You are on page 1of 375

AHMET ARSlAN

ILKA<: FEI5EFE TARIKit


SOKRATES NCESI YUNAN fELSEFESI

IsTANBuL B ILGI NIVERSITEsi VAYINIARI 137


FELSEFE 4

ISBN 975-6176-60-1
TAKIM ISBN 975617608-3

KAPAK I.. 200'DE YAPlLMl BIR VUNAN MOZAIINDE ILK HARilACI ANAKSIMANDROS.

1. BAsK IsTANBUL. HAziRAN2006

B ILGIILETIIM GRUBU VAYINCILIK MziK VAPlM VE HABER AJANSI LTD. TI.


VAZlMA ADREsi: INN CADDESI, No: 28 KuTEPE lL I34387 IsTANBUL
TELEFON: 0212 31160 00- 217 28 62 (FAKS: 0212 34710 tt

www.bilgiyay.com
E-POSTA yayin@bilgiyay.com
DAlllTlM dagitirn@bilgiyay.com

TASARlM MEHMET ULUSEL


DIZGI VE UYGUlAMA MARATON OlzGIEVI
DilzELTl SAIT KzuRMAK
BASKI VE ClLT SENA 0FSET AMBAlAJ VE MATBAACILIK SAN. TIC-lTD. TI.
No: 4 NB 79-11 ToPKAP-IsTANBUL
LITRos V oLU. 2 . MATBAACILAR Sinsi B BLoK KAT 6
TELEFON: 0212 61303 21- 61338 46 (FAKS: 0212 61338 46

Istanbul Bilgi University libray Cataloging-in.Publication Data


Istanbul Bitgi Uni.,.,rsitesi Killilphanesi Katalogla:na Blilm il tarafndan kataloglanmtr.

Arslan, Ahmet.
ilka Felsefe Tarihi (Ahmet Arslan.
v. cm.
lncludes bibliographical references and index.
ISBN 97S-676-o83 (pbl<.) 97S6t766ot !km.)

. Philosophy, Ancient. . Title.


B72.A77 2006
AHMET ARSLAN

ILKA FELSEFE TARIHil


SOKRATE:S NCESI YUNAN FELSEFESI
Iindekiler

xlii nsz

1 BIRINCI KlSlM
3 1 Felsefe Tarihi Nedir?
6 Felsefe Tarihinde Bir lerleme veya
Evrim Var mdr?
12 Dier Dncelerin Tarihinden Bamsz
Bir Felsefi Dnceler Tarihi Olabilir mi?
19 2 Felsefenin Balanglar ve Sokrates ncesi
Yunan Felsefesinin zellikleri
21 Felsefe ilk Kez Yunan'da m Ortaya kmtr?
2S Sokrates ncesi Felsefenin zellikleri ve
Ortaya k Koullar
35 Yunan Bilimiyle Msr ve
Mezopotamya Bilimi Arasndaki likiler
38 Yunan Felsefesi ile Yunan Mitolojisi Arasndaki
likiler

45 3 Antik Yunan'da Felsefenin Ortaya k


49 Etkenler
lf9 Yunan Corafyasnn zellikleri
52 Yunan Siyasal Dzeninin zellikleri
57 Yunan Dininin zellikleri
60 D Etkenler

63 4 Kaynaklar ve Ksaltnalar
65 Kaynaklar
70 Ksaltnalar
\ll iindkilr

71 IKINCI KlSlM
73 1 Yunan Felsefesinin Balanglar:
Teogoni-Kozmogoniler

83 2 Thales
85 Hayat ve Kiilii
88 retisi
90 Her ey Tanrtarla Doludur
91 Madde, Canldr
91 Thales'in nemi
93 3 Anaksimandros
9 5 Hayat ve Kiilii
98 retisi
98 Ana Madde veya Arkhe, Snrsz-Belirsiz
Olandr (Apeiron)
101 Arkhe, Ayn Zamanda Kozrnogonik ve
Ontolojik Bir Kavrarndr
103 eyler, Ana Madde veya Arkleden Ayrlma veya
Kopma Yoluyla karlar
1o6 Sokrates ncesi Yunan Filozoflar
Tanrtanmaz Deildir
1o8 Varolma Sutur ve Bu Suun Cezas Yokolmadr
110 Anaksimandros'un Genel Bir Deerlendirilmesi
113 4 Anaksimenes
115 Hayat ve Eseri
118 retisi
118 Ana Madde veya Arkhe Havadr
119 Hava, Yountama ve Seyreklerne Yoluyla
Dier Varlklar Meydana Getirir
121 Ana Madde Olarak Havann Seilmesinin
Nedenleri
12/f Varlklardaki Nitelik Farkllklar,
Nicelik Farkllklarnn Sonucudur
125 Anaksimenes'in nemi ve Kendisinden
Sonrakiler zerine Etkileri
iindkilr vii

127 5 Pythagoras ve Pythagoraslk


129 Yunan oktanrclnn Kaynaklar:
Homeros ve Hesiodos
134 Homeros-Hesiodosu Gelenekten
Farkl Dinsel nanlar
135 Demeter Klt
136 Dionizos Klt
137 Orpheus Klt
139 Felsefe Hakknda Yeni Bir Anlay:
Pythagoraslk
140 Pythagoras: Hayat ve Kiilii
145 Pythagoraslarn Felsefi Grleri
145 Ruh, Doas Bakmndan Bedenden Farkldr
ve lmszdr
147 Evrenin 1Ikesi, Arklesi Saydr
152 Saynn 1Ikeleri ise Snr ve Snrsz Olandr
153 rrasyonel Saylar Problemi
154 Astronomileri
158 Ruh retileri
15 8 Pythagorasln Genel Bir Deerlendirilmesi
163 6 Ksenophanes
166 Hayat ve Kiilii
16 7 retisi
168 Homeros-Hesiodosu nsan Biimci
oktanrc Gr, Yanltr
169 Onun Yerine Felsefi-Ahlaki Bir Tanr Anlayn
Geirmek Gerekir
173 Fizii veya Kozmolojisi
177 7 Herakleitos
So Hayat, Kiilii ve Eseri
186 Varlk Kuram veya Ontolojisi
187 Ana Madde veya Arke, Atetir
189 Varlk, Yoktur; Olu Vardr
190 Olu in Ztlarn Sava Zorunludur
192 okluk Olmakszn Birlik,
Birlik Olmakszn okluk Olmaz
193 Her ey Akar ve Srekli Deiir
19/f Olu ve Deimenin Deimeyen Bir Yasas Vardr
196 Ama Bu Yasann Herhangi Bir Erei Yoktur
196 Her ey Grelidir
198 Kozmolojisi
200 nsan Kuram veya Antropolojisi
203 Bilgi Kuram veya Epistemolojisi
2o6 Ahlak Kuram veya Ethii
2o8 Herakleitos'un nemi ve Kendisinden
Sonra Gelenler zerine Etkileri
209 8 Parmenides
215 Hayat, Kiilii ve Eseri
217 Varlk Kuram veya Ontolojisi
219 Varlk Vardr ve Varolmayan Var Deildir
221 Varolmayan ey Dnlemez
22/f Varlk Varsa, Olu Yoktur; nk Olu eliiktir
226 Varlk Bir, Ezeli-Ebedi, Blnemez, Deiemez,
Srekli vb. Olmak Zorundadr
228 Boluk Yoktur
229 Ama Evren, Sonludur
233 Ve Kre eklindedir
23/f Varlk, Tinsel Deildir
236 Kozmoloji veya Kozmogonisi
239 Parmenides'in nemi ve Kendisinden
Sonraki Felsefe zerine Etkileri
245 9 Elea'l Zenon
249 Hayat, Kiilii ve Eseri
250 Paradokslar
251 Uzay Paradoksu
251 Akhilleus ve Kaplumbaa Paradoksu
253 ikiye Blme Paradoksu
25/f Duran Ok Paradoksu
255 Stadyum Paradoksu
256 Msr Taneleri Paradoksu
257 okluk Paradoksu
iindkilr la

25 9 1 O Empedokles
261 Hayat, Kiilii ve Eseri
265 Varlk Kuram veya Ontolojisi
265 Parmenides'in Varlkla lgili iddialar
Tamamen Yerindedir
266 Bolul< da Yoktur
266 Ancak Olu ve Yokolu Mmkndr
267 nk Tek Deil, Birden ok Varlk Vardr
267 Bu Varlklar, Drt Unsurdur
268 Olu ve Yokolu, Drt Unsurun Birleme ve
Ayrlmalarndan ibarettir
271 Drt Unsur Dnda, Onlarn Birleme ve
Ayrlmalarnn Nedeni Olan ki ilke Vardr:
Sevgi ve Nefret
271 Evrensel Oluun Balca Safhalar
273 Sevgi ve Nefret de Drt Unsur Gibi
Maddi lkelerdir
27/f Benzerierin Benzerler Tarafndan ekilmesi lkesi
275 Kozmolojisi veya Kozmogonisi
279 Biyolojisi veya Hayvanlarn
Ortaya k Kuram
281 Psikolojisi veya Ruh Kuram
285 1 1 Anaksagoras
287 Hayat, Kiilii ve Eseri
290 Varlk Kuram veya Ontolojisi
290 Empedokles'in Varlk ve Olula lgili Kuram
Temelde Dorudur
290 Ancak Varlklarn Kklerinin Says Drt Deil
Sonsuzdur
291 Ve Bu Sonsuz Sayda Varlklar
Her eyde Vardrlar
293 Herhangi Bir Deneysel zellik,
Bu zellii Tamayan Bir eyden
Meydana Gelemez
29/f eyler Birbirlerinden Nasl Ayrlabilirler?
295 Karm-Varlklar ve Karm-Nitelikler
297 Sonsuz Kk ve Sonsuz Byk Mevcuttur
X iindokilor

298 Kozmoloji veya Kozmogonisi


299 Kaostan Kozrnosa Nous veya
Akl Sayesinde Geilmitir
300 Nous, Evrende Saf Halde Bulunan Tek eydir ve
O Her eyin Bilgisi Yannda Onlar zerinde
Kudrete de Sahiptir
300 Evrenin Oluunun Balca Safhalar
302 Nous, Tnsel Bir ey Deildir
305 Psikolojisi ve Bilgi Kuram

309 12 Leukippos ve Demokritos


312 Leukippos'un Hayat ve Eseri
313 Demokritos'un Hayat, Kiilii ve Eseri
314 Atomcularn Varlk Kuram veya Ontolojisi
316 Maddenin Nihai Yaptalar Blnernez Olan
Atomlardr
316 Boluk Vardr ve Atomlar Arasndaki Ortarn
ifade Eder
317 Atomlar Ezeli-Ebedi, Srekli,
Etrden, Deimez, ilerine
Nfuz Edilemez vb. eylerdir
318 Ama Atomlarn En nemli zellikleri,
Bir Byklk ve Biime Sahip Olmalardr
320 Ayrca Atomlar Kendiliinden
Bir Harekete Sahiptirler
322 Aslnda Atomlarn ki T rden Hareketleri Vardr
323 Nesnelerin ikincil Nitelikleri Birincil
Niteliklerinden Farkldr ve zneldir
325 Bu Ayrmn Bilgi Kurarnsal Sonular
327 Atomcularn Fizii veya Kozmolojisi
328 Atomculardan Bize Miras Kalan
nemli Dnceler
330 Biyoloji ve Antropolojileri
332 Psikoloji ve Bilgi Kurarnlar
336 Demokritos'un Ahlaki Grleri

339 Kaynaka
343 Dizin
"SYLENDiGiNE GRE BU iLiM [FELSEFE] ESKiDEN IRAK HALKI OLAN
KELDANiLER ARASINDA MEVCUTTU. ONLARDAN MISIR HALKINA GE
Mi, ORADAN YUNANLlLARA iNTiKAL ETMi, SRYANiLER VE DAHA
SONRA ARAPLAR'A GEiNCEYE KADAR ONLARDA KALMlTlR. Bu iL
MiN iERDiGi HER EY YUNAN DiLiNDE, DAHA SONRA SRYANTCE
DE, NiHAYET ARAPADA iFADE EDiLMiTiR. Bu iLME SAHiP OLAN
YUNANLlLAR ONU HAKiKi HiKMET VE EN YKSEK HiKMET DiYE AD
LANDIRIRLAR VE ONUN ELDE EDiLMESiNE iLiM, ONUNLA iLGiLi ZiHiN
DURUMUNA iSE FELSEFE DERLERDi. BUNUNLA EN YKSEK HiKMETi
ARAMA VE SEVMEYi KASTEDERLERDi. ONU ELDE EDENE FiLOZOF
DERLER VE BUNUNLA DA EN YKSEK HiKMETi SEVEN VE ONU ARA
YANI KASTEDERLERDi. ONLAR EN YKSEK HiKMETiN KUVVE HALiN
DE BTN ERDEMLERi iERDiGiNE iNANlRLAR VE ONU iLiMLER/N iL
Mi, ILiMLER/N ANASI, HIKMETLER/N HiKMETi VE SANATLARlN SANA
Tl DiYE ADLANDIRIRLARDI. BUNUNLA DA BTN SANATLARI iiNE
ALAN SANATI, BTN ERDEMLERi iiNE ALAN ERDEMi, BTN HiK
METLERi iiNE ALAN HiKMETi KASTEDERLERDi."
FARABI, Mutluluun Kazanrlmasr (Tahsilus-Sa'ada),
ev. Ahmet Arslan, Ankara, 1999, s. 88-89
n sz

u kitabn yazarnn asl zmanlk alan Ortaa slam felsefesidir.


B Ancak onun Ortaa'da Islam dnyasnda ortaya kan ve gelien
felsefi nitelikli dnce hareketlerini ve onlarn temsilcilerini inceler
ken tesbit etmi olduu en nemli gerek, bu felsefi hareketlerin ve
temsilcilerinin grlerinin, sistemlerinin daha nceki antik Yunan fel
sefesi ve filozoflarnn doru ve yeterli bir bilgisi olmakszn anlala
mayaca ve anlatlamayacadr.
Bu zel olarak Kindi, Farabi, bni Sina, bni Rt gibi slam
dnyasnda Yunan tarznda felsefe yapan filozoflar veya slam'daki
teknik adyla Felasife iin doru olduu gibi daha genel olarak yine bu
dnemde ortaya km olan dier iki byk felsefi-entelektel hare
ket, yani Kelam ve Tasavvuf hareketi iin de dorudur.
nk Yunan felsefesi ve biliminin slam dnyasnda tannma
ya balamasndan hemen sonra ortaya km olan Kelamclar, rnein
Mu'tezile hareketi iinde yeralan Nazzam, Allaf, daha sonra 10. yz
ylda yaam olan nl E'arici doa felsefesicisi Bakllani, zellikle
Kelam hareketi iinde Yunan felsefesiyle en youn bir ilikiyi temsil
eden Gazali, onu takiben Fahreddin Razi, Nasreddin Tusi vb.gibi isim-
dv nsi!

ler antik Yunan kaynakl etkileri dnce ve eserlerinde gstermi ol


duklar gibi Tasavvufular veya slam dnyasndaki adyla Mutasav
vflar arasnda yeralan dier baz nemli kiiler de (rnein ayn za
manda bu hareket iinde de nemli bir aamay temsil eden Gazali,
Shreverdi, bni Arabi vb.) gerek dorudan, gerekse Felasife aracly
la antik felsefenin etkisine maruz kalmlardr.
Genel olarak slam dnyasn etkileme bakmndan balca rol
oynayan Yunan filozoflar ise bata Platon ve Aristoteles olmak zere
Yeni Platoncular (Piotinos ve Proklos), Galen (Galenos) olmutur. Bu
isimlere Yunan dnyasnda ortaya km olan baz baka felsefe okul
larn, Stoaclk, Septikler ve Yeni-Pythagoraslar da eklemek gerekir.
Antika Yunan felsefesinin slam dncesi zerir.deki etkisinin
bu nemli felsefi-entelektel hareketle snrl olmadn, slam Siya
sal Dnce Literatr, hatta daha dar anlamda slam edebiyat zerin
de de kendisini gsterdiini syleyebiliriz. slam Siyasal Dnce Lite
ratrnn veya dier adyla Hkmdar/ara tler edebiyatnn nde
gelen yazarlar, rnein Gazali, Nizamlmlk, Nasreddin Tusi, hatta
bir anlamda bu edebiyat iinde saylmas mmkn olan Sadi'nin eserle
ri zerinde Dou Hint-ran bilgelik edebiyatnn etkisi yannda klasik
Yunan-Roma siyasal bilgelik edebiyatnn etkisinden szetmek doru
olduu gibi 16. yzylda yaam Ali Efendi gibi bir Osmanl edibinin
Ahla k- A/ai'sinde veya daha ge bir tarihte Ziya Paa gibi yine bir Os
manl yazar ve edibinin nl Terkib-i bend'indeki hikmetli szlerin ba
zlarnda bile bu etkiyi gzlernek mmkndr. Bu balamda basit bir
rnek olmak zere Ziya Paa'nn bu eserindeki nl "gkte yldz arar
ken gaflet sonucu yolu zerindeki kuyuyu grmeyecek iine den ace
mi gkbilimci" temasn hatrlatabiliriz. Konuyla ilgili olanlarn bildii
zere bu Platon tarafndan antik Yunan'da felsefenin ilk temsilcisi olan
Thales'e mal edilen nl bir anektottur: Bu anektotta Platon, Sokrates
ncesi filozoflarn ilki olan Thales hakknda bir haberinde Trakyal hiz
meti bir kzn byk gkbilimeisi Thales'in gkte olan bitenleri arat
rrken nnde bulunan kuyuyu grmeyecek iine dmesi karsnda
kendini tutamayacak glmesini elenceli bir ekilde hikaye eder.
dnszll!l

Antik Yunan felsefesi yalnzca Ortaa slam dncesindeki


felsefi-entelektel unsurlardan en deerli olan bazlarnn doru ve ye
terli bir biimde anlalmas bakmndan nemli deildir. te yandan
o, bilindii zere, insanlk dnce tarihi bakmndan daha nemli ol
mak zere ada Bat felsefesinin, Bat dncesinin temelinde bulun
maktadr. Antik Yunan uygarlnn sanat, bilim, siyasal dnce ve
kurumlar bakmndan ada Bat uygarlnn kendisinden doduu
en nemli kaynaklardan birini oluturduu bilinmektedir. Ancak bu
etkinin en kalc bir biimde kendini gsterdii alan zellikle felsefe
alan olmutur. Hatta ada bir Bat dnr, Alfred North White
head "btn felsefenin Platon'a dlm kenar notlarndan baka bir
ey olmad"n syleyecek kadar ileri gitmektedir.
Gerekten antik Yunan felsefesi 19. yzyln ikinci yarsna ka
dar Avrupa dncesini tayan erevenin olumasna en byk kat
kda bulunmutur. Guthrie'nin hakl olarak iaret ettii gibi bu d
nemden itibaren maddenin yaps, evrenin bykl ve zellikleri,
zellikle insan zerine yaplan keifler o kadar devrimci olmulardr ki
belki onlar bizim evren ve insan hakkndaki temel grmz kkl
bir deitirmeye doru gtrmektedirler.1 Ancak bu kkl deiikliin
henz gei safhasn yaamas ve arkasndan nasl bir yeni dnya g
r erevesinin oluacann henz tam olarak ortaya kmam ol
mas gerei bir yana, normal insan zihninin tutuculuunun eski dn
ya grmzdeki birok eyi daha uzunca bir sre korumaya devam
edecei tahmin edilebilir. te antik Yunan dncesi bu eski dnya g
rndeki deerli olan birok eyin kayna olmak bakmndan daha
uzunca bir sre incelenmeyi ve hakknda ayrntl bilgi sahibi olmay
gerektirmektedir. nk biroklar ile birlikte elinizde bulunan kitabn
yazar da o dncededir ki Yunan dncesiyle birlikte tarihte ilk kez
aklc dncenin, gerek anlamda aklc dncenin ortaya kna
tank olunmutur. Snell, Yunan dncesinin insanlk tarihine en b-

W. K. C. Guthrie, A H istory of Greek Philosophy, [, The Earlier Presocrat ics and the Pythago
reans , Londra, 962, 1.
xvl ,.,

yk katksnn "zihnin kefedilii" olduunu sylemektedir.2 Onda


akl-ncesi, efsanevi (mitik) ve insan biimci anlaylarla salt aklc
(rasyonel) bir dnya gr arasndaki ayrm ilk defa ortaya km ve
o tarihten bu yana btn insan dncesinin vazgeilmez bir kazanc
haline gelmitir. Bu dnya grnn ortaya kmasna en byk kat
ky ise hi phesiz Yunan felsefesi yapmnr.
O halde gerek bizim mensup olduumuz slam kltr veya uy
garlnda sahip olduumuz en iyi eylerin bir ksmnn dorudan kay
nan oluturmas, gerekse yaklak iki yzyldan bu yana iine girme
ye altmz Bat uygarlnn en nemli bilekelerinden birini tekil
etmesi bakmndan Antika Yunan dncesi veya daha zel olarak
Yunan felsefesi, her Trk aydn iin yakndan bilinmesi gerekli olan
bir alan ve dnemi temsil etmektedir.
Antika felsefe tarihi genel olarak dnemde incelenir: He
ten, Helenistk ve Roma dnemleri. 6. yzyln balarnda, Tha
les'le balayan ve yine 4. yzyln sonlarna doru Aristoteles'in l
myle biten birinci dnem asl Yunan (Helen) felsefesi dnemidir.
nk bu dnemde felsefe, corafya olarak Yunanllarn yaadklar
Anadolu'nun bat kysnda balar; Yunanllarn yerleme yerleri olan
Gney talya'da veya Byk-Yunanistan'da devam eder ve nihayet 5.
yzyln ortalarna doru ana karaya, Yunanllarn asl ana yurduna,
bugnk Yunanstan'a, zel olarak Atina'ya intikal eder. Bu dneme
ait filozoflar da rk bakmndan esas olarak Yunanldrlar.
Helenistk dnem ise yine bilindii zere Byk skender'in fe
tihleriyle balayan dnemdir. Bu fetihlerle birlikte Dou Akdeniz blge
si, yani Anadolu'nun kendisi, Msr, Suriye ve ran, siyasal olarak sken
der'in ve onu takip edenlerin egemenlii altna girdii gibi kltrel ola
rak da btn bu blgeler Yunan dili ve kltrnn etkisi altna girer
ler. Tabii bu arada bu blgelerin kendi din, kltr ve gelenekleriyle Yu
nan kltr, Yunanllarn hayat tarzlar ve alkanlklar zerine bir
kar-etkide bulunmalar da szkonusudur. Bu dnemde filozoflar artk
2 Bruno Sndl, The Discovery of the Mind, Londra, 1953. Grld gibi kitabn adnn kendisi
Snell'in dncesini ak bir biimde ifade eanekedir.
nsz MI

bir nceki dnemden farkl olarak ne etnik bakmndan tam Yunanl


drlar, ne de corafya olarak eski Yunanistan'a ait blgelerde ortaya
karlar (Bu iki farkl zelliin iyi bir rnei Stoaclar ve bu okulun ku
rucusu olan Kbrs'l Zenon'dur). Bununla birlikte bu dnemde de fel
sefe Yunanca olarak yaplmaya devam eder ve ounluk itibariyle de yi
ne Yunanllar tarafndan yaplr. Bu felsefenin kaynaklar bir nceki d
nemin byk Yunan filozoflar (rnein Herakleitos, Demokritos, Pla
ton, Aristoteles) olaca gibi ele alaca konular da yine bu eski dne
min konular olacaktr. Bununla birlikte bir nceki dnemde filozofla
r megul etmi olan doa felsefesi veya fizik, varlk felsefesi veya meta
fizik, siyaset felsefesi ile ilgili konular geri plana ekilerek onlarn yeri
ni esas olarak pratik felsefe, ahlak felsefesiyle ilgili konular alr. Felsefe
nin ilgi alannda, ele ald problemler alannda meydana gelen bu
nemli perspektif deiikliine ramen bu dnem felsefesini de yine Yu
nan felsefesi kavram altnda ifade etmemiz yanl olmayacaktr.
Helenistk dnem skender'in lmnden 1. yzyln ikinci
yarsna kadar yaklak yzyllk bir sreyi iine alr. Kltr tarihi ba
kmndan Helenistk dnemin arkasndan gelen dnem ise Roma dne
mi olarak adlandrlr ki bu dnem de 1. yzylla Roma'nn Roma
olarak ortadan kalkt tarih olan S 5. yzyln sonlarna kadar yakla
k drt yzyllk bir dnemi kapsar. Romallarn uygarln baz nem
li alanlarnda, rnein hukuk, askerlik, ehircilik, mimari, siyasal yne
tim gibi alanlarda ok yaratc olmu olduklar phesizdir. Buna kar
lk entelektel dnce, felsefe alannda onlarn fazla baarl olduklar
n sylemek zordur. Bu dnemde edebi dil olarak Latince'nin n plana
gemi olmasna karlk nl Romal yazarlar, rnein Lucretius, Cice
ro, Seneca felsefe alannda Yunanllarn rencileri olmaktan ileri gide
mezler. Bununla birlikte Roma dneminde yine klasik Yunan felsefesi
geleneinden gelmekle birlikte dikkate deer yeni ve orijinal bir felsefi
sistemin kurucusu olarak Plotinos'a zel bir yer ayrmamz gerekmekte
dir. te yandan bu dnemde ortaya kan Hristiyanln Yunan felsefe
siyle tanmas ve hesaplamas, felsefilemesini temsil eden Aziz Augus
tinus gibi filozoflar da ayr bir kategori altnda zikretmemiz gerekir.
MII nsill

S 529 ylnda Bizans imparatoru Jstinyen'in (ustinianus) Ati


na'daki Platoncu felsefe okulunu, yani Akademi'yi kapatmas ve bu
okula ait filozoflarn ran'a snnas olay birok tarihi, zellikle fel
sefe tarihisi tarafndan Antika'n bitii ve yeni bir an, Ortaa'n
balangc olarak kabul edilir. Ortaa'da antik Yunan felsefi ve bilim
sel mirasnn yeni sahipleri ve devam etticicileri ortaya kan yeni bir
dinin mensuplar, Mslmanlar olacaktr. Roma imparatorluunun
yaylm olduu corafyann byk bir blmn, Msr ve Suriye'yi
ellerine geiren Mslmanlar bu blgelerde varln hayli zayflam
olarak devam ettiren klasik Antik a'n dnsel-felsefi mirasyla n
ce tanmlar, daha sonra bu miras zmsemi ve devam ettirmiler
dir. Bunun en nemli sonucu antik Yunan bilim ve felsefe mirasnn
unutulmaktan, kaybolmaktan kurtulmas olmutur. Bu slam dnyas
nn insanlk tarihine yapt ok byk bir katkdr. Ancak Mslman
lar bununla kalmamlar, bu bilim ve felsefe mirasn kendi aba, al
ma ve bulularyla zenginletirerek daha da ileri gtrmlerdir. Zirve
noktasna ll. ve 12. yzyllarda ulaan Mslman bilim ve felsefe ha
reketi bu tarihten itibaren eitli etkenierin etkisiyle zayflamaya, g
ten dmeye balam ve orijinal dnce ve katklaryla zenginletie
dii antik bilim ve felsefe mirasn bu kez yeni olumakta olan bir ba
ka dnyaya, bat Hristiyan dnyasna aktarmtr.
te bu eserin amac balanglarndan ge Ortaa Hristiyan
dnemine kadar felsefenin hikayesini yukarda szn ettiimiz d
nemleri esas olarak almak suretiyle anlatmaktr. Eser esas olarak iki
byk ksmdan meydana gelmektedir: Balangtan slam dnyasna
gelinceye kadarki dnem iinde iinde felsefenin tarihi ile Ortaa s
lam dnyasnda eitli grnmleri altnda felsefenin tarihi.
Birinci ksm kendi iinde yukarda ok ksa olarak iaret ettii
miz belli bal dnemleri iine almaktadr: Birinci cilt balanglarn
dan Sofistlere kadar olan dnemde Yunan felsefesinin ortaya k, ge
limesi ve belli bal temsilcilerinin grlerinin hikayesine ayrlmtr.
kinci cild Sofistlerden balayarak Sokrates, kk Sokratesi okullar
ve Platon'un felsefelerini ele almaktadr. Gerek Ortaa slam felsefe-
ense l

si, gerek ge dnem Hristiyan Ortaa felsefesi tarihi bakmndan zel


nemini gznne alarak Mslmanlarn ilk retmen olarak nite
lendirdikleri Aristoteles'e ayr bir cilt, eserimizin nc cildini ayr
may uygun bulduk. Helenistk dnemin Epikurosuluk, Stoaclk ve
Septiklik diye bilinen belli bal okuluyla Roma dnemi iinde ye
ralan Plotinos, onun kurucusu olduu Yeni-Piatonculuk, nihayet ilk
dnem Hristiyan Kilise Babalar'nn felsefi grleri eserimizin dr
dnc cildinde aniatlmaya allacaktr. Eserimizin ikinci ksm ise
zel olarak Ortaa'da slam dnyasnda ortaya kan felsefi nitelikte
ki grler, okullar ve akmlarn sergilenmesine ayrlacaktr. Bu, yani
beinci cild bylece eserimizin en hacimli ksmn oluturacaktr.
Yunan dnyasnda ilk ortaya kndan Roma'nn tarih sahne
sinden silinmesine kadar olan dnemde, felsefenin servenini anlatan
eserler maalesef dilimizde fazla sayda mevcut deildir. te yandan,
Trke'de gerek eviri, gerekse telif olarak varolan felsefe tarihlerinde
de szn ettiimiz yaklak bin yllk dnemin yeterli lde ele al
np ilendiini dnmyoruz. Aslnda bu eksikliin sadece bize mah
sus bir eksiklik olmadn sylememiz de mmkndr. Guthrie
1 950'lerde yaynlamaya balad alt ciltlik nl ilka Felsefe Tari

hi'nde kendi zamanna kadar ngiliz dilinde yazlm ve sadece lka


filozoflarna ayrlm bir eserin bulunmadndan ikayet etmektedir.3
Kendi dilimizde mevcut eitli felsefe tarihlerine (rnein Gk
berk'in, Weber'in, Russell'n, Copieston'un felsefe tarihlerine) gelince,
bunlarda lka felsefe tarihi doal olarak fazla yer tutmamaktadr.
nk bu eserler, btn felsefe tarihini kucaklamak amacna sahip ev
rensel felsefe tarihleridir. Bu arada zel olarak iki felsefe tarihinden s
zetmemiz kadirinaslk olacaktr. Bunlar Kamuran Birand'n tamamen
bu dneme ayrlm olan ilka Felsefe Tarihi ile Von Aster'in yine ay
n dnemi ele alan eserleridir.4 te yandan bu iki eserin de dnd-

3 Gulrie, The Errlier Presocratics, IX.


4 Kamuran Birand,l/ka Felsefe Tarihi, 3. bask, Ankara, 1987; Ernst von Asrer, Ilka Felsefe
Tarihi, ev. Macit Gkbek, Istanbul, 1 948 (Bu son eserin Ilk Ortaa Felsefe Trihi ad al
nnda yaknlarda yeni bir basks yaplmtr: 1999, Istanbul) .
Dnsz

mz anlamda ve yukarda zikrettiimiz Guthrie'nin eseri tarznda


ierik ve hacm bakmndan fazla doyurucu olmadklar grne sa
hibiz. Son yllarda bu eseriere Ahmet Cevizci'nin ilka Fels efe Tarihi
eklenmitir. Felsefenin balanglarndan Yeni-Platoncu okula kadarki
olan dnemi ele alan bu eser de kendine mahsus baz meziyetlere sa
hip olmakla birlikte hacm ve ierik bakmndan esas olarak yukarda
belirttiimiz eserler grubuna girmektedir.
Yunan felsefesi veya Helen felsefesi, felsefe tarihileri tarafndan
kural olarak iki dnemde incelenir: 6. yzyln balarndan Sokrates'e
kadarki dnem, yani Sokrates ncesi felsefe dnemi ve Sokrates'ten ba
layarak iki byk Yunan filozofu Platon ve Aristoteles'i iine alan d
nem, yani Atina okulu veya felsefesi dnemi. Dilimizde genel olarak lk
a felsefesi tarihiyle ilgili olarak yukarda szn ettiimiz eser olma
sna karlk Sokrates ncesi felsefe dnemini zel ve ayrntl olarak in
celeyen herhangi bir kitap, gerek eviri gerek telif olarak mevcut deildir.
Buna karlk bat lkelerinde zel olarak bu dneme ilikin birok ese
rin varolduunu grmekteyiz. rnein ngiliz dilinde yaplm felsefe ta
rihi almalarnda Guthrie'nin szn ettii eksiklik bizzat onun kendi
dev eseriyle o zamandan bu yana byk lde giderilmi olduu gibi,
Sokrates ncesi Yunan felsefe tarihi dnemiyle ilgili olarak Kirk, Raven
ve Schofield'in; Barnes, Cleve ve baka bazlarnn kapsaml almalar
bu alanla ilgili ihtiyac byk lde karlam bulunmaktadr.6 Bu eser
Iere te yandan bu yzyln banda Burnet tarafndan yazlm ve o za
mandan bu yana deerinden bir ey kaybetmemi olan Early Greek Phi
losophy adl eseri de eklememiz gerekir? Genel olarak ilka felsefe tari
hi, zel olarak Sokrates ncesi felsefe dnemiyle ilgili olarak Alman di
linde yazlm nemli eserler arasnda Bata Zeller'inki olmak zere T.

; Ahmet Czci, llkf4 Felsefe Tarihi, 2. bask, Bursa, 2000.


6 G.S.Kirk-j.Raven -M.Schofield, The Presocratic Ph ilosophers, A Critica/ Histaty with a Seleai
on of Te>:ts, 2. bask, Londra, 1 948; ]. Bames, The Presocr atic Philosophers, Londra, 1982;
F.M.Cleve, The GiJJ nts of Presophistic Greek Philosoph y, 2. bask, Den Haag, 1969.
7 ]. Bumet, Earl y Greek Philosoph y, Londra, 1 982. Biz almamzda bu eserin Franszca eviri
sininden yarariand k. Bkz. L'Aurore de la Philosophie Grecque, Franszcaya ev. A. Reymond,
Paris, 1919.
nsz d

Gomperz'in yine ok nl ve birok dile evrilmi antsal almasn, O.


Gigon'un uzmanlar tarafndan ok beenilen ve sk sk atfta bulunulan
almalarn ve son bir rnek olarak W. Rd'n editrln yapt
Geschichte der Philo sophie dizisi iinde birinci kitap olarak yaynlanan
ve bizzat Rd'n kendisi tarafndan kaleme alnm olan Die Philo sop
hie der Antike I, von Thales bis Demokrit adl eserini zikredebiliriz.8
Safisrierden Aristoteles'e kadar uzanan ve bir anlamda Yunan
felsefesinin zirvesini tekil eden dneme gelince; bu dnem ve bu d
nemde ortaya kan filozoflarla, yani Sokrates, Platon ve Aristoteles'le
ilgili olarak Bat dnyasnda saysz almann yaplm olduunu sy
lememize gerek yoktur. Eserimizin bu dneme ve bu dnemde yeralan
filozoflara ayrlm olan ikinci ve nc cilderinin bibliyografyalarn
da, bu almalarn bizim de yararlandmz bazsna iaret edilmitir.
Bu dnem ve bu dnem iinde yeralan filozoflada ilgili olarak dilimiz
de gerek eviri, gerekse telif olarak mevcut zel monografilerin says
nn ise ne yazk ki bir elin parmaklarn gemediini belirtmek duru
mundayz. Bunlar arasnda Sokrates'le ilgili olarak Cevizci'nin Versen
yi'den dilimize kazandrd Sokrates ve nsan Sevgisi'ni, merhum Den
kd'in Demokritos ve Aristoteles'in doa felsefelerini karlatrmaya
ayrd eserini ve baz meslektalarmla birlikte D. Ross'tan Trke'ye
evirdiimiz Aristatdes monografisini zikredebiliriz.'
Eserimizin drdnc cildinin konusunu oluturan ve Aristote
les'in lmnden lka'n bitiine kadar uzanan dnemde, yeralan
felsefe okullar ve filozoflada ilgili olarak Bat'da yine bir hayli eserin
yaynlanm olmasna karlk, dilimizde zel olarak bu dnemi ele

8 T. Gomperz, Griechische Denker, Leipzig, 1896 -1 90 9 (almamzda bu eserin de Franszca


evirisini kullandk. BkL Les Penseurs de la Grice, Histoire de la Philosophie Antique, I, Fran
szcaya ev. A. Reymond, Paris, 1 928); Olof Gigon, Der Urspnmg der Griechischen Philosop
hie, von Hesiod bis Parmenitks, . bask, Basel und Stutgart, 1968; Grundprobleme der anti
ken Philosophie, Bem, 1 959; W. Rd, Geschichte der Philosophie, Band I: Die Philosophie der
Ant ike, von Thales bis Demokril, Mnchen, 1976.
9 L Versenyi, Sokrates ve Insan Sevgisi, ev. A. Cevizci, Ankara, 1 989; A. Denkel, Demokritosl
Aristoteles, flkada Doa Felsefe/eri, . bask, Istanbul, 2003; W. D. Ross, Aristoteles, yay.
haz. Ahmet Arslan, !zmir, 1 993.
Dil nsz

alan gerek eviri gerekse telif olarak herhangi bir bamsz eser bulun
mamaktadr. Bununla birlikte, son yllarda Plotinos'la Aziz Augusti
nus'un felsefelerinin baz zel cephelerine, zel problemlerine eilen
baz almalarn kendi dilimizde de yaynlanm olmasnn bu eksikli
i bir nebze gidermi olduunu belirtmemek hakszlk olacaktr.
Eserimizin son cildi olarak tasarladmz, Ortaa'da slam
dnyasnda yeralan eitli felsefi nitelikteki hareketler ve okullara ili
kin olarak ise daha ansl bir durumdayz. Bat dnyasnda yaynlan
m ve zel olarak slam dnyasnda felsefeyi, farkl trlerinde felsefi
hareketleri ele alan baz nemli eserlerin Trke evirilerine sahibiz.
Bunlar iinde zellikle de Boer'in, Macit Fahri'nin, Henry Corbin'in ve
M. erif'in benzer adlar tayan slam felsefe tarihlerini zikretmek iste
riz. 10 Bu listeye az ok ayn konular ve bu dnem iinde yeralan filo
zoflar, Kelam ve Tasavvuf yazarlarn, onlarn dncelerinin eitli
cephelerini ele alan yerli yazarlarmz tarafndan yaplm olan dier
baz almalar, eklememiz gerekmektedir.
Biraz da bu almamzn hedef kitlesinin kimler olduu hak
knda birka ey sylemek istiyoruz. Bu eser yukarda iaret ettiimiz
gibi esas uzmanlk alan Ortaa slam dnyasndaki felsefi hareketler,
felsefi dnce akmlar olan biri tarafndan kaleme alnmtr. Dolay
syla onun hedef kitlesi, esas olarak Ortaa'da slam dnyasnda or
taya km olan bu tr hareketler, bu tr dncelerle ilgilenen her
kes; niversitelerin edebiyat ve ilahiyat fakltelerinde felsefe, Kelam,
Tasavvuf eitimi grenlerle u veya bu nedenle slam kltrne, slam
uygarlna, slam dncesine ilgi duyan aydnlardr.
te yandan bu hareketler, bu dnce akmlar, onlar temsil
eden yazar, filozof ve dnrlerin eserlerinin, sistemlerinin, kuramla
rnn, onlarn arkalarnda yatan, onlar hazrlayan antik felsefe, antik
filozoflar, onlarn eserleri ve sistemlerinin salam ve yeterli bir bilgisi

10 T. J. De Bou, lsiJmda Felsefe Tarihi, ev. Yaar Kutluay, Ankara, 1 961; Macit Fahri, Islam
Felsefesi Tarihi, ev. Kasm Turhan, lsanbul, 1 98 7; Henry Corbin, Islam Felsefe Tarihi, 2 cilt,
birinci cildi ev. Hseyin Hatemi, ikinci cildi ev. Alunet A rslan, lsanbul, 1 994-2000 ; M. M.
erif, Klasik Islam Filozoflar ve Dsnceleri, Istanbul, 1997.
nsz dll

olmakszn doru bir biimde anialamayaca kanaatinde olduumu


zu syledik ve bu nedenle onun bana lka felsefesinin kendisini ge
rekli olduunu dndmz bir uzunluk ve younlukta ele ele alma,
hikaye etme amacn tayan bir ksm eklerneyi uygun grdmz
belirttik. Bylece ortaya kan bu eser, balanglarndan Ortaa'n
balarna kadar felsefenin, lka felsefesinin hikayesini renmek is
teyen, u veya bu nedenle lka Yunan-Roma uygarlna, kltrne,
onun dnsel-felsefi cephesine ilgi duyan kiilere de seslenme zelli
ini kazanm oldu.
Bu eseri kaleme alrken hangi ncllerden, nkabullerden hare
ket ettiimiz, hangi yntem ve usulleri benimsediimiz konusunda bir
sonraki blmde geni bilgi verilecektir. Burada u kadarn sylemek
le yerinelim ki kitapta esas olarak izlemeye altmz yntem; "do
rudan doruya filozoflarn kendi eserlerine, birincil kaynaklara dayan
mak" ve onlar bu filozoflar hakknda yazlm ve genel kabul grm
deerli felsefe tarihilerinin, aratrmaclarnn yorum ve aklamalary
la, yani ikincil kaynaklada destekleyip zenginletirmeye alma ynte
mi olmutur. Bylece umuyoruz ki, okuyucu bir anlamda szkonusu fi
lozoflarn eserlerini, yazlarn bir anlamda bizimle birlikte yeniden
okuma, izleme imkanna sahip olaca gibi onlar hakknda yaplm
olan nemli almalardan bazlarn da tanma frsatn elde edecektir.
Bunun birka faydas olacana inanyoruz: Birinci olarak oku
yucu bylece genel felsefe tarihlerinde doal olarak sahip olmad bir
imkana, "filozofun metniyle dorudan karlama imkanna" kavu
mu olacaktr. Bylece merak ettii ve hakknda daha fazla bilgi sahi
bi olmak istedii bir konu veya problemle ilgili olarak filozofun hangi
eserine, bu eserin neresine, hangi ksmna, blmne bakmas gerekti
ini bilme frsatn elde edecektir.
kinci olarak, okuyucu bu filozoflar ve onlarn eserleri hakkn
da daha nce almalar yapm olan nemli baz Bat felsefe tarihile
rinin almalarn ve yorumlarn bilme ve bylece bir ayn filozof ve
onun felsefesinin eitli ksmlar hakknda getirilmi olan birden faz
la ve farkl yorum ve aklamalar tanma frsatn elde edecektir.
r:iv nsz

Nihayet okuyucu szkonusu metinler, yorumlar ve aklamala


rmzdan hareketle sahip olabilecei kendi bilgi, birikim ve donanm
na dayanarak belki bizden ve ayn konuda yorumlarda bulunmu olan
dier aratrclardan farkl grler oluturma, kendi yorum ve deer
lendirmelerini yapma imkanna kavuabilecektir.
Bu ama ve yntemimize uygun olarak eserimizde filozoflarn
dnce ve retilerini sergileyip aklamaya alrken onlardan mm
kn olduu kadar ok sayda alnt vermeye zen gsterdik. Bunun
mmkn veya gerekli olmadn dndmz durumlarda ise sergi
lediimiz grlerin szkonusu yazarlarn eserlerinin genel olarak han
gi kitabnda, kitaplarnda veya bu kitaplarn hangi blmlerinde bu
lunduuna iaret etmeye altk. Filozoflar ve onlarn grleri zerine
yaptmz yorum ve deerlendirmelerimizde, kendi ahsi grlerimiz
le kendilerinden yararlandmz veya deerlendirmelerine katldmz,
benimsediimiz dier yazarlarn gr ve yorumlarn zenle birbirin
den ayrmaya, ikincilerle ilgili kaynaklarmz veya referanslarmz ver
meye zel aba .sarf ettik. Bununla birlikte eserimizi okunmaz bir hale
getirme tehlikesini ierecek tarzda ok sayda dipnot verme yntemin
den de kandk Sonu olarak bu eseri konuya ilgi duyan ya da duy
mayan tm okurlarn ilgiyle izlemesi, okumas gereken felsefenin ma
kul ve mantkl, tutarl bir hikayesi olarak tasadamtk ve bu amacm
za uygun decek bir yntemden daha fazlasna ihtiyacmz yoktu.
BIRINCI KlSlM
1
Felsefe Tarihi Nedir?

"fELSEFE TARiHi, ORTAYA lKAN TRL FELSEFELERDE TRL GELi


ME DERECELERiNDE YALNlZ TEK BiR FELSEFE BULUNDUGUNU VE AY
NI ZAMANDA BiR SiSTEMiN DAYANDlGI ZEL iLKELERiN DE ANCAK
TEK VE AYNI BTNN DAL BUDAKLARlNDAN iBARET OLDUGUNU
AlKCA ORTAYA KOYAR. SON GELEN FELSEFE DAHA NCE GELEN
BTN FELSEFELERiN SONUCU OLUP BUNLARIN HEPSiNiN iLKELERi
Ni KAPSAMAK ZORUNDADlR."
HEGEL, Enzyklopdie der Phtlosophischen
Wissenschaften im Grundrisse, Einleitung, 13.
Glorglone'ln lllyana'da
Kun5tlls1Drisches Museum'da bulunan
ut Aloof" adb tablosu.
. '
. .
nl Fransz felsefe tarihisi Emile Brehier Ilk ve Ortaa felsefe ta-
U rihine ayrm olduu kitabnn giriinde bir felsefe tarihi yazma
fikrinin kendisinin geici bir tarzda da olsa baz temel meseleleri orta
ya koymak ve zmek zorunda olduunu belirtir.
Bu meselelerden ilki, ona gre, felsefenin balanglar konusun
da belli bir gre sahip olmaktr. O, yani felsefe tarihisi felsefeyi Aris
tatdes'in de ilk defa olarak ak bir biimde ortaya koymu olduu gi
bi ilk kez 6. yzylda onya ehirlerinden Milet'te ortaya kan ve ilk
temsilcisi olarak Thales kabul edilen dnce hareketiyle mi balatacak
nr, yoksa onun kaynan daha eski bir tarihe, daha baka bir kltre,
rnein Msr veya Mezopotamya kltrlerine mi geri gtrecektir?
Brehier'ye gre, ikinci olarak, bir felsefe tarihisi u soruya da
cevap vermek zorundadr: " Acaba felsefi dncenin dier insani fa
aliyet alanlarna ait tarihlerden ayr bir tarihin konusu olabilecek l
de bamsz bir varlndan szedilebilir mi? " Baka deyile felsefi
dnceler ayr bir aratrmaya konu olabilecek lde dier insani
kltrel alanlara ait faaliyetlerden, rnein dinden, sanattan, siyaset
ten bamsz mdrlar?
6 birinci ksm

Brehier nc ve son olarak bir felsefe tarihisinin u soruyu


da cevaplandrmas gerektii kanaatindedir: "Acaba felsefede bir ev
rimden veya dzenli bir ilerlemeden szedilebilir mi ? " Yoksa felsefi
kurarn ve dnceler geliigzel ve olas bir tarzda birbirlerini takip mi
etmektedirler? 1
Bizce de bu sorular gerekten her felsefe tarihisinin bir felsefe ta
rihi yazma giriiminde bulunmadan nce kendine sormas ve cevapla
mas gereken sorulardr. imdi kendi paymza bu sorulara verdiimiz
cevaplar, bu eseri yazarken hangi ncllerden, hangi nkabullerden ha
reket ettiimizi ve hangi ilkeleri benimsediimizi belirtmeye alalm.

FELSEFE TARHNDE BR LERLEME VEYA


EVRiM VAR MIDIR?
Batan sylemek gerekirse, biz genellikle tarihle, zel olarak felsefenin
tarihiyle ilgili olarak kelimenin gerek anlamnda bir ilerleme veya ev
rim olduu dncesine katlmamaktayz. Bize gre Comte veya He
gel'in dndkleri gibi tarihte srekli ve dzenli olarak ileriye doru
giden ve gelien bir dnceden bahsetmek pek doru deildir. Dola
ysyla biz bu almamzda, gerek lka felsefe tarihini ve filozoflar
n, gerekse slam dnyasnda yeralan filozoflar, yazarlar, dnderi
ve onlarn sistemlerini, belli bir eree doru giden ve ancak onun
nda doru olarak anlalmas ve deerlendirilmesi mmkn olan a
maz bir gelime mantna gre alan bir sre gibi grmeye veya
okumaya almadk.
Comteu veya Hegelci anlamda ilerleyici, evrimci deime dn
cesinin daha yumuak bir biimini Aristoteles'in gr temsil etmekte
dir. Bilindii zere Aristatdes kendisinden nceki btn Yunan felsefe
sin kendisine bir hazrlk ve kendisinin mkemmel bir biimde ortaya
kayaca sisteminin bir tasla, pek becerikli olmayan bir n aramas
olarak grr. Biz bu gre de katlmyoruz. Biz Yunan felsefesi tarihiy
le ilgili olarak felsefi sistemlerin birbirlerini izleyilerini, felsefenin geli-
Emile Brehier, Histoire de la Philosophie, Tome I, I'Antiquite et le Moyet Age, Paris, 194S; Trk
e evirisi Felsefe Tarihi, cilt 1, Ilka ve Ortaa, ev. Mira Kaan:olu, Istanbul, 1969, s.2.
. fl!lsofl! tarihi nodirl 7

im aamalarnn birbirlerini zorunlu olarak takip edii olarak gren an


laya katlmadmz gibi szkonusu sistemlerin birbiri ardndan ortaya
klarn ancak bir en son sistemin zellikleriyle aklamaya alan
ikinci anlay da benimsemiyoruz. nk bizce dier her trl eyin ta
rihinde olduu gibi felsefenin tarihinde de doru olan, zaman bakmn
dan nce geleni sonra gelenle; kusurlu, yetersiz olan, mkemmel, tam
olanla aklamak deil, tersine her zaman sonra geleni nce gelenle, m
kemmel olan kusurlu olanla aklamaktr.Baka deyile bize gre He
gel'in veya daha yumuak bir biimde Aristoteles'in dndkleri gibi
Platon, Herakleitos ve Parmenides'i veya bni Sina Farabi'yi deil, tersi
ne Parmenides ve Herakleitos Platon'u, Farabi bni Sina'y aklar.
Gerek Hegel, gerekse Aristoteles neden byle bir gr benim
semilerdir? Bunun en basit nedeni, ilerde Aristoteles'in felsefesine
ayrdmz ksmda geni olarak gstermeye alacamz gibi, onla
rn genel felsefeleri itibariyle dnyaya erekbilimci (teleolojik) bir mo
delden bakmalardr. Bu model oluun mantn, oluun ereinde g
ren, daha basit olarak oluta bir takm erekler bulan ve onun bu erek
ler tarafndan belirlenmi ve yntendirilmi olduunu dnen model
dir. Ancak, bu model bilindii gibi en ok akla ve deneye uygun g
rnd biyoloji alannda bile bugn artk terk edilmitir. Darwin'in
canllarn ortaya k ve evrimini erekbilimci deil, mekanst bir mo
delle aklama konusunda ne kadar ikna edici bir kurarn ortaya atm
olduu herkes tarafndan bilinmektedir. Biz de kendi paymza felsefe
tarihinde erekbilimci modelin fazla aklayc bir deeri olduuna
inanmyoruz.
te yandan bu, felsefe tarihinin alann, birbirleriyle hi ilikisi
olmayan mnfert, geliigzel dncelerin bir toplam, birbirleriyle
hi ilikisi olmayan farkl grlerin bir saym olarak grdmz an
lamna da gelmemektedir. Felsefe tarihinde Copieston'un hakl olarak
iaret etmi olduu zere bir sreklilik ve balant, bir aksiyon ve re
aksiyonlar, bir tezler ve antitezler vardr.2 rnein ilerde geni olarak
2 F. Copleson, A History o f Philosophy, Volurrul, Greece and Rorru, 2. bask, Maryland, 1 955,
s.4-5.
8 birinci ksm

greceimiz gibi Empedokles, Parmenides veya Demokritos'un Parme


nides-Herakleitos atmasndan sonra ortaya kmalar ve oulcu bir
materyalizmi savunmalar kesinlikle bir rastlant olarak kabul edile
mez. Ayn ekilde slam felsefesinde Farabi'nin dinle felsefe arasndaki
ilikiler kuramn kendisinden sonra gelen bni Sina'nn temelde be
nimsemesine karlk baz noktalarnda onu tadil etmeye doru gitme
si de yine bir rastlant olarak grlemez. Yunan dnyasnda Sokra
tes'in, Safisriere bir tepki olarak ortaya kmas bir rastlant olmad
gibi, Platon'un Sokrates'i, Aristoteles'in Platon'u izlemesinde de kesin
likle belli bir mantk vardr. Ancak bu mantk zorunlu bir mantk ol
mad gibi ok basit bir mantk da deildir.
Bununla ne demek istiyoruz? Bir rnek vermek gerekirse bizce,
ilerde daha geni olarak zerinde duracamz gibi, Herakleitos-Parme
nides atmasndan sonra varl hem Parmenides'in varl dnd
gibi dnmek, hem de olu ve deimeyi aklamak ihtiyacn du
yan insanlarn, bu varln saysn oaltmalarn beklemek akla yat
knd ama zorunlu deildi. Baka deyile Yunan dnyasnda oulcu
materyalistterin neden bu atmann arkasndan ortaya ktklarn bi
liyoruz ve onlarn ortaya klarn anlamak iin Herakleitos-Parmeni
des atmasna bavurmamz dorudur. Bu anlamda, yani nce gelenin
sonra geleni aklamas ve olaylar arasnda bir takm ilikiler bulunma
s anlamnda bir alma varsaymn phesiz kabul ediyoruz ve bu
varsaym veya kabul, bu eserde bizi yneten klavuz fikirterin en nem
lisidir. Ancak yukarda belirttiimiz gibi bu te yandan oulcu mater
yalistterin ortaya klarn zorunlu olarak grdmz veya onlarn
bu dncelerinin Parmenides-Herakleitosu felsefelere gre gerek bir
ilerlemeyi tekil ettiini dndmz anlamna gelmemektedir.
Son nokta bir baka yol gsterici dncemizi ifade etmemize
imkan salamaktadr: Biz de amzdaki birok felsefe tarihisiyle
birlikte ortada bir felsefe tarihi veya felsefenin tarihinden ok felsefe
ler tarihi, felsefi dnceler tarihi, hatta filozoflar tarihi olduuna ina
nyoruz. nk yukarda da iaret ettiimiz gibi btn felsefe tarihi
boyunca kendisini azar azar gsteren bir dncenin varolduu gr-
. r..sor.. tarihi nodir? 9

ne biz de katlmyoruz: Bizce tarihte Dnce yok, dnceler var;


Felsefe yok, felsefeler var; Sokrates, Platon, bni Rt, Kant ve onlarn
felsefi kurarnlar var.
Tarih 19. yzyla gelinceye kadar geni lde tek tek olaylarn,
aralarnda ciddi bir iliki kurulmakszn hikaye edilmesine dayanan bir
anlayla yazlmtr. Bu slam dnyasnda da bni Haldun'a gelinceye
kadar metodolojilerini Hadis biliminin metodolojisine gre kuran
Mslman tarihileri iin zellikle geerli olan bir olgudur. 19. yzyl
da ise Comte ve Hegel'in etkisiyle bu kez olaylarn kendileri byk l
de unututup veya gznne alnmayp tarih, a priori bir takm e
malarn veya mantklarn tarihi olarak yazlmaya balanmtr. Her
halde bu iki ar modelin de terk edilme zaman gelmitir. Herhangi
bir tarih, bu arada felsefenin tarihi olaylar arasnda zaman bakmn
dan nce gelenin sonra geleni aklad, ama zorunlu klmad birta
km balantlarn olduu, ancak gene de birok eyin hala olumsal ola
rak kald bir ey olarak yazlmaldr.
Son szlerimizi biraz daha aalm: phesiz ki, bilimsel bir al
mann varsaym olarak, doa alannda olduu gibi kltr alannda ve
ya tarihsel olaylar alannda da olaylarn birbirlerini etkiledikleri ve bi
rinin dierinin sonucu olarak belirlenmi bir biimde ortaya ktn
kabul etmemiz dorudur. te yandan tarihsel-kltrel olaylarn doa
olaylar, rnein fiziksel olaylar kadar basit bir tarzda ortaya kmadk
lar veya kendilerini bize takdim etmedikleri bir baka dorudur. kin
cilerde herhangi bir olaya etki eden veya onu meydana getiren etkenler
arasnda bir seim yapp, bazlarn bu olaylarn aklayc ve belirleyi
ci nedenleri olarak kabul etmek, dierlerini ise onlar meydana getirme
de hibir etkisi olmayan eyler olarak bir kenara itmek doa biliminde
olduu kadar kolay, dolaysyla doru deildir. nk Aristoteles'in
terminolojisiyle sylersek bu olaylarda "zsel" (essential) olan "ilinek
sel" (accidental) olandan ayrmak o kadar kolay deildir.
te yandan, bu tr ayrmlar yapmann zorunlu olduu da ka
bul edilmelidir. Aksi takdirde sonsuz sayda ve farkl alanlara ait et
kenleri hesaba katmak, bylece olaylar arasnda makul sayda neden-
10 birina ksm

sel ilikiler kuramamak, bunun sonucunda da onlar aklamak iddi


as veya amacndan vazgemek zorunda kalrz. O halde tarihi s
rekli olarak bu iki kart talep veya gerekirlik arasnda gerili olarak
durmak zorundadr. O bir yandan nnde bulunan ve aklamak id
diasnda olduu olay (Bu olay Fransz Devrimi gibi siyasi bir olay
olabilecei gibi Herakleitos'un ana madde, arkhe olarak neden atei
kabul ettii cinsinden kltrel-felsefi bir olay olabilir) zerine etki
eden btn etkenleri ele almak durumunda olduunu, inceledii ola
yn bir tan veya cismin dmesi kadar basit ve az sayda etkenlerle
aklanmas mmkn bir olay olmadn bilir. Ama te yandan bu
etki edici faktrler arasnda yine bir doa bilimeisi gibi bir ayrm ve
seme yapmas gerektiini, onlarda belirleyici olduunu kabul ettii
etkenleri yle olmadn dnd etkenlerden ayrmas gerektii
nin bilincindedir.
Bu problem bir felsefe tarihisine somut olarak kendisini nasl
vaz eder? Filozofun bir insan oldu.., belli bir biyolojik-fizyolojik ya
pya, belli bir psikolojiye sahip olduu, belli bir snfn mensubu ola
rak belli bir zamanda ve belli bir mekanda, belli bir eitim alm ola
rak ortaya kt aktr. te yandan onun iinde yaad anda top
lumda belli siyasal, sosyal, kltrel olaylarn cereyan ettii de aktr.
Sonuta bu filozof dnya, insan, insann bu dnyadaki yeri vb. hak
knda baz eyler syleyecek, baz aklamalarda bulunacak, baz ne
riler ortaya atacaktr. Onun btn bu szleri, aklamalar, nerileri
felsefe tarihisinin ilgi alann oluturmaktadr. imdi felsefe tarihisi
nin bu filozofun psikolojisini, mizacn, mensup olduu snfn, alm
olduu eitimini vb. gznne almas ve asl ilgi alann tekil eden fi
kirlerinin niin ortaya ktn aklamasnda btn bu verileri veya
etkenleri hesaba katmas gerektiini dnmek makl deil midir?
Gerekten Epikuros'un hayat boyunca damla (gut) hastalndan
muztarip olmas ve bu hastaln getirdii byk aclarla boumak
zorunda kalmasndan tr en byk iyiyi veya hazz, ac yokluu
olarak dnm olduunu sylemek fazla m psikolojizm olacaktr?
Veya Platon'un soylu bir aileden geldii ve sitenin politik hayatnda
. l!lsol! tarihi nodir? 11

aktif bir rol oynamak istedii halde Atina demokrasisinin hayatnda


en sayg duyduu kii olan hacas Sokrates'i idam ettirmi olmasndan
dolay demokrasiye dman kesilmi olduunu sylemek ar snfsal
psikolojik bir analizde bulunmak m olacaktr? Peki Sofistlerin ortaya
klarn Yunan sitelerinin hayatnda meydana gelen byk sosyal-si
yasal deimelerle aklamaktan daha makul ne olabilir? Ancak te
yandan hazzn ac yokluu olduunu sylemek iin insann illa kronik
bir hastalktan muztarip olmasnn gereknedii de aktr. Baka de
yile insan, hi de byle bir hastala uramad halde gzlemleriyle,
tecrbeleriyle, aklyla byle bir gr doru bir gr olarak savuna
bilir. Ayn ekilde hocalar Sokrates, Atina demokrasisi tarafndan
idam edildi diye onun rencisi olan btn soylu aile ocuklar da de
mokrasi dman kesilmemilerdir.
Sokrates ncesi felsefeye ayrm olduu eserinin giriinde, Bar
nes daha da ileri gitmekte ve yalnzca filozofun biyolojisi, psikolojisi,
eitimi, mensup olduu snf vb. gibi kiisel arka plann deil, hatta ait
olduu toplumun genel arka plannn bile onun dnceleri ve reti
sini aklamakta gerekli olmadn ileri srmektedir: "Tarihle fazla il
gilenmiyorum. Bir dnrn ancak tarihsel arka planyla anlalabi
lecei sz, basmakalp bir szdr. Ancak btn basmakalp szler gi
bi o da en fazla bir yar-doruyu ifade eder. Yunan tarihi hakknda ay
rntl bir bilginin Yunan felsefesi anlaymz byk lde arttrabi
leceine inanmyorum. Felsefe, uzay ve zaman snrlarnn tesinde
gksel bir hayat yaar. Filozoflar kk uzaysal-zamansal yaratklarsa
da onlarn kk uzaysal-zamansal ilgilerine zel dikkat, felsefelerini
aydnlatmaktan ok engeller."1
Barnes kadar kategorik olmamakla birlikte biz de her eye ra
men felsefe tarihinde bir seim yaplmas ve Aristoteles'in diliyle ifade
edecek olursak, onda "zsel" olanla "ilineksel" olann birbirlerinden
ayrdedilmesi gerektiini dnyoruz. Bize gre felsefe tarihi alann
da durum phesiz doa ! efe_si_lanndan ok farkl olmakla birlik-

J J.Bames, The Pres ocratic Philas aphers, Londra, 1982, s.l2.


1:Z birinci ksm

te yap sal olarak farkl deildir. Felsefe tarihi alannda doa bilimi ala
nnda olduundan phesiz daha ok etkenin gznne alnmas ge
rekmekle birlikte bu etkenierin says yine de snrl olmak zorundadr.
Bu etkenler iinde de yine bazlarna dierlerinden daha ok aklay
c bir rol veya ilev tanmak gerekir.

DGER DNCELERiN TARHNDEN BAGIMSIZ


BR FELSEFi DNCELER TARH OLABLR M?
Brehier'in bu giriin balarnda szn ettiimiz ikinci meselesine, ya
ni felsefi dncenin tarihinin dier temel insani-kltrel faaliyet alan
larnn tarihinden bamsz olarak ele alnabilecek bir yapda olup ol
mad meselesine gemek istiyoruz. Bizim bu meseleyle ilgili klavuz
fikrimiz veya n kabulmz udur ki, Durkheim'in sosyolojiyi bam
sz bir bilim olarak tesis etmek isterken kendisinden hareket ettii ve
ya savunduu ilke, felsefi dncenin tarihi iin de geerlidir. Durkbe
im'in sosyolojiyle ilgili olarak benimsedii bu ilke, bilindii gibi, top
lumsal olaylarn yine en ok baka toplumsal olaylarla aklanabilece
i ilkesidir. Biz de buna benzer bir ekilde felsefi bir dnceyi, reti
yi, sistemi en ok aklama gcne sahip olan eyin bir baka felsefi
dnce, reti ve sistem olabileceine inanyoruz.
Felsefi dnceler arasnda bir ilerleme olduu veya onlarn bir
birlerini zorunlu olarak belirlemi olduklar tarznda iddial, fakat ka
ntlanmam varsaymlar bir tarafa brakarak biz felsefi dnceler
arasnda bir takm ilikiler olduu, onlarn birbirlerinin ortaya kla
rn belirlemi olduklar, dolaysyla birbirlerini aklayabilecekleri var
saymn kabul ediyoruz. Biz Barnes kadar filozoflar uzay-zaman d
varlklar olarak grmemekle birlikte onun felsefi dnceleri belli l
de uzay-zaman d nesneler olarak grme dncesini paylayoruz.
Buna paralel olarak bir felsefi dnce, reti veya sistemi on
dan nce gelen felsefi dnce, reti veya sistemlerle aklamann en
makul yol olduuna inandmt gibi bu aklamann dier insani-kl
trel faaliyet alanlarndan gelen etkilerin mutlak olarak gznne
alnmakszn yaplabilmesinin mmkn olduuna inanyoruz.
. f!lsef! tarihi N!dir? 13

Ama bu dier alanlardan gelen etkilerin bir filozofta veya bir


dnemde baka bir filozofa veya dneme nazaran daha n plana k
mas gerektii dncesine herhangi bir nem atfetmediimiz anlam
na gelmemektedir. Tersine Pythagoras' veya Plotinos'u anlamak ve
aklamak iin onlarn dnemlerinde dini dnce alannda ortaya
kan youn ilgileri gznne almamz gerekeceini greceimiz gibi So
fistlerin ortaya klarn da Yunan sitelerinin hayatnda meydana ge
len byk sosyal ve siyasal, kltrel krizi hesaba katmakszn anlatma
mzn mmkn olamayacan gstermeye alacaz. Ama bize gre
gene de felsefenin tarihi, esas olarak felsefi problemlerin, felsefi akl
yrtmelerin, kantlamalarn tarihidir ve bu tarih dini problemlerin,
bilimsel problemierin tarihinden, sosyal ve siyasal olaylarn, kurumla
rn, krizierin tarihinden esas itibariyle bamsz olarak anlatlabilir bir
tarihtir. Ayrca da o ancak byle anlatlabildii takdirde ve lde fel
sefe tarihi adn hakkedebilir.
te yandan bu bizi bir baka yanla, her felsefi dnceyi ken
disinden nce gelen dier felsefi dncelere indirgemek, tarihte gerek
ten yeni olan, ilk defa ortaya kan, odjinal olan inkar etme yanl
na gtrmemelidir. nk bu da bir baka ar basitletierne olacaktr.
Bize gre dnce tarihi alannda dier tarihsel alanlarda olduu gibi
eski ve yeni, nce gelenle sonra gelen srekli olarak iiedir ve birbirle
riyle iliki halindedir. Aslna baklrsa bize gre felsefe tarihinde bir fi
lozoftan dierine geerken gerekten yeni olan ey, zannedildiinden
veya arzu edilebileceinden daha azdr Bununla birlikte o bir gerektir
ve bir filozofta eski ile yeni olan, eskiden beri varolan veya devam
edenle ilk defa ortaya kan birbirinden ayrmak gerekten ok g ol
sa da zorunludur. Eserimizi dikkatle okuyacak bir okuyucu Aristote
les'te daha nce Platon tarafndan ortaya atlmayan veya ele alnp i
lenmeyen ne kadar az problem, kavram veya gr olduunu grmek
ten belki aracaktr. Ancak una da inanyoruz ki Platon'un kendisi
nin de daha nce gelen filozoflara ne kadar ok ey borlu olduunu
grdnde onun bu aknl azalacak veya Aristoteles'ten geri ekti
i hayranln tekrar ona iade etmekten byk mutluluk duyacaktr:
14 birinti ksm

Gerekten, yine bir rnek vermek stersek ve ilerde Platon'a ay


racamz ksmda geni olarak gstermeye alacamz zere, Pla
ton'u anlamak istiyorsak onda ruhun lmszl ve hali hazrda
iinde bulunduu bedenin hayatndan nce bir baka bedende yaad
ynndeki Pythagoras unsuru; varln ezeli-ebedi, blnmez, ha
reketsiz, bir vb. olmas gerektii ynndeki Parmenidesi unsuru; in
san ruhunda bir takm genel kavramlar olduu, bunlarn ve ancak
bunlarn biliminin yaplabilecei ynndeki Sokratesi unsuru vb.
zenle birbirlerinden ayrdetmek ve Platon'un btn bu unsurlara na
sl dayandn grmek gerekir. O halde Platon byk bir eklektiktir ve
onda gerekten yeni olan ey de belki tahmin edildiinden daha azdr.
te yandan btn bu unsurlarn Platoncu sentezde mkemmel bir
uyum iinde birletirilmeleri, Platon'un dehasna zg yeni bir ey ol
duu gibi onda bunlarn yannda zel olarak kendisine has, kendisinin
yaratm olan yeni, esiz bir takm sezgiler ve dnceler de mevcuttur.
te yandan bu gerein bilincine varmas okuyucuya slam felsefesi
nin kurucusu olarak kabul edilen Farabi'ye, sisteminin en byk bir
ksmn antik dnem filozoflarndan Platon, Aristatdes ve Plotinos'a
borlu olmasndan dolay orijinal bir filozof olmad ynnde her za
man yneiriimi olan bir baka eletiriyi belki daha adil bir ekilde de
erlendirme imkann verecektir.
Felsefi dnce, reti ve sistemlerin yine en ok ve en iyi bir bi
imde baka felsefi dnce, reti ve sistemlerle aktanabiiecei temel
fikrimiz, filozoflarn reti ve sistemlerine ayrdmz zel blmlerde,
onlarn hayat ve kiilikleri hakknda faydal olduklarna inandmz
baz bilgiler vermemize engel olmayacaktr. Bu bilgilerin onlarn dn
ce veya sistemlerini aklamak ve anlalr klmak bakmndan doru
dan bir katks olduunu dnmesek bile, ele aldmz filozofu bize
insan yan ve zellikleriyle tantmak ve onun dnyasna anlayl bir gi
ri yapmak bakmndan belli bir faydas olacana inanyoruz.
Burada yeri gelmiken filozofla belli bir duygudalk veya em
pari iine girmenin onu doru bir biimde anlamak bakmndan nem
li olduunu dndmz belirtmek isteriz. Bir filozofu nce kendi
. febefe tarihi nedir? 15

hayatnda, kendi alannda, kendi ilgi ve kayglarnda ve kendi gerek


elerinde anlamak, onu doru bir biimde anlamaya almann ilk
admn tekil eder. Hakl olarak iaret edilmi olduu zere anlamak,
sevmektir. Anladmz bir eyi daha kolayca sevebiliriz. Ancak te
yandan bunun tersi de ayn lde doru gibi grnmektedir: Bir filo
zofu doru olarak anlamak iin de onu belli bir lde sevmek gere
kir. te bu konuda da filozofun hayat, kiilii, iinde yaad dnya,
ilgileri, kayglar hakknda sahip olabileceimiz bilgiler bize yararl
olabilir. Ayrca bu bilgiler felsefe tarihini soyut ve kuru bir dnceler
tarihi olmaktan kurtarp ona biraz scaklk katabilir ve dinlendirici
olabilir. Bat dillerinde tarih szcnn (histoire) iki anlamndan bi
rinin, yani "tarih" anlamnn, dieriyle, yani "hikaye" anlamndaki ta
rihle ilikisinin ortadan kaldrlmas gereken sama bir karklk oldu
u dncesinde deiliz.
te yandan amzda doa bilimlerinin ok byk ve gz ka
matrc bir gelime sonucunda felsefeden ayrldklarn ve felsefe teri
minin artk hemen hemen yalnzca "metafizik"e karlk olarak kulla
nldn biliyoruz. Ancak Yunan felsefesinin zellikle ilk dneminde
durum kesinlikle byle deildir. Bilindii zere o zaman felsefeyle bi
lim arasnda kesin bir snr yoktur. Bundan dolay bu dnemin, hatta
daha sonraki dnemlerin filozoflarn ele alrken onlarn bugn bizim
artk felsefeden ok bilim alanna ait olduklarn syleyebileceimiz
grlerini bilmemizde yarar vardr. zellikle bu kitabmzn konusu
nu oluturan Sokrates ncesi Yunan filozoflar szkonusu olduunda
onlarn, rnein bir Thales, Anaksimandros, Empedokles veya De
mokritos'un evrenin kayna, nasl meydana geldii, hali hazrdaki ya
ps, dnyann ekli, gk cisimlerinin zellikleri, ay ve gne tutulma
lar, hayvanlarn nasl ortaya ktklar vb. konularna ilikin grle
rini felsefeden ok bilim, yani kozmoloji, jeoloji, corafya, astronomi,
meteoroloji, biyoloji vb. alanlarna ait grler olarak hemencecik fel
sefe tarihinin dna atma hakkna sahip olmadmza inanyoruz.
Bununla birlikte asl ilgimizi ekecek olan eylerin bunlar olma
yp szkonusu filozoflarn daha dar anlamda felsefi grleri olmalar
16 birinci ksm

gerekecei aikardr. Bu balamda olmak zere Sokrates ncesi Yunan


felsefesi szkonusu olduund::a bir Herakleitos'un, Pythagoras'n, Em
pedokles'in, daha sonraki dnemde bir Aristoteles'in veya Ortaa s
lam felsefesi szkonusu olduunda Farabi'nin grlerini incelerken
onlarn yukarda zikrettiimiz bugn artk bilimsel diye kabul edilen
alanlara ilikin grlerini de gerekli olduu lde zikredeceiz, ama
phesiz asl zerinde duracamz ey onlarn varlk, bilgi, ahlak, si
yaset vb. felsefesi alanlarna ilikin grleri olacaktr. Bundan dolay,
rnein, Aristoteles'e ayrdmz blmde okuyucu Aristoteles'in do
a felsefesine ilikin genel kuramn, doay aklamak iin kulland
temel kavramlarn bir aklama ve deerlendirmesini grecektir; ama
ne Aristoteles'in doa bilimine tahsis etmi olduu zel "bilimsel"
eserleri, rnein Hayvanlarn Tarihi, Hayvanlarn Ksm/ar, Hayvan
larn Hareketi, ne de bu eserlerde ele alnan zel "bilimsel" meseleler
hakknda fazla bilgi bulamayacaktr. Ksaca burada bizim bir bilimler
tarihi yazmak durumunda olmadmz, amacmzn bir felsefe tarihi
kaleme almak olduunu gzden karmayacaz.
Felsefe tarihinde felsefenin kendisiyle her zaman en yakn ve s
k ilikiler iinde bulunmu olduu temel insani entelektel etkinlik
alanlarndan biri bilim ise dieri hi phesiz din olmutur. Hatta ge
rek Dou slam, gerekse Bat Hristiyan tm Ortaa felsefesini felse
feyle din aras ilikiler probleminin bir tarihi olarak okumak veya an
latmak mmkndr. te yandan felsefeyle din arasnda onlarn yap
larndan ileri gelen baz ok nemli yaknlklar, hatta bir ama birli
inden sz etmemiz de mmkndr. nk felsefe, nl bir Amerika
l filozofun sylemi olduu gibi bir cephesiyle;

"Normal olarak dinin her zaman pratik ve duygusal olarak yapt


eyi, yani insan hayatn insann iinde bulunduu evrenle belli
lde doyurucu ve anlaml bir ilikiye sokma ve insani ilerin y
rtlmesinde birazck bilgelik salama abasn entelektel planda
gerekletirme giriimidir. ""

" J. H. Randall, }L-J. li.chler, Fe/se(eye Giris, ev. Ahmer Arslan, 2. bask, lznir, 1 989, s.l.
. l!lsol! tarihi nodir? 17

te yandan felsefe tarihinde baz filozoflar her zaman dini ilgi


leri daha ar basan insanlar olmulardr ve bunlarn felsefi sistemleri
nin felsefe tarihi kadar dini dnceler tarihi iinde incelenmesinin
mmkn ve gerekli olduunu savunanlar bile olmutur. Bu filozoflar
iinde zellikle iki nemli isim olarak Plotinos ve Spinoza'y zikretmek
mmkndr. Bu nedenle ele aldmz dnem iinde yeralan felsefenin
ve filozoflarn tarihini anlatrken zellikle bu tr filozoflarla, rnein
Pythagoras ve Plotinos'la ilgili olarak onlarn iinde yaadklar an
dinsel atmosferine, dinsel ilgi ve kayglarna, dinsel fikirlerine zel bir
nem vereceiz.
Bu Pythagoras ve Pythagoraslk szkonusu olduunda zel
olarak Orpheus-Dionizoscu, Demeterci kltler, Sr ve Kurtulu dinleri;
Plotinos szkonusu olduunda dnemin Akdeniz ve Roma dnyasn
istila eden dier dou dinleri, bu arada Hristiyanlk, Mitra klt, sis
ve Osiris klt, Hermetizm, Gnostikler vb. hakknda vereceimiz ge
ni bilgilerin gerekesini ifade etmektedir. Ortaa Hristiyan ve slam
felsefesi szkonusu olduunda Hristiyan ve slam dogmatiine daha
fazla sayfa ayracamz da tabiidir. Ancak bu konuyla ilgili olarak da
amacmzn bir dinler veya kltler tarihi yazmak olmad, dinsel fikir
ve tasavvurlarla ancak ele aldmz filozoflarn ve felsefi grlerinin
kayna, baiarn ve amacnn akla kavuturulmasnda gerekli ol
duklar lde ilgilenmek durumunda olduumuz hususunu gzden
uzak tutmamaya alacaz.
Brehier'nin ortaya att ilk sorunun, yani felsefenin kaynan
Yunan dnyasnda, . 6. yzylda Bat Anadolu ky eridinde yera
lan Milet'te ortaya kan ve Milet Okulu diye adlandrlan okula men
sup filozoflarda, Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes'te mi buldu
u, yoksa onun kaynan baka bir corafyaya, eski Dou uygarlkia
rna m geri gtrmek gerektii sorusunun cevabn ise bundan sonra
ki blmde vermeye alacaz.
2
Felsefenin Balangilan ve
Sokrates ncesi
Yunan Felsefesinin zellikleri

"YUNAN TARIHi HAKKI NDA AYRl NTl LI BiR BiLGiNiN YUNAN FELSEFESi
HAKKINDAKi ANLAY llMili BYK LDE ARTTIRABiLECEGiNE
iNANMlYORUM. FELSEFE UZAY VE ZAMAN SINIRLARININ TESiNDE
GKSEL BiR HAYAT YAAR. FiLOZOFLAR KK UZAYSAL-ZAMANSAL
YARATIKLARSA DA ONLARlN KK UZAYSAL-ZAMANSAL iLGiLERiNE
ZEL DiKKAT, FELSEFELERiNi AYDlNLATMAKTAN OK ENGELLER."
). BARNES, The Presocratic Ph!losophers, s..
1.0. s:zo'lerde yaplan bir
Yunan vzosunda zeytin toplayanlar.
ir felsefe tarihi, nc olarak felsefenin balanglarna, onun ilk
B kez Yunan dnyasnda ortaya km olup olmadna ilikin tar
tmalarda da kendi tutumunu belirlemek zorundadr. Bizim bu b
lmde de ilkin yapmaya alacamz ey, bu olacaktr.
Nietzsche'nin nl bir sz vardr: "Btn balang problem
leri metafiziktir. " Yine ayn ynde olmak zere "her trl balang
problemlerinin esrarl olduu" da sylenmitir. Ne var ki felsefe tari
hinin balanglarndan hareket eden biri felsefenin balanglar prob
lemini ele alnamazlk da edemez.

FELSEFE LK KEZ YUNAN'DA MI ORTAYA lKMlTlR?


Antik adyla onya blgesi, yani Bat Anadolu'nun zmir'le Gkova
krfezi arasnda kalan ky blgesi felsefenin balanglar bakmndan
zel bir nem tar. nk geleneksel olarak kabul edilen gr felse
fenin . 6. yzyln balarnda bu blgede baladdr. Hatta bu ba
langla ilgili olarak belli bir yer, bugn Balat adn tayan Milet zik
redilir. Nitekim ilk byk felsefe tarihisi Aristoteles de felsefenin ba
latcs olarak bu kentte yaam birini, Thales'i anar.
22 birinci ksm

Felsefenin Yunan, daha dorusu onya kaynana ilikin bu g


r, genel olarak kabul edilen bir gr olmakla birlikte rakipsiz deil
dir. Bizzat Antika'da bazlar, rnein daha skenderiye dneminde
Msrl rahiplerle ilerinde nl Yahudi filozofu Philon'un bulunduu
bir grup insan, buna kar km ve onun kaynan daha geriye, M
sr'a, Babil'e, Yahudi ulusuna geri gtrmeye almlardr. Bu gr
en arpc bir dille ifade eden Yeni-Pythagoras Numenius olmutur. O,
Platon'un " Yunanca konuan bir Musa" olup olmadn sormutur.
ilk Hristiyan dnderinden yine skenderiyeli Clemens ile
Eusebius da bu gr tarzn savunmular ve Brehier'nin ayrntl ola
rak zerinde durduu gibi Rnesans dneminde de birok insan bu
gre katlmtr.1 Felsefenin Dou kaynana ilikin bu gr geen
yzylda zellikle Almanya'da Rth ve Gladisch'te yeni temsilcilerini
bulmutur.2 Zamanmzda ise bu soru yalnz Yunan felsefesinin Msr,
Babil gibi eski Orta Dou uygarlklar ile ilikisi bakmndan sorulma
makta, ayn zamanda onun Hint ve in felsefesiyle ilikileri de soru
turma konusu yaplmaktadr.
Felsefenin Yunan ncesi veya d kaynayla ilgili olarak ileri
srlen grlerde kendilerinden kalklan hareket noktalar, ilerine
yerleilen bak alar, dayanlan kantlar ok eitlidir ve zaman iin
de deiiklikler gstermitir. rnein skenderiye dneminde felsefe
nin, iine az ok mistik bir teolojiyi, hatta ilecilik (ascetisme) trleri
ni alan bir terim olarak kullanlmaya balamas bu tezi savunmay
mmkn klan en nemli bir hareket noktas olmutur. Geen yzyl
da ise Gladisch Yunan teolojisiyle Dou teolojisi arasndaki baz ben
zerliklerden kalkarak bu gr savunmutur. Buna gre Yunan teolo
jisi erken bir tarihten itibaren Dou'nun etkisine uramtr ve bu etki
araclyla da Yunan felsefesinin kendisi Dou'nun etkisine maruz
kalmtr. Zamanmzda ise Msr ve Mezopotamya uygarlklar zeri-

Brehier. Felsefe Tarihi, s.2 vd.


2 Felsefenin Yunan-d Doumeneiprob!eminin tarlmas iin bkz. Bumet, :Aurore, s.17-33;
C. Werner, La Philosophie Grecque, Paris, 1938, Introduction ksm; Gomper, Les Penseurs,
Earlier, s.l l vd.
yine Introduction ksm; Guhrie, The
. f!lsehmin balanglan ve sokrates dncesi yunan felsefesinin dellikleri 23

ne yaplan aratrmalar sonucunda elde edilen ok daha geni bir bil


gi yn zerine dayanlarak ve radikal diye nitelendirebileceimiz bir
bak asndan hareketle bu gr savunulmak istenmektedir. Bu ba
lamda olmak zere Smerlilerin sadece dinleri, mitolojileri, kozmogo
nileri, bilimsel bulular bakmndan deil, genel olarak hayat felsefe
leri, dnya grleri, bunlarn temelinde bulunan temel deerleri ve
kavramlar, rnein hukuk dzeni ve anlaylar bakmndan nce Yu
nan, daha sonra bugnk uygarlmzn temelinde bulunduklar sy
lenmektedir.
Smerlilerin -ve Msrllarn- eitli bakmlardan bugnk
uygarlmzn, Bat uygarlnn temelinde bulunduklar phesiz
dir. Onlarn bir dnya grleri, hayat anlaylar, daha zel olarak
mitoloj ileri, kozmogonileri, teolojileri vb. olduu da tartma konu
su deildir. Yalnz onlarn tandmz ekildeki hayat anlayiarna
veya dnya grlerine, kollektif ve mitolojik-dinsel dnya tasav
vurtacna felsefe adnn verilmesinin ne lde uygun olduu tart
maldr ve biz de bu tartmada bu dnya grlerine, dnya tasav
vurlarna felsefe adnn verilmesini uygun bulmayanlar arasnda yer
almaktay z.
Felsefenin ne olduu zerinde herkesin onayn alm veya ala
cak olan kesin bir tanmn mevcut olmadn ve olamayacan bil
mekle birlikte onda u ana kadar Msrllar ve Mezopotamyallarda
varln grdmz cinsten kollektif bir dnya gr, mitolojik
dinsel dnya tasavvurunu aan baz unsurlarn ve zelliklerin olduu,
olmas gerektii muhakkaktr. Bu unsurlar ise yine bazlaryla birlikte
biz de u ekilde tanmlamak veya sralamann, zetiernenin mmkn
olduunu dnmekteyiz: "Felsefe, kendisini akla dayanan nedenlerle,
gerekelerle merulatrmaya alan bireysel, eletirisel, refleksif, b
tnc ve tutarl bir dnme faaliyetidir." Bu, phesiz felsefenin veya
filozofun dinle, mitolojiyle, iinde yaad toplumdan miras ald ge
nel dnya gr veya deerlerle hibir ilikinin olmadn sylemek
deildir. Ancak filozof denen insann toplumun kendisine salad
kollektif dnya grn, mitolojik-dinsel tasavvurunu zel bilgi, bi-
24 birinci ksm

rikim ve dncesiyle eletirerek, aarak bireysel-kiisel abas sonucu


dnya hakknda btnl olan, sistemli, tutarl, aklsal bir tasarm
gelitirmesi gerekir ki szedilen Msr ve Mezopotamya uygarlkla
rnda bu tr bir abann ve byle bir abay temsil eden bir insan tipi
nin ortaya km olduunu gsteren herhangi bir eyin mevcut oldu
u henz kantlanm deildir. Baka deyile elimizde bulunan veriler
henz bu eski uygarlklarda felsefe ad altnda zikredilebilecek bir d
nce faaliyeti ile byle bir dnce faaliyetinde bulunma abas iin
de olan bir insan tipinin varlna tanklk etmemektedir.
Yunan felsefesiyle eski Hint ve in uygarlklar veya felsefeleri
arasndaki ilikiler problemine gelince, baz dnemlerde Uzak Do
u'da ve zellikle Hindistan'da gerek felsefi sistemlerin bir ieklen
mesiyle karlatmz bir gerektir. te yandan bu sistemlerin gerek
dotayl olarak (rnein Ortaa'da slam Kelam, Tasavvufu ve felse
fesi zerine etkileri araclyla), gerekse dorudan (rnein 19. yzyl
da Schopenhauer zerine olan ak etkisiyle) Bat felsefesi zerine et
kide bulunduklar da tartlmaz bir gerektir. Ancak felsefenin balan
glar sorunuyla ilgili olarak durum hi de bu tarzda ak deildir.
Hint dnyasnda ortaya km ve temsilcileri hakknda yeterli bilgile
re sahip olduumuz gerek anlamda felsefe sistemlerinin tarihsel ba
kmdan Yunan felsefesinin balanglarndan nce deil, daha sonra
ortaya ktklar grlmektedir. Hatta Hintlilerin, dncelerine bizzat
felsefe kavramnn kendilerine derinden bal olduunu bildiimiz sis
temlilik ve dzenlilik zelliklerini ancak Yunan felsefesiyle temas ettik
ten sonra ve onun etkisiyle kazandrdklarn sylemek mmkndr.
6. yzyldan daha geriye giden ilk Hint literatrne ait metinlere
gelince, bunlarda bizim zelliklerini yukarda tanmladmz felsefe
den ok daha nce szn ettiimiz Msr ve Mezopotamya uygarlk
larnda kendisiyle karlatmz dinsel-mitolojik dnya tasavvurla
rndan daha ileri bir eyler bulunduu ok phelidir. te btn bun
lardan dolay, tekraren syleyelim, biz de bu eserde Yunan kkenini
kabul eden gre katlyor ve Aristoteles'i izleyerek bu felsefeyi Tha
les'le balatyoruz.
resefenin balanglllar ve sokraes ncesi yunan reseresinin zellikleri 2 5

Felsefenin Yunan, daha da zel olarak onya kkenini kabul


edenler daha byk, daha nemli bir problemler grubu karsnda bu
lunmaktadr. Bu problemierin en nemlileri unlardr: Bu felsefenin ya
ps, zellii nedir? Onunla dier entelektel- kltrel faaliyet alanlar,
rnein Yunan mitolojisi, Yunan dini dncesi, Yunan bilimi arasn
daki ilikiler nasl seyretmitir? O ne lde gerekten dinden veya mi
tolojiden bamsz bir dnce olarak ortaya kmtr? Yunan felsefe
sinin genel olarak btn, zel olarak balanglar ile Yunanistan'da
ki sosyal-siyasal gelimeler arasndaki ilikiler nasl olmutur? phesiz
burada btn bu sorular ve bu sorular zerinde yaplan tartmalar
ayrntl olarak ele almak amacnda deiliz. Biz burada Sokrates ncesi
Yunan felsefesinin zellikleri ve ortaya k koullar ile ilgili olarak
nemli grdmz baz tartmalara iaret etmek istiyoruz.

SOKRATES NCESi FELSEFENN ZELLKLER VE


ORTAYA lKl KOULLARI
nce Sokrates ncesi Yunan felsefesinin "bilimsellii" ile ilgili nl bir
tartmadan szedelim. 19 . yzyln ikinci yarsndan 20. yzyln or
talarna kadar hakim olan ve bu ilk dnem Yunan felsefesinin deney
ci, pozitivist ve bu anlamda bilimsel olduunu iddia eden, bu dnem
filozoflarn ada anlamda ilk doa bilginleri olarak grmeye alan
rnein bir Burnet ve Gomperz'in temsil ettikleri teze, geen yzyln
ikinci eyreinden bu yana ilerinde yine rnein Jaeger ve Com
ford'un bulunduu bir baka aratrclar grubu ciddi itirazlar ynelt
milerdir.

