You are on page 1of 361

5

9
I -s
3 co
o ~

H ' OOt
oaHitT,.

w ** r - i
Uh p- . t1> b w -

w
c/3
J
w
h
<
Q
O
<
u*
<
H
OS
O

ajjtfri nn>o.
\ . u u l u h

y f lti tu m
iI nitpir.m
>Ujnm-
I lcrhod
'. i r t m a jjj
c j c _:v rn 3

.-miau,
o
_j
<
C
<
Betl otuksken Saffet Babr

ORTAADA FELSEFE

Betl otuksken, 1950 ylnda stanbul'da dodu. stanbul


niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmn bitirdi. Dokto
rasn, Prof. Nermi Uygur'un ynetiminde hazrlad ve 1984 ylnda
'felsefe doktoru', 1988'de de 'doent' oldu.
Yukarda ad geen Blmde retim yesi olan Betl
otuksken, Ortaa ve Renaissance Felsefesi zerine varlk, bilgi, dil
felsefesi arlkl dersler vermektedir. eitli dergilerde yaymlauin
yazlarnn yannda, Porplyrios'tan Isagoge'yi (1986), Abelardus'ta
Bir M utsuzluk yks (Historia Calamitatum) ile. Filozof, Yahudi
ve Hristiyan Arasnda Diyalog'u (1988) aklayc notlarla birlikte
dilimize kazandrd. Petrus A belardus'un Ahlak Anlay adl dokto
ra tezi de yine ayn yl yaymland. 1991 'de Felsefi Sylem Nedir?i
yaymlayan yazar, Ortaaa ilikin almalarn da Ortaa Yazlar
( 1993) adl kitapta toplad.
1952 doumlu olan Sallel Babr, Ankara niversitesi Dil ve Ta-
rih-Corafya Fakltesi Klasik Filoloji Blmn bitirdi; 1983'le 'Latin
Dili ve Edebiyat doktoru', 1987'de 'Yunan Dili ve Edebiyat doenti'
oldu.
1979 ylndan bu yana Hacettepe niversitesi Felsefe Blm'nde
almakla olan Saffet Babr, halen retim yesi olarak grev yapt
bu blmde Eskiada Felsefe. Ortaa-Rn. Felsefe. Eski Yunan
ca I-IV dersleri vermektedir. -
Ortaa dnrleri ile Eskia dnrleri arasndaki temel
ayrmlar, kavram zmlemeleri ile gstermeye alan yazlar
yazm; Aristoteles'in Ethika Nikomakheia (Nikomakhos'a Etik, Ha
cettepe tiv. Felsefe Dizisi, 1987): Platon'un Nomoi (Yasalar, Ara
Yaynclk, 1988) ve Parm enides (Ara Yaynclk, 1989) adl
yaptlarn Yunanca aslndan evirmitir.
M etinlerle
ORTAADA FELSEFE

BETL OTUKSKEN SAFFET BABR

k
KA0AL0 YMdNEVt
stanbul 1993
Metinlerle
ORTAADA FELSEFE

Birinci Basm: 1989
kinci Basm: 1993
NDEKLER

nsz..........................................................................................................7
Giri............................................................................................................9

Plotinos.................................................................................................... 37
Dokuzluklar (Enneades)

Augustinus...............................................................................................47
tiraflar (Confessiones)

Boethius................................................................................................ 91
Felsefenin Tesellisi zerine
(De consolatione philosophiae)

Skolastiin Baz Kaynaklan 117


Cassiodorus, GregoriusM agnus, Isodorus de Seviglia,
Corpus Areopagiticum, Theologia Aristotelis, De Causis

Scotus Erigena......................................................................................123
Doann Blmlenmesi zerine
(De divisione naturae)
slam Felsefesine Genel B ak........................................................... 135
Farabi
bn Sina
Gazali
bn Rd

Anselm us........................................................................................... 151


Proslogion, II-IV
H akikat zerine (De veritate)

Abelardus........................................................................................... 195
M antk (De logica ingredientibus)

Bonaventura...................................................................................... 253
Tartm al Sorunlar
(Quaestiones disputatae)

Thomas Aquinas............................................................................... 263


Varlk ve z zerine
(De ente et essentia)

Duns Scotus....................................................................................... 307


Opus oxoniense

Guillelmus De Ockham (Ockham'li W illiam )................................ 317


Terim ler zerine (De terminis)
Kaynaka........................................................................................... 359
NSZ

Ortaa yaklak bin yllk bir sre insanlk dnyasnda.


stelik sonraki dnemlerce de ok deiik ierikli yarglarn
konusu olmu olan bir sre, bir dnem. Bu nedenle de onun
'ne olduunun' anlalmas iyice g. zellikle felsefe asndan
bak szkonusu olduunda, Ortaa 'gereklii' ya Antikan
edilgin bir yinelemesi olarak grlyor ya da kimi niteliklerinden
-zellikle Tanrbilimsel niteliklerinden- dolay bir yana atlyor ve
her ey -talihli- Renaissance'la balatlyor.
Oysa Ortaaa ilikin 'kalplarn' yeniden gzden geirilerek,
yeni deerlendirmelerin yaplmas gerekli gibi grnyor; stelik
Avrupa'nn bu denli gndemde olduu bir srada.
Ortaan 'niteliini' kavramaya ilikin yeni dnme yollar
oluturmak ise, bu aa dorudan bakmay gerektiriyor. Bu
nedenle de Ortaa filozoflarnn srp giden felsefedeki
paylarnn ne olduunu kavramak iin, her eyden nce onlarn
yazdklarn dilimize evirmek gerekiyordu.
te ok nemli olduuna inandmz bu gereksinimi
karlamak zere, balangta bir tr 'antoloji' hazrlamay
dndk; ancak Ortaadaki felsefenin 'niteliini' kavratacak
ayrntl bir yaptn elimizde bulunmayn da gz nne alarak,
bu 'antoloji'yi dnrlerin felsefe anlaylarn da deerlen
dirmeyi amalayan blmlerle geniletmek istedik.
Snrlar, Antika dncesinden Ortaa dncesine
geiin tipik temsilcisi saydmz Plotinos ile, Ortaadan
Renaissance'a geiin tipik temsilcisi diye deerlendirdiimiz
Guillelmus De Ockham (Ockham'l William) olarak belirledik;
ite bu iki dnrn yaad tarihler arasnda kalan yaklak
on yzyllk dnemin en belli bal dnrlerini tantmay
amaladk. Son derece zengin bir literatrle kar karya
olmamz bakmndan, metin semede nemli glklerimiz oldu.
Amacmz gerekletirmek evrilen metnin filozofu tantc
nitelikler iermesine balyd byk lde; ite bu tr metinleri
semeye zen gsterdik.
Oluturduumuz yaptn, Ortaa felsefe metinlerini Trke
okumak isteyenlere, felsefe rencilerine yardmc olaca
inancn tamaktayz.
zellikle, Arapa bilen ve slam dnrlerini felsefece
anlamaya zen gsteren Trk felsefecilerinin katklaryla bu
almann boluklarnn kapanacana inanyor; alannda bir
hazrlk olan bu yaptla, Ortaada da 'felsefecilerin' yaadnn
biraz anlalacan dnyoruz.
Guillelmus De Ockham'n evrisine katklarndan dolay Dr.
mer Demircan'a teekkr ederiz.

Betl otuksken
Saffet Babr
Eyll 1989
"Ortaa bilmezlikten gelen her trl Bat dncesi, kendini
bilmezlikten geliyor demektir. Ortaa inkr edersek, tarihimizi de
bir yana atm oluruz: insan gemii unutarak nceki yaamndan
kendini kurtaramaz" diyor E. Gilso. Ortaa tanmaya almak
gnmz insannn bir grevidir; nk gnmz kltrnn
temellleri, Antika kltrn de kendine zg yorumuyla ieren
Ortaada atlmtr.
Her an, her dnemin, ayrntlarna inildiinde byk farkllklar
sergiledii, daha batan herkesin kabul edebilecei bir durumdur;
ancak her dnemin varolana ilikin deerlendirmelerinde, aratrld
takdirde birbirine benzer ynler bulunabilir. Fakat bir dnemi, bir a
ite 'o a', 'o dnem' yapann neler olduunu anlamak, onu
ayrmlarnda, kendine zg ayrmlarnda, mantka dendiinde, zgl
ayrmlaryla kavramaktan geer. Byle bir yntem ayn zamanda,
daha nceki dnemlerden ve bu dnemlerin kavray biimlerinden,
dnme dorultularndan nelerin alndn saptamay da ierir.
nceleme konusu edilen bu ada, Ortaada 'yeni olan' nedir? Daha
nce gizilg olarak, baka trl ad vermelerin ve nitelemelerin sz
konusu olduu alarda (zellikle Antikada) bulunup da imdi
(Ortaada) gereklik kazanm olan zellikler, ayrt edici nitelikler
nelerdir ve bu 'yeni' diye nitelenen dnemin tad gizilgler
nelerdir? Ortaa 'gelecek' iin neleri iermektedir, daha dorusu
neleri hazrlamaktadr? Ortaa Ortaa yapan nedir diye sormak, bir
bakma Avrupa'y Avrupa yapan nedir diye sormaktr. imdiye dein
bu konular -belki de bilinlice sorulmadan- ylesine kestirmeden
yantlanmtr ki, belleklerde kalan kesin ve tek ynl yarglar

(1) E. Gilson, La Philosophie au M oyen Age, Paris 1944, s. 763


olmutur. Oysa her alanda olmas gereklii gibi, burada da kesin, hi
kuku gtrmeyecek denli belirgin, deimez yarglamalardan, 'deer
bimelerden' kanmak gerekiyor.
Genellikle kltr tarihilerinin, zellikle de felsefe tarihilerinin.
Ortaan tarihlendirilii konusundaki farkl tutumlar, Ortaa
'gereinin' tek bir modelle aklanamayacak denli ayrntl olduunu
gzler nne sermektedir. Dnemleri, alar belirlemenin zel
nitelii zerinde ok duran L. M. de Rijk, tarihlendirmc ynnden
Ortaaa ilikin olarak yaplacak belirlemelerde birok sorunun iie
girdiini belirtir ve tarihinin iinin ne denli karmak olduunu
ortaya koyar. Rijk bu konudaki bilinli tavrn yle dile getirir:
"Ortaa felsefesine ilikin bu belirleme abas u soruya yant
vermeyi gerektirmekledir: Genellikle Ortaa olarak belirlenen
dnemdeki felsefi dnceye ilikin olgusal bilgimizi anlaml bir
biimde yaplandrmay salayan bir ya da birka temel izgi dile
getirilebilir mi? Bu konuda sz uzatp durma, daha balan bunun ok
sayda sorunu ierdiini ya da artrdn varsaydrmaktadr. Du
rum byle olduuna gre, bu sorunlardan birkana ben de de
ineyim:
1. Ortaaa kadar geni bir dnemi belirleyen temel izgileri
ortaya karma olana.
2. Benzer yaplarn, son derece nemli olan 'tarihsel olgularla' ilgili
gr karanlklatrma, hatta engellemesi tehlikesi.
3. Tarihin dnemlere ayrlmas sorunu.
4. En tuzakl soru: Tarihsel olgunun durumu nedir?' sorusu L.
M. de Rijk ite bu sorulan, felsefe tarihine bir arkaplan oluturmak
zere yantlama abasna girmektedir.
E. Gilson da bu konuda ne denli duyarl olduunu sezdiren bir
aklama getirmitir. Ona gre: "XIV. yzyla dein gelimi olan
felsefe retileri, genel olarak Ortaa felsefeleri ad altnda gsterilir.
Zamanla ilgili bu snrlama, kukusuz olduka yapay bir nitelik
tamaktadr. Ortaa dncesinin, Ortaan kendi snrlar iinde
sonuna varm gibi dnlemeyecei ortadadr; XIII. yzyldan
balayarak yava yava biimlenen ve XIV. yzyldan itibaren de
gerekten, modern donemin ayrt edici bir nitelii olarak dnlen
bir felsefe tutumunun olutuu grlr." ^
Ortaa ve Ortaan sonu ile ilgili olarak yaplan bu
deerlendirme bi kukusuz balang dnemi iin de yaplabilir.
Antika ile Ortaa arasna tam bir snr konabilir mi? Ortaaa
doru ani bir dnm olmu mudur? Ayrca retilen dnceler salt
felsefe adna m retilmitir? Genellikle balangta hi de felsefi bir
boyut tamayan dnceler hangi amala, 11e iin retilmilerdir?
Ortaaa ilikin olarak yaplan deerlendirmelerde, bu dnemde
klasik kltrn ortadan kalkarak yeni bir 'ilkel kUltr'Un balamakta
olduu anlay benimsenmitir. Renaissance, Aydnlanma ve
Romantizm dnemlerinde Ortaa, deiik nedenlerle de olsa, 'bir ara
dnem' olarak grlm ve bunun sorumluluu da genellikle
Hristiyanlk ile barbar kavimlerin gne yklenmitir. Aslnda tm
Ortaa boyunca klasik kltrn kesintiye urad pek sylenemez;
geri klasik kltrn znden sapmalar olmutur, ama Hristiyan
dncesinin klasik kltre kar k yalnzca dnce dzeyinde
kalm, Hristiyan dncesinin geliip biimlenmesinde bu kltrn;
'humanae litterae' (insan Bilimleri)nin pay byk olmutur. Yine,
ou kuzeyden gelen barbar kavimler, ele geirdikleri lkelerin
kltrnden yararlanmadan edememiler, onlarla bir bakma
btnleme yoluna gitmilerdir.
Aslnda Antika ile Ortaa arasna kesin bir snr koymak pek
olanakl deildir. Bu iki a arasnda yaplacak her ayrm uylamsal
olmak durumundadr, ama belli bir aynm yapmak gerekiyorsa bunun
iin en uygun gelen ltlerden biri VI. yzyln balarndaki
gelimeler olabilir gibi grnmektedir. 529 ylnda Platonun
Akademia's kapatlm; Norcial Benedictus (480-547)'un belirledii
kurallara gre manastrlarn yeniden dzenlenmesinin balangc
olarak Monlecassino Manastn kurulmutur. Yine VI. yzyl Avrupa
ve Akdeniz lkelerinin kltrel yaam ile toplumsal-siyasal yapsnda
nemli deiikliklerin grld bir yzyl olmutur. Szgelii 527
565 yllar arasnda imparatorluk yapan Iustinianus, btn impa
ratorluun tek bir din altnda toplanmas, pagan kltr kaltlarnn
btnyle ortadan kaldrlmas, yeni dinsel yol dorultusunda Roma
Hukuku geleneinin yenilenmesi iin elinden geleni yapmtr. te
yandan Afrika, talya ve Ispanya yeniden Roma mparatorluk snrlar
iine girmi; Dou ile Bat arasndaki ekonomik, siyasal ilikiler
yeniden dzenlenmi, Bizans kltr Avrupa'nn byk ksmna
yaylm; bu arada Roma Kilisesi ile Dou Kilisesi arasnda ayrlma
sreci balamtr.
Ama Ortaa felsefesinin gelimesi bu tarihsel blmlemeden de
bamsz olarak incelenmek durumundadr denebilir. Ortaada
felsefe iki balk altnda toplanr: 1. Patristik felsefe, 2. Skolastik
Felsefe.
Pagan kltrle ayn dnemi paylaan ve I.S. I-IV. yzyllar arasn
kapsayan dneme Patristik. I.S. VIII-XIII. yzyllar arasndaki
dneme de Skolastik dnem ad verilir ve genellikle, bu ikisi
arasndaki IV- VIII. yzyllar da Skolastik Felsefe iin kaynak
metinlerin oluturulduu bir ara dnem olarak deerlendirilir. te
yandan Patristik ve Skolastik terimleri, iki ayr tarihsel dnemi
gstermekten te, anlama ve inan karsnda iki ayr tutumu dile
getirir. Patristik dnemde felsefe Yeniplatonculuktan esinlenen, henz
yerli yerine oturmam, inanc akl temeline oturtma abalan iindeki
bir felsefe nitelii tarken; Skolastik dnemde Aristotelese bir baka
adan bakma almas yannda, inanc aklla kantlama yoluna
gidilmi ya da anlamadaki hakikat ile yalnzca insan aklnn
gleriyle ulalabilen hakikatler arasnda aynm yaplmaya
allmtr.
I.S. VI-VIII. yzyllar felsefe yaptlan asndan hem nicelik hem
de nitelike yoksul bir dnemdir. Bu dnemdeki yoksullama tarihsel
koullara balanmaktadr. Yine bu dnemde olumakta olan Dou
kltrnden farkl bir Bat kltrnn zel niteliklerini belirlemek
olduka gtr. IX. yzylda kltr yaamnda bir yenidendou
olduundan sz edilir. zelllikle Carolus Magnus'un katksyla bu
hareketlenme felsefe alannda da grlmtr. Bu hareketlenme XI.
yzylda kapsaml ve zgn yaptlar iin kaynaklar olumasn
salam; XII. ve XIII. yzylda ise Ortaa kltrnn en parlak d
nemi yaanmta. Skolastik dizgelerin yava yava kmesi de XIII.-
XIV. yzyllarn belirgin nitelii olmutur. Ortaan bu dneminde,
Dou ile Bat, tarihin hibir dneminde karlalmayacak denli bir
iielik yaamta dnsel ynden. Bu, Dou-Bat karlamasndan
ve ardndan da bileiminden kaynaklanan zgn yaptlar ve te
yandan bu bileimin getirdii atmalar, yeni, zgn dnme yollan
iin ince aynmlarla dolu basamaklar oluturmutur. Bu arada Yunan
dnrlerinin yaptlan Latinceye evrilmeye balanm; Sicilya,
spanya ve Gney Fransa'da ortaya kan eviri gruplan ve stelik b u
yaptlan Latinceye dorudan doruya Yunancadan evirenler,
Antika dnrlerinin ilk elden tannmasna byk katkda
bulunmulardr.

Ortaa kltrnn, dolaysyla 'Ortaada Felsefe'nin tipik


zelliklerinden biri 'tanrbilimsel' oluudur. Bu tannbilimsellik,
Hristiyanl doal ve almaz kabul eden bir uygarlk, anlamann
tartlmaz hakikatini benimseyen bir dnce yaps oluturmutur.
Ama anlamann tartlmaz hakikati konusundaki uzlama, kimi
yorum farkllklarna engel olmamtr hibir zaman; Ortaa
dncesindeki 'tanrbilimsel olu' hibir zaman tek seslilii sonu
olarak ortaya karmamtr. te yandan Ortaa felsefesi tutum
olarak 'Hristiyanl' hep korumu, iliki iinde bulunduu deiik
gelenekleri ve saysz kaynaklar hristiyanlatrmtr: Klasik
dnrler, slam dnrleri, Yahudi dnrleri, Hristiyan
duyarlla kendilerini ylesine kaptrmlardr ki, yanl anlamalar,
yanl yorumlar bu balamda kanlmaz olmutur. Bunun en byk
nedenlerinden biri hi kukusuz, Ortaan byk bir blmnde
kltrn retim ve tketim yerinin Kilise evreleri olmasdr. Kilisede
biimlenen kltr, an denetimden syrld anda da, yeni alma ve
gelime evreleri de ptrak gibi ortaya kmaya balayacak ve laik bir
kltr erevesinin de temelleri giderek atlacaktr; ama bu yeni
ereve 'Skolastie kar', 'tannbilime kar' olsa bile, uzun sre
'Hristiyanla kar' olamayacaktr bir trl.
Ortaada felsefenin odaklarndan biri, akl ile inan; yani felsefe
ile anlama arasndaki iliki sorunudur. Hristiyanln kabul ettii
hakikatin deimezlii, insan aklnn deeri ve boyutlar sorununu da
hibir zaman bir yana atmamtr. Bu sorun karsnda mistisizmden
rasyonalizme dek eitli tutumlar sz konusu olmutur, ama,
aralarndaki ince ayrmlara karn, hepsi de Hristiyan dogmalarnn
almazln kabul konusunda birlemilerdir ou kez.
Uzunca bir sre pek ok evrede akl, inanlan ve deimez olan
hakikate hizmet eden, stelik ona bal olan bir ey olarak kabul
edilmitir; nitekim kimi felsefe tarihilerine gre Ortaada felsefe
tanrbilimin hizmetisi durumundadr (Philosophia ancilla theologiae).
Akln, deimez hakikatten sonra gelmesinin gerekesi olarak da,
insann ilk gnah yznden dm olmas ve kendi bana tam
hakikate ulaamamas gsterilmitir. te bu adan, insan akl kendi
bana her trl hakikate ulaamasa bile, Hristiyan dogmasnn,
hakikatin anlalabilir olduu dnlene dein, Ortaada felsefe tek
sesliliini korur gibi grnmtr; ama bu genel ereveyi kran, aan
dnrlere Ortaan her dneminde yine de rastlanmtr.
Akl-inan sorunu erevesindeki temel konulardan biri Tann'nn
varlna ilikin kantlamalardr. Bu kantlama denemelerinin tm u
temel inanca dayanmaktadr: nsan akl ilk gnah yznden zayf
dm olsa bile, Tann'nn zn anlayp aklayamasa bile, hi
olmazsa Tann'nn varolduunu kavrayabilir. Tann kantlamalar
Ortaan dnce yapsn anlamakta byk yardmc durumun
dadrlar; dnya Tann tarafndan yaratldna gre, tanrsal gcn
izleri ve iaretleri ile doludur. Bu iaretleri okumay bilen, bunlann
asl yaratcsna da ulaabilir. Tm gereklii metafizik olarak okuma,
grnr olan akn bir ereve iinde okum a, Ortaan kendini
kaptrd tutumlardan yalnzca biridir: Yaratk, bir imge olduundan,
insan, asl gereklii Tanr eliyle okumak zorundadr. Bu okuma
srasnda geerli kuramlardan biri Corpus Areopagiticum'un izdii
bir evren tasarmdr. Tanr istencini anlatan gksel basamak-
landrmaya benzer bir basamaklandrma iinde, eleri birbirine
organik olarak balanm bir evrendir artk burada sz konusu olan
evren.
Ortaa dnrne gre, akn ve yaratc mutlak bir ilkeye
ilikin sarslmaz inanca dayal bu tannbilimsel ve metafizik okuma ile
bilgisel etkinlik hakikate uygun hale gelebilir. Bilginin hakikate
uygunluu 'rectitudo' kavramyla ifade edilmektedir: Hakikatin
kendisi olan Tanr'dan, yaratlanlarn kaynana; hem gereklik hem
de doruluk zellii tayan bir varln varolduunun kesinliinden,
nesnelerin gerekliine geii dile getiren bir kavramdr 'rectitudo'
(sanlk, doruluk). Varolan var klan bu hakikate hem insan akl
(rectitudo cognitionis) hem de insan istenci (rectitudo voluntatis)
uygun olmaldr. nsan akl kendi zne gre etkinlikte bulun
duunda, evreni yneten 'Tanrsal Aklla' bir olmadan edemez;
zorunlu olarak onunla uyuur.
Ortaa felsefesine 'skolastik felsefe' ad verilir ayn zamanda;
nk 'skolastik' ile okullarda (scholae), manastrlarda, saray
okullarnda edinilen felsef-tanrbilimsel kltr anlalr. Okullarda
Roma mparatorluu gelenei sona erdikten sonra, VI.-IX. yzyllar
arasndaki d dnemini izleyen Karolenjler anda ksmen de olsa
bir yenidendou szkonusu olmutur. XII. -XIII. yzyla dein, yani
niversiteler kurulup, yava yava bamsz retim merkezleri olana
dein sadece felsefc-tanrbilim renklerini tayan kltr, ite bu saray
ya da manastr okullarnda edinilmeye balar. En nemli okullardan
biri, Carolus Magnus'un isteiyle Alcuinus'un biim verdii
Palatina'dr. Bu okulun amac Atina bilgeliini amak olmutur.
XIII. yzylla birlikte, niversiteler yeni bilgilerin retilip deerlen
dirildikleri merkezler olmulardr. Ama yine de skolastik nitelik,
aratrmalardaki tannbilimsel ncelik kendisini korumutur. Bu
nedenle skolastik terimi Ortaa kltrnn doal yaps asndan da
geerli bir terimdir.
Ortaada felsefenin genel niteliklerini belirlemede biraz daha
derinlemek iin birok kez geriye dnler yapmak gerekli gibi
grnyor. Herkese benimsendii gibi, Antika ok ynl dn
n en gzel rneini vermitir. zellikle Helenistik dnem yeni yeni
ortaya kmaya balayan yaama biimlerinin temelinde yer alacak
olan dnsel ndayanaklar asndan, dnce tarihinin en zengin,
en karmak dnemidir denebilir. Aklc tutumlarn yan sra mistik
eilimlerin de kendilerine yaama alanlar bulmalar ve stelik bu
ortamlar yaratmalar, bir tr yaama felsefeleri olarak belirmeleri;
daha sonraki dnsel geliimler iin ve onlar anlama, aklama
asndan byk nem tamaktadr. Bu balamda insan yaamna,
bilinen snrlar iinde dnyaya yeni anlamlar ykleme, kuramla-
eylemi btnleme, gndelik yaay st bir sylemle, kurgusal
metafiziklerle kavrama istekleri iie girer. Kimi felsefi dnme
yntemleri, Stoaclk, Yeniplatonculuk insanlar derinden etkiler.
nsanlk dnyasna din olgusunu byk bir arlkla katan ama
temelde, aka da grld gibi , metafiziksel-felsefi sylemle
hemen hibir ilikisi olmayan Yahudilik ve ardndan olduka farkl
niteliklerle ortaya kan Hristiyanlk gibi dinler dnme dnyasnn
ve yaamn kendisinin byk lde belirleyicisi olmaya balarlar.
Antikan dn biiminin en belirgin ilkesi olan yoktan hibir ey
varolmaz ilkesi yerini yoktan varolma ilkesine brakr ve Lange'nin de
dedii gibi "btn lektanrc dinler iinde evrenin yoktan varla
geldii fikrini ilk olarak tasarlayan Yahudilik olmutur"/4^ Tektanrc
dinler balamnda din olgusunu yaamn btnlne anlama
yoluyla geiren Yahudilik Gilsona gre felsefi bir ierik tamaz:
"Yahudi dehas felsefi bir deha deildi; onlarn dehas dinsel
nitelikliydi. Nasl ki, felsefedeki ustalarmz Eski Yunanllarsa,

(4) F.A. Lange M ateryalizm in T arihi ve Gnmzdeki Anlamn Eletirisi


I. Cilt ev. Do. Dr. Ahmet Arslan, zmir 1982 s. 107
Yahudiler de din konusundaki ustalarm izdir. Yahudiler kendilerine
zg dinsel anlamalarn kendilerine sakladklar srece, felsefeyle
ilgili herhangi bir ey olmad
Hristiyanlar ise baka bir tavr ortaya koymulardr; dinsel
grlerine felsefeden bir temel arama, onlar felsefeletirme abasna
girmilerdir ve karlatklar klasik kltr genellikle karlarna
almaya deil, tam tersine zmlemeye almlardr. l.S. I. ve II.
yzylda ortaya kan Gostisizm ve Apologyaclk adn tayan
dnme yollar bunun tipik bir gstergesidir.
Gnostisizm gnosis szcnden tremitir ve tinsel gizler bilimi
anlamna gelmektedir. Ayn zamanda Hristiyanln ilk iki yzylnda
ortaya kan dinsel, felsefi birok grubun da ortak addr. Bu gruplarn
sergiledikleri grler kimi zaman birbirleriyle uyum iinde olmu,
kimi zaman da kart tutum iine girmilerdir. Gnostisizmin yan
dalan Antika Yunan felsefesini, Platonculuu, Pythagorasl,
ilkan gizemsel edimlerini, Yahudilii ve Hristiyanl semeci bir
tutumla birletirmilerdir. Onlara gre dinler, mutlak bilginin
salanmasnda yetersizdir. Mutlak bilgiler ayn zamanda speklatif ve
gizemli bilgilerdir; bundan dolay Hristiyanlar, gnostikleri sapkn
olarak deerlendirirler. Gnostiklerin de Hristiyanlara kar tutumlar
katdr; Hristiyan dogmalann yadsrlar; Isa, onlar iin sradan bir
insandr sadece. Onlar iin Tanr'y dorudan doruya, dnce ile
deil salt duygu ile bilme nemlidir. Bir gnostik olan Sinoplu
Markron'a gre, M arkos ncili gnosisten tremitir. Origenes ile
skenderiyeli Clemens de gnostiktir.
Apologyaclar ise Hristiyanl dier dnsel akmlara kar
korumak zere eitli yazlar kaleme alrlar. Szgelii, Asurlu
Tatianus Hristiyanl Yunan felsefesine kar savunur.
Zaman ierisinde dnsel gelime, dinsel ierii felsefe-
letirmeye alanlar dorultusunda kendini gstermitir; dinsel
ierii felsefeletirenler Hristiyanlar olmutur. E. Gilson'un God and
Philosophy'de dile getirdii u szler durumu son derece zl bir
biimde aklamaktadr: '"Ben vnm' diyen Tanr lereyin hatta
felsefenin de ilkesi olmutur arlk. Kendi modem terminolojimizi
kullanmak sz konusu olunca, Hristiyan felsefesinin kendine zg bir
yap iinde 'varolusal' bir felsefe olduunu sylemek gerekir." ^
Hep dile getirilmeye alld gibi, iinde doduu toplumsal
kurumlan hibir zaman dorudan karsna almay dnmeyen
Hristiyanlk zamanla toplumun yeniden yaplannn her aamasnda
Icendie grelii' gerekletirmeyi baarmtr. nsanlara gven veren,
onlann her trl sorununa zm getirmeyi vaad eden tavryla
Hristiyanlk, yandalannn saysn gnden gne armm ve nceki
kltr dnyasyla da ban hibir zaman tmyle koparmamtr.
zgn olmayan, Eski Yunan kaynaklarna dayal olarak yaratlan
Latin kltrn ve onun kklerini zmseme abasna girmi ve
bunda da byk lde baarl olmutur. Avrupa'y Dnmek adl
yaptnda E. Morin de benzer bir deerlendirmeyi dile getirir:
"Ortaada Hristiyanlk, kendi iinde erittii Yahudi, Yunan ve Latin
unsurlarnn hepsini kapsam aktayd."^ Kullanlan ve giderek
gelitirilen Latincenin, nceki zaman boyutunun kltr dnyasn
btnyle insanlara am olduunu da bu arada ifade etmek
gerekmektedir. Zamanla oluturulan yeni kurumlar, salt inanca ilikin
gereksinimlerin doyunlduu bir yer olmaktan km, yukarda da
belirtildii gibi, birer kltr kurumu, yeni dn biimlerinin
kendini gsterdii, retildii yerler haline gelmitir. M. De Wulfun
yerinde bir deyiiyle byle bir ortamda bir ant gibi ykselen
felsefeye, genellikle dn dnyasna yeni yeni talar eklenmeye
balamtr bu yeni dnemin filozoflar, dnrleri ve tannbilimcileri
tarafndan.
Ortaan balanglarnda nasl bir insan tipi, nasl bir dnr
tipi vardr? Sanrz bunun en ilgin rneini Aurelius Augustinus
oluturacaktr. Bir ynyle Antikan, bir dier yn ile de Ortaan

(6) a.g.y. s. 41
(7) E. Morin, Avrupa'y Dnmek. ev. irin Tekeli. Afa Yaynlan: 68, s
tanbul 1988, s. 81
balanglarna ilikin dnsel dnyann zelliklerini kiiliinde
biraraya getiren Augustinus bilgelik felsefesinin de en nemli
temsilcilerinden biridir. Augustinus'un yaad dnem bir bakma her
trl yaama deneyinin iinden gemi, tm tadlar devirmi ve artk
sonunda ileci, kendini eitici, edindii ilkeleri uygulayc bir yaam
ilgin ve deerli bulmaya balam insanlarla doludur. Augustinus da
yaam bakmndan, 'kuramyla-eylemi' bakmndan ann tipik
temsilcisidir. Augustinus'un yaad bu gei dneminde
Yeniphylagoras, Yeniplaloncu grler dorul-tusunda birok
kurgusal metazifik oluturulmutur. Roma'nn en canl, en renkli, en
alkantl son dnemini yaayan biri olarak Augustinus, an
yaamyla yanstan yetkin bir temsilci durumundadr. Kuzey
Afrika'nn kimi kentleri ile Roma ve Milano gibi yrelerde, baka bir
deyile ann kltrn tayan kentlerde yaamn srdren,
ann etkilerine kar duyarlln hep srdren, yeni eilimlerin,
yeni dn biimlerinin, kendisini gtrd son snrlara dein
gitmekten ekinmeyen ve yukarda da dendii gibi edindii bilgileri
'yaln bilgiler' olmaktan karp yaamna geiren bir filozoftur
Augustinus. Felsefeyle tanmasn Cicero'ya, felsefi speklasyonlar
yapabilme gcn de Plotinos'a borlu olan Augustinus olumakta
olan yeni dn biiminin, Ortaadaki felsefenin temel talarndan
biridir.

Augustinus Ortaa dncesini ksa bir biimde zetleyecek olan


C redo ut intelligam'n da ilk savunucusu olmutur. Augustinus'un
kayglan, tannbilimle felsefenin kesitii noktada yer alan sorularda
dile gelir ve bu sorulara kendince' verdii yantlar, oluturduu
zn denemeleri, onu felsefenin hep gndeminde yer alan bir filozof
haline getirmitir. Bu balamda birok bakmdan da kendinden sonra
gelen filozoflann deerlendirilmesinde bir 'l' gibi grlmtr.
Felsefe literatrne yeni 'bilme' trleri de katan, bilgiyi zne ile
nesnenin yaln bir karlamas olarak grmeyip, zneye ilikin
bilmeyi, znenin kendisini bilmesini nplana karan tutumuyla
felsefi syleminin zgl ayrmn gzler nne sermitir. 'Kendini
bilme' sorununa ilikin yantlarn tanrbilimsel elerle de zengin
letirerek, bilmenin bireysel, varolusal boyutuna yer vermesi ve bunu
bir lde kavramsallatrmas, onu ancak ok sonralar felsefenin
gndemine bilinli olarak girecek olan dn biiminin, varolu
uluun en verimli kollarndan biri durumuna getirmitir.
Btn dnemlerde olduu gibi. Ortaan balanglarnda da
filozoflar, eitici kimlikleriyle ortaya karlar. Bu ynden Ortaan
niteliklerini belirlemede septem artes liberates (yedi zgr sanat)'e
ilikin dile getiriler kendisinden vazgeilmeyen konular arasnda yer
alr. Bu konudaki retinin dizgeletirilmesinde Augustinus'u pay
byk olmutur. Sze ilikin bilgilerle (Trivium: gramer, diyalektik
retorik), sayya ilikin bilgilerin (Quadrivium: aritmetik, geometri
astronomi, mzik) sralan, ayn zamanda bilgilerin retiliide
insann (znenin) ne denli byk bir nem tadnn da gster
gesidir. Bu bilgiler araclyla eitilen Augustinus, onlara ok byk
katklarda bulunmutur.
Varolana, varolduu biimi ile bakmama eilimi daha bu ilk
yzyllarda belirgin bir biimde kendini gstermitir. Bu dnemi
aratran birok felsefe tarihisi hakl olarak, "Ortaan doas
yoktur" diyecektir. Antika felsefesi ile Ortaa felsefesinin en ayrt
edici, en karakterisk yan varolana ilikin sorularnda kendini aa
vurur. Antika filozofu 'doa nedir?', 'evrenin ana maddesi, ilkesi
nedir?' diye sorarken, bir Ortaa filozofu 'varlk nedir?' diye sorar. ^
Bundan byle felsefede, varln varlk olarak tmn kavramaya,
anlamaya ilikin sylemler yeralmaya balayacak; gramer, retorik ve
diyalektik araclyla keskinletirilmi zihinler, en yce varl da bu
erevede anlamaya, kavramaya alacaklardr ve bu kavraylarn
trce, bir sonsuzluu yaanacaktr deta: birbirinden ok farkl yak
lamlar, tutumlar, anlatm biimleri sz konusu olacaktr.
'Varlk nedir?' sorusu filozof-tannbilimcilerin gndeminin ba
konusudur; dnme gcnn ba devi bu soruya yant aramaktr.

(8) E. Gilson, God anda Philosophy s. 44


Antikada olmayan 'yoktan varetme', 'yaratma' gibi deyiler, yeni
dinsel inanlarla birlikte her trl dn biimini kklen
etkilemektedir. Hristiyan dncesinin getirdii dnmdr bu.
Tanr kendisi gibi olmayan yaratmtr. Ancak bu yaratma nedir? Bu
bireyi varetmedir. Ama tam da bu noktada Ortaa dncesi,
Antikada tam anlamyla kurtulmu olmadn gstermektedir.
Burada Ortaa filozofu 'varlk', 'z'e indirgemekte; "bir eyin var
olmas ne demeklir'i, 'o eyin olduu ey', 'o eyi yapan ey' diye
yantlamaktadr. ^
'Varlk nedir?' sorusuna yant verecei inanc byktr bu
dnemin filozoflarnda; dnme, insan zihni varl kavrayabilir.
Dnmenin, zihnin varlkla iliki kurmas sonucu edindii 'ey', yani
'bilgi', varl tam anlamyla, upuygun bir biimde yanstr, insann
anlama gcne ilikin ok kkl, derinlikli zmlemeler yok bu
balamda; insan yine birok dnmenin gndeminde ama, insan
dnmesinin, anlama gcnn, zihnin kendisi henz soru konusu
deil; bu i ok sonraki dnemlerin vazgeilmez ura alan olacaktr.
Ortaada bu konuda salt ama olarak deil, ara olarak, baka eyleri
anlalr klma asndan insan dnmesine eilen birka filozof
vardr. Boelhius, Abelardus bu tr dnceler de reten filozoflara
mek tekil ederler. Ancak daha sonralar felsefi sylem, IX. yzylda
bile hep varlkla ilgilidir; dorudan doruya zihin gcyle, zihinle
ilgili deil. Varlktan dolay zihne de geiliyor kimi zaman, ama asl
arlk hep varlktan yana gibi grnmektedir. stelik varla geliin
ilkesinin tam anlamyla altst olduu bir dnme dnyasnda,
dnen varla ilikin zmlemeler ne salayacaktr? Her eyi
yoktan vareden bir Tanr, hereyin ilkesi durumunda: tam gl, her
eyi bilen, duyumlara gereksinimi olmayan, en yetkin, en gerek ve
en iyi varlk. Varln btn niteliklerini bir 'eksiksizlik', 'tamlk'
iinde kendinde toplam; her eyi yaratan, stelik yoktan vareden ve
kendisi yaratlmam olan bir varlk. Bu dnemde her trl dnce,
Tannnm varlnn ipotei altndadr. Dnme yntemi, varla geli
ilkesini ex nihilo olarak kabul ettikten sonra, Antikada snrlar
izilmi kimi dnme modelleriyle varolana yaklamaktan baka bir
ey yapmyor denebilir.
Yeniplatoncu izgisini yzyllar boyu koruyan Ortaa dncesi
varla gelii byle bir ilkeye dayandrdktan sonra artk, her ey bu en
yetkin varla gre, ona oranla belli bir yer alacaktr evrende.
Tann'nn varlnn dndaki her varln betimlenii yine Tanr'ya
gre olacaktr. Tek tek varlklar belli bir sra dzeni iinde Tanr'ya
gre konumlandrlacaktr. rnein Boethius'a gre, varolanlar arasn
da bir sra dzeni vardr. Felsefenin Tesellisi'nde yle der: "Dnya
zerinde yaylm olan varlklarn biimlerinde ne byk bir eitlilik
var! Ama ne denli eitli grsen de, onlarn hepsinin yz ne eiktir
ve duyumlar sanki arlatrmtr onlar. Yalnzca insan cinsi ban
havaya kaldrr, bedenini dik tutmay baarr ve yeryzne yukardan
bakar. "<10>
Bilgiyi salt zneye ilikin olarak grmeyen Boethius bilgide
arl zneye verir. Bilgi elde etme aralarn duyumlar (sensus),
imgelem (imaginatio), akl (ratio) ve anlama gc (intelligentia) diye
blmlere ayran Boethius, insan Tanr'ya gre kavramadan yanadr.
Boethius'ta grlen kukusuz bir zihin zmlemesi; ama Tanr'ya
gre bir zihin zmlemesi; lt burada Tann'dr.
Bilgiye ilikin zmlemelerde Tanr'ya gre insan yorumlayan
bu anlay her ynde tutarlln sergiliyor: Varln kipi olarak
zorunluluu ve zorunlu olmay da ele alan bu dnemin anlaynda,
varl zorunlu olan tek varlk Tann'dr. Onun dnda kalan hibir
varln varoluu zorunlu deildir; onun dndaki her trl varlk
yle ya da byle varolabilir.
'Bir eyi o ey yapann' ne olduunun aa kanlmas Ortaada
byk bir nem tar. Varl anlamada Metazifk'i ile tantktan
sonra Aristoteles'in dnme biimine byk lde bel balayan
(10) Boethius, De Consolatione Philosophiae Livre V, Poese V. s. 293
Ortaa filozoflar bu balamda onun kategori retisini, tz-ilinck
ayrmn, neden kuramn hep nplanda tutarlar. Bu tr dnme
biiminin doruunda yer alan filozof kukusuz Thomas Aquinas'lir.
Aquinas, metafiziini: yarg biimlerini, varlk kipleriyle zde
klmay isteyen Aristoteles'in ana dnceleri dorultusunda kurmaya
alr. Oysa Aquinas'a gelinceye dein, kurulan metazifikler Yeni-
platoncu eleri iermekleydi, zellikle Ioannes Scotus Erigena'da
olduu gibi.
Gilbert Murray'n dedii gibi nasl ki l.S. III. yzyla yani
Plotinos'a gelinceye dein Platon'un eserinin dinsel gizilgc ortaya
kmadysa, .S. XIII. yzyla, Thomas Aquinas'a kadar da Aristo
teles'in bu gc ortaya kmamtr. 11 ^ Bu dnemin sylemine gre
edim olarak varolma, asl zerinde durulmas gereken yndr. Ama
bu da 'varlk' tam olarak kavramlalrmay salayamaz. Bir eyi o ey
yapan 'z'e geri gitmek gerekmektedir. te bu noktada, hibir eyin
z 'varolmak' deilken, Tanr'nn z varolmaktr: 'Ben varm'
demektedir Tanr. Onun varl ile z bir ve ayndr. Burada biraz
geriye, Aristoteles'e dnelim. Aristoteles'le tek tek varlklar iin
durum nasldr? Aristoteles'te tekil varln durumu nedir?
Aristoteles'te sorun salt madde ve madde-nesne arasndaki ilikide
kendini gsterir. "(Aristoteles'te) somutluk aktellii zorunlu
kldndan, salt zdek de hibir aktellik ya da nitelenim
tanamadndan, onun bamsz ve somut varl da sz konusu
olmamal. Ancak Aristoteles'e gre salt zdek yine de vardr. (...)
nk Aristoteles'e gre herhangi bir ey potansiyel olarak da
varolabilir."^12) Salt zdek nasl vardr? Aristoteles'e gre "salt zdek
vardr ama ayr bir varlk tayamaz. Onun varl varolan somut
nesneler iinde, onlarla fiziksel olarak zde, ancak tanmsal olarak
ayrlabilir bir anlamda sz konusudur. Salt zdek aktel olarak

(11) Aktaran: E. Gilson, God and Philosophy s. 62


(12) A. Denkel, Demokritos/Aristoteles, Ilka'da Doa Felsefeleri.
Kalam Yaynclk, Istanbul 1987 s. 207
varolan her somut nesnede, o nesne ile birlik iinde vardr.
Aynlabilirlii ancak kavramsal olarak sz konusudur. Bu da demek
ki, salt zdek ayr bir varlk olarak ancak soyuttur; kavramsaldr.
Somut olduu her durumdaysa, bir aktel tikelle fiziksel olarak
zdetir." * )
Aristoteles'in salt madde ve tekil 'ey'le ilgili bu grleri daha
sonraki kimi dnrlerin, btnyle ya da blml olarak
benimsedikleri, kendi varlk-nesne anlaylarn saptarken yarar
landklar grler olmutur. Hep yinelendii gibi, Aristoteles'in varlk
anlaynn etkisi altnda kalm olan en nemli filozoflardan biridir
Thomas Aquinas. Varl ayrntlaryla incelemeyi amalad yapt
De Ente et Essentia'da dile getirdikleri onun gelenee bal tutumunu
aka sergilemektedir; ayrca perspektifi olduka geni bir geleneksel
tutum iinde yer alan Aquinas, bn Sina ve bn Rd'n Aristoteles'ini
benimsemektedir. Bu adan ad geen bu yaptn 1. Blm ok
ilgintir; Aquinas'a gre Aristoteles Metafizik'in beinci kitabnda tam
anlamyla varln iki anlam olduunu bilmek gerektiini ileri srer;
bu iki varlk da on kategoriye ayrlan varlk ile yarglarn doruluunu
gsteren varlktr.
Bu iki anlam arasndaki fark Aquinas yle yorumlamaktadr:
Yarglarn doruluunu gsteren varlkta, kendisi hakknda olumlu bir
nerme oluturulabilen her ey varlktr; buradaki varlkla gereklik
alanndaki hi bir ey arasnda bir uygunluk sz konusu deildir;
dolaysyla yoksunluklara ve deillemelere varlk denmesi bu
anlamdadr. Bilindii gibi, evetlemenin deillemenin kart olduu,
krln gzde olduu sylenir. On kategoriye ayrlan varlk ancak
gereklik alannda varolan varlktr, yleyse Aquinas'a gre bu
anlamda alnan varlk asndan krlk ve dier benzer eyler varlk
nitelii tamazlar. z terimi sz konusu olduunda durum ne
olacaktr? Bu terim varlk hakknda ikinci anlamda alnm deildir;
z ancak birinci anlamdaki varlk iin sz konusu olabilir, tbn Sina ve
bn Rd' byk otoriteler olarak kabul eden Aquinas burada bn
Rd'den yardm alarak, onun birinci anlamdaki varl eyin tz
olarak deerlendirdiini syler.
Aquinas'a gre birinci anlamdaki varlk 011 kategoriye ayrlan eyi
gsterir; bundan lr, zn btn yaplarda ortak olan herhangi bir
ey anlamn tamas gerekecektir; bu durumdan tr farkl
varlklar, farkl trler ve cinsler halinde snflandrlmlardr. eyin
ne olduunu gsteren tanm, burada byk bir nem kazanacaktr
artk. Tanm, varlklarn kendine zg cins ve trlerine ilikin
olacaktr. z gsteren ad, z ad artk ylesine byk bir nem
kazanacaktr ki, filozoflar buna quidditas (nedir sorusunun yant,
tanmda dile gelen) diyeceklerdir Aquinas'a gre. Burada ksaca
zetlenen grlerden de anlalaca gibi, Aquinas'n terminolojisini,
varlk, z, ey, gereklikteki varlk, varln z, quidditas, bir eyi o
ey yapan ey gibi terimler oluturmakta ve bu terimlere ilikin
grlerini filozof srekli olarak geleneksel tavrla ortaya koymaya
almakladr.
Ortaa felsefi syleminde Aristoteles hep bir metafiziki olarak
m deerlendirilmitir? Byle bir soru XIII. yzyldan ok ncelere
bir kez daha gitmeyi gerektiriyor. ok nceleri, Porphyrios'un,
Boethius'u Aristoteles'i yol gsterici olmutur; hatta mant,
metafizik yapdan artmaya ilikin bilinli almalar yaplmtr. Bu
nedenle, Aristoteles'le ilgili farkl deerlendirmelerin ya da baka bir
deyile, Aristoteles'in engin yaptnn verdii esinin nceleri nasl
olduuna ve Ortaa felsefi literatrnde ne gibi grlere yol at
na biraz geriye dnerek bakmann yararl olduunu sanyoruz.
Bilindii gibi Yeniplatoncu Porphyrios, Aristoteles'in Kate-
goriler'inin kolay okunmasn salamak amacyla Isagoge
(Eisagoge)'yi yazar. Felsefe tarihilerinin dedii gibi, Porphyrios
yaptnda ortaya koyduu sorularla yzyllar boyu srp gidecek olan
tartmalarn da balatcs olur. Belirlenen sorular unlardr "tikin
cinsleri, trleri ilgilendiren eylerde, bunlarn kalc tzsel
gereklikler olup olmadm ya da anln yaln kavramlar olup
olmadn ve tzsel gereklikler olduu kabul edildiinde, cisimli mi
yoksa cisimsiz mi olduunu, son olarak da onlarn ayr ya da duyulur
eylerde ve onlara gre varolup olmadn bilme konusunda sz
etmeklen kanacam; burada ok baka ve ok daha geni bir
aratrna isteyen bir sorun vardr."
Temelde: dille, varlkla, dnmeyle ve bunlara ilikin felsefe
disiplinleriyle ilgili bu sorulara Ortaada nerilen yantlar zengin bir
literatr oluturur. Sorulan ak seik bir biimde ilk dile getiren
Porphyrios olmutur; ama Platonda ve Aristoteles'te de bu sorularla
hesaplama vardr. Konuya, Platon sz konusu olduunda onun dea
retisi dorultusunda, Aristoteles sz konusu olduunda da onun
zellikle, Platon'a yneltilmi eletirilerle.ykl grleriyle birlikte,
felsefesinde yer alan kategori, tz-ilinek, neden kavram, gizilglen
edime geme gibi kavram ve bak alan altnda yaklamak
gerekmektedir. Aristoteles sz konusu olduunda aynca gzden ka
rlmamas gereken, onun bilgi kuramnn zelliklerinin saptanmasdr.
Ama dendii gibi bu da birok glkleri iermektedir. Aristotelesin
grleri bir btnlk iinde birok gre temellik edecek durumda
grlebilir; ama ayrntlarda birok glk sz konusudur. u gr
byle bir deerlendirmeyi hakl klacak dorultudadr. "Metafizik
Zeta'daki snamada Kategorilcr'in birincil tz varlksal lt kar
layabilirken bilgisel ltleri karlayamayacak, ikinci tz ise bilgisel
ltleri karlayabilirken bu kez varlksal lt tatmin
edemeyecektir."^5) yleyse farkl bak alarna ve deerlendir
melere temel olabilecek ynler vardr Aristoteles'te.
Aristoteles'i incelerken nasl bir gr edinmeli? Onun aslnda
kucaklayc olan ve bir bakma ok farkl yorumlara ak olan bu
grlerinden nasl bir yol bulup da geree yakn olanna ulaa-
bilmeli? Bu bir serven olacaktr filozoflar iin; hem de yzyllar
boyu sren bir serven.
Asl bilginin genele, tmele ilikin olduu anlay zihinleri ok

(14) Porphyrios: Isagoge. Aristoteles'in Kategorilerine Giri. ev. Betl


otuksken, Remzi Kitabevi, stanbul 1986, 1: 10-15
(15 ) A. Denkel. Demokritos/Aristoteles. llka'da Doa Felsefeleri, s. 231.
uzun zaman uralrmtr. Ama bu nasl bir tmel? Bu tmelin
'varl' nasl bir varlk? Tmeller kimi zaman Auguslinus'la ve
Erigena'da olduu gibi Tanr'ya kadar gtrlm ve onlarn
'gerekten varolduklar' sav byle lemellendirilmitir. Kimi zaman da
Ansel-mus'la olduu gibi, dnmede varolmann varlksal boyutu ile
gereklik alannda varolmann varlksal boyutu bir ve zde tutul
mutur; bu arada baka seenekler de dnce dnyasna sunul
mutur. Farkl seeneklerde lml bak alar sergilendii gibi, a
rlklara da kalmtr kimi zaman. Tek tek varllklarm dnda hibir
eyin olamayaca, tmel deilenin bo, anlamsz bir eyden, bir
flatus vocis'ten baka bir ey olmad gr ileri srlrken, lml
bir grn temsilcisi olarak Abelardus belirmitir. L.M. De Rijk'in
dedii gibi, Abelardus felsefi adan gereki, mantksal adan
adcdr. "Abelardus'un bir mantk olmasndan tr, mantk
hakkndaki dncesi, mantn bir 'ars sermocinalis' olmas bakmn
dan 'voces'le, 'sermones'le ilgilidir sadece: bu da mantksal adclktr.
Eer obje olarak 'eyler'i olsayd mantn, artk o, mantk olmaz fizik
olurdu. Bununla birlikte Abelardus felsefi gereklie bal kalr. " 6)
Abelardusun burada yle bir dokunulup geilen grlerinden
de anlalaca gibi tmeller sorunu, o dnemin felsefi retiminin asl
konusu olmutur. Bu sorunla birlikte, mantk (diyalektik), bilgi
felsefesi, varlk felsefesi, dil felsefesi iie girmekteydi. zellikle
Abelardus bu durumun bilinli bir ekilde aynmndayd.
Bireyin sadece 'gerek' varlnn olduu gr kavram
gerekilerini son derece tedirgin etmitir. zellikle, Anselmus'un
anmsanmas gereken kavram gerekilii balamnda asl varln,
tek tek varlklardan ykselerek, dnme planna aktanl sz
konusudur. Bu gr biraz olsun sallanya dt takdirde, kendini
korumak iin neye snacaktr? Aquinas'ta grld gibi,
bireyselletirici ilkeye (principium individuationis). tb Sina ve tbn
Rd'n Aristoteles'ini kendine Philosophus olarak seen Aquinas,
aslnda tbn Sina'nn yolundadr. Aquinas'a gre tbn Sina, bileik
tzlerin (biim ve maddeden oluan tz, yaln tz Tanr)
(16) L.M. De Rijk, Petrus Abelardus: Dialectica, "Introduction". Assen
1956 s. XCIV.
quidditas'inin madde ile biimin bileimi olduunu ileri srmektedir.
Tr denilen yap ya da doa bir eit aracdr: madde ve biimin
bileiminden olumaktadr. Akl da bu grle uyumakladr, nk
bileik tzn varl salt biimin ya da salt maddenin varl deil;
tam tersine bunlarn bir bileimidir. Nesne, z araclyla varlk
olarak adlandnldna gre bu zn yalnz biim ya da madde olmas
sz konusu deildir; z ikisinden birden oluur. bn Sina'ya gre
bireyselletirici ilke maddedir bundan da kendinde ayn zamanda hem
maddeden hem de biimden oluan zn ancak tekil olabilecei,
hibir ekilde tmel olamayaca sonucu kabilecekmi gibi grn
mektedir. Yine z, tanmla belirtilen ey olarak kabul edildiine gre
tmellerin tanmnn olmad sonucu ortaya kacaktr. Bireysel
letirici ilke olan madde ise herhangi bir anlamda anlalan madde
deildir; bu belirli bir maddedir; ilk maddeye kart olarak duyulur
maddenin bir parasdr. Baka bir deyile 'bu' diye gsterilen
maddedir.
Aquinas bu grleriyle Aristoteles'in geni bak asn
yakalayabilmitir. Lange'nin yorumuna gre ise durum udur;
"Skolastiklerin diliyle konuacak olursak 'bireyselletirici ilkeyi'
nereden bulacaz? Bu konuda Aristoteles doyurucu bir cevap
vermemitir. bn Sina ise Aristoteles'ten ayrlarak bu bireyselletirici
ilkeyi, yani tmel kpek kavramnn u belli kpei meydana
getirmesini salayan eyi maddeye aktarr. Ancak, Aristoteles'ten bu
sap, ya Aristoteles'in ve zellikle Platon'un anladklar anlamdaki
madde kavramn ortadan kaldrr veya Platon gibi bireyi buharlatrp
yok eder. Arap yorumcularn kullanrken onlarn yanllarndan
saknmak ynnden her zaman iin gsterdii btn tedbirliliine
karn, Aquino'lu Thomas da bu tuzaa dmtr. O da birey
selletirici ilkeyi maddeye aktarm ve bylece mezhep sapknlna
gitmitir. (...) Bu glkten Duns Scotus, ounlukla fikirlerin ba
lants gznne alnmakszn skolastik samalklarn bir doruk nok
tas olan nl 'Haeccitas'n ortaya almakla kurtulmaya alr. *
(17) F.A. Lange, M ateryalizm in T arihi ve Gnmzdeki Anlamnn
Eletirisi s. 126
'Bu olma' Duns Scotus tarafndan bireysel varl gstermek zere
kullanlmtr. Bu terim kendi snf iinde bireysel bir varln ortak
olmayan niteliklerinin oluturduu yap; bireysel ayrm; tekillik
anlamna gelmektedir; Scotus bunu varln zel bir kipi olarak
dnrken: Thomaslar bireysellii genellikle belirli maddeye
verirler (rnein, doal yaplardaki kk gibi) ve tinsel yaplardaki
birey ile z zdeletirirler. Hi kukusuz Lange'nin belirttii btn
bu glkler farkl ince ayrmlaryla kavram gerekileri iin sz
konusuydu. Adclar bu glklerden, asl varl somut bireysel eye,
nesneye vermekle kurtuluyorlard. Adclara gre bireysellik,
tylcsinc byk glklere yol' aacak kadar aka ortadadr. te bu
nedenle "Ockham rahat rahat, bireyselletirici ilkenin, bireylerin
kendilerinde bulunduunu sylemektedir ve bu noktada, ikinci
dereceden tzleri (cins ve tr kavramlarn) ve tzsel formlar
uydurmu olan Platoncu Aristoteles'le deil, bireylerin tzler
olduunu sylemi olan Aristoteles'le tam bir uyum iindedir."
yleyse, Aristoteles, Ortaa filozoflar iin ok verimli bir kaynak
durumundadr. Tmeller tartmasnn ierdii sorulara yant arama
abasna giren tm filozoflar iin Aristoteles vazgeilmez bir hoca
olmutur. Asl tzn tmel olmadn Metafzik'indc kendinden
ncekilere, zellikle Platon'a kar gelitirdii dncelerle savunan
Aristoteles, adclarn da k kayna olmutur denilebilir.
Varlkla, yer yer de tmellerle ilgili olarak sunulan bu grlerden
de anlald gibi, Ortaa, Antika yaln bir biimde gn na
karan bir a olarak grlemez; baka bir deyile, Ortaan,
Antikaa yaklam edilgin deildir, tam tersine etkindir. Yeni
kurulan dnme dnyasna uygun gelecek, karlalan glkleri
zmleyecek, yehi theoria'y ak klacak, glendirecek ncler
yalnzca Antikadan alnmlardr. Bylesi bir tutum, tm felsefe
abas iin sz konusudur. Ortaada hatta her filozof, btnn bir
bakma bir paras durumunda olan kendi kk lleoria'sn
olutururken, zgnln de sergilemektedir. Varlk ile ilgili sylem
sadece Tlomas Aquinas'nki deildir, loanes Scotus Erigcna,
Aquinas'tan ok farkl bir boyutla bakyordu konuya ve hatta genel
theoria'nn snrlarn zorluyordu: skolastik kart tavrndan dolay
tepkiyle de karlayordu. IX. yzyln bir rn olan De Divisinone
Naturae'de doa yle blmlenir: 1- Yaratan ve yaratlmam olan
doa , 2- Yaratlan ve yaratan doa, 3- Yaratlan ve yaratmayan doa,
4- Yaratmayan ve yaratlmayan doa. Birinci ve sonuncu basaman
ortak zellii yaratlmam olmalardr. kinci ve nc basaman
ortak zellii ise yaratlm olmalardr. Varl anlamay on kategori
ile snrl olan anlamann dna karan Erigena. zce en stn varlk
olan Tanr'mn anlalamayacam, bilinemeyeceini aka ortaya
koyarak olumsuz bir tannbilim anlayn sergiler. stelik ona gre
doay, "yaratlmam ve yaratmayan doa" diye dnen bizim akli
mizdir, bu ayrma onda deildir: sadece bizim onu tasarlama
b i im im izd ed ir." 9) Yarat Tanr'nn kendisini bir gstermesi olarak
tanmlayan Erigena, Yeni^latocu izgide kurgusal bir metafizik
ortaya koymutur bylece.
Ortaan kinci Augustiunus'u diye nlenen Anselmus'un, varla
yaklamnda zerinde durduu iki temel nokta vardr; Monologion'da
ortaya koyduu dncelerde varolanlarn yetkinlik ynnden eit
olmadklar ve her varolann Tann'dan baka bir ey olmayan mutlak
yetkinlikten az ya da ok pay almasnn gerekli olduu zerinde durur.
Adclar eletirerek, szcklere gre deil (secendum vocem), eylere
gre (secundum rem) dnmenin asl benimsenmesi gereken bir
dnme biimi olduunu belirten Anselmus, 'eylerin' dnme ve
dil araclyla, kendi doasna upuygun bir biimde yanstlaca
inancn tamaktadr. Tm felsefesini, "anlamak iin inanyorum"
nermesi ile "akl aratran inan" nermesi zerine yerletiren

(19) E. Gilson, La Philosophie au Moyen Age. Paris. 1925 s. 16


Anselmus, iheoriasnda mutlak hakikate byk bir yer verir.
Gereklik alannda varolmak ile, dnmede varolmaya ayn hakk
tanyan Anselmus'un dizgesinde kukunun yeri yoktur. nsan zihni,
aka sylemese bile, dzgn alt takdirde varl lam olarak
yanstabilir ve upuygun bir iliki kurabilir varlk ile kendisi arasnda:
bunu dille de ifade edebilir: yleyse hakikati elde edebilir. De
Veritate'nin balklarna bir gz atmak, byle bir sonuca varmak iin
yeterlidir.
- Hakikatin ne balangc ne sonu vardr (Salt varlk Tanr)
Anlamn hakikati ile nermenin iki tr hakikati zerine (dilsel
balamda)
- Dncenin hakikati zerine
- stencin hakikati zerine
- Doal eylemin ve doal olmayan eylemin hakikati zerine
Duyularn hakikati ve aslnda dncede olan yanlln
duyulara yklenmesi zerine
eylerin znn hakikati zerine vb. balklarda hakikat ele
alnmaktadr. Anselmus varlk -dnme-dil-dnce arasnda tam bir
uyum olduu kansna varmaktadr.
ister mistik eilimler dorultusunda olsun, isler skolastik
kavraylar dorultusunda olsun, en yce oluu kabul edilen tanrsal
varlk uruna, baka deyile onunla ilgili sylemlerin somut durumu
olan dogma uruna yaplan ve dneme zg 'aklclkla' sergilenen
dnceler, lanrbilimle felsefenin kesitii noktada felsefe yapmaya
yolamtr.
Henz erginlemeyen akln yaad bu servende btn
kavrayan sylemler ne kmtr. Ama zamanla belirginlik kazanan
yeni dn biimlerinde, daha nce de sk sk dendii gibi yeni
oluan theoria'larda, akln dorular ile inancn dorularnn snrlar
belirginlemeye, hep amalanan rtme ortadan kalkmaya
balamtr. Bu da yine insan aklnn baarsndan baka bir ey
deildir. Bu da aklc bir tutumdur ama artk ierii, amac farkl olan
bir aklclk burada sz konusu olmaya balayacaktr; stelik bu
deime ok uzun zaman gerektirmitir.
Yukarda da belirtildii gibi Porphyrios'tan beri sre gelen ve
felsefe literatrnde byk bir zenginlikle beliren tmellere ilikin
tartma, bu dnemde yine tanbilimsel sorunlarla iie girmi bir
biimde dnme alanna kmtr. Filozoflar, mantklar bu
tartmada uzun ve zorlu bir yol katetmilerdir. Bu tartma
balamnda Ortaada dilsel rnler asl aratrma konusu olmutur.
nermelerin ayrntl bir biimde incelendii, her dilsel ifadenin
ilevinin nerme yaps iinde gsterildii bu almalarda dilde
varolan bir dnyann, bir evren tablosunun sergilendii grlmektedir.
En yaln bir nermede bile, dorudan gramere ilikin olmayp anlama
ilikin olan ve szcklerin anlam ile ilevleri arasnda ba kurmaya
alan bir yneli sz konusudur. 'Kategorematik' (kendi bana bir
anlam tayan ve bir nermede zne ya da yklem olabilen. nsan,
kedi gibi): 'Sinkatcgoramatik' (kendi bana bir anlam tamayan, fakat
cmle iinde dier szcklerin-terimlerin belli anlamlar kazanmasna
yardmc olan szckler. rnein; ve, deil, veya, ise, yleyse, btn,
hibir, biri, sadece gibi) ayrm bu dnem mantk-filozoflann
gndemlerinde yer alan nemli sorunlardan biridir artk. Bu
filozoflara mantn felsefesini yapan filozoflar denebilir; onlarn asl
amac varln 'mantka' kuruluunu kavramaktr.
Gereklik (varolan)-dil-dme ilikisinde dilsellik teden beri
nplanda olmakla birlikte, gereki olduklarn ileri sren filozoflar,
zellikle Anselmus 'eye gre' dndn dile getirirken sonuna
dek tutarl kalabiliyor muydu? Dilin gc onu hi zorlamyor muydu?
Dilde anlamn bulmuyor muydu dile getirdikleri? Dilin gc
kavrandka bu zmlemeler bu noktada younlamaya balandka,
artk gerein yerine geen, onun yerine duran gndeme girmiyor
muydu? stelik de gereklik alannda artk sadece teklerin, bireylerin
olduu, onlarn dnda varolan hibir eye 'gerek' niteliinin
verilemeyecei uzun tartmalarla berraklk kazandndan bu yana,
bu yeni dnce, olumakta olan dnceleri ynlendirici olmaya
balamtr denebilir. Dil zmlemeleri bundan byle daha da nem
kazanmaya balar.
Oluan yeni terminolojinin yaratcs Guillelmus de Ockham'dan
bakas deildir artk. 'Bilgi'yi ayrntl bir biimde inceleyen
Ocklam. bilginin nerme ya da nermelerle dile getirildiini aka
ortaya koyar. Ona gre nermeler, duyulur eylerden ya da tzlerden
deil, bu tr eylere ilikin zihinsel ieriklerden ya da kavramlardan
oluur. yleyse bilgi, dorudan tzlerle, tekillerle ilgili deil;
tekillerin, tzlerin yerine geen onlarn yerine duran deyilerle,
kavramlarla ilgilidir. Ona gre bilim, dorudan maddesel eyler
hakknda deil, maddesel eylerle ilgili zihinsel ierikler hakkndadr.
nermelerde, kavramlar maddesel eylerin yerine geer, onlarn
yerine durur. te Aristoteles, bilginin tekil eylerle deil, ama tekil
eylerin yerine geen tmellerle ilgili olduunu sylediinde
anlatmak istedii budur. Bilgi tek tek eylerin, tzlerin yerine duran
terimlerle ilgilidir. Ama hi kukusuz bu terimlerin de (bir bakma
tmellerin) varolana, nesneye bavurduunu da hesaba katmak
gerekmekledir. Bu noktann nemini daha XII. yzylda Abelardus
kavramt.
Ockham 'yerine durma'y 'suppositio' kuram ile aklar.
Ockham'n 'suppositio' kuramnn en iyi biimde aklan 1329'dan
nce yazlm olan Summa Logicae'nin ilk blmnn sonunda yer
alr.
"Ockham'a gre 'suppositio' terimin bir niteliidir; terime
ilikindir ama bu durum sadece bir nermede terimin kullanlmas
durumunda sz konusudur. Eski mantklarn doal 'suppositio'sunu
Ockham dikkate almaz. nk ona gre, 'suppositio' terimin bir
ilevidir; bu terim nermede zne ya da yklem olabilir. Ockham
'suppositio'yu terimlerin ilevleri olan zne ya da yklemle
gsterebilir."
'Supppositio' eer zneyse byle bir nermede, yklem ya znenin
bizzat kendisine ya da znenin yerine geen daha genel bir terime
yklenmitir. nsan hayvandr rneinde olduu gibi. Bu nerme
insann hayvan olmasna ieret eder, yani Sokrates'in hayvan

(20) P. Boehner, Medieval Logic. The University of Chicago Press,


Chicago-Illionis 1952. s. 38
olduuna iaret eder. Bu nedenle bu nerme yle de dile getirilebilir;
Sokrates hayvandr ya da bu hayvandr. Burada, hayvan yklemi
bu diye ok genel bir ifade biimine yklenmitir. Bu, Sokrales'in
yerine gemektedir, yerine durmaktadr. Dolaysyla Sokrates
hayvandr nermesi de dorudur, onun yerine sylenen bu
hayvandr nermesi de dorudur. nsan hayvandr nermesinde
insann yerine geen, onun yerine duran 'suppositio'lar vardr; yani
onun yerine geen eyler vardr.
Ayrca 'suppositio' yklemle de ilgili olabilir; u rnekte olduu
gibi! Sokrates beyazdr. Sokrates budur. Yklem konusundaki bu,
beyazn (bir nceki nermedeki yklemin) yerine geendir, yani
'supposilio'dur.
Ockham'a gre bizim btn bilgimiz nermelere dayanr.
nermeler de ister yazlm; ister dnlm; islerse sadece dile
getirilmi, sylenmi, konuulmu olsun terimlerden yani tmellerden
oluur. Bir terim, nermede yerini tuttuu, yerini ald nesneye iaret
eder, onu gsterir. te terimin, nesnenin yerini tutmaya ilikin olan bu
ilevinden baka bir ey deildir 'suppositio'. Ockham'a gre trl
yerine durma, ya da yerine geme vardr. Birinci durumda yani
suppositio m aterialis'te saptanmas gereken durum vardr. lkin
terimin herhangi bir eyi gstermek gibi bir ilevi yoktur. kinci
olarak, dolayl da olsa, zihinsel bir terime ya da kavrama iaret etmesi
ya da gstermesi gerekmez. Sonu olarak da, sadece maddesel bir sesi
ya da yazl bir szc gstermek zorundadr. 'Suppositio materialis'e
u rnekler verilebilir; nsan bir szcktr. nsan be harften
olumutur. Tmeller tartmasnda tmele flatus vocis diyen
Roscelinus'un bu gr Ockham'n bu deerlendirmesine gre,
tmelin sadece bu trden bir ilevi olduunu grme aamasnda
kalmtr denebilir.
kinci durumda, terimin anlam dzleminde, gsterme dzleminde
bir ilevi vardr ve gsterici eyin yerine durmaktadr artk. Her
kategorematik terim, suppositio personalis olmaya elverilidir.
Burada terim artk gerek bireyleri gsterir; rnein, insan kouyor;
burada koan insan szc deildir; bir kiidir, bireydir, insann
kendisidir.
nc durumda ise terim, ortak herhangi bir eyi gsterir. rnek
olarak u verilebilir; nsan bir trdr; burada "insan" bir bireyi, bir
kiiyi gstermez, bir ortakl yaln bir biimde gsterir; buna da
suppositio simplex denir.
nermedeki terimin ilev bakmndan zenginliini bu biimde
zmlemeye alan Ockham, dilin akn yann, gereklikle ban,
zihinle olan ban bylece dile getirmeye, ortaya koymaya
almta-. Gereklik-dil-dnme (dnce) arasndaki ilikiyi byle
bir ierikle dile getirmekten baka bir ey deildir suppositio
kuram . Dil 11e tmyle an gereklerin sand gibi hep suppositio
personalis dzlemindcdir ne de an adclarn sand gibi salt
suppositio m aterialis dzlemindedir. nermenin blmleri olan
terimlerin birer suppositio olarak ok ynl ilevleri vardr.
Suppositio simplex sayesinde de bilimlerin yolu almta; bu,
soyutlamay salar. Dolaysyla Ockham soyutlayc bilgiye byk
nem verir; bu da bilimin yolunu amaktan baka bir ey deildir.
Soyutlaym bilmenin koulu grsel bilmedir. Soyutlaym bilme,
grsel bilmeyi koul tutar, nceden varsayar ama bunun tersi
olamaz. Soyutlaym bir bilme edimiyle ortaya kan soyutlaym bilgi,
temelde varolana, tekil olana ilikin bir bilgidir ve hi kukusuz
bilginin ilk aamas da tekil eyle ilgilidir. yleyse sonu olarak byle
bir bilgi tekil eye bavuran, onunla ilgili olan bir bilgidir, ama tam
olarak ortaya ktnda artk dorudan tekil bir eye zg deildir ve
byle bir bilgi artk tmeldir.
Ocklama giden yolu aanlar, bilgi elde etme ediminde dilin
roln iyice kavrayan filozoflar olmutur. Bunlarn banda da hi
kukusuz Abelardus gelir. "Gerekten de Abelardus'un mantkla ilgili
almalar, mantk anlay Ortaa derinden etkilemitir. Mantn
eyleri mi (res) yoksa szckleri mi (voces) incelediini bilme byk
bir sorun oluturur ve grler de dolaysyla ikiye ayrlr. Birinci
zmn yani mantn eylerle ilgili olduu zmn bir yana atan
Abelardus mantn zerk bir bilim olmasna abalayanlarn ve buna
katkda bulunanlarn banda gelir: byle bir mantk ayn zamanda her
trl metafizik varsaymdan da uzaktr, bamszdr. Mantk dnemin
zgr sanatlarla ilgili Fakltelerinde, bugn adlan pek bilinmemekle
birlikte yaadktan dnemin byk mantklan olarak deerlendirilen
mantklar sayesinde varln srdrr. Bu byk mantklar
William Shyreswood (1249) ve onun rencisi tspanyal Petns'tur.
(l. 1277); onun Summa Logicales adl yapt ok nemlidir.
Auxerrc'li Lambert'in ise Summa Logicae'si vardr; bu yapt yaklak
1250'lerde yazlmtr ve esinini ayn gelenekten almr. "
Jean Jolivet'nin yerinde bir deyile, bir dil filozofu olarak
deerlendirdii Abelardus, tm felsefeyi bu erevede ele alr: daha
nce de dendii gibi tm amac metafizik ieriklerden syrlmaktadr.
Ancak bir yandan da tmeli flatus vocis olmaktan karr, onu vox
signifcativa olarak grr ve bu grn de temellendirir.
Asl varolmay bireysel olana indirgeyen Abelardus anlay
yetisine byk nem verir bilginin kurulmasnda, olumasnda. Ona
gre "anlay yetisi maddeyi saf durumunda, biimi de yaln
durumunda dnr; ne biri saf olarak ne de teki yaln olarak vardr;
yle ki bu saflk ve bu yalnlk tasarlanan eyin varl ile deil, onu
tasarlayan aklla ilikilidir; artk bunlar da varolusal deil, zihinsel
varlk biimleridir. "
Ortaa felsefesinde dnme yntemi salt argum entatio olarak
balam ama giderek, tekile, bireysel olana ilikin olann gnna
karlmas ynnde gelimitir. Anselmus ve Ockham'n grlerini
bir an gznne getirmek byle bir sonuca varmak iin yeterlidir.
zetle; Ortaan tipik zelliklerini Tanr, Tanr kantlamalar;
varlk, tmel, hakikat, bilgi ve dnme yntemleri gibi konularda
gstermeyi amalayan bu Giri'te ortaya kan udur denebilir:
Ortaada felsefi sylem; tm temel sorunlaryla ve zm
denemeleriyle youn bir biimde kendini gstermitir.

(21) E. Gilson, La Philosophie au Moyen, 1944 s. 288


(22) P. Abelardus, Logica Ingredientibus (M. de Gandillac, Oeuvres
Choisies d ' Ablard) Paris 1945, ss. 115-116
PLOTINOS
(203 - 269)

Plolinos'un yaam konusunda bilgi veren rencisi Porphyrios'un


belirttiine gre, Plotinos Msrda Lykopolis'de domutur. Yirmi
sekiz yandayken felsefeyle ilgilenmeye balam, skenderiye'de o
sralar ders vermekte olan pek ok dnr dinledikten sonra
Ammonius Sakkasm izleyicisi olmu ve hocasnn lmne dein 11
yl boyunca okuluna devam etmitir. Krk yalarnda Roma'ya
yerleip ders vermeye balamtr. Dersleriyle, o zamanki Roma
imparatoru Gallienus'un ilgisini ekmi, hatta imparatora Campania
blgesinde Platon'un Politeia'sn rnek alarak bir 'Platonopolis'
(Platon kenti) tasarsn kabul ettirmeye abalam, ancak oluturduu
bu tasan bir neri olmaktan teye geememitir.
Porphyrios, Plotinos'un derslerinde, Platon ve Aristoteles
yorumcularnn yaptlarn okuyup, bunlarn zerine hocas Sakkas'n
yorumlarn eklediini anlatmaktadr. Roma'da derslerini yirmidrt yl
srdrd; hastalannca Campania'ya gittii ve orada ld
sanlmaktadr.
Plotinos'un 54 yazs rencisi Porphyrios tarafndan, konulanna
gre dokuzar blmlk alt kitap halinde dzenlenerek
yaymlanmtr. Bu nedenle yapt 'Enneades' (Dokuzluklar) adyla
bilinir.
I. kitapta genel olarak, yaam, insan ve ahlakla ilgili konular ele
alnr.
II. Kitapta ise evren ve doal olaylarn ileyii, nesnelerin
duyulara nasl grnd temel konulan oluturur.
III. Kitabn konulan olduka eitlidir: 'Yazg', 'ngr', 'bengilik',
'zaman', 'ak' ile ilgili dokuz alt balk yer alr burada.
IV. Kitabn ana konusu ruhtur; bu arada duyum ve bellee ilikin
grler de drdnc kitabn gndemini belirler.
V. Kitapta 'lk dayanak', tek tek nesnelerin idealarnn olup
olmad' konusu, 'dnlr gzelliin ne olduu', Us'un, 'idealar'n
ve 'varolan'n yapsnn ne olduu incelenir.
VI. Kitabn balklar ise 'varolann cinsleri' ile 'saylar' ve 'yi ya
da Bir' gibi konularla ilgilidir.
Plotinos'un dizgesine gre Bir (Hen), akn, aklla kavranamayan,
anlalamayan, hibir nitelik yklenemeyen nedendir. Onun hakknda
hibir ey sylenemez, onun ne olduu deil, ancak ne olmad
sylenebilir: Varln, zamann, niteliin tesindedir. Varln
tesindedir demek, onun bir ey olduunu sylemek deildir, adn
sylemek de deildir; ekilden bamszdr demek de ou bir
niteliini belirtmek deildir, ekilden yoksundur anlamna da gelmez
bu, nk o her eklin nedenidir. Bir; Us (Nous) deildir, Ruh
(Psykhe) deildir, Bir'in doann iinde bir karl yoktur, doann
tm de deildir; Us'un, Ruh'un, Doa'nn, Madde'nin btn de
deildir. Her arzu ile her etkinlik ona ynelir, o hibir eye ynelmez;
hibir eyi arzu etmez. Szle anlatlamaz bir eydir; onun iin ne
sylense yalnzca bir ey sylenmi olur, oysa o her eyin tesindedir.
Belirsizlii anlaldktan sonra, ondan gelenlerin hepsi saylp,
dklr ve Bir'in bunlardan hibiri olmad sylenebilir. Ayrca Bir,
anlalmaz olanlarn, aklla kavranamayanlarn da tesindedir. Ona
ulamak iin anlalmaz olandan da kopmak ve onu sezme sevgisine
kendini brakmak gerekir. Bir ile iliki, onunla onu sezebilecekler ara
snda sz konusu olan bir etkinlik (exstasis-esrime) araclyla olur.
Bir olann tamas (fkrmas, almas) sonucu Us olumutur.
Usda birlik ile okluk birarada bulunur. Bu tama sonucu Us, oluur
olumaz, dnp ilk nedenini, Bir'i seyre dalar (Theoria); bi seyir o-
nun, iindeki okluu zmlemesini olanakl klar. indeki okluk
ilk idealardr. Dnyadaki varolanlar, cisim dnyasndan nce bu idea-
lar iinde vardr. Cisim dnyasnn gereklii bu idealarda
bulunmaktadr.
Nous (Us), Bir'i seyrederek kendini tamamlar, yetkinleir ve 'her
yetkin varln taarak kendine benzer olan oluturma zorunluluu'
ilkesine bal olarak taar ve Us kendinden birey yitirmeden, ikili
yaps olan Ruh (Psykhe) oluur. Ruh, bir yan ile Us'a bakp tm
varolanlara yaam veren bir g olarak Us ile dnya arasnda
etkinlikte bulunur. Bu Ruhdan daha aa bir yan ise bilinten
yoksun, retici bir ilke olarak doay ilemektedir. Doa, Us'un
iindeki idealar dnyasnn en dar anlatmdr. Ruh'un en son paras
olan Doa, bilmez, alglamaz, yalnzca retir, doa ile anlalabilir
gerekliin en alt basamana inilmi olur. Bu tama iinde Ruh'un
etkinlii doada yaylr ve Zam an'a yer aar. Duyulur dnya zaman
iinde bulunmaktadr. Duyulur dnya okluktur, paralan birbirinden
baka bakadr. Bu paralar ilerinde eksiklik tayan, yetkin olmayan
eylerdir. Sonunda duyulur dnyada madde oluur. Madde grn
mezdir, yaylmamtr, ama bir tzdr. Duyuyla alglanan nesneler
gibi ak seik alglanamaz, ama M adde (Hyle) vardr. nk
birinciden sonra gelen zorunlu bir ey vardr, dolaysyla bir son e
de vardr: te bu maddedir; madde 'kt'dr; stelik para olarak
deil, tam anlamyla ktdr.
Olu sreci iinde (emaatio) oluan, olutuu nesneden ayr bir
biimde oluurken, oluturan neden, kendinden bir ey yitirmez,
kendinde bir ey eksilmez. Oluan nesne kendini oluturan nedenden
koparamaz, ona bamldr. Oluturan neden oluuna gre akndr,
ama oluan ey, oluturan neden olmadan varolmadndan tr de,
oluturan neden oluanda ikindir: nk Bir'in tamas sonucu Us
(Nous), Us'un Bir'e bakarak kendini tamamladktan sonra tamas ile
Ruh, onun tamas ile Doa ve ilk nedenden sonra zorunlu olarak bir
son enin bulunmas yznden de M adde olumutur; bu biimiyle
de Plotinos'un dizgesinde bir kopukluk szkonusu deildir; tam
tersine sreklilik korunmutur. Bu sreklilik doaya ininceye dein
zamandan bamszdr, baka deyile Bir, Us ve Evren Ruhu iin
zaman sz konusu deildir. Zaman iindeki Doada bulunanlar da
Ruh ve Us araclyla Bir ile balantldr.
te Doa iinde yaayan bir canl olan insanda, kendi ilk
nedenine, Bir'e ulama olana bu sreklilik sayesinde vardr.
Dolaysyla insan, Bir'e, ilk nedenine ykselmek ister, bu da Ruh ile
Us basamaklarn amasyla mmkn olabilir. Arnma (Katharsis) ile
insan ancak Us'a dein ykselebilir. Bu arnma sreci iinde ruhtaki
iki yann (logos-alogos). akldan pay alan ile pay almayan yann,
arnmas gerekir; akldan pay alan yann arnmas kolaydr: teki yan
da akldan pay alan yana baka baka dzelir, ama zaman zaman da
yanla der. Oysa istenen tam dzelmedir; tam dzelme iin ruhun
ll, adil, yiit, aklbada ve bilge olmas gerekir. Ruhla bu ana
erdemler olanak olarak vardr; ama ruh, ancak ll, yiit ve adil
olduunda, ayrca diyalektikle doay inceleyerek nesnelerin ne
olduunu, stelik teki nesnelerden de hangi ynlerden ayrldklarn,
baka deyile iinde yer aldklar snflarn belirleyecek bilge
olduunda Us basamana varm olur.
Us'a ykselmi olan insann artk ruhsal ya da zihinsel adan
yapabilecei bir ey yoktur; kendini yalnzca bir sevgiye. Bir'i grme
sevgisine brakmaldr. Bu esrime annda (exstasis) zaman zaman Bir'i
grebilir; daha dorusu Bir, ona kendini zaman zaman gsterir.
Bylece zaman zaman Bir'le balant kurmas mmkn olur. nk,
anlalamayann, dile getirilemeyenin elde edilmesi ancak, anla
lamayan ve dile getirilemeyen bir durumla olanakldr. Mutluluun
asl yaand durum da Rul'un tm olanaklarn gerekletirdii bu
esrime durumudur.
Plotinos'un dizgesinin bu biimiyle Platon'dan, Aristoteles'ten,
Stoa Okulu'ndan izler tad grlmektedir. Fakat Plotinos genellikle
Platona yakn olarak deerlendirilmi, hatta baz alardan Platon'u
at ileri srlmtr. Kulland terimler asndan Platon'la ortak
yanlan hemen gze arpmaktadr. Dizgesinde sz geen ana
erdemler ve diyalekik tanm, Plotinos'un Platon'dan olduka
etkilenmi olduunun gstergesidir. Dizgesinin bana yerletirdii
Bir (Hen) de Platon'un, Parm enides adl yaptnda inceledii bir
terimdir. Platon'u at nokta olarak da Platon'u idealarla doa
arasnda kuramad ontlojik balanty, kesintisiz bir 'emanatio'
sreci tasarlayarak, Plotinos'un kurabildii gsterilir. Oysa Platon ile
Plotinos arasnda temelde yatan en nemli ayrlk udur: Platon
idealar hep bilgisel dzeyde ele alm; Plotinos ise idealan doaya
gei basama olarak, doann olumas iin bir ara neden olarak
grmtr.
Platon'un inceledii Bir ile Plotinos'un 'Bir'i arasnda da bir
adalktan te ortak yan bulmak olanakszdr. Platon Parm enides adl
yaptnda idealar gryle ilgili olarak pay alma (metleksis) ve
ilkrnekler (paradeigmata) grlerindeki elimeleri bir bir ortaya
koymu, bu grlerini yeniden snarken kendini eletirmitir. Bu
eletiri srasnda Bir ile doa arasnda ontolojik bir ilginin kurul
masnn ne tutarsz sonular getirdiini gstermitir. Bu aklamalar
srasnda kurduu koullu cmleler (Platon yaptn ikinci blmnden
sonraki btn nermeleri u ana koul cmlesine bal olarak
kabul etmektedir: 1. Bir birse, 2. Bir varsa. 3. Bir yoksa. Dolaysyla
bu ana koul cmlesine bal olan sonu cmlelerini Platon bal
bana kabul etmi deildir) unutulup teki sonu cmleleri tek bana
alndnda Platon'un Bir'i ile Plotinos'un Bir'i arasnda bir
karlkllk grlebilir: nitekim hep yle yaplmtr. Plotinos ana
koul cmlesini unutarak Bir'i ilk neden olarak grm ve doann
varoluunun kayna diye gstermitir.
Plolinos'dan sonraki dnemlerde ise Plotinos'un balatt bu
sapmann boyutlar alabildiine genilemitir. Tektannc dinlere
salam temeller arayan, tektannc dinlerde dogmalar byk oto
ritelerin dnceleriyle koutluk iinde grmek isteyen, inan ile bilgi
alan arasndaki ayrm gremeyen pek ok Ortaa dnr bu
sapmann gsterdii yolda ilerlemitir. Zamanla Platon'la Plotinos
arasndaki temel aynm unutulmu; Plotinos'un grleri Pla-
lon'unkilerle kantnlm, hatta dnce tarihinde aslnda Plotinos'un
dncelerinden yola ktklar halde Platon'un izleyicisi saylan ya da
kendilerini yle sanan dnrlere bol bol rastlanmtr. le yandan
Plotinos'un yapt Enneades'den zetlenen blmler ile Hristiyan
dogmalarnn bir karm olan Ps. Theologia Aristotelis
(Aristoteles'in Tanrbilimi) birka yzyl Aristoteles'in yap diye
okunmu, dolaysyla Plotinos'un yaptn Aristoteles'e aitmi gibi
okuyan Hristiyan ve tslam dnrleri de pek ok temellen-
dirmelerde Aristoteles'in saydklar bu yapt kaynak gstermiler,
Renaissance'a dein, Aristoteles de Platon da pek ok adan
Plotinos'un grleriyle kartrlarak deerlendirilmitir.
PLOTNOS
DOKUZLUKLAR
(ENNEADES)

(Altnc Kitap IX)

