You are on page 1of 179

e r if M a r d in

BTN ESERLER 2

Din ve deoloji
letiim Yaynlan 14 erif Mardin Btn Eserleri 2
ISBN-13: 978-975-470-048-0
1983 letiim Yaynclk A. .
1-20. BASKI 1983-2011, stanbul
21. BASKI 2012, stanbul

KAPAK mit Kvan


UYGULAMA Haan Deniz
DZELT Serap Yeen
DZN Haan Deniz
B A SK I ve CLT Sena Ofset SERTFKA NO. 12064
Litros Yolu 2. Matbaaclar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11
Topkap 34010 stanbul Tel: 212.613 03 21

letiim Yaynlar s e r t i f i k a n o . 10721


Binbirdirek Meydan Sokak iletiim Han No. 7 Caalolu 34122 stanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr
ERF MARDN

Din ve deoloji

.w,
iletiim
ERF MARDN 1927 ylnda stanbulda dodu. Galatasaray Lisesinde balad orta
renimini ABDde tamamlad. Stanford niversitesi Siyasal Bilimler Blm
mezuniyetinin ardmdan lisansst eitimini John Hopkins niversitesinde yapu.
1954te Siyasal Bilgiler Fakltesine asistan olarak giren erif Mardin, doktorasn
Yeni OsmanlIlarn Dnsel Yapdan" konulu teziyle Stanford Oniversitesinde
tamamlad. 1964te doentlie, 1969da profesrle ykseldi. 1973te getii
Boazii niversitesinde siyaset bilimi ve sosyoloji dersleri verdi. ABDde
Columbia ve California, ngilterede Oxford niversitesinde konuk retim yesi
olarak dersler verdi. Washington D.C.deki American University Uluslararas
likiler Blmnde retim yelii ve ayn niversite bnyesinde faaliyet gsteren
slm Ararmalar Merkezinin bakanln yapt. Sabanc niversitesinde retim
yeliinde bulundu ve 2010da emeritus profesr unvan ald. erif Mardinin
letiim Yaynlan tarafndan Btn Eserleri kapsamnda yaymlanan kitaplan
unlardr: Jn Trklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (ASBF Yay., 1964) [19831, Din
ve deoloji (ASBF Yay., 1969) [1983], deoloji (ASBF Yay., 1976) [1983],
Trkiyede Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler
(Makaleler derlemesi, 1990), Trkiyede Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991),
Trk Modernlemesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in
Modem Turkey. The Case of Bediuzzaman Said Nursi (1989) IBedizzaman Said Nursi
Olay / Modem Trkiyede Din ve Toplumsal Deiim (1992)], The Genesis o f Young
Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanh Dncesinin Douu (1996)].
METODOLOJK NOT .. 7
2. BASIMA NSZ............................................................................ 11
BRNC BLM
DN VE DEOLOJ 13
KNC BLM
DN SOSYOLOJS VE DNSEL DAVRANI 39
NC BLM
DN SOSYOLOJS AISINDAN SLM 65
DRDNC BLM
OSMANLI tMPARATORLULrNDA YAPI VE KLTR 103
BENC BLM
CUMHURYET DEVRNDE VOLK SLM 141
ALTINCI BLM
AMPRK KANITLAR 155
YEDNC BLM
SONU................................................................................................165
SELM KAYNAKA 169

D Z N ................................................................................................ 179
METODOLOJK n o t

Bu aratrmann amac tarih bilimleriyle modem davran


bilimlerinin -ve bilhassa sosyoloji, psikoloji, sosyal antro
polojinin metodlanmn- ne ekilde birletirilebileceklerini
gstermektir. Bu uurda, belirli tarih bilgileri sosyal bilim
metotlaryla ilenmi, deneme mahiyetinde bir eser orta
ya karlmtr. Bylece beliren model ne Osmanl mpa-
ratorluunun i atmalarnn tmnn hakikatte na
sl cereyan ettiini gsterme ne de Trkiyede dinsel dav
rann nedenlerini tam olarak anlatma gayesini gtmekte
dir. Gaye, belirli gr alarnn ve bu arada modem ideo
loji ve din sosyolojisi tahlil metotlarnn bir toplumu anlat
makta bize ne gibi tahlil imknlar saladn aratrmak
tr. Bu ekilde kurulmu bir modelin gelitirilmesi ancak
uzun yllar yaplacak bir almann rn olabilir. Bir n
model kurmaya alrken sosyal antropolojinin yap ile fi
kir arasndaki ilikileri anlatan tetkiklerinden esinlendim.1
Yapsal unsurlar ortaya karma abasnda ise en ok Max

1 Lvi-Strauss iin bkz: Claude Lvi-Strauss, L a Pense Sauvage (Paris, Pion,


1962) ve Anthropologie Structurale, Paris, 1958.
Weberin metodolojisinden istifade ettim.2 Yap-fikir iliki
lerini ilerken Osmanl tarihi hakknda yazlm eserlerden
ve din sosyolojisinin bulgulanndan yararlanmaya altm.
Gerek tarihiler gerekse sosyologlar gnmzde ken
di alanlarnda kesin bilgilerle ortaya kmamlardr. Her
iki bilim dal baz olaylarn veya oluumlarn anlam ze-
vinde ihtilf halindedir. Pek tabi! ki her iki kaynaktan bilgi
alan bir aratrma onlardan daha kesin bilgiler ortaya ka
ramaz. Hatt ortaya kan yaptta, iki ayr belirsizliin s-
tste binmesi dolaysyla daha da byk bir belirsizlik pa
y olacaktr. Aratrmamzn btn iin belirtilenler, ve
rilen hkmler iin de geerlidir. Aratrmada, zaman za
man belirli baz yaplarm toplumu etkiledii belirtilmek
tedir. Bunlar elle dokunulur varlklar deil, analitik ince
leme aralardr. Belirli bir yap, nihayet, insan ilikile
rinin belirli dzenlilikler gsteren ekilleridir. rnein,
Max Weberin bahsettii otorite ekillerinden olan Herrsc
haft (hkmetme) bir insanlararas iliki eklidir. Bu yakla
mda toplum bilimlerinin ele ald bilimler eyalk ni
teliini tamaz. Bunlar bir ilikiler kmesini inceler. Uzun
vadede toplumda olup biten her eyi bu tip insan iliki
leri intizamna indirgemek mmkndr. Aksi istikamet
te bir tutum Marxm zerinde nemle durduu bir hataya
yol amaktadr. O da eyleme (reification) eilimidir.
Bunun sonucu, ancak bir kavram realitesi olan olay trle
rinin eya olarak kabul edilmesidir. Weberin metodolo
jisi ise toplumda tanmladmz grup, snf, messese gi
2 Max W eberin metodolojisi iin bkz: Reinhard Bendix, Max Webers Soci-
ology Today, International Social Science Journal 17 (1965), s. 9-22; Talcott
Parsons, Evaluation and Objectivity in Social Science: an Interpretation of
Max Webers Contribution, Ibid, s. 46-63; Pietro Rossi, Scientific Objectivity
and Value Hypothesis", Ibid, s. 64-72; A. von Schelting, Max W ebers Wissensc
haftlehre, Tbingen, 1934; Talcott Parsons, The Structure o f Social Action, 2. ba
sm. Free Press, Glencoe, III., 1949; Otte Hintze, Max Webers Soziologie Sch-
m ollers Jahrbuch 50 (1926), s. 83-95.
bi varlklarn aklmzn birer kategorisi olduuna dikkati
mizi ekiyor.
Analitik yaklam, baz olay trlerini, bir bakma keyf ola
rak, baz balklar altnda topladmza ilgimizi ektii de
recede, bunlar geici yaptlar, ilerde daha ince kavramlar
gelitirildii zaman baka ekilde izahlara kavuacak hadise
ler olarak deerlendirir.
Weberin sosyolojisinin bir dier zellii, kulland kate
gorileri tamamen geerli izahlar olarak grmemesidir. Belir
li bir toplumdaki meruiyet eklini karizmatik olarak tanm
lamak, bu toplumda baka hibir meruiyet ekli olmad
n sylemek deildir. Sylenen, karizmatik meruiyet ek
linin bu topluma ana yn verdiidir. Aslnda her toplum
da Weberin meruiyet ekli de bulunur. Bunlar iie, gi
rift srelerdir. Birinin nerede bitip brnn nerede bala
d belli deildir.
ideal tip yaklam, ayn zamanda ayn trden olaylar ba
ka baka analitik ereveler iinde inceler. Belirli bir kavra
mn iine giren bir ksm olaylarla bir dier tip kavramn ii
ne giren bir dier olay kmesi beraberce, nc bir kavra
mn inceledii bir olaylar kmesi tekil edebilir. Mesel Her
rschaft, Hierokratischer verband, Charisma kavramlar ara
sndaki bant byle bir bantdr.
Weberin metodolojisinin temin ettii, bir yapnn ana
tomisini meydana karmak deildir, en gl taraf kar
latrmalarda farklan ortaya karmaya yaramasdr. Biz, bu
eserimizde Osmanl-lslm toplumunun ve bugnk Trki
yenin Bat toplumlarndan ayrlan baz zellikleri olduu
nu gsterebiliyorsak en nemli gayelerimizden birine var
m saylrz.
2 . BASIMA NSZ

Din ve deolojiyi yeniden, alc gzyle okuduum zaman


davransal szcne 1969da ne kadar nem verdiimi
biraz da hayretle izliyorum. Bugn, sosyal bilimlerde bir ye
re varmayan, basiti ve basitletirici bir eilim saydm dav-
ransalclm o zaman fikirlerimde bylesine yer etmi ol
masn bir tek olaya balyorum, o da 1960larda Trkiyede
normatif dncenin ezici hkimiyetiydi. Toplumumuzun
kaideciliinin toplum bilimlerine yansmas olarak deerlen
direbileceimiz bu nitelie kar koymak, protestosunu yk
seltmek gerekiyordu. Davran bilimleri ise toplum hadise
lerini olmalar gerektii gibi deil olduu gibi deerlen
diriyordu. Davransal yaklamn kullanlmas da bu tr
den bir deerlendirmeyi mmkn klyordu.
Yoksa yaptta davransal yaklamn Max Weberle bir
likte kullanlm olmas en azndan bir rahatszlk yaratacak
niteliktedir.
Toplum bilimlerinde, siyaset bilimi gibi makro dzeyde
genellemelerle yola kmak mecburiyetinde olan bir alma
trn aan tahliller artk lkemizde de gelimeye balam
tr. Bilhassa, dncenin ne kadar ayrntl inceleme tek
nikleri gerektirdii, biraz da Fransz yapsalclarnn etkisiy
le anlalmaya balamtr.
almann kuramsal sunuunu bugn yapsaydm ok de
iik yntemlerin altn izerdim.
Levi-Straussn fikirleri, bugn bu dnr anlayabildi
im oranda, Din ve deolojide gereken aklkla anlatlma
mtr. Gene, bu noktada da, bence, sembolik sistemlerin
kitapl dinlerde nasl altklarn anlamann en iyi yolu
Ldvi-Straussa bavurmak deildi. M. Arkunun yaklam
n, bugn, ok daha anlaml bulurdum. (M. Arkun, Lectu-
re de la Sonrate 18, Annaks 35 (1980) 418-433). Genellik
le, olumakta olduunu byklere kantlamaya altm
ideoloji alannn gerekten varolduunu kantlamak zere
kullandm aratrma rneklerinin birbiriyle ilikisi gerek
tii gibi anlatlmamtr. Bunlarn her birinin o zamanlar bi
raz da cephane fonksiyonu vard. Bundan dolay dinin
bir toplum olay olduunu kantlayan birok rnek ve yak
lam kullanlm, fakat bunlarn iinde ak bir tercih yapl
mamtr.
Ksaca ikinci basksn sunduumuz incelemenin en ok
bir deneme ve belirli bir sreci; fikirlerin topluluktaki et
kisini anlamakta bir ilk aama olarak deerlendirmek gere
kir. Okuyucularn bunu hatrlamas, yapt gerek ereve
si iine koyacaktr.
BRNC B L M
d in v e d e o l o ji

Her ne kadar Raymond Aron1 ve Daniel Bell2 amz ideo


lojilerin bat devri olarak ilan etmilerse de, 20. yzyla ye
niden baktmz zaman bu yzyln en kesif anlamda ide
olojik olduunu grrz. Dier taraftan, renci ayaklan
malar, Che mezhebi ve Marcusenin etkisi ideolojik dn
ce iin olduka pembe bir gelecein habercileridir.
Sert diye isimlendirebileceimiz bir ideoloji yokolmak
zere olsa bile -k i bunun byle olduu kesinlikle saptan
mamtr- sosyal bilimciler, yumuak ideolojilerin ileyi
iyle ilgili sorunlar daha yeni ele almaktadrlar ve gelecek
teki almalarnn nemli bir ksmn bu konunun aratr
masna ayracaklardr. Bu aratrmamda geni kapsaml ide
olojilerin nemini, toplumsal eylemle din arasndaki iliki
ler asndan gstermeye ve lkemiz ynnden inceleme
ye alacam.

1 Raymond Aron, La Lutte des Classes (Paris, Gallimard, 1964), s. 214 v.d. ve
bkz. Socit Industrielle, Idologies, Philosophie", Preuves 1965, No: 167,
3-13; 1 6 8 ,12-24; 169, 23-41. Aynca bkz. Edward Shils, The End of Ideology
Encounter V (1955), No: 5, 52-58.
2 Daniel Bell, The End o f Ideology: On the Exhaustion o f Political Ideas in the Fifti
es (gzden geirilmi basm, New York, Collier Books, 1962), s. 393 v.d.
Sert ideoloji dediim zaman, sistematik bir ekilde ilen
mi, temel teorik eserlere dayanan, sekinlerin kltryle s
nrlandrlm, muhtevas kuvvetli bir yapy kastediyorum.
Yumuak ideoloji ile de, kitlelerin ok daha ekilsiz inan
ve bilisel (cognitive) sistemlerini kastediyorum.3
Bu noktada, ideolojilerin incelenmesi, bir ucunda sert
ideolojilerin, br ucunda vaziyet allarn topland s
rekli bir deikenin (continuous variable)4 analizi halini al
yor. Bu adan vaziyet allar hakknda bir aklama yapma
mz gerekiyor.
Vaziyet al (attitude) bir insann -dnyann dier grn
lerinden ayrdettii bir dnya gr karsnda- davranla
rndan karlm psikolojik sre rgdenmesidir.5
Hepimiz, insanlarn belirli hadiseler karsnda belir
li tutumlan olduunu biliriz. Bu tutumlarn bilimsel in
celenmesi, vaziyet allar alann tekil eder. Vaziyet al
larla yumuak ideolojilerin ilikisine gelince, aradaki ba
nt vaziyet allarn da ideolojiler gibi toplum olaylar
iin bir anlam ekseni salamalarndan ileri geliyor. r-

3 Bu ayrm esas itibariyle William Jamesin sert ve yumuak fikirli katego


rilerine girmektedir, fakat benim burada kullandm ekilde aadaki eser
deki deitirilmi trlere indirgenebilir. Bkz. The Psychology o f Politics (New
York, Praeger, 1957), s. 131. Kognitif sistemler iin bkz. R. P. Abelson ve M.
J. Rosenberg, Symbolic Psychologic: A Model for Attitudinal Cogniton, B e
havioral Science, 3 (1958) 1-13; F. Heider, Attitudes and Cognitive Organi
zation, Journal o f Psychology 21 (1946), 107-112; L. Festinger, A Theory o f
Cognitive Dissonance (Evanston, III. Row Peterson, 1957); C. E. Osgood, G. J.
Suci and P. H. Tannenbaum, The Measurement o f Meaning (Urbana, U. of 111.
Press, 1957).
4 Continuous variable - srekli deiken kavram iin bkz. William Goode
ve Paul K. Hatt, Sosyal Bilimde Aratrma Metodlan (ev.: Ruen Kele, Ankara,
1964), s. 293; ve bir dier kaynak iin bkz. Leon Festinger ve Damiel Katz, Rese
arch Methods in the Behavioral Sciences (New York Dryden Paris, 1953), s. 392.
5 T. M. Newcomb, On the Definition of Attiudes, Dictionary o f Social Scien
ces (der. J . Gould ve W. L. Kolb, Londra, 1964). Ksaltlm olarak Attiudes,
Selected Reading (Der. Marie Jahoda ve Neil Warren, Londra, Penguin Books,
1966), s. 22de zikredilmitir.
nein, birisi kendini muhafazakr olarak tanmlar, biz
de onun muhafazakrlnn esaslarn bize anlatmasn is
tersek, o da buna karlk, tek izah olarak, insanlar ken
di balanna karar veremezler, onlar drtecek bir kervan
cya ihtiya vardr diye cevap verirse, bu kiinin fikirleri
nin bir ideoloji etrafnda kmelendiini syleyemeyiz. ok
muhtemeldir ki bu ahsn ideolojisi ok mphem, kendi
sinin de nereden geldiini bilmedii fakat muhtelif sebep
lerden dolay sk skya sarld bir vaziyet ala indir
genebilir.6
Vaziyet allar, ideolojiler gibi, insan eylemine yn veren,
ekillendiren i yaplardr. Biz de bu fikr ynelim unsur
larn en az ekillenmiinden en ok ekillenmiine kadar
bir izgi zerine dizebiliriz. Bu izgide en ekillenmi i ya
p tr yukarda sert olarak tanmladmz ideolojiler ola
caktr. Konumuzdan, Philip Conversein tabirini kullanarak
inan sistemlerinin incelenmesi olarak bahsedebiliriz.7
Bu blmde, konumun, be adan bir n analizini sun
maya alacam: a) siyasal bilimlerde sert ideolojilerin
ele alnmasnn bile son zamanlarn bir gelimesi olduu;
b) yumuak ideolojilerin incelenmesinin geleneksel si
yasal bilimlerce daha da yadrgand; c) burada, en ie ya
rar ipularmz bilgi sosyolojisi gibi siyasal bilimlerin d
ndaki alanlarda bulduumuz; d) siyasal bilimlerin bu e

6 Vaziyet al lkemizde tutumla ayn anlamda kullanlmaktadr. Bunlar iin


yukardaki notta grlen eserin dnda bkz. G. W. Allport, The Composition
of Political Attitudes", American Journal o f Sociology 35 (1929), s. 220-238; J.
C. Davies, Some Relations Between Events and Attitudes, American Political
Science Review 46 (1952), s. 777-789; H. McClosky, Conservatism and Perso
nality, American Political Science Review 52 (1958), s. 27-45; Herbers Blumer,
Attitudes and the Social Act, Social Problems 3 (1955) s. 59-64; M. B. Smith,
Jerom e S. Brumer, Robert W. White, Opinions and Personality (New York, J.
Willey, 1956).
7 Bkz. Philip E. Converse, The Nature of Belief Systems in Mass Publics, Ide
ology and Discontent iinde, (der. David, E. Apter, Free Press of Glencoe, New
York, 1964), s. 206-261.
kilde ortaya kan taral niteliinin davransal siyasal
bilimlerce krld ve modem sosyal bilim anlaynda sos
yal bilimlerin btnlnn anlayna doru gidildii; e)
dinsel inanlann nemli yumuak ideolojiler arasnda yer
aldklar.

Siyasal Bilimlerde deoloji Aratrmalar


deoloji, gnmzde artk siyasal bilimlerin topland
nemli eksenlerden biri haline gelmitir. deolojiden kas
tettiimin, belirli bir siyasal dnrn fikirlerinin siste
matii olmad herhalde artk aktr. Bu kavramla ifade
etmek istediim, kitle toplumunun belirmesiyle beraber
nem kazanan inanlardr. Bu inan ve tutumlar belirli bir
ahsn fikr yaptlarna indirgemek mmkn deildir, ideo
loji, bu anlamda daha ok, idare edilenlerin arasnda yay
gn, ynl, fakat snrl, belirsiz fikir kmelerinden8 mey
dana gelir.
8 ideolojinin bu anlamn geleneksel toplumlarda bulmak mmkndr ve bu
eserimiz daha ok geleneksel yaplar hakknda olacaktr. Fakat yumuak
ideolojilerin mevcudiyeti ancak kitle toplumu teekkl ettikten sonra Le Bon
ve Tardein bu konulara nem vermeleriyle bariz bir ekilde ortaya kmtr.
deolojinin bu anlam iin bkz: a) Geleneksel toplumlardaki ekiller iin: Nor
man Cohn, The Pursuit o f the Millenium: Revolutionary Messianism in Medieval
and Reformation Europe and its Bearing on M odem Totalitarian Movements (New
York, Harper Torchbooks, 1961); Peter Worsley, The Trumpet Shall Sound: A
Study o f Cargo Cults in Melanesia, (Londra, 1957), b) Modem toplumlar iin:
Karl Mannheim, Ideology and Utopia (Londra, Routledge, 1936); J . J . Cheval-
lier, Le XVIlle Sicle et la naissance des ideologies, Res Publica 11 (1960) s.
194-204; S. P. Huntington, Conservatism as an Ideology. American Political
Science Review 51 (1957), s. 454-73; H. B. Kirshen, The Ideology of Ameri
can Labor" Politico 25 (September 1960) s. 581-95; V. C. Nahimy, Some Ob
servations on Ideological Groups American Sociological Review 67 (January
1962), s. 397-405; Mary Matossian Ideologies of Delayed Industrialization:
Some Tensions and Ambiguties, Economic Development and Cultural Chan
ge VI (April 1958), s. 217-28. Reinhard Bendix, Industrialization, Ideologies
and Social Structure, American Sociological Review 24 (October 1959), s. 613-
623. Genel bir bibliyografya iin bkz. Norman Birbaum, The Sociological Study
o f Ideology 1940: 1961, Current Sociology (Oxford, Blackwell, 1962).
deolojilerin modern siyasal hayatn belirgin bir zelli
ini tekil ettikleri bize ok basit bir nerme gibi gelebilir.
Alan sosyal bilim olmayan birinin bile Fransz Ihtillinden
beri devam edegelen sosyal alkantlardan bu sonucu kari
ne ile karabileceine inanabiliriz. Fakat siyaset nazariye-
cileri iin bu zellii kabul etmek o kadar kolay olmamtr.
Tocqueville9 ve Marx10 gibi mstesna ahsiyetlerin dnda,
ideolojilerin ciddi bir aratrma konusu olarak ele alnmas
ok yenidir. Kitle inan ve tutumlarnn siyasal srecin ay
rlmaz bir paras saylmas son yirmi yllarda gelien dav
ransal siyasal bilimlerin getirdii bir tutumdur. Byle
bir ihmali, geni apta, siyasal bilimlerin uzun zaman nor
matif bilim hviyetine brnm olmasna balamak gere
kir.11 Bu normatiflii, bir bilimin gelime safhasnn balan
gcnn bir zellii olarak izah edebiliriz. Bu noktada, b
tn tenkitlere ramen, Auguste Comteun insan bilgileri
iin syledikleri hl geerlidir.12 Bugn, siyasal bilim, fel
sef andan daha yeni kan ve bilimsel ama doru ilk

9 Alexis des Tocqueville, De La D m ocratie en Am rique, (Paris, Gallimard,


1 93 1 ), II. cilt, Raymond Aron, Les Etapes de la Pense S ociologique (Paris,
1967) s. 27-76 ve Reinhard Bendix, Nation-Building and Citizenship: Studies in
Our Changing Social Order (New York, John Willey, 1964), s. 65.
10 Marxm ideolojiler hakkndaki katksndan bahseden eserleri bir hayli uzun bir
liste tekil etmektedir. Fakat bunlarn arasnda en nemlileri iin bkz. Geor
ge Lichtheim, Marxism: An Historical and Critical Study (gzden geirilmi 2.
bask Londra, Routledge and Kegal Paul, 1965); Gustavo A. Wetter, Dialecti-
al Materialism: A Historical and Systematic Study o f Philosophy in the Soviet Uni
on (New York, Praeger, 1959); Franz Mehring, Karl Marx: The Story o f His Li-
f e (Londra, Allen and Unwin, 1948).
11 Normatifi burada iki anlamda da kullanyorum: Biri ahlk kurallar anlamn
da dieri genel olarak deerler anlamnda. Wertfrei (deerden arnm) bir sos
yal bilimin olup olamayaca, ahlka ynelmi bir sosyal bilimin olup olama
yacann daha derin planda ifadesidir. Sosyal bilimlerin Wertfreilii konusun
da bkz. Pietro Rossi, Scientific Objectivity and Value Hypotheses, Internatio
nal Social Science Journal, 17 (1965), s. 69.
12 Bkz. George Sarton, Auguste Comte: Historian of Science Osiris X (1952), s.
328-357.
admlarn13 atan bir bilim daldr. Davransal siyasal bi
limlerin ortaya kmasndan nce, tpk Comteun tanmn
da olduu gibi, siyasal sreci, belirli dzenlilikler gsteren
bir insan davran tr olarak deerlendirmek bahis konu
su olamazd.14
Siyasal bilim, uzun zaman, Platonun batan itibaren or
taya koyduu ekilde, insanlar arasnda gzel ve iyiyi
anlamann ve hkim klmann bilimi olarak temayz etmi
tir.15 Devlet gibi soyut bir yaratn ahlk kurallar dnda
ki salt varlna o kadar nem veren Alman Staatsrecht oku
lunun bile normatif tesirlerden kurtulamadn sylemek
mmkndr. Devletin yap btnnn gereklerini orta
ya karma abas -Staatsrecht okulunun en belirgin tema

13 Bkz. David Easton, The Political System: An Inquiry into the State o f P oliti
cal Science (New York, Knopf, 1953) ve Traditional and Behavioral Resear
ch in American Political Science, Administrative Science Quarterly II (1957),
s. 110-115; D. B. Truman, The Impact on Political Science of the Revoluti
on in the Behavioral Sciences, Research Frontiers in Politics and Government
(Washington, Brookings Institution, 1955), s. 202-232; R. Young der., App
roaches to the Study o f politics (Evanston, III., Northwestern University Press,
195 8 ); Jam es C. Charlesworth der.; Contem porary P olitical A nalysis (New
York, Free Press ve Macmillan, 1967); Austin Ranney der., Essays on the Be
havioral Study o f Politics (Urbana, University of Illinois Press, 1962); W. J.
M. Mackenzie, Politics and Social Science (Penguin Books, 1967); H. V. Vi-
seman, Political Systems; Some Sociological Approaches (Londra, Routled-
ge and Kegan Paul, 1966); Stanley Hoffman, Tendances de la Science Poli-
tiique aux Etats Unis, Revue Franaise de Science Politique (Oct.-Dec. 1957),
s. 913-932.
14 Byk bir istisna Aristodur. Fakat Aristonun bile ampirik siyasal bilim hak-
kndaki fevkalde ince bulgulan sonunda teleolojik bir genel ereveye feda
edilmektedir. Bkz. Politics o f Aristotle (der. ev. Sir Ernest Barker, Oxford, Cla
rendon Press, 1952) vejoh n H. Randall Jr. Aristotle (New York, Columbia Uni
versity Press, 1960).
15 Platon ve bunu kendi kiisel gayeleri urunda nasl kulland konusunda bkz.
K. R. Popper, The Open Society and its Enemies (Londra, 4., gen. ba., Prince
ton, Princeton University Press, 1963). Bu kitabn Trkeye tercmesi iin
bkz. K. R. Popper, Ak Toplum ve D m anlan (Ankara, 1967-1968) II cilt.
N orm atiflik konusunun bir bibliyografyas iin bkz. Charles S. Hyneman,
The Study o f Politics: The Present State o f American Political Science (Urbana,
University of Illinois Press, 1959), s. 109 v.d.
yl- baz kimseleri, bu eilimin ahlki amalarn tesin
de normlarla uraan bir siyasal bilim okulu olduu yargs
na gtrmtr. Hallowell bunun ne kadar yanl olduunu
ve Staatsrecht'ilerin ntr bir devlet gerekleri arama aba
snn arkasnda nasl bir felsef boluk kapatma eiliminin
yattn gstermitir.16
Dier taraftan, siyasal bilimlerin bugn bile kabul edebile
cei bir yaklamla, devlet iindeki kuwetlerin muvazene
sinin smm aram olanlar, bu ilerini tam olarak baarma
mlar, siyasal kuwetlerin tahlilini bu kuvvetlerin en iyi
dengesini bulma amacndan ayramamlardr.17 Btn bun
lardan, siyasal bilimlerde normatif amalarla tahlil yapma
nn mutlak olarak gereksiz olduu sonucunu karmak is
temiyoruz. Pek tabi olarak siyasal bilimlerin konulan ara
sna normatif meselelerin incelenmesi de girmektedir. Mo
dem siyasal bilimler bu yaklam ortadan kaldrdn zaten
iddia etmemektedir. Yapmaya alt, normatif ile ampi
rik arasndaki farkll aa karmaktr. Amalarndan bi
ri, birinci tr aratrmalar ikinci tr almalarndan kesin
olarak ayrmaktr.18 Bu aynm yaplnca karmza bir de bir
16 John A. Hallowell, Main Currents in Modem Political Thought (New York, Hen
ry Holt, 1956 s. 338 v.d.) ve kr. G. H. Sabine, Political Science and the Juristic
Point of View American Political Science Review 22 (1928), s. 553-75; Mesele
yi son olarak ele alp muhtelif tip normatiflik arasnda bir ayrm yapan bir ya
zar iin bkz. Arnold Brecht, Political Theory: The Foundation o f Twentieth-Cen
tury Political Thought (Princeton, Princeton University Press, 1959).
17 Kuweder Ayrm yaklamndan koparak onu yeni bir vehe ile uygulayan
Woodrow Wilsonun sathta deskriptif grnen amacnn arkasnda nasl ah
lki deerleri temellendirme abasnn yattn Easton ok ak olarak gster
mitir. Bkz. David Easton, The Political System: An inquiry into the State o f Po
litical Science (New York, Knopf, 1953), s. 82. Bu ahlki ynelim Wilsonun
kendi nclerinin ne olduunu grememesiyle neticelenmitir. Kuvvetler ay
rmnn teori yerine gemesi iin bkz. Gabriel A. Almond, Political Theory
and Political Science, American Political Science Review 60 (December 1966)
s. 869-870, bilhassa s. 872.
18 Byle bir yaklama yaplan itirazlar iin bkz. Leo Strauss, What is Political Phi
losophy and Other Studies (New York, Free Press, 1959); alayc ve yerici bir tu
tum iin bkz. Bernard Crick, The American Science o f Politics: Its Origins and
takdim-tehir meselesi kmaktadr. Genel olarak, belirli bir
srecin muhtevasnn ne olduunu bilmeden o srece yn
vermeye almak ok mantki bir sralama gibi gzkme
mektedir. Normatif siyasal srecin ne ekilde ilediini ara
trmaya almadan siyasette iyiyi tayin etmeye almak
ise bunun en belirgin bir eklidir.
Siyasal bilimlerin normatifliinin ideolojilerin tahlili bak
mndan nemi, klsik siyasal bilimin, normatif bir btnn
iine yerletirilemeyen veya gerektirdii ereveye smayan
hadiseleri resen siyasetin dma atmasdr. Bu tutum, bizi,
Ortaalarda aslann tarifini kitaplara gre renmi birinin,
canl aslanla karlanca ona aslanlk hviyetini tanmamas
gibi bir tutumla kar karya brakmaktadr.
Siyasal Fikirler Tarihi alannn bu tutumu asndan, ideo
lojiler, uzun zaman, insanlarn akln elen kurald etken
ler olarak tanmlanmtr. Siyasal bilimciler, ideolojileri, da
ha ok Locke, Rousseau veya Marx gibi kimselerin fikirleri
nin melezlemi, yozlam ekilleri olarak yorumlam
lardr. Sabinein faizmi ele al tarz bunun klsik bir rne
ini tekil eder. Ona gre faizm, Hegelin ve Nietzschenin
fikirlerinin yozlatrlm bir eklidir. Sabine, bir taraftan
Mackinderden, bir taraftan Nietzscheden ve bir taraftan
Hegelden gelen akmlarn belli baz ynlerinin faistler tara
fndan niin seildiini, bu karmn ve yalnz bu karmn
bir toplum eklinin psikolojik muvazenesini nasl salad
n aratrmyor. Modern bir siyasal bilimcinin yaklam ise
meseleyi bu ekilde koymak olurdu.19

Conditions (Berkeley, University of California Press, 1959) ve kr. Eric Voege-


lin, The New Science o f Politics: An Introduction (Chicago, 1952) ve deerden
synlabilmenin snrlan iin: Max Weber, Der Sinn der Wertfreiheit der Sozi
alwissenschaften, in Max Weber, Soziologie, Weltgeschichtliche Analysen, Pli-
tik, (der. Johannes Winckelmann, Stuttgart, Alfred Kroner, 1964), s. 263 v.d.
19 George H. Sabine, A History o f Political Theory (New York Henry Holt, 1950),
s. 878.
deolojilerin siyasal bilimlerde uzun zaman ihmal edilmi
olmasnn olduka nemli teknik bir yn de mevcuttur, ilk
bakta ideolojilerin tahlili, klsik siyasal bilimlerde Siyasal
Fikirler Tarihi veya Devlet Teorileri adyla tanmlanan
bir sahaya giriyormu hissini yaratyor. Fakat Siyasal Fikir
ler Tarihinin zellii, siyasal dnrleri tek tek ele alp ve
ya genel bir balk altnda birletirip fikirlerinin sistematii
ni aramaya almasdr.20 Bylece, Siyas Fikirler Tarihi ta-
virci (deskriptif) ve tahlilci (analitik) metotlar kullanmakla
beraber, konu olarak bir fik ir btnn ele alr, ideolojilerde
ise bu fikr tutarll sathta, fikirlerin kendilerinde bulmak
zordur. Siyas Fikirler Tarihinin yalnz bunlar yaptn sy
lemek bir bakma hakszlk olur. David Eastonun Siyas Fi
kirler Tarihine ynelttii ar tenkitler bu bilim dalnn siya
sal fikirleri salt tarihselci (historicits) grle ele alm ol
duu noktasnda toplanr.21
Eastonun burada kastettii, siyas fikirlerin salt bir tarih-
sel-sosyal gelime yansmas olarak kymetlendirilmesidir.22
Asl nemli olan, bir siyasal olaylar teorisi ortaya karmak
ta bu ikinci tutumun birinci normatif tutum kadar ksr kal
m olmasdr.
Ksrm buradaki anlam daha ak olarak rneklere da

20 Siyasi Fikirler Tarihinin problemleri iin bkz. G. H. Sabine, What is Political


Theory?, Journal o f Politics 1 (1939), s. 81-86; George Catlin, Political The
ory: What is it, Political Science Quarterly (1957), s. 1-29. Henry V. Jaffa, The
Case Political TheoryJournal o f Politics 22 (1958) s. 259-275; Mulford Q. Sib
ley The Place of Classical Political Theory in the Study of Politics: The Legiti
mate Spell of Plato Roland Young op. cit., s. 125-148; Arnold S. Kaufman, The
Nature and Function of Political Theory", Journal o f Philosophy 51 (1951), s.d.
Gabriel Almond, Political Theory and Political Science, American Political
Science Review 60 (December 1966) s. 869-879; Neo Marxist adan: C. B. Ma-
cpherson, The Deceptive Task of Political Theory, Cambridge Journal (Ju n .
1954), s. 560-568.
21 Tarihselcilie kar ok iddetli bir tenkit iin bkz. K. R. Popper, The Poverty o f
Historicism (Londra, Routledge and Kegan Paul, 1961).
22 Easton, The Political System, s. 234 v.d.
yanlarak da anlatlabilir. Mesel, Montesquieu, her ne ka
dar bir genel siyaset teorisi ortaya karmaya alm ise de
bu katks siyaset bilimcileri tarafndan ancak bugn idrak
edilmektedir. Montesquieunn dankln, siyasal s
recin muhtelif ynleri iin her biri ok ilgin fakat birbirin
den kopmu izah tarzlar vermeye alm olmasna bala
mak gerekir. Montesquieu, uzun vadede mnferit izahlar
n birletirmek suretiyle siyasetin tabi bir sre olarak iza
hna varabileceini mit ediyordu. Montesquieude, bu a
dan, bir doktrin aramak ancak nisb deeri olan bir aba
dr.23 Halbuki Siyas Fikirler Tarihini en derin bir ekilde i
lemi olanlar bile en ok Montesquieunn fikirlerinin sis
tematiini aramaya almlardr. Bunu Montesquieu iin
sylemek mmkn olduu kadar Marx, Bagehot ve Spencer
iin de sylemek mmkndr. Yeni veya davransal24 si
yasal bilimler de bu yazarlann her birinin fikirlerini kullan
mtr. Fakat bu kullanma, onlarn sistematiini olduu gibi
kabul etme eklinde deil, genel bir siyaset bilimi ortaya
karmakta, baz grlerinden faydalanma asndan olmu
tur. Bylece, bilimlerin nemli zelliklerinden biri olan il-
veci (incremental) faktr, siyasal bilimlerin bu ynelimin

23 Bunu gren biri iin bkz. Aron, Les Etapes, s. 27-76. Aronun bu grlerinin
dayand eserlere giden bir taraf olup olmadn kontrol edemedim. Bkz. L.
Althusser, Montesquieu, la Politique et Histoire (Paris, Presses Universitaires
de France, 1959); J. Ehrard, Politique de Montesquieu (Paris, Armand Colin,
1965); Byle bir fikrin balangc iin bkz. Franz Neumann, Montesquieu
in The Democratic and the Authoritarian State (Free Press of Glencoe, 1957),
s. 96 v.d.
24 Davransal siyasal bilimler iin yukarda not 13te olan mehazlara ilve
ten bkz. Peter Blau, The Dynamics o f Bureaucracy: A Study of Interpersonal
Relatoins in Two Government Agencies (Gzden geirilmi basm, Chica
go, University of Chicago Press, 1963); Heinz Eulau, Samuel Eldersveld ve
Morris Janowitz, Political Behavior: A Reader in Theory and Research (Glen
coe, III. the Free Press, 1956); Fred I. Greenstein, Children and Politics (New
Haven, Yale University Press, 1956), Herbert H. Hyman, Political S ocializati
on: A Study in the Psychology o f Political Behaviour (Glencoe, III., Free Press,
1959).
de de kendini gstermeye balamtr. Ksaca modem siya
sal bilimlerin analitik aralar klsik siyasal bilimin analitik
aralarna nisbetle ok daha esnektir ve muhtelif devirler
de fikirlerini ifade etmi kimselerin hl geerli olan gr
lerini bir btn haline koyma yolundadr.25 deoloji olay
nn anlatmnda bu esneklik modem siyasal bilimlere nem
li faydalar salamtr. Hibir siyaset kuramcsnn fikr yap
tnn btnne olduu gibi samayan ideoloji olaylan, dav
ransal siyasal bilimlerin ok tarafl, esnek erevesi iinde
anlalmaya balamaktadr. Bunun bir dier yn, ideoloji
lerin, davransal adm verdiimiz siyasal bilim trnde, bu
yeni trn metodolojik zelliklerinin zorunlu sonucu olarak
yer alm olmasdr.
Davransal siyasal bilimlerin ana amac siyasal bilimleri
dier fizik! ve matematik bilimlerin genel kurallar iine sok
mak olmutur. Bu yaklama gre, fizik nasl madd varlklar
arasnda kural ilikileri aryorsa, siyasal bilimin de genellik
deeri olan kurallar aramas gerekir. Byle bir aba peinde
koarken aklm kaybetmemesi iin yaplacak olan en ip
tidai ayrm da olan olmas gerekenden ayrmaktr. By-
lece, davransal siyasal bilim, her eyden nce iki asr nce
Humeun bulduu basit bir prensibi kendisine rehber edin
mitir: Bir olandan bir olmas gereken karlamaz.26 Ba
ka bir ifade ile, siyasal bilim bilimsel olmak istiyorsa a) ama
c bakmndan daha nce bilimsel bir nitelikle ortaya km
olan bilimlere benzemeye almaldr.27 Burada, daha nce

25 Byle bir almaya ilk defa teebbs etmi olan Talcott Parsonsdur. Bkz. The
Structure o f Social Action (2. ba., Glencoe, III, 1949).
26 Humes Moral and Political Philosophy (Der., giri. Henry D. Aiken, New York,
Hafner, 1959), s. 43.
27 Siyasal bilimlerin bilimselliinin tartlmas iin bkz. David E. Apter, Theory
and the Study of Politics American Political Science Review 51 (1957), s. 747
v.d.; James W . Prothro, The Nonsense Fight Over Scientific Method: A Plea
for Peace, Journal o f Politics 18 (1956), s. 565 v.d.
km olan bilimlerin bilimselliklerinin hangi noktada top
landn aramaya gelmi bulunuyoruz. En geni anlamn
da bu bilimsellik niteliinin ana noktada topland sy
lenebilir:
1. Tabiat iinde belirli bir trden olan olaylarn dzenlili
inin ifade edilmesi.
2. Bu dzenliliklerin dier bir trden olaylarn dzenlilii
ile bir ilikisinin kurulmas.
3. Bu ilikilerin nce kurallar, daha sonra kurallarn topla
m olan teoriler eklinde ifade edilmesi.
Siyasal bilimlerin bu artlan ortaya karmakta ok ilerle
dii iddia edilemez. Fakat modem sosyal bilimlerin yakla
mn tayin eden altyap yukardaki arttr. Bu itibarla, si
yasal srecin iinde bir dzenlilik olarak beliren bir olaylar
kmesinin hibir zaman srecin dnda tutulmasna imkn
yoktur. deoloji bunlardan biri olduundan, siyasal bilimler
de son derece nemli bir yer tutar.
Davransal siyasal bilimlerin ideolojileri kapsamasnn
son, fakat belki de nemli, bir nedeni vardr: Siyasal bilim
bir toplum olayn inceler.
Toplum yaplar ise, dzenliliklerini, toplum bireyleri
nin iinde bulunduklar durumlar anlamalar28 sayesinde
muhafaza ederler. Anlamann insan topluluklarndaki y a
psal nemi son yirmi ylda muhtelif ekillerde ilenerek ar
tk sosyolojinin esaslar arasna girmitir. Bu gr yans
tan saysz ifadeler arasnda aadaki cmleler belki duru
mu en kesin bir ekilde anlatmaktadr.

Doal bilimcilerin inceledii doal evre, bu evrede bulu


nan molekl, atom ve elektronlar iin bir anlam ifade etmez.

28 lerde zerinde ayrntlar ile duracamz sembolik eylem okulunun ana da


yana bu konudur. Bu okulun genel ynelimi iin bkz. Don Martindale, The
Nature and Types o f Sociological Theory, (Londra, Rouedge and Kegan Paul,
1961), s. 339 v.d.
Sosyal bilimcilerin gzlem sahasnn, dier bir deyimle sosyal
gereklerin ise, bu ortam iinde yaayan, hareket eden ve d
nen insanlar iin belirli bir anlam ve nemi vardr.29

Merihten gelen lim imaj, ayn anlatm belki daha da


ak olarak salayabilecektir. Yeryznde insanlarn yaptk
lar hareketlerin arasndaki benzerlikleri kaydedebilecek ka
dar dnyay anlam bir Merihli bilimadam tasavvur edelim.
Bu lim hi grnmeden insanlarn btn hareketlerini izle
yebilmekte, yalnz onlarla konumamakta ve onlan anlaya
mamaktadr. Merihli, bir bankann gnlk ilerini takip etse,
kasann nnde haftann muhtelif gnlerinde toplanan in
san kmelerinin toplanma frekansndan, bilnolann zaman
zaman gsterdii deiimlere kadar birok dzenlilik tespit
edebilir. Hatt bu dzenliliklerden yararlanarak yl iinde ba
z kehanetlerde bulunabilir. Kendine gveni bylece artan
Merihli bir gn, hi ummad bir zamanda insanlarn kasa
lara hcum ettiini ve bilnolann hi grlmedik ekiller al
dn grebilir. Merihli bunu kendine hibir zaman izah ede
meyecektir. Memlekette bir ihtill olduunu bilen bizler ise
duruma katlan bu yeni, bu zel anlam dolaysiyle bankann
ilerinin altst edildiini ok iyi anlyoruz.
deoloji, bir anlam kmesi olarak toplumun stratejik
fonksiyonlarnn birinin ba kesini tutmaktadr. deolo
jileri bu adan ele aldmz zaman onlan, insanlara istika
met vermeye yarayan birer harita olarak grrz.30 Artk
bu noktada ideolojilerin klsik siyasal bilim metotlarnca ele
alnmasndan ne kadar uzaklam olduumuzu hissetmeye
balyoruz. Bylece ideolojiler, davransal siyasal bilimler

29 Alfred Schutz, Concept and Theory Formation in the Social Sciences, Journal
o f Philosophy 51 (1954), s. 266.
30 Bu ifade iin bkz. Clifford Geertz, Ideology as a Cultural System, Ideology
and Discontent iinde, (der. David E. Apter, The Free Press of Glencoe, New
York, 1964), s. 61.
de ikinci smf siyaset teorileri olmaktan karak, toplum
mekanizmas iindeki nemleriyle orantl bir hviyet ve an
lamllk kazanmaktadrlar.
Bu ekillenmenin ortaya kt son yllarda drt tr ide
oloji incelemesi ortaya kmtr. Bunlardan biri, balan
gta yaptmz sert ideoloji tarifinin iine giren hdise
leri inceleyen eserlerdir. Burada aranan, olduka mteca
nis bir fikr ynelimin bir sosyal yap unsuru olarak ne gi
bi bir fonksiyon grddr. Friedrichin, bir rneini da
ha 1930larda verdii bu yaklam, bize faizm ve komniz
mi tahlil eden nemli aratrmalar salamtr.31
kinci bir yaklam (klsik Siyas Fikirler Tarihinde fikir
lerinin tm zerinde durulan) Adam Smith gibi kimselerin
fikirlerinin baz ynlerinin yeni bir sosyal yap iinde nasl
baz tortu (residual) fonksiyonlar ifa etmeye devam ettiini
gstermeye almtr.32
nc bir yaklam, ideolojiyi bir sosyal tesant fonksiyo
nu icra eden bir unsur olarak ele almtr.33 Burada zerinde

31 Carl J . Friedrich, The Agricultural Basis of Emotional Nationalism, Pub


lic Opinion Quarterly 1 (1937), s. 50-61; Harold Lasswell, The Psychology of
Hitlerism, The Political Quarterly 4 (1933), s. 373-381; Talcott Parsons, So
me Sociological Aspects of the Fascist Movement, Social Forces 21 (1942), s.
138-147, T. D. Lockwood, A Study of French Socialist Ideology, Review o f
Politics (April 1959), s. 402-416; J. Plamenatz, The Communist Ideology,
Political Quarterly 22 (Jan.-March 1951), s. 16-26, Nathan Leites, A Study o f
Bolshevism (New York, 1953); Franz Schurmann, Ideology and Organizati
on in Communist China (Berkeley and Los Angeles, University of California
Press, 1966); Harold Lasswell, The W orld Revolution of Our Time: A Fra
mework for Basic Policy Research, World Revolutionary Elites: Studies in Co-
ervice Ideological Movements (der. Harold Lasswell ve Daniel Lemer, Cambri
dge, Mass. The MIT Press 1966), s. 456-468. Faizm skalasnn ilk gelitiril
dii eser olan T. W . Adorno et, al., The Authoritarian Personality (New York,
Harper, 1950)de buraya ilve edilmelidir.
32 F. X. Sutton, S. E. Harris, C. Kaysen ve J . Tobini, The American Business Creed
(Cambridge, Mass, 1956).
33 Bu tr almalar iin bkz. bilhassa Schurman, Ideology, passim, D. C. Hod
ges, The Class Significance of Ethical Tradition, American Journal o f Econo
mics and Sociology XX (1961), s. 241-52; S. P. Huntington, Conservatism as
durulan, ideolojilerin nasl bir grubun dalmasna mani ol
duu, ideallerini tazeleyen bir faktr olarak nasl altdr.
Drdnc bir yaklam, ideolojiyi bir sosyal tesant fonk
siyonu icra eden bir ereve olmaktan ok kiilerin denge
sini salayan psikolojik bir destek olarak kymetlendirme
ye almtr.
Bu anlaya gre, toplumun mutlaka halledilmesi gereken
problemlerinden biri, kiilerin ahsiyetlerinin dengesini sa
lamaktr. Denge, her ahsn hayatnn ilk yllarndan itibaren
kendine tedricen bir ahsiyet imal etmesiyle salanr. Tam
bir kimlik ancak ocukluk ve ergenlik bunalmlarnn baa
ryla zlmesiyle ortaya kar. Bunalmlardan salanan ba
ar, kiinin kimliine her defasnda yeni bir kat ilve eder.
deoloji bu kimlik tamamlama srecine iki yerde girmekte
dir. Bir kere, kiinin kendisine imal ettii kiilik btnle
mi (entegre) bir tutumlar ve davranlar tm olduu dere
cede bir i ideoloji tekil eder. Kiinin bu vicdan klavu
zu bir nevi ideolojidir. kinci planda, bu krizlerden bazlar,
mesel ergenlik krizi, d lemde bulunan ideolojilerin etki
sine zel bir ekilde tbidir. Genler kendi kiiliklerinin son
katn verecek olan cevaplan d lemdeki siyasal ve sosyal
ideolojilerde ararlar.34

an Ideology American Political Review 51 (1957), 454-473; J. A. Torres, Poli


tical Ideology of Guided Democracy, Review o f Politics 25 (1963) 34-63. Ay
rm David Apterden alyorum. Bkz. Introduction: Ideology and Discontent,
Ideology and Discontent, op cit, s. 15-46.
34 Kimlik asndan ele allar iin bkz. Erik H. Erikson, The Problem of Ego
Identity, Identity and Anxiety: Survival o f the Person in Mass Society (The Free
Press of Glencoe, 1960), s. 17-87 ve C hildhood and Society (Londra Penguin
Books, 1967). Aynca bkz. R. E. Lane Fathers and Sons: Foundation of Politi
cal Belief American Sociological Review 24 (1959), s. 502-511 ve ideolojik de
erlerin ocuklarda nasl bir mekanizma ile tuttuu iin F. Greenstein, The
Benevolent Leader: Childrens Image of Political Authority, American Political
Science Review 54 (1960), s. 934-943. Psikolojik temelleri tamamen ayr olan
ve artk az kullanlan psikolojik tip aynm zerinde kurulmu bir yaklam
iin bkz. H. J. Eysenck, The Psychology, s. 170 v.d.
Bu noktada siyasal bilimlerin snrlarn aarak psiko
lojiye girmi bulunuyoruz. Byle bir snr atlamann siya
sal bilim iin ancak kazan salayc bir taraf olabilir. de
oloji, biri yap, dieri de ahsiyetin teekkl planlarnda
iki fonksiyon ifa ediyorsa bunlardan birini dierinden ayr
mak mmkn deildir. Fakat zerinde durmak istediimiz
husus, modern sosyal bilimlerde daha nceleri tesis edilen
snr larn artk ne kadar rahata alddr, ideolojinin bu
psikolojik denge fonksiyonu sorununa girdiimiz zaman,
baka ne gibi ufuklarn aldn ilerde ayrntl olarak ele
almak istiyorum. Fakat bu konunun metodolojik bakm
dan olduka aprak olan sorunlarna gemeden, ideolo
jinin psikolojik planda daha basit bir ortamda ele almna
bir rnek vermek istiyorum. Bu rnek Robert Lanein Poli
tical Ideology35 adndaki almasdr. Eserin ikinci baln
dan yazarn amacn kolayca karabiliriz. Bu alt balk y
le ifade edilmektedir: Sradan Amerikal inandklarna ni
in inanyor. Lanein gayesi, bir New England kasabasn
daki sokaktaki adamn, siyasetle ilikili olarak kafasnn
iindekileri tespit etmeye almaktr. Bu yaklamn he
men zerinde durulacak bir zelliine deinelim: Lane, el
de ettii bilgilerden, sokaktaki adamn siyaset sahasnda na
sl hareket edeceini nceden kestirebileceini iddia etmi
yor. O, basit vatandan fikr kalplarnn kendi iindeki an
lamn aramaktadr. Snrl gibi grnen bu abann ne ka
dar byk emekleri icabettirdii, Lanein metodolojisini ay
rntl olarak ele aldmz zaman ortaya kar. Lanein eseri
esas itibariyle on be kii zerinde yaplm, bir yldan fazla
devam eden bir soruturmadr. Son derece uzun olan ml-
katlarda deneklerin hayatlar, grleri, tutumlar, korku
lar, mitleri, siyasal inanlar, dinsel grleri, meslek ye

35 (New York, Free Press, 1962).

