Professional Documents
Culture Documents
Kusursuz D il Aray
Avrupay Kurmak
D izi Editr: Jaques Le G o ff
Avrupay Kurmak dizisi, ortak b ir Avrupa kltr yaratmak m isyonuyla bir araya gelm i, Av
rupa halklarnn ve onlarn kltrlerinin tarihi hakknda, temel konularda aklayc, okunabi
lir ve tartm a yaratacak yayn yapmaktr. D izinin yazarlar ekonom i, siyaset, toplum , din ve
Avrupada Aydnlanma
Ulrich m H of Ortaadan G nm ze D evlet, Ulus
ve M illiyetilik
Hagen Schulze
Avrupa ve slam
Franco Cardini
Avrupada D evrim ler 1 4 9 2 - 1 9 9 2
Avrupada Aile Charles Tilly
Jack Goody
Avrupa T arihinde D em okrasi
Avrupa B ireyciliinin K keni Luciano Confora
Aron Guryevi
Avrupa Tarihinde Gler
A vrupa'nn Yeniden Yorum lanm as
Klaus Bade
arptlm G em ie Ayna
Josep Fantana
Avrupa Tarihinde Kadnlar
Avrupa ve D eniz Gisela
Michel Mollat du Jourdin
Avrupann Sanayilem esi
Avrupada B eslenm e Kltr Jrgen Kocka
Massimo Montanari
Umberto Eco
eviren:
Kemal Atakay
Literatr Yaynlar Avrupa'y Kurmak Dizisi: 6
A v ru p a K lt r n d e K u s u rs u z D il A ra y
Umberto Eco
zgn ad
La Bicerca Della Lingua Perfetta
olan bu kitap
Jacques Le Goffun Genel Editrln yapt;
C. H. Becksche Verlagsbuchhandlung, Mnih/Almanya
Blackwell Publishers. Oxford/ingiltere
Editorial Critica. Barselona/spanya
Guis.Laterza & Figli, Roma/talya
Editions du Seuil, Paris/Fransa
tarafndan yaymlanan uluslararas
THE MAKING OF EUROPE / AVRUPA'YI KURMAK
adl dizinin bir parasdr.
eviren
Kemal Atakay
Yayn Ynetmeni
Abdullah Ylmaz
Yayna Hazrlayan
Gke iek etin
Dzelti
Ayegl Utku Gnaydn
Bask ve C ilt:
evik Matbaaclk
Tel: (0212) 5013019
IS B N : 9 7 5 - 0 4 - 0 2 3 6 - 7
1993 Gius. Laterza & Figli S.p.a., Roma-Bari. Turkish language edition
published by arrangem ent w ith Eutama Literary Agency. Rome.
This book is p a rt o f the international series T h e M aking o f Europe" o f wh|ch
Jacques Le G off is the general editor and C.H. Beck'sche Verlagsbuchhandlung in
M unich/Germ any. B lackw ell Publishers in Oxford/England. E ditorial C ritica In
Barcelona/Spain. Gius. Laterza & Figli in Rom e/Italy, Editions du Seuil in
Paris/France are the original publishers.
LTERATR
Yaynclk. Datm, Pazarlama
Sanayi ve Ticaret Ltd. ti.
stikl l Caddesi. No: 133 Kat 1-2
Beyolu 34433 stanbul
T 0(212) 292 4120 PBX
F 0(212) 245 5987
E literatur@ literatur.com .tr
www literatur.com .tr
iindekiler
Giri 1
2 Kabalac Pansemiyotik 23
9 Poligrafiler 163
Kaynaka 296
Dizin 312
v
Elbette, burada sergilenen tuhaf dnceyi izlemenizi ve evrensel dil
dne kaplmanz asla nermem size.
vii
anlaylardan da destek alacaklar. Anlalrlk kaygsyla kaleme al
nan bu denemeler, bu nedenle geni bir okur kitlesinin eriebilecei
niteliktedir.
Amacmz, Avrupay kuranlarn ve kuracak olanlann kafasndaki
Biz kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? sorusuna ve dnya
da bu soruyla ilgilenenlere yant niteliinde veriler sunmak.
Jacques Le Goff
Giri
sammetikos bir obana, rasgele iki tane yeni domu ocuk ver
P di; ocuklar ala konacak ve yle bytlecekti: Kimse onlarn
yannda azn ap tek sz sylemeyecekti... Psammetikosun byle
yapmasnn ve bu emri vermesinin nedeni, ocuklann azlarndan
kacak ilk sz yakalamakt. . . oban, ocuklara iki yl bu ekilde
baktktan sonra, bir gn kapy ap ieri girdiinde, ocuklar ayakla
rna atlp ellerini uzatarak, bekos dediler... (Psammetikos) Frigya-
llann ekmee bekos dediklerini rendi. Bylece Msrllar. . .
Frigyallarm kendilerinden daha eski olduklarm kabul ettiler.
Eer Tann, Siz Yce Efendimize, bana tahsis etme ltfunu gsterdi
iniz 1200 gm sikkeyi srekli bir gelire dntrme dncesini
esinlerse, Ramon Llull gibi mutlu olacam, belki de bunun karl
nda daha byk bir hizmet sunarak... nk benim buluum akln
eksiksiz kullanmn ierir: Gr ayrlklarnda bir yarg, bir kavram
1
yorumcusu, bir olaslklar cetveli, deneyimler okyanusunda bize yol
gsterecek bir pusula, bir nesneler envanteri, bir dnceler izelge
si, varolan eyleri irdelemek iin bir mikroskop, uzak olanlann kes
tirmek iin bir teleskop, genel bir hesap, masum bir by, hayal r
n olmayan bir Kabala, herkesin kendi dilinde okuyaca bir yaz,
hatta birka haftada renilebilecek ve tm dnyada yaygnlk kaza
nacak bir dildir. Ve bu dil, gittii her yere gerek dini gtrecektir.
Zaten, her sz bir fikir olduundan, bir evrensel dilin zaman gele
cektir!. .. Bu dil ruhtan ruha olacak, her eyi ierecektir: kokular, ses
ler, renkler.
2 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
1
3
rnek oluturduklarn dndm baz projeler zerinde youn
latrmak; kalan iin de belirli dnemleri ya da yazarlar ele alan ya
ptlara gndermede bulunmak.
2
Bunun yan sra, yalnzca gerek dillerle ilgili projeleri gz nnde
bulundurmaya karar verdim; yani, buruk bir rahatlamayla yalnzca
unlar deerlendirmeye aldm:
(i) branice, Msrca, ince gibi, kken dil olduklar ya da mistik
adan kusursuz olduklar kabul edilen tarihsel dillerin yeniden ke
fi.
(ii) Bir laboratuvar modeli olan Hint-Avrupa dili de dahil olmak
zere, kken dil olduklar varsaylan ya da az ok hayali olarak, kken
dil veya anadil olarak kabul edilen dillerin yeniden kurulmas (ri-
costruzione).
(iii) Yapay olarak kurulan diller; bunlarn amac olabilir: 1. Ya
ilev ya da yap asndan kusursuzluk (szgelimi, XVII. yzyl ile
XVIII. yzyln fikirlerini kusursuz olarak dile getirmeye ve zamanla
gerekliin eitli ynleri arasnda yeni balar kefetmeye yarayacak
olan nsel felsefi dilleri). 2. Evrensellik asndan kusursuzluk (sz
gelimi, X IX. yzyln uluslararas sonsal dilleri). 3. Yalnzca varsa
ymsal olsa bile, kullanllk asndan kusursuzluk (szgelimi, pa-
ligrafiler).
(iv) ster yeniden kefedilmi ister kurulmu olsunlar, az ya da ok
byl diller; bunlar, gerek mistik deneyimi dile getirebilme, gerek
erginleme gizlilii asndan kusursuzlua erimeyi amalamaktadr
lar.
Buna karn, u konulan ancak ksaca ele alacam:
(a) Bilinli olarak yaratlmam dsel (onirik ) diller; szgelimi,
akl hastalarnn dilleri, esrime halinde da vurulan diller, Bingenli
Azize Hildegardm Bilinmeyen Dili gibi mistik vahiy dilleri, glossola-
lia ve ksenoglosi vakalar (bkz. Samarin 1972 ve Goodman 1972).
(b) Roman ya da iir dilleri, yani kurmaca diller; bunlar, satirik
amalarla (Rabelaisden Foignyye, Orvvellin Nevspeakine kadar) ya
da Chlebnikovun zihinler aras dili veya Tolkienin yaptlanndaki
4 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
hayal rn halklarn dilleri gibi yaznsal amalarla retilmi diller
dir. Bu rneklerin ounda, bir dili nceden varsayan konuma par
acklar verilir yalnzca; buna karn, sz konusu dilin szl v e
szdizimi tam olarak aktarlmaz (bkz. Pons 1930, 1931, 1932,
19 79; Yaguello 1984).
(c) Bricolage dilleri, yani farkl dilden iki uygarln karlamas
sonucu kendiliinden doan diller. Smrge blgelerinde ortaya
kan pidgin1er bunun tipik rnekleridir. Ulus tesi olmakla birlikte,
bu diller evrensel deildir, ksmi ve eksiktirler; nk ok temel bir
szlkleri ve szdizimleri vardr; bu temel szlk ile szdizim, tica
ri ilemler gibi baz basit ilemleri dile getirmeye yaramakla birlikte,
daha st dzey deneyimleri aklayabilecek zenginlik ve esneklie
sahip deildir (bkz. Waldman 1977).
(d) Arasal diller, yani okdilli alanlarda doal dillerin ikameleri
ilevini gren az ok snrl doal dillerle jargonlar; bu anlamda, Bata
Afrikann byk bir blmne yaylm olan Svahili, gnmzde
de ngilizce arasal dillerdir. Abb Grgoirein, Konvansiyon Dne-
minde bile yirmi alt milyon Franszdan on be milyonunun Pa-
ristekinden farkl diller konutuunu akladna baklrsa, Fransz
ca da gemite arasal bir dil olmutur (Calvet 1981: 110).
