You are on page 1of 143

Giorgio Agamben

Radikal siyaset kuramcs, filozof. 1942'de talya'da dodu, halen Venedik


niversitesinde felsefe profesrd r. Eserlerinden bazlar unlardr: lnfanzia
e storia: Distruzione defl'esperienza e origine de/la storia (1978) [ocukluk ve
Tarih], idea de/la prosa (1985) [Nesir Fikri], Homo sacer: il potere sovrano e

la vita nuda (1995) [Kutsal insan: Egemen Hayat ve p lak Hayat), Quel ehe

resta di Auschwitz. L'archivio e il testimone. Homo sacer /il (1998) [Tank ve


Ariv: Auschwitz'ten Artakalanlar], La comunita ehe viene (2001) [Gelmekte
Olan Ortaklk), L'aperto. L'uomo e /'animale (2002) (Aklk: insan ve Hayvan],
Stato di Eccezione. Hama sacer, 2, 1 (2003) [Olaanst Hal), Profanazioni

(2005) [Dnyeviletirmeler] Che cos'e un dispositivo? (2006) [Dispozitif Nedir],


Signatura rerum. Su/ Metoda (2008) [eylerin iareti: Yntem zerine].

Suna Kl

Polatl'da dodu. Ankara niversitesi DTCF ltalyan Dili ve Edebiyatndan


mezun olduktan sonra uzun bir sre ticari evirmenlik yapt. talyancadan
Lautrec'in Son Pembesi'ni (A. Barbero); lspanyolcadan Karanlklarn Efendisi

(E Sabato), Sefarad (A.M. Molina), Konumalar (F.G. Lorca) ve Tersane'yi (J.C.


Onetti), Katalancadan Maviliin Sonunda (C. Riera), itiraf Ediyorum(). Cabre),
Gvercinler Gitti inde 'yi (M. Rodoreda) evirdi. Halen eitli yaynevlerine
editrlk yapyor.

alef
ALEF KITAPUGI DiZiSi 4

plaklklar

Giorgio Agamben

Felsefe Sanac Escecik

lcalyanca orijinal ad Nudita Noccecempo SRL 2009

AlefYaynevi, 2010

Eserin celif haklar uluslararas yasalarca korunmakcadr. izinsiz oalclamaz.

Ocak 2017

978-9944-494-94-6
Yaynclk sercifka no: 24965

eviren ve noclandran: Suna Kl

Yayma hazrlayan: Sinan Kl

Kapak tasarm: Sinan Kl

Kapak resmi: Amonio Corradini, Tevazu, 1749-1752,


Sama Maria della Pieta dei Sangro, Napoli

Quesco libre e scaco cradotco grazie ad un contribuco per la traduzione assegnaco

dal Ministero degli Affari Esceri ltaliano.

Bu kitap, kalya Dileri Bakanl tarafndan tahsis edilen tercme katks

sayesinde baslmcr.

Bask: Mutlu Basm Yayn (sertifika na: 18569) cif. (212) 577 72 08

Alef Yaynevi

Cemal Nadir Sokak Byk Milas Han no: 24/17 Caalolu/ stanbul

cif. (212) 245 56 27 www.alefyayinevi.com info@alefyayinevi.com

www.facebook.com/alefkitap cwitter.com/alef_kitap @alefyayinevi


Giorgio Agamben

IPLAKLIKLAR

Felsefe

TALYANCA ASLINDAN EVREN:

Suna Kl

R! a 1 ef yay nevi
indekiler

1 Yaratm ve Kurtarma 7
2 ada Nedir? 17
3 K. 29
4 Hayaletler Arasnda Yaamann
Yararlar ve Sakncalar 51
5 Yapmayabileceimiz ey zerine 57
6 Kiisiz Kimlik 61
7 plaklk 71
8 Yce Beden 111
9 Bir kzn Al: abat, Bayram ve
lemezlik zerine Dnceler 125

10 Dnya Tarihinin Son Blm 137

Kaynaka 139
Resimlerin Listesi 143
Yaratm ve Kurtarma

. Peygamberler Bat tarihinde abucak gzden kaybolur. Nebi


figr olmakszn Yahudilii anlamann mmkn olmad
doruysa, peygamber kitaplar Kutsal Kitap'ta her anlamda
merkezi bir yer igal ediyorsa, peygamberlii eylemde ve za
manda snrlama eilimindeki glerin Yahudiliin iinde
teden beri alt da bir o kadar dorudur. Bylece Rabbi
gelenei peygamberlii i 587' de Birinci Tapnan ykmyla
sona eren ideal bir gemile snrlamay benimser. "Son pey
gamberler, Hagay, Zekeriya ve Malaki'nin lmnden sonra
ilahi esin," diye retir Rabbi'ler, "1srail'i terk etti; yine de gk
sel mesajlar bat kol (kelime anlam 'sesin kz,' yani Tevrat'n
szl gelenei, yorum ve aklamas) vastasyla ulayor ona."
Hristiyanlk, ayn anlamda, peygamberliin asli ilevini ka
bul eder ve hatta Eski ve Yeni Ahitler arasndaki ilikiyi pey
gamberlik terimleriyle kurar. Ama, zellikle Mesih yeryzn
de ortaya kp vaadi yerine getirdiinden, peygamberin var
olma nedeni ortadan kalkar ve Pavlus, Petrus ve arkadalar
kendilerini havari (yani "gnderilmi") olarak takdim ederler,
asla peygamber olarak deil. Bu nedenle Hristiyan gelenein
de peygamberlik iddiasnda bulunanlar, Ortodoksluka ku
kuyla karlanmaktan kurtulamaz. Benzer ekilde, peygam
berlikle herhangi bir ekilde temas kurmak isteyenler, bunu
ancak Kutsal Kitap' yeni bir tarzda okuyarak ya da kaybettii
8 IPLAKLIKLAR

ilk anlamn vererek, Kutsal Kitap'n yorumu araclyla yapa


bilir. Hristiyanlkta olduu gibi Yahudilikte de yorumbilgisi
peygamberliin yerini almtr, peygamberin ii ancak yorum
eklinde uygulanabilir.
Doal olarak peygamber Bat kltrnde tamamen yok
olmamtr. eitli klklarda ll bir biimde iini yapma
y srdryor, hatta belki dar anlamda yorumbilgisel evre
nin dnda da. Bu yzden Aby Warburg, Nietzsche ile Jakob
Burckhardt' nebinin iki zt tr olarak snflandrmt; ilki
nin yz gelecee ikincininki gemie dnkt. Benzer bir
biimde Michel Foucault College de France' daki ubat 984
tarihli dersinde antik dnyada hakikati dile getiren drt figr
birbirinden ayryordu: peygamber, bilge, uzman ve doruyu
syleyen (parrhesiast). Bir sonraki dersinde onlarn soyundan
gelenlerin izini modern felsefe tarihinde srmeye davet etti.
Ancak yine de bugn hi kimse peygamberlik konumunu do
rudan kendisi iin talep etmeyecektir, hi deilse genel olarak.

2. slamiyette peygamberin muhtemelen daha asli bir ilevi


yerine getirmesi dikkat ekicidir. Sadece dar anlamda Kutsal
Kitap'takiler deil, brahim, Musa ve sa da peygamber olarak
tanmlanmtr. Bununla birlikte dierlerinden stn olarak
Muhammed "peygamberliin mhr"dr, kitabyla peygam
berlik (ki slamiyette de Kuran'n tefsiri eklinde gizlice sr
mekte) tarihini kesin olarak kapatan kiidir.
Fakat slami gelenein, peygamber figrn ve ilevini
Tanr'nn iki iine ya da eylemine skca balamas manidar
dr. Bu retiye gre Tanr'da iki farkl i ya da praksis (snnet)
vardr: yaratma ii ve kurtarma ii (ya da Emir). Peygamberler
ikincisinde yer alr; uhrevi kurtulu iin araclk ilevi grr
ler. Melekler birincisinde yer alr; yaratma iini temsil ederler
YARATIM VE KURTARMA 9

(parolas blis'tir-balangta kralln emanet edildii ama


Adem'e tapmay reddeden melek). "Tanr'nn" diye yazyor eh
ristani "iki ii ya da praksisi vardr: biri yaratmyla ilgilidir,
dieri Emriyle. Emir iini yerine getirmek iin peygamberler,
yaratma iinde ise melekler arac olarak hizmet ederler. Ve
Emir yaratmdan daha yce olduundan Emrin aracs (yani
peygamber) yaratmn aracsndan daha ycedir."
Hristiyan teolojisinde ise Tanr'da birlemi olan her iki i,
lemede iki farkl kiiye yklenmitir: Baba ve Oul'a, kadir-i
mutlak yaratc ile Tanr'nn, gcnden yoksun brakt kur
tarcya. slami gelenekte kurtarmann sralamada yaratmdan
nde olmas, takip eder gibi grnenin aslnda nce olmas ok
nemlidir. Kurtarma yaratlanlarn cennetten kovulmalarna
are olmaz ama yaratm anlalr klan, ona anlamn veren de
odur. Bu yzden slamda peygamberin varlklarn ilkidir
(Yahudi geleneinde Mesih'in adnn dnyann yaratlmasndan
nce yaratlm olmas gibi, ve Hristiyanlkta Oul'un Baba'dan
tremi olmakla birlikte onunla etzl ve akran olmas gibi).
Ve hibir ey, kurtarma iinin yaratma iine olan nceliini yine
kurtarma iinin, yaratlanda herhangi bir hakszln ortaya k
masndan nce gelen bir onarm ihtiyac olarak sunulmas kadar
iyi ifade edemez. "Tanr melekleri yarattnda," diye bildiriyor
bir hadis, "onlar balarn gkyzne kaldrdlar ve sordular:
'Efendimiz kiminlesin?' O da cevap verdi: 'Hakszln kurban
olanlarlaym, ta ki haklar geri verilinceye kadar.'"

3. Aratrmaclar Tanr'nn iki iinin Kuran'n sadece tek bir


ayetinde ("yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Kuran
7:54) birlikte ortaya kmasnn anlam zerinde durmular
dr. Baz yorumculara gre ayet, tektanrc dinlerde kurtarc
bir Tanr'ya kar yaratc bir Tanr'y koyan belirsiz bir eli-
IO IPLAKLIKLAR

kiyi giderir (Gnostik ve Marsiyonist versiyonlarda bu kartlk


vurgulanr; dnyann yaratcs zalim bir Demiurgos karsn
da dnyaya yabanc ve kefaretle kurtuluun kaynakland bir
tanr). Kkenleri ne olursa olsun yaratma ve kurtarma iinin
tanrsal eylemin iki kutbunu oluturmas elbette slama zg
deildir. ayet Tanr'nn, insanlarn belirleyici sorunlarn d
ndkleri yer olduu doruysa, o halde bunlar insani eylemin
de iki kutbunu oluturur.
Bylece iki ii balayan iliki de bir o kadar ilginleir: iki
i farkldr, hatta birbirinin zdddr, bununla birlikte birbir
lerinden ayrlamazlar. Kim i gryor ve retiyorsa o ayn za
manda yarattn kurtarmal ve zgrle kavuturmaldr.
Yapmak yetmez, yaplan kurtarmay bilmek de gerekir. Hat
ta, kurtarma grevi yaratma grevinden nce gelir, yapmann
ve retmenin yegane meruluu yaplm ve retilmi olan
kurtarma becerisidir neredeyse.
Gerekten de her insani varlkta iki i arasndaki sessiz ve
karmak ba tekildir; peygamber szyle yaratc sznn
birbirine son derece yakn ve birbirinden ayr ilerleyii, (dur
makszn retmemizi ve ileriye bakmamz salayan) melein
gc ile (bir o kadar durup dinlenmeksizin yaratm srecini
yeniden ele alan, ykan ve durduran ve bu ekilde yaratm s
recini tamamlayan ve kurtaran) peygamberin gcnn iler
leyii tekildir. Ve bu iki ii bir arada tutan zaman da bir o ka
dar tekildir, ritim de: kefaretin yaratmi izlemesi ama aslnda
ondan nce gelmesi gibi, yaratmn kefaretten nce gelmesi
ama aslnda onu izlemesi.

4.slamda ve Yahudilikte kurtarma ii-neminin derecesi


ne bal olarak sralamada yaratma iinden nce gelse de-bir
yaratlm varla emanet edilmitir: peygamber ya da Me-
YARATIM VE KURTARMA

sih (Hristiyanlkta bu dnce yle temellendirilir: Oul


Baba ile etzl olsa bile ondan tremitir, yaratlm deil
dir). ehristani'nin yukarda verdiimiz szleri, gerekten de
yle devam ediyor: "Ve u hayrete ayandr: ruhsal varlklar
[melekler] dorudan Emir'den gelseler dahi yaratmn araclar
oldular, yaratlm cismani varlklar [peygamberler] ise Emir'in
araclar oldular." Burada, hayret verici olan, yaratlm olann
kefaretinin yaratcya (ya da dorudan yaratc gten gelen
meleklere) deil de bir yaratlana emanet edilmi olmasdr.
Demek yaratm ve kurtarma bir ekilde birbirine yabanc ka
lr; yani rettiimiz eyi kurtarabilecek olan ey iimizdeki
yaratm ilkesi deildir. Bununla birlikte, yaratma iini kur
tarabilecek-ve kurtarmas gereken-ey yine yaratma iinin
sonucudur ve ondan gelir. Mevkide ve saygnlkta nde gelen
kendisinden aada olandan trer.
yleyse, dnyay kurtaracak olan, ruhani, meleklere zg
g (son tahlilde eytani g)-ki insanlar ilerini (isterse sa
natsal ya da teknik iler, sava ya da barla ilgili iler olsun)
onunla retirler- deil, daha mtevaz ve cismani bir gtr,
yaratlm varlklar olarak insanlarn sahip olduu bir g.
Ama peygamberde iki gcn bir ekilde bulutuu anlamna
da gelir bu; kurtarma iinin gzetmeni, onun varoluu gerei
yaratma aittir.

5. Modern a kltrnde felsefe ve eletiri peygamberin kur


tarma iini miras edindi (nceleri kutsal alanda tefsire emanet
edilmiti bu). iir, teknoloji ve sanat meleklere zg yaratma
iinin miraslardr. Ancak dini gelenein seklerlemesi s
recinde bu disiplinler kendilerini son derece isel bir ekilde
birbirine balayan ilikiye dair hafzann tamamn peyderpey
yitirdiler. likilerini belirler gibi grnen karmak ve nere-
I2 IPLAKLIKLAR

deyse izofrenik miza buradan gelmektedir. Bir zamanlar air


iirini anlatmay bilirdi ("iiri nesirle amak" diyordu Dante),
eletirmen de airdi. imdi yaratma iini yitirmi olan eletir
men onu yarglyor gibi yaparak cn alyor; artk kendi ese
rini korumay bilmeyen air, kendini melein uarlna gz
kapal teslim ederek bedel dyor. Aslnda bu iki i (zerk ve
birbirinden bamsz grnrler) ayn tanrsal gcn iki eh
residir; ve en azndan peygamberle ilgili olduklarnda tek bir
varlkta toplanrlar. Yaratma ii gerekte peygamberin kurtarma
iinden kopmu bir kvlcmdan ibarettir; kurtarma ii de me
leklere zg yaratmn kendi bilincine varm bir parasndan.
Peygamber bir melektir, tam da kendisini eyleme iten drtde,
yaayan bedeni aniden farkl bir aciliyetin szsn hisseder. Belki
bu sebeple antik biyografiler Platon'un aslnda bir tragedya ai
ri olduunu, ancak lemesini oynatmak zere tiyatroya gider
ken Sokrates'in sesini iitip tragedyalarn yaktn anlatrlar.

6. Bununla birlikte, deha ile yetenek nasl ki airin iinde bir


leiyorsa (kken itibariyle farkl hatta karttrlar), yaratma ii
ile kurtarma ii de, tek bir Tanr'nn iki gcn temsil ettik
leri dnlrse, bir ekilde iten ie birleik kalr. Ne var ki
iin statsn, yine yaratm ile yetenein deil, deha ile kur
tarmann att imzann sonucu belirler. Bu imza sluptur:
adeta yaratma direnen ve onun yaptklarn geri alan kar
gtr, esinlenmi melei susturan kar ezgidir. Tersinden
bakldnda, peygamberin iinde slup, yaratmn-tam da
kurtarlma srasnda-kurtarmann zerine att imzadr;
yaratmn kendi kefaretine direnirken, btnyle karanlk
ta ve btnyle yaratlm varlk olarak kalmann ve bu yolla
mahiyetini dnceye sunmann yollarn ararken kazand
saydamszlk ve neredeyse cretkarlktr.
YARATIM VE KURTARMA 13

Yaratmla herhangi bir ekilde asli bir ilikide olmayan bir


eletiri ya da felsefe eseri avare dolamaya mahkumdur, ayn
ekilde bir iir ya da sanat eseri iinde eletiri ihtiyac barn
drmyorsa unutulmaya mahkumdur. Ama bugn, iki farkl
zneye ayrlm iki ilahi snnet can havliyle bir buluma nok
tas aryor, yitirmi olduklar birlii yeniden bulabilecekleri bir
kaytszlk eii... Bunu da, yine amanszca ayrlm kalacak
olan rollerini dei toku ederek yapyorlar. Hlderlin, iir ile
felsefe arasnda ayrlma sorunu bilinlerde ilk kez kuvvetle
su yzne ktnda, Neuffer'e yazd bir mektupta felsefeyi
"talihsiz airin onurla snabilecei hastane" olarak anyor.
Gnmzde felsefe hastanesi kaplarn kapatmtr. "Saalt
c" [curator] haline gelen eletirmenler, sanatlarn braktk
lar yaratma iini taklit etmek zere pervaszca onlarn yerini
alyor, ve bu srada i gremez hale gelen sanatkarlar da kur
tarlacak herhangi bir iin olmad bir kefaret iine kendile
rini evkle adyor. Her iki durumda da yaratm ile kurtarma
birbirinin zerine inat, tutkulu atmalarnn imzasn a
kamyor. mzasz ve blnm bir halde, biri bir dierini bir
aynann karsna oturtuyor. Ve oradan yansyan grntde
kendilerini tanyamyorlar.

7. Tanrsal-ve insani-praksisin iki ie blnmesinin anlam


nedir? Eer son tahlilde, stat farkna ramen, bu iki i kk
n ortak bir topraa ya da tze salyor gibiyse, birlikleri neye
dayanmaktadr? Belki de onlar ortak kklerine geri gtr
menin biricik yolu kurtarma iini, yaratma gcnn bir yz
olarak dnmektir, melein eksik brakt ve bylelikle ken
dine dndrlebilecek yz. Ve potansiyelin eylemden nce
gelmesi ve onu amas gibi, kefaret ii de yaratma iinin nn
dedir. Bununla birlikte kefaret, bir yaratma potansiyelinden
14 IPLAKLIKLAR

baka bir ey deildir, muallakta kalr, kendine gelip kendini


"korur." Peki burada "korumak" ne demektir? Ne de olsa yara
tmda, eninde sonunda kaybolmaya mahkum olmayan hibir
ey yoktur: sadece her bir ann oynad rol kaybolmakla ve
unutulmakla kalmayacaktr (ufack jestlerin, anlk izlenimle
rin, akldan bir anda gelip geenlerin, harcalem ve gme giden
szlerin gnlk hayhuyu hafzann ltfunu ve kefaret arivi
ni fazlasyla aar), sanat ve ustalk eserleri de, uzun ve sabrl
bir emein meyveleri de er ya da ge yok olmaya mahkumdur.
slami gelenee gre blis-gz yaratma iinden baka bir
eyi grmeyen melek-ite bu hatrlanamayacak ktle iin,
kaybedilmeye mahkum, biimsiz ve bitimsiz kaos iin dur
makszn yanp yaknmaktadr. Yaknr, nk kaybedilenin
Tanr'ya ait olduunu, yaratmn btn ii unutulduunda, b
tn iaretler ve szler okunamaz hale geldiinde sadece kur
tarma iinin silinemez bir iz brakacan bilmez.

8. "Korunmu" bir potansiyellik ne demektir; eylemde tken

mek zere basite eyleme gemektense, szgelimi kendini ite


muhafaza edip orada yaayan ("korunan") bir yapma (ve yap
mama) gc ne demektir? Kurtarma ii burada yaratma iiyle
noktas noktasna akr: tam da yaratm onu varla gtrd
ve yannda bulunduu anda bozar ve yaplan yok eder. Kurtar
mann yaratmayla tutkulu dvnde askya almayaca ve i
lemez hale getirmeyecei ne jest vardr ne de sz, ne renk vardr
ne de tn, ne arzu vardr ne de bak. Melein biimlendirdii
ni, retip okadn peygamber tekrar biimsiz hale getirir ve
seyreder. Gzleri, korunmu olan grr, ama ancak son gnde
kaybedilecekse. Ve nasl ki bir sevgili, anca bedeninden ayrlp
bir imgeye dnm olduunda belleimizde bir anlna be
lirirse, yaratma ii de artk her ayrntsyla hilikle kenetlenir.
YARATIM VE KURTARMA 15

O halde burada korunan nedir kesin olarak? Yaratlan varlk


deil; nk kaybolur, kaybolmaktan baka bir ey yapamaz.
Potansiyellik deil; nk yaplm iin yok edilmesinden baka
bir tutarl yoktur. Yani yaratlm varlk ile potansiyellik artk,
herhangi bir ekilde birbirinden farkl olamadklar bir eie gi
rer. Bu da demektir ki, insani ve ilahi eylemin nihai figr, ya
ratmann ve kurtarmann korunamayanda rastlatklar yerde
ortaya kar. Bu rastlama sadece peygamberin koruyaca bir
ey yoksa, melein de artk yapacak baka bir eyi yoksa ger
ekleir. Korunamaz olan itir yleyse: inde yaratma ile kur
tarmann, eylem ile temaann, ileyi ile ilemezliin her an ve
hibir kalnt brakmakszn ayn varlkta (ve ayn hilikte) s
regittii i. Asla geri gelmeyecek bir yldz gibi bizden ba dn
drc hzla uzaklaan ksz parlts buradan kaynaklanr.

9. Alayan melek kendini peygambere dntrr; airin ya


ratmn yasn tutmas da eletirel kehanet, yani felsefe olur.
Ama tam imdi-kurtarma ii hatrlanamayan ne varsa unu
tulmaz olarak kendinde toplar gibi grnd zaman-bu i
bile dnr. Var olmay srdrr elbette, nk yaratma ii
nin aksine, kefaret ii ezeli ve ebedidir. Kurtarma yaratmay
ardnda brakt lde onun gereklilii korunmu olanda
tketilmez, ama korunamaz olanda kaybolur. Doumu, ask
ya alnm bir yaratmdan olunca, sonu da artk amasz, an
lalmaz bir kurtulu olur.
Bu sebeple yce bilgi ok ge gelen, i iten getikten sonra
g elen bilgidir derler. Ardnda bizim ilerimizi brakm olan
bu bilgi hayatmzn son ve en deerli meyvesidir; artk bir
ekilde bizimle iliii kalmam olsa bile; tpk geride brak
mak zere olduumuz bir lkenin corafyas gibi... nsanlar
ona en gzel bayram gnn, ezeli ve ebedi abat, adamay
16 IPLAKLIKLAR

renene kadar, bu yce bilgi alelacele ve sessizce halledilecek


bir kiisel mesele olarak kalacaktr. Ve bylelikle iki iin an
lamn nihayet kavram gibi tuhaf bir duyguyla kalakalrz;
onlarm muammal ayrlnn ve ardndan syleyecek bir ift
lafmzn olmamasnn ...
2 ada Nedir?

. Bu seminerin giriine u soruyu yazmak isterim: "Kimin


le ve neyle adaz? Ve, her eyden nce, ada olmak ne de
mektir?" Seminer sresince, bizden.yzyllarca uzakta olan ya
da yakn, ok yakn olan yazarlarn metinlerini okuyacaz:
ama her durumda bu metinlerle ada olmay baarmamz
art. Seminerimizin "zaman adalktr, bu da inceleyecei
metinlerle ve yazarlarla ada olmay gerektirir. Baars ka
dar seviyesi de bu gereklilii karlama becerisine-bizim be
cerimize-gre llecek.
Yukardaki sorulara cevap ararken aratrmamz ynlendi
recek ilk ve geici iaret Nietzsche' den geliyor. College de Fran
ce' daki derslerinden birinde Roland Barthes bunu u ekilde
zetliyor: "ada olan erken (vakitsiz) olandr." 1874'te, o gne
kadar Yunan metinleri zerinde alm ve iki yl ncesinde
de Tragedyann Douu ile ani bir ne kavumu gen bir fi
lolog olan Friedrich Nietzche, zamanyla hesaplamak, imdi
ki zaman karsnda yerini belirlemek isteiyle Unzeitgemiisse
Betrachtungen'i, Vakitsiz Dnceleri t yaymlar. "Bu ince
leme aa aykr bir dntr de," diye okursunuz ikinci

*
Bu metin Venedik IUAV, Facolta di Design e Arti'de 2006-2007
kuramsal felsefe dersinin ilk dersini iermektedir.
t Trke evirilerinde "aa Aykr Dnceler" tercih edilmi.
18 IPLAKLIKLAR

"Dnce,.nin balangcnda, "nk ben an hakl olarak


gurur duyduu bir eyi-onun tarihsel kltrn ve oluumu
nu-burada an zararna bir ey olarak, amzn hastal
ve eksiklii olarak anlamay deniyorum; dahas hepimizin in
san yiyip bitiren bir tarih hummasnn zdrabn ektiimi
ze ve hi deilse bundan ac ektiimizi bilmemiz gerektii
ne inanyorum." Baka bir deyile Nietzsche imdiki zamana
gre "gncellik" [attualita] iddiasn, "adalk"n bir irti
batszla ve bir uyumazla t yerletiriyor. Kendi zamanyla
mkemmelen akmayan, an taleplerine de uymayan ve bu
yzden, bu anlamda, gncel olmayan [inattuale] kii gerekte
kendi zamanna aittir, ve gerekte adatr; fakat bilhassa bu
yzden, bilhassa bu irtibatszlk ve bu anakronizm aracly
la, o dierlerinden ok daha fazla kendi zamann grebilme
ve kavrayabilme yeteneine sahiptir.
Bu akma-ma, bu zamandan ayrlma (discronia
dys-chrony) elbette ada olann baka bir zamanda yaayan,
hayatn srdrd ehir ve zamandan ok Pericles'in Ati
na'snda ya da Robespierre'in ve Marki de Sade'n Paris'inde
kendini rahat hisseden bir nostaljik olduu anlamna gelmez.
Akll bir adam kendi zamanndan nefret edebilir fakat ne olur
sa olsun, reddedilemez bir biimde ona ait olduunu da bilir,
kendi zamanndan kaamayacan da.

F. Nietzsche, Tarih zerine (aa Aykr Dnceler II), ev. Ne


*

jat Bozkurt, Say Yay. 7. bask, 2002, s. 64.


t Burada kullanlan "sfasatura" kelimesinin szlk anlamlar ara
snda "aa uyumsuzluk" olmamasna ramen metnin spanyol
ca evirisinde kullanlan "desfase" kelimesinin szlk anlamla
rndan biri "bir kiinin ya da bir eyin iinde bulunduu genel
ortama ya da dnemine uymamas" olarak verilmektedir.
AGDA NEDR? 19

O halde adalk kiinin, bal ve ayn anda mesafeli oldu


u kendi zamanyla tekil ilikisidir. Daha ak biimde syler
sek, bu yle bir ilikidir ki zamana bir ayrlma ve anakronizm
araclyla balanlr. Dnemleriyle fazlaca akan, onunla
mkemmelen her noktada buluan kimseler ada deildir;
nk tam da bu yzden onu grmeyi baaramazlar, bakla
rn onun zerinde tutmay beceremezler.

2. 923'te Osip Mandeltam, ad "Asr" (ancak Rusa vek sz


cnn ayn zamanda "a" anlam da vardr') olan bir iir
yazar. iir asr zerine deil de air ile kendi zaman arasn
daki iliki, yani adalk zerine bir dnceyi iermektedir.
Fakat ilk dizeyi balatan szcklere gre, "asr" deil de, "be
nim asrm" (vek moi):

Asrm benim, canavarm, kimin elinden gelir


bakmak ta iine gzlerinin
Ve kim kanyla kaynatrabilir
Omurlarn iki asrn?

adalnn bedelini hayatyla demesi gereken air, gz


lerini asr-canavarnn gzlerine dikmesi, zamann krlm
belini kanyla birletirmesi gereken kiidir. ki asr, telkin
edildii gibi, iki vakit, xx. ve xx. yzyllar deildir yalnz
ca, ayn zamanda ve bilhassa bireyin mr (unutmayn ki
Latince saeculum szcnn kken anlam mrdr) ve
konumuz dahilinde beli krlm olan (iirin son dizesin-

*
Vek a, devir anlamlarnn yan sra zaman veya mr anlam
na da geliyor. (iirin Rusa asln okuyup eviriyi dzelten Ko
ray Karasulu'nun notu.)
20 IPLAKLIKLAR

den reniyoruz) xx. yzyl diye adlandrdmz kolektif


tarihsel sredir. air, adal lsnde, omurgadaki bu
krktr, zamann birlemesinin nndeki engeldir ve ayn
zamanda kr tutturacak, kaynatracak kandr. Canava
rn zaman-ve omurgas-ile asrn zaman-ve omurga
s-arasndaki paralellik iirin temel temalarndan birini
oluturuyor:

Yaratk yaad srece


kendi omurgasn tamal,
dalgalar akalayor
grnmez omurlarla.
Bebek kkrda gibi krlgan
Yeryznn yeni domu asr

Dier byk tema ise-bu da nceki gibi adaln bir im


gesi-asrn krlm omurgas ve bireyin (bu durumda airin)
ii olan krn kaynatrlmasdr:

Asr zincirinden kurtarmak iin


yeni dnyay kurmak iin
birletirmek gerekir f
l tle
grlerin boum boum dizlerini.

iiri sonlandran bir sonraki ktada ise yerine getirilemez -ya


da her hal karda paradoksal-bir grevden sz ediliyor. Sa
dece a-canavarn omurgas krlm deildir, ancak vek, he
nz domu asr da beli krlm birinin imkansz hareketiyle
geriye dnmek, kendi izlerine bakmak istiyor ve bu ekilde de
ldrm ehresini gsteriyor:
AGDA NEDR? 21

Fakat krlm omurgan,


Benim harika, zavall asrm!
Manasz bir glle
Dnp ardna zayf ve gaddar,
Vaktiyle evik olan bir canavar gibi,
Penelerinin izlerine bakyorsun.

3. air-ada-gzn kendi zamanna dikmelidir. Peki


kendi zamann, kendi zamannn deli gln gren, ne
grr aslnda? Bu noktada size adaln ikinci bir tan
mn nermek isterim: ada olan bakn zamannn ze
rine, n deil ama karanln seebilmek iin kenetle
yen kiidir. Btn zamanlar, adal tecrbe edenler iin
lotur. ada olan, tam da bu nedenle, bu loluu grmeyi
bilen, kalemini imdiki zamann karanlna batrarak ya
zabilen kiidir. Peki ama "bir loluk grmek," "karanl se
ebilmek" ne demektir?
Grme nrofizyolojisi bize bir ilk cevap sunuyor. Iksz bir
ortamda bulunduumuzda ya da gzlerimizi kapattmzda
ne olur? Baktmz srada grdmz karanlk nedir? Nro
fizyologlarn sylediine gre n yokluu retinada, offcells
denen bir dizi periferik hcrenin zerindeki engeli kaldrr. Bu
hcreler etkin hale getirildiinde karanlk adn verdiimiz
o zel grnt trn retir. Karanlk, bu yzden, klt
c bir kavram, basite k yokluu, grnt yokluu gibi bir
ey deildir, aksine o hcrelerin faaliyetinin sonucudur, reti
namzn bir rndr. O halde imdi adaln karanl
hakkndaki tezimize dnecek olursak, sz konusu karanl
semek bir atalet ya da edilginlik hali deildir. Aksine zel bir
faaliyeti ve beceriyi ifade eder. Bizim rneimizde bu beceri
an loluunu, onun klarndan ayrlamayan kendine has
22 IPLAKLIKLAR

karanln yakalamak iin ondan yaylan klar etkisizle


tirmek anlamna gelir.
Asrnn klarnn kendisini krletirmesine izin verme
yen ve o klarda glgeleri, onlarn en mahrem karanln
yakalayabilen kiiye ada denebilir ancak. Bu kadar konu
tuk, ama sorumuza gelemedik bir trl. adan gelen karan
l alglayabilmek bizi neden ilgilendirmeli? Karanlk belir
siz ve tanm gerei nfuz edilemez bir tecrbe, bize ynel
memi ve bu nedenle de bizi ilgilendirmeyecek bir ey deil
midir? Aksine ada olan, kendisini ilgilendiren ve srekli
kendisinden aklama bekleyen herhangi bir ey gibi, kendi
zamannn karanln alglayan kiidir. Karanlk-herhan
gi bir ktan daha fazla-dorudan ve bilhassa ona ynelir.
ada kendi zamanndan gelen karanlk huzmesini tm y
znde alglayan kiidir.