Yunan Felsefesiyle Yunan Bilimi Arasndaki likiler


Yunan felsefe tarihi, zellikle Aristoteles zerine yapm olduu nem
li almalaryla tannan Jaeger, 1947 ylnda yaynlam olduu lk
Yunan Filozoflarnn Teolojisi adl yine ok nl kitabnda 3 Sokrates
ncesi dnem filozoflarn ada doa biliminin ncleri olarak g-

3 W. Jaer. The Theo/of:)l of the Early Greek Philosophers, Londra, 1947.


26 birinci csm

ren ve onlarla birlikte Yunan dnyasnda dinsel kayglardan kesin bir


uzaktamann ortaya ktn ve dnyann doal-laik bir aklamas
nn verildiini ileri sren gr reddederek' onlarn hem filozof, hem
teolog olduklarn, bugn bizim iin mevcut olan din, felsefe ve bilim
arasndaki ayrmn onlarda varolmadn, orijinalliklerini meydana
getiren eyin de onlarn zellikle geleneksel dinin artk cevap vermedi
i dinsel taleplere deneysel ve aklsal malzemeyi kullanmak suretiyle
cevap vermeleri olduunu sylemitir. 5
nk Jaeger'e gre Tanr problemi veya tanrsal varln ger
ek doasnn ne olduu problemi, Sokrates ncesi felsefenin merkezi
problemlerinden biridir.6 Buna bal olarak bu felsefenin dier ana bir
problemi, insann kaderini tanrsal bir bak asndan yorumlamaktr.
Doa Filozoflar (Physikoi) Tanr ile doay birbirine zde klmakta

4 Jaeger'e gre felsefe tarihinde Sokrates ncesi fil:zoflar, onlarn doa bilgini olarak brlar
ru vurgulayan bir bak asndan ele alma geleneinin balatc Aristotelesn kendisidir. Aristo

tetes bu dnrler terimin eski anlamnda physiloi (doaclar, doa aratrmaclar, doa fi
l:zoflar) diye adlandrm, bu ise 19. yzyln en ada yorumcularn onlar bu kez terimin
yeni anlamnda doa bilimcileri olarak anlamaya gtrmtr. Hegel ve dier Alman idealist fi:
l:zoflarnn metafizik sistemleri anda yaayan felsefe tarihileri, yani Zeller ve okulu esas ola
rak Platon, Aristoteles ve dier "speklatif" fil:zoflarla ilgilenmilerdir. Bunu izleyen p:zitivist
a ise bunun aksine ilk Yunan filozoflarrun empirist ve bilimsel zellikleri zerinde srar et
mitir. Bu anlayn en nemli temsilcisi olan Burnet ve Gomperz'in Sokrates ncesi felsefenin
fiziksel cephesi zerine bu tek yanl vurgulamalarnn nedeni 19. yzyln bilimcilii ve metafi
zik olan her eye kar duyduklar korkudur. Bkz. The Theology, s.7, 8 ve 195.
5 A.g.e., l ve Il. Blmler;
6 Jaeger zellikle Anaksimandros, Herakleitos, Ksenophanes, Parmenides ve Empedokles 'te bu
problemi ayrntl olarak incelemektedir. Bir rnek vermek gerekirse Jaeger Anaksimandros'un
apeiron'unun tanrsal sfatiada adlandrldn tesbit etmektedir. Onun hakknda "her eyi ii
ne ald ve ynettii sylenmektedir. O halde apeiron, madde gibi her eyin iinde olan deil
dir; her eyi iine alan, ynetendir. O halde o canl, etkin bir eydir. Bylece Anaksimandros'ta
teolojik dncenin kendini gsterdii grlmektedir (s.Jl ).Yine Jaeger'e gre Anaksimand
ros'un eylerin kendisinden geldikleri eye zorunlu olarak geri dnecekler nk birbirlerine
kar yapm olduklar hakszlklarn cezasn demeleri gerektiine ilikin nl gtn de ay
n dinsel bak a;sndan ele alp anlamiandrmak gerekir. Bu gr, adalet fikrinin toplum ve
devletin zerine ina edilecei bir temel olarak alnd bir ada onaya kmtr. Anaksimand
ros bylece yalruz politik dnyada deil, tm varLklar dnyasnda i;kin (immanent) bir adalet
old.u grn savunmu olmaktadr: Evrende meydana gelen her ey bu ilahi adalet kanu
nuna tabidir. Ksaca b u doa aklamas aslnda b ir doa aklamasndan ok fazla bir eydir.
O ayn zamanda felsefe tarihinde ilk tanr savunmasdr (teodise) (s.35-36).
2. flsel!nin balan1lar sakrats ncsi vunan flsfesinin zolliklrl 27

ve insan iin en yksek bilgelii onun dnyadaki yerini bilmesinde ve


Btn'n yasasn kabul etmesinde yattn grmekteydiler.7
Bu balamda olmak zere Jaeger, onya filozoflarnn baz tez
leriyle felsefe-ncesi Yunan airleri Homeros ve Hesiodos'un baz g
rleri, zellikle ikincinin Theogonia'snda sergiiemi olduu grleri
arasnda byk bir benzerlik bulmaktadr. Bunlar rnein tanrlarn,
dolaysyla evrenin nasl meydana geldii gr; evrenin balangla
rnda bulunan dzensizlik, Khaos kavram; bu dzensizlik veya karan
lk durumundan dzenlilik, aydnlk durumuna gei ve aydnlk, k
ve dzenlilii temsil eden glerle, tanrtarla karanl, dzensizlii
temsil eden gler arasndaki mcadele fikirleridir.8 O, bu Yunan air
lerinden, mitologlardan filozoflara, onlarn teogonilerinden filozofla
rn kozmolojilerine, mitostan logosa geite esasl baz deiikliklerin
olduunu; bununla birlikte bu deiikliklerin ilgi ve kayglar, problem
ler alannda deil, bu problemleri ele alta, perspektifte meydana ge
len bir deiiklik olduunu sylemektedir. Jaeger'e gre Yunan filozof
larnda ilginin theoi'den, yani tanrlardan, tanrsal olandan kayarak

7 Bu tr dncelerin nemli bir temsilcisi olarak Herakleitos'la ilgili Jaeger'in grleri ise y
ledir: Herakleitos bir peygamber ateliliine ve heyecanna sahiptir. Nasl ki Parmenides gerek
veya ilahi varlk hakkndaki grn ifade ean ek zere dinsel, mistik bir vahiy (revelation) for
munu semise, Herakleitos'un da dili bir retmen veya bilgenin dili deil, gaflet iinde bulu
nan insanlar uyandrmaya alan bir peygamberin dilidir. Herakleitos'un logos'u sadece the
oretik bir doruyu ifade etmez; ayru zamanda ahlaksal ve dinsel bir doruyu ifa eder (s.l ll
l 13). Bu logos sadece tmel, genel olan (das Allgemeine) deildir; ayn zamanda mterek, or
tak olandr (das Gemeinsame). Bu zellii onu devletin kanununa yaklatnr. Ancak o en gl
ve en byk devletin kanunundan fazla bir eydir. nk o, varolan her eyde onak olandr.
Onun arac, zihin, akl veya Nous'tur. Aklla konumak, ortak olanla konumakor (s. ] 15). Ja
eger'e gre bylece felsefe tarihinde ilk defa kanun veya yasa kavram ona ya kmaktadr. An
cak bu sadece siyasal anlamda yasa deildir; bizzat gerekliin kendisine genelletirilerek kulla
nlan yasadr. Bu yasa tannsaidr ve bizim bugnk doa yasas anlaymzdan tamamen fark
ldr. nk bizim iin do; yasas, sadece gzlemlenen zel bir olaylar grubuna iaret eden ge
nel be timsel bir form ld Oysa Herakleitos'un yasas tamamen normati{tiL O kozmik srecin
en yksek yasas ve bu srece anlam ve deerini veren eydir. Filozof, ite ounluun, uykuda
olanlarn farknda olmad bir ahlaksal-dinsel formu insanlara ilan eden ve onlarn bunu uy
gun olarak davranmalann isteyen kiidir. Burada da yine Herakleitos'un dncelerinin derin
teolojik cephesi kendini aa vurmaktadr (s. ll 6).
B A .g .e . , s.l2, s.
:z8 birinci ksm

yalnzca physis'e, yani doaya, doal olana gemesi szkonusu deil


dir; doa araclyla, varolan eyler (ta onta) araclyla eski prob
lemlerin, eski ilgi ve kayglarla, ancak daha kkten bir aklclkla yeni
den dnlmesi szkonusudur.9
Jaeger'in szn ettiimiz eserinin yaynlanmasndan ksa bir
sre sonra yaynlanm olan Yunan Felsefi Dncesinin Kaynaklar
adl eserinde Comford'un daha da ileri gittiini grmekteyiz. Ona g
re de Sokrates ncesi dneme ait filozoflarn problem ve amalar bi
zimkilerden tamamen farkl olduu gibi yntemlerinin de bizim doa
bilimimizin yntemleriyle hibir ilgisi yoktur. Onlarn dnceleri yap
m olduklar deneyiere dayanmad gibi herhangi bir trden sistemli
gzlemlerinin de sonucu deildiler.10 Onlar bilgiyi elde etmenin mm
kn olup olmadyla ilgilenmemekte, tersine tamamen ak ve akla
aikar grnen dncelerden hareketle speklatif-dogmatik bir yn
temle bilgiyi elde etmeye almaktaydlar.U Bunun da nedeni onya

9 A.g.e., s.15.
o Comford bu genel durumun bir istisnas olarak yalnzca tp yazarlann saymaktadr. Ona gre
bunun nedeni de tbbn z itibariyle pratik bir sanat olmasdr: Hekim, pratik olarak zmek
zorunda olduu zel, somut bir problemle megul olmak zorundayd. O, uygulad bir tedavi
ynteminin baarl olup olmadn grmek, dolaysyla kendilerinden hareket ettii kuramla
nrun, varsaymlarnn doru olup olmadklarn tahkik etmek durumundayd. Bumet, Yunan

heykettratarnn insan vcudunu doru bir biimde ortaya koyma ynnde gsterdikleri ana
tomik egzaktln ancak bilimsel nitelikte bir deney ve gzlemle aklanabilir olduu grn
dedi& Comford'a gre ise bunun nedeni, hekim gibi onun da pratikte zmek zorunda olduu
zel bir problemle kar karya bulWIITlll syd. zetle Yunan'da deneyci bilgi teorisi ancak tb
bi bir teoriydi. O, pratisyen hekimin yap n i, alma usul zerinde"dnmesinden domu
n; en akll hekimlerin, sanatlarn kendilerinden nceki sihirbaz selefierinin sanatndan ayr

mak ynndeki ihtiyalarndan donutu. Geni bilgi iin bkz. The Origins of Greek Pli/osop
lia/ Tlouglt, Londra, 952, s.7 vd.
u Comford, Sokrates ncesi filozoflarn sistemlerinin bu speklatif-dogmatik zelliklerini gste
ren baz rnekler vermekte, zellikle lonya felsefesine bir dn olarak ele alnmas mmkn

olan Epikuros'un dncelerini,.inceleyerek bu grn dorulamaya almaktadr. rnein


Anaksimenes scaklk-soukluk farkidklarnn havann younluk farkllklarna indirgenebile
ceini sylemektedir. Buna gre su, buzdan daha scaktr ve daha az youndur. O halde belli
miktardaki suyun, donmu olduu durumda daha az yer kaplamas gerekir. Oysa, Comford de
vam etmektedir, eer Anaksimenes bir su kpn souk bir gecede kapsnn dna koymu ol
saydertesi gn kpn atladn grmesi ve bundan buzun sudan daha az yer igal eiine ili
kin teorisini deitirmeye gitmesi gerekirdi (a.g.e., s.6-7). Ayn ekilde Empedokles vcudun
zellikle gs blgesindeki gzeneklerinde derinin nefes aldn sylemektedir. Eer o bu g-
z. l!lsfnin balanglar sokrats ilncsi yunan l!lsl!sinin ilzlliklri 29

felsefesinin laiklemi bir biim ve daha soyut bir dnce plannda


kendini gstermekle birlikte aslnda daha nce din tarafndan geliti
rilmi olan bir tasavvur sistemini devam ettirmesinde yatmaktadr.
Baka deyile bu felsefenin kozmogonileri, daha nceki mitlerin bir ye
niden ele alnmas ve devam ettirilmesinden baka bir ey deildir. Bu
dnemde kendini gsteren doa filozofunun kendisi de daha nceki
dnemde varolan kahin-air-peygamber tipinin devamndan baka bir
ey deildir.
Bu balamda olmak zere Comford Yunan entelektel tarihi
nin balanglarnda ortaya kan ve kiiliklerinde ayn zamanda esin
lenmi peygamber, air, mzisyen, kahin, sihirbaz izgilerini birleti
ren, benzerine amzda Kuzey Asya topluluklarnda rastlanan bir tr
insann, daha sonra air, kahin ve bilge olarak ayr insan tipine ay
rtn, filozofun ite bu nc tipi temsil ettiini sylemektedir. Bu
tip arasndaki ilikilerin Yunan entelektel tarihi boyunca bazen uz
lama, daha ou zaman ise bir atma eklinde cereyan ettiini d
nmektedir. Bu balamda olmak zere airin gemi, kahinin gelecek,
filozofun ise zaman-d olan konu almas bakmndan aralarnda bir
iblmnden bahsedilmesi mmkn olmakla birlikte, onlarn zaman
zaman birbirlerinin alanlarna girmi ve problemleriyle ilgilenmi ol
duklar da ortaya kmaktadr. Bu arada filozof zaman-d, ezeli-ebe
di, lmsz gerei aramak, onunla tanrsal esinlenmeye, vahye daya
nan bir yolla iliki kurmak ve dncelerini de iir, aforizma, mitos
olarak dile getirmek zelliklerini kazanmtr.12
Cornford, Sokrates ncesi filozoflarn sistemlerinin bu vahiysel,
peygambersi zellikleri zerinde srar etmektedir. Ona gre filozof, bu
zamanda, Tanr ve eylerin gerek doas hakkndaki grnde ken
di akl ile kozmik akl arasndaki eitlie dayanmaktadr. Filozof d-

r gzleme dayanarak tahkik emi olsayd, boynuna kadar suya oturmu bir insamn g
snden hi de hava kabarcklaru n kmadn grmesi ve dolaysyla deri yoluyla solunuma
ait b u teorisini gzden geirmesi gerekirdi. Ama onun byle b ir den ey yapmad anlamakta
dr (a.g.e., s. 7). Comford ayn ekilde Epikuros"un sistemini de ayrntl olarak inceleyerek oo un
da tamamen gzlem d, a priori, speklatif ncilere dayandn gstermeye ahmaktad:
z A.g.e., V-IX. Blmler.
30 birinci ksm

nce gcyle duyulardan uzak ve onlara kapal olan bir gerekliin


varln farkeden adamdr. Onun sezgisel akl, daha nce ryalarda ve
peygambersi vizyonlarda etkin olan n ormal-st yetinin yerine ge
mektedir. Onda doa-st, metafizik olana dnmektedir. Bu dnem
de her felsefe, evrenin aklsal bir dzen olduu ve bu dzenin algsnn
duyusal deney ve gzlem yerine aklla dorudan doruya kavranaca
grne dayanmaktadr.13 Hatta sadece Sokrates ncesi filozoflar de
il, bizzat Platon'un kendisi de ezeli-ebedi, zaman-d nesnelerin var
lna inanc, gzle grlen, elle tutulan eylere bavurmakszn tema
ac youn dnce ve sezgi sayesinde bu varlklarn bilgisine ulala
bilecei, onlarn kefedilebilecei gr, ruhun veya akln kendisinin
bu grlmeyen, ezeli-ebedi nesneler dnyasna ait olduu ve geici ola
rak duyular dnyasna dm olduu anlayyla bu air-kahin-filo
zof geleneinin en iyi temsilcisidir.1"
Cornford, Sokrates ncesi filozoflarn felsefi kozmogonilerinin
daha nceki airlerin teogoni ve kozmogonilerine ne kadar ok ey bor
lu olduklar, kaynaklarn nasl mit ve ritelde bulduklar, hatta bu mit
ve poetik kozmogoni geleneinin bir devam olduklarn gstermek ve
arada sadece bir benzerlik deil, yapsal bir devamllk olduunu kant
lamak zere Anaksimandros'un sistemiyle Hesiodos'in teogonisi arasn
da derinlemesine bir karlatrma yapmaktadr. Daha sonra bu karla
trmann sonularn btn olarak onya felsefesine genellemektedir.
Ona gre onya dnemindeki her trl kozmogoninin ana ka
bullerinden biri halihazrda grdmz ekildeki evren dzeninin
ezeli olmad, zamanda bir balang durumuna sahip olduu fikridir.
Dier bir gr bu balang durumunun, dzenli dnyann ksmlar
nn iinde henz birbirlerinden ayrlmadklar ve farkllamadklar
daha basit ve daha ilkel bir durum olduu grdr. Yine bir baka
gr, bu balang durumundan dzenli evrene, kaostan kozmosa ge
i srecine ilikindir: Bu sre, ztlarn ayrlmas srecidir. Buna ba
l bir dier fikir, bu ayrlan ztlarn veya unsurlarn srekli olarak bir-
13 A.g.e., s.154.
14 A.g.e., s.62.
. lolsolonin balanglar sokratos ncosi yunan lolselosinin zolliklori 31

birleriyle kavga, mcadele iinde olduklar fikridir. Nihayet dier bir


paralel anlay evrenin ve zamann devrilii anlaydr.1 5
Comford zel olarak Anaksimandros'un, genel olarak btn
Sokrates ncesi filozoflarn sistemlerinde karmza kan bu ana fikir
ler ve modelin daha nceki kozmogonilere, zellikle Hesiodos'un koz
mogonisine ne kadar ok ey borlu olduunu kantlamaya almak
tadr.1 6 Ona gre zel olarak Anaksimandros'un, daha genel olarak
Milet Okulu'nun, nihayet en genel olarak btn Sokrates ncesi Yu
nan felsefesinin dncesi, daha nce zellikle Hesiodos'un ve dier

15 Comford'a gre Anaksimandros'n apeiron'u aslnda ne uzayda sonsuz, snrsz, ne zamanda


eeii-ebedi olan olmayp, e yandan Arisoeles'in nielik bakmndan belirsiz olan maddesine
de benzemeyip, z itibariyle iinde i snr ve ayrmlarn henz mevcu olmad balangaki
karmd:. Yani o eylerin ilk durumu, dzenli dnyann ksrnlarnn henz iinde ayrlmad
ve fark llamad basi ilkel durumdu O halde Anaksimandros dnyann iinde bulunduu
muz dzeninin ezeli olmayp zamanda bir balang durumuna sahip olduunu kabul emeke
dir. Yine Comford'a gre Anaksimandros'a zlar scak, souk, kuru ve yar ve zlar dzen
siz dnyadan dzenli dnyaya, kozmasa gei srecini balarlar. Yine Anaksimandros'a bu
ayrlan zlar veya unsurlar birbirleriyle srekli kavga iindedirle Anaksimandros bunu zama
nn yasasna uygun olarak eylerin birbirlerine kar yapm olduklar hakszlklarn cezasn
deyecek onadan kalkmalar olarak adlandrmakadr: Sca veya aei emsil eden yaz, sau
u veya opra emsil eden k, kuruyu veya havay emsil eden bahar ve ya olan veya suyu
emsil eden gz birbirleriyle srekli dverek yerlerini bir sonrakine erketmeke ve bylece
adale devresi amamlanmakadr. Buradan da Anaksimandros'a zamann ve dnyalarn
devrilii gr kmaktadr (a.g.e., s.lS9 vd.).
6 Birinci olarak hemen hemen bn Sokraes ncesi filozoflar evrenin zamanda bir balang du
rumunu kabul ebneye almakadrlar (Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Herakleios,
Anaksagoras, Demokrios). Baka deyile Parnenides hari onlarn hepsi, dnyann u andaki
dzeninin ezeli olmad, gemi bir ariheki dzensizlikten kln bir emel olarak kabul e
mekedirler. Sonra yine onlarn hibiri (Parmenides hari), bu dzenin ebedi olarak devam ede
bilocei grnde deildir. Onlara gre bu dzen, bu akel durum bir gn onadan kalkacak
ve yerine yeni bir dnya geecektir. Sonra yine onlarn hepsi, dnya dzeninin, balangaki bir
eyin ayrlmas, farkllamasyla oraya kln sylemekedirler. Bu ey gerek Mile Okulu'n
da olduu gibi ek, canl bir z (Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Herakleios), gerekse
birbirleriyle karm bir halde bulunan ayrmlamam birok z (Empedokles, Anaksagoras)
olabilirdi. Sonra yine farkllamann, ayrmlamann nedeni olarak ana ilke iindeki baz asli z
larn (scak-souk, kuru-ya) dmanl gseriliyordu. Bu karlk Heraklaios'a Sava, Em
pedokles'e Nefre, Anaksimandros'a Kavga kavramyla ifade ediliyordu. Buna karlk onlar
birbirlerine balayan, birleiren de bir ilke vard. Bu, Parnenides'e Ak, Empedokles'e Sevgi
veya Dosluk, Anaksimandros'a Karlkl Eki kavramyd. Ayrnlarnda ne kadar farkllk
gserirlerse gstersinler bn lonya kozmogonilerinin modeli budur ve bu kozmogoni hana
Orpheusu eogonilerde bile kendini gserir [a.g.e., s.,l87-190
32 birinci ksm

poetik kozmogonilerin salam olduklar bu kozmogoni zemini ze


rinde almaktayd. Onlar bu rasyonelletirme srecinde en son adm
lar atarak bu emay en son mitik benzetme unsurlarndan soymaya
almlardr.1 7
Nihayet Comford, Hesiodos'un Theogonia'snda karlat
miz kozmogonik mitlerle Babil Enuma Elis arksnda dile getirilen ef
sane arasnda yaknlklar bulmakta ve bylece Theogonia'daki koz
mogonik dnceyle Babil kaynakl mitolojilerdeki kozmogonik d
nce arasnda bir balant olduunu dnmektedir. Gerekten de
1940' larda yaynlanm olan Kumarbi Efsanesi, Comford'un bu var
saymnn hakl olduunu gstermitir. nk Hesiodos'un Theogo
nia'sndaki iki nemli mitin, yani a) Zeus'un gk tanrs olmasyla, b)
batanrlk mevkiine ykselrnek iin yapt mcadelelerle ilgili mitle
rin temelinde Mezopotamya kaynakl mitlerin bulunduu hemen he
men ispat edilmitir.18
]aeger ve Comford'un grleri Sokrates ncesi Yunan felsefe
sinin zellikleri ve felsefenin balanglar sorununa yepyeni bir pers
pektif getirmitir. Eer bu felsefe nceden dnld gibi veya d-

17 Jaeger gibi Comford da Hesiodos'un Theogonia"snda giriren hemen sonra gelen kozmogonin
hi de ilkel bir dncenin rn olmadn dnmekredir. Ona gre bu kozmogoni uzun bir
rasyonellerirmenin sonucudUL Comford, btn rannlardan nce varolan ve kozmogoninin ha
reket noktasn oluturan Khaos"u, her eyin iinde karun halinde bulunduu balangraki ay
runlamam durumla kartrmamak gerekriin onun ezeliebedi olarak varolan deil, varla
gelen olduunu sylemektedir. "Khaos" kelimesinin l 6. yzyldaki kullanunndan kalkan
Comford, onun "Yer ile Gk arasndaki bo uzay" anlamnda ele alnd dncesindedir. im
di bu kozmogoni, Yer ile Gk arasndaki boluun meydana gelmesiyle baladna gire, daha
nce Yer ile Gk'n birleik bir durumda bulunduu fikrinden hareker ermelidir. O halde asln
da varla gelen ey bu birliin zlmesi, Yer ile Gk'n birbirlerinden ayrlmasdr. Bu ekilde
anlaldnda da bu kozmogoniye gre nce Yer varla gelmekle ve daha sonra yldzl Gk on
dan kmaktadr. Bylece ayrlm olan zdar arasndaki Ak, yani onlar birletirecek olan kar
lkl ekme gc orraya knakladr (a.g.e., s.,191 vd.). Netice olarak Comford'a gre balang
ra bulunan bu ilk ayrunszlk durumu, ondan ilk ayrunlarn kmas, bunlarm birbirlerine zl kuv
veder olmalar ve birbirleriyle mcadele euneler ancak onlar arasnda birletirici bir gcn de
bulunmas ve bu gcn baka baz varlklar meydana gerirmesi grleri Hesiodos'ra da vardr.
s8 H. C. Grerbock, Kmrarbi Efsanesi, Sedar Alp evirisi, Ankara, 1945, s.Sl-66. Ayrca kr.
Comford, The Origins, s.249 da R. Dodds'un nolu ve eserin nsz'nde Gurhrie'nin gr,
s.VIL
z. felsefenin balanglar ve sokraes ncesi yunan sefesinin zellikleri 33

nld lde gerekten pozitif, natralist, laik ve bu anlamda "bi


limsel" deilse; eer mitolojik-dinsel dncenin amalar, problemle
ri ve modelini ileri srld gibi veya ileri srld lde devam
ettiriyorsa ve yine eer mitolojik-dinsel dnceyle szedilen Dou
uygarlklarnn mitolojik-dinsel tasavvurlar arasnda dorudan veya
dotayl ilikiler varsa, Yunan felsefesinin ortaya k ve balangla
rnda Dou uygarlklarnn etkisi sorununun bu perspektif altnda ye
niden ve daha ciddi bir biimde ortaya kaca aikardr.
Yunan'da felsefenin ortaya kmas ve gelimesiyle bilimsel a
lmalar arasndaki ilikiler sorunu bir baka nemli sorun olarak kar
mza kmaktadr. Burada da bu sorun iki alt soruna ayrlabilir: Yu
nan felsefesiyle Yunan bilimi arasndaki ilikiler sorunu ve Yunan bili
miyle Dou uygarlklarnda daha nce ortaya km olan bilimsel a
lmalar arasndaki ilikiler sorunu.
Birinci sorunla ilgili olarak yine iki kart durum szkonusudur:
Bir gr, Yunan felsefesinin Yunan bilimsel almalarna dayanarak
ortaya ktn ileri srmektedir. Bir dieri ise tam olarak bunun zdd
olmamakla birlikte Yunan bilimini etkileyen ve ona temel zelliklerini
kazandrann aslnda Yunan felsefenin kendisi olduunu sylemektedir.
Bu ikinci gr savunanlar da aslnda gizil olarak bir baka
postulata dayanmaktadrlar. Bu, Yunan bilimi ile ondan nce gelen
Msr ve Mezopotamya bilimleri arasnda yapsal bir farkllk olduu,
bunu mmkn klan zihinsel devrimin kaynann ise Yunan felsefe
sinde aranmas gerektii postlasdr.
Bu gr savunanlardan biri olan Burnet yle dnmekte
dir: Msr aritmetii tamamen faydac ve pratik bir zellik gstermek
tedir. Onda saylarn bilimsel bir incelemesi anlamnda bir aritmetik
biliminin varln grmek abartmal olacaktr. Ayn durum Msr ge
ometrisi iin de geerlidir. Herodot, Msr geometrisinin temelinde Nil
taknlarndan sonra tarlalarn yeniden llmesi ihtiyacnn yattn
sylerken onun faydac zelliine iaret etmekteydi. O halde Msr ge
ometrisi bir yer lme sanatndan ileri gitmemi, empirik nitelikli, ge
nel kavramlar dzeyine ykselememi, ilkel bir geometridir.
3lf birinci ksm

Babil astronomisine gelince, Babiliiierin ok eskiden bu yana


gksel olaylar, zellikle ay ve gne turuimalarn gzlemledikleri,
zodyak iaretlerini belirledikleri ve bu kaydedilmi gzlemlere dayana
nan devreler sayesinde ndeyiler yapma imkanna sahip olmu olduk
lar phesizdir. Ancak gene de gerek anlamda bir bilim olarak Babil
astronomisinden bahsetmek ok gtr. nk Babilliler gksel olay
lar bilimsel bir merakla deil, onlardan astrolojik sonular karmak
amacyla incelemekteydiler. Biriktirdikleri bu gzlemlerin kendilerini
ilkel dnya grleri zerinde en ufak bir pheye gtrmedii, onla
rn kaba bir ekilde bile olsa grdkleri eyi anlamaya almadklar
anlalmaktadr. Oysa Yunanllar ok daha az bilimsel verilere sahip
olduklar halde ve ok daha ksa bir zaman sresi iinde nemli ke
if te bulunmulardr: Bunlar, dnyann bir kre olduu ve bolukta
durduu, onun sistemimizin merkezi olmayp bir gezegen olduuna
ilikin keiflerle, ay ve gne turulmalarnn gerek kuramdr.19
Bylece Burnet unu demek istemektedir ki daha az bilimsel ve
riye, birikime sahip olduklar halde Yunanllar dnyaya bakma, onu
anlama abalarnda sahip olduklar farkl bir zihniyetten, yani gnde
lik kayglarn zerine ykselen kar gzetmeyen bilme arzusunu, me
rakn doyurmaya yarayan, olaylar aklc ve sistemli bir ekilde dzen
lemek, umll kavram ve genel mnasebetlerle temellendirmek (hti
yacn hisseden bir ihtiyatan triYgerek anlamda bilimi kurabilmi
lerdir. Bu nitelikler ise felsefi zihniyetin nitelikleri olup Yunan bilimi
nin Yunan felsefesiyle olan yakn balarnn onun zelliini oluturdu
una iaret etmektedir.

.g Bumet, I:Aurore, s.23-27; Werner de kendi payna biroklaryla birlikte bu gre katlmakta
dr: L Philosophie Gre"'lue, s.16. "Doann kr kuvvetleri dnda evrende kayna bakunn
dan Yunanl olmayan hibir ey mevcut deildir" grn eserine slogan yapan Gomperz de
genel olarak Yunan dncesinin Dou dncesine hibir ey borlu olmad ynndeki fik
rine paralel olarak zellikle Yunan felsefesi ve biliminin de Dou'nun geometri, aritmetik, ast
ronomi ve sanat alannda brakm olduu "ilkel miras"tan ancak bir malzeme olarak yararlan
dn ileri srmektedir: Les Penseurs, s.71 vd.
2. flsfnin balanglar sokrats ilncsi yunan flsfsinin ilzlliklri 35

Yunan Bilimiyle Msr ve Mezopotamya Bilimi Arasndaki likiler


Ancak bu grn de bugn byk lde tartma konusu olduunu
grmekteyiz. zellikle bugn, Msr ve Mezopotamya bilimleriyle,
Yunan bilimi arasnda yaplan yukardaki trden bir karlatrma b
yk lde geerliliini yitirmi grnmektedir. Son yzylda Msr ve
zellikle Mezopotamya bilimleri zerinde yaplan almalar, Mezopo
tamyallarn matematik ve astronomi alanlarndaki bilgilerinin Yunan
llarnkiyle kyaslanabilecek bir durumda olduu, hayli gelimi bir ce
birleri, matetnatie dayanan olduka sistemli bir astronomileri oldu
u, Yunanllarn yalnz matematik ve astronomi alannda deil tp ala
nnda da Msr ve Mezopotamyallardan nemli lde yararianm
olduklarn gstermektedir.20 Yunan bilimiyle Mezopotamya ve Msr
bilimleri arasnda zihniyetleri, yntemleri, yaplar ve amalar ile ilgi
li olarak mahiyet bakmndan nemli bir farklln olmad, ancak
derece bakmndan bir farkllktan bahsetmenin mmkn olduu orta
ya kmtr.
Bu balamda olmak zere, bir yandan Yunan bilim zihniyetinin
ileri srld lde her trl pratik, faydac kaygdan arnm, bili
mi bilim iin arayan kar gzetmeyen aratrmac, teorik bir zihniyet
olmad; br yandan Msr ve Mezopotamya bilimlerinin de zanne
dildii gibi veya zannedildii lde tamamen empirik, tamamen fay
dac ve tamamen pratik bir zihniyet tarafndan ynetilmedii anlal
maktadr:

"Ksaca gerek teferruat bilgisi ve gerekse ilmi anlay, zihniyet ve


metodu bakmndan Yunanllarn Msrllardan ve zellikle Mezo
potamyallardan byk istifadelerde bulunduklar, ilimleri bu te
meller zerinde gelitirdikleri ve Yunan ilmi ile daha nceki Msr
ve Mezopotamya ilimleri arasndaki farkn bir mahiyet fark ol
maktan ziyade bir inkiaf derece ve seviyesi fark olduu anlal
maktadr. " 21

ao Aydn Sayl, Msrllar ve Mn.opotamya//ardo Matematik, A.stro11omi ve Tp, Ankara, 1966,


s.447.
a A.g.e., s.485.
36 birinci ksm

Gerekten Yunan bilimi ile daha nceki byk Dou uygarlk


larnn bilimleri arasndaki kesin bir ayrlktan szetmek mmkn ol
mad gibi, Yunan biliminin temelinde Yunan felsefesinden gelme ba
z unsurlarn olduu grn geersiz klacak nemli iaretierin var
l da dikkati ekmektedir. Deneysel tp biliminin en iyi rneini te
kil eden Hipokrates'in tbbn felsefiletirilmesine kar ynelttii id
detli eletirileri bunun bir rneini oluturmaktadr.22 Hipokrates'in
Empedokles gibi deneysel, pratik tp alanna speklatif felsefi teorileri
sokmaya alan filozoflara kar ynelttii bu eletiriler bir yandan bi
limle felsefe arasndaki ilikilerin ou zaman birincinin zararna so
nulandn, dier yandan felsefenin hi olmazsa tp bilimi ile ilgili
olarak ondan nce deil sonra geldiini gstermektedir. Pythagoras
larn da matematie ilikin grlerinin temelinde felsefenin bulundu
unu dnmek yerine Aristoteles'in hatrlatt gibi tersine felsefi g
rlerinin temelinde saylar zerine yaptklar almalarn bulunduu
nu sylemek daha makiildr. Hatta Parmenides'in fikirlerinin bile as
lnda geometrik kaynakl olduunu gstermek ynnde ciddi teeb
bsler yaplmtr.23
O halde Yunan felsefesinin ortaya knda, nitelikleri ne olursa
olsun Yunan bilimi alannda gerekletiritmi almalarn bulunmas
ihtimali akla daha yakn grnmektedir. Bu ise Yunan biliminin teme
linde de, Msr ve Mezopotamya bilimlerinin bulunmas tarihsel gere
inden tr Yunan felsefesinin douunda Msr ve Mezopotamya'nn
dorudan veya dotayl olarak nemli bir etkide bulunduu tezini yeni
den ve bir baka adan destekleyici mahiyette grnmektedir.
Ancak Yunan'da felsefenin douu, Sokrates ncesi Yunan fel
sefesinin zelliklerine ilikin bu tartmada ve ileri srlen bu grler
de kendisini gsteren bir baka tehlikeye temas etmemiz gerekir. Ja
eger, Comford ve daha bakalarnn bu almalar, felsefenin ve akl
sal dncenin kaynaklarna yaklam tarz bakmndan bir dnm
noktasna iaret etmektedirler. Bu almalar, Yunan uygarln, daha
22 Comford, The Origins, s.ll-44.
23 Rd, Die Philosophie der Antike, s.118 vd.
2. flsf!nin ba$1anglar sokrats ncsi yunan flsfsinin zlliklri 37

zel olarak Yunan felsefesini akln birdenbire ve koulsuz olarak orta


ya k olarak takdim eden Yunan mucizesi anlayn ykmak, felse
fi dnce ve rasyonalizmin ortaya kyla dinsel-mitolojik dnce
arasndaki ilikileri gstermek, felsefi dnceyle ondan nce gelen
dnce veya tasavvurlar arasndaki balant ve devamlla iaret et
mek, Yunan felsefi dncesinin ortaya knn yukarda temas edi
len alanlar ve bakmlardan eski Dou uygarlkianna neler borlu ol
duunu tesis etmek bakmndan son derece olumlu bir noktay ortaya
koymaktadrlar.
Ama te yandan tarihte sk sk yaplan bir baka yanla da d
mekten kendimizi korumamz gerekir. Bu, daha nce iaret ettiimiz
gibi tarihte sreklilik, devamllk uruna yeniliin, orijinalliin inkar
edilmesidir. Yunan uygarlnn, daha zel olarak Yunan felsefesinin
ortaya kn bir mucize olarak grmek veya gstermek phesiz bi
limsel bakmdan savunulmas son derece g olan ilkel ve kaba bir g
rtr. nk mucize, tanm gerei doal olarak aklanmas bulun
mayan bir olaydr. Oysa tarih, doa alannda olduundan ok daha
ak bir biimde, ok daha ksa, gzlemlenebilir bir zaman sresi iin
de mucize fikrinin gereksizliini gsteren son derecede imtiyazl bir
alandr. Gerekten tarihte ciddi ve kl krk yaran ayrntl aratrmalar
yapldnda nceleri bir atlama, srama gibi grnen birok olayn
gizli balantlar, onlar hazrlayan kk kk birikimler grlmek
te, tarihin sellerini veya nehirlerini meydana getiren kk dereler,
aylar fark edilmektedir. Ama bundan tarihte hibir eyin yeni olma
d, her eyin daha nceki eylerin bir tekrar, devam olduu gibi bir
sonu karmak da yanltr.
Bu genel aklamamz, Yunan felsefesinin balanglar ve Sok
rates ncesi dnemin felsefesinin zellikleri konusuna uygularsak u
nu syleyebiliriz ki, Comford'un sylediklerinden sk sk bu dneme
ait filozoflarn sanki daha nce efsanenin syledii eyi bir baka dille
tekrar etmekten baka ve daha ileri bir ey yapmam olduklar izleni
mi edinilmektedir. Ayn lde olmamakla birlikte, Jaeger'in syledik
lerinden de benzeri bir duyguya kaplmak mmkndr. Ancak bu g-
38 birinci ksm

r tarznda da bir baka kusur kendini gstermektedir: Evet, Yunan


felsefesi akln birdenbire ve tarihsel olarak aklanmas mmkn ol
mayan bir biimde, adeta mucizevi bir tarzda ortaya k deildir.
zellikle ilk dneminde, yani bu cildin konusunu oluturan dnemde
onun ann, iinden kt dnyann zel dinsel-mitolojik tasavvur
larndan nemli lde etkilenmeye devam ettii anlalmaktadr.
Onun problemleri ve amalarnda da eski dnyann varln nemli
lde devam ettirdii grlmektedir. te yandan, gerek mitoloji ve
dinle gerekse bilimle olan balants, onu dolayl olarak eski Msr ve
Mezopotamya uygarlklaryla nceden tahmin edildiinden daha sk
ilikiler iine sokmaktadr.
Bununla birlikte tm bunlar, onun da bir tr dinsel tasavvur, bir
tr mitoloji olduu anlamna gelmemektedir. Onda phesiz kendisini
eskiye balayan, eskiyle devamlln salayan, onunla ortak olarak
paylat bir eyler vardr. Buna karlk yine onda gerekten yeni
olan, orijinal olan, onu eskiden ayran, kendisinden tr mitin felse
feye, kozmoginin kozmolojiye, teogonin teolojiye, airin filozofa d
nt bir ey olmaldr.

Yunan Felsefesi le Yunan Mitolojisi Arasndaki likiler


Bu konuda da, ortaya atlm olan birka aklama ve yorumdan bah
setmemiz yararl olacaktr. Aslnda, bizzat Comford ve Jaeger'in ken
dileri de belli lde bu yukarda iaret ettiimiz eyi kabul etmekte
dirler. Birinciye gre Yunan felsefesinin balanglarnda onya okulu
nun zelliini tekil eden ey, onda efsanenin rasyonellemi olmasdr:
Milet felsefesi dnyann meydana geliini artk doa-st bir olay de
il, doal bir olay klmtr. O, evrenin balanglarnda yeralan olay
ve srelerin ileyiini, bir yamur yamas olay kadar allm ve do
al bir olay olarak takdim etmitir.24 Jaeger'e gre de Milet kozmogo
nisinin Hesiodos'unkine nisbetle tekil ettii ilerleme, temele alnan
unsurlarn mitolojik-antropomorfik niteliklerini kaybederek doalla-

24 Comford, The Origins, s.l87-188.


. folsol!nin balanglar sokratos ilncosi yunan l!lsofosinin ilzolliklori 39

malarnda, genel olarak dnyann doallamasnda bulunur. Onlarda


Uranus, Gaia, Pontos artk insan biimci tanrlar deillerdir; somut, fi
ziksel grntlerdir, yani hava, toprak ve sudurlar. nk, Jaeger'e
gre, bu felsefe, hareket noktasn insan deneyine veri olan gereklik
ten alr. Hesiodosu aklcln kendisi geleneksel mitleri yorum ve sen
teziyle yeni ve daha radikal trden bir aklc dn biimine yol a
mtr. Miletiilerde meydana gelen deiiklik ise daha nce birka kez
iaret edilmi olduu zere problemler alannda deil, onlar ele al
tarznda, yani perspektifte meydana gelen bir deiikliktir.
Bu yeni perspektif, dikkatini insan deneyinde verilmi olan ger
eklie evirir; varolan eylerden hareket ederek bu problemleri d
nr. Bu, eski problemleri yeni bir bilgi kaynandan, yani varolan ey
lerin btn olan doadan hareket ederek dnmek demektir. Tha
les, "Su, her eyin kaynadr" dediinde, bu szde Homeros'taki
"Okyanus, her eyin kaynadr" szne gre hem devam eden, tek
rarlanan, hem de yeni olan bir ey vardr. Yeni olan ey, filozofun her
eyin sudan km olduu grnde artk herhangi bir allegocik ve
ya mitik ifadenin olmamasdr. Thales'in "su"yu, deney dnyasnda
gzlemlenen doal bir varlktr. Ancak yine Thales'in eylerin kayna,
balangc gr onu yaratm efsanelerine yaklatrmaktadr. Baka
deyile Thales'in teorisi aslnda tamamen fiziksel bir teori gibi gr
nrken onun ayn zamanda metafizik diye adlandrabileceimiz bir
boyutu, anlam olduunu farketmekteyiz.n
Jaeger ve Comford'la benzeri bir bak asn paylaan Vernant
da Milet felsefesini daha nceki kozmogonilerden ayran esas farkn
mitlerin rasyonellemesi, doa stnn doallamasnda bulunduu
grndedir. Ona gre Hesiodos'un evrenin meydana geli kuram
aslnda byk lde doal bir sreci tasvir eder. Ancak onda kendi
sini gsteren byk kavramsal snrlandrma abasna ramen Hesi
odos'un dncesi gene de mitiktir. Uranus, Gaia, Pontos gk, yer ve
deniz olarak somut grntlerinde fiziksel gerekliklerdir. Ancak on-

2 5 Jaeger, The Theology, s.18, 2 122.


40 birinci ksm

lar ayn zamanda eylemleri insanlarn eylemlerine benzer olan tanrsal


glerdir ve efsenin mant bu ift anlamlla dayanr. ki planda ya
ni hem doal, hem doa-st, metafizik planda i gren dnce bir
ayn olay, rnein yerin ve denizierin balangtaki ayrlma olayn
ayn anda a) grnen dnyada doal bir olay ve b) asli, temel zaman
da tanrsal bir dourma olay olarak kavrar. Milet felsefesinin zellii,
ite zellikle bu planlarn birbirlerinden ayrdedilmesine dayanr.
Aslnda bu ayrma da tam bir ayrma deildir; nk Miletlile
rin unsurlar, yani Thales'in suyu, Anaksimenes'in havas, Anaksi
mandros'un apeiron'u, Gaia gibi efsanevi bir ahsiyet deildirler; ayn
zamanda ezeli-ebedi olarak canl, tanrsal ve doal glerdir. Miletlile
rin yaratm olduu zihinsel devrim, bu gleri sk bir biimde snr
landrmalar ve soyut olarak tasariarnalarmda yatar. Bu gler onlar
da belli bir fiziksel eseri meydana getirmekle yetinirler ve bu eserin
kendisi de soyut bir niteliktir. Milediler toprak ve atein yerine souk
olan ve scak olan koyarlar. Scak olan ey, yani stma, scaklk ver
me fiiliyle tamamen belirlenmi bir gereklik olan ey, artk bu gc
n ifade etmek iin Hephaistos gibi efsanevi bir karla ihtiya gs
termez. Baka deyile kozmosu meydana getiren ve ayakta tutan g
ler, her gn etrafmzda grdmz glerle ayn dzlemde ve ayn
biimde i grrler.26
Barnes da daha nce szn ettiimiz eserinin giriinde, Sokrates
ncesi felsefe dnemini tanmlarken, bu dneme ait filozoflarn aklc
zellikleri zerinde srar etmektedir. Ona gre aklc insanlarn, doa
stn reddetmeleri gerekmez. lk Yunan filozoflarnda teoloji yerini bi
lime, tanrlar doa glerine terketmi deildirler. Kantlanmam ma
sallar (unargued fables) yerlerini kantlanm kurarnlara (argued theori
es), dogmalar yerlerini akla brakmlardr. nk teoloji ve doa-st
de dogmatik veya aklc bir bir tarzda incelenebilir. Yunanl filozoflar
dindarlk (piety) ve iirin (poetry) iddialarn reddetmilerdir, ama bu
btn tanrsal eylerin ve doa-stnn reddini gerektirmemitir.

:6 j.P.Vemant, Mythe et Pmsee chez /es Grecs, ll, Paris, 1980, s.l02.
. resofonin ba$lang,ar sokratos ntosi yunan folsofosinin zolliklori 41

Barnes ayrca aklsal olann her zaman doru olan anlamna


gelmediini de hatrlatmaktadr. Ona gre akla dayanan inanlar da
yanl olabilirler ve ou zaman da yledirler. Gerekten ok az Sok
rates-ncesi gr dorudur; daha az ise iyi temellendirilmitir. Ama
gene de bu grler nemli lde aklsaldrlar, nk kantlarla des
tekienmilerdir veya kantiara dayanmaktadrlar. Sonu olarak Barnes,
Sokrates ncesi dnem filozoflar tarafndan ileri srlen kurarnlarn
mminin inanmas, dinsizin bilmemesi gereken nermeler olarak orta
ya atlmadklarn, tersine onlarn akl sahibi insanlarn ele alp incele
yebilecekleri ve tartabilecekleri akla dayanan nermeler, kantlama
sonucu olan eyler olarak takdim edildiklerini, bunun ise az ey olma
dn, tersine "herkesin kans olduu halde ancak baz insanlarn d
nceleri olduu"nu vurgulamaktadr.27
Leon Robin'in lka felsefe tarihine ayrlm olan ve Fransz di
linde bu konuyla ilgili olarak yazlm;o en iyi kitaplardan birini tekil
eden Yunan Dncesi ve Bilimsel Zihniyetin Kaynaklar adl nl
eserinin nsznde de benzeri bir gr savunulmaktadr. Bu nszn
yazar olan Berr, Yunan'n Dou'dan entelektel malzemesinin nem
li bir ksmn alm olduu gereine itiraz etmemektedir. Bunlar ara
snda dinsel mitler, pratik bilgiler, teknik usuller vardr. Zaten hibir
eyin hiten domad kesindir. Ancak Lange'nin Materyalizmin Ta
rihi'nde dedii gibi "Yunan kltrnn gerek bamszl balang
larnda deil mkemmelliinde bulunuf.28 Buna bal olarak Berr un
lar sylemektedir: "Yunanistan, insan akln yaratmtr. Doulularda
"bilen", tanrsal srlarn sahibidir. O rahip, peygamber, byc, kera
met sahibidir. Dnr, yani kendi gcyle dndn ileri sren
kii, tarihte yeni bir olaydr."29
T. Gomperz'in Antik felsefe tarihine ayrm olduu ve daha n
ce szn ettiimiz eserinin de Yunan Dnr/eri ( Griechische Den-

27 Barnes, The PresocraJic Philosophers, s.S.


:28 F. A. lange, Materyalizmin Tarihi ve Gnmzdeki Anlamnn Ele$tirisi, 1. cilt, ev. Prof. Dr.
Al:unet Arslan, Istanbul, 1998, s. ll.
29 l. Robin, La Pensee Grecque et Les Origines de /'Esprit Scientifique, Paris, 1948, s.XI-XII.
lf2 birinci ksm

ker) adn tamas bir rasiant deildir. Gomperz de yukarda szn


ettiimiz dierleri gibi Yunan dncesinin en nemli zelliinin "zih
ni" kefetmesinde, insan akln yaratmasnda veya tarihte ilk defa akl
sal kantlarnalara dayanan grler ortaya atmasnda bulunduunu
dnmektedir.
Nihayet, daha nce szn ettiimiz nl felsefe tarihinde Guth
rie de, "Yunanltarla birlikte Avrupa'da aklsal dncenin balangla
rnda bulunduumuzu" kabul etmektedir. Yunan dncesinde, hatta
dncemizin dayand soyut kavramlarn ounu kendisine borlu
olduumuz Aristoteles'te insan aknla dren birtakm sabit fikir
lerle karlatmz (rnein gk cisimlerinin canl olduklar, daire ve
ya kre eklinin mkemmel olduu, saysnn ncelii gibi ... ) gr
nde olan Guthrie, Yunan felsefesinin balang dneminde akl-nce
si, bilim-ncesi, mitik ve antropomorfik tasavvurlarla aklsal ve bilim
sel tasavvurlar arasnda keskin bir ayrmn olduunu kabul etmemekle
birlikte, gene de bunlarn ilk kez bu dnemde birbirlerinden ayrlmaya
doru gittiini sylemekte ve sonu olarak Thales'i ilk filozof olarak
gren gelenee kar kmak iin hibir nedenin olmadn belirtip
onunla birlikte akla dayanan aklama veya bilimsel gzlemin bilim
ncesi adan yava yava ayrlmaya baladn savunmaktadr.30
Bu tartmalar ve grleri zetleyip, konuyla ilgili verileri ge
ni olarak grdkten sonra bu blmn balarnda sorduumuz soru
ya tekrar dnmek ve unu sylemek istiyoruz ki, biz de genel olarak
yukarda sylediimiz zelliklerini, zel olarak ilk, Yunan dneminin
felseflin yine yukarda zetlemeye altmz niteliklerini gznne
alarak'' rtihte ilk kez Yunan dnyasnda baladn dnyor ve
onun dnce tarihinde bir devrim tekil eden yann da biroklar ile
birlikte u kavramlarla ifade etmenin mmkn ve doru olacana ina
nyoruz: Aklsallk, doallk ve pozitiflik.
Ancak bu zellikler de, birbirlerine bal olan ve ancak birlikte,
birbirleriyle balantl olarak belli bir anlam ifade eden eylerdir. n-

30 Guthrie, The E.arlier, s. l.


2. ftlstftnin balanglar sokralts ilnctsi vunan ftlstftsinin ilztllikltri lf3

k Barnes ve Guthrie'nin hakl olarak iaret ettikleri gibi, herhangi bir


dinsel, mitolojik sistem veya aklama da1ternel ald unsurlar, kav
rarnlar arasnda dzenli, tutarl, birlii olan bir ilikiler btnn
oluturmas asndan veya bu anlarnda akla uygun, rasyonel olabilir.
Nitekim sadece Yunan'da deil, baka toplumlarda da felsefe-ncesi
mitolojik-dinsel dncenin bu anlarnda hayli ileri bir aklsalla sahip
olduunu kabul edebiliriz. Hatta arnzn byk ideolojik-metafizik
sistemlerinin bir yandan byk lde bir tr efsane olma zellikleri
ni kaybetrneksizin, son derece ileri bir aklsalla sahip olduklarn
sylememiz mmkndr. Yunan felsefi dncesinin aklsalln olu
turan eden eyin onun bu aklsall byk lde dnyay doal kav
ramlarla tasvir etmeye alan bir bak asna dayandrmak isterne
sinde yattn sylernek makUl grnmektedir.
Onun pozitifliinden kastrnz ise phesiz nerrnelerini ada
anlarnda sistemli bir gzlemler btnne veya deneyler toplamna da
yandrarak oluturmas veya sonularnn doruluunu snamak iin
karmak dorulama yntemlerine bavurmak isternesi anlamnda bir
pozitiflik deildir; verilmi olandan kalkarak dnyay anlamak ve tas
vir etmek, insani ve tanrsal olan da iinde olmak zere her eyi doal
olanla aklamak ve deerlendirrnek abasdr.
3
Antik Yunan'da Felsefenin
Ortaya 1k11

" HOMEROS'UN KAHRAMANI ZGR BiR EKiLDE TANRlSlNlN KARI


SINDA BULUNUR. NDAN BiR HEDiYE ALDlGINDA MAGRURDUR...
DYSSEUS'UN POSEiDON'UN FKESiNE UGRAMASINDA OLDUGU Gi
Bi BiR TANRlNlN GAZABlNA UGRADIGINDA iSE BOYNUNU EGiP TES
LiM OLMAZ, ALAK GNLLLKLE KSTAHLIK ARASINDA KIRILGAN
BiR DENGEYi DEVAM ETTiREREK CESARETLE MCADELEYi KABUL
EDER."
B. SNELL, The Discovery of the Mind, s.34
1.0. sto'larda yaplm
bir Yunan tabatnda
"Dionyos'un Denl Yolculup".
hales'ten balayarak Antik Yunan'da felsef in hikayesini anlat
T maya balamadan nce Yunan dnyasnda 10 6. yzylda ortaya
kan felsefe adndaki bu devrimi salayan veya ortaya kmasn sa
layan etkenlerle ilgili olarak da baz eyler sylememiz gerekir.
Bu konuda da ok farkl dncelerin ortaya atldn, onun
la ilgili olarak dolayl ve dolaysz birok etkene dayanldn grmek
teyiz.
lerinde Taine, Werner ve Gomperz'in olduu bazlar bu ko
nuyla ilgili olarak Yunan corafyasnn baz olumlu zelliklerinden,
toprak ve iklim artlarndan szetmektedir.1
Bakalar, rnein Zeller, Yunan dininin belli dogmalar olan
bir teolojiye sahip olmamas ve Yunanistan'ta tekilatianm bir rahip
ler snfnn olmayn en nemli etken olarak grmektedir.2

Gomperz, Les Penseurs, s.27-31; Werner, 1...4 Philosophie Grecque, s.l2-13.


2 Zeller bunu savunmakta (Die Philosophie der Griechen in ihrer Geschichtlichen Entwick/ung,
3. bask, 1. cilt, leipzig, 1 920, s.'l4 vd.), F. A. Lange (Materyalivnin Tarihi ve Gnm{deki
Anlamnn Eletirisi, cilt 1, s.29) ve B. Farrington (Science and Politics in the Ancient World, 2.
bask, Un w in University Books, 1965, s. 70 vd.) buna kart kmakta, Bum et ise lonya'da felse
fenin ortaya ktn din adamlan snfnn olmaytndan ok, din adamlan snfnn ortaya k
48 birinci ksm

Bir baka grup, rnein son bir temsilci olarak Snell bizzat Yu
nan dininin kendisinde rasyonel dnceyi olumlu ynde etkileyen ba
z unsurlarn olduuna dikkat ekmektedir. 3
Yine bir baka grup Yunan dnyasnn Dou monarilerinden
farkl olan siyasal yaps, ehir devletlerinin zellikleri, onlar demok
rasiye gtren olaylar sreci zerinde srar etmektedir."
Bazlar ilk Yunan filozoflarnn rasyonalizmini Kk Asya'nn
zengin kentlerinde meydana gelen teknik gelimeyle aklamaya al
maktadr. B. Farrington'a gre onyallarn felsefeleri, antromorfik e
malar yerine evrenin mekanist ve enstrmantalist bir yorumunu koya
rak devrin sosyal hayatnda tekniin gitgide artan nemine iaret et
mektedir. 5
P.M. Schuhl ise zellikle ekonomik ve sosyal hayatta meydana
gelen deimelerin, rnein parann kullanlmaya balamasnn, mer
kantilist bir ekonominin ortaya knn, yeni bir sosyal zmrenin, ya
ni tccarlarn ar basmasnn nemi zerinde durmaktadr.'
Kendi paymza btn bu grlerde belirli bir doruluk pay
olduuna inanmaktayz. Bizce bu szdilen btn unsurlar birbirleri
zerinde karlkl etkilerde bulunarak Yunan dnyasnda felsefenin
ortaya kmasna olumlu katklarda bulunmulardr. Baka ekilde
sylersek, phesiz yukarda sz edilen etkenlerden hangisinin veya
hangilerinin daha ar bast zerinde bir tartma mmkn olmakla
birlikte, benzeri dier konularda olduu gibi burada da genel olarak
bu etkenierin birbirleriyle karmak ilikiler iinde bulunduu, bir et
kenin bir dierinin bir bakma nedeni olmas yannda bir baka ba
kmdan sonucu olmasnn mmkn olduunu kabul etmek gerekir.
mayn !onya'daki pozitif ve bilimsel dncenin varlyla aklamaktadr: Burnet, C:Aurore,
s.87-88.
] Snell, The Discovery, "lhe Olympian Gods" Blm, s.23-42.
lt Bu grn temsilcisi olarak yenilerden F. Chiteler verilebilir. Ancak Chareler'nin Yunan felse
fesinin gerek balana olarak Plaron'u dndn de kaydermemiz gerekir. Ona gre Platon
demokratik sitenin dramn anlayan kii olarak felsefeyi "icat" etmitir: Platon, Paris, 1966,
s.27; Kr. s.189, H4.
5 B.M.Farrington, Greek Saence, I. cilt, Londra, 1944, s.36 vd.
6 P.M.Schuhl, Euai sur la Formation de la Pensee Grecque, 2. bask, Paris, 1945, s.l51-175.
). antik yunan'da fl!lsof nin ortava k$ 49

ETKENLER
Yunan dnyasnda felsefe denilen ve tarihte ilk defa ortaya kan b
yk zihinsel devrimi mmkn klan etkenleri iki ana grupta toplamak
doru olacaktr. Bunlardan birincisi i etkenler, dieri d etkenler ol
maldr. etkenler derken esas olarak yukarda ksaca iaret ettiimiz
trden Yunan corafyas, Yunan siyasal sistemi, Yunan dininin zellik
leri vb. gibi sadece Yunan dnyasna ait olan, onun kendisinden kay
naklanan etkenleri kastediyoruz. D etkenler derken de bir nceki b
lmde zerinde durduumuz Yunan uygarlnn ve daha zel olarak
Yunan felsefesinin douuna katks bulunan dier ve daha eski uygar
lklardan kaynaklanan etkileri kastediyoruz.

Yunan Corafyasnn zellikleri


Yunanistan her taraf denizlerle evrili kk, dalk bir lkedir. Yuna
nistan'da blgeler yksek ve yln belli zamanlarnda geit vermeyen da
lada birbirlerinden ayrlmtr: Yunanistan'da geni vaditerin mevcut ol
madn ve topran bugn olduu gibi o zamanlar da ancak ok kk
bir ksmnn tarma elverili bir durumda bulunduunu biliyoruz. Buna
karlk kyla; uzun, girintili kntl ve denizcilie ok elverili derin,
doal koylara sahiptir. Yunanistan'n yzlm Portekiz'inkinden k
ktr; buna karlk kylarnn uzunluu spanya'nnkinden fazlad:
Yunanistan'n orafyasnn bu zellikleri onda lka'da gr
dmz gelimenin baz tohumlarn tamaktadr. nce, bu toprak
zerinde dalmas mmkn olan uygarlk tohumlar, daha az engebe
li bir lkeye gre daha fazla devam etme, varln koruma ve srdr
me imkanlarna sahipti. nk dz ve savunmas olmayan bir lkeye,
rnein eski Msr veya Suriye zerine ynelen tehditler, bu Yunan
corafyasnda bir duvara arpar gibi arpp dalacakt. Sonra onda
birbirlerinden dalada ayrlan ne kadar ayr blge varsa, o kadar fark
l kltr ortamnn ortaya kmas mmkn olacakt. Nihayet, ok k
k ve dar bir blgede youn bir nfusun yaamak zorunda olmas,
ok farkl mesleklerden insanlar bir araya getirip onlarn birbirlerini
tamamlamalar ve birbirlerinden etkilenmeleri ansn yaratacakt.
50 birinci ksm

Yunanistan yoksul bir lkedir. Ancak Thukydides tarafndan da


iaret edildii zere bu yoksulluk bir baka bakmdan onun en byk
ans olmutur. Gomperz'in belirttii gibi, bu yoksulluk adan en
telektel gelimeyi olumlu olarak etkilemitir. ilkin bu durum, Yunan
llar yaamlarn srdrmek iin mcadeleci olmaya ve bu amala da
btn glerini seferber etmeye zorlamtr. kinci olarak bu yoksullu
un, muhtemel istilaclarn fetih arzularn tahrik etmemek gibi olum
lu bir sonucu olmutur. Nihayet bu ayn etken Yunanllar ok erken
bir tarihten itibaren ticarete, gemicilie, d glere, koloniler kurma
ya zorlamtr.T
zellikle bu son etkenin, yani kolonilecin Yunanllarn entelek
tel hayat zerinde ok olumlu bir etkisi olmuur. Yunanllar, her d
nemde ve her siyasal rejim altnda btn Akdeniz ve Karadeniz kyla
r boyunca saysz koloniler kurmulardr. Krallk dneminde, srekli
savalar sonucunda yerlerinden edilen byk insan kitleleri, denizler
tesinde kendilerine yeni yurtlar aramak zorunda kalmlardr. Toprak
mlkiyeri ve soy asaletine dayanan aristokratik ynetim altnda da
yoksullam insanlar darya gndermek gerektiinde imdada yine
koloniler yetimitir. Daha sonra demokrasiye geilirken aristokratlar
la dier halk snflar arasndaki kavgalarda yenilen insanlar da srek
li olarak geleceklerini bu kolonilerde aramak imkann bulmulardr.
Bundan baka Yunanistan'da ekonomi gelitiinde, sanayi iler
Iediinde bu koloniler bal olduklar ana kentlere ham madde kay
naklar ve bu kentlerin sanayi rnlerinin pazarland yerler olarak
hizmet etmilerdir. Bu dnemde yalnzca Milet'in Akdeniz ve Karade
niz kylar boyunca kurduu kolonilecin saysnn seksen civarnda ol
duu hesaplanmaktadr.
Bu koloniler baka alardan da Yunan zekasnn ve kabiliyeti
nin gelimesine hizmet etmilerdir. Her eyden nce bu kolonilere git
me ve oralarda yaama cesaretini gsterenler, phesiz Yunanllar iin
de en az zekileri veya cesurlar deildiler. Tersine bu adamlar en cesur

7 Gomperz, Les Penseurs, s.28 vd.


3. antik vunan"da felsefenin ortava k 51

ve enerji dolu insanlar olmaldrlar. Onlar geldikleri bu topraklarda,


yaamlarn srdrmek iin en iddetli mcadeleler vermek, btn
maddi ve zihinsel yeteneklerini seferber etmelerini, gelitirmelerini ge
rektiren sert koullarla boumak zorunda kalm olmaldrlar.
Bunun yansra onlar doal olarak, ana yurtlarndaki alkanlk
larndan, geleneklerinden birounu bu yeni dnyada kendilerine bir
ayak ba tekil ettiini veya faydas olmadn grdklerinde terk et
mek zorundaydlar. Ayrca, buralarda kendileriyle temas ettikleri yerli
halklar, bu halklarn inanlar, gelenekleri, Yunanllar kendi inanlar
n, kendi geleneklerini sorgulamaya da gtrebilmekteydi. Nihayet bu
ralarda Yunanllarla, yerli halk arasnda doal olarak birtakm rksal ka
rmalar meydana gelmekteydi. Bu karmn, bugn olduu gibi o gn
lerde de olumlu sonular vermi olduu anlalmaktadr. Szn ettii
miz insanlar, bylece eitli bakmlardan glenmek, zgrlemek, bi
reysellemek imkann elde edebilmilerdir. Btn bunlarn, kltrel ba
kmdan ne kadar olumlu sonular olacan kolayca tahmin edebiliriz.
Gomperz hakl olarak, bu birey olarak zgrleme, glenme
ve kendine gven duyma zelliklerinin, Yunan iirinde kendini gste
ren tarz deiikliine nasl yansdna iaret etmektedir. Yzyllar bo
yunca onya saraylarnda veya grkemli evlerin salonlarnda duyulan
heroik arklar yava yava yerlerini znel iir formlarna, lirik iire b
rakmaktayd. Politik hayatn deiken koullar ve bunun sonucu olan
gvensizlik bireyin kaderine daha byk eitlilik vermekte, karakte
rinde daha derin iz brakmaktayd. Bunlar ise bireyin giriim zihniye
tini gelitiernekte ve kendine olan gvenini arttrmaktayd. Onun artk
yurttalarna veya partisinin yelerine, onlar cesaretlendirrnek veya
knamak iin ateli konumalar yaptn grmekteyiz. O, artk toplu
ma mitlerini, hayal krklklarn, sevinlerini, kederlerini, kzgnlkla
rn ve kmsemelerini iletmekten ekinmemektedir. O, artk efsane
kahramanlarnn baarlarndan veya aclarndan deil, kendisinden,
kendi aclar ve sevinlerinden szetmektedir.8

8 A.g.e., s.34.
52 birinci ksm

Yunan Siyasal Dzeninin zellikleri


Szkonusu dnemde Yunan toplumunda, uygar dnyann bilinen hi
bir yerinde benzeri grlmeyen ilgin bir siyasal rgtlenme ile kar
lamaktayz. Bu, ehir devletleri dzenidir. Daha nceleri Mezopotam
ya'da ehir devletlerinin var olduu bir gerektir. Ancak, ok erken bir
tarihten itibaren bu ehir devletleri bamszlklarn kaybetmi ve
merkezi imparatorluklarn bnyesi iinde ortadan kalkmlard. Oysa
Yunan dnyasnda, Byk skender'in fetihlerine kadar merkezi bir
imparatorluk kurulamamtr. Bunun da temelinde gerek corafi, ge
rekse tarihsel nedenler vardr. Corafi olarak dalarn blgeleri, deniz
Ierin adalar birbirlerinden ayrmas eitli blgelerde ve adalarda bir
birleriyle temaslar nisbeten az olan zerk ynetimlerin meydana gel
mesini mmkn klmtr. Tarihsel olarak Dor kavimlerinin istilas so
nucunda, bunlarn egemenliklerine tahamml edemeyen daha eski Ak
ha kabilelerinin bir ksmnn Bat Anadolu'ya gemesi ve burada ana
yurtlarndaki kabile tekilatn aynen uygulamaya imkan bulamamala
r; te yandan Anadolu kylarnda Hitit krall zamanndan kalma
birtakm ehirler bulmalar ve buralara yerlemeleri bu yeni tr siyasal
rgtlenmenin kurulmasna imkan salamtr. Burada da biraz Yunan
tarihinden szetmemiz yararl olacaktr.9
Yunanistan'n yerli halk veya halklar hakknda elimizde bilgi
yoktur. ikinci binin balarna doru ndo-Germen bir kkene men
sup olduklar tesbit edilen Aklalar Yunanistan' igal etti ve bir sre
sonra burada bulunan yerli halkla kaynat. nceleri ilkel olmalarna
ramen, sonralar kltr hayatnn her alannda ilerlemeye balayarak,
zellikle 1 6 . yzylden itibaren Girit uygarlnn etkisinde kalarak
yksek, orijinal bir kltr yaratmay baardlar. Bu kltr, Miken kl
tr olarak adlandrlmaktadr.
Ancak 12. yzyln balarnda yine bir karklk ortaya k
t. Traklarn igali altnda bulunan Balkan Yarmadas'nn gney-bat
blgelerine llyriallarn girmesi zerine yerlerinden oynatlan baz

9 Ege ve Yunan tarihiyle ilgili daha geni$ bilgi iin bkz. A. M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, 2.
bask, Ankara, 1963.
]. antik yunan'da loiserenin ortaya ko 53

Trak kabilele ri, en ok da Frigler stanbul ve anakkale boazlar ze


rinden Anadolu'ya getiler ve lkenin batsnda ve kuzeyinde bulunan
baz sava kabileterin de kendilerine katlmasyla, bir gibi by
yerek Hitit devletini yktlar.
. Ege gleri diye adlandrlan bu gler, etkilerini Yunanistan'da
da duyurdu ve Aklalar bu frsattan yararlanarak o zamana kadar ol
duundan daha byk lde Anadolu'nun bat ve gneybat kylar
na g etmeye baladlar (Truva destannda da Akhalarn Bat Anado
lu'yu ele geirme istekleriyle karlamaktayz). Ama ksa bir sre son
ra, yani 11 50'lere doru Dou Avrupa'daki kavimler kaynamas so
nucunda bu kez Oorlar Yunanistan'a geldiler. Bu yeni kavmin egemen
liini ekerneyen Akha kabilelerinden bir ksm daha Bat Anadolu'ya
g etti. Buraya gen Yunanllar daha nce iaret ettiimiz gibi birta
km ehir devletleri kurdular. Bu ehir devletleri Anadolu'dan gelen
byk kervan ve ticaret yollarnn sonunda bulunduundan ksa za
manda gelierek, yksek kltr merkezleri haline geldiler. Nitekim si
yasi hayat nce bu blgelerde ilerleme kaydeder. ehir devletleri ve bu
devletlerin kendi aralarnda kurduklar dinsel veya siyasal nitelikli bir
likler nce burada ortaya kar. Burada geliecek kltr, yani onya
kltr 5. yzyla kadar Yunanistan'n ana karasnda ortaya kacak
olan kltrden her bakmdan stn olacaktr.
Bu srada Yunanistan, Akha devletlerinin birer birer ortadan
kalkt, kltr merkezleri ve atolarn yakp ykld bir harp ve ka
rklk dneminden gemektedir. Ancak 1000 yllarna dorudur
ki, blge sakinlemeye ve kendini yeniden toplamaya balamtr.
1000- 700 yllar arasndaki dneme, baz modern tarihiler
Yunan Ortaa' demekte ve Bat Ortaa' ile bu dnem arasnda ba
z benzerlikler bulmaktadr: Avrupa Ortaa'nn balarnda Germen
ler, yksek bir uygarla sahip olan Roma mparatorluu'nu ykarlar.
Yunan Ortaa'nn balarnda da Oorlar kendilerinden ok yksek
bir kltre sahip olan Aklalar ykarlar. Avrupa Ortaa' byk se
yahatlar ve ktalarn kefiyle son bulur. Yunan Ortaa'nn sonlarn
da da Yunanllar uzak lkelere gmeye ve buralarda kolaniler kur-
54 birinci ksm

maya balarlar. Sofistlere ayracamz blm n banda grlecei gi


bi bizim Yenia'mz ile Yunanllarn szn ettiimiz Ortaa'larnn
arkasndan gelen alar, yani 5.-6. yzyllar arasnda da baz
nemli benzerlikler grmek veya kurmak mmkndr.
Yunanllarn siyasal ve sosyal alanda ortaya koyduklar en
nemli yenilik olan polis veya ehir devleti, nce Bat Anadolu'da or
taya kmnr. Bu devletin veya devletlerin ideali, da kar tamamen
bamsz olmak, kendi yasalarn kendisi yapmak, uygulamak ve
mmkn olduu kadar kendi kendine yeterli olabilmektir. Bu dnem
de Dou devletlerinde bata, otoritesinin tanrsal bir kaynaktan geldi
ini iddia eden bir hkmdar olmasna ve onun yetkilerinin snrsz ol
masna karlk, Yunanistan'da her zaman iin krallarn yetkisi snrl
olmu ve onlar yetkilerini halk meclisleri, ihtiyarlar meclisleriyle pay
lamak zorunda kalmlardr. Zamanla krallarn yetkileri daha da s
nrlandrlm ve sonunda onlar ekonomik ve sosyal gelimelerle zen
ginleen, deien ve glenen aristokratlar tarafndan kanl veya kan
sz devrimlerle ortadan kaldrlmlardr.
Yunan Ortaa'nn balarnda zel mlkiyet yerine kolektif
mlkiyede karlalmaktadr. Ancak daha sonralar zel mlkiyerin
doduunu ve halkn esas olarak iki tabakaya ayrldn, mal ve mlk
sahiplerinin ve kabile tarihinde nemli rol oynam olanlarn aristok
ratlar snfn meydana getirdiini grmekteyiz.
Yunan Ortaa' iinde ok nemli baka baz gelimeler de ol
maktadr. Yunanistan'n tarm bakmndan yoksul olmas, artan nfusu
beslemek iin yeterli olmayan topraklar Yunanllar hayatlarn kazan
mak ve srdrmek iin gemicilie ve ticarete zorlamaktadr. Yunanllar
ilk zamanlarda uzaklara gitmekten ekinmektedirler. Ancak 9. yz
yldan itibaren Yunan gemicilerinin dnemin bilinen klasik snrlarn a
tklarn grmekteyiz. 8. yzyldan itibaren ise sadece Dou Akdeniz l
kelerine deil, o zamana kadar efsanevi bir yer olarak grdkleri Bat
blgelerine de giderek, btn Akdeniz blgesine aldlar. Yine bu yz
yln sonuna doru Fenike ticareti ve smrgecilii hemen her tarafta ge
rilemeye balad ve Yunanllar ekonomik stnl ellerine geirdiler.
3. antik yunan'da felsefonin ortaya k$ 55

Ulatrma ve ticaret sistemlerinin gelimesi sonucu, Yunanlla


rn Dou kavimleri ve en ok da Fenikelilerle sk ticaret ilikilerinde
bulunmalar Yunan kltrnn gelimesinde byk rol oynad. Yu
nanllar 9. yzyln balarnda Fenikelilerden yazy renip, alfabeyi
aldlar. Sonra 1. Psammetik zamannda Msr'la ticari' iliki iinde bu
lunmalar, oradan papirs almalar gibi olumlu bir sonu yaratt. Bu
nun da kltrn gelimesi bakmndan hayati nemi kolayca kavrana
bilir. Lidyallar 700'e doru paray kullanmaya balar; bundan son
ra sikke, onya, Ege Adalar ve Yunanistan'a geer. Bunun da dnemin
ticaret ve ekonomik hayat bakmndan tad nem tahmin edilebi

lir. te yandan, para ekonomisinin balamasyla yeni bir snf, tccar,
sanayici, gemici, ii ve zanaatkarlardan oluan zengin bir orta snf,
burjuvazi snf ortaya kar. Bu da Yunan Ortaa' ile Avrupa Orta
a' arasnda grlen bir baka nemli benzerlik olarak kabul edile
bilir. Bu yeni snf bir sre sonra aa halk tabakalar ile ittifak kurup
aristokratlara kar sava aarak, Yunanistan' yzyllar boyu kaplaya
cak olan kronik bir i sava ortamna itecektir. Sonunda, btn Yunan
sitelerinde demokrasinin ortaya kna gtrecek olan bu srete, bir
"ara dnem" rejimi olarak yine rneine ancak Yunanistan'da rastla
nan bir baka rejimle karlayoruz ki, bu da tiranlktr.
Yunanllar Tiran (tyrannos) terimiyle, bazen halk tabakasna,
bazen de yksek snfiara mensup, fakat alt tabakalarn gven ve say
gsn kazanm, bu tabakalara dayanarak bir hkumet darbesi sonu
cunda iktidar eline geirmi ve tek bana hkm srmeye balam
insanlar kastederler. Tiraniada krallar arasndaki fark, tiranlarn ya
saya uygun olmayan bir yolla iktidara gelmeleridir. Tiranlar genellikle
ok kudretli kiiler olmakla, parti kavgalarn ortadan kaldrarak site
leri iinde skG.n ve gvenlii salamak ve ahlak iyiletirmekle, aske
ri ve ekonomik gelimeye nem vermekle, di ne ve gzel sanatlara zel
bir ilgi gstermekle sivrilmilerdir. nk onlar, meru olmayan ikti
darlarnn gvenliini halk memnun etmekte bulmulardr. Bunun ise
bilimsel, felsefi bakmdan olumlu sonucu u olmutur ki bunlarn za
mannda airler, sanatkarlar, dnrler, Ortaa'n sonunda talyan
s6 birinti ksm

ehir devletlerindeki Sforza, Medici ailelerinin zamannda olduu gibi


himaye grmlerdir (Bu da Avrupa Ortaa'nn sonuyla gsterilen
bir baka ilgin benzerliktir). Ancak bunlarn da dnemi uzun srme
mi ve iki, nesil sonra devrilmilerdir. Bunlarn yerine 6. yzyl so
nundan itibaren demokratik ynetimler gemeye balamnr.
Yunan dnyasnn balanglarndan felsefenin ortaya kt 6.
yzyl balarna kadar uzanan siyasal-sosyal tarihinin bu ksa zeti,
felsefenin ortaya kyla ilgili olarak u nemli olumlu noktalarn al
tn izmemize imkan vermektedir: ncelikle Yunan dnyasnda mer
kez! bir devletin olmamas, bir ehir devleti iinde yaayan filozofa bu
ehrin halk, ynetimi veya yneticisiyle bir atmaya girdiinde bir
baka ehir devletine geme ve orada dncelerini koruyarak gelitir
me imkann vermitir. rnein Samos Adas'nda, bu ehrin tiran .
Polykrates'le aras bozulan Pythagoras, Sicilya'da Agrigentum'a; Ati
na'da aristokrat snfn saldrs ve kovuturma tehdidiyle karlaan
Anaksagoras kendisine kollarn aan Lapseki'ye (Lampsakos) sna
bilmitir. Yine Atina'da, Byk skender'in lmnden sonra ortaya
kan Makedonya kart tepkiden kaan Aristoteles, hayatnn son y
ln Khalkis'te geirebilmitir. Gc, imparatorluun en cra keleri
ne kadar uzanabilen Pers tipi merkezi bir devlette ise zgr dnen
biri iin byle bir imkann olamayaca aktr.
Ayrca krallktan demokrasiye uzanan bu deiim srecinde, si
te iinde ortaya kan ve birbirleriyle srekli olarak mcadele eden
sosyal snflar, filozoflarn ahsnda en iyi ideologlarn bulmulardr.
Herakleitos ve dier birok Yunan filozofu, rnein Platon, Pythago
ras vb. ile birlikte aristokratik partinin tarafn tutarken, demokratlar
da Empedokles, Demokritos, Protagoras'n ahsnda kendi savunucu
larn bulmulardr. Bu farkl grlerin ortaya atlmas ve savunulma
s bakmndan da, genel olarak Yunan siyasal rejiminin, daha zel ola
rak ehir devletinin, merkez! bir imparatorlua oranla ne kadar daha
elverili bir zemini oluturduu kolayca tahmin edilebilir.
Bunun yansra site devleti, tebaaya yurtta olma imkann sa
lamas bakmndan da nemli bir rol oynamtr. Platon ideal devletin-
]. antik vnan'da rosoronin ortava k 57

de yurttalarn saysn 5040'la snrlandrr. Aristoteles de iyi bir dev


letin gerek nfusu, gerekse topraklarnn genilii bakmndan belli bir
bykln zerinde olmamas gerektii konusunda srar eder. Yu
nanl, bizim bugnk demokrasimiz gibi temsili bir demokrasi kavra
mn bilmez. O, yurttalarn eitli resmi hizmetlere, idari grev ve
mevkilere dorudan atand veya katld dorudan demokrasiye
inanr ve onu gerekletirmek peindedir. Felsefenin ortaya kabilme
si iin zgr bireylerin, zgr dnrlerin var olmasnn byk nem
tad kabul edilebilir. Bu tr insanlarn demokratik bir toplumda,
byle olmayan bir topluma gre ortaya kma ansnn daha fazla ol
duu da makul bir varsaym olarak ileri srlebilir. Site devletinin, Yu
nanllarn ideali olan demokratik rejim iin zorunlu bir ereve oldu
unu dnrsek, felsefenin ortaya kmas iin byle bir siyasal dze
nin ne kadar olumlu bir zemin oluturduunu kolayca grebiliriz.

Yunan Dininin zellikleri


Yunan corafyasnn, siyasal sisteminin ve site dzeninin, felsefenin or
taya kmas bakmndan tad olumlu zellikleri bylece zetledik
ten sonra biraz da Yunan dinini ele almamz gerekir.
Yunanistan'da grdmz ilk dnsel eserler, destanlardr.
Yunan Ortaa dnya grn biz bu destanlardan renmekteyiz.
Bu ancak 8. yzyln sonuna doru yazyla tespit edilmilerdir. Bilin
dii gibi, szn ettiimiz bu destanlar, yani liada ve Odysseia, Ho
meros'a mal edilmektedir. Bu destanlarda, Akhalar devrinde ok ge
limi olan ller kltnn Yunan Ortaa'nda gerilediini grmek
teyiz. Homeros'ta, ruhun lmden sonraki hayat pek snk izgiler
le tasvir edilmektedir; Akhilleus br dnyada bir kral olmaktansa
bu dnyada en ar artlar altnda yaayan. bir rgat olmay tercih et
tiini syler.
8. yzyldan itibaren destan airlerinin etkisi altnda Yunanllar
tanrlarn insan eklinde dnmeye ve onlarn heykellerini iine ala
bilecek ve koruyabilecek tanr evleri veya tapnaklar ina etmeye ba
lad. Ancak bu tapnaklar, tanr evleri olduklar iin mrninler onlarn
5 8 birinci ksm

ilerine girip dua edemezdi. Dini trenler, tapnan nnde yeralan


bir sunan etrafnda yaplrd. Gerek bu dini trenleri idare etmek, ge
rekse tanrlarn heykellerine ve kutsal eyalarna bakmak iini Hierus
denilen rahipler zerlerine almlard.
Ancak bu rahipler, Dou rabipleri gibi dier insanlardan stn,
tanrlarn zel ilgi veya yaknln kazanm, onlarn srlarna vakf ola
anst insanlar deildiler. Onlar ehir toplumlar veya ynetimleri ta
rafndan seilen bir tr devlet memurlar idiler. Bundan dolay Yunan si
telerinde, devlet memuru olmak iin gerekli artlar tayan her yurtta
_
rahip olabilirdi. Bundan tr Yunan'da eski Dou devletlerinde, rne
in Msr'da olduu gibi adeta devlet iinde devlet meydana getiren bir
rahip snf hibir zaman iin var olmamtr. Dolaysyla da, Yunan di
ni hibir zaman iin dogmatik bir ekil almamtr. Her Yunanl dinini
ve tanrlarn kendi dnya grne gre tanmakta, her air dinsel ef
saneleri kendi mizacna ve hayal gcne gre deitiernekte zgrd.
Bu zelliklerin de felsefi dncenin, yani zgr dncenin geli
mesi bakmndan sahip olduu nem tartlamaz. nk felsefe, top
lumdan tevars edilen genel kolektif gre, dnya grne itiraz et
mek, onu eletirrnek ve onun yerine bilinli olarak gelitirilen zel, kii
sel bir dnya grn geirmek istei ve abas olarak balamtr. Ke
sin dogmalarla belirlenen ve gl bir rahipler snf tarafndan korunan
dinsel bir dnya grne kar kmann ne kadar zor olaca aktr.
Yunan'da rahipler snfnn bu zel durumu ve Yunan dininin,
rahipler tarafndan kskanlkla korunan bir dogmalar btnne sahip
olmamasnn yansra baka baz zellikleri vardr ki, bu zellikler de
Yunan'da felsefenin veya daha genel olarak zgr dncenin ortaya
kmasna olumlu katklarda bulunmu grlmektedir.
Daha nce Yunan dinini esas olarak Homeros ve Hesiodos'un
yarattklar eklindeki Herodot'un grne temas ettik. Ancak, bu
noktada bir ayrmdan da szetmek gerekir. Homeros'un tasadam ve
ya ekillendiemi olduu tarzdaki Yunan dini Yunanistan'da
herkes tarafndan tutulmamaktadr. Onun daha ziyade yksek kltr
l snfn din anlayn temsil ettiini grmekteyiz. Aa halk tabaka-
) anlik yunan"da l5onin ortaya k 59

larnn ise hala eski dinlerin kalntlarn koruduklar anlalmaktadr.


Nitekim Homeros'un dini, hibir zaman aa halk tabakalarnn en
eski zamanlardan kalma ilkel inan ve tapnmalarn ortadan kaldr
maya muvaffak olamayacaktr. Ancak, kltr yaratan her zaman
yksek snf olduuna gre, bizim bu yksek snfn, yani aristokrat s
nfn dnya grn oluturmakta Homerosu dinin etkilerini gz
nne almamzda bir mahzur yoktur.
Belirttiimiz gibi bu dinde kesin olarak tesbit edilmi birtakm
dogmalar yoktu. Sonra yine Yunan'da bu dinle ilgili olarak devlet iin
de devlet oluturacak tarzda rahipler snfnn meydana gelmemi ol
duunu syledik. Ancak Homerosu ok tannc Yunan dinini n, Yunan
dnyasnda felsefenin ortaya kmasn mmkn klan ve belki bu iki
sinden daha nemli olan bir zellii daha vardr ki, o da bu dinde in
sanlarla tanrlar arasndaki ilikilerin tasarianma biiminin zelliidir.
Homeros'un /iada'sn okuyacak olursak tanrlarn ve tanrlar
la evren ve insan arasndaki ilikilerin u ekilde tasvir edildiini gr
mekteyiz: Her eyden nemlisi burada tanrlar insan biiminde tasar
lanmlardr. Oysa gerek daha nceki Yunanistan'da gerekse dier Do
u uygarlklarnda byle bir tasavvura rastlamamaktayz. Oralarda
tanrlarn ya gl hayvanlar eklinde (boa, ahin, ylan vb.) veya in
san bal hayvan vcudu varlklar olarak tasvir edildiini grmekteyiz.
yle anlalmaktadr ki, uygarlk ilerledike insanlarn kendile
rine olan gvenleri artmakta ve sonunda onlar Homeros'ta olduu gi
bi tanrlar insanlar olarak tasariarnaktan ekinmemektedirler. O hal
de bu dinin kendisi, insana ve insan onuruna, insan kabiliyetine veri
len byk nemi gstermektedir. Snell'in ayrntl ve baarl bir biim
de gsterdii gibi, Homeros'ta tanrlar insanlara emretmemekte, onla
ra yalnzca nerilerde bulunmaktadr. stelik de bu neriler insanlara,
phesiz onlar arasnda ileri gelenlere, kahramanlara, son derece yu
muak ve ikna edici bir dille iletilmektedir. Yani insan artk tanrlarn
bir oyunca deildir; onlarla eit mevkide bulunan bir varlktr.10

to Snell, The Disc.ov. s.32 vd.


6o birinci ksm

Homeros'un liada'snda karmza kan dnya, byk lde


vahilikten kurtarlm, ehliletirilmi bir dnyadr. Bu dnyada insan
kaderine hkmeden karanlk, vahi gler yerlerini byk lde bi
linli, aydn iradelere brakmtr. Bu dnyada insanlarla tanrlar ara
snda belki en nemli fark, tanrlarn lmsz olmalarna karlk in
sanlarn ortadan kalkan varlklar olmalardr. te yandan insanlar za
man zaman tannlara fkelenebilmekte, onlar kovalayabilmekte, hat
ta yaralayabilmektedirler. rnein Diomedes Afrodit'i, Ares'i yaralar
ve ancak Apolion tarafndan durdurulur. liada'da sk sk tanrlar ve
ya tanralarn baba Tanr Zeus'a insanlar ikayet etme olayyla kar
lamaktayz. Ancak Zeus'un da gc ve imkanlar snrldr. O da ol
mayacak eyleri yapamaz; evrenin dzenine aykr olan olaylar ger
ekletiremez. Bundan dolay Zeus'un kendisinin de sk sk kzd, k
prd grlr. liada'da lmsz varlklarn iradelerini snrlayan,
ondan stn olan bir g de vardr. Bu, Moira veya Kader'dir. Tanr
lar da insanlar gibi Kader'e boyun eerler. Burada doa yasas anlay
nn ak olmayan bir biimde ortaya ktn syleyebiliriz.
Sonra Homeros'un dininde mucizeye, byye yer yoktur. Bu
bakmdan da Yunan dini ve mitolojisinin - nk Yunan'da din mito
lojiden ayrlmaz- Yunan felsefi dncesine hayli elverili bir ortam
hazrlam olduunu grmekteyiz.

DI ETKENLER
Yunan'da felsefenin ortaya kmasna imkan veren veya tevik eden bu
i etkenierin yannda en nemli d etken olarak Yunanllarn dier ve
kendilerinden daha eski uygarlklada ilikisini gsterebiliriz. Yunan'da
ilk felsefi-bilimsel almalarn Bat Anadolu'nun zengin ve mreffeh
liman ehirlerinde, rnein Milet'te, Efes'te, Teos'ta, Klazomenai'de,
Samos ve Kos adalarnda balamas bir tesadf deildir. Bu ehirler
hem Dou'dan, karadan gelen kervan ve ticaret yollarnn sonunda
bulunuyor, hem de deniz ticaretinin ana merkezlerini oluturuyordu.
Ticari ilikilerde ise sadece mallarn dei toku edilmedii, ayn za
manda fikirler, bulularn da bir yandan dierine getii bilinmektedir.
}. antik yunan'da felsfenin ortaya 11k 61

lka felsefe tarihilerinin ilk dnem Yunan filozoflarnn ouna M


sr, Babil, ran ve hatta Hindistan'a kadar yolculuklar yaptrmalar bir
rastlant deildir. Thales'in Yunan dnyasna Msr'dan geometri bili
mini alp getiren ilk kii olduu haber verilir. Pythagoras'n ruh kura
mnda Hint etkisinden szedilir. Platon, Msrl rabipiere "Yunanllar,
sizler ocuksunuz" szn sylettirir. Yine Thales'in 585 ylnda
meydana geldii hesaplanan gne tutulmasna ilikin tahmini, ancak
Mezopotamyallar tarafndan tutulmu olan gk cisimlerinin hareket
lerine ilikin cetvelleri (ziyler) grm olmasyla aklanabilir. Aristo
teles matematik sanatlarn, kafi derecede bo zamana sahip olan M
srl rahipler tarafndan yaratlm olduunu syler.
Btn bunlar Yunanllarn kendilerinin matematik, astronomi
gibi bilimler alannda Dou uygarlkianna neler borlu olduklarnn bi
lincinde olduklarn gstermektedir. Bu nemli "alverilere" Yunanl
larn Lidya'dan paray, Msr'dan papirs, Fenike'den alfabeyi alm
olduklar gereini eklersek, Yunanlarn Dou'ya olan borlarnn b
ykln hesaplayabiliriz. Byk Dou uygarlklaryla ilikisi sonu
cunda elde ettii btn bu bilgi, bulu ve grlerin Yunanl'ya dnya
y tanma, bilme, dolaysyla eski tasavvurlarndan phe etme, onlar
soruturma ve yerlerine bu yeni bilgi ve birikimine uygun bir tasavvur
oluturma ynnde byk bir atlm salam olduu phesizdir.
4
Kaynaklar ve Kisattmalar
KAYNAKLAR
okrates ncesi filozoflarn grleri hakknda balca bilgi kaynak
S larmz, bu filozoflarn eserlerinden daha sonraki filozoflarn ve
felsefe tarihilerinin yapm olduklar alntlar ve bu filozoflar hakkn
da vermi olduklar haberlerdir. Sokrates ncesi dneme mensup filo
zoflardan bazlarnn, rnein Thales veya Pythagoras'n herhangi bir
eser kaleme alm olup olmadklar bilinmedii gibi orijinal halleriyle
hibir szleri daha sonrakilere intikal etmemitir. Baka bazlarnn
eserlerinden ise az veya ok sayda fragmentler veya metin paralar
daha sonraki yazarlarn eserlerinde araya sokularak veya alntianm
olarak bize kadar ulamtr. Bu orijinal metin paralar bir iki cmle
den ( Anaksimandros, Anaksimenes) birka yz cmleye kadar (He
rakleitos, Parmenides, Empedokles, Anaksagoras) uzanmakt.-.dr.
Daha sonraki filozoflar ve felsefe tarihileri iinde, Sokrates n
cesi Yunan felsefesi hakknda bize bilgi veren filozoflarn en nemlile
ri Platon, Aristoteles, Teophrastos, Sextu s Empiricus, Diogenes Laerti
us ( Laerte'li Diogenes) ve daha az tannan baz bakalardr.
Genel olarak Sokrates ncesi dneme ait filozoflar hakknda ve-
66 birinci ksm

rilen haberlerin, bunlar veren kiiler, szkonusu filozoflara zaman ba


kmndan ne kadar yaknsalar o kadar gvenilir olacaklarn dnmek
makuldr. Ancak bu gr, bu haberleri veren filozoftarla ilgili olarak
ancak bir dereceye kadar ve artl olarak dorudur. nk, bu dneme
ait filozoflara zaman bakmndan en yakn olan Platon'dur. Gerekten
de Platon, eitli diyaloglarnda yalnzca ada olduu Sokrates ve So
fistler hakknda bilgi vermekle kalmaz; Herakleitos, Parmenides, Anak
sagoras, Pythagoraslar vb. hakknda da birok bilgiyi aktarr. Ancak
o, bu filozoftarla ilgili olarak verdii haberlerde arzu edebileceimiz l
de nesnel olmaktan uzaktr. ok byk bir filozof olmasnn yann
da ayn zamanda byk bir polemiki olan Platon, tahmin edilebilece
i ve ou zaman Sofistlerle ilgili olarak da bilindii gibi bu filozoflar
ou kez onlarla boumak ve rtmek iin ele alr. Sonu olarak, on
larn dncelerini, grlerini sergiterken taknd bu tarafgir tutum,
genel olarak btn eserine hakim olan iirsel zgrlk ve atflarnn bu
zelliinden tr Platon'un, Sokrates ncesi dnemle ilgili olarak ok
gvenilir bir kaynak olmadn belirtmek gerekir.
Buna karlk, Aristoteles'in Sokrates ncesi felsefe dnemiyle il
gili olarak Platon'a gre daha gvenilir bir kaynak, hatta ou durum
da tek kaynak olduunu sylemeliyiz. O, felsefenin eitli daliarna
(mantk, metafizik, fizik, psikoloji vb.) tahsis etmi olduu zel kitap
larnda ele ald alan veya disiplinle ilgili olarak kendisinden nce gel
mi kiilerin grlerini sergilerneye zel bir zen gsterir. Bu balam
da zellikle Metafizik adl eserinin birinci kitab daha nce gelen filo
zoflarn bu disipline veya alana ilikin grlerini ayrntl olarak sergi
lernesi hakmndan paha biilemez bir kaynak niteliindedir.
O halde Aristoteles, birok alanda olduu gibi, felsefe tarihi ala
nnda da r am bir insan ve ilk ciddi felsefe tarihisidir. Yalnz Pla
ton'a gre daha gvenilir olmakla birlikte, Aristoteles'in de ciddi bir
kusuru vardr: O da, daha nce iaret ettiimiz gibi, kendisinden nce
gelen btn dnderi kendisini hazrlayan, kendisinin ak seik,
mkemmel bir biimde ortaya koyaca eyi para para ortaya koyan
veya belli belirsiz sezen ve yine belirsiz bir biimde dile getiren insan-
4 kaynaklar ksalmalar 67

lar olarak grmektedir. Bu zellik ise Aristoteles'in de daha nceki d


neme ait filozoflar hakknda verdii bilgilerin, her zaman yeteri kadar
nesnel olmamalar ihtimali veya tehlikesini yaratmaktadr.
rnein Aristoteles Metafizik'in birinci kitabnda, btn Sok
rates ncesi dnen\ filozoflarn kendisinin ortaya atm olduu drt
neden kuram asndan okumaya alr. Daha nceki filozoflarn g
rlerini kendi kurarnlar asndan okumaya almas, bizi hakl ola
rak Aristoteles'in onlar kendi felsefesinin perspektifinden ve muhte
melen haksz olarak ina ettii trnden bir dneeye gtrebilir. Bu
olgu gerekten de, baz felsefe tarihilerini, Aristoteles'in bu filozoflar
ve onlarn grleri hakknda verdii haberlerde kesinlikle gvenilmez
olduu sonucuna gtrmtr. Ancak bugn genel olarak kabul edi
len gr, Aristoteles'in bu filozoflara onlarn gerekten savunmam
olduklar grleri mal etmesinin makul bir nedeni olmad, bu filo
zoflarn ifade bakmndan tam olmasa da en azndan ierik bakmn
dan, esas olarak Aristoteles'in kendilerine mal ettii grlere gerek
ten sahip olduklar, Aristoteles'in onlarn felsefesini ina etmesi deil
de belki yeniden ina etmesinden szetmenin daha doru olaca y
nndedir.1 Bugn bir felsefe tarihisi olarak Aristoteles hakkndaki ge
nel kan, onun phesiz szn ettii filozoflarn problem ve grle
rini sadece kendisinin olan bir terminolojiyle ifade etmekle kalmad,
ayn zamanda onlara kendi felsefesi ve zihniyetinden de bir eyler kat
tdr. Ama bunun, Aristoteles'in onlar hakknda verdii bilgilerin
esas olarak doru ve asllarna sadk olma zelliini bozucu, tahrif edi
ci bir l veya mahiyette olduu dnlmemektedir.
Yalnz Aristoteles'in kendisi deil, onun tarafndan kurulmu
olan okulun, yani Lise'nin dier mensuplar da, Sokrates ncesi filo
zoflarn bilgisi bakmndan nemli bir yer tutmaktadrlar. Bunlarn ba
nda da Aristoteles'in rencileri ve adalar olan Teophrastos ve
Eudemos gelmektedir. Teophrastos tarafndan yazlm olan ve bugn
son kitab olan Duyu Alglar zerine'den byke alntlarn elimiz-

Rd, Dit Phr1osophit d" Antikt, s.l7.


68 birinci ksm

de bulunduu artk kaybolmu olan Fizikilerin Grleri adl eserle,


Eudemos tarafndan yazlm olan ve bugn ine kayp bulunan Ma
tematik Tarihi, szn ettiimiz dnemle ilgili iki en nemli kaynak
durumundadr. Bugn artk kaypsalar da onlardan daha sonraki ya
zarlar o kadar bol alntlar yapmlardr ki, bu eserler adeta dotayl
olarak elimizde gibidirler. Teophrastos'un sz edilen eseri daha son
ra ayn ynde yazlacak olan eserlerin, yani filozoflarn "grler"ine
(doksai, opiniones) tahsis edilmi, teknik adyla doksografik eserlerin
veya doksografilerin ilk rneini oluturmaktadr.
Bu tr eserlerin dnda filozoflarn grleri yannda hayatlar
hakknda da bilgi vermeye alan eserler, yani bir biyografiler veya bi
yografik felsefe tarihi gelenei de vardr ki bunun da en nl temsilcisi
S 3. yzylda yaam olan Diogenes Laertius ve onun tarafndan yazl
m olan Filozoflarn Hayatlar adl eserdir (tam olarak nl Filozofla
rn Hayatlan ve retileri). Diogenes'in eserindeki biyografik pasaj lar,
daha eski haberlerin orijinal olmayan derlemeleridir. te yandan verdi
i haberler de ou kez nemsiz ayrntlada ilgili olup ayn zamanda
pheli ve eliik unsurlar ierir. Bununla birlikte, Sokrates ncesi filo
zoflarn hayatiarna ilikin elimizde gvenilir kaynaklar olmamasndan
dolay bu eser byk nem tamaktadr.2 Bu biyografik gelenein ba
na ise belki yine Aristoteles'in okuluna mensup olan Aristoksenes'i yer
letirmek gerekir. Filozoflarn grleri ve hayatiarna ilikin bu iki gele
nek yannda, felsefe okullarnn kendileri iindeki gelimeleri konu alan
farkl bir gelenekten ve bu gelenek iinde yeralan eserlerden de szede
biliriz. Bu gelenein de ilk nemli temsilcisi skenderiye'li Sotion'dur.
Bu belirttikterimizin dnda farkl felsefe okullarna veya akmia
rna mensup olan daha l ka bir dizi yazar vardr ki, Sokrates ncesi
dnem filozoflaryla ilgili olarak onlar da bize deerli bilgiler vermekte
dirler. Bunlar iinde birka nemli isim olarak Akademi'ye mensup Plu
tarkhos'u, Stoac filozof ve imparator Marcus Aurelius'u, Yeni-Piatoncu
okulun kurucusu ve en nemli temsilcisi Plotinos'u, yine bu okula men-

2 Oiogenes Laertious, O nl Filooflarn Yaamlan ve retileri, Yunancadan ev. Candan entu


na, Istanbul, 2002.
4 kaynaklar ksalimalar 69

s up olan Proclos ve Simpliciuos'u, ge dnem Septik okulun nemli tem


silcisi Sextus Empiricus'u, ilk Hristiyan Kilise Babalar arasnda yeralan
skenderiye'li Clemens ile Romal Hyppoliteos'u zikredebiliriz.
Sokrates ncesi dneme ait filozoflarn gerek kendi eserlerinden
bize kadar intikal etmi olan orijinal metin paralar, gerekse onlar hak
knda daha sonrakilerin verdikleri haberler, yapnklar gndermeler Di
els'in nl Die Fragmente der Vorsokratiker adl eserinde bir araya ge
tirilmilerdir. Diels bu eserinde ayrca bu Yunanca ve Latince fragment
lerin Almanca evirilerini de vermitir. Bu metinin yaym, daha sonrala
r yaplan yeni yaynlarn ve yine nemli Bat dillerine yaplan eviriterin
esasn oluturmutur.3 Bu metin yaynlar iinde zellikle Kirk-Raven
Schofield'in yaynn, yaplan eviriler arasnda da yine geen yzyln
balarndaki Burnet evirisi ile Kirk evirisini anabiliriz.
Diels'in bu eserinin btn deil, baz blmleri Kranz basksn
dan Suat Yakup Baydur tarafndan dilimize de evrilmitir.- Yalnz bu
eviri, bize gre gerek evicenin klasik dneme ait bir felsefe metninin
nasl Trke'ye evrilmesi gerektiine ilikin tuhaf anlayndan, gerek
se bu evirinin yapld srada bir felsefe dili olarak Trke'nin yeterli
derecede gelimemi olmasndan ve nihayet evicenin kendisinin de ese
rin nsznde iaret ettii gibi orijinal metnin baz yerlerde ok karan
lk ve anlalmaz olup, evicenin de bu pasajlar pek anlamam olma
sndan dolay bugn fazla deer ifade etmemektedir. Bu alandaki bo
luu bir lde gidermek amacyla Sokrates ncesi filozoflara ayrd
mz bu kitapta, zellikle bu filozoflardan zamanmza kalan orijinal
fragmentlerin byk ksmn Trke'ye evirdik ve almamzda esas
olarak onlar kullandk. Kitaba aldmz bu eviri pasajlarda onlarn
Diels yaynndaki fragment numaralarna gnderme yaptk. Sokrates
ncesi filozoflada ilgili olarak Platon, Aristoteles ve dier doksografla
rn verdikleri haberler ve bilgiler szkonusu olduunda ise her seferin
de bu bilgi ve haberlerin kaynan ayrca belietme gereini duymadk.

H. Die ls, Die Fragme11te der Vorsokratik" (Griecliscl md Deutscl), Walter Kranz nqri, 6.
3
bask, Dublin und Zurich, 1974.
- S. Y. Baydur, A11tik Felsefe, Istanbul, 1948.
70 birinci ksm

KISALTMALAR

DK: Hermann Diels, Die Fragmente der Vorsokratiker, Griechisch und Deutsch,
herausgegeben von Watter Kranz, Drei Baende, Weidman, 1974 (H. Diels'in
Sokrates ncesi filozoflarn kendi szleri ve onlarn hayatlar, eserleri, tre
tileri hakknda antik yazarlarn tanklklar ve bilgileri, bildirilerini ieren bu
eserinde birinciler B, ikinciler A harfiyle gsterilmektedir. DK ksaltma sndan
hemen sonra gelen say ise bu eserde szedilen filozof veya yazarlarn s
ra numarasna iaret etmektedir. Nihayet en sonra gelen rakam, filozofun
sz veya onun hakknda yaplan tankttn Diels'teki numaralandrlmasna
karlktr. Herbir filozofa ayrdtmz blmde DK'ta ad geen blmn s
ra numarasn bir kere belirttikten sonra yanl anlama tehlikesinin bulun
madtn dndtmz durumlarda yalnzca fragmentin tr ve rakamn
vermekle yetindik).

DL: Diogenes Laertius, Onl Filozoflarn Yaamlar ve Oretileri, Yunancadan


ev. Candan entuna, Istanbul, 2003.

Bum et APG: ).Burnet, L. 'Aurore de l a Philosophie Grecque, Franszcaya ev. A.


Reymond, Paris, 1919.

Brehler HP: E.Brehier, Histoire de l a Philosophie, Tome 1, L. 'Antiquite et le Mo


yen Age, Paris, 1945.

Gomperz PG: T. Gomperz, L.es Penseurs de la Grece, Histoire de la Philosophie


Antique 1, Fra nszcaya ev. A. Reymond, Paris, 1928.

Her. Tarihi: Herodot, Heradot Tarihi, ev. Perihan Kuturman, Istanbul, 1973.

Rd PA: W. Rd, Die Philosophie der Antike, von Thales bis Demokrit (Geschich
te der Philosophie, dizisi iinde, cilt 1), Mnchen, 1978.
i KI NCI KlSlM
1
Yunan Felsefesinin Balang1lan:
Teogoni-Kozmogoniler

"0KYANUS (TUR) TANRlLARlN BABASI V E ANASI TETHYS."


