle dedi, kitaplarnda bu derde hibir ila bulamam.
PARRIS : Arasn, daha arasn.
SUSANNA : Aman efendim, sizden ayrlal beri durmadan kitap kartryor. unu da syle
dedi, tekin bir hastalk deilmi bu, eytann parma varm bunda.
PARRIS (gzleri yerinden frlayarak) Olmaz, olmaz yle ey. eytann ne ii var
bunda? Sen git, de ki ona, Beverlyden rahip Halei arttm, o da gelip syleyecek
herhalde yle bir ey olmayacan. Ecinnileri bir yana braksn da, ila bulsun.
Olamaz burada sylediin eyler.
SUSANNA : Ama, efendim, bana yle tembih etti. Bunu syle dedi. (Gitmeye yeltenir.)
ABIGAIL : Kyde sakn bir ey syleme, Susanna.
PARRIS : Doru evine git ve sakn ecinniden falan sz edeyim deme.
SUSANNA : Peki efendim. Gider, dua ederim Betty iin. (kar.)

ABIGAIL : Amca, bir cad lafdr tutmu ortal. Bana sorarsanz, bir aa inin de
kendiniz syleyin byle bir ey olmadn. Konuma odanz tklm tklm oldu. Ben
Bettyyi beklerim.
PARRIS (skntl, ona dner) : Ne diyeceim onlara? Kzmla yeenimi ormanda
grdm m diyeceim? Atee tapanlar gibi hora tepiyorlard m diyeyim?
ABIGAIL : Evet amca, hora teptik ormanda. Gizlemiyorum bunu, syleyin onlara.
Krbalasnlar beni isterlerse. Ama onlar cinleri dolamlar azlarna. Bettyyi cin
falan arpm deil.
PARRIS : Abigail, sen bana her eyi apak anlatmadka, toplumun nne kamam.
Ne yaptnz onunla ormanda?
ABIGAIL : Sylyorum ya, amca, hora tepiyorduk. Siz birden bire allklarn
arasndan knca Bettynin d patlad, dp bayld. Btn olay bu.
PARRIS : Bak kzm. Otur uraya.
ABIGAIL (korka korka oturur.) : Ben, bir ktlk etmedim. Ben canm gibi severim
Bettyyi.
PARRIS : Dinle kzm. imdilik sana bir ey yapacak deilim. Ama ormanda cinleri
falan armaya kalktnsa, bunu bir an nce bana sylemelisin. nk dmanlarm
bunu er ge renir ve mahvederler beni.
ABIGAIL : Biz cin min armadk ki.
PARRIS : Peki yleyse gece yarsndan beri niin eli aya tutmuyor Bettynin? Olan
olmu kza! (Abigail ban nne eer.) Baklay karacaksn azndanyoksa
dmanlarm karr. Syle bana, ne yaptnz ormanda? Abigail, anlamyor musun: Bir
sr dmanm var benim.
ABIGAIL : Evet, duydum byle bir eyler, amca.
PARRIS : Birtakmlar beni buradan atmaya ant imiler. Halden anlasana biraz!
ABIGAIL : Anlyorum amca.
PARRIS : Benim kuyumu kazdklar bir srada, bir de bakyorlar ki benim kendi evim
birtakm yzkaras rezaletlerin yata olmu. Ormanda kepazece iler yaplm
ABIGAIL : Biz oyun oynuyorduk, amca!
PARRIS (Bettyyi gstererek) : Oyun diyorsun buna ha? (Abigail ban nne eer.
Parris yalvarr gibi) Abigail, Allah rzas iin, hekimin iine yarayacak bir ey
biliyorsan syle. (Abigail susar.) Sizi ormanda grdm zaman, Tituba atein stnde
elini kolunu sallyordu. Neydi bu yaptklar? Neydi o lklar, o ulumalar? Atein
stnde eile bkle vahi hayvan sesleri karyordu.
ABIGAIL : O hep bize memleketinin trklerini syler, biz de dans ederiz.
PARRIS : Ben grdme gz yumamam, Abigail, dmanlarm da yumamaz. Otlarn
stnde bir entari yatyordu.
ABIGAIL (masumca) : Entari mi?
PARRIS (sylemeye dili varmayarak) : Evet bir entari. Birisini de grr gibi oldum
rlplak, aalarn arasnda koan birisini.
ABIGAIL (korku iinde) : plak kimse yoktu. Yanlm olacaksnz, amca.
PARRIS (fkeyle) : Grdm diyorum sana! (Abigailden uzaklar, sonra kararl bir
sesle) Dorusunu syle bana imdi, Abigail. Sakladn eyin arln duymalsn:
Rahipliim gidiyor elden, rahipliim ve belki de Bettynin yaam. Yaptnz
kepazelik ne olursa olsun, bir bir anlatacaksn bana. Her eyi bilmeden aaya inip,
kamam karlarna.
ABIGAIL : Gzm kr olsun, baka bir ey yok, amca!
PARRIS (onu iyice szer, yar inanr gibi ban sallar.) Abigail, burada yl
uratm, didindim, bu vurdumduymaz herifleri yola getireyim diye.Tam biraz sayg
grmeye baladm srada, adm ktye karacaksn. Seni barndrdm, giydirip
kuandrdmimdi sana soracaklarma drste karlk ver. Bu memlekette senin
adn ktye, hi ktye kmad, deil mi?
ABIGAIL (ierlemi gibi) : Ne mnasebet, niye ktye kacakm adm! Kimse leke
sremez bana.
PARRIS (steleyerek) : Goody Proctorlarn yanndan niye karmlard seni? Bana
sylediklerinden baka bir nedeni yok muydu bunun? Proctorn kars bu yl kiliseye
niye seyrek geliyormu, biliyor musun? Bak ben sana duyduumu syleyeyim:
Gnaha girmi birisiyle yan yana oturmak istemiyormu da ondan. Ne demek oluyor
bu?
ABIGAIL : Beni grnce ifrit oluyor, amca. Elbette olacak. Klesi olmak istemedim
de ondan. Kat yrekli bir kadn o. Yalancnn, alam suratlnn, souk nevann biri.
Byle bir kadnn yannda alr mym ben?
PARRIS : Olabilir. Ama beni zen u: Onlardan ayrlal tam yedi ay oluyor, o gndr
bu gndr, kimse seni ie almak istemedi.
ABIGAIL : Onlarn aradklar kle, beni isterler mi? Gitsinler, Barbadosta kendilerine
kle arasnlar. Onlar iin yzm karaya boyayp zenci olamam ya. (Amcasna sitem
eder gibi) Sizde yatp kalkmam istemiyor musunuz yoksa?
PARRIS : Yok canm, o deil.
ABIGAIL (fkeyle) : Benim adm
tertemizdir kyde. Kimseye kirlettirmem adm.
Goody Proctor dedikoducunun, yalancnn birisidir.

(Bayan Ann Putnam girer. Krk be yalarnda ask yzl, evham bir kadn.)
PARRIS ( kapnn aldn duyar duymaz) : Hayr, hayr, kimse girmesin ieri! (Bayan
Putnam grnce, fkesi srmekle birlikte, saygl bir tavr taknr.) Ha, Bayan Goody
Putnam, siz misiniz? Buyurun!
BAYAN PUTNAM (soluk solua, gzleri parlayarak) : Olur ey deil. Uursuz eytan,
nereden geldi buldu sizi? Onun ii bu, muhakkak.
PARRIS : Yok, yok, Bayan Putnam, yok yle ey.
BAYAN PUTNAM ( Bettyye bir gz atarak) : Cin arpm kz, cin. Kanatlanp umu bile
havalara, hem de nasl!
PARRIS : Yok canm, utuu filan yok.
BAYAN PUTNAM ( byk bir sevinle) : Umu canm, bal gibi umu. Bay Collins
gzleriyle grm. Ingersolllerin ambar stnden havalanm, sonra da bir ku gibi
szlp konmu damn stne. Grm diyorum size, kendi syledi.
PARRIS : Siz bana baksanza Bayan Putnam, umad diyorum size. (Thomas Putnam
girer. Elli yalarnda, varlkl, kelli felli bir ifti) O! Gnaydn, Bay Putnam.
PUTNAM : Allaha krler olsun, i anlald imdi. krler olsun! (Yataa doru gider.)
PARRIS : Neymi anlalan, neymi?

(Bayan Putnam da yataa doru gider.)

PUTNAM ( Bettyye bakarak) : Bak, bak, gzleri kapal! Gryor musun, Ann?
BAYAN PUTNAM : Garip ey, ok garip! (Parrise) Bizim ocuunkiler ak.

PARRIS (hayretle) : Ruth hasta m ki?


BAYAN PUTNAM ( hastalkl bir taknlkla) : Hastalk denmez buna. Cin arpmas
hastalktan bin beter. lmn ta kendisi bu; kanlarna, iliklerine ilemi. Eziyor, delik
deik ediyor onlar.
PARRIS : Durun canm, Allah akna! Nesi var kznzn?
BAYAN PUTNAM : Nesi olacak, cehennem azaplar iindeBu sabah bir trl kendine
gelemedi. Gzleri ak, ayakta dolayor ama ne bir ey grd var, ne de iittii.
Yemek yemek de hak getire. Can umu gitmi.

(Parris donakalr.)

PUTNAM (ii incelemek ister gibi) : Beverly rahibi Bay Halei armsnz diyorlar. Doru
mu?
PARRIS (gittike sarslarak) : nlem olarak sadece. Cin peri ilerinde ok daha
deneyimi var diye, ben de
BAYAN PUTNAM : Olmaz olur mu? Daha geen yl Beverlyde bir cady bulup karmad
m? Unuttunuz mu?
PARRIS : O kadar bytmeyin canm; bir cad laf oldu, ama ben bir cad ii filan
grmedim bunda.
PUTNAM : Ya, yle mi, cad ii filan grmediniz demek! Ne demek istiyorsunuz, Bay
Parris?
PARRIS : Thomas, Thomas, yalvarrm size, bir de cad ii karmayn bamza!
Sizden, hele sizden hi beklemem bunu. Benim bu kadar byk bir kuku altnda
kalmam istemezsiniz. Cad ii olmaz. Yoksa Salemden yuhalayp atarlar beni,
evimde yle eyler oldu diye.

Thomas Putnam stne birka sz. Bu adamn birok yaknmalar vardr. Bunlardan
bir tanesi hi deilse hakl gibi grnyordu. Karsnn kayn, James Bayley, bir sre nce
Salem rahipliine gelecek olmutu. Bayleyin rahip olma yeterlilii vard, stelik oylarn te
ikisini de toplamt ama, bilinmeyen nedenlerle, bir hizip rahipliinin onanmasna engel
oldu.
Thomas Putnam, Salemin en zengin adamnn byk oluydu. Narragansettte
Kzlderililerle dvmt ve ky toplumunun ileriyle yakndan ilgiliydi. Kyn en nemli
ilerinden birine adayln koymu, ama kyl bunu bara ara reddetmiti; Putnam bunu
bir nankrlk sayyordu; nk kafaca evresindekilerden stn biliyordu kendini.
Putnam, cad yklerinden nce, iindeki kini belli etmiti. Baka bir Salem rahibi,
George Burroughs, karsnn cenazesini kaldrmak iin bor alm ve kyl ayln ge
verdii iin borcunu vaktinde deyememiti. Thomas Putnam ve kardei John, baka borlar
da uydurarak adam hapse attrdlar. Bu olayn nemli yan u ki, Burroughs, Putnamn kayn
Bayleyin yerine rahip olmutu: in gareze dayand apakt. Putnam, ailesinin onuruna
leke srlm sayyor ve kyden bylece alm oluyordu.
Bu adamn iini dolduran zehrin bir baka nedeni daha vard: Babas lrken aileden
birine lsz bir miras brakmt; Putnam, babasnn istediini yerine getirmek istemedi,
dava at ve Salem ona bu davay da kaybettirdi.
Onun iin, bizi ilgilendiren, mahkemeye verilmi jurnallerin bir ounun Putnamn
elyazs olmasna, adnn tank olarak sk sk gemesine, kznn mahkemede en nazik anlarda
lklar koparmasna amamal. Hele mahkemedeAma bunlar sras gelince anlatacam.

PUTNAM : Bay Parris, baka ilerde hep sizi tuttum, yine de tutacam. Ama bu ite ayak
dirersiniz size yardm edemem. Bu ocuklara kt ruhlarn kancay takt su
gtrmez.
PARRIS : Ama, Thomas, doru deil bu sizin byle
PUTNAM : Ann! Anlatsana Bay Parrise bana gelenleri.
BAYAN PUTNAM : Bay Parris, yedi ocuumu, daha vaftiz olmadan, topraa verdim.
nann bana, doduklar zaman dnyann en grbz ocuklaryd. Ama hepsi
doduklar gece kollarmn arasnda snp gittiler. Azm ap kimseye bir ey
sylemedim ama, iim kan alad. Bu yl da biricik evladm Rutha bir haller olmaya
balad. ine kapal bir ocuk oldu bu yl. Sarard soldu, bir slk kann emiyormu
gibi sanki. O zaman sizin Titubaya gndereyim dedim
PARRIS : Titubaya m? Tituba ne karyor bu ie?
BAYAN PUTNAM : Tituba llerle konumasn biliyor, Bay Parris.
PARRIS : Ruhlar armak ok byk gnahtr, Goody Ann?
BAYAN PUTNAM : Gnah benim boynuma. Ama baka kimden renebilirdim benim
ocuklarm kimin ldrdn?
PARRIS (korku iinde) : Neler sylyorsun!
BAYAN PUTNAM : Evet, ya, ldrdler ocuklarm Bay Parris! spat meydanda. Dn
gece Ruthum onlarn yan bandayd, onlarn kk ruhlarnn yan banda.
Biliyorum bunu. Yoksa nasl az kilitlenirdi byle? in iinde karanlk bir sr olmasa
bu hale der miydi?
PUTNAM : Anlamyor musunuz? Aramzda kanl bir cad var, hep karanlklarda yaayan
bir cad. (Parris Bettyye dner, byk bir korku iindedir.) Dmanlarnza brakn
onu, ne isterlerse yapsnlar, daha fazla gz yumamazsnz.
PARRIS (Abigaile) : Demek, dn gece ruhlar ardnz.
ABIGAIL (fsldar gibi) Ben armadm, Tituba ile Ruth ardlar.
PARRIS (imdi yeni bir korkuyla dner, Bettyye doru gider, ona bakar, sonra ban
kaldrr.) : Sana ettiim iyilikleri byle mi deyecektin, Abigail? Ben bitmi bir
adamm artk.
PUTNAM : Hi de bitmi deilsiniz! Koyuvermeyin kendinizi yle. Bakalarna frsat
vermeyin. Onlar sylemeden siz kendiniz syleyin. Bir cadl meydana karm
olursunuz.
PARRIS : Benim evimde mi, Thomas? Benim evimde mi? Mahvederler beni bununla.
Bununla beni
(Putnamlarn hizmetisi Mercy girer. On sekiz yalarnda, iriyar, sinsi, kat yrekli
bir kz.)

MERCY : Kusura bakmayn. Betty nasl diye bakaym dedim de.


PUTNAM : Niye ktn evden? Ruthun yannda kim var?
MERCY : Bykannesi geldi yanna. Biraz iyileti gibime geliyor. yle bir haprd ki
demin.
BAYAN PUTNAM : Aman, bu iyiye iaret.
MERCY : Korkacak bir ey kalmad artk bayanm. Adamakll haprd. Byle bir daha
haprd m, iinde ecinni mecinni ne varsa hepsini atar dar. (Yataa gidip bakar.)
PARRIS : Beni yalnz brakr msnz, Thomas? Dua edeceim, kendi bama.
ABIGAIL : Amca, gece yarsndan beri dua ediyorsunuz. Niye aa inip de onlara

PARRIS : Brak, brak. (Putnama) Kalabala syleyecek szm yok benim. Bay Hale
gelinceye kadar bekleyeceim. (Bayan Putnama gidiniz der gibi) Goody Ann,
isterseniz yle biraz
PUTNAM : Dinleyin beni, Bay Parris. eytanla savamanz, ona kar koymanz gerek.
Btn kyn duasn alrsnz. nin aa, konuun onlarla, birlikte dua edin. Sizi
dinlemeye can atyorlar. Evet, evet, dua edin onlarla.
PARRIS : (kararszlk iinde) : Bir ilahi syleyeyim bari onlarla. Ama cadlktan filan
sz etmeyin imdilik. Bunun tartmasna girmek istemiyorum. Zaten nedenini de
bildiim yok. Buraya geleli bir hayli attm onlarla. Yeniden atmaya niyetim yok
artk.
BAYAN PUTNAM : Mercy, sen eve git, Ruthun yanna, iitiyor musun, sana sylyorum.
MERCY : Peki bayanm.

(Bayan Putnam kar.)

PARRIS (Abigaile) : Betty pencereye filan gitmeye kalkarsa hemen seslen bana.
ABIGAIL : Peki amca.
PARRIS (Putnama) : Bettynin kollarnda bugn yle kuvvet var ki. (Putnam ile
birlikte karlar.)
ABIGAIL (telal, ksk sesle) : Ruth ne halde?
MERCY : Vallahi, bilmem ki, bir tuhaf. Dn geceden beri canl cenaze gibi dolayor
ortalkta.
ABIGAIL (anszn dnp Bettyye doru giderek, korkuyla) : Betty! (Betty kmldamaz.
Abigail onu sarsar. Betty kmldamaz. Mercy yaklar.)
MERCY : Dvmeyi denedin mi? Ben Rutha bir amar attm, p diye aylverdi. Brak,
buna da bir tane indireyim.
ABIGAIL (Mercyi tutarak) : Olmaz. imdi yukar kverir neredeyse. Sen beni dinle
imdi. Bizi sorguya ekerlerse, dans ettik de. Yalnz bu kadarn syledim ona.
MERCY : Ayy! Baka ne syledin?
ABIGAIL : Tituba, Ruthun kz kardelerini mezarndan kard ya, onu da biliyor.
MERCY : Baka?
ABIGAIL : Seni de plakken grm.
MERCY ( hastalkl bir glle ellerini birbirine vurarak) : Aman yarabbi!

( Mary Warren girer. Soluk soluadr. On yedi yalarnda, nazik, saf ve ekingen bir
kz.)

MARY WARREN : Ne yapacaz imdi? Btn ky sokaklara dt. iftlikten geliyorum.


Herkesin aznda cad laf. Admz cadya kacak, Abby.
MERCY ( Mary Warrena bakp onu gstererek) : Bu kz azn tutamayacak, grrsn.
MARY WARREN : Abby, syleyeyim her eyi. nsana cad dendi mi, daraacn boylar.
Bostonda yle olmad m iki yl nce? Dorusunu sylemeli, Abby! Dans ve teki
eyler iin krbalanrsnz sadece.
ABIGAIL : O da ne demek, krbalanrz desene!

MARY WARREN : Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.
MERCY : Bu kz azn tutamayacak, grrsn.
MARY WARREN : Abby, syleyeyim her eyi. nsana cad dendi mi, daraacn boylar.
Bostonda yle olmad m iki yl nce? Dorusunu sylemeli, Abby! Dans ve teki
eyler iin krbalanrsnz sadece.
ABIGAIL : O da ne demek, krbalanrz desene!
MARY WARREN : Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.
MERCY ( Marynin stne tehditle yryerek) : Seyretmeye gelince korku nedir
bilmezsinDelikten gzetlemeye varsn.

(Betty yatanda alamaya balar. Abigail ona dner.)

ABIGAIL : Betty! (Yanna gider.) Haydi uyan, Bettyciim. Bak, Abigail yannda.
(Bettyyi yataa oturtup fkeyle sarsar.) Betty, dverim seni! (Betty alar.) Haydi
haydi, ok daha iyisin. Babanla konutum, her eyi syledim ona. Korkacak bir eyin
kalmad artk.
BETTY (yataktan frlayp Abigailden korka korka duvara doru ekilerek) : Annemi
isterim!
ABIGAIL (tela iinde, rktmemeye alarak Bettyye yaklar.) : Nen var, ne
oluyorsun Betty? Annen oktan ld, mezarda annen.
BETTY : Annemin yanna umak istiyorum. Brakn beni, uaym. (Uacakm gibi
kollarn aar, pencereye atlr, bir ayan dar karr.)
ABIGAIL (onu pencereden uzaklatrarak) : Her eyi syledim diyorum sana. Biliyor
ne yaptysak.
BETTY : Sen kan itin, Abby, kan. Bunu sylemedin ona.
ABIGAIL : Betty, bunu bir daha duymayaym azndan. Kimseye sylemeyeceksin
bunu, anladn m, hi kimseye.
BETTY : tin, itin! Proctorn kars lsn diye itin. By yaptn Goody Proctora.
ABIGAIL (Bettyyi tokatlar.) : Sus bakaym sen! Sus!
BETTY ( yataa ylarak) : Anne! Anneciim! (Hkra hkra alar.)
ABIGAIL : imdi beni dinleyin hepiniz! Ormanda hora teptik. Tituba da Ruthun
lm kz kardelerinin ruhlarn ard. Hepsi bu kadar. Aklnz banza toplayn.
Aznzdan baka bir ey, tek bir sz karacak olursanz, zifiri karanlk bir gece,
korkun bir gece gelir, sizi bulurum ve yle bir ey yaparm ki, siz de tir tir titrersiniz.
Dedim mi de, yaparm, bilirsiniz. Kzlderililer gzlerimin nnde anamn babamn
ban ezdiler, ne kanl eyler grmm ben gece yarlar. yle bir ey yaparm ki
size, bir daha akam olmasn diye dua edersiniz. (Bettyye gider, onu hoyrata sarsar.)
Brak zrlamay da, otur urada.

(Betty kollar arasnda baylr ve yataa serilir.)

MARY WARREN (korkudan gzleri byyerek) : Ne oldu, ne oluyor Bettyye? (Abigail


rkm gzlerle Bettyye bakar.) Abby, Betty lyor, lecek! Ruh armak byk
gnah. Bizim bu yaptmz
ABIGAIL (Maryye doru atlarak) : Kes sesini, Mary Warren!

(John Proctor girer. Onu grnce Mary Warren rker.)

Proctor, otuz be yalarnda bir iftiydi. Kyde herhangi bir hizibin adam deildi,
ama ikiyzllerin ac ve amansz dman olduu besbelliydi. Bu iriyar, kanl canl adam,
kolay elde edilir takmndan deildi; bir hizibe katlmad m, herkesten ok da, ona
ierlerlerdi. yle adamd ki Proctor, insan deliyse onun karsnda hemen deliliini anlar, ite
onun iin de bir Proctor her zaman iftiraya uramak durumundadr.
Ama, greceimiz gibi, Proctorun sertlii, etinlii bir vicdan rahatlndan
gelmiyordu. Bir gnah ilemiti Proctor, hem de yalnz zamannn ahlak modasna kar bir
gnah deil, kendi drstlk anlayna kar bir gnah. Bu adamlar gnahlarn kilisede
karp atamazlard. Bu yanlar bize de miras kalmtr: Kendi kendimizi cezalandrp adam
etmeye yarayan bu zellik iimizde ikiyzll de beslemitir. Salemin sayd hatta
korktuu Proctor, bu gnah yznden kendini bir eit sahtekar gibi grmeye balad. Ama
bunun hibir belirtisi yze km deildi. Kalabaln iine kp sahneye geldii zaman,
dizginlenmi kuvvetiyle, rahat, kendine gvenli, heybetli bir insan gryoruz onu. Hizmetisi
Mary Warren, karsnda utantan ve korkudan zor konuur.

MARY WARREN : Ben de imdi eve gidiyordum, Bay Proctor.


PROCTOR : Akln m kardn sen, Mary Warren? Kulan sar m senin? Evden dar
kma demedim mi sana? Ne diye para veriyorum sana? neklerden ok, senin
peinden kouyorum!
MARY WARREN : Bir eyler oluyor ortalkta, grmeye geldim.
PROCTOR : Senin srtnda bir eyler olacak bu gnlerde, grrsn o zaman. imdi ek
araban, doru eve! Senin yapacan ileri hanm yapyor, ko!

(Mary Warren istifini bozmamaya alarak yava yava kar.)

MERCY LEWIS : (hem korkmu, hem de gdklanm bir tuhaf sesle) : Ben de gitsem daha
iyi olacak galiba. Ruthuma bakaym nasl oldu. Hoakaln, Bay Proctor.
(Mercy yan yan kp gider. Proctor ieri girdi gireli, Abigail gzlerini am,
parmaklarnn ucuna basar gibidir. Proctor ona bir gz atar, sonra Bettynin yatana doru
gider.)

ABIGAIL : Ne heybetlisin, John! Boyunu posunu unutmuum neredeyse.


PROCTOR (Abigaile bakar. Yznde hafif, anlaml bir glmseme vardr.) : Bir ktlkler
oluyormu burada? Nedir?
ABIGAIL (sinirli bir glle) : Hi canm, sersemlii tuttu biraz.
PROCTOR : Bizim evin nnden sr ile insan geti sabah sabah Saleme doru. Herkesin
aznda bir cad lafdr gidiyor.
ABIGAIL : Brak canm sen de! (Kendine gvenir bir tavrla Proctora sokulur. Bir sr
syler gibi, kurnazca) Dn gece ormanda dans ediyorduk, amcam birden stmze
geldi. Betty de korktu. Btn sorun bu.
PROCTOR (daha yaygn bir glmseme ile) : Yine bir haltlar kartrdn galiba! (Abigail bir
kahkaha atar, Proctora daha fazla sokulur, ateli gzlerle yzne bakar.) Yirmisine
varmadan kodesi boylayacaksn.

(Proctor gitmek zere bir adm atar, Abigail yolunu keser.)

ABIGAIL : Bir ey syle, John. Bir tek tatl sz. (Abigailin istekli baklar Proctorn
yzndeki glmsemeyi siler.)
PROCTOR : Hayr, hayr, Abby. Kapand o konu, bitti artk.
ABIGAIL (kadnca bir tavrla) : Bu sersem kzn utuunu grmek iin mi bir saatlik
yolu tepip geldin? Sen bunu benim klahma anlat.
PROCTOR (Abigaili souka yolundan iterek) : Amcan grmeye geldim sadece. Bakalm
yine ne dolaplar eviriyor diye. (Kesip atarak) Aramzda bir ey yok artk. kar bunu
aklndan, Abby.
ABIGAIL (kurtulmaya alan Proctorn eline yaparak) : Her gece seni bekliyorum.
PROCTOR : Gelirim diye umut vermedim ki sana, Abby.
ABIGAIL (fkelenmeye balar, Proctorn szn ciddiye almaz) : Umut da ne kelime!
Umuttan ok daha teye gittik sanrm.
PROCTOR : kar artk bunlar aklndan. Gelmem artk sana, bekleme.
ABIGAIL : aka ediyorsun herhalde.
PROCTOR : Sen benim aka etmediimi bilirsin.
ABIGAIL : Evinin arkasnda peimden koup beni sktrdn da bilirim ama. Yanna
sokulur sokulmaz nasl aygrlar gibi terlediini de bilirim. Yoksa dmde mi grdm
bunlar? Beni kap dar eden karnd, ben kovdum diyemezsin ya? Yznn ne hale
geldiini grmtm karken. O zaman da seviyordun beni, imdi de.
PROCTOR : Deli deli konuma, Abby!
ABIGAIL : Deli olan delice konuur. Ama pek o kadar deli deilim, galiba. Karn beni
kovduktan sonra da grdm seni. Hem de geceler gecesi.
PROCTOR : Yedi aydr iftlikten dar adm atmadm neredeyse.
ABIGAIL : Ben koku almasn bilirim, John. Kokunu her aldka pencereye koar,
grrdm seni karda, yapayalnz, gzlerin yukarda. Pencereme bakmyor muydun?
Bakmadm diyebilir misin?
PROCTOR : Bakm olabilirim.
ABIGAIL (daha yumuak) : Bakacaksn elbet. Ta yrekli bir adam deilsin ki sen.
Ben iyi bilirim seni, John. ok iyi bilirim. (Alar) Uyumuyorum ki d greyim. D
filan gremem, hep uyanm. Bir aa, bir yukar dolayorum evin iinde. Sanki her
an kap alacak da karma kvereceksin gibi. (Proctora lgnca yapr)
PROCTOR (tatllkla onu iter, sevgiyle kark bir kararllkla) : ocuksun sen, ocuk!
ABIGAIL (birden parlayarak) : ocuk mu dedin? Nasl ocuk dersin bana?
PROCTOR : Arada bir, seni sevgiyle dnebilirim. Ama elimi keserim de, bir daha
dokunmam sana. Sil kafandan olan biteni. Birbirimize el srm bile deiliz, Abby.
ABIGAIL : Nasl deiliz?
PROCTOR : Deiliz ite!
ABIGAIL : (ac bir fkeyle) : Aklm almyor, nasl oluyor da senin gibi gl kuvvetli
bir adam, o hasta, o clz kadnla
PROCTOR (hem Abigaile hem de kendine kzarak) : Elizabethin adn azna alma!
ABIGAIL : O benim adm ktye kard ama! Benim iin uydurmad kalmad. O
buz gibi souk, o mzmz, avucuna alm seni. Bu gidile benzetir seni de bir
PROCTOR (onu sarsarak) : Dayak m istiyor senin cann?

(Aadan bir ilahi sesi duyulur.)

ABIGAIL (gzyalar iinde) : Ben, John Proctor istiyorum, beni uykulardan


uyandran, gzm aan Proctor. Ben, Saleme metelik vermi deilim. O softa
karlarn, o klbk kocalarn yalanc tlerine hi kulak asmadm. imdi sen bana
tutmu, gzlerini kapa diyorsun. Kapamayacam, kapayamam gzlerimi. Sen beni
sevdin, John Proctor, ne kadar gnah da olsa, yine de seviyorsun beni. (Proctor birden
dnp dar kmak ister. Abigail zerine atlr.) John, ac bana, John.

(Aadan ilahi sesleri gelir. saya gidelim Betty kulaklarn tkar, alar.)
ABIGAIL : Betty! (Bettyye doru koar. Betty, yatana oturmu, alar.Abigail,
Bettynin ellerini kulaklarndan ekmeye alrken Proctor Betty! diye seslenerek
ona doru koar.)
PROCTOR (gittike sinirlenerek) : Ne oluyor bu kza? Nen var, kzm? Brak bu alamay!

(Bu arada aada ses kesilir ve Parris ieriye girer.)

