Professional Documents
Culture Documents
evirenler :
Sabahattin Eyubolu Vedat Gnyol
Bu oyun, szcn akademik anlamnda, tarihsel deildir. Birok kiiler burada tiyatro
gerei bir tek kiiyle birletirilmitir. lk koparan kzlarn says azaltlmtr. Abigailin
ya biraz daha byktr. Aslnda birok eit yetkili yarglar varken ben hepsini Hathorne ve
Danforthda zetledim. Bununla birlikte, yle sanyorum ki, okuyucu burada insanlk
tarihinin en garip, en korkun sayfalarndan birini zne uygun bir biimde bulacaktr.
Kiilerden her birinin tarihte ve oyundaki rol birbirinin benzeri ya da tpatp eidir.
Kiilerin
huylar, mizalar stne bildiklerim pek azd; bunlar birka mektuptan,
mahkeme tutanaklarndan, zamannda yazlm baz yazlardan ve davranlar stne
doruluklar az ok kestirilebilen kaynaklardan kardm. Bunlara yine de benim
uydurmalarm diye baklabilir: Bilinen yanlarna dayanarak bilinmeyen yanlarn elimden
geldii kadar yaktrmaya altm; ama araya kattm aklamalarda bilinenlere bir ey
eklemedim.
KLER
Rahip Parris
Betty Parris
Tituba
Abigail Williams
Susanna Walcott
Bayan Ann Putnam
Thomas Putnam
Mercy Lewis
Mary Warren
John Proctor
Rebecca Nurse
Giles Corey
Rahip John Hale
Elizabeth Proctor
Francis Nurse
Ezekiel Cheever
Marshal Herrick
Yarg Hathorne
Vali Danforth
Sarah Good
Sarah Good
Hopkins
BRNC PERDE
(Bir a)
Solda darack bir pencere. Demir parmaklklar arasndan sabahn ilk klar ieri
szyor. Sada, yatan yannda hl yanan bir amdan. Bir kk dolap, bir iskemle, bir de
ufak masa. Dipte alt katn merdivenine alan bir kap. Oda yoksulca ve temiz. Tavanda
kasvetli bir renk alm kaba ktkler.
Perde ald zaman, rahip Parris, yatanda kmltsz yatan kz Betty Parrisin
yannda diz km, dua eder grnr)
Bu olaylar olup biterken, Parris krk belerinde vard. Kendisi bu ykde kt bir yol
tutuyor. Kendisine iyi bir insan da denemez. Ona sorarsanz, her gittii yerde, halk ve
Tanry kazanmak iin elinden geleni yapar, yine de hakszla urard. Duldur, ocuklarla
ilgilenmez, hi anlamazd onlardan. ocuklara yetikin insan gzyle bakard. Bu garip
olaylar patlak verinceye kadar, btn Salemliler gibi onun iin de ocuk dediin: Doru
drst yrmesine izin verildiine kreder, gzlerini nne eer, kollar hep iki yanna
sarkk durur, yalnz konu dendii zaman azn aar.
Evi gya kenttedir, ama bugn buna ky demek bile gtr. Kilise, evin yan
bandadr ve bu noktann ilerisinde koya ya da ierilere doru Massachusettsin amansz
kna kar birbirine sokulmu bir avu kk pencereli, karanlk ev vard. Salem kurulal
daha krk yl bile olmamt. Avrupa dnyas iin btn eyalet, koyu softa olmakla birlikte,
sayca ve deerce yava yava artan rnlerini darya yollayan kimselerin oturduu,
uygarlk girmemi bir yerdi.
Salemde nasl yaandn kimse bilmez. Romanclar yoktu. Olsa da, kimsenin
roman okumasna izin verilmezdi zaten. Dinsel inanlarna gre, tiyatroya, bo elencelere
benzer ne varsa yasakt. Noel bayram yapmazlard. Tatil demek de onlar iin kendilerini daha
fazla duaya vermek demekti.
Bu karanlk ve sk yaam bozan hibir ey yoktu demek istemiyoruz. Yeni bir iftlik
evi yapld m, dostlar el birliiyle aty atar, o gn her zamankinden baka trl yemek
yenir ve belki de keskin elma arab da datlrd. Salemde bir hayli uygunsuz kii de vard.
Bunlarn btn yapt da Bridget Bishopun meyhanesinin, tezgahnda sallanp durmakt.
Burada Salemlileri ktlkten kurtaran, dinden ok, sk alma idi. nk, halk her buday
tanesi iin kahramanlar gibi toprakla ekimek zorundayd. Kimsenin aylak dolamaya pek
vakti yoktu.
Bununla birlikte, baz serseriler vard herhalde. Bunu ikier kiilik devriyelerin kol
gezmesinden anlyoruz. Bunlar: Allaha dua saatlerinde, Allahn emrine ve nizamlarna
aykr ve mazeretsiz olarak kilise dolaylarnda dolaanlar, evde, tarlada kalanlar
gzetleyecek, bylelerinin adlarn alp yarglara verecek, onlar da suluyu usulnce
yarglayacaklar. Bakalarnn iine burnunu sokmak o zamanki Salem halknn balca
merakyd ve hi kukusuz, greceimiz delilii besleyen kukularda bu merakn pay
byktr. Bana kalrsa, John Proctor ileden karan eylerden biri de buydu. nk silah
gc ile yaadklar dnem neredeyse bitmiti; lke, iyice deilse bile, bir hayli gvenlie
kavumu, eski sk dzenler gevemeye balamt. Ama bu gibi durumlarda iin nereye
varaca kestirilemezdi. nk tehlike bsbtn ortadan kalkm deildi ve gvenlii asl
salayacak olan yine de halk arasnda birlik olmasyd.
Vahilerin yaadklar topraklar yan balarndayd. Batya doru alabildiine uzayan
Amerika ktas onlar iin gizlerle doluydu. Bu karanlk ve yldr dolu dnya, gece gndz
enselerine dikiliyordu. nk Kzlderililer zaman zaman baskna geliyorlard ve rahip
Parrisin blgesindeki din kardeleri arasnda dinsizlere kar savarken lm yaknlar
olanlar vard. Salem halknn ar softal Kzlderilileri Hristiyan etmekteki baarszln
nedenleri arasndayd. Belki de bu adamlar, Kzlderililerle din kardei olmaktansa,
topraklarn almay daha kazanl buluyorlard. Nedeni ne olursa olsun, Hristiyan olmu
Kzlderili pek azd ve Salemliler el dememi ormanlar eytann son sna, anayurdu ve
snr kalesi sayyorlard. Onlara gre, Amerikan orman, yeryznde, Allaha boyun emeyen
tek yerdi.
zelliklebu nedenlerden, kendilerini bir dmanlk, hatta bir zulm karsnda
sanyorlard. Babalar da ngilterede zulm grmt. Yeni Kudslerinin kt yollar ve
bozguncu dncelerde sarslmamas iin hem kendileri, hem kiliseleri, herhangi bir baka
mezhebe zgrlk tanmamay gerekli saymlard.
Ksacas, dnyay aydnlatan mumu salam ellerde tuttuklarna inanyorlard. Bu inan
bize babalarmzdan kalmtr. Onun hem iyiliini grdk, hem ktln. Sk bir dzen
kurma bakmndan bu inan, atalarmzn iine yaramt. Onlar kendilerini Allahtan grevli
sanyorlard. Babalarnn ya da kendilerinin bu memlekette setikleri yaam sonuna kadar
gtrmek zorundaydlar.
Bu inanlarna verdikleri deer, belki de, daha gneyde Virginiadaki ilk yerleme yeri
olan Jamestownnn dt kt durumu grmekten geliyordu. Buraya kan ngilizler daha
ok kazan hrsna kaplmlard. Yeni Dnyann hazinelerini smrp ngiltereye zengin
olarak dnmeyi kurmulard. Bunlar, kendilerinden baka kimseyi dnmeyen ve
Massachusettslilerden ok daha sokulgan kimselerdi. Ama Virginia onlarn ban yedi.
Massachusetts de bu koyu Hristiyanlar yok etmek istedi ama, onlar birletiler; din
kardeliine dayanan bir topluluk kurdular. Balangta adr kurmu bir ordu gibi bir
eydiler. Sk bir dzenleri, baa ballklar vard. Bununla birlikte, herkesin istei ile
kurulmu, kendi kendini yneten bir topluluktu bu. Hepsini birletiren ortak bir lk vard.
Bunca skntlara onun iin katlanyorlard. Bo saydklar her iten kanmalar, ona kuku ile
bakmalar, demir pene adaletleri, insana bylesine dman olan bir lkenin fethi iin yetkin
bir silaht.
Ama, 1692de Salem halk Mayflower ile gelen ateli halk deildi. Byk bir
deiiklik olmutu, daha kendi zamanlarnda bir devrim, krallk hkmetini devirmi, yerine
geen bir komite her eyi eline almt. Halkn gznde bu, rndan km bir dnemdi;
herhalde bizim gibi onlar da her eyi karmakark, iinden klmaz bir halde gryorlard.
Bu kargaal derin ve karanlk glerin balarna bela ettiine inandklarn kestirmek zor
deildir. Mahkeme tutanaklarnda bunun izine rastlamyoruz ama, her dnemde toplumsal
kargaalklar mistik kukulara yol aar. Salemde olduu gibi, toplumun alt tabakalarndan
mucizeler ykselmeye balad m, halkn gszlnden gelen btn hncn kurbanlarndan
almakta uzun zaman gecikmesi beklenemez.
Bu sayfalarda balamak zere olan Salem dram, aykr bir olaydan kt. Biz hl bu
olayn penesi altndayz, daha uzun zaman bunun aresini de bulacaa benzemiyoruz. Bu
aykr olay u idi: Salem halk, iyi niyetlerle, hatta yksek dncelerle bir din devleti kurdu.
Dinle devlet gcn birletirmekten bekledii, herkesi birlik iinde tutmak, maddi manevi
dmanlarn yararlanaca ayrlklar nlemekti. Byle bir sonuca varmak zorundaydlar ve
vardlar da. Ama, her kurum, bir eyin atlmas, yasak edilmesi dncesi zerine kurulur ve
kurulmaldr, nk iki ey bir anda ayn uzay iinde bulunamaz. ster istemez, Yeni
ngilterede yle bir an geldi ki, dzen adna yaplan basklar bu dzenin nlemek istedii
tehlikelerden ok daha ar oldu.
Cad avcl, halkn btn tabakalarnda uyanan bir korkunun sapk bir belirtisi oldu.
Bu korkuyu, teker teker herkeste gittike artmaya balayan bir zgrlk istei douruyordu.
ledii bir gnah iin zerine saldrlan bir adama acyabiliriz, ayn ey bir gn kendi
bamza da gelebilir, o zaman bize de acrlar. Ama hibir bask olmakszn da toplumsal bir
yaam kurulamaz. Dzenle zgrlk arasnda bir denge bulmak zorundayz.
Bununla birlikte, cad av sadece bir bask deildi. Bu ie bask kadar nemli bir
gereksinim daha karyordu: Herkes, kurbanlar sulandrma bahanesiyle, ilerinde uzun
zaman sakl kalm sularn, gnahlarn uluorta syleme frsatn buluyordu. yle bir ey
birdenbire sylenebiliyor; hatta milli, kutsal bir dev haline geliyordu: Martha Corey gece
benim yatak odama geldi, karm yan bamda uyurken Martha gsme aband ve beni
neredeyse boacakt. Tabii, bu gelen Marthann ruhuydu yalnz. Ama, Marthann kendi de
gelmi olsa, bu i boaltmaktan duyduu haz daha hafif olmayacakt. nk, insan byle
eyleri herkesin nnde sylemek frsatn kolay kolay bulamaz. Herkesin uzun zaman iine
att komu kinleri artk aka ortaya dklebiliyor, dinin acma buyruklarn unutarak
herkes istediinden cn alabiliyordu. O gne kadar snr, senet kavgalaryla ortaya kan
toprak hrs imdi artk ahlak alannda ykseliyordu. Komu komusuna byc derken,
stelik kendini pekala hakl da hissediyordu. Eski hesaplar Tanr ile eytan arasndaki sava
plannda grlyordu. Yoksulun mutlu kiilere kar iten ie duyduu hnlar da bu arada
(Rahip Parrisin dua ettii imdi daha iyi belli olur.Syledikleri iitilmez ama, byk
bir kayg iinde olduu bellidir. Duasn mrldanrken birden alamakl olur, alar, tekrar
dua eder. Kzda hibir kmldama gzkmez.
Kap alr ve klesi zenci kadn ieri girer. Tituba krklarnda vardr. Parris, rahip
olmadan nce birok yl tccarlkla yaad Barbadosdan gelirken onu da beraberinde
getirmitir. Sevdii birisinden daha fazla ayr kalmaya dayanamayan bir insann hali var
zerinde. Bununla birlikte byk bir korku iindedir: Kleliin verdii bir sezi ile, evde
ktlk olursa, eninde sonunda her eyin kendi srtna ykleneceini bilir.)
(Tekrar diz kecei srada yeeni, on yedi yalarndaki Abigail Williams, ieri girer.
Bu yetim kzn gz alc bir gzellii vardr ve iindekini gizlemekte ustadr. imdilik byk
bir znt, kayg iinde uslu ve saygl grnmektedir.)
ABIGAIL : Amca, bir cad lafdr tutmu ortal. Bana sorarsanz, bir aa inin de
kendiniz syleyin byle bir ey olmadn. Konuma odanz tklm tklm oldu. Ben
Bettyyi beklerim.
PARRIS (skntl, ona dner) : Ne diyeceim onlara? Kzmla yeenimi ormanda
grdm m diyeceim? Atee tapanlar gibi hora tepiyorlard m diyeyim?
ABIGAIL : Evet amca, hora teptik ormanda. Gizlemiyorum bunu, syleyin onlara.
Krbalasnlar beni isterlerse. Ama onlar cinleri dolamlar azlarna. Bettyyi cin
falan arpm deil.
PARRIS : Abigail, sen bana her eyi apak anlatmadka, toplumun nne kamam.
Ne yaptnz onunla ormanda?
ABIGAIL : Sylyorum ya, amca, hora tepiyorduk. Siz birden bire allklarn
arasndan knca Bettynin d patlad, dp bayld. Btn olay bu.
PARRIS : Bak kzm. Otur uraya.
ABIGAIL (korka korka oturur.) : Ben, bir ktlk etmedim. Ben canm gibi severim
Bettyyi.
PARRIS : Dinle kzm. imdilik sana bir ey yapacak deilim. Ama ormanda cinleri
falan armaya kalktnsa, bunu bir an nce bana sylemelisin. nk dmanlarm
bunu er ge renir ve mahvederler beni.
ABIGAIL : Biz cin min armadk ki.
PARRIS : Peki yleyse gece yarsndan beri niin eli aya tutmuyor Bettynin? Olan
olmu kza! (Abigail ban nne eer.) Baklay karacaksn azndanyoksa
dmanlarm karr. Syle bana, ne yaptnz ormanda? Abigail, anlamyor musun: Bir
sr dmanm var benim.