4 . Geceleri ge baktmzda, etraf kesif bir karanlkla ev


rili, prl prl parlayan yldzlar grrz. Evrende sonsuz sa
yda galaksi ve kl cisim olduundan gkyznde grd
mz karanlk, bilim adamlarna gre, aklanmaya muhtatr.
imdi bu karanlk hakkndaki ada astrofiziin yapt ak
lamadan sz edeyim. Genileme halindeki evrende ok uzak
galaksiler bizden ylesine byk bir hzla uzaklar ki klar
bize ulaamaz. Bizim gn karanl olarak algladmz ey
ite bize doru byk bir hzla ilerleyen ama yine de ulaama
yan bu ktr, nk ktklar galaksiler n hzndan daha
byk bir hzla uzaklarlar.
imdinin karanlnda bize ulamaya abalayp ulaama
yan bu alglamak ada olmak demektir. Bu anlamda
adalara zor rastlanr. Ve bu nedenle ada olmak, her ey
den nce, bir cesaret meselesidir: nk sadece baknz a-
AGDA NEDR? 23

n karanlna smsk kenetlemek deil bu karanln iinde


bize doru ynelse de sonsuza dek bizden uzaklaan bir
alglamak demektir. Bir baka deyile, insann ister istemez
karaca bir randevuya vaktinde gitmesi gibidir.
adaln alglad imdinin omurgas bu yzden krk
tr. Zamanmz, imdi, aslnda sadece bize en uzak ey olmak
la kalmaz: bize ulamasnn hibir yolu da yoktur. Belkemii
krlmtr ve biz tam olarak krlma noktasnda bulunuyoruz.
Bu yzden, her eye ramen, adazdr. adalkta sz ko
nusu randevunun basite kronolojik zamanda yer almadn
anlamak nemlidir: bu randevu kronolojik zaman ierisinde
ilerken onu acele ettirir, zorlar ve dntrr. Ve bu aciliyet
vaktinden nce olma halidir; kendi zamanmz, "ok ge" de
olan bir "ok erken" biiminde, "henz olmayan" da olan bir
"oktan olmu" biiminde kavramamza izin veren anakro
nizmdir. Ayrca, imdinin alacasnda bize asla ulamakszn
daima bize doru yol alan tanmamz salar.

5. adalk dediimiz bu zel zaman deneyimine iyi bir r

nek, modadr. Moday tanmlayan ey onun zamann iine


zel bir sreksizlik sokmasdr; kendi gncelliine ya da gn
gemi olmasna gre, moda olmasna ya da modas-gemi-ol
masna gre zaman blmesidir. Bu fasla, st ne kadar kapa
l olursa olsun, dikkate almas gerekenlerin bunu amazlkla
yapabilmeleri bakmndan arpcdr; bylelikle onlar kendi
modaya uygunluklarna tanklk ederler. Gelgelelim bu fas
lay kronolojik zaman iinde nesneletirip sabitlemeye kalkt
mzda, onun ele avuca gelmez olduunu grrz. Her ey
den nce modann "imdi"si, modann var olduu an, hibir
kronometreyle tespit edilemez. Bu "imdi" acaba stilistin gi
yimin yeni tarzn belirleyecek izgiyi, ince ayrm kafasnda
24 IPLAKLIKLAR

ekillendirdii an mdr? Yoksa bunu desinatre, sonra da ilk


rnei dikmesi iin terziye anlatt an mdr? Ya da zellikle
giysinin daima ve sadece modaya uygun olan yegane kiiler,
ve bununla birlikte, tam da bu yzden yle olmayan kiiler,
yani mankenler tarafndan giyilmi olduu defile an mdr?
Bu yzden son kertede, "tarzn" ya da "biim"in moda olmas
mankenlerden-ehresiz bir tanrya sunulan bu kurbanlar
dan-farkl, etten kemikten insanlarn onu moda diye kabul
edip kyafetlerinde o tarz semelerine baldr.
O halde modann zaman, temelde kendini bekler ve so
nuta hep ok getir de. Daima, "henz deil" ile "artk deil"
arasndaki ele avuca gelmez bir eik biimini alr. Bu muhte
melen, teologlarn telkin ettii gibi, modann hi deilse bi
zim kltrmzde, ilk giysinin Adem ile Havva tarafndan
ilk gnahn ilenmesinden sonra incir yaprandan bir tr
etek eklinde elde edilmi olmasndan kaynaklanan, giysinin
teolojik bir iaret olmasna baldr. (Kesin olarak sylemek
gerekirse, u anda giydiklerimiz bu bitkisel etekten deil, Ya
ratl 3:2'e gre, Tanr'nn gnahn ve lmn somut sem
bol olarak cennetten kovduu srada atalarmza giydirdii
hayvan derisinden yaplm giysilerden, tunicae pelliceae'den
gelmektedir.) Her hal karda, nedeni ne olursa olsun, moda
nn kairos'u kavranamaz: "u anda modaya uyuyorum" cm
lesi eliiktir, nk zne bunu ifade ettii anda zaten moda
s gemitir. Dolaysyla modaya uygun olmak, adalk gibi,
belli bir uyumsuzluu ya da gn gemilii, belli bir "rahat
l" gerektirir-insann gncelliinin, dnda kalan eyden
bir paray kendi iinde tamas: demode olann, modas ge
miin glgesini tamas. On dokuzuncu yzylda Paris'te k
bir kadn iin bu anlamda: "Elle est contemporaine de tout le
monde" (O herkesin adadr) deniyordu.
ADA NEDR? 25

Fakat modann zamansallnn kendisini adala ak


raba klan baka bir karakteri daha vardr. Modann imdisi,
zaman bir "henz deil" ile bir "artk deil,, olarak ikiye bl
me hareketinde, bu "baka zamanlar"la da-gemile kesin
likle ve gelecekle belki-zel bir iliki kurar. Moda gemite
herhangi bir an (yirmili yllar, yetmili yllar ve ayn zaman
da imparatorluk ya da neoklasik modasn) "alntlayabilir" ve
bylece yeniden gncel hale getirebilir. Yani, moda amanszca
blnm olan yeniden kaynatrabilir, ld ilan edilmi
olan bile geri arabilir, hatrlatabilir, canlandrabilir.

6. Gemile kurulan bu zel ilikinin baka bir ehresi daha


vardr. adalk kendini imdiye, onu her eyden nce arkaik
olarak gstererek nakeder. Sadece en modern ve yakn olan
da arkaik olann belirtilerini ve iaretlerini gren kii onun
ada olabilir. Arkaik, Arkhtye, yani balangca yakn de
mektir. Fakat balang sadece kronolojik bir zaman iinde
konumlanm olmakla kalmaz: tarihsel olula adatr ve
onun ierisinde ilemeye devam eder, embriyonun yetikin
bedeninin dokularnda, bebein yetikinin ruhsal hayatnda
davranmay srdrmesi gibi. adal tanmlayan uzak
ln-ve ayn zamanda, yaknln-temelleri, etkilerini en
ok imdide gsteren balangca yaknlklardr. afak vakti
okyanus zerinden gelirken New York gkdelenlerini ilk kez
gren kii imdinin bu arkaik/acieslerini, Eyll' n zaman

d imgelerinin herkese tehir ettii bu harabeyle bitiik olma


halini hemen fark eder.
Edebiyat ve sanat tarihileri arkaik ile modern arasnda gizli
bir anlama olduunu bilirler; bu, arkaik formlarn imdide zel

*
(Lat.) Grnm, grnt, yz, suret. Bir tr kaya oluumu.
26 IPLAKLIKLAR

bir cazibesi olmasndan deil, modernin anahtarnn kadim


de ve tarihncesinde sakl olmasndandr. Bylece antik dnya
batarken kendini yeniden bulmak iin balangcna dner. Za
manla kendini kaybeden avangard da ilkelin ve arkaiin izini
srer. Bu anlamda, imdiye giri noktasnn zorunlu olarak bir
arkeoloji biimini almas gerektii sylenebilir; ancak bu, ta
rihsel bir gemie geri giden bir arkeoloji deil, imdide kesin
likle yaayamadmz o paraya geri dnen bir arkeolojidir. Bu
nedenle, yaanmadan kalan ey, durmakszn balangca doru
ekilir, ama ona asla ulaamaz. imdi, yaanan her eyin iinde
ki bu yaanmayan unsurdur. imdiye erimeyi engelleyen, tam
da, bir sebepten (travmatik mahiyetinden, ar yaknlndan)
yaamay baaramadmz o toplamdr. Bu "yaanmayan''a y
nelik ilgi, adan hayatdr. Ve bu anlamda ada olmak, asla
bulunmadmz bir imdiye geri dnmek demektir.

7. adal dnmeye alm olanlar bunu sadece ada


l pek ok dneme blme, zamana temel bir trde olmama
hali sokma artyla yapabildiler. "Benim zamanm" diyenler
zaman bler, ona bir fasla ve bir sreksizlik nakeder. Ama
ada tam da bu fasla araclyla, imdinin, izgisel zama
nn hareketsiz trdeliinin arasna girmesiyle, farkl zaman
lar arasnda zel bir ilikiyi devreye sokar. ayet, grdmz
gibi, kendi zamannn omurgasn kran (en azndan onda bir
fay hatt ya da krlma noktas alglayan) bizzat ada ise, bu
kr zamanlarn ve kuaklarn buluma noktasna veya kar
lamasna dntren de odur. Bu adan en temsil edici r
nek, Aziz Pavlus'un, adaln timsali olan mesihe zaman
yaad ve kardelerine ilan ettii anda yaptdr-Mesih'le
ada olmak, Pavlus'un tam da "imdinin zaman" (ho nyn
kairos) dedii ey. Bu zaman sadece kronolojik olarak belirsiz
AGDA NEDR? 27

deildir (parousia,sa'nn, hesaplanabilir bir anda olmasa da


sonun kesin ve yakn olduuna iaret eden dn); ayn za
manda gemiin her ann kendisiyle dorudan ilikiye sokma,
ncil' deki tarihin her ann ya da fasln imdiye dair bir keha
nete veya ngrye (Pavlus typos, suret kelimesini tercih eder)
dntrme gcne de sahiptir (dolaysyla, insanla lm
ve gnah getiren Adem, insanla kefareti ve yaam getiren
Mesih'in bir suretidir).
Bu demektir ki, ada sadece imdinin karanln algla
yan, hedefine asla varamayan bir yakalayan kii olmak
la kalmaz; o ayn zamanda, zaman blerek ve araya sokarak,
onu dntrme ve baka zamanlarla ilikiye geirme bece
risine sahip kiidir. Tarihi hi bilinmeyen ekliyle okuyabilir;
kafasna yle estii iin deil karlk vermeden edemedii
bir zaruret uyarnca "tarihi alntlamak" iin. Adeta imdinin
karanl olan o grnmez n glgesi gemie vurmutur;
bylelikle bu glgenin dokunduu gemi imdinin karanl
na cevap verme yetisi kazanm gibidir. Gemi hakknda
ki tarihi aratrmalarnn, imdi hakkndaki teorik sorutur
malarndan den glgeden ibaret olduunu yazarken Michel
Foucault'nun kafasnda herhalde byle bir ey vard. Ve Wal
ter Benjamin de ayn ekilde, gemiin imgelerindeki tarihsel
ieriin bu imgelerin sadece tarihin belli bir annda okuna
bilirlie kavuacan yazar. Seminerimizin baar ya da ba
arszl ite una baldr: o zarurete ve o glgeye karlk
verme, sadece yzylmzn ve "i mdi.nin ada deil ayn
zamanda onun, gemiin belge ve metinlerindeki figrlerinin
de ada olabilmem iz.
3 K.

Kalumniator

.Savcnn snrlandrlm bir rolnn bulunduu Roma da


valarnda, iftira adalet ynetimi iin ylesine ar bir tehdidi
temsil ediyordu ki sahte ithamda bulunan kii, alnna K harfi
(kalumniator'un [mfteri] ba harfi) iaretlenerek cezalandr
lyordu. Davide Stimilli, Kafka'nn Dava'sn yorumlarken bu
durumun nemini gstermitir; giri cmlesi metni bariz bir
ekilde iftira davas olarak sunar ("Biri Josef K.ya iftira etmi
olmalyd, nk, kt bir ey yapmam olmasna karn bir
sabah tutukland.") Stimilli Kafka'nn hukuk eitimi srasnda
Roma Hukuku alm olduunu hatrlatarak unu ileri sr
yor: K., Max Brod'a dayanan genel kanya gre Kafka'y deil
iftiray (kalumnia) temsil etmektedir.

2. Fakat iftirann romann-ve belki de hukukun mitsel kuv


vetleriyle bylesine gl bir ekilde iaretlenmi btn Kafka
vari evrenin-anahtarn gsteriyor olmas, u noktaya dikkat
edilirse daha aydnlatc olacaktr: K harfi basite kalumnidy
(aslsz sulama) simgelemektense kalumniator'u (aslsz su-

*
Alntlarda u eviri esas alnmtr: Franz Kafka, Dava, ev. Ah
met Cemal, Can Yaynlar, . basm, 2009.
30 IPLAKLIKLAR

lamada bulunan) da belirttii anda, bu olsa olsa aslsz su


lamada bulunan kiinin bizzat romann kahraman olduu
anlamna gelebilir; kahraman adeta kendine kar bir iftira
davas amtr. ftirasyla davay am olan "Biri" Uemand)
bizzat Josef K.dr.
Romann dikkatli gzlerle okunmas bunu phe gtrmeye
cek bir biimde gsteriyor. K., mahkemece sulanm olmasn
kesinletirmenin bir yolu olmadn ("sulanp sulanmad
nz bilmiyorum" diyor daha ilk konumalarnda mfetti) ve
bir lde "tutukluluk" halinin hayatna herhangi bir deiiklik
getirmeyeceini daha bandan itibaren bilse de, mahkeme bina
larna (gerek mahkeme binalar deildir, tavan aralar, sandk
odalar ya da amarhanelerdir-ve belki de sadece kendi bak
mahkeme binas haline getirir bunlar) szmaya ve hakimlerin
amak gibi bir niyetlerinin bulunmad bir davay destekleme
ye alr akla hayale gelecek her yoldan. Dahas, gerek bir dava
bile yoktur ortada, ama K.nn davay tanmas lsnde var
dr; K. ilk soruturma srasnda sorgu yargcna hevesle kendi
ni teslim ettike dava haline gelen bir ey sz konusudur. Hatta
arlmadnda da mahkemeye gitmekten ekinmez ve zellik
le bu srada hi lzumu yokken sulanmay kabul eder. Benzer
ekilde, Bayan Brstner'le konumasnda ona, kendisini aslsz
olarak saldrganlkla sulamasn telkin etmekten de ekinmez
(evet bu durumda, bir ekilde, kendi kendinin iftiracsdr). Son
tahlilde, hapishane papaznn katedraldeki uzun konumalar
n bitirirken K.ya verdii bilgi de tam olarak budur: "Mahkeme
senden hibir ey istemez. Geldiin takdirde seni kabul eder ve
gittiin zaman da seni brakr."* Yani: "Mahkeme seni sulamaz,
sadece kendi aleyhine yaptn sulamalar toparlar."

* AGE, S. 224.
K. 31

3. Her insan kendi aleyhine bir iftira davas amaya alr.


Kafka'nn hareket noktas budur. Bu yzden onun evreni trajik
olamaz, sadece komiktir: su yoktur-ya da dahas z-iftiradan
baka su yoktur, bu da var olmayan bir sutan dolay (yani
dpedz masumiyetinden dolay, en komii de budur) kendi
ni itham etmekten baka bir ey deildir.
Bu, Kafka'nn baka bir yerde ifade ettii ilkeyle, yani "ilk
gnah, insann iledii bu ok eski hata, kendisine bir haksz
lk edildii ve kendi zerinde ilk gnahn ilendii ithamnda
bulunmas ve bundan geri ekilmemesinden ibarettir," szy
le uyumaktadr. Burada da, iftirada olduu gibi, su ithamn
nedeni deildir, ama onunla zdeleir.
Aslnda, sadece davac davalnn masumiyetinden, orta
da saptanacak bir su olmakszn sulandndan eminse if
tira vardr. z-iftira durumunda bu kan hem zorunlu hem
de imkansz olur. Daval, kendine iftira attndan, masum
olduunu pekala bilir ama iftira atmakla su ilediini, dam
galanmay hak ettiini de bir o kadar iyi bilir. te bu tam bir
Kafkavari durumdur. Fakat neden K.-neden her insan-ken
dine iftira atar, kendini aslsz sular?

4. Roma hukukular iftiray sulamann sapmas olarak d

nmlerdir (etimolojik olarak talyanca tenebra [karanlk]


szcyle akraba [temere den] temeritas "krlemesine, rast
'

lantsal" terimini kullanyorlard). Mommsen accusare (itham

*
Bir Savan Tasviri, "O" 1920 Ylndan Notlar, ev. Kamuran i
pal, Cem Yay., 2000, s. 286. "ilk Gnah, insann iledii o eski
hakszlk, kendisine bir hakszlk yapld ve kendi zerinde ilk
gnahn ilendii konusunda aa vurduu ve aa vurmasna
bir trl ara vermedii sulamada bulunuyor."
32 IPLAKLIKLAR

etmek) fiilinin kken olarak hukuka ait teknik bir terim gibi
grnmediini ve en eski tanklklarda (rnein Plautus ve
Terence' de) hukuki anlamdan ok ahlaki anlamda kullanl
dn gzlemliyor. Ama yasayla ilgili olarak sulama tam da
gei ilevinde belirleyici nemini ortaya karyor.
Roma' da dava nominis delatio ile balar: davacnn buyruu
uyarnca itham edilen kiinin adn davallar listesine kaydet
me. Accusare (sulamak) etimolojik olarak "davaya armak"
anlamna gelen causa'dan (dava) tremitir. Causa, bir anlam
da, en temel hukuk terimidir, nk bir eyin hukuk alanna
girdiini adlandrr (tpk res szcnn bir eyin dil alan
na girdiini belirtmesi gibi). Causa adli bir durumun teme
linde yatan eyi gsterir. Causa ile res (Latincede "ey, durum"
demektir) arasndaki iliki bu adan reticidir. Her ikisi de
hukuk szlne aittir, bir davada (ya da adli bir ilikide) so
run olan eyi isimlendirirler. Ama Neo-Latin dillerde, causa
giderek res'in yerini alr; ve cebir terminolojisinde bilinmeyeni
(bu haliyle res, Franszcada sadece rien, "hibir ey" eklinde
yaamaktadr) isimlendirdikten sonra causa, cosa (talyan
cada "ey," Franszcada chose) terimine yol verir. Cosa-ada
makll ntr ve jenerik olan bu szck-aslnda "konu edilen
ey"i, hukukta (ve dilde) bahis konusu edilen eyi adlandrr.
Demek iftirann arl, davann en temel ilkesini sorgu
lama ilevi gryor: yani sulama ann. Ne de olsa davay ta
nmlayan ey su (arkaik hukukta gerekli deildir) da deil
dir, ceza da; ama ithamdr. Hatta, itham belki de en alasndan
bir adli "kategori" dir (kategoria Yunancada "itham" anlam
na gelir), o olmadnda btn hukuki yap ker: Varl hu
kuk alanna armak. yleyse yasa znde bir ithamdr, bir

*
(t.) Chiamare in causa: "iin iine katmak" anlamna da gelir.
K. 33

"kategori" dir. Varlk, hukuk alanna arldnda ya da "su


landnda," masumiyetini kaybeder, cosa (ey) olur, yani causa
(dava), bir mahkeme nesnesi olur (Romallar iin causa, res ve
lis * bu anlamda eanlamldr).

5. z-iftira Kafka'nn yasayla aralksz mcadelesinde strate


jisinin bir ksmn oluturur. Her eyden nce bu strateji so
run olarak suu ortaya koyar, daha dorusu su olmadan ceza
olmaz ilkesini. Ve bylece, su zerinde temellenen itham
da (Brod herzeleri katalouna eklenecek: Kafka'nn meselesi
balanma deil tam tersi olan ithamdr). "Aslnda bir insan
nasl sulu olabilir?" t diye sorar Josef K. hapishane papazna.
Ve papaz, ortada bir cezann olmadn ama "bizzat davann
yava yava cezaya dnmekte" :: olduunu syleyerek baz ba
kmlardan hak verir gibi grnr. Modern bir hukuku ayn
anlamda, yle yazmaktadr: davann gizeminde, nulla poena
sine iudicio ilkesi ters evriliyor ve daha karanlk bir ilkeye
evriliyor, yani cezasz yarg olmaz ilkesine, nk btn ceza
yargdadr. K.ya amcas belli bir noktada "Byle .bir davas olan
onu zaten yitirmitir," ,- diyor.
z-iftirada ve genelde iftira davasnda aikar olan budur.
ftira davas, iinde dava edilen hibir eyin olmad bir da
vadr, iinde davaya arlm olan bizzat dava arsdr, yani
tmden ithamdr. Ve suun davay amaktan ibaret olduu
yerde ceza, davann kendisinden baka bir ey olamaz.

*
Srasyla dava, olay, kavga.
t Dava, s. 214.
:t: "Yarglama zamanla bir karara dnr," AGE.
(Lat.) Yargsz ceza olmaz.
" AGE, S. 103.
34 IPLAKLIKLAR

6. Roma hukukular ithamn iftiradan baka iki temeritates


ya da "karartmasna" daha vakftlar: praevaricatio, davac ile
davalnn gizli anlamas (iftirann simetrik kart), ve tergi
versatio, ithamdan vazgeme (sava ile dava arasnda bir ben
zerlik gren Romallar iin ithamdan vazgeme bir askerden
firar etme biimiydi-tergiversare kken olarak "bir eye sr
tn dnmek" anlamna gelir).
Josef K. her nden de suludur: nk kendine iftira atar;
nk, kendine iftira atarak kendiyle gizli anlama yapm
tr; ve nk kendi ithamyla dayanma iinde deildir (bu
anlamda srtn dner, "tergiversa" eder-, bahane arar ve va
kit kazanr).

7. O halde z-iftirann, yasann varla ynelttii itham-onu


davaya armasn-etkisizletirme ve ilemez hale getirme
stratejisi olarak sinsilii grlyor. Mademki itham dzmece
dir, dahas davac ve daval ayn kiidir, o halde burada insa
nn hukuk alanndaki yerini sorgulamak gibi temel bir sonu
kar. Yasa (ve onu temsil eden gler: szgelimi, baba, evlilik)
nnde kendi masumiyetini iddia etmenin tek yolu, bu anlam
da, kendini aslsz bir ekilde sulamaktr.
ftirann otoriteyle mcadelede bir savunma mekanizma
s olarak kullanlabilecei, ato'nun kahraman dier K. ta
rafndan aka sylenir: "Benim iin hayli masum ve niha
yet dpedz gsz bir savunma silah olurdu bu." Kafka
stratejisinin yetersizliinin gerekten de tamamen bilincinde
dir. nk yasa, bizzat su iddiasn sua dntrerek ve z
iftiray kendi temeline yerletirerek karlk verir. Yani tam da
ithamn aslszln tand anda mahkumiyeti ilan etmekle

*
Franz Kafka, ato, ev. Kamuran ipal, Cem Yay., 1982, s. 294.
K. 35

kalmaz, z-iftiracnn dalaveresini de kendi ebedi hakll


na dntrr. nsanlar kendilerine-bakalarna da-iftira
atmaktan geri durmadklar iin yasa (yani dava) gereklidir,
onun sayesinde hangi ithamlarn aslsz olduu, hangilerinin
aslsz olmad belirlenir. Bu yolla yasa, insanlarn z-iftira
hezeyanna kar siper olarak kendini hakl karabilir (rne
in din karsnda, belli bir lde byle davranmtr). nsan
hep masum olsa bile, hibir insana genelde sulu denemeyecek
olsa bile, z-iftira ilk gnah olmay srdrr, nk insanl
n kendine ynelttii aslsz sulamadr.

8. z-iftira ile itiraf birbirinden ayrmak nemlidir. Leni, su


un itiraf edilmesiyle "iin iinden syrlma olana'' * bulun
duunu telkin ederek itirafa tevik ettiinde, K. daveti derhal
reddeder. Bununla beraber, bir anlamda, bandan sonuna da
vann amac byle bir itiraf elde etmektir, zaten Roma huku
kunda bu bir tr z-mahkumiyete denktir. Hukukla ilgili bir
vecizeye gre itiraf eden kii yarglanmtr bile (corfessus pro
iudicato). tiraf ile z-mahkumiyet arasndaki denklik en et
kili Roma hukukularndan biri tarafndan hi ekincesiz sa
vunulmutur: itiraf eden kii, tabir caizse, kendini mahkum
etmitir (quodammodo sua sententia damratur). Ama her kim
kendi kendini aslsz yere sularsa-mademki sulanmakta
dr-tam da bu yzden itirafa imkan brakmaz ve mahkeme
daval olarak masumiyetini tanmak kaydyla davac olarak
onu mahkum edebilir.
Bu anlamda K.nm stratejisini baarszla uram giriim
olarak tanmlamak daha doru olabilir; itiraf imkansz kl
mtr, davay deil. Ayrca, 1920'den bir Fragmannda bunu

* Dava, s. 114.
36 IPLAKLIKLAR

teyit ediyor: "insann suunu itiraf etmesi ile yalan sylemesi


ayn eydir. tiraf edebilmek iin yalan syler." Bu durumda
Kafka, itiraf el stnde tutan Yahudi-Hristiyan kltrnn
aksine, kesinlikle reddeden bir gelenee balanyor adeta: iti
raf "tiksindirici ve tehlikeli" (turpis et periculosa) olarak ta
nmlayan Cicero' dan, "Asla itiraf etmeyin" (N'avouez jamais)
diye itenlikle t veren Proust'a kadar.

9. tirafn tarihinde ikenceyle balant zellikle anlamldr,


Kafka'nn hassasiyet gstermeden kalamayaca bir balant.
Cumhuriyet dnemi hukukunda itiraf ekinceyle kabul edilir
ve daha ok davalnn savunmasna hizmet ederken, mpara
torluk dneminde-hepsinden te iktidara kar ilenmi su
lar iin (komplo, ihanet, entrika, hkmdara saygszlk), ama
ayn zamanda zina, byclk ve gizli ibadetler iin de-ceza
usul zorla itiraf elde etmek amacyla davalya ve onun kle
lerine ikence edilmesini arta balamt. "Hakikati ortaya
karmak" (veritatem eruere), itirafla hakikati sk skya ke
netleyerek, ikenceyi en alasndan bir kantlama arac yapan
yeni hukuk mantnn nianesi olmutur (hkmdar ailesine
kar ilenmi sularda ikence ahitlere kadar uzanr). Hukuki
kaynaklarda ikenceyi tanmlayan quaestio ad buradan gel
mektedir: ikence hakikati soruturmaktr (quaestio veritatis),
ortaa engizisyonu bu ekilde benimseyececektir.
Daval, mahkeme salonuna alndktan sonra bir n sor
gulamadan geiriliyordu. lk tereddtler ya da elikilerden
sonra, ya da sadece masum olduunu ilan ettii iin, yarg
ikence uygulatyordu. Daval bir cavalletto'nun * (Latince ecu
leus, "kk at"-ikenceyi ifade eden Almanca terim Folter

*
(t.) Beygir, gergi aleti.
K. 37

bu yzden Fohlen' den, "tay" dan tremitir) zerine srtst


yatrlyor, kollar arkadan omza doru gerilmi halde, elleri
iple balanyordu. nfaz grevlisi (quaestionarius, tortor) bir
kasnaa bal olan bu ipi ektiinde davalnn kprck ke
miinin kmasna neden olabilirdi. kenceye (talyancas
tortura) ismini veren (torqueo, "dndrmek ya da paralann
caya kadar bkmek") bu ilk evreden sonra, genellikle krba
lamayla devam ediliyordu, ayrca demir kanca ve trmklarla
derin kesikler de alyordu. "Hakikat arama" daki evk, azim
yle bykt ki ikence gnlerce srebilirdi, en nihayet itiraf
elde edilene kadar.
kence uygulamasnn yaylmasyla itirafkendini iselle
tirir: ikencecinin zor kullanarak elde ettii hakikat olmaktan
karak znenin, kendi vicdan tarafndan, kendiliinden ak
lamaya zorland bir ey halini alr. Kaynaklar, itham edilme
den ya da bir davada temize ktktan sonra itiraf eden kiileri
hayretle kaydediyor. Ama bu durumlarda bile itiraf, "vicdann
sesi" (confessio conscienctiae vox) olarak kant deeri tar ve
itiraf eden kiinin mahkumiyetine sebep olur.

10. zellikle ikence ile hakikat arasndaki kkl ba Kafka'nn


neredeyse hastalkl bir biimde dikkatini eker. "Evet, iken
ce benim iin son derece nemli," diye yazar 1920 Kasmn
da Milena Jesenska 'ya, "ikence grmekten ve ikence etmek
ten baka bir ey ilgilendirmiyor beni. Neden? [...] yani lanet
li azdan lanetli kelimeyi almak iin." ki ay ncesinde ise,
kendi kefi olan bir ikence aletinin taslann bulunduu bir
kad, ilevini u szlerle aklad mektubuna eklemitir:

*
Franz Kafka, Milena'ya Mektuplar, ev. Esen Tezel, Can Yay.,
5. basm, 2011, s. 282.
38 IPLAKLIKLAR

"Adam bu ekilde sabitlendikten sonra, ubuklar yava yava


da doru ekiliyor; ta ki adam ortadan ikiye ayrlana dek."
Ve birka gn ncesinde de, kendi durumunu kafas bir men
genede, iki vidayla akaklarndan sklan birinin durumuyla
karlatrarak ikencenin itirafa hizmet ettiini teyit etmek
tedir: "Tek fark, [. ] barmak iin vidalarn itirafa zorlayacak
..

kadar sklmasn beklememem, onun yerine daha akaklar


ma dayandklar anda barmaya balamam." t
Bunun dnemsel bir ilgi olmad da, Dava'nn yazmn
yarm brakp 194 Ekiminde birka gn ierisinde "Cezallar
Kolonisi" hikayesini yazmasndan anlalmaktadr. "Eski ku
mandann" icat ettii "aygt" aslnda, hem bir ikence hem de
lm cezas infaz aracdr (subayn kendisi de, muhtemel bir
itiraza kar yle dediinde bunu ima eder: "Bizde ikence or
taada yaplrd yalnz.") * Kendinde bu iki ilevi birletirdii
iindir ki aracn infaz ettii ceza zel bir quaestio veritatis ile
akmaktadr; burada hakikat yarg tarafndan kefedilmez,
trmn derisine kazd yazyla bizzat davalya ifa edilir.

lerinden en salann bile kafas almaya balar. Bu gzle


rin evresinde kendini a vurur ilkin, orada drt bir yana
dalr. Hani ylesine ayartc bir manzaradr ki, insann tr
mk altna, mahkumun yan bana yatas gelir, nk bun
dan sonra yaplacak bir ey kalmamtr; sadece mahkum
yazy skmeye urar. te yandan, bir sese kulak verir gibi
dudaklarn sivriltir. Siz de grdnz, yazy gzle skebil-

* AGE, S. 265.
t AGE, S. 261.
:j: Franz Kafka, "Cezallar Kolonisi," Hikayeler, ev. Kamuran ipal,
Cem Yaynlar. 7. basm, 2002, s. 43.
K. 39

mek kolay deil; ancak, bizim mahkum onu yara bereleriyle


yapar. Ne var ki, ok abaya bakar bu; yazy tmyle ske
ne kadar alt saat geer aradan. Sonra da trmk, mahkumu
olduu gibi inelerine geirir v_e kaldrd gibi ukura atar.
Kanl sularla pamuklar zerine pattadan der mahkum.

