Professional Documents
Culture Documents
9
I -s
3 co
o ~
H ' OOt
oaHitT,.
w ** r - i
Uh p- . t1> b w -
w
c/3
J
w
h
<
Q
O
<
u*
<
H
OS
O
ajjtfri nn>o.
\ . u u l u h
y f lti tu m
iI nitpir.m
>Ujnm-
I lcrhod
'. i r t m a jjj
c j c _:v rn 3
.-miau,
o
_j
<
C
<
Betl otuksken Saffet Babr
ORTAADA FELSEFE
k
KA0AL0 YMdNEVt
stanbul 1993
Metinlerle
ORTAADA FELSEFE
Birinci Basm: 1989
kinci Basm: 1993
NDEKLER
nsz..........................................................................................................7
Giri............................................................................................................9
Plotinos.................................................................................................... 37
Dokuzluklar (Enneades)
Augustinus...............................................................................................47
tiraflar (Confessiones)
Boethius................................................................................................ 91
Felsefenin Tesellisi zerine
(De consolatione philosophiae)
Scotus Erigena......................................................................................123
Doann Blmlenmesi zerine
(De divisione naturae)
slam Felsefesine Genel B ak........................................................... 135
Farabi
bn Sina
Gazali
bn Rd
Abelardus........................................................................................... 195
M antk (De logica ingredientibus)
Bonaventura...................................................................................... 253
Tartm al Sorunlar
(Quaestiones disputatae)
Betl otuksken
Saffet Babr
Eyll 1989
"Ortaa bilmezlikten gelen her trl Bat dncesi, kendini
bilmezlikten geliyor demektir. Ortaa inkr edersek, tarihimizi de
bir yana atm oluruz: insan gemii unutarak nceki yaamndan
kendini kurtaramaz" diyor E. Gilso. Ortaa tanmaya almak
gnmz insannn bir grevidir; nk gnmz kltrnn
temellleri, Antika kltrn de kendine zg yorumuyla ieren
Ortaada atlmtr.
Her an, her dnemin, ayrntlarna inildiinde byk farkllklar
sergiledii, daha batan herkesin kabul edebilecei bir durumdur;
ancak her dnemin varolana ilikin deerlendirmelerinde, aratrld
takdirde birbirine benzer ynler bulunabilir. Fakat bir dnemi, bir a
ite 'o a', 'o dnem' yapann neler olduunu anlamak, onu
ayrmlarnda, kendine zg ayrmlarnda, mantka dendiinde, zgl
ayrmlaryla kavramaktan geer. Byle bir yntem ayn zamanda,
daha nceki dnemlerden ve bu dnemlerin kavray biimlerinden,
dnme dorultularndan nelerin alndn saptamay da ierir.
nceleme konusu edilen bu ada, Ortaada 'yeni olan' nedir? Daha
nce gizilg olarak, baka trl ad vermelerin ve nitelemelerin sz
konusu olduu alarda (zellikle Antikada) bulunup da imdi
(Ortaada) gereklik kazanm olan zellikler, ayrt edici nitelikler
nelerdir ve bu 'yeni' diye nitelenen dnemin tad gizilgler
nelerdir? Ortaa 'gelecek' iin neleri iermektedir, daha dorusu
neleri hazrlamaktadr? Ortaa Ortaa yapan nedir diye sormak, bir
bakma Avrupa'y Avrupa yapan nedir diye sormaktr. imdiye dein
bu konular -belki de bilinlice sorulmadan- ylesine kestirmeden
yantlanmtr ki, belleklerde kalan kesin ve tek ynl yarglar
(6) a.g.y. s. 41
(7) E. Morin, Avrupa'y Dnmek. ev. irin Tekeli. Afa Yaynlan: 68, s
tanbul 1988, s. 81
balanglarna ilikin dnsel dnyann zelliklerini kiiliinde
biraraya getiren Augustinus bilgelik felsefesinin de en nemli
temsilcilerinden biridir. Augustinus'un yaad dnem bir bakma her
trl yaama deneyinin iinden gemi, tm tadlar devirmi ve artk
sonunda ileci, kendini eitici, edindii ilkeleri uygulayc bir yaam
ilgin ve deerli bulmaya balam insanlarla doludur. Augustinus da
yaam bakmndan, 'kuramyla-eylemi' bakmndan ann tipik
temsilcisidir. Augustinus'un yaad bu gei dneminde
Yeniphylagoras, Yeniplaloncu grler dorul-tusunda birok
kurgusal metazifik oluturulmutur. Roma'nn en canl, en renkli, en
alkantl son dnemini yaayan biri olarak Augustinus, an
yaamyla yanstan yetkin bir temsilci durumundadr. Kuzey
Afrika'nn kimi kentleri ile Roma ve Milano gibi yrelerde, baka bir
deyile ann kltrn tayan kentlerde yaamn srdren,
ann etkilerine kar duyarlln hep srdren, yeni eilimlerin,
yeni dn biimlerinin, kendisini gtrd son snrlara dein
gitmekten ekinmeyen ve yukarda da dendii gibi edindii bilgileri
'yaln bilgiler' olmaktan karp yaamna geiren bir filozoftur
Augustinus. Felsefeyle tanmasn Cicero'ya, felsefi speklasyonlar
yapabilme gcn de Plotinos'a borlu olan Augustinus olumakta
olan yeni dn biiminin, Ortaadaki felsefenin temel talarndan
biridir.
TRAFLAR
(CONFESSIONES)
(Birinci Kitap)
III
IV
VI
VII
VIII
IX
XI
X II
XIII
XIV
XV
XVI
XVIII
X IX
XX
1. Yuhanna ncili, I
Oul, Baha'nn biimindedir; doal olarak kendisi o
olduu iin, Tanr'ya eitliini alm deildir. Ama o
kitaplarda unlar yok: "Kle biimini kabul edip kendi
kendini hi kld; kendini insanlara benzer yapt; insan
gibi grnd; lmne dein, hem de armha gerilerek
lmne dein, boyun eerek kendini alalt; bu yzden
Tanr onu lmller arasndan ekip ald; sa adna
gkte, yerde ve cehennemde her soy diz ksn; her dil
Baba Tanr'ya duyduu saygyla "Efendimiz Isa'dr"
desin diye, ona her adn zerinde bir ad armaan etti. ^
Seninle ayn olan olun btn zamanlardan nce, btn
zamanlardan sonra, seninle ayn bengilikte duradurur;
ruhlar mutlu olabilmek iin onun nimetlerinden pay alr;
bilge olmak iin sen duradururken, sana katlmakla kendi
bilgeliklerini yenilerler; bunlar var orada, anut unlar
yok: O, zaman iinde, hainler (dinsizler) uruna ld,
"biricik olunu esirgemedin, hepimiz iin onu kurban
ettin. Nitekim bilgelerden bunlar sakladn, onlar
sradan insanlara gsterdin ki, glk ekenler ve yk
altnda ezilenler ona gitsin; o onlarn derdine are
bulsun; O yrekten hogrl ve sadedir; uysal olanlar
adil biimde ynetir; boyun eenlere yollarn retir;
bizim zayflmz ve aclarmz grr; btn
gnahlarmz balar. Oysa sanki yce bir ey
retiyormu gibi, kendilerini Cothurnuf* ile
ykseltenler unu syleyeni iitmiyorlar: "Yrekten sade
ve hogrl olduum iin, benden renin, ruhlarnz
iin huzur b u la c a k sn zT a n r'y tanyorlar ama onu
bir Tanr gibi yceltmiyorlar; ona kretmiyorlar;
dnceleri iinde kaybolup gidiyorlar; cahil yrekleri
kararyor; bilge olduklarn sylerken, aptallayorlar.
DZYAZI 4
1. O zaman felsefe yle dedi: "Tanrsal sagr
(providentia) konusunda eski yle bir yaknma var;
Cicero tanrsall inceledii srada bunu gl bir
biimde tartt ve sen de bunu uzun sre, stelik
dikkatlice inceledin, ama bu soruna kesin ve zorunlu bir
aklamay imdiye dein aranzdan hibiri getiremedi.
2. Bu karanln nedeni insan zihninin abalarnn
nceden bilmenin (Praescientia) yalnlna yakla
madaki gszldr; eer insan akl bunu
tasarlayabilme gcnde olsayd, hibir belirsizlik sz
konusu olmayacakt, ite aklamaya alacam ey
bu; ama nce senin zihnine egemen olan kavramlardan
seni kurtarmak zorundaym. 4. imdi sorum u: niin sen,
sorunun zmyle ilgili olarak nerilen 'nceden bilme
gelecekteki olaylar iin bir zorunluluk nedeni
olmadndan, nceden bilme zgr istence engel
deildir' biimindeki usavurmann pek salam
olmadn dnyorsun? 5. Nitekim gelecekteki
olaylarn zorunluluu kantlamasn, olmamalar
olmayan eylerin bir n bilgisi olmasndan baka
nereden karabilirsin? 6. Az nce kabul ettiin gibi,
eer n bilgi gelecekteki olaylara hibir zorunluluk
yklemiyorsa, niye istenli davranlar belli bir
anlamda zorunlu olarak meydana gelsin? 7.
Tartmann kolay yrmesi iin, izleyen eyi daha iyi
alayasn diye, nceden bilmenin varolmadn
varsayalm. 8. Bu durumda istenten kaynaklanan
olaylar zorunlulua kart m olacaklardr?" -Hayr."
9. "imdi de nceden bilmenin varolduunu, ama
olgulara hibir zorunluluk yklemediini varsayalm; o
zaman inanyorum ki, istencin zgrl tam ve mutlak
kalacaktr. 10. Fakat yle diyeceksin: eer nceden
bilme gelecekteki olaylar iin bir gerekleme
zorunluluu deilse bile, onlarn zorunlu olarak
gerekleeceklerine ilikin bir iarettir. 11. Ama bu
durumda bir n bilgisi olmasa bile, gelecekteki
olaylarn ortaya knn zorunlu olmas gibi bir durum
kalacakt geriye; nk bir iaret bize olan gsterir
sadece, ama iaret ettii eyi oluturmaz. 12. n
bilginin bu zorunluluunun bir iareti olduunun
grnmesi iin, hereyin zorunlulukla olduunu
tasarlamakla ie balamak gerekir yleyse; aksi halde,
eer zorunluluk yoksa, nceden bilme de varolmayan
bir eyin gstergesi olarak varolmayacaktr. 13. Hatta
salam bir tantlamaya dayanmak iin, bir kantn
gstergeleriyle ya da sorunun dndaki usavurumlarla
deil, upuygun ve zorunlu nedenlerle yol almak gerekir.
14. Ama nceden grlm olaylarn gereklememesi
nasl olanakl olabilir? Tanrsal sagrnn n
bilgisine sahip olduu olaylarn ortaya kamayacan
sanki dnyormuuz gibi ve bu olaylar ortaya
ksalar da onlarn z yaplar gerei ortaya kma
konusunda hibir zorunluluklarnn olmadna sanki
inanyormuuz gibi. 15. Sonular buradan kolaylkla
karabilirsin; gerekten de btn bunlar, ortaya
ktklar srada hep bizim gzmzn nnde olup
bitmekte; eylemlerin belli bir ksm, rnein arabalar
ynelen ve gtren arabaclarn grnm ve bu trden
baka grnmler gibi. 16. Onlarn grdmz ekilde
olup bitmelerini bir biimde zorunlu klan bir
zorunluluk var mdr?" "Hayr; hatta eer her ey
byle bir zorunlulukla harekete gemi olsayd, sanat
tr almalar bouna olurdu." 17. "Ortaya kt
anda varolma zorunluluuna bal olmayan ey, yleyse
ortaya kmasndan nce de varolma zorunluluuna
bal deildir. 18. Bu arada, ortaya kmas gereken
kimi eyler vardr ve onlarn gereklemesi her trl
zorunluluktan bamszdr. 19. Sanrm hi kimse bugn
olan bir olgunun, olduu andan nce olmamas ge
rektiini sylemeyecektir; ite yleyse nceden bilinen
olgular ve onlarn gereklemesi zgrdr. 20. nk
eer imdinin bilgisi olup biten olgulara hibir
zorunluluk zellii vermiyorsa, gelecee ilikin nceden
grme de gelecekteki olgulara hibir zorunluluk vermez.