ABIGAIL : Evet, duydum byle bir eyler, amca.
PARRIS : Birtakmlar beni buradan atmaya ant imiler. Halden anlasana biraz!
ABIGAIL : Anlyorum amca.
PARRIS : Benim kuyumu kazdklar bir srada, bir de bakyorlar ki benim kendi evim
birtakm yzkaras rezaletlerin yata olmu. Ormanda kepazece iler yaplm
ABIGAIL : Biz oyun oynuyorduk, amca!
PARRIS (Bettyyi gstererek) : Oyun diyorsun buna ha? (Abigail ban nne eer.
Parris yalvarr gibi) Abigail, Allah rzas iin, hekimin iine yarayacak bir ey
biliyorsan syle. (Abigail susar.) Sizi ormanda grdm zaman, Tituba atein stnde
elini kolunu sallyordu. Neydi bu yaptklar? Neydi o lklar, o ulumalar? Atein
stnde eile bkle vahi hayvan sesleri karyordu.
ABIGAIL : O hep bize memleketinin trklerini syler, biz de dans ederiz.
PARRIS : Ben grdme gz yumamam, Abigail, dmanlarm da yumamaz. Otlarn
stnde bir entari yatyordu.
ABIGAIL (masumca) : Entari mi?
PARRIS (sylemeye dili varmayarak) : Evet bir entari. Birisini de grr gibi oldum
rlplak, aalarn arasnda koan birisini.
ABIGAIL (korku iinde) : plak kimse yoktu. Yanlm olacaksnz, amca.
PARRIS (fkeyle) : Grdm diyorum sana! (Abigailden uzaklar, sonra kararl bir
sesle) Dorusunu syle bana imdi, Abigail. Sakladn eyin arln duymalsn:
Rahipliim gidiyor elden, rahipliim ve belki de Bettynin yaam. Yaptnz
kepazelik ne olursa olsun, bir bir anlatacaksn bana. Her eyi bilmeden aaya inip,
kamam karlarna.
ABIGAIL : Gzm kr olsun, baka bir ey yok, amca!
PARRIS (onu iyice szer, yar inanr gibi ban sallar.) Abigail, burada yl
uratm, didindim, bu vurdumduymaz herifleri yola getireyim diye.Tam biraz sayg
grmeye baladm srada, adm ktye karacaksn. Seni barndrdm, giydirip
kuandrdmimdi sana soracaklarma drste karlk ver. Bu memlekette senin
adn ktye, hi ktye kmad, deil mi?
ABIGAIL (ierlemi gibi) : Ne mnasebet, niye ktye kacakm adm! Kimse leke
sremez bana.
PARRIS (steleyerek) : Goody Proctorlarn yanndan niye karmlard seni? Bana
sylediklerinden baka bir nedeni yok muydu bunun? Proctorn kars bu yl kiliseye
niye seyrek geliyormu, biliyor musun? Bak ben sana duyduumu syleyeyim:
Gnaha girmi birisiyle yan yana oturmak istemiyormu da ondan. Ne demek oluyor
bu?
ABIGAIL : Beni grnce ifrit oluyor, amca. Elbette olacak. Klesi olmak istemedim
de ondan. Kat yrekli bir kadn o. Yalancnn, alam suratlnn, souk nevann biri.
Byle bir kadnn yannda alr mym ben?
PARRIS : Olabilir. Ama beni zen u: Onlardan ayrlal tam yedi ay oluyor, o gndr
bu gndr, kimse seni ie almak istemedi.
ABIGAIL : Onlarn aradklar kle, beni isterler mi? Gitsinler, Barbadosta kendilerine
kle arasnlar. Onlar iin yzm karaya boyayp zenci olamam ya. (Amcasna sitem
eder gibi) Sizde yatp kalkmam istemiyor musunuz yoksa?
PARRIS : Yok canm, o deil.
ABIGAIL (fkeyle) : Benim adm
tertemizdir kyde. Kimseye kirlettirmem adm.
Goody Proctor dedikoducunun, yalancnn birisidir.
(Bayan Ann Putnam girer. Krk be yalarnda ask yzl, evham bir kadn.)
PARRIS ( kapnn aldn duyar duymaz) : Hayr, hayr, kimse girmesin ieri! (Bayan
Putnam grnce, fkesi srmekle birlikte, saygl bir tavr taknr.) Ha, Bayan Goody
Putnam, siz misiniz? Buyurun!
BAYAN PUTNAM (soluk solua, gzleri parlayarak) : Olur ey deil. Uursuz eytan,
nereden geldi buldu sizi? Onun ii bu, muhakkak.
PARRIS : Yok, yok, Bayan Putnam, yok yle ey.
BAYAN PUTNAM ( Bettyye bir gz atarak) : Cin arpm kz, cin. Kanatlanp umu bile
havalara, hem de nasl!
PARRIS : Yok canm, utuu filan yok.
BAYAN PUTNAM ( byk bir sevinle) : Umu canm, bal gibi umu. Bay Collins
gzleriyle grm. Ingersolllerin ambar stnden havalanm, sonra da bir ku gibi
szlp konmu damn stne. Grm diyorum size, kendi syledi.
PARRIS : Siz bana baksanza Bayan Putnam, umad diyorum size. (Thomas Putnam
girer. Elli yalarnda, varlkl, kelli felli bir ifti) O! Gnaydn, Bay Putnam.
PUTNAM : Allaha krler olsun, i anlald imdi. krler olsun! (Yataa doru gider.)
PARRIS : Neymi anlalan, neymi?
PUTNAM ( Bettyye bakarak) : Bak, bak, gzleri kapal! Gryor musun, Ann?
BAYAN PUTNAM : Garip ey, ok garip! (Parrise) Bizim ocuunkiler ak.
(Parris donakalr.)
PUTNAM (ii incelemek ister gibi) : Beverly rahibi Bay Halei armsnz diyorlar. Doru
mu?
PARRIS (gittike sarslarak) : nlem olarak sadece. Cin peri ilerinde ok daha
deneyimi var diye, ben de
BAYAN PUTNAM : Olmaz olur mu? Daha geen yl Beverlyde bir cady bulup karmad
m? Unuttunuz mu?
PARRIS : O kadar bytmeyin canm; bir cad laf oldu, ama ben bir cad ii filan
grmedim bunda.
PUTNAM : Ya, yle mi, cad ii filan grmediniz demek! Ne demek istiyorsunuz, Bay
Parris?
PARRIS : Thomas, Thomas, yalvarrm size, bir de cad ii karmayn bamza!
Sizden, hele sizden hi beklemem bunu. Benim bu kadar byk bir kuku altnda
kalmam istemezsiniz. Cad ii olmaz. Yoksa Salemden yuhalayp atarlar beni,
evimde yle eyler oldu diye.
Thomas Putnam stne birka sz. Bu adamn birok yaknmalar vardr. Bunlardan
bir tanesi hi deilse hakl gibi grnyordu. Karsnn kayn, James Bayley, bir sre nce
Salem rahipliine gelecek olmutu. Bayleyin rahip olma yeterlilii vard, stelik oylarn te
ikisini de toplamt ama, bilinmeyen nedenlerle, bir hizip rahipliinin onanmasna engel
oldu.
Thomas Putnam, Salemin en zengin adamnn byk oluydu. Narragansettte
Kzlderililerle dvmt ve ky toplumunun ileriyle yakndan ilgiliydi. Kyn en nemli
ilerinden birine adayln koymu, ama kyl bunu bara ara reddetmiti; Putnam bunu
bir nankrlk sayyordu; nk kafaca evresindekilerden stn biliyordu kendini.
Putnam, cad yklerinden nce, iindeki kini belli etmiti. Baka bir Salem rahibi,
George Burroughs, karsnn cenazesini kaldrmak iin bor alm ve kyl ayln ge
verdii iin borcunu vaktinde deyememiti. Thomas Putnam ve kardei John, baka borlar
da uydurarak adam hapse attrdlar. Bu olayn nemli yan u ki, Burroughs, Putnamn kayn
Bayleyin yerine rahip olmutu: in gareze dayand apakt. Putnam, ailesinin onuruna
leke srlm sayyor ve kyden bylece alm oluyordu.
Bu adamn iini dolduran zehrin bir baka nedeni daha vard: Babas lrken aileden
birine lsz bir miras brakmt; Putnam, babasnn istediini yerine getirmek istemedi,
dava at ve Salem ona bu davay da kaybettirdi.
Onun iin, bizi ilgilendiren, mahkemeye verilmi jurnallerin bir ounun Putnamn
elyazs olmasna, adnn tank olarak sk sk gemesine, kznn mahkemede en nazik anlarda
lklar koparmasna amamal. Hele mahkemedeAma bunlar sras gelince anlatacam.
PUTNAM : Bay Parris, baka ilerde hep sizi tuttum, yine de tutacam. Ama bu ite ayak
dirersiniz size yardm edemem. Bu ocuklara kt ruhlarn kancay takt su
gtrmez.
PARRIS : Ama, Thomas, doru deil bu sizin byle
PUTNAM : Ann! Anlatsana Bay Parrise bana gelenleri.
BAYAN PUTNAM : Bay Parris, yedi ocuumu, daha vaftiz olmadan, topraa verdim.
nann bana, doduklar zaman dnyann en grbz ocuklaryd. Ama hepsi
doduklar gece kollarmn arasnda snp gittiler. Azm ap kimseye bir ey
sylemedim ama, iim kan alad. Bu yl da biricik evladm Rutha bir haller olmaya
balad. ine kapal bir ocuk oldu bu yl. Sarard soldu, bir slk kann emiyormu
gibi sanki. O zaman sizin Titubaya gndereyim dedim
PARRIS : Titubaya m? Tituba ne karyor bu ie?
BAYAN PUTNAM : Tituba llerle konumasn biliyor, Bay Parris.
PARRIS : Ruhlar armak ok byk gnahtr, Goody Ann?
BAYAN PUTNAM : Gnah benim boynuma. Ama baka kimden renebilirdim benim
ocuklarm kimin ldrdn?
PARRIS (korku iinde) : Neler sylyorsun!
BAYAN PUTNAM : Evet, ya, ldrdler ocuklarm Bay Parris! spat meydanda. Dn
gece Ruthum onlarn yan bandayd, onlarn kk ruhlarnn yan banda.
Biliyorum bunu. Yoksa nasl az kilitlenirdi byle? in iinde karanlk bir sr olmasa
bu hale der miydi?
PUTNAM : Anlamyor musunuz? Aramzda kanl bir cad var, hep karanlklarda yaayan
bir cad. (Parris Bettyye dner, byk bir korku iindedir.) Dmanlarnza brakn
onu, ne isterlerse yapsnlar, daha fazla gz yumamazsnz.
PARRIS (Abigaile) : Demek, dn gece ruhlar ardnz.
ABIGAIL (fsldar gibi) Ben armadm, Tituba ile Ruth ardlar.
PARRIS (imdi yeni bir korkuyla dner, Bettyye doru gider, ona bakar, sonra ban
kaldrr.) : Sana ettiim iyilikleri byle mi deyecektin, Abigail? Ben bitmi bir
adamm artk.
PUTNAM : Hi de bitmi deilsiniz! Koyuvermeyin kendinizi yle. Bakalarna frsat
vermeyin. Onlar sylemeden siz kendiniz syleyin. Bir cadl meydana karm
olursunuz.
PARRIS : Benim evimde mi, Thomas? Benim evimde mi? Mahvederler beni bununla.
Bununla beni
(Putnamlarn hizmetisi Mercy girer. On sekiz yalarnda, iriyar, sinsi, kat yrekli
bir kz.)
PARRIS : Brak, brak. (Putnama) Kalabala syleyecek szm yok benim. Bay Hale
gelinceye kadar bekleyeceim. (Bayan Putnama gidiniz der gibi) Goody Ann,
isterseniz yle biraz
PUTNAM : Dinleyin beni, Bay Parris. eytanla savamanz, ona kar koymanz gerek.
Btn kyn duasn alrsnz. nin aa, konuun onlarla, birlikte dua edin. Sizi
dinlemeye can atyorlar. Evet, evet, dua edin onlarla.
PARRIS : (kararszlk iinde) : Bir ilahi syleyeyim bari onlarla. Ama cadlktan filan
sz etmeyin imdilik. Bunun tartmasna girmek istemiyorum. Zaten nedenini de
bildiim yok. Buraya geleli bir hayli attm onlarla. Yeniden atmaya niyetim yok
artk.
BAYAN PUTNAM : Mercy, sen eve git, Ruthun yanna, iitiyor musun, sana sylyorum.
MERCY : Peki bayanm.
PARRIS (Abigaile) : Betty pencereye filan gitmeye kalkarsa hemen seslen bana.
ABIGAIL : Peki amca.
PARRIS (Putnama) : Bettynin kollarnda bugn yle kuvvet var ki. (Putnam ile
birlikte karlar.)
ABIGAIL (telal, ksk sesle) : Ruth ne halde?
MERCY : Vallahi, bilmem ki, bir tuhaf. Dn geceden beri canl cenaze gibi dolayor
ortalkta.
ABIGAIL (anszn dnp Bettyye doru giderek, korkuyla) : Betty! (Betty kmldamaz.
Abigail onu sarsar. Betty kmldamaz. Mercy yaklar.)
MERCY : Dvmeyi denedin mi? Ben Rutha bir amar attm, p diye aylverdi. Brak,
buna da bir tane indireyim.
ABIGAIL (Mercyi tutarak) : Olmaz. imdi yukar kverir neredeyse. Sen beni dinle
imdi. Bizi sorguya ekerlerse, dans ettik de. Yalnz bu kadarn syledim ona.
MERCY : Ayy! Baka ne syledin?
ABIGAIL : Tituba, Ruthun kz kardelerini mezarndan kard ya, onu da biliyor.
MERCY : Baka?
ABIGAIL : Seni de plakken grm.
MERCY ( hastalkl bir glle ellerini birbirine vurarak) : Aman yarabbi!
( Mary Warren girer. Soluk soluadr. On yedi yalarnda, nazik, saf ve ekingen bir
kz.)
MARY WARREN : Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.
MERCY : Bu kz azn tutamayacak, grrsn.
MARY WARREN : Abby, syleyeyim her eyi. nsana cad dendi mi, daraacn boylar.
Bostonda yle olmad m iki yl nce? Dorusunu sylemeli, Abby! Dans ve teki
eyler iin krbalanrsnz sadece.
ABIGAIL : O da ne demek, krbalanrz desene!
MARY WARREN : Ben bir ey yapmadm ki, Abby. Ben yalnz seyrettim.
MERCY ( Marynin stne tehditle yryerek) : Seyretmeye gelince korku nedir
bilmezsinDelikten gzetlemeye varsn.
ABIGAIL : Betty! (Yanna gider.) Haydi uyan, Bettyciim. Bak, Abigail yannda.
(Bettyyi yataa oturtup fkeyle sarsar.) Betty, dverim seni! (Betty alar.) Haydi
haydi, ok daha iyisin. Babanla konutum, her eyi syledim ona. Korkacak bir eyin
kalmad artk.