."Cezallar Kolonisi," Dava'nn yaratm srasnda yazlmtr


ve mahkumun durumu K.nnkiyle benzerlikten fazlasn sunar.
Neyle sulandn bilmeyen K. gibi, hikayedeki mahkum da
sulu olup olmadn bilmez. Ve karardan bile haberi yoktur
("Bunu ona bildirmek bouna zahmettir,'' diye aklar subay,
"nk naslsa kendi bedeninde renecek." t) Her iki hikaye de
bir idam kararnn infazyla sonulanyor gibi grnmektedir
(ksa ykde subay cezay mahkum yerine kendine infaz ediyor
gibidir). Ancak burada esasen bu sonucun aikarh sorgulan
maldr. Ksa hikayede, bir infazn deil de sadece ikencenin
sz konusu olduu bilhassa, ikence aletinin bozulmas ve ar
tk ilevini yerine getiremez hale gelmesi annda gayet aklk
la dile getiriliyor: "nk olay, subayn amalad gibi ikence
nitelii tamaktan km dorudan cinayete dnmt." ::
Bu durumda makinenin gerek amac quaestio veritatis olarak
ikencedir. kence srasnda ska olduu gibi lm hakika
tin elde edilmesinin bir yan etkisidir. kence makinesi artk
mahkumu kendi bedeni zerindeki hakikati anlamaya zorla
yamadnda ikence yerini herkesin bildii cinayete brakr.
Dava'nn son blmnn yeniden okunmasn gerektiren
ite bu perspektiftir. Burada da bir cezann infazyla deil, bir

* AGE, S. 136.
t AGE, S. 129.
:j: AGE, S. 156.
40 IPLAKLIKLAR

ikence sahnesiyle urarz. K.ya ikinci snf oyuncu, hatta


"tiyatrocu" gibi grnen silindir apkal iki adam, teknik an
lamda ikenceci deil, o ana kadar ondan kimsenin istemedi
i bir itiraf koparmaya alan quaestionaristir (ayet K.nn
kendini aslsz sulad doruysa, belki de ondan almak iste
dikleri bu iftirann itirafdr). Dikey durumda da olsa kollarn
gerginliini ve quaestiodaki sann pozisyonunu hatrlayan
K. ile ilk fiziksel temaslarnn ilgin tasviriyle teyit edilir bu:
"Omuzlarn onun omuzlarnn hemen arkasnda tuttular, kol
larn dirsekten bkecek yerde, onlar K.nn kollarna btn
uzunluuyla sarlmak iin kullandlar, aadan doru K.nn
ellerini eitimli ve talimli, kar konulmas olanaksz bir ha
reketle kskvrak yakaladlar. K., aralarnda gerilmi gibi y
ryordu, imdi birden yle bir btn oluturmulard ki,
birisi ilerinden birini (zerschlagen hiitte) kracak olsa,
birden krlacaklard."
Tan zerine "ok zorlama ve inandrc olmaktan uzak
bir" t konumda uzanm K.y anlatan son sahne bile lm ce
zasnn infazndan ziyade kt sonulanm bir ikence ey
lemidir. Ve cezallar kolonisinde arad hakikati ikencede
bulamayan subayn durumu gibi, K.nn lm de quaestio
veritatis'in bir sonucundan ok bir cinayete benzer. Sonunda,
aslnda, kendi grevi olduu anlad eyi yapacak ("zerinde
elden ele dolaan ba almak ve kendine saplamak" +) gc
yoktur. Kendi kendine iftira atan kii ancak kendine ikence
ederek kendi hakikatini itiraf edebilir. Her durumda, bir ha
kikat soruturmas olarak ikence, hedefi skalamtr.

* Dava, s. 226.
t AGE, S. 229.
:j: AGE, S. 229.
K. 41

12. K. (her insan) yasadan, itiraz hakk olmakszn kendisine


yneltilen sulamadan ve kaamayacak olduu sonutan sa
knmak iin kendine iftira atar (hapishane papaz belli bir nok
tada, masum olduunu sylemek konusunda, "ancak sulular
byle konurlar," diyor). Ne var ki byle davranarak sonunda,

Kafka'nn bir fragmannda szn ettii mahkuma benzer:


"hapishanenin avlusunda bir daraacnn kurulu olduunu
grr, yanllkla kendisi iin hazrlanm olduunu d
nr, geceleyin hcresinden kar, daraacna gider ve kendini
asar." t Yasann mulak.l ite buradadr: kkleri bireylerin
z-iftirasndadr ama kendini onlara yabanc, onlardan stn
bir g olarak ortaya koyar.
Katedral sahnesinde papazn K.ya anlatt yasann kaps
hakkndaki mesel * bu anlamda okunmaldr. Yasann kaps
ithamdr, birey oradan geirilerek yasaya sokulur. Fakat ilk ve
yce itham bizzat daval tarafndan ifade edilir (bir z-iftira
eklinde bile olsa). Bu sebeple yasann stratejisi davaly itha
mn (kap) tam da kendisini (belki) hedeflediine, mahkeme
nin kendisinden (belki) bir ey istediine, (belki) onu ilgilen
diren bir dava aldna inandrmaya dayanr. Gerekte itham
da yoktur dava da, en azndan sulandna inanan kiinin
kendini sulamaya son verdii ana kadar.
Papazn szlerine gre meselde sorgulanan "aldatmann
(Tiiuschung) anlam budur ("Yasann giriindeki yazlarda bu
yanlma konusunda yle denir: Yasann kapsnn nnde bir

* AGE, S. 214.
t Franz Kafk.a, Babaya Mektup, ev. Cemal Ener, Can Yaynlar,
2010, s. 33.
:: Dava, s. 216.
42 IPLAKLIKLAR

kap bekisi durur.") Sorun K.nn sand gibi kimin aldat


t t (beki), kimin aldatld (ifti) deildir. Sorun beki
nin iki iddiasnn ("imdi giremezsin" ve "bu kap yalnz se
nin iin ngrlmt") * en azndan eliik olup olmamas
da deildir. Bunlar her durumda "itham edilmi deilsin" ve
"itham sadece sana aittir, sadece sen kendini itham edersin
ve itham edilirsin," anlamna gelir. Yani z-ithama ve kendi
ni davada ele geirilmek zere teslim etmeye bir davettir. Bu
yzden K.nn umudu (papazn mahkemeyi etkilemek yeri
ne onun oradan svmasna, her zaman davann dnda ya
amasna fayda edecek ve "sonu zerinde belirleyici olacak
bir t" vermesi) boa kacaktr. Papaz bile aslnda bir kap
bekisidir, "mahkemeye ait" olsa bile. Gerek aldatma elbet
te amac dier insanlar kendilerini sulamaya sevk etmek,
onlar baka hibir yere almayan, sadece mahkemeye a
lan kapdan geirmek olan-en alttaki grevliden avukatlara
ve en yksekteki yargca kadar-bekilerin, insanlarn (ya da
meleklerin: kapya bekilik etmek brani geleneinde melek
lerin ilevlerinden biridir) varldr. Belki mesel bir "t"
iermektedir yine de. Burada bahse konu edilen, yasann in
celenmesi-kendinde suu barndrmadna gre-deildir,
iftinin yasa nnde kal sresince kendisini kesintisizce
adad (in dem jahrelangen Studium des Trhters) "bekinin
yllar boyunca incelenmesi" dir. iftinin Josef K.nn aksine
davann dnda yaamay baarmas bu inceleme sayesinde,
bu yeni Talmud sayesindedir.

* AGE, S. 26.
t AGE, s. 218 K.: "Demek ki kap bekisi adam aldatmt."
:j: AGE, s. 216 ve 28.
K. 43

Agrimensor

. Snrlarn ya da hudutlarn belirlenmesi bakmndan


Roma' da kadastrocunun zel bir nemi vard. Agrimensor
(ya da kulland aracn adndan, gromaticus) olmak iin zor
bir snavdan gemek gerekiyordu. Bu snavdan gemeden mes
lei icra edenler lm cezasna arptrlabilirdi. Roma'da sn
rn gerekten ylesine kutsal bir zellii vard ki, snrlar silen
(terminum exarare) kii sacer oluyordu ve herhangi biri bu ki
iyi ldrebilir, ceza da almazd. Ama kadastrocunun nemini
aklayan ok basit nedenler de vard. Kamu hukukunda ol
duu kadar medeni hukukta da topraklarn snrlarn bilme
ve arazi (ager) paralarn belirleme ve nihayet snr kavgalar
hakknda karar verme imkan bizzat hukukun ilemesini zo
runlu klyordu. Bu sebeple, kelimenin tam anlamyla bir fini
tor snrlar belirleyen, tanyan ve karar veren kii-olduu
-

iin, kadastrocuya iuris auctor, "hukuk yaratcs," ve vir per


fectissimus da denmitir.
Yerlm hakkndaki metinlerin ilk derlemesinin ustin
ianos'un Corpus luris'inden yaklak bir yzyl nceye denk
dmesi artc deildir. Ve daha da az artc olan, bunun
yaymlanmasndan hemen sonra, kadastrocularn yazlarna
hukukularn grlerini katmak zere Corpus gromaticum'un
yeni bir basmn hazrlama ihtiyacnn hissedilmesidir.

2. Romal kadastrocunun kulland ara, bir eit ha olan


groma (ya da gruma) idi. Bu han merkezi arazinin bir nok
tasna (umbilicus soli) karlk gelecek ekilde bir srn ucuna
yerletirilir ve han ularna kk birer arlk tayan drt

*
(t.) Agrimensore, kadastrocu, yerlmc.
44 IPLAKLIKLAR

gergin ip balanrd. Bu ara sayesinde kadastrocu kendisine


araziyi lme ve snrlarn karma olana veren doru iz
giler (rigores) izebiliyordu.
Dik ayla birleen temel iki izgi, kuzeyden gneye izil
mi olan kardo ve doudan batya giden decumanus'tu. Bu
iki izgi castrum'un ("mstahkem mevki" ya da "ato"-cas
tellum castrum'un kltme eki alm halidir-ama ayn za
manda "ordugah") kurulmasnda evrelerinde konutlarn (ya
da ordugah durumunda asker adrlarnn) topland balca
iki yola karlk geliyordu.
Romallara gre bu temel constitutio limitum'un kkenin
deki gksel zellik phe gtrmezdi. Bu yzden Hyginus'un
Snrlarn Oluturulmas (Constitutio limitum) zerine ince
lemesi u szlerle balar: "lmlere ilikin tm kurallar ve
edimler arasnda en deerli olan snrlarn oluturulmasdr.
Bunun gksel bir kkeni ve sresiz bir mukavemeti vardr [.. .]
nk snrlar dnyaya dayanlarak oluturulur: decumanus
lar aslnda gnein yolu izlenerek ve kardolar kutuplarn ek
senine gre izilir."

3. 848' de nemli filolog ve hukuk tarihisi, F. Blume, K.


Lachmann ve A. Rudorff, Bedin' de Roma kadastrocu klliya
tnn ilk modern basksn yaymladlar: Die Schriften der r
mischen Feldmesser. Julius Frontinus, Aggenus Urbicus, Hygi
nus Gromaticus ve Siculus Flaccus'un yazlarn iki ciltte top
layan bask, elyazmasndaki illstrasyonlarn kopyalarn da
ieren geni bir eke sahipti. Bunlar arasnda yirmi dokuz var
yasyonuyla bir castrum izimi ilgintir; romann ilk blmn
de K.ya uzaktan grnen atonun tasvirini gerekten artc
bir biimde hatrlatr: "Ne eski bir derebeyi atosu ne de yeni
grkemli bir sarayd; az sayda iki katl, ama bir sr alack
K. 45

birbirine yakn binalardan oluan genilemesine bir yap top


luluuydu. Hani bir ato olduu bilinmese kk bir kent g
zyle de baklabilirdi buraya.'' " atonun K.nn aklna memle
ketindeki kilisenin kulesini getiren ufack pencereleriyle yu-
varlak kulesi illstrasyonlarda defalarca grnmektedir.
Dier illstrasyonlar ilk constitutio limitum'un sonucunu
gstermektedir: mekann kardo ve decumanusa gre temel ay
rm. Her birinde meridyenin kuzey ucunda gayet bariz olarak
Kardo'nun ba harfi K okunmaktadr. Zt kutupta M harfi (me
ridianus) bulunuyor, bu ekilde KM ilk izgiyi tanmlar, temel
snr, DM ise (decumanus meridianus) birincinin dikeyi olan
ikinci izgiyi. Bu anlamda, K harfi, tek bana ya da dierle
riyle birlikte metinde de karmza kyor.

4. imdi ato'nun kahramannn mesleini ciddiye almay


deneyelim. Kadastrocularn dilinde K kardo demektir ve by
le adlandrlr, "nk gkyznn temel noktasna doru
ynelmektedir" (quod directum ad kardinem caeli est). K.nn
megul olduu ey, ato grevlilerine kkrtc bir biimde
aklad ve onlarn da bir meydan okuma gibi aldklar
meslei, "snrlarn oluturulmas" dr. Anlamazlk-yle g
rnse de, bir anlamazlktan sz edilebilirse ayet-snrlarn
tespitiyle (ya da ihlal edilmesiyle) olduu kadar, Brod'un laf
olsun diye ileri srd kyde kalma ve ato tarafndan kabul
edilme imkanyla da ilgili deildir. Ve eer ato (yine Brod'a
gre) dnyann "tanrsal ynetimi" olarak tanrnn inaye
tiyse, o halde kadastro aletleriyle deil de "kaba bir gezinti
sopas" t ile temsil edilen kadastrocu, ato ve ato grevlileriy-

* ato, s. 12.
t AGE, S. 8.
46 IPLAKLIKLAR

le bu ynetimin snrlar zerinde kararl bir mcadeleye, ok


zel ve amansz bir constitutio limituma memur edilmitir.

5.16 Ocak 1922'de ato'nun yazm srasnda, Kafka gnlne,


snrlar konusunda baz dncelerini not eder. nemi defa
larca vurgulanmtr, ama yine de roman kahramannn mes
leiyle snrlar arasnda balant kurulmaz. Ka&a bir nceki
hafta yaad bir ruhsal kntden (Zusammenbruch) sz
ediyor, ardndan i dnyasyla d dnyas blnp birbirinden
ayrlr. te oluan vahi gaddarlk (Wildheit), bir "av" (Jagen)
olarak tasvir edilmitir. Bu avda "en somutu da z-gzlemdir,
yle ki, hibir temsili rahat brakmaz, srp atar yerinden [em
porjagt], ama sonra kendi de bir temsil olduu iin yeni bir z
gzlem tarafndan srlp atlr [weitergejagt]." * Bu noktada,
av imgesi yerini insanlar arasndaki snr, insanlarn dnda
ve zerinde olan ey zerine bir dnceye brakyor:

Sz konusu koturma t insanlktan dar bir yol izliyor


[nimmt die Richtung aus der Menschheit]. Byk blmy
le teden beri bana zorla benimsetilen, biraz da benim ken
dimce aranan yalnzlk-ama bu da zorlamadan baka ney
di-giderek pek ak seik nitelik kazanyor ve en son snra
gelip dayanyor [geht aufdas .Ausserste]. Nerede alacak solu
u? Bakarsn, ki bu hepsinden akla yakn grnyor, cinnet
te alr [Irrsinn, etimolojik olarak irren'e, "babo gezmek"
"gezinmek"e baldr]. Bu konuda daha ok ey sylenemez;

*
Franz Kafka, Gnlkler, ev. Kamuran ipal, Cem Yaynevi, 2003,
s. 588.
t Alntlar iin bavurulan Trke metinde evirmen Agamben'in
kulland av szc iin koturmay tercih etmi.
K. 47

o hzla kounun yolu benim iimden geiyor ve beni parala


ra blyor. Ama elimden gelen bir ey var-elimden geliyor
mu?-bir nebzecik de olsa kendimi ayakta tutuyor, yani ko
turmaya kendimi tatyorum. Peki nerede alacam soluu?
"Koturma" bir benzetidir yalnz, bunun yerine "dnyevi
son snra kar saldr" da [Ansturm gegen die letzte irdische
Grenze] diyebilirdim; saldr, aadan, insanlardan geliyor;
hani bu da bir benzeti saylaca iin yukardan saldr ben
zetisini alp yerine koyabilirim.
Btn bu edebiyat, snra kar yneltilen bir saldrdr;
Siyonizm araya girmeseydi, kolaylkla geliip bir gizli reti
ye, bir Kabala'ya [zu einer neuen Geheimlehre, einer Kabbala]
dnebilirdi. Sz konusu yolda atlm ilk admlar grl
yor. Bunun iin kklerini adeta yeni batan eski yzyllara
salacak ya da eski yzyllar yeniden yaratacak ve byle dav
ranrken varn younu harcam olmayacak, ancak sonra
dan harcamaya balayacak anlalmas g bir dehann ge
rekecei kukusuzdur.

6. Bu notun her anlamda "belirleyici" olan zellii aratrmac


larn dikkatinden kamad. Bu not, tek bir jestte temel bir ka
rar ("en u noktaya kadar gitmek," 3 ubatta yazaca gibi onu
"u ana kadar delilikten olduu kadar ktan da"-Aufstieg,
yine yukar doru bir hareket fikri-uzak tutmu olan g
szle artk teslim olmamak) ve iirsel bir teolojiyi (Siyoniz
me kar yeni Kabala, kendisinin iinde yaad westjdische
Zeit'n psikolojisine ve yzeyselliine kar da eski ve karma
k gnostik-Mesihi miras) ieriyor. Fakat gnle dlen not
Kafka'nn yazmakta olduu romana ve kahramanna, kadast-

* AGE, S. 588-9.
48 IPLAKLIKLAR

rocu K.ya (kardo, "gkyznn temel noktasna doru ynelen


kii") isnat edildiinde daha da belirleyici olur. Meslein sei
mi (K. bu grevi bizzat stlenmitir, bunun iin kimse onu ie
alm deildir, muhtarn da K.nn dikkatini ektii gibi ky
de byle bir ihtiya yoktur) bu durumda bir sava ve bir stra
tejinin birlikte ilan edilmesidir. Onun oraya gelmesine neden
olan i kyn evleriyle bostanlar arasndaki snrlar deildir
(muhtarn szleriyle zaten "Kk topraklarmzn snrlar
belirlenmi, hepsi gzel gzel kaytlara geirilmitir.") * Daha
ok kydeki hayat aslnda btnyle ky atodan ayran ve
ayn zamanda onu atodan ayrlmaz klan snrlarla belirlendi
i iindir ki, kadastrocunun geliiyle bu snrlar mesele haline
gelmitir. "Son snra kadar saldr" atoyu (yukary) kyden
(aadan) ayran snrlara saldrdr.

7. Bir kez daha-Kafka'nn byk stratejik sezgisi, hazrlad


yeni Kabala budur-mcadel Tanr'ya ya da yce hkmra
na (romanda gerekten de hi mesele edilmeyen Kont West
west) kar deil, meleklere, ulaklara ve onlar temsil eder gibi
grnen brokratlara kar verilmektedir. Uramas gereken
ato personelinin listesi bu anlamda reticidir: eitli "ato
hizmetileri'"nden baka bir kahya vekili, bir ulak, bir sekreter,
bir kalem efi (onunla hi dorudan ilikisi olmaz fakat ad,
Klanm, kardo'nun u noktalarn-KM-artrr gibidir).
Burada bahis konusu edilen-gerek Hristiyan gerek de Yahu
di teolojik yorumculara itirazla-tanr ile bir atma deildir.
Aksine, insanlarn (ya da meleklerin) tanrya dair yalanlaryla
bitip tkenmek bilmeyen bir mcadeleden bahsediliyor (n
celikle kendisinin de ait olduu Batl Yahudi entelekteller

* ato, s. 73.
K. 49

evresinin). nsanlar arasna, insanlarla tanr arasna konan


ite bu snrlar, ayrmlar ve engellerdir kadastrocunun sor
gulamak istedii.
Bu durumda K.nn ato tarafndan kabul edilmek ve kye
yerlemek istedii yorumu btnyle hatal grnmektedir.
K. kyde ne yapacan bilmez, atoda ne yapaca konusun
da fikri bile yoktur. Kadastrocu ky ile atoyu ayran ve biti
tiren snr dnr ve istedii ey de onu kaldrmak ya da i
gremez hale getirmektir. Bu snrn maddi olarak getii yeri
kimse bilmez grnmektedir. Belki aslnda yoktur, ama g
rnmez bir kap gibi her insann iinden gemektedir.
Kardo yalnzca bir yerlm terimi deildir: kap menteesi
anlamna da gelir. Sevillal Isidorus etimolojisinden bir mad
dede yle deniyor: "Bir mentee [cardo], kapnn (ostium) ze
rinde dnd ve hareket ettii yerdir. Yunanca kalp (apo tes
kardias) szcnden hareketle byle denmitir, nk insan
kalbinin her eye hkmetmesi gibi, mentee de kapy tutar ve
hareket ettirir. In cardinem esse 'dnm noktasnda bulunmak'
deyimi buradan gelmektedir." "Kap [ostium]," diye devam edi
yor Isidorus (Kafka'nn hi ekinmeden altna imzasn ataca
bir tanmla), "birinin girmesini engelleyen eydir." Ostiarii,
kapclar, "Eski Ahit'te Tapnaa iffetsiz olanlarn girmesini
engelleyen kiilerdir." Mentee, dnm noktas, girii engel
leyen kapnn etkisizletirildii yerdir. Ve eer, sadece artk
uygulanmamas artyla yasay inceleyen Bucephalus, "yeni
avukat" ise, K. da yukaryla aay, atoyla ky, tapmakla
evi, tanryla insan ayran (ve ayn zamanda bir arada tutan)
snrlarn ve hudutlarn ileyiini bozan "yeni kadastrocu"dur.

*
Franz Kafka, Hikayeler, "Yeni Avukat," Cem Yaynlar, 2002,
s. n
50 IPLAKLIKLAR

Peki kap (yani, ilikileri dzenleyen, gerek yazl gerek de ya


zl olmayan yasalar sistemi) etkisizletirilince yukardakilerle
aadakilere, tanryla insana, iffetlilerle iffetsizlere ne olacak
tr? Kafka'nn romana kesin olarak ara verdii srada kaleme
ald hikayenin kpek kahramannn aratrmalarn adad
u "hakikat dnyasna" ne olacaktr? Kadastrocunun bir anl
na grmesine izin verilen ite bu kadardr.
4 Hayaletler Arasnda Yaamann
Yararlar ve Sakncalar

1993 ubatnda Venedik niversitesi Mimarlk Enstitsnde


yapt al konumasnda Manfredo Tafuri Venedik'ten apa
k "ceset" diye sz etmiti. ehri EXPo'nun ev sahibi olarak
nerenlere kar verilen mcadeleyi hatrlatm ve konuma
sn bitirirken bir hzn ifadesi eklemeden edememiti: "Me
sele, cesedi ocuklar bile gldrecek kadar allayp pullama,
dudaklarn boyama meselesi deildi; ne de biz aciz savunu
cularn, silahsz peygamberlerin elinde kala kala gzlerimizin
nnde eriyip giden bir cesedin kalm olmasyd."
Her trl yetki ve yeterlilie sahip bir kii tarafndan yapl
m ve hi kimsenin (bugnk gibi o gn de, Tafuri'nin szle
riyle cesedi ssleyip psleyip indirimli sata sunmaya devam
etme "mnasebetsizliinde" bulunmu ve halen bulunmakta
olanlar, belediye bakanlar, mimarlar, bakanlar arasnda bile
hi kimsenin) doruluundan samimiyetle kuku duymayaca
bu amansz tehisin zerinden on be yl geti. Ama bunun
anlam, iyi bakldnda, Venedik'in artk bir ceset olmad
dr; ayet herhangi bir ekilde hala varsa, bu da ancak lm
ve cesedin rmesini izleyen evreye gemi olmasndandr.
Bu yeni evre hayalet evresidir, llerin, tercihen gece yars,
apansz ortaya kt, gacr gucur ederek sinyaller gnderdii,
52 IPLAKLIKLAR

hatta ounlukla anlalmaz olsa da konutuu evre. Tafuri,


"Venedik sadece fsldayabiliyor," diye yazyor ve bu fsltla
rn modern kulaklar dayanlmazcasna trmaladn ekliyor.

Venedik'te yaayanlarn bu hayalete belirli bir ainal vardr.


Kii, bir gece gezintisinde bir kpry geerken, gzleri, gl
geler iinde kaybolan bir kanaln kuytusuna evrilmiken ve
baka bir yolcu, baka bir kprde elinde buulu aynasyla onu
gzetlerken, uzaklardaki bir pencerede yanan portakal renkli
n parltsyla birlikte anszn ortaya kar. Ya da Giudecca
Adas suyosunlarn ve plastik ieleri Zattere kordonuna adeta
al al boaltrken. Ve kanallarda belli belirsiz titreen, son
bir k huzmesinin grnmez yanss sayesinde Marcel'in git
tike kararan dolambalarda palazzo'larn yansmasna brn
m grd de ayn hayaletti. Ve ondan nce de bu hayalet bu
ehrin en derindeki kklerinde grnr. nk talya'daki he
men dier btn ehirler gibi bu ehir de sona ermekte olan ge
antikite ile yeni barbar kuvvetlerin kar karya gelmesinden
deil, zengin yerleimlerini Roma' da arkada brakrken, onun
hayalini ehrin sularna, izgilerine ve renklerine yedirmek
zere hafzalarnda tayan bitkin snmaclardan domutur.

Bir hayalet neden yaplmtr? aretlerden, daha dorusu im


zalardan, yani zamann eyler zerinde izdii iaretler, ra
kamlar ya da monogramlardan. Bir hayalet, her zaman ze
rinde bir tarih tar, baka bir deyile znden tarihsel bir
varlktr. Bu nedenle eski ehirler,flaneur'n kendini aknt
ya brakt gezintileri boyunca neredeyse dalgnlkla okudu
u imzalarn en iyi mekandr. Bu nedenle Avrupa ehirleri
ni ekerle kaplayp ve homojenletiren zevksiz restorasyonlar
onlarn imzalarn siler: okunaksz hale getirir. Ve bu nedenle
HAYALETLER ARASINDA YAAMANIN YARARLARI VE SAKINCALARI 53

ehirler-zellikle Venedik-ryalara benzer. Ryalarda rya


gren kiinin gzleri her nesneye taklr; her yaratk bireysel
zelliklerinden, jestlerinden ve szlerinden ok daha ifadeli
bir imzaya iaret eder. Yine de inatla ryasn yorumlamaya
alan kii bir yandan da bunlarn anlamsz olduunu kan
sndadr ksmen. Benzer ekilde, ehirde sokan, meydann,
caddenin, kordon boyundaki kaldrmn, darack geidin bi
rinde olan biten her ey aniden, ehirdeki hem yanardner hem
mklpesent, hem dilsiz hem akac, hem alngan hem mesa
feli bir figrde younlar ve billurlar. te o figr, mekann
hayaleti ya da cinidir.

llere ne borluyuz? "Bir sevgi edimi olarak bir ly ha


trlamak," diye yazyor Kierkegaard, "en karsz, bedelsiz ve
sadk sevgi edimidir." Ama elbette en kolay olan deil. Ne de
olsa ller hibir ey istememekle kalmaz, unutulmak iin de
ellerinden geleni yaparlar. Ama bilhassa bu yzden ller belki
de en talepkar sevgi nesneleridir. llere kar hep savunmasz
ve ihmalkarz; onlardan kaarz, alaka gstermeyiz.
Venediklilerin ehirlerine kar sevgisizlii bu ekilde ak
lanabilir ancak. Onu sevmeyi bilmezler, sevemezler, nk
bir ly sevmek zordur. En kolay o yayormu gibi yap
maktr, turistlere cret karl tehir edebilmek iin krl
gan ve solgun organlarn maskelerle ve makyajla kapatmak
tr. Venedik'te tacirler tapnakta deiller, mezardalar; bulun
duklar yerde sadece hayata deil, lye de saygszlk ediyor
lar (daha dorusu l olduuna inandklar eye, bunu itiraf
edecek deiller geri). Oysa bu l aslnda bir hayalettir; yani
(tacirler onun varln fark etseler) en bulutsu, en ince varlk
tr, bu haliyle de bir lden dnlebilecek en uzak eydir.
54 IPLAKLIKLAR

Hayalet olma hali bir hayat biimidir, ancak her ey bittikten


sonra balayan, lm sonras ya da tamamlayc bir hayattr.
Hayalet olma hali bu nedenle, hayata gre, tamamlanm ol
mann kyaslanmaz holuu ve dirayetine, artk nnde hi
bir ey kalmam insanlarn nezaket ve hassasiyetine sahiptir.
Henry James'in Venedik'te seip tanmay rendii yaratk
lar ite bu trdendir (hayalet hikayelerinde onlar hava perile
riyle, elflerle kyaslar). Bu hayaletler ylesine tedbirli, ylesine
kacdrlar ki onlarn evlerini istila eden ve onlar susmaya
zorlayanlar hayattakiler olur.
Ama larva diye adlandrabileceimiz baka bir tr hayalet
olma hali de vardr. Kendi durumunu kabul etmemek, ne paha
sna olursa olsun bir arlk ve beden tayormu gibi yapmaktan
domulardr larva hayaletler. Tek bana yaayamazlar ama inat
la, karanlk vicdanlarndan tremi olduklar insanlar ararlar.
Yalandan yaplm ipleriyle cansz organlarn ieriden hareket
ettirerek kabuslar, karabasanlar ya da ifritleri olarak onlarda
yaarlar. lk tre giren hayalet olma hali, yaptklar ve dedikleri
eylere eklenecek baka bir ey olmad iin kusursuzken, larva
hayaletlerin aslnda kendi gemilerindeki bir yaray kapatmak,
gerekten de tamama erdiklerini kavrama yetersizliklerini gider
mek iin bir gelecekleri varm gibi yapmalar gerekir.

Ingeborg Bachman bir keresinde dili bir ehirle kyaslamt.