HOMEROS, i/lada, XIV, 302

"G EREKTE KHAOS'DU EN NCE MEYDANA GELEN, SONRA DA G ENi


GGSL TOPRAK, HER EYiN DAiMA SAGLAM DURAGI VE EROS, EN
GZELi OLAN LMSZ TANRlLARlN."
HES IODOS, Theogonia, 116-120
Muhtemelen Hesolclos (solda), Homeros'a alt olan ,.
l.. zoo'len!e yaplm Roma bDstlerl.
unanistan'da bilimsel-felsefi almalarn ortaya kabilmesi iin
Y gerek corafi, gerek siyasi, gerek dini bakmdan hangi elverili
artlar olduunu grdk. imdi Yunan felsefesinin ilk izlerini yakala
maya ve ilk Yunan filozoflarnda felsefenin nasl ortaya ktn gr
meye alalm.
Aristoteles Yunan'da Fizyologlar, yani physis'i, doay konu
alan ve nedenlerini kantlayc bir biimde sergileyen insanlar olarak
tanmlad Doa Filozoflar'ndan nce Teologlar, yani bilimi efsane
formu altnda ele alan ve ifade eden kiiler olarak niteledii baz insan
lardan szeder. Birinci grubu Thales'le balatt gibi ikinci grup iin
de de Homeros ve Hesiodos'u sayar.
Homeros ve Hesiodos'un filozof olmadklar aktr. Bununla
birlikte bu iki air, zellikle Hesiodos, Yunan'da felsefe ncesi dn
cenin en nemli temsilcileridir. te yandan yine Hesiodos'la birlikte,
efsaneden felsefeye giden yolun en son duranda olduumuzu syle
yebiliriz. Baka deyile Hesiodos, Yunan dncesinin evren hakknda
az ok sistemli bir tasavvur oluturma abasnn felsefe ncesi dnem
deki en son ve en mkemmel temsilcisidir. Bu nedenle ilk olarak Ho-
76 ikinci ksm

meros-Hesiodos ncesi Yunan dncesinin evren tasavvuru hakknda


elimizde bulunan baz verilere dayanarak biraz bilgi vermemiz gerek
mektedir.
nsanlk tarihinde ne kadar geriye gidersek gidelim, her zaman
insann kendisini evreleyen dnya hakknda birtakm empirik, pratik
bilgiler -yannda baz genel tasavvurlara sahip olduunu grmekteyiz.
lkel topluluklar zerinde yaplan almalarn ortaya koyduu bir ol
gu ise onlarda baz alanlarla ilgili olarak efsanevi aklamalarn varl
nn yansra kendilerinde doal-nedensel ilikilerin apak bir biim
de ortaya kt, dolaysyla efsanevi aklamalara ihtiya gsterme
yen baz alanlarn her zaman iin var olmu olduudur. rnein, bir
sandaim kreklerle ileriye doru hareket ertirildii olgusu, en ilkeller
iin bile ak olan ve dolaysyla herhangi bir efsanevi aklamaya ih
tiya gstermeyen bir durumu yanstmaktadr. Buna karlk, zehirli
bir bitkinin yenmesi sonucunda insann bedeninde meydana gelen de
imeler veya tahribat, buradaki nedensel iliki ak olarak grleme
dii iin efsanevi bir aklama denemesine daha elverili bir olay ifa
de etmektedir.
imdi bu benzer durumun, felsefe ncesi Yunan toplumu iin de
geerli olmu olduunu dnmemiz makfldr. Yani Yunan toplu
munda da bir yandan baz konu veya alanlarla ilgili olarak birtakm
empirik, pratik bilgi ve uygulamalarn varolduunu; ama te yandan
onlarn empirik-pozitif aklamalarn vermelerinin zor veya imkansz
olduu alanlarla ilgili olarak, efsanevi diyebileceimiz aklamalardan
meydana gelen genel bir tasavvur sistemine sahip olmu olduklarn
dnebiliriz.
Yunan dnyasnda yazl kltr ncesi toplumun sahip olduu
ve deyim yerindeyse insanln ocukluk ana ait olan bu genel ta
savvur sisteminin ne olduunu bilmek iin en emin yol; bugn de ilkel
bir hayat ve toplumsal rgtlenme aamasnda bulunan topluluklara
bakmak ve onlarn nasl bir evren tasavvuruna sahip olduklarn ara
trmal< olabilir. lkel topluluklar zerinde yaplm bu tr aratrmalar
sonucunda ortaya kan ey ise onlarn temelde dinsel-efsanevi diye ni-
L VUnan lelSIeslnin balanclar: !@OCOnikozmoconii@r 77

telendirdiimiz bir evren tasavvuru na sahip olduklardr. Byle bir ta


savvurun tarihsel kaynaklar belli deildir ve onun btn bir toplulu
un kollektif rn olarak ortaya ktn sylemek fazla yanl sayl
maz.
Bilindii gibi bu tr ilkel topluluklarda en sk rastlanan ey, ani
mizmdir. Animizm btn doay ve doal varlklar bizimkine benze
yen iradelerle donatmak ve canl varlklarla, cansz varlklar arasnda
herhangi bir ayrm yapmamaktr. Homeros'ta ise bu ilkel dnya tasav
vurunun tamamen ortadan kalkm olduunu grmekteyiz. Home
ros'ta animizmden daha ileri bir dinsel tasavvur dzeyi olan oktanr
cla geilmitir. te yandan bu oktannclk bildiimiz gibi, ayn za
manda antropomorfik bir biim kazanmtr.
Homeros'un insan kabiliyetine verdii byk nemi grdk. En
nemlisi, daha nce iaret ettiimiz gibi Homeros'ta tanrlar ile insan
lar arasndaki ilikinin doa yasalarna aykr bir ekilde meydana ge
lemeyecei ynnde bir grn ortaya km olmasdr. Geri Home
ros'ta doa, doa yasas gibi kavramlar kafi derecede ak deildir. An
cak evrende bir dzen olduu ve tanrlarn bile bu dzene aykr dav
ranamayacaklar dncesi belirsiz bir ekilde de olsa varln hisset
tirmektedir.
Son nemli bir zellik olarak Homeros'ta artk byye, mucize
ye yer olmadn da bilmekteyiz Buna karlk onda bedenle ruh ara
sndaki ilikiler, farkllk henz kesin bir biimde belirlenmi deildir.
Ruhun mahiyeti de ak bir biimde ortaya konmamtr.
Sonu olarak Homeros'ta felsefi bir dnceyle karlamyor
sak da, daha sonraki filozoflarn grlerine temel tekil edecek baz
eylerin hazrlandn syleyebiliriz. Dzenli bir evren kavram bunla
rn banda gelmektedir.
Hesiodos'a gelince, Homeros'tan aa yukar bir yzyl sonra
(7. yzyln balarnda) yaad hesaplanan bu air, dnya edebiyatn
da etiyle kemiiyle bir kii olarak karmzda bulunan ilk yazardr. He
sidos'un iki eseri vardr: ler ve Gnler ve Theogonia veya Tanrlarn
Douu.
78 ikinti ksm

Hesiodos'un bu iki eserinden bizi ilgilendiren Theogonia dr. a '

ir bu eserin banda Musalar'a,. (Mzler) hitap ederek onlardan eyle


rin hakikatini kendisine bildirmelerini ister. Onlar da Hesiodos'un bu
isteine uyarak, ilkeye kadar kp her eyin yasalarn ona anlatrlar.
Buna gre her eyden nce, tanrlardan bile nce karanlkta
kapl bir Khaos vard. Bu daha sonra bu kelimenin iaret edecei an
lamda ekilsiz bir madde deildi; kelimenin terminolojisinin de ifade
ettii gibi iinde henz hibir eyin mevcut olmad bir boluk, uu
rumdu. Khaos'un hemen arkasndan "her eyin salam temeli" olan
Gaia'nn (Yer) ve topran derinliklerinde de Tartaros'un (Yer'in en al
tnda, Hades'in bile altnda bulunan blge) varolduunu veya varla
geldiini grmekteyiz. Bunlarn arkasndan ise nihayet Eros (Ak) ken
disini gstermektedir. Khaos'tan Erebos (Karanlk) ve Gece kmakta,
sonra Gece, Aitheros'u (atmosferin st blgesi) ve Hemera'y (Gn
dz) dourmaktadr. Yer ise kendi payna nce Uranos'u (yldzl gk,
sonra byk dalar ve nihayet Pontos'u (Deniz) meydana getirmekte
dir. Btn bunlarn arkasndan Yer, Gk'le birlemekte ve bu birleme
den de Okyanus nehri kmaktadr. Yer ve Gk'n ocuklar olan Kro
nos ve Rhea ise Tanr Zeus'un anne babasdrlar. O halde Olympos
tanrlar en son meydana gelen eylerdir.
Grld gibi bu, tanrlarn ecerelerini ve onlarn nasl, hangi
srayla doduklar, meydana geldiklerini anlatmaya alan bir akla
madr. Bundan dolay bu eseri Tanrlarn Douu (teogoni) olarak ad
landrmaktayz. Ancak aslnda bu ilk varlklarn veya yaratklarn ne
olduklar, yer mi kii mi olduklar pek belli deildir. Daha dorusu on
larn birer kii, birer tanr olduklar ak olmakla birlikte ayn zaman
da birer doa varl veya yer ismi olduklar da anlalmaktadr. Bun
dan dolay bu teogoni ayn zamanda bir kozmogonidir, yani dnyann,
"evrenin nasl doduu", meydana geldiine ilikin bir aklamadr.
Bu teogoni-kozmogonide bizi asl ilgilendiren ey udur: Bura
da bu teogoninin eski inanlarn, tasavvurlarn bir tekran olmadn,

(-) Hesiodos'a gre Musalar Zeus ile Mnemasyne'in kzlar olup, dokuz tanedir ve bunlar dokuz
gecede donutur.
. yunan r.. ser..sinin balanc,an' 1onikozmolonilr 79

onun tanrtarla ilgili btn tasavvurlar, btn hikayeleri tek bir siste
me indirgemek istediini grmekteyiz. Bu sistem fikrinin kendisi ise
mitolojiye aykr olan bir fikirdir.
kinci olarak, Hesiodos'un Khaos tasavvuru, onda eylerin bir
balangcn dnmek ynnde ak bir eilimin varlna tanklk et
mektedir. Bu da kesinlikle ilkel olan bir fikir deildir; nk bir ilkel
iin eylerin balangc diye bir ey szkonusu deildir. Ona gre da
ima bir ey var olmutur. Baka deyile " balang"n bir problem ola
rak domas, bu fikrin hi de ilkel olmadn gsterir.
nc olarak burada eylerin kaynan tek bir ilkeye, varla
indirgemek ynnde bir fikir de vardr. Bunun da ilkel bir fikir olma
yp tersine olduka gelimi bir bak asnn rn olarak ele alnma
s gerektii aknr.
Nihayet burada daha sonralar btn Yunan felsefesinin temel
bir kabul, aksiyomu olarak ortaya kacak bir fikrin, hiten hibir e
yin.kamayaca (ex nihilo nihil est) fikrinin belirsiz bir biimde ifade
edilmi olduunu da sylememiz mmkndr. nk her eyin ba
langcnda bir eyin, Khaos'un olduu, btn dier eylerin bu eyden
sonra geldii, hatta ondan km olduu dncesi, Hesiodos'un her
eyin balangcnda bir eyin olmas gerektii, aksi takdirde hiten bir
eyin kmasn kabul etmek gerekecei ana dncesinin belli belirsiz
bilincinde olduunu gstermektedir.
Gerek bu eylerin balangc kavram gerekse btn eylerin
kendisinden km olduklar tek bir ey kavram ve sonunda hiten
hibir eyin kamayaca dncesi bize Hesiodos'un belki kendisine
ramen yakn gelecekte ortaya kacak olan onya dnrlerinin n
cs olduunu gstermektedir.
Hesiodos'un teogonisi veya kozmogonisi bu dneme ilikin ola
rak elimizde bulunan tek teogoni veya kozmogoni deildir. 6. yz
yldan kalma daha baka teogoniler veya kozmogoniler de vardr. Bun
lar Syros'lu Pherikides'in, Epimenides'in, efsanevi Musa'nn 1e Orphe
usularn kozmogonileridir.
Aslnda bu kozmogoniler zaman bakmndan Hesiodos'tan ol-
8o ikinci ksm

duka ileri bir zamana aittirler; yukarda belirttiimiz gibi 6. yzyldan


kalmadrlar. Hatta bundan dolay onlarn Milet Okulu'nun filozofla
rndan sonra geldikleri sylenebilir. Hi olmazsa Pherikides'in Anaksi
mandros'un ada olduu tahmin edilmektedir.
Ayrca onlar zerinde gerekten Milet Okulu filozoflarnn, r
nein Anaksimandros ve Anaksimenes'in etkileri de gzlemlenmekte
dir. Bundan tr onlarn belki Milet Okulu'na mensup filozoflarn
grlerinin sergilenmesinden sonra ele alnmalar daha uygun olacak
tr. Nitekim baz Yunan felsefe tarihileri byle yapmaktadrlar.
Bununla birlikte Aristoteles, onlar Homeros ve Hesiodos gibi
teologlar olarak nitelendirdii yazarlar arasnda anmaktadr. Daha
dorusu o, bu kozmogoni yazarlarn yar-teologlar olarak grmekte
dir. Her halkarda onlarla, Thales ve onun ilk rnei olduu dier fi
lozoflar arasnda kesin bir ayrm yapmakta ve yine hi olmazsa zihni
yet bakmndan onlar, filozoflardan nce gelen teologlara daha yakn
grmektedir. Bundan dolay bu teologlar veya yar-teologlarn gr
lerine de felsefe ncesi dneme ayrdmz bu blmde ksaca temas
etmemiz doru olacaktr.
nce Pherikides'in grlerinden szedelim: Onun elimizde sa
dece birka fragmentinin bulunduu Pentemycos (Be Hcre) adl
manzum bir eserin yazar olduu anlalmaktadr. Pherikides be ilke
yi kabul etmektedir. Bunlar ezeli olarak varolan Khronos veya Zaman,
dnya zerindeki hayatn en yksek ilkesi olan Zeus (Pherikides onu
Zas adyla armaktadr), Yer tanras olan Khtonia, Sis ve Karanlk
/ardr. Khronos'un tohumlarndan Ate, Hava ve Su domutur. Bun
lardan ise eitli tanr kuaklar kmtr.
Sz edilen bu temel varlk veya maddelerin her biri balang
ta dnyann zel bir blgesini igal etmilerdir. Ancak daha sonra tan
rlar arasnda nedenini bilmediimiz bir kavga kmtr. Bu kavgada
ylan-tanr Ophienus, kendi birlikleriyle, Khronos ve dier tanrlada
savamtr. Bu kavga veya savan sonunda savaan tanrlardan biri,
Pherikides'in muhtemelen Babil kaynakl bir kelime olan Ogenos diye
ard ve Yunanca Okyanus adn tayan varlk, denizin derinlikte-
. yunan r..se..sinin balan1lar, eo1oni-kozmosoniler 81

rine atlmtr. Zeus veya Zas dnyaya ekil verdikten sonra ak tanr
s Eros'a dnmtr. Sonra "muhteem ve gzel bir elbise yapm,
bunun zerine dnyann, Ogenos'un imgesini dokumutur. "
Bu teogoni-kozmogoninin daha ileri ayrntlarna girmiyoruz.
Onun da, Hesiodos'un teogoni-kozmogonisinin benzeri bir zihniyet
ten hareketle gelitirilmi olduuna phe yoktur. Burada tanrlarn
douu, ayn zamanda evrenin meydana gelii anlamna gelmektedir.
Burada da yoktan hibir eyin kmad, evrende her zaman iin va
rolan birtakm varlklar olduu, geri kalan eylerin ise bunlardan ve
belli bir sraya gre ortaya kt eklinde baz dnceler vardr. Bu
rada belki Hesiodos'tan daha ileri olan dnce; evrende bulunan ey
lerin okluunu temelde veya balangta yeralan snrl saydaki asli
varlklara geri gtrme dncesidir. Bu konuda Pherikides, Milet fi
lozoflaryla uyumaktadr. Yalnz onlardan, ele ald ana maddenin
saysn oaltma bakmndan ayrlmaktadr. nk, bir sonraki b
lmde greceimiz gibi btn Milet filozoflar her eyin kendisinden
kt veya her eyin temelinde bulunan ana maddeyi, tz, tek bir
ey, su, hava veya snrsz olan (apeiron) olarak kabul edeceklerdir.
Pherikides, yine bu filozoflarla, rnein Anaksimenes'le, ikinci
dereceden tanrlar da bu ana maddelerden tretmek konusunda an
lamaktadr. Belki de bundan dolay Aristoteles onlar saf filozoflar
olarak deil de yar-filozof, yar-teologlar olarak adlandrmaktadr.
Pherikides'le Hesiodos'un ortak olarak paylatklar bir dier te
ma, dnyann bugnk dzeninin tanrlar arasndaki bir kavgadan son
ra ortaya kt temasdr. Herhalde Pherikides'e de, dnyann bugn
iinde bulunduu bu. dzenli durumun bir balang durumu olamaya
ca, bunun ancak iyi ve akll kuvvetleri temsil eden tanrlarn kt kuv
vetiere veya kt tannlara galebe almas sonucunda ortaya km bir
durum olduu dncesi klavuzluk etmektedir. O halde kaostan koz
mosa gei dncesi Hesiodos'ta olduu gibi Pherikides'te de vardr.
Nihayet yine bu iki kozmogonide de, dnyann eitli varlkla
rnn meydana geliini bir tr doum olarak grme dncesi mevcut
tur. Anlaldna gre, dnyann bir balang halinden ve bu balan-
82 ikinci ksm

gta bulunan ana maddelerden imdiki hale gei srecini anlamaya


ve aklamaya alan insan zihni, bunun iin kendisine etrafnda gr
d ve en alk olduu bir meydana getirme biimini rnek almtr.
Bu, canllarn reme biimidir.
O halde bu kozmogonide de, Hesiodos'un temalarnn ve ak
lama modelinin tekrar edilmi olduunu grmekteyiz. Hesiodos ve
Pherikides'in teogoni-kozmogonileri felsefe ncesi dncenin, mitik
(efsanevi) dncenin, ilerde felsefenin ele alaca temalar nasl ele al
dn, onlar kendi tasavvur dnyas iinde nasl ekillendirdiini ve
ilk filozoflara neleri miras braktn ve nihayet ilk filozoflarn rasyo
nel aklamalaryla, bu mitologlarn mitik aklamalar arasnda ne
kadar ok eyin ortak olduunu gstermektedir. Anlaldna gre,
daha nce de deindiimiz gibi, bundan sonra gelecek olan dnemde,
gerek anlamda Yunan felsefesinin ortaya kaca dnemde yeni ola
rak kendini gsterecek olan ey; ne ilgiler, kayglar ne de problemler
olacaktr. Gerekten yeni olan, bu problemleri ele alma zihniyetinin
kendisi oluturacaktr. Felsefe denilen bu zihniyet devrimini mmkn
klan veya olumlu olarak tevik eden artlarn neler olduuna ise daha
nce deindik. O halde artk Aristoteles'in ilk filozof, filozoflarn ata
s olarak adlandrd Thales'e geebiliriz.
2
Thales

" 0 (THALES) NEYiN ZOR OLDUGUNU SORANA: "KENDiNi TANlMAK";


NEY iN KOLAY OLDUGUNU SORANA: "BAKAS lNA AKi l VERMEK"; NE
YiN EN TATLI OLDUGUNU SORANA: "KAVUMAK"; TANRlNlN NE OL
DUGUNU SORANA:" BAI SONU OLMAYAN EY" ; GRDG EN ACA
YiP EYiN NE OLDUGUNU SORANA: "YALI BiR TiRAN" ; iNSANIN TA
L i HSiZLiGE EN KOLAY NASIL KATLANACAGINI SORANA: " D MANLA
RINI DAHA KT DURUMDA GRDG TAKDiRDE"; EN iYi VE EN
DOGRU NAS I L YAAYACAGIMIZI SORANA: "BAKALARI NDA KINADI
GlMIZ EYi KENDiM iZ YAPMADIGIMIZ TAKDiRDE" (DiYE CEVAP VER
MiTiR)"
(DL 1, 2).
Thales'ln ltalya'cla
Museo (apltoUno'cla bulunan bir bDstD.
unan felsefesi Milet Okulu'yla balar. Milet Okulu'nun ilk temsil
Y cisi olarak ise Aristoteles tarafndan Thales zikredilir. Thales'e ait
elimizde kendi elinden km hibir metin veya metin paras mevcut
deildir. Daha ilka'da ona mal edilen eserlerin kendisinin olmayp,
sahte olduklar bilinmektedir. Thales hakkndaki bilgileri kendilerin
den edindiimiz balca kaynaklarmz Herodot, Aristoteles, Teoph
rastos ve Diogenes Laertius'tur.

HAYATI VE KLG
Thales'in 625/4-546/5 yllar arasnda yaam olduu hesaplan
maktadr. O halde Yunan dnyasnn nl yedi bilgesinden biri olan ve
Atina'ya yasalar hediye etmi bulunan Solon'la, yine nl Lidya kral
Karun'un veya Krezs'n (Kroisos) adadr. Baba tarafndan Ka
ria'l, anne tarafndan Fenike'li olduu ileri srlmektedir. Ancak ken
disi doma byme Milet'lidir.
Gelenek bize Thales'i eitli ve deiik klklar altnda gster
mektedir. rnein Platon, daha nce de belirttiimiz gibi Theaite
tos'da onu, yldzlar incelerken nnde bulunan kuyuyu grmeyecek
86 ikinci ksm

iine den dalgn, d dnyadan tamamen uzak bir bilim adam ola
rak takdim etmektedir ( 1 74 a). Ancak Aristoteles bunun tersine onu
zeytinya zerinde karaborsa yapan ok baarl bir iadam olarak
gstermektedir. Bilindii zere zeytinin bir var yl, bir de yok yl var
dr. te Thales bu var yllarndan birini nceden tahmin ederek, elin
deki btn parasn blgede bulunan zeytin ezme makinelerinin tm
n kiralamaya ayrm, o sene rn bol gelince de bu ezme makinele
rini ok fahi fiyatlarla ihtiyac olanlara kiralam ve bundan byk
bir servet kazanmtr (Politika, II, 1259 a 6).
Herodot ise bize Thales'n Lidya'nn Persler tarafndan yklna
sndan nce, onya yurttalarna Lidya istilasna kar koyabilmek iin
bakenti Teos olacak bir federasyonda rgtlenmeleri yolunda bir tav
siyede bulunduunu sylemektedir (Her. Tarihi, , 75, 1 70). Bu onya
llar tarafndan dikkate alnmayacak, ok akllca bir neridir. Yine
Herodot, Thales'in Lidya kral Alyattes ile Med hkmdan Kyaksares
arasnda yaplan sava srasnda meydana gelen gne turulmasn n
ceden tahmin ettiini ve bunu onyallata sylediini bildirmektedir
( Her. Tarihi, , 74 vd.).
Bir baka rivayere gre Lidyallarn Medtere kar yaptklar bir
seferde Kzlrmak' rahata geebilmeleri iin bu nehrin kenarnda bir
kanal kazdrm, Kzlrmak'n sularn ikiye bldrrnek suretiyle sevi
yesini alaltm, bylece onun zerinde rahata bir kpr kurulmasn
salamtr (Her. Tarihi, , 7 5).
Denizci bir ehir devleti olan Milet'in gemicilerine denizde yn
lerini kaybetmemeleri iin Kk Ay takm yldzn yn tayin etmede
esas olarak almalarn neren ilk kiinin de Thales olduu sylenmek
tedir. te yandan, Aristoteles'in rencisi ve Yunan dnyasnda mate
matik ve astronomi tarihine ait ilk eserin yazar olan Eudemos, Tha
les'in Msr'a gittiini ve oradan geometri bilimini ilk kez Yunanistan'a
getirdiini, ayrca kendisinin geometri alannda biri bugn de kendi
adyla bilinen (Bir dairede ap gren evre a, dik adr) birok te
oremin bulucusu olduunu sylemektedir. Bu teoremler arasnda, her
ikizkenar genin taban alarnn birbirine eit olduu, birbirini kesen
z. tales 87

iki doruda ters alarnn birbirine eit olduu, bir dairenin apla iki
eit ksma blnd teorernleri de vardr (DK. 1 1 , A 20).
Eudernos'un Thales'e m al ettii iki bulu ise, onun bir kulenin
tepesinden denizdeki gernilerin uzaklklarn ve Msr piramitlerinin
yksekliklerini lmesine ilikindir. Eudernos birinciyle ilgili olarak
Thales'in birbirlerine eit genlerle ilgili geometrik bir teorernden ya
rarlandn, ikinciyle ilgili olarak ise daha pratik bir akl yrtme yap
tn sylemektedir: Bu akl yrtme insann glgesinin boyuna eit
olduu bir anda, pirarnidin glgesinin de onun boyuna eit olaca d
ncesine dayanmaktadr. Herodot'un Nil Nehri'nin her yaz banda
tamasna ilikin olarak verdii aklamadan birincisinin, yani bu
tamann nedeninin yaz rzgarlar olduu kurarnnn da gerek sahibi
nin Thales olduu anlalmaktadr ( Her. Tarihi, II, 20).
Btn bu haberler veya bildiriler, Thales'in kiiliinde ok yn
l bir insanla karlatrnz gstermektedir. Anlaldna gre, o ay
n zamanda tccar, devlet adam, mhendis, rnaternatiki ve astronorn
dur. Thales matematik ve astronorniye ilikin bilgilerini herhalde M
sr ve Babil'e yapm olduu ileri srlen yolculuklarnda kazanmtr.
'" M. . 585 ylnn 28 Mays'nda meydana geldii hesaplanan gne
turulmasn nceden tahmini, onun Babil astronornisinin sonularn
dan yararianm olduunu gstermektedir. nk bu dnernde Yunan
dnyas henz bu tr bir tahmini mmkn klacak kadar gelimi ast
ronorni bilgisine sahip deildi. Buna karlk Babiliiierin yzyllardan
beri gk cisimlerinin hareketlerini gzlemlernelerine dayanarak birik
tirdikleri cetveller rnevcuttu.
te yandan astronorni hakkndaki bu ileri bilgisi, sahibi oldu
unu bildiimiz ilkel dnya tasavvuruyla hi uyurnarnaktadr. n
k Thales'in dnyay su zerinde yzen bir tepsi gibi dnd bil
dirilmektedir. Onun Msr piramitlerinin yksekliini lt, Nil'in
tarnasyla ilgili yukarda szn ettiimiz kurarn ileri srd y
nndeki rivayetler ise Msr'a gerekten gitmi olabileceini gster
mektedir.
88 ikinci ksm

GRETS
Thales'in asl anlamnda felsefi dncelerine gelince, bu konudaki
ana kaynamz Aristoteles'tir. Aristoteles, Thales'in felsefi grleri
hakknda bize baz bilgiler vermektedir, ama bunlarn hangi yollarla
kendisine geldii, onlarla ilgili olarak hangi kaynaklara dayand ve
Thales'in bu grlerinin hangi akl yrtmelerinin veya gzlemleri
nin sonucu olarak ortaya kt hakknda fazla bir aklama getirme
mektedir. Bu sonuncu hususa ilikin olarak, sadece kendisinin de bi
rer "tahmin" olduunu kabul ettii baz akl yrtmelerde bulunmak
tadr.

Su, Her eyin Arkhesi, lkesi veya Doasdr


Aristoteles'in Thales'e mal ettii grleri noktada toplamamz
mmkndr:
1 ) Su, her eyin arkhesi, ilkesi, doas, nedeni veya tzdr
(Metafizik, 983 b 20);
2) Dnya, suyun zerinde yzer (De Caelo, 294 a 28) ve nihayet;
3) Her ey, tanrtarla doludur (De Anima, 4 1 1 a 7).
Bunlara mknatsn canl olduu, nk demiri kendine doru
ekme gcne sahip olduu ynndeki grn de ekieyebiliriz (De
Caelo, 405 a 1 9; DK. 1 1 , A 22, 23).
ilk nerme, Thales'in tm Milet felsefesinin ana problemine;
her eyin kendisinden geldii, kendisine gittii, kendisinden yapld
eyin, deienin altnda deimeden kalan, varln devam ettiren e
yin ne olduu sorusuna, evrende en eitli ve deiik klklar altnda
kendisini gsteren unsurlardan biriyle, yani su ile cevap verdiini gs
termektedir. Acaba Thales'i bu gre gtren nedenleri tahmin ede
bilir miyiz veya bu gr ileri srmesinde etkili olan muhtemel etken
lerden szedebilir miyiz? Aristoteles'e gre onu bu inanca, yani suyu
ana madde olarak kabul etmeye gtren ey, heq,eyjn svms bir var
lktan beslendiine ve sacan kendisininA one! onunla yaa
dna ilikin gzlemi olmutur. Bunun yannda, yine Aristoteles'e g
re, Thales'i suyu "tz olarak" kabul etmeye gtren dier bir neden,
z. tlales 89

_her eyin tohumunun nemli bir yapda olduuna ve suyun, nemli ey


lerin doasnn kayna olduuna ilikin dier bir gzlemi olmu olma
ldr (Metafizik, 983 b 20-27).
Thales'in kendi kiisel gzlemlerinden hareketle suyun her eyin
ilkesi olduu grne gittiini syleyen Aristoteles, hemen arkasn
dan eski kozll!.olo_g!l!!!!l-..4 dnyay a_n ekil!._tas!la_l-r
n szlerine eklemekte, yani bir bakma bu grn pek de orijinal ol
madn, Thales'in bu eski kozmogonilerden etkilendiini ima etmek
tedir (Metafizik, 983 b 27-a 5).
Gerekten de, Thales'in her eyin aslnn s u olduu veya her e
yin aslnda su olduu grnn kendi orijinal buluu olmadn his
settiren birok iaret vardr. Thales'ten ok nceleri Mezopotamya'da
kaleme alnm olan nl Yaratl iirinin banda benzer bir gre
rastladmz gibi Yunan dnyasnda Homeros, dnyann Okyanus'un
ortasnda yzen bir kara paras olduunu sylemekteydi. Nihayet bu
tasavvurun insanln en eski alardan bu yana sahip olduu kolektif
tasavvurlarndan birini oluturduunu sylememiz de mmkndr;
nk semavi dinlerin hepsinde bulunan "Tufan" efsanesi bu grn
bir baka versiyonu olarak yorumlanabilir.
Bununla birlikte Thales'e, kendi gzlemleri de bu gr telkin
etmi veya eski tasavvurlardan miras ald bu gr kuvvetlendirmi
olabilir. Bu gzlemler neler olabilirdi? Onlar yukarda Aristoteles'in
kendilerinden sz ettii eylere benzer eyler olmaldrlar. rnein
Thales, Nil nehrinin tamalarndan sonra Msr'da Nil deltasnda ha
yat fkrdn grm ve Herodot'un "Msr, Nil'in bir hediyesidir"
grne benzer bir grle " Hayat, suyun bir hediyesidir" grne
varm olabilir.
Sonra yine Thales, belki bundan daha da ak ve nemli bir gz
lem yapm veya byle bir gzlemden hareket etmi olabilir: Bu suyun
donduu zaman buz gibi kat, snd zaman su buhar gibi gaz halin
de olma imkanna sahip bir varlk olduuna ilikin gzlemdir. Dnya
daki btn varlklar hemen hemen bu halden birinde, yani ya sv,
ya kat, ya da gaz halinde ortaya ktklarna, te yandan suyun kendi-
90 ikind ksm

si bu hale de brnebildiine gre, bundan varolan her eyin aslnn


su olduu grne gemek herhalde makul bir karsama olacaktr.
te yandan Thales, suyun btn canllarn bedeninde miktar
olarak igal et!!i byk yerle.Jlev ()larak -ah_i.E__o!g,_!!_ Q.i)..Y!!_k._ nemi
grm veya onlar zerinde dnm olabilir.
Nihayet belki btn bunlardan daha olas olarak, daha nce
iaret ettiimiz gibi o eski mitolojik dnya tasavvudarndan -l!.Yun__i_!:
tanr veya mitolojik bir varlk olarak her eyin kaynanda bulunduu
grn alm, ancak szkonusu mitolojik varl veya taney bu k
lndan karp, doal halde etrafmzda grdmz fiziklEJ_in
dirgeyerek szn ettiimiz grn ortaya atm olabilir.

Her ey Tanrlada Doludur


Thales'in her eyin tanrlada dolu olduu yolundaki dier nemli bir
gr ile ilgili kaynamz yine Aristoteles'tir. Aristotoles buna Ruh
zerine (De Animal adl kitabnda alem ruhunun varln ileri sren
filozoflar eletirirken temas eder. Ancak Aristoteles bu konuda ihti
yatla davranr ve Thales'in belki bu balamda olmak zere her eyin
tanrlada dolu olduu grn savunduunu syler ( 411 a 7-9). Da
ha sonra bu gr kendi bal olduklar sistemler ve kurarnlar iinde
yorumlayan ilka yazarlar ise Thales'e bi aJem ruhu, her eyi sud_
meydana getirten bir tanrsal ruh anl izafe ederler. Bu arada Tha
les'in "her eyin tanrlada dolu olduu" grnn onun bir tanrta
nmaz olup, olmad ynnde baz tartmalara yol am olduunu
da kaydedelim.
Bununla birlikte bu "her eyin tanrlada dolu olduu" gr,
onun mknats tann demiri hareket ettirme gcne sahip olduu iin
canl olduu gryle bidetirilince, akla daha yakn bir aklamay
da mmkn klmaktadr: Thales he!__ eyin_ esrarengiz, canl 11<:
dolu olduuna inanmaktadr; mknatsn demiri ekmesi olgusundan
hareket etmekte, bu olguyu genelletirerek btn varlklarn iine yer
letirmektedir. Thales'in canl ile cansz arasndaki ayrm gznnde
tutmayp her eyin ruh v_y can olulln--n'!_!?._!_d_ nrsek, bu
l. lhales 91

durumda hc-r eyin tanrlarla dolu olmas, Thales iin her eyin canl
glere sahip olmas anlamna gelebilir. Bununla birlikte, Thales'in bu
durumda tanr szcn, iinde yaad Yunan dnyasnda insanla
rn ounluunun bu szce geleneksel olarak verdikleri anlamdan
farkl bir anlamda kullandm kabul etmek zorundayz.

Madde, Canldr
Maddeyi canl olarak kabul eden gre hilozoizm ad verilir. Bu, di
limizde canl maddecilik olarak karlanmas mmkn olan Yunanca
madde (hyle) ve canl \ZOOn) kelimelerinden oluturulmu bir terimdir.
Thales'in bu anlamda bir hilozoist (canl maddeci) olduu, yani mad
deyi canl olarak kabul eden dnrlerin banda geldii sylenir.
Yalnz bu terim, Burnet'in hakl olarak iaret ettii gibi, bizi baz yan
l anlarnalara da gtrebilir. Eer bunu maddeyle, ruh veya tin (spi
rit) arasnda bir ayrm kabul etmeden ma_d_e!li.r kn4siri a.n !hk,
hareket ve dnme zelliklerine sahip olduunu ileri sren bir gr
olarak anlyorsak, bu tr ince bir ayrmn Thales iin szkonusu ol
madn syleyebiliriz. nk yine Burnet'in hakl olarak iaret etti
i gibi gerek Thales'in iinde yaad ada gerekse daha sonraki d
nemde uzun bir sre, Demokritos veya Platon'a kadar, maddeyle ruh
arasndaki ayrm inkar edilebilecek kadar kesin bir tarzda ortaya kon
mamtr.

THALES'N NEM
Thales'in nemi nerededir? Onun felsefe iin nemi; ilk kez " Evrenin
arkhesi, tz nedir? " sorusunu ortaya atmasnda ve bu soruya cevap
olarak da ilk kez efsanevi-dinsel ierik tamayan, laik-natralist bir
aklama vermeye almasndadr. Thales'in bu soruya verdii ceva
bn kendisinden ok bu cevabn trnn nemli olduunu sylemeli
yiz. Thales'le birlikte ilk kez ve ak seik olarak efsaneden bilime ve-
. ya felsefeye geii grmekteyiz.
Thales'in sorduu sorunun kendisine gelince, onun kendisi de
birka bakmdan nemlidir: Birinci olarak " her eyin tz, arkhesi;
92 ikinci ksm

farkl eylerin altnda bulunan ana varlk, kalc varlk" anlay, "hi
ten hibir ey kmaz" grnn ak bir ifadesidir. Geri bu gr,
bir nceki blmde iaret ettiimiz gibi, Hesiodos'ta da vardr; nk
o da Theogonia'snda ve kozmogonisinde her eyin balangc ve kay
nann nereden geldiini aratrmaktadr. Bu ise onun bir yokluktan
kamayacann farkl bir biimde ifadesidir. Ancak bu gr, Tha
les'te daha ak bir biimde kendini gstermektedir. Yine bu sorunun
ortaya atlmas, Thales'in okluiJE._iindvey_lt:d-1\i !
ta olduunu gstermektedir. Onun okluun altnda bulunan birliin
ne olduuna ilikin cevab nemli deildir; nemli olan eylerin oklu
u iinde veya altnda bir birliin olduu veya olmas gerektii ynn
deki dncenin kendisidir.
Thales'in kabul ettii bu ilk, ana madde retisi bakmdan ge
limeye aktr: Birinci olarak, maddeler hiyerarisi iinde Thales'in su
ya verdii yer tartlmaz olarak kalamaz. Onun yerine baka maddele
ri veya ana maddeleri koyma yolunda neriterin ortaya atlabilecei
aktr. kinci olarak bu reti bir bakasnn zihninde szedilen mad
denin, onun eitli zel biimlerinden hibiri olmamas, onlarn tm
nn stnde ve dnda, ayrmlamam, farkllamam bir ey olmas
gerektii fikrini dourabilir; nitekim douracaktr. Nihayet bu ana
madde, arkhe ile onun grnleri arasndaki farkllk, byk lde
pheci tohumlar iermektedir. nk, eer ana varlk grnd ey
lerden farkl olup, grnen eyler veya varln grnen biimleri ana
varl yanstmyorlarsa, bundan grn_yl_c:r: -ej_J!l!i!I_Ld_a:
tc olduklar sonucuna gemek hi de zor olmayacaktr.
3
Anaksimandros

"VAROLAN EYLERiN iLKESi APEiRONDUR. EYLER ONDAN MEYDA


NA GELiR VE YiNE ZORUNLU OLARAK ONDA ORTADAN KALKARLAR;
NK ONLAR ZAMANIN SIRASINA UYGUN OLARAK BiRBiRLERiNE
KARI iLEMi OLDUKLAR I HAKSlZLlKLARlN CEZASINI (KEFARETiNi)
DERLER"
(DK. 12 B 1).
BirRoma mozalilnde
une saatini an
AMkslmandros.
HAYATI VE KLG
naksimandros, Thales'in ada, rencisi ve dostudur. Onun
A 610 ylna doru doduu, 547 ylnda ld tahmin edilmekte
dir. Anaksimandros'un hayat ve grleri hakkndaki bilgileri ise yine
Aristoteles, Teophrastos, Diogenes Laertius ve S 5. yzylda yaam
nl Aristatdes yorumcularndan biri olan Simplicius'tan almaktayz.
Anaksimandros'un dncesinin eitli bakmlardan Thales'e
gre bir ilerleme olduu kabul edilir. O da Thales gibi ok ynl bir
kiilie sahiptir; ayn zamanda matematiki, devlet adam, astronom,
doa bilgini, kartografnr. Milethlerin Karadeniz'de bir kolonileri olan
Apollonia'y kuran grubun banda bulunduu sylenmektedir. te
yandan Yunanllarda ilk defa yer ve gk haritas yapmaya teebbs
eden kiidir (DK. 12 A 3, 6). Geri baritacln tarihi olduka eskidir:
eski Msr'da ve Babil'de de baritaclk ve yaplm olan haritalar var
dr. Ancak onlarn haritalar belli blgeleri iine almaktadr. Anaksi
mandros ise bir dnya haritasyla gk haritas yapmtr. O halde onun
bak as daha geni, daha evrenseldir.
Anaksimandros'un Yer haritasnda ortada kapal bir havuz, et-
96 ikinci ksm

rafnda onu evreleyen bir kara paras, bu kara parasnn etrafnda


da bir d denizin bulunduu grlmektedir. Tahmin edilecei gibi or
tadaki kapal havuz Akdeniz'i, etrafndaki kara paras Akdeniz'i ev
releyen ktay, yani Kuzey Afrika, Gney Avrupa ve Bat Asya'y,
d deniz ise Okyanus'u temsil etmektedir. Yunanllarn Akdeniz bl
gesi boyunca kolaniler kurduklarn, Akdeniz'in her tarafn avular
nn ii gibi tandklarn bildiimize gre szkonusu haritann bu bilgi
lerin nda yaplm, dolaysyla ana hatlarnda doru olmas gerek
tiini tahmin edebiliriz.
Bir gk bilgini olarak Anaksimandros'un eski ocuksu evren
anlaynn, bu arada Thales'in anlaynn ok tesine getiini gr
mekteyiz. Thales daha nce iaret ettiimiz gibi dnyay su zerinde
yzen bir tepsi gibi dnmekteydi. Ancak bu durumda bu tepsiyi ve
bu tepsinin zerinde yzd su ktlesini tayan veya onlarn altnda
bulunan eyin ne olduu sorusu ortaya kmaktayd. Yine bu durum
da akamlar batdan batan gnein ertesi gn dnyann dousundan
tekrar nasl doduunu aklamak da gerekmekteydi. Bunu aklamak
zere, batdan batan gnein yandan geri dnerek tekrar douya gel
dii, ancak dnyann kuzeyinde bulunan dalardan tr onun bu ge
ri dnn gremediimiz varsaym ortaya atlmt.
Buna karlk Anaksimandros, bu varsaymn ocuksuluunu
farkederek ileri doru gz pek bir adm atmaktadr: Dnya bir tepsi
deil, genilii yksekliinin kat olan bir silindir biimindedir (DK.
A 10; B 5) ve gne batda battktan sonra bu silindirin altndan dola
arak ertesi gn tekrar doudan doar. Ancak bu, dnyann bir alt
veya dayand ey olmad, havada, bolukta durduu veya yzd
grn iermez mi? Anaksimandros'un hi ekinmeden bu sonucu
da kabul ettiini grmekteyiz. Ona gre, bamzn zerinde grd
mz gk kubbesinin bir benzeri dnyann altnda bulunmaktadr. Ama
o zaman, dnyann hibir yere dayanmakszn, havada veya bolukta
durmasn nasl aklayabiliriz sorusu ortaya kmaktadr.
Bu konuda Anaksimandros'un son derecede speklatif, ama ay
n lde gz pek bir varsaym ileri srdn grmekteyiz. Aristote-
l anaksimandros 97

les'in ustaca olduunu belirttii, fakat ayn lde yanl olduunu ileri
srd (De Caelo, 295 b 10-15) bu varsayma gre dnya, evrenin
tam merkezindedir ve onun evren kresinin her tarafna olan uzakl
ayndr. imdi bir cismin bulunduu yerini veya durumunu deitirmesi
iin bir neden gerekir. Oysa dnyann evrenin merkezindeki bu duru
munu deitirip herhangi bir yne doru gitmesi iin hibir neden yok
tur; nk yukarda sylediimiz gibi onun evrenin her tarafna olan
uzakl eittir. te bundan dolay dnya, evrenin merkezinde hibir ye
re dayanmad halde dmemekte, hareketsiz durmaktadr (DK. A 2).
Bu, grld gibi aslnda ilkel bir biimde sre-durum (atalet)
ilkesinin dile getirilmesidir. Daha dorusu Anaksimandros'un bu akl
yrtmesi, onun sre-durum ilkesini deney yerine a priori nedenlere
dayanarak aklamay tercih eden metafizikilerin ilki olduunu gs
termektedir. Aristatdes ise her zaman olduu gibi bu konuda da sa
duyuya bavurarak bu akl yrtmenin yanlln gsterme yolunu
tutar: Burada dnya, kendisine eit uzaklklarda bulunan yiyecekler
den hibirini almayarak acndan len bir adama benzemektedir. Ger
ekten de byle bir adamn kendisine eit uzaklklarda bulunan yiye
ceklerden birini dierine tercih etmesi, yani ona doru ynelmesi iin
bir neden yoktur. O zaman bu manta gre, bu adamn hi hareket
etmeyerek acndan lmeyi beklernesi gerekir ki, bunun sama olduu
aktr (De Caelo, 294 b 34-35).
Anaksimandros'un Yunan dnyasna gne saatini (gnomon)
getiren adam olduu da sylenmektedir. Gne saati, dz bir taban
zerine yerletirilen dik bir ubuun gnn eitli saatlerinde meyda
na getirdii glgelerin yer ve uzunluklarna bakarak zaman belirleme
ye yarayan bir alettir. Anaksimandros'un ayrca yln eitli zamanla
rnda, bu glgelerin uzunluunun deimesini gzleyerek ekliptiin
eimini bulmu olduu sylenmektedir ki, bu da kendi bana son de
rece nemli bir keiftir. Btn bunlara ek olarak Anaksimandros'un
Ay ve Gne'le dier gk cisimlerinin dnyadan uzaklklar hakknda
bir takm tahminlerde bulunduu ve baz rakamlar verdii de sylen
mektedir.
98 ikinci ksm

GRETS
Ancak bizim iin nemli olan, Thales gibi Anaksimandros'un da asl
anlamnda felsefi diye adlandrabileceimiz grleridir. Anaksimand
ros doa hakknda bir eser kaleme alan ve bu eserinin bir cmlesinin
orijinal ekliyle bize kadar geldii kabul edilen ilk filozoftur. Bu eser,
tumturakl veya iirsel bir dzyaz ile kaleme alnm olup Doa Oze
rine (Peri Physeos) adn tamaktadr. Ancak bu adn Anaksimand
ros'un kendisi tarafndan m verildii, yoksa daha sonrakiler tarafn
dan m bu esere balk olarak seilmi olduu tartmal olup ihtimal
ler daha ok ikinci yndedir.

Ana Madde veya Arkhe, Snrsz-Belirsiz Olandr (Apeiron)


Anaksimandros da Thales gibi ana maddenin, arkhenin, ilkenin veya
tzn ne olduunu sorar ve onun apeiron olduunu syler. Bu ape
iron'un ne olduu zerinde felsefe tarihileri arasnda byk tart
malar yaplmtr. nk Yunanca'da apeiron, hem nicelik bakmn
dan snrsz olan, hem de nitelik bakmndan belirsiz olan anlamna
gelen bir kelimedir. Anaksimandros'un bu anlamlardan birincisini mi,
yoksa ikincisini mi veya nihayet onlarn her ikisini mi kastettiinden,
felsefesini anlamak ve yorumlamak bakmndan ok farkl ve nemli
sonular kar. Bu alternatifin her birini savunan kiiler vardr ve
Anaksimandros'un bu grlerden her birini ileri srdn kabul
etmemiz iin de makul nedenler veya gerekeleri yardmmza ara
biliriz.
Anaksimandros'un Doa Ozerine adl eserinden bize intikal
eden ve bizzat kendisinin orijinal ifadesi olduu sylenen cmleler
unlardr:

"Varolan eylerin ilkesi, apeiron'dur. eyler ondan meydana gelir


ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar; nk onlar zama
nn srasna uygun olarak birbirlerine kar ilemi olduklar hak
szlklarn cezasn (kefaretini) derler. " (DK. 12, B 1 )
], anaksimandros 99

imdi bu cmlelerin kendilerinde, grld gibi, Anaksimand


ros'un apeiron'u yukarda belirttiimiz anlamlardan hangisi bakmn
dan ele aldn gsteren bir ipucu yoktur. Bundan dolay apeiron'un
nitelii hakknda baz tahminlerde bulunmak zorunludur.
Birinci varsaym, apeiron'dan Anaksimandros'un nicelik bak
mnd!!_!ln_!l'l -ln kastettii varsaymdr. Aristoteles'in kendisi de,
apeiron'un mmkn anlamlarn zikrederken onun yalnzca bu anla
mn, niceliksel anlamn gznne alr gibidir. Aristoteles'i izleyerek
apeiron'u niceliksel bakmdan snrlar olmayan veya gzle grleme
yecek kadar byk olan anlamnda almamz mmkn klacak Anak
simandrosu akl yrtme ne olabilir?
Anaksimandros'un yukardaki kendi cmlelerinden anladm
za gre eyler apeiron'dan kmakta ve yine onda yok olmaktadrlar.
Bunun nedeni ise onlarn birbirlerine kar yapm olduklar hakszlk
larn cezasn ekmelerinin gerekli olmasdr. O halde dnya, ztlardan
veya kartlardan meydana gelmektedir ve onlar srasyla dnyaya ve
ya evrene hkmederek sonunda ortadan kalkmaktadrlar. imdi bu
durumda sonunda her eyin,ilkenin veya arkbenin kendisinde yok ol
mas durumu ortaya kmayacak mdr? Evrenin yeniden meydana gel
mesi iin, onun kendisinden meydana gelecei eyin tkenmez, sonsuz
bir varlk kayna olmas gerektiini dnmek makul olmayacak m
dr? Baka deyile bu durumda her trl varln varlnn kaynann
sonsuz, tkenmez bir ey olduu ve olmas gerektiini varsaymamz
gerekmez mi?
Kald ki, Anaksimandros'ta tartma konusu olan nemli bir
ey daha vardr: Anaksimandros'un sonsuz sayda evrenierin varoldu
u grn ileri srm olduu sylenmektedir (DK. A 9, 10, 14,
17). Yalnz bu sonsuz saydaki evrenierin ezamanl m olduklar, yok
sa zaman iinde birbirlerinin ardndan m geldikleri konusu tartma
ldr. Zeller ve Comford ikinci gr, Nestle ve Burnet birinci gr
savunmaktadr. zellikle birinci grn, yani ezamanda varolan
sonsuz saydaki evrenler grnn ana maddenin nicelik bakmndan
sonsuz, tkenmez bir ey olmas varsaymn gerektirecei aktr.
100 iki<i ksm

nk kolayca grld gibi, sonsuz saydaki evren iin sonsuz mik


tarda maddeye ihtiya vardr. O halde, burada apeiron'un uzayda s
nrlar olmayan, yani sonsuz olan ey anlamna gelmesi zorunludur.
Sonu olarak, bu hususlar gznne alan baz yorumcular, Anaksi
mandros'un apeiron'unun esas olarak, niceliksel bakmdan uzayda
sonsuz olan veya uzayda snrlar olmayan bir ey olarak ele alnmas
gerektii fikrini savunmaktadr (Burnet, APG, s.l61).
Ancak buna kart, ama ayn derecede makul bir tez olarak ape
iron'un Aristoteles'in ve onu izleyenierin yorumlarnn tersine esas iti
bariyle niteliksel bakmdan belirsiz olan varlk olarak ele alnmas ge
rektiini savunanlar da vardr. Bu ikinci varsaym ileri srenler ise,
Anaksimandros'a farkl bir akl yrtme atfetmektedirler. Bu yoruma
gre, Anaksimandros'un dikkatini evreni meydana getiren eyler ara
sndaki farkllk, hatta ztlk ve mcadele ekmi olmaldr. Anaksi
mandros evrende scak atei, ama onun yannda ayn zamanda souk
havay grmektedir. Kuru olan topran yannda slak olan su vardr
ve onlar kendi aralarnda, birbirleriyle srekli bir mcadele halinde
dirler. rnein, ate suyu stp buhar haline getirmekte ve bylece yok
etmektedir. Ama buhar da yamur olup yere yamakta ve yanan atei
sndrmekte, yani bir anlamda intikamn almaktadr. Dalgalar srek
li olarak karalar dvmekte, kayalar paralamakta, eritmekte; buna
karlk nehirler tarafndan srekli tanan topraklar da denizleri dal
durmakta ve sularn alann daraltmaktadr.
imdi eer Thales hakl olmu olsayd, yani su ana madde ol
mu olsayd, bu dierleri nasl var olmu veya meydana gelmi olabi
lirlerdi ? nk evrende hibir ey kendi zddn meydana getirmemek
te, tersine onu ortadan kaldrmayatadr. Sonra, ztlar evrenin
balanglarnda var olmu olsaydlar bile, hemen varlktan_-!lr:ele_
ri gerekirdi. nk scak varken onun yannda souk nasl var olabi
lirdi? O halde bizim evrenin arkhesi olarak bu birbirine zt unsurlar
dan herhangi birini, rnein souk olan suyu deil, ondan veya onlar
dan daha eski, daha asli bir eyi, szkonusu unsur ve ztlarn kendisin
den kp kendisine dnebilecekleri baka bir eyi kabul etmemiz gere-
3- anaksimandros 101

kir. Bu ancak kendisi belirli hibir nitelik veya zellj tamayan bir
ey, belirsiz olan - _ olabilirdi. phesiz bu varsaymda da, belirsiz
olan bir eyden belirli olan bir eyin veya eylerin nasl olup da ka
bilecei eklinde bir soruyu sormamz hala mmkndr. Ama bunu
anlamak, belirli bir eyden onun tamamen zdd olan bir eyin kt
n anlamak veya aklamaktan phesiz daha kolaydr.

Arkhe, Ayn Zamanda Kozmogonik ve Ontolojik Bir Kavramdr


ilk Yunan filozoflarnn aradklar eyin arkhe olduunu syledik.
Arkhe ise eitli anlamlar olan bir kelimedir. Onu ana madde, ilk
madde, asli madde, ilke, neden, doa olarak anlamak ve evirmek
mmkndr. Btn Yunan Doa Filozoflar'nda, zellikle bu ilk filo
zoflarda arkhe, bir yandan balangta bulunan ey (Ursprung), te
yandan varln yapsn tekil eden, deienin altnda deimeyen, her
eyin kendisinden meydana geldii ey (Urstoff} anlamndadr. Yani
arkhe hem kozmogonik bir ilkedir, hem ontolojik bir ilke. O hem
"Balangta ne vard? " ve "Kozmos nereden kt? " sorusunu, hem de
"u andaki ekliyle, halihazrdaki durumuyla dnyann yapsnn te
melinde neyin bulunduu, varlklarn neden olutuu-" sorusunu ce
vaplandrr. Burnet gibi baz felsefe tarihileri onun asl ikinci sorunun
cevabn oluturan bir ilke olduunu ve bylece Yunan dncesinde
historia'dan, yani tarihsel aklamadan theoria'ya, yani fiziksel akla
maya geildiini ileri srmektedirler. Buna karlk Comford gibi baz
bakalar, onun aslnda birinci sorunun cevab olduunu, dolaysyla
eski kozmogoni geleneinin, yani evrenin nasl meydana geldii soru
sunu ortaya atan gelenein iinde ele alnmas gerektiini sylemekte
dirler. Brehier gibi yine baka bazlar ise, onun her iki soruyu da ce
vaplandran bir ilke olduunu savunmakta ve dolaysyla en dorusu
nun onu madde veya ana madde veya ilk madde gibi terimlerle deil
de tz, ilke gibi kavramlarla karlamak olduunu sylemektedirler.
Apeiron kavramnn kkeniyle ilgili olarak, Thales'in her eyin
esasnn su olduu ynndeki grnn kaynayla ilgili tartmaya
benzer bir tartma vardr: Nasl ki, Thales'in 'her eyin kayna sudur'
102 ikinci ksm

grn, Homeros'un dnyann suyun ortasnda yzen bir kara par


as olduu grnn bir tekrar, laiklemi bir biimi olarak grme
eilimi varsa, apeiron'un da Hesiodos'un Theogonia'snda tannlarn
meydana ge:diini aklarken kulland her eyin balangcnda bulu
nan Khaos fikrinin laiklemi bir biimi olduunu savunanlar vardr.
Eer Hesiodos'un teogonisini daha nce iaret etmi olduumuz gibi
ayn zamanda bir kozmogoni olarak almamz mmknse- ki mmkn
dr- apeiron ile Khaos arasnda gerekten byk bir benzerlik bulun
duunu itiraf etmek gerekir. Ancak Anaksimandros'un genel dnya g
rnn rasyonel-natralist zellii gznne alnrsa apeiron kavra
mnn yukarda iaret ettiimiz nedenlerle ortaya atlan, tamamen gz
lem ve akl yrtndere dayanan, salt felsefi bir kavram olarak yaratl
m olduunu kabul etmek daha uygun olacaktr.
Belki en yakn ihtimal, Anaksimandros'un apeiron'unu ayn za
manda hem niceliksel olarak sonsuz, hem de niteliksel olarak belirsiz
bir ey olarak dnm olmasdr. Ancak burada mutlak anlamda bir
belirsizlik deil, yalnzca greli anlamda bir belirsizlik szkonusu ol
maldr. nk Anaksimandros'a varolan btn eylerin ilkesi, tz
olarak 'mutlak anlamda belirsiz' bir ana madde dncesini atfetmek
doru deildir.
Nitekim, Aristoteles de ona byle bir gr mal etmemektedir.
nk eer Anaksimandros'un apeiron'unu mutlak anlamda belirsiz
bir ey olarak dnm olsayd, Aristoteles'in onu bazen bir karm
(Fizik, 187 a 23), bazen havayla su veya havayla ate arasnda arac
bir ey ( Olu ve Yokolu zerine, 332 a 20-2 1) olarak ortaya koyma
mas gerekirdi. Aristoteles gerekten varolan her eyin belirli olmas
gerektii, bundan dolay da mutlak anlamda belirsiz olan bir eyin an
cak salt bir kuvve olarak tasariannas gerektii fikrinden hareket et
mektedir. Aristoteles'e gre Anaksimandros dier Milet filozoflaryla
birlikte arkheyi gerekten varolan bir madde ve eylerin bir unsuru
olarak dnd iin soyut bir varlk olarak tasarlam olamaz. So
nu olarak Aristoteles o grtedir ki, Anaksimandros apeiron'unu so
mut bir cisim olarak, yani bilfiil varolan bir ey olarak tasadam ol-
l anaksimandros 103

mak zorundadr. Yine Aristoteles'e gre, Anaksimandros'un szkonu


su arkhesini varolan herhangi bir duyusal maddeye zde klm oldu
u eklinde anlalmamaldr.
Aristoteles'in bu akl yrtmesi yerinde grnmektedir. Milet
Okulu'na mensup dier filozoflardan Thales arkheyi su, bir sonraki
blmde zerinde duracamz Anaksimenes, hava olarak tanmla
maktadr. stelik de Anaksimenes bunu zaman bakmndan Anaksi
mandros'tan sonra gelen bir dnemde yapmaktadr. imdi byle bir ta
rihsel-zihinsel ortam iinde Anaksimandros'un onlardan tamamen
farkl bir perspektiften hareketle arkheyi mutlak olarak bir belirsizlik,
Aristoteles'in terminolojisiyle salt bir kuvve, soyut bir ilke olarak tasar
ladn dnmek ve bylece onunla dier iki Milet filozofu arasnda
arkheyi tanmlama veya tasariama tarzlar bakmndan yapsal bir
farkllk olduunu varsaymak gerekten fazla mantkl grnmemekte
dir. Anaksimandros'un yapt ey, herhalde, Thales gibi farkl nitelik
leri tek bir nitelie gtrmenin doyurucu olmadn fark etmek ve bu
bakmdan onu amak gerektiini dnmek olmutur. Anaksimand
ros'tan sonra Anaksimenes'in Anaksimandros'un ilkesini ve onun ar
kasnda yatan gerekeleri bildii halde ve bu gerekelere ramen ark
heyi havaya zde klmas, Anaksimandros'la dier Miledi filozoflar
arasnda zihniyet bakmndan bir uurum bulunmad grn des
tekler mahiyettedir. Bununla birlikte, Anaksimandros'un arkhe kavra
mn soyut bir biimde tasariama tarz bakmndan dier iki hemehri
sinden daha ileri gitmi olduunu ve bylece ilk Doa Filozoflan ara
snda zel bir yer igal ettiini belirtmemek de hakszlk olacaktr.

eyler, Ana Madde veya Arkbeden Ayrlma veya


Kopma Yoluyla karlar
Thales, arkbenin veya tzn su olduunu ve onun her eyin asl, teme
li, ana maddesi olduunu sylemi, ama sudan dier bireysel eylerin
nasl kt ve meydana geldiine ilikin herhangi bir aklama verme
miti. Buna karlk Anaksimandros'un, bu konuda olduka ayrntl
bir aklamasnn olduu anlalmaktadr. Bu aklamaya gre her za-
104 ikinci ksm

man gen, diri, her zaman canl ve ezeli-ebedi olarak hareketli olan
apeiron'dan (DK. B 2, 3) nce ayrlma veya kopma yoluyla scak ve
souk kmtr (Aristoteles, Fizik, 1 8 7 a 20-21).
Burada ufak bir parantez aarak Yunan filozoflar iin scak, so
uk ve dier_niteliklerin birer varlk olduunu sylememiz gerekmek
tedir. Yunanca, yapsnn zelliinden dolay Trkede ancak birer s
fat olarak ele alnmas veya ifade edilmesi mmkn olan eyleri, birer
isim veya gramerdeki karlyla substantif yapma imkanna sahip bir
dildir. Bundan dolay, Snell'in de vurgulad gibi ilk Yunan filozoflar
scak, sosl-'- kurb_L_nitelilr! a_ s_fa!Jr)_s_c oJ'.!J.Y<?:
uk olan ey y_--_Ia__r ir ya._r_!!k veya ey gibi_dnl1l_ l,::! r: Ay
n ekilde ilerde Parmenides veya Plotinos gibi byk Yunan filozofla

rnn temel ilkeleri olacan greceimiz Bir'lerini de bir say sfat ola
rak bir deil de ii!!Q._j 2n_an:_, _bili!n te_k_il etti!)J!E!!l<ir
91an olarak anlamamz gerekir. Son olarak sfattan bir isim veya subs
tantif yapma imkannn bizim dilimizden farkl olarak ada Bat dil
lerinde ve Arapa'da da mevcut olduunu syleyelim.
O halde, Anaksimandros'a gre apeiron'dan ilk nce kan, s
cak ve souk olann ztldr veya belki daha doru bir ifadeyle ondan
nce bir varlk paras, porsiyonu kopmu ve bu para, scak ve souk
olana blnm, ayrlmtr. Scak ve souk olandan, daha sonra, s
lak veya nemli olan meydana gelmi, onu ise kuru olan veya toprak iz
lemitir. Anaksimandros'a gre, evrenin merkezinde kuru olan veya
toprak, onun etrafnda slak olan veya su bulunur veya balangta
topran zeri suyla kaplyd. Gnein etkisi ve buharlama sonucu su
dan hava meydana gelmi ve nihayet havann etrafn da bir ate kua
veya tabakas sarmtr.
Anaksimandros'un bir zamanlar topran stn suyun kapla
d, sonra sularn toprak tarafndan emildii ve ekildii grn,
yaad dnemde artk kara paralar olan yerlerde, hatta yksek te
pelerde, aslnda denizde yaayan birtakm deniz hayvanlarnn, rne
in midyelerin fosillerini bulmas olgusu destekiemi veya szkonusu
buluu onu bu dneeye itmi olabilir. Bundan kard ikinci cesur
3 anaksimandros 105

gr ise hayatn denizlerde veya suda ba!4!!__v _ina _4a_!-i! ilk


9\_!!l)ar nce denizlerde yaadklar ve sonra karaya km oldukla
rdr (DK. 1 1 , 6). O, bu ilk canllara denizlerden karaya geerken b
rakm olduklarn dnd dikenli deriler izafe etmektedir. Bu var
saym da ona birok sinein kurtuklarnn geliimleri esnasnda u
radklar deiimleri gzlemlemi olmas telkin etmi olabilir. Her ha
lkarda Anaksimandros'un bylece belirsiz bir tarzda evrim kuramn
nceden haber vermi olduunu syleyebiliriz.
te yandan Anaksimandros, insann kkeni hakknda ak bir
gre sahiptir. nsan trnn atalarnn nceleri balklarn vcutla
rnda domu olduklar ve ancak yaayabilecek bir olgunlua eritik
leri zaman karaya km olduklarn ileri srmektedir. Bu durumu da
insan yavrusunun ancak uzun bir bakm devresi sonunda kendi ba
na yaayabilir olmas olgusuyla aklamaktadr. "Eer insanlar balk
larn karnnda bu uzun bakm devresini geirmemi olsalard, karaya
ktklarnda hemen ortadan kalkarlard" diye dnmektedir.
Bu balk-insan dncesinin kayna, Babiliiierin balangta
balk-insanlarn var olduklarna ilikin inanlar veya efsaneleri olmu
olabilir. Ama onun temelinde yukarda belirttiimiz trden gzlemleri
veya akl yrtmeleri de bulunabilir veya o Babillilerden alm olduu
bu efsanevi gr kendi gzlem ve akl yrtmeleriyle laikletirmek
ve ona bilimsel bir temel salamak istemi de olabilir.
Daha nce Anaksimandros'un evrenin en dnda bir kabuk gi
bi ate kuann varln kabul ettiini belirtmitik. Ona gre bu ate
kua, zamanla atiayarak veya paralanarak arasna havann szma
sna imkan vermitir. te yldzlar, bu hava tarafndan evrelenmi
olan ate ktleleridir. Anaksimandros'un yldzlar yass silindirler ve
ya araba tekerleklerine benzer eyler olarak dnd anlalmakta
dr. Onlarn bir krn az gibi ak olan ksmlarndan darya ate
kar ve bizim Ay, Gne ve dier yldzlar olarak grdmz eyler,
aslnda bu ak azlarndan kan atelerdir. Zaman zaman bu ak
azlar hava tarafndan tkandnda, ay ve gne tutulmalar meyda
na gelir.
1 o6 ikinci ksm

Anaksimandros'un evrenin meydana geliine ilikin bu akla


masnn hem mekanik, hem dinamik, karakterli olmasna dikkat edil
melidir. Mekanik karakterli olmasndan kastmz, burada bir ama pe
inde koan bir varln bu amacn gerekletirmek zere apeiron'un
kendisi zerinde birtakm etkilerde bulunmas veya apeiron'un kendi
sinin bir amaca ynelik olarak deimesi anlamnda bir srecin szko
nusu olmamasdr. Evren, bunun tersine, apeiron'dan bir ilk ana ztl
n kmas ve daha sonra ztlarn birbirleri zerine etkileri sonucu, r
nein Gne'in suyu buharlatrarak havay meydana getirmesi, hava
nn yine mekanik bir biimde ate kresinin iine girerek onu parala
mas ve bylece yldzlar meydana getirmesi sonucu meydana gelmek
tedir. te yandan bu aklamann ayn zamanda dinamik bir aklama
olduu da aktr; nk burada ana madde veya apeiron, kendi iin
de t!d hareket ve deime gc sayesinde btn varlklar meyda
na getirmekte veya btn varlklara dnmektedir. Bunun da kendi
payna nedeni, onun z itibariyle diri, z itibariyle canl, z itiba
riyle hareketli olmasdr.

Sokrates ncesi Yunan Filozoflar Tanrtanmaz Deildir


Kaynaklar Anaksimandros'un meydana gelen saysz dnyalar tanr
lar olarak nitelendirdiini sylemektedir. Bildiimiz gibi Thales de, her
eyin tanrlada dolu olduunu sylemekteydi. Yunanca'da theos keli
mesi balangta tapnma nesnesi, taplan varlk anlamna gelmektedir.
Buna iaret eden Zeller hakl olarak herhalde hi kimsenin saysz dn
yalara tapmay dnemeyeceini sylemektedir. Bununla birlikte biz
bu gr baka bir adan yorumlayabiliriz.
Anlaldna gre filozoflar tanr kavramn yava yava gele
neksel anlamndan uzaklatrmaya balamlardr. rnein Empedok
les'in, " drt nu:(nl! tan!"lar olarak adlandrdn kesin olarak bil
mekteyiz. Herhalde Empedokles unsurlar hakknda bu nitelendirme
yi yaparken, Zeller'in de iaret ettii gibi insanlara bu unsurlara tap
malarn nermeyi dnmemekteydi. Bu tr ifadelerinden dolay
Thales dahil olmak zere birok Doa Filozofunun tanrtanmazlkla
J. anaksimandros 107

itharn edildiklerini de bilmekteyiz. Herhalde szn ettiimiz filozof


larn tanr kelimesini klasik anlamndan farkl bir anlamda aldkarn
sylemek mecburiyetindeyiz. Bunun da temelinde u tr bir bak a
s yatyor olmaldr:
Doa Filozoflar, bildiimiz gibi, varolan eyi, deienin_altnda
deimi2 her zaman gen, her zaman diri, her zaman canl olan
eyi aramaktaydlar. Bu, daha nce iaret ettiimiz gibi, hem zamann
baiangnda bulunan ve evrenin kayna olan bir eydi, hem de imdi
btn gelip geici varlklar altnda deimeden varln srdren, asl
y(l_r_g_ln._ asl gerek olan bir eydi. imdi byle bir varla tanrsal s
fatn vermek ok anlalabilir bir ey deil midir? nsanlar tannlara
niin tanr demekte veya hangi zelliklerinden tr onlar tanr ola
rak adlandrmaktaydlar? Herhalde ezeli-ebedi olduklarndan, lm
sz olduklarndan, gelip geici eyler olmadklarndan tr onlar bu
sfatlarla anlmaktaydlar. imdi eer ayn veya benzeri vasflar ta
yan baka eyler varsa veya szkonusu filozoflar arkhelerini tam da bu
tr bir ey olarak dnyorlarsa, onlara tanrsal eyler olarak iaret
etmekten, onlarn tanrlar olduklarn sylemekten daha doal ne ola
bilirdi? Onlar hi phesiz kendilerine tapnlan kiisel varlklar olma
lar anlamnda tanrlar deildiler ve szn ettiimiz bu ilk dnem Yu
nan filozoflarndan hibiri yine phesiz arkheleri iin tapnaklar ina
ettirip onlara kurbanlar sundurmay dnmemilerdir. Hatta ok b
yk ihtimalle bu filozoflarn kendileri de Yunan oktanrclnn tan
rianna klasik anlamda sayglarn devam ettirmekte, ibadetlerini yeri
ne getirmekte ve bylece dinsel gelenekiere uymaktaydlar. Ama te
yandan ortaya atm olduklar arkhelerini, szn ettiimiz nedenler
le bir tr tanrlar olarak grmekte veya adlandrmakta bir beis grme
mekte ve bir sayg ifadesi olarak onlar hakknda bu tr ifadelerde bu
lunmaktan ekinmemekteydiler.
Ancak burada durumu karmaklatran bir noktann olduunu
da itiraf etmemiz gerekir. Anaksimenes'le ilgili olarak onun da ana il
kesini, yani havay tanr olarak adlandrd ynnde bir bilgi mevcut
tur. te yandan onun tanrlarn varln kabul ettii, yalnz onlarn
1o8 ikinci ksm

havadan doduklar ve ()l]. g_eri dnerek ldklerini syledii de ha


ber verilmektedir. Herhalde Anaksimenes varolan her eyi havadan
meydana getirttii iin kendisiyle tutarl olmak zere tanrlar da ha
vadan meydana getirtmek ihtiyacn duymu olmaldr. Ancak bu du
rumda, yukarda szn ettiimiz problem karmaklamaktadr.
nk Yunan klasik oktannclnda tanrlada insanlar arasndaki
en nemli fark, birincilerin lmszlkleridir. Tanrlarn havadan
meydana geldikleri ve tekrar havaya dnerek ortadan kalkacaklar
grnn klasik Yunan oktanrclnn geleneksel anlayna aykr
olduu aktr.
Son olarak bize kadar ulaan orijinal metin parasnda Anaksi
mandros'un syledii eyi ele alalm: Anaksimandros eylerin ape
iron'dan meydana geldikleri ve yine zorunlu olarak onda ortadan
kalktklarn sylemektedir. Burada onun zorunluluktan kastettii ey
yasa olmaldr; yani Anaksimandros bireysel varlklarn bir yasaya uy
gun olarak ortaya ktklar ve ortadan kalktklar kanaatindedir.

Varolma Sutur ve Bu Suun Cezas Yokolmadr


Ancak cmlenin ikinci ksm veya ikinci cmle, onlarn "zamann sra
sna uygun olarak ve birbirlerine kar ilemi olduklar sularn ceza
sn ekmek zere ortadan kalktklar"n belirtmektedir. Buradaki za
man sras fikri yine yasa fikrini destekler niteliktedir. Demek ki evren
de belli bir sre belli bir varlk biimi, rnein kuru olan, baka bir
varlk biimine, rnein slak olana egemen olmakta, yani karalar de
nizlere hakim olmakta, bir sre sonra ise bunun tersi meydana gelmek
te, rnein bu kez karalar veya toprak, denizler veya su tarafndan or
tadan kaldrlmaktadr. Muhtemelen varlklarn ana formlar ile ilgili
olan bu di.rum, bireysel varlklar dzeyinde de geerlidir. Ne olursa ol
sun, evrende varlklarn meydana gelmesi ve ortadan kalkmas, bir
varlk formunun hakim duruma gemesi ve yerini daha sonra bir ba
ka varlk formuna brakmas, onun tarafndan ortadan kaldrlmas,
bir yasaya gre cereyan etmektedir.
Ancak bu yasa ne tr bir yasadr veya bu zorunluluk ne tr bir
). anaksimandros 109

zorunluluktur? Bu yasann bugn anladmz anlamda bir doa yasa


s olmad aktr. Bu daha ok ahlaki bir yasa, hatta hukuki bir yasa
gibidir. Ama bu yasa Anaksimandros'a gre kendisini ayn zamanda
bir doa yasas olarak gstermektedir.

Burada zorunluluktan kastedilen de, aktr ki, doa yasas an


lamnda bir zorunluluk deil, ahlak yasas, hukuk yasas veya toplum
yasasnn tad veya sahip olduu zorunluluk anlamnda bir zorun
luluktur. Anaksimandros'un evrende bir nedensellik ilikisinin varl
n grd kesindir. Ama bu nedensellik bir su-ceza nedenselliidir;
yani onda suun sonucu veya eseri cezadr, cezann nedeni ise sutur.
Toplum veya hukuk yasasnn anlam, hakszlklar gidermektir. Bu
nun da bilinen en eski uygulamas, misillemedir: Gze gz, die di. O
halde varlklarn veya varlk biimlerinin birbirlerine kar yaptklar
hakszlklarn cezas, onlara ayn muamelenin veya hakszln yapl
masdr. sa'nn dedii gibi "Kl eken, klla lr. " Bir varln veya
varlk biiminin yaama hakkna tecavz edenin cezas onun kendisi
nin de yaama hakknn ortadan kaldrlmasdr.
Ancak burada varln kendisi, varoluun kendisiyle ilgili ola
rak Nietzsche'nin de ilerde iaret edecei gibi ok ktmser bir dnya
gr kendini gstermektedir. Buna gre var olmak bir su, cezasnn
denmesi gereken bir hakszlktr. Anaksimandros'un bu szlerinden
her zel varlk biiminin, her bireysel varoluun bir tr hakszlk, bir
tr su olarak ele alndn grmekteyiz: Her zel varlk biimi, her
bireysel varolu, bir bakasnn hakkna bir tecavz, bir gasptr. Varol
mak iin bir bakasnn varln ortadan kaldran bir varln kendisi,
bu hakszln, bir baka varln kendi yerini almasyla, kendisini or
tadan kaldrmasyla der. lerde ayn dnce izgisini devam ettirece
ini greceimiz Herakleitos "her canlnn bir baka canlnn lm
n yaadn" syleyecektir. nl Alman airi Goethe de ayn dn
ceyi " Varolan her ey yok olmaldr" szyle bir baka ekilde ifade
edecektir.
Burada toplumsal dzenin bir plan deitirmesini (transposition)
ve doaya uygulanmasn grmekteyiz. Ayn ekilde adalet kavram da
110 ikinci ksm

insani varlklar planndan doann kendisine aktarlmaktadr. Nasl


toplumda bir dierine zarar veren kii, bunun cezasn ekmekte ve ek
meliyse ve bunu salayan yasaysa, ayn ekilde doada da bir baka
varla zarar veren veya onun zararna olarak ortaya kan, meydana
gelen bir varlk biimi veya bireysel varlk bunun cezasn kendisi orta
dan kalkmak suretiyle demelidir, demektedir ve bu da bir doa yasa
sdr. Burada, Yunan'da felsefc:nin toplumsal ya_E!nn doaya aktarlma
s ve uygulanmasndan ibaret oldug ikri sreJ! g_ riin bir destek
__

lenmesini grmekteyiz. Bu gre gre felsefe, balangta Yunan dn


yasnda byk bir toplumsal benzetmeden baka bir ey deildir. Yine
burada Yunan felsefesinin doadan insana deil, insandan, toplumdan
doaya giden bir yaklam tarzna sahip olduunu iddia eden felsefe ta
rihilerinin tezlerinin de bir desteklenmesini grebiliriz.

ANAKSMANDROS'UN GENEL BR DEGERLENDRLMES


Anaksimandros'un genel bir deerlendirmesini yapmak istersek, onun
kiiliinde Yunan'_a ilk gerek- bj_inin ve bununla ayn za
manda ilk metafizikinin ortaya ktn syleyebiliriz. Bir doa bilgi
ni olarak o, yukarda grdmz gibi dnyann, evrenin, dnya ze
rinde yaayan canllarn meydana gelii, kkeni gibi sorunlar bilimsel
olarak ele alan ilk kiidir. Bu konuda efsaneleri bir yana iterek kendi
kiisel gzlemleri, deneyleri, sezgileriyle, yani genel olarak aklsal d
nce yoluyla bir aklama vermeye teebbs eden ilk kiidir. Bu konu
daki aklamalarn bazlarnn ocukca, hatta fantastik olduu, el yor
damlamalarndan ileri gitmedii bir gerek olmakla birlikte Anaksi
mandros'un kiilii sayg uyandrcdr; nk o, bu ynde birtakm
aklamalarda bulunma tarz bakmndan bir r amtr.
Sonra bir filozof olarak tz veya arkhe olarak su yerine ape
iron'u kabul etmesi ve tzn nasl olup da dier eyleri meydana ge
tirdii hakknda bir aklama vermesiyle de Anaksimandros, Thales'i
amtr.
Ayrca olu srecinin bir yasaya veya kurala bal olduu, ev
rendeki olu ve yokoluun kendisine gre gerekletii zorunlu bir ya-
]. anak.simandros 111

sann varolduu fikri de Thales'e gre nemli bir ilerleme ve Anaksi


mandros'un kendisinden sonra gelenlerin gelitirecekleri nemli bilim
sel-felsefi bir keiftir.
Bundan baka apeiron'dan ztlarn kt ve evrende ztlar ara
snda srekli bir mcadele olduu fikri de daha sonraki birok Yunan
filozofu, zellikle Herakleitos tarafndan benimsenecek nemli ve ka
lc bir felsefi retidir.
Ayn ekilde ister ezamanl, ister birbirini izleyen sonsuz dn
yalar fikri de gelecei olan parlak bir fikirdir.
Sonu olarak, Anaksimandros'un dnyas, tanrlar tarafndan
yaplmam ve tanrsal iradeler tarafndan ynetilmeyen ilk gelimi
felsefi dnyadr. Anaksimandros'ta mitolojik-dinsel dnya tasavvuru
nun yerini laik-doal ve aklsal bir dnyaya brakmak zere olduunu
grmekteyiz.
4
Anaksimenes

"NASIL HAVA OLAN RUHUMUZ Bizi (BiRARADA) TUTMAKTAYSA, SO


LUK VE HAVA DA BTN DNYAYI EVRELEMEKTEDiR."
(OK. 1 3, B 2).

"ANAKSiMENES VE DiOGENES H AVAY I SUYUN NNE YERLETiR


MEKlE VE ONUN BASiT CiSiML ER iiNDE EN ASLi OLANI SYLEMEK
TEDiRLER."
(ARiSTOTELES, Metaftzik, 984 AS-5).
Anakslmenes'e all bir rillyef.
HAYATI VE ESERi
naksimenes, Milet Okulu'na mensup filozoflarn sonuncusudur.
A Onun Anaksimandros'tan hi olmazsa bir kuak daha gen oldu
u anlalmaktadr. 5 85-528 yllar arasnda yaam olduu hesap
lanmaktadr. Anaksimandros gibi onun da Doa zerine adn tayan
bir eser kaleme ald bilinmektedir. Ancak onun da bu eserinden za
manmza sadece birka cmle kalmtr.
Anaksimenes hakknda ana kaynaklarmz bata onun hakkn
da zel bir monografi yazm olduu sylenen Teophrastos-ancak bu
monografinin kendisi elimizde deildir; yalnzca ondan dier biyograf
ve doksograflarn yapm olduklar baz alntlar elimizde mevcuttur-,
Aristoteles, Diogenes Laertius, Simplicius ve Hyppoliteos'tur. Anaksi
mandros'un iirsel dzyazsna karlk Anaksimenes'in "gereksiz ss
lemelerden kamarak basit bir dzyaz slubunu benimsemi olduu"
anlalmaktadr (DL. Il, 3).
Anaksimenes'in astronomisi genel olarak Anaksimandros'unki
ne gre bir gerilerneyi temsil eder. O, Anaksimandros'un bolukta du
ran silindir eklindeki dnyas yerine "havada bir yaprak gibi yzen"
116 ikinci ksm

bir masa kapa eklindeki dnyay geirir (DK. 13, A 7, 4, 20). Yine
Anaksimandros'un Gne'i dnyann altndaki boluktan geirtip er
tesi gn doudan yeniden dodurmasna karlk Anaksimenes, Tha
les'in grne geri dner ve onu ve dier gk cisimlerini akamlar
yandan dolatrarak ertesi gn doudan dodurur.
Buna karlk, baka bakmlardan Anaksimenes'in astronomisi
nin Anaksimandros'unkinden ileri olduunu kabul etmek gerekir. r
nein, ilk defa sabit yJz_l<!d'!..Ze!!: arasn !YE!_Y.I} Yunan
filozofu veya bilgini, Anaksimenes'tir. te yandan, y_ ve gne tutut
malar hakknda doru bir aklama veren ilk Yunanl dnr de
odur. Anaksimandros'un gk cisimlerini hava tarafndan evrelenen
yass silindir veya tekerlekler eklinde ate ktleleri olarak grdn
ve ay ve gne tutulmalarn, ay ve gnein "az"larnn tkannas so
nucunda klarn kaybetmeleriyle akladn biliyoruz. Buna kar
lk Anaksimenes, Gne ve Ay ile dier yldzlar arasnda bir ayrm
yapmaktadr. Ona gre, Gne, bizzat kendisi a sahip olan bir ci
simdir, ama Ay ve dierleri sadece Gne'in n yanstrlar. O halde
Ay'n Gne'le Yer arasna girerek Gne'in klarnn yeryzne gel
mesine engel olmas gne tutulmas, Gne'in Dnya ile Ay arasna
girerek Ay'n yansyan klarna engel olmas da ay tutulmasdr.
Sonra Anaksimenes'in Gne, Ay ve dier sabit yldzlar arasn
da yapt ayrmn bir sonucu olarak Gne ve Ay' hava tarafndan ta
nan ve Yer'in etrafnda hareket eden gezegenler olarak kabul etmesi
ne karlk, sabit yldzlar birtakm "kristal krelere akl iviler" gi
bi dnm olduu haber verilmektedir (DK. A 14). Eer bu haber
doru ise ilerde Aristoteles'le birlikte n kazanacak ve ikibin yl bo
yunca gerek Dou slam dnyasnda, gerekse Bat'da varln srd
recek olan kristal, yani effaf krelere akl gk cisimleri retisinin
balanglarnda bulunuyoruz demektir.
Anaksimenes'in kar, dolu yamas; imek, yldrm dmesi;
gk kuann ortaya kmas gibi meteorolojik olaylar hakknda da
baz zel aklamalarnn olduu rivayet edilmektedir. rnein ona
gre gk kua, gne nlarnn younluu fazla olan bir bulut ze-
4. anaksimones 117

rine dmesi, ancak bu youn bulutun o klar geirmeyip yanstma


s sonucunda ortaya kar. Meteorolojik olaylar yannda depremierin
meydana geliiyle ilgili bir aklamasnn olduu da sylenmektedir
(DK. 13 A 2 1 ) .
Btn bu olaylarla ilgili Anaksimenes'in abasnn ve aklama
larnn deerini tekil eden ey, Anaksimandros iin de iaret ettiimiz
zere, getirilen bu aklamalarn " doruya uygun" olup olmamalarn
dan ok "efsanevi" aklamalar olmayp doal nedenlere dayanan do
al aklamalar olmalardr.
Bu ayn deerlendirmeyi, ana madde olarak kabul ettii havann
younlamak ve seyreklemek suretiyle souk ve scak olan meydana
getirdii grn desteklemek zere yapt ileri srlen ilkel deneyiy
le ilgili olarak da ileri srebiliriz. Szkonusu ilkel deney udur: Sylen
diine gre Anaksimenes dudaklarmz birbirine yaklatrp avucumu
za flediimizde azmzdan kan havann souk, dudaklarmz veya
azmz mmkn olduu kadar ap avucumuza flediimizde ise a
zmzdan kan havann scak olduunu gzlemlemirir. te bu gzle
minden veya eleneyinden hareketle de younlaan havann souk, sey
rekleen havann scak olmas gerektii veya daha fiziksel bir ekilde
sylersek, havann younlamas durumunda souk olan, yani suyu ve
topra, seyreklemesi durumunda ise scak olan, yani atei meydana
getirmesi gerektii sonucuna varmtr (DK. 13 B 1 ) imdi bu gzlemin
ne kadar ilkel veya ocukca olduu bellidir. Ama te yandan ne kadar
ilkel olursa olsun Anaksimenes'in varlklarn havadan nasl meydana
geldiklerini ilikin retisini byle bir gzleme dayandrarak temellen
dirme abas veya dncesinin kendisi deerlidir; nk bu ilkel de ol
sa bir doal-bilimsel aklama denemesi anlamna gelmektedir.
Anaksimenes'in bilimsel baarlar arasnda belki de en nemli
si, havayla su buhar ve bo uzay arasnda kesin bir ayrm yapm ol
mas ve havay daha ncekilerin, hatta kendisinden sonrakilerin d
nd gibi scakln etkisiyle buharlaan sudan, yani su buharndan
veya buudan ve bo uzaydan tamamen farkl cisimsel, somut bir var
lk olarak ortaya koymu olmasdr.
118 ikinci ksm

GRETS
Daha dar veya asl anlamnda felsefesine geelim. Ancak bunun iin
nce eski yazarlardan bize intikal ettii biimde Anaksimenes'in g
rlerine ait bildirilerin bazlarn olduklar gibi aktaralm:

"Eurystratos'un olu ve Milet'li Anaksimandros'un arkada olan


Milet'li Anaksimenes, Anaksimandros gibi tzn (arkhe) bir ve
sonsuz olduunu sylemekteydi. Bununla birlikte o Anaksimand
ros gibi onun belirsiz olduunu deil, tersine belirli olduunu ileri
srmekteydi ... nk o, onun hava olduunu sylemekteydi" (DK.
A 5; kr. Metafizik 985 a 5) ... "O (imdi) varolan, (gemite) var
olmu olan ve (gelecekte) var olacak olan her eyin, tanrlarn ve
tanrsal eylerin havadan domu olduklarn sylemekteydi" (A 7,
1 ) . "Nasl hava olan ruhumuz bizi tutmaktaysa, soluk ve havann
..

da btn dnyay evrelediini sylemekteydi" (A 3, B 2) . . . "Ha


vann ekliyse udur: O kendisine en eit olduu zaman, gzmz
tarafndan grlemez. Ancak scak ve souk, nem ve hareket onu
grnr klarlar. O her zaman hareketlidir; nk eer hareketli ol
masayd, deiip varlklar meydana getiremezdi" (A 7, 2) . " O . .

seyreklemek v e younlamak yoluyla tzlere ayrlr" ( A 5 ). . . "Sey


rekletii zaman ate olur. te yandan rzgarlar, younlam ha
vadrlar. Bulutlar da tokaiama yoluyla havadan meydana gelirler.
Onlar daha da younlanca su olurlar. Su, younlamaya devam
edince toprak olur ve mmkn olan en byk lde younlat
nda da ta olur" (A 7, 3 ) .

Ana Madde veya Arkhe Havadr


Bu bildiriler Anaksimenes'in varlk felsefesini tmyle zetlemektedir.
Anlaldna gre Anaksimenes, Anaksimandros'un apeiron'undan
vazgeerek tz olarak havay kabul etmitir ve onun havay kabul et
mi olmas da bir bakma yine Anaksimandros'tan bir geriye gidi ola
rak kabul edilebilir. nk bu durumda Thales iin yaptmz veya
Anaksimandros'un yaptn dndmz eletiri, yani belirli bir
tzden, yine belirli farkl ve zt eylerin nasl kabilecei eletirisi tek
rar ortaya kmaktadr.
Ancak konuya daha dikkatli bakalm: Anaksimenes bir taraftan
4- anakslmenes 119

tzn veya ana maddenin "belirli" olduunu kabul ederken te yan


dan onun sonsuzluunu tasdik etmektedir, yani Thales'ten ald tzn
belirli bir varlk olduu retisini Anaksimandros'tan ald onun son
suz olduu retisiyle birletirmektedir. O halde onun btnyle Tha
les'e bir geri gidi olduunu sylemek pek doru deildir.
te yandan, Thales'in suyu yerine Anaksimandros'u apeiron'u
tz olarak ortaya atmaya gtren neden neydi? Bir nceki blmde
iaret etmeye altmz gibi bu muhtemelen belirli bir eyin nasl
olup da farkl, hatta zt eyleri meydana getirdiini aklama gly
d. Eer Anaksimenes'in bu gln hakkndan gelmek zere Anak
simandros'unkinden farkl, ama baka bakmlardan daha ikna edici ve
daha verimli bir varsaym ortaya attn grrsek, onun Anaksi
mandros'a gre bir geriye gidi olduu iddiamzdan vazgememiz
mmkn olabilir.

Hava, Younlama ve Seyrekleme Yoluyla


Dier Varlklar Meydana Getirir
Bu varsaym nedir veya onda byle bir varsaym var mdr? Evet,
Anaksimenes'te byle bir varsaymn olduunu syleyebiliriz ve bu
varsaym, _younlam'! ve seyrekleme varm!r. Eer tzn veya
ana maddenin younlamak ve seyreklemek suretiyle farkl varlklar
meydana getirmesi mmknse veya byle bir gr makul ise o zaman
artk tz Anaksimandros gibi belirsiz bir ey olarak almak zorunda
deiliz. nk bu durumda veya bu varsaymda, bir ayn eyin, yani
havann sknca su, daha fazla sknca toprak, en fazla sknca ta
veya kaya, buna karlk seyrekleince ate olduunu sylemek veya
dnmek mmkndr. Bu varsaym veya aklama tarzn kabul et
tikten sonra, artk tzn belirli bir ey olduunu kabul etmekte bir sa
knca yok gibi grnmektedir.
Sonra Anaksimandros'un tz belirsiz bir ey olarak kabul et
mesine ramen dnyay meydana getirtmekte apeiron'dan bir para
nn ayrlmasn, bu parann ztlara blnmesini veya zaten ztlar ola
rak ortaya kmasn varsaymakta bir glk grmediini biliyoruz.
120 ikinci ksm

Ancak bu aklama gerekten tatmin edici midir? nk bu "okluk"


ve "eitlilik" tzn birliiyle uyumakta mdr? Baka deyile o, tz
den, apeiron'dan bir eyin ayrlmas, bu eyin "farkllama"s, ztlar
olarak farkllama"s ile ilgili olarak yeterli bir aklama vermekte
midir?
Oysa Anaksimenes yukarda da belirttiimiz gibi, tz veya ilke
olarak belirli bir eyi alm olsa bile bu younlama ve seyrekleme
mekanizmas sayesinde ondan farkl ve zt eyleri meydana getirtebilir.
Gnmzde btn varlklarn temelde ayn eyden, yani atomlardan
meydana geldiini kabul etmekle birlikte, onlar arasndaki farkllkla
r atom arlklar arasndaki farkllklara indirgemiyor muyuz?
Aristoteles de herhalde Anaksimandros'un aklamasnda yu
karda iaret ettiimiz mahzuru grd iindir ki, yine geen blm
de belirttiimiz gibi baz baka yerlerde Anaksimandros'un ape
iron'unu tam belirsiz bir ey olarak almaktan ok bir tr karm ola
rak yorumlamak ihtiyacn duymutur. nk bir "karm"dan, ya
ni btn varlklarn iinde birbirine karm olarak bulunduklar bir
eyden, bu farkl varlklarn ktn anlamak daha kolay, daha akl
saldr. Aristoteles'in bu ikinci yorumunda evrende farkl, hatta birbi
rine zt olduklarn grdmz eyler zaten daha nce apeiron'da
birbirlerine karm bir halde mevcut bulunmaktadrlar. O zaman
yaplmas gereken ey sadece bu karmdan, onu oluturan eyleri
kartmaktan ibarettir.
zetleyerek sylersek, belirsiz bir eyden ayrlan bir parann,
ondan ayrlmasndan tr nitelik bakmndan farkllatn dn
mek, belirli bir eyden ayrlan bir eyin, younlama ve seyreklemeden,
yani bir ayn uzay paras iindeki miktarnn oalmas ve azalmasn
dan tr farkl eyleri meydana getirebileceini dnmekten daha az
anlalr bir eydir. Bu anlamda Anaksimenes'in Bir olan'dan ok
olan'n kmas konusunda gerek Thales'ten, gerekse Anaksimand
ros'tan daha ak ve seik, daha baarl bir aklama verdiini kabul et
mek gerekir.
4. anaksimenes 121

Ana Madde Olarak Havann Seilmesinin Nedenleri


Peki acaba Anaksimenes bu belirli ey olarak neden havay semitir?
Younlama ve seyrekleme mekanizmasn kullanacak olduktan son
ra belirli olan herhangi bir ey, rnein Thales'in suyunun kendisi, ate
veya toprak da ayn ilke veya tz devini gremez miydi? Baz felsefe
tarihileri bu soruyu cevaplandrmak iin hakl olarak ana maddenin
yerine getirmesi gereken dier ilevine, bu ilev iin de onun sahip ol
mas gereken dier bir niteliine iaret etmek ihtiyacn duymulardr.
Milet Okulu'na mensup btn filozoflarn deienin altnda de
imeyen bir ana madde veya tz aradklarn ve bu tzn de kendi de
iimleri sayesinde dier varlklar meydana getirdii ana varsaymn
kabul ettiklerini biliyoruz. O halde onlar, bu tz dinamik, kendinden
hareketli, ezeli-ebedi olarak canl bir ey gibi gryorlar; onun kendi
kendisine deime gcne sahip olmasn istiyorlard. Baka deyile
Milet Okulu'na mensup filozoflar "madde" ile "kuvvet" arasnda bir
ayrm yapmyorlard. te yandan varolan eyler arasnda canllar ve
insann olduunu da gryorlard. Canllar ise en fazla hareket ve de
ime kabiliyetine, gcne sahip varlklard. O halde seilecek ilkenin
mmkn olduu kadar bu zellikleri tayabilecek bir ey olmasnda
yarar vard.
te yandan Aristoteles'in de hakl olarak dikkatimizi ektii gi
bi bu filozoflar iinde hibiri tz olarak "topra" almay dnme
mitir. Bunun nedeni hi phesiz topran bu tr bir deime ve hare
ket kabiliyetine sahip olmayan bir varlk olmas veya byle alglanma
syd. Su, akc, iine girdii kabn eklini alc, snd zaman buhara
dnebilen, donduu zaman buz eklini almas mmkn olan bir var
lkt. Buna karlk topra ne yaparsanz yapn toprakt. O sttnz
da da toprakt, dondurduunuzda da. O, bylece nmzde olduu
gibi, hibi-deime kabiliyetine sahip olmayan bir varlk biimi ola
rak durmaktayd.
te yandan su ile karlatrldnda havann suya gre daha ha
reketli, daha akc, daha fazla her tarafa nfuz edebilir bir ey olduunu
grmek zor deildir. Ayrca hava younlama veya seyreklemeye sudan
122 ikinci ksm

daha msait bir varlk gibi grnmektedir (Suyun sktrlamayaca en


sradan bir gzlemci iin bile ak bir olgudur). O halde, havann bu
zellikleri bakmndan da suya tercih edilmi olmas mmkndr. te
yandan, atein kendisinin de bu zelliklere sahip olduu dnlebilir.
Nitekim de dnlmtr. Gerekten Anaksimenes'ten hemen sonra
gelen Herakleitos, baz baka nedenler yannda yukarda iaret etmeye
altmz nedenlerle Anaksimenes'in suyu yerine atei koyacaktr.
Anaksimenes'in dnyann altnda bir boluk olmad grn
kabul ettiini belirtmitik. Thales'in dnya tasavvurunda dnya su
zerinde yzmekte, ancak suyun kendisinin neye dayanm olduu
aklanmamaktayd. Bu ise anlalmaz bir eydi. Oysa Anaksimenes'in
varsaymnda havann destek olmaynca aa den suyun tersine
kendi kendine yeten, daha dorusu kendi kendisiyle ayakta duran bir
varlk olduunu syleyebiliriz. Muhtemelen bu varsaymnda da
Anaksimenes, gndelik deneylerinde bir kaptan boaltlan suyun aa
ya doru dt, buna karlk bulut, rzgar gibi su buharndan ve
ya havadan meydana gelen eylerin kendi kendilerine "hava"da dur
duklar gzleminden veya dncesinden yararlanmtr.
te yandan hava, sonsuz bir yaylma gcne sahiptir. Sonra
dnya ve dier varlklar (hatta tanrlar), havadan meydana gelmiler
dir. O halde Anaksimenes'e gre dnyann "havada yzen bir yaprak
gibi" havann zerinde durmas veya hava tarafndan sarmalanm
olarak tanmas mmknd. Sktrlm hava olan su, toprak, ta gi
bi ar unsurlar ieren dnyann, kaldrma gc sayesinde onun tara
fndan sarmalanm olarak ylece durmas mmknd. Baka deyile
bu varsaymda dnyann altnda bo uzay olmas gerekmezdi. O, bir
eye dayanmaktayd ve bu ey de havayd.
Bununla birlikte Anaksimenes'i tz olarak havay kabul etmeye
gtren en nemli neden, muhtemelen, _h'!.YJi ru <!!_asnc!'!_g_rdi}__
__

benzerlik olmutur. Yunanca'da ruh anlamna gelen psykhe kelimesi


nin ayn zamanda soluk, nefes, solunan hava anlamna geldiini bili
yoruz (Benzeri bir durum nefs, yani ruh anlamna gelen kelimeyle ne
fes, yani soluk anlamna gelen kelimenin ayn kkten kt ve birbir-
4- anaksimonos 123

leriyle ok yakn bir anlam ilikisinin olduu Arapa iin de geerli


dir). phesiz ki nefes veya soluk kelimesinin nefs veya ruh kelimesiy
le bu anlam akrabal bir tesadf deildir. Hayat veya canllk ilkesi
olan ruhla, nefes alma veya soluk arasndaki iliki en ilkel insanlar ta
rafndan bile kolayca gzlemtenmi olmas gereken bir olgudur: nsan
lar, hayvanlar nefes aldklar srece canldrlar ve nefes almaktan, so
lumaktan herhangi bir nedenle kesildiklerinde artk canl deildirler. O
halde nefes, nefstir veya ruhtur.
te yandan ruhun bir nefes veya solunan hava, soluk olduu
dncesinin Yunanllardan baka birok ilkel kavimde de varolduu
nu onlar zerinde yaplan aratrmalar dorulamaktadr.
Muhtemelen Anaksimenes'in havay, yani soluduumuz eyi ana
madde olarak kabul etmesinin temelinde bu gzlem ve bu gzlemin tel
kin ettii dnceler de vardr. Anaksimenes'in arad ilke, deierek
btn dier varlklar meydana getirme gcne sahip olmas gereken il
kedi& Dnyadaki canllarda, yani en hareketli, en dinamik, en deiken
varlklarda ise onlarn bu hareket, deime ve dinamizmlerinin kayna
, bir madde olan soluk, yani havadr. O halde aradmz srekli de
ime ve her eye dnme kabiliyetine sahip olmas gereken arkbenin
hava olmas gerektiini dnmek ok makul olacaktr.
Bu dnce tarzmzn doru olduunu gsteren nemli bir ka
nt, Anaksimenes'le ilgili olarak yukarda verdiimiz alntlar iinde
rastladmz u cmledir: "Nasl ki hava olan ruhumuz bizi tutmak
taysa, soluk ve havann da btn dnyay evrelediini sylemektey
di." O halde bizi bir arada tutan, birliimizi salayan ruhumuzla evre
ni bir arada tutan, onun birliini salayan hava bir ve ayn eydir ve
ya ayn trdendir. Burada daha sonralar zellikle Pythagoraslardan
itibaren nem kazanacak ve btn dnce tarihi boyunca kendisiyle
karlacamz ok kalc bir dnce karsnda bulunmaktayz, bir
kk evren (mikrokozmos) olan insanla, bir byk evren (makrokoz
mos) olan dnya veya evren arasndaki benzerlik dncesiyle. Bu,
ilerde Platon'u, Stoaclar ve baz bakalarn insan ruhu yannda bir
evren ruhu veya alem ruhu inancna gtrecektir.
124 ikinci ksm

Nihayet burada Milet filozoflarnda ilk defa olarl<_r!:!.h_?erir:


ilkel de olsa bir retiyle karlamaktayz. Baka bir ifadeyle, burada
Yunanllarda varlk ve doa retisinin yannda ilk kez felsefi bir ruh
retisinin ortaya ktn grmekteyiz. Bu reti Pythagoraslar, He
rakleitos, Empedokles tarafndan gelitirilecek, daha sonralar Sokra
tes, Platon ve Aristatefes'te en mkemmel, en ilenmi biimini bula
caktr. O halde bu konuda da, Anaksimenes'in grn dikkate de
er bir ilerleme olarak kaydetmemiz gerekir.
Anaksimenes'in havann younlamas ve seyreklemesiyle, e
itli varlklar nasl meydana getirdiine ilikin olarak yukarda syle
diimiz eylere baka bir ey eklemek veya onun kozmolojisinin ayrn
tlarna girmek istemiyoruz. Ancak burada bu aklama tarznn ken
disiyle ilgili iki nemli nokta zerinde durmak istiyoruz.