() Snrl kullanm alan olan formel diller: kimya, cebir ya da
mantk dili gibi (bunlar, yalnzca yukardaki iii. 1. kategorisinde yer
alan projelerden kaynaklandklar lde deerlendirmeye alnacak
lardr).
(/) Dil lgnlar ad verilenlerin oluturduu ok geni ve ok
renkli kategori (rnein, bkz. Blavier 1982 ve Yaguello 1984). Do
rusu, bu grupta, aziz ya da cin arpm katksz lgmla dil tutku
nunu birbirinden ayrmak gtr; kendi roman karakterlerimin bir
ounun da belli bir dilsel lgnlk sergiledikleri olur. Ancak ayrt
edici bir lt belirlemek olanakldr: Ge kalm dil lgnlarn gz
nnde bulundurmamak. Gene de, zaman zaman, ge kalml
hakl gsterecek bir neden olmasa bile, dilsel lgnln tarihsel ola
rak izlenebilen bir etkisi bulunduunda ya da bir dn uzun yaam
n belgelediinde, lgnlk gstergebilimine olan beenimi sergile
menin ekiciliine kapldm oldu.
Ayn ekilde, evrensel dilbilgisi aratrmalarn incelemek amacn
da deilim; geri kusursuz dil arayyla srekli olarak kesien bu
aratrmalara sk sk dnmek zorunda kalacam; ancak evrensel dil
bilgisi aratrmalar, dilbilim tarihinin ayn bir blmn olutur
C R 5
maktadr. Hepsinden nemlisi, unu da aka belirtmeliyim ki, bu
kitap (kusursuz dil arayyla rtt anlar dnda) dillerin kken
lerin e ilikin yzyllk, hatta binyllk tartmadan sz etmemekte
dir. Dilin kkenleriyle ilgili, ounlukla olduka kusurlu olduu ka
bul edilen balangtaki dile dnme iddiasnn hi yer almad ciddi
ve tutkulu birok tartma yaplmtr.
Son olarak, bu kitabn bir ktphane katalogunda hangi konu ba
l altnda yer almas gerektiine karar vermek zorunda olsam (Leib-
niz iin byle bir soru, bir lde kusursuz dil sorunuyla ilgili bir so
ruydu), dilbilimi ya da gstergebilimi deil (bu sayfalarda gstergebi-
limsel bir gere kullanlmakla ve istekli okurdan belli bir gstergebi-
limsel ilgi talep edilmekle birlikte) fikirler tarihini dnrdm. Bu,
neden eitli nsel ya da sonsal dillerin kat bir gstergebilimsel tipo-
lojisini sunmaya kalkmadm aklyor; bu diller, kendi ilerinde
szlk ve szdizim asndan deiik gruplara ayrlmaktadr (artk
dilleraras genel dilbilim ad verilen alanda alan baka aratrma
clarn oluturmay denedikleri bir tipoloji). Ancak bu, btn proje
lerin ayrntl olarak incelenmesini gerektirirdi. Oysa bu kitap, yal
nzca ana izgileriyle ve rneklemeler yoluyla, yaklak iki bin yllk
bir sre iinde bir topyann tarihini izlemeyi amalyor. Bu yzden
kitab, yn deitiren eilimler ve ideolojik ynelimler hakknda bir
fikir verebilecek baz tematik blmlenmelerin izini srmekle snrl
tutmak daha yararl grnd.
3
Konumun snrlarn belirledikten sonra, imdi kimlere neler borlu
olduumuza gelelim. Kusursuz dil aray tarihine ynelik ilk ilgile
rimi Paolo Rossinin anmsama teknikleri, pansofiler ve dnya tiyat
rolar hakkndaki incelemelerine, Alessandro Bausaninin yaratlm
diller zerine ok ilgin incelemesine, Lia Formigarinin ngiliz em-
pirizminin dilsel sorunlaryla ilgili kitabna ve kendilerinden her
alnt yaptmda ne yazk ki gndermede bulunamadm ancak ad
larn kaynakann yan sra en azndan en nemli noktalarda and
m umduum baka birok yazara borluyum. Beni zen tek nokta,
bu kitap iin en uygun bal (Babilden Sonra), yaklak yirmi yl
6 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
nce George Steinern kendine mal etmi olmas. apka karyo
rum.
4 Ekim 1983 gn, Londrada bana gstergebilimin ne olduunu
soran BBC muhabirine teekkr ederim; ona bunu bilmesi gerektii
ni belirtmitim nk Locke, onun lkesinde 1690 ylnda gsterge-
bilimi tanmlam, 1668 ylnda Piskopos Wilkins, yapay bir dile
gnderme yapmakla birlikte, gerek bir gstergebilim incelemesi
olan Essay towards a Real Character i yaymlamt. Sonra dar k
tmda bir sahaf grm, meraktan ieri girmi, orada W ilkinsin
Essay ini bulmu ve bunu gksel bir iaret sayarak kitab satn alm
tm. O andan sonra, geni lde yararlandm ilgin, lgn, by
l ve tinsel gstergebilim kitaplmm kkenini oluturan eski ki
taplar koleksiyonculuu tutkum balad.
Kusursuz dillerle ilgilenmem ynnde bir tevik, 19 8 7 de Rober
to Pellereyin bir ilk almasndan geldi. Pejlerey, daha sonra az fikir
nermedi bana; onun 19 9 2 de kan, topya anda kusursuz diller
konulu kitabna sk sk gndermede bulunacam. Bu konuda Bolog
na niversitesinde bir dnemlik iki, Collge de Franceda ise binders
verdim; sz konusu derslerde, bu kitapta yer verebileceimin iki kat
malzeme derledim. Bu alma srasnda birok rencimin belirli
konular ve yazarlar zerine katklar oldu ve onlarn katklar, akade
mik hak tanrlk gerei, bu kitabn yaym tarihinden nce, Versus der
gisinin kusursuz diller konusuna ayrlan 6 1-63. saysnda (1992) yer
ald.
Son olarak, az bulunan ve bilinmeyen metinlere dikkatimi eken,
en az iki ktadaki sahaflara teekkr etmek istiyorum. Ne yazk ki, ok
gzel olmalarna karn marjinal eserler olduklarndan en heyecan
verici bulgulardan bazlarna bu kitapta ancak ok ksa olarak deini-
lebildi, bazlarna ise hi deinilemedi. Ne yapalm, gelecekteki aka
demik bir inceleme iin malzeme kalm oluyor bana.
Okurun, onun rahat iin feda ettiklerimden tr bana minnet
tarlk duyacan, uzmanlarn ise incelememdeki panoramik ve zet-
leyici yaklam balayacaklarn umuyorum.
G R 7
1
dem 'den
Confusio linguarum "a
9
munda baat rol stlenen Latince evirisi Vulgata da anlam belirsiz
liini zmemize hibir biimde yardmc olmaz; nk Vulgatada
demin eitli hayvanlar nominibus suis adlandrd sylenir. La
tince szn onlarn adlaryla eklinde evrilmesiyle de hibir sorun
zlm olmaz. Bu, demin onlar dil d bir yetkiyle onlara uy
gun den adlarla adlandrd anlamna m gelmektedir, yoksa imdi
bizim (dem gelenei temelinde) onlara atfettiimiz adlarla adlan
drd anlamna m? demin verdii her ad, doas gerei o hayva
nn tamak zorunda olduu ad mdr, yoksa Nomothetesin keyfi
olarak (adplacitum ) onlara vermeyi kararlatrd vebylece bir uz-
lam kurduu ad m?
imdi, demin Havvay ilk kez grd Yaradl 2 :2 3 e gee
lim. Burada dem yle der (demin bir konumas ilk kez aktarl
maktadr): imdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir.
Buna virago (Vulgata, erkek anlamna gelen i szcnn diili
iay byle evirmektedir) denilecek. Yaradl 3 :2 0 de demin,
karsna yaam, canllarn annesi anlamna gelen Havva adn ver
diini gz nnde bulundurursak, tmyle keyfi olmayan iki adlan
drmayla, doru adlarla kar karyayz demektir.
Yaradln dil temasna yeniden, stelik ok ak bir biimde
dnd nokta, 11:1 ve devamdr. Tufandan sonra btn dn
yann dili bir ve sz birdi; ancak kibir, insanlarn Rab ile yara
girip, ge ulaacak bir kule ina etmeyi istemelerine yol aar. Rab
onlarn kibrini cezalandrmak ve kulenin inasn nlemek zere
u karar verir: Gelin, inelim ve birbirlerinin dilini anlamasnlar
diye, onlarn dilini orada kartralm ... Bu yzden onun adna B_-'
bil denildi; nk Rab btn dnyann dilini orada kartrd ve
Rab onlar btn yeryz zerine oradan datt. eitli Arap ya
zarlarn (bkz. Borst 1 9 5 7 -6 3 , I, II, 9), dillerin karmasnn, kule
nin kukusuz korkun k grldnde travmatik nedenlerle
meydana geldiini dnmeleri, ne bu metindeki ne de ksmen
farkl tarzlarda olsa da dnyada farkl dillerin var olduunu doru
layan baka mitolojilerin anlatlarndaki hibir eyi deitirme
mektedir.
Ancak byle anlatldnda, ykmz eksik kalyor. Yaradl 10 u
gz ard ettik; burada, Tufandan sonra Nuhun oullarnn dnyaya
yaylmasndan sz edilirken, Yafetin soyuyla ilgili olarak Memle
ketlerinden her biri diline gre, milletlerin de kabilelerine gre, m il
letlerin adalan bunlardan blndler (10:5) denmekte ve Ham
10 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
(10:20) ile Sam (10:31) oullarndan sz edilirken neredeyse benzer
szlerle bu kavram pekitirilmektedir. Babilden nce dillerin bu o
ulluunu nasl anlamal? Ancak Yaradl 11 dramatiktir ve ikonolo-
jik adan gldr; Kulenin yzyllar boyunca esinlemi olduu gr
sel tasvirlerinin zenginlii de bunun bir kantdr. Buna karn, Yara
dl 1Oun deinmeleri neredeyse parantez iinde sylenmi szler
gibidir ve elbett daha az teatraldir. Gelenein dikkatinin Babilde
dillerin karman sahnesine ynelmi olmas ve dillerin oulluu
nun tannsal bir lanetin trajik sonucu olarak hissedilmesi doaldr.