21. Zorunlu bir gereklemeyi iermeyen olgulara
ilikin n bir bilginin olup olmadn bilmenin nemli
bir nokta olduunu sylyorsun. 22. yle grnyor ki,
gerekten burada bir eliki var; nceden grl-
yorlarsa bir zorunluluk izler, zorunluluk yoksa nceden
bilme olmaz ve bilgi kesin olan dnda hi bir eyi kav-
rayamaz. 23. Eer gereklemesi belirsiz olan olgular,
kesinmi gibi nceden grlrlerse, orada hakikate
zg bilginin deil, sanya zg karanln olduu
aktr; nitekim nesnenin olduundan baka olduunu
dnmek bilimin kesinliine aykrdr. 24. Bu hata
btn bilgilerimizin nesnelerin znden ve yapsndan
ktn dnmemizden kaynaklanr. 25. Gerek ise
bunun tam tersidir; bilinen her nesne kendi znn
ilevine gre deil, bilen znenin ilevine gre anlalr
26. Bu dnceyi yle bir rnekle hemen aklayalm.
Bir nesnenin yuvarlak biimi, grmeyle ve dokunmayla
farkl ekillerde alglanr; birinci duyum uzaklk
sayesinde, nesneye lam bir gz atarak btn bir alan
alglar; kincisi ise tersine yuvarlak biimi kavramak
zere, yava yava onun evresinde dolamak suretiyle
ayn atana ular ve onu kavrar. 27. nsann kendisini
bile, duyular, imgeleme, akl ve anlama gc farkl
ekillerde kavrar. 28. Duyular tayc madde zerine
kurulmu ekli, imgeleme ise maddeden bamsz
yalnzca ekli deerlendirir. 29. Ak! bu evreyi de aar
ve tmel dnmeyle, bireylerde ikin olan trn
kendisini (species) belirler. 30. Anlama gcne gelince:
bak daha yksei grr, tmelin alann aarak
zihnin saf kesinliiyle yaln biimin (forma) kendisini
alglar 31. ite burada dnlmesi gereken asl ey
udur: daha yksek anlama gc daha aadakii
kuatr; ama aadaki biim daha yksee hibir
biimde ykselemez. 32. Nitekim duyular maddenin
dnda hibir eyi elde edemez, imgeleme tmel trleri
alglayamaz, akl yaln biimi kavrayamaz, anlama
gc ise tersine daha yksee yerlemi bir gzlemevi
gibi, biimi kavradktan baka, ona balanan eylerden
de onu ayrr; ama biimi baka hibir eyin
bilemeyecei bir ekilde kavrar. 33. Nitekim akln genel
karakterlerini, imgelemin eklini, madde ile verilen
izlenimleri; akl, imgelemeyi, duyular kullanmadan;
demek gerekirse, her eyi biimsel olarak gren zihnin
tek bir devinimi sayesinde bunlarn hepsini bilir. 34.
Ama akl da bir tmeli ayrt ettii anda, duyular ve
imgelemeyi kullanmadan imgeleri ve duyulur eyleri
anlar. 35. Nitekim kendi tmel kavramn 'insan iki
ayakl, akll bir hayvandr' biiminde tanmlayan odur
36. Tmel bir ide olduu anda hikimse imgelenebilir
duyusal bir nesne olduunu bilmez deildir; nk akl,
imgeleme ya da duyularla deil, aklsal d/meyle i
grr. 37. imgelemeye gelince: grmek ve imgeleri
temsil etmek iin duyulardan yola ksa da, duyulanlar
duyudan bamsz, imgesel deerlendirme yoluyla
aydnlatr. 38. yleyse bilmek iin benimsediimiz her
yntemde, bilinen nesnelerden ok, kendi olanaklarmz
nasl kullandmz gryor musun? 39. Bu hi de
nedensiz deil; nitekim her yarg, yarglayann bir edimi
olduuna gre, d gten deil de, kendine zg gten
kalkan bir almay herkesin baarmas zorunludur.
R 4
Bir zamanlar duyumlarn ve imgelerin, tpk harfleri,
zerinde hibir iaret tamayan bir sayfann zerine
kazmak ve onlar orada iyice sabitletirmek iin devinip
duran bir kalemin durumunda grld gibi, zihinde
iyice yer etmek zere d nesnelerden geldiklerine
inanan Stoaclk gizemli kiilerden esinlenmitir. Ama
zihin gsz ve kendine zg devinimlerden bamsz
olarak hibir etkinlikte bulunmuyorsa, cisimlerin izini
kr krne kabul etmek iin edilgin kalmakla yetin
mekteyse, eer bir ayna gibi bo imgeler yanstyorsa,
her eyi ayrt eden ve ruhlar bu denli gl klan akl
nereden geliyor? Tek tek eyleri inceleyen, bildii
eyleri ayran bu g ne? Blnm eyleri yeniden
birletiren ve nce bu, sonra teki yolu izleyerek kimi
zaman doruklara kadar ykselen, kimi zaman da en
aadaki ayrntlara kadar inen g ne? Kendini yarg
sanarak hatay hakikatle kartran bu g ne? Bu,
maddeyi almakla yetinendekinde bulunandan sonsuzca
stn bir eylemin gcdr. Yine de k gze
arptnda, ses kulaklar ulattnda, edilgen bir
canl cisimde ruhun glerini devindiren, onlar uyaran
bir ey nce gelir. O zaman harekete gemi olan zihnin
gc iinde bulundurduu trleri benzer izlenimlerle
ararak onlar dardan gelen gstergelere uygular
ve bu arada kurduu biimlerle imgeleri harmanlar.
DZYAZI 5
1. Eer nesnelerin alglanmasnda; d dnyadan
kaynaklanan belirlemelerin duyu organlarn biim
lendirmelerine karn ve ruh etkinliinin, akl etkinliini
kendi zerine eken ve ayn anda iinde uyumakta olan
biimleri uyandran cismin izlenimiyle ilevde
bulunmasna karn, eer cisimleri alglamada ruh,
edilgin biimde ilevde bulunmayp da, cisme bal
olan algy kendi erdemiyle deelendiriyorsa, cisimsel
etkiden biitnyl bamsz yetiler, bilmede d
nesnelerin etkisini ne denli hafifletecekler ve akln
etkinliine yol aacaklardr! 2. ite bu nedenle farkl ve
deiik tzler asndan deiik bilgiler sz konusu
oluyor. 3. Nitekim devinimsiz canllarn payna btn
teki bilgilerden bamsz olarak yalnzca duyum
dmtr; tpk kabuklu deniz hayvanlar ve kayalara
bal yaayan teki canllar gibi. Oysa imgeleme, kimi
eyleri arayabilme ya da kimi eylerden kaabilme
yetisinde olan, devinebilen canllarn payna dmtr.
4. Akl ise yalnzca insan cinsine zgdr -nasl ki
anlama gc yalnzca tanrsalla zgyse. Buradan u
kyor: yalnzca kendi alanndaki nesneleri deil, teki
bilme farzlarna zg nesneleri de bilen bu bilgi
tekilerden nce gelir. 5. yleyse akln kavrandna
inand o tmel eyin olmadn ileri srerek duyum
ve imgelem, akl yrtmeyle alsa ne olacak? 6.
Nitekim duyum ve imgelem, ya duyum veya imgelem
nesnesi tmel deildir, ya akln yargs dorudur ve
duyulur bir ey yoktur, ya da pek ok eyin duyu ve
imgelem nesnesi olduu ak olduuna gre, duyulabilir
ve tekil olan eyi tmel bir ey olarak g: nne alan
akln kavray bounadr, diyeceklerdir. 7. Btn
bunlara kar akl, tmelin anlalabilir nda hem
duyulur olan hem de imgelenebilir olan grdn,
oysa duyumun ve imgelemin tmel bilgiye ynete
mediini, nk onlarn bilgi trnn cisimsel
biimlerin tesine geemediini ve nesnelerin bilgisin
de daha salam ve daha tam olan yarg ltne
gvenmek gerektiini sylese, bu tr tartmada, hem
yarglama, hem duyumsama hem de imgeleme gcne
sahip olan biz, akla dayal usavurnay daha ok
benimsemez miyiz? 8. Ayn ekilde insan akl, ancak
kendisi bilmedike, tanrsal anlama gcnn gelecekteki
eyleri bilmediini sanr. 9. Nitekim sen yle akl
yrtyorsun: 'eer gereklemeleri kesin ve zorunlu
grnmeyen nesneler varsa, bu nesnelerin olacan
nceden kesinlikle bilmek olanakszdr; yleyse bu tr
nesneler konusunda nceden bilme sz konusu deildir;
onlar konusunda da bir n bilgi olduuna inanrsak,
zorunluluktan kaynaklanmayan hibir ey
olmayacaktr' yleyse aklla donatldmz gibi,
tanrsal akla zg yarglama yetisine de sahip olsaydk,
imgelemin ve duyumun akldan aa olduu sonucuna
vardmz gibi, insan aklnn tanrsal akldan aa
olduunu son derece doru olarak kabul ederdik.
Demek ki, eer yapabilirsek, bu en yksek anlama
gcnn doruuna ykselelim. Orada akl kendi iinde
gremeyecei eyi grecektir. Yani tanrsal bilginin
gereklemesi kesin olmayan nesneleri de kesin ve
belirli nesneler olarak grmesi ve bunun bir san deil,
bir snr olmayan en stn bilgi yalnl olmas gibi.
R 5
Canllar nice deiik biimde yeryznde devinip
duruyor! Kimilerinin uzun bedenleri var, toz-toprak
iinde srnyor, karnlar zerinde srekli bir iz
brakarak ilerliyorlar, kimileri hafif kanatlaryla
uuyor, havaya arpyor ve ustaca bir uula usuz
bucaksz gkyznde szlyorlar, kimilen admlaryla
yeil tarlalar amaktan, ormanlarda kaybolmaktan
holanyor. Ama ne denli eitli grsen de, onlarn
hepsinin yz ne eiktir ve duyumlar sanki
arlatrmtr onlar. Yalnzca insan cinsi ban
havaya kaldrr, bedenini dik tutmay baarr ve
yeryzne yukardan bakar.
Ey insan, eer topraa balanp kendini kaybetmezsen,
senin biimin yle der: Dik banla, ak alnnla
gkyzn arayan sen, ruhunu da ykseklere kaldr ki,
arlam akln gkyzne ynelmi olan bedeninden
daha aa dmesin!..
DZYAZI 6
1. Demek ki az nce gsterdiin gibi, bilinen her ey, o
nesnenin yaps araclyla deil, onu kavrayanlarn
yaps araclyla biliniyorsa, elimizden geldiince,
tanrsal tzn durumunun ne olduunu, onun bilgisinin
de ne tr bir bilgi olduunu bilecek biimde inceleyelim
imdi. 2. Akl sahibi her varln ortak gr,
Tanr'mn bengi olduudur 3. yleyse bengilik ne?
