You are on page 1of 121

FRANKFURT OKULU'NDA

SANAT VE TOPLUH
BESM F. DELLALOLU
...... :

Theoria
Dizisi
BALAM
FRANKFURT OKULUMDA
SANAT VE TPLUH
BESM F. DELLALOLU

BALAM
Balam Yaynlar 91
nceleme/Aratrma 48
Theoria Dizisi-1
ISBN 975-7696-78-1

Theoria Dizisi Editr: Ali Akay

Besim F. Dellalolu
Frankfurt Okulunda Sanat ve Toplum
Besim F. Dellalolu
Balam Yaynlar

Birinci Basm: Ekim 1995


kinci Basm: Ekim 2001
Kapak Karikatr: Tullio Pericoli
Kapak ve Sayfa Dzeni: Canan Suner
Bask: Kardeler Matbaas
Web: www.baglam.com e-mail: baglam@baglam.com

BALAM YAYINCILIK A nkara Cad. 13/1 3441 Caalolu-stanbul


Tel: (0212) 513 59 68
NDEKLER

nsz --------------------------------------------------------------------------------7
1. GR ----------------------------------------------------------------------------------- 11
2. FRANKFURT OKULUNA GENEL BAKI ---------------------------------- 15
3. TOPLUM------------------------------------------------------------------------------- 25
3.1 Diyalektik 1 ----------------------------------------------------------------- 25
3.2 Eletiri ------------------------------------------------ --------------------------- 28
3.3 A k l---------------------------------------------------------------------------------- 30
3.4 Kapitalizm------------------------------------------------------------------------ 40
3.5 Psikanaliz------------------------------------------------------------------------ 45
4. SANAT---------------;---------------------------------------------------------------- 49
4.1 Genellikle Sanat ---------------------------------------------------------------49
4.2 nc Sanat ----------------------------------------------------------------------61
4.3 Mzik-------------------------------------------------------------------------------75
4.4 Edebiyat ------------------------------------------------------------------------ 87
4.4.1 Kafka------------------------------------------------------------------------ 88
4.4.2 B eckett--------------------------------------------------------------------- 93

5. KLTR ENDSTRS--------------------------------------------------------- 95
5.1 Kavramn Eletirel Betimlemesi------------------------------------------- 95
5.2 Toplum Eletirisi Arac Olarak "Kltr Endstrisi" ------------------97
5.2.1 Kltr ve Sanatn Metalamas------------------------------------- 99
5.2.2 nsann eylemesi---------------------------------------------------- 101

6. SONU ----------------------------------------------------------------------------- 109


7. KAYNAKA-------------------------------------------------------------------------- 111
NSZ

" nsann yaamn aydnlatmasnda bavurduu bir ara


/ olarak sanat nedir? Bir yandan sanatnn iselletirdii
yaam tarzlarn yaptnda grnr klmas, te yandan bu yap
ta ynelen bir bakn oradan yaamn kendisine evrilmesi, ya
pttan edinilen kazanmla yaamn kavranmas, sanat ile sana
tn almlaycsnn yaptta ve yaamda bulumas anlamna gelir.
Sanat yapt, kendisinden yaama baklan penceredir. Sanatla
buluan yaam, aydnlanm yaamdr.
Yaptn yaam grnr klmas, onu yanstmas deil, tersi
ne dnyann yapt olmas demektir. Sanat yapt olduu iin
dnya vardr. Yoksa biz, dnyay nerede grecektik? evremiz
de grdmz, tek tek insanlar, aalar, talar vb.dir; dnya
deil. Onlar dnyann paralardr. Bu, doru. Ama biz dnya
nn btnn grmek istiyorsak, bunu bize sanat salayabilir.
Dnya bizim ruhumuzdadr. Sanatsal yaratma, onu grnr kl
mann balca bir yoludur. Bu yaratma etkinliini hi kimse bi
lemez; bilseydi, bu bilgiyle szmona sanat yaptlar retilirdi;
tpk herhangi bir ilikteki retim gibi. Ama bu yaratma etkinli
inin rn olan sanat yapt, her zaman bilgi nesnesi olmutur.
O halde, sanat yaptnn bilinmesi, hangi tarz bir bilgidir?
Sanat yaptn bilmek ne demektir?
Doabilimsel bir bilgide nesne, bilen znenin dnda bir ey
dir, ona yabancdr. Burada nesne hakknda sahip olunan hipote
zin dorulanmasnn deney yoluyla aratrlmas szkonusudur.
Ama sanat yapt ne bu tarzda bilinecek yapdadr; ne de o, kar
snda estetik tavr alacak zneye yabanc bir eydir. Yaptn bu
rada zneden bekledii, tad alnmak ve anlalmaktr. Bunun
iin de znenin nesneyle yaknlk kurmas, onu kendi dnyasna
katmas gerekir. Artk ortada hibir yabanc yoktur. Sanat yapt
n bilmek, ona konulmu olan yaamsall oradan karp anla
maktr. Bu da Diltheygil bir yorumlama sorunudur. Doabilim-
sel nesnenin kendisinin bir anlam yoktur. Olsayd, o anlam ona
metafizik bir znenin koyduu varsaylacakt. Oysa sanat yapt
anlaml bir nesnedir. Onun anlamn ona koyan da onu oradan
geri alacak olan da insandr. Ancak yapta yklenilmi anlam ile
ondan karlan anlam arasnda hibir tarzda bir denklik bulun
maz. Sanat yaptn bilmek ve anlamak sonsuz bir devdir. Bun
dan dolaydr ki, rnein bir Mona Lisa, resmedildiinden bu ya
na be yz yldr hep yeniden anlamlandrlabiliyor.
Sanat yaptnn ortaya koyduu dnya, belli bir adan "top
lum" diye de adlandrlabilir. Frankfurt Okulu dnrlerinin,
zellikle A dornonun olumlayc anlam da grd sanat ile
toplum ilikisinde, bir yandan sanat, toplumu kendisinde, kendi
tarznda ikin olarak bulundurur, onu zmler; dier yandan
byle bir ey olarak sanat, toplum a kar sanat, toplumsal itiraz
olur. Bu, toplum un tekdzeletirdii srada ona kar kan
devrimci, nc sanattr. Toplumsal mekan iki biimde dmdz
olur: ya kinci Dnya Savanda Avrupada olduu gibi bomba
ile ya da Am erikada ve savatan sonra Avrupada olduu gibi
tm yaplarn, kentsel elerin tek biimli olmasyla. H er iki
durum da rktcdr. Teknoloji eliyle tahrip edilen top-
lum-doa ile teknolojik standartlam a yoluyla bayndr edilen
toplum-fizik m ekanda sanatlar da yolundan sapmtr, batm
tr. "Estetik icra, bir abra kadabra sistemince spor haline getiri
lir." Sanat-toplum ilikisinin bu olumsuz tarznda toplumsal ge
lenek, sanat yoluyla insanlar birbirlerine kenetleyerek, onlar
kolay gdlr sr haline getirir; stne stlk durumlarndan
m emnun olarak avutur.
Yanl sanatn, bilimin, felsefenin bir biimi de kltr en
dstrisidir. Kltr metalaarak, endstrinin sadece bir sektr
olur. Sonunda byle bir endstri toplum unda insan da bir me-
ta-nesne haline gelir. Bu, insann eyleme durumudur. Bu du
rumdan insan kurtaracak olan yine insandr, bireydir. Kurtul
ma arac da yine sanattr, kltrdr.
Adornoya gre sanat yaptlar, bir yabanc dil gibi kendi di
line evrilerek, kavramlar, yarglar ve bunlardan yaplan ka
rmlar gibi anlalmazlar. Bunun iin sanat yaptnn i hareketi
balamnda olunmaldr. Bylece o, kendi mantna gre bir
kez daha kulakla bestelenir, gzle resmedilir, dilsel duyumla
syleimi yaplr yaplmaz anlalr. Byle bir anlama, yaptn
znede yeniden oluturulmas demektir. Bu da yukarda belirt
tiimiz, yapta konulmu olan yaamsal olan oradan karan ki
inin yapt yorumlama ve anlamasnn bakaca bir dile getirilii
olur. O halde, Adorno iin de sanat yaptm anlamann sonsuz
bir dev olduu sylenebilir.
Eldeki kitap, Frankfurt Okulunun sanat anlayn kuatc
bir biimde aratran Besim F. Dellalolunun bizim ynlendir
memizde baaryla hazrlad Yksek Lisans tezinin olduu gi
bi okur nne kmasdr. alma, akademik istemleri yerine
getirmekle birlikte, ayn zamanda zaten bir kitap biiminde
oluturulmutu. Gnm z dn dnyasnda Frankfurt Oku
lunun, zellikle de A dornonun yeniden ilgi oda olmas, kita
ba ayr bir nem veriyor.

m er Naci SOYKAN
1. GR

rankfurt O kulunda Sanat ve Toplum adn tayan bu a


F lma, iki temel ilgiyi birlikte ieriyor. Birincisi, bir felsefe
ya da dnce gelenei olarak Frankfurt Okulunun ortaya
koyduklarna bir btn olarak duyulan ilgi; kincisi ise, sa-
nat-toplum ilikisine, ikisi arasndaki birbirini etkileme ve hatta
belirleme srelerine duyulan ilgi. Eldeki almann k nok
tas, bu iki ilginin akt yerde bulunur. Frankfurt Okulunun
dncesi, genel btnsellii ierisinde, kendisini en ayrntl ve
somut biimde sanat alannda davurur. Sanat, bir anlamda,
Okulun dnsel btnln deifre etmeye en uygun alan
dr. Dier yandan, Okulun sanat anlay, sanat-toplum ilikisi
ne getirilmi en kapsayc aklamalardan birini iermektedir.
Frankfurt Okulu ile sanat-toplum ilikisinin birbirlerinin anah
tar olduu, ok az zorlamayla sylenebilir.
almann, Frankfurt Okulundan ve sanat-toplum ilikisinden
yola kan, iki temel boyutu vardr. Bunlardan birincisi, sanatn
verili olann mutlaklnn, evrenselliinin dum ura uratlmas
nn, farkl olann, "teki"nin verili olan iinde varln srdre
bilmesinin en nemli arac olduudur. Sanat, iinde bulunduu
toplumun anti-tezini kendi iinde saklar. Bylece de verili ola
nn dndaki seeneklerin varlklarn devam ettirm elerini sa
layarak, bir anlam da umudun hl korunabilmesine arac olur.
kinci boyut ise, m odern toplum un yapsnn, kendisini olutu
ran paralar zerinde gitgide daha belirgin bir egemenlik kur
duu, genelin tikeli kuatmtk dzeyinin gitgide artm akta ol
duudur. Genelin kendi iindeki paralar bylesine belirleye
bildii koullarda, btn iindeki paralarn alternatif retebil
me, retilebilmi olas alternatifleri koruyabilme ve daha sonra
snda uygulayabilme anslar pek de gl deildir. almann
ncelikli amac, her iki boyutu da gelikin bir biimde ortaya ko-

JLL
yabilmektir. Sanatn, kendisine ngrlen ilevi neden stlene
bilecei, bunu stlenebilecek sanatn nasl bir sanat olmas ge
rektii ve ayn zamanda sanatn toplumla olan ilikisindeki snr
larn ne olduu birinci boyuta ynelik temel sorulardr. Toplu
mun sanatla olan ilikisi, zellikle onu denetlem e ve koullan
drma asndan ulat gelimilik dzeyi, bunun temel m eka
nizmalar ve bu mekanizmalarn nasl iledii ise ikinci boyuta
ynelik temel sorulardr. Elbette tm bu sorular Frankfurt Oku-
lunun kavramsal erevesi iinde yantlanacaktr. Bu nedenle
de bu kavramsal erevenin yeterince ak bir ekilde ortaya ko
nabilmesi, bu sorularn yantlanabilmesinin anahtardr. stelik
Okulun birbirinden ok farkl alanlarda gelitirdii kavramlarn
ve yaklamlarn aslnda bir btnlk tayor oluu da bu ere
venin nemini arttrmaktadr.
alma, "Giri", "Sonu" ve "Kaynaka" ile Frankfurt Okulu
ve dnrleri hakknda ksa bilgilerin verildii "Frankfurt
Okuluna Genel Bak" blmleri dnda ana blmden
oluuyor. Bunlardan birincisi olan "Toplum" blmnde,
Okulun dncesinin genel btnsellii iinde temel kavram
lar ele alnyor ve bunlar arasndaki ilikiler ortaya konmaya
allyor. Frankfurt Okulunun toplum dan anlad ey, kendi
kuramnn genel karakterinin bir yansmas olarak, birbirlerin
den ayr ayr deerlendirilebilecek alanlardan oluuyor.
Okulun epistemolojisi "Diyalektik", bu epistemolojinin yn
temsel dile gelii "Eletiri", tarih felsefesi "Akl", sosyolojisi
"Kapitalizm" alt blmlerinde ve psikolojisi de "Psikanaliz" alt
blmnde aklanyor. Ayrca tm bu alanlarn ancak birbirle-
riyle ilikileri balamnda anlalabilecei vurgulanyor.
"Sanat" balyla verilen ikinci blmde, Okulun sanat an
lay ve sanata ykledii ilevler tm boyutlaryla inceleniyor.
"Genellikle sanat" alt blmnde ncelikle Frankfurt Okulu
iin sanatn anlam ortaya konduktan sonra, sanatn toplumsal
btn iindeki yeri deerlendiriliyor. Bu alt blmde ayn za
manda okulun sanat anlaynn ana izgileri, dneminin baz
nemli dnr ve sanat adamlar (Lukacs, Brecht) ile girilen
polemikler nda aydnlatlmaya allyor. "nc sanat" alt
blmnde, Okulun nemli ilevler ykledii sanatn, bu ilev
leri yerine getirebilmek iin hangi zelliklere sahip olmas ge
rektii aklanyor. Bu alt blmde, ayn zamanda, Okulun sa
nat anlaynn baz zel sanat alanlarnda (mzik, edebiyat) di
le gelii ortaya konuyor ve Okulun nem verdii ve anlaylar
n sahiplendii baz sanatlar(Schnberg, Strawinsky, Kafka,
Beckett) inceleniyor.
"Kltr Endstrisi" adl nc ana blmde, kltr alan
nn m odern toplumdaki yeri ve toplumsal btnle ilikisi ince
leniyor. M odern toplum da kltrn endstrilemesi ve bu ge
limenin sanat" vfe dolaysyla insan zerindeki etkileri deifre
edilmeye allyor.
alma, bulunduraca olas eksikliklere kar kendisini, sa
hip olduu iyi niyetle savunur.
2. FRANKFURT OKULUNA GENEL BAKI

nce tarihinde "Okul" sz aslnda birbirinden hi de


D uzak olmayan iki ayr anlam gsterir. Bunlardan birin
cisi, iinde eitim ve retimin gerekletii kurumu dile geti
rirken, kincisi belli bir i btnl olan bir akm veya gelene
i vurgular. "Frankfurt Okulu" dendiinde, aslnda bu iki anla
mn birlikteliinden sz edilmelidir. nk Frankfurt Okulu,
bir yandan arfz'n en nemli dnce akmlarndan, gele
neklerinden biriyken, dier yandan eitim ve retim arlkl
olmaktan ok aratrm a arlkl olsa da, ayn zamanda bir ku
rumsal yapya da sahiptir. Bilindii gibi, dnce tarihinde, bu
iki anlam birlikte ieren "Okul"lar pek de fazla deildir. Antik
dnem bir yana, daha ou kurumlam bir yaps olmayan
akm ve geleneklere rastlanr. Felsefe ve bilim tarihinde Frank
furt Okulu ya da Eletirel Kuram diye bilinen gelenek, kurumsal
olarak, 3 ubat 1923te, Frankfurt niversitesine bal olarak
Toplumsal Aratrmalar Enstits adyla kuruldu. Aslnda bu
Enstit, Almanyada 1920lerin balarndan beri sol radikal ev
relerin ortaya koyduklar akademik kurumlama abalarnn bir
sonucuydu. Bunun ilk adm da 1922 yaznda dzenlenen "I.
Marksist alma Haftas" olmutur. Bu toplantlara katlanlar
arasnda Georg Lukacs, Kari Korsch, Friedrich Pollock ve Kari
August Wittfogel vard ve tartmalarn ou Korschun M ark
sizm ve Felsefe adl eseri zerinde younlamt. Enstitnn
kurucusu olarak kabul edilen kii, solcu bir doktora rencisi
olan Felix Weil (d.l898)dr. Toplumsal Aratrm alar Enstit-
snn ilk mdr Cari Grnberg (1861-1940)tir. AvusturyalI
bir marksist aydn olan Grnberg, kurucu kadronun yalar iti
bariyle aralarnda bir profesr bulunmamas nedeniyle Frank
furta davet edilmi ve Enstitnn kurucu mdr olmutur.
Grnberg, bir Alman niversitesinde krs sahibi olan ilk
marksisttir. Kurum un yesi olmu kiiler arasnda en nemlile
ri unlardr:

- Kari August WittfogeI:


1896 doumludur. 1920lerden itibaren Alman Komnist
Partisi (AKP) yesidir. Kuramsal almalarn younlatrd
alan "Asya tipi retim tarz"dr. En nemli yapt 1931de Ensti-
t nn yardmlaryla yaymlanm olan inde Ekonom i ve Top
lum dur. Bu alandaki almalarn en nemli kavramlar olan
Hidrolik Toplum ya da Oryantal Despotizm gibi kavramlar ilk
kez o kullanmtr. Okulun ekirdek kadrosundan olmayan
Wittfogel, bu kadroyu oluturan yelerce pozitivist olmakla
eletirilmitir.
- Franz Borkenau:
(1900-1957). 1921den 1929a kadar AKP yesidir. Ensti-
tyle iliki iinde olduu dnem de kapitalizmin geliip glen
mesiyle birlikte ortaya kan ideoloji alanndaki deiimlerle il
gilenmitir. En nemli yapt Feodal Dnya Grnden Kapita
list Dnya Grne adyla 1934de yaymlanmtr. Okulun d
evredeki yelerinden biridir.
- Henryk Grossmann:
(1881-1950). O da d evredeki yelerdendir. Temel ilgi ala
n ekonomi tarihidir. En nemli yapt, Enstit tarafndan yaym
lanan Birikim Yasas ve Kapitalist Sistemde k (1929) tr.
- Friedrich Pollock:
(1895-1970). Enstitnn ekirdek kadrosundaki yelerden
biridir. Okulun kurumsal varlnda H orkheim erdan sonra en
fazla emei olan yedir. D aha ok ekonomi alannda alm
tr. En nemli yapt Sovyetler Birliinde Ekonom ik Planlama
Denemeleri (1929)dir.
- Leo Lwenthal:
(1900-1993). ekirdek kadrodandr. 1930 ylnda Enstitye
tam ye olmutur. Temel alma alan, edebiyat sosyolojisi ve

Jfi:
popler kltrdr. 1930lardan itibaren okulun ekonomi ve ta
rihten uzaklap kltr, estetik ve psikanalizde younlamasn
da nemli rol olan dnrlerden biridir.

- Max Horkheimer:
(1895-1973). Frankfurt Okulunun dnsel anlamda kuru
cusu olarak bilinir. 1930da Enstitnn mdr olmutur. Te
mel alan felsefedir.

- Teodor W. Adorno:
(1903-1969). 1930larm bandan itibaren Enstityle iliki ha
linde olmasna- ramen, 1938de kesin olarak ye olmutur.
Frankfurt Okulunun en nemli dnrdr. alma alan ok
geni olan Adorno, okulun disiplinlerst tavrnn en belirgin
temsilcisidir. Felsefe, sosyoloji, estetik, mzik, edebiyat gibi alan
lar kapsayan, ancak yine de bir btnl olan yaptlar vermitir.

- Herbert Marcuse:
(1898-1979). Frankfurt Okulunun en tannm yesidir.
1932den itibaren okulun yesidir. kinci Dnya Savandan son
ra Almanyaya dnmemi, ABDde kalmtr. Aslnda bir filozof
olmasna ramen Adorno gibi ok farkl alanlarda rn vermitir.

- Eric Fromm:
(1900-1980). Okulun psikanalizde younlam tek yesidir.
Marksizmle psikanalizin birletirilmesi, almalarnn ana ek
senidir. Ancak 1940larda, Freuddan uzaklaarak sosyal psiko
lojiye kaym ve Enstit yeliini terk etmitir.

- Walter Benjamin:
(1892-1940). Hibir zaman Frankfurt Okulunun yesi ol
mamtr. Ancak A dorno ile olan dnsel etkileimi ile ve l
m nden sonra tm yaptlarnn okulun yardmlaryla yaymlan
mas bakmndan O kulun dncesine nemli katklar yapm
bir kiidir. Temel ilgi alan estetik ve edebiyat eletirisidir.

jll
- Otto Kirchheimer:
(d.1905). Frankfurt O kuluna 1930larn ikinci yarsnda,
A BDde katlmtr. Temel ilgi alan hukuk sosyolojisidir. N a
zizm zerine de nemli almalar vardr.

- Franz Neuman:
(1900-1954). Siyasal bilimci. O da Okula sonradan A B D de
katld. Nasyonal Sosyalizmin Yaps ve Pratii adl yapt, bu
evrede nem kazanmtr.
Hemen hemen hepsi Yahudi olan bu dnrler arasnda
ekirdek kadroyu oluturanlar; Horkheim er, Pollock, Lvvent-
hal, Adorno ve M arcusedir. D aha dar anlamda "Fran k fu rt
Okulu" dendiinde dnceleri en belirleyici olanlar ise H ork
heimer, Adorno ve M arcusedir. Eldeki almada da, bu d
nrn yaklamlar temel alnmtr.
Enstitnn kuruluu, Rusyada Bolevik devriminin zaferi
ve zellikle Almanyada olmak zere, merkezi Avrupa Devrim-
lerinin yenilgisiyle ortaya kan zel koullar iinde yer almtr.
Bu kurulu, oluan yeni artlarda, zellikle kuram ve pratik
arasndaki ilikiyi kuracak ve marksist kuram yeniden canlan
dracak olan sol kanat entelekteller tarafndan hissedilen ge
reksinime bir karlk olarak grlebilir. Bir anlamda Enstit,
bir yandan ileri kapitalist toplumlarla ilikili olarak, marksist
kuramn farkl, nbelirleyici bir biimde felsefi ve Hegelci yeni
den yorumlamalaryla, dier yandan Sovyetler Birliindeki
devlet ve toplum un gelimesinin artan eletirel bir deerlendi-
Timiyle belirlenen ve "Bat Marksizmi" olarak bilinen ve
1960lardan itibaren "Yeni Sol" olarak ortaya kan geni bir
dnce hareketinin bir ksmm oluturmaktayd.1
Frankfurt Okulu dnrleri iin, aralarnda dorudan siya
sal balantlar olanlar ( Alman Komnist Partisi veya Sosyal
D em okrat Parti yelii) olsa da, kuramsal almalarda yeni bir
eyler ortaya koymak amacyla zerk ve bamsz kalabilmek,
1 bkz. Tom Bottomore, Frankfurt Okulu, ev: Ahmet idem, Ara Yaynlar, s
tanbul, 1989, s.8

jta_
vazgeilmez bir nkoul saylagelmitir. Bu nokta Okul d
nrlerinin zellikle ortodoks marksistler tarafndan en ok
eletirilen yndr. O nlara gre, Frankfurtular, sylemlerinin
tad politik ierie ramen, her zaman dorudan bir politik
tavr almaktan ekinmilerdir. Bunun tek istisnas belki Marcu-
senin 1960lardaki tavrdr. Bu konumun, Okul dnrlerinin
hakikat anlaylaryla dorudan bir ilgisi vardr ve bu nokta
zerinde daha ilerde ayrntl bir biimde durulacaktr. Ksaca
s, Frankfurtular srarla kendilerine bir greli zerklik alan
yaratmaya almlardr. Bu greli zerkliin, belirli baz sa
kncalar olsa bile, Okulun kuramsal alandaki almalarnn
baarsnda nem li bir yeri olmutur.2
Grnberg, 1929da salk nedenleriyle emekliye ayrlmtr.
1930dan itibaren Horkheim er Okulun yeni mdr olmutur.
Horkheim ern mdr olmasyla birlikte Okulun temel yakla
mlarnda nemli deiimler grlmtr. Okulun temel ilgi
leri, ekonomik ve somut olandan felsefi ve kltrel olana doru
bir deiim geirmitir. almalarda Horkheim ern dnda
Pollock, Lvventhal, Adorno ve M arcusenin arlklar artm
tr. Almanyada Nazilerin iktidara gelmesiyle Okul iin zor bir
dnem balamtr. Okulun yeleri birer birer Almanyay terk
etmeye koyulmulardr. 30 Ocak 1933te iktidara gelen Hitler,
M art aynda Enstity "devlete kar eilimler tad" gerek
esiyle kapatmtr ve bylece Horkheimer, H itlerin niversite
den att ilk profesr olma onuruna erimitir. 1934den itiba
ren Frankfurt Okulu yeleri, A B D ye yerlemenin olanaklarn
aramaya balamlardr. 1935 ylnda, Columbia niversite-
sinden davet almlar ve Toplumsal Aratrm alar Enstits,
New Y orkta yeniden kurulmutur. Okul 1950ye kadar
A BDde kalmtr. 1950de Horkheim er ile Adorno Bat Alman
hkmetinin davetiyle Almanyaya dnmler ve Toplumsal
Aratrm alar Enstitsn Frankfurtta yeniden kurmulardr.
Horkheimer, ayn zamanda, Frankfurt niversitesine rektr
2 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, ev: nsal Oskay, Ara Yaynlar, stan
bul, 1989, s.23

JLSL
olmutur. Marcuse ve Lwenthal ise ABDde kalmlar ve bir
daha Almanyaya dnmemilerdir.
Tom Bottomore, Enstitnn tarihinde drt farkl dnem
belirler. Birincisi, 1923 ile 1933 arasndaki dnemdir. Ayn za
manda bir ekonomi ve toplum tarihisi olan ilk m dr Grn-
berg dneminde Enstit almalarnn byk ksm gl bir
deneysel karaktere sahipti. Grnberg, al bildirisinde, top
lumsal bir bilim olarak marksizm dncesini ortaya koymutu.
Burada Grnberg, materyalist tarih kavramnn ne bir felsefi
sistem olduunu ne de olmay amaladn, nesnesinin soyutla
malar olmayp, gelime ve deime srecindeki verili somut
dnya olduunu ileri srmtr. Bu dnemin rnleri olan
W ittfogelin inde Ekonomi ve Toplum, Grossm anm Birikim
Yasas ve Kapitalist Sistemde k, Pollockun Sovyetler Birli-
inde Ekonomik Planlama Denemeleri gibi yaptlar, bu nitelikte
almalardr.3
kinci dnem, Enstitnn etkinliklerini yneten bir ilke ola
rak Yeni-Hegelci eletirel kuramn ayrt edici dncelerinin
aka ortaya konduu 1933 ile 1950 arasndaki srgn dnemi
dir. Fikir ve aratrma istemlerinin bu yeniden ynlendirimi, ger
ekte birka yl nceden 1930da Horkheim ern Enstitye m
dr olarak atanmasndan sonra balamtr. Bu dnemde tarih
ve ekonomiden ok felsefe, Enstitnn almalarnda arlkl
bir yer kazanmaktayd. Bu eilim, Marcusenin 1932de, Ador-
nonun da 1931den itibaren balayan Frankfurt Okulu ile gevek
bir birliktelikten sonra 1938de ye olmalaryla pekiti. Enstit
ayn zamanda psikanalize kar gl bir ilgi duymaya balad ve
bu ilgi sonraki almalarda baat bir ge olarak kald.4
1950de Enstitnn Frankfurta dnmesiyle birlikte "eleti
rel kuram"n esas fikirleri aka birok temel m etinde ortaya
kondu ve "Frankfurt Okulu", Alman toplumsal dncesi ze
rinde nemli bir etki yapmaya balad. Sonralar, "Yeni Sol"un
ortaya kyla Avrupann byk bir ksmnda ve Enstitnn
3 bkz. Tom Bottomore, Frankfurt Okulu, s.9
4 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.9-10
baz yelerinin, zellikle M arcusenin, ABDde kalyla bu l
kede Okulun etkisi yaylmaya balad. Bu dnem, Frankfurt
O kulunun dnsel ve siyasal en byk etkiye sahip olduu
dnemdir ve 1960larm sonlarnda radikal renci hareketinin
hzl bymesiyle zirvesine ulamtr. zellikle, Marcuse, Marx
ve M aodan sonra solun en nemli ismi haline gelmitir.5
1970lerden itibaren Enstitnn drdnc dnemi bala
m, Frankfurt Okulunun etkisi yavaa zlmeye yz tutmu
ve Horkheim ern 1973, Adornonun 1969 ve M arcusenin 1979
tarihlerindeki lmleriyle birlikte artk bir Okul olarak varln
yitirmeye balamtr. Son dneminde kken olarak kendisini
etkileyen marksizmden geni lde. uzaklam grnmesine
ramen, okulun baz temel kavramlar marksist olan ve olma
yan birok sosyal bilimcinin yaptlarna girmi, Marxn tarih ve
modern kapitalizm kuramlarnn yeniden ortaya konan biimle
rinde ve toplumsal bilginin olanakllnn artlarnn yeniden
eletirisinde zgn bir ekilde Jrgen Habermas tarafndan da
gelitirilmitir.6
Bu almann konusu olan Frankfurt Okulu, bu ereve
iinde, ikinci ve nc dnemlerdeki Frankfurt Okuludur.
Bunun nedeni ise, Okulun en temel dnrlerinin yaptlarn
bu dnemlerde ortaya koymalardr. lk dnemde, bu dnr
lerin belirgin bir arlklar yoktu. Son dnemde ise artk onlar
yaamyordu. Bu son dnemin belirleyici dnr, Okulun
ikinci kuak filozoflarndan, A dornonun asistan Jrgen H a
bermas (d,1929)dr. Bu kuan dier nemli figrleri ise, Alf-
red Schmidt, Oscar Negt ve Alfred W ellmerdir.
Frankfurt Okulunun yntemsel tavr olarak en tipik zelli
i, srekli ortaya koyduu disiplinlerst yaklamdr. zellik
le, Horkheimer, Adorno ve Marcuse gibi yeler, yaamlar bo
yunca, ok farkl alanlarda dnce retmiler, stelik bunlar
arasnda belirgin bir btnl srekli korumulardr. Daha
genel anlamda, Frankfurt Okulunun baz yeleri belli alanlar-
5 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.10
6 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.9
da younlam olsalar bile, Okulun genel dnce izgisinde
bu btnlk srekli korunagelmitir. "Eletirel kuram" denen
adlandrma da zaten youn olarak bu btnlk imgesini ifade
eder. Eletirel kuram, bir anlamda, yararlanlabilecek tm di
siplinlerden yararlanarak genel bir toplumsal felsefe, kuram
oluturma abasdr. Aslnda Frankfurt O kulunun bu disiplin-
lerst tavr ve ok ynll, kendi iinde m odern toplum un
dayatt toplumsal iblmne ve dar uzmanlamaya da ciddi
bir eletiri iermektedir.
Okulun, zellikle en u biimde A dornonun yazlarnda
grlen bir dier tipik zellii ise dile kar olan tavrdr. Genel
olarak dnce dnyasnda, Frankfurt O kulunun rnlerinin
okunmas olduka g ve hatta zaman zaman anlalmaz yapt
lar olduu ileri srlr. Bu, aslnda, hi de yanl olmayan bir
saptamadr. Bunun nedenini Marcuse, Adorno adna kendisine
yneltilen bir soruya yant olarak yle aklar: "Bunun nedeni,
olaan dilin, olaan dzyaznn, hatta incelmi olannn bile
yerleik toplum yaps tarafndan, bireyin toplumdaki iktidar
yaps tarafndan denetlenmesini ifade etme durum unda brak
lacak derecede istila edilmi olmas; bu srece kar kabilmek
iin de kullandnz dilde bu uymaclktan kopabilmi olduu
nuzu kantlamak, bu konuda okuyucunun dikkatini ekmek zo-
rundasnzdr. Bu ise, sentaksta, gramerde, kelimelerinizi hatta
tmcelerinizdeki noktalam a iaretlerini kullanmanzda da al
lmtan bir kopma abas ister".7 Zaten, topluma meydan oku
mak onun diline de meydan okumay ierir.8
Bu tavrn en belirgin olduu Frankfurt Okulu dnr, yu
karda ifade edildii gibi A dornodur. O rhan Koakm belirttii
gibi, Adorno, "doallktan, dolayszlktan hep kanmtr. Ko
laylktan da. Bu etrefillik, bizi bir sahte kolaylk iinde tutsak
eden o karmak toplumsal mekanizmann izdmdr. Bin
trl dolaymdan oluan bu sahte dolayszln bysn boz
7 Bryan Magee, Yeni Dn Adamlar, ev: Mete Tunay, Birey ve Toplum Ya
ynlar, Ankara, 1985, s.73
8 T.W. Adorno, Prisms, Mit Press, Cambridge, Massachusetts, 1992, s.225
mak iin onun kadar zor, onun kadar "eylemi" olmak gere
kir. A dornonun paragraflar birer "cisim" gibidir; sert yzeyleri
ve gergin dengeleriyle souk talara benzerler."9
A dornonun yazlarnda "ben" szc yer almaz. "Bana y
le geliyor ki" ya da "dnyorum ki" gibi balayan cmleler bu
lunmaz. nk o, dnceyi yazarn kiisel psikolojisine indir
geyen byle bir anlatma her zaman kar olmutur. M etnin an
lam yazarn niyetinin bir trevine indirgenemez.10
Orhan Koakn vurgulad gibi, "Adornonun cmlesinde
"de", "dahi" gibi balalar kaldrlmtr. "Daha nce de belirtti
imiz gibi", "grdmz gibi", "u halde" gibi gei cmlelerine
hi rastlanmaz. Btn bunlar, znenin nesneye, eldeki konuya
dsal bir mdahalesi sayar. Nesne, kendi mantn, kendi bi
im ilkesini izleyebilmelidir. znenin grevi, bu ileyiin nn
deki d engelleri kaldrmak, nesneyi yazarn manyerizmlerin-
den korumaktr."11
Adorno, rettii m etinlerde, "serimleme-dm-sonu" ya
da "varsaym-gelitirme-kamtlama-sonu" gibi ina emalarn
kullanmamtr. Onun metinleri, merkezi kolaylkla belirlene
meyen metinlerdir. Ancak bu, onun metinlerinin merkezinin
olmadn gstermez. Kendisinin de bir yerde dedii gibi, onun
yazlar; "her noktas merkeze ayn uzaklkta bir yaz"dr.12 Belki
de bu nedenle Adorno, yazd her cmlenin tam olarak anla
lmas iin, her cmlenin, m etnin btnl dolaymyla ele
alnmas gerektiini srekli vurgulamtr.13
Tipik bir Adorno metnini, O rhan Koak u ekilde tanm
lamtr:
"Tipik bir Adorno fragman, bir yanlla balar, bir kr noktay
la. Bu yanl, kendi i hareketiyle, yavaa geceden gne geer
gibi, doruya dnr. kin eletiri, yanln kendi yanlln
9 Orhan Koak, "Maelstrm slubu", Defter, say:5, Haziran-Eyll 1988, s.9
10 bkz. Orhan Koak, agm, s.9
11 bkz. Orhan Koak, agm, s.10
12 bkz. Orhan Koak, agm, s. 10
13 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.255
grmesini ve yerini doruya brakmasn salar. Bilgi mitten
beslenir, kr inantan. Aydnlk, karanlktan kaarken enerjisi
ni de ondan alr. Aydnlanmann diyalektiidir bu: Mit, aydn
lanmann kklerini iinde tar; aydnlanma da hep mite d
nme tehlikesini ierir, u noktasnda yeni bir krlk halini
alr. Btn bilgi, kt bir dten uyanmaya benzer. "u
Gerekten de A dornonun yazdklaryla iletiim kurmak ko
lay deildir. Aslnda kiminle iletiim kolaydr ki? H er anlama
abas, znenin anlama isteini ve katlmn talep eder. H er
felsefi metin bir hakikat araydr; hakikatin kendisi deil. D o
laysyla hakikat m etnin iinde deil, ufkundadr. Ufuktakini
grmek ise kolay deildir, asgari bir dikkat ister.