28
tenekleri, eitimleri en ince noktasna kadar incelenmitir.
Bunlardan deneklerin siyaset konusundaki inanlaryla ki
iliklerinin dier ynleri arasnda bir iliki kurulmaya a
llmtr. Lanein almalar, her eyden nce, siyasal bi
limler alannda imdiye kadar yneticiler katnda tespit
etmeye altmz ideolojilerin ynetilenler katnda da
mevcut olduunu ortaya karmaktadr. zerinde durduu
kiiler her ne kadar nisbeten basit kimseler iseler de dertle
ri, kayglar, tutumlar ve inanlar bir sosyal kimlik meyda
na getirmektedir. Bu basit seviyelerde bile, paralar bir b
tn meydana getiren bir i dengeye ulamaktadr.36
Aydnlar katnda meydana getirilen ideolojilerin yneti
lenler katndaki ideolojilerle kesitii bir alan vardr: O da,
ikisinin de esas itibariyle bir anlama fonksiyonu ifa etme
sidir. Her ikisi de, aprak, anlalmas zor bir dnyay d
zenleyen entelektel kalplardr. Bunun yannda Lane, sra
dan adamn genel dnya grnn kendi i muvazenesi
ni salama bakmndan nasl bir psikolojik fonksiyon ifa etti
ini anlatmaktadr. Lanein sokaktaki adamnn dnya gr
, bir siyas fikir tarihisinin pek beenecei bir yapya sahip
deildir. Sathta mantki tutarszlklarla doludur. Fakat bu tu
tarszlklarn incelenmesi, kendi aralannda tutarl olduklar
n ortaya karmakta, bir fonksiyon ifa etmekte olduklarn,
ayn hedefe yneldiklerini gstermektedir. Sokaktaki adamn
fikirleri mantki bir tutarlla sahip deilse de, yaad er
eve iine konduu zaman bir tutarllk kazanmaktadr.
deolojinin ortaya kard bu psikolojik uyum fonksiyon
larnn en nemlilerinden biri dinsel fonksiyondur. Lane, bu
fonksiyonu ideolojik btnn bir alt kategorisi olarak ele al
maktadr.

36 Sokaktaki adam hakknda ok daha az iyimser bir gr iin bkz. Philip E.


Converse, The Nature of Belief Systems in Mass Publics Ideology and Discon
tent, op, cit., s. 206-261.
almamzn merkezini tekil ettii iin zerinde bil
hassa duracamz bulgulardan biri de, Lanein dine verdi
i stratejik nemdir. Lanein denekleri iin din, ideolojile
rinin dier paralan gibi, gidiine uymak zorunda olduklan
bir dnyada psikolojik bir denge kurmann yollanndan bi
ridir. Din, bir dnyay anlama ve kendini o dnyada belir
li bir yere yerletirme modeli olarak fonksiyon grmektedir.
Dinin, insanlarn siyasal inanlan iinde byle merkez
bir yeri olduu yeni bir bulgu deildir.37 Son yllarda yap
lan oy verme aratrmalar, dinsel grlerin -apraz bas
klarn tesiriyle azalp oalmalarna ramen- oy verme
analizinin nemli bir tortu kategorisini (baka faktrle
re indirgenemeyecek bir kategoriyi) tekil ettiini gster
mitir.38
Bizim bu eserdeki amacmz, bu tortu kategorisinin, Tr
kiyede nasl altn anlamaya almaktr. Hedefimiz,
Trkiyede dinin ideolojik-siyasal fonksiyonlarn belirtip
Trkiyede siyas alanda ne gibi bir rol oynadn anlata
cak balang analitik kategorilerini ortaya karmaktr. Fa
kat bunun bile yaplabilmesi iin, imdiye kadar burada yal
nz siyasal bilimlerin bir aratrma konusu olarak inceledii
miz ideolojiyi, ok daha geni bir ereve iine yerletirme
miz gerekir. Zira, siyasal bilimciler, ideolojilerin incelenme
sini ne kadar kendilerine maletmek isterlerse istesinler, ba-

37 Gerek Auguste Comte, gerekse Tocqueville bundan ok ak ekilde bahset


milerdir. Tocqueville iin bkz. De L a Dmocratie, cilt I s. 301 v.d. Auguste
Comte iin Jean Delvolv, Auguste Comte et la Religion Revue (Histoire de
la Philosophie et dHistoire Gnrale de la Civilisation, V. (1937), s. 343-368.
38 Bkz. P. F. Lazarsfeld, B. R. Berelson ve H. Gaudet, The Peoples Choice (New
York, Colombia University Press, 2. bask, 1948), s. 21-25; B. R. Berelson, P.
F. Lazarsfeld ve W . N. McPhee, Voting (Chicago University of Chicago Press,
1954) s. 65; Seymour Martin Lipset; Political Man: The Social Bases o f Politi
cs (New York Doubleday, 1960), s. 244; Peter H. Odegard, Religion and Poli
tics (New Brunswick, Rutgers University, 1960); W. ve B. Allinsmith, Religi
ous Affiliation and Politico-Economic Attitude, Public Opunion Quarterly 12
(1948), s. 37-389.
kalan, konuyu bilim sosyolojisi genel alanna sokmular ve
bu sahada aratrma yapmak iin siyasal bilimcilerden onay
beklememilerdir.

deoloji ve Bilim Sosyolojisi


Daha nce, geleneksel olarak siyasal bilimlerde ideoloji in
celemelerinin vaziyet al incelemesinden bamsz olarak
srdrldn grmtk. Bu yanl geliimin siyasal bi
limlere ait vebalini yukarda anlatmtk. Fakat burada, kaba
hat eit llerle siyasal bilimcilerle Marx tarafndan payla
lmaldr. Bir taraftan siyasal bilimciler iinde yaadklarn
ancak davranlarla yaplan uzun bir savatan sonra kabul
ederken,39 Marksistler de ok zaman deeri yitirilmi meto
dolojik silhlara inatla sarlmlardr.40
Kendi toplumbiliminde ideoloji teorisine o kadar nemli
bir yer veren Marx iin, ideoloji, hl, gerein tahrif edilmi
alglarnn aratrlmasyla snrlandrlmt. Marx, burjuva
alglannm ar ideolojik kalplan ve onlann uzun vade
de bu snfn ortadan kalkmasna yol aacak olan hakikatle
uyarszlklan zerinde ok durdu. Onun iin, bilgi, kesin
toplumsal artlann ideolojik refleksi41 olduundan, buju-
va, dnyay Pinti Hamitin dar asndan grmeye mahkm
du. Bu durumda bir tm olarak karlalan realitenin iin

39 Robert A. Dahl, The Behavioral Approach in Political Science: Epitaph for


a Monument to a Successful Protest, American Political Science Review 55
(1961), s. 763-772.
4 0 Marksizmin m odem toplum bilimleri asn kullanmas iin bkz. Marvin
Harris, The Rise o f A nthropological T heory (New York, Thmas Y. Crowell,
1968), s. 217-219; fakat Althusser ve ondan esinlenenler siyasi yapnn rol
n aynnth olarak incelediklerinde Harrisin tutucu m addeciliinin tesine
gemilerdir.
41 George Lictheim, The Concept of Ideology, History and Theory IV (1965), s.
173-74.
den alglanan ksmlar pazar mekanizmasnn madd kazan
salamay mmkn klan karlardr. Marx, ayn sorunu bir
baka ekilde de ele almtr: bu seferki izah, kiilerin snfla
rnn karakteristik atmalar iine gmldkleri iin top
lum hakkmdaki bilgilerin tarafgir olmaya mahkm olduu
dur. Bu tip izah, Marksizmin ideolojiler konusunda en ok
kullanlan yaklam gibi grlmektedir.
Marxin bilgi teorisinin bir dier zellii proletaryann
(fr sich) kendi iin ekliyle ayrcalkl bir durumda olma
syd. Baka snflarn kendi snflarna batm oldukla
r iin gremediklerini proletarya grebilmektedir. phe
siz bu zellik, Marksist teoride proletaryann tarih iindeki
imtiyazl durumunun sonucu ve insanl snf yaplarndan
kurtarmakta oynad rolden ileri gelmektedir. Fakat, bura
da uslamlamann dairev olduu aktr. Bizim iin mhim
olan nokta, Marksist dnce tarznda st tabakalarn daha
ideolojik dndkleri kansdr. Teorisinin bu yn iin
Marx bize tatminkr kantlar vermemektedir.42
Marxin nerm elerinin kaypakl, M arksist teoride
bilginin ikili bir kullanmndan ileri gelmektedir. Marksist
teori bir taraftan sosyal gerekleri alglamay objektif bir ha
le getirmeye alrken, ayn zamanda toplumsal eylem iin
bir ara olarak kullanlmaktadr. Bylece, proletarya, propa
ganda katnda, Marksist bilgi teorisinin tek bana kendisine
belki de tanmayaca imtiyazlar elde etmektedir. Dier ta
raftan, objektif toplum bilgisi elde etme sorununun vazedil
mesinin bile ne kadar zor olduunu ilerdeki sayfalarda g
receiz. Bu itibarla, Marx tek bana halletmesine imkn ol
mayan bir problem ele almt. Verdii ipular ise son dere
ce nemlidir.

42 Bu konuda u mehaz da pek ikna edici bulmuyorum: Georg Lukcs, Histoire


et Conscience de Classe, Essais de Dialectique Marxiste (Trc. Kostas Axelos, Ja
cqueline Bois, Paris, les Editions de Minuit, 1960), s. 67 v.d.
Ynetici snflarn ideolojik tahrifinin ideolojik nitelie
brmenin tek ekli olduu, Marxtan sonraki aratrma
lar da etkileyen bir tutumdur. Bilginin toplumsal kkleri
hakkmdaki grlerimizi geniletmek abasnda bulunmu
olan Mannheim bile ncelikle ynetici snflarn dncele
ri ile ilgilenmiti.43 Bunun yannda toplum hakkmdaki bilgi
lerimizin tahrifinde etken olarak snf ya da grup etkisini tek
nemli boyut olarak grmt.44
Bugn, toplum hakkmdaki bilgilerin toplumsal yaplarca
szlp bize intikal etme olayn ok daha geni bir adan
ele alyoruz. Toplum hakkmdaki bilgilerimizin sistematik ta
rafgirlikle etkilenmesi ise hibir yerde Levi-Straussun teorile
rinde olduu kadar kesin bir ekilde ifade edilmemitir.
Levi-Straussun grlerine gre btn basit bilgi, yani
bilimsel abann ve metodolojinin dndaki bilgi, toplumun
belirli karlkl etkileim ekillerini olduu gibi srdrmeye
yarayan bir modeldir.45
deoloji probleminin genel toplumsal bilgi probleminin
bir paras saylmas Levi-Straussun yannda bu konu ile
son elli yl uram olan saysz sosyal bilimcinin toplanan
katklar sonucunda ortaya kmtr. Bunda Freudun ahsi
yet planndaki keiflerinin, Durkheimn yap-din hakkmda-
ki fikirlerinin, renme teorilerini ortaya karm olanlarn,
renmenin bir sembolik ara olduunu bulmu olanlarn,
toplumun iinde birbirinden bir dereceye kadar zerk ola
rak alabilen toplum katlan bulunduunu anlatm olan
larn hepsinin katks bulunmutur. renim, sosyalizas-

43 Bir istisna Anabaptistlerin kiliazmasdr. Bkz. Kari Mannheim, Ideology and


Utopia: An Introduction to the Sociology o f Know ledge (Londra, Routledge,
1936), s. 190.
44 Ibid., s. 224.
45 Bkz. Social Structure, International Encyclopedia o f the Social Sciences (Free
Press, Macmillan, 1968), 14, 490. Bu mehaz bundan sonra J . f .S.S. olarak zik
redilecektir.
yon, kltr, din, semboller ve dnce arasndaki ilikile
re ynelen ada anlay bize ideolojilerin incelenmesi iin
19. yzyldakilere nisbetle ok daha esnek bir inceleme er
evesi temin etmitir. Parsonsun, toplumun organizma, ki
ilik sistemi, yap sistemi ve kltr sistemi eklinde drt ta
bakal bir sistem olduu fikri bize bu tabakalar arasnda ile
yen mekanizmalar bir btn iinde incelememizi mmkn
klmtr. Bu arada sert ve yumuak ideolojilerin arasn
daki ilikilerin de ne olduunu bize anlatan, iki ideoloji tr
arasnda kavramsal bir kpr kurmamz mmkn klan bir
teorik yap elde etmi oluyoruz.46 Sert ve yumuak ide
olojileri artk kltr btnnn iinde, bu btnn birer
salt sreci olarak inceleyebiliriz.
Yeni sosyal bilimlere ve bilgi sosyolojisine katkda bulun
mu ahslan yukanda ahs veya okul olarak ele almtk.
Ancak bu bilimcilerin ekol olarak varlklarnn yannda,
dorudan doruya ideolojilerin incelenmesine yararl nem
li eserleri de mevcuttur. Konuyu brakmadan karsnda bu
lunduumuz literatrn zenginliini ve ele al tarzlanmn
eitliliini anlatmak yolunda bunlardan bazlarn zikret
mek istiyorum.
Burada Weberin din ile eylem arasndaki ilikileri incele
yen nemli eserinden balamak gerekir.47
Max Weber, kapitalizmin teekklnde Marxin belirt
tii etkenlerin yambanda baz ideolojik unsurlar kat
mtr. Ona gre kapitalizmi gelimi kapitalizm haline ge
tiren bu etkenlerdir. Bu etkenlerin tm protestanln
dnya gr kavram altnda toplanabilir. Protestanl-

46 Bu modelin Talcott Parsons tarafndan gelitirilmesi iin bkz. Talcott Parsons,


The Social System (The Free Press of Glencoe, 1951), passim ve A. L. Krober ve
Talcott Parsons, The Concept of Culture and of Social System, American So
ciological Review (October 1958), s. 583.
47 Max Weber, The Protestant Ethic and the Spirit o f Capitalism (ev. Talcott Par
sons, New York, Scribner, 1958).
m Kalvinist eklinde insann kendi amalan iin deil Al
lahn verdii tabiat intizamn gerekletirmek iin dn
yaya geldii inanc bu sistem iindeki insanlar toplumun
rasyonel ynlerini gelitirmeye yneltmi ve bylece pazar
mekanizmasnn rasyonellik unsurlarn bir Allah grnt
s olarak kabul edip onlar kullanmaya sevketmitir. Kal-
vinizmin, elde edilen zenginliklerin ahsi karlar iin kul
lanlamayaca fikri ise birikmeye yol amtr. Fakat bu
nun yannda baar Allahn kulunu sevdiine dair bir ia
ret olarak kabul edildii iin bireyler Kalvinizmde al
kan olmaya sevkedilmilerdir. Bylece ekillenmeye bala
m olan kapitalizm Webere gre ok daha billrlama im
knn bulmutur.
Weberin bizim bakmmzdan bir deer katksndan da
bahsetmemiz gerekir. O da byk sosyologun rasyonellik
trleri hakkndaki bulgulardr. Weber ama rasyonalite-
si (zweckrational) ile deer rasyonalitesi (wertrational) ara
sndaki fark belirtmek suretiyle insanlann eylem trlerinin
zihindeki ekilleniini bize anlatmaya yarayacak tamamen
yeni bir eksen salamtr.48 Bu anlatya gre rasyonel bir
gayenin neye gre rasyonel olduunu sormak gerekir. Ama
ca gre rasyonellik insann amacm seme serbestliinin ya
nnda bu amaca en ksa yoldan varacak yolu semekte ser
best olmaktr. Deere gre rasyonellik ise belirli bir amaca
ynelirken bir insann, deerlerinin etkisi dolaysyla yalnz
aralarn seebilmesi, amacn sabit olmasdr.
Weberin eylemle deer arasndaki ilikileri incelemesi el
li altm sene nce yaplan almalardr. Daha yakn bir ge

48 Rasyonalite tipleri iin bkz. Max Weber, ber einige kategforien der Verste
henden Soziologie, Max Weber, Soziologie, Weltgeschichtliche Analysen, s. 97
v.d., ve kr. Mannheimin substansiyel ve fonksiyonel rasyonalite tarzlar,
bkz. Karl Mannheim, Man and Society in an Age o f Reconstruction (New York,
1954), s. 52-53. Meselenin tm iin bkz. Don Martindale, The Nature and Ty
pes o f Sociological Theory (Londra, Routledge, 1961), s. 388.
mite Bruner,49 insann bilgi elde etmesinde sembolizme da
yanan taraflar anlatm, sembolletirme psikolojisinin ideo
lojilerle ilgisi zerinde duran herkesin kaynak yapmas gere
ken son derece ilgin bir eser vermitir. Ayn yazar, Opinion
and Personality'smde siyasal vaziyet allarn kiilikle ilikisi
ni aratrmtr.50 Erikson, kiiliin oluumu srasnda bilgi
nin ekillenmesini ele almtr. Benlik (self) kavramnn sos
yal psikolojide Mead51 tarafndan ilenii, bilgilerimizin yap
ya kavumasnn bir dier boyutunu vermitir. Leach,52 bilgi
nin belirli sembollere intikal ettikten sonra bir toplumun hi
yerarik dzenini korumaya nasl yaradn gstermitir.
Bellah ise53 siyasal deerlerin din tarafnda ekillendiril-
mesini ele almtr. Greenstein, otoriteye sahip olanlarn bu
otoritesinin kabul edili tarzlarnn ocuklarda baladn
bulmu, bunlann otoriteyi ne gibi aralarla sembolize ettik
lerini ve kiiliklerine nasl malettiklerini incelemitir.54
Bu liste, toplum hakkmdaki bilgimizin toplumsal kkleri
nin incelenmesine k tutan eserlerin bir balangc bile ola
maz. Fakat listenin bize gstermeyi baard nokta, Mark
sist bakn ele ald grup karlar asndan ne kadar
teye gemi olduumuzdur.
Zamanmzda sosyal bilimlerde kaydedilen bu ilerlemeler,
dini endie azaltc ve kiilii billrlatnc sembolik bir

49 Jerome S. Bruner, Jacqueline S. Goodnow ve George A. Austin, A Study o f Thin


king (New York, Science Editions, 1962); Jerom e S. Bruner, The Course of
Cognitive Growth American Psychologist 19 (January 1964).
50 M. Brewster Smith, Jerome S. Bruner ve Robert W. White, Opinions and Perso
nality (New York, John Willey, 1956).
51 Goerge H. Mead, Mind, S elf and Society (Chicago, University of Chicago Press,
1934).
52 E. R. Leach, Political Systems o f Highland Burma (Londra, 1954).
53 Robert N. Bellah, Tokugawa Religion: The Values o f Pre-Industrial Japan (Free
Press and Falcons Wing Press, 1957).
54 Fred I. Greenstein, The Benevolent Leader: Childrens Images of Political Aut
hority, American Political Science Review 54 (December, 1960), s. 934-943.
sre olarak kavramlatrmamza yol am ve dinin bu an
lamda yumuak bir ideoloji olarak incelenmesinin imkn
larn ortaya karmtr.55 Burada, bilhassa sosyal antropo
loglarn yaklam bizim amacmz bakmndan yararl grn
mektedir. Gnmzn dinle uraan sosyal antropologlar
nn ekseriyeti Marxn tek ynllne, aksi istikamette al
an tek ynllkle cevap vererek, artk dinin otorite strktr-
lerini destekleyen ynlerini bir tarafa brakmaya temayl et
mektedirler. Strktrle kltr arasnda bulunduunu belirtti
i iliki daha sonra Durkheim ve okulu tarafndan gelitirildi
i ve standart bir yaklam olarak defalarca kullanlm oldu
u iin bkknlktan ve yeni teorik ufuklarn almayndan
gelen bu bunalmn ok hakl bir taraf vardr. Mantin fikirle
rinin sosyal antropolojisindeki dolayl ve dolaysz etkileri ile
din srecinden anlayabileceimiz kadann anlam bulunuyo
ruz ve yukarda bahsettiimiz yeni gr ve bulgulardan istifa
de etme zaman gelip gemitir bile. Bylece, burada, esas iti
bariyle bu yeni imknlardan faydalanm olan Geertze uyarak
dini insanlarda uzun sreli, geni kapsaml, gl ve gdler
yerletirmeye alan bir semboller sistemi56 olarak ele alaca
z. Kendi toplumumuzda imdiye kadar fikirle strktr ara
snda yaplm olan aratrmalar ok snrl olduu ve bu ba
gzeten aratrmalann doymuluk noktasna gelmediimiz
iin, bu gr asn toplum katlannn etkisini kabul eden bir
grle de badatracaz.
Dini Trkiyede bir eylem aracs (mediator o f action) ola
rak ele almzn sebebi dinin Trk kltrnde nemli bir un
sur olarak belirmesidir. Aralannda seim kaybetmi liklerin
bata bulunduu bir ksm politikaclar din faktrnn Tr
kiyede karsna geilmez bir varlk olduunu anlatrlar. Da

55 Bkz. Religions, The Sociology ofReligion, I. E. S. S., 13, s. 409 v.d.


56 Clifford Geertz, Religion as a Cultural System" in Anthropological Approaches
to the Study ofReligion (der. Londra, Michale Banton, Tavistock, 1980), s. 4-5.
ha derin bir dzeyde, lik Cumhuriyetin kuruluundan bu ya
na, Trkiyede fertlerin kiilik ve kimlik krizlerini halletmek
te zorluk ekmi olduklar aktr. Cumhuriyetin bu noktada
ki baarszlnn sebebi baka bir aratrmann konusudur.
Ancak, Trkiyenin deer boluu gzleri kamatracak ka
dar belirlidir. Alt snflarda bu deer boluu slm olarak bil
dikleri itikadara sk skya sarlmak suretiyle halledilmek is
tenmitir. Aydnlarca btl itikatlarn art olarak deerlen
dirilen bu niteliklerin toplumsal ve siyasal davran boyutlar
na dnecei phe kabul etmez. lkemizdeki siyasal dav
rann bu ynlerini aydnla karmak iin ok ynl ara
trmalara ihtiya olduu da kesindir. Fakat dinin bir yumu
ak ideoloji olarak roln zmlemeye gemeden nce Tr
kiyedeki byk ekseriyetin dini olan slmn nitelikleri ze
rinde durmakta fayda vardr. Problem, Trklerin hepsinin ay
n mezhepten olmalar bakmndan daha da aprak bir hl al
maktadr. Bizim bir balang saylmas gereken aratrmamz
da aklk salayabilmek iin biz burada dini ayn trden (Sn
n) bir btn olarak ele alacaz. Bylece aratrmamzn bir
blm slm dininin bir kltr yaps olarak beraberinde ge
tirdii sorunlarn aratrlmasna ayrlmtr. Metodoloji olarak
nceden kullanacamz sylediimiz yap unsurlarnn dinle
akmas konusu dolaysyla, aratrmamzn uzunca bir b
lmnde Osmanl toplum strktr zerinde durmamz ge
rekecektir. Konu, Trkiyede daha ele alnmamtr ve strk-
trle din arasndaki iliki ile yzlerce defa kar karya gel
mi bulunan Bat sosyal bilimcileri kadar bu konuda problemli
bir ortamla baetmenin yaratt zorluklarla karlamama
dr. Eserimizin son blm dinin Trkiyede bir eylem yneti
ci olarak tesiri hakkndaki bulgularmzn zmirde bir grup i
i zerinde yaptmz bir aratrmada ne dereceye kadar do
rulandnn aranmasna ayrlacaktr.
KNC BLM
DN SOSYOLOJS VE DNSEL DAVRANI

Son zamanlarda, din sosyolojisi konusunda deerli bir el ki


tabnn yazar, kitabnn din sosyolojileri adyla baslmas
nn nedenine deinirken, bu alanda bir eitliliin belirdii
ni anlatyor. ' Durum, gerekten Desrocheun iaret ettii gi
bidir. Bir tek din sosyolojisi teekkl etmemi, her sosyolo
gun ilgi alanna gre din sosyolojileri ortaya kmtr. Fakat
din sosyolojisinin tekli bir yapsnn olmamasnn, dinin ide
olojik fonksiyonlann aratranlar iin cesaret krc olmas
gerekmez. Aratrmac daha pek gelimemi olan bu sahay
kendi bulgularyla daha geniletebilecek durumdadr. Bu sa
hada ana tartmalar ortaya karm olan dnrler de din
sosyologu olarak tannm olan kimseler deildir. Bunlar,
her sosyal bilimcinin zaman zaman fikirlerine geri gelmek
mecburiyetinde kald iki klsik dnrdr: Karl Marx
ve Sigmund Freud. Yirminci yzylda bu konudaki gelime
ler, bilerek veya bilmeyerek, bu iki kiinin at tartmala
rn izinde yrmtr. kisinin katksndan Freudun etki-

1 Henri Desroche, Sociologies, Religieuses (Paris, Presses Universitaires de Fran


ce, 1968), s. 5.
sinin daha srekli olduuna phe yoktur. Freudun hayat
n ahsiyetin yapsn aratrmaya vermi olmas, Marxm ise
ideologienlehre (ideoloji retisi) ile ancak hayatnn bir b
lmnde megul olmu olmas, aradaki fark aklar. Ancak,
gsterilecei zere, Freud ile Marxin grleri birbirlerin
den o kadar da uzak deildir.
Bir alann ana tartmalarn ortaya karm olmak, o ala
nn ana problemlerini koymu olmak anlamna gelmez. Din
sosyolojisi konusundaki kvlcmlar her ne kadar Marx ve
Freudun etrafnda toplanyorsa da, konunun bilimsel ile
niini Dumezil gibi din bilginlerine, Durkheim gibi sosyo
loglara, Malinowski ve Radcliffe-Brown gibi antropologla
ra borluyuz. Bu adan, sahaya din sosyolojisinin gelime
si asndan yaklamak en doru yol gibi grnebilir. Fakat
bir dier yaklam, konuyu, bilimsel biimini ald zaman
dan nce balatmaktr. Alana, bizim amzdan daha anlam
l bir gr salayan bu ynden gireceiz.
Daha nce, Marxm ideoloji retisine getirdii temel kav
ramlar ele almtk. deolojilerin Marx iin dinle olan ili
kisi Marxin kendi entelektel gelime srecine balanabi
lir. Bu sre iinde Marxm ideoloji konusuna ilk defa ola
rak bir din meselesi dolaysyla nem vermi olduunu g
ryoruz. Dinle kurulan bu ilikiyi, Marxm fikirlerinin Feu-
erbacha giden kklerinde aramak gerekir.2
Feuerbach, Marxin genliinde Almanyada Flegelin siste
mini daha radikal bir yne evirmek isteyen bir grubun fikr
nderliini yapmt. O sralarda kard Hristiyanln z
(1841), Felsefenin Reformuna Balang Tezleri (1842) ve Ge
lecein Felsefesinin Temelleri (1843) adndaki kitaplar Alman
entelektellerini ve bilhassa genlii ok etkilemiti.

2 Feuerbach ile Marx arasndaki ilikiyi bu konunun en iyi ilendii bir esere da
yandryorum. H. B. Acton, Illusion o f the Epoch: Marxism - Leninism as a Phi
losophical Creed, (Londra, Cohen and West, 1955), s. 116 v.d.
Feuerbachn tezinin esas, alglam a (perception) hak
knda bir bulgusuna dayanyordu. Feuerbacha gre bir e
yin varolduunu sylemek, yalnz o eyin tasavvur edilebi
leceini sylemek deildir. Byle bir iddia, buna ilveten,
var kabul edilen eylerin alglanabileceini (perceived) ve
ya duyulabileceini (sensed) sylemektedir. Feuerbachn
bundan kard sonu udur: Allahn varl onun algla
nabilecei bir ekil almazsa, ispat edilemez. Bylece Feuer
bacha gre dinbilimin kantlar aslnda kof ve etkisiz var
saymlardr. insanlarn kalbinde Allah inanc ise kendi s
nrlln ideal bir varlkla karlatrma eiliminden doan
bir projeksiyondur. Din, insann kendi dncesinin insan-
larst bir plana aktarldr. nsanlarn ruhun lmezlii
ne inanmalar ve ilh! adaletin tecellisine inanlar, gene in
sanlarn kendi adalete susamlklarnn soyut bir plana ak
tarlmasdr. Dnya tesi, bir nsan istein ekil deitir
mesinden ibarettir.3
Feuerbacha gre bu durum, dinle rya arasnda nemli
bir benzerlik ortaya karyor. Duygu ak gzlerle grd
mz bir ryadr, din uyanan bilincin ryasdr, rya din
lerin esrarnn anah tandr.4
nsan, dinsel fikirlerinin kendi i hayatnn bir projeksi
yonu olduunu anlad anda, artk kendi tabiatnn dnda
bir miyar aramayacak, kendi kiiliini idrak etmeye ala
caktr. Hristiyanln znn ikinci basksna yazd giri
te Feuerbach, bunu ok ak bir ekilde belirtiyordu: Hris
tiyanlk, aslnda yalnz insanln Usundan deil, bizzat ha
yatndan da uzun zamandan beri yokolmutur. Hristiyan
lk, artk yangn ve hayat sigortalarmzla demiryollanmz
ve buhar gemilerimizle, resim ve heykel galerilerimizle, as
ker ve endstri okullanmzla, tiyatro ve bilimsel mzeleri

3 Feuerbach, Hristiyanln z, s. 139-140. Acton, The Illusion, s. 118.


4 Hristiyanln z, 26-27; Acton, The Illusion, s. 118.
mizle tam bir ztlk halinde olan bir sabit fikirden baka bir
ey deildir.5 Daha sonra greceimiz zere Feuerbachm
bu fikirlerinin ok benzer trleri Freudda ortaya kmakta
dr. Bu itibarla ideoloji ile din ilikilerinin ortaya karlma
snda Freud ile Marx arasnda genellikle sanldndan daha
byk bir yaknlk mevcuttur.
Marx ve Engels Feuerbachm bu yazlarnn ok byk et
kisi altnda kalmlardr. Marxin din iin halkn afyonu
tabirini ilk defa olarak kulland Hegelin Hukuk Felsefe
sinin Kritii adndaki makalesi Feuerbachm bu fikirleri
nin tesiri altnda yazlmtr. Cmlenin tm olduka nadir
bulunabildii iin kendi bana ilgintir: Din, baskya t
bi yaratklarn i ekmesi, kalpsiz bir dnyann kalbi, ruh
suz olaylarn ruhudur. (Din) halkn afyonudur.6 Actonun
belirttii gibi, burada afyonun anlam vicdansz bir st s
nfn halk uyutmak iin kulland bir ara deil, insanlarn
kendilerini olaylarn yzeyinde batmadan tutabilmek iin
kullandklar bir kendi kendini aldatmacadr.
Marxa gre, din eletirisi genel bir dnya anlayna yol
amaktadr: nsan dindeki aldatmacay anlad andan iti
baren kendi kendini esir ettii artlann ortadan kaldrlma
s zorunluluunu da anlar.7 Proletarya, bu yabanclama
nn (alienationun) yani hakiki gereklerden uzaklamann
yalnz din plannda deil, sosyal, iktisadi ve siyasi planlarda
gerekletii snftr. Bundan dolay yabanclama sre
cinin muhtelif ekillerde stste bindii proletarya, ihtilli
yapacak olan gruptur. Fakat bundan da Marx, genel olarak
teoriler hakknda sonular karyor: Teori bir tesadf eseri
olarak ortaya kmaz. Teori toplumun bir blmnn for
ml halinde ifade edilmi ihtiyacdr. Bunun tersini de y

5 Acton, The Illusion, s. 121; Ibid., s. 123.


6 Ibid., s. 121.
7 Ibid., s. 123.
le ifade edebiliriz; teori maskesinin filozoflar tarafndan yr
tlmas kendi bana bir sonu vermez. Felsefede bile pozitif
eylem, ancak bir ihtiyacn bir teori ile akt noktalarda
elde edilebilir. Marxm burada teoriyi toplum ihtiyacna
balamas, greceimiz zere fonksiyonel din eletirisinin
balangc saylabilir.
Alman deolojisinde Marx ve Engels bunun tesine gide
rek ideolojik dnce tarznn karsnda karacaklar alter
natif aratrma tarzlanndan bahsediyorlar. Bunlar insanla
rn hakiki yaaylarna dayanan incelemelerdir; hakiki in
sandan kastedilenleri ise en ak bir ekilde Siyasal Ekonomi
Kritiinin giriinde buluyoruz:

Bu gibi ihtillleri gznnde tutarken tabi bilimlerde ol


duu gibi, varlklar dakik olarak tespit edebilen bir ayrm
yapmamz gerekir. ktisad retim artlarnn madd ihtil
liyle bu atmann bilincine vardmz hukuk, siyasi, di
ni artistik ve felsef ideolojik ekilleri birbirinden ayrma
mz gerekir.

Bunun Marx ve Engels tarafndan sistem olarak ilenmi


ekli, materyalist tarih grdr. Grld gibi Marxa
gre ideoloji ile din arasnda kuvvetli bir ba mevcuttur. Fa
kat dinin bir zellii, kullanlan bir tahakkm arac olmak
tan ok, insann sarld bir kurtarma arac olmasdr.
Dine kar Marxtan ok baka bir ynelimi olan Freud
iin, din ayn oyalayc fonksiyonu ifa etmektedir. Fakat, bu
defa din kiinin toplumsal bunalmlarndan hayli nce be
liren baz ahsiyet problemlerini halletmek iin bavurdu
u bir oyundur. Freuda gre kiinin ahsiyet evriminde
ilk safha, ocuun hibir ekilde anlamad bir lemde ken
disini tamamen gsz hissetmesidir. Bu gszln kar
snda ocuun isteklerini yerine getiren bir nevi kdiri
mutlak olan ana ve sonra baba belirir. Sonradan, inanla-
n daha biimsel bir ekil ald zaman, kii, ocukluundaki
durumunu hatrlatan durumlara kendini kolayca uydurur.
Eskiden beri zlemini ektii kdiri mutlak baka bir e
kil altnda yeniden kefetmeye hazr ve isteklidir. Din bu z
lemi yerine getiren bir yapdr (Construct) 8
Eriksonun ifadesiyle:

Yeni domu ocukta beliren gveni destekleyen ana ba


ba inan, tarih boyunca kurumsal teminatm (bazen de en
byk dmann) rgtlenmi dinde bulmutur. Koru
mann sonucu olan gven, herhangi bir dinin gereklii
nin mihenk tadr. Btn dinlerde ortak olan eyler un
lardr: dnya nimetleri gibi, manevi salk datan yaradana
ya da yaradanlara zaman zaman ocuksu teslim olu; insa
nn nemsizliini belli eden bir klme ya da alakgnl
l davran; dua ve ark yoluyla kt davran, kt d
nce ve niyetlerin itiraf edilmesi ve tanrsal rehberlik saye
sinde i huzuru iin iten gelen yakar; son olarak, birey
sel gvenin ortak bir inan, bireysel gvensizliin ortak ola
rak kavramlatrlm bir ktlk olmas gerei. te yan
dan, bireyin kendine gelmesinin kaynan ounluun ka
tld ayinlerde bulmas ve cemaate gvenin bir iareti ha
line gelmesi de bu ortak noktalardandr.9

Marxm din teorisinin ilgin taraflarndan biri, Marx tara


fndan kiisel oyalama plannda ifade edildikten sonra top
lumsal fonksiyon olarak ak bir ekilde ele alnmam olma
syd. Marxi bilen birisi iin Marxm dinin st tabakalarn
bir leti olduunu dnm olaca tahmin edilebilir. Fa
kat, bir iki ksa atf hari, bunun genel teorisini Marxta bul
mak mmkn deildir. Marxtan sonraki sosyolog ve antro-

8 Freud ve din iin bkz. Sigmund Freud, The Future o f an Illusion (Garden City,
New York, Doubleday, 1957).
9 Erikson, Childhood and Society, s. 242.
pologlar Marxtan daha Marxi bir grle dinin toplumsal
yaplan desteklemekte ne ekilde i grd konusunu ele
almlardr. Bu arada, Marxin bilinli olarak zerinde dur
mad fonksiyon kavram, toplumlarla dinler arasndaki
ilikileri incelemenin bir ana tr olmutur.10
Bunu ilk defa, Durkheim, toplumun tm varln d
zen ve yaplarnn dinde ifade edildii kavramyla anlat
yor. Din, toplumun minyatrletirilmi modelini veren bir
kurumdur. Din yinler (rites) ise, o toplum iinde ya
ayan insanlarn, zaman zaman kendi yaplarnn sosyal
anayasasn hatrlamalarn mmkn klan bir toplum
deerleri dorulamasidir.11
Durkheimn problemi ele almasndaki zellik, ondan n
ceki bilimadamlannm aksine, dini kendi dinsel inanlar a
sndan yorumlamam olmasyd. Ondan nce gelen ve din
zerinde alan limler, dinleri daima kendi dinlerinin daha
ilkellemi bir ekli olarak ele almlard. Mesel Max Ml
ler, ilkel dinlerin inanlann soyut ilhlardan ok eyalar ve
madd varlklar etrafnda toplamalann, bu madd varlklann
daha soyut bir varl temsil etmeleri eklinde yorumlam
t.12 Edward Tylor ve Sir James Frazer ayn gelenei devam
ettirmilerdir. Tylor, rnein, dinin ilkel toplumlarda eyala-

10 Fonksiyonel yaklamn literatr buraya smayacak kadar genitir. Biz u


ana kaynaklan zikretmekle yetineceiz: Carl G. Hempel, The Logic of Functi
onal Analysis, der. Llewellyn Gross Symposium on Sociological Theory (Evans
ton, 111., Row, Pelerson, 1959), s. 271-310; Talcott Parsons, Robert F. Bales ve
Edward Shils, Working Papers in the Theory o f Action (Glencoe, III, The Free
Press, 1953); Marion J. Leoy, The Structure o f Society (Princeton, New Jersey,
Princeton University Press, 1952).
11 Durkheim iin bkz. Essays o f Sociology and Philosophy by Emile Durkheim et
al., (der. Kurt H. Wolff, New York, Harper Torchbooks 1964), bilhassa s. 97-
117: Hugh Dalziel Duncan, The Development of Durkheims Concept of Ri
tual and the Problem of Social Disrelationships.
12 Max Mller, Frazer ve Tylor hakkndaki bilgilerimi R. Godfrey Lienhardt, Re
ligion, Man Culture and Society (der. Harry L. Shapiro New York Galaxy Bo
oks, 1960), s. 310 v.d. na dayandryorum.
nn etrafnda toplanmasn byle aklamt. O, dinin bu e
kilde eyaya tapma eklini almasn ilkel insann, eylerden
her birinin ona can veren bir ruhla birlikte geldii inancna
balam, buna animizm demiti. Kendisini bu kanya var
dran dnce tarz uydu: nsanlar kendilerinin ruh sahi
bi olduklann anlamlar ve bunun nesneler iin de gerek
li olacan sanmlard. Durkheim, ilk olarak, dinin, Hristi
yanln veya dier tek tanrl dinlerin inanlar zerinde mo-
dellemeyen bir eklini tasavvur edebilmitir. Dinsel Haya
tn Temel ekilleri adndaki eserinde, dinin, kiisel deil, top
lumsal bir sre olduunu iddia etmiti.13 Ona gre, Avus
tralyalIlar totem hayvanlarna, gruplarnn birliini temsil
ettikleri iin tapyorlard. Totemin kutsall bir kere kabul
edilince, totemlerin topluluu olan toplumun da kutsal bir
varlk olduu inancnn temelleri atlm demekti. Totemle
re kar gsterilen sayg, bu itibarla, toplumun genel yaps
na gsterilen bir saygy temsil ediyordu. Dinsel eylere kar
sayg, otoriteye kar hrmetten baka bir ey deildi. Durk
heim bu yoldan u nermeye varmtr: Dinsel tapmann asl
nesnesi toplumun kendisidir.
Gene, dinlerin toplumsal fonksiyonu zerinde durmu
olmakla beraber, bunun psikolojik kattaki mekanizmas
n izah etmi olmas bakmndan Bronislaw Malinowskinin
retisine deinmemiz gerekecektir. Malinowskinin teo
rileri antropologlar arasnda Freuda atmak iin kullanl
mt14 fakat Malinowskinin aklamas psikolojik etmenle
rin mekanizmasn da ciddiye ald derecede Durkheimm
fonksiyonalizmine yeni bir boyut katmt.

13 Durkheim iin buradaki bilgilerimi Talcott Parsons, The Theoretical Deve


lopment of the Sociology of Religion Journal o f the History o f Ideas 5 (April
1944), s. 176-190 v.d. na dayanmaktadr.
14 Bkz. Harris, The Rise..., s. 426, 564 ve kr. R. Piddington, Malinowskis The-
ory of needs, Man and Culture: An Evaluation o f the work o f Bronislaw Mali-
nowsfei, (Londra, Routledge, 1957), s. 33-51.
Trobriand Adalar yerlilerinin toplumsal sistemini en k
k teferruatna kadar inceleme imknna sahip olan Mali
nowski, bu toplumda zellikle bynn ifa ettii rol an
latmas ile tannr. Bu fonksiyon yle tanmlanabilir: Btn
toplumlarda by belirli zamanlarda sonu elde etmek
iin kullanlan yollardan biridir. Fakat by kullanan in
sanlar, ayn zamanda bysel olmayan bir sistem de kul
lanrlar. Mesel, alklarn tatmin etmek iin by yap
mazlar, topra ekip bierler ve yamurlarn gelii, gne
gnlerinin says gibi tabiat olaylarna dikkat ederler. Bilim
ncesi bir bilim sistemi kullanrlar. Bu artlar iinde ortaya
kan sorun, bynn niin ve nerede, hangi zel hallerde
kullanlddr. Malinowskinin Trobriandllarda gzlem
ledii uydu: Trobriandllar tabiatla olan ilikilerinde bir
birinden ayr kurallar olan iki ayr sistem kullanyorlard.
Yerli, bir taraftan, tarm ve balklk iin son derece geer
li ampirik bilgilere sahipti. Bu lemde davran tamamen
rasyoneldi ve kii alma ile sonu alma arasndaki badan
ok kesin bir ekilde haberliydi. Yerli bu sistemle yanyana,
bir de byler sistemi kullanyordu. kinci sistemin zel
lii, daha nce tarif ettiimiz dzenin, bu lemin tesinde
ki kuvvetlerle bazen bozulabileceini ngrmesiydi. Mali
nowskinin nemli buluu, yerlinin olaanst durumlar
iin ayrd bu ikinci anlam kategorisi ile, her ampirik sis
temde ortaya kmas muhtemel bilinmeyen faktrn de
bilgisel sistemin iine katm olduunu grm olmasdr.
Malinowski, bu ekilde, ilkellerin bilgisel sisteminin bile
boluklar kabul etmeyen bir sistem olduunu gstermi
ti. Genel bir bilgi sistemi, balangtan itibaren, en ilkel se
viyede bile, her eyi izah etmeye alan bir sistemdir. Bir
evren modelidir.
Malinowski bunun tesine giderek, tehlike yaratan faa
liyetlerin psikolojik mekanizmasn da izah etmitir. Belir
li bir faaliyet, onu yapanlar iin hayat ise ve ayn zaman
da baar ans nisbeten dk veya daha ok talihe bal
ise, bu faaliyete itirak edenleri ok yksek bir gerilim iin
de tutar ve onlar frustrasyona gtrr. Bynn, baarsz
ln etkisini ortadan kaldracak olan bir mekanizma olmas,
mterek moralin yksek seviyede tutulmasna imkn ve
rir. Bynn bu moral bozulmasna mni olduu derece
de nemli bir toplumsal fonksiyonu mevcuttur.
Durkheim teorileri ve Malinowskinin din ve by hak-
kmdaki bulular daha sonra bunlarn izinde yrm olan
A. R. Radcliffe-Brown tarafndan daha zel ekillerde ge
litirilmitir. Radcliffe-Brown, bilhassa Durkheimm dinsel
yinlere (rites) verdii nemi ileyerek, dinin bir davran
tr olarak incelenmesi iin ana kurallar ortaya karmtr.
Dinler sosyolojisi alannda nemli bir aama tekil etmeleri
bakmndan tezinin kendisi tarafndan yaplan zetini hatr
da tutmamz gerekir.15

1. Belirli bir dini anlamak iin etkilerini incelememiz gere


kir. Bundan tr din faaliyet halinde incelenmelidir.
2. nsan davran genellikle duygu ad verilen zihinsel
(mental) eilimler tarafndan kontrol edildii veya ynetil
dii iin, belirli bir din topluma katlmann sonucu olarak
kiide hangi duygularn gelitiini bulmak gerekir.
3. Din zerinde yaplan almalarda, nce, zellikle, din
ile ilgili hareketler ve kiisel veya toplumsal yinler ince
lenmelidir.
4. Baz modem dinler, belirli retiler zerinde dururlar.
Dikkatlerini inan zerinde toplarlar. Bu zellik karmak
bir yapya sahip olan toplumlann geirdii zel toplumsal
deimelerin bir sonucudur.

15 A. R. Radcliffe-Brown, Structure and Function in Primitive Society (New York


Free Press, 1965), s. 177.
5. Baz toplumlarda din ve sosyal yap arasnda dolaysz
ve yakn bir iliki vardr. Fakat halk arasnda deiik dinsel
kurulular veya mezhep ve kiliselerin kurulmas sonucu,
ayr ve bamsz bir dinsel yap ortaya karsa, bunun tm
toplumsal yap ile olan ilgisi birok ynden dolayl ve izlen
mesi g bir hale gelir.
6. Genel bir kural olarak... tm dinler ift ynl bir ba
mllk duygusunu ifade eder ve din, toplumsal fonksiyo
nunu bu dayanma duygusunu srekli olarak desteklemek
yolu ile yapar.