Buna bakalm; nitekim bu inceleme bize hem tanrsal
doay hem de tanrsal bilgiyi aacaktr. 4. tmdi
bengilik, snrsz bir yaama tam ve yetkin olarak sahip
olmaktr. Bu tanm zamana bal eylerle karlatrma
yaplarak daha ak klnacak. 5. Zaman iinde yaayan
her ey imdide, gemiten gelecee doru ilerler ve
zaman iindeki hibir varlk, bir bakta tm yaam
sresini ieremez: yarn henz kavrayamaz, dn artk
yitirmitir; bugnk yaamda da abuk ve geici bir an
yaarsnz sadece. 6. mdi zamanla koullanan her ey,
Aristoteles'in evren konusunda dnd gibi, ne bir
zaman varolmaya balamtr ne de varolmay bra
kacaktr; onun yaam zamann sonsuzluuyla akr
ama bu henz bengi olduu kararna varlacak bir ey
deildir. 7. Nitekim o kendinde sonsuz ve tam yaam
sresini iermez; gelecee henz, gemie de artk
sahip deildir. 8. Demek ki, kendinde ayn anda sonsuz
bir yaamn tmn ieren, ona sahip olan; kendisi iin
gelecekteki bir ey eksik olmayan, gemiteki bir ey de
elinden kurtulmayan eye bengi denebilir ancak; onun
hem kendine sahip olmas, hem imdide, kendi yannda
olmas, hem de geen zamann sonsuz imdiliine sahip
olmas zorunludur. 9. O halde Platona gre dnyann
zaman iinde bir balangcnn olmadn, sonunun da
olmadn iittiklerinde, kurulmu dnyann kurucu
suyla ebengilikte olduuna inananlar yanlgya
dyor. 10. Nitekim sonu olmayan bir yaamn
srdrlmesi -Platon'un dnyaya ykledii bu- baka
ey, btnsel ve tam bir imdiki zamandaki sonsuz
yaam baka bir eydir; bunun da tanrsal akla zg
olduu aktr. 11. Tanrnn yaratlm nesnelerden
zamansal nicelik asndan daha nce olduu da
sanlmamalt; bu daha ok, yaln bir doaya sahip
olmas nedeniyledir. 12. Nitekim zamana bal eylerin
sonsuz devinimi, bu devinimsiz tanrsal yaamn imdiki
durumunu taklit eder; bunu gerekletiremedii, onun
dzeyine ulaamad iin devinimsizlikten devinim
iine, imdinin yalnlndan gelecein ve gemiin
sonsuz yaylm iine der ve kendi yaamnn btnsel
tamlna ayn zamanda sahip olamad iin, ile tam
bu yzden, bir biimde varolmay hi brakmaz; bu ksa
ve kaypak ann zellii olan imdiki zaman tipine
baland iin, btnyle ulaamad ve btnyle
bakamad belli bir l iinde onunla iliki iine
girmi gibi grnr. Byle bir varolma o kaybolmayan
varolmann bir imgesini kendinde tadndan, ilikide
olduu varlklar iin bir varlk grnm oluturur. 13.
Ama devinimsiz kalamadndan, sonsuz bir zaman
yolculuuna kendini kaptrmtr; ve bu ekilde
devinimsiz kalarak, btnl iinde bir yaam haline
gelmesi sz konusu olmutur 14. Bu nedenle eer
nesnelere yakr adlar vermek istiyorsak, Platon'u
izleyerek Tanrnn bengi (aeternus) dnyann ise
srekli (perpetuus) olduunu syleyelim. 15. mdi, her
yarg kendi doasna gre kendisine iletilen nesneleri
kavrad iin ve Tanr hep bengi bir varolma
durumunda olduu iin, Tanr'nn bilgisi de her tr
zamansal devinimi aarak imdiki zamann yalnlnda
kalr ve hem gemiin hem de gelecein sonsuz
yaylmn btnyle kapsayarak onlar sanki o anda
oluyorlarm gibi kendi yaln bilgisi iinde seyreder. 16.
Bunun iin eer sen tanrsal nceden grmeyi iyi
deerlendirirsen -ki Tanr her eyi bununla seyreder,-
onun gelecee ilikin nceden bilme deil, hi
azalmayan imdinin bilgisi olduunu daha doru
biimde anlayacaksn. 17. Bu nedenle nceden grme
(praevidentia) deil, daha ok sagr, nndekileri
grme (providettia) deniyor; nk en aa
nesnelerden iyice uzakta yerlemi olduundan
nndeki btn nesneleri sanki nesnelerin en u
tepesinden bakarm gibi gzlemektedir. 18. nsanlar
grdkleri eyleri bile zorunlu klmadklarna gre, niye
yleyse tanrsal kla aydnlanan nesnelerin zorunlu
olmalarn dnyorsun? 19. Nitekim imdiki zaman
olarak grdn eylere senin grmen bir zorunluluk
ykler mi? -"Hayr." 20. "Eer tanrsal imdi ile
insansal imdi arasnda bir karlatrma yaplabilirse,
nasl siz baz eyleri sizin zamansaI imdiki zamannzda
gryorsanz, o da hereyi kendi bengi imdiki
zamannda grmektedir 21. Demek ki, bu tanrsal
nceden bilme nesnelerin doasn ve zelliini
deitirmez; nesneleri kendindeki imdiki zamanda,
zaman iinde, bir zaman nasl meydana geleceklerini
grr. 22. Nesneler konusundaki yarglar kartrmaz,
zihninin tek bir bakyla, zorunlu olarak olaca ne
denli ayrt ederse, zorunlu olarak meydana gelmeyecek
olan da o denli ayrt eder: nasl ki siz, sokakta yryen
bir adam ve gkyznde doan gnei ayn anda
grdnzde, her ikisini de ayn ekilde grdnz
halde ilkinin istence bal, kincisinin zorunlu olduunu
ayrt edersiniz. 23. Demek ki, bu biimde her eyi ayrt
eden tanrsal gr, kendinde imdiki zamanda varolan
ama zaman koulu asndan gelecekte olan nesnelerin
niteliinde hibir deiiklik yapmaz. 24. Sonu olarak,
Tanr, varolma zorunluluundan yoksun olduunu
bildii bir nesnenin olacan bildiinde, bu bir san
deil, hakikat zerine kurulmu bir bilgidir 25. Eer
sen, Tanrnn olacan grd eyin olmamasnn
olamayacan ve olmamas olmayan eyin zorunlu
olarak olacan syler ve beni zorunluluk konusunda
sktrrsan, son derece salam bir hakikate ilikin bir
ey syleyeceim; ama bu hakikate ancak TanrTnn
seyrine erimi biri ulaabilecektir. 26. Yantm yle:
gelecekteki eyin kendisi de, tanrsal bilgiye ilikin
olarak gz nne alnrsa zorunludur, ama kendi doas
iinde dnldnde tmyle zgr ve bamszdr
27. Nitekim iki tr zorunluluk var: biri, btn insanlarn
lml olmasnn zorunlu olmas gibi doal bir
zorunluluk, kincisi, birinin yrdn bilmen ko
uluyla, onun yrmesinin zorunlu olmas gibi koullu
zorunluluk. 28. Birinin bildii bir eyin oun bildii
biimden baka ekilde olmas olanakszdr, ama bu
koul teki yaln zorunluluu kendinde tamaz. 29.
nk zorunluluu klan, nesnenin kendi doas deil,
ona eklenen kouldur. Nitekim yrrken ilerlemesinin
zorunlu olmasna karn, kendi istenciyle yryen kiiyi
ilerlemeye zorlayan hibir zorunluluk yoktur. 30.
Demek ki, ayn biimde tarsal sagr bir eyi imdiki
zaman olarak grrse, doas gerei hibir zorunluluu
iermese de onun olmas zorunludur 31. Tanr da
isten zgrlnden kaynaklanan gelecekteki eyleri
imdiki zaman olarak grr; yleyse bunlar tanrsal
grye ilikin olarak dnldnde, tanrsal bilgi
kouluyla zorunlu olarak meydana gelirler, ama kendi
balarna dnldklerinde kendi doalarnn mutlak
zgrln yitirmezler. 32. yleyse Tanr'nn
olacan nceden bildii eylerin hepsi kuku gtrmez
biimde meydana gelecektir; ama bunlarn bazlar
zgr istenle olacaktr. Bunlar varolmalarna karn,
yine de u zelliklerini yitirmezler: gereklemeden
nce gereklememe olaslklar vard. 33. Ama tanrsal
bilgelik koulu nedeniyle edeerli bir zorunluluk onlar
iin de sz konusu olduuna gre, zorunlu olmamalar
neyi deitiriyor, diyeceksin. 34. Bu ayrm yle: daha
nce de belirtmitim, doan gne ve yryen insan.
Bunlar olageldii srece olmamas olanaksz iki olay,
ama yine de bunlardan birinin olagelmeden nce de
varolmas zorunlu idi, oysa tekinin yle deil. 35. Ayn
ekilde Tannnn imdi sahip olduu eyler kuku
gtrmez biimde varolurlar, ama onlarn kimileri
doal zorunlulua baldr, kimileri de onu
gerekletiren kiilerin istencine. 36. yleyse, bunlar
tanrsal bilgiye ilikin olarak alndnda zorunlu, kendi
balarna alndklarnda zorunluluktan bamszdrlar,
derken haksz deildik; tpk duyularn alglad
hereyi akla ilikin alndnda tmel, kendi bana
alndnda tekil olmas gibi. 37. Ama bu konuda
deitirme gcm varsa, Tann'nn nceden bildii
niyetimi bir rastlant sonucu deitireceim zaman,
tanrsal sagry ortadan kaldracam
syleyeceksin. 38. Yantm u: elbette niyetini
deitirebilirsin, ama tanrsal sagrnn varolan
hakikati bunu yapabildiini, yapp yapmayacan,
nereye yneleceini grd iin, tanrsal bilgiyi
ortadan kaldramazsn. Bu, zgr istenle son derece
deiken eylemlere ynelmene karn, zerindeki bir
gzn bakndan kaamaman gibi. 39. O zaman unu
soracaksn: Tanrsal bilgi benim davranma gre
deiecek mi? Yani ben unu ya da bunu istediimde, o
bilgi de deiir mi grnecek? -Hi de deil. 40.
Tanrsal gr gelecekteki her olaydan nce gelir; kendi
bilgisinin imdiki zamanna onu eker, arr. Ve.sein
dndn gibi, unu ya da bunu nceden grmekle
kendisi deimez; devinimsiz kaldndan, yaln tek bir
bakla senin yaptn deiikliklerin nnde gelir ve
onlar ierir. 41. Bu, hereyi imdide anlama ve grme
yetenei, gelecekteki olaylardan kaynaklanm deildir,
Tannnn kendi yalnlndan kmtr. 42. Bu ekilde
az nceki sorun da zlm oldu; yani bizim
gelecekteki eylemlerimizin tanrsal bilginin nedeni
olduunu sylemek yanl. 43. Nitekim tanrsal bilginin
gc, kendi imdiki bilgisinde btn nesneleri
ierdiinden, her nesne iin bir snr izmitir ve
sonradan meydana gelecek olan eylere de gereksinimi
yoktur. 44. Bunlar byle olduuna gre, insanlar iin
zgr seme istenci dokunulmaz olarak kalmaktadr ve
onlarn istenleri her tr zorunluluktan bamsz olduu
iin, yasalarn dl ve cezalar belirlemesi yanl
deildir. 45. Yine de Tanr, her eyi nceden bilen
yukardaki bir seyirci olarak kalr ve onun baknn
hep varolan bengilii gelecekteki eylemlerimizin nitelii
asndan iyilere dl, ktlere ceza datarak srp
gider. 46. Tanr'ya umut balamak ve dua etmek de
bouna deildir, doru olduunda etkisiz kalmalar
olanakszdr. 47. yleyse ktlkleri uzaklatrn,
erdeme yapn, ruhunuzu doru umutlara ykseltin,
alak gnll dualarnz gkyzne iletin. 48. Eer iki
yzl davranmak istemezseniz, sizin iin byk bir
doru olma zorunluluu izilmitir; nk sizin
eylemleriniz hereyi gren bir yargcn gzleri nnde
olup bitiyor.