14 Orhan Koak, "Maelstrm slubu", s.9


3. TOPLUM

3.1 Diyalektik
rankfurt O kulunun epistemolojisinin en nemli zellii
F idealizm-materyalizm ikilemindeki konumlandr.
zellikle H orkheim er ve Adorno iin bu temel ikilem almas
gereken bir ayrmdr. Ayrca her ikisi de H egelde ve zellikle
Marxta bu ayrmn almas yolunda ok nemli bir potansiyel
bulur. dealist Hegel - materyalist Marx emas iinde pek akla
yatmayan bu yaklam, aslnda Hegel, Marx ve sonrasnda
Frankfurt Okulunun "diyalektik" anlaylarndan kaynaklan
maktadr. ster idealizm, ister materyalizm vurgulu olsun diya-
lalektik bu ikilemi ama perspektifini iinde tar.
Horkheim er ve Adorno, zne ve nesneyi m utlak olarak ay
ran kaba materyalizme ve bu ikisinin zdeliine dayanan m e
tafizie kardrlar. Ancak onlar, ne materyalizmi ne de metafi
zii reddetmezler. Diyalektikte, onlara gre her ikisine de yer
vardr. Bunun nvelerini Marxn 1844 Elyazmalarnda bulur
lar: "Dnce ve varlk gerekten ayrdr birbirinden, ama ayn
zamanda birlik iindedirler."15 O rhan Koakm vurgulad gibi,
"Marx ilkin Hegelin idealizmini eletirmi, bilin denilen eyin
insan bilinci olduunu ve toplumsal gereklik iinde, onun bir
paras olarak yer aldn sylemiti. kinci admda da Feur-
bachn felsefi maddeciliini eletirmi, felsefenin nesnesi olan
varln insani ve toplumsal gereklik olduunu, soyut doal bir
varlk olmadn sylemiti. Baka bir deyile, bilin insanlarn
bilinciydi, ama varlk da bilinli toplumsal varlkt."16
Aslnda H orkheim er ve A dornonun temel abas, tikel ola
15 Kari Marxtan aktaran Orhan Koak, ''Horkheimer ve Frankfurt Okulu", Akl
Tutulmas, (Max Horkheimer, Metis Yaynlar, stanbul,1990) iin nsz, s.19
16 Orhan Koak, a.g.y., s.19
na, iinde varolduu genel (btn) olanda bir hareket alan
salamak ve genelin tikel zerindeki hegemonyasn krmaya
almaktr, iinde ar basan yan olarak yanl barndran ve
btnnde yanl olan genel iinde tikelin yaam um udu, ken
disinin zerkliine baldr. Burada "genel" ile ifade edilmek is
tenen "toplumsal yap", "totalite", "dzen"dir. "Tikel" ise bu b
tnn paras veya paralar anlamnda "birey"den "smf'a ka
dar genileyebilen bir intervali iermektedir. Tikel genelin iin
de varolmak durum undadr, onun dnda bir varolu tikel iin
olanakl deildir. Ancak, sz konusu zerklii sayesinde tikel,
genel iinde, ona teslim olmadan kendi varln koruyabilir ve
geneli kendi tercihleri ynnde deiime zorlayabilir. Frankfurt
Okulunun bu isel kurgusu, yelerinin dnce rettikleri her
alanda olduu gibi epistemolojilerinin de temelidir.
"Dnce nesnenin bir kopyas deildir, tersine nesnenin
kendisinden kar. Dnm enin aydnlatc ynelimi, mitoloji-
letirmeden uzaklama, bilincin resim zelliini siler."17 "Bir
dncenin bir gerekliin resmi olduunu syleme, o gerekli
i elde tutm a ve bylece szn gerekle edeer olmas, nce-
siz-sonrasz hep burada olu, yani ezeli-ebedi olma biimindeki
mitsel zelliklerle bir tutulur. Byle bir tutum, zne ile nesne
arasna birincinin dierini grmesini engelleyen bir duvar ekti
i gibi, dahas zneyi etkenlikten karr, stne resimler yans
yan edilgen bir ayna durum una sokar."18 Adorno iin z-
ne-nesne ilikisi, ne m utlak bir ikilem ne de m utlak bir birliktir.
Aslnda nesne ve zne bir anlamda birbirlerinden oluurlar, fa
kat hibir zaman biri dierine indirgenebilir deildir.
Horkheim er ise Hegel metafiziini, bilgi denen eyin sonsuz
znenin bilgisi olduu biimindeki sayltya, dier bir deyile,
zne ile nesne, akl ile madde arasnda bir zdelik olduu yo
lundaki m utlak varln en son stnlne dayanan sayltya
sahip olmakla eletirir. Ancak, Horkheim er, Hegelin zdelik
17 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Ador
no ile bir Yolculuk, Ara Yaynlar, stanbul,1991, s.43
18 .Naci Soykan, a.g.y., s.43
kuramna kar olduu kadar, 19. yzylda Hegele bu konuda
yneltilen eletirilere (irrasyonalizm) de kardr. Horkheimer,
hem zne ile nesnenin zdelii kuram ndan uzak kalabilen
hem de zneye deneyimleriyle verilenin tesine gitme hakk ta
nyan bir epistemolojinin mmkn olduunu savunur.
Bir anlamda, Adorno ve Horkheim er epistemolojisinin te
mel zellii, onun, bilincin greli zerkliini hep gndemde tu
tan bir materyalizm oluudur. Tikel-genel diyalektiine geri d
nersek, materyalizmin aslnda znenin yanl btn iinde kal
masn salayan, onu, o btn dnda hibir ey olmad konu
sunda ikna eden ve ayaklarn yere bastran olumlu anlamda bir
ayakba olduu "sylenebilir. Adorno ve Horkheim er, diyalek
tii Hegel ve Marxtan farkl bir biimde tanmlarlar. Onlara
gre, Hegel ve Marxn diyalektikleri iki ucu kapal, tam am lan
m diyalektiklerdir. Hegelin diyalektii burjuva devletinde,
Marxm diyalektii ise komnist toplum da son bulur. Oysa
A dorno ve Horkheim er iin diyalektiin tamamlanacan d
nmek diyalektiin kendisiyle eliir.
Horkheim er, "ak ulu diyalektik" kavramn kullanr. "Ak
ulu diyalektik, akla uygun olann tarihin herhangi bir nokta
snda tamamlanm olduunu kabul etmez, sadece dnceleri
sonuna kadar gelitirmek ve nihai sonularna ulatrmakla e
likileri ve gerilimleri giderebileceini, tarihsel dinamii sonuca
ulatrabileceini dnmez."20
A dornonun kavram ise "negatif diyalektiktir. Ona gre,
diyalektik zdesizliin farknda olmay ierir. "O, nceden bir
hareket noktasna taklp kalmaz. H areket noktasnn kanl
maz yetersizlii, dnd eydeki kendi kusuru, diyalektie
dnceler sunar".21 Diyalektikte "sentez" adm "zdelik"i,
"tez-antitez" adm "eliki"yi ima eder. A dornonun negatif di
yalektiinde "zdelik", "eliki"nin bir baars deil, tersine g
19 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.76-78
20 Max Horkheimerdan aktaran Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Oku
lu", s.36
21 T.W. Adornodan aktaran .Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Bir
Yolculuk, s.24
nah, ayb olarak grlr. eliki, A dornoda kendini salama
alacak bir payanda istemez. nk o "dman" olan zdelikle
yzlemekten ekinmez. elikiden arnmaya almak bouna
dr. elikisiz olarak ortaya kan her model, varlk, varolu,
ontolojik modeli gibi elikili grnr.22 Negatif Diyalektik,
Hegel - Marx diyalektii gibi, ba sonu bal bir diyalektik de
ildir. O hep vard ve var olacaktr.
"Diyalektik, kendisinin dndaki baka sistemlerin gerei
bulmu gibi grnme savlarna kar karken gl ve grkem
lidir. Ama kendi varsaymlarn ve sayltlarn oluturup ifade
ederken, kendine kar bu dikkati gstermemektedir."23 Sanki
diyalektik, paradoksun evcillemi halidir. Negatif diyalektik
bundan utanmaz. Gerekten de negatif diyalektik, bir yandan
verili olann almas drtsn srekli iinde tarken, bir yan
dan da, alternatif bir m utlak kurgu iermez. Ancak diyalektik,
A dornonun syledii gibi, mutlak olan dnebilmemizi sa
lar. Aslnda varolmayan, kuramsal olarak varolmas mmkn
olmayan bir m utlak ile verili olan arasndaki ilikiyi ancak diya
lektik kurabilir. Bu da verili, koullu olandan hareketle bir ko
ulsuz, yani m utlak olan dnme diyalektiidir.

3.2 Eletiri
Diyalektik, verili olanla topya arasndaki ilikiyi eletiri ile
salar. Eletiri, Frankfurt Okulunun adm belirleyecek kadar
nemli bir kavramdr. lk kez Horkheim er tarafndan kullan
lan "Eletirel Kuram" kavram bu Okulu tanmlamakta kullan
lan en nemli adlandrmadr. Ancak, Eletirel Kuram iki farkl
eletiriyi diyalektik eletiriye ulamak iin birlikte kullanr.
Bunlar ikin (im manent) ve akn (trancendent) eletiridir.
kin eletiri, Horkheim ern A kl Tutulmasnda syledii
gibi, "tarihsel balam iinde, varolann karsna kendi kavram
sal ilkelerinin iddialaryla kmak, bylece ikisi arasndaki iliki
22 .N. Soykan, a.g.y., s.40
v Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.99
yi eletirmek ve onlar amak"24 demektir. Bu, bir bakma, bir
kuram kendi ilkeleriyle eletirmektir. Dayand varsaym da,
olgu ile kavram arasndaki "indirgenemez gerilim"dir.25 kin
eletiri ncelikle kuramn kendi kavramsal ilkelerini ve ltle
rini ele alr. Arkasndan, bunlarn uzantlarn ve sonularn or
taya koyar. Sonra da, kuram yeniden bu sonular asndan
kurcalar, deerlendirir. Bu anlamda eletiri, kuramn dndaki
bir lte dayanmaz; "ierden" hareket eder. Aratrmacnn
karsndaki nesne, zdelik ve farklln birliinden olumak
tadr; yani elikilidir. Nesnenin kendisi hakkndaki gr
(ideology of identity) nesnenin gerekliiyle olumsuzlanr.
Kendi ltleri asndan baarsz kald gsterilir. Ama bu,
sz konusu ltlerin kabullenilmesini de gerektirmez; bunlarn
elikili gerei gizlemekte oynad rol de pratik asndan ele
tirilir. Kavramla nesnenin karlkl eletirisi yoluyla, nesnenin
tarihi iinde gml kalm boyutlarn kullanlmam seenekle
rin, girilmemi yollarn varl duyurulur.26 (rnek: Marxn e-
konomi-politik eletirisi)
Adorno, kltrel normlar ele al bakmndan, ikin eleti
rinin, akln zerkliini iddia etm e ve kltrn tarihten bamsz
bir i dinamii olduunu savunma hatasna dtn ileri s
rer. Kltr kendi ltleriyle deerlendirmek, A dornoya g
re, tarihin kltr zerinde brakt yara izlerini grmemek ve
kltrn ezenler ve ezilenler ayrmna dayandn farketme-
mek anlamna gelir.27
Akn eletiri, bir btn olarak btnle ilgilenir ve tikeli e
itli dolaymlar ve farkll iinde inceleme zahmetine katlan
maz. Yine de, hibir diyalektik eletirinin vazgeemeyecei o b
tnlk imgesini koruyan da akn eletiridir. Adornoya gre, a
kn eletiri de, kltrel zerklii reddetmekle, kltrn gerek
teki bamszln hazrlayan glerle, piyasa ekonomisiyle ve
24 Max Horkheimerdan aktaran Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Oku
lu'1, s.42
25 Orhan Koak, a.g.y., s.42
26 Orhan Koak, a.g.y., s.43
27 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.45
devlet aygtlaryla bilinsiz (kimi zaman pek bilinli) bir ibirlii
iine girmektedir. zellikle 2. Dnya Savandan sonra Frank
furt Okulu dnrleri, btn ideolojik niteliine karn klt
rn halis rnlerinin pratikte gereklememi olan bir diren
esi, bir doruluk an ierdiini vurgulamlardr. A dom oya
gre hedef, bu iki tr eletirinin gergin birliini korumaktr.28
kin eletiri, kklerini herm eneutik geleneinde bulurken,
akn eletiri ortodoks marksist sosyolojinin genelde kulland
yntemdir. Bu iki rnekten de grld gibi, bu noktada da
idealizm-materyalizm ikilemi yeniden ortaya kmaktadr. Di
yalektik eletiri, her ikisinden de vazgemeden, bir aya "ier
de", bir aya "darda" yoluna devam etm ek durumundadr.
Dolaysyla Frankfurt O kulunun bu konudaki tavr da gerilim
lidir. Hem tarihe dardan dayatlan bir akl reddederler hem
de gereklii olduu gibi kabul etmezler. Bu ikisi arasndaki ba
kuran da diyalektiktir. Gereklik, akl asndan eletirilmeli,
ama akl da ebedi ve akn bir ideal olarak alnmamaldr.29

3.3 Akl
Frankfurt Okulu gelenei ayn zamanda bir "akl eletirisi"
olarak da okunabilir. M odern toplum un eletirisinde en fazla
kullandklar alan, Aydnlanmadan bu yana akim geliimidir.
Horkheim er akln eletirisine girerken ok nemli bir ayrm ya
par: "Verstand" (znel akl ya da anlama yetisi) ve "Vernunft"
(nesnel akl ya da evrensel akl). Aslnda bu, K anttan beri Al
man felsefesinde nemli yeri olan bir ayrmdr.
znel akl, sadece znenin bir niteliidir. Nesne ise dzen
siz, kaotik bir yndr. znel akln grevi bu kaotik yn d
zenli bir hale getirmektir; onu, ayrtrmak, snflandrmak ve
kullanmaktr. znel akl, paralayc, analitik ve biimseldir;
eylerin d biimleriyle, grnleriyle ilgilenir ve ayr oluu
temel alr.30________
28 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.45
29 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.39
30 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.40
znel akl, grngler dnyasn saduyu denebilecek harc-
alem akla gre dzenleyip yaplatrr. Onun iin dnya yalnz
ca kendilerine benzeyen ve birbirlerine tam am en zt olan belli
sayda varlklardan olumu bir dnyadr. O, dnyay byle alg
layabildii iin de, bu grnn oluturduu yzeyin derinin
deki diyalektik ilikileri kavrayabilecek biimde dolaymszl
ap, ardna nfuz edememektedir.31
H orkheim era gre, znel akl, dnme aygtnn soyut ile
yiidir, snflandrma, karsama ve tmdengelme yeteneidir.
O, kabul edilmi amalara ulamak iin seilen aralarn yeterli
olup olmad zerinde durur, amalarn kendilerinin de akla
uygun olup olmad sorusunu sormaz.32
Nesnel akl ise, z ile grn arasnda, para ile btn ara
snda bir balant olduunun farknda olan akldr. Dnyann
paralanm, blnm grntsn daha yksek bir birlik ideali
adna eletirebilen de bu akldr.33 Nesnel akl, yzeydeki gr
n ap derindeki ilikileri kavrayabilecek bir zihinsel yetidir.34
H orkheim era gre, nesnel akl kuram, insan ve amalarn
da iine almak zere btn varlklar kapsayan bir sistem ya da
hiyerari kurmann peindeydi. Bir bakma, insann hayatnn
akla uygunluk derecesini belirleyen, bu btnlkle arasndaki
uyumdu. Bu akl kavram, znel akl darda brakmyor, ama
onu evrensel bir aklsallm ksmi, snrl bir ifadesi olarak g
ryordu. Dolaysyla bu iki akl birbirlerine kart grnseler de
aslnda birbirlerini tamamlayan bir nitelie de sahiptiler.35
Horkheim ern kartezyen felsefe karsndaki tutum u ciddi
biimde eletireldi. zne ile nesnenin kategorik bir biimde
birbirlerine zt eyler olduu dncesi D escartesn rnyd
ve bu dnce, m odern felsefenin en nemli niteliiydi. Kartez
yen felsefede rtk biimde, akln yalnzca znel boyuta indir
31 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.95
32 bkz. Max Horkheimer, Akl Tutulmas, ev: Orhan Koak, Metis Yaynlar, s
tanbul, 1990, s.55-56
33 Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Okulu", s.40
34 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.95
35 Max Horkheimer, Akl Tutulmas, s.56

_L
genmesi yer alyordu. Bu ise, z ile grnn ebedi olarak bir
birinden ayr saylmasna; bylece, status quonun eletirisiz bir
biimde benimsenmesine yol ayordu. Sonuta ise, aklsallk
gitgide daha ok sentetik nitelikteki akl olaca yerde, genel
geer nitelikteki anlama yetisine (znel akl) dnm bulunu
yordu. Bu yzden de, 19. yzyl sonlarndaki irrasyonalitenin
akl karsndaki eletirileri, her eyden ok, akim zmleyici,
biimsel, ayrtrc anlama yetisine (znel akl) indirgenmi
oluundand. Bu eletiri, zmleyici aklsall tek kalemde bir
kenara atmakla birlikte, H orkheim erm katlabilecei bir eleti
riydi. Horkheim erm katlmad, akln ve mantn snrl bir
yeti olan anlama yetisiyle zde saylmas oluyordu.36
Ancak Frankfurt Okulu ayn zamanda, zne ile nesne, esas
(ya da z) ile grn, tikel ile tmel arasndaki farkllklarn
ortadan kaldrlp uyum salanabilecei yolundaki topik d
nceye de karyd. "Vernunft" onlara gre, kiilerin yalnzca
znel edimlerinin oluturamayaca nesnel bir akld. Bylece
her ne kadar felsefi bir idealden toplumsal nitelikte bir akl an
layna geilmi olunuyorduysa da, anlaylar hl metafizik
kkenlerini koruyordu. Sradan Marksizm bu eilimlerin teki
(monist) materyalizm iinde yeniden ortaya kmasna izin ver
miti. Frankfurt Okulu ise, teki materyalizme kar kmaktan
hibir zaman vazgememitir.37
Aydnlanma, znel akl ile nesnel akl arasndaki dengeyi
bozdu; znel akl martt ve nesnel akl bastrd. Bir anlamda,
Aydnlanma sayesinde, znel akl, nesnel akln alanna tat ve
onu igal etti. Akln znellemesinin sonular, modernliin en
ok eletirilmesi gereken ynlerini oluturdu. znelci gr ge
erli olunca, dnce de herhangi bir amacn kendi iinde de
erli olup olmadn belirleyemez oldu. lklerin benimsene-
bilirlii, eylem ve inanlarmzn ltleri, ahlak ve siyasetin te
mel ilkeleri ve btn nemli kararlarmz, akln dndaki e t
36 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.96-97
37 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.101
menlere bal durum a geldi.38 G erek bilimsel, gerekse gnlk
kullanmda, akl genel olarak zihnin egdm yetisi olarak g
rlmeye baland. Bu yeti, sistemli olarak kullanlarak ve nn
deki engeller, rnein bilinli ya da bilinsiz duygular kaldrla
rak gelitirildi ve etkinlii artrld. Aslnda, toplumsal gerekli
i yneten g hibir zaman tam anlamyla akl olmamt; ama
bugn akln her trl zgl eilim ve tercihten arndrlmas ar
tk onun insan eylemleri ve hayat tarzlar hakknda bir yargda
bulunma grevine bile srt evirdii bir noktaya ulamtr.39
Horkheim era gre, Aydnlanma filozoflar, dine akl adma
saldrdlar. Ancak sonuta, din ile birlikte kaybeden, felsefenin
temel g kayna olan metafizik ve nesnel akl kavram oldu.
Gerekliin doasn alglama ve hayatmza yn verecek ilkele
ri belirleme arac olarak akl kavram bir yana atlmt.40
Frankfurt Okulunun en gl yanlarndan biri de, Aydn
lanmay yeni batan yazmalardr. Getirdikleri toplumsal eleti
ri, bir bakma m odern akln eletirisidir. Bunun temelinde de
Aydnlanmann ulat sonular yatmaktadr. Frankfurt Oku-
luna gre Aydnlanmann vard sonu kendi kendini imhadr
ve bunun iki ana nedeni vardr.
Bunlardan ilki, Aydnlanmann akl getirdii noktada bire
yin siliniidir. A dornonun deyiiyle, "niteliksel olarak farkl
olan ve zde olmayan (non-identical), niceliksel zdelik iin
de erimitir."41 Akln yalnzca amalara ulamak iin kullanlan
aralarla tanmlanr olmas yeni bir egemenlik biimi yaratm
tr; tmelin akl yoluyla tikel zerindeki egemenlii. nk ar
tk tmel akln somuttaki gereklemesi gibi grnm ektedir bi
reye. Bu dayatma bireyce gereklemi evrensel akl olarak al
glanmakta ve bireyin toplumsal iblmndeki konumu dola-

38 bkz. Max Horkheimer, Akl Tutulmas, s.58


19 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s.59
40 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s.65
41 T.W. Adornodan aktaran Martin Jay, Adomo, Hanvard Univesity Press,
Cambridge, 1984, s.37
ymyla da srekli yeniden retilm ektedir.42 Bu, bir anlamda,
tmelin bireyin akln igal etmesidir. Birey kendi varln t
melin kendisine ngrd rollerin dnda tanmlayamaz ol
mutur. Efsanevi burjuva bireyi yoktur artk.
kinci neden ise, Aydnlanmann zne ile doay birbirinden
kesin izgilerle ayrmasnda yatm aktadr. Mit, insan doaya ta
bi klarken, Aydnlanma doay insana tabi klmtr. Bu m utlak
ayrm insann iinde varolduu doay kendisine tam am en d
sal bir ge olarak alglamasna yol am, bu da doann insan
iin eylemesine neden olmutur 43 M odern dnemde, bilim ve
teknoloji insann doa zerindeki egemenliinin aralar haline
gelmitir. Doa yalnzca zerinde egemenlik kurm ak iin hak
knda bilgi edinilecek bir nesneye dnmtr. Ancak insann
doa zerindeki bu egemenlii, ayn zamanda insann kendi
zerinde de bir egemenlik yaratmtr. nk insan da iinde
yaad doann yazgsn paylamak durum undadr.44 Sonuta
insan ycelten akn zne konumlandrmas, ki m odern dn
cenin temelidir, insann kn de hazrlamtr. Bylece, in
sann doa zerindeki egemenlii, hem insann, hem insann i
doasnn ve hem de doann egemenlik altna alnmasyla so
nulanmtr.45 Bir bakma, her iktidar ilikisinde, iktidarn z
nesi, nesnesinin kaderini paylamak durumundadr.
Frankfurt Okuluna gre, akl sadece ilerleme, zgrleme
deildir. Akl ayn zamanda iktidar, egemenliktir. Onlara gre,
artk akln diyalektii iki farkl grnm arasndaki bir gerilim
dir; herkese eit uzaklkta evrensel olarak akl ve tikelin ege
menlii olarak akl. Bu gerilim, Aydnlanmann, akl, mit ve
egemenliin toplam olduu sonucuna varmak iin yeterli bir
nedendir. Bir anlamda "mit zaten bir aydnlanmayd ve aydn
42 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer; Dialectic o f Enlightenment, Verso, Lon-
don, 1989, s.21-22
41 bkz. David Held, Introduction to Critical Theory, University of California
Press, Berkeley and Los Angeles, 1984, s. 152
J'1 Ahmet Demirhan, Modernlik, Aa Yaynlar, stanbul, 1992, s.78
45 bkz. Martin JA Y , Adorno, s.37
lanma mite dnmtr".46 M odern insan iin zgrln ve
kendilik bilincinin bedeli ok ar olmutur
Aydnlanmann nesnelere kar olan tavr da diktatrcedir.
Doa yalnzca egemenlik altna alnmak iin hakknda bilgileni
lecek bir "ey" haline geldike, doann bilinmesi onun saylara
indirgenebilir oluuyla ayn anlama gelmektedir.47 Bir anlamda
saylar Aydnlanmann miti olmutur. Saylara indirgenemeyen
her ey bir yanlsamadr.48 Bilinmeyene kar korkuya, mite sa
va aarak yola kan Aydnlanma, tabular yaratmada onlar ka
dar baarl olmutur.49
Modernliin tarihi, akln arasallamasmn tarihidir. Akl,
tarihin iinde, kendi eletirel soyutlama uraklarndan uzakla
arak arasal ve faydac bir ilevin hizmetine girmitir; toplum
sal istikrarn ve verimliliin bir aracna dnerek kendi kulla
nmn yeniden reten teknik bir giriim haline gelmitir. Akim
verili olan olumlayc bu dnmnn ideolojik ifadesi poziti
vizmdir., Frankfurt Okulu iin gerek felsefi gerekse de teknik
pozitivizm, Aydnlanmann zirvesidir. Bu noktada pozitivizmin
toplumsal ilevi akln eletirel gcn yitirii ile noktalanr.50
Akl, nesnel bir gereklik olarak toplumsal istikrara dn
m olmakla toplumsal retimin basit bir aracna dnm
olur. Teknolojik akln egemenlii, eletiri srelerinden "insan"
unsurunu dlam ve Lakl, ilerleme, toplumsal zenginlik, refah
hedeflerine ulamak iin bir ara klmtr. Arasal akim (znel
akl) znellii, pozitivist m utlak nesnelliin ve mekanik verimli
liin hizmetinde toplumsal sistemin payandas olur. Akl, re
tim kapasitesi, verimliin ykselii ve toplumsal istikrar adn
alr. M odern akl, dzenin yaam iksiridir.51
Frankfurt Okulu iin arasal akl, sadece teknolojinin bir
46 T.W. Adorno&Max Horkheimer, Dialectic o f Enlightenment, s.16
47 T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.9
48 T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.7
49 T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s. 16
50 bkz. Hsamettin etinkaya, "Pedagojik Kurumsalln Ykl" Edebiyat&E-
letiri, Say: 2/3,1993, s.138-9
51 bkz. Hsamettin etinkaya, a.g.m., s.139
aracna dnmekle kalmam, ayn zam anda brokratik zor
baln ve toplumsal iktidarn da bir aracna dnm tr. te
genel olarak akim bu m odern tarihi, akim temel eletirel ilev
lerinden uzaklamas, aklsallk krizidir; Aydnlanmann sonu
dur. nk bu arasallamann dntrd dnya, btn
aklsal varsaymlarna karn vaatlerinin tam tersine sonular
retmitir. Aydnlanma zgrlk iin yola kmt. Ancak m o
dernliin geldii noktada akl, ayn zam anda bir zorbalk arac
dr. Teknoloji, savalarda kullanlan atom bombas olarak, kit
lesel imha silahlar olarak, gaz odalar olarak kullanlan bir
"akldlk"tr artk.52
Dolaysyla, Frankfurt Okulunun en nemli felsefi kartla
rndan biri de pozitivizmdir. Anti-pozitivizm, Okulun kimliini
belirleyen en nemli niteliklerden biridir. Bottom orea gre,
Horkheim erm pozitivizm eletirisinin ana noktas vardr:
"1. Pozitivizm, etkin insan varlna mekanik bir determinizm
emas iinde, plak olgular ve nesneler olarak yaklar,
2. Dnyay yalnzca deneyde dolaysz olarak verilen biimiyle
alglayarak z ve grn arasnda bir ayrm yapmaz,
3. Olgu ve deer arasnda mutlak bir ayrm koyarak bilgiyi in
san istemlerinden ayrr." 53
Yine Bottom orea gre, Frankfurt Okulunun genel olarak
pozitivizm deerlendirmesi ise yledir:
"1. Pozitivizm, toplumsal hayatn doru bir ekilde kavramsal
latrlmas ve anlalmasn salamayan yetersiz ve yanl yn
lendirici bir yaklamdr,
2. Pozitivizm, yalnzca varolana katlmakla verili siyasi dzeni
kutsallatrr, radikal herhangi bir deiiklii engeller ve siyasal
bir dingincilie (quietism) neden olur,
3. Pozitivizm, isel olarak yeni bir egemenlik biimini, yani
'teknokratik egemenlii destekleme ve retmeye bamldr. "54
Pozitivizm, temel olarak zne ile nesne arasndaki m utlak
52 bkz. Hsamettin etinkaya, a.g m., s. 139
53 Tom Bottomore, Frankfurt Okulu, s.13-14
54 Tom Bottomore, a.g.y., s.28
ayrma dayanr ve bu ikisi arasna bilgilenmenin arac olarak
duyumlar yerletirir. Yani, m utlak gerek ve saf bilin, duyu
mun iki yanna yerletirilir ve iki saf kategori arasndaki iliki
bir dsal ge araclyla kurulur. Duyum, ister bu biimiyle ele
alnsn, ister d gerekliin bir yansmas olarak deerlendiril
sin, duyumsama gereklikle bilin arasna almaz bir engel ola
rak yerletirilmi olur. kisi arasndaki iliki u tarzda olanakl
dr: Bilin ve gereklik duyumun/grnn iki kart yannda
olduundan, gereklik kendini bilince, olduu gibi deil, ancak
aracsnn onu sunduu gibi ulatrr; ya da tam tersi, bilin ger
eklii olduu gibi deil, aracsnn onu yakalayabildii gibi or
taya koyar.55 - -
Horkheim era gre, pozitivizm, bilme edimini bilimle zde
letirmekle, zekay, onu eletirmek zorunda olduu o ticari kl
tr tarafndan biimlendirilmi olan malzemenin rgtlendiril
mesi iin gerekli olan ilemlerle snrlandrm olur. Bilimin ie-
rii, yntemleri ve kategorileri toplumsal atmalardan bam
sz olmad gibi, insanlar da srf bunlarn giderilmesi iin temel
deerler zerinde snrszca deney yaplmasna raz olmazlar.
Bu atmalarn nitelii buna imkan tanmaz. Bilimin otoritesi
nin ilerici tarihsel gelimeler salamas ancak ideal olarak
uyumlu koullarda mmkn olabilir. Pozitivistler bu gerein
pekala farknda olabilirler ama, bunun mantksal uzantsyla,
bilimin felsefe tarafndan belirlenen greli bir ilevi olduu ger
eiyle yzlemekten de kanrlar. Pozitivizm bir anlamda fel
sefe ile bilimin ilikisini altst eder.56
Horkheimer, bilimin ve doruluun tanmnn, yine bilimsel
doruya ulama yntemlerine dayandrlmasn kabul etmez.
Bylesi bir durumda, bilimin ve doruluun ne olduu belirle-
nemez. Bilimsel yntemin haklln ve varlk nedenini yine bi
limin gzlemlenmesi yoluyla elde etme abalarnda hep ayn k
srdng grlr: Gzlem ilkesinin kendisi nasl hakl karla-
5 bkz. Ouz zgl, Pozitivizm ya da Mantk Olarak Felsefe, Us Yaynlar, stan
bul, 1991, s.8
56 bkz. Max Horkheimer, Akl Tutulmas, s. 112

