You are on page 1of 176

S P I N O Z A V E S h 'A S E T

frans/tadan eviren: Sanem Soyarslan m *

tie n n e B alibar 1
SPINOZA ve SYASET

tienne Balibar
Otonom 2

Felsefe Dizisi 1
Spinoza Kitapl 1

Spinoza ve Siyaset
tienne Balibar

ISBN 978-975-6056-32-5
Gzden geirilmi 2. Basm Ekim 2010, stanbul (1000 adet)
1. Basm Kasm 2004, stanbul (1000 adet)

Presses Universitaires de France, 1985


Trke yaym haklan Otonom Yaynclk, 2004
eviri Presses Universitaires de France/1996 basmndan yaplmtr

Kitabn zgn Ad
Spinoza et la Politique

Franszcadan eviren
Sanem Soyarslan

Yayma Hazrlayan
Eylem Caaslan

Kapak ve Tasarm
Mert nan - Bar Erolu

Bask ve Cilt
Mart Matbaaclk Sanatlar Tic. ve San. Ltd. ti.
Tel (0212) 321 23 00

Yaynevi Sertifika no: 11821

Otonom Yaynclk
Yeiar Cad. Kalkan lan No: 36/6 Galatasaray/Bcyolu
stanbul
Tel 0 212 244 87 09
Faks 0 212 292 23 66
e-posta: iletisiin@otonomyayincilik.com
www.otonomyayincilik.com
SPINOZA ve SYASET

tienne Balibar

Franszcadan eviren
Sanem Soyarslan
NDEKLER
Trkiyeli Okurlarma 7

Balarken 11
1. 15
zgrlk Partisi
Din mi, Teoloji mi?
lahi Takdir ve zgr rade: Dini deolojilerin atmas
Kiliseler, Mezhepler, Partiler: Hollanda Cumhuriyetinin Krizi

2. Tractatus Theologico-Politicus: Demokratik Bir 41


Manifesto
Egemenin Hakk ve Dnce zgrl
En Doal Devlet: Demokrasi
Bir Tarih Felsefesi mi?
Teokrasinin Miras

3. Tractatus Politicus: Bir Devlet Bilimi 69


1672 Sonras: Yeni Sorunsal
Tractatus Politicus un Plan
Hak ve G
Politik Beden
Devletin Ruhu: Karar

4. Ethica: Politik Antropoloji 97


Toplumculluk
taat Nedir?
Ethica ve letiim

5. 123
Siyaset ve letiim
G ve zgrlk
Arzu nsann zdr
Topluluk Amaz ve Bilgi Sorunu

Kronoloji 155

Kaynaka 161

Dizin 169
TRKYEL OKURLARIMA

Kitabm Spiroza ve Siyaset*in Trkeye evrilmi olmas


benim iin mthi bir zevk ve byk bir onur kayna. Her ey
den nce eviriyi mmkn klan ve ona mmkn olan en yk
sek kaliteyi kazandrmak iin bilgilerini ve zenlerini seferber
eden gen meslektalara ve evirmenlere tm itenliimle te
ekkr etmek istiyorum, ikinci olarak da bu evirinin benim
iin neden zel bir neme sahip olduunu birka kelimeyle an
latmak istiyorum. Bu zel nemin ise hem genel, hem de daha
spesifik nedenleri var.
Genel nedenler Avrupann batsyla dousu, daha kesin
olarak da Fransa ile Trkiye arasndaki ilikiye dair gnmz
deki konjonktrle ilgili. Hepimizin bildii gibi Avrupann co
rafi snrlar meselesine odaklanlarak, kta snrlarnn ve
Trkiyenin bu snrlarn iinde mi yoksa dnda m kaldnn
konu edildii bir tartma sz konusu. Ben Trkiyeyi tarihsel
anlamda Avrupa sahasnn bir paras olarak grmekle kalm
yor, onun Avrupa kimliine getirecei katknn gemite ol
duu kadar gelecekte de gerekli olacan dnyorum.

7
Spinoza ve Siyaset

Bu dncemin nedeni, ktann bats [occident] ile dousu


[orient] arasnda, ardnda derin izler brakm atmalarn yaan
dn inkr etmem deildir. Bu dncemin nedeni, aksine, bu
atmalarn ortak mirasmzn kalbini oluturmas ve imdi bu
mirasn, komuluk ve tamamlayclk deneyimlerinin retken e
kilde kullanlaca yeni bir tarihsel dnemin hazrlanabilmesi iin
dntrlmesi ve kolektif bir ekilde gelitirilmesi gerektiidir.
Bu dncemin nedeni, Trkiye gibi geni ve eitlilie sa
hip bir lkenin safkan Avrupal olacana ya da Avrupa Birlii
tarafndan kabul grebilmek,uruna uygarlnn baka eleri
ni ortadan kaldrmak zorunda kalacana inanmam da deildir.
Dncemin nedeni, aksine, Avrupa'nn kendisinin birok fark
l ve heterojen gelenein buluup birletii snrlarda yaanm
olan tarihsel deneyimlerden renecei birok eyin bulunma
sdr. Avrupa'nn kendisi, o basit aynlk ve tekilik alternatifle
rinin anlamlarn tamamyla yitirdii bir snr blgesi haline
gelmitir. Btn bu nedenlerden dolay, kltr ve kltrler ara
snda eviri meselesi hepimiz iin emsalsiz neme sahiptir.
Daha spesifik nedenler ise Spinoza'nn felsefesinin ieri
iyle ilgilidir. Bu felsefeyi 1980'lerin balarnda rencilerime
verdiim derslerden hareketle yazdm bu kk kitapta an
latmaya, bunu yaparken de antropolojik sorun ile siyasi sorun
arasndaki iliki zerinde srarl biimde durmaya altm.
Benim Spinoza'nn felsefesine olan ilgim, tpk kuamn
Matheron, Deleuze ve Althusser gibi byk statlarn renci
si olmu birok baka filozofun da olduu gibi, her trl indir-
gemecilii engellemekle kalmayp, imgelemden akla kadar her
trl entelektel deneyime dair btnlkl bir izahat vermeyi
mmkn klacak materyalist bir bak as gelitirebilme
imknyla ilintiliydi. Bu bak as bir anlamda Marx'tan
rendiklerimizle Freud'dan rendiklerimiz arasndaki uuru
mun zerine kprler kurma imknn veriyordu bize.
te yandan, yeni tarihsel koullara girdiimiz bu dnem
de bundan daha da nemli hale gelmi olan ey, demokrasinin

8
Trkiyeli Okurlarma

koullar ve siyasetin kurumsal erevesi ile vatanda ynla


rnn (ya da bu konu zerine olan ilgisini paylatm, ancak
yoruma ve sonulara dair birok noktada kendisinden ayrl
dm Antonio Negri'nin ncelik verdii Latince terminolo
jiyle okluklarn [multitudes]) ikircikli gc arasndaki iliki
zerine dnebilmek olmutu. Eitlik ve zgrlk deerlerini
toplumun ve bizzat vatandalarn kolektif pratikleri zerinde
temellendirme yolundaki en radikal giriimlerden biri olan
Spinoza'nm siyaset felsefesine gre demokrasinin koullar, ge
rek tarihin glerine, gerekse bilginin ve kamuya ak aklc tar
tmann dntrc gcne dair sekler bir anlaytan ayr
dnlemez. Dier yandan, Hobbes ve Locke'tan Rousseau ve
Humea kadar, tutku ile akl, boyun eme ile zgrlk, kar ile
inan gibi kartlklara dair zengin zmlemeler yapm baka
Aydnlanma dnrlerinden bir hayli farkl olarak Spinoza,
bizzat aklcln ve evrenselciliin tarihsel niteliini anlama
ya almtr. Bunu yaparken de zellikle tektanrc dinlerden
gelen cemaat ve iletiim kalplaryla girmi olduu samimi ve
elikili ilikiyi aratrmaya ayr bir nem vermitir.
Spinoza bunu yaparak nesnellik ile grecelik ikilemlerine
bir alternatif olarak evrenselliin pratik ve konstrktif an
laylarn -ki bunlar evrensellii birincil nitelikte kolektif ya
da terimin geni anlamyla siyasi bir greve dntrrler-
tahayyl edebilmemizi mmkn klmtr.
Bugn bu sorunlarn, zellikle de Avrupa'nn eitli kl
trlerini kuatan snrlarn iinden hareket edip Avrupa-
merkezciliin koyduu snrlar bertaraf etme abasna girimi
olan entelekteller ve halklar iin her zamankinden daha acil bir
gndem maddesi olduunu dnyorum. Umut ediyorum ki bu
almamn evirisi, bylesi bir abann gnmzde gerekli kl
d alverilere mtevaz bir katk olarak kabul edilir.

E.B.

9
Ba l a r k e n

En iyi felsefeyi bulduumu iddia etmiyorum, ama unu bi


liyorum ki hakikatin bilgisine sahibim (...) zira hakikat hem
kendisinin hem de yanlln biricik kantdr.
Spinoza, LXXVI. Mektup (A. Burgha)

O, vicdann bask altna alnmasndan holanmazd ve iki


yzlln en byk dmanyd.
Bayie, Szlk, Spinoza maddesi

Spinoza ve siyaset: lk bakta, bu basit ifade bile apak


bir eliki! Eer siyaset tarihin dzenine aitse, ite btn
bir sistemini, bilmek Tanry bilmektir ve Tanr doadr
fikirlerinin alm olarak sunan bir filozof. Eer siyaset
tutkunun dzenine aitse, ite insann arzularn ve eylemlerini
geometrik bir biimde (...) sanki sz konusu olan izgiler,
dzlemler ve hacimlermiesine (Ethica, nc blm, nsz)
anlamak (intelligere) zere yola kan bir filozof. Eer siyaset
gncel olaylar iinde biimleniyorsa, ite erdemin ve egemen
iyinin btn tekil eyleri sonsuzluun bak asndan (sub

11
Spinoza ve Siyaset

aeternitatis specie) (Ethica, beinci blm) kavramaktan ibaret


olduunu dnen bir filozof. Bu filozof bize, siyaset hakknda
sadece speklasyondan ibaret olmayan ne anlatabilir?
Spinozann kendisi, kan ve anlamann, kavram ve pra
tiin bu ekilde birletirilmesinde hibir eliki grmedi. Bi
lakis, Tractatus Politicus'a. (TP) balarken tam da bu ifadeleri
kullanarak, amacnn pratikle en iyi ekilde uyum salayacak
sonulara ulamak olduunu ve bu sonularn, insan doas
nn kendine has koullarndan (...) bize matematiin kazandr
d zihin aklyla karsanacam ortaya koydu. Bu amaca
ulamak, insanlarn eylemleriyle alay etmek, onlara acmak
veya onlar sulamak (TP, birinci blm) yerine bu eylemleri
zorunlu nedenleri yoluyla anlamaktan (intelligere) geiyordu.
Spinozann olgunluk dneminin ilk byk eseri -Tractatus
Theologico-Politicus (TTP)- bir polemikler kitab, sayfalarnda
kimi zaman sulamaya varan ironi veya endie izleri tayan
bir felsefi ve siyasi manifestoydu. Bundan tr dikkatli okur
larndan bazlar, Spinozann amalarna sadk kalamad ya
da kavramn nceliini savunmasnn, aslnda baz fazlaca in
sani tutkular iin kulland bir maskeden baka bir ey olma
d kanaatine varmlardr.
Ben bu kk kitapta, btn bunlardan ilham alarak yeni
bir ey denemeyi neriyorum: Spinozann felsefesini, onun si
yasetindeki meselelerden yola karak ortaya koymak ve bunu
yaparken de, ayn zamanda, onun dncesindeki felsefe-
siyaset btnlnn arayna kmak. Bu giriimin temelin
de yukarda bahsettiim ana metnin yakn okumalar ve bu
okumalardan kaynaklanan tartmalar yatmaktadr.

Basklar, eviriler, alma Aralar


Spinozann Eserlerinin zgn metni (Latince veya
Felemenke) iki klasik baskda toplanmtr: Van Vloten ve Land,
Benedicti de Spinoza Opera quotquot reperta sunt, Lahey, 1895, 4

12
Balarken

Cilt (iki cilt halinde tekrar baslmtr) ve Cari Gebhardt, Spinoza


Opera, 4 Cilt, Heidelberg, 1924. Bu basklardan birincisi, branice
Dilbilgisi Rehberini iermemekte ve Cari Gebhardtm eletirel
basmnda dzeltilmi olan baz hatalar barndrmaktadr.
Gnmzde yorumcular ounlukla Gebhardtm basksn
tercih etmektedirler. Gebhardt'in basksndan beri klasik
klliyata, Spinozann baz yazmalar da eklenmitir.
Spinozann temel eserlerinin Franszca evirileri ko
laylkla ulalabilen u iki baskda bulunmaktadr:
- Appuhn basks: uvres de Spinoza, 4 cilt, tekrar basm
Garnier-Flammarion, 1965, (1. Cilt: Ksa Risale, Anlan yile
tirilmesi zerine, Descartes Felsefesinin lkeleri, Metafizik Dn
celer; 2. Cilt: Tractatus Theologico-Politicus; 3. Cilt: Ethica; 4. Cilt:
Tractatus Politicus ve Yazmalar);
- Bibliothque de la Pliade basks (Gallimard, 1954).
Spinozann biyografisini de ieren bu bask, M. Francs, R.
Caillois ve R. Misrahi nin katklaryla hazrlanmtr.

Bu toplu basmlar dnda, zellikle A. Koyr (Vrin, 1951)


imzal Anlan yiletirilmesi zerine (iki dilde) ve Tractatus
Politicusun biri Sylvain Zac (Vrin, 1968), dieri Pierre-Franois
Moreau (Editions Rplique, 1979) imzal iki farkl (iki dilde)
basks dikkat ekiyor. Daha nce Garnier Klasikler serisi al
tnda baslm olan Etika*nn Latince metni ve Appuhn evirisi,
Editions Vrin tarafndan tekrar baslmtr. Bunun yan sra,
Bernard Pautrat 1988 ylnda Gebhardt basksn temel alarak
oluturduu Latince metniyle birlikte Etikann yeni bir eviri
sini yaymlamtr (Editions du Seuil).
Spinoza ve Siyaset*te, Tractatus Theologico-Politicus*tdin (TTP)
alnt yaparken Garnier-Flammarion basksnn numaralandr
masn esas aldm. Ancak Appuhnn evirisini sklkla dei
tirerek kullandm. Tractatus Politicus*un (TP) blm ve parag
raf numaralandrmas btn basklarda ayn: Zaman zaman
Sylvain Zacn zmlerinden esinlenerek baz deiiklikler

13
Spinoza ve Siyaset

yapsam da, TP alntlarnda genel olarak P.-F. Moreau eviri


sinden yararlandm. Ethica iin btn evirileri yeniden yap
tm. Bu eserle ilgili referanslarda blm numaralarn roman,
nerme numaralarn ise arap rakamlarn kullanarak belirt
tim (rnek: IV, 37: Ethica nm IV. blmnn 37 numaral ner
mesi). nermeleri kantlar, kantlar ise baz durumlarda bir
ya da birden ok sayda sonu ve not 1ar (yani Spinozann
yorumlar) takip etti.
Metin iinde hibir ikincil kaynak belirtmedim. lgilenen
ler iin kitabn sonunda seme bir kaynaka bulunmaktadr*
Daha kapsaml bir kaynaka iin Jean Preposiet Bibliogarphie
spinoziste, Paris, Les Belles-Lettres, 1973; gncel almalar
iin ise Theo Van der Werf, Heine Siebrand, Coen Westerveen
tarafndan hazrlanm olan A Spinoza Bibliography 1971-1983,
Leiden, E. J. Brill, 1984 isimli yaynlara baklabilir.
Son olarak, ok faydal bir alma arac olarak Emilia
Giancotti-Boscherini tarafndan iki cilt olarak hazrlanm
olan Lexicon Spinozanwnu (Lahey, Martinus Nijhoff, 1969) ne
ririm. Bu eserde Spinozann farkl yaptlarndan (zgn dille
rinde) derlenmi nemli pasajlar, onun terminolojisinde nem
arz eden her bir terim esas alnarak numaralandrlm ve s
nflandrlmtr.

* Ukz. Kaynaka blmnde Trke baskya yayncnn notu, (y.n.)

14
S p in o z a Pa r t s

simsiz olarak hayali bir yayncnn adyla baslm olan


(ancak hemen Voorburgun ateist Yahudisine mal edilen)
Tractatus Theologico-Politicus (7TP), yaymlandnda, etkisi
uzun sre devam edecek byk bir skandala yol at.1 Baylein
deyiiyle, zararl ve berbat bir kitapt bu. Bir yzyl boyunca
kitap bir sr ihbar ve inkrla karlat. Fakat ayn zamanda
kitabn ierdii argmanlar, kutsal kitap yorumlar ile liber-
ten literatrn yan sra, siyaset hukuku ve geleneki otorite
lerin eletirileri zerinde de byk izler brakt.
Spinozann bu sert tepkilere hazrlksz yakaland sy
lenemez. Onun, kitabn ar gerilimi bugn bile hl hissedi
len giri ksmndan itibaren, tezatlarla ve tehlikelerle dolu bir
durumda alm olduu ifte riskin farknda olduunu grrz:
entelektel nfuz aralarn tahrip ettii kartlar tarafndan 1

1 Burada Spinoza'rn biyografisini vermiyorum, (bkz. Kaynaka) Ancak


byk eserin oluturduu nemli aam alar tarihsel bir balama oturtma
nn kanlmaz olduunu dnyorum. Bunun iin kitabn sonunda veri
len kronolojiye hemen bakmakta fayda var.

15
Spinoza ve Siyaset

ok iyi anlalmak ve de okur kitlesince, hatta kendine yakn


grdklerince dahi, yanl anlalmak. Peki, Spinoza bu riski
neden almtr? Bu sorunun cevabn kitabn ilk sayfalarnda
detayl bir biimde verir (TTP, 19-28):
Beni yazmaya iten sebepleri aklayacam. Bu sebeple
rin ilki dinin, doal ve insani glerin ldrtc korkusu ve ki
liselerin karc dogmatizmi nedeniyle batl itikada dnerek
bozulmasdr. Ak ya da gizli i sava (elbette anlamazlklar
despotizm tarafndan ortadan kaldrlmadka) ile okluun
tutkularnn iktidar sahipleri tarafndan ynlendirilmesi de
bundan kaynaklanr. Peki, bu duruma are bulmak iin ne yap
mak gerekir? ki tr bilgiyi birbirinden ayrmak gerekir (ki grece
imiz gibi bu onlar kar karya getirmek anlamna gelmez):
kutsal yaznn sk bir okumasndan karlabilecek ve itaat
ten baka amac olmayan vahyedilmi bilgi ile evrensel in
san anlnn ulaabilecei ve sadece Doa ile ilgili olan -geici
olarak bilim ya da akl diyebileceimiz- doal bilgi. Bu iki
tr bilginin hibir ortak noktas yoktur. Bu bilgi trleri kendi
alanlarn en ufak bir atma olmakszn ve biri dierinin k
lesi olmakszn igal edebilirler. Bu durumun sonucunda nce
inan konusundaki bireysel fikirler, etkin bir ekilde dierle
rine dnk bir sevgiye ynelmek zere zgrleecek; sonra da
devlet hakkndaki bireysel fikirler, devletin gvenliiyle ba
damak zere zgrleecektir. zel olarak ise Tanr, doa, bil
gelik yollar ve insanlarn kurtuluuna ynelik felsefi aratr
mann btnyle zgrlemesi mmkn olacaktr. Toplum ya
amnn temel bir kuralnn tanm buradan gelmektedir: Kamu
hukuku yle olacaktr ki, szler asla cezalandrlmayacak, sadece
eylemlere dair dava alabilecektir Bu temel kuraln uyguland
devleti Spinoza daha sonra demokrasi olarak adlandrr. Ams-
terdam zgr Cumhuriyeti, bu devlet biimine yakndr (o
zamann koullarna gre mmkn olann en iyisi midir? Bunu
greceiz.) Mutlak monari yanllar ve teologlar, gerek dini
ve felsefeyi nasl tehdit ediyorlarsa, Cumhuriyeti de ayn e

16
Spinoza Partisi

kilde ve ayn nedenlerden tr tehdit etmektedirler. O halde


demokrasinin, gerek dinin (ki kutsal yaz buna merhamet ve
adalet der) ve felsefenin peinde kotuu fayda pratikte tektir
ve ayndr. Bu fayda zgrlktr.

zgrlk Partisi
Eer durum buysa, TTP nin yanl anlalmas kitapta
ortaya konulan argmanlar neden srekli olarak (ve bir an
lamda nceden) tehdit eder? Bu soruyla ilgili olarak metnin
satr aralarnda gizli pek ok neden bulabiliriz.
Birincisi, hibir kavram zgrlk kavram kadar belirsiz
deildir. ok az istisnann dnda hibir felsefe, hibir siyasi
ideoloji (pratikte bir hkimiyet sz konusu olsa dahi) kendini
bir zgrleme giriiminden farkl bir ey olarak sunmaz. Bu
yzden de felsefi ve siyasi retilerin zgrlk ile zorlama ya
da zgrlk ile zorunluluk arasndaki basit antitezlerle yetin
diklerine nadiren rastlamr. Bu retiler kendilerini daha ok
dierlerine kar zgrln doru bir tanmn kurmaya (ya
da yeniden kurmaya) ynelik giriimler olarak sunarlar. Gre
ceimiz gibi, Spinoza da bu durumun bir rneini sergiler.
Ancak durum byle olsa bile, bunun tek sebebi, zgrlk
kavramnn daha kndan itibaren iine gml olduu ve
hangi dneme ait olduunu sylemenin zor olduu belirsiz
likler ve atklar deildir. Tarihsel konjonktrn izlerinin
TTPnin her yerine sinmi olmas, eserin tek bir tonda yazl
m, salt teorik bir yapt olarak okunmasn engeller. Kitapta
Spinoza yakc derecede gncel olan dinsel bir tartmann ii
ne dalmtr. Onun, monari yanls parti ile Kalvenci papaz
larn btnlemeci propagandas arasndaki gizli anlamay
daha domadan mahvedecek nerilerde bulunduunu grrz.
Bunlar dorudan Spinoza nn zamannda iinde bulunduu ve
kendisini yakn hissettii toplumsal gruplarn amalaryla -ve
her eyden nce de Hollanda Cumhur iyet inin ynetici elitle-

17
Spinoza ve Siyaset

rininkilerle- birleiyordu. Aslnda bu elit snf kendisini o d


nemde bir zgrlk partisi olarak tanmlamaya balamt. Bu
snf, ulusal bir zgrlk mcadelesinin mirass, o zamanlar
mutlakyeti Avrupada hkim olan monarist devlet zihni
yetine benzer bir zihniyete kar sivil zgrlkler taraftar,
bireysel vicdan zgrlnn, bilim adamlarnn zerkliinin
ve fikirlerin bir dereceye kadar serbest dolamnn savunu
cusu konumundayd. Peki, btn bunlar bir zgrlk partisi
olma iddias iin yeterli miydi? Greceimiz gibi Spinoza, z
gr Cumhuriyete olan btn ballna ramen bunun byle
olduuna kr krne inanmad. zm nerisi olarak sunu
lan eyin iinde bir sorun kefederek -ncelikle de zgrln
belirli bir grubun siyaseti ve onun evrensel karlaryla z
deletirilebilecei fikrini sorgulayarak-, zgrl, en yakn
arkadalarnn nerdikleriyle tamamen ters ynde olan terim
lerle tanmlad. Bu da alttan alta onlarn hakl bir sebep iin
mcadele ettikleri inancn besleyen yanlsamay eletirmek
anlamna geliyordu. Bylesi bir durumda TTPnin -ki grecei
miz gibi kendisini devrimci bir kitap olarak sunmaktan ok
uzaktr- yaymlanr yaymlanmaz bazlar iin ykc, dierle
rine ise yararl olmaktan ziyade can skc olarak grnmesine
armamak gerekir.
Ancak yanl anlalmann daha derin sebepleri de vardr.
Spinoza, TTP*de siyasi bir amacn peinde koarken, tezlerini
felsefe alannda kurmak istemitir. Btn kitap boyunca kar
mza kan iki byk sorun, kesinlik sorunu (yani hakikat ve
otorite arasndaki iliki sorunu) ve zgrlk ile bireyin hakk
ya da gc arasndaki ilikiye dair olan sorundur. Peki, felsefe
ile siyaset iki ayr alan mdr? Felsefe, iinden bir siyaset prati
i karlabilecek bir teori midir? Ve Spinoza, onu savunan
larn yanlsamalarn bile databilecek olan felsefi bir zgrlk
fikrine nasl ular? Eserin sonunda felsefe ve siyasetin karlkl
olarak birbirlerini ierdiklerini kantlayabilir ya da en azndan anla
yabiliriz. Spinoza zgl olarak felsefi nitelie sahip olan sorunla

18
Spinoza Partisi

r ortaya atarak siyaseti ele almak iin dolambal bir yol almaz,
onlar baka bir balama, siyaset st bir e iine oturtmaz;
ancak o, siyasetin bahis konular ve siyasi gler arasndaki ili
kileri kendi sebepleri itibaryla tam olarak, kendi deyimiyle upuy
gun bir biimde (bkz. Ethica, II, tanm 4; nerme 11, 34, 38den
40a; ve Mektup LX) anlamann yollarn vermeye alr. Ayn
zamanda felsefi incelemesini de siyasete dair sorular zerinden
kurduu iin, felsefenin zne dair bir sorgulamadan da hi uzak
deildir. Tam tersine bu, felsefi yarar ve sorunlarn ne olduu
nun belirlenmesini salayacak bir yoldur (tek yolun bu olup ol
madnn cevabn ise u anda veremeyiz). Bu bak asna gre,
speklatif bir felsefe ve siyasete uyarlanm bir felsefe arasn
daki ikilem sadece anlamsz deildir, bilgeliin karsndaki en
byk engeldir de. Ancak bu btnlk basit ve kolay anlalabilir
olmaktan ok uzaktr. Spinoza bu btnle ancak bir dnsel
deneyimin sonunda, felsefenin balangtaki kesin hkmlerini
(yoksa yanlsamalarm m?) deitirmeye zorlayan bir entelek
tel almann sonucunda ulaabilmitir. TTP ite bu deneyim
dir. Bu, somut olarak metin ilerledike felsefe nosyonunun sabit
kalmad, srekli deitii anlamna gelir. Metinde Spinozann
dncesindeki dnm gzlenmektedir. Gerekli, ancak ksmen
ngrlmeyen bir dnm... Bunu tanmlamak sadece iki deil
(felsefe, siyaset, teoloji), hatta drt (felsefe, siyaset, teoloji, din)
terim ele alnd iin daha da zordur. Burada sz konusu olan
meseleyi daha net grebilmek iin, bu drt terimin Spinoza iin
neyi temsil ettiinin zerinden gitmek gerekir.

Din mi, Teoloji mi?


TTPnin Spinozann dncesi asndan bir dnm nok
tas olduu yazmalarnda, zellikle Oldenburg ile yapt ya
zmalarda ak bir ekilde grlr. Spinoza, sisteminin szl
ya da yazl olarak dolama soktuu eler nedeniyle srarl bir
talebin muhatab olmutur:

19
Spinoza ve Siyaset

imdi zelikle bizi ilgilendiren bir meseleye gelmek istiyorum.


Size eylerin kkeni, birincil bir nedene dayanmalar ve an
lmzn arnmas zerine yazdnz o ok mhim eseri ta
mamlayp tamamlayamadnz sormak istiyorum. Benim
fikrimce, aziz dostum, gerek bilgelere bundan daha ho ve
ilgin bir eser daha sunulamazd. (Mektuplar XI, 1663)

Ancak Spinoza Ethica zerinde almaya ve fizik ile me


tafizie dair meseleler zerine arkadalaryla yazmaya de
vam etmesine ramen, kendisine ynelik bu taleplerin usta
lkla stesinden gelmeyi de bildi. 1665 ylnn sonuna doru,
Oldenburga yazd bir mektupta, felsefi dnndeki geli
imden bahsettikten sonra unlar belirtti:

u anda Kutsal Kitaplar zerine grlerimi yanstan bir eser


zerine alyorum. Beni bu almay yapmaya iten sebepler
unlar: 1. Teologlarn nyarglar. zellikle bu nyarglar, in
sanlarn akllarn felsefeye vermelerinin nndeki en byk
engeli oluturuyor. Dolaysyla ben bu nyarglar gn na
kararak onlardan kurtulmann faydal olacana inanyo
rum. 2. Avam tarafndan srekli olarak ateistlikle sulanmam.
Kendimi elimden geldiince bu durumla mcadele etmekle
ykml hissediyorum. 3. Felsefe yapma ve dndklerimizi
syleme zgrl. Bu zgrl tm yollar seferber klarak
kurmak istiyorum, zira ar otorite ve din adamlarnn aba
lar bunu ortadan kaldrmaya alyor... (Mektuplar XXX)

Bu satrlarda Spinoza tarafndan gncel siyasete yaplan


gnderme dikkat ekicidir (Cumhuriyetin yneticilerinin dos
tu olan bir kiiye yneltilen bu ateizm sulamas dinsel bir gele
nekilik dayatmaya alan Kalvenci papazlarn vaazlarnn bir
parasdr). Ancak tm TTP boyunca bahsi geen temel amaca
denk den ana fikir, felsefe ve teoloji alanlarnn kkten bir bi
imde birbirinden ayrlmasdr. Bir sreliine bu noktada duralm
ve u soruyu soralm: Bu balamda "ayrmak tam olarak ne
anlama gelmektedir?
Bu ifadenin kendi iinde tmyle zgn bir ifade olduu
sylenemez. Descartes da, rnein Metafizik Meditasyonlar da

20
Spinoza Partisi

(1641, Hollandacaya Spinozann bir arkada tarafndan ev


rilmitir) Akl ve inanca dair iki tr kesinliin birbirinden
ayrldn syler. Bunu yaparken metafiziksel kantlamay
birinci tr kesinliin kapsamna dhil ederken, vahiy ve kili
selerin otoritesinin geleneksel zemini meselesini btnyle bir
kenara brakmtr.2 Btn iaretler, Oldenburg ve dierlerinin
Spinozadan bekledikleri deneysel ve matematiksel yeni doa
biliminin kesinliini kurabilecek bir ilk felsefe yaptnn, bu
bak asyla ilerleyebilecei ynndeydi. Bu dnceye gre
teoloji ile kar karya gelme meselesi, bu disiplinin modas
gemi bir dogma adna doa felsefesi zerine empoze etme
ye alt sansr yznden ikincil, dsal bir soru olarak ken
dini gsterecekti. Teoloji nemliydi, nk entelektel etkisi
ve resmi otoritesinden dolay gerek metafiziin tannmasnn
nnde bir engel oluturuyordu. Hakikatle uyum iinde d
nebilmek ve alabilmek iin bu engelden kurtulmak, ve daha
genel bir ifade ile anl arndrmak, yani btn akl ile
anln kendi ilkelerini ifade etmek gerekliydi.
Peki ya bu engel hakikatin aklna ramen diren gs
termeye devam ederek varln srdrrse; o zaman buna
dorudan sava amak gerekmez mi? Yani teolojinin sylemini,
birbiriyle iten balantl ekilde hem toplumsal olarak gl
bir kastn ideolojisi, hem de bilmenin nesneleriyle ilikinin, bir
kesinliin genel bir biimi olarak eletirmek uygun olmaz m?
Bylelikle Spinoza kendisini felsefe asndan ok daha endie
verici baka bir soru ile kar karya buldu: Felsefe ile teolojiyi
birbirinden ayran snr tam olarak neresidir? Eer bilgi, biri

2 unu belirtmeliyim ki ben hibir ekilde, iyinin ve ktnn peinde ko


arken yaplan hata olan gnahla ilgilenmiyorum. Ben sadece doru ve
yanln fark edilmesi ve bunlara dair verilebilecek olan yarglarda ortaya
kabilecek olan hata ile ilgileniyorum. Kesinlikle inanca ya da iyi bir yaa
ma dair meselelerden bahsetmek istemiyorum. Ben sadece doal k tara
fndan bilinebilecek speklatif dorulara dair olan eylerle ilgileniyorum.
(Descartes, Abrg des Mditations)

21
Spinoza ve Siyaset

uygulamalar dieri ise teorik ilkeleri olmak zere birbirinden


bamsz iki yol zerinden geliimini srdryorsa, ve sadece
akl birinci nedeni ve evrensel doa kanunlarn -ya da son
suz hakikatleri- belirleyebiliyor ve anlatabiliyorsa, nasl olur
da onun sadece metafizie deil, ayn zamanda ak ya da kapal
olarak teolojiye de dayand reddedilebilir? lerlemesini bu ge
leneksel teolojik engel ortadan kaldrld anda durduran bir
bilim adam-felsefeci, kendisini daha g alglanan baka bir te
oloji iine hapsedilmi bulabilir. Bu aslnda tam da Descartesn
ve daha sonralar Nevvtonun bana gelen ey deil midir?
Byle bakldnda TTPnin okurlarna sunduu paradok
sun ok da byk bir srpriz olmad grlecektir: Bu ekilde
teolojik n koullarndan zgrleen felsefenin uygulanaca
temel nesne, kutsal kitap geleneinin geerlilii ve inancn esas
ierii sorunu olacaktr! Bu akl yrtme ulatrldnda, fel
sefi rasyonalizmin, kendisinin birincil nclleri ile elitii d
nlebilir; nk bu haliyle hedefi teoloji teriminin gizledii
elikiyi ortadan kaldrmaktr. Baka bir deyile, felsefi rasyo
nalizmin amac inanan bizatihi kendisini teolojiden kurtarmak ve
teolojinin gerek din ile alakas olmayan bir felsefi speklas
yon olduunu aa karmak haline gelmitir.

Her ne kadar Havariler tarafndan vaaz edildii haliyle, yani


sadece Isann hikyesinin anlatlmasyla ortaya kt haliyle
din, akln dzenine girmese de, onu doal kla anlamaya her
kes muktedirdir. Zira dinin z, Isann tm retisinde oldu
u gibi ahlaki retilerde yatar -sann dada rettii ve Aziz
Mattanm 5. blmde anlatt gibi. (TTP, 210, ve not XXVII)

Kutsal Kitapn retisi ne felsefi kavramlar ierir ne de spek


lasyonlar. Bu retide sadece ok uyuuk bir zihnin bile kav
rayabilecei ok basit meselelere yer verilir. Bu nedenle ben,
Kutsal Kitapta hibir dilde aklanamayacak kadar derin gi
zemler olduunu dnenlerin ya da dine bir sr felsefi spe
klasyonu sokarak kilisenin bir akademiye, dinin de bir bilim
ya da daha ziyade bir skolastie dnmesine yol aanlarn
ruhsal niteliklerine (ingenium) pek fazla hayranlk besleyemi-
yorum (...). Kutsal Kitapn amac bilimleri retmek deildi

22
Spinoza Partisi

(...); Kutsal Kitap insanlardan itaat dnda bir ey istemez; ve


sadece boyun ememeyi cezalandrr, cehaleti deil. Ancak
Tanrya kar tek grevimiz komumuzu sevmekten ibaret
olduu iin, Kutsal Kitap insanlara bu greve itaat etmelerini
salayacak bir bilim dnda hibir ey dayatmaz (...) Bu ama
ca dorudan doruya ynelik olmayan dier felsefi sorularn,
ister Tanrnn isterse doann bilgisiyle alakal olsun, Kutsal
KitapTa hibir alakas yoktur ve bu yzden bunlarn vahyedil-
mi dinden ayrlmalar gerekir (...) Ayn durum btn dinler
iin geerlidir. (TTP, 230-231)

Bylelikle Spinoza kendisini olduka tuhaf bir durumda


bulmu oluyordu. Artk teolojiye sadece felsefe kart oldu
u iin deil ayn zamanda din kart olduu iin de sald
ryordu! Dnce zgrln teolojiye kar savunmak zere
yola km olan Spinoza, felsefecileri de hedef alarak (vahye
dayand hlihazrda kabul edilen) gerek dinin bir savunmas
n yapmtr! Sanki hakikati arayan ve Tanr ya itaat edenlerin
tek dman belirli bir baskn metafiziksel-teolojik sylem
mi gibi. Spinoza bylece sadece teologlar deil filozoflarn
byk bir ksmn da karsna alma riskine girmi bulunuyor
du: Teologlar, teorik nesnelere dntrdkleri dini nesneler
zerine rasyonel olarak speklasyonda bulunarak hayatlarn
geiriyorlard. Felsefeciler ise felsefeyi din kart bir sylem
zerinden kurmaya alyorlard.
Spinozann kendisi ise pek ok zor soruyla kar karyay
d. inan ile inancn batl itikada dnmesine sebep olarak
onu dejenere eden speklasyonlar arasndaki izgi tam olarak
nerededir? Spinoza baz felsefi tezlerin ya da hakikatlerin,
Tanrya itaat, ak ve kurtuluun nasl birletiinin anlalmas
iin gerekli olduunu ve bu hakikatlerin sorun yarattn ka
bul edecektir. Vahyedilmi din /gerek din ikili terminolojisi bile
bunun ak bir belirtisidir. te yandan teolojinin ortaya k
nasl aklanabilir? Dinin kendi iinde kendini sapknlatrma-
ya ynelik bir eilim tad varsaylabilir mi? Sradan insan
larn (avamn), teologlarn kendilerini yetkili grdkleri teo
rik speklasyona ihtiya duyduklar sylenebilir mi? Peki ya

23
Spinoza ve Siyaset

kitlelerin tmyle bu becerikli adamlar tarafndan ynlendi


rildii? Yoksa batl itikatta, halkn inanc ile limlerin dini
arasnda, her iki taraf da tutsak eden bir karlkl bamllk
kipinin bulunduunu mu kabul etmek gerekir?

lahi Takdir ve zgr rade: Dini deolojilerin atmas


Spinozann teolojiye, yani din ile speklatif dnce ara
sndaki teolojik karkln ald biimlere dair almalar iki
dzeyde deerlendirilebilir: retisel olanlar ve tarihsel olanlar.
Meselenin kkenine inerek mevcut durumu deerlendiren Spi-
noza, bylelikle sz konusu sylemin dsal bir anlatmnn te
sine geerek bunun altnda yatan manta dair bir zmleme
yapar ve Ethica*da imgelemin genel bir teorisine dnecek olan
materyali salar, (zellikle birinci blmn ekine baknz)
Musa'nn bir teolojisi vardr: Bir tekvin ve mucize kozmo
lojisine, bir itaat etiine ve seilmi halk eskatolojisine da
yanan bu teoloji, brani yasasnn emirlerini temellendirerek,
bunlarn dnemin insanlar ve milleti tarafndan anlalma
sn salamaya hizmet etmitir (TTP, 58-61, 92,124, vs.). An
cak bu durum, Musa'nn, vatandalarna hkmetmek iin ya
pay bir ideoloji kurduu anlamna gelmez. Tam tersine o, teo
lojisinin doruluuna inanm ve bu inanta bir din ve devlet
kurmasna sebep olan kar koyulmaz iaretler grmtr.
Ayn ekilde, peygamberlerin teolojileri ya da daha iyi bir ifa
deyle peygamberlere ait pek ok teoloji vardr ki bunlar baz ok
nemli noktalarda birbirlerinden ayrlrlar (TTP, 62-63, 143).
zellikle de kurtulu konusunda (kurtulu sadece ilahi seime
mi baldr, yoksa insanlarn iyi veya kt, yasaya uyan veya
uymayan eylemleri de bu konuda bir rol oynar m? Bu rol, na
sl bir roldr?). retiler arasndaki bu farkllklar teolojinin
ok temel bir zelliini ortaya koyar: Teoloji, dine atmay
sokar. Bu farkllklar Hristiyanln ilk zamanlarnda daha
da abartl bir biimde grrz (Havarilerin retileri, zel

24
Spinoza Partisi

likle de Pavlus, Yahya ve Yuhanna, arasnda) (TTP, 93, 212).


Sonu olarak bunlar, kiliseleri ayran blnmeyle daha sonra
kurumsallamlardr.
nayet sorunu, bilindii gibi, gemiten beri teolojik bir tar
tma konusu olagelmitir. Eer insan bir gnahkrsa -yani
ktle kar duyduu ekimden tr, yasak olan arzulad
iin sregiden bir hata iindeyse- o zaman ilahi merhamet
dnda hibir ey kurtaramaz onu. Bu merhamet tarih iinde
kendini insanln kurtarcs ve inayetin vcuda gelmi hali
olan sa'nn araclyla gstermitir. Ancak Isa'da yaamak
ne demektir? Kurtulu 4yolu hangisidir? inayet verimli bir e
kilde nasl iler? Reform, btn bu son derece eski sorulara (ki
bu sorularda insan ve lmsz Tanr arasndaki kiisel ban
temsili sz konusudur), inan, ilekelik, vicdann incelenmesi
ve iyi bir Hristiyanm hayatnda ruhani ynn ve i disiplinin
rol hakknda srdrlen tartmalar yoluyla, giderek daha
byk bir aciliyet atfetmitir. Yozlam insan doasnn yoz
lam glerine verilecek hibir tavizi kabul etmeyen Calvin,
kendi kurtulu teolojisini, sadece inayet yoluyla, Pavlus ve Aziz
Augustinus'un Ortodoksluuna bir dn olarak takdim eder.
ster bir ekilde ilahi merhametten yararlanmak iin emirlerin
incelenmesiyle olumu olsun, isterse insann gnahlarndan
arnmasnda iradesinin zgr katlm yoluyla gelsin, Calvin
yaplan iler araclyla kurtulu fikrini her zaman iin fazla
yapmack bulmutur. Ona gre burada yaratlm olann yara
tcsnn nezdinde kendisini gklere karma giriimi sz ko
nusuydu ki, bu da gnahn zyd. Calvin ilahi takdir retisini
zgr irade retilerinin karsna koyarak tartmann kutup
larn belirledi. lahi takdir retisine gre kurtulu her zaman
zaten Tanr tarafndan kararlatrlm oluyordu ve bylelikle
insanlar seilmiler ve de lanetlenmiler eklinde nceden
blnm oluyorlard. nsanlarn eylemlerinin hibir etkide
bulunmad Tanrnn inayeti, gizemli bir ekilde onlara sadece
Tanry sevme gcn veriyor ya da bu gc onlardan geri al

25
Spinoza ve Siyaset

yordu. On yedinci yzydda bu kartlk Roman Katolikliini ve


Protestan kiliselerini birbirinden ayrmam, ancak bu kamp
lar kendi ilerinde blmtr. Fransada sadece inayet yoluyla
kurtulu fikrine ayak direyen ve bylece bir anlamda Kalven
cilikle kendi silahlaryla mcadele etmeye alan Jansenciler,
Cizvitlere kar gelmilerdir. Hollandada karmza kan iki
kart hizip ise ilahi takdir taraftar olan Ortodoks rahipler ve
zgr irade tezini savunan (ve adlarn Teolog Harmensen ya
da Arminiusun adndan alan) Arminiusulard.
Peki, Spinoza TTP'de bu tartmalarda kendince bir taraf
olmuyor muydu? phesiz; ancak ne srd nermeler hibir
taraf tatmin edebilir nitelikte deildi. Spinozaya gre Kutsal
Kitaptaki reti, belirli durumlara bal deiikliklerden ay
rldnda, phe gtrmezdi. nan kendi kendine kurtulu
u getirmez, bu ancak itaatle salanabilir. Ya da Yahyann de
dii gibi (blm 2, c.17), yaplan iler olmadan inan tek bana
ldr (...) sonu olarak gerek anlamda itaatkr olan kiinin
mutlaka inanc da vardr ve kurtulu bu inancn meyvesidir (...)
btn bunlardan bir kere daha anlald gibi, yaplan ilere
baklmakszn kimseye inanl ya da inansz denemez (TTP,
241, 242). Gerek dinin temel dogmas, aslnda Tanr sevgisi ve
komu sevgisinin gerekte tek ve ayn olduudur. Bu durum bir
zgr irade teolojisine ya da en azndan bir ilahi takdir eletiri
sine yol ayormu gibi grnr. Ancak bu durumda birinin kar
sndakine kar gsterdii merhametli davrann kurtulua
gtren deeri, iyi ve kt arasndaki bir seimin (kararn)
sonucu deil, sadece itaatin sonucudur... stne stlk Spino
za ne pimanlk fikrine, ne de ilk gnahtan kurtarma fikrine
yer verir. Aslnda ilk gnah Spinozann emasnda tamamen
ortadan kalkmtr; bu, insanlarn eylemleri kendilerine zarar
l olduunda bunlara elik eden hayali bir temsildir (mutsuz
bir vicdan: Bu dini zntnn teorisi Ethicaddi ele alnacak
tr). Sanki Spinoza zgr irade kuramclarnda bile hl devam
eden kaderciliin son izlerini reddederek onlarn tezini en u

26
Spinoza Partisi

noktasna -Hristiyan olarak kabul edemeyecekleri bir nokta


ya- kadar gtryor gibiydi. nk bylelikle insann yaptk
larnn dini deeri mevcut eylemin ikin niteliine gre saptan
m oluyordu.
Bu retinin arpklndan rahatsz olan okur, Spinoza nn
nermelerinin bir baka ynnden dolay ilerde ok daha faz
la rahatsz olacaktr. srail'in seilmesinden (Hristiyanlarn
gznde Tanrnn inayetiyle bireyin seilmesinin prototip r
neidir) bahsettii yerde, Spinozann unlar syledii grlr:
Hibir ey doann nceden belirlenmi dzeninin -yani Tanrnn
iradesinin sonsuz hkmranlnn- dnda gerekleemeyecei
iin, hi kimse, Tanr bir dierindense zellikle onu, belli bir i
ve yaama biimine layk grmedike, kendi yaama biimini
belirleyemez ve hibir yere ulaamaz (TTP, 71). Burada Spi
noza ilahi takdir savn destekliyormu gibi grnmyor mu?
Aslnda Spinoza baka bir yerde byk bir keyifle Pavlusun
formln kullanr (Romallara Mektup, IX, 21). Pavlusa gre
insanlar Tanrnn iktidar altndadr tpk ayn kilden kendi
sini hem onurlandracak hem de onurlandramayacak vazolar
yapabilen bir mlekinin ellerindeki kil gibi (...) (Metafizik d
nceler; II, 8; Tractatus Politicus, II, 22). Byle bakldnda z
gr irade sadece bir kurgu gibi grnr. Ancak farkllk hemen
gze arpar: Spinoza Tanrnn sonsuz iradesini insan doas
na kart olarak inayet ile zdeletirmek yerine, ok nemli bir
adm atarak bunu tm btnl ve de zorunluluu ile birlik
te doann kendisiyle zdeletirir. TTP nin mucizeler zerine
olan altnc blmnde bu tez tmyle gelitirilmektedir: Eer
Tanrnn her eyi nceden belirlemesi mmknse, Tanr do
ann deimez yasalar olarak anlalabilir (TTP, 122). Yani
eer doada kendi yasalarna uygun olmayan bir ey olursa bu
Tanrnn evrensel doa yasalar yoluyla Doada sonsuza kadar
kurduu zorunlu dzene kar gelmi olurdu. Bu da Doann
ve onun yasalarnn tersi olurdu ve sonu olarak mucizelere
inanmak bizim her eyden phe etmemize sebep olarak bizi

27
Spinoza ve Siyaset

ateizme gtrr9 (TTP, 123). Herhangi baka bir ilahi g fikri


tuhaf olurdu: Eer yle olsayd, bu, Tanrnn kendi kendisiyle
elimi ve insanlarn yarar iin kendi yasalarn ihlal etmi
olduunu hayal etmek olurdu. Bylece Kalvenci teoloji de kat
Tanrmerkezciliine ramen, hmanizm ile bir uzlamann
sonucu olarak karmza kmaktadr...
Aslnda hem liberal teolog, hem de ilahi takdire inanan
teolog, kurtuluta bir mucize grrler: insan iradesinin doal
zorunluluk (ya da beden) karsndaki mucizesi ve sapkn bir
insan zgrln yenmesi gereken ilahi inayetin mucize
si. Kart grl teologlarn ortak kurgusu ahlaki ya da tinsel
bir dnyay doal dnyaya kart olarak grmeleridir. Bu kur
gu kaldrldnda, insanlarn zgrl ve dnyann dzeni
arasndaki ilikiye dair soru, can skc bir gizem olmaktan
kacaktr. Bu artk, rahatlkla zlebilir olmasa da rasyo
nel olarak anlalabilir pratik bir sorun haline gelecektir. An
cak Spinoza bunu gsterebilmek iin teolojik tezleri asl ni
yetlerinin tersine evirerek okumutur. Bylelikle ayn anda
dnyevi saadeti (gvenlik, refah), ahlaki erdemi ve de sonsuz
hakikatin bilgisini evreleyen bir kurtulu tanm verebil
mitir (TTP, 71-72, 89-90). Neden bylesine tehlikeli ve an
drc bir diyalektiktir burada kullanlan? Neden Spinoza
kurtuluun -aralarndaki entelektel eitsizlik pratik bir so
run yaratmakszn- doal zorunluluu kavramaya muktedir
olan bilge kadar eyleri mmkn olarak grmenin daha iyi
olduunu (TTP, 86) dnen cahil iin de kendini dayatan
adil ve merhametli bir yaam kuralna itaat sonucunda orta
ya ktn dorudan ortaya koymaz? ster kabul edelim, is
ter etmeyelim hayat dzeni fikrinde her zaman iin bir yasa
mefhumu kendisini gsterir. Tanrnn sonsuz hkmn do
ann evrensel yasalar diye evirmek, kavram bir zeminden
dierine kaydrmaktan baka bir ey deildir. Bu metaforun
anlamn aydnlatmadmz srece (bu TTP nin drdnc
blmnn amacdr) teolojinin ksr dngsnden asla ka

28
Spinoza Partisi

mayz. Gerek din ve batl itikat/speklasyon arasndaki fark


sorunu, bu zorluk almadan zlemez.
Doa yasalar tek amac insanln yarar olan dinle deil,
bir btn olarak Doann dzeniyle, yani bizim hakknda hi
bir ey bilmediimiz Tanrnn hkmyle badatrlabilir. Bu
hakikat, insann Tanrnn vahyedilmi iradesine kar gnah
ileyebileceini, ancak onun her eyi nceden belirleyen ilahi
hkmne ka^ gelinemeyeceini sananlar tarafndan pek an
lalamamtr (TTP, 272-273). Kalvenci teologlarn belirsiz
bir ekilde tasavvur ettikleri ey buydu: insann gc ve bunun
dayana olan btn olarak doann gc arasndaki oranszlk.
Ancak btn teologlar insanlara kayg veren bu oranszlkla
ba edebilmek iin ok temel bir yanlsamaya kaplarak, as
lnda insan doasna ait olan zellikleri, Tanry adil ve affe
dici bir idareci, bir kural koyucu ya da bir kral olarak tahay
yl ederek, Tanrya atfetmilerdir (TTP, 92). Sanki Tanrnn
gc bir kraliyet hkmdarnn gcne (iimperium)3, Doann
gc ise herhangi bir kr kuvvete benzermiesine, nme
rik olarak birbirinden ayr olan iki g tahayyl etmilerdir:
Tanrnn gc ve doal olan eylerin gc (TTP, 117). Byle
likle Doann tarihi, onlara, asl meselenin iyinin Kt ze
rindeki zaferinin olduu ve insanlarn eylemlerinin bu yoldaki
aralar olduu kozmik bir dram gibi grnmtr. Sadece baz

3 imperium kavramnn beraberinde getirdii sorundan bahsetmekte fay


da var: Bu terimi farkl balamlara gre iktidar, emir, hkmet, devlet,
Devletin gc olarak evireceim; ancak bu kavramlarn hepsi her seferin
de rtl olarak sunuluyor (bir emir Devletten gelen ya da onun zerine
temellendirilebilecek bir iktidar ifade eder.) Buna karlk siyasi dn
cenin en temel kavramlarndan biri olarak grmeye altmz ve bize
tek anlaml gibi grnen Devlet terimi Spinozada her biri bir gelenei
zetleyen pek ok Latince terim tarafndan karlanr: imperium, civitas,
respuhica (egemen anlamna gelen summa potestas* saymazsak) . Bu te
rimlerin kullanm bir eserden dierine evrim geirir, ancak aralarndaki
ksmi rtme asla btn farkllklar ortadan kaldrmaz: Bu karklk
drdnc blmde akla kavuacaktr. Gerektii srece parantez iinde
Spinoza nn kulland terimi belirteceim.