BOETHIUS
FELSEFEN N TESELLS ZERNE
(DE CONSOLA TIONE PHILOSOPHIAE)
(nc Kitap
R 11
lsan; yreinin en derinlerinde hakikatin izini ararsa,
yolundan hi sapmamay arzu ederse, ruhunun isel
baklarn kendi zerine evirmelidir; zihnini uzun uzun
srecek olan almalarla kendine dndrerek adeta
kendi zerine katlanmaldr ve zihnine, darda binbir
zorlukla arad her eyin, sahip olduu hzinelerde
gml olduunu retmelidir; hatann karanlk
bulutlaryla rtl olan eyler hemencecik
Apollo'nunkinden daha da canl bir biimde parlaya
caktr nk zihnin tm , uutuun efendisi olan o
ar ktlesini tayan cisimden etkilenmemitir, bizim
temelimizde hakikatin bir tohumu hep kalr, hakikat
bilginin esin kayna olur. Niin size soru sorulduunda
kendiliinden hemen dorulukla yant verirsiniz? te
bu, sizin yreinizin temeline yerlemi olan hakikat
ocann hep canl kalmasndandr. Eer Platonun
Musas aldanmyorsa, rendiimiz her ey belle
imizde, yeniden anmsadmz unutulmu bir bilgidir.
DZYAZI 12
1. O zaman ben "Platonnun dncesine kesinlikle
katlyorum" demitim. Bunlar hatrlamam ikinci kez
oluyor: kin bedenimle temasa geip bunlar
unuttuumda, ikinci olarak da acnn arl altnda
ezildiimde" dedim. 2. O zaman felsefe yle dedi:
"gzlerini nceki kabullerine evirirsen, az nce bil
mediini itiraf ettiin eyi hatrlamakta gecikme
yeceksin" 3. "Neye?" dedim. -"Dnyann onunla
ynetildii dmenlere" dedi. "Bilgisizliimi itiraf
ettiimi anmsyorum, ama demek istediin eyi oktan
tahmin etsem de, senin azndan daha ak olarak
duymak isterim" dedim. 4. "Az nce bu dnyann Tanr
tarafndan ynetildiinden hi kuku duymamak
gerektiini dnyordun" dedi. -"imdi de yle
dnyorum, gelecekte de yle dneceim; benim
inancmn dayand nedenleri de ksaca aklayaym"
dedim. 5. Eer bunca deiik eyleri birletirecek biri
olmasayd, dnya bunca deiik ve kart blmlerden
tek bir biim haline gelemezdi. 6. Yine eer birletirdii
eyi ieren olmasayd, doalarnn deiiklii
birletirilmi eyleri ayrp dalrd. 7. Yine kendisi
devinimsiz kalrken bunca deiik devinimleri dzen
leyen olmasayd, doa dzeni byle duraan kalmaz;
yer, zaman, etkiler, boluk ve nitelik asndan byle
uyumlu bir devinim grlmezdi. 8. Yaplm eyleri
oluturan ve kalc klan bu varlk ne olursa olsun, ona
herkesin kulland adla "Tanr" diyorum. 9. Felsefe o
zaman yle dedi: "Byle dndne gre, senin tam
bir mutluluk iinde sa esen vatannna debilmen
iin, bana yapacak pek bir ey kalmyor. 10. Ama
ortaya koyduklarmza bir bakalm: Mutluluk eleri
arasnda yeterlilii saydk ve Tanr'nn mutluluun
kendisi olduunu kabul ettik, deil mi?" "Elbette yle"
11. "yleyse dnyay ynetmek iin Tanr'nn hi bir d
dayanaa gereksinimi yoktur; yoksa eer bir eye
gereksinimi olsa tam olarak kendine yeterli
olmayacaktr." dedi. -"Bunun byle olmas zorunlu"
dedim. 12. "yleyse kendisi tek bana hereye olanak
salar", -"Bu yadsnamaz" dedim. 13. 'Tanr'nn iyinin
kendisi olduunu da gsterdik" -"Anmsyorum" dedim.
14. "yleyse iyi olduu konusunda uzlatmz Tanr,
kendi bana her eyi ynetiyorsa, her eyi iyi ara
clyla gerekletiriyor demektir. Denebilir ki, o, dn
yann yapsnn duraan biimde dzenli olarak ko
runmasn salayan bir dmen, bir anahtardr." 15.
"Tamamyle katlyorum" dedim; "ve az nce senin
aa yukar byle konuacan tahmin etmitim" 16.
"Buna inanyorum" dedi; "hakikati grmen iin bugn
senin gzlerini atm sanyorum, ama imdi
syleyeceim ey hi de daha az ak olmayacak." -"Ne
peki?" dedim. 17. "Mademki" dedi "Tanrnn hereyi
iyilik anahtar ile ynettiini ve sana gsterdiim gibi,
her eyin doal bir eilimle iyiye doru yneldiini
dnmekteyiz; artk bundan byle bir eyin gnll
olarak kendisini bu ynetime brakmasndan ve
efendisini bir kez benimseyip kabul ettikten sonra, onun
buyruklarna boyun emesinden kuku duyulabilir mi?"
18. -"Bunun byle olmas zorunlu" dedim, "eer o dik
kafallar iin bir boyunduruk ve onu kabul edenler
iinse bir kurtulu olmasayd, bu tr bir ynetim mutlu
grnmezdi" 19. -"yleyse, kendi doasn izlemesine
karn, Tanr'ya kar kmaya kalkacak bir ey yok
mu?" -"Kesinlikle yoktur" dedim. 20. "Eer bir ey buna
kalksa, mutluluu nedeniyle en yetkin olduunu kabul
ettiimiz Tanr'ya kar bir baar elde edebilir miydi?"
-"Hayr, hibir ey baaramazd" 21. -"Demek ki, bu
tam iyiye kar kmak isteyecek ve kar kabilecek
hibir ey yok" -"Sanrm yok" dedim. 22. "yleyse tam
iyi, her eyi gle yneten ve tatllkla her ey iin
olanak salayan eydir" dedi. 23. O zaman yle dedim:
"Yalnzca bu kantlamann sonular deil, kullandn
szckler de beni nasl rahatlatyor! Ah keke byk
ilere kalkan kiilerin aptall da utansa bir kez!" 24.
"yklerde gn Devlerin saldrsna uradn
okudun" dedi felsefe; "bununla birlikte onlara da iyi
liki g layk olduklar biimde olanak salad. 25. A-
na ister misin, bu usavurmalar da kar karya
getirelim? Belki de bu atmadan gzel bir hakikat
kvlcm fkrr" -"Bu sana bal" dedim. 26.
"Tanr'nn tam gl olduundan kimse kuku
duymayacaktr" dedi. -"Aklbanda olan hikimse
byle bireyde kuku duymaz" dedim. 27. "Ama tam
gl olan iin hibir ey olanaksz deildir" dedi.
"Hibir ey" dedim. 28. yleyse Tanr kt biey
yapabilir mi? -"Hayr" dedim. 29. "Demek ki, hereyi
yapabilenin yapamad bir ey olduuna gre, ktlk
yoktur" dedi. 30. -"Sen benimle oyun mu oytuyorsun"
dedim "iinden klmaz usavurmalarla giri ve k
kaplarn istediin gibi kullandn bir labirent kurarak
tanrsal yalnln aheser an anlalmaz hale mi
getiriyorsun? 31. Nitekim az nce mutluluk konusuna
geerek onun tam iyi olduunu syledin ve mutluluun
en yce Tanrda yer aldn belirttin. 32. Yine
Tanrnn tam iyi ve yetkin mutluluk olduunu akladn
ve buradan da kk bir admla, Tanryla eit olann
dnda hikimsenin mutlu olamayacan kardn.
33. Yine iyinin biiminin kendisinin Tanrnn ve mut
luluun z olduunu syledin ve Birin kendisinin her
nesnenin doasnn arad iyi olduunu gsterdin. 34.
Ayrca Tanrnn evreni, herkesin ona gnll olarak
boyun eecekleri biimde iyilik dmeniyle ynettiini ve
hibir kt doann olmadn ekledin. 35. Btn
bunlar, balantsz usavurmalarla deil, birbirini
smsk izleyen, salam kantlamalarla akladn. 36. O
zaman o: "Oyun oynamyoruz" dedi, "tersine az nce
yardmn istediimiz Tanr sayesinde en nemli ii
baarm olduk." 37. Nitekim tanrsal tzn biimi,
onun dnda olan bir eye tamaz bir eyi de kabul
etmez; onun tz konusunda Parmenides'in dedii gibi
"Her yandan iyice yuvarlak bir kre biiminde"
nesneler emberini devinimli kdar, ama kendisi
devinimsi: kalr. 38. Eer dardan gelen deil,
incelenen konunun iinden kan kandamalar
kullandysak, bunda aacak birey yok; iink szlerin,
szn ettii nesneye uygun olmalar gerektiini
gsteren Platondan renmitin bunu."
Boelhius'un hemen ardndan, onun dnce dnyasn bir bakma
tamamlayc nitelikte olmak zere ksaca Cassiodorus'a, Gregorius
Magnus'a, sidorus de Seviglia'ya deinmekte byk yarar vardr.
Byle bir yaklam ayrca Ioannes Scotus Erigenaya kadar olan
dnsel gelimenin boyutlarn, C orpus Areopagiticum'u da hesaba
kalmay gerekli klmaktadr. Erigena'nn anlalabilmesinin yeterli ol
mamakla birlikte gerekli koullarndan biridir byle bir abaya
girimek.
Romal soylu bir aileye mensup olan Cassiodorus (480/490-575/
585) Boetlius gibi Teodoricus'un sarayna girmi ve Boelhius'tan
daha ansl bir dnem geirmitir. 540 ylnda Calabria'daki Vivarium
Manasln'na ekilerek burada ann en byk ktphanelerinden bi
rini kurmutur. Augustinus'la ilgili aklamalarda da dile getirildii
gibi, bu yzylda Boethius felsefi gelenein temsilcisiyken, Cassio
dorus retoriin temsilcisi olmutur. Dolaysyla onun De anim a (Ruh
zerine) ve Institutiones divinarum et saecularium litterarum
(Tanrsal edebiyat ile pagan edebiyat retimi) adlarn tayan
yapttan skolastik yazn alannda ok etkili olmutur.
De anim a'da Augustinus'un bu konudaki yaptn mek alan Cas
siodorus, ruhun maddeden tmyle bamsz, lmsz olduunu, o-
nun imdilik bedenimizde bulunduunu savunmutur.
kinci yapl daha da etkili olmu, manastr okullannda ad De ar-
tibus ac disciplinis litterarum (edebiyat, sanat ve disiplinleri) olarak
gemitir. Szel sanatlarla (trivium: gramer, retorik, diyalektik) doa
ve ahlak bilgisine gtren sanatlan (quadrivium: aritmetik, geometri,
astronomi, mzik) birbirinden ayrmtr. Aynca yapln asl nemi,
klasik kltrn temel malzemelerini Kutsal Kitabn anlalabilmesi
iin kilisenin hizmetine sunmasndan kaynaklanmaktadr. Nitekim
Cassiodorus kilise yelerinin yetimesinde, Antika yazarlarnn iyi
bilinmesini ve edebiyat gerekli grmtr; nk ona gre Tann'nn
szlerinin bilinmesi ve doru yorumlanmas iin dnyaya ait bilgiler
zorunludur; insann yazdklar ile Tann'nn dedikleri aslnda uzlamaz
deildir. Bylece Augustinus'lan bu yana zerinde durulan din d
kltr ile Hristiyan gelenei arasndaki iliki sorununa kilise
yelerinin de destekleyip gelitirecei bir yant vermeye almtr.
