You are on page 1of 241

ACI EKEN TANRI*

Kyameti Tersyz Etmek

SLAVOJ ZZEK, 1949da, Slovenyann Ljubljana kentin


de dodu. Ljubljana niversitesinde Felsefe doktoras yapt.
Lacan zerine almalarn derinletirmek iin Parise gide
rek Jacques-Alain Miller ve Franois Regnaultdan psikanaliz
dersleri ald. Ayrca Jacques Derrida, Jacques Lacan, Sigmund
Freud ve Louis Althusser gibi nemli dnrlerin kitaplarn
Slovenceye evirdi.
Erken dnem almalarnda, Marksist ve Hegelyen felsefeyi
Lacan zerinden yorumlad. deolojinin gerei ekillendirme
de nasl bir rol oynadn irdeledii ve dnyaca nl bir filozof
ve kltr eletirmeni olarak tannmasn salayan ilk yapt deo
lojinin Yce Nesnesi, 1989 ylnda yaymland. Bundan sonra da
psikanaliz ve Hollywood sinemas, popler kltr, politik felse
fe ve din zerine eletirilerini ieren ok sayda kitap yaymlad.
Halen Columbia niversitesi ve New York niversitesinde
misafir profesr olarak ders vermekte, Ljubljana niversitesi
Sosyoloji Enstitsnde de grev yapmaktadr.

BORIS GUNJEVIC, tannbilimci, rahip, felsefe ve lituji tari


hi profesrdr. 1972de Hrvatistann Zagreb kentinde do
du. Doktora derecesini John Milbankin Postmodem Eletirel
Augustinusuluu balkl teziyle Zagrebdeki Katolik lahiyat
Fakltesinden ald.
1997 ylndan itibaren eitli okullarda ve ilahiyat fakltele
rinde dersler verdi ve ok sayda panel ve sempozyuma katl
d. Halen Biblijski Enstitsnn Etik blmnde konumac
olarak almaktadr. Crucified Subject: Without the Grail adl
kitabn yazandr.

*SELYAYINCILI K/DN SEL


*SEL Y A Y IN C IL IK
Piyerloti Cad. 11/3 emberlita - stanbul
Tel. (0212)516 96 85

http://www.selyayincilik.com
E-mail: halklailiskiler@selyayincilik.com

SA T I - D A ITIM :
ataleme Sokak, No: 19, Giri Kat
Caalolu - stanbul
E-mail: siparis@selyayincilik.com
Tel. (0212) 522 96 72 Faks: (0212) 5 16 97 26

* S E L Y A Y IN C IL IK : 628
DNSEL: 24
ISBN 978-975-570-647-4

ACI EKEN TANRI


Kyameti Tersyz Etmek
Slavoj Zizek - Boris Gunjevic

Trkesi: Arda iltepe

zgn Ad:
God in Pain: Inversions of Apocalypse

Slavoj Zizek - Boris Gunjevic, 2012


Seven Stories Press ve Anatolialit Telif Haklan Ajans araclyla
Sel Yaynclk, 2012

Genel Yayn Ynetmeni: irfan Sanc


Dizi Editr: Bilge Sanc - M. Onur Doan
Editr. Gke Gndodu
Kapak tasarm ve teknik hazrlk: Glay Tun
Kapak grseli: VVilliam Blake, Book of Job, Evi/ Dreams, 11. Gravr

Birinci Bask: Ekim 2013

Bask ve Cilt: Yaylack Matbaas


Fatih Sanayi Sitesi, II I 197-203
Topkap-istanbul, 567 80 03

Sertifika No: 11931


# V

Slavoj Zizek - Boris Gunjevic

Ac eken Tanr
KIYAMET TERSYZ ETMEK

Trkesi: Arda iltepe


NDEKLER

Giri
Devrim in Gizbilim i Boris G unjevic................................................7

Giri
Etik Olann Teolojik-Siyasi Olarak
A skya Alnm as in Slavoj Z iz e k ................................................25

1 Kutsala Kar Hristiyanlk Z iz e k ............................................. 37

2 Babilli Erdemler: Aznlk Raporu Gunjevic .......................... 62

3 slam Arivlerine B ir Bak Z izek ............................................ 87

4 H er K itap Kale Gibidir: nsan Sz Oldu G u n jevic.......... 107

5 Sadece Izdrap eken B ir Tann Bizi K urtarabilir Z iz e k ... 130

6 Radikal O rtodokslukun N efes Kesen Menkbesi:


Ruhani Altrmalar G u n jev ic ............................................... 162
Dilin Mant
Nefes K esen Menkbesi
Ruhani Altrm alar

1 tekinin Hayvani Bak Z iz e k ............................................ 185

8 Dua Edin ve Uyank Kaln:


M esiyanik A ltst Etme Gunjevic..........................................202

Devrim in Gizbilim i ve 2., 4., 6. ve 8. Blm ler iin


Kaynaka ................................................................................... 227
G R

Devrimin Gizbilimi*
Gunjevic

Erdemli insann yolu bencillerin insafszlklar ve kt in


sanlarn zulmyle sarmalanmtr. Merhamet ve iyi niyet
adna karanlklar vadisinde zayf olana rehberlik edene ne
mutlu! O kutsanmtr nk kardelerinin gerek hamisi
ve kayp ocuklarnn kurtarcsdr. Ve Benim kardelerimi
zehirlemeye ve yok etmeye kalkanlardan byk bir f
keyle ar bir alacam. Ve senden almca bileceksin
ki, Benim adm RABdir.
Hezekiel 25.171**

Bu kitabn ilk hli sann Canavarl zerine Slavoj Zizek ile


John Milbank arasndaki bir tartmadan doan yaymlanmam
malzemelerden oluuyordu. 2008de Bog na mukama (Ac eken
Tanr) Hrvatada yaymlandktan sonra dostlar, kitab Ameri
ka Birleik Devletlerinde de yaymlamamz nerdiler. Zizek bu
maksatla birka yeni makale daha sundu ve bu deiiklikler kitabn

1 Quentin Tarantinonun filmi Pulp Fictionda (1994) Jules (Samuel L. Jackson)


tarafndan yanl alntland ekliyle.
* Orjinal metin Hrvata olup Ellen Elias-Bursac tarafndan ngilizceye evrilmitir.
Trke eviride bu metin esas alnmtr, -e.n.
** Kutsal Kitaptan yaplan alntlarda -baz yerlerde yazarlarn kulland ifadeye
uygun olmas iin deiiklikler yaparak-Eski Ahiti Kitab- Mukaddes irketinin,
Yeni Ahiti Yeni Yaam Yaynlannn evirdii, 2009 basm Yeni eviri kullan
lacaktr. -.n.

7
ACI EKEN TANRI

zn deilse de, konseptini bir nebze bakalatrd. Kitap polemik


olarak tasarlanmaktan ziyade bir tefekkr olarak, ilk bakta hibir
ortakl olmayan bir filozofla bir teolog, bir psikanalistle bir papaz
arasndaki sohbet olarak dnlmt.
Bulunduum ve dolaysyla yazdm yer, bir hudut zerinde
dir. Dou ile Bat, Balkanlar ile Akdeniz, Avrupa ile Dou Avrupa
arasndaki bu yer, daha nce baka bir yazmda bahsettiim gibi2
teoloji hakknda zel bir bak as sunuyor. Gei diye bilinen -ve
iddet iin bir frsat olmaktan, koruyucu milli karlar ve geleneksel
deerler kisvesi altnda muazzam bir yamadan baka bir ey olma
yan- ideolojik inann iinden ve Katoliklerin, Rum Ortodokslarn,
Mslmanlarn ve Yahudilerin yzyllarca bastrlm anlamazlk
la yaadklar bir yerden, sylemin kenarna iddetle itilen, tarihten
alnarak tarihin her corafyay alaya ald ve ineledii eperlerine
frlatlan o bireyler ve akmlarla beraberce ekinmeden konumak
isterim. ster Asi Bogomiller, Patareniler, Bosnal Hristiyanlar,
Apostolikler, John Wycliffe mritleri, radikal Anabaptist hiziple
ri; isterse de Glagolitik rahipler, Husitler, Kalvinistler ve benim de
iinde bulunduum. Lutheranlar olsun, dnyann bu paras hibir
zaman heterojen akmlarn ve bireylerin eksikliini ekmedi. Bu
blgenin teolojileri ya kanla yazlmtr ya da zerre kadar teoloji
bile deildir.
zerinde durduum snr, arada konulanm bu alan, gre
ce ksa bir dnem boyunca kendilerini dnyann bu psiko-corafik
blgesine ait hissetmi iki nemli sahte peygamberi konuk etmi ve
onlara barnak olmutur (ve bunu iftiharla da sylemiyorum). Bunlar
dan ilki, Adriyatik Kysndaki Split ve Ulcinj ehirlerinde yaam,
Apostolikler olarak bilinen radikal Fransiskanlann bir Mesihi ve n
cs olan Fra Dolcinoydu. Daha tannm olan dieriyse slama d
nen ve efsanevi Ulcinj korsanlan arasndaki ani lmne kadar Mu
sevi imanm el altndan icra eden bir Yahudi olan Sabetay Sevidir.
Tam da bu snr blgesi, aradaki bu alan iki hikye arasn
da kurmaya niyetlendiim koordinat sisteminin bir tezahrdr.

2 Boris Gunjevic & Predrag Matvejevic, Tko je tu, odavde je - Povijest milosti [Bu
rada Olan Buradan ver - Sevginin Bir Tarihi],

8
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

Hikyelerin ilki, Vladimir Ilyich Leninin 1921de Ulam ileri


nin Genel Kongresinde verdii sylevidir, kincisiyse Boccacionun
Dante hakkmdaki bir ryaya getirdii yorumudur. Bu kitap, ilgisiz
grnen bu iki hikyenin izdii koordinat sistemi iindeki bir ara
lkta hasl olmutur.

I
Lenin bilindik coturucu sylevlerinin birinden nce toplanan ula
m iilerine nemli bir aklama yapmtr. Binden fazla kongre
katlmcsnn toplanm olduu salonda yrrken zerinde i ve
kyllerin saltanat sonsuza dek srecek yazan bir pankart grr.
Lenin, Ekim Devriminin zerinden buuk yl gese bile genel
anlamda sosyalizmin esaslar hakknda hl kafas kark olan ii
ler tarafndan yazld iin pankartn kuytu bir keye aslmasna
amamak gerektiini belirtir. Nihai ve belirleyici savatan sonra
btn snflar ortadan kaldrlacandan tr iilerle kyller ara
snda hibir ayrm olmayacan izah eder. Snflar olmaya devam
ettii srece devrim de var olacaktr. Lenin, pankart bir kenara atl
m olsa da slogann yaygn olarak kullanlmasnn bariz bir idrak
eksikliine delalet ettiini dnmtr. Devrimin en son belirleyici
savalarndan birini neye veya kime kar verdiklerini idrak eden
ii says ok azdr. Lenin, kongreye tam da bu mesele hakknda
konumaya gelmitir.
Peki bu giri kabilinden ara szde nemli olan nedir? ncelikle
Lenin pankarttaki daha ok tehlike arz eden mesaj fark etmemitir.
O mesaj teolojik altst etmenin bir biimi olarak yorumlayabiliriz.
i ve kyl krallnn bir sonu olmamas, saltanatn ebedi olma
s, maddenin lmsz doasn benimseyen materyalizmin onto
lojisinden tr ortaya kmaz. Hayr, imdiye kadar yazlm en
nemli Hristiyan belgelerinden biri olan znik-stanbul man re
tileri sayesinde tanmlanan belirgin bir teolojik formlasyondur bu.
znik-stanbul man retileri, iilerin devrim ncesi Rusyadan
devraldklar ve har neir olmu gibi grndkleri Hristiyan iman
ve ibadetlerinin bir dsturudur. Pankarttaki mesaj, iilerin devri
mi hakikaten de yanl anladn ortaya koyar. Bu anlamda Lenin

9
ACI EKEN TANRI

haklyd. Ne var ki iilerin anlaynda neyin yanl olduunu tam


olarak anlayamamt.
Lenin ulam iilerinin sahici bir proleterya olarak devrimin men
faatine hizmet etmek iin ne dnmeleri ve yapmalar gerektiinin
anlatlmasna ihtiya duyduklarndan gayet emindi. Devrim felsefe
sini onu anlamayan bir proleteryann hizmetine sunmak lazmd. Bu
dn Leninin de sylevinde atp tutaca, Rus devriminin en tra
jik n olan Kronstadt Ayaklanmasyla rneklenebilir. Ayaklanmann
bastrlmas, ne pahasna olursa olsun bertaraf edilmesi gerekenlere,
Leninin kendisinden farkl dnenlere kar partinin uygulad
sk bir engellemeden baka bir ey deildi. Bu noktada Georg
Lukcs devrimci sylem teorisyenlerinin entelektel iktidarlarn ve
manevi emeklerini kullanarak hangi noktaya varacak olurlarsa ol
sun, proleterin -tabii ki gerekten hangi snfa ye olduunu ve bu
yelikten doan neticeleri hatrlayacan varsayarak- proleterya
snfnn bir yesi olmas olgusu sebebiyle o noktaya oktan varm
olacam sylediinde kesinlikle hakldr. Baka bir deyile, her ne
kadar tam tersi bir izlenim olutursalar da Lukcs devrimin ontik
dzeyinde kalan entelektellerden ziyade, dikkatimizi proleteryann
ontolojik stnlne eker. Devrimci glerin harekete gemesi
grevini -Lukcsm tabiriyle manevi cemaatte yaamann ve sa
mimi dostluun yardmyla- entrika, smf atlama hevesi ve brokrasi
yznden zarar grmeyecek bir ekilde bandan sonuna tm retim
srelerine dorudan katlan bu iiler yerine getirebilir. Oportnistleri
ve hainleri tehis ederek pskrtr, kararsz kalanlar cesaretlendirirl-
er.3 Sylevinde ulam iilerine ne dnyor ve yapyor olmalar
gerektiini anlatan Lenin ise bunun tam tersini yapar.
Lev Troki, bunu proleteryann gndelik hayatnyla ilgili ve
tamamen farkl bir balamda ok nceden fark etmitir. Gndelik
hayatn durumlar zerine bir almasnda4 iilerin votka, kilise ve
sinema arasmda skm olduunu savunur. n de proleteryaya
zarar veren uyuturucular olarak grse de sinemay dier ikisinden
3 Georg Lukcs, Political Writings, 1919-1929: the Question o f Parliamentarianism
and Other Essays, ev. Michael McColgan, Londra: NLB, 1972, s. 69.
4 Orijinali 12 Temmuz 1923te Pravdada yaymlanmtr. ngilizcesine uradan
eriilebilir: http://www.marxists.org/archive/trotsky/women/life/23_07_12.htm

10
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

ayr tutar. Troki meyhaneye gidip kendinden geene kadar imekle


veya ayn sahnelerin alkanlk ve monoton ritelden tr biteviye
bir biimde sahneye konulduu kiliseyle karlatrdnda, rol bun
lardan tamamen farkl olan sinemay tercih eder. Beyaz perdeyle kar
lama, binlerce yllk bir sahne tecrbesiyle batan karan kiliseye
kyasla daha smsk kavrayan bir teatrallik salar. Sinema kendisi
ni kilisenin cbbesinden daha deerli elbiselerle rter ve hiyerarisi
trl trldr: Elendirir, retir ve gl bir intiba brakr. Troki,
sinemann dine ilikin her arzuyu ortadan kaldrdn, meyhane ve
kiliseye kar koymak iin en iyi yol olduunu syler. Sinemann
ii snfn kontrol etmek iin bir ara olarak salama alnmas ge
rektiini savunur. Dier bir deyile Troki batan karc gsterinin
devrimci sylem ve pratiin olmazsa olmaz olduunu dnr.
Ksacas Leninin kongre salonundaki pankart eletirisine kar
yrtlen argman budur. Ulam iilerine ne beklendiini ak
lamak zorunda olduundan tr iiler devrimci sylemden fiilen
karlr ve bir kez karldlar m yerlerine bakalar konulmaldr,
zira iiler olmadan devrim veya tarih olamaz. Lenin, hibir erdem
alamadndan dolay her halkrda baarszla urayan ve ken
dini fesheden bir pedagojiye sarlmtr. Ekim Devrimi hlen sr
d srada Ulam ileri Kongresindeki sylevinin temel hatas
ite budur.
Devrim baarya ulamad nk ne erdem alad ne de erdem
den haberdard. Sylenebilecek en harclem ey, devrimin kendi
sinin bir eit erdem olduudur. Gelgelelim. byle bir ifade dpe
dz mistiktir ve bu yzden bize devrimci terr bir erdem olarak
iln etmekten baka bir ans brakmaz; lkin bu da bariz bir ekilde
glntr. Bu noktada Saint-Justn ne devrimci terr ne erdem
isteyen kiinin kanlmaz olarak -bu iki seenek arasmda seim
yapmamann her daim akbeti olan- yozlamaya srklenecei ek
lindeki khince ngrsne katlmamak elde deildir.
Devrimin tek erdemi, bizzat kendisidir. Bizatihi tesadfen mey
dana gelen esrik durumlarla, cezasz kalan saf iddet ojileriyle
ahikasna ular. Bu da proleteryann devrimci ideali terk ederek
kendini guruldayan bir mide, parti ve brokrasi iindeki dalavereler,

11
ACI EKEN TANRI

partide bir yer edinebilmek iin lkenin ihtiyalarm cevapsz bra


karak birbirleriyle yanan vasat devrimci liderler gibi birok sebep
ten tr kendini yetkisiz klmasyla sonulanr. Troki, tm bunlan
votka ve kiliseye balar.
Erdemsiz bir proleterya kendini ayncalklanndan syrp yet
kisiz brakyor gibi grnebilir. Oysa devrim proleteryasz devam
edemez. Devrimci sylem bir feda gerektirir; ayet bunu Leninin
devrimci balamnda bir erdem olarak kabul ediyorsak bu daima
nc kiiler uruna dierlerinin feda edilmesi eklinde yaplr.
yleyse profesyonel devrimcilerin ylm hedonistik nihilistleri
andrmas pek de artc deildir. Erdemsiz, akn bir boyut stle
nen ve kendini adam katlmc ilecilie, ruhani altrmann yer
leik boyutuna malik olmayan ya da Michel Foucaultnun tabiriyle
benlik teknolojiIerinden mahrum her devrim, baanszla mah
kumdur. Erdemsiz devrim muhakkak iddet dolu lgnlktaki bir
cinnetle brokratiklemi bir devleti otizm arasnda kalr.

yle grnyor ki, Troki insann yalnz ekmekle deil, ayn za


manda Tannnn azndan kan szle de yaadm yazan Matta
nciiindeki sann ayartlma hikyesine aka gnderme yaparak,
insann yalnzca siyaset ile yaamadn sylemekte hakldr. Do
laysyla elimizde sadece birka seenek vardr: Meyhane, kilise,
sinema... Aksi takdirde i ve kyllerin saltanat sonsuza dek
srecektir. Besbelli ki, Lenin kongredeki pankartn ierimlerini
kavrayamam ve bylelikle onda gizlenen teolojik mesaj gzden
karmtr; yoksa eletirisini snf meselesiyle smrlamazd. yle
grnyor ki, Leninin pankart eletirisi iilerin alglann ve ha-
bituslann meydana getiren temel dinsel referanslan hakkmdaki
bilgisizliini ortaya karmt. Bilhassa modem gebeler olarak
sermaye, igcn ve piyasay birbirine en sk ekilde balayarak
mallan yayan ve devlete imal eden ulam iilerine dair cehaletini
gzler nne seriyordu. te bu hikye, kitaba bir altmetin olarak
hizmet edeceklerin ilkidir.

12
GRt: DEVRMN GZBlLMf - GUNJEVIC

II

kinci hikye, Giovanni Boccaccionundur ve Dante Alighieri ile


ilgilidir. Dierine gre ok daha romantik ve elbette ki daha nem
lidir. Danteyi rnek olarak alan Boccaccio, iir ile teolojinin na
sl birbirinin tpatp ayn olduklarn ve stelik teolojinin ilahi i
irden baka bir ey olmadn gstermeyi amalar. Decameronu
yapbozarken sann ncilde bir arslan, kuzu veya ta olarak
betimlenmesinin ayn sebepten dolay dpedz iirsel bir kurgu ol
duu grndedir. Buna ek olarak, sann ncilde kelime kelime
bakldnda hibir ak anlam olmayan aklamalar olduunu,
bunlarn alegorik olarak kavrandnda daha iyi anlalabileceini
savunur. Buradan hareketle iirin teoloji, teolojinin de iir olduu
sonucuna varr. Dantenin hayatn ve onun Komedyasn anlatan
Boccaccio, mhim fikrini yalnzca Aristoya gvenerek deil, lahi
Komedyadan yazld siyasi ve toplumsal balama ilikin rnekle
ri kullanarak da ispat etmeyi arzular.
lahi Komedya srgnde yazlmt, yani Dantenin gebe ha
yatnn bir rnyd. Bu bakmdan Komedya'mn yazar iin zel bir
ehemmiyete sahip allmadk yol arkadalar eliinde Cennet, Ce
hennem ve A raf tan geen bir yolculuu anlatmas pek de garip de
ildir. Dante, yesi olduu Beyazlar partisindeki bir blnmeden ve
papaya ait Siyahlar olarak anlan vassallann bir saldrsndan sonra
1302de Floransadan srgn edilir ve hemen ardndan gyabnda
kazkta yaklma karan karlr. Bu hkm Danteyi memleketine
asla geri dnemeyecek olan iirsel ve siyasi bir gebeye dnt
rr. Avrupada bir sre gezindikten sonra Ravennaya ular ve son
nefesini orada verir. Boccaccio, Dantenin tm insanlarn tm eser
lerini ve tarihteki kymetlerini gnlk dilde, nazmla tarif etmeyi
amaladn ifade eder. zellikle her kebanda kaderiyle kar
laan, ac bir yaradan muzdarip Dante gibi biri iin zaman ve emek
isteyen, dikkate ayan ekilde iddial ve karmak bir projedir bu.
Komedya, Dantenin hayatnn ii haline gelmitir. Siyasi hasm-
lan evine zorla girdiklerinde (o telala her eyi arkasnda brakarak
kamt), seyyar bir sandkta el yazmalarndan blmler bulurlar. Bu
yazmalar korunarak o dnemin nl Floransal airlerinden biri olan
13
ACI EKEN TANRI

Dino Frescobaldiye teslim edilir. Frescobaldi karsmda bir bayap


tn durduunu anlayarak bu yazmalar e dost vastasyla Dantenin
evine snd arkada Marquis Morello Malaspinaya yollar. Mar-
quis, Danteyi yazmay azimle srdrmek iin cesaretlendirir ve
Dante gerekten de yle yapar. Boccaccio, lmnn Danteyi ba
yaptn tamamlamasndan nasl alkoyduunu, son on kantonun
kaybolmasyla aklar. Dantenin arkadalar, Tannnn srad yap
tn tamamlayabilecek mr ona vermediinden tr perian olurlar.
Son kantolar yeniden bulma umutlan suya dmtr.
Babalan gibi air olan Jacopo ve Piero, Komedya'y bitirmeyi
kabul ederler. Jacopo, Dantenin lmnden sekiz ay sonra bir gece
tuhaf bir rya grr. Olan babasna byk eserini bitirip bitirme
diini, bitirdiyse son kantolann nerede sakl olduunu sorar. Dante,
ryada evet diye cevap verir, eserini tamamlamtr ve yazmalan
yatak odasnn duvanna yerletirmitir. Jacopo ayn gece uzun yl
lar Dantenin rencisi olmu Piero Giardinoya akl danmaya
gider. Gecenin bir yansnda Giardinoyu yatandan karan Jaco
po sabredemez. Hemen odalarn duvarlann aramak iin Dantenin
evine giderler. Duvara asl halnn arkasnda kk bir kap vardr.
Kapy aarak bir kalba saklanm ve neredeyse yok olmak ze
re olan yazmalan bulurlar. Son on kantoyu Dantenin eserini
yazdka verdii arkada Cangrande della Scalaya teslim eder
ler. blmn tek balarna farkl kiilere ithaf edildii dnl
mesine ramen Boccaccioya gre Dante Komedyama. tamamn
Cangrandeye ithaf etmitir. Buna ek olarak Dante Cangrandeye
Komedya'y yorumlamaya yarayacak yorumbilgisel anahtanm da
vermitir. Bu anahtar, ilk olarak Dantenin ada Lyreli Nicholas
tarafndan bahsedilen ama Dacial Augustinusa atfedilen yorumla
mayla ilgili basit bir tefsir formldr. Henri de Lubaca gre yakla
k olarak 1260ta yaymlanan5Rotulus pugillaris'ta bulunabilecek
olan forml, kkleri Orijenin Peri Archon adl metnine uzanan,
Patristiklerden devralnm, ak ekilde ncilin ortaaa zg bir
yorumuydu. yle yazar:

5 Henri de Lubac, Medieval Exegesis: The Four Senses o f Scripture, Grand Rapids:
Wm. B. Eerdmans Publishing Co., ev. Mark Sebanc, 1998, c. 1, s. 1.

14
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

Littera gesta docet,


Quid credas allegoria,
Moralis quad agas,
Quo tendas anagogia.6

Dante, Cangrandeye bir mektubunda eserlerinin okanlamh ol


duunu, Komedyanm dz, alegorik, ahlaki ve anagojik anlama sahip
olduunu syleyerek Mezmur 114n ilk ayetinin bir yorumunu r
nek verir. Alegori geniletilmi metafordur ve geliigzel olmamak
iin teolojik gelenek tarafndan belirlenen baz artlan karlamak
zorundadr. Dz ve alegorik anlam Komedya''da gerilimli bir iliki
iindedir. Kaynamazlar fakat aynmazlar da. lahi Komedyanm
Dantesini hem havari hem de peygamber yapan ite budur.
Dantenin Cehennem, Araf ve Cennetten geen yolculuklarna
elik eden yol arkadalan (Vergilius, Beatrice, and Aziz Bemard)
kiliseye bal (ecclesiat) gebeler olarak addedilebilirler: Vergili
us akl, Beatrice ilahi merhameti ve Aziz Bemard ak temsil eder.
Dante, Cehennem ve Araf geerken her birini pedagojik tabirlerle
betimledikten sonra Cennette Aziz Petrusla iman, Aziz Yakupla
umut, Aziz Yuhanna ile sevgi konusunda sohbet eder. Bu sohbetler
den anlalabilecei gibi Dante, insann iman, umut ve sevgi gibi teo
lojik erdemlerin yardm olmakszn Cehennem ve A raf tan geeme
yeceini dnmektedir. Geebilmek iin kiliseye bal bir gebe
olunmal ve erdemle yaanmaldr. Bu yzden diyebiliriz ki, Komed
ya insanolunun doasn, arnmasn ve teolojik erdemler aracly
la yenilenmesini tasvir eden, ortaaa zg bir ruhani alegoridir.
Dante oka dneminin siyasi gerekliiyle muzipe elenir
ve onu dikkatle inceleyerek ou zaman etkileyici sonulara ula
r. Bunu Komedya'snn katlmclarn konumlandrd siyasi ve
ruhani corafyadan karabiliriz. Szgelimi Cehennemde kfirleri

6 A.g.y., s. 271, Not 1: Serbest bir eviri yledir: Tannmn tarihteki gl


szckleri (gesta) Hristiyan imannn temelidir. Bu iman kendi idrakinin ifadesini
bir dsturda (allegoria) ara r. Doru inan ahlaki ifadesini eylemde bulur (...ne
yapmamz gerektiinde - moralia). Drdnc satnn manas, yani ilahi kurtarc
eylemin murad ve gayesi, ak araclyla eyleyen imann ve bu tr eylemin bizi
ileriye ve yukarya doru (anagogia) ynlendirdiidir.

15
ACI EKEN TANRI

bulmay bekleriz fakat Dante tam tersini yapar. Dinsel makamlarn


ve kutsal eyalarn satm gerekletirmi bir kt olan Papa
III. Nicholas Cehennemde, Brabantl Latin Averroist Sigerleyse
Cennette karlarz. Siger, mahut ikili hakikat (akln ve imann
hakikati) teorisinin destekisiydi. slamdan gl bir ekilde etki
lenen bu teori zamannda bir sapknlk olarak damgalanmt. Oysa
Siger, Komedyada bir papaz olarak Hal Seferlerini ve Fransz
Katarlarnn katlini takdis eden Aziz Bemardm yannda Cennette-
dir. Dantenin durumunda sapknlk, nfuzlu olmaktan ziyade ilham
vericiydi: Ehemmiyeti, toplumsal ilikilerin peygambervari bir ta
savvuruyla balantl siyasi bir farkllama takdim etmesinde yatar.
phesiz lahi Komedyayla, ilgili en nemli olgu, Dantenin onu
retici ve zgrletirici olarak tasarlamasdr. Nihai amac insan
Teslisin kutlu tasavvuruyla Tanrya ve onunla btnlemeye doru
yceltmek ve etik eyleme yneltmek olan her metafizik speklas
yon gibi, Dantenin bayapt da kullanl ve derin dncelere gark
eden bir eser olmalyd. lahi Komedya'da Dantenin Tanr tasavvu
rundan nasl bahsettii dnmeye deerdir. Dantenin Cennetinde
Tannnn var olmamas, biz ultramodem okurlarn gznden kaa
bilir. Bu yokluk onun iirsel teolojisinin tannlatnlmasdr (apothe-
osis). Cennette Tanr yoktur nk Cennet Tanndadr; Dante iin
Teslis tasavvuru bu yzden nemlidir. Ebediyetteki her insann ye
rini takdim edip deerlendirerek etik aknlk iin bir model ortaya
koyma niyetindedir. Bu hikye, kitaba bir altmetin olarak hizmet
edeceklerin kincisidir.

III

Bu noktada elinizdeki bu ortak almay takdim ederken niye bize


ve zamanmza daha yakn bir hikye semediimi aklamam ye
rinde olacaktr. Elbette ki daha sahici ama daha az mitolojik
olacak iki hikye seebilirdim. Ne var ki bu hikyelerin sonradan
yaplm tm yorumlamalar ne derece akademik ve profesyonel
olurlarsa olsun balang mitini temel alrlar. Eer gerekten idrak
etmek istiyorsak bu hikyelerin bugn bizle ne tr bir ba olduunu
grmek iin kklere dnmeliyiz. Dier bir deyile, Leninin ulam

16
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

iilerine sylevi ile Boccaccionun bir rya hakkndaki yorumu


arasnda, kendi teolojik tasavvurumu yerletirmek istediim, zaman
ve mekna uzanan bir koordinat sistemi var. Bu tasavvurun haritas
Slavoj Zizek ile John Milbank arasndaki sa nn Canavarl'nda
yaymlanan7polemikten sonra belirmeye balad. Fikrimce, mantk
l bir neticeye ulasa da polemik henz tamama ermedi. Tartmay
ayn lde akla yatkn ve uyumlu olan iki biimde okuyabiliriz:
lk okuma Martin Lutherin armh teolojisi ile grkem teoloji
si arasndaki ayrm sayesinde yaplabilir. Bu durumda Zizek (biz
zat Lutherden, Jakob Bhme, G.W.F. Hegel, Kari Marx, Jacques
Lacandan sonra) materyalist bir armh teologu, Milbank ise (Au
gustinus, tejik Yeni-Platonculuk, Cusal Nicolas, Felix Ravaisson,
Sergius Bulgakov, G. K. Chesterton, Henri de Lubac, Olivier-Thomas
Venarddan sonra) Thomistik* bir grkem teologu olacaktr. Byle
bir iddia Zizek ve Milbankn taban tabana zt ekilde yorumlasalar
da olduka nemli ve nfuzlu olarak grdkleri Meister Eckhartm
(proto-)modem eserinin nemli olduuna ilikin srarlarndan doar.
Milbank, Eckhartm esasnda Duns Scotus ve Ockhaml Williamn
peinden giderek seilmi olan yolun aksine alternatif modemizme
giden yolun zeminini oluturduunu iddia edecek kadar ileri gider.
Tartmann yorumlad ikinci nokta da Dantenin trajedi ile
komedi arasndaki ayrmndan doar: Trajedi, fevkalade bir umut
gibi usulca, belli belirsiz ve adeta rastgele balar; fakat iddetle
ve trajik bir biimde son bulur. Buna karlk komedi, ac gerek
likle balar ve baladndan daha mutlu, daha en biter. nerilen
bu yorum devrimci ve teolojik sylemin, devrimle teolojinin yan
yanalm ihtiva eder. Bir devrim usulca, belli belirsiz balayp
iddet dolu trajediyle neticelenirken teoloji komedi gibi tecessdn
ac edimiyle balar ve Yeni Kduste mutlu bir ekilde son bulur.
Gelgelelim bu okuma grnd kadar basit deildir; onda gerek
ten de eletirilmeye deer pek ok ey vardr.

7 Bkz. Slavoj Zizek and John Milbank, The Monstrosity o f Christ: Paradox or Dia-
lectic? (Cambridge MA: MIT Press, 2009).
* Aziz Aquinasn eserleri ve fikriyatnn mirasndan doan bir felsefe okulu -.n.

17
ACI EKEN TANRI

Teolojinin bu trajik yan, mutlu Yeni-Kuds sonundan bile nce


Deccal ve onun melekler birliinin evrensel cnn geldii Yeni
Ahitin her yerini saran iddetin saysz yorumlanma giriimlerine
dayanr. Devrimdeyse durum tam tersidir: Devrimci cokunlukla ve
evrensel deiimin neeli bir tasavvuruyla patlak verir. Devrim ilk
bata ve ortasnda bu cokuyla srdrlr fakat sonlarna doru her
halkrda trajik biter.
Bu nszn geri kalannda arada olann yakndan gzlem
ve tasvir poetikasn kullanarak kendi teolojik yolumu tariflemek
niyetindeyim. Arada (armh ile grkem teolojisi,* trajedi ile ko
medi, devrim ile teoloji arasnda) olan derinine inerek bir gerilim
ilikisinin paradoksu iine yerletirmek istiyorum; nk gerilim
ilksel bir teolojik kategori olarak dnlegelmitir ve gerilim
kelimesini, kendi teolojik sorgulamalarmda da elzem olduunu d
ndm bir younluk barndrdndan kullanyorum. Lenin ile
Danteyi yan yana koyarak hem devrimci hem de teolojik sylemle
dalga geme niyetinde olduum sanlabilir. Elbette ki ok yanl
tr bu. Aslnda Zizekin Leninin devrimci metinleri (ve Stalinin
zulm) zerine yorumlar ve Graham Wardun John Milbankin
Theology and Social Theory (Teoloji ve Toplumsal Teori) ve lahi
Komedya arasnda yapt karlatrma bu paradoksal yan yanal
mmkn klar.8Zizek-Milbank tartmasnn bitmediini gstermek
istiyorum, nk her polemik gibi o da kendi temel argmanlarn

* Burada Martin Lutherin tanmlad armh teolojisi (theology o f the cross) ile
grkem teoloj isi (theology of glory) kast ediliyor. Luther, bu iki tabiri ilk olarak 1518
Heidelberg Tartmasnda sunduu 21. tezinde kullanr: Grkem teologu ktye
iyi, iyiye kt der. armh teologu ise eyleri gerekte olduklar gibi adlandrr.
Lutherin de destekledii armh teolojisi, armhn Tannmn ne olduunu ve
insanl nasl kurtardn bilmede tek kaynak olduunu vaaz eder. Buna gre insan
hibir zaman doru olamaz, insanla ilikin herhangi bir doruluk dardan gel
melidir. Buna karlk grkem teolojisi, iyiyi akl araclyla bilebilebileceimizi,
insann kendinde yatan iyilii gerekletirebileceini vaaz eder. -.n. .
8 Graham Ward Teoloji ve Toplumsal Teori'den bahsederken onu epik ve kahraman-
sal bir eser olarak grerek kitabn lahi Komedyamn postmodem bir versiyonu ol
duunu ima eder. Bkz. Graham Ward, John Milbanks Divina Commedia, New
Blackfriars 73 (1992): s. 311-18.

18
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVI

ve sonularn indirgemekle sonulanmtr. Kitaba son verilmelidir


fakat tartma kapatlamaz. Yazarlarn kitapta yer almayan yaz
malarnn baz paralaryla daha da belirgin hale gelir bu. Bu par
alar, bir tartmann nasl da yoldan kabileceinin ispat gibidir.
Benim ilgimi eken, tam da bu ilk bakta yararsz grnebilecek
olan yaymlanmam pasajlar ve atlm paralar aslnda. lk tezlere
cevaben yaplm bir miktar yazmadan sonra Milbank yle der:9

Yantn yantna cevaben:


Fakat ben cezalandrc bir Tann zerine bahse girmiyorum. Ben
Aziz Pavlus veya Orijen veya Kapadokyal Gregorun herkesin
gnahn sonunda balayacak Tanrs iin bahse giriyorum.
nsan bu inan olmadan varln bir gn iyilie tekabl ettiinin
gsterilecei umudunu besleyemez. Hakikaten de byle bir eyden
tr elde yalnz ahlak kalr, yani aresizce lm bir sreliine
uzakta tutma abalan. Yalnzca kt ve hasarl kaynaklann nasl
bltrleceine dair sonu olmayan bir mnakaa kalr elimizde.
Buna karn, insann umut etmesini ve bylelikle her eyin her eyle
ahenk iindeki sonsuz ifas iin uramaya yalnzca Hristiyanlk
imkn verir.

Zizek kitabn sonunda bir kez daha tartmalarnn bir monolog sil
silesine dntne iaret eder:

Bitirme zaman.
Milbank, yantma yantnn banda, bir nceki cevabmda onun
argmanlanyla ilgilenmeksizin salt kendi esas meselelerimi tek
rarladm iddia ettiinde, benim buna cevabm, bunun tam da
kendisinin ikinci cevabnda yapt ey olduuydu; bu da sohbe
timizin gidebilecei bir yer kalmadnn apak bir gstergesidir.

9 Kitaba dahil edilmeyen bu alntlar sonradan ayr makalelerde yaymlandlar. Bkz.


John Milbank, Slavoj Zizek, and Creston Davies, Paul's New Moment: Conti
nental Philosophy and the Future o f Christian Theology (Grand Rapids: Brazos,
2010); John Milbank, Without Heaven There is Only Hell on Earth: 15 Verdicts
onZizeks Response, Political Theology 11:1 (2010); Slavoj Zizek, The Atheist
Wager, Political Theology 11:1 (2010).

19
ACI EKEN TANRI

Dolaysyla fikirlerimizi tekrara gerilediimizden tr bana en


mnasip grnen yol, sohbetimizi sonlandrmaktr10

Yararsz grnmelerine ramen olduka nem verdiim bu par


alar, daima savuturulmas gereken ve herkese bilinen gerekler
olarak grlebilir; fakat bilinen gerekler yeniden dzenlenmeli
ve ina edildikleri malzemeler yeniden bir araya getirilmelidir. Bu
bana Venedik hakknda, Dka Sarayna, San Marco Kilisesine,
Casanovaya, Titiana, Tintorettoya ve Goethe, Ruskin, Wagner,
Rile gibi yolu isteyerek veya tesadfen oralara dm gezginlere
deinen, her yl en az elli kitap yaymlanrken kendisinden ehir
hakknda kitap yazmas istenen birinin nasl hissedebileceini ak
lma getiriyor. Predrag Matvejevic Venedike dair yazmas istendi
inde tam da bu sebeple teklifi reddetmiti. Joseph Brodskyin tevi
kiyle Venedik ehrinin kltrden sorumlu bykleri, Matvejevicin
ehirde birka hafta geirmesini, ne ilgisini ekerse onun hakknda
yazmasn istemilerdi. Matvejevic bu daveti kabul etmesiyle teolo
jinin tm beeri bilgi ve uygulama ekonomisi balamndaki rolyle
yakndan ilgili, gayet mhim bulduum bir ey yapm oldu.

IV

Predrag Matvejevic, incelikli bir zihinsel arkeolojiyle Venediki Ve


nedik yapan eyin yerlemi fikir katmanlar altmda unutulagelmi
olgular grnr klmaya alr. Yoluna kpekler ve martlar iin
yaplm bir mezar da kar, nl botaniklerin bile tanyamayaca
tuhaf bitkiler de. Gizli, bakmsz baheleri; pas, kf ve ta tortularn
betimler. Sulara gmlm khne, terk edilmi manastrlar, tmar
haneleri, arka sokaklardaki sakl kalm ta kprleri, eski zaman
larda opera sanatlarnn ses tellerini tedavi etmek iin kullanlan
srad bitkilerin filizlendii atlak duvarlar tasvir eder. Matvejevic
kumarbazlar, borsaclar, komplocular, kamndan konuan kimseler,
servet avclar, dolandrclar, arlatanlar ve Venedik krek gemi
lerinde kayplara karm kle kabileleri zerine de yazar. Hatta

10 Bu iki yazma John Milbankten yazara gnderilen 16Eyll2008 tarihli bir elekt
ronik postada geer.

20
GR: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

tm Venedik tarihsel arkaplan zerine dokuduu Venedik ekmei


olmakszn ne Venedikin, ne denizci filolarnn, ne siyasetinin ne de
mimarisinin olacan bile syler.11
Keiflerinden birini zellikle mhim buluyorum: Uzun seneler
ihmal edilmi bir mleki atlyesi. Bir zamanlarn gzel vazolar
ve tabaklar olan krk mlek paralar buraya atlmtr. Bu isten
meyen paralara cocci denirdi ve yaratc Venedikliler evlerini ve
konaklarnn temellerini bu paralarla yaparlard. Cocciyi kk
gemilerle nce atlyeye, bir sre sonra da ilerinden kusurlu olan
lar inaat malzemesi olarak antiyeye tarlard. Duvarclar har ve
kumu kartrp bunlar mahalleleri birbirine balayan kprlere,
ehri koruyan kalelerin temellerine kararlard. imdilerde bu kale
ler harabeye dnm olsa da cocciler hlen rutubet, kf ve zamana
geit vermez.
Gnmzde Venedikli kadn ve erkeklerin, azizlerin, melekle
rin, Meryem Ana ve sann izlerini tayan b mlek paralarna
nadir olarak rastlanr. Bulunmalar olduka zordur ve ok kymet
lidirler. Be yzyl nce erp olan paralar artk mzeler ve zel
koleksiyonlarda ssl sergi antalar iinde sergilenmektedir. Nadir
olmalar onlar seri retim seramiklerden daha istenir klar. Zamann
dalgalaryla ykanarak kyya vurduklarnda amurdan, topraktan ve
sahildeki kumdan kurtarlan bu paralar, bu krklar, bu krntlar be
nim teolojik sylem tasavvurumu yanstr. Bu zamana kadar skarta
ve erp olarak dndklerimiz, toplumsal ilikileri ve dnyay
bsbtn yepyeni bir yoldan ina etmemize hizmet edebilir.
Ka tane zarif coccinin gml halde kefedilmeyi beklediini
bilemeyiz. Teolojinin grevlerinden biri gibi grnyor bu. Yz
lerce, hatta binlerce yllk bu krklan meydana karmak ve onlarla
varoluumuzun ve bizi ekillendiren yerlerin temelini atmak, teolo
jinin bir baka grevidir. Gerekten de bu paralar gerekliin yeni

11 Bkz. Predrag Matvejevic, The Other Venice: Secrets o f the City, ev. Russell Scott
Valentino, Reaktion Books, 2007 [Trkesi: Akdenizin Kitab, ev. Tolga Esmer,
stanbul: YKY, 1999 -.n. ]; Mediterranean, A Cultural Landscape, ev. Michael
Henry Heim, Universty of Califomia Press, 1999 [Trkesi: teki Venedik, ev.
Birsel Uzma, stanbul: YKY, 2007- .n. ]; Between Exile and Asylum: An Eastern
Epistolary, ev. Russell Scott Valentino, Central European Universty Press, 2004.

21
ACI EKEN TANRI

bir imgesini yaratarak ve ilikilere bakmz deitirerek bize ken


di krlganlmz hatrlatr. Antonio Negrinin yakn zamanlarda
kan kitabna Porcelain Workshop* adm vermesi hi de rastlant
deildir. Tpk mlekilik ve cocci ile uramak gibi porselenle
almak da tefekkr ve ruhani altrmalara benzer bir ekilde na
zik, kararl, ihtiyatl eller gerektirir. Teoloji, erpn krlgan par
alarndan ve skartalarndan Kutsal Kitap kullanarak, Irenaeusun
Gnostisizme kar sylevindeki deyiiyle, kral iin grkemli bir mo
zaik ortaya karmak iin urar. Bu krklar kymetsiz grlerek
bir kenara atlsalar da paha biilmezdirler.
Gelgelelim buradaki mesele her alegoride olduu gibi kural tan
mayan keyfekeder bir muhalefetten ibaret deildir. Irenaeus, Gnos-
tikleri zellikle lsz bir keyfiyetle iman ilkesi gdmnde
olmadaki baarszlklarn yermiti. Gnostikler krala yarar paha
biilmez talardan yapma grkemli bir mozaik sunmak yerine, k
pek veya tilki resmeden, olduka irkin mozaikler yapmtr. Gnos
tikler, Kutsal Kitapn blmlerini sanki kocakar hikyeleriymi
gibi isteklerine gre yemden dzenleyerek kelimeleri, ifadeleri ve
meselleri tezgahladklar kehanetlere uydurmulardr. Irenaeus,
poplist bir Gnostisizme ve sekinin elitizmine dmememiz iin
peygamberlerin kehanette bulunmadklar, sa'nn tlemedii ve
Havarilerin sylemedikleri zerine kurulmu Gnostik dnce sis
temine kar bizi uyarr. Kusursuz bilgi elitist deildir. Tam aksine,
tam da poplizmin cazibesine direnirken her zaman herkese eriile
bilir olmas sebebiyle kusursuzdur.

Bylece radikal biimde eitlerin bir toplamas olan, Kilise


diye tabir ettiimiz kyametvari topluluun katld ibadetler iin
metafor olarak hizmet edecek atl paralan toplayarak bir servene
atlyoruz. sa, rnek hayat ve meselleri araclyla bizimle ileti
im kurar. Pavlusun Anadoluda kurduu cemaatlerde uygulamaya
koyduu ve bylece Roma mparatorluunun siyasi gerekliinin
kkten bir ekilde sorgulanmasna yol am olan, logosun (latreia

* Trkesi: Porselen Yapm. Politikamn Yeni Bir Grameri in, ev. Elyesa Koytak,
MonoKL, 2013 -e.n.

22
GRl: DEVRMN GZBLM - GUNJEVIC

mant, Romallar 12:1-2) ekillendirdii litrjik* hayat tarz ite


budur. ayet teoloji, kilise pratii zerine Tannnn sznn n
da uzun uzun bir dnmeyse bu ibadet hrriyet, eitlik ve kardeli
i yaymaya tastamam hazr olarak iman, umut ve sevgi gibi teolojik
erdemler tarafndan ekillendirilmelidir.
Kald ki teolojiyi dnyay deitirmeye uygun tecessdsel kay
nak ve aralara sahip tek sylem olarak deerlendiriyorum. yi bir
Sloven airi ve Hristiyan Sosyalist olan, ulusal zgrlk mcadele
sinde yer alm Edvard Kocbek ile 1943n ortalarnda kendi ken
dini eitmi bir Komnist devrimci olan Josip Vidmar, Hristiyanlk
ve Komnizm zerine tartyordu.12Vidmar Hristiyanln yeterli
gelecek tecessdsel kaynaklar sunamadmdan bir program, ge
reklilik ve eilim olarak kabul ettii insan ve dnyay dntrme
grevinde baarszla uradn dnyordu. Vidmara gre o
vakitlerde Komnizme ihtiya vard nk yalnz Komnizm in
sann manevi niteliklerini besleyebilecei artlan yaratabilirdi. Bu
tartma, Slovenyada devam eden askeri operasyonlann tam orta
snda yapldndan tr gln grnse de Vidmarm Hristiyan
ln gerekli tecessdsel kaynaklan salayamadna ilikin sz
nemlidir. te, ortaya koyduum teolojik tasavvurun anahtan bu
dur. Yalnz teoloji doru tecessdsel kaynaklan, birey algsn ve
toplumu dntrmek iin gereken manevi nitelikleri ina etmede
kullanlacak aralan salayabilir. Bunu izleyen blmler, Hristi
yanln yle ya da byle bize sunduu cisimlemi aralardan ve
kiliseyle ilgili ibadetlerden sz edecek.

* Litji, Hristiyanlkta dini geleneklere gre icra edilen dini ritel srasnda
gerekleen olaylar kapsar, -.n.
12 Bkz. Edvard Kocbek, Svedocanstvo: dnevnicki zapisi od 3. maja do 2. decembra
1943, ev. Marija Mitrovic (Belgrade: Narodna knjiga, 1988), s. 122.

23
G R

Etik Olann Teolojik-Siyasi


Olarak Askya Alnmas in
Zizek

ayet bir zamanlar inanlarmzdan iten ie phe duyduumuz, hat


ta onlarla mstehcen ekilde dalga bile getiimiz halde inanyor gibi
davrandysak da, imdilerde inanlar ve sert yasaklamalar hlen ba
mza musallat olduu halde pheci, hedonist, gevek tavrmz ak
a sergilemekten ekinmiyoruz. Jacques Lacana gre Tann ld
deneyiminin paradoksal sonucu da ite tam burada yatar:

Baba, ancak ld iin -ve eklemem gerekir ki- ancak kendisi


nin ldn bilmedii iin arzuyu etkili olarak yasaklayabilir.
Freudun kendisine gre Tanrnm ld, yani Tanrnn ld
n bildiine inanan modem insana sunduu mit ite buydu.
Freud niye bu paradoksun zerine gider? Bahann lmnde ar
zunun ok daha tehditkr olaca ve bu yzden yasan daha l
zumlu ve sert olacam aklamak iin. Tann ldkten sonra artk
hibir ey mbah deildir.1

Bu pasaj tam anlamyla anlamak iin Lacann dier (en az) iki te
ziyle birlikte okumak zorundayz. Bu dank ifadeler, ancak on
dan sonra birletiinde tutarl bir nerme oluturacak bir yapbozun

1 Jacques Lacan, Le triomphe de la religion, precede de Discours aa catholiques


(Paris: Seuil, 2005), s. 35-36.

25
ACI EKEN TANRI

paralan gibi ele alnmaldr. Lacann temel tezi yalnzca tezlerin


birbirine ballklan ve ldn bilmeyen babann Freudyen rya
sna st kapal gndermeler sayesinde btnlkl bir ekilde yerli
yerine oturtulabilir:

(1) Ateizmin doru forml Tanr ld deildir. Freud, babann


ilevinin kkenini onun ldrlmesine dayandrrken bile onu ko
rur. Ateizmin doru forml Tann bilinsizdir'dir.2
(2) Bildiiniz gibi, (...) Ivan, [baba Karamazovu] kltrl bir
insan tefekkryle kat ettii gzpek yollara sokar ve zel olarak
der ki, Tanr yoksa... Tanr yoksa, der baba, her ey mbahtr.
Apak naif bir dnce bu. Biz analistler biliriz ki Tann yoksa,
artk hibir ey mbah deildir. Sinir hastalan bunu bize her gn
kantlyor.3

Modem ateist, Tannnn ldn bildiini dnr; bilmedii ey


ise, bilind olarak Tannya inanmaya devam ettii gereidir.
Modemitenin simgesi artk inanc hakknda iten ie samimi p
heler tayan ve onu ihll etmeye dnk fanteziler kuran bilindik
mmin deildir. Gnmzde kendini mutluluk arayna adam ve
hogrl bir hedonist olarak sunan, ancak bilind yasaklann ala
n haline gelen bir zne vardr. Bastmlansa yasak arzular veya haz
lar deil, yasaklann ta kendisidir. Tann yoksa, her ey mubahtr
sz kendinizi ateist olarak hissettike keyfinizi baltalayan yasakla
nn bilindmza daha fazla hkmedecei anlamna gelir. (Bu teze
kartn ilave etmek unutulmamaldr: Tann varsa, her ey mbah-
tr. Dinsel fundamentalistin dt amazn en zl tanm deil
midir bu? Ona gre Tann btnyle vardr; kendisini de onun bir
aleti olarak grr, ki bylece her istediini yapabilir; ilahi iradeyi
ifade ettiinden tr eylemleri nceden balanr...)
Dostoyevskinin hatas ite bu zemine oturtulabilir. Dostoyevs-
ki Tann yoksa her ey mbahtr fikrinin en radikal versiyonunu,
bugn bile yorumculan allak bullak etmeye devam eden en tuhaf

2 Jacques Lacan, The Four Fundamental Concepts o f Psycho-Analysis (Londra:


Penguin Books, 1979), s. 59.
3 Jacques Lacan, The Seminar o f Jacques Lacan. Book II: The Ego in Freuds
Theory and in the Technique ofPsychoanalysis (New York: Norton 1988), s. 128.

26
GR: ETK OLANIN TEOLOJK-SYAS OLARAK ASKIYA ALINMASI N - ZZEK

ksa hikyesi Bobokta verir. Bu acayip marazi fantezi dpedz


yazarn zihinsel hastalnn rn mdr acaba? Sinik bir saygsz
lk mdr? Baarsz bir Vahiy hakikatini parodiletirme denemesi
midir?4Bobokta Ivan Ivanovich adndaki alkolik bir yazar gaipten
sesler duymaktan muzdariptir:

Tuhaf baz eyler iitmeye, grmeye balyorum. Ses deil sanki


kulama gelen, yambamda biri Bobok, bobok, bobok! diye
mrldanyor sanki.
Neyin nesidir bu bobok? Kurtarmalym kendimi ondan, baka
eyler dnmeliyim. Ondan kurtulmak iin dar ktm, bir ce
naze trenine rastladm.*

Bir gn uzak bir akrabann cenazesine katlr. Mezarlktayken bek


lenmedik bir ekilde ller arasndaki sinik, ciddiyetsiz bir sohbete
kulak misafiri olur:

Birden nasl oldu bilmiyorum, deiik sesler duymaya baladm.


nce ilgilenmedim bununla, nemsemedim. Ama konuma de
vam ediyordu. Bouk bouk sesler duyuyordum. Konuanlarn
azlan yastkla kapatlmt sanki. Buna karn ak seik anl
yordum ne dediklerini. ok yaknmda konuuyorlard. Toparla
dm kendimi, dorulup oturdum; dikkatle dinlemeye koyuldum.

Bu konumalardan insan bilincinin fiziksel bedenin lmnden sonra


bir sre daha, yani merhum karakterlerin lkrdamay andran ve ber
bat bir yansma szck olan bobok ile ilikilendirdikleri topyekn
rmeye kadar srdn kefeder. Biri yle bir yorum yapar:

nemli olan, iki ay sren bir yaam, ve sonunda bobok... Bu


iki ay elimizden geldiince iyi geirmeyi, bunun iin de ahlak an-
laylanmz deitirmeyi neriyorum size. Baylar! Hibir eyden
utanmamay neriyorum.

4 Fyodor Dostoyevskinin Bobok adl hikyesine ngilizce olarak u adresten


eriilebilir: http://classiclit.about.coni/library/bl-etexts/fdost/bl-fdost-bobok.htm
* Hikyeden yaplan alntlarn tm Ergin Altay evirisinden alnmtr, bkz. Dos-
toyevski, ykler, ev. Ergin Altay, stanbul: letiim, 2011. -.n.

27
ACI EKEN TANRI

ller, dnyevi koullardan btnyle zde olduklarn anlayp ya


anlan boyunca balarndan geen hikyeleri anlatarak elenmeye
karar verirler:

(...) ama benim imdilik istediim yalan sylenmemesidir. Yal


nzca bunu istiyorum, nk en nemli olan budur. Yeryznde
yalan sylemeden yaamann olana yoktur, nk yaamla yalan
e anlaml iki szcktr; ama burada, biz elence olsun diye ya
lan sylemeyeceiz. yle ya, mezarn bir anlam olmal! Yaam
yklerinizi hibir eyden utanmadan, yksek sesle anlatacaz.
nce ben kendiminkini anlatacam. Size bir ey syleyeyim mi,
bedensel hazlara dkn bir insanm ben. iimdeki tutkular orada,
yukar rk balarla balyd hep. Koparp atalm artk bu balan,
gelin bu iki ay utan nedir bilmeyen bir gerek iinde geirelim!
nlplak olalm; her eyimizi serelim ortaya!
Her yandan sesler ykseldi: Serelim, serelim!

Ivan Ivanovichn duyduu iren koku, ryen cesetlerden deil,


ahlakszlktan yaylr. Daha sonra Ivan Ivanovich birden aksrr ve
ller sessizlie gmlr; by bozulmutur, sradan gereklie geri
dneriz:

Tam o anda aksrdm. Anszn, elimde olmadan aksrmtm, ama


etkisi artc oldu: Bir anda her ey sustu, bir d gibi dalp
kayboldu. Gerek bir lm sessizlii kaplad her yan. Benden
utandklann sanmyorum: Hibir eyden utanmamaya karar ver
milerdi nk! Be dakika daha bekledim, ses seda yoktu.

Mikhail Bakhtin Bobokta Dostoyevskinin sanatnn en kusursuz


rneini, Tann ve ruhun lmszl yoksa her eyin mbah
olduu fikrini merkezi motifi klan tm yaratc retiminin kk
bir dnyasn grmt. ki lm arasndaki hayatn kamava-
lesk yeraltnda btn kurallar ve sorumluluklar askya alnmtr.
Dostoyevskinin asl kaynann Emanuel Swedenborgun Rusaya
1863te evrilen Swedenborg Tarafndan Grld ve Duyulduu
Kadaryla Cennet, Ruhlar Dnyas ve Cehennem zerine/ On Hea-
ven, the World ofSpirits and on Hell, as They Were Seen and Heard
by Swedenborg adl eseri olduu ikna edici bir ekilde meydana -

28
GR: ETK OLANIN TEOLOJK-SYAS OLARAK ASKIYA ALINMASI N - ZZEK

kanlabilir.5 Svvedenborga gre, lmden sonra insan ruhunun ken


di i muhteviyat birka aamadan oluan arnmadan geer ve bunun
sonucunda hak ettii ebedi dle kavuur: Cennet ya da cehennem.
Birka gn veya ay srebilecek bu srete beden hayaletvari bir be
densellik kisvesi altnda yalnzca bilin olarak dirilir:

Bu ikinci aamada ruhlar dnyadayken nasldlarsa o halleriy


le gze grnr hale gelirken, gizlice yaptklar ve syledikleri
zuhur etmeye balar; artk dtan gelen hibir faktrle dizginlen
mediklerinden tr gizlice sylemi ve yapm olduklarn artk
dnyadaki gibi itibarlarn kaybetmekten korkmadan syler ve
alenen yapmaya urarlar.6

Hortlaklar artk utanc tmyle bir kenara brakp ldrmcasma


davranabilir, drstlk ve adaletle alay edebilirler. Bu tasavvurun
etik deheti, hakikat ve mutakabat fikrinin snrlarn gsteriyor
olmasndan gelir: Ya failin kendi sularn alenen itiraf etmesi ona
yalnzca etik arnma yaatmamakla kalmayp, ayrca mstehcen bir
zevke de yol ayorsa?
Merhumlarn hortlak olmalar, Freudun aktard ryala
rn birinde len ama ldn bilmediinden (rya grenin bilin
altnda) yaamaya devam eden babann durumunun tam tersidir.
Dostoyevskinin hikyesindeki merhumlar ldklerinin tamamen
farkndadr; tm utanc bir kenara koymalarna tam da bu farkndalk
msaade eder. yleyse merhumlarn lmllerden zenle saklad
sr nedir? Bobokta edepsiz hakikatleri duymayz; llerin hayalet
leri dinleyicilere en sonunda hayrl havadisleri ulatracaklar ve
srlarn anlatacaklar srada uzaklarlar. Peki ya zm Kafkamn
Davasmda memleketinden gelip mrn muhafz tarafndan kabul
edilmeyi beklemekle geirmi adamn lm deindeyken kapnn
sadece onun iin orada olduunu rendii Kanun Kaps adl me
selin sonundaki gibiyse? Ya Bobokta en kirli srlarn ortaya dk
me sz vermi cesetlerin merasimi sadece zavall Ivan Ivanovichi

5 Bkz. Ilya Vinitsky, Where Bobok is Buried: Theosophical Roots of Dostoevskiis


Fantastic Realism, Slavic Review 65:3 (Sonbahar, 2006): s. 523-543.
6 A.g.y., s. 528.

29
ACI EKEN TANRI

cezbetmek ve etkilemek iin sahneye konulmusa? Baka bir deyile,


yaayan cesetlerin edepsiz doruculuk gsterisi yalnzca dinleyici
nin, dahas dindar bir dinleyicinin fantezisiyse eer? Dostoyevskinin
tanrsz bir evren sahnesi resmetmediini unutmamalyz. Konuan
cesetler bizzat Tannnm varlnn bir kant olan (biyolojik) lmden
sonraki hayat tecrbe eder. Tanr oradadr, lmden sonra onlar
sa tutar, zaten onlar da bu sebeple her eyi syleyebilirler.
Dostoyevski her ne kadar her eyin mbah olduu korkun
bir tannsz evren gstermek iin de olsa, samimi bir ateist durula
hibir ilgisi bulunmayan dinsel bir fantezi sahneye koyar. Peki ya
cesetleri her eyi sylemenin mstehcen samimiyetine iten drt
nedir? Lacanc cevap besbellidir: Etik eylemlilik olarak deil, ke
yif almaya ilikin mstehcen emir olarak sperego. Merhumlann
anlatcdan saklamak istedikleri nihai sim anlamamz da bu salar:
Tm hakikati edepsizce anlatma drtleri zgrce seilmi deildir,
ortada nihayet imdi sradan hayatlanmzn kurallan ve kstlama-
lan yznden yapamadmz ne varsa syleyebileceiz (ve yapa
bileceiz) gibi bir durum yoktur. Drtleri, bunun yerine acmasz
bir sperego buyruu tarafndan ayakta tutulmaktadr: Hayaletler
bunu yapmak zorundadrlar, Gelgelelim, ayet utanmaz hortlaklann
anlatcdan sakladklan ey mstehcen keyfin zorlayc tabiatysa ve
dinsel bir fanteziden sz ediyorsak, ilave etmemiz gereken bir sonu
daha var: "Hortlaklareytani bir Tanr nn zorlayc bysnn et
kisi altndadr. te tam burada Dostoyevskinin esas yalan sakldr:
Korkun bir Tannsz evren fantezisi diye sunduu ey, aslmda ey
tani ve mstehcen Tannya dair Gnostik bir fantezidir. Bu durumdan
kanlacak daha genel mahiyette bir ders ise udur: Dindar yazarlar
ateizmi sularken genellikle dinin kendisinin bastnlm alt yznn
bir yansmas olan tannsz bir evren tasavvurunu ina ederler.
Gnostisizm tabirini gerek anlamyla, yani Yahudi-Hristiyan
evrenindeki nemli bir zellik olan hakikatin dsallmn inkn
olarak kullanyorum. Yahudilik ile psikanaliz arasndaki zel ili
ki hakknda youn bir tartma yaanyor: Her ikisi de bizden bir
ey isteyen, ancak ne istediini aklamayan ve nfuz edilemeyen o
korkun tekiyi arzulamann uurumuyla travmatik karlamaya

30
GR: ETK OLANIN TEOLOJK-SYAS OLARAK ASKIYA ALINMASI N - ZI^EK

odaklanr. Yani Yahudilerin kendi Tanrlaryla, onun insann gn


delik varolu rutinini bir kenara atan anlalmaz arsyla kar
lamalarna; ocuun tekinin (bu durumda ana babaya ait) keyfi
muammasyla karlamasna. Dsal travmatik karlamaya (Ya-
hudilere yaplan ilahi ar, Tannnn brahime ars, idrak edil
mez Takdir-i lahi; bunlarn hibirisi bnyevi zelliklerimizle, hatta
doutan gelen ahlak kurallarmzla bile tmyle badamaz) daya
nan Yahudi-Hristiyan hakikat anlaynn tersine, gerek paganizm
gerek Gnostisizm (Yahudi-Hristiyan tutumun paganizme yeniden
kaznmas) hakikate giden yolu manevi olarak nefsi arndrmann
i yolculuu, teki gerek Benlie dn, benliin yeniden ke
fi olarak tasavvur eder. Kierkegaard Bat maneviyatndaki temel
kartln Sokratese kar sa, yani yd etmenin i yolculuuna
kar dsal karlamann okuyla yaanan yeniden doum arasn
da gerekletiini ifade ederken haklyd. Yahudi-Hristiyan evreni
iinde asl Tanr nn kendisi esas tacizcidir, hayatlarmzdaki ahen
gi gaddarca bozan davetsiz misafirdir.
Gnostisizmin izleri bugnn sanal lem ideolojisinde aka
grlebilir: Olumsal ve geici bir cisimlemeden tekine yzebi
len, doal bedeninden ayrk, btnyle sanal bir Benliin teknoloji
dkn ryas, maddi gerekliin rmesinden ve duraanln
dan kurtulan Gnostik Ruh idealinin bilimsel-teknolojik adan nihai
olarak gerekletirilmesi deil midir? Sanal lem teorisyenlerinin
sklkla referans verdikleri felsefelerden birinin Leibnizinki olmas
pek de artc deildir: Leibniz evreni, her biri etraflarna alan
bir penceresi olmakszn kendi iine kapal i meknnda yaayan
mikroskobik cisimler olan monadlarn ahenkli bir bileimi olarak
kavryordu. Leibnizin monadolojisi ile kresel ahenk ve solipsiz
min tuhaf bir ekilde bir arada var olduu ve henz ortaya kmakta
olan sanal lem cemaati arasndaki tekinsiz benzerlii gzden kar
mak elde deildir. Demem o ki, sanal leme dalmamz d gerekli
e dorudan alan pencereleri olmamasna ramen kendi iinde
tm evrene ayna tutan Leibnizci monada indirgenmemizle beraber
gereklemiyor mu? Gereklie dorudan alan pencereler olmak
szn tek bamza bilgisayar ekranyla har neir olarak yalnzca

31
ACI EKEN TANRI

sanal simlakr ile karlamamza ramen btn gezegenle iletime-


mizi salayan kresel aa hi olmad kadar batm olmamz bizi
daha da monad klmaz m?
stelik Dostoyevskinin tahayyl ettii gibi, l(me)milerin ah
laki snrlar olmakszn konuabildikleri mekn bu Gnostik-sanal
lem ryasnn habercisi deil midir? Siberseksin ekicilii de tam
bu noktada gizlidir: Sadece sanal partnerlerle har neir olduu
muzdan taciz yoktur. Sanal lemin bu yn asl ifadesini geenler
de Amerika Birleik Devletlerinde baz radikal evrelerde tekrar
gndeme gelen nekrofillerin haklarn yeniden dnme nerisin
de bulmutur. Bu fikre gre insanlar tpk ldkten sonra organlar
nn tbbi amalarla kullanlmasna izin verebildikleri gibi cesetlerini
ylgn nekrofillerin keyfine devredebilmelidirler. Bu teklif Siyaseten
Dorucu taciz kart tutumun nasl da Kierkegaardm en iyi kom
unun l komu olduuna ilikin igrsn gerekletirdiinin
kusursuz bir rneidir. l bir komu (bir ceset) tacizden kanma
ya abalayan hogrl znenin ideal cinsel partneridir. Bir ceset
doas gerei taciz edilemez; ayn zamanda l bir beden zevk de
alamaz, bylelikle cesetle oynayan zne iin fazla-keyfin rahatsz
edici tehdidi ortadan kalkm olur.
Byle bir hogrnn ideolojik alan iki kutba ayrlmtr: Etik
ve hukuk. Bir tarafta -liberal-hogrl versiyonundan tutun da
fundamentalist versiyonuna kadar- siyaset, kendisinden nce var
olan etik durularn (insan haklan, krtaj, zgrlk, vd.) gerekleti
rilmesi olarak alglanr; buna karlk olarak (ve onu tamamlayan bir
ekilde) siyaset hukukun diliyle formle edilir (bireysel haklar ile
toplumsal haklar arasndaki doru dengenin nasl bulunaca, vs.).
Dine bavurmak tam bu noktada siyasaln, siyaseti yeniden siya-
siletirmenin kendine zg boyutunu canlandrmada yapc bir rol
stlenebilir: Siyasal faillerin etik-hukuki engellerden kurtulmalann
salayabilir. Eski teolojik-siyasi sentegma imdi yeni bir anlam
kazanyor: Her siyaset gerekliin teolojik bir bak zerinde te
mellenmekle kalmaz yalnzca, ayn zamanda her teoloji doas ge
rei siyasidir, yeni bir kolektif alann ideolojisidir (tpk Hristiyan
ln ilk dnemlerinde ortaya kan mmin cemaatleri veya slamn

32
GR: ETK OLANIN TEOLOJK-SYAS OLARAK ASKIYA ALINMASI N - IZEK

ilk dnemlerindeki mmet gibi). Kierkegaard amlayacak olur


sak, gnmzde ihtiyacmz olan eyin etik olann teolojik-siyasi
olarak askya alnmas olduunu syleyebiliriz.
Gnmzde yeni maneviyat biimleri oalrken Hristiyanl
n kendi teolojik-siyasi zne sadk kalan sahici izlerine rastlamak
giderek gleiyor. G.K. Chesterton antik pagan tutumun hayatn
neeli savunularndan biri olmasna ramen Hristiyanln kasvetli
sululuk ve feragat buyruu dayatt eklindeki bilindik (yanl)
anlamay altst ederek bu konuda bir ipucu vermi oldu. Esasnda
derinlemesine melankolik olan bilakis pagan tutumdur: Zevkli bir
hayat vaaz etse bile lene kadar elindekinin tadm kar, nk en
nihayetinde lm ve rme bekliyor seni der gibidir. Hristiyan
ln mesaj ise bunun tam tersine sululuun ve feragatin aldatc
yzeyinin altndaki sonsuz neeyi mutular: Hristiyanln d hal
kasnda etik feragatlann kat muhafzlar ve profesyonel papazlar
vardr; fakat o kat muhafzn iinde ocuklar gibi dans eden, erkek
ler gibi arap ien yllanm insan hayatn bulursunuz; Hristiyanlk
pagan zgrl iin tek erevedir.7
Bu paradoksun esas kant Tolkienin Yzklerin Efendisi deil
midir? Yalnzca dindar bir Hristiyan bylesine grkemli bir pagan
evreni dleyebilir ve bylelikle paganizmin nihai Hristiyan ryas
olduunu dorulayabilirdi. Bu yzden yakn zamanda Yzklerin
Efendisinin pagan bysn resmediiyle Hristiyanlka nasl za
rar verdiine dair endielerini dile getiren muhafazakr Hristiyan
eletirmenler asl noktay, yani kanlmaz hale gelen maks hk
m gzden karyorlar: Pagan dnn zevk dolu hayatnn tad
n melankolik kederin bedelini demeden mi karmak istiyorsun?
Hristiyanlk se o zaman!
C.S Lewisin Namia tasavvuru ite bu yzden en nihayetinde
bir fiyaskodur: Mitik pagan evrenin iine Hristiyan motiflerini (ilk
romandaki arslann Mesihi fedakrl, vs.) alamaya altndan
baarszla urar. Byle bir hamle paganizmi Hristiyanlatrmaz,
aksine Hristiyanl ait olmad pagan evrenine yeniden kazya
rak paganlatm. Neticede hatal bir pagan miti ortaya km olur.

7 G. K. Chesterton, Orthodoxy (San Francisco: Ignatius Press, 1995), s. 164.

33
ACI EKEN TANRI

Buradaki paradoks Wagnerin Yzk/Ring ve Parsifal' arasndaki


ilikideki gibidir. Yzk'n -tanrlar Nordik-pagan olduundan-
destans paganizmin bir epii, Parsifal'inse -Nietzschenin dedii
gibi ha nnde diz ken- Wagnerin Hristiyanlamasna dela
let olduu eklindeki genelgeer iddia ters evrilmelidir. Wagner
Hristiyanla en ok Yzk ile yaklar; Parsifal ise Hristiyan bir
eser olmak yle dursun, Hristiyanln dourganln kraln sal
na kavumasyla dairesel olarak yenilenmesi eklindeki bir pagan
ritelinin mstehcen bir yeniden tercmesini sahneye koyar.8 te
bu yzden Parsifalin alternatif, hikyenin tam ortasnda farkl bir
yne sapmas gereken, bir anlamda Wagnere daha sadk olan bir
versiyonu kolaylkla tahayyl edilebilir: kinci perdede Kundrynin
Parsifali ayartmada baarl olduu, bir eit Feuerbachclat-
nlm Parsifal. Bu perde Parsifali Klingsorun penesine atmak
yle dursun, Kundryi Klingsorun tahakkmnden kurtarr. By
lelikle perdenin sonunda Klingsor ifte yanatnda, Parsifal oyu
nun aslndakiyle ayn eyi yapar (Klingsorun kalesini yok eder)
fakat bu sefer Montsalvat iin Kundry ile birlikte yola kar. Parsi
fal alternatif sonda Amfortas kurtarmak iin son anda yetiir. Ne
var ki bu sefer Kundry ile birliktedir ve Kasenin ihtiyar, ksr, eril
hkmranln sona erdiini, lkede bereketi ve Erkeklikle Kadn
lk arasndaki (pagan) dengeyi yeniden tesis etmek iin kadnln
tekrar kabul edilmesi gerektiini iln eder. Ardndan Parsifal yeni
Kral, Kundry ise Kralie olur ve bir yl sonra da Lohengrin doar.
Wagnerin eserinin esas olarak Pavlusu sanat eseri olduu olgu
su grltclnn arasnda ounlukla kaynayp gider: Yzkte
ki temel mesele, Yasann hkmranlnn baarszla uramas
dr ve eserin iinde sakl kapsamm en iyi kuatan gei, Yasadan
aka olan geitir. Alacakaranlkm (Twilight) sonunda Wagner
kendi (pagan Feuerbach) ak paradigmas olarak (hetero)seks

8 Wagner zel sohbetlerde Parsifalin altnda yatan pagan mstehcenlii konusunda


olduka akt. Prmiyerinin ncesindeki zel bir resepsiyonda onu kara bir Ayin,
Kutsal Paydalk tasvir eden bir eser olarak tanmlayarak (...) etkinlikte grev
alacaklar eytann iinizde olduunu ve burada dinleyici olarak gelen sizlerse,
eytan kalbinize buyur ettiinizi unutmaynz! Aktaran Joachim Kohler, Richard
Wagner: The Last o f the Titans (New Haven: Yale University Press, 2004), s. 591.