"ilk anlamyla nice varolan varsa, ne biimde olursa


olsun, varlklar (ousiai) iinde olduu sylenen nice
nesne varsa, bunlarn hepsi bir olmakla (to heni) vardr
Bir olmasayd ne gibi -birey olabilirdi? Szn eniimiz
Bi'den ayrldklarnda onlar yokoluyor; nitekim bir
olmayacak olsa ne ordu ne koro ne sr var. Birlie
sahip deilse ev de yoktur gemi de; birlik uzaklasa ne
evdir ev ne gemidir gemi. Birlik onlarn yannda deilse
srekli nicelikler de yoktur. Olan birlikleri yokolacak
biimde blmlere ayrlan eyler varlklarn yitirir.
Bitki ve hayvanlarn bedenleri bir olunca tek tek
varolurlar, birlik gidince oklua der ve varlklar
artk (bir zamanlar) sahip olduklar varlklar deildir.
Onlar da birlik oluturduklar kadaryla varlk haline
gelirler. Salk, beden birlik iinde bulunduunda,
gzellik ise bedeni, doa birlik iinde tuttuunda olur;
ruh erdemi de paralar btnle ve anlamaya doru
gittiinde, ilerken, dzenlerken, biim verirken, bir
arada tutarken hereyi birlie gtren ey Ruh
olduuna gre, acaba onun zerinde durmak ve Bir'in o
olduunu mu sylemek gerekiyor? Yoksa kendisi verdii
ey olmazken, cisimlere teki zellikleri [rnein
kendisinde baka eyler olan ekli (morphe) ve biimi
(eidos) verir'] veren Ruh onlara bunun gibi veriyorsa,
Bir'i, onun kendinden baka bir ey olarak verdiine ve
Bir'e bakarak hereyi bir yaptna m inanmak
gerekiyor? Tpk onun 'insan'a bakarak bir insan
yapmas; bu insan seyredii srasnda ondaki birlii
almas gibi mi? Bir olduu sylenen nesnelerden
he biri ne ise o biimde birdir. O halde daha az olanlar
daha az bir olurlar, daha ok olanlar da daha ok. Ruh
da Bir'den baka bir ey olduundan, daha ok birlii
olan bir ey olarak daha ok birlie sahiptir, ama
kendisi bir deildir. Nitekim Ruh birdir. Bir de ilinek
olarak ona eklendiinde bunlar iki olur: Ruh ve Bir:
Tpk cisim ve bir gibi. Bir koro gibi sreksiz nicelikler
Bir'den son derece uzaktr. Srekli bir nicelik iin bu
yaknlk daha oktur. Ruh ise, her ne ise, Bir ile ok
daha ortaklk lar. Yoksa Bir olmadan ruhun olmas da
olanaksz olduuna gre, Ruhla Bir'in ayn ey
olduunu mu dnmek gerekiyor? Ama hereyden
nce teki tek tek eylerin varolmas Bir'in varolmasyla
olanakldr, oysa Bir onlardan baka bir eydir. Nitekim
cisim ile Bir ayn ey deildir, cisim Bir'den pay alr.
te yandan paralardan olumasa bile, Ruh hem oktur
hem de bir: nk onda pek ok olanak vardr
(dynameis): Tartmak (logizesthai), itah duymak
(oregesthai), bir ba gibi Bir'le biarada bulunan
eyleri kavramak. Demek ki Ruh bir olduundan,
birlii bir baka eye tar ama, bu birlii kendisi baka
bir eyden alr.
2. yleyse para bakmndan bir olanlarn hebiri
iin onun varl ve birlii ayn ey deil mi? Varolanla
varln btn iin onun varl (ousia) ve varolan (to
on) birlik olarak ayn m? Bu durumda varolan bulann
Bir'i de bulmu olmas gerekecektir ve varln kendisi
bir olacaktr: Szgelii varlk, Us (Nous) olsa, Us ayn
zamanda Bir olacaktr. Varolmann dnda ona ne
denebilir? Ya varolanla ayndr -Isan" ve bir insan
ayn eydir- ya da herbir eyin bir says gibidir. Eer
bir eye iki desen bu ekilde yalnz tek bir eyden "Bir"
diye sedilebilir. O halde say varolanlar iinde ise,
ak ki. Bir de bir varlk olacaktr ve ne olduunun (ne
gibi bir varlk olduunun) aratrlmas gerekecektir.
Ama say saymak bir ruh etkinlii ise, Bir, nesneler
iinde (en tois progmasi) hibir ey olamaz. Oysa
temellendirmemiz bize gsterdi ki, tek nesne
btnln yitirirse bsbtn yokoluyor. O halde una
bakmak gerekiyor: Bir ve varolan tek tek ayn ey mi?
Bir ve varolan btn olarak ayn n? Ama eer herbir
nesnede olan ey okluk oluturuyorsa ve Bir'in okluk
olmas olanakszsa, her ikisinin de farkl eyler olmas
gerekir, insan hem dnen canldr hem pek ok
paralar vardr hem de btn bu okluu birlik iinde
tutar. Demek ki biri blnebilir teki ise blnemez
olduundan tr insan Bir'den Jbaka bir eydir.
Kendinde pekok varolan tayan, btn olarak
varolan', daha ok ve Bir 'den ayr birey olsa gerek.
Ama o Bir'den pay alarak birlie sahip olur. Varolan,
yaama ve usa sahiptir; nk bir l deildir; yleyse
o okluk olur. Eer bu Us olsa, onun bu biimde de
okluk olmas zorunlu olur. Idealar (eidos) iinde
bulundurduundan tr ok daha okluk oluturur.
stelik idea da bir deildir; nk gerek btn olarak
idea, gerekse tek tek idealar birer saydr. Evren ne
denli Birse, onlar da o denli Bir olur. Demek ki, genel
olarak ilk olan Bir'dir; Us, idealar ve varolan ilk
terimler deildir; herbir idea pek ok eyden biraraya
gelmitir ve bunlardan sonra gelir; kendilerinden
olutuu eyler daha nce gelir. Us'un ilk olamayaca
u ekilde de aktr: Us'un dnmek eylemiyle,
dnmek eylemi iinde (en to noein) varolmas
zorunludur. En iyi Us kendi dndaki nesnelere deil,
kendinden nce gelene bakarak dnr; nk kendine
dnerken, ilkeye (balangca) ynelir (eis heaton g a r '
epistrephon eis arkhen epistrephei.). O halde dnen
varlk ve dnlen ey iki olacaktr: Ne yaln ne de bir.
Eer o baka bir nesneye bakyorsa, o nesne ondan
daha yksek bir eydir ve ondan nce gelir. Eer o
kendine ve daha yksek nesneye bakyorsa, o biimde
de ikinci srada gelir. O halde Usu (Nous) yle ortaya
koymak gerekiyor: tyi'nin ve ilk olann yanndadr, onu
seyreder: onunla birlikte bulunur, kendini dnr ve
kendisini btn varolanlar olarak dnr. Demek ki
paral olduundan tr onun birden ok olmas
gerekmektedir. O halde Bir, nesnelerin hepsinin btn
de olmayacaktr; nk bu du umda da artk Bir olmaz.
te yandan Bir, Us da olamaz; nk bu durumda da
nesnelerin btn olmu olacaktr. O varolan (to on) da
deildir; nk 'varolan' nesnelerin hepsidir.
3. O halde Bir nedir ve nasl bir doaya sahiptir?
Bunu sylemenin hi de kolay bir ey olmadna
almasn; nk ona ne varolan ne da idea demek
kolay oluyor. Ama bizdeki bilgi (gnosis) idealara bal.
Ruh, biimden bamsz bir nesneye kadar gittiinde,
tanmlama yaplamamasndan tr kavrama
(perilabein) olanaksz oluyor; nk szkonusu eyin
dna kmakta ve hibir ey elde edemeyeceinden
korkmaktadr. Bunun iin bunlarn iinde yorgun der
ve bir yerde dinleniyormu gibi, duyulur bir nesneye
ulancaya kadar, btn nesneler zerinde dekalka
gidip gelir: Tpk kk nesnelere bakarak yorulmu bir
gzn byk nesnelere bakmaktan haz duymas gibi.
Ama Ruh kendi kendine grmek isteinde, yalnzca
nesnesiyle bir olduunda grdnden ve onunla bir
olduu iin bir olduundan, henz arad eyi
yakaladna inanamaz; nk dnd nesneden
farkl bir ey deildir o. Bir zerinde felsefe yapacak
olann da byle yapmas gerekir. O halde aradmz
ey Bir olduuna gre ve hereyin ilkesini, balangcn
(arkhe) aradmza gre, tyi'nin ve en nde olann (to
proton) ilk olanlardan uzakta olmamas, hereyin
peine dmemesi gerekir. Tersine hereyin sonu olan
duyulan nesnelerden ilk olanlara doru srklenmeli,
stelik her tr ktden arnm olarak: nkii lyiye
doru gitmektedir. Kendinde ilke olana kmak (epi ten
en heato arkhen) ve eer ilkenin, Bir'in seyrine
dalnacaksa, ok yerine Bir haline gelmek gerek
mektedir. Us olmak zorundadr. Us, dikkatle gerekenleri
grebilsin diye Ruh kendi Us'una gvenmeli ve sabrl
olmaldr Onun Bir'i Us araclyla seyrelmesi gerekir:
Hibir duyulur nesne eklenemeli, duyumdan gelen
hibir eyi Us'a koymamaldr. Saf us'la, Us'dan nce
gelenle en saf olan eye bakmaldr. Onun seyrine
dalarak bu doa konusunda bir byklk, bir biim
(skhema), bir ktle dndnde artk dnmeye
egemen olan ey Us deildir, nk Us byle nesneleri
grecek doada deildir. Bu, duyunun ve duyuyu izleyen
sannn etkinliidir. Oysa us'un olanaklarndan
haberdar olmak gerekir. Us hem kendi ndekileri
hem de kendinden kaynaklananlar grebilir. Onda
bulunanlar saf ve yalndr, onun nndekiler daha saf
ve daha yalndr, onun nnde, ondan nde bulunan ey
ise en saf ve en yaln olan eydir. Bu artk Us deildir,
Us'dan nde gelen bir eydir. Ote yandan O, 'birey'
deildir, her 'ey'den nce gelir: 'Olan' da deildir,
nk olan varolana ilikin bir biime sahip olur; oysa
O, biimden bamszdr (amorphon), stelik dnlen
biimden de (morphes noetos amorphon) bamszdr.
AURELIUS AUGUSTINUS
(354 - 430 )

Anlikan sonlarna doru beliren alkantlardan, toplumun


geirdii deiimlerden en ok etkilenen ve dolaysyla, an en iyi
yanstanlardan biri olarak karmza kan Augustinus, klasik kltr
ile Hristiyanlk arasnda bir bireime ulama abasn yaam
boyunca sergilemitir.
Aurelius Augustinus I.S. 354'de Roma egemenliindeki Afrika'da
Numidia (Cezayir) yaknlarndaki Tagaste ehrinde dodu. lk
renimini de burada yapt. Babas Patricius Pagan; annesi Monica
ise Hristiyand. Zamanla annenin oul zerindeki etkisi ok artt.
Yaamn ve Tanr ile olan ilikilerini dile getirdii ttiraflar'da
(Confessiones) oukluunu da son derece canl bir dille anlatan,
okuldan ok oyunlarn kendisine ilgin geldiini syleyen
Augustinus, retim programnda yer alan aritmetik ve gramer ile hi
mi hi ilgilenmek istememitir. Balangta Hristiyan retilerini de
ok kt gren Augustinus, son derece hareketli bir genlik dnemi
geirmitir.
lk renimini yapt Tagaste'den sonra o sralarda bir kltr
merkezi olan Madaurus'a gitti ve orada renimini srdrd. Sonra
tekrar Tagaste'ye dnd. Babas onu aslnda Kartaca'ya gndermek
istiyordu; ama maddi koullar buna engel oldu; bir sre doduu
yerde kald ve orada Romal genler gibi yaad; byk bunalmlar
geirdi. 370 ylnn sonlarna doru gittii Kartaca'da yine hazlan
nplanda tutan bir yaama biimi srdrd ve uzunca bir sre
yaamn paylat bir kadndan 372 ylnda Adeodatus (Tanrnn
armaan) adn verdii bir olu oldu. Bu srada Cicero'nun
Hortensius adl yapt eline geti. Bu yapt onda ok byk bir
bilgelik sevgisi uyandrd.
Augustinus renimine zgr sanatlarla, edebiyatla balamtr;
onu felsefeye ynelten ise Hortensius adl yapt olmutur yukarda
dendii gibi. Genliinde, bir sre Manici de oldu Augustinus; stelik
bir Manici olarak, Hristiyanln dman kesildi ve bu eilimi iki yl
boyunca srd. Maiciliin kurucusu Manes'e (216 - 276) gre, k
ve karanlk srekli olarak kartlk iinde bulunan iki tzdr. Karanlk
ktlktr ve bir tz olarak varda; oysa Hristiyanla gre ktlk.
Tanr tarafndan yaratlm bir varlk deildir; bir gereklik olarak
kt yoktur. nceleri bu dnceleri benimseyen Augustinus, stelik
gnlk yaamda, uygulamada Manicilerin yanl bir tutum iinde
olduklarn grnce, bu mezhepten ayrld ve 383'de Roma'ya gitti;
orada retorik dersleri ald.
Dou kltr ile Bat kltrnn tm elerini dncelerinde,
kltrel geliiminde sergileyen Augustinus'a gittii Milano'da
bapiskopos Kutsal K itaplarn ierdii anlam aklamaya alt;
btn bu etkilere karn ruhu hl botu. 386 ylna kadar sren bu
dnemde 'Akademyacl' meslek edindi ve hereyden kukulanmaya
balad. Ama bu etkiden kendini hemen kurtard; hatta bu konuda
ortaya koyduu dnceleriyle Dcscarles'n daha kesin bir biimde
dile getirdii 'Cogilo ergo sum'un da ncs oldu: "Kendi kendimle,
ben olduum, varolduum, varln bildiim ve sevdiim o kadar
kesindir ki, bu kesinlik Akademyaclann tm itirazlarn ortadan
kaldrr. yle diyecekler belki bana: ya eer yanldysan? Eer
yanlyorsam, varm demektir; var olmayan yanlamaz da; yan
lyorsam, varm yleyse. Yanldm takdirde var olduuma gre,
varolduuma inanma konusunda artk nasl yanlabilirim?"
Plotinos'un Enneades'ini okumas, onun gerek metafizik sorularla
karlamasn salam ve maddesiz varlk kavramna da bu grler
sayesinde ulamtr. teden beri kafasn megul eden ktnn
varl sorunu da Yeniplatonculuun katklaryla berrakla
kavumutur. Nihayet 386'da Milano bapiskoposu Ambrosius'un
etkisiyle Hristiyan oldu ve 387'de de vaftiz treni yapld.
386'dan yaklak 400 yllarna dein, son derece youn zihinsel bir
yaama biimi sergileyen Augustinus, 400-414 aralarnda, Kutsal
Kitaplara ynelir. Augustinus'u yaad dnem Bat Roma'nn en
alkantl dnemidir. 400 yllarnn balanglarnda Kavimler G
ile alt-st olmu bir Avrupa vardr. Hristiyanla inananlar yznden,
eski tanrlarn Roma'y cezalandrd inan yaygndr yneticilerde;
ite bu alkanty son derece derin bir biimde yaayan Augustinus,
bu dnceye iddetle kar kar. Her trl yaantsn kavram-
latrd gibi bunu da bir yaptnda, Civitas Dei'de ele alr.
430 ylnda Afrika'ya geen Vandallar, Augustinus'un din adam
olarak bulunduu Hippo nlerine ularlar; Augustinus bu srada
hastadr ve ayn yln Austos aynda Vandallarn ehre girmesinden
ksa bir sre nce lr.
Antika kltryle beslenen Augustinus, Varna'dan [Novem
Disciplinarum Libri-(Dokuz Bilim Kitab)yi, De Principiis
Num erorum - (Rakamlarn tikeleri zerie)'u, De Aritm tica -(Say
Bilgisi zerine)]y; Cicero'dan Hortensius dnda, Acamedica'y;
genellikle de evirilerinden, Platon'u, Aristoteles'i, Epikuros'u,
Stoaclar, Kukucular, Plotinos'u ve Iambilikos'u okumutur.
Augustinus'un kaleme ald yaptlar kimi aratrmaclar,
ieriine gre ayrp, felsefi ve lanrbilimsel olmak zere iki bekle
incelerler. Byle bir yaklama gre, Hristiyanl benimsemesinden
sonra yazd ilk eser olan C ontra Acadmicos (Akademyaclara
Kar) ile De Beata Vita (Mutlu Yaam zerine), Soliloquia (Kendi
Kendine Syleiler), Ktnn Tanrsal kayra karsndaki durumunun
incelendii De O rdine (Dzen zerine), De Im m ortalitate animae
(Ruhun lmszl zerine) ve De M agistro (Hoca zerine) ile
De Msica (Mzik zerine) felsefi yaptlar arasnda saylabilir.
Hem felsefi hem de tanrbilimsel dn biiminin yer ald
yaptlarnn banda, otobiyografik nitelikli Confessiones (tiraflar)
yer almaktadr. Ayrca De Trinitate (Kutsal leme zerine), tarih
felsefesini sunduu De Civitate Dei (Tanr Devleti zerine) adl
yaptlan saylabilir.
Saint Augustin et la fin culture antique adl yaptnda.
Augustinus'u merkeze alarak Antikan son dnemini kavramaya
alan H.I. Marrou, Augustinus'un geirdii dnsel deiimler
konusunda son derece deerli bilgiler sunar: hem bu dnemi, hem de
Augustinus'un dnsel geliimini gzler nne serer.
Augustinus, zgr sanatlarla, eruditio ile ie balamtr. H.I.
Marrou'ya gre Augustinus 'vir eloquentissimus, vir doctissimus'tan
baka bir ey deildir. nceleri klasik edebiyatla ilgi kurmu olan
Augustinus, 386 ylnn ikinci yansnda kkl bir deiime uramtr.
Ancak bu birdenbire olmu bir durum deildir; uzun zamandan beri
olumakta olan gizli bir deiimin sonucudur. Augustinus, Marrou'ya
gre her ynyle gelimitir; dinsel tutumuyla, inanlaryla, ahlak
alannda paylat, benimsedii deerleriyle, toplumsal ynyle, drt
elle sarld Yeniplatonculuk dorultusundaki felsefi grleriyle;
stelik tm kltrel yapsyla byk deiikliklere uramtr.
Aslnda Augustinus, bir yandan yaznsal, bir yandan da felsefi
kltr arasnda yer alr. Bu iki kltr arasnda teden beri bir ekime
olduu da bilinen bir gerektir. rnein, Sokrates ile Sofistler
arasnda. Platon ile Isokratcs arasnda byk bir atma vardr srekli
olarak. Birinciler, felsefe ile; kinciler, gl konuma ve dil yoluyla
etkili olma amacn gtmlerdir. Kimi zaman gzel sz sylemenin
ve sadece inandrc olmann nplana geer gibi grnmesine karn,
felsefi gelenek hi bir zaman snmemitir.
Marrou'ya gre, III. yzyldan balayarak retorik, felsefe
retimini deta istila etmitir. Ama yine de felsefi kltr hi bir
zaman gcn yitirmemitir. l.S. I. yzylda, filozof Seneca, II.
yzylda da Marcus Aurelius bunun en iyi rnekleridir. Byle bir
durum VI. yzylda ve XII. yzyl Renaissance'nda ortaya kar. VI.
yzylda Boethius filozof rneini sergilerken, Cassiodorus retoriin
temsilcisidir. XII. yzylda da Bemardus, retoriin, yazn dnyasnn
temsilcisiyken, Abelardus, salt bir diyalektiki olarak, yeni bir biim
altnda eski felsefi gelenein mirass olur.
Augustinus'un edebiyattan felsefeye gemesi sadece ona zg bir
tutum deildir; dneminin, kendinden nceki yapnn bir geleneidir.
Augustinus felsefeyle tantktan sonra, artk tmyle bu tr
sorunlarla urar: bilgi, bilgelik, ruhun yaps gibi: ve bundan byle
sadece bir hitabet ustas deildir, bir filozoftur, bir tanrbilimcidir.
Felsefi grleri ve bunlarla ilgili olarak kaleme ald yaptlarnda,
felsefe ile lanrbilim alanlarnn tam bir kesime iinde olduu
grlmekledir.
Felsefi grlerinin temelinde anlayaym diye inanyorum (credo
ut itelligam) nermesi bulunan Auguslinus'ta speklatif ve mistik
eilimler ar basar: o hem dnce, hem de duygu adamdr.
Augustinus, snrlar belirli bir felsefe dizgesinin temsilcisi deildir.
nsan varln anlama abas, felsefesinde byk bir yer tutar.
Auguslinus'un dncelerinin merkezinde yer alan problem, mutluluk
problemidir. Bu konuda o, lellcnistik gelenein tam bir mirassdr.
Mutluluun nerede bulunduuna ilikin yant ok ksadr; mutluluk
bilgelikte bulunur. Bilgelik de. bilginin, hakikatin elde ediliidir: bu.
insann sonsuz mutlulua (bcatiludo) gidiini salar. Mutluluun
gvencesi de Tannrdr. Tanr en yce mutluluun kaynadr.
yleyse bir bakma bilgelik, Tanr'ya kavumadr. Ama her eyden
nce Tanr'y aramak gerekir: Tanr'y aramak, insann kendisini
aramasdr; kendini aramak da temelini itiraf etmekte bulur.
Augustinus iin, insan ancak Tann araclyla anlalacaktr; nemli
olan nce Tanr'y bilme, sonra da kendini bilmedir: "noverim Te,
noverim me." Bu bilme, salt zihinsel bir bilme deildir; birlikle olma,
birliktelik sz konusudur; gerei tmyle kavrama sz konusudur
burada. Soliloquia'da yle diyor Te invoco, Deus veritas, (...) Deus
sapientia, (...) Deus beatifudo.
yleyse Augustinus'a gre, bilgelie doru abalamak gerekir:
Studium sapientiae, bir yaam biimidir. De Ordine adl yaptnn
bir yerinde zet olarak unlar der: dorudan doruya Tann bilgisine
ulalamaz; disiplinli, kat bir yntem izlemek gerekir; bunu da bize
tanrsal yasa verir. Burada iki trl buyruk yer alr: bunlardan biri
yaamn srdrlmesiyle, teki de zorunlu incelemelerle ilgilidir.
yleyse bilgelik aratrmasnn ahlaksal ve zihinsel olmak zere iki
grn vardr. Bu iki grnn yannda, bir ncs daha vardr
ki bu da Marrou'ya gre dinsel ya da doast grntr. Btn
bunlara sahip olan, sonunda tanrsal gzellii grecektir: yleyse, iyi
yaayan, iyi inceleyen, iyi yakaran bu gzellie eriecektir.
Augustinus'u gnlk yaamnda, Tanr'ya yakarma ok ar basar.
Gemiteki hatalar ii srekli olarak Tanr'ya yakarr; yakn
evresinin de byle bir tutum iine girmesini ister. Duada, yakarmada
ruh, Tanr'ya doru ykselir. Augustinus sadece bu zellikleri iinde
incelenirse, onun bir Hristiyanlk felsefesini sergilediini E. Gilson
ile birlikte sylemek olanakldr. Bu dnceyi paylaan Marrouya
gre de, burada, Hristiyanca bak as apak bir biimde ortaya
konmutur: Tanr'ya tapmak; inan, umut ve efkat iinde yaamak.
Emmanuel Mounier'nin izdii varoluular aacnn en verimli
kklerinden biridir Augustinus; nk felsefi grlerinde bir yandan
insan varl ile hesaplamasn da sergiler. Bu balamda onun en ok
nem verdii ey kendini aratrmasdr. Kendini aratrma, artk
zihinsel olann snrlarn aar, bir gnl ii haline gelir. Hakikat
insann iindedir. Veritas est in homine. Alglar, duyular ona gre
yanltcdr; bunlar amak gerekir. Tanr, hakikatin kendisidir ve
Deus in homine'dir, yani Tanr, insandadr; te yandan da Homo in
Deo'dur, dier deyile, insann kendisi de Tann'dadr. Bunu anlamaya
almak, ona gre felsefe yapmaktr. Felsefe insann kendisiyle
uramasdr.
Augustinus'un felsefesinde Platon ve Plotinos'un byk etkisi
vardr; ona gre insan ruh ve bedenden oluan bir btndr ve ruh
bedene gre bir stnle sahiptir. Ruh deimeden kalandr. Her
trl deiiklie urayan bedendir. Ruh kendi kendine hareket
edendir. Duyumla, ruhun etkin olduu anlalmaldr; yoksa edilgin
olduu deil. nk ruh, bu anlayta etkindir. Bu dncelerde
Platon'un ne denli etkili olduu aktr. Bu dnceler, sanki Phaidon
diyalogundan alnm gibidir. Duyumlar arasnda kimileri bize
bedenimize ilikin gereksinimleri gsterir, dier duyumlar da bizi
kuatan nesneler hakknda bize bilgi verir. Bu nesnelerin ayrt edici
niiclii deiken olulardr. Srp giden zaman iinde bu nesneler
ortaya kar ve sonra yitip gider. Srekliliin olmay, onlarn asl,
hakiki, gerek varlklarnn olmayn gsterir ve bu da bir bakma
her trl bilgiyi ortadan kaldrr. yleyse, tam anlamyla bilmek,
deimeyen bir objeyi, nesneyi dnme araclyla kavramaktr; asl
bilgi budur. Asl bilgiler, deimez, srekli ve zorunlu olana ilikin
olan bilgilerdir.
Augustinus, Tann'nn varln dnyann zorunlu olmayan varl
ile gsterir. Asl bilginin konusu olan Tanr hereyin stndedir.
Tanr, Yeniplaloncularn iddia etlii gibi evrene yaylm deildir.
Dolaysyla, Augustinus panteizmin karsmdadr. Tanr; hereyin
iislnde, yaln, en stn, en yce bir varlktr. Nasl ki mimari bir
yapy oluturacak olan usta, iini yapmadan nce bir model, bir rnek
tasarlarsa, bunun gibi, evreni yaratmadan nce Tanr da geni bir plan
iinde evreni tasarlar. Zorunlu olmayan her trl gerekliin arka
snda, tanrsal dnceler yer alr; bunlar idelerdir; insan bilgisinin
kesinlii de bunlarn zerine kurulur. Bizde ya da tek tek nesnelerde,
/orunlu, deimez dorular vardr. Tanr tam anlamyla zdr ve onda
z ile varlk (essentia ile existentia) ayndr. Tann'nn bu trl kavra-
n daha sonraki dnemlerde zellikle Anselmus ve Thomas Aquinas
zerinde etkisini srdrmtr. Augustinus'un Tann'nn mutlak, en
yce iyi olduuna ilikin anlay, tm Ortaa boyunca etkili ol
mutur. Tanr, sadece ve sadece iyi olan yapar; kt ise bir varol-
maytr. Bu anlay da, tm Ortaa boyunca varln srdrm ve
Yeniada da Kara Avrupa'sndaki temel felsefi grlerin, Theodic6e
sorununun da temeli olmutur.
AUGUSTINUS

TRAFLAR
(CONFESSIONES)
(Birinci Kitap)

Efendi, sen byksn ve her trl vgye layksn.


Senin gcn byktr ve senin bilgeliine snr yoktur
Kendi lmlln ve kendi gnahnn izini bera
berinde tayan ve senin yaratnn bir paras olan
insan, kendini beenmilere haddini bididiin iin seni
vmek istiyor Hem de senin yanatnn bir paras
olarak seni vmek istiyor. Yapt vg onu sevindirsin
diye, onu cesaretlendiren sensin; nk sen bizi kendi
katnda yarattn ve yreimiz, sende dinginlie kavu
uncaya kadar, tedirgin kalacaktr.
Efendi, bana bilme ve anlama gc ver: Seni armak
m yoksa seni vmek mi; seni bilmek mi yoksa armak
m nce gelir? Ama seni bilmeden kim seni arabilir?
nk bilmeyen kii senin yerine bir baka eyi
arabilir. yleyse seni bilmek iin seni daha ok
armak m gerekir? Ama inanmadan nasl ara
caklar ya da bir bildiren olmadan nasl inanacaklar?
Efendiyi arayan onu vecek. Onu arayan bulur, bulan
da ver onu. Efendi seni ararak arayabileceim ve
sana inanarak seni aracam; nk sen bize
bildirildin. Efendi, habercinin araclyla, olunun
insan oluuyla, bende uyandrdn ve bana verdiin
inan seni armaktadr.
II

Madem ki Tann'y aracam zaman onu kendi


iimde aracam (Invocare. invocae in me),
Tanr'ma, Tanrn Efendi'ye nasl sesleneceim? mdi,
bende Tanr'm gidecei bir yer var m? Yeri ve g
yaratan Tanr bende nereye gelecek? Yoksa bende
Efendim Tanrm kuatacak olan bir ey var m?
Yarattn, iinde de beni yarattn yer ile gk seni
kuatr m? Ya da hibir ey sensiz olmadna gre,
her varln seni kuatt sonucu mu kar? Ben
kendim olduuma gre, sen bende olmasaydn ben de o
zaman olamayacama gre, niin senin bana gelmeni
isteyeyim? Henz cehennemde deilim, ama sen gene
de oradasn. Gerekten de cehenneme gelecek olsam;
sen yine oradasn. yleyse Tanrm, sen bende
olmasaydn, ben olmayacaktm, hi mi hi
olmayacaktm. Ben sende olmasaydm, varolmaycaktm
bile; nk ne varsa senden, seninle, sende varolur.
Evet, evet, Efendi sende olduuma gre seni nereye
aracam? Ya da sen bana nereden geleceksin?
"Yeri ve g ben doldurmuyor muyum?" diyen
Tanr'm bana gelmesi iin, ben yerin ve gn dnda
nereye gidebilirim?

III

Sen onlar doldurduuna gre, yer ve gk de seni mi


kuatyor? Ya da sen onlar dolduruyorsun da, onlar
seni kuatmadklar iin sen fazla m geliyorsun? Yer ve
gk bir kez dolu olunca, senden kalanlar nereye
koyuyorsun? Doldurduun varlklar onlar iererek
doldurduuna gre, hereyi dolduran Sen, seni ierecek
bir yere mi gerek duyuyorsun? Aslnda bunlar seni
skca birarada tutan ve seninle dolu olan vazolar gibi
deildir: onlar krlsalar bile, sen hi dalmazsn ve
bizim zerimize dkldn zaman akp giden sen
olmazsn; ama ortadan kalkan biz oluruz, dalp giden
sen deilsin, ama birletirdiin biziz. Doldurduun
her eyi, onlarn hepsini kendi varlnla m
doldurursun? Onlar seni tmyle kuatamadklar iin,
senden bir paray m kuatrlar, yoksa hepsi ayn
paray m kuatr? Yoksa tek tek, daha bykler daha
byk, daha kkler daha kk paralarn m
kuatyorlar? Yani sende daha byk, daha kk diye
blmler mi var? Yoksa sen her yerde btnsn de,
hibir ey seni btnyle kuatmyor mu?

IV

yleyse Tanrn sen nesin? unu soruyorum: Efendi


Tanr deilsen, sen nesin? Efendi'nin dnda Efendi
kimdir? Tanr'mz dnda Tanr kim? En byk, en
iyi, en gl, en yetkin, en balayc, en doru, en gizli
ve en ok heryerde olan; en gzel, en gl, duraan
ama, kavranamayan, deimeyen ama her eyi
deitiren, hi yalanmayan, hi yeni olmayan ama her
eye yeniliini veren ve kendini beenmileri, onlar
bilmeden yalla gtren, hep eylem halinde, hep
dinlenme halinde olan; toplayan, gereksinim duymayan,
destekleyen, dolduran, koruyan; hem yaratan hem
besleyen, hem yetkinletiren; arayan, aratran. Btn
bunlara karn, sende hibir ey eksik deildir. Seversin
ama yanp tutumazsm kskanrsn ama kendine
gvenirsin; piman olursun ama ac ekmezsin; kzarsn
ama sakinsin; yaptlarn deitirirsin ama niyetini
deitirmezsin; bulduun; aslnda yitirmediin eyi
yeniden alrsn; hibir zaman yokluk iinde deilsin
ama kazanmay da istersin. Ayrca seni borlu duruma
sokacak kadar sana bir ey verilebilir mi? Senin
olmayan bir eye kim sahip olabilir? Hi kimseye
borlu olmadn halde bor dyorsun, hibir ey
yitirmeden bor veriyorsun. Ey benim Tanrm, ey benim
hayatm, ey benim tatl azizim, ne dedik ki, ya da senden
sz ettiinde herhangi biri ne syleyebilir ki? Seninle
ilgili olarak susanlarn vay haline! nk bunlar dilsiz
gevezeler.

Sende dinlenmeyi bana kim salayacak? Yreime


girmeni, onu coturman, ktlklerimi unutman, seni,
benim biricik iyiliimi kucaklamam kim bana
salayacak? Benim iin sen, sen nesin? Ac bana,
konuaym artk! Ben senin iin neyim ki seni sevmemi
bana emredesin ve eer bunu yerine getirmezsem, bana
kar fkelenesin, sonsuz eziyetlerle beni tehdit edesin?
Eer seni sevmezsem bu az ey mi? Yazk bana!
Balamalarnla, Efendi Tanrm, senin benim iin ne
olduunu syle bana. Ruhuma syle: "Ben senin
kurtuluunum." Syle ki iiteyim. te kalbimin
kulaklar senin nnde: onu a ve ruhuma syle: "Ben
senin kurtuluunum" Bu szlere doru koacam ve
seni yakalayacam. Yzn benden hi saklama.
lmemek amacyla seni grmek iin leyim.
Senin gelecein ruhumun evi dar: Onu genilet; ykk:
Onar onu; onun senin gzlerini rahatsz eden bir
grnm var: Bunu biliyorum ve itiraf ediyorum, ama
onu kim temizleyecek? Senden baka kime sesle
neceim? "Efendi, beni gizli pisliklerimden ve
bakalarndan temizle, hizmetkrn olaym, onlar
bala" inanyorum ve ite bunun iin konuuyorum.
Efendi, biliyorsun, kendime kar sularm ak
lamadm m ve kalbimdeki inanszl sen kovmadn
m? Hakikat olan seninle yarglama konusunda
tartmaya girmeye kalkmyorum. Benim ktlm
kendi kendisine yalan sylemesin diye kendimi
kandrmak istemiyorum. Bunun iin seninle yarg
konusunda tartmyorum, nk eer sen hakszlklar
grdiiysen, kim bu insan savunacak?

VI

Ama yine de, senin balamandan sz etmeyi bana


brak, toprak ve kl olan bana brak. Brak konuaym,
nk konumam senin balamanla ilgilidir, yoksa
bana glecek olan bir insanla deil. Belki sen de bana
glersin, ama sen acyan bir gzle bakarsn. Bu
dnyaya, lml yaam m yoksa yaam tayan lm
m diyeceimi bilemediim bu yere nereden geldiimi
bilmiyorum: Bundan baka ne olabilir sylemek
istediim ey? Bilmiyorum, senin teselli veren iyiliin
beni kabul etti; zaman iinde kimden ve kimin iinde
beni yourduunu ana-babamdan iittim, zaten ben
anmsamyorum bunu. Demek ki insan stnn tatll
beni kabul elti. Ne annem ne da dadlarm gslerini
kendi kendilerine dolduruyorlard; ama sen, onlarn
araclyla, hereyi oluturmakta olduun gibi,
varlklarn temeline dein yerletirdiin zenginliklerle,
bana bebeklik besinimi veriyordun. Ayrca bana
verdiinden ounu istemememi ve senin beni
besleyenlere verdiini, onlarn isteyerek bana
vermelerini salyordun. Nitekim belki bir lyle senin
onlara verdiklerini bana vermek istiyorlard. Onlardan
bana gelen iyilik aslnda onlar iin bir iyilikti. Bu
onlardan deil yalnzca onlar araclyla idi; nk
tm iyilikler, ey Tanr, senden gelir, her trl kurtulu
bana Tanrmdan gelir. Ben seni iimizde ve dmzda
verdiin armaanlar araclyla, sen bana kendini
bildirdiinde tandm. O zamanlar st emmeyi ve sakin
durmay ya da alamay biliyordum, kendi bedenimdeki
iyi ya da kt duruma gre; bundan baka bireyin
nemi yoktu.
ilkin uyurken, sonra da uyankken glmeye baladm.
Bunu bana sylediler, ben de inandm, nk teki
bebekleri de byle gryoruz; ben bunlar
anmsamyorum. Nerede olduumu yava yava
alglamaya balyordum ve onlar yerine getirecek olan
kiilere isteklerimi belirtmek istiyordum, ama
yapamyordum; nk isteklerim iimdeydi, insanlarsa
dtarda, stelik bu insanlar duyularyla ruhuma
eriemiy orlard. Hareket ediyor, ses karyor,
isteklerimi yanstan iaretler yapmaya alyordum
ama baardklarm pek azd; nk iaretlerim
gerekleri yanstmyorlard. Anlalamamaktan tr ya
da bana zarar verir korkusuyla isteklerime boyun
eitmediinde, byk insanlarca, hizmeti yerine
getirmeyen zgr insanlarca aa grldm iin
kzyordum ve alayarak onlardan c alyordum.
renebildiim kadaryla btn bebekler byle; bilen,
beni tanyan yetitiricilerimden ok, onlar retti bana
byle biri olduumu.

ite benim oktan lp giden bebekliim; bense


yaamaktaym. Ama kendindeki hibir ey lmeden hep
yaayan sen Efendi, sen yalnzca yzyllardan beri
deil, "nce" deebilen her eyden nce varsn; sen
Tar'sm, yarattn her eyin Efendisisin; geici tm
varlklarn nedeni sende var, her deien varln
deimeyen kkleri sende bulunuyor; kendileri neden
olmayan ve zaman iindeki btn varlklarn sonsuz
nedenleri sende yaar. Ey benim Tanrm, sana yakaran
bu insana syle: Ey balayc, bu zavallya syle:
benim bebekliim len bir baka yaamn ardndan m
geldi, yoksa o dnem annemin karnnda geirdiim
yaam myd? Nitekim bu konuda bana bireyler
sylendi, ben de birok hamile kadn grdm, ama
bundan de ncesi nasld ey benim Tanrm, ben bir
yerde miydim, birisi miydim?

Kimse bunu bana anlatmad: Ne annem ne babam, bunu


yapamad; ne bakasnn deneyimi, ne de benim z
belleim bunu becerebildi. Yoksa bunlar sorduum iin
bana glyor musun? Yoksa yalnzca bildiim konuda
seni vmemi ve sana itirafla bulunmam m
buyuruyorsun? Yerin ve gn efendisi, senin onurun
iin itiraf ediyorum ve seni artk anmsayamadm
bebekliimin balanglar adna vyorum. Sen
insanlara olup bitenleri baka eylerden karma gc
verdin; birok ayrntda sradan kadnlara bile kendine
inanma gc verdin. Vardm, o zaman da yayordum ve
daha bebekliimin sonuna doru izlenimlerimi
bakalarna anlatmak iin iaretler aryordum. Byle
canl bir varlk, senden deilse nereden geliyordu, ey
Efendi? Kendi kendinin yapcs olan biri var m? Yoksa
senin iinde bizi yarattn ey dnda, bir baka yerden
mi geliyor varlk ile yaam? Efendi, sen ki, senin iin
varolmak ve yaam baka baka eyler deildir, nk
sen en yce varln ve en yce yaamn bir birliisin.
Gerekten de en yce sensin ve hi deimezsin;
bugnk gn de sende geip gitmi, harcanm olamaz;
nk her ey endedir; eer sen onlar iermeseydin,
onlarn hibiri oradan geemezlerdi. Zaten senin
yllarn akp gitmedii iin, senin yllarn bugndr.
Senin bugnnde bizim gnlerimiz ve aa-
babalarmznkiler geip gittiler; iyi kt varoldular ve
onlar alacak ve geirecek olan bakalar da iyi kt
varolacaklar! Ama sen kendin hep aynsn ve tm
yarnlarla ertesi gnleri, tm dnlerle nceki gnleri
bugn yapacaksn, hepsini imdi yaptn. Kimse bunu
kavramasa bile benim iin ne nemi var? O da "bu
nedir?" diyerek sevinsin. O da byle sevinsin. Ve seni
anlamamakla birlikte bulmay, anlad halde
bulmamay tercih etsin.

VII

Dinle beni Tanrm! Gnahkr insanlarn vay haline!


Bunlar syleyen de bir insan ve sen ona acrsn, nk
onu sen yarattn, ama onda gnah yaratan sen
deilsin. Kim bana bebekliimdeki gnahlarm
anmsatacak? Gerekten de hi kimse senin nndeki
gnahtan uzak deildir, hatta yeryznde bir gn
yaam bir bebek bile. Kim bana anmsatacak? Yoksa
kiisel olarak hatrlayamadm eyi kendisinde
grdm bir bebek mi? O halde o zamanlar ilediim
gnah neydi? Gzyalar iinde azm memeye
uzanmyor muydu? imdi onu yapsam, frn gibi ak bir
azla, giise doru deil, ama yama uygun besine
doru uzansam bana glnecektir, hatta son derece
hakl olarak ayplayacaklardr beni. O halde son
zamanlarda ayplanacak eyler yapyordum, ama ayb
anlamadm iin, ne alkanlm ne de aklm bana
ayplandm gsteriyordu. Gerekten de biz bunlar
yamz ilerledike buduyor ve onlardan kurtuluyoruz.
Birinin bir eyi dzeltirken iyi bir eyi bile bile
yoketliini grmedim. Yoksa o dnemde unlar da iyi
eylerden miydi: Bana verilirse zararl olacak bir eyi
alayarak islemek: ocuklar, byklerim, ana-babam
bana boyun emediklerinde btn gcmle barp
armak; ilek iaretlerime kulak asmayan aklbanda
pekok kiiye, onlara uyulduunda tehlikeli olabilecek
eyleri yerine getirmedikleri iin, vurarak elimden
geldiince zarar vermeye almak. Bu yzden bebek,
organlarnn zayflndan tr masumdur, yoksa
niyeti asndan deil. Ben kskan bir bebei kendi
gzlerimle izledim: Henz konumuyordu, sapsar
kesilmi, haince bir bakla st kardeini gzlyordu.
Bunu kim bilmez? Analar ve dadlar bu aclar nlemek
iin bilmem nice areye bavurur Bebeklik yalnzca
buna dayandna gre, su gibi akmas gereken ste
dayandna gre, yardma ok byk gereksinimi olan
ve yalnzca bu besinle yaamn srdren bir varlkla
bunu paylamaya kotlanamamak, masumluk bu mu?
Bunlar hogryle affedilir, ama nemsiz ya da az
nemli olduklarndan tr deil, bydke ortadan
kalktndan tr. Ho da grmek gerekir. Daha byk
birinde ayn eyler grldnde ise katlanlacak eyler
deildir bunlar.

yleyse, yaam ve beden veren, bizim de grdmz


gibi, onlar duyularla donatan, organlarla bezeyen,
gzel bir grnle ssleyen, btnl ve salaml
iin btn yaam ilevlerini balayan sensin ey
Tanrn; bu konuda seni vmemi ve senin onurun iin
itiraf etmemi ve senin adna "Ey en yce" diye ilahi
sylememi buyuruyorsun. nk sen, ey biricik varlk.
tm llerin ilkesi, ey en yce gzel, her trl
gzelliin ilkesi, yasasyla her dzenin ilkesi olan sen,
hi kimsenin yapamayaca eylerden baka bir ey
yapmasan bile, yetkin ve iyi Tanr'sn. Kiisel yaama
ilikin hibir annm bulunmad, bakasnn inanc
zerine ve baka ocuklarn verdikleri, stelik de
salam tahminler zerine kurduum bu dnemdeki
yaamm bu dnyadaki yaamm diye saymakta glk
ekiyorum. Sisli belleimin karanlklar annemin
karnnda geirdiim yaamla e. O halde ktlk iinde
ana karnna, dtiiysem ve annem de beni gnahlarmla
karnnda beslediyse Tanrm, ben sana bunu soruyorum,
senin hizmetkrn olan ben, Efendi, nerede ve ne zaman
masumdum? Ama artk bu dnemi bir yana
brakyorum: Gerekten de bende bir iz brakmam
olan o dnemle benim aramda ne var?

VIII

Zamanla bebeklikten kp ocuklua gelmedim mi?


Daha dorusu ocukluk bana ulat ve bebekliimin
ardndan geldi. Bebeklik gitmedi, zaten nereye gitmi
olabilir? Ama yine de yoktu artk. Artk ben dilsiz bir
bebek deil, konuan bir ocuktum. Bunu anmsyorum
ama, konumay nasl rendiimi sonradan anladm.
Nitekim benden daha byk insanlar, daha sonra
harfleri retirken yaptklar gibi, szckleri bana belli
bir dzen iinde vererek retmiyorlard; ben kendi
aklm kullanyordum, onu da sen vermitin bana,
Tanrn, isteime karlk verilsin diye, mzmzlanarak,
eitli seslerle, eitli beden devinimleriyle, kalbimdeki
duygular aa vurmak istiyordum, ama istediim her
eyi gereince dile getir emiyordum; stelik herkesle de
baaramyordum bunu. Kafamdan yle geiriyordum:
Bir nesnenin adn syledikleri srada, bu sese uygun
olarak bedenlerini de devindiriyorlard, bunu
gryordum ve birey yapmak ya da bir eyi gstermek
istediklerinde kardklar sesi aklmda tutuyordum.
Onlarn bu istei, sanki btiin soylar iin doal
szckler gibi, isteme, sahip olma, vazgeme ve
kanma durumlarnda ruhun eilimini gsteren ses
yanuda yz hareketleriyle gzlerin bakyla ve teki
beden yelerinin ifadeleriyle oluan bir beden
hareketiyle anlalyordu. Bu ekilde szcklerin deiik
cmlelerdeki yerli yerinde kullanllarn iite iite
hangi nesneleri belirttiklerini kavryor ve artk kendi
isteklerimi de o iaretlere alm olan azmla dile
getiriyordum. Bylece birlikte olduum kiilere
belirtmek istediim isteklerimin iaretlerini ilettim ve
ana babamn yetkesine, byklerimin isteklerine uyarak
insan yaamnn frtnal topluluuna daha yksek bir
dzeyde katlm oldum.

IX

Ey Tanr, Tanrm, insanlarn verdii onur ve yalanc


zenginlikler uruna, bu dnyada bir yerim olsun ve
konuma sanatnda baar kazanaym diye beni tevik
eden herkese boyun emek, bana ocukluumda doru
bir yaam tarz olarak gsterildii sralarda nice
acnacak durumlara ve alaylara katlanmak zorunda
kaldm. Bu yzden, ben zavally neye yarayacan
bilmediim alfabeyi reneyim diye okula gnderdiler.
renmeye abaladm halde dayak yiyordum; bunu
da byklerim, benden nce bugnleri geirirken,
Adem'in ocuklar iin oalan bir zahmet ve acyla
gemek zorunda olduumuz yollan gemi olan pekok
kii onaylyordu. Ama ey Efendi, sana yalvaran insanlar
da bulduk; onlardan anlayabildiim kadaryla unu
rendim: Bizim duyularmzla alglanmasa da bizi
dinleyecek, bize yardm edecek byk bir varlk vard.
Ben de senden yardm ve korunma istemeye baladm.
Seni armak iin dilimin dmlerini zyordum:
Kk bir ocuk olarak ama kk olmayan bir tut
kuyla, okulda dayak yemeyeyim diye sana yal
varyordum. Sen beni duymadnda -bu bence nedensiz
deildi-dayak izleri byklerimi, hatta benim bama
hibir ktlk gelmesini istemeyen akrabalarm
gldryordu; o zamanlar bu, benim iin ok nemli bir
ktlkt. Ey Efendi, yle biri var m: Sana byleine
cokuyla balanan var m? Biri var m -nitekim aptallk
da ayn sonucu yaratabilir-biri var m, sana olan bu
iten, bu sevgi dolu ballyla bal olsun da.-ikence
sehpalarn, demir kazklar ve bu trden deiik
ikence aletlerini -bu ikence aletlerinden kurtulmak
iin yeryznn her yerinde byk bit- dehetle sana
yalvarlr-, bunlardan korkanlar sevdii halde,
ocukken hocalarmzn bizi cezalandrmak zere
kullandklar ikence yollarna akrabalarmzn gld
gibi, btn bunlar nemsemesin?
Ne korkumuz ikence grenlerinkinden azd ne de
bunlardan kurtulmak iin ettiimiz dualar. Yine de
bizden istenenden daha az yazarak, daha az okuyarak
ya da edebiyat zerine daha az dnerek gnah
iliyorduk. Efendi, eksiklik belleimizde ya da yete
neimizde deildi; sen o amzda bizim bunlara
yeterince sahip olmamz istediydin; ama oynamak
houmuza gidiyordu. Ve byle eyler yapm olan
kiilerdi bizleri cezalandranlar. Ama byklerin
oyunlarna "i" ad veriliyordu, ocuklarnki de byle
olduklar halde byklerce cezalandrlyordu. Hi
kimse bunlara acmyor, ne ocuklara ne de byklere.
Ama doru bir yarg, ocukken top oynadm iin ve
bu oyun, bydmde onunla daha aalk bir oyun
oynadm edebiyat daha yava renmeme neden
olduu iin dvlmemi onaylamasa gerek. Sanki beni
dven kii, bir tartmada arkadana yenik dtnde,
benim top oyununda oyun arkadama yenik d
tmde duyduumdan daha ok ac ve kskanlk
duyarken, baka bir ey mi yapyordu?

Yine de gnah iliyordum. Ey doadaki her eyin


yaratcs ve dzenleyicisi benim Efendi Tanrm;
gnahlarn/yaratcs deil/yalnzca dzenleyicisi olan
Efendi Tanrm, ana babamn ve hocamn buyruklarnn
tersini yapmakla gnah iliyordum, nk onlarn niyeti
ne olursa olsun, benim renmemi istedikleri edebiyat
sonradan yerinde kullanabilirdim. nk itaatsizliim
daha iyi bir eyi setiim iin deil, oynama arzusuyla,
yarmalarda gurur veren utkular sevdiim iin, daha
ateli bir istei yerine getirmek zere sahte masallarn
kulaklarm okamasn sevdiim iindi. Ayn merakla
gittike daha ok byklerin oyunlarna gzlerimi
evirdim. Bunlara katlanlar ylesine saygn bir
dnce gcne eriiyorlar ki, hemen herkes bunlar
kendi ocuklar iin ister aslnda. Ama yine byle
gsterilerle, onlar bu tr oyunlara katlabilme
derecesine gelmeleri iin istedikleri almadan
alkonmaktansa, birazck "okanmaya" seve seve
katlanyorlar. Ey Efendi, acyarak bak bunlara ve seni
aran bizleri kurtar artk; ama seni henz
armayanlar da kurtar, kurtar ki, onlar da seni
arsn ve sen onlar da kurtarasn.

XI

Bizim bo gururumuza dein inen Efendimizin alak


gnlll sayesinde, ocukluumdan beri bize sz
verilmi olan ebedi yaam dinleyip durmutum. Artk
onun ha iaretine karlk veriyordum. Sana byk bir
umutla balanm olan annemin sinesinden ktmdan
bu yana onun tuzuyla gleniyordum. Ey Efendi, henz
ocukluumda sen bunu grdn: Bir mide rahatsz
lyla anszn atelenmitim ve iterdeyse lm
noktasna gelmitim; sen grdn, Tanrm, nk artk
benim koruyucumdan. Nice ruh heyecan ve inanla
hem annemden, hem de hepimizin anas olan kiliseden
bana acmasn istedim; Tanr ve Efendimiz olan
Isa'dan vaftiz istedim. Ve benim etimin anas, bitmi
tkenmi bir halde, yreinden ve byk bir sevgiyle,
sana olan inancyla benim ebedi kurtuluumun
hazrlklarn yapyor; henz iyilemesem de,
gnahlarmn balanmas iin sana itirafta bulunarak
kurtulu getiren kutsamalara balayaym ve dine
gireyim diye, acele ediyordu. Bu arada, sanki yaamm
srdrrken kendimi bunca kirletmem
zorunluymuasna, arnmam ertelenmiti. nk o
temizlenmeden sonra kendimi ktln irkinliklerine
kaptrmam ok daha ar ve tehlikeli olacakt. Artk ben
inanyordum, annem inanyordu, babam dnda btn
ev halk inanyordu. Ama babam, henz kendisi
inanmasa bile, sa'ya ben daha az inanaym diye, benim
zerimdeki dindarlk hakkyla annemi etkisiz klmaya
kalkmad. Nitekim annem istiyordu ki, sen benim
babam olasn, Tanrm, gerek babamdan ok sen. Sen
de daha iyi hizmet ettii erkeini alt etsin diye ona bu
konuda yardm ediyordun. nk ona hizmet etse de
aslnda bunu emreden sana hizmet ediyordu.
Tanrm sana yalvaryorum, eer sen de istersen, niin o
zaman vaftiz edilmemin ertelendiini, gnah ilemek
iin dizginlerin bana verilmesinin mi yoksa
verilmemesinin mi benim iyiliime olduunu bilmek
isterim, yleyse, imdi bile u ya da bu konuda her
yerden kulaklarmzda nlayan u szler nereden
geliyor: "Brak yapsn, nkii henz vaftiz edilmedi"
Ama beden sal sz konusu olduunda "Brak daha
ok yaralansn, nk henz iyilemedi" demiyoruz. Ah,
abucak iyileseydim, benim ve benimkilerin gsterdii
zen, senin vermi olduun ruhumun kurtuluunu
saladktan sonra, onun senin koruman altna girmesini
de salasayd, ne kadar iyi olurdu. Ama ocukluktan
sonra ne kadar byk ve nice aray dalgasna
kaplapakt!
Annem daha o zamanlar bunlar biliyordu ve biim
veren olmak yerine, daha ok sonralar ondan biim
alacam topra kendi haline brakmak istiyordu.

X II

Delikanllk dneminde olduumdan daha az korkak


olduum ocukluk dnemimde, ders almay sev
miyordum ve buna zorlanmaktan nefret ediyordum; ama
yine zorluyordum kendimi. Bu aslnda benim iin bir
iyilikti, ben ise iyi davranmyordum. Eer
zorlanmasaydm, renmezdim. nk yapt ey iyi
bir ey olsa bile, hikimse isteine kar gelemiyor. Ama
beni zorlayanlar da iyi davranmyorlard: bana gelen
iyilik senden geliyordu, Tanrm. nk onlar beni
zorladklar almada, yoksul bir zenginliin, nsz bir
niin doymak bilmez arzularn doyurmaktan te bir
ama grmyorlard. Oysa bamzdaki salar bile,
belli sayda yapan sen, hem reneyim diye beni bask
altnda tutan herkesin hatasn benim yararma
kullanyordun, hem de renmek istemediim iin
benim hatam cezasz brakmyordun: Bylesine kk
bir ocuk ve bylesine byk bir gnahkr olan benim
layk olduum bir ceza! Bu ekilde, iyi davranmayan
kiilerden sen, benim iin iyilik karyordun ve gnah
ileyen bana adil bir biimde bunu detiyordun. nk
dzen dna km olan her ruh kendisi iin, kendi
bana bir ceza olacaktr, diye sen karar vermitin.

XIII

Daha ocukluumda karma kan Yunan Edebi


yatndan niye nefret ederdim; neydi bunun nedeni,
imdi bile bu benim iin yeterince ak deil. Nitekim,
Latinceyi, ama o ilkokul hocalarnn rettii deil,
"Edebiyat ad verilen hocalarn rettii Latinceyi
severdim: Balarda, okuma, yazma ve aritmetiin
renildii sralar, hi de Yunancann btnnden daha
az can skc ve daha az ceza saymyordum Latinceyi.
Bu nereden geliyordu, bir beden ve gidip de dnmeyen
bir ruhtan baka bir ey olmadm yeryzndeki
yaamn boluundan ve gnahtan deilse, nereden
geliyordu? Aslnda o edebiyat daha geerli olduu iin,
yazl bir ey bulduumda okumam ve istersem
yazmam salam olan ve hl da salayan bu alma,
kendi hatalarm unutup, Aeneas diye birinin
servenlerini1 aklmda tutmak ve ak yznden kendini
ldren Dido'nun lmne alamak zorunda kaldm
Latin edebiyatndan daha iyiydi. Oysa ben, kendim,
senden, Tanrm, hayatm, senden uzakta bunlar
arasnda lp giderken, en zavall kii olan ben, kendim
iin alamyordum.
Gerekten de, Aeneas sevdii iin len Dido iin
gzya dken ama, yreimin , ruhumun z,
azmn ekmei, dncemi ve aklm verimli klan
erdem olan Tanry hi sevmedii iin lp giden, kendi
z lm iin hi gzya dkmeyip, kendi mutsuzluuna
kar kaytsz olan bir mutsuzdan daha mutsuz kim
olabilir? Seni sevmiyordum ve senden uzaklayordum,
senden uzaklatm iin, her yandan "yaa, aferin!
sesleri geliyordu. Nitekim bu dnyadaki bir tutku senden
uzaklamadr ve eer yle bir insan deilse, utansn
diye "yaa, aferin!" denir, ite bunlara alamyordum
da, "yazgsnn peine bir klla k o a n D i d o nun
lmne alyordum. Ben, ben ki, seni terkedip senin
yaratklarnn peinde kouyordum: Toprak topra
aryordu. Bu dizeleri okumak bana yasaklansayd, bana
ac ektiren eyi okumamaktan dolay ac duyardm, ite
byle bir lgnlk yznden okumay ve yazmay
rendiim eyler bunlardan daha onurlu ve yararl
saylr.
Ah! Tanrm, imdi ruhumda barsan ve hakikati bana
sylesen: "Hayr, byle olmamal; en iyi renim
kukusuz birincisi olmamal" ite, artk okumak ve
yazmaktan ok, Aeneas'n servenlerini (hatalarn) ve
bu tr hereyi unutmaya hazr olan ben! Edebiyat
okullarnn girilerine aslan3 perdeler de sayg

1. E rro r hem dolama, serven, hem de hata anlamnda kullanlyor.


2. Vergilius, Aeneis, VI, 457.
3. Halk oyunlar genellikle akta ya da kemeraltlarnda sergileniyordu; bu
yeri ayrmak iin hal ya da perdeler kullanlyordu.
gsterilecek bir gizemden ok, gizlenecek bir hatann
simgesidir. Tanrn, ruhumun istedii eyleri sana itiraf
ettiim srece, senin iyi yollarn sevmek iin benim
kt yollarmn cezalandrlmasyla sakinletiim
srece kendilerinden korku duymadm insanlar bana
kar kmasn. Bu edebiyat tacirleri de bana kar
kmasn; nk eer Aeneasn Kartaca'ya geldiine
ilikin ozann syledii ey doru mu diye onlara
sorsam, biraz okumu olanlar bilmediklerini, daha akl
banda olanlar ise, doru olmadn syleyeceklerdir.
Ama eer Aeneas'n ad hangi harflerle yazlr diye
sorsam, bunlar renen herkes bu iaretleri, o yolla
aralarnda kararlatrm olan insanlarn anlamas ve
uylamasna uygun olarak, bana doru olarak
syleyecektir. Yine, yazmay ve okumay unutmamn m
yoksa o kurma iirleri unutmamn m bu yaam iin
daha byk bir kayp olacan sorsam, kendi kendini
btnyle unutmamsa, ne yant vereceini kim
bilmez? Demek ki, ocukken bu bo eyleri teki daha
yararl eylere tercih ettiim zaman, ama daha ok asl
yararl olanlardan nefret edip tekileri sevdiim zaman
gnah iliyordum. Oysa imdi, "bir art bir iki, iki art
iki drt" diye saymak benim iin nefret edilecek bir ey
olsa da, silahllarla dolu tahta at, Troia'nn atee
verilmesi, Creusa'nn hayali, bo ama tatl bir gsteri.

XIV

yleyse Yunan edebiyat da byle eyler dile getirdii


halde, niin ondan nefret ediyordum? Nitekim Homeros
da byle masallar oluturmak konusunda deneyimlidir
ve son derece ho, tatldr. Yine de ocukken benim iin
acyd. Aslnda eminim, Homeros'u renmeye zor-
andm gibi, onlar da Vergiliusu renmeye
zorlandklarnda, Vergilius da Yunanllar iin byledir.
Zorluk, bir yabanc dili btnyle renmedeki zorluk,
Yunanca yazlm efsanevi anlatlarn holuuna,
tatllna bir tr aclk veriyordu. Nitekim orada
kullanlan hibir szc bilmiyordum ve bileyim diye
byk tehditler, cezalarla bana bask yaplyordu. Geri
bir zamanlar ocukluumda Latincede de hibir szck
bilmiyordum ama, korkutulmadan, dvlmeden; tersine
dadlarmn okamalar, gldren akalar, oyun
arkadalarmn ho tavrlar iinde renmitim bu dili.
Bu dilin szcklerini bir ceza basks altnda
ezilmeksizin renmitim; yalnzca yreim, bu dilin
kavramlarn ortaya koymada bana bask yapyordu;
eer szckleri hocalardan deil, konuanlardan
retmeseydim, bunu baaramazdm. Ben de duyduum
eyi onlarn kulaklar iin ortaya karyordum yeniden.
Buradan u kmakta: Szckleri renmek iin iten
gelen bir merak, korku veren bir zorunluluktan ok daha
etkilidir. Ama zorunluluk, ey Tanrm, senin yasalarnla
merak da denetim altnda tutar; hocalarn
deneklerinden, ileli abalara kadar hereyi senin
yasalarnla, senin gl yasalarnla salk tayan
aclar birbirine kartrr. Bu aclar bizi tehlikeli
tatllktan ekip, sana yaklatrr; bu tehlikeli tatllk
yznden biz senden uzaklamtk.

XV

Efendi, yakarma kulak ver: Ruhum senin kurallarn


altnda ezilmesin ve peinden kotuum btn
sapknlklar ap senin tadna varabilmem iin; seni
sevmem, senin eline btn kalbimle sarlabilmem ve her
trl uratan beni sonuna dek kurtarman iin,
tuttuum kt yollardan beni onunla ayrdn
balarycln iin yaptm itirafla gcm azalmasn,
ite, Efendim, Kralm ve Tanrm: ocukken yararl
olarak rendiim ne varsa senin hizmetindedir;
konutuum, yazdm, okuduum ve saydm herey
senin hizmetindedir. nk bo eyler rendiim
zaman sen beni cezalandryordun ama, bu bo eyler
iin yaptm sapknlklarn gnahlarn baladn.
Bunlarn iinde bana yararl szckleri rettin; ama
bunlar bo olmayan iler iinde de renilebilir;
ocuklarn tutmalar gereken doru yol da ite budur.

XVI

Ama yazk sana insan gelenekleri rma! Kim sana


kar koyacak? Ne zaman kuruyup gideceksin? Bir tahta
parasna4 snm olanlarn glkle atklar
rktc ve engin bir denizde Havva'nn oullarn
daha ne kadar oradan oraya savuracaksn? Sende
okumadm m Zeus'un grlemelerini ve eini
aldatmalarn? Aslnda o, bu iki eyi de yapamaz, ama
gerek bir aldatcnn taklitlerle elde ettii yetkenin
ancak sahte bir gk grlts olduunu belirtir bu.
Cppeli hocalardan biri, ayn topraktan gelen bir insan
bara ara yle dediinde onu sakince dinleyebilir:
"Bunlar Homeros uyduruyordu ve insanlarn
zelliklerini Tanrlara yklyordu, oysa Tanrlarnkini
bize yklemesini tercih ederdim." Aslnda yle demesi
daha doru olurdu: "Evet, bunlar Homeros
uyduruyordu, ama iren eylere iren denmemesi
iin; kt insanlara tanrsal nitelikler yklemekle ve

4. Kutsal Ha'n simgesi


bunlar uygulayan kiinin bozulmu insan olarak deil,
gkyz tanrlarnn taklitisi olarak grlmesi iin."
Yine de, ey cehennem rma, insan oullar bunlar
rensinler diye karlk olarak sana atlrlar ve bu,
forumda, halkn gz nnde, kazanca kazan katan
yasalar sayesinde olduunda byk bir olay olur. Sen
kayalklar dvyorsun ve sanki yle nlyor sesin:
"Burada szckler renilir, burada ikna etmek ve
dnceyi aklamak iin son derece zorunlu olan
hitabet sanat elde edilir" yleyse, eer Terentius,
Danae'nin kucana bir kadn iin kandrc olan altn
yamur dren Zeusun resminin bulunduu duvar
seyretmekle, Zeus'u kendisi iin bir arlk rnei seen
ahlaksz genci sergilemeseydi, yamur', 'altndan'
kucak', 'kandrc', 'gkkubbeyi' ve bu metinde geen
baka szckleri bilemez miydik sanki? Bak, Tanr
okulunda ahlakszlk nasl tevik ediliyor: "Hangi Tanr
(demitir) gkkubbeyi byk bir atrtyla sarsyor? Ben
kck bir adam, yapamaz mydm bunu? Yaptm ite
onu isteyerek.
Hayr, hayr o szckler bu irkinlikler araclyla
daha rahatlkla renilemezler, tersine bu szckler
araclyla o irkinlikleri daha gvenle yapmak ola
nakl olur. Szckleri sulamyorum, bunlar seilmi,
deerli kaplar gibidir. Suladm, sarho hocalarn bi
ze verdii yanllk arab. Bunu imesek dayak
yiyorduk; ayk bir yargca bavurma iznimiz de yoktu.
Yine de ben, Tanrm, bu konuya ilikin olarak belleimi
rahata tazeleyebilirim; btn bunlar seve seve
rendim: Zavall ben! Bunlardan zevk alyordum ve bu
yzden umut vaat eden bir ocuk diye adlan
drlyordum.

5. Terentius, Eunucus, 585-589


XVII

Tanrm, izin ver, senin armaann olan yeteneim


zerine, onu hangi bo ilerle harcadn iterine
birka ey syleyeyim. vg dl ya da utan ve
dayak tehdidiyle ruhum iin olduka sknt verici bir i,
Teucros'larn kraln talya'dan uzaklatramad iin
zlp kzan luno'nun dediklerini yinelemem iste
niyordu. Oysa ben luno'nun bu szleri hibir zaman
syle-yemediini biliyordum. Ozan uydurmalarnn
izlerini kr krne izlemeye ve ozann dizeler, halinde
syledii eyleri dz yazya aktarmaya zorlanyorduk:
Temsil edilen kiinin nemini gz nnde bulundurarak,
dnceyi kendine zg szcklerle yemden ifade
etmekle, fke ve ac duygularn daha iyi ifade edebilen,
vg topluyordu.
Bunun bana ne yaran vard; ey gerek yaam, ey
Tanrm? Niin aklama yaptmda yatlarmdan ve
snf arkadalarmdan daha ok beeni topluyordum?
Btn bunlar bir dumanla bir rzgar deil miydi? Sanki
yeteneim ile dilimi altrabileceim bir baka ey yok
muydu? Senin vglerin, Ey Efendi, yazdrdklarn
araclyla yaptn vgler yreimin ubuunu
desteklerdi ve uan ruhlarn irkin bir tutsa olarak
bozulup gitmemesi iin yeterdi. Zaten bakaldran
meleklere sunu sunmann yolu bir tane deildir.

XVIII

Bana rnek olarak gsterilen insanlar ya masum


eylemlerini anlatrken olur olmaz yabanc szckler
sktrp, szdizimini yanl kullandklar iin eletirilen
insanlar olduklarndan, benim bu biimde boluklar
iinde srklenmemde, senden, Tanrm, senden uzak
lap gitmemde aacak ne var? Yce ruhlu, ok
balayc, sznn eri Efendi, sen bunlar gryorsun
ve susuyorsun; hep susacak msn byle? Ruhu senin
tesellilerine susam olan, yrei yle haykran birini
sen imdi bu derin uurumdan ekip karyorsun:
"Senin ehreni aradm; senin ehreni Efendi;
arayacam da!" Nitekim senin ehrenden uzak olmak
karanlk bir tutku iinde bulunmaktr. nk admlarla
ya da meknsal anlamda aralklarla senden uzak
lalarak sana yaklalmaz. Senin o olunun atlara,
arabalara, gemilere ihtiyac yoktu; grnlkanatlarla
umad; ya da uzak bir blgede yaad iin sana
doru yola kan kimseye Ey tatl Baba, verdiin eyden
payn bolca alabilmek amacyla, bu yolu ayaklaryla
amad. Sen ona ayrld srada vermitin ve
gereksinim iindeyken geri dndnde de daha tatl bir
biimde onu dllendirdin, yleyse hazlara dkn
olmak, ite budur karanlkta ve senin ehrenden uzakta
olmak. Gr, Efendi Tanrn, sabrl baknn dikkatiyle
gr: insan oullar harfler ve heceler konusunda daha
nce konuanlardan aldklar biimlere nasl zen
gsteriyorlar da, senden aldklar sonsuz kurtuluun
sonsuz kurallarn nasl savsyorlar: Eski telaffuz
kurallarn renen ya da reten biri, gramer kuralna
aykr olarak "hominem" szcndeki ilk heceyi
soluksuz ["ominem" biiminde] okumusa, senin
ilkelerine aykr olarak, bir insan olduu halde
insandan nefret eden birinden daha ok ekiyor zerine
insanlarn honutsuzluunu. Sanki kendi bana
dman, iine dolan nefretten daha zararl grmek
gerekirmi ya da dmanlk gtmekle ona, kendine
verilen zarardan daha ar bir zarar verilirmi gibi.
uras kesin: Edebiyat bilimi, vicdanda yazl olandan
daha ok iimizde deildir: vicdanda u yazar: kendine
yaplmasn istemediini bakasna yapma. Sen, yalnz
byk Tanr, sessizlik iinde ykseklerde oturup,
yorulmak bilmez yasalarnla sulu tutkular zerinde u
krlklerin cezasn verirken ne kadar gizemlisin: Bir
insan, kendisi insan olan bir yargcn nnde, insan
kalabal ortasnda, hitabet sanatnda n ararken,
dmanna sonsuz bir nefretle saldrdnda, insanlar
arasnda (inter ominem) dememek iin [hominem yerine
omiem dememek iin] byk bir zen gsterir, ama
delice fkesi insanlardan bir insan harcyor mu diye
bakmaz bile.

X IX

ocukken bu alkanlklarn eiinde zavall bir ekilde


yatp duruyordum ve alma alanm byle idi: Yani bir
dil yanl yaparsam, yapmayan kskanmaktan
saknmak yerine, daha ok, bir dil yanl yapmaktan
korkuyordum, insanlarn beni hangi konularda vdk
lerini ve o zamanlar benim iin onurlu yaamann
kimlerin houna gitmek olduunu sana anlatyor ve
itiraf ediyorum, Tanrm. Nitekim senin gzlerinden
uzaa atldm irkinlik uurumunu grmyordum.
Eitimcimi, hocalarm ve byklerimi oyun iin, basit
bir seyir tutkusu yznden ya da onlar taklit iin
duyduum dayanlmaz arzu yznden saysz yalanlarla
aldattmda, byle kiilerin gznde benden daha
utan verici ne vard? Akrabalarmzn kilerlerinden ve
sofralarndan hrszlk bile yaptm; bunu ya obur
luumdan ya da onlarn da elendikleri oyunu bana
reten ocuklara bireyler vermek zere yapyordum.
Yenik dtmde, stn olmak gibi bo bir arzuyla bu
kez kendim yenmek iin bir yn hileye bavuruyordum.
Benim bakalarna yaptm eye uramaktan daha ok
kzdm, iddetle knadm ne vard? stelik, sust
yakalandmda geri ekilmektense saldrmay tercih
ediyordum.
ocuka masumluk bu muydu? Hayr, Efendi, hayr, bu
deil, Tanrn. Eitimcilerden, hocalardan, cevizlerden,
toplardan, serelerden, yllarn gemesiyle yneticilere
ve krallara, altna, iftliklere, klelere aktarlan bu
eyler daha ar sular gerektiren sular gibidir. O
halde, ey Bizim Kralmz, "gkyz krall onlarnkine
benzer" dediinde alak gnlllk simgesini ocukluk
bedeni iinde vmek istedin.

XX

Ama, benim ocuk olarak fazla yaamam istememi


olsan bile, yine de sana, Efendi evrenin en yce, en iyi
kurucusu ve yneticisine, Tanr'mza teekkrler. nk
o zaman da vardm, yayordum, duyularm kullanyor
dum; varlm ondan aldm gizemli birliimin
yansmas olan sarslnazlma zen gsteriyordum; i
duyum araclyla btn duyularmn tamln sal
yor, kck nesneler zerine kck dncelerde
bile hakikati izliyordum. Aldatlmaya dayanamyordum;
belleim glydii; dilime hakimdim; dostlua deer
veriyor, acdan, bayalktan, bilgisizlikten kayordum.
Byle bir canlda hayran olunmayacak, vlmeyecek bir
ey var myd? Ama btn bunlar benim Tanrmn
armaanyd, ben kazanmamtm onlar. yleyse, beni
var eden varlk iyidir, bizzat o benim iyiliimdir;
ocukken de benim varlm oluturan btn iyilikler
iin ona sevincimi gsteriyordum. Gnahm ise uydu:
Onda deil, onun yarattklarnda, kendimde ya da
bakalarnda aryordum, hazz, bykl, hakikati; ve
bu yzden aclara, karkla, yanlgya dyordum.
Teekkrler sana, tatlm, onurum, inancm, Tanrm,
armaanlarn iin teekkrler sana! Ama btn bunlar
benim iin koru; nk beni bu ekilde koruyacaksn;
bana verdiklerin bu ekilde artp yetkinleecek ve ben
seninle olacam: nk varlm da sen verdin bana.
TRAFLAR
(CONFESSIONES)
(Yedinci Kitap IX. Blm)

ilkin kendini bilmezlere kar ktn, oysa alak


gnlller iin ltfunu esirgemediini -hogrnle
insanlara alak gnlllk yolunu ka kez
gstermisidir-; Sz (Verbum)n beden olduunu ve
insanlar arasnda yaadn bana gstermek isteyerek,
son derece bo bir kendini beenmilikle iinip duran
bir adam araclyla, Yeniplatoncularn Yunan dilinden
Laticeye evrilmi kitaplarn ulatrdn bana: Onlarda,
tam olarak u szcklerle olmasa bile, yine de aa
yukar ayn eyin pekok ve deiik temellendirmelerle
gsterilmeye alldn okudum: "Balangta Sz
vard ve Sz Tann'nn yannda idi ve Sz Tanr idi; o
balangta Tanr .yannda idi; her ey onun araclyla
oldu ve onsuz hibir ey olmad; yaplan ey ondaki
yaamdr ve yaam insanlarn idi. Ve k
karanlklar iinde parlar ve karanlklar onu
anlamazlar. * insan ruhunun n kant olduu
sylenirse de, o n kendisi deil, Sz'dr; Tann'nn
kendisi ve dnyaya gelen her insan aydnlatan hakiki
ktr; ve "bu dnyada idi ve dnya onunla oldu ve
dnya onu tanmad" Ama unlar orada okumadm:
Bizzat kendisi geldi ve kendinden olanlar onu kabul
etmedi; her kim onun adna inanarak kabul ettiyse ona
Tann'nn olu olma olanan verdi.
Yine orada unlar okudum: Sz, yani Tanr, etten
kandan deil; bir adamn istenciyle ya da bedenin
istenciyle de deil, Tanr'dan domutur. Ama unlar
okumadm orada: "Sz beden oldu ve aramzda yaad."
Onlarda pekok ve deiik biimde unlar buldum:

1. Yuhanna ncili, I
Oul, Baha'nn biimindedir; doal olarak kendisi o
olduu iin, Tanr'ya eitliini alm deildir. Ama o
kitaplarda unlar yok: "Kle biimini kabul edip kendi
kendini hi kld; kendini insanlara benzer yapt; insan
gibi grnd; lmne dein, hem de armha gerilerek
lmne dein, boyun eerek kendini alalt; bu yzden
Tanr onu lmller arasndan ekip ald; sa adna
gkte, yerde ve cehennemde her soy diz ksn; her dil
Baba Tanr'ya duyduu saygyla "Efendimiz Isa'dr"
desin diye, ona her adn zerinde bir ad armaan etti. ^
Seninle ayn olan olun btn zamanlardan nce, btn
zamanlardan sonra, seninle ayn bengilikte duradurur;
ruhlar mutlu olabilmek iin onun nimetlerinden pay alr;
bilge olmak iin sen duradururken, sana katlmakla kendi
bilgeliklerini yenilerler; bunlar var orada, anut unlar
yok: O, zaman iinde, hainler (dinsizler) uruna ld,
"biricik olunu esirgemedin, hepimiz iin onu kurban
ettin. Nitekim bilgelerden bunlar sakladn, onlar
sradan insanlara gsterdin ki, glk ekenler ve yk
altnda ezilenler ona gitsin; o onlarn derdine are
bulsun; O yrekten hogrl ve sadedir; uysal olanlar
adil biimde ynetir; boyun eenlere yollarn retir;
bizim zayflmz ve aclarmz grr; btn
gnahlarmz balar. Oysa sanki yce bir ey
retiyormu gibi, kendilerini Cothurnuf* ile
ykseltenler unu syleyeni iitmiyorlar: "Yrekten sade
ve hogrl olduum iin, benden renin, ruhlarnz
iin huzur b u la c a k sn zT a n r'y tanyorlar ama onu
bir Tanr gibi yceltmiyorlar; ona kretmiyorlar;
dnceleri iinde kaybolup gidiyorlar; cahil yrekleri
kararyor; bilge olduklarn sylerken, aptallayorlar.

2. Paulus, Philipililere M ektup, n , 6 vd.


3. Antik tragedia'da oyuncular kendilerini daha uzun boylu gstermek iin
'cothurnus giyerlermi.
4. M atta ncili, XI, 29.
TRAFLAR
(CONFESSIONES)
(Onbirinci Kitap )

XII. "Yeri, g yaratmadan nce ne yapyordu


Tanr?" diye sorana yantm, sorunun gln
savuturmak iin dalga geen birinin verdii u yant
olmayacak: "Yukarda olup bitenleri aratranlar iin
cehennemi hazrlyordu." Anlamak ayr ey, glmek
ayr. Ben "bilip bilmediimi bilmiyorum" biiminde
yantlamay yelerim-bu yant da ucu buca olmayan
sorular soran kiiyi gln duruma drl-, yanl
yantlayan da ver. Ama senin, ey Tanrm, her
yaratlann yaratcs olduunu sylyorum ve eer 'yer'
ile 'gk' adndan yaratlan herey alalyorsa,
cesaretle unu ekliyorum: Tanr g ve yeri
yaratmadan nce birey yapmyordu; nk birey
yapyor olsayd, bu yapt yaratmadan baka ne
olabilirdi? Keke bilmenin yararl olaca baka eyleri
de unu bildiim kadar bilsem: Bir yaratlan olmadan
nce hibir yaratlan ey yoktu*
XIII. Yine gelgit akll biri imgeler araclyla
zamanlarn gerisinde dolanr da, hereyin yapcs,
hereyi yaratan, hereyi yneten, yeri g ileyen
senin, unu yapmadan nce saysz yzyllar boyunca
bylesine byk bir eserden uzak olduunu sanrsa,
asn gzn ve dnd eyin yanl olduuna
inansn. nk btn yzyllarn yapcs ve

* Augustinus 'yapmak' diye karladmz szck olarak hep 'facere' eylemini


kullanmaktadr. 'Creare' (yaratmak) eylemi kullanlmamakta, yalnzca XII.
Blmn sonunda 'creatura ('yaratlan' diye evirdik) szc kullanl
maktadr.
srdrcs olduuna gre, senin henz yaratmadn
saysz yzyllar nereden balayabilirlerdi? Ya da sen
yokken srp giden hangi zamanlar vard? Ya da, eer
hibir zaman olmamlarsa ne ekilde gemi
olabilirlerdi? O halde btn zamanlarn yapcs sen
olduuna gre, eer bir zaman olduysa, sen g ve
yeri yapmadan nce iten uzak olduun nasl
sylenebilir? nk o zaman da sen yaratmtn
demektir; sen zamanlar yapmadan nce zamanlar
gememitir. te yandan gk ile yerden nce hibir
zaman yok idiyse, o zaman ne yaptn nasl sorulabilir?
nk zamann olmad yerde "o zaman" diye birey
de yoktu.

Senin, zamanlardan nce gelmende de zaman sz


konusu deildir; yoksa bu durumda da sen biitn
zamanlardan nce gelmemi olurdun. Oysa sen hep
varolan bengiliinin aknlyla, btn gemi
zamanlardan ncesin, btn gelecek zamanlarn te
sindesin; onlar gelecek olduklarndan tr, geldik
lerinde geecekler, oysa sen kendin aynsn ve senin
yllarn azalmaz. Senin yllarn ne gider ne gelir, oysa
bizim yllarmz hepsi gelsin diye gidip-gelirler. Senin
yllarn duradurduklarndan hepsi birarada durur;
gemedikleri iin de giden yllar gelenlerce ortadan
kaldrlm olmazlar; oysa bizim yllarmz hepsi
ortadan kalknca, ite o zaman 'hepsi' olacaktr. Senin
yllarn bir gndr ve senin gnn her gn deildir,
bugndr; nk senin bugnn yarnla ortadan
kalkmaz, nitekim dnden sonra gelmi deildir. Senin
bugnn bengiliktir. Demek ki yle dediin kiiyi ayn
bengilikte dourdun: "Ben seni bugn dourdum."
Btn zamanlar sen yaptn ve btn zamanlardan nce
sen varsn; zaman varolmadan nce de bir zamandan
szedilemez.

XIV. Demek ki, zamann kendisini sen yaptna gre,


senin birey yapmadn bir zamandan szedilemez. Sen
duradurduun iin de hibir 'zaman' seninle ayn
bengilikte deildir ve onlar duradursalard, artk
zaman olmazlard. Nitekim zaman nedir? Kim bunu
kolayca ve hemen tanmlayabilir? Kim onu szcklere
dkecek denli en azndan dnceyle kavrayacak? Ama
konuma srasnda, zamandan daha yakn ve daha
bilinir bir ey syleyebilir miyiz? Ondan sz edince
kesinlikle onu anlyoruz, bir bakas ondan szedice de
gene anlyoruz. yleyse zaman ne? Eer hikimse
benden bunu sormasa biliyorum; ama soran kiiye
aklamak istesem bilmiyorum; Gene de kesinlikle unu
syleyebilirim: Eer hibir ey olmam olsayd, gemi
zaman olmazd; eer hibir ey olacak olmasayd
gelecek zaman olmazd; eer hibir ey olmasayd
imdiki zaman olmazd. O halde u iki zaman, -gemi
ve gelecek- gemi artk olmadna gre, gelecek de
henz olmadna gre, ne biimde vardr? Yine
imdiki zaman eer hep imdi olsayd, gemite
kaybolmasayd, artk 'zaman' olmazd, bengilik olurdu.
O halde 'imdi'nin 'ne zaman' olmas iin gemite
kaybolmas gerekiyorsa, hangi anlamda ona "vardr"
diyebiliriz? Mademki varolmasnn nedeni varolmay
brakmas oluyor, bu durumda varolmamaya gittike
'zaman' olduunu sylememiz doru oluyor.
XV. Ama gene de "uzun zaman", "ksa zaman" diyoruz;
bunu ise yalnzca gemi zaman ile gelecek zamana
ilikin olarak kullanyoruz. Szgelii yzyl ncesine
uzun bir gemi zaman, yzyl sonraya uzun bir gelecek
zaman diyoruz; yine on gn ncesine ksa bir gemi
zaman, on gn sonraya da ksa bir gelecek zaman
diyeceiz. Ama varolmayan bir ey nasl "uzun" ya da
"ksa" olur. nk gemi zaman artk yoktur, gelecek
zaman henz yoktur. Bu nedenle "uzundur" demeyiz;
gemi iin "uzun oldu", gelecek iin de "uzun olacak"
deriz. Ey Tanrm, yoksa burada da m senin hakikatin
insanolunu oyuna getiriyor? Nitekim uzun dediimiz
gemi zaman arlk gemi olunca m gemi zaman
olmutur, yoksa nceden, henz imdiki zamanken mi?
nk uzun olacak birey olursa, ite o zaman uzun
olabilirdi: Oysa gemi zaman artk yoktu, bu yzden de
hi mi hi olmadna gre, uzun da olamazd. yleyse
"o gemi zaman uzun oldu" demiyelim; -nk getii
zaman artk olmadna gre, onda uzun olacak bir ey
bulamayz- ama yle diyelim: "O imdiki zaman uzun
oldu"; nk imdiki zaman iken uzundu. Nitekim henz
varolmamaya gememiti ve yalnzca onun uzun olma
olana vard; oysa getikten sonra, uzun olmay
brakmtr, nk varolmay brakmtr

yleyse, ey insan akl, imdiki zamann uzun olup


olamayacana bakalm; nk sreyi alglama ve
lme olana sana verilmitir. Ne yant vereceksin
bana? Yoksa imdiki yzyl uzun bir imdiki zaman m?
nce bak bakalm, yzyl imdiki zaman olabilir mi?
nk yllardan ilki gemekteyse, o imdiki zamandr,
teki doksandokuz yl gelecek zamandr; dolaysyla
yoktur. Eer ikinci yl gemekteyse, birinci yl artk
gemitir, kincisi imdiki zamandr, tekilerse gelecek
zaman. Bu ekilde ara yllardan hangisini imdiki
zaman olarak alrsak alalm; ondan ncekiler gemi,
sonrakiler de gelecek zaman olur. Bu yzden de yzytl
imdiki zaman olamaz. Yine bak bakalm, gemekte olan
yl da imdiki zaman olabilir mi? nk onun da eer
ilk ay gemekteyse, tekiler de henz yoktur. Demek ki
gemekte olan yl da btnyle imdiki zaman deilse
yl, imdiki zaman olmaz; nitekim bir yl oiki aydr,
aylarn her biri gemekteyken imdiki zaman, tekilerse
ya gemi ya da gelecek zaman olurlar, te yandan
gemekte olan bir ay da imdiki zaman olmaz, imdiki
zaman olan bir gndr. Ama eer birinci gn sz
konusuysa tekiler gelecektir, sonuncu gn sz
konusuysa tekiler gemitir, aralarndan herhangi biri
sz konusuysa, o da gemi ve gelecek gnler arasn
dadr. ite yalnzca onu uzun diye adlandracamz
imdiki zaman, nerdeyse tek bir gnlk arala sd
rld. Ama onu da inceleyelim, nk bir gn de
btnyle imdiki zaman olmaz; nitekim bir gn gece
ile gndz hepsi yirmidrt saatten oluur; bu saatlerden
ilki asndan tekiler gelecektir, en sonuncusu
asndan tekiler gemi; oradakilerden biri asndan
da ondan ncekiler gemi, sonrakiler gelecektir.
stelik bir tek saat bile tutulamayan paralarla geer;
nitekim bir saatin iinde hangi para geerse, o
gemitir kalan da gelecek. Eer zaman anlamak
istersek, imdiki zaman diye, yalnzca -en kklerine
dein- hibir paraya ayrlamayacak o noktaya diyebi
liriz. Ama o da gelecekten gemie yle abuk uar ki,
bir sre iinde yaylmas olanakszdr. nk eer
yaylsa gemie ve gelecee blnr; oysa imdiki
zamann hibir yaylm olamaz. O halde "uzun"
diyebileceimiz zaman nerededir? Yoksa gelecek zaman
m? Ama biz o uzun olduu iin ona uzun diyemeyiz,
nk uzun olacak olan ey henz yoktur; "uzun
olacak" diyebiliriz. Ne zaman uzun olacak? Gelecek
olarak olaca zaman m? Bu durumda uzun
olmayacaktr; nk henz olmayacaktr ki, "uzun"
olsun. Yoksa henz olmayan gelecek zamandan olmaya
balayaca zaman ve uzun olabilecek ey olabilmesi
iin imdiki zaman haline gelecei zaman m? Yukarda
sylediklerimizden kan u: imdiki zaman uzun bir
zaman olamaz.
XVI. Yine de, zaman aralarn alglyor, aralarnda
karlatrp; kimine daha uzun kimine daha ksa
diyoruz. Hatta o zamann ne denli daha uzun ya da daha
ksa olduunu lyoruz ve unun iki misli, misli
olduunu; bunun onun kadar olduunu sylyoruz. Ama
biz onu alglamakla ltmz zaman, geen zaman
lyoruz, oysa artk olmayan gemi zaman ya da
henz olmayan gelecek zaman, varolmayan eyi
lebileceini sylemeye kalkacak biri dnda, kim
lebilir? Demek ki, zaman getii zaman alglanabilir
ve llebilir, oysa geince bu olanakszdr, nk
yoktur artk.
XVII. Soruturuyorum, kesin bir ey sylemiyorum, ey
Tanrn, yanmda ol ve beni ynlendir. Bana ocukken
rendiimiz ve ocuklara rettiimiz zamann
gemi, imdiki, gelecek deil, teki ikisi varol
madklar iin, yalnzca imdiki zamann varolduunu
syleyecek biri var m? Yoksa onlarda m [gemi ile
gelecek] var ve zaman, gelecek zamandan imdiki
zaman haline geldiinde gizli bir yerden kp, imdiki
zamandan gemi zaman haline geldiinde de gizli bir
yere mi ekiliyor?
nk henz yoksa, gelecekte olacaklar konusunda
ndeyide bulunanlar, onlar nerede grmlerdir?
Nitekim olmayan ey grlemez de. Yine gemite
olanlar anlatanlar, eer onlar belleklerinde grme
milerse, gerek eyler anlatmazlard ve eer onlar hi
varolmasalard, kesinlikle grlemezlerdi. Demek ki,
gelecek ile gemi de var.
XVIII. Brak da Tanrm, daha derinletireyim aratr
mam, sapmayaym ynmden. Eer gelecek ve gemi
varsa, nerde onlar? Bunu bilmek isterim. Geri henz
baaramyorum ama yine de biliyorum ki. her nerede
iseler orada, onlar gelecek ya da gemi olarak deil,
imdiki zaman olarak varlar. Nitekim eer orada da
gelecek olarak varolsalar, orada da olamazlar; orada
da gemi olarak varolsalar, orada da artk yokturlar.
Demek ki her nerede olurlarsa olsunlar, her ne
olurlarsa olsunlar, ancak imdiki zaman olarak varlar.
Gerek eyler anlatldnda gemite olan biten
eylerin kendileri deil, bellekten ekip karlan, ama
zihinde duyular araclyla ilenmi olan onlarn
imgelerinden oluan szckler. Artk varolmayan benim
ocukluum bu ekilde artk varolmayan gemi zaman
iindedir. Oysa anmsadm ya da anlattmda onun
imgesini imdiki zaman iinde gryorum, nk hl
benim belleimin iindedir. Nesnelerde olduu gibi,
henz varolmayp da ndeyide bulunulan gelecekteki
eylerdeki durum da ayn m? Yani onlarn imgeleri de
imdiden imdiki zamandaki gibi varolanlar olarak m
nceden alglanmaktadr? Bunu bilmediimi itiraf
edeyim. Ama kesinlikle unu biliyorum ki, biz oun
lukla nceden gelecekteki eylemleri dnyoruz ve bu
nceden dnme imdiki zamandadr, oysa nceden
dndklerimiz henz yoktur, gelecektir. Ama o
eylemin iine girdiimiz ve nceden dndmz
eyi yapmaya baladmz zaman, o eylem var
olacaktr; nk artk gelecek deil, imdiki zamanda
olacaktr.

Gelecekteki eylerin anlalmasnn nasl olanakl


olduu gizemi ise ancak varolmayan o ey varol
duunda grlebilir. Ama varolan ey artk gelecek
deil, imdiki zamandadr. yleyse gelecekteki eylerin
grnd sylendiinde, henz varolmayan gelecek
teki eylerin kendileri deil, onlarn varolan nedenleri
ya da imleri grnrler. Bu yzden gelecek deil, imdi
olanlar gzmze grnrler; onlar sayesinde gelecek
teki eyler zihinle anlalarak nceden sylenebilirler.
Yine bunlar alglar olarak vardrlar ve gelecekteki
eyler konusunda ndeyide bulunanlar kendilerinde
onlar imdiki zamanda grmektedirler. Btn bunlar
iin bana, pek ok rnek arasndan setiim u rnek
yardm edecek: afak sktn grrm ve gnein
doaca konusunda ndeyide bulunurum. Grdm
ey imdiki, ndeyide bulunduum ey gelecek
zamandadr. Gne gelecek zamanda deildir, nk o
zaten vardr; ama henz varolmayan onun douu
gelecek zamandadr. Ama eer ben onun imgesine
zihnimde sahip olmasaydm, douu iin de ndeyide
bulunamazdm. Oysa gkyznde grdm o afak
skm ne gnein douudur -geri ondan nce gelir-
ne de zihnimdeki o imgedir. Gelecek iin ndeyide
bulunulabilmesi iin her ikisi de imdiki zamanda
grnrler. Demek ki, gelecek eyler henz yoktur;
henz yoksalar, yokturlar demektir; yoksalar, kesinlikle
grnemezler; ama varolan ve grnen imdiki
zamandakilerden yola karak onlar zerine ndeyide
bulunulabilir.