540 ylnda Roma'da doan Gregorius Magnus 575'te rahip, 590'da
Papa olmu ve 604 ylnda lmtr. Kilisenin rgtlenmesinde
alm olan Gregorius Magnus'un Liber regulae pastoralis adl
yapt katolik kilisesindeki hiyerarinin olumasnda temel kitap
olmu; M oralia's ise Kutsal Kitabn aklama yntemi olarak Ortaa
boyunca mek tutulmutur. Klasik a yaptlarna gvenmeyerek,
gramer ve edebiyat retimine; kutsal metinler ile edebiyatn
birletirilmesine, Tanr szlerinin din d sanallarla aklanmasna
hep kar km ve Cassiodorus'un lam tersi bir yol izlemitir. Ayrca
klasiklerin dilinin dnda, yeni bir kilise Latincesi iin aba har
camtr.
eitli tanrbilim kitaplar olan ve 570-636 yllan arasnda-
yaayan Isidorus de Seviglia'nn en nemli yapt Etymologiarum li-
bri (Kkenbilim Kitab) dir. 622-633 yllan ansanda yazlm olan
yapt hem doa bilimleriyle uraanlara hem de kilise hocalanna kay
nak olmu bir tr ansiklopedidir. Her eyi aklamak iin en geerli
yolun, adnn kkeninden yola kmak olduu savyla yazlm olan
yapt bilimsel, felsefi, tanrbilimsel bilgiler yndr. Isidorus'un geni
ilgi alanlann yanstan teki yaptlan ise De fide catholica (Katolik
inanc zerine), De ordine creaturarum (Yaratlanlann Dzeni
zerine), Historia regum Gothorum et Vandalorum (Gotlann ve
Vandallann Tarihi) dur.
Ioannes Scotus Erigena'ya gemeden nce Corpus Areopagiticum
hakknda bilgi vermek gerekmektedir. IV. yzyln sonu ile V.
yzyln banda yaam olan bir yazann metinlerini, nceleri Ermi
Paulus'un rencisi Dionysius Areopagita'nn yazd sanlmsa da,
sonralar bu metinlerin ancak V. yzyla ait olduu konusunda
eletirmenler gr birliine varmlardr; bunun zerine metinler De-
divinis nominibus (Tanr adlar zerine), De mstica tbeologia (Mis
tik tannbilim zerine), De coelesti hierarchia (Gkyz dzeni
zerine), De ecclesiastica hierarchia (Kilise dzeni zerine) baln
tayan yazlardan ve on mektuptan olumaktadr.
Yaptlarn tm Yeniplatonculann temel grlerini Hristiyan
dogmalaryla uzlatrma amacn tar grnmektedir; ama Yenipla-
tonculardan Plotinos'un deil, Proklos'un grlerinin etkisi metin
lerde daha ok kendini gstermektedir. Emanatio (tama, alma
sreci) ve Tanr ile doa arasndaki arac varlklar retisi ve yoktan
varetme, yaratma inanc ile birletirilmeye allmaktadr.
De divinis nominibus'un ieriine gre Tanr iyidir ve yaratlm
nesnelerin nedenidir; nk Tanr kendi bana etkin haldedir, tzlerin
yaratcsdr; kendi iinde nesnelerin basz sonsuz ilk rneklerini
tar. Hem yaratc etkinlii ile btn nesnelerin iindedir hem de ya
ratt nesnelerden ayn olarak hep kendi bana kalr, hem iyidir, hem
varlktr, hem de her adn, her varln, her zn zerindedir. Tann'nn
iyilik, varlk, yaam, bilgelik, gzellik olduu sylenmekle birlikte,
ona yklenen her adn aslnda Tanr'y ifade etmede son derece yeter
siz olduu bilinmelidir. Doadaki nesneler zerine dnen zihin, ya
ratlanlardaki hibir yetkinliin Tann'ya uymadn anlamak
zorundadr; bu nedenle onun nasl bir ey olduu dile getirilemez;
nitekim Tanr ne iyiliktir, ne gzelliktir, ne yaamdr, ne bilgeliktir, ne
birdir, ne de birliktir. Bu biimde dile getirildiinde ancak, onun, in
sanlarn kabul ettii ve etmedii niteliklerin zerinde olduu
anlalabilir. Dolaysyla ne 'pozitif tannbilim' ne de 'negatif
tannbilim' Tann'y anlamay salayabilir.
De mstica theologia'da yer alan dncelere gre ise negatif ve
pozitif tannbilimin zerinde mistik bir tannbilim vardr; bu bilgi ve
bilgelik rndr, ruhun ykseliidir. Tann'ya yklenebilecek nitelik
lerin yadsnmas, zihnin tanrsal almasna hazrlk oluturur. Ruh
btn duyusal ve zihinsel etkinliklerden anndnda, dinginliini ka
zandnda, Tann'nn kayras ile tannsal k kendini gsterir. Ka
ranlkla k ayn eydir: duyularda ve zihinde karanlk diye bilinen
ey. bir sl ktr aslnda, tle bu duruma ulam olan bir ermiin ru
hunda hissedebilecei ey szcklerle dile getirilemez.
Tanr'nn birbiri ardndan gelen yetkinlik basamaklaryla
almasn dile getiren De coelesti hierarchia ile De ecclesiastica
hierarchia adl metinler de yine Plotinos ile Proklos'un grleri
zerine kurulmutur. Melekler, saf ruhlar, zihinsel doalar blm
halindedir. Serafiler. Kerubiler ve Tronlar birinci gelir; sonra Domina-
tio'lar (egemenlikler), erdem, g gelir; nc olarak gk prenslik
leri, ba melekler ve melekler. lk blm Tann'y seyretmek onuruna
kavumu olan blmdr ve yalnzca Tann'ya hifcmel eder; ikinci
blm Tanr'nn n ilk blmden alr ve yaratmann btnyle
urar; nc blm tanrsal ikinci blmden alr ve zellikle
insanla urar.
Kilise blmleri de insanla Tanr arasnda araclk grevini
srdrr. Gksel blmlere yknerek insan arndrr, aydnlatr, yet
kinletirir. En son ve en yce son olan Tanr ile bu blmler a-
raclyla btn yaratlanlar kendine eker. Bylece tm evren
Tann'dan kp yine Tann'ya dner.
Corpus areopagiticum zellikle mistik retiler iin kaynak ol
maktan te. Ortaada kilisenin egemen tutumu iin de felsefi daya
nak olarak kullanlmtr.
Aynca Ortaada Hristiyan ve Arap evrelerinde Aristoteles'e ait
olduuna inanlan iki yapt ad geer; metafizik nitelikteki bu iki yapt
skolastik dncenin biimlenmesinde etkili olmutur. Yaptlarda Ye-
niplatoncu grnm belirgindir ve Tama-Alma (emanatio). Akllar
(Intelligenliae), madde, leyen Akl (Faal Akl-Intelleclus Agens)
kavranlan bu yaptlar araclyla Arap dnyasna gemitir.
Liber De Causis'in Aristoteles'e ait olmad XIII. yzylda
anlalm; Theologia Aristotelis ise XVI. yzyla dein Aristoteles'in
yapt olarak incelenmitir. Bu yaptn Aristoteles'e ait olup olmad
ancak u yaptlarda sz konusu edilmitir: F. Patrizi, Discussionum
peripateticarum (c. IV, 1581) ve J. Carpentarius, Libri XIV qui
Aristotelis esse dicuntur (Aristoteles'in olduu sylenen 14 kitap),
Paris, 1571.
PS. THEOLOGIA ARSTOTELS (Aristoteles'in Tannbilimi)
Asl metin Yunanca yazlmtr; yazl a ve yeri bilinmeyen bu
yapt yitiktir; bir sava gre Plotinos'un verdii derslerde Amelius'un
tuttuu notlardan olumutur. (Vers la reconstitution de
l'enseignement oral de Plotin, Bull, de la Classse de Lettres de
L'Acad. Roy de Belgique", 1937, ss. 310-342).
Elimizde bulunan Arapa eviri Abd al- Mesih- Ibn Abdullah Ibn
Naimah'a aittir; Arapa metin 1882'de, Fr. Dieterici tarfndan Al
manca evirisiyle birlikte yaymlanmtr.
Ps. Theologia Aristotelis'te Ruhun bedenle nasl birletii,/
Ruh'un niin aa dnyaya (in mundum inferiorem) indii, Us'un (in
tellects) hareketsiz olmasna karn, Ruh'un (anima) ne biim hareket
ettii; nesnelerin hangi dzenle ve hangi neden araclyla ortaya
kt; Tanr'nn ne tr eylemde bulunduu; Tann yaratmasayd
hibir nesnenin olmayaca; Ruh'un aa ve yukan dnyalar arasnda
arac olduu; aa ve yukar dnyada (in mundo inferiori et in superi-
ori) hangi trlerin olduu; Us'un hem birlik hem de okluk olduu
(Intellects est unus et plura); hereyin Us'un iinde olduu;
varlklarn dzeninin nasl olduu; Tann, Us ve Ruh'un bizim ta
rafmzdan nasl anlalaca; leyen Us'un (Intellectus Agens) nasl
bir varlk olduu ve ok sayda varl nasl yaratt; Tann'dan
leyen Us'un, ileyen Us'tan Ruh'un. Ruh'tan da Doa'nn nasl or
taya kt ve Tanr Sz'nn (Verbum Divinum) ne olduu
aklanmakta, btn bu grler Plotinos'un dizgesiyle Hristiyan dog
malar birbirine kartrlarak aktarlmaktadr.
De Causis (Nedenler zerine)'in X. yzylda yazld bilinmekte
dir. Arapa metnin bal "Aristoteles'in mkemmel iyi konusunu
iledii kitap''tr; XII. yzylda Cremonal Gerardo tarafndan Latince-
ye evrilmitir. A lb erts Magnus, Roger Bacon, Dante Alighieri, Eck-
hart gibi dnrlerin inceledii yaptn Aristoteles'e ait olmadn
ilk savunan Thomas Aquinas olmutur (Comm, in De Causis, 1).
Yaptta lk Neden'den Varlk'n, Varlktan Us'un basamak basamak
olduu, her basamakta yetkinliin azald; Us'un grevinin kendin
deki anlalr biimleri en alt basamaktaki Us'tan taan Ruh'a vermek
olduu, bu retimde de Us'taki biimleri model olarak kulland
aklanmaktadr.
IOANNES SCOTUS ERIGENA (ERIUGENA)
( 800/815 - 870/ 877 )
(Birinci Kitap)
FARAB
(870 - 950 )
BN SNA (AVICENNA)
(980 - 1037)
Ibn Sina; oluu, evrenin oluunu Tanr istencine bal olarak deil,
zorunlu bir varlktan tama biiminde aklar. Tanr evrenin varl
asndan ncelik tar ve evrenin varlndan ayrdr. Bu zorunlu
tlk'ten yalnzca bir Akl kar, nk Bir'den ancak bir kar. Ama bu
kan bir, daha nce gelenden tat iin artk bir deildir, yaln
deildir, bileiktir; zorunlu olarak kendinde bir ikilik tar. Bu ikilik
varlk ve bilgidir, dnyaya okluu veren bu ikiliktir. Bu akldan bir
baka akl kar. Bu da gksel bir ruh ile gksel biri cisimden oluur,
gksel cisim en uzak uzaydr. Yine bu akldan da bir ruh ve gksel
cisimden oluan bir baka Akl kar ve onuncu Akla kadar bu byle
gider. Her bir akldaki bir gksel cisme Arisloleles-Plolemaios evren
sistemindeki bir gk cismi karlk gelir. Akllarn onuncu ve
sonunucusu 'ileyen Akl' (Faal Akl)dr ve artk bir gksel cismi
deil, oluan-yokolan maddeden olumu olan bizim dnyamz
ynetir.