Eski ve yeni merkezleri, banliyleri, evre yollar ve nihayet
ayrlmaz bir paras olan benzin istasyonlaryla tm bir ehir.
ehir ve dil ayn topyay ve ayn ykm ierir, ehrimizde de
dilimizde olduumuz gibi dler kurar ve kayboluruz, hatta
dil de ehir de sadece bu d kurma ve yolunu kaybetme bii
midir. Venedik'i bir dille karlatracak olursak, Venedik'te
oturmak Latince almak gibidir, l bir dilde her kelime-
HAYALETLER ARASINDA YAAMANIN YARARLARI VE SAKINCALARI 55

yi tek hecesini karmamacasna telaffuz etmeye uramak


gibi; ad ekimlerinin darboazlarnda ve flimsilerle gelecek
zaman mastarlarnn ani klarnda yolunu armak ve ye
niden bulmak gibidir. te yandan, hala bir ekilde konuul
duu ve okunduu iin bir dilin l olduuna hkmetme
mek gerektiini aklmzdan karmayalm; bu dilde sadece
bir zne konumu, "ben" diyen kiinin konumunu yklenmek
imkanszdr-ya da hemen hemen imkanszdr. in asl u ki,
l dil, tpk Venedik gibi, hayalet dildir; o dili konuamayz
ama o hala kendi tarznda titreir, mrldanr ve fsldar, by
lece biraz gayretle ve szlk yardmyla eninde sonunda anlar
ve deifre ederiz. Peki l bir dil kime seslenir? Dilin hayaleti
kime ynelir? Bize deil elbette; ama artk haklarnda herhan
gi bir hatrasnn da bulunmad muhataplarna da deil. Ne
var ki tam da bu yzden, sanki sadece imdi, ilk kez konuu
yormu gibidir bu dil, filozofun o sylyor-biz deil-diye
rek atfta bulunduu bir dil (geri bu yapmakla ona hayaletsi
bir tutarlk kazandrdn fark etmez.)

O halde Venedik gerekten modernliin amblemidir, -al


konumasnn sonunda Tafuri'nin dile getirdiinden tmyle
farkl bir anlamda da olsa. Zamanmz yeni [nuovo] deildir,
yepyenidir [novissimo], yani sonuncudur ve larva halindedir.
Post-tarihsel ve postmodern terimlerinden anladmz bu
dur genellikle, ama byle derken bu durumun zorunlu olarak
lm sonras bir hayata, bir hayalet hayatna teslim olmak an
lamna geldiinden phe duymayz, hayalet hayatnn sabah,
akam, yats ve dier btn vakitlerin kendine zg farzlary
la insan davrann sorgulanmaz kurallara balayan ve tren
eziyetini ektiren en ayinsel ve kat bir durum olduunu ak
lmza getirmeyiz.
56 IPLAKLIKLAR

Aramzda yaayan larva hayaletlerde incelik ve edebin bu


lunmamas buradan gelmektedir. Btn halklar ve btn diller,
btn toplumsal tabakalar ve btn kurumlar, btn parlamen
tolar ve btn hkmdarlar, kiliseler ve havralar, herminler ve
togalar kar konulmaz bir biimde art arda larva durumuna
getiler, ama hazrlksz ve uursuzca. Bu yzden yazarlar kt
yazyor nk dilleri sanki yaayan bir dilmi gibi yapmak zo
rundalar, parlamentolar beyhude yasalar karyor, nk larva
uluslarna bir politik hayat sureti gstermek zorundalar, din
ler merhametten yoksunlar, nk artk mezarlar kutsamay
bilmiyorlar ve kendilerini onlar arasnda rahat hissetmiyor
lar. Bu yzden iskeletler ve dimdik yryen mankenler ve me
zarlarndan karllarn pr nee ynetiyormu gibi yapan
mumyalar gryoruz, lime lime ryen organlarnn onlar
terk ettiinden, szlerinin anlalmaz bir lisana dndnden
haberleri yok.

Ama Venedik hayaleti bunlar hi bilmez. Artk ne Venedik


lilere grnyor ne de turistlere tabii ki. Belki yzsz yneti
cilerce kovulan dilencilere ya da yeri koklayarak sokaktan so
kaa endieyle geen sanlara ya da rabet grmeyen bu derse
srgnler gibi alan ender insanlara grnyordur. Hayaletin
koro ocuu sesiyle ileri srd udur: mademki Avrupa'nn
btn ehirleri ve btn dilleri artk birer hayalden ibaret ola
rak yaamn srdrmektedir, o zaman sadece bu en samimi ve
en tandk eylemleri anlam olanlar, sadece gvdesiz kelime
leri ve talar ezberleyip kayda geirenler belki gnn birinde
tarihin-hayatn-bir anda vaadini yerine getirecei o gedii
yeniden aabilecektir.
5 Yapmayabileceimiz ey zerine

Deleuze bir keresinde iktidarn ileyiini insanlar yapabile


ceklerinden, yani kendi potansiyellerinden ayrma olarak ta
nmlamt. Etkin kuvvetlerin uygulamaya sokulmas engel
lenmitir, ya onlar mmkn klan maddi artlardan yoksun
olduklarndan ya da bir yasak resmi olarak imkansz kldn
dan. Her iki durumda da iktidar-ve bu onun en baskc ve
acmasz biimidir-insanlar kendi potansiyellerinden ayrr
ve onlar bu ekilde iktidarsz yapar. Bununla birlikte iktida
rn baka bir, daha sinsi bir ilemi vardr; dorudan insanlarn
yapabilecekleri ey-potansiyelleri-zerinde almaz, aksine
"potansiyel-sizlikleri" zerinde alr, yani yapamayacaklar
ey, daha dorusu, yapmayabilecekleri ey zerinde alr.

Potansiyelin daima yapsal olarak da potansiyel-sizlik olduu,


her yapabilmenin ayn zamanda zaten daima yapmayabilmek
olduu, Aristoteles'in Metafizik'in x. kitabnda gelitirdii
potansiyel kuramnn belirleyici noktasdr. "Potansiyel-siz
lik [adynamia]" diye yazar, "potansiyele [dynamis] kart bir
yoksunluktur. Her potansiyel kendi [potansiyelinin] ve kendi
[potansiyeline] kyasla kendi potansiyel-sizliidir" (Metafizik,
1046a, 29-31). "Potansiyel-sizlik" burada yalnzca potansiyel
yokluu, yapamamak, anlamna gelmez, ayn zamanda ve
bilhassa "yapmayabilmek," kendi potansiyelini edimsel hale
58 IPLAKLIKLAR

getirmeyebilmek anlamna da gelir. Ve insani potansiyeli de


belirleyen tam da her potansiyelin bu zel-daima olmak ile
olmamak, yapmak ile yapmamak olan-bu ift deerliidir.
Bu da demektir ki insanolu, potansiyelin kipinde var ola
rak, hem bir eyi hem de zddn yapabilen canldr: yapar
da yapmaz da. Bu onu baka herhangi bir canldan daha ok
hata yapma riskine maruz brakr ama becerilerini zgr
ce kendinde toplamasna ve onlara hkmetmesine, "yetile
re" dntrmesine de izin verir. nsani potansiyel, insann
yapabilecei eyin ls olmakla kalmaz, ayn zamanda ve
ncelikle kendi yapmama imkann koruma becerisidir, ki bu
da onun eyleminin statsn belirler. Ate sadece yakarken
ve teki canllar yalnzca kendi zel potansiyellerini kulla
nabilirken, sadece biyolojik yeteneklerinde kaytl olan u ya
da bu davran yapabilirken, insan kendi potansiyel-sizlii
ni gerekletirebilen hayvandr.

Bugn, ironik olarak "demokratik" diye tanmlanan iktidarn


harekete geirmeyi tercih ettii ite potansiyelin bu dier ve
daha karanlk ehresidir. ktidar insanlar yalnzca ve daha
ok yapabileceklerinden deil, fakat her eyden te ve daha
ok yapmayabilecekleri eyden ayrr. Potansiyel-sizliinden
ayrlm, yapmayabilecei eylemin deneyiminden yoksun b
raklm gnmz insan her eyi yapabileceini zannediyor
ve o en akrak "mesele deil"ini ve o sorumsuz "olabilir"ini
tekrarlayp duruyor, zellikle tam da zerlerinde her trl
kontrol yitirdikleri glere ve srelere grlmemi l
de teslim edilmi olduklarn anlamalar gerektii zamanda.
Becerilerine kar deil ama becerisizliklerine kar, yapabi
leceine deil yapamayacana ya da yapmayabileceine kar
krlemitir.
RAGBET GRMEYEN BU DERSE SRGNL 59

Dolaysyla zamanmzda iler ile megaleler, mesleki kimlik


ler ile sosyal roller karman orman olmutur. Bunlarn her
biri kstahl oyun oynayndaki sebatszl ve silikliiyle
ters orantl olan bir figran tarafndan kiisizletirilmitir.
Herkesin her eyi yapabilecei ya da her ey olabilecei fikri;
sadece bugn beni muayene eden doktorun yarn bir televiz
yon oyuncusu olabilecei deil, beni ldren katilin bile asln
da-Kafka'nn Dava'snda olduu gibi-bir arkc olabilece
i kukusu, bugn piyasann her insandan talep ettii balca
nitelik olan bu esneklie doru herkesin bklveriiyle ilgili
farkndaln yansmasndan baka bir ey deildir.

Bu potansiyel-sizlikten yabanclama kadar hibir ey insan


bylesine yoksullatrmaz ve zgrln kstlamaz. Yapa
bilecei eyden ayrlm olanlar yine de direnebilir, yine de
yapmayabilir. Oysa kendi potansiyel-sizliinden ayrlan kii,
her eyden nce, direnme becerisini kaybeder. Ve nasl ki olu
umuzun hakikatini sadece olamayacamz ey konusundaki
yakc farkndalk garantiliyorsa, eylemlerimize de tutarllk
kazandran da, ancak yapamayacamz ya da yapmayabile
ceimiz eyler konusundaki ak grmzdr.
6 Kiisiz Kimlik

Bakalar tarafndan tannma arzusu insan olmaktan ayrlamaz.


Bu tannma ylesine esastr ki, Hegel'e gre, herkes hayat paha
sna onu elde etmeye hazrdr. Aslnda sz konusu olan basite
kendini sevme ve tatmin meselesi deildir: daha ok, yalnzca
bakalarnn tanmas araclyla insann kendini kii olarak
ina edebilmesidir.

Persona'nn [kii] kkeni "maske" anlamna gelir ve birey mas


ke araclyla bir rol ve sosyal kimlik edinir. Roma'da, her bi
rey kendisinin bir gens'e, bir soya bal olduunu ifade eden bir
adla tanmlanyordu, ancak bu soy da her soylu ailenin evinin
avlusuna koyduu mumdan bir ata maskesiyle belirtiliyordu.
Ksa bir admla persona, tiyatro ve sosyal hayatn ritellerinde
bireyin yerini tanmlayan "personalitil'ya [kiilik] dnve
rir. Persona en nihayet zgr insann hukuki yeterlii ve poli
tik saygnln belirtmeye balar. Klenin ne atas, ne maskesi
ne de ad bulunduuna gre, bir "personas da, yani hukuki
yeterlii de bulunamazd (servus non habet personam). Bu du
rumda tannma mcadelesi maske mcadelesi demektir, ama
bu maske toplumun her bireyde tand "kiilik"le rastlar
(ya da kimi kez sessiz su ortaklyla bireye yaktrd "per
sonaggio"-temsili ahsiyet-ile).
62 IPLAKLIKLAR

Kii olarak tannmann binlerce yldr en kskanlkla koru


nan, en nemli mlkiyet olmas artc deildir. Baka in
sanlar nemli ve gereklidirler, bunun balca nedeni beni ta
nyabilmeleridir. "Bakalarnn" hassas grnd iktidarn
da, baarnn da, zenginliin de son tahlilde, sadece bu kiisel
kimliin tannmas bakmndan anlam vardr. Rivayete gre
Halife Harun Reid'in Badat'ta tebdil gezmekten holanma
s gibi, ehrin sokaklarnda dilenci klyla dolamak elbette
mmkndr. Ama adn, baarnn, zenginliin ve iktidarn
"benimdir" diye tannd bir an hi olmasayd, baz azizlerin
tavsiye ettii gibi, mr boyu tannmam olarak yaasaydm,
o durumda kiisel kimliim ebediyen yitip gitmi olurdu.

Ancak bizim kltrmzde "kii-maske"nin sadece hukuki


bir anlam yoktur. Ahlaki kiinin oluumunda da belirleyi
ci bir katks olmutur. Bu ilkin tiyatroda, ama ayn zaman
da etiini aktr ile maskesi arasndaki iliki zerine kurmu
olan stoik felsefede de gereklemitir. Bu iliki ift tarafl bir
gerilimle tanmlanr: Bir yandan oyuncu yazarn kendisine
verdii rol ne semeye ne de reddetmeye heveslenebilir. te
yandan rolyle bir kalnt brakmakszn zdeleemez de.
"Hatrla" diye yazyor Epiktetos,

uzun veyahut ksa bir piyeste mellifin sana verdii rol oy


nayacak bir aktrsn. Eer senin bir dilenci rol oynaman
mnasip grmse elinden geldii kadar iyi oynaman lazm
dr. Eer bir topaln yahut prensin veyahut ayaktakmndan
birinin roln oynaman muvafk grrse, yine baka trl
hareket edecek deilsin. Zira verilen rol iyi oynamak sana
der. Lakin bu rol semek bakasna aittir.
KSZ KMLK 63

Bununla birlikte oyuncu (onu paradigma olarak alan bilge


gibi) rolyle tamamen zdelememelidir, rol kendi kii
liiyle kartrmamaldr. "O gn ok yakn" diye uyaryor
yine Epiktetos "o gn oyuncular maskelerinin ve kostmle
rinin bizzat kendileri olduunu sanacaklar" (Dissertationes.
, xxx,41). *
Ahlaki kii, bylece, sosyal maskeye hem balanmakla
hem de ondan uzaklamakla kendini kurar: maskeyi ekin
cesiz kabul eder ve ayn zamanda aralarna neredeyse fark
edilmeyecek kadar mesafe koyar.
Belki hibir yerde, bu ikircikli jest ve insanla maskesi ara
snda alan etik boluk, oyuncu ile maskesi arasndaki sessiz
diyalou temsil eden Roma resim ve mozaiklerindeki kadar
ak bir ekilde grlmez. Oyuncu burada maskesinin nn
de ayakta dururken ya da otururken tasvir edilmitir, mas
kesi sol elindedir ya da bir kaideye yerletirilmitir. Gzleri
ni maskenin kr gzlerine dikmi olan oyuncunun idealize
edilmi tavn ve dalgn ifadesi aralarndaki ilikinin zel an
lamna tanklk eder. Bu iliki modern an balarnda Com
media dell'Arte oyuncularnn-il Sivello olarak bilinen Gio
vanni Gabrielli, Arlecchino olarak bilinen Domenico Bianco
lelli, yine Arlecchino olarak bilinen Tristano Martinelli'nin
portrelerinde kritik eiine-ve dme noktasna-ular.
Artk oyuncu, elinde tutarken gsterildii halde maskesine
bakmamaktadr. nsan ile "kii" arasnda klasik temsillerde
son derece silik olan mesafe, oyuncunun seyirciye ynelttii
kararl ve sorgulayc bakn canllyla vurgulanmaktadr.

*
Trke alntlar iin kr. Epiktetos, (Enkhridion XVII). Dn
celer ve Sohbetler, ev. Burhan Toprak, MEB Yay.
64 IPLAKLIKLAR

xx. yzyln ikinci yarsnda polisin kullanmaya balad tek


niklerde, kimlik kavramn kesin bir dnme uratan beklen
medik bir gelime meydana gelir. Bu noktadan itibaren kimliin
aslen tannmayla ve kiinin saygnlyla ilgisi kalmaz. Onun
yerine baka trde bir tannmay salama ihtiyacna cevap ver
mektedir: polis memurunun sabkal suluyu tanmas. Nfus
ktklerine, veritabanlarna titizlikle kaydedilmeye alkn bizler
ne fotoraf ne de kimlik belgelerini bilen bir toplumda kiisel
kimlii saptamann ne kadar zor olabileceini tasavvur edeme
yiz. Sonuta, xx. yzyln ikinci yarsnda kendilerini "toplu
mun savunucular" olarak grenlerin balca meselesi oldu bu:
"tiyadi sulu,'' xx. yzyl burjuvazisinde saplant haline gelen
figrn grn ve giderek yaylmas. ngiltere' de olduu gibi
Fransa' da da ilk u (cezas hapisti) ile suun tekrarn (koloni
lere srgn) net bir ekilde ayran yasalar karld. Bir su ze
rine tutuklanm kiiyi kesin olarak tehis edebilme ihtiyac bu
noktada yarg sisteminin ilemesi bakmndan art halini ald.
Paris emniyetinde bir mehul brokrat olan Alphonse Ber
tillon'u 187o'li yllarn sonuna doru antropometrik ller ve
ekal fotoraf zerine kurulu bir sulu tehis sistemi ortaya
koymaya iten de bu ihtiya oldu. Sistem, birka yl iersinde
btn dnyada Bertillonage olarak nlendi. Herhangi bir ne
denle tutuklanma ya da gzaltna alnma durumunda kalm
herhangi biri derhal eitli lmlere tabi tutuluyordu: kafatas,
kollar, el ve ayak parmaklar, kulaklar ve yz. phelinin cep
heden ve profilden fotoraf ekiliyordu ve iki fotoraf, muci
dinin portrait parle adn verdii sisteme gre tehis iin yararl
tm bilgileri ieren "Bertillon kart" zerine yaptrlyordu.

Ayn yllarda Francis Galton (Charles Darwin'in kuzeni)


Henry Faulds'un (ngiliz koloni idaresinde bir brokrat) d-
KSZ KMLK 65

ncelerini gelitirerek-bir parmak izi snflandrma sistemi


zerinde almaya koyuldu. Sabkal sulularn tehisinde
hata ihtimali ortadan kalkacakt bylelikle. lgintir ki Gal
ton, Bertillon'un antropometrik-fotorafi ynteminin ateli bir
taraftaryd ve ngiltere' de de benimsenmesini savunyordu.
Ama bir yandan da parmak izlerini istatistiksel yolla deer
lendirmenin zellikle smrge doumlulara uygun olduunu
ileri sryordu. Avrupal bir gz yerlilerin fiziksel zelliklerini
ayrt edemez, birbirleriyle kartrrm. Bu usuln alelacele uy
guland bir dier alan da fuhu oldu. nk antropometrik
usullerin kadnlara uygulanmas, rasgele cinsel ilikileri artr
ma endiesini beraberinde getiriyordu; uzun salarn l al
mada zorluk karmas da caba. Muhtemelen bu trden rksal
ve cinsiyet nyarglarna bal dnceler, Galton ynteminin
smrge ortamnn tesine ya da ABD durumunda Afrika ya da
Asya kkenli vatandalarn tesine uygulanmasn geciktirdi.
Ama xx. yzyln ilk iki onylna gelindiinde sistem btn
dnyaya yaylmt ve 1920'li yllardan itibaren Bertillonage'n
yerini almaya ya da onunla birlikte kullanlmaya hazrd.
nsanlk tarihinde kimlik artk ilk kez toplumsal "kiiliin"
ve onun bakalarnca tannmasnn bir fonksiyonu olmaktansa
kendisiyle hi ilgi kurulamayacak biyolojik verilerin fonksiyo
nu durumuna gelmiti. nsanlar kendilerine mahrem ve payla
lmazcasna ait ama herhangi bir ekilde zde olamayacaklar
bir eye kimliklerini teslim etmek zere yzyllar boyunca tan
nabilirliin temeli olan maskeyi karmt. Artk, "bakalar,"
ahbaplarm, dostlarm ya da dmanlarm tannmam garan
tilemiyor. Gene de taktm sosyal maskeyle rastlamay engel
leyecek etik dirayetim bile byle bir tannmay garantilemiyor.
Kimliimi ve tannabilirliimi tanmlamak artk bir polis ka
rakolunda bir kat zerine mrekkepli baparmamn brak-
66 IPLAKLIKLAR

m olduu anlamsz arabesklere kalyor. Yani benimle zerrece


alakas olmayan, kendisiyle ya da kendisi zerinden baka bir
eyle hibir durumda zdeleemeyeceim ve mesafe de alama
yacam bir ey bu: plak hayat, saf bir biyolojik veri.

Antropometrik teknikler sulular iin dnlmt ve uzun


sre de onlarn devredilemez ayrcalklar olarak kald. 943'te
bile ABD Kongresi tm vatandalar iin parmak izli kimlik
kartlar kullanmn hedefleyen Citizens Identification Act i '

reddetmiti. Ama sulular, yabanclar ve Yahudiler iin icat


edilmi ne varsa eninde sonunda btn insanlara eksiksiz uy
gulanacaktr kural uyarnca; sabkal sulular iin gelitirilmi
teknikler xx. yzyl boyunca btn vatandalara yaylmaya
balamtr. Kimi kez parmak izinin de elik ettii ekal fo
toraf dnyann her lkesinde kademeli olarak zorunluluk
halini alarak kimlik kartnn (bir tr younlatrlm "Ber
tillon kart") btnleyici paras haline geldi.
Fakat en ileri adm ancak gnmze gelindiinde atld
ve halen devam ediyor. Optik taraycyla abucak parmak izi
almak ve retinann ya da irisin modelini karmak gibi bi
yometri teknolojilerindeki gelime sayesinde biyometrik ay
gtlar polis karakollarndan ve gmen brolarndan dar
kp gnlk hayatmza nfuz ediyor. Baz lkelerde ren
ci yemekhanelerinin, liselerin ve hatta ortaokullarn girileri
oktandr rencilerin ellerini dalgnca koyduklar bir optik
biyometri aygtyla dzenleniyor (gnmzde lgn bir geli
me gsteren biyometrik sektrn endstrileri vatandalarn
kk yalardan itibaren bu tr kontrollere almasn tavsiye
ediyor). Fransa'da ve dier Avrupa lkelerinde, tehis unsurla
rn (parmak izi ve dijital fotoraf) ve ticari anlamalar kolay
latrmak iin imza rneini ieren elektronik bir mikroiple
KSZ KMLK 67

donatlm yeni biyometrik kimlik kart (NES) hazrlanyor.


Siyasi iktidarn ynetme yordamlarna (laf ynetimsellie ge
lince nedense liberal paradigmalarla devleti paradigmalar az
birlii ederler) doru srkleniinin nlenemez bir paras
olarak Bat demokrasileri, kamu saln idare etmek kadar
gvenlii salamak ve suu nlemek amacyla da her vatan
dan DNA arivini kurmaya hazrlanyor.

Btn vatandalarnn genetik ve biyometrik bilgilerini elinde


tutan bir iktidarn mutlak ve snrsz kontrole sahip olmasnda
yatan tehlikelere pek ok yerden dikkat ekildi. Bu bilgileri elde
bulundurmann gcyle-kyaslanamayacak kadar yetersiz
belgeler zerinden gerekletirilen-Yahudi kym (ve dn
lebilecek her trl soykrm) kkl ve inanlmaz hzl olurdu.
Hatta, gzlerden tamamen uzak uygulandndan, znenin
vcut yaps zerinden biyometrik ve biyolojik tehis srele
rinin sonular elbette ok daha ar olur. Tmyle biyolojik
olan bilgiler zerinden ne gibi bir kimlik oluturulabilir? Ki
isel bir kimlik deil tabii ki. nk bu, toplumsal grubun
dier yelerinin tanmasna ve bunun yan sra bireyin sosyal
maskeyi ona indirgenmeden takabilmesine balyd. Eer son
tahlilde kimliim artk hibir ekilde irademe bal olmayan
ve zerlerinde herhangi bir kontrolmn olmad biyolojik
olgularla belirleniyorsa kiisel etik gibi bir eyin kurulmas
problematik olur. Parmak izlerim ya da genetik kodumla ne
gibi bir iliki kurabilirim? Bu tr olgular nasl benimseyebi
lirim ya da onlarla arama mesafe koyabilirim? Yeni kimlik ki
isiz bir kimliktir, bunda alglamaya alkn olduumuz etik
alann anlam kaybolmutur ve sil batan dnlmesi gere
kir. Bu oluncaya kadar, yzyllar boyunca Bat etiini yneten
kiisel etik ilkelerde genel bir k beklemek yerinde olur.
68 IPLAKLIKLAR

nsann plak bir hayata indirgenmesi bugn ylesine sor


gusuz sualsiz kabullenilmitir ki artk devletin vatandala
rnda tand kimliin temelinde bulunmaktadr. Ne bir
ad ne uyruu olan, artk sadece koluna kaznm bir nu
maradan ibaret olan Auschwitz srgn gibi, mehul kitle
iinde kaybolmu ve potansiyel bir suluya indirgenmi a
da vatanda da, biyometrik verilerinden, ve en nihayet
busbulank ve anlalmaz olmu bir tr antik kaderden
DNAsndan baka tanmlayabilecek hibir ey yok. Yine de
insan, insani olan sresiz bir ekilde geride brakabilense,
insanlk d olanda hala hep bir tr insaniyet varsa, o za
man etiin varl, Batl insaniyetin nee ve dehet karm
bir duyguyla karaya oturduu post-tarihsel eiin ar ula
rnda dahi mmkn olmaldr. Her dzenek gibi biyomet
rik tehis de, aslnda, aka itiraf edilmemi bir mutluluk
arzusunu yakalyor. Bu durumda kii olmann arlndan,
kiinin bununla birlikte tad ahlaki ve bir o kadar da hu
kuki sorumluluktan da kurtulma isteinden sz ediyoruz.
Kii (gerek trajik gerek de komik klklardaki) ayn zaman
da suun taycsdr ve dolaysyla bunun gerektirdii etik
zorunlu olarak ilecidir, nk bir ayrlma zerine kurul
mutur (bireyin maskesinden, etik kiinin hukuki kiiden).
Yeni kiisiz kimliin bir birlemedense maskelerin sonsuzca
oald yanlsamasn kabul ettirmeye almas bu ayr
ln aleyhine ilemektedir. Bireyler saf bir biyolojik ve top
lumd kimlie mhlanma noktasna getirildikleri anda,
onlara btn maskeleri, internette rastlad kendilerine ait
olamayacak artk ikinci mi olur, nc m olur ne kadar
hayat varsa kendine mal etme marifeti vaat edilmi de olur.
Buna bir makine tarafndan tannmann gelge ve neredey
se kstah hazzn da ekleyebiliriz. Deil mi ki baka bir in-
KSZ KMLK 69

san tarafndan tannmann ayrlamaz paras olan duygusal


sonulara katlanlmyor. Metropolisin insanlar birbirlerine
kar samimiyetini yitirdike, birbirlerinin gzlerinin iine
bakamaz hale geliyorlar, aygtla-ne ki onlarn retinalarna
derinlemesine bakmay renmi olan bir aygtla-sanal
samimiyet gelitirerek teselli buluyorlar. Btn kimlii ve
btn gerek aidiyeti kaybettike, Byk Makine tarafn
dan, sonsuz ve ufack varyantlarnda-metro giriindeki
turnikeden ATM'lere, bankaya girerken ya da yolda yrr
ken onu iyilii iin gzetleyen kameradan garajnn kaps
n aan aygta, ta ki onu olduu gibi her zaman ve her yer
de amadan tanyacak mstakbel mecburi kimlik kartna
kadar-tannmaktan memnun oluyorlar. Eer Makine beni
tanyorsa, en azndan gryorsa, buradaym; eer ne uyku
ne de uykusuzluk bilen ama ebediyen tetikte olan Makine
yaadm teyit ediyorsa yayorum; eer Byk Bellek be
nim saysal ya da dijital verilerimi kaydettiyse unutulmam.

Bu haz ve kesinliklerin sahte ve hayali olduu ortada, bunla


r her gn bizzat yaayanlar en iyi bilir. Tannma nesnesi bir
kii deil de saysal bir veriyse tannmann anlam gerekten
nedir? Beni tanyor gibi grnen aygtn ardnda baka insan
lar oturmuyor mu acaba? Belki beni tanmak deil de sade
ce kontrol etmek ve sulamak istiyorlardr. Peki ortada ne bir
glmseme ne bir jest varken, ne nezaket ne de skut varken,
srfbiyolojik bir kimlik araclyla nasl iletiim kurulabilir?
Bununla birlikte, tarihin hibir zaman geip gitmi bir du
ruma geri dnemeyeceini ngren kural uyarnca, yaknma
dan ve umut da etmeden, kiisel kimlik kadar kiisiz kimliin
de tesinde, insani varln yeni figrn aramaya hazrlan
malyz. Ya da belki aramamz gereken yaayan varln fig-
70 IPLAKLIKLAR

rnden ibarettir, biyometrikfacies'in tesinde olduu kadar


maskenin de tesindeki o yz. Henz bu figr gremiyoruz,
ama sezgisi ryalarmzda olduu kadar zihin karklklar
mzda da, saduyumuzda olduu kadar bilindmzda da
bizi birdenbire rktyor.

* Bkz. sayfa 25.


7 plaklk

.8 Nisan 2005'te, Bedin' de Neue Nationalgalerie'de Vanes


sa Beecroft'un bir performans sergilendi. Yz plak kadn
(aslnda effaf klotlu orap giyinmilerdi), upuzun bir kuy
rukta bekledikten sonra mzenin zemin katndaki geni bir
salona gruplar halinde giren ziyaretilerin baklar altnda,
hareketsiz ve lakayt ayakta duruyordu. ekingen ve merakl
izleyiciler, nihayetinde orada baklmak iin bulunan o vcut
lar gz ucuyla szmeye baladlar. Adeta dman hatlarn
teftie kmasna aralarnda gezindikten sonra, ziyareti
ler asker gibi saf tutmu hasmane, plak vcutlardan rahat
sz olarak uzaklatlar. Sadece kadnlar deil ziyaretileri de
gzlemlemeye alanlarn ilk izlenimi burann bir olay yeri
olmamasyd. Gerekleebilecek ve belki de gereklemesi gere
ken ey olmamt.
plak bedenleri inceleyen giyimli insanlar: bu sahne kar
konulmaz bir biimde sadomazohist iktidar ritelini art
ryordu. Pasolini'nin Salo'sunun (ki az ok sadakatle Sodom'un
120 Gn nn Sade modelini kopyalamt) balangcnda vil
'

lalarna kapanmak zere olan ehrin drt ileri geleni, ieri p


lak girmeye mecbur edilmi ve nitelikleri ve kusurlar dikkat
le incelenmi kurbanlarn denetimini giyinik olarak yaparlar.
Ebu Garip hapishanesinde ikence edilmi mahpuslarn yn
halindeki plak bedenleri karsnda Amerikan askerleri gi-
72 IPLAKLIKLAR

yiniktiler. Neue Nationalgalerie'de buna benzer bir ey olma


mt: bir anlamda iliki burada tersine evrilmi gibi grn
yordu. nk gencecik kzlarn korunmasz seyircilere her an
frlattklar skntl ve densiz baklardan daha tekinsiz bir ey
yoktu. Hayr: gereklemesi gereken ve gereklememi olan
ey, hibir durumda sadomazo bir seance olamazd, bir orji
nin balangc olmas bundan da imkanszd.
Hepsi, bir Kyamet Gn temsilindelermi gibi, bekleyi iin
de grnyordu. Fakat, daha dikkatle baknca, burada da roller
tersine evrilmiti: orapl kzlar, ikonagrafi geleneinin hep
uzun giysilerle rtl olarak canlandrd acmasz ve ask su
ratl meleklerdi. Ziyaretilerse-tereddt iinde ve Berlin knn
o son gnlerinde iyice sarnp sarmalanm-en sofu teolojik
gelenein bile plaklklarn tmden canlandrmaya izin verdi
i, haklarndaki hkm bekleyen dirilenleri temsil ediyorlard.
O halde, gereklemi olmayan, ikence ve partouze deil
di: daha ok basit plaklkt. Bakn rahata ve ayrntlaryla
inceleyebilecei farkl yalardan, rklardan ve yaplardan yz
kadn bedeninin sergilendii tam da o ferah ve aydnlk alan
da, plaklktan eser yoktu. Meydana gelmemi hadise (ya da
IPLAKLIK 73

diyelim ki sanatnn niyeti de zaten buydu, vuku bulmam


olmakla meydana gelmi hadise) insan vcudunun plakl
n tartmasz bir biimde mesele ediyordu.