XX. O halde u ak: Ne gelecek var ne gemi; ne de


"gemi, imdiki, gelecek zaman diye zaman var"
demek yerinde. Belki yle demek yerinde olur: "
zaman vardr: Gemitekilere ilikin imdiki zaman,
imdikilere ilikin imdiki zaman ve gelecektekilere
ilikin imdiki zaman." nk bu zaman zihinde
(bellekte -in animo-) vardr ve onlar baka yerde
grmem: Gemiteki ere ilikin imdiki zaman an
(memoria), imdikilere ilikin imdiki bir anlk gr
(contuitus), gelecektekilere ilikin imdiki zaman da
beklenti olarak (expectatio) vardr. Kastedilen bunlar
ise, zaman gryorum ve zaman olduunu
syleyebilirim. Ama gene de varsn densin, geleneksel
biimiyle kullanld gibi " zaman vardr: Gemi,
imdiki, gelecek zaman" densin; bu bence nemli deil;
kar kmyorum, knamyorum; yeter ki denmek
istenen ey, yani ne gelecekte olan eyin ne de gemite
olan eyin varolmad anlalsn. Zaten tam anlamyla
dile getirdiimiz eyler pek azdr; yerinde kullanl
mayanlar ise daha ok; ama demek istediimiz ey
anlalabilir.
ANICIUS MANLIUS BOETHIUS
(480 - 525 )

Yaklak olarak 480-525 yllan arasnda yaam olan Anicius


Manlius Torquatus Severinus Boethius, Romallann sonuncusu.
Skolastiklerin de ilki olarak dnlr. Boethius, doduu ehir olan
Roma'da ilkin Hristiyan eitimi grd ve daha sonralan da bu din
zerinde incelemelerde bulundu. Bu arada eitimini tamamlamak
zere Atina'ya gitti; nk Atina dnemin en byk kltr merkezle
rinden biri durumundayd.
Kavimler G kargaasndan Roma'nm payna den
olumsuzluklar ok bykt; Augustinus'un lmnden aa yukar
elli yl kadar sonra dnyaya gelen Boethius'un Roma's Gotlar ve
kuzeyden gelen istilaclar tarafndan yklm bir Roma'yd. eitli
sapkn akmlarn da kol gezdii bu dnemde Boethius bir devlet
adam olarak da etkili olmutur. 510 ylnda konsl olan Boethius
balangta Teodoricus'un ok yakn dostuydu; ancak daha sonra
aralan ald ve bu durum Boethius'un sonunu hazrlad. De
Consolatione Philosophiae (Felsefenin Tesellisi zerine) son derece
bunalml geen bu son yllannn rndr.
adalan Boethius'u hep derin bilgilere sahip bir insan olarak
grdler. Boethius ald eitimden dolay felsefeye byk bir ilgi
duymaktayd; bu nedenle Platon'un ve Aristoteles'in yaptlann
Latinceye evirmeyi amalyor ve onlara ilikin yorumlar yapmak
istiyordu. Tmel olandan yola kan Platon ile tekil olandan yola
kan Aristoteles'in grlerini ve temelde, sorunlar bakmndan
tadklan uyumu gstermeyi ve bu grleri birletirerek bir senteze
varmay amalyordu. Bunu, bu son amac gerekletiremedi ama
hem Aristoteles'ten hem Aristotelesi gelenein temsilcilerinden biri
olan Porphyrios'tan yapl evirilerle, Bat dncesinin Aristoteles'i
mantk ynnden tanmasnda ok katkl oldu. Bu balamda, daha
nceleri Marius Victorius tarafndan Latinceye kazandrlm olan
Isagoge'yi (Eisagoge) yeniden Latinceye evirdi ve bu yaptla ilgili
olarak uzun bir yorum da kaleme ald. Aristoteles'ten ise Analytika I,
Analytika II, Topika ve Peri Sophistikon Ekselegkhon'u Latinceye
evirdi. Kategorilerin ise hem evirisini hem de yorumunu yapt.
Ayrca Peri Hermeneias ile ilgili bir inceleme kaleme ald. Bu eviri
ve incelemeye, biri mantk eitimi bakmndan balang dzeyinde
olanlara, teki de ilerlemi durumda olanlara yardmc olmak zere
hazrlanm iki de yorum ekledi. Ayrca birtakm lannbilimscl yazlar
da kaleme ald.
Boethius, Isagoge'ye yazd aklamada Porplyrios'un dile
getirdii, ama daha geni bir aratrmann grevi sayd iin bir yana
brakt 'cins ve trlerin kendi bana bir gereklii olup olmad'
sorununu aklamaya alrken, cins ve trlerin (bir baka deyile
tmellerin) kendi bana birer gereklii olamayacan savunur;
nk ona gre tmeller birey gruplan iin ortaktr, kendi bana birey
olamazlar, hele duyularla alglanabilir tzler hi olamazlar. Tmeller
yalnzca zihindeki kavramlar olarak kalsalar ve varolan nesnelerde bir
karlklar olmasa bu durumda da insan zihni bunlan dndnde
hibir ey dnmemi olacaktr; dolaysyla tmeller gereklie
karlk gelen dnsel terimler olmak zorundadrlar, bunun iin de
onlarn yaps insan bilgisiyle ilgilidir. Boethius, insan zihninin tek tek
nesnelerdeki karmak grnmden soyutlama yaparak bunlan ortak
temel zelliklerine gre snflara ayrabildiini, ama akln onlan saf ve
maddeden bamsz biimler olarak dnmesine karn, cinslerle
trlerin bireysel ve maddesel nesnelerin herbirinde bir anlamda
bulunan ortak nitelikler olduunu belirtir: tnsan zihninin soyutlama
yetenei, tmel kavramlar halinde belirlenen soyut kavranlan somut
bireylerden ekip karabilir. Boethius'un nl deyiiyle "tmeller
duyulabilir nesnelerde bulunurlar, ama cisimsel nesnelerden bamsz
olarak anlalabilirler".
Tmellere ilikin bu aklama Aristoteles'in grne olduka
yakndr ama Boethius bu adan pek tutarl kalmam, teki
yaptlarnda geleneksel olarak Platon'a yklenen aslnda Plotinos'tan
kaynaklanan grlere de yaknlamtr. Nitekim ona gre felsefe
etkinlii btn nesnelerin tmel ilk modellerini (ya da nedenlerini)
kendinde toplam olan Tanr zihninin seyrine dalmaktr (theoria); her
insan zihninin doutan sahip olduu dnme nesnesi, 'en yce ve
mutlak iyi'dir. Tanr en yetkin varlktr, her varln kaynadr,
kendisinden daha yetkin bir eyin lasarlanamad ilk nedendir.
Yetkin olmayan her eyin varl, hep yetkin bir eyin varlna
dayandna gre ve yetkin olmayan, snrl ola, olmas ya da
olmamas olanakl olan pekok nesne de bulunduuna gre, btn
yetkin olmayan nesnelerin ona dayand bir 'en yetkin varlk' (ens
perfectissimum) olmas zorunludur. Skolastik dnemde daha da
gelitirilecek olan bu gryle Boethius, Tanr'nn varln tek tek
varlklarn ve tek tek gerekliklerin temeli olan, evrendeki hiyerarik
dzenin en ykseinde bulunan, basz sonsuz bir birlik, her tr
mantksal belirlemeden stn olan bir Tanr kabulne dayanarak
kantlamaya almaktadr.
Boethius'un en ok bilinen yapt hi kukusuz De Consolatione
Philosophiae'dir; daha ok bu kitabn yazar olarak tannr Boethius.
Bu yapt, yzyllar boyu ele alnm, yeni yeni aklamal yorumlarn
kayna olmutur. XII. yzyldan balayarak zellikle Chartres
Okulunda Platoncu eilimlerin gncellik kazanmas sonucu, bu
gelenekten gelen Boethius'un kitab da nplana geer ve yaptla ilgili
birok yorum yaplr. Bu yaptla ilgili ok byk bir aratrma yapm
olan P. Courcelle'e gre yaptla ilgili ok eitli deerlendirmeler
vardr. rnein onun inan zerinde son derece olumsuz etkiler
ierdiini ileri srenler de olmutur, tam tersine ok deerli olduunu
belirtenler de. Yapt zellikle Reform hareketinden sonra byk bir
ilgi ile karlanm ve birok modem dile evrilmitir.
Aritmetik, Mzik ve Geometriye ilikin olarak da birok yaz
kaleme alan Boethius, tm Ortaa boyunca retim sistemlerinin
temelini oluturacak olan Yedi zgr Sanatn asl formunu
kazanmasnda da yardmc olmutur. Ama onu lmsz klan,
bayapt durumundaki De Consolatione Philosophiae'dir. Bu yapl
be kitaptan olumakladr ve bu kitaplarda evrenin, insann, ahlakn
ierdii sorunlar 'Felsefe' ile yaplan bir diyalogda ele alnr.
Stoacln, zellikle Seneca'nm etkisinde kalan Boethius, doada ve
insan dnyasnda zorunluluun, zgrln ne olduunu: Tann'nn
evrenle, insan dnyas ile olan ilikilerini; mutluluk, en yce iyi,
erdem gibi ahlak felsefesinin snrlan ierisine girebilecek konular
gndeme getirir. Yaptn son kitab olan beinci kitapta da yine
zgrlk, zorunluluk gibi konulann yansra, insan bilgisinin yaps,
bu bilgide bilen znenin pay ile bilinenin pay arasndaki ilikiler;
bilginin zerine ykseldii, ilikin olduu varlk dzeninin yaps; bu
dzende Tann'nn yeri ve Tann'nn bilgi ile olan ilgisi de ele alnr.
Bilgi sorununun zmnde bilen varla arlk veren Boethius'un bu
konudaki aklamas, bilinen her nesnenin aslnda kendi zne gre
bilinip anlalmad, bilen zneye gre bilinip anlald biimin
dedir. Ona gre insann bilgi elde etme aralar eitlidir; insan duyum
yoluyla (sensus). imgelemle (imaginatio), akl ile (ratio) ve anlama
gc ile (intelligentia) bilir. Boethius'a gre duyumlar maddedeki
biimle, imgelem ise salt yani maddeden arnm biimle, akl tek
olanda yer alan tmel ynle, anlama gc ise sal, yaln biimle
ilgilidir. Ona gre Tann dnda varolan herey zamana baldr; Tanr
ise zaman d, sonsuz, snrsz bir varlktr. Tann'nn sadece
intelligentia's vardr; Tann'nn teki bilme basamaklanna
gereksinimi yoktur. Daha ok Yeniplatoncu nitelikler tayan bir Tann
kavramn ieren De Consolatione Philosophiae'de Boethius,
felsefeyi doadaki nesnelerden yola karak, her trl cisim ve
maddeden bamsz, ayr tzler olarak anlalabilir nesnelerin seyrine
dalmak diye de tanmlamaktadr. Doadaki cisimleri bilmeyi
quadrivium (aritmetik, geometri, mzik, astronomiden oluan drt
sanala aynlan fizik) salar; oysa anlalr olanlan bilmek tannbilime
der. Tannbilim bize btn anlalabilir nesnelerin, bunlar arasnda
melek tzlerine yakn bir z olan, hep idealan ve Tann'y bilmek
iin abalayan, ama bedeniyle ilikide olmas yznden bozulmu
bulunan insan ruhunun Tann'dan ne bakmdan ayrldn gsterir.
Btn doal nesnelerin kendine zg bir amac vardr, hepsi bu amaca
ynelir; insann amac da yetkin mutlulukla ayn ey olan felsefe ve
tannbilimin salad bilgiyi kazanmaktr. Ama doadaki btn teki
nesnelerde amacna ynelme zorunlu ve mekanik bir sre iken,
insann amacna ynelmesi insann zgr istencine bal olan bir
etkinliktir. le yandan her birey istencinin tesinde, btn evrenin
gidiini mutlak yetkinlik kurallarna gre dzenlemi olan en yksek
tanrsal yasay da unutmamak gerekir. Ama burada Boethius'a gre
bir eliki yoktur, nk ruh zgrl demek Tann'nn istedii eyi
istemek, onun sevdii eyi sevmektir. Ayrca sonsuzluu iinde
deimeyen, her olay nceden bilen tanrsal ngr (providentia)
insann seme zgrln ortadan kaldrmaz, nk Tanr insann
tek tek eylemlerinde zgrce seim yaplabilecei bir alan ayrmtr.
Boethius bu grn Augustinus'un izinden giderek, tanrsal zaman
ile insansal zaman arasndaki aynma gre yaplan bir
temellendirmeyle destekler. Dnyadaki olaylar 'nce' ile 'sonra'nn
birbirini izledii bir zaman iinde meydana gelirler; oysa gemi,
gelecek ve imdiki zaman, Tann'nn deimez sonsuzluu iindedir.
De Consolatione Phiosophiae'de aynca Platon'un Timaios'undan
izlere rastlanmaktadr: Dzenleyici Tann'nn idealan rnek alarak
ham maddeyi yourmas, biimlendirmesi, onlara ilkin matematiksel-
geomelrik bir biim vermesi, sonra belirlenmi bu maddeye, basz-
sonsuz ilk modellerin n katmas anlatlr. -Btn Ortaa
boyunca Timaios'un kimi inan temellendirmelerinde klasik yetkelere
dayanmak isteyenlere malzeme olmasnda bu blmlerin pay olsa
gerek.- Boethius'a gre bu biimde dnlen bir evrende varolan
btn nesneler 'en yce lyi'nin verdii dzene ve onun isteine bal
kalmak zonundadr, dolaysyla gereklik alanndaki her birey ve her
nesne kendi iinde kty ve yetkinlik d bireyi kabul etmeyen bir
dzene katkda bulunmaktadr; ama btn nesnelerin 'en yce tyi'den
pay aldklar iin zde iyi olmalar,onlann en yce varlkla, yani
Tanr'yla gerekten ayn olmalar demek deildir. Her birey kendine
zg niteliklere sahiptir, kimi elerin ve ilkelerin bir araya
gelmesiyle olumu bileik varlktr; bu ilke ve elerden hi bir
zaman ayrlamaz, ayrldnda bireysellii ortadan kalkar. Her bileik
ey belli bir madde ve belli bir biim halindedir, ama gereklikte etkin
tarzda varolabilmesi iin bu bileiin zlmemesi gerekir. Bu
nedenle her bileik tzde u iki ey sz konusudur: o nesnenin varl
(esse) ve o nesnenin nitelii (id quod est); bir baka deyile
gereklikteki her nesnenin varl ile z farkldr. Ama mutlak yaln
olan, kendisinde kurucu ge ve ilkeler bulunmayan Tanr'da byle bir
ayrm sz konusu deildir. Bu nedenle Tann'ya bal olan nesnelerin
doasyla, Tann'nn doas arasnda tartlmaz bir ayrlk vardr.
te yandan yetkinlii ve deeri ne olursa olsun btn nesneler
tanrsal idealardan -Tann'nn kendilerine gre biimden bamsz
maddeye biim verdii, Tann'nn zihninde bulunan ilk modellerden-
pay alr. Bu biimler cismin gelime sreci iindeki btn biyolojik
olaylarn isel nedenleridir; Evren Ruhu ite bu i nedenler
araclyla, onlarla smsk ilikide bulunduu iin madde dnyasna
(annsal idea zlerini aktarak Tann'nn dnd basz sonsuz
tasanm gerekletirir.
Boethius, Plotinos ile Stoa Okulu grne dayal bu evren
tasanmn desteklemek zere doa bilimleriyle ilgili yaptlar da
yazmtr, ama bunlar kaybolmutur. Bize ulam olan De
Institutione Musica ile De Institutione Aritm etica adl yaptlanndan
kanlabildii kadanyla Phytagoras geleneine bal kald
anlalmaktadr.
Boethius'un baars gcn. Eski Yunan felsefesi ile Latin
dnyas arasnda bir kpr olmasna borludur. Yukanda da
belirtildii gibi, en byk istei, Platon ile Aristoteles'in retisi
arasndaki uyumu gstermekti. Felsefe ona gre bilgelik sevgisidir, bu
ise sadece speklatif bilgiler retmek deildir. Felsefenin mantk ile
olan ilikilerine dncelerinde byk bir yer veren Boethius'a gre
mantk, hem felsefenin bir blmdr, hem de felsefe yapmann arac
durumundadr. Temelde, Boethius'un mant Aristoteles'in man
tnn bir yorumudur, stelik mant, Platon felsefesine gre de
yorumlamak istemitir.
Aklamal yorumlarndan ve evirilerinden anlalaca zere
Boelhius, klasik a dncesini olduka iyi tanm olan bir
dnrdr. Bu bilgilerini karmak bir sentez iinde Consolatione
Philosophiae adl yaptyla Ortaaa aktarmaktan te, Aristoteles ile
llaton'u yalnzca belli ynleriyle de olsa, Ortaaa tamtr. Yalnz
ca Ba Ortaa dncesine kaynak olmakla kalmam, varlk-z
ayrm; klli irade-czi irade belirlemesi ile Dou slam dnrlerine
de malzeme salamtr.
BOETHUS
FELSEFEN N TESELLS ZERNE
(DE CONSOLATONE PHLOSOPHAE)
(Beinci Kitap)

DZYAZI 4
1. O zaman felsefe yle dedi: "Tanrsal sagr
(providentia) konusunda eski yle bir yaknma var;
Cicero tanrsall inceledii srada bunu gl bir
biimde tartt ve sen de bunu uzun sre, stelik
dikkatlice inceledin, ama bu soruna kesin ve zorunlu bir
aklamay imdiye dein aranzdan hibiri getiremedi.
2. Bu karanln nedeni insan zihninin abalarnn
nceden bilmenin (Praescientia) yalnlna yakla
madaki gszldr; eer insan akl bunu
tasarlayabilme gcnde olsayd, hibir belirsizlik sz
konusu olmayacakt, ite aklamaya alacam ey
bu; ama nce senin zihnine egemen olan kavramlardan
seni kurtarmak zorundaym. 4. imdi sorum u: niin sen,
sorunun zmyle ilgili olarak nerilen 'nceden bilme
gelecekteki olaylar iin bir zorunluluk nedeni
olmadndan, nceden bilme zgr istence engel
deildir' biimindeki usavurmann pek salam
olmadn dnyorsun? 5. Nitekim gelecekteki
olaylarn zorunluluu kantlamasn, olmamalar
olmayan eylerin bir n bilgisi olmasndan baka
nereden karabilirsin? 6. Az nce kabul ettiin gibi,
eer n bilgi gelecekteki olaylara hibir zorunluluk
yklemiyorsa, niye istenli davranlar belli bir
anlamda zorunlu olarak meydana gelsin? 7.
Tartmann kolay yrmesi iin, izleyen eyi daha iyi
alayasn diye, nceden bilmenin varolmadn
varsayalm. 8. Bu durumda istenten kaynaklanan
olaylar zorunlulua kart m olacaklardr?" -Hayr."
9. "imdi de nceden bilmenin varolduunu, ama
olgulara hibir zorunluluk yklemediini varsayalm; o
zaman inanyorum ki, istencin zgrl tam ve mutlak
kalacaktr. 10. Fakat yle diyeceksin: eer nceden
bilme gelecekteki olaylar iin bir gerekleme
zorunluluu deilse bile, onlarn zorunlu olarak
gerekleeceklerine ilikin bir iarettir. 11. Ama bu
durumda bir n bilgisi olmasa bile, gelecekteki
olaylarn ortaya knn zorunlu olmas gibi bir durum
kalacakt geriye; nk bir iaret bize olan gsterir
sadece, ama iaret ettii eyi oluturmaz. 12. n
bilginin bu zorunluluunun bir iareti olduunun
grnmesi iin, hereyin zorunlulukla olduunu
tasarlamakla ie balamak gerekir yleyse; aksi halde,
eer zorunluluk yoksa, nceden bilme de varolmayan
bir eyin gstergesi olarak varolmayacaktr. 13. Hatta
salam bir tantlamaya dayanmak iin, bir kantn
gstergeleriyle ya da sorunun dndaki usavurumlarla
deil, upuygun ve zorunlu nedenlerle yol almak gerekir.
14. Ama nceden grlm olaylarn gereklememesi
nasl olanakl olabilir? Tanrsal sagrnn n
bilgisine sahip olduu olaylarn ortaya kamayacan
sanki dnyormuuz gibi ve bu olaylar ortaya
ksalar da onlarn z yaplar gerei ortaya kma
konusunda hibir zorunluluklarnn olmadna sanki
inanyormuuz gibi. 15. Sonular buradan kolaylkla
karabilirsin; gerekten de btn bunlar, ortaya
ktklar srada hep bizim gzmzn nnde olup
bitmekte; eylemlerin belli bir ksm, rnein arabalar
ynelen ve gtren arabaclarn grnm ve bu trden
baka grnmler gibi. 16. Onlarn grdmz ekilde
olup bitmelerini bir biimde zorunlu klan bir
zorunluluk var mdr?" "Hayr; hatta eer her ey
byle bir zorunlulukla harekete gemi olsayd, sanat
tr almalar bouna olurdu." 17. "Ortaya kt
anda varolma zorunluluuna bal olmayan ey, yleyse
ortaya kmasndan nce de varolma zorunluluuna
bal deildir. 18. Bu arada, ortaya kmas gereken
kimi eyler vardr ve onlarn gereklemesi her trl
zorunluluktan bamszdr. 19. Sanrm hi kimse bugn
olan bir olgunun, olduu andan nce olmamas ge
rektiini sylemeyecektir; ite yleyse nceden bilinen
olgular ve onlarn gereklemesi zgrdr. 20. nk
eer imdinin bilgisi olup biten olgulara hibir
zorunluluk zellii vermiyorsa, gelecee ilikin nceden
grme de gelecekteki olgulara hibir zorunluluk vermez.
21. Zorunlu bir gereklemeyi iermeyen olgulara
ilikin n bir bilginin olup olmadn bilmenin nemli
bir nokta olduunu sylyorsun. 22. yle grnyor ki,
gerekten burada bir eliki var; nceden grl-
yorlarsa bir zorunluluk izler, zorunluluk yoksa nceden
bilme olmaz ve bilgi kesin olan dnda hi bir eyi kav-
rayamaz. 23. Eer gereklemesi belirsiz olan olgular,
kesinmi gibi nceden grlrlerse, orada hakikate
zg bilginin deil, sanya zg karanln olduu
aktr; nitekim nesnenin olduundan baka olduunu
dnmek bilimin kesinliine aykrdr. 24. Bu hata
btn bilgilerimizin nesnelerin znden ve yapsndan
ktn dnmemizden kaynaklanr. 25. Gerek ise
bunun tam tersidir; bilinen her nesne kendi znn
ilevine gre deil, bilen znenin ilevine gre anlalr
26. Bu dnceyi yle bir rnekle hemen aklayalm.
Bir nesnenin yuvarlak biimi, grmeyle ve dokunmayla
farkl ekillerde alglanr; birinci duyum uzaklk
sayesinde, nesneye lam bir gz atarak btn bir alan
alglar; kincisi ise tersine yuvarlak biimi kavramak
zere, yava yava onun evresinde dolamak suretiyle
ayn atana ular ve onu kavrar. 27. nsann kendisini
bile, duyular, imgeleme, akl ve anlama gc farkl
ekillerde kavrar. 28. Duyular tayc madde zerine
kurulmu ekli, imgeleme ise maddeden bamsz
yalnzca ekli deerlendirir. 29. Ak! bu evreyi de aar
ve tmel dnmeyle, bireylerde ikin olan trn
kendisini (species) belirler. 30. Anlama gcne gelince:
bak daha yksei grr, tmelin alann aarak
zihnin saf kesinliiyle yaln biimin (forma) kendisini
alglar 31. ite burada dnlmesi gereken asl ey
udur: daha yksek anlama gc daha aadakii
kuatr; ama aadaki biim daha yksee hibir
biimde ykselemez. 32. Nitekim duyular maddenin
dnda hibir eyi elde edemez, imgeleme tmel trleri
alglayamaz, akl yaln biimi kavrayamaz, anlama
gc ise tersine daha yksee yerlemi bir gzlemevi
gibi, biimi kavradktan baka, ona balanan eylerden
de onu ayrr; ama biimi baka hibir eyin
bilemeyecei bir ekilde kavrar. 33. Nitekim akln genel
karakterlerini, imgelemin eklini, madde ile verilen
izlenimleri; akl, imgelemeyi, duyular kullanmadan;
demek gerekirse, her eyi biimsel olarak gren zihnin
tek bir devinimi sayesinde bunlarn hepsini bilir. 34.
Ama akl da bir tmeli ayrt ettii anda, duyular ve
imgelemeyi kullanmadan imgeleri ve duyulur eyleri
anlar. 35. Nitekim kendi tmel kavramn 'insan iki
ayakl, akll bir hayvandr' biiminde tanmlayan odur
36. Tmel bir ide olduu anda hikimse imgelenebilir
duyusal bir nesne olduunu bilmez deildir; nk akl,
imgeleme ya da duyularla deil, aklsal d/meyle i
grr. 37. imgelemeye gelince: grmek ve imgeleri
temsil etmek iin duyulardan yola ksa da, duyulanlar
duyudan bamsz, imgesel deerlendirme yoluyla
aydnlatr. 38. yleyse bilmek iin benimsediimiz her
yntemde, bilinen nesnelerden ok, kendi olanaklarmz
nasl kullandmz gryor musun? 39. Bu hi de
nedensiz deil; nitekim her yarg, yarglayann bir edimi
olduuna gre, d gten deil de, kendine zg gten
kalkan bir almay herkesin baarmas zorunludur.

R 4
Bir zamanlar duyumlarn ve imgelerin, tpk harfleri,
zerinde hibir iaret tamayan bir sayfann zerine
kazmak ve onlar orada iyice sabitletirmek iin devinip
duran bir kalemin durumunda grld gibi, zihinde
iyice yer etmek zere d nesnelerden geldiklerine
inanan Stoaclk gizemli kiilerden esinlenmitir. Ama
zihin gsz ve kendine zg devinimlerden bamsz
olarak hibir etkinlikte bulunmuyorsa, cisimlerin izini
kr krne kabul etmek iin edilgin kalmakla yetin
mekteyse, eer bir ayna gibi bo imgeler yanstyorsa,
her eyi ayrt eden ve ruhlar bu denli gl klan akl
nereden geliyor? Tek tek eyleri inceleyen, bildii
eyleri ayran bu g ne? Blnm eyleri yeniden
birletiren ve nce bu, sonra teki yolu izleyerek kimi
zaman doruklara kadar ykselen, kimi zaman da en
aadaki ayrntlara kadar inen g ne? Kendini yarg
sanarak hatay hakikatle kartran bu g ne? Bu,
maddeyi almakla yetinendekinde bulunandan sonsuzca
stn bir eylemin gcdr. Yine de k gze
arptnda, ses kulaklar ulattnda, edilgen bir
canl cisimde ruhun glerini devindiren, onlar uyaran
bir ey nce gelir. O zaman harekete gemi olan zihnin
gc iinde bulundurduu trleri benzer izlenimlerle
ararak onlar dardan gelen gstergelere uygular
ve bu arada kurduu biimlerle imgeleri harmanlar.

DZYAZI 5
1. Eer nesnelerin alglanmasnda; d dnyadan
kaynaklanan belirlemelerin duyu organlarn biim
lendirmelerine karn ve ruh etkinliinin, akl etkinliini
kendi zerine eken ve ayn anda iinde uyumakta olan
biimleri uyandran cismin izlenimiyle ilevde
bulunmasna karn, eer cisimleri alglamada ruh,
edilgin biimde ilevde bulunmayp da, cisme bal
olan algy kendi erdemiyle deelendiriyorsa, cisimsel
etkiden biitnyl bamsz yetiler, bilmede d
nesnelerin etkisini ne denli hafifletecekler ve akln
etkinliine yol aacaklardr! 2. ite bu nedenle farkl ve
deiik tzler asndan deiik bilgiler sz konusu
oluyor. 3. Nitekim devinimsiz canllarn payna btn
teki bilgilerden bamsz olarak yalnzca duyum
dmtr; tpk kabuklu deniz hayvanlar ve kayalara
bal yaayan teki canllar gibi. Oysa imgeleme, kimi
eyleri arayabilme ya da kimi eylerden kaabilme
yetisinde olan, devinebilen canllarn payna dmtr.
4. Akl ise yalnzca insan cinsine zgdr -nasl ki
anlama gc yalnzca tanrsalla zgyse. Buradan u
kyor: yalnzca kendi alanndaki nesneleri deil, teki
bilme farzlarna zg nesneleri de bilen bu bilgi
tekilerden nce gelir. 5. yleyse akln kavrandna
inand o tmel eyin olmadn ileri srerek duyum
ve imgelem, akl yrtmeyle alsa ne olacak? 6.
Nitekim duyum ve imgelem, ya duyum veya imgelem
nesnesi tmel deildir, ya akln yargs dorudur ve
duyulur bir ey yoktur, ya da pek ok eyin duyu ve
imgelem nesnesi olduu ak olduuna gre, duyulabilir
ve tekil olan eyi tmel bir ey olarak g: nne alan
akln kavray bounadr, diyeceklerdir. 7. Btn
bunlara kar akl, tmelin anlalabilir nda hem
duyulur olan hem de imgelenebilir olan grdn,
oysa duyumun ve imgelemin tmel bilgiye ynete
mediini, nk onlarn bilgi trnn cisimsel
biimlerin tesine geemediini ve nesnelerin bilgisin
de daha salam ve daha tam olan yarg ltne
gvenmek gerektiini sylese, bu tr tartmada, hem
yarglama, hem duyumsama hem de imgeleme gcne
sahip olan biz, akla dayal usavurnay daha ok
benimsemez miyiz? 8. Ayn ekilde insan akl, ancak
kendisi bilmedike, tanrsal anlama gcnn gelecekteki
eyleri bilmediini sanr. 9. Nitekim sen yle akl
yrtyorsun: 'eer gereklemeleri kesin ve zorunlu
grnmeyen nesneler varsa, bu nesnelerin olacan
nceden kesinlikle bilmek olanakszdr; yleyse bu tr
nesneler konusunda nceden bilme sz konusu deildir;
onlar konusunda da bir n bilgi olduuna inanrsak,
zorunluluktan kaynaklanmayan hibir ey
olmayacaktr' yleyse aklla donatldmz gibi,
tanrsal akla zg yarglama yetisine de sahip olsaydk,
imgelemin ve duyumun akldan aa olduu sonucuna
vardmz gibi, insan aklnn tanrsal akldan aa
olduunu son derece doru olarak kabul ederdik.
Demek ki, eer yapabilirsek, bu en yksek anlama
gcnn doruuna ykselelim. Orada akl kendi iinde
gremeyecei eyi grecektir. Yani tanrsal bilginin
gereklemesi kesin olmayan nesneleri de kesin ve
belirli nesneler olarak grmesi ve bunun bir san deil,
bir snr olmayan en stn bilgi yalnl olmas gibi.
R 5
Canllar nice deiik biimde yeryznde devinip
duruyor! Kimilerinin uzun bedenleri var, toz-toprak
iinde srnyor, karnlar zerinde srekli bir iz
brakarak ilerliyorlar, kimileri hafif kanatlaryla
uuyor, havaya arpyor ve ustaca bir uula usuz
bucaksz gkyznde szlyorlar, kimilen admlaryla
yeil tarlalar amaktan, ormanlarda kaybolmaktan
holanyor. Ama ne denli eitli grsen de, onlarn
hepsinin yz ne eiktir ve duyumlar sanki
arlatrmtr onlar. Yalnzca insan cinsi ban
havaya kaldrr, bedenini dik tutmay baarr ve
yeryzne yukardan bakar.
Ey insan, eer topraa balanp kendini kaybetmezsen,
senin biimin yle der: Dik banla, ak alnnla
gkyzn arayan sen, ruhunu da ykseklere kaldr ki,
arlam akln gkyzne ynelmi olan bedeninden
daha aa dmesin!..

DZYAZI 6
1. Demek ki az nce gsterdiin gibi, bilinen her ey, o
nesnenin yaps araclyla deil, onu kavrayanlarn
yaps araclyla biliniyorsa, elimizden geldiince,
tanrsal tzn durumunun ne olduunu, onun bilgisinin
de ne tr bir bilgi olduunu bilecek biimde inceleyelim
imdi. 2. Akl sahibi her varln ortak gr,
Tanr'mn bengi olduudur 3. yleyse bengilik ne?
Buna bakalm; nitekim bu inceleme bize hem tanrsal
doay hem de tanrsal bilgiyi aacaktr. 4. tmdi
bengilik, snrsz bir yaama tam ve yetkin olarak sahip
olmaktr. Bu tanm zamana bal eylerle karlatrma
yaplarak daha ak klnacak. 5. Zaman iinde yaayan
her ey imdide, gemiten gelecee doru ilerler ve
zaman iindeki hibir varlk, bir bakta tm yaam
sresini ieremez: yarn henz kavrayamaz, dn artk
yitirmitir; bugnk yaamda da abuk ve geici bir an
yaarsnz sadece. 6. mdi zamanla koullanan her ey,
Aristoteles'in evren konusunda dnd gibi, ne bir
zaman varolmaya balamtr ne de varolmay bra
kacaktr; onun yaam zamann sonsuzluuyla akr
ama bu henz bengi olduu kararna varlacak bir ey
deildir. 7. Nitekim o kendinde sonsuz ve tam yaam
sresini iermez; gelecee henz, gemie de artk
sahip deildir. 8. Demek ki, kendinde ayn anda sonsuz
bir yaamn tmn ieren, ona sahip olan; kendisi iin
gelecekteki bir ey eksik olmayan, gemiteki bir ey de
elinden kurtulmayan eye bengi denebilir ancak; onun
hem kendine sahip olmas, hem imdide, kendi yannda
olmas, hem de geen zamann sonsuz imdiliine sahip
olmas zorunludur. 9. O halde Platona gre dnyann
zaman iinde bir balangcnn olmadn, sonunun da
olmadn iittiklerinde, kurulmu dnyann kurucu
suyla ebengilikte olduuna inananlar yanlgya
dyor. 10. Nitekim sonu olmayan bir yaamn
srdrlmesi -Platon'un dnyaya ykledii bu- baka
ey, btnsel ve tam bir imdiki zamandaki sonsuz
yaam baka bir eydir; bunun da tanrsal akla zg
olduu aktr. 11. Tanrnn yaratlm nesnelerden
zamansal nicelik asndan daha nce olduu da
sanlmamalt; bu daha ok, yaln bir doaya sahip
olmas nedeniyledir. 12. Nitekim zamana bal eylerin
sonsuz devinimi, bu devinimsiz tanrsal yaamn imdiki
durumunu taklit eder; bunu gerekletiremedii, onun
dzeyine ulaamad iin devinimsizlikten devinim
iine, imdinin yalnlndan gelecein ve gemiin
sonsuz yaylm iine der ve kendi yaamnn btnsel
tamlna ayn zamanda sahip olamad iin, ile tam
bu yzden, bir biimde varolmay hi brakmaz; bu ksa
ve kaypak ann zellii olan imdiki zaman tipine
baland iin, btnyle ulaamad ve btnyle
bakamad belli bir l iinde onunla iliki iine
girmi gibi grnr. Byle bir varolma o kaybolmayan
varolmann bir imgesini kendinde tadndan, ilikide
olduu varlklar iin bir varlk grnm oluturur. 13.
Ama devinimsiz kalamadndan, sonsuz bir zaman
yolculuuna kendini kaptrmtr; ve bu ekilde
devinimsiz kalarak, btnl iinde bir yaam haline
gelmesi sz konusu olmutur 14. Bu nedenle eer
nesnelere yakr adlar vermek istiyorsak, Platon'u
izleyerek Tanrnn bengi (aeternus) dnyann ise
srekli (perpetuus) olduunu syleyelim. 15. mdi, her
yarg kendi doasna gre kendisine iletilen nesneleri
kavrad iin ve Tanr hep bengi bir varolma
durumunda olduu iin, Tanr'nn bilgisi de her tr
zamansal devinimi aarak imdiki zamann yalnlnda
kalr ve hem gemiin hem de gelecein sonsuz
yaylmn btnyle kapsayarak onlar sanki o anda
oluyorlarm gibi kendi yaln bilgisi iinde seyreder. 16.
Bunun iin eer sen tanrsal nceden grmeyi iyi
deerlendirirsen -ki Tanr her eyi bununla seyreder,-
onun gelecee ilikin nceden bilme deil, hi
azalmayan imdinin bilgisi olduunu daha doru
biimde anlayacaksn. 17. Bu nedenle nceden grme
(praevidentia) deil, daha ok sagr, nndekileri
grme (providettia) deniyor; nk en aa
nesnelerden iyice uzakta yerlemi olduundan
nndeki btn nesneleri sanki nesnelerin en u
tepesinden bakarm gibi gzlemektedir. 18. nsanlar
grdkleri eyleri bile zorunlu klmadklarna gre, niye
yleyse tanrsal kla aydnlanan nesnelerin zorunlu
olmalarn dnyorsun? 19. Nitekim imdiki zaman
olarak grdn eylere senin grmen bir zorunluluk
ykler mi? -"Hayr." 20. "Eer tanrsal imdi ile
insansal imdi arasnda bir karlatrma yaplabilirse,
nasl siz baz eyleri sizin zamansaI imdiki zamannzda
gryorsanz, o da hereyi kendi bengi imdiki
zamannda grmektedir 21. Demek ki, bu tanrsal
nceden bilme nesnelerin doasn ve zelliini
deitirmez; nesneleri kendindeki imdiki zamanda,
zaman iinde, bir zaman nasl meydana geleceklerini
grr. 22. Nesneler konusundaki yarglar kartrmaz,
zihninin tek bir bakyla, zorunlu olarak olaca ne
denli ayrt ederse, zorunlu olarak meydana gelmeyecek
olan da o denli ayrt eder: nasl ki siz, sokakta yryen
bir adam ve gkyznde doan gnei ayn anda
grdnzde, her ikisini de ayn ekilde grdnz
halde ilkinin istence bal, kincisinin zorunlu olduunu
ayrt edersiniz. 23. Demek ki, bu biimde her eyi ayrt
eden tanrsal gr, kendinde imdiki zamanda varolan
ama zaman koulu asndan gelecekte olan nesnelerin
niteliinde hibir deiiklik yapmaz. 24. Sonu olarak,
Tanr, varolma zorunluluundan yoksun olduunu
bildii bir nesnenin olacan bildiinde, bu bir san
deil, hakikat zerine kurulmu bir bilgidir 25. Eer
sen, Tanrnn olacan grd eyin olmamasnn
olamayacan ve olmamas olmayan eyin zorunlu
olarak olacan syler ve beni zorunluluk konusunda
sktrrsan, son derece salam bir hakikate ilikin bir
ey syleyeceim; ama bu hakikate ancak TanrTnn
seyrine erimi biri ulaabilecektir. 26. Yantm yle:
gelecekteki eyin kendisi de, tanrsal bilgiye ilikin
olarak gz nne alnrsa zorunludur, ama kendi doas
iinde dnldnde tmyle zgr ve bamszdr
27. Nitekim iki tr zorunluluk var: biri, btn insanlarn
lml olmasnn zorunlu olmas gibi doal bir
zorunluluk, kincisi, birinin yrdn bilmen ko
uluyla, onun yrmesinin zorunlu olmas gibi koullu
zorunluluk. 28. Birinin bildii bir eyin oun bildii
biimden baka ekilde olmas olanakszdr, ama bu
koul teki yaln zorunluluu kendinde tamaz. 29.
nk zorunluluu klan, nesnenin kendi doas deil,
ona eklenen kouldur. Nitekim yrrken ilerlemesinin
zorunlu olmasna karn, kendi istenciyle yryen kiiyi
ilerlemeye zorlayan hibir zorunluluk yoktur. 30.
Demek ki, ayn biimde tarsal sagr bir eyi imdiki
zaman olarak grrse, doas gerei hibir zorunluluu
iermese de onun olmas zorunludur 31. Tanr da
isten zgrlnden kaynaklanan gelecekteki eyleri
imdiki zaman olarak grr; yleyse bunlar tanrsal
grye ilikin olarak dnldnde, tanrsal bilgi
kouluyla zorunlu olarak meydana gelirler, ama kendi
balarna dnldklerinde kendi doalarnn mutlak
zgrln yitirmezler. 32. yleyse Tanr'nn
olacan nceden bildii eylerin hepsi kuku gtrmez
biimde meydana gelecektir; ama bunlarn bazlar
zgr istenle olacaktr. Bunlar varolmalarna karn,
yine de u zelliklerini yitirmezler: gereklemeden
nce gereklememe olaslklar vard. 33. Ama tanrsal
bilgelik koulu nedeniyle edeerli bir zorunluluk onlar
iin de sz konusu olduuna gre, zorunlu olmamalar
neyi deitiriyor, diyeceksin. 34. Bu ayrm yle: daha
nce de belirtmitim, doan gne ve yryen insan.
Bunlar olageldii srece olmamas olanaksz iki olay,
ama yine de bunlardan birinin olagelmeden nce de
varolmas zorunlu idi, oysa tekinin yle deil. 35. Ayn
ekilde Tannnn imdi sahip olduu eyler kuku
gtrmez biimde varolurlar, ama onlarn kimileri
doal zorunlulua baldr, kimileri de onu
gerekletiren kiilerin istencine. 36. yleyse, bunlar
tanrsal bilgiye ilikin olarak alndnda zorunlu, kendi
balarna alndklarnda zorunluluktan bamszdrlar,
derken haksz deildik; tpk duyularn alglad
hereyi akla ilikin alndnda tmel, kendi bana
alndnda tekil olmas gibi. 37. Ama bu konuda
deitirme gcm varsa, Tann'nn nceden bildii
niyetimi bir rastlant sonucu deitireceim zaman,
tanrsal sagry ortadan kaldracam
syleyeceksin. 38. Yantm u: elbette niyetini
deitirebilirsin, ama tanrsal sagrnn varolan
hakikati bunu yapabildiini, yapp yapmayacan,
nereye yneleceini grd iin, tanrsal bilgiyi
ortadan kaldramazsn. Bu, zgr istenle son derece
deiken eylemlere ynelmene karn, zerindeki bir
gzn bakndan kaamaman gibi. 39. O zaman unu
soracaksn: Tanrsal bilgi benim davranma gre
deiecek mi? Yani ben unu ya da bunu istediimde, o
bilgi de deiir mi grnecek? -Hi de deil. 40.
Tanrsal gr gelecekteki her olaydan nce gelir; kendi
bilgisinin imdiki zamanna onu eker, arr. Ve.sein
dndn gibi, unu ya da bunu nceden grmekle
kendisi deimez; devinimsiz kaldndan, yaln tek bir
bakla senin yaptn deiikliklerin nnde gelir ve
onlar ierir. 41. Bu, hereyi imdide anlama ve grme
yetenei, gelecekteki olaylardan kaynaklanm deildir,
Tannnn kendi yalnlndan kmtr. 42. Bu ekilde
az nceki sorun da zlm oldu; yani bizim
gelecekteki eylemlerimizin tanrsal bilginin nedeni
olduunu sylemek yanl. 43. Nitekim tanrsal bilginin
gc, kendi imdiki bilgisinde btn nesneleri
ierdiinden, her nesne iin bir snr izmitir ve
sonradan meydana gelecek olan eylere de gereksinimi
yoktur. 44. Bunlar byle olduuna gre, insanlar iin
zgr seme istenci dokunulmaz olarak kalmaktadr ve
onlarn istenleri her tr zorunluluktan bamsz olduu
iin, yasalarn dl ve cezalar belirlemesi yanl
deildir. 45. Yine de Tanr, her eyi nceden bilen
yukardaki bir seyirci olarak kalr ve onun baknn
hep varolan bengilii gelecekteki eylemlerimizin nitelii
asndan iyilere dl, ktlere ceza datarak srp
gider. 46. Tanr'ya umut balamak ve dua etmek de
bouna deildir, doru olduunda etkisiz kalmalar
olanakszdr. 47. yleyse ktlkleri uzaklatrn,
erdeme yapn, ruhunuzu doru umutlara ykseltin,
alak gnll dualarnz gkyzne iletin. 48. Eer iki
yzl davranmak istemezseniz, sizin iin byk bir
doru olma zorunluluu izilmitir; nk sizin
eylemleriniz hereyi gren bir yargcn gzleri nnde
olup bitiyor.
BOETHIUS
FELSEFEN N TESELLS ZERNE
(DE CONSOLA TIONE PHILOSOPHIAE)
(nc Kitap

R 11
lsan; yreinin en derinlerinde hakikatin izini ararsa,
yolundan hi sapmamay arzu ederse, ruhunun isel
baklarn kendi zerine evirmelidir; zihnini uzun uzun
srecek olan almalarla kendine dndrerek adeta
kendi zerine katlanmaldr ve zihnine, darda binbir
zorlukla arad her eyin, sahip olduu hzinelerde
gml olduunu retmelidir; hatann karanlk
bulutlaryla rtl olan eyler hemencecik
Apollo'nunkinden daha da canl bir biimde parlaya
caktr nk zihnin tm , uutuun efendisi olan o
ar ktlesini tayan cisimden etkilenmemitir, bizim
temelimizde hakikatin bir tohumu hep kalr, hakikat
bilginin esin kayna olur. Niin size soru sorulduunda
kendiliinden hemen dorulukla yant verirsiniz? te
bu, sizin yreinizin temeline yerlemi olan hakikat
ocann hep canl kalmasndandr. Eer Platonun
Musas aldanmyorsa, rendiimiz her ey belle
imizde, yeniden anmsadmz unutulmu bir bilgidir.

DZYAZI 12
1. O zaman ben "Platonnun dncesine kesinlikle
katlyorum" demitim. Bunlar hatrlamam ikinci kez
oluyor: kin bedenimle temasa geip bunlar
unuttuumda, ikinci olarak da acnn arl altnda
ezildiimde" dedim. 2. O zaman felsefe yle dedi:
"gzlerini nceki kabullerine evirirsen, az nce bil
mediini itiraf ettiin eyi hatrlamakta gecikme
yeceksin" 3. "Neye?" dedim. -"Dnyann onunla
ynetildii dmenlere" dedi. "Bilgisizliimi itiraf
ettiimi anmsyorum, ama demek istediin eyi oktan
tahmin etsem de, senin azndan daha ak olarak
duymak isterim" dedim. 4. "Az nce bu dnyann Tanr
tarafndan ynetildiinden hi kuku duymamak
gerektiini dnyordun" dedi. -"imdi de yle
dnyorum, gelecekte de yle dneceim; benim
inancmn dayand nedenleri de ksaca aklayaym"
dedim. 5. Eer bunca deiik eyleri birletirecek biri
olmasayd, dnya bunca deiik ve kart blmlerden
tek bir biim haline gelemezdi. 6. Yine eer birletirdii
eyi ieren olmasayd, doalarnn deiiklii
birletirilmi eyleri ayrp dalrd. 7. Yine kendisi
devinimsiz kalrken bunca deiik devinimleri dzen
leyen olmasayd, doa dzeni byle duraan kalmaz;
yer, zaman, etkiler, boluk ve nitelik asndan byle
uyumlu bir devinim grlmezdi. 8. Yaplm eyleri
oluturan ve kalc klan bu varlk ne olursa olsun, ona
herkesin kulland adla "Tanr" diyorum. 9. Felsefe o
zaman yle dedi: "Byle dndne gre, senin tam
bir mutluluk iinde sa esen vatannna debilmen
iin, bana yapacak pek bir ey kalmyor. 10. Ama
ortaya koyduklarmza bir bakalm: Mutluluk eleri
arasnda yeterlilii saydk ve Tanr'nn mutluluun
kendisi olduunu kabul ettik, deil mi?" "Elbette yle"
11. "yleyse dnyay ynetmek iin Tanr'nn hi bir d
dayanaa gereksinimi yoktur; yoksa eer bir eye
gereksinimi olsa tam olarak kendine yeterli
olmayacaktr." dedi. -"Bunun byle olmas zorunlu"
dedim. 12. "yleyse kendisi tek bana hereye olanak
salar", -"Bu yadsnamaz" dedim. 13. 'Tanr'nn iyinin
kendisi olduunu da gsterdik" -"Anmsyorum" dedim.
14. "yleyse iyi olduu konusunda uzlatmz Tanr,
kendi bana her eyi ynetiyorsa, her eyi iyi ara
clyla gerekletiriyor demektir. Denebilir ki, o, dn
yann yapsnn duraan biimde dzenli olarak ko
runmasn salayan bir dmen, bir anahtardr." 15.
"Tamamyle katlyorum" dedim; "ve az nce senin
aa yukar byle konuacan tahmin etmitim" 16.
"Buna inanyorum" dedi; "hakikati grmen iin bugn
senin gzlerini atm sanyorum, ama imdi
syleyeceim ey hi de daha az ak olmayacak." -"Ne
peki?" dedim. 17. "Mademki" dedi "Tanrnn hereyi
iyilik anahtar ile ynettiini ve sana gsterdiim gibi,
her eyin doal bir eilimle iyiye doru yneldiini
dnmekteyiz; artk bundan byle bir eyin gnll
olarak kendisini bu ynetime brakmasndan ve
efendisini bir kez benimseyip kabul ettikten sonra, onun
buyruklarna boyun emesinden kuku duyulabilir mi?"
18. -"Bunun byle olmas zorunlu" dedim, "eer o dik
kafallar iin bir boyunduruk ve onu kabul edenler
iinse bir kurtulu olmasayd, bu tr bir ynetim mutlu
grnmezdi" 19. -"yleyse, kendi doasn izlemesine
karn, Tanr'ya kar kmaya kalkacak bir ey yok
mu?" -"Kesinlikle yoktur" dedim. 20. "Eer bir ey buna
kalksa, mutluluu nedeniyle en yetkin olduunu kabul
ettiimiz Tanr'ya kar bir baar elde edebilir miydi?"
-"Hayr, hibir ey baaramazd" 21. -"Demek ki, bu
tam iyiye kar kmak isteyecek ve kar kabilecek
hibir ey yok" -"Sanrm yok" dedim. 22. "yleyse tam
iyi, her eyi gle yneten ve tatllkla her ey iin
olanak salayan eydir" dedi. 23. O zaman yle dedim:
"Yalnzca bu kantlamann sonular deil, kullandn
szckler de beni nasl rahatlatyor! Ah keke byk
ilere kalkan kiilerin aptall da utansa bir kez!" 24.
"yklerde gn Devlerin saldrsna uradn
okudun" dedi felsefe; "bununla birlikte onlara da iyi
liki g layk olduklar biimde olanak salad. 25. A-
na ister misin, bu usavurmalar da kar karya
getirelim? Belki de bu atmadan gzel bir hakikat
kvlcm fkrr" -"Bu sana bal" dedim. 26.
"Tanr'nn tam gl olduundan kimse kuku
duymayacaktr" dedi. -"Aklbanda olan hikimse
byle bireyde kuku duymaz" dedim. 27. "Ama tam
gl olan iin hibir ey olanaksz deildir" dedi.
"Hibir ey" dedim. 28. yleyse Tanr kt biey
yapabilir mi? -"Hayr" dedim. 29. "Demek ki, hereyi
yapabilenin yapamad bir ey olduuna gre, ktlk
yoktur" dedi. 30. -"Sen benimle oyun mu oytuyorsun"
dedim "iinden klmaz usavurmalarla giri ve k
kaplarn istediin gibi kullandn bir labirent kurarak
tanrsal yalnln aheser an anlalmaz hale mi
getiriyorsun? 31. Nitekim az nce mutluluk konusuna
geerek onun tam iyi olduunu syledin ve mutluluun
en yce Tanrda yer aldn belirttin. 32. Yine
Tanrnn tam iyi ve yetkin mutluluk olduunu akladn
ve buradan da kk bir admla, Tanryla eit olann
dnda hikimsenin mutlu olamayacan kardn.
33. Yine iyinin biiminin kendisinin Tanrnn ve mut
luluun z olduunu syledin ve Birin kendisinin her
nesnenin doasnn arad iyi olduunu gsterdin. 34.
Ayrca Tanrnn evreni, herkesin ona gnll olarak
boyun eecekleri biimde iyilik dmeniyle ynettiini ve
hibir kt doann olmadn ekledin. 35. Btn
bunlar, balantsz usavurmalarla deil, birbirini
smsk izleyen, salam kantlamalarla akladn. 36. O
zaman o: "Oyun oynamyoruz" dedi, "tersine az nce
yardmn istediimiz Tanr sayesinde en nemli ii
baarm olduk." 37. Nitekim tanrsal tzn biimi,
onun dnda olan bir eye tamaz bir eyi de kabul
etmez; onun tz konusunda Parmenides'in dedii gibi
"Her yandan iyice yuvarlak bir kre biiminde"
nesneler emberini devinimli kdar, ama kendisi
devinimsi: kalr. 38. Eer dardan gelen deil,
incelenen konunun iinden kan kandamalar
kullandysak, bunda aacak birey yok; iink szlerin,
szn ettii nesneye uygun olmalar gerektiini
gsteren Platondan renmitin bunu."
Boelhius'un hemen ardndan, onun dnce dnyasn bir bakma
tamamlayc nitelikte olmak zere ksaca Cassiodorus'a, Gregorius
Magnus'a, sidorus de Seviglia'ya deinmekte byk yarar vardr.
Byle bir yaklam ayrca Ioannes Scotus Erigenaya kadar olan
dnsel gelimenin boyutlarn, C orpus Areopagiticum'u da hesaba
kalmay gerekli klmaktadr. Erigena'nn anlalabilmesinin yeterli ol
mamakla birlikte gerekli koullarndan biridir byle bir abaya
girimek.
Romal soylu bir aileye mensup olan Cassiodorus (480/490-575/
585) Boetlius gibi Teodoricus'un sarayna girmi ve Boelhius'tan
daha ansl bir dnem geirmitir. 540 ylnda Calabria'daki Vivarium
Manasln'na ekilerek burada ann en byk ktphanelerinden bi
rini kurmutur. Augustinus'la ilgili aklamalarda da dile getirildii
gibi, bu yzylda Boethius felsefi gelenein temsilcisiyken, Cassio
dorus retoriin temsilcisi olmutur. Dolaysyla onun De anim a (Ruh
zerine) ve Institutiones divinarum et saecularium litterarum
(Tanrsal edebiyat ile pagan edebiyat retimi) adlarn tayan
yapttan skolastik yazn alannda ok etkili olmutur.
De anim a'da Augustinus'un bu konudaki yaptn mek alan Cas
siodorus, ruhun maddeden tmyle bamsz, lmsz olduunu, o-
nun imdilik bedenimizde bulunduunu savunmutur.
kinci yapl daha da etkili olmu, manastr okullannda ad De ar-
tibus ac disciplinis litterarum (edebiyat, sanat ve disiplinleri) olarak
gemitir. Szel sanatlarla (trivium: gramer, retorik, diyalektik) doa
ve ahlak bilgisine gtren sanatlan (quadrivium: aritmetik, geometri,
astronomi, mzik) birbirinden ayrmtr. Aynca yapln asl nemi,
klasik kltrn temel malzemelerini Kutsal Kitabn anlalabilmesi
iin kilisenin hizmetine sunmasndan kaynaklanmaktadr. Nitekim
Cassiodorus kilise yelerinin yetimesinde, Antika yazarlarnn iyi
bilinmesini ve edebiyat gerekli grmtr; nk ona gre Tann'nn
szlerinin bilinmesi ve doru yorumlanmas iin dnyaya ait bilgiler
zorunludur; insann yazdklar ile Tann'nn dedikleri aslnda uzlamaz
deildir. Bylece Augustinus'lan bu yana zerinde durulan din d
kltr ile Hristiyan gelenei arasndaki iliki sorununa kilise
yelerinin de destekleyip gelitirecei bir yant vermeye almtr.
540 ylnda Roma'da doan Gregorius Magnus 575'te rahip, 590'da
Papa olmu ve 604 ylnda lmtr. Kilisenin rgtlenmesinde
alm olan Gregorius Magnus'un Liber regulae pastoralis adl
yapt katolik kilisesindeki hiyerarinin olumasnda temel kitap
olmu; M oralia's ise Kutsal Kitabn aklama yntemi olarak Ortaa
boyunca mek tutulmutur. Klasik a yaptlarna gvenmeyerek,
gramer ve edebiyat retimine; kutsal metinler ile edebiyatn
birletirilmesine, Tanr szlerinin din d sanallarla aklanmasna
hep kar km ve Cassiodorus'un lam tersi bir yol izlemitir. Ayrca
klasiklerin dilinin dnda, yeni bir kilise Latincesi iin aba har
camtr.
eitli tanrbilim kitaplar olan ve 570-636 yllan arasnda-
yaayan Isidorus de Seviglia'nn en nemli yapt Etymologiarum li-
bri (Kkenbilim Kitab) dir. 622-633 yllan ansanda yazlm olan
yapt hem doa bilimleriyle uraanlara hem de kilise hocalanna kay
nak olmu bir tr ansiklopedidir. Her eyi aklamak iin en geerli
yolun, adnn kkeninden yola kmak olduu savyla yazlm olan
yapt bilimsel, felsefi, tanrbilimsel bilgiler yndr. Isidorus'un geni
ilgi alanlann yanstan teki yaptlan ise De fide catholica (Katolik
inanc zerine), De ordine creaturarum (Yaratlanlann Dzeni
zerine), Historia regum Gothorum et Vandalorum (Gotlann ve
Vandallann Tarihi) dur.
Ioannes Scotus Erigena'ya gemeden nce Corpus Areopagiticum
hakknda bilgi vermek gerekmektedir. IV. yzyln sonu ile V.
yzyln banda yaam olan bir yazann metinlerini, nceleri Ermi
Paulus'un rencisi Dionysius Areopagita'nn yazd sanlmsa da,
sonralar bu metinlerin ancak V. yzyla ait olduu konusunda
eletirmenler gr birliine varmlardr; bunun zerine metinler De-
divinis nominibus (Tanr adlar zerine), De mstica tbeologia (Mis
tik tannbilim zerine), De coelesti hierarchia (Gkyz dzeni
zerine), De ecclesiastica hierarchia (Kilise dzeni zerine) baln
tayan yazlardan ve on mektuptan olumaktadr.
Yaptlarn tm Yeniplatonculann temel grlerini Hristiyan
dogmalaryla uzlatrma amacn tar grnmektedir; ama Yenipla-
tonculardan Plotinos'un deil, Proklos'un grlerinin etkisi metin
lerde daha ok kendini gstermektedir. Emanatio (tama, alma
sreci) ve Tanr ile doa arasndaki arac varlklar retisi ve yoktan
varetme, yaratma inanc ile birletirilmeye allmaktadr.
De divinis nominibus'un ieriine gre Tanr iyidir ve yaratlm
nesnelerin nedenidir; nk Tanr kendi bana etkin haldedir, tzlerin
yaratcsdr; kendi iinde nesnelerin basz sonsuz ilk rneklerini
tar. Hem yaratc etkinlii ile btn nesnelerin iindedir hem de ya
ratt nesnelerden ayn olarak hep kendi bana kalr, hem iyidir, hem
varlktr, hem de her adn, her varln, her zn zerindedir. Tann'nn
iyilik, varlk, yaam, bilgelik, gzellik olduu sylenmekle birlikte,
ona yklenen her adn aslnda Tanr'y ifade etmede son derece yeter
siz olduu bilinmelidir. Doadaki nesneler zerine dnen zihin, ya
ratlanlardaki hibir yetkinliin Tann'ya uymadn anlamak
zorundadr; bu nedenle onun nasl bir ey olduu dile getirilemez;
nitekim Tanr ne iyiliktir, ne gzelliktir, ne yaamdr, ne bilgeliktir, ne
birdir, ne de birliktir. Bu biimde dile getirildiinde ancak, onun, in
sanlarn kabul ettii ve etmedii niteliklerin zerinde olduu
anlalabilir. Dolaysyla ne 'pozitif tannbilim' ne de 'negatif
tannbilim' Tann'y anlamay salayabilir.
De mstica theologia'da yer alan dncelere gre ise negatif ve
pozitif tannbilimin zerinde mistik bir tannbilim vardr; bu bilgi ve
bilgelik rndr, ruhun ykseliidir. Tann'ya yklenebilecek nitelik
lerin yadsnmas, zihnin tanrsal almasna hazrlk oluturur. Ruh
btn duyusal ve zihinsel etkinliklerden anndnda, dinginliini ka
zandnda, Tann'nn kayras ile tannsal k kendini gsterir. Ka
ranlkla k ayn eydir: duyularda ve zihinde karanlk diye bilinen
ey. bir sl ktr aslnda, tle bu duruma ulam olan bir ermiin ru
hunda hissedebilecei ey szcklerle dile getirilemez.
Tanr'nn birbiri ardndan gelen yetkinlik basamaklaryla
almasn dile getiren De coelesti hierarchia ile De ecclesiastica
hierarchia adl metinler de yine Plotinos ile Proklos'un grleri
zerine kurulmutur. Melekler, saf ruhlar, zihinsel doalar blm
halindedir. Serafiler. Kerubiler ve Tronlar birinci gelir; sonra Domina-
tio'lar (egemenlikler), erdem, g gelir; nc olarak gk prenslik
leri, ba melekler ve melekler. lk blm Tann'y seyretmek onuruna
kavumu olan blmdr ve yalnzca Tann'ya hifcmel eder; ikinci
blm Tanr'nn n ilk blmden alr ve yaratmann btnyle
urar; nc blm tanrsal ikinci blmden alr ve zellikle
insanla urar.
Kilise blmleri de insanla Tanr arasnda araclk grevini
srdrr. Gksel blmlere yknerek insan arndrr, aydnlatr, yet
kinletirir. En son ve en yce son olan Tanr ile bu blmler a-
raclyla btn yaratlanlar kendine eker. Bylece tm evren
Tann'dan kp yine Tann'ya dner.
Corpus areopagiticum zellikle mistik retiler iin kaynak ol
maktan te. Ortaada kilisenin egemen tutumu iin de felsefi daya
nak olarak kullanlmtr.
Aynca Ortaada Hristiyan ve Arap evrelerinde Aristoteles'e ait
olduuna inanlan iki yapt ad geer; metafizik nitelikteki bu iki yapt
skolastik dncenin biimlenmesinde etkili olmutur. Yaptlarda Ye-
niplatoncu grnm belirgindir ve Tama-Alma (emanatio). Akllar
(Intelligenliae), madde, leyen Akl (Faal Akl-Intelleclus Agens)
kavranlan bu yaptlar araclyla Arap dnyasna gemitir.
Liber De Causis'in Aristoteles'e ait olmad XIII. yzylda
anlalm; Theologia Aristotelis ise XVI. yzyla dein Aristoteles'in
yapt olarak incelenmitir. Bu yaptn Aristoteles'e ait olup olmad
ancak u yaptlarda sz konusu edilmitir: F. Patrizi, Discussionum
peripateticarum (c. IV, 1581) ve J. Carpentarius, Libri XIV qui
Aristotelis esse dicuntur (Aristoteles'in olduu sylenen 14 kitap),
Paris, 1571.
PS. THEOLOGIA ARSTOTELS (Aristoteles'in Tannbilimi)
Asl metin Yunanca yazlmtr; yazl a ve yeri bilinmeyen bu
yapt yitiktir; bir sava gre Plotinos'un verdii derslerde Amelius'un
tuttuu notlardan olumutur. (Vers la reconstitution de
l'enseignement oral de Plotin, Bull, de la Classse de Lettres de
L'Acad. Roy de Belgique", 1937, ss. 310-342).
Elimizde bulunan Arapa eviri Abd al- Mesih- Ibn Abdullah Ibn
Naimah'a aittir; Arapa metin 1882'de, Fr. Dieterici tarfndan Al
manca evirisiyle birlikte yaymlanmtr.
Ps. Theologia Aristotelis'te Ruhun bedenle nasl birletii,/
Ruh'un niin aa dnyaya (in mundum inferiorem) indii, Us'un (in
tellects) hareketsiz olmasna karn, Ruh'un (anima) ne biim hareket
ettii; nesnelerin hangi dzenle ve hangi neden araclyla ortaya
kt; Tanr'nn ne tr eylemde bulunduu; Tann yaratmasayd
hibir nesnenin olmayaca; Ruh'un aa ve yukan dnyalar arasnda
arac olduu; aa ve yukar dnyada (in mundo inferiori et in superi-
ori) hangi trlerin olduu; Us'un hem birlik hem de okluk olduu
(Intellects est unus et plura); hereyin Us'un iinde olduu;
varlklarn dzeninin nasl olduu; Tann, Us ve Ruh'un bizim ta
rafmzdan nasl anlalaca; leyen Us'un (Intellectus Agens) nasl
bir varlk olduu ve ok sayda varl nasl yaratt; Tann'dan
leyen Us'un, ileyen Us'tan Ruh'un. Ruh'tan da Doa'nn nasl or
taya kt ve Tanr Sz'nn (Verbum Divinum) ne olduu
aklanmakta, btn bu grler Plotinos'un dizgesiyle Hristiyan dog
malar birbirine kartrlarak aktarlmaktadr.
De Causis (Nedenler zerine)'in X. yzylda yazld bilinmekte
dir. Arapa metnin bal "Aristoteles'in mkemmel iyi konusunu
iledii kitap''tr; XII. yzylda Cremonal Gerardo tarafndan Latince-
ye evrilmitir. A lb erts Magnus, Roger Bacon, Dante Alighieri, Eck-
hart gibi dnrlerin inceledii yaptn Aristoteles'e ait olmadn
ilk savunan Thomas Aquinas olmutur (Comm, in De Causis, 1).
Yaptta lk Neden'den Varlk'n, Varlktan Us'un basamak basamak
olduu, her basamakta yetkinliin azald; Us'un grevinin kendin
deki anlalr biimleri en alt basamaktaki Us'tan taan Ruh'a vermek
olduu, bu retimde de Us'taki biimleri model olarak kulland
aklanmaktadr.
IOANNES SCOTUS ERIGENA (ERIUGENA)
( 800/815 - 870/ 877 )

rlanda'da doan Erigena, renimini de burada tamamladktan


sonra 845 ylnda Fransa'ya geti. Hem bilgisi hem de gsterdii zihin
zellikleri bakmndan ann en nemli kiilerinden biri olan
Erigena, btn insanlarn yazgsnn nceden belirlendiini,
kurtulacak ve cezalandrlacak kiilerin nceden saptandn savunan
Gotesalcus'un grnn eitli tartmalara yol amas zerine 851
ylnda De Praedestinatione'yi (Alnyazs zerine) yazmtr.Insann
yazgsnn nceden belirlenmi olduu grne kar karken,
sorunun zmnn geleneksel otoritelerde ya da kilise babalarnda
aranmamas gerektiini, sadece akim gcne bavurmak gerektiini
ileri srmtr. Bu yapt ayrca cehennemi, vicdan azabnn bir
simgesi olarak grmektedir. te burada ileri srd dncelerden
dolay Erigena 855 ve 859'da toplanan Valence ve Langres
Konsillerince mahkm edilmir. Fakat Fransa kral II. Charles'in
(Calvus) korumasyla, verilen ceza uygulamaya konmamtr. Bu ilk
deneyiminden sonra tartmalar bir yana brakan Erigena, Yunan
kilise babalarndan bazlarnn yaptlarn Corpus Areopagiticum'u,
Maximus Confessor'un De Ambiguis'ini (Anlamazlklar zerine),
Nissa'l Gregorius'un De hominis opificio'sunu (nsann i zerine)
Latinceye evirmitir. Bu eviriler Yeniplatoncu dizgenin Hristiyan
dogmalaryla nasl badatrlabilecei konusunda kendisine yol
gstermi olmal ki yaklak 866 ya da 867'de kaleme ald De
Divisione Naturae'de (Doann Blnmesi zerine) bu yaptlarn
izlerine rastlanmaktadr. 865-870 yllan arasnda ise Corpus
Areopagiticum'daki kimi sorunlan zmlemeye alan
Expositiones Super Ierarchiam Caelestem (Gksel Sradzeni
zerine Bildiriler) ile Yuhanna nciline ilikin bir aklama yazd
bilinmektedir. 870'den sonraki yaam ve yaptlan konusunda pek bir
ey bilnmeyen Erigena'nn 877 sralannda keilerce ldrld de
ileri srlen iddialar arasnda yer almakladr. Diyalog biiminde
yazlm olan De Divisione Naturae'de Erigena'nn gelitirdii
dnceler bir yandan Pseudo Dionysios, Maximus Confessor,
Augustinus ve Nissa'l Gregorius'un elkisindedir: te yandan da
Aristoteles'in Kategoriler'ine ve De Interpretatione'sie dayal bir
diyalektiin elkisindedir. Scotus Erigena varolan ve varolmayan her
eyi 'doa' (physis) ad altnda toplamaktadr; ama doada varolanlarn
varlklarnn mutlak deil, greli bir varlk olduunu da
belirtmektedir. Bu biimiyle duyularmzla fark edemediimiz ve
zihnimizle dnemediimiz eyler de 'doa'nn iine sokulmu
olmaktadr. Dolaysyla doann blnmesini dile getirmek, onun
ileyi biimini ortaya koymaktan baka bir ey deildir. Ancak bu
yaln bir blme ilemi deildir, her blme tek bir ilkeden saysz zel
trlere bir ini ve bu zel trlerden ilkelere doru bir ktr.
Erigena'ya gre zihnin, varolanlarn yapsn yanstabilecek bir yaps,
ileyii vardr. Zihin, evrenin diyalektiini kavrayabilecek bir
durumdadr. Bu nedenle Erigena'nn yapl mantk deil bir
metafiziktir.

Doann en st basama 'yaratan ve yaratlmayan doa' (natura


quae creat et non creatur) diye belirlenen Tann'dr. Tann'nn z
bilinemez; bu bilinemezlik mutlak anlamda bir bilinemezliktir yoksa
sadece insan zihni iin sz konusu olan bir bilinemezlik deildir.
Dolaysyla Tanr hem mutlak aknl iinde dile getirilemez hem de
insann anlayabildii ve dnebildii her eyden btnyle baka,
tek asl gerekliktir, insann Tanr hakknda bir ey sylemesi
olanakszdr; onu upuygun bir biimde gsteren bir ad yoktur. Tann'y
yaratlm her eyden ayrarak, duyu dnyasndaki nesneler gibi
olmadn sylemekle onun aknl konusunda ancak bir san elde
edilebilir. Bu yle bir sandr ki, san deildir: Onun hakkndaki bilgi
de yle bir bilgidir ki bilgi deildir. Tann'y anlamak zere ok eitli
nermeler kurulabilir; ama bu nermeler eliik gibi grnr.
Szgelii "Tann hakikattir" ve "Tann hakikat deildir; nk Tann
bir yandan nesnelerdeki hakikatin kaynadr ve bu anlamda hakikattir
ama insann bildii anlamda bir hakikat deildir. Tann 'her eyin
dna konamaz; nk bu durumda 'her ey' denilen bir eyin varl
anlalamaz; ama te yandan Tanr 'her ey' ile birlik de oluturmaz,
nk 'her ey' snrlaryla belirlenmitir oysa Tann bunu aar.
le yandan Tann'nn birlii ve Kutsal leme simgesel
szcklerdir; 'Birlik' ilkenin yalnln ve btnsel oluunu. Kutsal
leme ise birliinin ksr bir birlik deil, dinamik bir birlik olduunu
gsterir. Ama Tann konusunda sylenen her ey, hakikat iin ipucu
bulmaya almaktan le bir ey deildir. Tann hibir biimde hibir
kategoriye girmez, nk bu kategorilerle insan ancak sonlu olan
anlayabilir. Tann konusunda 'vardr' denilebilir ama 'varolandr'
denilemez. Ayrca 'vardr' dendii anda da onun varlktan te
olduunu bilmek gerekir. Tanr'ya ilikin olarak kullanlan deiik
sfatlar insan bilgisinin eksiklii yzndendir. Tanr'y ancak Tanr
bilir, nk o, hem gereklikteki ve hem de mmkn btn
kategorilere akndr. Bu anlamda Tann 'varlk'tan ok 'hilik'le
birleir. te yandan her eyin en yksek nedenidir, bundan dolay
hibir ey onun dnda olamaz. Varolan her ey ondan (ex ipso:
bizzat kendisinden); onda (in ipso: bizzat kendisinde) ve ona doru
(ad ipsum: bizzat kendisine doru) olur. Ama ondan kma kalcln
yok olmas, ona doru olma da srekli bir kal salayan dn
anlamna alnmamaldr. Tanr her eyin balangc, ortas ve sonudur
(pirincipium, medium, fini). Btn valklann Tanr'da olmas, btn
varlklarn Tann olmas demektir ve bunun iin "Tann her eydir ve
her ey Tanr'dr." Erigena'ya gre Tann'nn hem nesnelere akn
olmas hem de Tann'nn nesnelerde ikin olmas elikili deildir, bu
iki durum birbirini tamamlayc iki edir. Ona gre Tann her eyi
yaratrken aslnda her ey haline gelmitir (facit omnia. fit in
omnibus). Yaratma Tann'nn isteine baldr, yaratma hem bir
katlm hem de bir armaandr; hem doal bir sretir hem de mutlak
isten sonucudur. Erigena btn bu grleriyle, Ps. Dionysios
Areopagitos'un kavramlatrd pozitif, negatif tannbilim
blmlemesinde negatif tannbilimden yana olduunu gstermektedir.
Erigena grlerinde yer alan ve varolanda da bizzat olduunu
iddia ettii btn bu aykrlklara hep birbirini tamamlayc eler
olarak bakar; ama Yunan doa gr ile Hristiyan dogmasnn
yoktan varede Tanr kabul arasndaki eliki pek ok Ortaa
dnr iin olduu gibi Erigena iin de sz konusudur.
Doann ikinci blm 'yaratlan ve yaratan doa' (natura quae
creatur et creat)dr: Doann ikinci blm ok geni olmakla birlikte
insan zihni iin kavramlabilirlii daha kolay olan bir alandr. Bu
blm nesnelerin ilk nedenleri, basz sonsuz ilk idealar, ilk rnekler,
nesnelerin ilk modelleridir. Bu doa kendinden aa basamakta ne
varsa, hepsini, zaman ve mekn iindeki nedenleri, nesnelerin
olanan iinde tayan biimden bamsz maddeyi yaratr. lk
rnekler deimezdir ve btnlk tarlar. Tanr Sz (verbum: logos)
ile ilk rnekler zamandatr, ama nedenleri yaratan Tanr Sz'dr,
hem de bu nedenler Tanrinn iindedir ve Tanrdan gelir. Baka
deyile, Baba'da sonsuz olan Sz'de ilk nedenlerin, delerin hepsi
bulunur. Bunlar, trler ya da sonsuz biimlerdir, dcvinimsiz zlerdir.
Erigena eitli ilk nedenlerden kimilerinin Tanr'da geli srasna
gre adlarn sayar: Szgelii Tann'dan gelen ilk pay iyilik, kincisi
kendinde z, ncs kendinde yaam, sonra dnme, akl bilgelik,
erdem, hakikat gelir; aslnda ilk nedenler biraz nce de dendii gibi
sonsuz saydadr. lk gelen iyi ideasdr, nk yaratmann ve
varolmann nedeni Tann'nn iyiliidir; Tanr yarattklarna varlk
verir, nk iyidir. Ama ilk rnekler arasndaki bu sralama bizim
zihnimizdedir, aslnda bu ilk rnekler arasnda kendinde bir
basamaklanma sz konusu deildir. deler yaratlmtr; ancak ideler
yaratcsyla az ya da ok sonsuzluk ilikisi iindedir. delerin
sonsuzluu nasl bir sonsuzluktur? Bu sonsuzluk onlarn zaman iinde
Tanr'nn nceliine karn, her zaman Tann'da bulunmalar
anlamnda bir sonsuzluktur. Kendi kendilerini var edemeyen ideler
mutlak anlamda sonsuz deildir.
Dnya ve insann da iinde bulunduu nc doa 'yaratlan ve
yaratmayan doa' (natura quae ceratur et non creat)dr. Bu blm
doan ve yok olan nesnelerin hepsini ierir; bu nesneler 'hibir ey'den
ama yine de Tanr Sznde yaratlmlardr. Hibir eyden
yaratldklar iin bir balanglar vardr, Tanr Sz iinde
yaratldklar iin de basz sonsuzdurlar, ilk nedenlerden cisimlere
gei en genel cinsler, genel cinsler, yaln cinsler, yaln trler ve en
zel trlerden (bireylerden)oluan bir zincirleme sonucudur, ilk tzler
kendi balarna deil, trler iinde dnlebilirler ancak; ama tr bir
bireyler birlii deildir. Tz, cinsler ve trler halinde blnr ve her
bir cinste ve her bir trde btn olarak bulunur, ama hepsine akn
olduundan ne bireyler iinde ne trler iinde ne de cinsler iinde
kavranabilir. Sonlu olan eyin tanm ancak yer ve zaman kategorileri
araclyla yaplr: yleyse zaman ve yer mantksal olarak cismin
znden nce gelir. Drt eden oluan cisimler dnyasna geite,
yaln eler cisimsel-ruhsal bir ara ge olutururlar. Tz, cisimden
bamsz olduu gibi, ilineksel dokuz kategori de cisimden
bamszdr; szgelii nitelik cisimden bamszdr, nk grlemez
ve dokunulamaz, grlen ve dokunulan ey nitelikli bir cisimdir. Ay
ekilde teki kategoriler de cisimden bamszdr; cisimden bamsz
olan bu kategorilerden cisme geii Erigena yle aklar; cisim baz
ilineksel kategorilerin birleiminden oluur: yani cisim, cisimden
bamsz eylerden olumaktadr. Bu kategorilerin birlemesiyle
ruhsal gereklikten maddesel gereklie geilmitir, ama aslnda
tzn gereklii cismin iinde erimitir, neredeyse yok olmutur.
Cisimler dnyasnda, baka deyile doann bu nc blmnde
insann zel bir yeri vardr, insann kkeni, tz Tann'da sonsuzca
bulunan insan idesindedir. insan dnyadaki en soylu ve en aa
ynleri kendinde toplayan, beden ve ruhtan oluan bir
'mikrokosmos'tur; kk bir evrendir: yaratlm dnyann btn
grnmlerini insan iinde tar, melekler gibi akl sahibidir, doann
bir zellii olan dnmeye sahiptir, hayvanlar gibi duyabilir, bitkiler
gibi bitkisel yaam da vardr. nsan ruh ve beden olarak anlalr ama
zde onu oluturan ey ruhtur. Erigena "biz ruhuz ama beden biz
deil" dedikten sonra, insann varolduunu bildiini ama kendi
neliini bilmediini savunur, insan ruhu devinim iindedir:
Birincisi duyulur olan devinimdir ve cisimler dnyasna yneliktir;
kincisi dnsel devinimdir, dnyayla ilikisi iinde Tann'ya
yneliktir; UncsU ise sonsuz aknh iinde Tann'ya yneliktir.
Bu sonuncu devinim iindeyken insan kendi doasnn snrlarn aar
ama bu amann gereklemesi iin Tanr kayrasna gereksinimi
vardr. nsan zgrlne zel bir yer ayran Erigena, dnmenin de
ancak zgrlk iinde sz konusu olabildiini belirtmektedir ama ona
gre bu zgrle Tanr kayras da eklenmelidir; nk Tanr kayras
eklenmediinde insan zgrl 'kt'y gerekletirebilir.
Dolaysyla kt, insan zgrl sonucudur, yoksa doal bir
nedenden kaynaklanmamaktadr.
Ruhla bezenmi olan insan balangta bedenle de bezenmitir ve
salt kendine yneldii iin de dmtr. Aslnda insan Tann'ya
benzer biimde yaratlmtr; fakat ondan uzaklam ve dolaysyla
ona benzemez olmutur arlk. nsan balangtaki durumuna Tann'ya
benzeyen durumuna dnmek iin zel bir aba harcamak zorundadr.
Scotus Erigena'ya gre insann akll ruhu maddesel ve bedensel
isteklerin etkisiyle paralanmn. Salt bedensel eylerle ilgilen
diinde bu paralanmlk son aamasna ulam demektir, ite bu
paralanmlktan kurtulmak biraz cc de dendii gibi Tann'nn
kayras ile ve derece derece olacakn.
insann Tar'ya dnmesi de eitli basamaklardan gemekle
olacaktr: Her eyden nce beden kendini oluturan drt eden
syrlacaktr, sonra yeniden doula herkes kendi bedenine girecektir,
yani beden ruh haline gelecektir; daha sonra insann btn doas ilk
nedenlerine dnecektir ve her ey birlikte, nedenleriyle birlikte
Tann'ya doru yolculua balayacaktr. O zaman Tann her ey iinde
her ey olacaktr (erit Deus omnia omnibus); Tann dnda hibir ey
olmayacaktr arik (nihil erit nisi solus Deus). Ama bu dn insann
gksel mutluluunu kesinletirmez, insann gksel mutluluu ile
Tann'nn sonsuz gereklii arasnda almaz bir uurum vardr. nk
Tann yeryz yaamnn tesinde olmakla kalmaz, gelecekteki
yaamn, sonsuzluun da tesindedir. Bu aradaki boluu hibir sre
aamaz.
Son doa blm 'ne yaratlan ne de yaratan doa' (natura quae
non creatur et non creat)dr. Bu blm bir dn srecinin son terimi
olan Tann olarak anlalmaktadr. Bu dn sreci iinde insan zel
bir nem tar, ama sz konusu olan evrensel bir dntr: Varolma
dalgalar Tanr'da kp her yana yayldktan sonra, doann en gizli
paracklarndaki son derece gizli bir devinimle kendi kaynana
dnerler. Doa ember halinde, oluunun son bulduu yerde yeniden
balangcnn olanan tar; doann iinde son, balangla birleir
ve artk basz-sonsuz bir dntr soz konusu olan. Ama bu dn
ayn zamanda grnen dnyann silinmesidir: Cisimden bamsz
gereklikten duyulur dnyaya hangi srele geilmise, ayn sre ve
ayn basamaklarla cisimler dnyas ruhsal dnya iinde erir,
neredeyse yokolur. Bu dn srasnda btn ilineksel ayrmlar
yokolur, her tr bireysellik ortadan kalkar ve btn yaratlan yaratan
haline gelir. Ama yaratlm tzlerin sfra indirgenmesi demek
deildir bu; tersine onlarn daha yksek bir varlk tarzna gemeleri
demektir.
Scotus Erigena'nn retisi, iinde tad Yeniplatoncu etkilerden
dolay skolastik kart olarak grlmtr. De divisione naturae bir
bakma Hristiyan dogmasnn Yeniplatoncu elerle yeniden
kuruluundan baka bir ey deildir ya da byle bir kurma isteinin
mmkn yorumlarndan biridir. Ancak kendine zg yaps ile ve
ayrca ierdii btnsellikle hemen hemen iki yzyl kadar sistemli
tek reti olma niteliini korumutur.
IOANNES SCOTUS ERGENA
DOANIN BLMLENMES ZERNE
(DE DIVISIONE NATURAE)

(Birinci Kitap)

USTA: Zihinle alglanabilen ya da onun gcn aan


her eyin iinde varolduu ve varolmad ilk ve en
yksek bir blm olduunu dnp de, insanlarn
elinden geldii kadaryla, dikkatle aratrdmda,
btn bunlar iin Yunancada physis (doa), Latincede
ise natura (doa) denen genel bir szckle
karlalyor. Sence de yle mi?
IRAK: Elbette seninle ayn dncedeyim; nk ben
de usa vurduumda bunun byle olduunu gryorum.
USTA.: yleyse sylediimiz gibi, varolan ve
varolmayan her ey iin doa genel bir addr.
IRAK.: yle. Nitekim evrende bu adn iermedii
hibir ey dnemeyiz.
USTA.: Bu szcn genel bir ad olduu konusunda
anlatmza gre, bu blmn, ayrmlar araclyla
trler halinde sralamasn yapman isterdim. Ama
istersen nce ben blmeye alaym, son
deerlendirmeyi sen yap.
IRAK.: Bala ltfen. Bu konudaki doru sralamay
senden duymak iin sabrszlanyorum.
1. USTA.: Bence doann blnmesi, drt ayrc zellik
araclyla drt trden oluuyor. Bunlarn ilki yaratan
ve yaratlmayan; kincisi hem yaratlan hem de
yaratan; ncs yaratlan ve yaratmayan;
drdncs de ne yaratlan ne de yaratan. Ama bu drt
trden iki ifti karttr; nitekim ncs birinciye,
drdncs ise kinciye kart. Ayrc zellii
varolmamak olan drdnc tr olanakszlar arasna
konur.
Sence byle bir blmleme doru mu?
IRAK.: Kesinlikle doru. Ama bu sylediin
biimlerin kartlnn iyice akla kavumas iin,
yinelemeni isterim.
USTA.: Yanlmyorsam sen nc ttn birinciyle
kartln gryorsun: birincisi yaratan ve yaratl
mayan tr; buna yaratlan ve. yaratmayan tr kart.
Ama ikinci drdncye, ikinci hem yaratan hem
yaratlan olduuna gre, ona ne yaratan ne de
yaratlan drdnc tr genelde kart olur.
IRAK.: Apak gryorum. Ama beni en ok
dndren senin eklediin drdnc tr. nk teki
trlerde hibir kukum yok: sanrm birincisi varolan ve
varolmayan hereyin nede olarak anlalr; kincisi ilk
nedenler olarak, ncs de zaman ve uzayda oluan
eyler olarak bilinenler. Bu yzden sanrm bu trler
zerine daha ayrntl olarak tartmak zorunlu.
USTA.: Byle dnmekte haklsn. Ama uslamlama
mz hangi dzenle srdrmek, ilkin hangi doa tr
zerine konumak gerektii konusunda karar sana
brakyrum.
IRAK.: Bence tekilerden nce akllarn olan ilk
tr zerine konumak yerinde olacak.
2. USTA.: yle olsun. Ama daha nce hereyin en
yksek ve en temel blmlemesi zerine, yani
varolanlarn ve varolmayanlarn iinde bulunduunu
sylediimiz blm zerine ksaca konumak istiyorum.
IRAK.: Bu doru olur; nitekim sadece ayrc zellik
asndan hepsinden nce geldii iin deil, ayn
zamanda tekilerden daha karanlk grnd ve
gerekten daha karanlk olduu iin temellendirmemizi
bir baka ilk nedenle balamak bence uygun gelmiyor.
USTA.: Her eyden ayr olan bu ilk ayrc zelliin
kendisi kimi yorumlama biimleri gerektiriyor.
3. Bunlardan birincisi, onun araclyla aklmzn,
bedensel duyuyla ya da zihin algsyla alnan hereyin
gerekten ve akla uygun olarak varolduunun sylene
bildiine, ama doasnn ayrcal nedeniyle yalnzca
her tr duyumdan deil, ay zamanda her tiir dnme
ve zihinden de kaan ancak Tanrt'da, maddede ve Tanr
tarafndan oluturulmu olan btn nesnelerin
akllarnda ve varlklarnda doru olarak anlalan
eylerin varolmaz gibi grnmesinin hakl olduuna bizi
inandran yorumlama biimi. Pek de yanl deil; nk
Dionysos Areopagita'nm dedii gibi, gereklen yalnz
bana varolann kendisi her eyin zdr Nitekim o,
"hereyi varl Tanrntn varlndan tamadr"
demitir. Dinbilimci Gregorius da pek ok temellen
di rneyle grnen ya da grnmeyen hibir yaratn,
hibir tznn ya da znn ne olduunun zihinle ya da
aklla anlalamadn gsterir. Nitekim nasl Tanrt'nn
kendisi, her yaratn tesinde kendi bana hibir
zihinle anlalamazsa, ay ekilde onun tarafndan
yaplm ve onun iinde bulunan ve yaratlann son
derece gizemli derinliklerinde dnldnde de
anlalamaz. Oysa her yaratk iinde bedensel duyuyla
alglanan ya da zihinsel dnlen her ey, denildii
gibi, bir eyin yalnz bana anlalamayan; bir nitelik,
bir nicelik, bir biim, bir madde, herhangi bir ayrm, bir
yer bir zaman araclyla ne olduu (quid sit) deil, ne
iin olduu (quia est) bilinebilen zne ait bir ilinekten
baka birey deildir. Demek ki, varolduklar ve
varolmadklar sylenen nesnelerin ilk ve en temel
blmleme biimi budur. nk gzdeki krlk gibi,
niteliklerin tzlerindeki yoksunluklar olarak kurulan bir
biimde varolduu dnlen bir blmleme biimi,
bence, hibir ekilde kabul edilmemeli. Nitekim hepten
varolmayan, varolamayan ve kendi varlnn yk
sekliinden nce de akl amam olan bir eyin ne
biimde nesnelerin blmlemesi iinde kabul edile
bildiini anlamyorum. -Bu ancak, biri, yokluklar ve
yoksunluklar olarak bulunan eylerden hibirinin hi mi
hi varolmadn kabul etmez de, yoksunluklar,
yokluklar ya da kartlklar olduklar o eylerin, bir
biimde varolacak ekilde alacak bir nitelii ier
diklerini sylerse, sz konusu olabilir.

4. yleyse yaratlm doalarn sralanmas ve


ayrmlar olarak dnlen ikinci varolma ve
varolmama tarz, Tanr'ya en yakn oluan, en yksek
anlksa! gle balayarak, en son akll ve akldan
yoksun yarata kadar inen tarz olsa gerek. Bunu daha
ak sylersek: En yksek melekten, akll ve akldan
yoksun olan ruhun en son parasna, yani besleyici ve
bylc yaam ilkesine kadar. Bu para genellikle
ruhun en son parasdr, nk bedeni besler ve
bytr. Burada alacak bir akl tarznda bizzat
kendisiyle, bedenlere ait olan ve kendisinde, her
blmlemenin sonu bulunan bir hedef de dahil olmak
zere, ne olursa olsun, bir dzenin hem olduu hem de
olmad sylenebilir. Nitekim daha aadaki iin bir
evetleme daha yukardaki iin bir deilleme olur. Yine
daha aadaki iin bir deilleme, daha yukardaki iin
bir evetleme olur. Ayn biimde daha yukardaki iin bir
evetleme, daha aadaki iin deillemedir; daha
yukardakinin deillemesi ise daha aadakinin
evetlemesi olacaktr, insan iin bir evetleme
(kastettiim 'lml') bir melek iin deillemedir.
'insan' iin deilleme ise bir melek iin evetlemedir; ve
de tersi. Nitekim 'insan', akll, lml, glebilen bir
canl ise, melek ne akll, ne lml, ne de glebilen bir
canldr.
Yine, eer bir melek. Tanr ve nesnelerin nedenleri
konusunda ze ilikin zihinsel bir devinim ise, 'insan'
Tanr ve nesnelerin nedenleri konusunda ze ilikin
zihinsel bir devinim deildir.] Ayn kural her eyin en u
dzenine ulaana dein btn gksel zlerde
grlebilir. Ama bu, yukardaki en yksek deillemede
son bulur.
Nitekim onun deillemesi hibir daha yksek yaratn
varln evetlemez. imdi, edeerde adlandrlan
dzen vardrr: Bunlarn ilki Kerubiler, Serafiler,
Trotlar; kincisi erdemler (vi tutes), gler (potestates),
krallklar (dominationes); nciis de prenslikler
(pricipatus), Ba melekler (archangeli), melekler
(angeli). Buna karn aadaki cisimlerin en sonuncusu
yalnzca kendinden daha yksek olan ya deiller ya da
evetler; nk kendinden yksek olan her eyden sonra
geldiinden, ama kendinden aa gelecek hibir ey
olmadndan kendi altnda ortadan kaldraca ya da
oluturaca bir ey yoktur. Demek ki, bu nedenle, akll
ve dnen her yaratn bir dzeninin olduu ve
olmad sylenir: kendisinden yksek olanlarca ve
bizzat kendisi tarafndan bilindiinden tr vardr;
kendisinden aa olanlar tarafndan anlalmaya izin
vermedii iin yoktur.
SLAM FELSEFESNE GENEL BR BAKI

Bat Ortaa felsefesinin XI. yzyl ve sonrasn anlamak


bakmndan ok snrl da olsa slam felsefesinin kimi filozoflarna bir
gzatmakta yarar vardr. nk kimi temel sorunlarda zellikle
metafizik sylemde, sorunlar belirleyi ve ele al bakmndan
Antika felsefesinin slam felsefesi zerinde ok etkili olmas gibi,
slam felsefesi de Bat Ortaa felsefesine nemli katklarda
bulunmutur; iki felsefe arasnda (bu iki felsefe deyii bir bakma
kurmacadr) bir iletiim kurulmutur. (Bu arada unu da akldan
karmamak gerekir: yaplan aratrmalar, yalnzca sylemler
arasnda akrabalk kurmaya zglemek felsefe olarak bunu grmek -
daha batan birok eyi, 'o filozofu' ite 'o' yapan gzden karmak-
lafifsemek- olur.)
Hi kukusuz bal bana bir inceleme, aratrma alan olan slam
felsefesine ilikin olarak ayrntl bilgiler vermek, ayr bir uzmanl
ve alma biimini gerektirmektedir. Byle bir alma, eldeki bu
yaptn amalarnn dndadr. Bu nedenle, burada ka bir biimde
olmak zere srasyla Farabi, Ibn Sina, Gazali ve Ibn Rd zerinde
durulacaktr.