Madde saf olaakllk tayan bir edir, bu biimiyle de kendi
bana bir varl yoktur; 'yokluk'tur, ktdr. Madde leyen Akln
ona verdii tzsel biimleri alr. Akllar dnyasndan dm olan
biimler, maddenin iine gmlr.
nsan ruhu da Akllar dnyasndan maddesel dnyaya dmekten
kendini kurtaramaz, ama kaynana olan balln da koruduundan,
aklsal yaamn da srdrr. Bu aklsal yaamda duyum, ya da duyu
organlar araclyla maddeden bamsz alma; duyulur olanlardan
deil, maddeden soyutlayan tasarm; duyusal olmayan tek tek idealan
ortaya karan deerlendirici kavrama ve ancak anlalabilir olann,
tmelin kavranmas biiminde ortaya kan drt soyutlama derecesi
vardr. Bu drdnc soyutlama ruhun kendi bana yapt bir i
deildir, anlalr biimler ayn zamanda leyen Akln armaan olan
tzsel biimler gibidir ve sezme aslnda bir ruh etkinlii olsa bile,
ileyen Akln yardm gereklidir.
Belli bir sre iin insan bedeninin bir biimini oluturan ruh,
bedenin lmnden sonra Akl dnyasnda asl yaamna
kavuacaktr; bu kavuma temelde ok byk bir deiiklik getirmese
bile, maddeden kurtulduu iin dolaysyla, ruh ktden de kurtulmu
olacaktr. Bedendeki madde, ruhun bireyselliininin nedeni ve arac
olsa bile, nhun kendisi kazanm olduu bireyselliini hep koru
yacaktr.
'Varlktan ve Akllardan grnen dnyaya don bir inie karlk
gelen bir k da sz konusudur ayn zamanda. Bu k her yarat
n kendi ilkesine duyduu sevgi ve istek salar. Bir'den taan teki
Akllarn herbiriin bir ncekine kar duyduu sevgi ve ilek son
Akl olan ileyen Akl tarafndan grnen dnyaya aktarlmtr ve bu
nedenle herey kendi iyisine ynelir, ama- bu iyiyi kendi bana
bilemez, insan da kendi iyisine ynelir ama bu ynelme ancak
anlalabilir olanlan. Akllan ve 'Zorunlu Varlk' bilebilen, akll
ruhu sayesinde mmkn olur. Bu ynelmeyi insan, kendisine ruhunu
veren ve ruhunu aydnlatan ileyen Akl ynndeki bilinli bir sevgi
ve bilme devinimi aracl ile gerekletirir.
lmden sonra maddeden syrlm olan ruh, dnyada kazand
hazrlkla orantl olarak, az yada ok, anlalabilir olanlan bilme
sevincini yaayacaktr. Ama ruh bu dnyada hazrlanmam ise,
aklsal yetilerini kreltmise, bu sevinten yoksun kalmakla cezasn
bulacaktr. Hazrl stn derecede gereklemise 'Zorunlu Varlk
tanyacaktr. Doa Felsefesi adl yaptnn kaybolmu olmas tbn
Sina'nn bu grlerini ne denli derinletirdii, insann knn
ayrntl koullann ve aamalann nasl zdn anlamay
engellemektedir. Aristoteles'i dzeltmekten sz etmi olmas
nedeniyle elindeki Theologia Aristotelis ile Aristoteles'in teki
yaptlan arasndaki elikileri grm olduu savunulmu ve buna
kant olarak da varlk ile z aynm konusundaki grleri
gsterilmitir. Ama tm metafiziinin Plotinos'un Enneades'inden
izler tad da akUr.
tbn Sina yaad dnemde Bat'nm tek hocas olmutur. Kanun'u
1150-1187 yllan arasnda Cremona'l Gherardus (Cremonensis)
tarafndan evrilmi, niversitelerde temel kitap olarak kullanlmtr.
Renaissance dneminde Leonardo da Vinci, bn Sina'nn anatomi
grlerini eletirmi, Paracelsus Kanun'u Basel'de yakmtr ama
ifa II. Frederik'in istei zerine evrilmi, Ortaada kimya,
astronomi, zooloji, yerbilimleri alanlannda en ok bavurulan yapl
olmutur.
Felsefe yaptlan arasnda ifa'nm metafizikle ilgili, Gkyz
zerine, Ruh zerine, C anllar zerine adl blmleri XII.
yzylda Gundisalinus tarafndan evrilmitir. Aristoteles'in yalnzca
mantk kitaplaryla tannd bir dnemde tbn Sina, Bat iin doa
bilimleri hocas olmakla kalmam, tm Bat felsefesinin en nemli
kayna da olmu, ama hep Aristoteles yorumcusu olarak
incelenmitir. Evrenin kayna ve Tanr konusunda pek sz etmemi
olan Aristotelesi tamamlayan bir dnr olarak bir yzyl boyunca
Yeniplatoncu -Augustinusu izgide grlmtr; nk Akllardan
(Meleklerden) ruhun lmszlnden, Akln yukardan gelen kla
aydnlanmasndan, Latin skolastiinin en byk arzusu olan 'aklla
inan arasndaki uyum'dan szetmitir.
1210 ve 1215 yllarnda Paris'te Aristoteles ile onun izleyicilerinin
retileri yasaklandnda, bu karar bn Sina'y da kapsam ama
1231'de IX. Gregorius'un kararyla Aristoteles'le birlikle bn Sina'nn
grlerinin de retimi serbest braklmtr.
Bu arada zellikle Paris Piskoposu Auvergen'li Guillelmus'un
balatt kampanya sonucu leyen Akln lmden sonraki ruh
mutluluu iin neden olmas konusundaki grleri eletirilmi; ancak
z ile varlk arasndaki ayrma ilikin sav Latin skolastiine
yerlemitir. ngiltere'de Fransiskenlerin balatt bir akm sonucu
Augustinus'un grlerine yakn olduu ileri srlm hatta,
Augustinus'u tamamlayan bir dnr olarak grlmtr. bn
Sina'daki 'leyen Akl', Augustinus'un 'memoria sui'si olarak
dnlmtr. Ayrca Paulus'un mektuplar gibi baz kutsal
metinlerin aklanmasnda kendisinden yararlanlm, felsefesi mistik
bir bilgi teorisiyle de aklanmak istenmitir.
XIII. yzylda Bat felsefesi dncesinde yeri belirlenmi olan
bn Sina'nn bilimsel aklamalarn Albertus Magnus geni lde
kullanrken, Thomas Aquinas, bu yaptta evirisi yer alan De ente et
essentia'da yaratlm meleklerin maddeden bamsz olduunun
kant olarak bn Sina'nn varlk-z aynmn kullanmtr. Ayrca
Thomas Aquinas, ibn Sina'nn ruhun lmnden sonra varolduu
grn ibn Rd'e kar eletirilerinde kullanmtr. Latin skolastii
retileri ve terimleriyle hep onun grlerini kaynak alm, Roberto
Grossatesta'dan Roger Bacon'a dein hemen her Ortaa dnr
ondan yararlanmtr. Kilisc'nin resmi filozofu Thomas Aquinas
yorumcular bugn bile bu filozofu hep tbn Sina ile birlikte
incelemektedirler.
GAZAL
(1058 - 1111)
(BLM III)
NSZ
1. H akikat: Veritas
2. Adalet : Iusttia
3. Sanlk: Rectitudo
gibi iblis de direken olurdu. Bu aratrmay, iyi melek
lerin berklii zerinde durduum halde, "iblisin D
" diye adlandrdm; nk iyi melekler zerine syle
diklerim ikincil kald, oysa ktler zerine yazdklarm
soruturmann ana konusunu oluturdu.
Bu aratrmalar geri srekli bir metin oluturmuyor
ama yine de, konularyla irdeleyilerinde ki benzerlik,
andm dzenle yazya ekilmelerini gerektiriyor. Kimi
tezcanl kiilerce baka bir srayla yazya ekilebilecek
leri iin, btnlemeden nce belirttiim biimde dzen
lemelerini istiyorum.
BLMLER
1. imlem : Significatio.
2. Anlatm : Enuntiato.
1. BLM
1. S z : Oratio
ini: deiik nesneler araclyla hakikatin ne olduu
nu soruturalm.
IRAK : Baka birey yapanasan bile, dinleyerek yar
dmc olacam.
2. BLM
4. BLM
S. BLM
6. BLM
8. BLM
10. BLM
11. BLM
1. rectitudo
grme duyusuyla duyumlantr; tekilerse ancak anlkla
alglanabilir.
USTA yleyse hakikati yanlmyorsam, ancak anlkla
alglanabilen sanlk diye tanmlayabiliriz.
IRAK Byle diyenin hi de yanlmadn gryorum.
nk bu hakikat tanm gerekenden ne ounu ne azn
ieriyor; "sanlk" ad onu sanlk diye adlandrlma
yan her nesneden ayryor, ancak anlkla algnabilir ol
mas da grlr sanlktan ayrt ediyor.
12. BLM
(*) Bu kitabn evirisi de Bir M utsuzluk yks balkl eviride yer almak
tadr.
Tm yapt gzne alndnda, Abelardus'un ana ilikin bir
ok dnme esini benimsedii anlalr; ama kimi zaman ann
sradan, kalplam tutumlarna sava aar gibidir; hocalarna ilikin
olarak yapt ve Historia Calamitatum'da dile getirdii eletirilerde
olduu gibi. Daha sonralar, zellikle XIII. yzyln sonu ile XIV. yz
ylda edimselleecek olan kimi grlerin (zellikle mantk felsefesine
ilikin) bir habercisi gibi grnmektedir Abelardus.
Daha nce de belirtildii gibi Abelardus, mant bamsz bir bilgi
dal olarak kurmaya abalayanlarn banda gelir. Abelardus'un ardn
dan gelen William Shyreswood, spanyal Petrus ve Auxerre'li Lam-
bert'den sonra Guillelmus de Ockham'n geleceini tasarlamak hi de
zor deildir. (*)
(*) Petrus Abelardus hakknda daha ok bilgi edinmek iin bkz. P etrus Abe-
lardusun Ahlak Anlay, Betl otuksken, stanbul niversitesi Edebiyat
Fakltesi Yaynlar, stanbul, 1988
ABELARDU S
M ANTIK
(Logica Ingedientibus'un Birinci Blm)
bu, tek tek alman insanlarn her birine ayn adn yklen
mesinin ortak nedenidir; onun olduu oranda bu tek tek
varlklar biaaya gelebilirler ancak. Gerek olmayan
bir eye neden denmesi hi de ender deildir. rnein
yle dendiinde, dile getirilmek istenen udur: Halk
meydanna gitmek istemedii iin dvld. Burada be
lirlediimiz neden, yani halk meydanna gitmek isteme
mesi hibir z gstermez. nsan olma durumu iin de
ayn ey sz konusudur; bununla insan yapsn olutu
ran eyleri belirliyoruz; bunlar eylerdir ve anlk onlara
ortak bir ad yklediinde bunlar anln dnd ey
lerdir; bu onlarn ortak bir benzerlie sahip olmalarn
dan dolaydr.