BETTY (yataktan frlayp Abigailden korka korka duvara doru ekilerek) : Annemi
isterim!
ABIGAIL (tela iinde, rktmemeye alarak Bettyye yaklar.) : Nen var, ne
oluyorsun Betty? Annen oktan ld, mezarda annen.
BETTY : Annemin yanna umak istiyorum. Brakn beni, uaym. (Uacakm gibi
kollarn aar, pencereye atlr, bir ayan dar karr.)
ABIGAIL (onu pencereden uzaklatrarak) : Her eyi syledim diyorum sana. Biliyor
ne yaptysak.
BETTY : Sen kan itin, Abby, kan. Bunu sylemedin ona.
ABIGAIL : Betty, bunu bir daha duymayaym azndan. Kimseye sylemeyeceksin
bunu, anladn m, hi kimseye.
BETTY : tin, itin! Proctorn kars lsn diye itin. By yaptn Goody Proctora.
ABIGAIL (Bettyyi tokatlar.) : Sus bakaym sen! Sus!
BETTY ( yataa ylarak) : Anne! Anneciim! (Hkra hkra alar.)
ABIGAIL : imdi beni dinleyin hepiniz! Ormanda hora teptik. Tituba da Ruthun
lm kz kardelerinin ruhlarn ard. Hepsi bu kadar. Aklnz banza toplayn.
Aznzdan baka bir ey, tek bir sz karacak olursanz, zifiri karanlk bir gece,
korkun bir gece gelir, sizi bulurum ve yle bir ey yaparm ki, siz de tir tir titrersiniz.
Dedim mi de, yaparm, bilirsiniz. Kzlderililer gzlerimin nnde anamn babamn
ban ezdiler, ne kanl eyler grmm ben gece yarlar. yle bir ey yaparm ki
size, bir daha akam olmasn diye dua edersiniz. (Bettyye gider, onu hoyrata sarsar.)
Brak zrlamay da, otur urada.
Proctor, otuz be yalarnda bir iftiydi. Kyde herhangi bir hizibin adam deildi,
ama ikiyzllerin ac ve amansz dman olduu besbelliydi. Bu iriyar, kanl canl adam,
kolay elde edilir takmndan deildi; bir hizibe katlmad m, herkesten ok da, ona
ierlerlerdi. yle adamd ki Proctor, insan deliyse onun karsnda hemen deliliini anlar, ite
onun iin de bir Proctor her zaman iftiraya uramak durumundadr.
Ama, greceimiz gibi, Proctorun sertlii, etinlii bir vicdan rahatlndan
gelmiyordu. Bir gnah ilemiti Proctor, hem de yalnz zamannn ahlak modasna kar bir
gnah deil, kendi drstlk anlayna kar bir gnah. Bu adamlar gnahlarn kilisede
karp atamazlard. Bu yanlar bize de miras kalmtr: Kendi kendimizi cezalandrp adam
etmeye yarayan bu zellik iimizde ikiyzll de beslemitir. Salemin sayd hatta
korktuu Proctor, bu gnah yznden kendini bir eit sahtekar gibi grmeye balad. Ama
bunun hibir belirtisi yze km deildi. Kalabaln iine kp sahneye geldii zaman,
dizginlenmi kuvvetiyle, rahat, kendine gvenli, heybetli bir insan gryoruz onu. Hizmetisi
Mary Warren, karsnda utantan ve korkudan zor konuur.
MERCY LEWIS : (hem korkmu, hem de gdklanm bir tuhaf sesle) : Ben de gitsem daha
iyi olacak galiba. Ruthuma bakaym nasl oldu. Hoakaln, Bay Proctor.
(Mercy yan yan kp gider. Proctor ieri girdi gireli, Abigail gzlerini am,
parmaklarnn ucuna basar gibidir. Proctor ona bir gz atar, sonra Bettynin yatana doru
gider.)
ABIGAIL : Bir ey syle, John. Bir tek tatl sz. (Abigailin istekli baklar Proctorn
yzndeki glmsemeyi siler.)
PROCTOR : Hayr, hayr, Abby. Kapand o konu, bitti artk.
ABIGAIL (kadnca bir tavrla) : Bu sersem kzn utuunu grmek iin mi bir saatlik
yolu tepip geldin? Sen bunu benim klahma anlat.
PROCTOR (Abigaili souka yolundan iterek) : Amcan grmeye geldim sadece. Bakalm
yine ne dolaplar eviriyor diye. (Kesip atarak) Aramzda bir ey yok artk. kar bunu
aklndan, Abby.
ABIGAIL (kurtulmaya alan Proctorn eline yaparak) : Her gece seni bekliyorum.
PROCTOR : Gelirim diye umut vermedim ki sana, Abby.
ABIGAIL (fkelenmeye balar, Proctorn szn ciddiye almaz) : Umut da ne kelime!
Umuttan ok daha teye gittik sanrm.
PROCTOR : kar artk bunlar aklndan. Gelmem artk sana, bekleme.
ABIGAIL : aka ediyorsun herhalde.
PROCTOR : Sen benim aka etmediimi bilirsin.
ABIGAIL : Evinin arkasnda peimden koup beni sktrdn da bilirim ama. Yanna
sokulur sokulmaz nasl aygrlar gibi terlediini de bilirim. Yoksa dmde mi grdm
bunlar? Beni kap dar eden karnd, ben kovdum diyemezsin ya? Yznn ne hale
geldiini grmtm karken. O zaman da seviyordun beni, imdi de.
PROCTOR : Deli deli konuma, Abby!
ABIGAIL : Deli olan delice konuur. Ama pek o kadar deli deilim, galiba. Karn beni
kovduktan sonra da grdm seni. Hem de geceler gecesi.
PROCTOR : Yedi aydr iftlikten dar adm atmadm neredeyse.
ABIGAIL : Ben koku almasn bilirim, John. Kokunu her aldka pencereye koar,
grrdm seni karda, yapayalnz, gzlerin yukarda. Pencereme bakmyor muydun?
Bakmadm diyebilir misin?
PROCTOR : Bakm olabilirim.
ABIGAIL (daha yumuak) : Bakacaksn elbet. Ta yrekli bir adam deilsin ki sen.
Ben iyi bilirim seni, John. ok iyi bilirim. (Alar) Uyumuyorum ki d greyim. D
filan gremem, hep uyanm. Bir aa, bir yukar dolayorum evin iinde. Sanki her
an kap alacak da karma kvereceksin gibi. (Proctora lgnca yapr)
PROCTOR (tatllkla onu iter, sevgiyle kark bir kararllkla) : ocuksun sen, ocuk!
ABIGAIL (birden parlayarak) : ocuk mu dedin? Nasl ocuk dersin bana?
PROCTOR : Arada bir, seni sevgiyle dnebilirim. Ama elimi keserim de, bir daha
dokunmam sana. Sil kafandan olan biteni. Birbirimize el srm bile deiliz, Abby.
ABIGAIL : Nasl deiliz?
PROCTOR : Deiliz ite!
ABIGAIL : (ac bir fkeyle) : Aklm almyor, nasl oluyor da senin gibi gl kuvvetli
bir adam, o hasta, o clz kadnla
PROCTOR (hem Abigaile hem de kendine kzarak) : Elizabethin adn azna alma!
ABIGAIL : O benim adm ktye kard ama! Benim iin uydurmad kalmad. O
buz gibi souk, o mzmz, avucuna alm seni. Bu gidile benzetir seni de bir
PROCTOR (onu sarsarak) : Dayak m istiyor senin cann?
(Aadan ilahi sesleri gelir. saya gidelim Betty kulaklarn tkar, alar.)
ABIGAIL : Betty! (Bettyye doru koar. Betty, yatana oturmu, alar.Abigail,
Bettynin ellerini kulaklarndan ekmeye alrken Proctor Betty! diye seslenerek
ona doru koar.)
PROCTOR (gittike sinirlenerek) : Ne oluyor bu kza? Nen var, kzm? Brak bu alamay!
PARRIS : Ne oldu? Ne yapyorsunuz kza? Betty! (Yataa doru koar.) Betty! Betty!
(Bayan Putnam byk bir merak iinde ieri girer. Ardndan Thomas Putnam ve
Mercy Lewis girerler. Parris, yatakta Bettynin yzne hafif hafif vurarak onu
dindirmeye alr. Betty alaya szlaya yataktan kalkmaya alr.)
ABIGAIL : Sizin ilahilerinizi duydu, birden dorulup alamaya balad.
BAYAN PUTNAM : lahiyi duydu, ilahiyi! Allahn adn duymaya gelmiyor!
PARRIS : Aman, Allah gstermesin! Mercy, ko, hekimi ar. Syle bu olanlar.
(Mercy Lewis frlar.)
BAYAN PUTNAM : Bundan iyi belirti mi olur? Ta kendisi.
PUTNAM ( szlanan Bettyyi gstererek) : Cad parma var bunda. Besbelli artk, Goody
Nurse, ite canl rnei.
BAYAN PUTNAM : Annem sylemiti bana. Allahn adn duyar da dayanamazsa
PARRIS : (titreyerek) : Rebecca, Rebecca, git Bettynin yanna, mahvolduk. Allahn
adn duyamaz oldu artk
(Giles Corey girer. Seksen yanda bir yal, ama hl gl kuvvetli ve merakl.)
(Odada bir sessizlik olur. Rebecca yataa doru ilerler, zerinden huzur akmaktadr.
Betty, gzleri kapal, daha sakin, inler. Rebecca ocuun banda sessiz durur. Bettynin
inlemesi yava yava kesilir.)
Onlarbyle dalgn dnedursun, biz Rebecca stne bir iki sz edelim. Rebecca
Nurse, Francis Nursen karsyd. Francis Nurse, mahkemede her iki tarafn her bakmdan
saygyla karlayaca adamlardan biriydi. Resmi sfat bulunmayan bir yarg olarak, btn
kavgalarda ona bavurulurdu. Rebeccay da herkes stn bir insan diye gryordu. yz
dnm kadar topraklar vard, ocuklar da ayn iftlikte, ayr evlerde oturuyorlard. u var ki,
Francis, bu iftlii ilkin kira ile tutmu, bir sylentiye gre de, azar azar deyip elde etmi,
durumunu ykseltmi, bu ykselme de bazlarn rktm.
Rebecca ile Francise kar sistemli savan bir iyz de u: Francisin toprak
sorunlar yznden kavgal olduu iftlik komularndan biri de Thomas Putnam idi. ki
tarafn adamlar arasnda bu yzden ormanda iki gn sren yaman bir cenk olmu. Rebecca
gibi herkesin saygyla bakt bir insana nasl cad denebilmi, oluk ocuun ona nasl el
kaldrabilmi olduunu anlamak iin o zamanki tarlalara, iftlik snrlarna bakmak gerek.
Bilindii gibi, Thomas Putnamn ky rahipliine getirmek istedii adam, Bayley idi.
Nursen adamlar ise Bayleyin rahipliine engel olmulard. Bundan baka, Nurselere
akrabalk ya da dostlukla ba olan ve iftlikleri onlarnkine yakn ya da bitiik bulunanlar,
Salemden kopmu ve Topsfield diye neredeyse ayr ve eski Salemlileri kzdran bir birlik
kurmulard.
Olanbitenlerin arkasnda Putnamn parma olduu undan da belli ki, mahkeme
balar balamaz, Topsfield Nurse tayfas kiliseye gelmez oldular. Rebeccay ilk sulandran
yazda Edward ile Jonathan Putnamn imzalar vard. Thomas Putnamn kk kz da
mahkemede bir lk kopararak Rebeccaya cad diye parman uzatacakt. Btn bunlar
yetmiyormu gibi, u anda bylenmi ocuu seyre dalm olan Bayan Putnam, Rebeccann
ruhu beni ktle srklyor, diyecekti. Bunda Bayan Putnamn sandndan daha byk
bir gerek saklyd.
Bay Hale, krkna yakn, gergin yzl keskin bakl bir kafa adamyd. Bu ie can
atarak gelmiti. Cad marifetlerini aa vurmak zere buraya arlm olmann gururu
iindeydi;bu alandaki yetkisine sonunda aka bavurulmutu. Btn kitap adamlar gibi, o
da, zamannn byk bir blmn grnmeyen dnyay incelemekle geirmiti; hele kendisi
az zaman nce kendi kilise blgesinde bir cadya rastladktan sonra. Geri derin incelemeleri
cadnn sadece sapk bir kadn olduunu meydana koymu ve ikence ettii ocuk, Halein
evinde biraz ho karlandktan ve birka gn dinlendikten sonra iyice kendine gelmiti ama,
bu deneyim onda br dnyann varl ve eytann dnyadaki bin bir yzl elileri stne
hibir kuku uyandrmamt. Ama, Halein inanc onu hi de kltmyordu. Ondan ok
daha kafal insanlar, hl bugn bile, gze grnmeyen bir ruhlar dnyasnn varlndan
emindiler. unu sylemekten kendimizi alamyoruz ki, bu oyunda Halein szlerinden hibiri,
hibir yerde, dinleyicileri gldrmedi. Demek ki: Btn bunlara bo inan diye bakamayz.
eytann varl su gtrmez. Anlalyor ki, henz eytan ilerini ciddiye mi, alaya m
alacamz bilmiyoruz. Bunlarn bizi bu kadar afallatmas bouna deildir. Daha kestirip
atm deiliz bu sorunu.
Rahip Hale ve sahnedeki btn insanlar gibi biz de eytan dnyamzn hatr saylr
biz varl, atlamaz bir paras sayyoruz. Bizimkisi yle ikilik iinde bir dnya ki, orada
birok dnceler, duygular, olaylar Allahtan gelir, bunlarn tersi olan biroklar da
eytandan. Biroumuz iin eytansz, gnahsz bir ahlak dnmek, gksz bir dnya
dnmek kadar zordur. 1962den beri yzeyden birok deimeler Allahn sakallarn ve
eytann boynuzlarn biraz krpt, ama dnyamz hl bu iki taban tabana kart gcn
penesi altndadr. Olumlu ile olumsuzu ayn gcn iki yn sayan, hayrla erri balantl,
deien ve hep bir arada gren birletirici dnce henz fizik bilimlerinden ve dnce
tarihini kavram tek tk aydnlarn grlerinden pek teye geememitir. Hristiyanlktan
nce, ruhlar dnyas hi de korkun saylmyordu; btn tanrlar, baz aksamalar bir yana,
insann iine yaryor, ona hep dosta davranyorlard. Hristiyanlkta bu durum deiti.
Yzyllarca, dnyaya insann deersizlii dncesi srekli ve sistemli olarak aland.
Tanrnn kurtaramad insan, yok olmu demekti. Btn bunlar dnlecek olursa, eytann
bir silah olarak gereklilii anlalabilir: yle bir silah ki, her ada insanlar ikide bir
kamlam, kk byk, bir kiliseye ya da bir din devletine teslim olmaya zorlamt
Yine Saleme dnecek olursak, rahip Hale kendini ilk denemeye arlm gen bir
bilgin olarak grmektedir. Bin bir zorlukla elde ettii bilgi silahlar, cad belirtileri, sz
tuzaklar, aratrma yollar sonunda bir uygulama alan bulacak. Beverly yolunda bu sabah
olaanst bir gidi geli vard: Yolda trl dedikodular dinlemi, kyllerin bu dnyann en
ak biliminden ne kadar habersiz olduklarna glmsemiti. O imdi kendini Avrupann en
stn kafalaryla, krallar, filozoflar, bilginler ve btn byk rahiplerle bir arada dnyor.