FARAB
(870 - 950 )

Buhara'da domu olan Farabi Badat'ta hukuk renimi grm;


Buhara'da kadlk yapmtr. Felsefeyle, doa bilimleriyle, matematik
ve mzikle uramtr. slam musikisinin temellerini att sylenen
Farabi, ayn zamanda hekimdir. Daha sonra almalarn Halep ve
am'da srdrm olan ve genliinde sufi evrelere girdii de ileri
srlen Farabi am'da lmtr.
Mantk, psikoloji, metafizik, doa bilimleriyle uraan Farabinin
cn nemli yapdan arasnda. hsa el-ulm, Kitab el-cem beyn re'yey
el-hakimeyn fltn el-ilhi ve Aristatalis, Fusus el-hikam, Risale
fi ehl el-medine el-fazla, Kitab el siyaset el-medeniye saylabilir.
Farabi'ye gre varolan lerey. 'z asndan varl zorunlu
olanlar' ile 'z asndan varl zorunlu olmayanlar' olmak zere
ikiye ayrlar.
Bunlardan birincilerine zorunlu varlk, kincilere ise olanakl
varlk, zorunsuz varlk denir. Bu sonularn nedenlilik zinciri
iersinde sonsuza dein gitmeleri olanakszdr, dolaysyla olanakl
varlklar, baka deyile zorunsuz varlklar zorunlu varlkta son
bulurlar: Bu zorunlu varlk da Tann'dr.
ilk Varlk, lk Neden (Tanr) varlklarn en stndr, teki
varlklar gibi olanak halinde varolmamtr hibir zaman, ncesiz
sonraszdr. Ne maddedir ne de maddesi ve dayana vardr. Onun
varl maddeden ve biimden bamszda. Varolmasnn hibir amac
yoklur. Kendinden baka her eyden farkldr, karl yoklur. Varl
tanmlanamaz, sayca ya da bir baka biimde blnemez, birdir: tz
asndan etkinlik halinde akldr. Hem bilendir, hem bilinendir, hem
de bilgidir. lk neden bizim tarafmzdan eksik olarak bilinebilir
ancak; nk bizim aklmzn gc buna yetmez, insann tz
maddeyle kartndan Tann'mn tznden uzak kalmtr. nsan,
maddeden tam olarak syrldnda ancak Tanny tam olarak
kavrayabilir. Dolaysyla Tanr insan zihni iin hem apaktr hem de
karanlktr.
lk Varlk'tan kincinin varl taar, ikinci olan da maddesiz bir
tzdr ve hem kendini hem de tik Varlk' bilir, ikinci Varlk (kinci
Neden) tik Varlk' bildii iin ondan bir nc varlk taar, bu da
Faal Akl'dr. Faal Akl da maddeden bamszdr, tik Varlk' ve
kendini bilir. Faal Akln grevi dnen canly gzetmek, insan iin
eriilmesi gereken en yksek olgunluk derecesine. Yce Mutlulua
onu ulatrmaktr. Faal Akl ikinci Nedenleri, Birinciyi ve kendini
bilir, ayrca zleri andan dnlr olmayanlar da dnlr klar.
Szgelii ta ya da bitki gibi kendileri dnemeyenleri dnlr
klan Faal Akldr, tnsan akln da etkinlik halinde Akl durumuna
getiren yine Faal Akldr. Dnme gc kendini dnp zn
bildiinde, insan hem dnen hem de dnlen haline gelir ve Faal
Akl dzeyine ular. nsan bu dzeye ulanca maddi dzeyden 'ilahi'
bir dzeye gelir ve mutlulua ulam olur; ite bu Faal Akln iidir.
Farabi'ye gre Tann'nn ne olduunu bilmek gtr. Bunun bir
nedeni insan aklnn snrl oluudur; teki neden de Tanr'ya belli bir
nitelik yklemedeki glktr, nk Tanr'ya belli bir nitelik
yklemek, Onu yaratcs olduu eylerle snrlandrmak, tanmlamak
demektir.
Tann'nn varl eitli biimlerde kantlanabilir Farabi'ye gre.
rnein, dnyada hareket eden eyler vardr, hareket eden her ey
hareketini bir hareket ettiriciden alr; hareket ettirici kendisi de
harekelliyse, o da hareketini bir baka hareket ettiriciden alr, bu
byle srp gider. Ama hareket ettiriciler ve hareketli eyler dizisinde
sonsuza dein gidilemez. Demek ki hareket etmeyen bir hareket
ettiricinin olmas gerekir ki ite bu da Tann'dr. Yine, dnyadaki
deiim ierisinde her nedenin bir baka nedeninin olduu
grlmektedir. Ama btn etkin nedenler dnda, kendisi nedensiz
olan bir etkin nedenin bulunmas zorunludur, bu da Tanr:dr. Yine,
evrende olup yok olan zonnsuz nesneler, varlklarn bir nedenin
eylemine borludur; ama zorunsuz nedenler dizisi sonsuza dein
gidemeyeceine gre, varoluunu salt kendisinden alan bir nedenin
olmas gerekir; ite bu Tanr'dr.
te yandan Farabi, Tann'nn yalnl, sonsuzluu, deimezlii
ve birliine ilikin kantlamalara da gider. Tann'nn varlna,
birliine, deimezliine, yalnlna, sonsuzluuna ilikin kantla
malar Bat Skolastiinde XIII. yy'da zellikle Thomas Aquinas
tarafndan kullanlacaktr.
Farabi'nin 'akl' anlay. Ortaada evirisi ok yaygn olan Akl
zerine adl yaptnda ortaya konmutur. Aristoteles'in Peri Pyskhes
adl yaptna Aphrodisas'l Aleksandros'un getirdii yorumun
etkisiyle. Akl 'Olanak halinde' (in potentia), 'Etkin halde' (in effectu).
'Edinilmi Akl (adeptus) ve 'Faal Akl' (agens) olmak zere drde
ayrr. Farabi'ye gre en nemli akl hibir zaman maddede
bulunmam olan, salt form olan Faal Akl'dr. Olanak halindeki akl
etkin hale getiren, olanak halinde kavranabilir olan etkin halde
kavranabilir hale getiren bu akldr. Faal Akl blnmezdir, varl da
blnmez eylerden oluur; stelik bu akl maddeye formlar verendir.
te yandan Farabi'ye gre insan, hayvansal yanlarn 'isten' ile
ynetebilir. stenci, seme, isteme gcyle ilgili bir yeti olarak gren
Farabi insann seebildiini, ama yalnzca kendisi iin mmkn olan
seebildiim belirtir. Dolaysyla, ona gre zgrlk, mmkn olan
eyi isteme gcdr.

BN SNA (AVICENNA)
(980 - 1037)

980 ylnda Buhara yaknlarnda doan bn Sina doa bilimleri ve


hekimlik eitimi grmtr. 1037'dc Hamcda'da lm olan ibn
Sina, Arapa ve Farsa birok yapt kaleme almtr.
Ksaca Kanun adyla bilinen en nemli yapt henz btnyle
incelenmi deildir. Felsefi grlerini genelde aklayan yaptlar
Kitab el-ifa, bu yapttan alman baz metinlerden oluan Kitab el-
Necat, Kitab el-irt ve'l-tenbihat, Hikmet-l-arudhiyyedir.
Kaynaklan; Farabi, Aristoteles'in mantk kitaplan ve Plotinos
olmu; Plotinos'un Enneades'inden bir derleme olan Theologia
Aristoteles'i Aristotelesin bir yapt olarak incelemitir.
ibn Sina'da iki yan grlmektedir. Kendinden nceki dnrlerin
retilerini yeni bir adan inceleyen dinsel yan ile bilim adam yan.
Metafizii bilimlerin en ykseine koyan tbn Sina, bilim adam olarak
'somuf olan da incelemeye almtr. Doa Felsefesi adl yapt
kaybolmu olduundan onun doa felsefesi derinliine aklana-
mamakla birlikte, eldeki yaptlarnda bu iki yann nasl iie olduu
grlebilmektedir.
bn Sina'nn metafizii varln ya da varoluun kayna ile ze
ulama sorunu zerine younlamtr. Ona gre varlk ya da varolu
her eyden nce duyusal alglar yoluyla anlalabilir. Ama
kendisinden kuku duyulamayan bu varlk-varolu kendi varlnn
nedenini kendinde tamaz. Bu varlk-varolu her ze bal olarak sz
konusu olabilir. rnein hem bir insan znde hem bir at znde hem
de bir ta znde bu varlk-varolu vardr; ama bu varlk-varolu'u
kavrama zn varolduunu da kavramak anlamna gelmez. Kendi
bana bu varlk-varolu zorunlu deil, zorunsuzdur. yleyse varolu,
z kendi varl olan bir varlk araclyla ona eklenmitir, ona
verilmitir. XIII. yzylda Thomas Aquinas'n da diyecei gibi, Ibn
Sina'ya gre varlk zihnin ilk kabul ettii kavramdr ve bu kavram
bizim btn yarglarmzn iindedir, nk ne dnrsek dnelim,
o dndmz eyi 'varolan bir ey' olarak dnrz. Demek ki
varlk, varolan lereyin ilk balangc, ilk ilkesidir. Ama bu ilke iki
deiik grnmde sz konusu olabilir: 1. Zorunlu varolmak, 2.
Zorunsuz varolmak. Bu yzden kendi varlk nedenini kendinde
tayan varlk ile varolan ama gerekleebilmek iin bir baka nedene
gerek duyan varlk arasnda bir ayrm sz konusudur. Duyularmz
bize kendileri de baka nedenlere bal olan, yani zorunsuz olan
nesneleri, varlklar gsterebilir ancak. Ama varlklardaki dzen,
nedenlerin birbirini izlemesi biimindeyse, her varln ve her nedenin
ilk nedeni olan ve kendi varlk nedenini kendinde tayan zorunlu bir
varln olmas gerekir. te bu zorunlu varlk Tann'dr ve Tanr'da
varlk ile z yetkin bir biimde zdetir. Onun z ile varl bir
olduuna gre, bu varlk yetkindir, yalndr, saftr, etkinlik halindedir
ve dolaysyla da zorunludur.

Ibn Sina; oluu, evrenin oluunu Tanr istencine bal olarak deil,
zorunlu bir varlktan tama biiminde aklar. Tanr evrenin varl
asndan ncelik tar ve evrenin varlndan ayrdr. Bu zorunlu
tlk'ten yalnzca bir Akl kar, nk Bir'den ancak bir kar. Ama bu
kan bir, daha nce gelenden tat iin artk bir deildir, yaln
deildir, bileiktir; zorunlu olarak kendinde bir ikilik tar. Bu ikilik
varlk ve bilgidir, dnyaya okluu veren bu ikiliktir. Bu akldan bir
baka akl kar. Bu da gksel bir ruh ile gksel biri cisimden oluur,
gksel cisim en uzak uzaydr. Yine bu akldan da bir ruh ve gksel
cisimden oluan bir baka Akl kar ve onuncu Akla kadar bu byle
gider. Her bir akldaki bir gksel cisme Arisloleles-Plolemaios evren
sistemindeki bir gk cismi karlk gelir. Akllarn onuncu ve
sonunucusu 'ileyen Akl' (Faal Akl)dr ve artk bir gksel cismi
deil, oluan-yokolan maddeden olumu olan bizim dnyamz
ynetir.
Madde saf olaakllk tayan bir edir, bu biimiyle de kendi
bana bir varl yoktur; 'yokluk'tur, ktdr. Madde leyen Akln
ona verdii tzsel biimleri alr. Akllar dnyasndan dm olan
biimler, maddenin iine gmlr.
nsan ruhu da Akllar dnyasndan maddesel dnyaya dmekten
kendini kurtaramaz, ama kaynana olan balln da koruduundan,
aklsal yaamn da srdrr. Bu aklsal yaamda duyum, ya da duyu
organlar araclyla maddeden bamsz alma; duyulur olanlardan
deil, maddeden soyutlayan tasarm; duyusal olmayan tek tek idealan
ortaya karan deerlendirici kavrama ve ancak anlalabilir olann,
tmelin kavranmas biiminde ortaya kan drt soyutlama derecesi
vardr. Bu drdnc soyutlama ruhun kendi bana yapt bir i
deildir, anlalr biimler ayn zamanda leyen Akln armaan olan
tzsel biimler gibidir ve sezme aslnda bir ruh etkinlii olsa bile,
ileyen Akln yardm gereklidir.
Belli bir sre iin insan bedeninin bir biimini oluturan ruh,
bedenin lmnden sonra Akl dnyasnda asl yaamna
kavuacaktr; bu kavuma temelde ok byk bir deiiklik getirmese
bile, maddeden kurtulduu iin dolaysyla, ruh ktden de kurtulmu
olacaktr. Bedendeki madde, ruhun bireyselliininin nedeni ve arac
olsa bile, nhun kendisi kazanm olduu bireyselliini hep koru
yacaktr.
'Varlktan ve Akllardan grnen dnyaya don bir inie karlk
gelen bir k da sz konusudur ayn zamanda. Bu k her yarat
n kendi ilkesine duyduu sevgi ve istek salar. Bir'den taan teki
Akllarn herbiriin bir ncekine kar duyduu sevgi ve ilek son
Akl olan ileyen Akl tarafndan grnen dnyaya aktarlmtr ve bu
nedenle herey kendi iyisine ynelir, ama- bu iyiyi kendi bana
bilemez, insan da kendi iyisine ynelir ama bu ynelme ancak
anlalabilir olanlan. Akllan ve 'Zorunlu Varlk' bilebilen, akll
ruhu sayesinde mmkn olur. Bu ynelmeyi insan, kendisine ruhunu
veren ve ruhunu aydnlatan ileyen Akl ynndeki bilinli bir sevgi
ve bilme devinimi aracl ile gerekletirir.
lmden sonra maddeden syrlm olan ruh, dnyada kazand
hazrlkla orantl olarak, az yada ok, anlalabilir olanlan bilme
sevincini yaayacaktr. Ama ruh bu dnyada hazrlanmam ise,
aklsal yetilerini kreltmise, bu sevinten yoksun kalmakla cezasn
bulacaktr. Hazrl stn derecede gereklemise 'Zorunlu Varlk
tanyacaktr. Doa Felsefesi adl yaptnn kaybolmu olmas tbn
Sina'nn bu grlerini ne denli derinletirdii, insann knn
ayrntl koullann ve aamalann nasl zdn anlamay
engellemektedir. Aristoteles'i dzeltmekten sz etmi olmas
nedeniyle elindeki Theologia Aristotelis ile Aristoteles'in teki
yaptlan arasndaki elikileri grm olduu savunulmu ve buna
kant olarak da varlk ile z aynm konusundaki grleri
gsterilmitir. Ama tm metafiziinin Plotinos'un Enneades'inden
izler tad da akUr.
tbn Sina yaad dnemde Bat'nm tek hocas olmutur. Kanun'u
1150-1187 yllan arasnda Cremona'l Gherardus (Cremonensis)
tarafndan evrilmi, niversitelerde temel kitap olarak kullanlmtr.
Renaissance dneminde Leonardo da Vinci, bn Sina'nn anatomi
grlerini eletirmi, Paracelsus Kanun'u Basel'de yakmtr ama
ifa II. Frederik'in istei zerine evrilmi, Ortaada kimya,
astronomi, zooloji, yerbilimleri alanlannda en ok bavurulan yapl
olmutur.
Felsefe yaptlan arasnda ifa'nm metafizikle ilgili, Gkyz
zerine, Ruh zerine, C anllar zerine adl blmleri XII.
yzylda Gundisalinus tarafndan evrilmitir. Aristoteles'in yalnzca
mantk kitaplaryla tannd bir dnemde tbn Sina, Bat iin doa
bilimleri hocas olmakla kalmam, tm Bat felsefesinin en nemli
kayna da olmu, ama hep Aristoteles yorumcusu olarak
incelenmitir. Evrenin kayna ve Tanr konusunda pek sz etmemi
olan Aristotelesi tamamlayan bir dnr olarak bir yzyl boyunca
Yeniplatoncu -Augustinusu izgide grlmtr; nk Akllardan
(Meleklerden) ruhun lmszlnden, Akln yukardan gelen kla
aydnlanmasndan, Latin skolastiinin en byk arzusu olan 'aklla
inan arasndaki uyum'dan szetmitir.
1210 ve 1215 yllarnda Paris'te Aristoteles ile onun izleyicilerinin
retileri yasaklandnda, bu karar bn Sina'y da kapsam ama
1231'de IX. Gregorius'un kararyla Aristoteles'le birlikle bn Sina'nn
grlerinin de retimi serbest braklmtr.
Bu arada zellikle Paris Piskoposu Auvergen'li Guillelmus'un
balatt kampanya sonucu leyen Akln lmden sonraki ruh
mutluluu iin neden olmas konusundaki grleri eletirilmi; ancak
z ile varlk arasndaki ayrma ilikin sav Latin skolastiine
yerlemitir. ngiltere'de Fransiskenlerin balatt bir akm sonucu
Augustinus'un grlerine yakn olduu ileri srlm hatta,
Augustinus'u tamamlayan bir dnr olarak grlmtr. bn
Sina'daki 'leyen Akl', Augustinus'un 'memoria sui'si olarak
dnlmtr. Ayrca Paulus'un mektuplar gibi baz kutsal
metinlerin aklanmasnda kendisinden yararlanlm, felsefesi mistik
bir bilgi teorisiyle de aklanmak istenmitir.
XIII. yzylda Bat felsefesi dncesinde yeri belirlenmi olan
bn Sina'nn bilimsel aklamalarn Albertus Magnus geni lde
kullanrken, Thomas Aquinas, bu yaptta evirisi yer alan De ente et
essentia'da yaratlm meleklerin maddeden bamsz olduunun
kant olarak bn Sina'nn varlk-z aynmn kullanmtr. Ayrca
Thomas Aquinas, ibn Sina'nn ruhun lmnden sonra varolduu
grn ibn Rd'e kar eletirilerinde kullanmtr. Latin skolastii
retileri ve terimleriyle hep onun grlerini kaynak alm, Roberto
Grossatesta'dan Roger Bacon'a dein hemen her Ortaa dnr
ondan yararlanmtr. Kilisc'nin resmi filozofu Thomas Aquinas
yorumcular bugn bile bu filozofu hep tbn Sina ile birlikte
incelemektedirler.

GAZAL
(1058 - 1111)

Horasan yaknlarnda Tus kentinde domutur. nceleri Badat'la


tannbilim dersleri vermi, sonra srasyla Suriye, Mekke ve ran'da
dersler vermitir. Doduu kente dndkten sonra kendini felsefe
almasna adam, suflerin mistik yaamna uygun bir yaam
srmtr.
hya, Tehaft-el Felasife (Felsefenin Tutarszl-Ykm), El
M unkzu min el-dall (Yanl Yoldan Uyarma), Risalet-el-
Ledunniye (Gizemli Tanr Bilgisine Ait Risale) adl yaptlar en
nemli yaptlar arasnda yer almaktadr.
Tannbilimci olarak Mslman, dnr olarak Yeniplatoncu, bir
ahlak olarak da Hristiyan diye deerlendirilen Gazali'ye gre Tanr
dnyadaki tek etkin nedendir, tek ktr, tek iyi, tek bilge, tek
gzeldir; tek tek nesneleri, ayrntlar bilir; an derecede ak olduu
iin de gizlidir. Tanr ile insan arasndaki sevgi karlkldr, nk
insan hazznn en yksek noktas Tann'y bilmek, akn grnm
seyretmektir, insan, zyle, nitelikleriyle ve eylemleriyle Tann'ya
benzer; insan bir 'mikrokosmos'tur, kk evrendir; dolaysyla
kendini bilmekle Tann'y bilir. Doas gerei insan, inanca yatkndr;
onu Mslman, Hristiyan ya da Yahudi yapan ana-babasdr. Ktye
eilim alkanlk ve retimle edinilir. Doal olarak tanrsal, cisimsel
dnyaya yabanc bir varlk olan insan, Adem'le Havva'nn gnah
yznden bu dnyaya dmtr, ama iyiye dn onun iindedir;
nk o iki doadan, tanrsal ve 'eytans' iki doadan oluur, yeri
meleklerle hayvanlar arasndadr.
Ruhlar; bitkisel, canl, akll ve gkcisimlerinin ruhlar olmak
zere ayrlmtr. Ruh bir yandan tutkularn bulunduu bir yerdir,
ktye ynelme yeridir, bir yandan da tanrsal bir varlktr; Tann'nn
klarndan biridir. Tanr'ya k aracdr. Ruh, kendinde btn
evreni loplar, nk ruhta btn evren yansr; hem tanrsal bir ge
hem de bilme, anlama aracdr. Ruh dorudan Tann'dan gelir ve
insann lmsz yandr. nsanda cisimden bamsz bir baka ge de
akldr, akl Tann'dan gelmedir ama yine de kendi iinde zgrdr,
akl insan hayvandan ayran altnc duyudur. nsanda eytann
yardmclar arzulardr, akl ise meleklerin ve Tanr'nn
yardmclardr; akl arzulara stn geldiinde insan i esenliine
ular ama, tam kurtulu ancak lmle sz konusu olur. Bu nedenle
insan kendini aalamal, alak gnll olmal, Tanr'nn bykl
karsnda snrlarn bilmelidir.
Gazali kosmoloji grnde Yeniplatoncular izler. Ona gre bu
dnyadaki nesneler gkcisimleri dnyasnn, idcalarn imgeleridir.
Dnyann varlnn idealarda, grnen nesnelerde, bellekte ve kalpte
olmak zere drt grnm vardr.
Gazali'ye gre insan Tanr olmayan her eyden arndnda,
suflerin yolundan gittiinde, kalbini arndrdnda Tanr'ya ular. O
zaman en gizli eyleri grr.
Gazali'ye gre skolastik gelenekle, felsefi aklamalarla kesin
bilgiye ulalmas olanakszdr. Bu nedenle felsefecilerin yanlma
larn yle aklar:
Maddenin basz sonsuz olduu dnlemez. Dnlse bile bu,
dinin dogmalaryla badamaz. Evrenin bir yapcs ve bir nedeni
olduunu kantlamak iin ileri srlen kantlar fizikseldir. Metafizik
ilkeleri filozoflar aklayamaz. Yunan dncesine gre Tanr,
'Demiourgos'tur, yani yapcdr, oysa slam dncesine gre
yaratcdr. lk kmldatc kant da fiziksel bir kantlamadr. Byle
fiziksel ilkelerden yola klarak Tanr'nn varln kantlamaya
kalkanlarn yolu tanrszla varr. Dolaysyla fiziksel ilkeden yola
klyorsa, Tann'nn varln kantlamaya girimemeli; Tann'nn
varlna 'iman ediliyorsa', ona bir ilk neden ilevi verip, onun
varln kantlamaya kalkmamal. Yine filozoflar Tanr'nn yalnzca
tmelleri bildiini, tekilleri bilmediini ne srer. Byle bir ayrma
yapldnda, Tar'nn nesneleri bilmedii sonucuna varlr ve bu da
Tanr'nn bilgisini yadsmak olur. Filozoflarn bu gr ileri srme
lerinin nedeni, Tanr tekleri bilirse onun bilgisinin de tek tek nesneler
gibi deiebilir olaca" korkusudur; oysa deiiklik yalnzca bilinene
aittir; Tanr'nn bilmesi deienin deimez bilgisidir. Yine gk
krelerinin nesneleri bildii ve onlara etkide bulunduu gr
yanltr; nk bu ekilde Tanr ile doa arasna arac varlklar
konmaktadr. Yine filozoflarn kulland nedensellik ilkesi yanltr;
nk nedensellik ilkesi doru ise Tanr istenci gereksiz olur; Tanr
istenci doru ise her doal olayn nedeninin Tanr olmas gerekir.
Zorunlu bir ban, nedenlerle etkileri birletiremediini savunan
Gazali'ye gre neden ile etki birbirinden btnyle ayn eylerdir;
birinin olmas tekinin de olmasn zorunlu klmaz; nk biri (etki)
varolmaynca, tekinin (nedeninin) varolmamas zorunlu deildir.
Btn nesneler Tanr tarafndan yaratlmtr; nesneler arasnda
zorunlu bir ba yoktur. Doadaki nesneler hibir ey oluturamazlar,
yalnzca Tanr her eyi yapmada yetkindir; bu ii ya dorudan ya da
melekleri araclyla yapar; ama gerekte tek neden Tanr'dr.
Yaratma srasnda Tanr'da hibir deime olmamtr, nk yaratma
olanak halinden etkin hale gemek deil, Tanr'nn salt almas
olarak dnlmelidir. Bu almann ne biimde olduunu insan
bilemez. Ruhsal yaamn en yksek derecesi bo felsefi bilgi deil,
her bilginin zerinde olan bir anlk sezmedir; hakikat ancak mistik bir
gr ile sezilebilir.
Akln zm getirebilecei konular ile, inan konularn
birbirinden ayrma yolunda Gazali'nin abas zellikle Ortaa
dnemi iin felsefe tarihi asndan nemli bir aama olmutur.
BN RD (AVERROES)
(1126 - 1198)

Hukuku bir aileden gelen bn Rd 1126'da Cordoba'da domu


1198'de de Fas'ta lmtr.
Felsefe yannda hekimlik, astronomi, hukuk gibi konulara da ilgi
duyan bn RUd'n felsefe ile ilgili yaptlar: Dinle Felsefenin
Uzlatrlmas (Fasl-el Makal), Kutsal M etinlerin Yorum unda
Kullancak Yntem (Kef an menahic-el-edille), "Felsefecilerin
Tutarszl"nn Tutarszl (Tehaft-el-tehaft), Sonsuzluk ve
Dnyann Yaratl Sorununun zm balklarn tamaktadr.
Ayrca Aristotelesle Plalon'un yaptlarna ilikin olarak yazd
aklamalar da bekte toplanmaktadr: Byk Aklamalar'da
Aristoteles'in metnindeki cmleler tek tek ele alnmtr. Bu
aklamalardan kimileri rnein Peri Psykhes'e yazlan aklama
uzun bir makale oluturmaktadr. Physika, Peri O uranon, Meta ta
Physika ve Peri Psykhes aklamalar byk aklamalar beine
girmektedir. Orta aklamalar ise Aristoteles'in yaptlarnn eski
Arapa evirilerinin gncel Arapaya evrilmesi ile bunlarn
zetlerinden oluur: Kategoriai, Rhetorika, Poetika aklamalar bu
bee girmektedir. Asl metne pek bal kalmadan kolay anla
labilecek bir dille yaplan klamalar da nc bei olutur
maktadr. bn RUd'n kendi dncelerini de ieren bu aklamalar
iinde Physika, Meta ta Physika, Meteorologike'ye ayrca Platon'un
Politeia'sna ilikin aklamalar saylabilir.
Btn Yunan felsefesini, Yeniplatonculuu, slam tanrbilim
okullarn, doa bilimlerini, din ve hukuk geleneini, mistisizmi
incelemi olan bn Rd, yalnzca Aristoteles felsefesini aklayan,
Batya tantan bir yorumcu deildir; felsefe ve tanrbilim snrlar
konusuna eletirici bir bakla yaklam olan bir dnrdr de ayn
zamanda.
bn Rd'e gre dnya bir rastlant sonucu deildir, bir yaratann
eseridir. Mevsimler, gece-gndz, yamur, su, topran rn vermesi
ve teki doa olaylar hep insann yaamn srdrmesine yarayan
olaylardr. Hayvanlar, bitkiler, varolan her ey hep insan iin vardr.

bn Rd iki bilme dzeyi ve bunlara karlk gelen iki gereklik


tarzn birbirinden ayrr. Bunlar doast, gizli, tanrsal nesneler
(Gayib) ile insann duyu organlaryla alglad nesnelerdir (ahid).
Bu iki gereklie karlk gelen iki bilme tr ise, Gayib'in bilgisi
olan tanrsal bilme ve ahid'in bilgisi olan insansal bilmedir, tnsa
bilgisinin dzeyi duyulur olanlarn ve imgelerin dzeyinde kalr.
nsan, tasarm halindeki biimlerle olan bandan kendini kurtara
madndan. bilen ile bilinen nesne biribirinden ayr olduundan ve
kendi kendinin bilgisi akln dndaki bir nesnenin bilgisinden deiik
bir bilgi olduundan, insan bilgisinde kanlmaz bir okluk sz
konusudur. te yandan insan bilgisi tzleri deil, yalnzca tzlere
ilikin kimi ilinekleri, rnein, sca, souu, devinimi ayrt eder.
Yine insan bilgisi snrlar iinde neden ve sonutan sz edilir ama, bu
kullanm yalnzca bir alkanlk nedeniyledir; bu szcklerin kastettii
nedenler ile sonular gerek neden ve sonular deildir. nsan zihni
bir nesneyi bilme etkinlii iindeyken, o nesnenin tznn kayna
gibi, nesnenin kendisini bilmez. Yine akla dayanan insan bilgisi,
olgular btnl iinde kavrayamaz, yalnzca o an duyu alanna
giren yn kavrar. Baka deyile akla dayal insan bilgisi
'fenomenolojik' bilgidir. Oysa tanrsal bilgi zihin dndaki nesnelere
bal deildir, tersine nesneler onun bilgisine dayanrlar; nk
nesnelere varln veren Tann'nn bilmesidir. Bu dnceyi,
Augustinusun "Bu dnya olmasayd biz bilmezdik, Tann bilmeseydi
bu dnya varolmazd" dncesiyle karlatrmak mmkndr. Yine
Tann'nn bilgisi bireye ilikin deildir, varolan nesnelerin
sonsuzluunu saran bir bilgidir bu bilgi. Tann bilgisinde, bilgi nesnesi
ile bilenin birlii ve zdelii tam bir yetkinlik tar: nk bu tr
bilgide madde ile herhangi bir iliki hibir ekilde sz konusu
deildir. Bu bilgi varlklann zlerinin organik bir birliidir; bu
valklann herbirinde tannsal bilgelik aka grlr; bu varlklar bir
dzen ve tutarllk iinde birbirleriyle balanmlardr: nitekim Tanr
kendi kendini bilmekle nesnelerin zlerini belli bir dzen ve tutarllk
iinde ortaya karr: ile nesnelerin varlk nedenleri bu zlerdir; Tanr
ise zlerin varlk nedenidir.
te bu iki bilgi trne iki tarz gereklik karlk gelini) Tm
evrendeki 'Noumenler (Akllar) dnyas' (bu dnya tanrsal bilginin
nesnesidir ve tanrsal gereklikle zdetir). Evrendeki btn ilkeler
isler maddeden bamsz, ister cisimsel ilkeler olsunlar. lk tlke'den
trerler ve bylece tek bir g nedeniyle evren, btnl iinde bir
birlik oluturur. Bu g. evrenin btn paralann yle balar ki. bu
paralarn herbiri tek bir eylemi gerekletirir temelde. te yandan
evrenin paralarnda btn ruhsal ve maddesel gleri birletiren, her
yere yaylan bir tek ruhsal gcn olmas zorunludur. Byle olmasayd
evrendeki bu dzen ve tutarllk da olmazd. Tanr'nm evreni kuran ve
koruyan yaratc olduu byle anlalabilir ancak. Evren, evrene ikin
olan Tanr'nn srekli yaratmasdr.
2) 'Fenomenler dnyas' ise akla dayal bilginin nesnesidir, bu alan
Yunan Felsefecileri, zellikle de Platon ile insan aklnn ulaabilecei
en st dzeye ulam olan Aristoteles tarafndan aklanmtr. Yunan
felsefesi ve bilimi yalnzca duyu alanna giren snrlar iinde
geerlidir, yani bu filozoflarn ' Noumenler (Akllar) dnyas'na ilikin
olarak ileri srdkleri grlerin temeli yoktur, nk bu aklamalar
deneye bal bilgi kategorilerinin 'Noumenler (Akllar) dnyas'na
kaydrlmasna dayanmaktadr; bu ise olanakszdr. bn Rd'e gre
Yunan felsefesinin tek baars, duyular dnyas zerinde bir
Noumenler (Akllar) dnyas' olduunun farkna varm olmas ve bir
tik Varlk'n zorunluluunu grm olmasdr. Ama daha teye
gitmek, bouna bir abadr, nk insan akl gk cisimlerinin etkinlik
tarzn kavrayamaz. Tanrsal gereklikle ayalt gereklik arasnda
karlatrma yapmaya kalkanlar, tanrsal etkin nedenin ayalt
dnyadaki etkin nedenler gibi ilediine inananlar byk bir yanla
dyorlar demektir. Ona gre bu tr yanllara Farabi ve bn Sina da
dmtr, nk onlarn lk Ncden'den Akllarn tamasna
ilikin teorileri deney dnyasna ilikin kategorilerin. 'Noumcnlcr
(Akllar) dnyas'na ilikin kategorilere uyarlanmasna dayan
maktadr; oysa byle bir uyarlama geersizdir.
bn Rd'e gre Tanr ne grnenler dnyasnn devam olan, ayn
yasalara bal gksel bir basamakladrmann son aamasdr, ne de
kendi istenciyle bu dnyay yaratmtr. Tann'nn bilme etkinliinin
kendisi bu dnyann varlk nedenidir.
'Noumenler (Akllar) dnyas' tanrsal etkinliin rndr, onunla
iiedir ve tanrsal etkinlik nasl basz-sonsuz ise, bu dnya da basz
sonsuzdur, tnsan zilini bu gereklii zaman kategorisi ile kavamaya
altnda onu, ba sonu olan bir gereklik olarak alglar; nk
insan zihni sonsuzluu alglayamaz.
bn Rd'e gre, fenomenler dnyasndaki olaylarn birbirini
izlemesi, bu srecin varlnn nedeni olarak 'ussal bir neden'
gerektirir. nsan zihninin alglad nedenlerin sonsuzluk iindeki
sreci, etkin olan asl nedenler sreci deildir, ilineksel nedenler,
srecidir. Tek hakiki etkin neden, nedensel balantnn her
basamanda yer alan Tann'nn yaratc etkinliidir.
bn Rd, bilgi grn Aristoteles'in Peri Psykhes'ine yazd
yorumunda aklamaktadr. Ona gre bilme etkinliinde biri varlksal,
teki bilgisel olmak zere iki iliki sz konusudur.
Varlksal adan etkin akl, biimin ya da insan ruhunun; baka
deyile olanak halindeki akln biimidir ve etkinliini onun iinde
gerekletirir. Bu etkinlik de olanak halindeki akla ilk kavramlar
vermek, imgesel biimlerden anlalr biimleri soyutlamaktr.
Varlksal iliki, olanak halindeki akln hep bilme olana olarak
kalmasna karn, etkin aklla birlikte bilgisel iliki varlksal iliki
yerine geer; etkin akl, etkinlik haline gelmi olan olanakl akln bilgi
nesnesi durumuna gelir. Bylece bn Rd, daha nceki dnrlerin
yalnzca yukardan gelen bir k olarak kabul ettikleri Faal Akl' alma
etkinliini olanak halindeki insan akima vermi olmaktadr!
Dolaysyla insan zihninin bilme etkinlii Faal Akl'a deil, insan
aklnn kendisine bal olarak dnlmektedir.
bn Rd'n retisi Dou dnyasnda pek taraftar bulmam,
genellikle tannbilimcilerin arl altnda kalm, bu nedenle pek
izleyicisi olmamtr. Yahudi dnyasnda ve Latin Skolastiinde ise
geni etkisi olmu, yaptlaryla ilgili almalar XVII. yzyla dein
srmtr.
ANSELMUS
(1033 - 1109)

1033'de Aosta (Italya)da doan Anselmus, annesinin lmnden


sonra baba evinden ayrlarak, Fransa'da eitli okullarda renim
grd. Normandiya'da gittii Bec Manastrnda yurtta Laffanc'n
dikkatini ekti. 1063'de burada barahip oldu. En ok yapt verdii
dnem de bu manastrda geirdii 1062-1078 yllar arasna rastlar.
rnein Monologion bu manastrda verdii derslerin derlemesiyle
olumutur. 1093'te ngiltere'de Canterbury bapiskoposu seildi;
bulunduu bu grev siyasal adan nem tadndan ve papaya sadk
kalarak devlet gcne kar hep tinsel gcn ayrcalklarn savunmak
gereini duyduundan, ngiltere kralyla aras alm ve piskoposluk
dneminin byk bir blmn srgnde geirmitir. 1106'da
ngiltere'ye dnm ve 1109'da lmtr. Byk lde
Augustinus'un dnceleriyle beslenen ve hatta kendisine ikinci
Augustinus da denen Anselmus, Monologion (ya da Exemplum
meditandi de ratione fidei) adl yaptnda sa'nn retisinden yola
karak yalnzca akl yrtme ile Tann'nn varln ve onun sfatlann
kantlamaya alr.
1077-1078 yllannda yazd Proslogion (ya da Fides quaerens
intellectum) ise Tann'nn varln yalnzca tanmndan (ens
perfectissimum; en yetkin varlk- "kendisinden daha by
dnlemeyen varlk) hareketle kantlamaya alr. Tann'nn
sfatlan ve Kutsal leme (Trinitas) konusundaki grleri ise
Monologion'dakinden pek farkl deildir. De G ram m atico (Gramerci
zerine) adn tayan yapt ise 'Gramerci' teriminin bir tz m
yoksa bir nitelii mi gsterdii konusunda bir almadr.
Bu yaptta evirisi sunulan ve 1080-1083 yllan arasnda yazlan
De veritate (Hakikat zerine) Anselmus'un bilgi ve etik grlerini
anlamaya yardm eden, aynca Ortaaa zg dnme biimini bir
btn olarak veren yapttr.
Bu yaptlarn dnda, zgrlk ve etik sorunlarn zmeye
alan, 1085-1090 yllar arasnda yazlm olan De casu diaboli
(iblisin D zerine) ve 1094'te yazlm olan De M ysterio
trinitatis (Kutsal lemenin Gizemi zerine) adyla da bilinen
Epistula de incarnatione verbi (Sz'n Beden Olmas zerine Bir
Mektup) ile Tanr'nm niin sa klnda insanlarn arasna geldiini
temellendirmeye alan 1098 tarihli C ur Deus homo (Tanr niin
insan oldu) saylabilir.

ann diyalektikilerine kar olumsuz bir tavr taknan


Anselmus'a gre akl ve inan bilginin iki kayna olmakla birlikte
insan bilgisi duyularla balar, ancak duyular hakikati olduu gibi
vermez; fakat bunda duyularn bir suu yoktur; duyularn insana
yanl bilgi vermesi, ulaabildikleri hereyi insana ileten duyulardan
dolay deil, i duyunun (sensus iterior) yanlmas yzndendir.
Tpk bir ocuun az ak bir canavar yontusundan korkmasnda
suun, iletebildiini yetikin insanlara da ocua da ayn ekilde ileten
gzde deil, ocuun i duyusunda olmas gibi. Doruluk ile yanllk
ancak anlatmda (enunlialio) sz konusu olur; bu da akla dayanr.
Anlatm, nesnelerin nasl olduunu dile getirdiinde doru olur.
Anlatm nesnelerin nasl olduklarn dile getirme grevinde
olduundan, bu grevini yerine getirdiinde, ona san (recta)
denebilir. Anlatmak zorunda olduu eyi anlattnda sa (recte)
anlatm olur. yleyse hakikat bilginin saldr. Ama bu sanlk
yalnzca zihinle kavranabilir. Anlatmn doru olmas nesneler zerine
kurulmu olmasna baldr, yleyse eer nesneler kendi ilerinde bir
hakikat tamasalar anlatmdaki hakikatin nedeni de olamazlard.
Nitekim nesneler kendilerinde bir hakikat tarlar, nk en yce
hakikat (yani Tanr) tarafndan varedilmilerdir. O halde en stn, en
yce hakikat olan Tanr nesnelerdeki hakikatin nedenidir. Ama
insann hakikati bilmesi iin, en yce hakikatin varln
anlayabilmesi iin yapaca aratrmaya inanla balamas gerekir.
Kendisinden yola klan inan, insana verilmitir. "Credo ut
intelligam" (anlayaym diye inanyorum) nermesini aratrma iin
hareket noktas olarak gren Anselmus. inancn rettii eyin
nedenini sormadan nce inanmak gerekliini ileri srer. Temelde
insan aklnn yorumlayabildii gereklik, anlamayla ona verilmitir.
Ayrca Anselmus'a gre inancn rettii herey aklla kantlanabilir.
nandn anlamak Tanr'nn grmesine yaklamaktr. Yaplacak i,
akl yoluyla herhangi bir tartmaya girmeden nce, akln gizemlerine
inanmak, ancak daha sonra inanlanlar anlamaya abalamaktr.
nanla akl hi kartrmayan Anselmus'a gre, akln kullanlmas
inanc varsayar. Hi kukusuz byle bir dnme biiminin
temelinde, inanlann her zaman aklla anlalabilecei sav vardr.
Anselmus, inancn rettiinin aklla nasl yeniden ortaya
konabilecei, baka deyile kantlanabilecei konusunda iki yapt
kaleme almtr: Bunlardan Monologion'da yle bir yol izler:
Dnyada ok eitli iyiler ve iyi eyler var; fakat eyler ne iyilik ne de
dier yetkinlik trleri bakmndan eit durumdadr; nesnelerin kimi
daha ok, kimi daha az iyidir; onlar arasnda bir sralama yapldna
gre, bu sralamann, derecelendirmenin kendine gre yapld bir iyi
var demektir. Nesneleri iyi yapan yi, iyi olan tek tek nesnelerle ayn
yapda deildir. Baka deyile, tek tek iyiler ya da tek tek yetkin
eyler, hatta varolan herey, mutlak yetkinlikten pay almasyla az ya
da ok yetkin olur. Bakasyla iyi olan hibir ey kendisiyle iyi olan
eyden stn olamaz. Bu en yce, en stn iyilik, geri kalan her eyin
stndedir. Nesnelerdeki iyilik, tek ve tam yetkin Iyi'den gelir. Bunun
gibi, varolan her ey tek ve en yetkin bir varlk (ens perfeetissimum)
sayesinde varolur; ite btn nesnelere varl veren bu en yetkin
varlktr; btn nesnelere varl veren bu g en yksek zdr
(summa essentia); Tann denilen de ite budur.
Proslogion'da ise Monologion'da yapt Tanr tanmndan yola
karak Tann'nm varln tantlamaya alr. Ayrca Anselmus,
Tanr'nn varln ister kabul etsin ister etmesin herkesin zihninde bir
Tanr kavram olduunu belirtir: Samuel (XIII. blm)'de sz geen
ve "Deus non est" (Tanr yoktur) diyen aptal (insipiens) da zihninde
bir Tanr kavramna sahiptir; Hristiyan dogmas Tann'dan sz
ettiinde ya da "aptal" onu kabul etmediinde, bu szckten u
anlalmaktadr: "Aliquid quo nihil maius cogitari possit" (Kendisin
den daha by dnlemeyen ey).
te byle bir doa dnld anda, artk onun varl
yadsnamaz; nk zihinde "daha by dnlemeyen ey"
gereklikte de vardr, gereklikte olmasa, zihinde dnlen
"kendinden daha by dnlemeyen ey"den daha byk bir
eyin gereklikte olmas sz konusu olabilir; yani bu durumda
zihindeki "kendinden daha by dnlemeyen ey", "kendinden
daha by dnlemeyen ey" olmaz, dolaysyla elikiye
dlm olur: Oysa eliki dnlemez, ancak dile getirilebilir,
"aptal" da "Tanr yoktur" derken, bunu syleyebilmitir ama, aslnda
"yreinde" dnememitir, samalklar dile getirilebilir, d
nlemez.
Anselmus'un bu Tanr kantlamasnn kayna olarak Augusti-
nus'un De doctrina Christiana (1,7,7) adl yaptnda geen bir cmle
gsterilmitir: "Tann'y dndnde dnme, kendinden daha iyi
hibir eyi dnemedii bir ey dnr. Ama Augustinus,
Anselmus gibi, bir Tanr kantlamasna gitmedii iin genellikle
zgn saylan bu kantlamada u zellikler gze arpmaktadr:
Tanr kavram inan tarafndan verilmitir; bundan tr de
tartlmas mmkn olamaz, dnmede varolmak gereklikte de
varolmak demektir; te yandan inancn verisi olan Tanr kavramnn
(ens perfectissimum) tartlmaz bir gereklii vardr. Ayrca inan
verisi olan bu Tanr tanmndan onun varln kantlamaya gei,
dnlen nesne ile gereklikteki nesne arasndaki karlatrma
yoluyla yaplmaktadr: Dnmede varolan Tanr ile, eer Tanr
gereklikte de varolmasa, kendisi de gerek olan zihinsel varolmann
kesinlikle olanaksz olaca temellendirmesi arasnda bir karlatrma
yaplarak Tann'nn varlnn kantlanmasna geilmitir.
Bu Tanr kantlamas daha Anselmus'un yaad dnemde
tartmalara yol am, Marmoutier (Tours) manastr rahibi Gaunilon,
Liber pro insipiente (Aptal yanls kitap) adl bir eletiri yazmtr;
nanan bir rahip olan Gaunilon hi kukusuz Tanr'y yadsyan
"apial"n dncesini desteklemiyordu: stelik ona gre Tann'nn
varlnn kendisi tartlmaz kesin bir inan ilkesiydi. Ama hep
varolana gre dndn ileri sren Anselmus'un tanmdan, bir
bakma szden kavrama, kavramdan da gereklie, varolana geerken
yapt kantlamay geersiz grr. nk ona gre duyduumuz
szcklerin bir anlam olabilir ya da olmayabilir, onlarn anlaml
olmasnn gerekli koulu bizim zihnimizde artrd baz alg ve
deneyimlerle ilgilidir. yleyse bunlara yani zihnimizde bir bakma
varolan baz alg ve deneylere karlk gelen szcklerle, tr ve cins
kavramlar kurmamz bize salayan ey, zel nitelikleri olan tek tek
bireyler konusundaki deneyimimizdir. Ama bu sz konusu olmad
nda, kullandmz szcklerin zihinde bir karl bulunma
dnda, sanki bilinmeyen bir dille yazlm ya da sylenmi szckler
gibi anlamsz kalrlar. Szgelii Latince bilmeyen biri iin 'avis'
yalnzca bo bir sestir. 'Tanr' szcnn ya da 'kendisinden daha
by dnlcmeyen ey' tanmnn deneyim alannda bir karl
yoktur. Nitekim Tanr, duyularmz araclyla bildiimiz teki
nesnelerle ilikili olarak dnlecek bir ey deildir, nk bizim
iin deneyim nesnesi deildir ve Sokrates'lc ilgili olan 'insan' kavram
gibi. Tanr ile ilgili bir kavram olamaz. Bu yzden Tanr' dendiinde,
yalnzca bir ses iitiriz ve kendimizi ne denli zorlarsak zorlayalm,
ona bir anlam veremeyiz. Anselmus'un dedii gibi Tanr kavram
"aptar'm zihninde bulunduunda, zihinde bu szck yalnzca
anlamsz bir szck olarak kalacaktr. "Kendisinden daha by
dnlemeyen ey" tanm da anlamsz szckler olarak bulunacaktr
zihinde. te yandan zihin dnda bir varl olmayan yanl
dnceler de yok deildir: Szgelii pek ok hayal ve kurgu zihinde
bulunur ama onlarn gereklik alannda bulunmas, varolmas sz
konusu deildir. Okyanus'un bir kesinde bulunan zenginlik dolu bir
'mutlular adas'n dnen kii, zihninde bu aday tasarlasa bile, onun
gereklikte de bulunduunu ileri sremez. Ayrca biz dnmede de
varolduunu kabul etmiyorsak ya da bundan kuku duyuyorsak.
"hereyden daha byk bir ey"in varl nasl kantlanabilir?
Hereyde nce o varln bir yerde gerekten varolduunu bilmemiz
gerekir, ancak bu ekilde hereyden byk olan eyin gereklikle de
bulunduunu kesinlikle anlayabiliriz.
Anselmus ise bu eletiriye yazd kar eletiride, bir kavram ile
bu kavramn gerek nesnelerle ilgisi zerine kurulan bu tr
eletirilerin kendi kabulnden deiik bir dzeyde kurulduunu
belirtir. Ona gre dnmede varolmaktan gereklikte varolmaya
gei, yalnzca 'es perfectissimum1 (en yetkin varlk) iin geerlidir
ve bu 'ens perfectissimum' tanmnn geerlilii de yalnzca inanca
dayanr.
Proslogion'un ikinci blmnde Anselmus, Tanr 'yetkin iyi',
'yetkin varlk', 'kendisinden by dnlemcyc ey' olduuna
gre, ona btn yetkinlikleri ykleyebileceimizi yani onun 'yetkin
yaam', 'yetkin bilgelik', 'yetkin g', 'yetkin adalet', 'yetkin mutluluk'
olduunun sylenebileceini savunur. Ama Anselmus'a gre bu
nitelikleri Tanr'ya onun znden ayr nitelikler olarak deil, zyle
ayn eyler olarak yklemek gerekir; nk Tanr hibir eyden pay
almaz, kendisi kendi bana varolan hereydir. Tanr olmayan herey
de sonludur, bir baka ey iindir, bu baka ey de bir madde, bir ara
anlamna gelemeyeceine gre Tanr'nn Tanr olmayan her eyin
yaratcs olduunu kabul etmek gerekir. Tann hereyi yoktan, basz-
sonsuz idealan rnek alarak yaratmtr.
Anselmus'un etik grleri De veritate ile De casu diaboli adl
yaptlarndan karabilmektedir.
Her nesnenin yetkinlii kendisi iin model olan tanrsal ideay
dnmekle olur. O halde herey, olduu o ey olmakla ve o ekilde
varolmakla yaratcsnn istedii ve dnd gibi olur; Baka bir
deyile olmak zorunda olduu ey olur. Ama akl sahibi yaratk olan
insana, anlamak zorunda olduu eyi anlama olana verilmitir; akl
sahibi yaratn yetkinlii de olmak zorunda olduu ey olmak
istemekle ve kendi sanl (reetitudo) bu olduu iin bunu istemekle
gerekleir, ite o zaman adaletli de olacaktr. Ayrca istenen eyin
nesnel olarak iyi olmas ve isleme nedeninin de iyi olmas, yani
niyetin de iyi olmas gerekir: dolaysyla ceza korkusuyla korunan bir
ahlak yetkin ahlak olamaz. Mutluluk istei adaleti isteme anlamna
gelmez, adaleli gzden kararak mutluluk peinde koan mutluluu
yitirir; mutluluu dnmeden adaleti gzeten ise, mutluluu da
sonunda elde eder.
te yandan Anselmus'a gre zgrlk, "bir gnah ileme ya da
gnah ilememe olana" olarak anlalamaz: nk zgrlk yetkin
bir eydir, oysa gnah ileme yetkinlik ddr. zgrlk bir yetkinlik
olduu halde, rastlant sonucu yetkinlikten, yetkinlik d bir ey.
szgelii gnah ileme olana kabilir, ama zgrlk aslnda
yalnzca 'iyi'yi bulma gcdr. Zorlayc bir ey yznden deil,
kendiliinden gnah ileyen kiinin cezalandrlmas gerekir; nk
zgr seimiyle gnah ilemitir, ama bu seim olana aslnda
kendisine iyiyi, gnah ilememeyi sesin diye verilmitir. zgrlk,
iyiye doru ynelme gc olarak anlalmaldr ve bu g bir
yetkinliktir, nk kendi snrn, kendi belirlenmiliini kendi iinde
tar.
ANSELM US
PROSLOGION
(B LV M II)

Aklsz, yreinde "Tanr yoktur" dese de


Tann'nn gerekten varolduu zerine

inancn anlamn veren ey Efendi, bildiini, uygun


grdn lde ortaya koy ki, inandmzn Sen
olduunu ve senin inandmz gibi olduunu
anlayaym. Aslnda, senin "kendinden daha by hi
Iasallanamayan bir varlk" olduuna inanyoruz.
"Aklszn yreinde: Tanr yoktur" demesinden tr
m byle bir yap yoktur? Ama, "kendinden daha
by hi tasal lanamayan bir ey " dediimi duyduu
zaman bu aklsz kii duyduunu anlar ve anlad ey
onun zihnindedir; bunun varolduunu anlamasa bile.
nk bir nesnenin zihinde olmas bir baka eydir,
nesnenin varolduunu anlamak baka eydir. Ressam
yaptn hazrladnda bu yapt ressamn zihnindedir;
henz gerekletirmedii eyin varln da anlama
mtr stelik. Ama resmi yaptktan sonra, o artk
ressamn zihninde vardr ve stelik de imdi yaratt
eyin varln anlamaktadr. Aklsz da hi olmazsa
zihninde "kendisinden daha by hi tasarlanamayat
herhangi bir ey"i dnmek zorundadr; nk o bunu
duyduu zaman, onu anlyor demektir ve anlalan her
ey de zihinde vardr. Ama "kendinden daha by
tasarlanamayan ey" sadece zihinde varolamaz kesinlik
le. nk sadece zihinde ise, ondan daha byk olan
ey, her ne ise onun, gereklikte de varolduu
dnlebilir. yleyse "kendinden daha by
tasarlaamayan ey" sadece zihindeyse, "kendisinden
daha by tasal lanamayan ey "in kendisi "kendisin
den daha by tasarlaabilen ey" olur. Ama bu
olanaksz. yleyse hi kukusuz "kendinden daha
by tasallanamayan bir ey" hem zihinde hem de
gereklikte vardr.

(BLM III)

Tanr'nn varolmadnn dnlmemesi zerine

Bu ylesine gerek olarak vardr ki, onun varolmad


dnlemez bile. Nitekim varolmad dnleme
yecek, varolmad dnlebilen eyden daha byk
olan bir eyin olduu dnlebilir. Bundan tr, eer
"kendinden daha by tasarlaamayan bu ey"in
varolmad dnlebilirse, bu "kendinden daha by
tasarlaamayan ey"in kendisi, "kendinden daha
by tasarlaamayan ey" olmaz. Bu da uygun deil.
yleyse, "kendinden daha by tasarlaamayan bu
ey" o denli gerek biimde vardr ki, onun varol
mamas dnlemez de. Sen Tanrm, Efendimiz, sen
ylesine gerek olarak varsn ki, varolmadn dn
lemez bile. Dorusu da bu; nk eer herhangi bir akl
senden daha iyi birey tasarlayabilseydi, yaratk
Yaratcya stn gelecek ve Yaratcsn yarglayacakt -
bu son derece sama. Gerekte, yalnz senin dnda,
her eyin varolmad' tasarlanabilir. Yalnz sen,
hepsinden gerek olarak ve en st derecede
varolmaktasn, nk baka her ey gerekten byle
deildir ve btn bu baka eyler varla daha az
sahiptir. Senin her eyden ok daha fazla varolduun bu
denli apak bir ekilde akla uygun olduu halde aklsz
niin yleyse yreinde 'Tanr yoktur" dedi?
(BLM IV)

Aklsz diiiiniilemeyen eyi niin yreinde syledi?

Aklsz dnemedii eyi yreinde nasl syledi ya da


yreinde sylemek dnmekle ay ey olduuna
gre, yreinde syledii eyi nasl oldu da dne
medi? Eer bu gerekse - gerek nk hen gereklen
dnd, nk yreinde syledi hem de yreinde
sylemedi, nk dnemedi, -bir eyin yrekte
sylenmesinin ya da dnlmesinin birok yolu vardr
Nitekim bir nesne, onu gsteren bir szck dnld
zaman baka bir biimde dnlr, nesne ne ise onun
kendisinin anlalmas baka ekilde olur. Birinci
durumda Tanr'nn varolmad dnlebilir; ama
kincisinde byle bir ey olamaz. Tanr'nn ne olduunu
anlayan hi kimse yleyse, Tanr'nn varolmadn,
dnemez; hi bir anlam olmadan ya da baka bir
anlamla yreinde bunu dese bile.
Tanr gerekten de kendinden daha by
tasarlaamayandr. Bunu iyice anlayan kimse onun
byle bir ey olduunu ve varolmamasnn dnle
meyeceini anlar. yleyse Tanr'nn byle olduunu
anlayan kimse Onun varolmadn dnemez de.
Benim iyi Efendim, sana krediyorum; nk daha
nce senden gelen iyilikle inandm eyi, artk senin
nla yle bir anlyorum ki, eer senin varolduuna
inanmak istemeseydim Senin varolduunu da
anlayamayacaktm.
A N SE LM U S
H AKKAT ZERNE
(DE VERITATE)

NSZ

Bir vakitler deiik aralklarla. Kutsal Yaz'y inceleyen


aratrma yazmtm. Bunlarn hepsi soru yant bii
minde kurulmu soran; 'rak' yantlayan 'usta' diye ad
landrlmt. Benzer biimde dzenlenmi, "Dinbilgini
zerine" diye bir bal olan, diyalektie yeni girecek
ler iin yararsz olmayacan sandm drdnc bir
aratrmay, ayr bir bilgi koluna ilikin olduu iin,
bunlar arasnda saymak istemiyorum.
Bu aratrmann biri "Hakikat zerine" Diyeceim,
Hakikatin1 ne olduu, hangi nesnelerde szkonusu oldu
u; adaletin2 ne olduu, teki "isten zgrl ze
rine": Ne olduu, insanda hep bulunur mu bulunmaz
m; dnebilen yaratklara korunsun diye verilen isten
sanlnda3, iyeliin ya da yoksunluun ka deiik
biimi olduu. Bu betikte, istente, edinilmi doruluu
kayrann yardmna gerek kalmakszn - korumasn
salayacak denli byk bir doal g olduunu gster
dim. ncsyse, iblisin - verilmedike edinemeyecei
direkenlii Tanr vermediyse "dorulukta kalmamakla"
ne gibi gnah iledii sorununu ele alyor; nk Tanr
vermi olsayd, Tanrnn direkenlik verdii iyi melekler

1. H akikat: Veritas
2. Adalet : Iusttia
3. Sanlk: Rectitudo
gibi iblis de direken olurdu. Bu aratrmay, iyi melek
lerin berklii zerinde durduum halde, "iblisin D
" diye adlandrdm; nk iyi melekler zerine syle
diklerim ikincil kald, oysa ktler zerine yazdklarm
soruturmann ana konusunu oluturdu.
Bu aratrmalar geri srekli bir metin oluturmuyor
ama yine de, konularyla irdeleyilerinde ki benzerlik,
andm dzenle yazya ekilmelerini gerektiriyor. Kimi
tezcanl kiilerce baka bir srayla yazya ekilebilecek
leri iin, btnlemeden nce belirttiim biimde dzen
lemelerini istiyorum.

BLMLER

I. Hakikatin bann sonunun olmad.


II. imlenin1 hakikati ile anlatmn* ifte hakikati zerine.
III. Sannn hakikati zerine.
IV. isten hakikati zerine.
V. Doal eylemle doal olmayan eylemin hakikati ze
rine.
VI. Duyularn hakikati zerine.
VII. Nesnelerin znn hakikati zerine.
VIII. 'Zorunluluk' ile "Zorunsuzluk'un, 'Yeterlilik' ile "Ye-
tersizlik'in deiik anlamlar zerine.
IX. Eylemlerin hepsinin doru ya da yanl imledii.
X. En yksek hakikat zerine.
XI. Hakikatin tanm zerine.
VII. Adaletin tanm zerine.
XIII. Hakikatlerin hepsindeki hakikatin tek olduu.

1. imlem : Significatio.
2. Anlatm : Enuntiato.
1. BLM

Hakikatin bann, sonunun olmad

IRAK Tanr'nm hakikat olduuna inandmza, ba


ka pek ok nesnede de hakikat bulunduunu syledii
mize gre, hakikatten szedile her yerde Tanr'nn sz
konusu olduunu mu sylememiz gerekir, bilmek ister
dim. Nitekim sen de Monologion'da, szn 1 hakikati
araclyla, en yksek hakikatin bann ya da sonunun
olmadn yle kantlyorsun:
"Ne zaman balam olduunu ya da bunun ne zaman
doru olmadn, diyeceim olacak bir ey olduunu;
ya da ne zaman sona ereceini, bunun ne zaman doru
olmayacan, diyeceim olmu birey olacan, d
nebilen dnsn. Bunlarn hibiri dnl emiyor, haki
kat olmakszn ikisi de doru olamyorsa, hakikatin ba
nn ya da sonunun olduunu dnmek bile olanaksz
demektir.
Ensonu, hakikatin bir ba, olmusa ya da bir sonu ola
caksa; balamadan nce hakikatin olmad doruydu,
bittikten sonra da hakikatin olmayaca doru olacak.
Oysa hakikat olmakszn doru birey olamaz. yleyse
hakikat olmadan nce hakikat vard, hakikat bittikten
sonra da hakikat olacak; bu da dpedz sama; ister
hakikatin bann, sonunun olduu sylensin; ister ol
mad anlalsn, hakikat bir bala ya da sonla snrla
namaz.
Monologionda byle diyorsun. Bundan tr senden
hakikatin tanmn renmeyi umuyorum.
USTA : Hakikatin tanmn bulmu olduumu anmsa
myorum ama, istersen hakikatin bulunduunu syledi-

1. S z : Oratio
ini: deiik nesneler araclyla hakikatin ne olduu
nu soruturalm.
IRAK : Baka birey yapanasan bile, dinleyerek yar
dmc olacam.

2. BLM

mle m in hakikati le anlatmn (szcelemenin) ifte


hakikati zerine

USTA yleyse ilkin anlatmdaki hakikatin ne olduunu


soruturalm, iinkii sk sk doru ya da yanl olduunu
sylyoruz.
IRAK Sen sorutur, ne bulursan benimseyeceim.
USTA : Bir anlatm ne zaman doru olur?
IRAK Anlatt, evetlenmi olsun deillenmi olsun,
olduunda. Olmayann olduunu yadsdnda bile an
latt eyden szediyorum; nk durumun nasl oldu
unu byle anlatr.
USTA : yleyse, sence anlatmn hakikati anlatlan nes
ne mi?
IRA K : Hayr.
USTA : Neden?
IRAK nk hakikatten pay alan dnda hibir ey
doru deildir; bundan tr de dorunun hakikati,
dorunun kendisinde bulunur; oysa anlatlan nesne;
doru anlatmn iinde deil. Ondan, nesneye anlatmn
hakikati deil, hakikatin nedeni demek gerekir. Bu ne
denle, bence, bu anlatmn hakikati ancak szn kendi
sinde aranmal.
USTA yleyse bak bakalm, aradn, szn kendisi ya
da imlemi ya da anlatmn tanmnda bulunan baka bir
ey mi?
IR A K : Sanmam.
USTA : Neden?
IRAK nk yle olsayd, anlatmn tanmnda bulu
nan herey, anlatt olduunda da olmadnda da ayn
kald iin, hep doru olurdu. nk sz ayn, imlem
ayn, tekiler de yle.
USTA yleyse, sence buradaki hakikat ne?
IRAK Olann olduunu imlediinde szn doru ol
masndan, szde doruluun bulunmasndan baka bir-
ey deil.
USTA : Peki, evetleme ne iin yaplr?
IRAK : Olann olduunu imlemek iin.
USTA : yleyse bunu yapmas gerekir.
IR A K : Kesinlikle.
USTA yleyse, olann olduunu imlediinde, gerekeni
imlemi olur.
IR A K : Besbelli.
USTA : Gerekeni imlediinde de, doru imler.
IRAK: yle.
USTA Doru imlediinde de imleme doru imler.
IRAK : Kukusuz.
USTA yleyse, olann olduunu imlediinde imleme
doru olur.
IRAK Bu kyor.
USTA Ayn biimde, olann olduunu imlediinde
doru olur.
IRAK Olann olduunu imlediinde, gerekten hem
san hem doru oluyor.
USTA yleyse imleme iin, san olmakla doru ol
mak ayn ey: olann olduunu imlemek.
IR A K : Gerekten ayn.
USTA : yleyse imleme iin, hakikat, sanlktan baka
birey deil.
IRAK Burada hakikatin sanlk olduunu imdi ak
a gryorum.
USTA Anlatm, olmaynn olmadn imlediinde de
bu byle.
IRAK Sylediini anlyorum. Ama biri, szn, ol
mayann olduunu imlediinde de gerekeni imlediini-
sylerse ne karlk verebilirim. Onu da ret. nk
sz, gerek olann gerekse olmayann olduunu imlemeyi
de stlenmitir; olmaynn olduunu imlemeyi de stlen
mi olmasayd, imleyemezdi. Bundan tr, olmayann
olduunu imlediinde de gerekeni imler. Gerekeni im
leyince gsterdiin gibi, hem doru hem san oluyorsa,
olmayann olduunu anlattnda da, sz doru olur.
USTA Sze, olmayann olduunu imlediinde genellik
le doru denmez, ama yine de gerekeni yapt iin, bir
hakikati, sanl vardr Ancak, olann olduunu im
lediinde, gerekeni iki ynden yapar; nk hem imle
meyi stlendii eyi, hem de ne iin kullanldysa onu
imler. Ama genellikle, bir anlatma, olmayann olduu
nu imlediideki hakikat ile sanla gre deil de ola
nn olduunu imlediindeki hakikate, sanla gre
doru, san, denir. nk imlemeyi stlenmedii ey
den ok imlemeyi stlendii eyi imlemesi gerekir. n
k bir nesnenin -salt olduunda olduunu, olmadnda
olmadn imlemekle ykml klnamam deilse, ol
madnda olduunu ya da olmadn imlemeyi stlen-
memitir.
yleyse, anlatmn sanl ile hakikati, ne iin kullanl-
dtysa onu imlediinde baka, imlemeyi stlendii eyi
imlediinde baka. nk sz iin biri deimez, te-
kiyse deiken. Diyeceim, biri szde hep bulunur, teki
her zaman bulunmaz. nk biri doaldr, tekiyse ili
neksel; kullanmsaldr. Olann olduunu imlemek iin
"Gndz" dediimde, bu szn imlemini sa kullanm
olurum, nk bunun iin yaplmt; bundan tr de
sa imledii sylenir. Ama ayn szle olmayann oldu
unu imlediinde sa imlemi olmam, nk bunun iin
yaplmamtr; bundan tr de imlemenin san olma
d sylenir. Geri kimi anlatmlarda bu iki sanlk ya
da hakikat ayrlmaz; szgelimi "insan bir hayvan." ya
da "insan ta deil." dediimde. nk bu evetleme hep,
olann olduunu, deilleme de hep, olmayann olmad
n imler; -insan hep bir hayvan olduundan- birini ol
mayann olduunu imlemek iin, tekiniyse olann ol
madn imlemek iin kullanamayz, nk insan hi bir
zaman ta olmaz.
Szn, sa kullanmla kazand hakikati incelemekle
ie giritik, nk sz, genel kullanmda, bu nedenle
doru saylr. Sa kullanm olmakszn olamayan haki
kati ilerde ele alacaz.
IRAK Szn iki hakikati arasnda yeterince ayrm
yaptna gre, bata ele aldklarna dn, nk, dedi
in gibi, szde, yalan sylendiinde bile belirli bir haki
kat bulunduunu gsterdin.
USTA : Batan beri zerinde durduumuz imlem hakika
ti iin bunlar yeterli saylsn. nk yaz ya da imar
gibi, bireyin olduunu ya da olmadn imlemekte kul
lanlan teki imler iinde, konumada grdmz haki
kat kavramnn ei dnlmeli.
IRAK : yleyse tekilere ge.
3. BLM

Sannn hakikati zerine

USTA Usla ya da bir baka biimde, olduunu dn


dm: ey olduunda dnceye doru, olmadnda
yanl deriz.
IRAK : Genellikle byle denir.
USTA : yleyse sence dnmedeki hakikat ne?
IRAK nerme konusunda grdmz uslamlamaya
gre, dnmenin hakikatinin sanlk olduundan daha
san birey sylenemez. Bieyin olduunu ya da ol
madn dnebilme (yetisi) bize, olann olduunu, ol
mayann olmadn dnebilelim diye verilmitir. Bu
nedenle, olann olduunu dnen gerekeni dnr;
bylelikle de dn de san olur. Demek dnr
ancak olann olduunu ya da olmayann olmadn d
nmemizden tr doru san oluyorsa, dnmenin
hakikati saldktan, baka birey deil.
USTA : Sa dnyorsun.

4. BLM

stencin hakikati zerine

USTA Ama hakikatin kendisi, iblisin "hakikatte kal


madm" sylediinde, istente de hakikat olduunu
sylemi oluyor. nk iblis hakikat iinde kalmad
ama, isten dnda hakikatten sapmad.
IRAK . yle sanrm. nk gnah ileme dnda haki
katten sapmayan iblis, hep gerekeni istemi olsayd, hi
gnah ilememi olurdu.
USTA yleyse burada hakikatten ne anladn syle.
IRAK Sanlktan baka birey deil. nk gerekeni
istedii srece - isten bunun iin verilmiti - sanlkla,
hakikat iinde idiyse; istememesi gerekeni, istediinde
sanlktan, hakikatten saptysa, istencindeki hakikat ile
sanlk gerekeni istemekten baka birey olmad iin,
buradaki hakikatin saldktan baka birey olmad
anlalyor.
USTA : iyi anlyorsun.

S. BLM

Doal eylemle doal olmayan eylemin


hakikati zerine

USTA Efendimiz'in dedii gibi, eylemde de azmsan


mayacak bir hakikat bulunduuna inanmak doru olur;
"Kim kt eylerse, ktan kaar; kim hakikati gerekle
tirirse a gelir."
IRA K : Sylediini anlyorum.
USTA yleyse burada hakikatin ne olduunu dn
meye al bakalm.
IRAK Yanlmyorsam, eylemdeki hakikate de yukar
da teki nesnelerdeki hakikati kavramamz salayan
yordamla bakmal.
USTA : yle, Efendimiz'in "kim kt eylerse, ktan ka
ar; kim hakikati yaparsa, a gelir" derken gsterdii
gibi, kt eyleme ile hakikati yapma kartsa, hakikati
yapmak, iyi eylemekle bir; iyi eyleme, kt eylemeye
kartlka birse, imlemede de ayr deiller demektir,
imdi genel gr yle: Kim gerekeni yaparsa, iyi eyler,
sanlk klar. Bundan kan sonu u; sanlk klmak,
hakikati yapmaktr. Hakikati yapmann iyi eylemek, iyi
eylemenin de sanlk klmak olduu saptandna gre,
eylemin hakikati, sanlk; daha ak ey olmaz.
IRAK Dnnde hi aksama yok.
USTA Bir sna bakalm, gerekeni yapan eylemlerin
hepsinin hakikati yaptn sylemek uygun dyor mu?
nk bir, sadaka vermek gibi ussal eylem var, bir de
stan ateteki gibi, uspay tamayan davran var. Bu
durumda, ate hakikati yapyor demek uygun mu, buna
bak.
IR AK : Ate sttcln, varln ald nesneden edin
mise, sttnda gerekeni yapyordur. Bundan tr,
gerekeni yaptnda ate, hakikati yapar, sanlk klar
demekte hibir aykrlk grmyorum.
USTA Bana da yle grnyor. Buradan, eylemdeki
hakikatlerden ya da sanlklardan birinin zorunlu,
tekinin zorunsuz olduu anlalabilir. nk ate stt
nda, zorunlukla hakikati yapar, sanlk klar; insan
iyi eylediindeyse, zorunlukla hakikati yapm, sanlk
klm olmaz.
Ancak Efendimiz "kim hakikati yaparsa, a gelir"
derken, 'yapmakla, salt sk anlamda yapmay deil, ey
lemlerin hepsini anlatmak istemitir. nk "adalet
uruna" ikenceye katlanan, olmas gereken yerde,
zamannda olan, gereince oturup kalkan, bylelerini
bu hakikatten ya da bu ktan ayr tutmaz. Byle kiile
rin iyi eylemediini kimse syleyemez. Havari herkesin
"yaptyla" lleceini syleyince, iyi davran , kt
davran diyegeldiimiz eylerin anlalmas gerek.
IRAK Gnlk dilde, katlanma ya da yapma olmayan
pek ok ey 'yapma' diye adlandrlyor. Bundan tr,
yukarda, eylem hakikatinden nce hakikati zerine
aratrma yaptmz sa istenci de doru eylemler ara
sna katabiliriz yanlmyorsam.
USTA Yanlmyorsun; nk gerekeni isteyenin sa
davrandn, iyi davrandn sylerler, "hakikati ya-
panlar"dan ayr tutmazlar. Ama biz hakikat zerine
aratrma yaparken istenteki doruluktan sz ettiimiz,
Efendimiz de iblisin "hakikatte kalmadn"n sylerken
isten hakikatinden zellikle szeder grnd iin, is
tenteki hakikatin ne olduunu ayrca dnmek iste
dim.
IRAK : iyi ki de yle olmu.
USTA yleyse, eylemdeki hakikatlerden birinin doal
olduu, teki itinse doal olmad saptandna gre,
yukarda eylemden ayrlmadn grdmz szdeki
hakikati de doal olanlar arasna sokmak gerekiyor.
nk nasl ate, sttnda, stcln varln alm
olduu nesneden edindii iin hakikati yapmaktaysa
"Gndz diyen sz de ister gndz olsun ister olmasn,
gndz olduunu imlediinde hakikati yapar. nk
byle yapmay doal olarak stlenmitir.
IRAK ilk kez imdi yanl szn hakikatini gryo
rum.

6. BLM

Duyularn hakikati zerine

USTA En yksek hakikat dnda hakikatin bulunduu


her yeri bulduumuz kansnda msn?
IRAK Szn ettiimiz durumlarda bulamadm bir
hakikat anmsyorum.
USTA : Neymi o?
IRAK Bedenin duyularnda da hakikat var, ama her
zaman deil. nk kimi kez bizi yanltrlar. Szgelimi,
kimi kez camdan bir nesneye baktmda grme duyum
beni yanltr; kimi kez camn arkasnda grdm cismi,
bir baka renkte olmasna karn, camn renginde g
rrm; kimi kez de cam ayn renkte olmasna karn, ar
kadaki cismin engindeymi gibi grnr. Grme duyu
suyla teki duyularn bizi yanltt pek ok baka durum
da var.

USTA Bence bu hakikat ya da yanllk, duyularda de


il, kanda; nk d duyu i duyuyu yanltmaz, i duyu
kendi yanlr. Bu kimi kez kolayca anlalr, kimi kez zor
dur anlamak Bir ocuk az ak bir canavar yontusun
dan korktuunda, buna yol aan, besbelli ocua yeti
kinlere gsterdiinden baka ey gstermeyen grme
duyusu deil, nesne ile nesnenin benzerini ayramayan
ocuksu i duyu. Birine benzeyen bir kii grp, benzet
tiimiz kii sandmzda ya da bir sesi, insan sesi ol
mad halde, insan sesi sandmzda da durum byle.
nk buna da i duyu yol ayor.

Grme duyusunun, hava renginde bir cisimden geti


inde, o cisim havadan daha youn, daha bulank ol
mad srece, te yandaki rengi hava iinden geermi
gibi grmesine bir engel bulunmadndan, cam konu
sunda da ayn ey sylenebilir. Grme duyusu, gz ren
ginde, baka renge bulanmam bir camdan, billurdan,
ar sudan ya da benzer bir nesneden getiinde de yle.
Ama ayn grme duyusu, baka bir renkten, szgelimi z
renginde olmayan, baka renge bulanm camdan gee
cek olursa, ilk karlat rengi grr. Bunun nedeni u:
Grme duyusu bir renkle dolduktan sonra, karsna
hangi renk karsa ksn, onu ya hi almaz ya da ok az
alr, bundan tr de ilk karlat rengi ya tek bana
ya da sonradan karlat renkle birlikte iletir. Grme
duyusu ilk renkle alabildiine dolmusa, baka bir rengi
alamaz artk; ama ilk renkle tam dolmamsa, bir baka
rengi alabilir. Szgelimi grme duyusu, kendisini kzl
lkla dolduracak lde kpkzl bir cisimden, rnein
bir camdan getiinde, artk deiik bir renkle dolmas
olanakszlar. Ama ilk karlat renk, onu doldura
bilecek lde kzl deilse, alabildiine ilk renkle dol
madka, bir baka rengi grebilir. Bunu bilmeyen kii,
grme duyusunun, ilk rengi grdkten sonra, ay m ya da
yakt renkte olat hereyi grdn sanr, yleyse, i
duyunun, kendi suunu d duyuya ykt sonucuna
varlabilir.
Bunun gibi, bir yars suyun iinde, bir yars suyun d
nda olan salam bir ubuk knk sanldnda, grme
duyumuzun aynada yzmz bulduunu sandmzda
ya da grme duyusu ile teki duyularn baka pek ok
nesneyi, bize, olduundan baka trl duyurduunu san
dmzda, su, verebileceklerini veren duyularn deil.
nk onlarn gc buna yeter. Oysa duyularn neyi ya
pabileceini ya da ne yapmalar gerektiini ayrt ede
meyen ruhun yargsn sulu saymak gerek.
Bunu gstermek, ereimiz bakmndan, verimli olmaktan
ok yorucu olaca iin, bu yolda vakit harcamak gerek
siz sanrm. unu sylemek yetsin: Duyular ne iletirse
iletsin, -doa gerei de olsa, baka nedenle de olsa- ge
rekeni yapar. Bu hakikat de eylemdeki doruluun kap
samna girer.
IRAK Yantn beni doyurdu. Duyular konusundaki
tartma zerinde daha fazla oyalanman istemiyorum.
7. BLM

Nesnelerin znn hakikati zerine

USTA imdi dn bakalm: Yukarda ele aldklarmz


bir yana brakrsak, en yksek hakikatten baka nesnede
hakikat bulunduunu syleyebilir misin?
IRAK : Nerede olabilir ki?
USTA Sence, herhangi bir yerde ya da zamanda yle
nesne var m: En yksek hakikatte bulunmaya, varolduk
ta, neliii en yksek hakikaten almaya ya da orada ol
duundan baka nesne ola?
IRAK Kavranr gibi deil.
USTA Demek, orada ne ise o oldukta, varolan herey
hakikat tar.
IRAK Sakntszca bu sonucu karabilirsin; en yk
sek hakikatte olduundan baka nesnede olmamaktan
tr, varolan herey hakikat tar.
USTA Demek, en yksek hakikatle ne ise o olduun
dan, varolan her nesnenin znde hakikat var.
IRAK : Orada, yanlla elvermeyecek bir hakikat ol
duunu gryorum; nk yanl olan nesne, yok.
USTA Azna salk. Ama de bakalm, bir nesne en
yksek hakikatte olduundan baka nesne olabilir mi?
IRA K : Olamaz.
USTA Demek her nesne orada ne ise o olduuna gre
besbelli ne olmas gerekiyorsa o.
IRAK : Ne olmas gerekiyorsa o olur, dorusu bu.
USTA : imdi, olmas gereken nesne olan herey san.
IRAK : Baka trl olamaz.
USTA : Demek varolan herey san.
IRAK : Daha usa yatkn bir ey olamaz.
USTA tmdi, hakikat gibi sanlk da nesnelerin
znde, en yksek hakikatte ne iseler o olmalarndan
tr bulunuyorsa, nesnelerin hakikatinin sanlk oldu
u kesin.
IRAK Uslamlamann sonulandrlmas bakmndan
daha ak birey sylenemez.

8. BLM

'Zorunluluk' ile 'Zorunsuzluk'un, Yeterlilik ile


'Yetersizlikin deiik anlamlan zerine

IRAK Ama kesinlikle olmamas gereken pek ok kt


i varken, varolan hereyin olmas gerektiini, nesnenin
hakikatine uygun olarak nasl ileri srebiliriz?
USTA Ayn nesnenin hem olmas hem olmamas gere
kiyorsa, bunda aacak ne var?
IRAK : Olur mu yle?
USTA : TanrTnn ya yapt ya da olmasna izin verdii
eyler dnda hibir eyin olmadndan kuku duymaz
sn, biliyorum.
IRAK : Benim iin bundan kesin birey olamaz.
USTA TanrTnn bilgece ya da iyi olmayan bireyi yap
tn ya da olmasna izin verdiini ileri srmeye kalkar
msn.
IRAK : Tam tersine ileri srerim, tyi, bilgece olmayan
hirbirey (yapmaz, olmasna da izin vermez).
USTA Bylesine yce iyiliin, bylesine ulu bilgeliin
yapt ya da olmasna izin verdii eyin olmamas ge
rektiini mi savlayacaksn?
IRAK Hangi akl banda kii bunu dnmeye kal
kar?
USTA yleyse, Tanr eliyle olan kadar Tanr izniyle
olann da ayt biimde olmas gerekir.
IR A K : Sylediin apak.
USTA uu da syle bakalm, sence kt isten sonucu
olann olmas gerekir mi?
IRAK Bu, kt iin olmas gerektiini sylemisin
gibi, saduyulu hikimsein kabul edemecei birey.
USTA Oysa kimi kiilerin kt olarak istediini kt
olarak gerekletirmesine Tanr izin veriyor.
IRAK : Keke bunca sk izin vermeseydi.
USTA yleyse ayn eyin hem olmas hem olmamas
gerekir. Diyeceim, olmas gerekir, nk izin olmaks
zn gerekleemeyecek olana iyilikle, bilgece izin verili
yor; olmamas gerekir, nk birisinin kt istenciyle
oluyor. yleyse, ayn biimde, Efendimiz Isa'nn da l
memesi gerekirdi, nk o tek bana susuzdu, biri
bunu ona uygun grmemeliydi; ama gene de lme kat
lanmas gerekti, nk kendi iyilikle, bilgece, yararllk
la katlanmak istedi. Nitekim ayn nesne deiik bak
alarna gre pek ok biimde kart grnebiliyor. Bu,
eylemlerde de, rnein vurula da sk sk ortaya kar.
nk vuru hem eyleyenin hem de katlanann iidir. Bu
nedenle, hem eylem hem edilgenlik diye adlandrlabilir.
Eylem ya da vuru ile edilgen olarak sylenen herey ad
bakmndan etken anlamda kullanlmasna karn
eyleyenden ok edilgen olana ilikin gibi grnyor
Etken olan bakmndan eyleme ya da vurma diye adlan
drlmak daha uygun grnyor; edilgen olan bakmn
dan da eylem ya da vuru. nk eyleme ile vurma, ad
n eyleyen ile vurandan alr; tpk ileri grllk ileriyi
grenden, lmllk lmldan geldii gibi. Bunlar -eyle
yen, vuran, ileriyi gren, lml- etkendir. Oysa eylem
ile vuru, adn edilgen olan eyleyen ile vurulandan alr.
Ama -ben bir rnek vereyim, tekileri sen anlarsn- vu
rulan olmakszn vuran olmayaca gibi, vuran olmaks
zn vurulan da olmaz; hatta tek, ayn nesne deiik par
alara gre deiik adlarla dile getirilmitir. Bu
nedenle, vuruun hem vurann hem vurulann ii olduu
sylenir.
Eyleyen ya da edilgen olan ayn ya da kart yarglara
konu olabileceine gre, eylem de iki yan bakmndan
ayn ya da kart olarak yarglanr. yleyse vuran hakl
olarak vuruyor, vurulan da hakl olarak vurulursa - bu
nun gibi, hakszla urayan hakszlk edeni dzeltiyor
sa- o zaman eylem iki yandan da dorudur, nk vuru
iki yan iin de gereklidir. Tersine haksz biri hakl birine
vuruyorsa, o zaman, ne birinin vurulmas ne de tekinin
vurmas gerektiinden, iki yan iin de doru deildir,
nk vuruun iki yandan da olmamas gerekir. Ama
hakszlk eden birine, hakszla uram olmayan biri
vuruyorsa, o zaman vuruun hem olmas hem olmamas
gerekir, nk bir yandan tekinin vurulmas gerekir,
te yandan berikinin vurmamas gerekir, bundan tr,
hakl da haksz da olduu yadsnamaz. En yksek bilge
liin, iyiliin yargsna gre dnecek olursan -hem bir
yandan hem her iki yandan, diyeceim, eyleyen ile edil
gen olan bakmndan, vuruun olmamas gerektiine
gre- kim bylesine byk bilgeliin, iyiliin izin verdi
i eyin olmas gerektiini yadsmaya kalkar?
IRAK Yadsyabilecek olan yadssn; ben yadsya-
mam.
USTA Yine, nesnenin doasna gre dnrsen, de
mir iviler Efendimizin gvdesine akldnda, daya
nksz etin delinmemesi gerektiini ya da sivri demirle
delindiinde ac duymamas gerektiini syler misin?
IRAK : Doaya aykr konumu olurum.
USTA : yleyse, ne birinin yapmas ne tekinin katlan
mas gerektiinden, eyleyen ya da edilgen olan bakmn
dan olmamas gereken eylem ya da edilgenliin doa
bakmndan olmas gerekebilir.
IRAK : Bunlarn hibirini yadsyamam.
USTA Bylece, ou kez ayn eylemin deiik bak
alarna gre olmasnn da olmamasnn da gerekebi
leceini gryor musun?
IRAK Bunu ylesine ak biiminde gsteriyorsun ki
grememezlik edemem.
USTA Bunlarn yannda, gerekme ile gerekmemenin
kimi kez asl anlamlarnda kullanlmadn da bilmeni
istiyorum, szgelimi "senin tarafndan sevilmem gerek"
dediimde. nk gerekten ykmlysem, ykml ol
duumu vermekle ykmlym, senin tarafndan sevil-
miyorsam, suluyum.
IR A K : Bu kyor.
USTA Ama senin tarafndan sevilmekle ykmlysem,
bunun benim ynmden deil senin ynnden yaplmas
gerekir.
IRAK : Bunu onaylamak zorundaym.
USTA yleyse senin tarafndan sevilmem gerektiini
sylediimde, bu, benim birey borlu olduumu deil,
senin beni sevmen gerektiini gsterir. Ayn biimde,
"senin tarafndan sevilmem gerekmez dediimde bu,
sen beni sevmekle ykml deilsin demektir, baka bir
ey anlalmaz.
Bu uslamlama yeterlilik ile yetersizlikte de geerli. Hek-
tor Akhilleus'a yenilebildi. Akhilleus Hektor'a yenileme
di dendiinde olduu gibi. nk yeterlilik yenilebilende
deil, yenebilende olmutur; yetersizlik de yenileme
yende deil, yenemeyende olmutur.
IRAK : Sylediin houma gidiyor. nk bunu bilme
nin yararl olduunu dnyorum.
USTA : Doru dnyorsun.
9. BLM

Eylemlerin hepsinin doru ya da yanl imledii

USTA : Ama imlemin hakikatine dnelim; bundan bala


mam, seni bilinenlerden bilinmeyenlere doru gtrmek
iindi. nk herkes imlemin hakikatinden szeder,
oysa pek az kii nesnenin znde bulunan hakikati gz
nnde tutar.
IRAK Bana bu dzende klavuzluk etmen ok yararl
oldu.
USTA Bylece, imlem hakikatinin ne denli geni oldu
unu da gryoruz. nk yalnzca im diyegeldiimiz
nesnelerde deil, szn ettiimiz bliin teki nesne
lerde de imlem doru ya da yanl oluyor. Yaplmas ge
reken dnda hibireyin yaplmamas gerektiine gre,
kii birey yapmakla bunu yapmas gerektiini sylemi,
gstermi olur. Yaplann yaplmas gerekiyorsa doru
sylemi oluyor, yok, yaplmamas gerekiyorsa yalan
sylemi oluyor.
IRAK Anladm sanyorum ama, imdiye dek iit
mediim birey olduu iin, sylediini daha ak bi
imde gster.
USTA Gerek ldrc gerek ondurucu otlarn bulun
duunu bildiin bir yerdesin diyelim; ama ayrt etmeyi
bilmiyorsun; orda, bunlar ayrt etmeyi bildiinden ku
ku duymadn biri de var; hangilerinin ondurucu, han
gilerinin ldrc olduunu sorduunda, kiminin, szle
ondurucu olduunu sylyor, kimini de yiyor. Hangisine
daha ok inanrdn, szne mi eylemine mi?
IRAK : Sze eylemi kadar gvenmezdim.
USTA : yleyse, szden ok eylemle, hangisinin onduru
cu olduunu sylemi olurdu.
IR A K : yle.
USTA: ite bundan tr, sen yalan sylenmemesi ge
rektiini bilmeseydin, biri nnde yalan syleyecek ol
sayd; yalan sylenmemesi gerektiini sylese bile,
szle, yalan sylenmemesi gerektiini sylemekten ok,
eylemle, yalan sylenmesi gerektiini sylemi olacakt.
Ayn biimde, biri birey dnyor ya da istiyorken,
sen onun bunu dnmesi ya da istemesi gerekip gerek
mediini bilmeseydin; isteini ya da dncesini grsey-
din, sana eylemle, bunu dnmesi, istemesi gerektiini
gstermi olurdu. Gerekiyorduysa, doru sylemi ola
cakt. Gerekmiyorduysa, yalan sylemi olacakt. Nes
nelerin varoluunda da ayn biimde doru ya da yanl
im var, nk olmakla, olmas gerektiini sylyor.
IRAK imdiye dek gzmden kaan artk aka g
ryorum.
USTA : Geri kalanlara doru ilerleyelim.
IRAK : Sen yr, ben izliyorm.

10. BLM

En yksek hakikat zerine

USTA imdi, en yksek hakikatin sanlk olduunu


yadsyacak deilsin.
IRAK : Tersine, baka birey olduunu syleyemem.
USTA Yukarda anlan sanlklarm hepsi, iinde bu
lunduklar nesneler, zorunlu olduklarn yaptklar ya da
olduklar iin sanlk olurken, en yksek hakikatin bir-
eye zorunlu olduu iin sanlk olmadn dn.
nk herey onu gerektirir ama, o kimseye birey
borlu deil; neyse o olmasnn var olmasndan baka
bir temeli yok.
IRA K : Anlyorum.
USTA Bu sanln ne biimde btn teki salk-
larn, hakikatlerin nedeni olduunu, ama hibireyin bu
nun nedeni olmadn da gryor musun?
IRAK : tekilerin kiminin sonu olduunu, kimininse
hem neden hem sonu olduunu grp kavryorum.
Yine, nesnelerin varoluunda bulunan hakikat en yksek
hakikatin sonucu olduuna gre, hem dnmenin haki
katinin hem szdeki hakikatin nedeni; bu iki hakikat ise
hibir hakikatin nedeni deil.
USTA iyi dnyorsun. Bylece, Monologion'da s
zn hakikati yoluyla, en yksek hakikatin bann ya da
sonunun olmadn nasl gsterdiimi buradan karab
ilirsin. nk "bireyin olacakl doru deilken"
deyince, bireyin olacakln ileri sren bu szn basz
olduu ya da bu hakikatin Tanr olduu gibi birey sy
lemi deilim; tersine, bu sz varolduka, ne zaman
hakikatten yoksun olduu dnlemez. Kendisine var
lk kazandrabilecek sz varoldukta bu hakikatin ne za
man varolmayaca anlalr olmadndan, bu hakika
tin nedeni olan hakikatin bann olmad anlalr.
nk nedeni hep varolmadka, szn hakikati Hep va-
rolamazd. Bir eyin olacakln syleyen sz, olacak
ey gereklikte var deilse, doru deildir; olacak bir
ey de en yksek hakikatte deilse, var deildir.
Gemi bireyi dile getiren sz de ayn biimde anlal
mal. Nitekim olmu olan olmusa, hibir anlam bak
mndan hakikat szden eksik olmayacaksa, onun en yk
sek nedeni olan hakikatinin hibir sonunun dn-
lememesi zorunlu. Bu nedenle, gereklikte byle olduu
iin, gemi bireyin olduunu sylemek doru olur.
Yine, ei yksek hakikatte bu biimde olduu iin, ge
mi birey var.
Bundan tr, gelecekteki bireyin olmasnn doru ol
mamas asla olanakl olmamsa; yine, gemi bir eyin
olmasnn doru olmamas asla olanakl olmayacaksa,
en yksek hakikatin bir bann ya da gelecekte bir sonu
nun olmas olanakszdr.
IRAK Temellendirmenin karsna birey konamaya
can gryorum.

11. BLM

Hakikatin tanun zerine

USTA Balangta giritiimiz hakikat soruturmasna


dnelim.
IRAK Zaten hep hakikati soruturduk; yine de hangi
sine dnmek istiyorsan dn.
USTA yleyse de bakalm, baktklarmz dnda bir
sanlk kald m?
IRAK Bunlarn dnda, bulardcn ok ayr, somut
nesnelerdekinden bakas kalmad; szgelimi oman
dzgnl.1
USTA ; Bu tekilerden ne bakmdan ayrlyor sence?
IRAK Beriki cismin grlmesiyle bilinebiliyor, teki
lerse us gr ile kavranyor.
USTA : Cismin dzgnl zne olmakszn, usla anla
lp bilinemez mi? Ya da var olmayan bir cismin izgisi
nin dzgn olup olmadndan kuku duyulur da izgi
nin hibir yana bklmedii tantlanrsa, zorunlulukla
dzgn olduu usa uygun olarak karlamaz m?
IRAK yle ama, usla byle anlalr olan, znede

1. rectitudo
grme duyusuyla duyumlantr; tekilerse ancak anlkla
alglanabilir.
USTA yleyse hakikati yanlmyorsam, ancak anlkla
alglanabilen sanlk diye tanmlayabiliriz.
IRAK Byle diyenin hi de yanlmadn gryorum.
nk bu hakikat tanm gerekenden ne ounu ne azn
ieriyor; "sanlk" ad onu sanlk diye adlandrlma
yan her nesneden ayryor, ancak anlkla algnabilir ol
mas da grlr sanlktan ayrt ediyor.