2. Bizim kltrmzde plaklk, teolojik bir imzadan ayrla


maz. Adem ile Havva'nn gnahtan sonra ilk kez plak olduk
larn fark ettikleri Yaratl anlatsn herkes bilir: "kisinin de
gzleri ald. plak olduklarn anladlar" (Yaratl 3:7). Teo
loglara gre bunun nedeni, nceki basit bilinsizliklerini silmi
olan gnah deildir. Adem ile Havva dten nce herhangi bir
insan giysisiyle rtl olmasalar da plak deillerdi: stlerine
yce bir elbise gibi uyan tanrnn inayet giysisiyle rtlmler
di (bu yorumlarn Yahudi versiyonunda, rnein Zohar'da, bir
"ktan giysi" den sz edilir). Gnahn zerlerinden kard
ite bu doast elbisedir. Soyunmu halde, nce kendi elleriy
le incir yaprandan etekleri hazrlayarak ("incir yapraklarn
rdler ve bellerine baladlar") rtnmek zorunda kalrlar.
Daha sonra Cennetten kovulduklarnda Tanr'nn onlar iin
hazrlad hayvan derisinden elbiseler giyerler. Bunun anla
m plakln ilk atalarmza yeryz Cennetinde sadece iki
ksack an sresince verildiidir: birincisi, tahminen ok ksa
bir sre, plakln fark edilmesiyle incir yaprann giyilmesi
arasnda, ikinci olarak da incir yapraklarn hayvan derileriyle
deitirmek zere kardklarnda. Ve bu iki anlk rnekte de
plakla sadece olumsuzluk atfedildii sylenebilir: Tanr'nn
inayet giysisinden yoksunluk olarak ve Tanr'nn cennetlikle
re bahedecei grkemli elbisenin alameti olarak. Tam bir p
laklk, belki, sadece Cehennemde, gnahkarlarn mtemadiyen
ilahi adaletin sonsuz aclarna sunulan bedenlerine verilir. Bu
anlamda Hristiyanlkta plakln bir teolojisi yoktur, sadece
giysilerin teolojisi vardr.
74 IPLAKLIKLAR

3.plaklk zerine dnm ender modern teologlardan biri


olan Erik Peterson, bu yzden yazsn Theologie des Kleides
("Giysilerin Teolojisi") olarak adlandrmtr. Bunda, teolojik
gelenein balca temalar son derece youn birka sayfada zet
lenmitir. Bilhassa plaklk ile gnah arasndaki dorudan ba:

plaklk sadece gnahtan sonra olur. Gnahtan nce giysi


lerin yokluu vard [Unbekleidetheit] fakat bu henz plaklk
[Nacktheit] deildi. plaklk giysilerin yokluunu varsayar
ama bununla rtmez. plakln alglanmas Kutsal Ya
znn "gzlerin almas" olarak tanmlad o ruhsal eyleme
balanmtr. plaklk farkna varlan bir eydir, giysilerin
yokluu ise dikkat ekmeden duran bir ey. Fakat plaklk
gnahtan sonra ve ancak insann varoluunda bir deiiklik
olduunda gzlemlenebildi. D vastasyla olan bu de
iiklik Adem ile Havva'nn tm doalarn etkilemi olsa
IPLAKLIK 75

gerek. Yani sadece ahlaki bir deiimdense, insann varo


luunu etkileyen metafizik bir deiim sz konusu olmal.

Ama bu "metafizik dnm" de soyunmaktan, inayet giysi


sinin kaybndan ibarettir:

Gnah vastasyla insan doasnn bozulmas bedenin


"kefi'ne, kendi plaklnn alglanmasna gtrr. D
ten nce insan Tanr iin vard ve bedeni giysinin yoklu
unda bile "plak" deildi. Bu giysilerin grnrdeki yoklu
unda da insan bedeninin "plak olmamas" hali, doast
inayetin insan kiiyi bir giysi gibi sarmasyla aklanr. nsan
sadece tanrsal yceliin nda bulunmaz: Tanr'nn yce
liiyle de sarmalanm, rtnmtr. Gnahla birlikte insan
Tanr'nn yceliini yitirir ve kendi doas iinde artk yce
likten yoksun ve grlebilen bir beden haline gelir: safbeden
selliin plak hali, bedenin saf ilevsellikte soyunmas, her
trl soyluluktan yoksun bir beden ... nk bedenin nihai
saygnl artk kaybedilmi olan tanrsal ycelie dayanr.

Peterson, D, plaklk ve giysinin yitirilmesi arasndaki bu


temel ban unsurlarn aklamaya alrken gnah basite
bir soyunmaya, giysi karmaya (Entblssung) dayandryor:

lk insanlar, bedenlerinin plaklnn bilincine varmala


rndan nce bedenleri "plaklatrlm" olsa gerek. nsan
bedeninin bu, "plak bedenselliin" grnr olmasna izin
veren "kefi," gnah sonucunda artk "alm" olan gz
ler iin grnr olan, cinselliinin tm iaretleriyle birlikte
bedenin bu merhametsizce plaklatrlmas ancak, imdi
"kefedilmi" olann Dten nce "kapatlm" olduu,
76 IPLAKLIKLAR

imdi rtsz ve giysisiz olann nceden rtl ve giysili


olduu varsaylarak anlalabilir.

4. Bu noktada, plaklk ile giyinme arasnda kurduu ilikiye


tam da gnah ihtimalini yerletiren teolojik dzenein anlam
ana hatlaryla belirmeye balyor. Peterson'un metni hi deil
se ilk bakta baz elikiler barndryor gibi. Gnahn sonu
cu olan "metafizik dnm," aslnda, trn ilk rneklerinin
(protoplast'larn) "plak bedenselliini" rten tanrsal inayet
giysisinin kaybndan ibarettir. yleyse mantken gnah (ya
da en azndan gnah ihtimali) bu "plak bedensellikte" zaten
mevcut demektir, yani "plak bedensellik" kendi iinde inayet
ten yoksundur. Demek giysi kayb imdi bu "plak bedensel
lii," "cinselliinin tm iaretleriyle," "her tr soyluluktan ari
bir vcut" olarak biyolojik "saf ilevselliiyle" gsteriyor. Eer
gnahtan nce insan vcudunu inayet rtsyle gizlemek ih
tiyac vardysa, mutlu ve masum cennetsel plaklktan nce
baka bir plaklk vard demektir: gnahn inayet giysisini
kararak merhametsizce ortaya serdii bir "plak bedensellik."
plaklk ile giyinme arasndaki ilikiye dair ikincil gr
nen problem, teolojik olarak en temeldeki baka bir problem
le akr: doa ile inayet arasndaki ba. "Giysinin rtlmesi
gereken bedeni varsayd gibi" diye yazyor Peterson, "bu e
kilde inayet, tanrsal ycelikle tamamlanmas gereken doay
varsayar. Doast inayetin Cennetteki insana bir giysi gibi
verilmesi bu sebepledir. nsan giysilerden yoksun olarak yara
tld demek insann kendine zg bir doas vard, tanrsal
-

doadan farkl fakat o tanrsal yceliin doast elbisesiyle


-

giyindirilmek iin giysilerin yokluuyla yaratld."


plaklk problemi o halde insan doasnn Tanr'nn ina
yetiyle ilikisindeki problemidir.
IPLAKLIK 77

5. Leon' da Sant'Isidoro Col legiata Kilisesinde, zerinde


Yaratl'tan sahnelerin gm levha zerine kabartma ola
rak canlandrld bir x. yzyl kutsal emanet kutusu sak
lanmaktadr. Panellerden biri Adem ile Havva'nn yeryz
cennetinden kovulmalarndan hemen nceki an gstermek
tedir. Kutsal Kitap anlatsna gre, plak olduklarn fark eder
etmez, utanlarn gizlemek iin, sol elleriyle tuttuklar incir
yaprayla rtnyorlar. Onlarn nnde zgn ve kzgn ya
ratc, bir tr cppeye sarnm olarak sa eliyle sorgulayc bir
jest yapyor (resim alt yazs: "Dixit Dominus Adam ubi es"
diyor), gnahkarlar ise zr dileme anlamnda sol ellerinin
ocuka jestleriyle Adem Havva'y, Havva ylan gsteriyor.
Bizi zellikle ilgilendiren sonraki sahnede ise, Yaratl'n 3:2.
cmlesi canlandrlyor: "Etfecit Dominus Deus Adae et muli-

*
Rab Adem'e "neredesin" diye seslendi.
78 IPLAKLIKLAR

eri eius tunicas pelliceas et induit eos.'" Ad bilinmeyen sanat


Adem'i giyinmi olarak, belirgin bir hzn tavryla canlandr
m; ama ho bir keifle, Havvay bacaklar henz akta, ade
ta Tanr'nn zorlamasyla tunii giyme annda canlandrm.
Giysinin boyun ksmnda ancak yz beliren kadn, btn
gcyle tanrsal zorlamaya direniyor: bu sadece bacaklarn
doal olmayan bklyle, kslm gzler, burumu yzle
deil, tanrsal giysiyi aresizce tutan sa elin jestiyle de kuku
gtrmez bir biimde kantlanm.
Havva neden "deriden elbiseyi" giymek istemiyor? Neden
plak kalmak istiyor (anlalan, incir yapra elinden aln
m ya da tartmann hararetiyle kaybetmi)? Elbette, San
Nilo'nun, Theodoret de Cyrus'un ve Girolamo'nun da tank
lk ettii gibi, antik bir gelenee gre krkler, chitonai derma
tinoi bir lm semboldr (talyanca krk demek olan pellic
cia kelimesi tunicae pelliceae' dan gelir ve gnaha ilikin bir
yan anlam gnmze kadar tamtr, Vulgata' da t bu ifade
byle gemitir). Bu yzden vaftizden sonra deri tuniin
karlp beyaz bezden bir giysinin giyilmesi gerekir ("sa'nn
giysilerini giymeye hazrlanrken, deri tuniklerimizi kar
dmzda," diye yazar Girolamo, "iinde lmle hi ilgisi ol
mayan bembeyaz bezden giysimizi giyeceiz, yle ki vaftiz
edildikten sonra belimize hakikati sarabilelim"). Aralarnda
Yannis Khrysostomos ve Augustinus'un da bulunduu dier
yazarlar ise epizotun lafzi anlamnda srar ediyorlar. Muhte
melen ne kutsal emanet kutusunun ustas, ne de siparii veren
ler Havva'nn jestine zel bir anlam vermek istemilerdi. Yine

*
Rab Tanr Adem'le kars iin deriden giysiler yapt, onlar giy
dirdi.
t ncil'in iV. yzyl Latincesiyle yaplm evirisi.
IPLAKLIK 79

de bu epizot, iftin yeryz Cennetindeki son an olduunu,


ilk atalarmzn hayvan derileri giydirilip Cennetten ebediyen
kovulmalarndan nce, henz plak olabildikleri son anlar
olduunu hatrlarsak asl anlamn kazanr. ayet bu doruy
sa, giyinmeye umutsuzca direnen, bu narin, gmten figr
ck, diiliin olaand bir semboldr. Bu kadn cennetsel
plakln kararl muhafzdr.

6. Tanrsal inayetin giysi gibi bir ey olmas (Augustinus, indu


mentum gratiae, diyor, De Civitate Dei xv, 17), onun her giy
si gibi karlabilecek de olan bir ilave olduu anlamna gelir.
Ama tam da bu sebeple u anlama da gelir: inayetin eklenmesi
insan bedenselliini balangta "plak" olarak kurmutur ve
karlmas plakln sergilenmesini hep yeniden o duruma
getirir. Ve inayet, havarinin szleriyle, "bize zamann balan
gcndan nce Mesih sa' da baland" iin; Augustinus'un
bkp usanmadan tekrarlad gibi, "verilecek olanlar henz
yokken verildii" (De doctrina christiana m, 34, 49) iin, insan
doas zaten hep plak olarak kurulmutur, zaten hep "plak
bedensellik"tir.
Peterson inayetin bir giysi ve doann bir tr plaklk ol
duu dncesini vurgulamtr. Alman atasz Kleider mac
hen Leute'ye ("insan insan yapan giysilerdir") deinirken buna
aklk getirir:

sadece halk deil, insann kendi de giysilerinden yaplmtr


nk insan onlar olmakszn yorumlanamaz. nsan doa
s, kendi hedefi uyarnca, aslnda inayete tabidir ve sadece
onunla gerekleir. Bunun iin Adem'e doast adalet, ma
sumiyet ve lmszlk giydirilmitir, nk sadece bu giy
si ona saygnln verir ve onun-Tanr'nn inayet ve izzet
80 IPLAKLIKLAR

bahederek takdir ettii ey halinde-grnmesini salar.


Bu sadece cennet giysisini deil, ayn zamanda, adalet, ma
sumiyet ve lmszln de onu tamamlamak iin, bilhassa
giysi olarak verilmi olmas gerektiini de anlalr klar. Ve
nihayet u son hakikate varyoruz: giysilerin bedeni rtt
gibi, doast inayet de Adem' de Tanr yceliinin terk etti
i ve kendi haline braklm bir doay rter. Kutsal Yaznn
"et" diye adlandrd eye bozunan insan doasnn imkan
olarak sunulur bu, insan plaklnn kendi bozulmasnda
ve rmesinde grnr hale gelmesi. O halde, Katolik ge
lenein insann Cennette ald inayet hediyesini "giysi" ola
rak adlandrmasnda derin bir anlam var. nsan ancak belli
bir bak asna gre tam bir giysi gibi ona sadece dtan ait
olan bu ycelik giysisinden hareketle yorumlanabilir. Sadece
giysinin bu dsallyla ok nemli bir ey ifade edilmek
tedir: inayetin yaratlm doay, onun "giysiden mahrum"
oluunu, onun plaklatrlma imkann varsaymas.

nsan doasnn kusurlu, "yorumlanamaz," potansiyel olarak


bozulmu ve inayete muhta olduunu, Yaratl hibir yerde
aka belirtmiyor. Katolik teolojisi, inayeti giysi gibi bedenin
plakln rtmesi gereken bir zorunluluk eklinde ileri s
rerek kanlmaz bir ilavede bulunuyor ki bilhassa bu yzden,
insan doasn inayetin karanlk taycs sayyor: "plak be
densellik." Ama bu balangtaki plaklk, inayet giysisi altn
da, sadece gnah yani plaklama annda natura lapsa olarak
tekrar belirmek zere derhal ortadan kalkyor. Tpk homo sa
cer politik mitologemisinin murdar, kutsal ve bu yzden de l

drlebilir-sadece o varsaymla retilmi olsa da-bir plak


hayat bir nkabul olarak ortaya koymas gibi, insan doasnn
plak bedensellii de, o balangtaki aydnlk ilavenin-ina-
IPLAKLIK 81

yet giysisinin-ksz varsaymdr sadece. Varsaym ilavenin


ardna gizlenmi olsa da, gnahla verilen fasla bir kez daha
doa ile inayeti, plaklk ile giysiyi birbirinden ayrdnda
grnr hale gelir.
Bu da dnyaya ktl gnahn getirmedii, ama sadece
ortaya kard anlamna gelir. Gnah esas olarak, hi olmaz
sa etkileri bakmndan, bir giysiyi karmaktan ibarettir. p
laklk, "plak bedensellik," yaratmda kurucu bir kusuru ima
eden ve her durumda rtmekten sz eden indirgenmez Gnos
tik kalntdr. Bununla birlikte imdi aa kan doann bo
zulmas, gnah ncesi yoktu, fakat gnah tarafndan retildi.

7. ayet plaklk bizim kltrmzde bylesine ar teolojik


bir miras tarafndan belirlenmise, ayet sadece giysinin ka
ranlk, ele gelmez, kavranamaz bir varsaymysa, bu durum-
82 IPLAKLIKLAR

da Vanessa Beecroft'un performansndaki randevusuna neden


yetiemeyecei de anlalr. Teolojik gelenek tarafndan by
lesine derin bir ekilde artlanm (bilinsiz olarak da olsa)
gzlere, giysiler (inayet) karldnda grnen ey, bu giysi
lerin glgesinden baka bir ey deildir. plakl bize sade
ce mahrumiyet eklinde ve anlk olarak anlama imkan veren
kalplardan bsbtn kurtarmak fevkalade berraklk gerek
tiren bir grevdir.
Bizim kltrmzde doa ile inayeti, plaklk ile giysiyi
sk skya birletiren teolojik ban sonularndan biri, asln
da plakln bir hal deil bir olay olmasdr. Mademki bu,
giysi giydirmenin mphem bir varsaym ya da karmann
ani sonucudur-beklenmedik armaan ya da hesaplanmam
kayp-, o halde plaklk zamana ve tarihe baldr, varla
ve biime deil. Sahip olabildiimiz deneyimde plaklk, da
ima soyunma ve rtsz kalmadr, asla bir biim ve istikrarl
bir sahiplik deildir. Her durumda yakalamak zor, alkoymak
imkanszdr.
O halde, Neue Nationalgalerie' de olduu kadar daha n
ceki performanslarda da, kadnlarn hi tamamen plak ol
mamalar, hep giysiden bir iz tamalar artc deildir
(Londra' da Gagosian Gallery' deki performansta ayakkab,
Venedik'te Guggenheim Collection' da ayakkab ve yzlerin
de bir tr sarg maske, Cenova' da Palazzo Ducale'de bir siyah
cache-sexe). Striptiz, yani plakln imkanszl, bu anlamda
bizim plaklkla olan ilikimizin paradigmasdr. Tamamlan
m biimine asla ulaamayan bir olay olarak, gereklemesi
durumunda tam olarak kavranmaya izin vermeyen bir biim
olarak plaklk kelimenin tam anlamyla sonsuzdur: gerek
lemesi asla sona ermez. Doas esas olarak kusurlu da olsa,
inayetin eksikliinden baka bir ey olmasa da, sunulduu
IPLA KLIK 83

bak asla doyuramaz. O bak ufack giysi paras karld


nda da, tm gizlenmi yerler arszca tehir edildiinde de
agzllkle onu arar.
xx. yzyln balarnda, insan doasyla uyumlu yeni

bir toplumsal ideal olarak plakl vaaz eden hareketlerin


Almanya' da kp Avrupa'nn geri kalanna yaylmas bir tesa
df deildir. Bu sadece pornografinin ve fuhuun mstehcen
plaklnn karsna Lichtkleid ("ktan giysi") olarak p
lakln konmasyla mmkn oldu. Yani farknda olmakszn
inayet giysisi olarak masum plakln antik teolojik kavram
hatrlanarak. Doaclarn gsterdikleri plaklk deil, giysiy
di, doa deil, inayetti.
plaklk sorunuyla ciddi olarak yzlemeye niyetli bir
aratrma, bu yzden her eyden nce, plaklk-giyinme, do
a-inayet teolojik ztln arkeolojik olarak gn yzne kar
maldr. Ama ayrlma ncesindeki bir balang durumundan
fayda salamak iin deil, ayrlmay reten dzenei anlamak
ve etkisiz hale getirmek iin.
84 IPLAKLIKLAR

8. Augustinus'un De civitate Dei'si doa (plaklk)-inayet (gi


yinme) teolojik dzeneinin kurulmasnda her anlamda be
lirleyici bir an olmutur. Augustinus, bu konuya ilikin gr
nn kavramsal temellerini De natura et Gratia'da Pelagius'a
kar polemiinde atmtr. Dogmatik ortodoksluun Hris
tiyan gelenein snrlarna itiverdii en kamil figrlerden biri
olan Pelagius'a gre inayet, Tanr'nn zgr iradeyle donatarak
yaratm olduu haliyle insan doasndan baka bir ey deil
dir (nullam dicit Dei gratiam nisi naturam nostram cum libero
arbitrio). Bu durumda, gnah ilememe imkan insan doa
snda ayrlmaz (inamissibile, kaybedilemez, diye belirtecektir
Augustinus Pelagius'u eletirirken) bir biimde bulunur, daha
fazla inayete gerek yoktur. Pelagius inayetin varln yadsmaz
ama onu yeryz cennetinin doasyla zdeletirir. Sonra da
irade (velle) ve eylemi (actio) nceleyen imkan ya da potansi
yel (posse) alanyla zdeletirir. Adem'in gnah (ki iradenin
gnahdr), o halde zorunlu olarak inayetin kayb anlamna
gelmez-sonradan btn insan soyuna ("per universam mas
sam" diye yazyor Augustinus) bir lanet olarak geen bir ka
yp. Aksine, gerekte insanlar gnah ilemi olsalar da ve i
lemeye devam etseler de, en azndan de sola possibilitate, her
insann-Cennetteki Adem gibi-gnah ilemeyebilecei yine
de dorudur.
Augustinus, Pelagius aleyhtar incelemelerinde doann
inayetle ite bu ekilde zdeletirilmesine srarla kar kar,
doa ile inayetin indirgenmez farkn tekrarlar. kisi arasndaki
farkta bahse konu olan, lk Gnah retisinin kefinden daha
az deildir, ki bu reti sadece iki yzyl sonra, ikinci Orange
Ruhani Meclisinde Kilise tarafndan resmen kabul edilecektir.
imdilik, De civitate Dei' de yeryz cennetindeki duruma ve
Adem'in dne ilikin yorumun doa ile inayet ztlna da-
IPLAKLIK 85

yandn grmek yeterlidir. Adem ile Havva hayvani bedenle


yaratlmlard, ruhsal deil: ama bedenleri adeta bir giysi gibi
inayetle rtlyd. Dolaysyla hastalk ve lm bilmedikle
ri gibi, libido'yu, yani mahrem uzuvlarn (obscenae) kontrol
edilemez uyarlmn da bilmiyorlard. Libido Augustinus'ta
gnahn sonucunu tanmlayan teknik terimdir. Pavlus'un bir
pasaj temelinde ("Caro enim concupiscit adversus Spiritum,"
Galatyallara Mektup s:7) libido, tenin ve arzularnn ruha
kar isyan olarak tanmlanmtr; ten (caro-sarx-Pavlus in
sann gnaha boyun emesini bu terimle ifade ediyor) ile irade
arasndaki aresiz blnme olarak. Augustinus yle yazm:

Gnahtan nce, aslnda, Kutsal Yaznn dedii gibi "insan ve


kars her ikisi de plakt ve utan duymuyorlard" ve kendi
plaklklarn grmediklerinden deil, plaklklar henz
hayaszlk deildi, nk libido uzuvlarn iradeye kar hu
zursuz etmiyordu [. .] Gzleri akt, fakat inayet giysisinin
.

altnda onlara neyin teslim edildiini tanmak iin deildi,


nk uzuvlarnn iradeye kar isyann bilmiyorlard. ta
atsizliklerine uygun bir ceza olarak inayet ellerinden alnn
ca bedenlerinin igdlerinde plaklklarn yakksz hale
getiren yeni bir iffetsizlik ortaya kt, durumlarnn farkna
vardlar ve zldler. (De Civ. Dei xv, 7)

Bedenin, Tanr katnda (glorianda) serbeste tehir edilebilen


ksmlar bylece saklanmas (pudenda) gereken eyler olur.
te Adem ile H avva'y incir yapraklaryla rtnmeye iten
utan buradan gelir ve o andan itibaren de insanlk durumu
nun ylesine ayrlmaz bir paras haline gelir ki, Augustinus'un
yazd gibi, "Hindistan'n karanlk sszlklarnda bile, plak
bir halde felsefe yapmaya alkn ve bu yzden, gimnosofist
86 IPLAKLIKLAR

denen kiiler, yine de vcutlarnn dier ksmlarndan farkl


olarak reme organlarn rterler." (AGE)

9. Bu noktada, Augustinus Aden (yeryz cenneti) cinselliiy


le-ya da hi deilse insanlar gnah ilememi olsalard cin
sellik olacak bu eyle-ilgili artc kavramn ortaya koyar.
Eer d-sonras (postlapsaria) libido reme organlarnn
kontrol imkanszl vastasyla tanmlanyorsa, o halde, g
nahtan nceki inayet durumu iradenin cinsel organlar zerin
deki mkemmel kontrolnden ibaret olacaktr.

Cennette, gnahkar itaatsizlik baka bir itaatsizlikle ceza


landrlmasayd, evlilik bu direnci, bu kartl, libido ile
irade arasndaki bu sava bilmeyecekti. Aksine, mahrem
uzuvlarmz, dierleri gibi iradenin hizmetinde olacakt. Bu
amala yaratlm olan ey, elin topra ektii gibi yaratmn
tarlasn ekecekti [ .] erkek tohumunu saacak ve kadn ge
..

rektiinde ve gerektii kadarn reme organlarnda topla


yacakt, ve bu iradenin ynetmesi sayesinde olacakt libido
nun tahrikiyle deil. (De Civ. Dei xv, 23, 24)

Hipotezini kantlamak iin, Augustinus, vcudun kontrol edi


lemez gibi grnen o ksmlar zerindeki irade kontrolnn
neredeyse grotesk bir rneklendirmesine bavurmakta tered
dt etmez:

Bedenleriyle bakalarnn kesinlikle yapamayaca eyleri


yapabilen insanlar tanrz, byle hayret verici becerileriyle
kendilerini farkl grrler. Kulaklarnn tekini ya da her iki
sini birden oynatan insanlar var; kimileri gr salarn aln
larnn zerine tayabilir sonra istedii gibi geri eker; ki-
IPLAKLIK 87

mileri de midelerine dokunur dokunmaz yuttuklar her eyi


bir uvaldan boaltr gibi isteyerek kusar. Kimileri kularn
tn, hayvan ve insan seslerini ylesine mkemmel taklit
ederler ki insann kandrldn anlamas imkansz; sonra
kimileri de anslerinden herhangi kt bir koku olmakszn
istedikleri gibi, farkl farkl yle ok ses kartr ki vcutlar
nn o blgeleriyle ark sylerler adeta. (De Civ. Dei xv, 24)

nayet giysisi iindeki Aden cinselliini, ite bu pek de eiti


ci olmayan modele gre tasavvur etmemiz gerekiyor. reme
organlar iradenin bir iaretiyle, elimizi salladmz gibi, ha
rekete geecekmi ve koca, libidonun ateleyici teviki olmak
szn karsn dlleyecekmi: "Tohumu erkekten kadna nak
letmek, nasl ki periyodik kanama bir bakirenin namusunu
lekelemiyorsa, kadnn fiziksel iffetini koruyarak mmkn
olabilecekti." (De Civ. Dei xv, 26)
nayete mkemmelen tabi klnm byle bir doa vehmi
("u anda" diye yazyor Augustinus "bunun nasl mmkn ola
can gsterecek hibir ey yok") Dten sonra insan tr
nn bedenselliini daha da mstehcen klmaya yarar. reme
organlarnn kontrol edilemez plakl, insanln kuaktan
kuaa devrettii, doann gnahtan sonraki bozulmuluu
nun ifresidir.

o. Bu iddialarn temelindeki paradoksal insan doas kav


ramnn altn izmek gerekir. Bu kavram, Augustinus'un
Pelagius'a kar gelitirdii ve 529 Orange Ruhani Meclisi ta
rafndan onaylandktan sonra ancak Skolastisizmde tam ola
rak ilenecek ilk gnah (peccatum originale, teknik terim he
nz ortada yoktur geri) retisine uygundur. Bu retiye gre
Adem'in gnah nedeniyle insan doas bozuldu ("hepsi g-
88 IPLAKLIKLAR

nah iledi," Romallara Mektup 5:12) ve inayetin yardmndan


mahrum kalarak iyilik yapmaya mutlak olarak yeteneksiz hale
geldi. Ama imdi bozulmu olan doann ne olduu sorulsa
cevap kolay olmayacaktr. Adem aslnda inayet iinde yara
tld ve bu yzden doas daha ilk batan beri, plakl gibi,
Tanr'nn ltuflarna brnmt. nsan gnahndan son
ra, Tanr'y terk ettii iin, kendiyle ba baa kald ve tmy
le kendi doasnn merhametine brakld. Bununla birlikte
inayetin kayb, daha nceki bilinmeyen bir doann ortaya
kmasna basite izin vermez. nayet kayb sonucunda sade
ce bozulmu bir doa (in deterius commutata) ortaya kar.
nayetin kaldrlmasyla artk ilk olmayan bir ilk doa aa
kar, nk ilk olan sadece gnahtr, dolaysyla bu doa bu
gnahn bir trevidir ancak.
Katolik Kilisesi'nin buyruuyla 1518'de Luther'e kar
kan keskin zekal teolog Caietano'nun (Tommaso de Vio),
Aquino'lu Tommaso'nun Somma teologica'snn yorumunda
bu paradoksun anlalr olmas iin plaklkla bir kyaslama
ya bavurmas tesadf deildir. Mesela "saf" bir insan doas
(inayet ierisinde yaratlmam olsun) ile aslen inayet iinde
olup, derken bunu kaybetmi bir doa arasndaki farkla p
lak bir kiiyle giysileri karlm (expoliata) bir kii arasndaki
fark ayndr diyor. Benzetme burada sadece doa bakmndan
deil, plaklk bakmndan da aydnlatcdr. Bunun yan sra
giysi ile inayeti, doa ile plakl inatla birbirine balayan te
olojik stratejinin anlamn da aklar. Basite plak olan bir
kiinin plakl, ayn kiinin giysileri karlm plakl
bakmndan nasl zdese-ve bununla birlikte farklysa
doa olmayan eyi (inayeti) kaybeden insan doas da, inayet
eklenmeden nceki halinden yle farkldr. Doa artk kaybet
mi olduu doa-d (inayet) tarafndan tanmlanyor, tpk
IPLAKLIK 89

plakln stnden kard plaklk-d (giysi) tarafndan


tanmlanmas gibi. Doa ile inayet, plaklk ile giysi, eleri
ayr ve zerk olan tek bir kme oluturur, bununla birlikte
hi deilse doa sz konusu olduunda-ayrldktan sonra
deimeden kalmazlar. Ama bu plaklk ile doann-bu hal
de-imkansz olduu anlamna gelir: burada sadece soyma,
sadece bozulmu doa vardr.

. nayetten bir giysiyle rtl olduklar iin Adem ile


Havva'nn gnah ilemeden evvel plaklklarn gremedik
leri, Kutsal Kitap'ta hibir yerde sylenmemitir. Kesin olan tek
ey Adem ile Havva'nn balangta plak olduklar ve utan
duymadklaryd ("Adem de kars da plaktlar, henz utan
nedir bilmiyorlard" Yaratl 2:25). Oysa Dten sonra incir
yaprayla rtnme ihtiyac hissederler. Yani tanrsal buyru
un inenmesi, utansz bir plaklktan gizlenmesi gereken
bir plakla geii getirir.
Utansz bir plakla zlem, mahcubiyet duymadan p
lak olma imkannn gnahla birlikte ortadan kalkt fikri ln
cil'lerde ve kanon-d metinlerde (bunlara "apokrif" yani "sak
l" demeyi srdryoruz nedense) kuvvetle su yzne kar.
Tomas ncili'nde unlar okuruz: "Mritler ona sordu: 'Bize ne
zaman grnr olacaksn, seni ne zaman greceiz?' sa cevap
verdi: 'utan duymadan soyunduunuzda, giysilerinizi karp
ocuklar gibi ayaklarnzn altnda inediinizde, o zaman
tanrnn olunu greceksiniz ve ondan korkmayacaksnz."'
lk iki yzyln Hristiyan cemaati geleneinde utansz
plak olmann kabul edildii tek durum, genellikle yeni do
mu bebeklerle deil (ocuklarn vaftizinin zorunlu olmas
ancak lk Gnah retisinin btn Kilise tarafndan kabul
edilmesinden sonradr) daha ok yetikinlerle ilgili olan vaftiz
90 IPLAKLIKLAR

ayiniydi. Vaftiz plak katekmenin cemaat yelerinin huzu


runda suya batrlmasn gerektiriyordu (bizim kltrmz
deki plaj plaklna duyulan greli ve baka trl aklana
mayacak hogry, vaftiz trenindeki bu plakla borlu
yuz). Kudsl Kyrillos'un Catechsi mistagogiche'si ayini yle
yorumluyor: "Girer girmez derhal giysilerinizi karrsnz,
yal adamn ve onun gnahlarn atmak anlamnda [. .] Ah .

harika! Herkesin gz nnde plaklar ve utan duymuyor


lar, nk Cennette plak olan ve utanmayan trn ilk rnei
Adem'in imgesidirler."
Vaftiz olann ayaklarnn altnda ezdii giysiler "utancn
giysileri" dir, ilk atalarmzn Cennetten atldklar srada giy
dikleri "hayvan derisinden tunikler"in mirasdr. Vaftizden
sonra bunlar beyaz bez bir giysiyle deitirilirler. Ama vaftiz
ayininde belirleyici olan zellikle utansz Ademi plakln,
kurtuluun sembol ve taahhd olarak canlandrlmasdr.
Sant'Isidoro emanet kutusunun zerindeki temsilde, Tanr'nn
giymeye zorlad giysiyi reddederken Havva'nn hissettii ite
bu plakln nostaljisidir.