Radcliffe-Brownm ift ynl bamllk hissinden kastet


tii, insanlarn kendi toplumlannm dinsel trenlerinden hem
bir ey beklemesi hem de onlardan ekinmesidir. Toplumun
asl dayanmasn salayan, bu bekleme ve ekinmedir.
Grlyor ki, bu anlayta Freudu hatrlatan bir un
sur, baml olma ilikisi, hl teorinin iinde vardr. Fa
kat Marxm kendi kendini aldatmaca teorisinden olduka
uzaklam bulunuyoruz. Din, burada bir avutma eklin
de deil, fakat insanlarn iinde yaadklar toplumsal yap
nn genel izgilerini anlamalarna yarayan bir model olarak
beliriyor. Ayn zamanda din, toplumun eklini destekleyen
duygular yaratt derecede, toplumun devamlln sa
lamaktadr. Marxn izahn bir dereceye kadar hatrlatan b
lm, dinin belirli bir toplumun mekanizmalarn devam et
tirmeyi salayan, renilmi fikr kalplardan biri olmasdr.
Dinin ideolojik nitelii de kendini bu noktada gstermek
tedir. Fakat din ile toplumsal yap arasnda bire bir uygun
luun olmasnn daima gerekmemesi, bazen dinsel yinle
rin kendi bana yapsal bir nem kazanabilecekleri yeni bir
anlay getiriyor. Radcliffe-Browna gre dinsel model, bazen
yapdan kopup kendi bana alan bir unsur haline gelebi
lir. te bu noktay Marxn teorisine uydurmak biraz zordur.
Bunun nasl byle olabildiini anlamak iin de, Marxin fi
kirlerini ortaya att devirden beri toplum iinde kltr bi
rimlerinin zerklii fikrinin kendi kendine alr bir sistem
oluunu izlemek gerekir.

Kltr
Toplumsal bilimlerin en kaypak ve anlalmas en zor kav
ramlarndan biri kltrdr. Teknik anlamnda kullanlma
d zaman, beraberinde getirdii armlar Picasso, Mo
zart, Beethoven, tiyatro, edebiyat ve sanatla ilgilidir. Fa
kat teknik anlamnda kltrn, ok daha geni bir kapsa
m vardr.16 Kltrn bu teknik anlam, sosyal antropolog
larn 19. yzyldan beri gelitirdii bir kavramdr. Konu, in
san topluluklarnn kimlik ve zelliklerini anlatmak yolun
da nem kazanmtr.
Kltr kavramn anlatmak iin Clyde Kluckhohndan esin
lenerek ortaya kardm bir rnei kullanmak istiyorum.17
Her toplumun toplumsal zelliklerinin bir madd daya
na vardr. Mesel, sepet rmenin ok nemli olduu bir
toplumda sepet rebilmek iin kurutulmu saz saplarna ve
ya birok ince dala ihtiya vardr. Fakat dal veya saz kendi
bana bir sepet tekil etmez. Sepet ancak, dallarn veya saz
larn belli bir ekilde ilenmesi sonucunda ortaya kar. Bu

16 Kltr zerindeki ana kaynaklar iin bkz. A. L. Kroeber and Clyde Kluck-
hohn, Culture: A Critical Review o f Concepts and Definitions (New York, Vin
tage Books, t.y.); Ralph Linton, The Tree o f Culture (New York, Alfred Knopf,
1955); Man, Culture and Society (Der. Henry L. Shapiro, New York, Galaxy Bo
oks, 1960); Leslie White, The Evolution o f Culture (New York, McGraw Hill,
1959); George P. Murdock, Changing Emphases on Social Structure, Sout
hwestern Journal o f Anthropology II (1955), s. 361-70; A. L. Kroeber ve Talcott
Parsons The Concept of Culture and of Social System American Sociological-
Review 23 (1953) s. 582-583; Fred Eggan, Cultural Drift and Social Change,
Current Anthropology 4 (1963), s. 347-355.
17 Bkz. Culture and Behaviour, Collected Essays o f Clyde Kluckhohn (Free Press of
Glencoe, 1962), s. 22.
belli bir ekilde ileme dal trnden madd bir olay mdr,
yoksa renilen, sembollerle anlatlan bir ilem olmas bak
mndan madd deil midir? Antropologlar byle problemler
le karlatklar vakit madd - madd olmayan ayrm
nn anlamsz bir hale geldiini grmler ve tamamen fark
l bir kavramlatrmaya gitmilerdir. nemli olan, belirli bir
sepet rme veya evlenme veya hkmranlk veya harbetme
eklinin toplum iinde nasl herkes tarafndan bilinen, dier
kuaklara da geirilen bir model haline geldiidir. Bunu sa
layan yollarn tmne kltr denmektedir.
Kltr, toplum yaps ekillerinin kaybolmamasn sala
yan aralarn anlamllk ve ayn zamanda i anlamllk ve tu
tarllnn incelenmesidir.
Kltrle, beraberinde gelen madd ortam arasndaki
balan da yle anlatabiliriz:
Bir kimsenin evrede toplad dallar, belirli bir ekilde
olacana gre, recei sepetin, o dallarn verdii imkn
lar tarafndan snrlanan bir yn vardr. Bu itibarla kl
tr, hem toplumun sembol haline getirilmi modellerinin ve
hem de onlara set eken madd imknlann tmdr. Fa
kat sepetle kullanlan malzeme arasnda -insanlann son de
rece pratik zihn kabiliyetleri dolaysyla- bire bir eklinde
bir iliki yoktur. Bundan dolay malzeme trnn rlecek
sepetin eklini belirlediini syleyemeyiz. Madd ortam an
cak snrlar koyar. Fakat snrlar koyduu kadar, iinde bu
lunduumuz toplumun ekillenmesinin de aynlmaz bir par
asdr. Bylece, eyler, kltrn esas unsurlarndan bi
rincisini, eylerin ilikilerini kuran soyut sistem ise kinci
sini meydana getirir.
Bu ilikilerin ekillerini muhafaza etmelerini salayan
iki unsur vardr: Kltrel anlamlar ve onlar tayan sem
bol sistemi. Dil ve hill, bayrak gibi kltr bakmndan an
laml ekiller sembollerin banda gelir. Sembollerin anlam
zerinde toplum iinde bir anlama olduu iin, bunlar or
tak bir anlama salarlar.18 Bu anlama iki ekildedir. Sem
bol kii tarafndan anlalp, kii ona gre hareket ettii za
man, buna davran diyoruz. Semboller kendi aralarnda
ki ilikilere ortak bir ekil kazandrdklar zaman buna kl
tr diyoruz.
Din sembolizmin almasn Johnson ok iyi zetle
mitir:

Bir zamanlar baz nazariyeciler belirli birtakm eylerin,


zlerinde bulunan nitelikler dolaysyla kutsal olduunu
ileri srerlerdi. Buna gre, gnee, parlak ve scak olduu
ve rnn yetimesine yardm ettii iin ok defa tapnld-
n; Ganj Nehrinin byk bir nehir olduu iin kutsal sa
yldm; Fuji, Sina ve Olimpusla dier kutsal dalara b
yk olduklar ve huu ilham ettikleri iin tapnldm d
nyorlard. Bu nazariyenin yanl olduu, kutsal eylerin
kendi balarna her zaman pek de huu verici olmamasn
dan, bir de btn yksek dalarn ve byk nehirlerin kut
sal olmamasndan belli olabilmektedir...
Elle tutulur kutsal eyleri anlamann yolu, elle tutula
mayan, grnmez doast dzenin elle tutulur gzle g
rlr sembolleri olduklarn bilmektir. Kutsal eylere do
kunabilmek doast dzenin daha canl olarak tahayyl
edilmesine yol aar, bylece hesapa ona olan inancmz
pekitirir. Tann ve azizler uzakta grnmez ve anlatlamaz
olduklar halde insan bir ikonu grebilir, ona mum dike
bilir. Sembollerin biimi, sembolize edilen eyin biimiyle
ilikilidir. Bylece domuz, bir verimlilik yininde kullanl
Semboller iin bkz. S. L. Langer, Philosophy in a New Key: A Sudy in the Symbo
lism o f Reason, Rit and Art (Cambridge, Harvard Univ. Press, 1942), K. Burke,
The Philosophy o f Literary Form (Louisiana State Univ. Press, 1941) Emst Cas
sirer, The Philosophy o f Symbolic Form (ev: R. Mannheim, New Haven, Yale
Univ. Press, 1953-1957) III cilt T. Parsons ve E. Shils, Toward A General The
ory o f Action (Cambridge, Mass. Harvard Univ. Press, 1951).
mak iin uygun bir semboldr. Ylan toprak altnda yaar
ve llerin ruhlar gibi ok defa tehlikelidir.19

Sembollerin anlalmasn salad, elle tutulmaz fakat


ekilli ve ekillendirici kltr alt sistemleri iine; teknolo
ji sistemleri, siyasal ve ktisad meruluk modelleri, ocuk
bytme, din, eitim, grg uslleri ve hukuk sistemleri
girmektedir. nemli olan, bunlardan her birinin kendi iin
de, toplumun fertleri iin anlam ifade eden bir sistem ola
rak almasdr. Blmler kendi aralarnda da anlaml bir
sistem ortaya kardklar derecede bir kltr btn mey
dana getirirler.
Grlyor ki, dinin afyon fonksiyonu, teknolojik bir
sistemin afyon fonksiyonundan farkl deildir. Btn kl
trn, hangi sistem altnda olursa olsun, kendi kendini de
vam ettiren bir nitelik tadna baklrsa20 iindeki unsur
larn tm ideolojik bir mahiyet tamaktadr. deoloji,
Marxn modelinde olduu gibi, zel bir aldatmaca deil,
toplumun kendi kendini devam ettirebilmek iin iinde bu
lunan btn fertlere, baka baka alanlarda oynatt oyu
nun kurallar haline gelmektedir.
Bizim buradaki amacmz, bu adan, dinin Trk toplu
mu iinde ortaya kard oyunun kurallaryla siyasal hayat
arasndaki ilikileri aramak olarak ifade edebiliriz.
Daha nce zerinde durmadmz nemli bir nokta, bir
kltr btnnn, bir kere ortaya ktktan sonra, deien
artlar dolaysyla toplumun, ihtiyalar deitii zaman bi
le, kendi kendini devam ettirmeye eilimli olmasdr. Me
sel, doum kontrolnn kt olduu eklinde dinsel plan

19 Harry M. Johnson, Sociology: A Systematic Introduction (Londra Routledge and


Kegan Paul, 1960) s. 406-407.
20 Bu kavTam iin bkz. Talcott Parsons, An Outline of the Social System, Theo
ries o f Society: Foundation o f M odem Sociological Theory, (New York, The Free
Press of Glencoe, 1965), s. 38.
da oluan bir inan, bilimsel ve teknolojik aralarla salk
l bir evre ve yaam koullanna kavuarak, ncesine oranla
daha fazla reyen bir toplumda, balangtaki toplumu ya
atc fonksiyonunu kaybettii halde, kendiliinden meru
inan olmaktan kmaz.
Toplumun kltr katndaki yaptlarnn, bir kere olu
tuktan sonra yaplarn zor kaybetmelerine bunlarn zerk
lii diyoruz. Kltr yaptlar bir dereceye kadar zerk ya
ptlardr.21
Bu arada din yaptlar da, Radcliffe-Brownun iaret ettii
gibi, bir dereceye kadar zerk bir yapya sahiptirler. Bu iti
barla, rnein, dinin siyasal davranlar zerinde etkilerini
incelediimiz zaman bunun hi olmazsa iki ayr ekliyle kar
lamay bekleyebiliriz:
1) Dinin toplum yapsyla btnlemi olarak, toplum an
lamalarnn bir dorulamas ve kuvvetlendiricisi olarak oy
nayabilecei rol ve bunun yannda,
2) Bazen toplum yapsnn dnda alan mekanizmas.
Dinsel sistemlerin zerkliini belirgin bir ekilde ortaya
karmann belki de en iyi yolu, Clifford Geertzin bilhas
sa bu konuda yapm olduu bir aratrmann ana hatlar
n vermektir.
Geertzin ana amac, daha nce fonksiyonalist diye tanm
ladmz okulun grlerinin tek ynlln gstermek
tir. Fonksiyonalizm daha nce zerinde durduumuz Drk
heim ve Radcliffe-Brown gibi kimselerin bal olduklar, top
lum iindeki srelerin bir fonksiyon grdkleri ve bundan
dolay devam edebildiklerini belirten okuldur. Son yllar
da, sosyolojide olduu kadar antropolojide de nem verilen
bu yaklama gre, toplumun iinde bir yapsal unsur varsa,

21 Bunun iin bkz. H. S. Meekel, The Economy o f A Modem Tetot D akota Commu
nity (Yale University Publications in Anthropology, No: 6, New Haven, Yale
University Press, 1956); Erikson, Childhood.., s. 108 v.d.
bir fonksiyon da grmektedir. Toplum bu yapnn ihtiyac
n duyduu iin o oradadr.22 Bir yapnn nedenini arat
rrken en verimli yol, bu yapnn toplumun devam bakmn
dan ne gibi faydalar saladn aratrmaktr.
Gerek yap, gerek kltr, toplumu ayn ynde destekle
dikleri iin, fonksiyonalistler bakmndan ikisinin ayn g
revleri olamaz.
Her ne kadar okul Radcliffe-Brown ile bir bilince varm
sa da fonksiyonalizmden nce de fonksiyonalistler vard.
rnein, bu okulun dinle ilgili ba temsilcisi Durkheimdr.
Geertzin fonksiyonalistlere kar serzenii, bu fonksiyo
nel ilikileri ok sk olarak ele almalarndan ileri gelmekte
dir. Halbuki bizim daha nce de grdmz zere, Radc-
liffe-Brownla balayan bir akm, bazen toplum mekanizma
larnn gayelerine masruf olmadan alabildikleri noktas
zerine dikkati ekmi ve bylece Durkheimm tezinde ol
duka nemli bir deiiklik yapmt.
Radcliffe-Brownmki kadar esnek bir teori kabul etme
yen antropolog ve sosyologlar, Geertze gre yle bir hata
ya dmektedirler: Yap ve kltr arasnda bire bir iliki ta
savvur ettikleri iin ya yapy kltrn davransal bir ekli
ya da kltr yapnn bir yansmas olarak grmektedirler.

Oysa:
Kltr ve sosyal sistem kavramlarn ayrt edebilmenin en
verimli yollarndan biri, ilkini sosyal ilikileri etkileyen d
zenli bir anlam ve semboller sistemi olarak ele almak, ikinci

22 Sosyolojide konunun ifade edilmesinin klsik ekli iin bkz. D. F. Aberle, A.


K. Chen, A. K. Davis, M. J. Levy, jr. ve F. X. Sutton, The Functional Prerequ
isites of a Society, Ethics 60 (Jan. 1950), 100-111, Ullman, Sociocultural Foun
dations o f Personality, s. 380-395de yeniden baslmtr. Bir tenkit iin E. Na
gel, Teleological Explanations and Teleological Systems, Readings in the Phi
losophy o f Science (New York, Appleton-Century, 1953), s. 537-558.
sini ise sosyal ilikilerin kendine zg dzeni olarak tanm
lamaktr. Birinci dzeyde, kiilerin evrelerini tanmlamala-
nna, hislerini ifade etmelerine ve karar vermelerine yardmc
olan bir inan, sembol ve deerler yaps vardr. Dier dzey
de ise, kalc eylemlerine sosyal yap ad verdiimiz bir kar
lkl etkileim sreci vardr. Kltr kiilerin yaantlarm de
erlendirmelerine yardm eder ve hareketlerinde yol gste
ren anlamlann tmdr, sosyal yap ise bu harekederin ald
ekil, halen varolan sosyal ilikiler adr.23

Geertz tezini dinsel kltrn nisb zerkliini bir Endo


nezya gecekondu evresindeki, bir olaya dayandrarak ka
ntlamaya alyor.
Endonezyada gecekondu ahalisi, Geertzin anlatmna g
re, ky toplumsal yapsn artk geride brakmtr. Kyde
yaarken kendisiyle devlet arasnda bir nevi tampon vazi
fesini gren, geleneksel paternalist ky ynetiminin yerine,
hayatna, merkez! brokrasinin ve parlamenter demokrasi
nin usllerinin etkisi girmitir. Snflar teekkl etmitir.
blm mesleklere damgasn basmtr. Gecekondu evresi
ok daha geni modernlemi bir leme tbi bir para olarak
almaktadr. Toplumsal bakmdan eski yapyla iliki kal
mamtr. Fakat kltr dzeyine gelince, mesele hi de by
le deildir. Geertzin ifade ettii ekliyle anlam seviyesin
de Kampong (gecekondu) ile ky arasndaki fark ok daha
yumuak, Kamponglu ile ehir st tabakals arasndaki ok
daha belirgindir.
Bu temel yapnn zerine Endonezya siyasetinin zellik
leri binmektedir. Kampong ahalisi kinci Dnya Harbinden
sonraki kurtulu savann 1930lara rastlayan hazrlk dev

23 Bkz. Clifford Geertz, Ritual and Social Change: A. Javanese Example, Ameri
can Anthropologist 59 (1957), s. 32-53, Religion Culture and Society (der. Louis
Schneider New York, John Wiley, s. 121-141)de tekrar baslmtr. Burada atf
s. 137yedir.
relerine ok arz bir ekilde katlmtr. Kurtulu savay
la beraber gelen ulusuluun Bat ideolojilerine dayanan ilk
ekli de Kampotg'lara pek dokunmamtr. Fakat ulusu ha
reket g kazandka Kamponglar ulusu ideolojinin etki
ledii merkezler olmaya balamtr. Bu safhada ise ulusu
luk Kamponga dinsel semboller araclyla girmitir. dare
ci snf alt tabakalarla olan ilikilerini aprak bir siyasal te
ori zerinde kuracana, kltrde zaten mevcut olan tema
lar kullanmay semitir. Burada bir ikilik ortaya km
tr. Zira lke eskiden beri slm dinini en sofuca anlayan ba
z kimselerle, bu inanlar ok gevek bir ekilde en eski Ca
va inanlaryla karmak bir senkretizm halinde kabul eden
ler arasnda blnmt. Bunlardan birincisine Santri'ler,
kincisine Abanganlar deniyordu. Mesele imdi yle bir e
kil almt: Ulusuluk, Santri sembol, anlay ve grleriy
le mi anlatlacakt, yoksa bunlarn Abangan ekli mi kullan
lacakt? Her mezhep kendi sembollerini kullanmaya bala
ynca Santri - Abangan ayrm salt bir dinsel aynm olmaktan
km, siyasal bir aynm olmaya doru kaymtr. Zamanla,
Santri - Abangan ekseni Endonezya siyasetinin en patlay
c eksenlerinden biri haline gelmi ve parlamentoda siyasal
ikilik bu eksenden domutur. Bylece Kurandan bir sre
okumak bile yava yava siyasal bir hareket olarak tanmlan
m, kar partiye meydan okuma eklini almtr.
Btn bunlann iinde Santri ve Abanganlar arasnda m
terek baz noktalar da devam etmektedir. ki grup da inanla-
n bakmndan kysel evreye baldr. Her ikisi de dinsel t
renlerin kydeki gibi yaplmasna nem verir. Bilhassa cena
ze treni, Santri ile Abangan arasnda gelien uurumun bi
linmedii devrelere kadar giden bir gemie sahip, her iki ya
nn da ok nemli kabul ettii bir trendir. Kltrleri Santri
- Abangan'lan daha birbirlerinden bu kadar kesin izgilerle
aynlmadklan zamanlara doru ekmektedir.
Geertzin makalesinin konusu bu kltr elimesidir. Bir-
birleriyle dostluk ilikileri olan Sattri - Abangarilar, bir za
manlar nemini kabul etmekte birletikleri trenleri yapa
mamaktadrlar. Santri - Abangari kltr kalplarnn kltr
kalb olarak siyaset hayatna getirdii ikiliin nne kim
se geememitir.
Geertzin makalesinin bundan sonraki ksm ahit olduu
bir olay, Santri - Abangan ayrlnn nasl bir cenazenin kal
drlmasn imknsz kldn ayrntlaryla anlatmaktadr.
Santri - Abangan ikiliine benzer bir hdiseyi Trkiyede
de greceiz: Okumular - cahiller ikilii eklinde grlen
bu blnme, kltr kalplarnn zerklii dolaysyla Trki
yede yap unsurlarndan bamsz olarak, zerk bir boyut
eklinde etkisini gsterebilmitir.
Kurmaya altmz teorik yaptla ilgili bir konuyu da
ha cevaplandrm deiliz. Bu da kltrn zerklik kazan
masn salayan mekanizmann ne olduudur. Bu sorunun
cevab aile iinde ahsiyet teekklnn esneklii ilkesinde
toplanr. Bunu da Melford Spironun bir hayli etkili olmu
bir makalesinin anahatlarna dayanarak anlatabiliriz.
Spiro, zamanmzda yaplm birok aratrmalarn zeti
olan almasnda, aile iinde aktanlan toplum deerlerinin
nasl olup da tamamen belirlenmi olmadklar konusunu i
lemektedir. Problemi ortaya koyu ekli ise yledir:
Kltr kavramn kullanan herkesin karlat bir prob
lem mevcuttur: Kltr kendi bana yaayan bir btn nite
liini tayan blnmez bir varlk mdr, yoksa muhtelif top
lumsal srelerin e ekillerinin tek bir kavram altnda, ko
laylk salansn diye, birletirilmesinden mi ibarettir?
Bu meselede kltr birinci adan ele alanlara, yani
kltfn insanlarn davranlarndan ayr bir btn oldu
unu kabul edenlere, (kavramlarn hakiki varlklar karla
dna inanan Ortaa felsefecilerine atfen) realist (gerek
i) denmitir. Bunlann karsnda kltrn birok sreten
meydana gelen bir olay olduunu, kavramn ayr bir varl
olmadn, onun yalnz baz toplum olaylarm farketme-
ye yarayan bir kavramlatrma tr, hakikati grmemize yar
dm eden bir gzlk olduuna inananlara nominalist (adc)
denmitir. (Kavramlarn hakiki eyler olmayp yalnz isim
ler olduuna inanan Ortaa felsefecilerine atfen.)
Spironun dedii gibi realistlerin kltr kavram sanki in
san davranlarnn dnda, onlann zerinde duran ve onla
r u veya bu yne iten esrarengiz bir bulut intiban yarat
yor. Spironun ifadesiyle:

Yeni yazlarnda Kroeber renme kavramn kullanm


tr. Fakat Kroeber ve dier gerekileri okuyunca, insa
nolunun rendiklerinden ve rendiklerinin uzviyetinin
bir paras haline gelmesinden dolay davranmayp, biyolo
jik olgunlama hari tutulursa doutan beri pek az deien,
biyolojik uzviyeti bir yne iten ya da baka bir yne eken
dtaki bir g yznden davrand izlenimi ediniliyor.24

Spiroya gre nominalistler genellikle kltr renilmi


kalplar olarak tanmlarlar, fakat onlarn da izah edemedi
i iki nokta mevcuttur. renilen birok eyler, yapmaktan
holandmz eyler deildir. Nasl oluyor da bir reti bi
zi devaml olarak holanmadmz eyler yapmaya itiyor?
kincisi de nominalistler renilenin ne olduunu anlat
maktadrlar. Mesel, eitli toplum katlarnda renilenler
ayn eyler midir? Buna nominalistlerin tezinde bir cevap
bulamyoruz.
Spiroya gre beensek de beenmesek de, toplumumu-
zun deerlerini yerletiren mekanizma udur: ocuk, ana

24 Melford Spiro, Culture and Personality: The Natural History of a False Dicho
tomy" Psychiatry 14 (Feb. 1951), s. 31-46, yeniden basks Ulmann, Sociocul
tural Foundations o f Personality, s. 186 v.d., buradaki atf s. 187yedir.
ve babas tarafndan, en kk yandan itibaren iyi hare
ketleri iin mkfatlandrlr, kt hareketleri iin ceza
landrlr. ocuk ancak iyi hareketler yaparak dikkat e
kebileceini, sevgi ve efkat greceini renir. Bydk
e, iyi hareketlerinin ayn zamanda ahlka uygun, do
ru, yaplmas gereken hareketler olduu kansna varr. K
saca ocuk, anas ve babasyla zdeletirme (identificati-
on) kanalyla bir sperego25 kurmaya balar, ailesinin do
ru bulduu deerleri yapar. Toplumun normu kiinin
deeri haline gelir. O da ocuklarna ayn bilgileri akta
racaktr.
Meselenin Spiro tarafndan aklanmas bize basit gibi ge
lebilir. Fakat nemli olan yn, Spironun deerleri toplu
ma yerletirmenin ayrntl psikolojik mekanizmasn anlat
m olmasdr. Bylece, deerlerin aktarl Freudun daha
nce ahsiyet katlarnn olumas hakkmdaki teorisiyle ke
netleniyor.
Freudun ahsiyet evrimi teorisi, bilindii gibi ahsiyet
katnn teekkln ngrr. Bunlardan birincisi id, e
killenmemi arzular kat, ahsiyetin alt katnda yatar, teme
lini tekil eder. ahsiyetin ikinci kat kiinin bir kii olduu
nun farkna varmasdr. Buna ego kat diyoruz. Nihayet, ki
inin evresinden ald telkinlerle toplum normlarm kabul
eder hale gelmesi, vicdann belirmesi, sper-egonun te
ekkl olarak tanmlanr.
Kltr muhtevasnn toplumun muhtelif katlar iin ay
n olup olmad meselesine ise Spiro u nerme ile yak
layor:

25 Super-ego kavram iin bkz. Talcott Parsons, Social Structure and the Deve
lopment of Personality: Freuds Contribution to the Integration of Psychology
and Sociology, Psychiatry 21 (1959), s. 321-430, N eilJ. Smelser ve William T.
Smelser, Personality and Social Systems (New York, John Wiley, 1963), s. 38-
54te yeniden baslmtr. Burada atf, s. 45edir.
1) Bir toplumdaki belirli bir kiinin tevars ettii kl
tr26 ayn toplumdaki belirli bir dier kiinin ald kltr
den farkldr.
2) Tevars edilen kltr, aktarlma safhasnda olduka
deiik bir ekil alabiliyor.
3) Kltrle kltr veraseti birbirleriyle ilintili fakat ayr
olaylara deinen kavramlardr. Ayr kullanlmalar gerekir.
Bu ilkeleri ayrntl olarak yle aklayabiliriz:
1) Kltr aratrmalarnn balang yllarnda incelenen
toplumlar ilkel olduu iin, belirli bir toplumda normdan
ayrlan hareketler zerinde pek fazla durulmamt. Za
manla, belirli bir kltre uygun olarak hareket eden ki
ilerin tamamen ayn hareketlerde bulunmadklar orta
ya kt. Kltre uymakta da bir istatistiki dalmla kar
karya bulunduumuz anlald. Kltrn ailelerden
geldiini hatrlarsak, bunu anlamak zor olmayacaktr. Zi
ra, bir kltrn iinde bulunan her aile o kltrn btn
niteliklerini kendisinde toplayamaz. Aile, kltrn ailece
seilmi baz zelliklerinin aktarlmasn salayan bir sz
ge gibi alr.
2) Aile tarafndan retilenlerin byk bir ksm ocuk ta
rafndan bir snger gibi alnmaz. ocuk bu sre esnasnda
byk bir direnme gsterir. Bu direnmesini belirleyen biyo
lojik ve genetik yapsdr. Hazm cihaz ok iyi almyorsa,
srf bu biyolojik nitelii sonucunda beslenmeye kar bir ta
vr alacaktr. Zek derecesi yksek ise kendisine retilen
lerden daha byk bir ksm intikal eder, kendisi de bunlar
zeksna gre ekillendirir. Bu itibarla btn aileler ocuk
larna ayn eyi retseler bile bu retilenler renme se
viyesine gre ekillenecek, retilenler semeye tbi tutu
lacaktr.

26 Ullman, Sociocultural Foundations, s. 196.


3) Belirli bir kimsenin kltr veraseti, elde edebilecei kl
tr snrlandrmaz. Bir kimse, karlkl etkileimde yalnz
kendi ailesiyle deil, baka ailelerle ve baka renme kay
naklaryla karlar. Kii bunlan kullanarak kendine genel
kltr bazen aan bir kltr de yaratabilir.
Btn bunlardan da grlyor ki, kltr tevars meka
nizmasyla ahsiyet teekkl mekanizmas aslnda ayn me
kanizmadr.
Yukarda anlattklarmz belirli bir kiinin kendine yeni bir
kltr yapmakta belirli bir zerklie sahip olduunu gste
riyor. te, kiinin iinde bulunduu yap ve kltr unsurla
rna gre kazand zerklik, kltrn yap ile olan ilikile
rinde de grlmektedir.
Bir yap deiiklii srasnda, eski kltrn zerinde etki
li olduu aileler, ocuklarna verecekleri deerleri deitirince-
ye kadar, eski kltrel kalp eklini muhafaza edecektir. Kl
tr, yapdan zerk olarak kendi benliini devam ettirecektir.
Burada kendi incelememiz bakmndan ok nemli olan
bir nokta, Trkiyede bir din aratrmasnda, dinin nasl
tanmlanacadr. Dinsel davran ve inanlann Trkiyede
ki etkin ekillerini Diyanet leri Bakanl gibi resm dai
relerin yaynlarndan karmaya kalkarsak ok byk yan
llarla karlaacamz aktr. Yukarda zerinde durdu
umuz sre asndan din, ailelerin ocuklarna anlattkla
r dindir. Bilhassa alt tabakada bunun resm Islmiyetten
ayrld Trkiyede 13. yzyldan beri bilinen bir gerektir.
Kltr sistemi zerk bir varlk olarak alabildiine g
re, kltr sisteminin bir alt dal olan din sisteminin de nasl
zerk bir varl olabileceini anlayabiliriz. Ancak, baka ko
nulara gemeden nce, zerinde durmamz gereken bir ko
nu, dinin tpk daha nce ideolojilerde olduunu grd
mz gibi, fonksiyonunu planda grddr. Bunlardan
birincisi, kiisel plandr. Kii katnda dind kltr tama
men izah edemeyecei bir olaylar tortusu olduuna gre ki
i, bunlar iin bir baka trden izah arayacaktr. Kendisini
izah aramaya sevkeden gd ise;
1) ocukluktan kalma, dnya karsndaki zaaf duygusu
nun bertaraf edilmesi zorunluluu,
2) Genel bir anlama sistemini herhangi bir kesini bo
brakmamak, dnyada karlat btn olaylar anlatabile
cek bilisel ( cognitive) bir sisteme sahip olmak istemesidir.27
Dinin ikinci fonksiyonu kltr katindadr. Din, insanla
ra evrelerindeki dnyay zel gzlklerle grmeyi sala
yacak kavramsal gr imknlarn salar. Din bir sembol
ler kmesidir. Nihayet din, Durkheimn peinden gidilir
se toplumsal yap unsurlarnn sabit kalmas fonksiyonunu
grmektedir. Bunlann arasnda atalara tapmann toplumun
ihtiyarlarnn yerini muhafaza etmek gayesini gtt, ikrar
verdirme ( initiation) trenlerinin cinsel kimlik ve erginlii
tanmlayc trenler olduu, mitoslarn toplumsal kurumlar
iin anayasalar temin ettii, artk zerinde durulmayacak
kadar kesinlikle gsterilmitir.28
Biz bu aratrmamzda zellikle dinin siyasal ve toplumsal
kurumlarla olan balantsn anlatmaya kalkacaz. Bunun
yannda dinin, daha nceleri varolan toplumsal yap zellik
leri ortadan kalktktan sonra, kltr plannda bu zamanlara
gelen kltrel kalplar nasl devam ettirdiini grmeye a
lacaz.
Bu arada Islmiyetin Trkiyede halk tabakalar arasnda
ki uygulama ekillerini bir anlam btn olarak ortaya
karmaya alacaz.

27 Psikolojide bilisel mekanizmalarn nemi iin bkz. L. Festinger, A T heory o f


C ognitive D issonance (New York, Harper and Row. (1 9 5 7 ); J. Brehm and A. R.
Cohen, E xplorations in C ognitive D issonance (New York, Joh n W iler, 1 9 6 2 ) ve
Blm Ideki bilgiler.
28 Geertz, Religion as a Cultural System, s. 2.
NC BLM
DN SOSYOLOJS AISINDAN ISLM

Konumuzu bir daha tanmlamakta fayda gryorum. Ama


cm slm inanlann Trkiyede halk katndaki gelime ek
linin etkilerini incelemektir. Aratrdm alan Islmiyetin,
bugn, Trkiyede, sokaktaki adamn fikr kalplarn etkile
me mekanizmasdr. Daha uzak bir amacm, bu fikr kalp
lar ile toplumsal ve siyasal eylem arasndaki balan bulmak
tr. Bu itibarla, Islm dinini incelerken onu tmyle deil, hal
kn slm inanlanna ilikin baz ynleriyle ele almak gere
kiyor. Ondan sonra da, Trkiyede bunlann nasl ekillene
bilmi olacaklann arayacaz. Ksaca, dogmadan ok dogma
nn halkn inanlanna, bunun da toplumsal eylemine olan et
kisini aratrmak istiyorum. slm dogma ve inan yaptnn,
bu aratrmam bakmndan nemi, en geni anlamda dogma
nn toplumun inan ve davranlanyla kesitii yerde balar.
Her ne kadar Islmiyeti, biz bir din olarak tanmlamaya
eilimliysek de, Peygamberin onu daha ok bir millet olarak
tanmlam olmas muhtemeldir.1 D. S. Margoliouthun bu

1 Bkz. D. S. Margoliouth, M oham m edanism (Londra, 1 9 1 1 ), Zikreden: Leonard


Binder, T he Id eo log ica l R evolution in th e M iddle E ast (New York, Joh n Wiley,
1 9 6 4 ), s. 49.
aklamas, Islmiyetin esaslarn anlatmak yolundaki giri
imlerin iinde bize belki en derin gr salayandr. Fa
kat Margoliouthun bu ifadesini kullanm olanlar bile me
seleyi yeteri kadar kesinlikle ele almamlardr.2 Islmiye-
tin bir millet olarak kavramlatnlm olmasnn yap ba
kmndan sonulan nelerdir? Bir sistem olarak slmiyet bu
adan dier dinsel sistemlerden nasl ayrlmaktadr? Bunu
ayrntlaryla ileyenler ok azdr.3
Aada bu konu ile ilgili kavramlatrmalar, bu eserin b
tnnde olduu gibi, konuya yaklam teklifleri plannda
kalmaktadr. Meseleyi derinliine ele alan bir tahlil yaplma
makta, ana problemler ortaya karlmaya allmaktadr.
lk balarda Islmiyetin toplumsal yap bakmndan bel
ki en nemli nitelii, kabile ilikilerinin ok kuvvetli oldu
u bir ortamda belirmi olmasdr. rnein, Muaviyenin ik
tidara geliinden nceki ekimeler kabile toplum yaps
nn daha oturmu ve nisbeten ehirlemi toplumsal yapy
la atmas olarak deerlendirilebilir.4 Muaviyenin etrafn
da toplanma hareketi, dini bir eksen olarak kulland dere
cede bize slm! toplumlann nemli bir zelliini de yanst
yor. Islmiyette din, batan itibaren Batda nce polis ve da
ha sonra imparatorluk yaplarnn yapm olduu bir grevi
stne almtr. Sop yapsn krm olan Yunan Polisinin ve
Romanm bu grevi ancak yarm olarak slm tarafndan ye
rine getirilmitir, zira slmiyet, polisin soplara yapt etki
yi kabilelere yapamamtr. Bunun anlam, kuvvetli bir din
sel inancn -baz temel toplumsal yaplarn varolmadklar

2 Binder bu ii yapmaya teebbs etm em ektedir. Dier teebbsler iin bkz.


Reuben Levy, The S ocial Structure o f Islam (Cambridge, 19 57).
3 Bir balang iin bkz. W . M ontgomery W att, Islam and the Integration o f S oci
ety (Londra, Routledge, 1 9 6 1 ).
4 Bkz. H. A. R. Gibb, An Interpretation of Islamic History, Studies in the C ivi
lization o f Islam (Der. Stanford Shaw ve W illiam Polk, Londra, Routledge and
Kegan Paul, 1 9 6 2 ), s. 7.
veya gelimedikleri bir ortamda- o toplumsal yaplarn yap
tklar grevi kendi stne alabildiidir. slmiyet, bu art
lar altnda toplumu siyas planda pekitiren bir inan ol
mutu. deolojik yaplarn bu ekilde zerk bir rolnn te
orik olanaklarn daha nceki blmde incelemitik. Kltr
ve din bazen bamsz bir deiken olarak i grebilir. Bunu
ayrntlarna inerek yle de izah edebiliriz:
Bir toplum yaps, toplumca tanm yaplm (position) mev
kilerden ve bu mevkileri igal edenlerin mevkileriyle uygun
olarak yapmalarn beklediimiz hareketlerden meydana gelir.
Her mevkii karlayan, bu mevkie uygun hareketlere rol ad
verilir. retmen mevkiine giren bir kimsenin retmenlii
nihayet onun retmence hareketlerinden ibarettir. Her
retmenden, bu adan beklenenler, dersini hazrlamas, ren
cilere bilgi vermesi, baarlarn lmesi ve dier meslek faa
liyetlere girimesidir. Buna retmenin rol diyoruz.5 Yap,
her toplum tarafndan muhtevas tanmlanan, karlkl etkile
im ilikileri olan bu rollerden meydana gelir. Bu adan, yeni
bir toplum kurmak, btn rolleri ve bilhassa siyasal rolleri i
ler halde ortaya karmaktr.
Bu ortaya karma, ya yeni gruplarn kendilerine toplum
iinde yeni mevkiler ayrmalar ve o mevkileri ve onlar kar
layan rolleri merulatrmalar eklinde belirir, (Ortaada
feodalizmin temelini tekil etmi olan savalarn kendileri
ne yeni bir toplum bimeleri gibi) ya da bu mevkilerin ne
mini teorik planda tanmlayp bu ekilde oluan gedikleri
sonradan doldurmalar eklinde olur. Her toplumda rollerin
yaratlmasnda iki sre de iler. Fakat genellikle sz konusu
ettiimiz birinci sre ok daha etkindir. slmiyet, ikinci tip

5 Rol kavram iin bkz. Role, Personality and Social Structure in the Organiza
tional Setting, Jo u rn a l o f A bn orm al an d S o cia l P sychology 5 8 (1 9 5 1 ), 1 7 2 -1 7 7 .
L ife in Society (Der. E. Lasswell, J o h n H. Burma, Sidney H. Aronson (C hica
go, Atlanta vs., Scott Foresm an, 1 9 6 5 ), s. 1 2 8 -1 5 6 ve roln ideoloji ile ilikisi
iin s. 132.
srecin bilhassa siyasal yapnn ortaya karlmasnda olaa
nst bir i grd zel bir toplum eklidir.
Biz daha nce, ekillenmi bir kltrn eklini nasl ancak
yava yava kaybettiini grmtk. Buradaki durumda kl
tr ve sembol sistemi daha da etkin olarak alyor, toplum
yapc yaratc bir nitelik kazanyor.
Baka bir ifade ile, slmiyet, esas itibariyle mevcut olan
bir ehirsel yapnn zerine kurulmu bir yapdr, fakat bu
ehirsel yap gelimemi olduundan dinin birletirici rol
burada her zamankinden kuvvetli olmutur. Gibb, bu zel
unsurdan, onun etkisini Yakndou toplumlar iin genel
letirerek yle bahsetmitir:

ada Bat tarihinin siyasal bnyelerini oluturan birim


ler, kkenleri bakmndan ya siyasal, ya rkla ilgilidir. Ter
sine, Dou tarihinde... siyasal bnyenin temeli genel ku
ral olarak ideolojiktir. Dar anlamyla dinsel olabilecek ya
da olamayacak (Konfysn geleneki ahlk gibi) belir
li retilerin yaylmas ve kabul ile yeni tr bir toplumsal
dzen geliir. Bu yeni toplumsal dzen, aslnda daha nce
varolan toplumsal vaziyetlerin yeni reti ya da ideoloji ha
vasnda bir adaptasyonu olup, saliklerinin ard ardna gelen
kuaklarnn abalaryla yaratlan bir dizi uygun kuramlar
la dile gelmektedir. rnein, nisbeten erken bir zamanda,
bir kendini yayma kurumu, yani bir eitim sistemi gelitiri
lir. Daha sonraki bir devrede, tm olarak ya da ksmen eski
snf yaps ya da yelerinin snf kmeleri kaldrlr ve yeri
ne yeni ve daha uygun kmeler konur. Ayn zamanda top
lumsal ilikilerin dzenlenmesi iin yeni bir kanunlatrma
ya da kanunlar sistemi gelitirilir ve uygulamaya sokulur,
v.s. Btn bu kurumlar, ideolojik ilkelerin dallan ya da ifa
deleri olarak birbirleriyle ilikilidir.6

6 H. A. R. Gibb, The Evolution of Government in Early slam, Studies, s. 36-37.

68
slm inancn bu yapsal-pekitirici rol dolaysyladr ki
slm dininden -az da olsa- aynlanlar slm devletinin d
nda kalrlar. Bunlar bylece bir anda hem zndk hem top
lum d ve hem de devlet d kiiler olurlar. slmn ken
dinden ayrlma eilimi gsteren kk dinsel gruplarn iha
neti zerinde bu kadar sert bir ekilde durmu olmas, her
dinsel grubun, potansiyel olarak yeni bir devlet kurma tehli
kesi getirmesindendir.7
Ksaca, slmiyet, birok elverili etmenlerin birlemi
olmas dolaysyla, dinsel zerklik ilikisinin en belirgin
bir ekilde belirdii bir toplumsal olaydr. Bunu, din sosyo
logu Joachim Wach, spesifik olarak dinsel gruplar kav
ram altnda toplamaktadr.8 Toplum iindeki farkllama
nn ok gelimedii durumlarda bu gruplar bir toplanma
ekseni olabiliyorlar. Max Weber bu tipteki gruplar iin hi-
erokratik grup (H ierokratischer Verband) kavramn kul
lanmtr.9
Max Webere gre, bir grubu meydana getiren birok ili
kiler iinde, en nemlilerden biri, hkmetme ( herrschaft )
ilikisidir. Bu ilikilere gre kurulan gruplar ise iki tipten
olabilir: siyasal veya hiyerokratik.
Siyasal grup dzenini belirli bir yerde zel bir kadronun
fizik g tehdidi ve uygulamasyla srdren gruptur. Hiye
rokratik grup ise, dzeni srdrmek iin dinsel faydalan da
tmak veya geri almak yoluyla ruhsal (psychic ) zora bavu
ran gruptur.
Belirli bir grup, grup oluunu bir dereceye kadar din
7 Bkz. W . M ontgomery W att, Islam an d th e Integration o f Socieety (Londra, Rout-
ledge and Kegal Paul, s. 1 7 2 ). W att burada istisnalar da gsteriyor ama genel
hatlanyla syledikleri teorimizi desteklemektedir.
8 Joachim W ach, S ocio lo g y o f R eligion (C hicago ve Londra, The University of
Chicago Press, Phoenix Books, 9. bask, 1 9 6 2 ), s. 109.
9 Bkz. M ax W eber, T he T h eory o f S ocial an d E conom ic O rganization (ev. A. M.
Henderson ve Talcott Parsons, Glencoe, 111. The Free Press and the Falcons
W ing Press, 1 9 4 7 ), s. 154.
sel bir grup olmasna borlu olursa, bunun toplumsal ya
pya aktarlan bir taraf olacaktr. Kuranm gnlk ihtiya
lar ele almas ve bunlar dzenlemeye almas, Islmiyet-
te muameltm genilii, yukarda bahsettiklerimizin yan
smasdr. Fakat toplumun rgtlendirilmesi bir kere di
ni merkez alan bir formlle ifade edilirse, toplum iindeki
dinsel etki srp gider. Bunun bir rneini yle verebiliriz:
Dinin slm toplumunda ifa ettii fonksiyonun en soyut
ve sembolik, baka bir ifade ile ideolojik ekli, mminin ken
dini Allaha tm teslimiyeti fikrinde belirir. Bu teslimiyetin
zel bir ekli insann eriate teslimiyetidir. Teekkl eden
cemaatin banda bir idareci deil, Allahn kendisi mevcut
tur. Islmiyeti kabul eden bir kabile bakan Peygambere
sen hkmdanmzsn dedii zaman Peygamber ona H
kmdar Allahtr, ben deil cevabn vermiti.10
Bu toplum rgtlenmesinin dinsel bir formle dayanmas
olaynn, rnein, siyaset iin olan sonulann, bir slmiyet
limi yle ifade etmitir:

slmiyet Allahn dolaysz idaresi, milletinin zerine gz


lerini diken ilhn hkmranldr. Dier toplumlarda ci-
vitas, polis, devlet olarak bilinen birlik ve dzen ilkesi Is
lmda Allah tarafndan temsil edilir. Allah ortak yarar u
runa alan en st kuvvetin addr. Bylece kamu hzinesi
Allahn hzinesi, ordu Allahn ordusu hatt kamu grev
lileri bile Allahn memurlandr.11

Arabistandakine nisbetle ok daha farkllam bir toplum


yaps olan randa Arabistann toplum yapsna dayandrlan
bir din-toplum gr ve modelinin zorluklarla karlanma
sn bekleyebilirdik. Gerekten bir feodal yapnn ve bunun

10 David de Santillana, Law and Society, The Legacy o f Islam (Der. Sir. Thomas
Arnold Alfred Guillaume, Londra, Oxford University Press, 1 9 3 1 ,1 9 4 9 ), s. 287.
11 Santillana, L aw an d S o ciety , s. 286.
yannda bir brokratik snf balangcnn bulunduu randa
slmiyet ve idare sistemi Islmclann uubiye adn verdikle
ri direnle karlat. Bu direncin uzun vadede Islmiyetteki
izi, brokratik ilkenin kabul edilmesinde belirdi.12
Brokratik ilkenin toplumsal yap bakmndan sonula
rnn tam olarak belirmesi iin Osmanl lmparatorluunun
ortaya kn beklememiz gerekir. Bizim iin nemli olan,
Islmiyette farkllamam toplum yapsnn beraberinde ba
z zellikler getirmesidir. Bu zelliklerin ideoloji-kltr y-
nndekilerden biri olan Allahn toplum hayatna nezaret
edicilii zerinde durduk. Bunun yannda, Islmiyetin be
raberinde getirdii bir dier zellik, toplum iinde rgtlen
me ekillerinden bazlarn kabul etmeyiidir. Bunlar Durk-
heimn ikincil (secondaire) yap adn verdii kurululardr.
Daha ilerdeki bir blmde, bu toplum rgtlenmesi ekil
lerinin Osmanl Imparatorluunda yaratt ksrlk zerin
de durmak istiyorum. Bu vesile ile de Osmanl lmparatorlu
unun toplumsal yap eksikliklerinden birinin ikincil yap
lar olduunu gstermeye alacam. Fakat bu zellii Os-
manl toplumundan nceki slm toplumlannda da grd
mz iin, zerinde burada da durmak gerekir. kincil ya
pyla burada kastedilen, fertle devlet arasnda kalan baz ku
rululardr. Bunlar hkmdarn kard veya namna
karlan kanunlarn ykmllklerinden muaftr. Kendileri
ne verilen bu ayrcalklara gre bu ahslar ve gruplar ken
di otoritelerinin geerli olduu alanlarn snrlan dahilin
de devletin hukuk yetkilerini kullanabilirler.13 Roma Im-
paratorluundan gelen bu yetki devri uslne gre bu ay-
ncalklar nce kiliseye, sonra feodal beylere ve en son ser-

12 Gibb, An Interpretation, s. 12.


13 Bkz. Reinhard Bendix, Social Stratification and the Political Com m unity
Class, Status an d P ow er: S o cia l S tratification in C om p arativ e P erspective (New
York, Free Press, Macmillan, 1 9 6 6 ), s. 7 3 -8 6 , s. 78.
best ehirlere, belediyelere tannmtr. Devlet tarafndan
meru olarak kabul edilen bu birimlerin rgtlenmek, ken
di kanunlarm karmak, pazar mekanizmasna devleti m
dahale ettirmemek gibi ayrcalklar vardr. Fakat ikincil ya
plarn Osmanl Imparatorluunda bir rol oynamam ol
mas bir rastlant deildir. Daha bilinmeyen ve aratrlmas
gereken bir sebepten dolay, btn Ortadouda ve bu ara
da slm! toplumda, siyasi iktidann ikincil yaplan tek ba
na, meru ve kuvvetli organizmalar olarak kabul etmedii
ni grmekteyiz. Bu zellik bilhassa ehirlerin rgtlenme
sinde gzkmektedir. ehir, Ortadouda, Batda olduu e
kilde mstakil, siyas bir gce sahip, kendi kanunlarn
karan ve zel mahkemeleri olan bir birim deildir.14 Asln
da, zerinde durduumuz bu yap etmeni toplumun fark
llam olmasnn bir dier ekli, bata bahsettiimiz, top
lumun dinsel etmene kurumlatrc bir rol tanmasnn bir
baka boyutudur.
Ele aldmz bu meselenin dier bir yn ise, slm top-
lumlannda tzel kiilie hibir zaman Romada tannd ka
dar geni bir rgtlenme, meruiyet ve hareket serbestisi ta
nnmam olmasdr.15
Tzel kiiliin gelimemi olmas, insanlarn toplum ha
yatnda etrafnda toplanp kendi maksatlar iin byk bir
serbestlikle kullanabilecekleri kurulularn olmay, di
er taraftan dinsel bir rgtlenme ilkesinin zaten toplu
mun yap unsurunda yer alm olmas, slm toplumlara
ok zel bir ekil vermitir. Bir kere devletle fert arasnda
ki yaplar ortadan kalkmaktadr. kincisi, toplumsal seyya-
liyet ok daha kolayca salanmaktadr. ncs, Batda-
ki bamsz ehirlerin medeniyetinde gelimi olan iyi e

14 Bkz. M ax W eber, T h e City, s. 83.


15 Louis Gardet, L a C it M usulm ane: Vie S o c ia le et P olitique (Paris, Vrin, 1 9 5 4 ),
s. 84.
hirli (citizen-citoyen) fikri slm toplumlarnda olduka
farkl bir ekil almaktadr. Batda ikincil kurulularn ya
ratt tutumlar, alkanlklar, deerler slm toplumlarn-
da yoktur. Bu eksiklikleri daha ayrntl olarak ele almaya
alacam.
Gerek Batnm burjuvas, gerekse Dounun eraf ve yan,
iinde bulunduklar ehrin zelliklerinden eref ve zevk du
yan kimselerdir. Fakat ehirlerini ykseltmekte, daha ileriye
gtrmekte, yap farklar dolaysyla, kullandklar aralar
bambakadr. Batda gelir kayna, zengin burjuvalarn e
hir halknn bir blmne koyduklar vergilerdir.16 Douda
ehrin gelir kayna, vakflar ve hayrseverlerin yapt iler
dir. Batda burjuva, haklarn senyre kar yapt bir m
cadelede elde etmi, bazen senyrlerin ordularna kar k
m ve onlar yenmitir. Ona gre, hak alnr, verilmez.17 Fa
kat bu anlay Dou ehirlerinde hibir ekilde yoktur. Hak,
meru olarak devletindir; Allahn banda bulunduu dev
letin tand paydr. Bunun tersini iddia eden kimseler, za
man zaman ortaya kmtr. slm ehirlerde isyanlar ok
tur. Fakat devletin dnda meru olarak siyasal g kayna
olan gruplar bulunmad iin, mcadele sonucunda elde
edilen stnlkler bir snf, etat veya parlemana ma-
ledilemez. Haklar, devletin otoritesini eraf olarak paylaan
kimselere verilir.
kincil birimlerin toplum iindeki fonksiyonlarnn slm
toplumlarda ok silik olarak grlmesi, ortaya bir prob
lem karmaktadr. Devlet ile fert arasnda ikincil yaplar bir
tampon vazifesini gremeyince, ferdin bunlarn yerine gee
cek bir smak aramas gerekir. Batda ikincil yaplarn yeri
16 C am brid g e E conom ic H istory III (1 9 6 3 ), 201.
17 Bkz. Barrington More, S ocial Origins o f D ictatorship an d D em ocracy (Londra,
Penguin Press, 1 9 6 7 ), s. 181; Franz Neuman, T he D em ocratic an d the A uthori
tarian State, s. 108; C am brid g e E conom ic H istory o f E u rope (Cambridge, 1 963)
III, (1 9 6 3 ) 199, 201.
ne getirdikleri bu koruma fonksiyonunu Douda bir taraf
tan mmet yaps, dier taraftan mmet yapsna bal
olarak tarikat yaps grmektedir.
Mslman lemin zelliklerinden birinin mmeti yap
s olduu bilinen bir gerektir. Hatt, Atatrk devrimleri, ba
zen Trkiyede mmeti yapy ortadan kaldrmak iin giriil
mi bir aba olarak deerlendirilir. Fakat mmetin bir ya
p ve davran tr olarak zellikleri ok karanlktr. Bu yol
da yaplm olan ilk sosyolojik aratrma da ok baarl say
lamaz.18 mmetin niteliini ve ideolojik muhtevasn belki en
iyi tahlil edenlerden biri Gardet olmutur.19 Ona gre:

slm leminde az da olsa yaam olup gemite ve haliha


zrda slmn kolektif hareketlerim izlemi olanlar iki hdi
se ile karlarlar. Her eyden nce Mslmanlan birbirle
rine balayan kendi kendinin mevcudiyetinin ok kesin bir
bilmeme sahip olan ve onlan cemaat haline getiren bir ba
n mevcut olmas. Her Mslmanda, silik bir ekilde de ol
sa, bu cemaatin mevcudiyetinin ve yksek deerinin bilin
cine rastlanr. Mslman pek cahil bir kimse olabilir. Pek
ilerici bir kimse olabilir, hatt kendi geleneksel inanlan-
na kar pheci bir tavr taknabilir, buna ramen kendisi
ni herhangi bir Mslmana ve btn Mslmanlara bala
yan bir ba olduu duygusu bundan dolay snm olmaya
caktr. Gnmzde dorudan doruya dini duygulardan en
uzak olanlar, mesel ehirsel merkezlerde oturan ve Mark-
sizmin en ok etkiledii iiler bile Muhammedin cemaati
ne mensup olmaktan gurur duymaktadrlar.