PARRIS : Ne oldu? Ne yapyorsunuz kza? Betty! (Yataa doru koar.) Betty! Betty!
(Bayan Putnam byk bir merak iinde ieri girer. Ardndan Thomas Putnam ve
Mercy Lewis girerler. Parris, yatakta Bettynin yzne hafif hafif vurarak onu
dindirmeye alr. Betty alaya szlaya yataktan kalkmaya alr.)
ABIGAIL : Sizin ilahilerinizi duydu, birden dorulup alamaya balad.
BAYAN PUTNAM : lahiyi duydu, ilahiyi! Allahn adn duymaya gelmiyor!
PARRIS : Aman, Allah gstermesin! Mercy, ko, hekimi ar. Syle bu olanlar.
(Mercy Lewis frlar.)
BAYAN PUTNAM : Bundan iyi belirti mi olur? Ta kendisi.

(Rebecca Nurse girer. Yetmi iki yalarndadr. Bembeyaz salaryla bastonuna


dayanarak yrr.)

PUTNAM ( szlanan Bettyyi gstererek) : Cad parma var bunda. Besbelli artk, Goody
Nurse, ite canl rnei.
BAYAN PUTNAM : Annem sylemiti bana. Allahn adn duyar da dayanamazsa
PARRIS : (titreyerek) : Rebecca, Rebecca, git Bettynin yanna, mahvolduk. Allahn
adn duyamaz oldu artk

(Giles Corey girer. Seksen yanda bir yal, ama hl gl kuvvetli ve merakl.)

REBECCA : Burada ar hasta var, Giles Corey, grlt etme, ne olur.


GILES : Azm amadm ki. Bir kelime sylemedim. Sylesin buradakiler, bir
laf ettim mi? Betty uacak m yine? Uuyormu dediler.
PUTNAM : Babalk, sus bakalm biraz!

(Odada bir sessizlik olur. Rebecca yataa doru ilerler, zerinden huzur akmaktadr.
Betty, gzleri kapal, daha sakin, inler. Rebecca ocuun banda sessiz durur. Bettynin
inlemesi yava yava kesilir.)

Onlarbyle dalgn dnedursun, biz Rebecca stne bir iki sz edelim. Rebecca
Nurse, Francis Nursen karsyd. Francis Nurse, mahkemede her iki tarafn her bakmdan
saygyla karlayaca adamlardan biriydi. Resmi sfat bulunmayan bir yarg olarak, btn
kavgalarda ona bavurulurdu. Rebeccay da herkes stn bir insan diye gryordu. yz
dnm kadar topraklar vard, ocuklar da ayn iftlikte, ayr evlerde oturuyorlard. u var ki,
Francis, bu iftlii ilkin kira ile tutmu, bir sylentiye gre de, azar azar deyip elde etmi,
durumunu ykseltmi, bu ykselme de bazlarn rktm.
Rebecca ile Francise kar sistemli savan bir iyz de u: Francisin toprak
sorunlar yznden kavgal olduu iftlik komularndan biri de Thomas Putnam idi. ki
tarafn adamlar arasnda bu yzden ormanda iki gn sren yaman bir cenk olmu. Rebecca
gibi herkesin saygyla bakt bir insana nasl cad denebilmi, oluk ocuun ona nasl el
kaldrabilmi olduunu anlamak iin o zamanki tarlalara, iftlik snrlarna bakmak gerek.
Bilindii gibi, Thomas Putnamn ky rahipliine getirmek istedii adam, Bayley idi.
Nursen adamlar ise Bayleyin rahipliine engel olmulard. Bundan baka, Nurselere
akrabalk ya da dostlukla ba olan ve iftlikleri onlarnkine yakn ya da bitiik bulunanlar,
Salemden kopmu ve Topsfield diye neredeyse ayr ve eski Salemlileri kzdran bir birlik
kurmulard.
Olanbitenlerin arkasnda Putnamn parma olduu undan da belli ki, mahkeme
balar balamaz, Topsfield Nurse tayfas kiliseye gelmez oldular. Rebeccay ilk sulandran
yazda Edward ile Jonathan Putnamn imzalar vard. Thomas Putnamn kk kz da
mahkemede bir lk kopararak Rebeccaya cad diye parman uzatacakt. Btn bunlar
yetmiyormu gibi, u anda bylenmi ocuu seyre dalm olan Bayan Putnam, Rebeccann
ruhu beni ktle srklyor, diyecekti. Bunda Bayan Putnamn sandndan daha byk
bir gerek saklyd.

BAYAN PUTNAM ( ararak) : Ne yaptn da durdu?


(Rebecca, dalgn, yataktan ayrlr, oturur.)

PARRIS (hayret iinde, geni bir soluk alarak) : Ne yaptn, Rebecca?


PUTNAM : (sabrszlkla) : Aman, Rebecca, Ruthun yanna da git, ne olursun. Onu da aylt.
REBECCA (oturduu yerden) : Vakti gelince o da kendiliinden uyanr. Tela etmeyin. On bir
ocuum var benim. Yirmi alt tane de torunum. Hepsinin delilik zamanlarn grdm.
Gelir geer. Geti mi de, arpk bacaklaryla koarak eytan yar yolda brakrlar.
Kzcaz bu oyundan bkt m, kendi kendine uyanr. ocuun ruhu da kendine benzer.
Arkasndan kotun mu, kaar, yakalayamazsn. Sakin olacaksn, sevecen olacaksn,
ok gemez, kendiliinden dner gelir.
PROCTOR : Doru bu sylediklerin, Rebecca!
BAYAN PUTNAM : ocuk delilii filan deil bu, Rebecca. Kzma by yaptlar, by.
Yemek yiyemiyor.
REBECCA : Daha karn ackmamtr da ondan. (Parrise) Uan ruhlarn peine dmezsin
inallah, Bay Parris? Darda yle bir eyler alnd kulama.
PARRIS : eytan aramzda dolayor diye bir laf kt ortaya. Biroklar inanyor buna.
Yanldklarn ispat etmem gerek.
PROCTOR : yleyse dar kn, yanldklarn syleyin. Siz kime sordunuz da rahip Halei
ardnz, eytan arasn diye?
PARRIS : eytan aramaya gelmiyor buraya.

PROCTOR : Ne diye geliyor yleyse?


PUTNAM : Can ekien ocuklar var burada, Proctor, aka deil.
PROCTOR : len mlen yok ortada. Bunca insan aklnzn estii yana srkleyemezsiniz,
Bay Putnam. (Parrise) Kimseyi toplayp da konutunuz mu daha nce?
PUTNAM : Bktk bu toplantlardan. Toplant yapmadan parmamz oynatamayacak myz?
PROCTOR : Parmanz oynatabilirsiniz ama, eytan deil.
REBECCA : fkelenme John. (Biraz durur. Proctor kendini toplar.) Bana sorarsan, rahip
Halei, gelir gelmez, hemen geri gnder, Parris. Gelip herkesi birbirine katacak bu
adam. Brak da bamz dinleyelim bu yl. Biraz dua, bir de hekim bize yeter bence.
BAYAN PUTNAM : Rebecca, hekim ne yapacan ard.
REBECCA : yleyse biz de Allaha ba vururuz. Uan ruhlarn falan peine dmek ok
tehlikeli, ok tehlikeli bir eydir. Korkarm bundan ben, korkarm. Bir su varsa daha
ok kendimizde arayalm da
PUTNAM : Su nasl kendimizde olur? Biz dokuz kardetik. Bu topraklar bizim soyumuz
enlendirdi. Byleyken benim sekiz ocuumdan bir tanesi sa kald, o da imdi gitti
gidecek.
REBECCA : Kim bilir nedendir, bunu aramak bana dmez.
BAYAN PUTNAM (gittike artan bir canllkla) : Bana der! Buna Allahn ii
diyorsunuz. nk sizin ne byk, ne de kk ocuunuz ld. Bense, sekiz
ocuumun yedisini topraa verdim. Dolap iinde dolap, ate iinde ate var bu kyde.
PUTNAM ( Parrise) : Rahip Hale gelince eytan belirtileri var m, yok mu, ararsnz.
PROCTOR (Putnama) : Bay Parrise emir veremezsiniz siz. Herkesin tek oyu var burada. Siz
btn ky halk adna konuamazsnz.
PUTNAM : Sizin ky halk ile ilgilendiinizi pek duymadk imdiye kadar, Bay Proctor. K
bitti biteli, sizi hibir Pazar kilisede grmedik.
PROCTOR : Benim kendi dertlerim bana yeter; be saatlik yoldan gelip bir de onun
cehennem, zebani yklerini mi dinleyeceim? Haberiniz olsun, Bay Parris. Son
gnlerde biroklar kiliseden ayan kesti. Pek Allahn adn eriiniz yok nk.
PARRIS (fkeyle) : Ne demek istiyorsunuz? Ne oluyor bu irkin iftira?
REBECCA : Hani pek o kadar da yanl deil syledikleri. Biroklar korkuyor ocuklarn
kiliseye
PARRIS : Ben ocuklar iin vaaz etmiyorum, Rebecca. Kiliseyi umursamayanlar
ocuklar deil.
REBECCA : Gerekten var m umursamayanlar?
PARRIS : Salemin yars diyebilirim.
PUTNAM : Daha da fazla.
PARRIS : Hani bana verilecek olanlar? Anlamaya gre, benim byn yakacam ky
verecekti. Kasmdan beri bir odun paras alm deilim. O souk ayda Londra
dilencileri gibi ellerim dondu.
GILES : Her yl odun iin size alt lira veriyorlar ya, Bay Parris.
PARRIS : Bu alt liray maamdan sayyorum. Aldm ne ki, alt lirasn oduna
vereyim?
PROCTOR : Altm lira alyorsunuz. Odun iin de ayrca alt lira.
PARRIS : Maam altm alt liradr, Bay Proctor! Ben koltuunda kitapla gezen
renber papazlardan deilim. Harvard niversitesini bitirmiim.

GILES : Evet, hesap ilerini de iyi renmisiniz niversitede!


PARRIS : Bay Corey, siz ylda altm lira ile benim gibisini zor bulursunuz. Ben byle
yoksullua alk deilim. Barbadostaki kazanl iimi braktm da girdim Tanrnn
hizmetine. Bir trl anlayamyorum, neden bu kadar hor grlyorum burada. Ne
sylesem, bin dereden su getirip grlt patrt ile lafm azma tkyorlar. Acaba
eytan m var buralarda bir yerde diye sorarm hep kendi kendime. Yaptklarnza
baka trl bir anlam veremiyorum.
PROCTOR : Bay Parris, bu eve ilk sahip kan sizsiniz
PARRIS : Peki, sorarm size; bir rahibin oturacak evi olmayacak m?
PROCTOR : Oturacak evi olsun, iyi. Ama, evin sahipliini istemek, kiliseyi kendine mal
etmek gibi bir ey. Son geldiim vaazda o kadar maldan mlkten, bortan hartan sz
ettiniz ki, kendimi mzayede salonunda sandm.
PARRIS : Benim aradm yalnzca gvenliktir. Yedi ylda rahip deitirdiniz.
Halkn aklna esince beni bir kedi gibi sokaa atmasn istemiyorum. Kynze gelen
bir rahibin Tanrnn adam olduunu pek anlama benzemiyorsunuz. Bir rahip, bu
kadar hie saylacak, her dediine kar gelinecek adam deildir.
PUTNAM : Ya, yle!
PARRIS : Kiliseye ya sayg gsterilir, ya da kilise bir cehennem gibi yakar insan.
PROCTOR : Cehennemi araya katmadan hibir laf edemez misiniz siz? Bktk sizin bu
cehenneminizden.
PARRIS : Size sylenmesi gereken eyin ne olduunu bilecek siz deilsiniz.
PROCTOR : imden geleni sylemek hakkmdr, sanrm.
PARRIS (fkeyle) : Ayr gayr din mi var burada? Mezhepler ayrlmad daha bu lkede,
Bay Proctor. Bunu peinden srklediin adamlarna syle.
PROCTOR : Peimden srklediim adamlar m?
PARRIS : (ileden kmtr artk) : Bu kilisede bir ikilik var. Kr deilim ben. Bir
ikilik, bir fesat oca var.
PROCTOR : Size kar m?
PUTNAM : Hem ona, hem de btn batakilere kar.
PROCTOR : Byle bir ocak varsa syleyin, ben de gideyim onlara katlaym.
(Bu szler herkesi rpertir.)
REBECCA : Bu deil demek istedii, canm, bu deil.
PUTNAM : Aa vurdu sonunda.
PROCTOR : Buydu demek istediim, Rebecca. Bu bizim bamzdakilerin durumunu
beenmiyorum.
REBECCA : Kendi rahibine sert davranmaya hakkn yok. Sen yle adamlardan deilsin, John.
Haydi, sk elini de, bar.
PROCTOR : im gcm var benim, buday ekeceim, eve odun gtreceim. (fkeyle
kapya doru gider, sonra glmseyerek Coreye dner.) Ne dersin, Giles? Gidip
bulalm u oca. Bir ocak varm diyor.
GILES : Ben fikrimi deitirdim, John. Bay Parris, affn dilerim. Ben zaten
sizin hibir zaman o kadar kat olduunuzu dnmemitim.
PARRIS (ararak) : Sa ol, Giles, sa ol!
GILES : Bu son yllarda aramzda kan grlt patrtnn nedenini anlar gibi
oluyor insan. (Herkese birden) Bir dnn. Ne diye herkes birbirini mahkemelerde
srndryor? yi dnn, iyi. Bu iin iinde i var. Karanlk kuyular iindeyiz. Bu
yl alt kez mahkemelik oldum
PROCTOR (Gilesn kzacan bile bile, dosta bir tavrla) : Birader, sana da insan merhaba
diyecek olsa, hakaret davas ayorsun. Kocadn artk, Giles, eskisi gibi iyi iitmiyor
kulaklarn.
GILES : John Proctor, senden bile drt lira tazminat aldm geen ay, el alemin
nnde damna kar, ocan yakarm dedin diye. Bunu syleyince
PROCTOR (glerek) : Ben hi de byle laf etmedim ama, yine de paran verdim. Onun iin
imdi sana be para vermeden sar demeye hakkm var. Haydi gel, gel de, u benim
odunlar eve gtrelim.
PUTNAM : Bir dakika, Bay Proctor. Hangi odunlar gtryorsun eve, sorabilir miyim?
PROCTOR : Kendi odunlarm. Dere kysndaki koruluumdan kestiim odunlar.
PUTNAM : Yasa masa dinlemez olduk bu yl. Bir curcunadr gidiyor. O benim dediin
koruluk, bizim iftliin snrlar iindedir, Bay Proctor, bizim snrlarmz iinde.
PROCTOR : Sizin snrlarnz m? (Rebeccay gstererek) Bu koruluu ben be ay nce
Goody Nursen kocasndan satn aldm.
PUTNAM : Onun satmaya hakk yoktu. Bykbabamn ak isteine gre, dere kysndaki
btn topraklar
PROCTOR : Bykbabanzn ak istei, izninizle, hi de kendinin olmayan topraklara sahip
kmt.
GILES : Allah bilir ya, doru sylyor! Benim kuzeyde otlam elimden
alacakt neredeyse. Ama, anlad ki, bir elini uzatsa, kolunu koparacam. Haydi,
odunlar gtrelim evine, John! Birden kollarma bir kuvvet geldi.
PUTNAM : Hele bir mee dalna dokunun da bakalm, grrsnz gnnz.
GILES : Biz de gsteririz sana gnn bu deli olanla birlikte, Putnam. Haydi,
yr!

(Proctora dner ve kar.)


PUTNAM : Adamlarm takaym peine de, sen gr! Akln bana gelir o zaman.

(Beverly rahibi John Hale girer.)

Bay Hale, krkna yakn, gergin yzl keskin bakl bir kafa adamyd. Bu ie can
atarak gelmiti. Cad marifetlerini aa vurmak zere buraya arlm olmann gururu
iindeydi;bu alandaki yetkisine sonunda aka bavurulmutu. Btn kitap adamlar gibi, o
da, zamannn byk bir blmn grnmeyen dnyay incelemekle geirmiti; hele kendisi
az zaman nce kendi kilise blgesinde bir cadya rastladktan sonra. Geri derin incelemeleri
cadnn sadece sapk bir kadn olduunu meydana koymu ve ikence ettii ocuk, Halein
evinde biraz ho karlandktan ve birka gn dinlendikten sonra iyice kendine gelmiti ama,
bu deneyim onda br dnyann varl ve eytann dnyadaki bin bir yzl elileri stne
hibir kuku uyandrmamt. Ama, Halein inanc onu hi de kltmyordu. Ondan ok
daha kafal insanlar, hl bugn bile, gze grnmeyen bir ruhlar dnyasnn varlndan
emindiler. unu sylemekten kendimizi alamyoruz ki, bu oyunda Halein szlerinden hibiri,
hibir yerde, dinleyicileri gldrmedi. Demek ki: Btn bunlara bo inan diye bakamayz.
eytann varl su gtrmez. Anlalyor ki, henz eytan ilerini ciddiye mi, alaya m
alacamz bilmiyoruz. Bunlarn bizi bu kadar afallatmas bouna deildir. Daha kestirip
atm deiliz bu sorunu.

Rahip Hale ve sahnedeki btn insanlar gibi biz de eytan dnyamzn hatr saylr
biz varl, atlamaz bir paras sayyoruz. Bizimkisi yle ikilik iinde bir dnya ki, orada
birok dnceler, duygular, olaylar Allahtan gelir, bunlarn tersi olan biroklar da
eytandan. Biroumuz iin eytansz, gnahsz bir ahlak dnmek, gksz bir dnya
dnmek kadar zordur. 1962den beri yzeyden birok deimeler Allahn sakallarn ve
eytann boynuzlarn biraz krpt, ama dnyamz hl bu iki taban tabana kart gcn
penesi altndadr. Olumlu ile olumsuzu ayn gcn iki yn sayan, hayrla erri balantl,
deien ve hep bir arada gren birletirici dnce henz fizik bilimlerinden ve dnce
tarihini kavram tek tk aydnlarn grlerinden pek teye geememitir. Hristiyanlktan
nce, ruhlar dnyas hi de korkun saylmyordu; btn tanrlar, baz aksamalar bir yana,
insann iine yaryor, ona hep dosta davranyorlard. Hristiyanlkta bu durum deiti.
Yzyllarca, dnyaya insann deersizlii dncesi srekli ve sistemli olarak aland.
Tanrnn kurtaramad insan, yok olmu demekti. Btn bunlar dnlecek olursa, eytann
bir silah olarak gereklilii anlalabilir: yle bir silah ki, her ada insanlar ikide bir
kamlam, kk byk, bir kiliseye ya da bir din devletine teslim olmaya zorlamt
Yine Saleme dnecek olursak, rahip Hale kendini ilk denemeye arlm gen bir
bilgin olarak grmektedir. Bin bir zorlukla elde ettii bilgi silahlar, cad belirtileri, sz
tuzaklar, aratrma yollar sonunda bir uygulama alan bulacak. Beverly yolunda bu sabah
olaanst bir gidi geli vard: Yolda trl dedikodular dinlemi, kyllerin bu dnyann en
ak biliminden ne kadar habersiz olduklarna glmsemiti. O imdi kendini Avrupann en
stn kafalaryla, krallar, filozoflar, bilginler ve btn byk rahiplerle bir arada dnyor.
Amac dnyay a, iyilie kavuturmak, dini korumaktr. Kutsal bir coku iindedir. Geni
bilgilerle kesinlemi olan zekas sonunda eytann kendisiyle kar karya gelecek, belki de
kanl bir savaa giriecektir.

(Ellerinde bir sr ar kitaplarla girer.)

HALE : unlar alr msnz elimden, ltfen?


PARRIS (sevinle) : Bay Hale! Ne mutlu sizi burada grmek! (Birka kitab elinden
alarak) Aman yarabbi, ne ar kitap bunlar!
HALE (kitaplar yere koyarak) : Elbette ar olacaklar! Her eyin ba onlarda.
PARRIS (rkm gibi) : Hazrlkl gelmisiniz, bakyorum.
HALE : eytan alt etmek kolay i deil. ok okumak gerek. (Rebeccay fark
ederek) Siz Rebecca Nurse olmayasnz?
REBECCA : Evet efendim. Tanyor musunuz beni?
HALE : Tuhafnza gidebilir sizi tanmam, ama siz iyi ruhlardansnz, sanrm. Ne
kadar dini btn bir insan olduunuzu Beverlyde hep duyarz.
PARRIS : Bu bay tanyor musunuz? Bay Thomas Putnam. Bu iyi bayan da kars.
HALE : Putnam m dediniz? Burada bu kadar sekin kimseler bulacam
beklemiyordum.
PUTNAM (memnun) : Sekin olmak bugnlerde hi de iimize gelmiyor, Bay Hale. Sizi
evimizde bekliyoruz, ocuumuzu kurtarmanz iin.
HALE : Sizin ocuunuz da hasta m?
BAYAN PUTNAM : Ruhu, ruhu utu uacak. Uykuda gezer oldu
PUTNAM : Yemek de yiyemiyor.
HALE : Yemek yiyemiyor mu? (Bir an dnr. Proctorla Giles Coreyye) Sizin
ocuklarnz da hasta m?
PARRIS : Hayr, hayr, bunlar ifti. John Proctor
GILES : O, cadlara filan inanmaz.
PROCTOR (Halee) : Ne inanrm, ne inanmam. Lafn bile ettiim yoktur. Haydi, geliyor
musun, Giles?
GILES : Hayr, hayr John, gelemem. Tuhafma giden bir eyler var, onlar
soracam bu baya.
PROCTOR : Sizin akl banda bir insan olduunuzu duydum, Bay Hale. nallah Saleme de
biraz akl getirirsiniz.

(Proctor kar. Hale bir an ne yapacan bilemez.)

PARRIS (atlarak) : Kzma bir bakmaz msnz? (Halei yataa doru gtrr.)
Pencereden atlamaya kalkt. Bu sabah onu yolun ortasnda bulduk, umak ister gibi,
durmadan kollarn sallyordu.
HALE : (kalarn atarak) : Umak ister gibi ha?
PUTNAM : Allahn adn duydu mu fena oluyor, Bay Hale. e cad kartna bundan iyi
belirti mi olur?
HALE (ellerinikaldrarak) : Hayr, hayr. Brakn anlataym size. Kocakar
masallarn brakn bir yana. eytan ne ise odur. Belirtileri besbellidir, elle tutulur gibi.
Bakn syleyeyim hepinize, kzn stnde eytan izi grmezsem inanacaksnz bana,
yoksa girmem bu ie.
PARRIS : Kabul, kabul, siz ne derseniz o olacak.
HALE : Pekala. (Yataa gider, Bettyye bakar. Eilip Parrise) : imdi syleyin
bana, sizi ilk kukulandran ne oldu?
PARRIS : Ne mi oldu, eyDn gece onu(Abigaili gstererek) Yeenimle ormanda
grdm. On, on iki gen birlikte hora tepiyorlard.
HALE : ( ararak) : Buna izin mi verdiniz?
BAYAN PUTNAM ( kendini tutamayarak sze atlr.) : Bay Parrisin klesi Tituba ruh
armasn biliyor.
PARRIS (Bayan Putnama) : Bundan daha emin deiliz, Ann
BAYAN PUTNAM ( korku iinde, alak sesle) : Biliyorum, ben biliyorum. Kzm ben
kendim yolladm Titubaya. Kz kardelerini kimin ldrdn Tituba bulsun diye.
REBECCA (kulaklarna inanamayarak) : Ann! Nasl olur? Kznz llerle konumaya m
yolladnz?
BAYAN PUTNAM : Gnah benim boynuma, sizin deil. Rebecca, sizin deil. Karmayn
bir daha benim iime, istemiyorum. (Halee) Yedi ocuunu bir gn yaamadan
topraa vermek olacak ey mi bu?
PARRIS : t!

(Rebecca,byk bir znt iinde, yzn evirir. Bir duraklama olur.)

HALE : Doarken len yedi ocuk!


BAYAN PUTNAM ( alak sesle) : Evet ya,evet. (Sesi kslr, Halee bakakalr. Hale
dncelidir. Parris ona bakar. Hale kitaplarna gider, birini aar, okur. Herkes
merakla bekler.)
PARRIS : Durun bakalm, neymi bu kitap?
BAYAN PUTNAM : Ne var bu kitapta?

HALE (ok kitap kartrm bir insan tavryla) : Gze grnmeyen btn dnya
bunun iinde. Ne varsa o dnyada, yakalanm, llm, biilmi, aklanm burada.
Bu kitaplar eytan gizli kapakl her ktlnden soyup karm, rlplak
gstermiler. Bildiiniz btn cinler, periler; kadnlarn, erkeklerin dlerine yapan
btn karalar kurular; yerde, havada, suda gezen btn cadlar; gecenize, gndznze
by katanlar, hepsi bu kitaplarda. Hi korkmayn, bulur karrz onu aramzdaysa.
Hele bir yzn gstersin, ezerim kafasn. (Yataa doru gider.)
REBECCA : ocuk ok ac ekecek mi?
HALE : Bir ey syleyemem. eytan onu penesine aldysa, koparp atmak iin
kesmek, bimek gerekebilir.
REBECCA : Ben gideyim yleyse. Bu korkun eyleri grecek yata deilim. (Kalkar.)
PARRIS ( onu tutmaya alarak) : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban
deip btn taslarmzdan kurtulabiliriz.
REBECCA : yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.
PARRIS : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban deip btn tasalarmzdan
kurtulabiliriz.
REBECCA : yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.
PARRIS : (ierleyip titrek bir sesle bararak) : Ne demek istiyorsun, Rebecca, biz
eytana m bavuruyoruz? (Kk bir duraklama.)
REBECCA : Bir bilsem ne yaptnz. (kar; tavrndaki stnlk hepsinin sinirine dokunur.)
PUTNAM : (birden bire) : Haydi, Bay Hale, biz iimize devam edelim. Oturun uraya.
GILES : Bay Hale, birtakm acayip kitaplar okuyorlar. Nedir bunun anlam,
okumu bir adama hep sormak isterdim.
HALE : Hangi kitaplar?
GILES : Ne bileyim ben? Hep saklyor.
HALE : Kim saklyor?
GILES : Martha, karm. Geceleri ka defa uyandm, baktm, bir kede kitap
okuyor. Ne dersiniz buna?
HALE : Olur ya, bu kitabn mutlaka
GILES : Aklm almyor bir trl. Dn gece o okurken iyi dinleyin bunu dua
edeyim dedim birka kez, baktm, nafile. Ama, kitab kapayp dar knca iyi
dinleyin bir de baktm, dua edebiliyorum.

Baba Giles stne de birka sz etmeliyiz: Ne de olsa yaman bir yazgs,


bakalarndan ok ayr bir yazgs oldu bu adamn. O gnlerde seksenine giriyordu ve bu
yknn en grltc kahramanyd. Hi kimsenin ad onunki kadar ktye kmamtr.
Kyde bir inek kaybolsa, ilk i, Coreynin evinden yana bir gz atmak olurdu. Hakknda
unun bunun verdii hkmlere kulak ast yoktu. Yalnz son yllarda, Martha ile evlendikten
sonra, kilise ile pek kayglanmaya balad. Kars yznden duasn bir trl bitiremedii
doru olabilir; ama, unu sylemeyi unutuyor ki, bu dualar daha yeni renmi ve okurken
sk sk bir yerde takld olmutur. Giles, sa solu olmayan, belal, ama aslnda temiz, drst
bir adamd. u fkra onu iyi anlatr: Mahkemede soruyorlar ona: Sen bir domuz grmsn,
halindeki tuhaflk seni rktm, doru mu? Giles, bunun hayvan klna girmi eytan
olduundan kukusu bulunmadn sylemi. Peki, seni rkten ne oldu, demiler. Giles, bu
rkme szcne taklarak, hemen reddetmi: Ben mrmde byle bir sz kullandm
hatrlamyorum, demi.

HALE : Haa! Dua tkanmasTuhaf ey. Bunu sonra grrz sizinle.


GILES : eytanla bir alverii var demiyorum ama, nedir bu okuduu kitaplar,
niye saklyor onlar, renmek istediim bu. Sylemiyor, ne kadar sorsam. Bilmem,
anlatabiliyor muyum?
HALE :Anlyorum, anlyorum, konuuruz bunlar. (Herkese dnerek) imdi
dinleyin beni, iinde eytan varsa bu kzn, korkun eyler greceksiniz bu odada, ama
sakn soukkanllnz kaybetmeyin. Bay Putnam, siz yan banda durun, belki
umaya kalkar. Haydi bakalm, imdi, Betty, kzm, kalk, otur. (Putnam kza sokulur.
Ama Betty bir kle gibidir elleri arasnda) Hmmmm (Bettyyi dikkatle szer.
tekiler heyecanla bakarlar.) Duyuyor musun beni? Ben Beverly rahibi John Hale.
Sana yardma geldim. Hani benim iki kzm var Beverlyde. Hatrlyor musun? (Betty
kmldamaz.)
PARRIS (korku iinde) : Nasl olur bu, nasl? blisin ne ii var benim evimde? Beni mi
buldu vuracak, kyde bunca gnahl insan varken?
HALE : inde zaten ktlk olan bir ruha el atmakta eytann ne kazanc olabilir?
En iyileri ister eytan, rahipten de iyisi mi olur?
GILES : Derin sz bu, Bay Parris, derin, ok derin!
PARRIS (kararl) : Betty! Konu, yant ver Bay Halee.
HALE : Birisi ktlk m ediyor sana, kzm? Bir kadn veya bir erkek olmayabilir.
Belki de bir ku geliyor, bakalarnn gzne grnmeyen bir kuYa da bir domuz,
bir san, herhangi bir hayvan. Gel ualm diyen bir ey var m sana?(Betty hl
hareketsizdir. Hale sessizce ban yasta dayar. Ellerini ona doru aarak bir dua
mrldanr.) n nomine Domini Sabaoth sui filiique ite ad infernos. (Betty yine
kmldamaz. Rahip, Abigaile dner, gzleriyle onu szerek) Abigail, onunla ormanda
ne biim bir dans ettiniz?
ABIGAIL : Ne biim mi? Basbaya dans.
PARRIS : Bir ey var, sylemem gerek size. ey, ey. Dans ettikleri yerde, otlar iinde
birbir kazan grdm.
ABIGAIL : orba vard iinde.
HALE : Ne orbas vard iinde, Abigail?
ABIGAIL : Ne bileyim, fasulyemercimek, bir de ey
HALE : Bay Parris, kazanda canl bir ey gznze iliti mi? Bir fare, bir rmcek,
bir kurbaa rnein?
PARRIS (korku ile) : Galibaaa vard; orbann iinde kmldayan bir eyler vard.
ABIGAIL : Kendi srad, dt iine, biz atmadk ki!
HALE (atlarak) Ne srad iine?
ABIGAIL : Hi canm, ufack bir kurbaa.
PARRIS : Kurbaa m dedin, Abby?
HALE (Abigaili kollarndan yakalayarak) Bak, Abigail, Betty bu yzden lebilir.
Dn gece eytan ardnz m, armadnz m?
ABIGAIL : Ben deilim aran, Tituba, Tituba
PARRIS (beti benzi atarak) : eytan ard ha?
HALE : Tituba ile grmek isterim.
PARRIS : Ann, gidip Titubay buraya getirir misin? (Bayan Putnam kar.)
HALE : Peki, nasl ard eytan?
ABIGAIL : Bilmem ki. Zenci diliyle konutu.
HALE : eytan ard zaman acayip eyler olmad m? Birden bir souk esinti,
yerde bir sarslma gibi rnein?
ABIGAIL : Ben eytan falan grmedim. (Bettyyi sarsarak) Betty, uyan, uyan artk,
Betty, Betty!
HALE : Elimden kurtulamazsn Abigail! Betty kazandan bir ey iti mi?
ABIGAIL : Ne iti, ne bir ey.
HALE : Sen itin mi?
ABIGAIL : Hayr.
HALE : Tituba i dedi mi sana?
ABIGAIL : Dedi ama, imedim.
HALE : Ne diye saklyorsun bildiklerini. eytana m sattn kendini?
ABIGAIL : Ben kendimi satm falan deilim! Tertemiz bir kzm ben, namuslu bir kz.