Amac dnyay a, iyilie kavuturmak, dini korumaktr. Kutsal bir coku iindedir. Geni
bilgilerle kesinlemi olan zekas sonunda eytann kendisiyle kar karya gelecek, belki de
kanl bir savaa giriecektir.
PARRIS (atlarak) : Kzma bir bakmaz msnz? (Halei yataa doru gtrr.)
Pencereden atlamaya kalkt. Bu sabah onu yolun ortasnda bulduk, umak ister gibi,
durmadan kollarn sallyordu.
HALE : (kalarn atarak) : Umak ister gibi ha?
PUTNAM : Allahn adn duydu mu fena oluyor, Bay Hale. e cad kartna bundan iyi
belirti mi olur?
HALE (ellerinikaldrarak) : Hayr, hayr. Brakn anlataym size. Kocakar
masallarn brakn bir yana. eytan ne ise odur. Belirtileri besbellidir, elle tutulur gibi.
Bakn syleyeyim hepinize, kzn stnde eytan izi grmezsem inanacaksnz bana,
yoksa girmem bu ie.
PARRIS : Kabul, kabul, siz ne derseniz o olacak.
HALE : Pekala. (Yataa gider, Bettyye bakar. Eilip Parrise) : imdi syleyin
bana, sizi ilk kukulandran ne oldu?
PARRIS : Ne mi oldu, eyDn gece onu(Abigaili gstererek) Yeenimle ormanda
grdm. On, on iki gen birlikte hora tepiyorlard.
HALE : ( ararak) : Buna izin mi verdiniz?
BAYAN PUTNAM ( kendini tutamayarak sze atlr.) : Bay Parrisin klesi Tituba ruh
armasn biliyor.
PARRIS (Bayan Putnama) : Bundan daha emin deiliz, Ann
BAYAN PUTNAM ( korku iinde, alak sesle) : Biliyorum, ben biliyorum. Kzm ben
kendim yolladm Titubaya. Kz kardelerini kimin ldrdn Tituba bulsun diye.
REBECCA (kulaklarna inanamayarak) : Ann! Nasl olur? Kznz llerle konumaya m
yolladnz?
BAYAN PUTNAM : Gnah benim boynuma, sizin deil. Rebecca, sizin deil. Karmayn
bir daha benim iime, istemiyorum. (Halee) Yedi ocuunu bir gn yaamadan
topraa vermek olacak ey mi bu?
PARRIS : t!
HALE (ok kitap kartrm bir insan tavryla) : Gze grnmeyen btn dnya
bunun iinde. Ne varsa o dnyada, yakalanm, llm, biilmi, aklanm burada.
Bu kitaplar eytan gizli kapakl her ktlnden soyup karm, rlplak
gstermiler. Bildiiniz btn cinler, periler; kadnlarn, erkeklerin dlerine yapan
btn karalar kurular; yerde, havada, suda gezen btn cadlar; gecenize, gndznze
by katanlar, hepsi bu kitaplarda. Hi korkmayn, bulur karrz onu aramzdaysa.
Hele bir yzn gstersin, ezerim kafasn. (Yataa doru gider.)
REBECCA : ocuk ok ac ekecek mi?
HALE : Bir ey syleyemem. eytan onu penesine aldysa, koparp atmak iin
kesmek, bimek gerekebilir.
REBECCA : Ben gideyim yleyse. Bu korkun eyleri grecek yata deilim. (Kalkar.)
PARRIS ( onu tutmaya alarak) : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban
deip btn taslarmzdan kurtulabiliriz.
REBECCA : yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.
PARRIS : Ne diye gidiyorsun, Rebecca? Bu byk ban deip btn tasalarmzdan
kurtulabiliriz.
REBECCA : yle olur inallah! Ama ben gidip Allaha bavuraym sizin adnza.
PARRIS : (ierleyip titrek bir sesle bararak) : Ne demek istiyorsun, Rebecca, biz
eytana m bavuruyoruz? (Kk bir duraklama.)
REBECCA : Bir bilsem ne yaptnz. (kar; tavrndaki stnlk hepsinin sinirine dokunur.)
PUTNAM : (birden bire) : Haydi, Bay Hale, biz iimize devam edelim. Oturun uraya.
GILES : Bay Hale, birtakm acayip kitaplar okuyorlar. Nedir bunun anlam,
okumu bir adama hep sormak isterdim.
HALE : Hangi kitaplar?
GILES : Ne bileyim ben? Hep saklyor.
HALE : Kim saklyor?
GILES : Martha, karm. Geceleri ka defa uyandm, baktm, bir kede kitap
okuyor. Ne dersiniz buna?
HALE : Olur ya, bu kitabn mutlaka
GILES : Aklm almyor bir trl. Dn gece o okurken iyi dinleyin bunu dua
edeyim dedim birka kez, baktm, nafile. Ama, kitab kapayp dar knca iyi
dinleyin bir de baktm, dua edebiliyorum.
(Bayan Putnam Tituba ile birlikte girer girmez, Abigail o srada Titubaya doru
parman uzatr.)
(Tituba soluk soluadr. nce sallana sallana geri gider, sonra ne atlarak gzlerini
bolua diker.)
(Abigail ayaa frlar, ilham gelmi gibi, gzlerini bolua dikerek barr.)
ABIGAIL : Ben de iimi dkmek istiyorum. (Herkes akn akn ona bakar. Nurlu
bir dnyadaym gibi kendinden gemi bir haldedir.) Allahn klar dolsun iime,
sann sevgisiyle erisin iim. eytann nnde hora teptim ben. Grdm onu,
defterine yazldm. imdi saya dnyorum tekrar. pyorum ellerini. Sarah Goodu
eytann yannda grdm! Osburn eytann yannda grdm! Bridget Bishopu
eytann yannda grdm!
BETTY (tekiler gibi bolua bakarak) : Grdm, George Jacobs grdm. eytann
yannda! Howe kadn grdm eytann yannda!
PARRIS : Konuuyor! (Bettyyi kucaklamaya koar.) Konuuyor!
HALE : Allaha krler olsun! By zld! Kurtuldular!
BETTY (lgnca, iini boaltrcasna bararak) Martha Bellowsu grdm eytann
yannda!
ABIGAIL : Siber kadn grdm eytann yannda! (Barma bir sevin lna
dnmtr artk.)
PUTNAM : Muhtar, gidip muhtar araym!
(Proctorn evinde konuk odasnda sekiz gn sonra. Sada krlara alan bir kap.
Solda, bir ocak arkasnda, yukar kata kan merdiven. Bask, karanlk, uzunca bir eski zaman
odas. Perde alrken oda botur. Yukardan, ocuklara usul usul ninni syleyen Elizabethin
sesi gelir. Birden kap alr, John Proctor tfeiyle girer. Ocaa doru yrrken odaya bir
gz gezdirir, karsnn sesini duyunca bir an durur. Tekrar ocaa doru yrr. Bir yandan
tfeini duvara dayar, bir yandan da ocaa asl duran bir kazan eker, koklar. Sonra kazan
engelden karp, iindekini tadar. Pek houna gitmez. Bir kutuya uzanp iinden ald bir
tutam tuzu kazana atar. Yeniden tadna bakaca srada merdivendeki ayak seslerini duyar.
Kazan yerine iter, muslua gider, elini yzn ykar. Elizabeth girer.)
(Proctor kalkar, karsna gide, onu per. Kadn kprdamaz. Proctor biraz bozulmu,
masaya dner.)
PROCTOR (elinden geldii kadar tatllkla) : arabn yok mu?
ELIZABETH (unuttuuna kzm gibi) : Olmaz olur mu? (Kalkar, bir marapa doldurur.
Proctor belini tutup gerinir.)
PROCTOR : Tohum atarken bizim iftlik usuz bucaksz geliyor insana, git, git, bitmiyor.
ELIZABETH (arab getirir.) : yledir.
PROCTOR (uzunca ier, marapay masaya koyar.) : Eve iek getirmelisin biraz.
ELIZABETH : Bak yine! Unuttum! Yarn getiririm.
PROCTOR : Bahar geldi, bizim evdeyse hl k! Pazara benimle gel, birlikte dolaalm
iftlii. Bu kadar iek bolluu grmedim dnyada! (i gzel duygularla dolarak
gider, ak kapdan gklere bakar.) Leylaklar meneke kokuyor sanki. Tam da karanlk
bastrrken salyorlar kokularn galiba. u bizim lke bir cennet oluyor baharda!
ELIZABETH : Sahi yle.
PROCTOR : Yanl, Elizabeth, yanl bu yapt! Bu evin hanm sensin, Mary Warren deil.
ELIZABETH : yle korkuttu ki beni, elim ayam kesildi.
PROCTOR : Korkuttu mu? O miskin seni korkuttu ha? Aman Elizabeth
ELIZABETH : Miskinlii falan kalmad artk. Gitmeyeceksin dediim zaman ne yapt
biliyor musun? Kalkt ayaa, bir prenses gibi yle bir yukardan bakt bana: Bayan
Proctor, dedi bana, Saleme gitmem gerek benim: Mahkemede iim var!
PROCTOR : Mahkemede mi? Ne mahkemesi?
ELIZABETH : Ya, basbaya mahkeme kurulmu orada. Bostondan drt yarg
getirmiler, Byk Mahkemeden, yksek yarglar. Vali de balarndaym, yle
diyor.
PROCTOR : Haydi canm, delirmi!
ELIZABETH : Allah vere de delirmi ola. On drt kiiyi hapse attlar, diyor. (Proctor,
anlayamyormu gibi karsna bakar.) Mahkeme sorguya ekecekmi onlar, asacakm
belki de
PROCTOR (gler ama sarslmtr) : Asacakm! Lafa bak!
ELIZABETH : Vali sylemi, John; itiraf etmezlerse aslacaklar demi. Btn ky,
kudurdu galiba. Abigail iin yle eyler anlatyorlar ki, Allahn sa kolu olmu
neredeyse. teki kzlar mahkemeye Abigail getiriyormu. Yolda yrrken, nnden
ikiye yarlyormu kalabalk; Musann nnde yarlan deniz gibi. Onu bunu
getiriyorlarm kzlarn karsna: Kzlar barp ardlar, yerlere yattlar m, kim
olursa olsun, cad, byc diye atveriyorlarm hapse.
PROCTOR (gzleri drt alarak) : Olur kepazelik deil!
ELIZABETH : Bence gitmelisin, John. (Proctor ona dner.) Sahi sylyorum, git. Git,
syle bu iin bir yalan olduunu.
PROCTOR (dnmeye balayarak) : Yalan elbet, hem de nasl yalan!
ELIZABETH : Ezekiel Cheevera git: O seni iyi tanr. Ona syle Abigailin sana
geende dediklerini amcasnn evinde. Bu ite by, eytan falan olmadn syledi
sana, sylemedi mi?
PROCTOR (dnceli) : Syledi ya, syledi canm. (Bir duraklama.)
ELIZABETH (fazla ileri gidip kocasn kzdrmaktan korkarak, yavaa) : nallah bunu
mahkemede saklamazsn, John! Bilmeleri gerek bunu.
PROCTOR : (kendi iinde bouarak, alak sesle) : Gerek elbet, bilmeleri gerek. Nasl
inanrlar bu kza, ayorum.
ELIZABETH : Ben olsam, hemen giderim Saleme John, hemen, bu gece.
PROCTOR : Bir dneyim.
ELIZABETH (cesaretlenerek) : Bunu saklamaya hakkn yok, John.
PROCTOR (kzarak) : Biliyorum, hakkm yok, saklayamam, biliyorum. Dneyim, dedim ya
sana!
ELIZABETH (krgn ve souk) : Peki, dn yleyse. (Kalkar ve kmaya yeltenir.)
PROCTOR : Bana sylediini nasl ispat edebilirim, onu dnyorum, Elizabeth. Kza ermi
gzyle bakyorlarsa, gel de inandr onlar dzmeci olduuna. Ky yle budala oldu ki
son zamanlarda! Odada yalnzdk onunla bunu syledii zaman. ahit, ispat yok
elimde.
ELIZABETH : Onunla yalnzdm m dedin?
PROCTOR (sinirli) : Bir ara yalnz kaldk, evet.
ELIZABETH : Ya! Bana yle sylememitin ama.
PROCTOR (fkelenmeye balayarak) : Bir ara diyorum sana. tekiler geldi hemen.
ELIZABETH (ona btn gvenini yitirmi gibi, skunetle) : Nasl istersen yle yap. (Dnp
kacak olur.)
PROCTOR : Hanm! (Elizabeth dner.) Aramzda kuku istemiyorum artk!
ELIZABETH (biraz yukardan alarak) : Ben yle bir ey
PROCTOR : stemiyorum, anladn m, kuku istemiyorum!
ELIZABETH : Kukulandracak ey yapma yleyse.
PROCTOR (birden sesini deitirerek) : Bana inanmyor musun sen?
ELIZABETH (yine yukardan bir glmseme ile) : John, bu iin ucu Abigaile
dokunmasayd, durup dnr mydn byle, gitmek iin? Dnmezdin.
PROCTOR : Sen baksana bana
ELIZABETH : Grdm grmezlik edemem, John.
PROCTOR (ciddi bir anlama tavryla) : Benden kukulanmaya hakkn yok, Elizabeth.
Abigailin dzmeceliini ortaya karmadan nce, biraz dnyorsam, bir nedeni var
da onun iin dnyorum. Sen kendi iinde olup bitene bir bak da, kocandan
kukulan ondan sonra. Ben Abigaili oktan unuttum, sen tutmu
ELIZABETH : Ben de unuttum.
PROCTOR : Haydi canm, sen de! Hibir eyi unutmaz, hibir eyi balamazsn. nsafl ol,
be kadn! Kz gideli yedi ay oldu, o gn, bugndr, t karmadm bu evin
iinde.Acaba houna gider mi, gitmez mi diye dnmeden, uradan uraya adm
atmaz oldum; sen hl yas iinde gibisin. Ne sylesem kuku ekiyorum stme;
azmdan ne ksa yalan oluyor. Her geliimde, eve deil, mahkemeye geliyorum
sanki!
ELIZABETH : John, ak konumuyorsun benimle. Onu herkesin iinde grdm,
demitin. imdiyse
PROCTOR : Kendimi savunmayacam artk, Elizabeth!
ELIZABETH (kendini zrl gstermeye alarak) : John, ben kendim iin deil, senin
iyiliin iin
PROCTOR : Hayr, savunmayacam artk! Benden ilk kukulandn zaman susturmalydm
seni. Ama, zayf davrandm, Hristiyanlm ar bast, iimi dktm sana, gizli
gnahm serdim nne. O gn bir d grm de seni Allah m sandm, kim bilir. Ama
deilsin, Allah deilsin sen, anladn m? Bunu unutma. Biraz da iyi yanlarm gr, ne
olur, hep yarglama beni.