m.
aktr? Bir hakl karma istendiinde, neden gzlemin doru
luun tek gvencesi olduu sorulduunda, pozitivistler yine
gzleme bavururlar. Am a onlarn gzleri kapaldr. Pozitivist
ler, aratrmann makineyi andran ileyiini, olgu toplama,
dorulama, snflandrma, vb. arkn durdurup, bunlarn anla
m ve dorulukla ilikisi zerinde dnmek yerine, bilimin
gzlemlerle hareket ettiini tekrarlar ve ileyiini betimlerler.
Kukusuz, ilerinin dorulama ilkesini gerekelendirmek ve ka
ntlamak olmadn, sadece bilimsel terimlerle konumak iste
diklerini syleyeceklerdir. Baka bir deyile, kendi ilkelerini
-dorulanmad srece hibir nermenin anlaml olmad il
kesi- dorulamay reddetmekle, petitio principii (kantlanm a
m, kantlanmas istenen bir ilkenin kant olarak varsaym) ha
tasna dmektedirler.57
topyac dnceler yerine olgulara ve saduyuya uyulmas
yolundaki pozitivist buyruk, dinsel kurumlar tarafndan yorum
land biimiyle gereklii benimsemekten ok farkl deildir;
nk sonuta dinsel kurumlar da birer gerektir. ki kamp da
bir doruyu dile getirmekte ama onu m utlaklatrarak arpt
maktadr. Pozitivizm, dogmatizm eletirisini yle bir noktaya
gtrm ektedir ki, bu eletirinin kayna olan doruluk ilkesi de
iptal edilmektedir. Buna karlk, metafizik de bu ilkeyi o kadar
katica savunmaktadr ki, doruluk kendi kartna dnm ekte
dir. H er iki okul da zerk bir nitelik tamamaktadr. Biri zerk
akln yerine k metodolojileri, bryse bir dogmann otorite
sini geirmektedir. Aydnlanmann kartna dnmesi gibi, bi
lim de neredeyse m odern bir din haline gelmitir.58
Frankfurt Okulunun en nemli kavramlarndan biri de hak
l karma (rechtfertigung) kavramdr. "Mutlak doru", "evren
sel z" gibi kategorileri peinen reddeden Okul, kurumlam,
yerleik her trl hakikat syleminin aslnda m utlak olmad
n, ama yalnzca hakl karlm olduunu ileri srer. Tarihin
galipler tarafndan yazlmas gibi, egemen dorular da yalnzca
57 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s. 107
58 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s. 118
hakl kmlardr. Bu saptama hakl km bir dorunun k
msenmesini gerektirmez, sadece hakl km olmakla mut-
lakln bir ve ayn ey olmadn ortaya koyar. Tm alanlarda,
girilmemi dar sokaklarn, bastrlm seeneklerin, karlanma
m gereksinmelerin yanllndan deil; sadece onlarn hakl
kamam, kaybetmi olduklarndan szedilebilir. Btn bun
lardan, ok gl bir rlativizm kokusu yaylyor olabilir. Bir
noktaya kadar evet. Ancak her trl "mutlak" olan reddeden
Frankfurt Okulu, elbette ki onun da snrlarn izer. Einste-
inn grelilik kuramna gre, hareket halindeki bir trenin iin
de zplayan topun hareketi, biri trenin iinde dieri trenin d
nda iki ayr kii tarafndan farkl biimde gzlemlenir. Bunun
nedeni ise, bu iki gzleyenin farkl koordinat sistemlerinde bu
lunmalardr. Einsteinn grelilik kuram iin verdii bu rnek
fizik bilimine aittir. Ve o, bu kuram ile Newtonun zaman ile
mekann mutlak olduu grn geersiz klmtr. Bu fizik
grelilik, toplumsal alanlara da uygulanm ve burada da belli
anlamda koordinat sistemlerinden szedilmitir. Ancak burada
koordinatlar, znenin sahip olduu zihinsel, ideolojik koordi
nat anlamndadr. Frankfurt Okulu mutlak doruyu reddeder,
ama "hem yle hem byle"yi de reddeder. H er hakikat sylemi,
kendi koordinatlar ierisinde m utlak doruluk iddiasn tar.
Yani bir yandan mutlak doru yoktur, bir yandan da her haki
kat sylemi, kendi sylemini karsnda bulduu syleme daya
tr ve bylece bir atma, bir gerilim oluur. Bu atmada,
kendi syleminin baskn kmas, kendi hakikatinin hakl k
mas sonucunu verir. Ama o, bu hakl karma mcadelesinde,
iinde yanl da barndryor olmasna ramen, kendi hakikati
nin mutlaklma, evrenselliine inanmtr. Aksi halde bu bir
oyun olurdu ve atmann halislii kalmazd. Bu byk bir ge
rilimdir. stenirse eliki de denilebilir. Jameson, A dornonun
aklnn ktmser, iradesinin ise iyimser olduunu ileri srer.
ok dorudur. zne, bu anlamda, eliik olmak durum unda
dr. nk bir yandan o, kendi dorusunu hakl karmak iin
mcadele eder, dier yandan ise onun iin bu dorunun dn-
ebilecei mutlak bir doru yoktur. Yani zavall zne, elinde di
er hakikat sylemlerinin fleyip sndrmeye altklar bir
kk meale ile olmayan byk n dmesini arar. Esas zor
olan, varolmadn bile bile byk aramaktr. Frankfurt
Okulunun ve zellikle A dornonun byk gerilimi (elikisi)
buradadr. Frankfurt Okulu ve zellikle Adorno kendi doru
suyla bile zdeleemez. Bir aya ierde ise bile, bir aya da
rdadr.

3.4 Kapitalizm
A ralarnda baz nemli farklar olmasna ramen Frankfurt
Okulu dnrleri, kapitalizmin tanmlanmasnda belirli bir or
tak payday paylayorlard. Bu ortak grleri David Held u
ekilde toparlar:
"1. ada toplum, kapitalist retim biiminin egemen olduu
bir toplumdur. Bu toplum deiim deerleri alveriini temel
alan bir meta toplumudur. rnler, insan istek ve gereksinim
lerini karlamak iin deil, deer ve kr gerekletirmek iin
retilirler,
2. rnlerin meta olma nitelii sadece deiimleriyle deil, so
yut dzeyde deiimleriyle belirlenir. Soyut emek, zamana da
yanan deiim, retim srecinin znel yann etkiledii gibi
nesnel biimini de etkiler,
3. Kapitalist toplumsal srecin birliini salayan toplumsal ili
kilerin toplam, onun fetilemesini ve eylemesini de salar.
nsan emeinin rnleri, bamsz, kendi ayr yaamlar olan,
doal deerler olarak grlr. Deiim, datm ve tketimden
kaynaklanan toplumsal ve maddi ilikiler dorudan anlalr
deillerdir; ancak bir yanlsama perdesi ardndadrlar, metala-
rn fetiizmi ile maskelenirler,
4. Kapitalizm uyumlu bir toplumsal btn deildir. O, hem
metalarn retimi hem de yanlsama alannda elikilerle te
mellenir. Egemen retim ilikileri, retimin gelimi glerini
engeller ve bir dizi elikiye neden olur. Dahas, ii kitlesinin,
retim aralarndan kopmas sermaye snfyla arasnda doru
dan bir eliki oluturur. Bu elikiler, ekonomik alann dn
da, kltrel alanda da boy gsterir. Toplumsal olarak retilmi
yanlsamalar (ideoloji) ve verili olan arasndaki eliki krize
neden olur,
5. Sermaye younluklu sanayilere doru varolan genel eilim,
sermayenin younlamasna neden olur. Serbest pazar, yava
yava yerini standart mallarn oligopollemi ve tekellemi kit
lesel retimine brakr,
6. Sermayenin organik bileimindeki ykselme, zaten istikrarsz
olan birikim srecini ktletirir. Bu sreci devam ettirebilmek
iin, egemenler, emperyalist genileme ve savan da dahil ol
duu her trl yolu denerler. "59
Frankfurt Okulu, yukardaki genel ereveye bal kalmakla
birlikte, bugnn kapitalizminin M aran malzemesi olan kapi
talizmden farkl olduunu ileri srer. Kapitaldeki ekonomi po
litik eletirinin geerliliini tm den reddetm eden, bugnn ka
pitalizminin zmlenmesinde sadece ekonomi politiin yeterli
olamayacan kabul eder. Bu nedenle, liberal kapitalizmle g
nmzn ge-kapitalizmi arasnda bir ayrm yapar. Ancak, za
man zaman, bir dnrden dierine veya ayn dnrde bir
balamdan dierine bu kavram farkl biimler alr. En sk rast-
lananlar, "ileri kapitalizm", "ileri sanayi toplumu", "dzenlenmi
kapitalizm" gibi kavramlardr. Bu kavramlar, ok ince nanslar
bir yana braklrsa eanlamldr. Bu kavramlarla, liberal kapita
lizmden farkl olarak ifade edilmek istenen iki temel zellik
vardr. Birincisi, ge-kapitalizmde ekonomik alann eskisinden
daha az nemli olmas ve bu boluun dier alanlarca (kltr,
ideoloji) doldurulmasdr. zellikle kltr endstrisi blm n
de bu konu zerinde ayrntlaryla durulacaktr. kincisi ise,
ge-kapitalizm dneminde devletle sermayenin ok daha belir
gin bir i ieliinin olmasdr.
Snfsal kartlk ve krizin bir ke ve devrimci dnme
yolaacan ileri sren ortodoks marksizmden farkl olarak,
Adorno, krizin ve snf elikilerinin etkilerinin kontrol altna
alnabilir olduunu savunmutur. Bu nokta nemlidir nk
59 David Held, Introduction to Critical Theory, s.41-42
kapitalizmin zorunlu olarak yerini baka bir toplumsal yapya
terk edecei gr, marksizmin bir bilim olarak anlalmas
gerektiini ifade eder. Oysa A dornoya gre, marksizm bir bi
lim deil, felsefedir. Liberal kapitalizm dneminde, toplumsal
snflar gerek, somut bir birlie sahipken, ileri kapitalizmde
byle bir birlikten szedilemez. Toplumsal iblmnn srek
li gelimesi ve pazarn rolnn azalmasnn bir sonucu olarak
"snf toplum unun z" daha az belirgin hale gelmitir. devle
rin ve bilginin paralanmasyla snf deneyimi azalmtr. Ege
menlik artk kiisel olmaktan kmtr. nsanlar, olumasnda
pek katklarnn olmad amalarn gereklemesinin aralar
haline gelmilerdir. Toplumsal ilikiler daha az anlalr hale
gelmi, elikiler temel sorunlar zerinde deil, marjinal konu
larda saflamtr. Sonu olarak, genel tikeli; kapitalist retim
biimi bireyi kuatmtr.60
H orkheim era gre, kr ve gelimeye artlanm bugnk
retim sreci, insana deil kendine hizmet etm ektedir. Marx ve
Engelsin retisi toplumu anlamak iin hl gerekli, fakat ye
terli deildir. Byk boyutlu teknolojinin gelimesi, ticaretin
artmas, iletiim aralarndaki gelime, hzl nfus art, ulus
lararas politik dzen, vb. bir merkezi rgtlenmenin gelimesi
ne neden olmutur. Genel eilim, aklsallam, otomatikle
mi, btnsel olarak ynetilen bir dnyaya dorudur. Dolaysy
la, gereklikte ortaya kan etrefillemeler, kuramn da yeni
den gzden geirilmesini gerektirmektedir.61
Frankfurt Okulu dnrleri iinde, siyasal dncesi ilk ya
ptlarndan son dnem almalarna dek kendi iinde en tutarl
olan M arcusedir. zellikle 1960lardan sonra kapitalizm ele
tirisine olan youn ilgisiyle dnemin en nemli dnrlerin
den biri haline gelmitir. O dnemin en nemli yaptlarndan
biri olan Tek Boyutlu nsanm birbirine zt iki temel tezi vardr:
1. leri sanayi toplumu, ngrlebilir bir gelecekteki nitelik
sel deiimleri kontrol edebilecek bir yapdadr.
60 bkz. David Held, a.g.y., s.71
61 bkz. David Held, a.g.y., s.72
2. Ancak bunu tersine evirebilecek g ve eilimler de
mevcuttur.
M arcusenin zmlemesine gre, kapitalist ekonominin y
netimi ve kontroln mmkn klan ey, deiik etkenlerin bir
kombinasyonudur. Bunlarn ilki, retici glerdeki gz kama
trc gelimedir. Bunun temelinde, sermayenin hzla younla
mas ve finansal kontrol, bilim ve teknolojideki radikal deiim
ler, mekanikleme ve otomasyona ynelik eilim, artan verimli
lik ve art-deer oran, idari yapdaki nemli dnmler yat
maktadr. kinci nemli etken, serbest rekabetin dzenlenmi
bir yap haline gelmesidir. Bunun tem elinde de ekonomiyi des
tekleyici ve canlandrc bir ge olarak devlet mdahalesi (si
lahlanma), ulus-devletlerin uluslararas dzeyde askeri ve para
sal ittifaklarda rgtlenmesi ve kamu brokrasisinin glenme
si vardr. nc etken, toplumsal yapdaki deiikliklerdir.
Tketim kalplar ve meslek yaplar asndan, ii ile iveren,
mavi-yakallar ile beyaz yakallar arasnda gelien bir btnle
me szkonusudur. Drdnc etken ise, souk sava ve kutup
lama nedeniyle oluan srekli sava tehlikesiyle ulusal ncelik
lerdeki gerilemedir.62 Ancak bu koullar toplumsal dnm
gereini yok etm emektedir. Emein retkenliinin art, reti
ci glerin otomasyonu, retim kapasitesiyle toplumsal refah
arasnda yeni bir kartln olumasna neden olmaktadr. re
tici glerdeki bu hzl gelime, kitlesel tketimi zorlamakta an
cak toplumsal yap henz beklenen tketim ile gerekleen t
ketim arasndaki uurumu kapatamam aktadr. Bu da, M arcu
senin birbirine kart iki tezinin de varolan toplumsal yap iin
de geerli olduunu ortaya koymaktadr.
Frankfurt Okulu, reel sosyalizm deneyimlerine, bandan
beri hep mesafeli yaklamtr. zellikle Okulun temel d
nrlerinde bu deneyimlerle herhangi bir zdelemeden szet-
mek kesinlikle olanakl deildir. Ancak kurulu dnemini izle
yen yllarda, Okulun, belirgin bir eletirel tavr hi terk etm e
62 bkz. David Held, a.g.y., s.73-74
den, Sovyet deneyimini ilgi ve m erakla izledii de bir gerektir.
Horkheimer, o yllardaki bir yazsnda yle demektedir:
"Emperyalist dnyann anlamsz adaletsizlik ve zalimliini g
rebilen herkes, Rusyada olup bitenleri, bu adaletsizliin ste
sinden gelmek iin giriilmi acl ama ilerici bir aba olarak
grecek ya da en azndan, yrei arparak, bu abann hala
srp srmediini soracaktr. Eer grntler bu soruya olum
suz bir cevap veriyorsa, o zaman da umudunu kesmeyecektir;
tpk bir kanser kurbannn kanser tedavisiyle ilgili her trl ha
bere sarlmas gibi.''63
Ancak ayn Frankfurt Okulu, Hitler iktidara geldikten sonra
Almanyay terk etme aamasnda, g edilecek lkeyi belirler
ken SSCByi kesinlikle bir seenek olarak dnmemitir. Sta-
lin dneminin uygulamalar Frankfurt Okulu iin, Horkhe-
im ern yukardaki satrlarna sinmi umudu iyice zayflatmtr.
Sava ncesi ortaya kan Stalin-Hitler pakt da, bu um udun ta
mamen yok olmasna neden olmutur. Okulun Sovyet deneyi
minden bu uzaklnn kuramsal nedenlerini ise Marcuse yle
ortaya koymutur:
"Sosyalizm gitgide artan bir biimde, Mancn kendisinin (hi
deilse gen Mancn) ngrd gibi, imdiye kadarki toplum-
larn hepsinden nitelike farkl bir topluma geile ilgilenmek
yerine, retim glerinin daha aklc ve daha geni llerde
gelimesiyle; emein verimliliinin daha yksek dzeylere geti
rilmesiyle; rnlerin daha aklc bir biimde letirilmesiyle il
gilenmektedir. nemli olan nokta, sosyalist toplumda yaamn
varolularn kadn ve erkek olarak insanlarn kendilerinin da
yanma iinde belirliyebilmesi, bu varolularn korkudan uzak
bir varolu olabilmesidir. Sosyalist toplumda servetin ve dee
rin lm biriminin emek olmamas, insanlarn yaamlarn
hep yaptklar gibi yabanclama iinde yaamamalar gerekir
di. Bu nokta gzard edilmitir; sonu da ilerlemi kapitalizm
ile reel sosyalizm denen ey arasnda rknt verecek bir imge
sreklilii olmutur. "64
63 Max Horkheimerdan aktaran Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.41
64 Herbert Marcuseden aktaran Bryan Magee, Yeni Dn Adamlar, s.61

AA.
3.5 Psikanaliz
Frankfurt Okulunun eletirel kuramnn bir baka boyutu
da psikanalizdir. Okul, birey ve toplum arasndaki ilikinin
zmlenmesinde, marksizm ve Freudu psikanalizin birlikte kul
lanlabileceini dnmtr. nk, F reudun kuram, bireyin
sosyo-psikolojik formasyonunu aklama yolunda nemli kav
ram ve teorem ler sunar. Okul, 1930larn bandan itibaren psi
kanalizle youn olarak ilgilenmitir. Okulun, G rnbergin m
drlndeki ilk dnemiyle, H orkheim ern mdr olmasyla
balayan ikinci dnemi arasndaki en nemli farklardan biri de
psikanalize verilen nemdir. Okul dnrlerinin psikanalize
ve Freuda olan ilgilerinin artmasyla, Almanyada radikal dei
im taleplerinin gerilemesinden doan ktmserlik arasnda bir
paralellik olduu da sylenebilir. Frankfurt Okulunun psikana
lize ynelii, ayn zamanda, Okulun ortodoks marksizmden gi
derek uzaklamasnn ve "post-ekonomist marksizm"65 in gelie
bilmesinin anahtar olmutur.
1930larn bandan itibaren, psikanalizle ilgilenme Frank
furt Okulu yeleri arasnda genel bir eilimdi. Ancak, doru
dan bu alanda alan ise Eric From m du. Fromm, Freudun li
bido kavramnn, insann ruhsal yapsnn kkeninde cinsel ve
kendini koruma igdlerinin bulunduu saptamasnn ve er
ken ocukluk dneminin kiiliin geliimindeki vurgulanan
neminin bireyin olumasndaki vazgeilmezliinden yola ka
rak, Freudun kuramnn Marxn insan kavramn zenginleti-
rebileceini ileri srer. From m a gre Freudun psikolojisi,
Marxm sosyolojisini btnleyebilecek bir karakterdedir. Zaten
Freudun kendisi de bireysel psikolojinin ayn zamanda sosyal
psikoloji olduunu dnmtr. Freuda gre birey, dierle
riyle ilikisi balamnda anlalmak durumundadr. Ancak Fre-
udda eksik olan bireyin bir sosyal varlk olarak yeterince ilen-
memesidir. Bu adan da, Marxn sosyal yap anlaynn bu ek
siklii giderici bir yan vardr. Bu nedenle Fromm, zmleyici
sosyal psikolojinin grevinin igdsel yaplarn sos-
65 bkz. Martin Jay, Adomo, s.85
yo-ekonomik yapya etkin ve edilgin biimlerde uyumlanmas
srelerinin anlalmas olduunu ileri srm tr.66
1930larn balarnda Fromm ile okulun dier yeleri arasn
da, bu konuda, nemli ayrmlar yoktur. Ancak Fromm, 1930la-
rn ikinci yarsyla birlikte, giderek F reuddan uzaklaan ve sos
yal yn ar basmaya balayan bir psikolojiye ynelir. O, Fre-
udun libido kuramn, Oidipus kompleksi gibi baz tem el kav
ramlarn reddeder ve klinik almalara daha fazla zaman ayr
mak istediini ileri srerek 1939da Frankfurt O kulunu terk
eder. Adorno, H orkheim er ve Marcuse, From m un bu yeni
yaklamna ve onun at izgiye (Neo-Freudu revizyonizm)
her zaman eletirel yaklamlardr. M arcuseye gre bu izgi,
Freudu yeterince "sosyal" olmamakla eletirerek yola kmas
na ramen sonuta ondan daha mekanik ve daha az tarihsel bir
konuma srklenmitir. Oysa F reudun igd kuram, insan
ruhunun neredeyse sonsuz sayda rneklenebilme olasln
getirmekte ve onu tarih ve kltrle youn bir iliki halinde kav
ram aktadr. Adorno ise bu izginin, kiiliin niterlii kavram
nn konformist bir yaklam getirmesine neden olduunu ileri
srmtr. nk, Neo-Freudu revizyonizm, F reudun ego
nun sentetik fonksiyonunu ve insan ruhundaki kelmi eliki
leri vurgulayan tavrnn yerine isel uyumu olan btnsel bir
egoyu getirmitir.67
A dornoya gre, sosyolojik olan ile psikolojik olan arasnda
bir ba vardr. Ancak hibiri dierine indirgenebilir deildir.
nk birey, elikileriyle birlikte, bir btnl ve toplumdan
farkll temsil eder. H er toplumun bireyde ulat bir nokta
vardr. Fakat bu bireyin iinde, gnlk yaamn dilinden tam a
m en farkl bir dile tercme edilmitir: Bilindnn dili. Toplu
mun dili ile bilindnn dili birbiriyle balantl olmakla birlik
te, tam amen farkl yaplardr. A dornoya gre, bu ikisi arasn
daki iliki tek ve her zaman geerli bir koula balanamaz. Bu
66 bkz. David Held, Introduction to Critical Theory, s. 112
67 bkz. David Held, a.g.y., s. 114
iliki tarihle birlikte deiir. elikili bir btnlk iinde, sosyo
lojik alan ve psikolojik alan birbirlerine entegre olamazlar.68
Frankfurt Okulunun psikanalize ilgi duymas, psikanalitik
yntemin sanata uygulanmas olarak asla grlmemelidir. H atta
Adorno byle bir yaklama aka kardr. Adornoya gre,
psikanalitik kuram, temel olarak, sanat eserlerini yaratclarnn
bilindnn bir projeksiyonu olarak deerlendirir. Malzemenin
yorumsamasna (hermeneutik) girierek, biimsel kategorileri
unutur. Kurnaz hekimlerin bilgiliini, aslnda buna hi uygun
olmayan nesneler zerinde kullanr; sanatlar. Psikanalitik mo
nografilere gre sanat, deneyimin olumsuzlanmasndan muaf
olmaldr. nk- onlara gre negatif moment, sanat yaptna
kaydedilmi bask altna alma (iine atma) srecinin iaretinden
baka bir ey deildir. Psikanalitik kuramn, mziin paranoya
ya kar bir savunma arac olabileceini belirlemesi klinik olarak
ok geerli olabilir. Ancak bu, herhangi bir mzik trnn nite
lii ve deeri zerine hibir ey sylemez. Sanat yaptlar, analis
tin divannda tand sanatnn zelliklerini sanldndan ok
daha az yanstr. Sanattaki her eyi sanatnn bilindna indir
geyenleyiz. Sanatsal retim srecinde, bilind hareketleri ola
s malzemelerden sadece biridir. Onlar, sanat yaptnda biimin
yasasyla dolaymlanm bir ekilde ierilirler. Sanat yaptlar ya
ratclarnn kiilik zmleme testleri deildir.69
Bireyin kimliini belirleyen en nemli g, gereksinimler, is
tekler ve elikilerden oluan bir yndr. Ve bu da, kiiden ki
iye, niteliklerine, younluklarna, haz derecelerine, ilgilerinin
nesnelerine gre deiir. Bu gereksinim ve isteklerin rgtlen
mesi olarak kiilik, Frankfurt Okulu dnrlerine gre hibir
zaman statikletirilmemelidir. Kiilik, deien tarihsel koullar
altnda evrimini srdrr ve hibir zaman toplumsal btnden
ayr dnlemez. Erken ocukluk, aile, eitim, ekonomik ve
politik etkenler kimliin nemli deikenleridir.70
68 bkz. David Held, a.g.y., s. 110-111
69 bkz. T.W. Adorno, Theorie Esthetique, Klincksieck, Paris, 1989, s.24-25
70 bkz. David Held, Introduction to Critical Theoy, s.l 19

AL
Adorno, iyi dengelenmi kiilik dncesine sahip olan tm
yaklamlara her zaman eletirel yaklamtr. Kimilerinin ne
srd "spermen" imaj, zgrl yanl olan, agzl biri
dir. Toplum, yapsal eitsizliklerden olutuu ve zgrlkszl-
ngrd srece, negatif olan dnda her insan imaj ide
olojik olmak durumundadr. Birey ve toplum arasndaki eliki
ye olas en iyi zm zglletirilemez. Bu elikilerin stesin
den gelebilen zmler negatif olarak ifade edilebilirler. kin
eletirinin yntemi, pozitif bir topya imajn dorulayamaz.
Bylesine bir kavram bir hayli soyut ve tarih d olur.71

71 bkz. David Held, a.g.y., s.120


4. SANAT

4.1 Genellikle Sanat


urjuva toplumu, Marxtan beri, bilindii gibi, bozuk bir
B dzen, yanl kurulmu ve kt ileyen bir toplum olarak
nitelenir. Bu yanl btn, kendi iinde varolan ve onu olutu
ran tikelleri yle bir kuatmtr ki, bu btnn iinde um ut t
kenmektedir. Frankfurt Okulu, bu yanl btn iinde bir umut,
bir smak aramaktadr. nerdii snak ise sanattr. Bu s
nak, burjuva toplumunun kt "imdi"si. iinde hakikat olarak
var kalan en son yerdir. Yanl btn iinde varolan, fakat yan
lla katlmayan, ilkece ona kar duran ve doruluk savyla or
taya kan en son kale sanattr. Bu kale ilkin yanl btn iinde
doruluu barndrr, ikinci olarak, bu yanl amak olanan
sakl tutar; bylece sanat daha iyi bir gelecein modeli olur. Sa
nat toplumu yanstmaz, tam tersine ona doruyu gsterir.72
Schiller, akln doadan uzaklamas, bilimlerde ve sanatlar
daki uzmanlama ve benzeri nedenlerle, daha kendi zamannn
insannda bile bulunan bir paralanm adan yaknyordu. O, 18.
yzyl sonlarna doru bu paralanmay bir "insanlk yaras" ola
rak yle dile getiriyordu: "Yeni insanla bu yaray aan klt
rn kendisi olmutur. Bir yanda geni denem eler ve belli d
nceler, bilimlerin birbirinden daha kesinlikle ayrlmasn ge
rektirince; te yanda da devletlerin kark mekanizmas, insan
lar ve ileri daha da kesinlikle ayrmay zorunlu klnca, insan
doasnn i ba da koptu".73 Schiller, bu paralanm ann orta
dan kaldrlmas iin oyun ve sanat nerir. Bu neri, Frankfurt
Okulu dnrleri iin de kendi tarzlarnda geerli olacaktr.
72 bkz. smail Tunal, Estetik, Remzi Kitabevi, stanbul, 1989, s.126-127
75 Friedrich Schiller, nsann Estetik Eitimi zerine Bir Dizi Mektup, ev: Mela-
hat zg, Milli Eitim Basmevi, stanbul, 1990, s.23