Varlklardaki Nitelik Farkllklar, Nicelik Farkllklarnn Sonucudur


Birinci olarak vurgulamak istediimiz; Anaksimenes'in bu retisinde
ileri srd, varlklarda grnen btn niteliksel farkllklarn asln
da nicelikel farkllklardan ileri geldii veya onlara indirgenebilecei
grnn olaani;i-f11_!1e <thip_ir_ gr_ij 9duuur. nk mo
dern doa bilimi, hatta genel olarak btn bilimsel yntem, elinden
geldiince bunu yapmaya almakta, yani nitelik farkllklarn nicelik
farkllklaryla aklamak veya ona indirgemek istemektedir. rnein
bugn biz, scaklk veya soukluu nitelik olarak birbirinden tama
men farkl iki varlk zellii olarak almayp, birer s farkll, yani ni
celiksel bir farkllk olarak grme ve anlama eilimindeyiz. Bizim iin
fizikte souk olan veya scak olan diye bir ey yoktur; s derecesi d
k olan veya yksek olan vardr. Souk, s derecesi dk olan; scak,
s derecesi yksek alandr.
Buna karlk ilerde greceimiz gibi, Aristatefes tam tersi bir g
rle nitelikleri birbirlerinden yapsal olarak farkl eyler gibi grme ei
limindedir. rnein o fizikte cisimlerin arlk ve hafiflikleri arasnda
kategorik bir ayrm yapmakta veya daha dorusu cisimleri ar ve hafif
cisimler olarak birbirlerinden kategorik olarak ayrmaktadr. Ona gre,
4 anaksimenes 12 5

bizim iin bugn olduu gibi btn cisimler ar deildirler, tersine ba


zlar hafiftir ve ar olanlarn yerin merkezine doru gitme ynnde bir
eilimleri olmasna karlk hafif cisimler, rnein ate -nk ate Aris
tatdes iin de bir cisimdir- yerin evresine doru gider, yani yukar do
ru ykselir. Bylece Aristoteles'in bu nitelik fiziiyle bilimlerin, zellik
le doa bilimlerinin gelime seyrini uzunca bir sre iin olumsuz olarak
etkilemi olduunu syleyebiliriz. Buna karlk Yunan felsefesinde bu
nun tersi bir bak asna sahip olanlar vardr ve Demokritos bu bak
asnn en mkemmel temsilcisidir. Anaksimenes'in yukarda szn
ettiimiz gr de, Yunan dncesinde nitelikleri niceliklere indirge
mek ynndeki bak asnn ilk bilinli rneini temsil etmektedir.

ANAKSMENES'N NEM VE KENDSiNDEN


SONRAKiLER ZERNE ETKLERi
kinci olarak vurgulamak istediimiz, Anaksimenes'in bu retisinin
lka'n en tutarl, en bilimsel kuramiarndan biri olan atomculuk ku
ramn hazrlamas bakmndan tad nemdir. Anaksimenes'in g
rne gre hava, kendisine en eit olduu durumda, grnmez. Sk
nca, yani bir ayn yerde daha ok miktarda hava olduunda su, da
ha sktnda, yani ayn yerde daha da fazla miktarda hava olduun
da -veya ayn hava miktar uzayda daha kk bir yer igal ettiinde-,
toprak ortaya kar ve bu bylece devam eJer.
imdi bu ne demektir? Bir ayn yerde bir ayn eyden daha faz
la veya daha az miktarda eyin olmas demek deil midir? Bunun ola
bilmesi iin ise ortada bir eyin olmas, ama ayrca bu eyden baka bir
eyin, ister birinci eyin kendi iinde, isterse onun dnda bir eyin, ya
ni szkonusu ilk eyin kendisi sayesinde skabilecei veya seyreklee
bilecei bir eyin olmas gerekmez mi? Bu ikinci ey, yer, uzay veya da
ha doru bir ifadeyle boluktur. Birinci ey ise bu bolukta yeralan, on
da az veya ok miktarda veya younlukta bulunmas mmkn olan
ey, yani atom olacaktr.
O halde Anaksimenes'in varsaym mntksal sonularna gt
rld takdirde son derece ak olarak atomculuk kuramma giden
126 ikinci ksm

yolun balangcn oluturmaktadr. phesiz bununla Anaksimenes'in


Yunan felsefesinde Demokritos'tan nce atomcu felsefeyi ortaya att
na ilikin herhangi bir ey sylemek istemiyoruz. Anaksimenes'in
atomcu retiyi ortaya atmadn biliyoruz. Eer onun yle bir gr
olsayd, ifade ederdi. Bizim sylemek istediimiz, mantksal sonu
larna gtrld takdirde ondan atomculuun kmak durumunda
olduudur. O halde ilerde atomculuu ortaya atacak olan Demokri
tos'un -ve Leukippos'un- Anaksimenes'in manevi ocuklar olduunu
sylemek hi te yanl olmayacaktr. Nitekim her iki filozofun Anaksi
menes'i byk bir saygyla anm olduklar haber verilmektedir.
Sonu olarak diyebiliriz ki; metafizik dnme cesareti bak
mndan veya astronomik tasavvurlar itibariyle Anaksimandros'tan ne
kadar geride olursa olsun Anaksimenes, Milet Okulu'nun ana ncl
lerine dayanan bir felsefe sisteminin _daha st bir noktasdr. Bu bakm
dan o hakl olarak Anaksimandros'tan daha ilerde ve daha nemli ka
bul edilir. Nitekim gerek adalar, gerekse daha sonrakiler tarafn
dan o her zaman Anaksimandros'tan daha nemli bir dnr olarak
grlmtr. Onun takipiferi arasnda Pythagoraslar, Anaksagoras,
Atomcular vardr. Apollonia'l Diogenes gibi bazlar ise dorudan
doruya Anaksimenes'in grlerine geri dnmeyi nermilerdir. O
halde Anaksimenes, Thales'ten hareket eden entelektel gelenein bir
doruk noktas ve btn Milet Okulu'nun tezlerini en iyi bir biimde
temsil eden insandr.
Anaksimenes'le birlikte Milet Okulu ortadan kalkacaktr. Bu
nun en nemli nedeni ise phesiz 494 ylnda Milet'in Persler ta
rafndan yaklp, yklnas olmutur. Bundan sonra varln baka
yerlerde, zellikle Byk Yur:anistan diye adlandrlan Gney-talya ve
Sicilya'da rdrecek olan onya felsefesi, Anaksimenes'ten de baz
tezler alarak yoluna devam edecektir.
5
Pythagoras ve Pythagoras1llk

(EMPEDOKLES'TEN) :
"VARDI ONLAR ARASINDA STN BiLGiLi BiR Kii
EN BYK FiKiR HAZiNESiNE SAHiP OLAN,
HER TRL HiKMETLI iLERDEN EN OK ANLAYAN.
UzANINCA YUKARI ZEKASININ BTN GCY LE
KOLAYCA GRYORDU BTN VAROLANLAR l N HER BiRiNi
INSANLARlN ONUNCU VE YiRMiNCi GBEGiNE KADAR"
(OK. 31, B 129).
Yunanistan'da bulunmu
memer Pytt aoras b stii .
YUNAN OKTANRICILIGININ KAYNAKLARI:
HOMEROS VE HESODOS
omeros, Yunan dnya grnn tek temsilcisi deildi. Bildii
H miz gibi onun yannda Hesiodos da vard ve Homeros'la Hesi
odos'un eserleri yine daha nce iaret ettiimiz gibi birbirlerinden ta
mamen farkl iki dnya tasavvurunu dile getirmekteydi. te yandan
Homeros ve Hesiodos'un oluturmu olduklar insan biimci mitolo
jik Yunan dini de btn Yunan dnyasnn veya Yunan dnyasnn b
tn snflarnn, farkl toplumsal tabakalarnn biricik dini deildi.
6. yzyl ortalarnda ortaya kan ve daha sonra Yunan dnyasnda
gerek felsefi, gerekse dinsel bakmdan yeni bir hareketi temsil eden
Pythagoras ve Pythagorasl anlamak iin Yunan dininin veya din
lerinin zellikleri hakknda daha nce verdiimiz bilgilere ek baz bil
giler vermemiz, aklamalarda bulunmamz gereklidir.
Herodot'a gre Homeros ve Hesiodos'un, Yunanllar iin bir
tanrlar sistemi yaratm, tannlara ad ve lakaplarn vermi, onlarn
nfuz ve grev alanlarn belirlemi olduklarn biliyoruz.
Bu yargnn Homeros'la ilgili ksmn ele alrsak, onun bir an-
130 ikinci ksm

larnda doru, bir baka anlamda yanl olduunu syleyebiliriz. Yan


ltr; nk Homeros hayatlarn, maceralarn anlatt _tanrlar_ken
disi icat etmemitir. Onlar Yunanllar arasnda yaayan, Yunanllarn
varlklarna inandklar tanrlardr. Bu tanrlarn kkeni ise tartma
konusudur. Bazlarnn (rnein Zeus) Yunan dnyasna Oorlar tara
fndan getirilmi olduu, bazlarnn Anadolu, Mezopotamya veya M
sr kaynakl olduu gsterilmeye allmtr..
te yandan Herodot'un yargs bir bata bakmdan dorudur;
nk bu tanrlarn zelliklerini, grev ve yetki alanlarn, birbirleriy
le ilikilerini byk lde Homeros'un kendisi ekillendirmitir. Ba
ka bir deyile onlarn hayatlarn, aralarndaki ilikilerini, onlarla in
sanlar, doa gleri arasndaki ilikileri tasarlayan byk lde odur.
Homeros tarafndan tasarlanm olduu biimiyle bu oktanr
c mitolojik ve insan biimci din neyi gsterpekteydi? Varlkl, zengin,
kudretli, kendine gvenen, maddi ve fiziki imkanlara sahip olduu iin
hayat seven, onun nimetlerinden yararlanmaya alan bir snfn dn
ya grn. Bu insanlar hayatlarndan o kadar memnun, kendilerin
den o kadar emin idiler ki, tanrlarn dndklerinde onlar ancak
kendilerine benzer varlklar olarak tasarlamaktaydlar veya onlar
kendilerine benzer grerek, bir anlamda_kendilerini tanrlatrmaktay
dlar. Tanrlar dnyann efendileri olan kendilerinden baka hangi e
killerde olabilirlerdi ki?
Bundan dolay onlarn kendi zamanlarndan ok memnun ol
duklar ve ne gemiteki bir "altn a" veya "eski gzel gnler", ne
de gelecekteki bir "cennet", " kurtuln" peind)_om'!!..k. l'!!:_
grmtk. Daha nce de belirttiimiz gibi Homeros liada'da Akhil
leus'a u szleri syletmekten ekinmemekteydi:

"Hades'te (br dnyada) yaayan bir kral olmaktansa, bu dnyada


en ar artlar altnda yaayan bir rgat olmay tercih ederim."

Bundan dolay Homeros'ta ruh kavramnn veya ruhlarn


lmszl meselesinin, kahramanlarnn zihnini pek kurcalamad
n grmtk. Bu dnyadan memnun olan soylu, phesiz lecei-
s. pythagoras pythagoraslk 131

ni bilmekte, ama lmden sonras veya lmden sonra kendisini bek


leyen hayatla ciddi bir biimde ilgilenmemektedir. Onu dndn
de ise ancak glgems bir hayat olarak tasarlamaktadr. nk baka
bir hayatn bu dnyadaki hayatndan daha renkli, daha gzel olmas
na imkan yoktur. Sonu olarak, bu egemen snfn genel dnya gr
ne uygun bir ruh ve teki dnya anlayna sahip olduunu syle
yebiliriz.
Oysa Yunan sitelerinde yalnzca varlkl soylular yaamamak
tayd. Bu. yksek snfa mensup insanlarn yarinda daha dar anlamn
da halk vard. Bu halkn bir ksm hr insanlardan olumaktayd. On
larn bir blm, mtevazi boyuttaki topraklarn ilemekle hayatlar
n kazanmaktaydlar. Dier bazlar ise mltezim olarak zenginlerin
topraklarn iiernekte veya topraa bal kyller olarak elde ettikle
ri rnn bir ksmn toprak sahiplerine vermekteydiler. Bu iki grubun
yannda zanaatkarlar ve iiler de vard. Toplumsal snflarn en altn
daysa hibir hakka hukuka sahip olmayan kleler gelmekteydi.
Bu gruplar veya snflar arasnda, zellikle kyllerin ve kk
toprak sahiplerinin durumu zamanla bozulmaya balam, bunlar git
gide yoksullamlar ve huzursuz bir kitle olarak zaman zaman mev
cut dzene ba kaldrmann yollarn aramlardr. Nitekim bu sosyal
huzursuzluklara bir are bulmak zere 7. yzyl sonlarna doru rne
in Atina'da Solon baz reformlar yapmak ihtiyac duyulmu ve bun
dan nl kanunlar kmtr. Ayn ynde olmak zere Drakon ve
Lykurgos'un giritikleri reform denemeleri de vardr.
imdi bu alt tabakalara mensup insanlarn, Homeros'un varlk
l ve gl soylularyla ayn dnya tasavvurunu, ayn hayat anlayn
paylamam olmalar doaldr ve bunun byle olduunu da bilmekte
yiz. Bu konudaki balca bilgi kaynamz ise Hesiodos ve onun dier
nl eseri iler ve Gn ler dir Hesiodos'un Homeros'tan yaklak bir
' .

yzyl sonra yaad tahmin edilmektedir. Onun Homeros'unkinden


farkl bir din deil, ama tamamen farkl bir dnya grn dile getir
diini grmekteyiz.
Bir defa Hesiodos'un yaad adan hi memnun olmad,
132 ikinci ksm

ondan srekli ikayet ettii ortaya kmaktadr. Onun kardeiyle ara


larnda bir miras anlamazl vardr ve yarglar rvet aldklar iin
kendisinin aleyhine karar vermilerdir. O halde karmzda saraylarda
yaayan, kendi aralarnda savalar yapan veya bunu yapmadklar za
man atalarnn kahramanca sava yklerini dinlemekten holanan,
hayat yalnzca bir elence kayna olarak gren bir adam yoktur; ter
sine mahkeme koridorlarn. arnlayan, rvet yiyen hakimlerden ac
ac yaknan halktan bir insan bulunmaktadr. Bu insan yaad a
dan hi memnun olmad iin _g_emie kamak, gem:_- lt!:t..
n varolduuna inanmak, o zamandan bu yana dnyann deitiini,
insanlarn bozulduunu, ilerin gitgide daha ktye gittiini kabul et
mek ihtiyacnda olan biridir.
Gerekten de Hesiodos'a gre evrenin ve insann yaratlmasn
dan kendi zamanna kadar be insan kua ortaya kmtr. Tanrlar
tarafndan yaratlm olan birinci kuak, "altn kuak"tr. Bu kuan
insanlar tanrlar gibi hayat srmler, lnce de onlarn ruhlar insan
larn koruyucular olmutur. Ancak bu kuak uzun sre varln de
vam ettirmemi, yerini ikinci bir kuaa brakmtr. Bu ikinci kua
Hesiodos "gm kuak" olarak adlandrr. Bu kuaa mensup insan
lar, tahmin edilebilecei gibi, birinciden daha kalitesiz ve daha aklsz
olmulardr. Bu yzden hep birbirlerine girmiler, lnce de ruhlar
kendileriyle birlikte yok olmutur. kinci insan kuann ardndan
nc kuak gelmitir. Homeros bu kua gmten de az deerli bir
madenin adyla "tun kua" olarak adlandrr. Bunlar ikinci kuak
tan da daha aklsz, daha geimsiz, daha kt ve daha sava km
lardr. Tabii bunun sonucunda da kendi aralarnda srekli bir kavga
iinde olmulardr. Drdnc kuak, -<l'!Lah.::.rpanlar" kua
dr. Bu kuan insanlar ite Homeros'un destanlarna, airlerin iirle
rine konu olmu olan insanlardr. Nihayet onun da arkasndan bein
ci bir kuak, Hesiodos'un iinde yaad dnemin insanlarnn mey
dana getirdii "demir kua" kendini gstermitir. Bu insanlar daha
evvelkilerden de kt bir ada yaamaktadrlar ve durumlar gitgide
de daha ktleecektir.
5- pythagoras pythagoraslk 133

Hesiodos, szn ettiimiz iiri boyunca srekli olarak etrafn


da grd hakszlklardan, adaletsizliklerden, insanlarn tembellikle
rinden, zayflklarndan ikayet eder. O halde burada ilk defa olarak
halkla, halkn dertleri, ikayetleriyle karlamaktayz. Homeros'un
liada'snda halktan gelen kimseyle karlamamaktayz. Bir pasajda
halka mensup olduunu syleyebileceimiz biri, soylularn arasnda
azn amaya kalktnda efendisinden iddetli bir tokat yer. Bu ye
rin Homeros'ta halktan gelen birinin adnn getii tek yer olduu ka
bul edilir. Hesiodos'ta ise artk kahramanlardan szedilmez. iten,
gten, almadan, almann zorluklarndan, erdeminden, halktan,
hakszlktan, adaletten vb. szedilir.
Homeros'un tanrlar Hesiodos'ta da var olmaya devam eder
ler; ancak onlar artk eski ahlak-d yaay ve zellikleriyle tasvir
edilmezler. Hesiodos'ta -e-s, kars Hera'dan gizli kaamak aklar ya
amaya katkan soylu bir apkn olmaktan uzaklaarak haklnn ya
nnda yeralan, hakszlklara engel olmak isteyen ve bunun gereini b
yk bir kararllkla yerine getirmeye alan adalet ta_:E olur_ _O, za
yflar korur, doaya da adaletle hkmeder: " Eer Gne yolundan sa
parsa, Zeus onu dzeltir. " Zeus kavramnda meydana gelen bu dei
menin ne kadar nemli olduu aktr.
te yandan Hesiodos'un bu iirinde Homeros'un ahiakndan
farkl olarak kahramanlk, savalk gibi deerler deil, alma, i gi
bi tamamen baka bir dnyaya; alan, ter dken insanlarn, halkn
dnyasna ait olan kavramlar yceltilir.
Hesiodos'un gelitirdii ve seslendirdii bu dnya gr, Home
rosu tanr anlaynda nemli bir deimeyi, szkonusu tanrlarn ahla
kiletirip yceltilmesi ynnde bir deimeyi ifade etmekle birlikte, Yu
nan dininin temelde oktanrc, insan biimci mitolojik zelliinde veya
yapsnda herhangi bir deiiklik meydana getirmemektedi: te yandan
Homeros ve Hesiodos tarafndan oluturulmu olduu biimiyle Yunan
oktannc dini btn halk tabakalar tarafndan ayn ilgi veya sevgiyle
paylalma durumunda deildir. Her zaman ve her yerde olduu gibi Yu
nan dnyasnda da halk arasnda kkleri izlenemeyecek kadar eskilere gi-
131J ikin<i ksm

den baz_ inanlar varln srdrmekJed. imdi de Homeros-Hesiodos


u gelenekten farkl olan bu dinsel inanlar hakknda biraz bilgi verelim

HOMEROS-HESODOSU GELENEKTEN
FARKLI DiNSEL NANLAR
Bilindii gibi Ege Havzas'nda ortaya kan ilk nemli u_ygalk, Girit
Adas'nda gelimiLan Minos uygaJdr. Giritiiierin dinlerini ince
lediimizde onun ayn dnemde komu blgelerde mevcut baz klt
lerle benzerlik gsterdiini grmekteyiz. lk olarak onlarn kltnde
de byk bir Doa Tanras vardr. Bunun yannda da dier tanrlar
vardr. Bu tanra, Anadolu'nun nl doa tanras Kybefe ile baz
benzerlikler gsterimektedir. Szkonusu tanrlardan birinin ise her yl
ikkbaharda doumu enliklere, lm kn baz yasiara yol aan Ana
dolu'nun gen tanrs Attis'le benzerlii vardr. kinci olarak yine Ana
dolu'da olduu gibi bu Kybele ile Attis'in birlemesi sonucunda doa
ya bereket geldii inanc mevcuttur. Giritliler ayrca bu tanr ve tanr
a yannda boaya da tapmaktadrlar.
Trenlerine gelince, Giridilerde trenler esnasnda mzik eli
inde danslar yapld ve bu danslarda insanlarn vecde (extase) eri
tikleri dnlmektedir. Tannlara eitli kurbanlali_L iki sun_:n
adetleri vardr. ifte azl balta da nemli bir semboldr. Giritiiierin
teki dnya hakkndaki dncelerini bilmiyoruz. Ancak lmde
sonraki hayata inanyor gibidirler. nk ev eklinde mezarlar yap
makta ve bu mezarlara lnn hayattayken sevdii ve kulland baz
eyalar koymaktadrlar. Demek ki onlarn insann ldkten sonra bir
hayat sreceine ilikin bir inanlar mevcuttur. Baka deyile bunlar
da "ller klt" olduu anlalmaktadr.
Yunanistan'n kendisinin ilk yerli dinleri hakkndaki bilgimiz
ise ok daha azdr. Ancak 2000 yllarna doru Yunanistan' istila
_eden Akhalara bakacak olursak, onlarn 1 600'Ierden itibaren klt
rn hemen her alannda olduu gibi dinde de Giritiiierin etkisi altnda
kalm olduklarn grmekteyiz. Akhalarn bu dnemde yaratm ol
duklar uygarln kendisi ise_Miken uygarl diye bilinir.
5 pythaaoras ve pythaaoraslk 135

Yunanistan'da yaplan btn kazlar ve bulgular, onlarn Girit


Iiierin dinlerinin etkisi altnda kaldklarn gstermektedir. Ancak on
larda Giritlilerden farkl olarak "tanrlar klt"nn pe:lli:n.l!l.i
olduu, buna karlk "ller klt"nn nemli bir yr_t?! anlal
maktadr. Onlar da Giritliler gibi ruhun lmden sonra varln de
vam ettirdii grnde olmallar ki, byk ant mezarlar ina etmi
lerdir. Kendilerini temsil etmek zere mezariarna altn kelebekler b
rakm olmalarndan, onlarn ruhu kelebek eklinde maddi bir ey ola
rak tasarladklarn anlamaktayz. Ancak bu arada onlarda en eski ve
ilkel trden fetiizm kalntlarnn mevcut olduu da grlmektedir.
Sonu olarak, Homeros'tan nceki Yunan dinlerinde ruh hak
knda maddi bir anlaya ve lmden sonraki hayat fikrine rastlamak
tayz. Homeros ve Hesiodos oktannc ve insan biimci mitolojik tan
rlar dinini gelitirdiklerinde, szn ettiimiz inanlar kalnt halinde
geni halk tabakalarnda varln srdrmeye devam etmektedir. Ho
tJesj9dc;>. din.. _s,ii.e<:Jilen_ 9zellikleriyle halk kitlelerini doyur
maynca, halkn bu eski inanlara daha bir ilgiyle dnerek onlar yeni
lemek veya baz yeni klder yaratmak ihtiyacn duyduundan szet
mek mmkndr. Gerekten de 6. yzyldan itibaren halkn bu es
ki inanlarnn yeni baz ekiller altnda ok gl bir bid.C:. c..nlan
dn grmekteyiz. Homeros'ta tamamen ortadan kalkm veya ne
mini kaybetmi olan lmden sonraki hayat fikrinin gitgide kuvvetlen
dii, bunun yannda doa dinlerinin eski ekillerine dnld ve bu
yeni ilginin sonucu olarak Demeter ve Dionizos klt gibi baz yeni
klderin ortaya kt grlmektedir.

Demeter Klt
Demeter, bereket tanrasdr. Byk tapna Yunanistan'da Ele
usis'tedir. Demeter, Homeros'un tanrlarnda karlamadmz bir
zellie sahiptir: Ac eken bir tanradr ve efsaneye gre kz Persep
hone'yi yer alt tanrs karm, fakat Zeus'un aracl sonucu onu
tekrar annesine vermeyi kabul etmitir. Ancak bu u artladr ki, Per
sephone yln te birinde annesi Demeter'in yannda kalacak, geri ka-
136 ikinci ksm

lan zamanda ise tekrar yeraltna inecektir. O halde, Demeter her yl


belli bir zamanda kzn topraa vermek zorunda olduundan, ac e
ken bir yeryz tanrasdr.
Bu tanraya nceleri basit bir ekilde tapnld, ancak daha
sonralar tapnma trenlerinin gitgide esrarl bir hal ald grlmek
tedir. Byk tren be ylda bir yaplmaktadr. Ancak bu treniere ait
bilgimiz yoktur; nk treniere katlanlar kimseye bir ey anlatma
mak iin yemin etmektedirler. Demeter klt yabanclar hari olmak
zere herkese, hatta klelere bile aktr. O, i nsanlara bu dnyada ye
ni bir dou, br dnyada ise mreffeh bir hayat vadetmektedir. An
cak bunun iin bu gizli dinin veya "sr dini"nin mensuplarnn takdi
si, "dini" ve "ahlaki" bakmdan arnmadan gemesi arttr. Bu dine
veya klte inananlar baz kurallara riayet etmek, rnein oru tutmak,
treniere katlmak mecburiyetindedirler. Bu trenlerde, kz Persepho
ne'yi kaybettikten sonra yeniden bulan Demeter'in acs ve sevinci
sembolik bir biimde tasvir edilmektedir.

Dionizos Klt
Dionizos kltne gelince, Dionizos da bir tanrdr, daha dorusu tanr
Zeus'un oludur. O da ac eken bir tanrdr; nk vahi, kt gler
olan Titanlar, gen yatayken onu ldrm ve paralayp yemilerdir.
Ancak Athena ondan bir paray, yreini kurtarmtr. Zeus da yeni bir
Dionizos yaratmak zere, bu paray yutmutur. iledikleri cinayetten
tr kendilerini cezalanrlrmak zere Zeus,Titanlar yldrmyla kl et
mi ve onlarn klnden de insan yaratmtr. Demek ki, insan trnn
doasnda Titans unsur, Dionizos'un bedenindn km olan Dionizos
u un__su_l_arLir durumdadr. O halde insanda bir tanrsal yan
__

vardr-nk Titanlar Dionizos'un bedenini yemilerdir-, bir de Titans


ve eytani olan yan-nk Zeus insan Titanlarn kllerinden yaratm
tr-.Byle bir grn ahlaki sonucu, insann kendisinde bulunan bu ey
tani, kt unsurdan kanmas, arnmasnn gerekli olduu olacaktr.
Sonra bu Dionizosu efsanede _'!9_eken1 11 ldji_ls!!.Qn.ra
dirilen bir tanr anl_ile karlamaktayz. Bu dinin mensuplarnda
5. pythagoras pythagoraslk 137

da tanrlarnn kaderine ortak olacaklar inanc ve midi hakimdir. Di


onizos kltne bal olanlar geceleyin yksek yerlerde ellerinde meale
ler tutarak flt ve davul eliinde grltl trenler yapmakta, bu t
renler esnasnda bol bol arap iip dansetmekte ve kendilerinden gee
rek vecd haline ulamaktadrlar. Bu vecd annda da, kutsal hayvanlar
paralamakta, onlarn kann arapla kartrp imekte veya etlerini i
i yemekte, bylece tanrsal tz bedenlerine soktuklarna inanmakta
drlar. Grld gibi bu, Katalikterin Eucharistie'sine, yani sa'nn eti
ni temsil eden ekmein yenilmesiyle kann temsil eden arabn iitme
sine dayanan kutsal trenlerine benzemektedir.
Bu klte bal olanlar bu vecd, yani kendinden geme esnasn
da ruhlarnn bedenlerinden ayrldna, yani "dou ark "n veya
emberini krdklarna inanmaktadrlar. Bu kltle Homeros'un dinini
karlatrdmzda, aralarnda ne kadar byk bir fark olduunu
grmekteyiz: Homeros'un tanrlarnn lmsz olmalarna. karlk,
Dionizos len ve dirilen bir tanrdr. Homeros'un tanrianna ll
merasimler, trenler iinde tapnlmasna karlk bu kltn mensupla
r Dionizos'a cezbe, sarholuk iinde tapmaktadrlar. Homeros'ta
lmden sonraki hayat fikrinin nemsiz olmasna karlk, bu kltn
ballarnda ana fikir budur: Onlarda ldkten sonra tanrlarnn ka
derwe katlarak yeniden doma veya dirilme fikri vardr.

Orpheus Klt
Bu dneme ait bu sr veya kurtulu klderinin son bir rnei olarak
Orpheus klt veya dininden de szedelim. Bu kltn nasl meydana
geldii hakknda elimizde hibir bilgi yoktur. Kayna efsanevi arkc
Orpheus'a karlmak istenmektedir. Orpheus, efsaneye gre, bir alg
cdr ve ve ald zaman da canl cansz ne varsa hepsini arkasndan
srklemektedir. O, Eurydike ile evlenir. Ancak dnlerinin hemen
arkasndan Eurydike lr. Orpheus algsnn gcyle yer altna iner.
Yer alt tanrs ona karsn geri vermeyi kabul eder. Ancak bunun iin
bir art vardr: Yer yzne dnnceye kadar Orpheus'un geri dnp
karsna bakmamas gerekmektedir. Tahmin edilebilecei zere mera-
138 ikinci ksm

kndan veya karsna kar duyduu byk sevgisinden tr Orpheus


bu art yerine getiremez. Bunun zerine kars yeniden yer alt dnya
sna veya llerin gittii yer olan Hades'e iner. Bundan sonra Orpheus
hasretinden ve acsndan ldrr ve nihayet paralanarak ldrlr.
Burada da bir lninn te dnyaya geri gitmesi ve tekrar ge
ri dnmesi temas vardr. O halde Orpheus'un teki dnya hakknda
bize syleyebilecei eyler, srlar vardr. Bu srlara vakf biri olduuna
gre de bizi aydnlatabilir. Bu kltn aslnda Dionizos kltnn bir
baka ekli olduu sylenebilir.
_rk_ C?!.Phe_l!__uLgr_se _!?jf!izosu k_ltn onya 'ya gireme
dii anlalmaktadr. Ancak onya'nn Perslerin eline gemesi ve
494 ylnda Milet'in Persler tarafndan yaklp yklmasndan sonra
Milet Okulu ortadan kalkar. Oradan ve daha genel olarak Bat Ana
dolu'dan Gney talya'ya ve kta Yunanistan'na gler balar. on
y_a:--hlZ felsefe:: il din asasnda E....!m !. ay gzlemlememitik.
Geri Milet'li Doa Filozoflar'nn kozmolojileri, airlerin antropo
morfik mitolojileri veya halkn popler inanlaryla pek uzlaabilir ni
telikte deildi. Fakat Burnet'in cie iaret ettii gibi, yeni fikirler ian
ya'da o kadar doal ve o kadar tedrici bir biimde ortaya kniard
ki, onlarla szkonusu inan veya grler arasnda bir atmann or
taya kmasna, onlara kar bir tepkinin danasna frsat ya da za
man kalmamt. Ancak Bat'ya olan bu gler ayn durumu devam et
tiremeyecek yeni artlar yaratacaktr.
Bir defa bu yabanc blgelerdeki insanlar, ianyal kozmolojistle
rin panteist materyalist tanr anlaya.!!!!__kabul edebilecek bir durum
da deildiler. Sonra bu devirde onya'ya girmeye imkan bulamayan, s
zn ettiimiz klder talya'nn gneyinde gayet elverili bir yaylma
ortam bulmulardr. te o zaman ianyallarn bu grleriyle dinsel ta
savvurlar arasnda bir atmann ortaya kmas kanlmaz olmutur.
Nitekim bu atmann veya en azndan dinle felsefe arasnda bir kar
lamann olduu ve bu karlama sonucunda felsefenin yapsnda,
znde bir deimenin meydana geldi@r.!__ekt!fZ.
FELSEFE HAKKINDA YEN BR ANLAYl: PYTHAGORASILIK
Pythagoras'n veya Pythagoraslarn balattklar veya temsilcileri ol
duklar bu yeni dnemde felsefenin mahiyeti tamamiyle deiecektir.
O artk bir bilgi, evrenin ana maddesinin bilgisi, evrenin neden ve na
sl meydana geldii hakknda bir aklama olmaktan karak -!
ma biimi veya bir hayat yolu olacaktr. Onun amac da insanlara ev
ren veya doa hakknda bilgi vermekten ok onlar kurtarmak olacak
tr. Bu yeni dnemde felsefe insanlar bilgilendirmeyi deil, gnahlarn
dan, sularndan arndrmay hedef alacaktr. Bunun iin insanlar din
sel-felsefi cemaatler halinde rgtlerneye ynelecek ve bu cemaatlere
katlmak isteyen insanlara yaamayla ilgili kurallar kE_<!kt!_r. Bu ba
kmdan ortaya kan bu yeni felsefi cemaatler veya tarikatler, Dioni
zos-Orpheusu cemaat veya tarikatlerden gerek ama ve hedefleri ge
rekse rgtlenme biimleri bakmndan farkl deildirler.
Ancak Pythagoras ve Pythagorasl dinler veya klder tarihi
iinde deil de felsefe tarihi iinde ele almamzn ve anlatmamzn ne
deni, onlarn bu dier klderden farkl olarak ayn zamanda _baz bi
limsel ve felsefi grlere, retilere de sahip olmalardr. te yandan
Pythagoras ve Pythagoraslk tarafndan gelitirilecek olan bu yeni
felsefe anlay yalnzca onlar arasnda kalmayacak, daha sonra u ya
da bu lde Ksenophanes, Empedokles, Sokrates, zellikle Platon,
Plotinos, slam dnyasnda hvan- Safa ve dier birok filozof ve fel
sefe okulunda da varln srdrecektir.
Yukarda srekli olarak "Pythagoras veya Pythagoraslk" ek
linde bir ifade kullandmz dikkat ekmi olmaldr. Bunun nedeni
Pythagoras'a mal edilen grlerin gerektn onun kendi grleri mi,
yoksa rencileri veya takipileri tarafndan ona mal edilen grler mi
olduunu bilemememizdir. te yandan, Pythagoras'n hayat hakknda
da elimizde ok az bilgi vardr. Nihayet onun herhangi bir eser yazp
yazmad da bilinmemektedir. ihtimaller daha ok ikinci yndedir.
Pythagoras lmnde:i'Yarm yzy_gemed_n efsaneletirilmi, hatta
yar tanrlatrlmt!: Bundan dolay aada Pythagoras'a atfen zerin
de duracamz birok fikrin onun kendisinin olmayp, okuluna mensup
1lf0 ikinci ksm

dier dnrlerin stadiarna mal ettikleri fikirler olmalar ihtimali ol


duu iin bu fikirlerle ilgili olarak Pythagoras'tan ok Pythagorasla
gnderme yapmamzn daha doru olduunu belirtmemiz gerekir.
Pythagorasln tarihi ikiye ayrlr: Pythagoras tarafndan
Kroton'da ilk olarak cemaatinin veya tarikatinin kurulduu ileri s
rlen 530 ylndan Platon'un lmne (350) kadarki ilk dnem
veya Eski-Pythagoraslk dnemi ve S 1 . yzylda balayan ve varl
n 4. yzyla kadar srdren ikinci dnem veya Yeni-Pythagoras
lk dnemi. Gerek birinci, gerekse ikinci dnem hakkndaki bilgileri
miz ise byk blm itibariyle Yeni-Pythagoras dneme ait yazar
lardan gelmektedir. Bu Yeni-Pythagoras yazarlarn dkeleri hak
kndaki esas kaynaklarmz da Porphyrios, amblikhos gibi Yeni-Pia
toncu okula ait yazarlar, sonra Diogenes Laertius'tur. Yeni-Pythago
ras dnemin belli bal temsilcileri olarak Tyana'l Apollonios, Ge
da'l Moderatus, Gerasa'l Nikomakhos'u grmekteyiz.
Pythagorasln ilk dnemine gelince, bu dnemle ilgili en es
ki kaynaklarmz Tarentum'lu Aristoksenes, Khalkidia'l Ksenophiles
ve Dikearkhes'tir. lk dneme mensup Pythagoraslar iinde nemli
isimler ise bata phesiz Pythagoras'n kendisi olmak zere Arkhytas,
Philolaos ve Polymantes'tir. Bu arada Pythagoras'n kendisiyle ilgili en
eski kaynamzn, bu dnemin bir baka filozofu, 6. yzyln ikinci
yarsyla 5. yzyln birinci yarsnda yaam olan nl Herakleitos ol
duunu kaydedelim. Herakleitos kendisinden nceki dier Milet filo
zoflarnn eserleriyle ayn ad, Doa zerine adn tayan ve kendisi
ne ayrdmz blmde zerinde geni olarak duracamz eserinde
yerde Pythagoras'tan kmseyici bir dille szeder. Nihayet kendisin
den nce gelen btn dier Yunan filozoflar ve onlarn retileri ko
nusunda olduu gibi, Pythagoras ve Pythagoraslk hakknda da en
gvenilir bilgi kaynamzn Aristatdes olduunu syleyelim.

PYTHAGORAS: HAYATI VE KLG


Pythagoras'n 590-570 yllar arasndaki bir tarihte Samos (Sisam)
adasnda domu olduu sylenmektedir. Hayatnn byk bir bl-
5- pythagoras pythagoraslk 1lf1

mn bu adada geirdii, aristokrat eilimler tad (Yunan filozof


lar arasnda aristokrat eilimler tamayan veya siyasal olarak aris
tokratik rejimin taraftar olmayan az sayda filozof olduuna daha n
ce iaret etmitik), bundan dolay da Samos adasnn tiran olan Polyk
rates'le geinemedii ve sonunda doduu aday terk ederek Gney
talya'ya g edip orada Kroton'a yerletii bildirilmektedir (DK. 14 A
8 ). Yine sylendiine gre Pythagoras bu kentte 530 ylnda kendi
adn tayan bir cemiyet veya tarikat kurmutur.
Bu tarikat yukarda szn ettiimiz Orpheusu tarikare benze
mektedir. Yalnz Orpheusularn tanrlarnn Dionizos olmasna kar
lk, Pythagoraslarnki bir Anadolu tanrs olan Apollon'dur. Bu tari
kat de, Orpheusu tarikat gibi mistik ve eitimsel bir amaca sahiptir.
Onun asl hedefi, ballarn veya mensuplarn yeni bir hayat tarz ii
ne sokmaktr. O, sitenin yerel snrlarn aan bir tarikattir ve ye ola
rak kadnlar da kabul eder (Bu kadnlar arasnda bazen Pythagoras'n
kz, bazen ise kars olarak takdim edilen Theana'nun ad zellikle
zikredilmektedir). Ancak zamanla tarikatn ayn zamanda bazi siyasi
emelleri de benimsedii ve adeta bir siyasi parti hviyetine brnd
anlalmaktadr. Birok iaret, Pythagoras'n kurmu olduu bu tari
kat ile Kroton'da siyasi nfuz salamak ve iktidar eline geirmek is
tediini gstermektedir.
Pythagoras'n yalnzca bir anayasa koyucu olarak kalmak is
temeyip, Kroton'un sosyal ve siyasal hayatnda fiilen bir rol oyna
mak istediini sylemek mmkndr. Kroton'un para sistemini bile
onun yaratm olduu ynnde bir sylenti vardr. Hatta Aristokse
nes, Pythagoras'n matematie verdii stn yerin ve her eyin ilke
sinin saylar olduu ynndeki nl retisinin ekonomik faaliyetle
ri tarafndan belirlenmi olduunu syleyecek kadar ileri gitmektedir
(DK. 58 B 2). Bu aklama phesiz tekyanllndan dolay kabul
edilemez. Onu Pythagoras'n ayn zamanda ekonomik sorunlara da
ak bir insan olduunu gsterdii eklinde yorumlamamz daha
doru olacaktr.
Bundan daha nemlisi bu aklamann Pythagoras'n insanlar
142 ikinci ksm

gruba ayrd ynndeki nl bildiriyle uyumamasdr. Bu bildi


riye veya habere gre Pythagoras bu hayatta tpk Olimpiyat oyunla
rnda olduu gibi tr insann bulunduunu sylemitir. Onlar iin
de en aada bulunan grup veya tr, oyunlara bir ey almak veya sat
mak iin katlan insanlarn benzeri olan trdr. Ortada bulunan tr
belki tahmin edilebileceinin tersine Olimpiyat oyunlarna yarmak
iin katlan insanlardan meydana gelmektedir. En yukarda bulunan
tr veya insanlar iinde en iyilerine gelince, onlar oraya yalnzca ya
rmalar seyretmek iin gelmi insanlara benzeyenlerdir. imdi bu
retiyi ileri sren bir kiinin fiilen ekonomik etkinliklere byk bir de
er vereceini kabul etmek ok gtr. Burada szedilen bu seyret
me, temaa etme eyleminin nasl yorumlanmas gerektiini aada
gstermeye alacaz.
Daha nce iaret ettiimiz gibi Pythagoras herhangi bir eser ka
leme alm grnmemektedir. Herhalde bir tarikat kurucusu olarak e
itli alanlardaki grlerini veya retilerini rencilerine, mriderine
ifahi olarak aktarma yolunu daha uygun bulmu olmaldr. te yan
dan ne kadar ok ynl olmu olursa olsun, onun Herakleitos tarafn
dan kendisine yneltilen " yalnzca ok ey bilme" eletirisini hakketri
i sylenemez (DK. 22 B 40).
Pythagoras'n Yunan dnyasna aritmetii getiren ilk kii oldu
u, yine nl ruh g retisini de Msr'dan alm olduu sylen
mektedir. Bu arada ona Pers dnyasna yolculuk yaptranlar, onu
ran'da Zerdt dinine mensup rahiplerle konuturanlar da vardr.
Bu yolculuklar gerekten yapm olduu phelidir. En azndan ruh
g retisini Herodot'un ileri srd gibi Msr'dan Yunan dn
yasna ithal etmi olmas szkonusu olamaz; nk Msr'da ruhun
lmden sonra varln srdrd fikri mevcut olmakla birlikte
onun bedenden bedene dolat gr mevcut deildir. Eer gerek
ten yapm ise Pythagoras'n szedilen yolculuklar Kroton'a yerle
meden nce Samos'taki ikameti srasnda yapm olmas muhtemel
dir (Rd, GP. S. 50).
Pythagoras'n kurduu cemiyet yalnzca Kroton'da kalmam,
5 pythagoras pythagoraslk 143

baka blgelerde de deyim yerindeyse "ubeler"i almtr. Bu ubele


rin Rhegium'da, Sicilya'da Agrigentum'da, Cabane'da kurulmu ol
duklar bildirilmektedir. Pythagoras cemiyetin tutucu zellii, toprak
aristokrasisi taraftarl, siyasal alanda gittike artan nfuzu, baka
baz etkenlerle de birleerek, sonunda byk bir ayaklanmaya yol a
mtr. Pythagoras cemiyete kar bir tepki olarak balayan bu ayak
lanmann Pythagoras' hayatnn sonuna doru Kroton'u terketmeye
zorlam olmas muhtemeldir. Bu ayaklanmada iki kii dnda Kro
ton'daki btn Pythagoras taraftarlarnn hayatlarn kaybetmi ol
duklar bildirilmektedir. Durum ne olursa olsun, Kroton'a yakn ba
ka bir kente, Metapontum'a snan Pythagoras'n 500 ylna do
ru burada ld sanlmaktadr.
Szedilen ayaklanmann Pythagoras tarikatierin nfuzu al
tnda bulunan dier kentlere de srad, ancak belli bir sre sonra
Pythagoraslarn eski glerini yeniden elde ettikleri anlalmaktadr.
Bununla birlikte bu tarihten elli yl sonra, yani 5. yzyln ortalarna
doru yeniden byk bir direnmeyle karlatklar ve Tarentum dn
daki btn kentlerde etkilerini tamamen yitirdikleri anlalmaktadr.
Tarentum'da ise Pythagoras nl matematiki, astronom, devlet
adam ve asker olan Arkhytas nemli bir siyasal g olarak nfuzunu
devam ettirmeye muvaffak olmutur. Ancak genel olarak Gney tal
ya'da deien bu artlar sonucunda, Pythagoraslarn ou bu kez k
ta Yunanistan'na g etmi ve orada Pythagoras dnceyi devam
ettirmilerdir.
Pythagoras cemiyederin yaps hakknda da birka sz syle
memiz yararl olacaktr: Bunlarn kendi aralarnda rgtsel bir birlik
oluturup oluturmadklar bilinmemektedir. Onlar belki komnist bir
temel zerinde hiyerarik olarak dzenlenmi cemiyederdi (DL. VIII,
10). Onlar birarada tutan ey de herhalde Pythagoras'n kendisine ge
ri gtrlen dinsel-felsefi retiyi korumak ve yaygnlatrma amacy
d. Bu cemiyedere kadnlarn da kabul edildiini yukarda belirtmi,
zaman iinde kazanlan btn bilgileri, yaplan btn bulular Pytha
goras'a mal etme ynndeki eilimlerinden szetmitk (Pythagoras-
. 141+ ikinci ksm

lara atfedilen " Bunu stad syledi" szleri nldr). Bundan dolay
elimizde bulunan birok gr veya eitli alanlarda gerekletiritmi
birok buluu Pythagoras'n kendisine kadar geri mi gtrmek, yoksa
onlarn Pythagoraslarn evresinde daha sonra gerekletiritmi olan
aratrmalarn sonular m olduklarn belirlemek hemen hemen im
kanszdr.
Buna bir de, Pythagoraslarn merkezi retilerini gizli tutmak
ynndeki abalarn eklemek gerekir. Hareketin btn yelerinin
okulun btn srtarna vakf klnmadklar sanlmaktadr. Anlald
na gre, cemiyet daha geni bir topluluk olan ve yalnzca Pythagoras
yaam kurallarna uymakla sorumlu klnan Akuzmatikler diye ad
landrlan yelerle, daha dar bir grubu oluturan ve okulun retileri
nin felsefi temellerinin bilgisine de vakf klnan Matematiki/er diye
adlandrlan dier yelerden meydana gelmekteydi. Bu ikinci grup her
halde siyasal olarak da asl karar verici olan gruptu. Daha sonra cemi
yet iinde bir atlamann meydana geldii ve biri muhafazakar, dieri
ilerici diye adlandrlacak iki gr tarznn ortaya kt anlalmak
tadr. Muhafazakarlar, okulun kurucusunun balangtaki grlerine
sadk kalmak ve onlar korumak isteyenlerdir. Buna karlk dier grup
herhalde onlar yeni artlara uydurmak gerektiini ileri srenlerden
meydana gelmekteydi. Bu gelime esnasnda tahmin edilebilecei gibi
Akuzmatikler muhafazakar grubu, Matematiki/er ise ilerici grubu
tekil etmilerdir (Rd, GP., s.52).
Eski Pythagoraslarn daha sonraki temsilcileri arasnda zel
likle iki isim nemlidir. Bunlardan biri kozmotojik grleri bakmn
dan dikkate deer bir insan olan Philolaos (5. yzyln birinci yars),
dieri ise daha nce de iaret ettiimiz gibi matematik, astronomi, do
a bilimi, akustik gibi eitli alanlardaki grleri yannda ayn za
manda devlet adaml ve askerlik vasf da olan Arkhytas'tr (5. yzy
ln ikinci yars). Platon'un tasarlad ideal devletinin bana filozofu
geirmek isterken, gznnde tuttuu kiinin talya yolculuklarnn bi
rinde ahsen tant Arkhytas olduu dnlmektedir.
S pythagoras pythagoraslk 145

PYTHAGORASILARIN FELSEFi GRLER


Ruh, Doas Bakmndan Bedenden Farkldr ve lmszdr
Pythagoras'n veya eski Pythagoraslarn retileri nelerdi? Onlara
mal edilen en nl reti ruh g grdr (DL. VIII, 36). Bu g
r, insan ruhunun bu dnyada gerek baka bir insann, gerekse hay
vann bedenine getii ve bylece bedenden bedene dolat veya Pla
ton'un szleriyle " birok beden eskittii"ni ileri srmektedir. Ruhun,
bedenden bedene dolaabilmesi iin, z veya yaps bakmndan be
denden ayr bir varlk olarak tanmlanmas gerekir.
te yandan bundan bir adm daha ileri gidilerek ruhun insann
gerek zn oluturduu, onun bedenle ilikisinin asl zn bozdu
u, kirlettii grne ulamak zor deildir. Bu grn mantksal bir
dier sonucu, beden veya maddenin genel olarak ruh iin, ruhun z
grl iin bir ktlk olduu gr olacaktr. Btn bu konularda
Pythagoras retinin sadk bir devam ettiricisi gibi grnen Pla
ton'un szleriyle "Beden, ruh iin bir zin dandr. " Bylece sonuta be
denle ruhun yap bakmndan birbirlerinden tamamen farkl iki tz ol
duu gr ortaya kabilecei gibi ruhun asl gereklik olduu, be
denin ise herhangi bir gereklie sahip olmad veya gerek bir varlk
olmad gr de ortaya kabilir. Bunlardan birincisi Descartes'n,
ikincisi ise Platon'un gr olacaktr. O halde Pythagoraslk btn
Bat ve Dou felsefelerinde ruh-beden ikiciliini kabul edecek olan
uzun mrl gelenein balangcn oluturmaktadr.
Ruh g veya ruhun lmszl grnn, Pythagoras'n
kendi zgn gr olmad muhakkaktr. Herodot'un onun bu gr
Msrllardan alm olduunu sylediini, ancak bu grn doru
olamayacan yukarda belirttik. Belki bu haberde asl nemli olan, He
rodot'un bu ruh g fikrinin Pythagoras'n kendi zgn fikri olmad
na, onun dardan alnma bir fikir olduuna iaret etmi olmasdr.
lmden sonraki hayat fikrine gelince, bunun gerek Msrllar
da, gerek Giritlilerde, Miken uygarlnda, hatta bu lmszle bir
deer vermemekle birlikte Homeros'un kendisinde de varolduunu bi-
146 ikinci ksm

!iyoruz. Ruh g fikrinin ana kaynann Hindistan olduu da bilin


mektedir. Bununla birlikte Pythagoras'n Dou'ya gidip gitmedii ke
sin olarak bilinmedii gibi Mezopotamya, ran veya baka bir kanal
araclyla bu fikri Hintlilerden alm olduunu gsteren herhangi bir
kant yoktur.
Belki daha muhtemel olan ruh g retisinin, benzeri dier
grlerle birlikte ilkel toplumlarn kollektif tasavvurlar arasnda ye
ralan bir gr olduu, daha nce szn ettiimiz 7. yzylda kar
mza kan eski ilkel inanlarn yeniden canlanmas olaynda onun
da kendini gstermi olduudur. Gerekten Pythagoras'ta bu ruh g
retisiyle birlikte bulunan ve yine eski ilkel topluluklarda kendileriy
le karlatmz bir dizi gr ve uygulama daha vardr. Bunlardan en
dikkat ekici olan, Pythagoras tarikatte yelere eitli konularda uy
gulanan baz yasaklardr. rnein Pythagoras'n mridierine bakla ye
meyi, yere den bir eyi kaldrmay, beyaz horoza dokunnay vb. ya
sakladn grmekteyiz. Bu yasaklar arasnda en nemlisi, herhalde et
yeme yasadr. Anlaldna gre insan ruhunun bedenden bedene
getiini dnen Pythagoras, bu arada onun hayvanlarn bedenine de
getiine inand iin hayvanlarn yenilmesini yasaklamtr; nk
insann kesip yedii bir hayvann bedeninde gemite tand ve sev
dii bir insann ruhunun bulunmas mmkndr (DK. 21 B 7).
Bu tr yasaklar sembolik olarak yorumlama ynnde baz
aklamalar olmutur. Ancak onlardan bazlar iin byle bir yorumla
ma imkannn olmasna karlk baka bazlar iin yoktur. Daha muh
temel olan, onlarn btn ilkel toplumlarda rastlanan tabularn kaln
tlar olmalardr. Nitekim ilkel topluluklarda, totemik hayvan veya
bitkiyi yemenin bir tabu olduu bilinmektedir. te yandan, ayn hay
vanlar veya bitkiler dini ayinler esnasnda rahatlkla paralanp yene
bilmektedirler. lgin olan Pythagoraslarda et yeme yasayla birlik
te, bu ayn gelenein devam ettiini grmemizdir.
Bununla birlikte Pythagoras'n ruh g anlayn felsefi dze
ye ykselten ilk kii olduunu kabul etmek gerekir. Onunla birlikte yu
karda iaret ettiimiz gibi, felsefe alannda yeni bir r alr. Bu, ru-
s. pythagoras pythagorashk 147

hun bedenden veya maddeden ayr bir ey olduu; lml olan beden
den farkl olarak lmsz olduu; insann zn tekil eden eyin ruh
olduu ve nihayet insann mutluluunun esas olarak, onda, yani ruh
ta aranmas gerektii ynnde birbirleriyle uyum iinde bulunan bir
takm fikirlerle alan bir rdr. Pythagoras bu fikirlerinden ayrca
bir ahlak da gelitirmektedir: Ona gre ruh, bu dnyada ilemi oldu
u ktlklerin veya yapm olduu iyiliklerin sonucu olarak insann
lmnden sonra deerce daha aa veya daha yukar varlklarn be
denlerine g eder. Bylece o srekli bir yeniden "doular ark"na
tabi olur. Ancak insann ok drst, ok erdemli bir hayat srmesi so
nucunda bu dou arkndan kurtulmas, saf hale gelmesi, ana vatan
na, yani tanrsal alana dnmesi mmkn olabilir. Felsefeden ama, ah
lak ve pratik, yani ruhu iine dm olduu bu dknlk durumun
dan kurtarmak ve asl alanna, kutsal alana yeniden kavuturmaktr.
Grld gibi, burada sadece ruhun bedenden farkl ve ondan
bamsz bir varlk olduu, dolaysyla onun lmyle yok olmad fik
ri yoktur; ayn zamanda onun bedenden stn olduu ve tanrsal bir
dnyaya ait olduu, nk asl yurdunun bu dnya olduu, iinde yaa
dmz dnyada ise bir yabanc zindana kapatlm bir mahkum gibi
bulunduu ynnde fikirler de vardr. Aslna baklrsa bu fikirler, Pytha
goras'ta ok sistemli ve akca ilenmi, gelitirilmi bir biimde bulun
mamaktadr. Onlar ilerde asl Platon tarafndan gelitirilecek ve onun
felsefesinin temel tezleri klnacaklardr. Ancak Pythagorasln bu tr
bir felsefe anlaynn kesin olarak balangcnda yeraldn veya Pytha
goras'n byle bir retiyi felsefi olarak tasarlayan ilk kii olduunu sy
leyebiliriz.

Evrenin lkesi, Arkbesi Saydr


Pythagoraslk yalnzca ruh g fikrinin felsefi dzeyde ifade edilme
sinden ibaret deildir. te yandan, Pythagoras'n Yunan dnyasnda
aritmetiin yaratcs olarak adlandrldn biliyoruz. Ayrca bu dne
min Pythagoraslar iinden Yunan dnyasnn byk gk bilginleri
(rnein Arkhytas), biyologlar (rnein Alkmeon) kacaktr. Sonra
1lf8 ikinci ksm

Pythagoraslarn mzik biliminin (armoni) veya ses kuramnn (akus


tik) yaratclar olduklar da sylenmektedir. imdi de onlarn bu alan
lardaki katklarn ve bu katklarnn temelinde bulunan veya onlarn
bir sonucu olan asl anlamnda felsefi grlerini, yani varlk anlay
lar veya metafiziklerini grelim.
Pythagoras'n adyla bilinen nl bir geometri teoremi vardr.
Bu, dik al bir gende hipotensn karesinin dier iki kenarn kare
lerinin toplamna eit olduunu syleyen teoremdir. Bu teoremin daha
nce Mezopotamyallar tarafndan da bilindii veya bulunduu, yal
nz onlarn bu teoremi zel haller iin ispat edebildikleri, buna kar
lk Pythagoras'n onun doruluunu btn durumlar iin geerli ol
mak zere ispat ettii anlalmaktadr.
Bununla birlikte Pythagoras'n asl baarl olduu alan geomet
ri deil, aritmetiktir. Nitekim daha nce de iaret edilmi olduu ze
re onun Yunan dnyasnda aritmetiin kurucusu olduu sylenmekte
dir. Acaba onu aritmetie iten motif neydi?
Aristoksenes'in verdii bir bilgiye gre, Pythagoraslar nasl
bedenin saln korumak veya ona saln yeniden kazandrmak
iin tbb kullanyorlarsa, ayn ekilde ruhu antmak iin de mzii
kullanmaktaydlar (Demek ki "Mzik, ruhun gdasdr" nl sznn
veya grnn kayna ta Pythagoraslara kadar gitmektedir). An
laldna gre mzie olan bu tutumlar onlar aritmetie, aritmetie
olan ilgileri ve almalar da daha sonra onlar saylarn her eyin ark
besi, tz olduklar nl grlerine gtrmtr.
Pythagoras'n akustiin yani ses biliminin yarats olduu sy
lenmekte ve bunun iin onun yapm olduu ileri srlen bir gzlemi
ne iaret edilmektedir: Buna gre Pythagoras telli alglarda telin
uzunluk ve ksalyla sesin peslii ve tizlii arasnda bir iliki olduu
nu grm ve daha sonra bir monokord, yani tek telli bir alg zerin
de telin uzunluunu belli oranlarda deitirdiinde bizim bugnk ok
tav (gam dizisinde sekiz notalk ses aral), quint (gam dizisinde be
notalk ses aral) ve quart'mz (gam dizisinde drt notalk ses aral
) bulmutur. Bunlarn ise gergin tel zerinde srasyla 112, 2/3 ve 3/4
lk aritmetik oranlarta ifade edilen uzunluklara karlk olduunu or
taya koymutur. Bylece ilk drt say ( 1 , 2, 3 ve 4) ve onlar arasnda
ki orantarla o zamana kadar yalnzca mzisyenin hassas kulann em
pirik ve pratik olarak farkna vard ses aralklarnn kesin ve mate
matiksel bir dille ifade edilebilir olduunu kefetmitir. Oktav, quint,
quart gibi yakalanmas son derecede g ses aralklarnn saytarla ve
onlar arasndaki orantarla llebilir ve ifade edilebilir olmalarnn ne
kadar heyecan verici bir keif olduunu ve bunun Pythagoras'a hangi
cokun dnceleri telkin etmi olabileceini tasavvur etmek zor olma
sa gerekir. Bu dnceleri ise tek bir cmle ile yle ifade etmek mm
kndr: Evrenin ilkesi, arkhesi, tz saydr.
O halde bu kefin veya dncenin deeri zerinde ne kadar s
rar edilse yeridir. Burada niteliksel farkllklarn niceliksel olarak ifa
de edilmesinin mmkn olduu gr kendini gstermektedir.
Anaksimenes'in mphem bir ekilde dncesinin gerisinde bulunan
ey; yani varlklar arasndaki nitelik farkllklarnn aslnda onlarn
miktarlarndaki farkllklara, yani niceliksel farkllklara indirgenebi
lecei dncesi burada yani mzikte somut ve parlak bir biimde
dorulanmasn bulmaktadr. Pythagoras'n bunu sadece fiziin zel
bir alan olan ses kuram veya ses mekanii iin geerli bir ey olarak
dnmeyecei, geneHeyerek evrendeki her varla, evrenin kendisine
uygulamak isteyecei tabiidir. Gerekten de Pythagoras bu keiften
hareketle Milet filozoflarnn suda, havada veya apeiron'da aradkla
r eyin aslnda saylarda ve onlar arasndaki oranlarda aranmas ge
rektiini syleyecektir.
Ancak burada birka noktaya iaret etmemiz gerekmektedir:
nce saylarn ne anlamda varlklarn arkbesi olduklar konusunda
Pythagoraslar arasnda iki birbirinden farkl grn olduu anlal
maktadr. Aristoteles'e gre baz Pythagoraslar saylarn ilkelerinin
her eyin ilkeleri olduklar ve btn dnyann say ve uyum olduunu
ileri srmektedirler. Bylece onlara gre saylar, eylerin kendisinden
ktklar ve kendisine dndkleri ey, yani onlarn ikin nedeni ve tz
leridir (Metafizik, 987 a 1 3- 1 9) . Buna karlk baka baz Pythagoras-
150 ikinci ksm

lar saylar, eylerin taklit ettikleri rnekler (paradigmalar) olarak al


makta, ancak bu rneklerin kopyalanndan ayr olmadklarn dn
mektedirler (Metafizik, 987 b ll). imdi bu ikinci grn daha ince
olduunu ve gen Pythagoraslar tarafndan ileri srlm olduunu
sylemek mmkndr. ilerde Platon'dan szederken kendisine temas
edeceimiz, onun hayatnn son dneminde savunduu saylarn ide
alar olduklar grnn kaynann da bu ikinci gr olduu anla
lmaktadr. Bylece Platon'un idea-Saylar retisinin temelinde
Pythagoraslarn bulunduklar grlmektedir.
te yandan Pythagoraslarn saylar derken bizim bugn anla
dmz anlamda saylardan olduka farkl bir eyi dndklerini be
lirtmeniz gerekir. Bugn bizim iin saylar soyut eylerdir. Geometri
nin nesneleri gibi onlar da insan zihninin eseri olan soyut veya yapma
varlklardr. Biz bugn saylar derken banda sfrn bulunduu ve bir
birim olarak kabul edilen eye ayn birimin eklenmesiyle meydana ge
len soyut bir varlklar dizisini anlamaktayz. Ama Pythagoraslar sa
yy byle anlamamaktadr. Bir defa sfr bilmemektedirler. Sfrn ke
finin veya sfr kavramnn ortaya atlmasnn ok daha ileri bir tarihe
rastlayaca bilinmektedir. Bunun nedeni herhalde somut ve gerek an
lamda varolmayan bir eyi bir say olarak dnmenin kendisinde ya
tan glk olmutur. Ayrca ve bundan dolay Pythagoraslar, sayla
r bugn bizim kullandmz harf sembolizmine benzeyen bir iaret
sistemiyle ( 1 , 2, 3, 4 vb. gibi iaretlerle) ifade etmemektedirler; tersine
onlar saylar geometrik biimde sembolize etmektedirler. Yani onlar
ifade etmek iin, bizim bugn domino talarnn veya zarlarn zerin
de kullandmz trden bir sembolizme bavurmaktadrlar: Burada
her say, iinde ka birim varsa o kadar noktayla gsterilmektedir.
Pythagoraslar bu ekilde iaret ettikleri noktalar ayrca ge
ometrik bir dzene gre sralamaktadrlar. Bundan genler eklinde
dzenlenmi saylar, kareler eklinde dzenlenmi saylar, dikdrtgen
ler eklinde dzenlenmi saylar, ksaca gen, kare, dikdrtgen saylar
kmaktadr (Piaton'un Timaios'unda kullanaca kp saylar, piramit
saylar gibi daha karmak saylarn Pythagoraslar tarafndan bilinip
S pythagoras pythagoraslk 151

bilinmedii tartma konusudur). gen saylar 1, 3, 6, 10, 15 vb. gi


bi saylarn meydana getirdikleri saylardr. Buna karlk kare saylar
1, 4, 9, 16, 28 vb. gibi saylar tarafndan meydana getirilir. Dikdrt
gen saylar dizisini ise 1, 6, 1 2, 20 vb. gibi saylar olutururlar ve by
lece bu saylar u ekillerde gsterilir:

Pythagoraslar iinde saynn varlklarn arkbesi olduu gr


n daha somut veya daha ilkel bir biimde t<sarlayanlarn bulundu
u da anlalmaktadr. Aristoteles'in bildirdiine gre Eurytus adnda
bir Pythagoras, insann veya atn saysn bulmak zere ematik ola
rak insana veya ata benzeyen bir ekil meydana getirmek iin ka ta
ne akl tanesine ihtiya olduunu aratrmakta ve bulduu miktar in
sann veya atn says olarak kabul etmekteydi (Metafizik, 1092 b 8 ) .
Bu gr tarznn dier bir rnei Pythagoraslarn saylada
eyler arasnda kurduklar tamamen keyfi benzerlikler ve bu benzerlik
lerden hareketle eyler iin kabul ettikleri saylard. rnein onlara g
re uygun zaman veya frsat (kairos) 7, evlilik 3 veya 5, adalet 4 veya
9'du. Evliliin neden baka herhangi bir say deil de 3 olduunu ara
trdmzda undan daha inandrc bir aklama bulamamaktayz: Ev
lilikte farkl unsur, kar, koca ve ocuklar vardr. Peki onun 5 oldu
unu ileri srenler neye dayanmaktaydlar? 5'in ilk ift say olan 2 ile
ilk tek say olan 3'n toplam olmasna (nk 1'in kendisi bir say ola
rak kabul edilmemekteydi. O, say deil, birimdi veya ilkeydi). Bu du
rumda da bu ilk ift ve tek saylar kar ve kocay temsil etmekteydi.
Peki adalet neden 4 veya 9 i di? Herhalde bunun nedeni 4'n ilk
ift saynn, 9'un ilk tek saynn kendi kendisiyle arplmas sonucu or
taya kan saylar olmalar veya adalette bulunan karlkllk ilkesini,
152 ikinci ksm

4 veya 9'un birer kare say olmalarndan dolay en uygun bir biimde
ifade etmeleriydi. nk bildiimiz gibi gerek 4, gerekse 9 Pythagoras
larn saylar geometrik figrlerle ifade etmeleri yntemine gre birer
kare saydr. Kare bir sayda ise btn kenarlar birbirlerine eittir. Ada
letre nemli olan da eitlik veya karlkllktr.
Pythagoraslar 10 saysna ok zel bir nem vermekte ve
onun zerine yemin etmekteydiler. 10 saysn ise ekenar bir genle
temsil etmekteydiler. O, mkemmel bir say idi; nk ilk drt saynn
toplamyd: 1+2+3+4. Kendisi de varln arkhesinin say olduu re
tisinin bir trn temsil eden Speusippos, Pythagor.slarn 10 say
snda kefettikleri daha birok zellikten szetmektedir.
Bu zellikler zerinde daha fazla durmamzn bir anlam yok
tur. nemli olan Pythagoraslarn yukarda iaret edildii gibi bazla
r tamamen keyfi, hatta ocuksu olan bir takm benzerliklerden kalka
rak saylara varlklar tekabl ertirdikleri ve yine bunun bir sonucu ola
rak baz saylara mistik birtakm zellikler atfettiklerini bilmemizdir.
Bunlar artk aritmetik bilimi veya metafizii iinde ele alnmas mm
kn olan dnceler deildirler; aritmoloji, yani saylar zerinde bi
limsel olmayan birtakm speklasyonlardan kaynaklanan oyunlardr.
lgin olan udur ki, tarihte byk matematikilerin bazlar da (rne
in Platon'un kendisi) ayn zamanda aritmoloji alanna ait olan bu tr
speklasyonlardan kendilerini kurtaramamlardr. Bugn bizim de,
baz saylar uurlu, bazsn uursuz (rnein 1 3 says) olarak nitele
memiz, bu tr bir aritmolojinin veya kt anlamda say mistisizminin
aramzda hala varln devam ettirdiini gstermektedir.

Saynn lkeleri se Snr ve Snrsz Olandr


te yandan Pythagoraslar saylar her eyin ilkeleri olarak kabul
ederken, saynn kendisinin ilkeleri olarak da snr ve snrsz olana
bavurmaktadrlar. Pythagoraslarn evrenin her yannda say ve uyu
mu aradklarn biliyoruz. Onlar mzik skalasnda, gk cisimlerinde,
insan bedeninde, ksaca her yerde ve her eyde onu aramaktaydlar.
Buna, paralel olarak onlar Anaksimandros'tan farkl olarak ve ilerde
5 pythagoras pythagoros,lk 153

greceimiz Herakleitos'un bak asn payiaarak uyurnun ztlardan


veya ztlklardan meydana geldiini dnmekteydiler.
Pythagoraslara gre, uyurnun kendisiyle uyumu meydana geti
ren unsurlar arasnda bir ayrm yapmak gerekir. Uyum, uyumu meyda
na getiren unsurlardan farkldr. Uyumu meydana getiren unsurlara ge
lince, onlar ztlklardr. Yine Aristoteles'in bildirdiine gre, Pythago
raslarn kabul ettikleri temel ztlklarn says ondur (yine altn say).
Bu ztlklar iki ayr stun iinde gsterirsek bu stunlarda karlkl
olarak u ztlarn yeraldn grrz: Snr ve snrsz, tek ve ift, bir ve
ok, sa ve sol, erkek ve dii, hareketsiz ve hareketli, doru ve eri, ay
dnlk ve karanlk, iyi ve kt ve nihayet kare ve dikdrtgen (Metafizik,
986 a 24 vd.). Bu stunlardan birincisinde yeralan eylerin dzen, snr
lama ve mkemmellik ilkeleri olduklar, dier stunun iinde bulunan
ve bunlara karlk olan eylerin ise tersine dzensizlik, kusurluluk ve
snrszlk ilkeleri olarak dnldkleri aktr. Acaba biri dzen ve
mkemmellik ilkeleri olan, dieri dzensizlik ve eksiklik ilkelerini tem
sil eden bu ztlar dizisi grnn ran kaynakl Zerdtln dn
yann kurucu unsurlar olarak kabul ettii iyi ve kt ilke, yani Hr
mz ve Ehrimen ztl ile bir ilgisi var mdr? Pythagoras'n ruh g
fikrinin Hint kayna gibi bu da tartmal bir konudur.

rrasyonel Saylar Problemi


Bu vesileyle saylar retisi ile ilgili olarak okulun kendi iinde ortaya
km olduu sylenen bir elikiye temas edelim: Her eyin ar,khesi
nin say olduu, nk her eyin saydan meydana geldii veya say
lada tam olarak ifade edilebilir olduu ynndeki Pythagoras gr
n, bir baka Pythagoras bulula, bizzat Pythagoras teoreminin
kendisiyle tehlikeye dt sylenmektedir: Pythagoras teoremde,
dik al bir gende hipotensn karesinin dier iki dik kenarn kare
lerinin toplamna eit olduunu biliyoruz. imdi bir karenin ikiye b
lnmesinden meydana gelen bir dik al gende, bu karenin iki ke
narnn toplamnn kegenin karesine eit olmas gerektii aktr. Sz
konusu karenin kenarlarnn 1 olduunu kabul ettiimizde onun ke-
15lf ikinci ksm

geninin deerinin ...J olmas gerektii aktr. ...J ise hibir zaman bir
say ile tam olarak ifade edilemeyecek irrasyonel bir saydr Bu durum
da Pythagoras saylar retisiyle, irrasyonel saylarn varl arasn
da !>ir eliki ortaya kmaktadr.
Gereklik Pythagoraslara, z itibariyle, saysal iliki veya
oranlada ifade edilebilir olduundan tr rasyonel grnmtr.
Tam saylarn oran, Yunanca'da logos kelimesiyle karlanr. te yan
dan logos, anlaml konuma, yani konusu anlalabilir, aklsal olan ko
numa demektir.. Gerekliin logoslar, yani oranlarca belirlenmedii,
belirlenemediinin ortaya kmas Pythagoras varlk kuram iin ger
ekten ar bir darbe olmaldr. Bu olgu, dnyann logik, yani saylar
la tam olarak ifade edilebilir belirlenmi bir yapda olmad veya dn
yada logik, yani saylada tam olarak ifade edilebilir rasyonel eylerin
dnda logik-olmayan (alogos), aklsal-olmayan (irrasyonel) eylerin
de bulunduu anlamna gelmektedir. Rivayete gre Pythagoras okul
da bu elikiyi bulan veya daha dorusu onu ifa eden Metapontum'lu
Hippasos, iledii bu byk suun cezasn denize atlp ldrlmek
suretiyle demitir (DK. 1 8 A 4 ).

ASTRONOMLER
Artk Pythagoraslarn astronomi sistemlerine geebiliriz. Onlarn bu
konuda da r ac birtakm grlere sahip olduklar grlmekte
dir. Birinci olarak onlarn mzik kuramyla ilgili aratrmalarnn so
nularn genelletirdiklerini ve onlar genel olarak fizik dnyaya uy
guladklar gibi daha zel olarak astronomik dnyaya da uyguladkia
rm belirtmemiz gerekir. Bunu nasl yaptklar hakknda yine Aristote
les'in tanklna ba vuralm:
"Pythagoraslar diye adlandrlan kiiler sadece b u disiplini (yani
matematii) gelitirmekle kalmamlar; ay zamanda onun iinde
yetitiklecinden matematiin ilkelerinin her eyin ilkeleri olduunu
dnmlerdir. Bu ilkeler arasnda, saylarn doalar gerei ilk
eyler olmalarndan; varolan veya varla gelen eylerle saylar ara
snda birok ve onlarla Ate, Toprak ve Su arasnda olduundan
s. pythagoras pythagoraslk 15 5

daha fazla sayda benzerlikler olduunu dnmelerinden (nk


onlara gre saylarn filanca zel biimi adalet, dieri ruh ve akli,
bir dieri uygun zamandr. Hemen hemen btn dier eyler de sa
ysal olarak ifade edilebilirler); ayrca mziksel skalalarn deiim
ve oranlarnn saylarta ifade edilebilir olduunu grdklerinden;
bylece tm dier eylerin doalar bakmndan saylara benzer g
rnmesi, saylarn ise kendilerine doann btnnde ilk eyler ola
rak grnmelerinden dolay Pythagoraslar saylarn unsurlarnn
her eyin unsurlar olduu ve gn bir uyum (armoni) ve say ol
duunu dnmlerdir. Onlar gksel olaylar,gn ksmlar ve
evrenin tm dzeniyle saylarn zellikleri ve mziksel skalalar ara
snda bulabildikleri btn benzerlikleri toplayp kendi sistemleri
iine sokmakta ve eer herhangi bir noktada boluk ba gsterirse,
kuramlarnn tutarlln salamak zere abucak zorunlu ekleme
lerde bulunmaktadrlar. rnein on says onlara mkemmel ve sa
ylarn tm doasn iinde bulunduran bir say olarak grnd
nden, gkte hareket eden cisimlerin saysnn on tane olduunu
sylemektedirler. Ancak grnen gk cisimleri sadece dokuz tane
olduundan, bu boluu doldurmak zere onlar bir onuncuyu, ya
ni Kar-Yer'i icad etmilerdir" (Metafizik, 985 b 26-986 a 1 4) .

Bu szlerin Pythagorasln ana tezlerini en mkemmel bir bi


imde ortaya koyduuna phe yoktur. Aristoteles'in bu bildirisinin
birinci ksmn daha nce ayrntl olarak ele alp ilediimiz iin bir ta
rafa brakalm. kinci, yani Pythagoraslarn gk sistemine gelince,
onlarn nce on saysn mkemmel kabul ettikleri iin hareket eden
gk cisimlerinin saysn on olarak kabul ettikleri grlmektedir. An
cak grnen gk cisimleri sadece dokuz tane olduundan (sabit yldz
lar kresi, o zaman iin bilinen be gezegen, yani Merkr, Vens,
Mars, Jpiter ve Satrn, nihayet Dnya, Ay ve Gne) Pythagoraslar
sistemlerini tutarl klmak veya onda ortaya kan boluu doldurmak
zere bir Kar-Yer'i uydurmulardr. Pythagoraslar, ikinci olarak,
Aristoteles'e gre gn bir uyum ve say olduunu dnmlerdir.
imdi bu iki gr biraz daha fazla amaya alalm: Pythagoras'n
kendisinin ve eski Pythagoraslarn dnyay evrenin merkezinde hare
ketsiz bir cisim olarak almalarna karlk Aristoteles'in Gk Hakkn-
156 ikinti ksm

da adl eserinde verdii bilgiye ve bu konuda Teophrastos'la dier kay


naklarn getirdikleri aklamalara dayanarak yine ayn okula mensup
olan Philolaos'un evrenin merkezine ne Yer'i ne Gne'i koymayp, bir
merkezi atei koyduunu syleyebiliriz. Bu gre gre bu merkezi
atein etrafnda btn gk cisimleri dairesel bir hareketle dnmekte
dirler. Merkezi atee olan yaknlk srasna gre onun etrafnda nce
Kar-Yer gelmekte, onu srasyla Yer veya D nya, Ay, Gne, bu d
nemde bilinen be gezegen ve nihayet sabit yldzlar kresi takip et
mektedir. Philolaos'a gre bu Kar-Yer'i grmememizin nedeni, dn
yada zerinde yaadmz blgenin onu grebileceimiz biimde ie
riye doru dnk olmamasdr.
Pythagoraslarn bu astronomi sistemi, Aristoteles'in hakl ola
rak iaret ettii gibi aslnda tamamen speklatif dncelere ve gerek
elere dayanmakla birlikte gene de bir bakma Milet astronomisine g
re bir ilerleme tekil etmektedir. nk burada grld gibi, Yer'in
kendisi ilk kez bir gezegen olarak kabul edilmekte ve bylece yine ilk
kez gnn ve yln eitli dnemlerinin, yani mevsimlerin Yer'in kendi
sinin hareketiyle aklanmas yoluna gidilmektedir.
te yandan, bu sistemde Gne'in merkeze alnmam olduu
dorudur. Ancak Yer'in bir gezegen olduunun kabul ve evrenin mer
kezinden kaydrlmas, gene de gne-merkezci sisteme giden yolu aa
bilirdi. Bunun iin yaplmas gereken tek ey, burada speklatif neden
lerle kabul edildiini grdmz merkeziatei Gne'e zde klmak
tan ibaretti. lgin olan, ilerde 16. yzylda Kopernikus ilk kez bilinli
olarak gne-merkezci sistemi savunurken, bunu aslnda gzlemlere
dayanan gerekelerle deil, yine Pythagoraslarnkine benzeyen spe
klatif-estetik gerekelerle yapm olmasdr. rnein o mkemmel bir
ekil olduu iin, gezegenlerin Gne etrafnda dairesel yrngeler iz
dii ynndeki varsaym korumaya devam etmi, buna karlk daha
basit, matematiksel bakmdan daha zarif, daha estetik olduu gerek
esiyle gne-merkezci sistemi Batlamyusu yer-merkezli sistemin yeri
ne geirmeye almtr. Bu arada, Kopernikus'un bu gr ortaya
atarken, Pythagoraslarn Yer'i evrenin merkezinden karan astrono-
s. pythas:ras pythacoraslk 157

mi sistemlerinin bilgisine sahip olduunu ve onun bu grten etkiten


mi olmasnn muhtemel grndn de kaydedelim. Nihayet 3.
yzylda yaam olan Aristarkhos'un, yani yine Pythagoras'n heme
risi olan nl bir Yunan gk bilgininin gne-merkezci sistemi bilinli
olarak kabul etmi olduunu da syleyelim.
Aristoteles'in szn ettii Pythagoraslarn gn bir uyum
olduu grlerine gelince, anlaldna gre Pythagoraslar mzikte
sesler arasnda grdkleri aralklar ve oranlar, gk cisimleriyle ilgili
olarak da kabul etmiler ve evrenin merkezinden itibaren gk cisimle
rinin (Ay, Gne ve yldzlarn) uzaklklarn, mzikteki tam aral
a, yani ok tav, quint ve quart'a zde klm!ardr. Bu arada onlar bir
gk mziinden de szetmilerdir. Bu gre gre gk cisimleri uzay
da dnerlerken arlkianna ve yrngelerindeki dn hziarna gre
farkl ve birbirleriyle uyum iinde olan seslerden meydana gelen bir
melodi gerekletirmektedirler. Bu melodi ilahi bir melodi olup, lm
l insanlarn kulaklar tarafndan duyulamaz. Duyusal mziin ancak
bir imgesi olduu gerek uyum, kirilen merkezi ate etrafnda Gne,
Ay, gezegenler ve yldzlarn izdii dairesel yrngeler olan gksel li
o:-in bir uyumudur.
te yandan, Pythagoras'n Milet kozmolojisinin baz unsurlar
n Gney talya'ya tam olduunu da grmekteyiz. Yine Aristote
les'in verdii bilgiye gre Pythagoras Yer'in sonsuz havann iine dal
m olduunu. bu sonsuzdan bir eit solumayla onun en yakn ksm
larn iine aldn, onlar iine girince de eylerin birbirlernden ayrl
dn sylemektedir (Metafizik, 1091 a 13; Fizik, 213 b 22-23). O hal
de ayn zamanda karanlk, gece ve su buhar olarak da adlandrlan s
nrsz hava, eylerde okluk ve sayy meydana getirmektedir. En eski
Pythagoraslardan biri olan Petran'un yine Miledi filozoflar gibi dn
yalarn okluu grn kabul ettiini grmekteyiz. Ancak bu, belir
li bir okluk, geometrik bir dzene gre sralanm bir dnyalar ok
luudur: Petron, gen eklinde sralanm olarak 1 83 dnyann varl
n kabul etmektedir.
158 ikinci ksm

RUH GRETLER
Pythagoraslarn ruh retileriyle ilgili olarak, Platon'un Phaidon'da
kendilerine izafe ettii ruhun, bedenin ksmlarnn bir uyumu olarak
bedenle birlikte ortadan kalkt gr, onlarn balangtaki grle
rinden biri olamaz. k bu gr, grld gibi, Pythagoraslarn
ruhun lmsz olduu ana grlerine aykrdr. Platon'un onlara mal
ettii ruhun bir uyum olduu grn daha ok onun, ksmlarnn bir
uyumu olduu eklinde anlamamz gerekir. Eer bu yorumumuz do
ruysa Platon'un ruhun, uyumlar onun doru ve adil bir durumunu
meydana getiren ksmdan meydana geldii retisinin temelde
Pythagoras bir reti olmu olmas ve Platon'un birok gr gibi bu
grn de Pythagoraslardan alm olmas gerekir.
Pythagorasln sonraki geliimi dneminde nemli temsilcile
rinden biri olan Alkmeon ise bu uyum dncesini esas olarak tbba
uygular. insani ve siyasi yap analojisinden yararlanarak insan bedeni
nin salk durumunu, zt kuvvetlerin (kuru ve nemli, scak ve souk,
ac ve tatl vb.) eit payiara sahip olmasna veya daha basit bir ifadey
le onlarn eitliine (isonomia); hastalk durumunu ise bu zt kuvvet
lerden birinin dierleri zerine hakimiyetini tesis etmesine (monark
hia) zde klar. O halde hekimin grevi, bu kuvvetlerin yeniden eit
ve dengeli bir duruma getirilmesini temin etmekten, yani uyum ve ar
moniyi tekrar salamaktan ibarettir.

PITHAGORASILIGIN GENEL BR DEGERLENDRLMES


Pythagorasln genel bir deerlendirilmesine gelince, bununla ilgili
olarak u hususlara iaret edebiliriz: Her eyden nce Pythagoraslk
Sokrates ncesi felsefe tarihinde, hatta daha genel olarak tm Yunan
felsefesi tarihinde ayr ve orijinal bir istikameti temsil eder. Milet Oku
lu'nda felsefenin esasta doada gzlemlenen olaylar birtakm kuram
lar yardmyla aklamaya alan bir kozmoloji olduu sylenebilir.
Bu abalarn temelinde ahlaki motifler olmad gibi onlarn kuramla
rnn dorudan ahlaki veya dinsel bir sonucu da bulunmamaktayd.
Oysa Pythagoraslarla birlikte felsefenin bambaka bir yola girdiini
5 pythagoru pythagorulk 159

ve bambaka kayglarla bambaka amalara yneldiini grmekteyiz.


Pythagoraslar bir felsefe okulu olmaktan ok veya en azndan bir fel
sefe okulu olduklar kadar dinsel bir cemiyet veya tarikattirler. te
yandan, bu dinsel cemiyetin ayn zamanda militan bir siyasi parti ve
ya rgt olduunu da grmekteyiz. Bu, felsefeyi alglama veya tanm
lama tarz bakmndan gerek o zaman, gerekse daha sonras iin z
gn ve farkl bir anlay ve tutumu temsil etmektedir.
Sonra Pythagoraslar bu tutumianna paralel olarak yine olduk
a farkl bir bilgi anlayn savunmaktadrlar. Bu, deerden bamsz
olmayan, tersine onun hizmetine koulmu bir bilgi anlaydr. Pytha
goraslarn gerek matematiksel, gerekse dier bilimsel aratrmalar
ahlaki-dini bir dnya gr erevesinde gelimektedir. Onlarn mate
marikle ilgilenmelerinin nedenenin salt bilimsel olmadn grdk. Bu
erevede olmak zere, Pythagoras'n daha nce szn ettiimiz nl
tr insan grubu ayrmn yanl yorumlamamalyz: nc ve en de
erli grubu tekil eden seyirciler grubu, bunu tamamen bilimsel ama
larla, srf bilmek iin bilmek amacyla yapmamaktadr. Theoria'nn bu
anlam, yani srf bilmek iin bilmek, herhangi bir pratik kaygdan ha
reket etmeksizin seyretmek, temaa etmek anlamn almas ok daha
sonralar, Aristoteles'in zamannda olacaknr. Pythagoraslar iin the
oria veya seyretme, temaa etmenin z itibariyle ahlaki-dinsel deeri
olan bir etkinlik olduunu unutmamalyz. Nitekim theoria kelimesi
balangta Orpheusu klte mensup olan kiinin ac eken, len ve di
rilen tanr ile birlikte yaad deney anlamna gelmekteydi (Rd, GP.
s.57). Pythagoras ve takipilerinde ise o artk Orpheusu kltte olduu
gibi dinsel bir deney olmasa bile hi olmazsa evrende hkm sren tan
rsal dzeni yar dinsel bir seyretme tarzdr.
O halde Miletlilerle birlikte, dine hi olmazsa dalayl bir eletiri
olarak balayan Yunan felsefesinin Pythagoras ile birlikte yeniden dinin
hizmetine girmi olduunu syleyebiliriz. Pythagoraslkla birlikte fel
sefe bir kurtulu retisi, bir arnma pratiine dnmektedir. te yan
dan Ksenophanes, Empedokles ve ok daha byk lde Platon'un
kendisinde bu ahlaki-dini eilimin devam edip gelitiini greceiz.
160 ikinci ksm

Pythagorasln Platon zerine etkisinin yalnz bununla snrl


kalmadn, onun, yani Platon'un ruh-beden ztl, ruhun lmszl
, ruhun ksmdan meydana geldii grleri yannda hayatnn
son dneminde savunduunu bildiimiz dealarn saylar olduklar y
nndeki grnn temelinde de Pythagoraslktan bir hayli unsurun
bulunduunu syleyebiliriz. Nihayet, Platon'un filozofun siyasi-ahlaki
nderlii fikri de herhalde Pythagoraslktan baz eyler tamaktadr.
Pythagorasln Yenia'n balanglarnda yeniden dirilmesi
ve reva bulmas olgusundan da birazck szetmemiz gerekmektedir.
Daha nce iaret ettiimiz gibi, Kopernikus gne-merkezci astronomi
sisteminde Pythagoraslarn belirli lde etkisi altndadr: Sonra on
larn nitelikleri niceliklere indirgeme ynndeki dnceleri, matema
tie verdikleri byk nem, evrenin aklay anahtar veya dili olarak
saylar grmeleri Galile, Descartes gibi Yenia bilim adamlar ve filo
zoflarnn matematie kar hayranlklar ve niceliksel fizikleriyle tam
bir uyum iindedir. phesiz Galile, Descartes, Kopernikus, Kepler gi
bi Yenia'n nl doa bilimcileri ve filozoflar Pythagoraslarn arit
moloji alanna giren fantezilerini aan, ok bilinli kurarnlar tarafndan
ynetilmekteydiler. Ancak bu bilinli kurarnlarn veya dnya grle
rinin olumasn mmkn klm olan olumlu artlarn, zihin ortamnn
hazrlanmasnda Yenia'n balanglarnda Pythagoraslarn ve on
larn fikirlerinin tannmasnn olduka nemli bir rol olmutur:
Btn bunlarn yannda belki daha zel ve somut bir anlamda
Pythagoraslarn ilk defa Form kavramn sezdiklerinden ve bu anlam
da Aristatdes zerine bir etkide bulunduklarndan szedebiliriz. Milet
Iiierin her eyin kendisinden doduu bir ilk, ana madde fikrini ortaya
atp gelitirdiklerini biliyoruz. Ancak onlar zel eylerin bu tek madde
den nasl ktklar konusunda -Aristoteles'in terminolojisiyle syler
sek- Formu dikkate alan herhangi bir aklama getirmemilerdir.
Pythagoraslara gre ise saylar meydana getiren iki ilke, snr ve s
nrsz alandr. te yandan onlarn snrsz olan Anaksimenes'in hava
sna benzer bir ey olarak aldklarn yukarda syledik. Snrsz olana
snrlar koyarak onu zelletiren, snr diye adlandrlan ilkedir. imdi
5 pythagoras pythagoraslk 161

Pythagoraslar iin Form, snr demektir ve snr da zellikle saysal


bir ey olarak tanmlanmaktadr. Evlilii adaletten, adaleri attan ayran
ey, her birinin sahip olduu snr veya saydr. Gerekten Aristatdes
Metafizik'te, z (essence) sorunuyla ilgili olarak grler belirtmeye ve
tanmlar vermeye alan ilk filozoflarn Pythagoraslar olduklarn
sylemekte, dolaysyla onlarn Form veya z kavramn ilk sezen kii
ler olduklarn ima etmektedir (Metafizik 987 a 20). Geri o onlarn bu
konuyu ok basit ve ilkel bir biimde ele aldklarn, yzeysel tanmlar
verdiklerini ve z hakknda ak seik bir anlaya sahip olmadklarn
bu szlerinin arkasna eklemektedir. Ancak bu Aristoteles'in kendi sz
lerine gre Pythagoraslarn z veya Form kavramn ilk defa ortaya
atan kiiler olduklar ve bu ynde Aristatdes zerine etkide bulunma
larnn soz konusu olduu gereini deitirmemektedir.
6
Ksenophanes

" EGER KZLERiN, ATLARlN V E ASLANLARlN ELLERi OLSAYDI VE ON


LAR ELLERiYLE iNSANLAR GiBi RESiM YAPMASINI VE SANAT ESER
LERi MEYDANA GETiRMESiNi BiLSELERDi, ATLAR TANRlLARlN BiiM
LERiNi ATLARINKiNE, KZLER KZLERiNKiNE BENZER iZERLERDi
VE ONLARlN H ER BiRiNE DE KENDi TRLERiNE UYGUN BEDENLER
VERDiRiRLERDi. HABELER TANRlLARlNlN KARA VE BASIK BURUN

LU, TRAKVALILAR iSE MAVi GZL VE KlZ i l SALI OLDUKLARINI


SYLERLER"
(DK. 2 1 B 15, 16).
Ksenophanes'ln bir bDsW.
ythagoras'tan szeden, Herakleitos'un ise kendisinden szettii ve
P Pythagoras iin syledii eyleri kendisi hakknda da syledii, ya
ni kendisini de "ok ey bilmek, fakat felsefenin kendisini bilme
rnek "le sulad (DK. 22 B 40) Ksenophanes, Yunan felsefe tarihinde
gerek Miledi Doa Filozoflar'ndan, gerekse Pythagoraslardan fark
l bir zihniyeti temsil etmektedir.
Miledi filozoflardan farkldr; nk doabilimsel grleri iti
bariyle onlarn baz grlerini paylamaktaysa da eilimi itibariyle bu
tr sorunlarla, yani evrenin nasl ortaya kt, ana maddesinin ne ol
duu vb. sorunlaryla gerekten ilgilenen bir insan deildir. Ayrca bu
konudaki grleri bakmndan onun Milet Okulu filozoflarndan da
ha geride olduunu grmekteyiz.
te yandan Ksenophanes, Pythagoraslk gibi eski dinsel fikir
terin yeniden canlanmasndan da pek etkitenmi grnmemektedir.
Amacnn Pythagoraslk gibi ruhun kurtuluunu salamak olmad
anlalmaktadr. Nitekim bir at iirinde (elegie), aka Pythagoras'la
ve onun ruh g anlayyla alay etmektedir (DK. 21 B 7). Benzer e
kilde Dionizosular da, tuhaf ayinleri ve retileriyle Ksenophanes'in
166 ikinci ksm

alayc eletirilerinden kendilerini kurtaramamaktadrlar.


En dorusu Ksenophanes'i Yunan felsefesinde Aydnlanma zih
niyetini temsil eden ilk filozof olarak grmektir. Daha sonra bu zihni
yeti daha mkemmel bir biimde temsil edeceklerini greceimiz So
fistler gibi Ksenophanes de doa sorunlarna deil, insan ve kltr so
runlarna ilgi duymaktadr. Yine Sofistler gibi o da iinde yaad Yu
nan toplumunun ve kltrnn temel kurum, kavram ve deerlerini
sorgulamaktadr. Bunun iin sk eletiriler getirmekte, bu eletirilerini
ise yergi ( hiciv) biiminde ifade etmektedir.
Ancak Ksenophanes'in esas eletiri veya yergi konusu yapt
ey, Homeros-Hesiodosu insan biimci oktannc anlaytr. Onun
esas amacnn ise bu tanr veya tanrlar anlay yerine daha ahlaki ve
tutarl bir tanr anlay getirmek olduunu syleyebiliriz. Bunun yann
da Yunan halknn baka baz kurum ve deerlerine- rnein Olimpi
yat oyunlarna- eletirc bir gzle yaklamas, onun daha genel olarak
toplumsal-kltrel hayatta da bir reform yapma projesi olduunu gs
terir gibidir.

HAYATI VE KLG
Ksenophanes hakknda bilgimiz olduka azdr. Onun hakknda bilgi
veren balca kaynaklarmzdan biri olan Aristoteles, srekli olarak
onun hakkndaki bilgilerimizin ok az olmasndan ve onun gerekte
hangi tezleri ileri srm olduunun ak olarak bilinememesinden i
kayet eder. Aristoteles'in dnda balca bilgi kaynaklarmz ise Dioge
nes Laertius, skenderiye'li Clemens ve S 2. yzylda yaam olan n
l Septik yazar Sexrus Empiricus'tur. phesiz btn bu kaynaklara,
Ksenophanes'e ait olduu bildirilen fragmentleri eklememiz gerekir.
Ksenophanes'in ili, duygulu iirlerle yergi iirleri yazm oldu
u bilinmektedir. Onun Herakleitos veya Parmenides'te greceimiz
trden felsefi iirler yazm olup olmad ise phelidir ve ihtimaller
daha ok ikinci yndedir.
Ksenophanes elimizde bulunan fragmentlerinden birinde Yunan
lkesinde 67 yldan beri bir gezgin hayat srdn sylemekte, bu
6. ksonophanos 167

hayata baladnda ise 25 yalarnda olduunu szlerine eklemekte


dir (DL. IX, 19). Bir baka fragmentinde karsndakine "Dostum,
imdi ka yandasn? Persler geldiinde ka yandaydn?" diye sor
maktadr (DK. 21 B 2 2). Bu iki fragmenti birletirip doum yeri olan
Kolophon'dan Pers istilasndan sonra ayrlm olduunu ve bu tarih
ten itibaren bir gezgin hayat srdrm olduunu varsayarsak, Kse
nophanes'in en azndan 92 yl yaam olmas gerektii sonucuna va
rabiliriz. Yine Pers istilasnn arkasndan Kolophon'u terk etmi oldu
unu kabul eder ve bu tarihte 25 yanda bulunduunu gznne alr
sak, onun 570 ylnda domu olduunu syleyebiliriz (nk ian
ya'nn 545 ylnda Perslerin eline getiini bilmekteyiz). Bu ayn hesa
ba gre Ksenophanes'in lm tarihi de en erken 478 olmaldr. Bu
nunla birlikte onun bir yzyldan daha uzun bir sre yaam olduu
nu syleyenler de vardr.
Ksenophanes'in bir gezgin hayat srm olduunu sylediini
belirttik. Ayrca iki tr iirinden bize kadar gelmi olan paralarn var
lndan szettik. Ksenophanes'in Yunan dnyasnda her tarafta rast
lanan rhapsod tarznda bir gezgin air olmad, kendi iirlerini teren
nm ettii anlalmaktadr. Yunan dnyasnda rhapsodlarn genel ola
rak maddi bakmdan ok iyi bir durumda olmalarna karlk Ksenop
hanes'in yoksulluundan tr, hayatnn sonlarna doru saraynda
bulunduu Syrakuza kral Hieron'un alaylarna muhatap olduu bil
dirilmektedir.
Aslnda Ksenophanes'in bir filozof olarak kabul edilip edilme
mesi gerektii meselesi bile tartmaldr. Belki de o esas olarak bir a
irdir. Ama bata Aristatdes olmak zere birok lka yazar kendisi
ni bir filozof, hatta Elea Okulu'nun kurucusu olan bir filozof olarak
grdklerine gre onun en azndan felsefi bir ruha veya zihniyete sa
hip bir air olduunu kabul etmemiz gerekir.

GRETS
Ksenophanes'in din felsefesine ait grlerini iki grupta incelemek ge
rekir. Birinci grupta onun Homeros-Hesiodosu insan biimci oktan-
168 ikinci ksm

nclk anlayna ynelttii iddetli eletiriler yer alr. Bunu onun tan
rlar hakkndaki negatif (olumsuz) retisi olarak nitelendirmemiz
mmkndr. kinci grupta ise onun bu eletirdii tanr anlay yerine
geirmek istedii kendi retisi, Tanr'nn varl ve zelliklerine ilikin
teolojik dncelerini ieren kendi kuram yer alr. Bunu da onun po
zitif (olumlu) retisi olarak nitelendirmemiz szkonusudur.

Homeros-Hesiodosu nsan Biimci oktannc Gr, Yanltr


nce birinci grupta yeralan grlerini ele alalm ve bunun iin de
onun kendi szlerine bavuralm:

"Homeros ve Hesiodos tanrlara, insanlar arasnda ne kadar ayp ve


kusur varsa hepsini yklemilerdir: Hrszlk, zina ve birbirlerini
kandrma" ... " nsanlar tanrlarn kendileri gibi domu olduklar
n ve kendilerinkine benzeyen elbiseleri, sesleri ve biimleri olduu
nu sanmaktadrlar" ... " Evet, eer kzleri n, atlarn ve aslanlarn el
leri olsayd ve onlar elleriyle insanlar gibi resim yapmasn ve sanat
eserleri meydana getirmesini bilselerdi, adar tanrlarn biimlerini
atlarnkine, kzler kzlerinkine benzer izerierdi ve onlarn her
birine de kendi trlerine uygun bedenler verdirirlerdi" ... "Habeler:,
tanrlarnn kara ve bask burunlu, Trakyallar ise mavi gzl ve k
zl sal olduklarn sylerler (DK. 21 B l l, 12, 14, 15, 1 6).