34
GR: ETK OLANIN TEOLOJK-SYAS OLARAK ASKIYA ALINMASI N - ZZEK

el iftin ak ideolojisini aar: Brunhildein son dnm, erostan


agape'ye, erotik aktan siyasal aka olan dnmdr. Eros Yasay
btnyle aamaz, Siegmund ile Sieglindenin kendilerini yok eden
alevleri gibi yalnzca Yasay yalnzca bir anlna ineyerek vakti
gelen bir duygusallkla patlayabilir. Agape, eros'un baarszlklar
nn neticelerini stlenmemizden sonra geriye kalandr.
Aslnda Brunhildein lmnde savari bir boyut bulunur; fakat
yalnzca sann lmnn, mminlerin agape'yle balandktan
Kutsal Ruhun doumunu iaret etmesi asndan. Brunhildein
son szlerinin Ruhe, Ruhe, du Gott! (Huzurla iinde yat, Tan-
n!) olmas hi de artc deildir. Brunhildein eylemi, Wotann
kanlmaz lmn rahata kabul etme isteini yerine getirir.
Alacakaranlktan sonra geriye kalan, dehet verici hadiseyi usulca
gzlemleyen, Chereau-Bouleznin yeniliki mizanseninde mzik
sona ererken seyircilere bakakalan insan kalabaldr. Artk her
ey Tannnn veya Byk teki benzeri baka bir simann garan
tisi olmakszn seyircilere baldr. Kutsal Ruh gibi hareket ederek
agape'yi uygulamalan onlara baldr:

Kurtulu motifi, tm dnyaya iletilen bir mesajdr, fakat btn


khin kadmlar (pythonesses) gibi orkestrann da mesaj nasl yo
rumlayaca konusunda kafas karktr... Yzk boyunca insan
ln koynunda besledii ve insanlar parampara eden zalim sa
valar yznden tehlikede olan engin umuttan tedirginlikle kuku
duyulmaz m, duyulmamal mdr? Tanrlar yaamtr, dnyala
rnn deerleri yeniden ina ve icat edilmelidir. nsan adeta bir
uurumun kysnda gibidir, yeryznn derinliklerinde gmbr
deyen khini dinler gergin bir ekilde.9

Ak yoluyla kurtuluun bir gvencesi yoktur: Kurtulu yalnzca


mmknse bahedilebilir. Bylece Hristiyanln zne ulam
oluruz: Pascalc bir bahis oynayan, Tanrnn bizzat kendisidir. O,
armhta lmekle nihai akbeti belirsiz bir harekette bulunmutur;
biz insanla bo S,, Ana-Gsteren tedarik etmitir ve onu S2halkas

9 Patrice Chereau, aktaran Patrick Camegy, Wagner and the Art o f Theatre (New
Haven and Londra: Yale University Press, 2006), s. 363.

35
ACI EKEN TANRI

ile tamamlamak bize baldr. lahi edim, i* zerindeki nihai nok


tay koymaktan ziyade Yeni Balangn akln temsil eder; ona
gre yaamak, onu anlamlandrmak ise insanla der. Bizi humma
l megalelere mahkum eden Takdir-i lahi gibi Olay da bir saf, bo
gstergeh, anlamlandrmak iin zerinde almamz gerekir. Vah
yin korkun tehlikesi tam da burada yatar: Vahiy, Tannnm adeta
kendi resminin iine dalarak, yaratln bir paras olarak, kendini va
roluun su katlmadk olumsallna maruz brakarak onunla tamamen
varolusal olarak megul olmasnn, her eyi tehlikeye atmasnn
sorumluluunu almasdr. Gerek Aklk, kararszln deil, Olaym
ertesini yaamann, dersler karmann akldr. Peki ama neyin der
sini? Elbette Olaym at yeni alann dersini. Chereaunun bahsettii
endie, eyleme geme endiesiydi.
Gnmzde propagandas (yalnzca dar siyasi anlamda deil) tam
da bylesine bir Akln mmknln hedef alr: Kendisinin de
farknda olmad, yapsal olarak kr olduu bir eye kar savar; ger
ekte karsnda yer alan glerle (siyasi hasmlarla) deil, ama duruma
ikin olan imknla (devrimci-zgrletirici topik potansiyelle) mca
dele eder:

Dman propagandann btn gayesi, mevcut bir gc ortadan kal


drmak deil (bu ilev daha ok polis glerine braklr), daha ziyade
durumun fark edilmemi imknlln yok etmektir. Bu imknllk,
propaganda yapanlar tarafndan da fark edilmez, zira onun nitelikleri
ayn anda hem duruma ikindir hem de onun iinde grnmez.10

Radikal zgrletirici siyasetin karsndaki dman propagandann ta


biat gerei sinik olmasnn sebebi ite budur. Kendi dediklerine inan
mamas anlamnda deil, ok daha temel bir seviyede. Kendi dedikleri
ne gerekten inand lde siniktir, zira mmkn olan en iyi dnyada
yaamasak bile ktnn iyisinde yaadmza ve herhangi bir radikal
deiimin onu sadece daha da ktye srkleyeceine bkknlkla ina
nr.

* Yazar bu harfi ngilizcedeki ben kelimesi iin kullanyor, -.n.


10 Alain Badiou, Seminar on Platos Republic (yaymlanmamtr), 13 ubat 2008.

36
1

Kutsala Kar Hristiyanlk


Zizek

Tann yoksa her ey mbahtr sz genellikle Karamazov


Kardeleri dayandrlsa da gerekte Dostoyevski hibir zaman
byle bir ey yazmad.1(bu sz Dostoyevskiye ilk kez Sartre Var
lk ve HiliktG atfetmitir). Gelgelelim olgusal olarak hatal olsa da
bu yanl atfn yllarca srp gitmesi, szn ideolojik yapmzda bir
yere dokunduunu gsterir. Muhafazakrlann bu sz, Ateist-hedo-
nist elitler arasndaki skandallar sorulunca hatrlatmas pek de ar
tc deildir: Denir ki, ayet insan uralanna almaz snr koyan
tm akn otoriteyi bsbtn yadsrsak gulaglarda ldrlen mil
yonlardan tutun da hayvanlarla sekse ve ecinsel evliliklerine kadar
her ey ite byle neticelenir. Byle snrlar olmakszn, diye devam
ederler, kiinin bir ara gibi kulland komusundan kr ve zevk
iin insafszca faydalanmas, onu kleletirmesi, aalamas veya
ldrmesinin nnde hibir nihai engel yoktur. yleyse bizi bu ni
hai ahlaki uurumdan ayran, geici ve mecburi olmayan kurtlar
arasndaki anlamalar, sa ve esen kalabilmek iin kabul ettiimiz,
1 Buna en yaklaan ifadelerden biri Dimitrinin (Alyoaya aktard kadaryla)
Rakitinle olan tartmasndaki iddiasdr: Peki yleyse insan ne olacak? diye
sordum, Tann ve lmsz hayat olmakszn? yleyse her ey mbah mdr, her
istediklerini yapabilirler mi? Bkz. Fyodor Dostoyevski, The Brothers Karamazov
(New York: Dover Publications, 2005), s. 672 [Trkesi: Karamazov Kardeler,
ev. Ergin Altay, stanbul: letiim, 2010]. Bu evirideki son cmle yleyse her
ey yasaldr diye balyor; orijinalinden karlatrdktan sonra yasal kelime
sinin yerine Rusadaki pozvoleno kelimesini karlayan mbah koydum.

37
ACI EKEN TANRI

kendi kendimize dayattmz ve her an ihll edilebilecek snrlar


dr. .. Peki ama eyler hakikaten byle midir?
Bilindii zere Jacques Lacan psikanalitik uygulamann bize
Dostoyevskinin hkmn ters evirmeyi rettiini iddia eder:
Tanr yoksa her ey yasaktr. Ahlaki saduyumuz bu ters evirme
yi kolay kolay hazmedemez: Slovenyadaki solcu bir gazete Lacan
zerine bir kitap iin yazlm bu sz yle deitirerek, aksi hal
de olumlu saylabilecek bir eletiri yazsnda u hale getirir: Tan
r yoksa bile tabii ki her ey mbah deildir! Lacann provokatif
szn, biz ateistlerin bile baz etik snrlara sayg gsterdiimiz
eklindeki makul bir teminata dntren mfik bir bayalk...
Ne var ki Lacann sz bo bir paradoks gibi grnse de ahlaki
manzaramza bakacak olursak szn liberal ateist hedonist evreni
tanmlamaya ok daha uygun olduunu dorulam oluruz: Onlar
hayatlarn zevk arayna adamtr; fakat onlara bu aray iin alan
ama gvencesi veren harici bir otorite olmadndan tr kendi
kendilerine dayattklar Siyaseten Dorucu kurallar ann iinde,
sanki geleneksel ahlaktan daha acmasz bir sperego onlar kontrol
ediyormuasna skp kalrlar. Haz peinde koarken tekilerin
alann aalayabilecekleri veya ihll edebilecekleri fikri onlarda
bir saplant haline gelmitir, ki bu yzden ii dierlerini tacizden
nasl kanacaklarna dair reetelerle kendi davranlarn dzenle
meye kadar giderler; kendilerine zen gstermek (fiziksel zinde
lik, salkl yemek, ruhsal geveme...) iin hazrladklar karmak
kurallar saymyorum bile. Hakikaten de hibir ey bir hedonistten
daha baskc ve denetimli olamaz.
Birinci gzleme skca bal olan ikinci mesele, gnmzde
her eyin asl kendilerini Takdir-i lahinin aralar olarak onun
la dorudan iddetli bir ekilde ilikilenenlere mbah olduudur.
Kierkegaardn etik olann dinsel olarak askya alnmas dedii eyin
sapkn bir uyarlamasn uygulamaya koyanlar, fundamentalist deni-
lenlerdir: Tanndan gelen bir grevle binlerce masum ldrlebilir...
yleyse bugnlerde niye dinsel (veya etnik) yoldan merulatrlan
iddetin ykseliine tank oluyoruz? nk kendini post-ideolojik
olarak alglayan bir devirde yayoruz. Byk kamusal meseleler ar

38
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

tk kitle iddeti (veya sava) iin zemin oluturamadmdan tr,


yani hegemonik ideolojimiz bizi hayattan zevk almaya ve Benlikle
rimizi gerekletirmeye ardndan tr ikenceye ve baka bir
insann ldrlmesine kar duyduklar tiksinmeyi amak ou insan
iin ok gtr. nsanlarn ou kendiliinden ahlakldr: Onlar iin
baka bir insana ikence etmek veya onu ldrmek son derece trav-
matiktir. Bu yzden bunlar yaptrmaya sevk edebilmek iin ehem
miyetsiz bireyin ldrmeye ilikin endielerini solda sfr brakacak
daha byk bir kutsal Sebep gerekir. Din ve etnik aidiyet bunun
iin ok uygundur. phesiz yalnz zevk iin, sadece ldrmenin
hatnna toplu katliam yapabilmi patolojik ateist vakalar vardr; an
cak bunlar ad stnde, istisnadr. nsanlarn byk ounluunun
tekinin acs iin duyduklar temel duyarlln uyuturmak gerekir.
Bunun iin kutsal bir Sebebe ihtiya duyulur: O olmasayd yaptk
larmzn nihai sorumluluunu boaltacamz bir Mutlak olmaks
zn btn yk srtlamamz gerekirdi. Din ideologlar doru ya da
yanl bir ekilde dinin esasnda kt olabilecek insanlara iyi eyler
yaptrdn sk sk savunurlar. Bugnk tecrbelerimizden yola
kacak olursak, din olmadnda iyiler iyi eyler, ktler kt eyler
yapmay srdrrken, yalnz dinin iyilere kt eyler yaptrabildiini
savunan Steve Weinbergin izinden ayrlmamalyz.
Bir o kadar nemli olan baka bir nokta da ayn durumun insani
zayflklar denen eylerin sergilenmesi iin de geerli gibi grn
ddr: Tanrsz hedonistler arasndaki u cinsellik biimleri her
eyden soyutlanarak derhal tanrszlarn ahlakszln temsil eden
simgelere dntrlrken, ok daha byk apta bir fenomen olan
papaz pedofilisiyle bir kurum olarak Kilise arasndaki balanty
sorgulamak din kart iftira olarak reddedilir. Katolik Kilisesinin
bir kurum olarak bnyesindeki pedofilleri nasl koruduunun sa
lam belgelere dayanan hikyesi de, Tanr varsa her eyin (kendini
onun hizmetkr olarak hakl karanlara) nasl da mbah olduunun
dier bir iyi rneidir. Pedofilleri koruyan bu tavr iren klan ey,
eylemin gnl geni hedonistler tarafndan deil de kendini -tm
bunlar yetmiyormu gibi- bizatihi toplumun ahlaki koruyucusu ola
rak iddia eden bir kurum tarafndan icr edilmesidir.

39
ACI EKEN TANRI

Peki ya Stalinist Komnist toplu katliamlarna ne demeli? Ya


isimsiz milyonlarn kanun d tasfiyesi? Bu sularn, Stalinistlerin
kendi ikame-tanns tarafndan, hayal krklna uram nl eski
Komnistlerden bir tanesi olan Ignazio Silonenun deyiiyle baa
rszla uram o Tann araclyla aklandn fark etmek gayet
kolaydr: Onlarn kendi Tanrs vard, bu yzden her ey onlara m-
baht. Dier bir deyile, dinsel iddet mant buraya da ayn ekilde
uygulanabilir. Stalinist Komnistler kendilerini zgrlklerinden
vazgemi hedonist bireyler olarak alglamazlar; hayr, kendilerini
tarihsel ilerlemenin arac, insanl Komnizmin yksek aama
sna doru iteleyen bir zorunluluk olarak alglarlar. te kendi Mut
laklarna (ve aralarndaki imtiyazl ilikiye) bavurarak istedikleri
-veya elzem olduunu dndkleri- her eyi yapmalarnn nn
aan ey tam da budur. Kendilerini ideolojik olarak koruyan kal
kanlarnda atlaklar belirdii rida pek ok komnistin yaptklarnn
ykn tayamaz hale gelmesinin sebebi, Tarihin, daha yksek bir
AkPmn koruyucusu olmakszn edimleriyle yzlemek zorunda
kalmalardr. Kruevin 1956da Stalinin sularm aklad ko
numasndan sonra partinin nde gelen pek ok kurmaynn intihar
etmesinin sebebi ite buydu: Konumadan yeni bir ey renme
milerdi, gerekleri az ok biliyorlard; sadece komnist tarihsel
Mutlakm tarihsel merulatrmasndan mahrum braklmlard.
Stalinizm bu manta baka bir sapkn hava daha katar: Stalinist-
ler acmasz iktidar ve iddet ileyiini merulatrmak uruna yalnz
kendi rollerini Mutlakm bir aracna dntrmek zorunda kalma
dlar; kartlarn eytanlatrmak, yozlamann ve kn vcut
bulmu hali olarak resmetmek zorunda kaldlar. Daha st dzeydeki
Faizm iin bile byleydi bu. Naziler ahlak bozukluunun her fe
nomenini derhal Yahudi yozlamasnn bir simgesi haline getirirdi.
Finansal speklasyon, antimilitarizm, kltrel modemizm, cinsel
zgrlk gibi eyler arasnda bir devamllk olduu ileri srld,
zira bunlarn tm ayn Yahudi znden, toplumu gizliden gizliye
kontrol eden ayn yan grnr failden douyormu gibi algland. Bu
eytanlatrmalar gayet temel bir stratejik ileve sahipti: nk artk

40
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - IZ E K

bu kalc hale gelmi olaanst durumda her eyin mbah olduun


dan Nazilerin istediklerini yapabilmeleri meruiyet kazanyordu.
Bahsetmemiz gereken ve ayn derecede nem tayan son nokta
da, buradaki esas ironidir: Akn snrlarn dalmasna zlenlerin
ou, kendilerini Hristiyan olarak tanmlasalar da yeni bir dsal/
akn snra, snr dayatan ilahi bir faile duyulan hasret hi de Hristi
yan deildir. Hristiyan Tann, snr koyan akn bir Tann deil, ikin
akn Tannsdr. Tann ne de olsa aktr, mminleri arasnda ak ol
duu srece var olur. Demek ki baz Hristiyanlann Lacann Tann
varsa her ey mbahtr! szn yasaklayc Yasanm akla almas
eklindeki Hristiyan anlaynn sonucu olarak aka savunmas pek
de artc deildir: ayet ilahi akla yaarsan, kt bir ey yapmak
istemeyeceinden hibir yasaa ihtiyacn kalmaz, elbette istediini
yapabilirsin... Etik olann fundamentalist anlayla dinsel olarak
askya alnnn bu formlasyonu Augustine tarafndan zaten neril
miti: Tanny sevin ve ona nasl isterseniz yle davrann. (Ya da
bunun bir baka versiyonu: Sevin ve ne istiyorsanz yapn. Hris
tiyan bak asna gre Tann, Ak olduu iin ikisi de ayn kapya
kar.) Tabii ki buradaki asl tuzak, Tanny seversen onun istedii
ni isteyecek olmandr: Onu memnun eden seni memnun eder, onu
memnun etmeyense seni perian eder. Bu yzden yle her istediini
yapamazsn: Tannya olan akn gerekse, bu ak istediin eyi ya
parken yksek etik ltlere uyacan garantiler. Herkesin bildii bir
akay andnr bu: Nianlm hibir zaman bulumaya ge kalmaz,
nk ge kaldnda artk benim nianlm deildir zaten. Tanny
seversen istediini yapabilirsin, nk bir ktlk yapman Tatny
gerekten sevmediine delalettir. Gelgelelim mulaklk, inancna
dandan deen Tannnn ne yapmam istediinin hibir garantisi ol
madndan tr srp gider. Tannya ak ve inancnn dnda her
hangi bir etik ltn olmadnda, Tannya olan akn en korkun
eylemleri merulatrmada kullanman tehlikesi daima pusuda bekler.
Kald ki Dostoyevski Tann yoksa her ey mbahtr fikrini
ortaya attnda bizi kesinlikle snrsz zgrle kar uyarmyor,
yani insan zgrln snrlayan akn bir yasaklamann faili

41
ACI EKEN TANRI

olan Tanry savunmuyordu. Engizisyon tarafndan ynetilen bir


toplumda Tanr zgrlmzn kayna olarak deil de, onu k
stlayan yksek bir g olarak i banda olduundan her ey tabii
ki mbah deildir. Byk Engizisyoncu hikyesinin asl meselesi,
sann mesajnn yle bir toplumda silinip gideceidir; sa bu toplu
mun iine decek olsayd insanlara armaan olarak (sonralar ar
bir yk olduu anlalan) zgrlk ve sorumluluk getirdiinden do
lay toplumsal dzen ve mutlulua kar lmcl bir tehdit olarak
yaklrd. Nitekim bylece Tanr yoksa her eyin mbah olmas me
selesinin ok daha mulak olduu ayyuka kyor; bu adan Kara-
mazov Kardelerim Beinci Kitabnda van ile Alyoa arasnda bir
lokantada geen uzun sohbete yakndan bakmaya deer grnyor.
van Byk Engizisyoncu hakknda kafasnda kurduu hikyeyi an
latr: sa, Engizisyon dneminde dnyaya geri dnerek Sevillaya
gelir; birok mucize gerekletirir, insanlar onu tanr ve ok sever;
fakat ksa sre iinde Engizisyon tarafndan tutuklanr ve hemen er
tesi gn yaklmasna karar verilir. Byk Engizisyoncu, Kilisenin
artk ona ihtiyac olmadn sylemek iin hcresini ziyaret eder;
zira dn, misyonu insanlara mutluluk getirmek olan Kilisenin
yoluna ta koyacaktr. sa insan doas hakknda yanl hkm ver
mitir: nsanln byk ounluu onun verdii zgrlkle baa
kamaz; sa insanlara seme zgrl vererek insanlarn ounu
kurtulutan mahrum etmi ve ac ekmeye mahkm etmitir.
Nitekim Engizisyoncu ve Kilise, insanlara mutluluk getirmek
iin bilge ruha, korkun lm ve ykm ruhuna, yani insan ac
larna son verecek aralan tek bana temin edebilecek ve herkesi
Kilise sanca altnda birletirebilecek eytana uyar. Halk ynlar,
zgrln ykn srtlayabilecek kadar gl kiilerce ynetilme
lidir; yalnz bu yolla tm insanlk cehalet iinde ve mutlu bir ekilde
yaayp lebilir. Bu gl kiiler hayatlann insanln seme z
grlyle yzlemek zorunda kalmasndan korumak uruna ger
ekten kendi kendilerini ehit edenlerdir. te bu yzden sa ldeki
yoldan karmada eytann ta ekmee evirme tavsiyesini reddet
mekte hatalyd, nk insanlar her zaman karnlarn kim tok tutar
sa onun peinden gider. sa, bize insanlar doyurun, sonra onlardan

42
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZZEK

erdem isteyin! (ya da, Brechtin Dilenciler Operas'nski deyiiy


le: Erst kommt das Fressen, dann kommt die Moral!*) diyen bilge
deyii grmezden gelerek bu yoldan karmay denemesini nsan
sadece ekmekle yaamaz, diyerek reddecektir.
Konuma boyunca sessiz kalan sa, Engizisyoncuya cevap ver
mek yerine onu dudaklarndan per. akna dnen Engizisyoncu,
say salverir ama asla geri dnmemesini syler... Alyoa, sann
bu hikyedeki jestini tekrarlayarak karlk verir: O da usulca van
dudaklarndan per.
Hikyenin ana fikri, Kiliseye saldrmaktan ve sann bize
verdii tam zgrle geri dn savunmaktan ibaret deildir.
Dostoyevskinin kendisinin bu meseleye kesin bir cevab yoktur.
Byk Engizisyoncu hikyesinin neredeyse hemen ardndan gelen
Kei Zosimann hayat hikyesinin, vann sorularm cevaplama
giriimi olduu savunulabilir. Zosima lm deindeyken isyan
kar genliinde nasl imana geldiini, bir dellonun ortasndayken
nasl kei olmaya karar verdiini anlatr. Zosima, insanlarn kendi
gnahlarn ve kusurlarn kabul ederek birbirlerini affetmeleri ge
rektiini tler: Hibir gnah dierinden yaltlm deildir, dola
ysyla herkes komusunun gnahlardan mesuldur... Tanr yoksa,
her ey yasaktr hkmnn Dostoyevski uyarlamas deil midir
bu? Eer sann armaan bizi kkten bir ekilde zgr klyorsa,
demek ki bu zgrlk tm sorumluluklarnn ar ykn de bera
berinde getirir. Peki daha sahici olan bu duru bir feda da gerektirir
mi? Fedayla ne kast ettiimize baldr bu.
Jean-Luc Marion, Fenomenolojik Feda Mefhumu iinTaslak,2
adl yazsna tanrsz zamanlarmzn kutsal ile dnyevi arasndaki
her fark yok etmeye, bylece onu kutsallatrma (sacrifiement**)
* Almanca nce gelir tknmak, sonra gelir ahlak! anlamnda -.n.
2 Marionun yaymlanmam makalesi onun u yazsna dayanr: Sketch of a Phe-
nomenological Concept of the Gift, haz. M. M. Olivetti, Filosofia della rivelazi-
one iinde (Rome: Biblioteca deli Archivo di Filosofia, 1994).
** Feda (sacrificium) kelimesi, etimolojik olarak bir fiilden, kutsal yapmak (sacrum
facere) fiilinden doar; bu anlamyla bir fiilin sonucunu imler. Ancak sacrum
facerenin sacrificium haline gelmesinden nce bir ara durak vardr: sacrificie-
menl. Marion, sacrum facere'nin sonucuna deil, bu fiil meydana geldii srece
iaret ettiinden zel olarak bu kelimeyi kullanr, -.n.

43
ACI EKEN TANRI

(veya bilakis dnyeviletirme) vastasyla atlatmaya ilikin her


imkn ortadan kaldrdn iddia ederek balar. Burada eklememiz
gereken ilk ey, Agambenin sekler ve dnyevi arasnda yapt
ayrmdr: Dnyevi olan, sekler-faydac deildir, kutsaln dnyevi-
letirmesinin bir sonucudur ve dolaysyla bnyevi olarak kutsaldr.
(Kutsal hale getirme formln de dz anlamyla anlamalyz:
Sradan bir nesneyi bizatihi fedakrlk kutsal hale getirir. Dier bir
deyile bylesi bir nesne dorudan varlyla hi de kutsal deildir.)
Marion daha sonra feday biimini ayrntl bir ekilde tanmlar:
ncelikle, fedann tanrsz zamanlarmzda saf (terrist) ykm
olarak ayakta kalan negatif-ykc vehesi vardr: Kutsal ancak
gndelik faydac-ilevsel gidiat bozan anlamsz ykm eylemleriy
le kavrayabiliriz. Bir ey yok edilerek kutsal hale gelir; 11 Eyll
enkaznn (Sfr Noktas) kutsal olmasnn sebebi ite budur...
(Burada Marion bu negatif-ykc feda kavramnda bir ayrma daha
gider: Benliin kendi kendine yetebilen zerkliini ortaya koya
bilmesi iin btn maddi, patolojik yklerinin veya zelliklerinin
ileci fedas. Zira burada Benin kendine yeten zerkliim kendine
mal etmesini salayan asli patolojik ieriini feda ederiz; feda
ederek hibir ey kaybetmem, daha dorusu yalnzca bizatihi ilgisiz
olan eyi kaybederim.)
kinci olarak, fedann mbadele vehesi vardr. Yani bir eyi koul
lu bir armaan olarak, bir eyleri geri almak iin veririz: Feda edilen,
armaann elden kardndan fazlasn yok etmez, ne de olsa ikisi de
mbadeleyi salamak iin alr; daha dorusu, feda edilen yok etti
inde ve armaan elden ktnda karlkllk ekonomisini kurmak
iin ayn ekilde ilerler. Bir mbadele edimi haline gelen fedann
kendini geersiz kldndan bu durum bir krdmle neticelenir:
Fedann hakikilii mbadeleyle sonulanr, yani hakikiliini yitir
mi olr; nk fedakrlk tam da karlk beklemeden vermeye
dayanmaldr; bylece feda, armaan-olmayanm hakikiliinin ku
sursuz bir rnei haline gelir. Demek ki kii fedadan bahsettiinde
ve bunu gerekletirdiinde aslnda bir karlk mit ediyordur.
Her eyi kaybettiini iddia ettike hep daha fazla kazandran bir
karlk beklediinin teyididir bu.

44
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

Sorun u: Fedann bu iki boyutu yeterli midir? Marion fedadaki


temel boyutunun, yani bol bol safi verme mantnn mbadele an
laynda kaybolduunu aka ifade eder: Armaan, doal anla
m verilmilie indirgenerek mbadeleden kurtarlabilir ve nitekim
kurtarlmaldr. Mbadele ekonomisi bir armaan ekonomisi mey
dana getirirken armaan, verilmilie indirgendiinde tam tersine
kendini mbadele kurallarndan kopararak ekonomi dnda tutar.
Burada iki vehe arasndaki simetriyi karmamalyz: ayet ykm-
olarak-feda, zerklii kendine mal etmekle sonulanrsa ve bu da
(sadece gereksiz-ilgisiz olan yitirdiimizden dolay) feda boyutu
nu geersiz klarsa mbadele-olarak-feda da ayn ekilde mbadele
boyutunu geersiz klar; feday uruna yaptm yksek otoritenin
verdikleriyle sahip olduum her eyin geri denmesine bel balad
mdan aslnda hibir ey feda etmiyor veya vermiyorumdur. Her
ikisinde de feda edilen kayp, geersiz klnm olur.
Mbadele-olarak-fedaya ikin fedann daha radikal bir boyutu
bu tanmda eksiktir: Mbadele alanna adm atabilmek iin nceden
bir ey feda etmek zorundaymdr ve bu feda, herhangi bir ieriin
veya nesnenin fedasndan nce gelir. Beni bir mbadele nesnesi ha
line getiren, olduka znel konumumdan feda ettiim bu eydir. Bu
feda, anlam iin denen bir bedeldir: Biim iin ierii feda eder,
yani mbadelenin diyalogla erevelenen biimine giri hakk ka
zanrm. Demek ki feda ettiim ey hibir etkiye sahip olmasa bile
artk olan ne varsa tarafmdan anlaml bir tepki olarak yorumland
ndan dolay bunu da (olumsuz) bir cevap olarak yorumlayabili
rim. Her halkarda iletiim kurulacak, uruna feda edebileceim bir
eyler olan birisi vardr.
nc olarak, Marion ilk ikisi gibi kendi kendini geersiz klma
yan bir feda kavram gelitirmek iin armaan (olarak feda) paradok
suna, karlk beklemeden vermenin katksz edimi zerinde durur.
Paradoks, armaann gerekten de herhangi bir mbadele ekonomisi
dnda verilmi olsa bile hem verilmiliinin hem de vereninin onda
kaybolduundan tr kendini bir armaan olarak geersiz klmasn
da yatar: Armaan alan, kendisine verilmi olanda bir nceki sahibi
nin ehresini ve gcn grd srece onu kendisininmi gibi ala-

45
ACI EKEN TANRI

vaaz. Bu sahip (armaan veren) kaybolmaldr ki armaan verilmi


olarak grnmeye balasn; son olarak da armaan veren onun kesin
olarak verilmi, yani elden karlm olarak grnmesi iin armaan
dan btnyle kaybolmaldr. Feda tam bu noktada sahneye girer:
Verilmilii (ve bylelikle vereni) grnr klar:

Feda edilen ey, armaan balangta meydana getiren iadeye


iade etmek suretiyle geldii yer olan verilmilie geri verir. Feda
edilen ey, armaan terk etmez, tmyle onun iindedir. Feda
edilen ey, armaan brakmaz, tmyle onun iinde barnr. Ken
dini, armaan verilebirlie yeniden vererek tezahr eder, nk
balangcndan itibaren onu tekrarlar. (...) Sanki veren ya alacak
larn toplamaya (mbadele) ya da tamamlayc bir hrmete (sim
gesel maa olarak minnettarlk) ihtiyac varm gibi bir durum,
yani bir kar-armaan sorunu deildir bu; verilmilik srecini
tam tersi anlamda tekrar edip armaan eski grevine getirerek
farkna varma ve onu (verilmilik olmakszn) olgusal olarak bu
lunmu bir nesne haline gerilemesinden kurtarma sorunudur.

Byle bir fedayla hibir ey kaybetmi olmam, yalnz sahip oldu


umun armaan statsn kendi bana ortaya koymu olurum.
Marionun verdii asl rnein, babann gerekte olunu yitirmedii
brahim ve shakm hikyesi olmasna amamak gerek. brahimin
tek yapmas gereken olunun aslnda kendisine ait olmamasna, ona
Tann tarafndan verildiine dayanarak olunu feda etmeye hazr ol
duunu gstermesiydi:

Tannnn, brahamin shak ldrmesini engelleyerek aslnda


tam olarak brahimin kurban edilmesine kar gelmi olmaz, sa
dece onun ldrlmesini geersiz klm olur, nk byle bir ey
feda etmenin zne ait deildir: shakm gerekten lmesi feday
yalnzca genelgeer anlamda (ykm, elden karma, mbadele ve
szleme) salam olurdu. (...) shakn cannm balanmas
bundan byle brahim tarafndan (Tanndan gelen) bir armaan
olarak alglanr. Tanr olunu ona yeniden, ikinci kez tekrar ver
mi, onu tam anlamyla bir armaan olarak kutsamak iin bir faz
lalk gibi sunmu olur. (...) Feda, armaan ikiye katlar ve ilk kez
onu olduu gibi onaylar.

46
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

Burada olduu gibi tabiri can alcdr: Artk armaan tekrar yo


luyla verilmi olanda yok olmaz, bir armaan olarak ortaya konur.
yleyse bu noktada kim feda eder? Armaan ve feda birbirine zt
tr: Tann armaan eder, insansa verilmi olarak tekrar kazanmak
iin kendine mal ettii armaan feda eder... Tpk reddedilmek
iin sunulan kibar teklifler gibi fedakrlk da bu son anda duraklar:
Reddetmen kaydyla (af dilemeyi, hesab demeyi...) teklif ediyo
rum. Ne var ki burada nemli bir fark vardr: Hem veren hem de
alan, reddedilmek iin sunulan bir teklifin reddedilmek niyetiyle su
nulduunu bilir; oysa tekrarlanan armaan olarak fedada armaan
yalnzca onu hakikaten de kaybetmeye hazrsam geri alnm (bana
yeniden verilir). Ama ayns sann hayatn kaybettii ve Dirilite
onu geri alaca feda iin de geerli midir? Veren ve alan kimdir?
Marion, sann feda ediini karmakank ve pek inandrc olmayan
bir giriimle kendi emasna sktrmaya alarak Baba Tanry
veren, say alan, Kutsal Ruhu da sann babasna iade ettii ve
(Dirilite) armaan olarak geri ald nesne olarak grr:

sann lm (saduyudan ziyade) u anlamda bir feda olur: sa


ruhunu, onu kendisine veren babasna iade ederek -Tanry in
sanlardan ayran ve grnmez klan- Tapnakm rtsn yrtma
ya tevik eder ve kendine aniden gerekten Tannmn olu gibi
(Matta 27:51, 54) grnr ve nitekim kendini deil, grnmez
Babasm grnr klar. Bylece armaan, verenini ve (burada
Teslisvari) verilmilik srecini grnr klar.

sann armhta hayatn insanla saf ve koulsuz bir armaan


olarak vererek gerekletirdii fedakrlnn anlam kaybolmu ol
muyor mu burada? Marionun bu yorumu esasnda say nemsiz
bir aracya indirgeyen, tek gerek veren olarak Baba-Tann zerine
younlaan dpedz Hristiyanlk-ncesi bir yorum deil midir?
Durum aslnda tam tersi deil midir? En rahat anlayabileceimiz
manada armhta grnen ey, aclar iindeki sann byleyici en
damnn arkaplannda kaybolan Baba Tanndan ziyade, veren ola
rak sa deil midir? Onun fedakrl nihai armaan deil midir?
Dier bir deyile, sann lmn gerek uruna bir fedakrlk ola

47
ACI EKEN TANRI

rak okumak daha uygun deil midir: sa, biz insanlar Kutsal Ruh ar
maanm (mminler cemaati) elde edebilelim diye mi gerekten ve
tamamyla armhta lr? Kald ki bu armaan tm radikalliiyle
ele alacak olursak onu Tannnn ldn, byk tekinin olmad
nn btnyle kabul olarak anlamlandrmaya mecbur kalmaz m
yz? Kutsal Ruh, simgesel cemaatin byk tekisi deildir, byk
tekiden gelen destek kkten bir ekilde kesildiinde ne s autorise
que de lui-meme* bir topluluktur. Demek ki, sa tam da Marionun
tasnifinde eksik olan ve Lacanm ok nem verdii fedakrln
sapkn bir eklini tamamen yrrlkten kaldrmtr (feda etmitir).
Lacan iin bu ilave sapkn fedakrln iki biimi vardr. l
kinde feda, byk tekinin acziyetinin inkrn sahneler: En teme
linde zne kar salamak iin deil, tekindeki eksii tamamla
mak, tekinin kadiri mutlak veya en azndan tutarl grnmesini
srdrmek iin fedakrlm sunar. 1938 yapm klasik Hollywood
macera melodram olan Gzel Davran/Beau Cestei hatrlayalm.
yiliksever teyzeleriyle yaayan kardeten en by, nankr
ln son derece acmasz bir hareketle teyzesinin ailesinin vn
kayna olan servet deerindeki elmas kolyesini alar ve itibarnn
mahvolacan, sonsuza dek hayrsever kadnn terbiyesiz hrsz
olarak anlacam bilerek ortadan kaybolur. yleyse niye yapar
bunu? Filmin sonunda kolyenin sahte olduunu ve utandrc ifay
engellemek iin aldm reniriz: Bir sre nce teyzesinin ailesini
iflastan kurtarmak iin kolyeyi zengin bir mihraceye satt ve yeri
ne deersiz bir taklit koyduu herkese mehul olsa da byk karde
tarafndan bilinir.
Hrszlndan evvel kolyenin dier sahibi olan uzaktan akraba
amcasnn mali kazan iin onu satmak istediini renmiti; kolye
satlacak olursa, sahte olduu ayyuka kacakt. Bu yzden teyzesi
nin ve nitekim ailesinin gururunu koruyabilmesinin tek yolu kolye
nin almn sahnelemekti... Bu tam da hrszlk suunun gerek
aldatmacsdr: Nihai olarak alnacak hibir eyin olmad olgu
sunun stn rtmek. Bu yolla tekinin temel eksii rtbas edilir,
yani tekinin kendisinden alman eye sahip olduu yanlsamas

* Franszca Kendinden baka kimseden izin almayan anlamnda, -.n.

48
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZI^EK

muhafaza edilir. Nasl insan akta sahip olunmayan eyi veriyorsa,


ak suunda sevilen tekiden, onun sahip olmad ey alnr, ki
filmin ismi olan beau geste ile de kastedilen budur. Feda etme
nin manas da tam bu noktada yatar: tekinin onurlu grnn
srdrmek, sevilen tekiyi utantan kurtarmak iin kii kendisini
(saygn toplumdaki gururunu ve geleceini) feda eder.
Ancak fedakrln daha tekinsiz bir boyutu daha var. Sine
madan bir rnek daha verelim: Jeannot Szvvarcm ifre/Enigma's
(1981). Film, nceden muhalif bir gazeteci olan ve sonradan Batya
g eden, ardndan da CIA tarafndan ie alman ve KGB karargah
laryla karakollar arasndaki tm haberlemeyi ele geirmeyi sa
layacak ifreleyen/ifrekran bir bilgisayar ipini ele geirmek iin
Dou Almanyaya gnderilen bir ajan konu alr. Kk ayrntlar
ajana grevinde bir yanllk olduunu sezdirir, yani Dou Alman
lar ve Ruslar geliinden nceden haberdardr. Tam olarak ne olmak
tadr? Komnistler, CIA karargahlarna Ruslar ve Dou Almanlar
gizli grevi hakknda bilgilendirmi bir kstebek mi szdrmtr?
Filmin sonuna doru zmn ok daha zekice olduunu reniriz:
CIA ifreleyici ipe zaten sahiptir, fakat ne yazk ki Ruslar bundan
phelenerek geici sreliine gizli haberlemeleri iin bilgisayar
alarm kullanmay brakrlar. Operasyonun asl amac Ruslar ipin
CIAde olmadma ikna etmektir: CIA bir yandan onu almak iin
bir ajan gnderir, dier yandan ip iin bir operasyon yapldn
duyan Ruslarn kendi ajanlarn tutuklayaca ihtimaline gvenerek
operasyonu kasten renmesine izin verir. Bylece sonuta grevin
baarl bir ekilde engellemesine izin verilerek Ruslar, Amerika
llarn ipe sahip olmadna ve bylece haberleme balantlarn
kullanmann emniyetli olduuna ikna olacaklard... Hikyenin tra
jik taraf phesiz CIAin grevin baarszla uramasn isteme
sidir. Surlarna vakf olmadklarn kantlamaya almak gibi yce
bir gaye uruna muhalif ajan peinen feda edilmitir.
Buradaki strateji, tekiyi (dman) arad eye halihazrda sa
hip olmadm ikna etmek iin bir arama operasyonu sahnelemek
tir. Ksacas, tekinin en iteki sim olan agalmaya zaten sahip
olunduunu ondan saklamak iin bir eksii, bir istei varm numa

49
ACI EKEN TANRI

ras yaplr. Nesnenin tekrar elde edilebilmesi iin Yasa tarafndan


dzenlenen arzunun ters duran merdiveninde kaybedilmek zorunda
olunduu ve arzunun temeli olan simgesel hadm etmedeki temel pa
radoksla bu yap bir ekilde balantl deil midir? Simgesel hadm
etme, genellikle sahip olunmayan bir eyin kaybedilmesidir, yani
arzunun nesnesi-nedeni kendi kaybndan/geri ekilmesinden doan
bir nesnedir; gelgelelim burada bir kaybn numarasn yapmann di
er yz karmza kar. Simgesel Yasanm tekisi jouissance
yasaklad srece znenin keyif almasnn tek yolu, jouissance
salayan nesnenin eksikliini hissediyor gibi grnmesidir; dier
deyile, o nesneyi umutsuzca aramasnn mizanseniyle ona sahip ol
duunun tekinin bakndan gizlenmesidir.
Bylece fedakrlk konusunda yolumuz biraz daha aydnlanm
oluyor: tekinden bir ey almak amacyla fedakrlk yaplmaz;
tekini aldatmak iin, onu kiide hl bir eyin, yani jouissancen
eksik olduuna ikna etmek iin yaplr. Obsesif sinir hastalarnn
kendi fedakrlk ritellerini gerekletirmeye dair basky tekrar
tekrar hissetmelerinin sebebi jouissancelann tekinin gznde
inkr etmektir... Peki fedakrln bu iki psikanalitik versiyonunun
teolojik anlam nedir? Tuzaklarn nasl atlatabiliriz? Cevab Jean-
Pierre Dupuyin fedakrlk ile kutsal arasndaki ba zerine yazd
La marque du sacre (Kutsalm zi)3adl kitabnda bulabiliriz. Kitap,
beeri veya toplumsal denilen bilimlerin, Lacann byk teki,
Hegelin dsallatrma (Entusserung), Marxn yabanclama
ve -neden olmasn- Friedrick Hayekin zaknlk dedii eyin
kklerinin asli gizemiyle yz yze getirir: Nasl olur da bireylerin
birbirleriyle etkileimlerinden, bir nesnel dzenin grnts or
taya kar da onlarn birbirleriyle etkileimlerine indirgenemeyen,
ancak hayatlarn belirleyen maddi bir fail olarak tecrbe edilir?
Byle bir tzn maskesini drmek, fenomenolojik bir kke
nin aralaryla onun aama aama nasl eyletiini ve bireylerin
etkileimlerinden doarak nasl tortulandn gstermek pek kolay
gelebilir: Ancak buradaki problem, byle hayali/sanal bir tzn bir

3 Jean-Pierre Dupuy, La marque du sacre (Paris: Camets Nord, 2008). Metnin bun
dan sonraki ksmnda parantez iine alnan saylar bu kitabn sayfa numaralandr.

50
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

bakma insan olmayla ortak tzden olduklar varsaymdr. Onunla


byle ilikilenemeyenler, onu dorudan znelletirenler psikoz has
talandr: Onlar iin her gayriahsi byk tekinin gerisinde ahsi
bir byk teki, gizlice dizginleri elinde tutan, paranoyan gizli
faili/efendisi vardr. (Dupuy bu konunun arkasnda gizlenen byk
soruyu, yani byle akn bir tzn, bireylerin ikin etkileimlerin
den doup doamayacam, yoksa gerek bir aknlk tarafndan m
srdrlmek zorunda olduu sorusunu muallakta brakmay tercih
eder. Bizse bu sorunun sorulduu anda materyalist cevabn tek
tutarl yant olduunu gstermeye alacaz.)
Dupuyin muazzam kuramsal atlm, kutsal olann boyutunu,
yani kutsal ile dnyevi arasndaki aynmn ykseliini meydana ge
tiren fedakrln karmak mantn byk tekinin douuyla
balamaktr: Bizim etkinliimize snr getiren akn fail olarak b
yk teki, feda araclyla muhafaza edilir. Bu zincirdeki nc
balant, hiyeraridir: Feda etmenin nihai ilevi, (sadece akn b
yk teki figryle desteklenmesiyle ileyen) hiyerarik bir dzeni
merulatrmak ve yasallatrmaktr. Tam bu noktada Dupuyin ar-
gmanlanndaki laykyla diyalektik olan ilk dneme meydana ge
lir: Louis Dumontnun Homo Hierarchicus4 adl eserine dayanarak
hiyerarinin sadece hiyerarik bir dzene deil, onun ikin dng
ve ters evirmelerine de iaret ettiini gsterir: Dorudur, toplumsal
alan st ve alt hiyerarik kademelere blnmtr, fakat alt kademe
ierisindeki alt, altndakirden daha sttedir... Hristiyanlkta Kili
se ile Devlet arasndaki iliki rnek bir durum tekil eder: Kilise
prensipte kukusuz Devletin zerindedir; ne var ki Augustinusdan
Hegele kadar pek ok dnrn gsterdii gibi Devletin sekler
dzeni iinde Devlet, Kilisenin stndedir (Yani bir toplumsal ku
rum olarak Kilise, Devlete tabi olmaldr). Bu byle deilse, ayet
Kilise sekler bir g olarak dorudan ynetmek istiyorsa kanl
maz ekilde ieriden yozlar, dinsel retilerini sekler egemenli
ini hakl gsterecek bir ideoloji olarak kullanarak kendini sradan
bir sekler g haline getirir. (Dumontnun gsterdii gibi Hristi
yanlktan uzun zaman nce bu paradoksal ters evrilme, hiyerar

4 Louis Dumont, Homo Hierarchicus (New Delhi: Oxford University Press, 1988).

51
ACI EKEN TANRI

inin incelikle dzenlendii ideolojilerin ilki olan antik Hindistan


Vedasmda aka grlebilir: Vaiz kast prensipte sava kastn
dan stnd fakat devletin gerekteki iktidar yapsndaki vaizler fiili
olarak savalara tabiydi.)
Dupuyin bundan sonraki can alc nemdeki hamlesi, hiyerari
mantndaki bu dnemeci ak seik ifade etmekti. Bu dneme,
bu mantn evrensel ile tekil, Btn ile paralan arasndaki nega
tif ziliki asndan, yani kendi eitleri arasndayken evrenselin
kendisiyle kart belirlenimi kisvesinde kar karya geldii bir
sre olarak ilev grmesinin ikin kouludur. Devlet ve Kilise r
neine geri dnersek, Kilise btn beeri hayatn en yksek otoritesi
olarak evrenin muazzam hiyerarik dzenindeki uygun yerleri onun
paralarna bahederek kapsayan birliktir; gelgelelim prensipte tabi
olduu yeryzne ait Devlet iktidarnn ast bir unsuru olarak kendi
kendisiyle yzleir; Kilise bir toplumsal kurum olarak Devlet tara
fndan korunur ve onun yasalanna uymak zorundadr. Bu noktada
yksek ve alak, yilik ve Ktlkle (ilahinin iyi nfiz alanna kar
yeryzne ait iktidar mcadeleleri, bencil karlar, beyhude haz ara-
ylan, vs.) ilgili olduu srece din, grnte (yani, bencil iktidar
mcadelelerinin ve beyhude haz araylannn alan olarak yeryz
ne ait gereklikle snrlanan bir baka gre) yksek bir yer igal
eder gibi yaparak yalnzca alak karlan merulatrma ideolojisi
olsa bile (Diyelim ki Kilise en nihayetinde yalnz toplumsal hiyerar
ik ilikileri merulatr) hiyerariye ikin bu dng veya dneme
araclyla yksek yiliin Ktle hkmettii, onu kontrol etti
i ve kulland sylenebilir. Bu bak asndan eyleri el altndan
yneten, daha byk yilik iin Ktle olanak verecek ve onu
harekete geirecek sakl g, dindir. Bu noktada insan stbelirlen-
me tabirini kullanmaktan kendini alamyor: Her ne kadar sekler
g dorudan doruya belirleyen roln oynasa da bu roln kendisi
dinsel/kutsal Btn tarafndan stbelirlenime maruz braklr. (Tabii
ki ideoloji eletirisi yandalanna gre, kaotik mcadelesini zarif
e kontrol eden ve istedii yne eken bir g olarak dinin gizliden
gizliye toplumsal hayata hakim olduu fikri ideolojik yanlsamann
en gzel rneidir.) Alak ve yksekin birbirine kant bu

52
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

karmak, kendi kendisine balanan dm nasl okumalyz peki?


ki seeneimiz var, ki bu seenekler idealizm ile materyalizm ara
sndaki kartla tam tamna uyuyor:

(1) Pharmakonu* ieren geleneksel teolojik- (szde-) Hegelci


matris: Daha yksekteki her eyi saran Btn, daha alaktaki K
tle imkn verir fakat yksek amacn hizmetine koacak ekil
de onu iinde barndrr. Bu matrisin birok esi vardr: (szde)
Hegelci Akim Kurnazl (Akl, kendisinin ve bellibal bencil
tutkularn toplamdr ve onlar evrensel rasyonalitenin gizli hedefi
ne ulamak iin harekete geirir); iddetin ilerlemeye hizmet ettii
Mamst tarihin seyri; bireyi kamu yaran pahasna bencillie do
ru harekete geiren piyasann grnmez eli...
(2) Kendini akm bir yilie dsallatrarak kendinden ayran daha
radikal (ve gerekten Hegelci) Ktlk kavram. Bu bak asn
dan bakldnda, Ktl kendine tabi ura olarak kuatmak
yle dursun, Ktlk ile yilik arasndaki fark bnyesi gerei K
tln doasmda yatar, yilik evrensellemi Ktlkten baka bir
ey deildir ve Ktlk kendisinin ve yiliin birliidir. Ktlk
kendisini akm yiliin bir hayaletini meydana getirerek kontrol
eder/ierir; ne var ki bunu ancak daha sradan Ktlk biiminin
yerine sonsuzlatnlm/mutlaklatnlm bir Ktl geirerek
yapabilir. te bu yzden Ktln kendisini snrlayan baz akm
gleri yerletirmek suretiyle kendi kendini iermesi daima boa
kabilir, ki Hegel de rasyonal dzeni bozmakla tehdit eden bir ne
gatiflik arl ite bu yzden kabul etmek zorundadr. Hegelin
materyalist olarak ters evrilmesi ve idealist ve materyalist
Hegel arasndaki gerilim hakknda yaplan tm muhabbet, evren
selliin kendi kendisiyle negatif olarak iliki kurmasnn bu iki
kart ve eliik okumasna dayanmad srece beyhudedir. Ayn
ey Ktln resimdeki bir leke olarak metaforu zerine de sy
lenebilir. ayet geleneksel teoloji iinde tm ahengi merulatran,
ona katkda bulunan bir lekeyse, materyalist bir bak asndan
denebilir ki yiliin kendisi o lekenin kendi kendini dzenlemesi/
snrlamasdr, bir snrn sonucudur, Ktln alan iindeki bir
minimal farkllktr. Kriz nlar bu yzden ok tehlikelidir; akm
yiliin mstehcen br yz, Tannnm karanlk yz, iddetin
muhafazasn devam ettiren iddet ite byle nlarda zuhur eder:

* Yunanca ifa anlamnda, -.n.

53
ACI EKEN TANRI

yiliin ktl, kartn ynettiine inanlrd fakat artk yle


grnyor ki, daha ok ktlk kendisinden uzaklaarak, kendisini
kendi dnda koyutlayarak ynetiyor; nitekim stn olan kendisi
ne dsallaarak iyi olarak grnr. (13)

Dupuy, kutsaln ierii asndan korkun ktlkle ayn olduunu


ifade etmektedir; aralarndaki fark saf olarak biimsel/yapsaldr.
Kutsal kutsal yapan, sradan ktle bir snrlama getiren u
karakteridir. Bunu grebilmek iin sadece dinsel yasaklamalara ve
zorunluluklara odaklanmamz yetmez, bir din tarafndan icr edilen
ritelleri ve Hegelin halihazrda belirttii gibi yasaklamalar ile rit-
eller arasndaki elikiyi de aklmzda tutmalyz: Ritel genellikle
bu yasaklamalarn ve ihlllerin ihllinin mizanseninden meydana
gelir (143). Kutsal, insanlarn iddetinden, srlm, dlanm,
varl kabul edilmi olandan baka bir ey deildir (151). Tanrla
ra adanan kutsal feda bir cinayet edimine denktir. Onu kutsal yapan
ey, ldrme dahil gnlk hayattaki iddeti snrlamas/iermesidir.
Bu ayrm kutsaln krizde olduu zamanlarda paralanr: Kutsal is
tisna yoktur, feda etmek basit bir cinayet olarak alglanr; bizim s
radan iddetimizi ierecek hibir eyin, hibir d snrn kalmad
anlamna da gelir bu.
Bu noktada Hristiyanln zmeye abalad etik ikilem ya
tar: Fedakrla dair bir istisna, d bir snr olmakszn iddet nasl
ierilebilir? Dupuy, Rene Girardm izinden giderek Hristiyanln
nasl ayn feda etme srecini, olduka farkl bir bilisel havayla sah
nelediini gzler nne serer: Hikye, fedakrl sahneleyen top
luluk tarafndan deil de kurban tarafndan, masumiyeti o suretle
tam anlamyla teslim edilen kurbann bak asndan sahnelenir.
(Bu ters evirmeye doru atlan ilk admlar, ilahi fkenin masum
kurban tarafndan anlatlan Eypn Kitabnda gze arpar.) Feda
edilen kurbann masumiyetini rendiimiz anda birisini gnah ke
isi yaparak feda etme mekanizmasnn etkisi de azalr: -Bir soy
krm boyutunda bile olan- kurban etmeler, ikiyzl, hkmsz
hale gelir, sahteleirler. Bunun yan sra kurban etmenin sahneledii
iddeti de snrlayamaz hale geliriz: Hristiyanlk bir ahlak deil,
bir epistemolojidir: Kutsal hakknda dorulan syler ve bylelikle

54
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

kendisini iyi de olsa kt de olsa kendi yaratc gcnden yoksun


brakr. Buna sadece insanlar karar verir (161). Tam burada Hris
tiyanln getirdii dnya-tarihsel kopu yatar: Artk biliyoruzdm ve
bilmiyormu gibi yapamayz. Halihazrda grdmz gibi bu bilgi
sadece zgrletirici deildir, derinden mulak bir etkisi de vardr:
Toplumu gnah keisinin denge salayc rolnden de mahrum ede
rek herhangi bir mitik snr tarafndan kapsanmayan iddet iin alan
aar. Dupuy, Mattadaki u skandal satrlar gerekten tertemiz bir
kavrayla ite byle yorumlar: Yeryzne bar getirmeye geldi
imi sanmayn! Bar deil, kl getirmeye geldim (Matta 10:34).
Ayn mantk uluslararas ilikiler iin de geerlidir: Egemen dev
letlerin ortadan kaldrlmas ve tek bir dnya devleti veya iktidar
nn kurulmas, iddetli anlamazlklar imknsz klmaktan ziyade
bu iddete snr koyacak egemen devletlerin olmayyla bir dnya
imparatorluu iinde yeni iddet biimleri iin alanlar aacaktr:
Kozmopolit ideal, brakn ebedi bar gvence altna almay, snr
sz bir iddete zemin olacaktr.5
Bu noktada olumsalln rol ok nemlidir: Kutsal-sonras dn
yada akn tekinin etkinlii askya alnd ve (karar verme) sre
ciyle olumsallnda yz yze geldii anda sorun, bu olumsalln
tam olarak stlenilememesidir, ki bu yzden la reponse du reel, yani
gerein yant olarak davranan, Lacanm le peu du reel dedii ey
le, yani gerein olumsal, kk bir paras tarafndan srdrlmek
zorundadr. Hegel modem monarinin karsna antik demokrasiyi
koyarken bu paradoksun son derece farkndayd: Antik Yunanlar
tam da devlet toplantlarnda hibir saf znellie (kral) sahip ol
mamalarndan tr nemli kararlan almak zere p o lisi rehberlik
edecek (kulann uu yollannda veya hayvanlann i organlarnda
iaretler gzlemek gibi) batl ibadetlere bavurmaya muhtatlar.
Hegele gre modem dnyann bu olumsal gerekten vazgeemedii
ve toplumsal hayat, yalnzca nesnel nitelikler (Lacann sonradan
niversite sylemi dedii yanlsama) zerine kurulmu seenekler
ve kararlar yoluyla dzenledii apakt: Belli nesnel ltleri kar-

5 Monique Canto-Sperber, Jear-Pierre Dupuy: Dans l oeil du cyclone. Colloque de


Cerisy iinde (Paris: Camets Nord, 2008), s. 157.

55
ACI EKEN TANRI

lamamn kendiliinden sonucu olsa bile bir nvan bahedilmesinde


her zaman iin bir para ritel vardr. Szgelimi snav en yksek
notla gemek semantik anlamda srf o kiinin kimi asli vasflara
(bilgi, yetenek, vs.) sahip olduunu kantlamaya indirgenemez; tm
bunlara snav sonularnn ilan edildii ve notlarn grlerek onay
land bir ritel de eklenmelidir. Bu iki aama arasnda daima mini
mal bir boluk veya mesafe vardr: Snav sorularnn tamamn doru
cevapladmdan kesinlikle emin olsam olumsal bir ey (bir srpriz
an, umulmayann heyecan) vuku bulmaldr; sonularn aklanma
s iin beklerken kaygl bir beklentiden synlamamzn sebebi ite
budur. Seimleri ele alalm: Sandktan kacak sonu nceden bi
linse de sonularn umumi ilm heyecanla beklenir; aslna baklr
sa bir eyi Kadere dntrmek iin olumsallk gereklidir. Yaygn
deerlendirme prosedrlerini prensip olarak eletirenlerin gzden
kard ey ite budur: Deerlendirmeyi sorunlu klan, deerlendir
menin her biri zengin i deneyime sahip biricik zneleri llebilir
zelliklere indirgedii olgusu deildir, simgesel tayin etme (zneyi
bir nvana atama) edimini bilgi birikimi ve znenin gerekten ne
olduunun llmesine dayanan bir prosedre indirgemesidir.
iddet, toplumsal alanda haddinden fazla olumsallk olduunda
deil, bu olumsallk bertaraf edilmeye alldnda patlama tehdi
di oluturur. Daha yumuak bir tabirle hiyerarinin toplumsal ilevi
diyebileceimiz eyi ite bu dzeyde aramalyz. Dupuy bu noktada
stnlk ilikisini ast iin kk drc olmaktan karma ilevine
sahip hiyerariyi drt sreten (simgesel dispositifler) biri olarak
deerlendirerek beklenmedik bir baka hamle yapar: (1) hiyerari
nin kendisi (toplumsal rollerin bireylere ikin yksek veya alak de
erlerinin tam tersine dardan dayatld dzen: Bylelikle dk
toplumsal mevkimi bendeki bnyevi deerden bsbtn bamsz
olarak tecrbe ederim); (2) aydnla kavuturma (stnlk/alaklk
ilikilerinin meritokraside temellenmediini, bulunmadn, nesnel
ideolojik ve toplumsal mcadelelerin sonucu olduunu ortaya ka
ran eletirel-ideolojik sre: Kendi toplumsal mevkim meziyetle
rimden ziyade nesnel toplumsal srelere baldr. Dupuyun ine
leyici bir ekilde ifade ettii gibi, toplumsal aydnla kavuturma

56
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - ZIZEK

bizim eitliki, rekabeti, meritokratik toplumlanmzda gelenek


sel toplumlardaki hiyerariyle ayn grevi grr (208). Bylelik
le tekinin stnlnn onun meziyetlerinin ve baarlarnn bir
sonucu olduu eklindeki can yakc yargy gz ard edebilmemizi
salar); (3) olumsallk (bir ncekiyle ayn mekanizma iler, yalnzca
toplumsal-eletirel yan yoktur: Toplumsal yelpazedeki mevkimiz
doal ve toplumsal bir piyangoya baldr; zengin bir aileye iyi is
tidatlarla doanlar ansldr); (4) karmaklk (stlerde veya altlarda
olmak, bireylerin niyetlerinden veya meziyetlerinden bamsz olan
karmak bir toplumsal srece baldr. Szgelimi piyasann gizli
eli, daha zeki ve daha ok alm olsam da benim baarszlma
sebep olurken komumun baarsnn yolunu aabilir). Grn
nn aksine bu mekanizmalardan hibirisi hiyerariye kar kmaz
ya da onun iin tehdit oluturmaz, kskanlk kargaasn tetikle-
yen, daha ziyade tekinin bahtnn ak olduu fikridir; bunun tam
tersi yndeki ve aka ifade edilebilen biricik fikir deil (211).
Bu da hiyerariyi daha kabul edilebilir bir hale getirir. Dupuy bu
nclden yola karak (onun iin apak olan) u sonucu karr:
Adil ve kendini adil olarak gren bir toplumun bylelikle hntan
(resertment) zde olacan dnmek byk bir hatadr; bilakis
tam da byle bir toplumda alaktaki mevkileri igal edenler yaral
gururlarndan tek k, iddetli hn patlamalarnda bulacaktrlar.
Dupuyin snrlan, snf mcadelesinin bu kskan iddet mant
tarafndan belirlendiini inknnda aka grlebilir: Onun iin
snf mcadelesi, kiinin kendi mutluluundan ziyade -mutluluu
na engel olarak alglad- dmannn ykmn nemsemesinin ve
Rousseaunun sapkn zsevgi dedii eyin rnek vakasdr. Dupuye
gre tek k yolu, maduriyet mantm terk etmek ve her biri eit
deere sahip olarak ele alman ilgili tm taraflarla mzakereyi kabul
etmektir: Toplum snflar arasndaki, sermaye ile emek arasndaki
elikilerin 20. yzyl boyunca vuku bulan dnm, bu yolun
topik olmadm fazlasyla ortaya koyar. lerleye ilerleye snf m
cadelesinden toplumsal koordinasyona getik, maduriyet retorii
yerini maa pazarlklanna brakt. Bundan byle patronlar ve ticari
oluumlar birbirlerini, karlan ezamanl olarak aynan ve kayna

57
ACI EKEN TANRI

an ortaklar olarak grecekler (224). Ancak Dupuyin ncllerin


den karabileceimiz tek olas sonu gerekten de bu mudur? Mca
delenin yerini mzakerenin almas da kskanln sihirli bir ekilde
ortadan kaybolmasna dayanmaz m? Ki bu sihirli kaybolu da farkl
fundamentalizmlerin artc ekilde geri dnn sahnelemez mi?
Kald ki bu noktada baka bir mulakla da rastlarz: Snrla
rn olmay genelgeer alternatif olarak okunmak zorunda deildir:
Ya insanlk kendine snrlar koymak iin bir yol bulacak ya da s-
nrlayamad iddeti onu yok edecek. Eer totaliteryen denilen
deneyimlerden renilmesi gereken bir ey varsa, o da ayartlmann
bunun tam tersi olduudur: lahi bir snrn yokluunda, yeni sahte
bir snr, onun adna eylemde bulunabileceim (Stalinizmden fun-
damentalizme) uydurma bir aknlk dayatma tehlikesi. Ekoloji bile
yeni bir Snn akla getirdii anda ideoloji olarak ilev grr: Eko
lojinin kresel kapitalizmin baskn bir ideoloji biimi olma, yal
dinin6 temel ilevini devralarak, yani snrlar dayatabilen sorgula-
namaz bir otoriteyi stlenerek kitlelerin yeni bir afyonu olarak or
taya kma frsat vardr. Ekolojinin kafamza vura vura retmeye
alt ders, sonluluumuzdur: Gereklikten kopanlm Kartezyen
nesneler deil, ufkumuzu epeyce aan bir biyosfere ilitirilmi sonlu
varlklanz. Doal kaynaklar smrrken gelecekten dn alyo-
ruzdur. Dolaysyla Dnyamza Kutsal bir ey gibi, yahut sr perde
sini kaldrmamamz gereken, sonsuza dek bir Gizem olarak kalmak
zorunda olan ve de kalacak olan, hkmetmekten ziyade gven duy
mamz gereken bir gm gibi saygl davranmalyz.
Gnmzde baz post-sekler yeni-pagan evrelerde Kutsaln
her dinin bannd ama onu nceleyen bir alan olan boyutundan sz
etmek revata (Din olmakszn Kutsal olabilir fakat tam tersi ola
maz). (Bazen Kutsalm bu nceliine din kart bir hava bile veri
lir: Derin manevi deneyimin iinde olunsa bile agnostik kalnmas.)
Bu noktada Dupuyin izinden giderek durumu tersine evirmeliyiz:
Hristiyanln getirdii radikal kopu, kutsal olmayan ilk din olu
undan, yegne baansnn Kutsaln aldatmacalann gzler nne
sermek olmasndan ileri gelir.

6 Bu ifadeyi Alain Badioudan alyorum.

58
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - 2IZEK

Bu kutsal olmayan din paradoksu, nasl bir pratik izleyecektir


dersiniz? lm cezasna kar kan fakat bizzat Tannmn cezay
buyurduunu rendikten sonra mahcup bir halde ahane pratik
bir zm sunan bir Talmud limini konu alan bir Yahudi hikyesi
vardr: lahi emir dorudan doruya devrilmemelidir, ne de olsa
bu kfirlik olurdu; fakat Tannnm dil srmesi, delilik an olarak
ele alnmal ve lm cezas ihtimali deerlendirilmeyecek olmas
na ramen byle bir ihtimalin gereklemeyeceini gvence altna
alan, alt-dzenlemeler ve koullardan mrekkep karmak bir a
icat edilmelidir.7Bu zmn gzellii, bir eyi (ikence gibi) ilke
olarak yasaklad halde istendii zaman yaplabilmesi iin birta
km yeterli nitelikler (belirtilmi olan u durumlar haricinde...)
eklemesi eklindeki genelgeer prosedr ters evirmesinde yatar.
Dolaysyla ya ilkesel olarak evet, ama uygulamada asladr ya da
ilkesel olarak hayr, ama istisnai durumlarda evettir. ki durum
arasndaki asimetri dikkate deerdir: Kii ilkesel olarak ikenceye
izin verdiinde yasaklama ok daha kuvvetlidir; bu durumda ilkesel
evetin gereklemesine asla izin verilmezken dier durumdaki
ilkesel hayra istisnai olarak gereklemesi izni verilir... Bize
ldrmeyi buyuran Tann kyametvari eyin isimlerinden bir tanesi
olduu mddete Talmud liminin stratejisi bir anlamda Dupuyin
aydnlanm felaketilik dedii eyi uygulamaktr: Kii nihai fe
laketi (insanlann komusunu adaletin bir biimi olarak ldrmele
rinin mstehcenliini) kanlmaz olarak, kaderimizde yazlym
gibi kabul ederek onu olabildiince uzun bir biimde, mitle sresiz
olarak ertelemeye alr. Bu noktada Dupuy, Guenther Andersin
Hiroimada atlan atom bombasyla ilgili dncelerini brakt
yerden alr ve yle devam eder:

te o gn tarih metruk hale geldi. nsanlk kendini yok etmeye


muktedir oldu ve kresel silahszlanma veya dnyann nkleer si
lahlanmadan arndrlmas dahil hibir ey ona bu negatif kadiri
mutlakl kaybettiremez. F elaket geleceim ize b ir kader olarak
kazldr ve yapabileceim iz en iyi ey, onun gereklem esini s
resiz olarak geciktirm ektir. Bizler sayca an fazlayz. Austos

7 Bu hikyeyi Eric Santnere borluyum.

59
ACI EKLEN TANRI

1945te donukluk devrine, var olan her eyin ikinci lm


devrine girdik: Mazinin manas gelecekteki eylemlere bal oldu
undan, gelecein metruk hale gelii, planlanm sonu, mazinin
bundan byle hibir manas olmad anlamna deil, hibir za
man bir mns olmam olduu anlamna gelir. (240)

Pavlusu kyametvari zamatlarda, zamann sonundaki zaman


da yaamak fikrini bu satrlarn nda okumalyz: Kyametvari
zamanlar tam da bu belirsiz ertelemenin, iki lm arasndaki donuk
luun zamandr: Bir anlamda felaket glgesini gelecekten zeri
mize drerek halihazrda buradalarda olduundan, oktan lm-
zdr. Hiroimadan sonra bilindik elimizde olan seenek oyununu
oynamayz (Kendi harap etme yolunu semek de, tedrici iyileme
yoluna girmek de bizim elimizde). Bir kez felaket gerekleti mi
byle bir pozisyonun masumiyetini kaybederiz, yalnzca felaketin
tekrarlanmasn (belki de sresiz olarak) erteleyebiliriz. (Benzer ola
rak nanoteknolojinin tehlikesi, bilim insanlarnn kontrol(mz)den
kacak bir canavar tasarlamas deildir: Yeni bir hayat yaratmaya
abaladmzda kontrol edilemez, kendi kendini yneten ve geni
leyen bir kendilii meydana getirmeyi hedeflemi oluruz dorudan
(43). Dupuy bir baka yorumbilgisel darbeyle sann felaket tellal
larna hitaben sarf ettii pheci kelimelerim ite byle yorumlar:

sa tapmaktan karken rencilerinden biri Ona, retmenim,


dedi, u gzel talara, u grkemli yaplara bak! sa ona, Bu
byk yaplan gryor musun? Burada ta stnde ta kalmaya
cak, hepsi yklacak! dedi. sa, Zeytin Danda, tapman kar
snda otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas zel olarak
kendisine unu sordular: Syle bize, bu dediklerin ne zaman ola
cak, btn bunlann gereklemek zere olduunu gsteren belirti
ne olacak? sa onlara anlatmaya balad: Sakn kimse sizi yol
dan saptrmasn, dedi. Biroklan, Ben Oyum diyerek benim
admla gelip birok kiiyi yoldan saptracaklar. Sava grltleri,
sava haberleri duyunca korkmayn. Bunlann olmas gerek, ama
bu, daha son deil. (...) Eer o zaman biri size, te Mesih bura
da, ya da, te urada derse, inanmayn. nk sahte mesihler,
sahte peygamberler treyecek; bunlar, eitli iaretler ve mucize

60
KUTSALA KARI HIRSTYANLIK - 2IZEK

ler yaratacaklar. yle ki, ellerinden gelse seilmi olanlar sapt


racaklar. Ama siz uyank kaln. (Markos 13:1-23)

Bu satrlar, beklenmedik derecede irfanla doludur: Daha nce bah


settiim Talmud liminin tutumuna tastamam karlk gelmezler
mi? Bu satrlarn mesaj udur: Evet, elbette ki bir felaket olacak
ama sabrla uyank kaln, ona inanmayn, aceleci karmlar yap
maya kalkmayn, kendinizi tm farkl biimleriyle ite bu! diye
dnmenin kt huylu zevkine brakmayn (kresel snma n
mzdeki on yl iinde bizi boacak, biyo-genetik, insan olmann
sonu demek olacak, vesaire, vesaire). Tam anlamyla kyametvari
bir tutum benimsemek bizi sapkn, kendi kendini mahveden bir es
riklie srklemez, aksine -bugn her zamankinden de ok- sakin
kafayla kalmann tek yoludur.

61
2

Babilli Erdemler:
Aznlk Raporu
Gunjevic

Aziz Augustinusun dedii gibi, byk saltanatlar sadece kk


hrszlarn bytlm izdmleridir. Ne var ki karamsar iktidar
kavraynda olduka realist olan Hippolu Augustinus gnmzdeki
mali ve finansal glerin kk hrszlar karsnda donakalrd.
Hakikaten de kapitalizm (hem bireysel smrnn bir ls hem
de kolektif ilerlemenin bir normu olarak) deerle ilikisini kaybetti
i anda derhal yozlama olarak beliriyor.1

Michael Hardt ve Antonio Negri, Augustinusun gnmzde mpara


torluktaki bozulma dzeyinden tr donakalacan sylemekte hak
sz deildir; onu emperyal uygulamalar tartrken yorumlama tarzlar
da Augustinusu ayn ekilde artrd. En genel anlamyla ikisinin
yaptklar ey, Augustinusun postmodem (bu dile dm kavram
her ne anlama geliyorsa) bir Spinoza-latnlmasdr ve toplamda gayet
ekici ve ojinal bir fikir gibi grnr. Gelgelelim bu noktada bir kar
lklla ihtiya var, yani Spinozann da Augustinus-latnlmas gere
kiyor. John Milbank, bunu Hardt ve Negrinin ulamay amaladklar

1 Michael Hardt, Antonio Negri, Empire (Cambridge: Harvard University Press,


2000), s. 390. [Trkesi: mparatorluk, ev. Abdullah Ylmaz, stanbul: Ayrnt,
2012, s. 384.]