(Bayan Putnam Tituba ile birlikte girer girmez, Abigail o srada Titubaya doru
parman uzatr.)

ABIGAIL : O iirdi bana. Bettyye de o iirdi.


TITUBA (akn ve kzgn) : Abby!
ABIGAIL : Bana kan iirdi.
PARRIS : Kan m?
BAYAN PUTNAM : Kzmn kan myd bu?
TITUBA : Hayr, hayr, tavuk kan. Tavuk kan iirdim ona!
HALE : Kadn, bu ocuklar eytann buyruuna verdin mi, vermedin mi?
TITUBA : Hayr, hayr efendim. Benim eytanla alveriim yok!
HALE : yleyse niye uyanmyor bu ocuk? Sen deil misin onu konuturmayan?
TITUBA : Ben Bettyyi canm gibi severim.
HALE : Byledin ocuu, deil mi? Ruhunu saldn stne. eytana ruh
topluyorsun deil mi sen?
ABIGAIL : Benim zerime de sald ruhunu kilisede. Dua ederken gldrd beni.
PARRIS : Evet, duada boyuna gler.
ABIGAIL : Her gece gelip beni kan imeye gtryor.
TITUBA : Sen yalvarmadn m bana eytan aralm diye? lle de by yapmaya
zorluyor beni.
ABIGAIL : Yalan syleme! (Halee) Uyurken yakam brakmyor beni. Hep kt
eyler sokuyor dme.
TITUBA : Bunlar da nereden karyorsun, Abby!
ABIGAIL : Baz geceler uyanp bakyorum ki, kapnn eiindeyimrlplakkap
da ak. Uykum arasnda hep onun kahkahalar kulamda nlyor. Zenci arklar
sylyor. Beni kandrp
TITUBA : Bay rahip, ben hibir zaman,
HALE (daha kararl) : Tituba, bu kz uyandr diyorum sana!
TITUBA : Benim ne gcm olabilir onu uyandracak?
HALE : Uyandracaksn, are yok! Hemen zeceksin byy. eytanla ne zaman
anlatn?
TITUBA : Ne eytan, ne anlamas?
PARRIS : Ya her eyi sylersin aka, ya da imdi seni aaya indirip gebertesiye
dverim, Tituba.
PUTNAM : Asmal bu kary! Alp gtrmeli, asmal!
TITUBA (korku iinde dizlerinin stne ylr) : Yok, yok, Titubay asmayn!
Syleyeceim ona, ben yokum artk diyeceim.
PARRIS : eytana m?
HALE : Demek grtn onunla? (Tituba alar.) Bak bana, Tituba, insan eytana
baland m, ayrlmas zordur, bilirim. Sana yardm edeceiz kurtulmak iin
TITUBA (bana geleceklerden korkarak) : Bay rahip,ocuklar bir bakas bylyor,
inann bana.
HALE : Kim?
TITUBA : Bilmiyorum, ama eytann birok cadlar var.
HALE : Var m dersin? (Bir ipucu bulmu gibidir.) Gzlerimin iine bak, Tituba!
Gel, iyice bak! (Tituba korka korka gzlerini ona kaldrr.) Sen iyi bir Hristiyan
olmak istersin, deil mi, Tituba?
TITUBA : Elbette efendim, iyi bir Hristiyan.
HALE : Bu kk kzlar da seversin, deil mi?
TITUBA : Sevmez olur muyum? Kk ocuklarn klna dokunmak istemem.
HALE : Allah da seversin, deil mi Tituba?
TITUBA : Allahm canmdan ok severim.
HALE : imdi Allahn kutsal adna
TITUBA : Allah byktr, Allah byktr! (Diz st ker ve korku iinde hkrmaya
balar.)
HALE : Ulu Tanrm, krler olsunA iini Tituba, a da, Tanrnn nuru dolsun
iine.
TITUBA : Tanrma krler olsun! Kurban olaym sana Allahm!
HALE : eytan sana gelince yalnz m gelir, birisiyle mi gelir? ( Tituba ona hayretle
bakar.) Belki kyden biri, tandn biri.
PARRIS : Kim vard yannda? Syle!
PUTNAM : Sarah Good rnein? Sarah Goodu hi grdn m onunla? Ya da Osburn?
PARRIS : Yanndaki kadn myd, erkek miydi?
TITUBA : Ya kadn, ya erkek. Kadndkadn.
PARRIS : Hangi kadn? Bir kadn diyorsun, deil mi, hangi kadn?
TITUBA : Zifiri karanlkt. Hem ben
PARRIS : Grebilirdin pekala. Niin gremedin?
TITUBA : Durmadan konuuyorlard, kouyorlard teye beriye, boyuna
gidiyorlard
PARRIS : Salemden dar m gidiyorlard? Salem cadlar myd bunlar?
TITUBA : Evet, yle sanyorum efendim.

(Bu sz zerine Hale Titubann elini tutar, Tituba arr.)

HALE : Tituba! Bunlarn kim olduklarn bize hi korkmadan syleyeceksin, hi


korkmadan, anlyor musun? Biz varken kimse bir ey yapamaz sana. eytan, bir
rahiple hibir zaman baa kamaz. Bunu bilirsin, deil mi?
TITUBA : (Halein elini per.) Bilmez olur muyum, bilirim.
HALE : By yaptn saklamadn. Bylece doru yola girmi oldun. Seni
tutacaz Allahn nnde, Tituba.
TITUBA (geni soluk alarak) : Allah raz olsun, Bay Hale!
HALE (gitgide coarak) : eytann aramza sald kimseleri bulmak iin Allah
gnderdi seni bize. Seni seti, seni gnderdi, ky temizlemede bize yardm edesin
diye. Tituba, ne varsa iinde, syle. Srtn eytana evir, yzn Allaha, Allaha evir
yzn, Tituba, evir ki, korusun seni!
TITUBA (onlara katlarak) : Allah Titubay korusun.
HALE (tatllkla) : eytanla birlikte kim geldi sana? ki kii mi, kii mi, drt kii
mi, ka kii?

(Tituba soluk soluadr. nce sallana sallana geri gider, sonra ne atlarak gzlerini
bolua diker.)

TITUBA : Drt kii! Drt kiiydiler.


PARRIS (stne vararak) : Kim, kim? Adlarn syle, adlarn!
TITUBA (birden boanarak) : Ka kez sizi ldrmemi istedi benden, Bay Parris.
PARRIS : Beni ldrmek ha?
TITUBA (bir lgn gibi) : Bay Parris lmeli diyor bana! Bay Parris iyi adam deil,
cimri adam, cmert adam deil, diyor bana. eytan diyor ki bana, kalk yatandan git,
kes boazn Bay Parrisin. (Herkes heyecan iindedir.) Ama ben de diyorum ki ona,
ben bu adama dman deilim, bu adam ldrmek istemiyorum. O da diyor ki bana,
sen benden yana al, seni klelikten kurtaracam! Sana gzel giysiler vereceim,
seni gklere karacam, ua ua Barbadosa gtreceim seni, diyor. Ben de
diyorum ki ona, aldatma beni eytan, yalanc eytan! Bir frtnal gecede yine geldi
bana ve unu syledi: Bak, benim iin alan beyaz insanlar da var. Ben de baktm,
ne greyim: Good deil miymi!
PARRIS : Sarah Good!
TITUBA (sallana sallana alayarak) : Evet, ya! Osburn de birlikte.
BAYAN PUTNAM : Biliyordum bunu. Osburn kez ebelik etti bana. Sana yalvardm,
Thomas. Yalvarmadm m? Ne olur, dedim, bu kadn getirme bana, korkuyorum
ondan. Yavrularm avucunun iinde eriyiveriyorlard.
HALE : Korkma, devam et! Hepsinin adn vereceksin bize. Bu ocuun
ektiklerini grp de yrein yanmyor mu? Baksana buna, Tituba! (Yataktaki Bettyyi
gsterir ona.) Bak, Allahn u gnahsz meleine. Ruhu da taptaze. Onu
kurtarmalyz Tituba! eytan gelmi, saldryor stne, saf bir kuzunun etine saldran
bir kurt gibi. Allah sevindirecek seni bize yardm ettiin iin.

(Abigail ayaa frlar, ilham gelmi gibi, gzlerini bolua dikerek barr.)

ABIGAIL : Ben de iimi dkmek istiyorum. (Herkes akn akn ona bakar. Nurlu
bir dnyadaym gibi kendinden gemi bir haldedir.) Allahn klar dolsun iime,
sann sevgisiyle erisin iim. eytann nnde hora teptim ben. Grdm onu,
defterine yazldm. imdi saya dnyorum tekrar. pyorum ellerini. Sarah Goodu
eytann yannda grdm! Osburn eytann yannda grdm! Bridget Bishopu
eytann yannda grdm!

(O konuurken Betty yatandan dorulur, gzleri akmak akmak, kendini bu havaya


kaptrr.)

BETTY (tekiler gibi bolua bakarak) : Grdm, George Jacobs grdm. eytann
yannda! Howe kadn grdm eytann yannda!
PARRIS : Konuuyor! (Bettyyi kucaklamaya koar.) Konuuyor!
HALE : Allaha krler olsun! By zld! Kurtuldular!
BETTY (lgnca, iini boaltrcasna bararak) Martha Bellowsu grdm eytann
yannda!
ABIGAIL : Siber kadn grdm eytann yannda! (Barma bir sevin lna
dnmtr artk.)
PUTNAM : Muhtar, gidip muhtar araym!

(Parris bir kr duas etmeye koyulmutur.)

BETTY : Alice Barrowu grdm eytann yannda!

(Perde inmeye balar.)


HALE (kmak zere olan Putnama) : Muhtara syle, zincirleri de getirsin.
ABIGAIL : Hawkins kadn grdm eytann yannda!
BETTY : Biber kadn grdm eytann yannda!
ABIGAIL : Booth kadn grdm eytann yannda!

(Bu son lklar zerine perde iner.)


KNC PERDE

(Proctorn evinde konuk odasnda sekiz gn sonra. Sada krlara alan bir kap.
Solda, bir ocak arkasnda, yukar kata kan merdiven. Bask, karanlk, uzunca bir eski zaman
odas. Perde alrken oda botur. Yukardan, ocuklara usul usul ninni syleyen Elizabethin
sesi gelir. Birden kap alr, John Proctor tfeiyle girer. Ocaa doru yrrken odaya bir
gz gezdirir, karsnn sesini duyunca bir an durur. Tekrar ocaa doru yrr. Bir yandan
tfeini duvara dayar, bir yandan da ocaa asl duran bir kazan eker, koklar. Sonra kazan
engelden karp, iindekini tadar. Pek houna gitmez. Bir kutuya uzanp iinden ald bir
tutam tuzu kazana atar. Yeniden tadna bakaca srada merdivendeki ayak seslerini duyar.
Kazan yerine iter, muslua gider, elini yzn ykar. Elizabeth girer.)

ELIZABETH : Neredeydin bu vakte kadar? Gece oldu neredeyse.


PROCTOR : Ormann kysndaydm, fidan diktim.
ELIZABETH : Bitmisindir yleyse.
PROCTOR : Eeeh, i de bitti ama. ocuklar uyudu mu?
ELIZABETH : Uyurlar neredeyse. (Ocaa gider, kazandan bir tabaa kepeyle yemek
koyar.)
PROCTOR : imdi dua et de iyi bir yaz olsun.
ELIZABETH : nallah!
PROCTOR : Naslsn bugn?
ELIZABETH : yiyim. (Taba masaya koyar ve Proctora gstererek) Tavan.
PROCTOR (masaya giderek) : Sahi mi? Jonathann tuzana m geldi?
ELIZABETH : Yok canm, eve geldi kendiliinden, le zeri. Bir de baktm, u keye
oturmu, konuklua gelmi gibi.
PROCTOR : Aman, uurdur kendiliinden ieri girmesi.
ELIZABETH : Hayrdr inallah! im szlad derisini yzerken; zavall tavanck!
(Oturur, kocasnn yemesini seyreder.)
PROCTOR : yi olmu!
ELIZABETH (memnun) : Epey uratm. Yumuak m bari?
PROCTOR : Hmmm(Yer; kars bakar.) ok gemez, yeerir tarlalar. Topran alt kan gibi
scak.
ELIZABETH : kr Allaha.
PROCTOR (yerken birden ban kaldrr.) : rn iyi olursa George Jacobn ksran satn
alacam. Sevinir misin?
ELIZABETH : Elbette.
PROCTOR (zoraki bir glle) : Benim istediim de seni sevindirmek, Elizabeth!
ELIZABETH (biraz kendini zorlayarak) Biliyorum, John.

(Proctor kalkar, karsna gide, onu per. Kadn kprdamaz. Proctor biraz bozulmu,
masaya dner.)
PROCTOR (elinden geldii kadar tatllkla) : arabn yok mu?
ELIZABETH (unuttuuna kzm gibi) : Olmaz olur mu? (Kalkar, bir marapa doldurur.
Proctor belini tutup gerinir.)
PROCTOR : Tohum atarken bizim iftlik usuz bucaksz geliyor insana, git, git, bitmiyor.
ELIZABETH (arab getirir.) : yledir.
PROCTOR (uzunca ier, marapay masaya koyar.) : Eve iek getirmelisin biraz.
ELIZABETH : Bak yine! Unuttum! Yarn getiririm.
PROCTOR : Bahar geldi, bizim evdeyse hl k! Pazara benimle gel, birlikte dolaalm
iftlii. Bu kadar iek bolluu grmedim dnyada! (i gzel duygularla dolarak
gider, ak kapdan gklere bakar.) Leylaklar meneke kokuyor sanki. Tam da karanlk
bastrrken salyorlar kokularn galiba. u bizim lke bir cennet oluyor baharda!
ELIZABETH : Sahi yle.

(Birduraklama. Elizabeth, geceye dalm kocasna bakar. Konumak isteyip de


konuamyor gibidir. Kalkar, taba, marapay, atal alr, muslua gider. Bir ara, srt
kocasna dnk kalr. O srada Proctor dnp karsna bakar. Bir ayrlk girmi gibidir
aralarna.)

PROCTOR : Senin yine keyfin yok galiba?


ELIZABETH (atmak istemez, ama yine de kendini tutamaz) : O kadar ge geldin ki,
leden sonra Saleme gittin sandm.
PROCTOR : Ne diye? Salemde bir iim yok ki.
ELIZABETH : Geen gn gideceim demitin de
PROCTOR (ne demek istediini anlamtr) : Sonra dndm, vazgetim.
ELIZABETH : Mary Warren oradayd bugn.
PROCTOR : Ne diye braktn? Bir daha Saleme gitmeyeceksin demedim mi ona ka kez,
senin yannda?
ELIZABETH : Durduramadm, ne yapaym.

PROCTOR : Yanl, Elizabeth, yanl bu yapt! Bu evin hanm sensin, Mary Warren deil.
ELIZABETH : yle korkuttu ki beni, elim ayam kesildi.
PROCTOR : Korkuttu mu? O miskin seni korkuttu ha? Aman Elizabeth
ELIZABETH : Miskinlii falan kalmad artk. Gitmeyeceksin dediim zaman ne yapt
biliyor musun? Kalkt ayaa, bir prenses gibi yle bir yukardan bakt bana: Bayan
Proctor, dedi bana, Saleme gitmem gerek benim: Mahkemede iim var!
PROCTOR : Mahkemede mi? Ne mahkemesi?
ELIZABETH : Ya, basbaya mahkeme kurulmu orada. Bostondan drt yarg
getirmiler, Byk Mahkemeden, yksek yarglar. Vali de balarndaym, yle
diyor.
PROCTOR : Haydi canm, delirmi!
ELIZABETH : Allah vere de delirmi ola. On drt kiiyi hapse attlar, diyor. (Proctor,
anlayamyormu gibi karsna bakar.) Mahkeme sorguya ekecekmi onlar, asacakm
belki de
PROCTOR (gler ama sarslmtr) : Asacakm! Lafa bak!
ELIZABETH : Vali sylemi, John; itiraf etmezlerse aslacaklar demi. Btn ky,
kudurdu galiba. Abigail iin yle eyler anlatyorlar ki, Allahn sa kolu olmu
neredeyse. teki kzlar mahkemeye Abigail getiriyormu. Yolda yrrken, nnden
ikiye yarlyormu kalabalk; Musann nnde yarlan deniz gibi. Onu bunu
getiriyorlarm kzlarn karsna: Kzlar barp ardlar, yerlere yattlar m, kim
olursa olsun, cad, byc diye atveriyorlarm hapse.
PROCTOR (gzleri drt alarak) : Olur kepazelik deil!
ELIZABETH : Bence gitmelisin, John. (Proctor ona dner.) Sahi sylyorum, git. Git,
syle bu iin bir yalan olduunu.
PROCTOR (dnmeye balayarak) : Yalan elbet, hem de nasl yalan!
ELIZABETH : Ezekiel Cheevera git: O seni iyi tanr. Ona syle Abigailin sana
geende dediklerini amcasnn evinde. Bu ite by, eytan falan olmadn syledi
sana, sylemedi mi?
PROCTOR (dnceli) : Syledi ya, syledi canm. (Bir duraklama.)
ELIZABETH (fazla ileri gidip kocasn kzdrmaktan korkarak, yavaa) : nallah bunu
mahkemede saklamazsn, John! Bilmeleri gerek bunu.
PROCTOR : (kendi iinde bouarak, alak sesle) : Gerek elbet, bilmeleri gerek. Nasl
inanrlar bu kza, ayorum.
ELIZABETH : Ben olsam, hemen giderim Saleme John, hemen, bu gece.
PROCTOR : Bir dneyim.
ELIZABETH (cesaretlenerek) : Bunu saklamaya hakkn yok, John.
PROCTOR (kzarak) : Biliyorum, hakkm yok, saklayamam, biliyorum. Dneyim, dedim ya
sana!
ELIZABETH (krgn ve souk) : Peki, dn yleyse. (Kalkar ve kmaya yeltenir.)
PROCTOR : Bana sylediini nasl ispat edebilirim, onu dnyorum, Elizabeth. Kza ermi
gzyle bakyorlarsa, gel de inandr onlar dzmeci olduuna. Ky yle budala oldu ki
son zamanlarda! Odada yalnzdk onunla bunu syledii zaman. ahit, ispat yok
elimde.
ELIZABETH : Onunla yalnzdm m dedin?
PROCTOR (sinirli) : Bir ara yalnz kaldk, evet.
ELIZABETH : Ya! Bana yle sylememitin ama.
PROCTOR (fkelenmeye balayarak) : Bir ara diyorum sana. tekiler geldi hemen.
ELIZABETH (ona btn gvenini yitirmi gibi, skunetle) : Nasl istersen yle yap. (Dnp
kacak olur.)
PROCTOR : Hanm! (Elizabeth dner.) Aramzda kuku istemiyorum artk!
ELIZABETH (biraz yukardan alarak) : Ben yle bir ey
PROCTOR : stemiyorum, anladn m, kuku istemiyorum!
ELIZABETH : Kukulandracak ey yapma yleyse.
PROCTOR (birden sesini deitirerek) : Bana inanmyor musun sen?
ELIZABETH (yine yukardan bir glmseme ile) : John, bu iin ucu Abigaile
dokunmasayd, durup dnr mydn byle, gitmek iin? Dnmezdin.
PROCTOR : Sen baksana bana
ELIZABETH : Grdm grmezlik edemem, John.
PROCTOR (ciddi bir anlama tavryla) : Benden kukulanmaya hakkn yok, Elizabeth.
Abigailin dzmeceliini ortaya karmadan nce, biraz dnyorsam, bir nedeni var
da onun iin dnyorum. Sen kendi iinde olup bitene bir bak da, kocandan
kukulan ondan sonra. Ben Abigaili oktan unuttum, sen tutmu
ELIZABETH : Ben de unuttum.
PROCTOR : Haydi canm, sen de! Hibir eyi unutmaz, hibir eyi balamazsn. nsafl ol,
be kadn! Kz gideli yedi ay oldu, o gn, bugndr, t karmadm bu evin
iinde.Acaba houna gider mi, gitmez mi diye dnmeden, uradan uraya adm
atmaz oldum; sen hl yas iinde gibisin. Ne sylesem kuku ekiyorum stme;
azmdan ne ksa yalan oluyor. Her geliimde, eve deil, mahkemeye geliyorum
sanki!
ELIZABETH : John, ak konumuyorsun benimle. Onu herkesin iinde grdm,
demitin. imdiyse
PROCTOR : Kendimi savunmayacam artk, Elizabeth!
ELIZABETH (kendini zrl gstermeye alarak) : John, ben kendim iin deil, senin
iyiliin iin
PROCTOR : Hayr, savunmayacam artk! Benden ilk kukulandn zaman susturmalydm
seni. Ama, zayf davrandm, Hristiyanlm ar bast, iimi dktm sana, gizli
gnahm serdim nne. O gn bir d grm de seni Allah m sandm, kim bilir. Ama
deilsin, Allah deilsin sen, anladn m? Bunu unutma. Biraz da iyi yanlarm gr, ne
olur, hep yarglama beni.
ELIZABETH : Benim yargladm yok, kendi iindeki yarg seni yarglayan. Ben
hibir zaman kt adam demedim ki sana, John! (glmseyerek) Birazck yolunu
armsn, o kadar.
PROCTOR (ac ac glerek) : Ah Elizabeth, yumuadn zaman bile buz gibisin! (Birden
dardan gelen bir grltye doru dner. Kapya giderken Mary Warren girer.
Proctor onu grr grmez fkeyle yakasna yapr.) Sen nasl gidersin Salem?
Gitmeyeceksin demedim mi sana? Hie mi sayyorsun beni? (Kz sarsarak) Bir daha
bu evden admn atarsan krbalarm seni!

(Mary
Warren, garip bir hal iinde, hi kar koymaz, kendini Proctorn kollar
arasna brakm, sarkar gibidir.)

MARY WARREN : Hastaym, hastaym, Bay Proctor. Allah rzas iin, dokunmayn bana.
(Proctor kzn garip halini, benzinin uukluunu, bitkinliini fark edince brakr onu.)

: Tylerim rperiyor hl, tir tir titriyor iin; btn gn sorgu sual iindeydim, ne
diyorsunuz.
PROCTOR (meraktan fkesi yatmaya balar.) : Ya buradaki ilerin sorgu suali? Ylda dokuz
altn almyor musun benden? Buna karlk eve bakacak, karma bu zayf halinde
yardm edecek sen deil misin?

(Mary Warren, demek ister gibi, Elizabethe bez paralarndan yaplm bir bebek
verir.)

MARY WARREN : Size bir hediye getirdim, hanmcm, bugn yaptm size. Saatlerce
iskemlede otur otur, diki dikeyim bari dedim.
ELIZABETH (akn akn bebee bakarak) : Ya! Eline salk, gzel olmu.
MARY WARREN ( titrek, bitkin bir sesle) : Birbirimizi sevmeliyiz, Bayan Proctor,
Allahn emri bu.
ELIZABETH (kzn tuhaf haline bsbtn ararak) : Tabii, elbette.
MARY WARREN ( odaya gz gezdirerek) : Yarn erken kalkar, evi temizlerim. imdi gidip
uyuyaym. (Dnp kmak ister.)
PROCTOR : Mary! (Kz durur.) Doru mu? On drt kadn tevkif mi ettiler?
MARY WARREN : On drt deil, dokuz oldu imdi. (Birden kendini tutamaz, hkrmaya
balar, bir iskemleye ker.)
ELIZABETH : Ne oldu? Niye alyor? Nen var kzm?
MARY WARREN : Osburn kadnAsacaklar!

(Korkudan duraklama. Kz yine hkrr.)

PROCTOR : Asacaklar m? Asacaklar m dedin?


MARY WARREN (hep alayarak) : Asacaklar!
PROCTOR : Vali de izin verecek mi buna?
MARY WARREN : Yargy o verdi. Vermesin de ne etsin. (Teselli eder gibi) Ama, Sarah
Goodu asmayacaklar; itiraf etti de ondan.
PROCTOR : tiraf m? Neyi itiraf etti?
MARY WARREN : eytanla(Aklna geldike korkarak) Evet ya, eytanla anlatn,
adn deftere yazdn, hem de kanyla. Yemin etmi ki, Allah devirinceye kadar
rahat vermeyecekmi Hristiyanlara, sonunda hep eytana tapacakmz.

(Duraklama.)
PROCTOR : Ama sen biliyorsun onun hep abuk sabuk eyler sylediini. Anlatmadn m
yarglara?
MARY WARREN : Bay Proctor, yle bir ey yapt ki mahkemede, lecektik korkudan.
PROCTOR : Ne yapt?
MARY WARREN : Ruhunu iinden dar yollad.
ELIZABETH : Aman Mary, brak artk bu
MARY WARREN ( birden taarak) : Beni ka kez ldrmeye kalkt, siz biliyor musunuz,
Bayan Proctor?

ELIZABETH : Ne bileyim? Hibir ey duymadm senden bugne kadar.


MARY WARREN : Ben de bilmiyordum bugne kadar. Ben hibir ey bilmiyormuum
meer bugne kadar. Mahkemeye geldii zaman acdm ona: Hayr, dedim kendi
kendime, ben bu kadnn ktlne tanklk etmem. Hendeklerde yatyor zavall,
ihtiyar, yoksul, perian. Ama geldi oturdu, balad inkar etmeye, inkar, inkar, inkar. O
zaman garip bir soukluk girdi iime, srtmdan aa doru. Kafamn derisine
dikenler batyormu gibi oldum. Bu ember geti boazmdan, soluk alamaz oldum ve
birdenbire(Vecd iinde konuur.) Bir ses duydum, lgnca baran bir ses, kendi
sesimdi bu ve ite o anda, tam o anda, anmsadm bana btn yaptklarn.
PROCTOR : Neyi anmsadn? Ne yapt sana?
MARY WARREN (bilinmedik, grnmedik eylere ermi bir insan haliyle) : u kapya
geldi, Bay Proctor, ka kez geldi u kapya. Ekmek dilendi benden, elma arab istedi.
Vermediim zaman ne yapard, biliyor musunuz, dikkat edin buna, balard aznn
iinde bir eyler mrldanmaya.
ELIZABETH : Ne olmu mrldanm da? A insan mrldanr elbet!
MARY WARREN : Ama ne mrldanrd, ona bakn siz. Anmsarsnz, Bayan Proctor,
geen ay, bir pazartesiydi galiba, yine byle mrldanp gitmiti: ki gn, iki gece
barsaklarma neler oldu, ne hale geldim, anmsyor musunuz?
ELIZABETH : Ha, evet, anmsyorum yle bir ey, ama
MARY WARREN : te bunu anlattm yarg Hathornea; o da sordu: Bayan Osburn, dedi,
bu kzdan ayrldn zaman mrldandn beddua neydi? Seninki ne yant verdi
yargca: (Bir ihtiyar kadn taklidi yaparak) Aman, yarg hazretleri, ben beddua falan
etmedim. Dinimizin on buyruu var ya, onlar mrldandm. Ne gnlere kaldk! Bu da
m yasak yoksa! Demez mi
ELIZABETH : yi ya? Pekala karlk vermi ite.
MARY WARREN : Evet, ama yarg Hathorne da dedi ki ona: Dinimizin on buyruunu
syle bakalm dedi. (zerine doru yryp bararak) Bir tanesini bile syleyemedi
on buyruun. Hi bilmezmi meer dinin emirlerini. Sust yakaland.
PROCTOR : Sonra? Bununla m mahkum ettiler kadn?
MARY WARREN (Proctorn ii ciddiye almamasna biraz sinirlenerek) : Etmeyip de ne
yapsalard? O kendi kendini mahkum etti.
PROCTOR : Peki ama, delil yok ortada! Neye dayandlar da mahkum ettiler?
MARY WARREN (sabrszlanarak) : Syledim ya size neye dayandklarn; kaya gibi
salam dayandklar delil; yarg yle syledi.
PROCTOR (bir an duraklar, sonra) : Bir daha mahkemeye gitmeyeceksin, Mary Warren!
MARY WARREN : Gitmemek mi? Her gn gideceim, Bay Proctor, haberiniz olsun!
ayorum size: Grdmz byk iin farknda deilsiniz galiba?
PROCTOR : Hangi i? Yal bir kadn asmak m, i dediin? Hristiyanla yakr m bu?
MARY WARREN : Ama, Bay Proctor, itiraf edeni asmyorlar! Sarah Good biraz hapis
yatp kacak. : Bir daha mahkemeye gitmeyeceksin, Mary Warren!
MARY WARREN : Gitmemek mi? Her gn gideceim, Bay Proctor, haberiniz olsun!
ayorum size: Grdmz byk iin farknda deilsiniz galiba?
PROCTOR : Hangi i? Yal bir kadn asmak m, i dediin? Hristiyanla yakr m bu?
MARY WARREN : Ama, Bay Proctor, itiraf edeni asmyorlar! Sarah Good biraz hapis
yatp kacak. (Bir ey hatrlayarak) Aman, size mthi bir haber; buna ne
diyeceksiniz bakalm: Goody kadn gebe imi, gebe!
ELIZABETH : Gebe mi? Deli mi oldular bunlar? Neredeyse altmlk kadn!