29
Spinoza ve Siyaset

lar Tanry sevgilerini kantlamalar halinde kendilerini affe


decek esnek bir hkim olarak grmek istemilerdir; bu durum
onlarn eylem zgrlkleri ni her zaman onlar snava sokan
bir efendiye baml klsa da... Daha az iyimser olan bakalar
ise onu hangi insanlarn itaatkr hangilerinin isyankr oldu
unu keyfi olarak, ilk ve son kez tek bir seferde belirleyebilen
ve bylelikle onlar, hepsine kendisi sahip olmak istedii iin
gerek zgrlkten mahrum brakan kat bir hkim olarak ha
yal etmilerdir.
Ancak btn bu durumlarda, Tanrnn gcnn ve onun
yasasnn isterszlemeci, isterse mutlakyeti bir temsiline
eilimli olunsun, aslnda Tanrya, insanlarn kendileri arasn
daki ilikilerinden edindikleri deneyimlerden alnp idealize
edilmi ve insani snrndan ya da sonluluundan arndrl
m, birtakm insanbiimci kategorilerin atfedilmesinden baka
bir ey yaplmaz. Tanrnn iradesini, insann gcn sonsuz bir
ekilde aan bir zgr irade, bir yapma ya da yapmama, verme
ya da reddetme, yaratma ya da yok etme erki olarak gren te
ologlar ve felsefeciler, Tanrnn psikolojisinin olaanst bir
tablosunu yaratmlardr. Spinoza bu tabloyu, insanlarn greli
gszlne zorunlu olarak bal olan doal ilikilerin yeter
siz bilgisinin ve imgelemin bir prototipi olarak gsterecektir. Bu
kurgunun ortak deneyimden baka temeli yoktur: kurtuluu
(mutluluk, gvenlik, bilgi) arzulamadan yaamann mmkn
olmad, ama ayn ekilde gerek nedenselliin dorudan do
ruya bilinebilmesinin de imknsz olduu gerei. Gerek ne
densellik, ans ya da tasarm dlar, her eyin srekli olarak
geirdii deiim srecine ikindir. nsann gszln b
tn olarak doaya yanstarak tersine evrilmi insanbiimli bir
Tanr suretini n plana karan teologlar, balangtaki belirsiz
lie bir belirsizlik daha eklemiler ve cehaletin iinden glkle
kartlabilecei bir cehalet sna yaratmlardr. Bu belir
sizlii Tanrnn zn ifade eden bir dogma haline getirerek
Tanr fikrini tmyle anlalmaz bir hale getirmilerdir.

30
Spinoza Partisi

Bu paradoks bouna deildir. Paradoks ilk olarak teo


loglar iin hi de ikincil olarak nitelendirilemeyecek bir ya
rar salar ki, bu da onlarn ilahi adaleti yorumlama yetisine
sahip olan tek grup olarak insanlar ve Tanr arasnda vaz
geilmez bir araclk rol stleniyor olarak grnmelerin
den kaynaklanr. Bu fayda kanlmaz olarak kendinde bir
ama haline gelir: Teologlar kendileri iin g ararlar. Bu
g sadece herkese Tanrya itaat edebilmek iin her an ne
dneceini ve yapacan retme konusundaki (nemsiz
gibi grnse de pratikte byk neme sahip olan) gtr.
htiraslarnn temellendii yanlsamalarn ilk kurbanlar ol
duklar gerei, Uranlklarna fanatik bir boyut katmaktan
baka bir ie yaramaz. Aslnda en despotik efendi, hkmet
tiklerini kurtarmak zere kutsal bir misyonla grevlendi
rilmi olduuna inanan ve kendisini gcne kar koyma
nn mmkn olmad baka bir efendinin alak gnll
hizmetkr gibi gren kii deil midir? ikinci olarak teolojik
temsillerde bulunan insanbiimcilik yle herhangi bir kurgu
deildir. Hristiyanln kendisi (en azndan Kilise'de ku
rulduu zaman), Isa'nn ahsnda, Tanr insan oldu diye
rek, Tanr-hkinTin monarik imgesini onaylamaktan baka
bir ey yapmamtr (Tanr'nn K rallnda Isa, babasnn
tahtnn sanda oturur). Ve Hristiyan krallar kendi ikti
darlarn kutsallatrm ak iin bu ideolojik gvenceyi kul
lanmaktan ekinmemilerdir. Gcn her trl kutsal yz,
insanlarn kendi kolektif kurtulularn kendi ileri olarak
grp bunun sorumluluunu tam olarak alamamalarnn bir
ifadesidir (TTP, 281).
Peki ya bu teolojik ihtiya, tarihsel biimiyle, insan do
asnn genel bir zayflndan ziyade bir eit toplumsal ha
yata, bireylerin kendi aralarndaki ilikileri bilinli bir ekilde
dzenleyememelerine dayanyorsa? Bylelikle Din, Teoloji ve
Felsefe arasndaki ilikileri tartarak aslnda siyasetinkiyle
ayn olan bir alana gelmi bulunuyoruz.

31
S p in o z a v e S iy a se t

Kiliseler, Mezhepler, Partiler; Hollanda


Cumhuriyetinin Krizi
TTP nin yazlmas uzun yllar ald. Bu yllar klasik Avrupa
iin ve zellikle kurulma aamasnda bulunan Avrupa denge
si sisteminin kalbinde yer alan ve hatta orada hegemonik bir
konum (tarihilerin geriye dnp baktklarnda Hollanda'nn
altn a diyecekleri konum) elde etmeye alan Birleik
Eyaletler iin kriz yllaryd (blgesel isyanlar, devrimler, sa
valar, salgnlar...).
1565 ylndaki Geuzen syanndan beri Hollanda pratik
te her zaman sava halindeydi. Piyasann tekellemesine ve
kolonilemeye dayanan ticari genileme biimi bile srekli bir
sava olduunu gsteriyordu. Donanmalarnn gcne ramen
Eyaletler defalarca yenilmi ve zapt edilmilerdi. Eyaletlerin
bamszlk savanda geni bir zerklik kazanm olmasna
ramen, her seferinde gerek bir ulus devlet kuruluu sorunu
ba gsteriyordu. Bununla birlikte, ierde olduu gibi darda
da iki rakip ynetici grup tarafndan desteklenen iki ayr siya
set kar karyayd.
lkenin eski kontlarndan gelen Orange-Nassau ailesi, ge
leneksel olarak hem ordunun idaresini, hem de Stathouder'lk
ad verilen yrtme fonksiyonunu elinde bulunduruyordu.
Burjuva Regent grubu ise kentlerin ynetimini ve kamu fi
nansmannn idaresini yrtyordu. Eyaletler dzeyinde bu
grevler icra kuvveti reisi ad verilen memurlarn sorumlulu
una verilirken, Birleik Eyaletler Zmreler Meclisinin (Etats
gnraux) finans ilerine Ba cra Kuvveti Reisi bakyordu. On
yedinci yzyl boyunca devam eden karmaaya byk kriz
damgasn vurmutu. 1619 ylnda Ba cra Kuvveti Reisi 01-
denbarnevelt, Arminiusu din adamlaryla ibirlii yapmak ve
ihanet etmekle sulanarak Stathouder Maurice de Nassau'nun
kkrtmasyla lme mahkm edildi. Orange ailesi devlet ze
rinde hegemonyasn kurmaya balamt. Ancak ayn zaman
da burjuva irketleri de (dou ve bat Hindistan'daki irketler,

32
S p in o z a P a r tis i

Amsterdam Bankas) kayda deer bir biimde ilerliyordu. 1650


ve 1654 yllar arasnda, kesin bamszln hemen ardndan
yeniden bir kriz ve g ilikilerinin deiimi geliyordu: lk defa
Orange ailesi devleti monarik bir rejime doru itmeyi deniyor,
ancak bu deneme baarszlkla sonulanyordu. Regent parti
sinin lideri Johan de Witt, Ba cra Kuvveti Reisi oldu ve nce
Orange ailesi askeri meselelerle ilgilenmekten srekli olarak
men edildi, sonra da Stathouderlk mevkii kaldrld. Ancak
1660h yllardan itibaren Orange partisi, ngiltere'nin gelecek
teki kral gen William III nderliinde, Regent iktidarna kar
giderek kuvvetlenen bir kkrtma siyaseti yrtmeye balad.
Bu alkantl dnem, 1672 ylnda Franszlarn istilasyla e
zamanl gerekleen bir halk ayaklanmasyla neticelendi. Jo
han de Witt ve erkek kardei kalabalk bir grup tarafndan lin
edildi ve Stathouderlk mevkii, daha da geniletilmi yetkilerle
yeniden getirildi. Stathoudersz cumhuriyet, sadece 20 yl s-
rebilmiti.
Hem Regent, hem de Orange yanllar ulusal bamszlk
savan idare etmi ynetici gruptan gelmekteydi. Bu durum
da onlarn farkl snflarn karlarn gzettikleri sylenilebi
lir mi? zellikle arkalarna aldklar gruplar gz nne alnd
nda durum hakikaten de byleydi, ancak burada ok nemli
bir eliki sz konusudur. Orange prensleri esas olarak ieri
kesimdeki illerdeki kk toprak sahibi aristokrasinin liderle
riyken, Regent yanllar ise ehirli, gemi sahibi, sanayici ve tc
carlardan olumu geni bir burjuvaziden geliyorlard. Orange
yanls aristokrasi ve tccar burjuvazi arasnda sk sk kiisel
ilikiler ve kar ilikileri olmutur. Ancak Regent grubu yarm
yzyllk bir sre zarfnda inanlmaz bir ekilde zenginleti ve
bir kasta dnt: Finansal irketlerin ve devlet niversitele
rinin (collegiale) idarecileri, birbiriyle yakndan ilikili olan be
lirli ailelerin (Witt, Beuningen, Burgh, Hudde, vs.) ibirlii ile
atanyorlard. Bylelikle bu aileler gitgide kendilerini aslnda
gten yoksun olan orta snf burjuvaziden (zanaatkrlardan,

33
S p in o z a ve S iy a se t

Eyaletler arasnda ticaret yapan tccarlardan, balklardan)


soyutlam oluyorlard. Sonu olarak kapitalist birikim, birka
yl iinde, fakir kyllere ek olarak, Amsterdam* da ve Leidende
gizliden gizliye bir isyan halinde, berbat durumda bir proletar
ya yaratmt.
Ancak Kilise ve Devlet arasndaki ilikilere dair temel bir soruyu
ortaya atan askeri kriz ve dini kriz birlememi olsayd, bu top
lumsal tabakalama, tek bana, oklukun kendisini Orange
yanls bir partiyle zdeletirmesine asla sebep olmazd.
Birleik Eyaletlerdeki Kalvenci reform, Roma
putperestliinin reddiyle Ispanyol-kart (daha sonra da
Fransz-kart) vatanseverlii birletirdi. Kalvencilik lkenin
resmi dini olmasna ramen, tek dini deildi. nemli bir Kato
lik aznlk rgtlenme hakkn korumaktayd. Buna benzer bir
durum Amsterdam*da zengin bir topluluk oluturan, zellikle
Ispanya ve Portekiz kkenli olan Yahudiler iin de sz konu
suydu. Ancak Hollanda Kalvencilii iki eilime blnd ve bu
eilimler arasndaki atma toplumsal kartlklar ve siyasi
partilerin oluumunu srekli olarak belirleyecekti.
Bu eilimlerden ilki, aralarnda (1610 ylnda Eyaletlere
durumlarn anlatan bir uyar [Remontrance] metni su
nan) Arminiusu teoloji takipilerinin de bulunduu
Remontrantlarmkiydi. zgr irade taraftar olan bu kiiler
ayn zamanda Erasmus geleneinin takipileri olarak vicdan
zgrlne verdikleri nemden tr dinsel hogry de
savunuyorlard. Kiliseye ait birtakm kurumlarn iktidarn za
yflatacak ve inananlara kendi kurtulularnn sorumluluunu
verecek dini bir bar diliyorlard. Vaizler tarafndan srekli
olarak zikredilen itaat disiplinine kar pedagojik ilevi dnda
hibir ilevi olmayan dsal din (kurumsal) ve gzle grlmez
bir inananlar topluluunun tek yapta olan isel din ayrmn
koyuyorlard; ki bu ayrm devlet ve din arasndaki ilikilerin
laik bir kavrayn mmkn klacakt. Buna gre devlet ken
di kapsam dnda bulunan isel dine en bir ufak mdahaleyi

34
S p in o z a P a r tis i

yasaklarken, kamu dzeninin gereklerini yerine getirmek ad


na dsal din gsterilerinin de kontroln salayacakt.
Regent aristokrasisi, geleneklerden ve inanlarndan tr
Arminiusulua doru kayyordu. O zamanlar Hollanda'y tam
bir modern bilim yuvas haline getiren matematikiler, doktor
lar ve kifler bu snftan yetimilerdi (Witt, Hudde, Huygens,
belki de en nemli isimlerdir). Pek ou Dekartla dnm
olan bu kiiler zgr irade teolojisi, zgr entelektel aratr
ma istei, ak ve net fikirler metafizii ile Rasyonel bir Tanr
arasnda uyum olduunu dnyorlard. Bazlar daha da ileri
gidiyordu: Bu kesimlerin, iinde antik natralizmin etkilerinin
ve Ingiliz adalar Hobbes un sunduu bilimsel siyasetin
birletii, dini bir kukuculua doru gittikleri dnlebilir.
Kayglarnn temelinde ahlak ve hukukun yan sra ticari m
badelelerin ve mlkiyetin de evrensel temeli olan doal hak
kavram yatyordu. Ne olursa olsun Regent partisi Remont-
rantlarla iki ok temel noktada anlayordu: hogr, sivil ve
dini barn, dolaysyla da milli birliin koulu olarak hogr;
ve sivil iktidarn, kilise rgtlenmesi zerindeki stnl (ki
bu ilke halk hareketlerinin frenlenmesi iin bir arat). Bu son
sav bir dizi teorik yazda da onaylanyordu. Etkisi Spinoza'da
dorudan doruya grlen byk hukuku Hugo de Groot'un
(Grotius'un) 1647 ylnda, lmnden sonra baslm olan eseri
De imperio summarum potestarum circa sacra (Egemenin dini me
selelerdeki gc zerine) bunlardan biriydi. Yine de devlete jus
circa sacrann atfedilmesi, onu oluturan topluluklar iindeki
-bir anlamda zel- hogrszlk biimleriyle mkemmel
bir biimde badaabiliyordu.
Btn bu noktalarda Remontrantlar ile Remontrant-
kartlar ya da Gomarusular (Arminius'un Leiden'deki teo
lojik muhalifi olan F. Gomarus'un adndan geliyor) diye adland
rlan ounluu oluturan dier eilimin badamas mmkn
grnmyordu. Gomarusular, Kalvenci Ortodokslard. Hris
tiyanlarn ifte itaat tezini savunuyorlard: dnyevi meseleler

35
S p in o z a ve S iy a se t

de hkimlere ya da prenslere, uhrevi meselelerde ise kiliseye


itaat. Kilise devletten tmyle bamsz olarak yneticilerini
semek, inananlar yeniden birletirmek, onlara vaaz vermek
ve onlar eitmek iin mutlak bir hakka sahipti. kili bir ita
at anlay olsa bile kanun btn otoritenin tek bir kaynandan
geliyordu, o da Tanryd. Bu kanun tek bir ilahi kurtulu dz
leminde iliyordu ve de kilise ile devletin kusursuz saylamaya
cak grnmleri olmaktan teye gemedii tek bir Hristiyan
toplumu tanmlyordu. Tam da bu nedenle aralarndaki iliki
simetrik deildi. Dnyevi prens, gerek inancn ulus iinde her
yere dalmasn salayabilecek gerek bir Hristiyan prensi
olmadka, kendisine itaat edilmesini salayacak mutlak bir
hakka sahip deildi. Pratikte niversiteler tarafndan yetiti
rilen rahipler, belediyeden ve devlet otoritelerinden, ncirin
dilinde yeni bir srail gibi anlatlan Tanrnn halkn tehdit
eden dalaletlerin sk bir ekilde takip edilmesini istiyorlard.
Bylelikle baka balamlarda mutlakyetilie kar bir direni
kalesi olabilecek olan dini tarikat, Hollanda da baskc bir ilev
gryordu. Bununla birlikte byle bir tarikat halkn beklentile
rinin ifade edilmesi asndan da nemliydi. Kyllerin ve pro
letaryann ounluu gibi kitleleri ynetme roln oynamak
isteyen Gomarusu rahiplerin aralarndan seildii kk
burjuvalarn ounluu da kalvenciydi. Bu vaizler Regentle-
rin sadece teolojik gevekliini deil, ayn zamanda atafatl
yaam tarzlarn ve kamu meselelerine el koymalarndaki bo
uculuu da knyorlard ki, bu demokratik bir unsur olarak
da deerlendirilebilirdi.
Bununla birlikte Arminiusuluk, ikinci Reform taraftar
olan baka pek ok sapkn akm ile kar karya olan Orto
doksluun tek kart deildi. Bu hareketler, Kolakovvski nin
deyimiyle kilisesiz Hristiyanlar ad altnda toplanyordu.
Bu topluluk, aralarnda byk farkllklar olmasna ramen
inancn iselletirilmesi ve bireysellemesi konusunda birleen
farkl gruplar okluuydu. Bu gruplarn ounluu Arminius-

36
S p in o z a P a r tis i

ular gibi ilahi takdire kar kp zgr iradeyi destekliyorlar


d. Bazlar mistisizme kayarken dierleri tam tersine doal
dine daha yaknlard. Socinusular (Klasik Avrupadaki teo
loglar arasnda saplant haline gelen, Polonyada yaayan Ital
yan reformcu Faust Socinusun takipileri) Teslis ve ilk gnah
dogmalarn, Kilise tarafndan ilahi varln birlii karsnda
empoze edilen batl itikatlar olarak gryorlard. (Bu hareket
birliki ya da kutsal l kart mezheplerin domasna
zemin hazrlad. Bu adan bakldnda sa artk ilahi bir kii
deil, ahlaki erdemlerin ve i mkemmeliyetin bir alegorisiydi.
nsanln kurtarcs olarak sahip olduu ilev, nemini yitir
miti. nancn byk gizemlerinden ayrlm bylesi bir teo
loji ile Kartezyen esinden gelen (Descartesn kendisi, dini b
tn bir Roma katolii olmasna ramen) rasyonalist felsefenin
birlemesi kolay oldu. Bu kilisesiz Hristiyanlarn pek ou,
zgrlk ve ilahi adalet krallnn geliini duyuran Mesihi
temalara kaplmlard ve (Yahudilerin din deitirmesi gibi)
gncel olaylarda bu ynde baz iaretler aryorlard. Anabaptist
gelenekten gelen topluluklarda (Mennonitler, Kollejiantlar)
evanjelik model hkimdi: nananlarn kiliseye ait bir hiyerari
olmakszn zgr bir biimde yeniden bir araya gelmeleri sz
konusuydu. Kalvencilie kart olmasna ramen ksmen ayn
evreleri etkileyen baka bir demokrasi biimiydi bu. Bazlar,
zellikle de kollejiantlara gre, bu model sivil toplum iin de ge-
erliydi. Devletin, tebaasna ldrmeyeceksin emrini bozma
hakk verebileceini reddediyorlar ve i komnizmi ile komu
sevgisine dayanan eitliki bir toplum diliyorlard.
1619 ylnda Drt Sinodu, Arminiusuluun savlarn k
nam ve bunlar uygulayan din adamlarnn, inananlara hiz
met etmelerini yasaklamt. Bununla birlikte polemik devam
ediyordu ve Arminiusular baka mezheplerden gelen ilim ir
fan sahipleri ve teologlarla (rnein gen Spinozann hocala
rndan biri olan Menasseh ben srail'in de aralarnda bulun
duu Yahudiler ile) tartarak entelektel hayatta ok nemli

37
S p in o z a v e S iy a se t

bir rol oynuyorlard. Kilise Meclisi nin direktifleri belediyeler


tarafndan yrtldke ve pek ok ehirde bylelikle bir e
it hogr salandka vaizlerdin ihtiyat daha da artt. San
ki Arminiusuluk 1650den beri devletin barnda kendine
bir yer bulmu gibiydi. O dnem Amsterdarn da benzeri hibir
yerde bulunmayan bir dnce zgrlne yayn zgrl
de elik ediyordu. Anabaptist mezhepler, ngiltere'den gelen
Quakerler ve binylc gruplar, sadece teologlar deil kamu
vglerini de rahatsz eden youn bir hareketlilik iindeydiler.
Oysa 1610lardan itibaren Orange prensleri dini inanlarndan
ziyade trl hesaplarla (Lahey bir vaaza deerdi...) kendilerini
Kalvenci kilisenin koruyucular ilan ettiler ve bu bask unsu
runu Regent Partisi ne kar kullanmaktan hi vazgemediler.
Buna karn, Gomarusuluk, ncelikli olarak kendi konfesiyo-
nal amalarna bal bulunsa da, gerekte Stathouder sz bir
Cumhuriyete kar monarist eilimi desteklemeyi tercih et
mitir. Halk kitleleri -en azndan kritik dnemlerde- kat kal-
vencilie doru kaydka ve kendi karlarn milli kurtuluun
nne koyacaklarndan endie ettikleri Regentlerin yerine
prenslere gvenmeye baladka, dnya grlerinin gerek bir
birliinden ziyade bir taktik gibi duran bu ittifak, kendini daha
fazla dayatmaya balamtr. Sonuta aadaki gibi basitleti
rerek emalatrabileceimiz bir grnm ortaya kmtr:

38
S p in o z a P a rtis i

Bu karmak ve hareketli topografyada, birey Spinozay


ve onun dncelerini konumlandrabilir miyiz? Spinozann
doduunda kendini iinde bulduu Amsterdamdaki Porte
kizli Yahudi topluluu, Hollandadaki ynetici elit snfn g
temelini oluturan ticaret ve koloni hareketleriyle yakndan
alakal bir gruptu. Spinozann babas bu elit snfn nde ge-
lenlerindendi. 1656 ylnda aforoz edilmesinin ardndan Spi-
noza, aralarndan lmne kadar yannda olacak yakn arka
da evresinin kaca kk burjuva aydnlar, zellikle de
Kollejiant ve Kartezyen gruplar tarafndan kabul edilmitir.
Onun saf ve basit bir ateizm olarak deilse de ultra-kartezyen
bir rasyonalizm olarak yorumlanan felsefesinin etkisinin altn
da, bazlar radikal pozisyonlar almlardr (zellikle de 1668
ylnda dine kar hrmetsizlikle sulanan Adriaan Koerbagh.
Spinozay TTP yi isimsiz yaymlamaya sevk eden ey, muhte
melen Koerbaghn hapishanedeki lmdr). Ayn zamanda
nce bilimsel etkinlikler olarak doan baka ilikiler de onu
Regent partisine yaklatrmtr. Hatta bir anlamda Spinoza,
Johan de Wittin danmanlarndan biri haline gelmitir.
Buradan geriye bakarak deerlendirildiinde, Spinozann,
zaman zaman ayn insanlar tarafndan talep edilse de asln
da heterojen olan l bir felsefi taleple kar karya olduu g
rlr: bilimin, mezheplere ait olmayan dinin ve cumhuriyeti
siyasetin talepleri. Spinoza btn bu taleplere kulak vermitir
ancak ayn zamanda hibirinin taleplerine uygun cevap verme
mek suretiyle hepsinin yerini deitirmitir.
Bir tr ivedilik hissiyat, TTP nin her yerine sinmi durum
dadr. Bu ivedilik, felsefeyi eski bir kleliin kalntlarndan
ve teolojik nyarglardan arndrarak ieriden slah etmenin
ivediliidir (TTP, 22). Felsefenin zgr bir ekilde ifade edil
mesinin karsndaki tehditlerle savama ivedilii... okluku
ulusun karlarna, yani bizzat kendi karlarna kar harekete
geiren, monarik otorite ilkesi ve dinsel entegrizm arasndaki
dankl dvn nedenlerini zmleme ivedilii... Teolojik

39
S p in o z a v e S iy a se t

yanlsamalar tetikleyen ve bunlar sanki yapay bir ikinci doa


haline getiren gszlk duygusunun nasl da bir yaam bii
minde kk saldm anlamaya alma ivedilii. Ancak bu nok
tadan sonra i ve d, kolektif ve bireysel zgrl bir tehdit
olarak deil, gvenliin bir koulu olarak temsil etmek mm
kn olabilecektir.
TTPnin yazld ve yaymland tarihsel balamda
dmann ismini vermenin ak ve geri evrilemez bir iaret
olduunu kabul edecek olursak, Spinozann hangi taraftan
olduu phe gtrmez bir ekilde anlalacaktr. Spinozann,
tarihi Grotius a kadar giden teolojik-politik mdahalesi, cum
huriyeti partinin manifestosu olarak ortaya kacaktr; ancak
bu biraz can skc bir manifestodur. Spinozann tuttuu taraf
onun kendisini Regent tarafnn karlar ve ideolojileriyle verili
olarak badatrdn ortaya koymaz. Ayn ekilde, Spinozann
dncelerini bilim adamlarnn ve kilisesiz Hristiyanlarn
karlar ve ideolojileriyle badatrd da sylenemez. Bir an
lamda gerek zgrlk partisi hl yaratlmay, onu yaratacak
olan unsurlar da dank bir ekilde, birletirilmeyi beklemek
tedir. Peki, bu durum teorinin rahatlkla stesinden gelebilece
i basit bir yanl anlalma mdr? Alttan alta okluun eitli
ini ve gvenliini, isel kesinliin dinini ve de doal nedenler
zincirinin rasyonel bilgisini salayabilecek bir devletin inasn
bir arada gerekletirebilecek bir yaam biimi ve toplumsal
vicdan modeli ortaya atarak, Spinoza bir umac yaratmam
mdr? Burjuva cumhuriyetiliinin, kendi iindeki tezatlar ve
zayflklar (Regent snfnn tasvir ettii gibi) amasn sala
yacak ilkeler biimlendirebilmi midir? Yoksa sadece, aslnda o
zaman iin bile ok gecikmi olan bir tarihsel uzlamay koru
may m denemitir? te bunlar imdi cevaplanmas gereken
sorular.

40
Tractatus Theologico -Politicus:
D E M O K R A T K B R M A N F E S T O

TTP'de sunulan siyaset kuramnn zorluu -ve de merak


uyandrc yan- aka uzlamaz olan ve bugn bile hl yle
olduklar dnlen kavramlar arasnda yaratt gerilimden
kaynaklanr. Bu gerilim ilk bakta hogr fikrinin belirsiz
liini amaya ynelik bir giriim olarak grnr. Bu meseleyi
inceleyebilmek iin ncelikle devletin egemenlii ile bireysel
zgrlk arasndaki ilikiye bakacaz. Bu da bizi bir yandan
demokrasinin doal bir zemine sahip olduu tezine ynlen
dirirken, dier yandan da Spinozac tarih anlay ve onun si
yasi rejimlere dair zgn snflandrmas (teokrasi, monari,
demokrasi) zerine tartmaya gtrecektir.

Egemenin Hakk ve Dnce zgrl


Devletin egemenlii her zaman mutlaktr. Eer yle olma
sayd, egemen olduu iddia edilemezdi. Spinozaya gre bireyle
rin devletteki etkinliklerinden ekilmeleri, mutlaka, kendile
rini riske ve tehlikeye attklar bir halk dman konumuna

41
S p in o z a v e S iy a se t

dmelerine neden olacaktr (bkz. blm XVI). Bununla bir


likte her devlet eer istikrar salamak istiyorsa bu bireylere
mmkn olan en fazla dnce ve ifade zgrln salamak
durumundadr (bkz. blm XX). Peki, yleyse birisi totaliter
olmasa da mutlakyeti bir devlet anlayndan, teki ise ok
temel bir demokratik ilkeden beslenen bu iki sav nasl uzlat-
rlabilir? Spinoza bize bu sorunun cevabn kitabnn sonunda
verir: Bu iki sav ancak bir tarafta dnceler ve szlerin, dier
tarafta ise eylemlerin bulunduu bir ayrma dayanan temel bir
kuraln uygulanmasyla uzlatrlabilir:

Devletin (Respublica) amac esas olarak zgrlktr. Bunun


la birlikte unu da grdk ki devleti kurmak iin tek bir ey
gereklidir: Karar alma yetkisi ya herkese toplu olarak, ya ba
zlarna, ya da tek bir kiiye ait olacaktr. Zira esasnda insan
larn zgr yarglar ok byk farkllklar gsterir ve herkes
kendisinin en iyiyi bildiini dnd iin ve herkesin ayn
ekilde dnmesi ve tek bir ses halinde konumas imknsz
olduu iin, bar iinde yaamak, herkes kendi uygun grd
ekilde eyleme hakkndan vazgemedii srece mmkn
olmayacaktr. Dolaysyla insann vazgetii tek ey kendi uy
gun grd ekilde eyleme hakkdr, akl yrtme ve yargda
bulunma hakk deil. Yani egemenin hkmne kar eylemde
bulunmak ak bir ekilde egemenin hakknn ihlali anlam
na gelirken, fikir yrtmek, yargda bulunmak ve dolaysyla
konumak tmyle serbesttir. Yeter ki kii fikrini hile, kzgn
lk ya da nefret ile ya da devletin kendi otoritesi iindeki bir
eyi deitirme istei ile deil, sze ya da eitime bal kala
rak sadece akl ile savunsun. Varsayalm ki birisi bir kanunun
akla yatkn olmadn dnyor ve bu kanunun yrrlkten
kaldrlmasn neriyor. Eer bu kii ayn zamanda bu fikri
ni egemen gcn (kanunlar yapma ve yrrlkten kaldrma
yetkisine sadece o sahiptir) yargsna sunarsa ve bu sre bo
yunca bu kanuna aykr olan btn eylemlerden kanrsa, o
zaman bu kii iyi bir vatanda gibi davranarak devletin iyi
liini hak eder. Ancak buna karlk eer bu kii bu hareke
ti hkimi adaletsizlikle sulamak iin ve toplumda ona kar
nefret uyandrmak iin yaparsa ya da yargca ramen kkr
tc bir ekilde bu kanunu yrrlkten kaldrmaya alrsa, o
kii bir kkrtc, bozguncu ve isyancdan baka bir ey deil
demektir. (TTP, 330)

42
T r a c ta tu s T h eologico-P oiticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife sto

Bu kural beraberinde pek ok sorun getirir. ncelikle yo


rum sorunlarndan balayalm: Bu noktada Spinozann XVII.
blmde itaat hakknda sylediklerini hatrlamamz yerinde
olacaktr. taat bir kiinin eyleminin ardndaki gdde deil
eylemin kendisinin uygunluundadr. Bir insan kendi karar
na gre bir ey yapyor diye onun devletin hakk deil kendi
hakkyla eylemde bulunduu sonucunu karmamak gerekir
(TTP, 278). Bu anlamda devlet kanuna uygun olan btn ey
lemlerin mellifi saylr ve ona kar olmayan btn eylem
ler kanuna uygundur. kinci olarak uygulama sorunu geliyor:
Spinozann kendisinin de gsterdii gibi baz szler eylemdir;
zellikle de devletin siyaseti zerine yarglarda bulunan ve ona
engel tekil edebilecek olan szler. Dolaysyla zgrln ne
reye kadar verilebilecei ve verilmesi gerektii (TTP, 329) ya
da hangi fikirlerin devlete kar kkrtc olabilecei (TTP,
331) belirlenmelidir. Ne var ki bu sorunun cevab tek bir genel
ilkeye (kapal ya da ak olarak toplumsal szlemeyi ortadan
kaldrmaya ynelik, yani devletin varln tehlikeye atarak
devletin biimini deitirmeye ynelik fikirleri dlamaya)
dayanmaz, bu devletin yozlam bir devlet olup olmamasna
baldr. Ancak salkl bir devlette onun korunmasna ynelik
bir kural elikisiz bir ekilde uygulanabilir. Ancak bu nokta
nc bir soruna yol aar ki bu da Spinoza nn savnn teorik
anlam meselesidir.
Bu noktada aikr saylabilecek bir yorumu eleyerek ie
balamak faydal olacaktr. Bu yorum Spinozann yapt ayr
mn zel (fikirler) ve kamu (eylemler) ayrmnn kopyas olduu
ve onu yeniden rettiine dair olan yorumdur. Liberal gelenek
te, esas olarak, siyasal egemenlik ve bireysel zgrlk iki ayr
alanda ilerliklerini srdrrler ve normal artlarda birbirleri
nin alanlarna girmeyip karlkl olarak birbirlerini teminat
altna alrlar. Bu erevede siyasal ve dini otoriteler arasndaki
sorunlar da kilise ve devletin ayrlmas biiminde yorumla
nabilecek bir dzenlemeyle zme kavuturulabilir. Oysaki

43
S p in o z a ve S iy a se t

bu anlay (ki Locke ksa bir sre sonra bir rneini sunacak
tr) buraya kesinlikle uymamaktadr. Zira bu anlay bireye de,
devlete olduu kadar az hak atfetmektedir. Bireye ok az hak
atfedilmektedir; zira bu durumda bireyin dnce zgrl
nn esas alan siyasetin kendisi olmaldr. Devlete de ayn de
recede az hak atfedilmektedir; nk devletin kontrol dolayl
ya da dolaysz olarak insanlarn aralarndaki btn ilikilere,
yani pratikte onlarn btn eylemlerine (buna dindarca eylem
ler de dhildir; zira deneyimler, insanlarn vatandalarna
ve komularna olan davranlarn belirlerken kendilerini
asla dini fikirlerinden soyutlamadklarn gstermektedir) ya-
ylmaldr. Kamu ile zel arasndaki ayrm devletin gerekli bir
kurumu olsa bile (TTP, 269), onun kurucu ilkelerinden biri ola
maz. Dolaysyla Spinozann ortaya koyduu kural sadece basit
bir ayrm deildir. Aslnda onun kantlamaya alt ok daha
gl (ve phesiz ki daha riskli) bir savdr: Devletin egemen
lii ile bireyin zgrlnn birbirinden ayrlmasna, daha da
uygun bir ekilde belirtecek olursak, uzlatrlmasna da gerek
yoktur, nk onlar birbiriyle elimezler. eliki, onlar kar
karya getirmek olacaktr.
Spinoza bu iki terim arasnda bir atma olabileceini
inkr etmez. Ancak zmn kabilecei yer de bu gerilimin
ta kendisidir. Bunu devlet fikir zgrln ortadan kaldrma
ya kalktnda ne olacana bakarak gsterebiliriz. Bu z
grln bask altna alnm olduunu ve insanlarn egemen
tarafndan emredilmedike bir ey fsldamaya bile cesaret
edemediklerini farz edelim (TTP, 332). Bylesi bir uygulama
devleti kanlmaz olarak ykma gtrecektir. Bunun nedeni
bu uygulamann kendi iinde adaletsiz ya da ahlaksz olmas
deil, bunun fiziksel olarak dayanlmaz olmasdr:

nsanlar yle yaratlmlardr ki en tahamml edemedikleri


ey, doru olduuna inandklar fikirlerin su olarak grlme
si, Tanrya ve insanlara hrmet gstermelerini salayan eyin
de gnahkrlk olarak nitelendirilmesidir. Bunun sonucunda
T r a c ta tu s T h eo lo gico -P o liticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

insanlar kanunlardan nefret etmeye balayarak yarglara kar


kmann ahlakszca deil, tam tersine erdemli bir davran
olduuna inanarak isyan hareketlerine ve iddete ynelmeye
alrlar. nsan doasnn byle olduu kabul edildiinde, in
sanlarn fikirlerine dair kanunlarn sulular deil iyi karakter
li (ingenui) insanlar tehdit ettii, kt insanlar bastrmaktan
ziyade drst insanlar rahatsz ettii grlr. Bu kanunlar,
devletin (imperium) gc byk bir tehlikeye atlmakszm uy
gulanamaz. (TTP, 332)

Bylelikle bireysel zgrle getirilen kstlamalar sertle


tike bunlara kar gsterilen tepki de sert ve ykc olacaktr.
Bu bir doa kanunudur. Her birey bir ekilde bir dieri gibi d
nmeye zorlandka dncesinin retici kuvveti ykc hale
gelir. Bu durum u noktada bireyleri gz dnm bir delilie ve
tm toplumsal ilikileri sapknla gtrr. Bu eliki, ister sivil
otorite dini otorite tarafndan emilsin, ister sivil otorite birey
lere dinle yaran, ancak isteyerek ya da istemeyerek dinle ayn
doaya sahip olan bir dnya gr empoze etmeye alsn,
devlet kendisini bir dinle zdeletirdii zamanlarda daha kes
kin bir ekilde aa kar. Byle bir sistemin srebilmesi iin
btn bireylerin gerekten ayn Tanr ya, ayn ekilde ve ayn te
rimlerle inanmas gerekir. Ancak bylesi bir aynlk imknszdr
ve dnlemez. ster barbar ya da medeni, isterse Hristiyan
ya da putperest olsun, btn toplumlarda ilahiyat, dindarlk
ve ahlak, doa, insanlk hali hakknda kart fikirlerin devaml
olarak ortaya ktn grrz. Bunun byle olmasnn sebebi
esas olarak insanlarn fikirlerinin imgelemlerinden gelmesi ve
kanlmaz bir ekilde her bir kimsenin imgeleminin (olutur
duu ykler, dnyaya ykledii imgeler) kendi mizacna -ki
bu Spinozann orijinal metinde ingenium dedii evrilmesi zor
bir terimdir (Tractatus Politicusun evirmeni S. Zac, herkesin
doal evirisini nerir) - dayanmasdr, ingenium denilince an
lalacak olan ey, (Spinozann Ethicann ikinci blmndeki,
10. nermeden 36. nermeye kadar olan ksmda bireysellik ile
ilgili sylediklerine bakacak olursak) biimi yaamn ve kar

45
S p in o z a v e S iy a se t

lamalarn tecrbesi ile ekillenmi olan ve biricik bileimi iti


bariyle hem zihne (ya da ruha), hem de bedenin tabiatna kay
dedilmi olandr. Buna gre insanlarn fikirlerinin tek bir dnya
grne indirgenebilmesi iin sadece tamamen ayn eyi iste
meleri deil, ayn zamanda ayn deneyimleri yaam olmalar
ve birbirlerinden ayrt edilemez olarak birbirlerinin yerine gee
bilmeleri gerekir. Bu ise kendi iinde elikili bir durumdur.
deolojik olarak baskc olan devlet kendi kendine zarar
verme eilimi tar. Ancak Spinoza argmann daha da ileri
gtrr. Bu durum, karsnda ideolojik bir kar-gcn geli
mesine izin veren devletler iin de ayndr, ki tarih bunun pek
ok rnei ile doludur: Eski branilerde krallar ve yksek pa
pazlar arasndaki mcadele, ortaa Avrupa'snda Roma Kilise
si ve imparatorluk arasndaki mcadele ve son olarak da ngi
liz monarisi ile Protestan mezhepler arasndaki mcadele, bu
durum iin verilebilecek rnekler arasndadr. Zira daha nce
de belirttiimiz gibi, devletin kanunlarna ve ilahi kanuna ita
at, kendilerine has ingenium lara sahip olan o ayn insanlarla,
hatta ayn adil ya da adaletsiz, inanl ya da inansz
eylemlerle ilintilidir. Tek ve ayn zeminde -insan cemaati ze
mininde- iki egemenlik ayn anda var olamaz. te bu yzden
liderleri kendilerine gerekte ya da kanun nnde siyasi bir i
lev atfederken kiliseler de bir devlet modeli zerinde, devlet
iinde devlet (imperium in imperio) olarak rgtlenirler (TTP,
298). Bu durum sonunda devletin dalmasna sebep olur, an
cak kendisini birdenbire kontrol edemedii bir rekabetin iin
deki aralara dnm olarak bulan bireyler iin hibir yarar
salamaz. Hibir ey, kendini bir izolasyon iinde dnmeye
zorlayan bir insann durumundan daha belirsiz ve daha zavall
deildir. Ancak hibir ey rakibini alt edebilmek iin insanla
rn safl, korkular ve umutlaryla oynamak zorunda olan bir
gten daha dayanlmaz deildir.
Tam da bu noktada Spinoza nn argman negatif bir ar
gmandan pozitif bir argmana dnr. Eer devlet bireylere

46
T r a c ta tu s T h eo lo gico -P o liticu s : D e m o k ra tik B ir M a n ife sto

birtakm fikirler empoze ederek ya da karsnda zerk olarak


gelien ruhani bir otoriteyi tolere ederek varln srdremi-
yorsa, eer bu iki durum da bireyler iin kabul edilemez durum
larsa, mmkn olan tek bir zm vardr.
Bu zm ncelikle devletin dini pratikler zerinde mut
lak bir hakk - jus circa sctcra- olmas gerektii ngrs ve bu
hakk kiliselere ancak onlar denetleyebildii lde devretme
sidir. Esasnda din ancak emretme hakk olanlarn hkmleri
sayesinde kanun gcne sahip olabilir. Tanr da ancak devleti
ynetenler araclyla insanlar zerinde hkm srebilir (TTP,
314). Ne var ki bylesine mutlak bir egemenlik, bu ekilde isel
din ve dsal din arasndaki ayrm tasdik etmi olur. Sz konu
su egemenlik, egemeni dinin ve dindarln yorumcusu (TTP,
317) haline getirir; ancak onun yararna ileyecek bir snrla
ma getirerek, ona birtakm dnceleri yani dierlerine kar
merhametli ve adaletli davranmak gibi ortak kavramlarn
tesinde dnce ve erdem modellerini salk vermesini ya da
resmi hale getirmesini yasaklar. Bu koullarda eer kiliseler ve
yaltlm inan topluluklarnn zerk olduklar grlyorsa,
bunun nedeni temel deerler zerinde zmni -ve zmni olduu
lde etkili- bir uzlamann hkm sryor olmas, bu uzla
ma sayesinde de vatandalarn ktlk yapma endiesinden
ziyade sevginin zorlamasn hissetmeleridir.
Ardndan gelen btn zgrleme srelerinin koulunu
hazrlayan balangtaki bu zgrlemeden sonra devlet birey
lerin fikirlerini ifade edebilmeleri iin en geni alan yaratmak
durumundadr. Artk bireylerin kendi mizalar, egemenin
iktidarna (potestas) bir engel olarak deil, devletin gcnn
(potentia) etkin bir unsuru olarak grnmeye balar. nsanlar
devletin kuruluunda bilinli bir ekilde rol aldklarnda, devle
tin kendileri zerindeki iktidarn ve korumasn da doalnda
isterler. Fikir zgrln destekleyen bir devlet ayn zamanda
rasyonel kararlar alma ansn da olabilecek en st dereceye
kartr ve bireyi itaatin tercih edilebilecek tek avantajl davran

47
S p in o z a v e S iy a se t

biimi olaca bir duruma sokar. Tam da bundan sonra kelime


nin tam manasyla dnceler ve szler tekrar eyleme dnrler
Ve eer bireylerin sama da olsa verili bir kanuna uymalar ge
rekiyorsa (zira itaatsizlikten kaynaklanabilecek bir tehlike her
zaman iin egemenin bir hatasndan, hatta deliliinden doa
bilecek bir tehlikeden daha byktr) (TTP, 266, 267), devletin
sama ya da riskli olsa dahi tm fikirlerin ifadesini salamas
daha da gereklidir; zira bu durumun yarar, bu fikirlerin bast
rlmas sonucu oluacak glklerden daha fazladr. Biimsel ol
mayan bir adan deerlendirildiinde, gerekte var olduu ha
liyle egemenlik, bireysel glerin kamu gcne aktarld ve
ideolojik dalgalanmalarn durulduu kolektif bir retim sreci
olarak ortaya kar. Sz, bu sre iersindeki bir uraktr. Dev
letin varlnn beraberinde getirdii snr (eylemlerin kanuna
tabi olmas ve ykc fikirlerin yasaklanmas) kendi bana bu
yapc srecin verimliliinden baka bir ey ifade etmez.

En Doal Devlet: Demokrasi


Bu karlkl snrlamayla, bu iki terim -devlet ve birey-
birbirinin faydalarn iselletirdikleri lde, snrsz bir
g fantezisinin yerini gerek gcn maksimum kullanm alr.
(Spinoza bu balamda lmllktan bahseder, TTP, 329). Yani
bu bir kendi kendini snrlandrma eylemidir. Spinozac metafizi
in temel kategorilerinden birini kullanmak gerekirse, bu ken
di kendini snrlandrma eyleminin devletin kuruluuna ikin
olan bir nedensellii ifade ettiini syleyebiliriz.
Bu noktada okur kendini u soruyla kar karya kal
maktan alkoyamaz: Bu argman her devlet iin (ya da genel
olarak devlet iin) geerli midir? Argman ekillendiren ey,
gerekte demokratik bir devlet hipotezi deil midir? Eer nega
tif argmann (farkl fikirlere kar uygulanan iddet, devletin
kendisine ynelir) kapsam evrensel ise, bunun pozitif karl
(farkl fikirlerin ifade edilmesi ortak bir fayda salayarak devle

48
T r a c ta tu s T h eologico-P oiticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

tin gcnn kurulmasna yardmc olur), ancak btn dnen


bireylerin egemen konumda bulunduu bir demokraside uygu
lanabilir gibi grnmektedir:

te doal hak ihlal edilmeden ve her trl szlemeye mmkn


olan en byk ballkla uyularak bir toplumun oluturulmas
n mmkn klan kural (ratio): Herkesin topluma kendisine ait
olan btn gc devretmesi gerekir. yle ki egemen doal hak,
yani herkesin ya zgr seimi ile ya da byk cezann korku
su ile uymak zorunda kalaca en yksek emir (imperium), her
eyin zerinde tutulmu olsun. Byle bir toplumun hukukuna
Demokrasi denir ve demokrasi yle tanmlanr: nsanlarn
kendi gleri dhilinde olan her ey zerinde toplu bir egemen
lik hakkna sahip olduklar insanlar birlii. (7TP, 266)

Peki, o zaman Spinozann dncesi dngsel deil midir?