2. "ocuklar gibi:" ouk plaklnn utansz plakln


paradigmas olmas, sadece Tomas ncili gibi gnostik metin
lerde deil, Yahudi ve Hristiyan belgelerinde de olduka eski
bir motiftir. lk Gnahn dllenme yoluyla tremesi retisi
ocuk masumiyetinin reddini getirse de (yeni doanlarn vaf
tiz edilmesi-grdmz gibi-bundandr) ocuklarn kendi
plaklklarndan utan duymamalar Hristiyan geleneinde
sklkla cennetsel masumiyete dayandrlmtr. "Kutsal Kitap
'her ikisi de plakt ve utan duymuyorlard' derken bunu kas
teder," deniyor beinci yzyla ait bir Sryani metninde: "tpk
ocuklar gibi plaklklarn fark etmiyorlard." lk Gnahla
IPLAKLIK 91

damgalanm olsalar da, ocuklar, plaklklarn alglama


dklar iin, bir tr arafta ikamet ederler, Augustinus'a gre
libidonun belirmesini teyit eden utanc bilmezler.
Dini trenlerde ilahinin bilhassa erkek ocuklarna (pueri)
syletilmesi adeti (xv. yzyla kadar kaynaklar-mnhasran
olmasa da-tanklk ediyor) buna bal olmal, sanki ocuk
sesi (voce bianca-beyaz ses), ergenlik sonras deimi seslere
(voces mutatae) nazaran, d-ncesi masumiyetin imzasn
tayormu gibi. Gnahn ve lmn sembol olan elbiseleri
braktktan sonra vaftiz olann ald bez giysi, Candida' dr,
beyazdr. "Bembeyaz" diye yazyor Girolamo, "nk lm
den izler tamaz, yle ki vaftizden ktktan sonra hakikat iin
hazrlanabilelim ve ilenmi gnahlarn utancn rtebilelim."
Ama daha . yzylda Quintilianus candida'y insan sesinin bir
vasfn ifade etmek zere kullanmaktadr (kesin olarak ocuk
seslerine atfta bulunmasa da). Dini mzik tarihinde, koro o
cuklarnn (pueri cantores) hadm edilerek ocuk sesinin deva
mn salama abas bundandr. "Beyaz ses" kaybedilmi Adeni
masumiyete-yani d-ncesi plaklkta olduu gibi artk
hi anlamadmz bir eye-duyulan nostaljinin ifresidir.

13. Teolojik kategorilerin srarla srdrlmesinin ak bir r


neine, en az beklediimiz yerde, Sartre' da rastlyoruz. Var
lk ve Hilik in Bakasyla ilikilere ayrlm blmnde Sartre
'

mstehcenlik ve sadizm bakmndan plakl ele alyor. Ve


bunu, Augustinus'un kategorilerini ylesine yakndan hatr
latan terimlerle yapyor ki, teolojik mirasn bedensellik daar
cmza nfuz ettii aklamas yeterli olmasayd, yaknln
kastl olduunu dnebilirdik.
Arzu, Sartre'a gre, her eyden nce Bakasnn bedeninde
"ten'"i (Franszca chair, talyanca carne) grnr klmaya ynel-
92 IPLAKLIKLAR

mi bir stratejidir. Bedenin bu "enkarnasyonunun (gene teo


lojik bir terim) nndeki engel, onu genellikle gizleyen maddi
giysiler ve makyaj deil, daha ok Bakasnn bedeninin da
ima "durum iinde" olmasdr: yani zaten hep belli bir ama
ca ynelmi u ya da bu jesti, u ya da bu hareketi yapma edi
minde olmasdr.

Bakasnn bedeni kkensel olarak bir durum iindeki be


dendir; bunun tersine ten mevcudiyetin salt olumsall ola
rak belirir. Ten genelde grntsel yapaylklarla, giysilerle vs
gizlenmitir; zellikle de hareketlerle gizlenmitir; plak bile
olsa hi kimse bir danszden daha az "ten" deildir. Arzu,
bedeni tpk giysileri gibi hareketlerinden de soymak ve bu
bedeni salt ten olarak var etmek iin bir giriimdir; Bakas
nn bedeninde ete kemie brnme (incarnation) giriimidir.

Sartre Bakasnn bedeninin bu daima "durum iinde" var ol


masn "holuk" t (grace-inayet) olarak adlandryor:

Holukta (grace), beden bir durum iindeki psiik olan ola


rak belirir. Her eyden nce de beden kendi aknln
alm-aknlk olarak ortaya karr; edim halindedir ve
durumdan ve kovalanan amatan itibaren anlalr. Do
laysyla her hareket imdiki zamandan gelecee tanan
algsal bir sre iinde kavranr [ ... ]. Aslna baklrsa ho
luu oluturan ey de [ ... ] zorunluluun ve zgrln bu

*
J.P. Sartre,
Varlk ve Hilik, ev. Turhan Ilgaz ve Gaye ankaya Ek
sen, thaki Yay., 2009, s. 499-500. Bu eserden alnan paralar mev
cut eviriyle terim birlii salamak asndan uyarlanmtr.
t Sartre'da grace, talyanca "grazia," teolojik anlam "tanrsal inayet."
IPLAKLIK 93

hareketli imgesidir [. ..] . Holukta beden zgrl aa


karan aratr. nayet ieren edim, bedeni amaz bir ara
olarak aa kard lde, bu bedenin varoluunu her
an dorular.

plakln alglanmasn nleyen giysi olarak teolojik inayet


metaforu da bu noktada ortaya kyor:

Dolaysyla olgusallk holuk tarafndan giydirilir ve gizlenir:


tenin plakl btnyle mevcuttur ama grlmesi mm
kn deildir. yle ki holuun en st derecedeki ivesi ve en
st derecedeki meydan okuyuu, alm bedeni holuktan
baka giysisi, bir rts olmakszn tehir etmektedir. En
ho beden, ten seyircilerin gzleri nnde btnyle mev
cut olduu halde, edimlerinin bu teni grnmez bir giysiye
brndrerek tmyle gzlerden saklad plak bedendir. t

Sadist, stratejisini, ite bu inayet elbisesine kar yneltmek


tedir. Gerekletirmek istedii zel enkarnasyon "mstehcen
olan" dr, yani inayetin kaybndan baka bir ey deildir:

Mstehcen, bakas-iin varln ho olmayann [disgracieux]


cinsine ait bir trdr. [...] Bunun tersine ho olmayan holu
un elerinden birinin gerekletii srada engellenmesiyle
ortaya kar [...], [Mstehcen] bedeni btnyle edimlerin
den soyan ve teninin hareketsizliini aa karan durular
benimsendii zaman ortaya kar. ::

AGE, S. SII-2.
*

t AGE, S. 512.
:j: AGE, S. 511-3.
94 IPLAKLIKLAR

Bunun iin sadist her trl arala teni grnr klmaya, Ba


kasnn bedenini, mstehcenliini, yani btn inayetini te
lafisiz kaybediini meydana karan yakksz pozisyonlara
zorlamaya alr.

1 4 . Teolojik kkleri derinlere inen tahliller-niyetleri farkl


da olsa-genellikle konumuzla ilgilidir. Pek ok lkede yakn
zamanlarda bir tr sadomazohist yayn reva buldu. Bu ya
ynlarda mstakbel kurban alkn olduu zere gayet k gi
yimiyle glmserken ya da arkadalaryla gezerken ya da dal
gn dalgn bir dergiyi kartrrken gryoruz. Okur sayfay
evirdiinde birden ayn kz soyunmu, balanm ve birta
km zel aletlerle hi doal olmayan ve ac veren pozisyonlara
zorlanm haliyle grr. Yz hatlarnn arplmasyla btn
holuu silinmitir. Burada balaryla, poires d'a ngoisse'lar
ve kamlaryla sadist dzenek, gnahn mkemmel din d
karldr; teologlara gre inayet giysisini kaldrp "plak
bedensellii" tanmlayan inayet yokluunu bedende kaba bir
ekilde salverir. Sadistin ele geirmeye alt ey inayetin
bo kabuundan, "durumda oluun" (stteki fotoraflarda
IPLAKLIK 95

giyimli kz) ya da k giysisinin bedenin zerine drd


glgeden baka bir ey deildir. Fakat tam da bu yzden sadis
tin arzusu-Sartre'n gzden karmad gibi-baarszla
mahkumdur, mekanik olarak retmeye alt "enkarnas
yonu" hibir zaman gerekten elinde tutamaz. Elbette, sonu
ca ulalm gibi grnr: Bakasnn bedeni artk tamamen,
ikencecinin [carnefice] buyurduu pozisyonu uysalca muha
faza eden mstehcen ve soluk solua kalm tendir; grnen o
ki zgrlk ve inayeti kesin olarak kaybetmitir. Ama sadist
iin bilhassa bu zgrlk zorunlu olarak ulalmaz kalr: "Sa
dist Bakasna bir ara muamelesi etmek zere debelendii
lde zgrlk de ondan kaar."

* AGE, S. 57.
96 IPLAKLIKLAR

plaklk, sadistin, kurbannda ele geirmeye alt "na


holuk," (teologlara gre Adem'in plak bedensellii gibi), z
grln ve inayetin hypostasis'i ve uucu dayanandan ba
ka bir ey deildir. plaklk gnah gibi bir eyin olmas iin
inayetten nce varsaylmas gereken eydir. plak bedensellik
de plak hayat gibi suun karanlk, kavranamaz taycs ol
maktan ibarettir. Gerekte yalnzca soyma vardr, bedenden
giysiyi ve inayeti alan sonu gelmez el kol hareketleri. Bizim
kltrmzdeki plakln olup olaca, Clemente Susini'nin
Toscana Granduca Doa Tarihi Mzesi iin mumdan yapt
ve katman katman kefetmenin mmkn olduu gzel dii
n'ye benzer. Bu anatomik modelin katmanlar tek tek ka
rlabilir: ilk katmanda gs ve karn duvarlar grlr, sonra
akcierler ve henz byk epiplon ile kapl barsak takmla
r, sonra kalp ve barsak kvrmlar ve nihayet iinde ufack
bir fetsn bulunduu rahim. Ama alp gzle incelense de,
karn alm gzelin plak bedeni inatla ulalmaz kalr. Do
asnda varm gibi grnen murdarl ve neredeyse kutsal
l buradandr. plaklk da doa gibi murdardr, nk ona
ancak giysi (inayet) kartldnda eriilir.
IPLAKLIK 9-

15. 1981 Kasmnda Helmut Newton Vogue' da, daha sonra They
are Coming adyla nlenecek ikikanatl bir grsel yaynlad.
Derginin sol sayfasnda, bir moda defilesindeki modeller gibi
souk ve dimdik yryen, tamamen plak (ayakkablar ha
ri, belli ki fotoraf kyamam) drt kadn grlyordu. Sa
sayfada ise ayn modelleri tpatp ayn konumda fakat bu kez
eksiksiz ve son derece k giyinmi bir halde gsteriyordu. ki
kanatla retilmi tekil etki iki resmin grnteki ztla ra
men aslnda eit olduudur. Modeller plaklklarn giymekte
ler, tpk yan sayfada kyafetlerini giydikleri gibi. Fotorafya
teolojik bir niyet atfetmek doru olmasa da burada kesinlikle,
plaklk/giysi dzenei hatrlatlm ve belki kast olmakszn
sorun olarak ortaya konmu gibi grnmektedir. yle ki iki
yl sonra ayn ikikanatl grseli Big Nudes'ta yeniden yayn
ladnda Newton resimlerin dzenini tersine evirdi, bu kez
giysili kadnlar, Cennette inayet giysisinin soyulmadan nce
gelmesi gibi, plak kadnlardan nce geliyorlard. Fakat, bu
dzende de, etki deimez kalyordu: ne modellerin ne seyirci
nin gzleri aktr, orada utan da yoktur ycelik de, pudenda
da glorianda da. Ve modellerin her iki fotorafta da ayn ilgi
sizlii (mankenlerde adet olduu zere) ifade eden yzleri, iki
resim arasndaki denklii daha da artrmtr. Bu ikikanatl
resimde ayn donuk ifadesizlie brnen yz (dn resimsi
tasvirlerinde sanatnn acy, utanc ve denlerin kaygsn
hepsi iin, Floransa' da Brancacci apeli'ndeki Masaccio fresko
su dnlrse-ifade ettii yer olan yz) artk yz deildir.
Her durumda, Vanessa Beecroft'un performansnda olduu
gibi burada da, esas olan plakln yer almam olmasdr.
Giysinin teolojik varsaym ilevini gren plak bedensellik
ile dm doann her ikisi de ortadan kaldrlmtr, demek
soyunmann ortaya karabilecei bir ey kalmam. Sadece
98 IPLAKLIKLAR

modann giysisi vardr orada, yani ten ile kuma, doa ile ina
yet arasnda karar verilemez bir unsur. Moda giysi teolojisinin
din-d mirasdr, d ncesi yeryz cennetine zg art
larn ticari seklerlemesidir.

6. Yaratl anlatsnda, Havva'nn Adem'e sunduu meyve, iyi


ve ktnn bilinmesi aacndan gelmektedir ve ylann batan
karc szlerine gre "gzleri ama"ya ve o bilgiyi iletmeye
adanmtr ("yediinizde gzleriniz alacak, iyiyle kty
bilerek Tanr gibi olacaksnz," Yaratl 3:5). Ve gerekten de,
Adem ile Havva'nn gzleri hemen alr ama o anda ren
dikleri ey Kutsal Kitap'ta sadece plaklk olarak gsterilmi
tir: "kisinin de gzleri ald. plak olduklarn anladlar."
O halde iyi ve kt bilgisinin tek ierii plaklktr. Pekala,
bilginin ilk nesnesi ve ierii olarak plaklk nedir? plakl
bilmekle neyi bilmi oluruz?
Rai, Kutsal Kitap'n bu cmlesini yorumlayarak yle ya
zyor: '"plak olduklarn anladlar' ne demektir? Tanr'dan
tek bir buyruk almlar, onu da zerlerinden syrp atmlar
demektir." Ve Genesis Rabbah Adem ile Havva'nn buyruun
yerine getirilmesinin gerektirdii adalet ve ycelikten yoksun
olduklarn belirtir. Artk bize tandk gelmesi gereken dze
nee gre plakln bilgisi, bir kez daha, bir yoksunlua sevk
etmektedir: grlmeyen ve cisimsiz olan bir eyin (inayet giy
sisinin, buyrua itaat etmekle gelen adaletin) kaybedileceinin
bilinmesidir sadece.
nsann ilk bilgisinin bu ieriksizlii hakknda, yine de,
baka bir yorum mmkndr. Bu ilk bilginin ierikten yok
sun oluu aslnda onun herhangi bir eyin bilgisi olmad,
daha ziyade salt bilinebilirliin bilgisi olduu anlamna gele
bilir. Demek plaklk bilinerek bir nesne bilinmi olmaz ama
IPLAKLIK 99

sadece rtnn yokluu, sadece bir bilme imkan bilinir. lk


insanlarn gzleri aldnda Cennette ilk grdkleri ey olan
plaklk, o halde, bilgiyi mmkn klan hakikatin, gizli kal
mayann (a-letheia, "gizleme-me") aldr. nayet giysisiyle
artk rtlmemi olmak tenin ve gnahn karanln deil,
fakat bilinebilirliin n ortaya karr. Varsaylan inayet
giysisinin ardnda hibir ey yoktur ve zellikle bu kendi ar
dnda hibir ey olmama hali, bu salt grnebilirlik ve mev
cudiyet, plaklktr. Ve plak bir beden grmek her gizin te
sinde, nesnel hkmlerinin tesinde ya da berisinde, onu salt
bilinebilirliini alglama anlamna gelir.

17. Bu trden bir yorum Hristiyan teolojisine tamamen ya


banc deildir. Byk Basileios ve Yahya ibn Sarjn tarafndan
temsil edilen Dou geleneinde plakln bilinmesi (epignsis
tes gymnotetos) yeryz cenneti halini tanmlayan esrime ve
mutlu kendinden gemilik halinin kaybn, bylelikle insanda
"eksikliklerini tamamlama" (tou leipontos anaplersis) yolun
da ktcl hrsnn ortaya kmasn belirtir. Yani, gnahtan
nce ilk insanlar bir boluk (schole) ve doluluk durumunda
yayordu. Gzlerin almas, gerekte, ruhun gzlerinin ka
panmas ve kendi doluluk ve saadet durumunu bir zayflk ve
atechnia (yani uygulamal bilginin yokluu) olarak alglamas
anlamna gelir. O halde gnah, insan doasndaki, inayet giy
sisinin rtt bir eksiklii ya da kusuru aa vurmaz. Ak
sine, gnah yeryz cenneti durumunu tanmlayan doluluu
eksiklik olarak alglamaya dayanr.
Eer insan Cennette kalm olsayd, diye yazyor Basileios,
giysilerini ne doaya (hayvanlarda olduu gibi) ne de teknik
beceriye borlu olurdu, sadece insann Tanr'ya duyduu sev
ginin karl olan tanrsal inayete borlu olurdu. nsanlar
IOO IPLAKLIKLAR

yeryz cennetinin kutlu temaasn terk etmeye zorlayan g


nah, onlar teknik ve bilim peinde bo araya drr, by
lelikle Tanr'y temaa etmekten alkoyar. Augustinus ve dier
Latin geleneinin aksine, bu gelenekte plaklk bedensellikle
ilikilendirilmektense, temaann-yani Tanr'nn salt biline
bilirliinin bilgisinin-kaybyla ve onun yerine uygulamal ve
dnyevi bilginin konmasyla ilikilendirilir. Tanr kaburga ke
miini almak zere uyuttuu srada Adem aslnda Cennette
esrimeyle zirvesine varan kusursuz bir temaa durumunun
tadn karmaktadr ("Esrime vastasyla" diye yazar Augus
tinus, "melekler erkanna katlr ve Tanr'nn mabedine sza
rak gizemleri renir," De Genesi ad litteram. x, 19). Dolay
syla D tenin d deil, akln ddr. plaklkta
ve kaybedilen masumiyette sevimenin o ya da bu ekli deil,
bilginin hiyerarisi ve usulleri bahis konusudur.

18. plaklk-aslnda soyma-bilginin ifresi olarak felsefe ve

mistisizm daarcna aittir. Ve sadece yce bilginin nesnesiy


le-yani "plak varlk" (esse autem Deum esse nudum sine ve
/amine est) -ilgili olduundan deil, bizzat bilgi sreci olmas
bakmndan da byledir bu. Ortaa psikolojisinde bilginin
ortamna imge denir, ya da "fantasma" ya da hayal. Mkem
mel bilgiye gtren sre, dolaysyla, bu "fantasma"nn gide
rek plaklatrlmas olarak tarif edilir; -duyulardan imge
leme, sonra bellee geerken-duyulur eler kat kat soyulur,
artk denudatio perfecta tamamlandnda, bir "anlalabilir
hayal," bir saf mana ya da imge elde edilmitir. Anlama eyle
minde imge mkemmelen plaklar-diye yazar bn Sina
" daha da plak deilse her hal karda plaklaacaktr, n-

* (Lat.) Mkemmel soyma.


IPLAKLIK o

k temaa yetisi bu imgeyi yle soyar ki iinde hibir maddi


duygu kalmaz." Tamamlanm bilgi plaklkta ve plaklk
zerine tefekkrdr.
Eckhart'n bir vaaznda, imge ile plaklk arasndaki bu
ba, imgeyi ("plak z" le zdeletirilmitir) bilginin saf ve
mutlak ortamna dntrecek tarzda ele alnr: "imge, meta
fiziin kabul ettii gibi, plak z kendi btnlnde aktaran
basit ve biimsel bir yaylmdr [ ... ] Kendinde ve kendiliinden
iip titremeye [intumescere et bullire] balayan bir ey olarak
kavranabilen bir hayattr [vita quaedam]; ne var ki dar yay
lmyla [necdum cointellecta ebullitione] birlikte dnlmez."
Eckhart'n terminolojisinde bullitio Tanr'nn ya da insann (ens
cognitivum) zihnindeki nesnenin titremesini ya da i gerilimini
belirtir, ebullitio ise zihnin dndaki (ens extra animam) gerek
nesnelerin durumunu belirtir. mge, plak varl ifade etti
ine gre, zihindeki nesne ile gerek ey arasnda mkemmel
bir ortamdr. yleyse ne bir mantksal nesneden ibarettir, ne
de gerek bir varlktr: yaayan bir eydir ("bir hayat"); kendi
bilinebilirlik ortamndaki eyin titremesidir; imgenin kendi
ne dair bilinmeye izin verdii rpermedir. "Maddede bulunan
biimler," diye yazyor Eckhart'n bir rencisi, "iki deniz ara
snda fkrdayan bir boaz gibi [tamquam in eurippo, hoc est
in ebullitione] durmakszn titreirler [continue tremant] [...].
Bu nedenle bu biimler hakknda ne kesin ne de istikrarl bir
ey kavranabilir."
nsan vcudunun plakl onun imgesidir-yani onu bi
linir klan ama kendinde kavranamaz kalan titreyiidir. mge
lerin insan zihnine uygulad kendine has byleyici etkinin
sebebi ite budur. mge tam da eyin kendi deil, ama onun
bilinirlii (onun plakl) olduu iin, eyi ne ifade eder, ne
de imler. Bununla birlikte eyin bilgiye atlanmasndan baka
102 IPLAKLIKLAR

bir ey, onu rten giysileri karmaktan baka bir ey olmad


na gre, plaklk eyden ayrlmaz: eyin kendisidir.

19. plakl kendi teolojik karmaasnda dnme ve bu


nun tesine gitme yolunda bir giriim Benjamin'in eserinde
grlr. Goethe'nin Gnl Yaknlklar zerine denemesinin
sonuna doru Ottilia karakteri (onu o srada ak olduu Jula
Cohn'un bir temsili olarak gryordu) balamnda gzellikte
rt ile rtlm olan, grn ile z arasndaki ilikiyi sor
gular. Gzellikte, rt ile rtl, zarf ile mazruf Benjamin'in
"gizli" (Geheimnis) dedii zorunlu bir ilikiyle balanmtr.
Yani rtnn esas olduu nesne gzeldir. Benjamin'in, rt
ve rtly inkar edilemez bir biimde balayan bu tezin te
olojik derinliinin bilincinde olduu u "kadim dnceye"
atfta bulunmasndan anlalr: rtl olan, rtnn kald
rlmasyla dnr nk sadece rtsnn altnda "kendi
ne eit" kalabilir. Bu nedenle de gzellik, znde, bir alma
imkanszldr; "rtnn alamazldr" [unenthllbar]:

Alnca gzel nesne sonsuza kadar grnmez [unscheinbar]


olacaktr [...] Bylece, gzel olan her eyin karsnda, rt
nn almas fikri rtsnn alamazl fikri haline gelir
[.. ] Eer sadece gzel, aslen rtlerek ve rtl kalarak var
.

olabiliyor ve onun dnda hibir ey o ekilde var olamyor


sa, bu durumda gzelliin tanrsal temeli gizdedir. Gzel
likte, grn undan ibarettir: kendinde eylerin yzeysel
zarf deil, bizim iin eylerin gerekli zarf. Byle bir rtn
me kimi zaman tanrsal olarak gereklidir; tpk u tanrsal
saptama gibi: zamann dnda gerekleen bir alma, g
rnmez olan, vahyin btn gizleri erittii hilikte yok eder.
IPLAKLIK 103

Gzellik alannda rty ve rtl olan ayrlmaz biimde


birletiren bu yasa, zellikle insanlar ve plaklklaryla kar
karya geldiinde beklenmedik biimde yetersiz olur. rt
ile rtl olan arasnda oluan birlik nedeniyle gzellik, diye
yazyor Benjamin, sadece plaklk ile giyinme ikiliinin bu
lunmad yerde z olarak var olabilir: sanatta ve plak do
ann [bloBen Natur] fenomenlerinde. "Aksine, bu ikilik in
san varlnda nihayet en yksek seviyede dorulanmak iin
kendini ne kadar ak ifade ederse, asl gzel olann rtsz
plaklkta gzden kaybolduu da bir o kadar aklk kazanr;
ve insann plak bedeni her tr gzelliin tesindeki bir va
roluu (ycelii) ve btn yaratmlarn tesine geen bir eseri
(yaratcnn eseri) gerekletirir."
nsan bedeninde, zellikle de Goethe'nin Ottilia'snda (ro
manda bu saf grnn rneidir) gzellik sadece grnr
olabilir. Bu nedenle sanat ve doa eserlerinde "alamazlk" il
kesi geerliyken, canl bedende kar ilke amanszca teyit edilir:
"lml olan hibir eyin st almaz deildir." Demek, soy
ma imkan insan gzelliini grne mahkum etmekle kal
maz, alabilirlik bir ekilde bunun ifresini oluturur: insan
vcudunda gzellik znde ve sonsuz olarak "alabilir"<lir;
hep sadece grn olarak sergilenebilir. Ne var ki burada bir
snr var. Bu snrn tesinde ne daha fazla alamayan bir zle
ne de natura lapsa ile karlalr. Burada bizzat rtyle, bizzat
grnle karlalr ki o da artk herhangi bir eyin grn
deildir. inde hibir eyin grnmedii bu silinmez g
rn kalnts, artk hibir bedenin giyemedii bu giysi, in
san plakldr. O, gzellikten rty kaldrdnzda geriye
kalandr. O ycedir, nk, Kant'n ileri srd gibi, ideay
duyularla sunmann imkanszl belli bir noktada daha st
bir dzenin sunulmasyla tersine evrilir, orada sunulan ey,
104 IPLAKLIKLAR

deyim yerindeyse, sunumun kendisidir. Bu ekilde, rtsz


plaklkta grnn kendisi alabildiine grnmez halde,
alabildiine gizden kurtulmu grnr ve kendini byle ser
giler. Demek yce kendi boluunu sergileyen ve bu sergide
grnmez olann yer almasna izin veren bir grntr.
Nihayet, Benj am in'in denemesinin sonunda, "en ar
umut" bilhassa grne emanet edilir ve iyinin grnn
arzulamann sama olduu ilkesi "kendisinin biricik istisna
sna arpar." Eer gzellik, en mahrem halinde, bir zaman giz
idiyse-yani grn ile zn, rt ile rtlnn zorunlu ba
idiyse-burada grn dmn zer ve bir an tek bana
"iyinin grn" olarak parlar. Dolaysyla bu yldzn yayd
k opaktr; ancak birka gnostik metinde bulunacaktr: ar
tk gzelliin zorunlu ve "alamaz" zarf olmaktan kmtr,
grntr imdi; yle ki bu grn araclyla hibir ey g-
IPLAKLIK 105

rnmez. Bu grnmezliin-insan plaklnn gizeminin bu


yce yokluunun-en belirgin iaretini brakt yer, yzdr.

20. 192o'lerin sonuyla 193o'larn balarnda Benjamin, ok e


kici kadnlarn bulunduu bir arkada grubuna katld. Arala
rnda bulunan Gert Wissing, Olga Parem ve Eva Hermann'n
grnle ayn zel ilikiyi paylatn dnmt. Fransz
Rivieras'nda 931 Mays ile Haziran arasnda tuttuu gnlk
lerde bu ilikiyi, yllar nce Goethe'nin roman zerine dene
mesinde deindii grn temasna balayarak tarif etmeye
alr. "Speyer'in kars" diye yazar,

Eva Hermann'n en derin depresyon gnlerinde syledii


u artc szlerini aktard bana: "Mutsuzum diye etrafta
iki kar bir yzle mi dolaaym." Bu cmle pek ok eyi an
lamam salad, hepsinden te, bu yaratklarla-Gert, Eva
Hermann vd-son zamanlarda kurduum bu ilk temas ha
yatmn temel deneyimlerinden birinin clz ve geciken yan
ksdr: grn [Schein] deneyimi. Dn bu konu zerine
Speyer'le konutum, o da bu kadnlar dnrm, tuhaf
bir gzlemde bulundu, onur duygularnn olmad ya da
daha ziyade onur prensiplerinin aslnda akllarndan geeni
sylemeye dayand. ok doru bir gzlem, grn hak
knda hissettikleri ykmlln ne kadar derin olduunu
kantlyor. nk bu "her eyi sylemek" hepsinden te, o
ana kadar sylenenleri yok etmek demektir; ya da bir kez yok
edildiinde onu nesneye dntrmek. Sadece grnd
[scheinhaft] srece onu zmseyebilirler.

Pek ok gzel kadna zg bu tavr "gzelliin nihilizmi" diye


tanmlanabilir: gzelliin kendinden baka bir eye iaret edi-
106 IPLAKLIKLAR

yor olabilecei dncesini inatla yadsyarak, kendi gzelliini


saf grne indirgemek, sonra da bu grn souk bir h
znle sergilemek. Ama zellikle kendi hakknda yanlsama
larn olmay-gzelliin byle elde ettii bu rtsz plak
lk-en rktc ekicilii oluturur. Gzelliin bu by bo
zumu, bu zel nihilizm, yzlerinden her trl ifadeyi silmeyi
ilk i olarak renen manken ve modellerde en u aamasna
ular. Bylelikle yzleri tehirin saf deeri haline gelir ve bu
yzden de zel bir albeni kazanr.

2. Bizim kltrmzde yz/beden ilikisi temel bir asimet


riyle belirtilmitir; beden normalde rtnmken yz byk
lde plak kalr. Bu asimetriye ban stnl tekabl eder.
Pek ok yolla ifade edilebilir ama btn alanlarda sreklilii
ni korur bu: politikadan (iktidar sahibine "ba" [capo] denir)
dine (Pavlus'ta sefalik sa metaforu), sanattan (bir portrede be
densiz ba temsil edebilirsiniz ama "n" izimlerde grld
gibi basz beden olmuyor) ban davurumun mkemmel
konumu olduu gnlk hayata kadar. Dier hayvan trlerinin
bedenleri zerinde ok canl ve ifadeli iaretler (leopar deri
sindeki desen, mandrilin cinsel organlarnn alev alev renkleri
ve elbette kelebeklerin kanatlar ve tavuskuunun tyleri de)
varken bir tek insan bedeninin herhangi bir ifadeli nitelikten
yoksun olmas da bu son noktay doruluyor grnmektedir.
Yzn bu ifadeli stnl, ayn zamanda zayf noktas,
plaklk yznden hissettiimiz utanc aa vuran kontrol
sz kzarmayla dorulanr. plaklk iddiasnn yzn stn
ln sorun ediyor gibi grnmesinin sebebi belki de budur.
Platon'un gzellie adad diyalou Kharmides'te gzel bir v
cudun plaklnn yz glgede brakabilecei ya da grn
mez klabilecei gayet aklkla belirtilir. Diyaloa adn veren
IPLAKLIK 107

gen, Kharmides'in gzel bir yz vardr ama konuanlardan


birinin dedii gibi, vcudu ylesine gzeldir ki "soyunacak olsa
yz yok sanrsnz" (burada kelime tam olarak "yzsz"-
aprospos-olmal, 154d ) plak vcudun yzn stnly
.

le yarabilecei, bylelikle kendini yz gibi sunabilecei fikri


byclkle sulanan kadnlarn, abatta neden eytann ma
katn ptklerini soranlara verdikleri cevapta ima edilir. Sa
vunma uydu: orada bile bir yz var. Benzer ekilde erotik fo
torafln ilk evrelerinde, modeller romantik ve uykuluymu
pozu vermeliydi; sanki gelin odasnn mahremiyetinde grn
mez objektifler karsnda arm gibi. Ama zamanla bu usul
tersine dnm ve yzn tek grevi, plak vcudun baklara
tehir edildiinin arsz farkndaln ifade etmek haline gelmi
tir. Yzszlk [sfacciataggine, etimolojik olarak yzn kayb]
imdi rtsz plakln zorunlu hempasdr. Artk plakl
n su orta olan yz-objektife bakarak ya da seyirciye gz
krparak-ortada grlecek srrn yokluunu aa vurur; yal
nzca "varsn grsnler"i ifade eder, saf tehiri.