Adornoya gre, toplum un blnml, marksist anlamda
burjuva znesinin kendi retimine ters dmesinden ileri gelir
ve bir uzlamazl (eliki) ifade eder. Bu uzlamazlk srdk
e, toplumda yanllk ve blnmlk de srecektir. nsan, bu
blnml ortadan kaldrmak gereksinimini de duymakta
dr. Blnmln ve yanln ortadan kalkt toplum, btn
sellemi, dorulua (hakikate) kavumu bir toplum olur. By
le bir btnsellemenin, byle bir doruluun rnei var mdr
ve varsa nerede bulunur? A dornonun yant ksa ve kesindir:
Bu rnek vardr ve sanatta bulunur. Bundan tr sanat, yan
llklar ve blnmlkler ortasnda bir snma yeridir, btn
selliin ve doruluun lkesidir. Burjuva toplum unun kurtulu
u da, yine bu sanat lkesinin rnek alnmasyla gerekleebilir.
Bu yaklam Platon ve Aristotelesden beri gelen mimesis (yan
sma) kuramn karsna alr. Sanat artk toplumsal gereklii
anlatmayacak, onu yanstmaya almayacak, tersine toplum
gerei iin rnek oluturacak, ona yol gsterecektir. Yanl
olarak belirlenmi bir toplumdan nasl oluyor da doruluk ka
biliyor? Btnn yanll, toplumsal gereklikte onu olutu
ran elerin bir yanl dzenlenmesinin sonucudur. Buna kar
lk sanat yaptnn topik bakal, onun doruluu, elerin
doru dzenlenmi olduunu ifade eder. Buna gre, toplumsal
gereklik ve sanat yapt ontolojik bir kartlk iinde bulunur
lar. Sanat yapt, burjuva toplum unun bir "olumsuzlama"sdr.
Sanat byle bir kar kltr olarak iinde doduu burjuva top-
lumunda belli niteliklerle belirlenmi ve snrlanm bir "getto
oluturur. Sanatn bu smrlanml, onun yanl ve arpk bir
burjuva toplum gereklii iinde kaybolup gitmemesini salar.
nk sanat, doru ve dzenli bir toplum gerekliinin gven
cesidir. Sanatn bu smrlanml, burjuva gereklii iinde bat
m, kaybolmu olan doruluu kurtarr. Sanat, iinde domu
olduu toplum a ynelir ve yanl gereklie kar olduunu ifa
de eder. Sanat, kltrn getto alannda hareket eder ve ilke
olarak toplumsal eylemden uzak kalr. Sanat, toplumsal gerek
lii deitiren bir eylem deildir. Sanat, toplum gereklii iin
de snrl bir blgede gerek deerlere sahip bir rnek alandr.
A dornoya gre, sanatn varlk alan toplumsal gerekliin t
myle dndadr. Adorno, sanat yaptn, toplumsal gerekliin
dnda bulunan bir baka ey olarak belirler. Bylece de, sana
tn toplum gereine dorudan mdahalesi korunmu olur. Bu
anlay, A dornoya model dncesini sanatta rnekleme ola
nan verir. Sanat mmkn uzlamlarn modelidir.74
Sanatn toplumsal gerekliin dnda bulunmasnn nedeni,
sanatn gereklik d, yani bir grn olmasnda temellenir.
Toplum, bir gereklik olarak arpkl, yanll ierir. nk,
onda emek ile rn arasnda bir elime, bir kartlk, bir uzla
mazlk sz konusudur. Oysa sanat bir "grn" olarak bu kar
tlktan, bu ikilikten uzaktr. Buna gre, sanat ve toplum bir
ikilii ifade eder. Toplumsal gereklik ve sanatn bir "grn"
olmas ikilii, Adornoda sanat yaptnn temel belirlemesi olur.
Sanat yapt, grn olarak meydana geli koullarn amal
dr ve toplumsal yanltan kaabilmelidir. Bylece de sanat ya
pt, uzlamaz toplumsal gereklik iin bir uzlam ufku olur.
Sanat, insanln bugnk toplumun tesindeki "dier" top
lum iin duyduu zlemin varln koruyabilecei son snak
tr. Sanat zerk olduu srece, artk dzen iinde varln sr
dremeyen topyann korunup snd son alan olmutur. Bu
anlamda sanat, iinde bulunduu topluma hem ikin, hem de
akn eletiri uygulayabilme konumunu elde eder. Sanat, toplu
mun iinde kalmaya devam ederek ikin eletiri konumunu, ay
n zamanda kendi iinde topyay, "teki"ni sakl tutarak akn
eletiri konumunu garanti etmektedir. Sanat, insanln meru
bir ilgi alan olan gelecekteki mutluluundaki hakl karnn
ifadesidir. Sanat, Frankfurt Okulunun sk sk alnt olarak ver
dii, Stendhalin deyiiyle "bir mutluluk vaadi"ni (une promesse
de bonheur) sinesinde barndrd iin sanattr.76
Sanatn olumsuzlama olma zellii, onun toplumsallnn
74 bkz. smail Tunal, Estetik, s.128
75 bkz. smail Tunal, a.g.y., s.129
76 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.259
kkenidir. Sanat, iinde varolduu toplumun toplumsal antite
zidir. Sanatn toplumsall, ne retildii srecin erdeminden,
ne de ieriinin toplumsal kkenlerinden kaynaklanr. Sanat
toplumsaldr; nk iinde bulunduu toplum a muhalif bir ko
numdadr. Onun bu konumu kazanabilmesinin tek koulu da
zerk olabilmesidir.77 Sanatn zerklii ise, kapitalizmin geli
mesiyle ve sanat yaptlarnn piyasa koullarnda dier m etalar
gibi deiime girmesiyle gndeme gelir. Pre-kapitalist toplum-
larda sanatnn sanat retebilmesi baz toplumsal kesimlerin
dorudan ekonomik desteine baldr. Kapitalist toplumda ise
bu bamllk ilikisi piyasa dolaymyla gerekletii iin sana
tn ve sanatnn zerkliinden szedilebilir.
Sanat, toplumsalln iinde bulunduu toplumu yanstarak
deil, onun iinde zerkliini koruyarak ve onu sorgulama po-<
tansiyelini canl tutarak kazanr. Eer sanat gerekten bu kadar
toplumsal ise, ncelikle sanat ile bilim veya sanat ile siyaset
arasnda sanatn aleyhine bir hiyerari oluturmak, ayn zam an
da sanat sosyolojisi ile estetii veya sanat kuramn birbirinden
ayrmak olduka zorlar. Sanat sosyolojisi bir yandan sanat ve
toplum arasndaki ilikinin sanat yaptnda nasl kristalletiini,
dier yandan da sanat yaptnn alglanmasn belirleyen da
tm ve kontrol mekanizmalarn aratrr.
Horkheimer, Adorno ve Marcuse iin sosyoloji ve eletiri
birbirinden ayrlamaz. Bir sanat yaptn incelemek, onun yo-
rumlan biimlerini de incelemeyi ierir. Bu inceleme, yaptn
oluumundan alglanmasna dek olan btn sreleri de iine
alr. Aynrzam anda yaptn ve srelerin toplumsal btnle ili
kileri srekli gznnde tutulmaldr.
Kendisinde bu kadar nemli bir potansiyel grlen sanat,
bu beklentileri nasl karlayacak? Ya da hangi sanat bunu ba
arabilecek? Frankfurt Okulunun bu potansiyeli bulduu alan
modernizmdir, m odern sanattr. Genelde okulun dnrleri,
ama zellikle Adorno ve Benjamin, modernist olduklarn ok
kesin olarak vurgularlar.
77 T.W. Adorno, Theorie Esthetique, s.287
Frankfurt Okulu, verili toplumdaki tmel ile tikel arasnda
ki sahte uyumu, tarihsel olann kendini evrensel gsterebilm e
sindeki ideolojiyi ve amalar ile aralar arasndaki belirginlii
ni yitiren ayrm izgisini aa karmak yolunda modernizm-
de nemli bir potansiyel bulurlar. Bu sanatn en nemli zelli
i, onun yabanclam toplum a ikinci bir yabanclama uygu
lamasdr.
Sanatn toplumla (gereklikle) ilikisi bir yabanclama ie
rir. Sayesinde sanatnn kendisini sistematik olarak yabancla
m toplumdan soyutlad ve iinde sadece sanatn hakikatinin
yer ald ve bu hakikat ile iletiim kurduu gerekd, "hayal
ci" bir evren yaratt ikinci bir yabanclamadr bu. Bu yabanc
lama, ayn zamanda sanat topluma balar; snf ieriini korur
ve saydamlatrr. Sanatn biimi, toplumun ieriinin en byk
dmandr. deoloji olarak sanat, egemen ideolojiyi "geersiz
klar"; snf ieriini "idealletirir", stilize eder ve bylece zgl
snf ieriinden te genel hakikatin yuvas olur.78
Benjamine gre, m odern dnemle birlikte yaam, insann
kendisi tarafndan bir btnlk iinde anlamlandrlacak b
tnsel bir yaam olmaktan kp, blk prk ve ylece yaa
np geiliveren bir yaantya dnmtr. M odern insan yaa
m bir btnle kavuturmaktan ve onun gerekliini grmek
ten kanmaktadr. Bu yzden yaam deneyimleri bilinaltna
kadar inmemekte, irade d bellek dzeyinde kalmakta ve ira
deye bal bellek, m odern yaamn oklarna kar savunulmu
olmaktadr. Sanatn yabanclam yaama uygulad ikinci ya
banclama, insann belleklerinin bu iki alanm birletirebilme-
lerini salayabilir.
M arcuse, sanatn m odern toplumdaki ikircikli yerini yle
anlatr:
"Gnmzde, sanat ve gereklik arasndaki uurumu kapat
m ak olmasa da, sistemli olarak azaltma abalarnda kaybolan
bu ikinci yabanclamadr. aba, baarszla uramaya m ah
78bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, ev: Grol Koca, Volkan Er-
soy, Ara Yaynlar, stanbul, 1991, s.89
kumdur. Elbette gerilla tiyatrosunda, zgr basnn iirlerinde,
rock mziinde bakaldr vardr. A ncak sanatn olumsuzlayc
gc olmadan sanatsal olarak kalrlar. Kendisini gerek yaa
mn bir paras yapt lde sanat, yerleik dzene m uhalif
olma zelliini kaybeder. Bu dzene ikin kalr, tek boyutlu
olur ve bylece dzene yenilir. "?
Frankfurt Okulunun estetikteki konumlan, Adorno, Ben
jamin, Brecht ve Lukacs arasnda gelien tartma srecinde
belirginleir. Tartmann ana ekseni modernizm-realizm olma
sna karn, cepheleme hibir zaman iki kutup arasnda olma
m, aksine uzun bir zaman dilimi iinde Brecht ile Lukacs,
Adorno ile Lukacs, Adorno ile Brecht ve Benjamin arasnda
kartlklar ve Benjamin ile Adorno ve Brecht ile Benjamin ara
snda ittifaklar olumutur.
Bu tartma eksenlerinden en nemlisi Adorno ile Lukacs
arasndadr. H er ikisi de marksist kkenli olan bu iki dnr
den Adorno m odern estetii savunurken, Lukacs yansma este
tiine daha yakn durmaktadr. A dornoya gre, Lukacs, sanat
almasnn kurucu ve oluturucusu biime ait sorunlar birok
bakmdan yanl anlamaktayd. Adorno iin, Lukacsn yansma
kuramn savunuyor olmas ve gerekilii deneysel gerekliin
taklit edilmesiyle varlabilecek bir ey sanmadaki srar, onu,
modernizmin imajlarnn gerekliin arptlm biimleri ya da
bilinli olmakszn nesnel gerekliin klk deitirmi gr
nmleri olduu sansna srklemekteydi. Ayn zamanda, Lu
kacs estetikte biim esinin bamsz tarihsel geliimini kabul
etmiyor ve olanan sanatsal retimdeki roln anlayamyordu.
Bunlar anlayamad iin de, bir yandan kendisinin beendii
gereki ustalarn (Balzac) rnlerindeki gereki olmayan
eleri gremiyor; bir yandan da, modernizmin yaamn dene
yiminden damtt imajlarn ya da zlerin bu niteliklerini fark
edemiyordu. Bir anlamda Lukacs, sanatsal biimi, toplumsal
ieriin bir trevi olarak gryordu. Adornoya gre ise, sanat
yaptnn retimi, znenin nesnel dnyay zmseyip iselletir
79 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.93
me derecesinde kavranabilmi olmasna; ama bunu, estetik bi
imin kendi yasalarna uygun bir tarzda yapabilmi olmasna
baldr. te bu yollardan geerek retilmi bir imaj daha son
ra, geree kartlk konumu kazanmakta ve geree eletirel
bir tutum la bakmaya balamaktadr. Bu anlamda sanat, aktel
dnyann negatif bilgisidir.80
Lukacs, kukusuz estetikte "imaj" ve "z" gibi terimlerin kul
lanlmasn idealizmin tam bir gstergesi saymaktayd. Oysa bu
terimlerin sanat alanna uygulanmalar, onlarn felsefedeki uy
gulanlarndan btnyle farkldr. Lukacsn bu sorunlar ele
al tarzndaki en nemli yetersizlik, bu ikisi arasndaki farkll
gremeyiidi'r. Bu yzden de Lukacs, aslnda bilin ilikileri
ne ilikin sayd sanat kategorileri alanm aktel dnyann ala
nna aktarabileceini sanm, sanat kategorilerinin alan ile ak
tel dnyann yer ald alann birbirinden farkl alanlar oldu
unu gzden karm olmaktadr. Aslnda bu nokta sadece Lu-
kacsa ait bir sorun deil, genelde ortodoks marksist estetie ait
bir sorundur. Altyap ile styap arasndaki ilikinin kurulma
tarzndaki dorudanlk lsnde, estetik bir trev alana d
nmektedir. Estetik alann, toplumsal alana gre bir trev
alan olarak tanmlanmas ise estetii toplumsal dnyann kav
ramlaryla aklama ya da anlama abalarn tahrik etmektedir.
Sanat, elbetteki gerek dnyada varlk kazanr, ilevi de gerek
dnyadadr. Bu ikisi dolaymlayc bir yn bantlarla birbiri
ne balantl klnrlar. Ama sanat, iinde yer ald dnyada
onun antitezi olarak yer alr.81
Adorno ile Lukacs arasndaki tartma, hem m odern estetik
ile yansma estetii arasnda bir tartma, hem de marksist es
tetiin nasl olmas gerektii zerine bir tartm a olarak de
erlendirilebilir. A dorno, marksist estetii m odernizm e ama
ya alrken, Lukacs onu yansma estetiinin o dnem deki
zirvesi olan gereki estetie dayamaya alyordu. Bu tart
80 bkz. Fredric Jameson, Estetik ve Politika, ev: nsal Oskay, Eletiri Yaynlar,
stanbul, 1985, s.221
81 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.241
ma ayn zam anda olduka politik bir tartm adr ve 20. yzyl
da Bat Marksizmi denilen izginin olumasnda nemli bir rol
oynamtr.
Tartmann bir baka boyutu da Brechtin konumudur.
Brechtin estetik anlayn, aslnda, ne Adorno beenmitir, ne
de Lukacs. Ancak her ikisinin de dayanaklar farkldr. Adorno
iin Brecht altyap styap ilikisini gereinde daha kaba yo
rumlayan, ayn Lukacs gibi, bir marksisttir. Lukacsa gre ise
Brecht, siyasal anlamda marksist gzkse de, estetik adan
modernisttir. H er yazar da sanatn tarihsel gereklii anla
mann bir arac olmas gerektii ve olabilecei grndeydiler.
Fakat Lukacs ve Adorno, bu konuda sanata, zellikle belirli sa
nat biimlerine, kendine zg bir bilgisel (cognitive) kapasite
tanmaktaydlar. Bunu yapabildikleri iin de, sanat konusunda
o zamana kadarki marksist ideolojileri gelitirme iine giriebi
liyorlard. Lukacs iin, tpk Aristoteles ve onu izleyen gereki
estetik dnce gelenei iin olduu gibi sanat, tam anlamyla
bir eylemin taklit edilmesidir. Adorno ise modernizmi savunu
yordu. Brechtin tercihleri siyasetin estetikteki rolne ilikin
farkl bir anlaytan kaynaklanmaktayd. Brechtin tanmlad
na gre gerekilik siyasal ve ideolojik bir ama olup, biimsel
aralar zamana ve m ekana gre deiebilir eylerdir. Brechtin
yazlarnda gerekilik kavram kullanldnda, bunun Balzac
ile estetik bir ittifak saylmamas gerektii aktr. Tpk "yaban
clatrma efektleri" kavramnn kullanlnn modernist bir sa
nat ile ayn estetik anlay paylat anlamna gelmemesi gi
bi. Brechte gre, klasik yk anlatm teknikleri, popler ark
larn ve davurumcu tiyatronun tm teknikleri, hep, iinde bu
lunulan durum neyi gerektiriyorsa ve ne lde olanak veriyor
sa, o lde alp kullanlmas gereken sanatsal etkinlik dona
nmlardr.82 Yabanclamaya kar yabanclatrma uygulanma
s, olaylarn ve eylerin, onlardaki doal ve deimez gibi gr
nen eylerin tarihsel olduunun kavranabilmesini salayacak
biimde sahnelenmesi, gemi yllardaki politik sanatn ou
82 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.226-227

6-
kez iinden kurtulamad ajitasyoncu didaktizmin tkanklna
kar bir k yolu saylmtr. Ayrca, Brechtin bu kavram,
modernizmin baat ideolojisinin yeniden alnp deerlendiril
mesini ve devrimci bir politika asndan maddeci bir temele
dayanacak biimde yeniden kurulmasn salamtr. Brechtin
tiyatrosu, marksist dncenin topluma kar ideoloji eletirisi
uygulayabilmesi iin yansma estetiine deil, m odern estetie
bavurmas gerektiinin bir ifadesidir. Brecht, marksist moder-
nist ya da modernist marksist olmann bir rneidir.83
Lukacsm estetik kuram a en byk katks, siyasal ierii ve
o zamana kadar yalnzca biimsel bir estetik olgusu saylagel-
mi ideolojik ierii anlayp kavramamz salayacak bir dola-
ymlar kuram gelitirmesi olmutur. Bunun en nemli rnekle
rinden biri Lukacsn natralizmin statik betimlemelerini ey-
leme asndan deifre etmesidir. Ayrca, modernizmin simge
sel teknikleri ile fotorafik natralizmin ham dolaymszl
arasndaki yapsal ve tarihsel benzerlik, Lukacsn en parlak di
yalektik saptam alarndan biridir. Brecht, Lukacsa biimci de
mekle, onun bir sanat almasnn btnyle biimsel olan
zelliklerinin oluturduu bir protokolden sanatnn ya da sa
nat yaptnn siyasal ve ideolojik konumunun karsanabilecei-
ne, bunun olanakllna kaytsz artsz inanabilmesini kastet
mi bulunuyordu. Lukacsm hatas, bir snf ile, onun ideolojisi
arasndaki iliki konusunda yeterince gelitirilmemi ve kesinti
lerle dolu bir akl yrtme yapmasndan ileri geliyordu. Bunun
en ak rnei ise, Lukacsn en ypranm kavramlarndan biri
olan "dekadans" kavramdr. Lukacs bu kavram modern sanat
sulamak iin kullanm ve sk sk faizmle balantl bir olgu
olarak ele almtr. "Dekadans" kavram, geleneksel ideoloji
analizlerindeki "yanl bilin" kavramnn estetik alanndaki
karl oluyordu. Bu kavramlar, kltr dnyasnda ve toplum
yaamnda mutlak bir yanln olabilecei sayltsna dayanmak
ta idi. Baka bir anlatmla, her ikisi de, hibir ierik tamayan
ve bu yzden zamannn nemli sorunlar karsnda ilgisiz ka-
83 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.313
labildii iin sulanmay haketmi bir sanat yaptnn ya da bir
felsefe sisteminin olabileceini varsayyordu. Lukacsn moder-
nizme kar olan olumsuz tavrn paylamak isteyenler, toplum
sal ierikten en yoksun gibi grnen m odernist sanat rnlerin
de bile, bastrlm bir toplumsal ieriin bulunduunu teslim
edecektir. Modernizmin, bu durumda, toplumsal ierikten ka
nmaktan ok -yaamn en kiisel yanlar bile toplumun etkile
rine alm bir a iin bunun ne denli olanaksz bir ey olduu
aktr- bu toplumsal ieriin, belirli bir netlikte grebilecei
miz zgl evreleme teknikleri ile denetim ve ynetim altna
alnmasna; tam da kendi biimi iinde, bu ieriin gzlerden
uzak tutulmasna ynelik bir aba olduu anlalacaktr. Dola
ysyla Lukacsn sorunu, dnp dolamasna, bu arada baz
nemli noktalarda nemli katklar yapm olmasna ramen
hep bir tr indirgemecilie saplanmasdr. Lukacs 20. yzyln
en nemli estetik kuramclarndan biridir. Bundan kimsenin bir
phesi yoktur. Ancak Lukacs estetie hep dardan bakmtr;
estetiin sorunlarn estetik dndan kavramlarla zmeye a
lmtr. Lukacs nce marksisttir, sonra estetikidir.84
Lukacsm bir baka zayf noktas da bilimle sanat arasnda
olduka basite indirgenmi bir iliki olduunu varsaymasdr.
Lukacsa gre sanat almas, kendi perspektifi ile dnyaya ba
kp bireyler sylemekle grevlidir. Fakat bu bir kez gerekle
tikten sonra sylenenlerin sosyal bilimlerce dorulanmasnn
beklenmesi gerekmektedir. Oysa, sanat alanndaki bilgi ile bi
limdeki bilgi arasndaki temel farkllk, sanatta, deneysel olan
hibir eyin deimeden, yle sabit birey olarak kalmayacak
oluundan kaynaklanmaktadr. Bu iki bilgi arasndaki ayrm,
sanatta deneysel olgularn ancak znel ama ve niyetle tam bir
fzyon iine girmeleri halinde nesnel anlamlar kazanabilecek
oluudur.85
Tartmann bir baka ekseni de Benjaminin bu tartma
iindeki konum udur. Benjamine gre, bir sanat yaptndaki
84 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.305
85 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.247

^a_
ruh ve onun maddi grnm birbiriyle ylesine iten balant
ldr ki, bunlar arasndaki iliki gerektiince ortaya konulabildi-
inde, ek bir yoruma gerek kalmadan, birbirlerini aklayabile
cek durumdadrlar. Adorno, bir sanat yaptnn eletirisinde,
styapdaki sakl ve derindeki eleri, altyapdaki grlgn
elere dolaymsz olarak balamann yanl olacan syler.
Benjamin ise yaptnn sradan bir balama deil, grmesini
bilen birinin gzyle styapdaki ve altyapdaki btn eleri
birbirlerini aklayacak bir biimde birlikte deerlendirmek ol
duunu syler.86 Maddi altyap duyularmzla yaanm, dene-
yimlenmi olan verilerin oluturduu bir yndr. styap ise
bir m etafordr. M etafor olarak, bu altyapnn biliimidir (idra-
kidir/cognition). Altyap ile, onun idraki arasndaki karlkll
(correspondant olular) salayan da, birinden dierine olutu
rulan bu metaforlardr. Bu yzden o, Adorno gibi, altyap ile
styap arasndaki ilikiyi incelerken, uzun uzadya dolaymla-
malar (mediation) oluturmaya ynelmek yerine, styapy bir
metaforlar topluluu olarak grmeyi yelemitir. te bu tutum
farkndan olsa gerek, Adorno ve Horkheim ern, Benjamini bu
adan eletirmelerine ve onun bu konuyu ele al biimini vl-
ger bulmalarna karlk, Benjamin bunu bir eletiri yntemi
olarak bilerek yapm, gelitirmitir. Aslnda bu iki sylem g
rnd kadar birbirlerine zt deildir. nk her ikisinde de,
"bir alan kendi dilinden okumama" gibi bir eksiklik sz konusu
87
deildir. Yani Benjamin bir Lukacs deildir.
Adorno, Brechtin Benjamin zerindeki etkisini zararl bu
luyordu. En ok eletirdii de, Benjaminin Brechtteki kaba,
hatta vlger bulduu materyalizm anlayn kabullenmeye ha
zr oluuydu. Onun iin en znt veren nokta da, Benjaminin
popler sanatn ve teknolojik yeniliklerin devrimci potansiyeli
konusundaki Brechtin fazla iyimser tavrn paylam oluuydu.
Benjamin iin, Brechtin en ilgin zellii, ondaki kabataslak
86 bkz. nsal Oskay, Estetize Edilmi Yaam, Dost Yaynlar, Ankara, 1982,
s.15-16
87 bkz. nsal Oskay, a.g.y., s.17
dnme yetenei idi. Bu ise, A dornodaki o korkun, diyalek
tik kl krk yarcln bir yana braklmas ile olabilecek bir ey
di. Benjaminin Brechtteki bu sz ak ve yaln bir biimde
syleme zelliini nemli bulmas, pratik ile ilgili sorunlar a
sndan deil; daha ok gereklii dolaysz olarak kavramak ve
anlatmak asndan getirdii olanaklar nedeniyle idi.88
Adornonun hibir zaman yadsmad ey, teolojik ve m a
teryalist elerin zgn bir biimde birletirilmi olduu pers
pektifinin yalnzca Benjamine ait olduudur. Benjaminin kl
trel olgular inceleyi biimi, gerekten de kutsal metinlerin
yorumlannda kl krk yararcasna alan bir Kelam stad gi
biydi. Frankfurt Okulu, Benjamindeki teolojik eleri destek
lemek yle dursun, onu daha laik bir dille yazmaya ynlendir
mek istemitir.89 Bir baka deyile, Okulun dnrleri ve zel
likle Adorno, bir yandan Benjamindeki, Brecht etkisi olarak
deerlendirdikleri kaba materyalist tavrlar, dier yandan da
tam aksi kutuptaki teolojik yaklamlar eletirmelerine ra
men, bu iki kutupsal enin Benjamin tarafndan bir araya ge
tiriliindeki zgnl de deerlendirebilmilerdir.
Sanayi kapitalizmine geile birlikte, Benjamine gre, bir
sanat yaptnn en yetkin bir biimde gerekletirilmi yeni-
den-retimi bile nemli bir eden yoksun kalmak durum un
dadr. Bu eksiklik, aslnn retildii yerdeki zaman ve mekan
iindeki varoluudur. Bu biriciklikle birlikte olabilen ilk ve z
gn varolu, sanat yaptnn kendi varolu sreci boyunca konu
su olduu tarihe de k tutar, onu aklar. Bir nesnenin zgn
l, o nesnenin balangcndan itibaren, z ile varlk srebil
dii sre iinde yaad tarihe yapt tankla kadar uzanan,
ona ait aktarlabilecek olan her eyin temelidir. Tarihsel tank
lk zgnle dayal bir ey olduu iin, nesnenin zyle varlk
srdrebildii zaman dilimi, m odern yeniden-retim teknikle
rindeki gelimelere gre ksalp yokolduu oranda, ilgili sanat
sal nesnenin kendi tarihi iin yapaca tanklk da azalmakta,
88 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.291
89 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.287
hatta kimi kez tmyle ortadan kalkmaktadr. Tarihe tank ol
ma durumu, bu nedenle, etkilendii gereklikte yaralanan nes
nenin gitgide kaybolan otoritesidir. Bu kaybolan otorite, sanat
yaptnn solgunlaan halesidir. Mekanik yeniden-retim tek
niklerinin yaygnlamas orannda, sanat yaptnn bu halesi or
tadan kalkmaya balamtr. Benjamine gre, bu srecin, sanat
alann da aan nemli kltrel sonular vardr. nk m eka
nik yeniden-retim yntemleriyle birlikte, yeniden retilmi
nesne de gelecein dnyasndan koparlmakta, dlanmaktadr.
"Hale", sanat yaptnn biriciksel, o nedenle de, tarihsel olan va
roluudur. Halenin ortadan kalkmasyla birlikte, tm nesneler
tarihsizlemektedir. Her bakmdan birbirinin ayndr nesneler
artk. Gelenekleri de yoktur; onlar oluamamakta, sonuta, ya
amn oklara dnmesi karsnda m odern insana yardmc
olmamaktadr.90
Benjaminin dncesinde teolojik ve materyalist ynlerin
birlikte varoluu, onun sanat rnnn yeniden-retimini iki
farkl adan deerlendiriinde net bir biimde grlmektedir.
Benjamin, halenin yitirilmi oluuna at yakmakla birlikte, pa
radoksal bir biimde, politiklemi, kolektiflemi olacan
umduu bu yeni sanatn, ilerici potansiyelinden ok mitliydi.