Teorik dng: Demokratik devlet, sadece genel olarak devlet ta
nmnn iinde bandan beri sakl olarak demokratik varsa
ymlar olduu iin, sonuta en istikrarl devlet olarak grnr.
Pratik dng: Demokratik olmayan devletlerin, yani gcn ve
iktidarn zorunlu olarak birbirini getirdiinin farknda olma
yanlarn, kendi kararlarn verebilme konusunda, dolaysyla
fikir muhalefetleri, isyanlar ve devrimlerden kanabilmek iin
ok az anslar vardr; stelik de bunlardan kanmaya en ok
onlarn ihtiyac vardr. te yandan zgrln faydalar hak
knda akla yatkn, rasyonel bir hesap yapabilen ve ideolojik san
srn yol aabilecei iddeti ngrebilen bir devlet, zaten ka
nlmaz olarak bu ilkeye gre ilerliini srdryor demektir.
Spinoza nn siyasi erevesinden bakldnda bylesi bir dn
gnn kriz dneminde ancak ok dar bir mdahale alan brak-
tii grlr. Bu mdahale ancak henz ok fazla ilerlememi
olan bir sapmann dzeltilmesi ya da zgr Cumhuriyetin de
mokratik z ile pratikteki hatalar arasndaki geici uzakln
azaltlmas olabilir. Bu durum 7TP nin artk belki de ok ge
olduunu, yani cumhuriyeti biimin gizlice farkl bir ierik
tarafndan zapt edilmi olabileceini anlatt anlalan baz
cmlelerindeki dokunakl tonun daha iyi anlalmasn salar.

49
S p in o z a ve S iy a se t

Bu gerek bir zorluktur. Doa kelimesinin anlamyla


(ki bu anlam bazen zorunlu olarak iddeti ierir, bazen onun
la da eliir) oynamadan hem btn mevcut devlet biimle
rinin doal nedenlerin sonucu olduunu, hem de demokra
sinin en doal, doal duruma en yakn devlet olduunu
(7TP, 334) kabul etmek zordur. Metnin XVI. blmnde
(Respublica nn temelleri, insanlarn doal ve sivil haklar
ve egemenin hakk zerine), Spinoza bu sorunla dorudan
yzlemi gibi grnr. Bu durum, metnin genel bir devlet
tanm ile (ya da her tr sivil toplumun kkenlerinin tarifi
ile) demokrasiye has biimlerin zmlenii arasnda gidip
gelmesinden anlalabilir. Burada demokrasi kavramna if
te teorik ithaf yaplyor gibidir. Bir yandan bu rejim belirli
sebeplerin sonucu olan belirli bir siyasi rejimdir. Ancak ayn
zamanda btn rejimlerin hakikatidir ve rejimlerin ya
psnn i tutarlln, sebeplerini ve eilimsel sonularn
bunu kstas alarak belirleyebiliriz.
Demokrasinin bu teorik ayrcal toplumsal szleme
ve akl kavramlarnn birbiriyle ok yakndan balantl olan
kullanmnda kendini gsterir. Btn sivil toplumlar "kapal
ya da ak bir szlemenin sonucunda ortaya km olarak
kabul edilebilirler, nk insanlarn, sadece kendi arzular
nn (ya da itahlarnn) peinden kotuklar doal dununun
sefaleti ve gvensizliinden kamalar son derece rasyonel bir
davrantr. Aslnda hi kimsenin daha byk bir fayda umu
du ya da daha byk bir kayp korkusu dnda iyi olduuna
kanat getirdii eyi reddetmeyecei ve hi kimsenin daha b
yk bir ktl nlemek ya da daha byk bir fayda sala
mak dnda bir ktl kabul etmeyecei insan doasnn
evrensel bir kanunudur (TTP, 264). Bylesi her szlemede
mevcut olan mekanizmay aa karan ey, demokrasidir:
bireysel glerin, sivil itaati yaratmak adna, bir araya geti
rilmesi ya da btn olarak aktarlmas. Akl pratik bir ilke
yapan ey de bylesi bir sivil itaattir:

50
T r a c t a t u s Ih e o lo g ic o -P o litic u s: D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

Demokratik bir devlette samalktan daha az korkulabilir; zira


bir btn oluturan yelerin ounluunun, eer bu btn
kayda deer bir sayya tekabl ediyorsa, bir samalk zerinde
birlemeleri neredeyse imknszdr. Bunun ikinci bir nedeni de,
demokrasinin temelinin ve amacnn insanlarn uyum ve bar
iinde yaamalarn temin edebilmek iin, Arzunun irrasyonel-
liinden kanmalarn salayarak onlar mmkn olduunca
Akln snrlar iinde tutmak olmasdr. (7TP, 267)

Yani demokrasi bu haliyle her devlete ikin olan bir istek


olarak grnr. Bu tez mantksal adan problemli olsa dahi
ok ak bir siyasal anlama sahiptir. Her devlet bir hkimiyet ve
buna mukabil bir itaat tesis eder, yani bireyleri nesnel bir dzene
tabi klar. Ancak tebaann durumu bir klenin durumuyla zde
deildir. Genelletirilmi bir klelik, devlet deildir. Devlet kav
ram ayn anda hem imperium hem de respublicay kapsar. Ba
ka bir deyile tebaa olma durumu vatandal, yani demokratik
devletin tmyle gerekletirilmesini salayan bir etkinlii (ve
dolaysyla bu etkinlikle orantl olduu lde eitlii) varsayar.
Hi kimse doal hakkn, kendisine bir daha bavurulmayacak
bir ekilde, baka birine tmyle brakmaz, bunun yerine top
lumun, kendisinin de bir paras olduu ounluuna brakr;
bylece insanlar daha nceki doal durumlarnda olduu gibi
eit kalabilirler (7TP, 268). Ne var ki devletlerin gerek gcnn
dayand rza, biim ve ieriin azami denkliine yneliktir. Bi
im edilgen kalabilir, ancak ierik bireylerin karlarnn ifadesi
ni ve karlk bulmasn, yani asgari dzeyde de olsa bir etkinlii
daima ierir. Egemenlik halkn egemenlii eklinde tanmlan
madan nce zaten bir halk vardr ve bu halk pleblerden oluan
bir oklua ya da edilgen bir kalabala indirgenemez.
Buradan da egemenliin birbirine ztm gibi grnen te
orik ve pratik zelliklerinin hangi anlamda bir arada tutul
mas gerektii anlalr:

Egemen iktidar, hibir kanun tarafndan snrlandrlma-


mtr (7TP, 266);

51
S p in o z a ve S iy a se t

nsanlarn refah en yce yasadr ve gerek insani, gerekse


tanrsal nitelie sahip tm yasalar onunla uyum arz etmelidir
(TTP, 317);
Egemenlerin ok sama eyler emrettii ok nadir olarak
grlen bir durumdur. Hem ngrllkleri nedeniyle, hem
de iktidarlarn koruyabilmeleri amacyla, onlar iin her ey
den nemli olan, insanlarn ortak yararn gzetmek ve yne
timi akln rehberliinde srdrmektir. Zira Senecann dedii
gibi hi kimse iddet yoluyla gcn uzun sre kullanamaz
(TTP, 267);
Egemenin en beter iddetle ynetme ve vatandalarn en
sama bahanelerle lme gnderebilme hakkna sahip olduu
fikrine katlrm. Ancak hi kimse bu ekilde yneterek, egeme
nin salim akln yargsyla uyumlu bir ekilde hareket ettiini
iddia edemez. Ayrca bir egemen btn devleti tehlikeye atma
dan bu ekilde davranamayaca gibi, benzer yollar denemesi
iin gereken gten ve dolaysyla da mutlak haktan yoksun
olacaktr. Zira egemenin hakknn, gc tarafndan belirlendi
ini gstermitik (TTP, 328).

Nasl olursa olsun bir devletin kuvvetini tanmlayan ey,


kurumlarnn biimini koruyarak etkisini srdrebilme kapa
sitesidir. Ancak vatandalar pratikte egemenin emirlerini yok
saymaya (buna birbirlerine ikence yapmalar da dhil olmak
zere) baladklar andan itibaren, devletin zlmesinin to
humlar da atlm demektir. Dolaysyla en somut anlamyla
gl devlet, bar zamannda olduu kadar sava zamannda
da, egemenin toplumun genel yarar adna hkmettii eyler
hakknda tebaann egemene asla itaatsizlik etmedii devlettir
(TTP, 269-271). Fakat bylesi bir tanm, ancak hangi koullarda
pratik olarak byle bir sonuca ulaabileceimizi bilebildiimiz
zaman bir anlam kazanr. Bunu bilemediimiz srece nasl
olursa olsun her siyaset bir kurgudan ibaret olacaktr. Btn
insanlarn zerinde egemen hakka sahip olan kii, onlar g

52
T r a c ta tu s T h eoogico-P oliticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife sto

kullanarak zorlamay ve herkes tarafndan korkulan byk ce


zayla elinin altnda tutabilmeyi salayan en byk gce sahip
olandr diye yazar Spinoza. Ve hemen ardndan unu da ek
ler: Ancak egemen bu hakk sadece isteklerini yrrle koya
bildii lde koruyabilecektir; aksi takdirde emirleri belirsiz
olacak ve ondan daha gl olan hi kimse, istemedike ona
itaat etmek durumunda kalmayacaktr (TTP, 266). Ayrca s
tedikleri her eyi emretme hakk ancak gerekten de en byk
gce sahip olduklar lde egemenlere aittir ve bu gc kay
bettikleri anda ayn zamanda her eyi emretme haklarn da
kaybederler. O zaman bu hak bu gc ele geirme ve koruma
gcne sahip olana ya da olanlara geer (TTP, 267). Bu fikir
hem gl hem de paradoksaldr. Egemenliin mutlak karakte
ri de facto bir gerekliktir. Devrimler -baaryla tamamlanma
dklar srece-, tanmlar gerei kanunsuz ve gayri merudur
(bir devrim projesi gelitirmek bile sutur: TTP, 270)! Devrim
gerekleir gereklemez yeni bir iktidarn kurulmasyla sonu
lanan bu srete, ayn zamanda bir ncekinden daha az -ya da
daha fazla- tartlmaz olmayan yeni bir otorite de kurulmu
olur. Ancak bu, Spinozann bir direni hakk (zorba rejim
lere kar direni hakk) ilanndan sz ettii anlamna gelmez.
Sz konusu olan, daha ziyade, temelsiz rejimlerin (ncelikle de
grnrdeki gleri, tebaalarnn geici gszlnden baka
bir eyin ifadesi olmayanlarn) devrildiini ve hukuki sistem
lerin mevcut g dengesini desteklediini, kuramsal ereve
dhilinde gstermektir. Ancak bu durumda, her devlet kendi
hkmet biimini korumaldr (TTP, 310) eklindeki dstur
koulsuz bir ilke olarak sunulamaz. Bu dsturun pratik (sa
duyuya dair) bir nemi de vardr ve geerliliini bir egemenin
ya da rejimin zorla devrilmesinin ardndan genellikle benzer
ya da daha kt (Spinoza rnek olarak ngiliz Devrimini alr)
bir durumun geldiini gsteren deneyimden alr. Bu dstur an
cak en zgr olan ve bylece tebaalarnn kalplerine (animus)
(TTP, 279) hkmeden bir devlet iinde gerek bir zorunluluk

53
S p in o z a v e S iy a se t

haline gelebilir. O zaman da bu dstur o devletin ynetim tar


znn doal sonucunun normatif bir ifadesinden baka bir ey
olmayacaktr.

Bir Tarih Felsefesi mi?


u ana kadar incelediimiz tm kavramlar doa unsuruy
la balantl olarak dnlmtr. Spinoza srekli olarak bu
mefhumlarn, eyleme geme gcne denk dtn, doal
hakkn geirdii geliimin eleri olduunu syler (TTP, 261
vd.). Bu anlamda eer izole bireylerin farazi durumlaryla siyasi
yaplanma arasnda bir farkllktan bahsedilecekse -bunu do
al durumdan sivil topluma bir gei olarak tanmlayabiliriz-,
bu farkllk baka doal hak kuramclarnda olduunun tam
tersine, doal dnyadan bir bakasna girmek iin yaplm bir
ka tekabl etmez (bunun rnein hayvanlktan insanl
a doru olan bir geile alakas yoktur). Ayn unsurlar ikin bir
nedensellik tarafndan farkl ekillerde datlm olarak iki
durumda da bulunur.
Bylesi radikal bir natralizmin, tarih kavramn btn
neminden yoksun brakaca dnlebilir. Ancak TTP okun
duunda, bunun hi de byle olmadn grlr. Tam tersine
burada karlatmz doa kavram, 'tarihi, olaylar neden
leriyle aklama yolunu seen rasyonel bir aklama yntemi
ne gre ele alan, tarih zerine yeni bir dnme biimdir. Bu
adan bakldnda TTPde Tanry upuygun bir biimde bil
menin, znde tarihi ikin olarak bilmek anlamna geldiini
sylemek de hakszlk olmayacaktr. Teorik natralist dil, her
an tarih kuramnn diline evrilebilir durumda olmaldr. Bu
durum, Spinoza siyasal rejimler arasndaki karlatrmaya da
yanan geleneksel soruyu, tm toplumsal dzenlerde isel ola
rak bulunan demokratik eilim meselesine kaydrdnda daha
ak bir ekilde grlr. Ancak bunu ayn zamanda Spinoza nn
millet gibi tarihsel kkene sahip kavramlar inceledii k

54
T r a c ta tu s T h eologico-P oliticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

smlarda da grrz. Doa milletleri yaratmaz; sadece dilleri,


kanunlar ve yerleik gelenekleri arasndaki farkllklar sonucu
milletlere ayrlan bireyleri yaratr. Sadece son ikisi, yani kanun
lar ve yerleik gelenekler, o milletin kendine has bir tabiata (in-
genim), koullara ve zel nyarglara sahip olmasn salar...
(TTP, 295). Burada bireysel tekillik ve tarihsel olarak olumu
bir grubun tekillii arasndaki fark ifade eden kavram, daha
nceden bireysel tekilliin zn ifade eden kavram (ingenium)
ile ayndr. Ancak bir bak asndan baka bir bak asna
getiimiz gerei, u ana kadar ortaya kan zorluklarn asl
nemini -bu zorluklar nihai olarak zmemizi salayamaya
cak olsa da- kavrayabilmemize yardm eder.
Tarihsel bir sylemin oluumu, kendiliinden gerekle
mez. TTP nin bir blm (VII. blmden X. blme kadar)
bunun koullarnn tartlmasna ayrlmtr. Tartmann
merkezinde ise anlat kavram vardr. Tarihsel anlat, temel
olarak ana unsurlarn kitlenin imgeleminden damtan ve
sonrasnda da bu kitleler zerinde bir etki yaratmaya ynelik
olan toplumsal bir yazm pratiidir. te bu yzden tarih bilimi
ikinci dereceden bir anlat -Spinozann deyiiyle bir eletirel
tarih- olmaldr (TTP, 139, 161). Bylesi bir anlat, nesnesi
olarak hem yeniden kurulabildii lde olaylarn zorunlu ak
n, hem de kendilerini etkileyen nedenlerin oundan haber
siz olan tarihsel aktrlerin kendi tarihlerinin anlamn nasl
tahayyl ettiklerini ele alacaktr. Ancak byle bir yntem, uy
gulamadan ayrlamaz. Spinoza TTP boyunca bir tarihi tavr
taknarak, adalarnn kendi tarihlerini almlama biimleri
ile onlara gre en stn yorumlama modeli ve insanln kade
rinin anlats olan Kutsal Kitap arasndaki ilikiyi konu edinir.
te peygamberlik (I. ve II. blmler), Mesihilik (III. blm)
ve din adaml (VII. ve XII. blmler) sorunlaryla uramak
zorunluluu da buradan kaynaklanr. Greceimiz gibi Spino
za buradan halklarn hayatnda nelerin byk lde kendini
tekrarlayan eyler olduunu ve nelerin tam tersine geriye dn

55
S p in o z a ve S iy a se t

drlemez olduunu anlamalarna yardm edecek olan kar


latrmal eler de karr. Eer bu aratrmann btn farkl
ynleri tek bir aklayc emada toparlanabilseydi, sz konusu
olann bir tarih felsefesi olduu sylenebilirdi. Ancak bizim
kar karya bulunduumuz durum pek de bu deil.
Spinoza nn zmlemelerinin balca konusunun, Alexand
re Matheronun da syledii gibi, toplumun tutkularnn tarih
sel bir kuram olduunu syleyebiliriz. Bylece politik sorunsa
ln u ana kadar rtl olan yeni bir boyutu imdi btn gcyle
karmza kar: Devletin kaderinde belirleyici bir faktr olarak
kitlelerin hareketi (bkz. zellikle XVII. ve XVII. blmler).
taat mekanizmasnn biimsel mkemmeliyetine ve Musa
tarafndan salanm olan toplumsal uyuma bakarak bir yarg
ya varacak olursak, branilerin devleti sonsuza kadar srebi
lirdi (TTP, 303). Ancak ne brani Devleti ne de baka herhangi
bir devlet bunu yapamad. Devletlerin dalmas daha nceden
belirlenmi bir tarihte gereklemez, ancak tabii ki bu dalma
bir tesadfn rn deildir. Bu daha gl bir d dmanla
karlama sonucu gereklemi dahi olsa, bu durumun asl
sebebi kurumlara zarar veren ve okluun (multitudo) tutkula
rn salveren i dmanlklarn gelimesidir (TTP, 20-22, 279,
307-308). Bu atmalar uzlatrlamaz boyutlara gelmedii
srece, brani Devleti en kt deneyimlerin ardndan bile yeni
den ayaa kalkabilmeyi baarmtr. Ne zaman ki bu atmalar
banazla dnmtr, brani Devleti ite o zaman yklm
tr. Peki, bu atmalar nereden kaynaklanmtr? Her eyden
nce kurumlarn kendisinden: Kurumlar badamaz hrslar te-
tikleyen gleri yan yana getirdii, hak ve gelir eitsizliklerine
gz yumarak adalet ve sivil itaati, her trl deiimi reddeden
ve insan arzularn sresiz olarak tatmin edemeyen sabit bir
hayat tarzyla zdeletirdii lde durum buydu. Bu anlamda
kurumlar her zaman iin ikirciklidir: Koullara gre kendi isel
zayflklarn dzeltirler ya da halklar ve devletleri iddete ve
kargaaya srklerler.

56
T r a c ta tu s T h eologico-P oliticu s: D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

Aslnda eer btn tarih kitlelerin korkusu -hissettikleri ve


bakalarnda yol atklar korku- tarafndan koullandrlm
olmasayd, bu durdurulamaz dalgalanma devletlerin (ve onlar
la beraber milletlerin) varln tehdit eden bir unsur olmazd.
Siyasal kurumlar sistemi, birincil olarak talih ve iddetten kay
naklanan korkuyu bastrabilmenin bir yolunu tekil eder. An
cak bu sonu ynetenlerin otoritesinin temeli olan korkunun
kendisi kullanlmadan elde edilemez. Ve sonu olarak korku
sadece baka nesnelere ynlendirilmi olur. Bu korku karlkl
hale geldiinde ve kitlelerin gizli gcnden korkan yneticiler
onlar korkutmay setiklerinde (ya da rakiplerini rktmek
iin onlar kullandklarnda) bu dmanca tutkular zinciri (s
nflar, partiler ve dinler arasndaki nefret) dnsz olarak bir
i savaa gtrr. Siyasi kurumlarn dejenerasyonu ve halkn
kendi yararn alglayamayan yrtc bir oklua dnmesi
ayn srecin iki yzdr. Tiranlk, kitleleri korku ve devrimci
yanlsamalarn patlayc bir bileimi haline getirir. Ancak ayn
zamanda gszlkleri ve blnmlkleri kitlelerde mu
kadder insanlara dnk bir beklenti yaratr ki bu insanlarn
Cromwell gibi bir tirana dnme ihtimalleri de ok yksektir
(7TP, 309).
Bunun anlam, tarihin kanununun, bir anda patlak ver
mesi sadece devletlerin gc sayesinde engellenebilen topyekn
bir sava olduu deildir. Dmanca tutkunun fazlas, znde,
koruma isteinin ve mevcut dzeni korumann sapknlamas-
dr. Bu istek korkunun iinde bile vardr, her korkunun yannda
her zaman bir umut olduu gereinde grld gibi (bu umut
tmyle hayal rn bir nesneye yneltilmi olsa bile). Spinoza
baz pasajlarda sivil toplumlarn varlnn ister her bir millet
iin, isterse tm insanlk iin olsun, bilgi ve yaam tarzlar a
sndan bir ilerleme - barbarlktan medeniyete- salayacan
neriyormu gibi grnr (TTP, 105-106, 303). Bu ilerleme ce
haleti azaltarak korkuyu ve batl itikad, dolaysyla da okluun
tutkularn zayflatacaktr. Ancak bu gsterge varsaymsaldr.

57
S p in o z a ve S iy a se t

TTP nin gerek problemi Hristiyanln anlam meselesi


dir. Hristiyanln tarihi ahlaksallatrmad aikrdr;
yani mevcut glerin doalarnda hibir deiiklik yapma
mtr. Daha ziyade kendisini toplumsal atmalarn doal
oyununa dhil etmitir (TTP, blm XIX). Hristiyanln do
umu bir szn yerine getirilmesine ya da Tanrsal bir mda
haleye tekabl etmez. Ancak yine de geriye dnlp bakld
nda insanlk tarihinde kesin bir kopuu belirlemi olduu
grlr. Peki, neden?
Isann kendisi hakknda esrarengiz olan -ancak gizem
li olmayan- ey, Tanryla arasnda ruhtan ruha iletiim kur
ma (<communicare) konusunda sahip olduu sra d yetisidir
(TTP, 38). O Tanrnn komunu sev emrini evrensel bir do
ru olarak alglayarak bunu tek bir milletin dilinde ya da birey
sel bir mizata deil, btn insanlarda ortak olan birtakm
mefhumlarn oluturduu bir dil ile ifade edebilme yetisine sa
hipti (TTP, 92). Ancak bu bilgi snrsz deildir; zira insanlarn
cehaleti ve direniiyle karlatnda, o da zorunluluun dili
ile kanunun dilini kartrmtr (TTP, 93). Onun retisinin
btn vehelerini kavrayabilmemiz iin, retileri itibaryla
kendisini nceleyen kimi peygamberler (rnein Yeremya) gibi
onun da devletin paraland bir dnemde yaadn unut
mamamz gerekir (TTP, 143-144, 317-321). Kamu gvenlii
ve dayanmann sz konusu olmad bu dnemde Isa (Ibra-
nilerin ve onlarn devletinin milli tarihine bal olan) kutsal
kitap geleneinden btn insanlk soyuna ortak olan birtakm
ahlaki retiler kararak bunlar her bir kiiye bireysel olarak,
zel olarak hitap eden bir evrensel ilahi yasa olarak sunmak
durumunda kalmtr. Isann bu fikri ne kadar derin bir ekilde
doru olursa olsun, beraberinde bir soyutlama ve kurgu unsuru
da tayordu: Bu da dinin insanlar insan olarak ele alrken
sadece onlarn birbirlerine benzerliklerini gz nne alarak
deil, sanki bir doal durumda yayormuasna btn siya
si balarndan soyutlanm olarak ele aldna inanlmasyd.

58
T r a c ta tu s T h eo o gico -P o liticu s : D e m o k ra tik B ir M a n ife sto

te tam bu noktada da bir sapma ihtimali douyordu. Evren


sel hayrseverlik emri, (her insan benim komum) bir tevazu
emrine (dmann sev, dier yanan uzat) dnyordu.
Hatta sa'nn ilk havarilerinde (zellikle de Pavlus'da) olduu
gibi, tmyle bir tersine dnme bile sz konusu olabiliyordu.
Onlar ok daha byk lekli bir siyasal kriz (onlar iin mede
nilemi insanl temsil eden Roma mparatorluunun krizi)
dneminde yaadlar. Dolaysyla herhangi bir sivil toplumun
varlndan bamsz, dolaysyla da mevcut olan kanunlardan
stn bir kanun fikrini ortaya attlar (TTP, 225, 332). Bu kanu
na tinsel bir ierik (beden'in cezalandrlmas) verdiler ve onu
sann ahsn ilahiletirerek merulatrdlar. Bundan sonra
da nc olarak, sann retilerini tarihsel devletlere kar
kullanma imknnn almasyla birlikte, kendi seremonileri,
dogmalar ve papazlar ile kendi i blmleri olan bir evrensel
Kilise oluturulmutur (TTP, 108-110, 212). Nasl ki Musann
ilk hatas -Levililere papazlk grevinde kaltsal bir tekel ve
rilmesi- (TTP, 296, 299), brani Devletinin btn tarihi bo
yunca arln hissettirdiyse, sann hatas da uzun vadede
zlmez birtakm atmalarla denecektir.
Bununla birlikte bu elikilere ramen ya da bu elikiler
yznden, Hristiyanlk insanlk tarihinde geri dnlmez bir
dnm noktasn oluturur. Bu, etkileri daha sonralar da his
sedilecek olan bir kltrel devrimdir. Bunun en salam gster
gesi sa dan sonra baka peygamber olmad gereidir (TTP, 33,
206-213). Yani istisnai bir ekilde erdemli olan, doal olaylar
veya kendi dncelerini Tanrnn iaretleri olarak temsil
edebilecek kadar canl bir imgelemi olan ve bu vahiylerin ka
ntlarn kendi vatandalarna onlarn davranlarn gelitir
mek ve inanlarn canlandrmak adna aktarabilen bir kii ar
tk yoktur (TTP, I. ve II. blmler). Bunun neden byle olduu
kolaylkla anlalabilir. Btn milletlerin kendi peygamberleri
olmutur; ancak srail'in peygamberlerinin ilahi ars ok
zel, biricik bir tarihsel yaplann sonucunda gereklemitir:

59
S p in o z a ve S iy a se t

Musa ilahi yasay korkutucu tehditler ve en nemlisi de mil


letin kendisinin refah olan dl szleriyle bezenmi bir emir
biiminde duyurmutur (TTP, 61, 70, 103, 108, vs). zellikle
brani Devletinin hukukuyla zdeletirilmi olan bu kanun,
Tapnaktaki tabletlerin zerine somut bir biimde kaznm
tr. Dindarlk, tanm itibariyle, kanunun artlarnn sk bir
ekilde izlenmesine baldr. Dolaysyla bu artlarn anlalr
olmas ve zorlayc glerini muhafaza edebilmeleri gerekmek
tedir. Peygamberler bu kanunun varln halkn kendi dilinde
hatrlatan canl araclard. Bu araclar milli tarihi yorumla
yarak ve zellikle de srail'in seilmi olmasna inanmann
zorlat o snav anlarnda branilerin kalplerini (animus) ita
ate doru ynlendirerek bu kanunun tehditlerini ve szlerini
yeniden canlandryorlard. Onlarn ilevleri kanunun dsall-
ndan tr gerekliydi. Bu kanunu duyuran yasa koyucu, ka
nunun vahyine tanklk edebilmek iin orada olmadi andan
itibaren bu kanunun srekli canlandrlmas ve anlamnn yeni
durumlarda dorulanmas gerekiyordu (Ethica*da Spinoza im
diki izlenimlerin gemiteki izlenimler zerindeki stnl
ve gemitekilerin imdikileri pekitirmesi zerine bir teori
gelitirecektir: IV. blm, 9. nermeden 13. nermeye kadar).
Ancak sa'nn retisiyle beraber durum tersine dnm
tr. Artk kanun sadece tek bir millete ithaf edilmiyordu, b
tn milletler iindi ve bununla beraber kanun iselletirilmiti,
ve sonu olarak her zaman gnceldi. sa vahyi fiziksel bir mesa
jn duyulmas olarak deil, zihinsel bir aydnlanma olarak ele
ald iin bunu kalplerin derinliklerine kaydetmiti (TTP,
93). Artk inananlar ilahi szn kalcln garanti altna ala
bilmek iin, darda tanklar aramak yerine kendi ilerine
modelini Isa'nn verdii mevcut tutumlar ve gerek hayatn
isel iaretlerini kefedeceklerdi (TTP, 233-234). Dolaysyla
kurtulu onlara kendi erdemlerinin (ki o bunlara inayet ad
n da verebilir) bir sonucu olarak grnecektir. Ve -havarilerin
misyonunu karakterize eden yeni reti biiminden de hemen

60
T r a c ta tu s T h eo lo g ico -P o liticu s : D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

grlebilecei gibi (TTP, XI. blm)- vahyin anlam hakknda


sorulan sorular ancak insan anl tarafndan eriilebilecek
uslamlamalar sonucunda cevaplanabilir, buna tezat olutura
cak mucizelerle deil. Byle olunca son kertede herkes kendi
kendinin aracs olduu halde, hi kimse gerekte bakalarnn
dini aracs olamaz. Bu sebepten tr herkes devi gerei bu
[evrensel nitelikli] dinsel dogmalar kendi anlayna uyarla
mak ve onlar mmkn olduunca gven ve inanla kabul etti
ini hissetmesini salayacak ekilde yorumlamak zorundadr
(TTP, 225). Her kim ki kendini Peygamber sanr ya da bunu id
dia ederse sahte bir peygamber olacaktr. te yandan hibir
ey baka sa'lar olabileceini dnmemizi engellemez.

Teokrasinin Miras
Bylece Spinoza TTPde sistematik bir ema biiminde ol
masa da bir tarih felsefesinin ana temalarnn taslan ka
rr. Geriye, bunlarn bizim zgrlk sorunu anlaymz nasl
deitirdiini ve zorluklar amamza izin verip vermediini
sormak kalr.
Ne yaplrsa yaplsn Spinozann metnindeki baz pasajlar
la karlaan okurun bir eliki olduunu hissetmesi engellene
mez. rnein VII. blmde Spinoza eletirisini kiliselerin ve
filozoflarn Kutsal Kitap kendilerine mal ettikleri biiminde
sonulandrrken, tm dinsel papazl bunun dnda brak
mtr. nk gerek evrensel din d eylemlerden ziyade kal
bin sadelii ve samimiyetinde bulunur ve hibir kanuna ya da
kamu otoritesine dayanmaz (...). O halde, herkes dinsel konular
da dhil olmak zere her konuda zgrce dnme hakkna sa
hip olduuna ve bir insann bu hakkndan vazgetiini tahayyl
edemeyeceimize gre, her insan din konusunda zgrce yarg
da bulunma ve bunun sonucunda dini izah etme ve yorumlama
konusunda egemen hakka ve en st yetkiye sahiptir. (...) Kutsal
Kitapn yorumlanmas konusundaki en st yetki tm bireylere

61
S p in o z a v e S iy a se t

tanndna gre, yorumu ynlendirecek kural herhangi bir do


ast k ya da dsal otorite deil, herkeste ortak olan doal
k olacaktr (TTP, 157-158). Bununla beraber Spinozann Di
nin kanun gcn (buyruk verme gcn) sadece Egemenin
kararyla kazandn gsterdii yere (XIX. blm) gelindiin
de, daha nce savunduu pozisyonun tam tersi bir durum kar
mza kar: Nasl ki tm halkn refah ve devletin (imperium)
gvenlii iin gerekenleri belirlemek ve bu yolda gerekli grd
eyleri emretmek egemenin greviyse, herkesin yaknlarna
dindarca davranmasn, yani Tanrya nasl itaat edilmesi ge
rektiini belirlemek de onun grevidir. Buradan aka egeme
nin hangi anlamda dinin yorumcusu olduu ve ikinci olarak da
egemenin btn kararlarna itaat etmedike (...) hi kimsenin
Tanrya doru bir ekilde itaat edemeyecei anlalr. Zira biz
Tanrnn emri dorultusunda (istisnasz bir ekilde) herkese
dindarca davranmak ve hi kimseye ktlk yapmamakla y
kml olduumuz iin, bi kimse dierine bir bakasna zarar
verecek ekilde yardm edemez; dahas byle bir eyi btn
bir devletin (respublica) zararna hi yapamaz. Dolaysyla bir
insan egemenin btn kararlarna uymadka, ne komusuna
dindarca davranabilir (...) ne de Tanrya itaat edebilir. Kamu
yararnn tek yargc egemen dir (TTP, 317-318).
Kukusuz bu metinlerden birincisinin isel din ya da inan,
kincisinin de dsal din, ya da mezhep ile ilgili olduu sylene
bilir. Ancak bu, elikiyi ortadan kaldrmak iin kendi bana
yeterli deil, nk her iki metinde de asl nemli olan eylemler
dir (yani yaplan iler, yaknlarmza ynelik dindarca davra
nlar) ve eylemler iki alan da ilgilendirir. Dolaysyla devlet
kendi kanununu -en iyi ihtimalle bir ortak kurtulu kaygs
tayarak- dsal din zerine empoze ettiinde, zorunlu olarak
yaplan eylemlere ve dolaysyla inanca da karm olur; zira
(adalet ve iyilikseverlik kavramlarnn aka ifade ettii ze
re) yaplan eylemler olmadan, inan ldr. Dolaysyla siya
sal egemenlik ile dini topluluk arasnda bir zamanlar var olmu

62
T r a c ta tu s T h eo lo g ico -P o liticu s : D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

birlik, tamamen yok olmu deildir ve olamaz da. Tarihsel H


ristiyanln yerini, onunla ayn retiyi getiren ancak herhan
gi bir vahiy olgusundan bamsz olan doal bir din alsa bile,
bu byle olmayacaktr (TTP, 222, 225).
Dolaysyla Spinoza nn dinsel olan ve siyasi olan arasn
daki ilikiyi kavray kark ve istikrarsz olmaya mahkm
gibi grnr. Bunu doa ve tarih bak alar arasnda, ilkesel
bir zdelik sz konusu olmasna ramen aslnda her zaman
bir mesafenin de bulunduunu syleyerek de ifade edebiliriz.
Ancak bununla beraber, Spinoza dncesinin gcnn tam
da burada yattn sylenemez mi? Peki ya bu tezat, metin
lerde, sz geen kelimelerde yer almadan nce, yeni zmle
me aralar gerektiren (kendisi tarihsel olan) bir gereklik ise?
Bunu Teokrasi, Monari ve Demokrasi kavramlarnn sylem
lerini inceleyerek dorulayabiliriz. Bu kavram, TTP*de siya
sal rejimlerin snflandrlmasnda daha geleneksel olanlarnn
yerini alrlar.
Spinoza teokrasi terimini icat etmemitir. O bu kavra
m Yahudi halknn tarihi ve kurumlan konusundaki Kutsal
Kitap d en temel eseri vermi olan klasik tarihi Flavius
Josephustan dn almtr. Bununla beraber Spinozanm bu
kavram sistematik olarak kullanan ilk dnr olduu syle
nebilir. Her koulda, teokrasi terimiyle kuramsal bir kavram ilk
o oluturmutur.

Msrdan ayrldktan sonra braniler bir daha hibir mille


tin kanunlar altna girmediler (...) kendilerini bu ekilde bir
doal durumda bulan braniler en ok gvendikleri kii olan
Musann tavsiyesini dinleyerek haklarn hibir lmlye deil,
sadece Tanrya devredeceklerine karar verdiler; tereddt etme
den, hepsi eit bir biimde ve tek azdan, Tanr ya onun btn
buyruklarnda itaat edeceklerine ve onun peygamber vahyi ara
clyla duyuraca kanundan baka kanun tanmayacaklarna
sz verdiler. (...) Bylece branilerde devletin (imperium) g
cn sadece Tanr elinde bulundurmu oldu ve sadece bu dev
let, szleme hasebiyle, doru bir ekilde, Tanrnn Krall
(Tanr da branilerin Kral) eklinde adlandrld. Bunun so-

63
S p in o z a ve S iy a se t

nucunda bu devletin dmanlar Tanrnn dmanlarydlar;


egemenlii ele geirmeye alan vatandalar lahi Majeste
leri Tanrya ihanet ile sulanyorlard ve devletin kanunla
r Tanrnn emir ve kanunlaryd. Dolaysyla bu devlette,
gstermi olduumuz gibi sadece Tarya itaatten ibaret olan
medeni hukuk ile din, bir ve ayn eydi. Baka bir deyile dinin
dogmalar reti deil, yasa ve emirdi; dindarlk adalet yerine
geerken, dinsizlik su ve adaletsizlik yerine geiyordu. Dinden
yoksun olan kii vatanda olmaktan kyor ve bir dman ve
yabanc (hostis) yerine koyuluyordu; dini iin len ise lkesi iin
lm olarak kabul ediliyordu. Medeni hukuk ve din arasnda
hibir ayrm yaplmyordu. Bu sebepten tr bu devlete teok
rasi denilebiliyordu... (7TP, 282-283)

On yedinci blmn tamam, bu tanmn, teokratik bra


ni Devletinin (kralln kurulmasna kadarki dnemde) sahip
olduu kurumlarn tam bir tablosunu vermek zere geliti
rilmesine ayrlmtr. Bu tablo sadece devletin teolojik-politik
yaplanmasn deil, ekonomisini ve toplumsal psikolojisini
de kapsayacak, bylelikle devletin tarihsel eilimlerinin bir
izahna eriilecektir. Bylelikle Teokrasi, bir yandan gr
nrde trnn tek rneini tekil eden tekil bir tarihsel bii
me gnderme yapm olur. Ancak bu tekil z, ayn zamanda
Yahudi halknn tarihinde uzun vadede yol at sonular ve
daha geni lekte de koullar tarafndan srekli yeniden et
kin hale getirilerek, Hristiyanlk yoluyla tm insanlk tarihin
de brakt iz tarafndan karakterize edilir. Mecazi anlamda,
Teokrasinin mirasnn, modern siyasi toplumlarn kendileriyle
tam ada olmalarnn olanakszlna iaret ettii dnle
bilir. Zira bu toplumlar, srekli olarak kendilerini etkileyen bir
gecikmeye, bir tr zamansal uyumsuzlua tabidirler. Ancak
te yandan, -Spinozadaki birok ipucunun da gsterdii gibi
Teokrasi zmlemesinin genel bir hedefi vardr: Bu biim, bir
toplumsal rgtlenme, okluk tavr ve iktidar temsili tipini
(hatta neredeyse ideal tipi diyeceiz) tekil eder. Ve bu tipe
denk ya da denk olmaya yaklaan rnekleri baka devletlerde
ya da bu devletlerin sahip olduu siyasi eilimlerde grrz.
T ra c tn tu s Ih e o h g ic o - P o litic u s : D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

Belki de btn reel devletlerde buna yakn rnekler bulmak


mmkndr. te TTPnin Teokrasiye has diyalektii aydnlat
maya verdii nem buradan kaynaklanr.
Aslnda Teokrasiyi niteleyen ey, derin bir isel elikidir.
Bir yandan mozaik benzeri kurumlar, siyasal birliin neredeyse
mkemmel bir ekilde gereklemesini temsil ederler. Bu nce
likle glerin ve haklarn ince bir dengesi ile salanr ki bu da
pratikte devletin kendi kendini snrlandrmasn salar (ki
bu snrlama yarglarn ve askeri nderlerin atanmasnda, dini
otoritelerin peygamberler ve din adamlar arasnda datlmasn
da ya da toprak sahiplii hakkn devredilemez klan kurallarda
da kendini gsterir). Bu zellikle de devletin ana ilkesi, yani me
deni kanun ve dini kanunun zdelii sayesinde salanr. Zira bu
zdelik, bireylerin grevlerinden phe etmelerini ve sapmala
rn yasaklayan btncl bir ritelletirmeyi ve bireysel kurtu
lu ile kolektif kurtuluun btnyle zdeletirilmesini salar.
Btn srail halknn seilmi olmas, vatandalarn birbirleri
iin hissettikleri sevginin kouludur. te bu sebepten tr Te
okrasi kuram yurtseverliin en etkili kayna olduu gibi, ayn
zamanda da bir milliyetilik kuramdr (TTP, 292-293).
Btn bu zelliklerin maddi koul olarak belirli bir bar
barla ya da brani kltrnn ilkelliine dayand do
rudur (Spinoza branilerin ocukluu atlatamadklarndan
bahseder: TTP, 70). Ve bu da bizi onlarn sra d dayanma
snn bir baka ynne gtrr: Bir batl itikat kltr olarak,
politik bir ritelci itaat kltr. Egemenliin tanrsal otorite
ile zdeletirilmesi, ancak doann btnnn (ve doayla
birlikte talih alannn) Tanr tarafndan yaratlm ereksel
bir dzen olduu ynndeki alglamann varsaylmas ya da
dayatlmasyla mmkn olur. Ve bunun sonucu da en kontrol
sz biimiyle bir korku kltrdr: Tanr korkusu ve buna elik
eden saplantl bir dinsizlik korkusu (ve dolaysyla kalc bir
znt: Teokrasi znde znt vericidir). Dayanma, birey
lerin birbirleriyle zdelemesine dayanmaya balad andan

65
S p in o z a ve S iy a se t

itibaren kartna dnr: tehdit edici bir yalnzlk. Herkes,


her an Tanrnn yargsndan korkarak, bu sknty bir dierine
yanstr ve Tanrnn kzgnln topluluun zerine ekmesin
den korktuu o kiinin davranlarn takip eder. Sonunda o
kiiyi potansiyel bir i dman olarak kabul etmeye balar.
Bylelikle teolojik nefret btn fikir ve istek atmalarna
szarak bunlar uzlamaz klabilir.
Eer Teokrasinin, benimsedii ilkenin niter grnts
altnda aslnda iki kart siyasal eilimin tohumlarn tad
n kabul edersek o zaman bu eliki aydnlanacaktr. Spinoza
bizi bu konuyla ilgili olarak hemen uyarr: Btn bunlar (yani
egemenliin sadece Tanrya devredilmesi) bir gereklikten
ok bir fikri oluturmaktayd (TTP, 283). Ancak bu, burada
pratik sonular olmayan saf bir kurgunun sz konusu oldu
u anlamna gelmez. Daha ziyade teokrasi iinde kurgunun
pratii belirleyerek gereklie ikin bir neden gibi davrand
anlamna gelir. Dolaysyla bunun sonullar da zorunlu olarak
ikirciklidir. Aslnda Teokrasi, bir yandan demokrasiyle e deer
dedir: Ibraniler btn gc Tanrya vererek, bunu hibir kiiye
vermemilerdir. Her biri Tanr yla yaptklar ittifakn bir par-
asydlar ve barbarlklarna ramen kendilerini kanun nn
de, kamu hizmetleri, yurtseverlik grevleri ve mlkiyet haklar
konusunda eit vatandalar olarak kurmulardr. Tapnak, yani
Tanrnn kald yer, onlarn ortak eviydi, btn halka aitti
ve kolektif kanununu simgeliyordu (TTP, 285). Ancak demokra
siyi kurmann bu hayali biimi -ki belki de bu onun var olmaya
balayabilecei tek biimdir- bir temsili, kolektif egemenliin
baka bir sahneye tanmasn gerektirir: Orada Tanrnn yeri
(vicem Dei) maddiletirilmeli ve toplumsal yaamn kuralla
rn kutsal zorunluluklar haline getiren bir otoritenin yerle
mesi iin bo braklmaldr. Peki, bu yer kimse tarafndan
doldurulamaz m? Bu yer ncelikle Tanrnn szcs ve hal
kn gnll olarak tm erkleri devretmi olduu yasa koyucu
peygamber olma sfatyla Musa tarafndan doldurulmutur.

66
T r a c t a t u s T h eo lo gico -P o liticu s : D e m o k ra tik B ir M a n ife s to

Bu yer daha sonra bo kalm, ancak kaybolmamtr. Sivil ve


papazlk ykmllklerini yerine getiren eitli insanlar, onay
bulmak, karlkl olarak meruiyetlerini onaylamak (ve ayn
zamanda da birbirlerine itiraz etmek) iin oraya dnerler. So
nunda bu yerin -halkn talebine binaen- Isa Peygamber, yani
ayn zamanda hem gerek hem de sembolik olan bir birey tarafn
dan yeniden ele geirilmesi gerekmektedir. Bylece btn tarih
sel monariler teokratik kkenli bir unsur iermek durumunda
kalacaklardr ki, bu durum krallarn ilahi hakk kavramnn
da karl olacaktr. Krallar, birer birey olarak, doalar iti
bariyle kitlelerle karlatrldnda nemsiz bir gce sahiptir
ler ve yerleri rahatlkla bir bakas tarafndan doldurulabilir.
stne stlk lmldrler ve yerlerini kimin alaca hibir
zaman garanti altna alnamaz. Dolaysyla ilahi egemenliin
hatrasn canlandrmak, tebaalarndan daha gl bir itaat is
temek ve kendilerine kar duyulan sevgi ve korkuyu Tanr kor
kusu ve sevgisine dntrerek onun Dnya*daki temsilcileri
gibi grnmek onlar iin gereklidir. Bylece batl itikad sars
mann btn imknlarnn da n kapanm olacaktr. Ancak
bu, tersine, gzlerinin nnde, Tanrnn popler beklentiler ve
ayaklanmalardan doan baka temsillerinin ortaya kmasn
engelleyemeyecektir: zorbalar, fatihler, yksek papazlar, pey
gamberler ya da reformcular...
imdi kelimenin tam anlamyla demokrasiye geri dnelim:
Bireylerin, kolektif egemenlii, ak bir toplumsal anlama
yoluyla, Tanryla ittifak kurgusuna bavurmadan (dolaysy
la egemenliin hayali yer deitirmesi olmakszn), dorudan
doruya uygulayabilmeye muktedir olduklar ortaya knca,
bu sorunun tamamen ortadan kalktndan bahsedilebilir mi?
Kitlelerin batl itikatlar gz nne alnmasa dahi durum bu
deildir. Grevlerin karlkll ve haklarn eitlii temelinde
kurulmu olan demokratik devlet, btn bireysel fikirlerin top
lam sonucunda oluan ounluun iradesine gre idare edilir.
Bunun etkili bir ekilde empoze edilebilmesi iin egemenin

67
S p in o z a ve S iy a se t

kamu yararna olan eylemlere ynelik emir verme hakkna ve


bu emre sayg duyulmasn salayacak aralara sahip olmas ye
terli deildir. Komu sevgisini kiisel isteklerinin zerinde tut
ma, yani komusunu kendisi gibi sevme gerekliliine gelince,
bu konuda tam bir fikir birliinin hkim olmas gerekir. Bu, fi
kir ve ifade zgrl devletin hem temeli hem de amac olarak
tannmaya balannca daha da gereklidir. Ancak grdmz
gibi, bu fikir birliini devletin otoritesi ile salamaya almak,
hem elikili hem de ilevsiz olacaktr; zira bu tamamen her bir
kiinin mizacna (ingenium) ve kalbine (animus) dayanr. Bu
birlik sadece dolayl olarak elde edilebilir. Bu ancak bir taraftan
devletin btn dini gsterilerin resmi kontroln ele almas
(ve gerektiinde arlklar engellemesi) ile te yandan birey
lerin de evrensel inan dogmalarn, Spinozann TTPnin
XIV. blmnde anlatt gibi fikirlerinin ve birbirlerine kar
davranlarnn ilkesi olarak benimsemeleri sonucunda gerek
leecektir (ya da gerekleecekti). Yani iinde Hristiyanln,
zndeki ahlaki retiyle zdeletirilmeye meyledilecei ger
ek bir din. Bylelikle artk Tanr hibir yerde temsil edilmeye
cek, ancak ayn zamanda her yerde, her bir kimsenin kalbinin
iinde erdemli bir ekilde yaama abalarndan pratikte ayrt
edilemez bir biimde mevcut olacaktr.
Dolaysyla TTP nin iki temas - gerek Din ve egemenin
doal hakk ile bunlarla balantl olan dini vicdan zgrl
ve kamuoyu zgrl- bir ve ayn ey deildirler; fakat bir
likte zorunlu bir sistem olutururlar. Her biri dierini snrla
yarak onu muhtemel sapmalara kar korur. Her biri dierinin
verimliliinin bir koulunu oluturur, inanan birey, vatanda
birey ile zde olsa da, toplumsal anlama ile isel ilahi ka
nun arasnda bir boluk vardr. Bu bolukta akn bir Tanr im
gesine yer yoktur; ancak felsefenin ya da bir filozofun sylemi
iin yer olmaldr. Burada okluun sivil bar beklentisi iin de
yer olmaldr. Elbette bu ikisinin bir arada olmas kouluyla.