12. BLM

Adaletin tanm zerine

IRAK Ama her hakikatin sanlk olduunu retti


ine, sanlk da bana adaletle bir grndne gre,
adaletten ne anlayacam da ret. Diyeceim, her sa
n olan adil, yine tersine, her adil olan san grn
yor. nk odun scak olmas, her seven kiinin sevdii
ni sevmesi hem san hem adil gibi grnyor. nk
olmas gerekenlerin hepsi hem sanlkla, adaletle olu
yorsa, olmas gereken dnda hibir ey sanlkla, ada
letle olmuyorsa, kanmca, adalet de sanlktan baka
ey olamaz. Geri en yksek, yaln doa, bireyle y
kml olduu iin adil, san deil; yine de onda san
lkla adaletin bir olduu kuku gtrmez.
USTA Adalet sanlktan baka ey deilse, adaletin
tanm elinde demek. Yalnzca anlkla alglanabilen sa-
nlktan szettiimize gre hakikat, sanlk, adalet ta
nmca denk, imdi, bunlardan birini bilip de tekileri
tanmayan, bilinenler araclyla bilinmiyenlerin bilgi
sine ulaabilir; stelik birini bilen tekileri tanmamaz-
lk edemez.
IRAK :E peki, gerekeni yapnca, kiiye adil dediimiz
gibi, yukardan aaya doru yneldiinde gerekeni ya
pyor diye taa da adil diyecek miyiz?
USTA Byle bir adalet iin genellikle adil demeyiz.
IRAK kisi de adilce davranyorsa, adil bir insan adil
tatan niye daha adil olsun?
USTA Yoksa sen de insann davran ile tan davran
arasnda bir ayrm buiuduu kansnda deil misin?
IRAK Biliyorum, insan kendi istenciyle davranyor,
oysa ta kendi istenciyle deil, doal olarak davranyor.
USTA te, gerekeni yapmakla birlikte yaptn iste
meyen adil olmaz da ondan taa adil denmez.
IRAK yleyse, otlamak istediinde, atn, gerekeni is
teyerek yapt iin adil olduunu mu syleyeceiz?
USTA Gerkeni isteyerek yapan adil olur demedim;
gerekeni istemeden yapann adi! olmadn syledim.
IRAK : yleyse kim adil, onu syle?
USTA : Anladma gre, vlesi adaletin tanm ile kar
tnn, yerilesi adaletsizliin tanmn soruyorsun
IRA K : Onu soruyorum.
USTA : Bu adaletin, sanln bilmeyen bir doada bu
lunmad kesin. nk sanl istemeyen, edinse bile,
sanl edindi diye vlmeye demez. Ama bilmeyen,
isteyemez de.
IR AK : Doru.
USTA : yleyse edineni vgye deer klan sanlk, an
cak, szn ettiimiz sanln tek alglaycs olan us
tayan doada bulunur.
IRAK Bu kyor.
USTA : mdi, her adalet sanlk olduuna gre, edineni
vgye deer klan adalet de ancak usu olanlarda bulu
nur.
IRAK Baka trl olamaz.
USTA Peki, usu olan insandaki bu adalet nede bulunur
sence?
IRAK : Olsa olsa istente, bilgide ya da eylemde bulu
nur.
USTA Kii sa anlyor ya da san i gryor ama,
sa istemiyorsa ne olacak; adaletinden tr vlecek
mi?
IRAK Hayr.
USTA : yleyse bu adalet, bilginin ya da eylemin sa-
l deil, istencin sanl.
IRAK Ya bu olacak ya hibirey.
USTA Aradmz adaleti gereince tanmlanm say
yor musun?
IRA K : Kendin bak!
USTA Sence, gerekeni isteyen sa istemi, isten sa-
nl edinmi olur mu?
IRAK .Kii bilmeden gerekeni isterse -szgelimi, ieri
deki bir adam ldrmek isteyen kiiyi, bu istei bilmedi
i halde ieri almazsa- bir isten sanl tasn
tamasn, bizim aradmz sanlk onda bulunmaz.
USTA istediini istemesi gerektiini bilen kii iin ne
diyeceksin?
IRAK Kiinin gerekeni bilerek istemekle birlikte yap
mak zorunda olmay istememesi de olanakl. Nitekim bir
uru ald paray geri vermeye zorlandnda, vermesi
gerektii iin geri vermeyi istemee zorlanmasndan
tr, besbelli, geri vermek zorunda kalmay istemeye
cektir. Ama bu urunun bu samlktan tr vlmeme-
si gerekir.
USTA A kalm bir yoksulu, iyi n kazanma istei ile
doyuran kii, isteini istemek zorunda olmay ister, n
k gerekeni yapmay isledii iin vlr. Bu konuda ne
diyeceksin?
IRAK Bu kiininki vlesi bir sanlk deil, bundan
tr de aradmz adaleti karlamyor. Ama arad
mz adaleti karlayan sanl gster artk.
USTA Her isten birey istedii gibi, bireyden de t
r ister. Nitekim ne istedii dnlrse, neden istedii
de grlr. Hem gerekeni istemekte hem gerekenden
tr istemekte san olmas gerekir. Bundan tr, her
istencin bir ne (sne)si, bir de nedeni var. Nitekim iste
memizin bir nedeni olmadan birey istemeyiz.
IRAK : Bunu hepimiz kendimizden biliyoruz.
USTA : Peki, vlesi bir isten edinmek iin herkesin, is
tediini istemek zorunda olduunu dnmenin nedeni
ne? Diyeceim, gerekeni istemeyen adil olmadna
gre, neyin istenecei de apak.
IRAK Benim iin uras da apak: istencin adil ol
mas iin, kiinin hem gerekeni istemesi hem de gerekli
likten tr istemesi gerekir.
USTA tyi anlyorsun; istencin adil olmas iin bu ikisi,
gerekeni isteme ile gerektii iin isleme zorunlu. Ama
syle bakalm, bunlar yeterli mi?
IRA K : Deil mi?
USTA Kii yapmas gerekeni zorland iin istiyorsa,
zorlanmasnn nedeni de bunu istemesinin gerekliliiyse;
yine, bir bakma, gerekeni gerektii iin istemi olmaz
m?
IRAK : Olmaz diyemem ama, bu kiinin isteyii baka,
adil kiinin isteyii baka.
USTA : Ayrm ne?
IRAK Diyeceim u; Adil kii gerekeni isleyince, bu
kiide adil denecekse- baka nesneden tr deil,
dorudan doruya sanlktan tr isten sanlt bu
lunur. Oysa gerekeni yalnzca zorlamadan tr ya da
bir kazanla zendirildii iin isteyen kiide -sanlk ta
d sylenecekse- sanlktan deil, baka bireyden
tr isten sanlt var.
USTA yleyse, sanln sanln kendisinden alan
isten adil.
IRAK Ya bu isten adil ya da adil isten yok.
USTA Demek adalet kendisinden tr tanan isten
satnl.
IRAK Aradm adalet tanm dosdoru bu.
USTA Yine, de bak bakalm, bu tanmda dzeltilmesi
gereken birey var m?
IRAK Ben dzeltilecek birey grmyorum.
USTA Ben de grmyorum. nk sanlk olmayan
adalet yok; isten sanlndan baka hibir sanla
da kendi bana adalet denemez. Diyeceim, eylem sa-
nlt ancak eylem adil istenle yaplyorsa adalet ad
n alr. sten samh, sa istediimizin gereklemesi
olanakszca bile adalet adn yitirmez.
USTA Ama "tandnn, korunduunun" sylenmesi
konusunda belki biri yle diyecektir: sten saml
ancak korunduunda adalet adn alyorsa, iyelik duru
munda adalet olmad gibi, isten sanl edinsek de
adalet edinmi olmuyoruz; tersine, koruyarak adalet ol
masn salyoruz. Demek, korumadan nce edinip iye
lik salyoruz. nk koruduumuz iin edinip iyelik
salamyoruz. lkin; tersine, edindiimiz, iyelik kazan
dmz iin korumaya balyoruz.
Ama buna, sanl, istemeyi, iyelii birlikte edindii
mizi syleyerek karlk verebiliriz. nk iyeliimizde
bulunmas yalnzca istemeyle oluyor; istediimiz anda
da iyeliimizde oluyor. yeliimiz ile istememiz nasl
birlikteyse, istememizle korumamz da ayn zamanda
oluyor; nk istememiz olmakszn korumamz szko-
nusu olmad gibi, isteyip de korumadmzda sanlk
da olmuyor; oysa istediimiz srece koruyor, koruduu
muz srece istiyoruz. sten sanln istememizle iye
liimiz zamanda olduuna, istememizle korumamz da
ayr zamanlarda olmadna gre, zorunlu olarak, iyelik
ile korumay birlikte ediniyoruz; nasl iye olduumuz s
rece koruyorsak, koruduumuz srece de iyeyiz; burada
bir aykrlk yok.
Demek sanln edinilmesi -iyelik ile isteme, edinme
nin nedeni olmad; edinme, iyelik ile istemeye yolat-
iin- nasl doa bakmndan iyelik ile istemeden nce
geliyorsa, yine -ediniimiz, iyeliimiz, istediimiz bir
likte balad, edinir edinmez iye olduumuz, istedii
miz iin- edinim, iyelik, isteme zamanca birse; iyelik ile
isteme de geri doa bakmndan korumadan nce geli
yor ama yine de zamanca bir. Bundan tr, isten sa-
nlt iyeliini, isten sanln isteyip korumay ne
reden ediniyorsak adaleti de oradan ediniyoruz; isten
sanlnn isteyip iye olduumuzda, bu sanlk, adalet
adn alyor.
Ancak "kendisi iin, kendisinden tr" diye eklememiz
gerek; bu sanlk, kendisinden tr, kendisi iin ko
runmadka asla adalet olmaz.
IRAK : Buna kar birey dnemiyorum.
USTA zerine ya hibir ey sylenemeyecek ya da pek
az zl ey sylenebilecek bir eyden szettiimize baka
rak, bu tanm en yksek adalete uygun buluyor musun?
IRAK Orada isten ile sanlk ayr eyler deil ger
i, yine de tanrlkta tanrlktan baka bir erk olmad
halde, tanrln erkinden ya da tanrsal erkten, erkli
tanrlktan szettiiniz gibi, isten satnlndan, isten
bakmndan sanlk ya da sa istenten szetmekte bir
saknca yok. Ama bu sanln kendisi iin, kendisinden
tr korunduunu sylyorsak, baka hibir sanlk
iin bunun sylenmesi uygun dmez. nk baka bir-
eyle, baka bireyce korunmaz; kendi kendini, kendi
siyle, baka birey iin deil, kendisi iin kendisinden
tr korur.
USTA : yleyse, adaletin kendisi iin, kendisinden tr
korunmu bir sanlk, isten sanl olduunu ekin
meden syleyebiliriz. Burada "korunmu" dediim eyle
min (Lalincede) edilgen geni zaman ortaca bulunmad
iin, geni zaman yerine, ay eylemin edilgen gemi
zaman ortacn kullanabiliriz.
IRAK Bizde pek yaygn bir kullan var Nasl Latin-
cede etken eylemlerle yansz eylemlerin gemi zaman
ortalar olmad iin, gemi zaman yerine imdiki za
man kullanlyorsa, Latincede bulunmayan edilgen ge
ni zaman ortac yerine de gemi zamann edilgen or
talarn kullanyoruz. rnein birinden sz ederken,
"alarak, okuyarak renmi olduklarn, ancak zor
landnda retir" dediimde yle demi olurum: a
lt, okuduu srada renmi olduklarn, ancak zor
lannca retir.
USTA Demek adaletin kendisi iin, kendinden tr
korunmu, diyeceim, kendisinden tr korunan isten
sanl olduunu sylemekle iyi etmiiz. Onun iin
adil kiilere kimi kez "sa yrekliler" diyeceim, sa is
tenti deniyor, kimi kez de yalnz "salar" deniyor, "y
rekli" allyor; nk sa isteli kiiden bakas anlal
myor. Bundan tr: "vnn hepiniz, sa yrekliler;
"Salar grp sevinecek."
IRAK Adaletin tanm konusunda sylediklerin o
cuklar bile doyurur; tekilere geelim.
13. BLM

Hakikatlerin hepsindeki hakikatin TEK olduu

USTA Yalnzca anlkla alglanan sanlktan szettii-


mize gre, cinsi adalet olan tek eyi imleyen iki ada, sa
nlk ya da hakikate dnelim de; hakikatin bulunduu
nu sylediimiz eylerin hepsinde tek hakikat mi var,
yoksa hakikat tad saptanan nice ey varsa onca ha
kikat mi var, ou soruturalm.
IRAK : Bunu bilmeyi ok isterim.
USTA Hangi nesnede bulunursa bulunsun, hakikat bes
belli, sanlktan baka bir ey deil.
IRAK Bundan hi kukum yok.
USTA Nesnelerin ounluuna uygun olarak pek ok
hakikat varsa, pek ok da sanlk var.
IRAK : Bu da ayn lde kesin.
USTA Nesnelerin bakalna uygun olarak samlk-
larn da baka baka olmas gerekiyorsa, bu salklar
bu nesnelere gre varlk kazanr; nesneleri deitike
satnlklarn da deiik olmas gerekir.
IRAK : Sanlk tadn sylediimiz bir eyi ele alp
tekilerde ne anlamam gerektiini gster.
USTA : tmlem sanl ile isten sanl, birinin imle
mede tekinin istente bulunmasndan tr ayrlyorsa,
sanlk imlemden tr varlk kazanr, imleme gre
bakalar diyorum.
IRAK: yle. nk olann olduu ya da olmayann ol
mad imlendiinde, imleme san olur, bu sanlk ol
masa, besbelli imlem san olmazd. Oysa olmayann ol
duu ya da olann olmad imlenir ya da dpedz,
nesne imlenmezse, imlem sanl szkonusu olmaya
caktr; nk imlem sanl ancak imlemede olabilir.
Bundan tr, inileni sanl imlemeyle varlk kazanr,
imlemeyle bakalar; rengin cisimle varlk kazanmas
ya da yok olmas gibi. nk cisim varolunca renginin
de varolmas zorunlu, cisim yokotuca renginin kalmas
olanaksz.
USTA Renk -cisim ilikisiyle sanlk- imlem ilikisi
hi de benzer deil.
IRAK Ayrl gster.
USTA Bir imle imlenecek olan imlemek isteyen kimse
yoksa, imin imi emi olacak n?
IRAK Olmayacak.
USTA Bu durumda, imlenmesi gerekeni imlemekte sa
nlk olmayacak m?
IRAK : Sanl ne azalacak ne artacak.
USTA Demek imleme olmaynca, imlenecek olann im
lenmesini, gerek san klan gerek saldktan yoksun
brakan sanlk yok olmuyor.
IRAK Yokolsayd, imlenecek olann imlenmesi san
olmayca gibi, imleme de imlenecek olan imlemekten
yoksun olurdu.
USTA Sence, imlenmesi gereken imlenince, imlem,
yine ayn sanla gre, ayn saldktan tr m sa
n olur?
IRAK Baka trl dnemem bile. nk imlemi
baka bir sanlk san klsayd, bu sanlk yokolsa da
imlemi san olmas iin bir engel olmazd. Ancak im
lenmesi san olmayan ya da saldktan yoksun olma
yan nesneyi imleyen hibir san imleme yoktur.
USTA Demek imlem yokolsa bile olduu gibi kalan sa-
nlktan baka bir sanln san kld imleme yok.
IR AK : Apak.
USTA Imlemde sanlk bulunmasnn nedeni, olann
olduu ya da olmayann olmad imlendiinde varol
maya balamas deil, bu durumda imlemenin hep olan
sanla uygun biimde gereklemesi; imlemin sa-
Iklan yoksun olmasnn nedeni de imleme gerektii gibi
olmaynca ya da dpedz hibir imleme szkousu ol
maynca sanln yokolnas deil, imlemin, yokolma-
yan saldktan ayr dmesi; anlyorsun deil mi?
IRAK Anlyorum, anlamazlk edemem.
USTA : yleyse, imlemin san olmasn salayan san
lk, imlemin kendisi deise bile imlemden tr varlk
kazanmaz, deiime uramaz.
IRAK : Benim iin bundan ak bir ey yok.
USTA Renk -cisim ilikisinin de sanlk- imlem iliki
sine benzediini tantlayabilir misin?
IRAK Benzemediini tantlamaya yatknm daha ok.
USTA Sanrsam, gerek istenle, isten salna ge-
reks sanla bal baka nesnelere nasl baklacan
biliyorsun artk?
IRAK : tekinin durumu ne olursa olsun sanln na
sl hep deimez kaldn da ayn uslamlamayla tant
layabileceimizi gryorum.
USTA Peki bu sanlklardan ne sonu kyor sence?
Bunlar biribirinden baka m yoksa nesnelerin hepsinin
saml bir, (zde) mi?
IRAK Yukarda unu onaylamtm: Sanln grl
d nesnelerin okluundan tr sanlklar da ok
sa, bu nesnelere uygun olarak varolup bakalamalar
gerekir; oysa byle olmad tantland. Bu nedenle, pek
ok nesnede sanln grlmesinden tr pek ok sa
nlk olduu sylenemez.
USTA Sana ok grnmelerini desteklemek zere, bu
nesne okluundan baka kant gsterebilir misin?
IRAK : Bu kant saylmayaca gibi baka kant da bu
lunamaz gibime geliyor.
USTA yleyse hereyde bir tek sanlk, ayn sanlk
var.
IRAK : Onaylamak zorundaym.
USTA Ayrca: Sanlk, sanla zorunlu nesnelerde
deilse, ancak nesneler zorunda olduklar eye gre
varolduklarnda varsa, onlar iin san olmak yalnz bu
olur O halde onlarn hepsinin yalnzca bir tek sanl-
nn olduu ak.
IRAK B u yadsnamaz.
USTA Demek nesnelerin hepsindeki hakikat bir tek.
IRAK Bunu yadsmak da olanaksz. Ama gene de
gster bana: Nesnelerin kendilerinden hi etkilenmiyor
larsa, niye, hakikatlerin ayrc zelliklerini ayryormu
gibi "u ya da bu eyin hakikati" diyoruz? Nitekim he
men herkes isten hakikati ile eylem hakikati ya da bir
baka eyin hakikati arasnda hibir ayrm olmad
grndedir.
USTA "u ya da bu nesnenin" hakikatinin olduunu
sylemek yerinde deil. nk hakikat, onlarda olduu
sylenen nesneler iinde ya da onlardan ya da onlar
araclyla varlk kazanmaz. Tersine gerektii gibi var
olan nesnelerle hep birlikte olan hakikate gre o nesne
ler varolduunda, o zaman "u ya da bu nesnenin haki
kati", szgelimi istencin hakikati, eylemin hakikati de
niyor. Ayn ekilde, ayn zamanda olan nesnelerin hepsi
nin zamanl bir ve ayn olmasna karn, "u ya da bu
eyin zaman"deniyor. u ya da bu nesne olmasayd, za
man gene ayn kalrd. nk zaman bu nesnelerde ol
duu iin deil, bu nesneler zaman iinde olduu iin
"u ya da bu nesnenin zaman" deniyor. te yandan za
mana, kendi bana dnldkte bireyin zaman den
mez, tersine zamanda bulunan nesneleri dndmz
de "u ya da bu nesnenin zaman" deriz. Yine, kendi ba
na duraduran en yksek hakikat hibir nesnenin haki
kati deildir, tersine bir ey ona uygun olduunda, o
eyin hakikati ya sanl denir.
PETRUS ABELARDUS
(1079 - 1142)

Salisbury'li Johannes'in bildirdiine gre, bir dier ad da "Pcripa-


leticus Palatinus" olan Petrus Abelardus ilk genlik yllarnda geldii
Paris'te diyalektik ve tanrbilim renimi grm; hemen hemen tm
felsefesini mantk felsefesine, tanrbilim ve ahlak felsefesine adam
tr. Dolaysyla dile ve dil sanallarna byk arlk vermitir. Abelar-
dus; felsefesinde varla, varln kendisine hi yer ayrmamtr. Aris
toteles'in Porphyrios ve Boethius tarafndan yorumlanan mantk
anlayna balanan Abelardus kurduu okullarda nceleri diyalektik
dersleri, sonralar da tanrbilim dersleri vermitir. Felsefenin eitli di
siplinlerine ilikin dnceleriyle olduu kadar, zel yaamyla (Helo-
issa ile olan ilikileri) ve muhalifleriyle, hocalaryla (diyalektikte
Champeaux'lu Guillelmus ve lanrbilimde Laon'lu Aselmus) yapt
tartmalarla da nlenen Abelardus, kimi zaman cesaretle ortaya k
m, kimi zaman da sessiz kalmay yelemitir. Sesini fazlaca
ykselttiinde, hakknda toplanan konsillerden (1121 'de Soissons
Konsili, 1140'da Sens Konsili) dolay ok skntl gnler geirmitir.
Yazm olduu Historia Calamitatum'un (*) asl konusu kendi zya-
amdr Abelardus'un. Bu yaptta, yukarda ksaca belirtilmeye al
lan btn ynleri ayrntlaryla bulmak olanakldr. Bu nedenle, bu k
k ama nemli yapt XII. yzyl Avrupa'snn kltr yaamnn tan
durumundadr.
Abelardus'un asl ilgi alan nesneler dnyas deil, dncelerin
dilsel kuruluudur, bu da diyalektikten, mantktan, gramerden baka
bir ey deildir. Abelardus dneminin bilgileri snflandrmaya ilikin
yaklamyla deerlendirildiinde, sadece trivium alanna girebilecek
olan almalar yapmtr.

(*) Bir M utsuzluk yks adyla Betl otuksken tarafndan Trkeye


evrilmitir. Remzi Kitabevi, stanbul 1988.
nl tmeller tartmasna diyalektiinde byk bir yer ayran
Abelardus, ne kavram gerekiliinin ne de adcln kmazlarna gi
rer. Nesneler dnyasna ilikin tavrn ok ayrntl bir biimde olmasa
da yeri geldiinde, gerekli olduunda sezdirmeye alan Abelardus,
sadece tekillerin (mantk diliyle en zel trlerin) varln kabul eder.
Bunun dndaki her trl yap, insan anlnn bir rndr. Bilginin
ilk basama da ona gre, tekil olan gereklikten kaynaklanan duyum
lardr. Bilginin asl oluumu, etkin olan insan zihni sayesindedir. Zih
nin, anlay yetisinin bir zgrl vardr; oysa duyumlar tam anla
myla dnyaya baldr.
Zihin (mantk, dnme) - gereklik arasndaki ilikide dnme
nin olanaklarn gerektiince zmlemeye alan, ancak dilin gcne
byk nem veren Abelardusa gre tmel dildedir; tmel bir "vox sig
nificativa dr; ne adclarn dedii gibi "flatus vocis"lir, ne de kavram
gerekilerinin dedii gibi "res'lir. Byle bir yaklamla tmeli temel
lendiren Abelardus, artk lanrbilimindc de ahlak felsefesinde de ben
zer dorultularda i grr. Bu tr bir mantksal yaklamda, artk tan-
bilimsel sylemin de salt dilde yer alan dayanaklar vardr:
Tanrbilimin soru konusu yapt dogmalar da, ahlak felsefesinin i
grd kavramlar da artk birer tmel olurlar bu anlayta; bunlarn
hepsi dilde balamlarna gre (dictum propositionis) yer alrlar.
Porphyrios'un Isagoge (*) adl yaptnda ortaya koyduu nemli
soruyu (**) Lgica Ingredientibus'ta (Porphyrios zerine Yorumlar)
ayrntlaryla inceleyen Abelardus, cinslerin ve trlerin gereklik ala
nnda olmadklarn, buna karlk, ii bo kalplar olarak dilde de yer
almadklarn, ama onlarn anlaml birer yap olarak ancak dilde bulun
duklarn belirtir ve bu yaplarn zihinle olan ilikilerine kurulutan ba
kmndan byk yer verir. Byle bir sonuca, kendi zm nerisine,
kavram gerekileri ve adclarla giritii youn tartmalardan sonra
varr.

(*) Isagoge, Porphyrios. ev. Betl otuksken, Remzi Kitabevi, Istan-


bul,1986
(**) Isagoge, 1: 10-15
Usavurmalannda kimi zaman, gelenekten yardmlar derlemeye a
lan, kimi zaman da salt akima balanan Abelardus. Aristoteles'in
Organon'u (Kategoriler ve nerme zerine - Peri Hermeneias)
iizcrine birok yorum yazmtr. 1121 'de kaleme ald Logica Ingre-
dientibus'un asl konusu yukarda da belirtildii gibi tmellerdir ve
burada Aristotelcsi mantk geleneinin sergilendii apak grlmek
ledir balang sayfalarnda. Hibir zaman tek bir yetkeye bel bala
mayan Abelardus, Sic et Non (Evci ve Hayr -Byle ve Byle deil)
adl yaplnda, ayn konuyla ilgili olarak kar grleri dile getirir ve
yapt birka kez kaleme alr. Yaptlarn hep yeniden yazmak, Abclar-
dus'un yazarlk ynnn en belirgin zelliklerinden biridir. Bu tulum
da hep kendini yenileme istei sakl gibi grnmektedir.
Theologia Summi Boni (En Yce yinin Tanrbilimi), Introduc-
lio ad Theologiam (Tanrbilime Giri). Theologia C hristiana (Hris-
liyan Tanrbilimi) adl yaptlarnn tek ortak konusu kutsal leme (tri-
nitas) dir.
Scito te ipsum-Ethica (Kendi Tan) dinsel bak alarnn rn
olan kavramlarn arlkl olduu bir ahlak kitab olarak ortaya kar.
Eylemlerin deeri, gnah ve niyet kavramlar l alnarak ortaya ko
nur. Etik eylemlere herhangi bir dzg (norm) getirmeyi amalama
yan, eylemi temelleri bakmndan zmlemeyi deneyen ve dolaysy
la eylemin vard nesnel sonulan ok, kalk noktasna asl arh
veren Abelardus, bu alana ilikin grlerini en son kitab olarak nite
lenen Filozof, Y ahudi ve Hristiyan Arasnda Diyalog'da da (*) yine
gndemine alr. Bu anasavn yan sra, bu ilgin yaptta, dinsel sy
lemle felsefi sylemin etik alanna bak kar karya getirilir. Tek-
tanrc dinlere ilikin, zellikle Yahudilie ilikin olarak eletirel bir
tavr taknlr. Yaptta sunulan ideal filozof bir Antika filozofudur.
Yaptn U kiisi de kurmaca bir rya erevesinde; erdem, en yce iyi
gibi kavramlar anlamsal boyutlaryla, balamlarna gre tartrlar.
Aslnda bu yapt Abelardus'un lmyle eksik kalmtr.

(*) Bu kitabn evirisi de Bir M utsuzluk yks balkl eviride yer almak
tadr.
Tm yapt gzne alndnda, Abelardus'un ana ilikin bir
ok dnme esini benimsedii anlalr; ama kimi zaman ann
sradan, kalplam tutumlarna sava aar gibidir; hocalarna ilikin
olarak yapt ve Historia Calamitatum'da dile getirdii eletirilerde
olduu gibi. Daha sonralar, zellikle XIII. yzyln sonu ile XIV. yz
ylda edimselleecek olan kimi grlerin (zellikle mantk felsefesine
ilikin) bir habercisi gibi grnmektedir Abelardus.
Daha nce de belirtildii gibi Abelardus, mant bamsz bir bilgi
dal olarak kurmaya abalayanlarn banda gelir. Abelardus'un ardn
dan gelen William Shyreswood, spanyal Petrus ve Auxerre'li Lam-
bert'den sonra Guillelmus de Ockham'n geleceini tasarlamak hi de
zor deildir. (*)

(*) Petrus Abelardus hakknda daha ok bilgi edinmek iin bkz. P etrus Abe-
lardusun Ahlak Anlay, Betl otuksken, stanbul niversitesi Edebiyat
Fakltesi Yaynlar, stanbul, 1988
ABELARDU S

M ANTIK
(Logica Ingedientibus'un Birinci Blm)

Mantk aratrmalarna yeni balayanlar iin bu bilimin


zellikleri zerine birka sz syleyelim. Onun ait oldu
u cinsi yani felsefeyi belirlemekle ie balayalm. Boet
hius herhangi bir bilime felsefe demez; bu bilimin konu
su en iist dzeydeki gerekliklerden oluur; herhangi bir
bilgine de filo zo f demiyoruz; filozof, zeks ile en ince
problemleri zebilen bir kiidir. Boethius felsefeyi U
tre ayrr: eylerin doasn inceleyen speklatif felse
fe ; erdemli yaay gsteren ahlak felsefesi, kantlama
lar usa uygun olarak dzenleyen ve Eski Yunanllarn
mantk dedikleri akla uygun bilgi. Kimileri, mant bir
blm olarak dnmezler; Boethius'a gre, onu felsefe
nin bir arac olarak grrler. nk btn teki bilgi
dallar herhangi bir ekilde bundan yararlanrlar; ken
dilerine zg usavurmalarn mantktan ekip karrlar.
Gerekten de ister fiziksel dnya ile ister ahlakla ilgili
problemler olsun kantlamalar salayan mantktr. Bo
ethius buna, hibir eyin, mantn, felsefenin hem bl
m hem de arac olduuna engel olamayaca yantn
verir; tpk elin, insan vcudunun hem arac hem de bir
blm olmas gibi. Mantk kendi kendisine de bir ara
olarak hizmet eder; rnein, "insan hayvan cinsinin bir
trdr derken kendisini ilgilendiren sorular zerine
akl yrtt zaman kendisine de bir ara olarak hiz
met etmi olur. Ancak mantk her zaman mantn bir
arac olarak kalmaz. Felsefenin arac olduuna gre,
niin az da olsa felsefe deil midir? Boethius da kendi
z konularn dikkate alarak onu, felsefenin iki teki ko
nusundan ayrr; mantk dier iki daln akl yrtmeleri
ni dzenlemektedir Eer fiziki, akl yrtmelerini ken
disi oluturuyorsa ona bu sanat reten fizik deildir,
mantktr.
Boethius mantn yazl olarak da ortaya konduunu ve
aklyriitmelerle ilgili iyice belirlenmi kurallara indir
genmi olduunu bu bilgilere ekler; yanl, hatal akl
yrtmelerle sk sk yolunu.aranlar hataya drme
sin diye; nk akl yoluyla, doada hi de yle durum
lar olmad halde aklyrtneler yoluyla birtakm ya
nlsamalar ortaya kabilir ve birtakm elikilere
varlabilir; ite bu rnekte olduu gibi "Sokrates bir ci
simdir; cisim beyazdr, yleyse Sokrates beyazdr;fakat
bunun tersi de olabilir: "Sokrates bir cisimdir, cisim si
yahtr, yleyse Sokrates siyahtr"
Bir mantk incelemesi yazmak iin yle bir dzeni izle
mek gerekir: aklyrtmeler bir dizi nermelerden ve
nermeler de szcklerden olutuuna gre, hi bir eyi
unutmamak iin mantk yaln terimlerle ie balamak
ve sonra nermeleri incelemek ve yaptn aklyrtme-
lerdet sz ederek tamamlamak zorundadr; Kategorile
rini terimlere, Peri hermeneias'n nermelere, akl y
rtmelerine de Topikalarn ve Analitikalann adayan
hocamz Aristoteles'i kendine rnek almaldr.
Boethius'ut burada yorumlad Porphyrios'un eserinde
baln da gsterdii gibi, Aristoteles'in Kategorilerine
Giri sz konusudur; fakat ayn yazar daha sonra mant
n anlalmas iin byle bir giriin zorunlu olduunu
gsterir. yleyse imdi daha derinliine bir aratrmaya
girielim ve sz fazlaca uzatmadan yazarn niyetinin ne
olduunu, yaptnn ieriinin ne olduunu, bu bilimin
incelenmesinde hangi yntemin kullanldn, yararnn
ne olduunu ve diyalektiin hangi blmne girdiini
ortaya koymaya alalm.
PETRUS ABELARDUS

Yazarn niyeti her eyden nce, burada neyin nemli ol


duunun kolayca anlalmas iin, Aristoteles'in Katego
rilerini okuyucuya tantmaktr. Bu nedenle de ilkin ko
nuyu oluturan be ge, yani cins, tr, ayrm, zellik ve
ilinei inceler; nk bu kategorilere ilikin bilgi ona
gre zel bir yarar salamaktadr; Kategorilerin hemen
hemen tmyle burada sz konusu edilmesi bundan do
laydr. Bu listeyi dorulamak iin sralanan be katego
rinin ortak adlarna bavurulabilir, fakat benzer ekilde
bu terimlerin gsterdikleri gerekliklere de ba
vurulmaldr. Kategoriler okunurken kendilerine rastla-
nlaca zaman anlamlarnn bilinmesi iin, yazar, Aris
toteles'in kulland bu terimlerin demek istedii eyi
ak seik olarak gsterir Bu terimlerle ilgili anlamlar
bee indirgenebilir; nk bireysel olarak dnlm
olan bu anlamlar belirsiz sayda olabilirler (gerekten,
cinslerin, trlerin belirsiz sayda bir varl sz konusu
dur); dendii gibi hepsi bu be eye indirgenebilir; her
ey bu be zellik erevesinde dnlmtr; cinsler
sadece cins olarak dnlmlerdir ve teki kategori
ler iin de durum byledir. Konumann sekiz blm de
sekiz blm olarak dnlmtr, hatta bireysel olarak
onlar belirsiz saydadr.
Yazarn yntemi yledir: tek tek alnan eleri her biri
ni farkl izgileri ierisinde birbirinden ayrr ilkin; son
ra, onlar daha iyi tanmak iin, ortak noktalarn ve
farkl zelliklerini inceler.
Bu almann yarar, Boethius'u rettii gibi, esas
olarak Kategorileri tantmaktr. Bununla birlikte bu ya
rarn drt ynl olduunu belirler, daha sonra yazarn
belirlemelerine gre byk bir zenle buu gsterecei
miz gibi.
Bu dolambal yolla manta ulalm olunuyor bura
da; mant zenle kumcu elerine ayrm olduumuz
zaman bu grlecektir Cicero'ya ve Boethiusa gre,
mantk iki blme ayrlr: akl yrtmelerin ortaya ko
nuluyu ve onlarn yarglan, yani ortaya konulmu akl-
yrtmelerin, kantlarn dorulanma ve snanma sanat.
Gerekten bu iki ey de kantlamada, akl yrtmede bu
lunan kimse iin zorunludur; ilkin inandrc kantlar or
taya koymak, sonra onlar eksik ve yetersiz diye kar
kanlara kar koruyabilmek. Cicero'ya gre, ortaya
koy doal olarak birincidir. Kategorilerin bilgisi bu
iki blmle ilgilidir, fakat esas olarak ortaya koyma b
lm ile ilgilidir ve bu konu olarak bulmay, ortaya
karmay alan genel bilimin de bir blmdr Eer, bu
rada incelenen kategoriler bilinmezse, cinsle, trle,
ayrmla ilgili kant nasl ortaya konacaktr? Bu nedenle
Aristoteles Topikalarnda onlarn tanmlarn ele ald;
yine burada onlarn kullanldklar yerleri inceledi; Ci-
cero da ayn eyi yapt. Ama kantn dorulanmas orta
ya konuu belirleyen nedenlerden kt iin, bu katego
riler bilimi, bilgisi, yarglamay hi bir ekilde dta
brakmaz. Cinsin ya da trn yapsyla ilgili kant orta
ya konduu gibi, bu yap ortaya konmu olan kant da
dorular. rnein insan yapsn hayvan cinsine ait ola
rak dnrsem, byle dnlen bu yapda insann bir
hayvan olduu kantn da derhal grrm. Ama her
hangi bir kimse bunu reddederse, hemen, aklyrtme-
ni cinsin ve trn yapsndan hareket ettiinden geerli
olduunu gsterebilirim; yle ki terimlerle ilgili ilikiler,
aklyrtmenin ortaya konmasna ve bir kez ortaya kon
mu olann dorulanmasna yararlar.

Buna karn, hem bu buluu hem de yarglamay katego


riler bilgisinden ayran yazarlar vardr; kategoriler bil
gisi blmeler ya da tanmlarla yani, kke mantn d-
na kan nermelerle ilgilidir; bu yazarlar, mant tm
varl ile ortaya koymann zorunluluunu bilseler bile.
Bizim gvendiimiz yazarlar ise bu konularda hi eli
kiye dmezler. Cicero'nun Topikalan yorumlayan
Boethius diyalektii birbirini karlkl olarak ieren iki
blme ayrr, hatla bunlarn her biri diylektiin tm
n ierir. Birincisi ortaya koyma ve yarglama bilgisi
dir Ama ayn yazara gre, onlarn birbirlerini iermesi
yledir: birinci blmn elerinden birini kuran orta
ya koyma bilgisi benzer ekilde blme ya da tanmlama
bilgisini de ierir; kantlar blmelerden olduu kadar
tanmlardan da kt oranda bu olur. Bundan ortaya
kan sonu udur: cinsi, tr ve teki kategorileri konu
alan bilim benzer bir neden gereince ortaya koy bil
gisiyle ilikilidir. Buna, yeni, henz rak durumunda
olan mantklarn Aristoteles'in Kategorilerini okumak
la ie balamalar gerektiini Boelhius'un sylediini
ekleyelim. yleyse Kategoriler mantk alanna ilikin
dirler; nk bunlar girii, balangc olutururlar;
zellikle kategorilerin ayrt edilmesinin kantlamalara
ok yardm ettii dnlrse, her eyin yapsnn ne
olup olmadn gsterirken kantlar dorulamay
salad dnlrse bu durum daha da iyi anlala
caktr. nermelerin zellii, nitelii bu nermelerin
baka bir kipe gre kart, elikili ya da eliik oldukla
rn gsterdikleri iindir ki aklyrtmeleri, kantlamay
da ilgilendirir. Ksaca, mantn btn blmlerinin or
tak amac kantlamadr; dolaysyla hi biri ondan ayr
dnlemez.

Bu balangc yaptktan sonra imdi de szc szc


ne metnin aklanmasna balayalm.

[Porphyrios yle yazar: Tanmlar genel olarak da bl


meye ve tantlamaya ait olan her eyi belirlemek ve ka
tegoriler retisini Aristoteles'teki gibi anlamak iin cin
sin, trn, ayrmn, zelliin ve ilinein ve olduunu bil
mek zorunludur te btn bunlar yararl bir biimde
dnerek Eskilerin bu konuda sylediklerini eletirme
ye alacam ve ayrca giri blmnde daha g so
rular bir yana brakp daha yaln sorular, ar akla
malara ynelmeden incelemeye alacam ]
ZORUNLU OLDUU tN yaplnn banda, yazar
neyin nemli olduunu sylemekle ie giriir; almas
nn yararn gsterir ve izleyecei yntemi belirler; ste
lik de bunu, bu konu zerinde hakl olarak savunduu f i
lozoflara dayanarak yapar Fakat zorunlu szcn
anlamda anlamak mmkndr; rnein yle dendiin
de kanlmaz anlamna gelebilir - "niteliin tz olmama
s zorunludur " Yararl anlamna da gelebilir, rnein
yle dendiinde: "yryerek gitmen zorunludur." Niha
yet belirli, kesin anlamna da gelebilir; rnein yle
dendiinde: "insann bir gn ya da baka bir gn lmesi
zorunludur." lk iki anlam arasnda seim yapmak zor
dur; sz konusu olan metne daha iyi uymada yaryor
gibidirler. nkii aratrmay izlemek, srdrebilmek
iin kategorilerin bilgisi ile ie balamak kanlmazdr;
bu stelik yararldr da. Metin daha yakndan incelendi
inde ikinci anlam birinciye tercih edilecektir. Gerek
ten de bir eyin bir baka eyle ilgili olarak zorunlu ol
duu sylendiinde, bununla bir yararllk dncesi
dile getirilmektedir. Yarar her zaman kendinden baka
bir ey ile ilgilidir; oysa kanlmazlk baka bir eye
gnderme yapmakszn ortaya kar.

yleyse Boethius'un cmlesini de yle anlayalm: Cin


sin ne olduunu bilmek zorunludur, yani yararldr; ba
kaca, her eyin niteliklerini, zelliklerini bilmek yararl
dr. Bu nitelikler onlarn tanmlarnda ortaya kar,
sadece tzsel gerekliklerine gre deil, onlarn ilinek
sel niteliklerini de dnerek ortaya karlar. nk
cins terimi ve teki kategorileri gsterenler sadece tzle
ilgili deildirler, ayn zamanda ilinekle de ilgilidirler.
Bu (-dii ey) deyii tzden ok nitelii gznde bu
lundurur
ANLAMAK N Daha yukarda anmsattmz gibi,
yazar yararn gsterdii drt konu dnr: kategori
ler, tanmlar, blmeler, tantlamalar, yani sz konusu
olan sonucu gstermeye yarayan kantlar.
ARSTOTOLESTE BULUNDUU GBt Bununla
unu anlamak gerekir: bu bilim, bu bilgi, kategorilerin
bilgisi, Aristoteles'in incelemesinde, Kategoriler bal
n tamaktadr Zira, kimi zaman kitabn bal sadece
yazarn adyla anlr, rnein Pharsalia yerine Lucanus
denir.
BYLECE BELRLEMEK N Yani tanmlar belir
lemek ve oluturmak iin.
VE DE GENEL OLARAK Bu z a f Porphyrios tarafn
dan sralanm be kategoriye ilikin hazrlayc bilginin
yararl olduunu gsterir.
BLMEYE YA DA TANITLAMAYA LKN OLAN
HER EY ttN... Yani kantlama, aklyrtme iin. n
k bu zorunlu bir giritir, yani bunlarn hepsini bilmek
tmyle yararldr.
BU EYLERl DNEREK... Bundan, sz konusu olan
be kategorinin incelenmesini anlayalm.
URAMAYA ALIACAIM yani bir inceleme yaz
maya alacam.
ZET OLARAK... Yani daha ksa olarak; yazar bunu
ekleyeni belirler.
KISA BR BMDE, GR NTELNDE... Bu ar
ksalk Horatius'un dedii gibi art karanla da yol
aabilecektir: "Eer ksa yapmaya alrsam anlal
maz olurum." (iir Sana, 25 - 25). Okuyucunun ne bu
ksalkta umutsuzlua dmemesi iin ne de sz fazlaca
uzatmayla da boulmamas iin, yazar bir giri iin uy
gun olan ly korumaya zen gsterir Bu almann
hem kategoriler zerine hem de yukarda belirlenmi ko
nular yani dier konu zerine olduunu Boethius ol
duka zenli bir biimde aklamtr, biz burada sadece
ksa bir antrmada bulunacaz.

Okunacak olan bu be incelemenin kategorilerin hepsiy


le ilgili olduunu her eyden nce gsterelim. Cinsle il
gili bilgi kategorilere ilikindir; nk Aristoteles bura
da en st on cinsin listesini oluturur; bu on cins
eylerle ilgili btn terimlerin anlamlarn ierirler, ku
atrlar; ayn zamanda cinslerle ilgili temel bilgiler ol
madan, dier gerekliklerle ilgili cinsler de bilinemeye
cek demektir. Tr bilgisi iin de ayn ey sz konusudur;
nk bu iki kategori birbirle iyle ilikili olarak veril
dikleri iin tre ilikin bilgi olmadan cins de bilinemez;
onlarn zleri de birbirine baldr, tpk karlkl bilgi
lerinde olduu gibi. Prophyrios'un da dedii gibi birinin
dieri ile belirlenmi olmas gerekir. Cinse eklenen ay
rm tr oluturur; cins bilgisi iin hepsi zorunludur, t
rn bilgisi iin de ayn y sz konusudur. Ayrn trn
zel anlamn verir; Aristoteles Kategorilerinde bizim
metnimizin anlalmas iin zorunlu olan cins, tr, ayrm
denen bu terimle ilgili baka bilgileri de ekler yle
bir kural ortaya kar: eitli cinsler ve bal olmayan
lar farkl trleri ierirler Yazar burada zellik bilgisine
dayanmaktadr; nk o, dnd kategorilerin her
birindeki nitelikleri ortaya karr, gsterir; rnein, t
zn zelliinin bir olmak ve sayca zde olmak olduu
nu syler zelliin yaps bilinmeseydi, burada tanm-
anmas gerekecekti. Bununla birlikte Porphyriosun
zellii en zel trlerden biri olarak dndne iaret
edelim, oysa ki Aristoteles aratrmalarn cinslerin
zellikleri zerine yapar; gereklik alannda teklere ili
kin bilgi teki teklerin yapsyla olan benzerliklerde or
taya kar; nk zelliklerin cinsler ya da trler iin
sz konusu olduu sylenir: zellik, her zaman belirli ve
sadece belirli olana uygun gelen eydir ilinee ilikin
bilginin kategorilerde yer almasndan kim kukulanabi
lir? nk on kategoriden' dokuzu ilinekten baka bir
ey deildir. Ayrca, Aristoteles de sk sk ve zenli bir
biimde tze ilikin olan zellikleri yani ilinekleri arat
rr; ilinee zglenen incelemenin asl konusu budur.
Ayrm ve zellii iyi ayrt edebilmek iin ilinein ne an
lama geldiini bilmek yararl olacaktr; eer net bir bi
imde ilinei ayrt edemezsek, ayrm ve zellii yetkin
ce bilemeyeceiz demektir bu.

imdi de bu be kategorinin tanmlar ilgilendiren konu


larda neye yaradklarn gsterelim. Tze dayanan ta
nm, yaln bir betimlemeden ayrlr. Trle ilgili olarak
tanm hem cins hem de ayrmlardan elde edilir; dolay
syla cinsle ilgili inceleme bununla da ilgilidir. Trle il
gili inceleme ayrmla ilgili incelemedir ayn zamanda.
Betimleme ise ilineklerden elde edilir; nk betimleme
ilineklerle ilgili bilgi zerine kurulur. Fakat zelliin
bilgisi genel bir biimde tanmlarn btn eitleri iin
yararldr, nk tanmlar ortak izgileri gsteren ner
melerdir; bu nermeler tanmlanm olanla yer deitir
mi olur.

Blmeler iin de bu be kategori daha az zorunlu deil


dir; eer onlar bilinmezse salt geliigzel blmelerle i
grlecek demektir; bunlar da hi bir zaman ussal ol
mayacaktr. Blmelerin btn trleri dikkate alnrsa
ancak inandrc olabilirler blmeler de tre ayrlr
lar; bunlar mutlak yapda blmelerdir; cinsin blmleri,
btnn blmleri, szcn blmleri. Yine bunlara si
metrik olarak, ilineksel nitelikte tr blme vardr:
tzlere gre ilineklerin blmleri, ilineklere gre tzn
blmleri, ilineklere gre ilineklerin blmleri. Cinsin
blm, blnmesi, ya trlerde, ya da trlerin yerine ge
en ayrmlarda olabilir yleyse blmenin hem cinsin
bilgisine, hem de ayrmn bilgisine gereksinimi vardr
Cinsin blnmesiyle kartrlabilecek olan btnn b
lnmesi ve szcn blnmesi iin de ayn kurallar sz
konusudur; cinsle ilgili kimi kurallar bilinmezse bunlar
ne btne ne de szce uygulanabilir; rnein, tek tek
alnan trlere uygulanan cins, tek anlaml bir sfat olu
turur; bu ne, blmlerinden, her birine verilen btnn
durumudur, ne de elerinden her birine dayanan sz
cn durumudur Ama bundan da yle bir sonu elde
edilir: tanmlar konusunda yararn grdmz katego
riler, ok anlaml bir szcn blnmesine de yardm
ederler; nk bunlar, ok anlamly yine ok anlaml
dan ayrmay salayan tanmlardr. Benzer ekilde ili
neksel blme konusunda da blmenin kurucu esi du
rumunda olan ilinei bilmek zorunludur; ama teki
kategoriler de, eitli blme trlerini ayrt etmemizi sa
lamada yararsz deildir; bunlar olmadan cinsin trlere
ya da ayrmlara blnmesini, ilinein tzlerdeki bln
ile kartracaktk.

Daha yukarda da anmsatld gibi, bu be kategori ile


ilgili bilgi, kantlar ortaya koyma konusunda ya da or
taya konulmu kantlar dorulama konusunda kesinlikle
zorunludur. nk, cinse, tre ya da teki kategorilere
gredir ki ancak kantlar ortaya koyuyoruz ve ortaya
konulmu olanlar dorulayabiliyoruz. Bocthius bunlar
tasmlarn be geneli diye adlandrr; ancak bu genelin
tasmlarn yetkin bir biimde bir araya geliini ilgilen
dirmediine itiraz edilebilecektir. Fakat bu durumda
cins iin yanl olarak tr denir; tasmlama burada akl-
yriitme, kantlama anlamna gelmektedir. Bu, kategori
lerin yararl oluuna, onlarn sadece tasmlamalarda ie
yarayabileceini syleyerek bir snrlama getirmektedir.
Oysa onlar Porphyrios'un tantlama dedii biitn akl-
yrtme trleri iin genel olarak yararldrlar. Zaten
bunlar, tasmlamalarn yetkince bir araya gelilerinin
hepsine uygulanabilirler; kategoriler salt tek tek tasm
lara ilikin deildirler. rtk tasmlarn bile dorula
malarn salayarak onlarn ak seikliini oaltabi
lirler. Kategorilerin yararlln bylece gsterdikten
sonra, imdi de asl aklamaya dnebiliriz.
SAVAMAKTAN KAINARAK... Giri niteliinde yazl
dn unutmayarak yazar, etin sorular bir yana bra
kr ve karanlkla evrelenmi olan sorular da bir yana
atar; ok byk gelimeler elde etmeyi ummakstzn daha
yaln sorular incelemek. "Byk gelimeler ummaks-
zu" denmi olmas bouna deildir; nk bir eyi ka
ranlk klan gelimeleri elde etmek bile artk kolay ola
bilecektir
[Porplyrios sonra yle der: Cinslerle ve trlerle ilgili
olarak onlarn tek ve yaln biimde sadece zihinlerde
var olup olmadklarna; ayr olarak varln srdren
cisimli ya da cisimsiz (varlklar) olup olmadklarna, du
yulardan ayr ya da duyular dnyasnda bulunup bulun
madklarna, kalclklarnn ne olduuna karar vermek
ten imdilik vazgeiyorum, nk bu alma ok
etindir ve uzun bir aratrmay gerekli klmaktadr.]
tMDlLlK... Bu sorular ok etindir, onlar zmemekle
birlikte, yaplarnn ne olduunu gsterir. Onlar incele-
nekten hem vazgemekle ve hem de onlar anmakla ken
dini hakl kan Onlar hi incelemezse, seslendii
okuyucu, bu konuda onu izlemede ok acemi olacak de
mektir. Eer bu konular sessizlikle geitirmi olsayd,
burada kendisine aratrmak zere sunulmu hi bir ey
grmeyecekti ve bu alma biimini deersiz bulacakt
Boethius'un dedii gibi bu soru da ok gizemlidir i t
son derece yararldr; filozoflar bu sorularla ok ura
mlardr; ama pek az bu sorular zebilmitir. Birinci
soru, cinslerin ve trlerin kendi bana m yoksa sadece
bizim dnmemizde mi olup olmadklarn bilmektir.
kinci soru, zlerin cisimseI olduklarnn kabul edilip
edilmediini ya da tam tersine, cisimsiz olduklarn sy
leyip sylememek gerektiini bilmektir. nc soru ise,
onlarn duyulur gerekliklerden ayr olup olmadklarn
ya da bu gerekliklerde bulunup bulunmadklarn bil
mektir. Gerekten iki trl cisimsiz vardr; bazlar,
duyular olmann dnda kendi cisimsizlii iinde varlk
larn srdrebilirler; rnein, Tanr ve ruh bu durum
dadrlar; bazlar ise ait olduklar duyulur olandan ayr
lamazlar, rnein, izgi gibi, bu kendisini tayan
cisimden ayrlamaz.

Bu sorular gzden geiren Boethius yle yazar: imdi


lik vazgeiyorum... v.b. Bu farkl ekillerde anlalabilir.
nk bu cmle yle yorumlanabilir: Bu soruyu in
celemekten vazgeeceim ve hatta bu sorulara baka so
rular da baldrlar. Gerekten de ayn trden bir
gl ieren baka sorular da bunlara bal olabilir
ler; ite unun gibi: Tmel terimlerin ortak temeli nedir?
Baka deyile, farkl gereklilkerde nasl rastlaabilir
ler? Bakaca yle de denebilir: Hi bir eyin kavram
na bal olmayan tmel terimler nasl anlalabilir ve
gerek hi bir anlam olmayan szcklere nasl
PETRUS ABELARDUS

indirgenebilirler? Ve daha bunun gibi zor baka sorun


lar. Fakat cmlenin son blmn yorumlayabiliriz: on
larn kal-clklan nasldr: ile bu drdnc bir soru
gibi grlmekledir Cinsler ve trler cins ve tr olarak
gerek tzlerin varl ile ilikilidirler; cinsler ve trler
ite bu tzleri adlandrrlar; ayrca akl, tmeli, bu tz
ler ortadan kalksa bile hl tasarlayabilir mi? rnein,
hi bir gl olmasa bile, gl szcnn gerek bir anla
m olabilir mi? Bu gl ad, gllerin hepsine ortak bir
ekilde uymaktadr, ite btn bu sorularn hepsine, on
lar daha ayrntl bir biipde tartarak yant verece
i-
lMDlLK "imdilik" diyerek yani, bu imdiki incele
mede, yazar, bu sorularn zmn okuyucunun hesap
edebileceini anlatmak istiyor.
OK ETN Burada bu sorunlar incelemekten niin
vaz getiini belirtiyor; bu incelemenin hitap ettii oku
yucular iin bu sorular ok etindir u szlerle de bu
durumu pekitiriyor:
UZUN BR ARATIRMAYI VARSAY... Yazar bu prob
lemleri zebilecekti: fakat okuyucu elde ettii gelime
lerde onu izleyemeyecekti.

[Porphyrios daha sonra yle yazar: Fakat imdilik Es


kilerin, zellikle Gezimcilerin bu sorular ve dierlerini
mmkn olabilecek ekilde nasl incelediklerini gster
meye alacam.}
f a k a t ... i n c e l e m e y e a l i a c a Gi m Unuttuu
eyi gsterdikten sonra, szn ettii eyin ne olduunu
gsterir.
ESKLER (Burada yalar bakmndan eski olanlar
deil, anlaylar bakmndan eski olanlar dnelim.)
VE ZELLKLE GEZlMClLER Yani eskilerin bir b-
lmii (yazarn byle adlandrdklar diyalektikilerdir,
baka deyile, kantlamada bulunan insanlarn btn).
MMKN OLACAK EKLDE NCELEDLER...
Yani gerekten onlarn bu konudaki uyumlar tamd.
BU SORLAR ZERlNE Bununla unu anlamalyz:
cins ve tr zerine.
VE TEKLER...Yani teki kategori ile ilgili sorula
r. Gerekten de sz edilen teki problemler zerinde
ileri srdkleri zmler farkldr ve aralarndaki uyum
gereklememitir. Boetlius'un anmsatt gibi, Aristo
teles cinsin ve trn duyulur olanda sadece bulunduu
nu dnr: duyuiur olann dnda o sadece anln
nesnelerini grr. Platon iin ise, tam tersine, onlar an
ln yaln nesneleri deildirler; onlar duyulur olann d
nda gerekten vardrlar. Ayrca burada bir giri, ba
lang iin uygun gelen eylere de dikkat et. Boethius,
Ciceronun Topikalan ile ilgili olarak yapt yorumun
da unlar der: "Dinleyiciyi daha sonra ele alnacak ey
lere hazrlamak amacnda olan her giri, yine Reto
rik'te de denildii gibi, ya iyi yreklilii harekete gei
rir, ya dikkat uyandrr ya da uysalla yol aar." tyi bir
girite bu ge ya birarada ya da ayr, tek olarak bu
lunur. Burada bunlardan ikisine rastlamaktayz: uysal
lk, usluluk (nk yazar, inceleyecei konuyu nceden
semitir, yani sylenen be kategori burada sz konusu
dur) ve dikkat (nk bu bilimi kuranlarn Eskilerin d
ncelerine dayanan bu incelemenin ierdii drt eit
yarar gsterir ve giri niteliinde yazaca eyi bildi
rir.) iyiyreklilie gelince, o burada zorunlu deildir;
nk Porphyrios'un bu incelemesini okuyacak olan bili
min dmanlar deildir bunlar kesinlikle.
imdi verdiimiz sz tutalm ve daha nce bildirdii
miz sorulara dnelim; onlar zenle inceleyelim ve ze
lim. ilnk cinslerin ve trlerin tmel olduu kesindir ve
tmellerin yapsna genel olarak ait olan her ey onlara
da uyar; tmellerde ortak olarak bulunan niteliklerin
her birini tanmlamakla ie balayalm ve bu zelliklerin
sadece szcklere mi (vocibus) yoksa ayn ekilde eyle
re de (rebus) uygun gelip gelmediini soralm.

Aristoteles, nerm e zerine (Peri hermeneias) adl ya


ptnda tmeli yle tanmlar: "birok varla doal ola
rak yklenebilen ey" Porphyrios, buna kart olarak
tekili yani bireyseli koyar; bu ey (bireysel) "tek bir var
la sadece yklenen eydir". Bu tanm szckler iin ol
duu kadar eyler iin de verilmi gibi grnyor. Aris
toteles, gerekten biraz nce olduu gibi tmelin genel
tanmn verdiinde, eylerden sz etmektedir; "ey
lerin bir blm tmel, bir blm ise tekildir; tmel di
yorum v.s." Porphyrios'a gelince, trn cinsle ve ayrm
la kurulduunu kabul ettii zaman, bu kurucu eler,
aratrd ayn eylerin yaps iindedir. yleyse bu ya
zarlara gre, tmel adlar kendilerinde eyleri de ierir
ler.

Ama tmellerden ad olarak sz edilir. rnein Aristote


les yle yazar: "Cins tzle ilgili eyde nitelii belirler;
gerekten de nelik (quidditas) tzsel nitelik anlamna ge
lir." Boethius da Blmeler Kitab'nda unlar kabul
eder: "Cinsin, trlerin okluu arasnda tek bir benzer
lik olduunu bilmek son derece yararldr; bu benzerlik
tzn ortaklnda ortaya kar" Gsteren ya da ortaya
karanlar szcklerdir; gsterilenler ise eylerdir. Bo-
ethus ayrca unlar da ekler: "Ad ile ilgili szck adla
rn okluuna yklenir ve szck bireyleri de ieren bir
tr oluturur." Fakat burada terimin asl anlamnda
tr sz konusu deildir, nk szck tzsel deildir, ili
nekseldir. imdi, tmel, kendisine tmel bir tanmn veril
dii bir gerekliktir hi kukusu:, yleyse eer tmel
szckler varsa, bu, nermelerdeki yklemleri olutur
duklar ldedir.

Dolaysyla burada hem eyler hem de szckler nemli


gibi grnmektedir. Ama her eyden nce eylere de uy
gun gelebilen tmel bir tanmn nasl olduunu aratr
mak gerekir. Gerekten, ne bireysel olarak bir oklua
yklenebilen bir nesneler topluluu, ne de hibir ey var
gibi grnyor; tmelin ierdii ey de ite buradadr.
Kukusu: bu halk, bu ev, Sokrates deyimleri, Sokra-
tes'in, halkn, evin birlikte alnan btn blmleri iin
sadece s: konusudur; ama hi kimse onlara tmel de
me:; nk tek tek alnan her bir paraya tmel denile
mez. mdi eer bir topluluk varlklarn okluu iin yk
lem olma iini gremezse, tek bir ey bunu hi mi hi
yapamaz. yleyse, tek eylere ya da topluluklara nasl
tmel denebildiini renelim ve bu konu zerinde kar
karya kaldmz tm dnceleri aklayalm.
Kimileri tmel eyi yle anlarlar: aralarnda biimleri
bakmndan farkl olan gerekliklerde, ilikin olduu te
kil eylerin maddesel zn oluturan tek zsel bir tz
varsayar bunlar. Kendi bana tek olan bu z kendisine
bal gerekliklerin biimleriyle ancak farkllaabilir.
Eer bu biimler, farkl kldklar gerekliklerden ayrla-
bileydi, bu gerekliklerin hepsi zde olacakt; nk
onlar ayrt edecek hi bir ey olmayacakt; biimlerin
farkll, zsel olarak ayn olan maddeyi farkl klar.
rnein insan tz sz konusu olsun: sayca farkllkla
rna karn tek tek alnan btn insanlarda bu ayn ola
caktr artk. Bu ayn tz, ilineksel olarak burada Sokra
tes, orada Platon olacaktr. Bu dnceye Porphyrios
da katlmaktadr. yle yazar Porphyrios" "insanlarn
okluu onun tre katlmasyla zdetir; onlar tekillikle
ri bakmndan birdir ve ortak olular bakmndan da
oktur "Daha ilerde de yle der: "Bireyler, onlardan
her birinin, baka hi bir bireyde rastlanmayan zel
niteliklerin toplamna sahip olmayla tanmlanr, belirle
nir." Bunun gibi, trleri bakmndan farkl olan hayvan
larn herbi ide, ayn yazarlar bir ve zsel bir tzn ol
duunu varsayarlar; bu tek bir tz ancak eitli
ayrmlar farkl trler haline getirir; tpk bir balmumu
paras gibi, yetkin bir biimde zde olan z biimle
rin deitirmesi gibi; kimi zaman bu balmumu parasn
dan insan yontusu kimi zaman da bir kz yontusu yap
labilir. Sonunda iki farkl durum ortaya kar, nk
ay balmumunun bu yontular oluturmas zamanda
deildir hi, tmel iin de durum byledir ite. Boethius
tmeli, farkl gerekliklerde zde olan; hem zamanda
hem de tam olarak bulunan diye tanmlar; tmel, ayn
zamanda maddesel olarak tz oluturur; kendi kendi
siyle tmel olan tekil, kendisine eklenen biimler aracl
yla ayn zde gereklik olarak kalr. Btn bu biim
lerin dnda, tmel, hi bir ekilde edim halinde
olamayan bir yap olarak kalacaktr, varolacaktr. Do
laysyla tmel vardr; fakat edim halindeyken tekil ola
rak vardr; tpk cisimsiz ve duyulur olmayan gibi, kendi
tmelliinin yalnl iinde anln bir nesnesi olarak
vardr; cisim ve duyulur gereklik ise ilinekler sayesinde
edim halinde olacaktr. Boethius'un tanklna gre
ayn eyler tekil olarak ancak varolacaklar ve bunun d
nda varolmayacaklardr; tmel olarak ise ancak anl
n nesnesi olarak varolacaklardr.

Karmza kan iki dnceden birincisi budur. izledi


imiz bir ok yazar bu gr kabul etmi grnse bile,
fizik bu grlerin hepsini reddeder. Gerekten de farkl
biimleri alan ayn z farkl tek eyleri oluturuyorsa o
zaman, byle bir biimi alann, baka bir biimi alanla
karm olmas gerekecekti; yle ki aklllk biimini
alan hayvan, aklszlk biimini alan ayn hayvan ola
cakt; hatta ayn hayvan hem akll hem de akldan yok
sun olacakt; bundan da kart belirlenimlerin ayn var
lkta bulunduu sonucu kacakt; hatta yle diyelim:
kartlarn ayn zde rastlat yerde artk hi bir kar
tlk olmayacakt; beyazlk ve siyahlk rnein, artk
kart olmayacaklard, nk biri ve teki zamada ola
rak tek bir gereklikte ortaya km olacaklard, stelik
bu tek bir gerekliin beyazl ve siyahl farkl neden
lerden dolay olumak durumundadr; tpk farkl neden
ler gereince tek bir nesnenin ayn zamanda hem beyaz
hem de sert olmas gibi. Farkl olan belirlenimler ayn
gereklikte bulunduu zaman (grelilikle ilgili terimler,
rnein tekilerinden ok gibi), onlarn kart olmalar
arlk olanakszdr. Bundan tr, Aristoteles, burada,
bykln ve kkln farkl bak alarna gre
ayn varlkta birrada bulunabildiklerini gsterdii yer
de, kartlarn sz konusu olduunu kautayamad, n
k bu iki belirlenim ayn varlkta kesinlikle bulunu
yordu.

Bu retiye uygun olarak akllln ve akll olmayn


hi de kart olmadklar ileri srlebilecektir, hatta on
larn ayn gereklikte, yani ayn cinste ya da ayt trde
bulunduklar ileri srlebilecektir; fakat onlarn her iki
sinin de ayn bireye ilikin olduunu sylemek gerekir
ite bu bir tanmlamadr. Hem akllln hem de akll
olmayn ayn bireyde birarada bulunmas dorudur,
nk akllla ve akll olmaya Sokrates'te alan
maktadr. Zamanda olarak Sokrates'te onlara rastlansa
bile, onlarn ayn zamanda hem Sokrates'te hem de Bu-
nellus'ta bulunmas apak olan bir eydir. Fakat o za
man Sokrales ve Brunellus Sokratestir. Sokates ve Bru-
nellus'un Sokates olmalar dorudur; nk Sokates,
hem Sokrales hem de Brunellus'lur, gerekten Sokrales,
Sokrates'tir ve Sokrales Brunelllustur. Sokrales'in Bru
nellus olmas bu retinin zorunlu bir sonucudur. Ger
ekten de, Sokrates'le Sokrates'e zg biimlerin dnda
varolan her ey, Brtnellus'a zg biimlerin dnda
Brunellus'ta bulunan her eyle zdetir. Fakat Bruel-
lus'a zg biimlerin dnda Brunellusta bulunan her
ey ite Brunellustur. Dolaysyla, Sokrates'e zgii bi
imlerin dnda Sokrates'le bulunan her ey yine Bru
nellus'lur. mdi Sokrales'in kendisi ona zg otan biim
lerin dnda kendisinde olan her eydir. yleyse,
Sokrales, Brunellus'lur. Daha yukarda kabul edildii
gibi, Brunellus'a zg biimlerin dnda Brunellus'ta
bulunan her eyin Brunellus olmas doru olsun; bu, u
sonucu verir: bir yandan Brunellus'a zg biimler hi
de Brunellus deildir, nk o zaman ilinekleri tzn
kendisi ile kartrmak gerekecektir; te yandan da mad
de ve Bruellus'un biimleri zamanda olarak hi bir e
kilde Brunellus'u oluturmayacaktr, nk o zaman da
hem bir cismin hem de bir cisim olmayann zorunlu ola
rak bir cisim olduunu kabul etmek gerekecektir.

Kimileri de u nermenin esasn, temelini deil de sa


dece biimini eletirerek bir k yolu ararlar: "akll
hayvan aklsz hayvandr." "Akll hayvan aklsz hay
vandr" denmesini reddederler; nk bu deyi, ayn
hem de zde olan gereklii ierecektir ve aklllk ve
akll olmay gibi, iki kart belirlenimi. Ha kart biimi
olacaktr. Ama onlar, onlar farkl biimler olarak deil,
uyuabilir biimler olarak kabul ederler; zamanda ola
rak bir ve ayn gereklie yklerler. Bundan dolay bu
yazarlar u trden dile getirileri hi eletirmezler:
"akll bir hayvan lml bir hayvandr" ya da, "beyaz
bir hayvan yryen bir hayvandr"; nk lml olma
s akll olmasndan deildir; yryor olmas da beyaz
olmasndan dolay deildir; ama onlar bu nermeleri
yetkin bir biimde doru olarak kabul ederler, nk
ayn hayvan zamada olarak bu iki belirlenimi de kabul
edebilir, farkl bak alar olduu iin. Bunlar olmaks
zn, hi bir hayvann insan olmasn kabul edemeyecek
lerdir; nk hayvan olarak o hi bir ekilde insan de
ildir.
Ayrca, tarttmz savn kabullerine gre, gerek ey
lerin btnlnn sadece on z vardr; baka deyile
en yksek on cins; nk dendii gibi, kategorilerin her
birinde kendini yardmc biimler araclyla farkl k
lan tek bir z vardr sadece; bu biimler olmadan o,
yani bu z, hi bir eitlilik gsteremez. Bunun gibi, b
tn tzler mutlak olarak ayn tzdr; yine ayn ekilde
btn nicelikler ayn niceliktir; btn nitelikler ay
niteliktir, v.b. Sokrates ve Platon bylece kendinde, kate
gorilerin her birinin gerekliine sahip olduuna ve ger
eklikler sonuna kadar zde olduuna gre, birinin b
tn biimleri aynt ekilde tekine de ait olacaktr, nk
bu gereklikler artk tzlerine gre deil, kendilerine ve
rilen tzlerine gre ayrlrlar ve bu gereklikler nitelik
leri ayn olmas bakmndan, niteliksel olarak da farkl
olamazlar. yleyse Sokrates ve Platon artk nitelikleri
nin yapsyla deil, ancak tzlerinin yapsyla ayrlrlar
zira onlarn tznn z, onlarn niteliklerinin znden
daha az bir deildir. Ayn nedenler gereince, onlar
farkl klan ne zde olan nicelikleridir ne de teki kate
gorilerden biridir. yleyse hi bir ayrm biimlerden ile
ri gelemez, nk biimler tzlerin ortaya kmasndan
daha fazla ortaya kmazlar.
Daha ileri gidelim: Eer bu her trl eitlilik sadece
biimlerden ileri geliyorsa, tzlerin sayca eitlilii na
sl kabul edilebilecektir? nk bu durumda tz, tam
olarak gizlice zde kalmaktadr. Sokrates biimlerin
bir okluunu alabilir; saysal eitlilii ierdiini sy
lemeyiz.

Bireylerin ayrmnn ilineklerinden ileri geldii nasl ka


bul edilebilir? Hi bir ekilde, nk eer bireylerin al
d ilinekler onlarn varl ise, onlarn ilinekleri doal
olarak onlardan ncedir; ayrmlarn kurduu trlerdeki
ayrmlar gibi. nk insan teki hayvanlardan ayran
zgl ayrn byledir; kendileriyle tarttmz yazarla
ra gre, Sokrates de ilinekleriyle belirlenmitir. Bu ili
neklerin dnda, insanlarn sahip olduklar zel ayrm
larn dnda, Sokrates artk bir eye sahip olamaz.
yleyse bu ilinekleri temellendiren artk Sokrates deil
dir, insan kuran ilinekleri de artk insan temellendir
mez. Ama eer bu ilinekler bireysel tzlere ait deilse,
onlarn artk tmellere de ait olmayaca pek doaldr.
Gerekten ikinci tzlere ait olan her ey, zorunlu olarak
birinci tzlere de aittir. yleyse, eitli varlklarn tek
bir ze sahip olduklarn dnmenin tamamiyle akld
olduu aka ortadadr.
Bundan dolay dier yazarlarn farkl dnceleri var
dr ve bunlar, hakikate daha yakn bir gr savunur
lar: tekil gerekliklerin birbirlerinden sadece biimle
riyle farkl olmadklarn, onlarn stelik kendi zleriyle
bireysel olarak farkl olduklarn ve birine ait olan e
yin, belirli madde ve biimin ayn ekilde tekine de ait
olduuna inanmann yanl olduunu sylerler. Biim
ler ortadan kaldrlsa bile, onlarn zleri gerei biimle
rinden daha az ayn olarak kalmayacaklarn grleri
ne eklerler; nk onlarn bireysel ayrm, bunu teki
yapmayan bu ayrm, biimlerin ayrm zerine kurulmu
deildir, biimlerin ayrmna benzeyen zse! bir ayrm
zerine kurulmutur. Kart varsaymda, biimlerin e
itliliini sonsuza kadar oaltmak gerekecektir; nk
her yeni biim zorunlu olarak, farkl klc yeni biimleri
tekilerden ayrt etmek iin varsaylacaktr. Pophyri-
os'un en genel ile en zel arasnda gsterdii bu eitten
bir ayrmdr; o, bu konuda yle der: "Ne en genel tr
ne de en zel cins olacaktr." Ayrca unu da syler:
"Onlarn ayrmlar una dayanr: birinin zii asla teki-
ninkinin z deildir." Ayn bunun gibi, kategoriler ara
sndaki ayrm, onu kurmay salayan kimi biimlerden
ileri gelmez; ama bu, onlarn kendilerine zgii zlerinin
eitli oluuna dayanr. Bu dnceye gre, btn ger
eklikler aralarnda o denli farkldr ki, hibiri bakasy
la ortak olarak zse! ekilde ne maddeye ne de ayn bii
me katlabilir. Bunu savunan kimseler, tmelin gerek
varl dncesini korurlar; ama zn zdelii yerine,
farkl gereklikler arasnda farkllamama trnden bir
zdelik grrler; rnein yle derler: tek tek alnan
insanlar birbirinden ok farkldr, ama bunlar ayn za
manda insandr, yani onlar insan yapsnda olmalar ba
kmndan farkl deildir. Bylece ayrmlarna gre bun
lara tekil derler; farkllamamaya gre ve benzer
karakterlerinin birarada bulunmasna gre de onlar t
mel olarak kabul ederler.

Ama tam da bu noktada dnceleri birbirinden ayrlr.


nk kimileri, birok eden olumu bir toplulukta ol
masndan baka tmel bir gerekliin olabileceini d
nmezler. Kimileri ise, Platon ve Sokrates'in kendi ken
dileriyle hibir ekilde bir tr oluturmadklarn, fakat
insan trn oluturmak zere bir araya gelmi tm in
sanlarn byle olduunu dnrler; toplu olarak alman
ve hayvan cinsini meydana getiren btn hayvanlar iin
PETRUS ABELARDUS

de durumun byle olduunu ileri srerler. Boethius'un


u dncesi onlara hak veriyor gibi grnmektedir:
"Trn, bireylerin tzse! benzerlii zerine kurulmu
btne ilikin bir dnceden baka bir ey olduu, cin
sin de trlerin benzerlii zerine kurulmu btn bir d
nceden baka bir ey olduu santimantalidir " Ayn
deyi (cogitatio collecta) birbiriyle karlatrlan ele
rin topluluu dncesini esinlendirir. Bu btnsel d
nce olmadan, tmeller ne bireylerin bir okluunu
ierebilecektir, ne de birok gereklie yklenebilecek
tir ve artk tekil gereklik kadar tmel olacaktr.
Kimileri ise, tiir sadece insanlarn topluluu olarak
grmez, insan olarak alnan tek tek insanlarn herbirini
tr olarak grr; Sokrales olan bir ve ayn gerekliin,
bir varlktan daha ouna yklenebileceini syledikle
rinde, bunu mecaz anlamda alrlar; bu, birok varln
Sok ates ile zde olduunu ya da Sokrates'le bir araya
geldiini ya da Sokrales'in birok varlkla biraraya gel
diini sylemektir Gerek eylerin (res) says konusun
da bunlar, birey kadar cins ve tr kabul eder; yaplarn
(naturae) benzerlii konusunda ise, tmellerin tekiller
den daha az sayda olduunu dnrler. Onlara gre,
kendi bana dnlen btn insanlar, bireysel ayrm
larndan tr oktur; ama onlar insan olularnn ben
zerliinden dolay tek bir gereklii oluturur; hatta on
lar ayrmlarnn ya da benzerliklerinin dnlmesine
gre farkldr ve Sokrates olarak o kendisidir. Bu olma
dan, insan olarak ne Sokrateslik onlardan ayrlr; ne de
bunlar onlardan farkldr; nk ilgi terimlerinin hi ol
mazsa belli bir gr asndan kart durumda olmalar
nem tamaktadr.

ikin bireylerin btnsel dnl zerine dayanan bi


rinci sav inceleyelim, insanlarn tam bir topluluu g
zetilir buruda; onlar zamanda olarak dnlr ve on
larn insan trn oluturduklar kabul edilir. Ama onun
tmel olmas iin, btnn hibir zaman blmlerinin s
fat olmamasna karn, onu kuran bireylerin ortak sfat
bu topluluu nasl oluturabilecektir? Trn paralary
la bireylere yklendii kabul edilirse, lriin her blm
nn bu bireylere verilmesi lsnde, tmelin ortak ka
rakterinden geriye hi bir ey kalmaz; bu Boelhius'a
gre bireylerin her birine tmyle aittir ve blmleriyle
bu ortaklktan ayrlr; tpk eitli parselleri farkl zel
liklerde olan bir arsa gibi. Ayrca, bu durumda Sokra-
tes'in ayn zamanda biroklarnda ortak olduunu syle
mek gerekecektir; o eitli paralarna gre, tek bir
tmeli oluturacaktr. Daha ileri gidelim: hangi insan
olursa olsun, yeter ki, bunlar ok sayda olsun ve ayn
zamanda dnlm olsun, bunlar artk bir tmeli olu
turacaktr ve onlar ayrmszca tmel ya da tr diye ad
landrlacaktr; halta insanlarn btiin topluluu trlerin
birokluunu ierecektir. Ayn ekilde, herhangi bir be
den ve ruh topluluunu tek bir tmel tz olarak dn
mek gerekecektir; yle ki tek bir gereklii oluturan
tzlerin btn topluluu, hepsinin en geneli olacaktr;
tzlerin tek bir topluluunu ortadan kaldrmak ve btn
dierlerini brakmak gerekecektir; bu, zamanda olarak
hepsinin en geneli olan birok gereklikteki tzlerin d
zenini salamak iin yaplacaktr.

Hepsinin en geneli olan bir gereklik iinde yer alm


olan bir topluluun hepsinin en geneli olamayacana
belki cevap verilecektir. Benim kar ktn ey u:
eer tekilerden ay t tzlerin bir topluluu hepsinin en
genel gerekliini olutumuyorsa, hepsi tmel bir tz
olarak kalyorsa o zaman, onun tzn bir trn olu
turmas ve ortak bir cinste ayn ekilde ierilen baka
bir tre bal olmas gerekir Kendinde tzn tm zgl
niteliklerini ieren bir tr ya da akll hayvan, lml
hayvan gibi, bireylerde ortak olan bir tr sadece sz ko
nusu olduu iin hangi tr artk onunla eliebilecekti?
Baka bir uslamlama: her tmel doal olarak ona
ilikin olan bireylerden ncedir. Bileenleri ne olursa
olsun bir topluluk bu bileenlerin toplamdr ve doal
olarak onlardan sonradr. Baka bir uslamlama: Boethi
us Blmeler adl yaptnda bir btn ve tmel arasnda
u farkn olduunu ileri srer: tr, cins ile zde olduu
halde, blm, btiin ile hi karmaz. mdi, btn insan
larn topluluunun hayvanlarn okluu ile zde olmas
nasl mmkn olabilecektir?
Bize imdi, tmeli bakalaryla bir arada bulunmu
olup, tek tek alnan bireylere indirgeyenlerle ve dolay
syla ayn gerekliklerin bir varlktan daha ouna yk
lenmi olabildiini, hatta bu varlklarn zel olarak bu
tek gerekliklerle karmakszm onlarla bir arada bu
lunduklarn kabul edenlerle savamak kalyor, imdi,
eer birouna yklenmi olmak", "birouyla bir ara
da bulunmak" anlamna geliyorsa, nitelik olarak tek bir
gereklikte bir arada bulunan bireysel hibir ey olma
dna gre, bireysel olann sadece tek bir varla yk
lendiini nasl syleyebileceiz? Ayrca, genel olarak
insann biroklaryla birarada bulunmas, Sokrales'in
de birok varlkla bir arada bulunmas demekse, ite bu,
"biroklarna yklenmi olma" olgusu, tmeli tekilden
nasl ayrabilecekti? Gerekten de insan, insan olarak
bakalaryla bir arada bulunur; imdi bu, Sokrates'in de
insan olmas dolaysyla baka insanlarla bir arada bu
lunmas demektir. Aksi takdirde, ne Sokrates olarak in
san, ne de Sokrates olarak Sokrates baka insanlarla bir
arada bulunabilir, insanla ilgili olarak doru olan y
leyse Sokrates ii de ve ayn kiplere gre dorudur.
Ayrca, eer Sokrates olan insann ve Sokrates'in kendi
sinin kesinlikle ayn gereklii oluturduklar benimse
nirse, onlar artk ayrt edilemeyecektir. Ayn zamanda
tasarlanan hibir gereklik artk kendinden ayrlamaz,
nk onun ierdii ey, onda kesinlikle ayn kipe gre
vardr. Sokrates ayn zamanda hem beyaz hem de gra
merci olabildii iin, bu farkl nitelikler onu ondan ayr
maz, nk Sokrates bu nitelikleri zde ve kesin bir bi
imde ayn kipe gre ierir. Sokrates, gerekten de,
kendisinin olmayan baka bir kipe gre gramerci deil
dir ve bir baka kipe gre beyaz da deildir, beyaz ve
gramerci olmas olgusu onu kendisinden hibir ekilde
ayrmaz. te yandan, Sokrates ve Plato'un insan ola
rak birarada bulunduklar sylendiinde, tm insanlarn
birbirlerinden hem madde hem de biim bakmndan
farkl olduklar kesin olduuna gre bu nasl kabul
edilecektir? Gerekten de eer, Sokrates Platon ile in
san denen bu gereklikte birarada bulunuyorsa, te yat
dan insan olan bu gereklik Sokrates'ten ya da u insan
dan baka biri deilse, Sokrates'in Platon ile birarada
bulunmasnn olmasn kabul etmek gerekecektir. Kimi
lerinin "insanda birarada olmak (bulumak)" deyimini
olumsuz bir ekilde yle anladklar dorudur: "lsan
olarak Sokrates, Platondan hi ayrt edilemez. "Fakat
ne bu ne de teki ta olmad halde, onlarn ta olarak
da hi ayrt edilemedii sylenebilecektir. Dolaysyla,
onlarn insan olmak bakmndan oluan bu birarada bu
lunularn, tankinden daha belirgin klmak iin daha
da ileri gitmek gerekir ve rnein yle demek gerekir:
"Onlar, insan olmak bakmndan farkl olmadklar iin
insandr." Ama bu deyi de benimsenemez, nk insan
olmak bakmndan farkl olmadklar da tmyle yanl
tr. Gerekten de eer Sokrates, Plton'dan insan olan
bir eyden.tr ayrlmyorsa, Platonun kendisinden de
ayrlamaz. Eer onun Plton'dan kendi kendisiyle ayrl
mas ve o insan olan bu eyin kendisi olmas kabul edi
lirse, Sokrates'in insan olan bu eyde Platondan ayrl
d da kesindir.
Tmellerin ne ayr ayr alnan eyler ne de birok varl
a yklenmi olarak topluca dnlen eyler olamaya
cana ilikin nedenlerin neler olduunu gsterdikten
sonra, geriye tek bir zm kalyor: tmellii bu tr
n yalnzca szcklere yklemek. Gramerciler adlar
"cins adlar" ve "zel adlar" diye ikiye ayrrlar: diya-
lektikiler ise yaln terimleri tmel ve tekil olarak ayrr
lar. Tmel szc tanm gerei, yklendii tzlerin or
tak yaps uyarnca, bir varlklar okluuna
yklenebilen szcktr, rnein insanlarn zel adlarna
balanabilen insan ad gibi. Tekil szck ise tam tersine
sadece bir tek varla yklenebilir; rnein, tek bir insa
nn ad olan Sok ates gibi. Birok anlam ieren bir sz
ck alrsan, onun anlamna gre, artk tek bir szckle
deil, birok szckle i grmen gerekir; nk Priscia-
nus'un tanmna gre, birok ad tek bir szckte birara-
ya gelebilir. Dolaysyla, tmelin birok gereklie yk
lenen ey olduu sylendiinde, bu dile getiri birok
ifadeye kart olarak tek bir terimin kullanln iermez
sadece, tm ok anlaml terimlerin dndaki anlamn
birliini de ierir.
Tmelin tanmndaki "d o ey" deyiinin gsterdii eyi
belirttikten sonra, "yklenmi olmak" ve "birok varlk"
deyilerini dikkatli bir biimde inceleyelim.
"Yklenmi olmak", imdiki zamanda yer alan eylemin
aklayc gcnden tr, bir terimin bir zneye ba
lanma hakknn olduunu gsterir; fiilin eitli znelere
balayabildii "insan" szcnn durumunda olduu
gibi. Birok zneye yklendiklerinde, kouyor ve yr
yor gibi fiiller tpk ekfiil gibi balayc gce sahiptir. Bu
nedenle Aristoteles nerme zerine adl yaptnda y
le der: -dr szcn iermeyip, komak ya da yrmek
gibi fiilleri ieren nermelerde, bu fiillerin de durumlar
gerei -drtnki gibi yardmc olma grevi vardr." Daha
ilerde de yle der: "Bir insann yrdn sylemekle
o yryendir demek ayn eydir."
"Birok" deyii gznde bulundurulan terimlerin e
itli varlklar adlandrdn gsterir. Bu olmasayd
Sokrates'in biroklarna yklenmi olduunu sylemek
gerekecekti: "Bu adam Sokrates'tir, bu hayvan, bu be
yaz, bu mzisyendir." Adlar, onlar tasarlayan akl iin
ok farkl olmasalar da, onlar, tzsel olarak zde bir
gereklie pek yklenmezler.
Gramercilerin tmyle kurulua ilikin olarak belirle
dikleri ban, diyalektikile in dnd ykleyici ba
dan farkl olduuna dikkat edilsin. Kurulua ilikin ba,
olarak -dr, insan ve ta birbirine balayabilir ve daha
genel olarak tm yaln adlar iin insan ve hayvan iin
de bu durum istenecektir. Kurulua ilikin ba, ister ger
eklie balansn ister balanmasn, cmlenin lam oldu
u her keresinde dorudur. Ama burada bizi ilgilendiren
ykleyici ba nesnelerin kendisine bavurur ve hakiki
bir yapy gstermek ister. "nsan bir tatr" deyince,
gramer asndan yetkin bir biimde doru bir cmle ku
rulmu olur; anlatm (szceleme-enonciation) asndan
ta, insann yklemidir; bu anlamda tmyle biimsel
olu sz konusudur; byle bir durumda, bu yklem hi
bir eye uygun gelmese de, varolmayan nesneler byle
bir yklem alabilirler. Tmeli tanmlarken biz yalnzca
yklem olma gcn gz nnde bulunduruyoruz.
Tmelin hibir zaman tmyle bir cins ad olmad, ay-
rica tmyle zel bir ad da olmad grnyor, ama
onlar karlkl olarak karlkl snrlardan karlar.
nk cins ad ve zel ad sadece yaln durumda deil
lerdir; onlar yklem olmay salayan ve dolaysyla
"yklenebilir" olarak tmelin tanmnn dnda olan di
er durumlarda da bulunabilirler Bu dolayl durumlar,
Aristoteles'e gre sadece dnme iin nem tayan
yani, diyalektikiyi ilgilendiren anlatm iin daha az
nemlidir; nk o, uslamlamalar oluturur, bir anlam
da Aristoteles iin adlarn sylenmi olmalar deil, b
tnleri deer tar. Indi, tm cins adlar ve tm zel ad
lar zorunlu olarak tmel ve tekil olmadklar gibi, tersi
de doru deildir. nk tmel yalnzca adlar iermez,
fiilleri de, belirsiz terimleri de ierir; bu konuda Prisci-
anus onlarn cins adnn tanmna girmediini syler.

Artk tmel szckleri ve tekil szckleri ayrm olduk;


imdi sra tmel szcklerin, asl karakterini zenli bir
biimde incelemekte. Eer bu tmellere ilikin sorunlar
varsa, bu, zellikle anlamlarnn kukulu grnmesin
den dolaydr; bir yandan onlarn hibir tzsel gerekli
i yokmu gibi grnyor, te yandan ise hibir gerek
eyin asl tasarmna hibir ekilde yardm etmiyormu
gibi grnyorlar. Tmel adlarn gerek hibireyi gs
termedii ortada, nk varolan her ey kendi bana
ayr bir biimde vardr ve gsterildii gibi, belli bir ger
ek nesnede biraraya gelemezler, tmel terimlerin kulla
nlnda bu durum dorulanmtr. Dolaysyla, tmelle
rin birbirinden ayrlan eyler olarak nesnelere hibir
ekilde verilmedii kesindir; byle olmasayd, onlar ar
tk ortak olamazlard; ama tekillerin de burada ya da
urada bir arada olduklarnda hibir ey belirleyeme-
dikleri de kesindir; nk onlar iin hibir biraradalk
yeri yoktur, tmellerin hibir gerek anlam sunmadkla
r, onlarn zellikle hibir gerek eyin asl tasarmna
yaramadklar grnmektedir. Bu nedenle Boethis Bl-
meler'inde "insan" szcnn anlkta kuku uyandrd
na iaret eder: Bu szck aza alndndan itibaren
"iiten kiinin anl bir o yana, bir bu yana sineklen
mektedir ve hatalara maruz kalmaktadr" Gerekten
Boethius onu kesin olarak tanmlamaz:

"Her insan yrilr ya da herhangi bir insan yrr ve


eer bu son durumda bu insan olan belirginletirilmez
se, iiten kiinin anlnn hibir ussal tasarm olamaz."
nk insan szc insani bireylere verilmitir; liim
akll ve lml hayvanlar onlar olduu iin, bu anlam
ortakl olup biteni anlamak isteyen dinleyici iin bir
rahatszlktr; anlald gibi, Sokrates'i yani tek bir
szc iitince sz konusu olan artk tek bir kiidir, in
san ad gibi ortak bir ad anlkta hibir ey uyandrmaz,
ne Sokrates'in zihinsel bir tasarmn ne bir bakasnn
kini ne de tm insanlarn bir topluluunu; bu adn kesin
likle insan olarak Sokrates'e verildii sylenemez. Ger
ekten de Sokrates'in bu evde yalnz olarak oturmu
olduunu ve onun dnda hi kimse iin bunun denme
yeceini varsayalm: "Bu evde bir insan oturmaktadr";
"insan" szcnn Sokrates'in tzseI gerekliini hi
bir ekilde karlamad sonucu kar bundan; Sokrates
olarak insan olduu sonucu ise kmaz; yoksa nerme
nin dile getirdii eyle, anln oturmu olma durumu ve
Sokrates arasnda zorunlu bir ba kurduu sonucuna
varmak gerekecekti ve dolaysyla da, orada oturann
Sokrates olduu sonucunu karmak iin, "insan bu evde
oturmaktadr" ifadesini yeterli bulmak gerekecekti. Sok
rates iin doru olan baka herhangi bir kii iin de sz
konusu olabilir; ama insan szc insanlarn tm top
luluuna verilemeyecektir; nk nerme tek bir insan
szkonusu olduunda dorudur. Ne "insan"m ne hibir
baka tmel szcnn hibir anlam tamad grl
mektedir, nk bunlar hibir gerek nesneye ilikin ta
sarm oluturmamaktadr Anln tasarlayabildii hi
bir gerek nesnenin orada olmad bir tasarm nasl
olacaktr? Bu nedenle Boethius Yorum'unda yle der:
"Anlk gerekliin yle ya da byle olduunu kavrasn
ya da kavramasn, o her zaman tzsel bir gereklii var
sayar, bu olmadan hibir tasarm sz konusu deildir."
yle grnyor ki tmellerin hibir anlam yoktur.
mdi burada bir hata vardr nk tmeller adlandr
lnca, belli bir biimde belirledikleri eitli gereklikleri
gsterirler; kukusuz onlarn bize verdikleri tasarm bu
gerekliklerin kendisinden gelmez, fakat bununla birlik
te onlardan herbirine uygun der. Her insan belirle
yen bu insan szc hepsinin insan olmalar eklindeki
ortak bir neden gereince (ve bu nedenle de ona tmel
denir) belli ortak (tekil olmayan) bir tasarm retir; ite
bu tasarm, anln, aralarnda ortak bir benzerlik ta
sarladklarnn herbirine uyar.
Ama imdi ayrntya girelim ve tmel bir adn etkisini
dorulayan bu ortak nedenin ne olduunu, anln nes
neler arasndaki bu ortak benzerlii nasl tasarladn
aratralm; eer ona karlkl ortak szck denirse, bu
ortak neden gereince onda eyler birarada bulunurlar
ya da, ya anln ortak bir kavray gereince ya da
ayn zamanda bu iki motif gereince.
ilkin ortak nedeni dnelim. Birbirlerinden ayr tekil
insanlar sz konusu olsun; daha yukarda dediimiz gibi,
fiziksel bak asndan, onlar biimleriyle olduu kadar
zleriyle de birbirlerinden ayrdr; onlar ancak insan
olmalarndan dolay birarada olurlar. Onlar "insanda"
birarada olurlar demiyorum, nk eer tek bir insan
szkonusu deilse, insan hibir ey deildir; ama o tek
tek insanlar, "insan olma olgusunda" biraraya gelirler
Buna daha yakndan baknca iyice grlr ki insan olma
olgusu ne insandr ne de hi bir ey, hatta bu olgu bir
tze ait olma olgusu da deildir ya da lam tersine sahip
olmamak deildir ya da kendi bana bireyi oluturma
yan ne oalma ne de azalmay hesaba katma da deil
dir; hatla Aristoteles'e gre btn tzlerde ortak karak
terlerin szkonusu olmasna karu bu byledir.