ELIZABETH : Benim yargladm yok, kendi iindeki yarg seni yarglayan. Ben
hibir zaman kt adam demedim ki sana, John! (glmseyerek) Birazck yolunu
armsn, o kadar.
PROCTOR (ac ac glerek) : Ah Elizabeth, yumuadn zaman bile buz gibisin! (Birden
dardan gelen bir grltye doru dner. Kapya giderken Mary Warren girer.
Proctor onu grr grmez fkeyle yakasna yapr.) Sen nasl gidersin Salem?
Gitmeyeceksin demedim mi sana? Hie mi sayyorsun beni? (Kz sarsarak) Bir daha
bu evden admn atarsan krbalarm seni!
(Mary
Warren, garip bir hal iinde, hi kar koymaz, kendini Proctorn kollar
arasna brakm, sarkar gibidir.)
MARY WARREN : Hastaym, hastaym, Bay Proctor. Allah rzas iin, dokunmayn bana.
(Proctor kzn garip halini, benzinin uukluunu, bitkinliini fark edince brakr onu.)
: Tylerim rperiyor hl, tir tir titriyor iin; btn gn sorgu sual iindeydim, ne
diyorsunuz.
PROCTOR (meraktan fkesi yatmaya balar.) : Ya buradaki ilerin sorgu suali? Ylda dokuz
altn almyor musun benden? Buna karlk eve bakacak, karma bu zayf halinde
yardm edecek sen deil misin?
(Mary Warren, demek ister gibi, Elizabethe bez paralarndan yaplm bir bebek
verir.)
MARY WARREN : Size bir hediye getirdim, hanmcm, bugn yaptm size. Saatlerce
iskemlede otur otur, diki dikeyim bari dedim.
ELIZABETH (akn akn bebee bakarak) : Ya! Eline salk, gzel olmu.
MARY WARREN ( titrek, bitkin bir sesle) : Birbirimizi sevmeliyiz, Bayan Proctor,
Allahn emri bu.
ELIZABETH (kzn tuhaf haline bsbtn ararak) : Tabii, elbette.
MARY WARREN ( odaya gz gezdirerek) : Yarn erken kalkar, evi temizlerim. imdi gidip
uyuyaym. (Dnp kmak ister.)
PROCTOR : Mary! (Kz durur.) Doru mu? On drt kadn tevkif mi ettiler?
MARY WARREN : On drt deil, dokuz oldu imdi. (Birden kendini tutamaz, hkrmaya
balar, bir iskemleye ker.)
ELIZABETH : Ne oldu? Niye alyor? Nen var kzm?
MARY WARREN : Osburn kadnAsacaklar!
(Duraklama.)
PROCTOR : Ama sen biliyorsun onun hep abuk sabuk eyler sylediini. Anlatmadn m
yarglara?
MARY WARREN : Bay Proctor, yle bir ey yapt ki mahkemede, lecektik korkudan.
PROCTOR : Ne yapt?
MARY WARREN : Ruhunu iinden dar yollad.
ELIZABETH : Aman Mary, brak artk bu
MARY WARREN ( birden taarak) : Beni ka kez ldrmeye kalkt, siz biliyor musunuz,
Bayan Proctor?
MARY WARREN : Doktor Griggs muayene etti: Yklemi karnn, grtlana kadar
yklenmi. Yllardr pipo iiyormu, kocas da yok stelik! Ama kurtard yakay:
Gnahsz ocua kymak istemediler. Allahn iine bakn! Ne mucize, deil mi?
Anladnz m imdi, ne i gryoruz, nasl hizmet ediyoruz Allaha. Onun iin,
gideceim her gn, ne kadar srer bilmem. Hem benim grevim, mahkemede resmi
grevim varm benim, yle dediler, siz beni nasl(Merdivenin bana kadar
gelmitir.)
PROCTOR : Sen grrsn imdi grevini! (Ocan yannda asl duran krbac alr.)
MARY WARREN (korkar, ama almn bozmamak iin dimdik durmaya alr.) : Yoo,
beni krbalayamazsn artk!
ELIZABETH (Proctor yaklarken, telala) : Mary, gitmeyeceim de! Evden
kmayacam da!
MARY WARREN (Proctorn nnde geriler, ama dik durmaya, istifini bozmamaya
alr) : eytan, Saleme girmi, dolayor, Bay Proctor; bulup karmalyz onu
meydana.
PROCTOR : Krbac ye de, bak eytan nasl karm ortaya! (Krbac kaldrp zerine yrr;
kz geri srayp barr.)
MARY WARREN (Elizabethi gstererek) : Onun hayatn kurtardm bugn.
ELIZABETH : Btn dnd, can att budur, John, biliyorum.n Binlerce kadn ad
var, niin benimki kyor azndan? Onun iin tehlikeli de byle bir ad vermek. Ben,
tarlalarda yatan Good kadn, ya da sarho, yar bunam Osburn kadn deilim ki. Bir
iftlik sahibinin karsna dil uzatmak iin korkun bir kar olmal insann. Benim
yerimi koymu aklna, John.
PROCTOR : Aklna koyamaz byle bir eyi? (Karsnn doru sylediini bilir.)
ELIZABETH (soukkanllkla) : John, onu hi umursamadn belli ettin mi kendisine?
Kilisede yanndan geti mi, yzn kzaryor hemen
PROCTOR : lediim gnahtan utanyorum da ondan.
ELIZABETH : Ama o baka anlam verir yznn kzarmasna.
PROCTOR : Sen ne anlam veriyorsun, sen Elizabeth onu syle?
ELIZABETH (aadan alarak) : Ben yanndaym diye sklyorsun biraz, diyorum.
PROCTOR : Beni ne zaman tanyacaksn, be kadn? Yreim tatan olsa, u yedi aydr
atlard utancndan.
ELIZABETH : yleyse git, orospu de yzne kar. Ne umudu kaldysa kr, John, bir ey
beklemesin senden.
PROCTOR (dileri arasndan) : Peki, dediin olsun, gidiyorum. (Kalkp tfeini alr.)
ELIZABETH (korka korka) : Ama ne kadar istemeyerek!
PROCTOR (silah elinde, karsna dnerek) : Cehennemin kllerinden kzgn kfrler
savuracam suratna. Ama, Allah rzas iin, fkemi de ok grme bana!
ELIZABETH : fke deil ki benim istediim, ben yalnz
PROCTOR : O kadar baya mym ben? O kadar aalk m gryorsun beni?
ELIZABETH : Ben aalk demedim ki sana!
PROCTOR : yle ise ne diye umut vermekle sulandryorsun beni? Bir aygrn ksraa
verdii umut benim bu kza verdiim
ELIZABETH : Peki, ne diye kzyorsun, kr bu umudu dediim zaman?
PROCTOR : Zehirli bir sz bu da ondan, bense yalan sylemiyorum sana. Ama artk
savunmayacam kendimi. mrmn biricik gnahn dolamsn bir kez parmana,
ne yapsam karamam artk bunu aklndan.
ELIZABETH (bararak) : yle bir karrsn ki! Hele sen bir koy aklna ki, biricik
karn benim, benden baka karn da olamaz! Bu kzn atei iinde hl, John Proctor,
ok iyi de biliyorsun bunu!
HALE : Merhaba!
PROCTOR (hl akn) : Bay Hale! Siz buralarda? Buyurun, buyurun ieri.
HALE (Elizabethe) : Rahatsz etmiyorum inallah.
ELIZABETH : Hayr efendim, biraz ardm yalnz, at sesi duymadm da
HALE : Bayan Proctorsnz, deil mi?
PROCTOR : Evet, Elizabeth.
HALE (selamlayarak) : Yatacak deildiniz ya?
PROCTOR (tfeini dayayarak) : Yok, yok. (Hale ilerler. Proctor sinirli halini aklamak
ister gibi) Karanlk bastktan sonra bize pek konuk gelmez, ama iyi ettiniz, ho
geldiniz. Oturmaz msnz?
HALE : Sa olun. (Oturur.) Buyurun, oturun, Bayan Proctor.
PROCTOR (glkle) : Tanktanm falan yok, hibir eyi ispat edemem inanmazlarsa
szme. Bildiim bir ey varsa, o da ocuklarn hastalandnda cad parma filan
olmaddr.
HALE (donakalarak) : Olmad m dediniz?
PROCTOR : Bay Parris onlar ormanda oynarken yakalam. Korkudan fena olmu,
hastalanmlar.
(Duraklama.)
PROCTOR : ncilden kukuland yok, byle bir ey aklnza gelmesin. Bir Hristiyan evi
buras, baym, bir Hristiyan evi.
HALE : kiniz de Tanrya emanet.nc ocuunuzu hi ekinmeden vaftiz
ettirin bir kere, her Pazar sabah kiliseye gidin, hi karmayn. Birbirinize kar da iyi
davranp, kavga etmeyin. Bana sorarsanz
GILES : John!
PROCTOR : Giles! Ne oluyor?
GILES : Karm gtryorlar.
GILES : Yazklar olsun Ezekiel, senin gibi cennete gidecek namuslu bir terzi
cehennemlik olsun ha! Bu yzden cehennemde yanacaksn. Biliyor musun?
CHEEVER : Sen de biliyorsun, ne derlerse yapmak zorundaym. Bilmemen diye bir ey
olamaz, Giles. Beni byle p diye cehenneme gndermen doru deil. Bunun lafn
bile etmek ho deil, lafn bile. (Proctordan ekinir, ceplerini arar.) Bakn bana,
Proctor! Yasann btn arl benim srtmda bu akam. (Celp kdn karr.)
Karnz iin bir celp var.
PROCTOR (Halee) : Sulanmad demitiniz onun iin.
CHEEVER : Ciddiye alnmayacak gibi deil! (Halee) Bayan Proctorn evinde bir bebek
buluyorum, ben, kendim buluyorum. Bu bebein karnna da bir ine saplanm. Allah
bilir ya, Proctor, bu kadar korkun bir kantla karlaacam aklmdan gemezdi,
onun iin brakn, engel olmayn bana, yoksa
(Elizabeth, Mary Warrenla girer. Proctor, Maryyi grr grmez, gidip kolundan
eker.)
PROCTOR : Gel bakalm buraya! Bu bebek benim evime nasl geldi, Mary?
MARY WARREN (korkudan sesi deimi) : Hangi bebek, ne bebei?
PROCTOR ( hemen Cheever.2n elindeki bebee parman uzatarak) : u bebek, u!
MARY WARREN (bebee bakarak,kaamakl) : Bu mu? Bu bebekbenimki galiba
PROCTOR : Senin mi, deil mi bu bebek? Syle!
MARY WARREN (iin neye varacan kestiremeyerek) : Evet, ne olacak? Benim.
PROCTOR : Bu eve nasl girdi bu bebek?
MARY WARREN (merakla bekleyen yzlere bir gz atarak) : Ne var? Mahkemede
yaptm; bu akam da Bayan Proctora verdim.
PROCTOR (Halee) : Duydunuz deil mi, baym?
HALE : Mary Warren, bu bebein iinde bir ine bulundu.
MARY WARREN ( afallam) : Evet? Ne var bunda?
PROCTOR ( abucak) : Sen braktn deil mi bu ineyi?
MARY WARREN : Olabilir, evet, evet, ben braktm.
PROCTOR ( Halee) : Kald m bir diyeceiniz?
HALE ( Mary Warrena dikkatle bakarak) : Kzm, akln banda olduundan emin
misin? Belki u an biri iine girip syletiyor seni, baka biri?
MARY WARREN : Baka biri mi? Neden? YooAklm bamda sanrm. Susanna
Walcotta sorun isterseniz: Mahkemede bebei dikerken grd beni. Abigaile sorun
daha iyisi: Yan bamda oturuyordu Abigail, dikerken.
PROCTOR (Halee Cheever kastederek) : Syleyin, gitsin artk. in ne olduunu anladnz
artk. Syleyin gitsin, Bay Hale.
ELIZABETH : ne de ne oluyor?
HALE :Mary, ne yaptn biliyor musun? Abigaili sulandryorsun: Bile bile
birini ldrmeye kalkmakla sulandryorsun.
MARY WARREN : ldrmeye mi? Ben kimseyi
HALE : Abigail hanerlendi bu akam; koca bir ine buldular karnnda.
ELIZABETH : Bunu benim yaptm sylyorlar, deil mi?
HALE : Evet.
ELIZABETH (soluu kesilerek) : Katil! Korkun bir katil bu kz! Yok etmeli bu kz
ortadan!
CHEEVER (Elizabethe parman uzatarak) : Duydunuz deil mi, Bay Hale? Yok etmeli bu
kz dedi. Herrick duydun, duydun, deil mi?
PROCTOR (Cheevern elinden celp kdn ekip alarak) : Defol buradan!
PROCTOR : Herrick! Herrick! Zincire vurma! (Dar frlar. Dardan) Allahtan korkun yok
mu senin! Brak u zincirleri! Brakn diyorum size! Zincire dayanamamBrakn
GILES : Hl susuyor musun, rahip olacak adam! Gz gre gre iftira be! Dpedz
iftira! Ne duruyorsun yahu?
MARY WARREN (korkulu bir sesle) : Her ey ortaya knca brakrlar, Bay Proctor,
brakrlar herhalde.
PROCTOR : Benimle mahkemeye geleceksin Mary. Bildiklerini syleyeceksin mahkemede.
MARY WARREN : Ben Abigaili adam ldrmekle sulandramam.
PROCTOR (stne yryerek) : Mahkemede syleyeceiz bebek nasl geldi buraya, kim
batrd ineyi karnna.
MARY WARREN : ldrr beni bunu sylersem. (Proctor yine stne yrr.) Abby sizi
de syler ama, syler ilediiniz gnah!
PROCTOR (duraklayarak): Syledi demek sana?
MARY WARREN : Ben kendim biliyorum. Syler, yakar sizi, inann bana, yakar.
PROCTOR (biraz duraksar, sonra derin bir kinle) : Peki, yle olsun! Onun foyas da kar
meydana! (Mary geriler.) kimiz birden deriz kazdmz ukura! Sen syle
mahkemede ne biliyorsan.
MARY WARREN (byk bir korku iinde) : Syleyemem, yakarlar beni de
PROCTOR : Karm benim yzmden lemez! Barsaklarn skerim senin, bu susuz kadn
kurtarmak iin!
MARY WARREN (kurtulmaya alarak) : Syleyemem! Syleyemem!
PROCTOR (onu bomak ister gibi boazna atlr) : Ne olacaksa olacak! Cennetle cehennem
bizim srtmzda dvyor imdi, her ey bo artk, her ey bo. Raz ol yazgna!
(Maryyi yere frlatr, kz hl: Syleyemem! Syleyemem! diye hkrmaktadr.