68
Tractatus
B r D e v l e t B l m

Spinoza Tractatus-Theologico Po/zzcustan sadece birka yl


sonra, lm yznden tamamlayamad Tractatus Politicusu
(TP) yazmaya balamtr. Aralarnda bu denli ksa bir zaman
olmasna ramen, sanki bu iki eserin evrenleri birbirinden
tamamen farkl gibidir. TTP9deki yorumlama ile ilgili uzun
tartmalar ve okurun eli kulanda bir krizin nedenlerini ve
nlenme yollarn sindire sindire anlamasn salayacak ikna
stratejileri burada yoktur. Bunun yerine, aka rasyonel ilke
lere gnderme yapan ve -Ethicada olduu gibi geometrik bir
biimde olmasa da- bilimsel ynteme dair tm emareleri ta
yan sentetik bir aklama sz konusudur.
Bu iki eser arasndaki farkllk sadece sluba dair deil
dir, ayn zamanda kuramsal eklemlemelerin ve kantlam a
nn politik anlam da ilk eserden ok farkldr. Okur iin bu
deiiklikleri kabul etmek zor olabilir. Elbette ki bu iki eser
arasnda ok temel devamllk eleri de vardr: her eyden
nce greceimiz gibi Spinozann artk radikal bir kapsam
atfettii g kavram ile yaplan doal hak tanm. Ayn

69
S p in o z a v e S iy a se t

ekilde TTPdeki, dnme zgrlnn bask altna al


namayaca ve dolaysyla egemenin kapsam dnda kald
savn burada yeniden grrz (TP, III, 8). Bununla bir
likte dnce zgrl artk fikir ifade etme zgrlne
ayrlmaz bir ekilde bal deildir, en azndan aka byle
deildir. Yine de bu iki eser arasndaki tezatlar, devamllk
noktalarndan daha arpcdr: Spinoza artk toplumsal
anlam aya, sivil toplumun kuruluundaki kurucu bir u
rak olarak referans vermez. Ayrca TTPde gl bir ekilde
hissedilen ve kitapta etkin bir biimde slogan ilevi grm
olan devletin amac zgrlktr sav da burada gzkmez.
Buna karn artk u nerme karm za kmaktadr: Sivil
toplumun amac, bar ve gvenlikten baka bir ey deildir
(TP, V, 2). Son olarak burada Spinoza, TTPdeki dinle ilgili
zmlemelere birtakm gndermelerde bulunsa da, dinin
siyasal yaplanmadaki rol, marjinal olmamakla birlikte,
artk ak bir ekilde ikincildir ve Spinozann din kavram
tmyle deimi gibi grnrtektedir. Burada teokrasi sa
dece kral semenin yollarndan biri olarak ima edilmekte
dir (TP, VII, 25). Gerek din gibi bir kavram hibir rol oy
namaz. Buna mukabil Spinoza aristokrasiden bahsederken
antik ehir devletleri geleneinin bir yanks gibi hissedilen
bir vatann dini kavramn ortaya atar.
Btn bunlar, tarihle tmyle farkl bir iliki kurulma
sna yol aar. Aslnda tarih kavramnn kendisi bile tmyle
ayn deildir. Teoriye bal olan tarih, teori iin bir rnekle
me ve aratrma alan oluturur. Geri dndrlemez nitelik
teki uraklar, siyasete kstlamalar koyan ynlendirilmi
bir ereve deil. Sonu olarak Kutsal Kitap nceki merkezi
roln yitirmitir. Artk kutsal tarih, eletirel bir adan
yazlm da olsa, siyasal renimlerin ayrcalkl bir kayna
olduunu iddia edemez. Burada belirli kavramlarn yer dei
tirmesinden ziyade yeni bir sorunsal ile kar karya olduu
muz aikrdr.

70
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D ev let B ilim i

16 72 Sonras: Yeni Sorunsal


Bu deiimler neden oldu? phesiz bu deiimler, ese
rin farkl bir tarza sahip olmasna tekabl ediyor. Yenmek ya
da ikna etmek zorunda olduklarnn sorularn ve dilini gz
nnde bulundurmann zorunlu olduu militanca bir mda
hale yerine, TP u ya da bu konjonktrn tesinde siyasetin
temelleri nin aratrld kuramsal bir kitap olarak kar kar
mza. Bu temellerden TTPde de bahsediliyor ve fakat tam bir
inceleme daha sonraya erteleniyordu. phesiz ki Spinoza teori
ve pratiin (praxis) birbirinden ayrlmaz olduunun altn iz
mi, ancak ayn zamanda -Aristoteles'in Politikasndan aln
m bir fikirle- inanlar arasndaki uyumu salayabilmek iin
tahayyl edilebilecek btn devlet (Civitas) biimlerini deneyi
min (experientia) ortaya kardn (TP, III, I) da eklemitir.
Ancak bu neden hl ok biimseldir ve bana yle geli
yor ki daha kesin baka bir nedeni saklamaktadr. Bu neden,
TTP'nin (daha nce bahsetmeye altm) isel zorluklar ile
o dnemde gerekleen tarihsel bir olay, yani Orange devrimi
arasndaki badr. 1672de Regent partisi yenilmi ve bu sre
Birleik Eyaletlerin siyasal hayatnda geici bir kitlesel idde
tin patlak vermesine sebep olmutur. Eserde bunun izlerine
Spinozann Hollanda Cumhuriyetini de dhil ettii aristok
rat rejimlerin zlnn nedenlerini sorgulad pasajlarda
ak bir ekilde rastlarz (TP, IX, 14; XI, 2). Daha genel olarak
ise bu, Spinozann saplantl olarak okluu snrlar iinde
tutmann aralarn aramasnda karmza kar (TP, 1, 3; VII,
25; VIII, 4-5; VIII, 13; IX, 14).
Spinozann teorisine verdii ierie bakarak onun bu
meseleyi nasl grdn ekillendirebilir miyiz? Arkadala
rnn ldrlmesi ve ona en iyi gibi grnen rejimin kmesi
ne kar verdii ilk tepki olan ac ve kzgnlk getikten sonra,
Spinozann, 1672 devrimiyle birlikte, hkmdarlk yanls
partinin kartlaryla paylat korkularn tam olarak gerek
letiini grdn kesin olarak sylemek gtr. Gerek u

71
S p in o z a ve S iy a se t

dur ki ncelikle Orange prensi, yurdu (Fransz istilasna kar)


baaryla savunmutur. te yandan kendisine atfettii kiisel
iktidar, kurumsal olarak babadan ola geen kaltmsal bir mo
nari deildir. Askeri liderin diktatrlne boyun emek
durumunda kalan Regent snf, glerinden tamamen yoksun
braklmam, taraflar arasnda bir uzlama salanmtr. So
nuta yeni rejimin, Kalvenci partinin fikir sansr konusun
daki baz isteklerini tatmin ettii bir gerektir. (1674 ylnda
Eyaletler resmi olarak TTPyi, Spinozann arkada kartezyen
Louis Meyerin Kutsal Kitaplar yorumu zerine olan eserini,
ayn zamanda Hobbesun Leviathanm ve sapkn Socinusu
mezhebin metinlerinden olan bir derlemeyi yasaklamtr. Bu
seki Ortodoks din adamlarnca, inan asndan tehlikeli oldu
u dnlen btn malzemeyi iinde barndrmaktadr. te
bu hkmn ardndan Spinoza Ethicay yaymlamaktan vazge
mitir.) Ancak btn bu olanlar, devletin dini otoritelerce t
myle zapt edilmesiyle sonulanmamtr. Bunun yerine ksa
bir sre sonra Cumhuriyet kartlarnn heterojen cephesinin
paraland grlr. Teokratik parti, umutlarnn gerekle
memesi sonucu hayal krklna uram ve ynetici snf birli
i, kendisinden nceki kadar istikrarsz grnen yeni bir denge
etrafnda yeniden ekillenmitir.
Bylelikle zgrlk sorusu hl ak ulu bir ekilde geerlilii
ni korumaktadr. Daha dorusu, bu soru her rejim iin sorulma
ldr ve bu koulsuz bir soru deil, rejim ileyiine ait etkilerin
pratik bir sorunu olarak sorulmaldr (TP, VII, 2; VII, 15-17;
VII 31; VIII, 7; VIII, 44; X, 8, vs.). Btn rejimler bu adan eit
olmasa da, hibir rejim biimsel olarak bireyselliin olumlan-
masyla, TPnin (V, 7) insanca yaam dedii eyle uyumaz
deildir. Her rejim iin bu uyumann koullar belirlenmelidir.
Bununla beraber burada daha esrarl hale gelen mesele, mutla
kyet kavramnn bu balamda nasl anlalmas gerektiidir.
Bu noktada o dnem mutlakyet kavram evresinde geli
en uzun tartmalar hatrlamak gerekir. O dnem Fransa ve

72
T r a c t a t u s P o litic u s : Bir D evlet B ilim i

ngilterede olduu gibi Hollandada da ilahi hak mutlakyet-


iliini savunan kuramclarn (rnein TTPyi ok iyi bir e
kilde alm olan Bossuetnin) okumalarna kar, daha n
cesinde liberten dnrlere raisor d Etat doktrinini veren
Machiavellinin eserlerinden esinlenen baka bir mutlakyet
anlay domutur. TPnin bize daha ilk paragrafndan itiba
ren bu iki siyasal dnce arasnda bir antitez sunmas tesa
df deildir. Bunlardan birincisi Spinoza tarafndan topik
(Thomas Moreun mehur kitabnn balndaki gibi) olmak
la sulanmtr. Bu, Sitenin ideal kuruluunu yi desinden ve
rasyonel bir insan doas varsaymndan karmaya alan
ve gerek yasalardaki hatalar doutan gelen ktlk ya da
sapknlklara balayan Platoncu filozoflarn siyasetiydi. Ger
eki (ve potansiyel olarak bilimsel olan) dier siyasal dn
ce biimi ise Machiavellinin ilk rnei olduu pratisyenlere
ve siyasetilere aittir. Spinoza Machiavellinin amalarnn
tamamen ak olmadn fark etmesine ramen (TP, V, 7),
onu savunur ve tutumunu tartr (bkz. TP, X, 1). Spinoza
Machiavelliden, kurumlarn deerinin ne erdemle ne de bi
reylerin dindarlyla bir ilikisi olduu fikrini alr. Bu dee
rin, bu koullardan bamsz olarak kendini gstermesi ge
rekmektedir. TPnin zerine kurulduu temel kural pek ok
kere telaffuz edilir:

Eer bir devletin (imperium) kurtuluu birinin drstlne


(fides) balysa ve eer devletin ileri, onu ynetenler drst
bir ekilde davranmay semedikleri srece dzgn bir ekilde
idare edilemeyecekse, o devletin istikrarl olduu hibir ekil
de sylenemez. Bir devletin varln devam ettirebilmesi iin
kamu ilerinin (res publicae) yle bir dzene tabi olmas gerekir
ki onu ynetenler, ister aklla isterse tutkularyla ynlendiril
sinler, drst olmayan bir ekilde ya da kt davranamasn-
lar. Devletin gvenlii iin onu ynetenlerin hangi gdyle iyi
ynettii nemli deildir; yeler ki iyi ynetsinler. Zira kalbin
zgrl ve cesaret zel bir erdemdir, devletin erdemi ise g
venliktir. (TP, I, 6)

73
S p in o z a ve S iy a se t

Eer insan doas insanlarn kendileri iin en yararl olan eyi


istemeleri zerine kurulu olsayd, uyum ve ball korumak ve
tevik etmek iin hibir abaya ihtiyacmz olmazd; ancak u
ras kesindir ki insan doas tamamen farkl bir ekilde kurul
mutur; bu yzden devleti (imperium)yynetenler ve ynetilen
ler istesinler ya da istemesinler, onu ortak kurtulu iin nemli
olan yapacak biimde kurmak gerekir; baka bir ekilde syle
yecek olursak, herkes, isteyerek ya da zorla, kendiliinden ya da
zorunluluktan, akln hkmettiklerine gre yaamaya zorunlu
olmaldr. Bu da ancak, devlet ilerinde ortak refah ilgilendiren
meseleler, bu kii kim olursa olsun, bir kiinin sadakatine bra
klmad takdirde olur... (TP, VI, 3)

Bu ifadelerden Spinozanm, Machiavelli nin dncesinin


geleneksel olarak indirgendii antropolojik bir ktmserlii
("insanlar ktdr: Prens, 18. blm) benimsedii sonucunu
karabilir miyiz? Bu soruya daha ileride tekrar dneceiz. u
anda acil olarak kendini dayatan karlatrma iki byk ese
ri De Cive (Vatanda zerine Risale, 1642) ve Leviathan (1651)
ile Hollanda'da hemen gndeme gelen Hobbesun dncesi ile
TP arasndaki karlatrmadr. Hobbes a gre "hak ve "yasa
kavramlar tpk "zgrlk ve ykmllk gibi kendi ilerinde
kart savlardr. nsann doal hakk, yani temel bireysdl zgr
l kendi iinde snrszdr. Ancak bu hak ayn zamanda kendi
kendini ykar, zira her bir hak "herkesin herkese kar sava
iinde btn dier haklar ihll eder ve bu koullarda kiinin
hayat her zaman tehdit altndadr. Birey her eyden nce ken
dini korumaya alt iin de, bu durum tahamml edilmez
bir elikiye yol aar. Bu yzden bu durumdan kurtulmak ge
rekir. Gvenliin salanabilmesi iin doal hakkn yerini mede
ni bir hakka, sadece mutlak olarak sorgulanamaz olan yksek
bir otorite sonucunda gelebilecek yasal bir dzene brakmas
gerekir. Bylelikle doal durumun yerini "yapay bir birey, bi
reylerin iradesinin tmyle egemenin iradesi (yasa) tarafndan
temsil edildii "politik bir beden alr. "Toplumsal szleme ile
bireyler bu temsili kendileri kurmak durumundadrlar. Bunun
sonucunda egemenin iradesi gibi, politik beden de (var olduu

74
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D ev let B ilim i

srece) blnemez olur. G ve hak denklii kurulur (ya da yeni


den kurulur); ancak bu denklik sadece egemenin kendisi iin geer-
lidir; kendilerine koullarn taleplerine gre sadece daha kk
ya da daha byk olan koullu zgrlk alanlarnn brakld
zel vatandalar iin deil. Bu koullu zgrlkler, en azndan,
szlemenin karl olarak devlet tarafndan gvence altna
alnan zel mlkiyet hakkn kapsar. ok ematik olarak sa
hipleniri bireycilik olarak adlandrabileceimiz bir kavram
zerine kurulmu olan Hobbes un mutlakyetilii byledir.
1660h yllardan itibaren Hollanda Cumhuriyeti Partisi nin
kuramclar (bunlardan biri olan Lambert de Velthuysen,
Spinozann yazt isimler arasndadr: bkz. Mektuplar XLII-
XLIII ve LXIX) Hobbes un kuramn hem ilahi hak fikriyle,
hem de devlet ile belediye ve eyalet sulh hkimlikleri arasndaki
gler "dengesi fikriyle savamak iin kullanmlardr. Ancak
bu, phesiz ki paradoksald: Zira Hobbes'taki tzel mutlakyet
aslnda hkmdarlk yanls bir tavrdan ayr olarak dnle
mezdi; egemenin iradesinin birliini ve dolaysyla da rgtlen
meyi hiziplere blnmekten koruyacak bir politik rgtlenme
blnmezliini, ancak egemen ahsn teklii salayabilirdi.
Spinoza, greceimiz gibi, Cumhuriyetilerin gl dev
let hedefini ve blnmezlik isteini paylayordu. Hobbes tara
fndan ortaya atlan u ilkenin doruluunu da kabul ediyordu:
Devlet amacna, ancak uygun bir ekilde btn gcn youn
latrarak kendinin ve bireylerin gvenliini salad zaman
ular. Ancak Spinoza doal hak "-medeni hak ayrmn (bkz.
Mektuplar, L, Jellese, ve TTPye eklenmi olan XXXIII. not) ve
bununla beraber toplumsal szleme ve temsil kavramlar
n da aka reddeder. Buna ilaveten, demokrasinin de mutlak
olabileceini olumlamakla yetinmeyerek -btn adalarna
kar- mutlak olarak mutlak (omnino absolutum) olan devletin
baz durumlarda demokratik olabileceini savunmutur (TP,
VIII, 3; VIII, 7; XI, 1). Ancak ayn zamanda Amsterdamm b
yk burjuvalarnn ve Laheyin zgr cumhuriyetinin neden

75
S p in o z a ve S iy a se t

bu anlamda mutlak olmadklarn ve hi phesiz olamayacak


larn da sorgulamaktadr. Bu da Spinozay ne Hobbesun ne
de Machiavelli nin sorduu ve TTP nin sadece tek tarafl olarak
bakt bir meseleye gtrr: devletlerin gcnn, okluun
hareketleri iindeki temelleri. Bu soru, en azndan teorik bir
zmlemenin nesnesi olarak, tmyle yeni bir soruydu. Bu
sorunun Spinozay kendini politikaclardan daha politikac
olarak gstermek zorunda brakt bile sylenebilir.

Tractatus Politicusun Plan


Birinci blmde (I-V aras) Spinoza siyaset biliminin ynte
mini anlatr, temel kavramlarn (hak, devlet, egemenlik, sivil
zgrlk) tanmlar, ve genel sorunu, siyasal rejimlerin korunma
s sorununu konumlandrr. kinci blmde (VI. blmden itiba
ren) bu sorunun tipik rejimde nasl zlebileceinin yollarn
aratrr. Bu rejimler monari, aristokrasi ve demokrasidir.
Bu eser tamamlanmad iin argman karar annda, ha
vada asl kalmtr. Baz koullarda monari ve aristokrasi
mutlak olabilir. Peki ya demokrasi? Grnte tesadfi olan
bu boluk, Spinoza yorumcularn rahatsz etmeye ve onlar
hayal glerini kullanmaya yneltmeye devam eder. Peki, bu
boluu doldurmak mmkn m? Bu sorunun cevab, tmyle,
bu aklama dzenini nasl anladmza baldr. Ne var ki bu
metnin birden ok okumas da yaplabilir.
Eer Spinozann balangta verdii kavramlar verili olan
birincil dorular (ya da birincil nedenler) olarak deerlen
dirirsek, geriye onlarn uygulannn detaylar zerine al
maktan baka bir ey kalmaz. Bu durumda Spinozann eserini
tamamlayamam olmas ok da nemli deildir; nk znde
nemli olan ey balangta sylenmitir. leriye dair bir eyler
syleyen belli pasajlardan yaralanarak, en iyi rejim olarak su
nulan demokratik rejim kuramn uslamlama ile yeniden kur
mak mmkn olacaktr.

76
Tractatus Politicus: Bir Devlet Bilimi

Belki de Spinozann istei de bu ekilde, yani tmdenge


limle ilerlemekti. Ancak bana yle geliyor ki TPnin iine giril
diinde, bunun pratikte pek de byle ilemedii grlecektir.
TP nin kendisi de, Spinozann nereye varacandan apriori ola
rak emin olmad bir aratrmadr. phesiz genel birtakm
kavramlara ihtiya var. Ancak Spinozaya gre genel kavram
lar bize gerek bilgiyi vermez. Gerek bilgi, ancak tekil gerek
liklerle ilgili olabilir. Ve son kertede sadece tarihsel bir devlet,
tekil bir gerekliktir: Rejim trleri sadece bu tekillii zm
lemek iin gerekli olan teorik aralardr. Dolaysyla okuma il
kesini tersine evirmek gerekir: Genel kavramlar nceden hibir
eyi zmezler; onlar sadece sorunu ortaya koymaya yararlar. Hakk
g olarak tanmlamak, ayn zamanda devletin korunmasna
dair temel sorunun pek ok zorlukla ve elikiyle dolu olduunu
kefetmek anlamna gelir. Bu sorunun farkl rejimlerde nasl
sorulduunu inceleyerek bunun zmnn koullarn daha
yakndan kavrayabiliriz. Buradan da, hatrlamamz gereken
baka bir soru doar: Monariden aristokrasiye ve sonra da
varsaymsal bir demokrasiye geerken bu zm ilerlemi midir?
Bu sre boyunca ynlendirici dnce aktr: Egemen, toplu
mun bir kesimiyle (son kertede tek bir bireyle) fiziksel olarak
ne kadar az zdeleirse, halkla bir btn olarak uyum iinde
olmaya o kadar ok eilimli olacak, bylece daha istikrarl ve
gl olacaktr. Ancak ayn zamanda da egemenin birliini (it
tifak) ve blnmezliini (karar verme kapasitesi) tahayyl ede
bilmek daha zor ve bunu rgtlemek daha karmak olacaktr
(bkz. TP, VI, 4).
Ne var ki metinde daha dolayl bir baka mantk da fark
edilebilir. Farkl rejimleri geleneksel snflandrmaya gre
ayrmas, Spinozann mutlak egemenlik sorununun farkl yn
lerini ayrtrarak, bunun etkilerini aratrmasna zemin sa
layabilir. Byle bir durumda soyut bir devlet fikri ile somut siyase
tin karmakl arasnda konumlanm bir grup dinamik model
ile uralacaktr. Bu durumda her model, ard ardna gelmeleri

77
S p in o z a ve S iy a se t

basit bir ilerleme yaratmakszn, realizme doru bir adm atl


masn salayacaktr. Bylelikle monari zmlemesi, krali
yet ilevinin kaltsall ve soyluluun ayrcalklar sorunuyla
kar karya olduu iin, iki tip toplumsal dayanma arasn
daki gizli kartlk etrafnda dner: Hsmla dayal toplum
sal dayanma ile hakka (ya da vatandala) dayal toplumsal
dayanma. lk aristokrasi biimiyle (VIII. blm) birlikte, bi
rinci plana asilzadeler ve avam arasndaki snf atmas ve
eitsizlik sorunu gelir. Grece zerk olan pek ok belediyenin
ittifakyla oluan ikinci tr aristokrasiyi, federal aristokrasiyi
sunarken (IX. blm), Spinoza baka bir kartl, merkezile
me ile tarallk arasndaki kartl sunarak, snf sorununu
stbelirlenime tabi tutabilecektir. Ve bylece iktidarn birlii
meselesini, topraklarn ve nfuslarn ulusal birlii meselesinin
karsna koyabilir. Demokrasi zmlemesi bunlara ek olarak
hangi soruna denk gelir? Bunun bizi, btn genellii iinde
okluun tutkular sorusuyla yzletirmek durumunda bra
kacana dair bir varsaymda bulunabiliriz. Bu tutkular, her
trl yasama ileyiinin rasyonel karar verme mekanizmas
nn nnde bir engel tekil eder. Zira her insan, dierlerinin
kendi doalna (ingenium) gre yaamasn, kendi kabul ettiini
kabul etmesini, reddettiini ise reddetmesini ister (TP, I, 5).
Bu, Ethica nn ihtiras olarak tanmlad eydir. Her rejim iin
sorulan okluk ynetilebilir mi? sorusunun arkasndan bu so
ruyu farkl derecelerde koullandran bir bakas ortaya kar:
okluk kendi tutkularn ne lde ynetebilir?

Hak ve G
Spinozann bize TTP'de bir sav biiminde verdii (her
kesin hakk belirlenmi gcnn yayld yere kadar yaylr)
(TTP, 262) ve TP*de en nihai sonularna kadar gelitirdii hak
tanm, kuramsal zgnln hemen gzler nne serer. Ke
limesi kelimesine okunduunda bu tanm nceliin hak kav

78
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D ev let B ilim i

ramnda deil g kavramnda olduu anlamna gelir. Politik


dilde hak (Jus) kelimesinin gcn (potentia) kkensel gerek
liini ifade etmek iin kullanld sylenebilir. Ancak bu ifade
hibir mesafe getirmez: Ne bir eyden kaynaklanmak, ne de
zerine kurulmu olmak anlamna gelir (ite bu yzden zel
likle Spinozann tanmn hak kuvvettir fikrinin herhangi
bir deikeni olarak alan btn yorumlar ak ve net bir ekil
de hataldr). Buradaki mesele, hakkn bir gerekelendirmesini
vermek deil, bu kavramn belirlenimlerine, ileyi biimine
dair upuygun bir fikir oluturmaktr. Bu balamda Spinozann
tanm ncelikle her bireyin hakknn, verili koullarda gerekten
yapabildikleri ve dnebildikleri eyleri ierdiini ifade eder:

Doal eylerin var olabilmelerini ve eyleyebilmelerini salayan


g btn varlyla Tannnn gc olduu iin, doann hakk
nn ne olduunu kolaylkla anlarz. Aslnda Tanr tm eylerin
zerinde bir hakka sahip olduu iin ve Tanrnn hakk mutlak
bir ekilde zgr olarak nitelendirdiimiz Tanrnn kendi g
cnden baka bir ey olmad iin, her doal ey var olma ve
eyleme gcne sahip olduu lde doadan hak alacaktr: Zira
her bir doal eyin var olabilmesini ve eyleyebilmesini salayan
g aslnda mutlak olarak zgr olan Tanrnn kendi gcn
den baka bir ey deildir. Dolaysyla doann hakk derken
doann kendi kanunlarn ya da her eyin onlara gre olutu
u kurallar, yani doann kendi gcn anlyorum. Bu yzden
btn doann doal hakk ve sonu olarak da her bireyin doal
hakk gcnn yayld yere kadar yaylr. Dolaysyla bir in
san kendi doasnn yasalar sayesinde yapt her eyi doann
egemen hakkyla yapar ve doann zerinde ne kadar gce sa
hipse o kadar da hakka sahip olur. (TP, II, 3-4)

Buradan herkesin hakknn her zaman btn doann g


cnn bir paras, onun dier btn paralar zerinde eyleme
sine izin veren bir paras olduunu anlayabiliriz. Sonu olarak
hakkn ls bireyselliin de lsdr; zira doa farkllama
m bir btn deildir. Tam tersine az ya da ok otonom, az
ya da ok karmak olan farkl bireylerin bir bileimidir. Bu
radan ayn zamanda hak kavramnn sadece bir aktaliteye ve

79
S p in o z a ve S iy a se t

dolaysyla da bir aktiviteye tekabl ettiini anlamamz gerekir.


Dolaysyla insanlar haklarnda zgr ve eit doarlar ve yle
kalrlar gibi bir formln burada hibir anlam yoktur. Gerek
udur ki insanlar pratikte, herhangi bir gler ilikisi (belirli
bir devlet tipi) onlar eitlemek iin devreye girmedii srece,
birbirine eit olmayan glere sahiptirler. Doum meselesine
gelince, bu elbette ki bireylerin haklarn ilk defa olumlayacak
lar an belirtmez, tam tersine bireylerin kendi kendilerine en
gsz olduklar andr. lk olarak bakalar onlar koruyarak
onlara haklarn temin ederler. Genel olarak bir eyleme kapasi
tesi olarak tahayyl edilen ve tannp uygulanmaya ak olan ya
da olmayan kuramsal bir hak fikri samalk ya da aldatmadr.
Bu hak fikri, bu gc arttrma umudunu ya da imdiki halde bir
bakas tarafndan ortadan kaldrlm eski bir g iin duyu
lan znty yetersiz bir ekilde belirtir.
Bylelikle iki klasik hak anlay reddedilir:

Bir yandan bireylerin ya da topluluklarn haklarn, verili bir


hukuk dzenin in (bir kurumlar sistemi ya da yksek adalet,
rnein ilahi adalet) nceden varlna, yani baz eylemlere,
baz elde etmelere izin veren ve dierlerini yasaklayan nesnel
bir lukuka balayan anlay.
Dier yandan hakk bireyin zgr iradesinin, eylerin (ya da
ey olarak snflandrlabilecek olan her eyin) karsndaki
tezahr olarak, yani bu hakk insanln evrensel bir zelliini
ifade eden, tannmay talep eden znel bir hak olarak gren an
lay. (Spinoza bu anlay aka eletirir: TP, II, 7).

Bu ifte reddi sonucunda ncelikle hak kavramnn ba


langta grev kavramyla balantl olarak tanmlanamayaca-
n syleyebiliriz. Bir hakkn, ifade ettii g gibi, balangta
bir kart ya da karl yoktur. Ancak hakkn gerekte zo
runlu olarak snrlar vardr: Snrsz bir hak snrsz bir gc
ifade ederdi ki, byle bir kavramn Tanr ya da btn olarak

80
Tractutus Politicus: Bir Devlet Bilimi

doa dnda baka bir ey iin bir anlam yoktur. Bir seferde ve
her ey iin tanmlanabilecek bir soyut haklar ve grevler fikri
nin yerini bylece baka bir ift balantl kavram alr: bam
szlk olgusunu, yani bireyin eylemlerini zorlama olmakszn
belirlcyebilme, kendi hakkna sahip olma (surjuris esse) kabi
liyetini, bireyin bir ya da pek ok bireyin hakkna (yani onlarn
gcne) baml olmas (esse alterius juris, suh alterius potestate)
olgusu ile kar karya getiren kavramlar (TP, II, 9 vd.). te
temel balant budur.
Bununla birlikte bu kartlk mutlak bir antitez olutur
maz. Bildiimiz gibi sadece Tanr (yani bir btn olarak doa,
btn doal glerin toplam) mutlak olarak bamszdr (zira
iinde btn bireysellikleri ve bakalklar ihtiva eder). Pra
tikte her biri bir dierine karlkl olarak baml olan, tikel,
sonlu, doal varlklar sz konusu olduunda, bamllk ve ba
mszln bir birleimi vardr. Her insan, baka insanlar (ya
da hayvanlar, fiziksel gler gibi insan harici baka bireyler)
karsnda kendi bireyselliini tam da onlara btn olarak ya
da ksmen baml olduu anda ortaya koyar. Eer herkesin
hakk sahip olduu gc ifade ediyorsa, o zaman bu hak zorun
lu olarak bu iki yn de ierir. Bu, tanm gerei, deikenlik
gsterebilecek ve zorunlu olarak geliim gsterecek olan g
ilikilerine gnderme yapan bir kategoridir.
Ancak bu tanm sadece bir atmay tarif ediyormu gibi
yorumlamama konusunda dikkatli olmalyz. phesiz ki byle
bir durum vardr ve Spinoza doal durum ifadesiyle, bireysel
glerin kendi aralarnda pratik olarak uzlamaz olduklar bir
snr durumunu anlatm olur. Bylesi bir durumda her birey
kendini hibir ekilde bamszlna katkda bulunmayan top
lam bir bamllk durumunda bulacaktr ve burada bireyselli
in kendisi tehdit altnda olacaktr. Bylesi bir doal durum
doas gerei, dnlemez olmasa da, yaanlmazdr (toplu
mun zld tarihsel felaketler ya da -bu noktada kendimi
ze burada bir metaforun sz konusu olup olmadn sorabili

81
S p in o z a ve S iy a se t

riz- korku iindeki bireylerin insanca bir yaamn ok altnda


yaama koullarna srklendii tiranlk rejimleri...). Bir ba
kasnn gcne bal olarak onun iktidarna tabi olmak, bel
li bir dereceye kadar, kiinin kendi bireyselliini korumas ve
onaylamas iin olumlu bir koul da oluturabilir. Ortaya kan
soru bu dengenin hangi dzeyde kurulacan, hangi lde bi
reylerin haklarnn toplanacan ya da daha iyisi oalacan
ya da tam tersine birbirlerini etkisiz hale getireceklerini, hatta
karlkl olarak yok edeceklerini bilmektir.
Tam da bu zemin zerinde, haklarn birbirleriyle olan
ilikilerini bir hukuki sistem oluumu erevesinde zmleye
biliriz: tpk bir gler eklemlenmesi gibi. Birbirlerine eklenen
ya da oaltlan gleri ifade eden haklar badarlar; bunun
tersine karlkl olarak birbirlerini yok eden glere tekabl
eden haklar badamazlar.
Spinoza hak ve g arasndaki bu denklemden, siyasi
zmleme iin nemli olan birtakm kritik sonular karr:

Haklar eitliinin kendisi, koullara gre var olabilen ya da


var olamayan bir hak ya da bir g oluturur: Bu durum baz
artlar varsayar. Spinoza bunu federal devlet hakkndaki bir
sorunla ilgili olarak aka belirtir (TP, IX, 4). Doal duruma
yakn bir anari durumunda bireylerin eitlii -tpk bamsz
lklar gibi- gerek olmaktan ziyade hayalidir (TP, II, 15). Be
lirli insanlar ya da bir devletin btn vatandalar arasndaki
ierii bo olmayan gerek eitlik, sadece kurumlarn ve toplu
bir uygulamann sonucu olabilir. Bu uygulama, herkes bunun
kendi yararna olduunu fark edince ortaya kacaktr.
Bireyler arasndaki szlemeye dair ilikiler (karlkl olarak
mal mbadelesi yaptklar ve birbirlerine hizmet verdikleri
ilikiler) daha nceden var olan bir ykmlln deil, bir
hakkn ya da yeni bir ifte gcn oluumunun sonucudur.
Dolaysyla sadece stn bir g (rnein alnm taahhtlere
saygiyi bir devlet kanunu haline getiren bir egemen), szle

82
T r a c t a t u s P o litic u s: B ir D evlet B ilim i

meyi yapm olanlarn artk ondan salanacak karlar kal


madnda szlemeyi bozmalarn nleyebilir (TP, II, 12-13).
Ancak eer bu g ayn anda ortaya kan pek ok durumda
bu sonucu elde etmekte zorlanrsa, bylelikle kendi gcn
tehlikeye atm olur. Ayn durum devletler arasnda yaplan
szlemeler iin de geerlidir, ancak burada st bir makam
yoktur ve dolaysyla tek belirleyici etken katlmc taraflarn
karlardr (TP, III, 11 vd.).
Dolaysyla ahlak iin ok edici olan hak ile fiili gcn ede
erli olmas ilkesi, g ilikileri asndan bakldnda, kurucu
bir ilke olarak deil, sadece bir sonu olarak grlr. zellik
le daha nce TTPde akland gibi, egemenin hakk hibir
zaman gerekten kendine itaat ettirme kapasitesinin tesine
gemez (bu kapasite ne tr aralarla belirleniyor olursa olsun
bu dorudur ve buna znelerin kanaati de dhildir). Egemenin
sululara, canilere ve isyankrlara kar getirdii yaptrm on
larn daha yce bir yasaa kar sayg gsterme zorunluluu
nu deil, ancak onun kendisini koruma zorunluluunu ifade
eder. Bu yaptrm, akln devletin korunmasnn yklmasndan
daha tercih edilir olduunu emrettii lde, rasyonel olarak
deerlendirilebilir.
Peki, bu noktada tutku ile akl arasndaki ayrm, hak tan
mn nasl etkiler? Ayn kural takip edersek tutkunun bir hakk
vardr ve akln bir hakk vardr. Bunlarn ikisi de doal bir gc
vurgular. Bununla beraber bu iki eit hak kavram simetrik
deildir: Eer tutku akl dlayan ve yok eden eyse, akl btn
tutkularn tahrip edilmesi deil, tutkulara egemen olan stn
bir gcn ele geirilmesidir. Bu iliki bamllk/bamszlk
sorunuyla yakndan ilikilidir: Spinoza akl tutkularn ve ba
mszl bamlln nnde tutan kiinin hakkna zgrlk
adn verir. Peki, biri dierinin nedeni midir? Bunu syleye
bilmek iin sadece tutkular hayatnn, bir bakasnn gcyle
ilikili olarak bir bamllk yarattn ortaya koymak yetmez
(grnen o ki tecrbe bunu retiyor), ayn zamanda daha az

83
S p in o z a ve S iy a se t

aikr olan bir gerei, yani akln bize bamszl salayaca


n da ortaya koymak gereklidir. Btn dier koullar eit oldu
u takdirde en rasyonel bireylerin ayn zamanda bakalarnn
tutkularna en az baml olanlar olaca da muhtemeldir (TP,
II, 5; II, 7-8). Bu ise bizi tekrar bamszlk ile yaltlmlk ya
da yalnzlk arasndaki farka, yani sivil toplumlarn somut ile
yiine gtrr. Akl bize bireysel glerimizi birletirerek barj
ve gvenliin peinden gitmemizi salk verir ki bu durum da,
bunun karlnda, bizim iin gerek bamszln en fazlas
n salayacaktr.

Politik Beden
Spinozann TP*de srekli dile getirdii dnce, siyasetin,
devletin korunmas bilimi (kuramsal ve uygulamal) olduudur.
Yani siyasetin bir amac vardr (buradan da anlalaca gibi bu
durum, siyasetin daha ziyade kendine has batl itikad n tem
sil eden ereki argmanlara bavurabilecei anlamna gelmez).
Devlet asndan bakldnda bu hedef, halkn kurtuluunun
ve kamu dzeni nin (bar, gvenlik, yasalara uyma) en yce
istei gibi grnr. Ya da bir baka deyile siyaset devletin hem
maddesini hem de kurumlanln biimini (dolaysyla ister
kral, ister aristokrasi, ister halk olsun, egemenin hakkn/g-
cn) koruma eilimindedir. Ancak devletin madclcsi birey
lerin hareketleri arasndaki istikrarl bir ilikiler sisteminden
baka bir ey olmadna gre (fades civitatis: TP, VI, 2), bu iki
forml tek bir gereklie karlk gelir: devletin kendi bireysel
liinin korunmas.
Dolaysyla devletin kendisi bir birey gibi ya da daha net
bir ekilde bir beden'i ve ruhu, ya da zihni {mens) olan bir
bireyler bireyi eklinde dnlmelidir (TP, III, 1-2; III, 5; IV, 2;
VI, 19; VIII, 19; IX, 14; X, 1). Sivil durumda bir btn olarak
alnan vatandalarn hepsi doal durumdaki bir insana ede
er olarak deerlendirilmelidir {TP, VII, 22). Bu Spinoza y tam

84
Tructatus Politicus: Bir Devlet Bilimi

olarak Hobbesun (Leviathan) izgisine ve daha genel olarak da


devleti birey olarak tanmlayan ve Antik Yunandan gnmze
kadar uzanan bir izgiye oturtmaktadr. Ancak bu indirgemey
le yetinemeyiz, zira bylesi bir ifade sra d bir biimde farkl
olan anlaylar da kapsar, devletin bireysellii, metaforik ya
da gerek, doal ya da yapay, mekanik ya da organik bir da
yanma olarak, devletin kendi kendini rgtlemesi ya da va
raca doast yerin bir sonucu olarak dnlebilir. Dolay
syla aslnda her ey Spinoza run kendisinin bu tanma verdii
ierie baldr.
insanolunun korunmas ile birey-devletin korunmas,
ayn nedensellik ilkesinin uygulanmasna baldr:

Tm doal eyler, varla sahip olsunlar ya da olmasnlar,


upuygun olarak kavranabilirler. Dolaysyla bu eylerin salt
tanmndan, ne onlarn varl ne de varlklarn koruduklar
olgusu kartlabilir. Aslnda bunlarn, henz var olmadk
larnda da var olmaya baladktan sonra da, ideal zleri ayn
kalr. Dolaysyla bunlarn varlnn ilkesi zlerinden kar
lamayaca iin, bu durum onlarn varln korumas konu
sunda da gcerlidir: Var olmaya balamak ve var olmaya de
vam etmek iin ayn gce ihtiyalar vardr. Buradan da doal
eylerin var olduu ve dolaysyla eyledikleri gcn Tanrnn
kendisinin sonsuz gcnden baka bir ey olamayaca sonu
cu kar. Eer yaratlm olan baka bir g sz konusu olsay
d, bu g ne kendi kendini muhafaza edebilirdi, ne de dolay
syla doal eyleri muhafaza edebilirdi. Ancak yaratlmak iin
ihtiya duyduu gce ayn zamanda varln srdrebilmek
iin de ihtiya duyard. (TP, II, 2)

Bu srekli retim ilkesi insanoluna (ki Spinoza insanlar


iin tercihen mulak umsquisque, yani herkes, her bir kii
terimini kullanr) (TP, II, 5-8; III, 18) ve politik bedene eit bir
ekilde uygulanr (TP, III, 12). Bu iki durumda da var olu, sa
dece doal bir retim olarak deil bireyin bileenlerinin ve d
glere (talih) direnebilmeyi salayarak bireyin bileenleri
ni birbirine balayan gcn bir yeniden retimi olarak d
nlmektedir. Bylelikle bir i zorunluluk tanmlanr ancak bu,

85
S p in o z a ve S iy a se t

doa kanunlarnn btnnn etkisini yok etmez. Spinoza


bu dncesini, eserinde stratejik bir nemi olan bir kelime
oyunuyla vurgular: Ne insanolu ne de devletin kendisi doa
da devlet iinde devlet (imperium in imperio) gibidir. kisi de
mutlak bir otonomiye sahip deildir.
Yaltlm insanolu ile Bireylerin Bireyi devlet arasnda,
gleri asndan bakldnda, nemli bir seviye fark vardr
ki bu ayn zamanda niteliksel bir farka da yol aar. Yaltlm
bireyler, kendilerini pratikte uzun sre muhafaza etmeye muk
tedir deildirler. Buna mukabil eer devlet iyi bir ekilde kuru
lursa, kendi kuvvetleriyle uzun sre varln srdrebilir (TP,
III, 11). Bireylerin yaamlar lsnde deerlendirildiinde,
devletin yaam sresinin bir eit sonsuzlua benzedii bile
tahayyl edilebilir. Bu noktada benzerlik karlklla dnr
ki u fikir ok daha somuttur: Bireyler kendi hayatlarn ko
ruyabilmek iin birbirlerine ihtiya duyarlar; dolaysyla kendi
yararlarn takip ederken bunun iin devletin korunmasn da
isteme noktasna gelmeleri zorunludur (TP, VII, 4; VII, 22; VIII,
24; VIII, 31; X, 6). Bunun karlnda devlet de kendini koru
yabilmek iin bireyleri, onlar iin sivil itaatin temel koulu olan
gvenlii salayarak, korumaldr. Anariye boyun emi ya da
dmanlarnn gcne tabi olmu bir devlette ballk kaybo
lur (TP, X, 9-10; ve drdnc blmn tm). Dolaysyla en
iyi rejim, tanm itibaryla bireylerin gvenlii ve kurumlarn
istikrar arasnda en gl banty gerekletirendir.

Her devlet (imperium) iin en iyi rejimin (status) ne olduunu


sivil toplumun amacna bakarak rahatlkla anlarz: Bu ama
bar ve yaam gvenliinden baka bir ey deildir. Buna gre
en iyi devlet de insanlarn yaamlarn uyum iinde geirdik
leri ve kanunlarn asla inenmedii bir devlettir. Aslnda u
kesindir ki isyanlar, savalar ve yasalln hakir grlmesi ya
da inenmesi, tebaann ktlnden ziyade devletin kt
rejimine balanmaldr. nsanlar esasnda toplum (civiles) ha
yatna uyumlu olarak domazlar, sonradan uyumlu olurlar.
Bunun yan sra insanlarn doal tutkular her yerde ayndr.
Dolaysyla eer bir politik bedende ktlk daha baskn ise ve

86
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D evlet B ilim i

su daha yaygn ise, bu o politik bedenin uyumu salamak iin


yeterince abalamadn, kanunlarn olutururken yeterli bil
gelie bavurmadn ve dolaysyla politik bedene ait mutlak
hakk edinememi olduunu gsterir. Zira isyann nedenlerini
ortadan kaldramam, her zaman sava ihtimalinden phe
duyulan ve yasalarn neredeyse her zaman inendii bir sivil
toplum, herkesin kendi eilimlerine (ingenium) gre yaad,
fakat yaamna dair byk tehlike hissettii doal durumdan
ok da farkl deildir. (TP, V, 2)

Eer bu bant tam olabilseydi, yani devlet biimi, bireyle


rin gvenliini, bireylerin eylemlerinin kurumlan tehlikeye at
tndan daha fazla tehdit etmeseydi, o zaman zgr veya ras
yonel diyebileceimiz mkemmel bir politik bedenimiz olurdu
(TP, V, 6; VIII, 7). Ancak byle bir durumda bir anlamda da ne
tarih, ne de siyaset olurdu...
u ana kadar Spinoza, TTP*de taslan izdii uslamlama
lar sistemli bir hale getirmitir. Baka bir deyile bireysel g
ler, bireysel glerin bileimleri ve bu ikisi arasndaki karlkl
eylemin mdahale ettii kesinlikle ikin olan bir tarihsel ne
densellik anlaynn sonularn ortaya koymaktan baka bir
ey yapmamtr (bu terim Oldenburga yazlm bir mektupta
karmza kar [Mektuplar, XXXII] ve Ethica*da bireylerin for
munun korunmasna dair kantlarn anlamn iyi yanstr: bkz.
II. blm, 9. ve 13. nermenin hemen ardndan gelen bedenle
rin doasna dair anlat). Ancak daha nceden de belirttiimiz
gibi TTP*de bir zm olarak verilen ey imdi bir sorun olarak
karmza kmtr. Politik bedenin varln nitelendiren kar
lkl eylemin biimi nedir? Bunu daha somut bir ekilde ta
nmlayabilmek iin Spinozann farkl rejimlerin yklmasnn
nedenlerine dair yapm olduu zmlemeyi takip edelim.
Bu nedenlerden bazlar belirli bir devlet biimine zg te
rimlerle ifade edilmitir. Dierleri ise geneldir ve kurumlarn
yapsnn ilevine gre deikenlik gsteren biimler alrlar.
nce d nedenler vardr; her eyden nce de sava... Bu tehlike
btn toplumu tehdit eder; zira devletler, birbirleri asndan,

87
Spinoza ve Siyaset

doal durum halindeki bireyler gibidir (TP, III, 11; VII, 7).
Devlet kendi iinde ne kadar glyse btnln de o kadar
iyi mdafaa eder; ancak ayn zamanda devletlerin sava bara
tercih etmelerine yol aan btn nedenler de (askeri kastlarn
olmas, egemenin zafer ihtiras, i atmalar ihra etmenin
ya da igal savalaryla onlar etkisiz hale getirmenin batan
karcl) ykmn dolayl nedenleridir. Talih ya da kader
tarafndan oynanan roln indirgenemez etkisini bir kenara b
rakrsak, ykmn gerek nedenleri iseldir.
Bu nedenler, iinde ncelikle bireylerin yasadhnm
tm sonularnn bulunduu bir derecelenme olutururlar:
ak itaatsizlikten egemenin kararlar keyfine gre yorumla
ma giriimine kadar (TP, III, 3-4). Bir vatandan ya da bir
grup vatandan, halkn kurtuluu iin uygun olan eyi dev
letten daha iyi bildiini iddia etmesi bile, bnyesinde ykmn
mayasn barndrr (TP, III, 10; IV, 2). Bunun simetriinde
gcn keyfi kullanm vardr ki bu durumda otorite yozlaarak
Uranla dnr. Bu bir kraln gerek gcn aan bir g
kullanma iddiasnda (TP, VI, 5) ya da aristokrat bir asilzade
snfnn kaltmsal bir kasta dnmesi (TP, VIII, 14) duru
munda ortaya kabilir. Ayn durum bir halka, tarihsel gele
neklerine kar olan bir hkmet biimi empoze etmeye a
lma giriiminde de sz konusu olabilir (TP, VII, 26; IX, 14).
Btn bu durumlarda, terr ve yozlatrmaya bavurularak
belirli bir gszlk telafi edilmeye allr (TP, VII, 13, 21;
VIII, 29), fakat sonunda durum daha da kt bir hale gelir:
Zira o zaman gcn kullanlmas bile, bireyler tarafndan
kendi varlklar ve itibarlar iin bir tehdit olarak alglanmaya
balar (TP, IV, 4). Eer devlet, vatandalarn gereken asgari
bireysellik lsnden -ki bu lnn altna den bireyler,
kendilerini birer lden ibaret sayacaklardr- mahrum bra
kacak kadar ldrrsa, bu durum okluun fkelenmesine se
bep olur ki bu fke de devleti ykma gtrr (TP, III, 9; VII, 2;
X, 8; ve IV. blmn tamam).