Bu cemaat hissi Bat Avrupadaki ikincil yaplarn yerine


geen yapsal unsurdur. Kii, belirli bir kuruluun ayncalk-

18 C. A. O. Von Niewenhuijze, The Um mah, an Analytical Approach Studia Is-


la m ica 10 (1 9 5 9 ), s. 5 -22.
19 Gardet, L a C it Musulmane, s. 193.

74
lan arasna saklanacana; cemaat iinde, birincil ilikilere
benzer dorudan duygusal ( affektif) balann mevcudiye
tinden destek bulur.20 Cemaatin yap unsurunu tekil eden
ikinci deiken din deikenidir. Din, burada ikincil yap
larda tzel kiiliin fonksiyonunu yerine getirir. Din, s
nlacak, kendisinden kuvvet alnacak, meru toplum eyle
minin yaplann tanmlayacak olan, hem koruyucu zrh ve
hem de haddr.
Dinin hem genel toplum klavuzu rol, hem bilgisel
fonksiyonu, Batdaki toplumlardan daha gelimitir. Batda
burjuvalann dind ( secular ) ideolojileri, karlarnn ko
runmasn salayan mythoslar, eninde sonunda dinsel fi
kirlerle atr. Aydnlanma devrinin felsefesi bunun tipik
bir rneidir. Mslman toplumunda rakip ideolojiler he
men hemen yoktur. Hemen hemen diyorum, zira devletin
korunmas ideolojisi bir dereceye kadar bamsz bir ideo
lojik kme olarak alr.21 Bu ideolojik kmenin toplumsal
yapsal dayana, yukarda Ssnlerin tesiriyle olutuunu
belirttiimiz brokrasi ve kartandr. Bir dier rakip ideo
loji, dinin iinde olduu izlenimini yanl olarak veren suf-
liktir. Bu akmlan aada ele alacam.
Dinin, bu ekilde, gerek slm toplumunun bir kurulu

20 Duygusal burada T alcott Parsonsun sosyolojisinde kullanld teknik an


lamda kullanyorum. Parsonsa gre toplumda kiinin tatmin edici bir amaca
ulamas iki yoldan olabilir. Bunlardan birincisi tatminsizliin biyolojik ifade
si olan nrolojik dengesizlii zm ek iin dorudan doruya ihtiyac tatmin
etmek, kincisi ise, baka bir st am a uruna bu tatminden vazgeip, onu bu
ama ile ekillendirdikten sonra, bu st amalarn ynnde tatmin etmek. Par
sons bunlardan birincisine duygusal, kincisine duygusal bakmdan taraf
sz tutum diyor. Bkz. Talcott Parsons, T he S ocial System s. 59.
21 Devlet fikrinin bu ksm zerklii iin bkz. Erw in J . J . Rosenthal, P o litical
T hought in M ed iev al Islam : An Introductory Outline (Cam bridge University
Press), s. 113 v.d. ve H. A. R. Gibb, C on stitution al O rg an ization L a w in the
M iddle East, cilt I: Origin an d D evelopm ent o f Islam ic L aw (Der. Majid Khaddu-
ri and Herbert J . Liebesny (W ashington D. C. The Middle East Inst., 1 9 5 5 ), s.
3 -2 7 ve bilhassa s. 2 0 v.d.
belgesi olarak, gerek mmet yapsnn iinden ileyii dola
ysyla, birok katta fonksiyonu vardr.
Daha nce, genel olarak dinlerin hi olmazsa iki katta fonk
siyonlar olduunu belirtmitik. Islmiyette bu fonksiyonlar
bir taraftan daha kapsaycdr, bir taraftan da toplumun nis-
b farkllama azl, toplum katlarnn ok daha az belirgin
olmas dolaysyla, stne parmak baslmas ok daha zor bir
nitelik tamaktadr. slm toplumu, esas itibariyle, snrlan
silik, katlan belirsiz yaygn (diffuse) bir toplumdur.
Bunu Gardet, ayn zamanda ideolojilerin ve dinin nasl
toplumun zelliklerini dorulayc ynde altklarn da
gstererek, yle anlatyor:

Her mmin, mmin olarak ancak mmetin bir unsuru ol


duu derecede bir varla sahiptir. Bu dorudur, fakat her
mmin mmetin iinde dahi herhangi bir dier mminle eit
bir dzeyde kendi ahs zelliklerini muhafaza eder. Uzun
zaman en resm dinbilimsel eitim olan Eari okulunun
retisinin atomistik bir vesilecilii (okkazionalizmi) ileri sr
dn grmtk. Bu anlayta yanyana, birbirinden ay
r ve baml durumda olan her eyin son kat olan atomlar her
an Allah tarafndan yeniden yaratlmaktadr. Bu dnya gr
mmeti anlatan sembolik bir tasvir olarak deerlendirile
bilir. Kendilerini kapsayan, onlan masseden ve onlara deer
lerini veren pay btnn, birbirinden ayn atomlan olan ki
iler, her eye ramen kendi ahsiyetlerini kendilerine ba
layan farkllktan muhafaza edip doruluyorlar.22

Cahenin daha somut ifadesiyle mmet bir tesant yarat


csdr. Fakat ibirlii yaratcs deildir.*
Yapsal farkllamadaki eksiklik, uzun vadede bize Is

22 Gardet, L a C it s. 207.

(* ) Bkz. Claude Cahen The Body Politic, Unity an d V ariety in M slim C iv iliz a r
on (Chicago, The University of Chicago Press, 1 9 5 5 ), s. 155.
lmn zelliklerini ok daha ak olarak anlatacaktr, lsl-
miyetin bu kaypakl, yapsal snr siliklii zerinde im
diye kadar kimse durmamtr. Msterikler bunu daha
ok, imann ve ideolojinin oynad kapsayc role iaret
ederek belirtmilerdir. Burada gene sosyologlar yardm
mza yetiiyor.
Uzun vadede konunun zmnn bundan otuz yl kadar
nce yazlan bir makalede bulunacan sanyorum. Eser, Pa
ul Kirchoffun soplar hakknda bir denemesidir. Kirchoff yer
yznde esas itibariyle iki sop tipi olduundan bahsetmek
tedir. Bunlardan biri zamanla farkllama ve snflamaya yol
aan trden, kincisi snflamaya yol amayan trden bir ya
pya sahiptir.23 ok muhtemeldir ki, Ortadounun bu yapsal
kaypaklnn sim, uzun vadede Kirchoffun gsterdii ynde
gidildii zaman bulunacaktr.24 Herhalde pratikte, slm top-
lumunda din, mmet yapsnn almalaryla girift olduu gi
bi, mmet de kiinin gml olduu esas yap olduu iin,
son derecede kapsayc fonksiyonlar yerine getirmektedir. Bu
giriftlik kiilerin sosyal kimliini tanmlamakta bile etkin ol
maktadr. slmiyet yalnz bir din olarak deil, bir sosyal kim
lik arac olarak da almaktadr.
Islm topluluklarnn kaypakl karsnda din, baka da
ha farkllam toplumlardaki ok eitli terbiyevi, yn veri
ci rollerin yerini tutmaktadr. Bat toplumlannda toplumsal
eylemi ekillendiren bu rollerin yerine Islm toplumunun
sunduu, slm dininin kapsayc talimatlardr. mmet iyi
yi emreder, kty yasaklar.25
Bylece, slm toplumlarda, Bat toplumlannda ok da
ha nemli bir fonksiyonu olan deerlerin yerine norm
23 Suzanne Keller, B ey o n d the Ruling Class: Strategic Elites in M odem Society
(New York, Random House, 1 9 6 3 ), s. 41.
24 Bir dier aratrma yn gsteren bir pasaj iin bkz. Claude Lvi-Strauss, An-
trop olog ie Structurale (Paris, Plon, 1 9 5 8 ), s. 90.
25 Gardet, L a Cit, s. 199.
lar gemektedir. Kiisel planda tercihler daha azdr. nsan
lar, Riessmanm ifadesiyle26 da doru dnktr. Ne yap
malar gerektiini, kendi vicdanlaryla yaptklar bir muhase
beden ok, toplum normlarnda ararlar. Bu psikolojinin Tr
kiye iin gnmzde geerli olduunu, son yllarda yaplan
iki ayr alma gstermitir. Bunlardan biri, Korede esir d
en Trk askerlerinin davrann eletiren raporlardr. Bu
raporlardan anlaldna gre, Trkler bir grup halini mu
hafaza ettikleri ve hiyerarik yaplarm sakladktan derece
de, esir kamplanndaki hayat dier milletlerden daha kolay
lkla kaldrmaktadrlar. Fakat hiyerarik yaps kaybolunca,
dier milletlerden daha dank olmakta, daha kolayca beyin
ykamasna tbi tutulabilmektedirler. Dier taraftan, idem
Katbanm Bursada yapt bir aratrmada, toplumsal
normlara balln Trk toplumunda dier toplumlara gre
ne kadar daha nemli olduunu gstermitir.
Kltr zelliklerinin topluma maledilmesi mekanizma
snn kiiliin ortaya kmas sreciyle bantl olduu
nu grmtk. Islmiyetin bahis konusu ettiimiz srele
rini byle bir inceleme ortamnn iine yerletirmek bize,
Islm kltr mekanizmasnn btnn ve bilhassa ide
olojik ynlerini daha iyi anlataca oranda yararl olacak
tr. Daha nce grdklerimiz, slm toplumlarda kiinin
kendisine bir kiilik imal etme srecinde din etkisinin Ba-
tdakine gre, ok daha fazla olduunu dndrmekte
dir. Az farkllam slm topluluklar gibi kaypak bir yap
ya sahip olan bir ortamda byyen ocuk, herhalde by
me buhranlarm tipik Batl ocuun zd ekilde z
meyecektir. Bunun Trkiye iin byle olduunu gsteren
ok belirgin iaretler vardr. 1959da 11 milletin 6-14 ya

26 Bkz. David Riessman, Nathan Glazer, Reval Denney, T he L on ely C row d (New
York, Doubleday Anchor Books, 1 9 5 3 ), Degerle N orm arasndaki farklar
iin bkz. Ullman, S ociocultu ral Foundations, s. 2 1 2 v.d.
lar arasndaki ocuklar zerinde yaplm bir aratrma
da sorulan, siz nesiniz? (What are you?) sorusuna Trk
ocuklar, verdikleri cevaplarda dinsel bir nitelik zikret
mekte Lbnandan sonra, batan ikinci geliyorlard.27 Bu
nun bir rastlant olmasna imkn yoktur ve ilk elde, Islm!
kltrn hangi yollarla ocuklar bu derece slmlatrd
n aramak gerekir. Bu konuda, ampirik almalar olma
d iin varsaymlar ileri srmemiz gerekecektir. Daha n
ce E. Eriksonun kimlik gelitirmede bize nemli bir mo
del temin ettiini grmtk. Varsaymlarmza bir ere
ve verebilmek iin meseleyi Erikson modeli asndan ele
almaya alacaz.
Hatrlayacamz zere, Erikson, insann hayatn ard ar
dna rastlanan ve zlmesi gereken bunalmlar olarak ta
nmlamt.
Eriksonun bahsettii bunalmlarn olumlu bir ekilde
zlmesi, kiinin, btn i sorunlarn zm olarak toplu
mun karsna kmasn salar. Bunlarn tm sekiz buna
lmdr. Bir ksm en kk yalarda ortaya kmakta, bazla
r da ergenlik anda veya daha sonra belirmektedir. nsa
nn bu sorunlar zmeye alma abas btn hayat bo
yunca devam eden bir sretir. Fakat bunlar en nemli bir
hayat meselesi tekil ettikleri yalarda zlmezlerse, haya
tn daha sonraki safhalarnda daha zor zlrler. Birinci so
run, ocuun, doumundan balayarak hayat gvenle kar
lamasdr. ocuk kendisine tamamen yabanc olan, han
gi taraftan ne zaman, nasl bir etki geleceini bilmedii bir
dnyaya doar. Bu ortamda, kendisine, dnyadaki olayla
rn belirli bir dzen iinde cereyan ettii ve nceden kestiri
lebilir bir btn olduunun anlatlmas, annesi ve babasyla
27 W allace E. Lam bert ve Otto Klineberg, C h ild ren s V iews o f F oreign P eoples: A
C ross-N ation al Study (New York, Appleton-Century Crofts, 1 9 6 7 ), s. 93. Lb
nandan baka slm devletler snn iinde kalm lkeler etde dahil edilme
mitir.
olan etkileimin bir sonucudur. efkat, gven, dzen; bun
lar ocuu dnyaya bakabilir hale getirir. Anne ve baba
lar yalnz yasak veya mkfatlarla ocua yn vermekle ye
tinmemelidirler, ayn zamanda ocuk iin anlaml bir faali
yet iinde olduklarn kaslarna ileyen bir kesinlikle ocu
a anlatabilmelidirler.28
kinci sorun, ocuun utan ve phe hislerinden uzak
tutulmasdr. Etrafndaki lemle bir etkileim kurmu olan
ocuk, baz hareketlerinin utanlacak eyler olduunu ok
sert bir ekilde alglarsa etrafndaki dnya ile bu alverii
ni kesecektir. Kendisine semeye balad ynleri ortadan
kaldracak, kendi yapt hareketlerin doruluk ve yanl
lklarndan baka bir ey dnmeyecektir. Etrafndaki dn
ya phe edilmesi gereken eylemlerle dolu bir dnya olarak
gzkecektir.
nc sorun, ocuun girikenliinin gelimesidir. Ken
di vcudunu kullanmasn renmi olan ocuk, bunun e
itli deneylerini yapacaktr. Bir taraftan krp dkecek, di
er taraftan kendi biyolojik bnyesinin muhtelif ynleri
ni aratracaktr. Cinsel deneylere giriecektir. Bu safhadaki
deneylerinin n kesilirse girikenlii bir sululuk duygu
suna dnecektir.
Drdnc sorun, ocuun yava yava etrafndaki mede
niyetin teknolojik ynlerini anlamaya balamas ve alma
yoluyla, renme yoluyla bunlan kendine maletmeye al
masdr.
Bu sorunlarn halledilmesi ile ergenlik ama gelmi bu
lunuyoruz. Bu ada zlmesi gereken en nemli problem
identite-kimlik problemidir. O zamana kadar ocuk say
lan kimselerin artk ocuk olmamas gerekmektedir. Bu
nun iin de byklerin lemine nasl bir kiilikle girece-

28 Erikson, C h ild h ood , s. 241.

80
gini tayin etmesi gerekir. Okul ve oyun zaman gelmi, top
lum yaplaryla kendisini btnletirme zaman gelmitir.
Bir i, bir meslek seecek, toplumun katlar arasnda yo
lunu bulacakr. Bu devre, ayn zamanda erkekliin veya
kadnln nasl bir kiilik yapsyla topluma takdim edi
leceinin zlmesi gerektii zamandr. Bir kelime ile, ki
i, kiiliinin neden ibaret olduu noktasnda bir karar vere
cektir. Bunun baan ile zlmesi genellikle sandmzdan
ok daha zordur. Tehlikelerden biri, birka kimlik arasn
da kalan birinin, bunlardan hangisinin gerek kimlii oldu
u zerinde bir karara varamamasdr. Kimlik sorunlarnn
zlmesi zor olduu iin, genler genellikle kendilerine bir
kimlik salayan kolektif toplum hareketlerinde erimeyi de
nerler. Baka bir zmde, fazla dnmeyi icap ettirmeyen
doktrin ve ideolojilere sarlrlar.
Byn zmek zorunda kald bunalm kalyor:
Bunlardan birincisi, etrafndaki insanlarla ne gibi bala
rn kurulaca konusudur. Teekkl etmi olan egonun
bakasyla karlamas. Bu sorun zlmezse sonu yal
nzlk ( isolation) ve bakalarnn insann yalnzlna halel
getirecek, gvenliini tehlikeye sokacak dmanlar saylma
sdr. kinci bunalm, toplum iinde bir eser verebilme, ya
ratc bir insan olmaktr. Son bunalm insann btn bu bu
nalmlardan sonra kendisini toplumun yzeyinde tutacak
bir ego btnne sahip olup olmad, dnya ile alveriini
dzenleyecek i dzene kavuup kavumaddr.
Btn toplumlarda benzerleri bulunan bunalmlarn
zmleri her toplumda baka ekiller alr. Toplumsal yap ve
kltr bu zm arelerine ekil verir. Kiiye deiik imkn
lar salar.
slm yapnn bu bunalmlar bakmndan bir etki yapt
n kesin olarak syleyebiliriz. Konuyu bu adan ele alp,
Eriksonun modelini daha nce slm yaplar hakknda sy
lediklerimizle birletirerek aada birka varsaym ortaya
karmaya alacaz.
ocukluun birinci bunalm bakmndan slm toplum-
larla Bat Avrupa toplumu arasnda ok byk farkllk ol
mamas muhtemeldir. Her iki toplumda da otoriter baba ay
n genel artlan yaratmaktadr. Yalnz, erkek ocuun belki
burada gven bakmndan ayrcalkl bir durumda olduu
nu syleyebiliriz.
Utan ve phe duygularna gelince, burada nemli bir
farkn ortaya kmas muhtemeldir. slm toplumu, bi
raz nce grdmz zere, bir normlar toplumudur. Bu
normlar ise, ahsta (utanc) ok zel ekilde ortaya kanr.
Burada, utan insann kendi yaptklanndan utanmas de
il, toplumun beenmedii bir hareketi yapm olmas dola
ysyla toplumun gazabma urayaca korkusu eklinde be
lirir. Bunun slm bir grnts olan Takiyye (kendini
saknma) retisini yargm kantlamak iin ileri srmek is
tiyorum.
slm inanlardan biri, insan, bask ile kar karya kal
d zaman, kendi inanlarn saklayabilmek iin baskya
uymasnda bir saknca olmad kansdr. Bu zellii Nikki
Keddie yle ifade etmitir:

Modern bilimadamlar, zaman zaman, gerein zne


ilikin ve gerein toplum iinde yaylmas gereine kar
Ortaa slm toplumunda grlen tutumla, bugnk
Bat toplumunun tutumu arasnda ok nemli farklar ol
duunu belirtmilerdir. Ortodoks veya heterodoks olsun
muhtelif okullara mensup Mslman dnrleri, toplu
mun, zorunlu olarak gerein tmn anlayan bir sekin
ler tabakas ile bu hakikati anlamaktan ciz bir ounlu
a blndn sanyorlard. Bunlar iin, gerei ren
mek faydadan ok zarar getirebilirdi. Bu gibi temel kav
ramlardan hareket eden aydnlar veya mezhep nderle
ri, kamunun karsna gerekte inandklarndan bamba
ka inanlarla kmaktan ekinmemilerdir. Zira, gerek
inanlarnn iln edilmesi ounluun kafasn kartra
cak ve inanlar heterodoks ise, onlarn kovuturulmas-
na yol aacaktr.29

nsann kendi z inanlarm saklayabilecei, onlar a


a vurmamas gerektii, bunun tehlikeli bir i olduu, lke
mizde, her politikacnn bildii gibi, hl geerli bir dn
ce tarzdr.
Sz konusu ettiimiz safhada, nemli bir olay zdeletir-
medir (identification). ocuun, toplumun normlarm alg
lamakta kulland mekanizmalardan biri, ok saygs ve
ya sevgisi olan birini rnek seip onun gibi hareket etmek
istemesidir. ou zaman bu rnek kii, baba veya bir dier
akrabadr. slm toplumlarnda babann abdest almas, ie
bismillah ile balamas ve gnlk yaantlar ile iie ge
mi olan dier dinsel davranlar, Mslmanca bir hayat ya
amann ayrlmaz paralar olduklar lde, ocuu ayn
ekilde hareket etmeye itecektir. ocuk, Islm! hayatn ge
rekleri hakknda bilgilerinin byk bir ksmn bu zdele
tirme mekanizmasndan alacaktr.30
Yahya Kemal, zdeletirme srecinin Trk Islm! top-
lumunda nasl altnn bize gzel bir tasvirini vermitir:

Ezansz ve minaresiz semtlerde byyen, oynayan Trk


ocuklar milliyetlerinden tam bir derecede nasip alabili

29 Bkz. N. R. Keddie, Symbol and Sincerity in Islam, Studia lsla m ica 19 (1 9 6 3 ),


s. 2 7 -6 3 , burada s. 27.
3 0 Bkz. Erwin Singer, Identity v.s. Identification, Review o f Existential Psycho
logy and P sychiatry V (Spring 1 9 6 5 ), s. 1 6 0 -1 7 5 , burada s. 162 ve Urie Bron-
fenbrenner, Freudian Theories of Identification and Their Derivatives, Child
Development 3 (M arch 1 9 6 9 ), s. 2 2 -4 0 , Ullman, Sociocu ltu ral Foun dation s o f
P ersonality, s. 2 3 2 -2 5 7 .
yorlar m? O semtlerde ki, minare grlmez, ezanlar iitil
mez, Ramazan gnleri hissedilmez, ocuklar Mslmanl
n ocukluk ryasn nasl grrler?
te bu rya, ocukluk dediimiz bu Mslman ryasdr
ki, bizi, henz bir millet halinde tutuyor. Bugnk Trk ba
balan havas ve topra Mslmanlk ryas ile dolu semt
lerde dodular, doarken kulaklarna ezan okundu, evle
rinin odalannda namaza durmu ihtiyar nineler grdler,
mbarek gnlerin akamlan bir minderin kesinden oku
nan Kurann sesini iittiler. Bir raf zerinde duran Kitabul-
lah indirdiler, kck elleri ile atlar, glya gibi bir ruh
olan sar sahifelerini kokladlar. lk ders olarak besmeleyi
rendiler. Kandil gnlerinin kandilleri yanarken, Rama-
zanlann, bayramlann toplan atlrken sevindiler.31

Aziz Nesin de dinsel duygulann ocukluunda nasl bir


zdeletirme sreci sonunda alm olduunu ok ak ola
rak anlatyor.32
ocuun toplumun deerlerini alrken bunlan beendi
i kimselerden almasna zdeletirme demitik, buna olum
lu zdeletirme de denebilir. Olumlu zdeletirmenin ya
n banda psikologlann kulland bir dier tabir, olumsuz
zdeletirmedir. Bu da, bir grubun olumsuz bir tavr takn
d deerlerinin alnmas ile ilgilidir. Olumsuz olan bu deer
lerin olumsuzluu, kiilie yle maledilir. Baz kimseler ve
ya gruplar o olumsuz deerleri tayan gruplar olarak tanmla
nr ve ocuk onlan bu olumsuzluun sembol olarak hatrlar.
Osmanl mparatorluunda, yukarda zerinde durduu
muz eitli nedenlerden dolay, memur, kapkulu krsal top-
luluklann bir olumsuz zdeletirme noktasdr. Bunun as
lnda dinle ilgisi yoktur, fakat modem zamanlarda byle bir

31 Yahya Kemal, Ezansz Semtler, ttihat, 2 Nisan 19 3 8 ; s. 5ten naklen.


32 Aziz Nesin, B y le G elm i B y le G itm ez, Passim .
iliki ortaya kmtr. O da ttihat ve Terakki ile gelen g
vur memur ve subay imajna balanabilir. Daha sonrala
r, tek parti devrinde devlet temsilcilerinin krsal topluluk
lara olan uzakl, bata dinsel olmayan bu ayrln dinsel
bir kisveye girdikten sonra daha da kuvvetlenmesini salad.
Kiiliin gelime katlan bakmndan konu slm bir er
eve iinde ele alnd zaman, girikenliin gelimesi buna
lmn artlyacak zel bir slm etki olduu da phelidir.
ocuun, etrafndaki medeniyetin teknolojik ynlerini ke
fetmesi sorununa gelince, Islmda teknolojinin dinle birlik
te yrtlmesi ocuun karsna dini bir daha karmakta
dr. Bilhassa esnafa rak olan bir ocuun meslek hareket
lerinin ounda slm bir anlam olacaktr.
slm etkilerin en ok grld yerlerden biri, eitim
dir. Eitimin amac ocuu iyi bir Mslman olarak yeti
tirmek olduu derecede din yaps bir daha dorulanacaktr.
Dier taraftan eitimin doktriner nitelii otorite yapsn pe
kitiriri bir ynde alt derecede, slmn otoriteye daya
nan ynn kuvvetlendirecektir.
Bizim iin en nemli olan nokta, identite-kimlik krizinin
slm bir toplumda nasl halledileceidir. Burada, Gazza-
liden33 Ziya Gkalpe34 kadar birok tannm slm simala-
nnn geirmi olduklan ergenlik bunalmlarndan konunun
slm toplumu iinde de zlmesi gereken nemli bir aa
ma olduunu anlyoruz. Genellikle bu bunalmlarn ald
ekil bir iman tazeleme bunalmdr. Daha nce zerinde
durduumuz slm toplumunun ideolojik nitelikleri bak
mndan bunu kolaylkla anlayabiliriz. Bir taraftan Islm, bir
hayat tarz olduu derecede ocuun kimlik sorununun
zlmesine yardm etmitir. ocuun lks, etrafndakilere

33 Gazzali iin bkz. W . M ontgomery W att, T h e F a ith an d P ractice o f A l-K hazli


(Londra, Allen and Unwin, 1 9 5 3 ), s. 11.
34 Uriel Heyd, Foundations o f T u rkish N ationalism (Londra, Luzac, 1 9 4 9 ), s. 25.
benzer, onlar gibi inanl ve onlar gibi zamann geiren iyi
bir Mslman olmaktr.
Dier taraftan, ergenlik ana varm gen iin toplumla
btnlemek sorunu, slm inanc hangi kalplan ile kabul
edecei konusuna indirgenmitir. nceleri kendisine reti
len olduka basit, tmc slm inancn, aslnda, ok apra
k meseleler ortaya kardn anlad anda, bu sorun or
taya kmaktadr. Kimlik bunalmn zemeyenler, selme
ti, Islmyetin kendisine salad, alternatif imknlarda ya
ni, gene din gruplarda, tarikatlarda veya onlara benzer din
sel topluluklarda arayacaktr.
Bakalar ile olan ilikilerindeki sorunu zmeye gelince,
burada mmet yapsnn ok etkili olmas muhtemeldir. s
lm toplumunda tespit edilen insanlar aras birincil ve duy
gusal ilikilerin nemi, mmet yapsndan gelen emirler
le desteklenir. Konukseverlik, e dostla iyi geinme, din
sel bayramlarda bakalannn yaptklar ktlkleri bala
ma, sert ilikiler kurmamaya almak, btn bunlar, slm
inancn tam anlamyla ideolojik ynn oluturan mmet
hissinin telkin ettii hareketlerdir:

Ve dahi ol resul ettikim ya ukbe hibir kimsenin iman


doru olmaz ta dili doru olmaynca, dedi. Pes ol kiiler
kim dilini zaptetmeyp salma koyuverdi, onun ne dini ka
lr ne ahireti kalr, hep harab olur, gider. Zira, onun dilin
den Mslmanlar incinir. Hususa kim konu komu incin
mesi ola. Zira, bu komu incitmek ulu gnahtr. Hakteal
Resulne smarlad, mmetine eyit ya Muhammedi Kom
ular ile ho dirilsinler dedi ve komularna ho ikram ey-
lesnler dedi.35

35 Erefoglu Abdullah, M zekk-n -n fusdan, M ehm et Ali Ayni, Trk A h l klar


(stanbul, 1 9 3 9 ) s. 65. Bunun Maniheizme giden kkleri iin bkz. W . Barthold
- Fuad Kprl, slm M edeniyeti T arih i (Ankara, Trk Tarih Kurumu, 1 9 6 3 ),
s. 8 9 v.d.
Islm toplumunun yaratc olma sorununa etkisi, bu
toplumun geleneksel bir ktisad yapya sahip olmasna
ok baldr. ehirlerde hakik bir kapitalizme geilemeyi,
imaltta snrl bir arzn bulunmas ve bunun beraberinde
getirdii hisbe36 gr, insanlarn meslek hayatlarnda ge
niliine deil derinliine aba sarfetmeleri ile sonulanr.
Bir insann yaratcl, iinde alt kurumun bykl
n arttrmakla deil, yirmi yl alt bir cildin tezyinatn
da belli olur.
Islm toplumunda yaratc olmann bir dier yolu da gaza
dr. ite bu sahada geniliine yaratc olmak mmkndr.
Islm leminin snrlarn geniletmek, talanla zenginlikle
rini arttrmak: Bu tip faaliyet, insana, hem Allahn yolunda
yrmenin vicdan ferahln balayacak ve hem de yer
yznde kendisine madd bir karlk salayacaktr. Bylece,
gazi olmak Islm toplumlannda batan itibaren heves edilen
bir aamadr. Gerek kiiyi toplumun dar ktisad erevele
rinden karmas, gerek stn bir slm baar temsil etme
si bakmndan slm toplumda yaratc olmann en baar
l ekli gazi olmaktr.37 Kahramanlk menkbelerinin halk
mz arasnda bugnk yaygnl gaziliin hem Islmyetin
ilk asrlarnda ve hem de Osmanl toplumunun kuruluun
dan sonraki nemini yanstmaktadr.
Islmiyette kiisel bunalmlarn her birinin zlmesi, in
sann yalnz toplumla olan ilikilerini dzenlemesini deil
ayn zamanda lh varlklarla olan ilikilerini de bir dzene
koymasn salar. Btn bunlar olurken, kii ayn zamanda
mmete lyk bir kimse olduunu da gstermitir. Islmiye-
tin bu zelliinden szeden kiilerin38 Islmiyette mhim

36 Bkz. Hisba, E. t
37 Bkz. K h az i E. I., (2. Bas.) II, 1 0 4 3 ve Ghazw , Ibid., II, 1055.
38 G. E. von Grunebaum, M od em Islam : T h e S earch f o r C ultural Identity, (Berke
ley ve Los Angeles, University of California Press, 1 9 6 2 ), s. 43.
olan ortodoksi deil, ortopraksidir (doru hareket) szn
den kastlar budur. Toplumun ortaya koyduu yap ile b
tnlemek, kendiliinden, ayn anda bir din baan kazan
mak anlamn almaktadr.
Baan ile ilgili nemli bir nokta, bunun genellikle kolektif
baar olarak kavramlatnld ve bu artlar altnda ortaya
ktdr. Kahramanlar bile, mmetten ayrlmadklar iin
kahraman olabiliyorlar. slmiyet tarihinde bunun byle ol
mu olduunu gsteren nemli iaretler de vardr. slmn
drdnc, beinci ve altnc asrlanndaki Rnesans39 ba
z bilimadamlannca bu kolektif alma ekillerinin o srada
ok iyi bir ekilde ilemi olmasna balanr. Bugn slm
toplumlarda fertilie kar taknlan tavr, ok derin katlar
da yaamaya devam etmektedir. Cemal Abdlnasrn slm
sosyalizminin kkleri burada aranmaldr.40
Ksaca din, slm toplumlarmda bir toplum normu d
zenleyicisi olarak iledii derecede kiiliin oluumunda da
nemli bir rol oynamakta, Batya nisbetle birok ilve katta
ek ideolojik fonksiyonlar grmektedir.

Gaz
Max Weber, slm dininin bir st tabaka iin talan imknla
r veren bir yap olduunu iddia etmitir. Islmiyetin ama-
lann bylece tanmlamak meseleyi belki de biraz fazla basit
letirmektir. Fakat herhalde cihad Islmiyetin bandan be
ri slm toplumunun nemli bir ynn tekil etmitir. sl
miyet uruna savamak, slm toplumlarda ok yksek sa
ylan deerler arasnda bata gelmektedir. Bunun bir yn,

39 Bkz. Gibb, An Interpretation, s. 18.


40 Bunun byle olduunun Nasr tarafndan ifadesi iin bkz. Leonard Binder, The
Id eolog ical R evolution in the M iddle E ast (New York, Londra, Sydney, Joh n W i
ley, 1 9 6 4 ), s. 2 2 2 -2 2 3 .
muhtemelen kabile iinde, ktisad kaynaklarn geim sala
yacak dzeyde olmamasdr.
Ghazw, gazann kk, Arap kabilelerinin mahall talan
faaliyetlerine verilen addr. Gazi, bu bakmdan bir kabi
le geim vastasn slm devleti kurulduktan birka yzyl
sonra srdrm olan bir kimsedir. Osmanl mparatorlu
u, bilhassa bu gibi, harpten baka bir gei vastas olma
yan asker kmelerinin akllca kullanlmasndan doan bir
yapdr.41 Wittekin belirttii gibi kurulu devrinde Osman-
l slmnin her yn gaz ideolojisi ile girift bir haldedir.
Seyit Battal Gazi, bylece Araplardan Trklere intikal eden
bir kahraman haline gelmitir.
Mehmet Kaplanm gstermi olduu gibi,42 Osmanl m-
paratorluunun kuruluu srasnda halk arasnda rabette
olan kii Alp tipidir. Bunun k Paadaki dorulamasn da
bulmak mmkndr :

Kii Alp olmakla let gerek


Evvetli ol kim ola muhkem yrek43

ve Alpliin esas noktasn belirten kl hakkndaki u


drtls:

Oldur Alpn altunu ve incisi


Kl zere and ann iin iilr
Pes Kltr ulu let Alplara
Kl iin mal verirler Alplara.44

41 VVittek, The Rise o f the O ttom an Em p ire (Londra, 1 9 3 8 ), Passim .


42 Bkz. M ehm et Kaplan, ki Destan ve ki tnsan Tipi, I. .E .F.T .D .E .D ., IV,
(1 9 5 0 -1 9 5 2 ), s. 3 9 9 -4 1 7 .
Mehmet Kaplan, her ne kadar daha sonra Alp tipinin nemini kaybettiin
den bahsediyorsa da bunun st tabakalar iin geerli olduunu sylyor. B
yk ihtimalle ve bugn bildiklerimizden, halkm alt tabakalarnda bu byle ol
mamtr.
43 M ehmet Ali Ayni, Trk A h lklar, (stanbul, 1 9 3 9 ), s. 16.
44 lhid., s. 18.
Hac Hseyin olu Ebulfadl Musa, Mnebbih-r-Raki-
dininde meseleyi, hibir pheye mahl brakmayacak e
kilde aklyor: El her eyden evvel kl sallamak, ok at
mak ve omak urmak ve ne kadar harb letleri varsa onlar
ele alarak kullanmak iin yaratlmtr.45
Bugnk Trkiyenin alt katnda gaz ideolojisinin ne
mini muhafaza ettiini basit bir misalle anlatmak mm
kndr:
1969 yl Ocak aynda Beyazt Camii avlusunda kitap sa
tan iportaclardan birinden en ok satt 4 eser istendi
i zaman verdii kitapklar unlard: Mzrakl lmihal, Se
yit Battal Gazi, Ebu Mslim Horasani ve Kan Kalesi. 1969 y
l k aylannda Tercman gazetesinde kan iki romann ad
Battal Gazinin Olu ve Ebu Mslim Horasani idi.
Sovyet Rusyada, 1950ye kadar Azerbaycan okullarn
da Dede Korkut hikyeleri okutulurken, 1951de yama
c harplerin ve pan Trkist milliyetiliin dnya gr
n devam ettiren bir eser olduunun iln edilmesi ve yasak
edilmesi gaznn ideolojik fonksiyonunun ne kadar sre
li olduunu ve hangi eserlerle srdrldn ok ak bir
ekilde gsteriyor.46
Islmiyetin btn zelliklerini, yani:
a) Toplumun genel hatlarn tanmlayc,
b) Talimat ve yn verici (normatif),
c) deolojik ve kltrel anlamlan topluma maledici,
d) Kiinin korunmasn salayc,
e) kincil yaplann yokluunda toplumsal seyyaliyet sa
layc fonksiyonlanmn nasl elde edildiini, tarikatlarn oy
nadklar rolde grebiliriz. Bu itibarla tarikatlarn slm
toplumsal yapda ne kadar anlaml rolleri olduu da anla
labilir.

45 bid., s. 48.
46 Bkz. Barthold-Kprl, slm M edeniyeti, s. 205.
Daha nce belirtildii gibi, slm toplumundan synlabil-
menin bir tek yolu vardr: O da alternatif bir slm toplum
kurmaktr. Suflik, bunun yollarndan biri olmutur. Bunu
Trklerin slm medeniyeti zerindeki etkilerinden nceki
ve sonraki ekilleri iin de syleyebiliriz:
Suflik alternatif bir slm lemi olarak resm slmn
negatifi olarak onunla yanyana ve iie yaamtr.47
slmn bir toplum yaps olarak zelliklerini beenme
yenlerin bir alternatif olarak suflii kullanmalar ilk defa
bir mill duygu meselesi dolaysyla ortaya kmtr. slm
Arapln stnl kabul eden sonradan Islma geme
milletler, Islmiyetin bu gediini bir protesto olarak kullan
mlardr.48 slm rana geldii zaman, idareciler bir dere
ceye kadar slmn Araplarn stnln salayan bir ya
p ( Construct) olarak almasn kabul etmiler fakat alt ta
bakalar slmn bu anlayna kar tepki gstermilerdir. Bu
tepkileri, iiliin an ekillerini veya Haricilii kabul etme
lerinde gzkmtr.

Tarikatlar
Bylece slmiyet yayldka onun muhtelif ekillerine ta
mamen uymayanlar bu uyumsuzluklarnn cevabn orto-
doks slm dnda kiinin ve gruplarn yorumuna ak olan

47 Trklerden nceki ekiller iin bkz. Gibb ve Bowen, Islam ic S ociety an d the
W est, cilt. I: Islamic Society in the E ig h teen th C entury, Bl. 11, s. 71 v.d. sonra
ki ekiller iin bkz. B ek ta sh iy y a , E n c y c lo p a ed ia o f slam , 1 ,(2 ) 1 1 6 1 -6 2 ; Gha-
zi E. I. II (2 ), 1 0 4 3 ; Djihad, E. I. II (2 ) 5 3 8 ; F. Babinger, Der Islam in Kle
inasien, Z eitsch rift d e r D eutschen M org en lan d isch en G esellsch a ft 7 6 (1 9 2 2 ),
1 2 6 -1 5 2 ; H. J . Kissling, The Role of the Dervish Orders in the O ttom an Em
pire, in Studies in Isla m ic C ultural H istory der. G. E. von Grunebaum, A m e
rican A n th rop olog ist M em oir No. 7 6 (1 9 5 4 ) ; K. Birge, T h e B ek ta sh i O rder o f
Dervishes (Londra, 1 9 3 7 ); Gibb ve Bowen, Isla m ic S ociety cilt I, ksm II, s.
1 7 9 -2 0 6 .
48 Bu blm de suflik ve tarikatlar hakkndaki bilgiler Gibbe dayanmaktadr.
Bkz. Islamic S ociety an d the West, I, II, s. 71 v.d.
gizemcilikte (mistisizm) ve onun rgtlenmi ekli olan
Suflikte bulmulardr. slmn kendi iinde karlat ilk
nemli bakaldrma, Karmatlerin isyan, bylece dinsel
bir grnle ortaya kmtr. Sufliin kendi iinde ku
rumlamas ise tarikatlarn kurulmasna yol amtr.
Orta Asya Trkleri Islmiyete getikleri sralarda Islmi-
yetin, kendi gebe yaplarna uymayan zelliklerini kolay
ca kabul etmediler. Bilhassa kadm-erkek ayrl, arap ya
sa gibi normlar kendilerince kolay benimsenmedi.49 Or
ta Asyadan amanlkla kark gelen inanlara en yakn
suflikti.50 Islmiyetle geleneksel Trk yaps arasnda
ki bu uyumsuzluk, Trkler ehirlere yerletikten sonra ku
rumlam bir ekil ald. Bir taraftan ehirdeki sekinler s
lm olduu gibi kabul ederken, ehir medeniyetinin d
nda kalan Trkmen airetleri ve bir dereceye kadar se
kinlerden olmayanlar slmn heterodoks, suf eklini ter
cih ettiler.
Osmanl mparatorluunun kurulu devirleri, slmn
heterodoks eklini kabul edenlerle snn slm her tarafta
hkmran klmak isteyenler arasndaki ekimelerin tarihi
dir bir bakma. Ahmet Refik, bize vermi olduu vesikalar
la bu ekimenin daha sonra da devam etmi olduunu gs
termitir.51
Daha nce slm leminde olduu gibi, Osmanl mpara-
torluunda da zamanla suflik kurumlat, imparatorluun
kuruluundan sonra geen yllar, slmn bu iki grnts
nn, snn Islmiyetin ve kurumlam sufliin bir mtare
ke yaptklar devirdir. Bylece Osmanl Imparatorluunda
her iki kurum, birbiri ile girift olarak, toplum zerinde etkili
49 Bkz. Barthold-Kprl, slm M edeniyeti..., s. 187, 192.
50 Bkz. Fuad Kprl, Influence du C h am an ism e turco-m ongol sur les orders m ys-
tiques m usulm ans (stanbul, 1 9 2 9 ).
51 Ahmet Refik, On A ltnc A srd a R a fzilik ve B ek ta ilik (stanbul, Ahmet Halit,
193 2 ).
olmutur. Bir taraftan resm dini yayanlar slmn Snn g
rntsn daha ince bir ekle getirirken, dier taraftan top
lumun muhtelif katlarndaki kurulularn tarikatlarla ili
kileri resm bir ekil almtr. Yenieriler, esnaf kurulular,
belirli tarikatlara baldr.
Dier taraftan tarikatlar resm kurulularla bir balan
t saladklar oranda bir sosyal seyyaliyet kanal fonksiyo
nu grmlerdir.
ki kurum arasnda ibirlii, ikisinin de meru devlet me
kanizmasnn bir paras olarak i grmesinde belirdi. Devle
tin din ve kltrn halk kltrne balayan bu a, Gibbe
gre imparatorluun en nemli yapsal pekitiricisi olmu
tur. Bylece bir zamanlar devlet dnda rgtlenmelerinden
korkulan esnaf teekklleri gibi teekkller de devlet yaps
nn iine girmitir. Burada dikkate deer nokta, dinsel bir ku
ruluun zerinde kontrol kurmak yolu ile devlet dnda ya
psal nitelik kazanmaya eilimli unsurlarn bylece kontrol
altna alnm olmalanyd.
imdiye kadar mezheplerin toplumsal yap yerine geen
zelliklerini, devlet d akmlarn ekillendirilmesi asn
dan ele almtk. Bunun yannda tarikatlarn en aa ek
fonksiyonu olmutur: Tarikatlar bir eitim merkezi olarak
resm ulemann verdikleri dnya grnden farkl bir g
rn salanmasn mmkn klmlardr. Basit halk taba
kalarnn meraya ve kapkullanna kar direnmelerini sa
lamlar ve toplumsal seyyaliyete set ekildii zaman, bunu
salayc bir rol oynamlardr.
Tarikatlarn, resm ulemann kuru, doru yoldan ayrlma
yan, kl krk yararak sonulara varan retilerinden ayrl
dklar, onlara cazip ekiller verdikleri bilinen bir zelliktir.
Edebiyat, sanat, gizemcilik, bedii ihtiyalarn byk bir ks
m tarikatlar tarafndan karlanmtr. Bilim, dnyann a
lmalarna kar ilgi, insan ileri hakknda merak, bu mer
kezlerde beslenmitir. Bu eilimlerin geliememesini, daha
ok Ulemay rusumun bu gibi faaliyetlere zaman zaman y
nelttikleri eletirilere ve kontrole alma faaliyetlerine bala
yabiliriz.
Bilhassa halk arasnda tarikat yapsyla birlikte dinsel kl
tre paralel olan heterodoks bir kltr gelimitir. Halk ara
snda Osmanl devlet snfnn Iranllam edebiyatnn ye
rine lhiler rabet bulmu, Yunus Emre ona en yakn yazar
tipi olmutur.52
Bu arada, Kprl halk edebiyatndaki heterodoks etki
lerin belirli bir dnya grn devam ettirecek bir ideolo
j i olarak nasl altm, Yesev! ile ilgili anlatlarnda gs
termitir:

Bugn Dvdn- Hikmet nshalarndaki manzumelerden


hibiri Ahmet Yesevye ait olmasa bile, uras muhakkak
tr ki, bu byk suf, halk edebiyat ekilleri ile Trke
hikmetle r yazm ve ondan sonra, Yesev airleri arasn
da bu yolda manzumeler yazmak mukaddes bir anane ol
mutur. Bu bakmdan, Yesevye ait olmamakla beraber,
tabii, dil bakmndan deil, fakat ekil ve ruh itibariyle,
onlarn asl Yesevye ait olanlardan farksz olacana hk
medebiliriz; nk Yesev muakkiplerinin, ondan asrlar
ca sonra bile, ayn ekil ve edda, ayn ruh ile ayn tarz
da hikmetler yazdn, tarih ve edeb vesikalar sayesin
de, kati olarak biliyoruz. Esasen bunu yalnz Yesev mu
akkiplerine has bir ey sanmamaldr. Umumiyetle, suf-
yane halk edebiyatnda bu deimezlik asrlarca 'devam
etmitir.53

Halk edebiyatna kar resm evrelerin gsterdii istina,


muhtemelen bunun beraberinde belki gene bir aynlma ei

52 Bkz. A. Glpnarh, Yunus Emre (stanbul, 19 3 6 ).


53 Barthold-Kprl, slm M edeniyeti, s. 196.

94
limi getirecei phesine dayanmtr. Fakat aslnda brok
ratik st tabakalarn tutumu ve resm kltrle halk klt
r arasnda bir uurum yaratmalar, pek tabi ki bu eilimi
azaltacana arttrmtr. Bunun en ilgin taraf devlet adam
larnn kendilerinin de zaman zaman tarikatlara mensup ol
malardr.
Anadoluda revata olan evliyalara tapma, bylece sufilik-
le birleti ve sokaktaki adamn, Anadolunun, kltr haline
geldi. Bu inancn nemli zelliklerinden biri dnya nimetle
rinden uzak kalma ideolojisiydi.
Tarikatlarn olduka otoriter, kendini eyhin manev nfu
zuna teslim etme eklinde beliren retilerinin halka intikal
eden bu nisbeten iptida ekli, halk ile tarikat inan ve dinsel
davranlar arasnda tam bir mutabakat olmadn hatrlat
yor. Bizim buradaki amalarmz iin en nemli olan, tarikat
larn etkileriyle ekillenen fakat tam bir tarikat anlay yan
stmayan halk dinsel davranlarn tespit etmektir.
Celli isyanlar adn verdiimiz ve Osmanl mparator-
luunun 17. yzylda altn stne getirmi olan hareket
ler, Anadoluda resm ulemann dndaki bir zmrenin halk
arasnda prestij salamasnn ikinci bir halkasn tekil edi
yor. Balangta talebe-i ulm arasnda memnuniyetsizlik
ten doan ilk ayaklanmalar, kyly pek memnun edecek
tipte deildi, fakat o zamanlar bile bu ayaklanmalarn bask
c brokrasi aleyhinde ve bu itibarla basit halk tabakalarnn
duygularn dile getiren bir ekilde cereyan ettii anlalyor:

Talebe-i ulm, o zamanki cemiyetin aydnlar olduklar l


de, isyanlar da, az ok fikr bir esasa, bugnk deyim
le, zayf da olsa belli bir ortak gayeye dayanr. Daha olayn
ilk yllarndan itibaren, her medrese talebesinde kuvvet
li bir suhtelik ruhu vard. lmiye mensuplan hari kalmak
zere, umumiyetle ehl-i rf ve btn kapkullar kendileri
nin en nefretli dman idiler. Bu noktada, suhteler Anado
lu Ayan ve kadlarla birletiklerinden, ayaklanmalar mil
li aristokrat ruhun bir ifadesi halini ald. Ayn tima yk
mn felketleri olduklan halde, levend ve sekbanlarla tale-
be-i ulmun birbirleriyle etkili bir ekilde birleemeyileri-
nin sebebi bu olsa gerektir. Karayazc ile yeni bir devreye
giren Cell! isyanlar zamannda, pek kabark levend dal
galarna kar, suhtelerin, halk ile birleerek, ehirlerin sa
vunulmasnda abal bir rol oynamalar da ayn fikirle izah
olunabilir.54

Suhteler ikinci bir devrede ky halkn Cell babular


nn talanna kar koruyan milis kuvvetlerinin banda bu
lunmular ve bylece, bilhassa ky halk iin, birinci dere
cede nemli bir rol oynamlardr.55 Genel olarak Cell is
yanlarnn sonucu, halk soyma faaliyetlerine katlan mera
ve kapkullanndan halkn nefret etmesi, dier taraftan hal
kn kendi katnda olan Ulemaya kar her zamankinden b
yk bir yaknlk duymaya balamas olmutur.
Osmanl mparatorluu, balangta slm imparatorlukla
rndan tevars ettii toplumsal seyyaliyetle ortaya kmtr.
st tabakalara geite her ne kadar; devlet hizmetini grm
aileler tercih ediliyor idiyse de, sipahilik halkn yaama dze
yine nisbetle pek o kadar aristokrata bir hayat saylamazd.
Sipahi sistemi ortadan kalkt, iltizamn muhtelif ekillerine

54 Mustafa Akda, C el li isy an lar, 1 5 5 0 -1 6 0 3 . (Ankara, Ankara niversitesi Ba


smevi 1 9 6 3 ), s. 123.
55 Kadlarn arkasndan yryen halk, taraf taraf, Hkmete m racaat ederek,
ehl-i rf n devriye blklerine kar kylerini ve kasabalarn kendileri koru
mak yetkisini talep ettiler. Belki padiahn kendi icad olarak, yahut, muhasip
lerinin tevikiyle, reayann bu yoldaki istei kabul olunarak, devre kan ehl-
i rfe kar kylerini ve kasabalarn silahla korumalar hususunda baz blge
ahalisine izin verildi. Bu hal, her tarafta halkn ayn yetkiyi kendilerine de is
temelerine sebep olduundan, nihayet, Adalet ferman nam ile mehur ol
mu bir ferman btn vilayetlere datlmak suretiyle, ehl-i rf, reaya karsn
da, resmen altoldu. Ibid., s. 150 -1 5 1 .
gidildii zaman, devlet mansp ve iltizamlarnn birbirine ke
netlenmi fonksiyonlan alt tabakalardan gelenlerin yksel
mesine mani olmaya balad. Bu artlar iinde, st tabakalara
trmanabilmenin yollarndan biri tarikat ann devlet iinde
ki temaslanndan faydalanmak olmutur.
Fakat tarikatlarn uzun vadedeki tesirlerinin en nemli
sinin Osmanl Imparatorluunun batyla ortaya ktn
syleyebiliriz. Bu tesir, Gibbin iaret ettii gibi, tevekkl
dr. Gizemciliin insanlar bu dnyann tesinde iaretler
aramaya sevkeden eilimi, Osmanl mparatorluunun ge
rilemesini lhlarn gazabna balamay mmkn klm
tr. Bu adan denebilir ki kapal ve devlet yapsna yakn
olan ekilleri geleneklerinde olan tarikatlar nisb serbestlik
ten faydalanarak Batya gzlerini evirebilmiler fakat halk
katlarndaki gizemciliin tamamen tersine bir ynelimle
ri olmutur. Halk katlarnda tarikatlarn ve sufiliin, daha
az entelektel, daha somut eklinin etkisi Osmanl mpara
torluunun lhi bir gazab dolaysyla batt fikriyle sonu
lanmtr.56 Bu bat gaipten gelen bir iaretti. Oysa, bu gibi
iaretlerin btl itikatlar tekil ettiini anlatan ve resm Sn
n evrelerin grlerinin esnekliini yanstan Ktip ele-
bide, Osmanl mparatorluunun batn deerlendirmek
te ok daha gereki bir tutum gryoruz.57 Devlet ilerinin
iinde bulunmalar, memur olarak olaylar izlemeleri onla
rn arasnda bu yorumlan kolaylatnyordu. Bu adan, Pat
rona, Kabak isyanlan, tarikat retisine yakn, fakat dei
ik eklini benimseyen halk katlannn gerilemeyi anlayama-
malannn ve Allahn bir gazab olarak deerlendirmelerinin
sonucu olarak yorumlanabilir.