MARY WARREN : Doktor Griggs muayene etti: Yklemi karnn, grtlana kadar
yklenmi. Yllardr pipo iiyormu, kocas da yok stelik! Ama kurtard yakay:
Gnahsz ocua kymak istemediler. Allahn iine bakn! Ne mucize, deil mi?
Anladnz m imdi, ne i gryoruz, nasl hizmet ediyoruz Allaha. Onun iin,
gideceim her gn, ne kadar srer bilmem. Hem benim grevim, mahkemede resmi
grevim varm benim, yle dediler, siz beni nasl(Merdivenin bana kadar
gelmitir.)
PROCTOR : Sen grrsn imdi grevini! (Ocan yannda asl duran krbac alr.)
MARY WARREN (korkar, ama almn bozmamak iin dimdik durmaya alr.) : Yoo,
beni krbalayamazsn artk!
ELIZABETH (Proctor yaklarken, telala) : Mary, gitmeyeceim de! Evden
kmayacam da!
MARY WARREN (Proctorn nnde geriler, ama dik durmaya, istifini bozmamaya
alr) : eytan, Saleme girmi, dolayor, Bay Proctor; bulup karmalyz onu
meydana.
PROCTOR : Krbac ye de, bak eytan nasl karm ortaya! (Krbac kaldrp zerine yrr;
kz geri srayp barr.)
MARY WARREN (Elizabethi gstererek) : Onun hayatn kurtardm bugn.

(Duraklama. Proctor krbac yava yava indirir.)

ELIZABETH : Sulu mu dediler benim iin?


MARY WARREN ( titreyerek) : Adnz geti.
Ama ben sizde hibir kt belirti
grmediimi syledim, kimseyi arpm deildir, dedim. Hep yannzda durduumu
renince, yarglar fazla durmadlar stnde.
ELIZABETH : Kim sulu dedi benim iin?
MARY WARREN : Yasa izin vermiyor, syleyemem. (Proctora) Pek o kadar hor
grmezsiniz beni artk. Drt yarg, valiyle, kraln vekiliyle birlikte oturup yemek
yediler bizimle bir saat nce. Biraz kibarca konuun benimle bundan sonra
PROCTOR (korku ve tiksinti iinde homurdanr gibi) : Haydi, haydi, git yat!
MARY WARREN (ayan yere vurarak) : Git yat, diyemezsiniz bana, Bay Proctor. On
sekiz yandaym; evli olmasam da, bir kadnn sonunda!
PROCTOR : Oturmak m istiyorsun? Otur yleyse!
MARY WARREN : Hayr, yatmak istiyorum.
PROCTOR (fkeyle) : yi geceler, yleyse!
MARY WARREN : yi geceler! (Biraz bozulmu, kararsz, kar. Proctor ile Elizabeth, bo
gzlerle bakakalrlar.)
ELIZABETH (alak sesle) : p hazrlanyor, boynuma taklacak ip!
PROCTOR : Ne ipi canm sen de.
ELIZABETH : lmemi istiyorlar benim. Bir haftadr biliyorum iin buna varacan.
PROCTOR : Durmamlar, dedi ya, senin stnde.
ELIZABETH : Bugn iin, ama yarn? Brakmazlar beni! Barp aracak beni
artncaya kadar.
PROCTOR : Otur canm, otur.
ELIZABETH : lmemi istiyor, John, biliyorsun bunu.
PROCTOR : Otur diyorum sana! (Elizabeth titreyerek oturur. Proctor, kendini tutmaya
alarak, skunetle konuur.) Soukkanl olalm, Elizabeth; telaa gerek yok.
ELIZABETH (her eyin bittiine inanarak) : Ya, tabii, tabii, tela edecek ne var?
PROCTOR : Sen hi korkma! Gider Ezekiel Cheever bulurum. Bana syledi derim
yalancktan yaptn.
ELIZABETH : Hapse atlanlar bu kadar oalnca, Cheevern yardm yetmez artk
sanrm. Benim iin bir ey yapmak ister misin? Git, Abigaili gr!
PROCTOR (ne demek istediini anlayp kaslmaya balayarak) : Ne olacak Abigaili
greceim de?
ELIZABETH (tatllkla) : John, dinle beni, ne olur! Gen kzlar biraz yanl anlyorsun,
kabul et bunu. Seviirken bir kza verilen sz
PROCTOR (fkesini tutmaya alarak) : Ne sz?
ELIZABETH : Azn amasa da insan, sz vermi olur sevimekle. Byle bir sze
balanm olabilir. Abigail, umudunu kesmemitir senden, eminim. Beni ortadan
kaldrp yerime gemeyi kuruyordur.

(Proctor fkeden konuamayacak hale gelir.)

ELIZABETH : Btn dnd, can att budur, John, biliyorum.n Binlerce kadn ad
var, niin benimki kyor azndan? Onun iin tehlikeli de byle bir ad vermek. Ben,
tarlalarda yatan Good kadn, ya da sarho, yar bunam Osburn kadn deilim ki. Bir
iftlik sahibinin karsna dil uzatmak iin korkun bir kar olmal insann. Benim
yerimi koymu aklna, John.
PROCTOR : Aklna koyamaz byle bir eyi? (Karsnn doru sylediini bilir.)
ELIZABETH (soukkanllkla) : John, onu hi umursamadn belli ettin mi kendisine?
Kilisede yanndan geti mi, yzn kzaryor hemen
PROCTOR : lediim gnahtan utanyorum da ondan.
ELIZABETH : Ama o baka anlam verir yznn kzarmasna.
PROCTOR : Sen ne anlam veriyorsun, sen Elizabeth onu syle?
ELIZABETH (aadan alarak) : Ben yanndaym diye sklyorsun biraz, diyorum.
PROCTOR : Beni ne zaman tanyacaksn, be kadn? Yreim tatan olsa, u yedi aydr
atlard utancndan.
ELIZABETH : yleyse git, orospu de yzne kar. Ne umudu kaldysa kr, John, bir ey
beklemesin senden.
PROCTOR (dileri arasndan) : Peki, dediin olsun, gidiyorum. (Kalkp tfeini alr.)
ELIZABETH (korka korka) : Ama ne kadar istemeyerek!
PROCTOR (silah elinde, karsna dnerek) : Cehennemin kllerinden kzgn kfrler
savuracam suratna. Ama, Allah rzas iin, fkemi de ok grme bana!
ELIZABETH : fke deil ki benim istediim, ben yalnz
PROCTOR : O kadar baya mym ben? O kadar aalk m gryorsun beni?
ELIZABETH : Ben aalk demedim ki sana!
PROCTOR : yle ise ne diye umut vermekle sulandryorsun beni? Bir aygrn ksraa
verdii umut benim bu kza verdiim
ELIZABETH : Peki, ne diye kzyorsun, kr bu umudu dediim zaman?

PROCTOR : Zehirli bir sz bu da ondan, bense yalan sylemiyorum sana. Ama artk
savunmayacam kendimi. mrmn biricik gnahn dolamsn bir kez parmana,
ne yapsam karamam artk bunu aklndan.
ELIZABETH (bararak) : yle bir karrsn ki! Hele sen bir koy aklna ki, biricik
karn benim, benden baka karn da olamaz! Bu kzn atei iinde hl, John Proctor,
ok iyi de biliyorsun bunu!

(Anszn bir yz grnr kap aralndan, bolukta peydahlanm gibi. Proctorlar


arr. Gelen, Bay Haledir. Bir baka adamdr sanki imdi: ekingen, saygl, hatta su
ilemi bir hali vardr.)

HALE : Merhaba!
PROCTOR (hl akn) : Bay Hale! Siz buralarda? Buyurun, buyurun ieri.
HALE (Elizabethe) : Rahatsz etmiyorum inallah.
ELIZABETH : Hayr efendim, biraz ardm yalnz, at sesi duymadm da
HALE : Bayan Proctorsnz, deil mi?
PROCTOR : Evet, Elizabeth.
HALE (selamlayarak) : Yatacak deildiniz ya?
PROCTOR (tfeini dayayarak) : Yok, yok. (Hale ilerler. Proctor sinirli halini aklamak
ister gibi) Karanlk bastktan sonra bize pek konuk gelmez, ama iyi ettiniz, ho
geldiniz. Oturmaz msnz?
HALE : Sa olun. (Oturur.) Buyurun, oturun, Bayan Proctor.

(Elizabeth oturur, gzn hi ondan ayrmaz. Hale odaya gz gezdirirken bir


duraklama olur.)

PROCTOR : Elma arab ier misiniz, Bay Hale?


HALE : Hayr, mideme dokunuyor. Bu gece baka yerlere de gideceim. Oturun
ltfen. (Proctor oturur.) Fazla rahatsz etmeyeceim, sizinle greceim bir ey vard
da
PROCTOR : Mahkemeyle ilgili bir i mi?
HALE : Hayr, hayr; kendiliimden geldim, mahkemenin buyruuyla falan deil.
Diyeceim u. (Dudaklarn slatr.) Haber aldnz m bilmem, mahkemede karnzn
ad geti bugn.
PROCTOR : Biliyoruz. Bizim Mary Warren syledi. atk kaldk.
HALE : Ben burann yabancsym, biliyorsunuz. Bir ey bilmediim iin,
mahkemeye sulu olarak gelenler stne doru drst bir kanya varamyorum. Onun
iin evden eve dolayorum leden beri. imdi Rebecca Nursen evine uradm,
oradan da
ELIZABETH (afallayarak) : Rebecca sulu ha?
HALE : Allah byle bir insan sulu olmaktan korusun! Ama ne yapalm ki ad
geti.
ELIZABETH (neredeyse glerek) : Rebeccann da artk eytanla alverii olduuna
inanamazsnz herhalde!
HALE : Olur olur, ne bileyim.
PROCTOR (geri ekilerek) : Byle bir ey dnemezsiniz.
HALE : Garip zamanlar yayoruz, baym. Karanlk glerin bu kye a kurtlar gibi
saldrm olduundan kimse kukuya demez artk. O kadar belli ki bu, kimse inkar
edemez. Sizce de yle deil mi, Bay Proctor?
PROCTOR (kanarak) : Vallahi, ben, ben o kadar anlamam bu ilerden. Ama bu kadar dini
btn bir kadn, yetmi yllk duadan tapnmadan sonra, tutsun, gizliden gizliye
eytana uaklk etsin. Buna inanmak zor dorusu.
HALE : Elbette zor. Ama eytan da iini bilir, deil mi ya, bilmez diyemezsiniz.
Ho, Rebeccaya sulu diyen yok, olmayacak da, biliyorum. (Bir duraklama.) Bu ev
stne Hristiyanlk bakmndan birka ey sormak istiyorum, izin verirseniz.
PROCTOR (krgn ve souk) : Hay haybuyurunSorulardan korkacak bir yanmz yok
bizim, Bay Hale.
HALE : ok iyi. (Daha rahat oturur.) Rahip Parrisin tuttuu defterden anladma
gre, Pazar gnleri kiliseye pek gittiiniz yok.
PROCTOR : Bir yanlnz olacak, baym.
HALE : On yedi ayda yirmi alt defa gitmisiniz. Buna seyrek demek zorundaym.
Nedenini sorabilir miyim?
PROCTOR : Bay Hale, bu adama kiliseye gittiim, evde kaldm gnlerin hesabn vermem
gerektiini hi de bilmiyordum. Bu k karm hastayd.
HALE : Sylediler, biliyorum. Ama siz yalnz gidebilirdiniz.
PROCTOR : Gidebildiim zaman gittim, gidemediim zaman da duam evde yaptm.
HALE : Bay Proctor, eviniz kilise saylmaz, din kitabnzda byle bir ey yoktur
herhalde.
PROCTOR : Yoktur, baym, yoktur, ama benim bildiim din kitabnda bir rahibin Allaha dua
etmek iin altn amdanlara da gereksinimi yoktur.
HALE : Hangi altn amdanlara?
PROCTOR : Biz kiliseyi yaptmz zamandan beri mihrapta bakr amdanlar vard. Onlar
yapan da Francis Nurset, bilirsiniz. Hibir insan eli bakr bu kadar gzel
ilememitir. Ama, Bay Parris geldi, yirmi ay btn vaazlarnda altn amdan diye
tutturdu, sonunda da yaptrd dediini. Ben, gn aarrken balar, akam karanlna
kadar toprakla urarm. nann bana, saya bakp da dirseklerinde benim kazandm
parann prltsn grdm m, duam bozuluyor baym, duam bozuluyor. Bazen yle
geliyor ki, bu adamn akl fikri koca kiliselerde, burada deil.
HALE (biraz dnr, sonra) : yle olsa da, bir Hristiyann Pazar gn kiliseye
gitmesi art. (Duraklama.) ocuunuz var, deil mi, sizin?
PROCTOR : Evet, olum.
HALE : Neden ikisi vaftiz olmu yalnz?
PROCTOR (konumaya balar, durur, sonra tutamaz kendini) : stemiyorum Bay Parrisin
oluma elini srmesini, istemiyor canm. Bu adamda Allahn n grmyorum,
syleyeyim size aka.
HALE : Ben de unu syleyeyim size: Bunu grmek size dmez. Bir insan rahip
olmusa, onda Allahn var demektir.
PROCTOR (fena kzmtr, ama glmsemeye alr.) : Nedir benimle zorunuz, Bay Hale?
Kukulanyor musunuz benden?
HALE : Yoo, yoo, ben sade
PROCTOR : Kilisenin tavan direklerini ben aktm, kapsn ben
HALE : Ya, yle mi? Bu lehinize bir ey.
PROCTOR : Bu adamdan soumakta belki acele ettim biraz, olabilir; ama biz burada tutmu,
dine kar geliyoruz, diyemezsiniz. Sizin kukulandnz byle bir ey galiba, yle
deil mi?
HALE (kararsz gibi) : Yok, ama, nasl syleyeyim, biraz geveme var sizin din
davrannzda.
ELIZABETH : Bay Parrise kar biraz kat yrekli davrandk, oras doru, fazla kat bu
kadar; ama hi de eytana kaplm deiliz, bunu bilin.
HALE (ban eer, dnr, sonra fark ettirmeden bir yoklama yapar gibi) : Siz,
Kitabn buyruklarn biliyor musunuz, Elizabeth?
ELIZABETH (hi duraksamadan) : Elbette biliyorum. Benim yaammn kukulanacak
hibir yan yoktur, Bay Hale. Allaha kr, tam bir Hristiyanm!
HALE : Ya siz, Bay Proctor?
PROCTOR (biraz duraklar) : Ben mi, biliyorum tabii.
HALE (Elizabethe bir gz atar, sonra Johna) : Tekrarlar msnz ltfen?
PROCTOR : Buyruklar m?
HALE : Evet.
PROCTOR (yzn baka yana evirip terlemeye balar) : ldrmeyeceksin.
HALE : Evet?
PROCTOR (parmaklaryla sayarak) : Hrszlk etmeyeceksin. Komularnn malna gz
dikmeyeceksin. stne resim izdirmeyeceksin. Allahn adn bouna azna
almayacaksn. Benden baka Tanr tanmayacaksn. (Biraz duraklayarak) Pazar
ibadetini unutmayacaksn. (Yine durur.) Anan baban sayacaksn. Yalanc tanklk
etmeyeceksin. (Dayanr. Parmaklarn tekrar sayar, bir tane eksik olduunu fark eder.)
stne resim izdirmeyeceksin.
HALE : Bunu saymtnz.
PROCTOR (akn) : Evet. (Dnr,bulamaz.)
ELIZABETH (yavaa) : Haram kadn, John.
PROCTOR (cierine gizli bir ok saplanm gibi) : Evet, o ite. (Glmsemeye alr. Halee)
On buyruu da biliyoruz ikimiz bir araya gelince. (Hale, Proctora dikkatle bakar, onu
iyice anlamaya alr gibidir. Proctor sklr.) Bir eksik byk bir kusur saylmaz
herhalde.
HALE : Din bilgisi bir kale gibidir, baym; kalede bir tek gedik oldu mu, btn kale
gider. (Kalkar. Kaygl grnr. Derin derin dnerek birka adm atar.)
PROCTOR : Bu evde eytanla dostluu olan yok, anladnz m, baym?
HALE : Dua ediyorum, candan dua ediyorum olmamasna. (Her ikisine bakar,
yznde hafif glmseme belirir, ama gvenmedii bellidir.) Eh, ben gideyim artk, iyi
geceler.
ELIZABETH (kendini tutamayarak) : Bay Hale! (Hale dner.) Siz benden biraz
kukulanyorsunuz, deil mi, kukulanyorsunuz?
HALE (nediyeceini bilmeyerek, kaamakl) : Ben yarg deilim ki, Bayan
Proctor. Bu ite benim grevim yksek mahkemeye din bakmndan elimden gelen
yardm yapmak yalnz. kinizin de salnza, esenliinize dua ederim. (Johna) yi
geceler, baym.
ELIZABETH (umutsuz bir tavrla) : Sylemen iyi olacak galiba, John.
HALE : Ne var?
ELIZABETH (barmamaya alarak) : Sylesene John!

(Duraklama. Hale merakla Johna bakar.)

PROCTOR (glkle) : Tanktanm falan yok, hibir eyi ispat edemem inanmazlarsa
szme. Bildiim bir ey varsa, o da ocuklarn hastalandnda cad parma filan
olmaddr.
HALE (donakalarak) : Olmad m dediniz?
PROCTOR : Bay Parris onlar ormanda oynarken yakalam. Korkudan fena olmu,
hastalanmlar.
(Duraklama.)

HALE : Kim syledi bunu size?


PROCTOR (ekinerek) : Abigail Williams.
HALE : Abigail mi?
PROCTOR : Evet.
HALE (gzleri fal ta gibi alarak) : Cad parma olmadn Abigail mi syledi
size?
PROCTOR : O syledi, hem de sizin geldiiniz gn.
HALE (kukuyla) : Peki, niinniin bunu sylemediniz imdiye kadar?
PROCTOR : Bu akama kadar bilmiyordum ki bu sama sapan eylerle herkesin zvanadan
ktn.
HALE : Sama sapan eyler mi? Baym, ben kendim sorguya ektim Titubay,
Sarah Goodu ve biroklarn. Hepsi de itiraf etti eytanla dp kalktklarn. Aka
itiraf ettiler.
PROCTOR : Elbette edecekler, aslmaktan kurtulmak iin. Daraac korkusuyla istediiniz
ey stne ant ier insan. Bunu hi hesaba katmadnz m?
HALE Kattm elbette, katmaz olur muyum? (inden kukulanr ama, belli etmez.
nce Elizabethe, sonra Johna bir gz atar.) Peki sizgelip mahkemede syler
misiniz bunu?
PROCTOR : Mahkemeye geri gitmeyi dnmemitim ama, gidecek olursamsylerim.
HALE : Ama ekiniyorsunuz galiba?
PROCTOR : ekindiim falan yok, ama byle bir mahkeme benim sylediklerime inanr m,
onu dnyorum. Anlamyorum dorusu, nasl oluyor da, sizin gibi okumu yazm
bir rahip, Rebecca gibi bir kadndan kukuya der. Hi yalan sylememi,
sylemeyecek bir kadndan. Dnya alem bilir yalan sylemeyeceini onun. Biraz
ekinirim byle olunca, baym. Budala deilim ya!
HALE (sakin,ama biraz sarslmtr) : Proctor, ak konuun benimle, sizin iin bir
eyler duydum. zldm onlara. Dediklerine gre, siz hibir yerde cad mad
olduuna da inanmyormusunuz. Doru mu bu dedikleri?
PROCTOR (iin sarpa sardn bilir, Hale ve kendi haline kar duyduu tiksintiyi yenmeye
alr; karlk vermek bile gcne gider.) : Ne dediimi bilmiyorum, ama byle bir
ey sylemi olabilirim. Dnyada cad var m, yok mu, ben ne bileyim, demi
olabilirim. Herhalde buralarda imdi yle bir ey olacana da inanmyorum.
HALE : Ya, demek inanamyorsunuz?

PROCTOR : Ben bu ilerden anlamam. Kitap, cadlardan sz ediyor, etmiyor demiyorum.


Onun iin yok deyip atamam.
HALE : Ya, siz Elizabeth?
ELIZABETH : Benben de inanamyorum pek.
HALE (irkilerek) : nanmyor musunuz?
PROCTOR : Elizabeth, ne diye artyorsun bay rahibi?
ELIZABETH (Halee) : Benim gibi hak yolundan ayrlmam bir kadnn ruhunu eytan
alamaz, buna inanamyorum, Bay Hale. Benim ktlm yok, biliyorum. Siz benim
kt hibir ey yapmadm bile bile eytanla alveriim olabileceini sylerseniz, o
zamano zaman inanmam ben de buna.
HALE : Ama cadlarn olduuna inanyorsunuz, deil mi?
ELIZABETH : Beni bir cad biliyorsanz, inanmyorum cad olduuna.
HALE : ncilden kukunuz yok, deil mi, ncilden?
PROCTOR : ncile inanmaz olur mu? Her szcne inanr.
ELIZABETH : Siz ncili Abigaile sorun, bana deil.

(Hale ona dik dik bakar.)

PROCTOR : ncilden kukuland yok, byle bir ey aklnza gelmesin. Bir Hristiyan evi
buras, baym, bir Hristiyan evi.
HALE : kiniz de Tanrya emanet.nc ocuunuzu hi ekinmeden vaftiz
ettirin bir kere, her Pazar sabah kiliseye gidin, hi karmayn. Birbirinize kar da iyi
davranp, kavga etmeyin. Bana sorarsanz

(Giles Corey eikte grnr.)

GILES : John!
PROCTOR : Giles! Ne oluyor?
GILES : Karm gtryorlar.

(Francis Nurse girer.)

GILES : Onun Rebeccasn da gtryorlar.


PROCTOR (Francise) : Rebeccay da hapse mi atyorlar?
FRANCIS : Evet, Cheever geldi, arabasna koydu, gtrd. imdi hapishaneden geliyoruz.
Grmeye bile brakmadlar ieri.
ELIZABETH : Gemi azya almlar artk, Bay Hale!
FRANCIS (Halee doru yryerek) : Bay rahip! Siz gidip vali ile grmez misiniz?
Aldanyor bu kadnlar hakknda. Yzde yz aldanyor.
HALE : Rica ederim telalanmayn, Bay Nurse.
FRANCIS : Benim karm kilisenin temel tadr, Bay Hale. (Gilesi gstererek) Martha Corey
de yle. Hi kimse Allahna Marthadan daha yakn olamaz.

HALE : Rebeccaya ne su buluyorlar, Bay Nurse.


FRANCIS (alayl, yar cretli bir glle) : Adam ldrmekle sulandryorlar! (Celp
kdnda grd sz alayla tekrarlayarak) Putnamn ocuklarn insan d,
doast karanlk glere bavurarak ldrmek suuyla. Ben imdi ne yapaym, Bay
Hale?
HALE (byk bir sarsnt iindeki Francisin yzne bakamayarak) : nann bana,
Bay Nurse, karnzn iine bir bozukluk girmise, hibir ey dnyay cayr cayr
yakmaktan kurtaramaz. Mahkemenin adaletine gvenin. Yaknda onu evine geri
yollayacaktr, eminim.
FRANCIS : Mahkeme nne mi karacaklar onu? Olmaz byle ey!
HALE (kendini savunur gibi) : imiz szlyor, ama ne gelir elimizden, Bay Nurse?
imdiki zamanlar byle! yle karanlk, yle sinsice hazrlanm bir tuzak nndeyiz
ki, eski dostlarmza bal kalr, hatr gnl dinlersek gnaha gireriz. Mahkemede yle
tyler rpertici gereklerin ortaya ktn grdm kieytan, Salemde fink atyor,
her parman gsterdii ipucunun ardndan gitmek zorundayz. Gitmemek ne
haddimize!
PROCTOR (fkeyle) : Byle bir kadn nasl ocuk ldrebilir?
HALE (byk bir azap iinde) : Behey insanolu, unutuyor musun? eytan
cehenneme dmezden bir saat nce, Allah onu gzel gzel oturuyor sanyordu.
GILES : Ben hibir zaman karmn cad olduunu sylemedim, Bay Hale. Birtakm
kitaplar okuyor dedim sadece.
HALE : Karnz iin asl sylenen neydi, Bay Corey?
GILES : O Walcott haydudu dil uzatt ona. Be yl nce, gelip karmdan bir domuz
satn alyor, domuz geberiyor az sonra. Seninki gelip karma musallat oluyor, parasn
geri istiyor. Karm da diyor ki ona, domuzu doru drst beslemezsen, mrn olduka
domuz sahibi olamazsn. imdi, gitmi mahkemeye demi ki, o gnden beri hibir
domuzu sa kalmyormu. Drt hafta geer gemez hepsi geberiyormu. Nedeni de
neymi, benim Martha kitaplaryla by yapyormu onlara.

(Ezekiel Cheever girer. Bir aknlk duraklamas.)

CHEEVER : Akamlarnz hayrl olsun!


PROCTOR : Siz misiniz, Bay Cheever? Ho geldiniz.
CHEEVER : Hepinize merhaba! Merhaba, Bay Hale!
PROCTOR : nallah mahkeme yollamyordur sizi?
CHEEVER : Evet, Proctor, mahkeme. Mahkemenin buyruunda alyorum imdi, biliyorsun
ya!
(Muhtar Herrick girer. Otuz yalarndadr. Biraz skntl bir hali vardr.)

GILES : Yazklar olsun Ezekiel, senin gibi cennete gidecek namuslu bir terzi
cehennemlik olsun ha! Bu yzden cehennemde yanacaksn. Biliyor musun?
CHEEVER : Sen de biliyorsun, ne derlerse yapmak zorundaym. Bilmemen diye bir ey
olamaz, Giles. Beni byle p diye cehenneme gndermen doru deil. Bunun lafn
bile etmek ho deil, lafn bile. (Proctordan ekinir, ceplerini arar.) Bakn bana,
Proctor! Yasann btn arl benim srtmda bu akam. (Celp kdn karr.)
Karnz iin bir celp var.
PROCTOR (Halee) : Sulanmad demitiniz onun iin.

HALE : Benim bundan hi haberim yok. (Cheevera) Ne zaman sulandrdlar?


CHEEVER : Bu akam on alt celp kd verdiler bana. Bir tanesi de bu.
PROCTOR : Sulandran kim?
CHEEVER : Kim olacak? Abigail.
PROCTOR : Neye dayanarak, neye? Sylesene!
CHEEVER (odaya gz gezdirerek) : Bay Proctor, vaktim dar. Mahkeme evinizde arama
yapmam istedi. Ama ben sevmem evleri aramay. Karnzn evde saklad bebek
falan varsa, arattrmayn da, verin.
PROCTOR : Bebek mi?
ELIZABETH : Ben bebek saklamam evimde, ta gen kzlmdan beri.
CHEEVER (ocan stnde duran bebei, Mary Warrenn getirdii bebei gz ile ekine
ekine gstererek) : Ben bir tanesini yakaladm, Bayan Proctor.
ELIZABETH : Ha! (Almaya gider.) Marynin bebei.
CHEEVER : Onu bana verir misiniz ltfen?
ELIZABETH (bebei Cheevera uzatr, Halee sorar) : Mahkeme imdi de bebeklere mi
tanklk ettiriyor yoksa?
CHEEVER (bebei zenle tutarak) : Bundan baka var m evde?
PROCTOR : Yok, bu akama kadar bu da yoktu. Nedir bu bebek hikayesi?
CHEEVER : Ne olacak, bebek(Dikkatle bebein arkasn evirir.) Bir bebek bazen ok
eyBayan, ltfen benimle gelir misiniz?
PROCTOR : Gelemez. (Elizabethe) Git, Maryyi buraya ar!
CHEEVER (kabaca Elizabethin nnde durarak) : Olmaz, olmaz! Gzmn nnden
ayrlmas yasak.
PROCTOR (kollarn tutup iterek) : Gznden de ayracaksn onu, aklndan da karacaksn,
anlyor musun? Git, Maryyi ar, Elizabeth! (Elizabeth merdivenden yukar kar.)
HALE : Bebek de ne demek oluyor, Bay Cheever?
CHEEVER (ellerinde bebei evirip evirerek) : Ne demek mi? Diyorlar ki, bebek(Bebein
eteini kaldrr, gzleri korkudan fal ta gibi alr.) Bakn, ite, ite!
PROCTOR (bebee uzanarak) : Nedir, ne var?
CHEEVER : Ne mi? te! (Bebekten uzun bir ine karr.) ne burada, Herrick, Herrick ine
burada! (Herrick yanna gelir.)
PROCTOR (fkeli ve akn) : Ne olmu, ine varm da?
CHEEVER (elleri titreyerek) : Ne sylyorsunuz, Proctor? Karnz iin ok fena bu.
Kukulanmyor deildim, kukulanyordum ama, bu bir ykm, Proctor. (Halee
gstererek) Grdnz ya, baym, ine ite, ine.
HALE : E, ne var, nedir bunun anlam?
CHEEVER (gzlerini aarak, titreye titreye) : Kz, kz, Williamsn kz Abigail! Bu akam,
rahip Parrisin evinde sofraya oturmu, oturur oturmaz da tek sz sylemeden yere
yuvarlanm. Vurulmu bir hayvan gibi dvermi; yle bir lk da koparm ki,
danalarn yrei bile dayanmaz. Rahip yardmna komu, bakm ki karnna koca bir
ine saplanm, iki parmak byklne bir ine; ekmi karm. Bunu kimin
soktuunu sorunca, kz demi ki(Proctora dnerek) Karnzn ruhu geldi soktu,
demi.
PROCTOR : Kendi sokmutur, kendi. (Halee) nallah bunu ciddiye almazsnz, Bay Hale!

(Hale bu delil karsnda donakalm, susar.)