88
Tractatus Politicus: Bir Devlet Bilimi

Son kertede ister bireylerin iddeti devletin iddetini


kkrtsn, ister bireyler iktidarn iddetine artk iddet kul-
lanmakszn direnemiyor olsunlar (TP, VII, 30), ayn sonuca
ularz: Politik beden ancak i savan (ayaklanmalar) gizli
tehdidi altnda var olabilir; sava ister hkmedenler arasnda
isterse hkmedenler ile hkmedilenler arasnda olsun, bu de
imez. Bu son tahlilde dier nedenlerin her birinin tesirini be
lirleyen, bir nedenler nedenidir. Buradan da temel sav kar: Bir
politik rgtlenme, her zaman iin, d dmanlarndan (hostes,)
ok kendi vatandalarnn (civesj tehdidi altndadr (TP, VI, 6). Her
rejim bu savn doruluunu kendi deneyimlerinden karabi
lir. isyanlar, monaride kaltmsal bir soylular snf olmasn
dan (TP, VII, 10), paral askerlere bavurulmasndan (TP, VII,
12), hanedanlar aras rekabetlerden (TP, VI, 37) kaynaklanr.
Aristokraside asilzadeler snf iindeki eitsizliklerden (TP,
VIII, 11), memurlarn yozlamasndan (TP, VIII, 29), Sitelerin
kendi aralarndaki rekabetten (TP, IX, 3; IX, 9), askeri eflerin
ihtiraslarndan -ki bu durum skntl, ve halkn bir kurtarc
hayali kurduu zamanlarda tetiklenir (TP, VIII, 9; X, 1)-, ve son
olarak da zellikle Sitede birbirine yabanc gibi olan asilzadeler
ve halk tabakas arasndaki snf savandan kaynaklanr (TP,
VIII, 1-2,11,13-14,19, 41, 44; X, 3).
Peki, bu zmlemeleri nasl yorumlamalyz? phesiz
bu zmlemeler TTPde tasla karlan kurumlar diyalekti
ini farkl rejimlere gre eitlendirerek srdrr. Bunlar in
san doasnn (ya da belirli bir grup insann) ktlklerinin
ifa edilmesinin yararszln gsterir; zira vatandalarn
ktlnn temel nedeni (tpk erdemlerininki gibi), her
zaman, kurumlarn kendi hareketinde yatar (TP, III, 3; V, 2-3;
VII, 7; VII, 12; IX, 14; X, 1-4). Buradan yola karak politik be
den iin kurtulu anahtarnn kurumlarn niteliinde yattn
syleyebiliriz. Ancak bu zmlemeler srasnda, bu sonucun
anlamn deitiren yeni bir ey de ortaya kmtr. Politik
bedenin ykmnn btn sonulan bir daire oluturur ve bu

89
S p in o z a v e S iy a se t

daire devletin doal oluumuna tmyle ikindir. Yani bu daire


devleti oluturan gler arasndaki belirli bir (elikili) ilikiyi
ifade eder (TP, II, 18; IV, 4). Ya da baka trl syleyecek olur
sak, doa gerekten etkin bir biimde tarihle zdeleir. Daha
da fazlas, okluk en somut biimiyle sadece nicel anlamda
("byk saydaki vatandalar) deil, nitel anlamda da (byk
saydaki bireylerin toplu davran) devlet zmlemesini be
lirleyen bir kavram olmutur. Artk politik meselenin iki deil,
terimi vardr: "Birey ve "devlet, gerekte sadece birbirleriy-
le iliki iindeyken anlaml olan soyutlamalardr; her biri son
kertede okluun gcnn somut biimiyle gerekleebilecek bir
biimi vurgular.
Eer denge, "kendi kendini snrlama fikrine geri dner
sek (yani gl ve "mutlak bir devletin, kendi gcn kont
rol eden bir devlet olduu, btn devlet biimleri arasnda en
az "mutlak olannn ise, kendi rettii ktlkleri kanunla
yasaklamaya alan devlet olduu fikrine) (TP, X, 4-6), bu fik
rin u anda zorunlu olarak bir elikiyi ierdii grlr. Zira
okluun gc uyumun gc olduu kadar uyumsuzluun da
gcdr. Denge ya da lmllk ve bu elikinin grece etkisiz
letirilmesi sorunu, (artk) sadece "ynetim dzeyinde deil,
okluun tutkular konusu balamnda da ortaya koyulur. ok
luun dardan idare edilmesini mmkn klacak bir destek
noktas bulunamaz, buna Hobbesun tahayyl ettii ynetim
biimi de dhildir. Spinoza muhteem bir pasajla kurumlardaki
dejenerasyonun nasl hem "efendileri (ya da hkmedenleri),
hem de tebaay (ya da hkmedilenleri) yozlatrdn anlatr:

Yazm olduklarmz, btn lmllerde bulunan ktlkleri


sadece alt tabakadan insanlarla snrlayanlar belki de gldre
cektir: Avamn hibir l mefhumunun olmad, onu korkuy
la tehdit etmedike phe edilesi olduu, hkmedildii zaman
kle gibi, hkmettii zaman ise kibirli olduu, her hakikate ve
yargya yabanc olduu vs. sylenir. Ancak doa birdir ve her
kesle ortaktr: Bizde yanlsamaya sebebiyet veren ey g ve
eitimdir. te bu yzden iki insan ayn eyi yaparken sk sk

90
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D ev let B ilim i

bunun biri iin ho grlebilir olduunu dnrken dieri


iin bunu dnmeyiz. Burada farkl olan eylem deil, eylemi
yapandr. Kibir efendilerin zelliidir. nsanlar bir yllna bir
greve getirildikleri zaman bile bunu kantlarlar; bu durumda
snrsz bir saygnlk bekleyen soylular ne yapsn? Ancak onla
rn kibri atafat, lks, msriflik ve bir ktlkler uyumu ile ss
lenir. Bu yle bir kibirdir ki, parlaka aptal, zarife ahlakszdr.
Bu ktlklerin her biri ayr ayr deerlendirildiinde aka
utan verici ve tiksindirici olduu halde, cahil ve saf insanlara
onur verici grnrler. Eer kalabaln hibir l mefhumu
yoksa ve onlar korkuyla tehdit etmedike phe edilesi iseler,
bu zgrlk ve klelik birbirine kolayca karmad iindir.
Sonuta plebin tm hakikate ve yarglara yabanc olmas hi de
artc deildir; zira devletin ana meseleleri ondan habersiz
olarak grlmekte ve saklanmas mmkn olmayan birtakm
olgulardan ne olup bittiini tahmin etmesi beklenmektedir. As
lnda yargy askya almak, nadir bulunan bir erdem gerektirir.
Dolaysyla bir taraftan srekli olarak vatandalardan gizli iler
yrtp ayn zamanda da onlarn yanl yarglardan ve kt
yorumlardan uzak durmalarn beklemek tam bir aptallktr.
Eer plebler kendilerini tutmay, ok az bildikleri eylere dair
yarglarn askya almay ve sahip olduklar pek az ipucu ze
rinden doru yarglar vermeyi becerebilselerdi, zaten ynetil
mekten ziyade ynetmeye layk olurlard. Ancak daha nceden
de sylediimiz gibi hepimizin doas ayndr... (TP, VII, 27)

imdi yukarda sylenenleri tercme edelim: Hkmedenler


ve hkmedilenler; egemen ve vatandalar, hepsi eit derecede okluun
parasdr. Ve temel soru her zaman iin, son kertede, bu okluun
kendi kendini ynetip ynetemedii, yani kendi gcn arttrp
arttramaddr. Ancak somut olarak buradan iki ey kar:1

1. Demokrasi sorunlu bir kavramdr, zira hlihazrda dengeli,


esasen uyuma varm bir okluun varlk biimine tekabl
eder.
2. Denge, vcuttaki organlarn dzeni ya da bir tzel sistem
dzeni gibi statik bir biimde var olmaz. Bireyler ortak bir eser
ina ettiklerinde ortaya kar. Baka bir deyile politik rgt
lenmenin ruhu bir temsil deil, bir pratiktir. yleyse merkezi
soru, devletin nasl karar verdiidir.

91
Spinoza ve Siyaset

Devletin Ruhu: Karar


insanlar, kelimenin tam anlamyla, nadiren karar verir
ler: nsanlarn irade sandklar ey, ounlukla sadece onlar
baz eylemleri dierlerine tercih etmeye iten tutkularn ve g
dlerin farknda olmamalarndan baka bir ey deildir. kar
larnn bilincinde olmalar, bu minimum ussallk bile, onlar
iktidarszlk ya da kadir-i mutlaklk, kadercilik ya da batl itikat
fantezilerine kar korumak iin yeterli deildir. oklua gelin
ce, o da kendi iinde blnm elikili bir g olarak hibir eye
karar veremez. Hatalarn dzeltmesini salayacak ve amala
ryla aralarn ayarlamasn salayacak asgari bir tutarllktan
bile yoksundur. okluk, toplumlarn ounda, haklarndan ve
bilgiden yoksundur ve Sitenin ruhundaki dalgalanmann u
lara tat ve tutkularn nlad bir ortamdan baka bir ey
deildir. Bununla beraber, eer devlet dzeyinde bir irade orta
ya kacaksa, okluun da bunun oluumuna dhil olmas gere
kir. Peki, somut olarak bu nasl mmkn olabilir?
Monariyi deerlendirerek balayalm. Birinci soru: Ger
ekte kim karar veriyor? Grnte bu kii kraln kendisidir.
Kraln bedenen ya da ruhen zayf bir birey olduu pek ok du
rumu bir kenara braksak bile, tek bir birey, devletin btn y
kn omuzlamada yetersiz kalr (TP, VI, 5). Onu bilgilendirmek
iin danmanlar, korumak iin arkadalar ya da aile, emirleri
ni iletmek ve uygulamalarn takip edebilmek iin yardmclar
gereklidir. Esasnda karar verenler onlardr. Dolaysyla mut
lak monariler gerek gcn bir kasta ait olduu gizli aristok
rasilerdir. Bu kast (saray erkn, asilzadeler), farkl ihtiraslarn
rekabeti sonucu blnm durumdadr. Devletin banda tek
bir fert olduunda, bu kiinin yerine baka birini getirmek ok
basit bir itir (TP, VII, 14, 23). Hatta bunun cazibesi doal bile
grlebilir. Zira kraln lmnden sonra gerekleen her yerine
geme sreci, egemenliin halka geri dnmesi riskini de tar
(TP, VII, 25). Rakiplerden korunmak, tahtnn bekasn temi
nat altna alabilmek konusunda teorik olarak kadir-i mutlak

92
Tractatus Politicus: Bir Devlet Bilimi

olan kral, baz gzdelerine imtiyazl davranarak ve tebaasna


tuzaklar kurarak bu rekabeti destekler (TP, V, 7; VI, 6; VII, 29).
Bylelikle de kendi kendini etkisiz hale getirir.
Monarinin ulaabilecei gc gerekletirebilmesi iin
tek bir rasyonel strateji vardr: btn korporatizmi ortadan
kaldrmak ve son kararn sorgulanmaz birliini teminat altna
alarak muhakeme yetkisini bir halk kurultayna vermek. Dola
ysyla hkmdara siyasal seenekler toparlamak ve bunlar
birletirmekle sorumlu danmanlarn oluturulmas iin ok
kat kurallar gereklidir (TP, VII, 25; VII, 5). Hatrlayacamz
gibi, Spinoza tarafndan anlatlan mekanizmalar sadece temsili
deil, mmkn olduu kadar eitlikidir de. Kraln, siyasi mu
hakeme ve deerlendirilme srecinde hibir rol yoktur. Son
noktada, sadece onun eriebilecei hibir devlet srr da ol
mamaldr (TP, VII, 29). Dolaysyla kral, ortak kurtulu yolunu
kendi bana salayacak bir lider deildir. Bununla birlikte,
buradan onun ilevinin ehemmiyetsiz olduu sonucunu kar
mamak gerekir: Muhakeme etmek, karara ulamak anlamna
gelmez; ounluktaki bir fikrin onay bile etkili bir eylemdir
ve de en nemlisi bu merkezi ilev olmakszn sistem bir sonu
retmekten yoksun kalacak ve pek ok farkl ounluk arasnda
belirsiz bir ekilde asl kalmaktan baka bir ey yapamaz halde
olacaktr. Meclis ve hkmdar karar anlarn (sonra da yrt
menin kontroln) aralarnda paylaarak sistemdeki belirsizlii
ortadan kaldrrlar, okluu istikrarl hale getirirler. Ya da daha
dorusu okluk kendi iinden sonuca ulatrma yetkisine sahip
bir bireyi seerek (ve bunu herhangi bir dzenli mekanizma
ile yaparak) kendi kendini istikrara kavuturur. Dolaysyla
kral politik bedende, kendine ait hibir fikri, hibir isellii ol
mayan tek kiidir. okluun dnda kendi kendine hibir ey
dnmez, ancak okluk da o olmakszn ak ve net hibir
ey dnemez; dolaysyla da kendi kendisini kurtaramaz. Bu
anlamda, ama sadece bu anlamda, kraln sitenin ruhu olduu
kesin bir ekilde sylenebilir (TP, VI, 18-19).

93
S p in o z a v e S iy a se t

Peki, aristokrasi iin neler sylenebilir? Sz konusu olan


aristokrasi olduunda, durum baz alardan monarinin tam
tersidir. Bir aristokrasi, yklmadan eitliki bir rejim haline
dnemez; zira bir snfn uygulad tahakkm, bu rejimin
deimeden korunmas gereken temel unsurudur. Dolaysy
la plebin muhakeme ve son karar aamalarnn tamamen
dnda braklmas gerekir. Politik olarak vatanda olmayan
tebaann devlet iindeki konumu, yabanclarmki gibi olacaktr
(TP, VIII, 9). Soylularn ald kararlarn itirazlara maruz kal
mamas iin, bu kararlarn klientalizmin ve bask gruplarnn
olumasn engelleyecek bir ekilde, gizli oylama ile alnmas
gerekir. te yandan soylular meclisinin, soylularn kendileri
ne has somut kiiliklerinden arndrlmas gibi bir durum sz
konusu deildir: Tam tersine ama, onlarn kendi (snfsal)
karlarn teminat altna alarak ayn zamanda genel kar da
salamalardr (TP, X, 6-8). Byle bir rtme elde edilebilir,
zira bir kraldan farkl olarak bir meclis len, yal ya da hasta
yelerini yeni gelenlerle deitirmek itibaryla ebedi bir nite
lik kazanr (TP, VIII, 3; X, 2).
Bununla beraber bu sistem yine de bir kitle zemini zorun
luluundan kurtulmu deildir. Buradan da u temel kural
kar: Bir aristokrasi, yaayabilmek iin genileyebilecei maksimum
yere kadar genilemelidir (TP, VIII, 1-4; 11-13). Hem kendi g
cn arttrabilmek, hem de istatistiksel olarak kitlenin tm
fikirlerini yanstabilmek iin bunu yapmak zorundadr. Soylu
larn says ne kadar fazla olursa, kendilerine zel olan karar
alma mekanizmasn ve dolaysyla da gc o denli etkili bir
ekilde ellerinde bulundurabilirler (TP, VIII, 3, 17, 19, 29, vs).
Aslnda bylesi bir soylular snf ak ve yaylmac bir egemen
snftr (peki, bu bir burjuvazi midir?). Ancak bu kural btn
zorluklar zmez. ok bal bir politik bedenin aslnda basz
bir beden olmas nasl nlenebilir (TP, IX, 14)? Bir bakann
seilmesi, hile ya da rejim deiiklii anlamna gelir (TP, VIII,
17-18). Gerek zm, saf ounluk ilkesinin uygulanmasyla

94
T r a c t a t u s P o lit ic u s : B ir D evlet B ilim i

olur: Spinozann nerdii btn farkl (ve karmak) anayasal


dzenlemeler, bu ilkenin kanun yoluyla dzenlenmesini ve as
lna uygun olarak uygulanmasn teminat altna almak zere
getirilmitir (TP, VIII, 35 vd). Bu ilke temsili olduu halde
kalc partilerin olumasna imkn tanmaz. Burada Spinoza
iki farkl fikri takip ediyormu gibi grnr: kolektif hkmet
meclislerinin tartarak rasyonel seimler gelitirebilecei fikri
ve eer karar alm srecinde btn fikirler taraf olabilirlerse,
sonucun genel kara tekabl etmesi, dolaysyla da herkes ta
rafndan kabul edilebilir olma ansnn byk olduu fikri. Bu
durumda ok saydaki fikri az sayda fikre indirgeyerek partiler
oluturmak, sistematik hatalarn bir nedeni olacaktr.
Bununla birlikte son bir aklama daha gerekiyor: Bir kara
rn rasyonel olmas, o karara otomatik olarak sayg duyulaca
anlamna gelmez. Burada son bir mekanizma devreye girer
ki bu mekanizma zmnen iki aygt arasndaki ayrma tekabl
eder: Bunlarn birisi hkmet, dieri ise ynetimdir. Halk taba
kas karar konseylerinden uzaklatrlmtr, ancak devlet me
murlarnn istihdam edilmesi gereken yer tam da burasdr (TP,
VIII, 17; VIII, 44). Egemenlik asndan eit olmayan snflar
bylelikle devletin ileyiinde rol alacaklardr ve herkes devleti
kendi karyla zdeletirecektir. Buradan yola karak oun
luk ilkesi bir oybirlii retebilir. Bylece sadece egemen meclis
tek bir ruh gibi ynetilmekle kalmayacak (TP, VIII, 19), ayn
zamanda bu ruh btn politik bedene, okluk sanki tek bir bi
reymiesine kendini kabul ettirecektir.
Spinozann dnd karar mekanizmalar ezamanl
olarak iki hedef takip eder. Bu hedeflerin birincisi devlet ay
gt dediimiz eyi politik gcn gerek zilyedi olarak kur
maktr. Farkl ekillere gre, her rejimin egemeni, kendisini
bu aygtn ilevsel bir birimiyle zdeletirmeye meyillidir.
kincisi ise bu aygtn kendisini bir demokratikleme sreci
ne tabi tutmaktr. phesiz ki bandan beri demokratik olan
bir rejim iin, rejim ii atmalar dzenlemede hangi ku-

95
S p in o z a v e S iy a se t

rum ve yntemlerin uygun olabilecei sorusunun net bir ce


vab yoktur. Ancak bu bilmece btn dier rejimlerin, kendi
mkemmeliyetlerine yaklarken demokrasiye kap atkla
r gerei ile dengelenir. Spinozaya gre, amalar zihinlerin
yaad dalgalanm alardan tek bir dnce, dolaysyla da bir
tercih damtmak olan kurumlar, tam da bu nedenle ortak bir
ama etrafnda somut bir kalpler ve zihinler birlii elde et
meye ynelirler. Ancak buradan yola karak, okluun kendi
kendini ynetebilecei dnlebilir olur. Byle bir sonu ne
kadar etkin olursa, monari veya aristokrasi ile demokra
si arasndaki tzel fark da o kadar biimsel ve soyut olacaktr.
Son aamada, bu basit bir isim meselesi haline gelecektir.
Spinozann baz postulatlar artc olabilir. rnein
asilzadelere ait kasttan tamamen bamsz bir monari ola
bilecei hipotezi. Fakat bu hipotez klasik mutlakyeti dev
letlerin bir eilimine karlk gelir. Daha da artc olan ise
Spinozac monarideki eitlikiliin, bir burjuva monarisi
olabilecei hipotezine tekabl etmesi ve yzyllar sonra ortaya
kacak bakanlk rejimlerini ya da emperyalist rejimleri
ngrr olmasdr... Aristokrat model ise farkldr: Bandan
itibaren rasyonel bir kolektif karar kapasitesi zerine kurul
mu olarak kabul edilen bu model, bu kapasiteyi i gcrilimlere
kar, egemen snf, btn halk -tabii doal bamllar, yani
kadnlar ve hizmetiler dnda- kapsayacak kadar geniledii
zaman koruyabilir (TP, VIII, 14; IX, 3-4). Bu sistem phesiz
herkesin zenginliinin belirsiz bir ekilde artaca postulatn
varsayar. Ne olursa olsun, TPdeki demokrasi ancak devletin bu
iki biimde ussallatrmasnn diyalektii zemininde dn
lebilir ki bunlardan birisi eitlie, dieri ise zgrle ayrcalk
tanyarak ie balar.

96
E th ica :
POLTK ANTROPOLOJ

imdiye kadar Spinozann siyaset kuram nn iki etabn


takip ederek bunlar arasndaki srekliliklerin ve farkllkla
rn altn izdik. Ancak henz esas soruyu -felsefe ve siyase
tin birbirini karlkl olarak iermesi m eselesini- zebilmi
deiliz. Spinozann bu soruyu ak bir ekilde sorduunu ve
bu birlik zerine dndn syleyebilir miyiz? Bu soru
nun cevabnn evet olduuna inanm ak gerekir, zira Spinoza
srekli olarak TTP ve TP*deki argm antasyonun altnda ya
tan bir antropolojinin (ya da bir insan doas kuramnn)
kavram larn gelitirerek kendisinden ncekilerle kendi fel
sefesi arasndaki farka dorudan doruya siyasal bir nem
atfetm itir. imdi bu son noktay aydnlatm ak iin sorunu
inceleyeceiz: toplumculuk sorunu, itaat sorunu ve iletiim so
runu. Burada daha nceden incelediimiz iki eserden alntlar
yapacaz, ancak zellikle Ethicayz, bavuracaz. Spinoza Et
hica iin on be yl boyunca uram ve zerinde tekrar tek
rar alm tr. Bu srete arkadalar ve dm anlar nceden
ona yorumlarn yanstarak sabrsz bir ekilde beklemiler ve
S p in o z a ve S iy a se t

eser nihayetinde Spinoza'nn lmnden ksa bir sre sonra,


1677 ylnda yaymlanmtr.

Toplumculluk
Doa, insan doas ve toplumculluk, hibir zaman
birbirlerinden ayr felsefi sorular olarak ele alnmamlardr.
rgtlenii ya da ilevi itibaryla doal toplumlar diye bir ey
var mdr? Yoksa Spinozann syledii gibi toplumlarn ve dev
letlerin kurumlamasnn doann dzenine zarar verdiini
mi dnmek gerekir? Bu sorunun cevab bylesi bir dzeni
tanmlama biimimize (bu dzeni kozmik bir uyum olarak m
tanmlayacaz yoksa nedensel bir sre olarak m?) ve buna kar
getirilebilecek antitezlere (iddet, hile, ya da baka bir tzel ya
da tinsel dzen...) baldr. Genel olarak bir felsefi sistemde doa
kavramnn kuruluu, insan bireyselliinin ve topluluunun be
lirlenimlerini, belli bir mesafeden nceden hazrlama eklinde
geliir. Ancak daha fazlas da vardr. Doal toplumculluk savnn
(rnein Aristoteles'in dile getirdii ekilde, insan, doas itiba
ryla ehir devleti iin yaayan bir varlktr -ki skolastikler bunu
toplumsal hayvan olarak evirmilerdir- ya da Boussetnin
dedii gibi toplum byk bir aile olarak dnlebilir, ya da
Marxta olduu gibi gerekte insan z toplumsal ilikilerin bir
btndr) anlam tarih boyunca nemli lde deiebilir ve
birbirlerinden ok farkl siyasi amalara hizmet edebilir. Bu
durum toplumun, doann kendiliinden hareketine kart ola
rak deilse de sonradan kurulduunu savunan simetrik tez iin
de geerlidir: ster doann sadece toplum hayatna eiliminin
olduunu ve bunu kendi bana gerekletirmekten yoksun oldu
unu dnsnler (zira Rousseau da doal insan kendisi gibi ola
na kar toplumsal bir duygu besler ki, bu duygu merhamettir),
ister toplumun bir insan topluluuna doru ahlaki bir gidiat
olduunu ve tutkularn bu gidiata engel oluturduunu dn
snler (Kantta olduu gibi), isterse de insan doasnn znde

98
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

egoist ve anti-sosyal olduunu dnsnler (insanlarn doal


durumunu herkesin birbirine kar sava halinde olduu bir
durum olarak tanmlayan Hobbes da olduu gibi), durum budur.
Bununla beraber bu savlarn anlamlar ve ilevleri balamdan
balama ne kadar deiirse deisin, antitezin kendisi Antik
Yunan dan modern aa kadar korunmutur. Buradan bu anti
tezin kendi iinde bir anlam olduu ve kanlmaz bir olguyu
gizledii dncesi doar. Peki, bu olgu gereklikten mi yoksa
dnceden mi gelir? Bu iki toplumculluk fikrinde, yani doal
bir toplumculluk fikri ile kurumlam bir toplumculluk fik
rinde, sahip olduklar farkl antropolojik ynelimlerin tesinde
ortak olan ey nedir? Belki de ortak nokta, toplumculluun, her
zaman insanlarn karlkl ihtiyalarn ya da arkadalklarn
(Yunanllarn philia s, Hristiyanlarn ve klasiklerin bar ya da
uyumu) vurgulad ve insanlar birletirmesi gereken bir ba
olduu ve toplumun da, insanlarn bu ban gereklemesini tec
rbe ettikleri dzeni temsil ettii varsaymdr.
Spinoza bu klasik kategorilerin dna karak yeni bir yol
aar. Bu yolda doa ve kurum alternatifleri yer deitir
mitir ve bu durum da toplumsal ilikiler sorununu farkl bir
biimde konumlandrmay zorunlu klar. Ancak bizi bu iki al
ternatifi kanlmaz olarak grmeye altran tarihsel kltr
mz, Spinozann toplumculluk zerine olan savn okumamz
gletirir. Bu glklerin nerede yattn anlayabilmek iin
bu soruya dair merkezi bir metindeki formlasyonlara baka
lm: Ethicann drdnc blmnn 37. nermesi ve bu ner
menin iki kant ile iki notu1.1

1 Affectusu sistematik olarak duygu eklinde eviriyorum. Duygu szc,


gnmzde, affectus'un affectio (duygulan) ve passio*dan (tutku) farkn
gstermek iin yaygn olarak kullanlmaktadr. Buna karlk, Spinoza nn
kendisi tarafndan belirtilen (Ethica, III, 9. nerme, not) denklik durumu
nedeniyle (tabii bu denklik bilin dzeyinde geerlidir), okumay kolay
latrm ak ve ztlklar engellemek iin hem appetitusu hem de cupiditas
arzu, appetere ve cupirey de arzulamak eklinde eviriyorum.
S p in o z a ve S iy a se t

Erdem arayan her kimse iyiyi hem kendisi hem de dier tm in


sanlar iin arzular ve bu arzu o kiinin Tanr bilgisi ne kadar
bykse o kadar byr.

Kant: nsanlar, akl tarafndan ynlendirildikleri (ex dictu Ra-


tionis) lde, insan iin en yararl olanlardr (bu blmdeki
35. nermenin 1. sonucundan) ve bylece (IV, 19. nerme) akln
ynlendirmesiyle, insanlarn akl tarafndan ynlendirilerek
yaamalar ynnde zorunlu olarak abalarz. Fakat hayatnda
akln emirlerine (dictamen) gre yaayan, yani (IV, 24. ner
me) erdemi takip eden her kiinin kendisi iin arzulad iyi,
eylerin anlalmasdr (intelligere) (IV, 26. nerme); dolaysyla
erdem arayan her kimse iyiyi hem kendisi hem de dier btn
insanlar iin arzular. Buna ek olarak bu Arzu, ruhla ilikili ol
duu lde ruhun znn ta kendisidir (III. blmde duygu
larn tarif edildii birinci tanmda bunu grmek mmkndr);
ya da Ruhun z Tanrnn bilgisini de ieren (II, 47. nerme) bir
bilgiye (II, 11. nerme) dayanr ve onsuz (I, 15. nerme) ne var
olabilir, ne de idrak edilebilir. Dolaysyla Ruh un zn ieren
Tanr bilgisi ne kadar bykse, erdem takipisini, kendisi iin
arzulad iyiyi bakalar iin de arzulamaya ynlendiren Arzu
da o kadar byk olacaktr.

Bir Baka Kant: nsan kendisi iin arzulad ve sevdii iyiyi,


eer onu dier insanlarn da sevdiini grrse daha istikrarl
bir ekilde sevecektir (III, 31. nerme); dolaysyla dierlerinin
de onu sevmesi iin aba gsterecek (ayn nermenin sonucu)
ve bu iyi (IV, 36. nerme) herkeste ortak olduu iin ve herkes
bundan zevk alabilecei iin, herkesin bundan zevk alabilmesi
ynnde aba gsterecek (ayn nedenle), kendisi bu iyiden daha
fazla haz aldka (III, 37. nerme) abas da artacaktr.

Not 1: Salt duygu ile kendi sevdiinin bakalarnca da sevilme


sini salamak iin abalayan ve kendi doasna (ingenium) gre
yaayan kii sadece itki ile davranr; dolaysyla bu kii zellik
le de farkl zevkleri olan ve kendi alarndan ayn itkiyi takip
ederek dierlerinin de onun kendi tabiatna uygun olarak yaa
malarn salamak iin abalayan kiilerin karsnda, dayanl
mazdr. Dahas, duygulanmn insanlara arzulatt stn iyi
genellikle ancak tek bir kiinin sahip olabilecei nitelikte oldu
u iin, sevenlerin ruhlarnda isel uyum bu ekilde salanmaz.
Bu kiiler kendi sevgi nesnelerine sayg gstermenin tadn
kardklar anda bile anlaldklarndan phe ederler! Bunun
tersine dierlerini akl ile ynlendirmeye abalayan kimse itki

100
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

ile deil insanca ve iyiliksever bir biimde davranr ve kendisiy


le tamamen bir i uyum iinde kalm olur. Tanr fikrine sahip
olarak ya da Tanry bilerek neden olduumuz btn arzular
ve eylemleri Din ile ilikilendiriyorum. Akln rehberliinde ya
amaktan kaynaklanan iyilik yapma arzusuna Dindarlk adn
veriyorum. Akln rehberliinde yaayan bir kiinin arkadalk
bayla dierlerine balanma arzularna Ahlakllk (Honestas),
akla uygun olarak davranan kiilerce methedilene ahlakiybuna
karlk arkadaln kuruluuna kart olana ise gayri ahlaki
(turpe) adn veriyorum. Bylelikle Sitenin (civitas) temellerinin
neler olduunu da gstermi oldum (...).

Not 2: (...) Herkes Doann egemen hakkyla var olur ve dola


ysyla herkes doann egemen hakkyla kendi doasnn (suae
naturae) zorunluluundan gelen eyleri yapar. Ve bylelikle
herkes Doann egemen hakkyla neyin iyi neyin kt olduu
na hkm verir, herkes kendi tabiatna (ingenium) (IV, 19. ve 20.
nermeler) gre kendi yararna olacak eyleri fark eder, cn
alr (III, 40. nerme, 2. sonu), sevdiini korumaya, nefret etti
ini ise yok etmeye abalar (III, 28. nerme). Eer insanlar ak
ln rehberliinde yaasalard, herkes kendisine ait olan (IV, 35.
nerme, 1. sonu) bu hakk baka hi kimseye zarar gelmeden
kullanabilecekti. Ancak insanlar insann gcn ya da erdemi
ni aan (IV, 6. nerme) duygulara maruz kaldklar iin (IV, 4.
nerme), birbirlerine karlkl olarak yardm etmeye ihtiyala
r olduu halde (nerme IV, 35. nerme, kant) farkl kelere
ekilirler (IV, 33. nerme) ve atmaya girerler (IV, 34. ner
me). Dolaysyla insanlarn bar iinde yaayabilmeleri ve bir
birlerine yardm edebilmeleri iin kendi doal haklarndan bir
eyleri brakmalar ve birbirlerine bir bakas iin zarar verici
olabilecek herhangi bir davranta bulunmayacaklarnn temi
natn vermeleri gerekir. Hangi neden zorunlu olarak duygulara
maruz kalan (IV, 4. nerme, sonu), istikrarsz ve kararsz (IV,
33. nerme) olan insanlarn birbirlerine bu teminat karlkl
olarak vermelerini ve birbirlerine kar sadk kalmalarn sala
yabilir? Bunun cevabn IV, 7. nerme ve III, 39. nerme gste
rir. Bir duygu sadece kendisinden daha gl ve kart anlaml
baka bir duygu tarafndan bastrlabilir ve her bir kiinin bir
dierine eziyet etmesini engelleyen ey daha byk bir zarara
kar duyulan korkudur. te herkesin alma ile iyi ve ktye
dair hkm verme haklarn sahiplenmesi kouluyla, toplumun
gvenliini teminat altna alacak olan yasa budur. Bylelikle
toplum ayn zamanda bir ortak yaam kural (communis viven-
di ratio) buyurma gcne ve yasalar kurma ve onlar temin
etme gcne -duygular bastramayan Akl yoluyla deil (IV,

101
S p in o z a v e S iy a se t

17. nerme, not), gzda yoluyla- sahip olacaktr. Yasalar ve


kendini koruma gc zerine kurulmu olan bu topluma Site,
onun kanunu tarafndan korunan kiilere ise Vatandalar ad
verilir. Buradan kolaylkla anlalabilecei gibi doal durumda
herkesin ortak bir ekilde zerinde hemfikir olduu iyi ya
da kt yoktur. Zira doal durumdaki herkes sadece kendi
yararn fark eder ve iyi ile ktye kendi tabiatna gre ve ken
di yarar uyarnca karar verir. Ve hibir yasa onu kendisinden
bakasna itaat etmesi iin zorlamaz. Dolaysyla doal du
rumda gnahn hibir anlam yoktur. Gnahn ancak iyi ve
ktnn ortak bir uyumla belirlendii ve herkesin Siteye itaat
etmek zorunda olduu sivil durumda bir anlam vardr. Dola
ysyla gnah, itaatsizlikten baka bir ey deildir ve bu yzden
sadece Sitenin yasalar tarafndan cezalandrlabilir. taat ise
bir vatandan faziletlerinden biri olarak grlr; ki bu kiiyi
Sitenin avantajlarndan yararlanmaya deer klar. Dahas do
al durumda hi kimse ortak rzayla herhangi bir eyin efendisi
deildir ve Doada u kiinin mlkiyetindedir ya da deildir
denilebilecek hibir ey yoktur. Her ey herkese aittir. Dolay
syla da doal durumda herkese kendi payna deni vermek
iradesinin ya da birinden ona ait olan bir eyi almann da bir
anlam yoktur. Bu da demektir ki adil ya da adaletsiz terimleri
sadece ortak uyumun mlkiyeti belirledii sivil durumda bir
anlama sahiptir, doal durumda deil (...).

Ethica dan alman bir nerme, ondaki anlam, dier ner


melerle zorunlu ilikisini gstererek belirleyen kant olmaks
zn, bir ey ifade etmez. Ne var ki burada -nadir bulunan ancak
yine de anlaml olan bu durumda- birbirinden tamamen fark
l tartmalar temsil eden iki kant sz konusudur. Sitenin
temelleri nin ne olduunu anlayabilmek iin okurlar olarak
bize den grev bu iki kantn nasl birbirinden ayr olduu
nu, ancak bununla beraber nasl ayn zorunluluu ifade ettiini
incelemektir. Tartmamza rehberlik etmesi asndan, IV, 37.
nermenin, onu nceleyen ya da tamamlayan pek ok nerme
grubuyla olan mantksal ilikilerinin basitletirilmi bir tablo
sunu veriyorum.

102
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

Arzu insann zdr


(Ethica, III. 9. nerme,
not ve Duygularn
Tanm I)

Ethica, III, 29.-35. nermeler Ethica, IV, 18.-31. nermeler


nsann kendisi/bakalan iin nsanlarn kendi yararlarn
duyduu sevincin ve zntnn gzetmelerinin doall: "Bir
dsal kayna olarak insan iin hibir ey bir dier
bakalarnn/kendisinin insandan daha yararl deildir.
tahayyl: "Herkes dierlerinin
kendi doalna gre yaamasn
arzular. \

Ethica, IV, 32.-34. nermeler Ethica, IV, 35.-36. nermeler


Toplumsal ban tutkulara bal Ortak yi'nin inas olarak
olarak sevgi ve nefret toplumun rasyonalitesi.
arasnda dalgalanmas.

\ yinin ve Ktnn,
Adilin ve Adaletsizin
Devlet tarafndan
tanmlanmas (Ethica,
IV,^7. nerme, II. not)
A
kinci kamt Birinci kant
(duygusal taklit yoluyla) (bilgi yoluyla)

Sitenin temelleri
nsana zg olan erdem,
Ortak yiden insanlarla
ortak bir ekilde tat alma
arzusudur. (Ethica, IV,

\
37. nerme ve I. n o t)

Akln gszl: Akln gc:


okluun disipline sokulmas iin Site iinde zgrlk, arkadalk
kendi iinde kt olan tutkularn ve hakkaniyetin azami dzeyde
gereklilii. (Ethica, IV, 54. ve 58. olmas (Ethica, IV, 70.-73.
nermeler) nermeler)

imizde tutkular
tarafndan belirlenen
eylemlere akl yoluyla
sebebiyet verilmesi
ynndeki aba
(conatus)
(Ethica, IV, 59. nerme;
V, 5.-10. nermeler)

103
S p in o z a v e S iy a se t

Birinci kanta bakalm. lk bakta bunun ok klasik ol


duu sylenebilir: Toplumculluk akln tanmlad en byk
iyiye katlmn karlklldr. nsanlar hakikatin bilgisi ile
(yani Tanrnn, eylerin bilgisi ile) bu ortak yiyi ve dolaysyla
karlkl yararlarn, baka bir deyile birbirlerini sevmeyi ar
zulamaya niyetlenirler. Dolaysyla birinci notta bu rasyonel
arzu biiminin hemen din ve ahlak olarak adlandrlmas ar
tc deildir. Ancak bu kant kendisinden nceki iki nermeye
gndermede bulunur. te tam da bu noktada iler argmann
merkezinde bulunan kk bir kelimeden tr karmaklar:
lde (Latincede: quatenus):

IV, 35. nerme, kant: nsanlarn akln rehberliinde yaadk


lar lde etkin olduklarn syleyebiliriz ve bylece insan
doasndan gelen her ey, akl tarafndan tanmland l
de, sadece onun yakn nedeni olan insan doas ile tann
maldr. Ancak herkes kendi doasnn yasalar gerei iyi
olduuna hkmettii eyi arzulad ve kt olduuna hk
mettii eyi uzak tutmaya alt iin, ve te yandan Akln
bize iyi veya kt olarak hkmettirdii eyler zorunlu olarak
yle olduu iin, buradan u sonu kar ki insanlar -sadece
akln rehberliinde yaadklar lde- zorunlu olarak insan
doas iin ve dolaysyla zel olarak herkes iin zorunlu ola
rak iyi olan eyi, yani herkesin zel olarak doas ile uyumlu
olan eyi yapmak iin eyleme geerler. Bylece insanlar akln
rehberliinde yaadklar lde her zaman iin kendi arala
rnda da uyum iinde olurlar.

Sonu I: Doada bir insan iin akln rehberliinde yaayan


baka bir insandan daha yararl tekil bir ey yoktur. Zira
insan iin en yararl ey doasyla en uyumlu olan eydir,
yani (kendiliinden ak olduu zere) bir insandr. Ancak
bir insan akln rehberliinde yaadnda kendi doasnn
yasalarna gre mutlak olarak etkindir ve sadece byle yaa
d lde baka bir insann doasyla zorunlu olarak uyum
iinde olabilir. (...)

Sonu 2: insanlar en ok kendileri iin yararl olan aradklar


zaman birbirleri iin en yararl konuma eriirler. Zira herkes
zel olarak kendi yararn ne kadar ok arar ve kendi kendini
korumaya ne kadar abalarsa o kadar ok erdemle donatl
m olur, ya da ayn ekilde kendi doasnn yasalarna gre

104
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

eyleme geebilmek iin, yani akln rehberliinde yaamak


iin gerekli olan gle donatlm olur. (...)

Not: Az nce kantladmz eyi deneyim ylesine sk ve


aka onaylar ki, hemen herkes insan, insan iin bir Tan
rdr der. Bununla beraber insanlarn akln rehberliinde
yaam alar nadir olarak grlen bir durumdur. Bunun ye
rine genelde insanlar birbirlerini kskanr ve birbirlerine
karlkl olarak zarar verirler. Bununla beraber yaamlarn
tek balarna da geiremezler. Dolaysyla insan toplumsal
hayvan olarak tanmlayan o mehur tanm pek ok insann
houna gider ve aslnda gerek durum unu ortaya koyar ki
ortak toplum insanlara zarardan ziyade yarar salar. Hiciv
ciler insani meselelere diledikleri kadar glsnler, teologlar
insanlar istedikleri kadar sulasnlar, melankolikler ise is
tedikleri kadar insanlar aalayp hayvanlara hayranlk
duyarak medeniyetten kama taraftar olsunlar, btn bun
lar insanlarn birbirlerine yardm ederek ihtiyalarn daha
kolay bir ekilde karlayabileceklerini ve onlar tehdit eden
tehlikeleri sadece glerini birletirerek nleyebileceklerini
hissetmelerinin nne geemez. (...)

nsanlar arasnda zorunlu bir uyum belirleyen akln, akn


bir yan yoktur: Akl sadece, kendi yararnn peinde olduu
haliyle grnen ve gelien insan doasnn gcn ifade eder.
Eer akl zorunlu olarak Tanr fikrini ieriyorsa, bunun nedeni
insanlarn kendi etkinlikleri iinde bu fikri bulmalardr. Bu
nunla beraber akl kendi bana insan doasn tanmlamak
iin yeterli deildir: Tam tersine Spinozann da srekli olarak
belirttii gibi insan doas ayn zamanda hem akl hem de ce
halet, imgelem ve tutku ile tanmlanr. Ancak daha da fazlas
vardr: nsanlar kendi doa yasalarnn tmyle farkna var
dklar lde uyum iinde ve akim rehberliinde yaarlar, bu
da u demektir ki insanlar bylece eit derecede doal baka
yasalarn da farkna varrlar. O halde Spinozac zincir iinde
biraz daha yukar kalm ve drdnc blmdeki nermeler
den 18'den 31e kadar olanlarna dnelim. Bu nermeler, doal
akl ilkesinin kendisinin (onun tavsiyesi nin) her birey iin,
hem kendi varln srekli bir abayla (conatus) koruma, hem

105
S p in o z a ve S iy a se t

de ayn doaya sahip olan dierleriyle beraber kendi doalar


na kar olan d nedenleri dengeleyebilmek iin daha gl
bir birey oluturma zorunluluunu ifade ettiini gstererek bu
kant hazrlar. Bu iki zorunluluk, aslnda somut olarak tek ve
ayndr ve varlkta sebat etme arzusu olan insan znden ayn
anda trerler (III, 6. nermeden 9. nermeye). Spinoza buradan
hareketle bireysellii ve toplumculluu tpk ahlak ve ahlaksz
lk gibi kar karya getirmenin ne kadar tuhaf olduu sonu
cuna varr. Ancak bu kant btn geerliliini insanlarn doada
bulunan sonsuz saydaki dier bireyler gibi doal bireyler ve snrl
gce sahip tekil eyler olmalar gereinden alr...
Bylelikle balangta grndnden daha karmak olan
bir savlar btnne ularz:

1. Btn doal bireyler gibi insanlarn dq, kendilerini korumaya


eilimli olduklar lde, aralarnda uyum salamaktan ge
len dorudan doruya bir karlar vardr.
2. Deneyim ve muhakeme toplumun, olgularda gerekleen bu
zorunluluunu gsterir.
3. Akl, bu anlamda, insan doasnn bir parasdr: nsann ii
ne dardan aktarlm asna gerek yoktur.
4. Bununla birlikte akl insan doasn ne sadece kendisi tanm
lar (insan doas ayn zamanda sonsuz bir ekilde geni olan
genel bir doayla da ilgilidir), ne de tmyle tanmlar (zira in
san arzusu znde akla kart olan baka biimleri da kapsar:
insanlarn akln rehberliinde deil, itkilerle ynlendiril
melerine yol aan tutku nitelikli duygular).

imdi IV, 37. nermedeki ikinci kanta dnelim ve bunun


dayand nvarsaymlar (zellikle de III. blmde 29. ner
meden 35. nermeye kadar olan ve IV. blmde 32. nermeden
34. nermeye kadar olanlar) ayn ekilde inceleyelim. Bura
da hemen ikinci argman zincirinin tam olarak insan aklnn
tekisiyle, yani tutku mekanizmalaryla (Sevin ve znt,

106
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

Umut ve Korku, Sevgi ve Nefret) alakal olduunu fark ederiz.


Bu tutkular insann d nedenlere -grece- hkim olarak sahip
olduu kendini koruma gcn deil, tam tersine bu neden
lere grece tabi olmasn ifade ederler. Bunlar insann kendi
yararn elde edecei upuygun bilginin deil, kendi doasna
dair cehaleti nedeniyle oluturduu, kendisine yararl olabi
lecek eye dair olan imgenin iaretidirler. Oysa insanlarn bu
tutku arlkl yaam, tpk akl gibi, varolularn srdrme
abalarnn bir sonucudur. Bu yaam da insan arzusunun eit
derecede doal ancak upuygun olmayan bir biimini ifade
eder. Buradan yola karak insanlar arasndaki atmalarn
sabit bir nedeni olarak, tutkularn toplumculluun antitezini
temsil ettii sonucunu mu karacaz? Hi de deil. Spinoza nn
bize gsterdii ey, toplumun tutkulardan, tutku esi iinde
doan baka bir yaratl (ya da retimi) olduudur. Bu du
rumda sonu zorunlu olarak bir uyum deildir. imdi bu fikre
daha yakndan bakalm.
IV. blmde 32. nermeden 34. nermeye kadar ne syle
niyor? znde u syleniyor: insanlar tutkulara (elikili duy
gular ifade ederler) tabi olduu lde insanlarn bir gszlk,
bir olumsuzluk dnda ortak bir ynleri yoktur. Onlarn doal
olarak birbirleriyle uyum iinde olduklar sylenemez, zira hepsi
iin ayn yarara sahip olan hibir ortak nesneleri yoktur. Daha
da tesi bu durum her biri iin maksimum bir istikrarszlk ve
belirsizlie tekabl eder. Sadece birbirleriyle uyuamamakla kal
mazlar, kendileriyle de uyum gsteremezler. Burada okur belki
de herhangi bir ahlaknn da bu cinsten genellemelere bavura
bileceini dnecektir. Ancak bu uyumazln Ethica'da. alaca
biime bakalm. Bu uyumazlk zntnn ruhsal bir idaresine
dayanr (IV, 34. nerme ve not). znt, bireyin gszlne
dair sahip olduu bilintir ve insan hem kendisinden hem de
bakalarndan nefret etmeye yneltir. Ancak insanlar birbirle
rinden tamamen yaltlm durumda olsalard, znt duymaz
lard ve birbirlerinden nefret etmezlerdi. Ayrca eer u ya da bu

107
S p in o z a v e S iy a se t

nesneye kar duyduklar sevgiye dair bir korku ve sevgileri iin,


bata dier insanlar olmak zere korktuklar d nedenlerden
kurtulma umudunu hissetmeselerdi, o zaman birbirlerinden
nefret etmezlerdi. nsanlar birbirlerinden ayn nesneyi farkl
ekillerde sevdikleri lde ya da birbiriyle uyumayan nesnele
ri sevdiklerinde ya da en temel olarak hepsinin beraber sevdii
nesneleri farkl biimlerde tahayyl ettiklerinde nefret ederler
(Bu da onlarn doalarnn tekilliini oluturur).
Bu noktada artc bir fikir kendini gstermeye balar:
Nefret sadece toplumsal (ya da ilikisel) bir tutku deil, "top
lumsal ban*, toplumculluun bir biimidir (ve tabii ki elikili
dir). Bu savn nasl desteklenebilecein! anlayabilmek iin III,
31. nermeye, Sitenin temelleri "ne dair ikinci kantn tam ola
rak dayand nermeye geri dnmemiz gerekiyor:

Eer seven, arzulayan ya da tam tersine bizim sevdiimiz, arzula


dmz ya da nefret ettiimiz bir eyden nefret eden bir bakasn
tahayyl edersek, bu tek olgu bizim bu nesneyi daha byk bir se
batla sevmemizi ve arzulamamz salayacak, ya da ondan nefret
etmemize neden olacaktr. Ancak eer onun bizim sevdiimiz eye
kar olduunu ya da tersini tahayyl edersek, o zaman bir Ruh dal
galanmasna yakalanacaz demektir.

Kant: Sadece birinin bir eyi sevdiini tahayyl etmemiz, bizi


de ayn eyi sevmeye sevk eder. Ancak farz edelim ki onu za
ten seviyorduk. Bu durumda sevgimiz orada onu besleyen yeni
bir neden bulacaktr; dolaysyla da sevdiimizi daha byk
bir sebatla seveceiz. Eer imdi de birinin bir eyden nefret
ettiini tahayyl edersek, o zaman bu ey bizim de nefret nes
nemiz olacak. Ancak farz edelim ki bu nesneyi ayn zamanda
da seviyoruz: O zaman ayn eyi ayn anda hem seveceiz hem
de ondan nefret edeceiz, baka bir deyile bir ruh dalgalan
masna yakalanacaz.

Sonu: Buradan (ve III, 28. nermeden) u sonu kyor ki her


kes yapabildii lde, herkesin kendi sevdiini sevmesi ve
kendi nefret ettiinden nefret etmesi iin abalar. (...)

Not: Herkesin dierlerinin kendi sevgi ya da nefret nesnesini


onaylamas iin gsterdii aba (conatus), gerekte bir ihtiras
tr (bkz. III, 28. nerme, not). Dolaysyla herkesin doal ola

108
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

rak dierlerinin kendi doasna (ingenium) uygun olarak yaa


masn arzu ettiini grrz; ancak herkes bunu eit olarak
arzu ettii iin herkes birbirine eit olarak engel olur ve her
kes, dierleri tarafndan onaylanmak veya sevilmek istedii
iin, sonuta herkes birbirinden karlkl olarak nefret eder.