56 Bu som utluk iin bkz. Hilmi Ziya lken, Ktip elebi ve Fikir Hayatmz,
K tip elebi: H ayat ve E serleri H a k kn d a n celem eler, (Ankara, Trk Tarih Ku
rumu Basmevi, 1 9 5 7 ), s. 1 7 7 -1 9 3 , buradaki hususlar, s. 184.
57 Ibid.,
Halkn slm, ideolojik gzlkleri, kendilerinin gerileme
mizi ok zel bir ekilde yorumlamalarna yol amtr. Yu-
kardaki gr as bugn bile halk arasnda ve zellikle 6-7
Eyll olaylarnda rastlanan gerici tutum ve buna benzer
olaylar anlamamz bakmndan bir ipucu temin etmektedir.
ok muhtemeldir ki, halk inanlarnn suflie ve tarikatla
ra en yakn olan blmlerinde en ok bu tip olaylara rastla
nacaktr. Bu itibarla Kubilay olaynn Nakibendiler tarafn
dan yaplm olmas bir rastlant deildir.58
Genellikle son otuz ylda tarikatlarn resmen ortadan
kalkmasyla, Trkiyede ekillenmemi bir tarikatlk halk
kitlelerinin birok yerde inanlarnn temeli olarak bir fonk
siyon grmeye balamtr. Bu ekillenme hakknda Osman-
l mparatorluu hakknda bildiklerimize nisbetle elimizde
ok daha az bilgi vardr. Fakat modern Trkiyede halk kat
larnda dinin etkisini incelediimiz zaman, konuyu bu a
dan ele almamz gerektiine phe yoktur.
Dinin yukarda saym olduumuz btn fonksiyonlar
nn yannda ezelden beri slm toplumlarnda mevcut ol
mu olan ikili ayrmla ilgili bir yn mevcuttur. Tarikatla
rn, teekkl olarak Osmanl toplumunda birok bakmdan
bir snak olduunu grmtk. Bunun yannda, Islmiye-
tin sembol olarak, bu konuda bir fonksiyon grdn ko
layca anlayabiliriz. mmetin, bir davran kmesi olarak s
lmda ne kadar nemli bir fonksiyon grdn ele alm
tk. mmet fikrinin insanlar birletirici fonksiyonunun s
lmda bir de daha soyut bir yn mevcuttur: Allah,.btn
toplum ayrntlarnn zerinde, onlarn tesinde bir varlk
tr. insanlar, camiye gelip beraberce namaz kldklar vakit
zerlerinden emir, kul, fakir, zengin, kisvesini atarlar ve Al
lah karsna ayn katta karlar. Islmiyette din merasimle

5 8 Bkz. Gotthard Jschke, Der Islam in d er Neuen Trkei (Leiden, Brill, 1951), s. 59.

98
rin ounluunda bu zellik dorulanr. Bunlar, aslnda, in-
sanlararas farkllklar kapatc trenlerdir. Islm bilginleri
nin bize anlattklarndan snf, rk ve millet ayrlklarn ka
patmann, herkesi Allahn nnde eit klmann Islmiye-
tin en kapsayc bir inanc olduunu anlyoruz. Ayn duygu
nun bir dier yn, mmetin kaynam, farklar olmayan
bir kitle olduu ideolojisidir. Bu adan, Trklerin imtiyaz
sz snfsz kaynam bir toplum olduklar eklindeki Cum
huriyet inanlarn Islmn ideolojik niteliklerine balamak
mmkndr.
Son zamanlarda zmir ehrinin gelimesi zerinde yapt
mz bir aratrmada muhtelif aratrmaclarmzn sorula
rna verilen cevaplarda ok belirgin bir cevap tr ile kar
latk. Buna karde kavgasn kaldrma arzusu, birlik y
nelimi diyebiliriz. Deneklerimizin birou, politikaya kar
bir tavr aldklar zaman, politikay ayrc bir faktr
saydklar iin yeriyorlard. Bunu, Osmanl imparatorlu
unda nifaka kar alman tutumla birletirmek mmkn
dr. phesiz, Osmanllarn fitneye kar gsterdikleri nef
ret uzun zaman mparatorluun i bnyesini sarsm olan i
harplere ve ayaklanmalara balanabilir. Fakat, bunun te
sinde mmet yapsnn ideal ileyiine ve bununla bant
l olan blnmelerst bir ilhn mevcudiyetine balanabi
lecei aktr. Birletirici bir ideolojinin tartmaya ok iyi
bir gzle bakmamasn Cumhuriyetin tek parti devrinde da
hi bulabiliriz. Tek parti devrinde, partinin eylemini ak ola
rak tartmak isteyen kimselere kartrc dendii zaman,
bunun ok samim, toplumun bir btn olduu fikrine ve
blnmesinin haram olduu dncesine giden bir yn
vard. Bylece, ideolojilerin, gizlice, Hegelin zerinde dur
duu gibi, nasl onlardan uzaklamak isteyenlere bir tuzak
kurduklarn gryoruz.
Ayn etkiyi btn birletirici ve her eyi kapsayc sistem
lerde grmek mmkndr. Rusyadaki komnist rejimin
birletiricilii Berdyaevin de gstermi olduu zere, daha
nce ortodoksluun birlik zlemlerine balanabilir. Trki
ye Cumhuriyetinin Osmanh imparatorluu ile olan ilikisi
de bu trdendir.
Dinin beraberinde getirdii bir dier fark kapatcs Ms
lman pritanizmidir. Islm hikyelerinde ehir st taba
kasnn elencelerinin anlatlmasnda buruk bir his vardr.
Alt tabakalar bu yaama tarzna gpta ederler. Fakat israfn
ve elencenin kt bir ynelim olduu da en geerli inan
lardan biridir. Sefahata dalm olanlar er-ge cezalarn bula
caklardr. Bakent esnaf arasnda ve bakent dnda kk
ehirlerde oturanlar arasnda yaygn olan bu pritanizmin
zel ekillerinden biri, mahallelinin orada oturanlarn ahl
kna nezaret etmesidir. Bylece mmet yaps bir kat daha
pekitirilmektedir. Ayn inancn bir alt blm kadn erkek
ilikilerine mmetin nezaret etmesi zorunluluudur. Patro
na syan-, Kabak syan gibi nemli bakaldrma hareketle
rinde bu temalarn tekrar tekrar ortaya kmas, herhalde bir
rastlant deildir. Bunun belirtilerini bugn dahi Trkiyede
kolayca izlememiz mmkn olmaktadr. Daha birka ay n
ce Konyada ortaya kan bir arbedede ileri srlen ana ide
olojik temalardan biri bu inant.

Karizma
H.A.R. Gibb, sonradan bir Islm klsii haline gelen bir ma
kalesinde, halifeliin hakiki meruiyet dayanann, Maver-
dinin gstermi olduu artlardan ok daha basit olduunu
anlatmtr.59 Ona gre, Maverdinin halifeler iin ileri sr
d hasletler listesi bir grnten ibarettir.

59 H. A. R. Gibb, Some Considerations on the Snni Theory of the Caliphate,


op, cit., s. 141 -1 5 0 .
Birok rakip halifeliklerin batan itibaren halifelii payla
amadklar bir ortamda Mslmanlarn aradklar asl me
ruiyet kayna, Islmiyeti, anna uygun bir ortamda sr
drebilecek bir gce sahip olmaktr. Osmanl mparator-
luunun kemiklemeye balad bir srada, aml ulema
dan biri, hakik halifenin slmn ann yaymaya devam et
mi olan Awrangzeb olduunu sylemekte bir kuku duy
mamaktadr. Bu tutum bize Weberin meruiyet kategori
leri arasndaki karizmatik otoriteyi hatrlatmaktadr.60 We-
bere gre siyas rejimlerin meruiyet kazanma trlerinden
biri, bir nderin kendini yaplmas gereken ileri baaracak
gte gstermesi, hatt bu uurda lh denecek kadar in
sanlar zerinde nfuz ve tesir sahibi olmasdr. Peygambe
rin ortaya kard siyas rejim tipik bir karizmatik meru
iyet tipidir.
Yukarda bahsettiimiz unsurlar, Trk toplumunun Alp
tipini uzun zaman yksek tutmu olmas, bu idealin halk
tabakalar arasnda hl devam etmesi, halkn nemli bir
okuma tr olan din-kahramanlk menkbelerinde kah
ramanlarn karizmatik liderler olmas, slm dininin Tr
kiyede halk arasnda alm olduu ekillerden birinin ka
rizmatik niteliklerine nem verme eklinde olduunu bi
ze tahmin ettiriyor. Bunu halk tabakalarnn Trkiyede ge
nel olarak bir ndere verdikleri nemde grmek mm
kndr.
Karizmatik otoritenin geerlilii bize bir dier konuyu ge
tiriyor. O da bazen slm yapnn bir sonucu olarak grd
mz bir belirtinin tam anlamyla dinsel bir mahiyet ta
masdr. Mesel, karizma tam bir dinsel zellik deildir, fa
kat slm toplumlann daha nce zerinde durduumuz ku
rulu dolaysyla, byle bir ayrm aramak da gereksizdir.
Bu adan bir daha zerinde durmak istediimiz bir nokta,
60 Bkz. M ax W eber, T he T heory, s. 6 4 v.d., 71 v.d, 3 6 3 -3 7 3 .
Trkiyede dinsel inanlarn etkisini aratrdmz zaman
dinsel deilmi gibi gzken deikenleri de incelememize
katmak zorunluluudur.
slmn yumuak bir ideoloji olarak btn slm top-
lumlannda, Osmanl mparatorluunda ve Trkiyedeki et
kilerinin geniliini gsterebilmi olduumu sanyorum.
Onun daha ok halk katndaki belirtileri zerinde durdum.
Bu etkilerin kendini siyasal davranta gstermesi olayn ise
dorudan doruya sylediklerimizden karmak mmkn
deildir. Yaplmas gereken, ideolojilerin siyasal eylem ze
rinde ne derece etkili olduklarn aratrmaktr. Ancak on
dan sonra bulduumuz trdeki ideolojinin ne dereceye ka
dar etkili olmu olduunun aratrlmasna gidebiliriz. Bu
nu, Osmanl mparatorluunun genel yaps konusunda te
mel bilgiler verdikten sonra, bu bilgilerden elde ettiimiz
yeni deerlendirme imknlaryla birletirmeye alacam.
DRDNC BLM
OSMANLI MPARATORLUU NDA YAPI VE KLTR

Ticaret yapp da tutumlar sayesinde zengin olan,


fakat nfuzlu kimseler snfnn dnda tutulmas
gerekenlerden baka, Trkler ancak memuriyetler
sayesinde zengin olurlar. Bunlan, yine ayn yoldan
ykselmi bulunan Byklerin kayrmas sayesin
de elde ederler. Servetleri, agzllklerinin birik
tirdii, korkunun gmd, tantanann arur et
tii, rastlantnn yeniledii sermayeler halindedir.
Baron de Tott (1785)

Mill karakter asndan Trkiye kadar sk tasvir edilen pek


az lke vardr. Osmanl Devletinin en nceki gzlemcile
ri bile, bulgulann Trk karakterinin genel bir forml ii
ne oturtmaya dikkat eder grnmlerdir. Yakndounun
ortak dilinde, bu kalplama teebbslerinden szetmek iin
kullanlan terim, ada Trkeye de gemi bulunan, Alla
Turca tabiriydi.
Gezgin ve diplomatlann, byle toplumsal bir snflamaya
bavurmak yolundaki abalan, ok ynl bir gerei basit bir
modele sdrmaya almakt, fakat bu yaklamlarnn esasl
nedenleri olduu anlalmaktadr:
Bunlar nce, tehlikeli bir komunun davran yasasn tas
vir etmek ihtiyac, sonra da Osmanl Devleti ile Bat Avrupa
kurumlan arasndaki gerek kartlk olarak tanmlanabilir.
Bu gibi anlklar msterikleri Osmanl sistemiyle kendi sit-
meleri arasndaki uurumu hassas klp Osmanl-Trk kl
trnn sentetik bir modelini kurmaya itmiti.
ncelemenin bu blm, Osmanl-Trk toplumunun
ayr ama birbiri ile ilgili grn zerinde durmakta
dr: ktidar dalmnn egemen biimi olarak stat; Aydn
lanmann baz yazarlarnn meden toplum (Civil Soci
ety, Brgerliche Gesellschaft) diye adlandrabilecekleri eyin
yokluu;1 ve Trk kltr dnyasndaki blmlenme. Btn
bunlarda Osmanl toplumu gerekten Bat Avrupa ile kart
lk durumundayd. zellikle Osmanl refahnn ilk dnem
lerinde, aksi istikametteki eilimler durmadan kendini bel
li etmeye alt halde, iaret edilen ynde gitgide artan
bir katlama olmutur. Osmanl toplumunun tasvir edile
cek olan baz zellikleri, Batdaki benzer zelliklerden an
cak derece bakmndan bir ayrlk gsteriyor gibi grnebi
lir. Fakat bu derece farkllnn kendisi de toplumsal dei
me srecinin birikiri niteliinin bir sonucudur. yle ki, ba
langta pek az ayrlan yollar arasndaki ilk seim, ayn yn
de dier dnlere yol amtr.
Trk toplum tarihi zerine yakn zamanlarda yaplan a
lmalar gstermitir ki, Batda Ortaa toplumunu ayrde-
den patrimonyalizm ve feodalizm ilkelerinden Trkiyede
en ar basan ilke patrimonyalizm olmutur.2 Daha ileri gi

1 Meden toplumu M arxin kastettii anlamda kullanyorum: Hegelin derin


lii, meden ve siyasal toplum ayrln bir elime olarak grmesindedir. Ya
nld nokta, bunun zm nn grn ile yetinip, grn de gerek bir
ey diye sunmasdr. Gerek udur ki, kmsedii szmona teoriler mede
ni ve siyasal statnn ayrlmasn gerektirmektedir; yle olmas dorudur da,
zira ada toplumun sonularndan birini dile getirmektedirler - yle ki, si
yasal tabakalama unsuru, devletle meden toplum arasndaki gerek iliki
nin, yani ayrlklarnn olgusal anlatmndan baka bir ey deildir. M arx-En-
gels G esam tau sgabe, I, 1, i, 4 9 2 den W . G. Runciman, Social Science an d Politi
cal T heory (Cambridge University Press, 1 9 6 3 ), s. 3 2 -3 . Hegelin kendi tanm
iin bkz. H egel: Selections (Der. J. Loewenberg, New York, Scribners, 1 9 2 9 ), s.
23 6 . Locke bu ayrm yapmamaktadr.
2 Reinhard Bendix, N ation -B u ild in g a n d C itizen sh ip : Studies o f o u r S o cia l O r
d e r (New York Jo h n W iley and Sons, 1 9 6 4 ), s. 3 6 . lk zamanlardaki Trkler-
den rnekler iin bkz. Mario Grinaschi, Les guerriers domestiques dans la
fodalit turque, VI. T rk T arih K on g resi (T rk Tarih Kurum u, ed., Anka
ra, 1 9 6 7 ), s. 2 0 6 -3 0 . Bkz. ayrca, Cl Cahen, Reflections sur lusage du m ot
Fodalit", Jo u r n a l o f the E con om ic an d S o cia l H istory o f th e O rient, III (Nisan
1 9 6 0 ), s. 7.
derek, kuruluundan az sonra, patrimonyal brokrasi izgi
lerinin Osmanl devletinin en ayrdedici yn olarak belir
diini syleyebiliriz. Hkim tabaka, durumu nalck tarafn
dan yle tasvir edilen bir kul-yneticiler snfndan meyda
na geliyordu:
Osmanl toplumu iki ana snfa ayrlyordu. Asker de
nen ilki, saltanat berat ile padiahn dinsel yetki ya da y
rtme yetkisi tand kimseleri, yani saray memurlar, ml
k memurlar ve ulemay iine alyordu. kincisi reaya olup,
vergi veren, fakat hkmete katlmayan btn mslman
ve mslman olmayan uyruklar iine alyordu. Uyruklarn
askerlerden uzak tutmak devletin temel bir kuralyd. Yal
nzca snrlarda fiilen savalk eden ve medresede dzen
li bir eitimden geerek ulema zmresine girenler padiahn
beratn alp asker snfn yeleri olabilirlerdi.3
Platoncu anlaya uygun bu koruyucular snf 17. yz
yln sonundan sonra gitgide daha nfuzlu oldu. Padiah
ise, sistemin meruiyet kayna ve dolaysyla kilit ta ola
rak kald halde, bu tarihten sonra ancak nadiren siyasete
yn verdi.
Patrimonyal hizmetin bandaki sekinler, meru iktidar
yaps snrlan dnda grnen herhangi bir iktidar kayna
n dikkatle denetimleri altnda tutmaya an bir zen gs
termilerdir. Bu iktidar yaps, Max Weberin Herrschaft diye
adlandrd ve hkmetme ya da egemenlik diye evrilen
bir kategoriye uymaktadr.4 Hkmetme, Max Weberin kar
t diye grd btn iktidar kaynaklannn, zellikle res
men serbest bir pazarda gelien karlar sisteminden kan

3 Halil nalck, The Nature of Traditional Society, Turkey, der. Robert W ard
ve Dankwart Rustow, P olitical M odernization in Ja p a n an d Tu rkey (Princeton,
1 9 6 4 ), s. 44.
4 Reinhard Bendix, M ax W eber: An In tellectual P ortrait (New York, 1 9 6 0 ), s. 204.
Kr. Carl Joachim Friedrich, M an an d His G overm ent: An Em pirical T heory o f
Politics (New York McGraw Hill, 1 9 6 3 ), s. 180.
iktidann yakndan gzedenmesi anlamna gelir.5 O blgede
hkmet egemenliinin fazla bir nfuzu kalmamasna ra
men, 18. yzyln sonunda zmir ehrinde Baron de Tott bu
denetleme dzenini grmt. yle anlatyor:
Byk mlk sahibi baz kimselerin zenginlii, zmir ev
resinde her geen gn daha ilerleyen bir bamszlk siste
mi srdrmektedir. Bunlar, en bata para gcne dayan
maktadrlar ve bunun da gc dayanlmazdr. u da gze
arpmaktadr ki, bu aalardan birini ykmak iin birka yl
dr Bb- linin gsterdii abalar dierlerim korkutmaktan
ok Mstebitin zayfln gstermitir.6
Bununla birlikte, devletin iktisadi hayat zerindeki kon
trol, hkmdarn tebaasnn refahlanndan ahsen sorum
lu olduu yolundaki patrimonyal sistemin temel ncllerin
den kan daha derin kklere sahipti.7 ehirliler konusunda
bu sorumluluk btn slm dnyasnda hisbe ( hisba) devi
diye biliniyordu ve bu bakmdan nceki Trk uygulamalar
slm gelenei ile tam uyum halinde idi.8
Kyl refahna kar buna benzer bir ilgi vard. Ortaa
batsnn tersine, padiahla kyller arasnda hibir feodal

5 Bendix, Max W eber, s. 204.


6 Baron de Tott, Memoirs (Londra, 1 7 8 5 ), II, s. 144.
7 Bendix, M ax W eber, s. 364.
8 Trkiyede hisbenin rol iin bkz. mer Ltf Barkan, XV. asnn sonunda ba
z byk ehirlerde eya ve yiyecek fiyatlarnn tespit ve teftii hususlarn tan
zim eden kanunlar, T arih V esik a lar, I (ubat 1 9 4 2 ), 3 6 2 -4 0 . nalck, Jou r
nal o f E con om ic H istory (1 9 6 8 )de Capital Form ation eserinde, baka bir yo
rum yapmakladr. Kr: H. A. R. Gibb ve Harold Bowen, Islamic Society an d the
W est, I, Islam ic Society in the 18th Century, ksm 1 (Londra, Oxford University
Press, 1 9 5 0 -6 7 ), s. 2 8 8 ve G. Baer, Gilds in Middle Eastern History (1 9 6 7 de
London niversitesi Dou ve Afrika ncelemeleri Okulunda yaplan Ortadou
ktisadi Tarihi Konferansna sunulan bir tebli), s. 6. Avrupadaki durum iin
bkz. Gilds, International E n cy clop aed ia o f the S ocial Sciences (New York, Mc-
millan and Free Press, 1 9 6 8 ), VI, s. 184. Daha nceki Trk uygulamalar iin
bkz. Halil nalck, Kutadgu Biligde Trk ve ran Siyaset Nazariye ve Gelenek
leri, Reit R ahm eti A rat in (Ankara, 1 9 6 6 ), s. 270.
yetki girmiyordu.9 Devlet geriledike, padiahlarn kyl
den yana etkili davranlarda bulunamadklar dorudur.10
Buna ramen uyruklarm keyf vergilerden kurtarmak siya
setleri ve genellikle Osmanl ktisad siyasetinin ideolojik
bir yan olduu phesizdi.11
Padiahn, ehirlerde uyruklarnn babas olmak iin
duyduu zorunluk, lonca zanaatlan karsnda ticareti elve
risiz bir duruma sokuyordu. Batda feodal beyler ve kral
lar ounlukla esnaftan ok tccarlar destekledikleri hal
de, Osmanl Devletinde durum tersineydi. Devlet, loncala
r, tccarlarn tekelci davranlarna kar koruduu gibi,
daha da nemlisi, ehirlere tzel kiilik ve bamsz hk
met tanmayarak tccar kapitalist oligarilerinin kurulmas
n nledi.12 Byk devlet memurlarna, biroklarn tarm
da olduu kadar ticarette de yatrm yapmaya heveslendire
cek kadar byk gelirler salad halde,13 bu yollardan el
de edilmi olaand herhangi bir byk servetin msadere

9 Bkz. Feudalism, IESS, V, s. 295.


10 Bu eit kontroln teorik erevesi zerinde bir tartma iin bkz. T he Theory
o f Social an d E con om ie O rgan izatlon (Glencoe, III., Free 1 9 4 7 ), s. 3 1 5 , 351-2.
11 nalck, Capital Form ation".
12 irket rgtnn ticaretin allm rgtlenme biimi olmad, Osmanl sa
nayiinin zaaflarna are bulmak iin 19. yzylda kurulan ikinci Sanayi Islahat
Komisyonu na yazlan talimatta artc bir aklkla ortaya kmaktadr. Es
nafn evvelki gibi mnferiden ve mteferrikan icra-y sanat etmelerinde esas
ve faide olmayp husul-u menfaat ve marifetleri beyinlerinde bir irket teki
line kazanc kadar sermaye vaz ile m temian ve mttehiden alm alar...
Bkz. m er Cell Sar, Tanzimat ve Sanayimiz, Tanzimat: 1 0 0nc Yldn
m M nasebetiyle (stanbul, 19 4 1 ).
13 nalck, op. cit., bu noktay aklyor. Hizmet lks, devletin m emurlarn
m kfatlandrmakta tutum lu davranmasn m m kn klyordu. Kou Beye
gre, devletin bu tutumluluu ve m em urlarn da pek azla kanaat edebilme
leri, imparatorluun genilemekte olduu zamann ayrdedici bir zelliidir.
nalck, 16. yzyldaki dzen konusunda Kou Beyin sunduu tablonun taraf
sz olmadn gstermitir. Bkz. Ali Kemli Akst, K o i B ey Risalesi (stanbul
1 9 3 9 ) ve Fem and Braudel, L a M diterrane et le m on de M diterranen lpoqu e
d e P hilippe II (Paris, 1 9 4 9 ) s. 4 6 3 .
edilerek devlet hzinesine geirilmesi muhtemeldi.14 Tica
ret, yolunda olduu mddete, birok yksek memur saray
da bu tehlikeyi karlayacak nfuza sahiptiler. ktisad haya
tn durgunlat 17. yzyldan sonra msadereler daha sk
lat. Grev sreleri de ksaltld.15 Bu yzden memurlar zor
la szdrmalara girierek hem kyllerin durumunu hem de
ticaret ihtimallerini bozdular.16 Servetlerin msadere edil
mesi siyasetinin dier bir sonucu, vakflarn kuruluun te
vik etmek oldu. Vakf kaynaklar birletirilemedii gibi, ti
car yatrma da elverili deildi.17
Batdaki ktisad siyasetle kartlk keskindir, Batda ol
duu zere ehirlere ayrcalklar tanmann yararlarn ka
bul etmek sz konusu olmad gibi18 ticaret azaldka yeni
pazarlar aramay tevik de yoktu. Ne Portekizin Kral Gemici
Hanrisinin bir Osmanl benzeri19 ne de Kralie Elizabethin
Levant Company koruyuculuu ile rneklenen tutumun bir
karl vardr.20 Ticareti arttrmak amacyla hibir merkan-
tilist siyaset dnlmedi.21 Osmanl tccarlar ender olarak
uzun yolculuklara ktlar ve commenda dan daha geni bir
lemelere gitmediler.22

14 Bkz. Msadere, slam A nsiklopedisi, Vll, s. 6 6 9 v.d., 672.


15 Fekete Lajos, Macaristanda Trklerin Mlk Sistemi, I EF T arih Dergisi, XII
(Eyll 1 9 6 1 ) 17-42. Bkz. aynca Ko i Bey R isalesi, passim .
16 Bistra A. C vetkova, Lvolution du rgim e feodal tu rc de la fin du XVI.
Jusquau milieu de XVIII. sicle, Etudes H istoriques, II (1 9 6 0 ), 200-1.
17 nalck, Capital Form ation. Bkz. aynca K oi Bey R isalesi, s. 6 3 de Kanunnin
kznn kulland taktikler.
18 T h e C am bridge E conom ic H istory o f E urope, III (Cambridge 1 9 6 3 ), s. 26.
19 Shepard B. Clongh, The Econom ic Development of W estern Civilization (New
York, 1 9 5 9 ), s. 125.
20 Braudel, L a M diterrane, s. 4 8 5 .
21 The C am brid g e E conom ic H istory o f Europe, IV, s. 505.
22 Osmanl devlet adamlar ancak modernleme akm srasnda Bat dncele
rinin etkisi altnda sanayie yardm etmeye karar verebildiler. Bkz. Issawi, The
E con om ic H istory o f the M iddle East, s. 53.
Osmanl ktisad kontrol siyasetinin saiki, hisbe olduu
kadar, asker yapy da desteklemektir. Bunun kant tahl ti
careti siyasetidir. Hem reticileri hem de tketicileri skt
ran Bizans sistemi yerine, tketiciler ve ordu ihtiyac yarar
na yalnzca reticilere bask yapld. Hahn ve bakalan, or
duya yeterli tahl salamak zere dzenlenen ktisad polis
sistemini iyice tasvir etmilerdir.23 Cvetkova, ayn neden
le, sabit fiyat zerinden devlete koyun salamak gerektii
ni tespit etmitir. Bu siyaset, memurlar zerinde nfuzu bu
lunmayan satclar iin ok defa ykcyd. Kanlmaz ola
rak karaborsa yaratp kk tccarlar bu ticarete girmek
ten alkoydu.24
Trk ticaret siyaseti, ithalta %3 vergi koyarken, ihraca
ta % 12 vergi koyduu iin eletirilmitir. Gmrk vergile
ri, gelir kayna olarak kullanlmyordu. Daha ok gelire ih
tiya duyunca, hkmet borlanmaya deil, vergi zamm ya
da para deerini drme yoluna gidiyordu.25 Bu siyaset ge
23 Bkz. W . Hahn, Die Verpflegung Konstantinopels durch staatliche Zwangswirts
chaft, Beihefte z u r V ierteljahrschrifte f r S ozial - und W irtschaftsgeschichte, VII
(Stuttgart, 1 9 6 2 ), 1 -22den Carl M. Kortpeter, Ottom an Imperial Policy and
the Econom y of the Black Sea Region in the 16th Century, Jo u rn a l o f the A m e
rican O riental Society, 8 6 (1 9 6 6 ), 9 7 , n. 53. Kortpeter Hahnm tezini yle zet
lemektedir: Osmanhlar ticart ilikiler kurmaktansa bagh devletler zerinde as
ker kstlamalar koymaya, ticari krdan ok haraca dikkat ediyorlard.
24 Bistra A. Cvetkova, Les Celep et leur rle dans la vie conomique des Balkans
a lpoque ottom ane, Ortadou ktisad Tarihi Konferans (bkz. yukarda n. 8 ),
s. 11. Ispanyada baka trl gelimeler iin bkz. Barrington M oore, S ocial Ori-
gins o f D ictatorship an d D em ocracy (Boston, Beacon Press), s. 7.
25 Herhangi bir koruyucu gmrk vergisinin hi bulunmamas onlarn (Trk-
lerin) ticari geriliinin daha da gze arpc bir rneidir, Sleymandan beri
Trkler, yabanc mallarn lkelerine serbeste girmesine msaade etmilerdir,
tthalat zerinde yzde 3 orannda deer zerinden vergi ve kk bir liman res
mi d ticaretten alnan tek vergilerdi. 0 t e yandan, yerli mallar zerinden Trk
ler yzde 12 orannda bir ihracat vergisine katlanmak durumundaydlar. Trk
hkmetinin, gmrk vergileri konusundaki allm tutumu neden tersyz et
tii hibir zaman tam aklanmamtr. Srekli olarak genileyen ynetimlerini
yrtmek iin, artan para ihtiyac bile geleneksel gmrk siyasetlerini deitir
meye yetmedi, Gelir salamak amacyla gmrk vergisi koymaktansa, hkmet,
vergileri arttrmay ya da parann deerini drmeyi tercih ediyordu. Bu usl-
lenei, patrimonyal brokratlarn tketim dzenlerinin g
lerinin srp gitmesi iin art olduu inancna ballklar
nn bir sonucu olarak yorumlanabilir. Osmanl hkmdar
larnn ithalta kar hayat bir ilgileri olduu halde, ihraca
ta kar byle bir ilgileri yoktu.
Insangc gr de ayn biimde dengesizdi. 16. yzyl
da devletin gerileme nedenlerini ilk defa olarak tahlil eden
Osmanl devlet adam Kou Bey, insangcn maden kay
naklar arasnda gryor ve ayn biimde iletilmesi gerek
tiini belirtiyordu.26 Emei harcanabilir sayan bu gr, an
cak onun tamamen kontrol altnda bulunduu bir sistemde
ana dnce tarz haline gelebilir. Herhangi bir zel emek
biiminde bir ktlk olduunda, meseleyle baedebilmenin
karakteristik yolu, dzenleyici tedbirleri deitirmek olu
yordu. Mesel, 16. yzylda bir tfeki ustalan ktl olun
ca, hkmet ruhsatsz silh yapmn yasaklayan kurallar
gevetti.27 Piyasa mekanizmas ancak dolayl olarak hareke
te geiriliyordu.
Devletin, toprak zerindeki kontrol sayesinde iktisadi
yatta daha da etkili bir grevi vard. Nazari olarak, ekilebilir
btn arazi padiaha ait olup, uyruklar ancak intifa hakkna
sahipti.28 nceleri, sipahilere datlyor, onlar da dirlikle
rindeki kyllerden vergileri toplayp, karlnda sava za
mannda asker salyorlard. Daha sonra bu gibi topraklar en

1er yetmedii zaman, Padiah, borlanacana, parann deerini daha da dr


yor, bylece halktan ifte vergi alm oluyordu. Frank Edgar Bailey, British Po
licy and the Turkish Reform M ovement: A Study in A nglo-T urkish Relations, 1826-
1853 (Cambridge, M assachusetts, 1 9 4 2 ), s. 79. Daha deiik, fakat yine de bu
gr dorulayan bilgiler iin bkz. tssawi, op. cit., s. 3 8 , 54.
26 Ko i Bey R isalesi, s. 66.
27 stanbul'da, Osmanl Tarihinin Zamanm zdan G rn Konferansnda
tnalck tarafndan verilen bilgiler (Robert Kolej, 6 Mays 19 68).
28 Gibb ve Bowen, Islam ic Society, s. 2 3 6 , 2 4 6 . A ynca, Fekete Lajos, I EF Tarih
Dergisi, XII, 25.
ok arttrana, yani iltizama verilmeye baland.29 ktisad ha
yat durgunlamaya balaynca, bu haklar ticaretten ya da pa
zar iin retimden ok daha krl oldu. Tam mlkiyet hak
k edinmi olanlar bile, 17. yzyldan sonra ellerindeki top
raklarda tarm modernletireceklerine, iltizam haklarna ta
lip oldular. Piyasann yerini, byk lde, devlet ayrcalk
lar salayacak olan nfuzlu ilikiler urunda rekabet ald.
Patrimonyal brokrasi yelerinin arpalk sisteminin deva
mnda hayat bir karlar vard30 ve ticaret yoluyla kazan
elde eden arkadalarm knamaktan hibir zaman geri dur
madlar.31 hayatnda yeni usller, devletin gcn ke
miren yenilikler olarak yerilirdi. Son derece ilgintir ki, dev
let gerilerken ve gelir ihtiyac son derecede iken bile Osman-
l devlet adamlar hibir zaman cidd olarak arpalk siste
mini terkedip potansiyel yeni vergi geliri kayna olarak ta
rmda zel teebbs tevik etmeyi dnmediler. Topran
her eyden nce bir kiiye ait deil, bir greve ait olduu ku
ralndan uygulamada kalabilmekle birlikte, yine de bu ege
men olmaya devam ediyordu.
Siyasetin zorunlu, yaknln da mmkn kld haller
de, devlet son kalan dirlikleri de sahiplerinin elinden alver
di.32 Topran kullann kontrol etmek konusundaki bu s

29 Bkz. Ovetkova, Etudes H istoriques, II (1 9 6 0 ), 17 1 -2 0 6 .


30 Weberin arpalk tanm, tpatp olmasa da Osmanl durumuna uymaktadr. Be
yin memura, m r boyunca kira gelirleri balad her yerde, arpalk ve m emu
riyetin arpalkl bir rgtlenmesi vardr. Sz konusu gelirler u ya da bu biim
de nesnelere baldr ya da esas itibariyle topraktan ya da baka kaynaklardan ik
tisad intifa haklardr. Gerek ya da hayal resm grevlerin yerine getirilmesinin
karl olmalar gerekir. Grevin ktisad bakmdan yrmesi iin srekli ola
rak ayrlm mallardr. Fakat W eberin arpalklar Osmanl sipahi sistemi ile z
deletirdii The Theory o f Social and Econom ic O rganization, s. 3 5 2 ye de bkz.
31 Kou Beyin kzgnlnn muhtemel bir yorumu da budur. nsan gc buna
lmlar iin bkz. Stanford Shaw, The Origins of Ottom an Military Reform: The
Nizam- Cedid Arm y of Sultan Selim III, Jo u r n a l o f M od em H istory, 3 7 (1 9 6 5 ),
292.
32 Ibid., s. 300.
rar, Osmanl Hkmetinin temel ilkelerini en ok aklayan
iaretlerden biridir.
Weberin stat dzeni tasvirinin Osmanl durumuna ne
kadar uygun dtn belirtebilmek iin, stat zerine
Economy and Society denemesinden baz blmleri hatrla
mak yeter:

Salt ktisad olarak belirlenen snf durumuna kart ola


rak, belirli olumlu ya da olumsuz eref deerlendirilmesiyle
belirlenen insann hayat kaderinin her tipik unsurunu sta
t durumu diye adlandrmak istiyoruz.33
Uygulamada, stat bakmndan tabakalama, ideal ve
madd mallar ya da frsatlarn tekele alnmasyla tipik ola
rak gzmze arpan bir biimde birarada bulunmaktadr.
Uzak ve ayr durmaya dayanan belirli stat erefi yannda,
her eit madd tekellere rastlyoruz. Tabii ki, madd tekel
ler bir stat grubunun kendini ayn tutmas iin en etkili sa-
ikleri salamaktadr.34
Stat dzeninin genel etkisine gelince, bir tek sonu be
lirtilebilir, fakat bu da pek nemlidir: pazarn serbest geli
mesinin nlenmesi, nce, stat gruplarnn tekele almakla
serbest alveriten dorudan doruya alkoyduklar mal
larda olur.35
Demek ki biraz fazlaca basitletirerek snflarn malla
r retim ve edinilmesiyle olan ilikilerine gre tabakala-
tn stat gruplarnn ise zel yaama sluplar ile tem
sil edilen mallarn tketilmesi ilkelerine gre tabakalat
sylenebilir.36

33 H. H. Gerth and C. W right Mills, der., F rom M ax W eber: E ssays in S ociology


(New York, 1 9 5 8 ), s. 186-7.
34 Ibid., s. 190-1.
35 Ibid., s. 1 92-3.
36 Ibid., s. 193.
Yabanclar sk sk Osmanl yaama sluplarna giren t
ketim ve lks mallarna yaplan harcamalar zerinde dur
mulardr.37

Meden Toplum Yokluu


Osmanl Devleti, hem Machiavelli, hem de Montesqui-
eunn, Dou istibdad ile Bat feodalizmi arasndaki ayrl
meydana getiriyor diye grdkleri ara tabakalardan yok
sundu.38 Hegelin meden toplum diye adlandrd o te
mel yap unsurundan, merkez hkmetinden bamsz ola
rak ileyebilen ve mlkiyet haklanna dayanan toplum bt
n burada grnmyordu.
H egelde sivil toplum (civil society - Brgerliche
Gesellscha/t)m z, tekiltlanma hrriyeti, korporasyon
kavramdr. Hegelin ifadesiyle ilk defa olarak bilinli ve
kendini kamu olarak alan bir ahlk! realite kurum ( korpo
rasyon ) mefhumuyla ortaya kar.39 Korporasyon dan bura
da maksat lonca deildir. aret edilmek istenen, tzel kii
liin pazar mekanizmasyla birlikte Avrupada nasl yeni bir
toplum kmelemesi ortaya karddr. Hegelin gstermek
istedii, bunun kiinin bencilliinin messeselemi ekli
ne yol atdr. Sonradan, Weber tarafndan teyid edilen ve
modern aratrmalarn da destekledii bu grte, Hegelin
zerinde durduu nokta insanlarn karlarn devlet dn
da elde etmek zere meru olarak tannan tekiltlanma e
killerine gittikleri zaman Modem Bat Avrupa medeniyetinin

37 Bu uygulamalar zerine keskin eletiriler iin bkz. Sabri lgener, ktisadi n hi


tat T arih im izin A h l k ve Z ihniyet M eseleleri (stanbul, 1 9 5 1 ), s. 96.
38 Machiavelli, T he P rince (Penguin Classics, 1 9 6 1 ), s. 4 5 ; Montesquieu, E prit des
Lois, livre XVIII, ch. X X ; yorum iin bkz. Raymond Aron, Les etapes d e la p en
s e sociolog iqu e (Paris, 1 9 6 7 ), s. 37.
39 Huhufe Felsefesinden zikreden W . T. Stace, The P hilosophy o f H egel: A System atic
Exposition, (Y. Y. Dover Publications, 1 9 5 5 ), s. 4 2 2 .
karakterlerinin belirmi olduudur. Hegel, bu kavram We-
berin sosyolojisindeki gibi tarih bir gerek olarak ele alm
yor. Analitik bir ayrm yapmak iin kullanyor. Fakat tahmi
ninin ok derin hakikatlere iaret ettiine phe yoktur.
Konuyu Osmanl toplumu erevesinde koyduumuz za
man bulu ok daha ilgin oluyor. Kprl40 ve nalck41 16.
yzylda Trkiyede bir zengin tccarlar zmresinin mevcudi
yetine iaret etmilerdir. Fakat nalckn anlattklarndan, bu
zengin tccarlarn hibir zaman Bat Avrupadaki gibi ehirle
rin siyas hayatna hkim tccar oligarileri meydana getirme
diklerini anlyoruz.42 Bat ile Osmanl mparatorluu arasnda
ki farklar burada toplanr. Bir kant olarak da Bat Avrupadaki
durumun Cambridge Economic History of Europe'da anlatlma
sn ileri srebiliriz. Salt bu anlatlandan iki strktrn ne ka
dar farkl olduunu anlamak mmkndr. Avrupada 13. yz
yldan sonraki durumdan yle bahsedilmektedir:

Bu gibi oligariler btn kozlar ellerinde tutarlard, si


yas ve ktisad gc mme ve zel yetkileri, meru ve gayri
meru tesirlilii toplarlard, onlar lonca toplantlannda ve
pazarda, iktisat komitesinde ve iyerinde hkimdiler. H
kim g sahipleri kisvelerinde cemaati smrmeye ve ia
dam kisvelerinde gerekli kanun ve politikalarla kendi ah
s karlann srdrmeye meylederlerdi.43

Reinhard Bendix, Batdaki toplumsal deimelerin ve top


lum konusunda Ba dncesinin Weberin Rechtsgemeins-

40 Barthold-Kprl, Islm M edeniyeti, s. 226.


41 Halil nalck, Capital Form ation in the Ottom an Hmpire.
42 C am brid g e E conom ic H istory o f Europe, III, s. 201.
43 Bu stnlk ise onlarn tccar olarak tekiltlanmalarnn ve kendilerine ehir
iinde tannan ok geni imtiyazlarn sonucudur. Mesel Bat Avrupada birka
serbest ehrin ticar kurum lann birlemesi ve beraber i grmesi demek olan
hanse strktrne benzer bir strktre Osmanl mparatorluumda rastlan
myor. C am brid g e E conom ic H istory o f E urope, 111,186.
!
chaften diye adlandrd, zerk yetkileri olan tzel kurulu
larca biimlendirildiini gstermitir; bunlar Batda meden
toplumun toplumsal tabann meydana getirmilerdir.44
Durkheim bunlara ikincil yaplar diyordu. zellikle nem
li olan, Bat Avrupada ortaya kan kendi kendine hkme
den ehirlerdi.
Belirtildii zere, Osmanl Devletinde bunlarn karl
yoktu. Orada ehirlerin tarihi gze arpacak kadar ayry
d. En bata gelenleri, Arap ynetiminden ve Bizans mpa
ratorluundan, hemen hemen olduklar gibi devralnm
lard. Miras kalan bu ehirlerde, Mslman olmayan ehir
lilere ya din deitirtilmi ya da bunlar Osmanl yaplarn
dan ayr tutulmulard. Dier birtakm ehirler, devlet siya
setinin gerei olarak kuruldu. Hibir ehir, Batda onlara
zerk yetki hakkn veren bamszlk ynndeki drty
yaratmad.45 Byle herhangi bir drt, padiahtan ard ard
na gelen buyruklar, zellikle halk yerinden koparp yeni
den yerletiren ve zor ile desteklenen buyruklarla boa
kartlrd.46 Tomurcuklanan aristokrasileriyle birlikte top
luluklar paralama ve deiik yerlerde yeniden yerletirme
siyaseti Batda yoktu, hi deilse devletlerin ehirlerin des
teine ihtiyac olduu iin.47
H.A.R. Gibb ikincil yaplarn en yakn Osmanl karl
n tasvir etmitir: Esnaf loncalar, ky kurullar ve gebele-
44 Reinhard Bendix, Social Stratification and the Political Com munity, Bendix
and Lipset, der., C lass, Status an d P ow er (2. ba. New York, 1 9 6 6 ), s. 74.
45 Bendix, N ation-Building, s. 43.
46 Bkz. . L. Barkan, Osmanl mparatorluunda Bir skn ve Kolonizasyon Me
todu Olarak Srgnler, stanbul niversitesi ktisat F ak ltesi M ecm uas (1 9 4 9 -
5 0 ), 5 2 4 -6 1 ; (1 9 5 3 -5 4 ), 2 0 9 -3 7 .
47 Bendix, Class, Status and Power, s. 78. Osmanl Devleti iin bkz. E m st W er-
ner, Die G eburt ein er G rossm acht: d ie O sm anen (1 3 0 0 -1 4 8 1 ) (Berlin, 1 9 6 6 ), s.
285. Yazar, M arxist llere gre Osmanl Devletini feodal olarak grm ek
tedir; tersine grler iin bkz. Guy Dhoquois, Le mode de production asia
tique, Cahiers internationaux d e sociolog ie, 41 (Temmuz-Arahk 1 9 6 6 ), 8 3 -9 2 ,
ve Sencer Divitiolu, A sya retim T arz ve O sm anl Toplum u, stanbul, 1967.
ri airet tekiltlan. Btn bunlar mahall yneticilerin g
zetimi altnda idilerse de, Gibb, bunlan bir dereceye kadar
zerklik sahibi olarak grmektedir.48 Trk belediyecilik ta
rihinin kurucusu Osman Erginle birlikte, toplum hizmetle
rini desteklemek zere, vakflardan salanan gelirlerin kul
lanlnda, ehir zerkliine iaret edilebilir.49 Eskiden as
keri ve ynetici ileri gelenlerin, gelirlerinden bir blmn
okul ve hastanelere aktarmalan gerekiyordu.50 Fakat mlte
zimlerin ortaya kmasyla birlikte, bu grev ihmale urad;
yalnzca vakflann geliri kald.
Tasvir edilen devlet siyaseti gerek ehir zerkliinin ge
limesine izin vermiyordu. Oysa, devletin ilk zamanlarn
da gl dinsel bir klk iinde, lonca benzeri kurulular ha
linde rgtlenmi olan zanaatkar Ahilerin5' bu yne gitme
leri imkn vard. OsmanlIlarn snrlarda asker glerini
kurmak iin gvendikleri sava airet gruplaryla Ahile
rin nemli balan vard,52 OsmanlIlardan nceki zamanlar
da Batda ehirlilere tannm olan ayncalklann benzerleri
ni elde etmiler,53 ehirlerde ynetici mevkilerde bulunmu