Ksenophanes'in bu szleri, onun Homeros-Hesiodosu oktan


ncla neden kar olduunu gayet ak bir biimde gstermektedir.
Grld gibi Ksenophanes onlarn en ok insan biimci anlaylar
na kar kmaktadr. Bu anlayn sonucu, tannlara insanlar arasnda
ne kadar ahlakszca ey varsa hepsinin yklenmesidir. Ancak Ksenop
hanes'in grne gre bu bizzat Tanr kavramnn kendisiyle bada
maz bir eydir. nk aada Tanr hakkndaki pozitif retisinde g
receimiz gibi Tanr, Ksenophanes'e gre, mkemmel alandr. M
kemmel olann kt veya ahlaksz olmas ise mmkn deildir. n
k ktlk veya kusur, mkemmellie aykrdr.
te yandan, Ksenophanes'in bu yanl veya arpk anlaytan
sadece Homeros ve Hesiodos'u sorumlu tutmad da anlalmaktadr.
6. kstnophants 169

Homeros ve Hesiodos, sadece insanlarn bu konudaki sama, eliik


anlaylarn seslendiren kiilerdir. nk yukardaki ikinci ve daha
sonraki fragmentlerden aka grld gibi Ksenophanes'e gre in
sanlarn kendileri tanrlarn kendileri, yani insanlar gibi dnmekten
kendilerini engelleyememektedirler. Bunun sonucu olarak tanrlara,
kendilerinkine benzeyen zellikler yklemekten holanmaktadrlar.
Baka bir ifadeyle, Ksenophanes'e gre sradan insanlar veya genel
olarak insanlar iin tanrlarn, onlarn kendileri hakknda sahip olduk
lar imgenin nesnellemesinden baka bir ey olmad anlalmaktadr.
O halde burada ilerde zellikle 19. yzylda ok moda olacak bir g
rn, hani u "Tanr'nn insan deil de insann Tanr'y yaratm ol
duu" grnn bir ilk ve bilinli ifadesi karsnda bulunmaktayz.
te yandan Trakyal ve Habelerin kendilerine benzer bir tanr
imgesine sahip olduklar sz, Ksenophanes'in Yunanllarn Tanr an
laylarn eletirisinin temeline farkl halklarn farkl Tanr anlaylar
na sahip olduklar eklindeki bir gzlemini koyduunu gstermektedir.
Bu onun burada grdmz eletirici tavrnn kaynanda hayat bo
yunca yapm olduu geziler, farkl halklarn farkl inanlara sahip ol
duklar ynnde gzlemlerinin bulunduunu gsterdii gibi ilerde Vol
taire, Montesquieu gibi yazarlar tarafndan kullanlacak olan. dalayl
saldr ve paralellikler kurma yntemini bilinli olarak kullanan ilk d
nr olduuna da iaret etmektedir. Bilindii gibi 1 8 . yzyl Aydnlan
ma dneminde yaam olan bu iki Fransz yazar kendi toplumlarnn
toplumsal, siyasal, ahlaksal kurum ve geleneklerini, deerlerini eletir
rnek iin baka toplumlarn farkl kurum, inan ve gelenekiere sahip ol
duklar, hatta onlarn Franszlarn sahip olduklar kurum, inan ve ge
lenekleri sama, gln, akl-d bulduklar ynnde dalayl saidr ve
paralellikler kurma yntemini sk sk kullanrlar.

Onun Yerine Felsefi-Ahlaki Bir Tanr Anlayn Geirmek Gerekir


Bununla birlikte Ksenophanes bir tanrtanmaz deildir. Tersine o bu
eletirdii mitolojik, popler insan biimci Tanr veya tanrlar anlay
yerine daha stn, daha ahlaki olduunu dnd bir Tanr anlay-
170 ikinci ksm

n geirmek istemektedir. Tanr hakkndaki bu pozitif retisinin da


yand balca tezleri yine Ksenophanes'in kendisinden dinleyelim:

"Tannlar ve insanlar arasnda en byk olan, ne biim, ne dnce


bakmndan insanlara benzer olmayan tek bir Tanr" ... "0, tmy
le gz, tmyle dnce, tmyle kulaktr" ... " Hibir zorluk ek-
meksizin her eyi zihninin gcyle ynetir" ... "En ufak bir hareket
yapmakszn her zaman ayn yerde durur ve ona bazen bir tarafa,
bazen baka bir tarafa gitmek yakmaz (DK. B 23, 24, 25, 26).

imdi de Ksenophanes'in Tanr hakkndaki pozitif retisini


meydana getiren bu cmleleri yorumlamaya alalm. Grld gibi
Ksenophanes kesinlikle tanrtanmaz deildir. Ama o acaba bazlarnn
syledikleri gibi tektannc mdr?
Eer tektanrclktan Yahudi-Hristiyan-Mslman geleneinin
ileri srd gibi her eyi yaratan ve yaratklarndan doas bakmn
dan ayr, onlara akn olan bir tanr anlayn kast ediyorsak, Ksenop
hanes tektannc deildir. nk onda ne yaratm kavram, ne yaratk
larndan farkl madde-d doaya sahip tinsel bir tanr kavram mev
cuttur.
Baka baz cmleleri ve hakknda verilen haberler daha ok
Ksenophanes'in bir tmtannc (panteist) olduunu gstermektedir.
Gerekten de, yukarda yaptmz alntlarda Ksenophanes'in Tanr
ile evren arasnda herhangi bir ayrm yaptn grmyoruz. Buna pa
ralel olarak gerek Platon, gerekse Aristoteles'in kesin bir dille onun
Tanr'y evrene zde klm olduu grn ileri srdklerini gr
yoruz. zellikle Aristoteles Ksenophanes'i Elea Okulu'nun kurucusu
olarak nitelendirmekte ve yine onun varln Bir olan olduunu syle
yen ilk filozof olduunu belirtmektedir. Ayrca Aristoteles Ksenopha
nes'in Bir olan'n ayn zamanda Tanr olduunu kabul ettiini de sy
lemektedir.
Aristoteles'ten sonra Teophrastos da ayn ynde konumakta
dr. Ksenophanes'in Tanr'y kre eklinde bir varlk olduunu dn
dn sylemektedir. Platon ncesi Yunan felsefesinde maddi-olma-
6. ksonophanos 171

yan ey kavramnn henz ortaya kmadn da biliyoruz. O halde


Ksenophanes'in evrene zde kld, hatta eklinin kre olduunu
syledii bu Tanr'snn madde-d bir ey olmad da aikardr.
Ancak te yandan yukardaki fragmentlerin ncsnde onun
"Tanr'nn hibir zorluk ekmeksizin her eyi sadece zihninin gcyle
ynettii"ni sylediini grmekteyiz. imdi bu, Tanr'nn ana nitelii
nin dnce olduu fikrini ierdii gibi te yandan Tanr'y evrenden
ayr bir varlk olarak grd fikrini ima etmekte deil midir?Eer
Tanr her ey olsayd, onun her eyi hareket ettirdii cmlesinin bir an
lam olabilir miydi?
Yine Ksenophanes, Tanr'nn kendisinin tamamen hareketsiz ol
duunu ve bir o yana, bir bu yana gitmenin ona uygun olmadn sy
lemektedir. Oysa evrenin kendisinin hareketli olduunu grmyor mu
yuz? Acaba bu iki glkten nasl kabiliriz?
nce Tanr'nn esas niteliinin dnce olmasnn, Ksenopha
nes'in dnceyi maddi-olmayan bir ey olarak dnd anlamna
gelmediini hatrlatabiliriz. Bu arada Tanr'y tm kulak, tm gz ola
rak, yani daha ziyade maddi, duyusal bir varlk olarak nitelediini de
gzden karmamalyz. kinci olarak Ksenophanes Tanr'dan evrenin
kendisini deil de evrenin iindeki hareket ettirici ilkeyi, yani Platon ve
Stoaclarn ilerde alem ruhu olarak adlandracaklar ilkeyi kastetmi
olabilir. Bu varsaym kabul ettiimiz takdirde, onun eitli cmleleri
veya ona mal edilen farkl grler arasndaki tutarszlk veya eliki
ler bir lde giderilmi olacaktr.
te yandan Tanr'nn insanlara ne biim, ne dnce bakmn
dan benzer olmamakla birlikte yukarda iaret ettiimiz gibi onun gr
d, dnd ve duyduu anlalmaktadr. Btn bu ifadeler Kse
nophanes' n Tanr'y canl, duyarl, akll bir varlk olarak tasarlad
n gstermektedir. Tanr'yla insanlar arasndaki farklln ise bu ilev
ler iin insanlarn zel organiara sahip olmalarna karlk Tanr'nn
byle zel duyu veya dnme organlarna ihtiyac olmamas nokta
snda yatt anlalmaktadr. nk o "tm gz, tm dnce, tm
kulaktr. "
172 ikinci ksm

Ksenophanes'in Tanr'snn, kendisi hareketsiz olmakla birlikte


her eyi hareket ettirdii ve bunu da srf zihninin gcyle yapt anla
lmaktadr. Bundan bu hareketin kesinlikle mekanik bir hareket ol
mamas gerektii sonucu kabilecei gibi z itibariyle bir dnce
olan bu " hareketsiz hareket ettirici" Tanr kavramnn ilerde ok daha
ilenmi bir biimde karmza kacak olan Aristotelesi Tanr anlay
nn bir n habercisi olarak alnmasnn mmkn olduunu da syle
yebiliriz. Aristoteles de teolojisinde Tanr'y kendisi hareketsiz olmak
la birlikte evreni hareket ettiren, ona ilk hareketini verdiren salt bir d
nce, kendi kendini dnen bir dnce olarak tanmlayacaktr.
Acaba Ksenophanes'i bu tr bir Tanr'ya, yukarda sylediimiz
kaytlar altnda "tektanrclk"a veya Tanr'nn tek olduu dncesi
ne gtren gerekeler, akl yrtmeler nelerdi ? Bunu bilmiyoruz; yal
nz onun, yani Tanr'nn gerek tanrlar, gerekse insanlar arasnda en
byk varlk olduu dncesinin Ksenophanes'i bu nitelie sahip an
cak tek bir varlk olabilecei dncesine gtrm olmasnn muhte
mel olduunu syleyebiliriz.
Baka ekilde sylersek, Tanr'nn teklii, onun en byk, yani
en mkemmel bir varlk olduu ynndeki dncenin veya anlayn
doal ve mantksal bir sonucu olarak ortaya km grnmektedir.
Simplicius da bu grtedir ve unlar sylemektedir: "Ksenophanes,
Tanr'nn tekliini, onun varolan eyler arasnda en mkemmeli oldu
u grnden karmtr."
phesiz Tanr'nn mkemmelliiyle varla gelmi olduu veya
ortadan kalkabilecei varsaym uyumayacaktr. Bylece onun hare
ketsizlii de mkemmelliinin mantksal bir sonucu olmaktadr. An
cak Ksenophanes'in bu hareketsizlii ok eletirdii insan biimci bir
akl yrtmeyle ispat etmeye almas insan biraz glmsetmektedir:
" Ona bazen bir iarafa, bazen baka bir tarafa doru gitmek yak
maz." Grld gibi burada Tanr, saa sola hareket etmesi ar ba
llna ve vakarna uygun dmeyen, tahtnda ciddi bir ekilde oturan
bir hkmdara benzetilmektedir.
Pythagoras'n Olimpiyat oyunlarna gelen insanlar gruba
6. ksnophans 173

ayrdn, onlar iinde en deerlileri olarak srf oyunlar seyretmek


iin oraya gelmi olanlar grdn, oyunlara yarmak iin gelen in
sanlarn kendilerine ise ancak ikinci derecede bir deer verdiini gr
mtk. Ksenophanes'in de Olimpiyat oyunlarna katlan atletler, g
reiler, boksrlere, onlarn gsterdikleri bedensel veya fiziksel perfor
mansa fazla deer vermediini, Yunanllarca ok beenilen, hatta bir
tr tapnma nesnesini oluturduunu syleyebileceimiz beden veya fi
zik gzelliini eletirdiini grmekteyiz. iirlerinin birinde aynen un
lar sylemektedir:

"nsanlar arasnda yumruk dvnde, pentatlonda veya grete


usta bir adam olsayd, hatta hzl koma bakmndan usta bir adam
olsayd -ki oyunlarda insanlarn bunlardan daha fazla nem ver
dikleri bir ey yoktur-, site daha iyi ynetilmi olmazd" (DK. B 2).

Beden gzelliine, fizik gce kar gsterdii bu kmseme,


Yunan dncesinde Pythagoraslarn ruhun lehine olmak zere be
dene kar am olduklar savan bir devam gibi grnmektedir ve
bu sava ilerde Platon'da en byk kumandann, Hristiyanlkta ise en
yaygn kabuln bulacaktr.

FZG VEYA KOZMOLOJS


Acaba Ksenophanes'in bir fiziinden veya kozmolojisinden szedilebilir
mi? Yukarda onun gerek Pythagoraslarn, gerekse Milet Okulu'na
mensup filozoflarn dnyasndan tamamen ayr bir dnyayla ilgilendii
ni, zellikle Miletlilerin fiziksel dnyann kaynann ne olduu, onun
nasl ve neden meydana geldii vb. sorularn kendisine sormadn, il
gi veya kaygsnn bunlara ynelik olmadn syledik. te yandan eli
mizde onun dnyann yaps ve oluumuna ait dncelerini ieren baz
fragmentlerin bulunduu bir gerektir. Bu fragmentlerden ortaya kt
kadaryla Ksenophanes'in fiziinin birok noktada Miletlilerinkine gre
olduka nemli bir gerilerneye iaret etmesi bir baka gerektir.
Aslnda genel olarak kendisinden nce gelenlerin grlerine
eletirisel bir biimde yaklaan Ksenophanes'in Doa Filozoflar'nn
174 ikinci ksm

kozmolojilerine de ayn zihniyetten yaklamas beklenirdi. Hatta bu


varsaymdan kalkarak Ksenophanes'te karlatmz fiziksel-kozmo
lojik grlerin onun gerek grleri olmad, olsa olsa Miletlilerin
fizikleri veya kozmolojilerinin bir parodisi olarak ele alnmalar gerek
tiini syleyenler vardr. Ancak Ksenophanes'in rencisi, hi olmazsa
manevi bir devam olduunu bildiimiz Parmenides'in de bir yandan
varlk hakknda onun gereini dile getiren bir tasarm gelitirirken,
te yandan bu tasarmla hi uyumayan bir sanlar fizii veya kozmo
lojisi ortaya attn greceiz. Btn bu verileri birarada dnrsek,
Ksenophanes'in bu alanda ileri srd grleri Milethlerin fiziinin
bir parodisi olarak grme hakkna sahip olmadmz, olsa olsa onun
kendisinin asl ilgi alann oluturmamakla birlikte bu konularda muh
temel olduunu dnd birtakm grlerini ortaya koymas oldu
unu syleyebiliriz.
Bu ekilde ihtiyatl bir tarzda kendisine yaklatmzda Kse
nophanes'in kozmolojisinin ana tezlerini unlarn oluturduunu gr
mekteyiz: Dnya dzdr; st tarafndan hava kresi, daha dorusu ya
rm hava kresi, alt tarafndan ise toprakla evrelenmitir. Bir rivaye
te gre, Ksenophanes topran, aaya doru sonsuz olduuna inan
maktaym. Ancak bunun evrenin bir kre olduu gr ile ne kadar
uyuahitecei phelidir. Herhalde bundan dolay Aristoteles, Ksenop
hanes'in evreni sonlu mu, yoksa sonsuz mu kabul ettii konusunun
ak olmadn sylemektedir.
te yandan Ksenophanes'in gnein havada bir doru izdii
ve her akam batda bir ukura dt, ertesi gn ise doudan yeni
bir gnein doduu grnde olduu kesindir. Benzeri ekilde onun
yldzlar hakknda da olduka ilkel bir tasavvura sahip olduu anlal
maktadr: Buna gre yldzlar gndzleri snen, geceleri tekrar yanan
kmr paralar gibidirler. Dnya belki balangta bir amurdu. Za
manla gnein etkisiyle sularn bir ksm buharlat, toprak kurudu ve
bylece o bugnk eklini ald. Ksenophanes'in karada deniz hayvan
tarnn, deniz yosunlarnn fosillerini bulduu, bundan hareketle bu
kuram ortaya att sylenmektedir.
6. ksenaphanes 175

Ksenophanes bu son aklamasna, yani dnyann balangta


ki halinden birtakm deimelerle imdiki haline gelmi olduu eklin
deki jeolojik aklamasna benzer bir aklamay uygarlk hakknda da
vermektedir: "Tanrlar insanlara her eyi balangtan itibaren verme
milerdir. nsanlar aratrma yaparak zamanla en iyiyi bulmulardr"
(DK. B 18). O halde Ksenophanes, uygarln son tahtilde insann ese
ri olduu ve zamanla insanlarn abalaryla geliip imdiki halini ald
n dnmektedir. Bu gr ilerde Epikuros tarafndan da benimse
necektir. Bu gr itibariyle Ksenophanes'te ilk kltr filozofunu da
selamlayabiliriz. Uygarln veya kltrn zamanla ve insan abalary
la yava yava gelitii gr, Ksenophanes'in pheciliine, eletiri
ciliine ve aydnlanmaclna da uygun dmektedir.
7
Herakleitos

"AYNI NEHiRLERE iKi DEFA iNEMEZSiN" ... "NK AYNI NEHiRLERE


iNENLERiN ZERiNE HER ZAMAN YENi SULAR GELiR"
(OK. 22 B 12, 91).

"SAVA HER EYiN BABASI VE KRALIDIR. 0 BAZILAR INI TANR I , BAZl


LAR lNI iNSAN YAPAR. BAZILARI N I KLE, BAZILAR INI ZGR KlLAR"
(OK. 22 B 53).

UYANlK OLANLAR l N DNYAS I ORTAKTlR; AMA UYUYANLARlN HER Bi


Ri KENDi DNYASINA DNER"
(OK. 22 B 89).
Raftaello'nun 6.yllzylda yapnt
linlll Atina Okulu treskinden
bir aynnnda Herakleltos.
erakleitos'la birlikte, Sokrates ncesi felsefe tarihinde birok ba
H kmdan ilk olan baz dnceleri seslendiren ve baz bakmlar
dan kendisinden nceki filozoflardan farkl olan ok nemli bir filo
zofla karlamaktayz.
ilk olarak Herakleitos, yazm olduu eserinden elimizde en faz
la sayda fragmentin bulunduu ilk filozoftur (Diels yaynnda 126
fragment).
kinci olarak Herakleitos, kendisinden nce gelen btn dier
Yunan filozoflarnn aksine, bilimin herhangi bir zel alannda sivrii
rneksizin kendisini btn bilginierin zerinde sayan ilk filozoftur. Ger
ekten de imdiye kadar grdmz btn filozoflarn -Ksenopha
nes hari- herhangi bir zel bilim alannda, hatta ayn zamanda birden
fazla bilim alannda zel almalar, katklar, bulular veya en azn
dan kurarnlar olmasna karlk Herakleitos'un bu tr bir iddias ve
ya amac olmad gibi zellikle de bundan kand n ve "ok ey bil
mek"le "bilgelik"i kesin bir biimde birbirinden ayrdettiini grmek
teyiz: " ok ey bilmek, akl eitmez; eer eitseydi Hesiodos, Pytha
goras, Ksenophanes ve Hekaitos'u eitirdi" (DK. 22 B 40).
8o ikinci ksm

te yandan, Herakleitos evren hakknda ilenmi bir retiye


dayal pratik bir kuram, insan hayatnn anlamna ilikin tutarl bir
sistemi ileri sren ilk filozoftur. Hatta bu anlamda, Brehier'nin de ile
ri srd gibi, onun ilk hakiki filozof olduunu bile syleyebiliriz
(Brehier, HP. s.55). Gerekten de Herakleitos'ta kendisinden nce ge
len filozoflardan farkl olarak akca bir varlk kuramnn, bir bilgi ku
ramnn, bir ahl:ak kuramnn, bir siyaset kuramnn, nihayet bir tanr
kuramnn varln grmekteyiz.

HAYATI, KLG VE ESERi


Herakleitos'un hayat hakknda da hemen hemen kesin olan hibir ey
bilmemekteyiz. Onun 540'lar civarnda Efes'te domu olduu sy
lenmektedir. 6. yzyln sonlarna doru artk tamamen olgun ve nl
bir dnr haline gelmi olduu ise kesindir. Herakleitos'un Efes'e
kral-rahipler veren bir aileden geldii anlalmaktadr. Sz edilen g
revi veya imtiyaz kullanma sras kendisine geldiinde onu kabul et
meyip, bu hakkn kk kardeine devretmi olduu bildirilmektedir.
Bu reddediinin temelinde hem halkn geleneksel dinsel inanlarna
herhangi bir deer vermemesi -bunu ondan kalan ve aada szkonu
su edeceimiz baz fragmentlerde akca grmekteyiz-, hem de ana
yurdunun, yani Efes'in o zamanki siyasal ve sosyal yapsndan mem
nun olmamas -bunu da Efeslilere ynelttiini grdmz iki kna
masndan ve genel dnya grnden akca bilmekteyiz- olgusu ya
tyor olmaldr.
Gerekten de Herakleitos'un Yunan dnyasnda Platon'dan n
ce yaam en ar bir demokrasi dman olduunu syleyebiliriz.
Herakleitos'un yaad dnem onya Anadolu'sunun en buh
ranl dnemine denk dmektedir. Lidya krallnn Persler tarafndan
yklmasndan ( 549) ksa bir sre sonra domu olan Herakleitos
nce Perslerin onya blgesinde aa yukar yarm yzyllk egemen
likleri dnemini yaar. Ancak 500 ylnda Bat Anadolu'da Pers
egemenliine kar bir isyan patlak verir. Anavatan Yunanistan' tara
fndan yeteri kadar desteklenmeyen bu ayaklanmada Anadolu Yunan-
J. hraklitos 181

llar, 499 ylnda Efes'te ilk ar yenilgiyi tadarlar. onya'nn o zama


na kadar Pers egemenlii altnda bulunmakla birlikte ekonomik ve ti
cari gelimesinden bir ey kaybetmeyen mreffeh ehirleri bir bir ya
kp yklr. Bu arada Milet 479'da ayn kadere urar.
Btn bu ayaklanma, sava, onya kentlerinin yakp yklmas
na kendi gzleriyle ahit olan Herakleitos, Bat Anadolu'da bu olay
takiben Pers egemenliinin glendirilmesi ve szedilen Yunan ehir
lerinin yeniden ina edilmesini de grr. Persler savatan sonra ian
ya'daki Yunan_sitelerine sava ncesine kyasla daha fazla zgrlk ta
nrlar. Onlara kendi yneticilerini kendileri semesi imkann balar
lar. Ama bu kez dier Yunan ehirlerinde olduu gibi Efes'te de aris
tokratlada tccarlar ve halk taraftar olan partiler arasndaki kavgalar
ortaya kar. Bu mcadeleler sonunda kazanan taraf, halk taraftar
parti olur. Oysa Herakleitos aristokras yanlsdr ve ondan bize kalan
baz fragmentlerde bu olaya gsterdii ac tepki ile hn en ak bir e
kilde kendini belli etmektedir:

"Efeslilere yakan, yetikin insanlarnn hepsinin kendilerini asma


lar ve ehri yetikin olmayanlara brakmalardr. Onlar ki en de
erli adamlar olan Hermodoros'u "imizden hibiri en deerli ol
masn; olursa da baka yerde ve bakalarnn yannda olsun" diye
rek kap dar etmilerdir" (DK. B 1 21 ) .

Bu pasajn anlalmas iin Hermodoros'un Herakleitos'un dos


tu ve demokrasi kart eilimlerinden tr Efes'ten kovulmu biri ol
duunu hatrlatalm. Herakleitos'un ticaret ve sanayi sayesinde zen
ginlemi yeni snfa kar duyduu nefreti ise u fragment gzel bir e
kilde ifade etmektedir:

"Eksik olmasn sizden zenginlik, ey Efesliler, kt olduunuzun


belli olmas iin" (DK. B 25 a).

Belki balangta sadece demokrasi-dman siyasal bir eilim


den ibaret olan bu tutum zamanla artarak onda insanlara, geni halk
ynlarna kar ahlaki bir nefret halini alm grnmektedir:
182 ikinci ksrn

"Bu logos'un ezeli-ebedi hakikatini insanlar anlamaz; ne onu duy


malarndan nce, ne de onu ilk duyduklarnda" ... " Kpekler, ta
nmadklar insanlara havlarlar" ... "Eekler, saman altna tercih
ederler" ... " Bir tek kii benim iin onbin kiidir, eer mkemmel
ise" . . . "Doru olan, tek bir kiinin iradesine itaat etmektir" (DK.
B, 1, 97, 9, 49, 3 3 ) .

Halka, ynlara kar gsterdii bu kmseme, onlarn gele


neksel inanlarn da iine alr. Herakleitos halk dininin btn biim
lerine dmandr. "Duvarlarla konumaya benzeyen" resimlere tap
malar, "bir pislii baka bir pislikle temizlerneye yarayan kurban kes
meler, kan aktmalar", Herakleitos'un nefret ettii geleneksel halk di
ninin tapnma biimlerinden sadece ikisidir (DK. B 5). Herakleitos'un
zamann geni halk kitlelerinin byk bir ilgiyle yneldii sr dinleri
veya klderine kar da acmasz olduunu grmekten armamalyz.

" Geceleri coup dolaanlar, sihirbazlar, bakkholar, mainadlar,


mystleri ate kavrayacaktr. nsanlar arasnda adet olan mysteriala
ra girmek dinsizliktir" (DK. B 14).

( "Geceleri coup dolaanlar", d aha nce belirttiimiz zere Di


onizosulardr. "Sihirbazlar", doulu rahiplerdir. "Bakkholar" ve
"mainadlar", Dionizos'a tapnan erkek ve kadnlardr. "Mystler" giz
li din derneklerinin yeleridir ve nihayet "mysterialar" da gizli din der
nekleri veya sr dinleri tarikatleridir).
te yandan Herakleitos'un kmsemesinin sadece halk ve
halkn inanlar, ibadetleriyle snrl kalmadn, daha nceki byk
ve nl Yunan bilginleri, filozoflar ve airlerini de iine aldn bili
yoruz:

" ok ey bilmek, akl eitmez: eer eitseydi, Hesiodos, Pythago


ras, Ksenophanes ve Hekaitos'u eirirdi" (DK. B 40)

Bu fragmente ayn ynde konuan u fragmentleri de ekleyebi-


liriz:
7. herakleito> 183

" owun retmeni Hesiodoso En ok onun bildiini sanyorlar;


o ki gecenin ve gndzn bir olduunu bile anlayamamtr" 000
" Pythagoras, yalanclarn badr"
000" Homeros, oywlardan ati
maa ve kamlanmaya layktr; bir de Arkhilokhos" (DK. B 57,
8 1 , 42)0

Herakleitos'un hayatnn sonuna doru Efes'i terkettii ve bir


mnzevi hayat yaad, ancak zaman zaman dostlarn kabul ettii
sylenmektedir. 480 ylnda ve hydrophisie (vcudun herhangi bir
yerinde su toplanmas) hastalndan ld bildirilmektedir.
Herakleitos'un kendisinden nce gelen btn Yunan filozoflar
n eletirmesine -yalnz Miledi dnrler hakknda eletirisel bir ifa
dede bulunmam olmas dikkat ekicidir- ve zel olarak herhangi bir
filozofun rencisi olmamasna ramen, -yalnz baz kaynaklar onu
Ksenophanes'in rencisi olarak gstermektedirler-, gerek Milet filo
zoflarndan (zellikle Anaksimandros'tan), gerekse Ksenophanes ve
Pythagoras'tan eitli bakmlardan etkitenmi olduu muhakkaktr.
Aada greceimiz gibi, o Milet fiziinin baz tezlerinden, zellikle
Anaksimandros'un varln ztlklarn sonucu olduu ve bu ztlklarn,
sonunda apeiron'un iinde yeniden ortadan kalkacaklar grnden
etkilenmitir. Bununla birlikte onun Thales'ten kalkan ve bir yzyl bo
yunca onya'da hkm sren felsefi akma, doa olaylarnn gzlem
lere ve akl yrtndere dayanan bilimsel-felsefi aklamalarn ortaya
koyma akmna ait olmadn kabul etmek gerekir.
Herakleitos'un Ksenophanes'in dneminin dinsel grleriyle
ilgili olarak gelitirdii eletirc ve aydnlanmac tutumunu devam et
tirdii, gerek Homeros-Hesiodosu insan biimi ok tanrcla, gerek
Orpheus-Dionizosu sr dinlerine, kurtulu dinlerine herhangi bir sem
pati gstermed bir gerek olmakla birlikte onun dncesinin
Pythagoraslk gibi dini-ahlaki bir arka fon ve motivasyona sahip ol
duuna ve bu arka fon olmakszn tam olarak anlalamayacana da
phe yoktur. Herakleitos'un ztlarn atmas ve birlii ana retisin
de Anaksimandros dnda Pythagoraslardan da baz eyler alm ol
duu muhakkaktr. Onun ruh retisinde de gerek Anaksimenes, ge-
184 ikinci ksm

rekse Pythagoraslarndan kaynaklanan baz etkiler altnda bulundu


unu dnmek makuldr. Ancak Herakleitos bir yandan ztlarn a
tmas ve birlii grn daha dramatikletirirken, te yandan
Anaksimenes ve Pythagoraslardan alm olduu ruh retisini daha
derinletirmi grnmektedir.
Eserine gelince, daha nce iaret etmi olduumuz gibi, Doa
zerine adn tayan eserinden zamanmza daha nceki filozoflarn
eserleriyle karlatrldnda ok daha fazla sayda fragment kalm
tr. Bu eserin fizik veya doa felsefesi, teoloji veya tanr retisi ve son
olarak siyaset diye ayr ksma blnmesi adettir. Bu blnmenin
bizzat Herakleitos'un kendisine kadar m geri gittii, yoksa daha son
rakilerin bir tasarrufu mu olduu ise tartmaldr; ancak ihtimaller
daha ok ikinci yndedir.
slubuna gelince, bu eser dzyazyla yazlmtr. Ancak daha
nceki filozoflarn dzyazlarndan tamamen farkl olan muhteem
imgelerle dolu, parlak, ksa, vurucu cmlelerden, ataszlerini andrr
ifadelerden meydana gelen iirsel bir dzyazdr bu. Herakleitos pa
radoksal konumay, paradokslada konumay sever. Yna kar
gsterdii kmseme slubunda da kendini gsterir. nsanlar, geni
halk ynlar tarafndan anialmay isteyen bir insann diliyle konu
maz Herakleitos. Bilmeceyi andran bilgelii, herhalde ancak kendi
sini aniayabilecek nitelie sahip olan aznla, sekinlere hitap etme
arzusunun bir ifadesidir. Dilinin bu zelliinden tr sonralar ken
disine "karanlk Herakleitos" denmitir. O, slubundan dolay ilerde
kendisine yneirilecek eletirileri nceden tahmin eder ve kendisini
hakl karmak iin Apollon'a bir gnderme yapar: "Delphoi kahini
nin efendisi dncesini ne ifade eder, ne gizler; onu bir iaretle gs
terir" (DK. B 93).
Herakleitos'a gre deerli eyler azdr ve ancak uzun ve zah
metli abalar sonucunda elde edilebilirler:

"Altn arayanlar topra ok kazarlar ve ondan ancak az bir mik


tarda bulurlar" (DK. B 22).
7. herakleitos 8 5

Sonra "Doa gizlenmeyi sever" (B 123). O halde doay veya


Herakleitos'un doann srlarn akla kavuturan dncelerini an
lamak isteyen, bunun iin gerekli olan yeteneklere sahip olmak ve yine
onun iin gereken uzun ve zahmetli aratrmalara girmek zorundadr.
Herakleitos'un Delphoi kahininin efendisine yapt gnderme
bir baka bakmdan da ilgintir; nk onun kendisini bir tr esinien
mi insan, bir tr peygamber gibi grdn gstermektedir. Aslna
baklrsa bu, bu dnemin dnrlerine ait genel bir zelliin zel bir
yansmasdr. Bu dnemde dinsel dncenin genel bir canlanmasna,
dinsel duygularn evrensel bir uyanna tank olduumuzu sylemi
tik. Bu uyan, daha nce grdmz gibi merkezi Eleusis olan De
meter kltnde, Dionizos kltnde, Orpheusulukta, Pythagoraslk
ta ve nihayet Ksenophanes'te kendisini gstermekteydi. te yandan,
dar anlamda ilgi alanmza girmeyen ve yine bu devirde yaam olan
baz airler, rnein Pindaros ve Aiskhylos da bu dinsel canlanmann
etkilerini gstermektedirler. Bu dnemin yazarlarnn ou szlerine
byle kahinimsi, peygamberimsi bir hava verdirmektedirler. Bunun ne
deni muhtemelen herkesin kendisini biraz "esinlenmi" bir kii olarak
grmesidir (Hatta bu insanlara, bir sonraki blmde greceimiz gibi,
bir anlamda Parmenides de dahildir). ilerde bu tr siGbun en iyi bir
baka rnei olarak Hristyanlktan nefret etmesine ramen deyim ye
rindeyse gene de bir din ( insan-stnn dini) yaratmak isteyen Ni
etzsche ile karlalacaktr. Onun bu yeni dinin peygamberi olarak
yazm olduu Zerdt Byle Dedi adl eseri, Herakleitos'un eserinde
kulland dille byk benzerlikler gstermektedir.
Herakleitos'un dncesini anlamakta karlatmz birinci
glk, onun szn ettiimiz "karanlk" siGbundan ileri gelen g
lktr. kincisi, elimizde bulunan fragmentlerinin birbirlerinden kopuk
gibi grnen mnferit, bamsz dnceler iermesinden ve bundan
dolay aralarndaki dnce birliini kavramamzn zor olmasndan
ileri gelen glktr. Herakleitos'un fikirleri karanlkta akan imek
ler gibidir. Dncenin kendisini ve bir an iin aydnlatt etrafn gr
mekte, ancak daha sonra tekrar karanla gmlmekteyiz. Farkl ama
186 ikinci ksm

uzak yerlerde akan imekler, byk tabioyu ak bir ekilde ve bt


nyle grmemize fazla yardmc olmamaktadr.
Herakleitos'un dncelerini doru olarak anlamakta karm
za kan bir baka glk, Herakleitos yorumcularnn ounun Sto
aclar olmasndan ileri gelmektedir. Stoaclar, Aristatdes sonras d
nemde Hellenistik ve Roma dnyasnda Herakleitos'un dncelerin
den hareket ederek nemli bir felsefe okulu meydana getiren insanlar
dr. Onlarn Herakleitos hakknda verdikleri bilgiler ve yaptklar yo
rumlarda, kendisine mal ettikleri grlerin hangilerinin gerekten He
rakleitos'a ait olduklar, hangilerinin Stoaclarn kendi grleri ol
duklarn ayrdetmede glk vardr (Benzeri bir durumun Pythago
ras'n kendisi ve eski Pythagoraslkla ilgili olarak da szkonusu ol
duuna daha nce iaret etmitik: Pythagoras ve eski Pythagoraslk
hakkndaki bilgilerimizin byk bir ksm S 1-4. yzyllar arasnda
yaam olan Yeni-Pythagoraslk akmna mensup filozoflardan ve
yazarlardan gelmektedir. Yeni-Pythagoraslarn, stadlar veya eski
Pythagoraslar adna ileri srdkle ri grlerin hangilerinin gerekten
stad'a veya eski okula ait olduu, hangilerinin Yeni-Pythagorasla
rn kendilerinin grleri olduunu ayrdetmenin de ok g olduu
na iaret etmitik).
Herakleitos'un dncelerini doru bir biimde tesbit ederek,
ortaya koymada son glk, onun hakkndaki doksografik gelenein
yetersiz olmasndan ileri gelmektedir. Eserinden epeyi sayda fragmen
tin elimizde bulunmasna karlk, Herakleitos'un hayat ve dncele
ri hakknda doksografik gelenekte ok az gvenilir bilgi mevcuttur. Bu
konudaki kaynaklarmz her zaman olduu gibi bata Aristatdes ol
mak zere Platon, Diogenes Laertius ve baz dier Roma dnemi yazar
lardr. Bu sonuncular arasnda zikretmemiz gereken isimler ise zellik
le Suidas, Strabon, Cicero, Seneca, Lucretius ve Sexrus Empiricus'tur.

VARLIK KURAMI VEYA ONTOLOJS


Herakleitos, yukarda iaret ettiimiz gibi sadece ynlar kmse
mez; kendisinden nce gelen Doa Filozoflar'na da fazla deer ver-
7. herakleitos 187

mez. Onun bu tutumu felsefi olarak tek bir anlama gelebilir: Bu ken
disinin onlarn asla grmemi olduklar, gremeyecekleri bir eyi gr
m, yakalam olduudur. Peki bu ev nedir? Herhalde grnte bir
birinden bamsz, hatta birbirleriyle atma halinde bulunan eylerin
gerekte bir olduklar, bir birlik tekil ettikleri, te yandan bu birliin
kendisinin de ayn zamanda bir okluk olduudur. O halde bilgelik,
ok ey bilmek, saysz ey bilmek deildir; bu birbirleriyle kavga iin
deymi gibi grnen ztlarn okluu altnda gizlenen birlii grmek
tir. imdi Herakleitos'un bu grn ele alalm ve bu iddiasnn do
ruluk derecesini aratralm.
Aslnda Herakleitos birok bakmdan kendisinden nce gelen
Milet filozoflarndan farkl deildir. Bu ilk Doa Filozoflar neyi ar
yorlard? Evrendeki btn varlklarn temelinde olan ana maddeyi, il
keyi, arkheyi, deien eylerin altnda bulunan deimeyen, ayn kalan
varl. Herakleitos da ayn eyi aramaktadr. Herakleitos'un da arad
ey, evrendeki deiik nesnelerin kendisinden gelip kendisine gittik
leri ilk madde, ana maddedir; okluun temelinde bulunan birlik, her
eyin kendisinden yaplm olduu tzdr.

Ana Madde veya Arke, Atetir


Thales bu tz suda, Anaksimenes havada, Anaksimandros ape
iron'da bulmutu. Herakleitos ise onun bunlardan hibiri olmayp ate
olduunu sylemektedir:

"Herkes iin ayn olan bu dnyay tanrlar veya insanlardan hibi


ri yapmamnr. O her zaman ate olmutur, imdi atetir ve her za
man ate olarak kalacaktr: lyle yanan ve lyle snen canl
bir ate" (DK. B 30).

O, neden atetir? nk anlaldna gre Herakleitos, Miletti


filozoflarn gr tarzn devam ettirerek, doas gerei herhangi bir
baka eye dnebilecek ve herhangi bir eyin kendisine dnebiie
cei bir ey aramaktadr. Bu ise ancak ate olabilirdi veya ate bu rol
oynamaya, dier ana maddeler olarak teklif edilen eylerden ok daha
188 ikinci ksm

uygundu. nk bildiimiz gibi ilk onya filozoflar hilozoistti, yani


ana maddenin kendi kendisini harekete geirdiine, dtan herhangi
bir varln kendisini harekete geirmesine ihtiya duymakszn dei
tiine, dier varlklara dntne inanyorlard. Bu maddeyi hare
ketli, canl olarak dnme eilimini en fazla tatmin edecek varlk ise
ancak ate olabilirdi.
nk ate gerekten kendisi bakmndan en fazla harekete, en
fazla kuvvete sahip bir ey olarak grnmektedir. Eer szkonusu
olan, temele bir madde koyup sonra ondan baka bir ilke yardmyla
dier varlklar karmak olsayd, ternde alnan bu maddeyi hareket
siz, cansz kabul etmek yeterli, hatta gerekli olurdu. Nitekim bu tr
ikici (dalist) metafizikler maddeyi mutlak olarak hareketsiz, kuvvet
siz, cansz bir ey olarak almakta hibir mahzur grmezler; tersine
onun zerine, etkide bulunacak ilhyi, Aristoteles'in terminolojisiyle
fail nedeni onu harekete geirecek aktif bir g olarak tasavvur ettik
lerinden maddenin bu zelliklere sahip olmasn zorualu grrler.
Ama Milerli Doa Filozoflar maddeyi kendiliinden hareket edecek,
deiecek, baka eylere dnecek, dier eyleri meydana getirecek
bir ey olarak dndklerinden bu role yakan bir eyi ilke olarak
kabul etmek ihtiyacndaydlar.
Herakleitos'un grne gre bu rol oynayabilecek ey, her
halde su veya havadan ok ate olabilirdi. nk yanma olay dikkat
li bir ekilde gzlenirse, atein bu rol iin ne kadar uygun dt ko
layca grlebilir: Yanan bir eyde alev son derecede hareketli, canl g
rnr. Sonra alevin kendisinden meydana geldii ey, yani yanan ey
srekli olarak yand ve deitii halde alevin kendisi deimez. Onun
nitelii deinedii gibi hatta yanma sreci boyunca nicelii, miktar
da deimez. O hep ayn alevdir. Baka bir biimde syleyecek olursak,
yanan eyler baka baka olduklar halde hepsi yanarak alev olurlar.
Herakleitos bunu ok arpc bir benzetmeyle ortaya koyar:

"Nasl ki btn mallar alnnla, altn ise btn mallarla dei toku
edilirse, her ey atele, ate ise her eyle dei tok utur" (DK. B 90).
1 horakloios 189

Yanma olaynda her eyin yanarak ate olduunu grrz. Bu


na karlk atein nasl baka eyler olduunu gremeyiz (0 olsa olsa
is veya duman olur). Bununla birlikte atele yanan eyler arasndaki bu
ilikiye bakarak tersi bir srecin, yani atein de dn;erek baka ey
leri meydana getirmesinin mmkn olduunu dne biliriz. Anlald
na gre Herakleitos'un yapt akl yrtme de bu olmutur.
O halde Doa Filozoflar'nn bak alarnn normal, doal so
nucu Herakleitos ve onun ateidir. Ate, ztlarn kendisinden kabile
cekleri bir ey deil, doas gerei deierek ztlaabilecek, ztlara d
nebilecek bir eydir. te yandan Herakleitos'un burada ateten kas
tettii eyin kesinlikle fiziksel anlamda ate olduunun da altn izme
miz gerekir. Nasl Anaksimenes hava derken herhangi bir mitolojik,
sembolik eyi deil havay kastetmise, Herakleitos da ate derken her
hangi bir sembolik, mecazi eyi deil, gzmzle grdmz atei
kastetmitir. Yalnz burada onun belki gzmzle grdmz atei,
kaba atein kendisini deil, bu atein bir biimi olduu daha ince, da
ha az maddi bir atei kastetmi olmas muhtemeldir. Ancak bu ikinci
de son tahtilde maddi, fiziksel bir atetir.

Varlk, Yoktur; Olu Vardr


te yandan Herakleitos'un arkhe olarak atei almas bir baka bakm
dan da nemli bir sonu meydana getirmektedir. Miledi filozoflarn
aradklar ana madde, su veya hava, ateten ok daha fazla bir varlk
olma zelliini tamaktadrlar. Buna karlk atein bir varlktan ok
hareket, sre olduunu sylememiz mmkndr. Atein srekli hare
ketli olan bir ey olduunu sylememiz mmkn olduu gibi onu ha
reketin kendisi olarak grmemiz veya tanmlamamz da mmkndr.
Gerekten de ate bir bakma bir ey, bir madde, bir varlk olmaktan
ok bir sre, bir olu ve yokolutur. O halde Herakleitos'un burada
daha nceki Doa Filozoflar'nda olmayan bir noktaya parmak bast
m syleyebiliriz: Daha nceki Doa Filozoflar phesiz hareket,
olu ve yokolu srecini gzlemlemekteydiler. Onlarn asl amalar da
bu hareket, olu ve yokolu sreci iinde bulunan, onun altnda yatan
190 ikinci ksm

ey, yani varl bulmakt. Oysa Herakleitos bunun tersine bu srecin


altnda bir varlk bulunmadn, varln kendisinin yalnzca olu ol
duunu veya yalnzca oluun varolduunu sylemek ister gibidir. Da
ha ak bir deyile o, varl olua indirgemek ister gibidir.
Anaksimandros'a gre balangta bir apeiron vard ve bu ape
irondan farkllama yoluyla nce scak ve souk ztl kmt. Bun
dan da dier ztlklar km veya o dier ztlklara blnmt. So
nuta bu ztlklar veya ztlar kendisinden km olduklar birlie veya
Bir olan'a geri dneceklerdi. Bunun da nedeni onlarn birbirlerine kar
ilemi olduklar suun cezasn demelerinin gerekmesiydi. Anaksi
mandros'a gre, o halde, okluk bir ktlkt. Ztlarn birbirleriyle
yapm olduklar mcadelede kt bir eyler vard. Bundan dolay zt
larn veya bireysel varlklarn apeirona dnerek onun iinde erimele
ri, yok olmalar doru, hakl, adil bir eydi, hatta adaletin ta kendisiy
di. Bu grn sosyal, daha dorusu hukuki bir anlayn doa plan
na aktarlmas anlamna geldiini sylemitik.

Olu in Ztlarn Sava Zorunludur


Anlaldna gre Herakleitos bu konuda Anaksimandros'un tama
men tersi bir dneeye sahiptir. Ona gre ztlarn sava bir ktlk
olmak yle dursun, tersine varln veya oluun biricik ve zorunlu ar
tdr. Eer ztlar arasndaki bu sava, mcadele olmasayd, hibir ey
olmazd. Evren, ztlarn mcadelesinin meydana getirdii br uyum,
armonidir:

"Homeros, 'Tanrlar ve insanlar arasnda keke ratmalar sona er


seydi' demekte hakszdr; o evreni ortadan kaldrmak istediinin
.farknda deildi. nk eer onun istei yerine gelmi olsayd, her
ey yok olurdu" (Bumet, AGP. s.l52, 43. fragment).

O halde varlklarn douu ve meydana gelii ancak birbirleri


ne zt olan ve bundan tr birbirlerini devam ettiren, varlkta tutan
ztlarn atmasna baldr:
]. her.kleitos 191

" Sava, her eyin babas ve kraldr. O bazlarn Tanr, bazlarn


insan yapar. Bazlarn kle, bazlarn zgr klar" (DK. B 53).

Herakleitos evrenin ve iindeki eylerin ayakta durmalar iin


zt unsurlardan veya kuvvetlerden meydana gelmeleri gerektii ve bu
nun onlar iin iyi olduu ynndeki bu dncesini eitli rneklerle
kavrarmaya ve ispat etmeye alr. Bunlardan biri yay rneidir. Bildi
imiz gibi yayda bir aa, bir de kiri ksm vardr. Bu iki ksm birbir
lerine zttrlar; nk kiri, aac doal olmayan bir biimde gererken
aa da kirii yine aksi ynde bir kuvvet uygulayarak doal olmayan
biimde gergin tutar. O halde yay yay yapan ey, bu zt kuvvetlerin ve
ya ksmlarn bir gerilimidir. Eer yay, yay olarak ortadan kaldrmak
stersek yapacamz ey bu gerilimi ortadan kaldrmaktr. Anaksi
mandros ztlarn kavgasn bir hakszlk, ktlk olarak nitelendirmi
ti. Oysa Herakleitos'a gre o hakkn ve adaletin ta kendisidir:

" Savan her eyde ortak olduunu ve savan adalet olduunu, her
eyin savala doupsavala ortadan kalktn bilelim" (DK. B 80).

Anaksimandros'tan Herakleitos'a giden dnce dorultusunda


meydana gelen bu deiikliin nedeni nedir? Herhalde Herakleitos'un
nceki Doa Filozoflar'ndan farkl olarak varl olu olarak grme
sidir. Miledi Doa Filozoflar, zellikle Anaksimandros iin ztlk k
tdr; nk varl ortadan kaldrmaktadr. Buna karlk Herakle
itos iin ztlk iyidir, daha dorusu zorunludur; nk olu ancak
onunla mmkndr. Anaksimandros'da deimeden, olutan kaan
Yunan dncesinin Herakleitos'ta deyim yerindeyse ona teslim oldu
unu, onu tanrlatrdn grmekteyiz.
Hi phesiz bu Herakleitos'un deimeyi Anaksimandros'tan
daha fazla sevdii anlamna gelmemektedir. Tersine, aristokratik ei
limlerini ve Yunan sitelerinde, bu arada Efes'te meydana gelen ynla
rn kentin siyasi hayatnda gitgide daha fazla rol oynamalaryla sonu
lanan siyasal ekimeleri gznne alrsak Herakleitos'un daha ok
nnde duramad bir gelimeyi, Yunan toplumundaki snfsal kavga-
192 ikinci ksm

larn sonucu olan sosyal-ekonomik deimeyi abartarak tanrlatrd


n sylememiz mmkndr. te yandan bu yorum, Herakleitos'un
ynlara kar gsterdii kmseme ve genel olarak hayata kar k
tmser bakyla daha fazla uyumaktadr.

okluk Olmakszn Birlik, Birlik Olmakszn okluk Olmaz


Herakleitos karmza bir olu filozofu olmasnn yansra ayn zaman
da bir okluk filozofu olarak da kmaktadr. Bunu sylerken onun
okluun varln kabul eden ve sisteminin temeline yerletiren bir fi
lozof olmasn kastediyoruz. Herakleitos, bir olu filozofu olduu iin
dir ki okluk filozofudur. nk okluk olmakszn -veya onun ifade
siyle ztlar olmakszn varln -veya onun ifadesiyle oluun- olamaya
ca aktr. Ama te yandan o, okluun bir birlie dayandn (ate
in birliine) ve birlii tekil ettiini (ztlarn birlii) de dnmektedir.
Ona gre okluk olmakszn birlik, birlik olmakszn da okluk var
olamaz. Herakleitos'un bundan kard gzpek sonu, evrenin ayn
zamanda bir ve ok olduudur. Bir olann birliini meydana getiren ve
ya mmkn klan ey, ok olann ztsal gerilimidir. Bu gerilimi ortadan
kaldrrsak, birlii de ortadan kaldrrz.
Herakleitos bu byk kefiyle o kadar kendinden gemitir ki,
onu zaman zaman zdelik ilkesini hie sayan veya ona meydan okur
gibi grnen birtakm paradoksal formller iinde ifade etmekten e
kinmez:

"imller, lmszler; lmszler, lmllerdir. Biri dierinin


lmyle yaar; dierinin hayatyla lr" ... " Bir dairenin embe
rinde balang ve biti, ayndr" ... "yi ile kt birdir" ... "Ayn
eydir yaayanla lm, uyankla uyuyan, genle ihtiyar; nk
bunlar deiince onlardr ve onlar deiince de bunlardr" ... "Ke
eci mengenesinin dz ve eri yolu bir ve ayndr" ... "inen ve
kan yol, bir ve ayndr" (DK. B 62, 1 03, 58, 8 8 , 59, 60).

Bununla birlikte bu ifadeleri zdelik ilkesinin ihlalleri olarak


almamak gerektiini yukarda birinci ve sonuncu fragmentlerin ikin-
7. herakleios 193

ci ksmlarnda sylenen eyler akca ortaya koymaktadr. nk


dikkatle baklrsa, bu ikinci ksmlarda " bir ve ayn eyin bir ve ayn
zamanda hem kendisi hem de kendisinden bakas olduu" eklinde
zdelik ilkesine aykr den bir iddiada bulunulmasndan ok ztla
rn birbirlerini hazrladklar ve birbirlerine yerlerini terk ettikleri y
nnde bir tez ileri srlmektedir. zellikle u fragmentte bu gayet
aktr: "nk bunlar deiince onlardr ve onlar deiince de bun
lardr. " Herakleitos bu ve benzeri paradoksal cmlelerinde "bir ayn
eyin ayn zamanda hem A, hem de A-olmayan olduu"nu sylemek
ten ok bir eyin ya ezamanl olarak birbirine zt eylerden meydana
geldiini veya farkl zamanlarda birbirlerini takip eden eylerden, zt
lardan ibaret olduunu belirtmektedir. Birinci tr ztln rnei, s
zn ettiimiz yayn aac ile kirii arasndaki ztlknr. kinci tr zt
la rnek olarak ise gece ve gndzn, hayat ve lmn ztln ve
rebiliriz.

Her ey Akar ve Srekli Deiir


Herakleitos'un varl olua indirgernesinden veya oluu tanrlatrma
sndan kan mantksal bir dier sonu, onun her eyin akt veya s
rekli bir ak iinde olduu ynndeki nl retisidir. Ate, bildiimiz
gibi, bir an iin bile hareketsiz kalmayan, srekli olarak deime iin
de olan bir eydir. O halde ateten meydana gelen varlklarn ve btn
evrenin ayn zelliklere sahip olmasndan, yani srekli hareket, olu ve
ak iinde olmasndan daha doal bir ey olamaz. Herakleitos'un bu
retisi veya retisinin bu sonucu, aslnda onun olmayan, ancak
onun dncesini ok gzel bir tarzda zetler gibi grnen "Her ey
akyor" (panta rei) cmlesinde en iyi ifarilesini bulmutur. Herakle
itos'un kendisinin kulland imge ise nehir imgesidir:
" Ayn nehirlere iki defa inemezsin" ... " nk ayn nehirlere inen
Ierin zerine her zaman yeni sular gelir" (DK. B 12, 91).

B u ayn cmleyi Herakleitos'a tekrarlattran Platon ayn nehre


iki defa deil bir defa bile inilemeyeceini szlerine ekler. Bunun nedeni
194 ikinci ksm

ona gre Herakleitos'un retisinin kabul edilmesi durumunda "ayn


nehir"den bahsedilmesinin mmkn olmamasdr. nk Platon'a gre
her eyin srekli olarak deitiini ileri sren biri hibir eyle ilgili ola
rak "ayn" kelimesini kullanp, onun kendi kendisinin ayn olduunu
veya kaldn ileri sremez. Ayn gr paylar gibi grnen Arista
tdes de, Herakleitos'a baz eylerin deiip bazlarnn deinedii tezi
ni deil, her eyin her an deitii tezini mal eder. Bundan hareketle de
Herakleitos'un elimezlik ilkesini inkar ettii sonucuna varr.
Bununla birlikte nehir veya ak retisinin bu biimiyle Herak
leitosu bir reti olduunu savunmak pek doru grnmemektedir.
Birok yarumcu Platon'un, daha sonraki ve daha radikal Herakleitos
ularn, rnein Kratylos'un, tezlerini Herakleitos'un kendisine mal et
tiini ve Aristoteles'le daha sonrakilerin de Platon'un bu tutumunu de
vam ettirdiklerini sylemektedirler. Herakleitos'un kendisinin evrensel
ak retisinin zdelik ilkesinin inkarna varan kuvvetli biimini de
il de daha nce iaret ettiimiz gibi bu ilkenin inkarna kadar gitme
yen daha zayf bir biimini savunmu olmas daha muhtemeldir. He
rakleitos'un yukardaki fragmentinde sylemek istedii de herhalde
budur, yani bir nehrin srekli olarak yeni sulardan meydana gelmesin
den tr "ayn nehre iki defa girilmesinin mmkn olmad"dr,
yoksa "ayn nehir"den bahsedilmesinin mmkn olmad deildir.
te yandan bu nehir benzetmesini de iyi anlamamz gerekir. Bu
rada szkonusu olan nehir yatanda sakin bir ekilde akan bir nehir
deildir; Herakleitos'un ztlarn sava retisini gznne alrsak ter
sine onun henz yatana oturmam, yatan meydana getirmek iin
etrafndaki karayla bouan, vahi bir nehir olduunu dnmemiz
daha doru olacaktr.

Olu ve Deimenin Deimeyen Bir Yasas Vardr


Ancak bu noktada daha nemli bir soruyu kendimize sormamz gerek
mektedir: Bu srekli olua ramen eyler nasl olup da bize greli ola
rak devaml veya sabitmi gibi grnmektedirler? Herakleitos bu so
ruyu cevaplandrrken szkonusu srekli ak iinde veya onun altn-
1 herakleitos 195

da iki sabit, deimez eyin varln kabul eder gibidir: Birinci olarak
btn bu deimeler iinde tzn miktar deimez. Bu u demektir:
Aada daha ayrntl olarak anlatacamz gibi ate nce bir ey, da
ha sonra baka bir ey olur. Fakat sonra bu eyler ayn sreci, ama ter
sinden izleyerek eski ve asli ekillerine, yani atee geri dnerler. Ancak
btn bu yukardan aa ve aadan yukar giden deimeler srecin
de deien eyin, yani atein miktar deimez. kinci ve daha nemli
si bu deimeterin kendisi bir lye, deimeyen bir yasaya gre ger
ekleir. Deiende deimeyen, deimenin kendisine gre gerekleti
i yasa, deimenin mantdr:

"Ate lyle yanar ve lyle sner" (DK. 830).

Herakleitos bu lye veya yasaya /ogos adn verir. Logos, ba


ka dillere evrilmesi son derece zor, ok anlaml Yunanca bir kelime
dir. O, esas olarak "bir btn oluturan sz, cmle", "tam sz",
"oran", "dnce", "anlam" ve nihayet "akl" anlamlarna gelir. He
rakleitos'un burada logos'tan kastettii ise esas olarak l ve yasadr:

" Gne, llerini amayacaktr. Eer bunu yaparsa adaletin hiz


metkarlar olan Erinys'ler onu yakalayacaktr" (DK. B 94).

O halde her eyin kayna olan ve belki de Herakleitos'a gre


atein en saf bir ekilde kendisinde bulunduu Gne bile bu yasaya ita
at etmektedir. Evrende bulunan her ey, Gne'e benzer bir ekilde bu
demir yasann, zorunluluk yasasnn hkm altnda bulunmaktadr.
Peki bu yasa veya l, evrenin dnda mdr? Baka bir ifadey
le deimeterin temelindeki bu deimez yasa, bu deimeterin zerin
de olan bir varlk, rnein bir Tanr tarafndan m evrene kabul ettiril
mektedir? Herakleitos'un byle bir dneeye tamamen uzak olduu
nu grmekteyiz. nk o evrenin dnda, ondan ayr olan bir Tanr
veya Tanrlar anlayn paylamamaktadr. Tersine en ak bir biim
de Tanr'yla evreni birbirine zde klmak istemektedir. Herakleitos'a
196 ikinci ksm

gre evren Tanr'yla bir ve ayn eydir. Yalnz o, bak asna gre ev
ren veya Tanr diye farkl adlarla arlabilir.
Aslna baklrsa Herakleitos'a gre evren, Tanr, ate veya lo
gos, btn bunlar bir ve ayn eylerdir. Onlar arasnda olsa olsa yle
bir ayrm yaplabilir; Tanr, evrenin ilkesi olan atein en saf halidir. Lo
gos, Tanr'nn evrende i gren bir g, bir yasa olmak bakmndan ta
nmlanm addr. Ksaca szn ettiimiz yasa veya logos, evrenin
iinde olan, ona ikin olan, atein bizzat kendisinde bulunan veya ate
in kendisi olan yasadr. Bu yasann ne olduunu daha yakndan gr
mek ve belirlemek stersek, onun daha nce szn ettiimiz ztlarn
sava ve bundan doan uyum yasas olduunu syleyebiliriz.

Ama Bu Yasann Herhangi Bir Erei Yoktur


Peki acaba bu logos veya Tanr muayyen bir amac gznnde tutarak
ve amaca ulamak iin btn imkanlar en iyi ekilde kullanarak al
an bir varlk mdr? Buraya kadar yaptmz aklamalardan belki
tahmin edilebilecei gibi, Herakleitos byle bir dneeye de kesinlikle
uzaktr. Onun kendi ifadesiyle

" Zaman, dama oynayan bir ocuktur; hkmdarlk gc, bir ocu
un gcdr" (DK. B 5 2).

Nietzsche'nin byk hayranln kazanan bu cmle, Herakleitos'un


evrenin temelinde bulunan bu /ogos'u veya akl, oyun oynayan bir o
cua benzettiini gstermektedir. Yalnz o kendi kendisiyle oyun oyna
yan bir ocuktur. Nietzsche'nin nl benzetmesiyle deniz kysnda
kendine kumdan atolar yapan, sonra onlar bir tekmede ykan bir o
cuktur. Nasl ki bu ocuk, sadece oyun oynamak iin, oyalanmak iin,
elence olsun diye btn bu ileri yaparsa, ayn ekilde Tanr veya lo
gos veya ate herhangi bir baka erei olmakszn muayyen zamanlar
da evreni meydana getirir ve yine muayyen zamanlarda onu ortadan
kaldrr.
7. herakleitos 197

Her ey Grelidir
Herakleitos'un felsefi grlerinin en nemlilerinden biri de her eyin
greli olduu grdr. Ondan kalan fragmentlerin olduka nemli
bir ksm eitli rneklerle ve eitli ekillerde bu evrensel greliliin
ifade edilmesine ayrlmtr:

"nsan, Tanr tarafndan kk ocuk olarak arhr, nasl ki o


cuk da yetikin insan tarahndan yle arlrsa" ... " En bilge insan,
Tanr'yla karlatrlrsa bilgelik, gzellik ve btn dier eyler ba
kmndan bir maymundur" ... "En gzel maymun, insanla karla
trlrsa irkindir" . . . " Deniz suyu en temiz ve en pistir. Balklar onu
iebilirler ve onlar iin o kurtarcdr. Buna karlk insanlar iin o
iilemezdir ve ldrcdr" (DK. B 79, 83, 82).

Bu evrensel grelilik, insanlarn iyi diye grdkleri eyin asln


da mutlak anlamda iyi olmad; iyinin, ktnn; dorunun, yanln;
adaletin, adaletsizliin aslnda tamamen greli kavramlar olduklari
dncesini dourur. ilerde Stoaclarn daha ilenmi bir biimde orta
ya koyacaklar, bireyler iin bireyler olarak kt olan eylerin daha
byk planda, btn bakmndan ele alnrlarsa kt olmadklar; in
sanlarn kendileriyle ilgili olarak kt ve haksz bulduklar eylerin
Tanr asndan baklrsa hi de yle olmadklar dncesinin ilk for
mlasyonlar da Herakleitos'da bulunmaktadr:

"Tanr iin her ey adil, doru ve iyidir. Ama insanlar baz eyleri
kt, baz eyleri iyi diye kabul ederler" (DK. B 1 02).

Bunun neden dolay byle olduunu anlamak zor deildir. Bi


reysel varlklar kendilerine aykr veya zararl olan baka bireysel var
lklar doal olarak kt, haksz eyler olarak niteleme eilimi iinde
olacaklardr. Ancak bir yandan ztln evrenin temelinde bulunduu
nu ve ondan kanmann imkansz olduunu, varlklarn varlnn
ona dayandn bildiimiz gibi, te yandan bir panteist olan Herakle
itos'un bak asndan varolan her eyin Tanr'nn bir paras, bir g
rn biimi olduunu dnmemiz gerekir. Bu durumda Tanr veya
198 ikinci ksm

Btn szkonusu olduunda artk iyilik veya ktlkten bahsetmenin


bir anlam olamayaca, daha ak bir ifadeyle varolan her eyin ayn
zamanda tanrsal olduu iin doru, iyi ve hakl olarak nitelendirilme
si gerekecei aktr.
te yandan, bu gr Herakleitos'u, iyiliin var olmas iin k
tln, n var olmas iin karanln, tokluun var olmas iin a
ln olmas gerektii grne de gtrmektedir:

"nsanlar eer bu eyler (adaletsizlikler) var olmasayd, adaletin


adn bilmezlerdi" . . . "nsanlarn arzu ettikleri her eyi elde etmele
ri iyi deildir" . . . "Sal zevkli klan hastalk, iyiyi iyi yapan k
t, doymay ho klan alk, dinlenmeyi ho klan yorulmadr" (D K.
B 23, 1 10, 1 1 1).

KOZMOLOJS
Herakleitos'un kozmolojiyle ilgili grlerini ele alrsak, nce belirt
memiz gereken ey, onda Anaksimandros'ta olduu gibi bir kozmogo
niden, yani evrenin zaman iinde bir balang durumundan hareketle
meydana geldii grnden szetmenin pek mmkn olmaddr.
nk Herakleitos, logos-ate ve varlk ilikilerinin deimezliinden
bahsetmekte ve dnya dzeninin "her zaman lye gre yanan ve l
ye gre snen bir ate" olduunu sylemektedir. te yandan dnya
nn douunun ve meydana geliinin bir ilk durumundan szetmek im
kansz ise, onun gelimesinin bir son durumundan szetmenin de bir
anlam olamayaca aktr.
Bununla birlikte Romal Hypoliteos ve skenderiyeli Clemens
gibi bazlar Herakleitos'a bir dnya mahkemesi olarak evrensel yan
ma retisini mal etmektedirler. Gerekten de Herakleitos'ta "atein
bir gn gelip btn eyleri yakalayp yarglayaca ve mahkum edece
, ynnde bir fragment var olmakla birlikte (DK. B, 66) bunu teker
teker her bireysel varln bireyselliini kaybedecei, yani yok olaca
eklinde mi anlamak gerektii, yoksa ilerde Stoaclarn savunacaklar
n bildiimiz "iinde her eyin ortadan kalkaca bir yangn" olarak
m almak gerektii tartma konusudur.
1 hraklitos 199

Herakleitos'un yukarda zikrettiimiz fragmentinden evrensel


bir yangn retisini savunduu gr kesin olarak ortaya kmamak
tadr. nk tek tek bireysel eylerin lml olduu, "atein havann
lmn yaad, suyun topran, topran ise suyun lmn yaa
d " (DK. B 76) gr Herakleitos'un en sradan dnceleri arasn
dadr. Ancak Aristoteles'in Herakleitos'a zaman zaman "her eyin yok
olaca" ynnde bir retiyi mal ettii de gerektir. Daha sonra Te
ophrastos ve Simplicius da ona balca safhalar "yukarya doru giden
yolla" "aaya doru giden yol" olan periyodik bir dnya oluumlar
grn mal etmilerdir. Bunu desteklemek zere de "atein dalp
topland, iledeyip geriledii"ne ilikin fragmentiyle "atein deiim
lerinin nce deniz olduu, denizin yarsnn topraa, topran yarsnn
kasrgaya dnt"' syleyen fragmentini yardma armlardr.
Bylece ateten aaya doru giden bir deiim srecinin tersi olan,
yani dier varlklardan yukarya, atee doru giden bir deiim sreci
nin de mmkn ve mantkl olaca dnlerek Herakleitos'un evren
sel bir yangn grn savunduu ileri srlmtr.
Buna karlk, K. Reinhardt'tan bu yana evrenin periyodik ola
rak ateten kt ve yine atee dnd grnn, Herakleitos'un
kendisine ait bir gr olarak alnmas gerektii yolundaki varsaym
reddedilmeye balamtr. Bu varsaym, yerini Herakleitos'un herhan
gi bir kozmogoni ortaya atmam, yalnzca bir kozmoloji gelitirmi
olduu grne brakmtr. Bu kozmolojiye gre ise atein eylere ve
eylerin atee dnmesi, her zaman iin varolan bir dei tokutur.
Yani bu deimeleri veya sreleri birbirlerini takip eden iki safha ola
rak almamak gerekir.
Bu balamda olmak zere, Herakleitos'un daha nce szkonu
su ettiimiz nl fragmentinde dnyann ateten meydana geldiini
deil, "her zaman canl olan bir ate olduu "nu sylemi olduuna
dikkat ekilmitir. Bu yoruma gre, eylerin atee ve atein eylere d
nmesi periyodik olarak birbirlerini izleyen olaylar deildir. "Yukar
ya doru giden yol''la "aaya doru giden yol"u birbirlerini periyo
dik olarak izleyen iki safha olarak almamak gerekir. Tersine bu iki saf-
:ZOO ikinci ksm

ha her zaman iin ezamanldr. Yani evrende her zaman baz eyler
ateten dier eylere doru deiirken, dier baz eyler de atee doru
deiirler. Bu gr zamanmzda en ok taraftar toplayan gr ol
makla birlikte, baz felsefe tarihilerinin (rnein Gigon, Cleve) He
rakleitos'un kendisinde Stoaclarda olduu gibi, evrensel bir yanma
grnn varolduunu savunmaya devam ettiklerini de belirtelim.
Herakleitos'un kozmoloji veya fizikte ilgili daha spesifik gr
lerine gelince, onun yldzlar, daha dorusu btn gk cisimlerini par
lak ateler olarak grd ve onlar topraktan kan kuru buharlar so
nucu meydana gelen varlklar olarak aklad, bulutlar ve rzgarlar
ise denizlerden kan su buharlaryla aklad anlalmaktadr. He
rakleitos "Gne'in her gn yeni olduu"nu sylemektedir (DK. B 6).
Yine o Ksenophanes gibi gk cisimlerini, ak taraflar bize dnk
olan "sandal"lara benzetmektedir. Ona gre tutulmalar, bu sandalla
rn ters dnmesi sonucunda atelerinin bizim tarafmzdan grlme
mesinden ibarettir.
Herakleitos'un gny yarm kresinin varln kabul etmedii
anlalmaktadr. Yine o Gne'in bize grnd gibi, yani "bir ayak
byklnde" olduu konusunda srar etmektedir (DK. B 3). Ksaca
s Herakleitos'un zel kozmalajik grlerinin daha nceki efsaneterin
dzeyini amad ve zellikle Milet Okulu filozoflarnn grlerine
gre ak bir gerilerneyi temsil ettii grlmektedir. Buradaki zel bil
gi ve uzmanlk alanlar, sanki Herakleitos'un kendilerine kar takn
d kmsemenin intikamn alyor gibi grnmektedir. Ancak He
rakleitos'un bu tr bir eksiklii hi nemsemeyeceini de rahatlkla
syleyebiliriz.

NSAN KURAMI VEYA ANTROPOLOJS


Herakleitos'un insanla ilgili grlerine geelim: Her eyden nce sy
lememiz gereken onun insan evrenle aklamaktan ok, evreni insan
la aklamaya alan bir bak asna sahip olduudur. Nitekim onun
evrensel doa yasas dedii ey, yalnzca ve esasta doa yasas anlamn
da yasa deildir; ayn zamanda ve ilk planda normarif yasa, toplum
7. herakloitos 201

yasas, insan yasas anlamnda yasadr. Anaksimandros'un hukuk ala


nndan ald su ve ceza kavramlarn fizik alanna aktararak fiziksel
alanda da varlklarn birbirlerine kar yapm olduklar "hakszlk
lar"n "ceza"sn ekmek zere tekrar apeiron'un sinesine geri dne
cekleri grn ileri srdn grmtk Benzer bir ekilde Herak
leitos da doa yasasn, bir insan yasasn, normarif bir yasay tanm
lar gibi tanmlamaktadr:
"Gne llerini amayacaktr; eer bunu yaparsa adaletin hiz
metkarlan olan Erinnysler onu yakalayacaklardrft (DK. B 94).

O halde Herakleitos'un Anaksimandros'un bak asn devam


ettirdii aktr. Yalnz o bu bak asn daha dramatik bir duruma
sokmaktadr. Onda doa yasasyla, toplum yasas veya tanrsal yasa
birbirleri zerine binmekte, birbirlerine karmaktadr. te yandan,
zaman zaman onun toplum yasalarnn temeline doa yasalarn koy
ma ynnde bir eiliminden de szetmemiz mmkndr. Daha doru
su o bir yandan doa yasasn veya logos'u toplumsal, ahlaki ve dini
terimlerle tanmlarken, te yandan toplumsal-ahlaki ve dini yasay do
a yasasna dayandrarak merulatrmaya almaktadr.
Daha zel olarak, onun antropolojik-psikolojik grlerini ele
alrsak, Herakleitos'un ruhu scak bir buhara benzettii grlmekte
dir. Ona gre insan eyden meydana gelmektedir: Ate, su ve top
rak. nsan ruhu aslnda ateten meydana gelmitir; ancak bu ate, bi
reysel ruh haline dnrken "nemlenen" bir atetir. Daha dorusu
nasl ki, genel olarak ate snerken su, hava ve toprak olursa, bireysel
ruh haline gelirken de o, ate olma zelliinden hayli kaybederek "s
lak" olur. O halde aslnda ate-ruhun insan varlna girii ve buna
bal olarak ortaya kan nemlenmesi, bir tr lmdr.
Nitekim Herakleitos lmn kendisini bir tr dou veya lm
szle ulama olarak grmektedir. Anlaldna gre Herakleitos
ruh iin iki trl lm olduunu kabul etmektedir: Sudan gelen lm
ve ateten gelen lm. Sudan gelen lm, yani ate- ruhun slanmas,
gerek lmdr: "Ruhlar iin lm, su olmaktr" (DK B 36). Buna
202 ikinci ksm

karlk ruh iin ateten gelen bir lm de vardr. Bu lm, farkl bir
lmdr ve gerekte lmszlktr; nk ate-ilkeye kavumaktr.
Bu lmle lenlerin payna byk ksmetler decektir:

"Daha byk lleri daha byk ksmetler beklemektedir" (DK. B


25).

Anlaldna gre savata len insanlarn ruhlar, bu tr bir


lmle lmekte ve onlar bu tr bir kader beklemektedir:

"Savata lenleri tanrlar da ver, insanlar da" (DK. B 24).

Herhalde zellikle bu tr bir lmle lenleri ummadklar ey


ler beklemektedir:

"nsanlar ldkten sonra ummadklar ve akllarna getirmedikle


ri eyler bekler" (DK. B 27).

Herakleitos bilgelikle ruh kuruluu arasnda sk iliki kurmak-


tadr:

"En kuru ruh, en bilge ruhtur" (DK. B 1 1 8).

nk nasl ki makrokozmosta bilgelie zde klnan tek ey


atese, mikrokozmosta, yani insanda da en bilinli olan yalnzca ate
tir. te yandan makrokozmos iin szkonusu olan srekli olu ve de
ime, ak iinde olma olgusunun insan iin de geerli olduu anlal
maktadr. Biz de srekli bir ak ve deime iinde bulunmaktayz. He
rakleitos nehir benzetmesini bu kez insan iin, insann olu ve deime
iinde olmasn vurgulamak iin kullanmaktadr:

"Ayn nehirlere ineriz ve inmeyiz. B;ziz ve biz deiliz" (DK B 49 a).

Ancak bu evrenle ilgili olduu gibi insanlarla ilgili olarak da za


man iinde deimeyen, sre giden eyin ne olduu sorusunu kendimi-
1 raklitos 203

ze sormamz gerekir. Baka bir deyile eer srekli olarak deiiyorsak,


akyorsak, birliimizi, zdeliimizi salayan ey nedir? Bunun cevab
makrokozmosta birlii ve zdelii salayan ey ne ise insanda, bizde
onlar salayan eyin o olduudur. Bizde de ate srekli olarak su, su
toprak olur. Ancak yine bizde bunun tersine yukarya doru giden yol,
yani tersi olan sre de meydana geldiinden biz hep ayn varlk ola
rak kalyor gibi grnrz.
Herakleitos sarholuu ruhun slanmas olarak grmektedir:

"Bir adam sarho olunca, ruhu nemli olduundan, yetikin olma


yan bir ocuk tarafndan sallana sallana nereye gittiine dikkat et
meden gtrlr" (DK. B 1 1 7).

te yandan o, u yku ve uyanmay da ruhun kuru veya ya olma


sna veya onda ate veya su unsurunun daha ar basmasna balamak
tadr. Tahmin edilebilecei zere uyku veya bilincin kaybolmas ruhun
ya olmasna, uyanma veya uyanklk hali ise ruhun kuru olmasna
karlk olmaktadr. Sextus Empiricus'un bu konuda verdii bilgi il
gintir ve bize gerek Herakleitos'un psikolojisi, gerekse daha dar an
lamda bilgi teorisi hakknda nemli bir ipucu sunmaktadr.
Bu bilgiye gre Herakleitos bizi evreleyen eyin aklsal ve bi
linli olduunu, nefes aldmzda bu tanrsal akl iimize ekmek sure
tiyle akll varlklar olduumuzu, uykuda unuttuumuzu, uyandmz
da ise tekrar bilinli varlklar haline geldiimizi dnmektedir. Bunun
nedeni uykuda duyularn darya ak olan taraflar kapandndan
bizde bulunan akln daryla temasnn kesilmi olmasdr. Bunun so
nucunda zihnimiz veya aklmz daha nce sahip olduu hafza yetisini
kaybetmektedir. Tekrar uyandmzda ise zihnimiz bu duyularn ak
lklarndan adeta pencereden bakar gibi bakmakta ve kendisini evre
leyen aklla temasa geerek yeniden akl yetisini kazanmaktadr.
Bylece Herakleitos d dnyada bulunan akl atee, bizde bu
lunan zihni ise atee yaklatrldnda yanan, ondan uzaklatrldn
da snen kmre benzetmektedir.
204 ikinci ksm

Sextus Empiricus'un verdii bu bilgileri, Herakleitos'a ait olma


s mmkn olmayan, daha sonralar ve bakalar tarafndan savunul
duunu bildiimiz eklentilerinden temizlersek, ortaya u kmaktadr:
Herakleitos uykuyu vcudun ierdii suyun slak buularnn ate-ruh
zerine ar basmas, ona egemen olmasyla aklamak istemektedir.
Ate ve suyun dengesinin yeniden salanmas ise uyanmay temsil et
mektedir. Bu, fiziksel olarak ruhun d dnyada bulunan ate unsuruy
la yeniden temas kurmas sayesinde mmkn olmaktadr.

BLG KURAM VEYA EPSTIMOLOJS


Buradan Herakleitos'un daha dar anlamda bilgi kuramma ilikin d
ncelerine geebiliriz. Herakleitos'ta bilginin doasna, imkanna, ko
ullarna ilikin bir kuramn olmad bir gerektir. Zaten ilk Yunan fi
lozoflarnda byle bir eyi beklemenin pek mantkl olamayaca da
aktr. Bununla birlikte Herakleitos'tan onun duyular, gzlem, ok ey
bilmeyle bilgelik arasndaki farkllk vb. zerine dndn gste
ren baz fragmentler kalmtr. Bu fragmentlerin dier alanlara ait frag
mentler gibi ksa, birbirlerinden kopuk, hatta ksmen birbirleriyle e
liik bir durumda olduklar da bir gerektir. O halde onlar iinde bir
bilgi kuramnn ilk izlerinin, ilk araylarnn bulunduunu gstermek
bize den bir grevdir.
Herakleitos'un en ok nem verdii eyin bilgelik olduunu bi
liyoruz. Bu fragmentlerden onun bilgelii iki anlamda aldn gr
mekteyiz. Bunlardan birincisi ve Herakleios'un insana ait olduunu
syledii, okluun birliinin kavranmasdr:

"Szlerini diniediim herkes iinde tek bir kii yok ki bilgeliin her
eyden ayr olduunu anlamaya muvaffak olmu olsun" ... " Bilge
lik tek bir eydir: O, kendisiyle her eyin her ey tarafndan yne
tildii dnceyi tanmaktr" (DK. B 1 1 8 , 1 4 1 ) .

te yandan, Herakleitos'un b u kavram bizzat b u birliin kendi


si iin kullandm da grmekteyiz (Hatta yukardaki ikinci fragmentte
]. horakloitos 205

bu ynde bir eyler vardr). Bu ikinci anlamda bilgelik, safatele ayn an


lamdadr. Baka deyile bilgelie sahip olan, bilgece olan ey, saf atein
kendisidir. Biz ise ruhumuzda bulundurduumuz ate orannda bilgeyiz
di: Ruhu kuru olan insan daha bilge, ruhu slak olan ise daha az bilge
dir veya hi bilge deildir. Nitekim Sextus Empiricus'tan yaptmz aln
tda da Herakleitos'un bilgelii esas olarak, varln veya atein kendisi
nin bir nitelii, ikinci olarak bu atele temasa gelerek yanan, tutuan bi
zim ruhumuzun bir nitelii olarak tasvir ettiini grmekteyiz.
Herakleitos'un bize srekli olarak kendi zel dnyamza ekil
mememiz, dmzda bulunan ortak eyi, yani gerei izlememiz gerek
tiini syleyen btn tlerini ayn bak asndan yorumlamamz
gerekir:

" Dnce, herkeste ortaknr" ... " Ortak olan izlemeliyiz; ama in
sanlarn ou sanki kendilerine mahsus zel bir bilgelikleri varm
gibi yaamaktadrlar" ... "Uyank olanlarn dnyas ortaknr; ama
uyuyanlarn her biri kendi dnyaianna dner" (DK. B 1 13 , 2, 89).

Btn bu fragmentlerde szedilen ortak eyin, bizim dmzda


bulunan bilgelik, atein bilgelii olduu kesindir. nsan ancak nesnel
olarak varolan bu bilgelie katlarak, ondan pay alarak bilge olabilir.
Peki biz dmzda varolan, kendisini bilsek de bilmesek de ora
da, d dnyada bulunan bu bilgelii nasl bilebiliriz? Acaba ok ey
bilmek, eitli alanlarda zel bilgi sahibi olmak, uzmanlk bilgisine sa
hip o lmak bize bu bilgelii verir mi ? Herakleitos'un kendisinden nce
gelen birok nl insan ok ey bildikleri halde bilgelii kavrayama
dklarn ileri srerek eletirdiini biliyoruz. Bununla birlikte bu eleti
riyi srf ok ey bilmek iin ok ey bilmenin, okluun altnda birlii
grmeksizin veya grmeye almakszn ok ey bilmenin bir eletiri
si olarak almamz da mmkndr. nk bir baka fragmentinde He
rakleitos'un ok ey bilme konusunda daha vc eyler sylediini
grmekteyiz:
2o6 ikinci ksm

K Bilgelii seven insanlar ok ey bilmelidirler" (DK B 25).

te yandan onun

w nsani varlk bilgelie sahip deildir" (DK. B 78)

cmlesini yine olduu gibi anlamamamz, yorumlamamz gerektiini


syleyebiliriz. phesiz ki, bu cmle ile Herakleitos bilgeliin insan
iin kesinlikle eriilemez bir ey olduunu sylemek istememektedir.
nk o kendisinin bir insan olarak byle bir bilgelie sahip olduu
nu dnd gibi daha nceki fragmentlerinden grdmz zere
"dncenin herkeste ortak olduu"nu, "ortak olan izlememiz gerek
tii"ni, " uyanklarn ortak bir dnyay paylatklar "n sylemekte
herhangi bir ekingenlik gstermemektedir. O halde burada Herakle
itos'un bilgelie, phesiz en mkemmel anlamda Tanr'nn sahip ol
duunu, nk onun zaten arkhe-logos olarak bilgeliin kendisi oldu
unu, bizim ise bu bilgelie ruhumuzdaki ate orannda sahip olduu
muzu sylemek istediini dnebiliriz.
te yandan bilgelii elde etmenin zorluunun ksmen bizden,
ruhumuzun kafi derecede "ateli" olmamasndan kaynakland gibi
ksmen de nesnel olarak varln kendisinden, Herakleitos'un yine n
l bir fragmentinde syledii gibi "doann gizlenmeyi sevmesi"nden
ileri geldiini syleyebiliriz. Ama bu her iki glk bilgelii elde etme
abasnda insan tarafndan stesinden gelinemez eyler deildirler. Ni
hayet Herakleitos'un

w Beni deil,konumam dinlemek ve her eyin bir olduunu bilmek


bilgecedir" (DK. B 50)

szn, burada her ne kadar Herakleitos'un kendisini bir birey olarak


nemsizletirmek ve ilgiyi retisine ekmek ynnde bir uyars sz
konusu olsa da aslnda kendisini bilgeliin bir temsilcisi ve yorumlay
cs olarak grmek ynndeki grnn bir ifadesi olarak almamz
gerekir.
1 hraklitos 207

Peki Acaba Herakleitos duyular hakknda ne dnmektedir?


Bu konuda da fragmentlerinde baz ipular vardr. Bu ipula
rndan onun duyusal alg (aisthesis) ile aklsal sezgi veya kavray (lo
gos) arasnda bir ayrm yaptn grmekteyiz. Ayrca onun grme ve
iitme alglarna dayanan bilgilerin nemini vurguladn, bunlar ara
snda da birincilere daha fazla nem verdiini grmekteyiz. Herakle
itos'un gzlemi bilginin zorunlu n koulu olarak grdn, yalnz
onu bilgiyi temellendirmekte yeterli kabul etmediini syleyebiliriz.
Bunun nedeni ise, Herakleitos'un hakl olarak iaret ettii zere duyu
alglarnn ou zaman aldatc olmasdr:

"Gzler ve kulaklar, insan iinkt tanklardr" ... "Gzler kulak


lardan daha iyi tanklardr" (DK. B 107, l l l).

Gzlemlerin gvenilirlii, bundan dolay, aslnda ruhun yaps


na, yani onun duyu verilerini yorumlama tarzna baldr:

"Gzler ve kulaklar, insan iin kt tanklardr, eer onlar barbar


ruhlara sahiplerse" (DK. B 107).

AHLAK KURAMI VEYA ETHG


Acaba Herakleitos'ta bir ahlak felsefesinden de szedebilir miyiz?
Belli bir anlamda bu soruya evet diye cevap verebiliriz. Bu ahlak
felsefesinin temelini de zellikle onun yn-sekinler ayrmnda bulabi
liriz. Herakleitos'ta bu ayrmn salt psikolojik veya sosyolojik bir ayrm
olmadn, ayn zamanda ve ncelik ethik, dolaysyla politik bir ayrm
olduunu grmekteyiz. Baka deyile o, kendisine dayanlarak bir ah
lak ve politika kuramnn ortaya atlabilecei bir ayrmdr.
Anlaldna gre, Herakleitos iki tr insann varln ayrdet
mektedir: Logos'u kavrayamayan ve kavrayabilen insanlar. Logos'u
kavramnn kendisi ise sadece teorik bir bilme arzusunun tatminiyle
sonulanmaz; ayn zamanda bu kavraya uygun bir yaama tarzn,
davran gerektirir veya onlar mmkn klar.
2o8 ikinci ksm

Sr ve kurtulu dinlerinin, klderinin iyi yaamayla, mutlu ol


mayla ilgili birtakm nerilerde bulunduklarn biliyoruz. Herakleitos
daha nce grdmz zere bu nerileri hibir ekilde ciddiye alma
maktadr. Hele onlarn kanl trenlerini, gizli merasimlerini tamamen
gln, hatta iren bulmaktadr. Bununla birlikte o, onlarn temel
kayglarn ayn lde eletiri konusu yapmamaktadr. nk kendi
si de onlar gibi ve Milet filozoflarndan farkl olarak felsefeyi doru bir
teoriye dayanan iyi bir yaama klavuzu olarak grmektedir.
Baka deyile Herakleitos'un amac sadece logos'u ortak bir ey
olarak insanlara kavrarmak deildir; onlar bu logos'a uygun olarak
davranta bulunmaya sevketmektir. Herakleitos'a gre ortak olan iz
lemek bir grevdir. En stn ama da sadece teorik kavray deildir,
bilgeliktir (sophia), Bilgeliin kendisi ise doruyu bulmak, bilmek,
sylemek kadar ona uygun yaamaktr.
Ancak te yandan bu bilginin, bilgeliin herkes iin mmkn
olmadn da biilyoruz. nk "doann kendisi gizlenmeyi sevdii"
gibi insanlarn ounluu da u veya bu nedenle gerekliin zn g
re bilecek nitelikte veya yetenekte deildir. Bunun doal sonucu, He
rakleitos'a gre, ounluun aznla, sekin aznla, hatta gerekirse
tek bir kiiye itaat etmesinin, onun dncelerini ve buyruklarn din
lemesinin zorunlu olduudur. nk ounluk bilgiye, iyiye ve mutlu
lua ancak bu yolla ulaabilir. O halde Herakleitos'un yn km
seyen btn szlerini aslnda bu anlamda, yani ahlaki anlamda yarg
lar veya deerlendirmeler olarak almak gerekir. Yine onun siyasal ter
cihlerini, yani demokrasi dmanl, aristokras taraftarln da bu
zemin ve bak as iinde anlamak ve deerlendirmek durumundayz.

HERAKLETOS'UN NEM VE KENDSiNDEN


SONRA GELENLER ZERNE ETKLER
Herakleitos'un kendisinden sonrakiler zerine etkisi ok byk ol
mutur. Onun oluu tanrlatrmas Parmenides'in tepkisini ve oluu
inkarn douracaktr. Herakleitos-Parmenides ztl ise Yunan felsefe
tarihinde bir sonraki dnemde ortaya kacak olan oulcu materya-
7. herakloios 209

lizmin hareket noktasn oluturacaktr. Herakleitos'un her eyin akt


retisi ve grecilii Sofistlerin pheciliinin en byk dayanakla
rndan biri olacak ve bu retiyi en u snrna kadar gtrmektekten
ekinmeyecek olan Kratylos'da, her trl bilginin imkansz olduu so
nucuna yol aacaktr. Aristoteles, Platon'un genliinde Kratylos'un
rencisi olduunu ve ondan olu dnyasnn srekli ak iinde oldu
u, dolaysyla bilgisinin edinilmesinin imkansz olduu grlerini al
dn belirtmektedir. Platon ve Aristoteles'in kendileri de Herakle
itos'un olu kuramyla Parmenides'un varlk kuramnn uzlatrlmas,
birletirilmesi denemeleri olarak kabul edilebilirler. Stoaclar Herakle
itos'un tm felsefesini en byk bir ateiilikle izlerler. Onun arkhe-ate
anlayn, panteizmini, insan anlayn ahlaki ve dini bir dnya gr
nn temeli klarlar.
zellikle Yenia'da Alman romantik air ve filozoflarnda He
rakleitos'un yeniden byk bir sevgiyle selamlandn grrz. Byk
Alman airleri Goethe ve Hlderlin, yine byk Alman filozoflar He
gel ve Nietzsche, Herakleitos'un modern hayranlar arasnda zikredi
lebilirler. Hegel, Herakleitos'un, eserine almam olduu hibir dn
cesi olmadn syler. Gerekten de Hegel'in panteizmi, evrensel olu
dncesi, tarih ve doann ztlada alt gr, gerein aklsal,
aklsaln gerek olduu nl retisinin Herakleitos'cu ncileri son
derece aktr. Nietzsche, Yunanllarn Traiik amda Felsefe adn ta
yan ve Sokrates ncesi Yunan filozoflarna tahsis ettii kk, fakat
ok parlak dncelerini ortaya koyan kitabnda Herakleitos'a zel
bir yer ayrr. Onun Zerdt Byle Dedi adl eserinin kahraman Zer
dt de galiba Herakleitos'un slfbu ve kiilii model olarak tasarlan
mtr. Nietzsche'nin sekinler-yn ayrm, atmac sosyal felsefesi,
dnyann herhangi bir st amac olmayan estetik bir oyun olduu g
rlerinde de Herakleitos'un dncelerinden baz unsurlarn olduu
muhakkaktr.
8
Parmenides

"GEL, SANA DNLMESi MMKN OLAN BiR iCiK ARATI RMA YOL
LARININ HANGiLERi OLDUGUNU SYLEYECEGiM.
BUNLARDAN BiRiNCiSi, YANi VARL I GI N VAROLDUGU VE ONUN iiN
VAROLMAMANI N MMKN OLMADI GI (NI SYLEYEN YOL), iKNA YO
LUDUR: NK O HAKiKATLE BiRLiKTE BULUNUR. IKiNCiSi, YANi
VARLI GIN VAROLMADI GI VE ONUN VAR OLMAS ININ ZORUNLU OLMA
Dl GI (NI SYLEYEN) YOL iSE iiNDE Hi KiMSENiN HiBiR EY G
RENEMEYECEGi BiR PATiKADIR: NK VAROLMAYANI NE TANIYABi
LiRSiN, NE DE iFADE EDEBiLiRSiN.
NK DNMEKLE VAR OLMAK BiR VE AYNI EYDiR"
(DK. 28 B 2-3).
Ra"-llo'nun s6.ylizylda yapil
DniD Adna Okulu treskinden
bir aynntda Pannenldes.
armenides varln olmad, oluun varolduu ve her eyin olu
P iinde bulunduu grne kar karak, varln varolduu, bu
na karlk oluun olmad, nk mmkn olmad grn ke
sin ve bilinli bir biimde ortaya atan ilk filozoftur. O halde eer Mi
letlilerin doa felsefesi Herakleitos'ta varln inkaryla sonulanm
sa, Parmenides'te de oluun inkaryla sonulanacaktr. Herakleitos
Parmenides atmas, Milet filozoflarnn tek bir ana madde kabul
ederek hem varl, hem oluu aklamak veya hem varl, hem olu
u korumak abalarnn sonusuz kalmaya mahkum olduunu gs
termektedir.
te yandan Parmenides, yine metafizik bilgiyle deneysel bilgiyi
kesin olarak birbirinden ayran ve varlk hakknda salt akla, mantk
sal akl yrtmeye dayanarak bir aklama vermeye teebbs eden ilk
filozoftur. Bu, phesiz daha nceki filozoflarn varlk hakknda geli
tirdikleri tasavvurlarnda akla veya akl yrtmeye dayanmadklar
anlamna gelmemektedir. Thales'ten itibaren ele aldmz btn Yu
nan filozoflarnda, duyularmza kendini gsterdii ekilde varln asl
varlk olmad, asl varln aklmz tarafndan kavranmas gerektii
214 ikinci ksm

veya onun hakknda gerek bilgiyi aklmzn verebilecei ynnde bel


li belirsiz bir sezginin veya grn bulunduu sylenebilir.
phesiz zellikle Herakleitos her eyin bir ak iinde olduu
nu syler ve evrende sabit hibir eyin bulunmadn ileri srerken,
hi de duyulardan veya duyusal deneyden hareket eden bir tez ileri sr
memekteydi. nk duyularmzn bize dnyay hi de Herakleitos'un
ileri srd tarzda bir ey olarak gstermediini, tersine evrenin ge
nel olarak sabit, hareketsiz nesnelerden meydana geldii grn tel
kin ettii aknr. Bundan dolay Herakleitos'un felsefi kuramn geli
tirirken dayand bilgi yetisini, duyu yetisi olarak deil de logos adn
verdii aklsal bilgi yetisi olarak tanmladn grmtk.
Bununla birlikte Parmenides'in aklsal, mantksal bilgiyle duyu
sal, deneysel bilgiyi birbirinden ayrmada daha nceki btn filozof
lardan, bu arada Herakleitos'tan daha ileri gittiini ve mmkn olan
en radikal bir tutumu temsil ettiini sylememiz gerekir. Bu tutuma
gre bilgi, deneyden hibir veri veya malzeme almakszn veya ona hi
bir ekilde itibar etmeksizin, hatta ona tamamen ters decek bir bi
imde sadece ve sadece mantksal akl yrtmelere, speklasyonlara
dayanmak zorundadr. Bunun ana nedeni ise duyu-deney bilgisinin en
)' durumda bile bize bir "san" vermekten ileriye giderneyecek olan
yetersiz zelliidir. San ise dorunun veya hakikatn zdddr.
Bylece Parmenides doru ile san, doru bilgiyle san bilgisi ay
r nn felsefe tarihinde ilk kez en keskin ve ak bir biimde ortaya
atan ve btn sistemini de bu ayrm veya ztlk zerine kuran bir filo
zoftur.
Nihayet Parmenides-Herakleitos atmas sonucunda Yunan
felsefesinin o zamana kadar ileriedii yoldan bambaka bir yola girdi
ini ve daha sonraki btn filozoflarn -bu filozoflar iine Platon ve
Aristoteles de dahildir- Parmenides-Herakleitos atmasnn ortaya
koyduu varlk-olu aras ilikiler sorununu, felsefelerinin ana sorunu
olarak koymak zorunda kaldklarn belirtmemiz gerekir.
B. pannonidos 215

HAYATI, KLG VE ESERi


Parmenides'in hayat hakknda da elimizde fazla bilgi yoktur. Onun
doum ve lm tarihleriyle ilgili olarak birbirleriyle atma iinde
olan iki farkl gr bulunmaktadr. Bu grlerden birini Platon (Par
menides 127 a-c), dierini hi phesiz bu konuda Apollodoros'un
verdii bilgilere dayanan Diogenes Laertius temsil etmektedir.
Platon, Parmenides'in kendisinin adn tayan nl diyalou
nun banda onun 65 yalar civarnda rencisi Zenon'la birlikte Ati
na'ya bir ziyaret yaptn ve orada kitabndan paralar okuduunu
sylemektedir. Yine Platon'un bu kitapta verdii bilgiye gre Parme
nides o sralarda henz iei burnunda bir gen olan Sokrates'le ta
nm ve onunla tartmtr. Sokrates'in 399 ylnda 70 yanday
ken Atina'da baldran zehiri ierek ldn biliyoruz. Bundan, onun
doum tarihinin 469 olmas gerektii sonucu kmaktadr. Eer
Platon'un szn ettii Atina ziyareti ve tanma gerekten olmu ise
o sralar 1 8-20 yalarnda olmas gereken Sokrates'in Parmenides'le
tanmas ve tartmas olaynn 450'ler civarnda gereklemi ol
mas gerekir. Bu srada Parmenides'in 65 yanda olduu sylendiine
gre onun da doum tarihinin 5 1 5 yl civar olarak hesaplanma
s gerekir.
Bununla birlikte, Platon'un szn ettii bu ziyaretin gerekten
meydana gelmi olup olmad zerinde pheler vardr ve bu phe
ler Platon'un verdii bilgilerden kalkarak yaptmz bu hesaplamaya
da yansmaktadr. te yandan Diogenes Laertius Parmenides'in 69.
Olimpiyatlar srasnda, yani 504-500 yllar arasndaki dnemde
olgun an yaadn sylemektedir (DL. IX 23). Parmenides'in 40
yalar civarnda olgun an yaadn varsayarsak, bu hesaba gre
onun aa yukar 540'lar civarnda domu olmas gerekir. te
yandan Diogenes'in Apollodoros'tan naklen verdii bu bilgide, gere
inden fazla mutlu rasiantlarn bir araya geldii de grlmektedir.
nk bu haberde Parmenides'in doum tarihi Ksenophanes'in olgun
luk dnemiyle, olgunluk dnemi ise rencisi Zenon'un doum tari
hiyle denk dmektedir. Bylece Elea Okulu'nun nl temsilcisi ge-
216 ikinci ksm

reinden fazla mutlu bir tesadfle birbirleriyle zamansal bir sra veya
dzen iine sokulmaktadr.
Sonu olarak, bu iki kaynan ikisi de fazla emin olmadklar,
te yandan onlar herhangi bir ekilde birbirleriyle uzlatrmak da
mmkn olmad iin Parmenides'in 6. yzyln son yarsyla 5. yz
yln ilk yarsnda yaam olduunu kabul etmek en gvenli grn
mektedir.
Parmenides'in dnsel kaynaklar veya hocalarnn kimler ol
duklar zerinde de tartmalar vardr. Daha nce iaret ettiimiz gibi
bazlar, rnein Aristoteles, Elea Okulu'nun kurucusu olarak Kse
nophanes'i gstermekte ve Parmenides'i de Ksenophanes'in bir ren
cisi ve devam olarak takdim etmektedir (Metafizik, 986 b 23). Baka
bazlar ise Ksenophanes'le Parmenides arasnda varl ileri srlen
bu ilikiyi pheyle karlamakta ve Parmenides'in gerek varlk anlay
nda, gerekse kozmolojisinde en byk lde Pythagorasln etki
sini grmek istemektedirler (rnein Burnet, APG., s.196 vd; Brehier
HP. s.61 vd).
Gerekten de kaynaklar Parmenides'in Pythagoras Amenias
ile birlikte bulunduunu, ona ok balandn, yle ki lmnden
sonra onun iin bir ant mezar ina ettirdiini yazmaktadrlar. Onun
Ksenophanes'in rencisi olup olmad, daha dorusu onunla Kse
nophanes arasnda kiisel ilikilerin olup olmad pheli olmakla bir
likte gerek Parmenides'in yazm olduu eserin slubu zerinde, gerek
se varln birlii merkezi retisinde Ksenophanes'in etkisinden szet
mek mmkn grnmektedir.
te yandan Parmenides'in " Varlk"nn, Brehier'nin iddia ettii
gibi ancak Pythagorasln etkisiyle aklanmas mmkn olan ge
ometrik bir uzam olarak tasarlanp tasarianmad veya onun kozmo
lojisinde Burnet'in iddia ettii gibi inkar edilemez bir biimde Pytha
gorasln etkilerinin bulunup bulunmad tartlabilir olmakla bir
likte Parmanides'in hi olmazsa yaad ehirde oynam olduu yasa
koyucu ve devlet adam rol bakmndan Pythagoras'a ok benzedii
muhakkaktr.
8. pamenides 217

Parmenides'in kozmolojisinde ise Anaksimandros'tan baz etki


ler alm olmas muhtemel grnmektedir. zellikle, evrenin bir ilk
ztlar iftiyle, bu ztlar iftinden kan dier iftierin bir sonucu olarak
meydana geldii ynndeki temel kozmogonik retisi, Anaksimand
ros'unkiyle byk benzerlik gstermektedir. Nihayet Parmenides'in
retisini esas olarak Herakleitos'un felsefesine kar gelitirmi oldu
u tezi bugn eskisi kadar kesin bir biimde savunulmamakla birlikte
(Rd, GP. s.107) gene de en inandrc tez olma vasfn korumaktadr.
Her halkarda Parmenides'in aada sergilerneye alacamz varlk
retisini ortaya atmasnda Herakleitos'un olu retisinin etkisi en
belirleyici olmu grnmektedir.
Parmenides'in siyasi grleri hakknda ise ne yazk ki herhan
gi bir ey bilmemekteyiz. ehri iin koymu olduu sylenen yasalar
nn zelliiyle ilgili bir eyler bilmemiz ok yararl olabilirdi. Yalnz
Elea ehrinin byk memurlarnn, her yl, yurttalar Parmenides'in
koymu olduu yasalara bal kalacaklarna dair yemin ettiklerini
renmekteyiz. te yandan, Elea'nn dier Gney talya ehir devletle
rinden farkl olarak, aristokratik bir ynetime sahip olduunu ve bu
aristokrasinin kendini herhangi bir ciddi tehdit altnda hissetmemi
grndn belirtelim. Bu bilgiyi, Parmenides'in kendisini tanrsal
bilgelik tarafndan esinlendirilmi bir kii olduu ve dier lmllerin
bilmedikleri bir hakikare sahip olduu iddias veya inancyla birleti
rirsek, onun siyasi grlerinin aristokrasinin tarafn tutan bir ynde
ekillenmi olmas gerektiini dnebiliriz.
Parmenides'in retisi hakkndaki balca kaynamz, onun
Doa zerine adn tayan eserinden zamanmza kadar gelmi olan
150 civarnda fragmenttir. Simplicius bu fragmentlerin byk bir ks
mn yazm olduu erbin iine dahil etmitir. Bundan, Parmenides'in
eserinin orijinalinin, Simplicius'un zamannda bile zor elde edilebilir
bir durumda olmas gerektii sonucunu karmamz mmkndr.
Parmenides'in szn ettiimiz bu eserinin bir felsefi iir oldu
unu grmekteyiz. Eer Ksenophanes'in elegie'lerini ve yergilerini salt
bir felsefe eseri olarak kabul etmezsek, Parmenides'in bu iiri, felsefe
21 8 ikinci ksm

tarihinde felsefi iirin ilk rneidir (Daha sonra Empedokles'in de fel


sefi grlerini iir formunda ifade ettiini greceiz).
Bu iirin ierik bakmdan en nemli zellii, Parmenides'in bu
rada ileri srd grleri bir tanrsal vahiy veya esinlenme sonucu
zihninde doan eyler olarak takdim etmesidir. iirin giri ksmnda
Parmenides Gne'in Kzlar tarafndan srlen bir arabayla Adalet
tanras Dike'nin huzuruna kartldn ve ondan "yusyuvarlak ha
kikatin sarslmaz yrei"yle "lml/erin aldatc sanlar''n rendi
ini syler. Bu anlatm biiminden Parmenides'in, retisini kiisel a
balar sonucu elde ettii veya gelitirdii insani-znel dncesi olarak
deil de, tanrsal bir vahyin rn olan ve bylece de nesnel bir geer
lilie sahip bulunan bir hakikat olarak takdim etmek istedii sonucu
kmaktadr.
te yandan Parmenides'in kullanm olduu bu edebi formun,
daha nceleri Homeros ve Hesiodos tarafndan da kullanlm olduu
na iaret etmemiz gerekir. Homeros liada'nn giriinde, Hesiodos tan
rlarn douu ve ecerelerine ayrm olduu Theogonia'da, daha son
ra szkonusu eserlerinde ele alacaklar konulara ilikin verecekleri bil
gilerin asl kaynann kendileri olmadklar, Zeus'un ocuklar olan
Musalar olduklarn belirtmeye zel bir nem verirler.
Parmenides'in Doa zerine adl bu iiri, onun Adalet tanra
s Dike'ye nasl takdim edildiini anlatan giri ksm dnda iki ayr k
smdan meydana gelmektedir. Birinci ksm "hakikat" zerinedir. Bu
rada Parmenide s varlk hakkndaki asl retisini sergiler. kinci ksm
ise lmllerin kendilerine grnd ekilde varlk hakkndaki d
ncelerini anlatr. O halde bu ksm aslnda "sanlar" zerinedir. Ba
ka deyile birinci ksm hakikatn yolunu, ikinci ksm sannn yolunu
tasvir eder ve bu iki ksmda anlatlanlar da birbirlerine taban tabana
zttr. Bu iki farkl, hatta aykr, zt ksm ne ekilde yorumlamak ge
rektii yine felsefe tarihileri arasnda bir baka byk tartmann ko
nusudur.
8. pannonidos 219

VARLIK KURAMI VEYA ONTOLOJS

Varlk Vardr ve Varolmayan Var Deildir


imdi Parmenides'in bu iirini yakndan izleyerek onun gerek hakika
te, gerekse samiara ilikin grlerini grelim. Parmenides, yukarda
szn ettiimiz giri ksmndan sonra dnlmesi mmkn olan
yalnzca iki aratrma yolunun olduunu syler:

.. Bunlardan birincisi, yani varln varolduu ve onun iin varol


mamann mmkn olmad(n syleyen) yol, ikna yoludur; nk
o hakikatle birlikte bulunur. kincisi, yani varln varolmad ve
onun var olmasnn zorunlu olmad(n syleyen) yol ise iinde hi
kimsenin hibir ey renemeyecei bir patikadr" (DK. 28 B 2). 1

Parmenides bylece szlerine dnlmesi mmkn olan yal


nzca iki yolun bulunduunu syleyerek balamakla birlikte birka sa
tr veya msra sonra bu iki yola bir ncsn ekiernekte gecikme
mektedir. Bu nc yol ise ona gre "varln hem varolduunu, hem
de varolmadn syleyen iki-bal insanlar" tarafndan temsil edilen
yoldur. Bylece aslnda ortada aratrma yolunun olduu anlal
maktadr. Bunlar u gr savunan yoldur: ) Varlk vardr; )
Varlk var deildir; ) Varlk hem vardr, hem var deildir. Parmeni
des'e gre bunlardan yalnzca birincisi hakikatn yoludur. Dier ikisi
ise hibir hakikat ifade etmeyen yanln veya yalann yoludur.
Birinci gr, Parmenides'in grdr. kinci ve nc gr
savunanlarn kimler olduklar ise Parmenides tarafndan belirtilme
mektedir. Genellikle Parmenides'in nc gr savunanlar olarak,
Herakleitos'u ve onu takip edenleri kastetmi olduu kabul edilir. Ger
ekten de Herakleitos'un olu kuramnn, varln hem varolduunu,
hem de varolmadn savunan bir kurarn olarak yorumlanmas mm
kndr. Nitekim gerek Platon'un gerekse Aristoteles'in onu bu ekilde
yorumladkianna yukarda iaret ettik ve ilerde Platon ve Aristote-

Parnenides'in $iirinin Trke evirisinde :amamen Surnet'in lngiliz.;e evirisini kullandm - A.