Yaradl 10 gz irdi edilmeyip dikkate alndnda da, byk lde
ypresel bif epizoda indirgenmiti: Dillerin oalmas deil, kabile
lehelerinin farkllamas sz konusuydu.
Ancak Yaradl 11 in yorumunun kolay olmasna (nce tek bir dil
vard ve sonra, gdenee baklrsa, yetmi ya da yetmi iki dil kt or
taya) ve dem d.linin restorasyonuyla ilgili her dn k nokta
sn oluturmasna karn, Yaradl 10, patlamaya hazr bir gizil g
ieriyordu. Dilhr Nuhtan sonra farkllamsa, neden daha nce
farkllaamamhrd? te Babil mitosundaki bir gedik. Diller ceza
nedeniyle deil de, doal eilim gerei farkllatysa, neden dillerin
karmasn bir tursuzluk olarak alglamak gerekiyordu?
ykmz bo,runca zaman zaman birileri, dneme ve teolojik-fel-
sefi ynelimlerebal olarak az ya da ok yank uyandran sonulary
la Yaradl 10u Yaradl 1 l in karsna koyacaktr.
A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
sursuz bir dilin doas hakkndaki her tartmann, Kratylosu bilme
yen kltrlerde bile, nasl Platon diyalounda izilen yoldan biri
ni izlediini greceiz; bununla birlikte, Platonun metni, dilin ku
sursuzluu koullarn kusursuz dil sorununu ortaya koymkszn
tartr.
Yunan koine si Akdeniz havzasnda egemenliini srdrrken,
Latince kendini kabul ettirir. mparatorluun dili olarak Latince, Ro
mal lejyonlarn ulat tm Avrupann evrensel dili ilevini grr;
Bat Roma mparatorluunda ayn zamanda Hristiyan kltrnn
dili haline gelecektir. Bir kez daha, herkesin konutuu bir dili kulla
nan bir kltr, dillerin oulluunun yaratt glkleri hissetmez.
Bilginler Yunancay da bilirler ancak dnyann kalan iin barbarlar
la konumak, dilmalarn iidir; o da fethedilen barbarlar Latinceyi
renmeye balayncaya kadar.
Gene de, Latincenin ya da Yunancanm, deneyimin uyumlu b
tnln dile getirebilecek yegne diller olmad kukusu, M.S. II.
yzylda giderek g kazanr: Bu yzylda Yunan-Roma dnyasnda
Persli Byclere, Msrl bir ilaha (Tot-Hermes), Kaide kaynakl ke
hanetlere, Yunan topranda doan ancak uzun sredir byk rasyo
nalist gelenein kerttii Pythagoras ve Orpheus geleneine atfedi
len gizli vahiyler yaygnlk kazanr.
Ancak imdi, gelien ve yeni bir biim kazanan klasik rasyonalizm
mirasna kar bir yorgunluk belirtisi ba gsterir. Ayn ekilde, gele
neksel dinler de bunalmdadr. mparatorluk dini tam anlamyla bi
imsel bir dindi, imparatorlua balln davurumuydu; her halk
kendi tanrlarn muhafaza ediyor, bu tanrlar, elikilere, eanlaml-
la ya da eadlla dikkat edilmeksizin Latin panteonuna kabul edi
liyordu. Her dine kar (her felsefeye ve her bilgiye kar olduu gibi)
gsterilen bu eitliki hogry tanmlayan bir kavram vardr:
Senkretizm.
Daha duyarl ruhlarda, bir tr yaylm dinsellik kendini gsterir;
yldzlarda olduu kadar dnyadaki nesnelerde de varln srdren
ve ruhumuzun kk bir parasn oluturduu bir evrensel dnya
ruhu kavram ortaya kar. Filozoflar en nemli sorunlarla ilgili ola
rak akln destekledii hibir hakikat ortaya koyamadklar iin, geriye
akln tesinde, ilahn dorudan grlmesi ya da onun vahyi yoluyla
ulalacak bir aydnlanmay aramak kalyordu.
Bu atmosfer iinde Pythagoraslk yeniden doar. Balangcndan
beri Pythagoras retisi kendini mistik bir bilgi olarak sunmutu ve
14 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D il A r a y i i
cei dncesi aklndan geer; ancak sann geliiyle ilgili gnderme
leri yok etmek amacyla kaynaklan tahrif etmi olabilecek Yahudilere
gvenmedii iin bu dnceden vazgeer. nerdii tek are, en g
venilir okumay tahmin edebilmek iin farkl evirilerin karlatnl-
masdr (ve Aziz Augustinus yorumbilgisinin babas haline gelir; el
bette filolojinin deil).
Bir bakma Augustinus, btn halklann ortaklaa kulland ku
sursuz bir dili dnr; bu dilin gstergeleri szckler deil, nesne
lerin kendileridir; yle ki dnya, daha sonra sylenecei gibi, Tann
eliyle yazlm bir kitap olarak belirir. Kutsal metinlerin alegorik b
lmlerini, yani Kutsal Kitapm dnya dekorunun elerini (otlar,
talar, hayvanlar) adlandrmak yoluyla kendini dile getirdii ve bu
yolla sz konusu elerin simgesel bir anlam edindii yerlerini yo
rumlamak; ancak bu dili anlamakla mmkn olacaktr. Ne var ki, ya
ratcsnn oluturduu bu Dnya Dili yalnzca yorumlanabilir. Bu fi
kir hemen, btn Ortaa boyunca srecek olan bir hayvan kitaplar,
deerli ta kitaplar, ansiklopediler ve imagines mundi (dnya imge
leri) retimine yol aacaktr. Avrupa kltr, hakikatin olsa olsa
amblemler, armalar, simgeler ve mhrlerle dile getirilebileceini
dnerek, Msr hiyerogliflerine ve baka egzotik ideogramlara ba
vurduunda, bu gelenek bizim ykmzn geliim sreci iinde de
yeniden karmza kacak. Ancak Aziz Augustinusda, insanlarn ye
niden konuabilecei ya da konumak zorunda olduu, yitmi bir s
zel dile ynelik herhangi bir zlem grlmez.
Augustinus iin, genelde patristik gelenekte olduu gibi, dillerin
karmasndan nce branice, hi phesiz insanln ilk dili olmu ve
confusio linguarum olayndan sonra seilmi halk tarafndan korun
mutur. Ancak Augustinusun bu dili yeniden bulmak gibi bir arzusu
yoktur. Artk ilahiyatn ve kilisenin dili haline gelmi olan Latin
cesiyle rahat yerindedir. Birka yzyl sonra Sevillal sidorus (Ety-
mologiarum, IX, 1), armhn zerindeki yaz dilde yazlm oldu-
undan, her durumda kutsal dil -branice, Yunanca ve Latince-
bulunduunu rahatlkla ne srebilecektir; Fiat lux (k olsun) de
diinde Tanrnn hangi dilde konutuunu ortaya karmak ise artk
gtr.
Bu arada patristik gelenek bir baka sorunla uramaktadr: Kutsal
Kitap, Tannmn yeryznn btn hayvanlaryla gn btn ku
larn Ademin nne getirdiini belirtmekte; ancak balklardan sz
etmemektedir (mantksal ve biyolojik adan btn balklar denizin
d e m d e n "C o n f u s io L in c u a r u m a 15
derinliklerinden Aden Bahesine srklemek kolay olmazd). dem
balklara bir ad vermi midir? Bu sorun bize nemsiz gibi grnebi
lir; ancak sorunun son izi Masseyin 1763 ylnda yaymlanan Ori
gins and progress o f letters'mda bile karmza kmaktadr (bkz.
W hite 1917, II: 196). stelik, Augustinus (Degenesi ad litterarn lib-
ri duodecim, XII, 20) balk trlerine, balklar aama aama tanndk
a, sonradan ad verilmi olduu varsaymn ortaya atm olsa bile,
sorun hl zlm deildir.
mparatorluun k ile yksek Ortaam sonu arasnda Avru
pa henz yoktur: Avrupann varlyla ilgili baz n seziler vardr yal
nzca. Yeni diller yava yava biim kazanmaktadr ve V. yzyln so
nuna doru halkn artk Latince deil, Gal-Roman, talyan-Roman, s
panyol-Roman, Balkan-Roman dillerini konutuu saptanmtr. En
telekteller giderek daha ok yozlaan bir Latinceyle yazmakta ve ev
relerinde, Roma uygarlndan nceki dillerin kalntlaryla barbarla
rn getirdii yeni dillerin i ie getii yrel azlar duymaktadrlar.
Roman ve Germen dillerinin ilk yazl belgeleri ortaya kmadan
nce, VII. yzylda konumuzun ilk izini buluyoruz. Bu, Galce halk
dilinin Latince dilbilgisine stnlklerini tanmlama ynnde bir gi
riim olup, rlandal dilciler tarafndan gerekletirilmitir. Auraceipt
na n-Eces (airlerin Kurallar) adl bir eserde Babil Kulesinin yap
malzemesine gndermede bulunulmaktadr: tekiler kulede yal
nzca dokuz malzeme bulunduunu ne sryorlar: Kil ve su, yn ve
kan, odun ve kire, zift, keten ve katran ... yani ad-, adl, eylem, belir
te, orta, bala, edat, nlem. Kulenin dokuz blmyle sylemin
sekiz blm arasndaki fark bir yana brakrsak, unu anlamaktayz:
Gal dilinin, dillerin karmasn amann ilk ve tek rneini olutur
duu dnlerek, dilin yaps kulenin yapsyla karlatrlyor. Fe-
nius Okulunun 72 bilgesi dalmadan sonraki ilk kodlanm dili
programlyorlar ve Auraceipt'in kanonik metni dilin kurulmas ey
lemini . . . 72 mridin dalmadan sonra renmi olduklar teki
diller zerinde bir kesip birletirme ilemi olarak tanmlyor... Di
lin kurallar bu aamada belirlenmitir: Her dilin en iyi ynleri ve en
kapsaml, en gzel nitelikleri rlandacadan karlm... teki diller
de ad olmayan her e iin rlandacada ona uygun bir ad bulunmu
tur (Poli 1989: 187-89). Bu ilk ve dolaysyla doast dil, yaratl
m olanlarn doal dzeniyle ebiimliliin izlerini tamakta ve
elerin doru srasna bal kalndnda, dilbilgisel cinsle gnderge
arasnda bir tr ikonik iliki belirlemektedir.