Tmellerin, adlandrmay hakl karan ortak bir neden
gereince, ayn adla adlandrlan tekil gereklikler ol
duunu gsterdik. Geriye bu terimlerle ilgili tasarmn
ne olduunu gstermek kalyor.
Hereyden nce, genel olarak tasarmn yapsn belirle
yelim.
Duyum ve anln her ikisi de ruha ilikindir, ama onlar
u noktada ayrlr: duyumlar sadece cisimsel aralar
araclyla ortaya karlar ve sadece cisimleri alglar
lar ve bu algladklar cisimlere ilikindirler; rnein,
bir kulenin ve bu kulenin grlebilir niteliklerinin grl
mesi byledir. Tam tersine anln cisimsel bir araca hi
gereksinimi yoktur; onun iin cisimsel bir tzde yer al
m olmak da zorunlu deildir; zihnin rettii ve zihin
sel etkinlii yneten nesne benzerlii onun iin yeterli-
dir. Kule yklm ya da ortadan kaldrlm olsun, bu
kulenin duyulur grs de ortadan kalkar; tersine tasa
rm, ruh nesnenin benzerliini saklad srece devam
eder. Fakat duyum, duyulur nesneyle karmad gibi,
anlk da tasarlad nesnenin bu biimiyle artk kar
ma:; o daha ok tinsel bir etkinliktir; bunun sayesinde
ruh aklldr denir. Oysa ki bu etkinlii ynlendiren bi
im imgesel ve kurmaca bir gerekliktir; ite bunu iste
dii zaman ve istedii gibi ruh retir; uykuda grlen
imgesel kentler gibi ya da zetaatknn nceden biim ve
recei eye ilikin olarak tasarlad bir model gibi, tm
bu gerekliklerin ne ad ne tz ne de ilinek adn almaya
haklar vardr.
Bununla birlikte kimileri bu imgesel gereklii, anln
kendi ilemiyle kartrrlar; onlara gre gerek kulenin
yokluunda tasarladm ve kare eklindeki yksek, ge
ni bir ey olarak seyrettiim antsal imge, kesinlikle ku
lenin tasarmdr. nerme zerine adl yaptnda eyle
rin benzerliklerine ruhun duygulanmlar dediinde,
Aristoteles'in de bu grte olduu anlalmaktadr; ite
bunlara tasarm denir.
Bize gelince, imgeye eyin bir benzerlii diyoruz. Ama
byle bir benzerlik biimine iasarm demeyi hi de uy
gunsuz olarak grmyoruz, nk anln tasarlad
ey, kesinlikle eyin benzerlii denilen eydir. Bununla
birlikte hakl olarak diyoruz ki anlk bu benzerlikle ka
rmaz. Gereklen de unu soruyorum, kulenin bu kare
biimi, bu ykseklii yleyse gerek olarak, bu kulenin
yapsna ya da hacmine benzeyecek olan anln kendi
biimini oluturur mu? Gerekte, her trl cisimden ayr
olan kulenin bu asl ykseklii ya da kare biimi kurma
ca bir nitelemeyle de olamaz; anln biimiyle de ola
maz; hi bir znkiyle de olamaz, yleyse geriye sadece
kurmaca bir nitelik kalr, kurmaca da olsa bu, bu biime
ve bu ykseklie ilikindir. Aynadaki imge iin de ayn
ey sz konusudur; bu da bir ey gsterir, fakat gerek
ten olmayan bireydir; nk beyaz bir aynann yzeyin
de renklerin nitelik olarak kartn gsterdii de sk sk
olan bir eydir.
Baka bir soru daha konabilir ortaya. Hem duyulur hem
de zihinsel bir ekilde ayn nesne kavranm olsun; r
nein bir ta grld zaman durum budur. Ama o za
man anlk tan imgesi zerinde almaz m ya da anlk
ve duyum dorudan doruya her ikisi de tala i grmez
mi? Bu durumda anln artk imgeyi kullanmadn ka
bul etmek akla daha uygun grnyor; nk tzn ken
di ereklii onda grnyor Eer orada bir duyumun
olduu ileri srlrse orada artk bir tasarm olamaz,
biz bu sonucu reddederiz; gerekten sk sk ruhun ay
zamanda hen bir nesnenin duyumuna ve hem de bir
bakasnn tasarmna sahip olduu durumlar vardr;
tpk byk bir zenle alma durumunda olduu gibi
ve buradaki gereklikleri gren ak gzlere sahip olma
durumunda olduu gibi, zerlerine yazlan dier gerek
likler de dnlr.
GR
BLM I
BLM II
BLM III
BLM IV
BLM V
BLM VII
(x) Lon Baudry'nin (Guilllaume d'O ccam , sa vie, ses oeuvres, ses ides
sociales et politiques, Paris 1950 s. 18) bildirdiine gre, el yazmalarnda
Ockham ad ok eitli ekillerde yer almaktadr: Ocham, Ockhan,
Ockekam, Oquam, Auguam, Hotham, Olram
srmelerine karn, Ockham'n kendi hocalar iin Eskiler, oysa
Thomas Aquinas ve Duns Scolus iin Modernler deyiini kullanmas,
her iki filozof arasnda hoca renci ilikisinin olmadn gs
termekledir. Ancak Maurice de VVulf Histoire de la Philosophie
Mdivale (Paris, 1905) adl yaptnda Ockham'n Duns Scolus'un
rencisi olduunu ileri srmektedir.
Ockham yeni bir etcllektel tipinin belirdii XIV. yzyln
filozofudur. Bu dnem siyasal ynden prenslerin dnemidir; ayrca
retim alannda da niversitelerin iyice arlklarn duyurduklar bir
dnemdir XIV. yzyl. Byle bir ortamda niversitelerde yetien ve
dolaysyla felsefi ve tarbilimsel sorunlara geleneksel dnme
biimlerini de iyice kavrayarak ama yine de yepyeni boyutlarla bakan
filozoflar siyasal yaplanmalarda da arlklarn duyurmaya bala
mlardr. Ayrca yeni mantksal yaklamlar, felsefi balamda ortaya
kan sorunlar, giderek felsefe ile tanrbilimi alanlarnn birbir
lerinden ayrlmalarna yol amtr; baka deyile akln dorular ile
inancn dorular artk birbirlerinden ayrlma yolunu tutmulardr.
Btn genlii mantkla uramakla geen Ockham'a gre
adalarnn iine dtkleri halalarn, yanllarn kayna onlarn
doru dnmenin kurallarn bilmemeleridir. Ona gre hangi bilgi
dal olursa olsun, baar elde etmek iin yaplacak ilk i doru
dnmenin kurallarn renmektir. Mantkta izledii yol bakmn
dan Ockham Aristotelesidir. Ancak Ockham Aristoteles'ten sonra
gelen ve onun geleneinde yer alan Porphyrios, Boethius ve
Abelardus'u da hep bu dorultuda adc dorultuda izlemi; ad geen
- filozoflardan, bu bak as dorultusunda verimler salamtr. Dile
verdii nem, bu filozoflara balannn da tipik bir gstergesidir.
Bir filozofu kavramann yolu, onun, varln mantksal kuruluna
ilikin olarak ortaya koyduklarn kavramaktan getiine gre,
Ockham'a da bu adan bakmak gerekecektir, stelik Ockham byle
bir lemellendirmeyi, bilinli olarak benimsemitir. Nominalist izgiler
tayan ontolojisini kurarken Ockham her eyden nce* mantksal
formlar saptamaya almtr. Varlksal, mantksal ve dilsel yapnn
odanda yer.alan terim'i bylece aratrmalarnn temeli yapm,
terimleri aydnlatmakla ie girimitir. Aklyrlmelerin yapsn
zmlemeye alma, ardndan nermelerin nasl bir yapsnn
olduunu belirgin klmaya alma, ama hereyden nce terimlerin
neliii ortaya koymaya alma, Ockham' kendine verdii
grevlerin en banda gelmektedir. Ona gre terim, dilsel ve mantksal
bir yapdr.
Mantmzn ileyii aklyrlmelere dayal olduuna gre,
bunlarn nelerden olutuunu bilmek, yaplacak ilerin birinci
aamasn oluturacaktr. Aklyrtmcler nermelerden, onlar da
terimlerden olumaktadr. yleyse, terimlerin ne olduunu kavramaya
almakla ie balamak gerekmekledir. Arislolelesi yoldan gidilecek
olursa, ortaya kacak olan udur: Terim, nermenin kendisine
ayrt, kendisine bir ey yklenen ile bu yklemin kendisinden
oluur. yleyse asl bilinmesi gereken terimlerdir; bunlarn nasl bir
yaps vardr; nasl oluturulmulardr; ileyileri nelerdir trnden
sorular Ocklam bir anlamda gizli olarak sorup yantlamaktadr.
Varlk ile dnmenin karlamas sylemde kendini gsterdiine
gre, sylemler byk bir nem tamakladr. yleyse sylemin
trlerini ortaya koymak gerekir: Boclhius'u izleyen Ockham'a gre
sylem; yazl, szl ve kavramsaldr. Asl olan da kavramsal
boyuttur, baka deyile zihinsel boyuttur. Yazl ve szl olabilme
nitelii ile daha ok sylemde (dilde) varlk kazanan terim, kavramsal
terim olarak, doal herhangi bir eyi gsteren bir ruh izlenimi ya da
kavramdr, kavraydr. Oluma noktasnda zihinsel kavramla hi
bir dile zg deildir; stelik burada bir suppositio szkonusu
deildir, nk suppositio daha sonra ancak nerme aamasnda
baka deyile yazl ve szl terim aamasna geildikte sz
konusudur. Bir zihin kavram, dorudan bir eyi imler; ondan sonra
ise konuulan bir szck, yazlan bir szck bir eyi, varolan ikincil
olarak imler. Asl significatio, Ockham'a gre kavramsal boyutta
baka deyile, zihinsel boyutta yer alr. Zihin kavramlarnn anlam
deitirilemez; ama konuulanlarn anlam deitirilebilir; nk
szel dzlemde bir uylam sz konusudur yalnzca.
Konuulan szckler, ruhun izlenimlerinin imleridir. yleyse
konuulan szckler eyleri ancak ikinci derecede imlerler; birinci
derecede imleme ruh kavramlarna ilikindir. yleyse, ruh izlenimi ya
da kavram bir eyi doal olarak imler: yazl ya da szl terim ise
uylamsal olarak imler. Dil ile kavram ve varlk (ey) arasndaki
iliki ksaca Ockhama gre byle kurulmaktadr. Ruhsal kavramlar,
izlenimler dorudan doruya eye baldr: ama szl ya da yazl dil,
eyin kendisine deil, ruhsal kavramlara baldr. Birinciler doal,
kinciler ise uylamsaldr. Birka kii uylap masaya masa demekten
vazgeebilir ama, her biri zihninde (ruhunda) olumu olan masa
kavramndan, masaya ilikin kavramdan vazgeemez.
Ockham'a gre terimler kategorem atik ve sinkategorem atik diye
ikiye ayrlrlar ve kategorematik terimler de ya tekil ya da tmeldir.
Tekil, bir olan ve ok olmayandr. Ayrca tekil ok olan deil bir
olan anlatmak zere kullanlmaktadr. te burada alnan birinci
anlama gre, tmel tekildir; ama ikinci anlama gre byle deildir.