Proctor kendi kendisiyle konuur gibi, gzleri bolukta, odann iinde dolar.) Raz
ol! Yazg buymu. Fazla bir ey de deimedi aslnda. Ne isek yine oyuz, ama imdi
soyunduk, plaz. (Byk bir ikenceye gider gibi yrr, kapdan ge doru bakar.)
Evet, plak! Ve rzgar balayacak esmeye, Allahn buz gibi rzgar!
(Salem kilisesinin rahip odas. Bu oda imdi mahkemenin giri yeri olarak
kullanlmaktadr. Perde kalkarken oda botur. Arka duvarn yukarsndaki iki pencereden
ieriye gne szmaktadr. Odadaki her eyde ar, kasvetli bir hava vardr. Duvarlar
geliigzel sralanm kaba ktklerle yaplmtr. Sadaki iki kapdan, mahkemenin
kurulduu asl kilise blmne girilir. Soldaki bir baka kapdan dar klr.
Biri sada, biri solda iki kaba sra vardr. Ortada uzunca bir masa, evresinde bir
sr iskemle. Kilise tarafndaki duvardan, savcnn sesi iitilir. Yarg Hathorne bir ey sorar.
Bir kadn sesi karlk verir: Martha Coreyin sesi.)
HATHORNEUN SES : Elimizde birok kant var, Martha Corey! Onun bunun falna
bakyormusun sk sk. nkar m ediyorsun bunu?
MARTHA COREYN SES : Benim cad ileriyle bir ilgim yok. Cadnn ne olduunu
bilmem.
HATHORNEUN SES : yleyse cad olmadn nereden biliyorsun?
MARTHA COREYN SES : Cad olsaydm bilirdim ne olduunu.
HATHORNEUN SES : Peki, ocuklara yaptklarn ne oluyor?
MARTHA COREYN SES : Benim bir ey yaptm yok ocuklara. ren bir iftira bu.
GILESN SES ( kkrer gibi bararak) : Mahkemeye gsterecek kantlar var elimde.
(Kalabalk homurdanr.)
(Yarg Hathorne girer. Altm yalarnda, sert, insafsz bir adam. Salem yargc.)
(Vali vekili Danforth girer. Arkasndan Ezekiel Cheever ve Parris, Danforth grnnce
herkes susar. Danforth altmnda, arbal bir adamdr. Biraz alayc, yapmackl halleri
vardr. Ama bu, iinde drst olmasna engel deildir. Gilese doru fke ile yrr.)
(Soldan Giles Corey girer. Herkes ona dnerken Giles Mary Warren ile Proctor ba
iaretiyle ieri arr. Marynin gzleri yerden kalkmaz. Proctor onu, her an baylacakm
gibi, dirseklerinden tutar.)
PARRIS (ararak) : Mary Warren! (nne duracak kadar sokulur.) Senin ne iin var
burada?
PROCTOR (nazik ama kesin bir hareketle kz Parristen koruyarak) : Vali vekiline
syleyecekleri var!
DANFORTH (silkinip Herricke dnerek) : Mary Warren iin hasta yatyor demediniz
mi bana?
HERRICK : Hastayd efendimiz.Geen hafta mahkemeye armak iin gittim, hastaym dedi
bana.
GILES : Btn hafta vicdanyla savat, sayn bakan. Sonunda size doruyu
sylemeye geldi.
DANFORTH (Proctora bakarak) : Bu da kim?
PROCTOR : John Proctor, baym. Elizabeth Proctor karmdr.
(Danforth dnr, sonra bir iaretle Hathorneu yanna arr. Hathorne eilir,
Danforth kulana bir eyler syler. Hathorne ban sallar.)
DANFORTH : Hele bak, avukata konuuyor! ster misin celse almtr diyeyim de,
balayalm? Yoksa sorulara karlk verecek misin, doru drst?
GILES (geveyerek) : Adn veremem, baym, veremem.
DANFORTH : Kak m nedir bu ihtiyar! Bay Cheever, oturup zabt tutmaya balayn!
Celse almtr. Size soruyorum Bay Corey
PROCTOR (araya girerek) : Efendim sylenti olarak duymu ve dnm ki
PARRIS : eytan bu sylentilerde ite! (Danfortha) Halk kiliseye kar kkrtan da hep bu
sylentiler deil mi?
HATHORNE : Bunlara bir son vermeli artk, sayn bakan.
DANFORTH (Gilese) : Bakn bana arkadanz doru sylyorsa gelsin, drst bir
insan olarak aka sylesin. Adn saklamak istiyorsa, bunun nedenini renmek
isterim. imdi size Devlet ve Kilise adna soruyorum: Bay Putnamn bir katil
olduunu size syleyen kimdir?
HALE : Efendimiz
DANFORTH : Evet, Bay Hale?
HALE :
Bilmezlikten gelemeyiz artk. Mahkeme mthi bir korku yaratt bu
memlekette.
DANFORTH : Demek mthi bir korku var bu memlekette. Siz korkar msnz bu
mahkemede sorguya ekilmekten?
HALE : Ben yalnz Allahtan korkarm, baym; halk mahkemeden korkuyor dedim,
dediim de dorudur.
DANFORTH (fkeli) : Halkn korkusunu bama kakmayn imdi. Halk bu
mahkemeden korkuyorsa, halk say alaa etmek istiyor, demektir.
HALE : Ama her sulu denen adamn sann dman olmas gerekmez.
DANFORTH : inde bir bozukluk olmayan insan, bu mahkemeden korkmaz, Bay Hale,
korkmaz! (Gilese) Mahkemeye hakaret suundan tutuklusunuz. imdi oturup aklnz
banza toplayn, yoksa btn sorulara yant verinceye kadar hapiste yatarsnz.
isterim, bay bakan: ki hafta nce bu ocuk, teki ocuklarn bugnk durumundayd.
(Btn korkusunu, fkesini, telan gizleyerek soukkanllkla konumaktadr.) Barp
ardn, lklar kopardn grdnz. stne cinler saldrd diye yemin etti,
duydunuz. Hatta eytann, u anda hapiste yatan bir kadn klna girip, ruhunu
elmek istediini bile sylemi size. eytana kar koyunca
DANFORTH : Biliyoruz btn bunlar.
PROCTOR : Evet biliyorsunuz, baym; ama ayn kz imdi yemin ediyor ki ne eytan grm,
ne cin, ne cad, ne ruh. stelik arkadalarnn bu ii yalandan yaptklarn da sylyor.
bekler. Mary Warren hkrn tutamaz. John Proctor, ona kuvvet vermek iin, ban tutar.
Danforth ban kaldrr, mendilini karr, burnunu siler. Dne dne pencereye doru
gider, tekiler yerlerinde kalr.)
(Korkudan hkrarak alamaya balar. Sadaki kap alr, Susana Walcott, Mercy
Lewis, Betty Parris ve sonunda Abigail girer. Cheever, Danfortha yaklar.)
CHEEVER : Ruth Putnam mahkemede yoktu. teki kzlar da yok.
DANFORTH : Bunlar yeter. Oturun ocuklar. (Sessizce otururlar.) Arkadanz Mary
Warrenn yeni ifadesi var. Yemin ederek diyor ki, ne ruh, ne de cad grm, ne de
eytanla ilgili hibir ey. Sizlerden hibirinin de byle bir ey grmediini ileri
sryor. (Ksa bir duraklama.) Bakn ocuklar, bu mahkeme yasa ile i grr. Yasaysa
ncile dayanr. ncili de Allah yazmtr. Allahn yazd ncilde cad ilerini yasak
eder. Bu suu ileyenleri lmle cezalandrr. (Ksa bir duraklama.) Bunu bylece
bilin. unu da syleyeyim ki, bu ifade, bizi oyalamak iin verilmi olabilir. Belki de
eytan Mary Warren kandrm, kutsal davamz baltalamaya gndermitir buraya.
yleyse, aslmay hak eder. Ama, dedikleri doru ise, ikiyzll brakp yalan
sylediinizi aka itiraf etmek, hakknzda hayrl olur. (Duraklama.) Abigail
Williams, ayaa kalkn! (Abigail ar ar ayaa kalkar.) Mary Warrenn savnda
doru bir yan var m?
ABIGAIL : Yok, efendim.
DANFORTH (dnr, nce Maryye sonra Abigaile bakar) : Hanginizin doru
sylediini ispat edinceye kadar kurtulamazsnz elimizden. inizde yalan sylediini
kendiliinden itiraf edecek var m, yoksa sorguya m ektireyim sizi?
ABIGAIL : Benim deiecek hibir szm yok, efenim. Yalan sylyor o kz.
MARY WARREN : Ben(Kendisine dik dik bakan Abigaile bir gz atar, sonra Proctora
dner.) Bay Proctor
PROCTOR (hemen sze kararak) : Abigail, kzlar ormana gtrm, sayn bakan.
rlplak dans etmiler.
PARRIS : Sayn bakan, bu adama
PROCTOR (atlarak) : Bay Parris onlar gece yars kendisi yakalam. te Abigail bylesine
ocuktur.
DANFORTH (hayretten donakalr, sonra, Parrise dner) : Bay Parris?
PARRIS : Hibiri plak deildi, sayn bakan. Bu adam
DANFORTH : Ama, ormanda dans ettiklerini grdnz. (Gzlerini Parristen
ayrmayarak bayla Abigaili iaret eder.) Abigaili de?
HALE : Sayn bakan, Beverlyden geldiim gn, Bay Parris bunu anlatt bana.
DANFORTH : Bunu inkar m ediyorsunuz Bay Parris?
PARRIS : nkar etmiyorum, baym. Ama hibirini plak grmedim, diyorum.
DANFORTH : Ama hora teptiini grdnz Abigailin.
PARRIS ( istemeye istemeye) : Evet, Bay Danforth.
HATHORNE : Sayn bakan, msaade eder misiniz? (Mary Warreni iaret eder.)
DANFORTH (kaygl) : Peki, buyurun.
HATHORNE : Mary, demek hi cad mad grmedin, ne eytan, ne de eytann elileri
seni korkutmadlar, hibir ktlk etmediler sana?
MARY WARREN (zor iitilir bir sesle) : Hayr, baym.
HATHORNE (yalann yakaladna sevinir) : yle iken, bu mahkemenin nnde
herkes cad diye sulandrlrken, tuttun, baylr gibi yaptn. Cadlar stme cinlerini
saldlar, beni bouyorlar dedin.
MARY WARREN : Yalan syledim.
DANFORTH : Anlamadm, ne dedin?
MARY WARREN : Yalan syledim, efendim.
PARRIS : Ama, buz gibi olduun da yalan m? Seni kendi elerimle tuttum ka kez. Elin
ayan buz gibiydi. Bay Danforth, siz de
DANFORTH : Ben de grdm birka kez.
PROCTOR : Yalancktan baylm, sayn bakan. Hepsi yaman oyuncu bunlarn?
HATHORNE : Peki, imdi de baylabilir mi yalancktan?
PROCTOR : imdi mi?
PARRIS : yle ya, niin baylmasn. imdi cinler saldrmyor ite zerine. Burada imdi
kimsenin cadlkla sulandrld yok. imdi syle de baylsn bakalm. Cinleri grsn
de baylsn yine, buz gibi olsun. (Mary Warrena dner.) Haydi, baylsana!
MARY WARREN : Baylaym m?
PARRIS : Evet ya, bayl! Mahkemede hep yalancktan bayldn ispat et bize.
MARY WARREN (Proctora bakarak) : Olmaz, baylamam imdi.
PROCTOR : Sen Allahn adn nasl azna alrsn! Ne suratla! Kaltak! Orospu!
HERRICK : John!
DANFORTH : Ne sylyorsun, be adam! Ne sylyorsun!
PROCTOR (soluk solua, bitkin) : Orospu, evet, orospu bu kz!
DANFORTH (afallayarak) : Ne sylediini
ABIGAIL : Bay Danforth, yalan sylyor!
PROCTOR : Suratna bakn! Bir lk da benim iin atar imdi! Cad der bana da! Ama
DANFORTH : Geme sylediin sz! spat etmek zorundasn sylediini!
PROCTOR (rpererek, can azna gelmi gibi) : Yattm, baym, ben yattm bu kzla!
DANFORTH : Ne dedin? Gnaha m girdin?
FRANCIS (kulaklarna inanamayarak) : John, sen syleyemezsin byle bir ey
PROCTOR : Ah, Francis, benim iimdeki ktlkten biraz sende de olsayd da halimden
anlasaydn! (Danfortha) nsan, durup dururken, adn kirletmez. Bundan kukunuz
olmaz herhalde.
PROCTOR : Kendi onuruma teneke aldm uluorta! Kendimi kepaze ettim nnzde! Bana
inanmazlk edemezsiniz artk, Bay Danforth. Karm susuzdur, tek kusuru bir
kahpenin kahpeliini fark etmi olmaktr.
ABIGAIL (Danfortha doru yryerek) : Ne biim bakyorsunuz bana? (Danforth
konumaz.) Ben byle kukuyla baktrmam kendime! (Dner, kapya doru yrr.)
DANFORTH : Buradan kmak yok Abigail! (Herrick nne durur; Abigail, gzleri
ate saarak, geri dner.) Bay Parris, gidin ieri, Bayan Proctor getirin buraya!
PARRIS ( itiraz eder gibi) : Ama, efendimiz, btn bunlar
DANFORTH (ksa keserek) : Getirin, diyorum size! Burada konuulanlardan tek kelime
sylemeyin kendisine. Gelirken de kapya vurup yle gelin. (Parris gider.) imdi
batakln dibine kadar ineceiz. (Proctora) Karnz drst bir kadndr diyorsunuz.
PROCTOR : mrnde tek yalan sylememitir. Kimi insan trk syleyemez, kimi insan
alayamaz, benim karm da yalan syleyemez. Neler ekmedim baym, bunu
anlayncaya kadar!
DANFORTH : Bu kz evinden att zaman ne yaptn vurdu mu yzne?
PROCTOR : Evet, baym.
DANFORTH : Demek biliyordu ilediin gnah?
PROCTOR : Evet baym, biliyordu.
DANFORTH : Peki. (Abigaile) Bak, kzm, Bayan Proctor seni byle bir gnah iin
attn sylerse, Allah yardmcn olsun! (Kapya vurulur.Danforth kapya doru
barr) Durun bir dakika! (Abigaile) Sen arkan dn. Dn abuk! (Proctora) Sen de
yle. (kisi arkalarn dner: Abigail yava yava dnerken bunun ne kadar gcne
gittii belli eder.) Hibiriniz yznz gstermeyeceksiniz Bayan Proctora.
Buradakilerin hibiri de tek kelime sylemeyecek, evet ya da hayr anlamna
gelebilecek hibir iaret yapmayacak. (Kapya dnp seslenir.) Girin! (Kap alr.
Elizabeth, Parrisle girer. Paris uzaklar. Elizabeth tek bana ortada durur.
Proctora bakar.) Bay Cheever, konuulacaklar kelime karmadan tutanaa geirin.
Hazr msnz?
DANFORTH (Mary ile burun buruna gelir) : tiraf edecek misin bu gc nereden
aldn? Syle, abuk!
ABIGAIL : iniyor, inecek aa! Yryor direin stne!
DANFORTH : Syle, abuk syle!