4.2 nc Sanat
Tm bu tartm alardan yola karak Frankfurt O kulunun
sanat ele al biimlerini deerlendirirsek, karmza en temel
nokta olarak sanat-gereklik ilikisi kar. Aslnda bu, onlarn
epistemolojilerinin estetik alannda yeniden okunuudur. Bu
epistemolojinin temel yaklam zne-nesne veya bilin-madde
arasndaki "negatif' ya da "ak ulu" diyalektik, sanat ile ger
eklik arasndaki ilikide de korunur. Epistemolojilerindeki z
nenin nesneye, bilincin maddeye kar grece zerklii, estetik
alannda da sanatn gereklie kar zerklii olarak tekrar kar
mza kar.
Sanat yaptnn dnyas, szcn geleneksel anlamyla ger
90 bkz. nsal Oskay, Estetize Edilmi Yaam, s. 154-155
91 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.304
ek-ddr. nk o, kurgusal bir gerektir. Ancak onun ger-
ek-dl verili gereklikten bir eksii olduu iin deil, aksi
ne fazlas olduu iin ve ayn zam anda niteliksel olarak da "te-
ki"ni temsil ettii iindir. Yanlsama, kurgusal bir dnya olarak,
gnlk gereklikten ok daha fazla hakikat ierir. nk gn
lk gereklik, kurumlaryla, ilikileriyle, zgr seim gibi gz
ken belirlenmilikleriyle, yabanclamasyla aldatc bir gerek
liktir. Bu nedenle, eyler, ancak kurgusal bir dnyada, hakikat
te olabilecekleri gibi temsil edilebilirler. Bu nokta, Frankfurt
Okulunun estetik anlayn romantik-idealist estetiin bir de
vam klar.92
Estetik dnyas gereklik ile eliir; fakat yntemli, kastl
bir elikidir bu. O, asla "dorudan", dolaymsz, btnsel deil
dir; toplumsal ya da politik bir roman, iir, resim vb. biimini
almaz. Veya aldnda da yaptlar, sanatn yapsna, oyunun, ro
mann, resmin biimine sadk kalr. Bylece gereklikle arasn
daki ayrm ortaya koyarlar. Olumsuzlama, biim tarafndan
kapsanr. Bu, daima verili gerekliin biimini deitiren, baka
bir eye dntren (ve ondan kurtulan) "kopuk", "yceltilmi"
bir gerekliktir. Sanatn gereklii biimin surlar gerisinde ko
rum a altndadr.93
Sanat ve gereklik arasndaki bu "kopukluk", K antm "erek-
siz ereklilik" ilkesiyle nemli paralellikler tar. Kant bu dn
cesini, beeni yargsn temellendirirken yle dile getirir: "Be
eni yargs temelde, bir nesnenin (ya da bu nesnenin tasavvur
tarznn) ereklilik biiminden baka hibir eye sahip deildir.
Tm erek, eer o holanmann nedeni diye gsterilirse, haz
nesnesi zerine olan yargnn gerek nedeni olarak kendisinde
daima bir ilgi-kar tar. O halde beeni yargsnda, temelde,
hibir znel erek bulunmaz."94 Buradan anlaldna gre, be
eni yargsnda daima bir ilgiyi, nesneyle ilgili bir durumu gz-
92 bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, Seuil, Paris, 1979, s.65
93 bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, s.80
94 Kanttan aktaran . Naci Soykan, "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans",
Felsefe Dnyas, Say:2 Aralk 1991, s.41
nnde bulundurmas zorunlu olan bir erek kavram bulunma
yacaktr. Am a te yandan o, nesnenin ya da nesnenin tasavvur
tarznn ereklilik biimine sahiptir. Ve bu da ereksizdir, yani
onda znenin yneldii bir ilgi-kar yoktur.95 K antn bu ilkesi
nda, Frankfurt Okulunun sanat temellendirii, verili ger
eklikten bir kopu, gerekliin determinizminden bir zerkle
me olarak okunabilir.
Sanatn doruluu, gerek olan tanmlamak iin verili ola
nn egemenliini krma gcnde yatar. Estetik biimin bir so
nucu olarak bu kopu sayesinde, sanatn kurgusal dnyas haki
ki gerek olarak grnr.96 Estetiin biim yasasna gre, sa
natta ierilmi gereklik yceltilmi, ierii stilize edilmi, veri
leri yeniden dzenlenmi bir gerekliktir. Ki o, bu sayede lm
ve yokoluu temsil eden bir sanat eserinde bile um ut varln
srdrebilir.97
Estetik dzeni yneten dizgeler "dnsel kavramlar" deil
dir. Elbette malzemesinin oluumunda azami dnsel aba ve
dnsel disiplin bulunmayan sahici yapt olamaz. "Otomatik"
sanat diye bir ey yoktur, sanat "taklit" de etmez; dnyay kav
rar. Sanatn ulat duyusal dolayszlk, tek bana yapta kiisel
anlamndan daha ounu kazandrabilecek olan, genel ilkeler
dorultusunda bir deney sentezi yaplanmasn ngerektirir.
Bu, gerekliin iki kart dzeyinin sentezidir; nesnelerin yerle
ik dzeni ve bu dzenden olas ya da olaslk d zgrleme.
H er iki dzeyde de nesneler, tarihsel olan ile genel olan arasn
da etkileirler. Duyarllk, hayalgc ve anlay sentezinin ken
disinde birleir. Sonu, varolan dnyadan farkl ama bu dnya
dan tretilmi bir nesne dnyasnn kuruluudur. Sanat yapt,
hem bu dnyaya aittir, hem de deildir. Ancak bu dnm,
nesneleri tahrif etmez, daha ok onlarn tarafnda konuur, yer
leik gereklikte ezilmi, bastrlm olana ve susturulana sz,

95 .Naci Soykan, a.g.m., s.41


96 Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.23
97 Herbert Marcuse, a.g.y., s.21
ton ve imge verir. Ve sanatn doasndaki bu zgrletirici bi
lisel g, tm slup ve biimlerde yer alr.98
Biim-ierik ilikisi asndan bakldnda Frankfurt Oku-
lunun tavr her zaman olduu gibi diyalektie bavurmaktr.
Okul, biim ile ierik arasnda tek ynl bir egemenlik ilikisi
kurulamayacam her zaman savunmutur. Biim, zerkliiyle
birlikte sanat eserini bir btn olarak mmkn klan elerden
biridir. Estetik her zaman bir biim dncesiyle birlikte varo
lur. Sanat yaptlarn deerlendirmede kullanlacak iki l var
dr. Bunlardan birincisi, tem atik dzeylerin ve ayrntlarn ikin
olan biimsel yasalarla ne lde entegre edilebildii; kincisi
bu entegrasyonda, eksikler bile olsa, olumsuzlama niteliinin
ne lde korunabildiidir. nk sonuta sanat toplumun
toplumsal antitezidir."
Sanatn eletirel gc ve zgrlk mcadelesine katks, es
tetik biiminde sakldr. Bir sanat yapt, hakikiliini, zgnl
n ne ieriinin ne de saf biiminin erdem inden deil, fakat
ieriinin biime dnmesinden alr. u bir gerek ki, estetik
biim, sanat saf ve basit gncellikten, snf mcadelesinin gn
celliinden uzaklatrr. Ancak estetik biim, sanatn verili ola
na kar zerkliini gerek klar. Bu ayrm bir "yanl bilin"e ya
da basit bir yanlsamaya deil, gereki-statusquocu anlaya
bir olumsuzlama olan bir "kar-bilin"e yolaar.100
Sanat yapt ancak zerk bir yapt olarak siyasal geerlilik
kazanr. Estetik biim, yaptn toplumsal ilevi iin vazgeilmez
dir. Estetik nitelik ve siyasal eilim arasnda sk bir ba vardr.
Fakat bu, mutlak bir birlik deildir. Benjamin bu ba yle
zetlemitir: "Ebedi bir eserin siyasal eiliminin doruluundan
ancak eser ayn zamanda edebi ller asndan da doruysa
szedilebilir."101
Sanat yaptnn ierik asndan iki ayr yan vardr; hakikat
98 bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, s.87-88
99 bkz. T.W. Adorno, Theorie Esthetique, s.22
l bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.22-23
101 Walter Benjaminden aktaran Herbert Marcuse, a.g.y., s.64
ierii (truth content) ve iledii konu (subject m atter). Sanat
yaptnn kalcl asndan biri dierinden daha nemli deil
dir. Sanat yaptnn hakikat ierii, sanatnn bilinli olarak
iletmek istedii mesaja veya yapt toplumsal gerekliin bir
yansmasymasna sosyo-ekonomik bir keltiye indirgene
mez. Bir yapt biimsel olarak ne kadar iyi dzenlenmi ise, es
tetik nesnellik dzeyine o kadar iyi ayarlanr ve hakikat ierii
ni o kadar iyi gerekletirir. Hakikat ierii, sanat yaptnn an
lamn deil, ierdii doruluu veya yanll ifade eder. Sana
tn felsefeye sunduu malzeme ve felsefi doruyla karlatrla-
102
bilecek olan da zaten budur.
Hakikat ierii, sanat yaptlarnda kendini ideolojiye bal
olarak da dorulayabilir. deoloji, toplumsal anlamda gerekli
bir grnt olarak ayn zamanda, gerein karikatrize edilmi
biimidir.103 Sanatn radikal potansiyeli, m uhakkak ki ideolojik
karakterinde, verili olan ama perspektifinde yatar. deoloji
her zaman yanl bilin veya saf ve basit bir ideoloji olarak anla
lmamaldr. Kurulu retim srecine oranla soyut bir grnt
arzeden gereklerin temsilinin ve bilincin de ideolojik ilevleri
vardr. Sanat bu gereklerden birini temsil eder. deoloji olarak
verili toplum a kar kar.104
M utlak olarak ideoloji iermeyen bir sanat phesiz ki
mmkn deildir. Sanat verili gerekliin basit ve saf bir anti
tezi olarak anlamamak gerekir. Sartren da altn izdii gibi,
burjuvazi "sanat iin sanat" ilkesini sanat hareketsiz, ilevsiz
klmak iin kullanmtr. "Sanat iin sanat" ilkesinin ideolojik
olan yan, verili gerekliin enerjik bir antitezi oluunda deil,
bu antitezin basitlii ve soyutluundadr.105
A dornoya gre, angaje sanat idealini gerekletirebilmenin
yolu yaamdaki angaje pozisyonlar terk etmektir. Sanat bilince
kendine zg formlaryla etki etmelidir, yoksa yaratcsnn tek
102bkz. Fredric Jameson, Late Mancism, Verso, New York, 1990, s.220
103 T.W. Adorno, Theorie Esthetique, s.296
104 Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.27-28
105T.W. Adorno, Theorie Esthetique, s.318
yanl ve pasif ynlendirmeleriyle deil; o ynlendirici ii snf
olsa bile.106 Sanat, radikal potansiyelini ancak sanat olarak, bil
diimiz dili, "dnyann dili"ni geersiz klan kendi dili ve imgesi
iinde ifade edebilir. Sanatn zgrletirici "mesaj" toplum un
u anki hedeflerini de aar. Sanat, ideal olana, tikeldeki evren
sele sadk kalr. Ve dnce ile gereklik, genel ile tikel arasn
daki gerilim sonsuza ertelenmi gibiyse sanat, yabanclama
olarak kalmak zorundadr. Snfsz bir toplum, kitlelerin "zgr
ce birlemi" bireylere dnmn saladnda sanat, sekin-
ci zelliini yitirecektir, ancak toplum dan yabanclamasn de
il. Olumlama ve olumsuzlama arasndaki gerilim, devrimci
praxisin herhangi bir ekilde sanat ile zdelemesine engel
olur. Sanat devrimi temsil edemez, sadece iinde siyasi ieriin
sanatn i gereklilikleri tarafndan ynetilip siyasetst olduu
bir baka ortam da estetik bir biimde dile getirebilir. Sanat,
devrim iin olduu kadar, devrim de sanat iindir nk sanat
idealin m ekandr.107
Sanat ve devrim ilikisi bir kartlar birlii, hasm ane bir bir
liktir. Sanat bir zorunlulua boyun eer ve kendine ait bir z
grle sahiptir. Sanat ve devrim "dnyay deitirme" perspek
tifinde birleirler. Ancak sanat, kendi pratiinde kendine ait
gereklilikleri brakmaz, kendi boyutunu terk etmez; ilemsel ol
mayan olarak kalr. Sanatta politik hedef, sadece estetik biim
de ortaya kar. H atta sanat kendini adam bir devrimci olsa
bile devrim pekala yaptn iinde olmayabilir. Devrim ncelikle
znenin iindedir. Sanat ile toplumun ortak noktas znedir.108
Sanat dnyay deitiremez. Yalnzca bu yolda insanlarn bilin
ve itkilerini deitirmeye katkda bulunabilir.109
Sanatn devrimciliinin, onun ii snf veya devrim iin ya
ratlmasyla ilgisi yoktur. Bir sanat yaptnn devrimciliinin tek
ls ieriin ne lde biime dntdr. nk estetik
106David Held, Introduction to Critical Theory, s.83
107 bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, s.94-95
UIBbkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.96
109 bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.45
biim ayn zamanda kelmi, birikmi ieriktir. Sanatn siyasi
potansiyeli yalnzca estetik boyutu iindedir. Onun praxis ile
ilikisi dorudan deil, dolayml ve yanltcdr. Sanatn politik-
lii dorudanlat lde, radikallii ve deitirme potansiyeli
geriler. Bu adan bakldnda, Baudelaire ve Rimbatdnun i
irlerinde, Brechtin didaktik oyunlarna oranla ok daha ykc
bir politik isyan vardr.110
Marcuse, bir yandan sanatn politika tarafndan arasal kul
lanmna kar karken, dier yandan da estetikte politik olan
kefeder ve ne karr. Onun bu yaklam Schillerin "oyun
kuram"ndan yola kar. Schillere gre, insan iki temel drtye
sahiptir: Duyusal drt ve biim drts. Duyusal drt, insa
nn fizik varlndan ya da duyusal doasndan ileri gelir. Biim
drts ise, insann m utlak varlndan ya da onun aklsal do
asndan kar.111 M arcuseye gre, bu iki drtnn ilikisi, yer
leik uygarlkta, bir ztlk ilikisi olmutur. Uygarlk bu iki dr
ty uzlatrmak yerine, duyusall akla boyun edirmitir. Bu
atma zmlenmesi gereken bir atmadr. nsan varoluu
nu temelde etkileyen kalc gc yalnzca drtler tadklar
iin, iki drt arasndaki byle bir uzlama bir nc drt
nn ii olmaldr. Schiller bu nc arac drty oyun drt
s olarak tanm lar.112 Duyusal drt deimenin olmasn, za
mann bir ierie sahip olmasn ister. Biim drts zaman
ortadan kaldrmay, hibir deimenin olmamasn ister. Kendi
sinde her iki drtnn bal olarak etkide bulunduu oyun dr
ts, zaman zamanda ortadan kaldrmaya, oluu mutlak var
lkla, deimeyi zdelikle birletirmeye aba gsterecektir. Bir
yandan bir duyu varl olan insan, deimenin ve oluun iinde
bulunmakla, buna karlk gelen bir drtye, duyusal drtye
sahiptir. te yandan, bir akl varl olmakla, yani bilme, kavra
ma, biim verme yetisine sahip olmakla, bu yetisinin etkinlikle
riyle uygun decek bir baka drtye, biim drtsne sahip
110 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s. 12-13
111 .Naci Soykan, "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans", s.43
112 Herbert Marcuse, Eros ve Uygarlk, ev: Aziz Yardml, dea Yaynlar, stan
bul, 1985, s.206-207
olur. Bu iki drtnn ortak etkime alan, yani oyun drts, bir
yanda zaman zaman olarak ortadan kaldracak, te yanda de
imeyi zdelikle birletirecektir.113
Aslnda bu ikisi, ayn eyi bir kez bir ucundan, bir kez de di
er ucundan balayarak sylemekten baka bir ey deildir. Z a
mann zamanda ortadan kaldrlmas, zamann sanki yokmu,
gemiyormu gibi yaanmasdr; tpk oyunda olduu gibi. Yine
oluun m utlak varlkla ya da deimenin zdelikle birletiril
mesi de kendisinden geercesine bir seyir halinde bulunan insa
nn bu estetik tavrndan baka trl anlalmamaldr. Oyun
drts, dnsel-aklsal olmas bakmndan rastlanty ortadan
kaldrr. nk dnsel olanda tam belirlenmilik olacandan
rastlant olamaz, te yandan oyun drtsnde ayn zam anda bir
duyusallk da olduundan, o, zorunluluu da ortadan kaldrr.
nk deimenin olduu duyusallkla zorunluluk birbiriyle ba
damaz. Birbirine kart bu iki alan hem hayrlamakla hem de
evetlemekle, oyun drtsnn kendisi, ona sahip olan insan, bu
her iki alan karsnda bamsz ama onlara malik, tam ve zgr
yapar. nsan ne yalnzca madde ne de yalnzca ruhtur. nsanln
yetkinlemesi olarak gzellik, ne tmyle sadece yaam ne de t
myle sadece biim olamaz. Gzellik her iki drtnn ortak nes
nesidir, yani oyun drtsnn nesnesidir.114 Schiller, bunu yle
ifade eder: "nsan, szcn tam anlamyla insan olduu yerde
yalnzca oyiar ve o, oynad yerde ancak tam insandr".115
Marcuse, sanatn oyunla bir tutulmasn toplumsal-politik
bir adan deerlendirir. Schillerin "gzelliin insan zgrle
gtrmesi" biiminde dile gelen dncesindeki zgrlk kav
ramn politik bir sorun olarak grr. Gerekten de sorun poli
tik bir sorundur. Oyun, insan iindeki yaamak durum unda ol
duu gerekliin belirlenimlerinden zerkletirebilir; insan va
roluunu koullu olmaktan koulsuz olmaya doru ynlendire
bilir. Schiller belirtm ektedir ki, politik sorunu zmek iin, "es
113.Naci Soykan, "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans", s.44
114 .Naci Soykan, a.g.y., s.45
115 Friedrich Schillerden aktaran .Naci Soykan, a.g.y., s.45
tetik iinden gemelidir, nk o zgrle gtren gzelliktir.
Oyun drts bu kurtuluun aracdr".116 M arcusee gre z
grl elde etm ek demek olan uyumun salad kurtulu, bi
reysel deil, daha ok toplumsal bir kurtulutur ve bu bakm
dan "bir uygarlk ilkesi olarak" grlmelidir. Ancak bu bireysel
ile toplumsal ya da evrensel "doyum" arasnda bir uyum salan
maldr. Bu uyumu gerekletirecek olan da "estetik"tir. M arcu
se burada, Schillere dayanarak estetiin devrimci bir nitelii
olduunu vurgular: "Estetik kltr, alg ve duygu kipinde b
tnsel bir devrimi ngerektirir ve byle bir devrim ancak uygar
lk en yksek fiziksel ve zihinsel olgunlua ulatnda olanakl
olur." stelik bu devrim, zneyi darda brakan bir devrim de
ildir.117 Uygarln bu en yksek durumunda, toplum dzeni
nin temelinde "zgr doyum" bulunacaktr. Dzen, ancak bi
reylerin zgr doyumlar zerine kurulmu ve onun tarafndan
srdrlyor ise zgrlk ieren bir dzendir.118 Oyunun temel
ilke olarak alnd bir toplum dzeni, insanlar zerinde "bask
c olmayan" bir kltr yaratmakla insann zgrln ger
ekletirmi olacaktr. M arcusenin Schillere dayanarak geli
tirdii oyun kuramnda, yalnz sanat deil, tm insan etkinlikle
ri, rnein alma bile bir oyun olarak dnlr. Bu kuram,
insann btn zorluklarnn ortadan kalkaca varsaylan topik
bir toplum iin ngrlr. Ancak bu topya toplumsal olmak
tan ok estetik bir topyadr.119
Frankfurt Okulunun sanat ile toplum arasndaki ilikiyi bu
ekilde ortaya koymas, bu ilikinin reddedildii veya zneden
nesneye doru gereinden fazla idealist bir ekilde yorumland
anlamna gelmemelidir. A dornonun estetik dncesinin te
melinde zne-nesne ilikisinin keskin diyalektii yatar. Adorno
iin sanat yaptnda kendini ortaya koyan zne, klasik kuramn
ne srd gibi, bir Tanr, kendisi iin bir varlk, egemen ve
116 bkz. Herbert Marcuse, Eros ve Uygarlk, s.207
117 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.208
118 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.211
119 bkz. .Naci Soykan, "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans", s.52
kendi kendine yeterli bir varlk deildir. Sanat yaptnda ifade
sini bulan znellik, ona, yaptn en zel hareketlerinde durula-
abilen ve biim ve tekniinde sre iinde kelen ok farkl
toplumsal deneyimlerin bir billurlamas olarak grnyordu.
stelik, unutm am ak gerekir ki, toplumsal olann ierdii nes
nellik ou zaman sahte bir nesnelliktir; nesnellik kisvesi altn
da ikiyzl bir znelliktir. Dolaysyla, nesnel ya da znel olma
durumu tek bana bir nitelik deildir. Asl nemli olan neyin
doru ya da yanl olduudur.
Bu ayrt etmeyi mmkn klan da eletiridir. Eletiri, mona-
dolojik zerkliine kesinlikle sayg gsterdii yaptn iselliine
dalarak, znenin ann toplumsal elikilerini nasl absorbe et
tiini ve yaptnda nasl biimlendirdiini deifre etmeyi amalar.
Adorno bunu en yetkin biimde Beethoven mzii ile a ara
sndaki ilikide rnekler. Bu iliki, an gerekliinin mzikte
"taklit" edilmesi ya da "yansmas" olarak deil, zerk bir ekilde
gelien Beethovenin mzii ile ann nesnel dncesi arasn
da bir birlikte olu, hatta bir etzllk olarak tanmlanr.
A dornonun nerdii, Beethoven mziinin yapsyla, a
nn toplumu arasndaki ilikinin koulunun, Beethovenin te
mel sezgi biimlerinin, toplumsal snfnn dncesiyle dola-
ymlanm oluudur. Ancak o, sanat ile toplum arasndaki iliki
de diyalektii srekli koruyarak, ilikinin mekanik bir yansma
ya indirgenmesinden kanmtr. Adorno, an toplumsal e
liki ve gerilimlerinin yaptn isel m ekanna olan yolculuunu
izleyip, sanatnn bu nesnel eleri, tam am en zerk bir geli
me iinde absorbe ettiini saptamtr. Byk sanatnn "Ben"i,
d dnyann deneysel gereklerine boyun emeyen, eserin nes
nelleme sreci yoluyla nesnel kimlie kar olular ve glk
leri kontrol altnda tutan ve verili gereklii aan kollektif bir
eilimi ileri sren gl bir "Ben"dir. Dolaysyla estetiin bir
"glge alan" olarak deerlendirilmiyor oluu, onun toplumsal
olan ile hibir bann olmad anlamna da gelmez.120
12u bkz. Nicolas Tertulian, "Lukacs-Adorno: La Reconciliation Impossible", Re-
vue d Esthetique, Say: 8, Editions Privat, Toulouse, 1985, s.71-72

JZQ_
Frankfurt Okulu iin sanatn zerklii ve toplumsall vaz
geilmez iki zelliidir. Birbirlerine kart gibi grnseler de,
aslnda ancak ve ancak birlikte varolabilirler. Bir baka deyile
sanatn toplumsall, zerkliine ve zerklii de toplumsallna
baldr. Biri olmadan dieri de varolamaz. Bu nedenle, Frank
furt Okulu, sanatn bu iki yann birden ayn nemle vurgulama
yan eilimlere her zaman kar olmutur. Okul dnrleri, bir
yandan sanatn toplumsalln geri plana iten modernizm iin
deki baz avant-garde eilimleri eletirirken dier yandan da, sa
natn zerkliini gzard eden sosyalist gerekilik ya da genel
anlamda ortodoks marksist estetikle hesaplamalardr.
Dadaist eylem ve doalama edebiyat, avant-garde izginin
modernizmden ayrld rneklerdir. Bu yaklamlar, moderniz-
min hl geerli sayd baz estetik kategorileri reddederler.
Bunlarn en nemlisi eser (yapt) kavramdr. Avant-garde ya
ptlar ayn zamanda yapt kimliini bir reddedi ierirler.
Frankfurt Okulu iinse her yapt bir toplumsal antitezdir. Bu
avant-garde eilimler, ayn zamanda artistik yntemlerin aklc
seimi kavramn boverirler. Doalama edebiyat, olumsuzla-
ma ilkesi yerine, anlk ifadeyi ne karr. Srrealizmin, rom an
tik dnemin "Benin kendini ifadesi kavramndan etkilenmesi,
estetik modernliin modern-ncesi temalar da yrrle koy
ma abasn gsterdiini kantlar. Ancak avant-garde yaklam
lar, bunu modernizmin genel izgisinden farkl olarak estetik
saflk kavramn es gemeye kadar geniletirler. Politika, psiko
loji, ahlak gibi modernizmin estetik alandan izole ettii boyut
lar, yeniden estetiin iine alnrlar. D aha ak bir deyile ay
rmlar reddedilir; nk bunlar, burjuva toplumundaki yaban
clamann nedenlerinden biri olarak grlr. Alglama sz ko
nusu olduunda, avant-garde hareketler modernizme btny
le kart olmayan bir tavr alrlar. Ancak ondaki eilimlerden
birini ne karrlar. M odern yaptlar da toplum da bir ok ya
ratmay amalarlar. Fakat ok, arkasndan yapta younlama
nn geldii bir ilk tepki olarak ngrlr. Dadaist eylemin ama

l i
c ise oku mmkn olan en yksek dzeye kararak toplum da
dorudan bir deiimi kkrtm aktr.121
Okul dnrlerinin marksist estetikle ilgili ciddi eletirileri
vardr. Bunlarn bazlar, zellikle A dornonun Lukacs ve
Brecht ile olan tartm alarnda ele alnmt. Bu nedenle bu b
lmde zellikle M arcusenin marksist estetik eletirileri zerin
de durulacaktr. M arcuseye gre, marksist estetiin temel tez
leri unlardr:
1. Sanat ile maddi koullar (altyap), sanat ile retim ilikile
rinin btn arasnda bir belirlenmilik (determinizm) ilikisi
vardr. retim ilikilerindeki deiimler, styapnn bir paras
olan ve tm dier ideolojiler gibi toplumsal deiime gre ba
zen geride, bazen ileride olabilen sanat biimlendirir.
2. Sanat ile toplumsal snf arasnda bir belirlenmilik ilikisi
vardr. zgn, gerek ve ilerici olan sanat ykselen snfn sana
tdr ve o snfn bilincinin ifadesidir.
3. Politika ve estetik, devrimci ierik ve sanatsal nitelik
uyumlu olmaya eilimlidirler.
4. Sanat ykselen snfn gereksinim ve karlarm dile ge
tirmek durumundadr.
5. nite olan snf ve onun temsilcilerinin rettikleri sanat
dekadan sanattr.
6. Toplumsal ilikilere en denk den sanat biimi olarak
gerekilik doru olan sanat biimidir.122
Ortodoks marksist estetiin bu tezlerinin her birinin dile
getirdii ortak nokta, toplumsal retim ilikilerinin sanat yapt
larnda temsil edilmesi gereidir. Bu estetik zorunluluk, altya-
p-styap ilikisinden dom aktadr. Bu ema, maddi temeli
tek hakiki gereklik olarak deerlendirerek, maddi olmayan
gleri, zellikle bireysel bilin ve bilindm ve onlarn politik
ilevlerini deersizletirir. Bu ilevler, bazen geriletici, bazen
zgrletirici olabilir, ama onlar her koulda maddileebilen
121 bkz. Peter Burger, "Lanti-avant-gardism dans lesthetique d Adorno", Revue
d Esthetique, Say: 8, Editions Privat, Toulouse, 1985, s.88-89
122 bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.16-17
bir gtrler. Tarihsel materyalizm, znelliin bu gcn g-
zard ettii lde, vlger materyalizme yaknlar. Genelde
marksist dncenin ve zelde marksist estetiin en nemli so-
123
runu budur.
M arcuseye gre, bu koullarda ideoloji, Engelsin rezervle
rine karn, saf ve basit bir ideolojiye dnr. znellik alan
nn bir btn olarak deersizlemesi, sadece znenin ego cogi-
to (dnen ben, aklsal zne) olarak deersizlemesini deil,
ayn zam anda duygu ve dlerin deersizlemesini de berabe
rinde getirir. Bireylerin znellii, bilinleri ve bilindlar, s
nflarnn bilinci iinde erimeye eilimlidirler. Bu yaklam,
devrimin vazgeilmez bir nkoulunun gzard edilmesidir.
nk radikal bir deiim gereksinimi, kklerini bireylerin z
nelliinde, akllarnda, tutkularnda, amalarnda bulmak zo
rundadr. Bu, marksist kuramn ortaya kard ve karsnda
mcadele verdii eylemeye teslim olmas anlam na gelir. z
nellik, nesnelliin bir kk parasna dnr ve bakaldr
biiminde olsa bile, kolektif bilince yenik der. Marksist kura
mn determ inist olan yan, kendisinin toplumsal varolula bi
lin arasnda kurduu ilikide deil, fakat onun bireysel bilin
cin zel ieriini ve dolaysyla znelliin devrimci potansiyeli
ni paranteze alan indirgemeci bir bilin kavramna sahip olm a
sndadr.124
Bu evrim, znelliin bir burjuva kavram olarak yorumlan
masyla daha da g kazanmtr. Bu nokta marksist dnce
nin en ciddi felsefi hatasdr. Kavramn tarih iindeki konumu
bir yana, aslnda bu, burjuva toplum unda bile doruluundan
phe edilecek bir tezdir. znelliin iselliinin onaylanmasyla
birlikte, birey, deiim deerleri ve ilikileri ann dna ka
bilir ve burjuva toplumunun gereini baka bir varolu boyutu
na gemek iin terk edebilir. Bu ka egemen olan burjuva de
erlerinin geersizlemesini glendirir. zgrletirici znellik,
bireyin isel tarihinde snfsal konum undan kaynaklanmayan
123 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.17
124 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s. 18
birok deneyimle beslenir. Elbette, bireyin tarihinin nemli k
e talan snfsal konumlaryla belirlenir. Ancak, snfsal konum
bireyin kaderinin tek deikeni deildir.125
M odern estetiin kaderini ya da kadersizliini, Terry Eagle-
ton, Adorno zerine yazd bir yazda ok gzel ifade etmitir:
"Modemizm, sanatn sessiz bir i kartla zorlanmasdr ve bu
i kmazn kayna, burjuva toplumunun iinde, tezat tekil
eden materyalist toplumsal konumdur. Kltr, retim yaps
nn derinliklerinde kilitlenmitir. Am a, bunun bir etkisi de,
onun belirli bir ideolojik zerklie ulamasdr. Bylece, su or
ta olduu toplumsal dzene kar konuabilir. Sanat bakal
drya iten bu su ortakldr. A m a bu bakaldry rahatsz
edici bir polemikten ok ac eken, etkisiz, resmi bir jeste d
ntren yine bu su ortakldr. Sanat, sadece, kendini reten
koullarn kesin bir eletirisini yaparsa geerli olabilir. Sanat,
bu koullardan kendini ayrcalkl bir yabanc kldnda der
hal kendisini geersiz klan bir geerliliktir. Kart olarak, sanat
kar kt ile ne kadar derinden uzlatn onaylarsa, o ka
dar gvenilir olabilir. Fakat bu dnceyi ilerletmek de bu g
venilirlii zayflatr. Modernist sanatn sorunsal doas, estetik
almann zgr doasna ilikin yaral ve iniltili zerklii, p a
zarda bir rn olarak ilevsizleen zerklie kar koymaya e
virme abasnda yatar. Onu kimliksizlie m ahkum eden, kendi
iindeki maddi koullarn dayatmasdr. Sanat ya kendini ta
mamyla iptal edecek (avant-garden korkusuz stratejisi) ya da
kendi olanakszln kendi iine ekerek, yaam ve lm ara
snda gidip geliyor gibi grnecektir. "126
Adorno iin sanat, varolmann ideallemi bir krallndan
ok, gereklemi bir kartldr. H er rn kararllkla kendi
ne kar alr ve o, eitli biimler iinde bir btndr. O, saf
zerklii hedefler, ama heterojen bir ivme olmadan hibir ey
olmayacan, yok olup gideceini bilir. rn, ayn btnde
hem kendisi, hem de toplum iin varolur. O, her zaman, eza-
125bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.19
126 Terry Eagleton, "Auschwitzden Sonra Sanat1', Edebiyat&Eletiri, Say: 2/3
1993, s. 107
manii olarak hem kendisi hem de bir bakasdr. Ciddi lde
tarihine yabanclam, ama tesinde bir stnlk dzeyinde
yerini almakta yeteneksizdir. Sanatsal akl, geree m dahale
den vazgeerek kendi iin belirli bir masumiyet itibarn tercih
eder. Ama ayn zamanda btn sanatlar, toplumsal baskyla
yanklanr ve tam anlamyla sulu olurlar; nk mdahale et
meyi reddederler. Kltr, bir anlay btnl iinde, hem
gerek hem yanlsama hem alglama hem de yanl bilinliliktir.
Btn ruhlar gibi, kendi iin varolmann narsistik aldatmaca
sndan azap eker. Ama kltr, bunu etrafndaki rahatlam
dnyada, byle kendi olmaya ilikin iddialar olumsuzlayacak
bir ekilde yapar. Aldatma, sanata ait tek varolu biimidir. Bu,
ona aldatmay savunma yetkisini vermek deildir. Eer sanat
yaptnn ierii bir yanlsama ise, bir ekilde gereklidir ve by-
lece yalan sylemez. Yanlsama olmayann yanlsamas olduu
srece sanat gerektir.127