22. Honorius Augustodunensis'in Clavis physicae sinin el yaz


'

malarndan birindeki bir minyatrde bir karakter vardr (belki


de yazarn kendisidir); zerinde u cmlenin yazl olduu bir
erit tutmaktadr: "Involucrum rerum petit is sibi fieri clarum"
("eyleri zarfndan karmaya alan kii"). plakl zarf ola
rak tanmlayabiliriz, yle ki, o noktaya eriildiinde artk aa
karma imkan kalmad meydandadr. Goethe'nin "gzellik
asla kendini ortaya koymaz" dsturunu bu anlamda deerlen-

.. Platon, "Kharmides", Diyaloglar, ev. Teoman Aktrel, Remzi


Kitabevi, 2005, s. 300. "Bedeninin lleri de yle kusursuzdur
ki, soyunmaya raz olsa, dikkat bile etmezdin yzne."
ro8 IPLAKLIKLAR

dirmeliyiz. Sadece gzellik sonuna kadar "zarf" kald iin,


sadece o, kelimenin tam anlamyla "aklanamaz" kald iin
grne (ki en yce aamasna plaklkta ular) gzel de
nebilir. plakln ve gzelliin aa karlamamas, gn
na karlamayacak bir giz tadklar anlamna gelmez.
Byle bir grn gizemli olabilirdi ama tam da bu yzden
zarf olmazd, nk onda saklanan gizin aranmasna daima
devam edilirdi. Oysa aklanamaz zarfta herhangi bir giz yok
tur; soyulunca, o saf grn olarak kendini gsterir. Glm
seyerek plakln gsteren gzel yz sadece: "Benim gizimi
mi grmek istiyorsun? Beni zarfmdan karmak m istiyor
sun? Bak bakalm o zaman, bakabiliyorsan, gizlerin bu mut
lak, affedilemez yokluuna bak!" der. plakln matheme'si

bu anlamda basite udur: haecce! " bundan baka hibir ey

*
Jacques Lacan'n "ders" ya da "kssa" anlamnda kulland bir
kelime.
IPLAKLIK ro9

yok." Bununla birlikte, gzelliin bysnn tam da plaklk


deneyiminde, btn gizemin ve btn anlamn tesindeki bu
yce ama ayn zamanda sefil grnt tehirinde bozulmasdr
teolojik dzenei iyi kt etkisiz hale getirecek olan ve inaye
tin prestijinin ve bozulmu doann kuruntularnn tesinde
basit, grlmez insan bedenini grmemize izin verecek olan.
Bu dzenein durdurulmas, dolaysyla, geriye doru ileerek
inayeti olduu kadar doay da, giysiyi olduu kadar plakl
da stlerine atlm teolojik imzadan kurtarr. Gizlerin yok
luundaki bu sade grnt yuvas onun zel titreyiidir-bir
koro ocuunun "beyaz" sesi gibi hibir ey ifade etmeyen ve
tam da bu nedenle bize nfuz edebilen plaklk.
8 Yce Beden

. Yce beden meselesi, yani Cennette dirilenlerin bedenleri


nin doas ve zellikleri-ve daha genelde hayat-, teolojinin
en nemli konusudur ve literatrde define ultimo (nihai ama)
bal altnda snflandrlr. Ne var ki, papaln ynetim
organ Curia Romana, "nihai eylere" dair tartmaya alan
uhrevi kapy modernlikle uzlamay salama almak zere
alelacele kapatmaya karar verdi; daha dorusu bu tartmay
dondurdu-khnemi olmasa bile lzumsuzmu. Ama bede
nin dirilii dogmas Hristiyan inancnn temel paras olarak
kald srece bu zmszln mesele karmamas mm
kn deil. lerki sayfalarda bu dondurulmu teolojik temay
yeniden canlandracaz ve bylelikle atlanmamas gereken bir
problemi inceleyeceiz: bedensel hayatn etik ve politik stats
(yeniden dirilenlerin bedeni, dnyevi varlklar srasnda sahip
olduklaryla say ve madde bakmndan ayndr). Bu da, insan
bedeninin ekilleri ve muhtemel kullanmlar zerine kafa yo
rarken yce beden bize paradigma hizmeti grecek demektir.

2. Teologlarn uramak zorunda kaldklar ilk problem dirilen

bedenin zdeliidir. Ruh ayn bedeni yeniden alacana gre


zdelik ve birlik nasl tanmlanacaktr? Akla gelen ilk sorular
dan biri dirilenlerin yana ilikin olandr: ldkleri yata m
dirileceklerdir? htiyardysa ihtiyar, ocuktuysa ocuk, yeti-
II2 IPLAKLIKLAR

kindiyse yetikin ... nsan, diye cevap veriyor Aquino'lu Tom


maso, herhangi bir doal kusuru olmadan dirilmelidir. Ama
bireyin doas kusurlu da olabilir, nk henz kusursuzlua
ulamamtr (mesela ocuklar) ya da kusursuz halini geride b
rakmtr (mesela yallar). Dirilme dolaysyla herkesi genlik
lerine, yani sa'nn dirildii yaa (circa triginta annos "), karlk
gelen kusursuzluklarna geri gtrecektir. Cennet byme ile
elden ayaktan kesilme arasnda deimezcesine dengede duran
otuzlu yalarndaki insanlara tahsis edilmi bir dnyadr. Ama
geri kalan zellikler bakmndan bedenler, onlar birbirlerinden
ayran farklarn koruyacaklardr, zellikle de cinsiyet farkn
(kadnlk hali kusurlu olduu iddiasyla, dirilenlerin hepsinin
erkek olacan syleyenlere kar).

3. Dirilenlerin bedeni ile yeryzndeyken kendilerine verilmi


beden arasndaki maddi zdelik sorusu daha da sinsidir. Ger
ekten de, iki beden arasndaki her maddi paracn tmle
ik zdelii nasl dnlmeli? Acaba, rm bedenin her
toz zerrecii canl bedende igal ettii ayn yeri mi alacaktr?
Zorluk tam da burada balyor. Elbette bir hrszn kesilmi
elinin-piman olduktan ve kurtarldktan ok sonra-diril
me annda bedene yeniden eklenecei kabul edilebilir. Ama
Havva'nn bedeninin yaratlmas iin Adem'den alnan kabur
ga kemii Havva'nn ya da Adem'in bedeninde yeniden orta
ya kacak mdr? Ve, bir yamyamlk durumunda, yamyamn
yedii ve bedeninde sindirdii insan eti, kurbann bedenin
de mi yoksa yamyamnkinde mi yeniden ortaya kacaktr?
Kilise Babalarnn zekalarnn keskinliini sk bir snav
dan geiren hipotezlerden biri, sadece insan etiyle ya da daha

* Otuz ya civar.
YCE BEDEN 113

dorusu sadece embriyolarla beslenmi bir yamyamn ocu


u hipotezidir. Ortaa bilimine gre, tohum (de superfluo
alimenti) yararsz besinlerden, sindirilmi besin fazlasndan
rer. Bu da ayn etin birden ok bedene (sindirilmi olann ve
ocuun bedenine) ait olaca ve bundan dolay farkl beden
lerde-imkansz bir biimde-dirilecei anlamna gelmekte
dir. Tommaso'ya gre bu son vakann zm Sleyman'n
ocuu ikiye bldrme emrini dndrr:

Byle embriyolar, akl sahibi bir ruh olarak yaamamlarsa,


dirilite yer almayacaklardr. Fakat bu evrede yeni bir besin
ana rahmi tarafndan tohumun zne eklenmitir. Bylece
biri, insan embriyosuyla beslendiyse ve bu besinin fazlasn
dan bir tohum rettiyse, tohumun maddesi bu tohumdan
meydana gelen kiide ortaya kacaktr: yeter ki o tohum, eti
yenmi olanlarn tohumunun maddesine ait unsurlar ta
masn: bu durumda bu unsurlar ilkinde tekrar ortaya ka
caktr, ikincisinde deil. Sindirilmi etin tohuma dnme
mi olarak kalan, ilahi g eksik ksmlar telafi etmek iin
mdahale ederken, ilk bireyde ortaya kacaktr kesinlikle.

4. Dirilenlerin zdelii sorununa, Origenes daha k ve daha


dolambasz bir zm sunmutur. Her bireyde kalc olan
ey, diye ne sryor, onu her grdmzde kanlmaz de
iikliklere ramen tanmaya devam ettiimiz imgedir (eidos).
te bu ayn imge dirilenin bedeninin zdeliini de garanti
leyecektir: "Maddi izgilerimiz srekli deiime urasa da ei
dos umuz ocukluktan yalla nasl ayn kalyorsa, dnyevi
'

varlmz boyunca sahip olduumuz eidos ayn ekilde gele-

*
Bkz. . Krallar p6-28.
4 IPLAKLIKLAR

cek dnyada da dirilecek ve zde kalacaktr. Deimise de


daha iyi ve daha yce hale gelmitir." "mgesel" bir benzerlikle
dirilme fikri, Origenes'in baka pek ok temas gibi, sapkn
lk kukusuyla karland. Yine de tmleik bir maddi zde
lik saplantsnn yerini gittike gelierek, insan bedeninin her
parasnn grnm (species) bakmndan deimez kalaca
ama maddi oluumu bakmndan devaml bir meddcezirde
(jluere et refluere) olaca fikri ald. "yle ki bir insan olutu
ran uzuvlarda," diye yazyor Tommaso, "bir ehrin nfusunda
meydana gelen ey olur, tek tek kiiler lr ve yerlerine baka
lar gelir. Maddi bak asndan bileenleri birbirini izlese de
nfus biimsel olarak ayn kalr [ ... ]. nsan bedeninde de ite
byle uzuvlar vardr, cezir halindeyken brleri gelip onlarn
eklini ve konumunu alr, dolaysyla maddeten btn uzuvlar
meddcezir halindedir, ama sayca insan ayn kalr." Cennetsel
zdelik paradigmas bugn gezegen polislerinin biyometrik
aygtlarla tespit etmeye altklar maddi aynlk deil, imge
dir, yani bedenin kendine benzerliidir.

5.Yce bedenin dnyevi bedenle paylat zdelik garanti


ye alndktan sonra artk sra birini tekinden ayrann ne ol
duunu kesinletirmeye gelir. Teologlar ycelikte drt zellik
belirliyorlar: hissizlik, incelik, eviklik, berraklk.
Cennetliklerin bedeninin hissiz olmas, bir bedenin kusur
suzluunun vazgeilmez paras olan alglama yetilerinin olma
d anlamna gelmez. Aksi takdirde cennetliklerin hayat bir tr
uykuya benzerdi, yani ikiye ayrlm bir hayat (vitae dimidium)
olurdu. Hissizlik, bedenin, kusursuzluunu elinden alacak rast
gele tutkulara tabi tutulmayaca anlamna gelir. Aslnda yce
beden btn uzuvlaryla aklc ruhun egemenlii altnda olacak,
bylelikle ilahi iradenin mkemmelen egemenliine girecektir.
YCE BEDEN 5

Bununla birlikte, Cennette koklanacak, tadlacak ya da do


kunulacak bir eylerin olmas fikrinden ok rahatsz olan baz
teologlar, btn duyular cennet durumunun dnda tutarlar.
Tommaso ve onunla birlikte Kilise Babalarnn byk ksm
bu amptasyonu reddederler. Cennnettekilerin koku alma du
yular nesnesiz olmayacaktr: "Kilise arklarnda azizlerin
bedenlerinden ok tatl bir koku yayld sylenmiyor mu?"
En st durumunda yce bedenin kokusu, esasen szlm
buharn kmas gibi (sicut odorfumalis evaporationis) maddi
nemden tamamen ari olacaktr. Cennetliklerin hibir nemle
engellenmemi burunlar en ufak fark (minimas odorum dif
ferentias) alglayacaktr. Tat alma da besin olmakszn ilevi
ni yerine getirecektir, belki "seilmilerin dilleri zerinde ok
lezzetli bir salg olaca" iin. Ve dokunma duyusu bedenlerde
zel nitelikleri alglayacaktr-bu zel nitelikler modern sanat
tarihilerinin "dokunsal deerler" diye adlandrdklar imge
lerin maddi olmayan zelliklerini andryor.

6. Yce bedenin "incelikli" doasn nasl anlamak gerekir?


Tommaso'nun heretik sayd bir fikre gre incelik, -bir tr
ar seyrelme olarak-cennetliklerin bedenini havaya ya da
rzgara benzer hale getirecektir, bylece dier bedenler onla
ra nfuz edebilirler. Bir nefes ya da ruhtan fark kalmayacak
kadar ele gelmezler. Byle bir beden o halde, ister yce olsun
isterse olmasn baka bir bedenin alann ayn anda kaplaya
bilir. Bu arlklara kar hakim gr kusursuz bedenin ha
cimli ve dokunulabilir zelliini savunur. "Efendimiz yce
bir bedenle yeniden canlanacaktr, ama ncil' de dendii gibi,
bedeni dokunulabilir olacaktr: 'Dokunun [palpate] da grn.
Hayaletin eti kemii olmaz, ama gryorsunuz, benim var.' Bu
nedenle yce bedenler de dokunulabilir olacaktr." Bununla
n6 IPLAKLIKLAR

birlikte, tmyle ruha tabi olduklarndan dokunma duyusu


nu etkilememeye karar verebilir ve bir doast faziletle yce
olmayan bedenler iin dokunulmaz kalabilirler.

7.Zahmetsiz ve ekinmesiz hzl hareket eden ey eviktir. Bu


anlamda yce ruha mkemmelen tabi klnm yce beden
eviklikle donanm , yani "btn hareketlerinde ve btn
eylemlerinde ruha ivedilikle itaat etmeye hazr" olacaktr.
Bir kez daha, yce bedenin aradaki mesafeyi gemeksizin bir
yerden dierine yer deitirebileceini ileri srenlere kar
teologlar bunun bedenselliin doasyla elitiini vurgu
luyorlar. Ama hareketi neredeyse bedendeki bir kusur (tut
tuu yer sz konusu olduunda) gibi bir tr bozulma olarak
dnen ve dolaysyla yce bedenlere hareketsizlii mna
sip grenlere kar teologlar, eviklie inayet gibi bir deer
yklyorlar, adeta cennetlikler bununla neredeyse bir anda
ve hi aba harcamadan istedikleri yere giderler. Mekanda
ne bir ama ne de bir mecburiyet gerei yer deitiren dans
lar gibi, cennetlikler gklerde srf evikliklerini sergilemek
iin hareket ederler.

8. Berraklk (claritas) iki ekilde anlalabilir: ya altnn lts


(younluundan tr) gibi ya da billurun prlts (saydam
olduu iin) gibi. Byk Gregorius'a gre cennetliklerin bede
ni her iki anlamda da berrakla sahiptir, billur gibi saydam ve
altn gibi ktan etkilenmez. Yce bedenden yaylan bu hale
yce olmayan bir beden tarafndan alglanabilir ve prlts
cennetlik olann niteliine gre deiebilir. Halenin berrak
lnn az ya da ok olmas, yce bedenler arasndaki bireysel
farklarn en d gstergesidir sadece.
YCE BEDEN 7

9. Hissizlik, incelik, eviklik ve berraklk, yce bedenin zel


likleri ve neredeyse ssleri olarak, zel glkler karmazlar.
Her durumda, cennetliklerin birer bedene sahip olduuna ve
bu bedenlerin daha iyi olduu kyas kabul etmese bile, yery
zndekiyle ayn olduuna duyulan gven sarslabilir. Bu be
denin hayati ilevlerini yerine getirme tarz, yani yce bedene
bir fizyoloji eklemlemek ok daha etin ve belirleyici bir me
sele karr. Grdmz gibi, beden bir btn olarak dirilir,
dnyevi varlnda sahip olduu tm organlaryla. O halde
cennetlikler ilelebet cinsiyetlerine gre, ya bir erkeklik orga
nna ya da bir vajinaya ve her iki durumda da bir mideye ve
barsaklara sahip olacaklardr. Peki ama, besbelli ki ne reye
cekler ne de besleneceklerdir, bu durumda ama nedir? Elbette
damarlarnda kan dolaacaktr ama kafalarnda salarn, yz
lerinde kllarn ve parmak ularnda trnaklarn lzumsuzca
ve skc bir ekilde uzamaya devam etmesi gerekecek midir?
Teologlar bu hassas sorularla urarken sonucu belirleyecek
bir amazla karlarlar, yle bir amaz ki adeta kavramsal
stratejilerinin snrlarn amakla kalmaz bedenin baka bir
kullanm imkann dnebileceimiz konumu da oluturur.

o. Salarn ve trnaklarn (anlald kadaryla pek az teoloun


cennet artlarna uygun grd uzuvlar) dirilmesi problemi
Tommaso tarafndan, bir o kadar utandrc bedensel salglarn
(kan, st, safra, ter, sperm, smk, idrar ve dahas) dirilmesi
probleminden hemen nce ele alnmtr. Canl bedene "orga
nik" denir nk ruh onun paralarndan ara olarak yarar
lanr. Bu paralardan bazlar ilevlerin (kalp, karacier, eller)
yerine getirilmesi iin gereklidir, dierleri ise daha ok zorunlu
organlarn korunmasna hizmet eder. Mesela salar ve trnak
lar bu ikinci trdendir, insan doasnn kusursuzluuna kendi
rr8 IPLAKLIKLAR

tarzlarnda katkda bulunduklar iin yce bedende dirilecek


lerdir. Mankenlerin ve porno starlarnn kl ty tastamam
alnm bedenleri cennete yabancdr. Bununla birlikte, gksel
kuafr ve manikr salonlar hayal etmek zor olacandan cen
netliin ya gibi sa ve trnaklarnn da ilelebet deimeden
kalaca dnlmelidir (teologlar bundan sz etmezler geri).
Tommaso'nun salglarla ilgili zm gsteriyor ki daha on
nc yzylda bile Kilise teolojinin talepleri ile biliminkileri
uyumlu hale getirme gayreti iindeymi. Salglardan bazla
r-idrar, smk ve ter dahil-esasen bireyin kusursuzluuna
yabancdr nk doann in via corruptionis brakt atk

lardr: bu yzden dirilmeyeceklerdir. Dierleri sadece reme


(sperm) ve beslenme (st) aracyla baka bir bireyde trn
devamna hizmet ederler. Bunlarn da dirilmesi beklenmez.
Ortaa tbbnn bildii dier salglar-zellikle bedenin mi
zacn belirleyen drd: kan, safra ya da kara safra [melanko
li] , sar safra ve balgam, sonralar ros, cambium ve gluten de
katlm onlara-yce bedende dirilecektir nk onun doal
kusursuzluuna yneliktirler ve ondan ayrlamazlar.

. Bitkisel hayatn balca iki ilevi-cinsel reme ve beslen


me-konusuna gelindiinde yce bedenin fizyolojisiyle ilgili
problem kritik eiine varr. Gerekten de, bu ilevleri yerine
getiren organlar-testisler, penis, vajina, rahim, mide, bar
saklar-dirilmede muhakkak bulunacaklarsa ne gibi bir ilev
stleneceklerdir? "remenin amac insan trn oaltmak,
beslenmeninki bireyi canl tutmaktr. Bununla birlikte diri
liten sonra insan tr Tanr tarafndan nceden saptanm
mkemmel nfusuna ulam olacaktr ve beden ne klme-

* (Lat.) Bozulma srecine.


YCE BEDEN 9

ye ne de bymeye maruz kalacaktr. Bu durumda reme ve


beslenmenin artk var olma nedeni kalmayacaktr."
Yine de bunlarla ilgili organlarn tmyle yararsz ve an
lamsz (supervacanei) olmas imkanszdr, nk kusursuz
doada hibir ey bouna deildir. te bedenin baka bir kul
lanm sorusu ilk kez burada kekeme formlasyonunu bulur.
Tommaso'nun stratejisi aktr: organ zel fizyolojik ilevle
rinden ayrmak. Her arata olduu gibi organlarn amac i
leyileridir; ama ileyie gerek kalmad diye ara boa kar
demek deildir bu (jrustra sit instrumentum). leyiinden ay
rlm, diyelim ki askya alnm organ ya da ara tam da bu
nun iin gstermelik bir ilev kazanr; askya alnan ileme
karlk gelen meziyeti sergiler. "Aslnda ara sadece failin i
lemini yrtmeye deil ayn zamanda ondaki meziyeti gs
termeye [ad ostendendam virtutem ipsius] hizmet eder." Nasl
ki reklamlarda ya da pornografide ticaretin ya da bedenlerin
simulakralar kullanlamadklar ama sadece sergilenebildik
leri lde cazibeyi artrrsa, dirilite avare cinsel organlar da,
o ekilde remenin potansiyelini ya da meziyetini gsterecek
tir. Yce beden, ilevleri yerine getirilmeyen fakat sergilenen
gstermelik bir bedendir. Ycelik bu anlamda ilemezlikle da
yanma halindedir.

12. O halde, yce bedenin kullansz ya da atl organlar teme


linde bedenin farkl bir kullanmndan sz edilebilir mi? Varlk
ve Zaman da kullanm d aralar-rnein krk, bu yzden
'

de ilemeyen bir eki-Zuhandenheit'in, yani mmkn bir


kullanma her an hazr olan varln somut alanndan ayrlp
Vorhandenheit'in alanna girerler, amasz, msait olmaktan
ibaret bir alan. Ne var ki bu, aracn baka bir kullanm anla
mna gelmiyor, sadece herhangi bir kullanm imkannn d-
120 IPLAKLIKLAR

nda hazr oluunu belirtiyor; filozof gnmzde hakim olan


yabanclam bir Varlk kavramna benzetir bunu. Drer'in
gravrndeki melankolik melein ayaklarnn altnda yere
yaylm insan aralar gibi ya da ocuun oynadktan sonra
brakt oyuncaklar gibi, kullanmlarndan ayrlm nesneler
muammal, hatta huzursuz edici olurlar. Ayn biimde, yce
bedenlerin ebediyen ilemez kalacak organlar-insan doa
sna ait retici ilevlerini sergileseler bile-bu organlarn ba
ka bir kullanmn temsil etmezler. Seilmilerin gstermelik
bedeni, ister "organik" olsun ister gerek, herhangi bir kulla
nm imkannn dndadr. Ve belki de yce bir penisten daha
muammal, sadece kr duasna adanm bir vajinadan daha
hayaletsi bir ey yoktur.

13. Filozof Sohn-Rethel 1924 ile 1926 aras Napoli'de yaamt.


Motorlu tekneleriyle ava km balklarn ve iyice eskimi
aralarn altrmaya gayret eden srclerin davranlar
n gzlemleyerek akac bir tarzda "bozuun felsefesi" (Philo
sophie des Kaputten) diye tanmlad bir teknik kuram ge
litirdi. Sohn-Rethel'e gre Napolili iin bir ey kullanlamaz
hale geldiinde ilev grmeye balyor. Napolilinin, artk i
grmez hale gelince teknik nesneleri gerekten kullanmaya
baladn kastediyor bununla. Napolililer kendi bana iyi
ileyen salam eyleri sevimsiz bulurlar, kullanmaktan ka
nrlar. Bununla birlikte bir tahta parasn mnasip bir yere
sokuturarak ya da aygtlara vaktinde isabetli bir aplak indi
rerek kafalarna gre altrmay baarrlar. Bu davran, diye
yorumluyor filozof, bizim mevcut paradigmamzdan ok daha
yksek bir teknolojik paradigma ieriyor: ne zaman ki insan,
makinelerin kr ve dman otomatizmine kar koyabilir, ne
zaman ki, Capri'deki sokakta bozuk motosiklet motorunu bir
YCE BEDEN 121

kaymak rpma aletine dntren delikanl gibi, yerlerini ve


ngrlm kullanmlarn deitirmeyi renir ite o zaman
hakiki teknoloji doar.
Bu rnekte motor bir ekilde almaya devam eder ama
yeni istekler ve yeni ihtiyalar dorultusunda. lemezlik bu
rada kendi aletlerine braklmamtr, ama yeni bir kullanm
imkanna gtren yola kap aar, "al susam al" der.

4. Organ fizyolojik ilevinden ayr dnmek ilk kez yce


bedende mmkn oldu. Ama bu ayrlma sayesinde gzmze
ilise de, bedenin baka bir kullanm imkan kefedilmemi
olarak kald. Onun yerine ne konulduuna bakarsak, ycelii
buluruz, ilemezliin zel bir alana hapsedilmesi olarak anla
lm hali. craatndan ayrlm organn tehiri ya da ilevinin
bo yere tekrar edilmesi Tanr'nn eserinin yceltilmesinden
baka bir ey amalamaz; tam da Roma'nn zaferi srasnda
muzaffer generalin sergilenen silahlar ve madalyalarnn y
celiin iaretleri ve ayn zamanda icras olduu gibi. Cennet
liklerin cinsel organlar ve barsaklar, ilahi yceliin kendi
armas zerine kazd hiyerogliflerden ve arabesklerden iba
rettir. Ve dnyevi ayin-gksel olan gibi-srekli ilemezlii
alp ad maiorem Dei gloriam (Tanr'nn daha byk zaferine)
ibadet alanna koymak dnda bir ey yapmaz.

5. Bir xx yzyl Fransz teolou Define ultimo humanae vitae


(nsan hayatnn nihai amac) adl risalesinde bitkisel hayatn
eksiksiz faaliyetini cennetliklere yaktrmann mmkn olup
olmayaca sorusunu ortaya atar. Anlalabilir nedenlerle, bil
hassa beslenme yetisiyle (potestas vescendi) ilgilenir. Bedensel
hayatn esasen bitkisel hayatn ilevlerinden olutuunu ile
ri srer. Dirilite bedensel hayatn, sahibine tastamam iade
122 IPLAKLIKLAR

edilecek olmas, bu yzden, bu ilevlerin uygulamaya konma


artn da getirir. "Aslnda bitkisel potansiyelliin seilmiler
arasnda yok olmas yle dursun, mthi (mirabiliter) artacak
olmas akla yatkndr." Yce bedende bu beslenme ilevinin
kalcl paradigmas, dirilen sa'nn mritleriyle blt
yemektir (Luka 24:42-43). Her zamanki cahil bilgilikleriyle
teologlar, sa yedii kzarm bal sindirip zmsemi mi
dir ve sindirim artklar bedeninden atlm mdr acaba diye
kendi kendilerine sorarlar. Kayserili Basileios'a ve Dou Kilise
Babalarna kadar uzanan bir gelenek, sa'nn bedeninin, yedii
besinleri-gerek salnda gerek de dirildikten sonra-atk
boaltmay gerektirmeyecek kadar btnyle zmsediini
iddia eder. Baka bir dnceye gre sa'nn yce bedeninde,
tpk cennetliklerin bedeninde olduu gibi, besin bir tr mu
cizevi buharlama yoluyla derhal ruhsal bir doaya dnr.
Ama bu, yce bedenler-sa'nnkinden balayarak-herhan
gi trde bir beslenmeye gerek duymakszn bir ekilde kendi
potestas vesce n di lerini korurlar demektir (ve Augustinus bu
'

sonucu karan ilk teologdur). Bir tr sebepsiz eylemle ya da


yce bir snoblukla, cennetlikler yemeklerini hi ihtiya his
setmeden yiyecekler ve sindirecekler.
Dklama (deassimilatio) sindirim kadar esas olduundan,
yce bedende maddenin bir biimden dierine geii eklinde
bir deiim-bu durumda bir bozulma ve irenlik (turpitudo)
biimi-olaca yolundaki itiraza kar, ad geen teolog doa
nn ilemlerinde hibir eyin kendinde irendirici olmadn
onaylar. "Nasl ki insan bedeninin hibir ksm kendinde cen
net hayatna ykselmeye demez deildir, hibir organik ile
min de cennet hayatna katlmaya demeyecei dnlmeme
lidir [...] Bedensel hayatmzn mevcut durumumuzdan farkl
olmas lsnde Tanr'ya layk olacana inanmak yanl bir
YCE BEDEN 123

tasavvurun rndr. Tanr kendi yce ihsanlaryla doa ka


nunlarn ykmaz, ama tarifsiz bilgeliiyle onlar tamamlar ve
mkemmelletirir." Amac sadece doal ilevlerin kusursuz
luunu gstermek olan cennetsel bir dklama var. Fakat bu
ilevi kullanma imkan konusuna gelince, teologlar sessiz kalr.

16. Ycelik ilemezliin zel bir alana hapsedilmesinden ba


ka bir ey deildir: ibadet ya da ayin alanna. Bylece yeni bir
kullanma giri izni veren basit bir eik, kalc bir mevkiye
dntrlr. Bu sebeple bedenin yeni kullanm ancak i
lemeyen ilevinin ayr tutulmasna direnirse, ancak icraat ile
ilemezlii, ekonomik beden ile yce bedeni, ilev ile ilevin
askya alnmasn tek bir yerde ve tek bir harekette ierebilir
se mmkndr. Fizyolojik ilev, ilemezlik ve yeni kullanm,
bedenin tek bir gerilim sahasnda dururlar ve buradan ayrl
malarna izin verilmez. nk ilemezlik atl deildir, aksine
kendini eylemin iinde ifade eden potansiyelin grnmesini
salar. Potansiyel, faaliyeti ilemezlikte durdurulmu bir hal
deildir. Sadece eyleminin kayda geirilip bir keye ayrlma
sn amalar ve usuller dondurulmutur. Artk yeni bir kul
lanma imkannn organ, organiklii askya alnm ve ile
mez klnm bir bedenin organ haline gelebilecek olan ite
bu potansiyeldir.
Bir bedeni kullanmak ile onu belli bir amaca hizmet eden
bir ara haline getirmek ayn ey deildir. Burada etik ile g
zellik arasnda kafa karklna yol aan basit ve skc bir
amaszlktan da sz etmiyoruz. Daha ok bir amaca ynel
mi bir etkinliin, eskiyi ortadan kaldrmayan ama onda s
rar edip onu sergileyen yeni bir kullanma konulmak zere
ilemez klnmas bahis konusudur. Beslenme ve reme ilev
lerinin organlarn kullanp onlar-bizzat kullanma eylemi
124 IPLAKLIKLAR

srasnda-fizyolojik anlamndan uzaklatrarak yeni ve daha


insani bir ileme ynelttikleri her seferinde ak arzusu ve gya
sapknln yapt tam da budur. Ya da dansy gzmzn
nne getirelim, bedensel hareketlerin ekonomisini, kusur
suz ve yceltilmi bulunduklar koreografide tekrar kefetmek
zere bozup datt srada.
plak, basit insan bedeni burada daha yksek ve soylu bir
gerekliin yerine konulmamtr: daha ok onu kendisinden
ayran byden kurtulmu, imdi ilk defa kendi hakikatine
girmi gibidir. Bu ekilde-pe doru aldka-az ger
ek az haline gelir, en mahrem ve zel uzuvlar bir ortak kul
lanm ve haz yeri haline gelir; dansnn allm jestleri gizli
anlamn herkes iin deifre ettii okunaksz yaz haline gelir.
Bir organ ve bir nesnede potansiyel olduu srece kulla
nmlar asla bireysel ve zel olamaz, sadece ortak olabilir. Ve
Benjamin'in szleriyle, bedeni ilemez klan cinsel tatmin in
san doaya balayan ba keser, bylece kendi potansiyelini
jestlerde seyreden ve sergileyen beden ikinci ve nihai (bir n
cekinin hakikatinden baka bir ey deildir o da) bir doaya
girer. Cennetteki beden daha evik ve gzel, daha ltl ve
ruhani olan baka bir beden deildir: ilemezliin onu by
den kurtard ve yeni bir ortak kullanm imkanna at ey
lemde bedenin kendisidir.
9 Bir kzn Al: ahat, Bayram ve
lemezlik zerine Dnceler

. Bayram gn ile ilemezlik arasnda zel bir iliki olduu


brani abatnda ok aktr. Yahudilerin-onlar iin inan
larnn paradigmas (yesod ha-emuna) ve bir ekilde her bay
ramn arketipi olan-en nemli bayram gn gerekten de,
teolojik paradigmasn yaratma iinde deil, kutsal ilan edilen
her trl almaya ara verilmesinde bulur:

Yedinci gne gelindiinde Tanr yapmakta olduu ii bitir


di. Yapt iten o g n dinlendi. Yedinci gn kutsad. Onu
kutsal bir gn olarak belirledi. nk Tanr o gn yapt,
yaratt btn ii bitirip dinlendi. (Yaratl 2:2-3)

abat Gn'n kutsal sayarak anmsa. Alt gn alacak, b


tn ilerini yapacaksn. Ama yedinci gn bana, Tanrn Rab'be
abat Gn olarak adanm tr (Msr' dan k 20:8-10).
.