Arslan.
220 ikinci ksm

les'in felsefelerine ayracamz ksmlarda bu yorumlar zerinde da


ha geni olarak duracaz.
kinci gr savunanlara gelince, Parmenides'in bunlarla kimi
kastettii anlalamamaktadr. nk bildiimiz kadaryla Yunan d
ncesinde byle bir gr, yani varln veya varolann varolmad
n ileri sren herhangi bir filozof yoktur. Bu gr varln varolma
d eklinde deil de var-olmayann varolduu eklinde ifade edersek,
bununla Parmenides'in boluun varolduunu kabul edenleri kastetti
ini ve bylece onlarn, yani atomcularn grlerini eletirdii sonu
cunu karabiliriz.
Gerekten de Parmenides'in bu iirinde boluun varln kesin
bir dille reddettiini grmekteyiz. Yalnz iir boyunca Parmenides bu
ikinci gr ayrntl olarak aklama veya eletirmeye hibir ekilde
girmemekte, sadece bu yolun, yani varolann olmadn syleyen yo
lun aklsal bakmdan kavramlabilir ve iine girilebilir bir yol olmad
n, dolaysyla onun "iinde hi kimsenin hibir ey renemeyecei bir
patika", yani sarp bir yol olduunu sylemekle yetinmektedir. Belki de
Parmenides esas olarak Herakleitosular, yani retilerinin varln
hem varolduu hem de olmadn kabul etmek anlamna geldiini d
nd kiileri eletirmekte, bu arada onlarn bu grlerinin zorunlu
olarak varln varolmad sonucunu ierdiini dnd iin bu k
k ayr bir bana tez olarak ifade etmeyi mantksal bulmamaktadr.
Parmnides szn ettii aratrma yolunun ana tezlerini
bylece tamamen mantksal, tamamen aklsal terim ve nermelerle ifa
de etmektedir. Hatta bunlarn modern dille sylersek; ) znede syle
nen eyi yklernde tekrarlayan analitik veya totolojik bir nerme
("Varlk vardr" birinci nermesi), ) znede sylenen eyi yklernde
inkar eden eliik bir nerme ("Varlk var deildir" ikinci nermesi) ve
) bu iki nermeyi birletiren bir nc nermeden ( "Varlk hem
vardr, hem var deildir" nc nermesi) ibaret olduklarn syleye
biliriz. Bundan hareketle bu nermeleri tamamen formel, tamamen
ieriksiz olarak u ekilde de ifade edebiliriz: ) A A dr; ) A, A deil
dir ve ) A, A dr ve A deildir. Bylece son iki nermeyi zdelik il-
8. pannnids 221

kesine aykr nermeler olduklar iin tamamen formel olarak ve kesin


bir biimde reddedebiliriz.

Varolmayan ey Dnlemez
Ancak Parmenides'in dncelerini doru bir tarzda anlamak istiyor
sak onu bu ekilde haksz olarak modernletirmemek gerekmektedir.
nk bugn biz mantn konusunun varlk olmad, yalnzca in
san zihninin veya dncenin kendisi olduunu bilmekteyiz veya onu
byle bir konusu olan bir aratrma dal olarak kabul etmekteyiz. Yi
ne bize gre bugn zdelik ilkesi, yalnzca mantn, zihnin veya d
ncenin ilkesidir. Mantkl veya aklsal dnme de, zdelik ilkesi
ne uygun olarak dnmek ve akl yrtmekten baka bir ey deil
dir. Bugn bizim iin formel sistemler, yani matematiksel veya man
tksal sistemler, d dnyada herhangi bir varlksal karlklar olma
yan veya olmas gerekmeyen tamamen varsaymsal-tmdengelimsel
sistemlerdir. zel olarak zdelik ilkesini veya yasasn ele alrsak bu
gn bizim iin zdelik, yukarda da ifade ettiimiz gibi varln bir
ilkesi deildir (daha dorusu onun varln bir ilkesi olup olmad
mantk olarak bizi ilgilendirmemektedir), ancak dncenin bir il
kesidir.
Ama byle bir formel mantk ve byle bir formel zdelik ilke
si anlay, Parmenides'i bir tarafa brakalm, mantn kurucusu olan
Aristoteles'te bile tam olarak var deildir. ilerde Aristoteles'in mant
na ayrdmz blmde ayrntl olarak zerinde duracamz gibi,
Aristoteles'in kendisi zdelik ilkesini bu ekilde formle etmeyecei
gibi, onu sadece bir zihin veya dncenin ilkesi olarak almaktan da
hayli uzak olacaktr. Aristoteles iin zdelik ilkesi, nce ve esasta var
ln ilkesi olduu iindir ki varla ynelen dncenin ilkesidir. O
halde, Parmenides "Varlk vardr" veya "Varlk var deildir" derken
bu "varlk" veya "varolmayan" terimlerini A ve A-olmayan olarak an
lamamakta, onlar ayn zamanda ve ncelikle fiziksel veya ontolojik
terimler olarak almaktadr. Parmenides burada mantk deil, metafizik
yapmaktadr. Onda "Varlk" terimi d dnyada varolan ve belli zel-
222 ikinci k>m

likleri bulunan somut bir eye iaret etmektedir. Ayn ekilde "var-de
il" veya "var-olmayan" eklinde tamamen mantksal olarak ifade et
tiimiz bu terimler de Parmenides'in dncesinde bu ekliyle herhan
gi bir anlam ifade etmeyecektir. Onun bu terimlerden anlad veya
kastettii ey, fiziksel olarak boluktur.
Parmenides'in byle dndn gsteren en nemli bir ipu
cu, onun varlk ile dnce arasndaki ilikileri nasl tasarladna ili
kin ok nl ve ok tartma konusu olmu olan cmlelerinden ka
rlabilir. O, "varln varolmad"n syleyen aratrma yolunun im
kansz olduunu belirtirken yle bir gereke veya kanta dayanmak
tadr: Varln varolmadn sylemek imkanszdr, nk varolma
yan dnlemez, bilinemez ve dile getirilemez:
"nk dnlmesi mmkn olan, var olmas mmkn olanla
ayn eydir" (DK. B 8 ).

Parmenides'in bu son cmlesi, bazlar tarafndan varl dn


eeye veya dnlmeye indirgemek istedii eklinde yorumlanmaya a
llmtr. Bylece Parmenides, Berkeley gibi idealist bir filozof olarak
takdim edilmek istenmitir. Bilindii gibi Berkeley " Varlk, alglanmak
tr" ( " Esse est percipi" veya "to be is to be perceived" ) veya "varlk al
gdr" demektedir. Bylece o varln, onun hakkndaki algmzdan iba
ret olduunu ve bu algnn dnda herhangi bir varla sahip olmad
n sylemek istemektedir Ancak, byle bir dnce tarznn Parmeni
des'in zihninden kesin olarak uzak olduuna hibir phe yoktur. Par
nenides varl dnceye, dnlmeye zde klmaya almamakta
dr. Onun iin asl olan, temel olan, nce gelen, varlktr ve varlk va
rolduu iindir ki, .dncenin konusudur. Buna karlk varolmayan da
varolmad iin dnlemez ve ifade edilemez. Onun bu grnn
ayr bir tartma konusu olduu aktr, yani dncenin mutlaka var
la ynelmesinin gerekip gereknedii tart labilir. Ama Parmenides'in
her dncenin mutlaka varla ilikin olmas gerektii, her dncenin
mutlaka bir varln dncesi olmak zorunda olduu, varolmayann
dncenin konusu olamayaca grnde olduu tartma ddr.
8. parmonidos 223

Bu arada, varlkla dnce aras ilikiler konusunda btn Yu


nan felsefesinin "realist" olduu, bu felsefeyle ilgili olarak gzden
uzak tutmamamz gereken nemli bir noktadr. Platon gibi felsefe ta
rihinde idealizmin kurucusu olarak adlandrlan biri iin bile bu geer
lidir. phesiz Platon'un dealar, dnlen, dncenin konusu olan
eylerdir. Ama bundan dolay onlarn yalnzca dnce nesnelerinden
ibaret olduklar sylenemez. Tersine hakl olarak iaret edilmi olduu
zere Platon bir "kavram realisti"dir. Yani o, dealarn veya kavram
larn d dnyada, insan zihninden bamsz olarak, gerek bir varla
sahip olduklar dncesindedir. Onlar byle bir ontolojik gereklie
sahip olduklar iindir ki, zihnin de konusudurlar ve zihin tarafndan
kavranrlar.
Bu ayn durum Aristoteles iin de geerlidir. Aristoteles de du
yusal niteliklerin, duyan zneden ayr olarak nesnel bir varla sahip
olduklarna inand gibi, Platon'un dealarnn benzeri olan Formla
rn veya zlerin de, dnen varlktan ayr ve bamsz bir varla sa
hip olduklarn dnr. Ona gre de, bilgide esas olan zne veya
onun tasavvurlar deildir; nesne ve onun zne zerinde meydana ge
tirdii etkilerdir. Bilgi, bilene deil, bilinene tabidir. Bu gerek duyusal,
gerekse aklsal bilgi, yani gerek duyusal varlk, gerekse aklsal varlk
(makul) iin geerlidir.
Varlkla dnce arasndaki ilikiler konusunda Parmenides de
varln esas olduunu ve dncenin onu izlediini, yani dnd
n sylemektedir. Ancak te yandan Parmenides'in burada dnce
nin kendi imkanlaryla varl doru olarak dnebildii grnde
olduunu grmekteyiz. Hatta Parmenides'in daha ileri giderek varln
yalnzca dnce ve aklla kavranabilecei, yani duyular, gzlem ve de
ney araclyla varla ynelmenin varl bize kendinde olduu gibi
gsteremeyeceini dndn syleyebiliriz. Onu bu dneeye g
tren akl yrtmenin belli bal admlarn ise yle sralayabiliriz:
Parmenides'e gre Milerli filozoflar hem varl, hem deimeyi
kabul etmektedirler. imdi gerek onlar, gerekse zellikle Herakleitos,
deime ve oluun varln ileri srerken neye dayanmaktadrlar? Hi
:Z:Zlf ikinti k>m

phesiz duyulara ve duyusal alglara. nk bize bu dnyay dei


me ve olu iinde gsteren duyularmzdr veya duyularmzla ona bak
tmzda onun en nemli bir zellii olarak deime ve olu iindey
mi gibi bir grnt gsterdiini sylemek zorunda kalmaktay z.
Varln bir eitlilik ve okluk olduunu bize syleyen de du
yularmzdr. nk duyularmza veya duyusal gzlemimize bakar
sak, bu dnyada birbirlerinden farkl ve deiik ok sayda varlk bu
lunmaktadr. te Parmenides bu noktada duyularn bu tanklna ak
ln talepleriyle kar kmak ihtiyacn hissetmektedir:

"'Kullanma baksz gz, uuldayan kula. Aklla bala karara


ok kavgal delili" (DK. B 7-8 ).

nk Parmenides'e gre olu veya srekli deime olgusunu


akln analizinden ve eletirisinden geirirsek, onun aklsal bakmdan e
liik bir gereklik veya kavram olduunu grme imkanna kavuuruz.

Varlk Varsa, Olu Yoktur; nk Olu eliiktir


Deime, hareket veya olu neden eliiktir? nk o, bir eyin hem ol
mas, hem olmamas, mantksal olarak ifade edersek, bir eyin hem A
olmas, hem A olmamas demektir. nk deimede deien bir ey, bir
an nce neyse o ey olmaktan kmakta ve baka bir ey olmaktadr. O
halde onun bir an nceki ey olarak artk varolmadn, bir an nceki
ey her ne ise onun ortadan kalktn, buna karlk imdi ortaya kan
eyin de bir an nce varolmadn, dolaysyla onun da bir an nce var
deil iken imdi varolduunu kabul etmemiz gerekir. Ama ite, aklsal
bakmdan imkansz olan tam da budur. nk bu, varolan bir eyin ar
tk varolmadn, varolmayan bir eyin ise imdi varolduunu syle
mek anlamna gelmez mi? Bir an nce varolduunu grdmz veya
sylediimiz ey imdi nereye gitmitir ve bir an nce varolmadn bil
diimiz ey imdi nasl ve nereden varla gelmitir? Byle bir eyi, yani
varln varolmadn veya varolmayann varolduunu sylemek akl
bakmndan imkansz, nk eliik olduuna gre, bize byle bir eyi
8. parmonidos 22 5

syleten, onayiatan eyin kendisini, yani duyusal-deneysel gzlemi, du


yusal bilgiyi deersiz, nk yanltc olarak reddetmemiz ve onun yeri
ne aklsal-mantksal yntemi, yani yukarda nasl ilediini grdmz
a priori dnme, akl yrtme yntemini kabul etmemiz gerekir.
Hi phesiz Parmenides'in bu akl yrtmesine, mantn ku
rucusu olan Aristoteles kar karak onun zdelik veya elimezlik il
kesini yanl anladn syleyecektir. nk Aristoteles'e gre, zde
lik ilkesi " bir ve ayn eye, bir ve ayn niteliin, bir ve ayn zamanda,
bir ve ayn bakmdan hem ait olmas, hem de olmamasnn imkansz
olduu"nu syleyen ilkedir. Oysa burada byle bir durum szkonusu
deildir. Deime, bir eyin belli bir zamanda belli bir nitelii kazan
mas, baka bir zamanda ise bu nitelii kaybederek yerine baka bir ni
telii almasdr. Bundaysa zdelik ilkesine aykr olan bir ey yoktur.
Ksaca deime, mantksal bakmdan hi de eliik deildir.
Ancak Aristoteles'in bu itirazna Parmenides, phesiz u yn
de bir cevapla kar kma ya devam edecektir: Asl nemli olan, asl
sorun, bu birinci niteliin ne olduu, nereye gittii, ikinci niteliin ise
daha nce var deilken nereden ve nasl varla geldii deil midir? Bu
nitelik, herhangi bir varolan ey gibi varsa, ortadan kalkamaz; eer var
deilse o zaman da varla gelemez. Bunun aksini sylemek veya d
nmek eliki iine dmektir. eliki ise kabul edilemez.
Aristoteles'in varlk kavramn paralayarak, yumuatarak ve
kuvve anlamnda varlkla fiil anlamnda varlk kavram iftini yardma
ararak bu ikinci itiraz nasl cevaplandracan ve olu hakknda
nasl makul bir aklama vereceini ileriye, Aristoteles'e ayrdmz ki
taba brakarak biz yine filozofumuza dnersek unu sylememiz gere
kir: Bu akln, yani varl kuracak, ina edecek veya yaratacak olan ak
ln deil, onu dnecek, kavrayacak ve doru ifade edecek akln kla
vuzluuna kendimizi brakrsak, o bize nce ve kesin bir zorunlulukla
"Varlk vardr" diyecek, daha sonra " varln varolmad"n veya
"varln hem varolduu, hem varolmad"n sylemenin imkansz
olduunu belirtecektir. Ancak szn ettiimiz akl veya mantksal d
nce bununla da kalmayacak, varlk veya varolan kavramnn ierii-
226 ikinti ksm

nin analizinden varlk hakknda daha baka eylerin de sylenmesinin


mmkn, daha dorusu zorunlu olduunu gsterecektir. imdi bu ey
lerin neler olduunu yine Parmenides'in kendi szlerini takip ederek
gstermeye alalm:

Varlk Bir, Ezeli-Ebedi, Blnemez, Deiemez,


Srekli vb. Olmak Zorundadr
Parmenides'e gre eer varlk veya varolan varsa -ki vardr; nk
onun varolmadn dnmek veya sylemek eliki iine dmektir,
sama bir ey sylemektir-, o, bir olmak zorundadr. Teophrastos, var
ln veya varolann bir olduu hakkndaki Parmenidesi kant yle
zetlemektedir: "Varolandan farkl olan, varolan deildir. Varolan-ol
mayan ise hitir; o halde varolan, birdir" (DK. A 28). Baka ve daha
basit bir biimde sylersek varolandan farkl olan, varolmayandr; va
rolmayann ise varolmadn biliyoruz; o halde sadece varolan vardr.
Sonu: Varolan tektir veya birdir.
Varln veya varolann bir baka nemli zellii, varla gelme
mi ve varlktan asla kesilmeyecek olmasdr. Baka deyile varlk eze
li ve ebedidir. Daha da dorusu varlk, zaman-ddr:

KVarlk, hibir zaman var olmamtr2 ve hibir zaman var olma


yacaktr. 3 nk onun iin ne tr bir balang aramak istiyorsun?
O ne ekilde ve hangi kaynaktan varln alm olabilir? Onun va
rolmayandan ktn ne sylemene ne dnmene izin vereceim.
nk herhangi bir eyin varolmadn ne dnmek, ne syle
rnek mmkndr. Eer o hiten varla gelirse, onu daha nce de
il de daha ge varla gelmeye hangi zorunluluk mecbur etmi ola
bilir? O halde onun ya tamamen var olmas veya tamamen varol
mamas gerekir" (DK. B 8}.

O halde herhangi bir eyin, eer varsa, tamamen var olmas ve


ya var deilse, tamamen varolmamas gerekir. Buna karlk varln

a Yani varla gelmbnitir.


] Yani varla gelmeyeceltir.
8. pamenides 227

kendisi iin bu akl yrtme geerli deildir. nk o, vardr; daha


dorusu onun varolduunu biliyoruz. imdi varln veya varolann
kendisinin varolduunu bildiimize gre onun varla gelmi olduu
nu dnemeyiz. Eer o var olmam olsayd, hibir zaman var olma
yacakt. Ama madem ki var ve biz onun varolduunu biliyoruz; o hal
de o varla gelmi olamaz.
Parmenides'e gre varln veya varolann iki nedenden dolay
varla gelmi olmasn dnmenin imkansz olduunu grmekteyiz:
) Varln varolmayandan doduunu sylemek imkanszdr; nk
varolmayan, var deildir. Dolaysyla varln varolmayandan dodu
unu sylemek aklsal bakmdan elikidir. ) Varlk eer varolmayan
dan meydana gelirse, onun varolmayandan neden daha nce veya da
ha sonra deil de, o varla geldii anda varla geldiini aklamak
zorlar. nk eer zaman varsa veya eer varlk zamanda meydana
gelmise, onu iinde meydana geldii anda meydana gelmeye hangi ne
den itmi olabilir? (Tabii bu ayn akl yrtmeleri varln ortadan
kalkmasyla ilgili olarak da yapabiliriz. Parmenides'in kendisi, varln
ortadan kalkmas imkanyla ilgili olarak bu akl yrtmeleri yapma
.
maktadr; ancak onlarn varln ortadan kalkmas kkyla ilgili ola
rak da geerli olduklar aktr).
Bu iki kantn birbirlerinden farkl olduklarna phe yoktur. Bu
ikinci kant daha sonralar evrenin zamanda varla geldiini kabul et
meyen birok filozof, zellikle onlarn banda gelen Farabi-bni Sina gi
bi slam filozoflar tarafndan kullanlmtr. Yine Leibniz, metafiziin
de kulland balca ilkelerden biri olan yeter sebep ilkesine dayanarak,
evrenin zamanda meydana gelmesi veya Tanr tarafndan yaratlmas
durumunda, onun iinde meydana getirildii anda meydana getirilme
sinin, daha nceki veya daha sonraki herhangi bir anda meydana geti
rilmemesinin yeter sebebi olamayacan ileri srerek, zamann gerek
bir varl olmad ynndeki nl retisini ortaya atmtr. Leibniz
de Parmenides ve daha sonraki ayn ynde dnen filozoflarn bak
alarn ve temel ncllerini benimsemi, ancak onlardan tamamen
farkl bir sonu karmtr: Parmenides ve szn ettiimiz Mslman
zz8 ikinci ksm

filozoflar, evrenin zamanda meydana gelmesi durumunda iinde meyda


na geldii o anda meydana gelmesi veya getirilmesinin yeter sebebi -ve
ya slam filozoflarnn terminolojisiyle "tercih ettirici bir neden"i- ola
mayaca tezinden hareketle onun meydana gelmi olmasnn imkansz
l sonucuna getikleri halde, Leibniz ayn nciden hareketle evrenin
zamanda meydana gelmesi veya yaratlmasnn imkanszl deil, za
mann varlnn gerekliinin imkanszl sonucuna gemi ve bylece
evrenin zamanda meydana geliinin imkann kabul etmitir.
Varln veya varolann kavramsal ieriinden hareketle kar
lan dier bir sonu, onun blnemez ve srekli olmasnn zorunlu ol
duu sonucudur:

"nk o mutlak olarak beazerdir ve nk ondan bir yerde bir


bka yerde olduundan ne daha fazla -nk bu onun varlnn
devamlln engellerdi- ne daha az ey vardr. Tersine her ey, va
rolanla doludur. Bundan dolay da o tam olarak sreklidir; nk
varolan varolanla temas halindedir" (DK. B 8).

Buradaki szlerinden Parmenides'in ak olarak varolan dolu


olanla, varolmayan ise bo olan veya bolukla, bo uzayla zdeletir
dii ortaya kmaktadr. "Varolann varolanla temas halinde olma
s"ndan Parmenides'in kastettii, fiziksel tlarak boluun veya bo
uzayn varolmaddr.

Boluk Yoktur
Ayn ekilde varln blnememesinin nedeni de temelde varln iin
de herhangi bir varolmayann, yani boluun olmamasdr. nk va
rolmayan veya boluk var deilse varl blnebilir klacak veya b
lecek ey ne olabilir? Varlk olsa olsa varolmayanla, bolukla blne
cektir. Varolmayan veya boluksa varolmadna gre varlk blne
mez. Blnemez olduuna gre de o bir btndr, srekli bir btn,
ayn trden, homojen bir btn. O, ayn trdendir; nk ondan bir
yerde baka bir yerde olduundan daha az veya daha ok bulunamaz.
O halde o her yerde benzer olan bir btndr.
B. parmonidos 229

Varln ne dnda, ne iinde bir varolmayan veya boluk olma


dna gre varln ne btn, ne paralar bakmndan herhangi bir
harekette bulunmas dnlemez. Varln dnda bir boluk olmad
na gre varlk, uzayda yer deitirme anlamnda hareket edemez. Varl
n iinde boluk olmadna gre varln paralarnn varln iinde
yer deitirmeleri anlamnda bir hareket de szkonusu olamaz. O halde
varln ne bir i hareketi vardr, ne de bir btn olarak d hareketi. Bu
nun sonucu onun her bakmdan.tamamen hareketsiz olmasdr:

"Ayrca o gl zincirlerin balar iinde hareketsizdir, balangsz


ve bitimsizdir. . . O, ayn eydir ve ayn yerde durur; kendi kendisin
de bulunur ve bylece srekli olarak yerinde kalr. nk kesin bir
zorunluluk onu, kendisini her yandan kuatan snrlarn balar
iinde tutar (DK. B 8).

Parmenides'in bu son cmlesinden varln ayn zamanda son


suz olmad anlalmaktadr. nk o "kendisini her yandan kuatan
balarn snrlar iinde" bulunmaktadr. Gerekten de Parmenides i
irinde yukardaki cmleterin veya dizderin hemen arkasndan varln
sonlu olduunu akca belirtmektedir:

" Bundan dolay varolann sonsuz olmasna izin yoktur; nk


onun hibir eksii yoktur. Oysa eer sonsuz olsayd, her eye muh
ta olurdu (DK. B 8).

Ama Evren, Sonludur


Demek ki varlk veya varolan, zaman bakmndan balangsz ve bi
timsiz olmasna karlk uzay veya uzam bakmndan snrldr, sonlu
dur. Bu, artcdr; nk varln sonlu olmas, onun bir ey tarafn
dan snrlandrlm olmas demektir. imdi doal olarak Parmeni
des'in bu snrlandrc eyi ya varlk veya varolmayan, yani boluk
olarak dnmesi gerekirdi. Onun varlk olmas, varln yine varlk
veya varolan tarafndan snrlanmas, yani bir snr olmamas anlam
na gelirdi. Snrlandran eyin boluk olmas ise szkonusu olamazd;
nk boluk, Parmenides'e gre, varolmayand.
230 ikinci ksm

O halde alageldiimiz akl yrtmesi iinde Parmenides'in


varln sonsuz olmas gerekeceini sylemesini beklemek durumun
daydk. Ama o bu beklentimizi boa karmakta ve kesin bir dille
onun sonlu olduunu sylemektedir. Bunun aklamas veya gerekesi
olarak da onun "hibir eksii olmamas " n gstermektedir.
Bu gerekesi, Parmenides'in varl neden dolay sonsuz bir ey
olarak grmek istemediini yeter derecede aklaycdr. Anlaldna
gre burada Parmenides, daha sonra Aristoteles'in de sonsuzun varl
n reddederken kullanaca kanta benzer bir kanta bavurmakta
dr. Aristoteles'e gre sonsuz, bir mkemmellik deil, tam tersine bir
eksiklik, bir kusurdur. nk sonsuz, sonu olmayandr. Sonu olma
yan ise hibir zaman tam olarak gereklemesi mmkn olmayandr.
rnein sonsuz bir dizi nedir? Sonu olmayan bir dizidir ve sonu ol
madndan tr de byle bir dizi fiilen hibir zaman tketilemez,
kat edilemez.
Aristoteles'in sonsuzu nasl bir ey olarak grdn anlamak
iin bir baka nemli kavram iftine, gerek metafiziinde gerekse fizi
inde ilerde greceimiz gibi hayati bir neme sahip olan kuvve-fiil
kavram iftine de bavurmamz lazmdr. Aristoteles'e gre kuvve he
nz gereklememi, ancak gerekleecek olan eydir. rnein gen bir
kz, "fiilen", yani zerinde konutuumuz anda gerekten varolan bir
varlk olarak gen bir kzdr. Ama bu onun hakknda sylenmesi
mmkn olan her eyi sylemek anlamna gelmez. nk benzeri du
rumda olan gen bir erkekten farkl olarak gen bir kz ayn zamanda
bir baka eye de sahiptir: ilerde, zaman geldiinde, koullar uygun
bir ekilde gerekletiinde ocuk dourma imkanna, anne olma po
tansiyeline. Aristoteles ite gen bir erkekte olmayan, ancak gen bir
kzda bulunan, ama onda zerinde konutuumuz anda gerekten ve
ya fiilen bulunmayan, bununla birlikte bir imkan, bir istidat, bir po
tansiyel olarak varolan zellie, nitelie "kuvve'' adn verir.
Aristoteles kuvve-fiil kavram iftini Parmenides'in ve tm Yu
nan felsefesinin en nemli, en zor problemini oluturan olu ve dei
me olayn aklamak iin kullanr. Olu ve deime, ite varlklarda fi-
8. pamenides 231

ilen bulunmayan, ancak ilerinde sakladklar szkonusu kuvveterin


zamanla fiil haline gelmesi, gereklemesi srecidir.
Sonsuz konusuna gelirsek, Aristoteles'e gre baz eyler fiilen
varolmamalarna, ama bir kuvve olarak varlklarda bulunmalarna
karlk (gen bir kzda kadnlk, mee tohumunda mee aac, hasta
bir vcutta salk vb.) baz eyler ilk bakta kuvve snfna mensup ol
duklar izlenimini vermelerine ramen gerekte yle deildirler. Bu ey
lerin banda da sonsuz gelmektedir.
Sonsuz, neden kuvve snfna ait eyler grubuna girdii izlenimi
ni vermektedir? Nasl gen bir kzda, bir kadn grebilmemiz mm
knse, bir saylar dizisinde de saymann herhangi bir yerinde szkonu
su saydan daha sonraki saylar sayabileceimizi dnmekteyiz. Bir
saylar dizisini sayma ileminde fiilen iinde bulunduumuz bir aama,
saydmz bir say vardr; ama bu aamadan ileri giderek szkonusu
sayma ilemini devam ettirebileceimizi de biliriz. Ayn ekilde bir uza
m veya bykl blme ileminde de blmenin fiilen iinde bulun
duu aama ayr bir eydir; blmeyi ileriye doru devam ettirme imka
nna sahip olmamz ayr bir ey. te bu durum bize sonsuz un kuvve gi
bi bir ey olduu duygusuna srklemektedir.
Ancak Aristoteles, sonsuzun kuvve diye nitelendirilebilecek ey
ler grubuna girmedii grndedir. Bunun nedeni kuvvenin fiil hali
ne gemesinin mmkn, hatta bir anlamda zorunlu olmasna karlk
(Gen bir kzn anne olmas mmkndr, hatta artlar uygun olduu
zaman anne olmas zorunludur) sonsuzun fiil haline gemesinin hibir
zaman mmkn olmamasdr. Sonsuz, arkasnda daima bir ey olan
dr; dolaysyla o hibir zaman fiil haline gemesi mmkn olmayan
dr. Bir saylar dizisi hibir zaman fiilen saylamaz veya bir nesneyi hi
bir zaman sonsuza kadar blemezsiniz. Bundan dolay Aristoteles,
sonsuzu bir mkemmellik olarak almas yle dursun, tersine her za
man bir eksiklik, bir yetersizlik olarak tanmlar. Bundan da mkem
mel olan bir eyin asla sonsuz olamayaca, sonucunu karr. Nitekim
ona gre evren mkemmel bir ey olduu iin sonsuz deil, sonlu ol
mak zorundadr.
2 32 ikinci ksm

Buna karlk daha nce grdmz Miledi filozoflarn tm,


rnein Anaksimandros, sonsuzu hi de byle bir ey olarak dnme
milerdi. Tersine onlar arkhelerinin sonsuz olduunu sylemekte hibir
tereddt gstermemilerdi. Muhtemelen bunun nedeni, dier baz ey
ler yannda, onlarn sonsuzu mkemmel bir ey olarak anlamalaryd.
Buna benzer bir bak asn tektannc dinlerin de paylatn
sylememiz yanl olmayacaknr. rnein Hristiyanlk veya Msl
manlk Tanr'dan szederken onun gerek kendisi gerekse zellikleri ve
ya sfatlar bakmndan sonsuz olduunu, rnein bilgeliinin, merha
metinin, kudretinin vb. sonsuz, snrsz olduunu sylemekte herhangi
bir saknca grmezler. Tersine, Tanr'y yaratklarndan ayran en
nemli zelliin, insann bu sfatiara veya niteliklere snrl bir anlam
da ve lde sahip olmasnn mmkn olmasna karlk, Tanr'nn
onlara snrsz ve sonsuz bir lde sahip olmas olduunu sylerler.
Oysa Parmenides'in byle dnmediini, onun da Aristoteles
gibi sonsuzu bir eksiklik olarak aldn grmekteyiz: "Eer sonsuz ol
sayd, her eye muhta olurdu. " Bununla birlikte Parmenides'in bu ko
nuda, Aristoteles gibi geni bir aklama vermediini de itiraf etmeli
yiz. Bundan dolay burada ancak bir tahminde bulunabilmekteyiz.
yle anlalmaktadr ki, Parmenides sonsuzun belirsiz bir ey olmas,
belirsizliin ise bir kusur olmas noktasndan hareket etmektedir. Bel
ki de bu konuda o Pythagorasln etkisi altndadr. nk Pythago
raslarn, Aristoteles'in de iaret ettii gibi, belirsiz bir biimde de ol
sa Form kavramn kefettiklerini ve varlklar, onlar belirli klan
Formlar veya saylaryla tanmlamak istediklerini grmtk. te
yandan onlar, ztlar stunlarnda sonsuzu "snrsz olan" olarak " k
t" diye nitelendirdikleri eyler grubunda zikretmekteydiler. Sonu
olarak, Pythagoraslar da sonsuzu veya snrsz olan mkemmel bir
ey olarak deil de, eksik, kusurlu, kt bir ey olarak deerlendir
mekteydiler. te bu etkilerin ve bu tr dncelerin sonucunda Parme
nides'in aslnda szkonusu ettiimiz genel akl yrtmesine aykr ol
duu halde varl, snrl, sonlu bir ey olarak tasvir etmek durumun
da kaldn syleyebiliriz.
8. pannonidos 233

Ve Kre eklindedir
Parmenides bununla kalmamakta, kabul ettii varlna bir de ekil
verdirmektedir:

"0, yuvarlak bir kre ktlesi gibi her ynde tamdr. Merkezden ha
reketle her ynde ayn lde ardr. nk o bir yerde baka bir
yerde olduundan daha byk veya daha kk olamaz. nk
onu her ynde eit derecede uzanmaktan engelleyecek bir ey yok
tur" (DK. B 8).

Parmenides'in bu cmlelerini daha nce zikrettiimiz "yusyu


varlak hakikat''e ilikin ifadesiyle birletirdiimizde onun varla ke
sin olarak kre eklini verdirdiini kabul etmemiz gerekir. Varln k
re eklinde olduu grn, ayrca, varln neden dolay sonsuz ol
mamas gerektii gryle de birletirebiliriz: Kre belidi bir geomet
rik ekil olduuna gre byle bir ekle sahip olan bir cismin sonsuz
olamayaca aktr.
Burada sormamz gereken ikinci soru, varln neden tr k
re eklinde olmas gerektiidir. Bu konuda verdii aklamalardan Par
menides'in yine Pythagoraslarn etkisi altnda olduu anlalmakta
dr. Anlaldna gre o, varlk iin en uygun olan ekli aramaktadr.
Bunun ise yzeyinin her noktasnn merkezden eit uzaklkta olaca
bir geometrik cisim olmas gerekirdi. nk kre ekli "arl her
ynde ayn, bykl bir yerde baka bir yerde olduundan daha b
yk veya daha kk olmayan" bu varla herhalde en uygun ekildir.
Bu fiziksel ifadeler matematiksel kreye uygulandnda, varolann
hibir yerde daha az veya daha ok var olmayaca, onun her yerde ve
ya her ynde ayn gereklik derecesine veya miktarna, lsne sahip
olaca anlalmaktadr.
O halde varln ana niteliklerini u ekilde sralayabiliriz veya
sayabiliriz: Varlk birdir, blnmez, hareketsiz ve sonludur: bir btn
dr ve ayn trdendir; ezeli ve ebedidir veya zaman-ddr; sreklidir
ve kre eklindedir.
234 ikinci ksm

Varlk, Tinsel Deildir


Burada Parmenides'in varl veya varalanyla ilgili aratrmamz gere
ken sonuncu ve nemli sorun, onun maddi olup olmaddr. Burnet,
Parmenides'in, varln kesinlikle maddi bir ey olarak anladn be
lirterek onun gerek anlamda materyalizmin babas olduunu syle
mektedir (APG. s.210). Ancak Reinhardt ile birlikte bazlar Parmeni
des'e gre gerekte varolann, onunla akl arasndaki karlkl iliki
den dolay salt maddi bir ey olamayacan ileri srmektedirler.'
Gomperz daha da ileri giderek Parmenides'in varlnn tinsel bir ey
olduunu sylemektedir (PG. s.216-21 7).
Parmenides'in varl maddi bir ey mi, yoksa madde-d bir
ey mi olarak tasarlad sorununun kesin bir ekilde zme kavutu
rulmas imkannn varolmad sylenebilir. Bununla birlikte baz ia
retler bu konuda hakl olann daha ziyade Burnet olduunu gsterir gi
bidir.
Bir defa daha nce de birka kez iaret edilmi olduu zere Yu
nan dncesinde Platon'a gelinceye kadar maddi-olmayan ey kavra
mnn kesin ve bilinli bir biimde ortaya kmadn sylemek do
rudur. lk defa Platon'da idealarn, yani dnce nesnelerinin veya d
nlenlerin asl varlklar olduu dncesi ak ve phe gtrmez
bir biimde kendisini gstermektedir. ilerde greceimiz gibi, Anaksa
goras gibi Parmenides'ten daha ge bir dneme ait bir filozofta bile
maddi-olmayan ey kavram henz kendini gsterememektedir. Anak
sagoras'n evrenin fail nedeni olarak kabul ettii Akl'n veya No
us'unu tinsel bir ey olarak deil de dier maddelerden daha saf, daha
ince olmakla birlikte yine de bir madde olarak tanmlamak istediini
greceiz. Ayn ekilde ilerde ele alacamz gibi Empedokles'in evren
deki drt unsurun birbirleriyle birlemesi ve ayrlmasnn nedeni ola
rak takdim ettii Dostluk veya Sevgi ile Kin veya Nefret'i de tinsel de
il, maddi eyler olarak tasarlanmlardr. O halde Parmenides'in de
varln madde-d bir ey olarak tasariarnas iin, zamann henz er-

4 Kart Reinhardt, Parme11ides u11d die Geschiclte der Griecliscle11 Plilosoplie, 2. bask, Frank
furt, 1959, 5.118.
B. pamonidos Z35

ken olduunu syleyebileceimiz gibi onu byle tasadam olduunu


kabul etmek iin elimizde fazla neden bulunmadn itiraf etmemiz
gerekmektdir.
te yandan Parmenides'in, varln kre eklinde bir ey ola
rak tasvir ettiini grdk. imdi maddi-olmayan bir eyin nasl olup
da kre eklinde olabileceini, daha dorusu herhangi bir ekli olabi
leceini anlamak herhalde zor olsa gerektir. Sonra yine Parmenides'in,
varl uzamsal bir ey olarak anladn da grdk. nk o ak ola
rak varln her yne eit olarak uzandn sylemektedir. imdi bir
eyin uzaml olduunu sylemek, herhalde onun madde-d bir ey ol
duunu dnmek olamaz.
Comford ve Brehier gibi baz felsefe tarihileri Parmenides'in
varl geometrik (fiziksel deil, geometrik) bir varlk olarak tasadam
olduunu sylemekte ve burada yine Pythagorasln bir etkisini gr
mek istemektedider. 5 Gerekten Pythagoraslarn saylar geometrik
uzamlar olarak tasadam olduklarna iaret etmitik. Ancak eer Par
menides'in kresini geometrik bir uzam olarak tasadam olsayd, onu
yalnzca bir dnce nesnesi olarak gznne almas gerekirdi. Oysa
bu,nu yapmadn biliyoruz.
Acaba Parmenides'in varln kre eklinde olduu ifadesini,
rnein "yusyuvarlak hakikat" sznde olmas mmkn olduu gibi,
mecazi bir konuma biimi olarak alamaz myz? Bazlar, rnein
Simplicius (DK. 28 A 20), Parmenides'in bu grn efsanevi bir im
ge olarak almak eiliminde olmutur. Ancak Parmenides'in ak ola
rak tasdik ettiini grdmz varln bu zelliini mecazi bir anlam
da almaya ne kadar hakkmz olduu phelidir.
te yandan varln bir kre biiminde olduu, ancak blne
mez olduu grnn, ilerde Platon'un da iaret edecei birtakm
glkler ierdii dorudur: Eer varlk bir kre ise ve dolaysyla
onun bir merkezi ve kenan varsa, onun neden tr blnemediini
anlamak kolay deildir. nk bir uzam ve bykl olan her ey

5 Comford, Plato and Parmenides, Londra, 1950, s.44-45; Brehie HP. s.63.
236 ikinci ksm

blnebilir (Sofist, 244 e). Bununla birlikte ilerde greceimiz gibi


atomcu filozoflarn, rnein Demokritos'un, uzam ve byklk ile b
lnebilirlik arasnda bir ayrm yaptklar da bir baka dorudur.
Demokritos'a gre varlk, atomlardan meydana gelir. Atomlar,
kelimenin kendisinin de iaret ettii zere (Yunanca'da atoma blne
meyen ey demektir) blnemeyen eylerdir, ama uzam veya bykl
olmayan eyler deildir. Tersine onlarn ana zellii bir uzama veya
bykle sahip olmalardr. Atomculua gre, her ne kadar atomlar
son derecede kk olduklar iin gremiyorsak veya onlar bu nedenle
alg alanmz dnda kahyariarsa da, teorik olarak byk de olabilirler.
Hatta yine tamamen teorik olarak konuursak dnya byklnde
bir atarnun olmas pekala mmkndr. O halde Parmenides'in de ben
zeri bir bak asndan hareketle varln, bir bykl olan, ancak
gene de blnemeyen bir ey olarak tasariarnas mmkn ve makuldr.
Kald ki, bizim onun varlk anlaynda Platon'un iaret ettii
trden bir elikiyi veya gl grmemiz fazla bir ey ifade etmez.
nemli olan Parmenides'in kendisinin byle bir gl fark etmi
olup, olmamasdr. Anlaldna gre o byle bir problemi grmemi
tir ve bundan dolay hem varln kre eklinde olduunu, hem de b
lnemez olduunu ileri srebilmitir.

KOZMOLOJ VEYA KOZMOGONS


Artk Parmenides'in iirinin ikinci ksmna, yani "sannn yolu"na ve
ya " lmllerin aldatc sanlar"na geebiliriz. Acaba Parmenides ne
den "hakikat"le ilgili ksmla yetinmemi ve akca yanl olduunu
ilan ettii grleri ieren byle bir ksm ona. eklemek ihtiyan duy
mutur? Parmenides'in bu konudaki aklamas udur: Tanra Dike,
Parmenides'in "hibir konuda lmllerin dncesi tarafndan geil
memesi"ni istemitir (DK. B 8). Bundan dolay hakikat hakkndaki
aklamasna, ak olarak hakikatle hibir ilgisinin olmad "sanya
gre dnya "y anlatan bir aklama eklemitir.
Aristoteles'in bu konudaki aklamas ise biraz farkldr: Ona
gre Parmenides varolann dnda hibir eyin olmadn ileri sr-
8. parmenides 237

m, dolaysyla sonuta tek bir eyin, yani varolann olduu ve baka


hibir eyin olmadn sylemek zorunda kalmtr. Ancak duyusal
dnya, kendisini bir eyler okluu karsnda brakt veya duyular
bakmndan bir eyler okluunun varln kabul etmek zorunda kal
dn grd iin tek ilkeyi brakarak iki ilkenin varln farzetmi
tir (Metafizik, 986 b 27-34).
Surnet'in bu konudaki aklamas ise daha ilgintir: Ona gre
bu ikinci blmde Parmenides'in anlatt eyler, tmyle Pythagoras
grlerdir. Peki Parmenides akca yanl olduunu syledii bu g
rleri niin ortaya koymak ihtiyacn duymutur ? Burnet'e gre bu
nun nedeni, aslnda Parmenides'in kendisinin de Pythagoras olmas
veya daha dorusu eskiden Pythagoras olmasdr. O halde bu iir ger
ekte onun inanlarnn veya eski inanlarnn bir inkardr. Parmeni
des yeni bir okul, Pythagoraslardan ayrlan bir okul kurmak istemi
tir. O halde onun, rencilerine kendisine kar mcadele etmeye a
rlabilecekleri sistemi retmesi zorunluydu. Her halkarda onlar, bu
sistemi tanmakszn akllca bir tarzda reddedemezlerdi. te Parmeni
des'in bu ikinci ksmda yapt budur (APG. s.213-214).
Reinhardt ise bu konuda tamamen farkl bir aklama getir
mektedir: Ona gre bu iirin iki ksmn derin bir uurum ayrmamak
tadr. Tersine onlarn mantksal bakmdan birbirleriyle iliki iinde ol
mas gerekmektedir.6
Parmenides'in iirinin ikinci ksmn nasl anlamak, daha do
rusu aklamak gerektii zerindeki farkl grler ve tartmalar ne
olursa olsun -ki kendi paymza biz bu aklamalar iinde birinciyle
birlikte ele alnmas artyla ikincinin, yani Aristoteles'in aklamas
nn en dorusu olduuna inanyoruz- uras muhakkaktr ki, Parme
nides kesin olarak varln bir " hakikat bakmndan" aklamas, bir
de "sanlar bakmndan" aklamas olduuna inanmaktadr. Hakikat
bakmndan aklama, yukarda iaret ettiimiz zere "akl bakmn
dan" aklamadr. Buna karlk sanlar bakmndan aklama " duyu-

6 Reinhardt, Parmenides, s.25.


238 ikinci ksm

lar bakmndan" aklamaya karlk olmaktadr. Akl, varln yuka


rda zelliklerini belirttiimiz bir yapda olmas gerektiini gsterir
ken, duyular onun Parmenides'in iirinin ikinci ksmnda tasvir edece
i bir ekilde olduunu sylemektedir. Akl okluu, hareketi, oluu,
deimeyi reddederken, duyular tam da bize byle bir evren sunmak
tadr. Netice olarak ite bu iki bilgi aracmz bakmndan iki ayr evren
karsnda bulunduumuzu syleyebiliriz. O halde Parmenides'in iiri
bize iki ayr ksmda iki ayr evreni anlatmak iddiasndadr.
te yandan sk bir biimde dnlrse, bu ikinci evrenin her
hangi bir hakikat iermedii de aktr. O, evrenin gerekte nasl oldu
unun deil olsa olsa bize nasl grndnn bir tasviri olacaktr.
Bunun yannda Parmenides'in bu ikinci ksmda Burnet'in de
iaret ettii gibi zamann Pythagoras kozmolojisinin bir taslan ver
diini sylememiz mmkndr. Bu kozmolojinin iinde Milet kozmo
lojisinden de izler vardr.
Bu blmde Parmenides'in doa bakmndan birbirlerine kesin
olarak zt iki formun, yani iki cismin varln kabul ettiini grmek
teyiz: Bunlardan biri yumuak, ok hafif, her yanda kendisine benzer
olan eterli ate; dieri koyu ve ar olan karanlk gecedir. Muhtemelen
bu iki ilke Pythagoraslarn snr ve snrsz olanlarna karlktr. An
laldna gre Parmenides, Pythagoraslarn snrsz soluklarn ka
ranla tekabl ettirmekte, bu belirsiz karanla belirleme getiren ilke
yi ise k veya ate olarak kabul etmektedir. Parmenides'in geri kalan
btn varlklar ise bu iki ilkenin karmndan meydana getirdii or
taya kmaktadr:

"Btn alem ayn zamanda k ve karanlk geceyle doludur. kisin


den birinin iinde olmad hibir ey yoktur" (DK. B 9).

Parmenides'in bu iki ilkeden hareketle eylerin meydana gelii


ni bir cinsel birlemeler ve dourmalar zinciri olarak aklam olmas
ok muhtemeldir. te yandan, btn bunlarn baz efsanevi kuvvetle
rin etkisi altnda meydana geldikleri de anlalmaktadr. Bu balamda
olmak zere Parmenides her eyi yneten ve varlklara kaderlerini da-
B. pamenides 239

tan bir tanradan szetmektedir. Bu tanra Adalet veya Zorunluluk


adyla kendisine iaret ettii ve yerinin dnyann kalbi olduunu sy
ledii bir tanradr. Sonra Ak, yani bu tanrann meydana getirdii
veya dourduu ilk tanr ortaya kmaktadr. Bu sonuncuyu ise muh
temelen Anlamazlk takip etmektedir. Btn bunlar muhtemel diye
adlandrmamzn nedeni Parmenides'in kozmolojisinin kesin olmama
s, blk prk birtakm dnceler veya szlerden meydana gelme
sidir (DK. B 10-15).
Parmenides'in gk cisimlerinin doas hakknda da, Pythago
rasln grlerini takip ettiini sylememiz mmkndr. Ancak
burada da Milet Okulu'nun, zellikle Anaksimandros'un dnceleri
nin belli bir etkisi var gibi grnmektedir. Parmenides evreni i ie gir
mi halkalar veya talardan meydana gelen bir btn olarak dn
mektedir. Onlarn merkezinde Yer vardr. En dta ise saf ateten veya
ktan bir halka bulunmaktadr. Dier halkalara gelince, onlar daha
nce de iaret ettiimiz gibi k ve karanln bir karmndan meyda
na gelmektedirler.
Hayat ve dnce olaylaryla ilgili olarak Parmenides'in verdii
aklamalarda yukardaki etkilerin dnda bir de Pythagoras Alkme
on'un etkisi grlmektedir. Bilgi, ister duyum, ister dnce szkonu
su olsun, bilen varlkta souk ve scak olann iyi bir karmn gerek
tirir. Scak olann ar basmas dnceyi, souk olann ar basmas
ise duyumu hakim klar.

PARMENDES'N NEM VE KENDSiNDEN


SONRAKi FELSEFE ZERNE ETKLER
Parmenides'le birlikte, Sokrates ncesi Yunan felsefesinde bir dnem
bitmekte ve yeni bir dnem balamaktadr. Biten dnem teki (monist)
materyalizm dnemidir; balayan dnem ise oulcu (pluralist) mater
yalistler dnemi olacaktr. Bu yeni dnemi de balca nl filozof
temsil edecektir: Empedokles, Anaksagoras ve Demokritos.
Parmenides'ten nceki filozoflar, Herakleitos da ilerinde ol
mak zere tek bir ana maddenin varln kabul etmekteydiler. O su,
240 ikinci ksm

hava, ate veya apeiron'du. te yandan onlar bu ana maddenin dei


erek dier varlklar oluturduunu dnmekteydiler. Bu arada bir
yenilik olarak Herakleitos bir baka eyin daha farkna varmt: Hem
bir ana maddeyi, hem de deimeyi kabul etmekte bir problem vard.
Eer gerekten deimeyi veya oluu kabul edersek, deimeyen bir
ana madde varsaymn devam ettirmekte glk vard. nk srek
li olarak deien ve bakalaan bir ey, artk o ey veya belli bir ey ol
maktan kmak zorundayd. O halde byle bir varsaymda gerekten
deime kavramn kabul etmek veya onu btn derinlii ile kavramak
istiyorsak, 'ey' kavramn terketmek zorundaydk.
Popper'in, Platon'a ayrd nl kitab Ak Toplum ve D
manlar'nn"' birinci cildinde Herakleitos'la ilgili ksmda iaret ettii
gibi Herakleitos dnyay bir tiyatro sahnesi, kahramanlarn srekli
olarak gelip gittii, olaylarn srekli olarak birbirlerini izledikleri veya
dekorlarn srekli olarak deitii bir tiyatro sahnesi gibi bile dn
memekteydi. Ona gre ortada olup bitenlere ereve devi gren, iin
deki her eyin deitii, ama kendisinin deinedii byle bir sahne fa
lan yoktu. Her eyle birlikte sahnenin kendisi de srekli deimektey
di. Bundan dolay, Herakleitos maddeler arasnda en az madde, eyler
arasnda en az ey gibi grnen atei kabul etmiti ve bu davran ile
bize varlkla ilgili iddialarmzdan vazgememiz, onun yerine deime
nin, oluun kendisini koymamz gerektiini ihtar etmiti.
te tam bu noktada Platon'un " korkun" diye niteledii Par
nenides ortaya km ve unu sylemitir: Hayr, felsefe, bilgelik veya
bilim, varlk iddiasndan vazgeemez. nk eer varlk yoksa, dn
cenin ve bilimin konusu yoktur. Eer grnen dnyaya ynelen duyu
larmz bu dnyada varl gremiyorlarsa, onu alglayamyorlarsa,
varln kendisinden deil, duyularmzdan vazgememiz gerekir.
Parmenides, Herakleitos'un dncelerini daha da ar bir nok
taya gtren ve Aristoteles'in sylediine gre Platon'un hocas olan
ve bu konuda onu en derinden etkileyen Kratylos'u tanmamtr. Eer
() Karl Popper, Ai Toplum DilJmarlan, ev. Mete Tunay, Sosyal Bilimler Dernei, Ankara,
1969.
8. pannonidos 21f1

onu tanm olsayd, kendisinin bu srarnda ne kadar hakl olduunu


anlard. nk anlatldna gre her eyin her an akt ve deitii,
bakalat grn savunan Kratylos, bunun sonucunda herhangi
bir ey zerinde konumay bile reddetmekteydi. Bunun nedeni, bir ey
zerinde konuurken, o eyin ortadan kalkp baka bir ey olmas, do
laysyla konuma konusunun kendisinin artk varolmamasyd. Bu
durumda onun zerinde konumaya devam etmenin bir anlam kalma
maktayd. Bundan dolay Kratylos'un, konumayp sadece parmay
la iaret ettii sylenmektedir.
Ancak onun, bunun da anlamsz olduunu farketmesi gerekir
di. nk parmayla iaret ettii durumda veya anda ortada aslnda
parma da yoktu. nk kendisine iaret ettii ey gibi parma da
ayn olu yasasna tabiydi. Szkonusu ey gibi, parmann kendisi de
ortadan kalkmt.
Ayru ekilde Parmenides Gorgias' da tanmamtr. Eer onu ta
nm olsayd yine yukarda szn ettiimiz iddia ve srarnda ne kadar
hakl olduunun bir baka dorulamasn bulabilirdi. nk ilerde g
receimiz gibi Gorgias da u eyi sylemekteydi: ) Bir ey yoktur; )
Olsayd da bilemezdik; ) Bilseydik de bakasna iletemezdik.
Platon da, Parmenides'in rencisidir. Parmenides'in Herakle
itos'a kar olan konumu, Platon'un Kratylos'a ve dier Sofistlere olan
konumunun ayndr. Platon bilginin imkann tesis iin varln imka
nn tesis etmesinin zorunlu olduunu anlamtr. Ancak duyusal dn
ya byle bir varln imkanna iaret etmedii iin, Platon duyusal
dnyay inkar ederek szkonusu varl baka bir dnyada, duyusal
st, aklsal dnyada aramtr. Onun varln ileri srd idealar
dnyasnn zellii, Parmenides'in Varlk' ve Bir olan'nn zellikleri
nin hemen hemen ayn olacaktr. idealar sadece iki zellikleriyle, mad
de- d olmalar ve tek deil, ok olmalaryla Parmenides'in Varlk',
Bir olan' veya Btn'nden ayrlacaklardr.
Ancak biz gene Parmenides'e dnelim: O bylece varln var
olmak zorunda olduunu ve yine onun kendisinin iaret ettii zellik
lerle var olmak zorunda olduunu gstermektedir. Ancak bundan da
:Z4:Z ikinci ksm

bir baka ynden dnceyi, konumay ve bilimi imkansz klan tuhaf


bir sonu kmaktadr: Eer Parmenides'in sylediklerini kabul eder
sek A, A'dr veya A, A-olmayan deildir tarznda nermelerden ileri gi
den herhangi bir ey sylemek imkanmz ortadan kalkmaktadr. Par
menides'in dncesini sk bir biimde takip edersek, znede sylenen
bir eyi yklernde tekrar eden nermeler dnda herhangi bir nerme
kurmann imkan yoktur.
te yandan Yunan dnyasnda, Doa Filozoflar doay anla
mak ve aklamak iin ortaya ktklar halde imdi Aristoteles'in Par
menides'i eletirisinde hakl olarak iaret ettii zere doann kendisi
ortadan kalkmaktadr. nk doa, yine Aristoteles'in bu eletirisinde
dikkati ektii zere bir hareketsizlik ilkesi olmaktan ok hareket ilke
sidir. Oysa Parmenides o tekdze "Varlk vardr; varolmayan var de
ildir" tekerlemesiyle, Yunan insannn, filozofunun nnde bulunan
kpr kpr, hareketli, canl doay anlamak ve aklamaktan ok onu
reddetmek, inkar etmek yoluna gitmektedir. Aklsal veya mantksal
bakmdan ne kadar tutarl, ne kadar ikna edici grnrse grnsn,
doay ve kendi hayatnn hemen her alannda en canl bir biimde
grd, yaad deimeyi anlamak isteyen bir Yunanlnn bu bln
mez, paralanmaz, hareketsiz, cansz varlk kresiyle yetinmeyecei
aikad.
te yandan, Herakleitos'un grnn kabul edilemez olduu
da ortaya kmt. Artk hem bir ana maddeyi kabul edip, hem de
onun baka baka eylere dntn iddia etmek mmkn deildi.
O halde yaplmas gereken neydi? Hem varl kabul etmek, hem de
deimeyi aklayabilecek bir yol bulmak; hem varl kabul etmek,
hem de hareketi, okluu aklayabilmek.
Bunun iin Parmenides'ten sonra gelen filozoflar, Parmenides'in
kuramnda tek, ancak nemli bir deiiklik yapmann bu problemi
zebileceini grm veya dnmlerdir. Bu deiiklik varln tek bir
ey olduu noktasnda yaplacaktr. Eer varln gerekten Parmeni
des'in syledii gibi, ancak birden fazla sayda olduunu kabul eder
sek ve onlar, yani bu birden fazla sayda varlklar birbirleriyle birle-
8. parmonidos 2lJ3

tirrnek ve ayrmak suretiyle okluu, deimeyi aklayabilirsek, sz


konusu problem zlm olacaktr.
Gerekten de Empedokles, Anaksagoras ve Demokritos'un ya
pacaklar temelde bu olacaktr. Onlar bir noktas dnda, Parmeni
des'in varlk tanm ve tasavvurunu tamamen kabul edeceklerdir. te
yandan, bu birden fazla saydaki varlklar veya varlk kklerini, var
lk ilkelerini bir araya getirmek, birletirmek ve ayrmak yoluyla da
zel nesnelerin varln, okluu, deimeyi, oluu aklamaya ala
caklardr. Empedokles'te bu varlklarn says drttr ve onlara unsur
lar (elementler) ad verilir. Anaksagoras onlarn saysn sonsuz kabul
eder ve onlar varlk tohumlar (spermeta) olarak adlandrr. Demok
ritas ise onlar daha kalc bir terimle, atom terimiyle ifade eder ve
Anaksagoras gibi bu atomlarn saysn sonsuz kabul eder. Bu abalar,
varlk ve olu problemini maddeci bir zeminde zmek iin gsterilen
son abalardr. Platon'dan itibaren ise sorun tamamen baka bir ze
minde, idealist zemininde zlmeye allacaktr.
Ancak oulcu materyalisriere gemeden nce, Parmenides'in
kuramn kendi zemininde mitsizce, fakat ustaca savunmaya alan
bir kiiden szetmemiz gerekmektedir. Bu Yunan felsefe tarihinde iki
nl Zenon'dan birincisi, Parmenides'in rencisi olan Eleal Ze
non'dur.
9
Elea'h Zenon

" EGER EYLER OK iSELER, (A) NE KADAR iSELER ONDAN DAHA OK


VEYA DAHA AZ OLMAMALARI, OLDUKLARI KADAR OK OLMALARI GE
REKiR. NE KADARLARSA O KADAR OK OLMALARI DURUMUNDA ON
LARlN (SAYI BAKIMINDAN) SONLU OLMALARI G EREKiR.
E GER EYLER OK iSELER, (B) ONLAR SAYI BAKIMINDAN SONSUZ
DURLAR ; NK VAROLAN EYLER ARASINDA HER ZAMAN BAKA
EYLER VE BU EYLER ARAS INDA DA DAHA BAKA EYLER VARDlR.
BYLECE EYLER (SAYI BAKIMINDAN) SONSUZDUR"
(OK. 29 B 3 ) .
Eleal Zenon'un bDslll .
elsefe tarihinde iki nl Zenon vardr. Bunlardan birincisi ve bura
F da inceleyeceimiz Parmenides'in rencisi ve izleyicisi olan Elea'l
Zenon, dieri ise Stoa okulunun kurucusu ve 3. yzylda yaam
olan Kbrs'l Zenon'dur.
Parmenides'in rencisi olan Elea'l Zenon'u Aristatdes diya
lektik diye adlandrd bir akl yrtme usulnn kurucusu olarak
takdim eder.
Aristoteles'e gre diyalektik; kesin ve zorunlu ncllerden hare
ketle, kesin ve zorunlu sonulara varan apodiktikten veya apodiktik
akl yrtmeden farkl olarak, muhtemel veya akla yakn, ounluk
tarafndan veya akll insanlar tarafndan kabul edilen ncllerden ha
reketle, yine muhtemel veya akla yakn, ikna edici gibi grnen sonu
lara, yani dar anlamda bilimsel olmayan sonulara varan bir akl y
rtme yntemidir.
Baka ekilde sylersek Aristoteles'e gre diyalektik akl yrt
me, bilimsel olan tek akl yrtme olan apodiktik akl yrtmenin al
tnda, bununla birlikte kesin olarak hibir bilimsel deeri olmayan ve
yalnzca aldatc olarak doruymu gibi grnen sofistik akl yrtme-
248 ikinci ksm

nin zerinde olan "arada" bir akl yrtmedir. Diyalektikte bilimsel


olan, dolaysyla kesin ve zorunlu olan nermeler, ncller szkonusu
olmayp yalnzca muhtemel olan, yaygn olarak kabul edilen veya son
bir k olarak birinin karsndaki bir adamla tartmasnn mmkn
olmas iin geici olarak doru kabul ettii, teslim ettii ncller sz
konusudur. te Zenon'un yaratt diyalektik sanat, zellikle bu so
nuncu trden ncilere dayanmakta ve bu tr ncllerden hareketle
onlarn ierdii sonularn ortaya karlmasn hedeflemektedir.
Aristoteles'e gre diyalektik akl yrtmenin en nemli faydala
rndan biri, bilimsel olarak kantlanmas mmkn olmayan baz ey
lerin dalayl olarak kantianmasn salamasdr. rnein Aristoteles
zdelik ilkesinin bu tr bir ilke olduunu dnr. Ona gre bu ilke
dorudan kantlanamaz; nk herhangi bir kantlamann kendisi za
ten zdelik ilkesinin kabulne dayanr ve onu nceden varsayar. O
halde zdelik ilkesinin kendisinin kantlanmas mmkn deildir; ter
sine zdelik ilkesi sayesinde herhangi bir kantlama yaplabilir. z
delik ilkesini kantlamaya almak, kantlamaya allan eyi nce
den varsayd veya gerektirdii iin bir "sav kantsama" (petition de
principe), yani insann kantlama iddiasnda olduu bir ilkeyi karsn
dakinden istemesidir.
Buna karlk zdelik ilkesi, bu ilkeyi kabul etmeyen insanlarn
grlerinin yanll veya samal gsterilerek dalayl olarak kant
lanabilir. Bu, "samaya indirgeme" (reduction par l'absurde) yoluyla
dalayl kantlama veya " dolayl rtme"dir (refutation pa.r l'absur
de). rnein zdelik ilkesini kabul etmeyen bir insann bu iddiasn
dan kan sama ve imkansz sonular kendisine gsterilebilir ve by
lece onun grnn bizi sama ve kabul edilemez sonulara gtrd
gsterilerek, bu grn tersi olan grn, yani zdelik ilkesini
kabul etmenin doru olduu kantlanm olur.
te Zenon'un da yntemi budur. O, Parmenides'in grlerine
kar karak hareketin ve okluun varln ileri srenlere, hareketin
ve okluun kabul durumunda ortaya kacak olan sama sonular
gstererek hareket ve okluun mmkn olmadn kantlamaya a-
9 oloa'l onon Zlf9

lr. Daha ayrntl olarak sylersek, Zenon nce hareket ve okluun


varolduunu kabul edenlerin iddialarn teslim eder, yani srf tartma
nn mmkn olmas iin onlar geici olarak doru kabul eder veya bu
kabul onlara baheder. Sonra bu iddiadan kmas gereken sonular
ortaya koyar. Bu sonular kendi aralarnda birbirleriyle eliik veya bu
iddiay ileri srenler tarafndan kabul edilemeyecek olan sonulardr.
Bu sonularn yanl olmas, onlarn dayandklar iddiann yanl ol
mas demektir. Szkonusu iddiann yanl olmas ise bu iddiann tersi
olan tezin doru olmasn gerektirir. Szn ettiimiz iddia, hareket ve
okluun varolduu iddias olduuna gre, onun tersi olan tez de on
larn varolmad veya gerek olmad tezidir. Bu tez ise Parmeni
des'in tezi olup, Zenon'un baanya eritirrnek istedii eydir.
Platon, Zenon'un amacnn bu olduunu gayet ak bir biim
de ortaya koyar. Ona gre Zenon'un amac Parmenides'in tezini des
teklemek, ona yardmc olmaktr. imdi bazlar Parmenides'in tezini
gln bir ekle sokmaya almaktadrlar. Onlar bunu, varln birli
i kabul edilirse bu kabulden kacak bir dizi sama sonuca iaret ede
rek yapmaktadrlar. Zenon ite onlarn bu yntemini kendilerine kar
kullanarak ve silahlarn kendilerine doru evirerek unlar syle
mektedir:

"Parmenides'in tezini sama m buluyorsunuz? Peki sizin teziniz


Parmenides'inkinden daha m az glntr? Hayr. Sizin tezinizin,
bu tezden kan sonularn kendilerinin kabul edilemez olmalarn
dan tr Parmenides'in tezinden hi de daha az gln olmad
n size gsterebilirim. te kantlarm . " (Pamenides, 128 b).
..

HAYATI , KLG VE ESERi


Zenon'un doum ve lm tarihleri zerinde gr birlii yoktur. Onun
Elea'l olduu ve Parmenides'in rencisi olmu olduu muhakkaktr.
Parmenides'ten 25 ya daha gen olduu ve onunla birlikte Atina'ya
bir ziyaret yapt konusunda verilen bilgiden phetenrnek iin ciddi
bir neden yoktur. Platon, bu ziyaretin 450 yl civarnda gerekle-
250 ikinci ksm

mi olduunu sylemektedir. Bu hesaba gre gre Zenon'un 490 yln


da domu olmas gerekir (nk yine Platon onun bu ziyaret srasn
da 40 yanda olduunu belirtmektedir). Buna karlk Diogenes Laer
tius onun olgunluk ann 79. Olimpiyat oyunlar dnemine, yani
464-460 yllar arasna rastladn haber vermektedir (DL. IX 25). Bu
hesaba gre ise Zenon'un doum tarihinin biraz daha gerilere ekilme
si gerekir. Sonuta, onun 5. yzyln birinci yarsnda yaam oldu
unu kabul etmek en dorusu olacaktr.
Zenon'un da, hacas gibi Elea'nn siyasi hayat iinde aktif ola
rak rol ald, hatta kentin tiran olan Demylos'a kar baarsz bir
tertib giriiminde bulunduu sylenmektedir. Onun bir kitap (veya ki
taplar) yazd ve bu kitapta diyalog formunu ilk kez kullanan kii ol
duu da haber verilmektedir. Gerekten de aada greceimiz gibi,
varln okluunu reddetmek zere ileri srer grnd "msr tane
leri paradoksu"nda Zenon Protagoras'la bir diyalog yapmaktadr. Da
ha sonralar Platon, Aristoteteles, Galile, Berkeley gibi bilim adamlar,
filozoflar tarafndan da kullanlacak olan bu felsefi yaz formunun ilk
kez Zenon'da ortaya kt kesin deilse de, onun bu yeni edebi for
ma giden yolun balangcnda bulunduu kesindir.
Zenon'un paradokslar veya kantlar hakkndaki balca kay
namz Aristatdes ve onun Fizik kitaplardr. Aristoteles'in Fizik ki
taplarn erh eden Simplicius da dier nemli bir kaynamzdr.

PARADOKSLARI
Zenon'un paradokslarnn veya kantlarnn veya "glkler" inin
(aporie) on drt tane olduu sylenmektedir. Ancak biz bunlardan yal
nzca sekiz tanesi hakknda salam bilgilere sahibiz. Bu sekiz paradoks
veya glk de, hareketin ve okluun varlna yneltilen itirazlar
olarak iki ayr gruba blnebilirler.
nce Zenon'un hareketin varlna kar ynelttii itirazlar ele
alalm: Bunlardan birincisi varolann uzaysal olduuna veya uzayn
varlna ilikin itiraz ve buna dayanarak ortaya konulan glktr.
9- oloa'l zonon 2 51

Uzay Paradoksu
Bu itiraz veya gl yle ifade etmemiz mmkndr: Uzay varsa ve
her ey uzayda ise uzayla ilgili olarak ayn soruyu sorabiliriz: Uzay ne
rededir? (Fizik, 210 b 22). Baka deyile eer her varlk, her gerek nes
ne uzayda ise ve eer uzayn kendisi de gerekse, onun kendisinin de bir
ikinci uzayda, bu ikinci uzayn bir nc uzayda olmas ve bunun
bylece sonsuza kadar gitmesi gerekir. O halde ya bu sonu samadr
veya uzayn gerekliini inkar etmek gerekir. Bu sonu sama olduu
na gre -nk sonsuz tketilemez- uzay, gerekten var deildir.
Aslnda uzayn gerekliini reddetmeye ynelen bu kantn ne
ye kar olduu tam belli deildir. Acaba o varolann uzaysal olduu
grne mi kardr, eylerin okluu grne mi, yoksa nihayet ha
reketin imkan grne mi? Bu kant uzayda gerekleen bir sre
olarak hareketin gereklii varsaymna yaplan bir itiraz olarak almak
galiba en dorusudur.
Aristoteles'in Fizik'te zikrettii (IV, 1; IV, 3; VI, 2 ve VI, 9) di
er drt paradaksun hareketin varln reddetmeye ynelik olduu ise
aktr. Bunlar, "Akhilleus ve kaplumbaa paradoks u", "ikiye blme
paradoksu", " duran ok paradoksu" ve nihayet " stadyum paradok
su"dur. Bunlardan ilk ikisi uzay ve zamann sonsuza kadar blnebi
lirlii ve sreklilii grne, son ikisi ise tam tersine uzay ve zamann
kesikli, sreksiz nicelikler olduklar grne dayanlarak gerek bir
hareketin varln reddetmeye yneliktir.

Akhilleus ve Kaplumbaa Paradoksu


Yunan dnyasnn en hzl adam nl "tez ayakl" Akhilleus'un, ya
val darb mesellemi kaplumbaa ile bir yara girdiini varsaya
lm; yalnz Akhilleus kaplumbaaya balangta belli bir avans verme
yi kabul etmi olsun. Bu durumda Akhilleus'un kaplumbaay hibir
zaman yakalayamayacan kabul etmemiz gerekir.
nk Akhilleus'un hznn kaplambaann hznn on misli ol
duunu ve Akhilleus'un ona bir metre avans vermi olduunu varsa
yalm. imdi Akhilleus bu bir metreyi kat edinceye kadar kaplumba-
:Z5:Z ikinci ksm

ann onun onda birlik bir ksmn, yani on santimlik bir mesafeyi ka
tedecei aktr. Akhilleus bu on santimlik mesafeyi geri braknca da
kaplumbaann kendisinden bir santim ilerde olduunu grecektir.
Akhilleus bu bir santimi ancaya kadar kaplumbaa bir milimetre kat
etmi olacaktr ve bu bylece sonsuza kadar gidecektir. phesiz onlar
arasndaki mesafe srekli olarak azalacak, ama hibir zaman sfra in
meyecektir. Dolaysyla da Akhilleus kaplumbaay hibir zaman ya
kalayamayacaktr.
Aslnda bir matematiki iin burada problem son derece basit
tir. En basit bir hesaplama, kaplumbaann szn ettiimiz avans me
safesinin 1/9'unu kotuunda Akhilleus'un kaplumbaay yakalayaca
n gsterecektir. nk bu avans mesafesini 1 olarak kabul edersek,
kaplumbaa bu mesafenin 1/9'unu kotuunda Akhilleus -kaplumba
adan on misli daha hzl kotuuna gre- 10/9'luk (1/9'un on kat)
bir mesafeyi katedecektir. Bylece toplam olarak kaplumbaann ko
tuu mesafe 1 + 1/9 olacaktr. Bu durumda Akhilleus'un da kotuu
mesafe 1+ 1/9'dur. Baka ekilde ifade edersek kaplumbaann kotu
u mesafeyi ifade eden 1/10+1/100+1/000+1110000 ... sonsuz dizisi
hibir zaman 1/9 deerini aamaz.
Grld gibi burada esas olarak, bir bykln sonsuza ka
dar blnebilir olduu grne dayanlmaktadr. Buna verilecek ce
vap ise bir bykln sonsuza kadar blnebilir olmas ile sonsuz ol
masnn baka baka eyler olduklar noktasna dayanmak durumun
dadr. Baka deyile sonsuz blnme ile sonsuz byklk farkl eyler
dir. Bir byklk sonsuza kadar blnebilir, ama bundan dolay son
lu bir byklk olmaktan kmaz.
Peki bu kanttan Zenon'un amac nedir? phesiz Zenon, gz
lemin Akhilleus'un kaplumbaay geeceini gsterdiinin bilincinde
dir. Ama gzleme dayanan tesbitle mantksal dnce baka baka
eylerdir. Burada nemli olan mantksal dnce bakmndan hareke
tin imkansz olduunu kabul etmektir. nk hareketin imkann ve
ya gerekliini kabul ettiimiz takdirde, Akhilleus'un kaplumbaay
geemeyeceini kabul etmemiz gerekir. Eer bunun dpedz sama ol-
9 oloa'l zonon 2 53

duunu dnyorsak, bu samaln hareketin gerekliini kabulden


doduunu anlamamz, dolaysyla bu varsaym reddetmemiz gerekir.

ikiye Blme Paradoksu


Herhangi bir mesafeyi veya uzam nasl katedebiliriz? nk hedefi
mize ulamadan nce bu mesafenin yarsn, sonra geri kalan mesafe
nin yarsn, yani tm mesafenin drtte birini katetmemiz gerekmez
mi? Bu akl yrtmeyi bylece srdrrsek, geri kalan mesafenin yar
sn, yani tm mesafenin sekizde birini, yine geri kalan mesafenin ya
rsn, yani tm mesafenin onaltda birini katetmemiz ve bunun byle
ce sonsuza kadar gitmesi gerekme" mi? O halde burada da gitgide k
len, ama hibir zaman sfra gitmesi mmkn olmayan bir byklk
szkonusudur. Sonu olarak herhangi bir mesafenin katedilmesi im
kanszdr.
Grld gibi bu paradoks da, mesafenin sonsuza kadar b
lnebilmesi imkanna dayanmaktadr. Bu itiraza verilecek cevap ise
basit olarak u olacaktr: Sonsuza kadar blnebilir bir mesafeyi ka
tetmek iin yine sonsuza kadar blnebilir bir zaman -ne daha fazla
s, ne daha az- gerekli ve yeterlidir.
phesiz bu cevap dorudur; ama bizi fazla ileri gtrmez.
nk burada glk sonsuz bir dizinin (progression) sonlu bir b
yklkte ilikisinde yatmaktadr. Matematikiler bize burada ikiye
blmelerle ilerleyen bir dizinin hibir zaman belli bir bykl ama
dn gstereceklerdir. Yani burada 1/2+114 +118+1116+1132+1164+
1/128 ... dizisinin deeri, hibir zaman 1 'i aamaz. Ama nemli olan bu
dizinin nasl gerekten de bu szkonusu nicelie, yani 1 'e ulatdr.
Burada szkonusu olan sonlu niceliin tam olmas iin ne kadar k
k olursa olsun her zaman iin bir ey eksik kalacak deil midir?
phesiz bir nceki kantta veya paradoksta da iaret ettiimiz
gibi bu tr bir eyin sonsuz byk olmasyla sonsuza kadar blnebi
lir olmas baka baka eylerdir. Matematiki burada bu dizileri sona
erdiren sonsuz kk deerleri bir tarafa brakarak veya ihmal ederek
iin iinden kar. Bu gereklidir ve phesiz bilimlerin gelimesi iin de
25-4 ikinci ksm

ok yararldr. Ama btn bunlar sonsuz kavramnda gizlenen glk


leri, problemleri ortadan kaldrmaya yetmez.

Duran Ok Paradoksu
Bu kant, daha nceki iki kantn tersine uzay ve zamann sonsuza ka
dar blnemez olduklar varsaymna dayanmaktadr. imdi bu varsa
ym da, bizi sama sonulara gtrdne gre veya daha dorusu is
ter uzay ve zaman srekli ve sonsuza kadar blnebilir; isterse srek
siz ve kesikli eyler olarak alalm, her iki varsaymda da sama sonu
lara vardmza gre, yapmamz gereken zaman ve hareketin varol
madn kabul etmektir.
Bir yaydan atlm ok dnelim. Bu okun uzunluu bir metre
olsun ve saniyede on metrelik bir mesafe katetsin. imdi bu onun sa
niyenin her onda birinde, uzunluuna eit olan bir uzay parasn igal
ettii anlamna gelmez mi? Ama onun uzunluuna eit olan bir uzay
parasn igal etmesi de bu uzay parasnda hareketsiz olmas demek
deil midir? Peki on tane hareketsiz durum biraraya gelerek nasl ha
reketi meydana getirebilir? Sonu: Hareket yoktur.
Bu kant bir baka ekilde de anlatabiliriz: Hareket eden bir ey
ya iinde bulunduu uzayda veya iinde bulunmad uzayda hareket
eder. Ama o ne iinde bulunduu uzayda, ne de iinde bulunmad
uzayda hareket edebilir (DK. 29 B 4). nk bir uzayda olmak ve onu
igal etmek, hareket etmemektir. te yandan bir eyin iinde bulunma
d bir eyde hareket ettiini dnmek de samadr.
Bu kanta veya paradoksa verilecek cevap da bellidir: Hareket
eden bir cisim, tasadanmas mmkn olan en kk zaman birimle
rinde dahi tek bir uzay parasn igal etmez; tersine o daima uzayn
bir parasndan baka bir parasna gei halindedir. Hareket de zaten
bu gei demektir.
Bu glkte de gzden kaan nokta udur: Burada srekli olan
la sreksiz birimlerden meydana gelen bir btn birbirine kartrl
maktad Burada srekli kavram tam olarak snrlandrlmamaktadr.
Zaman, atomlardan meydana gelen bir ey olarak dnmemek gere-
9 oloa'l zonon 255

kir. Ayn ekilde uzay da kesikli nicelikler toplam olarak ele alnma
maldr. Hareket srekli bir eydir. O, bir eyin dnlmesi mmkn
olan en kk bir zaman parasnda, dnlmesi mmkn olan en
kk bir uzay parasnda olmas ve baka yerde olmamas demek de
ildir; tersine onun yukardaki durumda bile bir yerde ve baka bir
yerde olmas, yani srekli bir gei durumunda olmas demektir.

Stadyum Paradoksu
Bu paradoksu veya kant biraz modernletirerek anlatalm. ayr
hatta bulunan ayr tren katar olduunu varsayalm. Bu katarlarn
vagonlarnn says ve uzunluklar ayn olsun. Onlardan birincisi ve
ncs ters ynlerde hareket ediyor olsunlar, ikincisi ise hareketsiz
olsun.
imdi birinci trenin ikinci, yani hareketsiz trenin sonuna kadar
gelmesi iin gerekli olan srenin, nc, yani birinci trene ters ynde
hareket eden trenin sonuna kadar ulamas iin gerekli olan srenin iki
kat olacana phe yoktur. Bu durumda birinci trenin hangi hzla ha
reketettii sorulsa, buna eliik cevaplar vermek zorunda kalrz. n
k o ikinci trene gre baka, nc trene gre ise daha baka bir hz
la hareket etmitir. Baka deyile o ayn mesafeyi iki farkl zamanda
katetmitir. Bu sonu sama olduuna gre hareketin varln dn
mek samadr.
phesiz bu kanta, burada doru olan lmenin ancak hare
ketsiz trene gre lme olaca, ou durumda da zaten bu lme tar
zn kullandmz syleyerek itiraz edebiliriz. Ama Zenon hakl ola
rak hareket hznn her zaman bir eye greli olduunu syleyerek bu
na kar kabilir. zellikle her eyin hareket halinde olduu bir evren
de, yani Herakleitos'un evreninde, hibir eyin hzn lmenin mm
kn olmad, daha dorusu her hzn baka bir eyin hzna greli ola
rak llmesinin zorunlu olaca aktr. Bununla birlikte Zenon'un
amac phesiz bu grelilii vurgulamak deil, hareket hznn ierdii
glklerden dolay hareketin problematik olan karakterine iaret et
mektir.
256 ikinci ksm

Zenon'un varln birlii veya teklii lehine getirdii kantlar


dan da ikisini zikredelim. Bunlardan biri msr taneleri paradoksudur.

Msr Taneleri Paradoksu


Zenon'un Protagoras'la bir diyalogu eklinde takdim edilen bu para
doks udur: Zenon Protagoras'a sorar: "Syle bakalm ey Protagoras,
bir tek msr tanesi veya onun onbinde biri byklnde bir paras
yere dtnde, ses karr m?" Protagoras bu soruyu "hayr" diye
rek cevaplar. Zenon sormaya devam eder: "Peki bir lek, rnein bir
tas dolusu msr tanesi yere dtnde, bir ses kar m?" Protagoras
bu soruyu ise "evet" diyerek cevaplamak zorundadr. Bunun zerine
Zenon ona u, asl amacn oluturan soruyu yneltir: "Peki bir lek
msr ile bir tek msr tanesi arasnda belli bir nisbet yok mudur? O
halde onlarn kardklar sesler arasnda da ayn nisbetin olmas ge
rekmez mi? Bir lek msr tanesi ses karyorsa, bir tek msr tanesi
veya onun onbinde biri byklndeki bir parasnn da ses karma
s gerekir" (Simplicius'un anlatm: DK. A 29).
Zenon'un bu paradoksunda glk nerededir? Sama olan ne
dir? Eer okluk varsa szedilen tek msr tanesinin sesi de d uyulma
ldr. Duymuyoruz; o halde okluk, samadr.
phesiz burada gerekte bir samalk yoktur. Burada problem
duyusal nitelikleri eylerin kendi nitelikleri olarak almaktan gemekte
dir: Bin tane msr tanesinin bir sesi varsa, bir tanesinin de sesi olmal
dr. Aslnda tek bir msr tanesinin de yere dtnde kard bir ses
phesiz vardr; ama bu bizim bu sesi duyabileceimiz anlamna gel
mez. nk alg, duyusal bir nitelikle onu duyan zne arasnda orta
ya kan bir ilikinin sonucudur. En basit bir ekilde sylersek bir se
sin duyuiabilmesi iin, onun duyan insann duyma eiinin zerine
kabilmesi gerekir. Bununla birlikte Zenon'un bu paradoksundan
kard sonu, okluu kabul etmenin bizi sama sonulara gtrd
dr.
9. elea'l zenon 257

okluk Paradoksu
Varln birlii lehine getirilen ikinci kant, daha incedir: okluk kabul
edilirse iki sama sonuca varlr. eyler ok olurlarsa ) ayn zamanda
hem bykl olmayan, ) hem de sonsuz byk olan eyler olurlar.
) Bykl olmayan eyler olurlar; nk onlardan her biri
eer bir birimi temsil etmezlerse ok olmazlar. Ama bir birim, blne
mez; nk her ey ancak eer iinde bir para varsa blnebilir. Ve
eer o uzamsa, iinde birok para olabilir. ) Ayn zamanda sonsuz
byk olurlar; nk varl olan her eyin bir bykl olmak zo
rundadr. Eer onun bykl varsa, paralar vardr ve bu parala
rn birbirlerinden ayr olmalar gerekir. nk aksi takdirde onlar na
sl farkl paralar olacaklardr? Bu paralar birbirlerinden ancak ara
larnda paralar varsa ayrlabilirler. Nihayet bu aradaki paralarn da
birbirlerinden baka paralarla, muayyen bir bykl olan para
lada ayrlmalar gerekir ve bu bylece devam edip gider. O halde her
cismin, kendisinde, her biri muayyen bir bykle sahip olan sonsuz
sayda paralar iermesi gerekir. imdi sonsuz sayda ve muayyen bir
bykl olan paralardan meydana gelen bir eyin de sonsuz byk
olmas gerekir. Sonu: Bir okluk ya bykl olmayan veya sonsuz
bykl olan bir ey olmak zorundadr. Her iki k da sama oldu
una gre okluun kendisi sama bir varsaymdr. O halde varolan,
birdir.
Zenon'un bu paradoksuna verilebilecek cevap, eylerin sonsuza
kadar blnebilmesinin mmkn olmad grne dayanacaktr.
Aslnda bu gr Pythagoraslar tarafndan ileri srlmtr. Onlar
maddeye yklenen sonsuza kadar blnebilme zelliinin onu ortadan
kaldrma tehlikesini gsterdiini fark etmilerdir. Bundan dolay bu
blnmeye bir snr koymak ihtiyacn hissetmilerdir. Onlara gre i
ne ucu kadar kk veya toz zerrelerine benzeyen ok kk parack
lar daha ileri bir blmeye son verirler.
Buna karlk Zenon unu ileri srmektedir: Bir ey ya uzama
sahiptir; o halde blnebilir veya uzama veya bykle sahip deil
dir; o zaman da onun varl meydana getirmesi mmkn deildir.
258 ikinci ksm

nk istediimiz kadar sfr biraraya getirdim, bir bykl mey


dana getiremeyiz.
Zenon'un bu grne bir eyin hem uzama sahip olduu, hem
de blnemeyeceini syleyerek cevap verebiliriz; daha dorusu Ze
non'u baka trl altetmenin imkan yoktur. Bu sonuncu cevap, Atom
cularn cevab olacaktr. Onlara gre madde sonsuza kadar blne
mez. Blnmenin bir yerde durmas gerekir. Bu yerde karmza ka
cak eyler ise zihinsel olarak blnmesi mmkn, ama fiziksel veya
aktel olarak, fiili olarak blnmesi szkonusu olmayan eyler ola
caktr.
Zenon'un Parmenides'i desteklemek zere yapt ustaca savun
ma budur. Bununla birlikte bir nceki blmn sonunda iaret ettii
miz gibi, Zenon'un diyalektii ne kadar gl olursa olsun Yunan d
ncesini o ksr Parmenidesi "Varlk vardr; varolmayan var deil
dir" tekerlernesi iinde tutmak mmkn deildi. Nitekim de yle ol
mutur. oulcu materyalistler hem varl, hem oluu kabul etmek ve
aklamak ihtiyacn duymular ve bunu mmkn klacak bir bak
asn yaratmaya almlardr. Bununla birlikte Zenon'un abalar
nn sonsuz, srekli, say, uzay, zaman ve hareket gibi temel kavramla
rn felsefi analizine byk katkda bulunmu olduunu unutmamamz
gerekir. Onun felsefe tarihi iindeki nemi de her eyden ok bu kav
ramlar zerine tuttuu ktan ileri gelmektedir.
10
Empedokles

"LML OLAN HiBiR EYiN NE VARLIGA GELMESi, NE DE HER EYi


ALIP GTREN LMLE SON BULMASI VARDlR. VAROLAN SADECE
UNSURLARlN BiRARAYA GELMESi VE BiRBiRiNE KARlTlKTAN SONRA
AYRILMASIDIR. "LM", EYLERiN BU RiTMiNiN BiR ANlNA VERiLEN
BiR ADDAN iBARETTiR. B u UNSURLAR BiR iNSAN, BiR VAHi HAYVAN,
BiR BiTKi VEYA BiR KU BiiMiNDE BiRBiRLERiNE KARITIKLARINDA
iNSANLAR BiR "DOGU"UN ORTAYA IKTIGINI SYLERLER. UNSURLAR
BiRBiRLERiNDEN AYRlLDlKLARlNDAYSA iNSANLAR BUNU ACIKLI
"LM" KELiMESiYLE AIKLARLAR. ANCAK BU ADLANDIRMA DOGRU
DEGiLDiR"
(OK. 31 B 89).
Empedokles'e alt bir ri!lyef.
oulcu materyalistlerin ilki, Empedokles'tir. Onun gerek kiiliin
de, gerekse sisteminde eitli ve farkl ynelimleri zengin bir bi
imde birletiren ilk byk eklektik (telifi) filozof olduunu syleye
biliriz. O ayn zamanda air, kahin, peygamber, devlet adam, hekim
ve filozoftur. te yandan Empedokles'in sisteminde Parmenides, He
rakleitos, Pythagoras ve Miledi filozoflarn etkileri grlmektedir.

HAYATI , KLG VE ESERi


Empedokles'in doum ve lm tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
Onun 490'lar civarnda doduu, 430'lar civarnda ise ld tah
min edilmektedir. Doum yeri olarak Sicilya'da Akragas veya Agrigen
tum adyla bilinen kent zikredilmektedir. lm yeri ve ekliyle ilgili
olarak ise farkl rivayetler vardr. Bir habere gre Etna yanardana at
layarak hayatna son vermitir. Daha gvenilir gibi grnen bir baka
habere gre ise 60 yalar civarnda iken Yunanistan'da Peloponnesos
blgesinde normal bir lmle lmtr. Olgunluk tarihi olarak 84.
Olimpiyat oyunlar dnemi, yani 444-441 yllar aras verilmekte
dir (DL. VIII 7 4).
262 ikinci ksm

Hayat hakknda elimizde fazla bilgi olmamasna karlk kiili


i, karakter zellikleri ve eseri hakknda hayli bilgimiz vardr. Yazm
olduu ve zamanmza kadar gelmi olan iki eserinden Arnmalar adl
iirinin banda Empedokles kendisini bir tanr gibi takdim etmektedir.
Gezdii her yerde binlerce insan tarafndan karlandn, bu insanla
rn kendisinden hastalklarn iyiletirmesini, geleceklerine ilikin ke
hanetlerde bulunmasn, kurtulua giden yolu gstermesini istedikleri
ni belirtmektedir (DK. 31 B 1 12).
Bu szleri onun kendisini ayn zamanda bir peygamber, bir ka
bin, bir ifa datc, bir kurtulua eritirici olarak grdn ortaya
koymaktadr. Gerekten de onun uzunca bir sreden beri hareketsiz
yatan, nabz ve solunumu durmu ve hekimler tarafndan artk tedavi
edilemez diye bir tarafa braklm olan bir kadn iyiletirdii, daha
dorusu dirilttii sylenmektedir. Nitekim kendisi de, yukarda sz
n ettiimiz iki eserinden dierinin, yani Doa zerine adn tayan
iirinin sonunda rencisi Pausanias'a "hastalk ve yall ortadan
kaldracak btn iksirleri retecei"ni sylemektedir (DK. 31 B lll).
Yine bu blmde Empedokles'in " karanlklar evinden1 bir lnn ru
hunu geri getirecek bilgilere sahip olduu"nu renmekteyiz.
Kiiliinin bu zelliini ortaya koymak ynnde rencisi Gor
gias'n szleri de ok nemlidir. Sofist hareketin nemli temsilcilerin
den biri olduunu greceimiz Gorgias, Empedokles'in by pratikle
riyle megul olduunu sylemektedir (DL. VIII 59). O halde karmz
da ayn zamanda bir sihirbaz bulunmaktadr. Gerekten Doa zeri
ne'nin sonunda Empedokles'in kendisine verdii bilgiler sayesinde Pa
usanias' daha baka eylere de muktedir klacan renmekteyiz:

"Hortum haline geerek topran zerinde srlm tarlalar mal


veden gl, yorulmak bilmez rzgarlara hkmetrneyi reneceksin.
Yine istediin zaman yararl rzgarlar estireceksin. Karanlk yamur
lardan sonra insanlara yararl olan kurakl, kurak yazdan sonra
aalan besleyen berekedi yamurlar getirteceksin" (DK. 31 B l l l ).