62
BABlLLl ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

eyde yardmc olabilecek hakiki bir postmodern Hristiyan teolojisini


ina etmede ok nemli buluyor. Hardt ve Negrinin meram, oklu
un bir siyasal zne haline geldiini gstermektir. Ancak yazarlarn
ciddi abalarna ramen bu ama gerekletirilememitir; zira Spino-
za, Hardt ve Negridekinin tam tersi bir yoldan Augustinus-latnlma-
ldr. mparatorluk, okluun bir siyasal zne haline gelebilmek iin
neye ihtiyac olduunu (yani kitabn asl meselesini) aa karmak
iin Augustinusun Tanr nn ehrVyle birlikte yeniden okunmaldr.
Hardt ve Negri okluktan znelerin indirgenemez okluu olarak, ayn
zamanda ontolojik g olan bir snf kavram olarak bahseder. Ele
tirmenler, okluk kavramnn ok soyut, ok atafatl dnmelerine
karn Milbank onu kanl canl olarak niteler.
Hardt ve Negri okluk kavramn Polybius ve Livy gibi tarihi
ler tarafndan tanmland ekliyle Antik a siyasal teorisinden
alr. Machiavelli okluk kavramm Polybiustan almtr. Dngsel
perspektiften yazan Antik a tarihilerinin aksine lineer perspektif
ten yazan Augustinus, burada Polybiusun titiz bir eletirmeni olarak
bulunur. Hippolu Piskopos, dnyann yaratlmasnn, varoluunun ve
-gelmekte olan- sonunun bir hikyesini cemaatin teolojik pratiiyle
yazmaya cesaret eden ilk Antik a yazandr. Bu nedenle ayn za
manda Hegelin adn bile geirmedii bir tarih felsefesine dorudan
doruya dayanan bir insanlk tarihi tanm yapan ilk insandr. Augus
tinus sann tecessdn katarak tarih hakknda bir hikye yazmtr.
Buna bal olarak tm tarih, tecessdn (logos) ve cemaatin kkleri
nda, tecessdn zamanda devam olarak aklanr. Augustinusun
meta-hikyesinde kolayca anlalabilecek basit bir sonu vardr: Tev
rat + Logos = sa.
Yaadmz dnyann pek ok adan Aurelius Augustinusun
eletirdii Antik a ve Roma mparatorluu dnyasyla farkllk
gsterdiini sylemeye lzum yok. Bu iki dnya byk lde farkl
olsalar da Hardt ve Negrinin sz ettii benzerliklerin mevcut oldu
u ve bu bakmdan Augustinusun onlarn en nemli referanslanndan
biri olmas pek de artc deildir. te bu yzden ilki kincisine bilgi
vermesi suretiyle iki metin karlatnlmaldr. mparatorluk tpk her
kitap gibi pek ok ekilde okunabilir. mparatorluk ister 21. yzyln

63
ACI EKEN TANRI

Komnist Manifestosu olsun, ister Deleuzec siyasetin bir uygulama


s olsun, nemli ve etkili ngrlere sahip bir kitaptr. mparatorluk' u
hem siyasal teori tarihine bir giri olarak hem de Augustinusun
Tanr mn ehri zerine yazlm materyalist bir yorum olarak oku
yabiliriz. Bana kalrsa mparatorluk byk lde Augustinusun
hacimli klliyatndaki varglara dayandndan bu metinler birlikte
okunmaldr. Buradan dolayl olarak iki ey kar. lki, okuma strate
jilerinin siyasal uygulama algsn belirlediidir; bana gre ilki kadar
nemli olan kincisi sonusa, Augustinusun Hardt ve Negriye y
neltmi olabilecei makul eletirileri, yani Spinozamn Augustinus-
u bir uyarlamas olarak adlandrdm eyi ina etmektir. ncelikle
Hardt ve Negrinin Augustinus hakknda ne dediklerine bakalm:

Bu bakmdan Aziz Augustinus un yozlam Roma mparatorluuna


kar kma projesine dair ngrs bize esin kayna olabilir. Hi
bir snrl cemaat, emperyal ynetim karsnda baarl olamaz ve
bir alternatif ortaya koyamazd; bunu btn insan topluluklarn ve
btn dilleri tek bir yolculukta birletiren evrensel, Katolik nitelikli
bir cemaat baarabilirdi. lahi kent; bir araya gelmi, ibirlii ya
pan ve iletiime giren yabanclardan olumu bir evrensel kenttir.
Ne var ki, Augustinusun sylediinin aksine, bizim yeryzndeki
kutsal yolculuumuzun kendi tesinde hibir akn amac yoktur;
bu yolculuk mutlak anlamda ikindir ve yle kalacaktr. Yabancla
r cemaat iinde toplayan, bu dnyay yurdu haline getiren srekli
hareket halindeki yolculuumuz hem ara hem de amatr, daha
dorusu amasz bir aratr.2

Yazarlarn belirttii gibi Augustinusun tasavvurunda emperyal


sylemini uyumsuzluk zerine kuran postmodemizme kar gl
bir mcadele biimi yatar. Ona kar olmak, emperyal egemenliin
kuyusunu kazacak en iyi aralar kefederek ie balamak demektir.
Hardt ve Negri, mparatorlua kar savalarn reddedile, firarla ve
k, hareketlilii, gerlii bile bile kucaklamakla kazanldn
kendilerinden emin bir ekilde savunur. A biimindeki dzenleme
ve iktidar sistemine firarla direniriz, yani iktidar alanlarm bilerek
terk etmekten baka bir ey yapmayz. Yazarlara gre firar, k ve
2 Ag.y., s. 207; Trkesi: a,g.y., s. 215.

64
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVI

gerlik demokratik ilkenin ilk aamalandr. Bunu sylemek, yap


maktan daha kolay, anlalan. ayet egemen dzenleme sistemleriyle
evrili mpatorluun yzeylerindeki ikin emek var olan tek ey ise
insan nasl firar edilebilir? ayet bizim dmzda nesnel olan hibir
ey yoksa k nereye olacaktr ve mparatorluk erdemleri ve pratii
denetiminde tutarak kapitalist rasyonelite vastasyla tam da snrlan
dikkatle gzlerken gerlii nasl dnmeli? Bunun cevab ilgin
olmaktan ok sezgiseldir. Hardt ve Negrinin cevaplan anlalmaz
olmaktan ok muammaldr ve siyasal zne olarak soyut okluun
evrensel bir tekil haline nasl geldiiyle alkaldr.
Hardt ve Negriye gre mparatorlua kar yeni-Komnist m
cadelenin neesini vcuda getiren kii Assisili Francescodan bakas
deildir. Bu tespit olduka nemlidir ve neticeleri hl tamamen an
lalmamtr. mparatorluk\m yazarlan Assisili Francesconun yal
nz rnek bir postmodem siyasi eylemci deil, okluu siyasal zne
olarak vcuda getiren bir rnek olduunu da m ne srer? Roman
tikliiyle tehlike arz edebilecek Francesco ve onun emsali olmayan
ilecilii de nereden kar? mparatorluk'' un bamda yazarlar, Duns
Scotusun, yazarlara gore mantki nominalist siyasi matrisin iinden
doduu Fransiskan nominalist teolojisini savunsalar da, Francise ve
onun ileciliini gndeme getirmeleri zayf argmanlarndan tr
ikinlik zerine dinsel bir syleme doru bir gerileme gibi grnr.
Negrinin prensipte nesnenin, duyulann, tahayyln, bedenin ve ak
im ezamanl bir ekilde dnm olan kurucu hal olarak iselleti
rilmesi gibi alglad bir ilecilik (aynca din) vakasdr bu. Negri ge
nelde tek bir aknlk biimini kabul etmez, ancak birazdan anlataca
mz gibi erdemli bir hayat iin gerekli grd ilecilii kabul eder:

yi bir hayat yaamak ve ortak olan ina etmek iin ilecilik her
zaman gereklidir. Bir eit ilecilik olan savari tecessd, bir tr
ileci klavuzdur; daha dorusu Spinozamn nerdii gibi erdemli
bir hayata giden yoldur. Tekillikler ve ehvet, muhtemelen gele
cek dnyay ina etmek iin en etkili ekilde sekler ilecilikte
birbirine karmtr.3

3 Antonio Negri, Negri on Negri: Antonio Negri in Conversation with Anne Dufour-
mantelle (Londra: Routledge, 2004), s. 158.

65
ACI EKEN TANRI

yle grnyor ki, Francisin yazarlar iin nemli olmasnn sebebi


budur. Francis, en yoksul ve ezilmilerle zdeleerek olumu ka
pitalizmin ekirdeine basit, romantik ilecilii ve ocuksu tahay
ylyle kar koyar. Yazarlara gre bu eylem, doas gerei devrim
cidir. Francis, iktidar istencine kar koymak ve arasal disiplinin
her trn reddetmek iin okluun uruna kendini gszletire-
rek varln neesini meydana getiren disiplini benimser. Erken ka
pitalist toplumun bozulmasna ve karclna kar verdii savata
kendini doann, hayvanlarn, kularn, erkek kardei gnein ve
kz kardei ayn bir paras hisseder. Assisili Francescoda denet
leyici ibirlii ve devrimin imknszlnn bir simgesini buluruz.
Francisin vcuda getirdii ibirlii ve devrim, ak, sadelik, nee ve
masumiyet iinde birlikte kalr. Bu sadelikteki ibirlii ve devrim,
Komnist olmann bastrlamaz hafiflii ve neesidir.
Ancak bu noktada ayn nemdeki baka bir noktann da karl
mamas gerekir: Hardt ve Negri ile Augistinusun hem kabul ettik
leri hem reddetikleri noktalarda birbirleriyle ayn fikirde olduklar
bir Plotinos okumas. Bu ortaklama zannmca zellikle nemli.
Augustinus, tiraflar'n dokuzuncu kitabnn sonunda Monicanm
azizlerin sonsuz yaamnn doas hakkndaki sorusunu cevaplama
ya giriir. Pavlusun Filipililer 3:3taki mektubundan bahsederken
Filipililerin yava yava neelenerek byk bir evkle Tannya,
Augustinusun deyiiyle Varln ta kendisine ktklann syler.
Ardndan, der Augustinus, zihinleri ykselmeye balar ve adm
adm her tr maddi cismin, dnyann zerinde panldayan ayn, g
nein ve yldzlann zerine karlar. Daha sonra Tannmn yaratt
eserleri hayranlkla seyrederek daha da teye geer ve ruhlanna s
zlerek ilahi deneyime, hayatn bilgelik ve zamann geicilii d
nda var edilen her eyin hakikati olduu hi bitmeyecek bollua
eriirler. Augustinus bu bilgelikten bahsederken yreklerinin btn
abasyla ona biraz olsun dediklerini ve Tannmn kendisi olan bu
bilgelii deneyimlediklerini tarif eder.

Ve ah ektik ve Ruhun turfanda meyvelerinden (Romallar


8:23) ayrlarak grltl azmza, baa ve sona sahip olduu s-

66
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVI

zmze dndk. Yalanmakszn kendisi kalan ve her eyi yeni


leyen Senin Szn gibisi var mdr Rabbimiz? (Bilgelik 7:27)4

Augustinusn bu satrlar ne sahiplenici annesine verdii bir ya


nttan ibarettir, ne de onun gibi tefekkr hayat ya da Monica gibi
ameli bir hayat srdmze baklmakszn ebediyetteki Hristiyan
vecdinin hepimiz iin tasarlandm gsterir. Bu satrlar esasnda
Plotinosun mistik felsefi syleminin bir eletirisidir ve bu felse
fenin de gayesi, insann bilgelik araclyla ilahi olana yksele
rek kendi isel varlyla, fakat sa olmakszn vecde erimesidir.
Augustinusun gsterdii gibi, Plotinosu vecdin sorunu, sonrasnda
gerek dnyaya geri dnp yaamaya devam etmemiz gerektiren
zamansal snrlamasdr, ksaldr; Hippolu Piskoposun deyiiyle
kendi kuru grltmze dneriz. Augustinusun Plotinos eleti
risi, ebediyette vecd hali iinde olacaksak bile bunun dnyevi ya
amlarmzda mmkn olmamasdr; bu dnyada yalnzca tefekkre
dalmamal, ayn zamanda eylemek de zorundayzdr. Augustinusun
Ostiada Monica ile paylatklarndan bahsettii vecdin aslnda te
fekkr ve eylemin i ie getii bir kilise (ecclesial) pratii sen
tezidir ve bu da sonralar tiraflar'm on nc kitabmdaki Hexa-
meron yorumlarnda yaradln alt gnnn ilk, nc ve beinci
gnlerinin tefekkre, ikinci, drdnc ve altnc gnlerinin eyleme
ayrldnn belirtilmesiyle ortaya kmtr.
Tpk Augustinusun Plotinosa kar kt gibi Hardt ve Negri
de tamamen farkl nedenlerle de olsa kar kar. Plotinosun insanla
r, mistik tefekkrle atalarmzn semavi topraklarna kamaya a
rarak kendilerini bulduklar hale kendimizi teslim edemeyeceimizi
dnrler.5Yazarlar, okluun siyasal bir zne haline gelmesini sa
layacak eylemleri tespit ederken Plotinosun Enneadlarda benimse
dii mistisizme gnlden balanamayacamz syler. Plotinosun

4 Augustinus, Confessions, 9:10:24, ev. J.G. Pilkington, Philip Schaff, haz., Nicene
and Post-Nicene Fathers, Birinci Dizi, cilt 1 (Buffalo, NY: Christian Literatre Pub-
lishing Co., 1887) [Trkesi: tiraflar, ev. idem Drken, stanbul: Kabalc,
2010]. Kevin Knight tarafndan New Advent iin gzden geirilerek hazrlanmtr;
http://www.newadvent.Org/fathers/l 10109.htm adresinden eriilebilir.
5 Hardt and Negri, Empire, s. 395; Trkesi: mparatorluk, s. 388.

67
ACI EKEN TANRI

ngrlerinin ve vecdlerinin, okluun nasl rgtlenecei ve ener


jilerini nasl mparatorluun daimi blgesel ayrmclna kar hare
kete geirecekleri sorusunu cevaplamada yetersiz kalacan, nk
bunlann iinde ne Tann Baba ne de aknlk olmadn ifade ederler.
okluun elinde kalan tek ey, kendi ikin emekleridir. Bu, yeniden
sahiplenme hakk zerinde bir srarclk yaratan ikin dzlemin y
zeylerinde yer alan emektir. Tekrar sahiplenme hakk unlan kapsar:

> zerklie ve kendi hareketini dzenleme hakkna bal


olan kresel yurttalk.
> okluk iinde kolektif olarak var olan herkes iin top
lumsal cret ve garantili bir gelir.
> Yazarlann okluk iindeki telos'ta yeni bir yer yaratma
giriimi olarak yorumladklan bilgi, kendini dzenleme ve
zerk ekilde kendini retme.

Hardt ve Negri, bu yeniden sahiplenme srecinde, okluu emperyal


egemenliin kavraynn tesinde tutan ve gerek anlamda maddi
bir duyular dinini aratmayan bir maddi bir akl mitolojisinin iba
nda olduunu ifade eder. Aslnda bununla okluun ontolojisinin
kendini eylemlilik ve bilinlilik olarak ifade etmesini simgesel ve
imgesel olarak ekillendiren ve buna imkn veren bir akl mitolojisi
kastedilir. Hakikaten de yeryz ehri telos'mm yepyeni bir ekilde
yorumlayan bir ontolojidir bu. Bu ontoloji metafizik ve akn do-
laymlann yardm olmakszn iddete ve bozulmaya kar savata
oklua ait yeryz ehrindeki emek ve ibirliinin mutlak bilei
mini gerekletirmeye olanak salayan bir stratejiyi mmkn klar.
Dier bir deyile, Hardt ve Negrinin okluun tejik teleolojisi*
olarak tanmlad ite budur.6 okluun siyasal bir zne olarak ku
ruluu soranma zm burada yatar ve dolayl olarak Augustinusla

* Teji, doas gerei yer yer byl olarak alglanan ritellerin tann(lan) ar
mak maksadyla uygulanmasdr, -.n.
6 A.g.y., s. 396. okluun teleolojisi tejiktir; teknolojiler ve retimi kendi ne
esine ve glenmesine ynlendirme imknndan mrekkeptir. okluun kendini
siyasal bir zne olarak kurmak iin gereken aralar bulmak iin kendi tarihi ve
halihazrdaki retim gcnn dna bakmasna hi gerek yoktur.

68
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

ilgilidir. Bunun esas sebebi, yazarlarn yorumlayc erevelerinin


hem paganizm asndan ilerleyici hem de gizliden gizliye Gnostik-
tik bir siyasal teoriyi varsaymasdr. Hardt ve Negrinin esasnda pa-
ganist anlamdaki kendi ilerlemeci terjik teleolojileriyle yan yana
getirdikleri Plotinosun (proto)modem mistisizmi eletirisinin yeri
ni alacak baka bir ereve gereklidir. Baka bir deyile, Iamblichus
ve Proklosun (onlar Porphyrios ile birlikte Antik an son dnem
felsefi balam iinde tejik sylemi yaygnlatrarak onu Platoncu
bir tarzda yorumlayan ilk kiilerdir) mistik, terjik teolojisi/teleolo
jisinin Hardt ve Negrinin giritii postmodem bir uyarlamasyla,
Plotinosun mistik felsefi teolojisine kar koymak mmkn deil
dir. Ne yazk ki byle bir ey gerekletirilemez.
Teji, poplerlemi olan dinsel bir (yeni) Platonculuk olarak
zetlenebilir; bu sebepten tejik filozoflarm sadece Bir, lahi
veya tanrlar hakknda deil, Tannnn kendisi, Birin tesindeki an
latlamaz hakknda da konumas artc deildir. Teji, Platoncu
felsefe gelenei iinde yorumlanabilir. Bundan dolay terjik uygu
lama bir dereceye kadar Augustinusun Tann Devletinde Terji ile
eytana tapmay mukayese ederek ok sert eletirdii byy anm
satr.7 Bu konu zerine en yetkin yorumculardan biri olan Gregory
Shaw, Iamblichusun Platonculuunu anlayabilmek iin teji ile te
oloji arasndaki aynma daha yakndan bakmamz gerektiini savu
nur. Iamblichusa gre teoloji tannlar hakkndaki bir sylemdir,
teji ise tanrlann insan lahi yapmaya dair uralardr. Iamblic-
hus, terjinin felsefenin grevini yerine getirdiinden dolay terjik
pratiin nasl Platonun felsefesinin bir paras olduunu gsterme
hedefiyle ona rasyonel bir temel sunanlann ilkiydi. Terji, Porphyri-
ostaki gibi felsefenin balangc deildir; teji, daha ziyade bizim
lahi ile rastlamamza ve ona dnmemize imkn veren tannlann
trensel bir eseridir. Buradan hareketle diyebiliriz ki, tejik iba
detlerde Tannyla karlamak onu grerek deil, lahiye trensel

7 Augustinus, Tanr nm ehri, 10:1:1-10:32:4, ev. Marcus Dods, in Philip Schaff,


haz., Nicene and Post-Nicene Fathers, Birinci Dizi, cilt 2 (Buffalo NY: Chris-
tian Literatre Publishing Co., 1887). Kevin Knight tarafndan New Advent iin
gzden geirilerek hazrlanmtr, http://www.newadvent.Org/fathers/l 20102.htm
adresinden eriilebilir.

69
ACI EKEN TANRI

tapnma yakarlaryla gerekleir; Iamblichusa gre bu tam da Pla-


toncu gelenek kanonunun bir parasdr. Tejide Tanr bize gre,
ona yakardmzda, onun eserleriyle ahenk iinde olmak ve tanr
larn bize verebileceklerini almak iin onlarn nceden saptanm
ilerini yaptmzda var olur. Iamblichusun Keldani Kehanetleri
ve yeni-Pisagorcu sylemin de eklendii Yeni-Platoncu sylem, te-
jik bidlerin veya bilgelerin ayin yoluyla lahi olana daha ak ve
etraflarm evreleyen doal srelerle ahenk iinde hareket etmede
daha kabiliyetli olmalarna olanak salamtr. unu belirtmeliyiz
ki, tejik ibadetler, ilahi ak veya iyilii birbirlerine iletir, boy-
lece ibadet edenlerin aknla ykselmelerine ve fiziksel olann
ruhundan kurtulmalarn salar. Terjik olan, lahinin aramza in
mesiyle balar, ki bu da bizim bsbtn yepyeni ve ykselen bir
tarzda lahi olanla ahenk iinde olmamza olanak tanr. Bu ahenk
sreleriyle, yanmzda olmadnda azap ektiimiz lahi ilgiyi ka
bul edeceimiz bir hale eriiriz. Iamblichusa gre tanrlar kendi
leriyle birlikte tm varlklar bir birlik iine toplar. lahi olann
akn bir ekilde teji sayesinde bir araya toplanmlar aydnlatr
ve onlar kendi kozmik lahi dzenlerine oturtarak varolularnn
tmyle bu birlie katlmasn salama alr. Bize ulaabilmi Iamb-
lichus metinlerinde (ve Damasciusun onun hakkndaki yazlarnda)
Keldani Kehanetlerinin yazarnn Biri nasl yorumladn grebi
liriz. Iamblichusun Biri tm yiliin ve hatta Varln kendisinin
de tesindedir. Paradoksal bir ekilde ve algmza smayan bir yol
la ilahi dnya yeryzne iner, zaman ve meknda genileyen kinat
olan bir gerekliin araclyla ona ayinsel bir ekilde itirak eder.
Tanrlar ve metafizikte okluk (multiplicity) (ya da birok) olarak
tabir edilen ey, kendilerinde btnln bir birliini ve birliin bir
btnln ihtiva ederler. Iamblichusun Platon okumasnn ak
lk getirdii gibi, okluun ba, ortas ve sonu, kendisinin can att
birliin deiik biimlerinde var olur.
Iamblichusa gre tek balang vardr. Bu tek balang her
ikilikten nce gelir, ikiye hayat veren Birin tesindedir. Bir, katl
ma olmas ile katlmann mmkn olmamas arasndaki kartln
tesindedir. Iamblichusun eserinde bu iki kken arasndaki dola

70
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

ym teyit eden bir mutlak vardr. Bu dolaym, snr ile snrszlk;


Birok ile Bir; sonlu ile sonsuz arasndaki durumlarda olduu gibi
kyas kabul etmez. Iamblichusun Biri kendinden kaynaklanan her
eye yabanc olan, her trl katlm biiminin tesinde kalan birle
tirici bir kkenden ibaret deildir.8 Onu en azndan bir ekilde Dn
yann Bir ile Birok (snrl ile snrsz, sonlu ile sonsuz) arasndaki
ayrm amasnn bir eit yemini olarak tahayyl edilebiliriz, ki
buradan hareketle de Pierre Hadotnun gsterdii9 gibi Plotinosun
nerdiinden btnyle farkl bir tarzda, yani zel bir terjik g
ven biimi ile maddeyi ve dank okluu aar. Proklosun ter
jik aratrmalar, Havari Pavlusun (ve daha sonra Augustinusun)
imanla vuku bulan retileriyle deil, ona hikmete kabulle yakla
lan Iamblichusun bu hkmleriyle ilikilendirilebilir. Gelgelelim
ki bu metinler tekrar okunduunda ileri aslnda tam tersi bir yne
eken belli bir paradoks fark edilir. Proklosa gre bilge adam, bilgi
den imana ilerler; Paula greyse Hristiyanlar imanlyken Tannnn
bilgisine dosdorudan sahip olduklar bir duruma eriirler, bu yz
den de merhamet bnyevi olarak bilgide mevcuttur. Bu hkmler
iki sebepten dolay nemsenmeden bir kenara atlmamaldr.
lki, hem sonlunun sonsuza hem de Bire doru ykselen da
nk okluun -Terjinin yapt gibi- maddeyi ve bedensellii
inkr etmeyen bir merhamet araclyla katlmasna imkn tanyan
elzem bir tecessd hadisesidir. kinci sebepse Areopagus Yargc
Dionysos, Eriugena ve Akinolu Thomasn eserleriyle Hristiyan te
olojisinin ayrlamaz bir paras haline gelmi Hristiyanlam bir
Prokolosulukla alkal olduu iin bir o kadar nemlidir. Bu iki
sebep arasnda ise kallavi ve ok kyametli klliyatyla Augustinus
vardr. Bir yandan merhametin tecessd eylemini ve Tanrya mad
di ykselii, tejinin ykc bir eletirisiyle birbirine balar; br
yandan toplum ve ontoloji asndan aklanan erdemler araclyla
bedensel olann trensel, ve hatta ayin niteliindeki adann kutlar.

8 Gregory Shaw, Theurgy and the Soul: The Neoplatonism o f Iamblichus (Philadel-
phia: Pennsylvania State University Press, 1995), s. 143-52.
9 Pierre Hadot, Plotinus, or, the Simplicity o f Vision (Chicago: Chicago University
Press, 1993), s. 23-4.

71
ACI EKEN TANRI

Augustinusun Tanrnn insanlarn arama (tecessd ederek)


merhametlice inii ve erdem araclyla Tannya kiliseye bal,
ritelistik ykselii konusundaki srar, tejiyi tamamyla yeni bir
adan, zellikle litjiye uygulanan adan grmemize yardmc
olur. Tann, gnahn etrafa savurduu insanlk cemaatine lahi olan
la nasl uyum iinde olacaklann, litrj iye bir eit gizbilim olarak
katlmla nasl tamamen Ona ait olacaklann gsterir. Litjiye ka
tlm insann ilahi kkenine iaret ederek onunla bizi yeniden kar
karya brakr ve bireyi cemaat vastasyla kendi ilahi telos'una,
yani ilahlatrmaya yneltir.10Dier bir deyile tecessdn paradok
su, bize Tannmn insanlann arasna inerek kendisine nasl ibadet
edileceinin pedagojik bir dersini verdii kenosis'in ilahi bir rne
ini gsterir. Bu noktada pagan tejik felsefesinin hem tecessd
ile katlm arasndaki paradoksal ilikiyi anlamamza ok zel bir
ekilde yardmc olabileceini, hem de Augustinusun Tanrnn
ehr' nde tarif ettii erdemli bir hayatn nemini yeni bir adan
aydnlatabileceini iddia eden John Milbanke katlyorum.
Tanr nn ehri'nin beinci blmnde Augustinus Roma
mparatorluunun erdemlerini yaratc bir ekilde yapbozuma u
ratr. Hippolu Piskopos, ikmet ettii Kuzey Afrikann kiliseleri
balamnda sekiz yz yl sonra Romann yklna neyin sebep ol
duunu dolayl olarak aa kavuturmaya girimiti. Roma siyasi
tarihini hem teolojik hem de siyasal olarak metinleraras okumas
Hardt ve Negrinin projesi olan mparatorluk'a eletirel bir ekil
de uygulanabilir. Augustinusun ilk be kitab, pagan tannlanna
tapmaya devam edenlere kar, ikinci be kitap ise her zaman daha
iyi ve daha kt ktlklerin olduunu savunan apolojistlere kar

10 Iamblichus ile Proklosun bu mistik sylemi istemeden de olsa hibir zaman ter-
jiyi tamamen inkr etmeyen Hristiyan teolojisine Augustinusun yazlarnn
iddia ettii gibi gibi onun hakkndaki olumlu ifadeler olarak nasl tayin ettiklerini
ortaya koymak mmkndr. Augustinusun tejik ibadetleri eletirisi ve onlarda
deiiklik yapmas kendi fikriyatndaki tek orijinal syleminin kkenlerine bs
btn yeni bir kozmik perspektif salar. Bu perspektif hem topografya asndan
siyasal olarak konumlanmtr, hem de mterek bir teolojik merkez tarafndan
erevelenmitir. Biz burada bununla ilgilenmesek de Areopagus Yargc Dio-
nysos ve tiraf Maksimusun keskin Hristiyan mistisizminde belirgin hale gel
ecektir bu.

72
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

bir eletiri olarak yazlmtr. Bu yzden ilk on kitap, Hristiyanl


a kar olanlara kar bir saldrdr. Bir sonraki drt kitap, yeryz
ehri ile Tannmn ehrinin kkenlerinden bahseder. Bundan sonraki
drt kitaptaysa bu iki ehrin yolundan ve geliiminden bahseder, son
drt kitapta ise ehirlerin amalarn ortaya koyar.
Tanr nn ehrinin beinci kitab Augustinusun Hristiyan ima
nna saldran paganlara kar ateli tartmasnda dnm noktas olma
niteliindedir. Augustinusun bu tartmada rtt iddialar, em-
peryal erdemler yorumlarn ve eletirilerim de beraberinde getirir.
Augustinus, Roma mparatorluu soyktn kendisinin de iine
batt karmak iktidar ilikileri andan hareketle inceler. Roma tari
hinin ve siyasetinin i ie rlm doasnn farkndadr ve bunun bir
tesadf olmadm syler; ne kaderin ii ne de pagan tanrlarnn iidir
bu. Augustinus; Rufius Antonius Agrypinus Volusianusun Romay
az kalsm yok eden sava belasndan Hristiyanl sorumlu tutan
yazl ikayetinin yararsz ve alakasz olduunu savunur; Tanr nn
ehrinin ilk on kitabnda bunu ortaya koyar. Bunun gibi pek ok
felaketin olduunu, dolaysyla bunun istisna olmadn ifade eder.
Hippolu Piskopos saylan pek de az olmayan, bazlan otuz-krk yl
sren Roma sava tarihiyle iliki kurar. Hristiyan apolojistleri, bil
hassa ortaa apolojistleri, sonralan Augustinusu okulun yandalan
olarak Augustinusun apolojist ngrlerini byk lde stnkr
bir ekilde ideoloji asndan yorumlamlardr. Tam da bu yzden,
yani bu be kitap Hardt ve Negrinin mparatorluk'unun mmkn
olan en iyi eletirisini salad iin, zellikle de onlann okluun
tejik teleolojisi zerindeki srarclklanndan tr tekrar okunma
ldr.
Augustinusun dolayl olarak cevaplad soru udur: Tann ne
den Romallarn mparatorluklarn geniletmelerine yardm etti?
Dier bir deyile hangi teolojik, siyasal ve teki sebeplerden tr
Tann Romallan dnyann en byk gc yapmtr? Augustinusa
gre Tann halklarn karcln hizaya getirmek iin Roma mpa
ratorluunu ihya etmitir. Augustinus, vatanlan an, eref ve g
iin hizmet edenlere, an elde edebilmek iin onu korumak uruna
hayatlarm vermeye hazr olanlara dl olarak Roma mparatorlu

73
ACI EKEN TANRI

unun genilediine okurlarn ikna etmeye alr. Hippolu vg


ak, Piskoposun gznde her ne kadar gnah olsa da, digger yandan
agzllk ve iktidar mcadelelerinin daha ilkel biimleri gibi daha
tehlikeli dier ahlakszlklar nler. Byle insanlar genellikle aziz ol
mazlar, fakat Cicero ve Horacen da savunduu gibi ana dknlk
dier ahlakszlklara gre ehvenierdir. Elbette ki, diye devam eder
Augustinus, byle arzulara yenik dlmemeli, aksine onlarn stne
gidilmelidir. Fakat Tanr, iyilik yaparken erefleriyle bbrlenseler
bile Romallar fani baaryla hakikaten dllendirmitir. Bu insanlar
serveti bir kenara ittiklerinden, ortak yaran savunduklarndan, agz
l veya ahlaksz bir ekilde zevklere kendilerini koyvermektense an
ve eref iin mcadele ettikleri iin bu hayatta dllendirildiler. Bu
noktada tpk Sallust gibi Augustinus da Marcus Cato ve Gaius Cea-
sar gibi Roma tarihinin byk adamlann erdemlerinden dolay met
heder. Onlar ustalk iin, ordu iin, erdemlerini kullanacaklan yeni
savalar iin alk ekiyordu. Augustinusa gre Roma mparatorluu
hanehalklannn hamaratl ve lke dndaki adil idare gibi kk
eyler sayesinde muhteemdi: yani, senatodaki su ve adaletsizlikle
gdlenmeyen nesnel ve zgr ruh ve zengin bir hzinenin yan sra
mtevazi bir kiisel servet sayesinde.
mparatorluk siyasi mttefikleri veya askeri kuvveti sayesinde
deil, dier milletleri kendilerine tabi kldktan sonra onlan ortak
Roma devleti altnda bir araya getirdii iin geniledi ve glendi.
Roma toplumunda herkese, nceden ok az insann sahip olduu
derecede eit haklar ve ayncalklan bahedilmiti. mparatorluu
siyasi olarak istikrarsz ve yozlam hale getiren ey pek de lks,
agzllk, kibir, hzineyi gszletirme ve kiisel serveti filizlen
dirme gibi yararl Roma detleri deildir. Servet yceltildi, bo
vakte tapld ve erdemin yerini iyilik ile ktlk arasnda kesin bir
ayrm yapmayan hrs ald. Yurtta yalnzca kendisini dnr oldu;
evde tutkulannn, danda ise nfuz ve parann esiri haline geldi.
mparatorluk barbarlann her zamankinden daha fazla hale gelen sal-
dnlanndan tr ite bu kadar zor durumdayd.
Augustinus Romallarn an arzuladm, zenginlerinse onu d
rste elde ettiini ileri srer. Onlar an iin ylesine yanp tutuu

74
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

yorlar ve yayorlard ki onun uruna lmeye hazrdlar. ana d


knlkleri dier btn arzularndan stn geliyordu. Hem iyi hem de
kt bir insann an, eref ve gce gz koyabileceini; ancak ilkinin
hnerli, yani erdemli olduundan ona doru yoldan, ikincisininse h-
nersiz olduundan yanl yoldan, yani hileye ve yalana bavurarak
ulamaya abalayacan savunur. nsann andan irenip gce tapt
aalk ve kt bir canavar olduunu ifade eder Augustinus. Neyse ki
Romada birka tane byle iyi insan vard; geri malum Neroyu ayr
mak gerekir. Nero, Aurelius Augustinusun teolojik-siyasal tahayy
lnde iktidar iin duyulan i agzlln vcuda gelmi hali olarak
tasvir edilmiti. Esasnda Neronun bir karikatr olan ey (agzl
lk ve g cinneti) Augustinus iin ahlakszln geldii son noktay
temsil ediyordu. Byle canavarlarn davranlarnda bile mparatorlu
u hak ettii bir zamanda ynetmelerine msaade eden takdir-i ilahi
nin parman gryordu. Shakespeare Julius Caesar adl trajedisin
de byle bir yozlaml ve gerilemeyi, Caesarn paranoyasn ve
Cassiusun entrikac karakterini fevkalade idrakla ve modem bir
tarzda tasvir eder. Cassius sska, sessiz, a bir karakterdir; en byk
suuysa ok dnmesidir. Caesar Antoniusla konuurken Romal
ykc entrikann paradigmatik zelliini yle yorumlar:
Daha etli butlu olmalyd! Korktuum yok ondan,
Ama Caesar korku nedir bilseydi,
lk korkacam adam kim olurdu bilmem
Bu sska Cassiustan baka.
ok okuyor, ok gzlyor her eyi,
yzn aratryor insan ilerinin.
Oyunlarda gz yok, Antonius, senin gibi;
alg dinlemiyor hi; binde bir glmsyor;
Glmseyince de yle glmsyor ki
Alay ediyor sanki kendisiyle
ayormu gibi kendi aklna
Glmsenecek bir ey bulabildii iin
Onun gibilerin ii rahat deildir hibir zaman
Kendilerinden stn kiiler karsnda;
Onun iin de korkulur bylelerinden:
Ben sana neden korktuumu deil
Neden korkulmas gerektiini sylyorum.

75
ACI EKEN TANRI

nk Caesar hep o Caesardr hl.


yle sa yanma gel, bir kulam iitmez;
Ge te syle ne dndn onun stne.
(Birinci perde, ikinci sahne)*

Hippolu Piskoposa gre gerek ve bir olan Tanr belli ltlere ve


kanaata gre dnyevi stnln iyiliksever olabileceinden tr
Romallarn an ve stnlk elde etmesine yardm etmitir. Romal
lar kendi marifetleriyle Gkyz ehri idealine en ok yaklaanlar
olmulardr. Augustinus burada Roma stnlnn kaynakland
(insanolundansa Tann tarafndan daha iyi bilinecek) takdir-i ilahi
meselesi gibi dier sebeplerden haberdar olmadn kabul eder; Ro
mallar Gkyz ehrinin yurttalan olmasalar da belli bir erdem
anlayna sahiptir, ki bu da hi erdemlerinin olmamasndan daha
iyidir. Gkyz ehrine hacca giden bir dindar iin en yaknndaki-
lerin bir erdem miras yaratmas onlann her trl erdemden yoksun
barbarlar olmasndan daha iyidir. Tann, adil olmayan hibir eyi
sevmez ve iki ehrin hikyesiyle bildirmeye alt ey ite budur.
Ne var ki Augustinusun eletirisi Romal erdemlerle hayatn
idame eden bu topluluu, yani Roma mparatorluunu yapbozuma
uratmakszn bu erdemleri tekrar ele almann mmkn olmadn
ileri srd iin, ilk bakta grndnden ok daha karmaktr.
Bu sebeple Augustinus Romallarn adil olmadklanndan tr bir
millet olmadklann, bana da daima iddetle eritiklerinden ve ken
dilerine tabi olan insanlara kudretleriyle hkmettiklerinden try-
se adil olmadklann savunur. Augustinus, bu noktada Scipionun
(Ciceronun kayp De re publica kitabndan ald) millet tanm
n ironik bir ekilde eip bkerek eletirir ve bu eletiriyi bir mil
letler cemaati olan Roma mparatorluuna yneltir. Bir halk, der
Scipio, yasa ve kar mtereinde anlaarak birbiriyle ilikilenen
farkl byklkteki gruplardan oluan topluluktur.11 Augustinus
Tanr nn ehri'nin on dokuzuncu kitabnda kendi tanmn sunar:

* Alnt iin bkz. W.Shakespeare, Julius Caesar, ev. Sabahattin Eybolu, stanbul:
Remzi Kitabevi, 1966. -.n.
11 On the Commonwealth and On the Laws, ev. ve haz. James E. G. Zetzel (Cam-
bridge: Cambridge U P, 1999), s. 18.

76
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

Bir halk, makul varlklarn ak nesneleriyle ilgili ortak bir anla


mayla birbirine balandklar bir topluluktur.12 Augustinusun ta
nm ok daha karmaktr; zira hem bu halk birbirlerine neyin adil
olduunu belirleyen bir anlamayla balanmaz, hem de Augustinus
onlara amalarna nasl ulaacaklaryla ilgili nasihatler vermez. Ta
nmn merkezinde ak ve sevgili vardr, yani arzudan yola kar.
Ak belli bir ekilde ebedi ve evrensel bir sevgiliye doru ynel
tecek bir model nerir. Dier bir deyile, Augustinus asl nemli
olann, arzu iin doru dzgn bir klavuz olmas olduunu ifade
eder. Topluluun birlik iinde ve adil bir cemaat olup olmadn,
yani cemaati kuracak erdemlere sahip olup olmadn belirleyen
ey, arzuya klavuzluk etmektir. Tam bu noktada ya akl tarafndan
dzenlenmi arzu olarak, ya da tam tersine sapk tutkularla yneti
len ar arzu olarak var olan Stoik arzunun Augustinusu dolayl bir
eletirisi i bandadr. Augustinus akln kendisinin eylemleri yne
ten ve esir eden arzuya tabi hale gelecek kadar sapkmlaabilecei-
nin farkndayd. Akl bu nedenle arzu edilmez eyleri ve amalar
arzulayabilir. Byle anlaldnda znel akl kiinin ve cemaatin
sapknlna zemin hazrlar. Kald ki akl yneten arzu yanl ama
lar peinde olabilir, yani birleik ve adil bir cemaati, onun toplumsal
yapsn ve doasn hkmsz klabilir.
Augustinusun cemaat tanm Scipionunkinden daha az kii
seldir. Scipio, Roma cemaatini an, eref ve g gibi kahramanca
erdemlerin kiisel anlamda anlalan dominium'u* olarak deerlen
dirir ve bu sebepten onun Antik siyasetin ideallerini hibir zaman
ifa edemeyeceini iddia eder. Ciceronun herkesin sahip olduu
ne varsa ondan zevk alabilmesini ve bu yzden mparatorluun
sunduu barn yalnzca daima inatlkla rekabet eden iradeler
arasndaki iddet yoluyla kazanlan bir uzlama olduuna dair n
grsnn Tanrnn ehri'nm en banda Augustinus tarafndan
yaplan eletirisinden aikrdr bu. Dier bir deyile, Augustinus
dominium'un ontolojik temelini, kendi hatnna elde edilen gc
yadsyarak mparatorlukun mutlak mahiyetini, yani zel mlkiyet

12 Augustinus, Tanr mn ehri, s. 19:24.


* Latince Mlkiyet anlamnda, -.n.

77
ACI EKEN TANRI

ve sadece kr iin yaplan piyasa rekabetinin mutlak mahiyetini sor


gular. Augustinus insann yoksunluuna neden olduu olgusundan
yola karak emperyal pratiin bu biimini yanl ve iddet yanl
s olarak grr. Buna ek olarak Augustinusa gre gerekten adil
olan bir cemaat, cemaatin neyi arzuladyla ilgili olarak herkesin
vecde gelmi ve ilikisel mutabakatn da beraberinde getirmeli
dir. Bu sebeple byle bir mutabakat cemaatin varln yenileyen
yeleri arasndaki bir ahengi gerektirir. Byle bir cemaat, kendinde
polis ile citivasm inkr etmeye meylettii kabileye dair bir eyler
ihtiva eder. Bu kabile cemaatinde asl nemli olan ey, kahramanca
erdemlerin gelimesi deil; ak, sevgi ve yeni yeleri mr boyu
srecek zgrletirici paideia srecini balatan vaftizle dnyaya ge
tirme iaretlerinin biteviye tazelenen aktarmdr. Kle, ocuk, ka
dn, sakat, yoksul; hi kimse paideiamn, ilahi ak ve sevgi dnda
tutulmaz (Plato veya Aristoda tam tersi olurdu). Hi kimse cemaate
katlmaktan alkoyulamaz; Augustinusun evrenselci cemaat anlay
nn nemli farkllklarndan biridir bu.
Byle bakldnda,polis7m amac ehrin mterek an ve gc
deildir, nk Roma ehri Romal bir kahraman deildir. elikili
bir biimde, polisin hedefinin hedefi yeni bireyleri kendi balanna
konumlandran ve tanmlayan yeni ilikiler nesli olan bir silsile hali
ne geldiini de syleyebiliriz. Hedefin hedefi demek, (amacn kendi
iinde tayan, Augustinusun gsterdii gibi Babile kadar uzanan,
pagan dominiumun bir kalnts olan yeryz ehrinin tersine) bir
rpda tmyle tanmlanamayacak ve tahayyl edilemeyecek bir
hedef demektir. Babil, i savan iddeti srasnda kurulmu, doas
gerei iyi olan hibir nesnel siyasi ama tamayan bir ehrin meta-
fordur. Babilli erdemler yalnzca dominiumm tesis etme grevi g
rr, zaten bu sebepten de reddedilmelidirler. Augustinus, herhangi
bir deeri olan her eyin Tanrnm ehri gerekliiyle badamak
zorunda olduundan emindi. lahi gebe ehirdeki kilise prati
inden ayr olan her ey her halkrda insann izafiyet gnahnn
varlna delalettir. Kilisenin dndakiler her daim keyfi ve an
olan bir gce tabiydiler. Civitas terren; klelik, haddinden fazla si
yasi kuvvet ve karlan ekonomik olarak rekabet iinde olan birey

78
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

ler arasndaki uzlama gibi siyasi zelliklere sahiptir. Ayn zamanda


yeryz ehrinin bar elde etme yoluydu bu.
Tanr nn ehri'nde Milbankin de yerinde bir ekilde dikkat ek
tii en nemli iddialardan bir tanesi, pagan bir toplumunda yalnz
adaletin deil, genel anlamyla erdemin de eksik olduudur. Giam-
battista Viconun da kendi tarznda sz ettii bu allmadk iddi
ay Augustinus neye dayandrr acaba? Augustinus paganlarn lat-
reia icr etmediklerini, yani tek bir Tannya ibadet etmediklerini,
dolaysyla adaleti en ok hak edenden esirgediklerimi iddia eder.
Hem Tanny doru ve uygun ibadetin erefi olan latreia'dan yok
sun brakrlar, hem de Augustinusa gre daha nce tanmladmz
terjik ritellerle kutlanan habis iblisler olan pagan tanrlarn eref
lendirirler. Augustinusun eletirisi yalnzca paganlarn sevgi tara
fndan dzenlenen bir uslle icra etmedii kiliseye ait litrji pratii
etrafnda ekillenmez. ok daha karmaktr: Gerek Tannya kilise
tarafndan (eccesially) tertiplenmi ibadet (Pavlus bu ibadete Roma
llar 12:1 deki tek ve uygun ibadet biimi der) Antik siyasal antimon-
lan deifre etmeye ynlendirir. Augustinus psyche, oikos, polis ve
cosmos'un uygun dzenine kilise pratiiyle ulalacam ileri srer:

Ve ruh Tannya hizmet ettiinde beden zerinde doru bir denetim


uygulayabilir; ve ruhun iindeki akl, ynetmesi gereken tutkulan
ve dier kusurlan gerekten de ynetecekse Tannya tabi olmaldr.
Bu sebepledir ki, bir insan Tannya hizmet etmediinde ne ruhu be
deni zerinde, ne de akl kusurlan zerinde adil bir denetim sala
mayacandan ona hangi adalet yarar ki? Ve byle bir bireyde hi
adalet yoksa, besbelli ki byle bireylerden mrekkep bir cemaatte de
olamaz. Bu yzdendir ki, byle bir insan topluluunda, bu topluluk
tan cumhuriyet dediimiz bir halk meydana getirecek ey olan adil
olann topluca kabul edilmesi durumu olmaz. yleyse yararllktan,
tanmna gre bir halk yaratan mterek katlmdan sz etmemin ne
gerei var?13

Augustinus doru ibadetin Tannmn kendisini daimi ve deimeyen ne


varsa geici ekilde tabi klmasna olanak salamakla meydana geldi
ini belirtir. Byle bir tabi olu ncelikle arzu ve tutkularn tedavi edici
13 Augustinus, City o f God, 19:21.

79
ACI EKEN TANRI

ekilde Tanrya tabi klnd, Tannnnsa onlan muntazam bir uslle


kanalize ederek iyiletirdii Tann ile ruh ilikisinde gerekleir. Bu
temel itaatten sonra ruh, ruhun aileyle, ailenin ehirle, ehrin kinatla
ilikisine bal olarak konumlandnlmasyla ekillendirilir. Tm arzu
larn bu ekilde tek bir Tannya tabi oluunun kart, dominium'u ve
(gelip geici olan) mparatorluu kendilerinde bitirmeyi amalayan
pagan tannlanna ibadetin ters evrilmi halidir. Bu durumda kii ve
cemaat, elbette Augustinusun ilkel adaletsizlie denk bulduu putpe
restliin en fena biimini tevik etmi olur. Sekler pagan otoritelerini
(ne kadar adil grnrlerse grnsnler) evrensel gerekliin bir l
tne dntren her arzu nihaiyetinde bir adaletsizlik ve putperestlik
vakasdr. Dier bir deyile, Augustinus akmla duyulan gven ek
sikliinin toplumsal adaletsizlie nasl yol aacan grr; zira akn-
la inanmadan -aktaki dzen olarak tanmlad- erdem kurulamaz.
Gerek Tannya tertiplenmi ibadetin yokluu adaletsizlie neden
olur ve sevginin kilise pratiini, yani akn dzenini yadsr.
Bu yzden Romallar aknlkla, Tann ehrinin gnahlarn kar
lkl balanmasyla kazanlm kutsal banla balann kopardklan
iin erdemi deneyimleyemezler. Paganlar adil deildiler ve bala-
ycla ve bana ncelik vermediklerinden erdemi tam olarak anla
yamazdlar. Bu yzden ruhla, aileyle, ehirle ve kinatla ilgili doru
dzgn bir dzen kuramyor, bundan tr iddetle elde edilmi er
demlerin elikisinde kapana kslm kalyorlard. Augustinus ruhun
hem bedeni, hem de bedenin tutkulann kendine tabi kldka pagan
larn sahip olmad, ruhun kendisini tek Tannya tabi kld latreia
ile ilgili nc bir aamann balatlmas gerektiini ifade eder. Au
gustinus Dadaki Vaaz zerine yorum yaparken ne kadar babozuk
olursa olsun insann ruhunda Tannnn vicdan araclyla konuaca
bir para mantk olduunu insanlarn nasl anlayacaklarm sorar. Yo
rumuna devam ederek eytann kendisinde bir para mantk kaldka,
ona seslenen Tanny duyabileceini iddia eder.14 Dier bir deyile,

14 Augustinus, Sermon on the Mount, 2:9:32, ev. William Findlay, Philip Schaff
(haz.), Nicene and Post-Nicene Fathers, Birinci Dizi, cilt 6 iinde (Buffalo, NY:
Christian Literatre Publishing Co., 1888). Kevin Knight tarafndan New Advent
iin gzden geirilerek hazrlanmtr, http://www.newadvent.org/fathers/16012.
htm adresinden eriilebilir.

80
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

Tann semavi bir huzur vererek ruhun rasyonel ksmna hitap eder.
Tann bylece ruhun ncelikle kendine dzenli ve ahenkli bir tarzda
tabi klmasn ister ki o da bedeni ruha tabi klabilsin. Bu strateji daha
sonra aileye ve cemaate uygulanacaktr.
Baka bir deyile, ayet cemaat adil olmay arzu ediyorsa mutlak
bir toplumsal mutabakat ve ahenk yanstmaldr; cemaat ak ko
numlandrdmz adan sonsuz adalet inancna bal kalmaldr.
Byle kavranlan sonsuz adalet her eyi zaman asndan gereince
dzene koymaya ylesine yetkindir ki dzensizliin hibir kaotik
kalnts kalmasn. Bu ekilde yorumlanan adalet (Augustinusun
Tanr nn ehri'nin beinci kitabnda belirttii gibi bnyevi olarak
tehlikeli ruhsal unsurlanyla) karsnda duran ve dtan gelecek
dman mcadelesinde hakkndan gelinmesi gereken eyle kar-
latmlan pagan erdemlerinden ayndr. Bylece Antik erdemin bir
sava tahkimat (polis kelimesinin asl anlam) olarak metaforu
kahramanca erdem tarafndan askeri bir tarzda ele geirilir. Bu ta
birlerle anlalan, bir tahkimatla hem ierideki alan kahramanca
erdemle tekilerine kar olan tek bir grup tarafndan gven altna
almaya urald, hem de topraklar herkesin kan iin d d
manlardan korunmas gerektiidir. ehrin bireylerde tevik ettii
erdemler, mutlaka ehirdeki rakiplere galip gelmeyi ven zel er
demlerdir ve bundan dolay bireylerin erdemleriyle her zaman iin
sevgiye yer olmayan ahlakszlarla mcadelede tutkulara kar isel
kontrol baarmakla ilintilidir. Augustinus iin sevgi toplumsal ve
estetik bir dzen retmek iin gereken karlkl etkinliin dzenlen
mesidir. Yeryz ehri Babildeki ilkel iddetin aksine, banm on-
tolojik bir ncelii olduunu varsaymak zorunda olan adalet ve akl
yalnz sevgi tamamlar. Bu varsaym mesellere, iaretlere, gnahla-
nn balanmas ve sevginin toplumsal deyimini sann insanlar
Gkyz ehrinin gerekliini ngren bir cemaate davet ederek
gsterdii bir olaya dayanr.
Augustinusa gre gnahlarn balanmas tm toplumsal ina-
lann olmazsa olmazdr ve yle zetlenebilir: Erdem ilevini ancak
btn cemaat ona sahipse ve hep beraber bir erdem hayat yayorsa
btnyle yerine getirebilir. Erdeme mterek olarak sahip olunma

s
ACI EKEN TANRI

s bireysel farkllklarn diziliini etkiler ve bu anlamda ilahi sevgi


erdemini andrr. Milbankin harikulade bir ekilde ifade ettii gibi,
eylemlerimizin ilahi erdemleri en ok andrd giriimlerimizde
erdemin yokluunu telafi edilir, ikame edilir, hatta ona ksayoldan
bile ulalr.15 Darlmayarak, tekilerin sularm srtlayarak, -yasa
tarafndan tanmlanan herhangi bir sorumluluk bamn tesinde-
onlarm yapmas gereken eyi yaparak, dier ad iman olan ilahi er
demi, umudi ve sevgiyi, ya da Alan Badiounun deyiiyle sadakati,
sebat ve ak bir araya getiren nemli bir paradoksa ularz. Bu
paradox, erdemin gerekten ve gncel olarak yalnzca mbadelede
ve paylamda mevcut olmasnda, bize en yakn olanlarn ykn
ve sorumluluunu stlenmemizde yatar. nsann cemaat yasas
nn emretmesiyle ulaaca baaryla ilgisi yoktur bunun. Kald ki
Augustinusa gre bu tr bir erdem mterek balama ve mutlak
toplumsal uzlama kanalyla, yani bizi Mesihin bedenininin cema
ati ierisine yeniden konumlandran ilahi barn ahengi sayesinde
elde edilmeyecei iin aslnda bir ahlakszlk olurdu.
Hardt ve Negri, Aziz Augustinusun gncel siyasi tartmalarda
mkemmel bir muhatap olduuyla ilgili zekice gzlemleri iin v
gy hak ederler. Sermayenin olabildiince hzl bir ekilde tedav
l kisvesi altnda srekli olarak iddeti ve terr ycelterek nihiliz
me nclk eden mparatorluk uygulamalarna kar sadece katolik,
evrensel bir cemaatin alternatif sunabileceini sylerken hakldrlar.
Yal Komnist Negrinin bu iddialarnn yetersiz derecede radikal
olduunu iddia ettiimde kendimi pohpohluyormuum gibi grne
bilecek olsam da durum bana hakikaten yle gibi geliyor. Basite
sylemek gerekirse, Hardt ve Negri yeterince radikal deiller. br
trl bir araya gelen, ibirlii yapan, birbirleriyle iletiim kuran ya
banclardan mrekkep katolik bir toplumun bunun ksz bir yol
olduunu bildikleri iddiasm neye yormak gerekir? Peki ya Assisili
Francesconun Komnist olmann neesini cisimletiren bir aktivist
olarak postmodern bir model olduu eklindeki beyanatlarn? Hardt
ve Negrinin Spinoza-vari Augustinuslatnlm yeni-Komnist ta
savvurlar, mparatorluun yzeyine ikin olanlarn tesini grme

15 John Milbank, Theology and Social Theory (Londra: Blackwell, 2006), s. 417.

82
BABlLLl ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

lerini engelliyor. Buna ramen Augustinus okumalar toptan yanl


denerek bir kenara atlmamaldr. Ben onlarn Augustinus eletiri
lerini Augustinusu bir bak asndan yazlabilecek tek olas ya
ntla birletirdim. Byle bir ikili eletiri Augustinusu Spinozaya,
Spinozay Augustinusa yaklatrmaya dair teolojik bir giriimdir.
Bu yzdendir ki snrlarnn her zaman ak ve belirgin olmama
lar, akmalar ve boluklu kalmalar olgusuna ramen iki ehrin
Augustinusu tasavvurunu benimseyebiliriz. Her zaman iin kimin
ieride, kimin darda olduundan emin olamasak da evrensel cema
atte yeliin Augustinusun bahsettii grlr iaretleriyle yemin
ler, dualar, litji, ncil okumalar gibi kurtuluun gsterisiz aralar
vardr. Aslnda Augustinusun szn ettii kiliseye bal (ecclesial)
gebelerin seyahatlerini kolaylatrmak iin kullanlan bu iaretlerin
ve aralarn pek ok kez trl yollardan suistimal edildiini net bir
ekilde ifade edebiliriz. Mattadaki yarg gnnde (Matta 25:31^6)
veya Lukada yi Samiriyeli hakkndaki meselde (Luke 10:29-37) ta
rif edildii gibi bu gsterisiz aralarn bu dnyada sann ykn
srtlayan tm insanlar zerinde paradoksal ekilde yenileyici ve saal
tc etkileri vardr. Augustinus, srekli topluca ger halde olan ge
beler ve firarilerin arasnda bir cemaate ait olmann dtan grnen
alametlerine (vaftiz, ncili okumak, litjiye katlmak gibi) sahip ol
malarna ramen gnlleri Tannyla birlikte olmad iin Tannmn
ehrine ait olmayanlann olduunu savunur. Aynca sanm ykn
srtlanmyor gibi ve Kiliseyle muhabbet halinde deil gibi grnseler
de Tannnm insanlarna ve onun ehrine ait olanlar da vardr. Yalnz
ca Tann kimin ona ait olup olmadm bilir, krler olsun ki bu bilgi
insanlara balanmamtr. Augustinus bir noktada cennette kimlerle
karlacamzm bizi hayrete dreceini, en ok da kendimizle kar
latmzda aknla deceimizi savunur.
Yukanda da belirttiim gibi, Negri ve Hardtn Plotinos ele
tirisinin okluun tejik teleolojisini kullanarak siyasal zne
gerekletirmeye, daha dorusu kurmaya yetmeyeceini ve gerek
tii kadar radikal bir seenek olmadn iddia ediyorum. Ne kadar
mantkl grnrse grnsn, okluun yeni bir siyasal zne oldu
una dair nerileri yeterince gelitirilmemitir. Younluk artmlmal

83
ACI EKEN TANRI

ve okluun terjik teleolojisinden gelen farkl bir yol kefederek


Augustinusun Hardt ve Negrinin yorumlad ekliyle pagan, po-
pler-dinsel, Platoncu kar tarafna deil de onun nerdii kilise
uygulamalarna doru harekete geilmelidir. Alternatif uygulamalar
aratnmaldr ki mparatorluun tapt erdemlerle yan yana ko-
yulabilsin. Hardt ve Negrinin Augustinusu eletirisini ite byle
gryorum. Vardm sonu basit. Emperyal bir st-anlatya kar
siyasal znenin kurulmas iin gereken pratii ekillendirebilecek
tek alternatif, katolik cemaatin dnyadaki mterek haccdr. Bu ku
rulu tek bir varsaym zerinde temellendirilmelidir.
Ya var olduunu tahayyl edemeyeceimiz bir ama, amacn
tesindeki bir ama varsa? Eer mparatorluun her geen gn
daha fazla gayretle ve berraklkla yok ettii muhayyilemizi uyan-
dramyorsak bizim iin geriye kalan tek ey aklselimdir. G. K.
Chestertonn bir deliyi akl dnda her eyi (benim kilise uygula
malarndaki younlua imkn veren eyler olarak anladm imge
lemi, duyarl, duygulan) kaybetmi biri olarak tanmlarken sy
ledii gibi, sorun tam olarak burada yatar. Augustinus sermayeyi
srekli olarak arttran ve farkl terr biimlerini merulatran mpa
ratorluun erdemlerini eletirirken insanlan kilise uygulamalanna
ararak byle yozlam ve bozulmu pratiklere destei kesmeyi,
Tanrnn ehrinin yelerinin kiiliklerini ekillendiren emperyal
erdemlere kar koymay nerir. Tannnn ehrinin beinci kita
bnda (aslnda kincisinden dokuzuncu kitabna kadar) grd
mz gibi Augustinus firann, kn, gerliin belli bir biimine
anr. Disiplinli bir ilecilik ister. Yalnzca Negrinin anti-em-
peyal postmodem aktivizminde deil, tam da siyasal zne olarak
kurduu oklukta da eksiktir bu. Hardt ve Negrinin tersine ben,
Assili Francescoyu Augustinusun nerdii modele gre Tannnn
ehrine hacca girien evrensel cemaatin ierisinde deerlendirme
nin zellikle nemli olduunu savunuyorum. Augustinusun yorum-
lanndaki Katoliklik yerel evrensel kavramyla emperyal st-anlaty
altst edici bir meseldir ve burada ileci altrmann zel biimleri
olarak grdmz firan, k ve gerlii nasl doru anlayabile
ceimize yardmc olur.

84
BABLL ERDEMLER - AZINLIK RAPORU - GUNJEVIC

Baka bir deyile, Hardt ve Negrinin bahsettii okluun dik


katsizlii, talyan filozofun fark ettii gibi siyasal pratikleri iin
hibir ileci altrma olmamas olgusunda yatar. ayet Walter
Benjaminin savndaki gibi kapitalizmin bir din olduunu kabul edi
yorsak, kapitalizmin en radikal -ve aslnda mmkn olan tek makul-
eletirisi din tarafndan yaplmaz m? te bu yzden Augustinusun
yardmyla sorulan soruya cevap vermeye abalyorum. Emperyal
uygulamalarn iledii kapitalist matris, ancak eletirisi belli bir teo
lojiyi kucaklarsa yararl bir ekilde eletirilebilir. Aksi takdirde m
paratorluk piyasaya olan eytani uyum yetenei sayesinde imdiye
kadar olduu gibi ilelebet srecektir.
ll bir gnll, disiplinli ileciliin elzem olmasnn sebebi
ite budur. Augustinusun ifade ettii gibi bu sayede arzumuzu g
zel, arzulanabilir ve geici olan bir eye deil; Gzelliin kendisine,
bizzat deimez Hakikate ve Saadetin kendisine doru ynlendirece
imiz ve o yzden bu ilecilikten etkili dorularn sert fragmanlar
yzeye kp arzumuzu iyiletirecektir. te bu yzden ilecilie ihti
ya duyarz; yalnz ilecilik, arzuyu ebedi bollua yeniden ynlendi
rebilir. Budizmin muhtelif biimlerinin nerdii gibi ileci vecibeler
arzunun ykm deildir. Augustinusun ileci vecibeleri kavray,
iktidar isteinden ve an arzusundan tr gnll bir feragatla ba
lar. Ardndan zevke teslim olmaktan, ruh ve bedenin zayflatlma-
smdan ve daha byk bir servet iin hrsl istekten feragat edilir.
Augustinus, Nasral marangozun ve Tanr sevgisini insan annn
stne koyan Havarilerin sylediklerini hatrlatarak an ehvetinin
iren bir ahlakszlk ve gerek adanmln bir hasm olduunu
syler. Kilise pratiklerindeki ileci altrma bizi aan, ama bir vasta
da olan bir ama iin bile bile kucaklanan bir disiplindir. Zahmetsiz
ve bele bir radikalizm olmadndan tr olduka nemli bir iddi
adr bu. Radikal olmak, bedelim demeye hazr olmak, fedakrlklar
yapmak ve bu durumda disiplinli bir ilecilii bir hayat tarz olarak
kabul etmek ve benimsemek demektir. Akademide cmert bir maaa
sahip tatl su solcular ve liberallerinin ittifak halinde Slavoj Zizeke
saldrmalarna ve onunla alay etmelerine ramen bu meselede onun
hakl olduuna inanyorum. Zizek 300 adl filmdeki Thermopylae

85
ACI EKEN TANRI

Savandan bahsederken Badiouyu tamamen farkl bir balamda


alntlayarak nemli bir olgu ortaya koyar:

Popler bir disipline ihtiyacmz var. Hatta diyebilirim ki (...)


hibir eyi olmayanlarn bile disiplinleri vardr. Yoksullarn,
mali ya da askeri aralar olmayanlarn, hkm olmayanlarn yal
nz disiplini, birlikte hareket etme yetenekleri vardr. Bu disiplin
halihazrda bir rgtlenme biimidir.16

Yalnzca ikili bir kapitalist tasnif sunan (dahil-dahil deil, dans-


ierisi, sahip olanlar-olmayanlar) kresel Emperyal matris ierisin
deki bu ayrm Augustinusun nerdii gibi belli bir ilecilikle s
rekli olarak sorgulamazsak doalama iin ok kk bir alan kalr.
Augustinusun kilise (ecclesia) ibadeti tasavvurunu, Babilli erdem
lerin tersine gerlik ve ileciliin bir sentezi, Tannmn ehrine
beraberce yaplan saaltc bir yolculuk olarak kavrayabiliriz.
Gerlik ve kilise ibadetlerinin ileci vecibeleri, bylelikle Hardt
ve Negrinin bahsettii firar ve k yepyeni bir yolla yorumlaya
rak siyasal zne iin dayanak oluturmamza yardmc olan temel
koordinatlar haline gelir. Byle bir siyasal zne devrimci olur ve
kapitalist rasyonalite tarafndan ehliletirilemez. Farkl bir tabirle ve
Badiocu bir tarzda sylecek olursak, kilise ibadeti mparatorluun
halihazrda mevcut olarak kabul ettii eyi grnr klmann biim
sel usullerini icat etmeye katkda bulunmaktansa hibir ey yapma
mann daha iyi17 olduunu kabul eder.

16 Bkz. Slavoj Zizek, The True Hollywood Left, http://www.lacan.com/zizholly-


wood.htm adresinden eriilebilir.
17 Badiounun sonraki bir versiyonda cmleyi deitirdiini belirtmem gerek burada.
Lacanian Inkin 23. saysnda yaymlanan Fifteen Theses on Contemporary Art
(alntya http://www.lacan.com/frameXXIII7.htm adresinden eriilebilir) adl met
ninde cmle mparatorluun halihazrda mevcut olarak kabul ettii olarak geer.
yl sonra makalelerden ve rportajlardan oluan Polemikler adl kitabnda ayn
on be tez bir nebze deitirilmitir ve bal ve ierii yeniden tanmlanmtr.
Bu deitirilmi versiyonda mparatorluk kelimesinin yerini Bat kelimesi almtr
ve cmle bylelikle u hale gelmitir: Batnn mevcut olarak beyan ettii. Bkz.
Alain Badiou, Polemics, ev. Steve Corcoran (Londra and New York: Verso,
2006), s. 148. Ben bir nceki halini tercih ederek Badiou manifestosunun on be
tezine bavuruyorum. (Badiou, Fifteen Theses on Contemporary Art, s. 119).

86
3

slam Arivlerine Bir Bak


Zizek

slam, yani Bat iin Douyu, Dou iin Uzak Douyu temsil eden
bu rahatsz edici arlk nedir? Fethi Benslama, La psychanalyse
l epreuve de l Islam' adl kitabnda slamn arivi iin ve onun
ne cesse pas de ne pas s ecrire i* ve bylelikle aleni dogmay sr
dren mstehcen gizli mitik destei iin sistemli bir aramaya giriir.
Musamn Yahudi gizli geleneinin Yahudiliin aleni retileriyle
ilgili olmas gibi, szgelimi Hacerin hikyesi de slamn aleni
retileriyle ilintili bir ekilde slamn arivi deil midir? Eric
Santner, Freudyen Musa figr zerine tartmasnda simgesel tarih
ile (aleni mitik anlatlar ve bir cemaatin geleneini, yani Hegelin
demi olabilecei gibi onun etik tzn oluturan ideolojik-etik
buyruklar) onun mstehcen tekisi olan, aleni simgesel gelenei
etkin olarak muhafaza eden fakat etkili olabilmek iin engellenmi
olarak kalmak zorunda olan, kabul edilmeyen, hayaletvari fan-
tazmatik gizli tarih arasnda nemli bir ayrma gider.2 Freud, Musa
kitabnda (Musann ldrlnn hikyesi, vs.) Yahudi dinsel
1 Fethi Benslama, La psychanalyse l epreuve de Vlslam (Paris: Aubier, 2002);
[Trkesi: slamn Psikanalizi, ev. Ik Ergden, stanbul: letiim, 2005. Metnin
bundan sonraki ksmnda parantez iine alman saylar bu kitabn sayfa numaralandr.]
* Franszca Kendini kaydetmemeyi hi brakmayan anlamnda, -.n.
2 Bkz. Eric Santner, Traumatic Revelations: Freuds Moses and the Origins of Anti-
Semitism, haz. Renata Salecl, Sexuation iinde (Durham: Duke University Press,
2000).

87
ACI EKEN TANRI

geleneinin alanna musallat olan byle hayaletvari bir tarihi yeni


den kurmaya abalar. Bir cemaate tam olarak ye olmak, srf onun
aleni simgesel geleneiyle zdeleerek olmaz; o gelenei srdren
hayaletvari boyutu, yaayanlara musallat olan lmemi hayaletleri,
o gelenein arpklklar ve eksikleri araclyla satr aralarnda
iletilen travmatik fantezilerin gizli tarihini de benimsemek gerekir.
Yahudiliin kabul edilmeyen ve iddet dolu kurulu jestlerine (ki
bunlar hukuki kamu dzenine onun hayaletvari ilavesi olarak da
danr) olan inat ball, Yahudilerin binlerce yldr toprak ya da
ortak bir kurumsal gelenek olmakszn hayatlarn idame ettirebil
melerini salamtr: Hayaletlerinden vazgemeyi gizli tuttuklar ve
inkr ettikleri gelenekleriyle balarn koparmay reddetmilerdir.
Yahudiliin paradoksu, iddet dolu kurulu Olayna sadakati tam da
onu itiraf veya sembolize etmeyerek tesis etmesidir: Yahudilie tam
da Olayn bu bastrlm stats hayat verir.
yleyse slama hayat veren bastrlm Olay nedir? Baka bir
soruya verilen bir cevap bize yol gsterebilir: slam, nc Kitap
Dini bu diziye nasl uyar? Yahudilik soyktnn, nesillerin ard
sra birbirini izlemesinin dinidir. Bu yzden Hristiyanlkta Olun
armhta lmesi (Hegelin zaten farknda olduu gibi) Babann da
ld anlamna gelir; ataerkil soyktksel dzen de bylece lr
ve Kutsal Ruh post-patemal bir cemaat takdim ederek artk aile sil
silesine uymaz hale gelir. Yahudilik ve Hristiyanln tersine s
lam, Tanny patemal mantn alan dnda tutar: Allah bir baba
deildir, simgesel bir baba bile deildir; Tann tektir, ne domutur
ne de mahlkat dourmutur. slamda Kutsal Ailey e yer yoktur.
slamn Muhammedin kendisinin bir yetim olduunu olduka
vurgulamasnn sebebi ite budur; slamda Tann tam da babaya
ait ilevlerin askya alnma, geri ekilme, baanszlk veya uur
kayb anlarnda (anne veya ocuk biyolojik baba tarafndan terk
edildiinde veya gzard edildiinde) ite bu yzden mdahale eder.
Demek ki Tann, tamamyla imknsz-Gerein alannda kalmtr:
O, babann dndaki imknsz-Gerektir, zaten bu yzden insan
ile Tann arasnda soyktksel bir l vardr (320). Freuda gre
tm din teorisini Tann ile babann benzerlii zerine kuran slamn
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZIZEK

problemi buydu. Daha da nemlisi, soyktksel l bir cemaatin


ebeveynlik veya dier kan ba yaplar zerine temellendirilmesini
imknsz kldndan tr siyaseti slamn tam kalbine yerletirir:
Tann ile Baba arasndaki l siyasaln kurumlat yerdir (320).
slamla birlikte bir cemaati Totem ve Tabu'Aaki biimde, babann
ldrlmesiyle ve olayn ardndan oullann bir araya getiren su
luluk vastasyla temellendirmek artk mmkn deildir; slamn
umulmadk gncellii de burda yatar. Bu sorun (kt) hretli m
metin, Mslman mminler cemaatinin tam kalbinde yatar: Hem
dinsel olanla siyasaln akmasn (cemaat dorudan Tannnn
kelm zerinde temellenmelidir) hem de slamn soyktksel l
de eitliki ve devrimci bir kardelik olarak hi ortada yokken
kurulan bir cemaate dayandrldnda en iyi olduu olgusunu
o aklar. slamn kendilerini gvenli bir geleneksel aile andan
yoksun kalm gen erkeklerin olduka ilgisini ekmesi bu adan
pek de artc deildir. Belki de slamn kendi doasnda olan ek
sik kurumsallamadan sorumlu olan da bu yetim zelliidir:

slamn alameti farikas, kendini kurumsallatrmayan bir din ol


mas ve Hristiyanlk gibi kendini bir Kilise ile donatmamasdr.
slami Kilise aslnda slami Devlettir: Yksek dinsel otorite deni
len eyi icat eden bu devlettir ve birini o greve atayan da devletin
badr; byk camileri ina ettiren, dinsel eitimi denetleyen, ni
versiteleri yaratan, kltrn tm alanlarnda sansr uygulayan ve
kendini ahlakn koruyucusu olarak gren bizzat bu devlettir.3

Bu noktada en iyi ve en ktnn slamda nasl bir araya geldiini


yeniden grebiliriz: slamn bnyevi olarak kurumsallama ilkesi
olmamasndan dolay slam, iini halleden devlet iktidan tarafndan
atanmaya kar bylesine savunmaszdr. slamn kar karya gel
dii seenek ite budur: Dorudan siyasallama onun doasna
kaznmtr ve dinsel olanla siyasaln bu akmas ya devleti bir
atama kisvesi altnda ya da devlet kart topluluklar biiminde elde
edilir.

3 Moustapha Safouan, fVhy Are the Arabs Not Free?: The Politics o f Writing
(yaymlanmam metin).

89
ACI EKEN TANRI

Olun kurban edilmesinin son anda nlendii (bir melek


brahimin shak ldrmesini engellemek iin araya girer) Yahu
dilik ve slamn tersine sadece Hristiyanlk olun gerekten kurban
edilmesini (ldrlmesini) yeler (268). slamn nciPi kutsal bir
metin olarak kabul etmesine ramen bu olguyu yadsmasnn sebebi
budur: slama gre sa armhta gerekten lmedi. Kuran bunu y
le ifade eder (4.157): [Yahudilerin] (bbrlenmeyle) Biz Allah'n
peygamberi Meryem olu sa Mesihi ldrdk demeleridir. Oysa
onu ne ldrdler, ne de astlar. Fakat ldrdkleri kimse, onlara
sa gibi gsterildi.* slamda gerekten de istikrarl fedakrlk kar
t bir mantk vardr: shakn kurban ediliinin Kurandaki halinde
brahimin olunu ldrme karan Tannnm iradesine olan gnll
lnn belirtisi olarak deil, kendi ryasn yanl yorumlamasnn
bir sonucu olarak okunur: Melek eylemi engellediinde brahimin
yanl anlad, Tannnm gerekte onun byle yapmasn istemedi
ini iletir (275).
slamda Tannnm bir imknsz-Gerek olmas fedakrlkla
ilgili olarak iki ekilde iler: Fedakrlk aleyhinde ileyebilir (ina
nanlar ile Tann arasnda herhangi bir simgesel mbadele ekonomisi
yoktur, Tanr tenin saf Biridir), fakat Lacann daha nce ifade
ettii gibi ilahi Gerek srekli kan isteyen karanlk tannlann bir tr
speregosu haline geldiinde fedakrln lehine iler. slam Habil
ile Kabilin hikyesinde yeniden tarif edilerek son halini alan ms
tehcen fedakrlk mantyla bu iki u arasnda gidip geliyor gibidir.
Kuran bu meseleye dair unu syler:

(Ey Muharrmed!) Onlara, Ademin iki olunun haberini gerek


olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmulard da, birinden
kabul edilmi, tekinden kabul edilmemiti. Kurban kabul edil
meyen, And olsun seni mutlaka ldreceim demiti. teki,
Allah ancak kendisine kar gelmekten saknanlardan kabul eder
demiti. And olsun! Sen beni ldrmek iin elini bana uzatsan da
ben seni ldrmek iin sana elimi uzatacak deilim. nk ben

* Kuran Kerimden yaplan alntlarda -yazarlarn kulland ifadelerin deiiklik


gerektirdii yerler hari- Diyanet ileri Bakanlnm internet sitesindeki eviri
kullanlmtr.-.n.