*
zgn metinde "festa" (talyanca): Bir trene, bir ibadete ya da
bir yurttalk kutlamasna adanm gn. Trkeye bayram, yortu,
elence, tatil, herhangi bir kutlama gn (anneler, kadnlar gibi)
olarak evrilebilir. Trke metinde tercih edilen bayram "dinsel
bakmdan nemi olan kutlama gn" olarak dnlmelidir.
126 IPLAKLIKLAR

Yahudilerin ahat gn srasndaki durumu bu sebeple menuc


ha (Yetmiler ve Filon ncilleri Yunancasnda anapausis ya da
katapausis), yani ilemezlik olarak adlandrlr. Bu durum sa
dece insana ilikin bir ey deil, ama Tanr'nn tam zn ta
nmlayan neeli ve kusursuz bir gerekliktir ("ilemez olmak"
diye yazyor Filon "aslnda sadece Tanr'ya zgdr [...] ile
mezlik anlamna gelen ahat Tanr'nndr"). Ve Mezmurlar' da,
Yehova eskatolojik bekleyiin konusunu hatrlatrken, kafirler
hakknda, onlar "Huzur diyarma [ilemezliime] asla girme
yecekler!" der (Mezmurlar 95:11).
Bu rabbi gelenei ahat boyunca yerine getirilmesi meru
olmayan ileri tanmlamakta bildik titizliiyle davranmtr.
Mina bylece Yahudilerin byk bir zenle kanmalar ge
reken, ekip bimekten yemek yapp hamur yourmaya, yaz
yazmaktan ate yakmaya, eya tamaktan dm zmeye
kadar, otuz dokuz faaliyet (melachot) sralar. Aslnda, szl
gelenein ulatrd pek ok yorumda m elacha lar alma
'

alannn ve retici faaliyetin btnne yaylmtr.

2. abat bayram boyunca insanlarn her trl faaliyetten kan


malar gerektii anlamna gelmez bu. Burada belirleyici soru,
faaliyetin retim amal olup olmaddr. Yahudi geleneine
gre aslnda yapc hibir ierii olmayan saf ykc eylem me
lacha oluturmaz, ahat dinlenmesini ihlal etmi saylmaz (bu
yzden bayrama zg davranlarda, Yahudilik dnda da ou
kez neeli, bazen de iddetli ykm ve israf grlr). Ve ite, ate
yakmak ve yemek yapmak yasaklansa da, menucha ruhu, yiye
ceklerin tketiminde kendine zg bir ifade bulur-her bay
ramda olduu gibi pek zel dikkat ve zen gsterdiimiz bir

* Melachot'un tekil hali.


BR KZN ALII 127

faaliyettir bu (ahat en az bayram yemei gerektirir). Daha


genelde, adna "bayram sevinci" dediimiz u tanmlanamaz
coku haline brnmek iin yaplan-en sradan gnlk jest
lerden kutlama ve kran ilahilerine kadar-meru etkinlikler
ve davranlarn tm alandr menucha ruhu. Yahudi-Hristi
yan geleneinde birlikte yapp etme ve yaamann bu zel ekli
"bayramlar kutsa" (bugn anlamn tmden unutmu gr
nyoruz) emrinde ifade edilir. Bayram tanmlayan ilemezlik
basit bir atalet ya da kanma deildir: daha ok kutsamadr,
yani davranmann ve yaamann zel bir eklidir.

3. Onu halen kuatan hafif nostalji havasna ramen, bayra


mn bugn tam bir inanla yaanamayaca aktr. Kerenyi
bayramn bu anlamda kaybn artk mzii duymasa da dans
etmek isteyen kiinin durumuyla kyaslyordu. Byk anne
babalarmzn bize rettii ayn jestleri yapmaya devam edi
yoruz, almaktan az ya da ok imtina ediyor, Noel hindisini,
Paskalya kuzusunu az ya da ok zenle hazrlyor, glms
yor, hediyeler veriyor ve arklar sylyoruz. Ama gerek u
ki, artk mzii iitmiyoruz, artk "kutsamay" bilmiyoruz.
Bununla birlikte kutlamalardan da vazgeemiyoruz. "Kut
lama" dediimiz u garip-ve yitirilmi-yaama ve eyleme
tarzn frsat bulduka (resmi tatillerin dnda bile) srdr
yoruz. Mziin kaybn diskoteklerin ve hoparlrlerin sar
edici grltsyle rterek dans etmekte srar ediyoruz; boa
harcamaya ve ykmaya (giderek artan lde hayat dahi) de
vam ediyoruz-oysa menucha'ya artk ulaamayz; bayrama
anlamn tekrar kazandracak yegane, basit ama bizim iin uy
gulanamaz olan ilemezlie ... Peki niin ilemezlik bizim iin
bu kadar zor ve ulalmaz? Ve insanlarn "enlik" dediimiz
bu yaama ve eyleme vasf nedir?
128 IPLAKLIKLAR

4. Quaestiones convivales'inde Plutarkhos, Cheronea' da "buli


mia kovma" denen bir bayrama katldn anlatr. "Geleneksel
bir bayram var," diye yazyor, "Ayan kamu sunanda, yurtta
lar ise evlerinde kutluyor. 'Bulimia kovma' [boulimou exelasis]
deniyor. Klelerden biri hayt dal darbeleriyle, 'Bulimia da
r, shhat servet ieri' diye barlarak evden kovuluyor." Bou
limos Yunancada "bir kzn al" (byk alk) demektir.
Plutarkhos zmir' de de, boubrostis'i ("kz gibi yemeyi) kov
mak iin kapkara bir boann kurban edildii byle bir bay
ram olduunu sylyor.
Bu bayramlarda gerekten neyin sz konusu olduunu an
lamak iin her eyden nce, bunlar maddi refah artrsn
lar, besin bolluu salasnlar diye tanrlarn gzne girme
teebbsleri sanmaktan vazgeilmelidir. Bununla hibir e
kilde alakal olmad, aln ve ktln deil "kz al
nn," hayvann srekli ve doymak bilmez yemesinin (burada
kz ar ar ve srekli gevi getirmesiyle semboldr) ko
vulmasyla kuku gtrmezcesine kantlanr. "Bulimik" k
leyi kap dar etmek o halde belli bir yeme biimini (tanm
gerei doyurulamaz olan bir al doyurmak iin yaban s
rlarnn yapt gibi silip sprmek ya da yalayp yutmak)
kovmak anlamna gelir; bylelikle baka bir beslenme ekline
yer alr: insani ve elenceli olan, ancak "bir kzn al"
bertaraf edildii, bulimiann ilevsiz klnd ve kutsand
zaman balayan bir beslenme ekli... Yani belli bir amaca y
nelmi etkinlik, bir melacha olarak deil, fakat ilemezlik ve
menucha, beslenme abat olarak yemek yemek.

5. Modern dillerde kz alnn Yunanca karl olan terim


tp terminolojisinde korundu. 197o'li yllarn sonundan itiba
ren refah toplumlarnda yaygnlaan bir beslenme bozukluu
BR KZN ALI! 129

bu terimle adlandrld. Bu rahatszln (ki bazen simetrik zd


d olan anoreksiya nervoza ile balantl olarak belirir) sempto
matolojisi, yinelenen ar beslenme alemleri, ziyafet srasnda
yeme kontroln yitirme duygusu ve bulimik dnemden he
men sonra kusturucu uygulamalara bavurmakla karakterize
edilir. On dokuzuncu yzyln ikinci yarsndan itibaren yer
yer gzlemlenmeye balanan beslenme bozukluklar sadece bi
zim zamanmzda salgn haline geldi. lgintir, din alannda
bu bozukluklarn ilesini ilk ekenlere, ritel orularn (orta
an "anoreksik azizler"i) yan sra onun tam zddnda rast
lanr: bayram gerei dzenlenen ziyafetlerde (osM'in bulimik

dnemleri tanmlarken kulland eating binges terimi, kken


olarak bayram kutlamalar srasndaki ar beslenmeyle ilgili
dir ve ramazan gibi, anoreksi ile bulimiann, oru ile ziyafetin,
saf ve yaln bir deiiminden ibaret olan bayramlar vardr).
Bu perspektiften bakldnda bulimia nervozann,
Plutarkhos'un tasvir ettii ayn adl bayramla bir ekilde ili
kili olduu grlebilir. Tpk hayt dalyla evden atlan kle
nin bir kzn aln (bayram yemeine yer amak iin e
hirden defedilmesi gereken bir alk tryd) bedeninde ki
iletirmesi gibi, kesilmez itahlaryla bulimikler de ehirden
atlmas mmkn olmayan bir kzn aln kendi vcut
larnda yaar. Genellikle obez, gvensiz, kontrolsz ve bu ne
denle (anoreksikten farkl olarak) gl bir toplumsal knama
nn nesnesi olan bulimikler, zamanmzda zgn bir bayram
davrannn imkanszlna bou bouna feda edilen gnah
keileridir-ada toplumda anlam yitirilmi arnma tre
ninin ie yaramaz kalnts.

*
Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders.
130 IPLAKLIKLAR

6. Bununla birlikte bulimiklerin davranlarndaki bir zellik


bir katarsi talebinin hatrasna tanklk ediyor gibi grnmek
tedir, hi olmazsa ksmen. Kusmaktan sz ediyorum, bulimik
lerin ya mekanik yoldan, iki parman grtlana sokarak, ya
da kusturucu maddeler ve mshiller alarak gerekletirdii bir
karma eylemi. (zellikle kusturucu maddeler hastann ha
yatn tehlikeye sokabilir. Ar kusturucu kullanmndan len
nl arkc Karen Carpenter vakasnda olduu gibi.) Bulimia
zerine yaplan ilk almalardan itibaren kusmakta are ara
mak tehisin olmazsa olmaz ksm olarak kabul edildi (buli
miklerin sadece yzde alt kadar bu uygulamaya bavurma
sa da). Bu saplantl mide bulantsn kilo alma kaygsyla (en
ok kadn hastalar arasnda) aklamak tatmin edici grn
memektedir. Gerekte bulimikler az nce ziyafette yediklerini
karrken, adeta hissettikleri kz aln geersiz ve ilemez
klar, bir ekilde bundan arnr. Tek bana ve kusmay ziya
fetten daha ayp bir ey olarak gren dier insanoullarnn
mutlak anlayszlna maruz kalm olsalar da, bulimikler
bir an iin bilinsiz olarak klenin Cheronea yurttalar iin
memnuniyetle yerine getirdii katarsi ilevini stlenmi gibi
grnmektedir (ve zellikle ar yeme ile kusma, gnah ile
kefaret arasndaki bu dzenli deiime dayanarak, ok mani
dar bir ekilde Responsible Bulimia [sorumlu bulimia] olarak
adlandrlm bir kitapta, yazar bulimiay yllarca "bilinli ve
baarl" uyguladn ileri srebilmektedir).

7. Ritel davranlarn ille de iki farkl an olarak temsil ettii


hayvani oburluk ile insani yemek yeme gerekte birbirinden
ayrlamaz. Nasl ki zmir' de, boubrostis'i (kz gibi yemeyi)
kovma kzn kurban edilmesine ve ritel yemee rastlyorsa,
Cheronea'da da kurban etme (Plutarkhos thysia diye adland-
BR KZN ALIGI 131

rr) aslen boulimos'u kovmay, yani insan bedeninde bulundu


u inkar edilemeyecek kz aln ilemez klmay gerektiri
yordu (nk halka ak bir len bunu izliyordu). Benzer e
kilde, yemei daha yutar yutmaz neredeyse farkna varmadan
kusan bulimia hastas gerekten ayn anda kusmu ve yemitir
sanki, kusmu ve ayn hayvani aln ileyiini durdurmutur.
Hayvan ile insan arasndaki, bir kzn al ile bayram
yemei arasndaki bu karma hali, anlalr klmay nerdi
im ilemezlik ile bayram arasndaki iliki zerine deerli bir
ders iermektedir. lemezlik (hi deilse ileri srmeye niyet
lendiim hipotezdir bu) bayramn ne bir sonucu ne de nko
uludur (almaktan kanma). Ama bayram havasyla uyum
ludur nk insann jestlerini, eylemlerini ve ilerini etkisiz ve
ilemez hale getirdiini ve ancak bu yolla bayram cokusu geti
rebildiini gryoruz (bu adan bakldnda, kutlamak [far
festa] kelime anlamyla bir eyi ldrmek [fare la festa] tket
mek, etkisizletirmek ve sonunda ortadan kaldrmak demektir).

8. abatn-her bayramn-takvimlerimizdeki haliyle sade


ce alma gnlerine eklenen bir dinlenme gn deil de zel
bir sreyi ve etkinlii belirtmesi, Yaratl anlatsnda da a
lmann tamamlanmas ile dinlenmenin yedinci gne denk
gelmesiyle ima edilir ("Yedinci gne gelindiinde Tanr yap
makta olduu ii bitirdi. Yapt iten o gn dinlendi"). zel
likle alma ile dinlenmenin art arda gelen devamlln-ve
beraberinde heterojenliini-vurgulamak iin Genesis Rab
bah olarak bilinen yorumun yazar yle diyor: "Vakti, anlar
ve saatleri bilmeyen insan din d zamandan bir ey alr ve
onu kutsal zamana ekler; ama vakti, anlar ve saatleri bilen,
ad aziz de olsa, mbarek de olsa, abata kl pay girmitir."
Ve "ahat emri Tevrat'n btn emirlerine denktir" ve abata
1 32 IPLAKLIKLAR

riayet "Mesih'i getirir" grnde olan dier bir yorumcunun


iddias ayn anlamda okunmaldr. Demek ahat dinlenmesi
emirlerle ve dier gnlerdeki eylemlerle ilikisiz, basit bir ka
nmadan ziyade emirlerin harfiyen yerine getirilmesine kar
lk geliyor (Mesih'in gelii Tevrat'n nihai amacna erip ile
mez hale gelmesini belirtir). Bu sebeple Rabbi gelenei abat
Mesih Krallnn kk bir paras ve erken bir evresi olarak
grr. Talmud, ahat ile olam habba, "gelmekte olan zaman"
arasndaki bu temel yaknl bildik katlkla ifade eder: "Ge
lecek zamana ey nclk eder: gne, ahat ve tashmish"
[cinsel birleme ya da dklama anlamna gelen bir kelime].
O halde ahat, alma ve ilemezlik arasndaki yaknlk ve
neredeyse karlkl ikinlik ilikisini nasl anlamalyz? Ya
ratl yorumunda Rai, abatta bile bir ey yaratldn ileri
sren bir sz hatrlatr: "Yaratmn alt gnnden sonra ev
rende hala eksik olan neydi? Menucha (ilemezlik, dinlenme].
ahat geldi, menucha geldi ve evren tamamland." lemezlik
bile yaratma aittir, Tanr'nn bir iidir. Ama pek zel bir itir,
adeta dier ileri durdurup dinlenmeye brakr. Rosenzweig,
abatn hem yaratmn bayram hem de kurtarmann bayra
m olduunu, daha dorusu abatta daha bandan itibaren
kurtarmay (yani ilemezlii) hedefleyen bir yaratm kutla
dmz yazarken ahat ile yaratm arasndaki bu heterojen
temas ifade eder.

9. Bayram gn, o srada yapmadklarmzla deil, yaptk


larmzn (ki o da her gn yapp ettiklerimize hi benzemez
deildir) hi yaplmam olmas, ilemez klnmasyla, "eko
nomisinden," i gnlerinde onu belirleyen sebeplerinden ve
amalarndan kurtarlmas ve boa alnmasyla tanmlanr (ve
yapmama, bu anlamda, bu boa almann bir ar vakasdr).
BR KZN ALIGI 133

Yemek yediimizde, beslenelim diye yemeyiz; giyindiimizde,


rtnelim ya da souktan korunalm diye giyinmeyiz; uyan
dmzda alalm diye uyanmayz; yrdmzde bir yere
gidelim diye yrmeyiz; konutuumuzda haber alp verelim
diye konumayz; bir ey alp verdiimizde satalm ya da satn
alalm diye alp vermeyiz.
Her bayram gn bir lde bu askya alma unsurunu
ierir ve ncelikle insanlarn ilerini ilemez klarak balar.
Pitre'nin tasvir ettii Sicilya ller bayramnda ller (ya da
Strina adl yal bir kadn-yln balangcndaki enliklerde
alp verilen hediyelerin Latince ad strena' dan) terzilerden,
dkkan sahiplerinden ve pastaclardan ocuklara hediye et
mek zere mallarn alarlar (benzer bir ey, llerin ocuklar
tarafndan canlandrld Halloween gibi armaan alp verilen
bayramlarda gerekleir). Armaanlar, bahiler ve oyuncak
lar ilemez klnm, ekonomilerinden koparlm dei toku
ve kullanm deerine sahip nesnelerdir. Roma yeni yl (satur
nalia) bayram gibi karnaval trndeki tm bayramlarda, var
olan sosyal ilikiler askya alnr ya da tersine evrilir: sadece
kleler efendilerine hkmetmekle kalmaz, egemenlik meru
kraln yerini alan bir soytar kraln (saturnalicius princeps) eli
ne braklr. Bu ekilde bayram her eyden nce deerlerin ve
yrrlkteki glerin etkisizletirilmesi olarak kendini gs
terir. "Danssz eski bayram yoktur" diye yazar Lukianos; peki
ama, bedenin yararc hareketlerinden kurtuluu, jestlerin saf
ilemez hallerinde sergilenmesi deilse nedir dans? Ve pek ok
halkn bayramlarna eitli ekillerde giren maske, her eyden
nce yzn etkisizletirilmesi deilse nedir?

o. Bayramn askya ald ve ilemez kld insan faaliyetle


rinin zorunlu olarak bir kenara ayrlp daha yksek ve yce
134 IPLAKLIKLAR

bir alana aktarld anlamna gelmez bu. Aslnda bayramn


kutsal alana ayrl-kesinlikle belli bir noktada retilmitir
Kilisenin ve din adamlarnn marifeti olabilir. Belki de al
lagelmi kronolojiyi ters evirmeye almamz gerek; balan
gta dinsel fenomenler vard, bunlar sonradan seklerletiler
diye dnmek yerine, insan faaliyetlerinin bayram sresince
basite etkisiz ve ilemez klnd bir ann ilk nce geldiini
varsayalm. "Din" dediimiz ey (bizim verdiimiz anlamyla
antik kltrlerde olmayan terim) bayram ayrlm bir alanda
yakalad anda mdahale eder. Levi-Strauss'un varsaym, bu
adan bakldnda, ok daha geni bir anlam kazanacaktr
(aklmza dini getiren mana, wakan, orenda, tabou gibi temel
kavramlar ar gsterenler olarak niteler; bunlar kendi iinde
botur, tam da bu sebeple herhangi bir simgesel ierikle dol
durulabilirler). "Sfr simgesel deerli" gsterenler, bayramn
iini boaltp ilemez kld ve dinin bir kenara ayrmaya ko
yulup trensel dzeneiyle yeniden kodlandrmak iin mda
hale ettii insan eylemlerine ve nesnelerine karlk gelebilir.
Her durumda, bayrama ait ilemezlik ister dinden nce
gelsin isterse din dzeneklerinin seklerletirilmesinin sonu
cu olsun, burada meselenin praksis boyutu nemlidir: insan
larn basit, gndelik faaliyetlerinin ne olumsuzlanmas ne de
ortadan kaldrlm olmas ama bir bayram havasyla sergilen
mek zere askya alnp ilemez klnmas. Bylece tren alay
ve dans, insan bedeninin yrrken att basit adm sergiler
ve dntrr, hediyeler ekonominin ve emein rnlerinde
beklenmedik bir imkan ortaya karr, bayram yemei kz
aln yeniler ve dntrr. Ama, bu faaliyetleri kutsal ve
dokunulmaz klmak deildir. Aksine onlar ahat ruhuyla yeni
bir-ya da daha eski-kullanm imkanna amaktr. ahat ile
cinsel birlemeden (ya da dklamadan) gelecek zamann bir
BR KZN ALIGI 135

teminat olarak ayn solukta sz eden Talmud'un kat, zehir


gibi alayc dili burada btn ciddiyetini gstermektedir.
10 Dnya Tarihinin Son Blm

Kuklada, ya da Tanr'da
-Heinrich von Kleist, "Kukla Tiyatrosu"

eyleri bilmeme hallerimiz onlar bilme hallerimiz kadar, hatta


belki daha da nemlidir. Sakarlk ve irkinlie yol aan bilme
me halleri vardr, dncesizlik, dikkatsizlik, unutkanlk gibi.
Ama bazlarnn da kusursuzluuna hayran kalrz, Kleist'in
delikanlsnn kendini bilmezlii, bir ocuun byleyici ald
rszl [sprezzatura] gibi. Bir yandan bastrma psikanalizde
bir tr bilmeme haline verilen isimdir, bilmeyen kiinin haya
t zerinde sk sk uursuz etkiler ortaya karr. Ama te yan
dan biz, bedeninin gayet iyi uyum salad bir srdan zihninin
memnuniyetle habersiz grnd bir kadna gzel diyoruz.
O halde, kendini bilmemenin baarl halleri vardr ve gzellik
bunlardan biridir. Aslna baklrsa, cahil kalabiliyor olma hali
mizin bilebiliyor olduklarmzn mertebesini tanmlamas ve bir
bilgisizlik blgesinin eklemlenmesinin bizim btn bilgimizin
koulu-ve ayn zamanda mihenk ta-olmas da mmkndr.
Eer bu doruysa cehaletin kipleri ve trleri iin bir catalogue
raisonne dzenlenmesi bilgi aktarmn dayandrdmz bilimle
rin sistematik snflandrlmas kadar yararl olacaktr. Bununla
birlikte insanlar yzyllardr bilgilerini korumay, gelitirmeyi
ve kesinletirmeyi dnmken, cehalet sanatnn temel ilkele-
138 IPLAKLIKLAR

rinden bile mahrumuz. Epistomoloji ve yntembilim, bilmenin


artlarn, paradigmalarn ve yasalarn aratrp tespit ediyor
ama bir bilgisizlik blgesinin eklemlenmesi konusunda reete
yok. Bir bilgisizlik blgesinin eklemlenmesi aslnda sadece bil
meme anlamna gelmez, mesele bir eksiklik ya da bir kusurdan
ibaret deildir. Aksine cehaletle ilikiyi doru srdrmek, jest
lerimize rehberlik ve elik edecek bilginin yokluunu kabul et
mek, szlerimize net karlk verecek inat bir sessizlie izin
vermek anlamna gelir. Ya da modas gemi kelimelerle ifade
edecek olursak, bizim iin en mahrem ve besleyici olan, bilim ve
dogma deil, inayet ve ehadet biimini alr. Bu anlamda yaa
ma sanat, bizden kaanla ilikiyi ahenkli srdrme becerisidir.
Bilgi de son tahlilde cehaletle bir ilikiyi srdrr. Ama bunu
bastrma yoluyla yapar, hatta etkili ve inandrc bir yolla, varsa
ymla yapar. Bilgi, bilinmeyeni fethedilmesi gereken kefedilme
mi lke varsayar; bilind bilincin mealesini gtrecei ka
ranlktr. Her iki durumda, daha sonra nfuz ve idrak edilmek
zere ayrlan bir ey vardr. te yandan bir bilgisizlik blgesiyle
iliki, bu blgenin ylece kalakalmas iin bekilik eder. Orann
karanln ycelterek (mistisizmde olduu gibi) deil, gizemini
kutsayarak (ayinde olduu gibi) deil, hatta fantezilerle doldura
rak (psikanalizin yapt gibi) deil. Burada gizli bir reti ya da
daha yksek bir bilimden sz edilmiyor, bilmediimiz bir bilgi
den de. Bilgisizlik blgesinin sahiden zel hibir ey iermemesi,
ayet iine baklabilecek olsa, terk edilmi eski bir kzan ancak
gze ilimesi (kesin olmamakla birlikte), bizi oynamaya aran
kk bir kzn hrn iaretinin ancak gze ilimesi (ak olma
makla birlikte) mmkndr. Belki bir bilgisizlik blgesi hi yok
tur, belki yalnz jestleri vardr. Kleist'in ok iyi anlam olduu
gibi bir bilgisizlik blgesiyle iliki bir danstr.
Seilmi Kaynaka

Agostino Aurelio, La citti di Dio, D. Gentili ve A. Trape'nin giri


yazs ve notlaryla, Operedi Sant'Agostino iinde, cilt V/-3, Citta
Nuova Editrice, Roma 1965-2005, 38 cilt.
Agostino Aurelio, La Genesi alla lettera, ed. L. Carrozzi, Opere di
Sant'Agostino iinde, cilt IX/2, cit.
Agostino Aurelio, L'istruzione cristiana, ed. M. Simonetti, Fonda
zione Lorenzo Yalla, Mondadori, Milano 994.
Agostino Aurelio, Natura e grazia, A. Trape'nin giri yazs ve not
laryla, Opere di Sant'Agostino iinde, cilt XVIlh, cit.
Avicenne, Liber de anima, seu Sextus de naturalibus, S. van Riet'in
ortaa Latincesinden evirisiyle eletirel basm, Peeters-Brill,
Louvain-Leiden 1968-1972.
Alain Badiou, Le siecle, Seuil, Paris 2005.
Walter Benjamin, "Le affinita elettive," A ngelus novus iinde, Ei
naudi, Torino 962.
Walter Benjamin, Tagebcher, Gesammelte Schriften iinde, cilt VI,
Suhrkamp, Frankfurt-am-Main 985.
Vitus de Broglie, Define ultimo humanae vitae, Beauchesne et ses
fils, Paris 948.
Cyrille de Jerusalem, Catecheses mystagogiques, A. Piedagnel'in gi
ri yazs ve notlaryla, Les editions du Cerf, Paris 2004.
Eckhart (Meister), Serma latinus, eius est imago haec, Die deutschen
und lateinischen Werke, Texte und bersetzungen von E. Benz
iinde, Kohlhammer, Stuttgart 936.
140 IPLAKLIKLAR

Epitteto, Diatribe, G. Reale'nin giri, nsz ve alntlaryla, Rusconi,


Milano 1982.
Epitteto, Manuale, introduzione, traduzione e note di M. Menghi,
Rizzoli, Milano 2006.
Filone di Alessandria, Commentario allegorico alla Bibbia, ed. R.
Radice, Bompiani, Milano 2005.
Genesis Rabbah, The Judaic Commentary to the Book of Genesis: A
New American Translation 1-lll, ev. J. Neusner, Scholars Press,
Atlanta 1985.
Marguerite Harl, "La prise de conscience de la 'nudite' d'Adam,"
Studia patristica, VII iinde, 92, Berlin 1966.
Hieronymus, Epistulae, 64, 19, OsterreichischeAkademie der Wis
senschaften, Vindobonae 1996, 3 cilt.
Isidoro di Siviglia, Etimologie e origini, Utet, Torino 2004.
Sren Kierkegaard, Atti dell'amore, ed. C. Fabro, Bompiani, Milano
2003.
Heinrich von Kleist, Sul teatro di marionette, Opere iinde, ed. L.
Traverso, Sansoni, Firenze 1959
Claude Levi-Strauss, "Introduction a l'oeuvre de Marcel Mauss,"
Sociologie et anthropologie iinde, PUF, Paris 1950.
Vladimir Lossky, Theologie negative et connaissance de Dieu chez
Maitre Eckhart, Vrin, Paris 1973
Friedrich Nietzsche, La nascita della tragedia - Considerazioni inat
tuali 1-III, Adelphi, Milano 1972.
Origene, 1 principi: contra Celsum e altri scritti filosofici, ed. M. Si
monetti, Sansoni, Firenze 1975.
Erik Peterson, "Theologie des Kleider," Marginalien zur Theologie
iinde, Echter, Wrzburg 1995.
Plutarque, Quaestionum convivialium libri lX, ed. ve ev. F. Frazier,
J. Sirinellin, CEuvres morales, 9, 3 iinde, Les Belles Lettres, Paris
1996.
SELM KAYNAKA 141

Rashi di Troyes, Commento alla Genesi, Marietti, Casale Monfer


rato 1985.
Sahrastani, Muhammad ibn 'Abd al-Karim, Livre des Religions et
des Sectes, J. Jolivet'in eviri, giri yazs ve notlaryla, G. Mon
not, cilt il, Peeters-Unesco, Leuven-Paris 1993
Jean-Paul Sartre, L'Etre et le Neant. Essai d 'ontologie phenomenolo
gique, Gallimard, Paris 2000.
Die Schriften der rmischen Feldmesser, ed. F. Blume, K. Lachmann
ve A. Rudorff, Bedin 1848.
Jonathan Z . Smith, "The Garments of Shame," History of Religion,
V, 2, 1966.
Alfred Sohn-Rethel, Napoli, la filosofia del rotto, Alessandra Carola
Editrice, Napoli 1991.
Davide Stimilli, Kafkas Shorthand, London Warburg Institute Kon
ferans bildirileri, 20 Mays 2006.
Manfredo Tafuri, "Le forme del tempo: Venezia, e la moderni
ta," Universita IUAV di Venezia, Inaugurazioni accademiche
1991-2006 iinde, IUAV, Venedik 2006.
Ferdinando Taviani, Mirella Schino, Il segreto della Commedia
dell'A rte: le memorie delle compagnie ita/iane del X VJ, XVII e
XVIII secolo, La casa Usher, Firenze 1982.
Thomas de Vio, Commentaria in Summam Theologiae, in Sancti
Thomae Aquinatis Summa Theologiae cum supplementis et com
mentariis Thomae de Vio Caietani, cilt IV-XII, EdizioneLeonina,
Roma 1888-906.
Tommaso d'Aquino, La Somma teologica, Dominiken talyancaya
evirisi; kaynak metin: Edizione Leonina, Salani, Firenze 1949-
1975, 34 cilt.
"Vangelo copto di Tommaso," Apocrifi del Nuovo Testamento iinde,
ed. L. Moraldi, Utet, Torino 1975
Resimlerin Listesi

Vanessa Beecroft, VB430. 69.te, VB 43, Gagosian Galerisi.


Santa Maria del Carmine Kilisesi, Adem ile Havva Cennette freski,
Floransa.
The Art ofMedieval Spain, AD 500-1200, The Metropolitan Museum
of Art, New York 993.
Expulsionfrom Paradsie, Monreale Katedrali'ndeki bir mozaik, Pa
lermo.
Vanessa Beecroft, VB47.34.dr, VB 47, Peggy Guggenheim Kolek
siyonu.
Floransa niversitesi, Doa Tarihi Mzesi. Fotoraf: Saulo Bambi.
Marbacher Magazine 55, 990.

You might also like