Yani Hades'ten.
a. empedakles :z63

O halde Empedokles rzgarlara hkmetmesini, yamurlar ya


drmasn bilen bir sihirbaz, bir keramet sahibidir ayn zamanda. B
tn bunlarda onun bir hayli arlatan olduu aktr.
Bununla birlikte bunlar onun kiiliinin bir yandr. Kiiliinin
br yanndaysa daha kalc, daha deerli baz eylerin varln gr
mekteyiz. Empedokles'in siyasi bakmdan anayurdu Akragas'n haya
tnda olduka aktif ve yararl bir rol oynam olduu sylenmektedir.
Ailesi bakmndan kentin en nfuzlu, sz geer ailelerinden birine
mensup olduu anlalmaktadr. Babasnn 470 ylnda kentin tira
nnn devrilmesinde nemli bir rol oynam olduu belirtilmektedir.
Bu tirann tahtnn Empedokles'e sunulmu olduu, ancak onun de
mokrat eilimlerinden tr bunu reddettii haber verilmektedir (DL.
VIII 63).
Gerekten de Empedokles'in Yunan filozoflar arasnda demok
rasiyi destekleyen nadir insanlar arasnda yeraldn grmekteyiz.
Empedokles'in her yerde olduu gibi Akragas'ta da tiranlktan sonra
ortaya kan demokrat ve aristokrat partilerden birincisi iinde yer al
m, hatta onun liderliini yapm ve btn servetini bu uurda harca
m olduu sylenmektedir. Bununla birlikte bu eilimleri ve fedakar
lklarnn, hayatnn sonuna doru doduu kentten kovulmasna en
gel olamad da anlalmaktadr.
Empedokles'in sadece kuramlarla megul olmad, ayn za
manda pratikle de ilgilendiini gsteren bir dier iaret, onun mhen
dislik alanna ait olduunu syleyebileceimiz uygulamalar ve baar
lardr. Sylendiine gre o, blgede bulunan Salinento kentini kasp
kavuran veba salgnn, bu kenti evreleyen bataklklar kurutmak su
retiyle nlemeye muvaffak olmutur. Yine doduu kent olan Akra
gas'n havasn salkl klmak zere, kuzey rzgariarna yol aabilmek
iin ehri kuzeyden evreleyen kayalar paralatmtr.
Onun baz grlerini, rnein havann bir cisim olduu, vcu
dun sadece az ve burundan deil ayn zamanda deriden de solunum
yapt, dnyann ar bir cisim olan topraktan meydana geldii halde
evrenin merkezinde hareketsiz bir halde bulunup aaya doru d-
264 ikinti ksm

medii tezlerini desteklemek zere baz deneyler yapt veya baz de


neylerden yararland da haber verilmektedir.
Bununla birlikte onun hekimlik veya tp alannda yapm oldu
u almalarnn, politik;: veya mhendislik alanlarndaki baarlarn
dan daha uzun mrl olmu olduklar phesizdir. S 2. yzyln n
l hekimi Galen (Galenos), Empedokles'in talya Tp Okulu'nun ku
rucusu olduunu sylemekte ve bu tp okulunu Hipokrates'in temsil
cisi olduu nl Kos Tp Okulu'yla ayn dzeye yerletirmektedir. tal
ya Tp Okulu'nun Hipokratesi okulun temsilcileri tarafndan iddet
le eletirildii, hatta arlatanlkla suland bir gerek olmakla birlik
te -Kos Okulu, Empedoklesi tp geleneini gereinden fazla kuram
sal, gereinden az deneyci bulur- onun morfolojiye, fizyolojiye yapt-
. katklar ihmal edilemez. te yandan, bu okulun etkisi sadece tp
alannda kalmam, onun araclyla daha sonraki btn felsefi-bilim
sel gelime zerinde de kendisini gstermitir.
Empedokles, Parmenides'ten sonra dncelerini iir formunda
ifade eden ikinci nemli filozoftur. Kendisinden sonra ayn formu yine
kendisinin bir hayran olan Romal Lucretius ( 1. yzyl) daha da ba
arl olarak devam ettirecektir. Gerekten bu air-filozof arasnda
airlik yetenei ve eserinin iirsel deeri bakmndan en stn olann
Lucretius olduu kabul edilmektedir. Empedokles'in airlik yeteneiyse
Parmenides'ten stn, Lucretius'tan aa olarak takdir edilmektedir.
Empedokles'in bugn elimizde bulunan iki iirinin yannda ba
z baka iirleri olduu da bildirilmektedir. Ancak bu dier iirlerinden
elimizde herhangi bir para mevcut deildir.
Empedokles'in Doa zerine ve Arnmalar adn tayan bu iki
iiri ise gerek slup, gerekse ierik bakmndan birbirlerinden kesin ola
rak farkldr. Bundan dolay Diels, onlarn Empedokles'in dncesinin
geliiminin iki farkl dnemine ait olduklar tezini ortaya atmtr. Di
els'ten bu yana bu iki dnemden hangisinin daha nce geldii konusun
da da tartmalar yaplmnr. Ancak bu iki iirin, Empedokles'in dn
cesinde zamansal bakmdan farkl iki dneme karlk olmaktan ok,
Pythagoraslkta olduu gibi onun dncesinin farkl iki grnts-
o. empedokles 26 5

n temsil ettikleri, nk Pythagoraslkta olduu gibi onda da her za


man dini', ahlaki' ve pratik kayglarn bilimsel-felsefi kayglarla i ie bu
lunduu gr de ileri srlmtr (Rd, PA. s.147).
Empedokles, imdiye kadar grdmz Yunan filozoflar iinde
eserinden elimizde en fazla sayda fragment bulunan insandr. Doa
zerine ve Arnmalar'n asllarnn toplam 5000 civarnda msradan
olutuklar tahmin edilmektedir. Onlardan yaklak 2000 msradan
meydana geldii tahmin edilen birincisiyle ilgili olarak bugn elimizde
350 civarnda msra ve fragment bulunmaktadr ki, bu da iirin aa yu
kar bete birinin unututmaktan kurtulmu olduunu gstermektedir.

VARLIK KuRAMI VEYA ONTOLOJS


Doa zerine'de kendini gsteren ve Empedokles'in zgnln te
kil eden iki nemli dncesi, arkheyi birden fazla olarak kabul etme
si ve yine kendisinden nce gelen filozoflardan farkl olarak maddi il
kenin yannda, ondan ayr bir hareket ettirici ilken in veya Aristote
les'in terminolojisiyle fail nedenin varln kabul etmesidir. imdi s
rayla bu iki nemli tezi grelim.

Parmenides'in Varlkla lgili iddialar Tamamen Yerindedir


Empedokles, Parmenides'in varlkla ilgili iddialarn tmyle kabul et
mektedir. Yani o Parmenides gibi varln ezeli-ebedi, deimez, srek
li, iine nfuz edilemez vb. olduunu sylemektedir. Hatta Parmeni
des'in adn anmamakla birlikte, onun varln meydana gelemeyecei
ve ortadan kalkamayaca, nk varolan bir eyin yoklua gitmesinin
veya yokluktan bir eyin meydana gelmesinin imkansz olduu gr
lerini ondan daha kesin ve daha ak bir dille tasdik etmektedir:

" Daha nce varolmayan bir eyin varla geldiini veya herhangi
bir eyin yok olabilecei ve tamamen ortadan kalkabileceini d
nenler, delidirler; nk varolmayan eyden herhangi bir eyin do
mas kesinlikle mmkn deildir ve varolan eyin ortadan kalkma
s gerektii de imkansz ve duyulmam bir eydir; nk o nereye
konutursa konsun, orada var olacaktr" (DK. 31 B 1 1- 12).
266 ikinci ksm

Boluk da Yoktur
Peki boluk var mdr? Parmenides'in boluu reddettiini ve varolan
bir doluluk veya dolu olan (plenum) olarak aldn biliyoruz. Empe
dokles de ayn ekilde ve kesin bir dille boluun varolmadn ilan et
mektedir:

"Btnde ne eksiklikten meydana gelen boluk, ne de varlk fazla


l vardr. Btn, doludur. Onu arttracak neden nereden gelecek
tir?" (DK. B 13-14).

Bir baka fragmentte Empedokles ayn dnceyi biraz farkl


bir biimde yle ifade etmektedir:

"Btn nasl yok olabilir? nk hibir ey, bo olamaz" (DK. B


17).

Ancak Olu ve Yokolu Mmkndr


Ancak Empedokles'in Parmenides'le beraberlii bu noktada sona er
mektedir. O, Parmenides gibi, bu ncllerden hareketle hibir dei
menin, hibir oluun, hibir okluun varolmad sonucuna geme
mektedir; tersine belli bir anlamda btn bunlarn varolduuna inan
maktadr.
Hangi anlamda buna inanmaktadr? Empedokles'e gre eer
gerek anlamda, yani bir eyin yokluktan varla gelmesi veya varlk
tan yoklua gitmesi anlamnda bir olu ve deimeden szediyorsak,
phesiz byle bir ey mmkn deildir. Ama eer onlarn greli an
lamda, yani baz eylerin bir araya gelerek yeni bir ey oluturmalar
veya bir eyi meydana getiren eylerin dalp ayrlmalar sonucu bu
eyin bu ey olarak artk ortada kalmamas anlamnda bir olu ve yo
kolutan bahsediyorsak, bu mmkndr. Daha basit bir ekilde syle
yelim: Eer varla gelme, zaten varolan eylerin birlemesi, varlktan
kesilme ise bu eylerin birbirlerinden ayrlmas olarak tasarlanrsa,
varla gelme ve ortadan kalkma mmkndr.
o. ompodoklos 267

nk Tek Deil, Birden ok Varlk Vardr


Ancak bunun Parmenides'in kabul ederneyecei bir ey olaca aikar
dr. nk Parmenides'e gre, ortada birbirleriyle birleecek veya bir
birlerinden ayrlacak varlklar veya eyler yoktur. Sadece tek bir ey,
Varlk veya Btn veya Bir olan vardr. te bu noktada Empedokles'in
Parmenides'ten ayrldn grmekteyiz. O yle demektedir: Hayr,
ortada birden fazla varlk veya kendi deyiiyle " eylerin kkleri" var
dr. Yine Empedokles'in kendi szlerine kulak verelim:

" lml olan hibir eyin ne varla gelmesi, ne de her eyi alp g
tren lmle son bulmas vardr. Varolan sadece unsurlarn birara
ya gelmesi ve birbirlerine kartktan sonra ayrlnasdr. " lm,
ite eylerin bu ritminin bir anna insanlar tarafndan verilen bir
addan ibarettir. Bu unsurlar bir insan, bir vahi hayvan, bir bitki
veya bir ku biiminde birbirlerine kartklarnda insanlar bir "do
uun ortaya ktn sylerler. Unsurlar birbirlerinden ayrldk
larndaysa insanlar bunu ackl " lm kelimesiyle aklarlar. An
cak bu doru bir adiandrma deildir (DK. B 8-9).

Evet, Parmenides varln deimediini, olu iinde olmadn


sylerken hakldr; ancak onun tek olduunu sylerken hakszdr. Or
tada birden fazla sayda ezeli-ebedi, deimez, blnmez vb. varlk
vardr ve her hareket, olu, deime de bu varlklarn birbirleriyle bir
lemeleri ve ayrlmalarndan, zlmelerinden i barettir.

Bu Varlklar, Drt Unsurdur


Bu varlklarn veya unsurlarn says ka tanedir? Empedokles onlarn
saysnn drt olduunu sylemektedir:

" nce her eyin drt kkn ren: Parlayan Zeus, hayat veren
Hera, Hades ve gzyalaryla lml insanlar iin hayat kaynakla
rn besleyen Nestis (DK. B 6).

Bu drt varl burada ifade edildikleri mitolojik klklarndan


soyduumuzda karmza unlar kmaktadr: Ate (Zeus), Toprak
(Hades), Hava (Hera) ve Su (Nestis).
268 ikinci ksm

Empedokles'in unsurlarn tanrlar olarak adlandrmasnn bizi


artmamas gerekir. nk dnemin btn dnrlerinin ana var
lk, arkhe olarak grdkleri eyi bu unvanla ycelttiklerini daha nce
grmtk. Burada Tanr kelimesinin dinsel bir anlamda kullanlma
dn hatrlatmamzda fayda vardr. phesiz Empedokles, Surnet'in
de iaret ettii gibi "unsurlarna yalvarmamakta, onlara kurbanlar
kestirmemekteydi." Burada mecazi bir ifade szkonusudur. Daha n
ce de iaret ettiimiz gibi Yunan tanrlarnn en nemli zellikleri
lmszlkleriydi. Bu varlklar da ezeli, ebedi, lmsz varlklar ola
rak grldklerinden aralarndaki bu nemli benzerlikten yararlanla
rak onlara tanrlar denmi olmas en makul bir yorum olacaktr.

Olu ve Yokolu, Drt Unsurun Birleme ve


Ayrlmalarndan ibarettir
O halde elimizde drt varlk kk veya Empedokles'in kendi adlandr
masyla drt unsur ve onlarn birbirleriyle birleme ve ayrlmalar var
dr. Bu unsurlarn yalnzca kendilerini gznne alr ve onlar birbirle
riyle birletirirsek ancak snrl sayda birleimlerin ortaya kaca
aktr (drtl birleim olarak bir, l birleim olarak , ikili birle
im olarak alt, toplam olarak on birleim). O zaman dnyadaki son
suz sayda farkl ve eitli varlklar asl aklayabiliriz?
Anlaldna gre Empedokles bunun iin unsurlarn birbirle
riyle farkl miktarlarda veya oranlarda birlemelerini yardma ar
maktadr. Unsurlarn yalnzca kendilerini deil, miktar veya oran ba
kmndan farkl birleimlerini gznne alrsak elimizde istediimiz
kadar farkl varln meydana gelmesi imkannn olaca aktr. Ger
ekten de bu konuyla ilgili olarak Empedokles snrl sayda boyalar
farkl miktarlarda birbirlerine kartrarak istedii kadar renk elde
eden bir ressam rneine bavurmaktadr:

"Nasl ki ressamlar tapnaklara adak olarak adanacak resimleri ya


parken ellerine eidi boyalar alr ve onlar uygun oranlarda bir
birlerine karnrrlarsa, bunun iin de baz boyalardan daha fazla,
o. ompodoklos 269

bazlarndan ise daha az miktarlar alrlarsa ve bylece bu boyalar


dan dnyada rastlanan saysz eylerin, rnein aalarn, erkekle
rin, kadnlarn, kularn, balklarn, hatta uzun mrl tanrlarn
resimlerini yaparlarsa, ayn ekilde doa da drt unsuru alarak on
larn her birinden farkl miktarlar farkl oranlarda kartrp varo
lan her eyi meydana getirir" (DK. B 23}.

Empedokles'in bu balamda olmak zere kan ve kemik hakkn


. da baz ller verdiini de grmekteyiz. Ona gre kanda drt unsu
run her birinden eit miktarda vardr. Baka bir deyile kanda -ve et
te- bir l ate, bir l hava, bir l su ve bir l toprak bulunur
(B 98). Buna karlk kemik bir l ate, onun yars kadar toprak ve
yine yars kadar sudan meydana gelir (B 96). (Bu arada lden kas
tedilen eyin hacim deil, arlk olduunu belirtmemiz gerekir).
Bu drt unsur retisini daha yakndan inceleyelim: Onun as
lnda Thales, Anaksimenes ve Herakleitos'un ana maddelerine bir dr
dnenn eklenmesiyle meydana geldiini grmek zor deildir. Baka
deyile burada Thales'in suyuna, Anaksimenes'in havasna ve Herak
leitos'un ateine toprak eklenmektedir.
Baka bir adan ele alrsak onun cismin iinde bulunduu
belli bal durumuna bir drdnenn eklenmesiyle ortaya kt da
sylenebilir: nk cisimler ya sv (su), ya kat (toprak) veya gaz (ha
va) halinde bulunurlar. O halde burada maddi olan her eyde ortak
olan formlar veya haller, zel bireysellik kazanmakta ve temel madde
lere dnmektedirler.
Bu retinin Anaksimandros'un ztlarnn alnmasndan ve on
larn birer " ey" olarak ilan edilmesinden doduunu da syleyebili
riz. Anaksimandros'un temel ztlar scak, souk, kuru ve yat. Yunan
felsefesinin balang dneminde niteliklerle eyler arasnda bir ayrm
yaplmadn ve niteliklerin eyler olarak alndn biliyoruz. Daha
nce iaret ettiimiz gibi, ilk Yunan filozoflarnda nitelik kavram tam
olarak teekkl etmi grnmemektedir. Bunda Yunan dilinin zellii
nin de belli bir rol bulunduuna daha nce temas etmitik. Her ney
se, Anaksimandros ztlarn kesinlikle 'eyler' olarak dnmekteydi.
270 ikinci ksm

te sonu olarak, Empedokles'in yapt eyin, Anaksimandros'un


balatt bir eyi devam ertirmekten ibaret olduunu syleyebiliriz:
Empedokles Anaksimandros'un zt niteliklerini almakta ve onlar Par
menidesi anlamda varlklara dntrmektedir.
Bugn Empedokles'in drt unsurunun hibirinin gerek anlam
da unsur (element) olmadn biliyoruz. Toprak ve hava, bildiimiz gi
bi, ilerinde bir sr maddeyi veya ada kimyann diliyle konuur
sak "element"i ieren eylerdir. Ate, bir ey bile deildir, sretir. Drt
unsur arasnda, en fazla unsur adn almay hakkeder gibi grnen su
da bir unsur deil, iki unsurdan meydana gelen bileik bir cisimdir. An
cak btn bu yaniiarna veya eksiklerine ramen, bu drt unsur ku
ramnn bilimsel bakmdan son derece nemli ve doru bir fikri ierdi
i muhakkaknr.
nk burada bugn ada kimyada kabul ettiimiz gibi var
lklarn kendilerinden meydana geldikleri eylerin, yani unsur veya
elementlerin snrl sayda olduklar ve her eyin bu snrl saydaki
unsurlarn birbirleriyle belli miktarlarda veya oranlarda birlemesin
den meydana geldii grleri vardr. Burada nitelik bakmndan
farkl eylerin aslnda ayn unsurlarn birbirleriyle farkl miktarlarda
ve oranlarda birlemesinden ortaya kt gr de vardr ki, bu da
ada kimyann tezlerinden birisidir (Bir karbon + bir oksijenin kar
bon monoksiti meydana getirmesine karlk bir karbon + iki oksijen
farkl bir maddeyi, karbon dioksiti meydana getirir). Bu son gr,
nitelik bakmndan eylerin veya saysz niteliksel farkllklarn asln
da niceliksel farkllklara indirgenebilecei eklinde formle etmemiz
de mmkndr ki bu da ada bilimin bugnk eilimine tamamen
uygundur.
te yandan bu drt unsur kuramnn zellikle Aristoteles'in
onu benimsernesinden ve fiziinin temel tezlerinden biri klmasndan
sonra ok uzun bir sre, ta 1 8. yzyln sonuna kadar gerek bilim ta
rihinde, gerekse daha genel olarak dnce tarihinde varln srdr
dn ve insanln en uzun mrl grlerinden birini oluturdu
unu belirtmemiz yerinde olacaktr.
o. ompodoklos 271

Drt Unsur Dnda, Onlarn Birleme ve


Ayrlmalarnn Nedeni Olan ki ike Vardr: Sevgi ve Nefret
lk Doa Filozoflar tek bir tzn varln kabul ettikleri gibi, bu t
zn kendisinin deierek baka eyler olma veya baka eyleri meyda
na getirme gcne sahip olduklarn dnmlerdi. Buna karlk,
Empedokles'in birden fazla tzn varln ileri srd gibi bu tzle
rin birbirleriyle birleme ve ayrlmalarnn nedeni olarak onlardan ba
ka bir eyin, daha dorusu iki eyin, iki ilkenin, iki kuvvetin varln
kabul ettii grlmektedir. Bu iki ilke, iki kuvvet, Sevgi ve Nefret ve
ya Dostluk ve Uyumazlk'tr. Bu iki kuvvet veya varlkla birlikte ev
rende yeralan temel varlklarn veya ilkelerin says alt ya kmaktadr.
Yalnz bu iki kuvvetin ilk drt varlktan fark, her zaman varol
mamalar, daha dorusu birlikte, ezamanl olarak varolmamalar, s
rayla hkm srmeleridir. Ancak bu onlarn hkm srmedikleri d
nemde tamamen ortadan kalktklar anlamna alnmamaldr; nk
byle bir ey imkanszdr. Burada sadece onlarn her birinin belli bir
sre iin geri planda kalmas ve birinin evren zerindeki hkmranl
srasnda dierinin evrenin ileyii zerinde etkide bulunmamas an
lamnda bir ortadan kalkma szkonusu olabilir.

Evrensel Oluun Balca Safhalar


Tahmin edilebilecei zere bu kuvvetlerden birincisi, yani Sevgi veya
Dostluk birletirici ilke, dieri Nefret veya Uyumazlk ise ayrc, z
c ilkedir. Birincisinin ayn trden olmayan unsurlar birbirlerine yak
latrmasna karlk ikincisi ayn trden olmayan unsurlar birbirlerin
den ayrr (DK. B 1 7, 20, 2 1 , 22, 26). Bu iki kuvvet veya varlk veya
Aristote les'in terminolojisiy le fail neden, yukarda da iaret ettiimiz gi
bi evrende srayla hkm srerler. Bylece evrende Sevgi'nin egemenli
ini Nefret'inki, Nefret'in egemenliini de Sevgi'ninki takip eder:

" Dnyay yneren iki kuvvet, dn var olmulardr ve yarn var ola
caklardr. Sonsuz zaman bu iftren asla yoksun kalmayacaktr"
(DK. B 16).
272 ikinci ksm

Evrenin ilk durumunun, Empedokles'e gre, btn unsurlarn


Sevgi'nin etkisiyle birbirlerine tamamen karm olduu bir birlik du
rumu olduu anlalmaktadr. Empedokles iirinde bu ilk durumu ifa
de etmek zere "Kre" (Sphairos) veya "Btn" kavramlarn kullan
maktadr (DK. B 17, 27, 28, 29). Grld gibi bunlar Parmeni
des'ten alnm kavramlardr ve Empedokles zerinde Parmenides'in
etkisini akca gstermektedir. Bu durumu veya dnemi ayn zamanda
Anaksagoras'n bir sonraki blmde ele alacamz "btn eylerin
birbirleriyle tam bir karm iinde bulunduklar ilk karm" dnemi
ne de benzetebiliriz.
Bu dnemin arkasndan, evrene yava yava Nefret sokulmaya
balamaktadr. Bu ikinci dnemde henz onun tam bir hakimiyeti yok
tur ve Sevgi henz evrenden tamamen uzaklam deildir. Bundan do
lay bu ikinci dnemde unsurlar ksmen hala birbirleriyle karm, ks
men ise ayrlmaya balam durumdadrlar.
Bunu takip eden nc dnemde, tahmin edilebilecei zere,
Sevgi evrenden tamamen uzaklam ve yerini Nefret'in mutlak haki
miyetine brakmnr. Bu dnemde ayr trden unsurlar, yani hava,
ate, su ve toprak birbirlerinden tamamen ayrlm ve her bir unsur
kendi bana toplanarak evrende tam bir ayrmay meydana getirmi
tir. Daha ak bir ifadeyle, bu dnemde su unsurunun paralar bira
raya toplanarak suyu, hava unsurunun paralar biraraya gelerek ha
vay vb. oluturmulardr.
Bu dnemi Sevgi'nin yeniden evrene yava yava sokulmas d
nemi takip edecektir ve bu drdnc dnemde ayr trden unsurlarn,
yani su, hava vb. nin paralar birbirlerinden ayrlarak baka ayr tr
den unsurlarn paralaryla birlemeye yneleceklerdir. O halde bu d
nem de ksmen henz ayr halde bulunma, ama ksmen birlemeye
doru gitme dnemidir.
Bunun arkasndan yeniden ilk dneme, yani her eyin birarada
ve birbiriyle tam olarak karm olduu "Btn" veya "Bir" veya
"Kre" dnemine varlm olacak ve szn ettiimiz devir yeniden
balayacaktr.
o. ompodokl!s 273

Bu noktada aklmza doal ve hakl olarak gelebilecek bir soru u


olacaktr: Acaba bugn iinde yaadmz, bulunduumuz dnem han
gi dnemdir? Onun ikinci veya drdnc dnem olmas gerektii ak
tr. Zaten Empedokles de, ak olarak bunu belirtir. Dnyamzn ne her
eyin birbiriyle tam bir karm iinde bulunduu ve Bir'i meydana ge
tirdii ilk dnemde, ne de her eyin birbirinden tam olarak ayrlm ol
duu ve unsurlardan her birinin kendi kesine ekilmi olduu nc
dnemde olamayaca aktr. O ancak ne Sevgi, ne Nefret'in tam ola
rak hakim olduklar, unsurlarn birbirleriyle ksmen birleik, ksmen ay
r olduklar ikinci veya drdnc dnemlerin birinde olabilir.

Sevgi ve Nefret de Dn Unsur Gibi Maddi lkelerdir


Empedokles'in Sevgi ve Nefret'ini madde-d (gayr-maddi) kuvvetler
olarak almaktan kanmamz gerekir. Daha nce de eitli vesilelerle
iaret ettiimiz gibi Yunan felsefesinde Platon'a gelinceye kadar gerek
anlamda madde-d veya tinsel (spiritel) bir varlk anlaynn mev
cut olmadn aklda tutmalyz. O halde Sevgi ve Nefret de dier drt
unsur gibi maddi veya cisimsel eylerdir, birer madde veya cisimdirler.
Empedokles'in kendi szleri de onlar uzamsal ve cisimsel eyler ola
rak dnd konusunda en ufak bir pheye mahal brakmamakta
dr. O, Sevgi'nin "uzunluk ve genilik bakmndan", Nefret'in ise
"arlk bakmndan" dier unsurlara, yani su, toprak, hava ve atee
eit olduunu sylemektedir:

"Ate, su, toprak ve sonsuz yksekliinde ha va; dsal ve ykc g


olan ve arlk bakmndan onlarn her birine eit olan Nefret; isel
g olan ve biraraya getirmi olduu o eylere2 uzunluk ve genilik
bakmndan eit olan Sevgi" (DK. B 1 7) .

te yandan Empedokles'in bu Sevgi'yi insanlar birbirleriyle


birlemeye iten cinsel arzuya benzer bir ey, yani tamamen fizyolojik
bir ey olarak anlad da grlmektedir:

2. Yani drt unsura.


27 4 ikinci ksm

"nsanlarn organlarnda gizli olan kuvvet, Sevgi'dir. O, byle ad


landrlr. Aklarn dncesi ve arzusunun birletirici etkisi onun
la gerekleir. nsanlar onu Sevin ve Afrodit diye de adlandrrlar
(DK. B 17).

O halde hi olmazsa fizyolojik sevginin bu Sevgi'nin zel bir ha


li olduu anlalmaktadr.
zerinde durulmas gereken nemli bir nokta, Aristoteles'in ia
ret ettii gibi Sevgi ve Nefret'in her zaman ayn ekilde i grmedikle
ri, daha dorusu eliik iler grdkleridir (Metafizik, 981 a 23-30).
nk birletirme ilkesi olan Sevgi farkl trden unsurlar birbirleriy
le birletirirken, te yandan bir ayn unsurun iinde onun paralarn
birbirlerinden ayrmaktadr. Buna karlk Nefret, ayr trden unsurla
r birbirlerinden ayrrken, te yandan, bir ayn trden unsurun, rne
in Toprak'n, paralarn birbirleriyle birletirmektedir.
Aslnda burada bir dier nemli noktaya daha iaret etmek ge
rekir: Empedokles farkl trden unsurlar birbirleriyle birletirme kuv
veti olan Sevgi veya Dostluk'la, bir ayn trden unsurun paralarn,
birbirleriyle birlemeye iten bir baka ilke arasnda ayrm yapmakta
dr. Bu ikinci ilkeyi benzerierin birbirlerini ekmesi veya benzerin ben
zer tarafndan ekilmesi ilkesi olarak adlandrabiliriz.

Benzerierin Benzerler Tarafndan ekilmesi lkesi


Empedokles eitli varlk alanlarna ilikin birok olay aklamasnda
srekli olarak bu ikinci ilkeye, benzerin benzer tarafndan ekilmesi
veya benzerierin birlemesi ilkesine dayanmaktadr. Yunanllarda ata
sz haline gelmi olan "Benzer benzeri bulur" veya " Benzerler birle
irler" szn Empedokles yalnz sosyal, insani hayatta uygulamas
bulunan bir ilke olarak almamakta, onu birbirlerinden ok farkl alan
lara uygulamaktan ekinmemektedir.
Empedokles'e gre bu ikinci ilke, adeta bir doa yasas hkmn
dedir. Bu balamda olmak zere Empedokles'e gre bir ayn trden un
surun paralar, rnein suyun paralar, Nefret'in dnyaya nfuz edip
farkl trden unsurlar birbirlerinden ayrmasndan sonra doal bir ei-
a. ompodaklos 275

limle ve bu yasaya uygun olarak birbirleriyle birleirler. nk Nefret'in


ilevi her zaman ayrmak, zmektir. O halde birbirlerinden ayrlan
farkl trden unsurlarn her birinin paralarnn kendi aralarnda birara
ya gelmeleri iin Nefret'ten baka bir ilkeye ihtiyacmz vardr. Bu ilke,
szn ettiimiz Sevgi olamaz; nk onun ilevi ancak farkl trden
unsurlarn kendilerini veya paralarn birbirleriyle birletirmektir. O
halde bu ii yapmak iin bir baka ilkeye veya yasaya ihtiya vardr ki,
o ite bu benzerierin birbirlerini ekmesi veya birlemesi yasasdr.
Empedokles bu yasay ok farkl olaylar aklamak iin kullan
maktadr. rnein, bitkilerin ortaya k veya insan trnn douu
nu aklamak m szkonusudur, Empedokles bu ilkeyi yardma arr:
Dnya yzeyinin altnda ate bulunmaktadr. Bu ate, dnyann dn
da, gkte bulunan atele birlernek ister ve bunun iin dnyann yze
yine kadar gelir. Dnya yzeyinde bitkileri ve su ve topraktan oluan
insan biimlerini meydana getirir (DK. B 62) . Canllarn solunumunu
aklamak m szkonusudur, Empedokles bu kez vcut iinde bulunan
atei yardma arr: Bu ate ayn eilime uyarak vcut yzeyine gelir
ve kendisini evreleyen havay kovarak solunumu meydana getirir.
Empedokles ayn ilkeye dayanarak canl varlklarn ilerinde
yaadklar yerlerini de aklar: Hava bakmndan zengin hayvanlar,
yani kular havada yaarlar. Vcutlarnda su unsurunun ar bast
hayvanlar, yani balklar, denizde yaarlar. Karada yaadklarna gre
insanlar vcutlarnda toprak unsurunu en fazla miktarda bulunduran
hayvanlar olmaldrlar.
Grme olayn aklamak zere Empedokles'in gelitirdii ku
ram ise udur: Gz, ate ve sudan yaplmtr. Gzdeki ate atei, su su
yu grr. lgin olan Empedokles'in cinsiyet farkllna dayanan eki
mi, yani kadn ve erkek arasndaki ekimi hemen hemen tamamen ih
mal etmi olmasdr.

KOZMOLOJS VEYA KOZMOGONS


Empedokles'in kozmolojisine, daha dorusu kozmogonisine geelim:
Bu konuda daha nce de iaret ettiimiz gibi ilkin her eyin birarada
276 ikinci ksm

bulunduu bir balang durumundan szetmek gerekir. Bu durumda


evrenin yusyuvarlak, hareketsiz, her tarafta kendi kendisine benzer ve
ya eit bir kre olduunu ve bu krenin deyim yerindeyse bir kiilie
ve mutlulua sahip olduunu grmekteyiz. Empedokles bunu gayet
ak bir ekilde belirtmektedir.
Daha sonra bu kreye, bir d kuvvet olduunu bildiimiz Nef
ret nfuz etmekte ve bir eit evrinti, girdap hareketiyle, onun ar
msurlarn hafif olanlarndan ayrmaktadr. Peki bu neden olmakta
dr? Neden Empedokles'in kendi szlerine gre bir i kuvvet olan Sev
gi yerini Nefret'e brakmaktadr? Evrenin anlaldna gre mkem
mel, tam, birlikli olan bu ilk durumu, mutluluk durumu neden devam
etmemektedir? Aristoteles'in iaret ettii ve eletirdii gibi bu konuda
Empedokles'in herhangi bir aklamas yoktur (Fizik, 252 a 27-28).
Olsa olsa bu durumun kaderin, zorunluluun sonucu olarak ortaya
ktn syleyebiliriz. Empedokles'in bu konuyla ilgili syledii tek
ey onun "salam yemin"in sonucu olduudur (DK. B l l). Ama bu
"salam yemin" nedir? Bu yemini eden kimdir? Neden etmitir? Bu
konularda Empedokles tamamen suskundur.
Her ne hal ise "salam yeminle gsterilen zamann tamamlan
" sonucunda uyumun, birliin durgunluu bozulmakta ve hareket
domaktadr. Bylece "srayla Tanr'nn btn uzuvlar sarslmak
ta"dr (DK. B 31). Bu hareket ve sarsnt sonunda ar unsurlar, yani
su ve toprak merkezde toplanmakta, hafif unsurlar, yani hava ve ate
evrede yer almaktadrlar (DK. B 38). Atein etkisi altnda hava sabit
lemekte ve deyim yerindeyse camiaarak gn kristal kresini olu
turmaktadr. Merkezde bulunan ar ktle ise yeniden hareketsiz bir
duruma girmekte, ancak topra evreleyen blgelerde evrinti hareke
ti devam ederek topran iinde bulunan suyun dar kmasn sala
maktadr. Bu srada gksel ate de, buharlatrma sonucu "topran te
ri olan deniz"den (DK. B 55) iinde bulundurduu havay dar
karttrmaktadr. Bylece ilerde Aristoteles'in de kabul edip devam et
tirecei nl i ie gemi veya birbirini evreleyen drt unsur kresi
veya halkas ortaya kmaktadr. Bunlar evrenin merkezinden da
o. empedokles 277

doru olmak zere srayla toprak, su, hava ve ate kreleri veya hal
kalardr.
Ancak bu noktada Aristoteles'in ay-alt alemiyle ay-st alemi
arasnda bir ayrm yapp bu drt unsurun meydana getirdii ortak
merkezli drt kreyi yalnzca ay-alt alemi iin kabul ettiini, ay-st
alemini ise bu drt unsurdan hibiri olmayan beinci bir unsurdan, on
lardan daha az maddi, daha akc olan " aitheros"tan, yani eterden ve
ya esirden meydana getirttiini belirtmemiz gerekir. Buna karlk Em
pedokles evrende yapsal bakmdan farkl iki ayr alemin olduunu ka
bul etmez. Ona gre btn evren, bu drt unsurdan meydana gelir.
Empedokles gece ve gndzn meydana geliini, dnyann etra
fnda oluan iki yarm kre, gece ve gndz yarm kreleriyle aklar.
Gndz yarm kresi tamamen ateten, gece yarm kresi ise iinde bir
miktar ate bulunan havadan meydana gelmitir. Dnyann, evrenin
merkezinde hareketsiz olarak bulunduunu biliyoruz. Buna karlk
bu kreler, daha dorusu yarm kreler dnya etrafnda dairesel hare
ketler yaparak dnerler. te gndz, bu dnte gndz yarm kre
sinin dnyann zerine gelmesi sonucu ortaya kar. Bu yarm kre, bir
kre veya trampet eklinde olan dnyann altnda bulunduunda ise
gece ortaya kar.
Peki dnya neden tr evrenin merkezinde hareketsiz dur
makta, dmemekte veya kendisini evreleyen suya gmlmemekte
dir? Aristoteles'in sylediine gre Empedokles, bunun iin bir ipin
ucuna balanarak havada hzla dndrlen su dolu bir srahinin iin
deki suyun dklmediini gsteren bir deneyi yardmna armakta
dr (De Caelo, 295 a 1 7-23). Nasl ki, havada hzla dndrlen bir s
rahinin iindeki su dklmezse, ayn ekilde evren hzla dnd iin
(yirmi drt saatte bir devir) onun merkezinde bulunan dnya dme
mekte, hareketsiz olarak yerinde kalmaktadr (Bu vesileyle Empedok
les'in dncelerini desteklemek iin dayand rneklerin genellikle
sanat alanndan alnm olduuna iaret edelim: Ressamlarn boyalar,
havada dndrlen ii su dolu srahi, birazdan greceimiz zere gr
me olayn aklamak isterken kulland etraf effaf bir cisimle kapl
278 ikinci ksm

olan ve iinde ate bulunan fener benzetmesi vb. bunun en bariz r


nekleridir).
Empedokles'in Ay, Gne, ay ve gne tutulmalar hakknda
da zel baz grleri vardr. Ancak bunlarn ayrntlarna girmeyip
daha ilgin bir alana, biyoloji alanna ait daha ilgin grlerini,
zellikle de onlar arasnda hayvanlarn nasl ortaya km oldukla
rna ilikin aklamasn grelim. Bu arada Empedokles'in asl baa
rl olduu, ok ilgin grler ileri srd bilim alannn zellikle
bu alan olduunu belirtelim. Daha sonra onun birok grn de
vam ettirecek olan Aristoteles gibi Empedokles de matematik alann
da zayf olmasna karlk tp, biyoloji, zooloji, botanik, fizyoloji,
anatomi gibi hayat bilimleri alanlarnda gl sezileri ve gzlemleri
olan biridir.
Empedokles'in deriden yaplan solunumu aklamak iin ileri
srd bir gzle mi ve bu gzleme dayanarak nerdii kuram ilk ola
rak zikredilmeye deer. Empedokles su dolu bir havuza az aaya
dnk ve parmakla kapatlm bir kavanozu batrdnda parman
ekmesine ramen suyun kavanoza dolmadn, az yukarya dnk
olarak batrdnda ise onun iine suyun hcum ettiini gzlemledii
ni belirtmekte ve bundan kavanozda bulunan havann bir cisim oldu
u, bir cisim olduu iin de suyun kavanozun iine girmesine engel ol
duu sonucunu karmaktadr.
Daha sonra o bu gzlemi insan vcuduna da uygulamaktadr:
Darda bulunan hava, insann vcuduna ancak onun yzeyine kadar
yaylm olan kan bu yzeyden, yani deriden ekildiinde ve i organ
Iara doru aktnda nfuz edebilir. O halde insanlarn veya hayvanla
rn vcutlarnda birtakm borucuklar vardr. Bunlar derinin zerinde
bulunurlar ve azlar aktr. Yalnz son derecede kk veya dar ol
duklarndan ilerinde bulundurduklar ka nn dar akmasna izin ver
mezler. Bununla birlikte kandan daha akc, daha ince olan havann i
lerine girmesine engel olamazlar. te kan bu borulardan geri ekildi
inde onun brakt yere hava dolar. Buna karlk kan geri dnd
nde borucuklarda bulunan havay nne katarak dar atar. Byle-
o. empedokles 279

ce derinn zerinde bulunan sz edilen aklklardan, yani gzenek


lerden srekli solunum yaplm olur (B 100).
Empedokles deriyle yaplan bu solunum grne nereden var
m olabilir? Muhtemelen suyun iine oturan veya bir havuzun iinde
ayakta duran bir adamn vcudu zerinde birtakm hava kabarckla
rnn meydana geldiini gzlemlemesinden. Ancak ilgin olan onun bu
gzlemini suya giren bir adamn vcudunun suda meydana getirdii
akla hcum eden havann sonucu olarak daha basit bir biimde
aklayacana, gerekten vcudun deriyle yapt solunurnun sonucu
olarak aklam olmasdr.

BYOLOJS VEYA HAYVANLARlN ORTAYA IKII KURAMI


Empedokles'in hayvanlarn ortaya kna dair kuram daha da ilgin
tir. Bu konuda onun birbirinden farkl iki kuram olduu anlalmakta
dr. Bunlardan birincisine gre daha nce zikrettiimiz benzerierin ben
zerler tarafndan ekilmesi yasasna uygun olarak, topran barnda
sakl veya skm olan atein dnyann evresinde bulunan benzerine
ulamak iin sarfettii aba sonucunda yer yzeyinde "tamamen teek
kl etmi bir tarzda" birtakm varlklar meydana gelmilerdir. Bunlar
aslnda topraktan meydana gelmilerdir. Yalnz onlarda bir miktar ate
ve su da vardr. Bu varlklar tamamen teekkl etmi bir durumda bu
lunmakla birlikte organik bakmdan ayrmlamam, yani tr ve cinsi
yet bakmndan farkllamam canllardr. Onlarn daha sonraki gelii
minde bir biimde cinsel organlar teekkl edecek ve bu ekilde zelle
mi rneklerden de, artk balangta olduu gibi unsurlardan meyda
na gelmek yoluyla deil de, dorudan cinsel birlemeler yoluyla ve by
lece reme araclyla benzeri canllar ortaya kacaktr (DK B 62-63).
Hayvanlarn ortaya kna ilikin ikinci kurarn daha da ilgin
tir. Bu kurama gre doa nce hayvanlarn eitli ksmlarn ayr bala
rna meydaila getirmitir. Baka bir ifadeyle burada organizmalar bir
nceki kuramda olduu gibi "tamamen teekkl etmi bir tarzda" orta
ya kmamlardr. Bu, Empedokles'in kendi szleriyle "boyunsuz ba
lar, omuzsuz kollar ve alnsz gzler" safhasdr. Bu safhann evrende
:z8o ikinci ksm

Sevgi'nin hkm srmeye balamas ve Nefret'in ondan uzaklamas


dnemine rastlamas gerekir. kinci bir safhada ise bu ayr organlar bi
raraya gelmilerdir. Onlar nce dnlmesi mmkn olan btn ekil
lerde birbirleriyle birlemilerdir. Bunun sonucunda ortaya "insan bal
kzler", "kz bal insanlar", "ift yzl, ift gsl varlklar" ve
her trl acaip hayvanlar kmtr. Bu birleimler iinde yaamaya el
verili ve kendilerini devam ettirme kabiliyetine sahip olanlar, varlkla
rn korumular; byle olmayanlar ise zamanla ortadan kalkmlardr.
Bugn nmzde bulunan hayvanlar ite bu, varlklarn devam ettirme
kabiliyetine sahip olanlar, yaayabilir trlerdir (DK B 57-61).
Empedokles'in ortaya att, hayvanlarn bu iki farkl meydana
geli kurarnlar arasndaki ilikiyi kavramak ok zordur. Onun, neden
tr bu birbirinden tamamen farkl iki meydana geli aklamas yap
tn da anlayamamaktayz. Belki burada zerinde daha fazla durma
mz gereken ikinci aklama tarzdr. nk bu aklama ne kadar o
cuksu veya beceriksiz grnrse grnsn, organik dnyada kendisiy
le karlatmz ereksellii doal ve mekanst bir tarzda anlama ve
anlalr klma abas olarak olduka deerlidir. Empedokles'e gre,
mkemmelin daha az mkemmelden, yukarnn aadan erekbilimsel
olarak deil, tamamen mekanik bir biimde kt anlalmaktadr.
Burada hem Darwin'in "en kabiliyetlilerin yaamas" grnn, hem
de ada kahtm kuramnn ilk tasla karsnda bulunduumuzu
syleyebiliriz.
te yandan, byle bir aklama tarznn yetersiz olduuna ina
nan Aristoteles, bu gre iddetle kar kacak ve burada gereinden
fazla rastlantya yer verdiini syleyerek Empedokles'i eletirecektir.
Aristoteles'e gre doa olaylarn, zellikle organik doa olaylarn an
lamak istiyorsak, erek ve ereksellik kavramlarndan vazgeemeyiz.
Canl doada, organizmada organlar ilevleri deil, ilevler organlar
aklar. Basit bir rnek vermek gerekirse, gz grmeyi deil, ancak
grme gz aklayabilir. Btn evren ereksel srelerin toplamdr ve
onda her bakmdan nce gelen, bir aklama ilkesi olarak alnmas ge
reken, erekler ve ilevlerdir.
o. empedokles 281

PSiKOLOJiSi VEYA RUH KURAMI


Empedokles'in psikolojisi de biyolojisi gibi mekanisttir. Bunu zellikle
onun alg kuramnda grmekteyiz. Empedokles'e gre nesneler dar
ya akntlar (effleuves) frlatrlar. Bu akntlar hem alglayan organ,
hem de alglanan nesne iin geerlidir; yani yalnzca alglanan nesneler
deil, alglayan organlardan da bu tr akntlar kar. te alg bu, her
duyu organnn zerinde bulunan gzeneklerden kan akntlarn nes
nelerden gelen akntlarla bulumas sonucu meydana gelir.
Teophrastos'un sylediine gre, Empedokles duyu organlar
zerinde bulunan gzeneklerin, nesnelerden gelen akntlar iin fazla
geni veya fazla dar olmas durumunda, algnn meydana gelmediini
savunmaktaym. nk bu durumda dardan gelen akntlarn, sz
konusu duyu organnn gzenekleri ok geni olduunda ona dokun
madan iinden geip gitmesi veya duyu organnn gzenekleri ok dar
olduunda onun iine girememesi, dolaysyla duyu organndan kan
akntlar ile buluamamas szkonusuymu.
Empedokles'in grme algsyla ilgili aklamas, bu konudaki
grn daha ak bir ekilde anlamamza imkan vermektedir: Ona
gre gz, hemen hemen tmyle ate ve sudan meydana gelmektedir.
Empedokles, gz bir fenere benzetmektedir: Fenerde ierde yanan bir
ate veya alev ile bu ate veya alevi rzgarlara kar koruyan effaf ke
narlar vardr. te gzde de ateten yaplm olan bir gzbebei ve et
rafnda onu evreleyerek koruyan bir ey, yani sudan meydana gelen
effaf zar bulunmaktadr. Nasl ki, fenerde alev kendisini evreleyen
effaf kenarlarda bulunan gzeneklerden dar kmakta ve etraf ay
dnlatmaktaysa, gzbebeinde bulunan ate de, o effaf zar zerinde
bulunan gzeneklerden dar kar ve etraf grr (DK. B 84).
Ayrca benzerierin benzerler tarafndan ekilmesi ilkesini Empe
dokles burada da ie kartrmaktadr. Yalnz o ilke burada benzerin
benzer tarafndan algland, bilindii ekline dnmektedir. Buna
gre biz gz bebeinde bulunan ate sayesinde ateli nesneleri, yani
parlak eyleri, gzn effaf ksmnda bulunan su sayesinde de sulu nes
neleri, yani karanlk eyleri grmekteyiz. Daha ak olarak sylemek
:z8:z ikinci ksm

gerekirse, Empedoklese gre nesnelerden kan ate akntlar gze


yaklatnda, gzde bulunan ate akntlar onlara kar kmakta ve
onlarla bulumaktadr. Bu buluma gzn dnda, ancak onun yze
yinin hemen yaknnnda meydana gelmektedir. Bylece aydnlk ci
simlerin grnts ortaya kmaktadr. Ayn durum karanlk cisimle
rin grlmesinde de geerlidir.
O halde veya bir baka deyile grme, aslnda dokunmadr. O
iki aydnln (ate) ve iki karanln (su) birbirleriyle temasndan mey
dana gelir. Farkl trden hayvanlarn gzlerinin farkl yaplarda olma
s, onlarn grmelerinin de farkl olmasn dourur. rnein gzlerin
deki sulu ksmlar daha fazla olan hayvanlar, geceleri daha iyi grr
ler. Buna karlk, gzlerindeki ate ksmlar daha fazla olan hayvan
lar da gndzleri daha iyi grrler.
Grld gibi, bu alg kuram sadece mekanist bir kurarn ol
makla kalmamakta, ayn zamanda alg hakknda znelci bir aklama
nn balangcn oluturmaktadr. nk bu kurama gre alg sadece
algnn nesnesine deil, ayn zamanda alglayan zneye, onun alg or
gannn yapsna baldr; daha dorusu bu ikisi arasndaki ilikinin
rndr: Gzleri farkl yapda olan varlklar, farkl ekillerde grr
ler. O halde duyum ve alglarda znel bir yan vardr.
Empedokles'in haz ve ac duyumlarn da, ayn ynde aklad
anlalmaktadr: Haz, unsurlarda ve onlarn karmnda benzer
olandan, acysa kar olandan doar. Baka deyile benzerin benzerle
ilikisi bizde haz, benzerin benzer olmayanla temas ise ac duyumunu
dourur.
Daha ilgin olan Empedoklesin dnceyi de ayn ilke yard
myla aklamasdr. Ona gre insanlarda akl, onlarn kendilerinden
yaplm olduklar maddeye gre deiir. Her trl stnln kayna
, maddi bileimin zenginlii ve unsurlarn mutlu bir birleimidir. Or
ganik varlklarn inorganik varlklardan stn olmasnn nedeni, ikin
cilerin az unsurdan, hatta bazen tek bir unsurdan meydana gelmi ol
malardr. Bireysel yetenekler de buna dayanr. Hatipte mkemmel
olan dil, ressarnda eldir. Unsurlarn karmnn en mkemmel olduu
o. empedokles 283

organ, en yksek trden ruhsal ilevierin merkezi olmaya en uygun


olan organdr. Empedokles'e gre bu organ da kalptir: "Kalbin kan,
dncedir" (DK. B 105). Bunun nedeni, kann kalpten ktnda, ya
ni en saf ve temiz durumunda, drt unsuru en uygun bir oran ve kar
m iinde kendisinde bulundurmasd!r.
Bununla birlikte btn bu dnceleri, Empedokles'in kararl
bir biimde materyalist olduu anlamnda almamalyz. nk Yunan
dncesinde Demokritos'a ve onun atomculuuna gelinceye kadar
kararl bir ekilde materyalizmden veya gerek anlamda materyalist
olan bir filozoftan szedilemez. nk Empedokles'te de daha nceki
filozoflarda olduu gibi, gerekten maddi olan bir madde kavram he
nz tam olarak mevcut deildir. Bunun nedeni onda da maddi olanla
maddi olmayan, maddeyle ruh veya zihin arasndaki ayrmn henz
tam olarak ak olmamasdr. Baka deyile o da daha nceki Yunan
filozoflar gibi bir hilozoist, yani canl maddecidir. Hatta onun bir ani
mist olduunu sylememiz gerekir. nk o organik maddeyle inorga
nik veya cansz madde arasnda bir ayrm yapmamaktadr. Dnceyi
kana zde kld gibi varolan hibir eyin mutlak anlamda bilinsiz
olduunu kabul etmemektedir. Tersine ona gre her ey canl, duyarl
ve bilin sahibidir. u cmlesi onun bu grte olduunu gayet ak bir
biimde ortaya koymaktadr:

"Her ey dnr, haz duyar ve ac eker (DK. B 107).

Empedokles'in Doa zerine adl iirinden Arnmalar'na geti


imizde ise tamamen farkl bir dnyayla karlamaktayz. Bu iirde her
ey ruh g gr etrafnda dnmektedir. Empedokles bu iirin ba
nda, kendisini insanlar arasnda dolaan bir tanr gibi takdim etmek
tedir. Arkasndan onun bir tannaan ok bir daimon, yani gksel varlk
olduunu, ilemi olduu byk bir gnah sonucu iinde bulunduu
muz dnyaya dtn, srasyla olan, kz, al, ku, balk biimleri
ne brndn ve srekli olarak ayrld lkesini zleyip ona kavu
mak arzusuyla yanp tututuunu renmekteyiz (DK. B 115-1 17). -
284 ikinci ksm

te szkonusu gnahtan kurtulmann yolu, arnmalardan gemektedir.


Bu arada Empedokles hayvanlarn etini yemenin byk gnah
olduunu, nk onlarn daha nceleri insanlar olmu olduklarn vb.
syler. Btn bunlar Empedokles'in Orpheus-Pythagoras kurtulu
dininin ve onun anma trenleri, et yeme yasaklar, perhizleri, arnma
teknik ve uygulamalarnn etkisi altnda olduunu gstermektedir. Da
ha nce de iaret ettiimiz zere Empedokles'in burada dile getirdii
dinsel grleriyle yukarda sergilediimiz fizik sistemi, mekanizmi,
materyalist dnya gr arasnda herhangi bir uzlatrma salamak
ok zor grnmektedir.
Empedokles'in kendisinden sonra gelen filozoflar arasnda zel
likle Aristoteles zerinde etkisi olduundan szederek, bu etkinin e
itli rneklerine iaret ettik. Roma dnyasnda Lucretius, Epiku;os'un
dnda sadece Empedokles'ten byk vg ve hayranlkla szeder. Ni
etzsche'nin antik filozoflar arasnda byk bir vg ve hayranlkla an
d iki filozoftan biri Herakleitos ise dieri Empedokles'tir. Alman a
iri Hlderlin de bir tragedyasnda Empedokles'i romantik bir klk al
tnda yeniden canlandrmtr.
11
Anaksagoras

" KK OLAN EYLER iiNDE BiR EN SON KKLK DERECESi YOK


TUR; TERSiNE DAiMA BiR DAHA KK VARDlR. NK VAROLANIN
BLME YOLUYLA VARLIKTAN KESiLMESi MMKN DEGiLDiR. AYNI
EKiLDE HER ZAMAN BYK OLANDAN DAHA BYK BiR EY VAR
DIR VE O NiCELiK (SAY I ) BAKIMI NDAN KK OLANA EiTTiR. KEN
Di KENDiSiYLE KARI LATIR ILDI GINDA HER EY AYNI ZAMANDA HEM
KK, HEM BYKTR"
(OK. 59 B 3).
Anaksaon bir ill yefi.
oulcu materyalistler iinde greceimiz ikinci nemli isim, Anak
sagoras'tr. Onun Empedokles'ten nce domu olduu, ancak zi
hinsel olgunluk ve eseri bakmndan Empedokles'ten daha sonra ken
disini gstermi olduu anlalmaktadr. Anaksagoras ana madde ve
ilk hareket ettirici neden retisinin zgnlyle dikkatimizi ekmek
tedir. Empedokles'ten, ana maddelerin saysn drt deil sonsuz ola
rak almasyla ayrlmaktadr Buna karlk Empedokles'in iki hareket
ettirici nedeninin saysn azaltp teke indirgemektedir. Zenon'dan son
ra sonsuz kavramyla ilgili derin dnceleriyle dikkatimizi ektii gi
bi, kozmoloji alannda da esas itibariyle onya filozoflarn, zellikle
Anaksimandros ve Anaksimenes'i devam ettirmektedir.

HAYATI , KLG VE ESERi


Anaksagoras'n 70. Olimpiyat oyunlar yllar icinde doduu ve 88.
Olimpiyat'n ilk ylnda 7 2 yandayken ld haber verilmektedir
(DL. ll 7). Bu habere gre onun 500 ylnda domu olmas ve 428
yani Platon'un doduu yl lm olmas gerekmektedir. Doum yeri
olarak bugn Urla yaknnda bulunan eski adyla Klazomenai ehri
288 ikinci ksm

gsterilmektedir. Anaksagoras'n bu ehrin soylu ve varlkl ailelerin


den birine mensup olduu anlalmaktadr. Btn servetini, hayatn
vakfettii bilimsel aratrmalar uruna tketmi olduu ynndeki ri
vayeti kabul etmemek iin ciddi bir neden yoktur (Platon, Byk Hip
pias, 283 a). Anaksagoras da 6. yzyldan itibaren teorik bir hayat s
ren filozof tipinin iyi bir rnei olarak takdim edilmektedir.
Hayatnn ilk dnemiyle ilgili olarak bilinen en ilgin olay,
468 ylnda Aigos Potamos'a dt bilinen kocaman bir gkta ze
rinde yapt sylenen gzlemlerdir (OL. Il 10). Herkes gibi onun da
byk ilgisini eken bu gkta zerinde yapt incelemeleri sonunda
gktann aslnda kzgn bir ta kitlesi olduu kanaatine varm oldu
u sylenmektedir. Bu ona Ay, Gne gibi gk cisimlerinin temelde
dnyayla ayn yapda olduklar grn telkin etmi olmaldr. Bu
dncesi ikinci vatan olarak kabul ettii ve otuz yl oturduu syle
nen Atina'da kendisine kar yneirilecek dinsizlik sulamasnn ana
dayanan oluturmas bakmndan nemlidir.
Gerekten de Anaksagoras'n Atina'ya yerlemek iin gelen ilk
filozof olduunu grmekteyiz. Daha nce Parmenides'in Zenon'la bir
likte Atina'ya ksa bir ziyaret yaptn sylemitik. Buna karlk
Anaksagoras, doduu kenti terkederek yerlemek zere Atina'ya ge
lecek ve orada hayatnn en verimli otuz yln geirecektir. Onu Ati
na'ya eken ey phesiz bu sralarda Atina'nn Yunan dnyasnn tar
tlmaz ekonomik, siyasi ve kltrel merkezi olmaya doru girmesidir.
Perslere kar kazanlan zaferden sonra Atina, Yunan dnyasnda siv
ritneye balam ve zellikle Perikles zamannda hemen her alanda, bu
arada mimari, mzik, dramatik sanatlar gibi gzel sanatlar ve klt
rn eitli dallarnda da n plana gemitir.
Anaksagoras'n Atina'da iyi karland, bu arada dnemin en
gl kiisi olan Perikles'in dostu, hocas ve belki de danman olduu
anlalmaktadr (Phaidros, 270 a). Bu devrin bir baka nemli simas
olan tragedya yazar Euripides'le de iyi dostluk ilikileri iinde olduu
sylenmektedir. te yandan Anaksagoras'n herhalde Perikles'in de ar
zu ve umutlarna uygun olarak, Atina'ya sokmak istedii onyac ay-
. anaksagoras 289

dmianma ve eletiri zihniyetinin tutucu Atinallar tarafndan pek ho


karlanmam olmas gerektii kabul edilmelidir (Burnet, APG. s.291).
Anaksagoras, Yunan dnyasnda dinsizlikle sulanan ve gr
lerinden tr mahkemeye verilen ilk filozof olacaktr. Bu sulamann
esasn ise onun kentin ve devletin tanrianna inanmad itharn olu
turacaktr (Piaton, Sokrates'in Savunmas, 26 d). Ona kar alan bu
davada Perikles'i ypratmak isteyen siyasi rakiplerinin Anaksagoras'n
mahkemesini bir vesile olarak kullanmay istemi olmalar da muhte
meldir. D urumalarn kendisi hakknda herhangi bir ey bilmiyoruz.
Yalnzca onun "dnyann st yannda olup bitenlerle ilgilendii ve bu
konuda bilgiler verdii" eklinde bir sulamaya muhatap olmu oldu
unu biliyoruz (DK. 59 A 17). Bununla kastedilen herhalde szkonu
su gktan incelemesi sonucunda varm olduu yarg, yani gk ci
simlerinin de aslnda dnyayla ayn yapda olduklar yargs olmaldr
(DK. A 1 ). Bu dnemde Atinallarn birer tanr olarak kabul ettikleri
gk cisimleriyle ilgilenilmesini ve hele onlarn dnyaya benzer eyler
olduklarnn ileri srlmesini bir tr kfr olarak grm olmalar ok
muhtemeldir.
Mahkeme sonunda ister mahkum edilmi olsun ister olmasn,
Anaksagoras'n Perikles'in yardmyla Atina'dan sa salim uzaklama
ya muvaffak olduu ve anakkale civarndaki Lapseki'ye gittii haber
verilmektedir. Burada daha ne kadar yaam olduu hakknda bir bil
gimiz olmamakla birlikte bir okul kurmu ve renciler yetitirmi ol
duunu bilmekteyiz. ehir sakinlerinin ona byk sayg gstermi ol
duklarn kendisi iin dikmi olduklar bir sunaktan ve lmnden
sonra lm yldnmlerinin her sene vasiyetine uygun olarak okul o
cuklar iin bir tatil ve elenme gn olarak kutlanmasna izin verme
lerinden anlyoruz (OL. II 14-15).
Daha nceki filozoflarda olduu gibi Anaksagoras'tan da eli
mizde sadece baz fragmentler bulunmaktadr. Bu fragmentlerin says
22'dir. Bunlar yine Doa zerine adn tayan ve muhtemelen onun
tek eseri olan kitabndan kalmtr. Bu eser Parmenides ve Empedok
les'in eserlerinden farkl olarak dzyazyla kaleme alnmtr. Bu frag-
290 ikinci ksm

menderin bize kadar ulamasn ise S 5. yzylda yaam bir Aristo


tetes yorumcusu olan Simplicius'un onlar kendi eseri iine dereetmi
ve muhafaza etmi olmasna borluyuz.

VARLIK KURAMI VEYA ONTOLOJS


Empedokles'in Varlk ve Olula lgili Kuram Temelde Dorudur
Anaksagoras'n ana problemi Empedokles gibi oluun imkann ortaya
koymak veya onu anlalr klmaktr. Bunun iin o da Empedokles'in
ncllerinden hareket eder. Hiten hibir eyin meydana gelmediini ve
hibir eyin hilie gitmediini, yani mutlak anlamda bir olu ve yoko
lu olmadn kabul eder. Ancak te yandan gzlemin ve deneyin var
ln gsterdii deimenin ve oluun gerekliini inkar etmeyi de red
deder. Bundan dolay o da Empedokles gibi deimenin ve oluun ger
ekliiyle Eleallarn varl kabul etmeleri ynndeki temel grlerini
birbirleriyle bartrmaya alr. O halde onun felsefesi de gerekten
varla gelmedii ve ortadan kalkmad eklindeki Parmenidesi varlk
varsaymyla deneyin bize gsterdii ekilde oluun varolduu ynn
deki olu varsaym arasnda bir uzlatrma denemesidir:

"Yunanllar dou ve yokolutan szederken doru olmayan bir dil


kullanmaktadrlar; nk hibir ey domaz ve yok olmaz. Sadece
varolan eylerin karmas ve ayrlmas vardr. O halde onlar do
may karma, yok olmay ise ayrlma olarak adlandrsalar iyi ya
parlar" (DK. B 17).

Ancak Varlklarn Kklerinin Says Drt Deil Sonsuzdur


Buraya kadar Empedokles'le birlikte yryen Anaksagoras bu nokta
dan sonra ondan ayrlmaktadr. Empedokles'e gre biraraya gelen ve
birbirlerinden ayrlan eylerin kklerinin says snrldr, drt tanedir.
Oysa Anaksagoras nitelik veya zellik bakmndan belirli deneysel-du
yusal eyleri, bu nitelik veya zelliklere sahip olmayan unsurlara geri
gtrp onlara indirgerneyi doru bulmamaktadr. Ona gre, doada
varolan organik veya inorganik maddeleri zp ayrtrdmzda,
. anaksagoras 291

kendileriyle karlaacamiz eyler, bu kendilerinden hareket ettiimiz


btnler veya karmlardan farkl eyler deil, tersine onlarla ayn
trden olan eyler veya paralar olacaklardr. Yani kemiin, etin, sa
n, kann, karn, suyun, demirin vb en son paralar yine kemik, et,
sa vb olacaktr. Daha dorusu onlarn, yani eylerin en son paralar
yoktur; nk Demokritos'tan ve dier atomculardan farkl olarak
Anaksagoras eylerin blnme srecinin bir sonu olduuna inanma
maktadr. eyler, ona gre, sonsuza kadar blnebilirler ve bu blme
nin hangi annda veya aamasnda durursak duralm, ne kadar geriye
gidersek gidelim, Empedokles'in zannettii gibi karmza saf tzler
kmayacaktr; her zaman karmzda bulunacak ey, yine kendisinden
hareket ettiimiz karmla ayn trden bir karm olacaktr.

Ve Bu Sonsuz Sayda Varlklar Her eyde Vardrlar


Peki bu kendilerinden hareket ettiimiz btnler veya onlar bld
mzde kendileriyle karlacamz etrden paralar veya paracklar,
belirli sayda eylerin bir karmndan m ibarettirler? Anaksagoras'n
bu soruya da olumsuz cevap verdiini grmekteyiz: Ona gre eyler
hem say bakmndan sonsuzdurlar, hem de kklk bakmndan. Ya
ni herhangi bir eyde her ey olduu gibi bu eyin her bir parasnda,
sonsuz kk parasnda da her ey vardr:

"Her eyde her eyden bir para vardr" ... ..Btn eyler belli l
de her eyde bulunurlar" (DK. B l l , 12).

Daha somut olarak sylersek kemik veya ette baka her ey, rnein
kan, sa, trnak, altn, su vb. bulunduu gibi kemik veya etin her bir par
asnda da ayn l ve oranda olmak zere yine btn bunlar vardr.
ilk bakta bu, btn ve parann etrden olduu ilkesiyle her
eyde her eyin bulunduu ilkesi arasnda bir eliki varm gibi grn
mektedir. u anlamda ki, bir yandan herhangi bir eyin, rnein bir et
parasnn blnmtsi olaynda karmza daima et paralar veya daha
dorusu et paracklar kmakta, ancak te yandan etin hibir zaman
292 ikinci ksm

sadece et olmad, ayn zamanda kemik, kl, sa, su vb. olduu ileri s
rlmektedir. Fakat yukarda iaret ettiimiz gibi Anaksagorasa gre,
evrende hibir saf tz bulunmad, eti blmek istediimiz zaman da
ima etle ayn zellikte olan et paracklar, yani doada bulunan btn
tzlerden meydana gelen eyler ortaya kt, stelik de bu parackla
rn balangtaki etle ayn oranda birbirleriyle karm eylerden mey
dana geldiklerini gznne alrsak bu izienim ortadan kalkmaktadr.
Anaksagoras bu son derece orijinal ana madde grne gt
ren neden nedir? Bu konuda bir fragmenti epeyi aydntatc grnmek
tedir:

"Sa olmayandan sa 11eya et olmayandan et nasl meydana gelebi


lir? (DK. B 10).

Anaksagoras'n yle dnyor olmas ok muhtemeldir: Can


llar meydana getiren tohumlarda, ilerde gelimi bir halde karmza
kacak olan bireylerde grlecek olan btn doku trleri (kan, ke
mik, kl vb.) tohum halinde var olmaldr. Ayn ekilde insanlarn bes
lenme alaynda, alm olduklar bir besinde, rnein ekmekte, besle
nen organizmay meydana getiren btn maddeler var olmaldr. Aksi
halde bu ekmekten insan bedenini oluturan farkl dokularn besln
mesi, gelimesi ve bymesini nasl aklayabiliriz? Madem ki ekmek
yiyen bir insann salar uzamakta, kemikleri irilemekte, dokular ge
limektedir; o halde ekmekte ayn zamanda btn bu maddeler, yani
sa, kemik, deri, kl vb. olmaldr.
Ancak bu yorumumuz Anaksagorasn bir eyde neden tr
birok ey bulunmas gerektiini dndn aklar; onda niin her
eyin bulunmas gerektii veya neden dolay her eyde her eyin bulun
mas gerektii grn aklamaz. Oysa onun asl gr bu ikinci
dir: Anaksagoras ekmekte yalnzca kemik, sa, trnak veya kan bulun
duunu sylememektedir; onda ayn zamanda altn, gm, hava, su
vb bulunduunu sylemektedir.
Bunu aklamak iin ise ya Anaksagoras'n ekmekle ilgili olarak
. anaksacaras 293

yapt bir gzlemden hareketle bunu genelledii, yani ekmekte sz


n ettiimiz baz eylerin bulunduu gzlemini genelleyerek onda her
eyin bulunmas gerektii grne getiini syleyebiliriz veya daha
makul bir varsaym olarak onun kozmogonisinde varln tasdik etti
i bir durumu, yani balangta her eyin her eyle kark bir halde
bulunduu varsaymn daha sonra evrenin u andaki durumuyla ilgi
li olarak btn varlklar iin de tasdik ettii grn ileri srebiliriz
(Rd, PA. s.l66-167).
Gerekten aada greceimiz zere Anaksagoras, Empedokles
veya Anaksimandros gibi evrenin bir ilk durumundan, kaos durumun
dan veya kendi ifadesiyle "her eyin her eyle karm olarak bulun
duu bir karm durumu"ndan hareket etmektedir. O, bu durumun
belli lde imdi de devam ettiini, baz eylerin dierlerinden ayrl
dn ve kendisini zel bir adla adlandrmamz mmkn klacak bel
li zellikler veya belirlemeler kazandn kabul etmekle birlikte temel
de her eyin her eyde bulunmas durumunun bir anlamda hala varl
n koruduunu sylemek istemektedir.

Herhangi Bir Deneysel zellik, Bu zellii Tamayan


Bir eyden Meydana Gelemez
Burada bir baka noktaya daha iaret etmemiz uygun olacaktr: Eer
Anaksagoras'n dncesini doru anlyorsak, onun Parmenides ve
Empedokles'in "Hiten hibir ey meydana gelmez" ilkelerini daha
zel olarak "Herhangi bir deneysel zellik, bu zellii tamayan bir
eyden meydana gelmez" tarznda ele aldn syleyebiliriz.
Dnyaya baktmzda onda birbirinden farkl zellik veya be
lirlemelere sahip saysz varlk grmekteyiz. Et kemikten, kemik sa
tan, sa trnaktan kendisine ait bir belirlemesi olmas bakmndan
farkldr. imdi Empedokles bu farkl belirlemelerin veya zelliklerin
aslnda temel maddelerin farkl miktarlarda veya oranlarda birbirleri
ne karmalarnn sonucu olduunu ileri srmekteydi. Bir nceki b
lmde, onun eyler arasndaki nitelik farkllklarn aslnda onlar
meydana getiren unsurlar arasndaki nicelik veya miktar farkllklar-
294 ikinci ksm

na indirgediini ve bunun da ada bilim anlayna uygun bir gr


olduunu sylemitik. te Anaksagoras'n asl buna kar ktn
grmekteyiz. O herbir nitelik veya zellii farkl bir varla tekabl et
tirmek istemektedir. Ona gre, deney dnyasnda karlatmiz her
hangi bir farkl zellik veya belirleme, bu zellik veya belirlemeye sa
hip olmayan bir eyden kamaz. Bundan dolay da evrende ne kadar
farkl zellikte nesneler varsa o kadar farkl zellikte varlklar olmal
dr. Ancak te yandan btn bu varlklar doada saf bir halde buluna
cak eyler de deildirler; nk her varlk aslnda bir karmdr.

eyler Birbirlerinden Nasl Ayrlabilirler?


Anaksagoras'n bu son grnde, yani her varln bir kar m olduu
ve evrende saf tzlerin bulunmad grnde problemli bir eylerin
olduu aktr. Eer evrende bulunan eylerin her birinde, daha doru
su bir varlk trnde bir baka ve farkl varlk trnde olan eylerin
hepsi bulunmaktaysa, herhangi bir varlk tr, rnein et, bir baka
varlk trnden, rnein kemikten nasl veya neyle ayrlmaktadr?
Anaksagoras'n bu konuda verdii aklama hi de ak veya tat
min edici deildir. O yalnzca "bir eyin, kendisinde en fazla bulundur
duu eyin adn ald"n sylemektedir (DK. B 12'nin sonu). O halde
et ve kemiin her ikisinde de ayn eyler olmakla birlikte, onlarn birin
de bu eylerden birinin daha fazla olmas veya ar basmas ona kemik
adn vernemizi mmkn klmaktadr. yi ama asl sorun burada deil
midir? Ette daha fazla bulunan ve ona et dememizi mmkn klan ey
nedir? Bu, adna ne dersek diyelim, bir eyin, saf bir maddenin ette di
erinden daha fazla bulunduu anlamna gelmez mi? Ancak Anaksago
ras buna kar kmakta ve her eyin her eyde bulunduunu sylemek
tedir. Baka deyile evrende saf halde hibir eyin bulunmadn-biraz
dan greceimiz Akl veya Nous mstesna- ileri srmektedir.
Problemi daha da karmaklatracak bir durumdan szedelim:
Eti ele alalm. Anaksa:goras'a gre ette kemik olduunu da biliyoruz.
te yandan Anaksagoras'a gre etin herbir paras da ettir (Burada bel
ki para kelimesini kullanmak bile doru deildir. nk bu paralar
. anaksagoras 295

btnle ayn zelliktedir. O halde burada paradan (Teil) ok belki pay,


hisse (Anteil) kelimesini kullanmamz gerekir. nk bir eyin hissesi,
pay, o eyin btnyle ayn zelliklere sahiptir; ama bir parann b
tnle ayn zelliklere sahip olmas gerekmez) ve onun da iinde kemik
vardr. Peki etin iinde bulunan bu kemik ksmnda ne vardr? Bu ke
mik ksmn analiz etmeye kalksak onun iinde yine et grmeyecek mi
yiz? O halde etin kemik ksmnda, iinde et ksm olan bir kemikle kar
lacaz. Bu akl yrtmeyi devam ettirdiimiz zaman onun sonsuza
kadar gidecei aikardr. O halde burada etin iinde bulunan kemik, ke
miin iinde bulunan et, bu ikinci etin iinde bulunan ikinci kemik, bu
ikinci kemiin iinde bulunan nc et vb ile karlacaz. Bu, gerek
ten sonsuza gidecektir; nk Anaksagoras'n sonsuza kadar blnme
yi kabul ettiini de bilmekteyiz. imdi bu tasarm ne kadar ilgin gr
nrse grnsn, onun eylerin birbirlerinden farklln aklamakta
ok byk bir glk karsnda bulunduu aikardr.

Karm-Varlklar ve Karm-Nitelikler
Anaksagoras'n sonsuza kadar blnebilir etrden varlklar anlay
nn meydana getirdii bu glk, baz yarumcular Anaksagoras'n
gerekten varolan eylerden temel maddeleri deil de temel nitelikleri
kastettii varsaymna gtrmtr. Bu varsaym ileri sren Tannery,
Burnet, Comford gibi nl felsefe tarihilerine gre fragmentlerde te
melde bulunan varlklar veya unsurlar olarak zikredilen eyler, daha
ok scak-souk, kuru-ya, aydnlk-karanlk gibi niteliklerdir. O hal
de Anaksagoras'n unsurlar olarak, Aristoteles gibi temel maddeleri
deil, bu tr temel nitelikleri almamz gerekir.
Gerekten de elimizde bulunan fragmentlerinde Anaksagoras,
birok yerde bu nitelik iftlerinden szetmektedir. te yandan ilk Yu
nan filozoflarnn eylerle nitelikler arasnda bir ayrm yapmadklar
n, nitelikleri eyler olarak ele aldklarn da biliyoruz. O halde burada
Anaksagoras'n unsurlar veya temel varlklar olarak nitelikleri kabul
etmi olmasnda tarihsel bakmdan bir imkanszlk yoktur. Ancak bu
durumda Aristoteles gibi Anaksagoras' iyi bilen ve zaman bakmn-
296 ikinci ksm

dan da ona yakn olan birinin onun temel anlayn nasl olup da bu
kadar yanl anladn veya bilerek tahrif ettiini aklamak gerek
mektedir. te yandan Anaksagoras'n kendisinin, eer gerekten bu
grte olmu idiyse bu grn neden ak bir biimde dile getirme
diini anlamak da zordur.
Geri Anaksagoras bir fragmentinde "dnyada bulunan eyle
rin bir baltay la kesilmi gibi birbirlerinden ayrlmadklar"n sylerken
bunun bir rnei olarak souun scaktan, scan souktan ayr olma
masn zikretmektedir (DK. B 8). Yine Sextus Empiricus, Anaksago
ras'a atfen verdii bir haberinde onun "karn belli lde siyah oldu
u"nu sylediini belirtmektedir (DK. A 97). Bu da Anaksagoras'n
beyazn ayn zamanda belli bir anlamda siyah olduunu kabul ettii
anlamna gelir. Ama btn bunlar yukarda szn ettiimiz gereke
lerden dolay Anaksagoras'n "unsurlar" dan temel nitelikleri anlad
n kabul etmemiz iin yeterli deildir.
Kald ki, Guthrie'nin hakl olarak iaret ettii gibi, burada
Anaksagoras'n temel varlklardan temel nitelikleri anladn dn
inemiz mmkn olduu gibi bunun tersine onun temel nitelikleri, te
mel varlklarn nitelikleri olarak aldn dnmemiz de mmkn
dr.1 Baka deyile burada belki daha dorusu Anaksagoras'n "scak
olan" scak bir tz, "souk olan" ise souk bir tz olarak aldn d
nmektir. Nihayet bu iki yorumdan hangisi doru olursa olsun bizim
yukarda szn ettiimiz glk ortadan kalkmamaktadr. Bu g
lk, evrende saf tzlerin varl kabul edilmedii takdirde eylerin bir
birlerinden nasl ayrlabileceklerine ilikin glktr. Karm-varlklar
yerine karm-niteliklerin kabul edilmesiyle bu glk ortadan kalk
maktadr; nk bu durumda aratrmamz gereken ey artk saf tz
ler deil, saf nitelikler olacaktr. Anaksagoras'n temel varsaymna g
re saf tzler kadar saf niteliklerin de olamayaca aktr.

Guclrie, A Hi.tory, ll, s.285-286.


. anaksagoras 297

Sonsuz Kk ve Sonsuz Byk Mevcuttur


Eleal Zenon, Akhilleus ve kaplumbaa paradoksu ile ikiye blme pa
radoksunda uzayn srekli olduu ve dolaysyla sonsuza kadar bl
nebilir olduu varsaymndan hareket etmiti. Ancak Zenon bu var-
. saym, bu varsaymdan kacak olan sama sonular gstermek ze
re kullanmt. Baka deyile bunun onun gerek dncesi olup ol
madn bilmiyoruz. Buna karlk Anaksagoras'n, maddenin sonsu
za kadar blnebilirliini temel bir ilke olarak aldn ve btn ana
madde kuramnda bu ilkeye dayandn grmekteyiz. Anaksago
ras'tan kalan fragmentlerde byk ve kk kavramlarnn greli
kavramlar olduklar, bir eyin ancak bir baka eye gre byk veya
kk olarak adlandrlmasnn mmkn olduu, hibir eyin bizzat
kendisinde byk veya kiik olmad en ak bir biimde dile geti
rilmektedir:

"Kk olan eyler iinde bir en son kklk derecesi de yoktur;


tersine daima bir daha kk vardr. nk varolann blme yo
luyla varlktan kesilmesi imlci.nszdr. Ayn ekilde her zaman, b
yk olandan daha byk olan bir ey vardr ve o nicelik bakmn
dan kk olana eittir. Kendi kendisiyle karlatrldnda her
ey ayn zamanda hem kk, hem byktr (DK. B 3).

Burada zellikle sondan ikinci cmleye dikkat etmemiz gerekir:


Byk olan, nicelik bakmndan kk olana eittir. Bu, kk olanda
byk olanda olanlarn hepsinin bulunmas anlamna gelir. Demek ki
en kk olanda dahi en byk olanda bulunan eylerin hepsi olacak
tr. Bylece her eyin her eyde bulunduu gr bir kez daha doru
lanm olmaktadr.
Yine bu grnn sonucu olarak Anaksagoras, Empedokles'in
dnd gibi eylerin bir en son blnmesinde artk unsurlarn ay
rlacaklar ve saf halde bulunacaklar grn reddetmekte ve kar
mzda her zaman bir karm, bir mikro kozmos bulunacan ihtar et
mektedir:
298 ikinci ksm

"'Byk olan ve kk olann paralar birbirlerine eit olduu iin


her ey her eyde olacaktr. Onlarn2 ayr balarna olmalar mm
kn deildir. Tersine her eyin iinde bir baka eyin bir paras
vardr. Bir en son kklk derecesinde olmalar mmkn olmad
iin onlar3 birbirlerinden ayrlamazlar ve kendi balarna ola
mazlar. Balangta nasl idiyseler onlarn imdi de ayn ekilde hep
birlikte olmalar gerekir" (DK. B 6).

KOZMOLOJ VEYA KOZMOGONS


Bu son cmleyle Anaksagoras'n kozmolojisine gemek istiyoruz. O
halde, eylerin bir balang durumu, bir de imdiki durumu vardr.
Onlarn balangtaki durumuyla imdiki durumu arasnda bir benzer
lik olduu da anlalmaktadr: "Balangta nasl idiyseler onlarn im
di de ayn ekilde hep birlikte olmalar gerekir."
Ancak balangtaki hep birlikte olmalar durumuyla imdiki
hep birlikte olmalar durumu arasnda hibir fark yok mudur? Byle
bir farkn olduu ve bunun da bir baka ilkenin, Anaksagoras'n No
us diye adlandrd, bizim Akl, Zihin veya Zeka diye karlayabilece
imiz bir ilkenin ie karmas sonucu ortaya kt anlalmaktadr.
Anaksagoras'a gre, evrenin her eyin her eyle tam bir karm
durumunda olduu bir balang noktasndan hareketle meydana gel
dii sylenebilir. Bu balang durumu, Anaksimandros'un ape
iron'una veya Empedokles'in drt unsurun birbirleriyle tam bir kar
m durumunda bulunduu Sevgi'nin hkm srd ilk dnemine
benzemektedir. Anaksagoras evrenin bu balang durumu iin "lk
Karm" veya "Btn" adn kullanmakta bir mahzur grmemektedir.
Aradaki farklar sakl kalmak artyla bu ilk durumun Parmenides'in
Bir olan'na veya Btn'ne karlk olduu da sylenebilir.
Peki bu ilk karm dnemi neden dolay sona ermekte ve evre
nin bugnk dzenini meydana getirecek olan sre balamaktadr?
Anaksimandros'un kendisine byle bir soru sormadn, yani
apeiron'dan evrenin ortaya k srecinin aklayc nedenini vermek

2 Yani "unsurlar"n.
] Yine "unsurlar".
. anakSacaras :Z99

ihtiyacn duymadn gryoruz. O byle bir nedene dayanmak ihti


yacn du ymad gibi bu sreci balatmak zere apeiron'un kendisin
den ayr bir ilkeyi, bir hareket ettirici veya fail nedeni yardma ar
mak gereini de hissetmemektedir. Ona gre apeiron'dan bir nedenle
ve bir ekilde bir ztlk, scak-souk ztl km ve bunu evreni mey
dana getiren dier sreler izlemitir.
Empedokles'in ise balangtaki karm durumundan ayrlmak
ve evrenin meydana gelme durumunu aklamak iin drt unsurdan
baka bir unsura, Nefret ilkesine bavurduunu grmtk. O halde o
hareket ettirici nedenin varln kabul etmekte, ancak bu nedenin ne
den dolay evreni meydana getirdiine ilikin herhangi bir aklama
vermek gereini duymamaktadr.

Kaostan Kozmosa Nous veya Akl Sayesind.: Geilmitir


Buna karlk Anaksagoras'ta Empedokles'ten bir adm ileriye gidildi
ini syleyebiliriz: Anaksagoras'a gre ilk karma evreni meydana
getirecek olan hareketi verdiren Nous'tur ve Nous akll, dzen verici,
dzenleyici bir ilkedir. Bundan dolay o bu her eyin her eyle birara
da bulunduu karklk durumunu veya kaos durumunu bir dzene
sokmutur.
Anaksagoras, Platon ve Aristoteles'in hakl eletirilerini zerine
ekecei bir tarzda (Phaidon, 97 1,-c; Metafizik, 985 a 1 8-19) bu d
zen verici ilkeyi her zaman qym tmarllkla hllanmam olmakla bir
likte, eyleri meydana getiren ilke olarak akl veya zihni n plana al
mas veya eylerin aklayc ilkesini yeni bir eyde, Akl'da bulmas
bakmndan kendisinden nce g... len filozoflara gre ak bir ilerleme
tekil etmektedir.
te yandan Anaksagoras Nous kavramyla bize sadece oluun
fail nedeninin ne olduunu sylemekle kalmamakta, ayn zamanda bu
nedenin neden dolay evreni meydana getirdiine ilikin bir imada da
bulunmaktadr: Evrenin kaostan komosa geiini meydana getiren
akldr ve kozmos kaosa gre bir iyilik, mkemmelliktir.
300 ikinci ksm

No us, Evrende Saf Halde Bulunan Tek eydir ve


O l-ler eyin Bilgisi Yannda Onlar zerinde Kudrete de Sahiptir
Anaksagoras'a gre Nous

"Varolan eyler iinde onlarn en ineesi ve en safdr" (DK. B 12).

Daha dorusu o, varolan eyler iinde karmam olarak bulunan, saf


olan tek eydir:

"Btn dier eyler belli lde her eyden pay aldklar halde Nous,
sonsuz ve baunszdr ve hibir eyle karmamtr" (DK. B 12).

Anaksagoras'n Nous'un safln kantlamak iin getirdii akl


yrtme ilgintir:

"Eer o kendisinde olmam, baka herhangi bir eyle karm ol


sayd, onlarn herhangi biriyle karm olduu iin hepsiyle kar
m olurdu; nk daha nce sylendii gibi her eyde her ey var
dr ve bu durumda onunla karm olan eyler, ona engel olurlar
d. Bunun sonucunda ise o imdi olduu gibi onlar zerinde hibir
gce sahip olmazd" (DK. B 12).

Nous, dier eylerden farkl olarak saf ve karmam olmakla


kalmaz; ayn zamanda btn dier eylerin bilgisine ve yukardaki frag
mentte grld gibi onlar zerinde bir kudrete de sahiptir:

"O her eyin bilgisine ve kudrete sahiptir" (DK. B 12).

te bu bilginin ve kudretin sonucu olarak ve dzenleme, kaosu


kozmos haline geirme ilevini yerine getirmek zere Nous balangta
ki karm harekete geirmitir.

Evrenin Oluunun Balca Safhalan


Nous'un ilk karma verdirdii hareketin bir dnme veya evrinti,
anafor hareketi olduunu grmekteyiz. Bu evrinti veya anafor hare-
u. anaksagoras 301

keti sonucunda hava (youn ve souk olan ey olarak) ve eter (ince ve


scak olan ey olarak) birbirlerinden ayrlmlardr:

..Nous, eyleri hareket ettirmeye baladnda harekete geen her


eyde bir aynlma ortaya km ve Nous'un kendilerini harekete
geirmesinden tr her ey ayrlmnr" (DK. B 13).

Bu ilk ayrlma sonucunda hava, youn olan ey olarak bu ev


rintinin merkezine doru gitmi, eter ise ince olan ey olarak onun ev
resine ynelmek zorunda kalmtr:

.. Scak olan souk olandan, aydnlk olan karanlk olandan ve ku


ru olan ya olandan ayrlmtr" (DK. B 12).

Kozmik evrintinin merkezinde madde younlamas sonucun


da toprak meydana gelmitir:

.. Youn ve ya olan, souk ve karanlk olan imdi dnyann bulun


duu yerde biraraya gelrniler; buna karlk seyrek ve scak olan, ku
ru ve aydnlk olan eterin d blgesine doru ynelrnitir" ... ..Ayr
lan bu eylerden toprak katlamtr; nk buluttan su, sudan top
rak ayrlmtr. Topraktan ayrlan talar ise souun etkisi sonucu
katlamlar ve sudan daha teye atlmlardr" (DK. B 15, 1 6 ).

Daha ak bir deyile evrinti iinde meydana gelen ta kitlele


ri, evrinti hareketinin byk hzndan tr bu evrintinin evresine
doru itilmi veya atlmlar, orada ateli eter kresi iine dnce de
kor haline gelere-k yldzlar oluturmulardr.
Anaksagoras'n kozmogonisi ana hatlaryla budur. Bu konuda
ki daha zel grlerine gelince, onlar da yle zetleyebiliriz: Anak
sagoras Ay'n, n Gne'ten aldn bilmektedir:

.. Ay'n zerine aydnlk getiren Gne'tir" (DK. B 1 8 ) .

O, ianyallarn dnyalarn sonsuzluu grn kabul etmek-


te dir:
302 ikinci ksm

"eyler byle olduklarndan birok ve her trden eyin biraraya ge


len eylerde bulunduunu . . . hayata sahip olan dier hayvanlar gibi
insanlarn da onlardan meydana geldiini ve bu insanlarn bizim
dnyamzcia olduu gibi ehirlerde ve ekilmi tarlalarda oturdukla
rn, yine bizim dnyamz gibi onlarn da bir Gne'leri, Ay'lar ve
geri kalan eyleri olduunu farzetmek zorundayz (DK. B 4}.

Yalnz bu pasajdan Herakleitos ve Empedokles'in kabul ettikle


ri gibi zamanda birbirlerini takip eden sonsuz dnyalar olduu gr
kmamaktadr. Bu pasajdan anlalan; Anaksagoras'n sonsuz kar
mn bir noktasndan baka noktalarnda da evrinti hareketlerini ba
latt ve bu hareketlerin sonucu olarak, zaman bakmndan zde olan
birden ok dnyann veya alemin meydana geldiini dnddr.
Anaksagoras, kendisinden nce gelen dier filozoflar gibi, mad
denin miktarnn sabit olduunu da dnmektedir. Nihayet o, Parme
nides, Zenon ve Empedokles'in grlerini takip ederek boluun var
ln kabul etmemekte, hareketin maddenin paracklarnn bir yer
deitirmesinden ibaret olduunu dnmektedir. Evreni meydana ge
tiren hareketi bir evrinti hareketi veya bir dnme hareketi olarak d
nmesi de herhalde bu anlaynn bir sonucudur.

Nous, Tnsel Bir ey Deildir


Anaksagoras'n Nous'unun hangi lde gerek anlamda bir ruh veya
zihin olarak alnabilecei tartma konusudur. Evrenin varln kendi
sine borlu olduu ilk hareketin kayna olan Nous'u Anaksagoras ba
sit, saf, bilgi ve bilin sahibi, dzenleyici ve bir erek uruna faaliyette
bulunan bir ilke gibi takdim etmektedir (B 12). Nous'un bu zellikle
ri bazlarn Anaksagoras'n onu yapsal olarak maddeden ayr, mad
de-d, cisim-d, tinsel, ruhsal bir varlk olarak tasarlad grne
gtrmtr. Bu bazlar iinde Anaksagoras'n hemen arkasndan ge
len Platon ve Aristoteles -ve belki de onlardan nce Sokrates'in kendi
si- vardr. Platon, Phaidon diyalogonda Sokrates'e u szleri sarf ettir
mektedir:
. anaksacaras 303

K Bir defasnda birinin Anaksagoras'n bir kitabn okuduunu iit


tim. Sylendiine gre bu kitapta dnyay dzenleyen ve her eyin
nedeni olan eyin Zihin olduu ileri srlmt. Bu nedenden
bahsedildiini duymaktan ok memnun oldum ve onun (Anaksa
?,Oras'n) gerekten hakl olduunu dnyordum. Ancak daha
ilerlediimde mitlerim tmyle tepetaklak oldu ve bu adamn Zi
hin'i hi kullanmadn grdm. O, eylerin dzene kavumasn
da bu Zihin'e herhangi bir nedensel g yklememekte, tersine on
lar havayla, atele, suyla ve baka bir sr eyle aklamaktayd"
(Phaidon, 97 b).

Grld gibi, Sokrates'in veya Platon'un hayal krklnn


nedeni, Anaksagoras'n Zihin'i bir ilke olarak kabul etmesine ramen
kullanmam olmasdr. Baka deyile Platon Anaksagoras'n Nous'u
kendisinin Zihin'den, Akl'dan veya Ruh'tan anlad ekilde bir ey,
madde-d bir ey, bir tin olarak aldndan phe etmemektedir;
onun ikayet ettii ey, Anaksagoras'n bu ekilde anlad Nous'u ev
renin meydana geliini aklamada tutarl bir ekilde, yani ilerde g
receimiz gibi kendisi gibi erekbilimci bir tarzda kullanmam olma
sdr.
Aristoteles de Metafizik'inde ayn konuya temas etmekte ve Pla
ton'un hayal krkln paylamaktadr. O, maddi neden yannda ha
reket ettirici nedenin varln kabul eden filozoflardan bahsederken,
Empedokles ve Anaksagoras' bu tr bir nedeni kabul eden ilk filozof
lar arasnda saymakta, ancak onlarn her ikisinin de bu nedenle ilgili
olarak syledikleri eyin pek farknda olmayan insanlar gibi grn
dklerini szlerine eklemektedir:

K nk onlarn hemen hemen hibir zaman ilkelerine bavurmadk


lar veya onlara ok az durumda bavurduklar grlmektedir. By
lece Anaksagoras evreni meydana getiriinde Akl' (Nous) ancak bir
Kdeus ex machina" olarak kullanmaktadr. Herhangi bir eyin neden
tr zorunlu olduunu sylemekte glkle karlatnda Akl'a
bavurmakta, btn dier durum larda ise olaylar Akl'dan ok ba
ka herhangi bir ilkeye mal etmektedir" (Metafizik, 985 a 1 8-19).
304 ikinci ksm

Gerekten de Anaksagoras'n Nous'un gerek doas, gerekse i


levi zerinde Platon ve Aristoteles'in kendisinden bekledikleri kadar
cesur ve tutarl olmad anlalmaktadr. Bir defa onun Nous'un do
as hakknda Empedokles'ten veya Herakleitos'tan daha ileri bir d
nceye sahip olduunu gsteren ciddi bir iart yoktur. Nous "eyler
arasnda onlarn ineesi, en saf", daha dorusu tek saf olan ey olmak
la birlikte gene de maddi bir eydir. Onun dier eyler gibi bir karm
olmadn sylemenin kendisi bile onun bir madde olduunun ifade
sidir; nk maddi olmayan bir ey hakknda byle bir ey syleme
nin bir anlam olmad aktr.
Sonra onun her eyi bildii grnden de, madde-d bir ey
olduu sonucu kmaz. nk Herakleitos'un Logos'unun da byle
bir zellie sahip olduunu, ama bundan dolay madde (ate) olmak
tan kmadn biliyoruz.
Onun eylerin ilk hareket ettiricisi olmasndan da, doas hak
knda herhangi bir ey karmamz mmkn deildir; nk Empe
dokles'in Sevgi ve Nefret'i de hareket ettirici nedenlerdir, ama bundan
dolay madde ilkeler olmaktan kmazlar.
Nous'un ilevine gelince, Anaksagoras'n Nous'una bir ereksel
lik ykledii gerektir. Eer ona byle bir ey yklememi olsayd,
Platon ve Aristoteles onun hakknda o kadar byk bir hayal krkl
na dm olmazlard. Ancak onun bu ereksellii yalnzca evrene
bir ilk hareketin verdirilmesi olaynda kulland, evrenin meydana
geliinin dier ve ileri safhalarnda ondan hi szetmeyip daha nce
ki onya filozoflar gibi tamamen mekanik nedenlere bavurduu da
bir baka gerektir.
Nitekim yukarda kozmogonisinin ayrntlarna girdiimizde
Nous'un bir ilk hareketi verdirmesinin hemen arkasndan ar madde
lerin hafiflerinden ayrlmas, birincilerin evrenin merkezine, dierleri
nin onun evresine gitmesi, maddenin hzl dn hareketi sonunda ev
renin merkezinde bulunan talarn merkezka kuvvetinin etkisinde
savrularak evreye doru gidip kzgn ta ktlelerine dnmesinde
vb. tamamen mekanik nedenlerin ie kartn grdk.
. anaksacaras 305

Sonu olarak Anaksagoras, bir eree uygun olarak etkide bulu


nan ilke dncesini ilk ortaya atan ve doa felsefesinde ilk kullanan
bir insan olmakla birlikte, bunu yalnzca ilk hareketi aklamak iin
yapmakta, doa felsefesinin geri kalan ksmnda ve Aristoteles'in ia
ret ettii gibi mmkn olduunu grd her seferinde, eski onya fi
lozoflarnn basit mekanik nedenlerine geri dnmekte tereddt etme
mektedir.
Ancak btn bunlar, evrende bir amaca uygun olarak etkide
bulunan bir ilke dncesini, ilk ortaya atan kiinin Anaksagoras ol
duu ve bu dnceyi alp son sonularna kadar gtrecek olan Ati
na felsefe okulunun, yani Sokrates, Platon ve Aristoteles'in bundan
dolay Anaksagoras'ta kendilerinin bir ilk mjdeleyicilerini grdkleri
gereini deitirmemektedir.

PSiKOLOJiSi VE BLG KURAMI

"Nous dnda her eyde her eyden bir para vardr. Baz eylerde
ise Nous da vardr (DK. B 1 1 ).

Anaksagoras'n canl eylerle cansz eyler arasndaki fark, birincilerde


Nous'un bulunmasna karlk ikincilerde onun bulunmamasyla ak
lad anlalmaktadr. O halde gerek insanlar ve hayvanlar, gerekse bit
kilerde Nous vardr ve Nous onlarn hareket ilkeleridir:

"Gerek byk, gerek kk olsun hayata sahip olan her ey zerin


de Nous'un gc vardr (DK. B 12).

Nous, canl olan her eyde ayn lde varolduu iin hayvanlar ara
sndaki zeka farklar Nous'a deil, bedenlerinin yapsna baldr. nsa
nn hayvanlar arasnda en bilge olmasnn nedeni, onun dier hayvan
lardan farkl olarak ele sahip obnasdr (Aristoteles, Hayvanlarn K
smlar, 687 a 7).
Anaksagoras'n alg kuram, Empedokles'e kar bir poJemik
olarak ele alnabilir. Empedokles'in duyum ve algy benzerierin ben-
306 ikinci ksm

zerler tarafndan ekilmesi ilkesiyle akladn grmtk. Anaksa


gocas ise buna kesinlikle kar kmaktadr. Ona gre alg benzeriere
deil, tersine benzemezlere, kartiara dayanr:

" Bizim kadar scak olan veya bizim kadar souk olan bir ey bizi
ne str, ne soutur" (DK. A 92).

Dolaysyla benzer, benzeri alglayamaz. Alg, kartlarn mey


dana getirdii uyarnn sonucudur.
Anaksagoras'a gre gece grmememizin nedeni, gecenin siyah
l ile gz bebeimizin siyahl arasnda bir fark olmamasdr (DK. A
92). Bu grnn bir dier sonucu, Anaksagoras'n her algy belli bir
ac olarak ele almasdr. nk her alg, bir tahritir. Benzer olmayan
eylerin birbirleriyle temasnda bir tahri vardr ve bu da belli bir ac
meydana getirir.
Anaksagoras'n asl bilgi kuram hakknda da baz eyler syle
yerek bu blm bitirdim. Anaksagoras bir yandan, duyularmzn za
yf olduunu ve doruyu bize vermekten aciz olduunu syler:

" Duyularmz zayf olduundan doruyu bilemeyiz" (DK. B 21).

Ama br yandan grnen eyler sayesinde grnmeyen eyle


rin bilgisine eriebileceimizi kabul eder:

" Grnen eyler, grnmeyen eyleri gsterirler" (DK. B 2 a).