Burada fikir birbirleriyle yakndan balantldr (gl


ve zgn olan da bu balantdr): zdeleme, yani bir bireyin
duygularn bir bakasna imgeleri zerinden ileten temel ruh
sal mekanizma. kirciklilik, yani bandan itibaren Sevin ve
znt duygularn, dolaysyla da sevginin ve nefretinkileri
tehdit eden ve herkesin ruhunu (ya da kalbini: animus) dalga
landran mekanizma. Son olarak da herkesin bunu kullanarak
bu dalgalanmann stesinden gelmeye abalad ve bunun
karlnda sadece insan belirsiz olarak o durumda tutmaya
yarayan farkllk korkusu.
Bu zmlemenin nemi ok byktr, zira bu zmle
me aslnda btn toplumculluk sorunsaln baka bir zemine
tar. Benzerimiz -kendimizi zdeletirebileceimiz, kendi
sine kar dierkm duygular beslediimiz, dinin komu ve
siyasetin vatanda dedii dier birey- verili bir ekilde orada
bulunmak anlamnda doal bir varolua sahip olmaz. O kii an
cak imgesel bir zdeletirme sreci sonucunda oluturulur ki,
Spinoza bu srece duygulanmsal taklit (affectuum imitatio)
(III, 27. nerme) adn verir. Bu sre hem bireyler arasnda
ki karlkl tannmada, hem de bir istikrarsz bireysel tutku
lar yn olarak okluun oluumunda iler, insanlar ayn
doaya sahip olduklar lde benzer deillerdir! Ancak bu
duruma gelirler. Ve zdelemeye yol aan ey bir d neden
dir, ki bu d neden de duygulanmsal bir nesne olarak teki
imgesidir. Ancak bu imge inanlmaz derecede tezatldr: Ayn
zamanda hem ekici hem itici, hem gven telkin edici hem de
tehdit edicidir.
Ayn neden srasyla sevgi ve nefreti sosyalletiren kart
davran biimlerinin kkeninde de vardr (III, 32. nerme,

109
S p in o z a ve S iy a se t

not). rnek vermek gerekirse merhamete (birinin bir baka


snn mutluluundan mutlu olmasna, mutsuzluundan ise
znt duymasna neden olacak ekilde etkileyen sevgi) ya
kn olan insancllk (dier insanlarn houna gidecek ekilde
davranma ve onlarn houna gitmeyecek eylerden kanma
arzusu). Ve bunun karsnda ihtiras (btn duygular g
lendiren ve besleyen zafer iin duyulan, ls olmayan arzu,
sadece insanlar memnun etmek iin bir ey yapma ya da bir
eyden kanma abas, zellikle de avam (vulgus) memnun
etmek iin, kendimize ya da bir bakasna gelecek zarar dik
kate almakszn, bir ey yapmak ya da yapmamak). Ne var ki
bir zaman iin insanlarn ayn zevklere, ayn geleneklere, ayn
hkmlere ya da fikirlere sahip olmasnn mmknat da do
rudan doruya ihtirastan kaynaklanr (III, 29. nerme, not).
Bylelikle ortak bir sevgi nesnesi olarak bir iyi imgesi ina edi
lir. Ancak bu imge tanm gerei korku ve nefretten, yani ortak
olarak kanlacak olan bir ktln (ya da mutsuzluun) ya
da bakalarnn kendi yararlarna olacak eyi kendi yollaryla
kovalamalarndan ortaya kacak ktln (bu argman he
men TTPdeki teolojik nefret fikrini hatrlatmal) imgesinden
ayrlmaz olacaktr.
Bu iki kant zinciri sayesinde u anda biz Sitenin
temellerinin dikkat ekici karmakln anlama noktasna
gelmi durumdayz. Tanm gerei ortak yarar olarak yinin
rasyonel bilgisi ikircikli deildir ve bu haliyle kendi kartna
dnemez (ya da bir Sevin nedeni olarak bir znt nedeni
ne dnemez). Buna karn insanlarn, dierlerinin onlarn
tabiatna uygun olarak yaamas ya da bakalarnn tabia
tna gre yaamak ynnde gsterdikleri aba, zorunlu ola
rak sevgi ve nefret arasnda gidip gelir. Demek ki toplumculluk
[sociabilit], her ikisi de gerek etkiler yaratan gerek bir tutarhln
ve imgesel bir ikircikliliin birliidir. Ya da ztlarn birlii... (rasyo
nel kimlik ve duygusal eitlilik ve de ayn zamanda bireylerin
indirgenemez tekillii ve insan davranlarnn benzerlii).

110
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

Bu birlik bizim toplum dediimiz eyden baka bir ey deil


dir. Bu andan itibaren klasik toplumsal ba kavram ile doa
ve kurum alternatifleri yetersiz kalr. Bu da IV. blmdeki 37.
nermenin notunda gsterilir. Byle bir birliin etkin bir ekil
de var olabilmesi iin, bireylerin duygularn kutuplatran, bir
kerede ortak iyi ve ktleri, adaletliyi ve adaletsizi, insanlarn
bireysel glerini birletirerek kendilerini koruyabilecekleri
biimi tanmlayan ve bylece sevgi ve nefret hareketlerini y
neten bir iktidarn (potestas) olumas gerekir. Tek kelime ile
toplumun ayn zamanda bir devlet (burada civitas) olmas gerekir
ve bu iki kavram tek bir gereklie tekabl eder. nsanlarn
balangta toplumsal olduu sylenemez, ancak onlar her
zaman iin zaten toplumsallamalardr. Devletin doaya kar
olduu sylenemez, ancak onun akln katksz bir yaps ya
da doann genel dzeninin insanlar zerine yansmas eklin
de temsil edilmesi de mmkn deildir. Toplum ve devlet, ayn
zamanda hem imgesel hem de rasyonel olan ve iinde insanla
rn tekilliklerinin vurguland tek bir iliki oluturur.

taat Nedir?
TTPdeki zmlemelerden TPdekilere ve Ethica'daki
nermelere kadar, itaatin oluumu, bize en temel toplumsal
iliki olarak ve devletler tarihi de itaatin kaderinin tarihi ola
rak grnd. Peki, biz artk bu kavram bsbtn tanmlaya
bilecek durumda myz? Gelinen noktada toplumun devlet ve
dolaysyla itaat olduunu, ayn zamanda da zgrln sadece
toplum snrlar iinde gerekletirilebileceini olumlayan bir
felsefenin anlamn nasl kavrayacaz? Burada gnll kleli
in dolayl bir savunmas ile urayor olmayalm?
Bu sorulara cevap vermeden nce Spinozaclk tartma
snn -doru nedenlerle- uzun zamandan beri zerine youn
lat Ethica'daki baz nermeleri yeniden deerlendirmek
gerekiyor. Spinoza tpk doa ve kurumlara dair klasik tart

111
S p in o z a ve S iy a se t

malarn zeminini oynatt gibi, ayn ekilde klelik ve zgr


lk tartmalarn da yeni bir zemine tamtr. Aristotelesten
Descartes a kadar uzanan bir gelenee gre -ki bu gelenek hl
tkenmemitir- baz insanlar dierlerine (kleleri efendiye,
kadn kocasna, ocuklar babasna, tebaay prense) tabi klan
itaat ilikisini anlayabilmek iin ncelikle bedenin ruha itaatini,
yani ruhun (ya da zihnin) beden2 zerindeki gnll iktida
rn anlamak gerekir. Emretmek, her eyden nce istemektir
ve iradeyle bedenleri tabi klmaktr. taat, bedeni ruhun bir
bakasnn iradesini tanyarak oluturduu ve gnll olarak
ya da zorla kendisi nin oluturduu bir fikre gre hareket et
tirmektir. Bu mesele olduka esrarengizdir, zira nasl olur da
ruh beden zerinde tesir eder? Nasl olur da ruh bedenin hare
ketlerini emreder?
Bu zmsz grnen soruya Spinoza olduka radikal bir
cevap verir: Ruhun beden zerinde, bedenin ruh zerinde oldu
undan daha fazla tesiri yoktur. Ne beden ruhun dnmesini
salayabilir, ne de ruh bedenin hareket etmesini, durmasn
ya da baka bir biimde olmasn (eer byle bir ey varsa)...
(Ethica, III, 2. nerme). u bir gerektir ki insanlar bu nokta
y tutkuya kaplmadan incelemeye zor ikna edilebilirler. Onlar
bedenin bazen hareket edip bazen durmasnn sadece ruhun
emrinden kaynaklandna ve bedenin pek ok eylemi sadece
ruhun iradesine ve dnme kabiliyetine bal olarak yapt
na ok byk bir ballkla ikna olmulardr. Bununla beraber
bedenin gcnn nereye kadar uzandn hi kimse belirleye
memitir (...); dolaysyla insanlar bedenin u ya da bu eylemi
nin beden zerinde bir iktidara (imperium) sahip olan ruhtan

2 Toplumsal Szleme nin ilk versiyonunda Rousseau bunu tekrar syle


yecektir: Nasl ki insann oluumunda ruhun beden zerindeki eylemi
felsefenin ayak ba ise, ayn ekilde genel iradenin eyleminin halk gc
zerindeki etkisi de devletin oluumunda siyasetin ayak badr. Btn
yasa koyucularn kaybolduu yer burasdr... (Bkz. Toplumsal Szleme, III.
Kitap, 1. blm).

112
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

kaynaklandn sylediklerinde ne sylediklerini bilmezler


ve yanltc bir dilde cehaletlerini itiraf etmekten baka bir ey
yapmazlar... (a.g.e., not). Aksine, Spinozanm doal nedensel
lii zmleme biimi sayesinde kabul edilmesi gereken ey,
ruhtaki fikirler zincirinin (yani dzen ve balantsnn) bede
nin hareketlerininkiyle ayn olduu ve ruhun kendi tutkular
zerindeki her g artnn bedenin gcnn artna tekabl
ettiidir (II, 13. nerme, not; 39. nerme, sonu; III, 11. nerme
vd.; V, 39. nerme). Bu nermeyi, kant ruh ve bedenin ayr
iki tz deil tek ve ayn eyi (bu durumda tek ve ayn bireyi)
oluturduu Spinozac doa anlayna gnderme yapan bir ak
siyom olarak kabul edelim. Bu birey zaman zaman bir fikirler
bilekesi (Spinoza nn deyiiyle: dnce vasf altnda) olarak,
zaman zaman ise maddi bir kompleks olarak (uzam vasf al
tnda) tasavvur edilir. Bu da ruhun, bedenin fikri olarak tanm
lanmasna yol aar (II, 11.-13. nermeler; 15.-21. nermeler;
III, 3. nerme). Burada sadece bu sylediklerimizin anlamn
aydnlatacak olan kritik sonucu elde tutmak gerekiyor: Beden
edilgen olduu lde etkin olan bir ruh ya da bunun tam ter
si bir durumu tahayyl etmek yerine, ayn zamanda hem ruha
hem de bedene ait olan bir etkinlik ya da edilgenlii dnmek
gerekir. Ve btn hiyerari ilkesini ortadan kaldran bu birle
tirici antropolojik savn toplumculluk ve devlet zmlemesiy
le nasl rttn kendi kendimize soralm.
TTP'de, itaatin devamll, ruhun iinde bulunan bir
eyleme balanmt (7TP, 278). Ancak Spinoza bu genelleme
den ok da memnun deildi. Spinoza bu almada itaati uzun
uzadya bir davran, bir hayat biimi ya da daha iyisi bir prak-
sis olarak tasvir etmiti (TTP, 101 vd., 294 vd.). Peki, bu prak-
sisi ne oluturur? Bu her eyden nce beden hareketlerinin or
ganize kurallara tabi olmas ve bedenleri periyodik olarak ayn
durua getiren ve mevcut duyularla onlarn alkanlklarn
destekleyen kolektif bir disiplindir. Bununla balantl olarak,
ruhta da, fikirler zincirinin, ifa edilmi hakikatler olarak alg

113
S p in o z a ve S iy a se t

lanan tarihsel ve ahlaki rivayetlerin salad dnce ve eylem


modellerine gre dzenlenir. Disiplin ve bellek ya da tekrar ve
geici imgelem ayn senaryonun iki yzn olutururlar. On
lar korku ve umut, tehdit ve sz, ceza ve telafinin beraber olu
turduu ayn duygulanmsal kompleksten gelirler. taat etmek
(ayn zamanda tersi, itaatsizlik etmek, yasa inemek) srekli
olarak bu duygulanmsal kompleksin hkimiyeti altnda yaa
mak demektir.
Ethicadak nermelerle birlikte bu zmleme derinleir.
taat pratiinin korku ve umudu ifade ettiini sylemek, itaat
eden znenin -tek bir arztf iinde birlemi beden ve ruh-
kendisininkine stn bir g tahayyl ettii anlamna gelir.
znenin devaml olarak itaat etmesi iin hkmeden znenin g
cnn ona mmkn olduu kadar byk grnmesi gerekir. Do
laysyla artk sadece bir korku hissetmek ya da bu yasay koyan
bir iradeyi tasavvur etmek yetmez: Emri veren znenin, bata
kendisi zerinde olmak zere kadir-i mutlak biri gibi tahayyl
edilmesi gerekir; yle ki onun verdii emirler hibir belirsizlie
mahal vermesin, hatta emirlerinin varyasyonlar dahi tartl
maz nitelikte olsun. Baka bir deyile bu zneyi btn d belir
lenimlerin yokluu anlamnda zgr olarak tahayyl etmek
gerekir. Ancak insanlarn zgr bir g olarak tahayyl ettik
leri ey ncelikle kendileri, sonra kendileri hakkndaki fikirle
rine gre dier insanlar ve son olarak insan modeli zerinde
bir egemen g olarak tasavvur edilen Tanr* dr. Ne var ki bu
imgelem dier btn imgelemlerden daha ikirciklidir.

zgr olarak tahayyl ettiimiz bir eye kar duyulan sevgi ve


nefret, ayn nedenle zorunlu bir eye kar duyulan sevgi ve nefret
ten daha gl olmaldr.

Kant: zgr olarak tahayyl ettiimiz bir eyi kendisi olarak,


yani baka eylerle ilikili olmakszn alglamalyz. Dolaysy
la eer onu bir sevin ya da znt nedeni olarak tahayyl edi
yorsak onu verili bir duygudan kaynaklanabilecek en byk
ak ile severiz ya da ondan en byk Nefret ile nefret ederiz.
Ancak ayn duygunun nedeni olan eyi zorunlu olarak tahay

114
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

yl ediyorsak, bunun o duygunun tek nedeni olduunu deil


sadece dier nedenlerle beraber bir nedeni olduunu tahayyl
edebiliriz: Bylelikle de onun bizde uyandraca sevgi ve nef
ret daha az olacaktr. (III, 49. nerme)

Bu anlamda zgr olarak tahayyl ettiimiz hkmeden


zne, o zaman bizim iin bizim itaatimizden kaynaklanan iyi
ve ktnn tek sorumlusu olacaktr. Bylelikle bakasnn z
grl imgelemi, insanlara itaatin btn ikircikli sonularn
oaltacaktr. Bu da halkn yneticilere olan tutumunun ne
den dalkavukluk ile hor grme arasnda gidip geldiini aklar.
Bu imgelem, a contrario, vatandalarn, (kurumlarn biimi ve
zellikle de ileyileri sayesinde) yneticilerin kadir-i mutlak
olmadna, gerekte kararlarnn genel bir zorunluluk tara
fndan belirlendiine inanmakta tamamen hakl olacaklar bir
devletin neden en istikrarl devlet olacan aklar.
Bu durum ayn zamanda dinin etkilerinin ikircikliliini da
aklar. Biz Tanr y nefret edilmesi tasavvur edilemez (bundan
dolay duyulan dayanlmaz sknt dnda) bir yasa koyucu ya
da bir Efendi olarak tasavvur ederken, bu duygunun zt hare
ketleriyle meydana gelen belirsizlik (III, 18. nerme ve not) yer
deitirir; tpk sevgiyle bir arada var olan nefretin yer dei
tirmesi gibi (III, 17. nerme ve not)... Bylece artk kendimiz
den ve dier insanlardan snrszca nefret etmeye meylederiz;
dini znt, yumuak ballk ve teolojik nefret buradan kay
naklanr. Eer tam tersine akln tanmnda olduu gibi Tanry
zorunlu olarak, yani gayri ahsi tml iinde Doann kendisi
olarak tasavvur edersek, o zaman onun kzgnlna kar du
yulan btn korku ortadan kaybolur. Bylelikle Tanrya kar
hissettiimiz sevgi, Ethica'nn V. blmnde Tanr ya ynelen
entelektel ak denilen sevgi, yani aslnda hem bir bilgi hem
de bilgi iin duyulan bir arzu olur (V, 20. ve 32.-33. nermeler).
Artk Tanry bir hkmedici zne olarak alglamay brakrz.
Ancak buna karlk dier insanlar kurgusal olarak zgr olan
zneler ya da yaratclarna kar itaat eden ya da etmeyen ya

115
S p in o z a v e S iy a se t

ratklar olarak deil, bizim iin en yararl, dolaysyla da en zo


runlu olan doal varlklar olarak sevebiliriz: Bu da paradoksal
olarak bizi ve dierlerini tutkulara bamllktan maksimum
dzeyde zgrletirir. te Spinoza bu karlkl zgrlk ha
line dostluk der.
Bu iki fikrin -Tanry zorunlu olarak tasavvur etmenin ve
insanlar sevmek ve dolaysyla karlkl yararlar nedeniyle on
larn dostluklarn kazanmak iin uramann- dorudan do
ruya etik bir kapsam vardr. Bu fikirler birbirinden ayrlamaz,
zira bunlar pratik olarak bedenler arasnda tamamen ayn ili
kiyi belirlerler. Bu yle bir ilikidir ki iinde itaat, sevgi ve akl,
korku ve batl itikadn zerine kt lde, kendi etkileri iin
de kendi kendini iptal eder. Ancak bu fikirler, farkl biimlerde
olsa da, zaten TTP ve TP*deki argmanlarn altnda yatyordu.
Spinoza egemenin (kendi yarar dorultusunda) ifade zgrl
n teminat altna ald ve dinin, herkes tarafndan iselleti
rilen evrensel bir inan biimi ald demokratik bir toplum r
gtlenmesini anlatarak kendisini bir snra yerletiriyormu gibi
grnr. Btn disiplin unsuru, ceza korkusuyla ayn zamanda
devletin tarafna geiyordu, ancak bu disiplin kolektif bir ortak
yararn inas ile akmaya meylediyordu (ve tam da bu yzden
bir szleme biimini alyordu). Btn umut unsuru, ayn zaman
da kurtulu yklerine inanla beraber (gerek) dinin tarafna
geiyor, ancak bu, erdemli eylem ve komu sevgisine elik eden
dolaysz kesinlikle akmaya meylediyordu. Pratik olarak birbi
rinden ayrlamaz olan bu iki yaam sebebi (ratio vitae: TTP, 67,
221, 233-234 vs.) saf bir ekilde ve basite birlemiyordu. Bunlar
daha ziyade kendi verimliliklerini deitiriyorlard: bir tarafta
yasann ve emrin biimi, dier taraftan insanlar arasndaki sev
ginin duygulanmsal gc. Hristiyanlar ayn zamanda bir dev
let iinde yaadklar iin ilerindeki inanc (fides) da bir yasa gibi
alglarlar; zira vatandalar ayn zamanda birbirlerini karlkl
olarak komu gibi gren inananlardr ve yasaya itaatleri de sa
bit bir ballk (fides) biimini alr.

116
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

Bununla beraber, bu ince dzenlemenin bir belirsizliin


iinde taklp kalm olduu dnlebilir. Kolektif itaat ku
ral yrrlkten kaldrlmamtr. Aksine... Zira bu kural son
tahlilde edimlerin bir kurala uyumundan mteekkildir; bu
uyumun salanmasnda rol oynayan itkiler ve aralar ne olur
sa olsun dierinin zgrl imgelemini evreleyen atma
larn ve iddetin etkisiz hale getirilmesi ve herkesin gerek
zgrl iin mmkn olan en geni alann almas iin
halkn kendi tutkularn zaten toplu olarak kontrol etmi ol
duunu, yani kendi iinde zgrlemi olduunu varsaymak
gerekir. Peki bu, topik bir ekilde sorunun zldn zan
netmek olmaz m?
Spinozann TP'de en bandan itibaren itaat ve zgrlk
kavramlar arasndaki ortadan kaldrlamaz antitezin alt
n izerek aka topyay reddetmesi kayda deerdir (TP, IV,
5). taati olduu gibi zgrlk olarak gstermek bir aldatma
cadr. Gerek zgrlk g ve bamszlkla eanlamldr. Oy
saki itaat her zaman bir bamllk halini anlatr. Ancak ite
burada yine dikkat ekici bir diyalektik iine girilir: Akl kendi
iinde hibir ey emretmez, sadece kendi kendini korumaya
muktedir dzenli bir devletin verimli bir yararllk araynn
koulu olduunu gsterir. Dolaysyla akln rehberliindeki bi
reyler btn vatandalarn eit bir ekilde itaat edecei bylesi
bir devletin varln istemek durumundadrlar. Buna mukabil
mutlak devlet, tanmladmz anlamyla, temel olarak kendi
kendini koruma eilimindedir. Bu adan, tabii ki, devlet birey
lerin ona korkudan m sevgiden mi itaat ettikleri konusunda
kaytszdr. Ancak bu bireylerin devaml olarak itaat etmeleri
iin devletin onlarn gvenliini ve i barn temin etmesi ve
indirgenemez bireysellii en ufak ekilde dahi tehdit etmemesi
gerekmektedir. Grm olduumuz gibi mutlak devletin b
tn rgtlenmesi bireysel olarak tutkular rehberliinde hare
ket eden insanlarn sanki akim rehberliindeymi gibi davran
malarn teyik etme eiliminde olacaktr (TP, X, 4-6). Bu an

117
S p in o z a v e S iy a se t

lamda kolektif rasyonalitenin, mmknatnn koulu olarak,


ister ynetici ister ynetilen olsunlar, hem en az makul, hem de
en makul insanlarn itaatini ierdii sylenebilir. Bilgiye (ya da
akla), okluun tutkular zerinde prim veren ey de bu ortak
kuraldr. Oysa eer herkes kendisiyle ba baa kalsayd, akln
tutkular zerinde hibir gc olmazd.
Bylelikle Spinozann itaat ve itaatin almas zerine
olan nermelerinin, izole bireyler dzeyinde geici bir soyut
lama olmann tesinde bir anlam olmadn anlyoruz. Fikir
zincirleri, tpk beden hareketlerinin zincirleri gibi, kendi
aralarnda doadaki btn bireyleri, her bir komuyu birbirine
balar; bu belirlenim hibir zaman tamamen alglanamasa da
durum budur. Bir birey edilgen olduunda bunun nedeni ruhu
nun bir duygular sirklasyonuna ve (yukarda anlatm olduu
muz duygulanmsal taklit sreci uyarnca) kolektif imgelemin
genel fikirlerine tabi olmu olmasdr. Bu kiinin bedeni de
ayn zamanda evredeki bedenlerin kontrolsz basksna tabi
olmutur. Bir birey etkin olduunda ise tam tersine o kiinin
bedeninin dier bedenlerle karlamalar uyumlu bir dzen
iinde ekillenir ve ruhundaki fikirler de ortak kavram lara
- ortakn ifte anlamnda, hem btn insanlar iin ortak,
hem de insanlar ve doa iin, btn olarak ortak (yani nesnel)-
uygun olarak sralanrlar. ki durumda da iletiim biimleriyle
urarz: Bireyselliin gerekletii biim bile, belirli bir iletiim bi
iminin bir sonucudur. Bu kavramla beraber belki de Spinozann
fikirlerinden en derin olanna geliyoruz.

Ethica ve letiim
zetlemek gerekirse, yasaya itaat sz konusu olduunda
klasik olarak sorun karmza kar: Bunun psiik (ya da
psikosomatik) mekanizmas nedir? taat, korku (ya da zorla
ma) ve sevgi arasndaki iliki nedir? taatin bilgiyle ilgisi nedir
ve bununla balantl olarak bilginler ile cahiller ve bilgi

118
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

ile g arasnda hangi ilikiler bulunabilir? Spinoza iin bu


sorun aslnda tek bir soruna tekabl eder ve bu sorunun tek bir
zm vardr. Tutku ve akl son kertede bedenler arasndaki
ve bedenlerin fikirleri arasndaki iletiim biimleridir. Ayn
ekilde siyasal rejimler de iletiim rejimleri olarak tasavvur
edilmelidir. Ve bunlarn bazlar atmal ve istikrarsz, di
erleri ise uyumlu ve istikrarl olacaktr. Ya da daha doru
su bunlarn bazlarnda atma unsuru uyumdan daha ar
basma temayl gsterirken, dierlerinde uyum, atmann
zerinde olma eilimindedir.
Aslnda btn reel devletler kendi ilerinde bu iki eilimi,
dolaysyla da Spinozann bir taraftan barbarlk hipotezi, te
yandan ise akl rehberliindeki insanlar topluluu hipote
zi ile tanmlad iki snr durumunu barndrrlar. Gc hem
reel hem imgesel olan (reelden ziyade imgesel olan) bir efen
di karsnda duyulan korkunun bir araya getirdii bireyler
(efendinin kendisi de, kendisinden korkanlar karsnda korku
duyar), ayn duygular ile konuurlar; benzerlerini hem cazip
bulurlar, hem de onlardan tiksinirler, ancak gerekten ortak
bir nesneleri yoktur. Dolaysyla aralarndaki iletiim ne ka
dar grlt koparsa da minimaldir ve bu toplum durumu bir
doal durumdan sadece ismi itibaryla ayrlr. Bu durumda
okluk, yalnzlk ile eanlamldr (TP, V, 4; VI, 4) ve ittifak gizli
dmanla uzun sre dayanamaz. Oysa Site, ne kadar baskc
olursa olsun bununla birlikte her zaman ortak bir eyi ierir
(Ethica, IV, 29. nerme). Ortak iyinin henz olmad bir yer
de (Tractatus de Intellectus Emandatione -Anlan yiletirilmesi
zerine, 1677- isimli metninden itibaren gen Spinoza bu iyiyi,
ifadenin beraberinde getirdiklerini gelitiremeden iletilebilir
bir iyi olarak adlandrmtr) herkes kendi gcn dierleri-
ninkini kullanarak azami dzeyde gelitirmeye ve bylelikle
nesnel bir dayanma retmeye balar. Hibiri dierlerine ke
sin bir ekilde benzer olmayan bireylerin her birinin kendi
doas vardr ve bylece okluk da mbadelelerin (bu terim

119
S p in o z a ve S iy a se t

geni anlamyla kullanlr, mlkiyet mbadelesi bunun sadece


bir yndr) ve de indirgenemez tekillikler arasndaki zgr
iletiimin eanlamls haline gelir.
Bunun sonucunda ise fikirler ve hareketlerin iki zinciri
arasnda kalc bir gerilim oluur. Ancak eer hu gerilimi yz yze
statik bir karlama olarak tasavvur edersek, o zaman bunun hi
bir anlam yoktur: Bu gerilim, gerekte (nceden belirlenmi bir
ama olmakszn) insanlarn kendi kolektif doalarn dn
trme abas ile kesiir. te tam bu noktada, Spinozann poli
tik bedenin muhafazas kavramn muhafazakr bir anlamda
yorumlarsak yapm olacamz hata kendini gsterir. Tersine,
politik beden -bireylerin bireyi-, kendi gcn gelitirdii l
de, Spinoza nn tasavvur ettii anlamyla toplumsal ilikinin
reel-imgesel karmakl, bir hareket ilkesi eklinde aa
kar. Devletin, dinin ve ahlakn kurumsallatrd haliyle itaa
tin kendisi (bir yasann bantl temsiliyle) sabit bir veri de
il, hlihazrda devam eden bir geiin mesnedidir. Ya da daha
doru bir deyile (ilerleme hibir zaman garanti edilemeyecei
iin), itaat, nihai an iletiim biiminin kendisinin dnm
olan bir pratikle -yoksa bir sava m diyelim?- ilintilidir.
Spinoza bu pratii bireylerin genellikle tutkular tarafn
dan belirlenen eylemleri, aklc bir yolla gelitirmek iin gs
terdikleri aba olarak tanmlamtr. Bireyler bunu, bu eylem
lerin zorunluluunu kendi kendilerine temsil ederek yaparlar
(Ethicat IV, 59. nerme). Aslnda iletiimin en verimli biimi
rasyonel bilgide gerekleen halidir. Bireysel akl kendi ba
na zayf olduu iin her zaman kendi iinde kt olan (zafer,
hrs, yumuak ballk gibi znt kaynaklar vs.) tutkulara
bavurmak gerekir. Bu ekilde bir duygu bir dierinin hakkn
dan gelebilmek iin kullanlabilir ve bylelikle okluk disipline
edilebilir (Ethica, IV, 55. ve 58. nermeler). Ancak bilgi, ileti
imin srekli olarak gelitirildii bir sretir. Bu sre herke
sin gcn katlar. phesiz baz bireyler, dierlerinden daha
ok bilirler. Bununla beraber biz burada speklatif bir kale

120
E th ic a : P o litik A n tro p o lo ji

olarak tasavvur edilen bilgiyle kurtulu balamnda filozof


kral fikrine (ya da gcn, bilginin gardiyanlarna atfedilme-
sine) kart bir noktada buluruz kendimizi. Bu fikirlerin ikisi
de bir noktada birleirler ki Spinozanm dncesini amla
yacak olursak, bunlar bilgi ve pratik arasndaki ilikiyi sanki
birbirinden saysal olarak ayr gler ya da devlet iinde bir
devlet sz konusuymuasna ortaya koyarlar. Burada bilginin
teokratik batl itikat rejiminde kullanlmasn (ve sapmasn)
zmledikten sonra Spinozanm rasyonel bilginin bilenler ile
bilmeyenler arasnda bir itaat ilikisi kurmaya hizmet edecei
ni asla ne srmediini belirtelim. Eer byle olsayd o zaman
bilgi bylece batl itikada, filozoflar ve bilginler ise teologlara
ve papazlara dnm olurlard.
Buna karn TTP, dilde, teologlarn maniplasyonlar yo
luyla indirgenemeyecek en azndan bir unsurun -kelimelerin
anlamlarnn- olduuna dikkat ekmitir. Zira dil ayn zaman
da hem halk, hem de bilginler tarafndan korunur (TTP, 146).
Buradan kelimelerin anlamlarnn bilginler ve cahillerin
aralarnda iletiim olduu srece oluan ortak kullanmla be
lirlendii anlam kar.
Mteakip bilgi trleri biimini (imgelem, bilimsel akl ve
Tanryaynelik entelektel ak) zmleyen Ethica, bizim bu
gsterimi gelitirmemize olanak tanr. Bilgi dildeki kelimelerin
anlatlarda ve yklerde kullanm ile balar. Bu ilk tr, doas
gerei upuygun deildir: lkesi esas olarak her bir kiinin indir
genemez deneyimlerini (duyumlar, hatralar, duygular) ortak
isimlerle yani soyut ve genel kavramlarla kavramaktan mte
ekkildir (Ethica, II, 40. nerme ve not). Bununla birlikte son
iki trdeki rasyonel bilgi bizi bu ortak dil unsurundan uzakla
trarak iletilemez bir vizyona srklemez (Spinozanm tekil
eylerin ikin nedenlerle aklanmasn tasarlamak iin eski
sezgisel bilgi kavramn kullanmaya devam etmesine ramen
durum budur). Bu daha ziyade, birinci kullanm dzeltmeye ve
kelimeleri doal zorunlulua gre sralamaya izin veren ente

121
S p in o z a ve S iy a se t

lektel bir almadr (II, 18. nerme, not; V, 1. nerme): Byle


likle tam olarak ortak kavramlar oluur. Bilginin okluun haya
tndaki yeri de bylelikle netleir: ayet insanlar esasen yalnz
dnmyorlarsa, gerek fikirlerin tayclar her kim olursa
olsun, gerekten bilmenin, gitgide daha az yalnz dnmek olduu
nu syleyebiliriz. te yandan btn bireylerin (zgrlk ve ey
leme gc arasndaki denklemin tohumunu ieren ey, sadece
kendisi iin yararl olann fikri bile olsa) dierlerinin fikirleriyle
ilikilendirilebilecek en azndan bir tane gerek fikri vardr (Et-
hica, II, 43. ve 47. nermeler). Siyasal toplum bylelikle kendini
tam anlamyla insanca, yani mutlu olan bir yaam anlamnda
dntrmek iin gerekli olan ikin gce sahip olur.
Zira toplumsal hayat bir iletiim aktivitesidir ve bilgi iki
ynl olarak -koullaryla ve sonularyla- pratiktir: Eer
Spinoza yla beraber iletiimin insan arzusunun iinde verildii
ve bedenlerin kendi aktivitelerini ifade eden cehalet, bilgi, batl
itikat, ideolojik atma ilikileriyle yaplandn kabul eder
sek -ve bunu kabul ettiimiz lde-, ayn zamanda bilginin
bir pratik olduunu ve bilgi iin yaplan mcadelenin (felsefe)
siyasal bir pratik olduunu da kabul etmek durumundayz. Bu
pratik olmakszn TPde anlatlan demokratik eilimli karar
sreleri anlalamaz. Buradan da Spinozac demokrasinin esas
ynnn bandan beri neden iletiim zgrl olduunu an
larz. Ayn zamanda politik beden teorisinin neden ne sadece
basit bir g fizii, ne kitlelerin boyun eme psikolojisi, ne de
hukuki bir dzeni resmi hale getirmek iin bir ara olduunu,
ancak dzenleyici dsturu mmkn olduu kadar ok dnecek
mmkn olduu kadar ok insan olan kolektif bir zgrleme stra
tejisi aratrmas olduunu anlarz (Ethica, V, 5.-10. nerme).
En son olarak da filozofun tuttuu tarafn -onun etiinin-
neden devrimi hazrlamak ya da duyurmak olmadn, ancak
kamu nnde dnmenin riskini almak olduunu anlarz. Pek
ok devrimin ise bu noktaya gelemedii bir gerektir.

122
SYASET VE LETM1

Grm olduumuz gibi, farkl iletiim biimleri Ethicadak


argmanda merkezi bir yer tekil eder. Bu son blmde, bu
meselenin zerine biraz daha gitmek ve u ana kadar ulam
olduum temel sonularn bazlarna geri dnmek istiyorum.
Bunu yapmaktaki amacm, Spinozann btn felsefesinin, me
tafizii siyasetten ayrlmaz (burada "etik ile anlatlmaya a
llan ey tam olarak bu birlik ya da karlkl nvarsaymdr)
kld lde, nasl zgn bir iletiim felsefesi olarak anlala
bilir olduunu gstermektir.

1 Spinoza ve Siyasetin Franszca basksnda (Spinoza et la politique, PUF,


1985) bulunmayan bu beinci blm, Crteil niversitesi nde felsefe
retmenlerinden oluan bir dinleyici kitlesine verilmi olan bir dersten ha
reketle yazlm ve ilk olarak Haziran 1989da Cahiers philosophiques dergi
sinin 39 numaral saysnda, Spinoza, politique et communication adyla
yaymlanmtr. [Spinoza ve Siyaset*in ngilizce basksnda (Spinoza and Po
litics, ev. Peter Snowdon, Verso, 1998) baz deiikliklerle beinci blm
olarak yer alan bu makaleyi, Trke baskya da koymann uygun olacan
dndk. Bu blmn evirisi ise yine kitabn evirmeni tarafndan bu
sefer ngilizceden yaplmtr, (y.n)].

123
S p in o z a v e S iy a se t

Spinozann felsefesinin yorumu zerine olan anlamaz


lklar her zaman u ana sorun zerine ekillenmitir:

1. Doa sorunu: Spinozann bir zamanlar adnn knn,


imdi ise nl olmasnn nedeni Tanr* y ve doay zde
letirmesi (Deus ive natura) ve btn gereklii bu biricik t
zn bir kipi olarak sunmu olmasdr.2 O halde Spinozann
felsefesi bir eit panteizm midir? Bu felsefe radikal bir biim
de mekanik bir gr mdr? Ve byle bir sav eninde sonunda
bir tuhafla, yani btn ahlaki deerlerin tasfiyesine yol a
maz m? Bayie bu tema zerinde ironik bir biimde konuan
ilk kiilerden biriydi: Spinozann sisteminde Almanlar on bin
Trk ldrd diyenler bununla, Almanlara dnm Tanr on

2 Deus ive natura, hzla Spinozann dncesinin zn zetledii kabul


edilen bir dstur haline gelmitir ve belli bir lde bugn hl bu zellii
ni korumaktadr. Bununla birlikte noktay nitelemek nemlidir. Birinci
olarak bu ifade Ethicanm. birinci blmndeki doktrinleri mkemmel bir
ekilde toparlasa bile (eer Deus ve Natumy sonsuz tz iin iki edeerli
isim olarak anlarsak) bu ifade Ethica metni iinde drdnc blmn n
szne kadar gerekten kendini gstermez. Bu durum bu ifadenin nemini
azaltmaz, ancak Spinoza1h in kullanmnn, bu blmn konusu olan insa
nn esareti sisteminin mkemmel bir panzehiri olarak balamsal olduu
nu gsterir. kinci olarak bu ifade, teolojik ve teolojik-politik ideolojilerin
balca (ve totaliter) ifadesi olan totolojik formllerin (Tanr Tanrdr,
Yasa yasadr) bir yer deitirmesi veya tersine dnmesi olarak grlebilir.
Deus ive Naturann ykc gcnn kayna burasdr. nc olarak bu
ifadenin ortaya k ncesi olmayan bir durum deildir, aslnda uzun bir
tarihin son dnemini oluturur. Onu nceleyen dnemlerden en nemli iki
tanesi, bir taraftan Stoaclar ve Yeni-Stoaclarm simetrik ve tamamen pan
teist Natura ive Deus formln kullanmas (bkz. Jacqueline Lagre, Juste
Lipse et la restauration du stoicisme [Paris: Librairie Vrin, 1994], s. 52 vd.) ve
te yandan Descartesn Meditasyonlarnn akncsdr: Zira genel olarak
deerlendirildiinde, ben burada doa dendiinde Tanrnn kendisinden
[per naturam (...) nihil nunc aliud quam veldeum ipsum] ya da Tanrnn yaratl
m eyler arasnda kurduu dzen ve tertipten [coordinationem] baka bir
ey anlamyorum (Descartes, Meditations, Synopsis, Philosophical Writings
of Descartes, ev. John Cottingham, Robert Stoothoft ve Dugald Murdoch
[Cambridge: Cambridge University Press, 1984], c. VII, s. 64).

124
S iy a se t v e le tiim

bin Trke dnm Tanry ldrd demek istemedike kt ve


yanl konumu olurlar.3
2. nsan sorunu: Spinozann antropolojisi nedir? Biraz nce
belirtmi olduumuz nokta ilk bulmacaya iaret eder, zira by-
lesi bir natralist bak as iinde insan gereklii, zorunlu
olarak btn otonomisinden yoksun kalacaktr. Spinoza ruh
ve beden arasndaki gl balanty ne srerek devam eder,
zira ruh bedenin sadece fikridir. (Bu pozisyona genel olarak
paralelizm ad verilir ancak bu terim Spinozann yazlarnda
grnmez ve her durumda anlam itibaryla mphemdir).4 An
cak bu nedenlerin hibiri, Spinozay insan mkemmeliyetini
entelektel bilgi ve zgrln elde edilmesi olarak grmekten
alkoymaz.
3. Hak sorunu: Aka siyasi olan eserlerinde Spinoza hakkn
gten (bireyin ya da topluluun gc) baka bir ey olmad
nermesini ortaya koyar: rnein balklarn yzmesi ve b
yk balklarn kkleri yemesi doalar gereidir. Zira balk
larn denizde olmas ve byklerin kkleri yemesi egemen
doal haktan kaynaklanr (TTP, 237*). Spinoza bunun hemen

3 Pierre Bayie, Spinoza, Dictionnaire historique et critiquete IV. saptama


(1696), Bayle, Ecrits sur Spinoza dan alnmtr; Franoise Charles-Daubert
ve Pierre-Franois Moreau tarafndan seilmi ve sunulan metinler (Paris:
LAutre Rive-Berg International Editeur, 1983), s. 69.
4 Paralellik terimi, bu terimi kendisinin nceden kurulmu armoni
doktrinine dayanan ruh ve beden arasndaki karlkllk kuramna
uygulayan Leibniz tarafndan icat edilmi gibi grnr. Daha detayl bir
analizi hak eden ilgin bir yanl anlalmayla bu terim, daha sonralar
felsefe tarihileri tarafndan temel olarak Spinozann dncenin
ve uzamda yer kaplamann dzen ve balants arasndaki zdelik
anlayndan bahsederken (Ethica, II, 7. nerme ve not) kullanlr hale
gelmitir. Bkz. G. Deleuze, Spinoza et le problme de lexpression (Paris:
Editions de Minuit, 1968), s. 95.
* Balibar, Balarkende de belirttii gibi kitaptaki TTP alntlarnda, ok sk
olarak eviride deiikliklere gitmekle birlikte, Garnier-Flammarion ba
smn (1965), Appuhnn evirisini kaynak gstermitir. Dolaysyla ilk
drt blmde TTP alntlarndan sonraki sayfa numaralar bu eviriye ait
tir. Franszca baskda bulunmayan bu son blm ise, Trke baskya Ingi-

125
S p in o z a ve S iy a se t

ardndan bu tanmn kendi iinde zgrlk iin bir zemin, bu


durumda devlet iinde ve devlet yoluyla var olduu haliyle sivil
zgrlk ierdiini iddia eder. Ancak Spinozann iki temel si
yasal eseri (TTP ve TP) bu tek ilkeden nemli lde farkl so
nular karldn gsterince, bu iddia apak olmaktan uzak
lar. Eserlerden bir tanesi devletin snrlanmasn savunurken,
dieri devletin mutlak karakterini savunur. Bu koullarda bu
eserlerin kuramsal mirasnn ok eitli olmas, pek de ar
tc gelmeyecektir. TP Machtsstaat (G Devleti) kuramclar
iin neyse, TTP de Rechtsstaat (Hak Devleti) kuramclar iin
odur. Bu yolla Spinoza nm tanm tarafndan paradoksal bir bi
imde birletirilen iki terim tekrar ayrlm olur ya da ayrlm
olmasalar da birine dierinden daha fazla imtiyaz tannd
yorumu yaplabilir.

Bu son blmde bu sorunlarn hepsini zmeye alma


yacam. Ancak benim yapmak istediim ey bu sorunlarn,
Spinozann felsefesinin, kelimenin tam anlamyla, bilgi kuram
ve toplumculluk kuramnn yakndan birbirine gemi olduu
bir iletiim -ya da daha iyisi iletiim biimleri- felsefesi olmas
fikrinin sonular zerine kafa yorarak nasl aydnlatlabile-
ceini gstermektir. Spinoza bu fikre kendi ortak kavramlar
kuramnda deinmitir. Bu kavramla birlikte Spinoza ayn za
manda akln evrenselliine ve bir topluluun kurulmasna da
gndermede bulunmu oluyordu. Ortak kavramlar, herhangi
bir kanta dayanan bilimin altnda yatan ve eit bir ekilde
hem parada hem de btnde (Ethica, II, 37. nerme) olan, yani

lizce baskdan eklediimiz iin, TTP ve TRE*nin sayfa numaralar ngilizce


basklara aittir (Ethica ve TP*de blmlere, nermelere veya paragraflara
atf olduundan, ngilizce ve Franszca basklar arasnda referans fark
bulunmaz). Bu blmde sayfa numaralar belirtilirken TTP iin Samuel
Shirley nin Tractatus-Theologico Politicus evirisine (Leiden: EJ Brill, 1989),
TRE iin ise Curley nin The Treatise on the Emendation of the Intellect eviri
sine (The Collected Works of Spinoza iinde, Princeton, N. J.: Princeton UR,
1985) gnderme yaplmaktadr, (y.n.)

126
S iy a se t v e le tiim

genel olarak doal nedensellie ikin olduklar gibi, zel olarak


da insan doasna ikin olan doru fikirlerdir. Bunlar ayn za
manda, insanlar yaamak ve dnmek iin bir araya geldikleri
lde, bilgelik dereceleri ya da toplumsal koullar nasl olursa
olsun btn insanlarda ortaktr. Eer devletin ilevi ve biimle
ri, bireyselliin tanm ve zgrln hakiki doas arasndaki
ilikiyi daha iyi kavramak istiyorsak, zmlememiz gereken
kavram tam da bu kavramdr. Bu yolla, Spinozaya kuramsal
ncln salayan sorunun, ayn zamanda onun felsefesinin
pratik amac olmaya nasl dntn greceiz.

G ve zgrlk
letiim temas, Spinozaya kesin bir ekilde atfedilebilecek
ilk metin olan ve 1660 dolaylarnda yazlm Tractatus de Intel-
lectus Emandatione*de -Anlan yiletirilmesi zerine*de- (TRE)
zaten mevcuttur. Metin yle balar:

Deneyim bana gndelik hayatta dzenli olarak meydana gelen


her eyin bo ve gereksiz olduunu rettikten sonra (...) en
sonunda gerek iyi olan, kendini iletebilme becerisine sahip
[verum bonum, et sui commuricabile] ve dier her ey reddedilir
ken kendisi zihin zerinde etki edebilen bir ey olup olmad
n bulmaya karar verdim. Bir kez bulunup elde edildiinde
bana sonsuza kadar en byk neeyi salayacak bir ey var
myd acaba? (TRE, 1)

Bu, iyi bilgiden ya da Spinoza nn terimleriyle ifade edilecek


olunursa tekil eylerin hakiki fikrinden baka bir ey deildir.
Bunu elde etmek her eyden nce Spinozann hakiki hayat de
dii ahlaki ve entelektel bir ilekelie dayanyormu gibi gr
nr. Bylesi bir bilgiye heves edenlerin kendilerini birbirleriyle
eit ve zgr olduklar (yani dost olduklar) bir topluluun iine
ekilmi olarak bulacaklarn anlamamz beklenir. Ancak bylesi
bir topluluu siyasi gereklerden bir geri ekilme olarak grme
mek ok zordur. Bununla beraber Spinozann olgunluk dnemi-

127
S p in o z a ve S iy a se t

nin byk eserinde, TTP, Ethica ve TP*de, byle bir geri ekil
meye dair hibir iz yoktur. Bu eser ierik ve tarz olarak birbi
rinden ok farkl olabilir, ancak de ayn zamanda hem felsefe
hem de siyasal aratrma yaptlardr. Spinozann dncesinin
en zgn ynlerinden biri, daha nceden de gsterdiimiz gibi,
eskiden bilginin farkl alanlar arasnda var olan ayrlklar ve
hiyerarik dzeni ortadan kaldrm olmasdr. Bunu yaparken
onun felsefeye yaklam tamamen yeniydi ve bu yaklam bug
ne kadar sadece birka taraftar bulabilmitir. Spinozann eseri
bir yandan metafizik (ya da ontoloji), dier yandan da birincil
felsefenin ikincil uygulamalar olarak grlen siyaset ya da
etik alanlarna blnmemitir. Onun metafizii en bandan
beri bir praxis, bir aktivite felsefesidir. Onun siyaseti ise bir felse
fedir, zira insan doasnn eyleme getii ve zgrl salamak
iin abalad deneyim alann kurar. Sklkla yanl anlalm
olan bu nokta zerinde srar etmek gerekir. Spinozann yaptlar
ok byk sklkla ikiye ayrlmtr: Metafizikiler, Platondan
Descartes, Kant ve Hegele uzanan byk ontolojiler ve bilgi
kuramlar dizisi iine koyduklar Ethica ile megul olmular,
buna mukabil siyaset bilimcileri ise, Locke, Hobbes, Grotius
ve Rousseaunun yaptlaryla beraber klasik doal hak ve devlet
kuramlar snfna soktuklar TTP ve TP zerine younlam
lardr. Sonu olarak Ethica*n\n merkezinde bir toplumculluk
zmlemesi olduu gerei, byk lde incelenmeden kalm
tr. Oysaki bu zmleme olmakszn, Spinoza nn hak ve devlet
tanmlar anlalmaz olacaktr.
Hem TTP hem de TP, hakk gle eitleyen zde tanmlarla
balar. Bu tanm evrenseldir: Bireyin hakkna, devletin hakkna,
bir btn ve paralar olarak Doann hakkna tatbik edilebilir.
Bu sadece bir tanm deil, bir savdr: Her hak snrldr (Tanrnn
hakk dnda), ancak bu snrlarn yasak ya da zorunluluk ile
alakas yoktur. Bunlar basit olarak gerek bir gcn snrlardr.
Mantksal sonularna gidildiinde bu ilke sra d bir ekilde
ykcdr. Bu ilkenin btncl gerekilii bireylerin karlarna

128
S iy a se t ve le tiim

stn olacak bir otoriteyle ilgili herhangi bir iddiann altn


rtr. Tebaas zerinde otoritesini, zorlama ya da uzla ile em
poze edemeyen bir devletin tebaa zerinde hibir hakk yoktur,
dolaysyla da var olma hakk yoktur. Szlemelerin, farkl taraf
larn onlardan karabilecei yararlarn tesinde hibir geerli
lii yoktur. Ancak bununla* birlikte, bir birey, tek bana ya da
bakalaryla birlikte zorlayabilecei eyler dnda hibir konuda
devletin zerinde ya da devlete kar hak iddia edemez. En gl
devlet ayn zamanda en geni hakka sahip olan devlettir. Ancak
deneyimin de gsterdii gibi bu otoriter bir devlet ya da eninde
sonunda iddet ile ortadan kaldrlacak olan iddetle ynetilen
devlet deildir. Bu, tebaasnn ruhuna hkmettii iin (TTP,
251, eviri deitirilmitir) en byk itaati emreden akla uygun
devlettir, yani her insann kamu dzenine iten balln sala
yan devlettir. Ayn ekilde en gl birey de, en geni hakka sa
hip olan bireydir. Ancak bu kii, herhangi bir srdrlemeyecek
kurguyla dier insanlardan tamamen ayr (ya da onlara kar)
olarak yaamak iin bir yol bulmay beceren kii deildir. Yalnz
lk yoksulluk ile eanlamldr ve kartlk bir karlkl tehdit ve
zorlama sistemini ifade eder. Bireyin hakk, devletinki gibi, veri
li bir durumda etkin olarak yapabileceklerinden (ve dnebile
ceklerinden) meydana gelir.
Btn bunlarn hepsi, aslnda bir kapasite ya da uygulan
masndan bamsz olarak var olabilecek bir otorite izgisinde
tasavvur edilen bir teorik hak fikrinin sama olduu sonucu
na kar. Her hak somut bir gereklik ile alakal olarak tanmla
nr nk her hak bir ya da daha fazla sayda bireyin aktivite-
sine tekabl eder. Bu, Spinozann kendisini bu temel noktada
Hobbestan ayrmak istemekte neden bu denli srarl olduunu
aklar. Zira Hobbes un dncesinde Yasa ve Hak, Zorunluluk
ve zgrlk kadar farkllk gsterirler5 ve doal haklar mede

5 Thomas Hobbes, Leviathan, ed. Richard Tuck (Cambridge: Cambridge Uni


versity Press, 1991), 1. ksm, 14. blm, s. 91.