90
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZlZEK

lemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarm. Ben istiyorum ki, sen


benim gnahm da, kendi gnahn da yklenip cehennemlikler
den olasn. te bu zalimlerin cezasdr. Derken nefsi onu kar
deini ldrmeye itti de (nefsine uyarak) onu ldrd ve bylece
ziyan edenlerden oldu. (5.27-30)

Dolaysyla ldrmek isteyen yalnzca Kabil deildir: Habilin


kendisi bu arzuya bilfiil ortak olur, Kabili ldrmeye kkrtarak
kendi gnahndan da kurtulmak ister. Benslama burada kiinin kop
yasna kar duyduu hayali saldrgan kinden farkl bir ideal kinin
izlerini grmekte hakldr (289): Kurban; kendisinin kurban olaca
suu, onu bir ehit olarak Cennete, faili ise cehennemde yanmaya
gnderecei iin bilfiil arzular. nsan bu noktada gnmz perspek
tifinden Kuranda ehidin lme isteindeki terrist mantk zeri
ne anakronik speklasyonlara ynelmeye cezbedilse de kukusuz ki
sorunu modernleme balamna oturtmak zorundadr. Bilindii gibi
slami dnyann problemi Batl modernlemeye birdenbire (onun
etkisinin travmasn atlatmaya, simgesel-kurgusal bir alan veya
perde ina etmeye yeterli vakit bulamadan) maruz kaldndan tr
bu etkiye olas tepkiler, ya yzeysel bir modernleme, baarsz ol
maya yazgl bir taklitti (randa ahm ynetimindeki rejim) ya da
kurgularn gerekten simgesel olan alann baarszla uramasyla
birlikte iddet dolu Geree dorudan bir mracaat, slami Hakikat
ile Batl Yalan arasnda simgesel aracya hibir alan brakmayan
ak bir savat. Bu fundamentalist zmde (Mslman gelenek
leriyle dorudan hibir ilgisi olmayan modem bir fenomen) ilahi
boyut kendi sperego-Gereinde, mstehcen sperego ilahiliini
geri demek gereken fedakrlk iddetin lmcl patlamalar ola
rak kendisini yeniden ortaya koyar.
Yahudilik (yani onun Hristiyanlktaki devamyla birlikte) ile s
lam arasndaki bir baka kilit ayrm, brahime farkl yaklamlarn
da su yzne kar. Yahudilik brahimi simgesel baba olarak seer:
yani patemal otoritenin, resmi simgesel nesebin getirecei fallik
zm benimseyerek ikinci kadn bir keye atar ve imknszn
fallik sahipleniliini icra eder (153). slam ise tam tersine baba ile
Tanr arasndaki mesafeyi muhafaza ederek ve Tanny mknszn

91
ACI EKEN TANRI

alannda tutarak biyolojik baba olarak brahimin yerine Hacerin


nesebini yeler (149).4
Hem Yahudilik hem de slam kendi kurucu jestlerini bastrr,
ama nasl? ki farkl kadn tarafndan anlatlan brahim ve iki olu
nun hikyesinin gsterdii gibi her iki dinde de baba, yalnzca baka
bir kadnn araclyla baba haline gelebilir ve patemal ilevi stle
nebilir. Freudun Yahudilikteki bastrmaya dair hipotezi, brahimin
bir Yahudi deil de bir yabanc (bir Msrl) olduu olgusuyla ilgili
bir olduudur; dardan gelmek zorunda olan, vahyi getiren ve Tan
r ile akit yapan kurucu, patemal figrdr. slamdaki bastrmaysa
bir kadnla (Hacer, yani brahime ilk oulunu veren Msrl kle)
alkadardr: (efsaneye gre btn Araplarn atalar olan) brahim
ve smailden Kuranda onlarce kez bahsedilirken Hacerin bahsi
gemez, onlar resmi tarihten silinmilerdir. Ne var ki o slamn
yakasn brakmaz; izleri Mekkedeki haclarn Hacerin olu iin
lde aresizce su aramasn nrotik ekilde tekrarlarcasna/tekrar
sahneye koyarcasna Safa ve Merve tepeleri arasnda alt defa ko
ma ykmllkleri gibi ritellerle ayakta kalr.
Aada Yahudilik ile slam arasndaki gbek bam oluturan
ve Yaratlta yer alan brahimin iki olu arasndaki hikye bulu
nuyor ve ilkin smail douyor:

Kars Saray, Avrama* ocuk verememiti. Sarayn Hacer adnda


Msrl bir cariyesi vard. Saray Avrama, RAB ocuk sahibi ol
mam engelledi dedi, Ltfen, cariyemle yat. Belki bu yoldan bir
ocuk sahibi olabilirim. Avram Sarayn szn dinledi.
Bu olay Avram Kenanda on yl yaadktan sonra oldu. Avram
Hacerle yatt, Hacer hamile kald. Hacer hamile olduunu anlayn
ca, hanmm kk grmeye balad. Saray Avrama, Bu hakszlk
senin yznden bama geldi! dedi, Cariyemi koynuna soktum.

4 Tabii ki Yaratlta Tannnm Haceri olunun hayatn kurtarmak iin mda


hale ederek ona gzel bir gelecek vaad etmesinin kendi resmi ideolojisine rtk
bir ekilde zarar verdii iddia edilebilir. Yaratl (ta) hakikaten bir reme aletine
indirgenmi teki kadnn tarafn tutar.
* Avram, brahimin ilk addr. Tann Yaratl 17:5te Avramm adn brahim ya
par: Artk adn Avram deil, brahim olacak. nk seni birok ulusun babas
yapacam. -.n.

92
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZIZEK

Hamile olduunu anlaynca beni kk grmeye balad. Seninle


benim aramda RAB karar versin.
Avram, Cariyen senin elinde, dedi, Neyi uygun grrsen yap.
Bylece Saray cariyesine sert davranmaya balad. Hacer onun ya
nndan kat. RABbin melei Haceri lde bir pnarn, ur yolun
daki pnarn banda buldu. Ona, Saray'n cariyesi Hacer, nereden
gelip nereye gidiyorsun? diye sordu. Hacer, Hanmm Saraydan
kayorum, diye yantlad.
RABbin melei, Hanmna dn ve ona boyun e, dedi, Senin
soyunu yle oaltacam ki, kimse sayamayacak. te hamilesin,
bir olun olacak, Adm smail koyacaksn. nk RAB skmt iin
deki yakarn iitti. Olun yaban eeine benzer bir adam olacak,
O herkese, herkes de ona kar kacak. Kardelerinin hepsiyle e
kime iinde yaayacak.
Hacer, Beni gren Tanny gerekten grdm m? diyerek ken
disiyle konuan RABbe El-Roi adm verdi. Bu yzden Kadele
Beret arasndaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi ad verildi.
Hacer Avrama bir erkek ocuk dourdu. Avram ocuun adm s
mail koydu. (Yaratl 16:1-15)

shakn mucizevi doumunun ardndan (shakn kusursuz dlleni


i Mesihe iaret ediyor gibi grnr; Tanr Saray ziyaret etmi
tir ve onu gebe brakmtr), ocuk stten kesilecek yaa geldiinde
brahim byk bir ziyafet hazrlar:

Ne var ki Sara, Msrl Hacerin brahimden olma olu smailin


alay ettiini grnce, brahime, Bu cariyeyle olunu kov, dedi,
Bu cariyenin olu, olum shakn mirasna ortak olmasn.
Bu brahimi ok zd, nk smail de onun z oluydu. Ancak
Tanr brahime, Olunla cariyen iin zlme, dedi, Sara ne
derse, onu yap. nk senin soyun shakla srecektir. Cariyenin
olundan da bir ulus yaratacam, nk o da senin soyun.
brahim sabah erkenden kalkt; biraz yiyecek, bir tulum da su ha
zrlayp Hacerin omuzuna att, ocuunu da verip onu gnderdi.
Hacer Beer-eva lne gitti, orada bir sre dolat. Tulumda
ki su tkenince, olunu bir alnn altna brakt. Yaklak bir ok
atm uzaklap, Olumun lmn grmeyeyim, diyerek onun
karsna oturup hkra hkra alad.

93
ACI EKEN TANRI

Tann ocuun sesini duydu. Tannmn melei gklerden Hacere,


Nen var, Hacer? diye seslendi, Korkma! nk Tann ocuun
sesini duydu. Kalk, olunu kaldr, elini tut. Onu byk bir ulus ya
pacam. Sonra Tann Hacerin gzlerini at, Hacer bir kuyu gr
d. Gidip tulumunu doldurdu, oluna iirdi. (Yaratl 21:10-19)

Galatyallarda Pavlus, brahim, Sara ve Hacerin hikyesinin Hris


tiyan versiyonunu verir:

Kutsal Yasa altnda yaamak isteyen sizler, syleyin bana, Yasanm


ne dediini bilmiyor musunuz? brahimin biri kle, biri de zgr
kadndan iki olu olduu yazldr. Kle kadndan olan olaan yol
dan, zgr kadndan olansa vaat sonucu dodu. Burada bir benzet
me vardr. Bu kadnlar iki antlamay simgelemektedir. Biri Sina
Dandandr, kle olacak ocuklar dourur. Bu Hacerdir. Hacer,
Arabistandaki Sina Dam simgeler. imdiki Yerualimin kar
ldr. nk ocuklanyla birlikte klelik etmektedir. Oysa semavi
Yerualim zgrdr, annemiz odur. Nitekim yle yazlmtr: Se
vin, ocuk dourmayan ey ksr kadn! Doum ans nedir bilme
yen sen, Ykselt sesini, haykr! nk terk edilmi kadnn, kocas
olandan daha ok ocuu var. Kardeler, shak gibi sizler de vaat
ocuklansnz. Doal yoldan doan, Kutsal Ruha gre doana o
zaman nasl zulmettiyse, imdi de yle oluyor. Ama Kutsal Yaz ne
diyor? Kle kadnla olunu kov. nk kle kadnn olu zgr
kadmn oluyla birlikte asla mirasa ortak olmayacaktr. te by
le, kardeler; bizler kle kadnn deil, zgr kadmn ocuklanyz.
(Galatyallar 4:21-31)

Pavlus burada aka simetrik bir karlama sahneye koyar: shaka


kar smail eittir simgesel babaya (Babann-Adna) kar biyolo
jik (rksal) baba, isim ve tin araclyla kkene kar hayatn tzel
aktarm araclyla kken (147), zgr kadmn ocuuna kar
klenin ocuu, tinin ocuuna kar tenin ocuu. Gelgelelim bu
okuma ncil anlatsn (en azndan) nemli noktada basitletir
mek zorundadr:

(1) Tannmn Hacer ve smaile dair apak zeni, smailin


hayatn kurtarmak iin mdahale etmesi.

94
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZIZEK

(2) Hacerin dpedz tenin ve ehvetin kadn olarak de


il de Tanny gren biri olarak (Bylelikle Hacer, Beni
gren Tann sensin. te beni greni grdm! diyerek ken
disiyle konuana RAB adn verdi.) olaand tanmlan
mas. Dta braklan ikinci kadn olarak Hacer, simgesel
soyktnn dnda sadece pagan (Msrl) Hayatn be
reketini deil, ayn zamanda Tannya dolayszca eriimi
de temsil eder; kendisini gren Tanny grmek, Tannnn
yanan bir al olarak grnd Musaya bile bahedil-
memitir. Hacerin kendisi Tannya -sonralar Sufizmde
olgunlaacak olan- mistik/kadns eriimi iln eder.
(3) -Ten ile tin arasndaki- seimle hibir zaman dorudan
olarak, iki ezamanl seenek arasndaki bir seim olarak
kar karya gelinemeyecei -sadece kurgusal olmayan-
olgusu. Saranm bir ocuk sahibi olabilmesi iin ilk olarak
Hacerin dourmas gerekiyordu, yani sanki tini seebil
mek iin ilkin teni semek zorundaymzcasna birbirini
takip etme, tekrar gereklilii vardr burada; yalnzca ikinci
oul, tinin gerek olu olabilir. Simgesel hadm etme ite
bu gerekliliktir: Hadm etme Hakikate dorudan erime
nin imknsz olduu anlamna gelir. Lacann deyiiyle,
la verite srgit de la meprise, * Tine giden yol Tenden
geer, vs. Hegelin Tinin FenomenolojisVnde Akl Gz
lemlemek adl blmn sonunda frenoloji** zerine
zmlemesini hatrlayalm: Hegel Tin kemiktir ner
mesinin mmkn olan iki okumasnn kartln akla
mak iin tam da fallusla, yani patemal dlleme organyla
ilgili bir metafora bavurur. (Tin kemiktir nermesinin
kaba materyalist indirgemeci okumas, kafatas ekli
mizin gerekten de dolaysz biimde bir insann zihinsel
zelliklerini belirleyebileceidir. Speklatif okumaysa
tin kendi kimliini en duraan eyle ileri srecei ve onu
alkoyarak aacak kadar gl olduu eklindedir; yani

* Franszca Hakikat, yanl anlalmadan doar. anlamnda, -.n.


** Kafatasyla zeka arasndaki irtibat kurmaya alan bilimdir, -.n.

95
ACI EKEN TANRI

en duraan eylerin bile Tinin dolaym gcnden kaama


yacaktr.) Kaba materyalist okuma, fallusu yalnzca idrar
organ olarak gren yaklama benzerken, speklatif okuma
ondaki yksek dllenme ilevini-yani, tam da kavramn bi
yolojik beklentisi olarak gebe kalmay ayrt edebilir:

Tinin iinden ortaya kard derinlik (ama ancak onun bunu ya


pabilmesini salayan imgesel-dnmesi srd srece) ve bu
bilincin kendisinin ne dediini bilmezlii, Doanm en yksek ifa
organ olan reme organn idrar organyla birletirdiinde yaayan
varlkta naife dile getirdii yksek ve alan birleimiyle ayndr.
Sonsuz yarg, sonsuz olduu iin, kendisini anlayan hayatn ifas
olacaktr; imgesel-dnme dzeyinde srp giden sonsuz yargnn
bilinci idrar karma gibi davranr.5

Bu pasajn yakn bir okumas aka gsterir ki, Hegelin meselesi


sadece idrar gren kaba ampirik anlayn aksine, doru speklatif
tutumun dllenmeyi semek zorunda olduu deildi. Buradaki pa
radoks dorudan dllenmeyi semenin onu elden karmak iin a
maz bir yol olduudur: Doru anlam dolayszca semek mmkn
deildir; yanl seim yaparak (idrar seerek) balanmak zorun
dadr, doru speklatif anlam yalnzca tekrarlanm okuma yoluyla,
ilk yanl okumann yan-etkisi (ya da yan rn) olarak tezahr
eder; yani diyebiliriz ki, Sara ocuuna ancak Hacer bir ocuk sahibi
olduktan kavuabilir.
Peki hadm etme tam olarak bunun neresinde? Hacerin ortaya
kmasndan nce fallik-ataerkil kadn olan Sara bereketsiz, ksr
olarak hayatn srdrr; zira haddinden fazla gl/falliktir; dola
ysyla buradaki kartlk, fallik-ataerkil dzene amade olan Sara ile
bamsz ve huzur bozucu Hacer arasndaki kartlktan ibaret deil
dir; kartlk Sarann kendisinde, bnyevi olarak iki ekilde (fallik
kibir, anne zeni) mevcuttur. ok gl olan ve patronluk taslayan,
bir ocuk sahibi olabilmek ve bylelikle ataerkil soyktk dzenine
girebilmek iin Hacerin tarafndan kk drlmek zorunda olan

5 G. W. F. Hegel, Phenomenology ofSpirit (Oxford: Oxford University Press, 1977), s.


210; [Trkesi: Tinin Griingbilimi, ev. Aziz Yardml, stanbul: dea, 2011. -.n.]

96
SLAM ARVLERNE BR BAKI - IEK

Saradr. Hadm edilmesi isminin Saraydan Saraya deitirilme


siyle belli edilir. Gelgelelim brahim de hadm edilmemi midir? b
rahim Hacerden dorudan/biyolojik olarak bir ocuk sahibi olabilir,
fakat bunu ancak simgesel nesebe uyan soykt dnda yapabilir;
o nesep iindeki bir gebelik ancak Saray ziyaret eden Tanrnm
dardan mdahalesiyle mmkn hale gelir; simgesel ve biyolojik
babalk arasndaki bu mesafe hadm edilmenin ta kendisidir.
slamn Tanry zgr bir ekilde gren kii olarak uysal ev ka
dn Sarann yerine Haceri, semesi, bu dinin son derece masklen
bir monoteizm olduu; kendilerini gstermelerinin erkekler iin
an, rahatsz edici ya da kkrtc olan kadnlann onlan Tannya
hizmetten baka yne saptrdklanndan tr dlandklar ve rt
altna sokulduklan bir kardeler toplululuu olduu eklindeki bey
lik fikirlerin yetersizliine dair bir fikir verir. Talibanm, kadnlan
metal topuk giymekten meneden gln yasan hatrlayn; sanki
tamamyla giyinik olsalar da topuk sesleri erkekleri tahrik edecek
gibidir... Ne var ki bu beylik fikri bozan bir dizi zellik vardr.
lk olarak kadnlan rtye brndrmek, kadnla karlamann
bile hibir erkein dayanamayaca bir tahrik olduu son derece cin
sellemi bir evreni beraberinde getirir. Seksin kendisi ok kuvvet
li olduundan bastrma da ok kuvvetli olmaldr; hakikaten, metal
topuk seslerinin erkekleri ehvetle doldurduu bu toplum ne biim
bir toplumdur? Birka yl nceki bir gazete haberine gre birbirini
tanmayan gen bir kadn ve erkek, teleferiin bozulmas zerine
birka saat mahsur kalmt. Hibir ey olmamsa da kadn olayn
sonrasnda kendini ldrmt: nk yabanc bir erkekle saatlerce
yalnz kalmas hibir ey olmad fikrini dnlemez klmtr.6
Freudun Gnlk Yaamn Psikopatolojisinde nl Signorelli r
yasn analiz ederken ona seksin hayat yaamaya deer klan tek ey

6 Anlalan, Mslman simgesel alanm imknla gerekliin dolaysz bir ekilde bir
arada bulunmas karakterize eder: Sadece mkn dahilinde olan bir ey hakikaten de
gereklemi olarak ele almyor (tepki veriliyor). Cinsel etkileim asndan baklacak
olursa, bir adam kendini bir kadmla yalnz bulduu anda bu frsat deerlendirdii ve
cinsel edimin cereyan ettii varsaylyor. Yaz yazmak asmdansa Mslmanlarn
tuvalet kd kullanmalarnn yasak olmasnn sebebi ite budur: nk aksi taktirde
Kurann ayetleri belki de onun zerine yazlabilir veya baslabilirdi...

91
ACI EKEN TANRI

olduu bilgeliini veren kiinin Bosna Hersekli yal Mslman bir


kadn olduunu kayt dmesi pek de artc deildir: nsan artk
seks yapamyorsa, geriye kalan tek ey lmektir.
kincisi de, Kuranda bahsi gemese de slamn, Hacerin tam da
btn Araplarn ilk annesi olduu bir tarih ncesi vardr; ayrca doru
ile yalan, iyi meleklerden gelen mesajlar kt meleklerinkinden ayrt
edebilmesini salayan Haticeyle (ilk ei) birlikte olan Muhammedin
kendi hikyesi de vardr. Muhammedin ald ilahi mesajlarn tehli
keli ekilde kendine hizmet eden uydurmalar haline geldii durumlar
olmutur, ki bunlardan en bilineni olu Zeydin kars Zeyneple ev
liliidir. Muhammed onu yar plak grdkten sonra tutkulu ekilde
arzular; Zeyd bunun farkna vardktan sonra vey babasnn onunla
evlenebilmesi iin grev duygusuyla kadn talak eder (boar). Ma
alesef geleneksel Arap hukukunda byle bir evlilik yasakt, gelin g
rn ki -srpriz, srpriz!- Muhammed ksa sre sonar ve tam vaktinde
Allahn Muhammedi hukuktan muaf tuttuu bir vahiy alr (Kuran
33.37, 33.50). Muhammedde Ur-Vaterm,* hatta byk ailesindeki
tm kadnlara malik olan baba figr zellii bile vardr burada.
Gelgelelim Muhammedin sade drstl iin iyi bir argman var
dr. Bu argmana gre, bizzat Muhammed, kendisinin grlerinin ila
hi doasndan toptan phe ederek onlarn halsinatif delilik iaretleri
veya eytann ele geirmesiyle gerekleen hadiseler olarak addeden
ve onlar nemsemeen ilk kiidir Kendisine gelen ilk vahiy Mekke d
ndaki Ramazan inzivasnda cereyan eder: Kendisine Okul(Qar
bundan dolay Qurri) diyen melek Cebraili grr. Muhammed delir
meye baladn dnr ve hayatnn geri kalann Mekkenin delisi
olarak srdrmek istememesi nedeniyle utan yerine lm tercih ede
rek yksekteki bir kayadan atlamaya karar verir. Ancak durum hasl
olur: Yukardan kendisine Y Muhammed, sen Allahm Resulsn,
ben Cebrail'im diyen bir ses duyar. Ses pek gvenilir gelmese de ar
ar evine dner ve derin bir aresizlik iinde ilk ei Haticeye (ona
inananlarn ilkidir) rt beni, rt beni der. Hatice de onu rttkten
sonra Muhammed de olanlar anlatr: Hayatm tehlikede. Hatice va
zifeinaslkla avutur onu.
* Almanca Ata anlamnda, -.n.

98
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZZEK

Hatice, ba melek Cebrailin ona grnd sonraki seferlerde


de Muhammedin pheleri devam edince ona ziyaretisi geldi
i zaman haber vermesini ister, bylelikle onun Cebrail mi yoksa
sradan bir kt melek mi olduunu anlayabilecektir. Bu yzden
Muammed bir dahaki seferde Haticeye yle der: Bana az nce
gelen Cebraildi. Hatice cevap verir: Ayaa kalk da sol dizimin
yanma otur. Muhammed syleneni yaptktan sonra Hatice Onu
grebiliyor musun? der. Evet. yleyse dn ve sa dizimin ya
nma otur. Grebiliyor musun? Muhammed grebildiini syle
yince Hatice dizinin stne oturmasn ister ve rtsn bir kenara
atp kendini aa kardktan sonra tekrar sorar: Onu grebiliyor
musun? Hayr. Ardndan Hatice onun iini rahatlatr: Sevin ve
iyi kalpli ol; o eytan deil, o bir melek. (Bu hikyenin bir ba
ka hali daha vardr: o versiyonda Hatice son soruda yalnz kendini
gstermekle kalmaz, Muhammedin kvrlnn iine gelir [cinsel
olarak iine boalr] ve bunun zerine Cebrail oradan ayrlr. Altta
yatan varsaym, ehvetli bir kt melein cinsel birleme seyretme
yi sevmesi, bir meleinse kibarca ortamdan el ayak ektii varsa
ymdr.) Muhammed ancak Hatice onun Cebraille bulumalarnn
hakikaten gerekletiini ispatladktan sonra phelerinden arnm
ve Tannmn szcs olarak kariyerine atlabilmitir.7
Nitekim Muhammed ilk bata vahiylerini iirsel halsinasyon
alametleri olarak deneyimlemitir; ilk tepkisi yle olmutur: Ar
tk Tanrnn mahlukatlannm hibirisi bana ileci bir air veya cinli
bir adam kadar nefret edilesi gelemezdi. Onu hem bu dayanlmaz
belirsizlikten hem de toplum dna itilmekten kurtaran ve mesaj
na ilk inanan kii, ilk Mslman ve bir kadn olan Haticeydi. Bu
olayda o, Lacanc byk tekidir, znenin telaffuzunun Hakiki
liinin garantrdr; Muhammed ancak bu dairesel destek yoluy
la, ona inanacak birinin araclyla kendi mesajna inanabilir ve
bylece Hakikatin bir elisi olarak mminlere hizmet etmeye ba
layabilir. nan hibir zaman dorudan deildir: nanabilmem iin
baka birisi bana inanmak zorundadr ve inandm ey tekilerin

7 eytan, Muhammedin grlerine sonralar yalnzca bir kez, nl eytan


ayetlerinde mdahale edecektir.

99
ACI EKEN TANRI

bana olan inancdr. Kendisi mitsiz olsa da srf bakalar (mrit


leri) ona inanyor diye, onlar hayal krklna uratma ihtimaline
dayanamayacandan tr grevim ifa eden u mehur mtereddit
kahraman veya lideri hatrlayalm. Gzlerimizin iine bakp ama
size inanmtm diyen masum ocuun bize yaatt deneyimden
daha gl bir bask var mdr?
Yllar nce baz feministler (zellikle Mary Ann Doane) Lacan
erkek arzusuna stnlk tanmakla itham etmiti: Yalnz erkekler
tamamen veya dolayszca arzulayabilir, kadnlar ise sadece arzula
may arzulayabilir, arzuyu isterik biimde taklit edebilirdi. nanca
gelecek olursak talan ters evirebiliriz: Kadnlar inanr, erkekler
ise onlara inananlara inanr.8 Burada altta yatan mevzu objet petit
a'ya ilikindir: Bana inanan teki, bende olandan daha fazlas
n, benim farknda olmadm bir eyi, yani objet petit a'y grr.
Lacana gre kadnlar erkekler iin objet petit a'ya indirgenir. Peki
ya tam tersi doruysa? Ya erkek, arzu nesnesini arzularken arzula
masn salayan nedenin farknda olmad halde kadn dorudan
arzunun nedenine (objet a ) odaklanmsa?
Bu belirleyici zelliin hakkn teslim etmeliyiz: Bir kadm ha
kikat hakknda peygamberin kendi bilgisini bile geride brakan bir
bilgiye sahiptir. Bu resmi tam da Haticenin mdahale biimi daha
da kantnr; yani, Doru ile yalan, ilahi vahiy ile eytan tarafndan
ele geirilmeyi, gerek melei ayartarak, sahteliin vcuda gelmi
hali olarak kendisini, aa kard vcudunu ortaya atarak (ara
ya girerek) ayrt edebilme tarz. Kadm: En iyi ihtimalle kendinin
bir yalann vcut bulmu hali olduunu bilen bir yalan. Hakikatin,
kendi kendisinin ve yalann dizini olduunu syleyen Spinozann
tersine, burada yalan kendi kendisidir ve hakikatin dizinidir.
Hatice doruyu ite byle kendim gstererek (ifa ederek, te
hir ederek) gsterir (207). Nitekim yalnzca iyi (kadnlara sayg)

8 Bir keresinde gene birka byk bir dl aldm iren bir ekilde nefsine dkn
bir rya grmtm; ryadaki ilk tepkim bunun gerek olamayacayd, sadece
bir rya olduuydu; ryann geri kalanndaysa bir dizi emareye iaret ederek ken
dimi bunun sadece bir rya deil, gerek olduuna ikna etmeye abalamtm (en
nihayetinde baarl da olmutum). Buradaki yorumlayc grev, ryada sakl olan
kadnn, benim Haticemin kim olduunu bulmaktr.

100
s l a m a r i v l e r n e b I r b a k i - z i2 e k

ve kt (ezilen rtl kadnlar) slam basite birbirlerine kart


bir pozisyona yerletirilemez ve asl mesele slamn bastrlm
feminist kkenlerine geri dnmekten, slam bu dn yoluyla ye
nilemekten ibaret deildir: Bu bastrlm kkenler ayn zamanda
tam da kadnlarn bastrlmasnn kkenleridir. Bastrlma yalnzca
kkenleri bastrmaz, kendi kkenlerini de bastrmak zorundadr.
slamn soyktne dair asl unsur, Hakikatin kendisini doru-
layabilen tek kii olarak kadn ile doas gerei akl ve imandan
yoksun olan, aldatan, yalan syleyen, erkekleri tahrik eden, Tanr ile
erkeklerin arasna rahatsz edici bir leke olarak giren ve dolaysyla
silinmek, grnmez klnmak zorunda olan, keyfine dkn erkei
kendine ekme tehdidi yarattndan tr kontrol altnda tutulmak
zorunda olan kadn arasndaki zikzaklardr.
Byle bir kadn ontolojik bir skandaldir; kendisini alenen tehir
etmesi Tannya bir hakarettir. O dpedz silinip gitmez, fantazma-
tik temelleri en ok ebedi bakire mitinde grlebilen, sk ekilde
kontrol edilen bir evrene yeniden kabul edilir: (Kt) hretli huri
ler, Cennette ehitlerin yolunu gzleyen, her cinsel ilikiden sonra
sihirli bir ekilde kzlk zarlar yenilendiinden bekretlerini hibir
zaman kaybetmeyen bakireler. Buradaki fantezi; fallikjouissancen
blnmemi ve bozulmam saltanatnn, diil autre jouissance'm
her izinin silindii bir evrenin fantezisidir (255-6). Mslman bir
kadnn neden kendi iradesiyle bir rtndkleri sorusu karsnda
verecei en derin karlk, Tanrnn nndeki utancndan dolay
Tanny gcendirmemek maksadyla rtndklerini sylemek ola
caktr: Bir kadnn kendini ortaya koyuunda ereksiyonvari bir ka
bart, mstehcen ekilde izinsizce girercesine bir hal vardr ve izin
siz grsel girile muammal bir bilginin bu birleimi tam da evrenin
patlamaya hazr, rahatsz edici ontolojik dengesidir.
O halde Fransz Devletinin Mslman kadnlarn okullarda
rtnmelerini yasaklayan idari tedbirlerini nasl okumal? Burada
iki paradoks vardr. lki, yasa kendisinin de ereksiyon uyandran
bir tehir olarak kabul ettii bir eyi yasaklam olur ve bu, yasak
insann Fransz eit yurttalk ilkesini tehlikeye atan ve izin veril
mesi ok g bir emaresi olarak niteledii bir yasaktr; bu Fran

101
ACI EKEN TANRI

sz cumhuriyeti bak asnda gre rt giymek de provakatif


bir gstermedir. kinci paradoks ise udur: Bu Devlet yasann
yasaklad ey yasan ta kendisidir (215) ve muhtemelen bu tr
yasak hepsinin en baskc olandr; nk tam da tekinin (toplum-
sal-kurumsal) kimliini tekil eden zelliini yasaklar: Bu kimlii
kurumsuzlatrrarak konu d bir kiisel zellik haline getirir. Ya
saklar yasaklamak btn farkllklara (ekonomik, siyasal, dinsel,
kltrel, cinsel...) kaytsz olan evrensel nsann bir alann, olum
sal simgesel pratiklere vesaireye dair bir mesele ortaya karr. Bu
alan gerekten de cinsiyet ayrm gzetmez mi? Hayr, gzetir, fa
kat fallosantrik erkek mantn gizli hegemonyas asndan ay
rm gzetmez: Tam tersine, meru bir dars olmayan, dahil etme/
dlamaya dair hibir izgi ekmeyen alan, diil bir Btn-olma-
yandr; bylesi bir alan her eyi kapsayan, dars olmayan, hepimi
zin iinde konumland, bizi kucaklayan bir tr mutlak diilik, bir
Kadm-Dnyasdr (217). Yasaklarn yasakland bu evrende su
luluk yoktur ama bu yokluun bedeli endienin dayanlmaz biimde
artmasyla denir. Yasaklarn yasaklanmas btn yasaklarn bir tr
genel edeerliliidir; evrensel ve bu suretle evrenselletirilmi
bir yasaktr; mevcut tm tekiliklerin bir yasaklamasdr: tekinin
yasan yasaklamak onun tekiliini yasaklamaktr (216). Burada
hayat tarzlar ve dier kimlikler okluuna ait hogrl okkltr-
l evrenin paradoksu yatar: Ne kadar hogrlyse o kadar baskc
ekilde homojendir. Ksa sre nce Martin Amis mminlerinin ayn
aptal ritelleri tekrar tekrar icra etmesini ve ayn kutsal formlleri
ezbere renmesini talep eden slam tm dinlerin en skcs olarak
eletirmiti; son derece hatalyd, nk gerek skclk, okkltr-
l hogr ve serbestliktedir.
slamm tarih ncesindeki kadnlarn rolne geri dnecek olur
sak, bu tarihe gizemli bir iki kadn arasnda kalma hali ile tekrar
karlatmz Muhammedin ana rahmine dnn hikyesi de
eklenmelidir. Mstakbel baba Abdullah tarlasnda altktan sonra
bir kadnn evine gider ve ona kur yapar; kadm bata heveslidir fakat
adamn zerindeki topraktan tr cayar. Abdullah, oradan ayrlarak
temizlendikten sonra kars mineye gider ve ikisi cinsel ilikiye

102
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZIZEK

girerler; nitekim mine Muhammede hamile kalr. Abdullah daha


sonra teki kadna geri dner ve hl istekli olup olmadn sorar;
kadn ise yle cevap verir: Hayr. Benim yanmdan getiinde gz
lerinin arasnda beyaz bir k vard. Seni ardm ama beni reddettin.
mineye gittin ve o ald. mine ocuk sahibi olacaktr ve te
ki kadm bunu biliyordur: Abdullahta onun kendinde grebildiinden
daha fazlasn, , bilmeden sahip olduu bir eyi, kendisinde
kendisinden daha fazla olan bir eyi (Peygamberi douracak sperm)
gryordur ve kadnn arzusunu uyandran ite bu objet petit a'dr.
Abdullahn konumu, bizzat kendisi (ounlukla bu kii bir kadndr)
ne olduunu bilmese de dedektif romanlarndaki byk bir suluyu
tehlikeye sokacak bir ey bildiinden birdenbire cezalandrlan, hatta
lmle tehdit edilen kahramana benzer. Abdullah narsisizmiyle ken
dindeki bu objet petit a y kendisiyle kartrr, bu yzdendir ki daha
sonra hl onu arzuladn sanarak kadna geri dner.
Diil olana (ve bu durumda yabanc kadna) bu gven, slamn
bastrlm temelidir; onun dnlmemi ksmd;, dlamaya, sil
meye ya da en azndan karmak ideolojik yaplarla kontrol etmeye
abalamasna ramen tam da onun canlln kayna olduundan
tr ona musallat olmay srdren eydir. yleyse neden kadm s
lam iin bylesine travmatik bir varlktr, ylesine ontoloj ik bir skan
daldir ki rtlmek zorundadr? Buradaki asl sorun, rtnn altnda
olann arsz tehirinin deheti deildir; daha ziyade bizzat rtnn
doasdr. Bu diil rt, Lacann okuduu, Antik Yunanistanda iki
ressam olan Zeuxis ve Parrhasius arasnda kimin daha ikna edici bir
ilzyon resmedeceine dair rekabeti anlatan anektodla ilintilenme-
lidir.9 Zeuxis kulan gagalamaya cezbeden zmleri ok gereki
bir biimde betimler. Fakat iddiay kazanan Parrhasius odasnn du-
vanndaki bir perdenin ylesine gereki bir resmini yapar ki Ze-
uxis resmi grdnde sormadan edemez: Tamam, imdi ltfen
perdeyi ek de bana ne izdiini gster! Zeuxisin resmindeki al
datmaca yle ikna edicidir ki grnt gerek sanlr; Parrhasiusun
resmindeyse ilzyon, karmzda grdmzn tam da gizlenmi

9 Bkz. Jacques Lacan, The Four Fundamental Corcepts o f Psycho-Aralysis (Har-


mondsvvorth: Penguin Books, 1979), s. 103.

103
ACI EKEN TANRI

gerei rten bu perde olduu fikrine dayanr. Lacana gre diil


maske takmak da byle iler: Kadn, Parrhasiusun resminin kar
sndaki Zeuxis gibi tepki vermemizi salamak iin bir maske takar:
Tamam, o maskeyi kar da gerekten kim olduunu grelim! ler
Shakespearein As You Like It (Nasl Hounuza Giderse)* adl oyu-
nundakine benzer. Oyunda Orlando tutkulu bir ekilde Rosalinde
ak olur. Rosalind, onun akn snamak maksadyla Ganymede
olarak erkek klna girer ve erkek bir ahbab olarak onun akn
sorgudan geirir. Rosalind, kendisinin klna bile girerek (Gany
mede klndayken Rosalind klna girdii ikili bir maskeyle)
-Aliena klna girmi- arkada Celiay onlar sahte bir trenle
evlendirmesi iin ikna eder. Bu trende Rosalind kelimenin tam an
lamyla olduu kii olma numarasnn numarasn yapar: Hakikatin
kendisi kazanabilmek iin ikiye katlanan bir ilzyonla sahnelenmek
zorundadr. Nitekim Orlandonun sahte trenden sonra Rosalind-
Ganymedee dnerek yle sylediini hayal edebiliriz: Rosalindi
ylesine iyi oynadn ki az kalsn hakikaten o olduuna inanyordum;
imdi olduun kiiye geri dnebilir ve tekrar Ganymede olabilirsin.
Byle ikili maskelemelerin aktrlerinin daima kadnlar olmas
rastlant deildir: Bir erkek sadece kadnm gibi davranabilir, yal
nzca kadnlar kadnm numaras yapan bir erkekmi gibi davrana
bilirler, yani yalnzca onlar (bir kadn) olduu kii olma numaras
nn numarasn yapabilir. Lacan rol yapmann bu zel diil stat
sn izah etmek iin kendisinin fallus olduu fikrini uyandrmak
amacyla gizlenmi, sahte penis takan rtl bir kadndan sz eder:
Bylesi rtsnn arkasnda gizlenmi bir kadndr: Onu fallus, ar
zunun nesnesi yapan ey penisin olmaydr. Bu yokluu daha kesin
bir yoldan, k bir elbisenin altna sahte bir penis giydirerek yarata
lm da o zaman grn bakalm sizin, daha dorusu onun anlatacak
ne ok eyi olacaktr.10Buradaki mantk grndnden daha kar
maktr: Mevzu bahis yalnzca sahte olduu ok belli olan penisin
gerek penisin yokluunu artrmas deildir. Parrhasiusun

* ev.: zdemir Nutku, Bankas Kltr Yaynlan, 2013. -.n.


10 Jacques Lacan, Ecrits: A Selection, ev. Bruce Fink (New York: W. W. Norton &
Company, 2002), s. 310.

104
SLAM ARVLERNE BR BAKI - ZZEK

resmiyle harfi harfine benzer olarak adam sahte penisin kabarkl


n ilk kez grdnde yle tepki verir: u sahte eyi kar da
aada ne var grelim! Dolaysyla adam sahte penisin nasl da
gerek bir ey olduunu gzden karyordun Kadnn olduu fal-
lus, sahte penisin meydana getirdii glgedir; bir dier deyile var
olmayan gerek fallusun sahte penis klf altndaki hayaletidir.
Tam da bu anlamyla diil maske taklitiliin yapma sahiptir; zira
Lacana gre taklitilikte taklidini yapmak istediim imgeyi deil, o
imgenin ardnda baz gereklerin olduunu iaret eden zelliklerini
taklit ederim. Parrhasius gibi ben de zmleri deil, rty taklit
ederim: Taklitilik arkada kalan bir kendisi denebilecek eyden
farkl olduu lde bir eyleri su yzne kanr.11Fallusun kendi
sinin stats taklitiliktir. Sonuta fallus insan vcudundaki bir tr
lekedir, bedene uymayan ve bu sebepten dolay imgenin gerisindeki
gizli bir gereklik aldatmacasn yaratan u bir zelliktir.
Bylelikle slamda rtnn ilevine geri dneriz: Ya bu rtnn
rtmeye alt gerek skandal, altnda sakl olan diil vcut deil
de diil olanm var olmay ise? Bu nedenle ya rtnn temel ilevi
tam da rtnn arkasnda bir ey, tzel ey olduu ilzyonunu sr
drmekse? ayet Nietzschenin hakikat ile kadn denklemini takip
ederek diil rty temel Hakikati gizleyen rtyle yer deitirir
sek, Mslman rtnn gerek dayanaklar daha da ak hale gelir.
Kadn bir tehdittir nk o, gerein karar verilemezliini, altn
da hibir esasl ekirdein olmad rtler silsilesini temsil eder;
kadn rt altna sokarak rtnn altnda diil Hakikatin (phesiz
ki, diil olanm bir yalan ve aldatmaca olarak korkutucu hakikati)
olduu ilzyonunu yaratnz. slamn gizlenen skandali ite bura
da yatar: Yalnzca doru ile yalann ayrt edilemezliinin vcuda
gelmi hali olan bir kadn Hakikati garanti edebilir. Bu sebeple de
kadn rtl kalmak zorundadr.
Bizi daha evvel szn ettiimiz bir konuya getirir bu: Kadn
ve ark. Doru seim, Yakn Dounun masklen slam ile Uzak
Dounun daha diil maneviyat arasndaki seim deildir; kadn
Dnyann retken-ve-ykc tz olan Anne-Tannaya ykselten

11 Lacan, The Four Fundamental Concepts o f Psycho-Anafysis, s. 99.

105
ACI EKEN TANRI

Uzak Dou ile kadna gvenmeyen, fakat paradoksal bir ekilde


diil znelliin travmatik-tahrip edici-yaratc-patlamaya hazr g
cn olumsuz bir ekilde ve daha dorudan uyandran Mslman
phesi arasndaki seimdir.

106
4

Her Kitap Kale Gibidir:


Sz nsan Oldu
Gunjevic

MTV ile bym Amerikal bir ocuum ben sadece


Ve gazoz reklamlarndaki btn o ocuklar grdm
Ama hibirisi bana benzemiyordu
Bylece baladm karanlkta biraz k aramaya
itip de bana manal gelen ilk ey
Muhammedin kelmyd,
Sallalahu Aleyhi ve Sellem
Ehed En La lahe llallah
Allah tan baka ilah yoktur
Babacm imdi beni grebilseydi eer
ayamda zincirlerle
Anlamazd bir insann bazen
nand ey iin savamas gerektiini
Ve Tanr nn yceliine inanrm, hamd olsun
Ve olur da lrsem gklere ykseleceim
Tpk sa gibi, Sallalahu Aleyhi ve Sellem
Cihad iin savamaya gelmitik ve gnllerimiz sa f ve glyd
Hava lm kokusuyla dolmuken, hepimiz dua ettik

107
ACI EKEN TANRI

Ve ehitlie hazrlandk
Ama Allah n baka bir plan vard; gizli, ortaya kmam
imdi bam uvalda, beni srklyorlar
Kfirlerin diyarna
Ehed En La ilahe llallah
Ehed En La lahe llallah1

Dnyann hudutlarn insan hayat ve dikenli tellerle izen mpa


ratorluk haritaclar kitap okumak veya basmak zahmetine girmez.
Ne var ki mparatorluun kasten zgrlk, insan haklan ve demok
rasi ilzyonu yaratarak cahil brakmaya alt ama ne yapacan
kestiremedii ve tehlikeli okurlar onlann keyiflerini karr. Byle
srad okurlardan biri de John Walker Lindh gibi sradan bir ismi
olan bir delikanlyd. Steve Earle, fevkalade arks John Walkers
Bluesa Lindhin hayatmdan bahseder. John Walker, Afganistanda
ehit olmak iin baansz bir giriimden sonra tutuklanan Amerikal
bir Talibandr. Bir nceki memleketinin hemehrilerine ve mttefik
lerine kar mcadelesinde Allah iin lmekte baanszla uram
tr. Ne ironi ama! Gen Walker, arkda da sylendii gibi MTV ile
byr ve Muhammed Peygamberin kelmn (ona anlaml gelen ilk
eyi) duyar, slam benimseyerek Afganistan McJihad ansma
cam gnlden katlr. Ne var ki sonu kfirlere kar mcadele eder
ken lmek yerine, dikenli tellerin arkasnda zincirlere vurulmak oldu.
yi Allahm bu mutsuz delikanl iin sadece kendisinin bildii baka
bir plan vard demek ki. Walker paradigmatik bir simadr. Amacna
ulamayan ehitlii Louis Althusserden halihazrda rendiimiz
eyleri dorular niteliktedir: Masum bir okuma diye bir ey yoktur
ve hepimiz hangi okumadan suluysak sylemeliyiz. Althusserin
bu sav Kuran iin olduka mnasiptir. Eer Kuran John Walkern
okuduu gibi okumaya karar verirsek kendimizi trl trl tehlikele
re atm oluruz. Bunun sebebi, Kuranm eytan Ayetleri, Benim Adm
Krmz ya da Tahranda Lolita Okumak gibi tehlikeli kitaplan
okumay tasdik etmemesi deil, Kuran metninin gndergesel bir alan,
1 Steve Earle, John Walkers Blues, Jerusalem adl albmden (Artemis Records,
2002).

1Q8
HER KtTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJE Vlt

yorumbilgisel bir anahtar ve tehlikeli okurlarna yaptrm uygulayan


bir parametre olmasdr. Peki ya Kuran gayrimslimleri kutsal metni
okumaktan men etmiken bir gayrimslim Kuran okursa ne olur?
Ancak bu yasaa uymamakta direnirsek bilmek istemediimiz eyi
anlayabiliriz. Tam da reddetmeyi rendiimiz eyler kavraymza
Kral Yolu olarak hizmet edecektir. Her kitap dardan ele geirile
meyecek bir kale gibidir. br trl okulda bize verilen okumalar
yapmamz bize yeterdi. Bask altnda okuduumuz eyin bir faydas
olmaz. Eer her kitap bir kaleyse, ieriden ele geirilmelidir: znel
niyetle metinde ustalamay arzulamalyz. Yalnzca o tr bir okuma,
ki bunu alayc anakronizm katarak sylyoruz, bir snf mcadele
si haline gelebilir. Bu yzden Roland Barthes tarafndan halihazrda
gsterildii gibi okuma esasen iletiimin oklu bir biimi ve ideolojik
mcadelelerin bir /oczudur.2
Byle bir okumaya snf balamndan girieceksek bu metinsel
kalelere trmanmamz kolaylatracak yardmclar ve yol arkada
lar bulmalyz. Bu noktada benim tavsiyem imdadmza yetiecek
yardmlarn Kuran metninde bulunacadr; zira grntnn bo
yunduruu altna girmi bir devirde okuma artk bo vakitlerde ya
plan bir ey ya da hakim aznln bir imtiyaz olarak deil, iktidar
ve denetim sistemleri ana kar gndelik direni pratii olarak ya
plr. Okuma stratejilerinin siyasal stratejilerin temel bir kategorisi
haline gelmesinin sebebi ite budur. Gelin, mmkn olan bir okuma
stratejisini gstermek maksadyla Kuranm Sure 96:l-5ini okuya
lm. Ayrca bu sure Kuranm yaymlanm ilk suresidir.
2 Gnmzde okuma, basnn terrne tepkiyi bir araya getiriyor. mparatorluk iinde
basn terr vehelidir. lk olarak, iddet grntleri okuma ve dnmeyi
srekli olarak terrize etmek iin tasarlanr. kinci olarak, grnt terr ilemden
geirmenin imknsz olduu muazzam miktardaki malumat bizi doygun hale get
irmek ve bomak suretiyle gemiimize sistemli olarak zarar verir ve onu yeniden
tanmlar. nc olarak iddet grntleriyle terrize etmenin gayesi, cehalet ve
katatoni dayatan iddet dolu yeni okuryazarlk biimleri matrisi yaratmak iin
dromolojik bir tarzda devaml olarak amnezya zerk etmektir. Michel de Certeau
Gnlk Hayat Pratiinde yle yazar: Barthes okumay e ayrr: Kelimelerin
verdii zevkte duran okuma, son iin acele eden ve beklentiden baylan okuma ve
yazma arzusunu besleyen okuma: Okumann erotik, avc ve balatc biimleri. Ry
alarda, savata, otodidaktizm vesairede tekiler de vardr. (Berkeley: University of
Califomia Press, 1984), s. 176.

109
ACI EKEN TANRI

Yaratan Rabbinin adyla oku!


O, insan alekadan yaratt.
Oku! Senin Rabbin en cmert olandr.
O, kalemle yazmay retendir,
nsana bilmediini retendir.

Kuran metni burada tarif edilmi okumay zel bir yoldan hem
iselletirir hem de zetler. Anlalan o ki, metin okurunu ard
evrensel okumaya mani olma niyetindedir zira Kuran ezberden
renilmeli ve iselletirilmelidir ki daima ezberden okunabilsin.
Kelm kitapla birdir. Kitapla insan mukayese eden, insann btn
ilahi ve doal kitaplarn harman olduunu syleyen Sufi Ebl-
Kasm Grgamnn szleri ite bu yzden pek de artc deildir.
Kuran okuyarak ve ezberleyerek metnin teni, okurun ruhu haline
gelir. Metnin teni iletiim iin hem sz hem de model olur. Okuru
nun metni ezberlemesini mecburi klmasndan hareketle denebilir
ki, onun mesajnn z zellikle nemlidir. Bu ar sadece Ms-
lmanlara yaplm olmasna ramen niye biz gayrimslimler de
ciddiye almayalm ki? Sebebimiz yoksa bile John Walkerm yapt
gibi hayatmz berbat etmemek iin, bir homo sacer olmamak iin
yapmalyz bunu. Amerikada, Eski Batda geen Winnetou adl
macera roman serisinin Alman yazan Kari May tarafndan uydu
rulan, Kuranda bahsi bile gemeyen bir kelime olan ksmetten sz
etmek, kiinin aptalca gerekeler ve ucuz mazeretlerle yenilgilerini
saklamasna yetmez.
Baarszlklanmzn, eksikliklerimizin ve hayal knklklanm-
zn bir eceresini kartmay becerebildiimiz gn, her ne sebeple
olursa olsun hi okumadmz kitaplar da onda nemli bir yer tu
tacaktr. Hi dinleyemediimiz mzikler, hi izlemediimiz filmler
veya kefetmediimiz eski arivler ya da haritalar bir yana, oku
madmz kitaplar anakronizmimizin ve kusurlu insanlmzn
gstergelerinden biri olacaktr. Hayali savunma mekanizmamz un
ufak olduu ve kendi inkr dzeneklerimiz bize ihanet ettii vakit
bir tek okumak koruyacaktr kaybedenin haysiyetini. oktan kaybe
dilmi bir sava verir gibi grndmz bugnlerde aslnda durum
tem da bu deil midir? ayet kurtulabilecek ne varsa kurtarmamz

110
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

gerektiine inanyorsak, nefret etmeye bayldmz metinleri oku


may kabullenmeliyiz. Kuran kukusuz onlardan biri. nsan byle
kitaplar okumak ve yorumlamaktan kendi isteiyle sorumlu olma
ldr. Kuran fevkalade kymetli bir metindir ve fundamentalistlerin
penesinden kelimenin tam anlamyla ekip alnmaldr. Hristiyan
fundamentalistleri Kuran sanki bir terrizm el kitapymas
na okuyor. slami findamentalistler ise onu okurken metin zerin
de tek renkli hakimiyete sahip olmay amalyor ve harfi harfine,
yzeysel, ultra-modem yorumlamalaryla tahrip ederek kitab bu
srete tamamen yok etme niyetindeler. Bir metnin her temel, harfi
harfine okumas modemizme bir bakaldrdr fakat bu bakaldrnn
kendisi de, bakaldrd sylemin iinde yer alr. Kurann tarihsel
bir tefsiri, mesaj izafiletirmek veya ebedi hakikatlere tehlikeli bir
saldn deildir; okumay Mslman olmayan biri iin bile kolayla
tran bir yardmdr.
Balangta Maxime Rodinsonun bize yardm dokunabilir.
Rodinson, Kuran sorgusuz sualsiz bir ekilde, ayaklar altnda i
nenen, horlanan ve hrpalanan insanln mesajn ileten Allahn
kelm olarak okur. Kuran, gnahlann kurban olmu ve isyankar
lkla dolu bir ekilde itaate ve adaletsizlie kar koyanlara gnde
rilmi bir mesajdr. nsanlk Kurann mesajnda adalet ve eitlie
dair belirgin bir albeni bulmutur. nsanlar teselli kelimesini ada
letsizlie kar mcadelelerinde onlan sanp sarmalayacak bir ara
ca dntrmtr. Dnyann drt bir yannda Kurann szel ulvi
ilhamna inanan Mslmanlarn phesi yoktur: Kuran sadece ye
niden blm ve adaletin uygulanmasn talep eden ezilmilerin
mcadelesine indirgenemeyecek, karmak bir metindir. slam bir
dinden daha fazlas olduu gibi Kuran da siyasal bir manifestodan
daha fazlasdr. Hristiyanlktaki gibi Tann tecessm etmez, daha
ziyade onun kelam kitap olur. Daha iirsel bir ekilde ifade ede
cek olursak, Tannmn kelam kitaplatrlr. Kurann ilk suresi
olan Fatiha, itaatkr Mslmann yalnzca namazda ettii bir dua
deildir, ayn zamanda Kurann zn aydnlatr ve mesajn dile
getirir. Esasnda Kurann nvesi, slam retilerine gre 96nc ve
74nc surelerden sonra yaymlanm olan bu nc surede yatar:

111
ACI EKEN TANRI

Hamd, lemlerin Rabbi,


Rahmn, Rahm,
hesap ve ceza gnnn (ahiret gnnn) maliki Allah'a mahsustur.
(Allahm!) Yalnz sana ibadet ederiz ve yalnz senden yardm dileriz.
Bizi doru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet;
gazaba urayanlannkine ve sapklannkine deil.

Fatiha, amenty hatrlatsa da byk lde hamd ve kr ila


hisi gibidir. Eer slam amentsnn peindeysek ehadete ba
vurmalyz. ehadet hem pozitif hem de negatif bir para ieren bir
tanma biimindeki bir iman beyandr. ehadet ve Fatiha Kurann
bahsettii esaslardr. Kelime-i ehadette slami vahiy teolojisinin ve
slami pratiin bir sentezi yatar: Allahtan baka hibir lh yoktur
ve Muhammed Onun elisidir. Bu sz, Bruno Latourun deyiiyle
hibir zaman modem olmam bizlere basit grnebilir ama olduk
a karmaktr. Doru sorular sormak ite bu yzden nemlidir. Jor-
ge Luis Borgesin bilgisiz bir okurunun Muhammed Peygamber hak
knda sorabilecei bir soru ilk bakta pek naiftir: ayet Kurann
dedii gibi eli Muhammed bir peygamberse neden mucizeler ger
ekletirmedi, neden Tevrat ve ncil onun geliini nceden haber
vermedi? Cevap Derridacdr: Metnin dnda hibir hakikat yoktur.
Cevap kitaptadr. Kuran slam'n en eski mucizesidir. Muhammedin
eli oluunun ispat, Tannnn peygambere vahiyle bildirdii kita
bn mucizevi ve gzelliidir.3 Kurandaki Tanr tarifi olmaz bir e

3 Mslmanlarn doast ve dolaysyla tamamyla benzersiz olarak bakagel-


dikleri, Kuranm ierii deil dilsel biimidir. Tanr Arapa konuur ve hibir
zaman tek bir hata bile yapmaz. Bu inancn neticeleri hesaplanamazd: Gramer,
retorik ve iir sanat Kuranla intibak ettirildi. nceleri bir esriin dili olan (ki
sonradan cemaati iin yasa karmak zorunda kalmtr), Osman dzenlemesiyle
tamamen yeniden dzenlenen ve pek ok kez paralarn bir araya gelmesinden
baka bir ekilde oluturulmayan metin, artk stn stilistik norm haline gelir. Dil
sonsuza dek sabitlenmitir, daha iyiye gidemez. Araplar bugn bile bu ikilemle
bouuyor: Pek ounun tam olarak ustalamad, bazlannnsa hi bilmedii
bir dile byk sayg duyuyorlar; ve doal gelimenin deil, yalnzca dekadanln
sonucu olabilecek bir leheyle konuuyorlar. Josef van Ess, Muhammad and
the Quran: Prophecy and Revelation, haz. Hans Kng ve di., Christianity and
World Religions: Paths to Dialogue iinde, ev. Peter Heinegg (New York: Dou-
bleday, 1986), s. 16-17.

112
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

kilde akndr. Her ey onun sorgulanmaz iradesine tabidir ve insan


Tannya kar ykmldr. Maher Gnnde iyi ve kt ameller
iin sorgulanacaktr. Tanrnm iradesine tabi olmak her zaman kolay
deildir zira slam tarihinde Tannnn iradesi, pek ok kez slami
teokratik devletin tm gerekliinin yorumland ve ina edildii
hukuki bir kategori haline gelen siyasal halifelik kurumunda vcut
bulmutur. Gerekliin bu iradeci kavramsallatrmas, bireyin ha
yat, kurtuluu ve slami cemaatin siyasal gereklii zerinde byk
etkileri olmutur. Bir sreliine slam hakkndaki her popler kitap
ta rastlayabileceimiz bilindik bilgileri bir kenara brakalm. Bunun
yerine sk sk unutulan veya bilerek grmezden gelinenlere bakalm.
Kuran insan aklndan byk bir vgyle sz eder. Kurann ne
redeyse sekizde biri akl sorusuyla, frsatlar deerlendiremeyenler
iin ucuz ve kabullenilmi bir bahaneden baka bir ey olmayan te
vekkl yan yana getirerek sorunsallatrr. Kurann byk blm
bu almaya adanmtr. Pentateuch* ya da ncirden ziyade daha
ok Zebura benzer. Kuran kelimesi ezberden okumak, kitap, hat
ta okumak anlamna gelir. slamda Kuran ezberden okumak en
usta ve yce sanatsal ifadedir. 114 sure ve 6236 ayete sahip olan
Kuran, Pentateuchun anlatsallyla ya da bu sebepten Yunusun,
Yeremyanm, Amosun kehanetleriyle net bir ekilde balant
l deildir. Kuran sureleri ksmen Tevratla, bilhassa zdeyiler
Kitabnm bilgelik edebiyatmn baz ksmlaryla benzerlik gste
rir. Vahiy Kitabm andran ayetler de vardr. Kurann mesajnda
ne kyametvari temalara ne de Mesiyanizme pek rastlanmaz. Me
siyanizm; iilikte, zellikle kimi ii akmlarda ve Sufizmde daha
belirgindir.
Ak konumak gerekirse en hevesli okurlar bile anlatsal yap
nn olmay, beklenmedik tekrarlar, olduka farkl temalar tek bir
btn haline getirmenin imknszl yznden afallayp bitap d
ebilirler. te yandan Kurann pek ok dallara ayrlma da sz ko
nusudur. Farkl temalar birbirleriyle olaand yollardan rtrler.
Hi deilse dorusal olmay kolayca aklanamadmdan, anlam
btnlnn olmadmdan, merkez yokluundan, metnin krono

* Tevratn be kitab, -.n.

113
ACI EKEN TANRI

lojik bozukluundan tr okunmaldr. Metnin en ilgin ve orijinal


mahiyeti olarak grdmz yn ite bu sorgulanabilir ve yzey
sel asimetrisidir. Metnin tekrarl, paralanm, dalm, sradan
ve bariz bir birbirine balln ortak paydasna indirgenemeyecek
olmas, onun gayrimslim okurlar kkrtan ve metni kefetmeye
aran ynleridir. Kuran rizomatik bir okuma modeli nerir: Ana
mesajn gr alanmzdan karmakszn semece bir ekilde veya
paral olarak sonundan, ortasndan veya bandan okuyabiliriz.
Elbette hibir suretle bir eksiklik veya kusur deildir bu; aksine,
okuru heveslendirir. Perspektif daima berraktr ve muammaszdr:
lah tan baka hibir ilah yoktur ve Muhammed, O nun elisidir.
Fakat Kurann kendisi yakn zamanda Mslmanl kabul eden
Stephen Schwartzn bahsettii, ilgimizi ekebilecek temalar ortaya
atan dier bak alarn da kapsar. Schwartz; Kuranm uygulana
cak bir klavuz, iki kategoriye ayrlabilecek hukuki bilgeliin bir
kayna olduunu iddia eder: Dier dinlerle uraanlar (Sure 5:51)
bir taraftadr; muhtelif kkenlerden slami fundamentalistleri ara
snda saf bir slami toplumun konumunu ve ona olan inanc kuv
vetlendiren, br yandan slamofobikler tarafndan Mslman ol
mayan herkese kar besledikleri kemiklemi husumetin bir kant
olarak deerlendirilen cihad ile ilgili olanlar br tarafta.4
Kuranda tekilere kar Schwartzn dikkat ekmeyi setik
leriyle elien bir ekilde daha az dlayc ve daha fazla uzlatrc
tutumlar dillendirilmi olsa da sonuncusu slamn saldrgan doa
sn gstermek iin en ok iaret edilen temalardr. Fakat Schwartz
yalnzca bir nebze hakldr. Kuranm siyasal ve metafiziksel kar
makl birka temel tartmaya indirgenemez. Bunun gibi daha
pek ok tartma vardr. zellikle Kuran Arapadan Hint-Avrupa
dillerinden birine evirme edimi dnlrse slami tefsirciler ve
filozoflar tarafmdan dorulanm bir olgudur bu. Kuran hakknda-
ki yorumbilgisel ve izahi sorunu saygn lim Enes Karicin zerine
unlar syledii ok sayda yeni problem balatr:

4 Stephen Schwartz, The Two Faces o f slam (New York: Doubleday: 2002), s. 18.

114
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

slam limleri bir mesele zerinde uzlam drmdalar: Ku


ran yedi (veya on veya on drt) yoldan okunabilecek bir kitaptr.
Muhammedin kendisi bunu olanakl klmtr ve ilk mritlerine (as-
hab) Kuran metnini anlamalarnda yardmc olmutur. slami orto-
doksinin slam peygamberinin okuryazar olmamasn sorgulamad
olgusuyla elimez bu. Muhammedin yirmi yldan uzun bir sre
boyunca Kuran surelerini dikte ettirdii vahiy ktipleri, Kurann tek
bir nlleme, nszleme veya noktalama ile aa karlmayan/
gizlenmeyen mucizevi bir belge olduunu anlamlard.5

Eer Kuran okumann yedi, on ya da on drt yolu varsa, zellik


le de okur gayrimslimse en azndan yedi, on ya da on drt te
mel tartmay haiz olmas gerektii ok aktr. Muhtemelen on
beinci, on altnc ya da on yedinci bir tefsiri de olacaktr. Okurlar,
dikkat ediniz: Kuran eynldr, bizi zahmet ve gayret olmakszn
Barthesn bahsettii okuma zevkine gtrecek basit bir okuma
yoktur. Kuran rahat rahat anlalabilecek huzurlu bir metin deildir.
Tam da herhangi bir dayatc sistemden ve yapay meknsal btn
lkten yoksunluu nedeniyle bize pek ok okuma ve yorum seene
i brakr. Bu kimin, hangi amala okuduuna bal olarak hem bir
ltuf hem de bir lanet olabilir. Batl ve Avrupa merkezli bir edaya
mahal vermeksizin Kurann kelimenin tam anlamyla postmodem
bir metin olduu sylenebilir. Herhangi bir sonuca varmadan nce
Muhammedin kendisinin okuma yazma bilmediini aklmzda tut
mak gerekir. Kuranm slami cemaatin ekillendii dneme noktay
koyan nihai Osman dzenlemesinin farknda olmak ite bu yzden
nemlidir.6 slami cemaatten siyasal bir topluluk olarak bahsetmi

5 Enes Karic, Hermereutika Kurana (Zagreb: Hrvatsko filozofsko drustvo, 1990), s.


127 (Alnt, Ellen Elias-Bursac tarafndan ngilizceye evrilmitir.)
6 Bakan Muhammedin ktibi Zeyd bin Sbit olan Osmann limler grubuna
gnmz okurlarnn, zellikle gayrimslimlerin yalnzca hakknda tahmin yrt
ebilecekleri bir mantk yol gsterir. Peygambere Mekkede vahiyle bildirilen bu
sureler, tek bir Tanrya imam ana konusu haline getirir. lahinin birliinden, iyi
amellerden, trl kehanetlerden bahseder; mstakbel bar ve dinginlii vaat eder.
Medine vahiyleriyse imanlnn nasl iyi ameller yapmas gerektiini, iyi amellerin
nasl yaplacan, iyi amel ile kt amelin nasl ayrlacan ve insanlara nasl
davranlacam, refahn nasl geleceini ve kehanetlerin nasl ifa edileceini ana
konusu olarak alr. nsz (consonantal) biimindeki bu yap Osmann umumi

115
ACI EKEN TANRI

ken Hegel, Tarih Felsefesinde bu konu zerine birka nemli fikir


ne srer.7
slam fenomeni, soyut Biri bilginin mutlak znesi ve gerek
liin tek amac klarak Orta Doudaki Araplarn ruhlarn arnd
ran ve aydnlatan bir devrim olmutu. Yehovanm tek bir halkn tek
Tanns olduu Yahudiliin aksine slamda Tanr herkesin Tan-
rsdr. Herhangi bir rk, soyktk, kast ayrm, ayrcalkl olanlarn
nceliini merulatran doum veya mlk kaynakl siyasal hak ta
lebi ortadan kalkar. slami znelliin nesnesi, sekler olan ne varsa
kendine tabi klmay da ieren Bire saf kulluktur. slamn znesi,
saf ve gnll olarak dnseldir; temsillere ve imgelere msama
ha gsterilmez. slam soyutlama tarafndan, soyut hizmet hakkn
kazandran nesne tarafndan ynetilir; bu hakk kazanmann by-
lesine gl bir ekilde evk kkrtmasnn sebebi budur. Soyut
olan ve bylece her eyi kavrayan cokunluk, hibir ey tarafndan
dizginlenmez; snrlan yoktur ve her eye kar mutlak kaytszlk,
Hegelin bize rettii gibi, fanatizmin merkezindedir. Soyut d
nceye dair bu fanatizm, eylerin kurulu dzenine kar negatif bir
konumu devam ettirir. Somut olana kar yalnzca onu kimsesiz b
rakan ykc bir iliki besler.8
slamn teolojiyi, hukuku ve siyaseti aan iddet dolu bir ideo
loji olarak imgesi, peygamberin lmnden sonraki olaylarn yar
dmyla yorumlanabilir. Drt halifeden , ok yakn olduklan ilk
yandalan tarafndan haince ldrlmt. slami cemaatin kken

olarak okuduu halinden farkl deildir. Metinsel, ritmik ahengi deiikliklere,


eklemelere, ksaltmalara veya tahrifatn hibir biimine mahal vermez. Sesli olarak
okunmasnn gzellii Arapa zerine hibir ey bilmeyen okurlar bile takdir
edecei cinstendir. Kuran Arapa okuyanlar (ezberleyenler) iin kfiye, incelikle
stili ve sadelii anlamnda zengindir. Kurann ei benzeri yoktur; tekrar tekrar
ezberlenmesinin sebebi de ite budur. leride bir gn Kuran Da Vinci ifresi adl
bir film greceimizden hi kukunuz olmasn. Dnyada tek bir Mslman yoktur
ki en kt kbusunda bile byle iren bir rya grebilsin. Karikatristler onlarn
en ba belalardr.
7 Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Philosophy o f History, ev. J, Sibree, (Kitchener:
Batoche Books, 1900) [Trkesi: Tarih Felsefesi, ev. Aziz Yardml, stanbul:
dea Yaynevi, 2010.]
8 Muhammed Khair, Hegel and slam, The Philosopher. 90:2 (2002), http://www.
the-philosopher.co.uk/hege&islam.htm

116
HER KtTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

lerinde bnyevi olarak iddete ilikin ciddi bir gsterge deil midir
bu? Hegel byle bir fanatizmi her trl yceltmeye kadir olarak,
ycegnlllk ve cesaret erdemlerine ait btn nemsiz menfaat
lerden muaf bir yceltme olarak deerlendirir. Arap bedevilerinin
sade tabiat; Bire ibadet eden, inanan, zekt veren, fiziki ve rksal
zellikleri reddeden, hacca giden biimsizlik iin idealdir Demek
ki her Mslman, gebelerin hibir zel mlk sevmemesinin far
knda olmaldr. Mslmanlar da ite byledir, der Hegel; insani za
aflardan zde olmayan peygamberlerine benzerler. Yine Hegelin
dikkat ektii gibi, Muhammed bu zelliinden tr Mslman
mminler iin paradigmatik bir rnek tekil eder. Peygamber de
olsa hl bir insan olan Muhammed gl rneklii ve otoritesi
ni kullanarak radikal monoteizmi merulatrma amacna ular.
Hegelin Tarih Felsefesi'ndeki bu fikirleri, slam ve Muham
med Peygamberi felsefi bir bak asndan kavramsallatrmada
harclem hale gelmitir. Batdaki talihsiz Muhammed Peygamber
karikatrlerinden ok nceleri slami deerlerin herhangi bir bii
mini, slami olan her eyi kklemi bir ekilde hor grme gelenei
iten ie devam ediyordu. Mslmanlar elbette bu slam algsndan
tek balarna sorumlu deildiler. aml John sekizinci yzylda he-
retik dncelere dair almalarnda slam bir dier Hristiyanlk
sapknlym gibi sunuyordu. Cehennemolog Dante peygamber/
eli Muhammed ve onun kuzeni Aliyi cehennemin sekizinci halka
sna ya da daha kesin bir ekilde syleyeck olursak tam sapknlarn
ve nifaklarn ikence grd dokuzuncu uuruma yerletirir:

Onu grmek iin olanca dikkatimi verince,


bana bakt, gsn at elleriyle,
Bak nasl paralyorum kendimi dedi,
Bak Muhammed de nasl sakat edildi!
nmde alayarak giden de Ali,
enesinden tepesine yz kesili (.. .)9

9 Dante Alighieri, The Divine Comedy, Hell, ev. Rev. H.F. Cary (Londra: Cassell
& Company Ltd., 1892), XXVIII, s. 28-31; Trkesi: lahi Komedya, ev. Rekin
Teksoy, stanbul: Olak Yaynclk, 2012.

117
ACI EKEN TANRI

Bu szleri bana Muhammed syledi,


daha nce kaldrm olduu ayam indirdi
Yere bast, uzaklap gitti.10

slam (ve bu srada onun kimlikleri tamamen saptanm olan


peygamberleri) Hristiyan Batya kar hibir zaman bir tehdit
olmaktan kmad. slam hakknda hlen ayn eyler dnlyor
fakat yalnzca an saclar byle Avrupa merkezci eyleri dile ge
tiriyorlar. slam, zorba, teokratik, iddetperver ve modernlik kart
bir din olarak algland. Batl kltrel arivlerdeki fanatik ve ilkel
slamn kusursuz simgesi, merin skenderiye Ktphanesini yok
ediidir, ki insanl yz yllarca geri gtren ve telafisi mmkn ol
mayan bu davran, korkun bir slami vahet suu olarak alglanr.
Orta an ilk dnemlerinde Batnm kltrel olarak daha aa
da olmas, bu durumu daha da kztrmtr. Aristoyu Avrupaya
Araplar getirmise de slam irrasyonel teki olarak kalmtr. bn-i
Sina ve bn-i Rd araclyla Skolastisizmi dolayl olarak ekil
lendiren Arap felsefesi, Bat dnyasndaki slam imgesini hakikaten
de deitirmitir. Araplar olmasayd tm siyasal sapmalanyla bir
likte Klasik Bat Skolastisizmi hi var olmayabilirdi. Orta adaki
Hristiyan ve Arap teokrasileri ilk bakta yle grnseler de birbi
rinden ok da farkl deillerdi. Benzerlikleri tesadfi olamayacak
kadar oktu. slamn ve peygamberinin yzyllardr maruz brakl
dktan acmasz teolojik ve siyasal savunuculuk kampanyalannm
iddetinin dinmek bilmemesinin sebebi ite budur. slama dair bu
kolonyal horgrnn nereden geldiini aka grmek iin sadece
Hnstiyan savunuculannn Kuran ve Muhammed hakknda uydur-
duklanna gz atmak yeterlidir. Burada Lutherden sz etmemek
mmkn deildir; Luther slamn yaylnn gnahlarmzn cezas
olduunu sylyordu. Zamannda stanbuldaki Padiah, dnemin
Papasndan daha dindar buluyordu. Bu yzden Tank Ramazan gibi
insanlann ak fikirli liberal grleriyle Avrupann slamile-
mesine ajandalan olan ikiyzl kimseler olarak mimlenmesi pek de
artc deildir. Her ikisi de Muhammed Peygamberi yanl an

10 A.g.y., XXVIII, s. 60-1.

118
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

layan Hristiyan fundamentalizmiyle slami liberalizm arasnda bir


orta yol bulunmaldr.
Gnmzde Muhammed hakknda ok ey yazlp iziliyor.
Hakknda en ok kabul gren hikmetinin, elinin kehanetvari mis
tisizm ile siyasal aktivizmi peygamberlere zg bir tarzda kendi
hayatyla dengelediidir. Bu dengeleyici edim yalnzca Allahn
merhametinin deil, Muhammedin tefekkr dolu ftratnn bir mey
vesidir. Mstakbel peygamber yorucu ve uzun sren seyahatlerden
sonra ehirden ayrlr; hayatn, lmn manasm, iyi ve kt soru
nunu tefekkr etmek iin tenha yerlere ekilirdi. 610-11 yllarnda,
Ramazann 27. gnnde Hira Dandaki bir maarada dncelere
dalmken ilk vahiy gelir. Bu vahiy ani bir kopu, afak skmesi
olarak tarif edilebilir. Sanki gn aaryor gibidir. Muhammed ona
hitap eden, her yere nfuz eden Varl ite byle deneyimlemiti.
slami dnrler, Muhammed ile iletiime geen ve onunla Tanr
adna konuan varln Cebrail olduunda hemfikirdirler.
Ne var ki Muhammed neler olduundan habersizdi. Byleyen
ve dehete dren bu deneyimler onu aknla uratmt. Ke
sin ilahi buyruu duyup da nasl sarslmayabilirdi ki: Oku! Kdir-i
Mutlak, okuma yazmas olmadn bilmiyor muydu? Ve tekrarlan
d: Oku! Muhammedin nasl hissetmi olabileceini havsalamz al
maz. Buyurgan Oku! Tanndan, insana hayal gcn aacak olan
reten biricik olandan talimat almaya ve ona itaat etmeye davetti
bu. Muhammed, Tanrya itaat edeceine ve alakgnlllkle onun
iradesine boyun eeceine yemin edmi biri olarak milyonlarca
Mslman iin rnek tekil eder. Ei Hatice onun kafa karkln
pratik bir yoldan zer: Muhammedi Haticenin yal ve dini btn
bir akrabas olan Varakaya gnderir; Ayn zamanda bir hanif, ei
timli, Yahudi ve Hristiyan Kutsal Kitaplar ile har neir ok dilli
bir insan olan Varaka, Muhammedi tevik eder ve Haticenin yan
sra onun ilk vahiylerinden itibaren byk destekisi olur. Vahiyler
sonraki yirmi yl boyunca devam eder.
Bu grler, kendinden gemeler ve mistik seyahatlar, skl
artp azalarak pe pee devam eder. Muhammed Peygamber yedi
cenneti ziyaret ettii, kendinden nceki btn peygamberlerle tan

119
ACI EKEN TANRI

t, gzlerin gremediini grd, kulaklarn duyamadn duy


duu, akln kavrayamadn kavrad mira adl mistik bir gece
seyahati yapar. Grmeleri srasnda Tanr ona mminlerin gnde
be kere dua etmeleri gerektiini syler. Bu seyahat yzyllar bo
yunca slami mistiklerin ve airlerin, zellikle Sufi airlerin bitmek
tkenmek bilmez bir ekilde kullandklar tema haline gelecektir.
lk bata tpk her mistik gibi peygamber de vahiylerini saklar fakat
daha sonra samimi olduu, yakn ailesinden oluan kk bir ev
reyle paylamaya balar.11Muhammed Peygamber elikilerle dolu;
kendini ileciliin, siyasetin, savalarn ve zevklerin saldrlarna
kar savamaya ayn gayretle adam karmak bir insand. Kur
nazd fakat belgati zayft, ketumdu, cesurdu, asabiydi, gururluydu
ve erdemliydi. Mazur grlemez siyasal hatalar yapma ve yanda
mminlerin budalalklarn ve hatalarn affetme eilimindeydi. Bizi
bugn hl batan karan kendinden geme hallerinden doan i
irsel imgeleri dile getirmesine mani deildi bunlar. Bu kendinden
gemeler bizi usulca Kuran okumaya yneltir. Fakat nasl okumal
ki? Bu kaleye, okumakla ilgili renegeldiimiz hibir lte geit
vermeyen almaz metne nasl trmanmalyz? Bize kim yardm ede
bilir? Yardm daima en az umduumuz yerden gelir. Bu vakada bir
okuma stratejisi iin kurucu unsurlar salayabilme asndan bir-
biriyle ilgisi olmayan iki mttefiin, Sufilerin ve Alan Badiounun
yardm dokunabilir. Dolaysyla mparatorluun ada jeopolitik
bnyesi ierisinde iki seenekten meydana gelerek tek bir stratejide
birleen olas bir okuma stratejisini ortaya koyuyorum. lk seenek,
daima slami ortodoksinin snrnda olagelmi Sufi metafiziinin iir
sanatyla ilgilidir. Fazla yerim olmadndan tr onun eceresinin

11 Tannnn kendisinden talimat alan Muhammed, ilk balarda azar azar da olsa
cemaati bydke gitgide daha ak ve etkileyici bir ekilde Mekkede umumi
konumalar yapmaya balad. Tanr Arapa konutu; Tanr ilk defa Araplarla
kendi anadillerinde iletiime gemiti. ncil henz Arapaya evrilmemiti. Ya-
hudiler ve Hristiyanlar, Araplar vahi ve ilkel insanlarn da en vasatlan olarak
gryorlard. Hristiyanlar Araplan bilhassa hor gryorlard, zira Araplann kendi
kiliseleri bile yoktu. Fakat Rodinsonun ifade ettii gibi Arap kys boyunca Acem
himayesinde Ortodoks olmayan Hristiyan manastrlar vard. Yalnzca Jakobit
ve Nasturi misyonerleri ve ok dil bilenleri, Uzak Douya yolunda Mekkeden
geerken tutkuyla ve hevesle vaazlar veriyordu.