Tmel, bir szck olduuna gre ve zihindeki bir kavram imleyen bir
szck olduuna gre tekildir. Ruhun ynelimi, kavram doas gerei
tmeldir, ama bu tekildir de ayn zamanda; yani tmel tekildir. Tekil
bir kavram, tek bir kavram burada sz konusudur. Szck de tmeldir
ama buradaki tmellik farkldr. Zihnin ya da ruhun kavramlarna
zg olan tmellik ile; szlere, szcklere zg olan tmellik, farkl
farkl eylerdir. nk ruhun kavramlarna zg olan tmellik doal
bir tmelliktir. Szcklere, szlere ilikin tmellik ise uylamsaldr.
rnein, masa kavram tmel ve dolaysyla doal bir tmeldir; masa
szc de tmel ama artk bu uylamsal bir tmeldir. yleyse, ne
ynden baklrsa baklsn, tmel tz deildir. Ockham'm deyiiyle hi
bir tmel sayca bir, tekil bir tz deildir.
Geleneksel tutumu izleyen Ockham'a gre, her tz sayca bir ve
tekildir. Tz birok eyden oluabilir gibi grnmesine karn durum
byle deildir ve tz tekildir. Ockham'a gre tmel ile tzn yaps
birbirleriyle rtemeyececek kadar farkldr. Hibir tmel tz
deildir ve her tmel zihnin bir kavramdr. Tmel zihinsel boyutta
kavramlarn imidir, dilsel boyutta da tmel szck konuulan ya da
sylenenin imidir, oysa hibir tz, hibir eyin imi olamaz. yleyse,
sadece zihin kavram (ynelimi) (doal im) ya da uylamsal im
tmeldir Ockham' gre. nermeler sadece zihinde, szde ya da yazda
vardr; Oysa, tekil tzler kendi kendilerine zihinde, konumada ve
yazda olamazlar. Bundan dolay, hibir nerme tekil tzlerden
olumu deildir.-nermeler aslnda tmellerden olumutur; yleyse,
tmeller hibir ekilde tz olarak dnlemezler.
Porphyrios'un Isagoge'de sz konusu ettii sorulara (1: 10-15)
J.Jolivet'nin aktardna gre Ockham yle yant vermektedir:
"Cinsler ve trler zihnin dnda bulunmamaktadr; onlar sadece
zihindedir; nk onlar zihin tarafndan ekillendirilmi olan
ynelimler ya da kavramlardr (inlenliones vel conceptus); onlar
eylerin zn aklarlar ve onlar imlerler, fakat onlar eylerin z
deildir; ayn ekilde im, imledii deildir. Onlar eylerin blmleri
deildir, imlediinin bir blm olmayan bir szckten daha fazla bir
ey deildir. Onlar eylere yklem olarak hizmet edebilirler, fakat bu
onlarn kendi bana olduu anlamna gelmez; gerekten bir cins bir
tre yklendii zaman, cinsler ve trler yaln olarak deil, kiisel
olarak bir eyin yerine getikleri iin kendi yerine, gemezler; ancak
kendi imlediklerinin yerine geerler. Bu imledikleri eyler de tekil
eylerdir; fakat bu cinsler ve trler imledikleri eyleri temsil ederek
eylere yklenirler. Bylece 'Sokrates bir hayvandr' nermesinde,
'hayvan' szc kendisinin yerine gemez, bir eyin yerine geer;
Sokrates'in kendisinin yerine geer. Zihnin ierdii ey, filozoflarn
dncesine ve geree gre cinsler ve trler olmasna karn,
onlardan baka, onlara bal olan ve onlarla bir karlkll olan
szcklerin kendisi de belli bir biimde cins ve tr olarak
adlandrlabilirler: bir kavram ya da ynelimle ruhta imlenen ey, bir
szckle imlendii lde bu ancak olabilir; bu da dili kurann
kararna baldr tamamiyle "(Expositio, 13, 132-14, 151. Aktaran:
Jean Jolivet, "Ablard et Guillaume D'Ockham, Lecteurs de
Porphyre" C ahiers de la Revue Thologie et de Philosophie,
Genve, 1981,6 s.40)
Jolivet'ye gre Okham'n sunduu zmn ekseni, tmel
kavramnda tmyle kendini gstermektedir; bu kavram da bir imdir;
buradan da aka grlmektedir ki tmel artk ne gerek bir zdr ne
de eyin bir parasdr, blmdr; rnein kedi szc ne kedidir
ne de kendinin bir blmdr. Ruhtaki bu im, nermede yklemin
ilevini yerine getirir. Ayrca da her trl imde olduu gibi, onun ift
grn vardr: onun kendine zg bir varl zihinsel bir varl
vardr ve ayrca onun temsil edici bir ilevi vardr (a.g.y.s.40).
Tmelin varlkbilimsel yanna baklacak olursa yle denebilir: tmel
zihinsel bir imleyendir; ayn zamanda szckler tarafndan imlenen
kavramlarn kendisidir. Tmeli imleyen szckler ise dili kurann
keyfi rndr. yleyse bu durumda tmel dilde yer alr; bu ister
zihinsel dil olsun (doal dil olsun), ister kurulmu oluturulmu dil
olsun.
Bu noktadan balayarak, Porphyrios'un dier iki sorusuna
Ockham'n nasl cevap verdii anlalabilir artk. Tmeller cisimsel
deildir; onlar sadece zihindedir: tmeller duyulur eylerin saysnda
da deildir ve ayrca onlar (duyulur eylerin) zlerine de ilikin
deildirler; stelik adlarn paralar, blmleri de deildir tmeller.
Bilginin nelii konusunda da nemli, r ac aklamalar yapan
Ocklam'a gre bilgi hereyden nce ruhun bir niteliidir. Bilginin
farkl anlamlar vardr: Bir anlamda bilgi hakikat olan herhangi bir
eye ilikin kesin bir bilmedir (scientia est certa notitia). Bu anlamda
Ockham'a gre kimi dorular sadece gven duyularak bilinirler;
rnein henz Roma'y grmedii halde, Roma'nn byk bir kent
olduunu sylemek gibi, ya da birinin, u kiinin kendi babas, u
kiinin de kendi annesi olduunu bildiini sylemesi gibi. Btn bu
durumlarda 'apak' bir ekilde bilme szkonusu deildir. Baka bir
anlamda ise bilgi, apak bilme anlamna gelir (notitia evidens); bu
durumda bakalarnn bildirdiklerini bilme deil, bizzat bilenin kendi
etkinlii ile bir eyi bilmesi sz konusudur. Ockham'n verdii mee
gre, birinin, hi kimse kendisine duvann beyaz olduunu
sylememese bile, o kiinin bizzat kendisinin duvann beyazln
grerek bilmesi gibi. Bir baka anlamda bilgi ise, zorunlu bir
hakikatin apak bilgisi anlamna gelir.
Bilgi konusu deyimini de irdeleyen Ockham'a gre, bilgi konusu
birinci anlamda zihnin kendisidir: nk byle bir bilgi zihnin bir
ilineidir. kinci anlamda bilgi konusu ise, hakknda herhangi bir ey
bilinen bir ey iin kullanlmtr. Ockham'a gre, her bilgi, nerme
ya da nermelerle ortaya konur. nermeler, duyulur eylerden ya da
tzlerden deil, bu tr eylere ilikin zihinsel ieriklerden,
kavraylardan, kavramlardan oluur. Ona gre doa bilimi, dorudan,
tzler hakknda deildir: lam tersine, bilim, bu trden eylerle,
duyulur eylerle ilgili zihinsel ierikler hakkndadr. Ockham'a gre
Aristoteles'in syledikleri de bu dorultuda anlalmaldr.
Zihnin iki ayr tr bilgisi vardr: grsel (notitia intuitiva) ve soyut
(notilia abstractiva) olmak zere. Grsel bilme, zorunsuz doruluu
zellikle de olgularla ilgili bilmeyi salar: bu bilme ayrca ilk bilme
trdr. Soyutlayc bilme ise, varlktan, varolmayandan ve dier
btn koullardan soyutlama yapar. Bu tr bilme, yani soyutlayc
bilme, grsel bilmeyi koul tular; nceden varsayar ama bunun tersi
olamaz. Soyutlayc bilgi de temelde varolana ilikin bir bilgidir; en
bata tekil olanla ilgilidir. yleyse soyutlayc bilgi, tekil eye
bavurur temelde, onunla ilgilidir ama tam olarak ortaya ktnda
arlk tekil bir eye zg deildir ve byle bir bilgi artk tmeldir.
a gerei Tanr kantlamalar konusu ile de ilgilenen ve insan
zihnini bir tabula rasa olarak grd iin, a priori Tanr
kantlamalarn hibir ekilde benimsemeyen Ockham, Tanr'nm
varlnn, bir ve en sekin varlk oluunun, sonsuzluunun, aklla
gsterilemeyeceini ortaya koyar. Tanr'ya ilikin btn bu niteliklere
ancak amlama ile ianlabileceini ileri srer. Nesnelerin, bireysel
varlklarn gerek varln sadece kabul eden ve bilgiyi deneyle
balatan Ockhamda felsefe ile tanrbilimin alanlar da birbirinden
ayrlm tu-. Felsefe akln etkin olduu bir alandr; tannbilim ise
anlamann ibanda olduu bir alandr. Siyaset alannda Papann,
dolaysyla kilisenin devlet ynetimindeki gcne snr getirmekten
yana grler ortaya koyan Ockham, Renaissance'da iyice belirginlik
kazanacak olan yeniden yaplanmann bir bakma laik temellerini de
atm grnmektedir.
G U ILLELM U S DE OCKHAM
(TERMLER ZERNE)
(De terminis)
4: KATEGOREMATK VE SNKATE-
GOREMATK TERM LER ZERNE
Hem sesletilen hem zihinsel terimler baka bir biimde
de ayrlrlar; nk baz terimler tek bana kategore-
matik iken kimileri de sinkategorematiktir. Katego-
rematik terimlerin kesin ve belirleyici bir anlam vardr.
Bu nedenle, 'insan' terimi tm insanlar; 'hayvan' teri
mi, tm hayvanlar; 'beyazlk' terimi de tm beyazlklar
imler.
Sinkategorematik terimlere rnekler: 'her', 'deil', 'baz',
'tm', dnda 'o kadar ok ve '...e kadar'. Bu deyi
lerden hi birinin kesin ve belirleyici bir anlam yoktur,
stelik onlarn hi biri kategorenuttik terimlerle inle-
nenden ayr hi bir eyi imlemez. Say sistemi burada
benzer bir durum ortaya koyar: sfr, kendi bana al
nrsa hi bir eyi imlemez, fakat onu baka saylarla bir
likte kullanrsak o zaman oluan say yeni bir eyi imler.
Bunun gibi, sz konusu olan sinkategorematik terimi
kendi bana hi bir eyi imlemez; oysa, kategoremalik
bir terimle birletii zaman, o kategoremalik deyie
herhangi bir eyi imletir ya da belirli bir tarzda herhan
gi bir eyi varsaydrr, ya da uygun olan kategorematik
terimle birlikte baka bir ilev yerine getirir. mdi, 'her'
sinkategorematik terimi kendi bana belli bir eyi imle
mez; fakat 'insan' terimi ile birletii zaman terim kar
k veya dalmsal olarak tm insanlar imler; 'ta' sz
c ile birletii zaman ise btn talarn yerine
geer; 'beyazlk' terimi ile birletii zaman da deyi b
tn beyazlklar anlatr (imler). Dier sinkategorematik
terimler 'her'e benzerler; daha sonra gstereceim gibi
sinkategorematik terimlerin asl ilevi eitlidir; ayn
genel aklama hepsi iingeerlidir.
19: B R EY ZERNE
21: TR ZERNE.
Kapak:
HERRAD VON LANDSBERG, Yedi zgr Sanat (Zevk Bahesi,
Strasbourg, Librairie, Oberlin, 1945, planche 19)