CHEEVER : Ciddiye alnmayacak gibi deil! (Halee) Bayan Proctorn evinde bir bebek
buluyorum, ben, kendim buluyorum. Bu bebein karnna da bir ine saplanm. Allah
bilir ya, Proctor, bu kadar korkun bir kantla karlaacam aklmdan gemezdi,
onun iin brakn, engel olmayn bana, yoksa

(Elizabeth, Mary Warrenla girer. Proctor, Maryyi grr grmez, gidip kolundan
eker.)
PROCTOR : Gel bakalm buraya! Bu bebek benim evime nasl geldi, Mary?
MARY WARREN (korkudan sesi deimi) : Hangi bebek, ne bebei?
PROCTOR ( hemen Cheever.2n elindeki bebee parman uzatarak) : u bebek, u!
MARY WARREN (bebee bakarak,kaamakl) : Bu mu? Bu bebekbenimki galiba
PROCTOR : Senin mi, deil mi bu bebek? Syle!
MARY WARREN (iin neye varacan kestiremeyerek) : Evet, ne olacak? Benim.
PROCTOR : Bu eve nasl girdi bu bebek?
MARY WARREN (merakla bekleyen yzlere bir gz atarak) : Ne var? Mahkemede
yaptm; bu akam da Bayan Proctora verdim.
PROCTOR (Halee) : Duydunuz deil mi, baym?
HALE : Mary Warren, bu bebein iinde bir ine bulundu.
MARY WARREN ( afallam) : Evet? Ne var bunda?
PROCTOR ( abucak) : Sen braktn deil mi bu ineyi?
MARY WARREN : Olabilir, evet, evet, ben braktm.
PROCTOR ( Halee) : Kald m bir diyeceiniz?
HALE ( Mary Warrena dikkatle bakarak) : Kzm, akln banda olduundan emin
misin? Belki u an biri iine girip syletiyor seni, baka biri?
MARY WARREN : Baka biri mi? Neden? YooAklm bamda sanrm. Susanna
Walcotta sorun isterseniz: Mahkemede bebei dikerken grd beni. Abigaile sorun
daha iyisi: Yan bamda oturuyordu Abigail, dikerken.
PROCTOR (Halee Cheever kastederek) : Syleyin, gitsin artk. in ne olduunu anladnz
artk. Syleyin gitsin, Bay Hale.
ELIZABETH : ne de ne oluyor?
HALE :Mary, ne yaptn biliyor musun? Abigaili sulandryorsun: Bile bile
birini ldrmeye kalkmakla sulandryorsun.
MARY WARREN : ldrmeye mi? Ben kimseyi
HALE : Abigail hanerlendi bu akam; koca bir ine buldular karnnda.
ELIZABETH : Bunu benim yaptm sylyorlar, deil mi?
HALE : Evet.
ELIZABETH (soluu kesilerek) : Katil! Korkun bir katil bu kz! Yok etmeli bu kz
ortadan!
CHEEVER (Elizabethe parman uzatarak) : Duydunuz deil mi, Bay Hale? Yok etmeli bu
kz dedi. Herrick duydun, duydun, deil mi?
PROCTOR (Cheevern elinden celp kdn ekip alarak) : Defol buradan!

CHEEVER : Proctor, bu kda dokunamazsn!


PROCTOR (kd yrtarak) : Defol!
CHEEVER : Valinin buyruunu yrttn, valinin buyruunu!
PROCTOR : Valinin de Allah belasn versin! Defol evimden!
HALE : Proctor, kendine gel, Proctor!
PROCTOR : Haydi siz de, siz de kn gidin onlarla! Rahipliiniz kalmam sizin de!
HALE : Proctor, karnz susuzsa mahkeme
PROCTOR : Susuzsa! Neden Parris iin, Abigail iin susuzsa demiyorsunuz? Bakasna
kt diyen iyi midir her zaman? Hep amur atanlar mdr Allahn temiz kullar?
Salemde ne oluyor, syleyeyim mi size? ftira baa geiyor Salemde! Bizler ne
idiysek yine oyuz burada, ama devletin anahtarlar birka kzn eline gemi,
oynuyorlar bizimle. Dedikodu ald yrd; iftira yasa oldu Salemde. Bu celp kd
yok mu, iftira kd bu! Karm iftirann kucana atamam ben.
ELIZABETH : Gideceim, John
PROCTOR : Gitmeyeceksin!
HERRICK : Darda dokuz adamm var. Kar koyamazsn, gtreceiz. Yasann buyruu
John, benim elimden bir ey gelmez.
PROCTOR (Halee saldrmak zeredir) : Ses karmayacak msn bu yaptklarna?
HALE : Proctor, mahkemeye gven
PROCTOR : Seni Pontius Pilatus! Ama, Allah ykatmaz sana ellerini!
ELIZABETH : John, gitmem daha doru. ( Proctor karsna bakamaz.) Mary, yarn
sabah iin ekmek var; frn leden sonra yakarsn. Bay Proctora kzymsn gibi
yardm et, bu kadarn istemeye hakkm var senden: Neler borlu olduunu bilirsin
bana. (Gzyalarn tutar. Proctora) ocuklar uyannca cadlardan filan sz etme
onlara, korkarlar. (Gitmeye aya ekmez.)
PROCTOR : Evine getireceim seni, korkma; abuk karrm seni.
ELIZABETH : Bekliyorum, John, abuk kurtar beni!
PROCTOR : O mahkemenin stne bir frtna gibi deyim de grsnler. Hi korkma,
Elizabeth.
ELIZABETH (korkudan rpererek) : Korkuyorum, John. (Odaya son bir kez bakar gibi
gz gezdirir.) ocuklara bir hastaya bakmaya gittiimi syle.

(Elizabethnde, Herrick ile Cheever arkasnda, karlar. Proctor bir an kapdan


bakar. Zincir sesleri iitilir.)

PROCTOR : Herrick! Herrick! Zincire vurma! (Dar frlar. Dardan) Allahtan korkun yok
mu senin! Brak u zincirleri! Brakn diyorum size! Zincire dayanamamBrakn

(Darda barmalar olur. Hale, vicdan azab ve kararszlk iindedir; grmemek


iin kapdan uzaklar. Mary Warren oturup alamaya balar. Giles Corey, Halee barr.)

GILES : Hl susuyor musun, rahip olacak adam! Gz gre gre iftira be! Dpedz
iftira! Ne duruyorsun yahu?

(Herrick ve iki adam Proctor kollarndan tutup iterek ieri sokarlar.)

PROCTOR : Yanna komam, Herrick, bunu komam senin yanna!


HERRICK (soluk solua) : Allahn buyruunu yerine getiriyorum, John; ben ne yapabilirim.
Hepsini zincire vurmak zorundaym, hepsini. Otur imdi, biz gidinceye kadar kma
bu evden. (Adamlaryla kar.)
(Proctor soluyarak durur olduu yerde. At, araba sesleri duyulur.)

HALE (byk bir kararszlk iinde) : Bay Proctor


PROCTOR : ekil git karmdan!
HALE : mann yitirme, Proctor, yreini salam tut. Burada onu kurtaracak ne
duydumsa syleyeceim mahkemede, hi ekinmeden. Allah bana yardm etsin! Ben
ona ne sulu diyebilirim, ne susuz; bilmiyorum nk. unu unutma yalnz: Dnya
birbirine girmiken sen tutup her eyi bir kzcazn iftirasna yklersen pek
kazanamazsn davay.
PROCTOR : Adam deilsin sen! Allahn adam da olsan, adam deilsin sen!
HALE : Proctor, ufack bir iftira yznden Allahn bu kadar gazaba geleceine
nasl inanrm? Hapishaneler doldu, tayor. En byk yarglarmz Saleme gelmi!
Asma izni km! Bu kadar ar eylerin elbette ar bir nedeni olacak; onu
aramalyz. Bu Salemde, kim bilir kim, gizliden gizliye bir gnah, korkun bir gnah
ilemi olmal. Cezasz kalm bir gnah var bir yerde, budur Allahn gcne giden.
Nedir bu gnah? Bize yardm edin de bulalm. Yapacanz ey budur, inan bana,
yapacanz tek ey budur. Baka trl dzelemez dnya. (Giles ile Francise doru
yrr.) Ba baa verip dnn, kyce arayn Tanrnn gazabn zerinize eken eyin
ne olduunu. Dilerim Allahtan, asn gzlerinizi de, grn bu gizli gnah. (Hale
kar.)
FRANCIS (Halein hali akln kartrmtr) : Nedir bu gnah? Ben hi duymadm byle bir
ey.
PROCTOR (Halein szleri onu da sarsmtr) : Beni yalnz brakn, Francis, yalnz brakn
beni!
GILES (telala) : John, ne dersin? Sonu ktye varacak bu iin!
PROCTOR : Haydi evine git, Giles. Yarn konuuruz.
GILES : Dn ama bunu stnde. Erkenden gelelim mi yarn?
PROCTOR : Peki, peki, gidin imdi.
GILES : Haydi yleyse, Allah rahatlk versin.

(Giles Corey ile Francis karlar. Bir an sonra.)

MARY WARREN (korkulu bir sesle) : Her ey ortaya knca brakrlar, Bay Proctor,
brakrlar herhalde.
PROCTOR : Benimle mahkemeye geleceksin Mary. Bildiklerini syleyeceksin mahkemede.
MARY WARREN : Ben Abigaili adam ldrmekle sulandramam.
PROCTOR (stne yryerek) : Mahkemede syleyeceiz bebek nasl geldi buraya, kim
batrd ineyi karnna.

MARY WARREN : ldrr beni bunu sylersem. (Proctor yine stne yrr.) Abby sizi
de syler ama, syler ilediiniz gnah!
PROCTOR (duraklayarak): Syledi demek sana?
MARY WARREN : Ben kendim biliyorum. Syler, yakar sizi, inann bana, yakar.
PROCTOR (biraz duraksar, sonra derin bir kinle) : Peki, yle olsun! Onun foyas da kar
meydana! (Mary geriler.) kimiz birden deriz kazdmz ukura! Sen syle
mahkemede ne biliyorsan.
MARY WARREN (byk bir korku iinde) : Syleyemem, yakarlar beni de

(Proctor atlp Maryyi yakalar. Mary hep : Syleyemem! Syleyemem! Diye


barmaktadr.)

PROCTOR : Karm benim yzmden lemez! Barsaklarn skerim senin, bu susuz kadn
kurtarmak iin!
MARY WARREN (kurtulmaya alarak) : Syleyemem! Syleyemem!
PROCTOR (onu bomak ister gibi boazna atlr) : Ne olacaksa olacak! Cennetle cehennem
bizim srtmzda dvyor imdi, her ey bo artk, her ey bo. Raz ol yazgna!
(Maryyi yere frlatr, kz hl: Syleyemem! Syleyemem! diye hkrmaktadr.
Proctor kendi kendisiyle konuur gibi, gzleri bolukta, odann iinde dolar.) Raz
ol! Yazg buymu. Fazla bir ey de deimedi aslnda. Ne isek yine oyuz, ama imdi
soyunduk, plaz. (Byk bir ikenceye gider gibi yrr, kapdan ge doru bakar.)
Evet, plak! Ve rzgar balayacak esmeye, Allahn buz gibi rzgar!

(Mary Syleyemem, syleyemem! diye hkrmaya devam ederken perde iner.)


3. PERDE

(Salem kilisesinin rahip odas. Bu oda imdi mahkemenin giri yeri olarak
kullanlmaktadr. Perde kalkarken oda botur. Arka duvarn yukarsndaki iki pencereden
ieriye gne szmaktadr. Odadaki her eyde ar, kasvetli bir hava vardr. Duvarlar
geliigzel sralanm kaba ktklerle yaplmtr. Sadaki iki kapdan, mahkemenin
kurulduu asl kilise blmne girilir. Soldaki bir baka kapdan dar klr.
Biri sada, biri solda iki kaba sra vardr. Ortada uzunca bir masa, evresinde bir
sr iskemle. Kilise tarafndaki duvardan, savcnn sesi iitilir. Yarg Hathorne bir ey sorar.
Bir kadn sesi karlk verir: Martha Coreyin sesi.)

HATHORNEUN SES : Elimizde birok kant var, Martha Corey! Onun bunun falna
bakyormusun sk sk. nkar m ediyorsun bunu?
MARTHA COREYN SES : Benim cad ileriyle bir ilgim yok. Cadnn ne olduunu
bilmem.
HATHORNEUN SES : yleyse cad olmadn nereden biliyorsun?
MARTHA COREYN SES : Cad olsaydm bilirdim ne olduunu.
HATHORNEUN SES : Peki, ocuklara yaptklarn ne oluyor?
MARTHA COREYN SES : Benim bir ey yaptm yok ocuklara. ren bir iftira bu.
GILESN SES ( kkrer gibi bararak) : Mahkemeye gsterecek kantlar var elimde.

(Ky halknn heyecanl sesleri ykselir.)

DANFORTHUN SES : Otur oturduun yerde!


GILESN SES : Thomas Putnamn zoru topraklarmz elimizden almak.
DANFORTHUN SES : Muhtar, al gtr bu adam buradan!
GILESN SES : Size yalan sylyorlar, yalan!

(Kalabalk homurdanr.)

HATHORNEUN SES : Bay bakan, bu adam tutuklatn!


GILESN SES : Kant getiriyorum, diyorum size. Niin dinlemek istemiyorsunuz beni?

(Kap alr ve Herrick, Gilesi kollarndan tutmu, rahip odasna iter.)

GILES : Brak beni! Allahn belas herif! Brak beni!


HERRICK : Giles! Giles!
GILES : Brak yakam diyorum sana, Herrick! Kant var elimde diyorum, kant var!
HERRICK : eri giremezsin, Giles! Mahkeme oluyor.

(Hale mahkemeden gelir.)

HALE : Ltfen sakin olun biraz!


GILES : Gidin, Bay Hale, gidin syleyin de, konutursunlar beni.
HALE : Sabredin biraz baym, sabredin!
GILES : Ne sabr yahu, karm asacaklar.

(Yarg Hathorne girer. Altm yalarnda, sert, insafsz bir adam. Salem yargc.)

HATHORNE : Ne cretle byle avaz avaz baryorsun mahkemede? Akln m


kardn, Corey? Deli misin sen?
GILES : Daha Boston yarglna ykselmedin Hathorne, bana deli diyemezsin!

(Vali vekili Danforth girer. Arkasndan Ezekiel Cheever ve Parris, Danforth grnnce
herkes susar. Danforth altmnda, arbal bir adamdr. Biraz alayc, yapmackl halleri
vardr. Ama bu, iinde drst olmasna engel deildir. Gilese doru fke ile yrr.)

DANFORTH (Gilese dik dik bakarak) : Kimdir bu adam?


PARRIS : Giles Corey, baym. lenin en kavgac
GILES (Parrise) : Bana soruyor kim olduumu; ocuk deilim, yant verebilirim.
(Heybetli Danfortha sayg ile bakar ve biraz geveyerek glmser.) Adm Corey,
sayn baym. Giles Corey. Yz dnm topram var, bir de koruluum. Yargladnz
da karmdr. (Ba ile mahkemeyi gsterir.)
DANFORTH : Byle grlt patrt ile onu savunabileceini mi sanyorsun. imdi ekil
git buradan. Yal olmasaydn hapishaneyi boylamtn.
GILES (kendini savunmaya yeltenir) : Karm iin trl yalanlar sylyorlar, ben
nasl
DANFORTH : Bu mahkemenin neye inanp neye inanmayacan sen mi reteceksin
bize?
GILES : Aman baym, ben mahkemeye saygszlk
DANFORTH : Saygszlk da sz m, iimizi baltalyorsun dpedz. Bu blgenin en
yksek mahkemesi nnde olduunun farknda deil misin?
GILES (alamaya balayarak) : Hametli efendim, ben karm kitap okuyor dedim
sadece. Bu szm zerine gelip karm aldlar evdenstelik
DANFORTH (akn) : Kitap m? Ne kitab?
GILES (ac ac hkrarak) : Bu benim nc karm, efendi hazretleri. Hibir karm
bunun kadar kitaba dkn deildi. Acaba niye okuyor bu kadar diye merak ettim,
anlyor musunuz? Cadlkla ilgisi var demedim ki ben. (yice boanp alar.) Karma
ktlk ettim, ktlk ettim kadncaza. (Utancndan yzn kapar. Danforth sayg
ile susar.)
HALE : Sayn bakan, karsn kurtaracak salam kant olduunu sylyor. Bence
adalet gerei
DANFORTH : Kant varsa, usul gereince ifadesi alnsn. Usuln ne olduunu siz
bilirsiniz herhalde, Bay Hale. (Herricke) Boaltn bu oday.
HERRICK : Haydi gel, Giles. (Giles Coreyyi nezaketle iterek odadan dar karr.)

FRANCIS : Ne yapacamz ardk baym, gndr gelip gidiyoruz buraya, az


atrmyorlar bize.
DANFORTH : Kim bu adam?
FRANCIS : Francis Nurse, efendimiz.
HALE : Bu sabah hkm giyen Rebeccann kocas.
DANFORTH : yle mi? Sizin de bu patrtya karm olmanza atm. Sizin
hakknzda bana iyi eyler sylemilerdi, Bay Nurse.
HATHORNE : Bence ikisinin de tutuklanmas gerek, baym.
DANFORTH (Francise) : Savunmanz yazl olarak verin. Sras gelince ben
FRANCIS : Gzlerinizin nne serecek kantlarmz var, bakan hazretleri. Allahn gcne
gider kaparsanz gzlerinizi. Bu kzlar, baym, bu kzlar, hep yalan sylyor bu kzlar.
DANFORTH : Ne demek istiyorsun?
FRANCIS : spat edebiliriz size, baym, kandryorlar sizi.

(Danforth irkilir, ama Francise dikkatle bakar.)

HATHORNE : Hakaret saylr bu, baym, hakaret!


DANFORTH : Siz karmayn, yarg Hathorne! Benim kim olduumu biliyor
musunuz, Bay Nurse?
FRANCIS : Elbette biliyorum, baym, bu mevkilere ykseldiinize gre, ok akll bir yarg
olmalsnz.
DANFORTH : u anda senin blgende drt yz kadar insann benim imzamla hapiste
olduunu biliyor musun?
FRANCIS : Ben size
DANFORTH : Ve yetmi iki kiinin de yine benim imzamla idam hkm giydiini?
FRANCIS : Sayn baym, sizin kadar yksek bir yargcn aldanaca aklmdan gemezdi elbet,
ama aldanyorsunuz.

(Soldan Giles Corey girer. Herkes ona dnerken Giles Mary Warren ile Proctor ba
iaretiyle ieri arr. Marynin gzleri yerden kalkmaz. Proctor onu, her an baylacakm
gibi, dirseklerinden tutar.)

PARRIS (ararak) : Mary Warren! (nne duracak kadar sokulur.) Senin ne iin var
burada?
PROCTOR (nazik ama kesin bir hareketle kz Parristen koruyarak) : Vali vekiline
syleyecekleri var!
DANFORTH (silkinip Herricke dnerek) : Mary Warren iin hasta yatyor demediniz
mi bana?
HERRICK : Hastayd efendimiz.Geen hafta mahkemeye armak iin gittim, hastaym dedi
bana.
GILES : Btn hafta vicdanyla savat, sayn bakan. Sonunda size doruyu
sylemeye geldi.
DANFORTH (Proctora bakarak) : Bu da kim?
PROCTOR : John Proctor, baym. Elizabeth Proctor karmdr.

PARRIS : Bu adamdan saknnz efendimiz, ii ktdr bu adamn


HALE (heyecanla) : Kz dinlemelisiniz bence. Bu kz
DANFORTH (Mary Warren ile pek ilgilenmi grnr, Halee elini kaldrarak) :
Karmayn! Nedir sylemek istediin Mary Warren?

(Proctor ona bakar, ama kz konumaz.)


PROCTOR : Cad mad grmemi, baym!
DANFORTH ( byk bir tela ve aknlkla Maryye) : Cad mad grmemi mi?
GILES : Hibir zaman!
PROCTOR ( elini cebine sokarak) : mzalad kt bende
DANFORTH ( atlarak) : Hayr, hayr, usule aykrlk istemem. (Bir an dnr, sonra
Proctora) Bay Proctor, kye yaydnz m bu haberi?
PROCTOR : Yaymadk.
PARRIS : Mahkemeye zorluk karmak istiyorlar, efendimiz! Bu adam
DANFORTH : Rica ederim, Bay Parris, karmayn siz! Bay Proctor, btn bu
mahkemede adaletin dayand bir gerek var: ocuklar Allahn sylettiine hepimiz
inanm bulunuyoruz, bunu biliyorsunuz, deil mi?
PROCTOR : Evet, biliyorum.
DANFORTH (dnr, Proctora uzunca bakar, sonra Mary Warrena dnerek) : Peki,
Mary Warren, cadlar stme cinlerini salyor diye barbar baran sen deil miydin?
MARY WARREN : Yalan syledim.
DANFORTH : Ne dedin? itmiyorum.
PROCTOR : Yalan syledim, diyor.
DANFORTH : Ne? Ya br kzlar? Susana Walcott ve brleri? Onlar da m yalan
syledi?
MARY WARREN : Onlar da yle.
DANFORTH (gzlerini aarak) : Ya, yle demek? (Duraklama. Danforth arm
durumdadr, dnp Proctorn yzne dikkatle bakar.)
PARRIS (ter dkerek) : Yce efendimiz, bu kadar iren bir yalann uluorta sylenmesine
izin veremezsiniz.
DANFORTH : Veremem elbet, bunu bana ne yzle gelip sylediine ayorum. Bana
bakn, Bay Proctor, sizi dinleyip dinlemeyeceime karar vermezden nce unu
sylemek grevimdir size: Burada biz byk bir ate yakm bulunuyoruz, yle bir
ate ki hibir yalan tutunamaz, erir nnde. Bu ate
PROCTOR : Biliyorum, baym.
DANFORTH : Szm kesmeyin. Sizi anlamyor deilim; bir koca, sevdii karsn
kurtarmak iin en olmayacak arelere bavurabilir. Getirdiiniz kantn doruluuna
gveniyor musunuz? Vicdannz rahat m?
PROCTOR : Elbette. Siz de greceksiniz doru olduunu.
DANFORTH : Bunu mahkemede herkesin nnde sylemeyi dnyorsunuz, yle mi?
PROCTOR : Syleyeceim tabii, izin verirseniz.
DANFORTH (gzlerini ksarak) : Peki, baym, bunu yapmakla gttnz ama nedir?
PROCTOR : Ne olacak: Karm kurtarmak.

DANFORTH : inizde, dncenizin derinlerinde saklanan bir niyet yok mu? Bu


mahkemenin saygnln krmak niyeti?
PROCTOR (kk bir duraklamadan sonra) : Neden olsun? Hayr, baym!
CHEEVER (ksrp boazn temizleyerek) : Burada, efendimiz
DANFORTH : Evet, Bay Cheever?
CHEEVER : Konumak zorundaym efendim. (Proctora tatllkla) nkar edemezsin, John.
(Danfortha) Karsn almaya gittiimiz zaman, mahkemeye kfretti, celp kdn da
yrtt.
PARRIS : Aldn payn imdi!
DANFORTH : Yapt m bunu, Bay Hale?
HALE (iini ekerek) : Evet, yapt.
PROCTOR : fkemden baym. Ne yaptm bilmiyordum.
DANFORTH (Proctor szerek) : Bay Proctor!
PROCTOR : Evet, baym?
DANFORTH (gzlerinin iine bakarak) : Siz hi eytan grdnz m?
PROCTOR : Hayr, grmedim.
DANFORTH : ncilin her dediine inanan bir Hristiyansnz, deil mi?
PROCTOR : yleyim.
PARRIS : yle olsa kiliseye ayda yalnz bir kez gelmez.
DANFORTH (merakla durur) : Kiliseye gitmekten holanmyor musunuz?
PROCTOR : Dorusu, ben Bay Parristen holanmyorum. Gizleyecek deilim bunu. Ama
Allahm severim.
CHEEVER : Pazarlar ift srer.
DANFORTH : Pazarlar ift srer demek!
CHEEVER : Bende yalan yok, John. Bu mahkemenin adamym, saklayamam.
PROCTOR : Evet, bir iki Pazar ift srdm. ocuum var, geen yla kadar da topram az
veriyordu.
GILES : Pazarlar ift sren baka Hristiyanlar da bulursunuz ararsanz.
HALE : Efendimiz, bunlarla bir adam hakknda hkm verilemez sanyorum.
DANFORTH : Hkm verdiim yok. (Duraklama. Proctor szer, o da bakna
dayanmaya alr.) Sana aka syleyeyim, Proctor: Bu mahkemede mucizeler oldu,
gzlerimle grdm. nmde cinler arpt biroklarn. neler mi sokulmad, hanerler
mi saplanmadu ana kadar ocuklarn beni aldattklar kukusunu uyandracak
hibir eye rastlamadm. Anlyor musunuz ne demek istediimi?
PROCTOR : Peki ama, sayn bakan, bu kadnlarn, bunca yldr zerlerine toz konmadan,
kimseye bir ktlk etmeden yaam kimseler olmas da dndrmedi mi sizi?
PARRIS : Siz ncil okur musunuz, Bay Proctor?
PROCTOR : Okurum elbet.
PARRIS : Sanmam. Okusaydnz Kaabilin Hbili ldrmeden nce bir ktlk etmemi
olduunu bilirdiniz.
PROCTOR : Evet, bunu syleyen Tanr ama; (Danfortha) Size kim sylyor Rebecca
Nursen yedi ocuu by ile ldrdn? ocuklar, deil mi? te o ocuklardan
biri de yalan syledim diye yemin ediyor.

(Danforth dnr, sonra bir iaretle Hathorneu yanna arr. Hathorne eilir,
Danforth kulana bir eyler syler. Hathorne ban sallar.)

HATHORNE : Evet, evet, ta kendisi!


DANFORTH : Bay Proctor, karnz bu sabah bana bir haber yollad, gebe olduunu ileri
srd.
PROCTOR : Karm gebe mi?
DANFORTH : Hibir belirti yok, muayene ettirdik.
PROCTOR : Karm gebe olduunu sylyorsa gebedir. mrnde yalan sylemez, Bay
Danforth.
DANFORTH : Sylemez mi?
PROCTOR : Hibir zaman.
DANFORTH : Bu gebelik o kadar zamannda geldi ki, inanlmas biraz g. Ama haydi
bir daha bekleyelim. Gerekten gebe ise bir ay sonra kendini gsterir; o zaman da
aslmas bir yl sonraya kalr, dourduktan sonraya. Fena m? Ne dersin buna? (John
Proctor ararak susar.) Haydi konusana! Tek amacm karm lmden kurtarmaktr
demitin. yi ya ite; bir yl da olsa, kurtulur lmden! Bir yl az zaman deil. Kald m
bir diyecein? (Proctor ne diyeceini bilemeyerek Francis ve Gilese bakar.)
Vazgeebilirsin artk ileri srdn iddiadan.
PROCTOR : Vazgeemem, vazgeemem gibi geliyor.
DANFORTH (sesi biraz sertleerek) : Demek amacn yalnz karn kurtarmak deildi?
PARRIS : Asl amac mahkemeye zorluk karmak, yce bakan.
PROCTOR : Dostlarma kyamam. Onlarn karlar da
DANFORTH (birden iyice sertleerek) : Ben sizi yarglayacak deilim, baym. Bir
diyeceiniz varsa resmen syleyin mahkememize.
PROCTOR : Mahkemeyi kzdrmak niyetinde deilim; ben yalnz
DANFORTH (ksa keserek) : Muhtar, mahkemeye gir, yarg Stoughtonla yarg
Swelle bir saat ara vermelerini syle. sterlerse meyhaneye gidebilirler. Bu arada
btn tanklar tutuklular buradan bir yere kmldamasn.
HERRICK : Peki efendim. (Byk bir sayg gsteriiyle) zin verirseniz, ben de dncemi
syleyeyim; bu adam oktan beri tanrm: Kt adam deildir, baym!
DANFORTH (kendi kendine dnp sinirlenir) : Bunda kukum yok Bay Muhtar!
(Herrick ban sallar, sonra kar.) Haydi, imdi verin bakalm ifadenizi, Bay Proctor.
Ama, rica ederim, ak konuun, apak ve drst.
PROCTOR (cebinden birok ktlar kararak) : Avukatm olmad iin kendim
DANFORTH : Aln ak olan avukat istemez. Dilediiniz gibi syleyin.
PROCTOR (Danfortha bir kt uzatarak) : nce unu okur musunuz, baym? Bu kd
imzalayanlar Rebecca, Martha Corey ve karm iin temiz diyorlar. (Danforth kda
bakar)
PARRIS (Danforthu kztrmak isteyerek) : Temiz diyorlarm! (Danforth kd okumaya
devam eder.)
PROCTOR : Bunlarn hepsi kiliseye bal, ift ubuk sahibi kimselerdir. (Parmayla yaznn
bir yerini gstermek isteyerek) uraya bakarsanz, baym, her n yllardr
tandklarn, eytanla en kk bir alverilerini grmediklerini sylyorlar.

(Parris sinirden yerinde duramaz. Danforthun arkasndan ban uzatp okumaya


alr.)

DANFORTH (kda ekli uzun bir listeye gz atarak) : Ka kii imzalayanlar?


PROCTOR : Doksan bir, sayn bakan.
PARRIS (terleyerek) : Mahkemeye vermeli bu adamlar. (Danforth ne demek istediini sorar
gibi bakar.) Sorguya ekmek iin.
FRANCIS (fkesini tutamayarak) : Bay Danforth, ben bu adamlara sz verdim, bu imza
banza dert amayacak diye.
PARRIS : Mahkemeye bir saldr saylr bu, aka.
HALE (Parrise
kendini tutmaya alarak) : Birini savunmak, mahkemeye
saldrmak mdr? Kimse kp
PARRIS : Yrei temiz her Hristiyan, Salemde byle bir mahkemenin kurulduuna
kreder. Bu adamlarsa mahkemeden yaknyorlar. (Danfortha dnerek) Bence
hepsini teker teker grp sizden ne yaknmalar olduunu renmelisiniz.
HATHORNE : Sorguya ekilseler iyi olur, sayn bakan.
DANFORTH : Mahkemeye saldr niyetleri olmayabilir ama, evet, kendilerini
grmek
FRANCIS : Bunlarn hepsi tertemiz insanlar, ne yapyorsunuz?
DANFORTH : yleyse ne korkular olur buraya gelmekten? (Kd Cheevera uzatr.)
Bunlarn hepsi iin ar hazrlayn: Sorguya ekilmek zere tevkif edin. (Proctora)
Evet, baym, baka ne syleyeceiniz var bize? (Francis hl ayakta, dehet
iindedir.) Oturabilirsiniz Bay Nurse.
FRANCIS : Adamlarn ban derde soktum, derde soktum
DANFORTH : Hayr, yal dostum, vicdan temiz olan hi kimsenin ban derde
sokamazsnz. unu anlamalsnz ki her yurtta ya bu mahkemeyle beraberdir, ya ona
kardr; ikisinin ortas olamaz bunun. Bulank, dumanl gnler geti artk: eytann iyi
ile kty birbirine katp kartrd alacakaranlk dnyada yaamyoruz. Allaha
kr, gne dodu dnyamza: Iktan korkusu olmayanlar a kredecekler.
Umarm, siz de onlardan biri olursunuz. (Mary Warren birden hkrmaya balar.)
Pimanlk, galiba.
PROCTOR : Hayr, deil, baym, deil. (Marynin zerine eilir, elini tutar, alak sesle)
Unutma, melek ne demiti ocua? Anmsyor musun?
MARY WARREN (yar iitilir bir sesle) : Anmsyorum.
PROCTOR : Doru bildiini yap, bundan bir ktlk gelmez sana, diyordu, deil mi?
MARY WARREN : Evet, evet.
DANFORTH : Haydi Proctor, seni bekliyoruz.

(Muhtar Herrick girer, kapnn yannda durur.)