120
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

peine burada dmeyeceim. kinci seenek ise Badiounun ese


rinde hi ummazken rastladm materyalist seenektir: Pavlusun
mektuplarnn heterodoks okumas.
Kuran, Mslman filozoflarn ve Sufilerin en byklerinden
biri olan bn-i Arabinin yolu takip edilerek, yani Sufi bir anahtar
kullanlarak okunabilir. Bu sefer onun yanma birka ii dnr
de ilave edebiliriz. Sufilerin hem gereklii hem de metinleri oku
ma pratiinde metafor ok nemlidir: rt, ayna ve okyanus.
Bu metaforun de bn-i Arabinin Tannyla teki tarafta bir
olmay ve ona mistik bir ekilde ykselmeyi, ilk bakta panteistik
bir matris olarak grnebilecek bir ekilde anlatt kallavi baya
ptnn iirsel metafiziinde bulunabilir. bn-i Arabi metafiziinde,
Tann bir fiildir ve Kuran, yazarnn hem kitab hem de okuru (yani
bizi) yaratan Tann olduu bir kitap olarak grlr kukusuz. Bu
metnin ve doann okunmas, rty kaldrmak anlamna gelir ve
yalnzca ruhlanmzm safln deil, dnyay aydnlatan Tannmn
yaknlnn n (bir okyanus dolusu lahi ak) da yanstan ayna
hakkndadr. Sufilere gre Muhammedinki dahil btn peygamber
ce konumalar, her insann anlayabilmesi iin metaforlarla doludur.
Metaforlar anlamay kolaylatmrken peygamberler hakikaten anla-
yanlann ne derece anladklarnn farkndadr.

Ayn sebepten tr peygamberlerin irfandan karp getirdikle


ri her ey, en yaygn zihinsel yeteneklere eriilebilir ekilde giy
dirilmilerdir ki eylerin derinliine inmemi olan kimse bile o
parada dursun ve en gzel eyin orada olduunu grsn. Daha
duyarl bir kavraya sahip bir adam, bilgeliin incilerini arayan
bir dalg ise ilahi Hakikatin neden dnyevi bir kla girdiini
nasl aklayacam bilir; giysiyi ve yapld kuma lp bier
ve Onun gizledii ne varsa grr ve bylelikle bu dzenin farknda
olmaktan zevk almayanlara eriilemez kalmaya devam eden irfan
elde eder.12

12 Ibn Arabi, Eva de Meyerovitch, Anthologie du soufisme iinde (Paris: Sin-


bad, 1998) s. 133 (Alnt Ellen Elias-Bursac tarafndan Hrvata versiyonundan
ngilizceye evrilmitir).

121
ACI EKEN TANRI

Burada bn-i Arabinin yan sra onun gibi geliim aamalarndan


ve varlklar iin merdivenlerden sz eden Mevln ve Ferdddn-i
Attr gibi ya da Tannya ykselmenin duraklarndan bahseden Ebul
Haan el-Herev gibi mkemmel bir Sufinin Tanrnm vasflarnn
bir aynas haline gelmesi gerektiini dnen dier Sufilerden de
sz edebiliriz. El-Herev, on durak diye adlandrd on blmden
bahseder. Bunlar balang, geit, hareket, erdemli alkanlklar,
esaslar, vadi, mistik deneyim, himaye, olgular ve yce ikmetler du
raklardr.13Bu duraklarn her birinde cemaatteki icraclarn ustala
mak zorunda olduu on para bulunur. nemli bir okuma topluluu
olarak Sufi kardelii ortodoks olan, ama ayn anda ortodoks olma
yan, yani paradoksal bir ekilde arada kalm bir yoldan Kuran
okumamza yardmc olabilir. bn-i Arabi gibi insanlar yedi yz yl
sonra hl ortodoks olmamakla sulanyor, fakat bu byk filozofun
yaamn srdrd ok uluslu mezhepler aras spanya bala
m, Kuran okumann ifresini zerek iimizi kolaylatracaktr.
Okur iin bn-i Arabiyi paradigma olarak kabul etmeme ramen
olaanst metafizik klaryla Kuranm sayfalarn aydnlatan
ok sayda Sufi yazan, szgelimi Basral Rabia gibi kadnlan ya da
Ebn-Necib gibi erkekleri sayabilirim.
Alan Badiounun da bu okumada bize epey yardm dokunacak
tr. Badiounun Havari Pavlus ile ilgili hkmlerini ve argmanlan-
n Kuran metninin bir okumasn ina etmek maksadyla kullanaca
z. Badiounun Pavlus eletirisini bir miktar bkerek Muhammed
Peygambere ve onun kurduu syleme uygulayacaz. Bildiimiz
gibi Badiouya gre Pavlus mektuplaryla dnya tarihi iin b
yk neme sahip yeni bir evrenselci sylem ina etmiti. Badiou,
Pavlusun metinlerinden mdahaleler olarak bahseder; Pavlusun
da ite bu yzden olaylann bir air-dnr ve militan bir kiilik
olduunu dnr. Pavlus hakikati komniter bir halk, rk, impara
torluk projesinden karmak ister; hakikat srecini tarih ve maddi
kltrden ayrmay amalar. Pavlus, zneyi btn kimliklerinden s
yrarak yaplandraca bir teori arayndaki bir antifilozoftur; olay
tarafndan merulatnlan bir zne kurar. Olay zerindeki vurgu,

13 Al Haravvi, a.g.y. iinde

122
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

znenin beyan edilene olan balln varsayar. Hakikat olaysaldr,


tekildir, zneldir ve olayn beyanna sadakatten meydana gelir. Ha
kikat dereceyle ilev grmeyen, aydnlanmay aan ve bylelikle,
Pavlusun durumunda Roma mparatorluu tarafndan salamlat
rlan kanaat aygtndan bamsz bir prosedrdr.
Bu sebeple hakikat aydnlanma deil, tm komniter altkmelere
ilikin bir kegendir. Hakikat sreci; yerleik yapsal, aksiyomatik
y da hukuki kanaatlerle rekabete girmeye izin vermez. Hakikat sre
cinin evrensel olmas iin kendi tekilliinin dolaysz znel bir bilinci
tarafndan, Badiounun sadakat, sebat ve ak dedii (iman, umut ve
sevginin materyalist bir yorumundan baka bir ey deildir) ura
larla desteklenmelidir. Badiouya gre Pavlus, Hristiyan sylemini
Yunan ve Yahudi sylemlerini eletirerek, kegenvari bir yrnge
izleyerek ve hibir kurum veya yasa tarafndan merulatrlmam
olan kendi tecrbesine dayanarak kurmutur. Bilgelik peindeki Yu
nanlarn aksine Pavlus kozmik ve doa yasalarn sorgulayan radikal
bir antifelsefe ina etmitir. Pavlusun antifelsefesi, izah etmek mak
sadyla yaplan bir felsefenin aksine aa karr; bu yzden Badiou
hi de artc olmayan bir ekilde Pavlusu felsefeyi yermeyi bir tr
felsefe olarak gren Pascal ile kyaslar. Pavlus delilii ve gszl
benimser; nk Tanr, Pavlusun da 1. Korintlilerde syledii gibi
olan eyleri hkmsz klmak iin yle olmayan eyleri semitir.
Pavlusun Atinada ho karlanmamas artc deildir. O, Yahudi
Diasporasyla ayn eyi tecrbe etmitir.
Yahudi sylemi peygamberi znel bir sima olarak takdim eder.
Yahudiler iaret ve mucize aray iindedir. Onlarn istisnai alg
lan, Yunanlar iin ok nemli olan kozmik dzenin btnlne
mahal vermez. Pavlusun Duyurusu Yahudilere gre rezil bir kfr
dr zira Pavlusun havarilik sylemiyle Tann yasasn yadsdn
dnrler. Tpk nemli bir simgesel dzeyde kendilerini btn
Yahudi-olmayanlar olarak tanmlayan, logossun kozmik yasasnn
nemli olduunu dnen Yunanlar gibi, Yahudiler iin de Sina Da-
ndaki vahiy ve Yasay teyit eden Birlik nemlidir. Pavlus burada
her iki sylemi de aan kendi projesini yaratarak eyleri ters yz
eder. Badiou yle aklar:

123
ACI EKEN TANRI

Aslnda evrenselci emein detle ilgili farkllklar arasnda


ki kanaat anlamazlklar ve ekimelerinden dolay geri e
kilmesi son derece nemlidir. Temel dstur, me eis diakriseis
dialogismondm, yani kanaatler hakknda tartmadr (Roma
llar 14:1).
Diakrisis'm esasen farkllklarn ayrt edilmesi anlamna gel
mesi bakmmdan bu emir ok dikkat ekicidir. Nitekim Pavlus
hakikat srecini kanaat ve farkllk ana drerek uzlamamay
buyuran bu emre balanmtr. Bir felsefenin kanaatleri tartma
s elbette mmkndr; hatta Sokratese gre felsefeyi tanmlayan
eydir bu. Fakat Hristiyan zne bir filozof deildir ve iman ne bir
kanaattir ne de kanaatin bir eletirisidir. Hristiyan militanclk,
dnyevi farkllklar kaytszca kat etmeli ve det zerine tm vic
dan muhasebelerini bir kenara brakmaldr.14

Hem Yunan hem de Yahudi sylemi Pavlus iin ayn gerekliin iki
ayr vehesiydi, Badiounun Lacanc syleyiiyle de ayn EfendVnin
iki ayr yzyd. Evrensel kurtulu mant, ne felsefedeki gibi b
tnlk zerine ne de Tevrattaki, yani Yasadaki gibi btnln is
tisnalar zerine kurulabilir. Kurtulu mant, trans/kozmik ve anti-
nomiyan* bir olay zerine kurulur. Kurtulu mantndaki bu trans/
kozmik ve antinomiyan olay tam anlamyla idrak edilmelidir. Ne
ebedi hakikatleri bilen bir filozof olmak ne de gelecein tek anlaml
gelecek hissini haiz bir peygamber olmak kfi gelmez. Badiounun
muammal bir ekilde ortaya koyduu gibi, bir havari olaysal bir
ltuftan baka hibir eye bal olmayan yeni bir radikal olasln
olayn sadakatle beyan eden bir hakikat militan olmaldr. Dier
bir deyile bir havari, filozofun ve peygamberin bildiinin pek azn
bilir. Havari, renmi olduklarndan emindir nk kendi anlats
nn deliliini yalnzca kendi cehaletini kabul ederek srdrebilece
inden emindir.

14 Alain Badiou, Saint Paul: The Foundation o f Universalism, ev. Ray Brassier
(Palo Alto: Stanford University Press, 2003), s. 100.
* Antinomiyanizm, Hristiyanlkta kurtulu iin ahlaki yasalarn gerekmediini,
imann tek bana yeterli olduunu savunan inantr, -.n.

124
HER KtTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

Pavlusun birka yerde tevazuyla bahsettii drdnc sylem


bu noktada bizim iin fevkalade nemlidir: Mistik sylem. Drdn
c sylem, konuulamayan kelimelerin olduka mistik samimiyeti
nin nfuz ettii znel heyecan sylemidir. Pavlus, evrensel Duyu
runun olaysal ltfonu desteklemek iin zel beyanlara srt eviren
gayet parlak bir insand. Ne bir demogagtu ne de bir fundamen-
talistti. Dile getirilemeyen ey yle kalmaldr. Kendinden geme
durumlar deneyimlemi olsa da bunlar okurlarna anlatmann bir
manas olmadm biliyordu. Byle bir eye girimek yalnzca bir
avu mtedeyyin yanda ve sempatizan toplam olan projesine
btnyle zarar verebilirdi. Hristiyan Duyurunun radikal yenilii,
bilgelii ispat etmekten ve kahince alametlere bavurmaktan; esrik
kendinden gemeler, mistik deneyimler ve doast bir gnosis'i
balatan gibi zel fenomenlerden korunmalyd. Bilgelik ve muci
zeler gerekletirme, gcn kayna haline gelen Duyuruya sebep
oldu. Badiounun bu ngrlerini nemli buluyorum.
Badiou, Hegelin Mantk'ma bavurarak l bir diyalektiin
mutlak Bilgisinin bir drdnc terim gerektirdiini ortaya koyar.15
Hegelin deyiiyle bu drdnc terim slami sylemle ilintilendi-
rilemez mi? Grdmz zere bu sylem cokunluun, znel
heyecann, bir mucizeden etkilenen znenin sylemi deil midir?
Muhammedin Sylem-olmayan zerine sylemi deil midir bu?
Peygamberin yirmi yldan fazla sren zamansal sreksizlik iindeki
muhtelif kendinden gemeler eklinde eline ulaan mistik bir metin
deil midir? htiyat elden brakmadan bu sorulan evet diyerek ce
vaplyorum. Gayrimslimlerin de Kuran tmyle yeni bir yoldan
okuyabilmeleri iin slam alannda drdnc bir syleme alan al
masnn gerekli olduunu dnyorum. iirsel-mistik ngrleriy
le esrik sylemi iine katan Kuran mistik bir metin olarak okuma
nn fevkalade nemli olduunu savunuyorum. Pavlusun heyecanl
konuma diye tanmlad, bize hitap eden bir sylem-olmayanm
son derece radikallemi bir biimidir bu.
Nietzsche, Deccal'de kendine zg tarzyla Pavlus ile Muhammedi
yan yana getirip peygamberin her eyi Pavlustan dn aldn sa

15 A.g.y., s. 41.

125
ACI EKEN TANRI

vunarak buna dikkat ekmitir. Muhammedin mistik kendinden


gemelerini sylem-olmayanm sylemine, yirmi yl sonra metin
haline gelecek samimi ve sknetli syleme yorarsak hata yapm
olmayz. Kuran metnini bu ekilde anlayacak olursak okumamzn
olaand nimetin kayna olaca bir noktaya ularz; bu nimet, bu
nimet bize bu okumay yaptmzda Kuran daha iyi anlayacamz
olgusu (bunun nemli olduuna inanyorum) sonucunda bahedillir.
Bu ekilde yapacamz okuma ok daha az gsterili olacak, hukuki
olan tarafndan daha az snrlandracak ve phesiz modemite asn
dan daha az adal olacaktr. Bu nimetin olaand ve kafa kartrc
olabilecek yan, byle bir okumadan sonra hakikatin srekli sonraya
brakld Jacques Derrida metinlerini okuduktan sonraki gibi hisse
debilecek olmamzdr. Aka grlyor ki, byle bir okuma yzn
den Kurann kanonik bir okumasna doru srkleniriz. Bu okuma
da ncelikle hukuk ve modemite asndan okuyan tm Mslman
okurlarla temel bir kartlk iinde olacaktr. Gnmzde byle oku
malar, mparatorluun genelindeki Vahabi ve dier fundamentalist
yerleim blgelerinde, dinden dnenlerin Kuranm iman hakknda
hibir zorlama olmamasn belirtmesine ramen lme mahkm
edildii krsal medreselerinde revatadr. Her zamanki gibi tek fark,
ayetlerin yorumlanmasnda yatar.
ayet Fethi Benslama, Christian Jambet ve Slavoj Zizekin ks
men nerdii gibi Kuran kendinden gemi birinin mistik syle
mi olarak okuyacak olursak, Jacques Lacann psikanalizi yalnzca
harclem bir bilgi olarak kalmaz, yorumlamamzda bize salt dilbi
limden daha ok hizmet edebilir. Bunun balca nedeni Lacann met
nin hakikatim hatada, ryada, tekrarlamada ve sreksizliklerde ara
mamz gerektiini sylemesidir. Bildiimiz gibi bunlar psikanalizin
genelgeer aralardr. Tam bu noktada, bir anlna, Lacann iddia
ettii gibi, sreksizliin bilindnn bize bir fenomen olarak grn
d nemli bir yol olduunu kabul edebiliriz. yleyse sreksizlik
halihazrda grdmz gibi Kuranm temel zelliklerinden biri
deil midir? Tekrarlama, sreksizlikler ve dsel kendinden geme
halleri metinde bilindnn gcn sat derin atlaklardr. Ken
dinden gemi bir ekilde tahayyl ve dil kanalyla parldayan bilin-

126
HER KTAP KALE GBlDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

d, yorumlarken ihtiya duyulan psikanalitik aralar tarafndan teyit


edildii gibi Kuranm en nemli ve otoriter ksmdr da; bu durumda
bilind kelimenin tam anlamyla dil ve metin gibi yaplanmtr.
Kuran okurken aklmzda tutmamz gereken bir olgudur bu.
Kald ki Lacan, Ecrits'de en nemli olan eyin metni okumakla,
rya imlinde ve retoriinde bize verilen eyi okumakla balad
n ifade eder. Bunlar znenin kendi konuma rntlerini ve ken
di hikyesini yaratt modellerdir. Bu modellerin haiv, iftleme,
regresyon, tekrarlama, szdizimsel deiiklik, metafor, sz yanl
kullanma, alegori veya ad aktarmas olup olmadklarn anlamalyz.
znenin konumasn anlamak iin grnrdeki niyeti okumay, ka
nlarn ve ayartc aldatmacalarn stesinden gelmeyi renmeliyiz.
Eer bilindmzn metaforik yalanlarla dolu tarihimizin bir bl
m olduunu grcek olursak, hakikat antlarda, ariv belgelerinde,
semantik evrimde, efsanelerde ve geleneklere kazndn grebili
riz. Lacann sralad kltrel eserler, modem znelliin ekillen
mesinde ve ynlendirilmesinde byk rol oynayan psikanalitik yn
temin znelerine uyguland. te bu znellik, yazlm tarihin bir gn
herkesin gzleri nnde sahneye konaca yerdir. Lacann deyiiyle
tarih, gnmzde mmkn olan en kt durumda olan bizlerin grg
tanklan olduu bir ak hava forumunda sahneye konacak.
ayet John Walkern gibi bir homo sacer olmak istemiyorsak,
Kuran okumalyz. John Walker, Tank Ramazan gibi insanlann
zerine ok az syleyecek eyi olduu talihsiz bir Batl Mslman
rnei deildir, esasen modem trajik kahramann zavall bir paro
disidir. Zincirlere vurulmu, sska vcutlu, donuk gzlerle uzakla
ra bakan ve aka kendini lme teslim eden imgesi, Agambenin
homo sacer'inin grsel bir rneidir. Okuma, ne tehlikesizdir ne de
sradan bir faaliyettir. mparatorluk iinde balatlacak ideolojik sa
van balangcdr. Bir gayrimslimin Kuran okumas durumuna,
John Walkern vakasnda apak olan bozumaya da uygulanabilir
bu. deolojik mcadelede bir taraftan Mesiyanik kompleksin ayart-
lanna, br tarafndan bir homo sacer haline gelmeye boyun eme
mek ve teslim olmamak iin aba harcamalyz. Kuran okumak,
pedagojik olarak ksa vadede bile zararl olabilecek bu iki tuzaa

127
ACI EKEN TANRI

dmememize yardmc olabilir. mparatorluun en istemedii ey


tam da budur: mparatorluun dmanlarmz olarak adlandrdk
larn yakndan tanmamz. Auschwitz ten Artakalanlar adl etkile
yici metninde Agambenin bahsettii Mslman, yeniden mpara
torluun yaptklarnn evsiz grg tan haline gelmitir ve bun
dan dolay Mslman yalnzca bir tank deil, ezip geilecek bir
dman haline getirilmelidir. Kuran okumak ite bu yzden, yani
Kurandaki metinde yalnzca Mesiyanizm ve homosacerizm okuyan
yanl mparatorluk seeneklerinin tuzana dmemek iin nemli
dir, nk bu seenekler afallatc sonulan ve kolaylkla zerindeki
kontrolmz kaybedebileceimiz yinelemelere sahip iddetin iki
imgesidirler. Byle neticeler bizim aleyhimize dnebilir. Tpk iyi
niyetli tavsiyenin geri tepip tam tersine evrildii aadaki Borges
hikyesindeki gibi eyler kontrolden kabilir:16
1517 ylnda Kzlderililerin Antillerdeki altn madenlerinin
cehennem ukurlannda ryp gitmelerine yrei paralanan s
panyol misyoner Bartoleme de las Casas, spanya kral V. Carlosa,
oraya zencilerin getirtilmesi iin bir tasan sunmutur; Antillerdeki
altn madenlerinin cehennem ukurlarnda zenciler ryp gitsin
ler diye. Biz Amerikann kuzeyinde ve gneyinde yaayanlar, bu
acayip insancl dnme neler borluyuz neler: W.C. Handynin
blues paralann; Uruguayl avukat ve Siyah akmnn ressam
Don Pedro Figarinin Paristeki byk baansm; tangonun kke
nini zencilere kadar dayandran bir baka UruguaylInn, yani Don
Vincente Rossinin halis yerli dzyazlannn; Abraham Lincolnn
dillere destan prestijini; Sava yznden be yz bin kiinin l
mesini ve asker emeklilerine milyon yz bin dolar aylk ba
lanmasn; spanyol Akademisinin szlnn on nc basm
na lin etmek fiilinin girmesini; King Vidorun, yalnzca Siyah
oyuncularla ekilen ilk Hollywood filmi Hallelujahry, Ajantinli
yzba Miguel Soler komutasndaki anl Melezler ve Zenciler

16 Jorge L. Borges, The Cruel Redeemer Lazarus Morell: The Remote Cause, A
Universal History o f Iniquity iinde, ev. Andrew Hurley (New York: Penguin
Classics 2004), s. 7 [Trkesi: Zalim Kurtarc Lazarus Morell, Alakln Ev
rensel Tarihi, ev. Cell ster, stanbul: letiim, 1999, s. 15-16.]

128
HER KTAP KALE GBDR - SZ NSAN OLDU - GUNJEVIC

alaynn, Uruguaydaki Cerrito arpmasnda gerekletirdii o


kar durulma?: sng hcumunu; Martin Fierronun bir zenciyi l
drmesini; o ackl Kba rumbas Fstk Kz; tutuklanp zindan
da can veren Toussaint-LOuverturen Napolyonculuunu; Haiti
vudu ayinlerinin ha ve ylann ve papaloVnin alpalasyla boaz
lanan keilerin kann; tangonun ans habaneray; Buenos Aires
ve Montevideonun bir baka eski zenci dans candombeyi. Bir de,
alak kurtarc Lazarus Morrellin akllara durgunluk veren, rezil
hayatn kukusuz.

129
5

Sadece Izdrap eken Bir Tanr


Bizi Kurtarabilir
Zizek

Gnmzde din hakkndaki temel soru udur: Btn dini deneyim


ler ve ibadetler fiilen hakikat ve anlamn kesiim noktas boyutun
da kapsanabilir mi? Byle bir aratrma hatt iin en iyi balang
noktas dinin kendisinin bir travmayla, hakikatle anlam arasndaki
ba yok eden bir okla, anlamla badamaya kar koyacak kadar
travmatik bir gerekle yzletii noktadr. Her teolog, er ya da ge
Tannnn varlyla shoah* veya benzeri an ktlkleri bada
trma sorunuyla yz yze gelecektir: Her eye gc yeten ve iyi
huylu bir Tanrnn varln gaz odalannda ldrlen ocuklar gibi
milyonlarca masumun korkun zdrabyla nasl badatrabiliriz?
Teolojik yantlann Hegelyen lemelerin tuhaf bir dizisini olutur
mas artcdr (ya da deildir). lk olarak, ilahi egemenliin zarar
grmemesini isteyenler ve bylece shoahm tm sorumluluunu
Tannya yklemek zorunda kalanlar, en bata (1) kanunlara harfi
yen uyan gnah-ceza teorisini {shoah insanln ya da bizzat Yahu-
dilerin gemi gnahlan iin bir ceza olmaldr) nerirler; ardndan
(2) ahlak karakter-eitim teorisine {shoah Eypn hikyesine
benzer ekilde Tannya inancmzn esasl bir testi olarak kavran-
maldr - ve eer bu zorlu snamadan sa kabilirsek karakterimiz
* Holokost iin kullanlan branice bir szck, -.n.

130
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - Zl2EK

salam olacaktr...) geerler; son olarak, shoah ile onun ne anlama


geldii arasndaki tm ortak ltler ilemez hale geldikten sonra
gn kurtaracak bir tr sonsuz yargya snrlar: (3) ilahi gizem
teorisi {shoah gibi gerekler ilahi iradenin akl sr ermeyen boluu
na delalettir). Tekrarlanan gizemin Hegelyen mottosuna (bizim iin
bir gizem olan Tanr, bizzat kendisi iin der gizem olmaldr) uygun
olarak, bu sonsuz yarg yalnzca Tannnn tam egemenliini ve
muktedirliini inkr etmek olabilir.
Bylelikle shoah, Tannnn muktedirliiyle badatramayp
(bunun olmasna nasl izin verebildi?) ilahi snrllk biiminlerin-
den birini tercih edenler gelecek lemeyi nerirler: (1) Tannnm
dorudan doruya snrl olduu veya en azndan snrland, g
cnn her eye yetmedii, her eyi kuatmad farz edilir: Tanr,
kendisini yaradlnn ar ataleti altnda ezilmi bulur; (2) ardndan
bu snrllk Tanrnn kendisine onun zgr bir eylemi olarak geri
yanstlr: Tanr kendiyle snrldr, O kendi gcn insan zgrl
ne yer brakmak iin gnll olarak snrlamtr ve ite bu yz
den, biz insanlar dnyadaki btn ktlklerden sorumluyuzdur;
ksacas, shoah gibi bir fenomen, ilahi bir armaan olan zgrlk
iin dememiz gereken niha bedeldir; son olarak (3) kendi kendine
snrllk dsallatrlr, iki uran birbirinden bamsz olduu farz
edilir: Tanr g durumdadr, dnyada etkin olan eytani Ktln
kart gc veya kaidesi vardr (dualistik zm).
Bu bizi ilk iki yaklamn (egemen Tanr, sonlu Tanr) stn
de ve tesindeki ncsne, zdrap eken bir Tanrya getiriyor:
Tm dizginleri gizlice elinde tuttuundan usul gizemli olsa da
iin sonunda hep kazanan muzaffer bir Tanr deil; doas gerei
hakl olduundan kat adaletini uygulayan bir Tanr deil; ama Ha
n zerinde zdrap dolu sa gibi can ekien, ilenin ykn st
lenen, insana hemdert bir Tanr.1 Schelling bunu zaten oktan yaz
mt: Tanr bir hayattr, sadece bir varlk deildir. Ancak hayatn
bir kaderi vardr, zdrap ekmeye ve olua tabidir. (...) nsan gibi
zdrap eken bir Tanr kavram olmakszn (...) tarihin btn kav-

1 Bkz. Frankiin Sherman, Speaking o f God after Auschwitz, haz. Michael L. Morgan,
A Holocaust Reader iinde (Oxford: Oxford University Press, 2001).

131
ACI EKEN TANRI

ramlmaz olmay srdrr.2Neden? nk Tanrnn zdrab onun


gklerden ipleri elinde tutan akn bir Efendi olmadn, tarihte yer
aldn ve ondan etkilendiini gsterir: Tannmn zdrab, insanlk
tarihinin yalnzca bir glge tiyatrosu deil, Mutlakm bizzat iinde
olduu ve kaderinin belirlendii gerek bir mcadele yeri olduu
anlamna gelir. Dietrich Bonhfferin Shoahdan sonra artk bize
yalnzca zdrap eken bir Tann yardm edebilir3 eklindeki derin
ngrsnn felsefi arkaplan ite budur, ki bu ngr Heideggerin
son rportajndaki Bizi yalnzca bir Tann kurtarabilir! szn
yerinde bir ekilde tamamlar.4 Bu bakmdan alt milyonun dile
getirilmeyen zdrab ajo zamanda zdrap eken bir Tannnm da
sesidir5 ifadesi dz anlamyla ele alnmaldr: Bu zdrap her trl
normal insani ly amasyla ilahi hale gelir. Yakn zamanda
bu paradoks ksa ve z bir ekilde Jrgen Habermas tarafndan for
mle edilmiti: Bir dilin bir zamanlar istenilen anlamn ortadan
kaldran sekler diller kanklklara yol amaktadr. Gnah sua,
ilahi buyruklara kar gelmek de insan yasalann inemeye dn
tnde, bir eyler kaybolmu oldu.6
Shoah ya da Gulag (ve dierleri) gibi fenomenlere verilen sek-
ler-hmanist tepkilerin deneyimlenip yetersiz bulunmasnn sebebi
budur: Byle bir fenomenin dzeyine kabilmek iin ok daha kuv
vetli bir ey; eski dini konularda bahsi geen, dnyann kendisinin
yerinden oynad kozmik bir anormallik veya felakete benzer bir
eyler gereklidir. Shoah gibi bir fenomenle yz yze geldiinde ve
rilecek tek mnasip tepki bulank bir kafayla u soruyu sormaktr:
Neden gkkubbe daha da kararmad? (Amo Mayorun kitabnn

2 F. W. J. Schelling, Philosophical Investigations into the Essence o f Human Free-


dom, haz. Emst Behler, Philosophy o f German Idealism iinde (New York: Con-
tinuum, 1987), s. 274.
3 Aktaran David Tracy, haz. Morgan, A Holocaust Reader iinde, s. 237.
4 Martin Heidegger, Only a God Can Save Us, haz. Richard Wolin, The Hei-
degger Controversy iinde (Cambridge, MA: MIT Press, 1993).
5 David Tracy, Religious Values after the Holocaust, haz. Morgan, A Holocaust
Reader iinde, s. 237.
6 Jrgen Habermas, The Future o f Human Nature (Cambridge: Polity Press, 2003),
s. 110; Trkesi: nsan Doasnn Gelecei, ev. Kaan H. kten, stanbul, Everest,
2003)

132
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - 2l2E K

ismi). Shoahm teolojik neminin paradoksu tam da burada yatar:


Byle olaylar teolojiye kar esasl bir meydan okuma gibi alglansa
da (eer bir Tanr varsa ve o iyiyse, nasl byle dehetli bir eyin ol
masna izin verebildi?) onlara felaket olarak yaklamamz bir nebze
mmkn klan ereveyi salayan da yalnzca teolojidir. Tannnn
hezimeti yine de Tanr'nn hezimetidir.
Benjaminin Tarih Felsefesi zerine Tezlerinin kincisini ha
trlayalm: Gemi gizli bir zaman dizini tar; ona kurtulma kap
sn aan budur. Bizimle gemi kuaklar arasnda gizli bir anlama
var demektir.7Shoah karsnda hl bu zayf mesiyanik g ne
srlebilir mi? Shoah nasl gelmekte olan kurtulua iaret eder? Sho
ah kurbanlarnn zdrab hibir zaman geriye dnp hesab verile
meyecek, telafi edilemeyecek, anlaml klanamayacak bir tr mutlak
kt deil midir? Tannnn ac ekii tam da bu noktada zdrabm
ham gereinin herhangi bir Auflebung'man* baarszl olarak
devreye girer. Burada yanklanan ey, Yahudi geleneinden de te
temel Protestan retisidir: zgrle/zerklie dosdoru bir yol
yoktur; insanoluyla Tannmn efendi/kle deiim-ilikisi ile insa
nn tmyle zgr olduu iddias arasna arac olarak, insan kavra-
nlamaz ilahi kaprisin saf bir nesnesine indirgeyen mutlak bir aa
lanma safhas girmek zorundadr. Hristiyanln ana mezhebi
bir tr Hegelyen leme oluturmazlar m? Ortodoksluk, Katoliklik
ve Protestanlk dizisinde her yeni terim bir nceki btnlkten kop
mu bir altblmdr. Hem temsili kurucu figr (Yuhanna, Petrus,
Pavlus) hem de rk (Slav, Latin, Cermen) tarafndan Evrensel-
Tikel-Tekil lsne iaret edilebilir. Rum Ortodoksluunda metin
ile cemaat arasmda kuvvetli bir birlik vardr. Mminler kutsal Met
ni tefsir etmekte serbesttirler; bylelikle Metin onlarda yaar, srp
giden tarihin dnda ondan muaf bir standart veya model deildir;
dini yaamn maddiyat Hristiyan cemaatin bizzat kendisidir. Ka
toliklik radikal yabanclamay temsil eder: Kurucu kutsal Metin ve
cemaat arasndaki arac olan dini Kurum, yani Kilise, btn zerkli
7 Walter Benjamin, Illuminations (New York: Schocken Books, 1969), s. 254
[Trkesi: Son Bakta Ak, ev. Nurdan Grbilek, stanbul: Metis, 2012, s. 40.]
* Alkonarak ama, koruyarak yok etme anlamna gelen, zellikle Hegelin kulland
bir kavram, -.n.

133
ACI EKEN TANRI

ini yeniden kazanr. En yksek otorite Kilisede olduundan Metni


yalnzca onun tefsir etmeye hakk vardr; Metin, Ayin boyunca sra
dan mminlerin bilmedii bir dil olan Latince okunur, hatta sradan
mminin rahibin rehberliini atlatarak Metni dorudan okumas bir
gnah olarak deerlendirilir. Son olarak Protestanlkta tek otorite
Metnin kendisidir. Metinde de sylendii gibi, bahis her mminin
Tannnn Sz ile dorudan temas zerine oynanmtr. Bylelik
le arac (Tikel) ortadan kaybolur, nemsizleir, mminin tikel Ku-
rumlann arac roln atlatarak ilahi Evrensellikle dorudan temas
kuraca bir evrensel Tekil pozisyonu semesine olanak tanr. Bu
Hristiyan yaklam, Tannmn dnyadaki varlna dair farkl
yaklam da iinde barndrr. lk olarak yaratlm evren, doru
dan kendi yaratcsnn ihtiamn yanstmaktadr: Dnyamzn b
tn zenginlii ve gzellii ilahi yaratc gce delalettir, kt yola
dmedikleri srece onun yarattklar doutan Ona dnktrler...
Katoliklik haldaki motifin daha narin mantna dner: Yaratc
dorudan dnyada deildir, daha ziyade Onun izlerini ilk yzey
sel baktan kaan detaylarda srmek gerekir. Tanr, sanatkarlnn
gstergesi olarak resmin kenarna zar zor seilebilen bir imza bra
karak tamamlanm eserinden ekilen bir ressam gibidir. Son olarak
Protestanlk; Tannmn, yaratt evrenden, perde arkasndan ileyen
ve varlnn ancak Onun merhametinin dorudan mdahalelerinin
ilerin olaan gidiatn bozmasyla fark edildii bu kurun dnya
daki radikal yokluunu ilan eder.
Gelgelelim bu badatrma, ancak yabanclama en u noktaya
tandktan sonra mmkn olur: Katolik anlayn iletiim kurulabi
len, hatta mzakere edebilen ilgi ve sevgi dolu Tanrsnn tersine
Protestanlk, insanla paylalan herhangi bir ortak paydadan yok
sun braklan, ltfunu tamamen rastlantsal bir ekilde bltren,
nfuz edilemez bir te olan Tanr anlayyla balar. Tannmn ko
ulsuz ve kaprisli otoritesinin btnyle kabulnn izleri, Johnny
Cashin lmeden nce kaydettii son arkda, yani Gney Baptist
Hristiyanlk iinde yaanan kayglann eklemlenmesinin timsali
olan The Man Comes ArouncT da grlebilir:

134
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - t IZEK

Etrafta dolap yoklama yapan bir adam var


Kimin azat, kimin tutsak edileceine karar veren
Ayn ekilde muamele ekilmeyecek herkese
Altmdan bir merdiven aa uzanacak
O uradnda

Tylerin diken diken olacak


Her yudum ve her lokmann dehetiyle
Ya ikram edilen o son kadehten ieceksin
Yahut yerin dibine gireceksin
O uradnda

Borazanlara kulak ver, kavalclara kulak ver


Yz milyon melek ark sylyor
Kalabalklar byk davula yryorlar
aran sesler, feryat fignlar
Bazlar douyor, bazlar lyor
Alfa ve Omegann krall geliyor

Ve kasrga diken aacnda


Kzlar kandillerini tazeliyor
Kasrga diken aacnda
vendireye kar tepmek zor ey senin iin,

Mahere kadar bar yok, bar yok


Ardndan baba tavuk civcivlerini eve aracak
Bilge adam taht nnde diz kecek
Ve Onun ayaklarna altn talar atacaklar
O geldiinde

Ktlk yapan, brakn yine ktlk yapsn.


Doru olan, brakn yine doruyu yapsn.
Kirli olan, brakn kirli kalsn.

Bu ark, Tannnn ortaya karak Kyamet Gn olan Maheri


ifa etmesiyle gelen gnlerin sonu, saf ve keyfi terr olarak sunulan
bir olay hakkndadr: Tanr bir tr siyasi gammaz olarak, urayan
ve yoklama yaparak dehet uyandran, kimin kurtarlp kimin
kaybedildiine karar veren bir adam olarak adeta eytann vcuda
gelmi halidir. Bilakis, Cashin tarifi, insanlarn sert bir sorgulama
iin sraya dizildikleri ve gammazlarn grubun arasndan ikence

135
ACI EKEN TANRI

grecekleri iaret ettikleri o ok bilindik sahneyi hatrlatr: Merha


met yoktur, gnahlarn balanmas yoktur, cokulu sevin yoktur,
hepimizin rol bellidir, ktlk yapan ktlk yapar ve kirli olan
kirli kalr. Bu ilahi ilna gre yalnzca adil bir yoldan yarglanm
olmayz; ayn zamanda sanki keyfekeder bir karan reniyormua-
sna drst m gnahkar m olduumuza, kurtulup kurtulmadm
za dair dandan bilgilendiriliriz de; karann bize ait vasflarla hibir
ilgisi yoktur. Yineleyecek olursak, -hain ama yine de adil bir Tann
imgesinden taan- amansz bir ilahi sadizmin bu karanlk anl,
Yahudi Yasas zerindeki Hristiyan aknn arlnn lzumlu bir
negatifi, onun alt yzdr: Yasay askya alan aka muhakkak keyfi
gaddarlk refakat eder, ki bu gaddarlk da Yasay askya alr.
Martin Luther, dorudan dkyla ilgili bir insan tanm ortaya
koymutur: nsan ilahi bir bok gibidir, Tannmn ansnden d
mtr. phesiz, Lutherin iddetli, gten dren bir sperego
dngsne kaplmak suretiyle nasl kendisinin bu yeni teolojisine
yakaland sorusunun ardna dlebilir: nk Luther ne kadar ok
eylemde bulunursa, tvbe ederse, cezalandmlrsa, kendine ikence
ederse ve iyi amellerde bulunursa, o kadar sulu hissediyordu ken
disini. yi amellerin hesapl, kirli ve bencil olduuna ikna olmutu:
Tanny memnun etmektense onun gazabnn uyanmasna ve lanet-
lenmeye sebep oluyorlard. Kurtulu imandan gelir: Sperego kr
dmnden kurtulmamz salayacak olan, kurtanc olarak saya
inancmzdr yalnzca. Ne var ki ortaya koyduu anal insan tan
m, onu kendini alaltmaya iten bu sperego basksnn neticesine
de indirgenemez, bundan ok daha fazlasdr: Tecessdn gerek
anlam, yalnzca insann dksal kimliinin bu Protestan mant
ierisinde ak ve kesin olarak formle edilebilir. Ortodokslukta, sa
nihai olarak istisnai statsn kaybeder: Tam da idealletirilmesi,
soylu bir modele ykseltilmesi onu ideal bir imgeye, taklit edilecek
bir figre indirger; imitiatio Christi* Katolik olmaktan ziyade Or
todoks bir ifadedir. Katoliklikte ise simgesel bir mbadele mant
ar basar: Katolik teologlar sanm gnahlanmzn bedelini nasl
dedii gibi skolastik hukuki tartmalara baylrlar; Lutherin bu

* Latince saya yknme anlamnda, -.n.

136
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - 2l2E K

mantn en dk rnne, kefaletin Kiliseden satn alnabilen bir


eye indirgenmesine kar gelmesine amamal. Son olarak Pro
testanlk; say tecessd ediminde kendini zgrce kendi bokuyla,
insann ta kendisi olan dksal gerekle tanmlayan bir Tanr olarak
kavrayarak say Tanr ile insan arasndaki ilikiyi gerek olarak
koyutlam olur. Hristiyan ilahi ak kavram ancak bu dzeyde, in
san denilen zavall dksal varla duyulan ak olarak kavranabilir.
Hegel ite bu anlamda Sokrates ile sa arasndaki fark vurgu
layarak saya ilikin baz temel Kierkegaardc motiflere (dhi ile
havari arasndaki fark, sann tekil olaysal mahiyetine) iaret eder.
sa, -skender rneinde olduu gibi- belirli zellikleriyle evrensel/
tzel ierii dorudan meydana getiren Yunan yorulabilir (plas-
tic) bireyi gibi deildir. yleyse sa nsan-Tann, yani bu ikisinin
dolaysz zdelii olmasna ramen bu zdelik mutlak bir elikiye
iaret eder: sada ilahi olan, hatta istisnai olan hibir ey yoktur.
Ona zg zelliklere dikkatle bakarsak onun dier insanlardan hi
bir fark yoktur:

ayet say yalnzca kabiliyetlerine, kiiliine ve ahlakna gre,


bir retmen olarak, vs., deerlendiriyorsak, ahlaki bak asn
dan daha ykseklere yerletirsek bile onu Sokrates ve dierleriyle
ayn dzleme koymu oluruz. (...) ayet say yalnzca istisnai
bir ekilde iyi, hatta gnahsz bir birey olarak ele alyorsak, spek
latif ideanm tasarsn, onun mutlak hakikatini grmezden gelmi
oluruz.8

Bu satrlar ok ak bir kavramsal arkaplana dayanr. sa dinsel,


felsefi veya etik bilgeliin dier gerek veya mitik modellerinden
(Buda, Sokrates, Musa, Muhammed) byk deildir; insani kus-
runun bulunmamas anlamnda ilahidir. sa ile birlikte tzel ilahi
ierik ile onun temsili arasndaki iliki deiir: sa bu tzel ierii,
yani Tanny temsil etmez; bizzat Tannnn kendisidir. te bu yzden
artk Tannya benzemek, mkemmel ve Tanr gibi olmaya abala
mak zorunda deildir. Marx biraderlerin klasik esprisini hatrlayn:

8 G. W. F. Hegel, Lectures on the Philosophy o f History (New York: Dover Publica-


tions,1956), s. 325.

137
ACI EKEN TANRI

Emmanuel Ravelliye benziyorsun. Fakat ben zaten Emmanuel


Ravelliyim. O halde ona benzemene amamal. Ama gene de bir
benzerlik olduunda srar ediyorum. Bu esprinin altnda yatan n
cl, bir ey olma ile onu andrmann bylesine rtmesinin imknsz
olmasdr; ikisi arasnda daima bir boluk vardr. Buda, Sokrates ve
dierleri Tanrlar andrrlar, sa ise Tanndr. Demek ki Hristiyan
Tanr, dier insanlara kendini stn ve biricik bir birey olarak (...)
dierlerinin tmn dlayan bir insan gibi ortaya koyduunda9 saf
bir olayn tekilliiyle, ifrada varan olumsallkla urarz; Tanr yal
nzca bu biimde, evrensel mkemmellie yaklamaya dair abalan
dlayarak tecessd edebilir. Hibir pozitif niteliin olmamas, Tann
ve insann zellikler dzeyindeki bu tam zdelii, ancak daha radikal
baka bir farkn tm farkl ve pozitif nitelikleri nemsiz klmasyla
cereyan edebilir. Bu deiiklik, yukan doru hareket eden rastlant
nn nemli-oluunun aa doru hareket eden zn rastlant-oluu ile
yer deitirmesi olarak gzel bir ekilde aklanabilir (119): Yunan
kahraman, bu rnek birey, kendi rastlantdan doan kiisel zellik
lerini zl evrenselliin paradigmatik bir vakasna yceltir; Hristiyan
tecessd mantnda ise evrensel z kendini rastlantsal bir bireyde
vcuda getirir.
Bu meseleyi Yunan tannlannn insanlara insan biiminde gr
nrken Hristiyan Tannsmn kendisine insan biiminde grnmesi
olarak da anlatabiliriz. Gayet nemli bir noktadr bu: HegePe gre
tecessd, Tannmn insanlara kendini eriilebilir veya grnr kld
bir hareket deildir; Tannmn kendisine insann (arptan) bak a
sndan bakt bir harekettir: Tann kendisini kendi gzlerinin n
ne koyarken, yantsc gsterim ilahi benlii kendinden aynrak ilahi
olana kendinde-bulunuuna uygun perspektife dayal bir grntsn
verir (118). Ya da Freudyen-Lacanc terimlerle ifade etmek gere
kirse: sa, Tannmn eksik nesnesidir (partial object?); zerklemi
bedensiz bir organdr; adeta Tann, parmayla gzn karm
ve kendisini dandan grmek iin kendine evirmi gibidir. Artk

9 G. W. F. Hegel, Lectures on the Philosophy ofReligion, cilt III (Berkeley: Univer


sity of Califomia Press, 1985), s. 142. Metnin bundan sonraki ksmnda parantez
iine alman saylar bu kitabn sayfa numaralandr.

138
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - 2l2E K

Hegelin niye sann canavarl konusunda srar ettiini tahmin ede


biliriz herhalde.
Dziga Vertovun 1924te ektii -devrimci sinemann ahikala
rndan biri olan- nl sessiz klasii Kino-Gz (Kinoglaz), zerk bir
organ olarak (kamerann) gz(n) simgesi olarak seip 1920le-
rin balarndaki Sovyetler Birliinde dolaarak bize YEP (yeni
ekonomi politikas) idaresindeki hayatn ufak paralarn gsterir.
Gz yuvasndan karp etrafa atmak eklindeki dz anlama sahip
olan ve oka kullandmz bir eye gz atmak deyimini hatr
layalm. Fransz peri masallarnn efsanevi budalas Martin, hibir
zaman evlenemeyecei iin endielenen annesi ondan kiliseye gidip
kzlara gz atmasn istediinde tam da bunu yapmt. Annesinin
szn dinleyen Martin nce domuz gz almak zere kasaba gider,
sonra da kiliseye giderek gz kzlarn stne atar; sonralar annesi
ne kzlarn bu davranndan pek etkilenmediini sylemesi pek ta
biidir. Devrimci sinemann yapmas gereken ey tam da budur: Ka
meray ksmi bir nesne olarak, zneden ayrlan ve etrafta serbeste
dolaan bir gz olarak kullanmak. Ya da Vertovdan alntlarsak:
Film kameras izleyenlerin gzlerini ellerden ayaklara, ayaklardan
gzlere, vd. eklindeki en kazanl srayla srkler ve detaylar sra
dan bir montaj egzersizi olarak dzenler.10
Hepimiz gndelik yaamda kendi grntmzn gzmze
ilitii ve bu grntnn bize bakmad o tekinsiz anlar biliriz.
Szgelimi kafamn yan tarafndaki tuhaf bir bymeyi iki ayna kul
lanarak incelemeye alrken birdenbire suratm yandan grd
m hatrlyorum. Bu grnt tm hareketlerimi aynen tekrarlyor
du, ama bunu tuhaf ve dzensiz bir ekilde yapyordu. Byle bir
durumda ayna grntmz bizden koparlr ve daha da nemlisi
grnmz artk bize bakmaz.11 nsan byle garip deneyimlerle
Lacann objet petit a dedii bak, kendi grntmzn aynavari
simetrik ilikiden kurtulan parasn yakalar. Kendimi dardan,

10 Aktaran Richard Taylor ve lan Christie (haz.), The Film Factory (Londra:Routledge,
1988), s. 92.
11 Darian Leader, Stealing the Mona Lisa: What Art Stops Us from Seeing (Londra:
Faber and Faber, 2002), s. 142 [Trkesi: Mona Lisa Karld: Sanatn Bizden
Gizledikleri, ev. Handan Akdemir, stanbul: Ayrnt, 2004.]

139
ACI EKEN TANRI

bu imknsz noktadan grdmde trajik olan ey nesnelemem,


bak iin dsal bir nesneye indirgenmemden ziyade nesneleen,
beni dardan gzleyen bakmdr. Demek ki bakm artk benim
deildir, benden alnmtr. Grece daha basit ve acsz olmasna
ramen pek tatsz bir deneyime yol aan bir gz operasyonu vardr:
Lokal anestezi etkisi altnda, yani hastann bilinci tamamen ak
ken gz yerinden karlr ve (gz yuvarlann beyinle balant
sn dzeltmek iin) havada biraz dndrlr. Tam bu anda hasta,
ksa bir sre iin kendisini (paralarn) dardan, nesnel bir bak
asndan, yabanc bir nesne olarak, genellikle kendisini her zaman
deneyimledii gibi kendi vcudunun iine tamamen gml bir
ekilde deil de dnyadaki bir nesne olarak gerekten olduu
haliyle grebilir. Bu (pek tatsz) deneyimde ilahi olan bir ey var
dr: Kii kendisini sanki ilahi bir bak asna sahipmiesine gibi
grr; Tanny grdm gz, Tannnn kendisini grd gzdr
eklindeki mistik mottoyu bir dereceye kadar gerekletirmi olur.
Tannnm kendisine uygulandnda bu garip deneyime benzer bir
ey tecessd srasnda da vuku bulur.
Strugatsky kardelerin Andrei Tarkovskinin z Src adl ba
yaptnn esin kayna olan Yol Kenarndaki Piknik adl romann
da Blgeler (bu ssz alanlardan alt tane vardr) yol kenarnda
piknikin, yani gezegenimize gelen fakat bizi yavan bularak abucak
ayrlan baz uzayl misafirlerin ksa ziyaretlerinin erpn ta
yan meknlardr. Romandaki z Srcler, filmdekinden daha cesur
ve alakgnlldrler; sancl bir spiritel aray iindeki bireyler
olmaktan ok, tpk varlkl Batllar arasnda nedense Piramidlere
(bir baka Blge) dzenledikleri yama seferleriyle bilinen Araplar
gibi soygun seferleri dzenleyen marifetli plerdir. Popler bi
lim yaznna gre aslnda Piramidler de uzayl hikmetin izleri deil
midir? Nitekim Blge, yalnzca kiinin kendi hakikatiyle yz yze
geldii (ya da zerine yanstt) zihinsel fantazmatik bir alan deil,
bir dier Tarkovski bilim-kurgu bayaptnn kayna olan Stanislav
Lemin ayn adl romanndaki Solaris gezegeni gibi maddi mevcudi
yettir; evrenimizin kurallar ve yasalarna uymayan mutlak bir Ote
lciliin Gereidir. Bu nedenle romann sonunda Altn Katmanla

140
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - 2IZEK

(arzularn gerekletii Odaya byle denilir) karlaan z Src,


bir tr ruhsal dnm geirir, fakat bu deneyim Lacanm znel
yoksunluk (subjective destitution) dedii eye ok daha yakndr:
Toplumsal balantlarmzn tm anlamszlnn apansz gerek
leen farkndaldr, gerekliin kendisiyle olan bamzn eriyip
gitmesidir; birdenbire dier insanlar gerekliklerini kaybeder; ger
ekliin kendisi ekillerin ve seslerin ylesine bulank bir girdab
olarak deneyimlenir ki artk arzularmz ifade edemeyiz.
te romann ismi de The Roadside Picnic (Yol Kenarndaki Pik
nik) kendi evrenimiz ile uzayl evreni arasndaki bu uyumazla
delalettir: Blgelerde bulunan ve insanlar byleyen yabanc nes
neler muhtemelen dpedz erptr; uzayllarn gezegenimizdeki
ksa ziyaretlerinden artakalm, insanlarn ormandaki ana yolun
kenarnda yaptklar bir piknikten sonra braktklar plerle kyas
lanabilecek sprntlerdir. Tipik Tarkovskiyen manzara (doann
ksmen geri kazanlan beeri erpn ryen manzaras) roman
da ziyareti uzayllarn -olmas mmkn olmayan- bak asndan
Blgenin kendisini ayrt eden eydir: Bize bir Mucize olan mu
hayyilemizin tesindeki fevkalade bir evrenle olan bir karlama,
uzayllar iin sadece gndelik bir erptr. yleyse belki de Tipik
Tarkovskici manzarann (doa tarafndan sahiplenilen ryen be
eri ortam) evrenimizin hayali bir uzaylnn bak asndan grn
mn ierdii gibi Brechti bir sonuca varmamz mmkn mdr?
Ayns bir kez daha tecessd iin de geerlidir: lahi nesne ondayken
beeri erple rtr (dilencilerle, fahielerle ve dier toplumsal
kaybedenlerle taklan parasz ve alelade bir vaiz).
Bu yzden Hristiyan usl Tannnn kendini grmesi ile g
ren kendimi grmenin ahenkli ve kapal dngsnn, kendini g
ren ve kendisinin bu kusursuz yansmasndan keyif alan bir gzn
hibir ilgisi bulunmadn belirtmek ok nemlidir: Gz kendi
bedenine doru dndrmek, gzn vcuttan ayrlmasn gerekti
rir; dsallam/zerklemi gzmle grdm ey, benliimin
perspektife tabi, anamorfozik olarak bozulmu grntsdr: sa,
Tannnn bir anamorfozudur.

141
ACI EKEN TANRI

G. K. Chesterton da Hal Seferlerinin Anlamnda Tannnn


kendiyle ilgili bu dsallna iaret eder ve Kudsn Zeytin Da-
ndaki bir ocuktan duyduu aklamay teyit ederek aktarr:
Kyl bir ocuk, bozuk bir ngilizceyle, bana burann Tanrnm dua
ettii yer olduunu sylemiti. Kendi adma Hristiyan Mslman-
dan veya Yahudiden ayranlar iin bundan daha iyi veya cretkar
bir aklama bulabileceimi sanmyorum.12 ayet dier dinlerde
Tannya dua ediyorsak, yalnzca Hristiyanlkta Tannmn kendisi
dua eder; dier deyile, dsal, kavranlamaz bir otoriteye hitap eder.
Asl mesele bu iki yabanclama arasndaki ba nasl kura-
camzdr. Birisi, modem insann -bilinemez bir Kendinde-eye
indirgenen, mekanik yasalara tabi dnyada var olmayan- Tannya
yabanclamasdr, dieriyse (sada, tecessdde) Tannnn kendisi
ne yabanclamasdr; Simetrik olarak olmasalar da zne ve nesne
olarak ayndrlar. (nsan) znelliinin, insan hayvann tzel kiili
inden zuhur etmesi, onunla ban koparmas, kendini btn tzel
ierii elinden alman Ben = Ben olarak, bo bir tekilliin kendine
gnderme yapan negatiflii olarak koyutlamas iin, evrensel Tz
olan Tann, kendini aalamak, kendi eserinde yer almak, kendi
ni nesneletirmek ve btn sefilliiyle, yani Tann tarafndan terk
edilmi, evrensel, zavall bir tekil insan olarak grnmek zorundadr.
Nitekim insanm Tannya uzakl, Tannmn kendisine uzakldr:

Tannmn zdrab ve Tanndan mahrum kalan insan znelliinin


zdrab, ayn olayn iki farkl yz zmlenmelidir. lahi ke-
nosis* ile modem akim hep eriilmez kalan bir te koyutlama
eilimi arasnda temel bir iliki vardr. Ansiklopedi,** Tannmn
lmn ayn anda hem negatiflik acsyla len Oulun Tut
kusu olarak, hem de Tann hakknda hibir ey bilemeyeceimiz
eklindeki insan hissi olarak sunarak bu ilikiyi grnr klar.13

12 G. K. Chesterton, The Meaning of the Crusade, The New Jerusalem iinde. Metne
uradan eriilebilir: http://www.online-literature.eom/chesterton/new-jerusaleni/l 1
* Kenosis, Tannnn insani aclan deneyimlemek amacyla ilahi meziyetlerinden
feragat ettiini iddia eden bir teoloji doktrini, -e.n.
* * Burada Hegelin Felsefi Bilimler Ansiklopedisi adl eseri kastediliyor, -.n.
13 Catherine Malabou, The Future ofHege! (New York: Routledge, 2005), s. 103.

142
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZZEK

Dini, insanln kendine yabanclamas olarak gren genelge-


er Marksist eletiri bu iki kenosisi gzden karr: Tannnn
fedakrl cereyan etmemi olsayd modem felsefe kendi znesi
olmazd.14Modem znelliin -kresel tzel ontolojik dzenin salt
ikincil bir fenomeni olarak deil de bizatihi Tzn olmazsa olmaz
olarak- zuhur etmesi iin yarlma, negatiflik, tikelleme, kendine
yabanclama ilahi Tzn tam kalbinde gerekleen eyler olarak
koyutlanmaldr; dier bir deyile, Tzden zneye gei Tannnn
kendisinde gereklemelidir. Ksacas, insann Tannya yabancla
mas (Tannnm insana eriilmez bir Kendinde-ey olarak, saf akn
bir te olarak grnmesi), Tannnm kendisine yabanclamasyla
akmaldr (kukusuz bunun en ac ifadesi sann armhtaki u
szleriydi: Baba, baba, beni neden terk ettin?): Sonlu insan bilin
ci yalnzca Tanny tasarlar, nk Tann kendisini yeniden tasarlar;
bilin ile Tann arasnda bir uzaklk vardr nk Tanr kendisini
kendisinden uzakta tutar.15
Genelgeer Marksist felsefe insan znelliini tikel bir ontolojik
alana indirgeyen diyalektik materyalizm ontolojisi (diyalektik
materyalizm tabirinin yaratcs Georgi Plehanov?un Marksizmi
dinamiklemi Spinozaclk olarak adlandrmasna amamal) ile
gen Georg Lukcstan beri kendisine her nesneyi koyutlayan/arac
olan kolektif bir znellii balang noktas ve ufku olarak alan ve
bundan tr tzel dzendeki, yani ontolojik patlamadaki ya da onu
meydana getiren Big Bangdeki douunu dnemeyen praksis
felsefesi arasnda bocalamasnn sebebi de ite budur.
Demek ki Catherine Malabou, sann lm ayn anda hem
Tann-insann lmdr, hem de henz bir Benlik olarak koyutlan-
mam ilahi varln ilk ve dolaysz soyutlamasnn lmdr16
derken Hegelin iaret ettii gibi armhta lenin yalnzca Tannnm
dnyevi-sonlu temsilcisi deil, Tannnn kendisi, tenin o gayet a
kn Tanns olduunu kast ediyordu. Kartlklann iki taraf (Baba ve
Oul, Mutlak Kendinde-ey olarak tzel Tann ve bizim iin tecelli
eden bizim-iin-Tann) da lr ve Kutsal Ruhta alkonarak alr.

14 A.g.y.,s. 111.
15 A.g.y., s. 112.
16 A.g.y., s. 107.
143
ACI EKEN TANRI

Bu alkonarak almann genelgeer okumas pek de doyurucu


deildir: sa, evrensel/zamand Ruh olarak yeniden doabilmek
iin Tanrnn dorudan temsilcisi olarak, sonlu bir insan kln
daki Tann olarak lr (alkonarak alr). Bu okumann gzden
kard mesele, ilahi tecessdden kanlmas gereken temel ders
tir: Fani insanlann sonlu varolulan Ruhun tek mekndr, Ruhun
gerekliini kazand mevkidir. Demek ki, Ruh tm temel gle
rine ramen, durumunun znel bir varsaymn durumu olmas ba
kmndan sanal bir varlktr: zneler o varmasna hareket ettii
srece var olur. Onun stats Komnizm veya Ulus gibi ideolojik
davalannkini andmr: Kendilerini O, kendini onun iinde olarak ka
bul eden bireylerin tzdr; onlann mevcudiyetlerinin zeminidir;
onlann hayatlanna anlam katan referans noktasdr; bu bireylerin
canlann vermeye hazr olduklan eydir. Ne var ki gerekte var olan
ey bu bireyler ve onlann faaliyetleridir; bu adan bu tz, bireyler
ona inandklan ve ona gre hareket ettikleri srece gerektir. De
mek ki kanlmas gereken nemli bir hata, Hegelyen Ruhu bir
tr meta-zne, bir Akl olarak, kendinin faiknda olan bireysel bir
insan aklndan daha byk olan bir ey olarak okumaktr: Bunu yap
tmz anda Hegel tarihimizi kontrol eden bir tr mega-Ruh oldu
unu iddia eden gln maneviyat bir obskrantist gibi grnmek
zorunda kalr. Bu klieye kar Hegelin ilerin tamamen farknda
olduunu vurgulamalyz: Tinin zn bilme srecinin gerekle
tii yer sonlu bilintir ve ilahi z-bilin bylece ortaya kar. Ruh
sonluluun kpkl mayasndan gzel kokular ykselir.17Bilhassa
Kutsal Ruh iin geerlidir bu: Farkmdalmz, sonlu insann (z)
bilincinin esasnda onun tek mekndr. Dier bir deyile, Kutsal
Ruh da sonluluun kpkl mayasndan ykselir.
Bu duruma uygun olarak alkoyarak amann nasl dorudan
tekiliin alkonarak almas olmadn, onun aynla dn ve
Bir tarafndan telafi edilmesi olmadn grrz (bylece sonlu/
fani bireyler Tann ile yeniden birleir, onun kucana geri dner
ler). samn tecessd ile birlikte ilahiliin dsallamas/kendine
yabanclamas, akn Tanndan sonlu/fani bireylere geii bir fait

17 Hegel, Lectures on the Philosophy o f Religion, cilt III, s. 233.

144
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZIZEK

accomplidir; yani olmu bitmitir, geri dn yoktur; artk gerek


ten var olan tek ey bireylerdir, varlklar bir ekilde daha gerek
olan Platoncu deler veya Tzler yoktur. Nitekim Ouldan Kutsal
Ruha geite alkonarak alan ey Tannnm ta kendisidir: Te-
cessd eden Tanr armhta ldkten sonra evrensel Tanr mminler
cemaatinin Ruhu olarak geri dner; baka bir deyile, akn tzel
Gereklik olmaktan eylemde bulunan bireylerin salt bir varsaym
olarak sanal/ideal bir varlk olmaya geen O dur. Hegelin gerek
ten var olan bireylerin yalnzca birtakm yksek tzel Btnn
yklemleri olduunu dnen, onlarn esasnda kontrol elinde
bulunduran bir mega-zne olarak kavranlan Ruhun ikincil bir fe
nomeni olduunu syleyen bir organiki btnc (holist) olduuna
dair bilindik alg, asl meseleyi btnyle gzden karr.
Hegele gre kenosisin iki tarafnn karlkl bamllklar
(Tannnn kendine yabanclamas ile, eriilmez akn bir tede
ikmet eden Tanr tarafndan terk edilen, tanrsz bir dnyada yal
nzlk eken insann Tannya yabanclamasnn) en gerilimli nok
tasna Protestanlkta ular. Protestanlk ve Aydnlanmanm dini
hurafe eletirisi ayn meselenin iki farkl vehesidir. Protestanlk
hareketlerinin tamamnn balang noktas, Thomas Aquinas gi
bilerin Ortaaa zg Katolik fikriyatyd. Ona gre felsefe ima
nn hizmetkr olmalyd: man ve bilgi, teoloji ve felsefe, teoloji
ierisinde (onun stnlyle) birbirini ahenkli, elimeyen fark
llklar olarak tamamlamalydlar. Tannnm kendisi bizim kstl
bilisel kapasitemiz iin srrna erilmez bir gizem olarak kalsa da
akl, yaratlm gereklikte onun izlerini fark etmemizi salayarak
ona giden yolda bize rehberlik edebilirdi. Aquinasm belirledii
Tannnm varlnn be ispatnm ncllerini de ite burada bulabi
liriz (maddi gerekliin sebepler ve etkiler ebekesi olarak rasyo
nel gzlemi, bizi hereyin bir ilk Sebebi olduu eklindeki elzem
kavraya gtrr). Protestanlkla beraber bu birlik kmlmtr: Bir
tarafta aklmza uygun tek nesne olarak tanrsz evren vardr, br
taraftaysa bir yarkla ondan aynlan smna vakf olunmaz ilahi te
vardr. Bu knlmayla yz yze geldiimizde iki ey yapabiliriz: Ya
teki dnyaya ait bir teye herhangi bir anlam vermeyi yadsr ve

145
ACI EKEN TANRI

batl bir aldatmaca olarak redderiz, ya da dindar olarak kalr ve saf


iman (sahici isel duygu, vs.) meselesi olarak kavrayarak inanc
mz akln alannn dnda tutarz. Bu noktada Hegel, felsefe (ay
dnlanm rasyonel dnce) ile din arasndaki bu gerilimin nasl
olup da ikisinin mterek itibarszlamas ve alalmas (109) ile
sonulandna arr. Akl hcumda, din ise savunmaya ekilmi,
biare bir ekilde kendine Akln denetimindeki alann dnda bir
yer bulmaya alyor gibi grnr: Din, Aydnlanma eletirisinin
ve bilimin gelimesinin basks altnda alakgnllkle sahici hisle
rin i meknna ekilir. Gelgelelim nihai bedel .Aydnlanm Akln
kendisi tarafndan denir: Dini yenilgiye uratmas, kendi yenilgisi
ne, kendi kstlanna sebep olur. Bylece Aydnlanma hareketinin
sonunda iman ile bilgi arasndaki boluk yeniden belirir, fakat bu
sefer bilgi (Akl) alannn kendisine aktarlmtr:

Dinle mcadelesinden sonra akln yapabilecei en iyi ey, kendini


yle bir gzden geirip kendine gelmekti. Bu yolla salt idrak hali
ne gelen Akl, kendi nemsizliini kendinden daha iyi olan kendi
dndaki ve stndeki bir imana inanlacak bir te olarak yerle
tirerek kabul eder. Kant, Jacobi ve Fichtenin felsefelerinde ite bu
olmutu. Felsefe kendini bir kez daha bir imann hizmetkr haline
getirmitir.18

Bylelikle iki kutup da itibarn kaybeder: Akl, salt idrak, am


pirik nesneleri ileten bir ara, insan hayvann yalnzca pragmatik
bir aleti haline gelir; din, d gereklie aktarlmak istendii anda
olumsal doal nesneleri fetiletiren Katolik putperestlie gerileye
ceinden tr hibir zaman tamamen hayata geirilemeyecek aciz
bir isel duygu haline gelir. Bu gelimenin en iyi rnei Kantn
felsefesidir: Kant, teolojiyi amanszca eletirerek harika bir ykc
olarak ie koyuldu fakat kendini -kendi deyiiyle- imana yer a
mak iin Akim kapsamm kstlarken buldu. Kant bir model olarak
bize Aydnlanmann d dmann (herhangi bir bilisel zellik
ten mahrum edilen imandin, bilisel doruluk deerine sahip ol

18 G. W. F. Hegel. Theologian o f the Spiril, haz. Peter C. Hodgson (Minneapolis:


Fortress Press, 1997), s. 55-6.