MARY WARREN (gzleri bolukta, korkuyla) : Syleyemem!
KIZLAR : Syleyemem!
PARRIS : At eytan iinden! Bak yzne korkmadan! Kov, yr stne! Biz seninle
beraberiz, Mary, kurtaracaz seni: Sen kar koy yalnz, kar koy, ylma!
ABIGAIL (yukar bakarak) : Bakn, bakn! Geliyor ite, geliyor!
(Abigail ile teki kzlar gzlerini koruyarak duvara doru koarlar. Sonra
kurtulamayacaklarn anlamlar gibi, korkun bir lk koparrlar. Mary, onlardan yana
olmaktan baka are bulamayarak, azn aar ve haykrr onlarla birlikte. Abigail ve teki
kzlar yava yava uzaklar, Maryyi yalnz brakrlar. Mary, gzlerini sanki kua dikerek tek
bana delirmi gibi barr. Herkes rke rke ona bakar. Proctor yanna gelir.)
PROCTOR : Mary, haydi syle artk bakana bunlarn...(Mary onun kendine yaklatn
grr grmez geriye frlar ve haykrr.)
MARY WARREN : Dokunma, dokunma bana! (Bu sz zerine kzlar kapnn nnde
dururlar.)
PROCTOR (ararak) : Mary!
MARY WARREN (Proctor gstererek) : Sen eytann adamsn!
TITUBA : Ooo! Barbados cehennem olur mu hi? eytan ne keyfeden bilsen Barbadosta!
Ne danslar, ne trkler ! Sizler burada rahat vermiyorsunuz ki zavallya! Buralar fazla
souk onun iin. Ruhu donuyor bizim Koca Olann bu sizin lkenizde. Barbadosda
bilsen ne tatldr o(Dardan bir kz brmesi iitilir. Tituba pencereye doru
srayp barr.) Evet, buradaym, Sultanm! Sarah, geldi, kral geldi!
SARAH GOOD : Buradaym Hametli, geliyorum! (Sarah arabuk plsn prtsn
toplarken,Hopkins, bir beki ile girer.)
HOPKINS : Vali vekili geliyor.
HERRICK (Titubay iterek) : Haydi be, yr, yr, abuk!
TITUBA (kar koyarak) : Dur canm! Benim iin geliyor! lkeme gnderecek beni!
HERRICK (Titubay kapya doru iterek) : Senin Koca Olan deil o, st bozuk bir koca
inek sadece! Haydi yr, yr!
TITUBA : Al beni eytan! Gtr beni!
SARAH GOOD (bara bara kan Titubann ardndan yryerek) : Syle, ben de
geliyorum! Syle, Sarah Good da geliyor de!
(Dardan Titubann sesi gelir: eytan, al gtr, lkeme beni! Hopkinsin sesi:
Yr!... Herrick dner, vr zvr toparlayp bir keye srmeye koyulur. Ayak sesleri,
duyarak dner: Danforth ve yarg Hathorne girerler. Ac soua kar kaln gocuklar
giymiler, apkalar da balarndadr. Arkalarndan Cheever gelir: Omzunda posta antas,
kolunun altnda yaz takmn koyduu yass bir tahta kutu vardr.)
DANFORTH : Onu sonra dnrz. imdilik Andover brak. Parris onunla birlikte
dua ediyormu. Garip deil mi? (Avularna hohlar, pencereye doru yrr, dar
bakar.)
HATHORNE : Bakanm, Bay Parrisi tutuklularla o kadar uzun boylu brakmak doru
bir ey deil gibi geliyor bana. (Danforth merakla ona dner.) Bu gnlerde bu adamn
baklar bir tuhaf.
DANFORTH : Bir tuhaf m?
HATHORNE : Dn, evinden
karken rastladm, merhaba dedim kendisine. Balad
alamaya, bir ey sylemeden yrd gitti. Kyde onun kendini salvermi halde
grnmesi iyi bir ey deil.
DANFORTH : Belki bir derdi vardr.
CHEEVER (soua kar ayaklarn yere vurarak) : nekler yznden olacak, baym.
DANFORTH : nekler mi?
CHEEVER : nekler ba bo sokaklara dkld, sahipleri hapiste. Kim bakacak bu ineklere,
bu yzden kyn ba dertte. nekler yznden attlar. Alamas bundan. Bu adamn
atp alamad zaman yok ki zaten. (Koridordan, birinin geldiini duyarak,
Hathorne ve Danforth ile birlikte dner. Parris girerken Danforth ban kaldrr.
Bitkin, rkek, kaln gocuu iinde ter dkmektedir.)
PARRIS (girer girmez Danfortha) : Gnaydn efendim. Geldiinize teekkr ederim. Sizi bu
kadar erken uyandrdm iin zr dilerim. Gnaydn Bay Hathorne.
DANFORTH : Rahip Halein buraya girmesini yasak etmitim.
PARRIS : Bir dakika, bakanm. (Geriye dnp, bir kou kapy kapar, gelir.)
HATHORNE : Onu tutuklularla yalnz m brakyorsunuz?
DANFORTH : Ne ii var burada?
PARRIS (dua eder gibi ellerini kaldrarak) : Bakanm, dinleyin beni! Allah gnderdi onu.
eride Rebeccay imana getirmeye alyor.
DANFORTH (ararak) : tiraf m ettirmek mi istiyor?
PARRIS (oturarak) : Dinleyin! Rebecca buraya geleli ay oldu, benimle bir tek szck
konumad. Oysa Hale ile oturmu, konuuyor. Kz kardei, Martha Corey, iki
kadn daha var yannda. Hale yola getiriyor onlar, sularn itiraf ettirecek, hayatlarn
kurtaracak.
DANFORTH : yleyse gerekten Allah gndermi onu. Peki, yumuadlar m bari?
Yola geldiler mi?
PARRIS : Daha gelmediler. Ama, sizi araym da, dedim, birlikte dnelim, acaba daha
doru olmaz m bunlar(Sylemeyi gze alamaz) Sormak istedim ki size, acaba
brakmaz mydnz
DANFORTH : Bay Parris, ak konuun! Nedir derdiniz?
PARRIS : Yeni bir eyler oldu, efendim, mahkemeninmahkemenin bunlar hesaba katmas
gerek. Yeenim, baym, yeenimYeenim kat sanyorum.
DANFORTH : Kat m?
PARRIS : Size bunu daha nce haber vermek istedim, ama
DANFORTH : Amas ne? Ne zaman kat?
PARRIS : gece oldu. Bakn ne oldu baym, bir gece Mercy Lewisde kalacam, dedi
bana. Ertesi gn dnmeyince, Bay Lewise adam gnderdim, sordumOysa
Mercyde babasna o gece bizde kalacan sylemi.
DANFORTH : kisi birden mi kam?
PARRIS ( korku iinde) : Evet, ikisi birden!
DANFORTH (telala) : Adam gndermeli pelerine. Nerede olabilir bunlar?
PARRIS : Bakanm, korkarm, bir gemiye bindi bunlar. (Danforth donakalr.) Kzm
anlatyor. Geen hafta hep gemi sz ediyorlarm. Sonra, bu gece,ne greyim,
dolabm zorlanp alm. (Gzyalarn tutmak iin ellerini gzlerine gtrr.)
HATHORNE : Paranz m alm?
PARRIS : Otuz bir arlnm gitti. Be param kalmad. (Yzn elleriyle kapar ve hkrmaya
balar.)
DANFORTH : Paris, ne beyinsiz adammsn sen! (Fena halde can sklarak odann
iinde dnceli dnceli, bir aa bir yukar yrr.)
PARRIS : Bana atmanzn bir yarar yok, baym. Salemden katklarna gre, bir eyden
korkuyordu bunlar. Yoksa kamazlard. (nandrmaya alr.) Durun bunun zerinde,
bakanm. Abigail, kyde olan biteni ok yakndan bilir. Andover haberleri buraya
yaylnca
DANFORTH : Andover ii yolunda. Cuma gn mahkeme orada kurulacak.
Soruturmalara yeniden balanacak.
PARRIS : Bundan eminim, baym, ama, buradaki sylentilere gre, halk ayaklanm
Andoverda. Hem de
DANFORTH : Andoverda ayaklanma falan yok.
PARRIS : Ben burada duyduklarm sylyorum size, Andover mahkemeyi kovmu diyorlar,
kimseye de cad laf ettirmiyorlarm. Burada birtakm insanlar toplanp bu haberlerle
besleniyorlar. nann bana, baym. Bir ayaklanma olacak burada, bundan korkuyorum.
HATHORNE : Ayaklanma m? Ne mnasebet! Kim aslsa, bakyorum, ky halk
memnun.
PARRIS : Hathorne, imdiye kadar aslanlar baka, bugn aslacak baka, Rebecca Nurse,
Bridget kadna benzemez: O Bishop ile evlenmeden, yl nikahsz yatmt onunla.
John Proctor da, ayyal yzden ailesini perian eden Issac Ward deildir.
(Danfortha) Bunlarn kyde byk bir saygnl var. Keke olmasayd, ama var.
Rebecca, daraacna gelip bir dua etti mi, korkarm, halk ileden kp stnze
yryecek.
HATHORNE : Bakanm, bu kadn cadlktan hkm giydi. Mahkemenin karar
DANFORTH (derin derin dnerek, Hathornea elini uzatr) : Durun rica ederim!
(Parrise) Peki, senin nerin nedir?
PARRIS : Bence bu idamlar geriye brakmal.
DANFORTH : Rahip Halein buraya dnmesi, ii deitirdi. Ona gvenebiliriz bence.
Bunlardan birine itiraf ettirebilirse, halk teki idamlar ho grebilir. O zaman hepsinin
eytana uyduklarna kuku kalmaz. Bunlar itiraf etmeden susuzuz diye bararak
aslrsa, kukular artacak. Birok drst insan onlara alayacak. Bu gzyalar altst
eder grdmz byk ii.
DANFORTH (biraz dndkten sonra Cheevera gider) : Listeyi ver bana!
PARRIS : Unutmamalsnz ki, baym, John Proctorn aforoz kdn okumak zere halk
ardm zaman, otuz kii bile yoktu dinlemeye gelen. Bu aka belli ediyor kzgn
olduklarn. stelik de
DANFORTH (listeyi inceleyerek) : Geri brakmak olmaz.
PARRIS : Aman efendim
DANFORTH : Siz unu syleyin bana: Bu adamlardan hangisi yola gelebilir sizce? Ben
kendim gidip gn douncaya kadar uraacam itiraf ettirmeye. (Listeyi Parrise
uzatr.)
PARRIS (listeye yalnzca bir gz atar) : Vakit yok, gn domasna da ok az kald.
DANFORTH : Elimden geleni yapacam. Hangileri iin umut var, dersin?
PARRIS (Listeye bakmaz bile. Titrek bir sesle) : Sayn bakanHanerbir haner
(rperir.)
DANFORTH : Haner ne demek?
PARRIS : Bu gece evden karken kapm anca ayaklarmn dibine rak diye bir haner
sapland. (Herkes susar. Danforth dnr.Parris haykrr.) Bu trllerini asamazsnz.
Yaamm tehlikede. Gece dar kmay gze alamyorum.
(Rahip Hale girer. Hepsi sessizce ona bakarlar. Yrrken zgn, bitkindir. Yznde her
zamankinden daha ak bir ifade vardr.)
DANFORTH : Kutlarm, rahip Hale, sizi hayrl iinize dnm grmekle memnunum.
HALE (Danfortha doru ilerleyerek) : Bunlar balamanzdan baka are yok.
Nuh diyor, peygamber demiyorlar.
HALE : Sayn bakan, idam bir hafta geciktirir, onlar itiraf ettirmeye altnz
halka bildirirseniz, bocalyor demezler sizin iin, insafl adam derler.
DANFORTH : Ben Allahn gnei durdur dedii Musa peygamber deilim. Onun iin,
Allahn verdii cezann vaktini deitiremem. Cezalarn vaktinde grmek haklardr.
HALE (daha sert) : Allah sizden isyan karmanz istiyor sanyorsanz
aldanyorsunuz, Bay Danforth.
DANFORTH (atlarak) : syan laf duydunuz mu kyde?
HALE : Yetim ocuklar ev ev dolayorlar. Sahipsiz hayvanlar yollarda baryor,
rm ekinlerin kokusu sarm ortal, herkesin yaam bir orospunun lna
kalm, siz hl isyan laf var m, yok mu diye soruyorsunuz. Nasl oldu da hl btn
vilayeti yakmadlar diye sorsanz daha iyi edersiniz.
DANFORTH : Bay Hale, siz bu ay Andoverda vaaz ettiniz mi?
HALE : Allaha kr, Andoverda bana gereksinmeleri yok.
DANFORTH : Siz benimle alay ediyorsunuz, baym. Ne diye dndnz buraya?
HALE :Niin mi? Gayet basit. eytann elisi olarak geldim. Hristiyanlar
fitliyorum, birbirlerine iftira etsinler diye. (Ciddileir.) Elim yzm kan iinde.
Grmyor musunuz, kana boyand elim yzm!
PARRIS : Hit! (Ayak sesleri duymutur. Herkes kapya bakar. Herrick, Elizabeth ile birlikte
girer. Elizabethin bileklerinde ar zincirler vardr. Herrick zincirleri karr.
Elizabethin st ba kir iindedir. Benzi umu, bitkin bir haldedir. Herrick kar.)
DANFORTH (pek nazik) : Bayan Proctor! (Elizabeth kmldamaz.) yisiniz inallah!
ELIZABETH : Alt aym daha var kurtulmaya.
DANFORTH : Merak etmeyin, cannza kyacak
deiliz. Biz(Nasl balayacan
bilemez, alk deildir bu trl konumalara.) Bay Hale, bayanla siz konuur
musunuz?
HALE : Bayan Proctor, kocanz bu sabah aslacak.
(Duraklama.)
(Bir grlt. Ta stnde srklenen ayak sesleri. Herkes dnp bakar. Bir duraklama.
John Proctor, Herrick ile girer. Bilekleri zincirlidir. Bir baka adam olmutur. Sa sakal
birbirine karm, st kirli. Gzleri stlerine bir rmcek a gerilmi gibi bulank. Kapnn
eiinde durur, gzleri Elizabethe iliir. kisi arasnda doan heyecan, bir an herkesi
susturur. Hale, yrei szladn aka belli ederek, Danfortha yaklar ve dingin konuur.)
(Ba baa kalnca Proctor, Elizabethe doru yrr, durur. kisi de hzla dnen bir
dnya stnde zor ayakta duruyor gibidir. Hava sonsuz bir ac ile dolar. Proctor elini pek
gerek olmayan bir varla uzatr gibi uzatr, Elizabethe dokunur dokunmaz boazndan yar
glmsemeye, yar aknla benzer garip, yumuak bir ses kar. Elizabethin elini okar,
sonra avucuna alr. Bir an sonra, bitkin bir halde oturur. Elizabeth de karsna oturur.)
PROCTOR : ocuk?
ELIZABETH : Byyor.
PROCTOR : tekilerden haber var m?