Daha yukarda gsterdiimiz gibi, ayr varlklar arasn


daki buluma, tek bir eyde ortaya kamaz. Eer byle
bir buluma gerekten varsa, bizim asl anlamnda bir
eyle kar karya olduumuza inanmak gerekmez. Den
mek istenen ey udur: rnein, Sokrales ve Platon in
san olduklar iin bu konuda benzerdirler, tpk at ve
eein de insan olmamalar bakmndan benzer olmalar
gibi, yani onlarn her ikisini de "insan olmayan" diye
adlandrmay salayan karakter gereince. Demek ki
farkl eyler biraraya gelebilirler, buluurlar, tekil ey
ler yle bir yapdadr ki onlara byle zde nitelikler ve
rilebilir ve onlar hakknda dier zde karakterler yad
snabilir; rnein, onlar iin insan ya da beyaz denebilir
yahut da insan ya da beyaz olduklar yadsnabilir. Ayr
gerekliklerin birarada bulunmas, bulumas kendi ba
na birey deildir dediimizde, tmel terimle ilgili
ba hilie indirgeme dncesinin ok uzanda oldu
umuz grlmektedir; u ya da bu adam ortak insan
olma durumunda (status) buluurlar, biraraya gelirler;
nk hem bu hem de teki insandr. Yaln bir anlatmla
denmek istenen udur: insan olarak onlar, insan olmala
r bakmndan hi bir ekilde farkl deildirler, biz onla
ra ortak bir z yklemiyoruz. Gerek bir ey olmayan in
san olma olgusuna insan olma durumu diyoruz; fakat
PETRUS ABELARDUS

bu, tek tek alman insanlarn her birine ayn adn yklen
mesinin ortak nedenidir; onun olduu oranda bu tek tek
varlklar biaaya gelebilirler ancak. Gerek olmayan
bir eye neden denmesi hi de ender deildir. rnein
yle dendiinde, dile getirilmek istenen udur: Halk
meydanna gitmek istemedii iin dvld. Burada be
lirlediimiz neden, yani halk meydanna gitmek isteme
mesi hibir z gstermez. nsan olma durumu iin de
ayn ey sz konusudur; bununla insan yapsn olutu
ran eyleri belirliyoruz; bunlar eylerdir ve anlk onlara
ortak bir ad yklediinde bunlar anln dnd ey
lerdir; bu onlarn ortak bir benzerlie sahip olmalarn
dan dolaydr.
Tmellerin, adlandrmay hakl karan ortak bir neden
gereince, ayn adla adlandrlan tekil gereklikler ol
duunu gsterdik. Geriye bu terimlerle ilgili tasarmn
ne olduunu gstermek kalyor.
Hereyden nce, genel olarak tasarmn yapsn belirle
yelim.
Duyum ve anln her ikisi de ruha ilikindir, ama onlar
u noktada ayrlr: duyumlar sadece cisimsel aralar
araclyla ortaya karlar ve sadece cisimleri alglar
lar ve bu algladklar cisimlere ilikindirler; rnein,
bir kulenin ve bu kulenin grlebilir niteliklerinin grl
mesi byledir. Tam tersine anln cisimsel bir araca hi
gereksinimi yoktur; onun iin cisimsel bir tzde yer al
m olmak da zorunlu deildir; zihnin rettii ve zihin
sel etkinlii yneten nesne benzerlii onun iin yeterli-
dir. Kule yklm ya da ortadan kaldrlm olsun, bu
kulenin duyulur grs de ortadan kalkar; tersine tasa
rm, ruh nesnenin benzerliini saklad srece devam
eder. Fakat duyum, duyulur nesneyle karmad gibi,
anlk da tasarlad nesnenin bu biimiyle artk kar
ma:; o daha ok tinsel bir etkinliktir; bunun sayesinde
ruh aklldr denir. Oysa ki bu etkinlii ynlendiren bi
im imgesel ve kurmaca bir gerekliktir; ite bunu iste
dii zaman ve istedii gibi ruh retir; uykuda grlen
imgesel kentler gibi ya da zetaatknn nceden biim ve
recei eye ilikin olarak tasarlad bir model gibi, tm
bu gerekliklerin ne ad ne tz ne de ilinek adn almaya
haklar vardr.
Bununla birlikte kimileri bu imgesel gereklii, anln
kendi ilemiyle kartrrlar; onlara gre gerek kulenin
yokluunda tasarladm ve kare eklindeki yksek, ge
ni bir ey olarak seyrettiim antsal imge, kesinlikle ku
lenin tasarmdr. nerme zerine adl yaptnda eyle
rin benzerliklerine ruhun duygulanmlar dediinde,
Aristoteles'in de bu grte olduu anlalmaktadr; ite
bunlara tasarm denir.
Bize gelince, imgeye eyin bir benzerlii diyoruz. Ama
byle bir benzerlik biimine iasarm demeyi hi de uy
gunsuz olarak grmyoruz, nk anln tasarlad
ey, kesinlikle eyin benzerlii denilen eydir. Bununla
birlikte hakl olarak diyoruz ki anlk bu benzerlikle ka
rmaz. Gereklen de unu soruyorum, kulenin bu kare
biimi, bu ykseklii yleyse gerek olarak, bu kulenin
yapsna ya da hacmine benzeyecek olan anln kendi
biimini oluturur mu? Gerekte, her trl cisimden ayr
olan kulenin bu asl ykseklii ya da kare biimi kurma
ca bir nitelemeyle de olamaz; anln biimiyle de ola
maz; hi bir znkiyle de olamaz, yleyse geriye sadece
kurmaca bir nitelik kalr, kurmaca da olsa bu, bu biime
ve bu ykseklie ilikindir. Aynadaki imge iin de ayn
ey sz konusudur; bu da bir ey gsterir, fakat gerek
ten olmayan bireydir; nk beyaz bir aynann yzeyin
de renklerin nitelik olarak kartn gsterdii de sk sk
olan bir eydir.
Baka bir soru daha konabilir ortaya. Hem duyulur hem
de zihinsel bir ekilde ayn nesne kavranm olsun; r
nein bir ta grld zaman durum budur. Ama o za
man anlk tan imgesi zerinde almaz m ya da anlk
ve duyum dorudan doruya her ikisi de tala i grmez
mi? Bu durumda anln artk imgeyi kullanmadn ka
bul etmek akla daha uygun grnyor; nk tzn ken
di ereklii onda grnyor Eer orada bir duyumun
olduu ileri srlrse orada artk bir tasarm olamaz,
biz bu sonucu reddederiz; gerekten sk sk ruhun ay
zamanda hen bir nesnenin duyumuna ve hem de bir
bakasnn tasarmna sahip olduu durumlar vardr;
tpk byk bir zenle alma durumunda olduu gibi
ve buradaki gereklikleri gren ak gzlere sahip olma
durumunda olduu gibi, zerlerine yazlan dier gerek
likler de dnlr.

Genel olarak tasarmlarn yapsn tanmladktan sonra,


imdi de tmellerin ve tekillerin tasarmn ayrt edelim,
ite onlarn fark: tasarm tmel bir terime ulat za
man anlk birok gereklikten ortak ve bulank bir imge
oluturur; tekil bir terime ulat zaman ise tam tersine
anlk zel bir biim ierir ve bylece de tek bir varln
tekil terimine yani baka tek bir bireyle sadece ve sade
ce ilgili olan bir biimi ierir. nsan szcn iittiim
zaman bende belli bir tasarm uyanr; bu tasarmn tek
tek alman insanlardan herbiriyle ilikisi bu tarzdadr; o
hepsinde ortaktr ve hi birine (tek olarak) zg deil
dir. Ama Sokrates dendiini iittiim zaman, belirli bir
kiinin benzerliini anlatan kesin bir biim benim ru
humda grnr. Bu, ruhta tek bir varla ilikin bir bi
im uyandran Sokrates szc sayesinde olur; (artk
burada) belirlenmi ve kesinletirilmi belli bir ey sz
konusudur; insan szc sz konusu olunca ise, tam
tersine onun tasannu tm insanlarda ortak olan bir bii
me dayanr; onun ierdii ortaklk karkla neden
olur ve biz hangi insann sz konusu olduunu anlaya
mayz. insan szc aslnda ne gerek olarak Sokra-
tes'i ne de baka bir insan gsterir; kendisiyle hi bir
insan gstermez, stelik onlarn tmn adlandrr.
Tersine, Sokrates byle tekil bireyi sadece gstermekle
kalmaz, bu bireyle gerek bir ba olan bir tz de gs
terir.
mdi daha yukarda da Boethius'a gre dedik ki her ta
sarn somut bir tzle ilgilidir. yleyse onun tmellerle
ilgisinin nasl olduu sorulabilir. Fakat Boethius'un bu
kantnn sofstik bir akl yrtmeye dayandna iaret
etmek gerekir; bununla o, tmellere ilikin tasarmn
hibir ierie sahip olmadn gstermek istiyor. yley
se onun, byle bir kanta dayanmakta haksz olmas ve
eer kantlamas ie yaramyorsa kantnn da deersiz
olmas gerekir. Bir tasarmn gerek dayana olan ey,
ya bir eyin gerek tzn (tasarm duyulur bir algya
elik ettii zaman durum budur) ya da bu ey olmadn
da, herhangi bir eyle balantl bir biimin, ortak bir
biim ya da zel bir biim sz konusu olsun, bunun zi
hinsel kavraym gsterebilir. Ortak biimle, bir varlk
lar okluunun ortak benzerliini ieren tek bir ey ola
rak dnlm kendinde bir ey olan bir biimi
anlyorum. Tek bir imge her aslanda zel olarak bulu
nan nitelikleri belirlemeden, tm aslanlarn yapsn ta
sarlayabilir; fakat aslanlar arasndaki bireysel ayrmla
r tasarlamak iin dierlerini de buna eklemek gerekir;
rnein berikinin topal olmas ya da kk bedenli ol
mas ya da Herakles'in bir darbesiyle yaralanm olmas
gibi. Bunun gibi, ortak figrler ve eylere ilikin bireysel
figrler betimlenebilir ve yine bu iki varlk kipine gre
de onlar tasarlanabilir.
Anl ynlendiren bu biimle ilgili olan eyde, biimin
ortak adla ayn eyi gstermi olmasndan kukulanmak
sama deildir; fakat yetke ve akl bu savn lehine an
lam gibi grnmektedir.

Kurulular'mm birinci kitabnda Priscianus, tmel te


rimlerin ortak bir biimde bireysel gereklikleri belirle
diini gsterdikten sonra, onlarn baka bir anlama sa
hip olduklarn da yani onlarn ortak bir biimi
gsterdiklerini de belirtmi gibi grnyor ve bu konu
da unlar dile getiriyor: "eylerin, cisimlere inmeden
nce tanrsal Dnmede dnlr bir biimde kurul
mu olan zgl ve genel biimleri doada, cinsleri ve
trleri birbirinden ayrt eden bu zel nitelikleri ierebi
lirler." Burada, bir eseri tamamlamadan nce bir zena-
atkrla karlatrlan Tar'nn, kendi almasnda bu
biime yknmek zere, nceden zihinsel olarak gerek
letirmek istedii eserin rneklik edici biimini tasarla
mas sz konusudur ve bu biimin ite cisme indii sy
lenir; nk asl gerek ey bu biimin imgesinde
ekillenmitir. Ama Tanrya byle genel bir kavray
ykleme hakk olsa bile, insana bunu yklemek hakszlk
olacaktr; genel ya da zel, doal yaplar bir zenaat-
krn deil Tanrnn yaptlardr: insan, ruhu ya da
ta yaratan Tanrdr, oysaki insan ev ya da kl yapa
bilir, retebilir. Ne ev, ne de kl doal eserlerdir; y
leyse onlar gsteren adlar tzlerle deil, ilineklerle il
gilidir; dolaysyla onlar ne cinslerle ne de hepsinin en
zel gereklikleriyle iliki iindedir. yleyse, insani d
nmenin deil ama, tanrsal dnmenin bu tmel nite
liin doal gerekliklerini soyutlamayla tasarladn
sylemek dorudur; insanlar eyleri sadece duyularyla
bilirler; bu u demektir: ender olarak hatta daha doru
su hibir zaman onlar Tann'ntnki gibi yaln bir tasar
ma ulaamazlar ve ilineklerin duyulur bilgisi onlarn
asl yaplar tasarlamalarn engeller. Tam tersine ak
seik bir biimde ve kendinde olarak yaratt btn ey
leri bilen Tanr, hatta yaratm olduklarndan da nce,
her tekil gereklie ilikin yapy da ayrt eder ve duyar
llk onu hi bir ekilde engel deildir, nk gerek bir
anlay gcne o sahiptir. Hatta, insanlarn duyularn
ama nemli olsa da, onlar gerek bir tasarma sahip ol
maktan ok onun dncesine tutunmaya mecburdurlar,
deneyin bize onu rettii gibi. Eer rnein, henz gr
meyle bilmediimiz bir kel tasarlyorsak ve sonra bu
kente geliyorsak, onu olduundan tamamen baka tasar
lam olduumuzu farkediyoruz.

Bunun, duyulur bir biimde kendini gstermeyen i bi


imlere de uygun geldiini sanyorum; rnein, ussallk,
lmllk, akrabalk, oturan bir eyin nitelii v.b. ve bu
biimler hakknda bir tasarmdan ok bir kanya sahibiz.
Bununla birlikte hangi adlar olursa olsun ve onlar hangi
gereklik zerine yerleirse yerlesin, kandan ok bir
tasarm ortaya koyarlar; nk bu eylerin doal birka
zellii ya da birka nitelii gereince, bu adlarn bulu
cusu onlar bu eylere uygulama ansna sahiptir; hatta
dnlen nesnenin zelliini ya da yapsn derin bir
biimde dnme lsnde olmasa bile, imdi, Priscia-
nus zel ya da genel olan bu ortak kavraylar, onlar
bize telkin eden adlarna gre genel ya da zel diye ad
landrr. Tmeller dedii bu kavraylara zel adlar mu
amelesi yapar; onlarn anlam, gsterdikleri zlerle ilgi
li eyde kark bile olsa iitenin zihnini bu genel
kavraya doru ynlendirirler, tpk zel adlarn gster
dikleri tek bir eye doru zihni ynlendirmesi gibi.
Porphyios da kimi eylerin madde ve biimden olutu
unu syledii zaman, hatla kimilerinin madde ve bii
min benzerliine gre olutuunu syledii zaman, mad
de ve biimin bir benzerliinden sz ederken bu kavray
a antrmada bulunduu iyice grlmektedir. Yeri ge
lince bu nokta zerinde daha da ayrntya girilecektir.
Boethius'un da benzerlie gre olumu dncenin bir
ok gereklikten ya bir cinsi ya bir tr kurduunu sy
ledii zaman, bu ayn ortak kavray dnm olduu
grlmektedir. Kimileri, bunun da Platonun dncesi
olduunu dnr; Platon "Nous"a yerletirdii bu or
tak idelere cins ya da tr diyordu. Kukusuz Boethius bu
nokta zerinde. Platon iin cinslerle trlerin ve teki t
mel gerekliklerin sadece tasarm nesneleri olmadklar
n, cismin dnda da varolduklarn. Platonun varsay
d bu ortak kavraylar kabule gtren eyin, onlarn
"Nous"ta cisimden ayr, tmellerle balant iinde ol
duklarn syledii zaman (artk .) Aristoteles'in hoca
sndan ayrlacan syleyecekti. Ama Aristoteles'in
inand gibi anlalan tmel yani niteleme ortakl bu
rada sz konusu deildir; daha ok birok gereklik
arasndaki benzerlik ortakl burada sz konusudur.
nk yle grnyor ki bu ortak kavray, adn tek tek
alnan birok bireysele verilmesi gibi, varlklarn oklu
una hibir ekilde bir niteleme hizmeti veremez.

Yazarmz tarafndan Platona yklenen kan, tmellerin


duyulur olann dnda varolduunu bilmek, filozoflar
arasndaki her tartmay bu nokta zerinde aa ka
ran baka bir biimde de pekala anlalabilir. Gerek
ten de Aristoteles, tmellerin her zaman duyulur olann
iinde olduunu syledii zaman, o edim halindeki bir
varlktan sz etmektedir; rnein hayvana ilikin olan
bu yapnn tmel bir szckle belirlenen bu yapnn, bu
neden gereince, bir tr aktarma gereince, tmel oldu
unu, onun edim olarak, duyulur bir gereklikten baka
bir ey olmayan hibir yerde bulunmadn demek isle
mektedir. Tersine Platon, kendinde bir tz olua gitmek
tedir; demek istedii de udur: tmel kendi varln du
yulur her trl tzn dnda korur ve ona gre bunu
hakl karan bu doal varlk da tmel addr. yleyse,
edim asndan Aristoteles'in yadsdn, fiziki olan
Platon doal bir erke ykler. Doyasyla onlarn savlar
hibir eklide kart deildir.
Hangi yetkelerin, tmel adlar zihin tarafndan tasarla
nan ortak biimlere verirken neye dayandklarn imdi
grdk. Ama yle grnyor ki ayn anlam akl da
karmaktadr. Gerekten de, biimler adlar araclyla
tasarlanr demektir bu; bu da, bu adlarn bu biimleri
yaln olarak gstermesi demek deil midir? nk biz
bu biimlerin tasarmlarmzn ieriinden de ayr oldu
unu dnyoruz, bununla da adlara, gerek bir eye
dayanann dnda ve bu ey hakknda "sahip olduu
muz tasarm dnda nc bir anlam yklyoruz. ste
lik bu sav hibir yetkeye dayanmamaktadr ve akla da
kart deildir.
Daha yukarda, tmel adlarn ortaklnn uygulamay
belirleyen ortak nedene ya da ortak kavraya yahut da
her ikisine birden, bize gre, bal olup olmadn gs
termeye sz vermitik. nc bir varsaymn da iyi ol
masn istiyoruz, fakat belirleyici enin ortak neden ol
duu grlmektedir; bununla da, eylerin kendine ilikin
doal gerekliini anlamak gerekmektedir.
imdi de tmellerin tasarmn salayan, antrma yap
tmz bu soyutlayc ilemi belirlemek ve bu zihinsel
edimlerin niin yaltlm, plak, salt ve stelik de hibir
zaman anlamdan yoksun olmadklarn gstermek gerek
mektedir.
tikin soyutlamadan sz edelim. Madde ve biimin hibir
zaman birbirinden yaltlm olarak varolmadnn bi
linmesi gerekir; fakat zihin bazan maddeyi kendi bana
tasarlama gcn sahiptir, bazan da sadece biime dik
kat etme gcne sahiptir, bazan da onlar kendi birlikle
ri iinde kavrama gcne sahiptir, ilk iki durumda so
yutlaym bir ileve yani bir edime sahibiz; ite bu edimle
zihin, bir bireimin herhangi bir esini kendi zyapsi
ni tek bana tasarlamak iin soyutlar. nc durumda
ise bizim bir bireimle iimiz vardr. rnein, bir insa
nn tz sz konusu olsun, bu tz cisimdir, hayvandr,
insandr; biimlerin sonsuz saysna brnmtr: dik
katimi tm biimleri bir yana atarak maddesel z iin
de bu tze verdiim zaman anlay yetimin ileyii so-
yutlaycdr. Tersine eer dikkatimi sadece bu tze
baladm cisimlilie verirsem, anlay yetimin ileyii
bireinseldir; buna gre bu, sadece tzn yapsnn d
nlmesine dayanr; ama o ayn zamanda cisimliliin
teki biimlerine gre soyutlaycdr; baka bir deyile,
canllk, duyarllk, aklllk, beyazlk u anda dikkat et
mediim btn biimler iin durum budur. Soyutlaym
tasarmlarn bu eitleri belki yanl ya da bo grne
ceklerdir; nk onlar gerek olarak varolmayan eyi
kavrarlar. Sadece maddeyle ya da sadece biimle yal
tlm bir eye dikkati verince, o zaman ne madde ne de
biim ayr biimde varolurlar; yle grnyor ki onlar
eyi, olduu eyden tamamiyle baka tasarlarlar ve do
laysyla, onlar tmyle anlamdan yoksun olurlar. Fakat
durum bu deildir. Eer anlk araclyla bir eyi oldu
undan baka dnrsek, bu anlamda biz ona, ona
zg olmayan doal zellikler de veriyoruz demektir, bi
zim tasarmmz o zaman tmyle anlamdan yoksun ola
cak demektir. Fakat bu, soyutlaym ileyite yaplan ey
deildir. Eer bu insan, onun hayvan ya da insan oldu
unu, gramerci olduunu bir yana atarak tz olarak ya
da cisim olarak dnrsem, tasarmm ona gerek ola
rak ait olan herhangi bir zellik tamaz; bu tasarm ar
tk onun niteliklerinden kimilerini ihmal etmekle yetini
yor demektir. Dikkatimi sadece, byle bir nitelie sahip
olan bir varlk olarak bu varlk zerinde younlatrd
m sylediim zaman, snrlama dikkatimle ilgilidir;
hibir zaman bu varln varolma biimi ile ilgili deil
dir; nk bunsuz tasarmm anlamdan yoksun olacakt.
Gerekten de, bu gerekliin sadece byle bir nitelie
sahip olduunu sylemiyoruz, ama onu bu nitelie sahip
olarak dnyorum sadece. Bir anlamda, onun zihinsel
olarak, gereklikte olduundan baka bir ekilde d
nlmesinin daha doru olduu kalyor geriye; yoksa
daha yukarda grld gibi, kendisininkinden baka
olan bir yapyla deil, ama zihinsel olarak kavranan
eylerin biimini ayran ve gerek olarak eylerde var
olan bu ayrmla ancak olur bu. Demek ki anlk byle bir
nitelii ayrlm deil, fakat daha ok ayn olarak d
nr; gereklikte o ayr olarak olmasa da; o, maddeyi
salt durumunda ve biimi de yaln durumunda grr, al
glar; oysaki ne biri salt olarak vardr, ne de teki yaln
olarak; yle ki bu saltlk ve bu yalnlk dnlen eyin
gerek varlna ilikin deil, onu dnen akla ilikin
dir; bunlar zihne ilikin kiplerdir; varolusal deildir.
Duyular da sk sk farkl biimlerde bileik gereklikler
zerinde i grr. rnein, yar altn, yar gm bir
heykel olsun: gerekte birbirine bal olan bu altna ve
gme ayn olarak bakabilirim; bunun iin kimi zaman
altna, kimi zaman da gme bakmam yeterlidir. Bak
m, birlik olan ayrlm gibi deil, ayn olarak tasarlar.
Anlk, soyutlamayla karmak gereklikleri ayrlm ola
rak deil de, ayr olarak tasarlad zaman yapt ilem
bununla ayndr; mutlak olarak bunsuz anlamdan yok
sun olacaktr.

Bununla birlikte, eer o birbirleriyle bal bu gereklik


leri ayrlm bir biimde dnrse, te yandan da tersi
ne bal gibi dnrse yapt ii doru bir biimde
olduu sylenebilecek midir? Gerekten, gerek eyle
rin ayrlmas kadar birlii de iki anlamda alnabilir. Di
yoruz ki kimileri belli bir benzerlikle birbirine baldr,
rnein bu iki adamn, insan olmalar ya da gramerci
olmalar bakmndan, belli bir benzerlikle bal oldukla
rn syleyebiliriz; dierleri de tersine kartlkla ya da
kabul edilmeyle baldrlar, tpk biimin ve maddenin
ya da arabn ve suyun durumunda olduu gibi, imdi,
bu ikinci durumda bileik eler blnm gibi ve bir
yandan da birlik gibi dnlebilir. Bunun iin Boethius
zihne, bu iki ilemin herbirinde dnlen eyin gerek
doasn amakszn ve bu eye doal olarak ait olma
yan hi bir eyi alglamakszn ift g verir: gerekten
ayr olan ussal olarak birletirme ve bileikleri ayrma
olmak zere. Yoksa ussal bir ilem hi sz konusu olma
yacaktr, fakat bir kan sz konusu olacaktr; nk akl
o zaman eylere ilikin gerek durumdan uzaklaacak
tr.

Fakat soru, zenaatkr, henz gereklemedii halde


gerekletirecei eserin biimini nceden kendinde d
nd zaman, onun ngrsnn anlamdan yoksun
olup olmadn bilme ile ilgilidir. Eer savmz byle
ise, Tanr'nm eserlerini yaratmadan nce sahip olduu
ngrsn bo olmakla itham etmek gerekecektir. Eer
bu ngr etkilerine gre yorumlanrsa ve bu ngr
den de tmyle gereklemi olmamakla birlikte isten
mi olan ey anlalrsa, yine bu ngrnn bo, anlam
dan yoksun olduu tamamen yanl olacakt. Eer onun,
eyin gelecekteki durumuyla uyumad anlaltyorsa,
szel dzeyde ok kt bir reti ortaya kacakt; fakat
eylerin temelinde hi bir ey deimeyecekti. Doru
olan ey, eylerin gelecekteki durumunun maddesel ola
rak henz varolmaddr; ite orada o anda tanrsal n
gr onu imdiden gelecek olarak dzenlemektedir; o
ey, dnlr olarak vardr. mdi, genel olarak bir d
ncenin ya da bir ngrnn anlamdan yoksun olduu
nu sylemiyoruz, yoksa etkinin ortaya kmad bir du
rumdan ve bir dncenin sadece gerekten
gereklemedii zaman durumun byle olduunu syl
yoruz. yleyse, bu szcklerden vazgemek gerekir ve
bir ngrye, bo dememek gerekir, onun dncesi hi
bir ekilde bo deildir fakat maddesel olarak henz va
rolmayan eyi nceden tasarlayan ngr botur; nk
bu tmyle ngrdr; gelecek zerine dayal bir d
nceye sadece ngr denir; gemie dayal her dn
ceye bellek ve imdiye dayal her dnceye de tam an
lamyla akl denir. Henz varolan eylerin gelecekteki
bir durumunu ngrerek dnenin aldand sylenir
se, o aldanan kimse, bakasnn aldandna inanan kim
sedir. Gelecei nceden gren kimse o kadar aldanmaz,
ancak onlarn nceden grd gibi olduklarna inanr
sa bu durum olur. Ayn ekilde, varolmayan bir eye ili
kin kavray hibir hatay iermez, bu eyin varlna
olan inanla birlikte olmadka. Akll bir karga tasarla
yabilirim; eer bu kargann gerek olarak varolduuna
inanmyorsam, kendimi aldatmyorum. nceden gren
iin de ayn ey sz konusudur, nk nceden grd
eyi varolan olarak dnd zaman bu eyin varoldu
unu dnyor deildir; ama o dnd eyi iine
yerletirdii gelecekten ok imdiki olarak dnmedi
inde bu olur. Gerekten, zihnin her kavray, imdiye
dayanr. rnein Sokrates'i hem bir ocuk olarak hem
de yal olarak dnrsem, hem ocukluu hem de ya
ll ona bu imdide birbirine balam oluyorum, yani
dikkatimi gemi ya da gelecek zelliine gre ona veri
yorum. Bununla birlikle hi kimse.bellein bo bir yete
nek olduunu ileri sremeyecektir, nk o, gemi ola
rak dndn imdiki ekilde tasarlar, Peri
Hermeneias't yorumlarken, bu soru daha uzun bir bi
imde tartlacaktr.

Tanr sz konusu olduu zaman, onun tzn daha ok


dnmek daha iyidir; o, eyleri tasarlad ya da baka
biimleri kavrad zaman, salt bozulmaz olan ve yal m
olandr; o hibir deiiklie uramaz. nkii insan dili
nin alkanl Yaratcdan da, yaratklar gibi sz etse
bile, rnein onun iin nceden gren ya da akll den
diinde, bundan onun nceden grmek ve anlamakla
kendisinden ayrld, salt anlk olmad, baka bir bi
imi olduu anlalmamaldr. Tanr ile ilgili durumda,
onun aklna ilikin btn sorular gereksizdir, botur.
Daha doru bir biimde konuulacak olursa, onun iin
gelecee ilikin ngrnn yaln olarak u anlama gel
diini sylyoruz: gelecekler onu aamayacaktr; nk
o, asl Akln ta kendisidir.
Soyutlamann yapsn da geni bir biimde inceledikten
sonra tmellerin tasarmna dnelim, ite bu tasarm da
zorunlu olarak soyutlama oracyla olur. nsan, beyaz
lk ya da beyaz dendiini iittiim zaman, bu adlarn
kendisi bana gerek tzlerin doal zelliklerine bal
eyleri anmsatmyor; bu adam szc bende sadece
lml ve akll bir hayvan artryor; bulank bir bi
imde ve ayrmsz olarak onun ikincil dier ilineklerini
henz kavramasam da, anlamasam da durum byle.
nk tekillerin tasarm da soyutlamayla olur; bu toz,
bu cisim, bu hayvan, bu adan denildiinde bile bu by-
ledir Gerekten de bu adan denildiini iittiimde, ge
nel olarak insann yapsna, ama ayr, tek bir tzde ger
eklemi insann yapsna dikkat etmekteyim; oysa
insan, hibir belirli insana gnderimde bulunmadan,
kendinde ve yaln bir yapy artrr. Bu nedenle, t
mellerin tasarmnn yaltlm, plak ve salt olduunu
sylemeye hakkmz vardr; duyularla ilgili olarak yal
tlmtr, nk bu tasarm eyi, duyulur olarak algla-
naz-plaktr, nk biimlerden soyutlama yapmtr
Bu soyutlama btnsel ya da paral olabilir - nihayet
salttr ayrn sz konusu olduunda da; nk madde ya
da biim sz konusu olsun (hibir gereklii) gstermez;
bize "bu" dedirten ey, bdank bir kavraytr artk.
Btn bu ncllerden sonra, Porphyriosun cinslerle ve
tl lerle ilgili olarak ortaya koyduu sorularn zmne
gelelim. Tmellerin hepsinde ortak olan yapy bildii
miz iin bu artk kolay olacak.
lk soru yleydi; Cinsler ve tiiier gerek bir varlk ola
rak var mdr? Yani gerekten varolan gereklikleri mi
gsterirler yoksa sadece zihinde mi bulunmaktadrlar?
Baka deyile, gereklii almayan bo bir kanyla m il
gilidirler, ejderha, kei-geyik v.b. gibi gerek hibir ta
sarm uyandrmayan adlar gibi midirler?
Cinslerin ve trlerin, ayn tekil adlarda olduu gibi, va
rolan eyleri gerek olarak gsterdikleri cevabn ver
mek gerekir; onlar anlamdan yoksun herhangi bir kan
ya indirgenmezler; buna engel olan ey de onlarn daha
nce ortaya konduu gibi yaltlm, plak ve salt bir ta
sarma dayanm olmalardr, imdi, soruyu koyan kimse
nin kimi terimleri, cevap veren kimseden baka ekilde
anlamasna hi birey engel deildir. Bu durumda so
nuncu, yle cevap verebilecektir: "Cinslerin ve trlerin
sadece yaltlm, plak ve salt bir tasarmda varolup
olmadklarn soruyorsun. Byle olmas iyi olduu iin
sen onu kabul edebilirsin, biraz nce de ortaya koydu
umuz gibi." Fakat soran ve cevaplayan, kullandklar
terimleri kesin olarak ayn anlamda alabilirler ve o za
man soru yalnlaacaktr; o artk kart cevaplarn her
blmyle ilgili olmak zere herhangi bir ayrt etme i
levini yiiklenemeyecektir. Yaln bir biimde yle sorula
caktr artk: "Onlar; yaltlm, plak ve salt tasarmla
ra ait midir, deil midir?"

!kinci soru da u olacak: bu varolan kendinde gereklik


ler cisimse! midir ya da cisimsiz midir, yani cinslerin ve
trlerin varolan gereklikleri gsterdikleri kabul edilir
se, bu gerekliklerin cisimse! ya da cisimsiz mi olduklar
sz konusudur. Boethius'un dedii gibi, bu terimlerle ci-
simsel ya da cisimsiz olan her eyi, tzsel bir cismi ve
cisim olmayan, hatta cisimsel yapl duyulur bir olgu
nun konusu olabileni (adam, tahta, beyazlk gibi) ve
byle bir algnn konusu olmayan (ruh, adalet gibi) an
lyorum. Cisimselle ayr bir gereklik anlalabilir ve
soru yle olur o zaman da: "Cinsler ve trler ayr ayr
ya da ayr olmayan gereklikleri mi gsterirler?" eyle
rin hakikatini gerekten aratrmak isteyen biri, gerek
lik halinde olduu sylenebilen her eye sadece dikkat
etmez, tm mmkn kanlara da dikkat eder. Dolaysyla
onun ayr gerekliklerden elde edilebildiine iyice emin
olunabilir; bakalar ise, onlarn ayr olmayan olarak
varolduklarna ilikin bir kany meslek edinebilirler;
sorun, bizim de yaptmz gibi ortaya konmakta hakl
olabilir. Bu son ifadenin sorunu en iyi ekilde dile getir
dii, cinslerin ve trlerin ayr gerekliklerle balantl
olup olmadn bilmeninde ok nemli olduu sylene
bilir. Buna yle cevap verilecektir: Boethius varolan
hereyin cisimli ya da cisimsiz olduunu ileri srer, fa
kat burada cisimsizi dnmek yararsz deil midir?
Gerekten de cisimli ve dolaysyla ayr olmayan hibir
ey yoktur. Sorunun bir anlam tamas iin, yle gr
nyor ki cisimli ve cisimsizin gerekten iki kiplik olmas
gerekir; bu kipliklere, teki gerekliklerin anlamn ince
leyerek ulayoruz; hatta hakl olarak unu diyoruz ken
dimize: "Varolan gereklikler arasnda kimilerinin ci
simli ve kimilerinin de cisimsiz olduunu gryorum;
tmellerin gsterdikleri bunlara m, tekilere mi ilikin
di?" Buna yle cevap vermek gerekir: bir anlamda bun
lar cisimsel gerekliklerdir, yani kendi zleri bakmn
dan ayrdrlar, fakat bunlar, tmel terimle gsterilmeleri
ynnden cisimsizdirler; nk tmeller ayr ve belirli
ekildeki eyleri gstermezler hibir zaman, fakat yukar
da yeterli bir biimde gsterdiimiz gibi eyleri bulank
bir biimde gsterirler. Bylece, tmel terimler eylerin
doas ile ilgili eylerde cisimli, anlam tarz ile ilgili
eylerde ise cisimsizdir; nk, onlarn gsterdikleri
gereklikler ayr ise, onlar onlar ayr ve belirli bir bi
imde gsteremezler

Cinslerin ve trlerin duyulur gerekliklere ilikin olup


olmadklarn bilme eklindeki nc soru, cisimsiz
gerekliklerin sz konusu olduunu kabul eden ikinci so
ruya verilen cevaptan kaynaklanmaktadr; belli bir an
lamda alnan cisimsizlik grdmz gibi, duyulur ola
na ait olmasna ve olmamasna gre ayrlr. Tmelin
duyulur olanda varolduu yani d biimleri gereince
duyulur bir gereklikte varolan asl tz gsterdii sy
lenir ve duyulur gereklikte edim olarak varolan bu tz
gsteren tmel onu, duyulur gereklikten doal olarak
ayr gibi gsterir, daha yukarda Platon vesilesiyle gs
terdiimiz gibi. Bunun iin Boethius cinslere ve trlere
ilikin tasarmn duyulur olann dnda olabildiini ka
bul eder; bu, cinslerin ve trlerin kendi bana aklla
gzlenebilen doal gereklik olduu ve her trl duyar
lln dnda, stelik onu duyulur klan her trl ger
ek ekilde varolabiliyormu demek deildir. nk
cinslerin ve trlerin duyulur gerekliklere ilikin olduu
konusunda uyuuyoruz. Ama grdmz gibi onlara
ilikin olarak sahip olduumuz tasarm her zaman yal
tlm eylerin yani duyularn dndadr; cinsler ve tr
ler bu anlamda hibir ekilde duyulur olana ilikin de
ildirler. Onlarn bu alana ait olup olmadklarn
bilmeye ilikin soruyu hakl karan budur. Buna kimile
ri, ona ait olduu, fakat bu ekilde, ite sylendii gibi
ait olduu cevabn verir; her trl duyulu algnn d
nda doal ve srekli bir biimde varolduklar cevabn
verir.

ikinci soruyla ilgili eyde, biz cisimli ve cisimsizle, du


yulur ve duyulur olmayanla, sorularn daha mantksal
devamn veren yorumu anlyoruz. Tmellerin tasarm
nn duyulur olana gre yaltlm olduu sylendi; y
leyse duyulur ya da duyulur olmayan gerekliklerin sz
konusu olup olmadn sormak normaldir. Cevap, cins
ve trlerden kimilerinin, eylerin yaps bakmndan du
yulur olduu, anlam kipi bakmndan ise duyulur olma
d eklindeydi; nk onlarn gsterdikleri duyulur
gerekliklerdir; onlar bu duyulur gereklikleri duyumun
konusu olmalar bakmndan yani ayr olarak gster
mezler; onlar da duyulur bir biimde alglanabilen ve
onlarn gsterdikleri gibi deildirler. Soru bu durumda,
cinslerin ve trlerin duyulur olanlar gsterip
gsteremediini ya da onlarn ayrca bir anlamlarnn
olup olmadn bilmekle ilgilidir. Buna, onlarn duyu
lur olanlar gsterdii cevab verilir ve bu, Priscia-
ns'un esas olarak tanrsal Diinme'ye ykledii genel
kavraytr

VE ONLARIN KALICILIKLARIYLA LGL OLAN EY


DE... Daha yukarda da anmsattmz gibi, drdnc
bir sorunun sz konusu olduunu iitince benimsenen
zm, tmel adlarn hibir ekilde varolmadklar do
rultusundadr; onlarn bal olduklar gereklikler yok
olduu zaman durum budr ve dolaysyla bu adlar bir
oklua yklenmi olduklar zaman onlar gerek hibir
eyde artk ortak deildirler, tpk hibir gl olmasa bile
gl adnn olmas gibi. Ne var ki bununla birlikte bu ad
anlk ii bir anlam ifade eder; o hibir eyi gstermese
bile; nk bunsuz hibir gln olmad nasl gsterile
bilecektir?

Tmel szckler konusunda sorunlarn ortaya kmas


ok doaldr, ama tekil szckler konusunda byle bir
durum yoktur; nk bu sonuncular anlamlar bakmn
dan hibir kukuya yer vermezler. Onlarn anlam kipi
yetkin bir biimde eylerin gerek durumuyla uyuur.
eylerin kendi bana, ayr olmas gibi, tekil szckler
de onlar ayr ekilde gsterirler ve bu szcklere uyum
gsteren anlama yetisi ilgili nesneleri kesin bir biimde
kavrar; bu, tmellere uyum gsteren anln durumu de
ildir eyleri ayr olarak hi gstermeyen tmellerin,
bu eylerle de artk birarada olamadklar ortadadr;
nk daha yukarda rettiimiz gibi, bu tmellerin tam
olarak oluturduklar (birarada olduklar .) hibir ger
ek ey yoktur. Btn bunlar tmellerle ilgili olarak or
taya kan kukulardr; Porphyrios tekilleri konumas
nn dnda brakp, incelemelerinin tek konusu olarak
tmelleri seti; nk Porphyrios tekillerin yeterince
ak seik olduu yargsndayd: onlardan ancak arada
bir szelme frsat douyordu.
Tmelin tanmnn, cinsin ya da trn lan iminin szck
lerle ilikili olduuna iaret etmek gerekir; onlarn alan
bu szcklere bal gerek eylere kadar uzatlr; rne
in, trn cinsten ve ayrmdan olutuu sylendiinde,
gsterilen ey, zgl bir gerekliin, cinse ilikin bir
gereklikten ekillendiidir. Gerekten de szcklerin
doal anlam incelendiinde, kimi zaman bizzat szck
ler ve kimi zaman da bizzat eyler sz konusudur ve iki
alan arasnda da sk sk bulanklk vardr. Bu bulanklk
lara dikkat etmek mantklar iin olduu gibi gramerci
ler iin de esasl bir itir; nk ok anlaml deyiler,
yazarlarn ounu yanla srkler; bunlar adlarn nes
nelere veriliinin asl niteliini iyi bir ekilde ayrt et
mezler ya da szckler ve eylerle ilgili bulankla dik
kat etmezler.

Yorumlarmda Boethius, bizim iaret etiimiz bulankl


geni lde ele ald ve zellikle bu sorudaki bulank
la da dikkat ekti; nk cinslerin ve trlerin tama-
miyle doru olmayan tanmlarnn verilmi olduu
grlyor. Onun ortaya koyduu sorular abucak gei
yoruz ve dikkatli bir biimde, hep olduu gibi, iaret et
tiimiz kany inceliyoruz. Bu sorunlarn incelenmesinde
Boethius, en iyi zm getirme bahanesiyle, sofistike
sorunlar ortaya atarak tamamen kafalar kartrmakla
ie balar, sonradan da bu sorunlar zme aralarn
bize vermek iin aba harcar. rnein, u itiraz ortaya
koyar: cinslerle ve trlerle ilgili her trl aratrma ve
her trl incelemeden vazgemenin uygun olduunu bil
mek; bu, cins ve tr gibi grnen eyin ne gerek eyleri
gsterebilen hibir szckle ne de onlar anlamay sa
layan hibir szckle ilgisinin olmadn sylemek de
mektir.

Birinci noktay ilgilendiren durumda, yazar tantlamas


n hi olmayan bir olgu zerinde temellendirir; bir ya da
ok, tmel olmayan hibir gerek ey, yani bir oklua
yklenebilen eydir bu; zenle gsterilen ve bizim de
onayladmz bir uslamlamadr bu.

Tek olan hibir tmel ey olmasa da onun dorulad


udur; tek ve sayca bir olan her ey yani kendi znde
ayr olan her ey; ama madem ki cinsler ve trler zorun
lu olarak bir oklukta ortaktr, onlar ne sayca tekil ola
bilirler, ne de sayca bir olabilirler. Ama onlarn ortak
olduklar lde sayca tekil olmalarna nasl itiraz edi
lebilecektir, yazar bu ka u szlerle zerinden atar:
sayca tekil olan her ey ekilde ortak olabilir; ya or
tak blmlere sahiptir; ya tam olarak zamanca ardarda
gelite ortaktr ya da verilen bir zamanda tmyle ortak
kalr. mdi cins de tr de bu varsaymlardan hibirine
cevap veremez, nk onlarn ortakl daha ok dr
dnc bir eittir; o gerekten zamanda olarak buna
dayanr, onlar tekil her bir eyde tmyle vardr ve bu
tekillerin tzn olutururlar. Tmel adlar, iyice bilindi
i gibi gsterdikleri eitli gereklikler tarafndan par
al olarak pay almamlardr; fakat onlar tmyle ve
tam olarak ayn anda adlar bu gerekliklerin her biri
iin olutururlar. Onlarn, ortak olduklar gerekliklerin
tzlerini oluturduklar ya da aktarma yoluyla, baka
gereklikleri kuran gereklikleri gsterdikleri sylenebi
lir mi; rnein hayvann insanda ya da atta, onlara
madde olan eyi gstermesi ve ayn zamanda insandan
daha aadaki varlklarn maddesini gstermesi gibi;
hatta bunlar eylerin tzn olutururlar, bu anlamda
onlar onu herhangi bir biimde tanmlarlar ve bu neden
le onlar, eylerle ilikilerinden dolay tzsel diye adlan
drlrlar, nk rnein insan; hayvan, akll ve lml
olan her eyi gsterir.
Boethius o zaman kantn ikinci blmne geer: tmel
ok olamaz. O, trn ve cinsin ayr gerekliklerin bir
okluunu oluturduunu gsterir ve ayn zamanda y
le bir kany da eletirir; bu kanya gre, topluca d
nlen btn tzler cins "tz" olutururlar ve tm ina
lar insani trdr. Boethius'un kant unu demektedir:
Her cinsin tzsel olarak aralarnda uyuan eylerin bir
okluuyla kartn varsayalm: bu cinsten her okluk
doal olarak ona stn baka bir gereklie sahip ola
caktr ve bylece sonsuza gidecektir; ite bu olanaksz
dr. Bylece tmellerin, tek ya da birden ok gereklik
sz konusu olsun, gerek eylerin anlamn ilgilendiren
eyde, tmel adlar gibi grnmedikleri gsterildi; nk
varlklarn bir ouna verilmi olsa da hibir gerek t
meli gstermezler.

Tmellerin zihinsel anlamn ilgilendiren eyde, o onu


sofistike bir biimde bu tmellerin tasarmnn bo ola
can gstererek eletirir; bu gerek eylerden daha
baka bir Varlk kipidir; nk soyutlayc bir ilem bu
rada sz konusudur. Ama imdilik Boethius ve biz yeteri
kadar sofizmann dmn gsterdik. Bununla birlikte
bu, uslamlamann bir blmdr ve hi de sofistike de
ildir; bu hi bir tmel eyin gerek olarak varolmad
n gsteren blmdr; onun zerinde daha fazla dur
mak, ok yarglanmtr. Burada ey szc szck
deil, gerek ey anlamndadr; nk ortak szck,
kendinde tek bir gereklik biiminde bir z olutursa da,
birok gereklikleri gstererek ortak olmaz ve sadece
onun zne gre deil, bir oklua verilmesine gre
olur bu. Adn tmel niteliini kurann kendinde eylerin
bir okluu kalr geriye, nk anmsattmz gibi, bir
okluu iermeyen hi ir tmel yoktur, fakat eyin sz
ce bavurduu tmellik kendinde bir eye hi bir za
man sahip deildir; bu demektir ki anlamn szce ve
ren ey bu deildir hi ve onun belirledii oklua gre
cins ad olarak ad dnlr, hatta bu eylerin anlam
olmasa ve cins ad olmasalar bile.
BONAVENTURA
( 1217- 1274)

talya'da Viterbo yaknlarndaki Bogorea'da domu olan Boa-


venlura'y, anlattna gre kk yatayken S. Fransecco iyiletirmi
tir. 1238'de renim grmek zere Paris'e gnderilen ve Hales'li Ale
xander ile Rochelle'li Ioannes'i rencisi olan Bonaventura, Bat
Ortaann iki farkl dnme gelenei olan Augustinusu ve Arislo-
telesi gelenei bu hocalardan renmitir. 1248-1255 yllar arasnda
Paris niversitesinde ders vermitir. ada Thomas Aquinas ile ara
larnda varolan ekime yznden krssn brakmak zorunda kal
mtr. Bal bulunduu Paris Rahipler Birliinin genel yneticiliine
getirilmi, bu grevi de 1273 ylna dein srdrmtr. Kilisenin bir
lemesi iin de almalar yapan Bonaventura Lyon Konsilini sonuna
doru 15 Temmuz 1274'de lmtr.
1902'de S. Bonaventurae Opera Omnia adyla yaynlanm olan
tm yaptlar iinde en nemlileri Com m entarii in quattu o r libros
Sentenitarum Petri Lom bardi (Petrus Lombardus'un drt 'Sentcntia'
kitabna yorumlar) (1250 -1254), Breviloquium (Ksa syleiler)
(1257), tinerarium mentis in Deum (Zihnin Tanr'ya yolculuu)
(1259), De reduetione artium ad theologiam (Sanatlarn tannbilime
ulamas zerine) saylabilir.
Bonaventura'nn felsefesi genellikle tannbilim ve mistisizmle ta
mamlanan bir felsefe olarak deerlendirilir. Akla ve deneye dayanan
dizgesi "son gerek neden" olan Tanr'ya ulama yolunu aklamakta
dr; ona gre felsefi sorunlarn zm ancak Tanr'ya ulamakla,
ruhun Tanr'ya doru yapaca bir yolculukla gerekleebilecektir.
Dolaysyla felsefe; tanrbilimle ve ayn zamanda akln Tanr'ya yk
selmesiyle, Tanr'yla bir olan bir yaamla tamamlanacaktr. nsann
doasn doa stnden, insann varln Tanr'dan ayran Bonaventu-
ra'ya gre felsefe, tanrbilimden ilkin felsefenin akl ilkeleri zerine,
(anrbilimin ise inan ilkeleri zerine kurulmasyla ayrlr (Philosophia
esi fundala sper principia fidei). kinci olarak da felsefenin konusu
grlm olan gerektir, (anrbilimin konusu ise grlmeyen gerektir.
te yandan Tanr, deiik aralardan olmak zere her iki alann da
nesnesidir: Tanr inancn konusudur ve mantksal olarak da tantlana
bilir, ama bunu, Tanr'nn kendi bana bir inan konusu ve ayrca ilk
neden olarak da mantksal kantlamann konusu olduu biiminde an
lamak gerekir. Felsefe, tanrbilimden oagmsz olarak mutlak kesinlii
kendi iinde tar; felsefenin kesinlii tanrbilimin kesinliini aar; i-
a iin her zaman bir kuku sz konusudur; oysa felsefe, kesinliin
den hi bir ekilde kuku duyulamayacak bir bilgiye ulatrabilir insa
n. Ama kendi kuramsal alannda felsefe yine de tanrbilimin yardm
na gereksinir; nk ilk gnahtan, insann yaamnda iledii
gnahlardan dolay insan zihni z hakikatler konusunda kimi yanlg
lara debilir; ayrca insann, doa stnn ve salt doal glerle bili
nemeyen ilk nedenin bilgisine ulamas olanakszdr. yleyse son ne
denlerin bilgisine ulamak felsefenin alanna girer, ama yine de felsefe
tanrbilimin yardm olmakszn bunlar zemez. te yandan felsefe
'Hristiyan' felsefesi olmak zorundadr, nk ancak amlamann (vah
yin) bildirdii biimde k iinde yaayan kii hakikate ulaabilir. Ni
tekim hakikatin kayna anlama, Tanr Sz, tanrsal hakikattir. Fel
sefenin amac bizi yetkinlie doru gtrmektir, nk her bilgi bizi
Tann'ya gtren bilgelik yolunda atlan bir admdan baka bir ey de
ildir.
Bonaventura, duyusal bilgi, bilimsel bilgi ve bilgesel bilgi olmak
zere tr bilgi ayrt eder.
Duyusal bilgi ruh etkinlii ile elde edilebilir. Bu etkinlik de duyu
organlarnn ilettiklerinin alnmas ve ruhun yeniden etkinlikte bulun
mas sonucu nesnelerin alglanmas eklinde ortaya kar. Nesneyi bil
mek iin beden bir ara grevindedir ama nesneyi asl kavrayacak olan
ruhtur; nk ruhu harekete getiren aslnda nesne deil, kendi kendine
devinen ruhtur.
Bilimsel bilgiye gelince, maddesel nesnelere ilikin olan idealar
insan ruhunda doutan bulunmaz, "insan zihni yaratldnda dz bir
levha gibidir ve her tr olana iinde tar" (Intellectus humaus, qu-
ando creatur. est sicut tabula rasa, et esi in omnimoda possibilitate).
Soyutlama, kavrama da tpk duyuyla alglama gibi bir ruh etkinlii
dir. nsann etkin -ileyen akl (intelleclus agens) bir ktr ve tasarm
lar zerinde yaylarak soyutlar ve ruhu aydnlatr.

Soyutlama ile yalnzca maddesel nesneler konusunda bilgi edinile


bilir, oysa ruhsal nesnelerin bilgisi, maddesel nesnelerden soyutlama
ile aklanamaz; nk maddesel nesneler, maddesel' olduklarndan
tr ruh. Tanr, maddesel nesnelerin idealar gibi ruhsal gereklikler
ortaya koyamazlar. yleyse tam bilgi iin, bilgesel bilgi iin, hi de
imeyen hakikate ve hi yanlmayan a bavurmak gerekir. lk ne
dene ulama her trl gl ortadan kaldrr; ona ulama bir 'aydn
lanmadr'. Zihnin yaratlm , yaratlm olmayan n yardm
olmadan i gremez. lk nedene, yani Tanr'ya gidii ise bu duyulur
dnyada bulunan her nesne salayabilir. Zihin bu a aklyrtmey-
le, deneyle, kavramayla gidebilir. Tanr'ya ulamak iin nesneleri ba
samak olarak kullanmak, cisimsel olann ve zaman iinde olann izle
rinden yararlanmak gerekir. Sonular bu biimde kullanarak
nedenleri bulmak mmkndr; grnr olanlardan grnmez olanlara
artk geilebilir.
te yandan Tanr, insann dnme gcnn yettiince tannabilir;
Tann'y grmek onunla yzyze gelmek demek deildir, nk sonlu
varlkla sonsuz varln yzyze gelmesi olanakszdr; Tanr ile insan
arasnda tam bir upuygunluk deil, belli bir oran vardr. nsan zihni
sonlu olandan hareketle sonsuz olan zihinsel bir ilemle kurar ama
artk bu kurgu, 'kendinde Tann' deildir. Tanr, Bonaventura'ya gre
eitli biimlerde tannabilir, rnein her varlk ve her varln nitelii
sonsuza gittiine gre Tann varolan ve olanakl olan her gerekliin
yetkinlii olarak tannr. Yetkin varlk, yetkin iyilik, yetkin gzellik
yetkin akl, yetkin sevgi... ya da insan zihni Tann'ya ilikin olarak yet
kinlik d her eyi yadsyarak salt yetkin varl bilebilir. Yine Tann,
yaratlanlar araclyla ve yaratlanlarda da bilinebilir, lsan zihni so
nulardan yola karak nedene ulaabilir; Tar'nn tmel varln an
layabilir ya da yaratlanlarda z ve olanak olarak bulunan Tanr'y on
larn iinde bilebilir. te yandan Tanr'y bilmede sevgi, akln durduu
yerden tesine gitmek iin bir aratr; yalnzca bunu denemi olan kii
dnda hi kimsenin bilmedii son derece gizemli bir yolla Tanr ta
nndnda, her trl kavramsal ve dilsel imler bir yana braklr. Bu
tr bilme ilkin karanlk gibi grnr, bu karanlk zihin kavramad
iindir; oysa tam tersine ruh btnyle aydnlanmtr; bu karanlk da
ancak 'cennet'te ortadan kalkacak, dolaysyla ancak cennete gidenler
bu aamaya varabileceklerdir.
Bonaventura'ya gre 'varolan' ikilidir: yaratlm varolan ve yaratl
mam varolan (Duplex est ens, scilicet crealum et increalum). Dolay
syla metafizik, sonsuz varln, ya da sonlu varln sonsuz varlkla
ilikisinin bilgisidir. Tan en yaln varlktr, deimez, basz-sonsuz,
bir, ilk ve tam gl varlktr; Tanr yani 'hakikat' kendisinden iyi hi
bir eyin dnlemeyecei eydir; dolaysyla varolmamas da varol
madnn dnlmesi de olanakszdr.
Tanr kendine yeter, kendi mutluluunu kendinde tar, ama kendi
si 'sevgi' olduundan sevebilecek olan teki varlklara da kendinden
vermek ister. Yaratmann nedeni Tanr'nn iyiliidir, bu hem balang
hem de son asndan geerlidir; nk iyi hem yay ilmi tu- hem de her
eyin son nedenidir. Ama yaratma zgrce gereklemitir ve zaman
iinde gereklemitir. Tanr'nn znn yaylmas olduundan sonsuz
bir yaylm sz konusudur; ama yaratmann kendisi sonsuz deildir,
nk Tanr, yaratmadan bamsz olarak kendi bana sonsuz yetkin
liktedir. Ezelden (ab aetemo) yaratma olanakszdr; nk bu kendi
iinde eliki tar: Balang olmadan balayan bir gerekliin, sonlu
dnyada sonsuz oluun tad elikidir bu.
Varolan, ama kendi bana olmayan her ey 'Varlk'tan pay alr:
"Her bilgelik Tann'dan, hek hakikat onun hakikatinden, her iyilik
onun iyiliinden gelir". Varlk'tan iki biimde pay alnabilir: Ya katl
ma yoluyla ya da alma (emanatio) yoluyla. Alma yalnzca, ayn
tanrsal doada kiiliin birletii Tann'da sz konusudur. Oysa
btn yaratlanlar katlma yoluyla varlklarna sahip olurlar. Tanr salt
etkinliktir, oysa yaratlanlar hem etkinlik hem de olanaktr; Tann'nn
dnda en azndan olanak ve etkinlikten olumam hibir tz yoktur.
Her varlk, madde ve biimin tzsel birlii ile 'bir' olur, tnsan da eksik
iki tzden olumutur; bunlarn biri ruhsal teki maddeseldir; yine bu
tzlerin herbiri de madde ve biimden olumutur. Buna karn insan
birdir. Ruh ve bedenden z asndan tek bir ey oluur (ex anima et
corpore fit unum per essentiam). Beden ve ruhun bu tzsel birlii be
dendeki eksikliin ruh etkinliini nasl engelleyebildiim aklamakta
dr; ama bu engeli akl yrtme ortadan kaldrabilir. te aklyrtme
sonucu ruh ve beden birliinden zce bir olan bir nc ey oluur.
te yandan bu birlik ruhun kendi bana bir varlk olmasn engelle
mez; kendi ruhsal etkinlii olan bir tzdr ruh. Dolaysyla her sonlu
tzsel varlk gibi onun da etkinlik ilkesi olan biim ile olanak ilkesi
olan bir maddeden olumas zorunludur. Ama ruh teki biimlerin
sahip olmadklar bir bireime sahiptir, nk teki biimler kendi ba
na varolmak iin yaplmamlardr. Tzsel olduu iin ruh, madde
ve biimden olumutur ama bu da ruhun ve bedenin tzsel birliine
engel deildir; nk ruh cisimle birlemeye eilimi olan eksik bir
tzdr; bu yzden lmden sonra yeniden doduunda da bu eilimi
korur. Doal yaps yle gerektirdii iin 'son yeniden dou' zorunlu
dur.

Ruhtaki deiik gler biri akl teki de isten (ratio et voluntas)


olmak zere iki yetide toplanr. Bellek de ussal yetiye aittir; zihin elde
eder, bellek ise korur. Akl olanak halinde sonsuzluk iindedir; bu ne
denle her varl bilmek gibi bir olana vardr. Akl hibir zaman
daha ok bilemeyecek kadar ok bilemez. sten de sonsuzlua yay
lr, bu sonsuz yaylm yalnzca Tann'ya ulamak iin yaplm olan
akl sahibi ruhta bulunur. te yandan yalnzca akl sahibi isten (vo
luntas rationalis) zgrdr; baka deyile istenir sonlu bir eyle snrl
deildir; nk istemenin kendini uygun nesnesi, her sonlu iyinin s
tnde olan sonsuz iyidir. Sonsuz iyiye eilim doal olduu iin kendi
bana zgrlk akla bal deildir, temelde kendi istencine baldr.
zgrlk, yani zgr isten, aklla balar ama istenle tamamlanr. s
ten zgrlnn nedeni, akl tarafndan aydnlatlm olmas deil,
yalnzca sonsuz olana iinde tamasdr, dolaysyla akln gsterdii
sonlu bir iyiyle snrl kalmaz.
nsan ruhu kendi doas, kendi amac nedeniyle lmszdr: ba
sz sonsuz sevin demek olan mutlulua gre doas gerei olumu
tur. Ama yine de lmszlk Tanr kayrasna baldr; nk kendi
bana doas gerei lmszlk yalnzca Tanr'ya zgdr. nsan
kendi bana lmszl iin birey yapamaz ama. Tanr kayrasna
"hayr" diyebilir (Homo per se poles dcficerc sed o per sc polcsl ef-
ficerc: nsan kendi bana yanl yapabilir ama kendi bana etkinlikte
bulunamaz). nsan bilgi edinirken akl en yksek hakikate uygun oldu
unda ve isterken istemi en yce iyiye uygun olduunda doru eylem
de bulunur. nsann oluu ve teki nesnelerin oluu ayn yasalara ba
ldr; ama yalnz insann amacn ve dinginliini sonsuzlukta bulan
yetileri vardr. nsandaki sonsuz olana don olan bu eilim, sonsuz
mutlu yaama ulaabilmesi iin Tanr'ya benzer yaratlm olmasnda
kaynan bulur. Bu nedenle insann doasnda mutluluk arzusu vardr.
Kendinde Tanr'ya sahip olmak sonsuz bir eye sahip olmak demektir;
dolaysyla sonlu olann olanak ve etkinliklerine bal bir ey deildir;
bu nedenle mutluluk doast bir eydir. yleyse ona ulamak iin
doa yeterli deildir, ayrca Tanr'nn kayras gerekir.
nsanda kendi bana etkinlie geemeyen, dinginlie eremeyen,
amacna ulaamayan bir sonsuzluk olana olduundan kendi bana
felsefe insann sorununu zemez. Mutluluk akln tam doyumuyla ba
lar, sevgiyle tamamlanr. Dolaysyla mutluluk bilgi ve sevginin birli-
indedir.
TA R TIM A IJ SORUNLAR
(QUAESTIONES DISPUTATAE)

(Q.4. Bilgimizin Kesinlii)

Kesinlikle bildiimiz eyi, sonsuz akln nda biliriz.


Bu, u farkl ekilde anlalabilir. Sonsuz n ap
akl, bilgi konusunda biricik ve tam akl olarak bilgi
nin kesinliine katkda bulunabilir. Ancak bunun tam
olarak gereklemesi olanakszdr; nk bu, Kutsal
Szde belirtilenden baka hi bir eyin bilgisine sahip
olamaycamz anlamna gelmektedir Bu dnyadaki in
sann bilgisi, yleyse hibir konuda br dnyada sahip
olaca bilgiden farkl olmayacaktr. Bilimsel bilgi ve
bilgelik, o zaman bir ve ayn ey olacaktr; oysa durum
hi de byle deildir. Doa ve Tanr kayrmasnn ay
trden olduklar gr yanltr. Akl ve anlamann
da ayn dzende olduklar akl almaz bir eydir. Her
kesin bilginin ilk rneklere ilikin ve dnlr bir dn
yadan geldii gr, eski Akademiann grdr. Au-
gustinus'un sylediine gre Yeni Akademiaclar ise,
dnlr dnya insan zihninden gizlenmi olduundan,
bizim iin herhangi bir eyi bilmenin olanaksz olduu
sonucuna vardlar.
Niyetimizi anlatmann ikinci biimi, bilgimizin, kesinli
ine sonsuz akln etkisiyle ancak ulaabileceini syle
meye dayanmaktadr; bilen kimse sonsuz akla deil, yal
nzca onun etkisine eriebilir. Bu da yetersiz bir
zmdr; nk bir yandan Augustinus'un otoritesini
fazlaca sarsar; te yandan da Tanr bu etkiyi genel ya
da zel bir yardm olarak datacak demektir Eer
genel bir yardm sz konusu ise. Tanr, bilgelii, yery
zne kendi verimlilii gibi datacaktr. Bilim iyi bir
talih olacaktr o zaman. Tanr kayras gibi zel bir yar
dm sz konusu ise, o zaman her trl bilgi doutan
olacaktr. Ayrca, doutan ya da kazanlm hibir bil
giye sahip olmadmz dncesi samadr.

Geriye ilk ikisi arasnda arac olan nc anlama bii


mi kalmaktadr; buna gre sonsuz akl, bilginin kesinli
ine yol gsterici bir kural ve hareket ettirici bir ilke
olarak, sadece kendi akl ile deil yaratlm aklla
ilikili bir eylem iinde katkda bulunur. Bu sonsuz akla,
biz lml olarak bu dnyada sahibiz. Bu, Augusti-
nusun Trinitas'nn XIV kitabnn 15. blmnde ileri
srd noktadr: "Dinsiz, kendisine ulaan bir k gibi
Efendi'ye katlmaya arlmtr; o bu reddetse
bile. nk o sonsuzluu dnebilir, pek ok eyi
doru bir biimde bilebilir ve insanlar davranlarn
dan tr vebilir ve o, onlarn btn bunlar "hakikat
olan bu n kitabnda yazl olan" kurallara gre yap
tklarn da szlerine ekler. Bizim bilgimizin bykl
ve bilen kimsenin saygnl, bizim belli bir biimde
ulatmz kesin bilgideki deimez ilkeleri ve kurallar
gerekli klar.

Bilginin bykl bunu gerektirir; nk bilgi ancak


bilinecek ey bakmndan deimez ve bilen kimse bak
mndan da yanlmaz olduu takdirde kesin olabilir.
Oysa, yaratlm hakikat kendi bana deimez deildir;
ama byle olduu varsaylr; ayn ekilde, yaratlm
k da kendi gcyle mutlak olarak yanlmaz deildir.
Hakikat ve yaratlm k, her ikisi de yaratlmlardr
ve varolmaytan varla gemilerdir. yleyse eer bil
mek iin mutlak olarak deimez ve kalc bir hakikate,
ayrca da mutlak olarak yanlmaz bir a bavurmak
zorunluysa, k ve hakikat olarak en yce akla kadar
ykselmek gerekir; bilen kimseye yanlmazl veren
ktr ve bilinen eye de deimezlii veren hakikattir.
eylerin; zihinde, kendilerinde ve sonsuz sanatta belli
bir varlklar olduu iin, onlarn bibirleriyle ilintili
olarak kendilerinde ve zihinde sahip olduklar hakikat,
ruhu, bilmenin kesinliine ulatrmak iin yetmez. Onla
r sonsuz aklda olduklar gibi bilmek gerekir.

Bilen kimsenin saygnl bunu gerektirir; nk d


nen zihnin hem daha aa bir blm, hem de daha
yksek bir blm vardr; akln tam anlamyla tartma
c olan dnme gcn harekete geirmeyi salamada
aadaki blm stteki blm iin yeterli deildir
Akln dnme gcn speklasyon araclyla ortaya
koymak istesek bile, durum byledir. Oysa bu stn
blm kendisinde, sonsuz kurallardan yana olan ve be
lirledii her eyi kesinlikle yarglayan Tanr'nn imgesi
nin bulunduu blmdr. Bu ona, Tanr'nn imgesi oldu
u ey olarak geri dner. Gerekten yaratk, kalnt,
imge ve benzerlik olarak Tanr ile birlik olur. Kalnt
olma sz konusu olduunda, o kendi ilkesi olarak
Tanr'ya katlr; imge durumunda kendi nesnesi olarak;
benzerlik sz konusu olduunda ise burada artk dou
tan bir armaan olma durumu vardr. Her yaratk,
Tanr'nn kalntsdr; imge, Tanr'y bilendir; Tanr'nn
yerletii ey ise benzerliktir. Tanr'nn yarat ile i
birlii, u derecede gerekleir; Tanr kendi kalnts
olan yarat ile, yaratc ilke ibirlii yapar; kendi im
gesi onunla hareket ettirici ilke olarak olarak ibirliine
ynelir; vgye deer ve Tanr tarafndan kabul edilir
her eserde olduu gibi doutan bir armaan olarak,
kendi benzeriyle ibirliine giriir.
Bilginin kesinlii, hareket ettirici ilke araclyla ger
ekleen tanrsal ibirliinin sonucudur; nk aada
ki akl, yukardaki akl olmadan onu elde edeme:. Kesin
bilgi Tanr'nn imgesi olarak dnen zihne ilikin oldu
una gre, zihin bilgelik durumunda ancak eriilecek
olan sonsuz akllara ular Fakat bu dnya tmyle tan
rsal biimde olmad iin, onlara ak, tam ve seik
olarak eriemez. Bu tanrsal biimliliin a: ya da ok ol
masna gre, o bu akllara a: ya da ok eriir; bununla
birlikte o bunlara herhangi bir biimde ular; nk
imge olmakszn asla zihin olamaz. Bylece masumluk
durumunda, zihin gnahla bozulmamt, ama tam ola
rak tanrsal biime de sahip olmamtr; yleyse o ancak
blml olarak sonsuz akllar elde edecektir, yoksa bu
rada bir gizem, bilmece sz konusu deildir. Dm ya
plarda ise, zihnin tanrlamas artk iyice eksiktir ve s
telik gnahla bozulmutur; bu durumda o sonsuz
akllara ancak blml olarak ve gizem olarak bilmece
olarak eriebilir Mutluluk durumunda, zihin artk bozul
mu olmayacak ve tanrsal biime tmyle ulam ola
caktr; bu durumda, o sonsuz akllara tam ve ak olarak
ulaacaktr.
THOMAS AQUINAS
( 1225- 1274)

Thomas Aquinas 1225 ylnn balarnda Napoli yaknlarndaki


Roccasecca alosuda dodu. Yaad Avrupa bir yandan Ispan
ya'dan tr slam kltr ile te yandan da Balkanlarda bulunan Bi
zans mparatorluunun kltrel eleri ile evriliydi: ayrca. ngiltere.
Fransa, talya, Almanya Latin kltrnn henz ayrmam birer par
alaryd.
niversitelerin giderek youn bir biimde kltr yaamnda yer al
d bir dnemde yaayan Aquinas. henz be yandayken babas ta
rafndan Monte Cassino Manastrna gnderildi. Hem Papaln, hem
de imparatorluun zerinde hak iddia ettikleri ve kimi zaman Papal
n, kimi zaman da mparatorluun stnlk elde ettii bu manastrda
Aquinas dokuz yl kald. Manastrn askerler tarafndan igali zerine,
ksa bir sre iin evine dnd ve daha sonra ailesi tarafndan Napoli
niversitesine gnderildi. Napoli niversitesini imparator, papaln
denetimindeki Bologna niversitesine kar bir denge unsuru olsun
diye kurmutu. Aquinas burada, bilindii gibi, Ortaada retimin
temel aamasn oluturan yedi zgr sanat hakknda ayrntl bilgiler
edindi. te yandan da yeni tant Aristoteles'in yaptlarn ve bu ya
ptlara ilikin yorumlar okudu, bylcce felsefe renimine de doru
dan doruya balam oldu.
1224 'de Dominiken keii olmasna ailesi, yakn evresi kar kt
ve onu bu yoldan dndrmek iin ellerinden geleni yaptlar. Belli bir
tarikatlen yana olmak o dnemin nemli zelliklerinden biriydi ve ai
lesi de onu Benedikten yapmak istiyordu. Tm basklara karn Domi
niken olmaktan vazgemeyen Aquinas, ailesi tarafndan doduu ato
ya hapsedildi adela. Bu sre iinde, biri aklyrtmedeki yanllar in
celeyen, teki de nermelerin kiplerini ele alan iki mantk kitab yazd.
Bundan sonra Aquinas'i ya Kln'de. ya Paris'te ya da talya'nn de
iik kltr merkezlerinde hoca olarak grrz. Ortaa'da 'Magister'
olmak hi de kolay deildir, ok uzun sren almalardan sonra ancak
bir hoca aday krs elde edebilir. te Aquians da bu formasyonun
iinden byk bir alma hrs ile gemitir. Gittii Kln'de bir yan
dan hem Dominikenliin yaylmasna hizmet eder, hem de rencilii
ni srdrr. 1248-1252 yllar arasnda Albertus Magnus'un rencisi
dir. Bilimsel almalara, zellikle kimya denebilecek bilime byk
bir ilgi duyan Albertus Magnus, te yandan Dominikenliin gelimesi
ne de katkda bulunuyordu. Aristoteles'i. Aquinas'a tantan da yine o
olmutu.
Bilgilerini srekli gelitiren Aquinas'in tannbilimde de gereken ye
terlii elde etmesi iin Paris'e gitmesi artt. Aquinas drt yl kald
Paris'le, daha Kln'deyken balad tanrbilim almalarn pekitirdi.
Paris'te bulunduu ilk yllarda Aquinas, Dominiken arkadalarnn
da istei zerine De pirincipiis N aturae (Doann ilkeleri zerine)
ve De ente et essentia (Varlk ve z zerine)y yazd. zellikle ikinci
kitapta Aristotelesi terminoloji ar basmak tada. Aquinas'in byk
lde ontolojisini sunduu bu kitap byk bir yaygnlk kazand.
1255-1256 akademik ylnda Magister olup bir krs elde eden
Aquinas ilk U yl srekli olarak derslerinde Incil metinlerini okuttu;
ayrca bu arada onu en ok hakikat sorunu ilgilendiriyordu.
1259'da Parisi terkederek alt yl boyunca talya'nn eitli yerle
rinde hocalk yapt. Ayrca Paris'te balad yaz almalarn burada
tamamlamak frsatn elde etti. Yahudi ve Mslmanlar Hristiyanla
dndrmek amacyla yazlm olan Sum m a C ontra Gentiles'i tamam
lad. Burada konulan bir misyoner gibi iledi; drt kitaptan oluan bu
yaptta, ilkin Tann'nn yaps, bu yapnn, amlamann yardm olanak
szn sadece aklla bilinebilir olduu; ikinci kitapta, yaratlm dnya;
nc kitapta akll varlklann mutluluu sadece Tann'da bulunduk
tan konusu; drdncsnde ise dorudan Hristiyan dogmasna ilikin
konular ele alnr. Aristotelesin etkisinin byk olduu bu kitapta,
Aquinas etkin akl ve edilgin akl zerinde durdu, tb Sina ve bn
Rd'n de etkilerinin artk bilinir olduu bir kltr dnyasnda yaa
yan Aquinas, onlarn araclyla Aristoteles'e bakmtr byk lde.
Ancak kendine zg dnme gelenei iinde Platon ve Yeniplaloncu
etkileri byk lde tayan Augustinusu yap da Aquinas'i etkili
yordu; zellikle Tanr kavraynn bir yanyla.
bn Sina btn insan soyu iin bir tek etkin akl olduunu syl
yordu. Ayrca bu etkin akl, Augustinus'un betimledii tanrsal aydn
lanma ile de zde klnyordu. Ama bn Rd iin sadece etkin akl
deil, edilgin akl bile tm insan soyu iin ortak olarak paylalm bir
yetenekti. te bu sralarda kafalar megul eden iki byk sorundan
biri imdi dendii gibi, ortak bir akln olup olmad dieri ise, dnya
nn sonsuz olup olmadn sorunuydu.
Btn bu nedenlerle Aquinas, De unitate intellectus (Akln Birli
i zerine) adl kitab yazd ve tek bir edilgin akl olduu grn
ykmaya alt. Ayrca temellerini Aristotelesle bulan ve Fransisken
Johannes Peckham'n temsil ettii dnyann sonsuzluu, ebedilii g
rn de Dnyann Sonsuzluu zerine adlk kitabnda eletirdi.
Aristotelesilie byk hizmetlerde bulunan Aquinas, 1269-1273
' yllan arasnda srekli olarak Aristoteles'in yapdan zerine yorumlar
yazd. Yine bu yllarn rn olan Summ a Theologica, onun bayap
t durumundadr. Son derece verimli bir yaz hayat olan Aquinas, 7
Mart 1274 ylnda Fossanova'da ld.
Aquinas byk lde tanrbilimci olmakla birlikte, felsefe bak
mndan da nemli bir filozoftur, iinde yaad dnemin en etkili d
nme yntemi olan skolastii ok iyi bilen Aquinas'i, David Know-
les'in dedii gibi bir Ortaa katedraline benzetmek olanakldr. (The
Evolution of Medieval Thought, Londan, 1962)
Bilindii gibi Aristoteles metafiziin konusunu 'varolan olarak var
olan' diye belirlemiti; Ortaa dnrlerinin de bir bilimi, onun ko
nusunu belirleyerek tanmlama alkanlklar vard. XIII. yzyln tar
tma konulan arasnda da metafiziin konusunun ne olduu youn bir
ekilde yer almaklayd. L.M. De Rijk'n da dedii gibi insanlar tart
mann bu noktasna birdenbire gelmediler: 1000 yllarna kadar geie
sre iinde Latin Batda. Eski Yunan dncesi, kavray byk bir
deer tayordu: bu anlaya gre metafizik tanrbilimdi (Ihcologike).
Metafiziin konusu da. 'lanr'yd. Eski Yunan kkenli bu 'tanr' kavra
ynn zellii, onun Kutsal Kitaplardaki Tar ile bir tululmay ve
kiisel bir Tanr olmaydr. Bu 'tanr', 'en yce maddesiz varlk'lr, ya
da 'en yce cdcn'dir ya da 'ilk hareket etlirici'dir. Byle bir 'lann' an
laynn benimsenmesinde anlald gibi Plotinos'u dolaysyla da
Yeniplalocularn ve onlarn grlerini iyice lrisliyanlatran Augus-
tius'u grlerinin etkisi byk olmutur. Kiisel Tanr anlay ay
rca yine Augustinus'ta bulunmaktadr.
slam dnrlerinin yaptlarnn Bat'ya gemesiyle felsefi gr
lerde byk bir dnm olumutur. zellikle lbn Sina ve ibn
Rd'n yaptlarnn yaylmasyla da Tanr dncesinde byk bir d
nm yaanmtr. Bilimin konusu o bilimin dnda olamaz diyen
bn Sina, lanrbilimle metafizii zdeletirmeyi reddeder. Tar'nn
varl ona gre metafiziin iine giremez: metafiziin konusu ona
gc. her varolanda ortak olan ve artk Arislolelesi kategorilerle anla
lamayan eydir. Her bir bilim belirli bir grn altnda ortaya kan
kendi konusunu inceler; ite o belirli grnleri aan ynleri de meta
fizik inceler.
Bilginin amacn yetkinlemede bulan Aquinas'a gre de en nemli
bilgi c zihinsel olan bilgidir. nk insan insan klan ynler, yne
len ynler zihinsel ynlerdir. En nemli bilim de maddeden en ok ay
rlan bilimdir: bu bilimin konusu ilk dnlendir (primum intclligibi-
le): bu. duyulur varl amaktadr. Bir Aristotelesi iin bir eyi
bilmek onun ilk nedenlerini bilmek olduuna gre, bu primum iUelli-
gibilc'. ilk nedenlerin birliidir ya da ilk nedendir. yleyse metafizik
her varolan eyin ilk nedeninin bilgisidir. Metafizii sadece tanrbili-
me zglcmcycn Aquinas L.M. De Rijk'a gre (La Philosophic Au
Moyen Age. Leiden, 1985) yle bir zmleme yapar:
1-Thelologia (Ya da tanrsal bilim, scientia divina) en yce varla
ilikin reti.
2- M etaphysica. varolan olarak varolann zelliklerini ortaya ko
yar.
3- Prm a philosophia (Aristoteles'teki adyla ilk felsefe) ilk ne
denleri aklamaya alr.
eitli etik ve insansal sorunlardan ve zellikle hakikat sorunun
dan tr en belirgin ekilde gndemde olan Tanr yle bir soruda
artk yeniden byk bir nemle ele alnmaktadr. Tanr ile metafiziin
konusu arasndaki iliki nedir? Metafizikle tanr nerededir? Bu konuda
zm nerisinin olduu ileri srlebilir: Tanr, metafiziin zel
konularndan biridir. Tanr, metafiziin asl konusunun nedenidir:
Tanr, metafizik konunun bir blmdr. Thomas Aquinas'in zm
kinciden yanadr: Tanr metafiziin asl konusunun nedenidir. Aqui
nas'in tavr metafizik ile lanrbilimi zdclelirmemeklen yanadr.
Varolann temelinde olduu ileri srlen varlk'a ilikin bir almadr
metafizik. Bu konular aydnlatmak zere sk bir gramer eiliminden
geen Aquinas metafiziin konusuna ilikin problemini de dilsel olan,
dille ilgili olan bir ynden, daha dorusu bir saplaytan yola karak
zmeye alr. Ortaada ayrca, bilgilerin anlatm arac olan dil ile
varlk arasnda bir karlkllk olduu varsaym vardr: Aquinas'in u
dnceleri de bunu aka gstermekledir: gramere gre her fiilin
adsal bir ierii vardr. rnein, komak'lan koma gibi. yleyse var
olmak fiilinin de adsal bir ierii vardr; bu. varolandr (ens): ayn za
manda bu bir etkinlii dile getirir. Ens. esse'nin adsal biimidir ve
esse'den treyen est (-dr) her zaman bir edimsellii gsterir; bu edim
sellik her zaman herhangi bir eye ilikindir.
Thomas Aquinas insan zihnini balangta bir tabula rasa olarak
grn bu zihinde duyumdan nce hibirey yoktur. nsann bildii ilk
eyler duyulur eylerden baka eyler deildir. Bilginin kkeni du
yumlardr. nsani bilgiyi aklamak, maddesel eylerle, duyular ve
zihin arasnda olumu olan ibirliini, ortak almay aklamak de
mektir. Anthony Kenny'nin de belirttii gibi, ona gre, insanlar dier
varlklardan ayran, baka deyile sadece insanlarda bulunan anlama
gcnn (intellectus). karmak olmayan eylerin anlalmas (intelli-
gentia indivisibilium) ile birletirme ve paralara ayrma (compositio
et divisio) olmak zere iki farkl edimi vardr. Karmak olmayana ili
kin anlama yaln szcklerle gerekletirilir; birletirme ve paralara
ayrma ise olumlu/olumsuz nermelerde ortaya kar. Aquinas anlama
gcnn ikinci tr etkinliine bal olan almalarn birbirinden fark
l yaplar olarak snflandrr. Ona gre, yargda bulunmama kukudur,
tahmin ya da san ise. hata yapma olanan da hesaba katarak deneye
dayal kabul etmedir. Bilgi ona gre, birtakm nedenlere dayanarak
kabul etmedir; buna bilim de denebilir. Kuku gtrmez bir biimde
kabul etme anlamadr. nanma ise, zorunlu nedenleri iermeyen kabul
etmeye dayanr ona gre. nsann anlama gce nesneler, eyler hakkn
da dnr, soyutlama yoluyla hayaller retir: ite bu yolla o srada al
glanmayan eylerin imgesi edinilir ya da henz hi grlmemi olan
belki de grlmesi imkansz olan eylerin imgeleri oluturulur.

Thomas Aquinas'a gre zihnin asl konusu varlktr. Zihnin bir


dier konusu da maddesel eylerin quidditasi'dir, neliidir. Bilinen ilk
varlk daha nce de belirtildii gibi zihnin dndaki somut varlktr.
Bilen kimse, balangta bulank bir biimde varl duyumsar; ayrca
bilinen her ey bilc zihnin olanaklarna gre bilinir. Bir Aristotolcsi
olarak Thomas Aquinas'a gre, asl zihinsel bilgi tmelin bilgisidir.
Maddesel varolanlar, duyumlar araclyla bilinirler, bilmenin bu em-
. pirik tr, somut bireylere ilikin olan bilginin dna kamaz. Zihin,
ancak soyutlama ile ortak bir kavrama, tmele ular. Ulalan bu ortak
kavram araclyla artk sonradan, tmele ular. Ulalan bu ortak
kavram araclyla artk sonradan rastlanan somut bireyler bilinirler.
Ortak kavram yani tmel sayesinde bilinen, bilinen eyin zdr; bu
z varla ikin bir ilke olarak orada vardr ve Thomas Aquinas buna
eyin yaps doas der. Bylece tmel ve bireysel olan arasndaki ili
kinin ne olduu konusunda Aquinas'in nasl dnd aklk kazan
maktadr. Tmel onun iin bir yandan dnmenin rndr; te yan
dan da tmel sadece zihinde deildir; maddesel dnyadaki tzsel bir
formdur (forma, eidos).
Tmel anlay konusunda hocas Albertus Magnus'un da izinden
giden Aquinas'in bu konudaki dnceleri yle zellenebilir: tmel,
yaratcnn zihninde olarak eylerden ncedir (ante rem - Augustinus-
u gelenek); somut eylere ikin form olarak eyin iindedir (in re):
zihin araclyla maddesel eyden soyutlanarak elde edilen ortak kav
ram olarak da eyden sonradr (post rem). Bu kavray biimi lml
gerekilikten baka bir ey deildir.
Aquinas'a gre insan, bir beden ile bu bedenin formundan olu
mutur. nsan ve ona benzer yaplan birbirinden ayran, onlan zelle
tiren ge, herbirinin maddesidir. Tmel ge ise tam tersine onlann for
mudur. yleyse bilmek, bunlarda bulunan -tmeli eylerden
ayrmaktr. nsan zihninin en belirleyici ya da budur zaten. nsan
zihni bir tabula rasa'dr ama bu ifadeye unu da eklemek gerekir:
nsan zihninde doutan hibir ey yoktur ama zihnin kendisinden
baka: bu zihinde son derece nemli olan bir soyutlama gc vardr.
Duyulur nesneler, duyular zerinde ierdikleri maddesel olmayan tr
lerle etkide bulunurlar; bu trler maddeden soyutlanm olmakla bir
likte madde oluun ve nesnelerin tekilliinin, bireyselliinin izlerini
tarlar. Bunlar lam anlamyla dnlr deildir: ama biz onlan du
yulur kkenlerinin iaretlerinden de soyarsak dnlr hale gelirler.
Bu ii yapan etkin akldr; duyular trlere doru dnerek ve onlar ze
rine aydnlatc n evirerek eyleri aydnlatr ve bylece tekil ey
deki dnlr ve tmel denen yn de anlalm, kavranm olur.
E. Gilson'a gre, varlkbilim anlaynda Thomas Aquinas'in iki
temel tezi vardr: Tze ilikin Aristolelesi varlkbilimi tmyle kabul
etmek ve maddesiz varlklar alannda bireyi bir form olarak, maddi
varlklar alannda ise bireyi bir madde (bn Sina'dan alman deyile be
lirli madde-Materia signata) ile onun formunun birliinden meydana
gelen bir yap olarak gstermek.
Tann'nn varlnn kantlanmas konusunda Aquinas, Ansel-
mus'unkinden ok farkl bir yol izler; inan temeline dayal varlkbi-
limsel (ontolojik) Tann kantlamasn kabul etmez. Aristotelesi do
rultudaki temel savlarna kout olarak, bu konuda da duyulur olandan
yola kar. Bu kantlama biiminin iki nemli noktas vardr: her ey
den nce aklanmas gereken bir gerekliin olduu; ayrca Tanr'nn
arlk bir doruk noktas olduu bir nedenler dzeninin benimsenmesi.
Bylcce Tanr her devinimin, her yetkinliin, her oluun nedenidir.
Ayn zamanda Tanr, nesnelerin amalln dzenler. Tanr salt va
rolma edimidir. Sadece Tanrda z ile varolu, varolma zdetir. O.
sonsuzdur, deimezdir.
T H O M A S A Q U IN A S
VARLIK VE Z ZERNE
(De erite et essentia)

GR

Aristoteles '(Plilosoplus)in De Caelo et M undo'mm bi


rinci kitabtnda(l) dediine gre, bataki kk bir yan
l son derece hatal sonulara yol aar; ibn Sina'nn
da Metafizik'i ilk kitabnda dedii gibi (2) zihnin her
eyden nce kavrad eyler varlk (ens) ve zdr (es
sentia); bu konulara ilikin bilgisizlik yznden yanla
dmemek iin, bunlara ilikin gl amak, z ve
varlk szcklerinin anlamn, farkl eylerde ne ekilde
bulunduunu ve yine bu kavramlarn cins, tr, ayrm gi
bi mantksal kavramlara gre durumlarnn ne olduu
nu belirlemek gerekir.
te yandan daha kolay elerle balamak suretiyle,
aratrmay daha salam klmak zere, bileik eylerden
hareket ederek yaln eylerin bilgisine ulamak ve son
rakilerden hareket ederek ncekilere varmak zorunda
olduumuz iin, varln anlamndan hareketle zn an
lamna gitmek gerekir.

BLM I

Aristoteles'in Metafizik'in beinci kitabnda dedii gibi


(3), kendi bana varln (ens per se) iki anlam olduu
nu bilmek gerekir; bir anlamyla on kategoriye (per de
cern genera=on cinse) ayrlan varlk, bir baka anlamy
la da nermelerdeki doruluu gsteren varlk. Bu iki
anlam arasndaki fark udur: kincisinde, kendisi hak
knda olumlu bir nerme olulurulabile her eye, nes
nel bir karl olmasa bile, varlk denir; yoksunluklara
(privationes) ve deillemelere (negaliones) varlk den
mesi ite bu anlamdadr; nitekim "deillemenin kart
bir evetleme var" ve "gzde krlk var" deriz. Ama bi
rinci anlama gre ancak gereklik alannda (in re: nes
nel anlamda) bir karl olan eye varlk denebilir.
Bundan tr, krlk ve buna benzeyen eyler (4) bu an
lamda varlk (entia: varlklar) deildir. mdi ikincil an
lamdaki varlklar z adn almaz. Nitekim yoksunluklar
da (5) sz konusu olduu gibi, z olmayan baz
nesnelere bu anlamda varlk denir; ama z birincil an
lamdaki varla yklenir. Bu yzden Yorumcu (lbn
Rd) ayn yerde yle der: "Nesnenin tzn (substan
tia rei) belirten eye birincil anlamda varlk denmitir "

Yine, sylendii gibi, birincil anlamda varlk denen ey


on cinse blnr; bundan tr z deiik varlklarn
deiik cinsler ve deiik trler halinde snflandrlma
sna yarayan btn yaplar iin ortak olan bireyi ifade
etmelidir; szgelii 'insanlk' insann zdr, tekilerde
de byle. Nesnelerin kendi cinsi ya da tr iinde kurul
malarna yarayan ey, nesnenin ne olduunu gsteren
tanm araclyla belirtilen eydir; "z" adnn flozof-
larca "quidditas diye deitirilmesi de bu yzdendir.
Bu nelik (quidditas), Aristoteles'in "quod quid erat esse"
deyip durduu eydir; anlam da "bir eyi o ey yapan
ey"dir. lbn Sinann Metafzik'in ikinci kitabnda (6) de
dii gibi, her ne olursa olsun bir eyin belirlenimi onun
la gsterildii iin buna biim (forma) de denir. Buna
yap (natura) diye bir baka ad daha verilir; burada ya
p szc Boethiusun De duabus naturis (iki yap ze
rine (7) adl kitabnda sralad drt anlamdan ilkinde
alnmtr; yani yap ile zihnin herhangi bir biimde an
layabildii her ey denmek istenmektedir. Gerekten de
bir nesne ancak tanm ve zyle (per defnitionem et es
se ntiam suam) anlalabilir Aristoteles de (Philosop-
hus) Metafizik'inin beinci kitabnda (8) yle der: her
tz yapdr (omnis substantia est natura). Bununla bir
likte bu anlamda alnan yap ad (nomen naturae), hi
bir varlk kendine zgii ilemden yoksun olmad iin,
kendine zg ilemle bir ilikiyi ortaya koymasna gre
(secundum quod habet ordinem ad propriam operatio-
nem rei), eyin zn gsteriyor gibi grnmektedir.
Oysa nelik (quidditas) ad tanmla gsterilen eyden
alnmtr; ama z, varolann kendisiyle, kendisinde var
lk kazanmasn salayan eye denir. (9)

BLM II

Mutlak anlamda ve asl biimiyle, tzlere varlk denir,


ilieklereyse greli olarak ve ikincil srada varlk dene
bilir. Bu yzden z, tzler iinde tam anlamyla ve ger
ekten vardr, oysa ilinekler iinde bir anlamda ve g
reli olprak vardr
Kimi tzler yalndr kimileri de bileiktir; her ikisinde
de z vardr, ama yaln olanlar tekilere gre daha ger
ek ve daha yksek dzeyde varla sahiptir; stelik
bunlar bileik olanlarn nedenleridir; en azndan, ilk ve
yaln tz olan Tanr.
Fakat bu tzlerin zleri bizim iin ok daha gizli oldu
undan, aratrmann daha yaln olanlardan hareketle
daha salam olmas iin, bileik tzlerin zleriyle ie
balamak gerekmektedir
tmdi, bileik tzlerde biim ve madde (forma et materia)
bize, insandaki beden ve ruh gibi grnr. Ama zn
bunlardan sadece biri ya da teki olduu sylenemez.
Nitekim tek bana maddenin z olmad aktr; nk
bir nesne ancak kendi, zyle bilinebilir ve yine kendi
zyle bir tr ya da cins iine sokulur; oysa madde ne
bir bilme ilkesidir ne de bir eyin cinsi ya da tr onun
araclyla belirlenir; bu belirleme nesnenin edim ha
linde olmasn salayan eye baldr te yandan, kimi
leri bu durumu kabul etmek iin aba gsterseler bile,
sadece biim de bileik tzn z olamaz. Bu sylenen
lerden de u kar; z, eyin tanm araclyla ifade
edilen eydir; oysa doal tzlerin (substantia naturalia)
tanm sadece biimi iermez, ayn zamanda maddeyi de
ierir; ayrca, aslnda, doa ile ilgili tanmlar matema
tiksel tanmlardan farkl deildir. Maddenin, doal t
zn tanmna, bu doal tzn zne eklenmi gibi ya da
onun zne bir d varlk gibi girmi olduu da sylene
mez; nk tanmn bu eili ilineklere zgdr; ilinek
lerin de yetkin bir z yoktur; bu yzden kendi tanmlar
iinde kendi cinslerinin dnda yer alan bir taycy
iermeleri gerekir. yleyse zn hem maddeyi hem de
biimi ierdii aktr (Patet ergo quod essentia compre-
hendit materiam et formam).
z ayrca, madde ile biim arasndaki iliki anlamna ya
da onlara eklenen herhangi bir ey anlamna gelmez;
nk zorunlu olarak byle ilineksel olan ya da nesneye
yabanc olan bir ey olsayd, nesne onun araclyla bi
linmezdi -btn bu ilinekler zde toplanr. Nitekim mad
denin edimi olan biimle madde, edim halinde varlk
(ens actu) olur, yani herhangi belirli bir ey (tode ti)
olur. Bundan tr, eklenen bu ey maddeye yaln ola
rak edim halinde varolmay (esse actu simpliciter mate-
riae) salamaz, tpk ilineklerin yapt gibi, bir edim
halinde olmay (tale actu esse) salar -beyazln bir e
yi edim halinde (atcak)beyaz yapmas gibi. Bundan t
r, byle bir biim kazanld zaman, yaln deil, greli
bir treyi sz konusudur.
yleyse geriye u kalyor: bileik tzlerde z ad, madde
ve biiniden oluan eyi gstermektedir. Bu durum da
Boethius'un Kategorilerin Yorunu'ndaki (in comnente
praedicameuorum) szyle uyumakladr, orada (Boel-
hius), ousia'nn bileik bir yap gsterdiini sylemekte
dir Ayn yazarn k i Doa zerine (De duabus aturis)
adl kitabnda dedii gibi, gerekten de, eski Yunanlla
rn ousia dedikleri ey bizim z dediimiz eye karlk
tr Ayrca Ibn Sina da bileik tzlerin quidditas'nn
madde ile biimin bileimi olduuna iaret eder (10).
Metafizik'in yedinci kitabn yorumlarken, Ibn Riid de
yle der: "Treyebilen eylerdeki (in rebus generabili-
bus) trlerin salip olduu doa, bir orta terimdir, yani
madde ile biimin bileimidir (composilum ex materia et
forma). (11) Bu akla uygundur; nk bileik tzn var
l ne yalnz biimin ne de yalnz maddenin varldr;
bunlarn bileimidir. Oysa z, nesne neye gre var deni
yorsa odur
Bundan dolay, nesneye varlk adn veren zn, yalnz
biim ya da yalnz madde deil, her ikisi de olmas gere
kir -her ne kadar bu tiir varlkta yalnzca biim, kendin
ce bir neden olsa bile. Aslnda birok ilkeden kurulmu
olan baka eylerde de grdmz gibi, nesne bu ilke
lerden yalnzca biriyle deil, onlarn bileimiyle adlan
drlmtr. rnein, tatlarda olduu gibi: nitekim sca
n nemli zerindeki etkisi tatly oluturur; hatta bu
anlamda scaklk ekerli tadn nedeni olsa da, tatl cisim
adn, scaklktan deil, scakln ve nemliliin bir bile
imi olan tattan alr. (12)
Ama, bireyleme ilkesi (individuationis principium)
madde olduu iin, bundan, kendi iinde ayn zamanda
hem maddeden hem de biimden oluan zn yalnzca
tekil olup tmel olmad sonucu kabilecekmi gibi g
rnyor. Bundan da u kyor: z, tanmla belirtilen
ey diye kabul edilmi olarak kald takdirde, tmelle
rin tanm yoktur Bundan tiir, bireyleme ilkesi olan
maddenin, herhangi bir anlamda anlalan madde olma
dn, onun yalnzca belirli bir madde (13) olduunu
bilmek gerekir. Ben buna belirli boyutlar ierisinde ta
sarlanm olan belirli madde (Mateia signata) diyorum.
Oysa bu madde, insan olarak insann tanmnn bir bl
mn oluturmaz, ama eer Sok ates'in bir tanm olsay
d o, Sok ates'in tanmna girecekti (14). Ama insann ta
nmna, belirlenmemi madde (materia on signata)
girer: gerekten insann tanmna bu belirli kemik, bu
belirli et girmez ama insann belirlenmemi maddesini
oluturan ve soyutluk iinde alnan kemik ile el girer.