4.3 Mzik
Frankfurt Okulu dnrleri, kuramn genel btnsellii
iinde sanat anlaylarn gelitirirken, zgl sanat alanlar ze
rine de almlar ve her sanat alannda mmkn olduu l
de tavrlarn somutlamaya aba gstermilerdir. Bu nedenle,
Frankfurt Okulunun belirginlemi bir estetik anlayndan, sa
nat felsefesinden ve sanat sosyolojisinden sz edilebilecei l
de, mzik felsefesinden, mzik sosyolojisinden ve edebiyat
sosyolojisinden de sz edilebilir. Bu abann en belirgin olduu
alanlardan biri mziktir ve bu, youn olarak A dornonun eseri
dir. Adorno, felsefe eitiminden nce, Viyanada mzik eitimi
alm ve tm yaam boyunca bu alandaki almalarn srdr
mtr.
A dornoya gre, kltrel grngler her alanda olduu gibi
mzikte de ne tam olarak ayr ve bamszdr, ne de yalnzca
bir yansmadr. Gnm zde mziin toplumsal gereklikten
ayr ve bamsz olabilmesi ise her gn daha da artan bir tehdit
127 bkz. Terry Eagleton, a.g.m., s.107
altndadr. ou mzik tr, yaadmz dnem de, bir m eta
karakteri tamakta; mzik kullanm deerinden ok, deiim
deeri olarak ortaya kmaktadr. G erek ikilem, hafif mzik
ile ciddi mzik arasnda deil, piyasa ynelimli mzik ile byle
olmayan mzik arasndadr. Bugn pazar ynelimli olmayan
mzik, ou insan iin kavranabilen ve tadna varlabilen bir
mzik deilse, buna dayanarak, bu tr mziin nesnel biimde
reaksiyoner olduunu sylemek yanl olur. Kuram gibi mzik
de, kitlelerin varolan bilin dzeylerinin ilerisini erek edinebil-
m elidir.128
M artin Jay, popler mziin tketicisinin "ocuklatrlm"
bireyler olduunu iddia eder:
"Yalnzca beslenme gereksinmesi geliebilmi ocuk yataki in
sanlar gibi, mziin bugnk dinleyicisi olan kiiler, mzii
duyabilme yeteneklerinin gerilemesi sonucunda, yalnzca daha
nce duymu bulunduklarnn bir tekrarna tepki verebiliyorlar.
Baka bir deyile, yalnzca yaanm bir gemiin iinde yaaya
biliyorlar. Tpk ocuklarn yalnzca parlak ve gz alc renkleri
farkedileri gibi, mziin bugnk dinleyicisi olan bu kiiler de,
renklendirme oyunlarna hayranlkla kaplyorlar, bu oyunlarn
heyecanlandrc izlenimlerinin ve mzikteki bireysellemesi gibi
grnen parlaklklarn aslszln ayrmlayamyorlar. "129
Adornoya gre, standartlam a ve szde-bireylik popler
mziin en nemli zelliklerini oluturuyordu. Mzikte all
m ve bilinen eylerin alglanmas kitle dinleyicisi iin esas
oluyordu. Bu, daha gelikin dzeyde bir zihinsel dinleme ve iz
leme yerine, kendisi bir ama durum una gelmi mzik dinleme
biiminin olumasna yaryordu. Belirli bir forml bir kez tuttu
mu, endstri bunu tekrar tekrar kullanp duruyor, ortala hep
bu ayn eyin benzerlerini sryordu. Sonuta ise, mzik bir
tr toplumsal maya olarak igrmeye mecbur braklm olu
yordu.130 Bu tarzda "mayalanm" toplum, "atomsal", blne
128 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.264
129Martin Jay, a.g.y., s.275
130 bkz. Martin Jay, a.g.y, s.277
mez bir yapya sahip olur. Ve iktidar, onu istedii yne srk
leyebilir.
A dornoya gre, mzik doal deil tarihsel bir grngdr.
Bat mziinin geleneksel tonalitesinin herhangi baka bir m-
ziksel biimden daha doal olduu ileri srlemez; aynen bir
toplumsal dzenin dierinden daha doal olduunun ileri sr
lemeyecei gibi. Geleneksel tonalite mziin gelimesinin sade
ce belirli bir aamasn temsil eder. Toplum, sadece belirli bir ke
simin bilinci olarak deil bir btn olarak mzikte ierilmitir.
Ve estetik liyakat ve toplumsal ierik birbirinden ayrlamaz.131
Adorno, mziin bir sre olarak diyalektik analizini yle
yapar:
1. retim; yaratm a sreci. Gerek mziksel zne birey de
il, yaratcnn bireysel yetenekleri ile ona gemiten miras ka
lan her eyin bir toplamdr,
2. Yeniden-retim. nceleri mzik d bir gelime olarak
deerlendirilen teknoloji, yaratm srecinde kullanlmakla m
ziin isel geliimi ile bulumutur. Eer sanat yapt kendisinin
yeniden-retimine dnyorsa, yeniden-retim de sanat yap
tna dnebilir,
3. Alglama. Mzie aklc ve eletirel bir tepki verebilme
yetenei her geen gn azalmaktadr. Bunun nedeni, kitlenin
srekli olarak daha nce alt, altrld biimlerin bombar-
13^
dmam altnda kalmasdr.
Adorno, retim ve alglama asndan nc mzik ile pop
ler mziin farklarm yle aklar:
retim asndan nc mzik;
H er ayrnt, kendi mziksel anlamyla somut btne bal
dr. Tem alar ve ayrntlar btnle ok sk bir biimde i iedir.
Temalar dikkatli bir ekilde gelitirilmitir. Ayrntlar, btn
etkilemeden deimezler, neredeyse btn ntasarlarlar.
Uyum ve tutarllk, biimsel yap ve ierik (tem alar) arasnda
131 bkz. Martin Jay, Adorno, s.136
132 bkz. Martin Jay, a.g.y., s. 137

TL
gerekleir. Eer standart planlar uygulanrsa (rnein dans
iin), bu tercih btn iinde de nemli bir rol oynar. Yksek
teknik beceri normlar vurgulanmaya allr.133
retim asndan popler mzik;
Mzik kompozisyonu tandk, bildik yollar izler. zgnlk
dzeyi yetersizdir. Btnsel yap ayrntlara bal deildir ve
onlara bal olarak deimez. Melodik yap katdr ve kendini
srekli yineler. Arm onik yap hazr planlar zerine kuruludur
ve ok da gelikin deildir. Kartlklar yaptn yapsn etkile
mez ve temalar gelitirmez. Vurgu daha ok ses, renk, ton ve
ritmin bileimi zerindedir. Doalamalar snrldr. Ayrntlar
birbirlerinin yerine geebilir. Yeni ve zgn norm lar yerine
egemen norm lar tercih edilir.134
Alglama asndan nc mzik;
Mziin btnn anlamadan, paralar anlam ak olanakl
deildir. Btn, ayrntlarn anlalmasnda ok etkilidir. Tem a
lar ve ayrntlar ancak btnle iliki iinde anlalabilir. Mzi
in anlam sadece bir farkna varma, rnek olarak baka bir
parayla zdeletirme biiminde kavranamaz. Mzik bir aba
ve younlama gerektirir. Mziin estetii, gnlk yaamn s
rekliliini krar ve hatrlamay tevik eder.135
Alglama asndan popler mzik;
Btn, paralarn alglanmasn ve onlara verilen tepkileri
yeterince etkileyemez. Tepkiler genellikle paralar zerinedir.
Mzik, kolay anlalabilir trler eklinde standartlamtr. B
tn daha alglama ncesi bilinmektedir. Mzik dinlemek pek
nemli bir abay gerektirmez. Dinleyici mziksel deneyimin
gerekleecei baz modellere artlanmtr. Btn deil, tarz
ve ritim nemlidir. D aha nceki mziksel deneyimlerle balan
t nemlidir. Mziin anlam kabullenmeyle sonulanan bir far
kna varma eklinde kavranr. En iyi, en baarl mzik srekli
133 bkz. David Held, Inlroduction to Critical Theory, s.101
134 bkz. David Held, a.g.y., s.102
135bkz. David Held, a.g.y., s.102
tekrar edene uyumlu olandr. Mzik, toplumsal bilin zerinde
uyutucu bir etki brakr. Gnlk yaamda sreklilii glendirir
ve eylemi yaps unutkanl tevik eder.136
. Naci Soykann belirttii gibi, her sanat gibi bir gereklik
grn olan mzik, grn deil de gerekliin kendisi
olunca, artk ideoloji olur. Bu durum mziin kendisini top
lumda kullandrmas durumudur. O zaman mzik toplumsal ol
maz. Ancak toplumsal eilim mzikte yanklannca, mzik top
lumsallar.137 "Sanat yaptlarnn toplumla bants Leibnizin
monadlarna benzer: Kapsz ve penceresiz. Dem ek ki, toplum
olmakszn, kendini bilir olmak iin, bu bilin daima ve zorun
luca topluma elik etmeksizin, yaptlar ve ayn zamanda kav
ram dan uzak mzik, her durum da toplumu tasavvur eder. una
inanmak istenir: Kavramdan uzak mzik ne denli derinse, top
luma o denli az gz krpar."138 Hibir m onadn darya alan
penceresi yoktur. Ama her m onad tm dierlerinde olan biteni,
yani dnyay bilir. nk birindeki olan biten, yani onun tasav
vur ettii ne ise tekilerin tasavvur ettii de odur, ayn eydir;
arada sadece tarz fark vardr. Mziin kavramdan uzak olmas,
onun kendini kolayca ele vermemesi demektir. Derinlii olan
bu mzikte toplumsal olan dibe kmtr. Bestecinin toplum
sall bu keltide sz konusudur, yoksa popler mzikte de
il. Popler mzik varolan, nesnel gereklii yeniden retir.
Toplumla uyuma, anlama durum unda mzik ne zerk ne de
zgrdr. zgrlk iin anlamann iptali gerekir. Bu iptal de
ancak ve ancak mzik (sanat) tarafndan yaplabilir, kar taraf
tan deil. Efendisinin azat ettii kle asla zgr deildir, yalnz
ca azatldr. Toplumsal olan mziksel biimlerde iselletiren
mzik, bu suretle toplum a kar kar. Mzik bu iselletirmede
ve toplumla kavgal olmasnda kendi zerkliini elde eder, top
luma kaytsz olmada deil. Mzikte nesneleen toplum, artk
mziin hakikatidir, toplumsal hakikat deil. Ama mzik, bu
136 bkz. David Held, a.g.y., s.103
137. Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Adomo ile Bir Yolculuk, s.71-72
118 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.73
kendi hakikatini toplum a geri verir. Bu bakm dan mzik sosyo
lojisi, ideolojik ierikle ve mziin ideolojik etkisiyle ilgilendii
lde, toplum un eletirel bir retisi olur. Bu mzik sosyoloji
sine mziin hakikatini aratrm a ykmll ykler. H er ne
kadar geleneksel mzikte, bu mziin devrimci olduu dnem
lerde isel hakikati aratrm a olana grece varsa da, Ador-
noya gre, bu aratrm ann asl yeri, "yeni mzik"tir. 20. yzyl
mziinde en kkten yenilik, "atonalite" ve "on iki ton teknii"
ile yaplmtr. Bunun balca yaratcs Schnbergdir. Schn-
bergin rencileri Alban Berg ve A nton W ebernden baka St-
rawinsky de bir zaman bu yolu izlemitir. "Yeni mzik" deyimi
Adornoda az da olsa, gemite dnemini tamamlayan bir tarz
dan sonra ortaya kan mzik anlamnda da kullanlm olmas
na karn, asl bu atonal mzik anlamnda grlr.139 "Yalnzca
yeni mzik, kendi hakikat ieriinin bilgisine izin verir."140 Bir
mzik felsefesinin olana iin olan mzik de ayn mziktir.
"Bugn mzik felsefesi, ancak yeni mziin felsefesi olarak ola
nakldr."141
M artin Jaye gre, Adorno, Schnbergin atonalite alannda
gerekletirdii gelimelerin, ada toplumun zmlenmemi
uyumsuzluklar karsnda uzlamac bir tutum taknmann red
di anlamna geldiini ne srer. Schnbergin er-
ken-davurumcu dnemindeki mziin aslsz uzlama srk
lenmekten uzak kalmaya altn savunur. Ancak gerek bir
sanatda grlebilecei gibi, Schnbergin, kendi bilincinde de
olsa, bilinlenmemi itilerin nne set ekmeyerek, bunlara
toplumsal gereklikteki uyumsuzluklar davurma olanan
kazandrdn syler.
"Fakat bu arada atonalite ne pahasna olursa olsun tonalite
den kurtulma abasna da girimi bulunduu iin, salt bir
keyfilik olmaktan kp, on iki notadan herbiri seslendirilme
dike bir notann ikinci kez yinelenmedii on iki ton dizilenme-
139 .Naci Soykan, a.g.y., s.74-75
14UT.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.76
141 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.76
sine dayanan yeni bir dzen oluturmutur. Byle bir gelime
sreci iinde Schnbergin kendi zel itkilerini, bir besteci ola
rak, yeniden klasik gelenekle balant kurulabilecek biimde
nesnelletirmesi, mziin dndan bir basknn zoruyla deil,
Schnbergin erken dnemindeki mziin diyalektik rn
olarak gereklemitir. Schnbergin yapt, mziin mant
iine ekilerek, dardaki toplumsal glerin basksna kar,
bir oranda da olsa, sanatsal retimi korumak olmutur. A n
cak, on iki perde tekniine ynelmeyi kendi kulandaki m-
ziksel arayn arl ile yapamayanlar iin bu mzii bu m
zik olarak yapmak olanakszdr.''142
Szck anlamyla sesler arasndaki uyum dem ek olan arm o
ni, geleneksel tonal mziin temel bir esidir. Tonalitede, ok
ve farkl sesler, bir mzik parasnda bir ana ton ekseni etrafn
da birletirilerek uyum elde edilir. Bu ana ton, ayn zamanda
egemen tondur; oklukta birlii salayan edir. Bu ekilde an
laldnda her armoni, bir egemenlik ilikisinin sonucudur. Bu
tonal dzeni ykarak, kromatik143 dizideki on iki notaya yeni bir
sralama getiren Schnberg, 20. yzyl mziini tem elden etki
ler. Bu yeni teknie "on iki ton teknii" adn veren Schnberg,
eski mziin armonisi yerine kontrpuan144 koyar. Tonalitede
ana tonun teki tonlar stne egemenlik kurmas, tonlar ara
snda elikinin, uyumsuzluun ortadan kalkmas, geleneksel
diyalektikte tez-antitez atmasnn sentezde ortadan kalkma
sna karlk olurken; atonalitede armoninin enkaz zerine ku
rulan kontrpuandaki dinmeyen amansz atma, negatif diya
142 Martin Jay, Diyalektik imgelem, s.264-265
143 "Kromatik: ...yarm tonlardan oluan ses dizisini tanmlar. Byle bir dizide
birbirini yarm ses farkla izleyen iki komu sesin oluturduu arala kroma
tik aralk denir. Kromatik tr, kromatik aralklarn belirli bir yntem iinde
kullanld mzik trdr. Dou mziine zg bu yntem 16. yzyldan
sonra Bat mziinde grlmeye balad. Schnberg, bir oktav on iki eit ara
la blerek 'on iki ton adn verdii kromatik sistemi gelitirdi." Vural Szer,
Mzik ve Mzisyenler Ansiklopedisi, Remzi Kitabevi, stanbul, 1986, Cilt: 1,
s.418
144 "Kontrpuan: Bestecilikte, akortlara dayal armoninin yerine, zaman beraberli
inden yararlanarak birok ezgiyi st ste getirme sanat. Bir anlamda ezgiye
ezgiyle yant varma teknii." Vural Szer, a.g.y., Cilt:l, s.407
lektikteki sentezsiz, sre giden elikiye karlk olur. Ador-
nonun Schnbergin mziine alk tutmas bundandr.145 Sc-
hnberg, yalnz bir besteci deil, ayn zam anda bir kuramcdr.
Onun retisi kompozisyon retisidir. Yntemi, yani on iki
ton teknii, tm kompozisyon boyutlarn kapsayan btnleyici
bir yntemdir. A dornoya gre, "on iki ton teknii, resim yapar
ken palet stndeki boyalarn bir dzenleniine benzer."146 D e
mek ki tuvalde kullanlacak renkler nceden belirlenecektir.
Hem de iyi bir palette bu belirlenimin tam olmas beklenir.
Mzikte ise rengin yerini ton almtr. Ancak tonlarn bu belir
lenimi, bu mzii, yaratcln ortadan kalkt mekanik bir m
zik yapmaz. Nasl renkler henz palette ise ve onlarn tuvale na
sl aktarlaca bilinmiyorsa ve bunun iin tkenmez olanaklar
varsa, ayn ekilde, belirlenen on iki notadan hangi dizinin olu
turulaca yine tkenmez olaslklaryla bestecinin yaratma g
cnde bulunur. Bu nokta, artk, A dornonun felsefesinde mzi
in ne denli nemli bir yer tuttuu aktr. Mzik ile felsefe ara
sndaki iliki Adornoda mziin merkezde olduu bir ilikidir
nk negatif diyalektie ilham veren atonal mziktir.-147
Schnberge getirilen en nemli eletirilerden biri entelek-
talizm eletirisidir. Ancak bu eletiri ya entelektelliin isel
gcn nesneye dsal kalan dnmeyle kartrr, ya da mzi
i, kltrn eylemesine kar tm estetik medya iin zorunlu
olmas gereken entelektelleme taleplerinden tam am en ayrr.
Gerekte, Schnberg naif bir sanatdr. Onun en byk rehbe
ri irade d mziksel sezgileridir.148 Melodi eksiklii saptamas,
entelektalizm eletirisinin en temel dayanaklarndan biridir.
Oysa Schnbergin mzii ok melodik bir mziktir. Ancak o,
hazr formlleri tekrar etm ek yerine, srekli yeni formlar ret
mitir. M elodik imgeleminin tek bir melodiyle yetinmeyen bir
yaps vardr. Ayrca, mziin kendi nefesini izlemek, onu kst
145 bkz. . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Bir Yolculuk, s.81-82
146 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.82
147 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.82-83
148 bkz. T.W. Adorno, Prisms, s. 150
lamalarndan kurtarm ak Schnbergin en byk yeteneidir.149
Schnberg, pratik ve kuramsal olarak "tarz" kavramna her
zaman kar olmutur. Konu (tem a) ncesi bir kategori olarak
tarz yerine, mziksel dncenin zenle ilenmesi anlamnda
"idea" kavramn ne karmtr. H er aamada, temel olarak
"Nasl?" yerine "Ne?" sorusuna ncelik verm itir.150 Schn
bergin mzii entelektel deildir. Yalnzca mziksel zeka is
ter. Temel ilkesi "gelien deime"dir. H er eyin mantklca ge
litirilmesine, glendirilmesine ve dengeli bir biimde zm
lenmesine uralr. Tm aptalca retorik ve aldatc hareketler
kmsenir. Schnbergin mzii dinleyiciyi, ona imtiyaz tan
mayarak onurlandrr.151
Schnberge getirilen bir dier eletiri de deneysel olmaktr.
Bu eletirinin tem elinde sanatsal tekniklerdeki gelimenin or
ganik bir btnlk iinde ilerledii anlay yatmaktadr. Kendi
bana hareket eden, yeni bir ey kefeden herkes yalnzca gele
nee kar su ilemi olmakla kalmaz, ayn zamanda gsteri
ve yetersizlikle sulanr. Ancak, mzik de dahil olmak zere,
sanat yaptlar bilinlilik ve kendiliindenlik ierirler ve bu da
dorusal gelimeye aykr olmak durum undadr.152 stelik gele
nek, sadece ak seik grnen, fark edilmesi g olmayan de
il, ayn zamanda, o ana kadar bastrlm, gzard edilmi, bi
lin altna itilmi olan da ierir. Bu nedenle m odern resmin ya
da Schnberg ve Viyana Okulu mziinin gelenek d olduu
sylenemez.153
Adorno, Schnbergin mziinin en byk savunucusudur.
Onun mziinde kendi felsefesini imge olarak kefeder. A dor
no, Schnberg dnda dier baz besteciler hakknda da yaz
mtr. Bunlardan biri de Strawinskydir. Onun, Strawinsky ze
rinde durmasnn nedeni, Schnbergi nemsemesiyle ayndr.
Yani Strawinsky de bir dnem on iki ton tekniini benimsemi
149 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 152
150 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 153
151 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.154
152 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.154
153 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 155
tir. Bu mzikte Adornoyu tahrik eden udur: Hayrlayclk, ye
nilikilik, aklk, ikin doruluk, eliki, diyalektik. Stra-
winskyde belirleyici eliki, "hakikatsizlie gerek duyan haki
kat" elikisidir. "izofreni stne akln bir hilesi olan estetik
program olanakszl" Strawinskynin mziinde "iddet ve sa
natsal aralkta baka bir anlama dnr."154 Adorno, Stra-
winsky mziinde onun pathosundan kaynaklanan izofrenik
eleri yerenlere kar kmtr. Bu mzik asla izofrenik deil
dir. Tersine, izofrenik eler, ondaki akl salnn kefareti
dir. Rus asll besteci, Rus kltrnden kopmak iin yapt at-
lmlarda yine bu kltrn keltisinden beslenir. "zne katego
risi, Batya gre geri kalm Rusyada Batdaki kadar salam
biimde olumamt. zellikle Dostoyevskinin sradl,
Benin kendi kendisiyle zdesizliinden ileri gelir. Karamazof
kardelerin hibiri bir "karakter" deildir. Ge burjuva Stra-
winsky, znenin sonunda paralann merulatrmay byle
bir n-znellik zerinde sunar."155 Batl burjuva kltrnde z
ne zdeliine ok nceden varlmt (mzikte Beethoven) ve
o zamandan bugne bu zdelik oktan paralanmt. Dolay
syla yeni mziin zdelii Batda paralam olmas meru-
dur. Buna karn Rus kltrnde durum, Stravvinskyye, onun
kendisinin ele geirdii baka tarz bir meruluk sunmutur. Bu
rada henz znenin zdeliine varlmamtr. atlaklar daha
kapanmadan Strawinsky yetimitir. Batda btnlkten sonra
ki atlaklar, Rusyada btnlk ncesi atlaklar, yeni mzie
meru zemin olur. Burada grld gibi, Adorno iin mzik,
felsefeye olduu kadar toplumsal tarihe de zemin olur.156
A dornonun mzik kuram, her ne kadar atonal mzik yani
modernizmin mzikte karl zerinde younlam ise de,
klasik mziin ustalarn da gzard etmez. Bunlarn banda
Beethoven gelir. A dornoya gre Beethoven, devrimci burjuva
zinin mziksel prototipidir. "Onun yapt, mzik ile toplumun
154 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda
Adorno ile Bir Yolculuk, s.86
155 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.86
156 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.86
yumuak bal uygunluk emasn paralar."157 Beethoven, burju
vazinin toplumsal vesayetinden kurtulmutur. Onun mzii
"daha fazla hizmette bulunmayan", estetik bakmdan tam zerk
mziktir. "Beethovenda toplum kavramsz olarak bilinir; res
medilmi olarak deil."158 Bylece mzik kendi anlamn kendi
iinde tar. Fakat anlamca kendini toplumun vesayetine sokan
mzik, topluma bakarak kavranacak olan mziktir; anlamlar
toplumda olan gstergelerden, resimlerden oluan mziktir.
Buna karn, A dornoya gre, kendi hakikati olan bir mzik, bir
mzik cmlesi, onu anlamak iin baklarmz kendisine evir
memizi, onun gnderdii deil, gsterdii anlama ynelmemizi
bizden bekleyen mziktir. Cmle gnderici ise, o, kendisinin
dndaki dnyaya, alg-tasarm gerekliine gnderiyordur;
baka bir deyile, cmlenin anlam kendisinin dndadr. Ama
o gsteriyor ise kendini gsteriyordur; yani anlam kendisinde-
dir. Beethovenin mzii byle bir mziktir. Kendi hakikati
olan, yalnzca kendini gsteren mzik. Adornonun yaklamn
da sanat-toplum ilikisi ancak estetik olarak m m kndr.159
A dornonun ele ald bir baka klasik besteci Richard Stra-
usstur. A dornoya gre, Richard Strauss anlaml son burjuva
kompozitrdr. Strausstan sonraki mzik ise, nc atonal m
zik dnda, yalnzca meta olabilmitir. Bir zamanlar aristokrasi
yi hem taklit etmek, hem de onunla alay etmek iin yaplan hafif
mzik, bugn, insan kaderine boyun emeye ikna etmekle i-
levlendirilmi bulunuyor. Folk mzii ise, dirimsel gcn yitir
mitir. nk, kendiliindenlik zellii olan halk kalmamtr.
zgn bir halkn olmad yerde, halk mzii de olmaz.160
A dornonun popler mzik eletirisinin balca nesnelerin
den biri cazdr. Caz zerine ilk yazs 1930larda yazlmtr.
Ancak o dnemde Adorno henz Avrupadadr, A B D ye g
etmemitir. zellikle o dnemde, youn bir caz dinleme gele
I57T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.79
158 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.79
159 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.79-80
160 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.268
nei olmayan Avrupada A dornonun bu tavr olduka ilgintir.
Caz eletirisini, cazn hangi trn malzeme alarak gerekle
tirdii ak deildir. D aha sonra, A B D de yaad dnem de
tavr deimemi ve yazd m akalelerde caza hep eletirel yak
lamtr. Frankfurt O kulunun dier yelerinin mzik ve zel
likle caz konusunda Adorno kadar almalarnn olmad bir
gerektir. Ancak A dornonun genel olarak mzii ele al,
okulun sanat anlaynn belli bir sanat trndeki somutlan
olarak deerlendirilebilir. Bu nedenle, A dornonun mzik ala
nndaki almalaryla, dier yelerin farkl alanlardaki alma
lar arasnda bir btnlk vardr. Caz konusunda ise byle bir
btnln olduu kukuludur. Ancak, hemen belirtilmesi ge
reken nokta, A dornonun caz zerine yazd birka makalenin,
mzik zerine yapt almalarn tm yannda ok snrl bir
yer tutm akta olduudur. Bu nedenle, Okulun dier yelerinin
Adornonun caz zerine yazd makalelere olumlu ya da olum
suz bir tepki vermemeleri doal karlanabilir. Ancak M arcuse,
ABDde yaad dnemdeki baz almalarnda, zaman zaman
caz ve bluesu olumlamaya kar mzik biimleri olarak deer
lendirmitir. Bu anlamda, Adorno ile M arcusenin yaklamla
rnda bir kartlk sz konusudur.
A dornoya gre, caz yabanclamay aknlamamakta, onu
daha da glendirmemektedir. Caz, tam anlamyla metadr.
Cazn bata gelen ilevi, yabanclama iindeki insan ile onun
olumlamac kltr arasndaki mesafeyi azaltmak, fakat bunu
poplist ideolojinin bask altna alc anlay ve yntemi iinde
yapmaktr. Bu nedenle, m odern dnemde caz, Brechtin gerek
sanatn zellii sayd yabanclatrma etmeni etkisinin tam
tersi ynde bir ilev grmektedir. te yandan caz, aslsz bir bi
imde, doaya dnlyormu duygusu vermektedir. Oysa, b
tnyle toplumsal bir rndr. Dahas, caz, kiisel dlemlerin
yerine ortak dlemleri koymasyla da kendisini demokratm
gibi gstermektedir. Fakat bu szde demokratlktr. Doala
maya ak oluuyla da bireysellik tayormu gibi grnmek is
temekte, fakat cazdaki btn doalama da belirli formlarn yi
nelenmesinden ibaret kalm aktadr.161
Adorno, cazn bastrlm zenciliin bir bakaldrs olduu
tezini de pek ciddiye almaz. A dornoya gre, zencinin caza bir
katks varsa, bu katk, zencinin klelie kar bakaldrc tep
kisinden ok, olsa olsa, yar-zgn, yar-szlanmac boyun eii
dir. Bu noktada A dornonun caz hakkndaki deerlendirmeleri
ile, Trkiyedeki modernizmin, arabesk hakkndaki yorumlar
nn benzerlii ilgi ekicidir.162 "Cazda Afrika kkenli baz e
lerin bulunabilecei yolunda kukular olsa bile, bundan ok da
ha belirgin olan, cazn iindeki btn szde-bakaldrc ele
rin, ilk gnden beri, kat bir emaya balanm olduu; bakal-
drc jestlerin, tpk analitik psikolojide anlatlan sadomazois-
tik tip gibi, kr bir itaatle kaynatrlm olduudur".163 Cazn
bireysel znenin ykma uram olduunu gsteren bir baka
kant ise, bu mziin dorudan doruya dinlenmekten ok,
dans ederken kulak verilen, ya da arka-plan olarak dinlenen bir
mzik oluudur. H er eye ramen, daha nce de belirtildii gi
bi, A dornonun caz yorumlarn, mzik zerine yazdklarnn
btn iinde zel bir yere koymakta yarar vardr.164

4.4 Edebiyat
Frankfurt Okulunun youn olarak ilgilendii bir dier sanat
alan da edebiyattr. Okulun hemen hemen tm yeleri edebi
yat stne yazmlardr. Bu almalara konu olan edebiyatlar
olduka fazladr. Ancak bunlar iinde en nemli olanlar; A dor
nonun Kafka, Beckett ve Proust zerine olan almalar, L-
vventhalin 18. yzyl ngiliz edebiyatn popler kltr asn
dan incelemesi ve Almanyadaki toplumsal gelimeyle, Dosto-
yevskinin okunma younluu arasnda kurduu ilikinin yer al
d almalar ve zaten filozof ya da sosyolog olmaktan ok bir
161 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.270
162 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.270
Adornodan aktaran Martin Jay, a.g.y., s.270
164 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.271
edebiyat adam olan Benjaminin Baudelaire ve Proust zerine
olan almalardr. Tm bu almalar iinde ne kan ve bir
anlamda okulun sanat anlaynn edebiyat alanndaki karl
olarak deerlendirilebilecek olanlar Adorno iin Kafka ve Bec-
kett, Benjamin iin Baudelairedir.
Daha nce ortaya konduu gibi, Frankfurt Okulu, sanat iin
ngrd ilevin m odern sanat tarafndan yklenilebilir oldu
unu ileri srer. Ve edebiyat, ama zellikle rom an sz konusu
olduunda, realizm en byk dmanlardr. A dornonun, Lu
kacs ile olan polemiklerinin ana ekseni de, daha nce grld
gibi, budur.
A dornoya gre, eer roman realist mirasna sadk kalmak
ve olan sylemeye devam etm ek istiyorsa, kendini yalann su
ortaklna indirgeyen bir realizmi terk etmelidir. Vurgulanm a
s gereken, insanlar arasndaki ilikilerin eylemesiyle insani
zelliklerin kaypaklamasnn dzene srtmesiz bir varolu
olana tanmakta olduudur. Bunun aralar da yabanclama
ve evrensel kendine-yabanclamadr. Ki roman, tm sanat tr
lerinden daha fazla, bunu gerekletirme niteliine sahiptir.
Yabanclama romann bir estetik aracna dnmtr. nk
insanlar birbirlerine yabanc hale geldike, birbirleri iin bir giz
haline gelmektedirler. Bu gizi deifre etme giriimi de, ki bu ro
mann gerek m otorudur, tuhaf bir ekilde evrensel zn aran
masna dnmektedir. M odern romann anti-realist momenti,
somut nesnesinden tremitir. Estetik akmlamada yansyan,
dnyann bysnn bozulmasdr.165