146
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZIZEK

mayan bir histir) amansz aalamasnn ve smrlandnmn nasl


tersyz olarak bizzat Akln kendini aalamasna ve kendi snr
lanmasna dntn gsterir (Akl meru olarak yalnzca feno-
menal deneyimin nesnelerini irdeleyebilir, hakiki Gereklik onun
iin eriilmezdir). Protestanln tek bana iman zerindeki, Tan
r iin yaplacak gerek tapmak ve sunaklarn nasl yalnzca bire
yin kalbinde ina edilmesi gerektii konusundaki srar, din kart
Aydnlanmac tavrn kendi sorununu, mutlak yalnzln smsk
kavrad znellik sorununu19 zemeyeceine delalettir. Nitekim
Aydnlanmann nihai neticesi, btn tzel ierii elinden alnm,
kendine gnderme yapan negatifliin bo bir noktasna indirgenmi
znenin, kendi ierii dahil tzel ierie tamamen yabanclam
bir znenin tekilliidir. Hegele gre man ile Akl arasndaki yeni
lenmi bir sentez veya uzlama zm getirmeyecei iin bu sfr-
noktasndan gei elzemdir: Modemiteyle birlikte efsunla evrenin
bys sonsuza dek yok oldu, bundan byle dnyaya kuruni ger
eklik hkm srecek. Daha nce grdmz gibi tek zm, ya
banclamann ikiye katlanmasdr, Mutlak'a yabanclamamn nasl
Mutlak1m kendine yabanclamasyla aktn kavramaktr: Ben
tam da Tannya uzaklmla ondadrm.
Hi kuku yok ki bu ilahi paralaks gerilimi sonuna kadar zorla
yan, bu gerilimi etik olann teleolojik olarak askya alm kav
ramyla en iyi aklayan Kierkegaardd. Kierkegaard, modem bir
Antigoneun nasl olabileceine dair hayalini Either/Or (Ya/Ya
Da)un ilk cildindeki Modem Olanda Yanstlan Antik Trajik Mo
tif adl blmde ortaya koyar.20 atma artk btnyle iselle-
tirilmitir: Artk Creona ihtiya yoktur. Antigone, Thebesin halk
kahraman ve kurtarcs olan babas dipi ok sevmesine ramen
hakkndaki gerei (babasmn iledii cinayeti, ensest evliliini)
bilir. Antigoneun kmaz -tpk olunu kurban etmesini buyuran
ilahi emri insanlara syleyemeyen brahim gibi- bu uursuz bilgiyi
paylamaktan alkonulmasnda yatar: ikayet edemez veya acsn,

19 Malabou, The Future o f Hegel, s. 114


20 Soren Kierkegaard, Either/Or, cilt I (New York: Anchor Books, 1959), s. 137-
162.

147
ACI EKEN TANRI

kederini insanlarla paylaamaz. Sofoklesin eylemde bulunabilen


(kardeini gmebilen ve bylece kaderim bilfiil stlenebilen) An-
tigoneunun aksine bu Antigone eylemde bulunamaz, sonsuza dek
hissiz ileye mahkmdur. Srrnn, ykc abidesinin bu dayanlmaz
yk, Antigoneu yalnzca acsn simgeletirerek ve paylaarak eri
ebilecei huzura kavutuu lme srkler. Kierkegaard, vaziye
tin artk tam olarak trajik olmadna iaret eder (benzer bir ekilde
brahim de trajik bir kii deildi). Buna ek olarak, Kierkegaardn
Antigoneunun paradigmatik olarak modemist olduu lde bu zi
hinsel deneyi ileri gtrebilir ve postmodem bir Antigone tahayyl
edebiliriz, tabii ki Stalinist bir yorumla: Modemist olannn aksine
postmodem Antigone kendisini, Kierkegaardn deyiiyle, etik ola
nn kendisinin eytana uyma olduu bir konumda bulabilir. Bunun
bir rnei kukusuz Antigoneun herkesin nnde babasnn (veya
farkl bir versiyonda karde Polyneikesin) korkun gnahlarn
ona olan koulsuz sevgisinden dolay reddetmesi, knamas ve su
lamas olurdu. Bu noktadaki Kierkegaardc hinlik, byle kamusal
bir eylemin Antigoneu daha da tek bana brakarak mutlak surette
yalnzlatracadr: Yaasayd dipin kendisi istisna olmak ze
re, hi kimse ihanet ediminin akn yce edimi olduunu anlaya
maz... Bylece Antigone yce gzelliinden yoksun hale gelmi
olur; babasna ihanet eden saf ve basit bir hain olmadn, ona olan
sevgisinden byle hareket ettiine delalet olan ne varsa ClaudePin
Rehineemdeki (The Hostage) Sygne de Coufontainein dudaklarn
daki histerik seirtme gibi birtakm zar zor fark edilebilir itici tikler
haline gelecektir; artk surata ait olmayan bir tik, srar yzn btn
ln bozan bir surat ekitme haline gelir.
Kierkegaard dncesinin paralaks doasndan dolay onun Es
tetik, Etik ve Dinsel ls sz konusu olduunda seimin, ya
ya dann her zaman ya ilk ikili (Estetik ya da Etik olan) ya da ikinci
ikili (Etik ya da Dinsel olan) arasnda olduunu aklmzdan kar
mamalyz. Asl sorun estetik olan ile etik olan arasndaki tercihte
(zevke kar grev) deil, etik olan ve onun dinsel olarak askya
aln arasndaki seimde yatar: Kiinin arzusuna ramen zevk veya
bencil karlar iin grevini yerine getirmesi kolaydr; etik ze ra

148
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZIZEK

men koulsuz etik-dini arya uymak ok daha zordur. (Modemi-


tenin asl dini olarak Hristiyanlk da Sygne de Coufontaine gibi bu
amazla kar karya gelir: Waughun Brideshead'e Son Gidi adl
romanndaki Julia gibi koulsuz bir ekilde Grev4e sadk kalmak
iin estetik bir gerileme veya oportnist ihanet gibi grnebilecek
eyle gnl elendirmelidir.) Kierkegaard Either/Orda Etik olana
ak bir ncelik vermez; tamamen paralaks bir tarzda Estetik olan ile
Etik olan arasndaki tercihi birbiriyle kyaslayarak, onlar birbirin
den ayran sray ve aralarndaki aracszl vurgular. Dinsel
olan hibir ekilde ikisinin badatrc sentezi deil, tam aksi
ne paralaks yarn (ya da paradoksun, ortak lt yokluunun,
Sonlu ile Sonsuz arasndaki stesinden gelinmez uurumun) radikal
beyandr. Demek ki, kendi pozitif niteliklerinden ziyade bizatihi
biimsel doalar Estetik veya Etik olan sorunlu klar: ki vakada da
zne, kalc tarzda varolarak yaamak ister ve nitekim insanlk duru
munun radikal antagonizmalann yadsr. Brideshead'e Son Gidi in
sonlarna doru Julia ilk bakta Etik olana (evlilik) kar Estetik
olan (gelip geici ilikiler) tercih ediyor gibi grnse de tercihinin
tamamen dinsel olmasnn sebebi budur: nsan varoluunun para
doksuyla yz yze gelmi ve onu tamamen kabul etmitir, aslolan
budur. Demek ki Juliamn edimi bir iman sray ierir: Gelip
geici ilikilere ekilmesinin sadece Etik olandan Estetik olana bir
ekilme olduuna dair bir gvence yoktur (tpk brahimin shak
ldrme kararnn onun kendi deliliinden kaynaklanmadnn ga
rantisi olmad gibi). Asla gvenli bir ekilde Dinsel olann iin
de deilizdir, phe sonsuza dek kalr; tek bir edim hibir ekilde
lavedilemeyecek paralaks bir yarkta hem dinsel hem de estetik
olarak grnebilir, zira estetik bir edimi dinsel olanna dntrecek
minimal farkllk hibir suretle tam olarak belirlenemez, konum-
landnlamaz.
Ne var ki tam da bu paralaks yarn kendisi bir paralaksa yakala
nr: Bizi kalc endieye mahkm eder ama ayn zamanda bnyesi ge
rei komik olan bir ey olarak grlebilir. Kierkegaard, Hristiyanl
n komik tabiat zerinde srar etmiti: Tecessdden, en Yksek ve
en Dkn bu gln st ste biniinden, zavall insanla Evrenin

149
ACI EKEN TANRI

yaratcs Tannnm rtmesinden daha komik bir ey var mdr?21


Bir filmdeki beylik bir komik sahneyi hatrlayalm: Davullar Kraln
byk salona giriini duyurur, kapdan ieriye sakat ve zavall bir
palyao girer ve kalabal aknla drr... Tecessdn mant
ite budur. Nitekim sann lm zerine yaplabilecek tek doru
drst Hristiyan yorum da udur: La commedia e firita...* Tekrar
lamak gerekirse, sadaki Tanny insandan ayran boluk tamamen
bir paralaksn boluuydu: sa hem fani hem de lmsz, iki tze
sahip bir kii deildir. Belki de pagan Gnostisizmiyle Hristiyanl
birbirinden ayrmann bir yolu budur: Gnostisizmin sorunu, Bilgeli
e ykseli anlatsn gelitirirken haddinden fazla ciddi davranarak
dini deneyimin mizahi tarafn kanyor olmasnda yatar. Gnostikler,
Hristiyanln esprisini karan Hristiyanlardr... (Tesadfen bakn
ki Mel Gibsonm ynettii Tutku ite bu yzden son tahlilde Hristi
yanlk kart bir filmdir: Hiristiyanln bu komik ynn tamamen
skalar.)
ou zaman olduu gibi Kierkegaard da trajediden komediye
gemenin temsilin snrlarm amakla ilgili olduunu dnen byk
rakibi Hegele bu meselede beklenmedik ekilde yakn durur: Traje
dide tek bir karakter, oynad evrensel karakteri temsil eder; kome
dide ise dorudan doruya bizzat o karakterdir. Bylelikle kendin
den nceki (Hinduizmde Krina, Vinu, iva, vd. (Ak, nefret, akl
gibi) belli manevi ilkeleri ve gleri simgeledii:) pagan ilahlar
nn tersine, hibir evrensel g ve ilkeyi temsil etmeyen sann
durumunda Temsildeki boluk kapanr: Bu zavall insan olarak sa
dorudan Tanr dr. sa, bir tann olmasna ek olarak insan deil
dir; Tann olduu kadar insandr; dier bir deyile, ecce homo onun
ilahiliinin en yksek belirtisidir. Nitekim Pontius Pilatusun Ecco
homo!'sunda say fkeli kalabala takdim ederken nesnel bir ironi
vardr: Bu ironinin anlam u eziyet ekmi zavall mahlka bakn?
Ondaki basit, incinebilir insan grmyor musunuz? Ona hi mi ef
kat beslemiyorsunuz? deildir, te Tannnn ta kendisi!dir.

21 Bkz. Thomas C. Oden (haz.), The Humor o f Kierkegaard. An Anthology (Princ-


eton: Princeton University Press, 2004).
* talyanca. Komedi sona erdi. -.n.

150
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZIZEK

Gelgelelim komedide aktr, oynad kiiyle sahnede kendini


oynamas bakmndan rtmez zira aktr sahnede ne ise gerekte
de yledir. Trajedide Hegelci usle uygun olarak aktr sahne per-
sonasndan ayran fark, sahne personasmn kendisine aktarlmtr:
Komik bir karakter hibir zaman tam olarak rolyle zdelemez,
daima kendini dardan gzlemleyebilir, kendisini alaya alabi
lir.* (Lucyi Seviyorum1daki lmsz Lucyi ve onun alamet-i fa
rikas olan hareketi hatrlayalm: ardnda hafife boynunu eip
dorudan kameraya akn ve donuk bir bak atmak; Karmzda
ki, bu bak atan, alayc bir ekilde kalabala bakan aktris Lucille
Ball deildir; bir sahne personas olarak kendinin, Lucynin bir
paras olan kendinden uzaklama tutumudur.) Hegelci uzlama
kartlarn dolaysz sentezi veya uzlamas olarak deil, boluun
veya antagonizmann ikiye katlanmas olarak ite byle iler; kart
iki urak, onlar ayran boluk herhangi bir tanesine bnyevi ola
rak koyutlanmasyla uzlatrlr. Hristiyanlkta Tanny insandan
ayran boluk, tam olarak tann-insan olarak sa ile deil, armha
gerilmenin en gergin anmda sann umudunu kesmesiyle (Baba,
neden beni terk ettin?) alkonarak alr: Tam bu anda boluk,
say Baba Tanrdan ayran boluk olarak Tannnn kendisine ak
tarlr; buradaki tam anlamyla diyalektik olan dm noktas, beni
Tanndan ayran zelliin tam da beni Tannyla birletirdiinin or
taya kmasdr.
Hegele gre komedide Evrensel, tikel uraklar arasndaki pasif
balantnn (ortak zelliin) sar evrensellii olan salt soyut
evrenselin aksine kendi gibi grnr. Baka bir deyile, komedide
evrensellik oynar, ama nasl? Komedi, dnyevi varoluumuzun g
ln olumsallklarndan yadigr hatralarla itibarmz zedelemeye
itimat etmez; o, bilakis erenselliin btnyle dorulanmasdr, ka
rakterin veya aktrn tekilliiyle evrenselliin dolayszca rtme-
sidir. Yani komedide itibarn btn evrensel zellikleri alaya aln
dnda ve ykldnda esasnda ne olur? Bu zelliklere zarar veren

* Zizekin bu ifadeyi trnak iine alarak komedi aktrne gnderme yaptn belirt
mekte fayda var: ngilizcede kendiyle alay etmek anlamna gelen makingfun o f
himself dz anlamyla kendinden elence karmak demektir, -.n.

151
ACI EKEN TANRI

negatif kuvvet, bireyin, tm yksek evrensel deerlere saygsz ta


vrl kahramann negatif kuvvetidir ve bu negatifliin kendisi, arta
kalan tek gerek evrensel kuvvet haline gelir. Peki ayns sa iin de
geerli deil midir? Tm sabit-tzel evrensel zellikler onun rezalet
edimleri yznden zarar grmtr, greceletirilmitir ki artakalan
tek evrensellik onda, onun tekilliinde cisimlemitir. sann za
rar verdii evrenseller, -Yahudi Yasas klnda sunulan- soyut
tzel evrensellerdir; somut evrensellik ise tam da zarar grm
soyut evrensellerin negatifliidir.
1968 Maysmdan bir anektoda gre Pariste yle bir duvar ya
zs vard: Tann ldNietzsche. Ertesi gn, tam altna baka
bir duvar yazs eklenir: Nietzsche ldTann. Bu esprinin ne
sorunu var? Neden bariz bir ekilde gerici bu espri? Tersine evril
mi sz yalnzca bnyevi doruluktan yoksun ahlak bir yavanla
dayanmakla kalmaz, kusuru ok daha derindir ve tam da ters e
virmenin biimiyle ilgilidir. Espriyi kt bir espri yapan ey, ters
evirmenin saf simetrisidir. lk duvar yazsmnda altndaki Tann
ld. mza (belli ki hl yaayan) Nietzsche sz unu ima eden
bir beyana dntrlr: Nietzsche ld, ben hl sam. mza
Tann. Gerek bir komik etki iin aynlk bekleyeceimiz yerde
gelen farkllk deil, farkllk beklerken kagelen aynlk hayati
dir. Nitekim Alenka Zupancic22 esprinin gerekten komik bir rne
inin yle bir ey olacana iaret eder: Tann ld. Ve doruyu
sylemek gerekirse ben de kendimi pek iyi hissetmiyorum... Bu
tam da armhtaki sann ikayetinin komik bir hali deil midir?
sa armhta fanilikten kurtulmak ve ilahi olana tekrar kavumak
iin lmez; Tann olduu iin lr. yleyse Nietzschenin dnsel
faaliyetinin son yllannda metinlerini ve mektuplann sa imza
syla kaleme almas tesadfi deildir: Onun Tann ld beyann
tamamlayacak gerek komik ilave, Nietzschenin kendisine yle
dedirtmektir: Ve ben de pek iyi hissetmiyorum..

22 Bunlar onun u yazsna dayanarak sylyorum: The Concrete Universal, and


What Comedy Can Teli Us About It (Slavoj Zizek, haz., Lacan: The Silent Part-
ners iinde [Londra: Verso Books, 2006])

152
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - llEK

Buradan itibaren gnmzde olduka baskn olan sonluluk fel


sefenin bir eletirisine de giriebiliriz. Bu fikriyat byk metafizik
inalar karsnda nihai ufkumuz olarak sonluluu alakgnllkle
kabul etmemiz gerektiini belirtir: Mutlak Hakikat yoktur; yapabi
leceimiz tek ey varoluumuzun olumsalln, bir duruma atlm-
lmz stesinden gelinmez mahiyetini, herhangi bir mutlak refe
rans noktasnn dpedz olmayn, kmazmzn oyunbazlm
kabul etmektir. Ne var ki ilk olarak dikkatimizi sonluluk felsefesinin
olanca ciddiyeti, umulan oyunbazlna arpan her eye nfuz eden
pathosu eker: Bu sonluluk felsefesinin esas tns kiinin aln ya
zsyla cesur ve son derece ciddi karlamasmmkini andrr. En iyi
sonluluk filozofu olan Heideggerin ayn zamanda mizah duygusun
dan tamamen yoksun bir filozof olduuna amamal. Manidar e
kilde Heideggerin yapt tek espri, (Medard Bossa gnderdii bir
mektupta) Lacan bizzat kendisinin bir psikyatriste olan u psik-
yatrist olarak niteledii zevksiz nktesidir. (Ne yazk ki sonluluk
felsefesinin Lacanc bir halini, tastamamjouissance'1a dair imknsz
abamzdan vazgememiz ve simgesel hadm varoluumuzun
temel kstlamas olarak kabul etmemiz gerektiinden trajik bir ton
la haberdar edildiimizde reniriz: Simgesel dzene girer girmez
jouissance simgesel ortamn aalamasndan gemek zorundadr,
elde edilebilir her nesne halihazrda arzunun kaybedilmi imknsz-
gerek nesnesinin yer deitirmesidir...) Kierkegaard muhtemelen
Mutlak4la ilikisinde srarndan ve sonluluun snrlamasn reddet
tiinden tr mizaha bylesine itibar etmiti.
yleyse sonlulua verilen bu nem neyi gzden karr? Ruhani
akmla bavurmakszn lmszl materyalist bir tarzda nasl
ortaya koyabiliriz? Bu sorunun yant mstehcen lmszlnde
srar eden hortlak (hadm edilmemi) bir artakalan olan objet
petit a da sakldr. Wagnerci kahramanlarn umutsuzca lmek is
temeleri hi de garip deildir: Bir organ olarak libidoyu, en radi
kal drt olan lm drtsn temsil eden bu mstehcen lmsz
ilaveden kurtulmak istiyorlardr. Dier bir deyile, tam anlamyla
Freudyen paradoks, sonluluumuzun kstlamalarn infilak ettirenin
bizatihi lm drts olduudur. Bu yzden Badiou sonluluk felse

153
ACI EKEN TANRI

fesini hor grerek ciddiye almay reddederek pozitif sonsuzluktan


bahsettiinde ve Platoncu bir tarzda bir 01aya sadakatin ortaya
kard sonsuz treyimsel retkenlii vdnde Freudyen bir ba
k asndan hesaba katmad ey, pozitif sonsuzlukun gerek
materyal(ist) destei olan lm drtsnn mstehcen srardr.
Sonluluk felsefesinin genelgeer bakma gre Yunan trajedi
si muhakkak boluu, baarszl, yenilgiyi, kapanm-olmaya-
n (non-closure) insan varoluunun nihai ufku olarak kabullenme
belirtisi gsterirken Hristiyan komedisi akn bir Tanmn mutlu
bir sonu, boluun alkonarak almasn, baarszln tersine
evrilerek son zafer haline geliini gvence altna ald kesinliine
bel balar. Hristiyan akmln br yz olarak ilahi fkenin a
rl, genelgeer grn gzden kardn fark etmemizi salar:
Hristiyan aknn komedisi sadece insani onurun radikal bir kayb
karsnda, trajik deneyime zarar veren bir alalmaya kar gerek
leebilir: Bir durumu trajik olarak tecrbe etmek ancak kurban,
onurunu asgari bir dzeyde elinde tutarken mmkndr. Toplama
kampndaki bir Mselmana veya gstermelik bir Stalinist duru
madaki bir kurbana trajik demek sadece yanl deil, ayn zamanda
etik olarak mstehcendir de; onlarn amaz bu adlandrmann yet
meyecei kadar korkuntur.
Komik olan bir durumun deheti trajik olann hudutlarn at
zaman zuhur eden bir alan da temsil eder. Gerek Hristiyan ak
da tam bu noktada devreye girer: nsana trajik bir kahraman olarak
duyulan ak deil de bir erkek veya kadnn ilahi fkenin keyfi feve
ranna maruz kalmasndan sonra indirgendii zavall alaa duyulan
bir ak.
Dou maneviyatlmda ite bu nktedan boyut eksiktir; mev
cut amazmz en iyi ifadesini Alexander Oeyin iktisat Amoud
Boot, sosyolog Saskia Sassen ve Tibetli Budist retmen Dzongzar
Khyentse Rinpochenin aklamalarn harmanlad muazzam de
recede mulak belgeseli Sandcastles: Buddhism and Global Finan-
ce (Kumdan Kaleler: Budizm ve Kresel Finans)te bulur. Sassen
ve Boot kresel finansm devasa etki alann, gcn ve sosyo-eko-
nomik etkilerini ele alr: Bugnlerde tahmini olarak 83 trilyon dolar

154
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - Z IE K

deerindeki sermaye piyasalar, tamamyla bireysel kara dayal bir


sistem iinde var olur ve ou zaman dedikoduya dayanan sr psi
kolojisi ok ksa bir srede irketlerin (veya ekonomilerin) deerini
drebilir veya tamamen ortadan kaldrabilir. Khyentse Rinpoche
ise onlara insan algsnn doas, aldatmaca ve aydnlanma zeri
ne dnsel gevileriyle kar kar; kendisinin felsefik-etik beyan
olan Gereklikte var olmayan, bir alglamadan ibaret olan eyle
ban kopar, milyon dolarlk speklasyonlarn kudurmu raksna
szmona k tutar. Sassen, bir Benlik1in olmadn, yalnzca ke
sintisiz alg aklarnn olduunu savunan Budist dncesini tek
rarlayarak kresel kapital hakknda unu syler: Ortada 83 trilyon
dolar filan yok. Gerekte kesintisiz devinim dizileri var. Kaybolan
ve yeniden ortaya kan...
Kukusuz, buradaki sorun Budist ontoloji ile sanal kapitalizmin
evreninin yaps arasndaki bu benzerlii nasl okuyacamzdr.
Belgeselde hmanist bir okuma ar basar: Budist bak asyla
bakldnda kresel finans zenginliinin cokunluu aldatcdr,
nesnel gereklikten koparlmtr; insann ticaret odalarnda ve y
netim kurulu toplantlarnda yaplan anlamalardan doan ilesi o
umuza grnmez. Gelgelelim, ayet maddi zenginliin deerinin
ve gereklii deneyimlemenin kiiye gre deitii ncl ve arzu
nun hem gnlk hayatta hem de neoliberal iktisatta nemli bir rol
oynad kabul edilirse, Budist bak asnn ulatnn tam tersi
bir sonuca varmak olanakl deil midir? Sanal kapitalizm duyul
mam dinamikleri bizi gerekliin aldatc doasyla kar karya
getirdii halde geleneksel yaam dnyamz sabit nesnelerden oluan
bir d gerekliin naif-gereki tzelci tasarmna dayanmaz m?
Gerekliin tzel-olmayan niteliine yanl bir dedikodudan tr
birka saat zarfnda eriyip giden devasa bir servetten daha iyi bir
rnek var mdr? Dolaysyla Budist ontolojinin temel ncl nes
nel gerekliin var olmadyken, gelecee dnk finansal spek
lasyonlarn nesnel gereklikten kopuk olduklarndan ikayet et
mek niye? Nitekim Budizmin gnmz sanal kapitalizmine bak
asndan karlabilecek tek eletirel ders, glge oyunlaryla, t-
zel-olmayan sanal varlklarla uratmzdr; bu nedenle kendimi

155
ACI EKEN TANRI

zi kapitalist oyuna tamamen brakmamz, isel bir uzaklk koyarak


oynamamz gerekiyordur. Bylece sanal kapitalizm zgrlemeye
atlan bir adm gibi olur: Cefamzn ve esaretimizin sebebi, nesnel
gerekliin kendisi filan deil (yle bir ey yoktur), Arzumuzdur,
maddi eyler iin doymak bilmez itahmzdr, onlarla kurduumuz
an ballktr; nitekim yanl bir tzel gereklii bir kenara attktan
sonra yaplabilecek tek ey, insann arzusundan feragat etmesi, isel
huzur ve uzaklk tutumu benimsemesidir... Budizmin gnmz sa
nal kapitalizmine harika bir ideolojik ilave olarak ilev grmesi pek
de artc deil: sel bir uzaklkla, adeta ileri ansa brakarak ona
itirak etmemizi salar.
Lacanclar arasnda yllardr tekinin bilgisinin nemini r
nekleyen bilindik bir aka yaplr: Kendisini tahl tohumu sanan bir
adam akl hastanesine gtrlr ve doktorlar adam bir tohum deil
de bir insan olduuna ikna etmek iin ellerinden geleni yaparlar.
Ne var ki, tamamen iyileip hastaneden kmasna izin verildikten
hemen sonra korkudan titreyerek geri gelir: Evinin nnde bir tavuk
vardr ve tavuun kendisini yemesinden korkuyordur. Sevgili dos
tum, der doktor, ok iyi biliyorsun ki sen bir tahl tohumu deil
sin, bir insansn. Tabii ki biliyorum, diye cevap verir hasta, ama
bunu tavuk biliyor mu? te psikanalitik tedavinin vermesi gereken
gerek snav tam burada yatar: Hastay semptomlannn bilind
doruluuna dair ikna etmek yetmez, Bilindmn kendisine de bu
doruluk kabul ettirilmelidir. u proto-Lacanc Hannibal Lecter ite
bu noktada yanlr: znenin travmatik merkezi, kuzulann sessizlii
deil, tavuklann bilmezliidir... Ayns Marksist meta fetii kavra
m iin de geerli deil midir? Kapital' in birinci ksmnn Metann
Feti Karakteri ve Bunun Sim adl drdnc blmnn balang
c yledir: Bir meta, ilk bakta, kolayca anlalan sradan bir ey
gibi grnr. Metann analizi, onun metafizik safsatalarla ve teolo
jik sslerle dolu ok karmak bir ey olduunu gsterir.23

23 Kari Marx, Capital, cilt I (Harmondsvvorth: Penguin Books, 1990), s. 163.


[Trkesi: Kapital, ev. Mehmet Selik ve Nail Satlgan, stanbul: Yordam, 2011,
s. 81.]

156
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZZEK

Bu satrlar bizi artmaldr, zira genelgeer teolojik bir mitin


gizemini, dnyevi temeline indirgeyerek, ortadan kaldrma prosed
r tersine dndrlmtr: Marx, Aydnlanmac eletirinin alldk
uslyle eletirel analizin gizemli bir teolojik varlk gibi grnen
eyin aslnda sradan gerek hayata ait srelerden doduunu
gstermesi gerektiini iddia etmez; bilakis, eletirel analizin grevi
nin ilk bakta sadece sradan bir nesne olarak grnendeki meta
fizik anlalmazlklar ve teolojik incelikleri gn na karmak
olduunu savunur. Baka bir deyile, eletirel bir Marksist, meta
fetiine batm burjuva bir zneyle karlatnda ona Meta sana
zel gler bahedilmi sihirli bir nesne gibi grnebilir ama o sa
dece insanlar arasndaki ilikilerin eylemi bir ifadesidir, diyerek
yaklamaz. Daha ziyade yle der: Metann sana toplumsal iliki
lerin basit bir cisimlemesi olarak grndn dnebilirsin ama
eyler sana gerekten byle grnmez. Senin toplumsal gerekli
inde, toplumsal mbadeleye katlmn sayesinde, bir metann sana
hakikaten de zel gler bahedilmi sihirli bir nesne olarak grn
d eklindeki esrarengiz olguya tanklk edersin. Dier bir de
yile, Marksizm hakknda meta fetiizminin de retildii bir kursa
giden bujuva bir zne tahayyl edebiliriz; ne var ki, bu zne kurs
biter bitmez retmenine geri dnp hl meta fetiizminin kurban
olduundan ikayet eder. retmeni ona Ama imdi ilerin nasl
yrdn, metalann yalnzca toplumsal ilikilerin bir ifadesi ol
duunu, sihirli filan olmadklarn biliyorsun! der ve o da cevap
verir: Tabii ki tm bunlar biliyorum ben, ama stesinden gelmeye
altm metalar bunu bilmiyorlar anlalan! Marxm nl bir-
birleriyle konumaya balayan metalar anlatsnda ortaya koyduu
durum tam olarak budur:

Metalar konuabilselerdi, derlerdi ki, insanlar bizim kullanm de


erimiz ilgilendiriyor olabilir. eyler olarak biz bunu iermeyiz.
Ama eyler olarak bizim ierdiimiz, deerimizdir. Meta cisim
leri olarak kendi ilikilerimiz bunu kantlar. Birbirimizle yalnzca
mbadele deerleri olarak iliki kurarz.24

24 A.g.y., s. 176-7.
ACI EKEN TANRI

Dolaysyla tekrarlamak gerekirse, asl mesele zneyi deil, tavuk-


metalan ikna etmektir: Metalar hakknda konuma tarzmz deil,
metalann kendi ilerinde konutuu tarz deitirmektir... Alenka
Zupancic bu ii sonuna kadar gtrerek Tannmn kendisine dair
mkemmel bir rnek hayal eder:

Diyelim ki devrimci terrn aydnlanmac toplumunda bir adam


Tannya inandndan tr hapse atlr. eitli yollardan, ama
her eyden te aydnlanm izah sayesinde ona Tannnn gerek
ten var olmad bilgisi kazandrlr. Adam serbest brakldktan
sonra koarak geri dner ve Tanrnn onu cezalandracandan
nasl korktuunu anlatr. Tabii ki Tannnm var olmadm biliyor
dur, fakat bunu Tann da biliyor mudur acaba?25

phesiz ki sa armhta lrken Baba, baba, neden beni terk ettin?


dediinde (sadece) Hristiyanlkta olan ey de tam olarak buyur: Tam
o anda Tannnn kendisi ksa bir sreliine kendisine inanmay bra
kr. Ya da G. K. Chestertonm aka ortaya koyduu gibi:

Dnyann alkalanp gnein gklerden silinip gitmesi arm


ha gerilmeyle deil, armhtan duyulan fignla vuku bulmutur:
Tanrmn bizatihi kendisini terk ettiini itiraf eden fign. Ve imdi
brakalm devrimciler amentlerden ament, dikkatlice tarttklar
kanlmaz dn ve deitirilmez gcn tannlanndan tann be
ensinler. Bizzat kendisi bakaldran baka bir tann daha bulama
yacaklar. Hayr, mesele insan konumasn aacak kadar zor hale
geliyor; brakalm ateistler kendilerine bir tann sesinler. Onlarn
yapayalnzlklann dillendiren tek bir ilah, Tannnm bir anlna
ateist olduu tek bir din bulacaklar.26

Devrimiz tam da bu anlamyla muhtemelen nceki btn devirler


den ok daha az ateisttir: Hepimiz su katlmadk kukuculuk ve sinik
uzakln, herhangi bir aldatmaca olmadan dierlerinden yararlan
mann, btn etik kstlamalann ihllinin, marjinal cinsel pratikle
rin, vs. keyfini karmaya olduka haznzdr. Tabii bu keyif, byk

25 Zupancic, T he Concrete Universal, s. 173.


26 G. K. Chesterton, Orthodoxy (San Francisco: Ignatius Press, 1995), s. 145.

158
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - ZIZEK

tekinin tm bunlardan haberdar olmadnn sessiz farkndalyla


korunur:

zne, tekinin nazarnda (Hegelin deyiiyle sylersek, znenin


benlik bilincinin vcut bulduu, kendisinin bilin olduunu bilme
yen bir ey olarak hayata geirildii d dnya olarak Simgeselde)
ayn kalacan bilse pek ok eyi yapmaya ve radikal biimde de
imeye hazrdr. Bu durumda tm znel dnm ve deimeler
dikkate alnmakszn eylerin her zamanki hallerini tesis eden ey,
tekine (tekinin bilmediine inanmann modem biimine) olan
inantr. znenin evreni yalnzca tekinin bildiini (onun var ol
madn) rendii anda gerekten deiecektir.27

Einsteinn Tann zar atmazna doru cevab (Tannya akl


retme!) veren Niels Bohr, inancn fetiist bir inknmn ideolojide
nasl ilediine ilikin de mkemmel bir rnek vermitir: Kapsnn
stnde bir at nal grerek aran misafiri, onun iyi ans getiren ba
tl inanlara inanmadn syleyince Bohr cevab yaptnr: Tabii
ki inanmyorum, ama inanmasan bile ie yaradn sylediler! Bu
paradoks, bir inancn nasl da dnmsel bir tutum olduunu ber
raklatm: Mesele hibir zaman inanmaktan ibaret deildir; inancn
kendisine de inanlmaldr. Kierkegaardm gerekten (saya) inan
madmz, inanmaya inandmz iddia ettiinde hakl olmasnn
sebebi budur. Bohr bizi sadece bu dnmselliin mantksal nega
tifiyle yz yze getirir (aynca kii kendi inanlanna da inanamaz...).
Anonim Alkolikler tam bu noktada Pascalla bulumu olur:
Yapana kadar yapyormu gibi grn. Ne var ki, alkanlktan
doan bu nedensellik grndnden daha karmaktr: nanlann
nasl zuhur ettiini aydnlatmaz, bizzat kendisi bir aklama gerek
tirir. lk olarak Pascalm Diz k, inanmaya balarsn sznn
bir tr kendine gnderme yapan nedensellik iermek zorunda ol
duu netletirilmelidir: Diz k ve inandndan tr diz kt
ne inanacaksn! kinci olarak, inan, ideolojinin normal sinik
ilevinde yerinden sklerek bakasna, inand farzedilen bir
zneye aktanlr ki doru mantk u hale gelir: Diz k ve bylece

27 Zupancic, The Concrete Universal, s. 174.

159
ACI EKEN TANRI

baka birini inandracaksn! Bu mantk olduu gibi ele alnmaldr


ve hatta Pascaln szn tersyz etme tehlikesi gz nnde bulun
durulmaldr: ok fazla ya da dorudan m inanyorsun? nancn
ham dolayszlnda ok baskc m buluyorsun? yleyse diz k,
inanyormu gibi yap, inancndan kurtulursun', artk kendine inan
mak zorunda kalmazsn, inancn dua etme ediminde nesnelemi
olarak zaten var olacak. Dier bir deyile, ya inanc yeniden elde
etmek iin deil de tam aksine ondan kurtulmak iin, onun fazla-
yaknlna asgari bir uzaklk, nefes alacak bir alan kazanmak iin
diz klr ve dua edilirse? -Bir ritelin dsallatrc aracl ol
makszn- dolayszca inanmak, bir tekine aktarabilme ansn
ritel sayesinde elde ettii ar, ezici, travmatik bir yktr. ayet
Freudcu bir etik emir varsa o da kendi fikirlerine ilikin cesarete
sahip olunmas gerektiini, kendi zdelemelerimizi tamamen st
lenmeye cesaret etmek zorunda olduumuzu syler. Ayns evlilik
iin de geerlidir: Genelgeer evlilik ideolojisinin rtk varsaym
(ya da daha dorusu emri) evliliin iinde hi ak olmamak zorun
da olmasdr. Bu yzden evliliin Pascalc forml Eini sevmiyor
musun? yleyse onunla evlen, ortak hayat ritelini atlat ve ak ken
diliinden doacaktr! deil, tam aksine udur: Birine haddinden
fazla m aksn? yleyse evlen, an tutkulu badan saalmak iin
skc gnlk alkanlklan bu ban yerine koyarak ilikini ritel
haline getir (tutkunun ayartmasna kar koyamaz hale gelirsen, her
zaman iin evlilik d ilikiler imdadna yetiecektir...)
Bylece fundamentalizm denen, yerinden sklen inancn
hogrl tutumu tam tersine evirmi oluruz: Burada ideolojik
inancnn tekiye aktanld ideolojinin normal ileyii doru
dan inancn iddet dolu dnyle sekteye urar: Fundamentalist,
hakikaten ona inanr. Ya da sahiden inanrlar m? Ya komplo te
orilerinden akld gizemciliklere tm biimleriyle yeni-obskran-
tist, inancn kendisi, byk tekiye olan temel gven, simgesel d
zen baanszla uradnda zuhur ederse? Bugn olan da bu deil
midir?
Bylelikle fundamentalizmin formlne geliriz: Simgeselden
(inan) menedilmi olan, gerekte (dolaysz bir bilginin gereinde)

160
SADECE IZDIRAP EKEN BR TANRI BZ KURTARABLR - .EK

geri dner. Bir fimdamentalist inanmaz, dosdorudan bilir. Baka


bir ekilde sylersek: Hem liberal-kukucu sinizm hem de funda-
mentalizm ayn temel zellii paylarlar. Kelimenin gerek anla
myla inanma becerisinin kayb. kisi iin de dini ifadeler dolaysz
bilginin szde-ampirik ifadeleridir: Fundamentalistler bu ifadeleri
olduklar gibi kabul eder, kukucu siniklerse alaya alrlar.
Her sahici inanc hazrlayan, absrd karar edimi pozitif bilgi
nin nedenler zinciriyle anlalamayacak bir karar, onlar iin d
nlemezdir: Nazilerin korkun ahlakszl karsmda credo quia
absrdma* gerekten uyarak tm insanlarn iindeki temel iyilie
inancn ortaya koyan Anne Frankin samimi ikiyzll. Din
sel fundamentalistlerin en tutkulu dijital hackerlar arasnda olmalar
ve dinlerini en gncel bilimsel ilerlemelerle harmanlamaya olduka
yatkn olmalar hi de garip deildir: Onlar iin dini ifadeler ve bi
limsel ifadeler pozitif bilginin ayn kipine aittir. (Bu anlamda ev
rensel insan haklannm durumu saf bir inancnkine benzer: nsan
doasna dair bilgimize dayandramazlar, kararmzla koyutlanan
bir aksiyomdurlar.) Nitekim insan paradoksal sonuca varmak zo
runda kalyor: Geleneksel sekler hmanistler ile dini fundeman-
talistler arasndaki kartlkta inancn savunucular hmanistlerdir,
fundamentalistler ise bilginin tarafn tutarlar; ksacas, fundemanta-
lizmin asl tehlikesi, sekler bilimsel bilgiye kar deil, sahici inan
cn kendisine kar bir tehdit oluturmasnda yatar.

* Latince Absrd olduu iin inanyorum anlamnda, -.n.

161
6

Radikal Ortodokslukun
Nefes Kesen Menkbesi:
Ruhani Altrmalar
Gunjevic

Ortodoksluun nefes kesen menkbesidir bu. insanlar Ortodoksluk


tan ar, tekdze ve emniyetli bir ey olarak bahsetmek gibi abes bir
alkanlk edindiler. Ortodoksluk kadar tehlike dolu veya heyecan
verici bir ey yoktur.1

Gnmzde Hristiyan Ortodoksluundan ayn anda hem romantik,


hem nefes kesici ve hem de tehlike dolu bir ey olarak bahsettii
mizde G. K. Chestertona nadiren bavuruyoruz; fakat bu sfatlar
1990lann sonlarnda Cambridge nivertesinde balatlan akade
mik bir inisiyatif olan ve Radikal Ortodoksluk olarak bilmen ada
Anglo-Katolik hareketi tanmlamak iin hlen kullanlyor. Genel bir
anlamda duyarllktan, metafizik tasavvurdan, kltrel siyasetten ve
yorumbilgisel yaradllardan bahsedebiliriz. Radikal Ortodoksluk
katlmc ontoloji, aydnlatc epistemoloji, patrolojik* tefsir, kltrel
dnce, litjik estetik, siyasal ve postmodem teori gibi grnte

1 G. K. Chesterton, Orthodoxy (Chicago: Moody Publishers, 1995), s. 152.


* Patroloji, teolojinin Kilise babalarn inceleyen koludur, -.n.

162
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

heterojen aralardan mrekkeptir. John Milbank kendi adna daha


fazla cisimlemi, katlmc, estetik, daha erotik, daha toplumsalla
m ve hatta daha platonculam bir Hristiyanlk eklemlemeyi arzu
ettiini syler.2 Ayrca Milbank Radikal Ortodokslukun bir arabu
luculuk ve protesto hareketi olduunu da ifade edecektir. Bu arabu
luculuk entelektel, ekmenik, kltrel ya da siyasal olabilir ya da
itiraz saf iman veya saf akl zerindeki srarcla kar olabilir; Ra
dikal Ortodoksluk arabuluculuk yoluyla modem dnceye zg, g
rnte utaki konumlara kar kar. Kilisenin kendi iine kapank
otistik bir dili olarak i gren bir teolojiye olduu gibi seklarizmin
varsaymlarn sorgulamakszn kabul eden bir teolojiye de kar ge
lir. Radikal Ortodoksluk, modem teolojinin dier biimlerine nazaran
sekler sylemin zerk gerekliklerine ayak uydurmak daha zor olsa
da ada negatif teolojinin yapt gibi nihilizmi Hristiyanlatrmay
redderken hem daha arabulucu, katlmc, hem de daha glendirici
dir. Ortaya konulan teolojik erevesi yledir:

Radikal Ortodokslukun ana teolojik erevesi, Plato tarafn


dan gelitirilen ve Hristiyanlk tarafndan yeniden yorulan
katlmdr, zira herhangi bir alternatif dzenleme ister istemez
Tanndan bamsz bir blgeyi bir kenarda saklar. Bu (farkl kis
velerle de olsa) yalnzca nihilizme srkler. Gelgelelim katlm
sonsuz eyin kendi btnlklerine cevaz verirken yaratlm bl
genin bir kenarda saklanmasna izin vermez (...) fikir udur: Her
disiplin teolojik bir bak asndan erevelenmelidir; aksi takdir
de bu disiplinler Tanndan gayn, kelimenin anlamyla hibir eye
dayanan bir blge tanmlayacaklardr.3

Radikal Ortodoksluk teolojiyi ne sadece ncirin kendi kurulu


mantna gre yaplan tefsire dayal bir ekilde yorumlanmasyla
snrlandrr, ne de onu kilise retilerinin hizmetindeki kullanl bir
destek olarak grr. Onun gayesi, bu sralanm mevkilerin bir radi-
kallemesidir. Bylece arabuluculuk sayesinde apolojetik olmaktan
sa radikal biimde dntrc ve hayal gc kuvvetli olan nc

2 John Milbank, Catherine Pickstock, Graham Ward (haz.), Radical Orthodoxy: A


New Theology (Londra: Routledge, 1999), s. 3.
3 A.g.y., s. 3.

163
ACI EKEN TANRI

bir seenee ular. Bu ifadeyi deerek nemli bir olgu karabiliriz.


Radikal Ortodoksluka gre teoloji dier tm sylemleri nihilizmle
sonulanmayacak bir ekilde konumlandrabilecek tek metasylem-
dir. O, Tannnn lmnn sektiler ilnna ve kamusal alanda teoloji
ye talebin eksik olmasna ramen teolojik hakikati yeniden tanmla
mann peindedir.4 Graham Ward bunu yle toparlar:

Radikal Ortodoksluk zamann alametlerini belli bir ekilde okuma


y kapsar. oka kltrel sermaye yatrm yaptmz alanlara
(beden, cinsellik, ilikiler, arzu, resim, mzik, ehir, doal olan,
siyasal) bakar ve onlan Hristiyan imannn trl amentlerle zet
lenebilecek grameri asndan yorumlar. Bu bakmdan Radikal Or
todoksluk sadece teoloji yapmay deil, bizatihi kendisinin teolojik
olmasn da kendine grev edinmelidir: Farkl logoVlerin Logos'a
doru toplanmalaryla megul olmak, Yaratln kurtuluuna ka
tlmak.5

Ortodoks, Ortaan 1100den nceki ilk dnemlerinde karmak


bir sistemletirmeye tabi tutulmu teoloji ve pratiin evrensel pat-
ristik* bir matrise yerletirilmi, ekmenik kurullarla tanmlanm
mezhepsel formlne ballk anlamna gelir. Ortodoksluk, Refor-
masyon-sonras ve Barok dnemlerde daraltlm mezhepsel snrlar
aan ve dna kan teolojik model olarak da anlalabilir. Milbank,
Radikal Ortodoksluktan Reformasyon-sonras teolojinin eletirisi
balamnda alternatif bir Protestanlk ina etme giriimi olarak
bahseder.
Radikal, kkenlere geri dn anlamna gelir. Her eyden nce
bu, Augustinusun, Maximusun ve ksmen Aquinasm bilgi tasav
vuruna ilahi aydnlanma ve ilahi logos'a katlm olarak geri dnmek
anlamna gelir. Milbanke gre, teolojik epistemelojinin bu ekilde
kavranmas, ada modemist kltr, siyaset, sanat, bilim ve felsefe
anlaynn bir eletirisi iin gereken temel aralardan biridir. Radi

4 A.g.y., s. 1.
5 Graham Ward, Radical Orthodoxy and/as Cultural Politics, haz. Laurence Paul
Hemming, Radical Orthodoxy? A Catholic Enquiry iinde (Burlington VT: Ash-
gate, 2000), s. 103.
* Hristiyanln ilk dnemlerindeki kilise babalarna veya onlarn yazlarna ilikin.
-.n.

164
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

kal; Katolik Hristiyan geleneini, zellikle o gelenein bir tarafnda


Johannes Scotus Eriugena ve Cusal Nicolas gibi yazarlarn, br ta
rafndaysa Hristiyanla dair kendi zel grleriyle Aydnlanmac
yozlamay ve sekler Gnostisizmi sorgulayan Giambatista Vico,
Samuel Taylor Coleridge, John Ruskin ya da Charles Peguy gibi
yazarlarn iinde bulunduu unutulmu ksmn sahiplenmektir.
John Milbank, ortodoksluun sadece Hristiyanln kazandra
bilecei bir radikallik olmakszn ie yaramaz olduu fikrindedir.
Hristiyanlk ve onun uygulanmas, radikalliin tarihsel olarak trajik
olan dier hibir biimiyle karlatrlamaz, nk Hristiyan aga-
pe kendisini her yasann stnde konumlandm. Hristiyanln in
sann arasallatrlm veya ortak ve teknokratik karlara tabi olan
tek bana veya topluluk iindeki bir birey olup olmadm anlama
dan nce bir srete-yorulan-insan oluturduu anlamna gelir bu.
Ortodoksluk insanlararas bir cemaat yaratarak insann hem pas
toral, ekonomik ve siyasal olan birbirine balayan hem de hakikat
yeri olan cemaatin mistik ve metafizik gvdesine yerlemesini sa
lar. Aksi takdirde, yani metafizik Hristiyan bir katlmn yardm ol
masayd, bedensel olan iin yanl bir ekilde kayglanacak teknok
ratik denetimin faydac biimleri her eyi kleletirerek zgrlk
ve gvenlik aldatmacas yaratan yeni-pagan bireyciliinde boulup
giderdi. Milbank, Ortodokslukta radikal olmann kendi btnln
tam olarak kavramann ne anlama geldiine ciddi bir ekilde pr
dikkat kesilmek anlamna geldiini zikreder. Bu ciddiyet neredeyse
Ortodoksluun kendisinin birbiriyle elien ama iliki iindeki iki
yoldan radikallemesini gerektirir.
Bu yollardan ilki, teolojik sylemin tamamlanmaml zeri
ne dnmekten meydana gelir. ngiliz teolog, sann tecessd
ve Kutsal Kitapn kiliseye dayal (ecclesia) bir okumasn r
nek gstererek Hristiyan dsturun tamamlanmadn iddia eder.
Milbank sann tecessd ve kenosisten sonra btnyle Baba ve
Kutsal Ruhla tzel ilikilerden olutuunu6 savunur. Bu ilikiler,

6 John Milbank ve Simon Oliver (haz.), The Radical Orthodoxy Reader (Londra:
Routledge, 2009), 394.
* Latince Yalnzca metne dayal anlamnda., -.n.

165
ACI EKEN TANRI

der, hlen yeterince kefedilmemitir; psikolojik kategorilerle yo


rumlanmamas gereken bu ilikilerin bir ontolojisi zerine dn
mek ite bu yzden ayrca nemlidir. Milbank buna ek olarak Henri
de Lubacm deyiiyle litrjik ve tefekkre dayanarak okuduumuz
Kutsal Kitapm ierdii sonsuz anlam okluunu hibir zaman b
tnyle anlayamayacamz dnr. Kutsal Kitapm Origen tara
fndan yaratlm geleneksel bir okumasdr bu: Ortaaa zg bir
matriste yaplan edebi, tarihsel, alegorik ve analojik bir okuma. Bu
okuma, kabul edilebilir imann snrlarn muhafaza etmeye aba
layan, kilise pratiinin en makul yntemi kavramsallatran soyut,
ultra-modem ve Sola Scriptura* Protestan okumasndan farkldr.
Incilin bu ultra-Protestan okumasnn Kurann okumas gibi tama
myla tehlike dolu olduunu syler Milbank.
Ortodoksluun radikallemesinin ikinci yolu, Milbankin abart
l bir ekilde ortodoks olarak tanmlad yazarlarn, zellikle Johan-
nes Scotus Eriugenann, Johannes Eckhartn,7 Cusal Nicolasn,
bir dereceye kadar Bedenin ve tabii ki Robert Grosseteste, Anselm,
Ralph Cudworth, Soren Kierkegaard ve G.K. Chesterton gibi ya
zarlarn yeniden kefedilmesi ve okunmasdr. Milbank, bu yazar
larda ortak olan eyin, zel olarak younlatrlm bir mantkla
tm Hristiyan dsturunu enine boyuna dnr ve ortodoksluun
paradokslarn aratrarak derine inerken aratrmaya niyetlendik
leri eyden sapyor gibi grnmeleri olduunu ileri srer. Radikal
Ortodokslukun peinde olduu strateji de ite budur. Abartl bir
ekilde ortodoks olarak mtemadiyen eyleri zorlarlar ve onlar
gz ard edememizin sebebi budur. ok zel bir ekilde evrensel bir
kozmik kurtulu tasavvurunu benimserler. Bu tasavvur, Tannmn
grkemiyle uyumludur ya da Milbank yle olduunu iddia eder ve
maks hakikat rejimlerinden ve sapkn denetim biimlerine ynelen
disiplin pratiklerinden kurtarmasnn sebebinin bu olduunu ekler.
Bu ngiliz, ortodoksluun radikalletii ilk yolu tasvip edecek ve
destekleyecek insanlarn olduunun farkndayd. lk yola kar kp
kincisini sahipleneceklerin olacann da farkndayd. Gelgelelim

7 Slavoj Zizek ve John Milbank, The Monstrosity o f Christ: Paradox or Dialeclic?


(Cambridge MA: MIT Press, 2009), s. 189.

166
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

ona gre Radikal Ortodoksluk ite bu yzden vard ve byle ikili


bir radikalliin sadece teolojinin gelecei iin deil, Hristiyanln
gelecei iin de sahici ve can alc olduuna inanm nadir ve ro
mantik dimalara nfuz ediyordu. Ortodoksluu savunmayan bir
Hristiyan radikallik radikal olamaz, ama srekli olarak kendini ra-
dikalletirmeye abalamayan ortodoksluk da ortodoks olamaz.8Bu
ifadelerden u sonulan karabiliriz:
Radikal Ortodoksluk, kilise bnyesindeki, Milbankin deyiiyle,
iki tamamlanmam otorite biimi olan tridentin-sonras* pozitivist
otoritercilii ve iindeki kiliselerin blnm halde olduu Incile
dayal bir Protestan fundemantalizmini amay amalayan, kkeni
itibariyle ekmenik ve ilksel bir sylemdir. Milbanke gre Ra
dikal Ortodoksluk ne ekmenizmin kksz bir teolojisidir, ne de
kiliseler arasnda bir diyalogdur. Radikal Ortodoksluku bir dizi
somut, teolojik-siyasal neriler ortaya koyan, zel ekmenik bir
tehisi olan ekmenik bir teoloji olarak kavrayabiliriz. Radikal Or
todoksluk byle kavrandnda ne yeni-ortodoksluk gibi yalnzca
dar bir ereveden Protestan olan, ne de yeni Fransz teolojisi gibi
dar bir ereveden Katolik olan modem zamanlann ilk ekmenik
teolojisidir. Radikal Ortodoksluk, balagncndan beri akademik
bir hareket olarak alglansa da yedi konseyde tanmland ekliyle
gerekten katolik bir ynelime kendini kapatmayan Anglo-Kato-
lik kilise (ecclesia) pratii zerine kurulmutur. Hareketin dou
tan gelen bu akl, esasen Ortodoks teoloji ve geleneinin modem
Rus dini felsefesiyle ilgili olan ksmlarn kendi sylemine dahil
etme niyetinden kaynaklanr. Radikal Ortodoks yazarlarca, bilhassa
Milbank tarafndan alt izilen nemli bir olgu, kendilerini modem
kart muhafazakrlar olarak deil, Henri de Lubac nclnde
benimsenen yekpare gereklik tasavvurunu derinletirmeyi ve ge
niletmeyi srdrenler olarak grmeleridir.9 Milbanke gre Yeni
Fransz teolojisi yirminci yzyln en nemli teolojisidir ve de Lu-

8 Milbank ve Oliver (haz.), The Radcal Orthodoxy Reader, s. 395.


* Trente konseyi ile 1545-1563 yllan arasnda Katolikliin yeniden canlandrlmasn
hedefleyen Katolik Reformasyonu dnemi, -.n.
9 John Milbank, The Programme o f Radical Orthodoxy, haz. Hemming, Radical
Orthodoxy? iinde, s. 36.

167
ACI EKEN TANRI

bac onun en sahici temsilcisidir; vard sonular, almalar ve i-


grleri geniletilmeli ve daha da ileri gtrlmelidir. Radikal Orto-
dosluk, byle bir ilerleyii ilk olarak doast hakkndaki retileri
canlandrlmas, Kutsal Kitapn alegorik okumas ve sann l
bedeni iin hedefler. Milbank bunu yle tanmlar:

Teolojinin 1300lerin balarndaki durumundan modem haline d


nm, bundan byle ana balk altnda incelenecektir: Doa
st olan, corpus mysticum* ve alegori. Bu baln da iinden
geen fakat aka kendi bana deerlendirilmeyecek olan bir dr
dncs vardr: Katlm. lk kategori genel olarak Lubacm al
malarndan, onlarn zellikle Certeau, Jean-Yves Lacoste ve Olivier
Boulnois tarafndan yeniden yorumlanm halinden tretilmitir.
Drdnc kategori ksmen Erich Przywara, Sergej Bulgakov, Hans
Urs von Balthasar, Rowan Williams ve yine Olivier Boulnoisdan
alnmtr.
lk balkta sz konusu olan mesele, iman ile akl arasndaki teolo
jidir: kincisindeki dini otorite idaresindeki teolojidir; ncsnde-
kiyse kutsal metin ve gelenek arasndaki teolojidir.10

Bu, eletirel incelemeyle geniletilen ve derinletirilen Radikal


Ortodokslukun teolojik mizacn berrak bir biimde ortaya koyar:
Bu yeni yaklam ada postmodem dnceye, zellikle onun
Fransz eitlemelerine ciddi bir ekilde itibar etmesiyle mimlense de
ayn zamanda bu dnceyi teolojik bir bak asmdan eletirmeye
hazr olmasyla dikkat ekicidir.11Belirtilmelidir ki, Fransz postmo-
demizminin teolojik bir eletirisi ngilterede Radikal Ortodokslukun
ortaya kndan ok nceleri balamt. Graham Ward 90lann ba
nda bu eletirinin peindeydi ve aratrmalarn daha da ileriye gtr
d. Milbank, Ward ve Pickstock tarafndan yaymlanan metinler, tm
projenin balangc olan Radical Orthodoxy: A New Theology (Radi
kal Ortodoksluk: Yeni Bir Teoloji) adl derlemenin yaymlanmas iin

* Lat. Mistik beden, -.n.


10 John Milbank, Being Reconeiled: Ontology and Pardon (Londra: Routledge,
2003), s. 113.
11 Catherine Pickstock, Reply to David Ford and Guy Collins, Scottish Journal o f
Theology 54: 3 (2009): s. 406.

168
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

gayet nemliydi.12 Sklkla adlandnld gibi ROYT Routledge Ya


ynevi iindeki dokuz yazan bir araya getiren ve henz yaymlanm
nc ciltti. Routledge Radical Orthodoxy: A New Theology'nin ya
ymlanmasnda ok nemli bir rol oynad. Chronicle ofHigher Educa-
tion (Yksekretim Yaynlarmda Radikal Ortodokslukun Lutherin
doksan-be tezinden beri teolojide yaanan en byk gelime olabi
leceini belirtmiti.13 Routledge, bu cildin yaymlanmasndan hemen
sonra Milbank, Pickstock ve Wardun editr olduu Radikal Orto
doksluk dizisini balatt. Bu serinin yazarlarndan bir tanesi sonralar
Radikal Ortodokslukun teolojik bir hareket deil, Routledge Yay
nevi tarafndan yaymlanan bir kitap serisi olduu esprisini yapmt.
ROYT balarda Maddi Olan Askya Almak olarak adlandrla
cakt. Editrler gsterili Yeni Bir Teoloji isminden kanmak istedi
ve Radikal Ortodoksluk baln gayet ilgin bulan yaynclarla anla
arak cilde bugn sahip olduu ismi verdiler. Bu isim sonralar ilkin
Cambridge Hareketi'ne (ismi Kardinal Newmann Oxford hareketine
bariz bir ekilde selam yollar) verildi. ROYT ta yaymlanan yazlar,
getiimiz yzyl Oxfordundaki Anglikan yazarlarn almalarnn
Charles Gore tarafndan yayma hazrlanmasyla oluan Lux Mundi'yi
andrr. Hakl olarak denilebilir ki, Radikal Ortodoksluk Oxford hare
ketinin post-modem bir devamdr. Bu sreklilik, Milbankin Ox-
ford mirasn sahiplenen son ifadelerinden de anlalr. Milbank, kili
se birliinin papa etrafnda gereklemesi gerektii konusunda gayet
emin olduunu iddia edecek kadar ileri gider, zira Oxford hareketinin
hedeflerinden biridir bu.14Grne baklrsa Pickstock, editrler tara

12 Graham Ward, The Postmodem God: A Theological Reader (Oxford: Blackvvell,


1997) adl kitab yayma hazrlamtr. Radical Orthodoxy: A New Theologynin
editrleri bu cilt zerine alrken tantlar. Srf Radical Orthodoxyyi deil,
onlann btn kariyerlerini hoca olarak ekillendiren programatik metinler de bu
rada yaymland. Philip Blond ertesi sene Wardun temelini att cildin zerine kta
felsefesine dair birka ek incelemeyle birlikte Post-secular Philosophy: Between
Philosophy and Theology (Londra: Routledge, 1998) adl kitab yayma hazrlad.
13 Jeff Sharlet, Theologians Seek to Reclaim the World with God and Postmodem-
ism, Chronicle o f Higher Education, 23 Haziran 2000.
14 Graham Ward ve John Milbank, Retum of Metaphysics, haz. Michael Hoelzl ve
Graham Ward, The New Visibility o f Religion: Studies in Religior and Political
Culture iinde (Londra: Continuum, 2008), s. 160.

169
ACI EKEN TANRI

fndan ilk bata kendilerini bir miktar alaya alarak kullandklar Radikal
Ortodoksluk ismini bulan kiiydi. ROYTta yaymlanan yazlarn kali
tesi deikenlik gsterse de yazlarn hepsi sistematik, birbirine bal
bir yaklam ortaya koyar. Editrler on iki yazy tamamlanmam bir
btn haline kendiliinden getirirler. Editrlerin tantm yazsnda sy
ledikleri gibi ROYTun amac, kkrtmaya, incelemeye ve imkn da
hilindeki nerileri denemeye dayal bir tr ciddi teolojik deneydi. Cilt;
zgn sentezine ramen yeterince tartlmam derin ngrler, gl
seziler, arlk, abartl bir dille doludur; ayn zamanda ham madde
olararak arpc grnen ve en skandal yaratacak, ama asl imdi kendi
lerine gelecek kar kmalar, yorumlamalar ve ilave sistemletirme
leri bekleyen tezleri de bu cildin karakterini yanstr. Daha ilk sayfalar
daki Teekkr blmnde ROYT a. katkda bulunanlar etkilemi pek
ok dnrn izlerine rastlarz sk sk. Bu dnrlerin varlklar kitap
boyunca da hissedilmeye devam eder. Klasik yazarlara deinilmesi,
henz olgunlamaya balayan projenin ana stratejisini aka gzler
nne serer. Radikal Ortodoksluk; Platon, Augustinus, Anselm ve
Aquinas gibi klasik yazarlardan yararlanarak Anglo-Katolik mezhep
stratejisi iindeki teoloji ve felsefe yazarlarna daha farkl bir yaklam
nerir. Radikal Ortodoksluk, gerek Duns Scotus ya da Johann Georg
Hamann, gerekse de Soren Kierkegaard ya da Henri de Lubac zerine
konuurken tmyle yepyeni kltrel bir matristeki dlanm yazar
larn yeni bir okumasn takdim eder. ROYT tak Radikal Ortodoksluk,
byk lde Cambridgeli yazarlara sahip olsa da Oxford hareketinin
yirmi birinci yzyln banda yeniden tanmlanm hali olarak kavra
nabilir. Editrlerin Ralph Cudworth ve Christopher Smarta teekkr
etmesinden ve atfta bulunmasndan bellidir bu. Cudworth, Radikal
Ortodokslarn kendisine bavurarak Platonun katlm ontolojisinin
nemi konusunda srar eden Cambridge Platonculannn en bilineniydi.
Radikal Ortodokslukun zel neme sahip bir metafiziksel air olarak
deerlendirdii Christopher Smart, en nl iirini kedisi Jeoffry ve t
marhanedeki oda arkadalarna ithaf etmi, Anglikanizm iindeki trajik
ve uuk bir kiiydi. En ok alntlanan iiri Jubilate Agno nun bir dizesi
yle balar: X, ss olduu iin Tanndr.15

15 Christopher Smart, The Religious Poetry (Manchester: Carcanet Press, 1980), s. 48.

170
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

ROYT zerinde dolayl nfuza sahip Cambridgeli ada yazar


lar, en az kitabn yazarlar kadar nemlidir. Bu kiiler, Cambrid
geli yazarlar, profesrler ya da John Milbankin, Graham Wardun
ve Catherine Pickstockun dostlardr. Bu nfuz sahibi grubun ba
nda Rowan Williams, Nicholas Lash, David Ford, Janet Soskic,
Tim Jenkins, Donald MacKinnon, ve Lewis Ayers gibi isimler ge
lir. ROYT un ekillenmesine katkda bulunan son grup, Cambridge
dndakilerden oluur. En bilinenleri arasnda Stanley Hauerwas,
David Burrell, Michael Buckley, Walter Ong ve Gillian Rose vardr.
Milbank, Pickstock ve Ward kitab en ok alntlanan ve oka teo
lojiye renmeye yeni balayanlara nerilen metin olan bir nszle
aar. Kitabn nmze meseleler olarak ortaya koyduu bilgi, vahiy,
dil, nihilizm, arzu, dostluk, cinsellik, siyaset, estetik, alg ve mzik
gibi temalar, bizatihi projenin konu eitliliini ayrntl olarak ak
lar. ROYT yaymland ve ok gemeden, on yl sonra bile azalmaya
cak hararetli tartmalarn ve eletirilerin nesnesi haline geldi. Pick
stock, teolojinin geleceinin Radikal Ortodokslukun geleceinden
ok daha nemli olduunu kabul eder; Radikal Ortodokslukun bu
gn ne durumda olduu konusunda endie duymamza gerek yok.
ROYTrn hareket iinde hibir kanonik statye sahip olmadn,
bundan dolay ina edilmesi ve eletirilmesi gerektiini de ekleye
lim. Radikal Ortodoksluk, ROYT ta yaymlanm yazlarn eletiri
lerinin bir ksmn makul ve hakl bulur. Yazarlar tarafndan sonra
dan gzden geirilen, zerine ekleme yaplan ve ekidzen verilen
yazlar da bunu dorular.
Ben bu satrlar yazdm srada ROYT un ilk defa yaymlan-
nn ve daha nce belirttiim gibi hareketi balatnn zerin
den on yl gemi bulunuyor. Radikal Ortodokslukun ba koyduu
yol zerine durup dnmek iin yeterince uzun bir zaman. Onlar
imdilerde kendilerini aralarna rahata girilebilen yol arkadalar,
bir sempatizan ve dost a olarak tanmlyorlar.16Teoloji ile siyaset

16 Bkz. Hemming (haz.), Radical Orthodoxy? (2000); Adrian Pabs ve Christof


Schnider (haz.), Radical Orthodoxy and Eastem Orthodoxy (Burlington VT: Ash
gate, 2009); James K. A. Smith ve James H. Olthuis (haz.), Creation, Covenant,
and Participatior: Radical Orthodoxy and the Reformed Tradition (Grand Rapids:
Baker Academic, 2005).

171
ACI EKEN TANRI

arasndaki ilikiye dair birka yaz derlemesi yaymland. Bu ya


zlar Radikal Ortodoksluk yandalan ve sempatizanlan tarafndan
yayma hazrland.17Pek ok hatn saylr teolojik dergi, ya Radikal
Ortodoksluka ya da Milbank veya Pickstock gibi yazarlanndan t
mn ayrdklar saylarnda hareketin mesele edindii alt temay
ele ald.18 Radikal Ortodokslukun bu on yl akn sre ierisinde
Anglo-Sakson dnyasndaki birtakm yazarlarn polemie ak ce
vaplar verdikleri birka nemli kitap ve makale yaymlamas bekle
nirdi zaten.19Millbak, Ward ve Pickstock, nitelikli yazlar yazdka
dikkat ekmeye devam ediyorlar. 2009 Bahannda yaymlanan The
Radical Orthodoxy Reader (Radikal Ortodoksluk Sekisi), phe
siz ki Milbank, Ward, ve Pickstockun en nemli ve sk alntlanan
yazlannn ve aynca Cavanaughun bir yazsnn tekrar basld bir
mihenk tayd. Seki Milbankin hareketin ilk on yln deerlen
dirdii uzun bir yazsyla biter. Milbank yazsnda balarda kendili
inden gelien bu akademik inisiyatifin nasl olup da blnm H
ristiyanlk skandalna kar kresel bir Hristiyan dzenini destekle
yen kltrel ve siyasal bir hareket yavrusu haline geldiini saptar.
Radikal Ortodoks dnrlere gre Hristiyanln blnmesinin,
kklerini teoloji ve siyasetin modem bir kavraynda bulabilece
imiz derin ideolojik ve kltrel sonulan olmutur. Gnmzde
bu siyaset Anglo-Sakson dnya, kta Avrupas ve Rusyann gen

17 John Milbank, Graham Ward ve Edith Wyschogrod, Theological Perspectives on


God and Beauty (Londra: Continuum, 2003); Graham Ward, Blachvell Compan-
ion to Postmodern Theology (Oxford: Blackwell, 2004); John Milbank, Creston
Davis, Slavoj Zizek(haz.), Theology and the Political: The Nevi Debate (Durham:
Duke University Press, 2005); Graham Ward ve Michael Hoelzl (haz.), Religion
and Political Thought (Londra: Continuum, 2006); Hoelzl and Ward (haz.), The
New Visibility o f Religion (2009).
18 Bkz. New Blackfriars 73:861 (1992); Arachne 2:1 (1995); Modern Theology 15:4
(1999); Antonianum 78:1 (2003); The Journal ofReligious Ethics, 33:1 (2005);
Conrad Grebel Review 23:2 (2005).
19 Clayton Crockett, A Theology o f the Sublime (Londra: Routledge, 2001); Gavin
Hyman, The Predicament o f Postmodern Theology: Radical Orthodoxy or Nihilist
Textualism? (Louisville: John Knox Press, 2001); David Bentley Hart, The Beauty
o f the Infinite: The Aesthetics o f Christian Truth (Grand Rapids: Eerdmans, 2003);
Christopher J. Insole, The Politics o f Human Frailty: A Theological Defense o f
Political Liberalism (Ntre Dame: University o f Ntre Dame Press, 2005).

172
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVIC

de konumlanmtr. Her trl ekmenik pratii tevik etme arzusu


olsa da Radikal Ortodoksluk resmi ekmenik diyaloga, tavizler ve
samimiyetsizliklerle dolu nemsiz mezhepleraras belgelere kar
son derece pheci yaklar. Milbank gelecekte ihtiyacmz ola
nn giderek ortaklalan bir teolojide kendiliinden ortaya kacak
paydalklararas (intercommunior) inisiyatifleri tevik edecek ve
destekleyecek Radikal Ortodoksluk gibi mezheplaras kltrel
camialarn etkinliklerini artrmak olduunu belirtir. Byle ortak
laa inisiyatifler Birleik Krallkta halihazrda olduu gibi farkl
mezheplerin ayn kutsal meknlar paylamas gibi basit eylerde
dayanmay kamlayabilir. ayet Romayla yeniden birleme en
sonunda baarlabilirse, ki Milbank yle olacam mit eder, zaten
bilfiil gereklik haline geldiinden tr gerekleecektir.
Milbank, Anglikan cemaati iinde arabulucu olma asndan Ra
dikal Ortodokslukun geleceinin ok belirleyici olduunu, zira Ang
likan Kilisesinin gnmzde ok derin bir kriz iinde olduunu ve
blnmeden getiini ileri srer. Ecinsel krizi Anglikanlann tari
hindeki en ciddi krizdir. Dier pek ok eyin yan sra Radikal Orto
doksluk tarafndan da desteklenen Anglikan merkezciliin arabulucu
stratejisi benimsenmelidir. Bu strateji, ncile sadk bir ekilde hem
-ecinsel evliliine ve ecinsel papazla kar kendi kampanyalar
dndaki hibir kilise dzenini umursamayan- an muhafazakrlan
hem de -nihai teolojik deer olarak saydklan kendi farkllklan dn
daki her eye kaytsz olan- Anglikan liberallerinin tartmalann sor
gular. Bu yzden her iki tarafn da Radikal Ortodoksluk merkezcili
ini ayn anda elitist ve seksist olarak, modem kart muhafazakrlk
ve Avrupamerkezci dlayclk olarak eletirmesi pek artc deil
dir. Bu iki an ucun arasnda arabuluculuk edebilmek iin denmesi
gereken bedeldir. Ayn ekilde Milbank de artk ne teolojik olarak
muhafazakr olmamn, ne de siyasal olarak radikal olmann yettii
ni, Radikal Ortodokslukun tam da bu yzden ngiliz siyaseti ze
rinde ciddi bir nfuzu olduunu syler. Bu durum Milbankin Sla-
voj Zizekle yapt tartmada apak biimde grlebilir. Kapitalist
rasyonalite, Hristiyanlk ve slam gibi eit derecede nfuz sahibi
sylemin tahakkmndeki bir devirde alldk Sa ve Sol ayrm al

173
ACI EKEN TANRI

maldr. Andre de Muraltn izinden giden Milbank, ada ngiliz


siyasetinin hlen tamamen ontolojik ve soyktksel olarak siyasal
bir nominalizme dayandndan emindir. Bu eit nominalist toplum
sal ontoloji iinde hlen Sa ve Sol olmak zere doal bir blnme
vardr. Milbank bu blnmeyi tam da doal olmadndan ve yalnzca
Fransz Devrimine kadar gittiinden tr ilkel ve topyekn yetersiz
bulur; Milbankin deyiiyle byle (ultra) modem bir mdahale, bizi
tutarl bir politika sunmayan belli bir tr paganizme geri gtrr ve bu
yzden ethosun yepyeni bir biimini sunmak can alcdr. Ona gre
yalnzca Katolik merkez byle bir ethosu tekil etmeye yetecek
seviyede ar ulardadr. Milbank, genelgeer bir paradoksal iddiada
bulunarak, yalnzca iki utan da daha majinal bulunan Katolik bir
merkezin, gnmzn ahlksz, yeni-pagan, kfir ve ykc kapitalist
rasyonalitesinden kta klavuzluk edebileceini ifade eder. Radikal
Ortodokslukun geleceini yle grr:

Radikal Ortodoksluk siyasal, kltrel, dinsel, teolojik olarak Papa


Benedictin bahsettii, zinde ve doal ruhuyla dnya zerindeki
Hristiyan lemini yenileyen yeni yaratc aznlklarn sadece bir
tanesidir. Fakat imdiden zerine deni yapyor ve inanyorum ki
yapmaya da devam edecek.20

Milbankin dedii gibi Radikal Ortodoksluku Hristiyanl yenile


yen yaratc bir giriim olarak grmek istiyorsak, Hristiyanlk daha
zinde ve doal bir ekilde yorumlanmaldr. Onu belirli bir benlik
teknolojisi veya Pierre Hadotnun deyiiyle ruhani altrma olarak
yorumlayabiliriz ve aklayabiliriz. Baka bir deyile, Radikal Or
todoksluk salt akademik bir inisiyatif, bir duyarlk olarak grlme
yi brakn, metafiziksel bir eilim olarak bile tanmlanamaz; byk
lde gndelik deneyime ve pratie ilikin bir eydir. Hristiyan
lk leminin burada sz geen yenileniini, ruhani altrma iin
yorumlayc bir ereve olarak uygulayan Radikal Ortodokslukun
destekleyici kategorileri sayesinde grmek mmkndr. Bu noktada
Radikal Ortodoksluku anlarlrlk adna kategoriye bleceim:

20 Milbank ve Oliver (haz.), The Radical Orthodoxy Reader, s. 402.

174
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

yle grnyor ki, Radikal Ortodokslukun tasavvuru, dili, arzuyu


ve cemaati belli bir tarzda sorunsallatrarak btnyle kuatlabilir.
Radikal Ortodoksluku ruhani bir altrma olarak yorumlama
niyetinde olduumdan dolay Antik a felsefi syleminin daima
bnyevi olarak saaltc ve pedagojik modeller ieren, gnll olarak
seilen ve benimsenen bir hayat biimiyle ne derece rttn gs
teren Hadotnun21 varglarn kullanacam. Muhtelif felsefi okullarn
felsefi sylemlerinin ayrlmaz bir paras olan bu hayat biimi ister
Platoncular, Aristocular, Kinikler, Stoikler, isterse de Epikrcler
veya Yeniplatoncular tarafndan olsun, imtiyazl meknlar ve belirli
topoi* vastasyla incelenmiti. Hadotnun asl katks Hristiyanln
bir felsefe olarak, yani ruhani altrmann zel bir modeli olarak su
nulduunu ortaya koymasnda yatar. Hadot bize Origenin nciPdeki
bilgelik edebiyatn yorumlayarak topoi'ye indirdiini hatrlatr:
Etik, fizik ve metafizik. Origen, etii Sleyman'n zdeyileri, fizii
Vaiz, metafizii ya da onun deyiiyle -gnmzde teoloji olarak
dnebileceimiz- epopteia'y Ezgilerin Ezgisi zerinden yorum
lamt; Hristiyanl btn felsefelerin en eksiksiz ifadesi olarak
gryordu. Bu noktada benzer modeller nermi birok Kilise Baba
sndan, szgelimi Evagrius Ponticus ve hatta Gazzeli Dorotheustan
bahsedilebilir. Asl mesele, muhtelif felsefe okullarndaki bu
topoi'nin pek ok farkl yoldan yorumlanddr. Ben Hadotnun
nerdii olas yorumlardan birini seiyorum. Hadot, Helenci Roma
felsefesinin son dnemlerinde, Antik an en sonunda, felsefenin
tekrar (salt nceki felsefe metinlerinin teorik tefsiri olarak deil) bir
hayat biimi olarak yorumlandn zikreder. Bir sylem olarak fel
sefe, bilhassa ge Stoikler ve Epikrcler tarafndan mantk, fizik ve
etiin belirleyici olduu bir ereve olarak yorumlanmtr. Radikal
Ortodoksluktan benim anladm ve onu mantkla dili, arzuyla fizii
ve etikle cemaati balayan ruhani altrma olarak yorumlarken kast
ettiim ey de tam olarak budur.

21 Pierre Hadot, Plotinus or the Simplicity o f Vision (Chicago: University of Chicago


Press), 1993.
* Yunancada dz anlamyla yerler anlamna gelir; burada edebiyattaki geleneksel
temalar veya motifler anlamnda kullanlyor, -.n.

175
ACI EKEN TANRI

D L N M A N T I I

Radikal Ortodoksluka gre dil hem teolojinin imtiyazl bir


mekndr, hem de gerek doksolojik* dzen iin vastadr. Ward
dil daima ve kkl bir biimde teolojiktir22 der. Milbanke gre
yalnzca Hristiyanlk gerekliin dil tarafndan ekillendiini ve
dilin gereklii yeniden ekillendirecek gce sahip olduunu fik
rini nceden grmt. Benzer bir ekilde, dili ilikilere dayanan
karlkl olarak dinamik olan bir gereklik olarak grr; yani ilk
olarak ilikiler ve iletiim vardr, sonralar sabit kimlikler ina edilir.
Milbanke gre dil araclyla dile getirdiklerimiz yaratln ilahi
edimini yanstrken Long dilin kendisinin Tannmn sonsuz bollu
una katlm olduunu syler. Ward bu ifadeleri iirsel beyanyla
tamamlar: letiim paydalk verir ve cemaati yaratr23 Bu dil an
lay, btn Radikal Ortodoksluk taraftarlarnn benimsedii gibi
sann ayn anda hem Tannnn Sz hem de Tannnn dili, iareti,
imgesi ve metaforu olduuna ilikin Hristiyan grten doar.24Di
lin ilk grevi, ilikilere katlmamz salamaktr, ki bu da szgelimi
Pickstockun belirli bir dil fikrini ilahi yaamdaki rolmze klavuz
luk edecek litrji olarak yenileme arzusunda olduu anlamna gelir.
Dolaysyla hakikat, bir olay, zamann iinde devaml olarak litjik
cemaate yanstlan trl trl katlmc iliki haline gelecektir. Mil-
bank, btn beeri yaratcln Tannya katlrken Tannnn sonsuz
bir iirsel dile getirme olduu fikrindedir.

A R Z U N U N F Z

Radikal Ortodoksluk bu noktada Augustinusa ve onun arzu yoru


muna bavurur. Bu yorum, arzunun bizi insan yapan kurucu unsur
olduunu ve arzuyu teolojik olarak dzgn bir ekilde terbiye etme

* Doksoloji, Hristiyan ibadetinde Tannya sylenen ksa vg ilahileridir, -.n.


22 Graham Ward, Barth, Derrida and the Language ofTheology (Cambridge: Cam-
bridge University Press, 1995), s. 9
23 Ward, Radical Orthodoxy and/as Cultural Politics, s. 111.
24 Graham Ward, Jacques Derridanm felsefesinin Kari Barthn teolojisi asndan
nemi zerine bir kitap yazmtr. Wardun Derrida ile ilikisi, Pickstock veya
Milbankinkine gre elbette ki daha uzlamacdr, (bkz. Ward, Barth, Derrida and
the Language ofTheology, xvii).