16 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Niin varolan birok dilden daha iyi bir dilin haklarn ve nitelik
lerini sergileyen bu belge bunca ge ortaya kyor? konografi tarihi
nin yle bir gzden geirilmesi-aknlmz artracaktr. Biblia
Cotton a (V. ya da VI. yzyl) kadar Babil Kulesinin grsel tasvirleri
bilinmemektedir; Biblia Cottonu olaslkla X. yzyln sonuna ait bir
elyazmas izle; daha sonra Salerno Kilisesindeki bir kabartma. Bu
nun ardndan, bir kuleler tufan ba gsterir (Minkowski, 1983). Bu
kule tasvirleri tufanna kapsaml bir kuramsal speklasyon elik
eder; ancak bu noktadan itibaren, dillerin karmas epizodu yalnzca
tanrsal adaletin cezalandrd bir kibir ediminin rnei olarak deil,
u ya da bu biimde iyiletirilmesi gereken tarihsel (ya da tarih tesi)
bir yarann balangc olarak dnlecektir.
Karanlk ad verilen bu yzyllarda, neredeyse Babil felaketinin bir
yinelenmesine tank olmaktayz: Resmi kltrn grmezden geldii
kaba barbarlar, kyller, zanaatkarlar, cahil Avrupallar, grld
kadaryla resmi kltrn hakknda hibir ey bilmedii'birok yeni
anadil konumaya balamaktadr. Bugn konutuumuz diller do
maktadr; bu dillerde yazlm, bilinen ilk belgeler - S erments de
Strasbourg (842) ya da Carta Capuana (960) gibi- kanlmaz olarak
ok sonralar yazlacaktr. Sem ke kelle terre, p er kellefin i ke ki contene,
trenta anni le possette parte Sancti Benedicti ya da Pro Deo amur et
pro Christian poblo et nostro commun salvament gibi metinler kar
snda, Avrupa kltr confusio linguarum zerine dnmektedir.
Ancak bu dnmeden nce Avrupa kltr, dolaysyla Avrupa
yoktu. Nedir Avrupa? nsanlar onu bu ekilde adlandrmadan nce
de, en azndan balangtaki Pangaeadan, bugn bile sona ermemi
olan bir kopmayla ayrld andan beri varolan, Asyadan pek ayrt
edilemeyecek bir ktadr. Ancak modern dnyann kastettii anlam
da Avrupadan sz edebilmek iin, Roma mparatorluunun ykl
masn ve Romal barbar krallklarn douunu beklemek gerekecek-'
tir. Belki bu da yeterli deildir, tpk Karolenj Birlii projesinin yeter
li olmad gibi. Avrupa tarihinin balangcn saptamak iin tatmin
edici bir tarihi nerede bulabiliriz? Byk siyasal ve askeri olaylan ye
terli grmyorsak, belki de dilsel olaylar yeterli grebiliriz. Roma
mparatorluunun Asya ile Afrikay da iine alan gl birlii kar
snda, Avrupa nce yeni dillerin Babili olarak ve ancak daha sonra bir
uluslar mozaii olarak kendini ortaya koyar.
Avrupa, kendi halkdillerinin douuyla balar ve bu dillerin orta
ya kna kar ounlukla kayg ykl tepkiyle Avrupann eletirel
d e m d e n " C o n f u s io L in g u a r u m a 17
kltr balar; Avrupann eletirel kltr, dillerin paralanmas
dramyla kar karya kalp, okdilli uygarlklarn yazgs zerine d
nmeye balar. Bundan rahatszlk duyarak, bir are bulmaya alr:
Kh geriye doru, demin konumu olduu dili yeniden kefetme
ye abalayarak, kh ileriye doru, demin dilinin yitirilmi kusur
suzluuna sahip olacak bir akl dili kurmay hedefleyerek.
Yan Etkiler
18 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D il A r a y i i
Son olarak, doal dillerin kusurlarn ortadan kaldrmak amacyla
tretilen kusursuz dillerin kusurlarn zmleyerek doal dilleri
mizin azmsanamayacak erdemlerini kefedeceiz. Bu da Babil lanet-
lenmesiyle uzlamamzn bir yolu olacak.
sreklilik
ERK tz
biim
biim
ANLATIM tz
sreklilik
2 0 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ci eklemleme birimleri). Buna karn, ikinci eklemleme birimleri
-sesbirim ler- dzeyinde anlaml ballam yoktur. Sesbirimler an
lamdan yoksun, sonlu bir sesler envariterine aittirler; bunlar anlaml
birimler oluturmak iin eklemlenir. Gemi szcnn oluturucu
eleri, gemi fikrinin oluturucu eleri deildir (g insan yapm, e
yzer, vb. anlamna gelmez). O kadar ki, ayn sesler anlam bambaka
olan bir baka birinci eklemleme birimini -szgelimi, imge- olutur
mak iin farkl biimde eklemlenebilirler.
Bu ift eklemleme ilkesi dikkatle deerlendirilmelidir; nk nasl
birok felsefi dilin onu ortadan kaldrmaya altn greceiz.
Hjelmslev Kuram erevesinde, bir dil iki dzlemlidir; ancak ba
dak deildir: Anlatm biimi, ierik biiminden farkl tarzda yap
lanmtr, iki biim arasndaki iliki nedensizdir ve anlatm eitle
meleri bir ayna gibi ierik eitlemelerine karlk gelmez. Gemi yeri
ne yemi dendiinde, tek bir sesin deitirilmesi kkl bir anlam dei
ikliine yol aacaktr. Ancak Hjelmslevin badak adn verdii sis
temler vardr: rnein, bir saatin kadrann dnn, burada akrep
ile yelkovann her konumu, milim milim, bir zamansal eitlemeye
ya da yeryznn gne evresinde dn srasnda deiik bir ko
numuna karlk gelir. Grlecei gibi, birok kusursuz dil, gsterge
lerle gereklik ya da gstergelerle onlara karlk gelen kavramlar ara
snda bu karlkll hedeflemektedir.
Ancak doal bir dil yalnzca bir szdizimine ya da bir anlambilime
dayanarak var olmaz. Ayn zamanda bir edimbilim temeline, yani
karlan sesin koullarn ve balamlarn gz nnde bulunduran kul
lanm kurallar temeline dayanr; bu kullanm kurallar, szcklerle
szdizimsel yaplarn birden ok anlam edinmelerini salayan dilin
retorik kullanmlarna olanak tanr. Baz projelerin, kusursuzluu bu
kullanmsal ynlerin ortadan kaldrlmasyla zdeletirdiklerini,
bazlarnn ise kusursuz bir dilin doal dillerin bu zelliklerini de ye
niden retebileceini ne srdklerini greceiz.
Son olarak -ve bu, girite szn ettiimiz dlamalar hakl ka
ryor- doal bir dil her eyi syleyebilme iddiasndadr, yani fiziksel
ve zihinsel tm deneyimimizi ayrt edebileceini, dolaysyla du
yumlar, alglar, neden Hilik deil de Varlk olduu sorusunu da ie
recek ekilde soyutlamalar dile getirebileceini ne srer. Szel dil
elbette her eyi syleyemez (mine kokusuyla biberiye kokusu arasn
daki fark szcklerle betimlemeyi bir deneyin), bu yzden de iaret
lerden, jestlerden ve ses tonundaki ini klarndan yararlanmak zo
22 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
2
Kabalac Pansemiyotik
Toramn Okunmas
23
konmam bir dizi harften oluuyordu. Mesihin geliinden sonra,
Tanr halihazrdaki harf birleimini ortadan kaldracak ya da bize ha
lihazrdaki metni bir baka sralamaya gre okumay retecektir.
Kabalac gelenein, son zamanlardaki incelemelerde teosofik Ka
bala olarak nitelendirilen eitlemelerinden biri, kutsal metindeki
harfin ardnda, Tanrnn on hipostaz (unsur) olarak on Sefirota ili
kin deimler bulmay amalar. Sefirotlarn teosofisi, hermetik,gnos-
tik ve Yeni-Platoncu gelenekte de ortaya kan eitli kozmik zincir
kuramlaryla karlatrlabilir. On Sefirot, Tanrnm dlama sreci
iinde hipostazlar olarak, dolaysyla Tanryla dnya arasnda arac
varlklar ya da Tanrnn kendisinin i ynleri olarak grlebilir. Her
iki anlamda da, on Sefirot, Tanrnn fiili ya da potansiyel olarak evre
nin oulluuna yaylma biimlerinin zenginliini gsterdiinden,
ruhun Tannya dn gerekletirebilecei kanallar ya da basamak
lar oluturur.
Bu yzden Kabalac, Tora metnini, (harfin ve harfin anlatt olay
lar ya da dayatt kurallarn ardnda) bu mistik ve metafizik gerek
liklerden sz eden, dolaysyla drt anlam belirlenerek okunmas ge
reken (harfi harfine, alegorik ve felsefi, yorumbilgisel ve mistik) sim
gesel bir gere olarak ele alr. Bu yn, Hristiyan tefsirinin drt anlam
kuramn anmsatmakla, bu noktada benzerlik yerini kkl bir fark
lla brakr.
Hristiyan tefsiri iin drt anlam, yorum almas araclyla be
lirlenmelidir (fazladan bir ierik saptamak iin); ancak anlatm, yani
metnin malzemesinin sralamasn dei.tirmeksizin, hatta kesin
metni yeniden belirlemek iin byk bir aba gstererek. Oysa baz
Kabalac akmlarda, okuma temel teknik -notarikon, gem atria ve
tem urah- araclyla ayn anlatm tzn, deyim yerindeyse, anato
mi masasna yatrr.