ELIZABETH : yiler. Rebeccann olu bakyor onlara.
PROCTOR : Sen grmedin mi?
ELIZABETH : Grmedim. (Bir fenalk geirir gibi olur, kendini tutar.)
PROCTOR : Sen bir meleksin, Elizabeth!
ELIZABETH : kence ettiler mi sana?
PROCTOR : Ettiler. (Duraklama. Elizabeth, iinde kabaran bir gzya seline kendini
kaptrmamaya alr gibidir.) imdi de canm alacaklar neredeyse.
ELIZABETH : Biliyorum. (Duraklama.)
PROCTOR : Kimseitiraf etmedi ya?
ELIZABETH : oklar etti.
PROCTOR : Kimler?
ELIZABETH : Yzden fazla, diyorlar. Ballard kadn rnein, saiah Goodkind de
okok
PROCTOR : Rebecca?
ELIZABETH : Rebecca etmedi. Onun bir aya cennette zaten. Kimse ktlk edemez
artk ona.
PROCTOR : Ya Giles?
ELIZABETH : Duymadn m?
PROCTOR : Nereden duyaym kapadklar yerde?
ELIZABETH : Giles ld.
PROCTOR (inanamaz gibi bakar) : Ne zaman astlar?
ELIZABETH (soukkanllkla) : Aslmad. Ne evet dedi, ne hayr sorduklarna. Suum
yok dese asacaklard muhakkak, mal mlk de gidecekti elinden. Onun iin sustu ve
yasa karsnda Hristiyan olarak ld. Byle lnce iftlik oullarna kalabilecek.
Yasa yle. Evet ya da hayr demedike, kimse byclkle mahkum edilemiyor.
PROCTOR : Peki ama, nasl ld?
ELIZABETH (yavaa) : Ezdiler, John.
PROCTOR : Ezdiler mi?
ELIZABETH : Koca talar koymular gsnn stne, evet ya da hayr desin diye ta
stne ta koymular. (Elizabeth Gilesi hatrlayarak glmser.) Anlattklarna gre
yalnz u szler km azndan: Bir ta daha! yle demi ve lm.
PROCTOR (akn, perian) : Bir ta daha!
(Duraklama.)
PROCTOR (Byk bir irade gcyle; ama Elizabethe pek bakamayarak) : Benim aklmdan
itiraf etmek geti, Elizabeth. (Elizabeth hibir ey belli etmez.) Ne dersin, itiraf etsem
mi dersin?
ELIZABETH : Ben bir ey diyemem, John. (Duraklama.)
PROCTOR (basit bir ey sorar gibi) : Sen ne yapmam isterdin?
ELIZABETH : Sen ne yaparsan benim istediim de odur. (Bir an duraklama.) Yaaman
isterim elbet, John. Ona kuku yok.
PROCTOR (durur, sonra umutsuzca) : Gilesin kars? tiraf etti mi?
ELIZABETH : Eder mi hi!
PROCTOR : Bu bir aldatmaca, Elizabeth!
ELIZABETH : Nedir aldatmaca olan?
PROCTOR : Daraacna bir evliya gibi gidemem, bu, dnyay kandrmak olur. Evliya deilim
ben. (Elizabeth susar.) Ben drst olamadm, Elizabeth. yi bir insan deilim ben.
Geri, itiraf edersem, yalan sylemi olacam ama, hi gnaha girmemi de deilim.
ELIZABETH : Ama itiraf etmedin ya imdiye kadar. yi insan olduunu gsterir bu
senin.
PROCTOR : Susuyorsam hncmdan susuyorum. Kpeklere yalan sylemek arna gidiyor
insann. (Duraklama. lk defa olarak Elizabethe sklmadan bakar.) Beni balaman
isterdim Elizabeth.
ELIZABETH : Balayacak ben deilim ki, John. Ben
PROCTOR : Bunda biraz olsun drstlk grmeni isterim. mrlerinde hi yalan sylememi
olanlar, ruhlarn tertemiz tutmak iin lsnler. Ama ben yalan sylemi olurum
lmekle. Bu bo gururla ne Allah kandrabilirim, ne de ocuklarm beladan
kurtarabilirim. (Duraklama.) Ne diyorsun?
ELIZABETH (boazna yumruk gibi tkanan hkrklar tutarak) : John, sen kendi
kendini balamazsan benim seni balamam neye yarar? (Proctor derin bir azap
iinde biraz dner.) Benim ruhum deil kurtarlacak olan, John, seninki. (Gerekten
bir yeri aryormu gibi ayaa kalkar, bir yant bulmaya can atyormu gibi ayaklar
stnde yava yava dorulur; Elizabeth dndn sylemekte zorluk eker. Zaten
alad alayacak durumdadr.) Yalnz undan emin olabilirsin, John. nk ben
biliyorum artk bunu. Yapacan ey ne olursa olsun, iyi bir insann yapaca ey
olacaktr. (Proctor kukuyla Elizabethin gzlerini arar.) Bu ayda iimi yokladm,
John. (Duraklama.) Benim de gnahlarm var. Ben souk bir kadn olmasaydm
bakasyla gnaha girmezdin sen.
PROCTOR (azap iinde) : Yeter, yeter!
ELIZABETH (iini dkerek) : Benim ne olduumu bil, daha iyi.
PROCTOR : Brak bunlar! Ben biliyorum seni.
ELIZABETH : Benim gnahlarm sen ykleniyorsun, John.
PROCTOR : Hayr, kendi gnahm ykleniyorum, kendi gnahm.
ELIZABETH : Ne tatsz, ne zavall bir yaradlta olduumu gryorum. Gerek bir
sevgi beslemeye hakkm yoktu. Seni kucaklarken inanmyordum seni sevdiime. Bir
trl beceremedim sana sevdiimi sylemeyi. Kasvetli bir evde yaattm seni.
(Hathorneun girmesi zerine rperir.)
(Proctor zor soluk alarak, bolua bakar, sonra Elizabethe dner. Elizabeth, yalvarr
gibi gelir ona doru, titrek bir sesle.)
ELIZABETH : Ben senin yargcn deilim, olamam. (Onu kurtarmak ister gibi) Bildiin
gibi yap! Bildiin gibi yap!
PROCTOR : Sen syleyebilir miydin byle bir yalan? Karlk ver; syleyebilir miydin
onlara? (Elizabeth yant vermez.) Syleyemezdin, kzgn demirlerle dalasalar seni,
syleyemezdin! Kt bir ey bu, biliyorum, kt. Ama olsun, yapyorum ite.
(Hathorne, Danforth, Parris, Cheever, Hale girerler.Bu girite i adamlarnn telal
abukluu vardr: Buzlar zlm gibidir.)
PROCTOR : Birer evliya gibi lecek onlar. Adlarna leke srmek istemem.
DANFORTH (kuku ile) : Bay Proctor, sen de inanmyor musun evliya gibi
leceklerine?
PROCTOR (kaamakl) : eytanla ibirlii ettiine hi inandm yok bu kadnn.
DANFORTH : Siz bana baksanza, baym! Grevinizin ne olduunu anlamyorsunuz.
Onun inanp inanmam olmas nemli deil. Bu kadn, ocuklar byleyip
ldrmekle sulu, siz de cinleri Mary Warrenn stne salmakla. Burada yalnz sizin
ruhunuzun durumu grlyor. Ya ruhunuzu temizlediinizi ispat edersiniz, ya da bir
Hristiyan lkesinde yaayamazsnz. imdi syle misiniz bana, eytanla kimler birlik
oldu sizinle? (Proctor susar.) Bildiinize gre, Rebecca Nurse hi
PROCTOR : Ben yalnz kendi gnahlarm sylyorum. Bakalar iin hibir ey
syleyemem. (Bararak) Dilim varmaz buna!
HALE (Danfortha abuka) : Sayn bakan, kendi itiraf ediyor, yeter! mzalasn,
brakn, imzalasn!
PARRIS (heyecanla) : Bu imza ok ie yarayacak, baym. Ad ok ar basar onun. Btn
ky sarslr Proctor itiraf etti diye. Rica ederim, brakn, imzalasn. Gne dodu,
bakanm.
DANFORTH (dnr, sonra istemeye istemeye) : Haydi peki, gel! mzala ifadeni!
(Cheevera) Ver imzalasn! (Cheever, bir elinde itiraf kad, bir elinde kalem,
Proctora gider. Proctor kada bakmaz.) Haydi, Proctor imzala!
PROCTOR (ifadesine bir gz attktan sonra) : Hepiniz duydunuz ite, yeter.
DANFORTH : mzalamayacak msn?
PROCTOR : Hepiniz tanksnz ite, daha ne istiyorsunuz?
DANFORTH : Sen benimle alay m ediyorsun? Ya imzalarsn, ya bu itiraf saylmaz.
Anladn m? (Proctor can ekiir gibi soluk alarak kad sraya koyar ve imzalar.)
PARRIS : Allahm, sana ok kr!
(Proctor imzasn atar atmaz, Danforth kada uzanr. Fakat Proctor hzla geri eker.
ine hem byk bir korku, hem dayanlmaz bir fke dolar.)
DANFORTH (akn fakat ince bir davranla elini uzatr) : Verir misiniz ltfen?
PROCTOR : Hayr!
DANFORTH (dediini Proctor anlamam gibi) : Bay Proctor, kad verir misiniz,
diyorum.
PROCTOR :Hayr, hayr! mzaladm, grdnz. Yeter. Bu kada gerek yok artk.
PARRIS : Proctor, kyn grmesi gerek bu
PROCTOR : Allah kahretsin ky! Ben Allah nnde itiraf ettim. O grd adm, yeter.
DANFORTH : Yok, baym, yle deil. Bize
PROCTOR : Benim ruhumu kurtarmak istiyordunuz, deil mi? yle demediniz mi? te oldu!
tiraf ettim! Ne istiyorsunuz baka?
DANFORTH : tiraf etmesine ettiniz, ama
PROCTOR : tiraf ettim mi, etmedim mi? Ettim. Gnah karmak iin kalabalk m gerek?
Allahn gereksinmesi yok benim admn kilise duvarna aslmasna! Allah bilir benim
adm! Allah bilir benim ne gnah ilediimi! Yeter bu kadar!
DANFORTH : Bay Proctor
PROCTOR : Ben, kullandrmam kendimi size! Sarah Good, Tituba deilim ben! John
Proctorm ben! inize elverdii gibi kullanamazsnz beni! Canm kurtarmak iin
kendinize alet edemezsiniz beni!
DANFORTH : Benim byle bir ey
PROCTOR : ocuum var benim. Dostlarm satarsam nasl retirim onlara adam
olmasn?
DANFORTH : Dostlarnz sattnz yok
PROCTOR : Kandrmayn beni! Bu kat kilise duvarna aslnca, dostlarma ne yapm
oluyorum ben? Azlarn amadan aslacaklar gn, lekelemi olmuyor muyum
onlar?
DANFORTH : Bay Proctor, benim istediim sadece yasalara uygun
PROCTOR : Yksek mahkemenin basnz siz! Bir sznz yeter! tiraf ettiimi syleyin.
Proctor diz kt, bir kadn gibi alad deyin? Ne isterseniz deyin, ama benim adm
DANFORTH : Peki, ayn ey deil mi canm? Ha ben sylemiim, ha sen imza
etmisin
PROCTOR : Yoo! Ayn ey deil! Bakalarnn syledii ey nerede, benim imzaladm ey
nerede! Ayn ey olur mu hi!
DANFORTH : Ne demek? Serbest braklnca bu itirafn inkar m edeceksin yani?
PROCTOR : Hibir eyi inkar edeceim yok!
DANFORTH : yleyse anlatn bana, Bay Proctor, neden istemiyorsunuz
PROCTOR : Bu ad, benim adm da onun iin! Yaamda bir baka adm daha olamaz da onun
iin! Yalan, yalan sylyorum, yalana imza atyorum da onun iin! Aslanlarn
ayaklarnn tozuna deemem de onun iin! Adm olmadan nasl yaayabilirim? Ben
size ruhumu verdim, siz de adm brakn bana!
DANFORTH (Proctorn elindeki kada parman uzatarak) : Bu kat bir yalan m?
Yalansa kabul etmiyorum onu! Buna ne dersin? Benim yalanla iim yok, baym!
(Proctor kmldamaz.) tirafn doru drst verirsin elime, yoksa ipten kurtaramam
seni! (Proctor susar.) Ya o, ya bu, Proctor, se!
DANFORTH : Muhtar!
PARRIS ( yrtlan kat kendi yaamym gibi, umutsuzca) : Proctor! Proctor!
HALE : Behey adam! Asacaklar seni! Nasl yaparsn bunu?
PROCTOR (gzleri ya dolu) : Yaparm ya! Sizlere nasip olan tek mucize de bunu bana
yaptrm olmak! Siz de yaptnz yapacanz byy: nk bir iyilik kvlcm parlar
gibi oldu John Proctorn iinde! Bir bayrak olacak kadar byk bir iyilik deil, ama
byle kpeklere atlmayacak kadar beyaz ve temiz bir iyilik! (Elizabeth kendinden
gemi bir halde Proctorn zerine atlr, elini alp yzne gtrerek alamaya
balar.) Alama nlerinde! Gzya holarna gider onlarn! Ger gsn karlarnda!
Tatan bir yrek gster onlara! Vur suratlarna yreini! (Elizabethi kucana alp
yerden kaldrr ve cokunca per.)
REBECCA : Hibir eyden korkma! Bir baka mahkeme bekliyor hepimizi!
DANFORTH : Gtrn, asn bunlar meydanda! Kim alarsa bunlara, dinsiz, imansz
demektir! (Yolundakilere arparak kar gider. Herrick, Rebeccay gtrmek ister,
Rebecca decek gibi olurken Proctor tutar: Rebecca ona soukkanllkla bir gz
atar.)
(Herrick ikisiyle yrr. Hathorne ile Cheever, arkalarndan karlar. Elizabeth, kapya
bakakalr.)
PARRIS ( korku iinde, Elizabethe) : Git konu! iten gemeden git konu!
(Dardan bir davul grlts gelir. Parris rperir. Elizabeth pencereye koar.)
PARRIS : Ko git yanna! (Yazgsn geri ekmek ister gibi kapya doru atlr.) Proctor!
Proctor!
HALE : Kadnm, git yalvar ona! (Kapya atlmak isterken durur, Elizabeth dner.)
Kocan gururuna kurban gidiyor! Bo bir gurura kurban gidiyor! (Elizabeth gzlerini
karr ondan, pencereye dner. Hale diz kp yalvarr ona.) Git, yardm et ona! Ne
olacak, lecek de ne olacak? Toprak m beenecek yaptn? Kurtlar m karacak
doruyu ortaya? Git, ne olur, git syle de, korkmasn kk dmekten!
ELIZABETH (baylmamak iin kendini tutar, pencerenin demirlerine sarlp barr) :
Btn iyiliin stnde imdi! Hi alr mym bunu stnden, Allah esirgesin!
(Gittike ykselen son davul sesleri. Hale alaya alaya dua eder. Doan gne ieri
szp yzne vurur.)