Gerekten Anaksagoras'n eylerin sonsuza kadar blnebilecei


ve en kk paralarnda bile her eyin bulunduu ynndeki dorula
r duyular araclyla edinemeyecei aktr. Ancak bu, duyularn bizi
yanltt, aldatt anlamna da gelmemektedir. Olsa olsa onlarn eyle
rin en son nedenlerini kavramakta yetersiz olduklarn syleyebiliriz.
Nitekim Anaksagoras'n, eylerin en son nedenlerini, tohumlar
n (spermata) duyular araclyla alglad eylerin nitelikleri ve zel-
. anaksagoras 307

likleriyle aklad da bir gerektir. O, bu dnyada ne kadar ey veya


belli nitelikler varsa o kadar tz olduuna inanmaktadr. Buysa onun
dnyann tamamen bize grnd gibi olduu anlamna alnamaz m?
Anaksagoras'n 4. yzyldan itibaren servetini, bilimsel aratr
malar uruna feda eden teorik bir insan rnei olarak takdim edildi
ini syledik. Gelenek bu imgesine uygun olarak onun bilimsel veya
felsefi bilgiyi bir kendinde aii''l olarak grdn haber vermektedir.
"Hayatn deerinin ne olduu" sorusuna "gkleri ve dnyann dze
nini gzlemek" eklinde cevap vermi olduu sylenmektedir. Pla
ton'un verdii bilgilere gre o, doann zorunluluu grnden yala
ilgili ahlaki bir sonu da karmtr: Nous ayn zamanda adil olduu
iin, ona itaat etmek bilgecedir. Doann dzenini kabul eden kimse
nin artk tasalanmasna gerek yoktur (Kratylos, 413 c). Kendisine ana
yurduyla neden fazla ilgilenmedii eletirisi yaplnca, g gsterdii
ve ana yurdunun o olduunu syledii haber verilmektedir (DL II 7).
Yine gurbette lmesi kendisine pek dakunduu anlalan birine "teki
dnyaya giden yollarn her tarafta ayn olduu"nu syledii bildiril
mektedir (DL II l l ) .
12
Leukippos ve Demokritos

" HiBiR EY RASLANTIYLA MEYDANA GELMEZ. HER EYiN BiR NEDE


Ni VE ZORUNLULUGU VARDlR"
(OK. 67 B 2).

"TALiH CMERT, FAKAT DNEKTiR. 00GA iSE KENDiNE YETER. BUN


DAN DOLAYI O DAHA KK, FAKAT GVENiLiR (GCYLE) MiDiN
DAHA BY K VAADiNi YENER"
(OK. 67 B 176).
Leukippos (solda) ve Demolultos.
eukippos ve Demokritos ile birlikte Sokrates ncesi Yunan Doa
L Filozoflar'nn son iki byk temsilcisi ile karlamaktayz. Onla
rn temsil ettikleri atomcu doa felsefesi veya atomculuk da, yine Tha
les'ten balayarak szn ettiimiz zamana kadar devam eden, esas
olarak varlk ve olu problemini merkeze alan bir felsefe anlaynn en
son rneini oluturmaktadr. te yandan, daha zel olarak atomcu
luk daha nce szn ettiimiz oulcu materyalizm hareketi iinde
yer alr ve bu grubun ortaya kmasna neden olan Eleac meydan oku
maya verilen nc ve son cevaptr. Baka deyile o, Eleac Okul'un
varlk varsa hareket, olu, deime, okluk olamayacana iddiasna
kart olarak deney dnyasnn varln kabul ve bu dnyann akla uy
gun bir aklamasnn verilmesi ynnde yaplan bir en son giriimdir.
Leukippos ve Demokritos tarafndan temelleri atlan ve geliti
rilen atomculuk, aralarnda Lange'nin de bulunduu baz felsefe tarih
ilerine gre Sokrates ncesi klasik felsefenin gelimesinin zirve nokta
sdr.1 Daha lml bir felsefe tarihileri grubu ise onun bu kadar byk

Lange, Materya/imi11 Tarihi, c.l, s.6, 36 vd.


31:Z ikinti ksm

bir vgyle deerlendirilmesini ar bulmakla birlikte atomculuun


tarihi anlamnn byk olduunu, gerek klasik Yunan felsefesi tarihi,
gerekse daha genel olarak materyalist dncenin tarihi bakmndan
onun nemli bir katk veya byk bir bulu olduu grndedirler.

LEUKPPOS'UN HAYATI VE ESERi


Burada da nce bu okulun iki nl temsilcisi hakknda biraz bilgi ve
relim: Atomcu materyalizmin Aristatdes sonras en nl temsilcisi
olan Epikuros, yazm olduu mektuplardan birinde Leukippos adn
da bir filozofun varlndan bile phe ettiini belirtirken (OL. X 1 3 )
gerek Aristatdes gerekse nl rencisi Teophrastos'un ifadelerinden
onlarn her ikisinin de Leukippos'un varl ve atomcu retinin orta
ya atl bakmndan nemi zerinde en ufak bir pheleri olmadn
grmekteyiz. Teophrastos, filozoflarn grlerine ayrd nl dak
sografisinde Leukippos'un grlerine zel bir blm tahsis ettii gibi,
Aristatdes de atomculara gnderme yapt her seferinde Demokri
tos'la birlikte Leukippos'un adn da anmaktadr.
O halde, Leukippos'un da Demokritos kadar tarihi bir kiilik
olduunu, atomculuk retisini ilk ortaya atann o olduunu, fakat
grlerinin kendisinden bir kuak daha gen olan Demokritos'un g
rleri iinde erken bir tarihte eridii ve onlara kart, yle ki daha
Aristatdes zamannda bile, bu iki filozofun grleri arasnda artk
ayrm yaplamaz bir durumun ortaya ktn, bunun sonucunda ho
cann grnn rencisinin grnden ayrlamaz hale geldiini
syleyebiliriz.
Bu noktaya iaret ettikten sonra, kaynaklarda Leukippos'la il
gili az sayda bulunan bilgiyi verelim: Leukippos'un 490 yl civa
rnda Milet'te doduu, yine 450 yllar civarnda Anadolu'yu ter
kedip Gney talya'da Elea'ya gittii, burada Zenon'un rencisi olup
onun derslerini dinledii, daha sonra o sralar zengin bir ticaret kenti
olan ve yine Milediler tarafndan kurulmu olan Trakya'daki Abdera
ehrine yerletii, burada Demokritos'un hacas olduu haber veril
mektedir. Leukippos'un daha sonra Byk Dnya Dzeni (Megas Di-
z. leukippos ve demokrilos 313

akosmos) ad altnda bilinecek eserde gelitirilecek olan birok dn


ceyi ilk kez formle ettii de ileri srlmektedir. Bundan baka Leukip
pos'un Akl (Nous) adl bir eseri olduu sylenmektedir.

DEMOKRTOS'UN HAYATI, KLG VE ESERi


Demokritos'a gelince, onun gerek hayat gerekse eserleri hakknda eli
mizde daha fazla ve daha gvenilir bilgiler bulunmaktadr. 460 y
lnda Teos'ta doduu, yaklak yz yl kadar uzun bir mr srdk
ten sonra 360 ylna doru Abdera'da ld bildirilmektedir. Demek
ki Demokritos Leukippos'tan otuz, Sokrates'ten on ya daha gentir ve
nl Yunan hekimi ve bilgini Hipokrates'le ayn ylda domutur.
Demokritos'un Sofistler ve Platon'la ada olduunu bilmemiz
gerekir. Onun zengin bir aileden geldii ve btn servetini bilgi edin
mek iin kt saysz gezilerde tkettii, yle ki sonunda kardeinin
mali desteine muhta bir duruma dt sylenmektedir. Bizzat
kendisinde kalan bir fragmentte hi de alakgnll olmayan bir dil
le onun unlar sylediini grmekteyiz:

" adalarm arasnda kimse benden daha fazla gezmemirir. Ben


aratrmalarm baka herkesren ileri alanlara gtrdm; daha ok
lke ve iklim grdm; daha ok sayda bilgili insanlarn konuma
larn dinledim. Msrl geomerriciler de dahil olmak zere hi kim
se kandara dayanan dorular tekil etmede beni gememirir"
(DK. 68 B 299).

Demokritos'un bu yolculuklarda, zellikle geometri renmek


iin gittii Msr'da en uzun sre kald, bundan baka ran'a, hatta
Hindistan'a kadar uzanm olduu sylenmektedir. lgin olan onun
bu yolculuklarnn birinde artk zamann en nemli kltr merkezi ha
line gelmi olan Atina'ya da uram olmas, fakat 420'lerde yapl
d tahmin edilen bu yolculuunda Atina'da hi kimse tarafndan ta
nnmam olmasdr. Bunu da iyice dikkat edilmezse alakgnll gibi
grnebilecek bir cmlesinde yle ifade etmektedir: "Atina'ya gel
dim, baktm kimsenin benden haberi yok" (B 1 16).
314 ikinci ksm

te yandan Atina'nn ve Atinallarn kendisini tanmam olma


larndan pek de fazla etkilenmemi olmas gerektiini gsteren nl
cmlesi burada zikredilmeyi hakketmektedir: " Bir kant bulmay, Pers
kral olmaya tercih ederim" (B 1 1 8). Demokritos'un bu sralara doru
artk Abdera'ya yerletii ve burada okulunu kurduu veya Leukip
pos'tan devrald okulu devam ettirdii sanlmaktadr. Bu okulun, ken
disinden sonraki iki nemli temsilcisi ise Khios'lu Metrodoros ve Na
usiphanes'tir.
Demokritos'un kendisi hakknda en deerli bilgileri edindiimiz
balca kaynamz olan Aristoteles'le paylat en nemli zellii,
onun gibi btn mrn rasyonel ve kapsaml bilimsel aratrmalara
hasretmi olmas ve yine onun gibi zamannn hemen hemen btn
aratrma alanlar zerinde dnp eserler vermi olmasdr. Saylar
eliiyi at hesaplanan ve elimizde maalesef ok kk bir ksm bulu
nan bu eserlerin adlar hakknda verilen haberler, Demokritos'un ilgi
sinin ne kadar farkl ve eitli alanlara ynelmi olduunu gstermek
tedir. Bu eser adlarndan ve ayrca elimizde onlara ait korunmu k
k fragmentlerden Demokritos'un fizik, kozmoloji, zooloji, botanik,
mzik, matematik, tp, teknoloji, edebiyat, psikoloji ve ahlak zerine
almalar yaptn anlyoruz. En byk rakibi olan, hatta baz d
ncelerini isim vermeksizin kendisine mal ettii, baz dncelerini ise
kastl olarak tahrif etmi olduu baz felsefe tarihilerince ileri sr
len Aristoteles onun "her ey zerine dnm grnd"n syle
mektedir (Olu ve Yokolu zerine, 315 a 35).Yine Aristoteles Sakra
tes ncesi filozoflar arasnda bir tek onun (ve ksmen Pythagorasla
rn) kendisinin en byk buluu olduunu dnd "Form" kavra
m veya kuramn sezmi ve ifade etmi olan kii olduunu sylemek
te ve bylece kendi tarznda ona en byk bir iltifatta bulunmu ol
maktadr (Fizik, 294 a 20; Metafizik, 985 b 1 1 042 b 10).

ATOMCULARIN VARLIK KURAMI VEYA ONTOLOJS


Parmenides'in eer varlk varsa -ki varolmamas szkonusu olamaz
onun blnemez, paralanamaz, hareket edemez, olu iinde olmas
2. leukippos demokritos 315

mmkn olmayan bir Btn olmak zorunda olduu grn doa fel
sefesine kar bir meydan okuma olarak ortaya attn grmtk. Ze
non da varln birlii, tek olduu tezinden uzaktald takdirde bun
dan kacak sama sonular gstererek Parmenides'i desteklemiti.
Burada bizi zellikle ilgilendiren varln paralanmas veya
oktamas varsaymnda, bu paralanmann sonsuza kadar gitmesinin
zorunlu olaca eklinde Zenoncu tezdir. nk Zenon'a gre varln
blnebilirliini kabul ettiimiz takdirde, bu blnmeyi herhangi bir
noktada durdurmamzn hakl bir nedeni olamazd. Baka deyile uza
m olan her ey, bir uzama sahip olduu iin sonsuza kadar paralan
maya devam etmek zorundayd. Bu ise bizi maddenin sonsuza kadar
blnebilecei ve bu blnmenin sonunda, maddenin kendisinin orta
dan kalkaca bir durumu kabul etmeye gtrmek zorundayd. Eer
bu sama sonucu kabul etmek istemiyorsak, varln blnmez bir B
tn olduunu, okluun problemli olduunu kabul etmeliydik.
te yandan, yine Elea Okulu, benzeri dncelerle boluun da
varln inkar etmekteydi. nk boluk, ona gre, varolmayand.
Varolmayann veya boluun var olmas mantk (ve/veya ontolojik)
bakmndan sama olduu gibi varln blnmesine ve oklamasna
imkan salayan ey de ancak onun iinde varolmayann veya boluun
varln kabul etmek olabilirdi. Eer varln iinde varolmayan veya
boluk yoksa, varlk neresinden ve nasl blnebilir ve ok olabilirdi?
Bu iki nemli tezden ikincisiyle ilgili olarak gerek Empedokles,
gerekse Anaksagoras Zenon'la ayn gr paylamaktaydlar: Boluk
yoktur; nk o varolmayandr. Her iki filozof da, maddenin birlii te
zini reddetmekle birlikte boluun varln kabul etmemekte ve hareke
ti ve oluu, boluk varsaymn kabul etmeksizin aklamay tercih et
mekteydiler. te yandan, Anaksagoras Zenon'a kar karak maddenin
sonsuza kadar blnebilirlii tezini savunmu ve Empedokles gibi snr
l sayda bir varlklar okluunu deil, sonsuz sayda eitli bir varlklar
okluunu kabul etmiti. Zenon'un rencisi olan Leukippos'un ve onu
takiben Demokritos'un ise Elea Okulu'nun varlk anlayn temelde ka
bul etmekle birlikte hem deney dnyasnn varln aklamak, hem de
316 ikinci ksm

Zenon'un itirazlarndan kurtulmak iin Empedokles ve Anaksagorasn


kinden tamamen farkl bir modeli teklif ettiklerini grmekteyiz.

Maddenin Nihai Yaptalar Blnemez Olan Atomlardr


Burnet'in hakl olarak belirttii gibi, Leukippos Zenon'un yukarda
belirttiimiz itirazna u cevab vermektedir: Varlk veya madde bl
nebilir. Bylece karmza bir varlklar veya tzler okluunun kma
s mmkn olur. Ama bu onun sonsuza kadar blnmesinin mmkn
olmas gerektii anlamna gelmez. nk bir eyin matematiksel ola
rak bir bykl veya uzam olmas, dolaysyla matematiksel olarak
blnebilmesinin mmkn olmasyla, fiziksel olarak blnmesinin
mmkn olmas baka baka eylerdir. Ksaca, maddenin blnmesi
nin sonsuza kadar gitmesi, bylece onun ortadan kalkmas gerekmez.
nk bu blnmenin fiziksel olarak bir snr vardr ve burada kar
mza artk blnemeyecek olan paralar, yani atomlar kar.

Boluk Vardr ve Atomlar Arasndaki Ortam ifade Eder


Bolua gelince, eer boluktan varln iindeki boluu anlyorsak,
phesiz ki varlk adn hakkeden bir eyin iinde boluk olamaz. n
k varlk, doluluktur veya dolu alandr, tkz (compact) alandr. O hal
de yukarda sz edilen varlklar veya atomlar, yani artk fiziksel ola
rak blnmesi mmkn olmayan tzler iinde boluk yoktur. Ama
eer boluktan tzleri birbirlerinden ayran onlarn dndaki boluu
kastediyorsak, evet, byle bir boluk vardr; ama onu varolmayan ola
rak tasadamak veya adlandrmak doru deildir.
Boluk, dolu olmayandr. Ama o, gerektir. Varlklar oklat
ran, onlar tek para uir btn olmaktan kurtaran da bu boluktur. Biz
yani atomcular nasl ki, matematiksel olarak blnmesi mmkn olan
bir eyin, fiziksel olarak blnmemesinin mmkn olduunu kabul
ediyorsak; sizin grnze gre mantksal olarak var olmas mm
kn olmayan bir eyin, yani bo uzayn da fiziksel olarak mmkn ol
duuna inanyoruz. Ancak bunlar kabul ettikten sonra nmde bu
lunan dnyann, deney dnyasnn makul bir aklamasn yapabiliriz.
12. loukippos domokritos 317

Sonu: Dolu olan kadar bo olan da vardr ve gerektir. Byle


ce atomcular, yani antik dnyann en byk materyalistleri olan insan
lar, bir eyin bir cisim olmakszn da gerek olabileceini kabul eden
ilk insanlar olmulardr ( Burnet, APG. s.388).
Boluk hakknda bundan daha fazla veya daha ileri bir akla
ma vermenin mmkn olmad aktr. nk o ancak dolu olana g
re tanmlanabilir. O halde dikkatimizi varolan veya daha doru bir ifa
deyle dolu olan zerine yneltmemiz gerekmektedir.

Atomlar Ezeli-Ebedi, Srekli, Etrden, Deimez,


ierine Nfuz Edilemez vb. eylerdir
Acaba atomlarn ana zellikleri nelerdir? Onlarn birden fazla, daha
dorusu saysz olmalar dnda tmyle Eleallarn Varlk'nn zellik
lerine sahip olduklarn syleyebiliriz. Eleallarn Varlk' veya Bir
Olan' gibi atomlar da varla gelmemi ve varlktan kesilmeyecek ey
lerdir. Bu ana gr u ifade altnda Leukippos'a izafe edilmektedir:

" Hiren hibir ey meydana gelmez ve varolan ey asla yok edile


mez" (DL. IX 44).

u halde atomlar yaratlm, meydana gelmi olmadklar gibi ortadan


da kaldrlamazlar, yok edilemezler. Maddenin korunmas ilkesi atom
cular tarafndan en bilinli bir ekilde ifade edilmi ilkedir.
Bundan baka atomlarn blnemez, paralanamaz ve ilerine
nfuz edilemez varlklar olduklarn grmekteyiz ki bunlarn da Par
menides'in Bir olan'nn zellikleri olduunu biliyoruz.
Atomlarn bir baka nemli zellikleri kendi ilerinde srekli ve
etrden (homojen) olmalardr. Bu zaten onlarn iinde herhangi bir
boluk bulunmamasnn doal bir sonucudur.
Atomlar blnemez olduklar gibi, deiemezler de. Daha ak bir
ifadeyle atomlarn iinde herhangi bir trden bir deime mmkn de
ildir; yani atarnun iinde ne hareket vardr; ne nitelik veya tz deime
si. Hareket, atarnun iinde deil, kendisindedir. Atom, deimez, herhan-
318 ikinci ksm

gi bir olu iinde olamaz; o sadece yer deitirebilir. Varlklarn ortaya


k, yok oluu, nitelik ve nicelik deitirmeleri vb. atomlarn bir araya
gelmeleri ve ayrlmalarnn sonularndan baka eyler deillerdir.
Aslna baklrsa atomlarn herhangi bir nitelii yoktur (A 57).
Empedokles ve Anaksagoras'n unsurlarnn kuruluk, yalk, souk
luk, scaklk gibi baz temel niteliklere sahip olduklarn biliyoruz.
Atomcular ise bunun kesinlikle karsndadrlar: Atomlar, atomlar ola
rak bu tr hibir nitelik veya zellie sahip deillerdir. Btn bu nite
lik veya belirlemeler onlara ancak birlemelerinden sonra veya birle
melerden tr ait olurlar, daha dorusu biz bu tr niteliklerin onlara
ait olduklarn dnrz.
Deyim yerindeyse, buraya kadar atomlarn hep olumsuz zel
liklerinden sz ettik: Onlar meydana gelmemi, ortadan kaldrlamaz,
blnemez, paralanamaz, ilerine nfuz edilemez, hareketsiz, nitelik
siz vb. cisimlerdir. Ancak Leukippos ve Demokritos'a gre onlarn
olumlu baz zelliklerinden de szetmek gerekir.

Ama Atomlarn En nemli zellikleri, Bir Byklk ve


Biime Sahip Olmalardr
Onlarn, olumlu diyebileceimiz en nemli zellikleri, bir bykle
veya uzama, dolaysyla bir ekle, biime sahip olmalardr (Demokri
tos onlar Formlar olarak adlandrmaktadr: B 1 4 1 , 1 67, A 57). Atom
lar gzle grlmeyecek kadar kk olmakla birlikte, onlarn ana
zelliklerini kklkleri oluturmamaktadr. Daha nce de deindii
miz gibi sistemin mantna gre, Gne byklnde bir atarnun ol
mas mmkndr; hatta Demokritos'un byle bir gr fiilen ileri
srm olduu da sylenmektedir. Ancak atomlarn ekli veya biimi
onlarn ana zelliidir. Bu konuda eski atomcularla, yani Leukippos ve
Demokritos'la daha sonra bu grn bir devam ettiricisi olacak olan
Epikuros arasnda bir fark yoktur. Ancak, Epikuros'un atomlarn e
killerinin sonlu sayda olmas gerektii grnde olmasna karlk
eski atomcularn <; nlarn hem say, hem ekil bakmndan sonsuz oldu
unu savunduklar anlalmaktadr.
u. loukippos domokritos 319

Demokritos'a gre atomlarn bazs yuvarlak, bazs dz, baz


s kre, bazs kp eklinde, bazs engelli veya kancal, vb.dir. De
mokritos'un atomlarn ekil bakmndan niin farkl olduklarn d
ndn anlamak zor deildir. Atomcular dnyada varlklarn nite
lik bakmndan farkl olduklarn grmektedirler. br yandan atom
larn kendilerinde herhangi bir nitelik veya nitelik farklln kabul et
mediklerini de biliyoruz. O zaman varlklar, nesneler arasndaki son
suz derecede deiik nitelik farkllklarn, rnein onlar arasnda en
aikar olan renk, katlk, tatllk vb. gibi farkllklar nasl aklayabi
liriz? Anlaldna gre atomcular bu nitelik farkllklarn, en basit
olarak onlarn ekil bakmndan farkl olmalaryla aklamak eili
minde olmulardr.
Bununla birlikte atomcular sadece bununla yetinmemiler, bu
farkllklar atomlarn ayn zamanda birleim veya biraraya geli fark
llklaryla da aklamak istemilerdir. Aristoteles'in verdii bilgiye g
re Demokritos nesnelerin birbirlerinden nasl ayrldklarn aklamak
isterken baka iki etkeni de gznnde tutmutur: Bunlar atomlarn
dizili ve duru veya konum bakmndan farkllklardr. Birincinin r
nei NA ile AN'nin birbirlerinden farklldr. Grld gibi bura
da iki farkl nesneyi oluturan bileenler ayn olduklar halde, onlarn
dizilileri birbirlerinden farkldr. kincinin rnei olarak ise yine Aris
toteles Z harfi ile N harfini vermektedir. Yine grld gibi burada
da N harfi Z harfinin yana yatrlm eklidir; o halde Z de N den du
ru veya konum bakmndan farkldr (Metafizik, 985 b 15-20; 1042
b 10-15) ..
imdi elimizde neler olduuna bakalm: Sonsuz bir bo uzay ve
bu sonsuz bo uzayda birbirlerinden byklk ve ekil bakmndan
farkl sonsuz sayda atomlar. Olu ve yokolu, meydana gelme ve or
tadan kalkma, sonsuz derecede farkl varlklar, btn bunlar bu atom
larn farkl tarzlarda ve saylarda birbirleriyle birlemeleri ve ayrlma
larnn sonucundan baka bir ey olmayacaklardr. Ancak bunun iin
nce bu atomlarn birbirleriyle ilikiye getirilmeleri, yani birbirleriyle
birlernek zere harekete geirilmeleri gerekmektedir. O halde, atom-
320 ikinci ksm

larn ayn zamanda hareket iinde olan veya harekete getirilen varlk
lar olmalar lazmdr.

Ayrca Atomlar Kendiliinden Bir Harekete Sahiptirler


Peki atomlar bu hareketi kendilerinden baka bir varlktan, rnein
Tanr'dan veya Empedokles'in kabul ettii Nefret'e benzer bir d ilke
den mi almaktadrlar? Aristoteles bu noktada atomcularn, atomlarn
hareketinin kaynan aklamak gibi bir zahmete girmediklerinden
yaknmaktadr. Ona gre onlar atomlarn hareketini kendiliinden
(spontan) bir ey olarak grmektedirler (Metafizik 985 b 19-20; De
Caelo, 300 b 8-1 1 ; Fizik 252 a 35).
Gerekten Aristoteles'in kendi fiziine gre evrende iki trl ha
reket vardr: Doal hareket ve kasri (cebri) hareket. Doal hareket, ci
simlerin doal yerlerine gitmeleri iin yaptklar harekettir. nk, do
al cisimlerin evrende doal yerleri vardr. rnein toprak doal bir ci
sim, bir unsurdur. O, ardr ve onun doal yeri evrenin merkezi olan
Yer'dir. Bundan dolay havaya atlan bir ta aa, Yer'e, daha doru
su Yer'in merkezine doru bir hareket yapar. Buna karlk bir baka
temel unsur olan atein doal yeri, ay-st aleminin en d kresidir.
Bundan dolay ate de hep oraya, yani yukar doru hareket eder.
Kasri (cebri) harekete gelince, o bir cisme bir kuvvet uygulamak
suretiyle onu tabii hareket ynnden ters bir ynde hareket ettirmek
tw ibarettir. rnein bir ta havaya doru atma, frlatma hareketi
byle bir harekettir. Burada ta, kendisine uyguladmz kuvvet sonu
cu cebri olarak, tabii hareketinin ynne aykr bir ynde hareket et
mektedir. te Aristoteles, atomcularn hareketin kaynan aklama
konusunda kendilerini bu tr bir zahmete sokmadklarn ve atomla
rn balangta, ilk durumda birbirleriyle biraraya gelmek zere yap
mak zorunda olduklar hareketi niin ve nasl yaptklarn anlatmadk
larn sylemektedir.
Gerekten de eski atomcular, yani Leukippos ve Demokritos'un
Epikuros'tan farkl olarak atomlarn ekil ve byklklerinden baka
herhangi bir i zelliklerini kabul etmediklerini gryoruz. ilerde g-
z. lukippos dmokritos 321

receimiz gibi, Epikuros atomlarn ayn zamanda bir arla da sahip


olduklarn ve bu arlktan dolay sonsuz uzay iinde yukardan aa
ya doru dtklerini veya hareket ettiklerini kabul etmektedir (A
4 7). Baka bir deyile o Aristoteles'in yukarda szn ettiimiz ika
yetini karlamak iin atomlarn hareketinin kaynan aklamak ze
re onlarn arlklarn yardmna armaktadr. Buna karlk, Bur
net'in hakl olarak iaret etmi olduu gibi, Demokritos da dahil ol
mak zere btn ilk dnem Yunan filozoflar scaklk ve soukluktan
farkl olarak hibir zaman arlk veya hafiflikten cisimlerin iinde bu
lunan bir ey olarak szetmemilerdir (Burnet, APG. s.394 vd.). Ar
lk ve hafiflii cisimlerin doal ve zorunlu bir z nitelii olarak kabul
eden ilk Yunan filozofu Aristoteles'tir.
Demokritos'un atomlarn biraraya gelmeleri sonucu byklkle
riyle orantl bir arla sahip olduklar grnde olduu anlalmak
tadr. Ancak evreni ve iindeki varlklar meydana getirmek zere ilk
birleme dneminden nce, yani <>yr balarna varlklarn srdrrken
onlarn bir arlklar olduunu dnd ok phelidir. O zaman on
larn bu ilk dnemde, yani kozmik sre balamadan nce yapm ol
malar gereken hareketlerinin kayna nedir? Anlaldna gre Leukip
pos ve Demokritos bu konuda bir aklama vermek ihtiyacn duyma
makta, Aristoteles'in iaret ettii ve yaknd gibi, bu dnemde hareke
ti atomlarn tamamen doal ve kendiliinden bir ana zellikleri olarak
almaktadr. Baka deyile onlara gre, atomlarn hareketlerinin bir ba
langc yoktur. Onlar her zaman bir hareket iinde olmulardr.
Burnet'in zerine basarak syledii gibi gerek Empedokles, ge
rekse Anaksagoras kozmogonilerinde evrenin btn unsurlarnn bir
birleriyle bir karm veya birleme durumunda bulunduklar bir ilk
durum anlayndan hareket etmekteydiler (Bu nokta onlarn ayrca
Parmenides'in Btn anlayna ne kadar bal olduklarn da gster
mektedir). Dolaysyla bu her eyin birarada bulunduu, bir birlik ve
btn tekil ettii durumdan, farkl ve zel eylerin meydana geliini
aklamak iin bir hareket ettirici ilkeye, yani Empedokles Nefret'e,
Anaksagoras ise Nous'a ihtiya duymulard.
322 ikinci ksm

Oysa, deyim yerindeyse sonsuz sayda ve ayr balarna Parme


nidesi Bir olan'lardan hareket eden Demokritos'un Bir olan'lar bir
birlerinden ayrmak iin bir etkene ihtiyac yoktu. Tam tersine onun
ihtiyac bu Bir olan'larn veya atomlarn nasl olup da biraraya geldik
lerini aklamakt. Bunun iin ise yapmas gereken ey, eski onya koz
mogonisine geri gitmek ve onun arkbenin doas gerei hareketli oldu
u tezini benimsemekten ibaretti. nk bildiimiz gibi ilk Yunan Do
a Filozoflar iin su, hava veya ate, sadece varlklarn ana maddesi
deildiler; onlar ayn zamanda hareket ve deimelerinin ilkesini de
kendilerinde tamaktaydlar. Onlar canl, hareketli madde olduklar
iin srekli olarak deiip, bakalayor ve eitli varlklar meydana
getiriyorlard. Daha basit olarak onlarn, yani ana maddelerin kendi
leri gibi hareketleri de doal ve ezeli idi.

Aslnda Atomlarn ki Trden Hareketleri Vardr


Sonu olarak, eski atomcularda hareketin iki trnden bahsetmek do
ru olacaktr. Bunlardan birincisi, atomlarn kozmik sre balamadan
nceki balang durumunda sahip olduklar doal hareketleri veya bir
balangc olmayan hareketleri; ikincisi atomlarn biraraya gelmeleri,
varlklar meydana getirmeleri sonucu ortaya kan hareketleridir. Bi
rinci tr hareketin ne kayna ve balangc, ne de nedeni vardr. kinci
tr hareket ise, atomlarn biraraya gelip varlklar oluturduklar andan
itibaren ortaya kar ve bu hareket artk tamamen mekanik bir hareket
olup, arpma ve vurma hareketidir. Bu hareket bir baka anlamda do
aldr ve onun bir balang ve bitimi vardr. Bu bir bilardo topunun
baka toplara arpt zaman meydana getirdii hareketlere benzer.
Atomlarn arlk ve hafifliklerini, ancak biraraya gelmeleri so
nucunda kazandklarn syledik. Gerekten de atomcularn, kozmo
gonilerinde atomlarn arlk ve hafifliklerinden ancak varlklar mey
dana getirmek zere biraraya geldikleri andan itibaren szettiklerini
grmekteyiz. Bu kozmogoniye gre, atomlar balang durumunda
yukardan aaya doru deil her yana, her yne doru hareket et
mekteydiler. Baka deyile, onlarn hareketi belirsiz ve karkt. De-
z. loukippos domokritos 323

mokritos'un ruh atomlarnn hareketini, gne nda her yne do


ru hareket ettiklerini grdmz toz zerreciklerinin hareketiyle kar
latrmas, atomlarn bu balang durumundaki hareketler hakkn
da bize bir fikir verebilir. Burnet'in hakl olarak iaret ettii gibi, bu
benzetmenin nemi, toz zerreciklerinin havada hibir rzgar olmad
bir durumda bile gne nda her yne doru hareket ettiklerini gs
termesinde ir (APG. s.398). Bylece biz, arpma ve vurma sonucu or
taya kacak atom hareketlerinden tamamen farkl olan ve onlardan
nce gelen bu balang hareketi hakknda uygun bir fikir sahibi ol
maktayz.

Nesnelerin kinci! Nitelikleri Birincil Niteliklerinden


Farkldr ve zneldir
Atomcularn asl kozmogonilerine gemeden nce, Demokritos'un
nesnelerin birincil ve ikincil nitelikleri arasnda yapt nemli ayrm
dan da szetmemiz gerekir. Bu ayrm daha sonralar Galile, Hobbes,
Boyle, Descartes, Locke ve dier birok modern filozof ve bilim ada
m tarafndan kabul edilen bir ayrm olduu iin, zellikle zerinde
durulmas gereken neme sahiptir.
Bu konuyla ilgili olarak Demokritos'un kendi ifadesi udur:
"Tatl, ac, scak, souk, renk, btn bunlar ancak birer san olarak
vardr. Varolan ise ancak atomlar ve boluktur" (B 1 1 ) . Eer bu ksa
cmlesini doru olarak, yani Demokritos'in atomlarn ekil ve byk
lkleri ile ilgili olarak syledii eylerle birletirip yorumlarsak, onun
yle bir gr savunduunu syleyebiliriz:
Atomlarn ekil ve byklk gibi birtakm zellikleri olduunu
biliyoruz. Bu zelliklerin, alglayan zneden veya algnn kendisinden
bamsz olarak bizzat atomlarn kendilerinde varolan zellikler oldu
unu da syledik. Bunun yannda nesnelerin aclk, tatllk, krmzlk,
siyahlk, scaklk, soukluk vb. gibi baka birtakm niteliklere sahip ol
duklarn da biliyoruz veya onlarla ilgili olarak bu tr duyumlar veya
alglara da sahibiz. imdi acaba bu ikinci trden nitelikler veya zel
likler de birinciler gibi gerekten atarnlara ait nesnel nitelikler midir-
324 ikinci ksm

ler, yoksa onlardan farkl olarak bizimle nesneler arasndaki ilikinin


mi rndrler?
Daha basit olarak syleyelim: Alglayan bir zne olsa da, olma
sa da atomlarn bir bykl ve ekli olduunu, onlarn bir boluk
ta yeraldklarn biliyoruz. Ama acaba alglayan zne veya alg organ
ile alglanan nesne arasndaki iliki olmasa bala nesnelerin tatllklar,
aclklar, scaklk veya soukluklarndan szetmemiz mmkn veya
anlaml mdr?
yle anlalyor ki Demokritos, bu konuda phecidir. Demok
ritos'a gre, her trl varln atomlarn birlemesinden meydana gel
diini biliyoruz. te yandan onun, atomlarn farkl biimlerde olduk
larn kabul ettiini de biliyoruz. Bu balamda Demokritos, rnein
ate atomlarnn kre eklinde olduklarn ve bundan dolay dier
atomlardan daha kolay, daha hzl hareket ettiklerini sylemektedir.
Benzeri ekilde Derrokritos ruh atomlarnn da ate atomlarna benzer
olduklarn, bundan dolay insan vcudunda her tarafa rahata nfuz
edebildiklerini ve ok hzl hareket ettiklerini, bylece insan bedenine
hareket ve hayat saladklarn dnmektedir.
nc olarak, atomcular duyu organlarmzn kendilerini de
phesiz atomlardan meydana getirtmektedirler. Demokritos'a gre
duyum, nesnelerden gelen atom akntlaryla duyu organlar arasnda
ki etkilemenin rn olarak ortaya kar.
Bu verileri, yani atomlarn farkl ekillerde olduklar, duyu or
ganlarnn da farkl ekillerdeki atomlardan meydana gelmi olduu,
duyurnun farkl ekiliere sahip atomlarla, farkl ekiliere sahip duyu
organlarnn karlkl bir ilikisinin sonucu olarak ortaya t y
nndeki verileri bir araya getirdiimizde renk, koku, tatllk, aclk, s
caklk veya souklua ilikin alglarmzn gerekte nesnelerin bir zel
lii olmayp, bizimle nesneler arasndaki ilikinin bir sonucu olarak or
taya kan eyler olduu anlalmaktadr.
Somut olarak sylerse k; rnein bizim dilimizin yuvarlak atom
lardan meydana geldiini, buna karlk biberin engelli atomlardan
olutuunu varsayarsak bu engelli atomlarn dilimiz zerinde belirli
12. leukippos ve demokritos 325

bir tahri meydana getireceklerini dnmemiz makul olacaktr. te,


biberin acln aklayacak da bu olacaktr. Buna karlk ekerin dz
veya prtksz, kaygan atomlardan meydana geldiini varsayarsak
dilimizde meydana getirecei tahri daha az olaca iin, bizde haz ve
rici bir duyuma yol aacaktr.
Bylece bu aklamay btn dier nitelikler ve benzeri duyum
lar iin de kullandmz takdirde Demokritos'un ne demek istediini
ortaya koymu oluruz: Demek ki tatl, ac, scak, souk, btn bunlar
nesnelerin nesnel nitelikleri deildirler; onlar nesnelerle bizim aramz
daki zel bir ilikiden dolay bizde ortaya kan znel fikirler veya De
mokritos'un deyimiyle sanlar, varsaymlar veya adlardan ibarettirler.

Bu Ayrmn Bilgi Kuramsal Sonular


Bu grn epistemolojik sonucunun, dneeye arasz algdan daha
fazla deer vernemizin gerekli olaca aktr. Grld gibi ikincil
niteliklere ilikin duyumlar, yani renk, ses, koku, tat duyumlar nesnel
karlklar olmayan znel duyumlardr. Atomlarn ekil ve byklk
leri gibi niteliklerine gelince, onlarn nesnel olarak var olmalarna kar
lk, duyumlar tarafndan alglanamadklarn da biliyoruz. nk
atomlar, grme duyusuyla alglanamayacak kadar kktrler. O hal
de Demokritos'un bilgi kuram asndan, kesinlikle duyumcu olmad
n sylemek zorundayz.
Ancak bu onun duyu verilerini veya alglar bir kenara iterek,
geree tmyle aklsal, tmyle speklatif bir yntemle yaklamak
gerektiini savunan bir insan olduu anlamna gelmemektedir. De
mokritos, duyumlarn genel olarak aldatc olduklarn bilmekle birlik
te, onlarn doru yorumlandklar takdirde bize doruyu verecek g
venilir bilgi kaynaklar olduklar grndedir. Duyularn aldatcl
n ne srerek, onlar kmsemek isteyen akla kar u szleri syle
yen, daha dorusu duyulara kendilerini savunmak zere onlar syle
ten yine Demokritos'tur: "Zavall akl, beni rtmek iin dayandn
kantlar yine benden alyorsun" (B 125).
ilerde Epikuros'un da hakl olarak tekrar edecei bu argman-
326 ikinci ksm

da, Demokritos'un sylemek istediinin u olmas gerekir: Biz herhan


gi bir duyumuzun, rnein grme duyumuzun bizi aldattn nereden
biliyoruz? Yine bu duyumuz veya bu duyumuzu dzelten baka bir du
yumuz sayesinde deil mi? Suya hatrlan bir krei gzmzn krk
olarak grd bir gerektir. Ancak bu algmzn yanl olduunu,
nk szkonusu krein krk olmadn nereden anlyoruz? Sudan
karld durumda kree bakan gzmz veya suya batrlm iken
elimizle onu yokladmzda onun krlmam olduunu syleyen do
kunma duyumuz sayesinde deil mi?
phesiz ki, Demokritos duyularmzn bize gerein zn ve
ya Kant'n diliyle sylersek numen'i veremeyeceinin bilincindedir.
nk atom varsaymnn kendisi onun dorudan duyu sayesinde, du
yu algs sayesinde elde ettii veya rettii bir varsaym deildir. te
yandan onun varolduunu tasdik ettii bo uzayn da duyusal algs
nn olamayaca aktr. O halde Demokritos'un temel kuramnn du
yusal bir kurarn olmad, aklsal bir kurarn olduu phesizdir.
te yandan Demokritos, yukarda ayrntl olarak gstermeye
altmz zere nesnelerin eitli duyusal niteliklerine ilikin alglar
mzn, nesnelerin doasn doru yanstmadklarnn da farkndadr.
Nihayet Demokritos, daha basit olarak, eitli duyularmzn bizi d
pedz aldattklarnn da bilincindedir. Ama btn bunlara ramen,
Demokritos'un duyuma, duyum olarak kar kan Platon tarznda
aklc bir filozof olduunu sylememiz kesinlikle doru olmayacaktr.
ilerde Epikuros'un atom varsaymn temellendirmek iin kullanaca
akl yrtmelerinde de ak bir biimde greceimiz gibi muhtemelen
Demokritos duyusal deneyin veya duyusal sezginin verileriyle balan
t iinde olacak; onlarda kalmayacak, ama onlardan hareket edecek;
onlar aacak, ama onlara aykr olmayacak veya onlara ters dmeye
cek ve sonuta onlar, yani duyu verilerini daha derin veya daha stn,
daha btnsel bir sistemin birlii iinde aklayacak bir akl kullanm
peindedir. Demokritos'un salt deneyci bir bilgi kuramn savunduu
sylenemez. Ama bu, onun salt aklc, salt mantksal, a priori'ci bir bil
gi kuramnn taraftar olduu eklinde yorumlanamaz.
12. lukippos domokritos 32 7

ATOMCULARIN FZG VEYA KOZMOLOJS


Bu aklamalardan sonra atomcularn kozmogonisine veya kozmolojile
rine geelim. Evrenin, daha dorusu bo uzay n sonsuz, snrsz olduu
nu ve iinde sonsuz bir zamandan beri sonsuz sayda ve ekillerde mad
de paracklarnn hareket halinde olduklarn veya yzdklerini biliyo
ruz. te kozmik srecin balangcnda bu atomlarn her ynde hareket
ederek birbirleriyle karlatklar ve bunun sonucunda bir evrinti veya
daha doru evrintilerin meydana geldiini anlyoruz (B 1 67).
Btn maddeyi iine alan byk evrinti iinde meydana gelen
bu ksmi evrintiler, ayr kozmik sistemleri veya dnyalar meydana
getirmektedir. Bu evrinti hareketleri sonucunda, benzer atomlar bir
birlerine yaklamakta, birbirleriyle birlemektedirler. Demokritos'un
dncesine gre, bu evrinti veya girdap hareketleri sonucunda mer
kezka kuvvetin etkisi altnda hafif atomlar evreye doru frlamakta,
ar atomlar ise merkeze doru gidip orada ylmaktadr (te burada
ilk defa ar ve hafif atomlardan szedildiini ve bu arlk ve hafifli
in bir ilev kazandn grmekteyiz). Her ksmi evrinti sistemi iin
de evreye doru giden hafif atomlar biraraya gelerek bir tabaka, de
riye benzer bir ey oluturmakta, bylece ayr kozmoslar bo uzay ie
risinde birbirlerinden ayrlmakta ve snrlanmaktadrlar. Bylece De
mokritos kendi kozmosumuzu da aklayarak, szedilen sre so
nunda onun merkezinde ar atomlarn meydana getirdii topran
olutuunu, evresinde ise ate atomlarndan meydana gelen gk ci
simlerinin meydana geldiini dnmektedir.
Bu kozmogoninin veya kozmolojinin bilimsel bakmdan nce
kilerden daha ileri olmad, hatta baz bakmlardan daha geri olduu
aknr. rnein Demokritos, sistemimizin merkezine dnyay koyma
s, sonra dnyay bir silindir eklinde dnmesi bakmndan Pythago
raslardan daha geridedir. te yandan, merkezka kuvvetin etkisiyle
hafif cisimlerin deil de ar cisimlerin daha uzaa gitmesi gerektii
ynnde en basit fiziksel bir doruyu bilmemesi asndan bu kozmo
lojinin yine ncekilerden daha baarl olmad aktr. Sonra, benzer
Ierin benzerler tarafndan ekilmesi veya benzerierin birbirleriyle bir-
328 ikinci ksm

lemesi ilkesi, evrinti anlay vb. bakmlarndan da onun orijinal ol


mad, nk bu grlerin daha nce Empedokles ve Anaksagoras
tarafndan savunulmu olduunu bilmekteyiz. Sonu olarak, Yunan
atomcularnn hibir fiziksel hareket yasasn formle etmedikleri veya
matematiksel olarak formle edilen herhangi bir mekanik yasasna
ulamam olduklar bir gerektir.
Bununla birlikte, bu atomcu kuramda ve atomcu kozmogonide
ok nemli olan temel baz varsaymlar vardr ki, bunlar zaman bak
mndan ilk defa atomcular tarafndan ortaya atlmam olsalar da en
kararl ve tutarl ifadelerini atomcularda bulmulardr.

ATOMCULARDAN BiZE MiRAS KALAN


NEML DNCELER
Bu varsaymlardan ilki daha nce iaret ettiimiz gibi maddenin ko
runmas veya yok edilemezlii varsaymdr. Daha nceki Yunan filo
zoflarnda da st kapal olarak bulunan bu varsaym veya dnce,
atomcular tarafndan mmkn olan en bilinli ve kararl bir ekilde di
le getirilmitir: "Hiten hibir ey kmaz. Varolan hibir ey yok edi
lemez. Her deime paralarn birlemesi ve ayrlmasndan baka bir
ey deildir."
Atomcular tarafndan savumulan ikinci nemli bir dnce,
nedensellik dncesidir. Leukippos'a mal edilen nemli bir frag
mentte "hibir eyin rastlant ile maydana gelmedii, her eyin bir ne
denin ve zorunluluun sonucu olduu" sylenmektedir (DK. 67 B 2).
Geri hareketin kendisiyle ilgili olarak, atomcularn herhangi bir ne
den gstermediklerini ve kozmik srecin balangcndan nceki du
rumda atomlarn hareketlerinin ynyle (yukar, aa, saa, sola) il
gili olarak yine nedensel bir aklama yapmadklarn biliyoruz. An
cak atomlarn birbirleriyle temasa gelmeleri, arpmalar, birlemele
riyle balayan srete artk hibir rastlantnn yeri olmadn, her e
yin tam bir zorunluluk altnda cereyan ettiini, meydana gelen her e
yin, ortaya kan her olayn kesin bir biimde belirlenmi oldunu
syleyebiliriz.
12. ltukippos dtmokritos 329

te yandan, gerekliin evrensel ilkesi olarak kabul edilen bu


nedensellik, tamamen mekanik bir nedensellik olarak dnlmekte
dir. lka'da herhangi bir sahte ereksellik dncesini iin iine kat
makszn, her eyin tamamen vurma ve arpmalara dayanan mekanik
bir nedensellik yasasna gre cereyan ettii fikrini tam bir tutarllk ve
kararllk iinde ifade etme cesaretini gsterenler yalnzca atomcular
olmutur. phesiz ki, Demokritos'tan nce de sonra da Yunan dn
cesinde nedensellik, determinizm dncesini savunanlar olmutur.
Ama onlar iinde bugnk nedensellik dncesine, yani Hobbes'tan,
Galile'den bu yana kabul ettiimiz mekanst nedensellik fikrimize en
yakn den kiiler atomcular olmutur.
Aristoteles'in savunduu ve uzun yzyllar boyunca insanlk d
ncesine kabul ettirecei erekbilimci (teleolojik) nedensellik fikrinin,
atomcularn savunduklar mekanik nedensellik fikri kadar doal ve
onun kadar, hatta mantksal bakmdan ondan daha doyurucu olduu
kabul edilebilir. Ancak bu erekbilimci nedensellik fikri; modern alar
dan bu yana gelien nedensellik fikrine temelden aykr olduu gibi,
ilerde yeri geldiinde gstereceimiz ve biroklar tarafndan da hakl
olarak iaret edilmi olduu gibi ou zaman, zellikle inorganik do
a szkonusu olduunda ii bo, sahte bir aklama ilkesi olmaktan
kurtulamamaktadr. Bunun en iyi rnei Aristoteles'in baz fiziksel ve
astronomik aklamalardr. Atomcularn bilinli olarak ve tam bir tu
tarllkla, evrensel deerini tasdik ettikleri ve uyguladklar mekanik
nedensellik ilkesi ise, bugn insan bilimleri de dahil olmak zere bilim
sel dncenin tam kalbinde bulunmaktadr.
Nihayet atomculardan daha nceki Yunan filozoflarnda zel
likle Pythagoras ve Empedokles'te varln grdmz, varlklar
arasndaki nitelik farkllklarnn aslnda nicelik farkllklarna geri
gtrlebilecekleri veya geri gtrlmeleri gerektii fikri de Demok
ritos'ta en ak bir biimde kendisini gstermektedir. Empedokles var
lklarn kkenlerinin, yani hi olmazsa su, hava, ate ve topran ni
telik bakmndan birbirlerinden farkl olduklarn kabul etmekteydi.
Buna karlk atomcular, yukarda grdmz gibi varlklarn yap
330 ikin<i ksm

talarnn, bugn de kabul ettiimiz gibi, niteliksel bakmdan birbir


lerinden farkl olmadklarn, onlar arasndaki btn farkllklarn
son tabiilde nicelik farkllklarna indirgenebileceini ak bir ekilde
savunmulardr.
Demokritos'un kazmaloisinin ayrntlar hakknda daha fazla
bilgimiz yoktur. Onun yalnz sonsuz uzayda ezelden beri hareket ha
linde bulunan atomlarn birbirlerine arpma ve vurmalarndan gerek
ayn zamanda, gerekse birbiri ardndan sonsuz dnyalarn meydana
geldikleri ve bunlarn tekrar dalarak yeniden birletikleri ve bu sre
cin bylece sonsuza kadar devam edecei grnde olduunu syle
yebiliriz. O halde onun evrende, henz baz dnyalar meydana gelme
miken, bazlarnn, rnein bizim dnyamzn veya kozmasumuzun
varla gelmi olduu, bazlarnn ise artk bir dalma sreci iine gir
diini dndn syleyebiliriz.

BiYOLOJi VE ANTROPOLOJiLER
Yunan Doa Filozoflar'nn tercilli konularndan biri evrenin nasl
meydana geldii ise bir dieri de canllarn, hayvanlarn, zellikle insa
nn nasl ortaya kt idi. rnein bu konuda Empedokles'in iki il
gin gr olduunu grmtk. Demokritos'un bu konuda herhan
gi bir zel gr veya aklamas olup olmadn bilmiyoruz. Ancak
onun bu konuyu da genel dnya grnn veya felsefesinin ilkeleri
erevesinde ele alm olduunu tahmin edebiliriz.
imdi bu genel erevenin ereksellie herhangi bir yer verme
yen bir ereve olmas gerekmektedir. Baka deyile Demokritos,
Aristotelesi anlamda ereksel nedenlerin varln herhangi bir biim
de kabul edemezdi. Leukippos'a atfedilen ve daha nce bir iki kez zik
rettiimiz nl cmle herhalde bu ynde yorumlanmaldr: "Hibir
ey rastlantyla meydana gelmez. Her eyin bir nedeni ve zorunluluu
vardr. " (DK 67 B 2).
Lange'nin de hakl olarak iaret ettii gibi, burada szedilen
neden (/ogos), atomlarn hareketlerinde mutlak bir zorunlulukla ken
disine boyun edikleri matematik ve mekanik yasadan baka bir ey
. lukippos dmokritos 331

olamaz.2 Bunun byle olduunu ayrca Aristoteles'in birok yerde De


mokritos'un ereksel nedenleri tamamen bir yana iterek her eyi doal
bir zorunlulukla, yani mekanik bir zorunlulukla aklamaya alma
sndan dolay bulunduu ac ikayetlerinden de karmaktayz.
Platon'un Sokrates'inin Phaidon'da Anaksagoras'n Nous'unu
kefettiinde duyduu heyecan, ancak bunun hemen arkasndan
Anaksagoras'n bu Nous'u hi de erekbilimci bir aklama ilkesi ola
rak kullanmadn grd zaman, dt byk hayal krkln
hatrlyoruz. Aristoteles ise, kendisiyle ilgili olarak byle bir hayal k
rklna dmeyecek kadar Demokritos'u iyi tanmaktadr. O, De
mokritos'un ruhun bedeni nasl hareket ettirdiine ilikin kuramn
eletirirken u benzetmeyi yapar: Sylendiine gre Dedalos, Afro
dit'in bir heyketini yapmtr. Philippas bu heykelin kendi kendine na
sl hareket ettiini aklamak iin muhtemelen Dedalos'un onun iine
cva koymu olduunu syler. Aristoteles ite Demokritos'un da insa
n, iinde bulunan atomlarla, ruh atomlaryla tam da bu ekilde hare
ket ettirdiini syler (De Anima, 406 b 17 vd. ).
Bu aklama Aristoteles'in doru olarak grd gibi, Demokri
tos'un insann hareketlerini tamamen mekanik olarak anlamak ve ak
lamak istediini gstermektedir. ilerde Platon'un Sokrates'inin insann
bilinli ve iradi hareketlerini bu ekilde mekanik bir tarzda aklamaya
kar ynelttii itirazlar geni olarak greceiz. Burada u kadarn be
lirtmekte yerinelim ki Demokritos, anlaldna gre, insann dnme
hareketi, bilinli ve iradi seme hareketi de dahil olmak zere btn ha
reketlerini genel hareket yasalar erevesinde aklamak eilimindedir.
Baka deyile o, hayvaniara ve insana zg olan zel hareket
trlerini, genel fizik-mekanik hareket yasalarnn dnda ve onlardan
ayr ilkelere dayanan hareketler olarak anlamak istememektedir. nsan
ruhu ve insan dnceleri de iinde olmak zere her ey ve her olay,
atomlar ve onlarn birbirleri zerine arpma ve vurma hareketlerinin
sonucu olarak ortaya kmaktadr. Demokritos'ta eksik olan veya ku-

:. Lange, Materyalizmin Tarihi, s.9


332 ikinci ksm

surlu olan, erekbilimin reddedilmesi deildir; ilerde Darwin'in yapaca


tarzda erekbilimin mekanik olarak nasl aklanabilecei ynnde
bir denemeye giriilmemi olmasdr phesiz bu konuda Darwin'in
bilgi ve birikimine sahip olmasn ve dolaysyla byle bir aklama de
nemesinegirimesini beklemekle ona hakszlk ettiimizi dnebiliriz.
Ama bu ynde ilkel olmakla birlikte, nemli bir adm atm olan Emp
dokles'in canl varlklarn ve insann nasl ortaya ktklar ve bu var
lklarda baz ereklerin nasl olup da, devam ettirilip korunduklarna
ilikin bir abas olduunu hatrlarsak, belki Demokritos'tan da siste
minin genel zihniyetini terk etmeksizin, bu konuyla biraz daha fazla il
gilenmesini beklernemizin hakkmz olabileceini dnebiliriz.

PSKOLOJ VE BLG KURAMLARI


Demokritos'un biyolojisi ve antropolojisiyle ilgili bu genel bilgileri ver
dikten sonra, imdi daha zel olarak onun psikolojisine veya ruh ku
ramna, duyum ve akl retisine geebiliriz. Demokritos ruhun, daha
nce de iaret ettiimiz gibi, ince, dz ve yuvarlak, ate atomlarna
benzer atomlardan meydana gelmi olduunu, bu atomlarn en hare
ketli atomlar olduklarn ve btn bedene nfuz eden hareketlerinden
de her trl hareket olaylarnn doduunu sylemektedir (DK. 67 A
28; 68 A 102). O halde Demokritos, ruhun da beden gibi atomlardan
meydana geldiini sylerken materyalizme sadktr. Bununla birlikte
onun bedenle ruh arasnda bir ayrm yaptn ve bu ayrm ahiakn le
hine kullandm itiraf etmemiz gerekir. nk ona gre ruh, insann
en asli parasdr ve mutluluun yeri, taycs odur. Dolaysyla ilgi
miz, endiemiz ilk planda ruhla ilgili olmal, onu konu almaldr.
Demokritos'un ruhu bedene gre daha ince, daha hareketli
atomlardan meydana getirmesinin nedenini anlamak zor deildir. Be
deni hareket ettireceine gre, ruhun bedene gre daha hareketli, da
ha akc atomlardan meydana gelmi olmas gerekir. Sonra bedenin her
yan canl olduuna veya baka deyile hareketli olduuna gre ruhun
atomlarnn her blgesinde, her yannda hareketi meydana getirebil
mek iin bedenin her tarafna szabilecek, nfuz edebilecek incelik ve
u. leukippos ve demokritos 333

kayganlkta olmalar gerekir.


Ruhun, ate atomlarna benzer atomlardan meydana geldiini
syledik. Demokritos'a gre canl organizma ile teneffs edilen hava
arasnda solunum araclyla srekli bir dei toku vardr (A 106).
nk solunan hava da ayn ekilde dz ve hareketli atomlar, yani
ate atomlarn iinde bulundurur. Bylece soluma alaynda, ruhu
meydana getiren ate atomlaryla, havada bulunan ate atomlar ara
snda srekli bir al veri cereyan eder. Soluma kesildiinde, yani ru
hun atomlar havadan beslenmediinde ortaya kan ey, lmdr (A
1 09). Demokritos'un sistemi iinde ruhun lmszlnden szetme
nin bir anlam olamayaca aktr.
Ruhun en stn etkinlii, bilgi edinmektir. Demokritos bilgi
olayn da mekanist genel sisteminin erevesi iinde aklamaya al
maktadr. Daha nce de ksmen iaret ettiimiz gibi bilgi olay da b
tn dier doa olaylar gibi, atomlar arasnda vurma ve arpma olay
larnn zel bir biiminden baka bir ey deildir.
Daha ayrntl olarak anlatmak gerekirse, alglanabilen cisimler
den birtakm akntlar kar. Bunlar duyu organlarna gelip arparlar
ve onlarda bir imge olutururlar. te duyum veya alg olay, temelde
bundan ibarettir (DK. 67 A 29).
te yandan, duyu organlarnn kendilerinin de atom birleme
leri olduklar ve yalnz alglanan nesnelerin yaplarnn deil, duyu or
ganlarnn yaplarnn da duyum olayn meydana getirmede belli bir
role sahip olduunu hatrlamamz gerekir. nk duyum veya alg, te
melde duyusal nesnelerden gelen akntlarn duyu organna arpmas,
onu tahrik ve tahri etmesidir. Tatllk ve aclk duyumunun eker ve
ya biber atomlarnn yaplaryla, dili meydana getiren atomlarn yap
s arasndaki bir ilikinin sonucu olarak ortaya ktna daha nce ia
ret etmitik. Bunun Demokritos'un duyumlarn nesnellii imkann ge
ni lde ortadan kaldran bir kuramn yaratcs olduu anlamna
geldii aktr. nk bundan mantksal olarak kacak sonu, duyan
veya alglayan znenin yapsna gre duyurnun veya algnn deirnek
zorunda olduu olacaktr. Hatta bundan, ortada farkl yaplarda zne-
334 ikinci ksm

ler olmas durumunda ayn tahriin, farkl duyurnlara yolaabilecei


sonucunu karmak da mmkndr. Buradan belki Protagorasn in
sann, birey " insann her eyin ls olduu" grne giden yol al
maktadr. Ancak Demokritos'un kendisinin byle bir yola girmedii
kesindir. O, eyann hakikatini veya numen'i bize veren doru duyum
larmz olmadn kabul etmekle birlikte btn insanlar iin ortak du
yu organlarnn yapsndan ortak duyu alglarnn kmas gerektii
dncesine sahip gibi grnmektedir. Baka deyile ona gre tatl,
ac, scak, souk birer san olmakla birlikte onlar btn insan tr iin
ortak sanlardr.
Demokritos'tan duyum veya algyla dnme veya akl arasn
daki ilikilerin nasl olduu hakknda ayrntl bir kurarn beklememi
zin hakszlk olaca kabul edilmelidir. Ancak onun duyusal algyla d
nce veya akl arasnda bir ayrm yaptn ve bunlardan ikincisini bi
rincisine tercih ettiini biliyoruz. Bununla birlikte Demokritos'un d
nceyi veya akl da genel maddeci kuram iinde aklamas, yani d
nce veya fikirleri de fiziksel-maddi sreler olarak tasadam olma
s gerekir. Sonra yine onun dncelerin duyusal imgelere bal oldu
u, hatta aklsal bilginin belki ruhun uygun bir atomlar karmn ve
ya yapsn gerektirdiini dnm olmas mmkndr.
Demokritos'un aklsal bilgi konusunda kendi kendisiyle tutarl
olarak ileri srebilecei gr herhalde akl, algdan gelen izlenimlere
dayanarak eylerin gerek yaps hakknda varsaymlar ileri sren bir
yeti olarak tasariarnas olacakt. Nitekim onun byle dndne da
ir iaretler vardr.
Ancak, bu bilgi kuramnn veya tasariama tarznn kendi iinde
birtakm glklerle kar karya bulunduunu itirafetmemiz gerekir:
Eer duyu alglarmz bize gerein kendisi hakknda gvenilir bilgiler
vermiyorlarsa, onlara dayanarak akln oluturaca varsaymlar da ay
n tehlike karsnda bulunacak deil midirler?
te yandan duyusal alglardan tamamen bamsz speklatif
bir akl kavramn da, Demokritos'un kesinlikle kabul edemeyecei,
nk bunu aklayamayaca aktr. Byle bir akln kayna ne ola-
12. lukippos dmokritos 335

caktr? O, insanda nasl var olabilecektir? O halde Demokritos'un dar


anlamda duyumcu olmadn, duyular arasnda bazlarnn bizi dier
bazlarndan daha fazla yanltabileceini, genel olarak duyumlarn bi
ze eylerin hakibtini veremeyeceklerini kabul ettiini syleyebiliriz.
Bununla birlikte onun, yine de btn insan tr iin normal diyebile
ceimiz bir yapya sahip olan duyu organlarna, bunlar tarafndan sa
lanan alglara ve bunlara dayanlarak yaplan akl yrtmelere mm
kn olan en byk lde gvenmek durumunda olduunu belirtme
miz gerekir.
Demokritos'un materyalist ve mekanst duyum ve dnce ku
ramna yaplabilecek ana itiraz, herhangi bir materyalist duyum ve d
nce kuramma yneltilebilecek tirazn ayn olacaktr. ster atomcu
olsun, ister baka trden olsun materyalist bir duyum ve bilgi kuram
nn ana zaaf; ar basitletirme ve indirgeyici yanltmaca diye adlan
drlabilecek kusurudur. Materyalizm, maddenin hareketleriyle bu ha
reketlerin sonucunda ortaya kan duyum ve dnceyi birbirlerine
zde klma hatasn ilemedii takdirde hi phesiz son derece ma
kul ve deneyierimize en uygun den bir kuramdr. Ancak materyalist
terin kendilerini, bu ar basitletirmeden ve indirgemeci tutumdan
ounlukla kurtaramadklarn belirtmek zorundayz.
Ne demek istediimizi anlatalm: Bugn, zihnimizde meydana
gelen herhangi bir duyum, alg veya dnce olaynn sinir sistemimiz
de veya beynimizde meydana gelen birtakm fiziksel-kimyasal hare
ketlerle birlikte bulunduu veya onlarn sonucu olarak ortaya kt
konusunda kimsenin phesi yoktur. Bununla birlikte bir eyi grme
veya duyma deneyimizle, onunla ayn zamanda sinir sistemimizde ve
beynimizde meydana gelen bedensel olaylarn birbirlerine zde olma
dklarn da gryoruz. rnein biri bir televizyon program seyredi
yor ve bir bilim adam o anda bu program seyreden kiinin beynini
inceliyor olsa, onlardan her biri farkl eyler greceklerdir. Seyreden
kii birtakm "resimler" grecek, bilim adam ise eitli lme yn
temlerinin bir dizi "okuma"syla (rnein tomografi ekilleri) karla
acaktr.
336 ikinci ksm

imdi beyin fizyolojisiyle ilgili bilgilerimiz yle bir noktaya erie


bilir ki bilim adam bize televizyon seyreden kiinin ne seyrettiini sy
leyebilir, yani beyinde tesbit ettii fiziksel tepkilerden hareketle televiz
yon programnn ierdii olaylar dizisini kurabilir. Ama bu durumda da
hi onlarn her biri dierinden dorudan doruya farkl bir ey grmeye
devam edeceklerdir. O halde duyum ve dncenin insan beyninde cere
yan eden fiziko-imik hareket veya srelere bal olduunu sylemek
baka eydir, onlara zde olduunu sylemek daha baka bir ey.
imdi phesiz bu durum, Demokritosu duyum ve dnce ku
ram iin de geerlidir. Bu kuram, duyum ve dnceyi atomlarn ha
reketlerine, muhtemelen de esas itibariyle beyindeki atomlarn hare
ketlerine indirgemektedir (nk Demokritos, Hipokrates ve Pla
ton'la birlikte bedenin gdc organnn beyin olduunu sylemekte
dir). Ancak Lange'nin de belirttii gibi ses, k, s olaylar gibi fizik
sel-kimyasal olaylar atomculukla aklamak baka eydir, en basit ses,
k, s veya tat alma duyumunu veya deneyini atomculukla aklamak
daha baka bir ey.3 Bir hareket olarak bu tr olaylarla, bu tr olayla
rn duyumu, yani zne tarafndan yaanan deneyi arasnda her zaman
iin bir uurum vardr ve bilirnde kaydedilen btn ileriemelere ra
men bu uurum bugn de kapanmamtr. Muhtemelen duyumu dou
ran mekanik hareketlerin dou ve ileyilerinin tam bir aklamas ve
ya hesab verilmi olsa bile szkonusu uurum kapanmayacaktr. z
nenin bir duyumu, benim bir duyum olarak sesle, bu ses duyumunu
aklamak iin beyinde gerekletii kabul edilen sreler arasnda
kpr hala kurulabiimi ve bunlardan birini dierine zde klabilece
imiz tarzda onlar arasndaki iliki aklanabilmi deildir.

DEMOKRTOS'UN AHLAKi GRLER


Demokritos'un ahlakna gelince, onun bu konuya ilikin grleri
hakknda elimizde dier alanlara ilikin grlerine oranla ok daha
fazla sayda fragment bulunmaktadr. Bu fragmentlerde karlatmz

3 Lange, Materyalizmin Tarihi, c.l, s.43.


12. lukippos dmokritos 337

ahlaka ilikin zdeyiler arasnda, farkl felsefi sistemlere uygulanabi


lecek birok Yunan bilgelii tleri vardr. Baka deyile bunlar, zel
likle materyalist bir dnya grnn ahlaksal tleri olmaktan da
ha geni ve daha yumuak bir bak asn yanstmaktadrlar.
Belirttiimiz gibi Demokritos yapsal bakmdan olmasa da de
er bakmndan ruhla beden arasnda bir ayrm yapmakta ve ruhu be
dene oranla daha deerli bulmaktadr. Dolaysyla insan mutluluu ve
ahiakla ilgili tlerini genellikle ruhun eitimi, ruhun erdemleri ze
rinde younlatrmaktadr. Bununla birlikte ruha gsterilen bu zel il
ginin Gney talya filozoflarnda olduu gibi, bedenin tamamen yok
saylmas, ortadan kaldrlmasn neren ileci bir ahlak zelliini hi
bir zaman kazanmad, bu anlamda da genel materyalist kurama uy
gun den bir "dnya" ahlak olduunu belirtmemiz gerekir.
Demokritos ahlaknn genel karakteri aklc, ll ve dengeci
bir ahlak olmasdr. O hazzn srf haz olarak iyi olduuna inanmaz ve
bu bakmdan ardl olan Epikuros'tan ayrlr. te yandan hazzn haz
olarak kt olduu dncesinde de deildir. O, ahlaka gzel olan
hazlarn seilmesini tavsiye eder ve bu konuda da akla byk bir grev
verdirir. Demokritos'a gre her zevk, peinden koulmaya layk deil
dir. Davranlarn arasz haz ve ac duyuniarna gre ayarlayan biri,
ancak delidir. Akll insan kendisini duygunun arasz gdsne terket
mez, kendisi iin doru olann, uygun olann aklsal bilgisine brakr.
Peki insan iin doru olan, uygun olan nedir?
Buna Demokritos'un verdii cevap onu en ok yararl olanda
aradn gstermektedir. Fakat bu cevap da ancak geici olarak geer
lidir; nk yarar kavram da en stn amala ilgili olarak belirlenme
lidir. Demokritos bu en stn amac veya insan iin en yksek iyiyi ga
liba yrek ferahl, ruh huzuru diye adlandrabileceimiz bir eyde
bulmaktadr. Bu ruhun gelip geici bir honutluk durumu deildir; s
rekli ve kalc bir memnunluk halidir. Bu hale de ancak doru dn
me, doru eylemle, ksaca doru davranla ulalabilir.
Demokritos en stn erdem olarak lll grmektedir. l
llk, insann doa tarafndan kendisine izilen snrlar amamas
338 ikinci ksm

ve gc iinde olmayan eyleri elde etmeye almamasdr. Yrek fe


rahl veya ruh huzurunu salayabilecek en nemli eyler, bazda lm
llk ve doru ller peinde komaktr.
Demokritos'un pratik felsefe alanna ait baz daha zel dn
celerine gelince, onun kadere inanmadn, iyi ve ktnn insana yi
ne kendisinden geldiini dndn syleyebiliriz. te yandan
onun mutluluun kaynan d dnyada deil, insann kendisinde bul
duunu da belirtmemiz gerekmektedir. Bu noktada onun ilerde kk
Sokratesi okullardan Kinik Okul'un d dnyaya ve onun nimetlerine
kar nerdii kaytszlk ahlaknn balangcnda veya kaynanda bu
lunduunu bile syleyebiliriz. Onun ahlak felsefesi veya mutluluk sa
natna ilikin dncesini en iyi biimde ifade eden, belki u cmledir:

"Talih cmert, fakat dnektir. Doa kendine yete: Bu yzden do


a daha az, fakat daha salam olanyla midin daha ok olan eyi
ni yener" (B 176).
Kaynaka

Aristoteles; The Works of Aristotle, Great Books of the Western World iinde, W.
Benton, En:ydopaedia Britanni:a Ine. 1 95.
-, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, . bask, stanbul: Sosyal,1 996.
-, Nikomakhos'a Etik, ev. Saffet Babr, Ankara: Kebike, 1 997.
-, Politika, ev. Mete Tuncay, stanbul: Remzi, 1975.
Bames, j., The Presocratic Philosophers, Londra: Routledge, 1983.
Battistini, Y., Trois Presocratiques: Heradite, Parmbide, Empedode, Paris: Galli
mard, 1968.
Baydur, S. Y., Antik Felsefe, stanbul: . . Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 1 948.
Brehier, E., Histoire de la Philosophie, Tome Premier, L'Antiquite et le Moyen Age,
Paris: Felix Akan, 1921 (Trkesi: ev. Mira Katr:olu, Felsefe Tarihi, :ilt
1 , Ilka 11e Ortaa, stanbul: MEB, 1 969).
Burnet, j., L'Aurore de la Philosophie Grecque, Franszca'ya ev. A. Reymond, Pa
ris, 1 91 9.
Chitelet, E, Platon, Paris, 1 966.
Cleve, F. M., The Giants of Presophistic Greek Philosophy, . bask, Den Haag,
1969.
Copleston, F., A History of Philosophy, Volume I , Greece and Rome, . bask,
Maryland, 1 95 5 .
Comford, F. M . , Before and After Socrates, Londra, 1 958
- , The Origins o f the Greek Philosophical Thought, Londra, 1 95.
-, Plato and Parmenides, Londra, 1950.
Denkel, A., Demokritos-Aristoteles: lkada Doa Felsefe/eri, . bask, stanbul:
Doruk, 003.
Diels, H., Die Fragmente der Vorsokratiker, G riechisch und Deutsch, yay. W.
Kranz, 3 cilt, 6 . baskdan yaplan tpkbasm, Weidman, 1974.
Farrington, B.; Sc:.:nce and P9litics in the Ancient World, . bask, Londra, 1965.
-, Greek Science, Londra, 1 944.
Gigon, 0.; Grundprobleme der Antiken Philosophie, Bern, 1 959.
-, Der Ursprung der Griechischen Philosophie, Von Hesiod bis Parmenides, .
bask, Basel und Stuttgart, 1 968.
Gomperz, T.; Les Penseurs d e la Grece, Histoire de la Philosophie Antique l, Fran
sz:a'ya ev. A. Reymond, Paris 1 98.
Guthrie, W. K.; A History of Greek Philosophy I, The Earlier Presocratics and the
Pythagoreans, Londra, 1 96.
340 kavnaka

-, lika Felsefe Tarihi, ev. Ahmet Cevizci, Ankara: Gndoan Yaynevi,


1988.
Gterbock, H. G.; Kumarbi Efsanesi, ev. Sedat Alp, Ankara: Trk Tarih Kurumu,
1 945.
Herodotos, Herodot Tarihi, ev. Perihan Kuturman, stanbul: Hrriyet, 1 973
Hesiodos, /er ve Gnler, ev. Suat Yakup Baydur, stanbul: MEB, 1 948.
-, Tanrlarn Douu (Theogonia), ev. S. Eybolu - A. Erhat, Ankara, 1 958.
Homeros, I/yada, ev. A.Erhat - A.Kadir, 3. bask, stanbul: Sander, 1 97 5.
-, Odyssseia, ev. A.Erhat - A.Kadir, 3. bask, stanbul: Sander, 1 9 8 1 .
Jaeger, W.; The Theology of the Early Greek Phi/osophers, Londra, 1947.
Laertius Diogenes, nl Filozoflarn Yaamlar ve retileri, ev. Candan enru-
na, stanbul: YKY, 2003.
Lange, F. A.; Materyalizmin Tarihi ve Gnmzdeki Anlamnn Eletirisi, 2. bas
k, ev. Ahmet Arslan, stanbul: Sosyal, 1 998, cilt 2.
Mansel, A. M.;Ege ve Yunan Tarihi, 2. bask, Ankara: TIK 1 963. ,

Nietzsche, F. ; Yunanl/ann Traiik and Felsefe, ev. Nusret Hzr, 2. bask, s


tanbul: Elif, 1 963.
Platon, Werke in Acht Baenden, Griechisch und Deutsch, yay. Gnther Eigler, Wis
senschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt, 1 977.
-, Sokrates'in Savunmas, ev. T. Aktrel, stanbul: Remzi, 1 966.
-, Phaidon, ev. S. K. Yetkin H . R. Atademir, 3. bask, Ankara: Ankara niver-
sitesi, 1 963.
-, Phaidros, ev. H. Akverdi, stanbul: Marif Matbaas, 1 943.
-, Sofist, ev. M. Karasan, 2. bask, stanbul: MEB, 1 967.
-, len, ev. A. Erhat-S. Eybolu, stanbul: Remzi, 1961.
Popper, K . R.; Ak Toplum ve Dmanlar: Platon'un Bys, cilt I , ev. Me
te Tuncay, Ankara: Trk Siyasi limler Dernei, 1 967.
Randall, J. H. ve Buchler, J .; Felsefeye Giri, ev. Ahmet Arslan, 2. bask, zmir: Va
di 1 989.
Reinhardt, K.; Parmenides und die Geschichte der Griechischen Phi/osophie,
Frankfurt, 1 959.
Robin, L.; La Pensee Grecque et les Origines de /'Esprit Scientifique, Paris, 1 948.
Ross, David, Aristoteles, Trke'ye ev. v e yay. haz. Ahmet Arslan, zmir: Ege ni
versitesi, 1 993.
Rd, W.; Die Phi/osophie der Antike, von Thaies bis Demokrit, Geschichte der
Phi/osophie iinde, cilt Mnih, 1 97 8 .
Sayl, A.; Msrllar ve Mezopotamya/larda Matematik, Astronomi ve Tp, Anka
ra: TIK 1 966.
,

Schuhl, P. M.; Essai sur la Formation de la Pensee Grecque, 2. bask, Paris, 1945.
Sneli, B.; The Discovery of the Mind, Londra, 1 953.
kavnaka 341

Stumpf, S. E.; Socrates to Sartre, A History of Philosophy, Newyork, 1966. Ver


nam, j. P.; he Mythe et la Persee che les Grecs, Il, Paris, 1980.
Werner, C; La Philosophie Grecque, Paris, 1 938.
Zekiyan, B.; Hmanizm (insanclk): Dnsel llem ve Tarihsel Kkenler, stan
bul: nklap ve Aka, 1 982.
Zetler, E.; Grundriss der Geschichte der Griechischen Philosophie, 14. bask,
Darmstadt, 1 971.
- , Die Philosophie der Griechen i n ihrer G eschichtlichen Entwicklung, eilt I ,
3 . bask, Leipzig, 1 920.
Dizin

Afrodit 60, 274, 331 tarih ve mitoloji yazar, . . 2.yy}


Aias 1 3 4 215
Aiskhylos 1 8 5 Apolion 60, 1 4 1 , 184
Aitheros 78 Apollonios, Tyana'l (Yeni-
Aklalar 52, 53, 5 7 Pythagoras filozof, .S. 1 .yy} 140
Akhilleus 5 7, 13 O Aporie (bkz. Zenon Paradokslar} 250
ve kaplumbaa 251-53, 297 Ares 60
Akntlar (effleuves}, 281, 333 Aristarkhas (Yunanl matematiki ve
Akuzmatikler (Pythagoras okulda bir astronom, . . 3 1 0-230}, 157
grup}, 144 Aristoksenes, Tarentum'lu
Alem rubu 90, 123 (Aristotelesi Yunanl filozof, . .
Alkmeon, Kroton'lu (Pythagoras 4.yy } 68, 140, 141, 148
hekim ve filozof, . . 6.yy} 14 7, Aristoteles 5-9, 1 1 , 13, 14, 1 6, 21, 24-
158, 239 26, 31, 36, 42, 56, 57, 61, 65-69,
Alyattes (Lidya Kral}, 86 75, 80-82, 85, 86, 88-90, 95-97,
Amenias 2 1 6 99, 1 00, 1 02-104, 1 14-1 16, 120,
Anaksagoras 1, 3 1 , 5 6 , 6 5 , 6 6 , 125, 121, 124, 125, 140, 149, 15 1,
126, 234, 239, 243, 272, 286- 153-157, 1 59-161, 165-167, 1 70,
307, 3 15, 3 1 6, 3 1 8 , 321, 328, 331 1 72, 174, 1 86, 1 8 8 , 1 94, 1 99,
Anaksimandros 1, 15, 1 7, 26, 30, 31, 209, 214, 216, 2 19, 221, 223,
40, 65, 80, 93-1 1 1 , 1 15 , 1 1 6, 225, 230-232, 236, 237' 240,
1 1 7, 1 1 8 , 1 1 9, 120, 126, 152, 242, 247, 248, 250, 25 1 , 265,
1 83, 1 87, 1 90, 191, 1 98, 2 01, 270, 271, 274, 276-278, 280,
2 1 7, 232, 239, 269, 270, 287, 284, 293, 295, 299, 302-305,
293, 298 3 12, 3 1 4, 3 19-321, 329, 331
Anaksimenes 1 7, 28, 31, 40, 65, 80, Arkbe 10, 92, 1 0 1 , 103, 1 10, 1 1 8,
81, 103, 107, 108, 1 13-126, 149, 1 89, 206, 209, 268
160, 1 83, 1 84, 1 87, 1 89, 269, 287 Arkhilokhos 1 83
Animizm (Canlclk}, 77 Arkhytas, Tarentum'lu (Pythagoras
Apeiron 26, 31, 40, 81, 94 , 98, 99, filozof, astronom, . . 428-347}
100, 101, 102, 104, 106, 1 08, 140, 143, 144, 147
1 1 1 , 1 1 8, 1 19, 120, 149, 1 83, Armoni 148, 155
1 90, 201, 217' 232, 240, 298, Arslan, Ahmet 16, 41, 2 1 9
299 Ak 3 1 , 32, 7 8 , 23 9
Apodiktik (akl yrtme} 24 7 Ate (varln drt unsurundan biri}
Apollodoros, Atina'l (Yunanl gramer, 1 00, 102, 104-106, 1 1 6, 1 1 8,
341+ dizin

1 1 9, 1 2 1 , 125, 1 5 7, 1 82, 1 8 7- Chatelet, F. 1, 4 8


1 8 9, 195, 1 96, 198, 1 99, 201 - Cicero 1 8 6
206, 209, 238, 240, 269, 272, Clemens, skenderiye'li (Kilise Babas,
275-279, 281, 282, 304, 320, yak!. .S. 150-215) 22, 69, 1 1 6,
322, 324, 327, 329, 332, 333 166, 1 98
Athena 136 Cleve, F. M. 200
Atomculuk ve Atomcular 1 1 1 , 1 1 5, Comte, A. 6, 9
1 1 6, 1 1 8-120, 126, 152, 183, Copieston 4, 7
1 8 7, 1 90, 191, 198, 20 1 , 2 1 7, Cornford, F. 25, 28-32, 36-39, 99,
232, 236, 243, 258, 269, 270, 1 0 1 , 235, 295
287, 293, 291, 298, 31 1-325
Attis 134 ilecilik (ascetisme) 22
Aurelius, Marcus 6 8 in
lrydnlanma 16 6, 16 9 Felsefesi 22, Uygarl 24
okluk Paradoksu (Eiea'l Zenon'da)
Babil 8 7 257
Uygarl 22, Astronomisi 34 oktanrclk 77
Bakkholar 1 82
Barnes, j . 1 1 , 1 2, 17, 20, 39-43 Dairnon 283
Baydur, S.Y. 6 9 Darwin, C. 7, 280, 332
Benzerierin Benzerler Tarafndan Dedalos 331
ekilmesi Llkesi, (Empedokles'te) Demeter Klt 17, 135-6, 1 85
274-5, 306, 327 Demokritos 8, 15, 3 1 , 56, 9 1 , 125,
Berkeley, G. 222, 250 126, 236, 239, 243, 283, 291 ,
Ber; H. 41 309, 311 -38
Be nsan Kua Kuram Descanes R., 145, 160, 323
(Hesiodos'ta) 132 Diels, H. 69, 70, 79, 179, 264
Birincil ve ikincil Nitelikler Dike 2 1 8 , 236
(Demokritos'ta) 323-5 Diogenes, Apollonia'l 1 14, 126
Boluk 228, 229, 266, 3 1 5-317, 3 1 9 Diogenes, Laertius 65, 68, 70, 85, 95,
Boyle, P. 323 1 15 , 140, 166, 186, 2 1 5 , 250
Brehier, E. 4-6, 12, 17, 22, 70, 1 O l , Dikearkhes 140
1 80, 216, 235 Diomedes 60
Buchler, J. 16 Dionizos Klt 135-137, 165, 1 82, 185
Burnet, J. 22, 25, 26, 28 , 33 , 34, 47, Diyalektik (akl yrtme) 247, 248
48, 69, 70, 91, 99-101, 1 38 , 190, Dodds, R. 32
2 1 6 , 2 1 9, 234, 237, 238 , 268, Doa Filozoflan 25, 75, 103, 106,
289, 295, 3 1 6, 3 1 7, 321 , 323 107, 138, 165, 1 73, 1 84, 1 86 ,
1 8 7- 1 8 9, 1 9 1 , 242, 271, 3 1 1 ,
Canl maddecilik (hilozoizm), 91 322, 330
dizin 345

Doal Hareket (Aristoteles'te) 320 Ex nibilo ni bil est 79


Doular ark 147
Do/ayl rtme 248 Fail neden 265, 271
Drt Unsur Kuram (Empedokles'te) Farabi 7, 8, 14, 16, 227
267-271, 298, 299 Farrington B., 47, 48
Dostluk 3 1 , 234, 271, 274 Felsefe-Din likileri 1 6
Drakon 1 3 1 Felsefe Taribi 3-7, 9, 1 1-13, 15, 17,
Duran O k Paradoksu (Elea'l 22, 25, 66
Zenon'da) 254 Fizyologlar (Doa Filozoflar) 7 5
Durkheim, E. 12 Form (Pythagoraslarda) 1 60-1 6 1 ,
232, 3 14, 3 1 8
Elea Okulu 167, 1 70, 215, 2 1 6, 290, Fransz Devrimi 1 O
3 1 1 , 315
Elegie (At iir) 165, 217 Gaia 39, 40, 74,78
Empedokles 8 , 15, 2 5 , 26, 28, 3 1 , 36, Galen 264
56, 65, 106, 124, 128, 139, 159, Galile, G. 160, 250, 323, 329
2 1 8 , 234, 239, 243, 259, 260- Genel Kavramlar 14, 27
284, 287, 289-291, 293, 297-299, Gigon, O. 200
302-305, 315, 316, 3 18, 320, Girit Uygarl 52
321, 328, 329, 330 Gladisch 22
Emma E/is arks 32 Gnostikler 17
Epikuros 10, 28, 29, 175, 284, 3 12, Goethe, J.W. 109, 209
3 1 8 , 320, 321, 325, 326, 337 Gomperz, T. 20, 22, 25, 26, 34 41,
Epimenides 79 42, 47, 50, 5 1 , 70, 234
Erebos 78 Gorgias 241, 262
Erekbilimcilik (Teleoloji) 7 Guthrie W. K., 22, 32, 42, 43, 296
Erekbilimci Nedensellik 329, 331, Gterbock, H.C. 32
332
Eros 74, 78, 81 Hades 78, 130, 138, 262, 267
Eter 301 Hadis (Bilimi) 9
Eucbaristie 137 Hakszlklarn cezas (Empedokles'te)
Eudemos, Rodos'lu ( .. 350-290) 67, 109
68, 86, 87 Hareketsiz hareket ettirici ilke
Eurdydike 13 7 (Aristoteles'te) 172
Euripides 288 Hava (varln drt unsurundan biri)
Eurystratos 1 18 80, 1 1 9, 267, 275
Eurytus 1 5 1 Hegel, G.W. 4, 6, 7, 9, 26, 209
Eusebious, Caesarea'l (tarihi, yak!. Hekaitos (Milet'li tarihi ve
.$.275-339) 22 corafyac, .. 550-476) 179,
Evrimci deime 6 182
346 dizin

Hemera 78 bni Sina 7, 8, 227


Hephaistos 40 ikin neden 149
Hera 1 39, 267 idea (Piaton'da) 150, 223, 234, 241
Herakleitos 7, 8, 10, 16, 26, 27, 3 1 , idealizm 23
56, 66, 109, l l l , 122, 124, 140, idea-Saylar (Piaton'da)
142, 1 53, 165, 166, 177-209, lvan- Safa 1 3 9
213, 214, 2 1 219, 223, 239, ikiye blme paradoksu (Eiea'l
240, 242, 255, 261, 269, 284, Zenon'da) 251
302, 304 Jlerleme (evrim) 4, 6, 12, 38, 53, 95,
Hermetim 1 7 1 1 1 , 124, 15 6, 299
Hermodoros 1 8 1 liada (Homeros'un eseri) 57, 59, 70,
Herodot 33, 58, 70, 85-87, 89, 129, 7 4, 130, 1 33, 2 1 8
1 30, 142, 145 lineksel 1 1
Hesiodos 27, 30-32, 38, 39, 58, 74- onya 5, 2 1 , 22, 25, 27, 2 8 , 30, 3 1 ,
82, 92, 1 02, 1 29, 1 3 1 -135, 1 6 8, 3 8 , 47, 4 8 , 5 1 , 53, 55, 79, 86,
1 6 9, 179, 1 82, 1 83, 218 126, 13 1 80, 1 8 1 , 1 83, 1 88,
Heisidosu Aklclk 3 9 287, 304, 305, 322
Hieron (Sirakuza Kral) 1 6 7 onya Filozoflar 5, 2 1 , 22, 24, 287,
Hilozoim (Canl Maddecilik) 9 1 , 304, 305
1 8 8, 283 rrasyonel Saylar (Pythagorasrlkta)
Hint 153, 154
Felsefesi 22, Uygarl 24 sa (Peygamber) 109, 137
Hipokrates 36, 264, 3 1 3, 336 sis ve Osiris Klt 17
Hippasos, Metapontum'lu 154 skender, Byk 52, 56
Hobbes, T. 323, 329 skenderiye Dnemi 21, 22
Homeros 27, 39, 46, 57, 58, 59, 60, islam 6, 9
7 4, 7 5, 77, 80, 89, 102, 129-31, slam Dogmatii 1 7
132- 13 5, 137, 145, 166-169, 1 83, islam Felsefesi 8 , 1 4 , 16, 1 7
1 90, 2 1 8 sonomia 1 5 8
Hlderlin, F. 209, 284 Kairos (Pythagoraslkta uygun
Hristiyanirk 17, 173, 232 zaman veya frsat) 1 5 1
Hrmz-Ehrimen zrtlr Kant I . 9, 326
153 Karlkl Etki (Anaksimandros'ta) 3 1
Hyppolitos, Romal (.S. 2 . yy), 6 9, Karun (Krezs, Lidya kral) 8 5
1 15, 1 98 Kasri Hareket 320
Kavram realimi 223
amblikhos, Khalkis'li (Yeni-Piatoncu Kelam (Bilimi) 24
filozof, i.S. 245-325) 140 Kepler 160
bni Haldun 9 Khaos 17, 32, 74, 78, 79, 1 02
bni Rt 9 Khronos 74, 78, 80
dizin 347

Kbtonia 74, 8 0 314, 3 1 9, 320, 339


Kilise Babalar 6 9 Metrodoros, Khios'lu 314
Kinik Okul 338 Mezopotamya,
Kirk 6 9 Kltr 5, Bilimi 20, 35, Uygarl
Kopemikus 1 5 6 , 1 6 0 22, 24
Kozmik Ak/ 29 Msr
Kozmogoni 30, 32, 73, 78 Kltr 5, Bilimi 20, 35,
Kranz, W. 69, 70 Geometrisi 33, Uygarl 22, 24
Kratylos 1 94, 209, 240, 241, 30i Msr Taneleri Paradoksu (Eiea'l
Ksenophanes 26, 139, 159, 163, 165, Zenon'da) 256
166-175, 179, 182, 1 83, 1 85, Miken
200, 215, 2 1 6 , 217 Kltr 52, Uygarl 134, 145
Ksenophiles, Khalkidia'l 140 Milet
Kumarbi Efsanesi 32, 339 Okulu ve Felsefesi 17, 31, 3 8-40,
Kuvve-Fiil Kuram (Aristoteles'te) 230, 8 1 15, 121, 126, 138, 165, 173,
231 1 87, 1 89, 200, 208, 223, 232,
Kre (Sphairos) 233, 272 239, 269
Kyaksares (Med hkmdar) 86 Mitos 29
Kybele 1 34 Mitra Klt 1 7
Mnemasyne 7 8
Lange, F.A. 41, 47, 3 1 1 , 330, 3 3 1, 336 Moderatus, Geda'l (YeniPiatoncu
Leibniz, G.W. 227, 228 filozof, .S. . yy.) 140
Leukippos 126, 309, 3 1 1 -3 1 3 , 315- Moira 6 0
3 1 8 , 320, 321 , 3 2 8 , 330 Montesquieu, C. 169
Lise (Aristoteles'in Okulu) 6 7 Musa (Peygamber) 22, 79
Locke, J . 323 Musalar 78, 2 1 8
Logos 27, 154, 1 82, 195, 1 96 , 198,
201, 206208, 214, 304, 330 Nausiphanes 3 1 4
Lucretius T.C. 1 86, 264, 284 Nestis 2 6 7
Lykurgos 1 3 1 Nesde 9 9
Nietzsche F., 2 0 , 21, 109, 1 85, 196,
Mainadlar 1 82 209, 284
Mansel, A.M. 52, 340 Nikomakhos, Gerasa'l (Yeni-Piatoncu
Matematiki/er (Pythagoras okulda filozof. .S. 2. yy.) 140
ikinci grup) 144, 253 Nous 27, 234, 286, 294, 297-305,
Materyalizm, oulcu 8, 208-209, 307, 3 1 3, 321 , 331
239-243, 258, 261, 287 Numen 3 26, 334
Metafizik 66, 67, 88, 89, 1 14, 1 1 8, Numenius, Apamea'l (.S. 2. yy.} 22
149, 150, 1 5 1 , 153, 155, 157,
1 6 1 , 216, 237, 274, 299, 303, Odysseia (Homeros'un eseri} 57
348 dizin

Odysseus 46, 78 Plutarkhos, Chaeronea'l (.S. 50-125)


Ogenos 80, 8 1 68
Okyanus 39, 74, 7 8 , 80, 89, 96 Polykrates 56, 1 4 1
Ophienus 80 Polymantes 140
Orpheus-Dioniosu Klt 1 7, 1 4 1 , Pontos 39, 78
183 Poppe; K. R. 240
Orpheus Klt 13 7- 138, 159, 1 85 Porphyrios (Yeni-Platoncu filozof, . S.
Orpheusu Teogoni 3 1 232-304) 140
Poseidon 46
ller Klt 57, 1 3 4 , 135 Prodos, stanbul'lu (Yeni-Platoncu
delik ilkesi 221 , 225, 248 filozof, . S. 410-474) 69
Protagoras 56, 250, 256, 334
Parmenides 7, 8, 26, 27 , 31, 36, 65, Psammetik 1., 55
66, 1 04, 166, 174, 1 85, 208, 209, Psykhe (ruh) 122, 123
2 1 1 , 2 1 2-243, 247, 248, 249, Pythagoras 13, 16, 1 7, 56, 6 1 , 65,
258, 261, 264-267, 272, 288, 127, 129, 139-149, 152, 153,
289, 293, 298, 3 1 4, 315, 321 155, 1 57, 159, 165, 172, 182,
Pausanias 262 1 83, 1 86, 216, 237, 261, 329
Pentemycos (Be Hcre, Pherikides'in Pythagoraslarve Pythagoraslk 1 7,
eseri) 80 36, 66, 123, 124, 126, 127, 129,
Perikles 2 8 8 , 289 1 39-16 1 , 16 1 8 3 , 1 85, 186,
Persephone 135, 136 232, 233, 235, 237-239, 253,
Petron 157 257, 264, 265, 3 14, 327
Pherikides, Syros'lu (.. 6. yy.} 74,
79-82 Randa ll, J. H. j. 1 6
Philippos 331 Reinhardt, K . 1 99, 234,
Philolaos, Tarentum veya Kroton'lu 237
(Yunanl filozof ve matematiki, Rhea 78
i.. 48 0-405) 140, 144, 156 Robin, L. 41
Philon, Yahudi 22 Rd, W. 36, 67, 70, 142, 159, 2 17,
Pindaros 1 8 5 265, 293
Platon 7-10, 12-14, 22, 25, 26, 30, 48, Rnesans Dnemi 22
56, 61, 65, 6 69, 85, 91, 123, Rth, C. 22
124, 139, 140, 144, 145, 147, Ruh G retisi 142, 145-147,
150, 152, 1 5 8-160, 170-173, 1 80, 153, 165, 283
1 86, 1 93, 1 94, 209, 214, 215, Ruhun liimsl 14
2 1 9, 223, 234-236, 240, 241, 243, Ruh-Beden kicilii 145, 160
249, 250, 273, 28 7-299, 302-305,
307, 313, 326, 331, 336 Samaya ndirgeme 248
Plotinos 13, 14, 17, 69, 104, 139 Salam Yemin (Empedokles'te) 276
dizin 349

Savr Konrtsama 248 Suidas (Yunanl szlk ve ansiklopedi


Saylr A., 20, 35 yazar, . S. 10. yy.) 1 8 6
Schopenhauer A. 24 Smerliler 22, 23, 6 9 , 9 5 , 1 1 5, 172,
Schuhl, P. M. 48 1 99, 217, 235, 250, 290
Seneca 1 8 6 Sre-durum (Atalet) lkesi 97
Sevgi ve Nefret (Empedokles'te) 3 1 ,
234, 27276, 280, 298, 29 eylerin Kkleri (Empedokles'te) 267
304, 320, 321
Sextus Empiricus (Yunanl hekim ve Taine 47
filozof, i. S. 2-3. yy.) 65, 69, 166, Tannery, P. 295
1 86, 203-205, 296 Tanr Savunmas 26
Sr ve Kurtulu Dinleri 17, 182, 1 8 3 Tartaros 78
Simplicius 69, 95, 1 15, 1 72, 1 99, 217, Tas011vuf (Bilimi) 24
235, 250, 256, 290 Tektanrrcrlrk 172
Snell, B. 46, 48, 59, 1 04, 340 Teologlar (Yunanistan'da Doa
Sofistler 8, 13, 66, 1 66, 209, 241 , 3 1 3 Filozoflar'ndan nce gelen
Sokrates 8, 9, l l , 12, 15, 1 6 , 1 9, 25, yazarlar) 75
26, 28-32, 36, 40, 4 1 , 65-70, 106, Teophrastos, Lesbos'lu (.. 4. yy.) 65,
124, 1 3 9, 158, 179, 209, 215, 67, 68, 85, 95, 1 1 5, 156, 1 70,
239, 289, 302, 303, 305, 3 1 1 , 226, 2 81 , 3 1 2
3 1 3, 3 3 1 Tethys 74
Solon 85, 1 3 1 Thales 5, 15, 1 7, 21, 3 1 , 3 8-40, 42,
Sonsu 9 , 31, 99, 100, 102, l l l , 1 18, 47, 6 1 , 65, 70, 75, 80, 82-92, 95,
122, 157, 1 74, 229-233, 243, 96, 98, 100, 1 0 1 , 103, 106, 1 10,
251-254, 257, 258, 273, 287, 1 1.1, 1 1 6, 1 1 8-122, 126, 1 8 3,
2 9 1 , 300, 302, 3 15, 3 1 8 , 3 1 9, 1 87, 2 1 3 , 269, 3 1 1
3 21, 322, 327 Theano (Pythagoras'n kars)
Sotion, skenderiye'li (.. 2. yy) 68 141
Spermata (Anaksagoras'ta) 306 Theogonia (Hesiodos'un eseri) 27, 32,
Speusippos (Platon'un yeeni ve halefi, 74, 77, 78, 92, 102, 218
i. 4. yy.) 152 Theoria (Pythagoraslarda) 1 0 1 , 159
Spinoza, B. 17 Thukydides 50
Stadyum Paradoksu (Elea'l Zenon'da) Tp Okulu, talya 264
255-256 Kos 264
Stoaclar 123, 1 71 , 1 8 6, 1 97, 198, Trp Yazarlan 28
200, 209 Tiranlk (Yunan Ortaa'nda), 55-56
Strabon (Yunanl tarihi ve corafyac, Ttanlar 136
. . 64-. s. 24) 1 8 6 Toprak (varln drt unsurundan biri)
S u (varln drt unsurundan biri) 39, 50, 74, 154, 267, 270, 274
8 88, 1 18, 121, 154, 267 Tufan Efsanesi 89
350 dizin

Uranus 39
Uyumazlk (Empodokles'te) 271 Zamann Devrilii 31
Uzay Paradoksu (Eiea'l Zenon'da) Zelle; E . 26, 47, 99, 106
251 Zenon, Elea'l 215, 243, 245-258,
287, 288, 297, 299, 302, 312,
Vernant, j. P. 39, 40 315, 3 1 6
Voltaire, F. M. 1 6 9 Zenon Paradokslar 250-258
Zenon, Kbrs'l 247
Weme; C . 22, 34, 4 7 Zerdt 142, 1 85, 209
Zerdtlk 153
Yaratl iiri 8 9 Zeus (Zas) 32, 60, 74, 78, 80, 8 1 ,
Yeter Sebep Ilkesi 227, 228 130, 1 3 3 , 135, 136, 218, 267
Yunan Ztlarn Birlii (Herakleitos'ta) 1 92
Bilimi 20, 25, 33-36, Dini 57-60, Ztlarn Sava (Herakleitos'ta) 1 90-
Felsefesi 6, l l , 15, 20, 22, 24, 25, 194, 196
33, 34, 36-38, 65, 75, Mitoloiisi
25, 3 8 , 60, Mucizesi 37
Yunan ve Bat Ortaa'
Karlatrmas 53-57

You might also like