4.4.1 Kafka
Adorno, Kafkay her zaman m odern edebiyatn en nemli
temsilcisi olarak grmtr. Aslnda, Kafkanm eserlerinin has
talkl bir ruhsal kiiliin kaleminden kan nevrotik yazlar ol
duu deerlendirmesinin genelde egemen olduu dnem lerden
beri Frankfurt Okulu ve zellikle Adorno, Kafkay ann en
byk metin yaratcs olarak selamlamtr.
165 bkz. T.W. Adorno, Notes sur la Litterature, Flammarion, Paris, 1984, s.39
A dornoya gre, her Kafka cmlesi hakikate uygundur ve
her cmlenin bir anlam vardr. Hakikat ile anlam, simgenin ge
rektirdii gibi birbirlerinin iinde erimemi tir, aralarnda kos
koca bir aklk vardr. Kafkanm dzyazs simgeden ok "ale
g o rin in ardna dmeye abalar. Bunu yaparken de toplumdan
dlanm olann yannda yer alr. Benjaminin bu dzyazy
"mesel" olarak nitelendirmesi nedensiz deildir. Kendini anla
tarak deil, anlatm aktan kanarak, bir kopula anlatr. Bu dz
yaz, anahtar alnm alegorik bir dzene benzer. Bunu fazla
nemseyen her aba, Kafkanm yaptnn soyut sav, varolann
karanln zyle kartrarak yolunu yitirmeye srklenir. Her
cmle "yorumla beni" der, ama yorumlanmaya da katlanamaz.
H er cmle "bu byledir" biiminde bir tepkiyi ve buna bal
olarak da "bunu daha nce nerede grmtm?" ("deja vu") so
rusunu zorlar ve bu srekli yinelenir. Yorumu ne karma g
cyle Kafka estetik uzakl ykar. Metinleri, okuyucuyla arala
rnda deimez bir uzaklk kalmasn amalamazlar. Onlarn
duygularnn, boyutlu film tekniinde lokomotiflerin izleyici
lerin stne gelmesi gibi, anlatlann kopup stlerine gelecein
den korkmalarn gerektirecek derecede ayaa kalkmasn
amalarlar. Bylesine saldrgan bir maddi yaknlk, okurun ken
dini romann kiileriyle zdeletirme alkanlna kar durur.
Bylece Kafkamn metinleri, Brechtin epik oyunlarnn moder-
nist biimini paylar.166
Adorno iin bir sanatnn kendi yaptn anlamas eklinde
bir zorunluluk szkonusu deildir. Kafkanm bunu becerebile
ceinden kukulanmak iin elde zel nedenler vardr. Kaf
kanm yaptlar, yazarn, yaptn iine pompalad felsefenin
yaptn metafizik zyle eitlenmesi hatasndan kendilerini ko
rumulardr. yle olduunda, yapt l doar, sylediinin iin
de tkenir gider, zamanla serpilip gelimezdi. Yaptn kastetti
ine srayveren bu ksa devreye kar korunmay salayacak
ilk kural udur: H er eyi szck szck, szcn tm anlamn
da almal, hibir eyi tepeden inme biimde kavramlarla kapa
166 bkz. T.W. Adorno, Prisms, s.246
tp rtmemeli. Kafkann gc metinsel bir gtr. Yalnzca bu
kurala ballk yardmc olacaktr, yn nceden saptanm bir
anlay deil.167
Sanat yalnzca gerekliin reddinden yaratmakla Kafka, es
ki bir kurala kar gnah iler. Gelecek, toplum un grnne
ilikin tasla dorudan ortaya koymaz. Fakat onu, oluma s
recindeki yeninin, tkenm ekte olan bugnden artt artk
rnlerden kurar. Nevrozu tedavi etm ek yerine, tedavi edici
gc nevrozun ta iinde arar; bilginin verdii gtr bu. Toplu
mun bireyde at yaralar, toplumsal yalann ifreleri, gerein
olumsuzlanmas olarak okunur. Kafkanm gc ykc bir g
tr. Kafka, ykma ediminde, ruhbilimin yapt gibi, znede du
rup kalmaz; kendi kendini teyit etm ekten syrlm itaatkar bi
lincin tam am en yklmasyla znel alanda ortaya kan yaln
maddi varolua kadar ilerler. nsandan geerek insancl olm a
yana doru bir ka: Kafkanm anlatya zg yoludur bu. D e
hann bu d, Kafkann etiiyle birleen direni eksiklii,
ifade ediliin zorlayc gcyle dllendirilir.168
Yaptnda en ok bulunan, snrsz gce bir tepkidir. Srtna
bindii yaamdan geinir bu g. Ama gerekte asalaklara zg
etki gc yerinden kaydrlmtr. Gregor Samsa tahtakurusu
olur, babas deil. Gl olan deil, gsz-kuvvetsiz olan ge
reksiz grnr; hibiri toplumsal adan yararl bir i grmez.
Davann taraf yapt sank banka grevlisi Josef K.nn bile
doru drst bir ey ortaya koymamas kaytlara geer. Yaptla
rn ba kiileri gerekte oktan ie yaramaz duruma gelmi
te-beri arasnda srnr dururlar. Bu te-beri, yaam sreleri
nin tesinde de varlklarm srdrerek, onlarn sadaka gibi va
rolmalarna izin verir yalnzca. Bu kaydrma, retim aralarna
sahip olanlarn, i retenlerin bir ltf olarak yaamn yeniden
retimini ycelten ideolojik alkanlklara gre oluturulmutur.
Prl prl parlatlm ileri kapitalizmin gizli yasasdr bu. Kafka
bu evreyi, kendi olumsuzlanmasmda daha net bir ekilde tanm
167 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.247
168 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.251-252
lamak iin darda brakr. Kafka gcn parmaklarnn yaam
kitabnn grkemli basmnda brakt kir izlerini bytele in
celer. Hibir dnya, Kafkamn kk burjuva korkusuyla bir b
tne sktrd bunaltc dnyadan daha homojen olamazd.
Bu, mantksal olarak, her dizge gibi kapal ve kendisi dnda bir
anlamdan yoksun bir dnyadr.169 Kafkann cmlelerinin kendi
dnda bir anlam olmamas, onlarn, yukarda sylendii gibi,
yalnzca kendisini gsteren, baka hibir eye gnderimde bu
lunmayan mzik cmleleri gibi anlald imasn verir.
A dornoya gre, Kafka tekelcilii, tekelciliin tkettii "libe
ral" dnemin artk rnlerinde grr. Bu tarihsel an, szde ta
rihi yukardan aydnlatan zaman-st bir ey deil, Kafkann
metafiziinin billurlamasdr. Sadece, zaman kavrammz oldu
u iin maher gnnden sz edebiliriz. Aslnda bu sonsuza
dek sren ksack bir mahkemedir. En son kurban her zaman
dnkdr. Bu nedenle tarihe yaplm tm ak gnderm eler
den kanlr Kafkada.170
Klaus M ann, Kafkanm dnyasnn 3. Reichla olan benzer
lii zerinde durm utur inatla. Yapt, Tanrnn gizli egemenli
inden ok "nasyonal sosyalizm"i anlatr. atoda memurlar
SSler gibi zel, bir rnek giysiler giyer; faizmin sekinleri de
kendi kendilerini atamlardr. Tutuklama baskndr, mahke-
meyse iddet eylemi. Partiyle partinin gizil kurbanlar arasnda
ki ilikiye benzer bu.171
Adorno iin, Kafkann yazlarnn kapal karakteri, dn
ceyi tarihin soyut kartna indirgemekle yetinmez, yaptn ken
disini tarihten pahas ar olmayan bir incelikle szmeye kkr
tr. Oysa bu yapt ancak kapal bir yapt olarak 1. Dnya Sava
dolaylarndaki on yln yaznsal devinimine katlr. Bu devini
min bir oda da Pragtr, evresi Kafkamn evresidir. Davu
rumculuun evresidir bu. Anlatc Kafka, davurumcu itkiyi
yalnzca kktenci ozanlarn gidebildii yerlere dek izlemitir.
169 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.256
170 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.257
171 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.259
Yaptnda "ultra" solculuun "ton"u vardr. Yaptn genel an
lamda insana zg olana indirgeyen, Kafkay tutucu bir biim
de "sahteletirm i olur. Kapallk ilkesi, tmyle yabanclam
znelliin ilkesidir. Kafkann tartm alarda tm toplumsal ek
lemlemelere kar direnmesi bouna deildir.172
"Mutlak biimde znellik" ayn zam anda znesizdir. Ben,
ancak tekine dnerek yaayabilir. O, kendine yabanc olan
karsnda koza rm znenin bir art olarak dnyann kr
bir artna dnr. Davurumculuun "ben"i ne denli kendi
zerine yanstlrsa, o denli dardaki eyler dnyasna benzer.
Kafka, bu benzerlik araclyla, davurumculuu tedirgin edici
bir anlatya zorlar. O, davurumculuktaki sanrya benzer yan,
arkadalarnn hibirinin duyumsamad kertede duyumsam,
ama buna yine de bal kalmtr. Kafka, zorunlu biimde ken
dine yabanclam ve "ey"lemi m utlak biimdeki znellii
de, kendi yabanclamasn anlatma dken bir bedensellie, bir
"nesnellik"e zorlar. nsana zg olanla "eyler dnyas" arasn
daki snr silinir.173
Davurumcu anlat elikindir. Kendisini anlattrmayan,
tmyle kendisiyle snrlanm olan, dolaysyla da zgr olma
yan, dahas doru drst olmayan zneyi anlatr. zlp ken
di snrl varoluunun zorunlu m om entlerine ayrlan, kendisiyle
zdelikten m ahrum edilmi bu znenin yaamnn sreklilii
yoktur. Nesnesiz isellik eksiksiz anlamyla uzaydr; yle ki, or
taya att her ey zamansz yineleme yasasna boyun eer. Bu
yasa, Kafkann yaptnn tarih-d ynyle tam amen ilgisiz de
ildir. sel anlamn birimi olarak zaman araclyla olumu
biim Kafka iin olas deildir. byk romanndaki paral
olu, romanlarn i biimince belirlenir. Bu romanlar, artk ro
man kavramnn ardnda deildirler; yuvarlanp btnsellemi
bir zaman yaants biiminde bitirtmezler kendilerini. Kaf-
kadaki davurumculuun diyalektii, roman biimini dizi ha
lindeki macera yklerine benzemeye zorlar. Kafka bylesi ro-
172 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.261
175 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.262
m anian sevmitir. Yerleik edebiyat ortam na katlmay, bu t
rn tekniklerini alarak yadsr.174

4.4.2 Beckett
Beckett, Kafka ile birlikte, Adorno iin m odern edebiyatn
en nemli temsilcisi olmasnn yannda, ayn zamanda onun en
sevdii yazardr da. A dornoya gre, Beckettin yaptnn Paris
varoluuluuyla baz ortak yanlar vardr. Bu yaptn iinde an
lamszln (absurdite) kategorilerinin anlar, durum, tercih ve
onun kartlar biraradadr. Ancak Sartreda, tezli sanatnkine
benzeyen, yani biraz geleneksel, asla cesur olamayan fakat olu
mu etkiye kar ok dikkatli olan biim, Beckettin yaptnda
ifade edilmi olan yakalar ve onu deitirir. tkiler, Joyce ve
Kafkannki gibi sanatsal aralarn en gelimii dzeyine getiri
lir. Anlamszl, ondan fikir oluturana dek sulandrmaz. iirsel
geliim maksatsz bir ekilde kendini koyuverir. Beckett yaptn
da felsefeye ait olan, Anglo-sakson avant-garde geleneine ve
zellikle Joyce ve Elliota paralel olarak kulland saysz ima
ve kltrel maya gibi, kltrel bir artk olarak deerlendirir.
Adorno iin modernizm, modernite iinde modas geendir.175
Adorno, felsefenin ya da genel olarak kuramn olabilirlii
sorununun, Beckettte bir omuz silkmeye neden olduunu ileri
srer. Ge aamasndaki burjuva toplum unun aklsall anlal
may reddeder. Bu toplumun, kendi aklyla kuatt (yola ge
tirdii) ekonomi politik eletirisinin yazlabildii dnem, iyi bir
dnemdir. nk geen zamanla, burjuva toplumu akln skar
taya karm ve onu grcl olarak dorudan otorite ile dei
tirmitir.176 Akim otoriteyle deitirilmesi, akln kendini otori
teye teslim etmesi ve otoritenin akln yerine gemesi demektir.
Lukacs, Becketti insanlar hayvansallklarna indirgemekle
sular. nk, onun resmi iyimserlii, gerek ve ebedi olana sa
hip olduklarn sanan kalplam felsefelerin yaamn tortusu
haline geldiklerini grmesini engeller. A dornoya gre, Lu-
kacsm yapt gibi, Becketti tarihin nde gelen tan olarak
174 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.265
175 bkz. T.W. Adorno, Notes sur la Litterature, s.202
176 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.204
deerlendirmek yerine, dnyann yokluu ve ocuksuluk baha
nesiyle, ona znel ve soyut bir ontoloji atfetm ek ve frsat buldu
u iin kuyusundan km dejenere sanat iine kaydetm ek ok
sama olurdu.177
Beckett, saf ses araclyla dilin yarglamaya dayanan yn
n tasfiye etm ek yerine, onu, anlam kazanmak isterken anlam-
szlaan gevezeliin hakim olduu soytar ritelleri tarznda,
kendi anlamszlnn bir aracna dntrr. Dilin nesnel ola
rak kmesi, basmakalp gevezelik ve yabanclamann eksikli
i, estetik gize giren cmle ve kelimelerin yerindelii, dili yitir
mekte olan insanlarn ikinci dili, dikkatsiz cmlelerin ymas,
yanl olarak mantksal ilikiler, rn m arkalar gibi plastikle-
mi kelimeler, reklam dnyasnn vlger yanks, tm bunlar dili
reddeden iirsel yaptn dilini oluturmak iin yn deitirir.178
Gerekliin bir hcresinin seyri (contem plation), evrenin
tm geri kalan kadar deerlidir. zne tarafndan saf bir ekil
de ortaya konmu btn hiliktir. Akln tm grnm lerine sa
hip olarak, egemen olunabilir doann insan merkezli tuza
olan, "her ey"i "hibir ey"in karsna koymak kadar anlamsz
bir ey olamaz. Fakat, eer bu youn anlamszlk aklsal ise,
aceleci bir vg veya egemenlik altna alnm etiket yaptrma
gereksinimi yoluyla Beckettin tiyatrosunun anlamsz olan yan
na itiraz edilemez. Arasallam, kendi ve darda braktklar
zerine dnmekten yoksun akl, bizzat kendisinin elimine e t
tii anlam zerine sorgulanmaldr. Fakat bu sorunun ortaya
konduu durumda, saf biim olarak varolan hilik dnda bir
yant da yoktur. Bu anlamszln tarihsel olarak kanlmaz ka
rakteri, akl ontolojikmi gibi belirler. te btn bunlar tarihin
krlne neden olur. Beckettin tiyatrosu bunu ykar. Akim
yol at anlamszln isel eletirisi, hi dnlmemi bir
gerein olabilirliini sezinler gibi olur. Sadece yle olduu iin
varolann m utlak haklln ykar. A dornoya gre, olumsuz on-
toloji, ontolojinin olumsuzlanmasdr.179
177 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.208
178 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.224
179bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.236
5. KLTR ENDSTRS

5.1 Kavramn Eletirel Betimlemesi


" f l t Endstrisi" kavram iki farkl biimde aklanabilir;
f \ birincisi, "kltr" ve "endstri" gibi birbirinden tamamen
farkl iki alan tanmlar grnen iki terimin birlikte kullanlma
s. Bu, bir bakma, iinde bulunulan yapnn btnselliini ne
karan, btn oluturan paralarn hibirinin btnden ve di
er paralardan soyutlanm bir biimde ele alnamayacan
ifade eden bir tercihtir. kincisi ise, bu kavramn "kitle kltr"
yerine kullanlmasdr. Burada ne karlmaya allan nokta,
"kltr endstrisi" kavramnda varolan kltrn olumasnda
kitlelerin sanlandan daha az katksnn olmas ve kltrn, b
tnn paralarn kendi iinde bulunmaya, ama btnn artla
ryla bulunmaya ikna arac oluu gereidir.
Btn kltrel grnglerin, snf karlarnn dorudan bir
yansmas olarak deil, toplumsal btnln araclyla dola-
ymlanm olarak ele alnmalar gerekir. Bunun anlam, klt
rel grnglerin, status quoyu olumsuzlayp reddeden gler
de dahil, btnn iindeki kartlklar ifade etm ekte olduu
dur. Hibir ey, yalnzca verili toplum un egemen ideolojisinin
iinde ve ona kart yanlar tamamacasna onun tarafndan bi
imlendirilmi olacak ekilde ideolojik deildir. Yanl bilin
180
olarak ideoloji bile doruya aktr.
Ancak kltrel alann bu zerklii, onun toplumsal btn
den tam am en bamsz bir alan olarak tanmlanmasna neden
olmamaldr. Kltr, hibir zaman kendisiyle aklanamaz.
Frankfurt Okulu dnrleri, kltr rnlerinin, ne snf karla
rnn basit bir yansmas, ne de btnden tamamen bamsz bir
alann rnleri olmad konusunda hemfikirdiler. Zaten en faz
180 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.87-88
la ilgilendikleri konulardan biri de, kltrel grnglerin, bt
n oluturan dier alanlarla hangi koullarda iliki kurduklar,
zaman zaman onlar tarafndan nasl belirlendikleri sorunudur.181
Adorno, astrolojiyi bile kltr endstrisinin rnlerinden
biri olarak grr. O na gre, geleneksel astroloji kurumsalla
m "batl inan"tr. Astrologlar, zel durum lar hakknda hibir
ey bilmedikleri insanlara "otoriter" tavsiyelerde bulunurlar. Si
hirli otoriteleri, bir takm gnlk strateji ve taktiklerde gizlidir.
Yldzlar tarafndan bahedilmi bilgiye dayanrlar. Tavsiyelerin
"keyfilii", bu "kurgusal aklsallk" ile gizlenir. Bilginin kkeni
hibir zaman kiisellemez. Astroloji, kiinin kaderinin irade
sinden bamsz olduu iddiasndadr ve yaamn dzenini "do
al" olarak grr. M utluluk iin tavsiyeleri, bastrlm istek ve
gereksinimleri unutup, mesleki konumun, toplumsal hiyerari
nin, aile yaamnn deimezliini kabul etm ektir. Astroloji iin
"aklsallk", zel karlar verili toplumsal yapyla uyumlu hale
getirmektir. Astroloji bir yandan bireycilii desteklerken, dier
yandan bamll, status quoya, i ahlakna uyumlu olmay
182
nerir.
A dornonun kltr endstrisi analizi, tm kuatml ve
karamsarlna ramen, yine de alak sesle ifade edilen bir
umudu da korumaya alr. Kitleleri maniple etme abasnda
ki kltr endstrisinin ideolojisi, kontrol etm ek istedii toplum
gibi kendisiyle eliir hale gelir. Kltr endstrisinin ideolojisi
nin panzehirini yine kendi iinde tar.
Adorno ve H orkheim erm birlikte yazdklar Aydnlanmann
Diyalektii yaptnn "Kltr Endstrisi: Kitle Aldanm O larak
Aydnlanma" blmnde "kltr endstrisi" kavram, bir kltr
kuram deil, bir endstri kuram gelitirmek iin kullanlr.
Ge-kapitalizm dneminde kltrn eylemesi ve parann kla
sik tanmyla bir kltr haline gelmesinden yola klarak bu ye
ni kavramla bir "gnlk yaam" kuram oluturmaya allr.183
181 bkz. David Held, Introduction to Crit 'cal Theory, s.80
182 bkz. David Held, a.g.y., s.98
183bkz. Fredric Jameson, Lale Mancism, s.144
Kltr endstrisi kavramyla kltr, tmel tarafndan zerklii
igal edilmi bir ekilde yeniden tanmlanr. Bu zelliiyle kav
ram, bir "kltr eletirisi" olmaktan kp, tmeli sorgulayan bir
"ideoloji eletirisi" haline gelmitir. Bu adan kltr endstrisi
kavramyla getirilen ge-kapitalizm eletirisi, Marxn Kapital
ile getirdii eletiriyle karlatrlabilir. A dornonun kltr en
dstrisinin en ok eletirdii zellii aldatc olan yandr. Bu
eletirinin temelinde Marxn m eta fetiizmi analizi yatar.
A dornoya gre, kltr endstrisinin rettikleri metalaan sa
nat yaptlar deil, daha en bandan pazar iin retilmi meta-
lardr.

5.2 Toplum Eletirisi Arac Olarak "Kltr Endstrisi"


Frankfurt Okulu dnrlerinin, m odern toplum eletirile
rinde, kltr endstrisi, popler kltr ya da kitle kltr gibi
kavramlar bu kadar ne karmalarnn temelinde ge kapita
lizmin sadece ekonomi politik ile zmlenemeyecek kadar ge
likin bir toplum oluu yatmaktadr. Bu toplumun en temel
zelliklerinden biri, hegemonya ve ikna srelerinin kltrel
boyutunun, sistemin genel btnsellii iinde, gitgide daha be
lirgin bir hale gelmesidir. Kltr, bandan beri Okul dnr
leri iin her zaman ok nemli bir alan olmutur. Ancak, klt
rel boyutun toplumsal eletiride bu kadar ne kmas dnr
lerin 2. Dnya Sava ve sonrasndaki yaptlarnda belirginle
mitir. Elbette ki bunun temel nedeni ge-kapitalizm srecinin
kendisini zellikle sava sonrasnda hissettirmesidir. Ancak, bu
genel doruya paralel olarak, Frankfurt Okulu zelinde, iki
farkl etkiden de sz edilebilir. Bunlardan birincisi, Alm an
yadaki Nazizmin etkisidir. Hem en hepsi Yahudi olan bu d
nrler, yaadklar lkedeki bu gelimeden dorudan etkilen
miler ve Almanyay terk etm ek zorunda kalmlardr. Belki bu
zel durum nedeniyle faizm her zaman Frankfurt O kulunun
temel ilgi alanlarndan biri olmutur. Okul, o dnemdeki orto-
doks marksizmden farkl olarak, faizmi hibir zaman kapitaliz
min ekonomi politiinin doal bir sonucu olarak tanmlamay
yeterli grmemi ve srekli olarak faizmin ideolojik ve klt
rel boyutu ile ilgilenmitir. Almanyada H itlerin iktidara gelii,
kapitalizmin tekelci aamasnn zorunlu bir sonucu olarak ak
lanamaz. Bu yaklam ok kaba ve yukardan bakan bir akla
madr. Oysa ki Frankfurt Okulu dnrleri otoriterliin aa
dan yukar doru nasl gelitiini anlam akta daha istekliydiler.
Faizm sadece ekonomik ya da politik bir sorun deildir, ayn
zamanda bireysel ve ruhsal bir sorundur. Z aten Okul dnr
lerinin 1930lardan itibaren Freud ile youn olarak ilgilenmele
rinin temel nedeni de budur. Toplumsal eletiride bu alan ile
youn ilgilenim ncelikle faizm analizlerinde ortaya kmaya
balamtr. kinci etki ise, yine Almanyadaki Nazi rejimi y
znden ABDye g etmeleridir. Almanyada H itlerin iktidara
gelmesinden ksa bir sre sonra Okul dnrleri Almanyay
terk etmiler, bir sre Avrupada kaldktan sonra ABDye yer
lemiler ve savan sonuna dek orada yaamlardr. Sava so
nunda bir ksm tekrar Almanyaya dnerken (Adorno, Hork-
heimer vd.), bir ksm da ABDde kalmay tercih etmilerdir
(Marcuse, Lwenthal vd.). A B D de kaldklar bu sre boyunca
Frankfurt Okulu dnrleri Avrupaya gre daha ileri bir ka
pitalizmi yaayan Amerikan toplumundaki gelimeleri yakn
dan grmek frsatn elde etmilerdir. Bylece, faizm analizle
rinde balayan ideoloji ve kltr alannda younlama, bu e t
kiyle de devam etmitir. H atta bu dnrlerden bazlar
(Adorno), Almanyadaki Nazizm ile ABDdeki m odern kapita
lizm arasnda, rejimin kendini idame ettirm esinde ideoloji ve
kltrn kullanm asndan benzerlikler yakalamtr.
M arcuseye gre, ge-kapitalizmin temel zellii btncl
bir toplum olmasdr. Yani bu dzen, retm ek zorunda olduu
eyi de, bu eyi temin etme ve kendi gcn yayma aralarn
da kendisinde ncel olarak bulundurur. Byle bir yap iinde
teknolojiyi, siyaseti ya da kltr birbirlerinden kopuk bir bi
imde ifade edebilmek neredeyse olanakszdr. Bir baka deyi
le, kltr teknolojidir, teknoloji siyasettir, siyaset de kltr.
H er biri hem kendisidir, hem de bir dieridir.184
M arcusenin belirttii gibi, "ada sanayi toplumu, teknolo
jik temelini dzenleyi biimiyle btnclle ynelir. Btn
cllk, sadece yldrmaya dayanan bir siyasi tekbiimletirme
deil, ayn zamanda szde genelin kar adna ihtiyalar d
zenleyerek ileyen, yldrmaya dayanmayan bir iktisadi-teknik
tekbiimletirmedir".185 Kltr endstrisi, bu tek-biimletir-
mede balca rol stlenir.

5.2.1 Kltr ve Sanatn Metalamas


Kltr endstrisi srecini harekete geiren dinamik piyasa
dr. Simgesel biimler, artk, btn iinde, pazara ynelik ola
rak retilirler. Dolaysyla, kltre damgasn vuran temel gd
en geni sat yakalamak, en abuk ve ok kra ulamak haline
gelir. Bu durum da verili deerlerin, genelgeer anlayn suyu
na gitmenin dna klamaz; bylece gerek sanatn "varolan
dan bakay grme, grdrebilme" yetisinden oluan olmazsa
olmaz yn kltr yaptndan giderek silinir. Benjaminin deyi
miyle, yaptn halesi kaybolur. Bir yapt, dierinden ayrt edile
mez hale gelir.186 Daha nce (4.2) de belirtildii gibi, Kant,
"ereksiz ereklilik" ilkesi temelinde, "zgr sanat" ile "cret sanat"
arasnda bir ayrm yapar. "zgr sanat", kendi dnda bir erei
olmayan sanattr. "cret sanat" ise, aslnda baka bir erek iin
retilmi olan sanattr. Frankfurt Okulu, Kantm bu ilkesini, sa
natn verili olann reel determinasyonlarndan kurtulabilmesini
tanmlad iin sahiplenmitir. Ancak Frankfurt Okuluna gre
meta toplumu anda Kantm bu ilkesi artk tersinden okunma
ldr: "Erekli ereksizlik". nk meta olarak varolmak dnda
neredeyse hibir varolu ans kalmayan sanat artk bir "erekli
ereksizlik" olmak durumundadr. Daha retim srecinde kendi
sini gsteren sanatn meta olma karakteri, sanat rnnn bir
deiim deeri olarak tasarlanmasn nbelirlemektedir.
184 bkz. Herbert Marcuse, Tek Boyutlu insan, s.10
185 Herbert Marcuse, a.g.y., s.17
186 bkz. Aydn Uur, Kefedilmemi Kta, letiim Yaynlar, stanbul, 1991, s.110
Kltr endstrisi gerek bir kltr deil, kendiliindenlii
olmayan, eylemi bir szde kltr retm ektedir. M odern kitle
toplum larnda eski gnlerdeki gibi, birbirinden farkl yksek
kltr ve alt kesimlerin kltr diye iki ayr kltr de kalm a
mtr. Bu farkllk bile kitle kltrnn stilize barbarl iinde
erimi, yok olmu gitmitir. Klasik sanatn en olumsuzlayc r
nekleri bile, daha sonraki yllarda M arcuse tarafndan tek bo
yutlu dzmece sanat diye adlandrlacak olan kitle kltr sa
natnn iinde zmsenmi bulunmaktadr. Bir zamanlar pro
testo nitelii tayan trajedi bile m odern dnem de teselli anla
mna dnmtr. Sanat diye ne varsa, kitle kltrnn orta
m iinde bilincine varlamayan mesaj ile, hem en hem en yal
nzca, gereklik ile uyumay ve yaama yeniden biim verm ek
ten geri durmay telkin etmektedir. Yani sanat toplum un iinde
1 87
bir esir haline gelmitir.
Aa sanat dekadan bir biim deildir. Aa sanatn saf
ifade idealine ihanet olduunu dnenler, toplum hakknda
bir yanlsama iindedirler. Maddi dnyada olup bitenden farkl
olarak kendini bir zgrlk dnyas olarak varsayan burjuva sa
natnn safl, bandan beri aa snflarn dlanmas ile satl
mtr.188 Bugn geerli olan pritanizm deildir. nk sistem
zaten tketiciyi hibir zaman bir takm kukulara ya da m uhale
fete ynelecek kadar yalnz brakm am aktadr.189 Adorno ve
Horkheim ern kltr endstrisi kavramyla getirdikleri kitle
kltr deneyimi betimlemesi, hibir zaman "aa sanat"a kar
sekinci bir aalamaya indirgenemez. Onlarn yapmaya a
ltklar ey, kitle kltr deneyimini halis estetik deneyimden
ayrmaktr. Bu da elence, zevk gibi kavramlar sanatta gerek-
leenden tamamyla ayrmakla gerekleir.
Kitlesel olarak retilen lks tketim m addelerinin ucuzla
masyla birlikte, sanat m etalarn karakterinde nemli deiik
likler olmutur. Burada yeni olan sanatn metalamas deildir,
187 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.312
188 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, Dialectic o f Enlightenment, s.135
189 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.141
fakat sanatn zerkliinden vazgemesi ve tketim metalar
iinde yerini gururla almasdr. Sanat ayr bir alan olarak yal
nzca burjuva toplum unda mmkn olabilmitir. Fakat pazar
yoluyla gelien, toplumsal amalln olumsuzlanmasyla, sana
tn zgrl m eta ekonomisi tarafndan snrlandrlmtr.190
Yeniden-retilmi sanat yapt, giderek yeniden-retilebilir-
lik iin tasarlanm sanat yaptna dnmektedir. rnein bir
fotorafn negatifinden ok sayda bask karabilme olana
vardr. Gerek basknn hangisi olduu anlamsz bir sorudur.
M odern toplum, zgn olan ile taklit olan arasndaki fark an-
lamszlatran bir toplum dur.191 nceleri fotorafn bir sanat
olup olmad sorusuna yant bulabilmek iin epey kafa yorul
mu, ama bu abalardan bir sonu alnamamt. Birincil nem
tayan soru zerinde, baka bir deyile fotorafn bulunmas
nn sanatn yapsn deiime uratp uratmad sorusu ze
rinde ise hi durulmamt. Ksa bir sre sonra ayn soru sinema
iin ortaya atld. Fotorafn geleneksel estetik anlaynn kar
sna kard glkler, sinemann kardklaryla karlat
rldnda ocuk oyuncayd. Teknoloji yoluyla oaltlan ve
pazarlanan sanat ve kltr rnleri, yine ayn yolla retilen ve
pazarlanan teki ticari metalarla ayn varlk alannda bulutu
ve homojenleti.192