BLM III

yleyse, insann z ile Sok ates'in znn belirli ve be


lirli olmayan (signatum el on sigatum) ayran ayrm
bakmndan sadece farkl olduu apaktr. Bundan t
r, Metafizik'in yedinci kitabn (15) yorumlayan bn
Rd, "Sokrates, nelii (quidditas) olan hayvanlk ve
aklllktan baka bir ey deildir" der. Cinsin z ile t
rn z de belirli olan ve belirli olmayan diye farkldr;
betimleme tarz (modus designationis) her iki durumda
da baka olsa bile bu byledir; nk bireyin tre ilikin
belirlemesi, boyutlarla belirlenmi maddenin aracly
la olur; trn cinse gre belirlenmesi ise nesnenin bii
minden alman kurucu ayrmla (16) (diffrentiam constitu-
tivam) olur.
Oysa cinse gre trde yer olan bu belirleme ya da be
timleme, trn znde var olan ve hi bir ekilde cinsin
zne girmeyen bir ey araclyla olmaz; tersine trde
olan her ey cinste de bulunur ama bu bulunu belirlen
memi bir biimdedir. Nitekim eer hayvan insann ol
duu eyin tm olmayp, sadece bir blm olsayd,
hibir btnleyici para (nulla pars integralis) (17)
onun btnne ykleemeyecei iin, (hayvan insana)
yklenemezdi.
Ama bunun ne ekilde olabilecei, canl bir blm ola
rak dnlen cisim ile cins olarak dnlen cismin
(corpus) nasl ayrml olduklarna baklarak grlebilir;
nitekim cins, btnleyici bir para olabilecek ekilde va
rolan az. Cisim ad birok anlamda alnabilir yleyse:
gerekten de, tzn cinsinde boyutun da belirlenebil-
dii bir yaps olan eye cisim ad verilir. Fakat belir
lenmi bu boyut nicelik cinsindeki cismi oluturur,
imdi, eylerle elde edilen bir yetkinliin daha te bir
yetkinlie ulamas da olanakldr ncelikle duyarl
sonra da zihinsel bir yaps olan insanda bu durum ak
a ortaya kar. Ayn ekilde, boyutlu olmaya elveri
li bir biimi elde etme olan bu yetkinlie, yaam ya da
bu tr herhangi bir yetkinlik eklenebilir. yleyse bu ci
sim ad yle bir biimi olan bir ey anlamna gelecektir
ki, bu biimden daha te bir mkemmellik kamayacak
ve bir baka ey eklenirse, cisim szcnn byle anla
lan anlam dnda olacak ekilde, kendi iinde aka
boyutun belirlemesi kacaktr. Bylece, cisim, hay
vann maddesel ve btnleyici bir blm olacaktr -
nk ruh, cisim (yani beden) adyla gsterilenin dn
da kalacak ve bu cisme eklenmi olacaktr; bylece hay
van, bu iki eden, yani ruh ve bedenden (cisimden) iki
blml olarak kurulmu olacaktr.
Bu cisim adnn yle bir anlam da olabilir: yle bir bi
imi olan bir ey anlamna gelecektir ki, ister ondan da
ha te bir yetkinlik (ulterior perfectio) (18) tresin, ister
tremesin, boyut onun iinde belirlenebilecektir. Bu
anlamda cisim hayvann cinsi olacaktr; nk hayvan
cisimde rtk olarak ierilmi olmayan hi bir eyi ier
mez. Ruh, gerekte, o nesnenin iinde, onunla boyu
tun belirlenmi olduu biimden baka bir biim deil
dir (19). Bundan lr "cisim bir biimi olan eydir ve
bu yle bir biimdir ki, onunla o cisim iindeki boyut
belirlenebilir" dendiinde, herhangi bir biimin orada
sz konusu olduu anlalr: hayvanlk, ta olma (20) ya
da herhangi bir baka biim. Bylece hayvann biimi,
cismin biiminde rtk olarak ierilmitir; sanki cisim
onun cinsidir artk (21).
Hayvanm insan'la olan ilgisi de byledir Eer gerek
ten de, hayvan sadece, hissetmek, ikin bir ilke ile devin
mek gibi daha te bir yetkinlikle, ortadan kalkabile bir
yetkinlikle bezenmi belli bir eyi gsterseydi, o zaman
ona, daha te bir yetkinlik verildiinde, bu yetkinlik hay
van bakmndan bir blm olarak grlecekti ve bu hay
van kavramnda rtk olarak ierilmi olmayacakt ve
bylece, hayvan artk bir cins olmayacakt. Tam tersine,
hayvan ne biimde olursa olsun -sadece duyarl ruh ya
da hem duyarl hem akll ruh- biimi, duyumsama ve
devinme ilkesi olabilen herhangi bir eyi gsterdii s
rece bir cinstir yleyse cins, belirsiz bir ekilde, sadece
madde deil, trde olan her ey anlamna gelir.
Ayrm, btn gsterir, sadece biimi gstermez; ayn
ekilde tanm da tm, hatta tr gsterir (22). Ama de
iik biimde; nk cins kendine zg belirlenimden
yoksun bir eydeki malzeme olan eyi, belirleyen bir ad
landrma olarak btn gsterir; bundan tr cins,
madde olmasa bile madde gibi alnmtr; burada aktr
ki, kendisinde boyutun belirleebilecei yetkinlii
olan ve bu yetkinlii maddesel olarak te bir yetkinlie
geebilen eye cisim denir. Oysa ayrm kesin bir biim
olarak alnm bir belirlenimdir, onun ilk kavramnda
ierilmi maddeden yaplm bir soyutlamadr. u rnek
te olduu gibi: canl dendiinde, yani bir ruhu olan ey
dendiinde, o eyin ne olduu bir cisim mi yoksa bir
baka ey mi olduu belirlenme:(23). Bundan tr tbn
Sina (24) cinsin, ayrmda, znn bir blm olarak an
lalmadn, sadece zn dnda bir varlk gibi anla
ldn syler, tpk niteliklerin kavram konusundaki
zne gibi. Aristoteles'in Metafizik'in nc kitabnda
ve Topika'nn drdncsnde (25) dedii gibi, nasl z
ne nitelie yklenmezse, cins de ayrma'tam anlamyla
yklenmez. Tanma ya da tre gelince, o hem bunu hem
de tekini ierir, yani cins adnn gsterdii belirli mad
deyi ve ayrun adnn gsterdii belirli biimi.

Birbirleriyle ayt ey olmasalar bile, cinsin, trn ve


ayrmn oranl olarak maddeye, biime ve gereklikteki
bileime ilikin olmalarnn nedeni burada akla ka
vuuyor: nk cins madde deildir, fakat maddeden
kaynaklanan btn gsterir. Ayrm da biim deildir,
ama biimden kaynaklanan btn gsterir Bundan do
lay, insann beden ile ruhtan var olduunu sylediimiz
gibi, onun hayvandan ve aklldan varolduunu syle
meyiz, onun akll hayvan olduunu syleriz. Nitekim in
sann beden ile ruhtan varolduu sylenir, iki eyden
bir nc ey (tertia res) kurulduunda, bu artk ikisin
den hibiri deildir, nitekim insan artk ne ruhtur ne de
bedendir, insann hayvat'dan ve akll'dan varolduu
ileri srlse, insan artk bu ikisinden biimlenmi n
c bir ey olmayacak, iki kavramdan bir iincs orta
ya km olacaktr. Nitekim hayvan kavram (intellectus
animalis) zel bir biimi gstermeksizin nesnenin yap
sn aklar ve son yetkinlie gre maddesel olan eyi
ierir sadece. Akll ayrmna ilikin kavram (intellec
tus... differentiae rationalis) ise, zel bir biimin belirle
nimine dayanr Bu iki kavramdan (cins ile ayrm), t
rn ya da tanmn kavram (intellectus speciei vel
defnitionis) oluur. Bundan dolay, nasl elerden ku
rulmu bir ey kendi kurucu elerinin yklenecei z
ne deilse, kavram da kendisinin kurulduu kavramlarn
yklenecei bir zne deildir. Zaten biz, tanmn cins ya
da ayrm olduunu sylemiyoruz (non enim dicimus qu
od defnitio sit genus vel differentia).
Fakat, cins trn znn tm anlamna gelse bile, ayn
cinsin farkl trlerinin tek bir znn olmas zorunlu de
ildir; nk cinsin birlii (unitas generis) kendi belir
sizliinden ya da ayrmndan ileri gelir. Cinsle gsteri
len eyin farkl trlerde sayca (26) tek yapsnn olmas,
sayca tek bir maddeyi belirleyen biimin durumu gibi
deildir; ona bir baka ey, yani kendisini belirleyen ay
rm eklenir; cins bir biimi gsterir, ama cinsle belirsiz
ce gsterilen eyden baka birey olmayan ayrmn be
lirli bir biimde ifade ettii bu ya da u biimi. Bundan
tr, tbn Rd Metafizik'in onbirinci kitabnda ilk
maddeye (materia prima) biimlerin ortadan kalkmas
yznden bir dendiini, cins ise belirli biimin bir ortak
l yznden (per communitatem formae signatae) bir
dendiini syler. Buradan u kar: ayrmn eklenmesiy
le, cinsin birliinin neden olduu o belirsizlik ortadan
kalktndan, geriye zce deiik trler kalr (remanent
species per essentiam diversae).
nk dendii gibi, nasl cinsin yaps tre gre belir
sizse, trn yaps da bireye gre belirsizdir. Burdan da
kan u: tre yklenen cins nasl trde belirli biimde
olan hereyi, belirsiz de olsa, kendi anlamnda ierirse,
bireye yklenen trn de bireyce zsel olarak olan her
eyi belirsiz biimde gstermesi gerekir. Trn z de
insan adyla bu ekilde gsterilir. Bu yzden insan Sok-
rates'e yklenir. Ama trn yaps bireyleme ilkesi olan
belirli maddeden soyutlanm olarak gsterilse, o zaman
bir blm tarznda olacak ve bu durumda insanlk ad
ile gsterilecektir.
Nitekim insanlk (humanitas) insann insan olmasn
THOMAS AQUINAS

salayan eyi gsterir. Oysa insann insan olmasn sa


layan ey belirlenmi madde deildir; hatta madde, in
san insan klan eyler arasnda hibir biimde sayl
maz. nsanlk, kendi kavram iinde yalnzca insan
insan kl eyleri ierdiine gre, belirlenmi madde
onun gsterdii eyin dnda kalr, bu ak. Para bt
ne yklenmedii iin de, ite bu yzden, insanlk ne in
san a ne de Sokrates'e yklenir. Ibn Sina bu yzden, "bir
bileimin nelii, neliin kendisi de bileik olsa bile, o bi
leimin kendisi deildir" der. rnein insanlk bir bile
imdir ama insan deildir- hatta o belirlenmi madde
olan bir baka ey iinde alnm olsa bile.
Fakat dendii gibi, cinse gre trn belirlenimi biim
lerle olur: tre gre bireyin belirlenimi ise maddeyle
olur, bundan dolay tr tamamlayan belirli bir biim
den yaplm bir soyutlama olan cinsin yapsnn kendi
sinden alnd eyi gsteren ad (nomen sigifcans id)
btnn maddesel blmn gstermelidir; bedenin in
sann maddesel blm olmas gibi. Buna karlk, belir
li maddeden yaplm soyutlama olan trn yapsnn
kendisinden alnd eyi gsteren ad biimsel blm
gsterir; insanlk'n belli bir biim anlamn tamas
bundan dolaydr. Ona btnn biimi denir. Ama evin
biiminin btnleyici blmlere eklenmi olmas gibi,
onun madde ve biim gibi zsel blmlere eklenmi ol
duu sylenemez; o daha ok btn olan bir biimdir:
maddenin yaps gerei belirlenmesine yarayan eler
den soyutlanmasyla, biimi olduu gibi maddeyi de
kapsayan bir btn.
Bylece, insann zn, insanlk ve insan gibi iki adn
gsterdii apaktr; ama dendii gibi, deiik biimde:
nk insan ad onu bir btn olarak gsterir, madde
nin belirlenimini dlamaz; ama onu rtk biimde ve
belirsizce ierir; tpk cismin ayrm ierdiinin sylen
mesi gibi. le bu yzden insan ad bireylere yklenir.
Oysa insanlk ad onu bir blm olarak gsterir, nk
anlam iinde yalnzca insan olarak insana ait eyi ie
rir, her tr madde belirlenimini dta brakr. Bunun iin
de tek tek insanlara yklenemez. Bu yzden bu z adna
kimi zaman bir nesneye yklenmi olarak rastlanr: nite
kim Sokrates bir biimde Sokrates'it zdr, denir
Ama kimi zaman da bu yadsnr, yani Sokrates'in znn
Sokrates olmadn syleriz. (27)

BLM IV

z adnn bileik tzlerde ne anlama geldiini grdk


ten sonra, cins, tr ve ayrn kavramlarna gre onun ne
durumda olduu grlmelidir (28). tmdi, cins, tr, ay
rn kavranlan uygun geldikleri tekil ve belirli bir eye
yklenir; yleyse cins ve tr gibi tmel bir kavramn, in
sanlk ya da hayvanlk gibi bir blm ifade eden bir ze
yklenmesi olanakszdr. Bundan tr tbn Sina "akll
lk ayrm deildir, ayrmn ilkesidir (differentiae princi-
pium)" der. Ve ayn nedenle, insanlk tr deildir, hay
vanlk da cins deildir. Ayn ekilde, sadece cins ve tr
kavramlarnn teklerin dnda, Platoncularn ileri sr
dkleri gibi, varlk olarak tasarlandka ze uygun ol
duklar sylenemez; nk bu ekilde, cins ve liir bu bi
reye yklenmi olmayacaktr; gerekten Sokrates'in
ondan ayr bu ey olduu sylenemez; o ayr ey, ayrca,
bu tekle ilgili bilgi konusunda hi bir ie de yaramaz.
Bundan tr, geriye kalan u; cins ve tr kavramlar
bir btn tarznda, szgelii insan yada hayvan adyla,
bireyde olan bu btn rtk ve belirsizce ierecek bi
imde, ifade edilen ey olarak ze uyar.
Ama yap ya da bu anlamda alnm olan z, iki ekilde
dnlebilir: biri, mutlaklk iinde tasarlanm zelllik
kavramna gre: bu anlamda, olduu eye gre kendi
kendisiyle uygunluk halinde bulunmas dnda onunla
ilgili hi bir ey doru deildir; bundan trii, kendisine
baka ne niteleme verilirse verilsin, yanl bir niteleme
olur. rnein, insan olarak insana, akll, hayvan ve
onun tanmnda yer alan baka eyler uygun gelir; fa
kat beyaz ya da siyah ya da teki belirlenimler gibi in
sanlk kavramna ilikin olmayanlar, insan olarak insa
na uymaz. Bu yzden bu ekilde tasarlanan bu yapnn
bir mi yoksa ok mu olduu sorulursa, ne bir denebilir
ne de ok; nk ikisi de insanlk kavramnn dndadr
ve her ikisi de ona uygun gelebilir. Nitekim eer okluk
onun kavramna ilikin olsayd, Sokrates'te olana gre
bir olsa bile, asla bir olamazd. Ayn ekilde, eer birlik
onu kavramna ve onun bilinmesine girseydi, o zaman
Sokrates'in ve Platonun yaps bir ve zde olacakt ve
birok bireyde oalamayacakf (29). kincisi, varln
byle ya da yle z almasna gre: bylece ilinekle
(30), onda bulunmas nedeniyle herhangi bir ey ona
yklenebilir; rnein, Sokrates beyaz olduu iin, bu in
san olarak insana uygun olmasa bile, insann beyaz ol
duu sylenir.

Fakat bu yapnn iki tane varolma tarz vardr: biri te


killerde yer alr, teki ise ruhtadr; bu tarzlardan her bi
rinde, sylenen yap kimi ilinekleri ierir. Tekillerde,
onun eitliliine gre, zn oklu bir varl vardr;
bununla birlikte hibir tekilin bu ilk yapda bir varl
yoktur; birinci bak asna gre yani mutlaklk iinde
bir varl yoktur. Gerekten de, insann yaps, varoldu
u biimiyle bu tekilde varla sahiptir demek yanltr;
nk eer bu tekil iinde varolmak insana uysayd, bu
tekil dnda hibir zaman insan olmayacakt. Ay ekil
de eer bu tekilde olmak insan olarak insana uygun ol
masayd, o (31) asla o birey de olamazd. Ama, insan
olarak insann bunda, teki tekilde, ya da ruhta olmad
n sylemek dorudur. yleyse, mutlaklk iinde d
nlen insann yapsnn, her trl varolma biiminden
soyutlanmayla elde edilmi olanda dnlm olmas
durumu ortaya kyor; bunun dnda artk baka hibir
ey yoktur. Bl bireylere yklenen de bu biimde ta
sarlanan bu yapdr
Yine de kimi zaman, tmel bir kavramn byle anlalan
bir yapya uygun geldii sylenemez; nk tmel kav
ramn bir birlii, ortakl vardr; oysa bunlardan hibi
ri mutlak olarak alnan insan doasna uymaz. Eer or
taklk insan kavramna ait olsayd, o zaman insalk'n
bulunduu hereyde ortaklk bulunurdu. Oysa, Sokra-
les'te ortaklk bulunmad, onda olan her ey bireysel
olduu iin, bu yanltr.
Benzer ekilde, cins ya da tr kavramnn bireylerdeki
varlk olarak insansaI yapya uygun geldii de sylene
mez; nk bireylerde, insan yaps bir birlik olarak, tp
k onun hepsine uygun olan tek ey olmas gibi bulun
maz -tmellik kavramnn gerektirdii ey budur(32).
yleyse geriye tr kavramnn insan yapsnda, zihinde
olan (33) bir ey olarak bulunduunu kabul etmek kal
yor. Gerekten de insan yaps, btn bireylere ilikin
soyut bir varlk kavramna zihinde sahiptir ve bundan
dolay onun, ruhun dnda (34) otan btn bireyler ko
nusunda tek biimli bir kavram vardr; yle ki, o here-
yin ayn derecede benzerliidir ve insan olarak hereyin
bilgisine gtrr. Btn bireylerle byle bir ilgiyi kur
mas oradan gelir; zihin tr kavramn bulur ve onu ken
dine mal eder (35). Bunun iin Ibn Rd De Anima'nn
birinci kitabnda (36) "eylerdeki tmellii oluturan ey
zihindir" der. Ibn Sina da Metafizik'inde (37) ayn eyi
syler. Bu zihinsel yap, hereyin bir benzerlii olduu
iin, ruhun dndaki eylerle karlatrlan ey olarak
tmelin kavramna sahip olsa bile, yine de bu ya da u
zihinde olmasna gre zel bir kavray tr olur Ib
Rd'iin De Anima'nu nc kitabndaki (38) yanl
burada ortaya kar: o, kavranlan biimin tmellii y
znden insanlar arasnda zihin birlii (unitatem intel-
lectus) olduu sonucuna varmak istiyordu: nk bu bi
imin, dnmede varolan olarak deil, eylerin
benzerlii biiminde, gereklie bavuran olarak tmel
olmas sz konusudur; ayn ekilde eer birok insan
temsil eden maddesel bir heykel yaplsayd, heykelin ya
da tasarmnn bu maddede varolan olarak tek ve zel
bir varl olacakt, oysa o bir okluun ortak tasarm
olarak bir birlik kavramna sahiptir.

Mutlak varlk halinde dnlm insan yapsnn Sok-


rates'e yklenmesi uygundur; tr kavram ise tersine
mutlak varlk halinde dnlme asndan ona uygun
deildir, fakat zihinde yer alan psikolojik varlna da
yal ilinekler asndan ona uyar Bundan tr, Sokra-
tes trdr dendii zaman, tr ad Sokrates'e yklenmez.
Eer tr kavram, insana ister kendi bireysel varl
iinde (Sokrates'te), ister mutlak gr asndan uygun
gelseydi, -yani insan olarak, nk insan olarak insana
yklenen her ey Sokrates'e de yklenir -bu niteleme zo
runlu olacakt (39). Bununla birlikte, bu onun tanmnn
bir blm olduu iin, onu kendi bana cinse yklen
mesi uygun olur. Gerekten ykleme, birletiren ve ay
ran zihnin eylemiyle varlm olan bir eydir (40), bunun
gereklik alannda bir temeli vardr; birbiri hakknda
sylenen eylerin birliidir bu. Bundan tr yklenebi-
lirlik karakteri, cins olan bu kavramn iinde ierilmi
olabilir; bu kavram da benzer biimde zihnin eylemiyle
elde edilir. Bununla birlikte, zihnin, yklenebilirlik ka
rakterini onu baka bir eyle birletirerek vermesi cins
kavramyla ayn deildir; daha ok buna zihnin cins
kavramn (41) vermesidir, tpk hayvan adyla gsteri
len eyde olduu gibi. Bvlece z'iin ve yap'nn tr kav
ramna nasl bavurduu grlmektedir: nk tr kav
ram ne mutlaklk iinde ona uygun gelen eyle ilgilidir
ne de ruh dnda beyaz ya da siyah gibi onun varlna
dayanan ilineklerle. Tersine zihinde sahip olduu varlk
tan kaynaklanan ilineklerle ilgilidir: cins ve ayrm kav
ramlarnn ona uygun gelmesi ile bu anlamdadr(42).

BLM V

imdi geriye ayr tzlerde, yani ruhta (in anima), akl


larda (in inlelligentiis)* ve ilk nedende (in cansa prima)
zn nasl varolabildiim grmek kalyor. Herkes ilk ne
denin yalnln kabul else de, kimileri akllar ve ruhla
r madde ve biimden oluan bir yapya sokma konusun
da aba harcyorlar; bu durum Yaam'n Kaynann
(Fons vita e) (43) yazar Ib Cabirol tarafndan balatl
m grnyor. Ama genel olarak bu, bu tzleri ayr ola
rak niteleyen ve onlarn her trl maddeden arnm ol
duklar sonucunu karan filozoflarn dedikleriyle
eliiyor. Bunun en gl kant, onlarda bulunan zihin
erdeminden kar. Nitekim biz biimlerin maddeden ve
onun ilemlerinden ayr olarak varolmadka, edim ha
linde (in actu) anlalr olmadklarn gryoruz; ancak
onu alarak ve ola i grerek anlayan bir tz sayesinde
edim halinde anlalabilirler. Bundan tr bu eitten
her anlayan tzde madde ile ilgili olarak, her bakmdan
bir bakln olmas; bu ekilde kendi blm olarak
maddeyi dta brakmas; maddese! biimlerle ilgili ol-

* Akl: Intelligentia (yeniplatonculardan sonra geleneklemi sralamaya giren


"akllarn genellikle Bir'den tredikleri ve Bir ile doa arasnda arac ilevini
grdkleri dnlr.)
duu gibi, maddeye kaynam hiimde de olmamas ge
rekir. (44)

Anlalabilirlii her maddenin deil, ancak cisimse!


maddenin engelledii sylenebilir. Eer gereklen bu
sonu sadece cisimse! maddeden gelseydi, madde cisim-
sellii belirledii ve bu da cisimse! biim altnda olduu
iin, cisinsel biimin anlalmasnda onun bu anlala
bilirlii engellemesi gerekecekti. Bu byle olama:, n
k teki biimlerin de maddeden soyutlanm olarak bu
lunduklar gibi, cisinsel biimin kendisi de edim halinde
anlalabilirdir. Bundan dolay ruhta v aklda, cisinsel
tzlerde maddenin alnd anlamda, madde ve biim
den oluan hi bir birleme yoktur; ama onlarda bii
min ve varln bir birleimi vardr Bundan dolay N e
denler zerine (De Causis) adl kitabn dokuzuncu
nermesinin yorumunda akln(45) biim ve varla sa
hip olan ey olduu sylenir; biim burada da kendi ba
na bir nelik ya da yaln yap (natura simples) olarak
alnr.

Bunun byle olduunu grmek kolaydr. Gerekten de


bir eyin bir baka eyin nedeni olduu iin, karlkl
iliki olan her durumda, neden deeri tayan ey teki
olmadan da varolabilir ama bunun tersi olanakszdr. O
halde madde ite biim arasndaki iliki de byledir; n
k biim maddeye varl verir ve bundan dolay madde
nin bir biimden bamsz olarak varolmas olanaksz
dr, ama bir biim madde olmadan varolabilir.
Gerekten de biim, biim olarak maddeye baml de
ildir; ama ancak maddede vaolabilen biimler bulu
nabilir; bu ilk ve salt edim olan ilk ilkeden meydana ge
len biimlerin, o ilkeyle olan ayrmnn sonucudur.
Burada da ilk ilkeye en yakn olan biimlerin kendi ba
na, maddeden bams: varolan biimler olduu ortaya
kar. Biim, gerekten, kendi cinsinin btnne gre -
dendii gibi- maddeye gereksinmez (46); akllar bu bi
imdedirler Bundan tr, zlerin ya da bu tzlerin He
liklerinin biimin kendisinden baka bir ey olmas zo
runlu deildir

Dolaysyla bu noktada birleik tzn z ve yaln tzn


z farkldr; nk bileik tzn z sadece biim de
ildir, hem maddeyi hem de biimi ierir; oysa yaln t
zn z sadece biimdir. Buradan iki ayr fark ortaya
kar; biri, bileik tzn znn btn ya da para olarak
gsterilebilmesidir. Dendii gibi, bu maddenin belirlen
mesinden dolaydr Bileik eyin z herhangi bir tarz
da bileik eyin kendisine yklenemez; nitekim "insan
kendi neliidir" denemez. Ama kendi biimi olan yaln
eyin z, ancak bir btn tarznda gsterilebilir; nk
onda biimi ieren ey olarak biimin dnda hibir ey
yoktur; bundan tr herhangi bir tarzda alnm olan
yaln tzn z, ona yklenebilir. Bu yzden Ibn Sina,
"yaln tzn nelii de kendisi gibi yalndr" (47) der;
nk onu ieren baka bir ey sz konusu deildir, ikin
ci fark, belirli madde ierisinde alnm olduklar iin
bileik eylerin zlerinin onun blnmesine gre oal
masdr -buradan kan u: kimi eyler ayn trdendir,
ama sayca eitlidir. Ama yaln varln z bir madde
iinde alnm olmad iin, byle bir oalma orada
olamaz; bundan dolay bu tzlerde ayn trn birok bi
reyinin bulunmamas gerekir; fakat tbn Sina'nn aka
dedii gibi, birey kadar tr de vardr (48).

Dolaysyla bu tzler maddesiz salt biim olsalar da, on


larda saf edim olacak kadar mutlak bir yalnlk sz ko
nusu deildir, ama bunlar bir olanak karmna sahip
tir. ite bu apak bir durumdur. Nitekim z ya da nelik
kavramna ilikin olmayan her ey ona dtan gelir (49)
ve zle bir beraberlik oluturur; nk hibir z kendi
blmlerinden bamsz tasarlaamaz. Oysa her z ya
da nelik kendi varl hakknda olan bir eyin anlalma
sndan bamsz olarak anlalabilir; nitekim nesneler
doasnda olup olmadn bilmesem de, insann ya da
anka kuunun ne olduunu tasarlayabilirim. yleyse
eer bir varln nelii tesadfen kendi z varl deil
se, varlk, z ya da nelikten baka bir eydir; bu ak
(50). [Nelii kendi z varl olan) ey de ancak bir ve
ilk olabilir, nk eer baka bir ayrmn katlm sz
konusu deilse, bir oalmann ortaya kmas olanak
szdr. -Yani cinsin yapsnn trlerde oalmas; eitli
maddelerdeki bir biimin alnmasyla bunun olmas; t
rn yapsnn eitli bireylerde oalmas gibi ya da
mutlak olarak alnm bir eyle baka bir ey iinde
alnm ayn eyde bunun olmas gibi- tpk, ayr bir s
caklk olsayd (51), kendi ayrlndan dolay ayrlm
olandan deil, scaklktan baka bir ey olurdu. Ama
eer sadece kendi bana olacak ekilde salt varl olan
bir gereklik kabul edilirse, o bir ayrm katlmn kabul
etmeyecektir; nk o zaman yalnzca varlk olamaya
caktr, ona herhangi bir biim eklenecektir; maddenin
katlmn hi alamayacaktr, nk o zaman kendi ba
na 'varlk' olmayacak, maddesel olacaktr. Bundan dola
y geriye u kalyor: kendi z varl olan byle bir ey
(52) sadece tek bir varlk olabilir. yleyse bu gereklik
dndaki her eyde varlk baka bir eydir, nelik veya
yap ya da biim baka bir ey, bu gerekli. Bundan t
r, akllarda varlk biiminin dndadr ve bu yzden,
"akl, biim ve varlktr" denmitir.

Ayrca bir eye uygun gelen her ey ya onun yapsnn


ilkelerinden trer -insandaki glme zellii gibi; ya da
dtan gelen bir ilkeden alnr- tpk havadaki n gii-
nein etkisiyle olmas gibi. Oysa varln kendisi, kendi
biiminden ya da eyin niteliinden treyemez- burada
'neden' ile, hareket ettirici neden gibi bir eyi kastediyo
rum (53); iink bir ey o zaman kendi z nedeni ola
cakt ve bir ey kendi varlnda kendi kendini retecek
ti, bu ise olanakszdr; yleyse varl yapsndan ayr
olan her ey varln baka bir eyden alr. Her ey ken
di bana olan bir eye -szgelii ilk nedene- bir baka
ey tarafndan gtrldne gre, btn baka eyler
iin varlk nedeni olan bir gerekliin kendisinin 'salt
varlk' olmas zorunludur; ayrca nedenlerde sonsuza
dek gidilecektir, nk imdi sylendii gibi salt varlk
olmayan her eyin varlnn bir nedeni vardr yleyse
akln bir biim ve varlk olduu, onun sal varlk olan ilk
varln varlna dayand apaktr ve bu da, Tanr
olan ilk nedendir.
Baka birinden herhangi bir ey alan her ey, ona gre
olanak halindedir ve teki ona gre onun edimidir. y
leyse, neliin ya da biimin salt akl olmas, varla g
re olanak halinde olmas ve Tanr'dan bunu almas gere
kir; bu alnan varlk bir edim biiminde kendini
gsterir. Akllarda olanak ile edim ite byle bulunur;
ama asl anlamnda biim ve madde deildir. Bu yzden,
tbn Rd'n De Anima'nm nc kitabnda dedii gibi
(54), etkilenmek, maruz kalmak, kabul etmek, zne ol
mak gibi ve madde konusunda bunlara uygun gelen ba
ka benzeri btn anlatmlar, belirsiz bir tarzda zihinsel
ve cisimsel tzlere uygun der. Ama dendii gibi, akln
nelii bizzat kendisi (akl) olduu iin, onun nelii ya da
z onun kendisidir; oysa eylerin yapsnda onun varl
, Tanndan alnmtr. Bundan dolay kimilerince bu
tr tzlerin 'bir olandan' (quo est) ve 'bir olan olarak
(quod est)' olutuu; ya da Boethius'un dedii gibi 'olan
dan' ve 'varlktan' (ex quod est et de esse) olutuu sy
lenir (55).
THOMAS AQUINAS

Bu akllarda olanak ve edim birarada bulunduu iin de


orada akllarn okluunu bulmak zor olmayacaktr;
eer onlarda hibir olanak olmasayd bu olanaksz olur
du; bu yzden Ib Rd de De Anima'nm nc kita
bnda der ki "eer zihnin yapsnn olanakl olduu bi
linmemi olsayd, ayr tzlerdeki okluu bulama
yacaktk" (56). yleyse, onlar aralarnda ayr klan ey
olanakla edimin derecesidir: yle ki, ilk varla en yakn
olan daha st akldr ve edimle daha ok, olanakla daha
az ilgilidir; dierleri iin de bu byledir Bu derecelen
me zihinsel tzlerde en son basamak olan insan ruhunda
tamamlanr. Ibn Rd'iin de De Anima'da dedii gibi,
insann olanakl akl (57) dnlr biimlere bavurur,
tpk duyulur varlkta en son basamak olan ilk maddenin
duyulur biimlere bavurmas gibi; ite niin Aristote
les'in olanakl akl, zerine hibir ey yazlmam bo
levhaya(58) benzettii bylece anlalmaktadr. teki
anlalr tzler arasnda en ok olanaa sahip olandr;
bu yzden maddesel eylere yle yakndan etki eder ki,
maddesel ey onun varlna katlmak iin ekilir; ite
bylece ruhtan ve bedenden bir birleim iinde tek bir
varlk kar -o ruha olduu gibi bedene bal olmasa bi
le, bu byledir. Bundan tr, ruh olan bu biimden
sonra olana daha ok olan ve varlklar maddeden ba
msz olamayacak kadar maddeye yakn olan baka bi
imler bulunur. Bu sonuncu biimler arasnda, maddeye
en yakt olan elerin ilk biimlerine kadar srayla gi
den bir derecelenme ve dzen sz konusudur. Bundan
dolay, onlar sadece kendi edilgin ve etkin niteliklerinin
ve maddenin biimine eilimli olduu dier belirlenim
lerinin istekleri dorultusunda bir ilemde bulunabilir
ler.
BLM VI

Biraz nce ele a!inanlara gre, farkl eylerde zn na


sl bulunduu grlr. Ama onlarn zlerini elde etmek
konusunda tzler iin yol vardr. Nitekim z kendi
varl olan (essentia est ipsum suum esse) Tanr gibi
bir gereklik vardr; bundan tr kimi filozoflar Tan-
rnn zii onun varlndan baka bir ey olmad iin,
onun neliihin ya da znn olmadn sylerler. Buna
gre o bir cinste yer almaz, nkii bir cins iinde varo
lan her eyin kendi varlnn dnda bir neliinin olma
s gerekir; nk cinsin ya da trn yaps veya nelii,
cinsi ya da tr olduklar eylerdeki yap nedeni olarak
deil, farkl eylerde farkl bir varlk olarak ayrt edilir.
Eer Tanr'tun salt varlk olduunu sylyorsak, onun
kendisiyle her eyin biimsel olarak varolduu bu tmel
varlk (esse utiversale) olduunu ileri siirenlerinki gibi
bir hataya dmemiz gerekir (59). Tanr olan bu varlk
yle bir durumdur ki, ona hi bir ek yaplamaz; farkl
bir varlktr. Nedenler zerine'titi dokuzuncu nerme
sinde Yorumcu bu konuda salt varlk olan ilk nedeninin
bireyliinin onun saf iyilii ile olduunu syler. Oysa
genel olarak varlk, kavramnda herhangi bir eklemeyi
iermedii gibi, kendi kavramnda bir eklemeyi ortadan
kaldrma olanan da iermez; nk eer byle olsay
d, salt kendi varlndan baka hibir ey iermeyen bir
ey tasarlaamayacakt.
Ayn ekilde, bu varlk salt varlk olsa bile, teki yetkin
liklerle zenginliklerin onda eksik olmas gerekmez. Ter
sine o btn cinslerde olan btn yetkinliklere sahiptir
ve bundan dolay, tbn Sina ve tbn Rd'n dedikleri gibi
(60), Ona yaln bir ekilde "Yetkinlik" denir. Ama O, yet
kinlik ve zenginliklere btn varlklarda olduundan da
ha st bir ekilde sahiptir; nk btn bu yetkinlikler
Onda birdir; oysa teki varlklarda bu yetkinlikler eit
lidir. Bunun nedeni onda btn yetkinliklerin yaln var
lk olarak bira raya toplanmasdr; unun gibi: herhangi
biri bir nitelik sayesinde btn niteliklerin ilemlerini
gerekletirebilecek olsa, o, bu biricik zellikte btn ni
teliklere sahip olacaktr; tpk bunun gibi Tanr, kendi
varlnda tm yetkinliklere sahiptir.

Kendilerinde z, maddeden bamsz olsa bile, varlkla


r zlerinden baka bir ey olan, akl olarak yaratlm
tzlerde z, ikinci bir dereceye gre bulunur; bundan
dolay onlarn varl mutlak deildir, ana (bakasn
dan) alnm (bir varlktr); dolaysyla alc yapsnn
gc orannda o snrl ve belirlidir; ama onlarn yaps
ya da nelii mutlaktr ve bir maddede alnm deildir
Bunun iin Nedenler zerine'de akllarn aada snr
sz yukarda snrl olduu sylenir; nitekim onlar yuka
rdan aldklar varlklar asndan snrldrlar ama,
aada da son bulmazlar, nk onlarn biimleri, on
lar ieren bir maddenin olanayla snrl deildir.
Bundan dolay bu tzlerde, bireylerin okluu bir tek tr
iinde yer almaz; dendii gibi bu ancak insan ruhunda
sz konusudur; nk insan ruhuna beden eklenir. Hat
ta sadece katlm asndan ruhun bireylii vesile olarak
bedene baldr; nk eer bedende ruhun edimi yok
sa, beden kendi bireyselliini kazanamaz; bununla bir
likte bedenin ortadan kalkmasyla bireylemenin de or
tadan kalkmas gerekmez; ruh kendi mutlak varlna
sahiptir, nk kendi bireysel varln o bedenin biimi
olarak yaplm olan, her zaman bireysel olarak kalan
eyden almtr. Bu yzden lbn Sina ruhlarn bireyle
mesinin, onlarn okluunun kendi balangc asndan
bedene bal olduunu syler (61); ama bu kendi sonu
asndan sz konusu deildir. Bu tzlerde nelik varlkla
ayn ey deildir, bu yzden kategoriler halinde snflan
drlabilirler. te bundan tr zel ayrmlar bize gizli
kalsa da, onlarda cins, tr ve ayrn bulunur. Nitekim
duyulur eylerde de ze ilikin ayrmlar bizim iin bili
nemezdir, bu yzden onlar ze ilikin eylerden doan
ilineksel ayrmlarla gsterilerler: tpk nedenin sonucu
yoluyla gsterilmesi gibi -rnein (62), iki ayakl, insa
nn ayrm olarak verilir. Ama maddesel olmayan tzle
rin z ilinekleri bizim iin bilinemezdir; bu yzden onla
rn ayrmlarn da ne kendileriyle ne de ilineksel
ayrmlarla gsterebiliriz (63).
Bununla birlikte cins ve ayrmn o tzlerde ve duyulur
tzlerde ayn ekilde anlalmadn bilmek gerekir;
nk duyulur tzlerde cins, nesnedeki maddesel ey
den alnr, oysa ayrn ondaki biimsel yapdan km
tr. Bu yzden Ib Sina De Anna'nn balangcnda
madde ve biimden olumu eylerde biimin "ondan
olumu eyin yaln ayrm olduunu" syler, ama bu,
biimin ayrm olmas demek deildir; ama biim ayn
yazarn Metafizik'inde (64) dedii gibi, ayrm ilkesidir;
bu ayrmn yaln ayrm olduunu sylenir; nk o, e
yin neliinin bir blm olan eyden, yani biimden
alnmtr. Ama maddesel olmayan tzler yaln elikler
olduu iin, onlarda ayrm neliin bir blm olan ey
den alnamaz, neliin tmnden alnr. Bundan dolay
tbn Sina De anima'n banda "sadece zleri madde ve
biimden olumu olan trlerin yaln bir ayrm var-
dr"der(65).
Ayn ekilde, bu tzlerde, cins btn zyle alnr, ama
farkl tarzdadr bu; nk ayrlm bir tzn dierleriy
le ortak olan bir maddesizlii vardr ve onlar saf edim
den uzaklklarna ya da yaknlklarna gre aralarnda
yetkinlik derecesi bakmndan farkldrlar. Bundan tr
onlarn cinsleri madde olmayanlardan tremi olandan
alnmtr; tpk anlarlk (aklllk) (intellectualitas) ya
da bu tarzda birey gibi; fakat onlarn yetkinlik derece
sinin sonucu olan fa rk bizim iin bilinmezdir. Trii fark
l klmayan yetkinliin az ya da ok olmasna gre bu
ayrmlarn ilineksel olmalar zorunlu deildir Gerek
ten ay biimden alnmlk iinde yetkinlik derecesi t
r deitirmez; tpk az ya da ok beyazn ayn beyazlk
kavramndan bir pay almasnda olduu gibi; fakat bi
imlerin kendisindeki ya da katlml doalardaki yet
kinliin deiik dereceleri t farkl klar; bylece do
a, Aristoteles'e gre (66); derece derece, bitkilerle
hayvanlar arasnda ara durumda olan kimi varlk snf
laryla bitkiden hayvana doru gider Yine de Akl tz
lerinin blnmesinin gerek iki farkla blnmesi zorun
lu deildir (67) nk bunun btn eylerde olmas
olanakszdr, bunun byle olduunu Aristoteles de De
Animalibus'un dokuzuncu kitabnda gsteri (68).
ziin bir nc tarz madde ve biimden olumu tz
lerde bulunur; bunlarda varlk hem alnm hem de son
ludur, nk bunlar varlklarn bir bakasndan alrlar,
yine de onlarn yaps ya da elii belirli bir madde
iinde alnmtr. Bundan dolay onlar hem yukardan
hem de aadan snrldr ve bunlarda belirli madde
nin blmletmesi yznden, bir trdeki bireylerin o
almas olanakl olur. Bu tzlerde, zn mantksal kav
ramlara nasl bavurduu daha yukarda sylenmitir.

BLM VII

imdi geriye zn ilineklerde nasl bulunduunu grmek


kalyor; nitekim onun tm tzlerde ne tarzda bulunduu
sylendi. Dendii gibi, z, tanmn gsterdii ey olduu
iin iteneklerin tanmlarnn olduu kadar zlerinin de
olmas gerekir, imdi, onlarn tanmlar eksiktir; nk
tanmlarna zne olarak konulmadklarnda tanmlana
mazlar, -nk onlarn kendi bana, zneden yaplm
bir soyutlama ile elde edilmi bir varl yoktur. Nasl ki
birletirildikleri zaman tzse! varlk biim ve maddeden
oluuyorsa ayn ekilde ilineksel varlk da, zneye geldi
i zanan zneden ve ilinekten oluur. Bundan tr ne
tzseI biimin tam z vardr, ne de maddenin, nk
lzsel biimin tanmna onun biimi olan eyi koymak
gerekir; bylece onun tanm, onun cinsi dndaki bir
d enin katlmyla olur -ilineksel biimin tanmnda
da olduu gibi; bundan dolay, ruhu sadece fiziksel cis
min biimi olarak tasarlayan doabilinci tarafndan ya
plan ruh tanmnda da cisim byle gsterilir.

Bununla birlikte tzsel biimler ve ilineksel biimler


arasnda bir fark vardr; nk tzsel biimin ne uygun
olduu eyden bamsz olarak, ne de ona uyan eyden-
yani maddeden- bamsz olarak kendi bana bir varl
vardr; birinin tekine balanmasndan nesnenin kendi
bana bulunduu eydeki varlk kalr ve onlardan bir
birlik oluur; bu yzden onlarn balanmasndan belirli
bir z kar. Dolaysyla kendi kendinde dnlen bi
im, tam bir z kavramna da sahip olmasa bile, yine de
o tam bir zn bir blmdr. Ama buna uyan ilinek
kendi kendinde tam bir varlktr; kendi varlnda var
olann sonradan eklenen ilinekten doal bir ncelii
vardr. Bundan tr sonradan eklenen ilinek eklendii
o eye balanmasyla, nesnenin kendi bana varlk ol
masn salayan, nesnenin onda var olduu o varln
nedeni plmaz; fakat ilinek belirli bir ikinci dereceden
varln nedeni olur, ondan bamsz olarak kendinde
varlk tasarlanabilir; ayn ekilde birincisi de kincisi ol
makszn tasarlanabilir; stelik ilinek ve zneden kendi
bana birlik deil, ilinekle bir olan ortaya kar; onla
rn birliinden biimin de maddeye balanmasyla oldu
u gibi, belirli bir z de kmaz; bu yzden ilinek, ne tam
bir z kavramna sahiptir ne de tam bir zn bir bl
mn oluturur; fakat nasl bir eye gre var ise, ayn
ekilde ze de bir eye gre sahiptir.
Fakat bir cins iinde en yksek ve en doru anlamda s-
zedilen ey, o cinsten sonra gelenlerin nedenidir; rne
in Metafizik'in ikinci kitabnda (69) dendii gibi, s
cakln sonu olan ate, scak cisimlerdeki scakln
nedetidir(70); bundan dolay varlklarn cinsinde ba
lang olan tz, en doru ve asl anlamda ze sahip ol
duundan, ikincil anlamda ve bir eye gre \ arlk kav
ramndan pay alan ilineklerin nedeni olmaldr.
Bununla birlikte, bu farkl biimde gerekleir; nk
tzn blmleri madde ve biimdir, bu yzden kimi ili
nekler ncelikle bir biimi izler, kimi de maddeyi. Oysa
biim maddeye bal olmayan bir ey olarak bulunur;
tpk zihinsel ruh gibi. Ama maddenin biim sayesinde
sahip olduundan baka bir varl yoktur. Bundan t
r biimi izleyen ilineklerde maddeyle ortakl olmayan
herhangi bir ey vardr, szgelii Aristoteles'in De Ani-
ma'nn nc kitabnda (71) tantlad gibi, cisinsel
bir organla almayan anlama. Biimden kan baka
ilineklerin ise maddeyle ortakl vardr; rnein, his
setme; ama hibir ilinek biimle ilgisi olmadan madde
den tremez.
Bununla birlikte maddeyi izleyen bu ilineklerde bir e
itlilik bulunur: nitekim ilinekler zel bir biimle ilikili
olan bir dzene gre maddeden trer; Metafizik'in
onuncu kitabnda dendii gibi (72), deiiklikleri mad
deye bal olan, hayvanlardaki erillik ve diillik bunun
gibidir; bundan dolay, hayvan biimi bir kez bir yana
atld m, bu ilinekler, sadece belirsiz biimde kalrlar.
Baka ilinekler daha genel bir biimle ilikileri iindeki
bir dzene gre maddeden trerler; bu durumda, zel
biimden bamsz olarak ilinekler maddede kalrlar:
szgelii EtiyopyalInn derisindeki karalk ruh kavra
mndan deil, onu oluturan elerin karmndan g e
lir, bu nedenle de (renk) lmden sonra onda kalr.
Bireyliini maddeden kazanan her ey, biimi sayesinde
bir cins ya da tr iinde snflandrlr; maddeden tre
yen ilinekler de bireyin ilinekleridir, ki bunlar ayn trn
iinde karlkl olarak farkldrlar. Oysa biimden kay
naklanan ilinekler cinsin ya da trn kendine zg nite
likleridir; onlar dolaysyla, cinsin ya da trn yapsna
katlan btn varlklarda bulunur; tpk glme yetisinin
insanda biimi izlemesi gibi; nk glme insan ruhu
nun bir alglamasna baldr.
Ayrca ilineklerin kimi zaman yetkin edimlere gre, z
se! ilkelerle trediini bilmek gerekir; tpk her zaman
edim halinde scak olan ateteki scaklk gibi; ama kimi
zaman onlar, sadece yaln bir yatknlktan kar ve d
bir etkiyle tamlayclarn kazanrlar; tpk havadaki
(73) saydamln havadan baka aydnlk bir cisimle
gereklemi olmas gibi; benzer durumlarda sz konusu
olan yatknlk ayrlmaz bir ilinektir; hatta eyin znn
dnda bir ilkeden gelen ya da onun kuruluuna girme
yen bir tamamlayc ondan ayrlabilir, tpk hareket ve
bu trden baka eylerde olduu gibi (74).
Ama cins, tr ve ayrmn ilineklerde, tzlerdekinden ba
ka tarzda alndn bilmek gerekir. Nitekim tzlerde z
sel biimden ve maddeden kendi bana bir birlik kt
iin, onlarn biraraya gelileri sonucunda tz kategori
sinde yer alan tek bir yap oluur; bundan tr tzler
de, bileimi gsteren somut adlra, tpk trler ya da
cinsler gibi, kendine zg cins iindeki varlk dnir; in
san ya da hayvan byledir; oysa biim ya da madde, ka
tegoride bu biimde deildir; ilkelerin cinste olduunun
sylenmesi gibi, dolayl yoldan olur bu. Ama ilinekten ve
zneden kendi bana bir birlik gelmez, yleyse onlarn
bir araya gelmesi, cins ya da tr kavram ile nitelenebi
lecek bir yapy oluturma:. Bu nedenle somut olarak
ilinekleri gsteren adlar, cins ya da tr gibi bir katego
riye ancak dolayl olarak konulabilirler, -beyaz ya da
mzisyen gibi- ama bu adlar soyut alanda yer aldklar
zaman bu durum olanakldr sadece: beyazlk ya da m
zik gibi. linekler madde ve biimden olumadndan
olardaki cins maddeden, aynn da biimden alnamaz,
tpk bileik tzlerde olduu gibi; fakat birinci cins, var
ln farkl tarzda birinci ve ikinci diye on cinse ona g
re yklendii varolmann kendisinin tarznda alnmal
dr Metafizik'in obirinci kitabnda Aristoteles'in
dedii gibi, tzn lsne gre olana nicelik, tzn du
rumuna gre olana da nitelik denir ve tekiler de byle
srp gider.
Ayrmlar, nedenleri olan ilkelerin eitliliinden oluur.
nk z nitelikler znenin kendi z ilkelerinden kay
naklanr; bylece zne onlarn tanmlarnda -eer z
cinsinde olan eyler olarak soyutluk iinde tanmlanr
larsa- ayrn yerine geer. Bylece burnun yass biimi
yasslk diye tanmlanr. Eer onlarn tanm somut
olanda verilmi olsayd, bu tersine evrilmi olacakt;
bu durumda onlarn tanmndaki zne cins gibi alna
cakt; nk o zaman ilinekler, cins kavram maddeden
alnan bileik tzler tarznda tanmlanm olacakt; yas
s burnun yass olduunu sylememiz gibi.
Eer bir ilinek baka bir ilinein ilkesi olsayd, durum
ayn olacakt -etki, edilgi ve nicelik, grelik ilkeleridir
bunlar da; bundan tr Aristoteles Metafizik'in bein
ci kitabnda ilgiyi bunlara gre ayrr (75). Ama ilinek
lerin z ilkeleri her zaman ak olmadndan, biz kimi
zaman onlarn etkilerinden yola karak ilineklerin ay
rmlarn alyoruz -tpk younluun ayrmlarnn, ren
gin farklar olarak adlandrlmas gibi: bu farklar n
deiik trlerinin kmasnn nedeni olan n azl ya
da okluudur (76).
ite imdi zn tzlerde ve ilineklerde, bileik ve yaln
tzlerde, mantn btn tmel kavramlarnda nasl bu
lunduunu grdk; sonsuz yalnln ilk ilkesi olan bi
rinci ilke iin sadece istasnai bir durum vardr: tr ve
cins kavramlar ona uymaz; dolaysyla, bu ilk ilke iin
kendi yalnl yznden tann yaplamaz. Bu konuma
nn sonu bu olsun ve burada bitirelim.
Notlar:

(1)De Caelo et Mundo, lib.l, c.5, A 271.-Comment. St. Thomas, Iect. 9.


(2) M etaphysicae, lib. I, c. 6.
(3) M etaph. lib. V, c.7; Com m ent St. Thomas, Iect. 9. -Cathala, ho 889-
895. Averroes Com. 14.
(4) Glge, boluk gibi.
(5) Yoksunluk, zn olmaydr; rnein, krln, kendine zg bir z
yoktur; bu, bir konudaki zn -burada grme- yokluuna iaret eder.
(6) M etaph. II, 2.
(7) De persona et duabus naturis, c. I.
(8) M etaph., lib. V, c. 4 Comment. S. Thomas lect. 5, Cathala no 808.
(9) " z (essentia); tze, varl (esse) vermez"; ama "tz, z (essentia) sa
yesinde varl (esse) alr"; Gilson, Thomisme p. 61 note I, "Tz, z, quidditas
yani ilkin, kendi kendine alnm somut varlkbilimsel birlik, sonra tanma el
verili ve ayrca tanmla gsterilen..." E. Gilson tarafndan terminolojiye ili
kin olarak verilen aklamalar, bizim metnimizi zellikle aydnlatmaktadr.
Kal. Thomisme, s. 45.
(10) M etaph. V, 5.
(11) In M etaph. VII, 7 Com. 27.
(12) Aristoteles'in fiziine dayanan Thomas Aquinas'in dncesi burada
yle ortaya kmaktadr: bu bireimin scaklk ve nemlilik denen eleri, fi
ziksel planda ekerli bir tatta bir araya gelirler; bu tad belirleyen cisim rne
in eker, bu iki ge onun nedenleri olsalar da, scak ya da nem diye deil, e
kerli diye adlandrlmtr; bu ikisinin (yani scaklk ve nemin .) bireiminin
oluturduu tad burada sz konusudur.
(13) M ateria signata, Thomas Aquinas iin tercme edilmesi zor teknik
bir terimdir: bu, tamamen farksz olan ilk maddeye kart olarak, duyulur
maddenin bir parasdr; ite "bu" diye gsterilen maddedir, yleyse, bu sz
ckle bireyleme sorununa girilmitir ve bu sorunu Thomas Aquinas kendin
den ncekilere gre, zgn ve net bir biimde zmtr.
(14) "Sokrates" byle bir bireyi gstermektedir.
(S) n m etaph. VII, 5 Com. 20
(16) Ayrm burada mantktaki gibi teknik bir anlam tamaktadr; bu, tr
oluturmak zere cinse eklenen zgl ayrmdr.
(17) P ars integralis, btn oluturan ya da btnleyen blm.
(18) U lterior burada kronolojik adan deil, doal dzen asndan d
nlmelidir.
(19) Burada; Thomas Aquinas'in, insanda rnein, bitkisel bir biim, du
yarl bir biim, zihinsel bir biim vardr diyen adalaryla da elikiye dt
, biimlerin birlii kuram gsterilmektedir. Thomas Aquinas iin tam tersi
ne, ayn varlkta, daha aadaki biimlerin ilevlerini yerine getiren en stn
biimdir; cisimliliin imdiki zmlemesinin de gsterdii gibi, bu. belirli
maddeyle birlemi olandr. Karl. (Bakalar arasnda) Sum. Thel. Ia
LXXVI-4
(20) Ta olma tan biimidir. Thomas Aquinas'la somut anlamn keskinli
i ok gl bir ekilde ortaya kar, nk her biim kendi varlnda bir
maddeye baldr ve karlkl olarak bu byledir; yleyse geree tamamlan
may salayan varlktr; bu ise artk en son olma durumudur, gerekliin ken
disidir ve her eye gerek olmay salayandr.
(21) Bu metinde Thomas Aquinas, tbn Sina'nn cisimlilikle ilgili anlayn
kendine mal eder; ancak daha sonra bu gr terkedecektir. Ibn Sina'ya gre
ve De Ente et Essentia'da, Thomas Aquinas'in izledii yola gre, btn bo
yuttan ve nceki belirlenimleri de veren tek bir biim vardr; ama onlan elde
etme olanan veren bir cisimlilik de vardr. Thomas Aquinas dncesinin
bu ilk aamasn geecek ve sonunda, boyutlann olanakll onun iin tmy
le, biimle ilgili maddenin yapsndan baka bir ey olmayacaktr.
(22) Bylece eitli ince ayrmlaryla birlikte cins, ayrm , tanm ve t r
ile gsterilen her zaman btndr.
(23) Aristoteles iin, cisimsel olmayan canllar olabilirdi, yldzlar gibi.
Thomas Aquinas ise bu kavram, melekleri ya da ayn ruhlar kavramak iin
kullanr.
(24) M etaph. lib. V, c. 6.
(25) M etaph. lib. VII, c. 3 Commen. S. Thomas, lect. 3- Cathala No
1328. Topiques, lib. IV, c. 2.
(26) N um ro belirteci iki anlamldr: saysal olarak ve bireysel olarak.
(27) Karl. In metaph. lib. VII. lect. II. -Cathala 1535-1536.
(28) Dnme biiminin burada mantk alannda kald ak seik bir bi
imde grlr; bu zn cinsle ilikisi deildir; mantksal dzen ile gereklik
dzeni arasnda bir denge olsa bile z szcnn, cins kavramyla ilikisi
nemlidir.
(29) Thomas Aquinas burada, belirsizin yaps yani onun dnld
durumdan ayrmszl kuram -bireysel ya da tmel- "plak durumdaki" yap
denilen Ibn Sina'nn kuramndan yararlanr. nsan ya da hayvan kavramnda,
bu kavram ister bireye verilsin, ister yer ald bak asna gre bireylerin
okluuna verilmi olsun, ne ortakla ne de tekillie sahiptir. yleyse yap
farkszdr yani o, akl ona byle bir grevi verecei zaman tekilde gerekle
meye ya da tmel olmaya elverilidir. Bu anlamda akl, eylerdeki tmellii
oluturur. Mutlak olanda dnlen yap yleyse bir olanakllktr. bir yatkn
lktr. O, bir ey deildir fakat bir hakikattir. Zihinde dnlen o, bireysel
olanda kendine verilecek olan gereklemelerde farkszdr. Dnme bitme
mi olanda devinir. Karlz. Gilson - Avicenne et le point de dpart de Duns
Scot, A rchives d'Histoire Doctrinale et Littraire du M .A. 1927, s. 130
(30) Per accidens deyii u anlama gelir: bantl olarak (mutlak olana
kar), elik ederek (dolayl olarak), ilineksel olarak yani tz ya da zden
baka ilev iersinde.
(31) insann z olarak. Btn bu metin ok nemlidir ve metafiziksek
mantksal, ruhbilimsel nokta arasndaki farkllklar zerine canl bir k tu
lar.
(32) Cins ve trn tmeller olduu anlalmaldr.
(33) Yazarn daha yukarda dedii ey: in anima.
(34) Extra animam deyii dnmeyle kartlk iinde gereklii gsterir.
(35) Yani onun kavramnn konusu olarak alr. Ayn anlama gelmek zere
Ibn Rd yle demitir: "tmeli yapan akldr".
(36) In De anim a I, Com. 8..
(37) M etaph V. 2.
(38) In De anim a III, Com. 5.
(39) Bu metin ilk okumada kark gibi grnebilir. Durumu aydnlatmak
gerekir. Hereyden nce insan yaps ve t r kavram n ayrt etmelidir, insan
yaps Sokrates'e yklenmitir; bu insan olarak insandr, yani skolastik deyile
meta fiziksel tm eli gsterir. Tr kavram iki eyi belirler: ister kavram mut
lak bak asyla alnm olsun, tr olarak tr yani mantksal bir kategori ola
rak, ister bu ayn kavram, kendi ierii ile, trde dnlen ey olarak alnm
olsun -yani gerek iaretler bu durumda btn bireylerine verilebilir ya da sko
lastik dille artk o, m antksal tmeldir. Yazar burada yle der: insan yaps
Sokrates'e verilebilir; tr kavram da ona verilebilir; fakat bu son ekilde, d
nlm ierik olarak olacaktr, yoksa t r olarak deil. nsan olarak insan ne
budur ne de Sokrates'e zgdr. Bundan tr, "Sokrates trdr" denilemez;
oysa "Sokrates insandr" ya da "Sokrates Sokrates"tir denilebilir.
(40) Yani nermenin sentezi ya da analiziyle, ya da nermeleri oluturan
zlerin zlmesi ya da birlemesiyle. Zilinin ilk ilemi olan yaln kavray
ze ulasa bile, varolma edimine ulaan yargdr.
(41) Yani mantksal tmel
(42) Yani trn, mantksal tmel olarak sadece yklenebilen kavram.
(43) Fons Vitae 1.4, C.2 d. Baeumker 1895 s. 213, 14.
(44) Zihinsel bilgi edimi yap ile ilgilidir; buradan yaylan zne ne kalc
bir birlik oluturmak zere (insan ve hayvan ruhunun durumu) madde ile bir
birlemeye girebilir ne de daha nce varolan bir maddede yer alm olabilir
(ilineksel, yapma ya da sanatsal biimlerin durumu).
(45) Akl bu anlamda salt ruhtur, melektir. Proklos'un Aristoteles'e atfedi
len Liber de Causis'i. Bu incelemenin XIII. yzyl felsefesindeki rol zerine
karlz. E. Gilson, La Phiiosophie au Moyen-Age, 3eme ed. Payot, 1944, s.
373.
(46) Maddeye ihtiyac olan btn biimler deildir.
(47) M etaph, V, 5.
(48) Id, V, S ve IX, 4.
(49) Hoc est adveniens extra deyii, varln ze dardan katlmas anla
mna gelmez, bu ancak bir ilinek iin sz konusu olabilir; ama bu, z aan et
kileyici bir nedenden kaynaklanr; yleyse ona dtan gelmektedir, ite bu da
Tar'dr. zde Tanrnn neden olduu varlk (esse) en itedir; dtan gelse
bile o onu en iten oluturur.) Gilson Thomisme, s. 57, note I.
(50) Thomas Aquinas Tanrnn tek bir durumu olduunu kantlar, karlz.
S. Theol. Io-III, 4.
(51) Platoncularn varsaymnda olduu gibi.
(52) Bu metinde olduu gibi, Tanr'y inceleyen teki metinlerde de Tho
mas Aquinas, zle ilgili kimi tanrbilim anlaylarna kar apak bir biimde
tavr taknr: Tanr'y byle gsteren onun varlnn yetkinliidir, onun z
nn bir nitelii deildir.
(53) nk biim onun znesinin varlnn nedenidir ama biimsel neden
olarak.
(54) In De Anima lib. III, c. 14.
(55) De hebdm adibus ed. Migne T. 64, col. 1311 C.
(56) In De Anima lib. Ill, C. 15.
(57) Mmkn akl bir yetenek deildir, akln bir ilevidir -duyumlarn sz
gecinden geip, eylerin dnlebilir yanlarn alglayan ve ideyi' kavrayan
dr.
(58) Hi bir izlenimi olmayan balmumu levha
De Anima III, C. 4, Comment. S. Thomas lect. 9.
(59) Bylesi biimsel bir tmtanrclk olurdu. Thomas Aquinas, Chart-
res'l Amauri'nin (Amalric de Bine) tmtanncln byle grr.
(60) M etaph. lib. V, c. 16; Comm. Averroes 21; Comm. S. Tbomas.
lect. 18. -Cathala no 1034
(61) De Anima. V, 3.
(62) Platon'a gre, insan dik duruludur; iki aya ile yrmeyi gerekle
tirmesi ise aklili iaretidir; iki ayakllk.
(63) Bu olanakszlk, maddesel tzlerin bilgisi iin iaretlerden yararlanan
duyulur ilineklerden yoksun tinsel tzlerden ileri gelmektedir.
(64) M etaph. V. 5.
(65) De Anima lib. 1 ,1.
(66) De Animalibus (Hist, animal, VII, VIII, c. I).
(67) Akll tzlerin snflandrlmas iin de ayn ey sz konusudur, rne
in hayvanlarn snflandrlmas durumunda olduu gibi. Burada bir trn
herhangi bir niteliinin deillenmesi, baka bir nitelii belirlemeye yeter: akl
sz hayvan, insann zgl ayrmnn deillenmesiyle ancak hayvana zg kl-
nabilir.
(68) XI De Animalibus (De part, animal.. I, c. 2).
(69) M etaph, lib. II, c. I; Comm. S. Thom. lect. 2. -Cathala no 292.
(70) Bu Aristotelesi metafiziin ilk ilkesidir; Thomas Aquinas bundan
sk sk yararlanr ve Tanr'nn varlnn drdnc kantn dierleri arasnda
bunun zerine yerletirir; karlz. Theol. Io II, 3.
(71) De Anima, lib. Ill, c . ; Comm. S. Thom. lect. 7. Bununla, salt olarak
tinsel denen zihinsel ilem anlalr, artk burada insani deneyin maddesel ko
ullar varsaylmaz.
(72) M etaph. lib. x, c. 9; Comm. Thom as lect. 2. -Cathala no 2131.
(73) Yaln olarak atmosferin yapsyla mmkn hale gelmitir.
(74) Zaman, yer vb. Thomas Aquinas burada, Aristoteles tarafndan ayrt
edilmi devinimin trnn dnda yerel devinimden sz eder. Yerel devi
nim, znenin yapsnda hi bir bakmdan deiiklie yol amayan salt bir yer
deiikliidir: d yap ile ilgili bir ilinektir.
(75) M etaph, lib. V, c. 15; Comm. S. Thom. lect. 17. -Cathala nos 1001-
1005.
(76) ilinekler arasndaki aynmlara bavuruyoruz; yoksa bizzat onlarda ne
olduuna deil; ama ayn zamanda onlardan aldmz ruhbilimsel deiimlere
de bavuruyoruz, rnek, farkl tenin k nlarnn younluunun farkll
ndan olutuunu ileri srer.
Doum yeri kesin olarak bilinmeyen: rlanda, skoya ya da
ngiltere'de domu olabilecei ileri srlen Dus Scolus, Fransiskcn
tarikatna mensuptur. Bonavcntura'nn dncelerinin bir bakma
mirass olarak dnlen Scolus te yandan Ockham' hazrlamtr.
Ama Ockham ok farkl ve modem izgide bir felsefe anlaynn
temsilcisi olduu da gzden rak tutulmamaldr.
Duns Scolus felsefe konusundaki renimine ilkin Oxford'da
balad. 1304 ylna kadar Oxford'da kalan Scotus, o dnemde
lanrbilim konularnda ok gl durumda olduu kabul edilen Paris'e
gitti ve burada lanrbilimde doktora derecesi ald. 1305'te ld
1308 ylna kadar hocalk yapt ve son olarak gittii Kl'dc 8 Kasm
1308'de ld.
adalan Duns Scotusun felsefi ve lanrbilimscl konular son
derece eletirel bir tavrla ele aldn sylerler. Ayrca Scotus
tarbilimi, bal olduu Fransisken tarikatnn temel anlay
dorultusunda yeniden dizgeletirmeye almtr. Felsefi yaptnn
en nemli blm Aristoteles'in Mantk', Fizik i ve Metafizik'i ile
ilgili incelemeler ve yorumlardr. Onun asl byk yapt Oxford'da
bulunduu srada kaleme ald Opus Oxoniense'dir. Bu yapt kimi
yazarlann zdeyilerine ilikin yorumlardan olumaktadr. teki
byk yapt ise Opus Parisiense adn tar; bu yaptn dier ad da
Reportata Parisiensia'dr. Birok yaptn kendisine ait olup olmad
tartmal olan Duns Scotus'un bu yaptnn nc kitab, sonradan
rencileri tarafndan tamamlanmtr. Felsefi yaptlar arasnda ise
Tractatus de primo principio, Quaestiones sper Universalia
Porphyrii, Quaestiones in librum Praedicamentorum,
Quaestiones in I et II librum Peri hermenias, Opus secundum sive
octo quaestiones in duas libros Peri hermenias, Quaestiones in
libros Elenchorum saylabilir.
Duns Scotus'un grlerini en ok belirleyen zelliklerden biri
olan istenilik, ayn zamanda onun bir anlk (entellektalisl) olan
Thomas Aquinas'tan da ne denli farkl dndn ortaya koyar.
Duns Scotus'a gre istencin zihin karsndaki bamszl, ncelii
ve stnl nplandadr. stelik istencin stnl kendinde bir
stnlktr; yoksa baka bir stnle gre olan bir stnlk sz
konusu deildir burada. Aquinas'a gre ise isten, eylem alannda
zihinden stndr: bir de Tanr sevgisinde isten bilgiden stndr,
oysa bu duruma Scotus temelden kar kar.
Hem bir tanrbilimci hem de filozof ve metafiziki olan Duns
Scotus'un mantk anlay da byk lde metafiziiyle balantldr.
Ona gre mantk da metafizik de genel olarak varlkla ilgilidir. Ancak
metafizik varlk olarak varlkla, varln genel koullar ve ey olma
ile ilgilendii halde, mantk iin byle bir durum sz konusu deildir.
Her iki alann, mantn ve metafiziin ilgi alanlarna ilikin ayrm
Scotus, kavramsal varlk ya da akl varl (esse rationis) ile gereklik
kazanm varlk, ncselcmi varlk ya da doal varlk (esse naturae)
ayrm olarak tasarlar. Mantknn soru konusu yapt varlk
gerekten, edimsel olarak varolan eyler deildir; mantk, zihinsel
varlklarla, kavramlarla urar (intentiones). Bu kavramlar da tek tek
eylerin kavranmasn salayan cins, tr gibi zihin kavramlardr.
yleyse Scotus'a gre varln fiziksel ve aklsal olmak zere ikili bir
yaps vardr (Ens est duplex, scilicet, naturae et rationis).
Bilindii gibi intentio terimi Ortaa ve zellikle XII. yzyl
dncesinde byk nem taa. Genel olarak da iki tr intentio
(ynelim-kavram) ortaya koyar skolastikler; ntentio prima ve
intentio secunda. ntentio prima gerek bir nesnenin herhangi bir
mantksal belirlemeden de nce olmak zere ilk ve aracsz bir
kavrandr. ntentio secunda denen ise tamamiyle mantksal
olandr; bunlar be tmeldir. Bu tr intentio tamamiyle zihin
tarafndan yaratlmtr; bunlar eylerin yerine dorudan doruya
gemez; tek tek eylerin altnda sraland ve onlara ilikin bilginin
olanan salayan zihinsel eylerin yerine geer, ile Duns Scotus'a
gre mantk, eylerin kendisiyle deil, tmellerle yani ikinci
kavramlarla ilgilidir. Ayrca yine bu balamda olmak zere mantk
dnmenin yasalarnn; bilmenin ilk koullarnn da bilgisidir. Btn
bu grlerde intentio'yu mantk alanna sokan bn Sina'nn etkisi
byktr.
Aristotelesi gelenek erevesinde dnldnde Ortaa
mantnn konusunun kavram (terim), yarg (nerme), tasm olduu
ileri srlr. Fakat Duns Scotus slam filozoflarnn etkisiyle tasm
mantn asl konusu olarak grr, kavram ancak tasmn bir esi
olduu iin nemser.
Tmele ilikin grlerini Duns Scotus ksaca yukarda belirtildii
gibi dile getirmekle yetinmez; baka deyile onu salt zihin alannda
yer alan bir kavram olarak grmez. Ona gre tmel hem bir zihin
varl olarak zihinde vardr hem de eyin kendisinde vardr; baka
deyile somut tekil nesnede vardr.
Thomas gibi bir empirisl olan Scotus doutan dnceler
grne kardr. Ona gre tm bilgi duyumlardan gelir ve zihinde
deneyden nce ne doutan dnceler ne de ilkeler vardr. nsan
duyulur eylerden yola karak varla ynelebilir. Zaman bak
mndan tekilin bilgisi tmelin bilgisinden nce gelir. Zihin tmele
ilikin bilgiden nce tekile ilikin olan bilgiyi edinir. Fakat tekile
ilikin bilgi ak ve seik deildir; belirsiz ve bulanktr. Ona gre
tmelin bilgisi, tekilin bilgisinden soyutlamayla elde edilmitir; bu
durum tekilin bilgisinin zaman bakmndan tmelin bilgisinden nce
olmasn gerektirir. te yandan da Duns Scotus tmelin, tmel olarak
zihnin bir rn olmasndan tr, onun yani tmelin nesnel
olmaktan ok znel olduunu ileri srer. Tekile ilikin ak seik
olmayan bilgi tmelin ie karmasyla aydnlanr, ak seik bir
duruma gelir. Scotus'a gre tam yetkin bilgi aamada gerekleen
tmele ilikin bilgidir. Zihin, duyumlar araclyla nesnenin farkna
varr; ardndan, insan kendi bilincine yansyan yn ortaya koyar; son
olarak da zihnindeki kavramlar (secundae intentiones) araclyla
duyularna sunulmu olan gereklii zmler. Scotus buradan da
kolayca anlalabilecei gibi bilme olaynda, kendinin bilincinde olma
olgusuna byk nem verir. Ona gre varolana, tek tek somul
tekillere ynelen yan, ruhsal yan baka deyile ruhsal yaam kendine
ilikin tm olgularnn aracsz olarak ve apak bir biimde
farkndadr.
Tmel; zihnin eylerle ilgili olarak gerekletirdii bir soyutlama
ile ortaya konduuna gre tmel yalnzca zihin rn olamaz. Eer
tmel yalnzca zihin rn olsayd yani salt zihinsel bir yap olsayd,
gereklikle hi bir balants olamazd, artk bu konuda varl konu
edinen metafizik ile mantk arasnda hibir fark olmazd. Hatla byle
bir durumda mantk ile dier bilimler arasnda da hibir fark olamazd
ve btn bilimler mantk olurdu.
Scotus'un metafizii varlk kavramna dayanr: varlk kavram
metafiziin asl konusunu oluturur; temelde varlk kavram insan
akimn ilk konusudur (primum subiectum). Tanrbilimin konusu ise
Tanr olarak Tar'dr, metafiziin konusu Aristoteles'in de dedii gibi
varlk olarak varlktr. Tanrbilimin prim um subiectum'u olarak
Tanr'y gren Scolus'a gre ideal tannbilim ile insana zg tanrbilim
ayrm sz konusudur. Bu iki lanrbilimi birbirinden ayrmak gerekir.
deal tanrbilimin konusu, onu tasarlayan zihinle upuygun bir iliki
iindedir. deal tanrbilim dnda, salt insan zihninin tasarmlama
gcnn snrlarna bal olan bir tannbilimdir kincisi. Bu
tanrbilimin ayrt edici zellii, konusunun snrl zihinlerce
kavranabilen nesneler olmalardr. yleyse insann snrl zihni iin
ancak sz konusu olabilen tanrbilimin konusu da, snrl olan bir
zihnin, yani insan zihninin ulaabildii en yetkin Tanr kavramdr.
Ayrca Duns Scolus'a gre tanrbilim metafizikten hem konu hem de
yntem bakmndan ayrlr. nk daha nce de dile getirildii gibi
metafizik asl konu olarak, ilk konu olarak Tanr'y deil varlk olarak
varl inceler. Ancak metafiziin bir blm olarak doal bir
tanrbilimin varl sz konusudur. Bunun da nedeni, Tanr'nm
metafiziin ilk konusu olmamakla birlikte varlk kavramnn iine
girmesinden dolaydr.
Felsefe larhilerinin ou metafizik ve tanrbilim konularyla ilgili
olarak Thomas Aquinas'n, tbn Rd'n Aristoteles'ine, Duns
Scotusun ise Ibn Sina'nn Aristoteles'ine bal olduunu ileri srerler.
Bilindii gibi b Sina Tan'y ve onun niteliklerini tanrbilimi
inceleme alanna sokar; oysa bn Rd bu konular metafiziin
konulan olarak grr. Thomas Aquninas ise Tan'y ve Tanr'nn
niteliklerini inceleyen bilgi dallarn tanrbilim, metafizik ve ilk
felsefe diye adlandrarak bu iki farkl gr uzlatrmaya alr.
Daha nce de belirtildii gibi genellikle bn Sina'nn yolundan
yryen Duns Scotus'a gre metafiziin asl, ilk konusu (primum
subiectum) Tann deil, varlktr.
Scotus'a gre bileik tz olarak ortaya kan nesnelerin z salt
maddesel ynle rtemez. baka deyile eyin z salt madde
olamaz. Bu konuda Thomas Aquinas ile ayn grleri paylaan
Scotus'a gre nelik ya da quod quid est ilk eydir (primum es) ve
bileik yapdaki somut btn, hem maddeyi hem de formu ierir.
Ayrca Scotus'a gre her yaratlm ey. yaratk, sadece yaratk
olduu iin bir olmayla 'ite bu olma' ilkesiyle (haeccitas)
belirlenmitir. 'Bu olma' bireyin tekilliinde trn formunu belirleyen
yndr; baka deyile gereklemi olandr. Bir tek eyi ile o ey
yapan, onun zne eklenen, o eyi bireysel duruma getiren yndr.
Scotus'a gre bu belirleyici yn form olamaz. nk form ayn trn
btn bireylerinde daha balan ortak olandr; 'ile bu olma' ise ayn
trn btn bireylerinde ortak olan forma da eklenenendir. Ayrca
Duns Scotus'a gre 'bu olma' en son gcrckleendir; o eyi ite o ey
yapandr; formdan da te bir eydir' ite bu olma dr
Hakikat anlaynda Duns Scotus ann tam bir temsilcisidir;
ona gre hakikatin doal akl ve anlama gibi iki kayna vardr.
Byle bir yaklam temelde Dus Scotus'un felsefeyi, metafizii
tanrbilimden ayrma, iki ayr bilgi etkinlii olarak grme isteinde
kendini gstermektedir. Ayrca daha nce de biraz deinildii gibi
tanrbilimde bile ikili bir yaklamdan yanadr Scotus; tanrbilim
trlerinden biri insann snrl aklyla tasarlayabilecei Tanr'ya ve
onun niteliklerine ilikin olan doal tanrbilim (Bu metafiziin bir
daldr); teki ise doast, ideal tannbilimdir. nsan aklnn
snrlarn aan varlk ve onun zihni iin mmkn olabilir.
Scotus'a gre tanrbilim speklatif bilimler arasnda saylamaz; o.
pratik bir bilimdir. nk insann amac Tann'y sadece bilmek deil,
sevmektir de. Doal tanrbilim isten alanndaki hakikate ilikin temel
ilkelerin kayna durumundadr. nsana zihin, akl ynnden bir
bakma snr getiren Scolus, bu snrll insan ve Tanr istencine
verdii snrszlkla gidermeye almak ister gibidir. Ona gre
istencin hem insan iin hem de Tanr iin ncelii vardr. Hatta isten
Duns Scotus'un evrenbiliminin en son lkesidir.
Btn Ortaa metafzikileri ve tanrbilimcileri iin olduu gibi
Duns Scotus iin de Tann'nn varlnn kantlanmas byk nem
tar. Bilindii gibi, bu konuda ortaya konan kantlamalar iki temel
zellikle belirlenirler: a priori ya da a posteriori olmak zere.
rnein Anselmus'un Proslogion'da ortaya koyduu kantlama a
priori kantlamaya bir rnektir. Oysa dncelerinde ddnyann
varlna byk nem veren, doutan dnceleri kabul etmeyen, salt
mantk alannda kalnarak hibir sonuca varlamayacana inanan
Duns Scotus'un a posteriori kantlamalardan yana olaca daha batan
bellidir. Ona gre yleyse Tanr vardr yargs analitik deil, sentetik
olacaktr. nsanda Tann'n varolduuna ilikin doutan bir dnce
yoktur. nsan dnmesi ancak etkilerden nedenlere gidebilin bunun
tersini yapamaz. Zihnin asl konusu olan bu ilk varlk, Tanr
nedensizdir. Byle bir varlk ayrca sonsuzdur, maddesizdir ya da salt
biimsel nedendir. Byle bir ilk neden edimsel olarak da vardr; o
zorunlu bir varlktr. Ayrca btn bu niteliklerin de tesinde byle bir
varlk yani Tanr etkindir, salt akldr, salt istentir. Tanr hereyi
zgr istenciyle gerekletirir; dnya onun zgr ediminin
kendiliinden bir sonucudur. Burada da grld gibi, istenilik
hem insan hem de Tann'y tasarmlamada Duns Scotus'un
vazgeilmez bir tutumudur.
DUNSCOTUS
OPUS OXONIENSE (ORDINATIO)
I.L. Blm, 80
(stencin stnl)

Doal zorunluluk zgrlkle birarada olmaz. yle:


doa ve isten kart davran biimine sahip olan etkin
ilkelerdir; yleyse istencin davran biimiyle doann
davran biimi birarada olmaz. te yandan isten,
amac zgrce ister, yleyse amac ne doal zorunluluk
nedeniyle ne de herhangi bir biimde zorunlu olarak
isteyebilir, istencin, amac zgiir bir biimde istedii
kantlanyor: amac ve amaca gtren eyi isteyen
olanak ayn olduuna gre, istencin i grme biimi hep
ayn oluyor; nk deiik ilevlerde bulunma tarzlar
deiik olanaklar gerektiriyor; oysa isten, amaca
gtren eyler zerinde zgrce ilevde bulunuyor.
Ayrca her iki durumda da ayn, tek olanan sz
konusu olduu ak. nk yle olmasa amaca ynelen
varln ama olduu iin onu isteyen bir baka olana
olmazd. Nitekim filozofun Ruh zerine'nin ikinci
kitabnda ortak duyumun bilgisiyle ilgili olarak
kantlad gibi, olanan her iki ular zerine etkide
bulunmak zere tek olmas gerekiyor.
Augustinus Retractiones'in birinci kitabnda yle der:
isten-cin kendisi kadar isten olana iinde olan hibir
ey yoktur. Bununla da seilmi eylemle ilgili olmak
dnda bir ey anlalmamaktadr. Burdan iki sonu
kyor: Birincisi, istencin eylemi herhangi bir baka
eylemden daha ok isten olana iindedir, kincisi, o
eylem yalnzca aracl olarak deil, aracsz olarak
istencin olana iindedir. Birinciden yine u kar:
dnme gcnn ama evresindeki eylemi istencin
olana iindedir; yleyse istencin eylemi de istencin
olana iindedir, kinciden yine u kar: eer istencin
eylemi herhangi bir baka olanan eylemi araclyla
istencin olana iindeyse, aracsz olarak ok daha
istencin olana iindedir; ama dnme gcnn
eylemi araclyla amac isteme ya da istememe,
istencin olana iindedir. Demek ki bu aracsz olarak
istencin olana iindedir. Ak: dnme gcn
amacn dnlmesinden ekip ayrmak, istencin
olana iindedir; o ey elde edildiinde, isten amac
istemeyecektir; nk bilinmeyen birey zerinde
eylemde bulunamaz.
Bu uslamlama yle dorulanr: etkinlikte bulunmaya
zorunlu klnm ey, engellenmediinde, yapabilirse
eylemi engelleyen eyi zorunlu olarak ortadan kaldrr.
yleyse eer isten, engellenmeden son amac istemeye
kendi doas asndan zorunlu klnmsa, bu istei
engelleyen her eyi, yapabilirse, zorunlu olarak ortadan
kaldrr. imdi: Bu istei engelleyebilen ey, amacn
dnlmemesidir. Bu engeli isten, dnme gcn
amacn dnlmesinde kalmaya zorlayarak ortadan
kaldrabilir. yleyse isten, dnme gcn amacn
dnlmesinde kalmaya zorunlu olarak zorlayacaktr.
Bu kantlamann sonucu u nedenle ak: kendi bana
eylemde bulunmaya zorunlu klnm ey, ancak etkinlik
erdemini aan kart bir ey tarafndan engellenir -ar
cisimde grld gibi: nitekim ar cisim, onun
eilimini aan bir engelce engellenirse, ayn nedenle,
yapabilirse engeli aar, ama anca, artk
engellenmedii iin der; ve o engelin kar koyduu
eylemin gereklemesindeki ayn zorunlulukla eylemine
engel olan ortadan kaldrr.
(Eylemlerimizin deeri)

Nasl gzel bir bedende gzellik bai bana bir nitelik


deil, byklk, biim, renk gibi bir beden iin uygun
olan her eyin ve bu niteliklerin bedenle ve birbirleri
arasnda varolan btn ilikilerinin birlii ise, eylemin
etik iyilii de o eylemin bir donanmdr. Bu, eylemin
uymak zorunda olduu her eyin gerektirdii orana-
szgelii olanak, nesne, zaman, ama, yer, tarz gibi-
zellikle de sa akln gsterdii orana uymak
zorundadr. yle ki sa aklla eylemin uygunluunun
her ey asndan bir uygunluk olduu syleebil-
melidir; bu uygunluk varsa eylem iyidir, yoksa her ne
tr bir baka uygunluk sz konusu olursa olsun, eylem
iyi deildir. Herhangi bir nesne zerinde eylemde
bulunulduunda eylem, eylemde bulunan asndan sa
akla gre deilse, szgelii eylemde bulunan i grmede
sa akla sahip deilse, bu eylem iyi deildir. yleyse
eylemin etik iyilii, zellikle o eylemin gerektirdii
btn koullarn doruluu zerine kurallar koyan sa
aklla eylemin uygunluudur. Eylemin etik iyilii,
eyleme uyan btn o eylerin birliinden ortaya kar,
ama kesinlikle eylemin doasndan deil, sa akla gre
ona uyan o eylerden. Demek ki, sa akl eylem iin
belli bir nesnenin, belli bir tarzn ve teki koullarn
uygun olduunu sylediine gre, eylemin tam iyilii
yalnzca amatan kaynaklanmaz; tersine akl,
iyiliinden nce kendi etkin nedeniyle eylemin
uygunluundan nce gelir; eylemin etik olmas, zgrce
istenmesine baldr ve bu ,iyi eylem iin de kt eylem
iin de ortaktr -nitekim eylem istenten kay
naklanmad srece ne vlr ne de yerilir. kinci
koul nesnede bulunur: nesne uygunsa eylem genellikle
iyidir, ama o zel koullardan kaynaklanan teki
iyiliklerden etkilenmez- tpk pek ok ayrmdan
etkilenmeyen cins gibi. Yani yle: ilk koul ama
kouludur; eylemin gereken tarzda gereklemesi iin
nemli olan tarz koulu -bu koul drdnc srada
gelir- gibi teki koullar ve daha dolayl olan baka
koullar -yani zaman, yer gibi- olmakszn yeterli
deildir. Demek ki, yalnzca amacn iyilii, sa akla
gre olduu grnse bile, bu eylemin iyi olmasna
yetmez; eylemin iyi olmas iin daha nce belirtilen
dzene gre, teki koullar da gerekir.
GUILLELMUS DE OCKHAM
( 1300 - 1349/ 1350)

Ortaa dncesinde byk bir dnm gerekletirmi olan


Ockham (*) yaklak 1300 ylnda, Londra yaknlarndaki Surrey
Kontluunda dodu. Fransiskcn tarikatna mensup olan Ockham
1312-1318 yllar arasnda Oxford niversitesi'nde renim grd.
Siyasal ierikli yazlaryla da tannan ve bu konudaki tutumu
bakmndan Papa'ya kar imparatorun yannda yer alan Ockham 1349
ya da 1350 ylnda ld.
Mantk, fizik, lanrbilim ve siyasetle ilgili konularda eserler
kaleme alan Ockham zellikle mantk konularnda Aristolelesi
dnme geleneine yeni bir boyut kazandrmtr. Expositio super
librum Porphyrii (Porphyrios'un Kitab zerine Aklama) adl
yaptnda Isagoge'nin aklamasn yapmtr. Expositio super
librum Praedicamentorum ve Expositio super duas libros
Perihermenias adl iki yapt Expositio aurea super artem veterem
ortak adn da tamaktadr ve yine bu yaptlar ierik olarak
Aristoteles'in mantnn aklanmalarna ilikindir. Srasyla,
terimleri, nermeleri ve usavurmalan konu edinen Summa totius
logicae ise Ockham'n mantk konusundaki en byk yaptdr.
Aristoteles'in Fizik'ine ilikin aklamalardan oluan Expositio
super octo libros Physicorum ise Ockham'n fizik konusunda
yazd en nemli eserlerden biridir. Quaestiones octo de auctoritate
summi pontificis, Compendium errorum Ioannis papae XXII,
Dialogus de imperatorum et pontificium potestate adl yaptlar
siyasal konularda kaleme ald nemli yaptlardr. Kimi ara
trmaclarn Duns Scotus'un, Ockham'n hocas olduunu ileri