Notarikon, bir metnin ifrelenmesinde ve kod zmnde kulla
nlan akrosti tekniidir (bir dizi szcn ilk harfleri, bir baka sz
ck oluturur). Bunun yan sra, notarikon tm ge-antik ve Ortaa
edebiyatnda bir iir teknii olarak da yaygnd; Ortaadan balaya
rak ars notoria ad altnda by pratikleri yaygnlk kazanmtr. Ka
balaclar iin akrosti, gizemli akrabalklar aa vurmaldr: rne
in, Leonlu Moe, kutsal metnin drt anlamnn ba harflerini alp
{peat, remets, dera ve sod), bundan PRDSyi, yani (brani alfabesin
de nller olmadndan) Pardes ya da Cenneti karr. Toray okur
ken, Musann kim bizim iin ge gidecek? sorusunu (Yasanm
24 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Tekrar 30:1 2) oluturan szcklerin ba harflerinin MYLHyi (sn
net) verdii bulunur, buna karlk son harfler YHVHyi vermektedir:
u halde yant, snnetli kimse, Tannya ulaacaktr olur. Abulafia
iin, MHVnin (beyin) son harfinin, Hokmahm (ilk Sefirot, bilgelik)
ilk harfi; buna karlk LBnin (kalp) son harfinin, Binalm (zek) ilk
harfi olmas anlamldr.
branicede saylar harflerle gsterildii iin gematria olanakldr.
u halde, her szcn, tek tek harflerin gsterdii toplamdan kay
naklanan bir saysal deeri vardr. Ayn saysal deere sahip olan fark
l anlaml szckleri bulmak, bylece nesneler ya da gsterilen fikir
ler arasnda analojiler aratrmak sz konusudur. rnein,
YHVHnin deeri toplandnda 72 elde edilir ve Kabalac gelenek
srekli olarak Tannnn 72 adn arayacaktr. Musann ylan, Me
sihin nceden bildirilmesidir {prefigurazione)\ nk her iki szc
n deeri de 3 5 8 dir.
Son olarak, temurah, harflerin yerlerinin deitirilmesi sanatdr,
yani anagramdr. nllerin yazlmad bir dilde anagram, teki dil
lere oranla daha fazla deitiri (permutazione) olana sunar. rne
in, Moe Cordovero, Yasanm Tekrarnda neden yn ve keten kar
m giysiler giymenin yasaklandn sorar ve bundan u sonucu ka
rr: zgn metinde ayn harfler bir baka anlama gelecek ekilde dizil
miti ve demi balangtaki ktan giysisini, eytann gcn tem
sil eden ylann deriden giysisiyle deitirmemesi iin uyanyordu.
Abulafiada, drt harfin olas her biimde nllemesi sayesinde,
YHVH tetragrammn her harfi iin 50 kombinezonluk drt izelge
rettii sayfalar buluyoruz. Wormslu Eleazar Ben Yudah, tetragamm
her harfini iki nlyle nlletirir; ancak alt nl kullanldnda,
kombinezonlarn says artar (bkz. Idel 1988c: 22-23).
K A B A L A C I P A N S E M Y O T K 25
T em el yirm i iki harfi k esti, b iim len d ird i, l p b iti, yerlerin i d e i
tird i, onlarla b t n yarad lanlara ve gelecekte o lu tu ru lacak h e r eye
b iim verdi (II, 2 ). . . Y irm i iki tem el harfi b un lar bir su rm u gibi bir
arka k oydu (I, 4 ) . . . O n lar nasl k attrp, harflerin yerin i nasl d e
itird i? Alef b t n A lefler, Beti b t n B e tle r le ;. . . s o n u ta , h e r y a
ratk ve h er s z tek bir A d d an t re d i (II, 5 ). . . ki ta iki e v in a ed er,
ta alt ev ina ed er, be ta y z y irm i ev ina ed er, alt ta yed i y z
y irm i ev ina ed er, yedi ta b e bin krk ev ina eder. B uradan y ola k
ve azn sy ley em ed i in i, k ulan iitem ed iin i d n (IV, 1 6 ).
26 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Ve bu ad, Y H V Y i, n ce tek bana k attrm ay a b ala, on u n b tn
k om b in ezon larn in cele, on u hareket e ttir ve bir ark gibi d n d r, ile
riy e ve g eriye, bir ru lo gibi, d u rm asn a izin v e rm e ; ancak o n u n m a d
d esin in , byk h arek et say esin d e, hayal g c n n karaca k ork u
su yla ve d n celerin in i ie g em esi nedeniyle g kazand n g r
d n d e ve d u rm a sn a izin verd iind e, ona d n , irdele ve o n d an bir
bilgelik s z elde ed in cey e dek on u b rakm a. S o n ra ik in ci ada (A d a-
n oi) ge ve on a on u n te m e lin in ne old u un u so r ve o san a gizini ak
layacaktr. . . S o n ra h e r iki ad k attr, onlar in cele, so rg u la ; sana b il
ginin gizlerini a k la y a ca k la rd r. . . ve son ra E lo h im i k attr, o da sa
n a kesin olarak bilgiyi salayacak tr (Hayye ha-Nefes).
K A B A L A C I P A N S E M Y O T K 27
rnek ald biimlerdir. Bu varsaymn konumuz asndan nemi
ortadadr: Burada, yalnzca rnek bir biimde evrenin yapsn yan
stt iin deil; ayn zamanda, bu yapy retirken, onunla tpk ka
lbn biim verilen nesneyle zdeletii gibi zdeletii iin kusur
suz olan bir dil ortaya kmaktadr.
Kken Anadil
28 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
leri belli grafik gstergeler araclyla gsterme seiminin, bir uzla
madan kaynaklandn kabul eder; ancak Tann ile peygamberler
arasnda belirlenen bir uzlamdan sz eder. Baz eyler ya da kav
ramlar iin seslerin uzlamsal olduunu ne sren o dnemin dil
kuramlarn ok iyi bilmektedir (Abulafia bu Aristotelesi-Stoac fik
ri, Maimonide gibi yazarlarda buluyordu); ancak bu g durumu son
derece modern bir zmle -rtk olarak uzlamsallk ile nedensiz-
lii birbirinden ayrarak- zm grnmektedir. branice btn dil
ler gibi uzlamdan domutur (Abulafia, Hristiyan evreden bazla
rnn da savunduu bir fikri, doduktan sonra kendi bana braklan
bir ocuun kendiliinden branice konuaca fikrini kabul etmez);
ancak branice kutsal ve anadildir nk demin verdii adlar do
ayla uyum iindedirler ve nedensiz olarak seilmemilerdir. Bu an
lamda branice ilk dildi ve bu niteliiyle teki btn dillerin yara
tlmas iin gerekliydi; nk bu ilk dil olmasa, bir nesneye daha
nce sahip olduu anlamdan farkl bir anlam vermek iin ortak bir
uzlama olmazd; nk ikinci kii zgn ad bilmese ikinci ad anla
maz, bylece deiiklik zerinde anlama salanamazd (Sefer or
ha-Sekhel, bkz. del 1989: 13-14).
Abulafia, halknn srgn srasnda, kendi zgn dilini unuttu
undan yaknr ve doal olarak Kabalacnn, yetmi dilin gerek kay
nann yeniden bulunmas iin alan kimse olduunu ne srer.
Kabalann gizlerini kesin olarak aa karacak olan Mesihtir ve za
manlarn sonunda, varolan her dil yeniden kutsal dilin iinde eridi
inde, diller arasndaki farkllk sona erecektir.
K A B A L A C I P A N S E M Y O TK 29
3
D antenir Kusursuz Dili
31
kural temsil eder. En iyi airler ona yaklamlardr ve varolan halk-
dillerinin hepsi onun ideal normuna gre deerlendirilmelidir.
De vulgari eloquertia.nn tamamlanmam olan ikinci blmn
de, biricik ve gerek illustre halk dilinin oluturulmasnn kurallar
ele alnr: Dantenin kendisini stn kurucusu olarak grd iir di
lidir bu. Dante bu dili, Ademin dilinin niteliini, yani nesnelerle
balangtaki benzerlii yeniden bulan bir dil olarak confusionun
dillerinin karsna koymaktadr.
32 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Bu blm olduka naziktir. Bir yandan, daha soylu dilin, doalln
gereklerine sahip olmas gerektii tespit edilmektedir; oysa halkdille-
rinin kabul edilen eitlilii onlarn uzlamsallm kantlamaktadr.
te yandan, halk dilinden, szckler ve deiik sesletimler asndan
farkllam olsa bile, herkesin ortaklaa kulland bir dil gibi sz edil
mektedir. Bir btn olarak De vulgari eloquentia dillerin eitliliini
vurguladna gre, dillerin ok sayda olduu fikriyle halk dilinin (do
al dil) tm insan soyunun ortak dili olduu gerei nasl badatrla
caktr? Elbette, herkeste ortak olan bir yn vardr: ocukluumuzda,
kurallarn bilmeksizin ilk olarak doal bir dili reniriz; ancak bu he
pimizin ayn dili konutuumuzu sylemek iin yeterli midir? Olsa ol
sa, bugn de syleyeceimiz gibi, u sylenebilir: Tm insanlarn, son
radan deiik dilsel tzler ve biimler, yani farkl doal diller eklinde
somutlaan dile doal bir yatknl, doal bir dil yetisi vardr (ayn za
manda bkz. Marigo 1938, Yorum: 9, not 23; Dragonetti 1961: 32).