5.2.2 nsann eylemesi


Kltrn endstrilemesi, endstri toplumu iinde yer alan
insan tekinin de bir endstri rn gibi grlmesi, dolaysyla
insann herhangi bir nesne haline gelmesi, yani eylemesi so
nucunu dourur. zellikle olgun dneminde Frankfurt Okulu,
kltr endstrisinin, insan gemi dnemlerdeki egemenlik
yntemlerine ve pratiklerine oranla ok daha ince ve etkin yn
tem ve pratiklerle egemenlik altnda tuttuunu dnmeye ba
190 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.157
191 bkz. Walter Benjamir, "Mekanik Yeniden retim anda Sanat Eseri", Ede-
biyat&Eletiri, Say: 2/3, 1993, s.82
192 bkz. Walter Benjamin, a.g.m., s.85
lamtr. Evrensel olan (toplumsal sistem) ile tikel olan arasn
daki aslsz uyum, bu uyumun kurban durum undaki kesimde
edilginlemi bir benimsemenin oluturulm asnda etkin bir ara
olaca iin, toplumsal elikilerin aka grlebildii duruma
oranla ok daha insanlk ddr.193
Kltr endstrisi, sistemin genel btnsellii iinde, bireyin
varln idame ettirebilm ek iin, onun emeini, akln ve varl
n sisteme kiralad ilik dnda, onun sisteme yabanclama
sn engelleyen, genel-tikel uyumunu srekli klan bir ilev g
rr. lik ile ilik sonras arasnda aslnda ok belirgin bir srek
lilik sz konusudur. lik d edimler, iliktekinden farkl yn
tem ve aralarla dzenlenmi de olsa ilikteki yaamn bir uzan
tsdr. Elence, ge kapitalizm dneminde iin bir uzantsdr.
in daha sonra, daha iyi bir ekilde gerekleebilmesi iin veri
len bir aradan ibarettir. inin bo zaman ve o srete kullan
lacak elence m etalar o kadar n-belirlenmitir ki, elence, i
srecinin sonrasna hi geemeyen bir grnm kazanmtr.
M odern zne, sadece alrken deil ama daha ok elenirken
teslim olmaktadr. Tekelci dnemde tm kitle kltr zdetir.
Artk tekelin gizlenmesine de gerek yoktur; nk iddeti aa
ktka gc artm aktadr. Sinema ve radyo artk sanat olma id
diasnda deildir. Onlarn i dnyasnn bir paras olduklar
gerei, rettikleri samalklar onaylayan bir ideolojiye dn-
.. . . . 194
mutur.
Artk kltr endstrisi teknolojik terimlerle aklanmak du
rumundadr. Birbirinden ok farkl yerlerde zde gereksinim
leri olan milyonlarn varolduu bir dnyada, zde mallarn
retimi ve yeniden-retimi gayet doaldr. stelik az saydaki
retim merkezleriyle, ok sayda ve dank tketim noktalar
arasnda bir rgtlenme ve planlama yoluyla bir btnlk sa
lamak da zorunluluk haline gelmitir. Ayrca, standartlarn t
keticinin gereksinimlerine gre belirlendii ve bu yzden de
ok kk bir muhalefet dnda kolayca benimsendii ileri s
195 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.312
194 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, Dialectic o f Enlightenment, s.121
rlmektedir. Teknolojinin toplum zerinde uygulad gcn
temelinde, toplum zerinde ekonomik denetimi olanlarn bu
lunduu pek dile getirilmemektedir. Teknolojik aklsallk, ayn
zamanda egemenliin aklsalldr. M odern insan kendi ret
tiklerinin klesi durum undadr.195
Adorno ve Horkheim era gre, deiik tketim kalplarna
hitap eden, ayn maln farkl biimlerde ve farkl fiyatlarla pa-
zarlanmas gibi yntemlerle ayrmlar vurgulanmakta ve genile
tilmekte, bylece de herkese hitap edilebilmekte, kimse siste
min dnda kalmamaktadr. A rtk herkes btnn bir paras
dr. Ancak, byle bir ortam da, elbette ki bir sinema seyircisi,
filmi izlemeye baladnda, filmin nasl biteceini, kimin dl
lendirilip kimin cezalandrlacan ok iyi bilmektedir. Bir m
ziksever, koullandrlm, belki de piyasa tarafndan retilmi
kulayla, hit olmu bir arknn ilk notalarn duyduunda ar
kasndan neyin geleceini tahmin edebilmekte ve bundan da
honut olmaktadr. Kltr endstrisinin gelimesi, efektlerin,
dorudan etkilerin ve teknik ayrntlarn yapt zerindeki ege
menliine neden olmutur.196
Gerek yaam filmlerden ayrlamaz hale gelmektedir. Film,
filmin yaps iinde tepki verme yeteneini yitirmi seyirciye,
d kurma ve akl yrtme frsat vermemekte, bylece film se
yirciyi, kendisini gereklikle dorudan zdeletirmeye zorla
maktadr. Kltr endstrisi, kendi tketicisi olan modern bireyi
kendisi retm ektedir. Genele kar kan her tikel, ona uyum
salamakla hayatta kalabilmektedir. Gereki muhalefet, i
dnyasnda yeni bir fikri olan her bireyin ayrc zelliidir. Mo
dern toplumun kamuoyunda sulamalar, nadiren ak bir ekil
de ortaya konur. Sulamalar ak bir ekilde ortaya konduun
da bile genel bak as, muhalif iradenin sonunda uzlamaya
varaca ynndedir. Liderler ve koro arasndaki uurum byk
olduu lde, stnln iyi planlanm bir zgnl kantla
195 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.121
196 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.125
yan herkesin tepede bir yer edinme olasl artmaktadr. Farkl
lk, aynla teslim olmann fiyatn ykseltmek iin geerlidir.197
Adorno ve Horkheim era gre, kltr endstrisi anda
dzen, bedenleri serbest brakr ve ruhlara saldrr. Artk dzen
"benim gibi dn ya da yokol" dem ek yerine "benim gibi d
nmemekte serbestsin. Yaamn ve tm sana ait olanlar da
koruyabilirsin. Ancak o andan itibaren aramzda bir yabanc
sn" demektedir. M odern zne, modernliin znesi olduu iin
m odern deildir; modernliin rettii zne olduu iin mo
derndir. Gnmzde, kltr ve elencenin birbirine karmas,
yalnzca kltrn batan kmasna neden olmaz, ayn zamanda
elencenin de entelektellemesine yolaar. ve elencenin
benzerliinin temeli her ikisinin de status quonun yannda olu-
undadr. Zevk almak dzene evet demektir. nsan, bir trn
rnei olarak, kltr endstrisiyle gereklik kazanr. G n
mzde her insan bir dierinin yerine geebilme zellikleriyle
nem kazanr. nsanlar birbirlerinin yerlerini doldurabilirler,
yani birer kopyadrlar. M odern zne bir siber znedir, bir diji
tal znedir.198 Bu dnce ile Adorno ve Horkheim er, ada
lar baka bir filozofun, varoluu Heideggerin u szlerinde
dile gelen gr paylam olurlar: "nsann gnlk yaam ola
naklar tekilerin koyduu llerce ynetilir. Bu tekiler be
lirli tekiler deildir. H er teki btn tekilerin yerine geebi
lir^...) tekilerin kimlii, ne bu ne de u kimse, ne insann ken
disi ne baz kimseler ne de hepsinin toplamdr. Onlarn kimlii
'kimsesizlik ya da 'herkesdir".199
Kltr endstrisi anda birey bir yanlsamadr. Ancak bu
nun tek nedeni retim aralarnn standartlamas deildir. Bi
reye yalnz ve yalnzca genel ile m utlak zdelemesini sorgula
mad koulunda tahamml edilmektedir. Birey artk sah-
te-bireydir. Birey, birey gibi grnendir. M odern birey, srekli
197 bkz. T .W. Adomo&Max Horkheimer, a.g.y., s. 132
198 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s.144
199 Martin Heidegger, "Gnlk nsan ve 'Onlar Alan", ev: Akn Etan, ada
Felsefe (Bedia Akarsu, Meb, stanbul, 1979), s.232-233
yeniden retilen bir rndr. Benjaminin sanat yapt iin vur
gulad "halenin kaybolmas" nitelemesi aslnda m odern birey
iin de geerlidir. nsann da halesi yoktur artk.200
A dorno ve H orkheim era gre, rekabeti bir toplumda, rek
lamcln toplumsal bir ilevi vardr. Tketiciyi pazar konusun
da bilgilendirir. Seimi kolaylatrr ve tannmayan, fakat ve
rimli bir reticinin pazarda yerini alabilmesini salar. Reklam
zaman kaybettirmez, aksine kazandrr. Serbest pazar dnemi
nin sonuna yaklatmz gnmzde, sistemi kontrol edenler
reklamlarn arkasna saklanr. Reklam yoluyla tketicinin b
yk gruplarla olan ba glenir. Reklamclk bugn artk nega
tif bir ilke, engelleyici bir ara haline gelmitir. Onun damgas
n tamayan her rn ekonomik olarak phelidir. Reklamclk
ve kltr endstrisi, teknik ve ekonomik olarak i ie gemitir.
H er ikisinde de ayn rn, pek ok farkl yerde grlebilmekte
ve ayn eyin mekanik tekrar, bir propaganda slogan ilevini
grmektedir. H er ikisinde de, etkili olmak iin zorlayc talep,
teknolojiyi, insanlar maniple etme sreci olarak bir sah-
te-teknolojiye dntrm ektedir.201
H er zaman ve her yerde varolabilme, srekli yineleme zel
liine ramen kitle kltrnn yaps ok katmanl, ok boyut
ludur. Frankfurt Okulunun bir baka yesi Leo Lwenthalin
deyimiyle "kitle kltr tersine psiko-analizdir". Kltr endst
risi, bireyleri ok katmanl, ok boyutlu kiilikler olarak kavrar.
Ancak bu bilgi, zgrleme yolunda deil, tketicileri mmkn
olan tm boyutlaryla kuatmak iin kullanlr. Bylesi koullar
da psikiyatri ancak anti-psikiyatri olarak mmkndr.202
nsal Oskayn belittii gibi, gnmzde, gndelik yaamda
ki fantazyalar bile kltr endstrisi tarafndan retilmektedir.
"Kltr endstrisinin rettii fantazyalar, uzmanlar tarafndan
pazar aracdyla elde edilen feedbacklere gre biimlendiril-
mektedir. Bylece, endstrinin rettii fantazyalarn niteliinin
200 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, Dialectic o f Enlightenment, s.154
201 bkz. T.W. Adorno&Max Horkheimer, a.g.y., s. 163
202 bkz. David Held, Introduction to Critical Theory, s.96
belirlenmesinde, tketici kesiminin de belirli bir sz hakk ol
duu ileri srlebilir. Adorno ve Horkheimer Aydnlanmann
Diyalektiinde bu durumun bile "genel kuraln gcn gster
mek iin dzenlenmi kural-dlklar" olduunu ileri srm
lerdir. Benjamin i de Tarih Felsefesi zerine Tezlerden nceki
Mekanik Yeniden retim anda Sanat Yapt adl yazs y
znden, modem toplumlarda bu ilerin ardndaki kltr en
dstrisi ve onu etkileyen dier sektrleri ve toplumdaki egemen
lik yapsn gznnde tutmad iin sert biimde eletirmiler
dir. Tezlerde ve Baudelaire ve a ile ilgili fragmanlarda Ben-
jam inin, sanatn zgrl ve teknolojideki gelimeler arasn
daki ilikileri deerlendirirken, belki de Adorno ve Horkhe-
imern bu eletirilerinin etkisiyle, ad geen yazdaki kadar
iyimser olmad grlr. "20S
M odern dnce zne ile nesneyi birbirinden kategorik
olarak ayrarak ie balamt. Bugn ise m odern toplum da
zne ile nesneyi birbirinden ayrmak anlamszdr. H er ikisi de
birbirinin yerine geebilir haldedir. Bu durum u Benjamin y
le anlatr:
"Gnmzde kitlelerin nesneleri uzamsal ve insani adan ya
knlatrmak yolundaki tutku derecesine varan istei ile, her ol
gunun biriciklik niteliini yeniden-iiretim yoluyla ama eilimi
atba gitmektedir. Nesneyi, nesnenin benzeri, yeniden-iiretimi,
araclyla ok daha yakn erimde yakalama drts her ge
en gn daha da giilenmektedir. Resimli dergilerin ve haber
filmlerinin sunduklar ekliyle yeniden-retim plak gziin
grd imgeden farkldr. Biriciklik ve kalclk nitelikleri kin
cisinde, ilkindeki gelip geicilik ve yeniden-retilebilirlik kadar
sk bir biimde birbirine balanmtr. Nesnenin kendi evresi
ni saran abuktan karlmas, halesinin yklmas yle bir alg
nn belirtisidir ki, onun "nesnelerin tmel eitlii duyusu", algy
yeniden-retim araclyla biricik bir nesneden bile koparacak
bir derecede gitgide artmtr. Bylece kuramsal alanda istatisti
in artan nemi niteliiyle belirginleen olgu, varln alglama
alannda da duyurmaktadr. Gerekliin kitlelere gre, kitlelerin
2m nsal Oskay, Estetize Edilmi Yaam, s.151
de gereklie gre kendilerine yn vermeleri, alg kadar dn
me iin de snrsz bir faaliyet alanna sahip bir sretir."204
Benjamine gre, mekanik yeniden-retim a, sanat ta
pnma (klt) temelinden, baka bir deyile neredeyse dinsel de
nebilecek bir dzeyden ayrdnda, sanatn zerklik grnm
de srekli olarak ortadan kalkm oldu. Kaynan bu durumda
bulan sanatn ilevsel deiimi ise, yzyln bak asnn dn
da kald. Yazn alannda yzyllar boyunca az sayda yazarn
karsnda, binlerin oluturduu bir okuyucu kitlesi yer almtr.
Geen yzyln sonlarna doru ise bu durum deimitir. Okur
kitlesinin hizmetine srekli yeni politik, dinsel, bilimsel, mesle
ki ve yresel organlar sunan basnn gelimesindeki genilemey
le birlikte, okur kitlesinin de giderek daha byk blmleri yaz
yazanlar arasna katlmtr.205
Benjamine gre, sinema, evremizde yer alanlarn yakn e
kimini yaparak, tandk nesnelerin gizli ayrntlarm vurgulaya
rak, kamerann dahice yntemiyle sradan ortamlar aratra
rak, yaammz yneten zorunluluklar dizisine ilikin bilgileri
arttrr. Ancak bununla kalmayarak, bize usuz bucaksz bir de
vinim alan salar. Sinemann bulunuundan nce meyhaneler,
kent yollar, brolar ve dayal deli odalar, istasyon ve fabrika
lar yaammz hibir um uda yer brakmayacak biimde kuatp
boyunduruk altna alm gibiydi. Sinema ortaya kyla birlik
te, bu hapishane dnyasn saniyenin onda biri uzunluundaki
zaman paralarnn dinamitiyle param para etti ve bizlere bu
dnyann geni bir alana yaylan ykntlar arasnda rahata g
venilir gezilere kma olana salad. Bugn dnya zne iin
daha yaknda, dokunulabilecek bir uzaklktadr. Yakn ekim
mekan boyutlarn bytrken, ar ekim devinimi geni za
man paralarna yayd. Gdsel ve bilind olan ruhzmle-
menin yardmyla renmemiz gibi, grsel bakmdan bilind
olana ilikin bilgileri de kamera araclyla ediniriz.206
204 Walter Benjamin, "Mekanik Yeniden retim anda Sanat Eseri", s.81
205 bkz. Walter Benjamin, a.g.m., s.85
206 bkz. Walter Benjamin, a.g.m., s.92-93
Adorno ve H orkheim ern Aydnlanmann Diyalektii, Mar-
cusenin Tek Boyutlu nsan, Benjaminin M ekanik Yeniden re
tim anda Sanat Yapt gibi Frankfurt Okulu yelerinin yapt
larnda gzlenen en temel izlek bir teknoloji korkusudur. Bu
korkunun yolat tarihsel karamsarlk ise olduka hakl de
neysel kantlara dayanmaktadr. Bu nedenle Okulun srarla
zerinde durduu ve m odern kltr krizinin gstergesi olarak
irdeledii "eyleme" olgusu pek de dsel deildir. Marxta ya
banclama ve fetiizm kuramlar balamnda, Lukacsda ey
leme ad altnda irdelenen olguyu Benjaminin radikal zm
lemeleri, burjuva kltr endstrisinin hi de yabana atlmaya
cak teknolojik harikalar ve medya oyunlar iine oturtur. Ben-
jamin sanat yaptnn teknolojik biime brnm yaratm sre
cini, m odern kltrn krizi olarak deerlendirir. "Bat" adl se
iin diyalektii Benjamin iin teknolojiden kaynaklanan bir
kltr ve sanat krizi ile noktalanr. M ekanik yeniden retim, al
g zincirinde bir kopua iaret eder. Btnsel alg paralanr.
Sanat yaptnn alglan biimindeki dnm, mekanik yeni
den retim araclyla zaman ve mekan anlaynn zeminini
kayganlatrr, hatta kaybeder. "Hale"nin kayboluu, tarihsel ta
nkln ve btnsel algnn yokoluuna yol aar. Sanat nesnesi
nin tarihsel kaybyla yeniden retilen yapaylamadr. Sanat gi
bi, insan da, mekanik yeniden retim araclyla sahiciliini yi
tirmitir. Sanat iin mekanik yeniden retim, insan bakmndan
onun eylemesi anlamna gelir. Btn dnyas eylerden olu
an bir insann kendisinin de bir ey olmas doaldr.207

207 bkz. Hsamettin etinkaya, "Pedagojik Kurumsallm Ykl", s.140


6. SONU

rankfurt Okulu, sanat ve toplumu, m utlak bir sentez pe


F inde olmayan, zdelik amacn gtmeyen trden bir di
yalektiin, negatif bir diyalektiin iki zt kutbuna yerletirir. Sa
nat ve toplumu birbirinin "dman" olarak deerlendirir. Sana
t, verili olana teslim olmayan, hep bir "teki"nin dn kuran
yanyla grmeye alr. Ancak toplumun da kendisini olutu
ran paralar kuatan, denetleyen, belirleyen grkemli gcn
tm boyutlaryla ortaya serm ekten kanmaz. Okul, sanat ile
toplum arasndaki "dmanl", ayn zamanda bir
umut-karamsarlk diyalektii olarak ele alr. Sanat ile umudu,
toplum ile karamsarl zdeletirmese bile birbirine yakn bu
lur. Ve hibir zaman da tarafsz olmaya almaz; tm iradesiy
le sanatn, yani umudun yannda yer alrken, aklyla ise ou za
man toplum un karamsarlk verici gcnn yenilmezliini gr
mezden gelmez. Frankfurt Okulunun sanat ile toplum arasn
da kurgulad diyalektik, aslnda bir genel-tikel diyalektiidir
ve bunun temelinde de insan vardr. Zaten asl sorun da odur.
Sanat ile toplum insanda akr. Eer deitirilmesi gereken
bir toplum varsa onu deitirecek olan sanat deil, insandr.
Eer toplum sanat teslim alabiliyorsa, aslnda teslim olan sanat
deildir, fakat insandr. Sanat yalnzca insana "yanl btn"
iinde biraz daha geni bir alan salamann bir aracdr. Tikelin
genel iinde varolmaktan baka bir seenei, gidecei baka bir
yer yoktur. Frankfurt O kulunun temel bir sav, sanatn tikele,
genel iinde snrl da olsa belli bir zerklik salayabileceidir.
nsann topyasn, umudunu, dlerini saklayabilecei bir
alandr sanat; hepsi o kadar. Kukusuz, bu da az ey deildir.
nk sanat, "somut olmayan"n alan olarak, genelin tikel ze
rindeki egemenliinin olas en zayf ann da temsil eder. Bu
egemenliin en zayf olduu nokta, um udun yeerecei en ve
rimli yerdir. Sanat, insann "yanl btn"e kar en gl oldu
u alandr. Bu nedenle sanat, Frankfurt Okulu iin bu kadar
nemlidir; salt sanat olduu iin deil. Yani tm yollar insana
kmaktadr. Umut-ktmserlik diyalektii de insana ait bir so
rundur. Sanat umudun, toplum ktmserliin kayna ise eer,
bu her ikisinin de kkeninde insan olduu iindir. Um udun da,
ktmserliin de nedeni aslnda insandr; insan tekidir.
7. KAYNAKA

7.1 Frankfurt Okulu Dnrlerinin Ele Alnan Yaptlar


A dorno, Theodor W; Eletiri; Toplum zerine Yazlar, ev: Ylm az ner,
B elge Yaynlar, stanbul, 1990.
A dorno, Theodor W; Irtroduction to the Sociology o f Music, Continuum,
New York, 1989.
A dorno, Theodor W; Jargon de l A uthenticite, Payot, Paris, 1989.
A dorno, Theodor W; M inim a Moralia, V erso, Londra, 1987.
A dorno, Theodor W; Negative Dialectics, Continuum, N ew York, 1992.
A dorno, Theodor W; N otes sur la litterature, Flammarion, Paris, 1984.
A dorno, Theodor W; Philosophie de la Nouvelle Musique, Gallimard, Pa
ris, 1990.
A dorno, Theodor W; Prisms, Mit Pess, Cambridge,Massachusetts, 1992.
A dorno, Theodor W; Theorie Esthetique, Klincksieck, Paris, 1989.
A dorno, Theodor W &Horkheimer, Max; Dialectic o f Enlightenment,
Verso, Londra, 1989.
A dorno, Theodor W; R. Popper, Kari; Dahrendorf, Ralf; Habermas,
Jurgen; Albert, Hans; Pilot, Harald; D e Vienne a Francfort; La
guerelle allemande des sciences sociales, Editions Complexes,
Bruxelles,1979.
Benjamin, Walter; B rechti Anlam ak, ev: Haluk Barcan, Aydn isa,
M etis Yaynlar, stanbul, 1984.
Benjamin, Walter; Charles Baudelaire; A lyric Poet in the era o f high
Capitalism, V erso, Londra, 1985.
Benjamin, Walter; Illuminations, Jonathan C ope, Londra, 1970.
Benjamin, Walter; Panltar, ev: Ylm az ner, B elge Yaynlar, stanbul,
1990.
Benjamin, Walter; Pasajlar, ev: A hm et Cemal, Yap Kredi Yaynlar, s
tanbul, 1993.
Benjamin, Walter; "Mekanik Y eniden retim anda Sanat Eseri", Ede-
biyat&Eletiri, Say: 2/3,1993.
Fromm, Erich; Psikanaliz ve Din, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1990.

m .
Fromm, Erich; Ryalar, Masallar, Mitoslar, Artan Yaynevi, stanbul,
1990.
Habermas, Jrgen; Knowledge and Humar Interest, H einem ann, Londra,
1978.
Habermas, Jrgen; Legitimation Crisis, Beacon Press, B oston, 1975.
Habermas, Jrgen; Toward a Rational Society, Beacon Press, B oston,
1970.
Horkheimer, Mz x, A kl Tutulmas, ev: Orhan Koak, M etis Yaynlar, s
tanbul, 1990.
Horkheimer, Max; Critigue o f Jnstrumental Reason, Continuum, New
York, 1974.
Horkheimer, Max; Criical Theory, Continuum, N ew York, 1992.
Lwenthal, Leo; Litterature, Popular Culture and Society, Pacific Books,
Palo A lto, California, 1968.
M arcuse, Herbert; Eros ve Uygarlk, ev: A ziz Yardml, dea Yaynlar, s
tanbul, 1991.
M arcuse, Herbert; Kardevrim ve Bakaldr, ev: Grol Koca, Volkan Er-
soy, Ara Yaynlar, stanbul, 1991.
M arcuse, Herbert; La Dimension Esthetique, Seuil, Paris, 1979.
M arcuse, Herbert; Tek Boyutlu nsan, ev: Afar Timuin, Teom an Tun-
doan, May Yaynlar, stanbul, 1975.
M arcuse, Herbert; A kl ve Devrim, ev: A ziz Yardml, dea Yaynlar, s
tanbul, 1989.

7.2 Yardmc Kaynaklar


7.2.1 Kitaplar
Akarsu, Bedia; ada Felsefe, Milli Eitim Basmevi, stanbul, 1979.
A nderson, Perry; Tarihsel Materyalizmin zinde, ev: M ehm et Bakrc, H.
Grvit, B elge Yaynlar, stanbul, 1986.
Batur, Enis; Estetik topya, BFS Yaynlar, stanbul, 1987.
B elge, Murat; Marksist Estetik, BFS Yaynlar, stanbul, 1989.
Bernstein, Richard; The Restructuring o f Social and Political Theory,
M ethuen& Co ltd, Oxford, 1976.
Bottom ore, Tom; Frankfurt Okulu, ev: A hm et idem, Ara Yaynlar, s
tanbul, 1989.
Court, Raymond; Adorno et la Nouvelle Musique, Klincksieck, Paris, 1981.
Dem irhan, Ahmet; Modernlik, Aa Yaynlar, stanbul, 1992.
Dews, Peter; Logics o f Disintegration, V erso, Londra, 1990.
Eagleton, Terry, Walter Benjamin or Towards a Revolutionary Citicism,
Verso, Londra, 1992.
Ltf Erol, smail; Bat Klasik Mzii, teki Yaynlar, Ankara, 1991.
Fay, Brian; Social Theory and Political Practice, G eorge Allen&Unvvin
Londra, 1984.
Grbilek, Nurdan; (derleyen), Walter Benjamin; Son Bakta Ak, Metis
Yaynlar, stanbul, 1993.
Held, David; Introduclion to Critical Theory; Horkheim er to Habermas,
University o f California Press, Berkeley and Los A ngeles, 1984.
Jameson, Fredric; (derleyen), Estetik ve Politika, ev: nsal Oskay, Eleti
ri Yaynlar, stanbul, 1985.
Jameson, Fredic; L ate M anism , Verso, N ew York, 1990.
Jameson, Fredric; M an ism and Form, Princeton University Press, Prince-
ton, N ew Jersey, 1974.
Jay, Martin; A dorn o Hanvard University Press, Cambridge,
Massachusetts, 1984.
Jay, Martin; Diyalektik mgelem, ev: nsal Oskay, Ara Yaynlar, stan
bul, 1989.
Keat, Russel&Urry, John; Social Theory as Science, Routledge& Kegan
Paul, Londra, 1975.
Lichtheim, George; From M a n to Hegel, Herder&Herder, Nevv York
1971.
Lukacs, George; Estetik 1, ev: A hm et Cemal, Payel Yaynlar, stanbul
1985.
Lukacs, George; Estetik 2, ev: A hm et Cemal, Payel Yaynlar, stanbul
1992.
Lukacs, George; Estetik 3, ev: A hm et Cemal, Payel Yaynlar, stanbul
1988.
Oktay, Ahmet; Trkiyede Popler Kltr, Yap Kredi Yaynlar, stanbul
1993.
M agee, Bryan; Yeni Dn Adamlar, ev: M ete Tunay, Birey ve Toplum
Yaynlar, Ankara, 1985.
Oskay, nsal; ada F antaca, Ayko Yaynlar, Ankara, 1982.
Oskay, nsal; Estetize Edilm i Yaam, D ost Yaynlar, Ankara, 1982.
Oskay, nsal; Mzik ve Yabanclama, D ost Kitabevi, Ankara, 1982.
zgl, Ouz; Pozitivizm Ya da Mantk Olarak Felsefe, U s Yaynlar, s
tanbul, 1991.
Rabinovv, Paul&Sullivan, William; (derleyenler), Toplumbilimlerinde Yo
rumcu Yaklam, ev: Taha Parla, Hrriyet Vakf Yaynlar, stan
bul, 1990.
Raddatz, Fritz; Lukacs, ev: Ender A tem an, Alan Yaynlar, stanbul,
1984.
R o se, Gillian; The Melancholy Science; A n Introduction to the Thought o f
T .W A dom o, Columbia University Press, N ew York, 1978.
Schiller, Friedrich; nsann Estetik Eitim i zerine Bir D izi M ektup, ev:
M elahat zg, Milli Eitim Basm evi, stanbul, 1990.
Slater, Phil; Frankfurt Okulu, ev: A hm et zden, BFS Yaynlar, stanbul,
1989.
Soykan, mer Naci; M ziksel Dnya topyasnda A d o m o ile Bir Yolculuk,
Ara Yaynlar, stanbul, 1991.
Soykan, m er Naci; Trkiyeden Felsefe Manzaralar, Yap Kredi Yaynla
r, stanbul, 1993.
Szer, Vural; Mi'zik ve Mzisyenler A nsiklopedisi /-//, R em zi Kitabevi, s
tanbul, 1986.
Tunal, smail; Estetik, Rem zi Kitabevi, stanbul, 1989.
Uur, Aydn; Kefedilmemi Kta, letiim Yaynlar, stanbul, 1991.
W ebern, Anton; Yeni Mzie Doru, Pan Yaynlar, stanbul.

7.2.2 Dergiler
Oluum, Yl: 8, Say: 40, Ankara, ubat 1981 (Frankfurt Okulu zel says)
Revue D esthetque, Say: 8, Editions Privat, Toulouse, 1985. (A dorno zel
says)
Revue D es Sciences Humaines, Say: 229, Lille, 1993. (Frankfurt Okulu
zel says)

7.2.3 Makaleler
Buck-Morss, Susan; "Walter Benjamin: Revolutionary W riter I", New
Left Rewiew, Say: 128, July/August 1981.
Buck-M orss, Susan; "Walter Benjamin: Revolutionary Writer 11", Ne w
L eft Rewiew, Say: 129. Sept/Oct 1981.
etinkaya, Hsamettin; "Pedagojik Kuramsalln Ykl", Edebiyat&E-
letiri, Say: 2/3,1993.
E agleton, Terry; "Auschwitzden Sonra Sanat; T.W. Adorno", Edebi-
yat&Eletiri, Say: 2/3,1993.
Hilav, Selahattin; Frankfurt Okulu ve Eletirel Kuram zerine Notlar",
Papirs, Say: 1, Bahar 1980.
Koak, Orhan; "Horkheimer ve Frankfurt Okulu", A k l Tutulmas, (Max
Horkheimer, M etis Yaynlar, stanbul, 1990) iin nsz.
Koak, Orhan; M aelstrm slubu , Defter, Say: 5, Haziran-Eyll 1988.
Koak, Orhan;"Postmodernizmin Sosyo Ekonomik bir Tem eli var m?",
Edebiyat&Eletiri, Say: 2/3,1993.
Lwy, Michael; "Revolution Against Progress; Walter Benjamins
Romantic Anarchism", New L eft Rewiew, Say: 152, July/August 1985.
Soykan, mer Naci; "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans", Felsefe
Dnyas, Say:2, Aralk 1991.
Frankurt Okulu mutlak doruyu reddeder, ama hem yle hem byleyi
de reddeder. Her hakikat sylemi, kendi koordinatlar ierisinde mutlak
doruluk iddiasn tar. Yani bir yandan mutlak doru yoktur, bir yandan
da her hakikat sylemi, kendi sylemini karsnda bulduu syleme
dayatr ve bylece bir atma, bir gerilim oluur. Bu atmada, kendi
syleminin baskn kmas, kendi hakikatinin hakl kmas sonucunu
verir. Ama o, bu hakl karma mcadelesinde, iinde yanl da
barndryor olmasna ramen, kendi hakikatinin mutlaklna,
evrenselliine inanmtr. Aksi halde bu bir oyun olurdu ve atmann
halislii kalmazd. Bu byk bir gerilimdir. stenirse eliki de denilebilir.
Jameson, Adornonun aklnn ktmser, iradesinin ise iyimser olduunu
ileri srer. ok dorudur. zne, bu anlamda, eliik olmak
durumundadr. nk bir yandan o, kendi dorusunu hakl karmak
iin mcadele eder, dier yandan ise onun iin bu dorunun
dnebilecei mutlak bir doru yoktur. Yani zavall zne, elinde dier
hakikat sylemlerinin fleyip sndrmeye altklar bir kk meale
ile olmayan byk n dmesini arar. Esas zor olan, varolmadn
bile bile byk aramaktr. Frankfurt Okulunun ve zellikle
Adorno'nun byk gerilimi (elikisi) buradadr. Frankfurt Okulu ve
zellikle Adorno kendi dorusuyla zdelemez. Bir aya ierde ise
bile, bir aya dardadr.

Besim F. DELLALOLU

ISBN R7 5- 7bRb -? fl - 1

a BALAM 9 789757 696780

You might also like