176
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

nin zel bir neme sahip olduunu savunur. Pickstocka gre arzu
iimizdeki ilahi merhamettir. Ward arzunun karmak, ok odakl
ve herhangi bir bireyden, hatta topluluktan daha yetkin bir gcn ida
mesine bal olduunu ne srer.25Augustinusun izinden giden Ra
dikal Ortodoksluk, metinlerinde gnahn arzuyu kleletirdiini ve
lekelediini gstermek niyetindedir; nk arzu Tanrya deil, ken
dimize dnktr ve bu yzden de kalplerimiz Sende huzuru bulana
kadar huzursuzdur. Radikal Ortodoksluka gre ruhun bu huzursuz
luu erosu, ak ve bedeni ortadan kaldran, onlar her eyin satla
karld piyasa kanunlarna gre ekillendiren muhtelif sapkn cin
sellik biimlerine ynelik postmodem saplantda apak mevcuttur.
Arzu, bu vakada, bir eksik ve srekli olarak kendimize ynelttiimiz
yetersizlik olarak tanmlanr. Hibir zaman bu arzuyu btnyle tat
min edemeyiz. Bunun sonucu olarak da takliti bir biimde tekileri
nin arzuladklarn arzularz. Ontolojik olarak arzuyu kleletirerek
piyasa kanunlarn ileten kapitalist bir rasyonalitenin temel varsay
mdr bu.
Gilles Deleuze yorumlayan Daniel M. Bell Jr., kapitalizmin g
nah dolu bir arzu disiplini olduunu savunur. Kapitalizm bir gnah
biimidir, insan arzusunu piyasa iin retimin altn yasasna gre esir
alan ve arptan bir hayat tarzdr.26 Demek ki kapitalist retim h
km srmesini, galibiyetinin ontolojik olmasnn yan sra arzunun
etkili bir ekilde kurucu insan kudreti olarak disipline edilmesi zeri
ne kurmasna borludur. Kendimizi byle bir arzu teknolojisinden
kurtarmak iin ok zel bir arzu saaltmna ihtiyacmz vardr.
Pickstockun yerinde bir ekilde belirttii gibi, arzumuzu iyiletire
cek teolojik bir anti-pratii ihtiyacndayzdr. Radikal Ortodoksluk,
yalnzca Hristiyanln arzuyu yeniden ekillendirebileceinden ve
ona yeni bir yn verebileceinden emindir. Litjinin fiziiyle tecrbe
edilen Hristiyan hikyesinin gzellii, arzuyu Tannnm gzelliinin
sonsuz bereketine yeniden ynlendirerek yaral erosu iyiletirebilir
olmasndadr. Arzunun istikameti ve yaral erosun akl, doay
25 Graham Ward, Cultural Transformation and Religious Practice (Cambridge:
Cambridge University Press, 2005), s. 153.
26 Daniel M. Bell Jr., Liberation Theology After the End o f History: The Refusal to
Cease Suffering (Londra; Routledge, 2001), s. 2.

177
ACI EKEN TANRI

verili bir ey olarak deil de, bir armaan olarak yorumlayan litjik
bir saaltm tarafndan romantik bir tarzda piyasalarn kapitalist ras-
yonalitesinden ekip alnabilir. Pickstocka gre, Aquinas halihazrda
arzuyu litjiyle ayarlamaktan ve tam da litji iin hazrlk ediminin
insan arzusuna sk skya bal olduundan bahsettiini ifade eder.
Pickstock bunu yle toparlar:

Nitekim Komnyonun arzu olduunu grebiliriz. Arzu vastasy


la bilmemize ya da bilmek istememize ve bu durum tek bana
renme aporiasm zmesine ramen bunun tesinde bilinecek
eyin arzu olduunu kefederiz. Ama yokluk, eksik veya daimi
erteleme olarak arzu deil; daha ziyade gereklemenin daima ye
nilenen ve asla nne geilmeyen serbest ak olarak arzu.27

CEMAATN ET
Radikal Ortodoksluk bize ilk olarak (litji ve kutsal yemin gibi)
Kilisenin kilise (ecclesia) ibadetlerinin sunulduunu ve bizim
ancak o zaman sann tecessd ve Teslis gibi karmak retiler
zerine dnp tanmaya arldmz dnr. Kilise, Hristi
yanlarn mrlerini geirdikleri ve Hristiyan olarak yorulduklar
usuldr. Kilise, tecessdn insanlk tarihi boyunca etkileyici deva
m olduu gibi, sa da Szn metinlerinde, ayinde ve onun yolu
na ba koymu insanlarda mevcuttur. Tecessd ile balam olan
Komnyon, Kilisenin litrjik pratiklerinde devam eder. Bylelikle
doksoloji dngs hibir zaman sona ermez, hep yeniden balar.
Kilise bir batan br baa kadar zamana yaylmtr, yani Tannnn
ehrine yolculuk eden kiliseye bal (ecclesia) gebelerin bir ce
maatidir. Kilisenin zel bir etii olmaz, Kilisenin kendisi etiktir.
Kilise, daima ilave odalar eklenen Gotik katedraller gibi karma
k bir mekndr. Her biri kendi zel hnerine, nfuzuna ve kuralna
sahip birok demei, loncay, niversiteyi, aileyi, akmlar, birlik
leri ve manastr iinde bulunduran bu karmak mekn, trl trl
merkezlere ve iktidar kademelerine sahip eitli toplumsal ilikiler

27 Catherine Pickstock, Thomas Aquinas and the Quest for the Eucharist, Modem
Theology 15 (Nisan 1999): s. 178-9.

178
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

den oluur. Bu karmak mekn iindeki otorite, g ve nfuz alan


lar birbirlerinden ayr tutulmaldr ve hiyeraik olarak blnmeme-
lidir. Aksi halde Kilise devletin hizmetindeki ideolojik bir kaldra
olmay, modem devletin ve brokrasisinin totaliter bir parodisini
andran yan-feodal bir birlik olmay srdrr. Milbankin hep sa
vunduu gibi, Kilise ayn anda bir hakikat cemaatine ve bylece
onun siyasetine vcut kazandrr. Bu durumdaki Kilise, ne belli bir
siyasal seenek ngrr ne de kendine zg bir siyaseti vardr; bi
zatihi kendisi bir ynetimdir. Merkezinde Komnyonun yer ald
Kilise, Cavanaughun gsterdii gibi Komnyonun bir eit siyaset
biimi olmas sebebiyle ak ve kapsayc kalmaya devam eder.28
Wardun nerdii gibi Hristiyan hikyesinin ayrcalkl ve doru
szc olmas, dierleriyle iletiime kapal olmas anlamna gelmez.
Augustinusa bavuran Ward okurlarn dier dinleri ayplamay b
rakmaya ve bir ibadet ve uyank kalma stratejisi ina etmeye davet
eder. Bu tarz bir bekleme stratejisi, karlkl iliki iinde olan
dinler hakknda nemli sorular iin alan aacaktr, zira dier dinler
de arzunun kapitalist esareti ve kapitalizmin nihai amac olarak nihi
lizm hakknda sorular gndeme getirecek gce ve olanaa sahiptir.
Radikal Ortodokslukun benimsedii sylemde heyecan verici
ve romantik bulduum ey tam da bu dil, arzu ve cemaat kavray
dr. Dolaysyla o, ruhani altrma olarak anlalabilir. Daha nce
belirttiimiz gibi Antik ada felsefe denilen ey, seilen sylemin
vcuda getirildii hayat biiminden ayr tutulamazd. Hayat ile sy
lem arasndaki bu ba, Michel Foucaultnun benlik teknolojileri
iin nerdii modeli andrr. Bu ba, ayn ekilde Radikal Ortodoks
luk projesinde ve tasavvurunda da mevcuttur. Milbank, Pickstock
ve Ward tarafndan yaymlanan metinlerde, Augustinusu patrolojik
senteze geri dn metodolojik bir model olarak bulunabilir. Bu geri
adm, ancak imdilerde her birinin kendilerine zg yolla yapt
gibi iki adm ileri atlabilecekleri mddete anlamldr. Bu yazan
birbirine balayan ey, her biri farkl bir ekilde yorumlasalar da

28 William T. Cavanaugh, The City: Beyotd secular parodies John Milbank, Catherine
Pickstock, Graham Ward (haz.), Radical Orthodoxy: A New Theology iinde (Londra:
Routledge, 1999), s. 182-200.

179
ACI EKEN TANRI

Augustinusu sentezi ortak bir sylemin belirleyicilerden biri ola


rak grmeleridir. Onlarn Augustinus okumalarnda Hadotnun kast
ettii ekliyle ruhani altrma olarak kavrayabileceimiz mterek
kurucu unsurlar mevcuttur.
Burada tarihsel-felsefi kategorilerin ve topoi'nin teolojik bir yo
rumlamas zerine modem-ncesi srar anlamna gelebilecek bir ey
yoktur, zira Augustinus {tiraflar'da) ruhun, {Tanr nn ehri'nde)
cemaatin ve (Teslis zerine'As,) Tanrnn teolojik bir tarihini yaz
mtr; daha ziyade yeni bir ruh anlayna ve ruhun teolojik-kozmo-
lojik balam dahilindeki -hane halk ve- cemaatle olan ilikisinin
yeni bir kavrayna nclk eden Augustinusun tzel-olmayan,
ilikisel, Teslisi ontolojisinin yeni bir yorumlamasyla kar kar-
yayzdr. Buradaki maksat, Augustinusun Yunan mitlerine hapsol-
mu Platonun zemedii Klasik siyasal atklara nasl bir zm
sunduunu gstermektir. Dier bir deyile, Radikal Ortodoksluk
Tanrmn ehri'nin yeni bir okumasn Augustinusun daha az bi
linen bir metni olan De Musica'aa. yardm alarak sunmak niyetin
dedir. Ben Radikal Ortodoksluku tam da bu iki metnin senteziyle
ruhani altrma olarak kavryorum.
De Musica Augustinusun erken Yeniplatoncu yaptlardan biri
dir.29 De Musica'nin ilk be kitab ritm ve l, altmcsysa ahenk
zerinedir. Augustinus ilk be kitabn nemsiz olduunu dnyor
du. Altnca kitap kukusuz en nemlilerindendi zira hem kozmolojik
ve felsefi teoloji balamndaki mzik sorununa hem de ruhu, varl,
evreni ve melekleri kavramaya yarayan temel ontolojik kategoriler
olarak saylar arasndaki hiyerariye odaklanyordu. De Musica y
metnin kendisinde de grlebilir olan bir ruhani altrma olarak
okumadmz takdirde bu anlalmas zor ve iinden klmaz met

29 Augustinus 387 ila 391 yl arasndaki drt yln De Musicay yazmaya ayrmt.
Her eyiyle deerlendirirsek, onun en muammal metnidir bu. Ezoterik ve
kapaldr, daha iyi bilinen dier yazlarnn lehine yzyllarca yok saylmtr.
De Musica esasmda Augustinusun Hristiyan sylemindeki klasik Antik a
sanatlarn balama yerletirecei byk bir projenin bir paras olacakt. Bitirdii
ksmlar, Gramer zerine ve Mzik zerine adl metinlerdir; diyalektik, retorik,
geometri, aritmetik ve felsefe zerine yazd yazlarsa yarm kalmtr.

180
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

ni ontolojiden ayntrmak mmkn deildir. Augustinus, metnim


retmen ve renci arasndaki Klasik saaltc diyaloglar halinde
yazmtr. Mziksel ontolojiye delalet eden ruhani altrmalardr
bunlar. Milbank ve Pickstock, Augustinusun mzikal ontolojisini
Platonun hepimizin bildii gibi ontolojiden ayrlamayacak siyasal
epistemeloj isini kullanarak yorumlarlar. Bu noktada Augustinusun
mzik teorisi almalarnda Platonun szlerinin yanklarn duy
mak g deildir: Her mzikal yemlik Devletin btnne ynelik
bir tehlike arz eder ve yasaklanmaldr. Damon bunu syler ve ben
de ona inanrm.30 Dier bir deyile, Augustinusun mzik zeri
ne metni onlar iin Tanr nn ehri'ndeki siyasal teolojiyle (baz
yerlerde toplumsal bir ontoloji diye de bahsedilir) ba olan belli
bir mzikal ontolojiye delalet ettiinden nemlidir.31 Augustinus
Tanr nn ehri'nin en banda mzik metaforunu De Musica'aki
yarglarm etraflca gelitiren ok zel bir tarzda kullanarak Gk
yz ve Yeryz ehrindeki adalet asndan siyaset teorisinden
bahseder:

mdi Scipio ikinci kitabn sonunda yle diyordu: Eitimli bir ku


lak; lirden, fltten ve insan sesinden kan farkl sesler arasnda ei
timli kulan rahatsz edici ve kulak trmalayan sesleri duymaya
ca, birbirine hi benzemeyen seslerin bile modlasyonla tam ve
mutlak bir uyuma ulaaca belli bir ahenk kurulmaldr; bylece,
akim devletin deiik unsurlarnn ayarlamasna izin verilmesiyle
muhtelif sesler arasnda olduu gibi st, alt ve orta snflar arasn
da da mkemmel bir uyum yakalanabilir; ve mzisyenlerin ark

30 Plato, The Republic, ev. Benjamin Jowett (Digireads.com Publishing, 2008), s.


75; Trkesi: Devlet, ev. Mehmet Ali Cincoz, Sabahattin Eybolu, stanbul:
Bankas Kltr Yaynlan, 2011.
31 Muhtemelen Augustinusun De Musicada ex nihilo yaratmann (...) mzikal
bir ontoloji gerektirdiini anlamasnn sebebi budur. John Milbank, Post-
modem Critical Augustinianism: A Short Summa in Forty-two Responses to
Unasked Questions, Ward (haz.), The Postmodem God iinde, s. 268. Tam bu
noktada Augustinusun Seksen Farkl Sorunun 46. blmndeki 18. Risale
ve Fikirler zerine adl olduka nemli iki ontolojik metinden muhakkak sz
etmeliyiz, (bkz. Phillip Cary, Augustine s Invention o f the lnner Self: The Legacy
o f a Christian Platonist [Oxford: Oxford University Press, 2000], s. 149-50).

181
ACI EKEN TANRI

sylemede ahenk dedikleri, her cumhuriyetin en sk yaptrcs


ve en iyi gvencesi olan ve adalet tkendiinde katiyen muhafaza
edilemeyecek devlet ilerindeki uyumdur.32

Unutmamalyz ki, Augustinusa gre mzik, doru modlasyon-


lann ve uzamsal ahengin nceliini yadsyan, yaplandrlm ak
larn bilimiydi ve bu itibarla uzamsal ahengi polifoni araclyla
zamansal melodiyle dengeliyordu. Augustinustan Descartesa
dek tm Helen ve Hristiyan geleneine gre mzik ruhun ebedi
ahenge kavumamz salayan bedenle ilikisinin lyd. Tpk
ruh ahenksiz mzikte kendi bozukluklarn ve hatallm fark et
tii gibi, mzik de psikolojik, siyasal ve hatta kozmik dzenlerde
dengesizlikler meydana getirebilir. Augustinus bedeni ruha etik bir
ereve ierisinde polis ve cosmos ile iletiiminde gerekli olan bir
mzik aleti olarak kavradndan dolay mzik zerine retileri
nin ciddi etik ierimleri vardr. Platon okumalarna gre, insanlar
zerinde tahakkm kurmak iin mzii kullanmak ancak mzikal
ahengi bozmakla mmkndr; dolaysyla Augustinusun iyi m
zii kt bir ama iin kullanmann mmkn olmadn savunarak
mzikal bir ethosun manasn ilk kez fark eden kii olmas artc
deildir. Ona gre mzik, ruhun dikkatini alan fiziksel olan iin
mecaz- mrseldir; yani, mzik onun iin dnyada fiziksel olarak
var olmann ne anlama geldiinin ta kendisidir. Bundan dolaydr
ki De Musica klasik Helenik ve Romal saaltc sylemlere teka
bl eden ruhani altrmalar olarak okunmaldr. Kendimizi zevke
neden olan ritimden uzaklatrmal ve bunun yerine sa rneinden
yola karak bir yaratl ve dirili tasavvuru vastasyla ifa getiren
ve bylece bizi Tannnm yekpare tefekkryle tantran logos'un
deimez hakikatini benimsemeliyiz. Augustinus bunu iki rnekle
gsterir. lki, Ambroseun Milanolu bir adamm yaratl ve dirili
hakkndaki kutsal metinlerin bak asndan syledii harika ilahisi

32 Augustinus, Tanr nn ehri, 2:21:1, ev. Marcus Dods, haz. Philip Schaff, Nicene
and Post-Nicene Fathers, lk Dizisi, cilt 2 iinde (Buffalo NY: Christian Liter
atre Publishing Co., 1887). Kevin Knight tarafndan New Advent iin gzden
geirilerek hazrlanmtr, http://www.newadvent.org/fathers/120102.htm adresin
den eriilebilir.

182
RADKAL ORTODOKSLUKUN NEFES KESEN MENKIBES - GUNJEVC

Deus creator omrium'du. Dieriyse, Matta ncilindeki yarn iin


endielenmeye nasl ihtiyacmz olmad hakkndaki bir metindir
(Matta 6:26-30). Fakat Antik am saaltc sylemleri, saaltc
altrmay mmkn klan belirli topoi ve zel bir ontolojik kavram
haritas ierisinde ilevini yerine getirir.
Milbank, Augustinustan yola karak ruhu, bir diziye doru bir
ekilde yerletiriltirilmesi gereken bir say olarak kavrar. Tpk her
mzik notasnn ya da iirsel hecenin sonsuz sayda blnebilmesi
gibi, her say da arpma ve blme ilemleri sayesinde kendi ilerin
de sonsuz bir byme kapasitesini elinde bulundurur. zgrln
bnyevi gc, tekrar edilebilen ve bir dizi olarak dzenlenebilen
herhangi bir diziyle orantldr. Bunu ifade etmek olduka nemli
dir zira Augustinus De Musicada uzamsalln zaman aralklarna
tabi klnd yepyeni bir kaide sunar. Bu, hem her parann btne
ait olduu, hem de her parann imkn dahilindeki muhayyel bt
n at anlamna gelir. Btn, esrarengiz ve sonsuz bir Tanrya
doru belirsiz srekliliklerin son dizisidir. Dizi, birey, aile, ehir ve
kozmos arasndaki araclk silsileri de ayn ekildedir. Ruhu, aile
yi ve ehri birbirine balayan dahili bir mtekabiliyet, bu nn
de kendi i kurulularndan itibaren harici, umumi ve grnr olan
eyle, dier bir deyile, metaforu mzik olan, kozmos kanunlaryla
birbirine balanan dier ruhlarla, ailelerle ve ehirlerle bir mteka
biliyete yerletirildiinden tr imkn dahilindedir. Ruhlar, aileler
ve ehirler, i dzenleri, dzgnce yerletirildiklerinin yardmyla,
btn btne d bir diziye bal olduu mddete dzenli olarak
yerletirilebilirler...

Bu pratiin esas olarak mzik olduu fikri (...) ok zel an


lamyla cemaafi beraberinde getirir. Hristiyanla gre gerek
cemaat, insanlarn ve gruplarn farkl olma, yalnzca sabit bir mu
tabakata ilevleri olmama zgrl anlamna gelir; fakat ayn
zamanda btnyle kaytszl inkr eder; huzurlu, birleik ve g
venli bir cemaat mutlak mutabakat gerektirir. Oysaki farkll ka
bul ettiimizde bir fikir veya kesin olarak baarlm bir ey ze
rinde uzlama yoktur, cemaatteki karlkl ilikiler ierisinde ve
onlarn araclyla var olan, devinen ve deien bir mutabakat
vardr: Bir corcentus musicus. Hristiyanlk ei benzeri bulunmaz

183
ACI EKEN TANRI

bir cemaat fikrine sahiptir (evrensellii eschatona, en son akora


erteleyen Yahudilikte bile yoktur bu): Kilise ite tmyle bunun
hakknda olmaldr.33

Bu ifadeler Radikal Ortodokslukun ortaya koyduu sylemi


merulatrmay amalayan alegoriler olarak grlmemelidir. Bu
szlerin yanma Olivier Messiaenin mziine ilikin bilgileri ve
Catherine Pickstockun Deleuze araclyla Messiaenin mziini
modem felsefe iine sokmasyla balayan nfuzunu ekleyebiliriz.
Ayn ekilde John Milbankin argmanlar Graham Wardun me
lekler ve erotik bir cemaat olarak kilise zerine yapt, ayn za
manda Augustinusun Tanr'mn ehri zerine yapt en kaliteli
postmodem yorum olarak da okunabilecek harikulade almasyla
bsbtn geniletilebilir. Milbankin Hristiyanln gerek mzii
ve onun ahenginin nasl ileyeceini kefettiim ynndeki iddas
ite bu yzden artc deildir. Hristiyanlk kendini akortsuzluklar
olmakszn farkllatrr ve yalnzca bu ekilde dinlenen bir mzik
farkllama zerine ontolojik tefekkr destekler ve merulatrr.
Hristiyanln mzik olarak kavranlmas bile ruhani altrmaya
ar olarak tanmladm Radikal Ortodoksluku nefes kesici, ro
mantik ve yaratc bir aba olarak merulatrmaya yetmez mi? Ro
mantik bir benlik teknolojisi ve Tannyla simgesel litjik tabirlerle
anlalan ibirliine bir giritir bu. Benlik teknolojisi byle kavranl-
dnda isel bir kendi kendine amay, srf nefes kesici ve romantik
deil, ayn zamanda Chestertonn deyiiyle tehlikelerle dolu olan
kilise (ecclesial) ibadetine balam kiilere sevginin gcnn ilahi
bilginin ndaki bir iletimidir. Benim Radikal Ortodoksluktan ve
onun ne yaptndan anladm ite budur. Tanr bana khinlik ihsan
etmediinden Radikal Ortodokslukun geleceini gremiyorum, fa
kat kesin olarak syleyebilirim ki, Milbank (Teoloji ve Toplumsal
Teori), Pickstock (Yazdan Sonra) ve Ward (Tanrnn ehirleri)
tarafndan derlenen dzensiz leme, Radikal Ortodoksluku ol
duka ilham verici bir ekilde ruhani altrma olarak takdim eder.

33 Milbank, Postmodem Critical Augustinianism, Milbank ve Oliver (haz.), The


Radical Orthodoxy Reader iinde, s. 52.

184
7

tekinin Hayvan Bak


Zizek

Levinas, Yahudilii Hristiyanlktan ayran boluu manevi kurtulu


ve dnyevi adaletin birbirine balanma ekillerine yerletirmiti: Ya
hudiliin dnyevi hayat etik faaliyetimizin blgesi olarak kabul et
mesinin tersine Hristiyanlk ileri gider gitmesine fakat bu ileri gidii
kfi gelmez; bu sonluluk tasavvurunu amann, kitlesel olarak kut
sanm bir hale adm atmann, imanla dalan yerinden oynatarak
bir topyay gerekletirmenin mmkn olduuna inanr ve derhal
bu kutsanm hl meknn bir Baka Yere dntrr. Ardndan bu
Baka Yer de onu dnyevi hayatmz her halkrda ikinci plana at
maya ve Sezarm hakkn Sezara vererek bu dnyann efendileriyle
uzlamaya mecbur eder. Manevi kurtulu ile dnyevi adalet arasn
daki ba kesilir.
Jean-Claude Milner1 yakn zamanda bu Levinas satrlarn yar
dmyla Avrupaya zg ideolojik imgeselindeki birlie-bana mani
olan ve dolaysyla Avrupann birlii iin ortadan kaldrlmas gere
ken bir engel olarak Yahudi kavram zerinde durdu. Yahudilerin
zm gerektiren bir mesele/sorun olmasnn sebebi budur, ki
Hitler bu gelenein sadece en radikal noktasdr. Milnera gre Avru
palI d, (Yunan ve Hristiyan) parousianm, Yasanm tesinde hibir
engel veya yasaklamayla engellenmeyen tam birjouissancen d
1 Bkz. Jean-Claude Milner, Les penchants criminels de l E urope democratique
(Paris: Editions Verdier, 2003).

185
ACI EKEN TANRI

dr. Modemitenin kendisi Yasalarn tesine, effaf ve kendi kendine


dzenlenen bir toplumsal dzene geme arzusu tarafndan itilir; bu
efsanenin son blm olan gnmz postmodem, yeni-pagan Gnos-
tisizmi, gereklii btnyle ilenebilir olarak kavrayarak, biz insan
lara yalnzca sonsuz Ak ile srdrlen gereklikler kalabal ara
snda yzen gmen bir varla dnme olana verir. Bu gelenee
kar Yahudiler radikal biimde milenyum kart olan bir tarzda Ya
saya sadakatlerinden vazgemeyerek insanlarn stesinden gelinmez
sonluluunda ve bunun sonucunda da asgari bir yabanclamaya
ihtiyata srar ederler. Nihai zm peinde koan herkes tarafn
dan bir engel olarak alglanmalarnn sebebi de budur.
Bu yaklam Yahudi Mesiyanizmi ile Hristiyan teleolojisi ara
sndaki ayrma dayanr: Hristiyanlara gre tarih kendi gayesine,
insanln kurtuluuna doru yneltilmi bir sretir; Yahudilere
greyse nihai sonu garantisi olmakszn iinde dolatmz ucu
ak, karara balanmam sretir. Gelgelelim, ya byle bir yakla
m her eye ramen, Olay asndan Yahudilikten Hristiyanla
temel geiin, en iyi aklamasn Mesihin stats asndan bulan
sonularn btnyle karmakta -tpk Hristiyanlarn kendilerinin
sk sk yapt gibi- duraksarsa? Yahudiliin Mesiyanik beklen
tisinin (bu beklenti, Derridaya gre tpk Adalet veya demokrasi
gibidir, Mesihin geliinin sonsuza dek ertelenmesidir, daima gel-
mekte-olandr) tersine temel Hristiyan tutum yledir: Beklenen
Mesih oktan gelmitir; baka bir deyile, biz oktan gnahlardan
annmzdr: Tedirgin beklemenin, aceleci bir ekilde beklenen Ge
lie koturmann zaman sona ermitir; Olayn ertesinde yayoruz;
her ey (o Byk ey) oktan, gerekleti zaten. Tabii ki paradoksal
olarak Olayn sonucu soya ekim deil (oktan gerekleti, gnah
larmzdan arndk, yleyse gelin yalnzca dinlenelim ve bekleye
lim), tam tersine alabildiine acil bir ekilde eylemde bulunmaktr:
O gerekleti, imdi ona uygun ekilde yaamann, Edimin sonu
larn karmann neredeyse katlanlmaz ykne dayanmak zorun
dayz... nsan ortaya koyar, Tanr ortadan kaldrr: nsan biteviye
etkindir, mdahildir, fakat sonucu ilahi edim belirler. Hristiyanlk
taysa tam tersidir: Tanr ortaya koyar, insan ortadan kaldrr de

186
TEKNN HAYVAN BAKII - ZIZEK

ildir, Tann (ilk olarak) ortadan kaldrr, (ve ardndan) insan ortaya
koyar. Demek ki Olay gereklemi olsa da ne anlama geldii iin
banda karara balanmamtr, radikal biimde ak braklmtr.
Kari Barth, Tannnn son vahyinin beklentilerimize tamamen oran
sz deceini vurgulandnda bu olgunun sonularn kanyordu:

Tann bizden sakl deildir; o, tecelli etmitir. Fakat bizim sada ne


ve nasl olacamzla Tannmn yolunun sonunda, kurtuluun ve ta
mamlann araya girmesiyle Dnyanm sada ne ve nasl olaca;
ite bu bize tecelli etmemitir, bizden sakldr. Gelin drst olalm:
Kyamette sa Mesihin tekrar gelmesinden, llerin dirilmesinden,
ebedi hayattan ve ebedi lmden bahsettiimizde ne dediimizi
pek de bilmiyoruz. Btn bunlarn delici bir tecelliyle (o sradaki
ufkumuzu krlk haline getirecek bir grme) cereyan edecei Kut
sal Kitapta kendimizi hazrlamamz gerektiini hissettirecek kadar
oka anlr. Son rt gzlerimizden, tm gzlerden ekilip alnd
nda neyin tecelli edeceini bilmiyoruz, nasl birbirimizin farkna
varacamz ve birbirimize ne olacamz da. Gnmz insanlar
ve gemi yzyllarn ve milenyumlann insanlar, atalar ve torun
lar, kocalar ve kanlar, akll ve ahmak, ezenler ve ezilenler, hainler
ve ihanete urayanlar, katiller ve maktuller, Garp ve ark, Alman
lar ve dierleri, Hristiyanlarla Yahudiler ve kfirler, ortodokslar
ve asiler, Katolikler ve Protestanlar, Lutherciler ve Reformcular
ister aynlklar ve birlikteliklere, ister de kar karya gelmelere ve
yan yana gelmelere dayansn, btn kitaplann mhrleri alacak
tr; ite o zaman nasl da kk ve nemsiz grneceklerdir bize
bunlar, yalnzca o zaman byk ve nemli geleceklerdir; her e
it srprize kar kendimizi hazrlamalyz. Aynca bilmeyiz ki, bu
vakte kadar zerinde yaadmz va hl da yaamakta olduumuz
kozmos olarak Doa bizim iin ne olacak. Bilmeyiz ki, imdi gr
dmz ve bildiimiz takmyldzlan, denizler, geni vadiler ve
tepeler, o zaman ne diyecekler ve anlama gelecekler.2

Bu igrden hareketle sulunun hakkyla cezalandrlmayaca


korkusunun nasl da yanl, nasl da tamamen insani olduu netlik
kazanr. Bilhassa ite burada beklentilerimizden vazgemeliyiz: en
endie duyduu ey Tannnn ltfimun bu tarafta bedava, cehenne

2 Kari Barth, God Here and Now (New York: Routledge, 2003), s. 45-6.

187
ACI EKEN TANRI

min de gnn birinde ok kalabalk olmaktansa bombo olduunun


ortaya kmas gibi grnen Tuhaf Hristiyanlk!3 Ayn belirsizlik
Kilisenin kendisi iin de geerlidir. Hibir stn bilgiye sahip de
ildir, iinde ne olduunu bilmedii bir postay ulatran bir postac
gibidir: Kilise ancak postasn ulatran bir postac gibi onu ulat
rabilir; Kiliseye o suretle balatt hakknda ne dnd ya da
mesajdan ne anlam kartt sorulmaz. Ne kadar az anlam karrsa
ve parmak izlerini onun zerine ne kadar az brakrsa onu o kadar
kendisine ulat ekliyle basite bakasna verebilirhatta ok
daha iyi bir ekilde.4Tm bunlarda sadece bir adet koulsuz kesin
lik vardr. Mmkn olan btn dnyalarda ayn kalan bir deimez
adlandnc olan kurtarcmz sa Mesihin kesinlii:

Biz sadece bir ey biliyoruz, o da sa Mesihin edebiyette de ayn


olduudur; Onun ltf btnlkl ve tamdr, edebiyete, var olacak
ve btnyle farkl bir ekilde fark edilecek olan Tannmn yeni
Dnyasna kadar uzanr, koulsuzdur; bundan dolay kukusuz ki
ne arafa, ne zel eitimlere, ne de ahiretin slahevlerine baldr.5

Bu radikal akln baka bir can alc neticesi, tam da etiin teme
linde Levinasm tesine gememiz gerektiidir: Balca etik adm,
tekinin yznn tesinde olandr, yz elde tutmay askya alandr,
baka bir deyile nmdeki yze kar namevcut nc seenektir.
Bu soukluk tam da en temel haliyle adalettir. tekinin Yznn
kisvesi altnda her nceden ele geirilii, ncy yzsz arkap-
lana srgn eder. Adaletin temel jesti nmdeki yze sayg gs
termek, derinliklerine ak olmak deil, onu kendisinden ayrmak
ve arkaplandaki yzsz nclerin stne yeniden odaklamaktr.
Adaleti tam da byle bir odak geiiyle etkili bir ekilde yerinden
skerek onu belli bir duruma ilitiren olumsal gbek bandan
azat eder. Dier bir deyile, sadece ncye olan bu gei ada
leti evrensellik boyutuna dzgnce oturtur. Levinas, etii tekinin
yzne dayandrmaya abaladnda etiin tek temeli olarak kksz

3 A.g.y., s. 42.
4 A.g.y., s. 49.
5 A.g.y., s. 46.

188
TEKtNN HAYVAN BAKII - 2IZEK

Yasann uurumunu kabul etmekten korkar bir ekilde etik balan


mann asli kkne tutunmuyor muydu? Demek ki kr olmas iti
baryla adalet, adaletin tekinin yzyle ilikiye dayandrlamaz.
Baka bir deyile Levinas tekinin yzne ilikin vurgusuyla, tam
da Yahudi mirasnn en deerli -ve en son ifadesini harikulade bir
ekilde srail Devletinin ilk yllarndaki kibbutz hareketinde bul
mu- ksmn, yani yerinden sklm bir Yasann ulamam
mektubuna dayandrlan yeni bir kolektiflik biimi ortaya koyma
abasn gz(ler)den karmaz m?
Nitekim ncnn bu nceliinin ok nemli bir neticesi var
dr: ncnn -yalnzca ampirik olarak deil, akn kuruluun
kavramsal dzeyinde de- halihazrda burada olduunu, tekinin
yzyle ilksel ilikinin bir prz olarak ikincil olarak gelmediini
kabul ettiimiz vakit Levinasa gre en temel etik deneyim olan ey,
yani bir tekinin yzne saplanp kalma deneyimi bilfiil tam ter
si (tam tersinin grn) olur: Tek bir yz dierlerinin pahasna
bencilce seerek topluluun dengesini bozan ilksel, sfr dzeyinde
ki bir Ktlk. Topluluun deerlerine ncelik veren ve bireyleri
ona gml olarak gren mterek bir etii savunmak zorunda ol
duumuz anlamna m gelir bu?
Levinasn ilk byk yapt, onun Hegeli eletirel reddini hari
kulade bir ekilde resmeder: Btnlk ve Sonsuz. Levinasa gre He-
gelci btnlk uyum iindeki, organik olarak hiyerariye dayal,
her eyin yerli yerinde olduu eyler Dzenini temsil eder; tekinin
Yzyle olan bu dengeli ikin dzeni rayndan karan, btnyle
heterojen, sonsuz bir Bakalkm ihllini simgeler. Gelgelelim He-
gelci btnlk gerekten de her eyi kuatan her bakaln, her a-
knln arasn bulan ve bylece onlar bnyesine katan bir Btn
mdr? Organik Btn olarak Btnlkte ve radikal Bakalkm te
kil ihlli olarak sonsuzlukta eksik bir eyler yok mudur? Yani, her
tekil Bakalktan daha ok ykcla sahip organik-hiyerarik Btn
olan eitliki kolektifliin alan eksik deil midir? Dier bir deyile,
Levinas btnlk ve sonsuz, Aynlk ve Bakalk kartl tekil ev
renselliin, bir tekilin tikelliin hiyerarik dzenine uramadan ge
en evrensellie olan eriimi zerinde durmaz. Pek ok yorumlama

189
ACI EKEN TANRI

nn tersine Hegelyen btnln asl meselesi, btnln organik


bir Btn deil, organik Btn ile onu zedeleyen tekil evrensellik
arasndaki aralksz etkileimden oluan, tutarsz/atlak, kendi ken
dine gnderme yapan bir Btn-Olmayan olmasdr.
Bu tekil evrensellikle savaanlara partizanca tutkularnn ze
rine kan yksek mevki tarafszlnn evrenselliinin hibir ilgisi
yoktur (1990lann banda Bosna atmasnda, saldrgan ve bu sal
drnn kurban aka ortada olmasna ramen tarafszla tutucu
ekilde sk sk sarlan uluslararas gzlemcilerin roln hatrlaya
lm): Byle bir konum evrenselliin tam tersi klnda, yani yce
bir ahlaki duru olarak grnd etik ihanetin emsal mahiyetindeki
bir biimidir. Buradaki fark, soyut ile somut evrensellik arasn
dadr: Tarafszlk, atmann zerine karlm soyut-evrensel
konumu gerektirir, tekil evrensellik ise taraf tutarak ve atmann
alannda evrensel boyutu temsil eden tekil partizan bir konumla b
tnyle zdeleerek evrensellii elde eder. Bylece Levinasa geri
dnyoruz: ncy hesaba katmak -Levinasn dnd gibi
bizi pragmatik deerlendirmede, farkl tekileri mukayese etmekte
konumlandrmaz; grev daha ziyade yanl atmayla doru
atmay birbirinden ayrt etmeyi renmektir. Szgelimi Batl li
beralizm ile dinsel fimdamentalizm arasndaki gncel atma yan
l bir atmadr, nk onun hakikati olan nc terimin hari
braklmas zerine kurulmutur: zgrletirici Sol konum.
En radikal haliyle bu nc, yalnzca kendimle karmdaki
yzn ikilii dndaki nc bir insan deildir, nc yzdr,
Levinasm etik bir olgu olarak dta brakt insand hayvan yz
dr (tabii ki ironi olmadan eklenebilir ki, Levinas yze kar doru
argman, yzn kendisidir, onun tarafndan ihmal edilen, dta b
raklan yzdr). Derrida The Animal That Therefore I Am (yleyse
Olduum Hayvan) adl kitabnda bu noktann zerinde durmutu.6
Kitabn ismi Descartesa ironik bir ineleme olarak tasarlanm
olmasna ramen belki de dz anlamyla ve daha saflkla ele aln
maldr: Kartezyen cogito bir bedenden farkl ve ayrlabilir bir tz

6 Jacques Derrida, The Animal That Therefore IA m (New York: Fordham University
Press, 2008).

190
TEKNN HAYVAN BAKII - ZIZEK

deildir (Descartes da onu cogitodan res cogitansa gayrimeru ge


iinde yanl anlamtr). Tzel ierik anlamnda olduum hayvan
dnda hibir ey deilimdir. Beni insan yapan ey tam da kendimin
bir hayvan olarak biimi ya da hayvan olduumun resmi ilmdr.
Derridann yola kt noktaya gre, insanlarla hayvan ara
sndaki felsefe tarihinden (Aristodan Heideggere, Lacana ve
Levinasa kadar) bildiimiz her belirgin ve genel farkllama yapbo-
zulmaldr: Yalnzca insanlarn konutuunu, hayvanlarnsa salt ia
retletiklerini; yalnzca insanlarn yant verdiklerini, hayvanlarnsa
salt tepki verdiklerini; yalnzca insanlarn eyleri kendilerinde de-
neyimlediklerini, hayvanlarnsa sadece kendi yaam dnyalarndan
bylendiklerini; yalnzca insanlarn numara yapmann numarasn
yaptklarn, hayvanlarnsa salt dorudan numara yaptklarm; yal
nzca insanlarn fani olduunu, lm tecrbe ettiklerini, hayvanla
rnsa salt ldklerini; ya da hayvanlarn igdsel elenmeye dayal
ahenkli bir cinsel ilikiden keyif aldklarn, insanlar iinse il n y a
pas de rapport sexuel* olduunu sylememizi merulatran her ey
yapbozulmaldr. Derrida burada yalnzca yapbozumun saduyu
su olarak adlandrabileceimiz eyi, yzyllardr sorgulanmadan
kabul edilen felsefi varsaymlar rten naif sorular sorarak en iyi
ekilde gsterir. Szgelimi, Lacann bylesine zgvenle hibir veri
veya argman sunmakszn hayvanlarn numara yapmann numara
sn yapamadklarn iddia etmesini salayan nedir? Heideggerin
hayvanlarn kendi lmlerine ilgisiz olduklarn apak bir olgu ola
rak savunmasn salayan nedir? Derridann tekrar tekrar vurgula
d gibi bu sorgulama insan (teki) hayvanlardan ayran boluu
lavederek (teki) hayvanlara uygun bir ekilde ruhani zellikler
atfetmeyi amalamaz (Baz eko-mistikler yalnzca hayvanlarn de
il, aalarn ve dier bitkilerin de biz insanlarn sar olduu ken
di dillerinde iletiim kurabildiklerini savunur). Asl mesele, tm bu
farklarn tekrar dnlmek ve oaltlm, younlatrlm farkl
bir yoldan kavranmak zorunda olmasdr. Bu yoldaki ilk adm ise her
eyi kapsayan hayvan kategorisini alenen reddetmektir.

* Franszca Cinsel iliki yoktur anlamnda, -.n.

191
ACI EKEN TANRI

Hayvanlarn byle nitelenmesi (dilsiz, szsz, vs.) hatal olan po


zitif belirlenimlerin suretlerini meydana getirir: Kendi evrelerinden
bylenen hayvanlar, vs. Geleneksel Avrupamerkezci antropolojide
de ayn fenomene rastlamaz myz? Olgunluk lt olarak alman
modem Batl rasyonel dncesinden bakldnda tekiler by
l dnmeye tutulmu, kendi kabilelerinin totemik hayvanlarndan
doduunu ya da hamile bir kadnn erkekle ilikisiyle deil, bir ruh
tarafndan dllendiini gerekten de dnen ilkeller olarak g
rnmekten baka bir ey yapamazlar. Nitekim rasyonal dnce ir
rasyonel mitik dncesini bylelikle meydana getirir; bu noktada
Yeninin ykseliiyle cereyan eden keskin bir basitletirme srecine
(yeniden) rastlanz: Radikal olarak Yeni bir eyi ortaya koymak iin,
gemiin btn, tm tutarszlklaryla birtakm temel tanmlayc
zelliklere indirgenmelidir (metafizik, mitik dnce, ideolo
ji...). Demdann kendisi ayn basitletirmeyi yapbozumcu tarz
da sergiler: Btn gemi fallogosantrizm* ya da gizliden gizliye
Husserlden rnek alnm -olduu ne srlebilecek olan- mev
cudiyetin metafizii olarak btnletirilir (Derrida bu noktada fi
lozoflar btn haline getirmeksizin teker teker inceleyen Deleuze
ve Lacandan aynin). Batl Yahudi-Yunan mirasm arkl durula
kar karya getirmek ve bylece arkl dnce tabirinin kuatt
akla hayale smaz konum bolluunu yok etmek de ayn ey deil
midir? rnein kastlarn kurumsal kast metafiziine sahip Upani-
adlarla agnostik-pragmatik duru sergileyen Konfiysl ger
ekten de ayn kategoriye koyabilir miyiz?
Gelgelelim her eletirel admda, Yeninin her ykseliinde by
le sert bir derecelendirme gerekli deil midir? Dolaysyla bu iki
li mantk btnyle bir kenara atlmamal, bunun yerine belki de
yalnzca basitletirme iin gereken bir adm olarak deil, tam da o
basitletirmede bnyevi olarak doru olan bir mantk ortaya koyul
maldr? Hegelyen tarzda syleyecek olursak, karmak bir okluu
sert bir ekilde yok eden, yalnzca hayvan bal altoda etkilenen
btnletirme deildir; byle bir okluun sert bir ekilde minimal

*Fallus (mant) merkezcilii, -e.n.

192
TEKNN HAYVAN BAKII - Z IE K

bir farklla indirgenmesi hakikat uradr. Dier bir deyile, ya


hayvan biimlerinin okluu hayvanl tanmlayan birtakm temel
kartlklar veya gerilimleri zmek iin bir giriimler dizisi olarak,
insanlar mdahil olduu anda ancak minimal bir uzaklktan formle
edilebilecek bir gerilim olarak dnlrse? Marxn Kapitalin ilk
cildinin ilk basksndaki genel edeer hakkndaki nl zmleme
sini hatrlayalm:

Grupladklannda hayvanlar leminin muhtelif soylar, trleri, alt


trleri, aileleri, vs. oluturan aslanlarn, kaplanlarn, tavanlarn ve
dier tm gerek hayvanlarn yan sra ve dnda, sanki ayriyeten
btn hayvanlar lemini bireysel olarak tecessm eden o hayvan
var gibidir.7

(Marx bu cmleyi ikinci baskda, tekrar dzenledii ilk blmden


karmt.) evresinde var olan hayvanln tm zel trlerinin btn
heterojen rneklerinin yan sra srayp oynayan o hayvan olarak
bu para imgesi, Derridann Hayvan gerekteki hayvan hayatnn
okluundan ayran boluk olarak tanmlad eyi ele geirmeye el
verili deil midir? Yine Hegelyen tarzda sylersek, insann o Hay
vanda karlat ey, tam ters belirlenimdeki kendisidir: Bir hayvan
olarak insan, gerekten var olan hayvan soylarnn yatmdaki o haya-
letvari hayvandr. Ayrca gen Marxm insan Gattungswesen, yani
bir tr-varl olarak belirlemesine bylelikle sapkn bir yn vermi
olmaz myz: Sanki belli alt trlerin yan sra szn ettiimiz yle
trler var olmaya balam gibidir. Muhtemelen hayvanlar insanlar
byle grrler ve bu yzden kafalar karktr.
Buradaki asl mesele, hayvanlan dilsiz, vs. olarak belirlemenin
yanl, insanlanysa rasyonel, konuan, vs. olarak belirlemenin doru
olduunu ifade etmenin yeterli olmamasFl ve bu yzden daha do
yurucu bir hayvanlk tanm temin etmek zorunda olmamzdr. Zira
bu bilgi alan btnyle yanltr. Bu yanllk Kierkegaardc olu
ve varlk kilisiyle dnlebilir: Hayvan/insan arasndaki bilindik

7 Kari Marx, Capital; [Trkesi: Kapital, ev. Mehmet Selk ve Nail Satlgan,
stanbul: Yordam, 2011], ngilizcesine http://www.marxists.org/archive/marx/
works/1867-cl/commodity.htm adresinden eriilebilir.

193
ACI EKEN TANRI

kartlk, varlk olarak, oktan kurulu olarak insann bak asn


dan ortaya kar; insan oluunda dnemez. Hayvan belirlenmi
insan bak as ierisinde dnr, insan hayvan bak asndan
dnemez. Dier bir deyile, bu insan/hayvan ayrm yalnzca hay
vanlarn nasl insanlardan bamsz olduunu deil, tam da insann
hayvanlar leminden kopuunu etkili bir ekilde dikkate alan ayr
m rter. te tam burada psikanaliz sahneye girer: Freudun lm
drts dedii ey onun olu-halindeki-insann tekinsiz boyutu
iin kulland adlandrmadr. Bu boyutun ilk emarelerini, disiplin
ve eitimin dorudan hayvan doamz zerinde ilem yapmadn,
onu insan bireyselliine ittiini savunan Kantta buluruz: Kantn
belirttii gibi hayvanlar tam anlamyla eitilemezler, zira davran
larnn kaderi igdleri tarafndan oktan izilmitir. Bu da (ahlaki
zerklik ve z-sorumluluk olarak) zgrlk konusunda eitilmem
iin daha da radikal (numenal, hatta canavarca) anlamda zaten
zgr olmak zorunda olduum anlamna gelir. Tabii ki Freudun
bu canavarca zgrle verdii isim lm drtsdr. nsanm
douuyla ilgili felsefi anlatlarn daima insanlk tarih(nces)inde
insann artk salt bir hayvan olmad ama ayn zamanda simgesel
Yasaya bal bir dil varl da olmad, batan aa ayartl
m, doal durumundan km, yoldan sapm ve henz kl
tr olmam doas olduu bir an varsaymaya mecbur olmas dikkat
ekicidir. Kant, antropolojik yazlarnda insani hayvann doasna
(ne pahasna olursa olsun kendi isteinde inatla ayak direyen vahi,
kstlama kabul etmeyen bir temayl) ikin grnen tekinsiz azgn
ln ehliletirmek iin disiplinci baskya ihtiyac olduunu vurgu
lamtr. nsani hayvan tam da bu azgnlk yznden kendisini
disipline sokacak bir Efendiye ihtiya duyar: Disiplin bu azgnl
a kardr, insann hayvan doasna deil. Hegelin Felsefe Tarihi
zerine Derslerinde benzer bir rolden zencilere atfla sz edilir:
Hegel gayet nemli bir ekilde gerek tarihten nceki zencileri
Dnya Tarihinin Doal Balam ya da Corafik Temeli adndaki
blmde ele alr. Bu satrlarn youn rk ierimlerinin tamamen
farknda olmak kouluyla zencilerin burada insan ruhunu do
al durumunda olduu gibi temsil ettii fark edilmelidir. Zenciler

194
TEKNN HAYVAN BAKII - Zl2EK

kitapta hem naif hem de son derece yozlam, yani masumiyetin


kaybndan nceki durumda yaayan, ayartlm, canavarca bir evlat
olarak ve byle olmalarndan tr de en gaddar barbarlar olarak
tanmlanrlar; doann bir paras olmalarna karn doal durum
larndan km, ilkel byclk yoluyla doay acmaszca idare
eden ama ayn zamanda hrn doal kuvvetlerinden lesiye korkan,
aklszca cesur korkaklar olarak... Bu aradalk, anlat biiminin (bu
vakada Hegelin tinsel biimlerinin dnya-tarihsel silsilesinin b
yk anlats) bastnlandr: Bylesi doa deil, tam da (sonra
dan) anlatlarn sanal evreniyle tamamlanacak olan doadan kopma.
Nitekim Derridanm insana atfedilen her zelliin bir kurgu ol
duu iddiasna kar bu kurgunun her eye ramen etkin bir ekilde
beeri pratikleri dzenleyen, kendisine ait bir gereklii olduunu
syleyebiliriz. yleyse ya tam da insanlar kurgularna bal hale
gelen, btnyle yapm hayvanlarsa (yani Nietzschenin insann
szler verebilen hayvan olduu iddiasnn bir baka biimi)?
Derrida, bu mulak alacakaranlk kuan ilkel bir sahneden
bahsederek incelemeye balar: Uyandktan sonra rlplak bir e
kilde tuvalete giderken kedisi onu takip eder; ardndan tuhaf bir an
vuku bulur: plak vcuduna bakan kedisinin karsnda duruyor-
dur. Bu duruma dayanamayarak bir ey yapar: Beline bir havlu ba
lar, kediyi dar kovar ve dua girer... Kedinin bak tekinin
bakn, insand bir bak ama tam da bu yzden tm dipsiz bu
caksz iine girilemezliiyle daha da tekine ait olan bak temsil
eder. Bir hayvan tarafndan grlen benlii grmek, tekinin ba
kyla dipsiz bucaksz bir karlamadr, zira -tam da i deneyi
mimizi hayvana yanstmamz gerektiinden tr- bir ey radikal
biimde teki olan bak iade ediyordur. Btn felsefe tarihi, he
nz bir zneye (bir Olaya) dnmemi insan bir hayvani insan
olarak tanmlayan Badiouya gelene kadar byle bir karlamann
inkr zerine kurulmutur. En azndan ara sra muamma kabul
edilir: Dier filozoflarn yan sra, szgelimi henz yaayan bir
varln zn belirleyemeyeceimizde srar eden Heidegger tara
fndan. Ayrca belli aralklarla bu inkrn dorudan ters evrilmi
bir halini bile bulabiliriz: Hayvann bak sadece kabul edilmez,

195
ACI EKEN TANRI

tpk Adomonun artc szndeki gibi dorudan felsefenin temel


megalesi haline ykseltilir: Felsefe bir hayvann baknda grd
nz kurtarmak iin vardr.8
Santrifjde baz laboratuvar deneylerine maruz kaldktan sonra
kemikleri yan yarya krlm, derisinde ancak tek tk ty kalm,
gzleri aresizce kameraya bakan bir kedinin fotorafn hatrlyo
rum... Yalnzca filozoflar tarafndan deil, bylesi insanlar tara
fndan da inkr edilen tekinin bakdr bu. Etik sorumluluun asli
alan olarak aresiz tekinin yz hakknda bunca ey yazm Le-
vinas bile ak olarak bir hayvann yznn bu ilevi grebilecei
fikrini yadsr. Bu meseledeki birka istisnadan biri, basit bir teklifte
bulunan Benthamdr: Hayvanlar muhakeme ederler mi, dnr
ler mi? Konuabilirler mi?, vs. sormaktan ziyade yle sormalyz:
Ac ekebilirler mi? Tek bana beeri endstri bile srekli olarak
hayvanlarn olduka ac ekmelerine sebep oluyor, ki bu da sistema
tik olarak inkr edilegelmitir: Yalnzca laboratuvar deneyleri deil,
yumurta ve st retmek iin uygulanan zel rejimler (gn ksaltmak
iin yapay k kullanmak, hormon kullanm, vs.), ksmen kr olan
ve zorlukla yryen domuzlarn katledilmek iin ivedilikle imanla-
tlmas, vs. Bir tavuk fabrikasn ziyaret edenlerin ou artk tavuk eti
yiyemiyor. Ve hepimiz byle yerlerde neler olup bittiini bilmemi
ze ramen bu bilgi ntr hale getirilmelidir ki bilmiyormu gibi yap
maya devam edebilelim. Bu bilgisizlie olanak salayan yollardan
biri Kartezyen hayvar-makina kavramdr: Kartezyenler insanlar
hayvanlara tutku beslemeye kar uyaryordu. Ac ac ses karan bir
hayvan duyduumuzda bu seslerin hibir i hissiyat ifade etmediini
aklmzda bulundurmalyz. Zira hayvanlarn ruhu yoktur, bu sesler
yalnzca kaslarn, kemiklerin, svlarn, vs. karmak bir dzenein
den kar, ki tahlil yoluyla byle olduu rahatlkla grlebilir. Sorun
hayvan-makina kavramnn La Mettrienin/Hsan Bir Makinasndaki
gibi sona balanmak zorunda olmasdr: ayet kendini btnyle n-
ro-biyolojiye adam bilisiyse insann ac ekerken kard sesler
ve jestler iin de tamamen aynsn iddia edebilir; ruhun iinde acmn

8 Theodor Adomo and Max Horkheimer, Towards a New Manifesto?, New Left
Review 65 (Eyll/Ekim 2010): s. 51.

196
TEKNtN HAYVAN BAKII - ZI2EK

gerekten de hissedildii ayr bir alan olmad, ac ekme sesleri


nin ve jestlerinin srf insan organizmasnn karmak nro-biyolojik
dzenekleri tarafndan retildii sylenebilir.
Derrida hayvan zdrabna ilikin ontolojik balam geniletmek
iin Alman Romantizminin ve Schellingin Benjamin ve Heidegger
tarafndan da kullanlm eski bir motifini, doann byk tasas
motifini yeniden ortaya kara: nsanlar [o acmn] karln ve
rebilme, o acdan kurtulma umuduyla doada yaar ve konuur.9
Derrida bu Schellingci-Benjaminci-Heideggerci doann znts
motifini, doann hissizliinin ve suskunluunun hudutsuz bir acy
iaret ettii fikrini teleolojik olarak logosantrik olduu gerekesiyle
reddeder: Bu motiflerde sanki dil doann bir telosu haline gelir,
doa acsn ferahlatacak Sz iin, acdan kurtuluuna ulamak iin
didinir. Fakat yine de bu mistik topos, genelgeer perspektifi ye
niden ters evirirek doru soruyu ortaya atmaz m: Dil iin doa
nedir? Dil iinde/araclyla doay tam anlamyla kavrayabilir mi
yiz? deil, Doa iin dil nedir? Dilin ortaya k doay etkiler
mi?. Logosantrizmle ilgili olmay brakn, bylesine bir ters evir
me tpk Marxn maymun anatomisini anlamay kolaylatran insan
anatomisi hakkmdaki tezinin teleolojik evrimcilii altst ettii gibi
logosantrizmi ve teleoloji en keskin ekilde askya alr. Derrida bu
karmakln farkndayd: Hayvan znts

yalnzca konuma acizliinden ve suskunluktan, sersemlemi


veya konuma yitimine dayal bir kelime yoksunluundan tre
mez. ayet byle ortaya kt sanlan znt, at douruyor
sa; ayet doa hakikaten de dili kullanmadan da olsa duygusal i
ekmeler ve hatta bitkilerin hrtlar araclyla iitilebilir atlar
yakyorsa belki de bu, terimlerin tersyz edilmesi gerektiinden-
dir. Benjamin de aynsn nerir. Doann znde bir ters evir
me gereklemelidir, bir Umkehrung olmaldr (...) doa (ve onun
iindeki hayvanlk) zgn deildir, nk dilsizdir. Bilakis, tam
da doann znts veya yas, onu dilsiz klar ve sz yitimine
uratr, szcksz brakr.10

9 Derrida, The Animal That Therefore I Am, s. 19.


10 A.g.y.

197
ACI EKEN TANRI

Nitekim Derrida, Benjaminin izinden giderek bu tersyz editen


hareketle doay zen eyin bir dilsizlik ve gszlk deneyimi,
adlandrma acziyeti deil, her eyden nce adlandrlmak oldu
u eklinde yorumlar.11 Dile katlmamz ve bize bir isim verilmesi,
bir memento mori olarak grev grr. Dilde henz iin bandayken
lrz, kendimizle oktan lm biri gibi iliki kurarz. Bu anlamda
dil yas deil, bir eit melankolidir: Dilde hl yaayan bir nesneye
oktan lm/kaybolmu gibi davranrz, ki Benjamin yasn nce
den ima edilmesinden bahsettiinde tam da melankoliden bahsedi
yor olduunu dnmeliyiz
Gelgelelim Derridanm savunduklarnda pek de gizlenmemi
bir mulaklk sz konusudur: Eer znt dilsizlikten (dil eksik
lii) nce geliyorsa, yani znt dilsizlie sebep oluyorsa, yleyse
dilin ilksel ilevi bu znty salvermek/ilga etmek midir? Fakat
durum byleyse, bu znt aslen nasl adlandnldmn znts
de olabilir? Bana sormadan simgesel bir kimlik yaptrann, beni
adlandrann duyulmam iddeti karsnda szcksz m kalrm?
Ve adlandrlmann pasifliine indirgenmekten tr doan znt
nasl olur da doann kendisi tarafndan deneyimlenebilir? Byle bir
deneyim zaten adlandrma, yani dil dzleminde ikmet edildiini
varsaymaz m? Bu iddia evcil denen hayvanlarla snrlandnlmama-
l mdr? Lacan bir yerde hayvanlarn konumamasna karn evcil
hayvanlarn yine de dil dzleminde ikmet etmesi zerinde durmu
tu (isimlerine tepki verirler, isimleriyle arldklarnda sahiplerine
koarlar, verilen emirlere uyarlar, vs). te bu yzden evcil hayvan
lar normal znellie eriememelerine ramen (insan) patolojisin
den etkilenebilirler: Kpekler histerikletirilebilir, vs. Dolaysyla
deney kedisinin kafas karm zgn bakma geri dnecek olur
sak, kedinin bu bak belki de O Hayvanla, yani biz insanlarla kar
lamasyla dt deheti ifade eder: Kedinin grd ey, tm
canavarlmzla bizizdir; bizim onun ikence grm baklarnda
grdmzse kendi canavarlmzdr. Bu anlamda, byk teki
(simgesel dzen) o zavall kedi iin halihazrda mevcuttur: Kedi,
Kafkann ceza kolonisindeki mahkm gibi simgesel kmazda sk

11 A.g.y., s. 19-20.

198
TEKNN HAYVAN BAKII - lEK

p kalmann maddi neticelerinin ceremesini eker. Kedi, esasnda


adlandrlarak simgesel aa dahil edilmenin neticelerine katlanr.
Bu sorunu zmek iin bu iki znty birbirinden ayrmalyz:
Dilden nce gelen ve ondan bamsz olan doal hayatn znts
ile dile boyun eerek adlandrlmann zntsn. lk olarak yaa
yan her eyin sonsuz melankolisi, bir Sz edildii anda uup giden
bir gerilim veya ac vardr; gelgelelim ardndan Szn telaffuzunun
kendisi bir zntye sebep olur (Derrida bundan sz eder). Bu dil
ile ac arasndaki sk baa ilikin bu fikir bizi Richard Rortynin
insan ac eken ve aclarn nakletme yetisi olan varlklar olarak
tanmlamasna daha da yaklatrmaz m? Ya da, Derridanm deyi
iyle otobiyografik hayvan olarak insana? Rortynin hesaba katma
d ey, dilin kendisi tarafndan meydana getirilen fazladan acdr
(artk-ac).
Muhtemelen yer ekiminin maddenin (doann) kendisinin d
ndaki merkezi olduunun ve durmadan ona doru abalamaya
mahkm edildiinin, bir ruhun ise tam tersine merkezini kendi iin
de barndrdn, yani gerekliin ruhun ykseliiyle kendini d-
sallatrmasndan kendisine geri dneceini ifade eden Hegel bize
yol gsterebilir. Ne var ki ruh, insan ruhunda ancak aracs dil olarak
mevcuttur ve dil daha da radikal olan bir dsallatrma ierir: Nite
kim doa tekrarlanm bir dsallatrma araclyla kendisine geri
dner (ya da Schellingin sylemi olabilecei gibi, bir zne dilde
kendisini kendi dna bzer.)
Bu noktada temelde geerli olan bir gereklilik vardr: Her konu
an (her adlandran) adlandrlmak zorundadr, kendi atama zincir
lerinde ierilmek zorundadr, ya da Lacan tarafndan sk sk alnt
lanan akaya bavuracak olursak: kardeim var, Paul, Emest ve
ben. Bu adan birok dinde Tannnn isminin sr, telaffuzununsa
yasakl olmas artc deildir. Konuan zne bu aradalkta inat
eder: sim atanmadan nce bir zne yoktur, ama bir kez isimlendi
rildi mi de kendi gstereninin iinde annda kaybolur; zne hibir
zaman olmaz, her zaman olmu olacaktr.
Fakat ya insanlar karakterize eden ey; tam da radikal tekinin
uurumunun akl, teki benden gerekten ne istiyor? sorusunun

199
ACI EKEN TANRI

kafa karklysa? Dier bir deyile, burada perspektifi ters evirsek?


Ya kediye bakan insann hayvan baknda grd kafa bulankl,
insann kendisindeki canavarln harekete geirdii kafa bulankly
sa? Ya tekinin baknda yansmasn grdm uurum gerekte
benim kendi uurumumsa, Racinein Phedre'deki deyiiyle dans ses
yem, je vois maperte ecrite*" ise? Ya da Hegelyen bir ekilde d
necek olursak, zne iin Tz nedir? ya da zne Tz nasl kavra
yabilir? diye sormak yerine, tam tersini sormalyz: (znel olmadan
nceki) Tz iin zne(nin ykselii) nedir? G. K. Chesterton byle
Hegelyen bir ters evirmeyi tam da insan ve hayvan iin nermitir:
Hayvanlarn insanlar iin, bizim deneyimimiz iin ne olduunu sormak
yerine, insanlarn hayvanlar iin ne olduunu sormalyz. Chesterton
The Everlasting Man (Ebedi nsan) adl az bilinen kitabnda harikulade
bir zihinsel deneye girierek insann ilk bata evresindeki salt doal
hayvanlara nasl canavar grnm olabileceini canlandrr:

nsan hakkndaki en basit hakikat, insann hakikaten de tuhaf bir


varlk olmasdr; neredeyse dnyada bir yabanc gibidir. Dardan
bu gezegende bym birinden ziyade byk bir ciddiyetle ba
ka diyarlardan yabanc alkanlklardan getiren biri gibi grnr.
Haksz bir avantaj ve haksz bir dezavantaj vardr. Derisi zerin
de uyuyamaz; igdlerine gvenemez. Hem mucizevi el ve par
maklarn oynatan bir yaratcdr, hem de bir ktrmdr. Giyecek
denilen yapay sarglarla rtldr; mobilya denilen yapay koltuk
deneklerinden destek alr. Zihni ayn gvenilmez zgrlklere
ve ayn vahi snrlamalara maliktir. Hayvanlar arasnda yalnz
olan insan, kahkaha denilen gzel delilikle sanki tam da evrenin
eklinde, evrenin kendisinden bile saklanan bir sim birdenbire
fark etmiesine sarslr. Hayvanlar arasnda yalnz olan insan, d
ncelerini kendi bedensel varlnn kkensel gerekliklerinden
uzak tutma, onlar utancn gizemini yaratan birtakm yksek ola
slklarnn varlklarym gibi saklama ihtiyac hisseder. Bunlar
ister insana doal gelen eyler olarak velim, ister doada yapay
olduklarndan dem vuralm, her halkrda esiz olacaklardr.12

* Fr. Onun gzlerinde kaybm yazl gryorum, -.n.


12 G. K. Chesterton, The Everlasting Man, http://www.worldinvisible.com/library/
chesterton/everlasting/content.htm adresinden eriilebilir.

200
TEKNlN HAYVAN BAKII - 2IZEK

Chestertonn geriye doru dnmek dedii ey ite buydu: Ken


dimizi gemi zamana, hayati nemdeki kararlarn alnd veya
imdi bize normal gelen durumlara sebebiyet veren kazalarn vuku
bulduu zamandan nceye konumlandrmalyz. Bunu yapmann,
henz bir karara balanmam n belirgin klmann en muazzam
yolu, tam o anda tarihin nasl deiik bir yola girmi olabilecei
ni tahayyl etmektir. Hristiyanln Yahudilikle nasl iliki kuru
labileceini, Eski Ahiti sann geliini iln eden bir metin olarak
okuyarak nasl yanl anladn aratrmakla -ve Hristiyanlktan
evvel Yahudilerin nasl olduunu retroaktif Hristiyan perspektifin
den etkilenmeksizin yeniden ina etmeye uramakla- vakit kaybet
mek yerine, perspektifi ters evrilmeli ve Hristiyanln kendisine
bir yabanc gibi, olu-halindeki-Hristiyanlk olarak davranlmal
ve Yahudi ideolojik dzeninin bak asndan sann ne tuhaf bir
mahlk, ne rezil bir canavar olarak grnm olabileceine odakla-
nlmaldr.

201
8

Dua Edin ve Uyank Kaln:


Mesiyanik Altst Etme
Gunjevic

Umutsuzluk karsnda sorumlu bir biimde srdrlebilecek tek


felsefe, her eyi kurtarlmann bak asndan grnecekleri bi
imleriyle dnme abasdr. Kurtarln dnyaya sat ktan
baka yoktur bilginin; geri kalan her ey kendini tekrardr,
teknikten ibarettir. Perspektifler oluturulmal, yle perspektifler
ki dnyay yerinden uratsn, yadrg klsn, onu btn atlaklar,
krklklar, yara izleriyle birlikte bir gn mesihin nda gr
necei gibi sefalet ve arpklyla gstersin.1

Markosa gre ncil metni, ilk Kilisenin sosyo-edebi jannnm bir


rneidir. Bu altst edici metnin Yunanlam isminin arkasna giz
lenmi yazar, bir kenara itilmi kalabaln bir yesidir. Celilenin
kenarlarnda yaayan ve grne baklrsa trajik bir sima olan
Markosun ba kahraman Nasral sa, ilk bata okurlarn hakkn
da ok az ey bildii bir kiidir. Metin, Roma mparatorluunun
snrlarnda gizlenen, siyasal olarak majinal bir topluluk iin ya
zlmtr. Markosun metni, anlat asndan sanm, Markosun ve
1 Theodor Adomo, Minima Moralia, aphorism 153, ev. Dennis Redmond; Trkesi:
Minima Moralia, ev. Ahmet Doukan ve Orhan Koak, stanbul: Metis, 2007, s.
259. http://www.marxists.org/reference/archive/adomo/1951/nim/index.htm adre
sinden eriilebilir.

202
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVI

Markosun hitap ettii okurlarn dnyas olmak zere dnyay


tarif eder. Antik a toplumlannda yaayanlarn neredeyse yzde
sekseni kylerde yaard ve pek az okuma yazma bilirdi. Okurya
zarlk, tam teekkll ehirlerde korunakl, mreffeh bir hayat sren
ehirli elitlerin bir ayrcalyd. Byle bir balamda szl gelenek,
toplumsal bilgileri aktarmak iin uygun bir biim olarak grld.
Markosun sa hikyesi (ilk balarda yalnzca ezberlenirdi) Antik
ada kenara itilmi birisi tarafndan kenara itilmiler iin yazl
m ilk metindir. Metnin yazlma tarz ve cereyan ettii dnem,
hikyenin teolojik-siyasal, altst edici doasna iaret eder ve Me-
siyanik sr sorusu altmetnin tmne yaylmtr. Markos ifreli ko-
nuurcasma Okuyan anlasn der on nc blmde. Markosun
metni ne bir Yunan trajedisi, ne sann bir biyografisi, ne muci
ze yapmann bir tarihyazm, ne bir Antik a hagiografisi, ne de
Kuds Tapnamn yerle bir edilmesini mdafaa iin yazlm bir
metindir. Markosun hikyesi, bujuva tipi nesnel ve steril ncil teo
lojisine geit vermeyen bir metindir. Markosun ncili ada tefsiri
alaya alr ve metindeki dzensiz fiillerin listesini karan tarihsel
eletirmene bir paradigmadan ziyade militanlar iin yazlm bir
manifestoyu veya gerilla el kitapn andrr.
lk soru, Markosun takdim ettii, btn siyasal kimliklere kar
koyarak tm siyasal ve teolojik Yahudi hareketleri, partileri ve yan
dalar gruplaryla arasna mesafe koyan sann ayn anda bir kenara
itilmi kalabalk adna gcn elden karmay nasl kucakladdr.
Boaltlm teolojik-siyasal bir alan, bu kamusal mesafelenme ve
gnll olarak gc elden karma araclyla yaratlmtr. sann
Mesih olarak herkese mesihlii hakknda konuma ve ahitlik yap
ma yasa koyarken Markosun Mesih kavramnn yeni bir ma
nas ve yorumlamasyla doldurduu bir alandr bu. Dier deyile,
Markos, Mesiyanik senaryoyu btnyle yapbozar. Markosun
yazarl, ironiyle, tekrarla ve azmsayc ifadelerle doludur. Mic-
hel De Certeaunun farkl bir balamda dedii gibi, Markos okur
larna ahmak muamelesi yapmadndan pek ok eyi okurun mu
hakemesine brakr. Ayn ekilde Markosun okurlarna ve sann
mritlerine hitap ettii szleri, tpk sann denizde yrmesi gibi

203
ACI EKEN TANRI

byk dikkat ve itina gerektiren beklenmedik bir ibatede bir davet


tir. sa darda balk tutan rkm bir toplulua denk gelir. Markos
bunu yazarken bir yerde Onlarn yanndan geip gidebilirdi der.
Halbuki niye onlar iin gelmi olmasna ramen geip gitme niye
tinde olsun ki? Besbelli ki Markosun aklnda baka bir ey vard.
Markosun metni byle ironik uyumsuzluklarla doludur:

>Okur daha en bandan sa Mesihin Tannnn Olu oldu


unu bilir, fakat bu farkndalk (sann kim olduunu sy
lemesi ve ifa etmesi yasaklanm iblisler hari) geri kalan
herkesten esirgenir. Markosun metninde iblislerin sann
emirlerine harfi harfine uymalarna ramen insanlara se
enek sunulmas dnmeye deerdir. Onun kim olduu
nu bilen, ona ahitlik eden ve gnah karan tek karakter,
armhn altnda Roma emperyal gcn simgeleyen, onun
ideolojik dman Romal yzbadan bakas deildir.
Bu paradokslar ncillerin tmnde mevcuttur. Havarile
rin paradokslar Tannnn Krallna ulaann sayesinde
(Markos 4:25, 8:35, 9:35, 9:42, 9:43, 9:47, 10:15, 10:43-5)
Mesiyanik ibadete delalet tek net alametlerdir. Mesiyanik
ibadetler, paradoksun gerilimiyle uygulanr.
> Markosun metni ancak masum bir insann (Markosun
trajik ba kahraman) armha gerildiini duyurarak iyi
haberler getirir; ve hikyenin sonu pek de belli deildir:
sann diriliini zar zor anlalr. Bu biti, dirilen hocala
ryla bulumak iin Celileye, kendi hikyelerinin balad
yere geri dnmek zorunda olan (Markos 16:7) havarilere
sahip metnin dngsel doasma delalettir.
> sann dostlan ve ailesi onun akim kardm dnr
ler (Markos 3:21). Onu yattrmak ve gvenliini sala
mak iin alp gtrmek isterler. Onu gidip getirmeleri iin
bakalarn gnderirler. sa ise bir ailesinin olmadm, ai
lesinin evresinde oturan ve Tannnn isteini yerine geti
renler olduunu iln eder. Bu insanlara kardelerim ve kz
kardelerim diyerek hitap eder, nk onlar radikal biimde

204
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESlYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

eitlerin cemaatine, Mesiyanik zgrletirici toplulua ait


tirler. Ayrca hepsinin ataerkil bir toplumda yaadklar gz
nnde bulundurulursa, evresinde olanlardan bazlar en
rezil ekilde, yani dolayl olarak ona hakaret eder, babasmn
onu istemediini ima ederek yle derler: Bak, dediler,
Annenle kardelerin darda, seni istiyorlar. (Markos
3:32). Dier deyile ona kar olanlar bir pi olduunu alttan
alta ima ederek onu itibarszlatrmak isterler (Markos 6:3).
Byle bir insan nasl bir Mesih olabilir ki?
> Markos daha hikyesinin en banda, zaman doldu ve
Tannmn Krallnn kyametvari seferberlii balyor di
yerek birok olay ksa bir zaman aralna sdmr. Birinci
blmdeki aciliyet ve tela, Yunancadaki hemen sonra,
hzlca, tam o anda olarak evrilebilecek euthys szcy
le ifade edilmitir. Euthys szc birinci blmde on bir
defa geer. Markos ba kahramann ve hikyesini takdim
ederken yle acelesi var gibi grnr ki kahramann dou
munu anlatan blmleri atlar; Noel duygusallna yer yok
tur. Markos ayn ekilde sann Dadaki Vaazndan sanki
dolayl olarak okurlarn kendi hayatlaryla kendi vaazlarm
yazmalarm nerirmiesine bahsetmez, ki bu neri de on
nc blmdeki sann vahiysel syleminde aka or
taya kar.
> Ne sa hakknda sorulan sorular ne de sann cevaplan
veya simgesel eylemleri ve hatta meselleri Markosun met
nini anlarkenki can alc noktalar deillerdir. Daha ziyade
sann havarilerine, ona kar olanlara ve aslmda okurlarna
sorduu u gibi sorularla metni kavramamza yardm eder:
abat Gn iyilik yapmak m doru, ktlk yapmak m?
Kimdir annem ve kardelerim? Neden korkuyorsunuz? Hl
imannz yok mu? Demek siz de anlamyorsunuz, yle mi?
Halk benim kim olduumu sylyor? Siz ne dersiniz, sizce
ben kimim? Yolda neyi tartyordunuz? Benim ieceim
kseden siz iebilir misiniz? Benim vaftiz olacam gibi siz
de vaftiz olabilir misiniz? Bu resim, bu yaz kimin? Tanrm,

205
ACI EKEN TANRI

Tanrm, beni neden terk ettin? Bu soru ilk olarak dorudan


yalnzca hikyedeki karakterlere deil; bize, okurlara, bu
gne sorulmutur. sa hibir soruyu ak bir ekilde yantla
maz, mesellerle ve hikyelerle cevaplar.
>Markos ironiyi bolca kullanarak (kr Bartimay sann kim
olduunu gren tek kiidir ve sa onu tedavi ederek herkese
Bartimayin kr olduunu gsterir) say babo dolaan,
karizmatik, mucize yaratan biri olarak deil; daha ok, ga
yet iyi bilindii gibi her halkrda simgesel olarak kodlanan
toplumsal ve kltrel hiyerarik g yapsn radikal biimde
tekrar tanmlayan ve iddete bavurmadan altst eden Mesih
ve vahiy gelen nsanolu olarak resmeder. Bu simgesel tak-
sonomi, Yahudi elitinin dinsel sylemi zerine kurulmutur
ve Roma mparatorluu tarafndan yrtlen iddetin siya
sal ve ekonomik uygulamalaryla merulatrlr.
>Markosun sas hikyenin banda ataerkil gereklik kur
gusunu merulatran toplumsal ortodoksluku sorgular.
sa Celilede Petrusun kaynvalidesini iyiletirir ve kadn
da onlara hizmet etmeye balar (Markos 1:31). Kadnn
tadndan yenmez bir yemek yapt anlamma gelmez bu,
Mesiyanik arya kulak verenlere ve sada gerekleme
lerini grenlere zg bir ekilde hizmet etmitir (diakonia).
Btn metinde diakonia terimi yalnzca iki defa geer. Ayn
fiilin ikinci zikredilii, en nemli cmlede geer: nk
nsanolu bile hizmet edilmeye deil, hizmet etmeye ve ca
nn biroklan iin fidye olarak vermeye geldi... (Markos
10:45). Markosun metnindeki kadnlar Mesiyanik ibadetin
paradigmatik modelleri olarak karmza kar. Petrus, Ya-
kup, Yuhannadan oluan ayncalkl havarilere karlk ya
zar kadm yan yana getirir: Mecdelli Meryem, Meryem,
Yakupun annesi ve Salome (Markos 15:40-1). Havarisi
ona ihanet ederken mehl bir kadn say yalar ve onu
Mesih olarak kabul eder. Kadn onun armhtaki azabma ta
nklk eder. Kadnlar Celiledeki misyonun balangcndan
beri onun ardndan gider ve ona hizmet ederler. Kudsl

206
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

pek ok kadn onlara katlr. Mezara ilk olarak onlar gider


ve sann mezarnn byk bir tala mhrlendiini grn
ce ta bizim iin kim yana yuvarlayacak? diye sorarlar.
Kadnlar sann szlerinin hakikatini glendirmeyi arzu
lar. sa konumalarnda dirileceine sz vermitir. Havariler
modelini cisimletiren kadnlar Mesihin mezarna gelip iki
veheli bir gereklik tasavvuruna olan ihtiyac gsterirler.
Balarm kaldrp balonca, o kocaman tan yana yuvarlan
m olduunu grrler (Markos 16:4).
> Tanrnn Krallna katlmaya ilikin tek usl, herkesin
arld armhn paradoksudur ve ayet bir teolojiden
bahsedebilirsek, bu Kralla uygun tek teoloji yol meta-
foruyla resmedilen Mesiyanik ibadetlerdir. Havariler para
doksal bir ekilde yalnzca dz anlamyla samn ardn
dan gitmesine ramen onu anlamayan kimselerden deil;
sinagog yneticilerinden biri olan Jairus, kr Bartemey ya
da eytan tarafndan ele geirilmi (yani akl hastas) bir kz
ocuuna sahip Kenanl kadn gibi onun peinden gitmeyen
(ya da yolunda duran) fakat onu anlayanlardan da oluur.