Dantenin dil yetisi konusundaki gr ok aktr: I, I, l de be
lirttii gibi, insanlarn doutan gelen bir anadili renme yetileri
vardr ve bu yeti, seslerim ile szcklerdeki farkllklara karn btn
insanlarda ortaktr. Dante iin bu yerinin, kiisel olarak bildii halk-
di lerinin kullanmnda kendini gsterdii aktr. Ancak sz konusu
olan, belirli bir dil deil, insan soyunun ortaklaa paylat genel bir
yetidir: Konumayalnzca insanoluna verilmitir (I, II, 1). Konu
ma yetisi yalnzca insana zg bir eydir; meleklerin, hayvanlarn ve
eytanlarn konuma yetisi yoktur. Konumak, zihnimizdeki dn
celeri dlatrmak anlamna gelir, oysa meleklerin dile dayal olma
yan bir zihinsel yetileri vardr; bu yeti sayesinde her biri tekinin
dncesini anlar, daha dorusu btn melekler tanrsal zihinde b
tn meleklerin dncelerini okurlar. eytanlar karlkl olarak bir
birlerinin hainlik derecelerini bilirler. Hayvanlarn ise bireysel duy
gular yoktur, yalnzca trlerine zg duygulan vardr; bu yzden,
kendi duygulann bilmekle benzerlerinin duygulanm da bilirler, ba
ka trden hayvanlarn duygularn bilmeleri gerekmez. Dante, ey
tanlar lahi Komedyada konuturacam henz bilmemektedir. An
cak aslna baklrsa eytanlar lahi Komedyada da insana zg olma
yan bir dili konuurlar ve ilgintir, Pape satan, p ap a satan aleppe
gibi nl bir eytan deyii, Babil felaketinden sorumlu olan Nim-
rodun dile getirdii bir baka deyii (Raphel ma am ecche zab almi,
Cehennem, X X X I, 67) artrr. eytanlar Babil kargaasnn dilini
konumaktadrlar (bkz. Hollander 1980).
D a n t e 'n in K u s u r s u z D l I 33
Oysa insan, tek tek bireylerde deiik alglama ve yarg biimlerine
brnen akl ynetmektedir ve insann duyulur bir gsterge aracly
la zihinsel bir ierii dile getirmesine olanak salayacak bir yetiye ge
reksinimi vardr. Burada, Dantenin dil yetisini, rasyonel gsterilenler
ile duyularca alglanabilir gsterenler arasnda balant kurma yatkn
l olarak tanmlad grlmektedir (Dante, Aristoteles geleneini iz
leyerek, dil yetisinin bir sonucu olan gsteren ve gsterilen ilikisinin
uzlam yoluyla, yani adplacitum belirlendiini kabul eder).
Benzeri ekilde, Dante unu da aka ortaya koymutur: Dil yeti
si, insan soyunun btn yelerinde kalc ve deimez iken, zaman
iinde geliebilen ve tek tek konuucularn istencinden bamsz ola
rak zenginleebilen doal diller tarihsel olarak deiebilir. Dante, do
al bir dilin bireysel yaratclkla zenginletirilebileceini bilir ve
kendi yaratclnn rn de, biim vermeyi stlendii volgare il-
lustre olacaktr. Ancak dem olayn deerlendirmesinden karsana-
bilecei gibi, yle grnyor ki, Dante dil yetisi ile doal dil arasna
bir ara aama koymak istemektedir.
Diller ve Sz Edimleri
34 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Grld kadaryla, Dante locutio'yu da ayn anlamda kullanr:
rnein, gene Babil kargaas ile ilgili metinde (I, VI, 6-8), kargaa
dan sonra kule iilerinin kusurlu diller konutuklarn belirtmek
iin, tanto rudius nunc barbariusque locuntur der ve birka satr
sonra, balangtaki brani diline gndermede bulunmak iin anti-
quissima locutioneden sz eder.
Bununla birlikte, ydioma, lingua ve loquela kesin anlamlar olan,
yani yalnzca languedan sz edilmek istendiinde kullanlan terim
lerken, yle grnyor ki locutio daha genel bir kullanm alan olan
ve balam, parole etkinliinden, konuma edimi ya da dil yetisinden
sz ettiinde de kullanlan bir terimdir. Dante sk sk locutiodan bir
sz edimi olarak sz eder: rnein, baz hayvan sesleriyle ilgili ola
rak, byle bir edime locutio denemeyecei, yani bunun gerek bir
dilsel etkinlik olmad (I, II, 6-7) sylenir ve demin Tannya y
nelttii sz edimleri iin her zaman locutio szcn kullanlr.
Bu ayrmlar blm I, IV, l de net olarak grlmektedir, burada
Dante kendine u soruyu sorar: lk olarak hangi insana konuma ye
tisi (locutio ) verilmitir, bu insan balangta ne sylemitir (quod
primitus locutusfuerit) ve ilk dil edimi (primiloquium) kime, nerede,
ne zaman ve hangi dilde (sub quo ydiomate ) sylenmitir? -prim ilo-
quiumu, Romallar ile Floransallarm kt konuma tarzlarna gn
dermede bulunan tristiloquium ve turpiloquium (I, X, 2; I, XIII, 3) ile
benzerlik kurarak, bu ekilde evirebileceimizi sanyorum.
deme lk Armaan
D a n t e ' n 'i n K u s u r s u z D i 35
zin dncelerini da vurmak anlamna geldii, dolaysyla konuma
bir diyalog olgusu olduu iin, Dante, Havvayla ylann ilk diyalou-
nu, dolaysyla ilk dil edimini gerekletirdiklerini kastetmektedir
(bu da, locutioya tandmz belirsizlik durumuyla badamakta
dr). demin Havvann douundan kalben honutluk duyduunu
ve hayvanlan adlandrrken, dil edimleri gerekletirmekten ok, bir
dilin kurallarn belirlediini, dolaysyla bir stdil edimi ortaya koy
duunu mu dnmeliyiz?
Her durumda Dante, Havvayla ilgili araya katt bu gzlemden,
ilk olarak demin konutuunu dnmenin daha mantkl olduu
nu ne srmek zere yararlanr. nsanlarn kardklar ilk ses, bir ac
haykr iken, demin kard ilk ses ancak bir sevin ve ayn za
manda yaradamna bir sayg sesi olabilirdi. Dolaysyla, dem ilk ola
rak Tanrnm adn, Eli telaffuz etmi olmaldr (/in ilk brani ad
olduunu, patristik gelenek doruluyordu). Olaslkla Dante, u ger
ei ne karmak istiyordu: dem nesnelere ad vermeden nce Tan-
ryla konumutur, dolaysyla o bir dil kurmadan nce Tanr ona dil
yetisini vermitir.
dem, Tanryla yant eklinde konumutur. Bu yzden, nce
Tanr onunla konumu olmaldr. Ancak Tanrnm bir dil kullanm
olmas art deildir. Burada Dante, Tanrnn doa grngleri (ate
ve dolu, kar ve buu, kasrga yeli) araclyla kendisini dile getirdii
ni belirten Mezmur 1 4 8 :8 e bavuran gelenei yeniden ele almakta
ancak Tanrnm havay gerek szcklerin sesini karacak ekilde ha
reket ettirmi olabileceini ne srerek, gelenekte bir dzeltmeye
gitmektedir. Niin Dante, deme dile zg sesleri dinletecek tarzda
havay yanklandran Tanr eklindeki bu tuhaf fikri dnm olsa,
gerek? Belli ki, konuan hayvanlarn oluturduu biricik trn ilk bi
reyi olarak dem yalnzca sesler araclyla fikirleri alabilsin diye.
Dantenin 1, V, 2 de belirttii gibi, ikinci bir neden de udur: Tanr
demin de konumasn, dil yetisini kullanarak, ona bu armaan
balayana kretmesini istemitir.
Bu noktada Dante, demin hangi dilde konumu olduunu so
rar kendisine: Ve Floransallar bata olmak zere, kendi topraklarnn
dilinin en iyisi olduuna inanan kimseleri eletirir; nk birok dil
vardr ve birou talyan halk dilinden iyidir. Daha sonra (I, VI, 4), ilk
ruhla birlikte Tanrnm bir certam form am locutionis yarattn be
lirtir. Bu deyi belirli bir dil biimi diye evrilirse (rnein bkz.
Mengaldo 1979: 55), Dantenin neden I, VI, 7 de dolaysyla, ilk ko
36 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
nuucunun dudaklarnn biim verdii (fabricarunt) ey, brani dili
(ydioma) olmutur dediine bir aklama getirilemez.
Dantenin.yrmadan "hem nesneleri gsteren szcklerle, hem
de szcklerin kuruluuyla ve bu kuruluun ekleriyle ilikili olarak
sz ettii dorudur; bu da bize fo rm a locutionis ile bir szle ve bir
morfolojiye, yani bir dile gndermede bulunmak istediini dn
drr; zncdkform a locutionis \dil olarak evirirsek, aadaki aln
ty aklamak gleecektir: '
qua quidem forma omnis lingua loquentium uteretur, nisi culpa pre-
sumptionis humanae dissipata fuisset, ut inferius ostenderetur. Hac
forma locutionis locutus est Adam: hac forma locutionis locuti sunt
homines posteri ejus usque ad edificationem turris Babel, quae tur-
ris confusionis interpretatur: hane formam locutionis hereditati
sunt filii Heber, qui ab eo sunt dicti Hebrei. Hiis solis post confusi-
onem remansit, ut Redemptor noster, qui ex illis oritus erat secun
dum humanitatem, non lingua confusionis sed gratie frueretur. Fuit
ergo hebraicum ydioma illud quod primi loquentis labia fabricarunt
(1. VI, 5).
D a n t e ' n n K u s u r s u z D i l 37
b iim id ir; b ranilerin ad on d an gelm ektedir. D illerin k arm asn dan
so n ra bir tek on lara kald b u dil b iim i; d oasn n in san y n y le o n
lardan d o m as gerek en K u rtarcm z , b ir kargaa d ilind en d eil, bir
kayra dilind en y ararlan sn d iye. D olaysyla, ilk konuucunun dudak
larnn b iim verdii ey, brani dili o lm u tu r.
Ancak o zaman, brani dili olmayan, genel dil yetisi olmayan, kut
sal armaan yoluyla deme ait olan ancak Babilden sonra yitirilen
ve greceimiz gibi, Dantenin volgare illustre kuramyla yeniden
bulmaya alt bu dilsel biim ne olacaktr?