GILES : John, ver, benim ifademi ver.
PROCTOR : Peki. (Danfortha bir kt uzatr.) te Bay Coreyin ifadesi.
DANFORTH : Ya! (Kda bakar. Hathorne da yaklap okur.)
HATHORNE (kukulanarak) : Hangi avukat yazd bunu?
GILES : Benim mrmde avukat tutmadm bilirsin, Hathorne.
DANFORTH (okuyup bitirerek) : ok gzel yazlm, kutlarm. Bay Parris, bakn ieri;
Bay Putnam mahkemedeyse buraya gelsin. (Hathorne ifadeyi alp pencereye doru
yrr. Parris mahkeme salonuna girer.) Hukuk ilerinde pek deneyiminiz yok galiba,
Bay Corey?
GILES (pek
holanarak) : Tam tersi, benden deneyimlisi yoktur. Otuz kez
mahkemeye ktm. Hepsinde de davac bendim.
DANFORTH : Bir hayli dava kaybetmisinizdir yleyse.
GILES : Hibirini kaybetmedim. Hakkmn ne olduunu bilirim, alrm da. Biliyor
musunuz, sizin babanz benim bir davama bakt, otuz be yl kadar oluyor.
DANFORTH : Yok canm!
GILES : Hi szn etmedi mi size?
DANFORTH : Hayr, anmsamyorum.
GILES : Tuhaf ey! Dokuz altn zarar ziyan verdirmiti bana. Yaman bir yargt
babanz. Bakn nasl oldu: Bir ksram vard o tarihte, herif geldi bir gn ksra istedi
benden(Parris Putnamla girer. Putnam grnce Gilesin keyfi kaar.) Her neyse,
geldi bizimki.
DANFORTH : Bay Putnam, Bay Corey size bir su yklyor. Dediine gre, kznz
mahsus bartm, George Jacobsu byc diye hapse attrmsnz.
PUTNAM : Yalan!
DANFORTH (Gilese dnerek) : Bay Putnam ifadenizin yalan olduunu sylyor. Ne
dersiniz?
GILES (fkeden kuduracak) : Ne mi derim? Suratna tkrrm!
DANFORTH : Savnz neyle ispat ediyorsunuz?
GILES : te ispat burada! (Kd gsterir.) Jacobs aslrsa iftlii satla kacak.
Yasa yle! Bu koca iftlii satn alacak para kimde var? Putnamda. Komularn
ldrp topraklarn alyor bu adam!
DANFORTH : spat nerede, ispat?
GILES (kd
gstererek) : spat burada! Namuslu bir adamdan rendim,
Putnamn azndan iitmi kendisi! Kz Jacobsu grp bar bar bard zaman ne
demi, biliyor musunuz? Kzm bana bir iftlik kazandrd demi.
HATHORNE : Bunu size syleyenin ad?
GILES (terleyerek) : Ne ad?
HATHORNE : Size bu haberi getiren adam kim?
GILES (duraksar) : Kim mi? Ama sonraHayr, adn veremem size.
HATHORNE : Neden?
GILES (duraksar, sonra boanr) : Biliyorsunuz neden! Hemen hapse atarsnz, adn
verirsem.
HATHORNE : Bu mahkemeye hakarettir, Bay Danforth.
DANFORTH (duymazlktan gelerek) : Bu adamn adn syleyeceksiniz, ister istemez.
GILES :
Dnyada vermem adn! Karmn adn verdim, ne oldu? Bir kez
cehennemlik oldum, yeter!
DANFORTH : yle ise ben de sizi tutuklatmak zorundaym, mahkemeye hakaret
suundan.
GILES : Mahkeme d bir soruturmada mahkemeye hakaret suu olmaz. Bununla
tutuklatamazsnz beni.

DANFORTH : Hele bak, avukata konuuyor! ster misin celse almtr diyeyim de,
balayalm? Yoksa sorulara karlk verecek misin, doru drst?
GILES (geveyerek) : Adn veremem, baym, veremem.
DANFORTH : Kak m nedir bu ihtiyar! Bay Cheever, oturup zabt tutmaya balayn!
Celse almtr. Size soruyorum Bay Corey
PROCTOR (araya girerek) : Efendim sylenti olarak duymu ve dnm ki
PARRIS : eytan bu sylentilerde ite! (Danfortha) Halk kiliseye kar kkrtan da hep bu
sylentiler deil mi?
HATHORNE : Bunlara bir son vermeli artk, sayn bakan.
DANFORTH (Gilese) : Bakn bana arkadanz doru sylyorsa gelsin, drst bir
insan olarak aka sylesin. Adn saklamak istiyorsa, bunun nedenini renmek
isterim. imdi size Devlet ve Kilise adna soruyorum: Bay Putnamn bir katil
olduunu size syleyen kimdir?
HALE : Efendimiz
DANFORTH : Evet, Bay Hale?
HALE :
Bilmezlikten gelemeyiz artk. Mahkeme mthi bir korku yaratt bu
memlekette.
DANFORTH : Demek mthi bir korku var bu memlekette. Siz korkar msnz bu
mahkemede sorguya ekilmekten?
HALE : Ben yalnz Allahtan korkarm, baym; halk mahkemeden korkuyor dedim,
dediim de dorudur.
DANFORTH (fkeli) : Halkn korkusunu bama kakmayn imdi. Halk bu
mahkemeden korkuyorsa, halk say alaa etmek istiyor, demektir.
HALE : Ama her sulu denen adamn sann dman olmas gerekmez.
DANFORTH : inde bir bozukluk olmayan insan, bu mahkemeden korkmaz, Bay Hale,
korkmaz! (Gilese) Mahkemeye hakaret suundan tutuklusunuz. imdi oturup aklnz
banza toplayn, yoksa btn sorulara yant verinceye kadar hapiste yatarsnz.

(Giles Corey, Putnama saldrmak ister. Proctor atlp onu tutar.)

PROCTOR : Olmaz, Giles!


GILES (Proctorn omzu stnden Putnama) : Grtlan skacam senin, Putnam,
geberteceim seni, grrsn!
PROCTOR (Gilesi zorla bir iskemleye oturtarak) : Rahat dur, Giles, rahat dur!Savmz ispat
etmeliyiz! spat edeceiz! (Danfortha dnmek ister.)
GILES :Brak, konuma artk, John! (Danforthu gstererek) Bu adam oynuyor
seninle! Niyeti hepimizi asmak!
(Mary Warren hkrmaya balar.)

DANFORTH : Buras yasalarn evi, ahbap! Kstahlk istemem burada!


PROCTOR : Kusura bakmayn, baym, yallna verin. Rahat dursana Giles! Her eyi
dkeceiz ortaya. (Marynin enesini kaldrr.) Alamay brak, Mary. Melein ocua
sylediini anmsa. Sk dur imdi; sra sende. (Mary susar. Proctor bir kt karp
Danfortha dner.) te Mary Warrenin ifadesi. Bir eyisize bir eyi anmsatmak

isterim, bay bakan: ki hafta nce bu ocuk, teki ocuklarn bugnk durumundayd.
(Btn korkusunu, fkesini, telan gizleyerek soukkanllkla konumaktadr.) Barp
ardn, lklar kopardn grdnz. stne cinler saldrd diye yemin etti,
duydunuz. Hatta eytann, u anda hapiste yatan bir kadn klna girip, ruhunu
elmek istediini bile sylemi size. eytana kar koyunca
DANFORTH : Biliyoruz btn bunlar.
PROCTOR : Evet biliyorsunuz, baym; ama ayn kz imdi yemin ediyor ki ne eytan grm,
ne cin, ne cad, ne ruh. stelik arkadalarnn bu ii yalandan yaptklarn da sylyor.

(Proctor, kd Danfortha uzatr. Hale, byk bir heyecan iinde, Danfortha


yaklar.)

HALE : Bir dakika, bakanm! Bu , artk, sorunun zne dokunuyor.


DANFORTH (birden sarslma benzer) : Dokunuyor tabii.
HALE : Proctorn drst bir insan olduunu ileri sremem; pek az tanyorum
kendisini. Ama, dorusu, sayn bakan, bu kadar ar bir sav yrtmek bir iftinin
harc deildir. Allah rzas iin, keselim burada. Brakn Proctor, evine gitsin; gelecek
sefer bir avukatla gelsin.
DANFORTH (sabrederek) : Bakn bana, Bay Hale
HALE : Baym, ben yetmi iki lm kd imzaladm. Allah adna alan bir
adamm. Ben bir insann yaamn kolay kolay elinden alamam. Deliller ev titiz
vicdanlarda bile bir kukuya yer vermeyecek kadar salam olmal.
DANFORTH : Benim adalete ballmdan kukunuz yok ya, Bay Hale?
HALE : Bu sabah Rebecca Nursen lm kdna imza atmaya attm ama, sizden
saklamayacam: Elim arplm gibi titriyor hl. Rica ederim, avukatlarn gelmesini
salayn bu davaya.
DANFORTH : Bay Hale, affedersiniz ama, byle bir aknla dmek sizin gibi derin
bilgili bir adama yaramyor. Gvenin bana. Ben otuz iki yldr mahkemelerdeyim. Bu
adamlar savunma iini bana verseler ne yapacam bilmezdim. imdi iyi dinleyin
beni(Proctor ve tekilere) Sizler de dinleyin. Adi bir cinayet davasnda sulu nasl
savunulur? Susuz olduunu ispat iin tanklara bavurulur. Ama cadlk, z, bnyesi
gerei, grlmeyen, tan olmayan bir cinayettir. yle deil mi? Byle olunca,
grlmeyen bir eyi kim grdn ileri srebilir? Tank, olsa olsa, ya kendisidir, ya
kurbandr. Bakas olamaz. Cad, kendi kendine cad der mi? Demez, deil mi? Onun
iin, kurbanlarn dediine bakacaz: Onlar da grdklerini sylyorlar. Sylemiyorlar
m, ocuklar? Cadlara gelince, onlarn da itiraf etmesi iin elimizden geleni
yapyoruz. Avukatn yapaca ne kalyor baka? Hibir ey kalmyor. Anlatabildim mi,
ne demek istediimi?
HALE : Evet ama, bu ocuk, kzlarn yalan sylediklerini ileri sryor, ya
gerekten yalan sylyorlarsa
DANFORTH : Benim de u anda zerinde durduum, bu, baym.Daha ne
isteyebilirsiniz benden? Drstlmden kukulanyorsanz, o baka.
HALE (syleyecek sz kalmayarak) : Kukulanmak ne haddime, baym.
DANFORTH : yleyse sizin de iiniz rahat olsun. Verin kzn ifadesini, Bay Proctor.

(Proctor kd uzatr. Hathorne kalkar, Danforthun yanna gider, onunla birlikte


okumaya balar. Parris br yanna geer, Danforth, John Proctora bakar, sonra okumay
srdrr. Az sonra Hale de kalkar, o da yargca sokulur, okur. Proctor, Gilese bir gz atar.
Francis, ellerini birbirine kenetlemi, sessizce dua eder. Cheever, ciddi, soukkanl bir tavrla

bekler. Mary Warren hkrn tutamaz. John Proctor, ona kuvvet vermek iin, ban tutar.
Danforth ban kaldrr, mendilini karr, burnunu siler. Dne dne pencereye doru
gider, tekiler yerlerinde kalr.)

PARRIS ( fkesini ve korkusunu zor saklayarak) : Bir ey sormak isterim


DANFORTH (ilk kez olarak gerekten parlar. Parrise kzd aka belli olur) : Bay
Parris, susar msnz ltfen! (Duraklama. Pencereden dar bakar. Artk ne yapacan
kararlatrmtr.) Bay Cheever, salona gidip ocuklar buraya getirin! (Cheever kar.
Danforth, Maryye) Mary Warren, ne oldu da ifadeni deitirdin? Bay Proctor seni
sznden dnmeye mi zorlad yoksa?
MARY WARREN : Hayr, efendim.
DANFORTH : Hi korkutmad m seni?
MARY WARREN (daha yumuak) : Hayr, efendim.
DANFORTH (yumuadn fark ederek) : Korkutmad m, syle!
MARY WARREN : Hayr, efendim.
DANFORTH : Bu ifadene gre, geen hafta mahkemede yzszce yalan sylemi
oluyorsun. Sylediklerinle adam aslacan bile bile. (Mary Warren yant vermez.)
Yant versene!
MARY WARREN : Dorusunu sylyorum. Artk Allahtan yanaym.
DANFORTH : Demek, imdi Allahtan yanasn?
MARY WARREN : Evet, baym.
DANFORTH (kendini tutarak) : Bak sana syleyeyim: Ya imdi yalan sylyorsun, ya
geen gn yalan syledin mahkemede. Her iki halde de su iledin ve nasl olsa hapse
gireceksin. Yalan syledim deyip iin iinden kamazsn, Mary. Farknda msn
bunun?
MARY WARREN : Yalan syleyemem artk, bitti. Allahtan yanaym imdi. Allahla
birlikteyim.

(Korkudan hkrarak alamaya balar. Sadaki kap alr, Susana Walcott, Mercy
Lewis, Betty Parris ve sonunda Abigail girer. Cheever, Danfortha yaklar.)
CHEEVER : Ruth Putnam mahkemede yoktu. teki kzlar da yok.
DANFORTH : Bunlar yeter. Oturun ocuklar. (Sessizce otururlar.) Arkadanz Mary
Warrenn yeni ifadesi var. Yemin ederek diyor ki, ne ruh, ne de cad grm, ne de
eytanla ilgili hibir ey. Sizlerden hibirinin de byle bir ey grmediini ileri
sryor. (Ksa bir duraklama.) Bakn ocuklar, bu mahkeme yasa ile i grr. Yasaysa
ncile dayanr. ncili de Allah yazmtr. Allahn yazd ncilde cad ilerini yasak
eder. Bu suu ileyenleri lmle cezalandrr. (Ksa bir duraklama.) Bunu bylece
bilin. unu da syleyeyim ki, bu ifade, bizi oyalamak iin verilmi olabilir. Belki de
eytan Mary Warren kandrm, kutsal davamz baltalamaya gndermitir buraya.
yleyse, aslmay hak eder. Ama, dedikleri doru ise, ikiyzll brakp yalan
sylediinizi aka itiraf etmek, hakknzda hayrl olur. (Duraklama.) Abigail
Williams, ayaa kalkn! (Abigail ar ar ayaa kalkar.) Mary Warrenn savnda
doru bir yan var m?
ABIGAIL : Yok, efendim.
DANFORTH (dnr, nce Maryye sonra Abigaile bakar) : Hanginizin doru
sylediini ispat edinceye kadar kurtulamazsnz elimizden. inizde yalan sylediini
kendiliinden itiraf edecek var m, yoksa sorguya m ektireyim sizi?
ABIGAIL : Benim deiecek hibir szm yok, efenim. Yalan sylyor o kz.

DANFORTH (Maryye) : Savnda srar ediyor musun hl?


MARY WARREN (zayfa) : Ediyorum, efendim.
DANFORTH (Abigaile dnerek) : Bayan Proctorn evinde karnna ine batm bir
bebek bulundu. Mary Warren diyor ki, mahkemede bu bebei yaparken onun yannda
oturuyormusunuz, bebei yaptn ve karnna ineyi sokup braktn grmsn.
Buna bir diyecein var m?
ABIGAIL (gcn gitmi grnerek) : Yalan sylyor, efendim.
DANFORTH : Sen, Proctorn yannda alrken, hi bebek grdn m o evde?
ABIGAIL : Bayan Proctorn evinde bebek bulunurdu her zaman.
PROCTOR : Sayn bakan, karm hi bebek bulundurmamtr evde. Mary Warren da bebei
kendi yaptn sylyor zaten.
CHEEVER : Sayn bakan!
DANFORTH : Bay Cheever?
CHEEVER : Evde Bayan Proctorla grtmz zaman, hi bebei olmadn syledi.
Ama gen kzken bebeklerim vard, dedi.
PROCTOR : Karm on be yldr gen kz deil artk, sayn bakan.
HATHORNE : Ama bir bebek on be yl saklanabilir, deil mi ya?
PROCTOR : Saklanrsa saklanr. Ama, Mary Warren benim evimde hi bebek grmediine
yemin ediyor. Baka gren de yok.
PARRIS : Kimse grmediine gre , bebekleri bir yere saklam olamaz m?
PROCTOR (kzgn) : Kimse grmediine gre, evimde be ayakl bir ejderha da sakl olabilir.
PARRIS : Sayn bakan, siz de zaten kimsenin grmedii eyleri bulup karmaya geldiniz.
PROCTOR : Bay Danforth, bu kzn sznden dnmekte ne kar olabilir? Sorguya
ekilmekten baka ne kazanabilir bundan?
DANFORTH : Abigail Williamsa bile bile insan ldrmek suu yklediini farknda
msn?
PROCTOR : Farkndaym, baym. ldrmek istediine inanyorum.
DANFORTH (Abigaili gstererek, hayretle) : Karnz ldrmek isteyen bu ocuk mu?
PROCTOR : ocuk deil o. imdi dinleyin beni. Bu yl, bu kilisede, herkesin nnde, dua
srasnda glmek suuyla iki kez dar atld.
DANFORTH (Abigaile dnerek, hayretle) : Bu da ne demek? Dua srasnda glmek
mi? Herkesin
PARRIS : Bay bakan, o zaman Titubann etkisi altndayd. imdi ciddileti.
GILES : EvetO kadar ciddileti ki, adam astryor artk.
DANFORTH : Sen sus orada!
HATHORNE : Bunun sorunumuzla bir iliii yok. Proctor, bu ocua insan ldrmeyi
kurma suu yklyor.
DANFORTH : Doru. (Bir an Abigaili szer, sonra) Devam edin, Bay Proctor!
PROCTOR : Mary! Haydi imdi ormanda nasl hora teptiinizi anlat.
PARRIS (atlarak) : Sayn bakan, Saleme geldim geleli bu adamn ii gc benim adm
lekelemek. Bu adam beni
DANFORTH : Bir dakika, baym. (Maryye sert ve akn) Nedir bu hora tepme
hikayesi?

MARY WARREN : Ben(Kendisine dik dik bakan Abigaile bir gz atar, sonra Proctora
dner.) Bay Proctor
PROCTOR (hemen sze kararak) : Abigail, kzlar ormana gtrm, sayn bakan.
rlplak dans etmiler.
PARRIS : Sayn bakan, bu adama
PROCTOR (atlarak) : Bay Parris onlar gece yars kendisi yakalam. te Abigail bylesine
ocuktur.
DANFORTH (hayretten donakalr, sonra, Parrise dner) : Bay Parris?
PARRIS : Hibiri plak deildi, sayn bakan. Bu adam
DANFORTH : Ama, ormanda dans ettiklerini grdnz. (Gzlerini Parristen
ayrmayarak bayla Abigaili iaret eder.) Abigaili de?
HALE : Sayn bakan, Beverlyden geldiim gn, Bay Parris bunu anlatt bana.
DANFORTH : Bunu inkar m ediyorsunuz Bay Parris?
PARRIS : nkar etmiyorum, baym. Ama hibirini plak grmedim, diyorum.
DANFORTH : Ama hora teptiini grdnz Abigailin.
PARRIS ( istemeye istemeye) : Evet, Bay Danforth.

(Danforth, Abigaile yan gzle bakar)

HATHORNE : Sayn bakan, msaade eder misiniz? (Mary Warreni iaret eder.)
DANFORTH (kaygl) : Peki, buyurun.
HATHORNE : Mary, demek hi cad mad grmedin, ne eytan, ne de eytann elileri
seni korkutmadlar, hibir ktlk etmediler sana?
MARY WARREN (zor iitilir bir sesle) : Hayr, baym.
HATHORNE (yalann yakaladna sevinir) : yle iken, bu mahkemenin nnde
herkes cad diye sulandrlrken, tuttun, baylr gibi yaptn. Cadlar stme cinlerini
saldlar, beni bouyorlar dedin.
MARY WARREN : Yalan syledim.
DANFORTH : Anlamadm, ne dedin?
MARY WARREN : Yalan syledim, efendim.
PARRIS : Ama, buz gibi olduun da yalan m? Seni kendi elerimle tuttum ka kez. Elin
ayan buz gibiydi. Bay Danforth, siz de
DANFORTH : Ben de grdm birka kez.
PROCTOR : Yalancktan baylm, sayn bakan. Hepsi yaman oyuncu bunlarn?
HATHORNE : Peki, imdi de baylabilir mi yalancktan?
PROCTOR : imdi mi?
PARRIS : yle ya, niin baylmasn. imdi cinler saldrmyor ite zerine. Burada imdi
kimsenin cadlkla sulandrld yok. imdi syle de baylsn bakalm. Cinleri grsn
de baylsn yine, buz gibi olsun. (Mary Warrena dner.) Haydi, baylsana!
MARY WARREN : Baylaym m?
PARRIS : Evet ya, bayl! Mahkemede hep yalancktan bayldn ispat et bize.
MARY WARREN (Proctora bakarak) : Olmaz, baylamam imdi.

PROCTOR (telan gizleyerek) : Baylamaz msn yalancktan?


MARY WARREN : imdi(Baylmasn gerektiren bir ey arar gibi drt bir yanna
baknarak) imdi baylmak gelmiyor ki iimden.
DANFORTH : Neden? Ne eksiklik var imdi?
MARY WARREN : BilmemAnlatamam ki!
DANFORTH : O zaman mahkemede kt ruhlar vard, imdi yok. Bundan olamaz m?
MARY WARREN : Ben ruh falan grmedim hi.
PARRIS : yleyse gene de ruh grmeden kendi isteinle baylabileceini ispat et bize!
MARY WARREN (bolua bakp, kendini bayltacak bir heyecan arar,sonra ban
sallar.) : Hayr, yapamayacam.
PARRIS : Ha yle, itiraf et: Demek mahkemede cinlerdi zerine saldrp seni bayltan
MARY WARREN : Hayr, baym, hayr! O zaman
PARRIS : Sayn bakanm, mahkemeyi baltalamak iin bir oyun bu.
MARY WARREN : Oyun deil! (Ayaa kalkar.) O zaman kolayca baylyordum, nk
ruhlar grdm sanyordum.
DANFORTH : Grdn m sanyordun?
MARY WARREN : Evet, ama grmyordum gerekten.
HATHORNE : Onlar grmeden nasl grdn sanrsn?
MARY WARREN : Nasl oldu bilmem ama, yle sandm ite. teki kzlarn lklarn
duydum. Siz de efendim yle inanyordunuz ki onlaraBalangta bir oyundu bu
yalnzca ama sonra herkes ruhlar, ruhlar! diye barmaya baladnann bana, Bay
Danforth. Gryormuum gibi oldum, ama grmedim.

(Danforth, Maryyi szer.)

PARRIS (Danforthun Maryye inanr gibi bakmasndan gocunur ama, glmseyerek) : Bu


kadar ocuka bir yalana inanmazsnz herhalde, efendimiz.
DANFORTH (kayg ile Abigaile dnerek) : Abigail, imdi iini iyice yokla! Ve syle
bana! Ama dikkat et, kzm Allah iin her can deerlidir; nedensiz cana kyanlardan
alaca korkuntur. Grdn ruhlar sadece birer d myd yoksa? Bir takm
kuruntular olabilir bunlar. nsann iinden bazen byle
ABIGAIL : Aman efendim, nasl olur, bu nasl soru?
DANFORTH : Kzm, iyice dn tan, sonra konu.
ABIGAIL : Yaralandm, Bay Danforth, yaralandm, kanlarmn aktn grdm, gnler gn
ldrlmek korkular iinde yaadm. Neden? eytana uyanlar gsterip grevimi
yapyorum da ondan. Armaanm bu mu olacakt? Kuku altnda kalmak, sorgulara
ekilmek, bir sulu gibi de
DANFORTH (yumuayarak) : Kzm, senden kukulandm yok.
ABIGAIL (aktan aa meydan okuyarak) : Siz de dikkat edin, Bay Danforth! eytann
sizin aklnz da eleceinden korkmuyor musunuz? Ondan ok daha gl m
sanyorsunuz kendinizi? Koruyun kendinizi! Koruyun, nk(Birden meydan
okuma tavr deiir, yzn evirir, bolua bakar: ini mthi bir korku sarm
gibidir.)
DANFORTH (rkerek) : Ne var, kzm?
ABIGAIL (hep gzleri yukarda, m gibi kollarn kavuturur.) : Biliyordum, biliyordum
geleceinizirzgar, buz gibi bir rzgar girdi iime! (Gzlerini Mary Warren!a
indirir.)
MARY WARREN (korkup yalvarr gibi) : Abby! Abby!
MERCY LEWIS (titreyerek): Ben dedonuyorum ben de!
PROCTOR : Yalan!
HATHORNE (Abigailin kolunu tutarak) : Buz gibiSiz de tutun bakn bakanm!
MERCY LEWIS (dilerini birbirine vurarak) : Mary, sen mi yolluyorsun stme bu kara
glgeyi?
MARY WARREN : Allahm sen kurtar beni!
SUSANNA WALCOTT : Donuyorum, donuyorum!
ABIGAIL ( titremeler iinde) : Bu rzgar bu korkun rzgar!
MARY WARREN : Abby, yeter, yeter artk!
DANFORTH ( Abigailin etkisine iyice kaplarak) : Mary Warren, sen mi yolluyorsun
glgeyi? Senin ruhun mu bu? Syle!

(Mary, ac bir lk atarak, komaya balar. Proctor yakalar.)

MARY WARREN : Brakn gideyim, brakn beni! Dayanamyorum, dayanamyorum


ABIGAIL (ban yukar kaldrp bararak) : Allahm! Ac bana Allahm! Uzaklatr
benden bu kara glgeyi!

(Proctor birdenbire Abigailin zerine atlr, salarndan yakalayp eker. Abigail


acdan barr. Danforth, arm: Ne yapyorsun? diye, Parris de : ek pis ellerini
kzdan! diye barrlar. Proctorn grleyen sesi hepsini bastrr.)

PROCTOR : Sen Allahn adn nasl azna alrsn! Ne suratla! Kaltak! Orospu!

(Herrick, Proctor kzdan uzaklatrr.)

HERRICK : John!
DANFORTH : Ne sylyorsun, be adam! Ne sylyorsun!
PROCTOR (soluk solua, bitkin) : Orospu, evet, orospu bu kz!
DANFORTH (afallayarak) : Ne sylediini
ABIGAIL : Bay Danforth, yalan sylyor!
PROCTOR : Suratna bakn! Bir lk da benim iin atar imdi! Cad der bana da! Ama
DANFORTH : Geme sylediin sz! spat etmek zorundasn sylediini!
PROCTOR (rpererek, can azna gelmi gibi) : Yattm, baym, ben yattm bu kzla!
DANFORTH : Ne dedin? Gnaha m girdin?
FRANCIS (kulaklarna inanamayarak) : John, sen syleyemezsin byle bir ey
PROCTOR : Ah, Francis, benim iimdeki ktlkten biraz sende de olsayd da halimden
anlasaydn! (Danfortha) nsan, durup dururken, adn kirletmez. Bundan kukunuz
olmaz herhalde.

DANFORTH (hl akn) : Ne zane zaman, nerede oldu bu i?


PROCTOR (utantan sesi kslr gibidir) : Tam yerindehayvanlarmn yatt ahrda, sekiz
ay kadar nce. O gnden sonra da olan oldu bana. Bu kz, benim evimde hizmetiydi,
baym. (Alamamak iin enesini skar.) nsan bazen Allah uykuda sanr, uyumaz
oysa, Allah her eyi, her eyi grr. Biliyorum artk bunu. Yalvarrm, baym,
yalvarrm, bu kz olduu gibi grn artk. Karm, sevgili, iyi yrekli karm, olan
bitenden sonra bu kz kap dar etti, sokaa att. te ierledii bu yalnzca,
yediremedii bu kendine! Onun iin de, kalkm imdi (Devam edemeyecek kadar
periandr.) Sayn bakan, beni balayn, balayn bu halimi! (Kendi kendine kzar,
yzn Danforthdan evirir. Sonra iinde kalan birden boaltr gibi.) Niyeti karmn
mezar stnde benimle hora tepmek! Hani olmayacak ey de deil bu, dknlm
yok deildi bu kza. Allah yardmcm olsun! Dknlm belli ettim ona, umuda
kapld bundan. Ama kahpece almak, onun btn istedii bu. Grn, byle
olduunu. Kendimi teslim ediyorum size, ne isterseniz yapn. Ama, grn her eyi
olduu gibi. Grmezlik edemezsiniz artk.
DANFORTH (rengi umu bir halde Abigaile dner) : Bu adamn sylediklerinde
hibir doru yan var m?
ABIGAIL : Beni byle sorular karsnda brakrsanz, kar giderim, bir daha da gelmem!

(Danforth kararsz grnr.)

PROCTOR : Kendi onuruma teneke aldm uluorta! Kendimi kepaze ettim nnzde! Bana
inanmazlk edemezsiniz artk, Bay Danforth. Karm susuzdur, tek kusuru bir
kahpenin kahpeliini fark etmi olmaktr.
ABIGAIL (Danfortha doru yryerek) : Ne biim bakyorsunuz bana? (Danforth
konumaz.) Ben byle kukuyla baktrmam kendime! (Dner, kapya doru yrr.)
DANFORTH : Buradan kmak yok Abigail! (Herrick nne durur; Abigail, gzleri
ate saarak, geri dner.) Bay Parris, gidin ieri, Bayan Proctor getirin buraya!
PARRIS ( itiraz eder gibi) : Ama, efendimiz, btn bunlar
DANFORTH (ksa keserek) : Getirin, diyorum size! Burada konuulanlardan tek kelime
sylemeyin kendisine. Gelirken de kapya vurup yle gelin. (Parris gider.) imdi
batakln dibine kadar ineceiz. (Proctora) Karnz drst bir kadndr diyorsunuz.
PROCTOR : mrnde tek yalan sylememitir. Kimi insan trk syleyemez, kimi insan
alayamaz, benim karm da yalan syleyemez. Neler ekmedim baym, bunu
anlayncaya kadar!
DANFORTH : Bu kz evinden att zaman ne yaptn vurdu mu yzne?
PROCTOR : Evet, baym.
DANFORTH : Demek biliyordu ilediin gnah?
PROCTOR : Evet baym, biliyordu.
DANFORTH : Peki. (Abigaile) Bak, kzm, Bayan Proctor seni byle bir gnah iin
attn sylerse, Allah yardmcn olsun! (Kapya vurulur.Danforth kapya doru
barr) Durun bir dakika! (Abigaile) Sen arkan dn. Dn abuk! (Proctora) Sen de
yle. (kisi arkalarn dner: Abigail yava yava dnerken bunun ne kadar gcne
gittii belli eder.) Hibiriniz yznz gstermeyeceksiniz Bayan Proctora.
Buradakilerin hibiri de tek kelime sylemeyecek, evet ya da hayr anlamna
gelebilecek hibir iaret yapmayacak. (Kapya dnp seslenir.) Girin! (Kap alr.
Elizabeth, Parrisle girer. Paris uzaklar. Elizabeth tek bana ortada durur.
Proctora bakar.) Bay Cheever, konuulacaklar kelime karmadan tutanaa geirin.
Hazr msnz?