(x) Lon Baudry'nin (Guilllaume d'O ccam , sa vie, ses oeuvres, ses ides
sociales et politiques, Paris 1950 s. 18) bildirdiine gre, el yazmalarnda
Ockham ad ok eitli ekillerde yer almaktadr: Ocham, Ockhan,
Ockekam, Oquam, Auguam, Hotham, Olram
srmelerine karn, Ockham'n kendi hocalar iin Eskiler, oysa
Thomas Aquinas ve Duns Scolus iin Modernler deyiini kullanmas,
her iki filozof arasnda hoca renci ilikisinin olmadn gs
termekledir. Ancak Maurice de VVulf Histoire de la Philosophie
Mdivale (Paris, 1905) adl yaptnda Ockham'n Duns Scolus'un
rencisi olduunu ileri srmektedir.
Ockham yeni bir etcllektel tipinin belirdii XIV. yzyln
filozofudur. Bu dnem siyasal ynden prenslerin dnemidir; ayrca
retim alannda da niversitelerin iyice arlklarn duyurduklar bir
dnemdir XIV. yzyl. Byle bir ortamda niversitelerde yetien ve
dolaysyla felsefi ve tarbilimsel sorunlara geleneksel dnme
biimlerini de iyice kavrayarak ama yine de yepyeni boyutlarla bakan
filozoflar siyasal yaplanmalarda da arlklarn duyurmaya bala
mlardr. Ayrca yeni mantksal yaklamlar, felsefi balamda ortaya
kan sorunlar, giderek felsefe ile tanrbilimi alanlarnn birbir
lerinden ayrlmalarna yol amtr; baka deyile akln dorular ile
inancn dorular artk birbirlerinden ayrlma yolunu tutmulardr.
Btn genlii mantkla uramakla geen Ockham'a gre
adalarnn iine dtkleri halalarn, yanllarn kayna onlarn
doru dnmenin kurallarn bilmemeleridir. Ona gre hangi bilgi
dal olursa olsun, baar elde etmek iin yaplacak ilk i doru
dnmenin kurallarn renmektir. Mantkta izledii yol bakmn
dan Ockham Aristotelesidir. Ancak Ockham Aristoteles'ten sonra
gelen ve onun geleneinde yer alan Porphyrios, Boethius ve
Abelardus'u da hep bu dorultuda adc dorultuda izlemi; ad geen
- filozoflardan, bu bak as dorultusunda verimler salamtr. Dile
verdii nem, bu filozoflara balannn da tipik bir gstergesidir.
Bir filozofu kavramann yolu, onun, varln mantksal kuruluna
ilikin olarak ortaya koyduklarn kavramaktan getiine gre,
Ockham'a da bu adan bakmak gerekecektir, stelik Ockham byle
bir lemellendirmeyi, bilinli olarak benimsemitir. Nominalist izgiler
tayan ontolojisini kurarken Ockham her eyden nce* mantksal
formlar saptamaya almtr. Varlksal, mantksal ve dilsel yapnn
odanda yer.alan terim'i bylece aratrmalarnn temeli yapm,
terimleri aydnlatmakla ie girimitir. Aklyrlmelerin yapsn
zmlemeye alma, ardndan nermelerin nasl bir yapsnn
olduunu belirgin klmaya alma, ama hereyden nce terimlerin
neliii ortaya koymaya alma, Ockham' kendine verdii
grevlerin en banda gelmektedir. Ona gre terim, dilsel ve mantksal
bir yapdr.
Mantmzn ileyii aklyrlmelere dayal olduuna gre,
bunlarn nelerden olutuunu bilmek, yaplacak ilerin birinci
aamasn oluturacaktr. Aklyrtmcler nermelerden, onlar da
terimlerden olumaktadr. yleyse, terimlerin ne olduunu kavramaya
almakla ie balamak gerekmekledir. Arislolelesi yoldan gidilecek
olursa, ortaya kacak olan udur: Terim, nermenin kendisine
ayrt, kendisine bir ey yklenen ile bu yklemin kendisinden
oluur. yleyse asl bilinmesi gereken terimlerdir; bunlarn nasl bir
yaps vardr; nasl oluturulmulardr; ileyileri nelerdir trnden
sorular Ocklam bir anlamda gizli olarak sorup yantlamaktadr.
Varlk ile dnmenin karlamas sylemde kendini gsterdiine
gre, sylemler byk bir nem tamakladr. yleyse sylemin
trlerini ortaya koymak gerekir: Boclhius'u izleyen Ockham'a gre
sylem; yazl, szl ve kavramsaldr. Asl olan da kavramsal
boyuttur, baka deyile zihinsel boyuttur. Yazl ve szl olabilme
nitelii ile daha ok sylemde (dilde) varlk kazanan terim, kavramsal
terim olarak, doal herhangi bir eyi gsteren bir ruh izlenimi ya da
kavramdr, kavraydr. Oluma noktasnda zihinsel kavramla hi
bir dile zg deildir; stelik burada bir suppositio szkonusu
deildir, nk suppositio daha sonra ancak nerme aamasnda
baka deyile yazl ve szl terim aamasna geildikte sz
konusudur. Bir zihin kavram, dorudan bir eyi imler; ondan sonra
ise konuulan bir szck, yazlan bir szck bir eyi, varolan ikincil
olarak imler. Asl significatio, Ockham'a gre kavramsal boyutta
baka deyile, zihinsel boyutta yer alr. Zihin kavramlarnn anlam
deitirilemez; ama konuulanlarn anlam deitirilebilir; nk
szel dzlemde bir uylam sz konusudur yalnzca.
Konuulan szckler, ruhun izlenimlerinin imleridir. yleyse
konuulan szckler eyleri ancak ikinci derecede imlerler; birinci
derecede imleme ruh kavramlarna ilikindir. yleyse, ruh izlenimi ya
da kavram bir eyi doal olarak imler: yazl ya da szl terim ise
uylamsal olarak imler. Dil ile kavram ve varlk (ey) arasndaki
iliki ksaca Ockhama gre byle kurulmaktadr. Ruhsal kavramlar,
izlenimler dorudan doruya eye baldr: ama szl ya da yazl dil,
eyin kendisine deil, ruhsal kavramlara baldr. Birinciler doal,
kinciler ise uylamsaldr. Birka kii uylap masaya masa demekten
vazgeebilir ama, her biri zihninde (ruhunda) olumu olan masa
kavramndan, masaya ilikin kavramdan vazgeemez.
Ockham'a gre terimler kategorem atik ve sinkategorem atik diye
ikiye ayrlrlar ve kategorematik terimler de ya tekil ya da tmeldir.
Tekil, bir olan ve ok olmayandr. Ayrca tekil ok olan deil bir
olan anlatmak zere kullanlmaktadr. te burada alnan birinci
anlama gre, tmel tekildir; ama ikinci anlama gre byle deildir.
Tmel, bir szck olduuna gre ve zihindeki bir kavram imleyen bir
szck olduuna gre tekildir. Ruhun ynelimi, kavram doas gerei
tmeldir, ama bu tekildir de ayn zamanda; yani tmel tekildir. Tekil
bir kavram, tek bir kavram burada sz konusudur. Szck de tmeldir
ama buradaki tmellik farkldr. Zihnin ya da ruhun kavramlarna
zg olan tmellik ile; szlere, szcklere zg olan tmellik, farkl
farkl eylerdir. nk ruhun kavramlarna zg olan tmellik doal
bir tmelliktir. Szcklere, szlere ilikin tmellik ise uylamsaldr.
rnein, masa kavram tmel ve dolaysyla doal bir tmeldir; masa
szc de tmel ama artk bu uylamsal bir tmeldir. yleyse, ne
ynden baklrsa baklsn, tmel tz deildir. Ockham'm deyiiyle hi
bir tmel sayca bir, tekil bir tz deildir.
Geleneksel tutumu izleyen Ockham'a gre, her tz sayca bir ve
tekildir. Tz birok eyden oluabilir gibi grnmesine karn durum
byle deildir ve tz tekildir. Ockham'a gre tmel ile tzn yaps
birbirleriyle rtemeyececek kadar farkldr. Hibir tmel tz
deildir ve her tmel zihnin bir kavramdr. Tmel zihinsel boyutta
kavramlarn imidir, dilsel boyutta da tmel szck konuulan ya da
sylenenin imidir, oysa hibir tz, hibir eyin imi olamaz. yleyse,
sadece zihin kavram (ynelimi) (doal im) ya da uylamsal im
tmeldir Ockham' gre. nermeler sadece zihinde, szde ya da yazda
vardr; Oysa, tekil tzler kendi kendilerine zihinde, konumada ve
yazda olamazlar. Bundan dolay, hibir nerme tekil tzlerden
olumu deildir.-nermeler aslnda tmellerden olumutur; yleyse,
tmeller hibir ekilde tz olarak dnlemezler.
Porphyrios'un Isagoge'de sz konusu ettii sorulara (1: 10-15)
J.Jolivet'nin aktardna gre Ockham yle yant vermektedir:
"Cinsler ve trler zihnin dnda bulunmamaktadr; onlar sadece
zihindedir; nk onlar zihin tarafndan ekillendirilmi olan
ynelimler ya da kavramlardr (inlenliones vel conceptus); onlar
eylerin zn aklarlar ve onlar imlerler, fakat onlar eylerin z
deildir; ayn ekilde im, imledii deildir. Onlar eylerin blmleri
deildir, imlediinin bir blm olmayan bir szckten daha fazla bir
ey deildir. Onlar eylere yklem olarak hizmet edebilirler, fakat bu
onlarn kendi bana olduu anlamna gelmez; gerekten bir cins bir
tre yklendii zaman, cinsler ve trler yaln olarak deil, kiisel
olarak bir eyin yerine getikleri iin kendi yerine, gemezler; ancak
kendi imlediklerinin yerine geerler. Bu imledikleri eyler de tekil
eylerdir; fakat bu cinsler ve trler imledikleri eyleri temsil ederek
eylere yklenirler. Bylece 'Sokrates bir hayvandr' nermesinde,
'hayvan' szc kendisinin yerine gemez, bir eyin yerine geer;
Sokrates'in kendisinin yerine geer. Zihnin ierdii ey, filozoflarn
dncesine ve geree gre cinsler ve trler olmasna karn,
onlardan baka, onlara bal olan ve onlarla bir karlkll olan
szcklerin kendisi de belli bir biimde cins ve tr olarak
adlandrlabilirler: bir kavram ya da ynelimle ruhta imlenen ey, bir
szckle imlendii lde bu ancak olabilir; bu da dili kurann
kararna baldr tamamiyle "(Expositio, 13, 132-14, 151. Aktaran:
Jean Jolivet, "Ablard et Guillaume D'Ockham, Lecteurs de
Porphyre" C ahiers de la Revue Thologie et de Philosophie,
Genve, 1981,6 s.40)
Jolivet'ye gre Okham'n sunduu zmn ekseni, tmel
kavramnda tmyle kendini gstermektedir; bu kavram da bir imdir;
buradan da aka grlmektedir ki tmel artk ne gerek bir zdr ne
de eyin bir parasdr, blmdr; rnein kedi szc ne kedidir
ne de kendinin bir blmdr. Ruhtaki bu im, nermede yklemin
ilevini yerine getirir. Ayrca da her trl imde olduu gibi, onun ift
grn vardr: onun kendine zg bir varl zihinsel bir varl
vardr ve ayrca onun temsil edici bir ilevi vardr (a.g.y.s.40).
Tmelin varlkbilimsel yanna baklacak olursa yle denebilir: tmel
zihinsel bir imleyendir; ayn zamanda szckler tarafndan imlenen
kavramlarn kendisidir. Tmeli imleyen szckler ise dili kurann
keyfi rndr. yleyse bu durumda tmel dilde yer alr; bu ister
zihinsel dil olsun (doal dil olsun), ister kurulmu oluturulmu dil
olsun.
Bu noktadan balayarak, Porphyrios'un dier iki sorusuna
Ockham'n nasl cevap verdii anlalabilir artk. Tmeller cisimsel
deildir; onlar sadece zihindedir: tmeller duyulur eylerin saysnda
da deildir ve ayrca onlar (duyulur eylerin) zlerine de ilikin
deildirler; stelik adlarn paralar, blmleri de deildir tmeller.
Bilginin nelii konusunda da nemli, r ac aklamalar yapan
Ocklam'a gre bilgi hereyden nce ruhun bir niteliidir. Bilginin
farkl anlamlar vardr: Bir anlamda bilgi hakikat olan herhangi bir
eye ilikin kesin bir bilmedir (scientia est certa notitia). Bu anlamda
Ockham'a gre kimi dorular sadece gven duyularak bilinirler;
rnein henz Roma'y grmedii halde, Roma'nn byk bir kent
olduunu sylemek gibi, ya da birinin, u kiinin kendi babas, u
kiinin de kendi annesi olduunu bildiini sylemesi gibi. Btn bu
durumlarda 'apak' bir ekilde bilme szkonusu deildir. Baka bir
anlamda ise bilgi, apak bilme anlamna gelir (notitia evidens); bu
durumda bakalarnn bildirdiklerini bilme deil, bizzat bilenin kendi
etkinlii ile bir eyi bilmesi sz konusudur. Ockham'n verdii mee
gre, birinin, hi kimse kendisine duvann beyaz olduunu
sylememese bile, o kiinin bizzat kendisinin duvann beyazln
grerek bilmesi gibi. Bir baka anlamda bilgi ise, zorunlu bir
hakikatin apak bilgisi anlamna gelir.
Bilgi konusu deyimini de irdeleyen Ockham'a gre, bilgi konusu
birinci anlamda zihnin kendisidir: nk byle bir bilgi zihnin bir
ilineidir. kinci anlamda bilgi konusu ise, hakknda herhangi bir ey
bilinen bir ey iin kullanlmtr. Ockham'a gre, her bilgi, nerme
ya da nermelerle ortaya konur. nermeler, duyulur eylerden ya da
tzlerden deil, bu tr eylere ilikin zihinsel ieriklerden,
kavraylardan, kavramlardan oluur. Ona gre doa bilimi, dorudan,
tzler hakknda deildir: lam tersine, bilim, bu trden eylerle,
duyulur eylerle ilgili zihinsel ierikler hakkndadr. Ockham'a gre
Aristoteles'in syledikleri de bu dorultuda anlalmaldr.
Zihnin iki ayr tr bilgisi vardr: grsel (notitia intuitiva) ve soyut
(notilia abstractiva) olmak zere. Grsel bilme, zorunsuz doruluu
zellikle de olgularla ilgili bilmeyi salar: bu bilme ayrca ilk bilme
trdr. Soyutlayc bilme ise, varlktan, varolmayandan ve dier
btn koullardan soyutlama yapar. Bu tr bilme, yani soyutlayc
bilme, grsel bilmeyi koul tular; nceden varsayar ama bunun tersi
olamaz. Soyutlayc bilgi de temelde varolana ilikin bir bilgidir; en
bata tekil olanla ilgilidir. yleyse soyutlayc bilgi, tekil eye
bavurur temelde, onunla ilgilidir ama tam olarak ortaya ktnda
arlk tekil bir eye zg deildir ve byle bir bilgi artk tmeldir.
a gerei Tanr kantlamalar konusu ile de ilgilenen ve insan
zihnini bir tabula rasa olarak grd iin, a priori Tanr
kantlamalarn hibir ekilde benimsemeyen Ockham, Tanr'nm
varlnn, bir ve en sekin varlk oluunun, sonsuzluunun, aklla
gsterilemeyeceini ortaya koyar. Tanr'ya ilikin btn bu niteliklere
ancak amlama ile ianlabileceini ileri srer. Nesnelerin, bireysel
varlklarn gerek varln sadece kabul eden ve bilgiyi deneyle
balatan Ockhamda felsefe ile tanrbilimin alanlar da birbirinden
ayrlm tu-. Felsefe akln etkin olduu bir alandr; tannbilim ise
anlamann ibanda olduu bir alandr. Siyaset alannda Papann,
dolaysyla kilisenin devlet ynetimindeki gcne snr getirmekten
yana grler ortaya koyan Ockham, Renaissance'da iyice belirginlik
kazanacak olan yeniden yaplanmann bir bakma laik temellerini de
atm grnmektedir.
G U ILLELM U S DE OCKHAM
(TERMLER ZERNE)
(De terminis)

Mant inceleyenlerin hepsi, aklyrtmelerin


nermelerden, nermelerin de terimlerden olutuunu
gstermeye alr. Bu nedenle, terim, bir nermeyi
meydana getiren paralardan yalnzca biridir. Birinci
Analitiklerin ilk kitabnda terim kavramn Aristoteles
yle tanmlamaktadr: "Herhangi bir eyin gereinin
ne olduu ya da olmad kabul edildii ya da
reddedildii zaman, bir nermenin kendisine ayrt
eye (yani, yklem ya da kendisine yklenilen) terim
denir." (24b 16-18)
Her ne kadar terim bir nermenin bir blmyse de (ya
da olabiliyorsa da), btn terimler ayn trden deildir.
Bundan tr terimlerin yaps hakknda tam bir anlay
elde etmek isteyen birinin, terimler arasndaki
ayrlklarn bazlarn bilmesi gerekir.
De Interpretatione'nin ilk kitab zerine Yorumu'nda
Boethius'un belirttii gibi trl sylem vardr: yazl,
szl ve kavramsal (bu sonuncu sadece zihinde bulunur)
[Patrologa Latina, J.P.Migne, ed. (Paris, 1947), T.64,
297 B], Ayn ekilde terimlerin eiti vardr -yazl,
szl ve kavramsal. Yazl terim, maddesel herhangi bir
ey hakknda kaydedilen bir nermenin bir blmdr
ve insan gzyle grlebilme zellii vardr. Sesletilen
terim, yksek sesle ifade edilen bir nermenin bir bl
mdr ve insan kulayla iitilebilme zellii vardr.
Kavramsal terim ise, doal olarak herhangi bir eyi
gsteren ya da belirtilen ruh izlenimidir (ynelim-
-itentio); zihinsel bir nermenin bir blm olabi-
li ;byle bir nermede, bu nermenin gsterdii ey
hakknda bir varsaymas, bir tahmini sz konusudur. Bu
nedenle, kavramsal terimler ve onlardan oluan ner
meler, De Trinitate'nin 15. blmnde yer ald gibi
Augustinus'a gre, hibir dile zg olmayan zihinsel
szcklerden olumulardr (P.L., T.42.1047). Onlar sa
dece anlama gcnde (itellectus) yer alrlar ve onlarn
yksek sesle ifade edilen bir varlklar yoktur, her ne ka
dar onlara im (gsterge) olarak bal olan sesletilen
szckler yksek sesle sylenebiliyorsa da.

Sesletilen szcklerin ruhun kavramlarna ya da anlatl


mak istenenlere baml klnan imler olduunu sylyo
rum; bu 'imlemenin kesin anlamndan dolay deil, on
larn her zaman ncelikle ve zellikle ruhun
kavramlarn imlemelerinden dolaydr. Sesletilen sz
ckler, zihnin kavramlarnca imlenen eyler iin kulla
nlrlar; bylece kavram birincil olarak ve doal olarak
herhangi bireyi imler, sesletilen szckler ise ayn eyi
ikincil olarak imlerler. Bu nedenle, sesletilen bir szck,
zihnin zel bir kavramyla imlenen herhangi bir eyi im
lemede kullanlmtr. Kavram anlam deitirecekse, tek
bir olguyla bile hatta herhangi bir yeni dilsel uylam
olmasa bile, sesletilen szck de anlamn deitirecek
tir. Sesletilen szcklerin ruhun izlenimlerinin imleri ol
duunu sylediinde (16 a 3-7) Aristoteles'in demek is
tedii budur ve sesletilen szckler kavramlar imler
(P.L., T. 64, 298 A) dediinde Boethius'un demek iste
dii budur. Genel olarak, yazarlar btn sesletilen sz
ckler imlerler dediklerinde, ya da izlenimlerin imleri
olarak i grrler dediklerinde onlar yalnzca sesletilen
szckler eyleri ikincil olarak imlerler; ruhun izlenim
leri ise birincil olarak imlerler demek istemektedirler.
Bununla beraber, konuulan kimi szcklerin birinci
olarak ruhun izlenimlerini ya da kavramlar imledikleri,
fakat bu szcklerin ikinci derecede, bizim daha sonra
gstereceimiz gibi ruhun dier ynelimlerini imledikle
ri dorudur.
Sesletilen szcklerle, izlenimler ya da ynelimler yahut
da kavramlar arasnda bulunduunu iddia ettiim iliki,
yazl szcklerle sesletilen szckler arasnda da bulu-
maktadr. mdi, bu eit terim arasnda kimi farklar
vardr. Bir defa ruhun izlenimi ya da kavram bir eyi do
al olarak imler;, oysa szl ya da yazl terim sadece
uylatmsal olarak imler. Bu ayrm daha baka bir ayrm
ortaya karr. Szl ya da yazl bir terimin anlamn
deitirmeye karar verebiliriz; fakat herhangi birinin tek
bana alaca bir karar ya da uylama, kavramsal bir
terimin anlamn deitirmede etkili olamaz.
Bununla birlikte, kl krk yaran kimseleri sakinletirmek
iin, 'im' szcnn iki farkl anlam olduu belirtilme
lidir. Birinci anlamda im kayg duyulduu zaman akla
baka eyler getiren bir eydir. Burada, baka yerde
gsterildii gibi, birimin ilk kez anlatlan bir eyi kavra
mamz salamas gerekmez, ancak o eyin bilgisi zihni
mize yerletikten sonra byle birey olabilir: 'imin bu
anlamnda, sesletilen szck eyin doal imidir, etki,
onun nedeninin bir imidir ve f emberi meyhanede
arap bulunduunun bir imidir. Yine de 'im' terimini bu
geni anlamda kullanmyorum. teki anlamyla im akla
herhangi bir ey getiren ve bu eyin yerine geebilen bir
eydir; bir nermede bu eitten bir ime katlabilir (ya
ni sikategrematik terimler, fiiller ve konumann belirli
bir anlamdan yoksun olan dier blmleri) ya da iki tr
den birinin imi olabilen eylerden oluabilir (yani ner
meler). m bu anlamda alndnda, sesletilen szck hi
bireyin doal iareti deildir.
2: T E R M N A N LA M I ZERNE

Terim ' szcnn anlam vardr. Bir anlamda te


rim, kategorial bir nermede birletirici ya da ulardan
(zne, yklem) biri olabilir yahut da eylemin ya da u
lardan birinin herhangi bir belirlenimi olabilir. Bu an
lamda bir baka nermenin bir paras olabildiine g
re bir nerme bile bir terim olabilir rnein aadaki
nerme dorudur '"nsan bir hayvandr" doru bir
nermedir.' Burada, tm nerme, zne olan 'insan bir
hayvandr' ile 'doru bir nermedir', ykleminden olu
ur. Baka bir anlamda, 'terim', He 'nerme' kart an
lamda kullanlmtr Bu durumda, her yaln deyie te
rim denir. Bir nceki blmde deyimi bu anlamda
kullandm.
nc ve daha dar bir anlamda 'terim', anlaml ola
rak alnd zaman, rermein znesi ya da yklemi ola
bilen ey anlamna gelmek zere kullanlr. Deyim bu
anlamda kullanlnca, fiillere, balalara, belirtelere,
ilgelere (edatlara ) ve nlemlere terim demek yanltr.
Hatta bu anlamda, birok ad terim deildir. Sz konusu
edilenler sinkategorematik adlardr. Maddesel ya da ya
ln olarak anlamlandnda onlar bir nermenin eleri
olabilseler de, onlar anlamsal olarak alndklarnda
nermenin eleri olamazlar. Bu nedenle 'okur bir fiil
dir cmlesi doru olarak oluturulmutur ve 'okur'
maddesel olarak anlalrsa dorudur; bununla birlikte,
bu deyimi anlam asndan alrsak nermenin bir anla
m olamaz. Aadaki nermeler iin de durum ayndr:
'"Her" bir addr, '"Eskiden" bir belirtetir', '"Eer" bir
balatr', "-den, -dan" bir getir'; Aristoteles Birinci
Analitikler'in ilk kitabnda, terimin bu anlamn tanm
lamaktadr (24 b 16-18)
'Terim'in bu nc anlamnda yalnzca bir yaln deyi
terim olmakla kalmaz, ayn zamanda iki yaln deyiten
olumu bir deyi bile bir terim olabilir. Bu nedenle, bir
sfat ve bir adn birlemesi ve halta bir sfat fiilin ve bir
zafn, ya da bu yollardan biriyle olumu birleik bir
deyi, bir nermenin znesi ya da yklemi olabildiin
den bir ilge ile nesnesinin birlemesi bu anlamda doru
olarak bir terim oluturabilir. 'Her beyaz insan bir in
sandr' nermesinin znesi, ne insan' ne de 'beyazdr
onun yerine ikisinin birlemesinden oluan beyaz insan'
zne olur. Ayn durum 'Hzl koan kii bir insandr'
nermesi iin de sz konusudur; ne 'koan biri ne de
'hzl' zne olamaz; 'hzl koan biri' bileik deyii zne
grevini yerine getirir.
Yaln durumda bir ad sadece terim olabilir diye birey
yoktur. Dolayl bir durum olan bir ad bile terim olabilir,
nk bu durumlarda bir ad, bir nermenin znesi ya da
yklemi olabilir. stelik, dolayl bir durumdaki bir ad
herhangi bir fiile gre zne olamaz. Bundan tr,
Latince 'Hominis videt asinum' doru olarak biimlen
mi deildir, dorusu 'Homimis est asius'tur. Fakat fiil
lerin, dolayl durumda bir zne alp alamayaca sorunu
szcklerin dizilii ile uraan 'gramer' alanna girer.

4: KATEGOREMATK VE SNKATE-
GOREMATK TERM LER ZERNE
Hem sesletilen hem zihinsel terimler baka bir biimde
de ayrlrlar; nk baz terimler tek bana kategore-
matik iken kimileri de sinkategorematiktir. Katego-
rematik terimlerin kesin ve belirleyici bir anlam vardr.
Bu nedenle, 'insan' terimi tm insanlar; 'hayvan' teri
mi, tm hayvanlar; 'beyazlk' terimi de tm beyazlklar
imler.
Sinkategorematik terimlere rnekler: 'her', 'deil', 'baz',
'tm', dnda 'o kadar ok ve '...e kadar'. Bu deyi
lerden hi birinin kesin ve belirleyici bir anlam yoktur,
stelik onlarn hi biri kategorenuttik terimlerle inle-
nenden ayr hi bir eyi imlemez. Say sistemi burada
benzer bir durum ortaya koyar: sfr, kendi bana al
nrsa hi bir eyi imlemez, fakat onu baka saylarla bir
likte kullanrsak o zaman oluan say yeni bir eyi imler.
Bunun gibi, sz konusu olan sinkategorematik terimi
kendi bana hi bir eyi imlemez; oysa, kategoremalik
bir terimle birletii zaman, o kategoremalik deyie
herhangi bir eyi imletir ya da belirli bir tarzda herhan
gi bir eyi varsaydrr, ya da uygun olan kategorematik
terimle birlikte baka bir ilev yerine getirir. mdi, 'her'
sinkategorematik terimi kendi bana belli bir eyi imle
mez; fakat 'insan' terimi ile birletii zaman terim kar
k veya dalmsal olarak tm insanlar imler; 'ta' sz
c ile birletii zaman ise btn talarn yerine
geer; 'beyazlk' terimi ile birletii zaman da deyi b
tn beyazlklar anlatr (imler). Dier sinkategorematik
terimler 'her'e benzerler; daha sonra gstereceim gibi
sinkategorematik terimlerin asl ilevi eitlidir; ayn
genel aklama hepsi iingeerlidir.

Bazlar buna itiraz edebilirler; nk 'her' teriminin bir


anlam olduuna gre, onun birey anlatmas gerekir.
Doru cevap udur: 'her' terimine bir ey anlattndan
dolay deil, daha nce de deindiim gibi bir terimle
bir ey anlattrd veya bir eyin yerine getii ya da
onu varsaydrd iin anlamldr deriz. Boethius'un dili
ni kullanacak olursak 'her' szc herhangi bir eyi
belirli ya da kesin bir biimde imlemez (P.L, T.64, 552
C); ayn aklama yalnzca sinkategorematik terimler
iin deil, ayn zamanda balalar ve ilgeler iin de
sz konusudur.
Bununla birlikle belirtelerde durum deiiktir; nk
onlar her ne kadar onlar deiik bir kiple imlemekteyse
ler de kategorematik terimlerin imledii eyleri imlerler.

14: TMEL ZERNE

Mantk iin terimler hakknda genel bir bilgiye sahip


olmak pek yeterli deildir; mantknn terim kavramn
derin bir ekilde anlamaya ihtiyac vardr. yleyse, te
rimler konusunda baz genel blmlemeleri tarttktan
sonra, bu blmlemeler altndaki eitli balklar ayrn
tl olarak incelemeliyiz.
lkin, ikinci anlamdaki terimlerle ve bundan sonra da ilk
anlamdaki terimlerle ilgilenmeliyiz. Tmel, cins ve tr
terimlerini ikinci anlamdaki terimlere rnek olarak ver
mitim. Be tmel denen ikinci anlamdaki terimleri tar
tmalyz, ama ilkin ortak 'tmel' terimi zerinde dur
malyz. Bu terim, her tmele yklenmitir ve her tekil
terime de karttr.
ilkin, 'tekil' teriminin iki anlam olduuna iaret edilme
lidir. Birinci anlamda bir tekil, bir olan ve ok olmayan
dr. Bir tmelin zihinde bulunan belli bir nitelik olduu
na ve onun oklua yklenen olduuna (kukusuz, kendi
asndan deil yklemi olduu okluk asndan) ina
nanlar szcn bu anlamnda her tmelin bir tekil ol
duunu kabul etmek zorundadrlar. Uzlam onu ortak
yapsa da, bir szck olarak o tekildir; ou imleyen ru
hun ynelimi sayca bir ey, bir tekildir; stelik o, ok
eyi imlese bile ok deil, bir eydir.
Szcn baka bir anlamnda, biz 'tekil'i ok olan de
il, bir olan anlatmak zere kullanrz ve onun ok
eyin imi olmak gibi bir ilevi olamaz. Tekil, byle al
nnca, hibir tmel tekil deildir; nk her tmel ou
imleyebilir ve oun yklemi olabilir Bundan dolay
oklarnn yapt gibi, tmel terimini say bakmndan
bir olmayan diye alrsak, o zaman hi bir eyin tmel ol
madn sylemek istiyorum. Elbette herhangi biri bu
deyii saptrabilir ve der ki halk, sadece bir tek tmeli
oluturur, nk o bir deil, oktur. Fakat bu samalk
olur.

yleyse, her tmelin tekil bir ey olduunu sylemek


zorunludur ve anlamnn ok eyi imlemesinin dnda o
bir tmel deildir. M etafizikin beinci kitab zerine
yorumunda Ibn Sinam demek istedii budur. O yle
der: "Zihindeki tek bir biim, bir ok eye iliiktir ve bu
bakmdan o bir tmel olur: nk, senin setiin her
hangi bir eyle deimez ilikisi olan zihnin bu ynelimi
dir (kavramdr)." Sonra da yle devam eder: "Hatta
tekillerle ilikisi iinde tmel olan bu biim, iine yerle
tii ruhla ilgisi bakmndan tekildir; nk o, zihindeki
birok biim arasnda yalnzca bir tanesidir.
(Avicennae Metaphysica, Trac. V caput 1-E,140-141).
tb Sina unu demek istemektedir: tmel, tekil bir ruhun
ynelimidir (kavramdr). Bir ok eye yklenebildii
iin kendi asndan deil, bu okluk asndan, onun
bir tmel olduu sylenir; fakat zihinde gerekten var
olan zel bir biin olduundan, tekil olduu sylenir,
imdi tekil ikinci anlamda deil, birinci anlamda bir t
mele yklenmitir. Ayn ekilde gnein tmel bir neden
olduunu ve bununla birlikte onun gerek ve doru ola
rak tekil ya da bireysel bir neden olduunu syleriz.
Birok eyin (yani doabilen ve bozulabilen her nesne
nin) nedeni olduu iin gnein tmel bir neden; fakat o
ok deil bir tek neden olduu iin de tekil bir neden ol
duu sylenir. Ayn ekilde ruhun yneliminin (kavram
nn) tmel olduu sylenmitir; nk o birok eye
yklenebilen bir imdir; fakat onun tekil olduu sylen
mitir nk o tekil bir eydir, oul deildir.
Fakat iki tr tmel olduuna dikkat edilmelidir. Kimi
eyler doas gerei tmeldir; nasl duman doas gere
i atein imiyse; alama acnn, glme bir i sevincin
imiyse, doas gerei onlar birok eye yklenebilen im
lerdir. Ruhun ynelimi (kavramn) elbette doas gerei
bir tmeldir. Bu nedenle, ruhun dnda hi bir tz ne
de ruhun dnda hibir ilinek bu tr bir tmel deildir.
Aadaki blmlerde bu tr tmellerden sz edeceim.
Dier eyler uy tamsa I olarak tmeldir. Bundan dolay,
sayca bir nitelik olan sylenen bir szck, bir tmeldir;
o, birok eyi imlemek zere uylamsal olarak kabul
edilmi bir gstergedir, imdir. Bu nedenle, szck ortak
olduuna gre, ona tmel denebilir. Fakat bu doas ge
rei byle deildir, sadece bu etiketin uygulad, gs
terdii uylamla byledir.

15: TMELN ZH N N DIINDA BREY


OLMADII

Fakat bir kimsenin yalnzca durumu belirlemesi yeterli


deildir, bunu felsefi aklyrtmelerle de savunmaldr.
O halde, kendi grme gre kimi aklyrtmeleri orta
ya koyacam ve ondan sonra otoritelerin grleriyle
de bunlar destekleyeceim.
Hibir tmelin zihnin dnda varolan bir tz olmad
u yollarla kantlanabilir:
Hibir tmel sayca bir, tekil bir tz deildir; nk eer
durum byle olsayd, o zaman Sokrates'in bir tmel ol
mas gerekecekti; nk bir tzn bir tmel olup bir ba
kasnn tmel saylmamas gerektii konusunda hibir
neden yoktur (tzler arasnda tmellik asndan bir ter
cih yaplamaz). yleyse hibir tekil tz bir tmel deil
dir; her tz sayca bir ve tekildir. nk her tz ya tek
bir eydir ve ok deildir ya da ok eydir. imdi, eer
bir tz tekil bir eyse ve ok deilse, o zaman sayca bir
dir; nk 'sayca bir'le demek istediimiz budur. Fakat,
dier yandan, eer bir tz ok eyse, o birok tekil ey
birdir ya da ok sayda tmel eydir. Eer ilk seenek
dikkate alnrsa, o zaman bir tzn birok tekil tz oldu
u sonucu kar ve bundan dolay bir tz birok insan
olabilir; fakat o zaman tmelin tekil bir eyden ayrlma
sna karn, o zaman birok tekilden ayrlm olmaya
caktr. Ama, eer bir tz birok tmel varolan olsayd
(ey), bu tmel varolanlardan (eylerden) birini alrm
ve sorarm: "Birok ey midir yoksa bir ve ok deil mi
dir?" Eer ikinci durum szkonsu ise, o zaman ey te
kildir; eer birinci durum szkonusu ise o zaman sora
rm: "ok sayda tekil bir ey midir, yoksa ok sayda
tmel bir ey midir?" Bundan tr ya bu sonsuz geri
ekilme hep byle gidecek ya da bir bakma tekil olma
syla elimeyen hibir tzn tmel olamayaca kabul
edilecektir. Buradan, hibir tzn tmel olmad sonu
cu ortaya kar.
Yine herhangi bir tmel, tekil tzlerde varolan ama on
lardan ayr bir tz olmu olsayd, onlar olmakszn varo
labilecei sonucu kacakt; nk herhangi baka bir-
eyden doal olarak nce olan her ey Tanrnn gc
sayesinde o ey olmadan da varolabilir; ama bu sonu
samadr.
Yine, aklanan gr doru olsayd, hibir birey yarat
lamazd. Bireyin herhangi bir eyi ondan nce varol
mu olacakt, nk btn bir ey bir hiten kendi varl
n alamazd, eer onun iinde olan tmel daha nce
bir baka eyin iinde bulunmuyor idiyse. Ayn neden
gereince, Tanr'nn ayn trden dier bireyleri yok et
meksizin hibir bireysel tz yokedemeyecei sonucu
kar. Eer Tanr bir bireyi yok etmek zorunda kalsa, zde
o bireyden oluan btn de yok etmi olurdu ve sonu
olarak, Tanr, o eyde ve ayn nitelikte olan tekilerde
bulunan tmeli de yok elmi olurdu. Dolaysyla, ayn
zn dier eyleri artk kalamazlard, nk onlar, ken
dilerinin bir parasn kuran tmel olmadan varolmay
srdremezlerdi.
Yine, byle bir tmel bir bireyin znn tmyle dnda
kalan herhangi bir ey olarak yorumlanamaz: yleyse
o, bireyin znn bir paras olurdu ve dolaysyla bir
birey tmellerden oluurdu, bylece artk birey (hem t
mel hem tekil olmada bir fark kalmazd) tmelden baka
tekil herhangi birey olamazd artk.
Yine, Isa'nn zne ilikin olan bir ey hem huzur verici
olan hem lanetlenmi bir ey olurdu; nk Isada ger
ekten bulunan bu ortak zellik lanetlenmi bireyde de
lanetlenmi olurdu; nk kesin olarak ayn z
Yahudada da bulunmaktadr Fakat bu samadr.
Baka birok aklyrtme daha ileri srlebilir, fakat k
saln yararlarndan dolay bunlardan vazgeeceim.
Buna karlk grm otoritelere bavurarak
dorulayacam.
lkin, Metafizik'in yedinci kitabnda Aristoteles tmelin
bir tz olup olmad sorusunu inceliyor. Hibir tmelin
bir tz olmadn gsteriyor. Orada diyor ki; "tz, t
mel olarak yklenebilen bir ey olamaz." (1038 b 8-9)
Yine Metafizik'in onuncu kitabnda yle diyor
Aristoteles: "Bylece, tz ve varlk zerine tartmalarda
ileri srdmz gibi eer hibir tmel tz olamyorsa,
bu tekilin oulun stnde ve karsnda anlamna gel
mek zere, bir tmelin bir tz olmas imknszdr."
(1053 b-17-19).
Btn bu iaret edilen noktalardan da aka grld
gibi, Aristotelesin grnde, zlerin yerine gese bile
hibir tmel tz olamaz.
Yine, Metafizik'in yedinci kitab zerine 44. yorumunda
Yorumcunun (Ibn Rd --) dedii udur: "Bireydeki
biricik tz, bireyin kendilerinden olutuu tekil biim ve
maddedir." (Aristoteles Opera Cum Averroes
Commentariis 197).
Yine 45. yorumunda Ibn Riid der ki: "Onlar eylerin t
zn aklam olsalar bile, tmel dediimiz eylerden
birinin bile, herhangi bireyin tzii olmas imknszdr,
(a.gy. 198, B)
Ve yine 47 yorumunda yle der: "Bunlarn (tmelle
rin) kendi kendine varolan tzlerin paralar olmalar
imknszdr." (a.g.y. 198, B)
Yine Metafizik'in sekizinci kitab zerine, ikinci yoru
munda yle der: "Hi bir tnel, ne bir tz ne de bir
cins deildir." (a.g.y. 210B)
Yine onuncu kitap zerine altnc yorumunda yle der:
"Tmeller tz olmadklarna gre, ortak varlk kavram
nn, zihnin dnda varolan bir tz olmad aktr."
(a.g.y. 256, A-B)
Bunlardan ve baka birok otoriteden yararlanarak, u
genel aklama ortaya kmaktadr; konuyu ele ald
mz gr amz ne olursa olsun, hibir tmel tz deil
dir. Bylece, konuyla ilgili gr amz, herhangi bir
eyin bir tz olup olmad sorusunun dndadr. Yine
de, bu terimin anlam 'tz' deyiinin o terime yklenip
yklenemeyecei sorusuyla ilgilidir. Bundan dolay
'Kpek bir hayvandr' nermesindeki 'kpek' terimi hav
layan bir hayvan yerine gemek zere kullanlmsa,
nerme dorudur; fakat eer kpek adyla anlan gksel
bir cisim yerine kullanlmsa nerme yanltr. Ama ay
n eyin bir gr asndan bir tz olmas ve baka bir
gr asndan dolay, bir tz olmamas birbiriyle
eliir.
O halde nasl dnlrse dnlsn, hibir tmelin
tz olmad kabul edilmelidir. Tersine en olas bir anla
tmla her tmel anlama edimi ile zde olan zihnin bir
ynelimidir (kavramdr). Bundan lr, nasl alama
acnn doal bir imi ise, insanlar szcn kavramam
salayan anlama edimi de, insanlarn doal bir imidir
denmektedir. Konuulan szcn, konuulan nerme
lerde eylerin yerini tutmas gibi, doal imler de zihinsel
nermelerde insanlarn yerine geerler.
Tmelin ruhun bir ynelimi (kavram) olduu Ib Sina
tarafndan Metafizik'in beinci kitabnda aklamtr;
orada yle bir yorum yapar tbn Sina: "yleyse, 'tii-
mel'in anlam olduunu sylyorum. nk herhangi
bir ey eer ('insan' gibi) gerekten birok eye yklen
mise, tmeldir deriz; ve hatta bir oklua yklenmise;
bir ynelime (kavram) de tmel deriz." Sonra o una da
iaret eder: "oklua yklendiine ilikin kavranama
yan hibir ey bulunmuyorsa, bir ynelime (kavrama)
tmel de denmektedir." (Avicennae Metaphysica, 1-E,
140).
Btn bu noktalardan da anlalmaktadr ki; temel, ok
lua yklenebilen bir ruh ynelimidir (kavramdr). Bu
iddia, dorulanabilir. nk herkes, bir tmelin oklua
yklenebilen herhangi bir ey olduunu kabul eder; ama
yklenen sadece bir ruh ynelimi (kavram) ya da uyla-
msal bir imdir. Hibir tz, hibir zaman, herhangi bir
eye yklenemez. yleyse, sadece ruhun ynelimi (kav
ram) ya da uzlatmsal bir im bir tmel olur. Ama bura
da tmel terimini uylamsal imler iin deil, fakat yal
nzca zellii gerei tmel olan imler yerine kulla
nyorum. Tzn bir yklem olarak kullanlamayaca
aktr; nk, eer byle olsayd, burdan bir nermenin
tekil tzlerden olutuu sonucu kard; ve dolaysyla
bir nermenin znesinin Roma'da, yklemininse Ingilte
re'de bulunmas samadr.
Dahas, nermeler sadece zihinde, konumada ya da ya
zda vardr; yleyse, onlarn blmleri sadece zihinde,
konumada ve yazda varolur Buna karlk tekil tzler,
tek bana zihinde, konumada, ya da yazda olamazlar.
Bundan dolay, hibir nerme tekil tzlerden oluamaz.
nermeler, aslnda, tmellerden olumutur; yleyse,
tmeller hibir ekilde tz olarak tasarlanamazlar.

18: GENEL OLARAK BE TMEL


ZERNE

Ne olduunu gsterdiimiz tmelin imdi de ka tr


nn olduunu belirlemek zorundayz.
Be tr tmel vardr ve bu aadaki biimde gsterile
bilir. Her tmel ister in quid (herhangi bir eyde .) ol
sun ister olmasn hep bir okluk iin ifade edilmektedir.
Eer o (herhangi bir eyde .) in quid ifade edilmise, o
zaman 'O nedir? ' sorusuna bir yant olmak zere kulla
nlabilir. Burada iki durum mmkndr. Birinci durum
da tmelin yklendii birok eyin hepsi benzerdir, on
lardan biri benzer birok baka eyden olmu olsa bile,
bunlar zsel olarak da uyumaktadrlar; burada artk en
alt dzeydeki trler bulunur, ikinci durumda tmelin
yklendii eylerin hepsi evvelce anlatld biimde
uyumu deillerdir; stelik onlarn arasnda, btn
olarak ya da blmleri bakmndan benzemeyen eyler
vardr. Hayvan buna bir rnektir. Hayvan hem insana
hem eee yklenmitir, fakat iki insan arasndaki tz
bakmndan olan benzerlik, bir insan ile bir eek arasn
da bulunandan daha byktr. Ayn ey renk meselesi
iin de sz konusudur. Bu terim hem beyazla hem si
yahla yklenebilir; fakat ne bu siyahlk ne de onun
paralarndan biri bu beyazlkla ya da beyazln kiiii-
k bir parasyla, iki beyazlk parasnn kendi arala
rnda uyutuu kadar uyumazlar. Bu nedenle beyazlk
siyahla ilikin yklenebilen kavram en alt dzeydeki
bir tr deil, bir cinstir. Ama beyazlk, btn beyazlkla
ra gre en alt dzeydeki bir trdr. Sylendii gibi, ba
zen bir beyazln, bir iincden ok, ikinci bir beyaz
lkla daha ok uyutuu da olur. Bundan dolay, eit
younluktaki beyazlklar, farkl younluktaki iki beyaz
lktan daha ok uyuur grnmektedir. Bununla birlikte,
byle iki beyazln her zaman birbiriyle uyumasnda
olduu gibi, bu ekilde verilen iki beyazlktan biri teki
nin bir parasyla ayn lde uyuur. Bu neden gere
ince, beyazlk en alt dzeydeki bir trdr ve beyazlk
lara gre bir cins deildir.

Bununla birlikte, hem 'cins' ve hem 'tiir'n, biri geni di


eri dar olmak zere iki anlam olduuna dikkat edilme
lidir. Eer '-nedir?' (burada ilgili nesne bir zamir ile
gsterilir) sorusuna yant olmak zere kullanlabilirse,
herhangi bir eye dar anlamda cins diyoruz. Bu nedenle,
biri 'Bu nedir? sorusuna (burada 'bu' Sokrates'e iaret
eder) onun bir hayvan olduu, bir insan olduu ve dier
cinsler kullanlarak yant verilebilir. Ayn durum tr iin
de sz konusudur. Fakat geni anlamda (-nedir? sorusu
na yant olmak zere kullanlan) bir eye cins ya da tr
denir; bu mutlak olmayan bir yananlaml bir biim ile
birlemitir. Bylece, renkli (Beyaz nedir?) sorusunu
yantlar gibi grnmektedir. Ama gnderme arac bir
soru zamiri olan ne'li bir soruya 'renkli' ile yant verile
mez? 'Bu nedir?'deki 'bu' neye gnderme yaparsa yap
sn, o soruya doru olarak 'renkli' -ile, yant verilemez.
Eer bu soruda beyazln znesine gnderme yaplyor
sa, o zaman sorunun bir yolla doru olarak yallana-
nayaca aktr Eer gnderme yaplan ey beyazlk
ise, ayn ekilde 'Renkli' demeyle bunun yantlanamaya-
ca aktr; nk beyazln kendisi renkli deildir.
Eer kastedilen bir topluluk ise, o zaman "Renkli" ya
nt yine yetersizdir; nkii daha sonra gstereceim gi
bi, hibir topluluk renkli deildir. Son olarak eer kaste
dilen beyaz' terimi ise, yant doru deildir; nk
hibir terim renkli deildir. Bundan dolay, 'Beyaz ne
dir?' sorusuna "Renkli" demeyle doru olarak cevap
verdii iin, 'renkli'ye, terimin.geni anlamnda cins de
nebilir. Bununla birlikte, gnderme iaret zamiri olan
ne'li soruya cevap olarak renkli kullanlamayaca
iin, o; 'cins'it dar anlamnda bir cins deildir. Ayn e
it aklama tr iin de sz konusudur. Aristoteles ve di
er yazarlarn birok metnini 'tiir' olmakszn kullana
mayacamza gre, bu ayrm gereksizdir. Bu ayrm
kullanarak, cins ve trle ilgili olan eitli kurallar ak
layabiliriz. Bunlardan ou, ilk anlamda tr ve cinslerle
ilgili olanlar diye anlalmaldr. Bu eit kurallar, ge
ni anlamnda cins ve tr dediimiz durumda sz konu
su deillerdir ve bu ilerledike daha iyi anlalacaktr.

Eer bir tmel herhangi bir eyde ifade edilmi deilse,


o eyin dnda kalan hibir eyi aklamamak kouluyla
o eyin bir parasn aklayp dierini aklamayabilir.
Bu durumda bir fark ortaya kar, rnein, eer akll,
insann ayrm ise, o form gibi insann bir blmn
aklar, fakat, rnein, maddesini aklamaz, te yan
dan; tmel, bir eyin bir paras olmayan herhangi bir
eyi aklayabilir. Bu durumda o, zorunlu veya zorunsuz
olarak yklenebilir. Eer zorunsuz ise ona ilinek deriz,
eer zorunlu ise ona zellik deriz.

Fakat kimi zaman belirlenen harici eyin bir nerme


olabilecei dikkate alnmaldr; bir eyin varl yk!em
le ne ekse bunun doru olmas gereklidir. Bylece, nice
liin tzden ve nitelikten ayr bir ey olmadn syle
yenler, 'nicelik' adnn belirledii: 'Bu terimin kendisine
yklendii herhangi bir eyin birbirinden uzak paralar
vardr' nermesinin doru olduunu iddia ederler.
Ayrca, birok grte ayn eyin, terimin geni anla
mnda, bir eye gre cins, baka eylere gre de zellik
ya da ilinek olabildiine dikkat edilmelidir Bundan do
lay; beden, izgi, yzey vb gibi kimi eylere gre nicelik
bir cinstir Bununla birlikte, niceliin tzden ve nitelik
ten ayr bir ey olmadn iddia eden grte, nicelik;
tze ve nitelie gre ya ilinek ya da zelliktir
Fakat bu, 'cinsi asl anlamnda aldmz zaman olanak
szdr. Ayn nokta, tr iin de szkonsudur
insan, hem Varlk hem bir'in tmel olduuna fakat cins
olmadna itiraz edebilir, ya da biri genel tmel kavra
mnn bir tmel olduunu ve buna karn, onun ne tr ne
de cins olmadn syleyebilir Cevap olarak aadaki
noktalar gzler nne serilmelidir.
ilkin; uygun bir ayrmn her eye yklenemeyen tmel
lerle ilgili olduu sylenebilir. Bununla birlikte Varlk
her eye yklenmitir ve bir ise ya bir ilinek ya da zel
lik olur.
ikinci olarak, genel tmel teriminin bir cins olduu be
lirtilmelidir; o yzden, 'cins' bir tre yklendii zaman o
yalnzca kendisinin deil, ayn zamanda trn de yerine
geer.

19: B R EY ZERNE

Biraz sonra be tmellerin herbirini ayrntlaryla ince


leyeceiz; ama ilkin, her tmel altnda ierilmi olan
kavram, birey kavramn inceleyeceiz. Mantklar
arasnda aadaki adlarn deitirilebilir olduuna dik
kat edilmelidir: 'tekil', 'birey', 'asl tz' (suppositum); fa
kat tanrbilimciler arasnda 'birey' ve 'tam asl tz', de
itirilebilir deildir Bunun nedeni udur: Yalnzca bir
tz, tam (asl) bir tz olabilirken, bir ilinek bikey olabi
lir. Bununla beraber bu blmde, mantklarn yapt
biimde deyimleri kullanacaz.
Mantkta 'tekil' teriminin anlam vardr. Birinci an
lamda tekil denilen sayca birdir ve ok deildir. Bu an
lamda her tmel bir tekildir, teki anlamda, tekil zihin
dnda bir eydir ve tektir, ok deildir ve herhangi bir
eyin imi deildir. Bu anlamda her tz bir tekildir.
nc anlamda tekil tek bir eye zg imdir; bu du
rumda o ayr terim olarak adlandrlr. Bu nedenle,
Porphyrios tekilin tek bir eye yklenen olduunu syler
(sagoge C. II). Ama bu tanm, zihnin dnda varolan
herhangi bir eyin tanm olarak yani Sokrates ya da
Platon ya da bu doada herhangi bir eyin tanm ola
rak yorumlanrsa hibir anlam tamaz. Byle eyler bir
olana da, oklua da yklenmi deillerdir.
Porphyrios'un tanm belli bir gstergenin aklan
olarak anlalmaldr; bu gsterge tek bir eye zg
olan ve bir tek eyin yklemidir Baka bir deyile orta
ya koyarsak: 'tekil', bir ve ayn nermede birok eyin
yerine geen herhangi bir eye yklenmi deildir.
Fakat 'tekil' terimi bu anlamda alnsa bile, o ekilde
kullanlabilir, ilkin, 'Sokrates've 'Platon' gibi zel adlar
tekildir, kinci olarak, iaret zamirleri tekildir. Bu ne
denle, 'Bu bir insandr'daki "bu" adl, Sokrates'e gn
derme yapt zaman tekildir. Son olarak, genel bir te-
timle (yani, 'bu insan' ve 'bu hayvan') birlikte alnnca
gsterme adl tekil olur. nsan tekilin anlamlarn ayra
bildii gibi, 'tekil' ve 'asl tz (suppositum) deyilerinin
anlamlarn da ayrabilir.

renci olduum srada, bize eski filozoflardan gemi


olan bir doktrin renmitim. Bu doktrine gre,genel bit
terim asl tz ya kendisiyle ya da ilinekle olur. Bu ne
denle 'beyaz' teriminin kendi bana tzleri 'bu beyaz' ve
'u beyaz'dr; fakat ilinekle tz olanlar 'Sokrates',
'Platon' ve u eek'tir. 'Asl tz' (suppositum) terimini
eylerin imi anlamndaki tekillerin yerine koymadka
bu ayrma anlamsz kalr. Herhangi bir ey iin kullan
lan asl tz terimi eylerin imi deildir, bir terimin ken
disiyle ve ilineiyle tz olmas olanakszdr. Fakat asl
tz, baka bir ekilde, yani bir eye zg bir terim ola
rak alnnca, o zaman herhangi bir eye terimin asl tz
denir; nk terim ona yklenebilir (kendisi iin deil,
anlam iindir). Genel bir terimin kendisiyle olan asl t
z ve sz konnusu genel terimle ve iaret zamiriyle olu
turulmu tm karmak deyilerdir; halbuki zel adlar ve
iaret zamirleri o terimin ilineiyle asl tz olmulardr.
Bu ekilde ifade edilen kendisiyle ve ilineiyle asl tz
olma arasndaki ayrm artk nemli olur; kart iftler
den biri iin, dier kartn kendi tznn ykleminin
doru olmas olanakszdr. Bu nedenle, u deyi olanak
szdr; bu beyaz ey siyahtr. Fakat bir kartn ilinekle
tz olmas durumunda, dier kart ona yklenebilir; ili
nek olduu sre iinde olmasa bile. Bu nedenle, eer
'Sokrates' imdi 'beyaz'n asl tz ise, Sokrates siyah ol
sa bile bu mmkndr; nk ayn ey iki kartn ilinek
yoluyla tz olabilir ama bu ayn anda deil, ardarda
olur.
20: CNS ZERNE

Artk be tmel zerinde konumalyz. Porphyrios'u iz


leyerek ilkin cins kavramn tartacaz.
Aristoteles ve Pophyrios cins kavramn u ekilde ta
nmlyorlar: Cins, trce farkl birok eye yklenendir.
(102 a 31-32 ; lsagoge c.ll)
Bu tanmda cinsin yklenilen eylerin zne ilikin, zih
nin dnda herhangi bir ey olmadna iaret edilme
lidir. O daha ok, oklua yklenebilen, zihnin belli bir
ynelimidir (kavramdr); kendisi yerine deil, imledii
eyin yerine geer. Ay ekilde, 'nsan bir hayvandr'
nermesini sylediim zaman bir szck dier bir sz
ce yklenmitir, fakat yklediimiz szck, bir szc
n yerine gemez. Kararmz szc kendisi iin de
il, imledii ey yerine kullanmaktr; bylece o bir eye
yklenmi olur. Ay yolla, cins ola zihinsel ynelim
(kavram), yklendii zaman kendi yerine gemez, imle
dii ey yerine geer. O yzden bir cins tre yklendii
zaman, ne znenin yklem olduu,ne de yklemin ger
ekten varolan bir zneye ilikin olduu ne srlme
mitir. Daha ok zneyle gsterilen eyin, yklemle gs
terilen eyin kendisi olduu ileri srlmtr. Fakat
cins kavram zihnin dndaki eylere yklenmi deil
dir. Byle eyler bu kavram iin zne olamazlar.
Tersine; o, byle eylerin imlerine yklenmitir; bunun
la birlikte cins, o eylerin zne ait deildir, nk
hibir ruh ynelimi (kavram) herhangi bir d eyin
zne ait olamaz.
yleyse buradan cinsin trn bir paras olmad so
nucu kar; ve buna ek olarak, cins trn bir parasn
da gstermez. Tersine, cins eyin btnn gsterir ve
"gsterme"nin asl anlamnda, formdan ok maddeyi ya
da tersine, maddeden ok formu gstermez. Bununla
birlikte, szck daha gevek bir anlamda kullanlrsa,
cinsin kimi zaman formu deil, maddeyi belirledii sy
lenebilir; fakat bu yalnzca , byle bir cinsle imlenen her
nesnede, formun deil ama maddenin cins ile ayn tan
m olduunu sylemektir

Fakat yle olsa da , (gevek anlamda konuunca bile )


her cins eyin maddesini imlemez; nk madde ve form
gibi herhangi bir bileimi olmayan yaln nesnelerde bu
lunan cinsler vardr. rnein renk renkler iin ortaktr,
fakat renkler madde ve formdan olumamtr.Bundan
dolay, felsefe otoriteleri cinsin,eyin bir paras ya da
onun eyin maddesi veya buna benzer herhangi bir eyi
olduunu syledikleri zaman, onlar cinsin bir eyin bir
paras ya da eyin maddesel esi yani eyin szde ta
nmlanndaki veya betimleiindeki maddesel bir e
olduunu syledikleri zaman okunmak zere not edilme
lidir. Doal eylerde biim maddeyi varsayar ve form
ona gelir. Ayn ekilde, herhangi bir ey tanmlanacak
sa, ilkin, bir cins tespit edilir; zel'ya da ilineksel ayrm
lar sonradan eklenir. Bu nedenle, cins tanmn bir par
asdr ve nasl ki madde eyin bileiminde ilk ise, tr de
tanmda en bata gelir. (Baka nedenle deil) bu neden
gereince, yazarlar cinsin bir eyin maddesi ve bir par
as olduunu sylerler.

Biri, cinsin tanmn bir blm olduunu sylemek iste


yebilir; ama tanm gerekten tanmlanan ey ile ayn ol
duu iin, cins tanmlanan eyin bir parasdr.
Dorusunu sylemek gerekirse, yant udur: tanmn, ta
nmlanan eyle gerekten ayn olduunu sylemek yan
ltr. Doru olan ey, tanm ve tanmlanan ayn eyi im
ler ve yazarlarn hepsi de burada bunu kastetmekte
dirler.
Cinsin; tr ve tekilin hepsine birden yklenmi olduuna
dikkat edilmelidir. Burada biz, 'cins'in asl ve gevek an
lamlarna odaklannca, eylerin ayr olduklarnn fa r
knda olmalyz. Asl anlamnda her cins (yklendii te
rimler iin varsaylan) belli ve benzer olmayan eyleri
gerektirir Fakat cinsi gerek anlamda aldmzda du
rum byle deildir. Hakikaten, cins kavram kendileri
ne yklenen ve dier eylerin yerine geen eylerin yal
nzca birbirini dlayan ortak kavramlar olmalar
yeterlidir. Bu nedenle, sadece tzsel varolanlarn
(eylerin --) insan olduklar durum sz konusu olsayd,
okluk ve say kavramlar gevek anlamda cins olarak
anlalrd. nk ok ve okluk; iki, , drt gibi genel
terimlere yklenebilir; bunlardan hibiri dierlerine
yklenemez. Ama, ok sayda yetkili metin sanki cins
kavramn bu gevek .anlamnda kullanm gibi
anlalmamaldr.

21: TR ZERNE.

Filozoflar tr kavramn benzer ekilde tanmlarlar.


Onlar; bir trn sayca farkl olan birok eye (herhan
gi birine) (in quid) yklenmi herhangi bir ey olduunu
sylerler.
lkin, cinsler gibi trlerin de ruhun ynelimleri (kavram
lar) olduuna iaret edilmelidir. O nedenle onlar birey
lerin yklemi olsalar da , onlarn zne ait deillerdir.
Bir tr ve onun cinsi arasndaki ayrm, btn parala
rndan ayran ayrm eidinden deildir; tam olarak
dendiinde cinsin trn bir paras olmad gibi, tr de
cinsin bir paras deildir. Daha ok, trn kendi cin
sinden daha az sayda eyde, ortak olmas asndan,
ayrdrlar; yle ki, cins daha ok sayda eyin imidir,
liir ise daha az sayda eyin imidir. Bu nedenle hayvan
ad, insan adndan daha ok eyi imler; iink sonraki
sadece insanlar imlerken, nceki tm hayvanlar imler.
B nokta genel olarak hem cinsler hem de trler iin
dorudur Bu anlamda tr, cinsin znel bir parasdr;
tr daha az eyi imler. Bu nedenle insan' szcnn
bile hayvan szcnn bir paras olduu sylenebi
lir. Yani 'bu insann hayvandan daha az eyi imlemesi
demektir. Bu, znel para terimini kullanmann doru
olan bir yoludur.

Trn yklemi olduu zaman cins kendi yerine gemez;


fakat imledii eyin yerine geer. Ayn ekilde birok bi
reye yklendii zaman tr de kendi yerine gemez, fakat
sz konusu olan bireylerin yerine geer. Tr ok deil
dir; o, okluun yklemi olur. Ne de tr gerek anlamda
tekil deildir, o zaman bireyin bir paras olurdu. Fakat
bu olanakszdr; nk tr ne madde ne de formdur ve
ayrca, paralar olmayan bireyler de vardr. Sonu
olarak, tr bireyin bir paras olamaz. Tam tersine o, bi
reyin bir imidir; o, kendi altnda yer alan btn tekilleri
imler.

Fakat cins ve tr olan ynelimlerden (kavramlardan) ki


milerinin en st dzeyde cinsler, kimilerinin de daha alt
dzeyde cins ve trler ve daha da tekilerin en aa d
zeyde trler olduuna dikkat etmek gerekir. Kendisi ze
rinde artk hibir cins olmayan bir cins, en st dzeydeki
cinstir; bu en st dzeydeki cins yle bir eydir ki, tmel
olarak alndnda, hem kendisine hem teki cinslere
yklenen baka cins yoktur. Bununla birlikte, bir gre
gre en st dzeydeki bir cinsin teki baz cinslere yk
lenmesi mmkndr. Bundan dolay, kimileri bunun
doru olduunu sylerler, tz bir niceliktir; fakat, Her
tz bir niceliktir nermesinin doru olduunu reddettik-
leri iin tutarl olarak tzn en st dzeydeki cins oldu
unu ileri srerler. O zaman da, tmel olarak alnnca
en st cinsin herhangi bir eye (in quid) yklenen cins
ten baka bir ey olmadn syleyebilirler. Bylece t
zn bir nicelik olduunda uzlamak zorunda olsalar da,
tmel olarak alnan tzn her hangi bir eye yklenmi
( in quid) yklenmi olduunu reddederler.
Fakat en aa dzeydeki tr, altnda hibir tr bulun
mayan bir ynelimdir (kavramdr); en aa dzeydeki
tr, her ne kadar bir ok tekilden herhangi bir eye (in
quid) yklenmi olsa da, ortak herhangi bir kavramn
herhangi bir eyine (in quid) yklenmi deildir En st
dzeyde cinsler ile en aa dzeydeki tr arasna yer
lemi olanlara altk cinsler ve trler denmektedir.

23: AYRIM ZERNE

Tmelin nc tr ayrmdr Porphyrios'un da dikkat


ettii gibi, anlalsn diye 'ayrm' teriminin anlamda
kullanldna iaret edilmelidir (Ibid, c. III).
Bunlardan biri geni, biri dar, iincs ise daha dar
anlamdadr. Hatta ey (in quid) olmasa ve herhangi bir
ey hakknda reddedilse de ayrn en geni anlamda her
hangi bir eyin yklemi olan eydir. Bu anlamda 'ayrm'
terimi sadece tam anlamyla ayrm denileni iermekle
kalmaz, ayn zamanda zellik ve ilinekleri de ierir. Bu
nedenle; terim, tmellerin farkl tryle de ortaklk
iindedir; ayrm, zellik ve ilinek.
Dar anlamnda ayrm tek bir eye zg olan ve bir ba
kasna ait olmayan eydir, ya da Porphyrios'un dedii
gibi (dar anlamda) bir eye ait olan ve o ey yok olmak
szn ardarda hem ait olan, hem ait olamayan ilikisi
kurulamayan eydir. Bu anlamda 'ayrm daha sonra s
zn edeceim ayrlamaz ilinei kapsar.
Daha dar anlamnda 'ayrm' zgl ayrm denilene gn
derme yapar.
nsan, aslnda, ayrm kavramn baka bir biimde ble
bilir Hatla bu yeni blme birincisiyle uyumasa bile;
ayrm olabilenin drt anlam olduunu gsterir; asl an
lam, geni anlam, daha geni anlam ve en geni anlam.
En dar anlamnda ayrm kendi kendine varolmann ilk
biimindeki herhangi bir eye yklenendir, fakat yerine
getii ve yklemi olduu bu eyin dndaki herhangi
bir eyi imlemez. Bu anlamda ayrm be tmelden birine
gnderme yapar ve bu blmde tasarlanan konuyu
belirlerler.
Daha geni anlamda ayrm herhangi bir eye zorunlu
olarak yklenen, ama btn eylere ilikin olmayan
eydir Bu anlamda "glebilir" olmann, insann bir ay
rm olduu sylenebilir. nk "insan glebilir olan
dr" nermesi zorunludur.
Daha da dar anlamda ayrm herhangi bir eyin yklemi
olduu eydir, ama doal bir olgu olarak o ey varolma
s sona ermedike hem kabul edilip hem de reddedile
mez. Bu anlamda ayrm, ayrlamaz bir ilinektir.
Son olarak, en dar anlamda bir ayrm her eye deil
ama bir tek eye yklenen herhangi bir eydir; bu an
lamda da ayrlabilir bir ilinein bile ayrm olduu syle
nebilir. Bu nedenle, eer Sokrates beyaz, Platon siyahsa,
beyaz'm Sokrates'in bir ayrm olduu sylenebilir; n
k Sokrates beyazken. Platon byle deildir.
Bu blmdeki son eyi imdilik bir yana brakarak,
birinci zerinde younlaalm. Ayrmn bir eyin zne
ait herhangi bir ey olmad anlalmaldr; o, kendisi
altnda ierilen eylerin yklemi olan bir ruh kavram
dr, ama o herhangi bir eyde (in quid) deildir.
Herhangi bir eyin (in quid) yklemi olmad halde,
byle bir kavramn ayrm olduu sylenmitir; kii
akdyiirtmede orta terim olarak bir ileve sahip olabi
lir; bi: bundan u sonucu karabiliriz: ayrm, eyi dier
eyden farkl klar. Bylece, akll insann bir kpek ol
mad ya da insandan farkl olan herhangi bir ey ol
mad olumsuz nermesini tretmek zere orta terim
vazifesini grr. yle bir aklyrUtneyi gznde bu
lunduralm: Her insan aklldr; hibir kpek akll de
ildir; yleyse, hibir kpek insan deildir Bu nedenle
ayrmn tre ikin bir ey olduu ve onunla bir tr di
erinden ayrd dnlmemelidir; o zaman ayrn bir
tmel olamaz; madde olabilir, form olabilir ya da mad
de ve formda olumu bir btn olabilir. Tam tersine ay
rm bir tre zg olan ve tekine zg olmayan bir yk
lemdir yalnzca. Bir eyin zne ait olduu iin deil,
ama o eyin dnda kalmayan ve o eyin znn bir ks
mn aklad iin ona temel /esas ayrm denir

Terimi imdi kullaruim anlamda, 'ayrm' her zaman


eyin bir ksmn aklar. Kimi ayrmlar formel ksm
aklarken, kimi ayrmlar maddesel ksm aklar Bu
nedenle, insann ayrm olan akh, insann anlayan ru
hunu aklar; nasl ki beyaz beyazl ve ruhlit olma ru
hu aklyorsa. Fakat maddesel ayrn maddeyi nasl
aklyorsa, ayn ekilde ruhlu olma da ruhu yle ak
lar. Bunun sonucu olarak biz ayrmn sadece maddeden
deil formdan alnan bir ayrm olduunu syleyen son
devir yazarlarnn grn bir yana atmalyz; ayrn
ya maddeden ya da formdan alnabilir. Hatta bir ayrm
maddeden ve tekisi de formdan alnm olsa bile her
ayrm bir tanm iine yerletirildii zaman form olarak
i grr; nk form olarak maddeye gelir ve onu var
saydna gre bylece tanmda da ayrm her zaman
cinse varr. lkin cinsi ve ikinci olarak ayrm belirleriz;
ayrm isler maddeden isterse formdan alnsn, gzniin-
de bulundurulan nokta dorudur. Bu nedenle, beden
maddeye sahip olan bir tz olarak tanmlanr. Ilki 'tz'
olan cinsi sonra da maddesi olan ayrm ileri sreriz.
Bununla birlikte, sz konusu olan ayrm, maddeden aln
m olup ilkece maddeyi belirler.

Yukardakinden yaln varolanlarda (eylerde) ortak ol


mayan hibir triin (yani madde ve formla ilgili olarak)
bir kompozisyona girmeyen esas ayrm yoktur sonucu
kar; nkii bu eitten bir varolann blmleri yoktur.
Ancak, onun farkl ilinekleri olabilir.

Bundan, yaln eyler iin ortak olan hibir trn tz ka


tegorisine ya da baka bir kategoriye ait olsa da, tam
anlamyla tann denenle tanmlanamad ortaya kar.
Bu eitlen bir tr elbette, ekleme tanmla tanmlanabi
lir. yleyse rnein, her cinsin ayrmlaryla blnd
n ya da trn kurucu bir ayrmnn olduunu syleyen
tm yetkeler, iki ekilden birine gre yorumlanmaldr-
lar. Onlar ya gerekten ayrmlar olan cinsler ve trler
den sz etmektedir. Bylece de her cinsin ayrmlaryla
blndn syledikleri zaman da, unu demek iste
mektedirler: byle ayrmlar olan her cins onlarla bl
nr. Ya da onlar 'ayrm' terimini zsel ve ilineksel ayr
mn ikisini de birlikte benim snflandrmamda ayrmn
birinci ve nc eidini kapsamak zere kullanmakta
drlar. 'Ayrm kendisiyle trn, cinsin tesine getii
eydir'; 'Ayrm trn kurucusudur'; 'Ayrm cinsi trlere
bler'; 'Ayrm tekilleri farkl klandr'; 'Ayrm trlerin
bir blmdr'gibi nermeler oluturulduu zaman, ay
rmn trde bulunan gerek bir kendilik olduu anlam
na gelmediine deinmek gerekir. Dahas, ayrn eyin
tanmna ait olan ve o eye zg olan bir yklemdir.
7 Ur, ayrmyla cinsin tesine gider' demek istemektedir
ki, ayrn cinsin deil, trn tanmna aittir Ayn
ekilde, 'Ayrm trn kurucusudur' demek, ayrn trn
tanmn tamamlar anlamna gelir. Yine, 'Ayrn kendi
siyle tekilleri ayr klandr' ayrntn bir eyin yklemi
olarak bir bakasna deil ona zg olduunu demek is
temektedir ve bu, bir eyin baka bir ey olmadn be
lirlemek zere sonu karmada orta terim olarak bir
vazife grr. 'Ayrn lr bir ksmdr' sz ayrn trle
imlenen eyin bir ksmn ya da tr olarak ayn eyi im
leyen bir tanmnn bir ksmn aklar demek istemekte
dir. Bu nedenle Porphyrios ayrmn gizilgii olarak cins
te olduunu syledii zaman, ayrm tmel olarak deil,
tekil olarak alnm bir cinsin yklemidir demek istemek
tedir (Ibid).
yleyse ayrn eyin bir blmn belirleyeni aklayan
bir ruh kavramdr ve o eylerin nasllma ilikin bir
yklemdir; deiebilenlerle tr herhangi bir eyin (in
quid) yklemidir; ayrmn bir ruh kavram olmas zaten
onun bir tmel olmas olgusundan aka bellidir. Birisi
uylamsal imleri tmel olarak grmek istemedike her
tmel, gsterdiim gibi, bir ruh kavramdr; ama ben
uylamsal tmellerden sz etmiyorum; yaps gerei t
me! olanlardan sz ediyorum sadece.
Ayrmn eyin bir blmn aklad ortadadr. Ayrm
ey adna herhangi bir eyi imlemelidir. O, btn eyi
imlemez nk o zaman, ayrm trden ayrlamaz. O,
eye ikin olan herhangi bir eyi ya da eyin bir bl
mn imler. Ama dta olan bir eyi imlemez. Aksi tak
tirde, o ayrm bir zellik ya da ilinek olurdu. Onun eyin
bir parasn imlemesi geriye kalan tek ihtimaldir. O za
man ayrm her zaman, beyazn beyazl aklamas gi
bi eyin bir parasn aklar. Bunun sonucu olarak ay
rm her zaman formda somutlar (ya da somutlamak
zorundadr) ve buna denk gelir (beyazlk, beyaza bal
dr); eyin bir parasn dorudan imleyen bir terimin,
soyut bir terimin olmas gerekir Bylece, soyut terim
her zaman bir parann yerine durmaldr ve somut te
rim ise, tek para ve dier paralardan oluan btnn
yerine durur.
Ayrmn naslla (in quale) ilikin bir yklem olduu
aktr; nk ayrmla bir eyin "Nedir?'lii sorusuna
cevap verilemez; "Nasl nitelenmitir?' sorusuna cevap
verebilir. nk eer 'hsan nasl nitelenmitir? diye
sorulursa uygun bir cevapla, akll ya da maddeseldir
denebilir. Bu nedenle, ayrmlar nasllkla (in quale) ilgi
li yklemdir. O, tr olarak ayn olan eylere yklenmi
tir; nk o trlerle deiebilir olandr. Bundan dolay,
biri ruh'un beden'in ayrm olduunu iddia edemez, ruh
lu olduunu syleyebilir ancak. Ayn ekilde, insann ay
rm akl deil, akll olmadr

24: ZELLK ZERNE

Bundan sonra zellik kavramn inceleyeceiz. 'zellik'


teriminin drt anlam vardr. Bir anlamda, zelliin bir
tre ya da cinse ait olduunu, fakat bununla birlikte bu
tr ya da cins altndaki btn eylere ilikin olmas ge
rekmediini sylyoruz. Sadece insanlara ilikin olduu
iin gramerci teriminin insann zellii olduu sylenir.
Ama o her insana ilikin deildir; nk her insan gra
merci deildir. Ayn ekilde, ileriye gtrc hareketle
hareket etme'nin hayvana zg olduu sylenmektedir,
nk o herhangi bir eye deil hayvanlara aittir, bu
nunla birlikte her hayvana ait deildir,
ikinci anlamda zellik tre deil ama zel bir trn her
tekine ilikindir, ik i ayakl olma'nn insann bir zellii
olduu sylenebilir.
nc anlamda, zellik tmel olarak alnan kimi tr
lere aittir, ama her zaman yle olmaz. O, belli bir za
manda bir tekile aittir, ama bakasna ait olmayabilir.
Bu nedenle, eer her insan ileri yanda aklarsa, sa
aarmas bu anlamda insann bir zellii olur.
Drdnc anlamda zellik tmel olarak alnan herhan
gi bir ortak kavrama ait olan herhangi bir eydir, baka
bir kavram deil; ve bu kavram altnda bulunan eylerin
hepsine aittir; bu nedenle zellik burada bu ortak kav
ramla deitirilebilir ve zorunlu olarak kavramn yk
lemidir, bu kavram var olduu srece onun yklemidir.
zellik kavramna bu anlamda be tmelden biri denir.
Kalan anlam ilinek kavram altnda da ierilebilir.
Bu nedenle, glebilir olma insann bir zelliidir; n
k o her insana, sadece insanlara , ve her zaman insan
lara ilikindir. Tanr bir insan onu glebilir yapmadan
yaratamazd; nk insan glme yetisiyle gerek bir in
san olabilir, insann glmesine kar sylenebilecek hi
bir ey yoktur. O, glebilendir, nk 'glebilir' ile an
latmak istenen budur. Glebilir olma, yleyse, insann
bir zelliidir. Glme eylemi ise insann bir zellii de
ildir. Bu iki yklem glme ve glebilir olan bir ve
ayn ey deildir. Onlar u bakmdan ayrlr; birinin ka
bul ettii eyi teki yadsr.
'zellik'in bu drdnc anlamnda, irilen, byle edilgi
ler sadece daha genel kavramlara deil, onlarn mantk
sal olarak daha aasnda olanlara da ait olanlardr.
Her zellik, bir eyin zelliidir; fakat o her nne ge
len eyin bir zellii olamaz. Bu nedenle bir cinsin edil
gisi tre de yklenmitir, ama trn zellii deildir.
Bir zelliin kendisinin zellii olduu eyde gerek
olarak ierilen bir ey olmadna iaret edilmelidir;
nk o zaman o bir tmel olamaz; ne de tmel olarak
alman bir eye ait olabilir, ne de oun yklemi olabilir.
zellik olarak sylenen ey, znede olan bir zellik de
ildir, yleyse. Onun konu tarafndan ierilmi olan
mutlak bir eyi gstermesi gerekmez. Kimi zaman o, z
ne tarafndan belirlenen varolann dnda ve ondan
apayr bir eyi belirler. Kimi zaman, o bir eyi olumlu
olarak ve kimi zaman da olumsuz olarak belirler. Dsal
bir varolan olumlu olarak belirleyen zellikleri
siiretici, yaratc ve benzeri eylerdir. Bylece,
siiretici kendinde scak-reten bir zellik bulunan bir
eyi belirlemez; o tam tersine, onun tarafndan retilmi
olan bir eyi belirler. (Burada "scak retici"nin ilk z
nesinden sz ediyorum.)
Bu yaratc Tanr'da ierilen bir eyi belirlemez; o
Tanr tarafndan retilen herhangi bir eyi belirler
Olumsuz zellikler, lmsz, bozulmaz, maddesiz
vb'dir.
Bununla birlikte, kimi zellikler zne tarafndan belirle
nende ierilme yeteneinde olan ya da ierilen eyleri
belirlerler; aadaki edilgiler bu eittendir; deitiri
lebilir olma, stlabilme zellii olan gzelletirilebi
len, beyaz olabilen.
kinci olarak, olumsuz bir nermeyle edeerde olmayan
her olumlu nermenin ve ona yklenen bir zelliin ola-
naklln aklayan bir nermeyle edeerde olduuna
iaret edilmelidir. Eer ilgili nerme olanakll akla
yan bir nermeyle edeerde deilse, o zaman bu ner
me Tanrnn izniyle yanl olabilir, ilgili zneye varlk
nitelii ekleyen nerme doru olsa bile. Aadaki ner
meler zorunsuzdur: Tz, nicelenmitir', 'Her ate scak
tr ' ve 'insan gler'; oysa, u nermeler: 'Her beden ha
reketlidir' ve 'Her insan glebilir' zorunludur. Sz
konusu zneye varlk nitelii ekleyen nerme doru ol
duu srece bunlar yanl olamazlar; fakat bu, onlarn
olanak anlatan modal nermelerle eit olduunu syle
mek o!w Bu nedenle, 'Her insan gidebilendir', 'Her in
san glebilirle edeerdedir, ikinci nermede 'zne' ki
o ey' anlamnda alnmtr. (Bu konuda ocuksu bir iti
raz yaplamaz.)
nermelerin ilk kmesinin neden zor unsuz olduunun
nedeni (karl olan varlksal nermeler doru olur
ken, onlar niin yanltr) udur: Tanr bir nesneyi, ken
dinden ayr bir kendilii yaratmakszn, yaratabilir En
azndan, birincisi, ilk, kincisi ise ondan sonra geliyor
sa, Tanr byle bir ey yaratabilir/yapabilir.
zet olarak "zellii" (zelliin, dier tmellerden ayr
bir tmel olduu yerde) kimi trlere asll asndan
yklenebilen ve onunla deiebilen anlamnda kulland
mz bir kavram olarak sylemelidir. Onun olumlu ola
rak ya da olumsuz olarak zneyle belirlenen eyin dn
daki herhangi bir ey anlatt ifade edilir. Bununla
birlikte, dsal olan eyin zihnin dnda tutulan ve var
lklarn doasnda var olan bir yap olmas gerekmez.
O, doas gerei, yklem olan bir eydir; ya da varolan
ya da zihinde varolabilen bir nermedir. Ayn nokta
edilgiler iin de sz konusudur (yani, tek bana olmas
nn ikinci kipindeki zneye yklenen tmeller); onlar
zihnin dnda bir varolanda ierilen eyler deildir. Bu
durumda bir edilgi ne herhangi bireyin yklemi olabi
lir; ne de bir tantlamadaki sonucun yklemi olabilir;
edilgiler iin bu iki nokta da dorudur. Bir edilginin, ru
hun bir kavram olduunu kabul etmeliyiz.

25: LNEK ZERNE


t

Tmelin beinci tr ilinektir. Filozoflar onu aada


gsterildii ekilde tanmlarlar: ilinek, bir zneye zarar
vermeksizin onda bulunabilen ya da bulunmayan bir
eydir.

Bu tanmn ieriini anlamak iin 'ilinein' drt anlam


na iaret edilmelidir. Bir anlamda ilinek bir tzde ger
ek olarak ierilmi herhangi bir eydir; tpk scakln
atete, beyazln da duvarda ierildii gibi, 'ilinei' bu
anlamda alnca, nceki tanm doru olur, nkii hibir
ilinek bir znede Tanr'nn onu, zneyi bozmakszn z
neden karamayaca biimde yer alnaz. 'ilinei' bu
anlamda alrsak (zihnin dndaki herhangi bir ey ola
rak) tmelin beinci trne sahip deiliz. Tmelin bein
ci tr olan ilinek oun yklemidir; fakat szck ya da
bu trden uylamsal baka eit bir im bir yana, zihnin
dnda hibir ilinek oun yklemi olamaz.
Baka bir anlamda bir ilinek herhangi bir eyin zorn-
uz olarak yklemi olan bir eydir; yle ki byle bir du
rumda, ilgili zneye varlk ykleyen nerme doru kalr
ken; ilinek o znenin yklemi ya olabilir ya da olamaz.
'linei' bu ok genel anlamda kullanarak Tanr'nn her
hangi bir ilinei olduunu sylemek yanl saylmaz.
Gerekten de Monologion'un (P.L. T.158,178 C-179 B)
24. blmnde aka grld gibi Anselmus Tar'ya
byle bir ilinek atfeder. Bununla beraber, ayn blmde
Anselmus'un belirttii gibi bir znede gerekten bulunan
bu tr ilinekten Tanr muaf deildir. Birinin Tanrya at
fedebilecei ilinek sadece zorunsuz olarak herhangi bir
eye verilen bir yklemidir. Yukarda sylenen tann,
'iinde bulunma ya da iinde bulunma'dan gerek bir
mevcut olmay deil de daha ok yklem yoluyla mevcut
olmay anladmzda, ilinein bu ikinci eidine uymak
tadr. Bu nedenle tanm u anlama gelmektedir: ilinek
zne bozulmakszn zneye yklenmi ya da yklenme
mi herhangi bir eydir.
nc anlamda ilinek bir yklenebilendir. Zorunsuz
olarak yklenir ve ya znesiyle belirlenen eydeki dei
imin bir sonucu olarak ya da baka bir eydeki deii
min bir sonucu olarak herhangi bir ey hakknda hem
pepee kabul edilebilir ve hem reddedilebilir.
Anselmusa gre, birok iliki bu anlamda ilinektir.
Onlar zne tarafndan belirlenmi bir eydeki bir dei
im sonucu olarak ya da baka bir eydeki bir deii
min sonucu olarak gelebilirler veya gidebilirler (yani
kabul edilir ya da reddedilirler).
Drdnc anlamda ilinek bir yklenebilendir. O, znede
bulunan kimi mutlak bir eyi belirlemez. O, bir eyin zo
runsuz olarak yklemi olabilir, fakat yalnzca, bu zne
tarafndan belirlenen eydeki bir deiimin sonucu ola
rak zneye yklenmi olabilir. Bu nedenle, niceliin tz
den ve nitelikten ayr bir ey olmadn kabul edenler,
niceliin bir ilinek olduunu sylerler; nk o zneyle
belirlenmi olan yerel deiimle pepee o zne hakkn
da hem kabul edilir hem de reddedilir olamaz. Onlar, u
anda paralar birbirinden eskisine gre daha uzakta
bulunuyor diye bir eyin u anda ncekinden daha fazla
bir nicelii olduunu syleyeceklerdir ve bunun yalnz
ca ilgili nesnenin paralarnda yerel bir hareket aracl
yla olabileceini ileri srmektedirler.
Varolmakta devam eden bir tzden Tanr tarafndan ay-
rlamayan hibir ey ilinek olamamasna karn,
Aristoteles'in buna ka ktn not etmeliyiz. Gksel
cisimlerden ayrlamayan ok sayda ilinek olduunu
syleyecektir.
Buna ek olarak, ilinekler tzden ya ayrlabilir ya da ay
rlamazlar. Ayrlabilir bir ilinek, doal olarak herhangi
bir zne yokedilmeksizin veya ona zarar verilmeksizin o
zneden ayrlabilen bir ilinektir. te yandan ayrlmayan
ilinek ise byle deildir; ama Tanr'hm gcyle o da
ayrlabilir.
Ayrlamaz ilinekler zelliklerden yle ayrlr: ayrla
maz ilinei olduu znelerden, doal olarak, dlanama-
makla birlikte, ayrlamaz bir ilinek bulunduu bir baka
zneden o zneye zarar vermeksizin ayrlabilir. Bu ne
denle, kargann siyahl kargadan ayrlamasa da
Sokrales'i siyahl onu ortadan kaldrmadan
Sokrates'len ayrlabilir. te yandan, hibir eyden, ken
dinde bulunan bir zellik ayrlamaz. Bir zelliin ayrla-
bililii zneden zneye deimez. Onun bulunduu bir
ey o zelliin ayrlmasyla yok olur.
Tmeller hakknda ileri srlm olan kimi aklamalar
zetlerken her tmel ruhun bir ynelimidir; bu birok
eyi imler ve imledii birok eyin yerine geebilir. Bir
kavramn kendinden ayr kavrama yklenmesi kendisi
iin deil, imledii eyler iindir. yleyse, bir kavramn
bir bakasna yklendii nermeler, bir kavramn bir
bakas olduunu ileri srmezler, fakat daha ok, bir
kavramla belirlenen ey, baka bir kavramla belirlenen
bir eydir Bu eitten tmeller zihnin dnda eyler de
illerdir. Onlar, zihnin dndaki eylerin zne ait ol
madklar gibi bu eylerin blmleri de deillerdir.
Onlarn ruhtaki kendilikleri hem birbirinden hem de zih
nin dndaki eylerden farkldr. Kimileri ruhun dn
daki eylerin imleridir ve tekiler de sz edilen bu im
lerin imleridir. Bu nedenle, tmel ad btn tmellere
verilir ve bunun sonucu olarak, o kendinden baka b
tn tmellerin bir imidir. yleyse kendisi iin deil de
baka tmeller yerine geen be tmele yklenebilen t
melin, tpk btn deyimlere yklenebilen bir deyimin ey
lem, edat/ek (pa ticle), bala veya baka bir szck t
r deil de bir ad olmas gibi, ayn ekilde tmellerin bir
cinsi olduu kabul edilmelidir.
Tmeller hakknda bu belirtilenler yeterlidir. Tmeller
ve onlarn zellikleri hakknda daha ayrntl bilgi elde
etmek isteyenler, Porphyrios zerine yaptm yorumu
mu (Bkz. Expositio In Librum Porphyri De
Predicabilibus, yay. Ernest A. Moody, St. Bonaveture,
New York, Franciscan Institute, 1965) okuyabilirler
Orada ben bu konuyu uzun uzadya inceledim. Burada
atladm noktalar, orada bulunabilir.
KAYNAKA

1. Abelardus: Lgica "ingredientibus", Gualandi, Vicenza 1969.


2. Anselmus: De Veritate, Frommann, Stutgart 1966.
3. Anselmus: Proslogion, Frommann, Stuttgart 1984.
4. Aquinas, T.: De Ente et Essentia ( L'tre et L'essence). Trad.
Calherina Capelle, Librairie Philosophique J. Vrin, Paris.
5. Aster, E. von: Felsefe Tarihi Dersleri I. lka ve Ortaa
Felsefesi. ev. Macit Gkberk. Ahmet Ilan Matbaas, stanbul 1943.
6. Augustinus: Confessiones, The Loeb Classical Library. London
1912.
7. Boethius: De Consolatione Philosophiae, Librairie Gamier Frres.
Paris.
8. Bougerol, J.G.: St. Bonaventure et La Sagesse Chrtienne.
Editions du Seuil, 1963.
9. Brhier. E.: La Philosophie du Moyen Age. Editions Albin Michel,
Paris 1971.
10. De Ruggiero, G.: Storia dlia Filosofa, Laterza, Bari 1968.
11. Enciclopedia Filosfica. Sansoni, Firenze 1937.
12. Erigena, S.: De Divisione Naturae. Minerva, Frankfurt 1964.
13. Gilson, E: La Philosophie au Moyen Age. 3me ed. Payot, Paris
1944.
14. Gilson, E. L'esprit de la Philosophie Mdivale. J. Vrin,
Paris 1948.
15. Gkberk, M.: Felsefe Tarihi. Remzi Kitabevi Istanbul 1980.
16. Grande Antologa Filosfica. Marzorati, Milano 1954.
17. Haskins, C.H.: The Renaissance of the Twelfth Century, New
York 1928.
18. Marrou, H.I.: Saint Augustin et la Fin de la Culture Antique.
Editions E. de Boccard, Paris 1958.
19. Nordstrm, J.: Moyen Age et Renaissance. Essai Historique.
Paris 1933.
20. O ckham 's Theory or T erm s-Part I of the Summa Logicae.
London, 1974.
21. Olivieri, M.: La Filosofa Medievale, Perugia 1989.
22. Picavet, F.:Esquisse d'une Histoire Gnrale et et Compare
des Philosophies Mdivales. Felix Alcan, Paris 1907.
23. Plotinos: Enneades, Les Belles Lettres, Paris 1963.
24. Rijk, L.M. de: La Philosophie au Moyen Age, E.J. Brill, Leiden
1985.
25. Rivaud, A: Histoire de la Philosophie T. II. "De la scolastique
l'poque". Paris 1950.
26. Scotus, D.: Opus Oxoniense (Ordinatio). Vivs. Paris 1891.
27. Taylor. H.O.: The Medieval Mind. A History of the
Development of Thought and Emotion in the Middle Ages. 2 vol.
New York 1920.
28. Taylor, H.O.: The Classical Heritage of the Middle Ages. New
York 1925.
29. /Theologia Aristotelis/ Libri XIV qui Aristotelis esse dicuntur.
ed. J. Carpentarius, Paris 1571.
30. lken, H.Z.: Islam Felsefesi, Seluk Yay. Ankara
31. Vasoli, C.: Storia della Filosofa Medioevale. Feltrinelli, Milano
1985.
32. Vignaux, P.: La Pense au Moyen Age, Paris 1938.
33. Wulf, M. de: Histoire de la Philosophie Mdivale. Cours de
Philosophie. Institut Suprieur de Philosophie. Louvain-Paris 1905.
34. Wulf, M. de: Philosophy and Civilization in the Middle Ages.
New York 1953.
Ortaada Felsefe, Ortaada retilen felsefi sylemin
arkaplanlarm, 'niteliini'; varolan, dnme, dil arasndaki
ilikileri bu dnem filozoflarnn nasl grdklerini; bu dne
min gizli glerinin neler olduunu kimi filozof metinleri ara
clyla dorudan gstermeyi amalyor Trk okuyucusuna.
Prof. Dr. Nermi Uygur'un bir yazsnda dedii gibi: "Yz
yllar boyunca nice insan topluluklarnn soluk alp verdii bir
kltr iklimi oluturan Ortaa, bir aratrma konusu olarak,
ya banaz nitelikli birtakm amalara gereke diye kullanl
mak istenir; ya da, yalnzca uzmanlara den bir i diye
umursanmaz. Oysa katkl deerler kadar olumsuz etkiler
ynnden Ortaa anlayp anlatmak, Ortaala hesapla
mak kanlmaz bir grevdir. Nerelerden gelip nereye gittii
ni bilmek isteyen insana, ada dnme, modern rgt
lenme, gelecee dnk atlm ynnden gereklidir bu."

Kapak:
HERRAD VON LANDSBERG, Yedi zgr Sanat (Zevk Bahesi,
Strasbourg, Librairie, Oberlin, 1945, planche 19)

You might also like