Markos, hikyesinin neredeyse yansnda sann zdrabndan


ve lmnden bahseder, dolaysyla Markosun sann zdrapl
hikyesine upuzun bir takdimden sonra balamas pek garip deil
dir. Markosun okurlar sann apolitik, karizmatik, merhametli bir
lider deil, Tannmn vahiy gnderilen Olu olduu konusunda ikna
edilmeye hakikaten ihtiya duyarlar. Antik an ifaclan muci
zeler gerekletirerek siyasal ve toplumsal status quoyu merula-
tnyor ve bylece kendi ekonomik ve siyasal imtiyazlann salama
alyorlard. Nasral marangozun inat ettii Mesiyanik ibadetin tam
kartdr bu. sa apolitik bir karizma veya etrafta dolaan bir ifac
olsayd, ki onlara Antik an Orta Dousunda oka rastlamrd,
Markos ncilinin ilk be blmnde sylendii gibi (Markos 3:6)
Hirodes yanllan ve Ferisilerin ona komplo kurmak iin ilkesiz it
tifak oluturmalan iin ortada hibir gereke olmazd. sa metnin o
ksmnda Kefamahumlu bir adamdaki kt ruhlan kovalayarak, bir

207
ACI EKEN TANRI

ka insann hastaln iyiletirerek ve birka havarisini toplayarak


belli bal tabular alenen ihll eder ve temizlenme ritelindeki top
lumsal tabakalamay gndeme getirir. sa komplodan hemen son
ra misyonuna kar olan siyasal ve dinsel elite ideolojik sava iln
ederek radikal eitler cemaatini salamlatrr (Markos 3:20-35).
Markosun Mrit kalabalyla evrili sas toplumun kenarnda
kileri (lden ve Celilenin kylerinden) merkeze (Kudse) doru
tamas gereken misyonunun brakaca tesirinin farkndadr. By-
lece Tapman yoz temsilcileriyle ve Romal igal gleriyle bir
likte onun lmnden sorumlu olan ehirli elitlerle son karlama
gerekleecektir. deolojik savata dinleyicilerin glk ekmeden
anlayabilecei basit bir mesel ve toprak srenlerin hayatndan r
nekler araclyla (Markos 4:1-34) iln edilir. Markosun sann
meselleri zerine yorumlan okurlar topluluuna, yani bugne, bize
yneltildiinden tr ilham vericidir.
Kalabalk sann ardndan gider, zaten Markosun ochlos (kala
balk) szcn tek bir cmle iinde iki kez geirmesi buna dikkat
ekmek iindir. Halk (laos) kelimesinin tersine kalabalk keli
mesi metinde tam otuz sekiz defa geer. Kalabalk retisi, havari
lerin bir araya geldii pratiklerden biridir. Kolektif olarak zgrle
tirici retinin metodolojisi ham tecrbelere ve tarla emekisinin
gndelik hayat tahliline ve basit mesellere dayanr. Tannmn Kral
lnn sann szn ettii karmakl, iindeki trl trl ili
kilerin kalabaln alkn olduu hkmdarla ve iktidara dayal
btn kavramlarla elimesinde yatar. Tabii bu hkmdarlk Roma
mparatorluuydu fakat onun yanma pekl ideal olarak mitleti-
rilmi bir maziyi ven Yahudi halknn hikyeleri ve yazmalany-
la yaayan Yahudi teokratik devleti de eklenebilir. mparatorluun
korkun ezici uygulamalarna maruz kalan kalabaln Tannnm
Krallnn ibadetlerini tahayyl edebilmesi ok zordur, zira byle
bir basknn psikolojik hayattaki etkisi ylesine byktr ki anti-
psikyatrist R.D. Laing syledii gibi deneyimi ortadan kaldrr, bu
nedenle onlarn davranlan ykcdr.2 Markos, Hardt ve Negrinin

2 R.D. Laing, The Politics ofExperience (New York: Pantheon Books, 1967), s. 12;
Trkesi: Yaantnn Politikas, ev. Kemal Sayar, Ankara: Vadi Yaynlan, 1993.

208
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESlYANK ALTST ETME - GUNJEVlC

de okluun* karanlk tarafnn temsilcisi olarak bahsettii kt


ruha tutulmu Gerasal adamn vakas yardmyla bu yok edilmi
deneyimi ve ykc davran canl olarak tasvir eder.3
Markosun metnindeki mparatorluun basklayc uygulama
larnn nesnesi olarak okluk, toplumsal olarak dlananlardan ve
bakasna muhtalardan, imanlarndan tr kenara itilmilerden,
engellilerden, akl hastalarndan ve ruhani olarak halim kimselerden
mrekkeptir. Markos, yeni toplumsal dzenin tam da bu insanla
rn arasndan filizleneceini savunur. Czzamllar, zel ihtiyalara
muhtalar, fahieler, dullar, yetimler, gmrk memurlar, dier bir
deyile bir kenara itilmilerin tm bu gruba dahil edilebilir. sann
meselleri zel bir konuma taktiine dayanr. Bu sayede Tannnm
Krallnn gerekliini tanmlar, insanlar ona arr ve ayaklar
altnda inenmi okluun tahayyl gcn ve harap edilmi alg
sn tazeleyerek kendisinin balatcs olduu Mesiyanik ibadetlere
katlabilmesini salar. sann meselleri yalnzca ilahi manay haiz
dnyevi hikyeler deil, haklarn kaybetmi oklua eriilebilir
bir ibadetin somut tasvirleridir. Bu meseller okluk iinde oktan
kemiklemi varsaymlar sorgulayan umulmadk ve artc dne
meler ihtiva ederdi. Ykc ekinci hakkndaki mesel, Yahudiyede
ikmet edenlerin aina olduu zorluklarla bezeli zirai emek ve yok
sulluu aka betimler. gal edilmi Yahudiyenin orak ve kurak
topraklarnn belirledii gerekliktir bu.
ifti tohumlan etrafa datr ve en iyi ekilde sonulanmasn
umard. Bu tohum ekme yntemi Filistinin genelinde yaygnd. lk
olarak tohum ekilir, sonra tohumlarn topran en derinlerine yer
letirilmesi iin nesillerce srlm olan tarla srlrd. Byle bir
ilemde iyimserlie yer yoktur. En iyi ihtimalle tohumlara ve ve
rimsiz topraa ramen iyi bir sene geirilecei umulurdu. Bu ekinci
imgesi tarmsal yoksuluun ve onun muhaliflerinin bir imgesidir.

* Yazarn metin boyunca kulland multitude kelimesinin hem kalabalk hem ok


luk (zellikle Negri ve Hardtn mparatorluku balamnda) anlamna geldiini
belirtmekte fayda var. -.n.
3 Michael Hardt ve Antonio Negri, Multitude: War and Democracy in the Age
ofEm pire (New York: Penguin, 2004), s. 138 [Trkesi: okluk (imparatorluk
anda Sava ve Demokrasi), ev. Bar Yldrm, stanbul: 2011]

209
ACI EKEN TANRI

ifti, ailesini doyurmak ve toprak vergisi demek zorunda olma


snn yan sra hasat satlarnn kazanc zerinden de vergi demek
zorundadr. ayet iki elin parma kadar aleti varsa bile onlar da
dn alm olmaldr, ki bu da masraftan daha da arttnr. Bunlar
yetmiyormu gibi gelecek sene tekrar ekebilmek iin tohum birik-
tirmelidir. okluu bask altnda tutan bu trden tarmsal politika
ekilen tohumlarn yzde yetmi beinin israf edildiini gsterir,
zira filizlenmezler bile. Eer yln sonunda yeteri kadar hasat kal
dramazsa byk toprak sahiplerinden fahi faiz oranlannda ald
borlara itimat etmelidir, ki bu da onu elindeki ufack araziyi rehine
koymaya ve bor esaretine girmeye zorlar. En sonunda da elinde
ki topran piyasa fiyatndan birka misli az satmak zorunda kalr.
Bylelikle ucuz igc haline gelir ya da daha lsz durumlarda
borcunun ana parasn deyebilmek iin bir sreliine kendini kle
olarak satar. Byk toprak sahipleri gitgide zenginleirken yoksul
lar daha da yoksullar ve biare olurlar.
sa byle bir anda iyi bir tohumun inanlmaz biimde filizlen
mesinden, kalabaln kafasn kartran bir eyden bahsediyordu.
Otuz misli rn beklemek geree uygundur ama yz misli rn
haddinden fazla gibidir. Aslna baklrsa yz misli rn, doyuracak
bir ailesi ve denecek vergisi olan, gelecek yl iin kenara koyula
cak tohuma ve hibir eyi olmayanlarla paylaaca fazlala ihtiya
duyan bir ifti iin hibir ekilde an deildir. sa maddi ve psi
kolojik olarak mahvolmu yoksul rasyonalitesine kar tehlikeli bir
hamle yapm gibidir. Gelgelelim Mesiyanik ibadetlerden bahseder
ken sann aklnda baka bir ey vard ve onu yalnz anlalmas zor
bir ekilde aktarabiliyordu. Tohum, ekinci ve verimli toprak meseli
ni dinlemek arzusunda olanlar iitecek bir kula haiz olmal ve din
lemelidir, ki bu hi de zor grnmez. Gelin ileride greceimiz gibi
sann tm mesellerini anlamada yorumbilgisel bir anahtar olarak
yardm dokunacak, Markos iin tm mesellerin en ehemmiyetlisi
olan ekinci meseline yakndan gz atalm.4

4 Markosun metninde bunun haricinde yalnzca iki tane daha mesel bulunur; biri
badaki su hakkndadr (Markos 12:1-12), dieriyse devrimci uyankln teolo
jisi zerinedir (Markos 13:1-36).

210
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

sa meseline Rastafarian bir mzik grubu olan -ve zannmca


gnmzdeki Amerikadaki en nemli gruplardan biri olan- Bad
Brainsin yumuak huylu olanlarn dnyay ele geirmesinden bah
settii arksndaki gibi basit bir fon mzii dnelim. Bu rnekte
Bad Brainsin teolojisi modem tarihsel olarak eletirel tefsirinden
ok daha nemlidir nk Markos gibi grubun solisti HR de ark
da birka teolojik gelenei metinleraras olarak birbirine balar ve
bu sayede deiime ararak siyasal gereklii yepyeni bir biimde
tarif etmek ister. Yumuak huylu olanlarn hibir zaman dnyay ele
geiremedii veya geiremeyecei aikrdr. Fakat HR, ilk Mezmuru
ark szne kattrarak arknn anlamn byk lde deitirir:

Ne mutlu o insana ki,


ktlerin dyle yrmez,
Gnahkrlarn yolunda durmaz,
Alayclarn arasnda oturmaz.
Ancak zevkini RABbin Yasasndan alr
Ve gece gndz onu dnr derin derin.
Bylesi akarsu kylarna dikilmi aaca benzer,
Meyvesini mevsiminde verir,
Yapra hi solmaz.
Yapt her ii baarr.

Ktler byle deil,


Rzgarn savurduu saman pne benzerler.
Bu yzden yarglannca aklanamaz,
Dorular topluluunda yer bulamaz gnahkrlar.
nk RAB dorularn yolunu gzetir,
Ktlerin yolu ise lme gtrr.

ayet HRn arksn ilk Mezmurun prizmasndan yorumlarsak,


tmyle yeni bir gereklik tasavvuru nmzde belirir. Markosun
sann ekinci meseli hakknda anlatt hikyede yapmak istedii ey
tam olarak budur.

211
ACI EKEN TANRI

Ya ocuklar, Yaa ocuklar, evet


Bu dnyay yumuak huylular ele geirecek
Ya ocuklar, Ya ocuklar, evet
Bu dnyay yumuak huylular ele geirecek
nmzdeki mevsim, herkes
Dnyada yapt ilere gre
deyecek
O yzden ben ve ben, biz hakikatte yaayacaz
Majesteleri, majesteleri
bize gzel gnler gsterdi.5

Gelin, tohumla birlikte ne meydana gelir ve sa ne tr bir tohumdan


bahseder, bir bakalm:

> Den tohumlarn ilk ksm yol kenarna der ve ku


lar tarafndan yenir. Bu metafor hercai gvenilmezlik iin
byk lde sann ardndan giden kalabala, Kudse
girdiinde onu ok seven, mucizelerine tank olan fakat
sonradan baran ve umumi olarak sulanmasn ve iddet
dolu lmn gklere karan ayn kalabala gndermey
le kullanlmtr.
> Tohumlarn ikinci ksm kayalk yerlere der ve gne
tarafndan kavrulurlar. Bu metafor ise yzeysellik ve kk
szlk iin kullanlmtr. Bu tohum Aramatyal Yusuf
istisna tutulmak kouluyla (Markos 15:43) say kabul
etmeyen ve onun arsna kulak vermeyen Kuds dinsel
elifinden sz eder.
> Tohumlarn nc ksm, dikenler arasna der ve di
kenlerle otlar tarafndan boulur. Burada tohum agzl
ve kaygl bir zenginlik saplants iin bir metafor olarak
kullanlr. Bu metafordaki dikenler ve otlar, Bu adam
gerekten Tannmn Oluydu diyerek en doru ekilde
iman ikrar yapan armhtaki yzba istisna tutulmak ko-

5 Bad Brains, The Meek Shall Inherit the Earth, Rock fo r Light adl albmden
(Caroline Records, 1991).

212
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVI

uluyla hem yerli siyasal elittir, hem de Romal emperyal


hkmettir.
> Son olarak drdnc ksm ise iyi topraa der. yi top
rak, tarlada bol bol meyvenin yetimesi iin kullanlan bir
metafordur. Bu meyve yle boldur ki akla hayale smaz.
Meselin bu son blm toplumdaki konumlan ne olursa
olsun Mesiyanik ibadete katlmay arzu eden herkesi ilgi
lendirir. Markos trl trl insann sann ansna kulak
vererek onun ardndan gittiini syler.

ayet havariler bu meseleyi anlamyorlarsa tekiler dier tm me


selleri anlamada ok nemli bir yerde duran bu meseli nasl anla
yacaktr? Femando Beloya gre bu mesele sann Mesiyanik mis
yonunun paradigmas olduu iin nemlidir. Burada mesele yal
nzca gnllerimize szlerini eken ekinci sa deildir, Markosun
hikyesinin saiki olan Mesiyanik misyonun baanl m baansz m
olaca da burada gsterilir. Bundan baka sa Tannmn Krallnn
bir hardal tanesi gibi (Yahudiler hardal tanesinden hibir bitki ye
titirmezler) olduunu syleyerek onu hasad mahvetmemesi iin
denetim altnda tutulmas gereken belal otlann bir tr olarak g
rr. Tannmn Krall eylerin u anki dzeni asndan bir ottan
fazlas deildir. Bu yzden havarilerin ekinci ve allmadk tohum
iin mesel bir izaha ihtiya duymalan artc deildir. sa bu me
sellerde Krallk dsturunu umumi larak takdim ederken bire bir
konumalannda havarilere anlalmayan noktalan aklar. Tabii ki
meseller araclyla konuarak hibir eyi bulandrmak ve sakla
mak niyetinde deildir, daha ziyade rtlm olan aa karmak
ister: Hangi ltlerle yaklaacamz bize kalmtr. sa bize zengin
olanlann daha da zenginleeceini sylerken iniklik yapmyordu.
Ne de olsa dinleyicileri bunu gayet iyi biliyorlard. Zengin toprak
sahipleri daha da gl hale gelirken yoksullann elindekileri de
kaybetmesi gndelik tanmsal ilikilerin saf gerekliiydi.
sa okluun halihazrda gayet iyi bildiini sylerken yreksiz
bir demagog gibi davranmaz: eyler olduklar gibidir, hibir eyi
deitiremeyiz, dnya ite byledir. Ne var ki Markos anlat dze

213
ACI EKEN TANRI

niyle bize tamamen farkl bir ey sylyor gibidir. Markos okuru


uyarr: Bakn ve iitin (Markos 4:3,4:24). Bunlar Mesiyanik ibadet
lerdir. Grmek ve iitmek. Aslna baklrsa havarilerin benimsemesi
istenen devrimci sabra ardr bu. sa daha sonra dua etmelerini ve
uyank kalmalarn ister. Szn ln tohumun datlmasdr. Yeni
toplumsal dzenin tohumlan filizlendike ve havariler sabrl bir e
kilde iitmeye, grmeye, dua etmeye ve uyank kalmaya anldka
ona olan dikkat dalr. Markosun sas bunu Uyank Kaln (Mar
kos 13:37) buyruuyla tanmlanan sebat ansnda bulunduu on
nc blmdeki vahiysel sylemiyle bir kez daha aynntl olarak
anlatr. Mesiyanik ibadetin en radikal biimi deil midir bu?
Markosun metninin iki paradan, iki ayn kitap olarak da ele
alnabilecek iki asli anlatdan oluan dairesel bir hikye olduu ger
eine tekrar geri dnmeliyiz. lk anlat, Markos l:l-8 :7 dir.
kinci anlat ise Markos ncilinin geri kalandr (Markos 8:8-
16:8). Markosun sa hakkndaki 8:22-9daki hikyesini ieren me
tin iin de ok nemlidir. sa havarilerle sohbetine ilk olarak kendini
tantarak balar (Markos 8:27), ardndan ok nemli bir soru sorar:
Siz ne dersiniz, sizce ben kimim? (Markos 8:29). Bu soru biz
okurlara sorulmutur. Biz sann kim olduunu dnrz? Vere
ceimiz her yant bizi ona balar, ancak cevap vermemezlik edeme
yiz. Eer cevap veremiyorsak, hikye bir daire gibi ilerlediinden,
bir cevap bulana kadar havarilerin yolunda devam etmek zorunda
kalnz.
Felsefe-olmayanm mucidi Franois Laruelle, Markos ncilini
okumamda bana hakikaten de yardm etmitir. Laruelle, Mbius e
ridi diye bilinen bir model ortaya koymutur. Markosun metninde

214
DUA EDN VE UYANIK KALIN- .MESYANK ALTST ETME - GUNIEVIC

Mbius eridi iftletirilmitir; yalnzca sann hikyesinin iki


parasn birbirine balamaz, her eyden ok okurlar olarak bize so
ruyu cevaplandrmada yardm eder. evresinde doland haliyle bu
erit, okuru ve ibdiyi (havari) nce dardan ieriye doru, sonra
yeniden ieriden darya doru ynlendirir. Laruellein tasarlad
gibi iki tarafl eridin dairesellii Markos ncilinin okura ilettii
mesaj izah etmenin en kolay yoludur.

rencileriyle birlikte halk [ochlos kalabalk, okluk]


da yanna arp yle konutu: Ardmdan gelmek iste
yen kendini inkr etsin, armhn yklenip beni izlesin.
Canm kurtarmak isteyen onu yitirecek, cann benim ve
Mjdenin uruna yitiren ise onu kurtaracaktr. nsan b
tn dnyay kazanp da canndan olursa, bunun kendisine
ne yarar olur? nsan kendi canna karlk ne verebilir?
Bu vefasz ve gnahkr kuan ortasnda, kim benden ve
benim szlerimden utanrsa, nsanolu da, Babasnm gr
kemi iinde kutsal meleklerle birlikte geldiinde o kiiden
utanacaktr. (Markos 8:34-8)

sann Kudse gayrimuzaffer bir tavrla girii bu anlat ereve


sinde cereyan eder. Markos toplumun kenarndan, Yahudiyenin
eperinden gelen sanm iktidar mahaline varmasn olduka srad
ve yaratc bir ekilde betimler. Radikal havariliin yolu, kimsenin
denetiminde olmayan lden, krsal pagan meskenlerden geerek
Kudsteki farkl memleketlerden gelen birtakm ehirli elitlerin
ynettii iktidara kadar uzanr. Markos, ironisini rtbas etmeksizin
Kuds Tapmanda (her Yahudi iin Tannmn halk arasndaki

215
ACI EKEN TANRI

varlnn gvencesidir) Tannnn varlyla karlamayacamz,


ama bunun yerine Tannyla lde karlaabileceimizi gstermeyi
kafasna koymutur. Aslna baklrsa l, vahiysel bir ekilde metnin
kendisinin balad radikal havariliin ayrcalkl bir mekn olarak
dnlebilir.
Markos, ln zel fakat yine de ikircikli toponomisini kartr.
l; bask, endie, srgn ve zellikle ile mekndr. Bundan dolay
da hakknda pek az iyi ey duyarz. Zor bir yerdir, kt ruhlar ve
cinler iin oyun alandr ve oradayken yalnzca tek bir soruyu cevap
lamak zorundayzdr: Nasl sa kalmal? Fakat ehrin ve uygarln
grltsnden uzak l sessizliin ve huzurun da mahalidir. lde
ehirdeki gibi bir yer iin kavga etmek, nemsiz eyler iin tartmak
yoktur ve asl nemlisi l btn toplumsal balarn kopmasndan
ve fiziksel ihtiyalarn asgari dzeye indirilmesinden tr bize bir
eit barnak sunar. ehirden ve karmak ve kentsel hayat tarzn
dan uzaklamay arzu ettiimizde Fe gideriz. Markos ilk bata
yapmamz gereken Mesiyanik gnah karma ibadetini hayata geir
memiz gerektiini tembihler, ki bu ibadet paradoksal olarak ancak
Tannyla rastlaabileceimiz tek ayncalkl mekn olan lde balar.
Fakat ayn zamanda ideolojik olarak toplumun eperlerindeki yoksul
lan ezen iktidar sahibi elitlere gs germek iin l terk edilmelidir.
Markos iktidara olan bu yolculuu ll olarak yapbozumcu ve
ak seik bir ekilde anlatr.
Markosun rneindeki yapbozumu, her imtiyazl yapsal takso-
nomiyi okumaya bir farkllk, ilave, yeni bir iz getirmek suretiyle onu
sorguya eken zel bir okuma stratejisi olarak anlalmaldr. Yap-
bozum konudan uzaklamalar, alntlar, yorumlar, parodiler zerinde
durarak heterojenlii oluturan majinal, indirgenemez bir artakalan
da inat eder. Son olarak bu rnekteki yapbozum, imtiyazl olduunu
iddia eden bir okumay sorgulayan bir ara olarak dnlmelidir.
Markosun rneindeki yapbozum byle anlalacak olursa bir siya
sal strateji biimi olabilir.
Markosun kendi metniyle Mesiyanik senaryoyu her trl Yahudi
Mesiyanizmini uygun bulmay reddederek yapbozduunu, ama ayn
zamanda Mesiyanik sylemi asla kenara itmediini (hakikaten de

216
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

dolayl olarak onu dorular) iddiasndaym. Ched Myers, Markosun


Tannnn Krallna kar olanlar ironi ve yakclkla betimlediini,
esasnda onlar karikatrize ederek etkili olabilmek iin hem abartl
hem de aka anlalabilir olmak zorunda olan siyasal bir karikatr6
ortaya koyduunu belirtir. Ayn ekilde Markos havarileri aknlk
iinde, endieli ve korkmu olarak resmeder. Havariler bilmiyorlar-
dr, bilemezler ve bilemeyecektirler, imanlar yoktur ve radikal hava
riliin yolunun ayrdnda deillerdir (Markos 10:32). sann Kudse
grotesk girii havariler iin tasarlanm saaltc pedagojik bir ileve
hizmet eder. Biliyoruz ki kelime oyunundan veya espriden doan ani
bir kahkaha patlamas tedirginlik veya belirsizlik anlarn en iyi e
kilde iyiletirir. Herkesin ortasnda yaplan iyi huylu bir espri bir
duruma bak asnda tmyle yeni kavraylara yol aan ani bir de
iime sebep olur. Srklendikleri amazda havarilerin ihtiya duy
duu trden bir deiikliktir bu. De Certeauya gre sann sokak
tiyatrosundaki parodivari artmaca gndelik bir direni pratiidir,
Sloterdijk ise bunu sinizm olarak tanmlar.
Anszn yaplan bir klinik inceleme, o deiime kadar fobileri
miz ve saplantlarmz megul olduumuzdan gremediimiz ben
liimizi bsbtn yeni bir gzle deerlendirmemize yarayabilir.
sann Kudse bir spa zerinde kamavalesk girii ite bunu
yapar. Simgesel bir dzeyde karmak bir g yapsn temsil eden
Mesihlik nvanm parodiletirmeye girimitir. Ayn zamanda ha
varileri tarafndan tanan ar endie ykn hafifletmeye ilikin
eitici bir tarz vardr. Markos sann ardndan gitmek isteyenle
re anlk zmler sunmaz, zira Markosun MS 66 ile 70 arasnda
kendilerini olaanst hlin siyasal kemekeinin ortasnda bulan
yorumlayc topluluu iin byle bir zm yerinde olmazd. Mar
kos Mikhail Bakhtinin byk lde parodik ve satirik bir doa
ihtiva eden ve ksmen folklorik olan edebi biimlerin inas olarak
tanmlad kamavallamay andran metinleraras stratejisiyle bizi
her eye ramen aknla drme gayesindedir. Markosun duru
mundaki metinlerarasl, metnin arkasnda duran muhtelif yo

6 Ched Myers, Binding the Strong Man: A Political Reading o f Marks Story o f
Jesus (New York: Orbis Books, 1989), s. 107.

217
ACI EKEN TANRI

rumlayc topluluklarn iindeki zel bir maddi anlam retimine


karlk gelen eitli metinler arasndaki ban kapsam sorununu
gndeme getiren metinsel analiz olarak alyoruz.
sa havarileriyle birlikte Kudsn varolarna gelir, Rabbin
halk ile dman uluslar arasnda gelecekteki kyametvari savan
Mesiyanik bir toponomisi ve heteropisi olan Zeytin Danm ya
macndaki Beytanyaya ular.7 Markos kukusuz bu br dnya
bilgilerini yeniden simgeletirmek ve yazd srada ahit olduu i
savan balamna yerletirmek istiyordu. sa havarilerinden ikisini
Kduse girilerini hazrlamak zere gnderir, ki riskli ve altst edi
ci bir yoldayken pratik bir dayanma taktiidir bu. Markos geni bir
desteki ve yardak ana sahip olanlarn yalnzca Sicariiler (han-
erliler), Zealotlar ve dier siyasal ve devrimci hareketler olmad
n gstermek ister. sann topluluunun Kuds, yani iktidar mahali
iinde iyi rgtlenmi olduunu gsterir. Markos, sann Kduse
giriini olabiliince ironik bir ekilde zgrlk hasreti eken, esaret
ynetimindeki bir kalabalktan beklenebilecek Mesiyanik zafercili-
in herhangi bir biimini abeslie indirgeyerek anlatr.
KrBartemey sann Davutun Olu olduunu ilk gren ki
idir (Markos 10:46-52). Davut Olu bir kraliyet nvam ve o
dnem yaam her Yahudinin glk ekmeden anlad karmak
bir teolojik-siyasal simgedir. ayet sa kraliyete talip olsayd K-
dusne muhteem bir emperyal debdebeyle, atlarla, at arabalaryla,
tam teekkl bir silahl gle ve dier asil tuzaklarla bezeli bir tren
le girmesi beklenirdi. Filistin metropolisine bir eek spas zerinde
zerinde girerek (bir siyasal sokak tiyatrosu biimi) bu durumla

7 te RABbin gn geliyor! Ey Yerualim halk, senden yamalanan mal g


zlerinin nnde paylalacak. (2) Yerualime kar savamalar iin btn uluslar
bir araya getireceim. Kent ele geirilecek, evler yamalanacak, kadnlarn rzna
geilecek. Kentte yaayanlarn yans srgne gnderilecek, geri kalanlar kentte
kalacak. (3) Sonra RAB, sava zamanlarnda yapt gibi, gidip bu uluslara kar
savaacak. (4) O gn Onun ayaklan Yerualimin dousundaki Zeytin Danm
zerinde duracak. Zeytin Da douya ve batya doru ortadan yanlp ok byk
bir vadi oluturacak. Dan yans kuzeye, br yans gneye ekilecek. (5) Yanlan
dam oluturduu vadiden kaacaksnz, nk vadi Asala dek uzanacak. Yahuda
Kral Uzziya dneminde depremden nasl katysanz, yle kaacaksnz. O zaman
Tannm RAB btn kutsallarla birlikte gelecek! (Zekeriya 14:1-5)

218
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

alay eder, onun parodisini yapar, deersizletirir ve Markosun r


neinde Roma mparatorluunda vcut bulmu dnyevi kralln
siyasal simgelerini abes klar. Nasral marangoz bu delimen tarzda
litrjik bir karnaval iinde yalnzca imparatorun tavanyla dalga
gemez; bir yandan kalabal, bilhassa tedirgin havarilerini elen
dirirken, bir yandan da bizzat Mesiyanizm kavramn sorgular.
Markos bu olay metinleraras anlamda sann Kdusteki dinsel
ve siyasal elitle yz yze gelmesini merulatrmaya hizmet edecek
ayrk bir sosyo-edebi paradigma olarak dikkatlice ina eder (Markos
11:14-12:40). Markos ak bir ekilde titizlikle imdiki zamanla be
raber dokuduu anl Yahudi mazisine gndermeler yapar ve unlar
tartmaya aar:

> poplist bir ideolojik Mesiyanizm ve popler kaderci k-


yametilik;
> milliyeti mitoloji (baya iddet eylemleriyle merula
trlr);
>zenginden, tezgahlar hazrlayan Yahudi elitten ve Romal
igal glerinden eit derecede tiksinen kyl gruhun ge
rilla folklore.

Markos Eski Ahit kehanetlerini nasl gerekletirir ve yorumlar? Ce


vap udur: Baskn milliyeti Mesiyanizm ideolojisine altst edici bir
direni modeli olarak. Markosun metinsel paradigmas zar zor anla
labilen veya mzakere edilebilen kyamet peygamberi Zekeriyadr:

Ey Siyon kz, sevinle co!


Sevin lklar at, ey Kuds kz!
te kraln!
O adildir, kurtarc ve alakgnlldr.
Eee, evet, spaya,
Eek yavrusuna binmi sana geliyor! (Zekeriya 9:9)

Adil, kurtarc, alakgnll ve hatta eek yavrusuna binmi


gibi ifadeler, muzaffer bir girile ve Makabeler ncilinde bahsedilen
Simon Makabenin askeri zaferiyle kartlk yaratmak iin yeterlidir:

219
ACI EKEN TANRI

Yz yetmi bir ylnn ikinci aynn yirmi nc gnn


de Yahudiler ieri girdi. Alklarla ve ellerindeki hurma
dallaryla geldiler. Arplar alnd, byk zillerin, kanuna
benzer alglarn sesi duyuldu. Ezgiler ve Mezmur bes
teleri okundu. nk byk bir dman ezilip srailden
atlmt. (1. Makabeler 13:51)

Markos sann Kduse giriini bu iki metnin kapsamna yerletire


rek ona tmyle farkl bir anlam kazandrr. Fakat bu iki metin Eski
Ahitin birok teki metniyle ve bu metinlere yaplan, Markosun
beceriyle ve byk hassasiyetle parmene benzer ekilde n
krlmasyla farkl farkl imajlar gsteren bir kolaj olarak gnder
melerle (Yaratl 49:11, 1. Samuel 6:7, 2. Krallar 9:13, Mezmurlar
118:25) birbirine karmtr. Markos kurtulu hikyesi metninin
arkasnda duran siyasal olaylar yalnzca okumakla kalmaz, muhte
melen dolayl olarak rol ald ada toplumsal, ekonomik ve kl
trel ilikilerin zerine kazr. Markosun hikyesi, zel olarak bugn
iin tasarlanm tarihsel bir yorumlamadr. sann Kudse girii,
Romaya kar MS 66da daha az rgtlenmi isyanclara katlarak
ayaklanmann liderlerinden biri haline gelen Menahemin giriinin
yanndan bile geemez. Onun girii ne kraliyete talip baka bir Mesih
olan Simon bar Giorannkine ne de radikal Gischalal Johnunkine
benzer. de Mesiyanik kraliyet Unvanna taliptir, kendi aralarnda
az dalandadrlar ve bylece Kudsn br trl iyi rgtlenmi
olabilecek savunmasn, drt yl sren olaanst hal zamannda
zayflatrlar.
Gelin Markosun metninin arkasndaki siyasal gerekliini
ortaya koyarak tahtn bu Mesiyanik taliplerini eletirdii olaans
t hali resmetmek iin Horsley ve Hansonn o dnem hakkndaki
sosyolojik almalarndan yararlanalm. sann Kudse iddet
iermeyen, mtevaz girii, daha nce belirttiimiz gibi MS 66daki
Masada tahkimatnda beraberindeki birka baka isyankrla ve
hrszla Hirodesin cephaneliine saldran Sicarii lideri ve isyanc
Mehanemin (bazlar onun elileli Yahudanm ocuu veya torunu

220
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

olduunu bile iddia eder) giriiyle pek de az benzerlik tamamakta


dr. Menahem, Celile krsalnda toplad adamlar silahlandrr ve
beraberindeki birka teki asiyle birlikte kanl bir ayaklanma bala
tarak hzlca Kuds ele geirir. Kdus ayaklanmas iin takdiri hak
etmese de ehirdeki eitli Zealot gruplarnn lideri olduunu syler.
Olaanst rgtlenme hnerleri araclyla (ve sayca az taraftar
larna ramen) iinde kendi korumalarnn bulunduu Zealot ittifak
diye bilinen eyi bir araya getirerek kendini abucak kral iln eder.
Sicariide heterojen bir gruh olan Menahem taraftarlar ayak
lanmann en banda bakhin yksek papaz Hannan ile kardei
Hezekieli vahice ldrmlerdir. Markosun sa hikyesinin en ra
dikal sol yorumcusu olan Portekizli yazar Femando Belo bu iddiay
Josephusa atfeder.8 Bu noktada ilgin bir olgudan sz etmeliyiz:
syankrlarn lideri Tapmak hzinesi ve arivine girdikten hemen
sonra tm Tapmak kitaplarnn ve bor listelerinin yaklmas iin
emir verir. Grne baklrsa byle yaparak insanlar eitli bor
ve faiz biimleri kullanarak bask altnda tutan, bor ve esarete hap
seden dinsel elit ve siyasal dzenin kkn kazmak istemitir.
Markosun bize gsterdii gibi sa, Menahem gibi Romallara
ayaklanmada Kudsn savunma komutam olarak grev alm dier
sahte peygamber Simon bar Giora ile de hi benzerlik tamaz. Radi
kal Gischalal John, siyasal savaa atldnda tahta talip Mehanem
ile peygamberlie talip Simon bar Giora arasnda akla hayale sma
yacak arpmalar olmutur. Johnu bir kenarda tutarsak, Tapmak
muhafzlarnn efi Eleazar ben Yair de babas bakhin Hannah
ldren Mehanemin vahice ldrlmesinde olduka nemli bir
rol oynamtr. Kuatma srasnda Kdus iinde Zealotun iktidara
gelme mcadelesini daha da kztran Romallarla mzakerelerin
devam ettiini unutmayalm. Gischalal John, kuzey Celilede ho
nutsuz kyllerden kalabalk bir grup toplayarak onlar hatr saylr
bir askeri birlie dntrdnden pek de kendi halinde olmayan
bir baka sahte peygamberdir.

8 Femando Belo, A Materialist Reading o f the Gospel o f Mark (Ann Arbor: Orbis
Books, 1991), s. 84.

221
ACI EKEN TANRI

Bu srada Simon bar, civardaki tepelerde kontrol noktasna sahip


olan rgtl Sicarii gerillalarn yenemediinden tr hain, hrsz,
despot haline gelerek siyasal anlamda baarszla urar. Ne var
ki bu baarszlk onu ne fetihe girimekten ne de zor kullanarak
geici bir hkmet kurmaya almaktan alkoyar. Siyasal bir kum
pas hamlesiyle klelie ve borlanmaya son vererek gl bir ordu
oluturur ve kraliyet modasna uygun hareket etmeye balar. Askeri
gcn artrarak grece byk ve tam tezihatl bir orduyla sava
madan (yiyecek, silah ve asker iin gl bir lojistik destek olutur
mutur) Edom ve Yahudiyeyi ele geirir, ama Kuds kaybeder.
Bunun sonucunda (iyi rgtlenmi savunmasn zayflatan) bu ehir
iin Simon bar Giora ile ehrin kodamanlanmn desteini ekme
ye balam olduu Gischalal John arasndaki dahili mcadele ha
sl olur. Bu kodamanlar daha ok aristokratik olmayan rahiplerdir
ve Gischalal John beklenmedik bir ekilde Tapma elinde tutan
Zealotlardan byk yardm alr. Simon bar Giora, Sanhedrindeki
birka hatr saylr simay vahice ldrr, ki bunlar arasnda ar
hyanetle ve Romallarla ibirliiyle sulayarak ldrd bakhin
ailelerinin birinden gelen (ve ayaklanmann balangcnda Simonun
Kduse giriini dzenleyen) Boethusun olu Matta bile vardr.9
Ne var ki Yahudi devriminden drt yl sonra Kuds be aylk
bir kuatmada yiite savunulmasna ramen Vespasianlann eline
geer. Tapnak, MS 70in Eyll aynda Romallarn eline geerken
Zealotlar cesurca hayatlarn feda ederler. Simon, en fanatik yan
dalarnn bir ksmyla kama giriiminde bulunduysa da yakalanr.
Beyaz ceket ve mor kep giyen kraliyet pelerinine sanl Simon bar
Giora Tapmak harabeleri alannda ortaya kar ve neredeyse sim

9 Femando Belo bu kaotik, neredeyse Balkanl durumu yle tarif eder: Zealot
lar, M 172den beri grevden bilfiil uzaklatrlm, bakhin nesebinden gelen
eski aileler iinden kurayla yeni bir bakhin setiler; seilen kii el zanaat ya
pan sradan bir adamd. Zealotlar en sonunda Tapmakn savunmasn tm sava
boyunca, zellikle son safhalarnda mitsizce braktlar. Tm bunlar gsteriyor
ki, Zealotlar, alt-asya tipi retim tarzn ortadan kaldracak bir devrim yapma
peinde deillerdi; onu saf biimine getirecek bir isyan peindeydiler. Zealot
hareketi pek ok ynyle bize Tesniyeci hareketini anmsatr (tabii ki aralarnda
kayda deer bir fark vardr: Mesele artk monari deildir). (a.g.y., s. 85)

222
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

gesel bir ekilde yklan Tapnak mihrabnda hayatn Tannya feda


eder. Ancak hapse atlan ve gayet sradan aalk bir sulu ve asi
gibiymiesine lme mahkm edilen Gischalal Johndan farkl
olarak Simon neredeyse grkemli bir trenle Vespasiann Yahudi-
yedeki zaferi olarak Romaya gtrlr. Yahudiyede ise Yahudi
kral olarak infaz gerekletirilir.
Bu geniletilmi tarihsel ara szde Markosun sann Kduse gi
rii hakkmdaki anlatsn akla kavuturmak istedim. Markosun
anlats, tesirli ve arpc ve ak seik bir kalkan altnda, hikyedeki
oyunculara yneltilmi olarak balar: Bunu niye yapyorsunuz?
Dier bir deyile, niye say tpk Menahem, Simon bar Giora ya
da kendilerini kral ve Mesih iln edenler gibi Kduse girmek zo
runda brakacak ekilde hazrlanyorsunuz? Markos iin byle tat
sz seenekler dnlemezdi. Makabeler nciline ve peygamber
Zekeriyann hakknda konutuu Mesihine gre Kduse giri as
keri bir kuatma, bir ayaklanma, bir devrim ya da Tapnak ariv
lerinin yaklmas olmakszn gereklemeliydi.
sa Kuds Tapmana geceleyin olduka ge bir saatte, hi kim
seye sknt vermeksizin, hatta kendini geri planda tutan bir tavrla
girer, etrafna yle bir bakar ve Beytanyaya geri dner. Ertesi gn
Tapnaa tekrar gelir, dinsel ve siyasal elit ve Zealotlarla kar kar
ya gelir. Bu yzleme Mesih nvanna zenen biri iin olduka
ngrlemezdir. Besbelli ki Markosun sasnm aklnda bambaka
bir ey vard. Kimbilir neydi? Mesiyanik karlamalarla buyur edil
diyse ve tahta talip biri olduunu ima eden Mesiyanik tuzaklar (pal
miye dallan ve pelerinler) armaan edilmise bile Markosun sas
Mesiyanik kimliin her iaretini pskrtr. Tapnaktaki tutumuyla
dinsel ve siyasal eliti kztrmasyla ortaya kan anlamazlk yeni
bir Mesiyanizm kavramn beraberinde getirir. Bu Mesiyanizm kav
ramnda Nasral insan yardma muhtalarla, gten dmlerle ve
yaknda ortadan kalkacak yoz bir Tapnaa ba yapan yoksul bir
dul kadnda tecessd eden oklukla zdeleir. Burada ta stn
de ta kalmayacak (Markos 13:2) Mesiyanik ibadetler bu ykmn
bir ngrsdr, eski yaplar harabeye dndnde, ufukta yeni
hibir ey grnmediinde nasl yaanacana ilikin bir modeldir.

223
ACI EKEN TANRI

Marko, sann Mesiyanizminin en bariz anlamn sakl kald,


kkten farkl bir yorumunu ortaya koyar. Markos ancak Mesiya-
nik ibadetlere katlarak Mesihi renebileceimizi nermek ister
gibi grnr: itmek ve grmek, uyank kalmak ve dua etmek. Bu
yorum, Markosun cemaat modeli olduka zel olmasna ve kt
ideolojik ruhlar sann adna defetmesine ramen, oraya ait olma
yanlar usulen dost olarak buyur eder. sa bunu havarilerine akla
d basit bir kapsayc kuralla kesinletirir: Bize kar olmayan,
bizden yanadr. Bu, Kuds yolundaki cemaatin gebe gvdesine
yakan Mesiyanik ibadeti desteklemek iin bir baka saiktir.

Eer elin gnah ilemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaama
kavuman, iki elle snmez atee, cehenneme gitmenden iyidir. Eer
ayan gnah ilemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaama
kavuman, iki ayakla cehenneme atlmandan iyidir. Eer gzn g
nah ilemene neden olursa, onu kar at. Tanrmn Egemenliine
tek gzle girmen, iki gzle cehenneme atlmandan iyidir. Oradaki
leri kemiren kurt lmez, Yakan ate snmez. nk herkes ate
le tuzlanacaktr. Tuz yararldr. Ama tuz tuzluluunu yitirirse, bir
daha ona nasl tat verebilirsiniz? inizde tuz olsun ve birbirinizle
ban iinde yaayn! (Markos 9:43-50)

El, ayak ve gz ayn zamanda erdem yoluyla kurulmu bir cemaatin


ksmlarn temsil eden erdemlere ilikin metaforlardr. Bu erdemin
Mesiyanik pratii sevgiyi, umudu ve iman paradoksal olarak ters
bir sraya gre dizer. Kendimizi beslediimiz organmz olan el,
sevgi iin bir metafordur, emein simgesidir ve kendimizi savun
mak, el skmak, cemaate dokunmak iin kullandmz uzuvdur.
Bir eyi gsteren bir parmak ve sk bir yumruk tek bir kiide toplan
m gcn otoriter ifadeleriyken uzatlan kollar ve eller sevgi ze
rine kurulmu katlm ve dayanmay temsil eder. Bacak ve ayak,
gelecee yrmemizi salayan umudun metaforudur. Ayaklar bizi
devinime, mekn elde etmeye sevk eder ve beraberce yrmemize
olanak verir. Birisinin yardmna koarak ona el uzattmzda ilk
bata onlar iman gzyle grmeyi arzu ederiz. Gzler ilk temasm
z ve yeni balayan bir ilikinin ilk anlarm gerekletirmemize ve

224
DUA EDN VE UYANIK KALIN- MESYANK ALTST ETME - GUNJEVIC

kendimizi bizi tanmak isteyenlere amamza yardm eder. Onlar


tanmak istiyorsak gzlerine bakarz, istemiyorsak baklarndan
kanrz. Yalnzca gzler araclyla ayartldmz ehvet sorunu
deildir bu, apak olan kasten grmemeyi arzu etme ya da sadece
istediini grme sorunudur. Bir eit krlktr. Gzler iman temsil
ettiinden tr gzlerine bakacak cesareti bulamadklarmz kara
larz. Markosun bizi iitmek, grmek, dua etmek ve uyank kalmak
eklindeki Mesiyanik ibadetlere davet etmesi bu adan hi artc
deildir. Kukusuz ki havariler sann Getsemanide ektii fani z-
drabm en zor anlarnda bu ibadetleri gerekletirmede baarszla
uramlard (Markos 14:30). En kolay olan, tanmlanamaz ekilde
zor olarak grnr. Mesiyanik ibadetler bedava olsalar bile zahmet
siz deildirler. Bu ibadetler, dikkat ekecek lde zararsz ve naif
gibi grnseler de Markosun gznde derinden altst edici ve tehli
keliydiler. Ched Myers bunu harikulade bir ekilde ifade eder:

Markos ncili ad verilen edebi novum Yahudi savann meydana


getirdii tarihsel ve ideolojik bir krize cevap olarak retilmiti.
Bu kyametvari anda bir cemaat Romal birliklere, Yahudi ege
men snfa ve isyankrlara kar iddete bavurmadan direnmeyi
srdrmek iin abalad. Bir yandan da devrimci bir dzenin to
humlarn ibadeti ve dini yayma araclyla etrafa sayorlard.
phesiz ki M.S. 69 radikal toplumsal bir deneyim iin en iyi za
man deildi. Belki de ancak bu, hikyenin aciliyetini, ac ekmeyi
beklemesini ve baarszlktan sonra yeniden balama ideolojisini
aklayabilir.10

10 Myers, Binding the Strong Man, 443-4.

225
Devrimin Gizbilimi ve 2., 4., 6. ve 8. Blmler iin

Kaynaka

Adomo, Theodore. Minima moralia, 153. ev. Dennis Redmond. http://www.


marxists.org/reference/archive/adomo/1951/mm/index.htm; Trkesi:
Minima Moralia, ev. Ahmet Doukan ve Orhan Koak, stanbul: Metis,
2007.
Agamben, Giorgio. Homo Sacer: Sovereign Power andBare Life. ev. Daniel
Heller-Roazen. Palo Alto: Stanford University Press, 1998; Trkesi: Kut
sal nsan Egemen ktidar ve plak Hayat, ev. smail Trkmen, stanbul:
Ayrnt, 2001.
Aichele, George ve Gary Phillips. Introduction: Exegesis, Eisegesis, Interge-
sis. Semeia, 69/70 (1996): s. 7-18.
Alighieri, Dante. TheDivine Comedy. ev. the Reverend H. F. Cay. London:
Cassell & Company Ltd., 1892; Trkesi: lahi Komedya, ev. Rekin Tek-
soy, stanbul: Olak Yaynclk, 2012.
Althusser, Louis ve Etienne Balibar. Reading Capital, ev. Ben Brevvster.
New York: Verso, 2009; Trkesi: Kapital i Okumak, ev. Ik Ergden,
stanbul: thaki, 2007.
Aurelius, Augustinus. Tanr nm ehri, ev. Marcus Dods. Nicene and Post-
Nicene Fathers, Birinci Dizi, c. 2. haz. Philip Schaff. (Buffalo, NY:
Christian Literatre Publishing Co., 1887.) Kevin Knight tarafndan New
Advent iin gzden geirilerek hazrlanmtr, http://www.newadvent.org/
fathers/120102.htm

227
Aurelius, Augustinus. Confessions. ev. J. G. Pilkington. Nicene and Post-
Nicene Fathers, Birinci Dizi, cilt 1. haz. Philip Schaff. (Buffalo, NY:
Christian Literatre Publishing Co., 1887.) Kevin Knight tarafndan New
Advent iin gzden geirilerek hazrlanmtr, http://www.newadvent.org/
fathers/110109.htm; Trkesi: tiraflar, ev. idem Drken, stanbul:
Kabalc, 2010.
Ayres, Ed. Gods Last Offer. New York: Four Walls Eight Windows, 1999.
Badiou, Alain. Infinite Thought: Truth and the Retum to Philosophy. ev.
Justin Clemens ve Oliver Teltham. London: Continuum, 2003; Trkesi:
Sonsuz Dnce, ev. Ik Ergden, Tuncay Birkan, stanbul: Metis, 2012.
Badiou, Alain. Polemics. ev. Barbara P. Fulks.London: Verso, 2006.
Badiou, Alain. Saint Paul: The Foundation ofUniversalism. ev. Ray Brassi-
er. Palo Alto: Stanford University Press, 2003.
Barthes, Roland. The Pleasure o f the Text. ev. Richard Miller. New York:
Hill & Wang, 1975.
Belo, Femando. A Materialistic Reading o f the Gospel o f Mark. New York:
OrbisBooks, 1981.
Bell, Daniel M. Liberation Theology After the End o f History: The Refusal to
Cease Suffering. London: Routledge, 2001.
Bencivenga, Ermanno. HegelsDialecticalLogic. Oxford: OxfordUniversity
Press, 2000.
Benjamin, Walter. llluminations. New York: Schocken Books, 1969; Trke
si: Parltlar, ev. Ylmaz ner, stanbul: Belge, 1990.
Benslama, Fethi. Lapsychanalyse a l epreuve de l 'slam. Paris: Aubier, 2002;
Trkesi: slam n Psikanalizi, ev. Ik Ergden, stanbul: letiim, 2005.
Bienenstock, Myriam. Quest-ce que Tesprit objectif selon Hegel? Lec-
tures de Hegel iinde haz. Olivier Tinland, s. 223-267. Paris: Livre de
poche, 2005.
Boccaccio, Giovanni. The Life ofDante. ev. Philip Henry Wicksteed. Camb-
ridge, MA:Riverside Press, 1904.
Borges, Jorge L. The Cruel Redeemer Lazarus Morell: The Remote Cause.
A Universal History of!niquity. ev. Andrew Hurley, s. 7-15. New York:
Penguin Classics; Trkesi: Zalim Kurtarc Lazarus Morell, Alakln
Evrensel Tarihi, ev. Cell ster, stanbul: letiim, 2012.

228
Camegy, Patrick. Wagner and the Art ofTheatre. New Haven: Yale Univer-
sity Press, 2006.
Cary, Phillip. Augustines Invention o f the Inner Self: the Legacy o f a Chris-
tian Platonist. London: Oxford University Press, 2000.
Cavanaugh, William T. Torture and Eucharist: Theology, Politics, and the
Body o f Christ. Oxford: Blackwell Publishers, 1998.
Certeau, Michel de. The Capture o f Speech & Other Political Writing. ev.
Tom Conley. Minneapolis: University of Minnesota Press, 1997.
Certeau, Michel de. The Practice o f Everyday Life. Berkeley: University of
Califomia Press, 2002; Trkesi: Gndelik Hayatn Kefi, ev. Lale Arslan
zcan, Ankara: Dost, 2009.
Certeau, Michel de. The Mystic Fable. ev. Michael B. Smith. Chicago: Uni
versity of Chicago Press, 1995.
Chesterton, G. K. Orthodoxy. San Francisco: Ignatius Press, 1995.
Chesterton, G. K. The Everlasting Man. San Francisco: Ignatius Press, 1993.
Chesterton, G. K. The Man Who Was Thursday: A Nightmare. New York:
Modem Library, 2001; Trkesi: Bay Perembe, ev. Vedat Gnyol, s
tanbul: Turkuvaz Kitap, 2007.
Chesterton, G. K. The Slavery of the Mind. Collected Works. s. 289-291.
San Francisco: Ignatius Press, 1990.
Chesterton, G. K. Vjecni covjek. Split: Verbum, 2005.
Crockett, Clayton, A Theology o f the Sublime. London: Routledge, 2001.
Cunningham, Conor. A Genealogy o f Nihilism: Philosophies o f Nothing and
the Difference o f Theology. London: Routledge, 2002.
Diderot, Deni. Observations sur Hemsterhuis. Oeuvres complete iinde,
cilt 24, s. 215-419. Paris: Hermann, 2004.
Dupuy, Jean-Pierre. Petite metaphysique des tsunamis. Paris: Seuil, 2005.
Ess, Josef van. Muhammad and the Quran: Prophecy and Revelation.
Christianity and the World Religions haz. Hans Kng, Josef van Ess, He-
inrich von Stietencron, Neinz Bechert. ev. Peter Heinegg. Garden City,
NY: Doubleday, 1986.
Fawcett, Bili (haz.), How to Lose a Battle: Foolish Plans and Great Military
Blunders. New York: Harper, 2006.

229
Gunjevic, Boris ve Predrag Matvejevic. Tkoje tu, odavdeje: Povijest milosti.
Zagreb: Naklada Ljevak, 2010.
Habermas, Jrgen. The Future o f Human Nature. Cambridge, UK: Polity
Press, 2003; Trkesi: nsan Doasnn Gelecei, ev. Kaan H. kten,
stanbul: Everest, 2003.
Hadot, Pierre. Plotinus, or, the Simplicity o f Vision. Chicago: Chicago Uni-
versity Press, 1993.
Hardt, Michael ve Antonio Negri. Empire. Cambridge, MA: Harvard Univer-
sity Press, 2000; Trkesi: mparatorluk, ev. Abdullah Ylmaz, stanbul:
Ayrnt, 2012.
Hart, David Bentley. The Beauty o f the Infmite: The Aesthetics o f Christian
Truth. Grand Rapids: Eerdmans, 2003.
Hauerwas, Stanley. Wildemess Wanderings: Probing Tyventieth-Century
Theology and Philosophy. Boulder: Westview Press, 1997.
Hays, RichardB. The Moral Vision o f the New Testament: Community, Cross,
New Creation: a Contemporary Introduction to New Testament Ethics.
San Francisco: Harper Collins, 1996.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Lectures on the Philosophy o f World His-
tory: Introduction, Reason in History. ev. H. B. Nisbet. Cambridge, UK:
Cambridge University Press, 1975.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Philosophy o f History. ev. J. Sibree. Kitc-
hener: Batoche Books, 1900; Trkesi: Tarih Felsefesi, ev. Aziz Yardm
l, stanbul: dea Yaynevi, 2010.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Lectures on the History o f Philosophy. New
York: Dover Publications, 1956.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Lectures on the Philosophy o f Religion.
ev. R. F. Brown. Berkeley: University of Califomia Press, 1988.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Phenomenology o f Spirit. ev. A. V. Miller.
Oxford: Oxford University Press, 1977; Trkesi: Tinin Grngbilimi,
ev. Aziz Yardml, stanbul: dea, 2011.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Philosophy ofMind. ev. William Wallace.
Oxford: Clarendon Press, 1971.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Philosophy o f Nature. ev. A. V. Miller.
Oxford: Clarendon Press, 1970; Trkesi: Doa Felsefesi, ev. Aziz Yar
dml, stanbul: dea, 2011.

230
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Vorlesungen ueber die Geschichte der Phi-
losophie. cilt 3. Leipzig: Verlag Philip Reclam, 1971.
Hegel, Georg Wilhelm Friedrich. Werke. cilt 17. Frankfurt: Suhrkamp Ver
lag, 1969.
Heidegger, Martin. Only a God Can Save Us. The Heidegger Controversy:
A CriticalReader iinde, haz. Richard Wolin. Cambridge, MA: MIT Press,
1993; Trkesi: Profesr Heidegger, 1933 te Neler Oldu? Der Spiegel'in
Heidegger'le Tarihi Syleisi, ev. Turhan lgaz, stanbul: YKY, 1995.
Hodgson, Peter C. (haz.), G. W. F. Hegel: Theologian o f the Spirit. Minnea-
polis: Augsburg Fortress Publishers, 1997.
Hoelzl, Michael ve Graham Ward. The New Visibility o f Religior: Studies in
Religion and Political Culture. London: Continuum Press, 2008.
Horgan, John. The End o f Science: Facing the Limits o f Knowledge in the
Twilight o f the Scientific Age. Reading, MA: Addison-Wesley, 1996.
Horsley, Richard A. ve John S. Hanson. Bandits, Prophets & Messiahs: Po
pular Movements in the Time ofJesus. Minneapolis: Winston Press, 1985.
Insole, Christopher J. The Politics o f Human Frailty: A Theological Defense
o f Political Liberalism. London: SCM Press, 2009.
Karic, Enes. Hermeneutika Kurana. Zagreb: Hrvatsko filozofsko drutvo,
1990.
Khair, Muhammed. Hegel and slam. The Philosopher. 90:2 iinde, 2002,
http://www.the-philosopher.co.uk/hegel&islam.htm
Kierkegaard, Seren. Concluding Unscientific PostScript, ev. David F. Swen-
son. Princeton: Princeton University Press, 1941.
Kierkegaard, S0ren. Either/or: A Fragment o f Life, cilt I. ev. David F. Swen-
son and Lillian Marvin Swenson. New York: Doubleday, 1959.
Kocbek, Edvard. Svedocanstvo: dnevnicki zapisi od 3. maja do 2. decembra
1943. ev. Marija Mitrovic. Belgrade: Narodna knjiga, 1988.
Kurzvveil, Ray. The Age ofSpiritual Machines: When Computers Exceed Hu
man Intelligence. London: Phoenix, 1999.
Lacan, Jacques. Ecrits: A Selection. ev. Alan Sheridan. London: Routledge,
1977.
Lacan, Jacques. Ecrits. A Selection. ev. Bruce Fink. New York: W. W. Nor
ton & Company, 2004.

231
Lacan, Jacques. Cetiri temeljnapojmapsihoanalize. Zagreb: Naprijed, 1986.
Lacan, Jacques. Le triomphe de la religion, precede de Discours aux Catho-
liques. Paris: Seuil, 2004.
Lacan, Jacques. The Four Fundamental Concepts o f Psycho-Analysis. ev.
Alan Sheridan. London: Penguin Books, 1979.
Lacan, Jacques. The Seminar o f Jacques Lacan. cilt 2: The Ego in Freuds
Theory and in the Technique of Psychoanalysis. New York: W. W. Norton
& Company, 1988.
Leader, Darian. Stealing the Mona Lisa: What Art Stops Usfrom Seeing. Lon
don: Faber & Faber, 2002; Trkesi: Mona Lisa Karld: Sanatn Bizden
Gizledikleri, ev. Handan Akdemir, stanbul: Ayrnt, 2004.
Levi-Strauss, Claude. Tristes tropiques. Paris: Plon, 1955; Trkesi: Hznl
Dnenceler, ev. merBozkurt, stanbul: YKY, 1994.
Lubac, Henri de. Medieval Exegesis: The Four Senses ofScripture. cilt 1. ev.
Mark Sebanc. Grand Rapids: Wm. B. Eerdmans Publishing Co., 1998.
Lukacs, Gyrgy. Political Writings, 1919-1929: the Question ofParliamenta-
rianism and Other Essays. ev. Michael McColgan.London: NLB, 1972.
Malabou, Catherine. The Future o f Hegel: Plasticity, Temporality, and Dia-
lectic. London: Routledge, 2004.
Marx, Kari. Capital, vol. I. Harmondsworth: Penguin Books, 1990; Trkesi:
Kapital, ev. Mehmet Selik ve Nail Satlgan, stanbul: Yordam, 2011.
Matvejevic, Predrag. Between Exile andAsylum: An Eastem Epistolary. ev.
Russell Scott Valentino. Budapest: Central European University Press,
2004.
Matvejevic, Predrag. Mediterranean, A Cultural Landscape. ev. Michael
Henry Heim. Berkeley: University of Califomia Press, 1999; Trkesi:
Akdenizin Kitab, ev. Tolga Esmer, stanbul: YKY, 1999.
Matvejevic, Predrag. The Other Venice: Secrets o f the City. ev. Russell Scott
Valentino. London: Reaktion Books, 2007; Trkesi: teki Venedik, ev.
Birsel Uzma, stanbul: YKY, 2007.
Meyerovitch, Eva de. Anthologie du soufisme. Paris: Sindbad, 1998.
Milbank, John. Being Reconciled: Ontology and Pardon. London: Routledge,
2003.

232
Milbank, John, Creston Davis, Slavoj Zizek. Pauls New Moment: Contin-
tental Philosophy and the Future o f Christian Theology.Gra.nd Rapids:
Brazos Press, 2010.
Milbank, John. Postmodem Critical Augustinianism: a Short Summa in
Forty-two Responses to Unasked Questions. The Radical Orthodoxy Re-
ader, haz. John Milbank ve Simon Oliver. London: Routledge, 2009.
Milbank, John. The Programme of Radical Orthodoxy. Radical Ortho-
doxy? A Catholic Enquiry iinde, haz. Laurence Hemming, s. 33-45. Al-
dershot: Ashgate, 2000.
Milbank, John, Catherine Pickstock ve Graham Ward. Suspending the Ma-
terial: The Tum of Radical Orthodoxy. Radical Orthodoxy: A New The-
ology iinde, haz. John Milbank, Catherine Pickstock ve Graham Ward,
1-20. London: Routledge, 1998.
Milbank, John. The Theological Critique of Philosophy in Hamann and Ja-
cobi. A Radical Orthodoxy: New Theology iinde, haz. John Milbank,
Catherine Pickstock ve Graham Ward, s. 21-37. London: Routledge, 1998.
Milbank, John, Creston Davis ve Slavoj Zizek (haz.), Theology and the Poli-
tical: The New Debate.Dvaham: Duke University Press, 2005.
Milbank, John, Graham Ward ve Edith Wyschogrod. Theological Perspecti-
ves on God and BeautyLondon: Continuum Press, 2003.
Milbank, John. Theology and Social Theory. Oxford: Blackwell, 2006.
Milbank, John. Without Heaven There is Only Hell on Earth: 15 Verdicts on
Zizeks Response. Political Theology, cilt 11, n. 1 (2010): s. 126-135.
Miranda, Jose. Communism and the Bible. New York: Orbis Books, 1982.
Myers, Ched. Binding the Strong Man: A Political Reading o f Marks Story
ofJesus. New York: Orbis Books, 2000.
Myers, Ched. Who Will Roll Away the Stone? Discipleship Queries fo r the
First World Christians. New York: Orbis Books, 1999.
Nancy, Jean-Luc. Noli me tangere: On the Raising o f the Bodty. New York:
Fordham University Press, 2008.
Negri, Antonio. Negri on Negri: Antonio Negri in Conversation with Anne
Dufourmantelle. London: Routledge, 2004.
Nikolaidis, Andrej. Mimesis. Zagreb: Durieux, 2003.

233
O Donnell, James. Commentary Books 8-13. Confessions,vol. III. Oxford:
Clarendon Press, 1992.
Oden, Thomas. C. (haz.), The Humor o f Kierkegaard: An Anthology. Prince-
ton: Princeton University Press, 2004.
Pabst, Adrian ve Christoph Schneider (haz.), Encounter Between Radical
Orthodoxy and Eastern Orthodoxy. Aldershot: Ashgate, 2009.
Page, Andrew. The Mark Experiment: How Mark's Gospel Can Help You to
KnowJesus Better. Nremberg: VTR Publications, 2005.
Peat, David F. Synchronicity: The Bridge between Nature and Mind. New
York: Bantam, 1987; Trkesi: E-Zamanllk Zihin ve Madde Arasndaki
Kpr, ev. smail Boz, stanbul: nsan Yaynlan, 1996.
Pinchbeck, Daniel. Toward 2012: Perspectives on the Next Age.New York:
Tarcher Penguin, 2007.
Pickstock, Catherine. After Writing: On Liturgical Consummation o f Philo-
sophy. Oxford: Blackwell Publishers, 1998.
Pickstock, Catherine. Radical Orthodoxy and Meditations of Time. Radi
cal Orthodoxy? A Catholic Enquiry iinde, s. 63-76. Aldershot: Ashgate,
2000.
Pickstock, Catherine. Reply to David Ford and-Guy Collins. Scottish Jour
nal ofTheology 54 (2001) iinde: s. 405-422.
Pickstock, Catherine. Thomas Aquinas and the Quest for the Eucharist.
Modem Theology, cilt 15 (April 1999): s. 159-180.
Plato. The Republic. ev. Benjamin Jowett. Digireads.com Publishing, 2008;
Trkesi: Devlet, ev. Mehmet Ali Cincoz, Sabahattin Eybolu, stanbul:
Bankas Kltr Yaynlan, 2011.
Razac, Olivier. Barbed Wire: A Political History. ev. Jonathan Kneight.
New York: The New Press, 2002.
Rodinson, Maxime. Muhamed. Zagreb: Hlad i Sinovi, 1998; Trkesi: Mu-
hammed, ev. Atilla Tokatl, stanbul: Doruk Yaynlan, 2008.
Rogerson, Barnaby. The Prophet Muhammad: A BiographyMaYmah, NJ:
Hidden Spring, 2003.
Said, Edward W. Krivotvorenje slama. Zagreb: V.B.Z., 2003.
Said, Edward W. Culture andImperialism. New York: Knopf, 1994; Trke
si: Kltr ve Emperyalizm, ev. Necmiye Alpay, Adyaman: Hil Yaynlan,
2010.

234
Sample, lan. Frankensteins Mycoplasma. The Guardian iinde, 8 June
2007.
Santner, Eric. Freuds Moses and the Ethics of Nomotropic Desire. Sexuati-
on iinde, haz. Renata Salecl, s. 57-105. Durham: Duke University Press,
2000.
Schelling, Friedrich Wilhelm Joseph von. Philosophical Investigations into
the Essence of Human Freedom. Philosophy o f German Idealism iinde,
haz. Emst Behler. New York: Continuum, 1987.
Schvvartz, Stephen. The Two Faces o f slam. New York: Doubleday, 2002.
Shakespeare, William. Julius Caesar; Trkesi: Julius Caesar, ev. Sabahat
tin Eybolu, stanbul: Remzi Kitabevi, 2012.
Shakespeare, Steven. Radical Orthodoxy: A Critical Introduction. London:
SCPK, 2007.
Shaw, Gregory. Theurgy and the Soul - the Neoplatonism oflamblichus. Phi-
ladelphia: Pennsylvania State University Press, 1995.
Sherman, Franklin. Speaking of God after Auschwitz. A Holocaust-Reader
iinde, haz. Michael L. Morgan. Oxford: Oxford University Press, 2001.
Smart, Christopher. The Religious Poetry. Manchester, UK: Carcanet Press,
1980.
Smith, James ve James Olthuis (haz.), Radical Orthodoxy and the Reformed
Tradition: Creation, Covenant, and Participation. Grand Rapids: Brazos
Press, 2005.
Stock, Brian. Augustine the Reader: Meditation, SelfKnowledge, and the Et
hics oflnterpretation. Cambridge, MA: Harvard University Press, 1996.
Taylor, Richard ve lan Christie (haz.), The Film Factory. London: Routled-
ge, 1988.
Ward, Graham. Barth, Derrida and the Language o f Theology. Cambridge,
UK: Cambridge University Press, 1995.
Ward, Graham. Blackwell Companion to Postmodem Theology. Oxford:
Blackvvell, 2004.
Ward, Graham. Christ and Culture. Oxford: Blackwell, 2005.
Ward, Graham. Cultural Transformation and Religious Practice.Cambridge,
UK: Cambridge University Press, 2005.
Ward, Graham (haz.), The de Certeau Reader. Oxford: Blackvvell, 2000.

235
Ward, Graham (haz.), The Postmodern God: A Theological Reader. Oxford:
Blackwell, 1997.
Ward, Graham. Radical Orthodoxy and/as Cultural Politics. Radical Ort-
hodoxy? A Catholic Enquity iinde, haz. Laurence Hemming, s. 97-111.
Aldershot: Ashgate, 2000.
Ward, Graham ve Michael Hoelzl (haz.), Religion and Political Thought.
London: Continuum Press, 2006.
Ward, Graham. Theology and Contemporay Critical Theory: Creating
Transcedent Worship Today. New York: St. Martins Press, 1999.
Zizek, Slavoj. The Fragile Absolute: or, Why is the Christian Legacy Worth
Fighting For? London: Verso, 2000.
Zizek, Slavoj ve John Milbank. The Monstrosity o f Christ: Paradox or Dia-
lectic. Cambridge, MA: MIT Press, 2009.
Zizek, Slavoj. O vjerovanju: Nemilosrdna Ijubav. Zagreb: Algoritam, 2005.
Zizek, Slavoj. Sublimni objekt deologije. Zagreb: Arkzin, 2002; Trkesi:
ideolojinin Yce Nesnesi, ev. Tuncay Birkan, stanbul: Metis, 2011.
Zizek, Slavoj. The Atheist Wager. Political Theology iinde, cilt 11, n. I
(2010): s. 136-140.
Slavoj Zizek, The Perverts Guide to Cinema, 30. http://www.lacan.com/ziz-
hollywood.htm
Zupancic, Alenka. The Concrete Universal and What Comedy Can Teli Us
About It. Lacan: The Silent Partners iinde, haz. Slavoj Zizek, s. 171
197. London: Verso Books, 2005.

236
Din ve felsefe ile gncel politik yaklamlar arasnda ne t r *
balantlar vardr ve bunlar ne ekilde gelitirilebilir?
Slavoj 2izek ve radikal teolog Boris Gunyevid, Ac eken Tanr:
Kyameti Tersyz Etmek'te bu sorftyn cevabm ararken
temel dini inan sistemini, zellikle toplumu dntrmek :
iin gereken manevi deerleri ina etmede kullanlacak
aralar salayabilme potansiyelleri bakmndan mercek
aitip gly.rlar. V; .v '

Hristiyanlk, slam ve Yahudilik zerine "diyaloglar"


araclyla yapt bu deerlendirmelerde 2izek; Lacan,
Levinas, Hegel ve Augustinus gibi isimlerin kuramlar
yardmyla ve Dante'den Dostoyevski'ye uzanan geni V.-j.
bir yelpazedeki kltrel rneklerle kapitalizm eletirisine
yneliyor. 2izek ve Gunyevic, slam lkelerinde iddetin/.;
din araclyla meruiyet kazanmas ve modem ateistlerde
Tanr'dan bile daha snrlandrc ekilde ortaya kabilen
bilinaltnn paradokslar gibi beklenmedik durumlar ele
alarak inan kavramn irdeliyorlar. Bu balamda, yalnzca ac
ektiren bir Tanr'dan ziyade, kendisi de ac eken bir Tanr
fikri ortaya koyarak birey ile Tanr arasndaki ilikileri yeniden
dnme yollar sunuyorlar.

vvvvvv.selyayincilikicom

You might also like