48 Ynetilenler ise, rnein loncalar gibi kurulular halinde rgtlenm iler


di... ve en candan ballklarn devlet, hatt padiahtan ok, bu kurulula
ra yneltm ek eilimindeydiler. Loncalar, tabi esas olarak ehir kurululary
d. Hi deilse baz yerlerde ifti loncalar var idiyse de, genellikle kylerde
ky kurullar ve airetler, tabi, valilerin gzetimi altnda olmalarna ramen,
zerktiler; ve ou yerlerde hem ehirlerin, hem kylerin ktisad bakmdan
kendine yetm e eilimi dolaysyla pekitirilen zerklikleri, uyruk halklar
birok y a n bamsz birimlere blyordu... Gibb and Bowen, Isla m ic S o ci
ety, 1, s. 159.
49 Osman Nuri (Ergin), M ecelle-i Umur-u Belediye, stanbul, 1 3 3 0 -8 ,5 cilr. Bkz. s. 1.
50 Divitioglu, A sya retim T arz, s. 59.
51 W erner, D ie Osmanen, s. 74.
52 Barkan buna iaret ediyor. Toprak isknclar olarak Ahilere tannan ayrca
lklar konusundaki incelemesine bkz: m er L. Barkan, Osmanl mparator
luunda bir skn ve Kolonizasyon Metodu olarak Vakflar ve Temlikler. I. s
til Devirlerinin Kolonizatr Trk Dervileri ve Zaviyeler", V a kflar Dergisi, 11
(1 9 4 2 ), 2 8 2 v.d.
53 W erner, D ie Osmanen, s. 72.
lar54 ve fiilen Ankaray kontrolleri altnda tutmulard.55 Fa
kat Osmanllar bu ayrcalkl duruma son verdiler.56 Kk
Asyann istilasn izleyen kargaala bulam olduklarn
dan57 Ahi loncalarnn kontrol altna alnmas kararlatrld
ve az zaman sonra eski bamszlklarnn ancak hatralar
n srdryorlard.58
Gibb ve Bovven, ehirlerde ortak hareketlerde bulunmak
zere, tutulmayan valilere kar etkili ayaklanmalar dahil,
resm olmayan tekiltn devam zerinde durmulardr.59
Fakat karklklar ve silh tama izni, bu ehirlerin Orta
a Flaman komnleri gibi zerk asker ve siyasal g kul
lanabilecekleri anlamna gelmez. Bir de tzel kiilik yoklu
unda, ehirler, Batdakiler gibi, ticar kar uruna birlik
ler kuramazlard.60
Brokrasiyi dengeleyecek iktidarn yokluu, Osman-
l Devletindeki etnik aznlklarn, koruma iin Bat devlet
lerine bavurmalar srecini aklamaya yardmc olmakta
dr. Bu bavurmalarn srf ktisad emperyalistlerin karma
s iin vesile olduu sylenmitir. Byle de olsa, vesile, im

54 Barkan, op. cit., s. 74.


55 Gibb ve Bowen, Islam ic Society, I, 1, s. 290.
56 1 3 6 0 da. W erner, D ie Osmanen, s. 100.
57 Gibb ve Bowen, Islam ic Society, V, 1, s. 290.
5 8 Idem.
59 ehir nfusunun meslek ve mahalle olarak sk topluluklar halinde blnme
sine ve bunlarn iinde rakip hiziplerin bulunmasna ramen, ortak eylem iin
hibir rgtn bulunmadn varsaymak yanl olur. Tam anlamyla beledi
ye kurumlarnm bulunmad ve ehrin ynetilmesi iin btn halkn birara-
ya gelmesinin yetkililerce en azndan pheyle karlanaca phesizdir... (fa
kat) olaanst durumlarda btn ehirliler ehir savunmasna arlabilirler
di. Silahl olduklar iin yneticiler bir halk ayaklanmasndan her zaman kor
karlard ve polisin grevi kamu dzenini korumak olduu kadar, (ya da ondan
da ok) onlan denetim altnda tutmakt. Buna ramen, valilerin ya da maiyet
lerinin keyf ya da mstebite davranlar... sulunun cezas verilinceye kadar
misilleme hareketlerine yol aabilirdi. Ibid., s. 279.
60 T he C am brid g e E con om ic H istory o f Eu rope, III, s. 186.
paratorluk iindeki ktisad ilerin dourduu gerek g
vensizlikten ileri geliyordu. Gerileme devrinde eski kontrol
lerin terkedilmesi, bu gvensizlii azaltmad. Dzenin man
t deimedi. Vergi makamlarnn mahall olarak seildik
leri zamanda bile, szdrma iin varolmaya devam eden bo
luklar Baykal belgelemitir: Seim mekanizmas ak olma
d iin yolsuzluklar yaygnd.61
Anlatlanlar, imparatorluun her yerinde ayn ekilde ge
erli deildir. Osmanllarca fethedildikleri zaman, Bat d
zenleri gelitirmekte ileri gitmi olan Avrupa ehirleri, ba
z Bat zellikleri srdrdler. Ayn ekilde Arap lkele
rinde yap hayli gevekti ve zengin tccar, toplumda, Ana
doluda kendisine tannmayan bir mevkie sahipti. Anado
lunun kendisinde, imparatorluun anayurdunda, zengin
lik, ancak stat szgecinden getikten sonra iktidarla denk
duruma gelebiliyordu. Hourani, Anadolu dnda Osmanl
hkmdarlarnn nasl mahall glere daha baml olduk
larn gstermitir. Bu, Rumeliyle Arap lkelerinde mahal
l erafa verilen daha geni serbestlii ve brokratik kontro
ln azaln aklamaktadr. Mesel amda, Hourani, bir
zamanlar bir hayli zerk nfuzu olan bir burjuvaziyi tas
vir edebilmektedir.62
18. yzylda Rumeli ve Anadoluda dier bir gelime, Ba
tl ehirlerin elde ettikleri zerk gc ortaya karabilir
di. Bu, yann kdr.63 mparatorluun bandan beri
yan ve eraf diye bilinen mahall nfuz sahipleri vard. Ar

61 Bekir Stk Baykal, Ayanlk Messesesinin Dzeni Hakknda Belgeler", Trk


Tarihi B elgeleri Dergisi, 1 (Haziran 1 9 6 4 ), 221 v.d.
62 Albert Hourani, Ottoman Reform and the Politics of Notables, s. 11 (ikago
niversitesinin Ortadou merkezinde Ortadouda Modernlemenin Balan
glar konulu konferansa sunulan bir tebli, Ekim , 1 9 6 6 ).
63 yan iin bkz. nn A nsiklopedisi, IV (1 9 5 0 ), s. 355 ve En cyclopaedia o f slam,
2. bas, I, s. 7 7 8 de yan" maddeleri. Aynca bkz. M. aatay Uluay, 18. ve 19.
Y zyllarda S aruhanda E kyalk ve H alk H areketleri, (stanbul, 1955) ve zellikle
s. 16; Gibb ve Bowen, Islam ic Society, 1 , 1, s. 198 v.d.; Bekir Stk Baykal, op. cit.
tk bunlar, gitgide devlet hizmetinde olanlardan kyordu
ve yan sz devlette asker ya da dinsel bir grev yapma
laryla tannm ailelerin yeleri iin kullanlr oldu. Ge
mite, bu ailelerden bazlar, mlk olarak elde ettikleri top
ra ileyerek zengin olmulard. yan sllelerinden biri
nin kurucusunun askerlik hizmeti dnnde satn ald
bir tuzlann krlar sayesinde toplum iinde ykseldii bi
linmektedir.64
Fakat 18. yzylda bu snfn gayretleri retici teebbsler
den mltezimlie evrildi. Nakit para karlnda, bu snf
tan olanlar, devlet topraklan elde ettiler, fakat asl kazanla-
n, mr boyunca tannan ve devletin onaylad ikinci dere
cede dier mltezimlere sattklan, iltizam haklanyd.65 Devlet
grevlileri olarak, yksek memurlarla ilikilerini sklatrmak
karlan gereiydi. Bujuvalama sreci pek Osmanl olan bir
yne evrilmi oldu. Bunun bir rnei Mminzade Abdl-
mmin Efendinin yaantsnda gze arpmaktadr. Parasn
hkmet ileri gelenlerinin kendisini daha yksek bir mevkie
getirmelerini salamak iin harcayan Yeniehirli bu saygde
er kii, din brokrasinin zengin bir yesiydi. Daha sonra sis
temli olarak emrindeki din adamlanna bask yapt (herhalde
kendisine borlu olduklan yllk armaanlann deerini arttr
mak iin). Rvetle ve mevkii sayesinde kendisini bsbtn
zengin eden kazanl iltizam haklan elde etti. Fakat sonunda
hkmet bu faaliyetlerinin nne geti.66
Baka yanlarm, devletin artk geindirmeye gc yetme
dii birok savadan bazlann maiyetlerine alarak, asker
bir grev yklemelerine msaade edildi. Sava zamannda,
askerler devlet hizmetine anlabilirdi ve vergiden de mu
aftlar, bylece atafat ve insangcne yaplan bol keseden

64 Uluay, op. cit., s. 21.


65 Ibid., s. 12 v.d.
66 Mustafa Cezar, O sm anl T arihin de L ev en d ler (stanbul, 1 9 6 5 ), s. 336.
harcamalarla her ayann kaps Osmanl Hkmetinin k
k birer kopyas haline geldi.67
Btn bu srecin dikkate deer yam, henz domu olan
piyasaya ynelmi bir zmrenin yeni ynlere atlacana, k
k apta olarak devletin izgilerini gelitirmeye itilmi olma
sdr. unu da belirtmek nemlidir ki, mltezimlerin servet
leri, dier btn Osmanl brokratlannnki gibi, lmlerin
de msadere edilebilirdi. 1826ya kadar bu usl kaldrlmad.
Ancak modernlemenin balangc iledir ki, Bab- li, bu ya-
r-zerk ve hemen hemen bamsz unsurlar merkez hk
metin dorudan doruya ynetimi altna ald.68
Houraninin iaret ettii zere, ehirlerde, genellikle Os
manlI eraf varolan egemenlik yaplarnda bir paya sahip ol
maya devam etti. ktisad teebbse dayanan bamsz ikti
dar kaynaklarn gelitirme imknna srtn evirdi.
Osmanl Devleti yalnzca Rechtsgem einschaft (nc
etatnn belkemiidir bu) yokluu ile Batnn kart de
ildi, ayn zamanda birinci ve ikinci etatslarn yokluu
ile de ayryd. Yaps ok daha yaylm (diffuse) idi. Orta
a sonu Arap ehirlerinin tasvirinde ra Lapidus bu nok
tay iyi belirtmekte ve akkan duruma, grev farkllamas
yoksunluunun siyasal sonularna, zellikle dikkati ek
mektedir.69 Ksaca, Osmanl sistemi yaylmlkla hafifle

67 Ibid., s. 331.
68 M oche Maoz, Aspects of M odernization in Syria during the Early Tanzimat
Period 1 9 6 6 da Ortadouda Modernlemenin Balanglar konulu ikago
konferansna sunulan tebli. '
69 ehir ya kendi kendini ynetir ve orann ileri gelenleri de yneticileridir -
M ax W eberin deyimiyle tam bir Patrisyen ynetimi- ya da ehir, kral iktida
rnn uyruudur ama ehir halk ona snrlar koymak, etkisini yrtmek ister
ve bunu da baarr.
Islm tarihinde rastladmz, ikinci durumdur. ok ender istisnalar bir ya
na, varolan, patrisyenlerce ynetilen cumhuriyet deil de, bir ya da ok ehir
de kk salm ve evre blgeleri ehirli egemen snflarn ibirliiyle ve onlann
kar iin yneten hkmdarlktr. Albert Hourani, Ottoman Reform, s. 6.
tilmi stat sistemi diye nitelendirilebilir.70 Osmanl b
rokratlarnn ileri el altnda tutmakta gsterdikleri gayret,
gerekte byle yaylm yaplarla baetmenin zorluklar do
laysyla haklyd.
ehirli zmrelerin ya da snflarn ortaya kamamasnm
nedeninin hukuk! bir yn vardr. Bu dahi yaylmlk nite
liini belli etmektedir.
Temelde, tzel kiilik kavram vakf kurumuna mnha
srd. Devlet buna hakl bir pheyle bakyordu, zira me
murlar bunu kiisel servetlerini devletin msaderesinden
karmak iin kullanyorlard. Devlet genellikle tzel kii
lik tanmay yaymaya istekli deildi. Dikkatimizi eken bir

70 Toplum un btn hayati, siyasal, ktisad, kltrel ve dinsel rolleri, geni ve


blnmemi bir snf olan mesleki, dinsel ve ticar erafa teslim edilmiti. eri
atn hemen btn cem aat ilerine yaylmas toplumun devam iin nemli olan
yarglayc ve ynetici grevleri yapacak bir uzmanlam tabaka yaratt. Snf
tabakalamasnn yaratt engeller, greli seyyaliyet kolayl ve ulemann e
hirlerin btn evre, snf ve cemaatleriyle rtmesi sayesinde azaltlm bu
lunuyordu...
Dier dayanma ilikileri snflar ap, eitli stat ve grevdeki insanla
r birbirine balyordu. Esirgeyici balar, hizmetileri efendilere, ii, esnaf ve
meslek sahiplerini mterilere ve sonunda herkesi Memlk devletine balyor
du. Ayn mahallede oturmak ve etnik ya da dinsel ortaklk, yksek ya da alak
mevkideki insanlar birletiriyordu. Mezhep ve tarikatlarla balantlar deiik
durumlardaki insanlar birbirine balyordu."
Bunun kart olarak, Avrupa ehir toplumu ok daha keskin bir paral-
lk gsteriyordu. Kuvvetli kltrel ve duygusal alt yaplar toplumun snflar
n blen kar ve grevleri destekliyordu. Soylular, kendi ahlk, meguliyet, ve
feodal yasa ve ykmlerini kendilerine ait sistemiyle hem en hemen apayr bir
kast durumundayd. ehir toplumu ile temaslar Memlklerden de azd. Kili
se de, kutsal nitelii, br dnyadaki hayata kendinin ve yelerinin adanm-
lyla, bir btn olarak toplumdan ayrlm bulunuyordu.
"Toplum sal rgtlenmede ayrlklar nemli siyasal ayrlklarn kkyd.
M slman ehirlerinin seyyal durumu iin kamusal ya da siyasal yaantnn
dinsel, iktisadi, ailev ve cem aat ileri karsndaki farkllamas, dier grev
lerin kendi ilerindeki farkllamadan fazla deildi. Kamu ileri de bu rten
dayanma ve grev balantlarna uygun dmektedir. Bunlar, bir btn ola
rak toplumun, ve zellikle erafnn kalan zamanlardaki almalar ile yr
tlyordu. Ira Marvin Lapidus, Mslim Cities in the M id d leA g es (Cambridge,
Harvard University Press, 1 9 6 7 ), s. 185 v.d.
nokta, ngilterede kralln yapt gibi, tzel kiilik kavra
mndan kendi karna yararlanamamasdr.71 Burada Os-
manl iktisadiyatnn, iktidar elinde bulunduran zmreler
ile aklanamayacak bir zelliiyle karlayoruz. nmz
de aka bilisel (cognitive) ya da kltrel olan bir davra
n biimi vardr.
Osmanl hukuk sisteminin ilgili dier iki grn, tzel
kiilik yokluundan tr yaylmlk ynndeki eilimle
ri pekitirdi. Birincisi patrimonyalizmin hukuk ve mahke
me sorunlarn ynetim sorunlar haline getiren zellii
dir; oysa, feodalizmde tersi dorudur. yle ki, ynetim so
runlar hukuk sorunlar haline gelir.72 Osmanl Devletinde
mahkemeler, ynetim iin Ingilteredekinden daha az gerek
liydi. kincisi, kiisel olmayan hukuk kurallar gelimedi.
Kad adaleti her zaman batayd. Ynetici otorite ok de
fa mahkemeleri atlatyordu. Kiisel olmayan hukuk kural
larnn yokluunda, dengeleyici bir mekanizma, ikyetle
rini sylemek zere fertlere, padiaha kma imknn tan
yordu.73 Bu mekanizmalar ilemeyince, sonu tipik Osman-
l ihtilli oluyordu: Birikmi honutsuzluklarn dourdu
u ve tvizler elde etmeye ynelmi bir saman alevi, yoksa
Avrupada olduu zere, kurumlam ayrcalkl zmrele
rin gerek atmas deil.
Osmanl ihtilllerinin byle sulandrlm durumu ya
nnda brokratik dzenlerin bu yaylml, farkllama az
l ve ilkellii -W eberin anlamnda- H errschaf?n deva
mn engelliyordu. Ayan g kazandka, ak snrlarn bu

71 J. Cuisenier, Affinits entre systme conomique et systme de parent: La


Turquie des villages daujourdhui, Etudes rulales (Kasim 1966), 226; Paul
Stirling, Turkish Village (Londra, 1965), s. 236, 264.
72 Bkz. JESS, II, s. 397 ve VI, s. 184de Corporations" ve Gilds maddelerine:
aynca The Cambridge Economic History o f Europe, III (1963), s. 25-6.
73 Bendix, Max Weber, s. 365-366.
yokluu daha hayat oluyordu. Mahall eraftan biri bir gn
ehrinin karlarn devlete kar savunan kimse olarak, erte
si gn de devletin siyasetini uygulayan memur olarak gr
nebiliyor, ksa sre iinde ise azledilebiliyor idiyse, sonula
r tahmin etmek zor deildir. Erafn grevi tutarszd; dev
let yetkilerini kulland srada evresindekilere bask ya
pan, bu yetkileri elinden kard zaman ise bask altnda
tutulan oluyordu.
kincil yaplarn farkllama yoksunluu ve Osman-
l toplumunun genel yaylml asndan baktmzda,
Osmanl tarihinin baz alanlar aydnlanmaktadr. Bir kere
devlet, varolan toplumsal zmrelerin farkllap toplumsal
zerklik elde etmelerini nlemekle, bu yaplar ayakta dur
mak iin kendine baml kld. Bunun bir rnei mltezim
lerdir. Devlet mltezimleri sklad zaman bunlarn har
camalar kslyordu. Bakentteki esnaf derhal etkileniyor
ve alveri azalyordu. ktisad hayatn zindeliinin hkim
zmrenin cmertlii ve harcamalarna bal oluu, yeni bir
bulu deildi. Ortadou geleneinde bu nazariye, 11. yzyl
da Kutadgu BiIigde ne srlm bulunuyordu.74
Bat Avrupada toplumsal yap, ihtillleri oluturan or
tamd: Jacqueries\er iin kyller, Fransz ihtillinde bur
juvazi, bu grevi yerine getirmiti. htilller baarl olur
sa, bu zmrelerin yaps, baarnn geici olmamasn sal
yordu. Daha ilkel yapl olduklar iin, kyller, baarlarn
burjuvazi kadar iyi kurumlatramyorlard. Genellikle ye
nierilerle bakent esnafndan oluan ya da aa snfla it
tifak halindeki erafn mahall bir patlamas olan Trk ih
tillleri, zaferlerin pekitirilmesine meydan veren rgtsel
zerklie sahip deillerdi. Bunun iindir ki, modernletin-

74 nalck, Adlet-Nameler Trfc Tarihi Belgeleri Dergisi, II (1965), 49 v.d.; M


nir Aktepe, Patrona isyan, (stanbul, 1958), s. 14, n. 22. ktisad alverilerde
istikrara yol aan hukuk sistemleri iin bkz. Bendix, Naitcm-Buiiding, s. 160.
ci brokrasi uzun srede baarl oldu. Bu yzdendir ki, ba
arl si yanlar ya da yenieriler, sonunda, arkadan gelen
ynetimler tarafndan, genel bir umursamazlk ortam iin
de ezilebildiler.
mparatorlukta egemen olan kat stat dzeni, insan, si
yasal bakmdan hkmedenlerle hkmedilenler arasndaki
farkn kesin olarak grld blmlenmi (dichotomous)
bir kltr yapsna hazrlamaktadr. Gerekten de, Osmanl
toplumunun esasndan yabanc iki kltrden olutuu hayli
iyi bilinen bir zelliidir. Bunlardan ilkine saray kltr, di
erine de tara kltr denebilir.75
Burada kltr terimini en geni anlamnda kullanyorum;
edebiyat ve sembollerle birlikte madd ve teknolojik donat
ma da dikkati ekmek istiyorum. Fakat kltr ister soyut,
ister somut bir anlamda kullanalm sonu ayndr. Osman-
l Devleti, toplumsal yaps iinde iki hayat tarz barndr
yordu. Yksek kltrle ilikili olarak, mr boyu megu
liyetler halinde sava ve ynetimi, vergiden muafiyeti, Fars
a ve Arapa kelimelerle adamakll ykl bir dili ve orto-
doks slml gryoruz. te yandan, kyl ynlar ve
zellikle Trkmen airetlerine bal olanlar, halk Trke-
si konuur, alveri ve tarm yapar, grtlana kadar vergi
lendirilir, yalnz ilkel teknolojiden yararlanrlard ve hete-
rodoks akmlarla doluydular. Trklerin Anadoluya yerle
me dzenleri bu kltrel blnme konusunda bize ek bil
giler vermektedir.
Burada en yararl yaklam, duruma, Trk airetlerinin
yaylma srasnda, rastladklar ehirli hayat tarzna gei
leri asndan bakmaktr. Ya asker stnlklerini srdr
mek iin atllara gvendikleri iin ya da gebeler toptan
ehir hayatna geemedikleri iin, yalnzca sekinler e

75 Osmanl Devletindeki durum iin bkz. nalck, Reit Rahmetli Arat it, s. 270,
ve Tott, Memoirs (Londra, 1785), I, s. 131.
hir kltrn benimsediler. Bylece yaratlan blnme,
sekinlerin elindeki teknolojiyle, uyruklarn kullandkla
r teknoloji arasndaki ayrlk dolaysyla daha da ilerledi.
Kul brokrasisi, srekli bir ordu, hazine, zengin bir ede
biyat, Tanr kelamn yorumlayan kitaplar -btn bun
lar Osmanl sekinlerine yeni yerlemi ya da yar yerleik
Trklerden ok stn olduklar ve onlar kolayca kullana
bilecekleri duygusunu verdi. Gerekten, medeniyet kav
ram (ehirli ya da uygarlk anlamnda) Osmanl egemen
snfnn kendisi zerinde besledii hayalin ve iddialar
nn merkeziydi. Buna karlk, Trk sz, airetten ol
mak anlamn tad iin ktleyici bir anlamda kullan
lyordu.76
Daha ilk zamanlardan, Trk devletlerinin kurucular, eski
slm devletlerini rgt olarak mek almak ya da gebe ha
yatn srdrmek arasnda seme yapmak zorunda brakl
mlardr. Her zaman merkezletirmenin ve airetleri par
alamann devletin gvenlii iin art olduunu grmler
di.77 Hsmln paralayc etkilerinin verdii korku -tahlil
ettiimiz topluluk dayanmas korkusu gibi- Osmanl dev
let adamlar arasnda uzun sre yaad. st snfn tedirgin
liini bu, ksmen olsun aklamaktadr.
Farsa ve Arapa gibi diller karsnda Osmanllar bu
na benzer bir seim yapmak zorundaydlar. Devleti kuran
son derecede zeki insanlarn bu ite Islmiyetle olan duygu
sal balarna m kapldklar sorulabilir. Grne gre ce
vap olumsuzdur. Osmanl Devletinin kurucular pratik d
ncelerle davranmlard. Fatih Sultan Mehmetin kurduu
kltrel ortak yaama (symbiosis) herhalde siyasal gerekle
76 Bkz. J. H. Kramersin Turk, Ottoman, History maddeleri ve Kprlzade Fu-
adm Ottoman Turkish Literature maddesi, Encyclopaedia o f Islam, 1. bas, 4
(2), s. 967 v.d. Bkz. aynca Gerth ve Mills, der., From Max Weber, s. 191.
77 Bkz. J. de Hammer, Histoire de Vempire Ottoman (J. Hellert evirisi, Paris, 1835-
4 3), XV111, s. 36-7.
re balyd. Onun ve onun baz haleflerinin, Trk kltr
n - aa kltrn- sembolik kaynaklarnn amalan iin
yeterli olmayacan ve gemi imparatorluklardan kltrel
kaynaklar edinmek zorunda kalacaklarn anlam olmala-
n mmkndr.
Fakat bu aklama, Osmanl dnyasnda makbul olan
la olmayan arasnda ayrm aklamak konusunda yeterin
ce derine inmemektedir. Daha somut bir aklama, Trk
soplarnn yapsal zelliklerinde aranabilir. Bunlardaki al
ak farkllama dzeyine baz ada aratrclar iaret et
mi bulunuyorlar.78 Bu zelliklerin yannda, yksek derece
de bir duygulanm (affectivity) ve mahallilik beklemek akla
uygun geldii gibi, eldeki bulgular da bunu ispat etmektedir.
ehir uygarlnn daha evrensel ve duyguca tarafsz yapla
rn kullanmaya kalkan herhangi bir hkmdar, ister iste
mez airet topluluuna yabanc derdi. Bu iyi niyetli h
kmdar, hsmlann tavsiyeleri -ve bununla birlikte yama
edilen mallann patrimonyal bllmesi- yerine, bir brok
rasinin kiisel olmayan ynetimini koyduu anda, sevimsiz
bir hale geliyordu. Robert A. Nisbet hsmlar toplumu ile as
ker toplum arasndaki kartln, ehirleri merkez olan b
rokrasilerle evre soplan arasndaki blnmeyi nasl arttr
dn gstermitir:

Jenksin parlak bir ekilde gsterdii zere, hsmlar top


lumu ile askerler arasndaki atma tarihin kilit atma
larndan biridir. Hsmlar toplumu, yaps gerei, hcreli
olup, toplu ve byk lde zerk grup aile, sop ve Airet
lerden olumutur. Oysa en nceki biimiyle asker toplum
ona gre ferdiyetidir. Komutann yetkisiyle tek asker ara
snda ara hibir otorite yoktur, zira byle bir otorite komu
tanln hem birliini hem de gerekli dolayszln zayfla

78 Bkz. s. 99, n. 71.


tr. te, asker buyruun dolayszl, ara gruplar zerinde
ki ypratc etkisi dolaysyla toplumsal ilikilerde bir eit
potansiyel ferdiyetilie yol amaktadr.79

18. yzyl sonunda bile, artk devletin airet-ehir ayrm


ile uramad bir srada, III. Selimin Avrupa rneine g
re ordu eitmek planlannm uygulanmasnda rastlanan zor
luklar, ayrmn henz derin olduunu belli etmektedir. s
tanbuldan alman askerler yeni disiplin kstlamalarn ko
layca kabul ettilerse de Anadolunun ky ve airetlerinden
gelenler bunu kabul edemiyorlard. Birou firar etti. Gl
ve yeni ekya eteleri kurarak Bat Anadolu ve Balkanlarda
eraf ve valilerin bana musallat oldular.80
Demek ki askerleri temsil eden yksek kltr ile hsm
l temsil eden aa kltr arasndaki atmada belli bir
kanlmazlk vardr. Kltr yalnzl olaynn da at
maya katks oldu. Bu olay Durkheimn paral (semen-
tal) diye tasvir ettii toplumsal yapnn bir zelliidir. B
yk bir ihtimalle, Osmanl toplumunda farkllama ve Re-
chtsgem einschaftenin olumasna balca engel buydu.
Paral derken, Durkheim her mahall birimin dierle
rine benzer ve kendi bana bir btn olmasn anlatmak
istiyordu. L. A. Fallers ka tane airet toplumunun bu yol
dan tasvir edilebileceini belirtmitir.81 Trk sopunun yer
letikten sonra bile gerek bir kyl toplumu haline gele
medii anlalyor. Kltr, sekinler kltrnn bir di
er biimi deildi. Sekinlerden ok daha uzak ve Marxn
Asya Ky tanmna yaknd; yani, kendine yeten ve ba

79 Robert A. Nisbet, Kinship and Political Power in First Century Rome, Wer
ner J. Cahman ve Alvin Boskoff, der., Sociology and History (New York, 1964),
s. 268.
80 Shaw, Journal o f M odem History, 37 (Eyll 1965), 301.
81 L. A. Fallers, Equality, Modernity and Democracy in the New States, Old So
cieties and New States (New York, 1963), s. 168.
ka kltrlerden tamamen kopuk, kolayca yeniden kurula
bilen bir birim.82
Bir Osmanlnn aa ya da yksek kltrden oluu en
nce douma balyd. Fakat baka toplumlara gre Osman
l I brokrasisinin talihli ya da liyakatli bir fniyi seip sekin

ler arasna sokmak konusunda bir hayli yetkisi olduu anla


lmaktadr. lem basit olup, insan vergiden muaf olanlar
arasna sokan bir beratn verilmesinden ibaretti. Bu beratla
rn verilip geri alnmas Osmanl hkmet ilerinin ounu
meydana getiriyordu. Oysa Bat Avrupada ancak ilk ada
merkez devletin ortaya kmasyladr ki, devletin serbeste
toplumsal yapyla oynadn gryoruz.
Bu iin hayli tavsad bir dnemde, Bat gzlemcileri Os-
manl toplumuna byk toplumsal seyyaliyet atfettikleri za
man, bu boyac kp oyununu dnyorlard herhalde.
Boyac kp -seyyaliyetin hz- ise, yapnn yaylml
(diffuseness) ve ara yaplarn yokluu sonucuydu.83
Alak (little) ve yksek (great) kltr ayrm ilk ola
rak Redfield tarafndan, kyl kltrlerini incelemek iin
dnlmt.84 Tahlilinde nc bir unsur, kltrel ku
tuplar arasnda araclarn rolyd. Redfield bu araclk g
revine byk nem veriyordu. Kyl kltrnn, gerek
te yksek kltrde rastlanan temalarn bir yansmasn
dan baka bir ey olmadna inanyordu. Potansiyel olarak,
araclk grevinin Osmanl Devleti iin olaand bir nemi
vard. Fakat tara ehirlerinde oturan sekinlerin kyller
le ve airet Trkmenleriyle ilikileri Redfieldin dld
aracdan ok, Hindistann kuzeybat snrndaki ngiliz y-
neticilerininki gibiydi.

82 Marx ve Engels, On Colonialism (2. bas, Moskova, tarihsiz), s. 32-6.


83 Bkz. Ermund Spencer, Travels in European Turkey in 18S0 (Londra, 1851, 2
cilt), I, s. 270.
84 Robert Redfield, Peasant Society and Culture (Chicago, 1956), s. 68 v.d.
ehirde kkleri bulunan mahall eraf, kltrn kyl
kaynaklarn kmsyordu, zira eraf olarak bir ayaklar
sekinler snfndayd. Araclk grevini yklenebilecek di
er tek zmre, zengin tccarlar da ayn ekilde ilgisizdiler.
Tccarlarn sekinler kltrnn ekiciliine meydan oku
yacak gleri yoktu, zira Batl ehirlilerinkine benzer siya
sal ayrcalklar yoktu. Sarayn dilini konumak, talih elve
rirse, onun temsilcilerinin nfuzunu paylamaya yol aabi
lirdi, zira snf ayrm yoktu. Kaba Trke konumak, avam
srasna sokulmak demekti. Bu durumda herkesin yksek
kltr edinmeye almasnda alacak bir ey yoktur.
Halk kltrnn birok rn saray kltrnn biimle
rini taklit etmeye altlarsa da, bu, araclk sonucu deil
di. Bu eit abalar, kyl ve esnafn saray dnyasna yeti
ebilmek iin tek yanl zleminin beceriksiz bir sonucuy
du. Sonradan, imparatorluun ktisad gerilemesiyle, tc
carlarn ou aa snflarn bir paras olarak esnafa ka
tldlar.85
O halde, ksaca, yeni bir snf kimlii yaratrken, mahal
l kltr temalar gelitirebilecek gruplarn nne devlet
getii iin, aa kltr durgun bir halde kald. Ne e
raf ne de esnaf, aa kltr dntrebilecek yeni ede
b biimler ortaya karabildiler. Oysa Batda, romann yeni
bir sanat biimi olarak gelimesi, aa kltrdeki kaynak
lardan bu yolda yararlanlp dnme uratlmas sonu
cuydu. Mzikte, kyl temalarn ileyen Osmanl Beetho
venlerine ya da Schubertlerine rastlanamaz.86 ehrin kl
tr aracl yapma imkn gdk kald ve tasavvufa ynel

85 Bkz. Sabri lgener, 14. Asrdanberi Esnaf Ahlk ve ikyeti Mucip Baz Hal
ler", stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Mecmuas (1949-50), 392 ve Niyazi
Berkes, der. ve ev. Turkish Nationalism and Western Civilization: Selected Es
says o f Ziya GOkalp (Londra, 1959), s. 107-8.
86 Roman ve Defoenun halk azna yaknl iin bkz. lan Watt, The Rise o f the
Novel (Londra, 1963), s. 103.
di.87 Mahall yaplarn erevesinde yeniden bir kmelenme
genelletii srada -ayanlarn stlerine aldklar yeni rol bu
nun bir iaretiydi- artk ok geti. Aa kltr burjuva Os-
manl kltrnn bir aamas olamad.88
19. yzylda devlet bazen anszn ve bazen yava yava,
yardmlarna muhta olduu zaman tanm olduu ma
hall yan ve eraftan yz evirdi.89 Mahall eraf, esnaf
ve kyller, hayat artlarndaki byk ayrlklara ramen,
bylece benzer bir kimlie brnebilirlerdi: ezilenlerin
kimlii. Buna ramen, hepsi de sekinlerin kltrn edi
nip bylece ynetenlerle zdelemeyi zlyorlard. Veb-
lenin szn deitirip denebilir ki, imparatorlukta se
kin kltr kendisi iin deil, fakat g kaynaklar zerin
de kontrol sembolize ettii iin ve belki iktidara yol aa
ca iin isteniyordu.
Osmanl modernleme hareketinin balangc olan Tan
zimat, iki kltr arasndaki uzakl azaltmay baaramad.
Tersine, tara eskisinden daha da ok durgunlat. slahat
larn yeni ele geirmi olduklar by dolaysyla bsb
tn unutuldu. Ynetenler ve ynetilenler arasndaki blm
lenme daha ak kltrel bir biim ald: bir yanda cill, Pa-
ris-ynelimli devlet adamlar, te yanda kaba tarallar var
d. Aradaki ayrlk Fransz kltr ile Islm kltr arasn
daki ayrlkt. lk Trk merutiyetileri olan Yeni Osman-
llar, bu deimeyi ve bunun, Avrupa det ve dnceleri

87 Gibb ve Bowen, Islamic Society, I, 2, 203. Ayrca, piyasa mekanizmas ileme


dii zaman seyyaliyet arac olarak din iin bkz. lgener, ktisad nhitat Tarihi
mizin A hlk ve Zihniyet Meseleleri, s. 100.
88 Bkz. Albert Hourani, The Fertile Crescent in the 18th Century, Studia Isla-
mica 8 (1957), 91-118; Issawi, The Economic History o f the Middle East, s. 25
v.d. nda bu almay yeniden yaymlamtr.
89 Bkz. Cemal Gke, Edime Ayan Dadeviren Mehmet Aa, IEF Tarih Der
gisi 17 (1967), 11; Mosche Maoz, Ottoman Reform in Syria and Palestine 1840-
1861 (Oxford, 1968), s. 76.
nin taklitileri tarafndan sokulmak istenen yeni sekinci-
lie ulaamayan sekinlerde yaratt tiksintiyi smrmeye
nem verdiler.90
19. yzylda Osmanl kurumlarnn yava yava modern
lemesine yol aan ve sonunda 1908 Gen Trk devrimi
ile doruuna ulaan, eski ile yeni arasndaki karlkl etki
nin btn karmaklklarn izlemek zordur.91 Genellikle,
Batdan gelen yeni kurum ve dncelerin yaylmas, eski
Osmanl kltr sisteminin yava yava anmas ve sekin
lerle sekin olmayanlar arasndaki keskin blnmenin ya
va yava azalmas anlamna geliyordu. Fakat bu fazla ba
sit bir modeldir. Geleneksel Osmanl toplumunun kendi
si de tamamen btnlememi yap unsurlar zerine ku
rulmutu. Padiahn hisbe mkellefiyeti de sekinlerin g
znde meru bir lkyd, fakat ynetici snfn kyllere
kar keyf davranlar ve ynetici ile uyruk arasndaki b
lmlenme, bu mkellefiyetle atyordu. Barrington Moo-
reun in iin syledii u sz, kyller zerindeki byle
bir basky nleyecek etkili bir mekanizmann yokluu te
mel yap zaaflarndan biri olmu olabilir, Trkiye iin de
dorudur.92
Osmanl sistemi nasl yekpare deil idiyse, 19. yzyln so
nunda beliren ada dzen de, henz eski Osmanl se
kinlerinin geleneksel kltrnn izlerini tayordu. Gen
Trklerin sekinlere kar grleri, iddia ettikleri kadar
demokratik deildi.
Sekinci gr ve uygulamalarn anmas, bata modern
leme ile gelen yeni rollerin Osmanl toplumu zerinde
ki etkisi sayesinde meydana geldi. Bu, ksmen, mevcut rol
90 Bkz. erif Mardin, Genesis o f Young Ottoman Thought.
91 Tersi yazl deilse, bu konuda aadaki bilgilerin ou Genesis of Young Ot-
toman Thought ile J n Trklerin Siyas Fikirleri (Ankara, 1965) incelemelerim-
dendir.
92 Bkz. Barrington Moore, Sorial Origins, s. 171-2.
lerin yeniden tanmlanmasndan ibaretti. Yneticinin rol
nn yeniden tanmlanmas iyi bir rnektir. 19. yzyl ban
da, Osmanl Devletindeki yabanc gzlemcilerin raporlar
na stnkr bir bak bile, ar basan bir konuyu ortaya
karr: Uyruklarn mltezimlerce szdrlmasna meydan ver
mekle imparatorluk altn yumurtay yumurtlayan kaz kes
mektedir. Uyruklar ve zellikle kyl uyruklar, smr
lecek kimseler olarak grmekten vazgeilmesi konusunda
Palmerstonun tavsiyeleri durmadan tekrarlanr.93
Bir Osmanl yneticisi iin byle bir tavsiye gereksiz g
rnmekteydi, zira uyruklarn karlarn platonik olarak
koruma, ideolojik yaplarnn bir parasyd. Fakat bu ko
ruma artk uygulamada kendi karlarn kstlamak ya da
olumlu bir gelitirme siyasetine girimek anlamna geli
yordu -yani, yardm etmek ya da avantadan vazgemek.
Yeni tavsiyenin bu uygulamalar ekici deildi. Tanzimat
devlet adamlarnn tekrar tekrar memurlar arasndaki r
vet ve yolsuzluk meselesiyle uramak ihtiyacn duyma
lar bu konuda ibirlii yokluunu gsterir.94 Fakat yne
timin yeni roln benimsetmek zor idiyse de, yarm yz
yllk aba, tavsiye ve genelgelerin etkisi olduu phesiz
di. Yava yava, eski, Devleti kurtarmak saikine, uyruk
larn refahlaryla ilgilenmek gibi kiisel olmayan bir konu
eklendi.
Modernlemenin ikinci bir yan yeni rollerin ithaliydi:
Kltr ayrln gidermek bakmndan gazetecinin grevi
burada hayat olmutur. Modem gazetecilii imparatprlua
getiren Yeni Osmanllar, daha balangtan halk tutanlar
rolne balanmlard. Bu, eskiden sekinlerden olmayanlar
93 Charles Webster, The Foreign Policy o f Palmerston: Britain, the Liberal Move
ment and the Eastern Question (Londra, 1951), II, s. 540.
94 Bkz. Enver Ziya Karal, Tanzimat Devri Vesikalar: Rvetin Kaldrlmas iin
Yaplan Teebbsler, Tarih Vesikalar, I (Haziran, 1941), s. 45-65, zellikle
48-50.
iin kullanlan deyimle, eski reaya refah dncesine pek
de benzemeyen yeni bir kavramd. Yeni kuan halk iin
kaygs sekincilii kabul etmiyordu.
phe yoktur ki, modernlemenin nc bir yan olan
hukukun burada nemli bir etkisi oldu. Tanzimat slahat,
uyruklar din gruplara ve yneten-ynetilen diye blmle
mek yerine, uyruk evrensel kavramn getirmek ak ama-
cyle balad. Temel slahat belgesi olan Tanzimat Ferma-
nnda kullanlan terimler bunlardr. Bu, gazetecilerin gr
ne biim vermekte esas oldu.
1870lerde Osmanl gazetecilii sekincilie kar ba
ka dnceler dourdu. Bunlardan bazlar merutiyeti-
lik retisinin bir parasyd, fakat eit nemde ideolojik
bir akm, sokaktaki adamn merulatrlmas oldu. Bu
nun Tanr nnde herkesin eit olduu yolunda, gelenek
sel bir karl vard. Fakat Osmanl kltrnde bu anlay
n pek az pratik etkisi oluyordu, zira sekinlerin saflarnda
snrl saydaki yerler, ou fertlerin kltr bakmndan ge
limesini engelliyordu. Grgleri, bilgileri ve gr alar
na gre insanlar, soylu aznlktan ya da yndan biri di
ye ayr muamele grdkleri srece, temel eitlik dnce
si anlamszd.
1870lerde alkan fakirler kavramn merulatrma
iinin, zanaatlarn Avrupann ktisad yaylmas yzn
den ok zor duruma dt bir srada; fakir bir zanaat
kar ailesinden gelen bir gazeteci tarafndan yaplm olma
s tamamen bir rastlant olamaz. Ahmet Mithat Efendi ad
n tayan bu adam, Trkiyede Samuel Smilesin dnce
lerinin yaycs olmutur. Bylece geleneksel fakat bastrl
m hisbe dncesi yeni bir biimde ortaya kt. Sonraki
Trk radikalliinin ok defa eski eitlik kavramndan gel
dii grlebilir.95
95 Bkz. erif Mardin, Jn Trklerin, s. 137.
Etkileri yzyln ortasndan sonra grnen dier un
sur, kltr ayrlnn giderilmesini hzlandrd. nce, kltr
ce geri kalmlarn unutulmu dnyas iine itilmi olan eya
letlere, mahall ynetim kurulularnn kurulmasyla yeni bir
nem kazandrld.96 1877de Osmanl Meclis-i Mebusan top
land zaman, kk ehir eraf ve esnaf szcleri ikyetle
rini ifade etmek iin ikinci bir yol bulmu oldular. Bu kurulu
un grmelerinde, mebus olarak kk ehir karlar ad
na konutular. Bunlarla brokrasiden yetimi mebuslar ara
snda atmalar olaand. Tarallar, en bata, devlet vergileri
yznden eyaletlerin yoksullamasndan ve bakentlileri ver
gi ve askerlik hizmetinden muaf tutmann adaletsizliinden
ikyet ediyorlard.97 lk Osmanl Meclisi 1878de sresiz ola
rak tatil edildiyse de, eyalet temsilcilerinden kan zayf ses
ler sonraki on ylda belli bir meruiyet kazand. zmir gibi b
yk ve zengin bir ehirde, mahall gazeteciler bakentte Ah
met Mithat Efendininkine benzer bir tavr aldlar.
Kltr ayrln gidermeye yarayan dier bir etken, 19.
yzyln ortalarna doru, brokrasi iinde beliren bir at
lak oldu. Islahat hareketinin balannda hareketin ncleri,
memurlara ait servetlerin msaderesi uslne son vererek,
bir memurlar oligarisi yaratmlard. Ynetime yeni giren
ler, ykselmenin birka ailenin elinde bulunduunu gr
yorlard. Eskiden, byle darboazlarla karlaanlar bunlarn
evresinden dolamaya kalkrlard. imdi ise sisteme kar
bakaldnyorlard. Bu, ksmen de olsa, saraya kar Gen
Trklerin komplo kurmaya girimelerini aklar.
Son olarak, geleneksel eitim sisteminin yklmas, se
kinlerle ynlar arasndaki ayrl gidermeye yardmc ol
du. Ynetici yetitirmek iin kurulan yeni okullarda -bun-

96 Maoz, Ottoman Reform, s. 87 v.d.


97 Hakk Tank Us, Meclis-i Mebusan 1293-1877 (stanbul, 2 cilt 1939-54), I, s.
313 ve s. 113, no. 241.
lar Abdlhamitin yapt slahatn esasm tekil eder-
renciler stn sekinler olarak biimlendirilmediler. Uyruk
lara yardmc olabilmek zere kendilerine Avrupadan ilham
alan teknikler retildi.
Gen Trk nderlerinin kendileri de taral ya da aa s
nf meneliydiler.98 Bakaldrmalar, ksmen, Tanzimat se
kinlerinin babadan oula geme bir soylu snf haline gelip
halk ihmal ettikleri duygusuyla beslenmiti. Fakat daha
nceleri olsayd, bu durum karsnda kendilerini koruyu
cular snf ile zdeletirme yoluna gitmeyi seecekleri hal
de, geleneksel sistemle ideolojinin dalmas, bu zme en
geldi. imdi artk kendilerini aa snflarla zdeletiriyor
ve kltr ayrlm gidermeye alyorlard.
Gen Trklerin ideologu Ziya Gkalp esnaf karlarnn
savunmasn aka ele ald; hatta btn gr tarznn bu
tavrla biimlendii ileri srlmtr." Ynetici sekinle
rin uzak ve smrc tutumlarndan yaknan bir iirde, top
lumsal yap grlerinin kat blmlenmesi zerinde durur:
btn emeki snflar, yani kyller, esnaf, tccarlar bir s
nfta, yneticiler dier snfta.100
te yandan, 1890larda II. Abdlhamit ile mcadele eden
Gen Trkler kua pozitivizme -ve sonra da ondan ilham
alan tesantlne- drt elle sarldlar. Brokrasiyi mo
dernletirmek zere kurulan devlet okullarnda renim g
ren, fakat ayn zamanda devleti koruma lksyle yetien
bu gen adamlar, Comteun toplumsal mhendislik gr
lerinde sekinci grlerinin temellendiini grdler. Bilim,
destek iin dayandklar kaya oldu.