129
S p in o z a v e S iy a se t

ni haklara geit vermelidir. Eer birbirine kart karlar olan


insanlarn arasnda gvenlik ve emniyetin olmas isteniyorsa,
o zaman Doann yerini yapay tzel bir dzen almaldr. Si
yaset kuram sz konusu olduunda, Hobbes ile benim aram
daki fark -ki sizin sorunuzun konusu da bu- udur: Ben doal
hakk her zaman iin btn olarak korurum ve bir devletteki
egemen gcn tebaa zerindeki hakknn, sadece kendi gc
nn tebaannkini at kadar olduunu dnrm. Bu, doal
durumda her zaman byledir (Mektuplar, L, s. 258). Bu nokta
da Spinozaya gre egemenin her trl biimi alabileceini, bir
monark ya da vatandalar btn (tabii bu durumda vatanda
lar kendi kendilerinin tebaasdr) olabileceini hatrlamamz
gerekir. Gler arasnda atma ya da ibirlii, doutan gelen
eitsizlik ya da sivil eitlik, i sava ya da d gler hkimiyeti
gibi her trl somut durum, farkl derecelerde doal hak tara
fndan belirlenir. Dolaysyla pozitif haklar ve doal haklar ara
snda hibir eliki yoktur. Aslnda pozitif haklar sadece dier
lerinin yerini almamakla kalmaz, etkin olduklar lde doal
haklarla zdetirler.6
Bu hak anlaynn zel neme sahip sonucu olacaktr:

1. Bireyin zgrl, her kim olursa olsun, sadece ekli bir gs


terie indirgenmedii srece hem kiinin i zayflklar, hem
de d dmanlar tarafndan tehlikeye atlabilir. Suisjuris (ba
msz) olan birey yasaya uymaktan muaf deildir, ancak dier
leri ya da genel yasa tarafndan buna mecbur braklmaz (ya da
mmkn olduunca az braklr).
2. Klasik kuramclar tarafndan tasavvur edildii biimiyle,

6 Pozitif haklarn etkin gc, bu haklar meruiyet ya da Rechtfertigung d


zenine ilave nitelii tadklar lde, Kelsen tarafndan sonralar bu hak
larn VJirksamkeit eklinde adlandrlacaktr. Bu karlatrma iin bkz.
Manfred Walther, Spinoza und der Rechtspositivismus, Spinoza nelV350.
Anniversario della nascita. Proceedings of the First Italian International
Congress on Spinoza, ed. Emilia Giancotti (Napoli: Bibliopolis, 1985).

130
S iy a se t ve le tiim

yani tarihsel ya da ideal bir kken olarak ve ister bir masumi


yet durumu (Rousseaunun asil yaban) ister bir sapknlk
(Hobbes un puer robustusu) olarak ele alnsn, doal durum
kavram burada yava yava nesnesinden yoksun kalmaya ba
lar. Son aamada Spinozann argman tekabl ettii bir doal
durum olmayan bir doal hak paradoksuna yol aacaktr.
3. okluk (Hobbes ve dier biroklar iin olduu gibi) zalim
devletin dzenli topluma kart olduu gibi halkn antitezi
deildir. Spinoza nemli lde kargaann olduu bir dnem
de yaad ve ak bir ekilde grd ki kitlelerin (ister ak ister
se gizli olsun) iddetiyle ortaya kan sorunla, bu iddeti ortak
alandan tahliye etmeye alarak baa klamaz. Siyasetin ger
ek amac, daha ziyade, bu iddetle uzlamaktr. Bununla bir
likte, greceimiz gibi, Spinoza daha sonraki yllarda bu nokta
da fikrini nemli lde deitirmitir.

Arzu nsann zdr


u ana kadar tartm olduumuz savlar rtl bir antro
poloji ierir. Yani bu sorular u eski soruya zgn bir cevap ne
rirler: nsan nedir? Ethica bu cevab temel bir nerme zerine
temellendirerek kurar: Arzu insann zdr (III, 95. nerme).
Bu nermenin kendisi ontolojik bir ilkeden trer: Her ey, ya
pabildii lde ve kendinde kald srece, varln srdr
meye abalar (<conatur) (yani bunu, kendi gcyle ve zne
uygun olarak yapabildii lde yapar) (III, 6. nerme, eviri
deitirilmitir). Bu ifadeleri nasl anlamalyz?
Spinoza arzu (appetitus, cupiditas) terimini hem bireyin
kendi varln (kendi biimini) koruma gayretine, hem de bu
gayretin zel olarak insani bilincine atfen kullanr. Ancak bu
arzu ile isten arasnda bir ayrm yapma konusunda dikkatli
dir. sten, bizim bir kurguyla ruhu bedenden ayr dnd
mz zaman her insann kendini koruma abasna verdiimiz
isimdir. te yandan arzu birbirinden ayrlmaz bir ekilde ruh
S p in o z a ve S iy a se t

ve beden ile ilikilendirilen ayn abadr (eviri deitirilmi


tir). nsan istenci ile tanmlamak bize insann ne olduuna
dair ksmi ve yetersiz bir fikir verir. Her insan bir ruh ve beden
btnldr. nsan ne (Aristotelesi gelenein ne srd
gibi) bir form ile tzn bileimidir ne de (Descartesm Hristi
yan geleneini yeniden yorumlamasna gre) iki tzn birlii
dir. Ruh ve beden daha ziyade tek bir varln, yani tek ve ayn
bireyin iki ifadesidir (II, 7. nerme, not). Belki de bu kavramla
rn allm srasn tersine evirerek Spinozann fikrini by-
lece anlamaya almak bizim iin daha iyi olacaktr: nsann
btnl, kendini koruma iin duyulan tek bir arzunun b
tnldr ki bu arzu bedenin eylemleri ve tutkular ile ruhun
eylemleri ve tutkular yoluyla (yani hareketler serisi ve fikirler
serisiyle) ayn anda ifade edilir. Bu seriler byk lde zde
tir, nk ayn bireysel z ifade ederler; ancak bunu farkl bir
biimde yaparlar ve bylece doal nedenselliin dzenlerinin
eitliliini ifade ederler.
Bu herkesin kabul edecei gibi zor bir savdr, ancak bu sa
vn tartmal nemi olduka aktr. Spinoza ruh ve beden ara
sndaki btn geleneksel hiyerari biimlerini reddeder. Bu ret
sonuta bedeni slah edecek ve hem etik hem de siyaset alann
da efendilik ve itaat hakkndaki varsaymlarmz altst ede
cektir. Bu itaat ilikisi, ister kiinin kendi kendisiyle girdii bir
iliki olsun, ister dsal bir otoriteyle -bedenin baz hareket
leriyle zorunlu olarak alakal olan bir birey ya da bir fikirle, r
nein Tanr fikriyle- girdii bir iliki olsun byledir. Spinozaya
gre biz sadece, bedenin gcnn ne kadar yayldn bilme
yiz. Dolaysyla bedenin zerine keyfi ve baskc snrlar empo
ze etmek iin, zellikle de onun bilgiye eriimini yasaklamak
iin hibir nedenimiz yoktur. Tam tersine ruhu genel olarak
bedenin fikri olarak dnmeliyiz (II, 13. nerme). Bu fikir
asla tmyle upuygun olamaz, ancak bu fikrin ilk ve ana un
suru her zaman bedenin varln olumlama (...) abasdr
(III, 10. nerme, tanm ). Bununla birlikte tabii ki bu slah ruhu

132
S iy a se t v e le tiim

bedene indirgeyerek baarlamayacaktr, zira biri dierinin ne


z, ne de nedenidir. Spinoza spiritalist deildir, ancak ma
teryalist de deildir, en azndan terimin allm anlamnda.
Spinoza paradoksal olarak beden ve ruhun bileenleri olan seri
lerin zdelii nedeniyle ruhun beden zerinde bedenin ruhun
zerinde tesir ettiinden daha fazla tesir edemeyeceini iddia
eder. Zihin-beden sorunu, felsefe trihi boyunca devam eden o
byk saplant, tekbir darbeyle ortadan kaldrlmtr. Ruhun,
beden edilgen olduu lde etkin olduunu ya da bunun tam
tersini dnmek yerine ayn anda hem ruhu hem de bedeni il
gilendiren bir etkinlik ve edilgenlik tahayyl etmeliyiz. Sonu
ta, toplumsal ilikiler de hem (ruhlarda cereyan eden) ideolojik
ilikiler, hem de (bedenlerdeki) fiziksel ilikiler eklinde tahay
yl edilmelidir. Bu ilikiler birbirleriyle balantldr ve bireyin
sahip olduu ayn kendini koruma arzusunun ifadeleridir. Bu
arzu dier bireylerin ya da birey gruplarnn (rnein ulusun ya
da devletin) arzular ile uyumlu ya da uyumsuz olabilir.
Arzu, Spinozann anlad biimiyle bir yoksunluun ifa
desi deildir. Tam tersine arzu esasen pozitiftir (zira doada
ki her bir birey kendi varln ve biimini koruma eiliminde
olacaktr ki aslnda bu aktivite onun *'zdr). Ancak arzu bir
sonluluun, hak kavramyla balantl olarak hlihazrda kar
lam olduumuz bir sonluluun ifadesidir. Zira hibir birey
kendini mutlak olarak koruma gcne sahip deildir. Bireyin.
tek yapabilecei, az ya da ok baar ve sreklilikle onu tah
rip etmeye meyleden i ve d nedenlerin nn tkamaktr.
Bu nedenle baz nesnelerin -ki bu bir insan (ve dolaysyla ba
ka arzularn taycs) olabilir ya da olmayabilir, hayali ya da
gerek nitelie sahip inan veya bilgi nesneleri olabilir- peine
dmeli ya da bazlarndan kanmaldr. Spinozann zgnl
nn byk bir ksm, arzu nesnesinin nceden belirlenmi
ya da hlihazrda tanmlanm olmadn, ancak deiken ve
yerine bir bakasnn koyulabilir olduunu nermesindedir. Bu
kuraln tek istisnas, nesnesi herhangi bir tekil ey olan rasyonel

133
S p in o z a v e S iy a se t

bilgi ("nedenlerden kaynaklanan bilgi) iin duyulan arzudur.


te bu yzden buradaki esas ayrm bilinli ile bilinsiz arasn
da deil, etkinlik ile edilgenlik arasndadr ki bu da bireyin, ar
zusunun odakland nesnenin hkimiyeti altnda (edilgenlik)
ya da bizzat kendisinin nesnenin "upuygun sebebi olmasna
(etkinlik) baldr. Btn ok ekilli arzu biimleri, edilgenli
in, yaam ve lm arasndaki (pozitif) diferansiyelin stesin
den gelmek iin yeterli olan belirli lde bir etkinlikten baka
bir ey deildir.
O zaman net bir ekilde unu syleyebiliriz: z terimi
burada olduka sra d bir anlamda kullanlmaktadr. Yuka
rda belirttiim tanmlarn balamlar bu noktada ok nettir:
"z genel bir insanlk fikrine, btn insanlarn kapsand ve
farkllklarnn etkisiz hale getirildii soyut bir kavrama gn
derme yapmaz. Tam tersine z, tam olarak her bireyi ona bi
ricik bir kader vererek tekilletiren gce gnderme yapar. Zira
arzunun insann z olduunu sylemek, her bireyin kendi
arzusunun farkll asndan indirgenemez olduunu syle
mektir. Spinoza insan trn bir soyutlama olarak addettii
iin, bu terimin adcln bir biimi olduunu syleyebiliriz.
Sadece bireyler kelimenin en gl anlamyla vardrlar. Ancak
bu adcln atomcu bireycilikle hibir alakas yoktur: nsanla
rn farkl olduklarn (ya da daha iyisi farkl ekillerde davran
dklarn ve ac ektiklerini) sylemek, onlarn birbirinden izo
le edilebilecekleri anlamna gelmek. Bylesi bir izolasyon fikri,
basite dier bir aldatc soyutlamadr. Bireyin arzusunun bii
mini belirleyen ve gcn fiili hale getiren ey, her bir bireyin
dier kiiliklerle olan ilikisi, aralarndaki karlkl eylemler
ve tutkulardr. Tekillik, bireyler-aras bir ilevdir. Bu bir ileti
im ilevidir.
Ancak arzunun bu tanmnn bir baka sonucu daha vardr,
zira Spinoza bilgi ve duygulanrlk arasndaki geleneksel ayr
m da reddeder. Yine bir unsuru dierine indirgemek yerine,
tartmann terimlerinin yerini deitirir ve bunu isten kav

134
S iy a se t v e le tiim

ramnn eletirisini genileterek yapar. sten kavram sadece


ruha dair yanl bir fikirden treyen bir soyutlama deildir, bir
fikrin ne olduunu anlama konusundaki btncl baarszla
dayanr. Bir fikir ya da fikirler bilekesi, eylerin ruhta birikti
rilen bir resmi, bir imgesi deildir; ayn zamanda baka bireyler
(insan ya da deil) tarafndan da etkilenen dnen bir birey
ya da beraber dnen, yani ayn fikri oluturan pek ok birey
tarafndan yaplan eylemdir. Dolaysyla olaydan sonra zel
bir isten fiili ya da bu fikrin dnce alanndan praxis alan
na geebilmesi iin bir duyguyla retilen zel bir etki eklemek
iin hibir sebep yoktur. Her fikir her zaman zaten bir duygu
(sevin veya znt ve -sonu olarak- sevgi veya nefret, umut
veya korku, vb.) ile birliktedir. Ayn ekilde ber duygu bir tem
sile (szl bir imgeye ya da kavrama) baldr. En gl fikirler
ve zellikle kendi iinde doru olan upuygun fikirler, ayn za
manda en gl duygulardr. Spinoza iin bunlar nee kayna
dr, nk insann bedeninin eyleme gcn ve bylece ayn
zamanda da ruhunun gcn arttracak eyleri tahayyl etme
abasna baldrlar (III, 11. nerme ve not). Ancak en iddetli
duygular en canl imgelere ikin olanlardr, ister net ve anlalr
olsun ister olmasn. eyleri upuygun bir ekilde (nedenleriy
le) bildiimiz zaman, duygu sicilinden kopmam oluruz; tam
tersine btn duygularmz nee kayna tutkulara dntr
meye meylederiz. Bunun aksine, ruhun dalgalanmas ve i
atmalar tarafndan nitelenen tutkular hayatnn, bilgi yok
luuna tekabl ettiini dnmek tamamen yanl olacaktr;
zira eer dnyorsak (ki ac ekmek dnmektir), o zaman,
her ne kadar mmkn olan en zayf biiminde de olsa bir ey
biliyoruz demektir (bu bilgi biiminde, karlarnda kendimizi
grece gsz hissettiimiz eylerle kar karya geldiimiz
de, bu dsal nesneleri bizde oluturduklar etkiler temelinde
tahayyl ederiz). Bu tabii ki bir yanlsama ya da yanl deer
bimedir. Ancak bylesi bir yanlsama dahi, bir bilgi yokluu
deildir; bu da bir bilgi biimidir. Spinoza insann her zaman

135
S p in o z a ve S iy a se t

dndn syler (ancak insan her zaman upuygun bir ekil


de dnmez). Burada Spinoza, retisi duygulanrla verdii
nemden ziyade dncenin duygulanrlktaki rolne verdii
nem ile karakterize edilen Freud u aka nceler.
Bilgi ve duygulanrlk arasndaki, hem zihinci hem de ir-
rasyonellik yanls retilerin paras olan yapay ayrmn yerini
baka bir ayrm almaldr. Bu ayrm farkl duygulanmsal rejim
lere tekabl eden farkl bilgi tipleri arasndaki ayrmdr. Bu iki
unsur bir araya geldiklerinde bir yaam biimi olutururlar.
Spinozann imgelem ve akl dedii ve birbirlerine edilgen ve
etkin gibi zt olan iki ana bilgi tipi vardr. Bir kere daha, siya
sal nemi hemen aka grlen antropolojik bir ayrm ile kar
karyayz. Baz insanlar imgelem dnyasnda yaarlar. Spino
za srekli olarak bunun en azndan ou tarihsel durumda kit
lelerin kaderi olduunu st kapal bir ekilde syler ki bu da
batl itikada dayal olarak kurulmu olan rejimlerin, zellikle
de teokrasi ve monarilerin eilimli olduu kargaalar aklar.
nsanlarn kk bir ksmnn, iinde bulunduklar koullar ve
kendi kiisel abalan sayesinde akl dnyasna eriimi vardr.
yle grnecektir ki eer hakikaten demokratik bir rejim ge
lecekse, bu aznln ounluk olmas gerekecektir. Ancak eer
Ethicadaki ve TTPdeki argmanlara daha yakndan bakarsak,
bu basit sunumun ok mekanik olduunu grrz. Gerekte
tm insanlar hem imgelem dnyasnda hem de akl dnyasn
da yaarlar. Her insann iinde zaten biraz akl (yani baz do
ru fikirler ve nee verici tutkular) vardr, bu akl sadece kiinin
kendi yararll hakknda sahip olduu ksmi bilgiden kaynak
lansa bile. Ve her insann iinde biraz olsun imgelem (bilim,
felsefe ve kendi deneyimlerinden pek ok doru fikir edindii
zaman bile) vardr; bu imgelem, insann btn dsal nedenlere
egemen olamamasndan kaynaklansa bile (ki biz bunlara toplu
olarak talih diyoruz)... Btn siyasetin temel sorunu, ki bu
zaten siyasal kurumlarn ve devletin korunmasnn da sorunu
dur, akl ve imgelemin birbirini nasl etkilediini ve toplumcul-

136
S iy a se t ve le tiim

lua nasl katkda bulunduunu bilmektir. Bir nceki blmde,


Spinoza nn bu sorunu Sitenin temellerini gzler nne serdi
i Ethicann IV. blmndeki 37. nerme zerine ifte kant
ve ifte yorum (not) yoluyla nasl zmlediini grdk.
ilk kant ve not, Sitenin rasyonel yaratln aklar. Akllar
rehberliindeki insanlar (byle ynlendirildikleri lde) ken
dileri iin yararl olann peinden giderler. Herhangi bir insan
iin en yaral olan ey ise kuvveti kendisininkiyle birletiinde
kendisi iin daha byk bir gvenlik, refah ve bilgi salayacak
olan dier insanlardr. Kendini koruma arzusu, bu nedenle, her
insann dierleri iin iyi olan arzu etmesini ve onlarla beraber
istikrarl bir birlik oluturmak istemesini ima eder. u vurgu
lanmaldr ki, yukarda tartlan antropolojik sava gre insan
lar birbirleriyle zde ve birbirlerinin yerine geebilir (her biri
herhangi bir bakasnn yerini alabilecei ve Kantn bir sre
sonra syleyecei gibi kendi eyleminin maksimini bir evrensel
yasa gibi kurabilecei ekilde) olduklar lde deil, tam ola
rak birbirlerinden mizalar (ingenium) itibaryla, yani kapasi
teleri ve karakterleri itibaryla farkl olduklar lde birbirle
rine karlkl olarak fayda salarlar. O halde bakalarn kul
lanabilmek ve onlar tarafndan kullanlabilmek amacyla, ba
kalarnn iyiliini kendi iyiliimin bir ilevi olarak arzu etmek
(ve bylece kendi iyiliimi bakalarnn iyiliinden beklemek),
hibir ekilde bakalarnn da benim gibi olmasn, benim gibi
davranmasn ve benim fikirlerimi benimsemesini arzu etmek
deildir. Tam tersine bu onlarn farkl olmasn, kendi glerini
gelitirmelerini ve kendileri iin neyin yararl olduunu daha
fazla ve upuygun olarak bilmelerini arzu etmektir. Baka bir
deyile, rasyonel olarak tasavvur edilen ve yelerinin gnde
lik etkinlikleri sonucunda kurulan Site, aslnda dostluk, ahlak
ve din duygular ile bir arada tutulan kolektif bir bireyselliktir;
ancak bu bireysellik aynlk zerine kurulmamtr. Dolaysy
la bu, her insann kendi bireyselliini onaylayabilecei ve kuv-
vetlendirebilecei aracn ta kendisidir.

137
S p in o z a ve S iy a se t

Grm olduumuz gibi duygulanmsal yaratl, rasyonel


yaratl ile merkezi bir noktada eliir: nsanlarn etkin bir e
kilde ortak bir iyinin peinden gidebilmeleri iin, bu iyinin her
insan iin imgeleminde bir sevgi nesnesi olmas gerekir. Bir ey
iin hissettiim sevgi, bu nesnenin ayn zamanda bakalar ta
rafndan da sevildii (ve dolaysyla arzu edildii) gerei ile ar
tar ve bunu seven ne kadar ok insan varsa o kadar artar. Btn
bu duygularn kesimesi ve bunlarn karlkl olarak birbirleri
ni desteklemeleri, bir toplumsal ba biimi oluturabilir. Ancak
bu basit emann iki noktada nitelendirilmesi gerekir. Birinci
olarak, burada sz konusu olan destekleme (yukarda grm
olduumuz gibi), aslnda nesnel bir faydadr, ancak bir yanlsa
ma mekaniine dayanr: Ben dierlerinin de benim sevdiim
eyi sevdiini (yani sevgimizin ayn nesneye ynelik olduunu)
ve onlarn da bu nesneyi ayn ekilde (benimle ayn sevgi ile)
sevdiklerini tahayyl ederim. kinci olarak bu destekleme ikir
ciklidir: Zira benim arzu ettiim iyiyi elde edemeyecek kadar
gsz olduum hissiyatna, bunu bakalarnn vastasyla elde
edebileceime dair sahip olduum umuda ve onlarn beni arzu
ettiim eyden mahrum brakabilecekleri korkusuna dayanr.
Dolaysyla bu destekleme her an kendi kartna dnebilir;
aslnda kendi kartn ierir. Sonu olarak bu ekilde kurulan bir
Site ayn zamanda hem ok gl hem de ok istikrarsz olan
psiik bir ekonomiye dayanr: Ki modern terimlere zdeleme
eklinde evirebileceimiz bu kavrama Spinoza duygulanm-
sal taklit (imitatio affectuum) der. Eer insanlar tamamen akla
uygun yaratklar olsalard, onlarn oluturduklar topluluklar
tamamen karlkl yarar ve benzerlikteki farkllk tarafndan
bir arada tutulurdu. Ancak insanlarn hepsi, farkl derecelerde
olsa da, hayal gc kuvvetli yaratklar olduklar iin, insan top
luluklarnn da zdeleme mekanizmalarna, yani (hayali) bir
benzerlik fazlalna dayanmas gerekir.
Spinoza ihtiras zdeleme ilikileri arasna koyar. hti
ras, bireylerin, dierlerinin kendi fikirlerine uyduunu grme

138
S iy a se t ve le tiim

ve dierlerine onlarn houna gidecek, kendilerini zdeleti-


rebilecekleri bir imge sunma arzusudur. Spinoza kolektif snf
ve millet temsillerini ayn nedenlere atfeder (III, 46. nerme).
Bu rnekler duygusal zdelemenin sonularn, yani bi
reyler arasndaki farkllklardan duyulan korkuyu ve yanl
deer bimeyi tasvir etmeye hizmet eder. TTP'deki zmle
meler, kiliseleri ya da aslnda paylalan bir dinsel dogmaya
inananlar arasndaki karlkl zdeleme zerine kurulmu
herhangi bir topluluu da bu tipin bir baka kurumu olarak
dnmemize izin verir. Btn bu rnekler, nefret (snfsal
nefret, ulusal nefret, teolojik nefret) olmadan sevginin de
(komumuza, yurttamza, dostumuza ynelik sevgi) olama
yacan ve bu iki zt tutkunun birbirlerinden farkl nesnelere
deil, imgelemde ister benzer, ister farkl olarak alglansnlar,
ayn nesnelere de zorunlu olarak yneldiini gsterir. (Dolay
syla inanan kii, komusunu Tanr'da sevecektir, ancak ayn
zamanda bir gnahkr ve sapkn olduu iin ondan korkacak
ve nefret edecektir.)
Tutkular iinde kklenen toplumculluk, bu yzden zorunlu
olarak atmaldr. Ancak yine de bu gerek bir toplumculluk-
tur. Spinoza nn en byk entelektel cesaretlerinden birisi, ya
bireylerin birbirine kar olduu ve toplumun zld (homo
homini lupus) ya da toplumun bir btn olarak kurulduu ve bu
yzden bu toplum yeleri arasnda bar ve sevginin zorunlu
olarak hkm srd (homo homini deus) geleneksel alternatif
kiliden bir kopuu gerekletirmi olmasdr. Gene de, toplum
sal nefretin varln ve ar sevgi ile ar nefret arasndaki
duygusal gidip gelmeyi kabul ettiimize gre, toplumsal nef
retin snrlandrlmas gerekmektedir. Bu snrlar devlet ta
rafndan, yani basklar yasa biimini alan bir g tarafndan
empoze edilir. te bu yzden Spinoza, Ethica nn IV. blmn
deki 37. nermenin ikinci notunda, tutkularn atmasndan,
bireylerin glerinin bir ksmn (ya da haklarn), iyiyi ve k
ty, adaleti ve adaletsizlii, dindarlk ve dinsizlii evrensel

139
S p in o z a v e S iy a se t

terimlerle tanmlayacak, mlkiyet ve adalet kurallarn kanun


halinde derleyecek (herkese kendisine ait olan teslim et) ve
insanlarn, durumun olgularna gre, hatalar iin ceza, mezi
yetleri iin dl almalarn temin edecek bir kamu kurumuna
devretmeleri zorunluluunu karsar. Bylece argmann mer
kezi, ortak iyi kavramndan sivil itaat kavramna kayar.
Biz bu yzden Sitenin oluumuna dair bu iki zt anlatnn,
iki tip Siteye tekabl etmediini, hele hele (bir anlamda se
mavi olan) ideal Site ile (onulmaz bir biimde dnyevi olan)
gerek Siteler arasndaki bir kartla hi denk gelmediini
anlamalyz. Bunlar tek bir karmak srecin iki ynn ya
da baka bir deyile tek bir diyalektikteki iki momenti temsil
ederler. Her gerek Site, her zaman iin ezamanl olarak, hem
etkin yaratl hem de edilgen yaratl zerine -bir yandan
zgr (ya da daha ziyade zgrletirici) bir rasyonel anlama,
te yandan da isel ikirciklilii, bir basknn varln varsayan
hayali bir anlama zerine- kurulur. Son kertede toplumcul-
luun, bireylerin kendilerini koruma ve bylece karlkl ya
rar salama abasndan baka bir nedeni yoktur. Eer Hobbes
veya Rousseaunun tahayyl etmi olduu gibi yntemsel bir
kurguyla belli sayda izole birey dnseydik, onlar doal
evrelerinin gcyle ezilmi ve pratikte kendilerini koruyamaz
bir ekilde grmemiz gerekirdi. Site sadece isel olarak rasyonel
olmakla kalmaz, rasyonel davran, arkasndaki rasyonalite is
ter ekonomik, ister ahlaki, isterse entelektel olsun, Sitenin
kurulu srecinin bir parasn oluturur. Akl ile alakal bu
duygular (sevgi ve sevin) olmakszn, hibir Site ayakta kala
mazd. Fakat hibir Site de tmyle rasyonel bir temelde var
olamaz; zira insanlar ou zaman tutkular tarafndan ynlen
dirilir, aklla deil. Dolaysyla eer insanlarn gerekten grece
istikrarl Sitelerde ve toplumlarda yaadklar doruysa, o za
man bu, baka bir ekilde, imgelem ve kamu basks arasndaki
karlkl etkileimin bireylerin karlarnn kolektif mantn
desteklemesi ve belirlemesinden kaynaklanr. Her eyden nce

140
S iy a se t ve le tiim

bu, devletin bireyleri sanki yaamlarn akln rehberliinde


srdryorlarmcasna davranmalar iin zorlamasndan ve
bunu onlarn tutkular ile oynayarak yapmasndan kaynak
lanr. Bu durumda Spinoza iin devletin zorunlu bir er oda
olduunu sylemeli miyiz? Yoksa bu daha ziyade grece bir iyi
midir (bu noktada Spinozann eer korkmazlarsa dehet veri
ci olan kalabal disipline edebilmek iin hem devletin hem
de dinin, Yumuak ballk ve Pimanlk gibi kendi iinde kt
olan zc tutkulara bavurmalar gerektii gerei zerin
de srar ettiini hatrlamak gerekir [IV, 54. nerme, not])?
Bu diyalektik zerinden tekrar giderek, Spinozann insan
doas tanmnn sonularndan bazlarn daha ayrntl ince
lemi olduk. Akl ve tutku, genel olarak doann kendisi olduu
gibi, bu doann veheleridir de. insanlar doann tekil para
lardr ve biz onlara ayrcalk gstermeye meyledebiliriz, ancak
onlar zel muamele iin hibir ikin unvan tamazlar. Akl
doann stnde deildir ve tutku doann sapknl deil
dir. Toplumculluun ve Sitenin kurulu sreci doaya tmyle
ikin, yani belirli nedenlerle aklanabilir bir sre olarak ka
lr. Ya da daha iyisi, insan dzeninde doal nedenselliin ald
biimi idrak etmemizi salayan ey, tam da bu akl ve tutku,
yarar ve atma diyalektiidir.

Topluluk Amaz ve Bilgi Sorunu


Bununla beraber izdiim ereve hl bir ekilde soyut.
Gerek bir siyaset teorisi sadece bir dizi anlalabilme ilkesi
vermez. Byle bir kuram ayn zamanda tarihin somut gerek
liklerini, mevcut siyasal rejimlerin tekilliini, onlarn istik
rarnn ve istikrarszlklarnn dorudan ve ikin nedenlerini
ve insanlarn zgrlklerini, dolaysyla faydalarn arttr
malarna imkn verecek koullar anlamaya almaldr. Spi
noza iki incelemede de (TTP ve TPde) bylesi somut sorularla
urar. Daha nceki blmlerde de grm olduumuz gibi,

141
S p in o z a ve S iy a se t

bu iki eser arasnda nemli gr farkllklar vardr. phe


siz ki bu farkllklar, aradaki zamanda deiime uram olan
dnem koullar ve yazarn stratejik amac ile aklanabilir.
Ancak bu iki eser zde ncllerden ksmen elien sonular
kardklar iin, gr asndaki bu kayma, teorik bir sorun
olarak zmlenmelidir.
TTP*de Spinoza, Cumhuriyeti Birleik Eyaletler rejimini
(zgr Cumhuriyeti) bir demokrasi olarak (ya da tarihsel ola
rak demokrasiye en yakn rejim olarak) sunmu ve demokrasiyi
en doal devlet olarak tanmlamtr. Demokrasinin kurum
lamasn, bireyler arasnda birlik szlemesi (pactum) biimini
alan, temel tekil edici hakikat ve model olarak tarif etmitir.
Bu szlemeyle her birey yasama, hkmetme ve hem kamu
sal hem de zel sular cezalandrma hakkn (kendisinin de
bir paras olduu) kolektif egemene devreder. Bu argmann
anahtar kelimesi zgrlktr. Bir yandan devletin amac ger
ekte zgrlktr (TTP, 293). te yandan kurumlarn istik
rarn salayacak olan aralar, fikir ve ifade zgrldr. Bu
zgrlkler ortadan kaldrldnda sonu isyan ve i savatr.
Bunun tersine zgrlkler var olduklar zaman, vatandalarn
ortak bir isten kurmalarn ve kendi ortak iyilerini belirleme
lerini salarlar. O zaman burada ortaya kan can alc soru, din
ve Site arasndaki ilikiye dair olandr.
Bu soruyu cevaplayabilmek iin Spinoza konudan byk
lde saparak teolojik imgelemin tmyle reforme edilmesine
girimitir. Eer insanlar cennette olduu gibi dnyadaki kur
tuluun verili bir inanca bal bulunmaya dayal olduuna ve bu
inancn dierleri tarafndan reddedilmesinin kendi kurtulula
r iin bir tehdit olduunu dnyorlarsa, o zaman zel alan
kamusal alandan ayrmak, dini fikirleri zel alana kaydetmek
ve ekli bir hogr oluturmak anlamszdr. Bylesi bir inan
bir anlamda gereklidir, zira hi kimse inancn kendi mizacyla
uyumlu olarak yaamamaya karar veremez. Ve hatta bu inan
yararl bile olabilir, nk insanlar komularn sevmeye te

142
S iy a se t ve le tiim

vik eder. yleyse bizim amacmz Kutsal Kitapsan tmyle ev


rensel bir dogmann ekirdeini kararak inancn kendisinin
ieriini deitirmek olmaldr. Bu dogmann ierii tamamen
komu sevgisi, kurtulu umudu ve itaatimizi talep eden bir
lahi yasann onaylanmasndan oluacaktr. Bundan sonra bu
dogmalarn btn felsefi fikirlerle ve tanrsalln temsilinin
btn bireysel deikenleriyle uyumlu olduu gsterilebilir.
Dolaysyla dogmay bu ayrm formle ederek mistik niteli
inden syrmak ve bunu herkesin zerine kolektif bir kural
olarak empoze etmek, (demokratik) devletin sorumluluudur.
Bunu kendi bana kiliselerin yerini alarak deil, kiliselerin
kamu etkinliklerini (dsal din) kontrol ederek ve kendisini
inancn siyasal sonularnn (adalet, yardmseverlik ve genel
olarak iler) tek yetkili yorumcusu haline getirerek yapmal
dr. Bu zm ak bir ekilde klasik hogr fikrinin ok tesi
ne gider. Bir yandan btn farkl okullar arasnda topyekn bir
edeerlik ve haklarn mutlak eitlii kurulur, te yandan ise
Kilise aygt tmyle devlet aygtna tabi klnr.
Bu savlar formle ederken Spinoza, phesiz ki monari
yanls partiyle gizlice anlaarak, kitlelerin grnen sava ve
kriz korkusundan yaralanmakla tehdit eden ve Cumhuriyeti
ortadan kaldracak olan ykselen fanatizmle mcadeleye
yardm edebilmeyi umut ediyordu. Yaanacaklar -trajik bir
ekilde- Spinozaya korkularnn bouna olmadn, ancak
nerdii zmn bir yanlsama olduunu gsterecekti. Witt
kardelerin ldrlmesi zerine dndkleri, onu iki sonuca
gtrm gibi grnr. Birincisi, 1650'den 1672 ylna kadar
sren Cumhuriyeti rejimin gerek bir demokrasi deil, eit
liki olmayan biimleri nedeniyle toplumsal atmann sebep
lerinden biri olan bir oligari olduuydu. kincisi ise siyaset ve
teoloji sz konusu olduunda, rasyonel argmannn, kitlelerin
(vulgus, multitudo) fikirleri zerindeki etkisine haddinden fazla
deer bimi olmasdr. Daha da derin bir dzeyde, onlarn ken
di davranlarn rasyonel olarak idare etme ve kendi kendileri

143
S p in o z a v e S iy a se t

ni ynetme kapasitelerine haddinden fazla deer atfetmiti. Bu


iki nermenin belli bir lde birbirini dengeledii dorudur,
zira kitlelerin arl, demokrasi yoksunluunun bir sonu
cudur. Ancak ne olursa olsun Spinoza kesin olarak insanlarn,
artlar ne olursa olsun doaya uygun demokratik bir rejim
kurabilme becerisine olduundan daha fazla deer bimiti.
Bu balamda TP nin tamamlanm blmlerini, olaylara
yeni bir adan bakmaya ynelmesinin bir kayd olarak grebi
liriz. Bu yeni bak asnda zgrlk sorunu ortadan kalkmaz.
Tam tersine Spinoza zgrln koullarna dair aratrmas
nn kapsamn daha da geniletir. imdi artk bilmek istedii
ey zgrln farkl siyasal rejim tipleri altnda, hangi ege
menlik biimini (monari, aristokrasi, demokrasi) alrsa alsn,
nasl temin edilebileceidir. Ancak zgrlk artk devletin
deklare edilmi amac deildir. Artk temel kayg i bar ya
da gvenliktir (TP, V, 2). Dolaysyla temel siyasal soru farkl ku
rum sistemleri araclyla bir siyasal rejimin istikrarnn nasl
temin edilebileceidir -ya da daha basit bir ekilde ifade edi
lecek olursa devrimlerin nasl nleneceidir. Sonu olarak bir
toplumsal szleme fikri artk devletin dayanaklarndan biri
deildir. Bunun yerine insanlarn doal haklaryla (yani kendi
gleriyle) kolektif bir birey, yani bireylerin bireyi olarak devleti
yarattklar srecin tasviri vardr. Bu kolektif bireyin herkesin
bedensel glerinin birleiminden olumu bir bedeni ve bu
bedenin fikri olan bir ruhu vardr. Bu ruhun pek ok ilevi var
dr: Ruh, bedenin imgelemde ve aklda temsil edilebilmesinin
bir yolu, etkin kararn koulu (yani hkmet), ve ayn zamanda
kolektif tutkularn ifadesi iin bir aratr.
Spinoza daha sonra, o zamanki siyasal tartmalarn mer
kezinde yer alan bir kategoriyi onarp, ona garip bir biimde
ters bir anlam ykler. Ona gre devlet kendini istikrarl bir bi
reysellik olarak kurabildii zaman mutlaktr. Spinozann hem
kendi deneyiminden hem de realist siyasal kuramclardan
(zellikle de Machiavelliden) ald temel aksiyom, politik

144
S iy a se t v e le tiim

beden iin en byk tehdidin d dmanlar deil, her zaman


iin i atma (baka bir deyile kendi vatandalar) olduu
dur. Bu yzden ancak kendi vatandalarnn gvenliini temin
edebilecek ve ideolojik veya snfsal farkllklar nedeniyle orta
ya kabilecek atmalar nceden grebilecek ve etkisiz hale
getirebilecek ekilde rgtlenmi bir devlet istikrar amala
yabilir. Teoride her trl rejim bunu baarabilir ve dolaysyla
mutlak olabilir. Demokrasiye artk hibir kuramsal stnlk
verilmemektedir. Spinoza etkin bir demokrasinin en mutlak
devlet (omnino absoluturri) olacan, yani mmkn olan en faz
la zgrl ve eitlii mmkn olan en fazla gvenlikle bir
letireceini ileri srer. Ancak bu iddiasn kantlamaz, nk
bununla ilgili blmler eksiktir. Bunun yan sra demokrasi,
kurulmas en g rejim tipi olarak grnr.
Pek ok okurun TPde Spinozann nceki fikirlerinden
caydn dnmesi anlalrdr. zgrlk felsefesinin yerini
toplumsal beden felsefesi almtr. Hak zerine kurulmu bir
devletin yerini g zerine kurulmu bir devlet almtr. Bu
nunla birlikte Spinozann bak asna gre sama olan tam da
bu ayrmdr. Dolaysyla doru yorum bu olamaz. O zaman geri
dnelim ve Spinoza1h m dncesinin i mantna daha yakn
dan bakalm. phesiz ki tarihsel koullar, TPdeki argman
yeni bir izgiye ekmek konusunda ok etkiliydi. Ancak bu ko
ullar kendi iinde Spinoza nn siyaset kuramnn ve antropolo
jisinin temel ilkesini, yani hak ve gcn zdelii dncesini
tartmaya amad. Spinoza nn insann zgrlemesi projesini
temellendiren ey bu zdeliktir. O halde Spinoza neden bu nok
tada yeni bir devlet yaps modeli benimser? Ben Spinozanm,
TTPde gelitirdii modelde bir eliki olduunu ve bu eliki
nin onun zgrlk anlaynn isel bir zayfln yansttn
fark ettiini dnyorum. O halde TP Spinozann kuramna,
kuramn orijinal tekisi saylabilecek olan eyi -hi aklndan
kmayan ancak kavramsal olarak etraflca dnmeyi bir tr
l baaramad kbusu- dhil ederek bu zayfln stesinden

145
S p in o z a ve S iy a se t

gelme giriimi olarak kayda deerdir. Bu da siyasette ve tarih


te okluun (multitudo) ve kitle hareketlerinin zel roldr. O
halde Spinoza gvenlik uruna zgrlk vizyonunu kaybetmi
deildir. O sadece zgrln gerek koullarn tanmlamaya
almaktadr.
Bu bak asndan TTP byk bir negatif argman, bir re-
ductio ad absrdm olarak grlebilir. Bireylerin haklar-gleri
uyumlu bir ekilde bir araya gelmediinde, sivil toplum zede
lenecektir. Biz bunu fikirlerin bask altnda tutulmasnn ide
olojik mcadeleye ve dolaysyla korkun bir devrim ve kar
devrim dngsne yol at zaman grrz. Bireyler iin sivil
toplumun ykm kendi ykmlarnn dorudan balangcdr.
te bu yzden insanlar sklkla kendi bireysel glerini bir ara
ya getiren kurallar koyarlar ve bu kurallara sayg gsterirler. Bu
kurallar fikirlerin iletiimini tevik ederek, gcn bireylerden
kamu otoritesine srekli devrine yol aar. Bu devrin (ister zm
ni isterse bilinli bir szleme olsun) pratik sonucu, herkesin
gcnn ayrm olmakszn oalmas, yani haklarnn oal
masdr. Devlet ve birey mutlak otonomilerini kaybederken
sadece hayali bir zgrl, bir gszl kaybetmilerdir.
Bunun karlnda kendilerini etkin olarak kendi zgrleme
lerine ynelik projeye adamlardr.
Glerin birleimini yneten kural bireysel arzularn ve
mizalarn eitliliine ne kadar iyi bir ekilde uyarlanrsa, so
nular da o kadar etkin olur. te bu yzden TTP bu kuraln bi
iminin sadece (ancak sk bir ekilde) yasaya itaati temin etme
ihtiyacyla snrlanabilen topyekn bir ifade zgrl olmas
gerektiini belirtir (TTP, 20. blm). Grm olduumuz gibi
bylesi bir kuraln esas anlam hi kimse bir bakas gibi dn
meye zorlanamaz ya da hatta bakas gibi (deyim yerindeyse
bakasnn azyla) konumaya zorlanamayacadr. Aslnda,
u noktada bu fiziksel bir imknszlktr, zira bu, sz konusu
bedenlerin, siyasal-dinsel mistik beden fantezisiyle ayn iz
gide, birbirinden ayrt edilemez olduu anlamna gelir. Eer bu

146
S iy a se t ve le tiim

koullar incelenirse o zaman devlet yasayla uyumlu olan her


bir bireysel eylemin kolektif faili olarak varsaylabilir, nk
devletin eylemlerinin fiili nedeni (ki bu eylemlerin ilki yasa
nn kurulmasdr) devletin varlnda kendi faydalarnn ya da
zevklerinin aralarn bulan bireylerin karlkl eylemidir.
Eer medeni kanun altnda sadece eylemler sulanyor
ve szler cezalandrlmyorsa, o zaman yasann speklatif
dncenin alanna zorla sokulduu ve fikirlerin su gibi dava
edilerek mahkm edildii olgusundan kaynaklanan ayaklan
ma imknsz klnacak (TTP, 51) ve bu ayaklanmann gayri
meruiyeti hemen ak bir ekilde grlecektir. Bu yzden mo
nari ve aristokrasi kendilerini tahrip etmeye meylederler. Oy
saki demokratik bir rejim snrlarn bilebilir ve bylece onlar
belirsizce geniletmeye alabilir.
Bu argman, ok duru ve ok akla yatkn olmasnn yan
sra, tarih boyunca filozoflar ve vatandalar kendilerini de
mokrat olarak grmeye iten motivasyonlarn da pek ounu
kapsar. Ancak bunun savunulamaz olduu ortaya kar. Ar
gman ncelikle hem pratikte hem de Ethicanm antropoloji
siyle karlatrldnda grnen bir i tezat ierir. TTPnin
demokratik zm, tmyle, bir yanda konuma ve dn
ce ile dier yanda eylemler arasnda ak bir ayrm yapabilme
imknna dayanr. Ancak byle olunca hak fikri artk gce e
deer olmaz. Hak, bir otorite tarafndan apriori olarak ne s
rlen ekli bir kriter olma durumuna dnmtr. G perspek
tifinden, ki bu gerekliin perspektifidir, bakldnda en etkin
olan -ve zellikle de adaletsizlie ve mevcut devletin ktlk
lerine saldran- szler ve dnceler, aslnda eylemdirler. Bun
lar aslnda tm eylemler arasnda en tehlikeli olanlardr, zira
dier insanlar dnmeye ve harekete gemeye kkrtrlar.
Dolaysyla bu kriter, tam da en vazgeilmez olduu anda kul
lanlamaz hale gelir. Spinoza bu hakikati TTP yi yaymlamaya
hazrland srada kefetmitir. Tabii ki buradaki meselenin
aslnda bir toplumsal szleme ve temel demokratik deerlere

147
S p in o z a ve S iy a se t

duyulan ihtiyaca dair bir konsenss oluturabilmek olduu sy


lenebilir. Ancak bylesi bir konsenss, devletin yozlamad
ya da Spinozann diyecei gibi iddet yanls olmad durum
da var olabilir. Eer bu argman srasn takip edersek, sonsuz
bir gerilemeye srkleniriz. Bu gerileme, bir anlamda, TTP ye
dair en ilgin eydir. Sivil szlemenin devam etmesini temin
edebilmek iin bunu bir dinsel szlemeyle, yani btn teolo
jik eilimlere ortak olan inan talepleri zerine bir anlama ile
desteklemek gereklidir. Buna karlk dinsel bir szleme baz
ortak tutku balarn varsayar. Spinoza bu ba vatanseverlik
olarak tanmlar. Ancak bir demokratik vatanseverlik kavram ka
nlmaz bir ekilde milliyetilik (bir halkn ilahi seimi ideolo
jisi) ve evrenselcilik (vatanda ve komunun zdelii iddias)
arasnda skp kalacaktr. Bu sadece sorunsal olmaktan daha
te bir eydir. Aslnda bataki ksr dngye geri dn yoluna
girmi oluruz.
te Spinozann TP*de zerinde almay tasarlad a
maz budur. Bir konsenss, sadece daha nceden var olan fikir
lerin iletimi anlamnda deil, ancak her eyden nce btn
iletilebilir fikirlerin (yani birbirini karlkl olarak dlamayan
fikirlerin) yaratl koulu olarak nasl retilebilir? Ve siyasetin
maddesi, grm olduumuz gibi, izole bireylerden deil, en
sk grlen tutkusu korku olan, ve ynetenin de ynetilenin de
ayn ekilde ait olduu bir kitleden olutuuna gre, o zaman
bu konsenss nasl retilebilir? Zira bir kitle, bu anlamda, sa
dece onu ynetenler iin deil, kendisi iin bile korkutucu bir
eydir (terrere, nii paveant).
Bu perspektif Spinozaya hem tarihsel koullar hem de ken
di teorisinin iindeki isel zorluklar tarafndan empoze edilmi,
Spinozann kurumlarm ileyi biimlerini detayl bir ekilde
incelemesine yol amtr. Bu kurumlar sadece yasalar (leges)
deildir: Ayn zamanda bir idare ve denetleme, temsil, karar ve
kontrol sistemlerinden oluan devlet aygt (imperium) da bu
kurumlara dhildir. Bylece bunlar bir rejimden baka bir reji

148
S iy a se t ve le tiim

me (monari, niter ya da federal aristokrasi, demokrasi) dei


ecek olan glerin, kamu dairelerinin ve toplumsal koullarn
dalmn ifade eder. Yani snflar olarak grlen ynetenler ve
ynetilenler arasndaki ilikiyi kurumlar organize ederler. Spi-
noza bireylerin son kertede her zaman kendilerini koruma arzu
suyla ve dolaysyla kendileri iin en faydal olan arama isteiy
le motive olduklar fikrini brakmaz. Ancak devletin bamsz
gler temelinde tesis edildii fikrini tamamen terk eder. Baka
bir ekilde ifade edecek olursak, sadece birbirleriyle yan yana
koyulmu olan bireyler arasnda anlamaya varlan bir toplum
sal szleme fikrinde kalan bir doal durum kurgusuna dair her
trl izi uzaklatrr. Zira bireyler bamsz (suijuris) deillerdir,
sadece belli bir lde -az ya da ok- byle olabilirler. Dolay
syla kurumlarm siyaset kuram asndan bir sorun olarak esas
nemi, siyasetin asl maddesinin kitlenin kendisi olmasndan kay
naklanr. Bireyler karlarn kendi kendilerine temsil ettikleri,
yani dndkleri ve harekete getikleri zaman, bunu zaten her
zaman kolektif olan hayali biimlerde (bir grubun umutlarn
ve korkularn tayan yklerle) yaparlar.
O zaman politik bedenin kuruluu, okluun gcnn
(potentia multitudinis), edilgen olan bu gcn, etkin olmaya
meylettii isel bir dnm sreci olarak anlalabilir. Bu et
kinlik hem bir kendi kendini snrlama, hem de bir z rgt
lenmedir. Edilgen kitle kendisinin farknda deildir, dolay
syla talihin etkisi altnda gcn olduundan byk grmek
ve kk grmek arasnda gidip gelir. Bu da tabiiyet ve isyan
arasnda, peygamberlere ve Eyalet tarafndan gnderilen b
yk adam lara ballk ile ynetenlere kar duyulan nefret ara
snda gidip gelmelere yol aar. te yandan etkin kitle, karar
lara ulamalar, bu kararlarn uygulann denetleyebilmeleri
ve etkilerini dzeltebilmeleri, kurumlan tarafndan salanan
bir vatandalar kollektivitesidir. Bu kararlar tarihsel koullara
gre, mlkiyet haklarnn doasna, genel kltrn seviyesine
ve milli geleneklere gre farkl biimler alacaklardr.