CHEEVER : Hazrm, efendim.


DANFORTH : Yaklan, bayan! (Elizabeth yaklar, gz hep Proctorn srtndadr.)
Bana bakn yalnz, kocanza deil. Benim gzlerime yalnz.
ELIZABETH (zayf bir sesle) : Peki efendim.
DANFORTH : rendiimize gre, siz bir tarihte hizmetiniz Abigail Williams
evinizden kovmusunuz.
ELIZABETH : Doru.
DANFORTH : Kovmanzn
nedeni neydi? 8Bir an duraklama. Elizabeth, Proctora
doru bir gz atar.) Yalnz benim gzlerime bakacaksnz, kocanza deil. Vereceiniz
karln ne olduunu biliyorsunuz, yardma gereksinmeniz yok. Abigail Williams
niin iten kardnz?
ELIZABETH (ne syleyeceini bilmez, bir tuzak karsnda hisseder kendini; vakit
kazanmak iin dudaklarn slatr) : Memnun kalmadm kendisindenkocam da
DANFORTH : Neden memnun kalmadnz?
ELIZABETH : Kz biraz(Bir an Proctora bakar.)
DANFORTH : Bayan, bana bakn! (Elizabeth ona bakar.) Temiz mi deildi? Tembel
miydi? Bir rahatszlk m verdi size?
ELIZABETH : Ne diyeyim sizeBen hastaydm o zamanlar. Hasta ikenKocam iyi
adamdr, drst adamdr. Bakalar gibi iip sarho olmaz, meyhanelerde vaktini
kaybetmez, hep iinde gcndedir. Ama, ben hastalanncaSon ocuumdan sonra
bir hayli hasta yattm, bir ara kocam benden uzaklayor gibi geldi bana. Bu kz da
(Abigaile dner.)
DANFORTH : Bana bakn!
ELIZABETH : Peki efendim. Abigail Williams
DANFORTH : Evet, Abigail Williams?
ELIZABETH : Kocam ona tutuldu sandm. Bir gece, sinirden olacak, aklm kart, kz
sokaa attm.
DANFORTH : Kocanz gerekten uzaklam myd sizden?
ELIZABETH (ecel terleri dkerek) : Kocam, benim kocam, iyi bir insandr, baym.
DANFORTH : Kocanz yz evirdi mi sizden?
ELIZABETH : Kocam(Ban Proctordan yana emek ister.)
DANFORTH (Elizabethin zerine eilip eliyle yzn kendine evirir) : Bana bakn!
Kocanz John Proctor bu kzla gnaha girdi mi? (Elizabeth bir trl yant veremez.)
Sorduuma cevap verin! Kocanz gnaha girdi mi?
ELIZABETH (zayf sesle) : Hayr, baym.
DANFORTH : Muhtar, bayan gtr!
PROCTOR : Elizabeth, syle doruyu!
DANFORTH : Syleyeceini syledi. Gtrn!
PROCTOR (bararak) : Elizabeth, ben syledim dorusunu!
ELIZABETH : Aman yarabbi! (Kap arkasndan kapanr.)
PROCTOR : Kurtarmak, onurumu kurtarmak istedi yalnzca.
HALE : Sayn bakan, bu durumda yalan sylenir tabii. Yalvarrm size, durdurun
artk bu ii, bir bakasn daha mahkum etmeden. Ben vicdanm susturamam artk.
Kiisel garez var bunun iinde. Ta bandan beri bu adamn doru olabilecei
geiyordu iimden. Allahma yemin ederim, inanyorum artk bu adama. Karsn geri
arn rica ederim, arn da, hkm vermezden nce
DANFORTH : Kadn hibir gnahtan sz etmedi, yalan syledi bu adam.
HALE : Ben inanyorum sylediklerine! (Abigaili gstererek) Bu kzda da sahte bir
yan grmtm batan beri! Bu kz

(Abigail garip, korkun bir lktan sonra tavana doru barr.)

ABIGAIL : Gelemezsin! Git buradan, diyorum sana!


DANFORTH : Ne var? Ne oluyor? (Abigail, tavan gstererek, korkudan yz gz
gerilmi, yava yava ayaa kalkar. Kzlar da tavana bakp onunla birlikte kalkarlar,
sonra Hathorne, Hale, Putnam, Cheever, Herrick ve Danforth da onlara uyarlar.) Ne
var orada? (Gzlerini tavandan indirir, korku iindedir, gerekten gergin bir sesle.)
Abigail! Abigail! (Abigail kprdamaz; teki kzlarla birlikte az ak, tavana bakp
fsldar gibi sesler karr.) Kzlar, ne oluyor size?
MERCY LEWIS (parmayla gstererek) : Orada! Direin stnde! te!
DANFORTH (yukar bakp) : Hani, nerede?
ABIGAIL : Niin?...(Yutkunur.) Niin geliyorsun, sar ku?
PROCTOR : Ne kuu? Ku falan grd yok kimsenin!
ABIGAIL (yz tavanda) : Yzm deil mi? Yzm yrtacaksn!
PROCTOR : Bay Hale
DANFORTH : Susun!
ABIGAIL (tavandaki kuu yumuatmak ister gibi, tatllkla konuarak) : Ama yzm Allah
yaratt benimYzm yrtamazsn Mary! Kskanlk byk gnahtr, Mary!
MARY WARREN (ayaa frlar, korku iindedir, yalvarr) : Abby!
ABIGAIL (hi bozmadan, kula konuur) : Ah Mary! Niin deitiriyorsun byle kendini?
Gnah, korkun bir gnah bu senin yaptn! Cadlara brak bu marifeti! Biliyorum ne
istediini, ama yapamam, susamam! Allah syletiyor beni! Allahn ii benim
grdm i!
MARY WARREN : Abby, ben buradaym, Abby!
PROCTOR (atlarak) : Aldatyorlar, Bay Danforth, aldatyorlar sizi!
ABIGAIL (ku birden stne atlacakm gibi korkudan gerileyerek) : Yapma Mary,
yalvarrm sana! nme, inme aa!
SUSANNA WALCOTT : Penelerine bakn! Ayor, penelerini ayor!
PROCTOR : Yalan! Yalan!
ABIGAIL (gzleri yukarda, biraz daha gerileyerek) : Mary, ne olursun! Yapma bunu bana!
MARY WARREN (Danfortha) : Benim ona bir ey yaptm yok!
DANFORTH (Maryye) : Nedir grd ey, sylesene!
MARY WARREN : Bir ey grd yok!
ABIGAIL (imdi artk bylenmi gibi, tam karsndaki bolua gzlerini dikerek, Mary
Warrenn her sylediini ayn sesle tekrarlar) : Bir ey grd yok!
MARY WARREN (yalvararak) : Abby, yapma bunu!
ABIGAIL ve TEK KIZLAR : Abby, yapma bunu!
MARY WARREN (kzlara) : Ben buradaym, burada!
KIZLAR : Ben buradaym, burada!

DANFORTH (dehet iinde) : Mary Warren! ek ruhunu kzlarn stnden!


MARY WARREN : Bay Danforth!
DANFORTH : eytanla anlatn deil mi, anlatn?
MARY WARREN : Haa! Haa!
DANFORTH (kendini kaybetmeye balayarak) : Hepsinin azna senin dilin girmi
sanki. Neden? Neden kmaz oldu kendi sesleri?
PROCTOR : Bana bir krba verin de bakalm kmyor mu kendi sesleri?
MARY WARREN : Oynuyorlar sizinle, oynuyorlar!
KIZLAR : Oynuyorlar sizinle, oynuyorlar!
MARY WARREN (fkeyle kzlara dnp ayan yere vurur) : Abby, yeter!
KIZLAR : Abby, yeter!
MARY WARREN (yumruklarn kaldrp bararak) : Yeter!
KIZLAR : (yumruklarn kaldrarak) : Yeter!

(Mary Warren ne yapacan bilemez; Abigailin ve kzlarn inad onu da yenmeye


balamtr. Aznn iinde bir eyler mrldanr, ellerini aresizlikle havaya kaldrr. Kzlar
taklidini yaparlar.)

DANFORTH : Geenlerde cinler senin stne saldryordu. imdiyse sen bakalarna


saldryorsun. Bu gc nereden aldn, syle bakalm, nereden aldn bu gc?
MARY WARREN (Abigaile gzlerini dikerek) : Benim byle bir gcm yok.
KIZLAR : Benim byle bir gcm yok.
PROCTOR : Sizinle alay ediyorlar, baym!
DANFORTH : Son iki hafta iinde ne oldu da deitin, sylesene! eytan grdn deil
mi, eytan?
HALE (Abigaili ve kzlar gstererek) : Bunlara inanamaz, inanamazsnz artk.
MARY WARREN : Ben
PROCTOR ( kzn gevediini fark ederek) : Mary, Allah yalanclar cehennemde yakar!
DANFORTH ( Marynin stne yryerek) : Grdn, deil mi, grdn eytan? blisle
pazarlk ettin, deil mi, syle!
PROCTOR : Yalanclar cehennemde yanacak, Mary!

(Mary gzleri Abigailde, bir eyler mrldanr. Abigail hl yukardaki kua


bakmaktadr.)

DANFORTH : itmiyorum, ne sylyorsun? (Mary yine anlalmaz bir eyler


mrldanr) Ya itiraf edersin, ya aslrsn! (Maryyi tutup, yzn kendine evirir.)
Benim kim olduumu biliyor musun? Aslacaksn diyorum sana, itiraf et!
PROCTOR : Mary, melei unutma! Doru yoldan ayrlma, sonra
ABIGAIL (tavan gstererek) : Kanatlar! Ayor kanatlarn! Mary, ac bana! Yapma Mary,
yapma!
HALE : Ben bir ey grmyorum, Bay Danforth!

DANFORTH (Mary ile burun buruna gelir) : tiraf edecek misin bu gc nereden
aldn? Syle, abuk!
ABIGAIL : iniyor, inecek aa! Yryor direin stne!
DANFORTH : Syle, abuk syle!
MARY WARREN (gzleri bolukta, korkuyla) : Syleyemem!
KIZLAR : Syleyemem!
PARRIS : At eytan iinden! Bak yzne korkmadan! Kov, yr stne! Biz seninle
beraberiz, Mary, kurtaracaz seni: Sen kar koy yalnz, kar koy, ylma!
ABIGAIL (yukar bakarak) : Bakn, bakn! Geliyor ite, geliyor!

(Abigail ile teki kzlar gzlerini koruyarak duvara doru koarlar. Sonra
kurtulamayacaklarn anlamlar gibi, korkun bir lk koparrlar. Mary, onlardan yana
olmaktan baka are bulamayarak, azn aar ve haykrr onlarla birlikte. Abigail ve teki
kzlar yava yava uzaklar, Maryyi yalnz brakrlar. Mary, gzlerini sanki kua dikerek tek
bana delirmi gibi barr. Herkes rke rke ona bakar. Proctor yanna gelir.)

PROCTOR : Mary, haydi syle artk bakana bunlarn...(Mary onun kendine yaklatn
grr grmez geriye frlar ve haykrr.)
MARY WARREN : Dokunma, dokunma bana! (Bu sz zerine kzlar kapnn nnde
dururlar.)
PROCTOR (ararak) : Mary!
MARY WARREN (Proctor gstererek) : Sen eytann adamsn!

(Proctor olduu yerde donakalr.)

PARRIS : Allaha krler olsun!


KIZLAR : Allaha krler olsun!
PROCTOR : Ne demek bu, Mary? Nasl
MARY WARREN : Seninle aslmayacam ben! Ben Allahm severim! Ben severim
Allahm!
DANFORTH (Maryye) : O mu zorlad seni eytanla anlamaya?
MARY WARREN (kendinden gemi bir halde, Proctor gstererek) : Her gece geliyor
bu adam bana, her gn geliyor, yazl diyor bana!
DANFORTH : Yazl ne demek!
PARRIS : eytann defterine mi? Bir defterle mi geliyor sana?
MARY WARREN (garip bir hal iinde, korka korka, Proctor gsterir) : mzam, imzam
istiyor hep! Karm aslrsa,ldrrm seni! diyor bana. Seninle mahkemeye
gideceiz diyor durmadan!

(Danforth, hayret ve korkuyla ban Proctordan yana evirir.)

PROCTOR (aresizlik iinde Halei aranarak) : Bay Hale! Bay Hale!


MARY WARREN (hkrmaya balayarak) : Her gece uyandryor beni! Gzleri parl

parlParmaklar pene gibi grtlamdamzalyorum ben de, imzalyorum hemen!


HALE : Sayn bakan, bu ocuk bilmiyor ne sylediini!
PROCTOR (Danforth gzlerini stne dikerken) : Mary! Mary!
MARY WARREN (Proctora doru barr) : Hayr, ben Allahtan yanaym! Gitmem artk
senin yolundan! Allahm seviyorum ben! krler olsun Allahma! (Hkrr.
Abigaile doru atlr.) Abby! Abby! Bir ey yapma artk bana! (Herkes Abigaile
bakar. Abigail sonsuz bir sevecenlikle eilir, hkran Maryyi kendine eker, sonra
dnp Danfortha bakar.)
DANFORTH (Proctora) : Belli et kendini! Syle, kimsin sen! (Proctorn fkeden dili
tutulur.) sann dmanyla birlik oldun, deil mi? Grdn ne kadar gcn kuvvetin
olduunu! nkar edemezsin artk! Gizleme kendini, konu!
HALE : Sayn bakan!...
DANFORTH : Sizin hibir sznze gvenemem, Bay Hale! (Proctora) Karar ver!
eytana kapldn itiraf edecek misin? Yoksa kalacak msn karanlklarda? Ne
diyorsun, syle!
PROCTOR (deliye dn, soluk solua) : Ne mi diyorum? Allah lm, diyorum. Allah
lm!
PARRIS : ittin! ittin ne sylediini!
PROCTOR (bir deli gibi grler, sonra) : Yanyor,alev alev yanyor dnya! eytann ayak
seslerini duyuyorum, geliyor. te. Elli eit suratyla gryorum onu! Benim suratm
onun surat! Seninki Danforth, seninki de onun surat! nsanlar cehaletten kurtaracak
olanlarn gevemesi yznden, benim gibilerin gevemesi yznden, sizin gibilerin,
yalana bile gerek diyen sizin gibi kara vicdanl insanlar yznden, Allah lanet ediyor
soyumuza! Yanacaz, hep birlikte yanacaz Allahn ateinde!
DANFORTH : Muhtar! At bu adam ieri, Coreyyle birlikte.
HALE (kapdan karak) : Ben bu mahkemeden yana deilim!
PROCTOR : Allah devirip bir orospuyu koyuyorsunuz yerine!
HALE : Yasaya aykrlk var! Ben yokum bu mahkemede! (Kapy stne vurup
kar.)
DANFORTH (azgn bir fkeyle barr arkasndan) : Bay Hale! Bay Hale!
DRDNC PERDE

(Salem Hapishanesinde harap bir dehliz.


Karda demir parmaklkl bir pencere. Pencerenin yan banda ar bir kap.
Duvarlarn nnde iki sra.
Dehliz karanlktr; ama pencerenin parmaklklar arasndan ay girer. Kimseler
yok gibidir. Birden, kar duvarn arkasndan, ayak sesleri duyulur, anahtar sesi iitilir, kap
alr. Muhtar Herrick bir fenerle girer.
Herrick neredeyse sarhotur, ar admlarla yrr. Sralardan birine gider ve stnde
yatan sarsar.)

HERRICK : Sarah, uyan! Sarah Good! (teki sraya gider.)


SARAH GOOD (yrtk prtk giysisiyle dorulur) : Kral geliyor, kral! Tituba! Buraya
geliyor!Kral buraya geliyor!
HERRICK : teki bodruma gidin. Buras iin yeni bir kirac var. (Fenerini duvara asar.
Tituba kalkar.)
TITUBA : Hi de krala benzemiyor. Muhtar gibi geliyor bana.
HERRICK (cebinden bir ie kararak) : Haydi, ekin arabay burada! (er. Sarah Good,
yzne doru sokulur.)
SARAH GOOD : Ha! Sen misin muhtar! Ben de eytan geliyor sandm stmze! Madem
ayrlyoruz artk, ienden vermez misin biraz?
HERRICK (ieyi uzatr) : Ayrlyoruz demek? Yolculuk ne yana Sarah?
TITUBA (Sarah ierken) : Barbadosa, benim memlekete gidiyoruz! eytan neredeyse gelir
imdi, kanatlar manatlarla.
HERRICK : Aman ne iyi! Gle gle gidin!
SARAH GOOD : kimiz bir ift mavi ku olmu uuyoruz, dn, gney denizlerine
doru! Ya, ite byle muhtar! Bizim iler dzeliverdi birdenbire! (ieyi kaldrp
tekrar imek ister.)
HERRICK (ieyi elinden alarak) : Sen su ieyi versene bana, yoksa uamazsn kolay kolay!
Haydi, yryn bakalm!
TITUBA : Senin iin de konuurum eytanla, bizimle gelmek istersen.
HERRICK : stemez olur muyum, Tituba! Tam cehenneme uulacak bir sabah.

TITUBA : Ooo! Barbados cehennem olur mu hi? eytan ne keyfeden bilsen Barbadosta!
Ne danslar, ne trkler ! Sizler burada rahat vermiyorsunuz ki zavallya! Buralar fazla
souk onun iin. Ruhu donuyor bizim Koca Olann bu sizin lkenizde. Barbadosda
bilsen ne tatldr o(Dardan bir kz brmesi iitilir. Tituba pencereye doru
srayp barr.) Evet, buradaym, Sultanm! Sarah, geldi, kral geldi!
SARAH GOOD : Buradaym Hametli, geliyorum! (Sarah arabuk plsn prtsn
toplarken,Hopkins, bir beki ile girer.)
HOPKINS : Vali vekili geliyor.
HERRICK (Titubay iterek) : Haydi be, yr, yr, abuk!
TITUBA (kar koyarak) : Dur canm! Benim iin geliyor! lkeme gnderecek beni!
HERRICK (Titubay kapya doru iterek) : Senin Koca Olan deil o, st bozuk bir koca
inek sadece! Haydi yr, yr!
TITUBA : Al beni eytan! Gtr beni!
SARAH GOOD (bara bara kan Titubann ardndan yryerek) : Syle, ben de
geliyorum! Syle, Sarah Good da geliyor de!

(Dardan Titubann sesi gelir: eytan, al gtr, lkeme beni! Hopkinsin sesi:
Yr!... Herrick dner, vr zvr toparlayp bir keye srmeye koyulur. Ayak sesleri,
duyarak dner: Danforth ve yarg Hathorne girerler. Ac soua kar kaln gocuklar
giymiler, apkalar da balarndadr. Arkalarndan Cheever gelir: Omzunda posta antas,
kolunun altnda yaz takmn koyduu yass bir tahta kutu vardr.)

HERRICK : Gnaydn, baym!


DANFORTH : Bay Parris nerede?
HERRICK : Gidip araym. (Kapya doru yrr.)
DANFORTH : Muhtar! (Herrick durur.) Rahip Hale ne zaman geldi buraya?
HERRICK : Gece yarsna doru.
DANFORTH (kukuyla) : Ne aryor burada? Anlayabildin mi?
HERRICK : Aslacaklarn yanna gidiyor. Dua ediyor onlarla. imdi Nurse kadnn yannda.
Bay Parris de onunla beraber.
DANFORTH : Ya, o da demek! Rahip Halein buraya gelmesi yasak deil miydi? Niin
braktn ieri?
HERRICK : Ne yapaym efendim, Bay Parris braktrd. Bir ey diyemezdim.
DANFORTH : Sen sarho musun muhtar?
HERRICK : Hayr efendim. Gece ok souk, ate de yok burada
DANFORTH (fkesini tutarak) : Git, Bay Parrisi ar.
HERRICK : Peki efendim.
DANFORTH : ff! Ne pis kokuyor buras!
HERRICK : imdi kardm buradakileri, siz geliyorsunuz diye.
DANFORTH : ok imek yok, muhtar! Karmam sonra!
HERRICK : Peki efendim. (Biraz durup, baka emir bekler, fakat Danforth, can sklm, ona
srtn evirir, Herrick kar. Duraklama. Danforth dnr.)
HATHORNE : Halein azn arasanz efendim. Son gnlerde Andovera gidip vaaz
vermi olabilir. Hi amam gitmise.

DANFORTH : Onu sonra dnrz. imdilik Andover brak. Parris onunla birlikte
dua ediyormu. Garip deil mi? (Avularna hohlar, pencereye doru yrr, dar
bakar.)
HATHORNE : Bakanm, Bay Parrisi tutuklularla o kadar uzun boylu brakmak doru
bir ey deil gibi geliyor bana. (Danforth merakla ona dner.) Bu gnlerde bu adamn
baklar bir tuhaf.
DANFORTH : Bir tuhaf m?
HATHORNE : Dn, evinden
karken rastladm, merhaba dedim kendisine. Balad
alamaya, bir ey sylemeden yrd gitti. Kyde onun kendini salvermi halde
grnmesi iyi bir ey deil.
DANFORTH : Belki bir derdi vardr.
CHEEVER (soua kar ayaklarn yere vurarak) : nekler yznden olacak, baym.
DANFORTH : nekler mi?
CHEEVER : nekler ba bo sokaklara dkld, sahipleri hapiste. Kim bakacak bu ineklere,
bu yzden kyn ba dertte. nekler yznden attlar. Alamas bundan. Bu adamn
atp alamad zaman yok ki zaten. (Koridordan, birinin geldiini duyarak,
Hathorne ve Danforth ile birlikte dner. Parris girerken Danforth ban kaldrr.
Bitkin, rkek, kaln gocuu iinde ter dkmektedir.)
PARRIS (girer girmez Danfortha) : Gnaydn efendim. Geldiinize teekkr ederim. Sizi bu
kadar erken uyandrdm iin zr dilerim. Gnaydn Bay Hathorne.
DANFORTH : Rahip Halein buraya girmesini yasak etmitim.
PARRIS : Bir dakika, bakanm. (Geriye dnp, bir kou kapy kapar, gelir.)
HATHORNE : Onu tutuklularla yalnz m brakyorsunuz?
DANFORTH : Ne ii var burada?
PARRIS (dua eder gibi ellerini kaldrarak) : Bakanm, dinleyin beni! Allah gnderdi onu.
eride Rebeccay imana getirmeye alyor.
DANFORTH (ararak) : tiraf m ettirmek mi istiyor?
PARRIS (oturarak) : Dinleyin! Rebecca buraya geleli ay oldu, benimle bir tek szck
konumad. Oysa Hale ile oturmu, konuuyor. Kz kardei, Martha Corey, iki
kadn daha var yannda. Hale yola getiriyor onlar, sularn itiraf ettirecek, hayatlarn
kurtaracak.
DANFORTH : yleyse gerekten Allah gndermi onu. Peki, yumuadlar m bari?
Yola geldiler mi?
PARRIS : Daha gelmediler. Ama, sizi araym da, dedim, birlikte dnelim, acaba daha
doru olmaz m bunlar(Sylemeyi gze alamaz) Sormak istedim ki size, acaba
brakmaz mydnz
DANFORTH : Bay Parris, ak konuun! Nedir derdiniz?
PARRIS : Yeni bir eyler oldu, efendim, mahkemeninmahkemenin bunlar hesaba katmas
gerek. Yeenim, baym, yeenimYeenim kat sanyorum.
DANFORTH : Kat m?
PARRIS : Size bunu daha nce haber vermek istedim, ama
DANFORTH : Amas ne? Ne zaman kat?
PARRIS : gece oldu. Bakn ne oldu baym, bir gece Mercy Lewisde kalacam, dedi
bana. Ertesi gn dnmeyince, Bay Lewise adam gnderdim, sordumOysa
Mercyde babasna o gece bizde kalacan sylemi.
DANFORTH : kisi birden mi kam?
PARRIS ( korku iinde) : Evet, ikisi birden!
DANFORTH (telala) : Adam gndermeli pelerine. Nerede olabilir bunlar?
PARRIS : Bakanm, korkarm, bir gemiye bindi bunlar. (Danforth donakalr.) Kzm
anlatyor. Geen hafta hep gemi sz ediyorlarm. Sonra, bu gece,ne greyim,
dolabm zorlanp alm. (Gzyalarn tutmak iin ellerini gzlerine gtrr.)
HATHORNE : Paranz m alm?
PARRIS : Otuz bir arlnm gitti. Be param kalmad. (Yzn elleriyle kapar ve hkrmaya
balar.)
DANFORTH : Paris, ne beyinsiz adammsn sen! (Fena halde can sklarak odann
iinde dnceli dnceli, bir aa bir yukar yrr.)
PARRIS : Bana atmanzn bir yarar yok, baym. Salemden katklarna gre, bir eyden
korkuyordu bunlar. Yoksa kamazlard. (nandrmaya alr.) Durun bunun zerinde,
bakanm. Abigail, kyde olan biteni ok yakndan bilir. Andover haberleri buraya
yaylnca
DANFORTH : Andover ii yolunda. Cuma gn mahkeme orada kurulacak.
Soruturmalara yeniden balanacak.
PARRIS : Bundan eminim, baym, ama, buradaki sylentilere gre, halk ayaklanm
Andoverda. Hem de
DANFORTH : Andoverda ayaklanma falan yok.
PARRIS : Ben burada duyduklarm sylyorum size, Andover mahkemeyi kovmu diyorlar,
kimseye de cad laf ettirmiyorlarm. Burada birtakm insanlar toplanp bu haberlerle
besleniyorlar. nann bana, baym. Bir ayaklanma olacak burada, bundan korkuyorum.
HATHORNE : Ayaklanma m? Ne mnasebet! Kim aslsa, bakyorum, ky halk
memnun.
PARRIS : Hathorne, imdiye kadar aslanlar baka, bugn aslacak baka, Rebecca Nurse,
Bridget kadna benzemez: O Bishop ile evlenmeden, yl nikahsz yatmt onunla.
John Proctor da, ayyal yzden ailesini perian eden Issac Ward deildir.
(Danfortha) Bunlarn kyde byk bir saygnl var. Keke olmasayd, ama var.
Rebecca, daraacna gelip bir dua etti mi, korkarm, halk ileden kp stnze
yryecek.
HATHORNE : Bakanm, bu kadn cadlktan hkm giydi. Mahkemenin karar
DANFORTH (derin derin dnerek, Hathornea elini uzatr) : Durun rica ederim!
(Parrise) Peki, senin nerin nedir?
PARRIS : Bence bu idamlar geriye brakmal.
DANFORTH : Rahip Halein buraya dnmesi, ii deitirdi. Ona gvenebiliriz bence.
Bunlardan birine itiraf ettirebilirse, halk teki idamlar ho grebilir. O zaman hepsinin
eytana uyduklarna kuku kalmaz. Bunlar itiraf etmeden susuzuz diye bararak
aslrsa, kukular artacak. Birok drst insan onlara alayacak. Bu gzyalar altst
eder grdmz byk ii.
DANFORTH (biraz dndkten sonra Cheevera gider) : Listeyi ver bana!

(Cheever, posta antasn ap arar.)

PARRIS : Unutmamalsnz ki, baym, John Proctorn aforoz kdn okumak zere halk
ardm zaman, otuz kii bile yoktu dinlemeye gelen. Bu aka belli ediyor kzgn
olduklarn. stelik de
DANFORTH (listeyi inceleyerek) : Geri brakmak olmaz.
PARRIS : Aman efendim
DANFORTH : Siz unu syleyin bana: Bu adamlardan hangisi yola gelebilir sizce? Ben
kendim gidip gn douncaya kadar uraacam itiraf ettirmeye. (Listeyi Parrise
uzatr.)
PARRIS (listeye yalnzca bir gz atar) : Vakit yok, gn domasna da ok az kald.
DANFORTH : Elimden geleni yapacam. Hangileri iin umut var, dersin?
PARRIS (Listeye bakmaz bile. Titrek bir sesle) : Sayn bakanHanerbir haner
(rperir.)
DANFORTH : Haner ne demek?
PARRIS : Bu gece evden karken kapm anca ayaklarmn dibine rak diye bir haner
sapland. (Herkes susar. Danforth dnr.Parris haykrr.) Bu trllerini asamazsnz.
Yaamm tehlikede. Gece dar kmay gze alamyorum.

(Rahip Hale girer. Hepsi sessizce ona bakarlar. Yrrken zgn, bitkindir. Yznde her
zamankinden daha ak bir ifade vardr.)

DANFORTH : Kutlarm, rahip Hale, sizi hayrl iinize dnm grmekle memnunum.
HALE (Danfortha doru ilerleyerek) : Bunlar balamanzdan baka are yok.
Nuh diyor, peygamber demiyorlar.

(Herrick girer, bekler.)

DANFORTH (dikine gitmeden) : Durumu kavrayamyorsunuz, Bay Hale. Ayn sula on


iki kiiyi astktan sonra bunlar balayamam. Doru olmaz.
PARRIS ( bozularak) : Rebecca itiraf etmiyor mu?
HALE : Gn neredeyse doacak. Bana zaman vermelisiniz, sayn bakanm.
DANFORTH : Siz beni dinleyin imdi. Bouna umuda kaplmayn! Ne balama, ne de
geri koyma iin hibir dilek kabul edemeyeceim. tiraf etmeyenler aslacak. On ikisi
asld. Bugn aslacak yedi kiinin de adlarn yaydk. Btn ky aslmalarn grmeye
gelecek. Bunu geriye atma benim bocaladma belirti saylr. Ba da, geciktirme de
imdiye kadar aslanlarn sulu olmadklar kukusunu uyandrr. Ben, Allahn yasas
adna konutuum srece, sesimi ksamam, geveyemem. Halkn almasndan
korkuyorsanz unu bilin: Yasaya kar koyan on bin kii de olsa asarm, denizler
dolusu gzya da aksa yasalarn verdii karar yumuatamaz. imdi toparlayn
kendinizi erkeke ve bana yardm edin! Allahn size verdii grev de budur. Hepsiyle
konutunuz mu, Bay Hale?
HALE : Proctordan baka hepsiyle konutum. Onu kuleye karmlar.
DANFORTH (Herricke) : Proctor ne durumda imdi?
HERRICK : Bir koca kartal gibi tnemi, oturuyor. Arada bir, azna bir lokma koymasa,
insan yaadnn farkna varmayacak.
DANFORTH (bir an dndkten sonra) : Ya kars? Karsnn karn burnunda olacak
herhalde.
HERRICK : Evet, yle.
DANFORTH : Ne dersiniz, Bay Parris? Siz bu adam daha iyi tanrsnz. Karsn grse
yumuar m acaba?
PARRIS : Olabilir. aydr yzn grmedi. Karsn bir arsak.