38 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
sel nedenidir, gerek szl, gerek demin yaayarak veesneleri
adlandrarak yava yava kuraca dilin morfolojik ve szdimsel ol
gular asndan, dilin genel yaplandrma ilkesidir (Corri 181:47).
Dantenin Dacial Boethiusun metnini bildiine dair akantlar
bulunmad, belli noktalarda Maria Cortinin Danteninnetniyle
Boethiusun metni arasnda savunulmas olanaksz benzerller sap
tad ve Dantede bulunan dil fikirlerinin XIII. yzyldance de
baka dil filozoflar arasnda tartld gibi itirazlar ne srek, Ma
ria Cortinin tezine iddetle kar kanlar olmutur (zekle bkz.
Pagan 1982 ve Maier 1983). lk iki nokta kabul edilse b, geriye
nc nokta, yani evrensel bir gramer fikrinin Ortaa ktrnde
birok evrede tartld ve Cortiyi eletirenlerden hibinin ku
ku duymad zere, Dantenin bu tartmalar bildii fik kalyor.
Maiernun dedii gibi, gramerin, yzeyde farkllk gsrse bile,
z itibaryla btn dillerde tek ve ayn olduunu bilmek in Boet
hiusun metnini bilmenin gerekli olmadn -bu kesinle Roger
Baconun yaptnda da yer ald iin- sylemek, olsa olsa kntenin
evrensel bir grameri dnebileceinin inandrc bir kant, olutu
rur. Bu yzden, Dante Tanrnn verdiifo rm a locutioris' i Vtr do
utan mekanizma olarak dnyor olabilirdi; bu da bizeasin ola
rak Chomskynin retici dilbilgisi kuramnn ele ald evrsel ilke
leri anmsatmaktadr (zaten Chomskynin kuram, Descaesla on
yedinci yzyl Port-Royal dilcilerinin Ortaa modist gelekten al
dklar rasyonalist ideallerden yola kmaktadr).
Durum bu ise, Babil olaynn anlam nedir? Danteni Babille
birlikte, nesnelerin zn yanstabilen dillerin yaratlmasa olanak
salayan biricik biim olan ve demin branicesinin, ulamas ola
naksz ve kusursuz sonucunu oluturduu kusursuz fo r n locuti-
omsin yok olduunu dnmesi olasdr. yleyse'kalan rdir? Par
alanm ve kusurlu fo r m a e locutionis varln srdrm -D an
tenin, kusurlar asndan ve yce, derin dnceleri dilgetirme
konusundaki yetersizlikleri asndan acmaszca zmllii tal
yan halkdillerinin kusurlu olduu gibi.
Volgare illustre
D a n t e n n Ku s u r s u z D i 39
lustre, Dantenin en nemli grd airlerin metinlerinde yer yer
beliren, ele geirilemez bir eydir; ancak henz dilbilgisel ilkeleri a
sndan biim verilmi, dzenlenmi ve amlanm deildir. Varolan
doal ancak evrensel olmayan halkdilleri karsnda, evrensel ancak
yapay olan bir gramer karsnda, Dante doal ve evrensel olan, bir
Aden fo rm a locutionisinin restorasyonu hayalinin peine der. An
cak Dante -vahiy ve by gcne yeniden kavuturulmu bir brani
dili aray iindeki Rnesans dnemi yazarlarndan farkl olarak-
modern bir yarat edimiyle balangtaki durumu yeniden yaratmay
amalar. Kendi iir dilinin en nemli rneini oluturaca volgare il-
lustre, modern bir airin Babil sonras yaray iyiletirme tarzdr. De
vugari eloquentiamn ikinci kitabnn tamam, yalnzca bir biembi-
lim incelemesi olarak deil, kavranabilir biricik kusursuz dilin form a
locutionisinin, Dante iirine zg talyancann, koullarn, kuralla
rn saptama ynnde bir aba olarak anlalmaldr (Corti 1981; 70).
Bu, sekin halk dilinde kusursuz dilin gereklii olacaktr (uzlamsal-
la kart olarak); nk bu dilfo rm a locutionis olarak demin Tan-
n yla konumasna olanak salyordu; sekin halk dili aire, szck
leri, dile getirmeleri gereken ve baka trl dile getirilemeyen eye
uygun hale getirme olanam veren dildir.
Dantenin, dillerin oulluundan yaknmak yerine, onlarn nere
deyse biyolojik gcn, yenilenme, zaman iinde deime kapasite
lerini ne karmas, kusursuz dilin restoratr olarak kendi rolyle
ilgili bu tutkulu kavrayndan kaynaklanmaktadr. nk tam da bu
dilsel yaratclk tespiti temelinde Dante, yitmi modeller arayna
girmeksizin, modern ve doal bir kusursuz dili yaratabileceini ne
srer. Dante mizacnda bir insan, demin yaratt branicenin ger
ekten de tek kusursuz dil olduunu dnm olsa, branice renir
ve iirini branice yazard. Bunu yapmamtr; nk yaratmak zo
runda olduu halk dilinin, Tanrmn armaan ettii evrensel biimin
ilkelerine, demin branicesinden daha iyi karlk geleceini d
nyordu. Dante yeni (ve daha kusursuz) bir dem olmak ister.
Dante ve Abulafia
40 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
sursuz dil olarak branicenin doduunu ve Adem'in "b l diyerek
Tannya seslendii dilin bu olduunu sylyordu. Oysa Cennet
XXVI, 12 4 -1 3 8 de dem unlar syler:
D a n t e ' n n K u s u r s u z D iti 41
irler; o derece deiirler ki, kulenin inasndan nce konuulmu
olan branice, demin yeryz cennetinde konumu olduu bra-
nice deildir artk (orada dem Tanrya 1 diyordu, oysa daha son
ra Ona El denmitir).
Burada Dante Yaradl 10 ile Yaradl 11 arasnda gidip geliyor
gibidir; bunlar daha nce de elinin altnda olan metinlerdi. yleyse
Danteyi grlerini deitirmeye ynelten ey neydi? lgin bir ipu
cu, Tanrya I denmi olabilecei eklindeki tuhaf fikirdir; bu, hi
bir Dante yorumcusunun tatmin edici bir aklama getiremedii bir
seimdir.
Bir an iin bir nceki blme dnersek, Abulafia iin metnin en
kk elerinin, harflerin, kendi ilerinde anlamlar olduunu g
receiz; yle ki YHVH adnn her harfi kendi bana tanrsal bir addr;
dolaysyla, tek bana Yod harfi de Tanrnm addr. Dantenin yapa
bilecei gibi, YocCm T ye evirirsek, Dantenin grlerindeki ani
deiikliin olas bir kaynan bulmu oluruz. Ancak tanrsal ad
fikri, Dantenin Abulafiayla paylar grnd tek fikir deildir.
Bir nceki blmde Abulafianm Tora ile Etkin Anlk arasnda bir
denklik kurduunu ve Tanrnm dnyay yaratm olduu emann
Onun deme yapt dilsel bala -henz braniceyle rtmeyen
btn dillerin bir tr retici kayna- rttn grmtk. u
halde, Abulafiadaki bn-i Rtc etkiler onu btn insan soyunda
ortak tek bir Etkin Anlka inanmaya gtrmektedir. Dantede de
kuku gtrmez ve kantlanm bn-i Rtc eilimler vardr; her
durumda Dantenin, olas anla biimleri sunan, (tanrsal Bilgelikle
zde) Etkin Anlk eklindeki bn-i Rtc-Augustinusu kavray
nn kayna bu eilimlerdir (zellikle bkz. Nardi 1942: XI-XII).
Modistler ile evrensel bir gramerin savunucular da bn-i Rtc
izgiden uzak deildi. u halde, dorudan etkiler kantlanamaz olsa
bile, gerek Abulafiay gerek Danteyi, diller ban birfo rm a locuti-
onisin, yani Etkin Anlka benzer bir retici kaynak dilin davurumu
olarak deerlendirmeye yneltebilecek ortak bir felsefi konum sz
konusudur.
Ancak dahas var. Abulafia iin branice tarihsel olarak ilk dildi;
ama seilmi halk, srgn srasnda, bu balangtaki dili unutmutu.
Dolaysyla, Dantenin Cennette syleyecei gibi, Babil kargaas za
mannda demin dili tmyle yitmiti. Idel (1989: 17), Abula-
fiamn mridlerinden birinin yaymlanmam bir elyazmasn akta
rr; elyazmasmda unlar sylenmektedir:
42 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
D n yan n yaradldna in anan h erh angi bir k im se, d illerin u ziam -
sal old u un a in an rsa, iki t r dil o ld u u n u da d n m ek zo ru n d a d r:
lki, Tanrsal dildir, T anr ile d em arasndaki b ir an lam ad an d o
m u tu r; kincisi, doal dild ir, d e m , H avva ve o n la n n o cu k lar ara
sndaki bir an lam aya d ay an m ak tad r. kincisi, ilkinden t re m i olup,
ilkini yaln zca d em b iliyord u ve it d n d a o cu k la n n d a n h ib irin e
a k ta rlm a m t.. . Ve b y lece gelen ek N u h a dek ulat. Ve d alm a d
n em in d e dillerin k an m as yaln zca ik in ci t r dil iin , doal dil iin
geerli o lm u tu .
D a n t e ' n n K u s u r s u z D l 43
rin, kpeklerin havlamasn andracan ve kutsal dilin insana doa
yoluyla verildiini ne srmenin lgnlk olduunu belirtir.
nsann gizil olarak bir dil yetisi vardr; ancak bu gizilg yal
nzca ses organlarnn eitimiyle gerekletirilir; bu ise retim yo
luyla elde edilir. Ve burada Zerakya, Rnesanstan sonra birok Hris
tiyan yazarda (rnein, Waltonun 1632 tarihli in Biblia polyglotta
prolegomenas ya da Vallesionun 1652 tarihli De sacra philosop -
hia s gibi eserlerde) bulacamz bir kant kullanr: Balangta z
gn bir kutsal dil armaan verilmi olsa, anadili her ne olursa olsun
her insan doutan bir yetiyle kutsal dili bilirdi.