98 Bkz. erif Mardin, Jn Trklerin, s. 98.


99 Bkz. Abidin Nesimi, Trkiyenin Tekml Hamlesinde Ziya Gkalp, stanbul,
1940.
100 F. R. Tansel, der., Ziya G kalp Klliyat: I. iirler ve Halk M asallar (Ankara,
1952), s. 95 v.d.
Bu tutarsz tavr, Ziya Gkalpin yazlarnda aka be
lirmektedir. Ziya Gkalp Osmanl Devletinde aa ve
yksek kltrler arasndaki blnme konusunda ok ey
yazmtr. Fakat asker bir okuldan yetitii iin, kendi se
kin gemiinin etkisinden kurtulamad. Gkalpin dn
celeri Durkheimnkilerle karlatrldnda, bu aka be
lirmektedir. Durkheim rahatsz eden ey, ikincil grupla
rn yok olmasyla fertle devlet arasnda doacak boluktu.
Gkalp, Durkheimn etkisini aka kabul ediyordu, ama
onun iin sorun, yalnzca aa ile yksek kltrn nasl
birletirileceiydi. Bu birlemenin peinden ortaya kabi
lecek grup basklan onu dndrmyordu. Hatta, toplu
mun olumlu bir zellii olarak bu eit basky savunuyor
du. Ben, sen yok, biz vanz, toplumsal dev iin ileri sr
d veciz tanmd.
Durkheim da genellikle buna benzer kolektivist grler
savunmu biri olarak tannmtr, fakat aslnda meseleye ok
ayr bir adan bakmtr. Nitekim yle yazmt:

Ferd gelime iin belirli bir alan... salayabilmek iin top


lumun byk apta olmas yetmez; fert geni bir eylem
alannda az ok zgrlkle hareket edebilmelidir. kincil
gruplar tarafndan ksteklenmemeli ve tekele alnamamal-
dr; ve bu gruplar, yeleri zerinde kudret sahibi olup onla
r keyiflerince biimlendirememelidir. O halde, bu mahal
l yerli ksaca ikincilotorite sahipleri stnde, hepsi iin
geerli kurallar yapan genel bir otorite bulunmaldr: her
birine, btn olmayp bir para olduunu hatrlatmaldr...
Devletin ana grevinin niin ve nasl tek tek kiilikleri kur
tarmak olduunu grelim. Bunun tek nedeni udur ki, onu
oluturan topluluklan gemleyerek, yle yapmasa, bunlarn
fert zerinde uygulayacaklar baskl etkileri uygulamaktan
alkoyar. Demek ki toplum hayatnn eitli alanlarna dev-
let mdahalesinin kendiliinden bir mstebitlii yoktur,
tersine... bu sefer de devlet mstebit olamaz m diye itiraz
edilecektir. phesiz yle, eer o gidie kar koyacak bir
ey yoksa... Fakat bu szden karlacak sonu yalnzca u
dur ki, devlet ferdin kurtarcs olacaksa, kendisinin de bir
kar arla ihtiyac olduu, dier toplum gleri tarafn
dan, yani o ikincil gruplar tarafndan, gemlenmesi gerekti
idir... Bu toplumsal g atmasndandr ki ferd zgr
lkler ortaya kar.101

Gkalp, sonucu Durkheim gibi ortaya koyamazd, zira


k noktalan aynyd. Gereki olduu iin, varolan yaplar
la almak zorundayd. Fakat, esnaf dvasn benimsemesi
ne ramen, Gkalp, zmnn Osmanl geleneine ne ka
dar yakn olduunu farketmedi. Gkalpin nclleri arasn
da, Batdakinden bir hayli ayn olan yurttalk, yurtta hak
ve devleri tanmlan vard. Osmanl Devletinde yurttalk,
normal olarak sekinler iin aynlm bir alan olan siyasal ka
rarlara karmamaktan ibaretti. Kt zamanlarda bu ku
rala uyulmuyordu. Fakat kural bozanlar tarafndan istenen
tavizler, ara gruplann merulatnlmas iin deildi.102 G
kalp bile bu dar grn etkisi altndayd.
Gzden geirdiimiz gelimelerde en ilgin nokta udur
ki, Osmanl brokrasisi zel biimlerde Herrschaft srdr
mek karannda olduu halde, bunu baaramad. nce tasvip
etmedii ayana dayanmak zorunda kald, ikinci olarak da,
101 Bendix, Social Stratification, s. 76.
102 Bu yalnz bir defa, Ayanlarn, ayrcalklar tannmasna yol aan ksa sreli bir
diklenmeleri sayesinde oldu (1808). Be yl sonra padiah, si yanlara aman
verilmeyeceini ve yanlk kurumunun bundan byle tannmayacam du
yuran bir ferman kard. Bu, devletin eyalet ayanlarna olan bamlln
yok etmedi. Buna ramen, yalnzca resmen tannm gruplann meru olarak
varolabilecekleri efsanesini srdrmeye yarad. Bu gereklik yoksunluu Os-
manl Herrschaftnn temel zelliklerinden biridir. Kr: Bernard Lewis, The
Emergence o f M odem Turkey (Londra, 1962), s. 74 ve Gke, Edime Ayan,
s. 110.
nce mahall slahat kurulularnda, sonra da Osmanl Mec-
lisinde kendine zg bir tr olumam ikincil grubun et
kisini kabul etmek zorunda kald. Bu tvizlerin gerek nede
ni, imparatorluun mal sorunlar zem em esiydi. Bunlar
zmek uruna ynetici sekinler yava yava Osmanl pat-
rimonyal ynetim biimine aykn den yeni rgt biimle
ri kabul etmek durumunda kaldlar.
Yeni kurumlann ortaya knda bu, zellikle gze arp
maktadr: Bunlann en snrls yan sistemi, en genii me
rut hkmdarlkt. Bununla birlikte, siyasal kararlarda ka
tlmay geniletme sreci hayli dzensiz olarak gelimi
tir. Duraklayan bir tempo ve zgrlklkten denetleme
ye bir kayma, lkenin siyasal modernleme ynndeki iler
lemesini ayrdetmitir. Bu kararsz admlarn Osmanl pat-
rimonyalizminin zel karakteri tarafndan belirlendii sy
lenebilir.
20. yzylda Trkiyenin karlat zorluklar drt ana
balk altnda zetlenebilir: rnek bir meden toplumu me
rulatrmann nndeki engeller, brokratik sekinlerin
halk isteklerini uygulama grevini yklenmek konusunda
isteksizlikleri, arpalk sisteminin katl ve Trk aydnla
rnn kltrel ideolojisine, Paretocu bir anlamda giren kar
mak trevler rgs.
Grdmz zere, kurumlara ait siyasal ayrcalklar ve
dokunulmazlklar yoktu. Bendixin deyiini adapte eder
sek, btn Osmanl yurttalar stn otorite karsnda
aracl bir ilikiden ok, dorudan doruya bir iliki iin
de bulunuyorlard. Bu eksik kademeye meden toplum
dedik. Buna baml olduu lde, Trkiyenin modern
demokrasi uygulamasnda olduu kadar, deiik bir top
lumsal temel zerine kurulmu siyaset kavramlarnn be
nimsenmesinde de zorluklarla karlaaca beklenebilir
di. Marxn devletle toplum arasndaki, gereklii deneye
dayanan elimeye103 verdii nemin Trk dnrlerin
ce anlalmas henz zordur, zira bu elime Trk yaan
tsnn bir verisi deildir. Kemalizm ideolojisi bunu inkr
eder. Ortaya kan durum, bir snflar kartlnn dinami
ini bouna arayan Trk Markslan iin tamamen ar
tc olmutur. Daha yaknlarda, mahall deneylerini Trk
gerekliinin incelenmesi iin daha uygun bir model -As-
ya retim Tarz modeli- nda deerlendirmeye bala
mlardr.
Trk toplumsal yapsnn ideoloji zerindeki etkisi, Trk
slahatlarnn bamsz bir mekanizma olarak meden
toplumu hesaba katmadaki isteksizliklerinde grlebilir.
Yakn zamanlardaki Trk radikal slahatlnn topyac-
l byk lde bu etkilerin sonucudur. 1950ye kadar-
ki yllara renk veren, hkmet evrelerinin zel teebbse
kar pheci denetleme tavr, bundan kyordu. Meden
toplumun gnn birinde meruiyet kazanp kazanmayaca
henz kestirilemez. Fakat Trkiye siyasetinin yakn gele
cekte byk lde burada ana izgileri verilmi olan er
eve iinde anlam kazanmaya devam edeceinden pek p
he edilemez.
kinci bir zorluk, byk ynlarn siyasal katlmasn ka
bul etmekte gsterilen isteksizlik olmutur. Birok Trk b
rokratlar ve aydn sekinler, daha Batnn yaad uzun ha
yal krkl srecinden gemeden, siyasal temsilin, halk ira
desi ve demokratik sistemin stnkr gizlenmi sahtecilik
ler olduunu pek abuk kefettiler. Bu kefin yaplmasnda
ki hz, bir klf uydurma abasnn varlm akla getirmekte
dir. nsanlarn klavuzsuz yapamayacaktan konusundaki ta
vr zor gemektedir.
Trk ktisad yapsnn biimlenmesinde arpalk mk
fatlan nemli gizli bir deiken olmutur. Trkiyede devlet,
103 W . G. Runciman, Social Science and Political Theory (Cambridge, 1963), s. 33.
yksek memurlarna her zaman ktisad frsatlar salam
tr; akllca kullanlrsa, bunlar, zel teebbslk iin do
rudan doruya ie atlmaktan daha iyi bir atlama ta olmak
tadr. Bu, maalarn yksek oluundan deildir. Gerekte
devlet hizmeti yapanlara verilen maa yetersizdir. Fakat b
rokrasi ile ilikiler, i hayatnda art olan kaplan amakta
dr. Trkiyede zel sektrde baan gstermenin en iyi yolu
devlet memuru olarak balamaktr.
Son olarak, Trk aydnlannn, tek bir ortak kltr yarat
mak iin halk kltr kklerinden yararlanma ynnde
ki byk abalar, gerekli olan iki kltr arasndaki ayr
l giderme iinin yava, kesintili ve akla uygun olmayan
bir yoldan ilerlemesine sebep olan bir kaslma ve ters zp
pelik iinde yrmektedir. Geleneksel sekinler kltr
nn narsisizmi ve ksrl, ayrc gr as onu modem
bir demokrasi iin kullansz yapmtr. zellikle, sekin
lerin yapmackl dilinin basitletirilmesi gerekti. Bunu Trk
modemletiricileri anladlar. Fakat bu yndeki ilk abalann
balamasndan beri bir yzyl gemesine ramen, sekinle
rin dili ile halkn dili arasndaki uurum giderilememitir.
Tersine, Trk edebiyatnn dili, saray dilinin bir taklidi gibi
olmutur - aprak, yapmackl ve kat.
BENC BLM
CUMHURYET DEVRNDE VOLK tSLMI

Cumhuriyet Trkiyesi oldum olas bize bir yenilikler Tr


kiyesi olarak takdim edilegelmitir. Her ne kadar Cumhu
riyeti baarsz olarak nitelendirmek isteyenler kmsa da,
Cumhuriyetin zelliklerinin anlamn Osmanl yaplarnda
aramak pek rastlanan bir tutum olmamtr. Byle bir ba
lantnn, aslnda, Cumhuriyet Trkiyesinin nemli bir zel
lii olduunu gstermeye alacam. Osmanl mparator
luumdan tevars edilen bu zelliklerin etkisi yalnz Cum
huriyetin yourucu hamlesinin dnda kalm olan unsurlar
iin geerli olsa, yeninin iindeki eskiyi ihmal etmek bir de
receye kadar anlalabilirdi. Fakat bizzat Cumhuriyetin ide
olojisinde byle zellikler bulmak mmkndr. Ziya G-
kalple gsterdiimiz gibi, bazen, bir kiinin yeni olduunu
iddia ettii ve bizim de yeni olarak kabul edebileceimiz g
rlerin ardnda ok derinlerde eskinin artlandrd dav
ranlar mevcuttur. Cumhuriyeti eski Osmanl toplumuna
balayan unsurlardan nemli olanlar bu katta toplanr. de
olojik dnce tarznn ve bizim ona ballmzn ne kadar
aprak ve girift olduunu da en iyi onlar gsterir.
Cumhuriyet idaresinin yeni olarak iln ettii ideo
lojilerin ardnda yatan meru toplum teekkl anlay
nn Osmanl mparatorluuna giden nemli yap unsurla
r arasnda Herrschaft ynelimi, stat toplumunun deerle
ri ve halk kltr ile aydnlar kltrnn hl iki ayr kl
tr olarak kalm olmas bata gelir. Buradaki tezim bunla
rn beraberinde mmet ynelimini sekinler katnda sr-
drc davranlar getirmi olduklardr. Osmanl ayd
n beraberinde tad kltr kalplarn Cumhuriyet ayd
n olduu gn tmyle deitirmemitir. Buna tabi olarak
bakmak gerekir. Doal olmayan, iki devirde yaam aydn
larn davranlarn 28 Ekim 1923 saat 24te deitirdikle
rini dnmektir.
Cumhuriyetin Herrschaft ynelimi batan itibaren Cum
huriyetin iindeki ktisad hayat kontrol altna alma istei
eklinde gzkmtr. Ticaretin ekalliyetlerin elinden aln
mas bakmndan kendisine nem verilen tccar 1950ye ka
dar ancak devlet kapsna olan etkisi orannda birinci snf
vatanda olabilmitir.1 Tccar sosyal bir tip olarak Cumhu
riyetin idarecilerince benimsenmemitir. darecilerin mil
l tccar yaratma abalarna balayabildiimiz zayf ser
best iktisat kprdanlarmn dnda, Trkiyede bir kapi
talist zmrenin kamayaca inanc siyasal sekinler arasn
da yaygn olmutur.2 Kapitalist zmrelere sekinlerce Tr

1 1927 ila 1951 yllanm kapsayan bir aratrmada serbest meslek sahipleriyle
memurlarn BMMdeki temsil glerinin tm nfustaki oranlarna nisbetle ok
daha ar bast anlalmaktadr. Bu fark % 1000 ile 2000 arasnda derimek
tedir. Buna karlk ticaret ve endstri tm nfustaki yeri orannda temsil edil
mitir. Bkz. Frederick Frey, The Trkish Political E/ite (Cambridge, Mass., MIT
Press, 1965), s. 82.
2 Bu Osmanl gr zaman zaman olduka ilgin ekiller almtr. Mesela, libe
ral olduklar iddiasyla ortaya kan Serbest Frka mensuplan tekellerin tenki
dinde CHPden daha solda, daha devletidirler. Bkz. Korkut Boratav, Trkiyede
Devletilik 1923-1950. (Siyasal Bilgiler Faklutesi Maliye Enstits, 1962), s. 18.
smet Paa, Serbest Frkaclarn yukarda belirtilen tenkitleri yaplmadan
hemen hemen iki yl nce TBMMde yapt bir konumada Devlet Hazinesi-
kiyenin toplum strktr bakmndan az ans tannmas,
aslnda onlara ans tanmamak isteinin ifadesi olmutur.
Trkiyenin bir borsa merkezinden idare edilmesi Cumhuri
yet idarecilerinin idealinin tam tersiydi. Zaman zaman Tr
kiyede bir kapital birikmesinin devlet karlarn engelleye
cei dnld zaman -varlk vergisi konusunda olduu
gibi- devlet pazar mekanizmas yoluyla kendisine kar
kanlar yoketmeye tereddt etmemitir. Stat, Cumhuriyet
Trkiyesinde deerlerin etrafnda dnd eksen olmutur.
Brokrasinin ve ordunun tek parti devrindeki imtiyazl du
rumlar bunun bir belirtisidir.
Cumhuriyet Trkiyesinde her eye ramen Herrschafta
baz snrlar konmutur. Bu limitleri koyan unsur -bir mil
l tccar zmresini yaratmak iin sarfedilen abalar bir ya
na-3 Atatrkn kurmak istedii meden toplumun iin
de, katlmann zorunlu olarak kazand nemdir. Modem
toplum, beraberinde getirdii byk apta istihsal, geni ha
berleme rgtleri, farkllama ve ihtisaslama dolays ile
toplum iindeki kimselerin toplum faaliyetlerine katlmas
na baldr.4 Bundan dolaydr ki -Trkiye bir tarafa- mo
dern diktatrlklerin bile toplumu yaplan ie katmaya ya
rayacak birer sistemleri vardr. Diktatrlerin bu konuda i
lerinin demokratik idarelerdekinden ok daha kolay olduu
sylenemez. Yaratlmak istenen modern Trkiyede, Cum

ni zel ahslar lehinde -ve zellikle inhisarlar kullanarak- istismar etmek is


teyen temayln bir tehlike arzettiine iaret etmitir. Ibid., s. 19, gene bkz. s.
11, devlet kapitalizminin 1921de vlmesi iin. Devletin batan itibaren ik
tisadi sahaya el atmas konusunda (Mart 1922 iktisadi program) bkz. Enver
ZiyaKaral, Trkiye Cumhuriyeti Tarihi 1918-1953, (stanbul, Cumhuriyet Mat
baas, 1954), s. 173.
3 Mill Tccar Yaratma ttihat ve Terakki Politikasnn bir bakma srdrl-
mesiydi. Bkz. Doan Avcolu, Trkiyenin Dzeni: Dn-Bugn-Yann, (Ankara,
Bilgi, 1968), s. 127.
4 Deniz Baykal, Siyasal Katlma: Bir Davran incelemesi", Ankara, 1968, Basl
mam tez, Pas sim.
huriyet idarecileri, modern Trkiyeyi kurmaya doru gi
den yollardan birinin iktisat olduunu biliyorlard. Kurula
cak olan modern farkllam ktisad yapnn her ynn
birden devletin kurmasnn ancak ok sert bir siyasal kon
trol ile mmkn olacan da idrak ediyorlard. Bundan do
lay ktisad ilerin yrtlmesinde siyasal ynden kontrol
altnda tutulan fakat meslek faaliyetlerini otonom olarak
yrten bir ktisad snf meydana getirdiler. Bu snfn ken
disine verilen snrl yetkileri ama istei ve abas, Trki
ye Cumhuriyetinin 1950ye kadar i hayatnn ana temas
n tekil etmitir.5
Osmanl toplumunun sregelen etkileri arasnda arpa
lk (prebendiel) sistemin devamn da saymak gerekir. Bu
devam dolaysyladr ki, baz yazarlar Trkiye Cumhuriye
tinin ktisad siyasetini yeni kurulan burjuva snfna yar
dm etmi olarak deerlendirirler.6 Aslnda bu yazarlarn tek
bir balk altnda ele aldklar sreci ayr srete topla
mak mmkndr: (1) devlet katnda olan kimseler, devle
tin iktisadiyata bankalar, demiryollar yoluyla girmi olma
s dolaysyla i hayatna kolaylkla atlabiliyorlard. (2) a
damlar, salt iadam olarak, devletten bir yardm grmeden,
ona kaplar atrmadan i yapamyorlard. Bundan dolay
rvet imknlar akt. Nihayet (3) devletin kendisi mem
leketin ktisad yapsnn hkim noktalarn bir mddet son
ra eline almaya balad. hayatnn bu ekillenii ok garip
bir ekilde Osmanl mparatorluunda grdmz davra
nlar hatrlatmaktadr.
Halk kltr ile aydnlar kltr arasndaki farkllk
Cumhuriyet Trkiyesinde de srdrld. erif Hulusinin

5 Kendini bu mcadelenin iinde gren bir i adamnn ikyetleri iin bkz. Ra-
sim Hayri Cngi, Bir h Adam Gzyle Memleketin Hali ve Dertlerimiz (stanbul,
brahim Horoz, 1948).
6 Avcolu, Trkiyenin Dzeni, Passim.
belirttii gibi,7 halkla alkalanan yazarlarmz bile halkla al
kalandklar zaman onun cehaletini gstermeye almlar
dr. Cumhuriyet bu khne kltrel kalplan cahil halk
tan skp atacak olan kurtarc olarak gsteriliyordu. Da
ha sonra, 1950 ve 1960larda, baz yazarlan hakiki anlamda
halka dnk bir edebiyat aramalannn nedeni bu aynlktr.
Medeniyet arama salt sekinler katnda yrtlen bir faa
liyet olmutur. Bizim buradaki aratrmamz bakmndan en
nemli zellik budur. Fakat daha nce grdmz zere
toplumun analitik katlan birbirleriyle zdelemi olduun
dan, Osmanl toplumundan tevars edilen dier zellikleri
de hatrlamamz gerekecektir.
Cumhuriyet Trkiyesinde din meselesini, bir taraftan
modernlemenin iddetli istei, dier taraftan Osmanl m
paratorluundan tevars edilen bu meselelerin ereve
si iine sokmak gerekir. Halk kltr ile sekinler klt
r arasnda bir uurum olmas, sekinlerin, dine nem ve
ren kimseler olsalar bile, halk islmn kurald saymala-
nyla sonulanmtr. Dier taraftan, Cumhuriyetin sekin
leri slmn yzeyde grlmesi mmkn olmayan nemli
fonksiyonlar grdn idrak etmemilerdir. Bunun sonu
cu kltrel optimizm olmutur. Cumhuriyet sekinleri s
lmn kiisel fonksiyonlara kolayca baka bir yapya dev-
redebileceklerini sanmlardr. Meselenin bu kadar kolay ol
madnn incelenmesini nce volk slm asndan ele al
mak istiyorum.
Trkiyede dini modernletirme eilimleri, ttihatlar
dan balayarak Trkiyede bir tek din olduu noktasndan
hareket etmitir. Dini ciddiye alan veya almayan kimseler,
halk inanlannn kendi iinde anlaml bir tr olduunu ka
bul etmemilerdir. Bunun iin yalnz hurafeden bahset-

7 erif Hulusi, Trk Edebiyatn Tetkikteki Glkler, lk, 15 Temmuz


1943, s. 425, not. 5.
inilerdir. Reformcularn abalan bu hurafeleri skmek ol
mutur. Resm kltrn yannda gizlice yaayan, anlam
l bir halk kltr olduunu kefedenlerin, bunun yannda
bir halk dini olduunu grememi olmalarn ancak orto-
doks Islmn uzun vadede bir etkisi olarak deerlendirmek
mmkndr. Zira, reformcular, halk dinini kurald say
makla eyhlislmlarn pek de beenmi olacaklan bir tu
tum almlardr.
Ziya Gkalp, Mehmet Akif ve emsettin Gnaltay bu ba
kmdan ayn temellerden hareket etmilerdir.8 Reformla
r Snn slmn ortodoks ekline yeni ve medeni bir e
kil vermek zerinde durmutur. Bu tutumlar, uzun vade
de, bir halk dini olduunu bilen ve onu ciddiye alan hla-
ra, hocalara ve btl itikat ticareti yapanlara yaramtr. On
lar hurafeyi ciddiye aldklan iin kyl ile alt tabakadan
gelen adamla ayn dili konuabiliyorlard. Buna karlk ky
de, 1950 ylna kadar Ziya Gkalpin Trke ezan hakknda-
ki fikirlerinin paylaamadn biliyoruz. Trkiye Cumhuri-
yetinde Diyanet leri Bakanlnn ayn politikay gtt
grlr. Dine yaklamlarnda sekin tabakann radikalle
riyle onlara kar kan dinciler arasnda bu konuda ok be
lirgin bir fikir birlii olmutur.
Aklmza bu konuda hemen gelen bir soru Cumhuriye
tin nasl olup da ideolojik kalplarn kylere kadar gnde
rip onlan rakip birer ideoloji olarak dinin karsna karma
ddr. Bunun nemli bir yn bizzat mmet hissinin Cum
huriyet devrinde din meselelerinde gcn kaybetmi ol
mamasdr. Cumhuriyet bile zaman zaman bu mmet ide
olojisinin kendinden daha kuvvetli olduunu kabul etmek
zorunda kalmtr. 1928 ylnda, Prof. Fuad Kprlnn
dinin geliimini bir nevi din bilimi merkezi olarak ileye

8 Bkz. Gotthard J%osche, Der slam in der Neuen Trkei: Eine RechCsgeschichtlic-
he Untersuchung, (Letden, Brill, 1951), s. 16 v.d.
cek olan lahiyat Fakltesine balamaya almas kamuo
yunun (= mmetin) mukavemeti karsnda terkedilmiti.
Devlet, bundan sonra dini bilimsel abalarla ekillendirmek
ten vazgeti.9 Kemalizm ideolojisinin zaafna da belki en iyi
bu noktada parmak basmak mmkndr. Kemalizm, klt
rn kiilik yaratc katnda yeni bir anlam yaratmad ve ye
ni bir fonksiyon grmedii iin bir rakip ideoloji roln oy-
nayamamtr. Kemalizmin Trkiyede ailelerin ocuklarna
intikal ettirdikleri deerleri deitirmekteki etkisi ancak sat
h olmutur. Bu sathlik dahi bir dereceye kadar slm ge
miimizin zorunlu bir sonucudur. nsann sosyal kiiliinin
ve eyleminin her tarafna szan bir dncenin kapsaycl-
, bilhassa o kltr kalbnn iinde yetienlerce kolay idrak
edilmeyecektir. Bu ideolojik kalplar iinde eitilenler yeni
bir ideoloji imal ettikleri zaman da bu ideolojinin ayn kap-
sayclkta olmas gerekeceini dnmeyeceklerdir. Kema-
lizme aile katnda etken olmasn salayan bir blm ilve
etmek gerei bylece ancak yeni bir hukuk normun yerle
tirilmesi gerei olarak dnlecekti. Aile reformu hukuk
taki reforma mnhasr kalacakt.10
Kemalizmin bir dier zaaf dine rakip olabilecek ideolo
jilerin ortaya kmasna msaade etmemi olmasdr. Bu da
Cumhuriyetin ktisad kuvvetlere meruiyet salamada, n
celeri zerinde durduumuz tereddtten ileri gelmitir. Hu
susi teebbs ideolojisi kendi bana geliseydi ok nem
li fonksiyonlar grm olaca iin, aile ilikilerine zorun
lu olarak szacandan dinin eskiden grd fonksiyonla
rn yerini alabilir ve toplumun hi olmazsa bir katnda otur
mu bir ideoloji haline gelebilirdi. Bu oturmu ekliyle, bur

9 Jaschke, Der slam, s. 68.


10 Atatrkn ailenin temel bir toplum yasas olduunu grmesine ramen: Bkz.
Atatrkn Sylev ve Deleleri II (1906-1938), (Ankara, Trk Tarih Kurumu,
1952), s. 183.
juva ideolojisinin dine rekabet eden bir taraf olacakt. Bil
hassa slm dini gibi mmet strktrne dayand derece
de kapitalizmin ferdiyetiliine kart olan bir dinde bujuva
ideolojisinin kar bir kuvvet olarak fonksiyon grmesi ih
timali vardr.
Cumhuriyet bir dier ynden de mmet strktrnn de
vamn salamtr. Vatanperverlik, beraber olma ve bakala
rna kar koyma mmet hissini devam ettirici bir unsurdu.
Okullarda btnlk, birlik, beraberlie verilen nem pek o
kadar da mmet fikrinden uzaklatnc bir anlam tamam
tr. Bayrak ve kahramanlk deerleri ise Battal Gazi menk
belerinden uzak deildi. Cumhuriyetin kitaplan kahraman
lk ve tesant zerinde durduklar oranda bir yanl anla
maya yol aacak bir temel kuruyorlard. Kysel bir evrede
Mehmetik kolayca yeniden Battal Gazi ve Gazi, Ali olabili
yordu.11 ok muhtemeldir ki, burada da Trk milliyetilii
nin temellerini kurmu olanlar ve bu arada Ziya Gkalp m
met strktrnden sandklan kadar uzaklamamlardr. Zi
ya Gkalpin dine nem vermesi, tesantlk akmna ba
lanmasnn bundan ileri gelen bir yn olduu dnlebi
lir. Gkalp, bir dereceye kadar bunun farkndayd ve mm
kn olduu kadar Trkiyenin strktrlerini ok baka trl
bir tesant prensibi olarak grd milliyetilikte aramt.
Fakat gene burada Gkalp, Durkheimm sosyolojisine ken
di toplumunun ideolojik gzlkleriyle bakmt. Zira Durk
heimm o kadar nem verdii iblmnn yerine Ziya G
kalp ok daha fikirsel bir yap olan milliyetilii geirmi
ti. Herhalde, Ziya Gkalpten mlhem olan, Trkiyede snf
aynlklan olmad ve olmayaca fikri, Cumhuriyet sekin
lerince kullanld zaman eylemlerinin rn, fonksiyonu
mmet'e benzer bir toplumsal hissin toplum ba olarak sr
drlmesi olmutur.
11 Bkz. Vl Nurettin, Bu Dnyadan Nazm Geti, (stanbul, Remzi, 1965), s. 77.
Kysel evreler bu boluu slmn volk ekilleriyle ka
patrken, ehirsel evrelerde ve sekinler arasnda Kemaliz-
min bu eksiklikleri Cumhuriyetin karakteristik kltr kriz
lerini yaratmtr. Modern Trkiyede kltr problemi bu
boluun eletirilmesi ekseninde toplanr. Efruz Beyden
Amerikanclara kadar birok kimse slmn bo brakt
sembolik ve kii gelitirme fonksiyonunu doldurma arele
rini aramlardr.

mmet Dnya Gr
Trkiyede 1940larn sonlarndan itibaren belirmi olan
dine dnme isteinde bu bakmdan temel bir anlamaz
lk yatmaktadr. Dine yeniden nem vermek isteyenler ka
dar dine dnmek isteyenleri incelemi olanlar da bu anla
mazln kapannn iine dmlerdir. Aslnda, Trkiyede
dine dnn bir tek deil, iki ekli vardr. Bunlardan biri,
Ortodoks, Snn, Ulema-y rusumun fikirlerini devam etti
renlerdir. Bunlar slm dininin icaplarna toplum iinde da
ha geni bir anlam tanmak istemilerdir. kinci dincilik, ge
ni halk tabakalarnn hurafelere, volk lslma dn is
temesidir. Bu ikiliin farkna varmayan veya laikler kadar
kmseyen, ilerici dindarlar, durumun karsnda laik
ler kadar armlardr. Zira, zaman zaman karlarna hi
tanmadklar bir slmn ekilleri kmtr.
Trkiye gibi, aydnlar halk kltrnn aratrlmas
na bu kadar yer ayrm olan bir lkede halk dininin res
m dinden ayr olarak anlaml bir btn olarak yaad
nn inkr edilmesi acaba bir tesadf eseri midir? Drkhe
im, 1890larda AvustralyalI yerlilerin bir inancna bakabil-
mise, Malinowski Trobriand adallarn inanlarn o top
lumun strktr btn iine yerletirebilmise, hele L
vi-Strauss bu tip yaplar son derece nemli bulmusa aca
ba Trk aydnlarnn bu izden yrmemeleri kendi zel
bir ideolojilerinin sonucu deil miydi? lkemizdeki aydn
larn byle ynleri ihmal etmeleri anca mmet strktr-
nn ideolojik bir yap olarak hl etkisini srdrmesi ola
rak izah edilebilir.Bu strktrn alma mekanizmas ise
mmet iinde bir tek hakikat olduudur: Herkesin zerin
de birletii hakikat.
mmet dnya grnn Cumhuriyet aydnlarna tevars
etmi olan ekli sosyal hakikatlerin basit hakikatler oldu
u fikridir. Bundan dolay kendi iinde bir anlam tamayan
hurafe kavram lkemizdeki birok aydnlar iin yeterli
bir izah tekil etmektedir. Fakat bu hurafelerin bir siste
mi olduu da karsna geilmez, basit bir gerektir. Bu ya
p, gcn, sembolik fonksiyonunu halk katlarnda srdr
mesinden almaktadr.
Daha nce zerinde durduumuz bir nokta sembollerin
halk tabakasnda bir nevi eylik kazandklardr.12 Sem
bollerin anlatm kuvvetinin reifie edildii kysel ve d
k halk tabakalar arasnda ok etkin olmalar modem Tr
kiyede bu katlarda bugn sembollere kar kesif bir zlem
eklinde grnmektedir. Sakal brakma, takke giyme, yeile
yeniden nem verme, eski yazya sanlma, sembol arama e
killeridir. ttihat gazetesinde 1968 ylnda kan ve Nurdan
Demirel adnda kk bir kzn slm sembollere hkimiye
tini ileyen bir makale serisi bu zlemi son derece ilgin bir
ekilde gstermektedir.
Bu sembol arayanlar arasnda, alma hayatlar itibariyle
Cumhuriyetin meru erevesini kullanmalar gerekli olan
esnaf da katmak gerekir. Sabah gazetesinde grlen Ms
lman kadn moda sayfas bu abann gzkt yerler
den biridir.
Lvi-Strauss daha nce yanndan deinerek verdiimiz
12 Bkz. Barthold-Kprl, slam Medeniyeti, s. 242.
sembolizmin toplumlar iin ve bu arada gelimemi toplum
lar iin ne gibi bir fonksiyon ifa ettii konusunda son yirmi
ylda ilgin bulgular ortaya karmtr. Bunlarn hepsi ze
rinde durmak mmkn deildir. Fakat bulgularn bir yn,
daha nce toplumun bilgisini ekillendirici sreci olarak ta
nmladmz taraf, son derece ilgintir. Lvi-Straussa gre
ilkel toplumlann bilgilerini organize etme abalan bricola
ge (er p birletirme) adn verdii bir srele oluyor. l
kel adam tabiatn olaylarnn modelini tabiat iinden kar
d dier ekillenmi eylere dayandmyor. rnein, ilkel
adam benim kym bir tavuskuudur gibi bizce anlam
sz bir cmle ile ortaya kt zaman kynn tavuskuu-
nun ekline benzer bir ekli olduunu veya kendi klanndaki
aile ilikilerinin tavuskularnm hayatnn belirli bir yn
ne benzediini belirtmek istiyor. Bu adan kaplumbaa eti
nin yendii bir toplumda bir yerlinin Lvi-Straussa syledi
i bu cmle son derece anlamldr: Kaplumbaa yemek iin
deil, dnmek iin yararldr. Baka bir anlamla bu yerli
iin kaplumbaa kinat modelini hatrlamasn mmkn k
lan ifreyi zerinde tamaktadr.
Trkiyede halihazrda halk katnda hl geerli olan Bat
tal Gazi menkbelerinin ayn kltrel ifre roln ifa ettik
leri sylenebilir. kzn boynuzu zerinde duran dnya
imaj da, bizim iin ne kadar gln olursa olsun, fonksiyo
nu belirli bir toplumu olduu gibi srdrme olan bir ideolo
ji temin etmektedir.
Toplumumuzda artk fonksiyonlar olmayan sembolle
rin zamanla ortadan kalkmas beklenebilir. Fakat bunlardan
hangilerinin kalkacan bilmek de zordur. rnein, dn
yann bir kzn iki boynuzu zerinde durduu sembo
l btn anlamszlna ramen kiiye ferahlk veren -f
rknn telkinleri gibi- fonksiyonlu bir kltrel ynelim
le birlikte kavramlatnlyorsa o zaman onu fonksiyonu de
vam ettirecektir. Yeni dzen kiinin ruhsal dengesini sala
yc yeni bir mekanizma salamadka, frk de, dnya
y boynuzunun zerinde tutan kz de halk inanlarndan
kalkmayacaktr.
Bugn Trkiyenin yaps farkllatka bu yap farklla
masndan doan gerekler yava yava yeni bir ideoloji olarak
ekillenmektedir. Fakat halk katnda imdilik birok fonksi
yonun kolaylkla slm tarafndan grldn gryoruz.
Dogmaya bal olmayan halk inanlar bylece belki oku
mularn inanlarndan daha salam bir sentez ve dnya g
r haline gelecektir.
Olay, gene Trkiyenin endstrilemesi ynnden de ele
alabiliriz.
Basit halk tabakalar kolaylkla fabrikann alma dze
nine ideolojilerinde yer verebilmektedirler. Sendika beeni
len bir kurumdur. Uzun vadede Battal Gazi sembolnn ya
va yava Battal Gazinin hasletlerine ilveten revata olan
bir sendika liderinin hasletlerini tayacak bir ahsiyet olma
s beklenebilir. O zaman sendika lideri imaj tpk Lvi-Stra-
ussun kaplumbaalar gibi dnceye yarar olacaktr. Ye
ni bir sembolik fonksiyon icra edecek, toplumun hakiki bir
fonksiyonuna iaret edecektir. Bununla beraber de fabrika
daki deerler bu yeni toplum inancnn bir ynn tekil et
meye balayacaktr.
Trkiye bir kitle toplumu grnn kazandka halk
katnda cereyan eden, Lvi-Straussun ifadesyla bricolage
abalar, (eldeki sembolik imknlarla bir dnya gr imal
etme almalar) sekin zmrenin kltrn de etkileme
ye balamtr.13
Modernlemek, kitle haberleme aralarnn gittike
nem kazand bir sretir. Aralarn yaylmas ise halk

13 Bkz. Claude Lvi-Strauss, L a Pense Sauvage (Paris, Plan, 1962), s. 26.

152
iin yazmay etkin klmaktadr. Bundan yirmi be yl nce
Trkiyedeki okurlarn ancak ok kk bir aznl Battal
Gazi menkbelerinden holanan kimselerdi. Bugn bu gi
bi okuyucular gazeteleri satn alanlarn ounluunu te
kil etmektedir. Bylece, Trkiyede kitle toplumunun te
ekkl etmedii srada az grlen slm temalar, modern
kitle aralarnn okuyucularnn isteklerine hassas olma
lar sonunda baskya gemenin verdii meruiyeti kazan
maktadr. Buna benzer bir sre oru tutmann, son se
nelerde hi grlmedii ortamlarda tutmu olmasdr.
Kk kltrn byk kltr kemirmeye balama
s ve kendini yava yava byk kltrn kalplarnn
iine yerletirmesi yalnz Trkiyede deil, nemli dinsel
inanlara dayanan btn lkelerin modernlemesinde g
rlen bir gelimedir.14 Bu gei, mill btnln kurul
masnn din planndaki eklidir. Fakat Trkiyede kk
kltrn bir paras olan halk dini kurald sayld iin
bugn onun hakknda hurafe ithamlarndan baka hi
bir ey bilmiyoruz.
Modern Trkiyede volk lslm ele aldmz zaman
onun bir ynde deiik bir veheye girme imkn ile kar
latn da gryoruz: Cumhuriyetin kanunlar ve siya
sal partiler gibi ikincil topluluklarn grevlerini stne al
m olan yaplar slm uzun vadede mmet strktrnn
dna iteceklerdir. Bundan kastettiim, Cumhuriyetin her
eye ramen tzel kiilie verdii meruiyet ve ona tand
nemli bir yeni alternatifi yaratm olmasdr. Din, bu ya
plardan istifade ettii derecede, mmet strktrndeki ya
psna benzemeyen bir yap kazanacaktr. Din, artk devle

14 Bkz. Mc Kim Marriott, Little Communities in an Indigenocs Civilization,


Village India, Studies in the Little Community, (Chicago, Universitiy of Chica
go Press, 1955)ten. Yeniden basks Anthropology o f Folk Religin (Der. Char
les, Leslie, New York, Vintage Books, 1960), s. 169-218. Burada zikredilen ks
m s. 205te.
tin kontrolnn dnda gelimek imknlann da kazanm
tr. Siyasi partiler dini istismar etsinler veya etmesinler di
ni kullanmalarnda onlar Osmanl toplumunun zellikle
rinden ok uzaklatran bir tutumla ie girimek mecburiye
tindedirler. Partilerin yalnz ortodoks snn slm eski ka
t ekliyle desteklemeleri artk mmkn deildir. Uzun va
dede Batl davrann, dinde olduu dier toplum eylem
lerinde bu yeni tekiltlanma imknlarndan faydalanld
oranda geliecei ngrlebilir.
ALTINCI BLM
AMPRK KANITLAR

nan sistemlerinin Trkiyede etkin olan ekillerini ele alr


ken imdiye kadar ortaya kardmz ve dinle siyaset iliki
lerini aratranlarn zerinde durmak zorunluunda olduk
lar konulan sayalm:

1. Din sosyolojisi bakmndan:


a. Dinin gerek kii katnda gerek toplum yaps katn
da bir fonksiyonu vardr.
b. Dinin kii katndaki etkisi udur: Kii din aracl
yla kontrol altna alamad baz kuvvetlere tbi
olduu hissine kar bir kiisel gvenlik mekaniz
mas kurar.
c. Dinin toplum katndaki fonksiyonu,
i. etrafndaki dnyay anlamasna yarayan bir model
temin etmesinde,
ii. toplum ilikilerini pekletiren ynler vermesinde be
lirir.
2. slm inan bakmndan:
a. Dinselle dinsel olmayan Islmiyette birbirinden
ayrmak zordur. Her durumda kiinin sosyal kimli
i dinsel kalplarla teekkl eder.
b. Din dogmann slm toplumlarda ideolojik bir
mtenazr vardr; o da mmet dnya grdr.
c. Islmiyette, sekinler dini - halk dini eklinde ba
langtan beri bir ayrlk olmutur.
d. Allahn kapsaycl ve kiilerin Allah nnde eitli
i anlay bu ikilii kapatma fonksiyonunu grr.

3. Osmanl mparatorluunun yaps bakmndan:


a. Osmanl mparatorluunda halk kltr ile sekin
ler kltr arasndaki ayrlk kendini din alannda
da belli etmitir. Bir sekinler dininin yannda bir
halk dini olmutur.

4. Trkiye Cumhuriyeti bakmndan:


a. Cumhuriyetin modernletirici aydnlan bu din iki
lie nem vermemilerdir.
b. Teklif ettikleri hal arelerinde mmet yapsna san-
dklanndan ok daha bal kalmlardr.
c. Trkiye Cumhuriyetinde tzel kiiliin hukuk te
orisine girmesi ve Batl hukuk normlannn tatbiki,
ilk defa olarak dine, devletten ayn olarak tekilt
lanma ansn tanmtr.

Bu arada, ideolojilerin insanlarn hayatlarnda etkin ol


duklarn kantladm sanyorum. Fakat btn bu balkla
rn altna toplanabilecek bilgileri elde etsek dahi bu bize di
nin toplum zerinde bugnk etkisini lmemize yarayacak
imknlar vermi olmayacaktr. nce bildiklerimizi eylem
katnda incelememizi mmkn klacak olan ereveyi geli
tirmemiz gerekecektir. Bu konuda da siyasal bilimlerden ve
sosyolojiden ok nemli yardmlar alamyoruz.
Konunun aprakl uradan ileri gelmektedir: Sosyal
bilimler siyasal eylemi inceledikleri zaman her ne kadaT
bunlardan bazlarnn zerk tesirleri olduunu kantlaya-
biliyorlarsa da, buradaki her zerklik ksm bir zerkliktir.
rnein, salt ideoloji veya salt snf yapsyla veya (Ameri
ka iin) salt rkla bir seim kehanetinde bulunamayz. Kal
d ki yalnz ideolojik sreci -ksm bir siyasal etken oldu
unu kabul ederek- ele alsak onun bile siyasal eylem ze
rindeki etkisinin zel biimlerini kavramlatrmamza ya
rayacak modellere muhtacz. Bu modellerin gelitirilmesin
de daha ok balangtayz. Fakat 1965te km bir ett bu
yolda bize nemli ipulan temin etmektedir. Bu balang
modelini Philip Conversein ideoloji zerindeki bir aratr
masnda buluyoruz. Philip Converse bu almasnda ideo
lojilerin insanlan siyasal eylem katnda nasl etkilediini in
celemitir.1
Conversein ana bulgusu, ideolojileri birbiriyle tutarl fi
kirler olarak tanmladmz takdirde, ideolojik olarak ni
telendirebileceimiz bir davrann ancak oy verenlerin ok
kk bir yzdesinde rastlanddr.
Bylece, insanlarn siyasal davrannda ideolojik olarak ni
telendirilebilecek davranlarn ok nemli olmad anla
lyor. Fakat bu nemin derecesini tayin edebilmek iin nce
Conversein aratrmasna daha derinden girmemiz gerekir.
Conversee gre bir inanc ideolojik olarak nitelendire-
bilmemiz iin bu inancn her eyden nce tutarl olmas ge
rekir. Bu tutarllk mantk bir tutarllk olarak grlebilir.
1 Converse, The Nature of Belief Systems, ldeology and Discontent, s. 203-261.
rnein, devletin masraflarnn arttrlmas gereine ina
nan birisi ayn zamanda devletin kaynaklarnn azaltlmas
gerektiine inanmaz veya buna inanan bir kimsenin inanc
na ideoloji diyemez. kinci ve siyasal alanda daha nemli
olan tutarllk psikolojik ve sosyolojik tutarllktr. Conver-
sein bundan kastettii, insanlarn inanlarn bir btn ola
rak rendikleri ve toplumlarndan aldklardr. Kii, inan
larn toplumdan ald iin neyin ne ile beraber geldiini
o toplumsal renme sreci srasnda renir. te bu nokta
da bir ideoIojiye yaklam bulunuyoruz.
Converse beraber olma gereine zorunlayc (Constra
int) diyor. Bir inan sistemi iinde zorunlayclk ne kadar
etkin ise bu inan sisteminin o derecede ideolojik olduu
nu syleyebiliriz. Conversein bulgusu u ki, ideoloji bu e
kilde tarif edildii zaman semenlerin stat ve eitim bak
mndan stte kalan bir grubuna mnhasr kalyor. stten
alta doru gidite inanlar hem daha az zorunlayc oluyor
ve hem de soyutluk ve genellik niteliklerini kaybediyor, ba
sit, somut, gnlk hayatn gereklerine yakn bir ekil alyor.
Bata, inan sisteminin merkezini genel ideolojik prensipler
tekil ederken, sonralan belirgin sosyal gruplar bu merkezi
igal etmekte, daha sonra aile, i ve meslek temaslar bu ye
ri doldurmaktadr. Deimeler, niversite mezunu olmu bir
st tabakadan hemen sonra balamaktadr.
Michigan Aratrma Enstitsnde 1952 ve 1956 Cumhur-
reisi seimleri srasnda yaplm olan anketleri bu adan in
celeyen Converse, deneklerin kullandklar kavramlatrma
trlerinin drde indirgenebileceim bulmutur. nce, en st
te hakikaten verdikleri oyu soyut ve olduka geni bir bilgi
ye dayanan bir ereveye yerletirilenler mevcuttur. Bunlarn
arkasndan, birinci tabaka kadar kesinlikle olmamakla bera
ber gene de nisbeten anlaml bir ideolojileri olan kimseler gel
mektedir. nc grupta genel bir kavramlatrma sistemle
ri olmamakla beraber, parti ve adaylar kendi iinde bulun
duklar sosyal grupla olan ilikileri bakmndan kymetlen
diren kimseler vardr. Partilerin zencilere, zenginlere veya
fakirlere kar tutumlar burada rol oynamaktadr. Drdn
c grup, yazarn, zamann zellii adn verdii bir gruptur.
Bu gruptakiler partilerden bahsederken partilerin varlklarm
partinin damgasn bastna inandklar mutlu veya mut
suz zamanlara gre kymetlendirmektedirler. Beinci grup,
parti tercihlerini hibir ekilde anlaml bir modele balayama-
yanlardan teekkl etmektedir. Conversein bulgularnda bu
gruplarn iine giren oy veren dalm yledir:

Oy verenlerin yzdesi
deologlar 3.5
Ideoloa yakn olanlar 12
Grup menfaati 45
Zamann zellii 22
Anlatamyor 17.5

Conversein bir bulgusu, bu arada, 1953 seimlerinde Ei-


senhowere kayan oyun ideolojik sebeplerden dolay deil,
Eisenhowere duyulan itimat dolaysyla kendisine kaym
olduudur. Partileri ideolojik deerlere gre deerlendiren
ler bile bu seimde Eisenhowerin kiisel zellikleri dolay
syla ona oy vermi gzkmektedirler.
Conversein en genel anlamdaki bulgusu, ideoloji ad
n verebileceimiz fikir sistemlerinin oy verenlerin ne kadar
kk bir yzdesi iin tuttuudur.
Conversein ikinci nemli bulgusu genellikle objektif ola
rak insanlarn oy verme davrann etkiledii belirtilen snf
durumu gibi unsurlarn yannda, oy verenin ideolojik belir
ginlik seviyesinin de nemli bir rol oynaddr, 1956 yl se
imleri iin ayn sosyal snfn iine denlerden ideolojik se
viyesi yksek olanlar bu snfn genellikle oy verdii partiye
daha yksek oranda oy vermilerdir. Bu itibarla, Converse, s
nf kan gibi oyu ekillendiren faktrlerin yannda ideoloji
faktrnn de aynca etkin olduunu gsteriyor. Ona gre da
ha nce fikir lideri (opinion leader) olarak tanmlanp oy ver
mede ok etkin olduklan anlalan nfuzlu kiiler, bu ideolo
jik seviyesi yksek kimselerden bakalan deildir. Converse,
parti iin bulduunun din iin de ayn seyri gsterdiini anla
tyor. rnein seimlere etkin olmu olan dinsel faktrler in
celendii zaman, dinin bir ideoloji olarak etkisinin bu ideolo
jiyi ekillenmi olarak kullanan baz kimselerden geldiini ve
dinsel ideolojiyi bu kadar ekillenmi olarak aklnda tutanla-
nn bir aznlk olduunu kabul edebiliriz.
Conversein tezinin ana hatlann hatrlayalm. Ona gre,
ideolojik yapnn aync nitelii bir fikrin beraberinde belirli
dier fikirleri getirmesidir. Bu beraber getirme ancak ei
tim ve stat bakmndan ok ilerde olan kimselerde bulu
nur. Oy verenlerin byk ounluu arasnda bir dnya g
r yoktur. deolojiler bu katta ok daha danktr. Oy ve
renin ideolojik bakmdan tutarl bir davran olmas bekle
nemez. Converse bunu daha da genileterek, rnein, geni
halk ymlannm kendi mterek kltrlerinin bir bilinleri
olmadn rneklerle anlatyor.
Conversein aratrmasnn belirgin bir zellii yazarn
ideoloji olarak yalnz sert ideolojileri ele almasdr. Bu a
dan bululan bize ok yeni gibi gelmiyor. Nihayet, 1950ler-
den beri yaplan oy verme aratrmalan oy verenin pek de en
telektel eilimli bir kimse olmadn ortaya karmty. Fa
kat yapt hareketlerin baka bir planda kendi iinde bir an
lam tayp tamad tamamen farkl bir sorundur.
Konuyu bu adan ele aldmz zaman oy verenlerin hare
ketlerinde -kendi iinde tutarl- birka ideolojik eksen bul
mamz muhtemeldir. Bunun Trkiyede alt tabakalardaki
dinsel inanlar iin byle olup olmadn tespit etmek ze
re 1968 yl sonbaharnda zmirde bir aratrmaya giritik.
Hatrlanaca zere Conversein metodunun iki aama
s vard: nce bir gsterici ile ideolojilerin i tutarlln l
yordu. Sonra da bunun oy vermede nasl gsterdiini ar
yordu. Biz burada bu ilemlerden yalnz birincisine giritik
ve zmirde snrl bir ii grubunun dinsel inanlaryla dier
inan ve davranlar arasnda ne gibi bir uyumluluk oldu
unu aratrmaya altk.
Aratrma katl rnekleme (stratified sample) metoduyla
Smerbank Dokuma Fabrikas iileri arasnda seilen bir r-
neklem zerine tatbik edilmitir. meklemdeki katlar, ei
tim seviyesine gre dzenlenmitir. Sonu olarak 163 kiilik
bir meklem elde edilmitir. Dinsel inanlarla ilgili soru k
d bu iilerin evlerine gidilmek suretiyle tatbik edilmitir.
Sonular dinsel inancn hl bu grup iinde bir dnya gr
saladn gsterdii derecede ok ilgin olmutur.
Soru kdnn bir blm iilerin kendilerini nasl gr
dkleri ile ilgiliydi. Sorulan soru uydu: Kendinize bakt
nz zaman, kendinizi nasl grrsnz? Yani zmirli olarak
m, geldiiniz yerin bir adam olarak m, Mslman olarak
m, ii olarak m, yoksa Trk olarak m grrsnz?. Bu
soruya deneklerimizin yle cevap verdiklere grlmtr:

Cevap verenlerin yzdesi


zmirli 3.6
Memleketi 1.8
Mslman 37.5
6.0
Trk 50.3
Bilmiyor 6
99.8
N = 163

lgin olan nokta, bir ii muhitinde kiilerin %40a yakn


bir yzdesinin hl sosyal kimliini Mslmanlktan al-
dklanyd. Mslman ve Trkleri iki ayr grup halinde
ele aldmz zaman ise birbirinden olduka farkl ve kendi
iinde tutarl davran ve grlerle karlayorduk.
Bir kere Hayatta veya lm, en ok beendiiniz iki ki
inin adn verir misiniz? eklindeki soruya verdikleri ce
vapta Mslmanlar Trklere nisbetle ok daha kesin
bir ekilde aileye mensup ahslar zerinde duruyorlard
(%46.7) ve (%20.4). Aradaki yzde fark Atatrk ve devrim
simalarTna gelince kapatlyordu, zira Mslmanlardan
yalnz % 40 Atatrk rehber alyor, Trkle r ise %67
seviyesinde onu beeniyorlard, ilgin bir nokta en ok
beenilenler arasnda din simalarn her iki grup iin d
k olmasdr (%4 civarnda). Dier cevaplar anlamsz k
k kmeler tekil ediyordu.
Birincil ilikilerin Mslmanlkla beraber gelen bir ili
ki tipi olduu burada aka grlyor.
Gelecek seneler iin en nemli isteiniz nedir? sorusu
na verilen cevapta ise Mslmanlar arasnda hi nemli
olmayan memleketin selmeti bal Trklerde olduk
a nem kazanyordu.