149
S p in o z a ve S iy a se t

Kitle tmyle etkin olduunda (yani mkemmel bir ekil


de kurulduunda), o zaman devlet Spinoza iin mutlak gc
-beeri bir anlamda bir eit bengilie 7 yaklaan isel istik
rar- gerekletirmi olur. Ancak bu kavram aka statik bir
durumdan ziyade bir abaya (bir eilime) tekabl eder. te
bu yzden, paradoksal bir ekilde, TP*niri bitirilmemi bir eser
olarak kalmasnn kuramsal bir avantaj vardr: Bizim elimiz
de olan ey bir demokrasi kuram yerine, her rejim iin geerli
olan bir demokratikleme kuramdr. Kullanlan usuller eit
lilik gsterebilir, ancak her zaman ayn olan ve Spinozann
srekli olarak geri dnd temel bir mekanizma vardr. Bu
hem hkmetin eylemlerinin ve kararlarnn sebeplerinin
mmkn olan en byk aklkta olduunu teminat altna al
maya (dolaysyla arcana imperii ya da secret d*Etat8 geleneiyle
tezat oluturmaya) ve vatandalarn kamu meselelerinde kendi
yarglarn kullanmalarn salayarak onlar eitmeye meyledecek
olan bilgi dolamdr. Spinoza gc evreleyen gizliliin, yneti
lenlerin yetersizliklerinin ve iddetlerinin bir sonucu deil, bir se
bebi olduunu gsterir (TP, VII, 27).
Sonu olarak mutlak devlet, ayn zamanda iindeki y
netici snfn srekli olarak geniledii devlettir. Spinoza bu hi
potezi aristokratik rejime zel olarak gnderme yaparak, yne
tici snfn vatandalarn ounluunu oluturmas gerektiini
ileri srme noktasna kadar gelitirir.9 Bu hipotezin doal bir

7 Mehur species aeternitatis veya sub aeternitatis specie forml, Ethica, V,


22. nerme vd.deki nc tr bilgi (tekil eylere dair) tanmnn mer
kezindedir. Bengilik fikri TP, VIII, 3 ve X, 1-2de, Spinoza nn belirsiz bir
zaman sreci iin bir rejimin istikrarn temin edebilecek koullarla u
rat farkl bir balamda tekrar ortaya kar. Bununla birlikte asl mesele
bireyin gc olarak kalr.
8 Secret dEtat fikri ve bunun klasik ncesi g kuramlarndaki ilevi
hakknda, bkz. Michel Senellart, Machiavlisme et raison dEtat. XIIe-XVIIIe
sicle (Paris: Presses Universitaires de France, 1989); Les arts de gouverner.
Du regimen mdival au concept de gouvernement (Paris: Seuil, 1995).
9 Locke un ounluun ynetimi zerine kurulmu olan bir devlet olarak

150
S iy a se t ve le tiim

sonucu vardr: Kurumlar, retecekleri kararlarn btn mev


cut bak alarnn bileimleri zerinde etkin olarak temel
lendirilebilmesi iin mmkn olan en byk fikir eitliliini
salayacak koullar getirmelidir. Bu Spinozann siyasal-dinsel
partilere olan dmanln aklar; kamuoyuyla aralar ak
olduu iin deil, kamuoyunun karmakln, onu nceden
kurulmu kategorilere ynlendirerek azaltan mekanizmalar
olduklar iin. Onlar bylelikle bir btn olarak btn insanla
rn karlarna olacak genel kararlara ulama abasn da anla
mndan saptrrlar. Kitle kendini ne kadar upuygun bir ekilde
bilirse, yani kendisini oluturan farkl tekillikleri ne kadar iyi
bilirse, kendisinden korkmas ihtimali de o denli azalr. Ve bu
nun tersi de geerlidir.

imdi bu argmandan kan be noktann zerinden giderek


bitireyim.

Birinci olarak, Spinozann siyaseti, metafiziinin bizde


yol at tm beklentileri somut terimlerle destekler. Antik
adan bu yana antropoloji, ahlak ve siyaseti yaplandran iki
likler kkten yer deitirmitir. Bunlar arasnda, bireyin mi
yoksa toplumun mu doal olarak deerlendirilmesi gerektii
sorusundan sorumlu olan doa ve kltr (kurumlar, yapay un
surlar) ikilii; bizim birey ve topluma dair hiyerarik vizyonu
muzun temelinde olan ruh ve beden (tinsel ve maddi) ikilii; ve
hepsinin stnde hi kimse gnll olarak ktcl deildir
(Platon) diyen veya insann doal olarak hemcinslerine kar
iyi olduunu dnen (Rousseau) filozoflar ile Machiavelli ve
Hobbes gibi toplumsal iliki anlaylarn insann ktcll
hipotezi zerine ya da en azndan insanlarn karlarnn, on
lar zerlerinde oluturduu hkmn insanlarn sanki birbirle-

cumhuriyet fikri ile Spinoza nn ynetici snfn ounlua dntrlme


si iin snrlayc bir kavram ya da hedef olarak ortaya koyduu demokrasi
kavramn karlatrmak ilgin olurdu.

151
S p in o z a v e S iy a se t

rinden nefret ediyormucasna davranmalarna yol at fikri


zerine kuran filozoflar arasndaki kartln kayna olan
iyilik ve ahlakszlk arasndaki ahlaki ikilik bulunur. Bu zc
alternatiflerin yerine, Spinoza bir arzu ve bunun etkinlik ve
edilgenliin kutupsall etrafnda sralanan eitli biimleri
nin bir analitiini kurar.
ikinci olarak, Spinoza iin doa ayn zamanda tarihtir:
gerekte amasz olan, ama bir sreten, bir dnm hare
ketinden mahrum olmayan (yani hibir zel dnmn asla
garanti edilemez olduu). Site hayatn yaplandran akl ve
tutku arasndaki diyalektiin mmkn olan btn tarihsel
kurulumlarn zmleyerek, insan doasnn kendisini -ve do
laysyla genel olarak doay- bilecek hale geliriz. Ancak siyaset,
tarihsel bilginin mihenk tadr. Dolaysyla eer siyaseti rasyo
nel olarak -matematii bildiimiz gibi rasyonel olarak- bilirsek,
o zaman Tanry da biliriz. Zira Tanr upuygun bir biimde ta
savvur edildiinde, doal glerin okluuyla zdetir.
nc olarak, zgrln doaya eklenmesi ya da gelecek
olan baka bir krallk olarak vaat edilmesine gerek yoktur.
zgrlk elbette ki kstlamaya kardr -kstlama ne kadar
glyse zgrlk o denli azalr- ancak belirlenimcilie ya da
daha ziyade belirlemeye kar deildir. Yani zgrlk, insan
eyleminin nedenlerinin yokluuna dayanmaz. O ne doutan
elde ettiimiz bir haktr, ne de sresiz bir ekilde ertelenen es-
katolojik bir perspektiftir. Zira bizim zgrlememiz her zaman
zaten balamtr. Bu conatusun, etkinliin, edilgenlie baskn
kmasn salayan ey, hareketin kendisidir. Ancak bunun
doal sonucu olarak zgrleme, her zaman iin hl neden
lerimizin bilgisi yoluyla upuygun olarak var olma abasdr.
Eer imgelem pratikte siyasetin alanysa -toplumsal ilikilerin
maddesiyse- ve de kitlelerin umutlar ve korkular - hem
cinslerimiz iin hissettiimiz sevgi ve nefret- kolektif imge
leme isel ise, o zaman devlet bizim zgrlememizin zorun
lu aracdr. Ancak bu sadece onun da kendini zgrletirmek

152
S iy a se t ve le tiim

iin abalamas kouluyla mmkn olur. Sadece srekli olarak


kendi demokratikleme srecini ilerletmeye alan bir devlet,
devleti btn yelerin, ynetilenler gibi ynetenlerin de, or
tak refah neyi gerektiriyorsa, bunu dilesinler ya da dilemesin
ler, yapmalarn salayacak ekilde rgtlenebilir (TP, VI, 3).
Ve bylece yeler birbirleri iin daha faydal olurlar.
Drdnc olarak, ynetenler ile ynetilenler arasndaki
fark, pek ok farkl nedenden tr egemen olan snf ile ege
menlik altndaki snf arasndaki bir farktr. Ancak bu fark,
sonunda adna itaat talep edilen devlet dzeyindeki bir bilgi
tekelinde odaklanr. Bu kendi iindeki ikircikli durum, tersine
dndrlebilir. Zira devletin emniyetsizlii, bireylerin kendile
rinin kim olduunun ve de karlkl bamllklarndan nasl
etkilendiklerinin farknda olmamalarndan kaynaklanr. Teok
ratik devletlerin tarihi, bilgi tekelinin nasl bir cehalet tekeline
dntn gsterir (bunu iinde yaadmz dnemin tek
nokrat devletleri iin de syleyebiliriz). te yandan beraberin
de devletin demokratiklemesini getirecek olan bu yaayan
kurumlar, ayn zamanda bilgiyi elde edilebilir klan kumrular
dr ve bylece bilginin gerekten bilgi olarak tesis edilmesinin
koullardr. Dolaysyla bunlar sadece bilginin ya da bilgeliin
dsal bir koulu deil, ikin bir kouludur. Bu adan bakld
nda hem bilgelerin, hem de filozof-krallarn zerklii eit de
recede samadr.
Beinci olarak, siyasal iletiim sorunu, Spinoza tarafndan
tartld biimiyle, bizim Antik adan gnmze kadar si
yaset felsefesi tarafndan anlald ekliyle -yani bir kken ya
da bir temel sorunu olarak- bireycilik ve organikilik (ya da kor-
poratizm) arasndaki alternatifin tesine gememize izin verir.
Bununla beraber Spinoza iin mesele hl balangta verilenin
birey mi (bir arketip ya da insanln rastgele bir rnei olarak
tasavvur edilen niteliksiz bir insan), yoksa Aristotelesin ve
skolastiklerin toplumsal hayvan m, August Comteun (bire
yin sadece bir soyutlama olduu) byk varl m olduudur.

153
S p in o z a ve S iy a se t

Grm olduumuz gibi Spinoza iin birey kavram tamamen


merkezidir, ancak birok farkl anlama sahiptir. Birey ne
sonsuz bir modele gre Tanr tarafndan yaratlmtr, ne de
doa tarafndan bir eit hammadde olarak getirilmitir. Birey
bir yapdr. Bu yap, bireyin kendisi tarafndan kendi yaam
biimi nin belirli koullar iinde gerekletirilen bir abann
(conatus) sonucudur. Ve bu yaam biimi dier bireylerle verili
bir iletiim rejiminden (duygusal, ekonomik ya da entelektel)
baka bir ey deildir. Farkl iletiim rejimleri kolektif bir aba
nn -iletiim biimini dntrme, zdeleme ilikilerinden
(yani fikir ve duygu ortakl [communion] tarzndan) mallarn
ve bilginin mbadelesi zerinde temellenen ilikilere doru
hareket etme abasnn- iyi sonu verdii bir dizi oluturur
lar. Siyasal devletin kendisi, esasen byle bir rejimdir. Ancak
Spinozann devlet tanm, hl kat bir biimde gereki olsa
da, modern dnemde (yani burjuva ulus devleti dneminde) o
isimle gndermede bulunulan yasal ve idari biimden ak bir
ekilde daha genitir. Dolaysyla bu tanm en azndan teoride,
mevcut biimden farkl tarihsel devlet biimlerini tasavvur et
memize yardm eder. Ve ayn zamanda bu yeni biimlerin yara
tlabilecei nihai mekanizmay, bilginin demokratiklemesini
bizim iin tehis eder.

154
Kronoloji

1536 Calvin, L'Institution de la religion chrtienne i (Hristiyan


Dininin Kurumlan) yaymlar.
1565 Geuzen syan.
1568 spanyol Hollandasmda bam szlk savann patlak
vermesi (Seksen Yl Savalar).
1579 Utrecht Birlii: Birleik Eyaletlerin kurulmas.
1594 Socinusun sa zerine olan kitab De Christo
Servatore nin yaymlanmas.
1600 (e doru) Espinoza ailesin in nce P ortekizden
N an tesa, ardn dan da A m sterdam a g etm esi.
1602 Birleik Dou Hindistan irketi nin kurulmas.
1603 Arminius, Gom arusun da ders verdii Leiden deki
teoloji fakltesine atanr ve ikisinin hogr ve zgr
irade zerine tartm alar younlar.
1609 Amsterdam Bankasnn kurulmas.
1610 Arminius un rencisi ve Oldenbarneveltin
danman olan Uytenbogaert Rem ontrantlarm
manifestosunu yazar.
1614 Hugh de Groot De Imperio Summarum Potestarum
Circa Sacra (Egemenin Dini Meselelerdeki Gcne
Dair) isimli eserini yazmaya balar (eser Grootun
lmnden sonra, 1647de yaymlanmtr).
1619 Dort Sinodunun Arminiusuluu knamas;
Oldenbarneveltin idam edilmesi; Kollejiant
mezhebinin kurulmas. Ayn zam anda Otuz Yl
Savalar da balam tr (Descartes, Maurice de
Nassaunun ordusuna gnll olarak katlr).

15 5
S p in o z a ve S iy a se t

1621 Hollanda'da sava yeniden patlak verir.


1628 Descartes Hollanda'ya yerleir.
16 32 Baruch dEspinozann Amsterdamda doumu.
1633 Galileo'nun Roma'da kesin hkm ile mahkm
edilmesi. Descartes, Trait du monde (Dnya) isimli
eserini son anda yaymlamaktan vazgeer.
1638 Galileo'nun, gizlice Amsterdam'a getirilen ki Yeni
Bilime Dair Sylem isimli eserinin Louis Elzevirs
tarafndan Leiden'de yaymlanmas; Amsterdam'da
byk Portekiz sinagogunun kurulmas. Spinoza
haham okulunda rencidir.
1639 Liberten kuramc Naud, Machiavelli'den
esinlenerek yazd Considrations politiques sur les
coups d'Etat (Darbeler zerine Siyasal Deerlendirmeler)
isimli eserini yaymlar.
1639-40 skoya'daki Piskoposlar Sava.
1640 ngiliz Savann balamas.
1641 Descartes'n MetafizikMeditasy onlar ve Jansenius'un
Augustinus*u yaymlanr.
1642 Hobbes, De Cive (Vatanda zerine Risale) isimli eserini
yaymlar.
1644 Milton basn zgrl manifestosu olan
Areopagitica*y yaymlar.
1645 Herbert de Cherbury De Religione Laid ve De Causis
Errorumn yaymlar. Bunlar 1663'te De Religione
Gentilium izleyecektir.
1648 Mnster Bar Anlamas: Birleik Eyaletler'in kesin
olarak bamszl; Fransa'da (1653'e kadar srecek
olan) Fronde'un balangc.
1649 ngiltere Kral I. Charles'n idam edilmesi.
1650 Orange ailesinden IL William'in baarsz darbe
giriimi; II. William kasmda lr ve olu, gelecein
III. William'i bir hafta sonra dnyaya gelir; Johan de
Witt, Hollanda Ba cra Kuvveti Reisi olur.

156
K ro n o lo ji

1651 Cromwell Cumhuriyetinin Deniz Ulam Yasas


yrrle girer; Hobbes Leviathan yaymlar.
1654 Hollandada Stathouderlk mevkiinin kaldrlmas.
1656 Spinoza Amsterdamdaki Yahudi cemiyetinden
kovulur. Eski bir Cizvit olan Van der Endenin
okulunda Latin dilleri, bilim ve felsefe alr.
1660 Ingilterede Stuart Hanedannn restorasyon
dneminin balamas. Spinoza Amsterdam
terk etmek zorunda kalr. Rijnsburg
Kollejiantlar ile yaamaya balar ve
tamamlayamad Tractatus de Intellectus
Emandatione (Anlan yiletirilm esi zerine)
zerinde alr (bu eser 1677de yaymlanmtr).
1661 XIV. Louis nin ahsi hkmdarlnn balamas.
1662 Oldenburg un sekreteri olduu, Boyle ve Newtonun
yelerinden olduu Kraliyet Cemiyeti nin kuruluu.
1663 Spinoza Voorburga yerleir. Burada, ekinde
Metafizik Dnceler97in bulunduu Descartes
Felsefesinin lkeleri adl eserini yaymlar.
1665 ikinci Ingiliz-Hollanda savann balamas.
1668 Spinozann mezi olan Adriaan Koerbaghn
mahkmiyeti.
1670 Spinoza isimsiz olarak Tractatus Thelogico
Politicus9u yaymlar; ayn yl, Pascaln Penses
(Dnceler) adl eseri, yazarn lmnden sonra
Fransada yaymlanr.
16 71 Spinoza Laheye tanr; muhtemelen J. de
Wittin talebiyle TTP9nin Hollandacaya
evrilmesini durdurur (bkz. Spinozann XLIV
numaral mektubu).
1672 XIV. Louis Hollanday igal eder; Witt kardeler
kalabalk tarafndan lin edilirler; III. William
Stathouder olur.
16 73 Spinoza Heidelbergdeki felsefe krssn

157
S p in o z a ve S iy a se t

reddeder; Cond prensinin kampn ziyaret


etmesi iin bir davet alr. Huygens, Horologium
oscilatorium adl, sarka teorisi ve kronometre yapm
zerine olan eserini yaymlar.
1674 Hollanda Eyaletleri, TTPyi dier sapkn ya da
ateist eserlerle beraber itham eder. Malebranche,
Spinozac savlar iermekle sulanan, Recherche de la
vrit (Hakikatin Aratrlmas) isimli eserinin birinci
cildini yaymlar.
16 75 Spinoza Ethicay tamamlar ancak
yaymlamaktan vazgeer ve Tractatus Politicus *u
yazmaya balar.
1676 Leibniz Spinozay ziyaret eder. Lahey Sinodu
TTP nin yazar hakknda takip karar alr.
16 7 7 Spinozann lm. Arkadalar sonraki yl
ithamlarla karlaacak olan Opera Posthumay
(lmnden Sonraki Yaptlar) yaymlar.
1681 Bossuet, Politique tire deVEcriture sainte (Kutsal
Kitaptan karlan Siyaset) isimli eseri yazar,
Discours sur Vhistoire universellei (Evrensel Tarih zerine
Sylem) yaymlar ve Richard Simonun, yntemi
TTP ninkini hatrlatan, Histoire critique du Vieux
Testament (Eski Ahitfin Eletirel Tarihi) isimli eserini
yasaklatr.
1685 Nantes Ferman nn XIV. Louis tarafndan
feshedilmesi.
1687 Newton (birliki teolojiden etkilenerek ) Philosophice
Naturalis PrincipiaMathematicay (Doa Felsefesinin
Matematiksel lkeleri) yaymlar.
1688 Glorious Devrimi: III. William ngiltere Kral olur.
1689 Locke A Letter Concerning Tolerance\ (Hogr zerine
Bir Mektup) ve 1690 ylnda da Two Treatises of
Goverment (Hkmet zerine ki Risale) isimli eserini
yaymlar.

158
K ro n o lo ji

1697 Bayle, Dictionnaire historique et critique'te (Tarihsel


ve Eletirel Szlk) Spinozay artc biimde erdemli
olan sistematik bir ateist olarak tanmlar.
1710 Leibniz, Spinozaya dolayl bir cevap niteliinde olan,
Teodise'y yaymlar.

159
K aynaka*

Spinozanm yaam zerine

Maalesef hu muhteem Almanca biyografinin Franszca ve ngilizce


evirisi bulunmuyor:
- Theun de Vries, Spinoza in Selbstzeugnissen und Bilddokumen
ten [Otobiyografik ve Resimli Belgelerde Spinoza] (Hamburg:
Rowohlt Taschenbuch, 1970).

Spinozacla g iri

Benim benimsediimden farkl bir perspektife sahip iki ksa eser:


- Pierre-Franois Moreau, Spinoza (Paris: Editions du Seuil,
Ecrivains de toujours, 1975).

* Buradaki kaynaka, Franszca ve (yine Balibarn kaleminden km


olan) ngilizce versiyonlar birletirilerek hazrlanmtr. Eserlerin,
varsa yeni basklarn vermeye altk. Bununla birlikte, Spinoza ve
Siyasetin basld yl olan 1985ten bu yana (3. ve son bask ise yine PUF
tarafndan 1996 ylnda yapld) geen yirmi be ylda (2010), Spinoza
dncesine artan ilgiyle de birlikte, birok dilden gelen katklarla ol
duka geni bir Spinoza literatr olumutur. Spinozann felsefesi ve
dier dnrlerle ilikisi zerine her lkede ve (Trke dhil) her dil
de yazlm olan eserler, Manfred Waltherin kurucusu olduu Spinoza-
Gesellschaftn sorumluluundaki Spinoza Online Bibliographyden ta
kip edilebilir: http://www.spinoza-bibliografie.de/. Bu bibliyografinin
Trke blmnn editrln ise Birden Gngren ve Reyda Ergn
stlenmitir. Buna ek olarak da 1978den 2001e kadar yazlm eser
leri kapsayan Index du Bulletin Bibliographie Spinozistee bavurulabilir:
http://cerphi.net/bbs/bbs.htm. Burada Trkiyeli okurlara gncel bir
Spinoza bibliyografisi sunmak adna Balibarn artk tarihi bir deeri
olan yorumlu Kaynakasna ekler yapmak yerine, bu web sitelerine
gnderme yapmann daha yerinde olacan dndk, (y.n.)

161
S p in o z a ve S iy a se t

- Gilles Deleuze, Spinoza. Philosophie pratique (Paris: Editions


du Minuit, 2003) [Spinoza, Pratik Felsefe, ev. Ulus Baker (s
tanbul: Norgunk, 2005)].

Tarihsel durum zerine

- Fernand Braudel, Civilisation matrielle, Economie et Capitalis


me (XVe-XVIIIe sicle), c. 3, Le temps du monde (Paris: Livre de
Poche, 1993), zellikle 3. blm [Maddi Uygarlk, Ekonomi ve
Kapitalizm (XV.-XVIII. Yzyllar). Dnyann Zaman, 3. cilt, ev.
M. Ali Klbay (stanbul: mge, 1993)].

Olduka tartlm olan ve ksmen Meinsmannkiyle elien bir


bak asna sahip olan Francsnin incelemesi, Spinozann, lkesi
nin politik konjonktryle olan balar zerine kamlayc sorular
kayna olarak yerini koruyor:
- Madeleine Francs, Spinoza dans les pays nerlandais de la
seconde moiti du XVIIe sicle [XVII. Yzyln kinci Yarsnn
Hollanda'snda Spinoza] (Paris: Alcan, 1937).

On yedinci yzyl Hollanda tarihi zerine bilgilerini tazelemek iste


yenler, ncelikle ayn dnemde ngilterenin durumunu da inceleme
avantaj sunan Jeanninin eserine bavurabilirler:
- Pierre Jeannin, VEurope du Nord-Ouest et du Nord aux XVIIe
etXVIIIe sicle [XVII. ve XVIII. Yzyllarda Kuzeybat ve Kuzey
Avrupa] (Paris: PUF, Nouvelle Clio, 1969).

On yedinci yzyldaki ve zellikle Hollanda daki muhalif dini ve


mistik akmlara dair heyecan verici bir yorum ve kapsayc bir al
ma iin:
- Leszek Kolakowski, Swiadomosc religijiana i wizz koscielna
(Varova, 1965). Bu seminer almasnn Franszcas iin:
Chrtiens sans Eglise [Kilisesiz Hristiyanlar] (Paris: Gallimard,
1987).

1 62
K aynaka

Tam anlamyla siyasal grnmle ilgili olarak:


- Robert Mandrou, VEurope absolutiste, Raison et Raison
d'Etat, 1649-1775 [Mutlakyeti Avrupa, Akl ve Hikmet-i
Hkmet] (Paris: Fayard, 1977).

Bu balamda Machiavelligeleneinin takipileri zerine,


Meinecke'nin klasiklemi eserine baklabilir. Eserin bir blm
Grotius, Hobbes ve Spinoza ya ayrlmtr:
- Friedrich Meinecke, The Doctrine of Raison d'Etat and its Place
in Modern History [Hikmet-i Hkmet Fikrinin Modern Tarih
teki Yeri], ev. Douglas Scott, (Transaction, 1997).

Spinoza'nn yaam, tarihsel ortam ve temasa getii ideolojik


gelenekler hakknda bilgi edinmek isteyenlerin yararlanabilecei,
Franszca basks Fransz ve HollandalI aratrmaclardan olu
an bir ekip tarafndan zenginletirilerek yaymlanan ei bulun
maz bir kaynak. Eserde olduka canl bir anlat dilinin yan sra,
Spinoza'nn Amsterdam'daki Yahudi topluluu ve ikinci Reform
akmlaryla (Socinusular, Kollejiantlar, Binylclar vs.) olan iliki
leri zerine detayl notlar bulunuyor:
- K. O. Meinsma, Spinoza en zijn kring (Lahey, 1896). Franszcas
iin: Spinoza et son cercle [Spinoza ve evresi] (Paris: Vrin, 2006).

Bir btn olarak iyi bir serimlemeye sahip olan Mugnier-Pollet'nin


eseri, zellikle de Spinoza'nn metinlerinin aklanmas bakmndan
Birleik Eyaletler'deki teolojik ve siyasi atmalara ve bunlarn n
cellerine dair sunduu olduka anlalr zetler bakmndan deerli:
- L. Mugnier-Pollet, La philosophie politique de Spinoza
[Spinoza'nn Siyaset Felsefesi] (Paris: Vrin, 1976).

Arminiusular ve Gomarusular arasndaki atmaya dair detayl


bir anlatm iin:
- Douglas Nobbs, Theocracy and Toleration [Teokrasi ve Tole
rans] (Cambridge: Cambridge UP, 1938).

163
S p in o z a ve S iy a se t

Regentlerin dnce ve eylemleri gibi nemli bir soru iin:


- Herbert H. Rowen, John de Witt, Grand Pensionary of Holland,
1625-1672 [Johan de Witt, Hollanda Ba cra Kuvveti Reisi]
(Princeton, N. J.: Princeton UP, 1978).

Vernire kitabnda Spinozacln, zellikle de TTPYzn, dneminde


uyandrd derin yanky ele alyor:
- Paul Vernire, Spinoza et la pense franaise avant la Rvolution
[Spinoza ve Devrimden nceki Fransz Dncesi], 2. bask
(Paris: PUF, 1982).

Wallerstein, Birleik Eyaletler in byk g oyunlarndaki yerini


analiz ediyor:
- Immanuel Wallerstein, Modern World System: Mercantilism
and the Consolidation of the European World Economy, 1600-1750,
2. cilt (Londra ve New York: Academic Press, 1980), zellikle 2.
blm [Modern Dnya Sistemi, 2. cilt, Avrupa Dnya Ekonomisi
nin Pekitirilmesi ve Merkantilizm, 1600-1750, ev. Latif Boyac
(stanbul: Bak, 2005)].

Spinoza ve Siyaset

Spinozann felsefesini ele alrken, analizlerinde siyasi ve teolojik


sorulara nemli ve merkezi bir yer veren ve kendi fikirlerimi olutu
rurken bana ilham veren eserler ve eletirel derlemeler:

Sondan, 16. blmden itibaren CEtik Dnya Vizyonu) okumaya


balamann mmkn olduu hacimli ve zor bir kitap:
- Gilles Deleuze, Spinoza et le problme de Vexpression [Spinoza
ve fade Problemi] (Paris: Minuit, 1969).

Mokluk kavramn, diyalektik gelenein karsna kard Spino-


zac metafiziin barna yerletirerek, tm okumalarmz yenile
yen bir alma iin:

164
K ay n aka

- Antonio Negri, Lanomalia selvaggia. Sagio su potere e potenza


in Baruch Spinoza (Milano: Feltrinelli, 1981) [Yaban Kuraldlk:
Spinoza Metafiziinin ve Siyasetinin Gc, ev. Eylem Canaslan
(stanbul: Otonom, 2005)].

Spinoza ya gre imgesel olann toplumsal dinamiklerini ve ilevle


rini, Freudun grleriyle de karlatrarak tam bir yetkinlikle ele
alan tek eser:
- Michle Bertnard, Spinoza et Vimaginaire [Spinoza ve mgesel
Olan] (Paris: PUF, 1983).

Konformist olmayan tam bir ilahiyat bak as iin:


- Stanislas Breton, Spinoza, Thologie et politique [Spinoza, Teo
loji ve Siyaset] (Paris: Descle, 1989).

Matheron, Spinozanin siyaset felsefesini, onun sisteminin ilkele


rinden, bireyin bak as ile Devletin bak as arasndaki kore
lasyonu ortaya koyarak, artc bir kesinlikle kartyor. Bir giri
olarak, bu kitapta tam tersi bir sray takip etme riskini stlendim:
- Alexandre Matheron, Individu et communaut chez Spinoza
[Spinoza da Birey ve Topluluk] (Paris: Minuit, 1969); Le Christ
et le salut des ignorants chez Spinoza [Spinoza da sa ve Cahille
rin Kurtuluu] (Paris: Aubier-Montaigne, 1971).

TTP yi ubir zgrleme felsefesi manifestosu olarak ele alan ve dini


ideolojinin somut analizine dayanan bir alma:
- Andr Tosel, Spinoza ou le crpuscule de la servitude [Spinoza
ya da Kleliin Alacakaranl] (Paris: Aubier-Montaigne,
1984).

Tarihsel eletiri ile kutsal metin yorumu arasndaki ilikiler zerine,


ayn zamanda felsefeye giri niteliinde kanlmaz bir alma iin:
- Sylvain Zac, Spinoza et Vinterprtation de Vcriture [Spinoza
ve Kutsal Kitaplarn Yorumlanmas] (Paris: PUF, 1965).

165
S p in o z a ve S iy a se t

Bamsz da okunabilecek makaleler derlemesi, TTP'deki brani


Devleti modelinin mkemmel bir analizi iin:
- Sylvain Zac, Philosophie, thologie, politique dans Vuvre de
Spinoza [Spinozanin Eserlerinde Felsefe, Teoloji ve Siyaset]
(Paris: Vrin, 1979).

Baz makaleler

- Madeleine Francs, La morale de Spinoza et la doctrine cal-


vinienne de la prdestination [Spinozanin Ahlak ve Kalvenci
lahi Takdir retisi], Revue d'histoire et de philosophie religieu
ses, 1933, no: 4-5.

- Alexandre Matheron, Politique et religion chez Hobbes et


Spinoza [Hobbes ve Spinoza da Siyaset ve Din], CERM, Phi
losophie et religion, Editions sociales, 1974; Femmes et servi
teurs dans la dmocratie spinoziste [Spinozac Demokraside
Kadnlar ve Hizmetkrlar] Revue philosophique, 1977, no: 2-3.
(Yeni basm: Anthropologie et politique au XVIIe sicle {Etudes sur
Spinoza} iinde, Vrin, 1986). Bu baskda ayn zamanda Spi
noza et la dcomposition de la politique thomiste [Thomasi
Siyasetin zl] makalesi bulunmakta.

- Emilia Giancotti-Boscherini, Libert, dmocratie et


rvolution chez Spinoza [Spinozada zgrlk, Demokrasi
ve Devrim] Tijdschrift voor de Studie van de Verlichting, 1978,
no:l-4; Ralisme et utopie: limites des liberts politiques
et perspective de libration dans la philosophie politique de
Spinoza [Realizm ve topya: Spinozanin Siyaset Felsefesin
de Siyasi zgrlklerin Snrlar ve zgrleme Perspektifi],
Spinoza's Political and Theological Thought, ed. C. De Deugd
(Amsterdam: North Holland, 1984).

- Pierre-Franois Moreau, La notion d'imperium dans le Trait

166
K ayn aka

politique * [TP*de Imperium kavram], Actes du Colloque dUrbino,


Spinoza nel 350Anniversario della nascita (Napoli: Bibliopolis,
1985); Politiques du langage (sur Hobbes et Spinoza) [(Hob
bes ve Spinoza zerine) Dil Politikalar] Revue philosophique,
1985, no: 2.

- tienne Balibar, Spinozalanti-Orwell. La crainte des mas


ses, [Spinoza, Orwell kart. Kitlelerin Korkusu], Les Temps
modernes, Eyll 1985; Spinoza, politique et communication,
Cahiers philosophiques, no: 39, Haziran 1989.

- Studia Spinozana mn birinci cildindeki (Walther & Walther


Verlag, Ailing, drdnc ciltten itibaren ise Knigshausen &
Neumann, Wrzburg, RFA) Almanca, ngilizce, Franszca ve
talyanca tm makaleler, Spinozann siyaset felsefesine ay
rlmtr. nc cilt (1987) ise Spinoza ve Hobbes baln
tar.

- L'Association des Amis de Spinoza [Spinoza Dostlar Top


luluu], sreli yayn olarak Bulletin i ve Editions Rpliqueten
Cahiers Spinozay (6 cilt) yaymlamaktadr.

Dier almalar

- Edwin Curley, Behind the Geometrical Method: A Reading of


Spinozas Ethics [Geometrik Metodun Ardnda: Spinozann
Etiket'snn Bir Okumas] (Princeton, N. J.: Princeton UP,
1988).

- Douglas J. Den Uyl, Power; State and Freedom. An Interpretati


on of Spinozas Political Philosophy [ktidar, Devlet ve zgrlk:
Spinozann Siyaset Felsefesinin Bir Yorumu] (Assen: Van Gor-
cum, 1983).

167
S p in o z a ve S iy a se t

- C. De Deugd (ed.), Spinozas Political and Theological Thought


[Spinozanin Siyasi ve Teolojik Dncesi] (Amsterdam ve New
York: North Holland, 1984).

- Richard H. Popkin, The History of Scepticism from Erasmus to


Spinoza [Erasmustan Spinoza ya Septisizmin Tarihi], gzden
geirilmi ve aklamal bask (New York: Oxford University
Press, 2003).

- Leo Strauss, Spinozas Critique of Religion [Spinoza run Din


Eletirisi], ev. E. M. Sinclair (Chicago: University Of Chicago
Press, 1997).

168
81, 83-84, 88, 92,105-
Dizin 117.155 06,109,113,
bar, uyum 2,12, 118,129-30,
21, 35, 51- 132-33,135,
52, 74, 77, 137.140,
A 142,144,
86, 98,100-
adalet, adil, adaletsiz 01,104-07, 146,150-51,
17, 28-29, 119.156 153-54
37, 44, 46, batl itikat 29, 65,
56, 62, 64, 92,121-22 c-
80,102,140, beden 28, 46, 59, cahil (ler), cahillik
143 74, 84-87, 28, 91,118,
ahlak 35, 45, 83, 89, 92-95, 121,165
104,106, 112-14,118- aba (conatus) 100,
137,151 20,122,125, 105,108,
akd (ratio) 9,16, 132- 33,135, 110,120,
22, 42, 49, 144-46,149, 150,152,
50, 83,100- 151 154
01,104-07, belirlilik ve belirsizlik atma 16, 34, 44,
116,119-21, 30,115 119,122,
136,141, benzerlik, benzer 130.141,
152 (quod simile) 145
aristokrasi 33, 76, 18, 34, 52, eliki 11-12, 33,
78, 84, 94, 53, 86,109, 45, 61, 66,
96,144,147, 119,138-39 130,145
149 kar 9, 33, 45, 48,
arzu (cupiditas, bilgi 16, 21, 30, 57- 56, 62, 71,
appetitus) 58, 77,115, 78, 85, 87,
99-100,104, 118,120-22, 89, 91, 94,
109-10,114- 125-26,128, 104,118,
15,131-34, 133- 37,150, 120-21,129,
137-38,152 153,163 147, 150
birey, bireysellik okluk, kitle,
B (individuum, halk, avam
umisquisque) (mukiLudo,
bamllk ve
39, 45, 48, plcbs, vulgus)
bamszlk
67-68, 74, 23-24, 33-
24, 32, 33,
81, 84-85,

169
35, 41, 51, neden (casua 60, 62-63,
56, 64, 78, externa) 87, 78, 91, 98,
84, 89-90, 106-09,133, 111 , 120 ,
93-95,110, 136 127,135-36,
112,119, din 19-20, 22-24, 145,154-55
120-21,131, 29, 32, 34- duygu (affectus)
143,146, 35, 37, 47, 98-101,120,
148-49 55, 61-65, 135,154
68, 70, 72, drstlk (fdes)
D 104,137, 45, 73,116
dalgalanma 57, 92 142-43 dman ve yabanc
Deleuze, Gilles 8, dindarlk ve (hostis) 40,
125,162, dinsizlik 45, 64, 66, 89-91
164,177-78 64-65,139 dnce, fikir,
demokrasi 16, 37, doa 16, 21-22, 27, yarg (opinio,
41, 49, 50- 40, 45, 54, judicium,
51, 76, 96, 63, 79, 81, consilium)
142-45,149- 86, 90, 98- 14, 20, 24,
51 99,105,109, 38, 42, 44,
Descartes, Ren 111, 113, 47, 49. 53,
13, 20-22, 118,124, 66, 68, 70,
37,112,124, 144,151-52, 72-73, 77,
154 79, 84, 86,
128,132,
155-57 doal durum (status 96,108-09,
devlet (respublica, naturalis/ 113-136,
imperium, Naturae) 50, 142,147,
civitas) 29, 58, 81, 88, 151,154,
34, 45-46, 101,119, 164
48-49, 51, 131,149
doal hak (Jus E-F
62-63, 69,
73-75, 84, Naturae/ emir (imperium,
86, 88, 101, naturale) 35, mandatum)
111-12,146, 49, 54, 69,
29, 49, 60,
148,168 75,101,128,
64, 68
devrim (1er) 32, 53, 130-31
Erasmus 34,168
146 doru 17, 20-21,
erdem 11, 28, 37,
d neden, dsal 33, 35, 38,
45, 47, 59-
44, 54, 58,

170
60, 68, 73, 51, 53, 58, 134-35
89, 91,100- 60-61, 63, herkesin doal
01,104,116, 67-68, 73, (ingenium)
159 77, 82, 84- 22, 45, 46,
eitlik 9, 37, 40, 85, 88, 92, 55, 68, 78,
67, 82, 93- 95,105,110, 87,100-01,
96,130,143, 116-17,122, 109,137
145 127- 29 131,
etkinlik, edilgenlik 133,139-40, Hristiyanlk 59, 64
(agere/pati) 143.146 hrs 56,120
113,133-34, g (potentia) 22, Hobbes, Thomas 9,
149,152 28, 29, 31, 35, 72-76,
evrensel 16,18, 22, 33, 39, 47- 85, 90, 99,
27-28, 35, 48, 52-53, 128-31,140,
48, 50, 58- 69, 77, 79- 151,156-57,
59, 61, 68, 83, 85, 83, 163, 166-67
80,116,137, 90, 92,113- hkmdar ve tebaa
139,143 14,117,119, (s umma
eylem(ler), 122,139, potestas/
edim (ler) 145,149-50, subditus) 29,
(actio, facta) 164,177 51, 93,129-
30, 43, 44, gszlk 30
62, 91,114, (iimpotentia)
116,134, 40, 88, 107
147 gvenlik 28, 30, ikin neden (casua
felsefe 12,17-21, 84,130,137, inmanens)
23, 97,122- 146 121,141
25,128,133, isel din, dsal din
136,157, II
34-35, 47,
177 hak (jus) 35, 42, 62,143
44, 47, 49, ikirciklilik 56, 66,
G
53-54, 56, 109-10,114-
gerek, gereklik 69, 73-76, 15,138,140,
16-17, 20- 78-83,125, 153
23, 26, 30, 128- 31,133, iktidar (poLcstas,
32, 36, 38, 145.147 imperium)
40, 48, 50- haz ve ac 71, 100, 16, 29, 47,

17 1
51, 64, 72, ohtemperantia) 122.144,
111 23-24, 28, 148-51
iletiim 9, 58, 97, 31, 34-36, kilise(ler) 35-36,
118-23,126, 43, 46, 51, 43, 46-47
134,153-54 53, 62-63, korku ve umut 57,
imgelem 8, 24, 30, 65, 67, 83, 65, 82,108,
45, 55, 59, 97,102,111- 110,114-16,
105,114-15, 12,114-18, 118-19,135,
117- 18,121, 120-21,132, 143.148
136-40,142, 140,153 koruma, korunma
144,152 iyi ve kt 11-12, 53, 57, 83-
inan (fdes) 9,16, 16, 21, 24- 84,102,105,
25-26, 47, 26, 28, 42, 107,117,
62, 68, 72, 45, 49, 50, 131-33,137,
116.133, 53, 56, 62, 140.149
148 71, 73, 76, kurgu 27-28, 31,
insan doas 73-74, 86-88, 91, 58
97-98,104- 100-02,104, kurtulu 24-26, 28,
06,141 110-11,115, 36, 60, 62,
insan(lar), insanlk 119-20,125, 65, 74, 89,
25, 27, 31, 127,132, 93,116,121,
39, 45, 47, 137,140-41, 143
49, 51, 57- 146,151, kurum (lar) 56-57,
59, 64, 67, 154,163 65, 80, 89,
71, 74, 80- 95-96, 99,
82, 85,100- K 111.144,
01,104-05, 148-49,151,
kalp (animus) 32,
107-08,111- 153
53, 60-61,
12,114,116,
68, 73,109
118- 19,122, M-N
Kant, Immanuel
127.134, monari, monarsik
98,128,137
136-38,140, karar (decretum), 16-17, 31,
142,146 karar verme 33, 41, 63,
isyan ve i sava 72, 76, 78,
25, 42-43,
16, 34, 45, 96,143-44,
47, 49, 62-
130,142, 63, 78, 88, 147.149
149
91-96,115, mutlak,
itaat (ohedientia,

172
mutlakyetilik P-R 147
36, 47, 52- szleme 50, 63,
53,73-77, parti(ler) 17, 34, 74-75,116,
79, 81, 86- 57, 72, 95 144,146-49
87, 90, 92, politik beden 74, iddet 48, 52, 89,
104,114-15, 89,120,122, 98,129,148
117.126, 144.149
133,143, pratik (praxis) 28, T
50-53, 66,
145-46,150 Tanr 11,16, 23,
71-72, 81,
natralizm, 25-31, 36,
116,121-22,
natralist 44-45, 47,
127-28,135,
35, 54,125 52, 58-59,
146
ruh (mens) 84, 95, 62-68, 79,
o - 80-81, 85,
108,112-14,
ortak kavramlar 125,131-32, 100-01,104-
47,118,122, 151 05,114-15,
126 124-25,132,
zel ve kamussal s- 139,143,
35, 43-44, 152,154
sevgi ve nefret 42, tarih 25, 41, 46,
55, 58-59,
45, 57, 66- 54-57, 61,
73, 75, 94,
67,100-01, 63, 70, 87,
104.127,
107-11,114- 98,147
130-31,135,
16,118,135, tekillik, tekil(ler)
141-42,146,
138-39,140, 12, 55, 64,
150,152
149,152 77,104,106,
zgr irade 25-27,
snf 18, 33, 72, 78, 121,127,
30, 35
89, 96,139, 133,141,
zgrlk,
153 150
zgrleme
snr, snrlama 8, teoloji, teolojik
9,17-18,
21, 47-48, 19-25, 28,
37, 40-41,
65, 81, 90, 31,34-37,
43, 47, 61,
119.149 39-40, 64,
72, 74-76,
son, sonluluk 81, 66, 110,115,
83, 91,112,
133 124,139,
116-17,122,
sz (ler) (dictum) 142-43,148,
126,144-46,
42-43, 58, 155,158,
152,165
60, 63,114,

173
163-64 62, 71, 78,
toplum, site, sivil 85, 87, 89,
toplum 91, 94.104-
(societas, 05,110,118,
civitas, status 120-21,129,
civilis) 37, 138,141,
86-87, 98, 147,150
101,105, yasa (Jex, bazen
111,116, jura) 28, 58,
119,122, 60, 64, 66,
139,146 74,101-02,
toplumsal ilikiler 112,114-16,
99,133 120,130,
toplumsal szleme 137,139
43, 50, 74- yaam 28, 36, 40,
75,112,144, 57, 72, 82,
147,149 86,101,107,
tutku(lar) (passio, 116,122,
affectus) 9, 134,136,
12, 57, 78, 154
83, 99,105- ykmllk 67, 74,
09,135-36, 82
141,148, zihin (cogitatio) 12,
152 127
zorunluluk 17, 28,
u-v 53, 85, 106,
ulus, ulusal 18, 32- 115,128
33,36,78,
139,154
vahiy 21, 63
vatanda 9, 42, 51,
64, 68, 78,
94,109,148
Y-Z
yarar, kar 9, 19,
31, 33, 45-
46, 48, 56,

174
"Spinoza'nn dncesinin en zgn ynlerinden biri, eskiden
bilginin farkl alanlar arasnda var olan ayrlklar ve hiyerarik
dzeni ortadan kaldrm olmasdr. Bunu yaparken onun
felsefeye yaklam tamamen yeniydi ve bu yaklam bugne
kadar sadece birka taraftar bulabilmitir. Spinoza'nn eseri bir
yandan metafizik (ya da ontoloji), dier yandan da "birincil"
felsefenin "ikincil" uygulamalar olarak grlen siyaset ya da
etik alanlarna blnmemitir. Onun metafizii en bandan
beri bir praxis, bir aktivite felsefesidir. Onun siyaseti ise bir
felsefedir, zira insan doasnn eyleme getii ve zgrl
salamak iin abalad deneyim alann kurar. Sklkla yanl
anlalm olan bu nokta zerinde srar etmek gerekir.
Spinoza'nn yaptlar ok byk sklkla ikiye ayrlmtr:
"Metafizikiler", Platon'dan Descartes, Kant ve Hegel'e kadar
uzanan byk ontolojiler ve bilgi kuramlar dizisi iine
koyduklar Etika ile megul olmular, buna mukabil "siyaset
bilimcileri" ise, Locke, Hobbes, Grotius ve Rousseau'nun
yaptlaryla beraber klasik doal hak ve devlet kuramlar snfna
soktuklar Tractatus Theologico-Politicus ve Tractatus Politicus
zerine younlamlardr. Sonu olarak Etika'nn merkezinde
bir toplumculluk zmlemesi olduu gerei byk lde
incelenmeden kalmtr. Oysa ki bu zmleme olmakszn
Spinoza'nn hak ve devlet tanmlar anlalmaz olacaktr."

itonon
www.otonomyayincilik.com
9 iletisim@otonomyayincilik.com

You might also like