DANFORTH (Herricke) : Hl dik kafal m? Sana dayak att m yine?


HERRICK : Atamaz ki. Zincirle duvara bal.
DANFORTH (bir an dnr) : Bayan Proctor arn bana! Sonra da kocasn
getirirsiniz.
HERRICK : Peki efendim.

(Herrick kar. Bir an sessizlik.)

HALE : Sayn bakan, idam bir hafta geciktirir, onlar itiraf ettirmeye altnz
halka bildirirseniz, bocalyor demezler sizin iin, insafl adam derler.
DANFORTH : Ben Allahn gnei durdur dedii Musa peygamber deilim. Onun iin,
Allahn verdii cezann vaktini deitiremem. Cezalarn vaktinde grmek haklardr.
HALE (daha sert) : Allah sizden isyan karmanz istiyor sanyorsanz
aldanyorsunuz, Bay Danforth.
DANFORTH (atlarak) : syan laf duydunuz mu kyde?
HALE : Yetim ocuklar ev ev dolayorlar. Sahipsiz hayvanlar yollarda baryor,
rm ekinlerin kokusu sarm ortal, herkesin yaam bir orospunun lna
kalm, siz hl isyan laf var m, yok mu diye soruyorsunuz. Nasl oldu da hl btn
vilayeti yakmadlar diye sorsanz daha iyi edersiniz.
DANFORTH : Bay Hale, siz bu ay Andoverda vaaz ettiniz mi?
HALE : Allaha kr, Andoverda bana gereksinmeleri yok.
DANFORTH : Siz benimle alay ediyorsunuz, baym. Ne diye dndnz buraya?
HALE :Niin mi? Gayet basit. eytann elisi olarak geldim. Hristiyanlar
fitliyorum, birbirlerine iftira etsinler diye. (Ciddileir.) Elim yzm kan iinde.
Grmyor musunuz, kana boyand elim yzm!
PARRIS : Hit! (Ayak sesleri duymutur. Herkes kapya bakar. Herrick, Elizabeth ile birlikte
girer. Elizabethin bileklerinde ar zincirler vardr. Herrick zincirleri karr.
Elizabethin st ba kir iindedir. Benzi umu, bitkin bir haldedir. Herrick kar.)
DANFORTH (pek nazik) : Bayan Proctor! (Elizabeth kmldamaz.) yisiniz inallah!
ELIZABETH : Alt aym daha var kurtulmaya.
DANFORTH : Merak etmeyin, cannza kyacak
deiliz. Biz(Nasl balayacan
bilemez, alk deildir bu trl konumalara.) Bay Hale, bayanla siz konuur
musunuz?
HALE : Bayan Proctor, kocanz bu sabah aslacak.

(Duraklama.)

ELIZABETH (soukkanllkla) : Duydum.


HALE : Biliyorsunuz deil mi, benim mahkeme ile bir iliiim yok. (Elizabeth pek
inanmaz grnr.) Kendiliimden geldim, Bayan Proctor. Kocanz kurtarmak
istiyorum. nk aslacak olursa, ben kanna girmi olacam. Anlyorsunuz deil mi,
ne demek istediimi?
ELIZABETH : Benden istediiniz nedir?
HALE : Bayan Proctor, aydr samz gibi llerde dolayorum. Bir Hristiyan
olarak ne yapmam gerektiini aryorum. nk insanlara yalan syleten bir rahibin

gnah iki kat byktr.


HATHORNE : Yalan yok ortada, yalandan sz edemezsin!
HALE : Var, yalan var ortada! Hepsi susuz bunlarn!
DANFORTH : Byle szlere izin veremem artk!
HALE (Elizabethe) : Ne yapacanzda aldanmayn benim aldandm gibi. Bu
kye gveyi gibi geldimse, sevgilisine gelen bir gveyi gibi geldim, ellerim din, iman
armaanlaryla dolu olarak. Allahn yasalarn bamda bir elenk gibi getirdim.
Apak bir yrekle geldim, ama her elimi dokunduum ey ld. Derin bir inanla
baktm her yerden kanlar akt. Dinleyin beni, Bayan Proctor! Bir inan ortal kana
boyuyorsa, o inanca sarlp kalmayn. nsan canndan eden bir yasa yanl bir yasadr.
Yaam, kadnm, yaam. Tanrnn en deerli ltfudur bize. Hibir ilke ne kadar yksek,
ne kadar parlak olursa olsun, kimseye can almak hakkn vermez. Yalvarrm size, ne
yapp edin, kocanz itiraf ettirin. Brakn, yalan sylesin. Allahn yargsndan
korkmayn, nk Allahn yalanclara verecei ceza, gurur yznden canlarna
kyanlara verecei ceza, gurur yznden canlarna kyanlara verecei cezadan daha az
olabilir. Siz onu yola getirebilirsiniz. Baka kimseyi dinleyeceini sanmyorum.
ELIZABETH (dingin) : Bu dnce eytann dncesi olabilir.
HALE (umutsuzluun son haddine vararak) : Kadn, Allahn yasalar nnde biz
kim oluyoruz! Birer hayvandan baka neyiz? Onun dilediini bilmek ne haddimize!
ELIZABETH : Ben sizinle tartamam, baym. O kadar bilgim yok.
DANFORTH (ona doru giderek) : Bayan Proctor, sizi buraya tartmaya armadk.
Bir kadn olarak kocanza sevgi yok mu iinizde? Gn doarken aslacak. Kocanz
aslacak. Anlyor musunuz, kocanz! (Elizabeth yalnzca yzne bakar.) Ne diyorsun,
konuacak msn onunla? Yrein tatan m senin? nan bana, kadn, yaamnn
bozukluuna elimde baka kant olmasayd, yalnz u kupkuru gzlerin ruhunu eytana
sattn ispat etmeye yeter de artard bile! Bir hayvann bile gz yaarr byle bir
ykm karsnda! eytan kuruttu mu btn gzyalarn? Bir damla acma brakmad
m iinde? (Elizabeth susar.) Gtrn bunu! Kocasyla konusa da bouna!
ELIZABETH (tatllkla) : Brakn konuaym onunla, sayn bakan!
PARRIS ( umuda kaplarak) : Onu kandrmaya alacak msn? (Elizabeth duraklar.)
DANFORTH : Onu itiraf ettirmeye alacak msn, almayacak msn?
ELIZABETH : Hibir sz veremem. Brakn konuaym onunla.

(Bir grlt. Ta stnde srklenen ayak sesleri. Herkes dnp bakar. Bir duraklama.
John Proctor, Herrick ile girer. Bilekleri zincirlidir. Bir baka adam olmutur. Sa sakal
birbirine karm, st kirli. Gzleri stlerine bir rmcek a gerilmi gibi bulank. Kapnn
eiinde durur, gzleri Elizabethe iliir. kisi arasnda doan heyecan, bir an herkesi
susturur. Hale, yrei szladn aka belli ederek, Danfortha yaklar ve dingin konuur.)

HALE : Sayn bakan, ne olur, yalnz brak onlar!


DANFORTH (Halei sabrszlkla yana iterek) : Bay Proctor, sylediler size, deil mi?
(Proctor susar, Elizabethe bakar.) Gk maya balyor. Karnla konu, Allah
yardmcn olsun, belki ayrr seni eytandan. (Proctor susar, gzleri hep
Elizabethdedir.)
HALE (tatllkla) : Sayn bakan, ne olur
(Danforth, Halee srtnp geer, dar kar. Hale arkasndan gider. Cheever kalkar,
kar. Arkasndan Hathorne ve Herrick.)
PARRIS (uzaktan) : Bir bardak elma arab isterseniz, Bay Proctor, eminim ki(Proctor ona
souk bakp yzn evirir. Paris, ellerini Proctora doru uzatarak) Allah
yardmcnz olsun. (Parris kar.)

(Ba baa kalnca Proctor, Elizabethe doru yrr, durur. kisi de hzla dnen bir
dnya stnde zor ayakta duruyor gibidir. Hava sonsuz bir ac ile dolar. Proctor elini pek
gerek olmayan bir varla uzatr gibi uzatr, Elizabethe dokunur dokunmaz boazndan yar
glmsemeye, yar aknla benzer garip, yumuak bir ses kar. Elizabethin elini okar,
sonra avucuna alr. Bir an sonra, bitkin bir halde oturur. Elizabeth de karsna oturur.)

PROCTOR : ocuk?
ELIZABETH : Byyor.
PROCTOR : tekilerden haber var m?
ELIZABETH : yiler. Rebeccann olu bakyor onlara.
PROCTOR : Sen grmedin mi?
ELIZABETH : Grmedim. (Bir fenalk geirir gibi olur, kendini tutar.)
PROCTOR : Sen bir meleksin, Elizabeth!
ELIZABETH : kence ettiler mi sana?
PROCTOR : Ettiler. (Duraklama. Elizabeth, iinde kabaran bir gzya seline kendini
kaptrmamaya alr gibidir.) imdi de canm alacaklar neredeyse.
ELIZABETH : Biliyorum. (Duraklama.)
PROCTOR : Kimseitiraf etmedi ya?
ELIZABETH : oklar etti.
PROCTOR : Kimler?
ELIZABETH : Yzden fazla, diyorlar. Ballard kadn rnein, saiah Goodkind de
okok
PROCTOR : Rebecca?
ELIZABETH : Rebecca etmedi. Onun bir aya cennette zaten. Kimse ktlk edemez
artk ona.
PROCTOR : Ya Giles?
ELIZABETH : Duymadn m?
PROCTOR : Nereden duyaym kapadklar yerde?
ELIZABETH : Giles ld.
PROCTOR (inanamaz gibi bakar) : Ne zaman astlar?
ELIZABETH (soukkanllkla) : Aslmad. Ne evet dedi, ne hayr sorduklarna. Suum
yok dese asacaklard muhakkak, mal mlk de gidecekti elinden. Onun iin sustu ve
yasa karsnda Hristiyan olarak ld. Byle lnce iftlik oullarna kalabilecek.
Yasa yle. Evet ya da hayr demedike, kimse byclkle mahkum edilemiyor.
PROCTOR : Peki ama, nasl ld?
ELIZABETH (yavaa) : Ezdiler, John.
PROCTOR : Ezdiler mi?
ELIZABETH : Koca talar koymular gsnn stne, evet ya da hayr desin diye ta
stne ta koymular. (Elizabeth Gilesi hatrlayarak glmser.) Anlattklarna gre
yalnz u szler km azndan: Bir ta daha! yle demi ve lm.
PROCTOR (akn, perian) : Bir ta daha!

ELIZABETH : Evet ya. Ylmaz bir insand Giles Corey!

(Duraklama.)

PROCTOR (Byk bir irade gcyle; ama Elizabethe pek bakamayarak) : Benim aklmdan
itiraf etmek geti, Elizabeth. (Elizabeth hibir ey belli etmez.) Ne dersin, itiraf etsem
mi dersin?
ELIZABETH : Ben bir ey diyemem, John. (Duraklama.)
PROCTOR (basit bir ey sorar gibi) : Sen ne yapmam isterdin?
ELIZABETH : Sen ne yaparsan benim istediim de odur. (Bir an duraklama.) Yaaman
isterim elbet, John. Ona kuku yok.
PROCTOR (durur, sonra umutsuzca) : Gilesin kars? tiraf etti mi?
ELIZABETH : Eder mi hi!
PROCTOR : Bu bir aldatmaca, Elizabeth!
ELIZABETH : Nedir aldatmaca olan?
PROCTOR : Daraacna bir evliya gibi gidemem, bu, dnyay kandrmak olur. Evliya deilim
ben. (Elizabeth susar.) Ben drst olamadm, Elizabeth. yi bir insan deilim ben.
Geri, itiraf edersem, yalan sylemi olacam ama, hi gnaha girmemi de deilim.
ELIZABETH : Ama itiraf etmedin ya imdiye kadar. yi insan olduunu gsterir bu
senin.
PROCTOR : Susuyorsam hncmdan susuyorum. Kpeklere yalan sylemek arna gidiyor
insann. (Duraklama. lk defa olarak Elizabethe sklmadan bakar.) Beni balaman
isterdim Elizabeth.
ELIZABETH : Balayacak ben deilim ki, John. Ben
PROCTOR : Bunda biraz olsun drstlk grmeni isterim. mrlerinde hi yalan sylememi
olanlar, ruhlarn tertemiz tutmak iin lsnler. Ama ben yalan sylemi olurum
lmekle. Bu bo gururla ne Allah kandrabilirim, ne de ocuklarm beladan
kurtarabilirim. (Duraklama.) Ne diyorsun?
ELIZABETH (boazna yumruk gibi tkanan hkrklar tutarak) : John, sen kendi
kendini balamazsan benim seni balamam neye yarar? (Proctor derin bir azap
iinde biraz dner.) Benim ruhum deil kurtarlacak olan, John, seninki. (Gerekten
bir yeri aryormu gibi ayaa kalkar, bir yant bulmaya can atyormu gibi ayaklar
stnde yava yava dorulur; Elizabeth dndn sylemekte zorluk eker. Zaten
alad alayacak durumdadr.) Yalnz undan emin olabilirsin, John. nk ben
biliyorum artk bunu. Yapacan ey ne olursa olsun, iyi bir insann yapaca ey
olacaktr. (Proctor kukuyla Elizabethin gzlerini arar.) Bu ayda iimi yokladm,
John. (Duraklama.) Benim de gnahlarm var. Ben souk bir kadn olmasaydm
bakasyla gnaha girmezdin sen.
PROCTOR (azap iinde) : Yeter, yeter!
ELIZABETH (iini dkerek) : Benim ne olduumu bil, daha iyi.
PROCTOR : Brak bunlar! Ben biliyorum seni.
ELIZABETH : Benim gnahlarm sen ykleniyorsun, John.
PROCTOR : Hayr, kendi gnahm ykleniyorum, kendi gnahm.
ELIZABETH : Ne tatsz, ne zavall bir yaradlta olduumu gryorum. Gerek bir
sevgi beslemeye hakkm yoktu. Seni kucaklarken inanmyordum seni sevdiime. Bir
trl beceremedim sana sevdiimi sylemeyi. Kasvetli bir evde yaattm seni.
(Hathorneun girmesi zerine rperir.)

HATHORNE : Ne diyorsun Proctor? Gn doacak neredeyse.

(Proctor zor soluk alarak, bolua bakar, sonra Elizabethe dner. Elizabeth, yalvarr
gibi gelir ona doru, titrek bir sesle.)

ELIZABETH : inden geleni yap! Kimsenin ne diyeceine bakma! Yeryznde


Proctor yarglayacak tek insan, Proctorn kendisidir. Hakkn helal et, John, hakkn
helal et!...Be dnyada bu kadar iyilik olacan bilmezdim. (Ellerini yzne gtrp
alar.)
PROCTOR (Hathornea dner; baka bir dnyadan konuur gibi bouk bir sesle) : Yaamak
istiyorum.
HATHORNE (donakalarak) : tiraf edecek misiniz?
PROCTOR : Yaayacam.
HATHORNE (dua eder gibi) : Allaha krler olsun! Allahn bir mucizesi bu!
(Kapya atlr. Dardan haykrd iitilir.) tiraf edecek! Proctor itiraf edecek!
PROCTOR (kapya koup bararak) : Ne diye baryorsun itiraf edeceimi? (Derin znt
iinde Elizabethe dner.) Kt bir ey yapyorum, deil mi, kt bir ey, kt!
ELIZABETH (korku iinde, alayarak) : Ben bir ey syleyemem, John, bir ey
syleyemem.
PROCTOR : Kim syleyecek yleyse? (Birden ellerini kavuturarak) Ulu Tanrm! Neyim
ben? John Proctor nedir, sen syle bana! (Kovalanan bir hayvan gibi teye beriye
yrr, iine azgn bir fke dolar. Bouna uratn anlar.) Bence byle yapmak
doru. Drst bir ey yapyorum, evliya deilim ben. (Elizabeth buna itiraz etmi gibi
fkeyle barr ona.) Rebeccay brak, bir evliya gibi lsn! Benim lmem sahtekarlk
olur.

(Yandan sesler gelir. Herkes heyecanla birbirine bir eyler sylemektedir.)

ELIZABETH : Ben senin yargcn deilim, olamam. (Onu kurtarmak ister gibi) Bildiin
gibi yap! Bildiin gibi yap!
PROCTOR : Sen syleyebilir miydin byle bir yalan? Karlk ver; syleyebilir miydin
onlara? (Elizabeth yant vermez.) Syleyemezdin, kzgn demirlerle dalasalar seni,
syleyemezdin! Kt bir ey bu, biliyorum, kt. Ama olsun, yapyorum ite.
(Hathorne, Danforth, Parris, Cheever, Hale girerler.Bu girite i adamlarnn telal
abukluu vardr: Buzlar zlm gibidir.)

DANFORTH (byk bir rahatlk ve minnettarlk iinde) : Allaha kr, Proctor,


Allaha kr! Bu yaptn cennete gtrecek seni.

(Cheever kat kalemle sraya koar, Proctor ona bakar.)

DANFORTH : Haydi artk, syle, yazalm. Hazr msn, Cheever?


PROCTOR (bu igzarlktan tiksinerek) : Yazmak da ne oluyor?
DANFORTH : Ne mi oluyor? Btn kyn bilmesi, okumas gerek. Kilisenin duvarna
aslacak bu kat. (Parrise, telala) Muhtar nerede?
PARRIS ( kapya koar, barr.) Herrick, abuk ol!
DANFORTH : Haydi, baym, imdi, syle bakalm. Ar ar konu ve ksa kes ki, Bay
Cheever yazabilsin. (Kendi sylediklerini de Cheevera yazdrmaya balar.) Bay
Proctor, mrnz boyunca eytan grdnz oldu mu? (Proctor enesini skar.)
Haydi, gk aydnlanyor, halk daraacnn altnda bekliyor. Bu haberi gtreceim
onlara. eytan grdnz m?
PROCTOR : Grdm.
PARRIS : kr Allaha!
DANFORTH : Grdnz zaman ne istedi sizden? (Proctor susar. Danforth yardm
eder.) Dnyada grd i iin yardm istedi mi sizden?
PROCTOR : stedi.
DANFORTH : Sen de emrine girdin, yle mi? (Rebecca Nurse, Herrickin yardmyla
ieri girince, o yana dner.) Gelin, bayan!
REBECCA (Proctor grnce yz glerek) Ah, John, ne iyi! Sapasalamsn maallah!
(Proctor yzn duvara evirir.)
DANFORTH : Metin ol, Proctor, metin ol! Bu kadn da rnek alsn senden, o da belki
dner hak yoluna. Bakn, dinleyin, Bayan Nurse! Haydi, devam, Proctor. eytann
hizmetine girmeye raz oldunuz mu?
REBECCA (ararak) : Ne oluyor John? Sen de mi?
PROCTOR (yzn Rebeccadan kararak, dileri arasndan) : Oldum.
DANFORTH : Gryorsun ya, kadnm, artk olan biteni saklamann yarar yok. Sen de
itiraf etmez misin onunla birlikte.
REBECCA : Vah Johnn, vah! Allah yardmcn olsun!
DANFORTH : Sen de itiraf edecek misin diyorum sana, Goody Nurse?
REBECCA : Ne itiraf? Yalan btn bunlar. Hepsi yalan. Nasl gnaha sokarm kendimi,
sokamam, sokamam!
DANFORTH : Bay Proctor, eytan seni grmeye geldii zaman Rebecca Nurse de
yannda myd? (Proctor susar.) Haydi, be adam, cesaret biraz. Bu kadn hi eytanla
grdn m?
PROCTOR (neredeyse duyulmaz bir sesle) : Grmedim.
DANFORTH (gocunarak Johna bakar, sraya gider, aslacaklarn listesini alr) Bunun
kz kardei Mary Eastyti eytanla grdn m?
PROCTOR : Hayr, grmedim.
DANFORTH (gzlerini Proctora doru ksarak) : Martha Coreyyi de eytanla
grmedin mi?
PROCTOR : Grmedim.
DANFORTH (iin ne olduunu anlayarak, listeyi yavaa sraya brakr) : Hi kimseyi
grmedin mi eytanla?
PROCTOR : Grmedim.
DANFORTH : Proctor, sen beni yanl anlamsn. Benim bir yalan karl size can
balamaya niyetim yok. eytanla birilerini grmemi olamazsn. (Proctor susar.)
Bay Proctor, bir sr insan bu kadn eytanla grdklerini itiraf etti.
PROCTOR : yleyse sorun yok, benim sylememe ne gerek var?
DANFORTH : Ne gerek mi var sylemene? inden eytan sevgisini gerekten
temizlemisen, bunu seve seve sylemen gerekir.

PROCTOR : Birer evliya gibi lecek onlar. Adlarna leke srmek istemem.
DANFORTH (kuku ile) : Bay Proctor, sen de inanmyor musun evliya gibi
leceklerine?
PROCTOR (kaamakl) : eytanla ibirlii ettiine hi inandm yok bu kadnn.
DANFORTH : Siz bana baksanza, baym! Grevinizin ne olduunu anlamyorsunuz.
Onun inanp inanmam olmas nemli deil. Bu kadn, ocuklar byleyip
ldrmekle sulu, siz de cinleri Mary Warrenn stne salmakla. Burada yalnz sizin
ruhunuzun durumu grlyor. Ya ruhunuzu temizlediinizi ispat edersiniz, ya da bir
Hristiyan lkesinde yaayamazsnz. imdi syle misiniz bana, eytanla kimler birlik
oldu sizinle? (Proctor susar.) Bildiinize gre, Rebecca Nurse hi
PROCTOR : Ben yalnz kendi gnahlarm sylyorum. Bakalar iin hibir ey
syleyemem. (Bararak) Dilim varmaz buna!
HALE (Danfortha abuka) : Sayn bakan, kendi itiraf ediyor, yeter! mzalasn,
brakn, imzalasn!
PARRIS (heyecanla) : Bu imza ok ie yarayacak, baym. Ad ok ar basar onun. Btn
ky sarslr Proctor itiraf etti diye. Rica ederim, brakn, imzalasn. Gne dodu,
bakanm.
DANFORTH (dnr, sonra istemeye istemeye) : Haydi peki, gel! mzala ifadeni!
(Cheevera) Ver imzalasn! (Cheever, bir elinde itiraf kad, bir elinde kalem,
Proctora gider. Proctor kada bakmaz.) Haydi, Proctor imzala!
PROCTOR (ifadesine bir gz attktan sonra) : Hepiniz duydunuz ite, yeter.
DANFORTH : mzalamayacak msn?
PROCTOR : Hepiniz tanksnz ite, daha ne istiyorsunuz?
DANFORTH : Sen benimle alay m ediyorsun? Ya imzalarsn, ya bu itiraf saylmaz.
Anladn m? (Proctor can ekiir gibi soluk alarak kad sraya koyar ve imzalar.)
PARRIS : Allahm, sana ok kr!
(Proctor imzasn atar atmaz, Danforth kada uzanr. Fakat Proctor hzla geri eker.
ine hem byk bir korku, hem dayanlmaz bir fke dolar.)

DANFORTH (akn fakat ince bir davranla elini uzatr) : Verir misiniz ltfen?
PROCTOR : Hayr!
DANFORTH (dediini Proctor anlamam gibi) : Bay Proctor, kad verir misiniz,
diyorum.
PROCTOR :Hayr, hayr! mzaladm, grdnz. Yeter. Bu kada gerek yok artk.
PARRIS : Proctor, kyn grmesi gerek bu
PROCTOR : Allah kahretsin ky! Ben Allah nnde itiraf ettim. O grd adm, yeter.
DANFORTH : Yok, baym, yle deil. Bize
PROCTOR : Benim ruhumu kurtarmak istiyordunuz, deil mi? yle demediniz mi? te oldu!
tiraf ettim! Ne istiyorsunuz baka?
DANFORTH : tiraf etmesine ettiniz, ama
PROCTOR : tiraf ettim mi, etmedim mi? Ettim. Gnah karmak iin kalabalk m gerek?
Allahn gereksinmesi yok benim admn kilise duvarna aslmasna! Allah bilir benim
adm! Allah bilir benim ne gnah ilediimi! Yeter bu kadar!
DANFORTH : Bay Proctor
PROCTOR : Ben, kullandrmam kendimi size! Sarah Good, Tituba deilim ben! John

Proctorm ben! inize elverdii gibi kullanamazsnz beni! Canm kurtarmak iin
kendinize alet edemezsiniz beni!
DANFORTH : Benim byle bir ey
PROCTOR : ocuum var benim. Dostlarm satarsam nasl retirim onlara adam
olmasn?
DANFORTH : Dostlarnz sattnz yok
PROCTOR : Kandrmayn beni! Bu kat kilise duvarna aslnca, dostlarma ne yapm
oluyorum ben? Azlarn amadan aslacaklar gn, lekelemi olmuyor muyum
onlar?
DANFORTH : Bay Proctor, benim istediim sadece yasalara uygun
PROCTOR : Yksek mahkemenin basnz siz! Bir sznz yeter! tiraf ettiimi syleyin.
Proctor diz kt, bir kadn gibi alad deyin? Ne isterseniz deyin, ama benim adm
DANFORTH : Peki, ayn ey deil mi canm? Ha ben sylemiim, ha sen imza
etmisin
PROCTOR : Yoo! Ayn ey deil! Bakalarnn syledii ey nerede, benim imzaladm ey
nerede! Ayn ey olur mu hi!
DANFORTH : Ne demek? Serbest braklnca bu itirafn inkar m edeceksin yani?
PROCTOR : Hibir eyi inkar edeceim yok!
DANFORTH : yleyse anlatn bana, Bay Proctor, neden istemiyorsunuz
PROCTOR : Bu ad, benim adm da onun iin! Yaamda bir baka adm daha olamaz da onun
iin! Yalan, yalan sylyorum, yalana imza atyorum da onun iin! Aslanlarn
ayaklarnn tozuna deemem de onun iin! Adm olmadan nasl yaayabilirim? Ben
size ruhumu verdim, siz de adm brakn bana!
DANFORTH (Proctorn elindeki kada parman uzatarak) : Bu kat bir yalan m?
Yalansa kabul etmiyorum onu! Buna ne dersin? Benim yalanla iim yok, baym!
(Proctor kmldamaz.) tirafn doru drst verirsin elime, yoksa ipten kurtaramam
seni! (Proctor susar.) Ya o, ya bu, Proctor, se!

(Proctor soluk solua, gzleri bolukta, kad yrtar ve avucunda buruturur.


fkesinden alar, ama dimdik durur.)

DANFORTH : Muhtar!
PARRIS ( yrtlan kat kendi yaamym gibi, umutsuzca) : Proctor! Proctor!
HALE : Behey adam! Asacaklar seni! Nasl yaparsn bunu?
PROCTOR (gzleri ya dolu) : Yaparm ya! Sizlere nasip olan tek mucize de bunu bana
yaptrm olmak! Siz de yaptnz yapacanz byy: nk bir iyilik kvlcm parlar
gibi oldu John Proctorn iinde! Bir bayrak olacak kadar byk bir iyilik deil, ama
byle kpeklere atlmayacak kadar beyaz ve temiz bir iyilik! (Elizabeth kendinden
gemi bir halde Proctorn zerine atlr, elini alp yzne gtrerek alamaya
balar.) Alama nlerinde! Gzya holarna gider onlarn! Ger gsn karlarnda!
Tatan bir yrek gster onlara! Vur suratlarna yreini! (Elizabethi kucana alp
yerden kaldrr ve cokunca per.)
REBECCA : Hibir eyden korkma! Bir baka mahkeme bekliyor hepimizi!
DANFORTH : Gtrn, asn bunlar meydanda! Kim alarsa bunlara, dinsiz, imansz
demektir! (Yolundakilere arparak kar gider. Herrick, Rebeccay gtrmek ister,
Rebecca decek gibi olurken Proctor tutar: Rebecca ona soukkanllkla bir gz
atar.)

REBECCA : Karnm a da ondan!


HERRICK : Yr, Proctor!

(Herrick ikisiyle yrr. Hathorne ile Cheever, arkalarndan karlar. Elizabeth, kapya
bakakalr.)

PARRIS ( korku iinde, Elizabethe) : Git konu! iten gemeden git konu!

(Dardan bir davul grlts gelir. Parris rperir. Elizabeth pencereye koar.)

PARRIS : Ko git yanna! (Yazgsn geri ekmek ister gibi kapya doru atlr.) Proctor!
Proctor!

(Yeniden davul sesleri gelir.)

HALE : Kadnm, git yalvar ona! (Kapya atlmak isterken durur, Elizabeth dner.)
Kocan gururuna kurban gidiyor! Bo bir gurura kurban gidiyor! (Elizabeth gzlerini
karr ondan, pencereye dner. Hale diz kp yalvarr ona.) Git, yardm et ona! Ne
olacak, lecek de ne olacak? Toprak m beenecek yaptn? Kurtlar m karacak
doruyu ortaya? Git, ne olur, git syle de, korkmasn kk dmekten!
ELIZABETH (baylmamak iin kendini tutar, pencerenin demirlerine sarlp barr) :
Btn iyiliin stnde imdi! Hi alr mym bunu stnden, Allah esirgesin!

(Gittike ykselen son davul sesleri. Hale alaya alaya dua eder. Doan gne ieri
szp yzne vurur.)

(Perde gerisinde sylentiler.)


Bu frtnal gnlerden az sonra, Parris iinden atlm, yola kp yrm gitmi, bir
daha da kamam ortaya.
Sylentiye gre, Abigail sonradan fahie olarak Bostona dnm.
Son aslandan yirmi yl sonra hkmet, sa kalan mahkumlara ve lenlerin ailelerine
tazminat vermi. Bununla birlikte tabii, biroklar kendilerini aka sulu sanyormu hl,
halk arasndaki ayrlklar da ortadan kalkmam bir trl; nk tazminat alanlarn bir bl
gadre uram olanlar deil, jurnalciler olmu.
Elizabeth Proctor, kocasnn lmnden drt yl sonra evlenmi.
1712 yl Mart aynda, kilisede byk bir toplant yapan din adamlar, aforozlar
kaldrmlar ama, bunu hkmetin emriyle yapmlar. Bununla birlikte jri, bir yazsnda,
btn kurbanlarn ruhlarndan af dilemi.
Aslanlara
ait iftliklerden bazlar ssz, harap kalm, aradan yzyldan fazla bir
zaman geinceye kadar kimse onlar hl satn almaya ya da ilerinde oturmaya yanamam.
Ne olursa olsun, u kadarn sylenebilir ki, o gn bu gndr, Massachusettsde din
adamlarnn gc krlm.

--- SON ---

You might also like