'Trk" - %14.4 Mslman" - %3.2

Mslmanlann vatandalarnn en nemli iki vasf ola


rak grdkleri vasflardan birincisi hakknda cevaplarnn
dalm yledir:

"Trk" Mslman'
Cesaret %28.9 Mslmanlk %25.8
Misafirperverlik % 19.2 Cesaret %20.9
Doruluk %14.4 Doruluk %16.1
Mslmanlk % 12.0 Vatanseverlik % 11.2
N = 163
Grld zere Mslmanlk Mslmanla r arasn
da birinci kategori, Trkler arasnda ise drdnc kate
goridir.
Politikaclar tarttmz zaman onlarn dindar olup ol
mamalarna ne kadar nem verirsiniz? sorusuna u cevap
lar verilmitir:

"Trk'ler "Mslman'lar
Mhim ve ok mhim ------------------------------------------------------------
%72.2 %88.6

inde bulunduumuz insanlar nasl grrsnz? soru


sunda mesele daha da belirgin olarak ortaya kyor:

"Trk" "Mslman"
Din kardei olarak 36.1 89.2
Hemeri 1.2 0.0
Vatanda; 50.6 12.9
I; arkada 7.2 3.2
zmirli 2.4 1.6
N = 163

Burada zerinde bilhassa durmak istediimiz nokta


Mslmanlarn etrafndaki toplumu bir Mslmanlar
Birlii olarak kavramlatrmalandr.
Dier taraftan ortaya kan ilikiler unlardr:
slmn en nemli artnn birlikte namaz klmak oldu
una inananlar (mmet ynelimini lmek iin soru kd
na ithal ettiimiz bir soru) ayn zamanda unlara inanmak
tadrlar:

1. Mahalle kiinin ahlkn kontrol etmelidir.


(R = 0.19; T = 2.52; %0.2 seviyesinde anlaml)
2. ocuklara din retilmelidir.
(R = 0.16; T = 2.09; %5 seviyesinde anlaml)
3. insann arkadalarnn dindar olmas mhimdir.
(R = 0.19; T = 2.52; %0.2 seviyesinde anlaml)
4. ehirlerdeki devlet memurlar umumiyetle dinsizdir.
(R = 0.16; T = 2.05; %5 seviyesinde anlaml)

Genellikle bir insann kendini Mslman olarak grme


siyle birlikte bununla tutarl baz inanlarn geldiini gr
yoruz. Bu inanlann uzun vadede Mslmanlarn eylemi
ni etkilendirmesi zorunludur, inanlanlarn kendi iinde tu
tarl bir kme etrafnda toplanmamas, Conversein tezinin,
sert ideolojiler iin geerli olsa da yumuak ideolojiler
iin geerli olmadn gstermektedir.
leride, aldmz sonulan daha da ayrntl olarak ileye
rek Mslmanlarm dnya grn daha da ak olarak
ortaya karmak istiyoruz. Herhalde yumuak ideolojile
rin i tutarll oy verme ile uraan herkesin zerinde dur
mak gereinde olduu bir alma trdr.
SONU

Islmiyetin volk Islm" eklinin Trkiyede tarih gelime


ler sonucunda bir yumuak ideoloji haline geldiini ve
bugn dahi halk arasnda dnya grn nasl ekillen
dirdiini gstermeye altm. Bu arada, sosyal deime es
nasnda yeniye doru ynelenlerin nasl -kendileri bile bil
medeneskinin kalplarnn iinde kaldklarn anlatmak
ta baz kantlan ortaya kardm sanyorum, ideoloji han
gi ekliyle olursa olsun, kendinden zorlukla kurtulunan bir
dnce kalbdr.
Trkiyede aydnlann kardklar gereklerin ardnda,
ou zaman modem dnyann girdabna yeni girmi kimse
lerin bu dnyay kendilerine munis klacak modellerini gr
mek mmkndr. Fakat bunu bir knama olarak ileri sr
myorum, zira 19. yzyl Bat aydmlannda ayn ynelimleri
grmek mmkndr. Durkheim bile ikincil yaplann savun
masn yaparken -Bendixin gsterdii gibi- insanlar iin bir
ilticaghn savunmasn yapmtr. nsanlar, saklanabile
cekleri bu gibi kurumlan modem dnyada bulmadklan de
recede modem dnyaya uymakta zorluk ekmilerdir. Birin
cil ilikilerin samimi, yakn, basit ynlerini bir mddet ikin
cil yaplarn iinde muhafaza etmek bile mmkn olmakta
dr. Brokrasi ile megul olanlar bu yakn ilikilerin kurum-
larda yeniden ortaya ktm belirtmilerdir. Fakat bir md
det sonra modem toplumun gittike brokratikleen btn
ynleri insanlarda modernlemenin dehetini yaratmaktadr.
Tnniesin tabiriyle gemeinschaft ilikilerinden gesellschaft
ilikilerine gei modem dnyann en nemli uyum proble
midir. 19. yzylda Marxi yaratan bu problem, 20. yzylda
karmza in kltr ihtillini ve dnya renci hareketlerini
karmtr. Max Weberin bile peinde dolaan hayalet, mo
dem hayan brokratiklemesi olmutur.
Bu kapsayc birincil iliki zleminin mmet yapsndan
yeni km kimseler tarafndan duyulmasn yadrgamamak
gerekir. Fakat, aydnlarn modem dnyaya uymasnn zor
luklarn anlyorsak, sokaktaki adamn modern dnya
ya uymasndaki zorluklar da o lde kabul etmemiz gere
kir. Kendisi iin imal ettii dnya gr ne kadar khne
olursa olsun, bu bricolagem grd bir fonksiyon vardr.
Bu fonksiyon bilgisel olduu kadar ruhsal, kii dengesiyle il
gili bir fonksiyondur.
Bugn Trkiyede mmet yapsndan yeni km olan
bir topluma, halk dini, bir dnya gr ve bir kiisel den
ge yntemi salamaktadr. Zaman zaman hayret ettiimiz
hurafelerin gc buradan gelmektedir. Modernletirici
gr, toplum problemlerini salt ktisad problemler olarak
alr ve ksa vadede insanlara insanlklarm iade edeck olan
kiisel denge unsurlann salama yoluna gitmezse bize g
dk, eksik ve kendini beenmi bir toplum modeli vermek
ten baka bir ey yapm olmayacaktr.
midimiz, Trkiye iin geerli olacak sosyal topyann
bir temel katnda kii psikolojik dengesinin salanmasna
zel bir yer ayrlabileceidir.
Bunu salt psikolojik bir sorun olarak grmek de hatal
olur. Halk tabakasndaki kii yntem yolu olarak halk kl
trnn ve dininin verdii imknlar kullanyorsa bunun
pratik bir sebebi vardr. Halk kltr, btn hurafeleri
bir yana, menfaatlerine daha ksa yoldan cevap vermektedir.
Okula gitmenin salayaca imknlann kapal olduu yerde
kii Kuran kursu yolunu seecektir. Sekinlerinin ok uzak
olduklar bir kltrde kii halk sekini, -mesel Nurcu-
olmay deneyecektir. Doktorun halka yaklaamad hasta
nenin etrafnda frkler zengin olacaktr.
Toplumun sorunlar, hibir yerde entelektel seviyede va
zedilmi soyut problemler olarak ortaya kmaz. Halk bu so
runlar ihtiyalarnn tatmini olarak grr. Trk aydnla
r bu hakikatlerden hareket etmedike bir taraftan toplum
dan uzaklklarn srdrecekler, dier taraftan da srprizler
le karlamaya devam edeceklerdir.
Acton, H. B. The Illusion o f The Epoch: Marxism-Leninism as a Philosophical Creed,
(Londra, Cohen and West, 1955).
Akdag, Mustafa, Celali syanlar (1550-1603), Ankara niversitesi Dil ve Tarih-
Cografya Fakltesi Yaynlan, Say 144, (Ankara, Ankara niversitesi Basme
vi, 1963).
Akst, Ali Kemali, Koi Bey Risalesi, (stanbul, Vakit, 1939).
Allinsmith, W. ve B. Religious Affiliation and Politico-Economic Attitude, Public
Opinion Quarterly 13 (1948), s. 377-389.
Almond, Gabriel, Political Theory and Political Science, American Political Scien
ce Review 60 (Dec. 1966), s. 869), s. 869-879.
Almond, A. Gabriel ve Verba, Sidney, The Civic Culture, (Princeton, Princeton Uni
versity Press, 1963).
Allport, Gordon W. Vemon, Philip E. ve Lindzey, Gardner. A Study o f Values, (3.
bas. Boston, Houghton Mifflin, 1960).
Allport, Gordon W. ve Ross, J. Michael, Personal Religious Orientation and Preju
dice, Journal o f Personality and Social Psychology 5 (1967).
Allport, Gordon W. Religion and Prejudice, Crane Review 2, (1959), s. 1-10.
Anderson, B. et at., On Conservative Attitudes, Acta Sociologica 8, (1965), s.
189-204.
Anderson, J. N. D. Islamic Law in the M odem World, (New York, New York Uni
versity Press, 1959).
Apter, David, Introduction: Ideology and Discontent", Ideology and Discontent,
(der. David E. Apter, New York, Free Press, 1964).

(*) Buraya konan kaynaklar incelememizde zikredilenlerin yalnz bir ksmn ve


eserde zikredilmeyen baz nemli temel kaynaklan kapsamaktadr.
Arnold, Sir Thomas, ve Guillaume, Alfred, The Legacy o f Islam, (Oxford, Oxford
University Press, 1949).
Aron, Raymond, Les Etapes de la Pense Sociologique, (Paris, Gallimard, 1967).
Ate, Ahmet, Trk Halk Hikyelerinde tbni Sin, Trkiyat Mecmuas XI (1954),
s. 33-40.
Ayni, Mehmet Ali, Trk Ahlklar, cilt I, (stanbul, Marifet Bas, 1939).
Bailey, Frank Edgar, British Policy and Turkish Reform Movement: A Study in Anglo-
Turkish Relations (Cabridge, Mass., Harvard U. Press., 1942).
Banton, Michael (der ), Anthopological Approaches to the Study o f Religion, (Tavis
tock Publications, 1966).
Barkan, mer Ltf, XV. Asnn Sonunda Baz Byk ehirlerde Eya ve Yiyecek
Fiatlanmn Tespit ve Teftii Hususlarm Tanzim Eden Kanunlar, Tarih Vesi
kalar I (ubat 1942), s. 326-340.
Barkan, mer Ltf, Osmanl mparatorluunda bir skn ve Kolonizasyon Me
todu Olarak Srgnler, stanbul niversitesi ktisat Fak. Mecmuas (1949-50),
524-61; (1953-54), 209-37.
Barkan, mer Ltf, Tarihi Demografi Aratrmalar ve Osmanl Tarihi", Trkiyat
Mecmuas (stanbul, 1953), s. 1-26.
Barthold, W. ve Kprl, M. Fuad, slm Medeniyeti Tarihi (2. bas., Ankara, Trk
Tarih Kurumu, 1963).
Bames, S. H. Ideology and the Organization of Conflict; on the Relationship Betwe
en Political Thought and Behavior, Journal o f Politics 28 (1966), s. 513-530.
Bateson, Gregory, Naven: A Survey o f the Problems Suggested by a Composite Picture
o f the Culture o f a Guinea Tribe Drawn From Three Points o f View, (2. bas., Stan
ford, Stanford University Pross., 1958).
Baykal, Bekir Stk, yanhk Messesesinin Dzeni Hakknda Belgeler, 1 (Haz.
1964), Trk Tarihi Belgeleri Dergisi 221 v.d.
Bellah, Robert N. Religious Evolution, American Sociological Review 29 (1964),
Wolff, Kurt H. (d e r), Essays o f Sociology and Philosophy by Emile Durkheim, et.
al. (New York, Harper Torchbooks, 1964).
Bellah, Robert N. Reflections on the Protestant Ethic Analogy in Asia, Journal o f
Social Issues 19 (1963), s. 52-60.
Bendix, Reinhard, Nation-Building and Citizenship: Studies in Our Changing Social
Order, (New York, John Wiley 1964).
Bendix, Reinhard, Max Weber: An Intellectual Portrait (New York, Doubleday, 1962).
Bendix, Reinhard, Social Stratification and the Political Community", Class, Sta
tus and Power (der. R. Bendix ve M. Lipset, 2. bas., New York, 1966), s. 73-85.
Berelson, B. B. Lazarsfeld, P. F. ve MacPhee, William N. Voting; A Study o f Opinion For
mation in a Presidential Campaign, (Chicago, University of Chicago Press, 1954).
Bergmann, Gustav, Ideology, Ethics 61 (1951), s. 205-218.
Binder, Leonard, The Ideological Revolution in The Middle East, (New York, John
Wiley, 1964).
Brehm, J . ve Cohen, A. R. Explorations in Cognitiv Dissonance, (New York, John
Wiley, 1964).
Burke, K. The Philosophy o f Literary o f Form, (Louisiana State, University Press,
1941).
Burke, K. The Rhetoric o f Religion: Studies in Ideology, (Boston, Beacon, 1961).
Cassirer, Ernst, The Philosophy o f Symbolic Form, (ev. R. Mannheim, New Haven,
Yale University Press, 1953-57).
Cezar, Mustafa, Osmanli Tarihinde Levendler, (Istanbul Gzel Sanatlar Akademi-
si, 1965).
Charlesworth, James (der ), Contemporary Political Analysis, (New York, Free Press
ve Macmillan, 1967).
Chein, I. The Environment as a Determinant of Behavior, Journal o f Social Psyc
hology 39, (1954), s. 115-127.
Chevallier, J. J . Le XVlIIe Sicle et la Naissance des Idologies, Res Publica II
(1960), No: 3, s. 194-204.
Clark, Walter, The Psychology o f Religion, (New York, Macmillan, 1958).
Cohn, Norman, The Pursuit o f the Millenium: Revolutionary Messianism in Medie
val and Reformation Europe and its Bearing on M odem Totalitarian Movements,
(New York, Harper Torchbooks, 1961).
Crick, Bernard, The American Science o f Politics: Its Origins and Conditions, (Berke
ley, University of California Press, 1959).
Culture and Behaviour: Collected Essays o f Clyde Cluckhohn, (Free Press of Glen
coe, 1962).
Desroche, Henri, Sociologies Religieuses, (Paris, Presses Universitaires de Fran
ce, 1968).
Dlvolv, Jean, Auguste Comte et la Religion, Revue dHistoire de la Phisophie et
d'Histoire Gnrale de la Civilisation, yeni seri (V) 1937, s. 343-368.
Divitiogiu, Sencer, Asya (Jretim Tarzi ve Osmanh Toplumu (Istanbul, 1967).
Durkheim, Emile, Les Formes Elmentaires de la vie Religieuse (Paris Alcan 1912).
Easton, David, ve Hess, D. Robert, The Childs Political World, Midwest Journal
o f Political Science 6, (August 1967), s. 238 v.d.
Easton, David, Traditional and Behavioral Research in American Political Scien
ce, Administrative Science Quarterly II, (1957), 110-115.
Easton, David, The Political System: An Inquiry into the State o f Political Science,
(New York, Knopf, 1953).
Eggan, Fred, Cultural Drift and Social Change, Current Anthropology 4 (1963).
Erikson, Erik H. Childhood and Society, (Penguin Books ve Hogarth Press, Har-
mondsworth, Middlesex, Penguin Books, 1965).
Erikson, Erik H. The Problem of Ego Identity, Identity and Anxiety, s. 37-87, Jou r
nal o f The American Psychoanalytic Association IV, No: 1, (1956), s. 58-121in
yeniden basks. Bkz. Identity and Anxiety, s. 37-87.
Fallers, L. Equality, Modernity and Democracy in the New States, Old Societies
and New States (New York, Free Press, 1963), s. 158-219.
Festinger, L. A Theory o f Cognitive Dissonance, (New York, Harper and Row, 1957).
Firth, Raymond, The Study of Values by Social Anthropologist, Man 53 (1953),
s. 146-153.
Friedrich, Carl J . The Agricultural Basis of Emotional Nationalism, Public.Opini
on Quarterly I (1937), s. 50-61.
Friedrich, C arlJ. Man and His Government: An Empirical Theory o f Politics, (New
York, McGraw-Hill, 1963).
Freud, Sigmund, The Future o f an Illusion, (Garden City, New York Doubleday, 1957).
Gardet, L. La Cit Musulmane, (Paris, Vrin, 1954).
Geertz, Clifford, Ritual and Social Change: AJavanese Example, American Antho-
pologist 59 (1957), Religion, Culture and Society - (der. L. Scheider, New York,
Joh n Wiley, 1961)de tekrar baslmtr.
Gibb, H. A. R. Mohammedanism, (New York, The New American Library, 1955).
Gibb, H. A. R. Studies on the Civilization o f Islam, (Der. Stanford J . Shaw ve William
R. Polk, Routledge ve Kean Paul, 1962).
Gibb, H. A. R. ve Bowen, Harold, Islamic Society and The West, Bl. I: Islamic Soci
ety in the XVlIIth Century (Londra, Oxford University Press, 1950-1957), II cilt.
Goldschmidt, Walter R. Values and the Field of Comparative Sociology, Ameri
can Sociological Review 18 (1953), s. 287-293.
Grinaschi, Mario, Les Guerriers domestiques dans la: Fodalit Turque, VI Trk
Tarih Kongresi (Ankara, Trk Tarih Kurumu, 1967).
Grnebaum, Gustave E. Von, Unity and the Variety in Muslim Civilization, (Chica
go, University of Chicago Press, 1955).
Grnebaum, Gustave E. Von, M odem Islam: The Search fo r Cultural Identity, (Los
Angeles, University of California Press, 1963).
Guillaume, Alfred, Islam, (Penguin Books, 1954).
Halpem, Manfred, The Politics o f Social Change, (Princeton, Princeton University
Press, 1963). <
Harris, Marvin, The Rise o f Antropological Theory, (New York, Thomas Y. Crowell,
1968).
Hintze, Otto, Max Webers Soziologie, Schollers Jahrbuch 50 (1926), s. 83-95.
Hallowell, Joh n A. Main Currents in M odem Political Thought, (New York, Hen
ry Holt, 1956).
Hollander, Edwin P. ve Hunt, Raymond G. (der.), Current Perspectives in Social
Psychology, (2. bas., New York, Oxford University Press, 1967).
Hourani, Albert, Arabic Thought in the Liberal Age, (Londra, Oxford University
Press, 1962).
Huntington, S. P. Conservatism as an Ideology, American Political Science Revi
ew 51 (1957), s. 454-473.
nalck, Halil, Capital Formation in the Ottoman Empire, Jou rn al o f Economic
History (Aralk 1958).
nalck, Halil, The Nature of Traditional Society: Turkey, Political Modernization
in Japon and Turkey (der. R. E. Ward ve D. Rtstow, Princeton, Princeton Uni
versity Press, 1964), s. 42-63.
nalck, Halil, Kutadgu Biligde Trk ve ran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri, Re
it Rahmetli A at in, (Ankara, 1966).
Jaffa, Henry V. The Case Against Political Theory, Journal o f Politics 22, (1958),
s. 259-275.
Johnson, Harry M. Sociology: A Systematic Introduction, (Londra, Routledge and
KeganPaul, 1960).
Kaplan, Mehmet, tki Destan ve iki nsan Tipi, stanbul niversitesi Edebiyat F a
kltesi Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, IV, (1950-1952), s. 399-417.
Karal, Enver Ziya, Tanzimat Devri Vesikalar: Rvetin Kaldrlmas iin Yaplan
Teebbsler", Tarih Vesikalar I (Haziran 1941), s. 45-65.
Khadduri, Majid, ve Liebesny, Herbert, J. Law in the Middle East, (Washington, The
Middle East Institute, 1955).
Kirschen, H. B. The Ideology of American Labor, Politico 25 (Sept. 1960), s. 581-
595.
Klausner, S. Z. Social Class and the Self-Concept, Jou rn al o f Social Psychology
38, (1953).
Kluckhohn, C. Values and Value-Orientation in the Theory of Action, T. Par
sons, E. A. Shils et. a i , Toward a General Theory o f Action, (Cambridge, Mass,
Harvard University Press, 1951), s. 388-433.
Kroeber, A. L. ve Kluckhohn, Clyde., Culture: A Critical Review o f Concepts and De
finitions, (New York, Vintage Books, tarihsiz).
Kroeber, A. L. ve Parsons, Talcott, The Concept of Culture and Social System,
American Sociological Review 23 (1958), s. 582 v.d.
Kaufman, Arnold S. The Nature and Function of Political Theory, Journal of Phi
losophy 51 (1954).
Lane, Robert, Political Ideology, (New York, Free Press, 1962).
Langer, S. K. Philosophy in a New Key: A Study in the Symbolism o f Reason, Rite and
Art, (Cambride, Harvard University Press, 1942).
Lapidus, 1. M. Muslim Cities in the Middle Ages (Cambridge, Mass., Harvard Uni
versity Press, 1967).
Lasswell, Harold, The Psychology of Hitlerism, The Political Quarterly 4 (1933),
s. 373-384.
Lasswell, Harold, ve Lemer, Daniel der., World Revolutionary Elites: Studies in Coer
cive Ideological Movements, (Cambridge, Mass., The MIT Press, 1966).
Leach, Edmund R. Political Systems o f Highland Burma: A Study o f Kachin Social
Structure, (London School of Econ, and Polit Science; Cambridge Mass, Har
vard University Press, 1954).
Leites, Nathan, A Study o f Bolshevism, (New York, 1953).
Lenski, Gerhard E. The Religious Factor: A S ociological Study o f Religions Impa
ct on Politics, Economics, and Family Life, (2. bas., Garden City, N. Y. Doub
leday, 1963).
Leslie, Charles (der.), Anthropology o f F olk Religion, (New York, Vintage Books,
1960).
Lvi-Strauss, Claude, La Pense Sauvage, (Paris, Pion, 1962).
Levinson, Daniel J. Role, Personality and Social Structure in the Organizational
Setting, Journal o f Abnormal and Social Psychology 58, (1951)den Sidney H.
Arowson, Life in Society: Introductory Readings in Sociology, (Chicago, Scott-
Foresman, 1965)de yeniden baslmtr.
Lewis, B. Sone Reflections on the Decline of the Ottoman Empire", Studia Islami-
ca IX (Paris, 1958), s. 111-27.
Lewis, B. The Islamic Guilds, Economic History Review 8, (1937), s. 20-37.
Lienhardt, R. Godfrey, Religion Man, Culture and Society, (der. Harry L. Shapiro,
New York, Galaxy Books, 1960), s. 310-329.
Linton, Ralpy, The Tree o f Culture, (New York, Alfred Knopf, 1955).
Lipset, Seymaur Martin, Political Man: The Social Bases o f Politics (New York,
Doubleday, 1960).
Loekwood, T. D. A Study of French Socialist Ideology, Review o f Politics, (Apr.
1959), 402-416.
Lukcs, Georg, Histoire et Conscience de Classe, (ev. K. Axelos ve J . Bois, Paris, Les
Editions de Minuit, 1960).
Manis, M. Social Interaction and the Self Concept, Journal o f Abnormal and Soci
al Psychology 51, (1955), s. 362-370.
Me. Clelland, David, National Character and Economic Growth in Turkey and
Iran, Communications and Political Development, (der. Lucian Pye, Princeton,
Princeton University Press, 1963).
Mackenzie, W. J. M. Politics and Social Change, (Penguin Books, 1967).
Martindale, Don, The Nature and Types o f Sociological Theory, (Londra, Routled-
ge, 1961).
Mattossian, Mary, Ideologies of Delayed Industrialization: Some Tensions and Ambi
guities", Economic Development and Cultural Change IV, (April, 1958), s. 217-28.
Mead, George H. Mind, S elf and Society, from the Standpoint o f a Behaviorist, (der.
Charles W. Morris, Chicago, The University of Chicago Press, 1934).
Meekel, H. S. The Economy o f A M odem Teton Dakota Community (Yale University
Publications in Anthropology, No: 6, New Haven, Yale University Press, 1956).
Merton, R. K. Social Theory and Social Structure, (2. bas., Glencoe, Free Press,
1957).
Miller, Daniel R. Personality and Social Interaction, Studying Personality Cross-
Culturally, (Bert Kaplan der., Evanston, III., Row Peterson and Co. 1961).
Moore, Barrington Jr. Social Origins o f Dictatorship and Democracy, (Londra, Allen
Lane, The Penguin Press, 1967).
Murdock, George P. Changing Emphases on Social Structure", Southwestern Jou r
nal o f Anthropology U, (1955).
Nahimy, V. C. Some Observations on Ideological Groups, American Sociological
Review 67, (Jan. 1962), 397-405.
Neumann, Franz, The Democratic and the Authoritarian State Essays in Political and
Legal Theory, (The Free Press, Glencoe, III., ve Falcons Wing Press, 1957).
Nesin, Aziz, Byle Gelmi, Byle Gitmez I. cilt (Istanbul, Dn Yaynevi, 1963).
Niewenheuzje, C. A. O. van. The Ummah - An Analytic Approach, Studia Isla-
mica X (1959), s. 5-22.
Nisbet, R. Kinship and Political Power in First Century Rome, Sociology and His
tory (der. J. Cahman ve A. Boskoff, New York, 1964).
ODea, Thomas F. The Sociology o f Religion, (Perentice Hall, Englewood Cliffs, New
Jersey, 1966).
Odegard, Peter H. (der.), Religion and Politics, (Rutgers University, 1960).
Otto, Rudolph, The Idea o f the Holy: An Inquiry Into the Nonrational Factor in the
idea o f the Divine and its Relation to the Rational, (2. bas. Londra, Oxford Uni
versity Press, 1950).
Parsons, Talcott, Social Structure and the Development of Personality: Freuds
Contribution to the Integration of Psychology and Sociology, Psychiatry XXI,
(1 9 5 8 ), Personality and Social Systems, (der. Neil J . Neil J. Smelser ve W illi
am T. Smelser, New York, John Wiley, s. 33-54, 1963)de tekrar baslmtr.
Parsons, Talcott, Structure and Process in M odem Societies, (The Free Press of Glen
coe, 1963).
Parsons, Talcott, The Social System, (The Free Press of Glencoe, 1951).
Parsons, Talcott, An Outline of the Social System Theories o f Society: Foundati
ons o f M odem Sociological Theory, (New York, The Free Press, Glencoe, 1965),
s. 30-79.
Parsons, Talcott, The Theoretical Development of the Sociology of Religion,
Journal o f the History o f Ideas 5 (April, 1944), s. 176-190.
Parsons, Talcott, ve Shils, E. Tow ard A G eneral Theory o f Action, (Cambridge,
Mass., Harvard University Press, 1951).
Plamenatz, J . The Communist Ideology, P olitical Quarterly 22 (Jan.-M arch
1951), s. 16-26.
Popper, K. R. The Poverty o f Historicism, (Londra, Routledge and Kegan Paul, 1961).
Radcliffe-Brown, A. R. Structure and Function in Primitive Society, (New York, Free
Press, 1965).
Ranney, Austin (der.), Essays on the Behavioral Study o f Politics (Urbana, Univer
sity of Illinois Press, 1962).
Rommetveit, Ragner, Social Norms and Roles: Explorations into the Psychology o f En
during Social Pressures with Empirical Contributions from Inquiries into Religi
ous Attitudes and Sex Roles o f Adolescents in Western Norway, (Oslo: Akademik
Forlag, Mineapolis, University of Minesota Press, 1955).
Rosenthal, Erwin I. J. Political Thought in Medieval Islam, (Cambridge, Cambridge
University Press, 1958).
Runciman, W. G. Social Science and Political Theory (Cambridge, C. University
Press, 1963).
Sabine, G. H. What is Political Theory?, Journal o f Politics I, (1939), s. 81-86.
Sabine, G. H. A History o f Political Theory, (New York, Henry Holt, 1950).
Safran, Nadav, Egypt in Search o f Political Community, (Cambridge, Mass, Harvard
University Press, 1961).
Sarton, George, Auguste Comte: Historian of Science, Osiris X, (1952), s. 328-357.
Secord, Paul F. ve Backman, Carl W. Social Psychology, (New York, Me. Graw-
Hill, 1964).
Schoenberger, Robert A. Conservatism, Personality and Political Extremism,
American Political Science Review LXII, (1968), s. 868-877.
Schurmann, Franz, Ideology and Organization in Communist Chine, (Berkeley ve Los
Angeles, University of California Press, 1966).
Sibley, Mulford Q. The Place of Classical Political Theory in the Study of Politics:
The Legitimate Spell of Plato, Approaches to the Study o f Polities, (der. Roland
Young, Evanston, Illinois, Nortwestem University Press, 1958), s. 125-147.
Singer, Erwin, Identity vs. Identification, Review o f Existential Psychology and
Psychiatry V (Spring 1965), s. 160-175.
Shaw, Stanford, The Origins of Ottoman Military Reform, Journal o f M odem His
tory 37 (1965).
Sherif, Muzaffer, ve Cantril, Hadley, The Psychology o f Ego-Involvements, Social At
titudes and Identifications, (New York, Wiley, 1947).
Slater, Philip E, Microcosm, (New York, Wiley, 1947). '
Slater, Philip E, Microcosm, (New York, Wiley, 1966).
Smelser, Neil ve Smelser, William T. (der.), Personality and Social Systems, (New
York, John Wiley, 1963). .
Smith, Wilfred Cantwell, Islam in M odem History, (New York, The New Ameri
can Library, 1959).
Spiro, Melford, Culture and Personality: The Natural History of a False Dicho
tomy, Psychiatry 14 (Feb. 1951)den Sociocultural Foundations o f Persona-
lity, (der. Albert Ullman Boston, Houghton Mifflin, 1965), s. 186-21 l de ye
niden baslmtr.
Stein, Maurice R., Vidich, Arthur J. ve White, David Manning (der.), Identity and
Anxiety, Survival o f the Person in Mass Society, (The Press of Glencoe, 1960).
Stouffer, S. ve Toby, J . Role Conflict and Personality, American Journal o f Socio
logy 56 (1951), s. 395-406.
Strauss, Leo, What is Political Philosophy? and other Studies, (New York, Free Press,
1959).
Sutton, F. X. Harris, S. S. Kayser, C. ve Tobin, J. The American Business Creed,
(Cambridge, Mass., 1956).
Tanzimat: Yznc Yldnm Mnasebetiyle (stanbul, Maarif Matbaas, 1940).
Toch, Hans, The Social Psychology o f Social Movements, (Londra, Methuen 1946).
Tocqueville, Alxis de, De La Dmocratie en Amrique, (Giri Harold J . Laski, Paris,
Gallimard, 1961), II cilt.
Ullman, Albert (der.), Sociocultural Foundations o f Personality (Boston, Houghton-
Mifflin, 1959).
Vl, Nurettin, (V-N), Bu Dnyadan Nzm Geti, (stanbul, Remzi, 1965).
Vernon, Glenn M. Sociology o f Religion, (New York, McGraw-Hill, 1962).
Wach, Joachim , Sociology o f Religion, (Chicago, University of Chicago Press, 1944).
Watt, W. Montgomery, Islam and the Integration o f Society, (Londra, Routledge and
KeganPaul, 1961).
W eber, Max, Die Objektivit%ot, Sozialwissenschlaftlicher Erkenntnis, Max
Weber, Soziologie, W eltgeschichtliche Analysen Politik, (Stuttgart, Alfred Kro
ner VerUd, 1964), s. 186-262.
Weber, Max, Uber Einige Kategorien der Veistehenden Soziologie, Ibid., s. 97-150.
Weber, Max, The Sociology o f Religion, (Londra, Mathuen, 1922).
Weber, Max, The Theory o f Social and Economic Organization, (ev. A. M. Hender
son ve Talcott Parsons, The Free Press of Glencoe, 1947).
White, Leslie, The Evolution o f Culture, (New York, Mac. Graw-Hill, 1959).
Wiseman, H. V. Political Systems, Some Sociological Approaches, (Londra, Routled
ge an Kegan Paul, 1966).
Wittek, Paul, The Rise o f the Ottoman Empire (Londra, Luzac, 1958).
Wolff, Kurt H. (der.), Essays o f Sociology and Philosophy by Emile Durkheim, et. al.
(New York, Harper Torchbooks, 1964).
W orsley, Peter, The Trumpet Shall Sound: A Study o f C argo Cults in M elanesia,
(Londra, 1957).
Zantner, Busch, Zur Kennmis der Osmanischen Staat, Geographische Zaitschrift
(1932), s. 1-13.
6-7 Eyll 98 Aydnlanma 7 5 ,1 0 4 ,1 2 3
II. Merutiyet 130, 133 Aydnlar 29, 38, 83, 95, 138, 1 4 0 ,142,
144, 149, 150, 156, 165-167
Abanganlar 57
Abdlhamit I I 135 Bagehot 22
Abdlmmin Efendi, Mminzade 119 Basit bilgi 33
Acton, H. B. 40, 41, 42 Battal Gazi 8 9 ,9 0 ,1 4 8 ,1 5 1 -1 5 3
Ahiler 116 Baykal, Bekir Stk 118
Ahmet Mithat 133, 134 Beethoven 50, 129
Ahmet, Yesevt 94 Bell, Daniel 13
Alglama 32, 41, 83 Bellah, Robert N. 36
Alla Turca 103 Bendix, Reinhard8,16,1 7 ,7 1 ,1 0 4 -1 0 6 ,
Alman Staatsrecht Okulu 18, 19 1 1 4 ,1 1 5 ,1 2 2 ,1 2 3 ,1 3 7 ,1 3 8 ,1 6 5
Alp tipi 89, 101 Benlik 36
Altnay, Ahmet Refik 92 Berdyaev 100
Ampirik kantlar 155 Beyatl, Yahya Kemal 83, 84
Animizm 46 Bilgi sistemi 47
Anlama 24, 29, 52, 63 Bilgi sosyolojisi 15, 34
Aristoteles 18 Bilgi teorisi 32
Arkun, M. 12 Bilginin ikili kullanm 32
Aron, Raymond 13, 17, 22, 113 Bowen 9 1 ,1 0 6 , 110, 116-118, 130
Arpalk 111, 1 3 8 ,1 3 9 ,1 4 4 Bricolage 1 5 1 ,1 5 2 ,1 6 6
Asya retim Tarz 139 Bruner 36
Aa kltr 1 2 6 ,1 2 7 ,1 2 9 ,1 3 0 ,1 3 6 By 4 7 ,4 8
Ak Paa 89
Atatrk 74, 143, 147, 162 Cahen, Claude 7 6 ,1 0 4
Awrangzeb 101 Che 13
Ayan 73, 96, 118-120, 1 2 2 ,1 2 4 , 130, CHP 142
137, 138 Cihad 88
Comte, Auguste 17, 18, 3 0 ,1 3 5 Freud 33, 39, 40, 42-44, 46, 49, 60
Converse, Philip 15, 29, 157-161, Friedrich, Carl Joachim 2 6 ,1 0 5
164
Cumhuriyet devrinde volk Islm Gardet 72, 74, 76, 77
141 Gaz 87-90
Cvetkova 1 0 8 ,1 0 9 Gazzali 85
Geertz, Clifford 25, 37, 54-56, 58, 63
ift ynl bamllk 49 Gemeinschaft, gesellschaft 166
Gibb, H. A. R. 68, 71, 75, 88, 91, 93,
Davran 38, 48, 52, 74, 98, 103, 122, 97, 1 0 0 ,1 0 6 , 110, 115-118, 130
162 Greenstein, F. 22, 27, 36
Davran bilimleri 11 Grup karlar 36
Davransalclk 11, 16-18, 22, 23, 24, Gnaltay, emsettin 146
2 5 ,5 5
Deer 35, 38, 5 6 ,6 0 , 77, 7 8 ,9 3 ,1 0 9 , Hahn, W. 109
120 Halife 1 0 0,101
Demirel, Nurdan 150 Halk slm 145, 14 9 ,1 5 3 , 165
Denge 27, 28, 3 0 ,1 6 6 Halk kltr 93, 95, 129, 140, 142,
Desroche, Henri 39 144-146,149, 156, 167
Din sosyolojisi 7, 8, 3 9 ,4 0 , 155 Hallowell 19
Din yinler 45, 48, 49 Hegel 20, 4 0 ,4 2 , 99, 104, 113, 114
Dvn- Hikmet 94 Herrschaft 8, 9, 6 9 ,1 0 5 , 122, 137,
Diyanet leri Bakanl 62, 146 142, 143
Dumezil 40 Hierokratischer verband 9
Durkheim 33, 37, 4 0 ,4 5 ,4 6 ,4 8 , 54, Hisbe 8 7 ,1 0 6 , 10 9 ,1 3 1 , 133
55, 63, 71, 115, 1 2 7 ,1 3 6 ,1 3 7 , 148, Hiyerokratik grup 69
149, 165 Hourani, Albert 118, 120, 130
Hume 23
Easton, David 21 Hurafe 145, 146, 14 9 ,1 5 0 , 153, 166,
Ebulfadl Musa 90 167
Efruz Bey 149
Ego 6 0 ,8 1 ld 60
Eisenhower 159 kincil yap 7 1 -7 5 ,1 1 5 ,1 6 5 ,1 6 6
Engels 42, 43, 128 krar treni 63
Ergin, Osman 116 llveci faktr 22
Erikson 27, 36, 44, 54, 79-81 iltizam 96, 97, 111, 119
Ersoy, Mehmet Akif 146 nalck, Halil 105-108, 1 1 0 ,1 1 4 ,1 2 3 ,
Eraf 7 3 ,1 1 8 , 1 2 0 ,1 2 1 , 12 3 ,1 2 7 , 129, 124
130, 134 nn, smet 142 '
Eylem arac 37 slmiyet 62, 6 3 ,6 5 -7 1 , 7 6 -7 8 ,8 7 ,
88, 90-92, 9 8 ,9 9 ,1 0 1 , 125, 156,
Fallers, L. A. 127 165
Faizm 20, 26 blm 5 6 ,1 4 8
Feuerbach 40, 41, 42 ttihat gazetesi 84, 150
Fikir lideri 160
Fonksiyonalizm 46, 54, 55 Jenks 126
Frazer, Sir James 45 J n Trkler 1 3 1 ,1 3 3 ,1 3 5
Kabak isyan 97, 100 Medeni toplum yokluu 113
Katba idem 78 Mehmet 11, Fatih 125
Kapitalizm 3 4 ,3 5 , 8 7 ,1 4 8 Michigan Aratrma Enstits 158
Kaplan, Mehmet 89 Mitos 63, 75
Karayazc 96 Modernleme 1 0 8 ,1 2 0 , 130-133, 138,
Karizma 100,1 0 1 14 5 ,1 5 2 , 153, 166
Ktip elebi 97 Montesquieu 2 2 ,1 1 3
Katl rnekleme metodu 161 Moore, Barrington 109,131
Keddie, N. R. 82, 83 Mozart 50
Kiliazma 33 Muaviye 66
Kimlik 27, 29, 38, 50, 63, 77, 79-81, Muhafazakr 15
85, 86, 129, 130, 156, 161 Muhammed, Hz. 74, 86
Kirchoff, Paul 77 Mller, Max 45
Kluckhohn, Clyde 50
KoiBey 107, 108, 110 Nsr 88
Kognitif sistemler 14 Nesin, Aziz 84
Konfys 68 Nietzsche 20
Korporasyon 113 Nisbet, R. A. 126, 127
Kprl, M. Fuad 86, 90, 92, 94, 114, Nominalistler 59
125, 146, 150 Normatiflik 17-20
Kroeber 50, 59 Nurcu 167
Kubilay olay 98
Kutadgu Bilig 106, 123 Ortadou ktisadi Tarihi Konferans
Kutsal eyler 52 106
Kuvvetler ayrm 19 Ortadouda Modernlemenin
Balanglar 118, 120
Lane, R. 27-30 Osmanl Tarihinin Zamanmzdan
Lapidus, I. M. 1 2 0 ,1 2 1 Grn Konferans 110
Levant Company 108
Lvi-Strauss 7 ,1 2 , 33, 77, 149, 150, zdeletirme 60, 83, 84, 135
151, 152 zerklik 58, 62, 6 9 ,1 1 6 ,1 2 3 ,1 5 7
Locke 2 0 ,1 0 4
Lonca 107,1 1 3 -1 1 7 Pareto 138
Parsons, Talcott 8, 23, 26, 34, 45, 46,
Machiavelli 113 50, 52, 53, 60, 69, 75
Mackinder 20 Patrimonyalizm 104, 105, 1 0 6,110-
Malinowski 40, 46-48, 149 122, 126, 138
Mannheim 16, 33, 35, 52 Patrisyen ynetimi 120
Maoz, Moche 1 2 0 ,1 3 0 ,1 3 4 Patrona Halil syan 97, 100
Marcuse 13 Picasso 50
Margoliouth, D. S. 6 5 ,6 6 Pinti Hamit 31
Marx 8 ,1 7 , 20, 22, 31-34, 37, 39, 40, Platon 18, 105
42, 43-45, 49, 50, 53, 1 0 4,127, Pozitivizm 135
128, 138, 166 Psikoloji 7, 28, 36, 63, 78
Maverdi 100 Psikolojik tip 27
Mead, G. H. 36 Pritanizm 100
Medeni toplum 104, 113, 1 1 5 ,1 3 8 ,1 3 9
Radcliffe-Brown 4 0 ,4 8 , 49, 54, 55 Takiyye 82
Rasyonalite tipleri 35 Talebe-i ulm 9 5 ,9 6
Reaya 9 6 ,1 0 5 , 133 Tanzimat 107, 12 0 ,1 3 0 , 132, 133, 135
Redfield, Robert 128 Tanzimat Fermam 133
Reification 8 Tarikat 74, 86, 90-95, 97, 98, 121
Riessman, David 78 Tesantlk 26, 27, 76, 135, 148
Rousseau 20 Tocqueville, A. d. 17, 30
Tortu 26, 30, 63
Sabah 150 Totem 46
Sabine 19, 20, 21 Tott, Baron de 103, 1 0 6 ,1 2 4
Sanayi slahat Komisyonu 107 Tnnies 166
Santri - Abangan 57, 58 Tylor, Edward 45
Santriler 57
Schubert 129 Ulema 9 3 -9 6 ,1 0 1 , 105, 121, 149
Sekinci 131, 133, 135
S e lim llllll, 127 mmet 74, 76, 7 7 ,8 6 -8 8 ,9 8 -1 0 0 ,
Sembol 12, 33, 34, 36, 37, 51-53, 55- 142, 146-148, 150, 153, 156, 163,
57, 63, 68, 70, 76, 84, 98, 124, 126, 166
1 3 0 ,1 4 9 , 150-152 mmet Dnya Gr 149, 1 5 0 ,1 5 6
Sembolik eylem okulu 24
Serbest Frka 142 Varlk vergisi 143
Sipahi 9 6 ,1 1 0 ,1 1 1 Vaziyet al 14, 1 5 ,3 1 , 36
Sivil toplum 113 Veblen 130
Skala 26 Volk slm (bkz. Halk slm)
Smiles, Samuel 133
Smith, Adam 26 W ach,Joachim 69
Sop 66, 7 7 ,1 2 6 , 127 Weber, Max 7-9, 11, 20, 34, 35, 69,
Sosyal antropoloji 7, 37 7 2 ,8 8 ,1 0 1 , 105, 111-114, 120,
Spencer 22, 128 122, 166
Spiro, Melford 58, 59, 60
Sufilik 7 5 ,9 1 , 92, 95 Yabanclama 42
Suhte 95, 96 Yeni Osmanllar 1 3 0 ,1 3 2
Sleyman I Kanuni 109 Yumuak ideoloji 13-16, 34, 3 7 ,3 8 ,
Smerbank Dokuma Fabrikas 161 10 2 ,1 6 4 , 165
Sper-ego 60 Yunus Emre 94
Srekli deiken 14
ahsiyet evrimi teorisi 60, 109 Zamamn zellii 159
erif Hulusi 144, 145 Ziya Gkalp 85, 135, 1 3 6 ,1 4 1 , 146,
uubiye 71 148
Zorunlayc 158
letiim'den

erif Mardin
B T N E S E R L E R

Jn Trklerin Siyas Fikirleri; 1895-1908


340 SAYFA

Din ve deoloji
182 SAYFA

deoloji
197 SAYFA

Bedizzaman Said Nursi Olay


M odem Trkiyede Din ve Toplumsal Deiim
399 SAYFA

Yeni Osmanl Dncesinin Douu


504 SAYFA

Trkiyede Toplum ve Siyaset


MAKALELER 1 / 3 1 7 SAYFA

Siyasal ve Sosyal Bilimler


MAKALELER 2 / 205 SAYFA

Trkiyede Din ve Siyaset


MAKALELER 3 / 3 1 5 SAYFA

Trk Modernlemesi
MAKALELER 4 / 366 SAYFA
rkiye'de dnce tarihi, din ve siyaset sos
T yolojisine yapt nem li katklar nedeniyle
dnce hayatmzn nde gelen isim leri 1 ' -
r olan Seril Mardi-

Din ve deoloji lnnumzda yz yl akn


bir sredir gndemde ka
lan d in , m o d e rn le m e .
Batllam a gibi olgular
hem resm yorum uD hem
de /
v c r l c k m u h a l i f s v/-

erif Mardin bu almasnda Trk temlerin dmda kalarak,


toplumunda dinin roln fa r k l toplumsal zemin ve arka
aratrma ve analiz yntemleriyle
p l a nl a r y l a b i r l i k t e i n c e
inceliyor. Islm dininin Trkiyede
ki tarih geliimini ve sosyal yap ler. M ardinin p eziiv ist
ya etkilerini ele alyor. Dinin, hal Bat d n c e s i n i n T r k i
kn dnya grn belirlem e
yede egemen grle bir
sreleri ve kurumlamasnn yan-
sra, siyas ve ktisad davran lenerek b i im le n d ird i i
biimlerini de konu ediyor. kabul edilrm eilim ve
y n te m e k a p lm a y ,
toplumsal deiim dinam iklerini genelgeer ka
lplara sokmay, resm ideoloji ve Kemalist sv-
lemin etkilerinden uzak kal, onu Cumhuriyet
aydnlan nn nemli bir kesim inden kaim izgi
lerle ayrr ve btn eserlerini tonlumbiiim dn
yamzda ayrcalkl bir yere koymay gerektirir.

You might also like