Dante ile Abulafianm karlap karlamadklar zerine spek
lasyona girimemize gerek kalmakszn bu tartma, nasl Abulafia
tematiinin yarmadada ve zellikle Dantenin etkilenecei (ve Maria
Cortiye gre,fo rm a locutionis ile ilgili birok fikrini alaca) Bologna
evresinde tartldn gstermek asndan yeterli olacaktr. Kald
ki, Bologna tartmas, Dante ile Yahudi dncesi arasndaki iliki
lerin tarihinde ayrks bir olay tekil etmez.
Genot-Bismuth, bu yzyl dnmnn nefis bir panoramasn
sunar bize; bu dnemde daha sonralar, lahi Komedya zerine din
dalarna dersler veren Yehuda Romanoyu; brani harfleriyle yazl
m bir lahi Komedya metnini kullanarak ayn eyi yapan Lionello di
Ser Danieleyi; iirlerinde, neredeyse branice bir kar Komedya
oluturmak istercesine Dante temalarn beklenmedik biimlerde ele
alarak onlar zerinde oynayan artc bir kiilii, Immanuel da Ro-
may grrz.
Doal olarak bu, Dantenin Yahudi-talyan evresi zerindeki et
kisini ortaya koyacaktr, tersini deil. Ancak Genot-Bismuth kart
etkileri de kantlar; hatta Dantenin XIII nolu mektubunda sz edi
len Kutsal Kitapm drt anlam kuramnn brani kkenli olduunu
ne srer (bkz. Eco 1985). Dantenin bu konuyla ilgili olarak yararla
nabilecei Hristiyan kaynaklarn bolluu dnlrse, belki de biraz
cesur bir tez bu. Ancak, Dantenin, Hillel-Zerakya polemiini izle
yen yllarda, bu branice tartmasnn yanklarn Bolognada duy
mu olabilecei tezi ok daha az gz pek ve birok adan inandrc
dr.
Danteni De vulgari eloquentiada Hillelin tezine (ya da Zerak-
yanm eletirdii, Hillerin Hristiyan izleyicilerinin tezine) yaklat
, buna karn Cennet XXV Ida Zerakyanm (ayn zamanda Abula
fianm) tezine dnd bile sylenebilir; u da var ki. De vulgari elo-
44 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
quentiay\ yazd dnemde Dante her ikisinin grn de bilebilir
di.
Ancak -Genot-Bismuth, Yahudi tarafnn, Egidio Romanonun De
regimine principumu vastasyla bir neriler ve yinelemeler etkilei
mini balatacak baz tarihyazmsal katklarn kantlasa bile- burada
dorudan etkileri deil; daha ok, Kilise ile Sinagog arasnda, hem
yazl hem szl tartmalardan oluan srekli bir polemik ereve
sinde, belli fikirlerin mzakere edildii bir ortamn varln ortaya
koymak sz konusudur (bkz. Calimani 1987: VIII). te yandan, R
nesanstan nce bir Hristiyan dnr, Yahudilerin retisine ya
knlk duysa bile, elbette bunu aka kabul etmezdi. Yahudi cemaati,
heretikler gibi, dlananlar snfna giriyordu; Le G offun (1964:
373) ok etkili bir biimde ortaya koyduu gibi, resm Ortaa, yar
hayranlk yar korku duyduu bu snfa kar ayn anda hayranlk ve
nefret besliyor; onlar uzakta tutuyor ancak bu uzakl onlar yete
rince yaknnda tutabilecei tarzda belirliyordu. Dolaysyla onlara
ilikin olarak iyilikseverlik ad verilen ey, kedinin fareyle oynamas
na benziyordu.
Hmanist kltrce yeniden deerlendirilmeden nce Kabala hak-
kndaki bilgiler son derece yetersizdi ve kara byyle kartrlyordu.
Bununla birlikte, bu durumda da, Dantenin lahi Komedya da srar
la eitli kehanet ve by sanatlanna (astroloji, el fala l, fizyonomi,
toprak falcl, ate falcl, su falcl ve doal olarak kara byc
ler) yer verdii belirtilmitir (Gorni 1990: VII). Bir biimde Dan-
tenin, Kabalaalm da u ya da bu biimde bir parasn oluturduu
-en azndan yaygn kanya gre- marjinal bir yeralt kltr konu
sunda bilgisi vard.
Bu ekilde, sonuta, fo rm a locutiorisin, dorudan modistlerden
kaynaklanan bir gr olduunu ortaya koymak gerekmeksizin, bir
dil deil, dillerin evrensel kaynak dili olduu yorumu inandrc hale
gelmektedir.
D a n t e ' n n K u s u r s u z D l 45
4
Ramor LlulVun
Ars Magna s
47
(tamquam ab iniustispossessoribus). Ama ile yntem farkl olmakla
birlikte, evrensellik gereklilii ayndr ve ayn ruhsal ortama can ver
mektedir. Kanlmaz misyonerlik evkiyle, askeri gce deil, diyalo
ga dayal bir hal seferi arsnn ardnda, dil sorununun merkez
rol stlendii bir dnya ve din kardelii topyas yatmaktadr (bkz.
Alessio 1957). Efsaneye gre Llull, yalnzca, amaz bir ikna arac
olarak grd yapt Ars ile donanarak karlarna kt Sarazenler-
ce talanarak ldrlmtr.
Llull, halk dilinde retisel yaptlar yazan ilk Avrupal yazardr.
Bunlardan bazlar uyakl olup, son derece popler vurgularla yazl
mtr: p er tal hom puscha mostrar / logica e philosophar / a cels qui
nin saben lati / ni arabichi (ne Latince ne Arapa bilenlere, mantk ve
felsefe konularn aktarabilmek iin, Compendium, 6-9). Ars, yalnz
ca btn halklara hizmet etmesi gerektii iin deil, ayn zamanda
harf ve ekillerden yararlanaca, dolaysyla herhangi bir dilde oku
mas yazmas olmayanlara ak olaca iin evrenseldir.
48 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
li koltuklan olan bir uaa nasl yerletirebiliriz? Bir sralama soru
nuyla, yani n enin her defasnda t e kullanarak nasl srala
nabilecei sorunuyla kar karyayz; ancak bu sralama yle olmal
ki, srann da ayrt edici bir deeri olsun (kimin pencere kenarnda ki
min koridor tarafnda oturduunun da nemli olmas anlamnda).
Forml, n//(n-t)/dir ve sz konusu drt kii yle sralanabilir:
AB AC AD
BA CA DA
BC BD CD
CB DB DC
AB AC AD
BC BD CD
s
(O 0 c
UJ 'O o
c e S p
D c m
ZS S V
ar f 5 o
e> T> a 1
5 1 o 0
> J2 a. u_ 1- w o Ou Z 4'Sr
1
ao
c
0
>
oo-
*9
?
:p
SU B JE C T A
0 > 2 C
w
0
> O S 0
3 *5 c
m * o 1 '8 > 2->
o ~z E 3 c a
S c o o 0 o O 0
o < O X w > L
W
z
o *u /w.
h
W
tti
3
a
rv.
3
S
**
<*-
O r*-
T3 S n C
*5 3 3
e M 0
O O O O o
/%r
0 "S
O
g ru
*
3 J l
O 3 O O
P
0
1 e m
< < 0
0
> p c *2
0 5 0
+*
o o
.2 M c *0
to * 5
V o
c
**
c I O 0
C
w <C
a . oc o
o o
o CL
E
tit i < S
O
-J
w
N1
Ht
O < H o
Ty
9
0
3 *
5 3 w ** ' m
c
O o w. i 0 w| *
w 'E
'B
a 0
4o-* 5
3
.ar o e O
CL < < < CL > 5 > O
co o a tu LL o X o. *
t
50 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
r arasnda ayrm yapmaya deil, ayn zamanda kombinatuvarm ken
disine de kstlamalar getirmeye yol aan d ltler.
A, B, C, D harfleriyle gsterilen drt kii verildiinde, bu kiileri
ikier ikier kattrmann alt biimi vardr. Ancak bir evlilik kombi
nezonu sz konusu olup, A ile B erkek, C ile D ise kadn olarak belir
lendiinde, o zaman olas kombinezonlar drde inmi olur; ayrca A
ile C karde ise ve ensest tabusunu gz nnde bulundurmamz zo
runluluu varsa, olaslklar e inmi olacaktr. Doal olarak, cinsiyet
ya da kan ba gibi ltler ve bunlarn getirdii yasaklamalar, kom-
binatuvan ilgilendirmez; bunlar, kombinatuvarm olanaklarn snr
lamak iin dardan getirilmektedir.
Ars magnada1 Bden Kye dokuz harflik bir alfabeyle drt ekil kul
lanlr (bkz. ekil 4.1). Llull, eitli yaptlarnda beliren bir tabulage-
neraliste, her biri dokuz unsurdan oluan alt grupluk bir liste belir
ler; bunlar srasyla dokuz harfin gsterdii ierikleri temsil etmekte
dir. Bylece Llull alfabesi dokuz Mutlak lkeden (bunlara Tanrsal
Basamaklar da denir) sz eder; Mutlak lkeler sayesinde teki lkeler
doalarn birbirlerine iletebilmekte ve yaradl iinde dokuz Ban-
tsal lke, dokuz tr Soru, dokuz zne, dokuz Erdem ve dokuz Kt
Huy halinde yaylabilmektedirler. Llull, aka Aristoteles kategorile
rine gndermede bulunarak, dokuz niteliin ykleme (predicazione ),
teki beinin ise yklem (predicat) olduunu belirtir. Bu, kombina-
tuvarda sk sk zne ile yklem ilevleri birbirinin yerine gese de, ni
in teki durumlarda sra deiimlerinin ounlukla dlandm
aklayacaktr.
Birinci ekil. Llull, dokuz Mutlak lkeye birer harf (ve bunlara kar
lk gelen sfatlar) tayin ettikten sonra, Bonitas magna (est) (yilik
ycedir), Magnitudo gloriosa (est) (Ycelik anldr), vb. trden yk
lemeler yoluyla bu ilkeleri birletirebilecek olas btn kombinezon-
lan aratrr. lkeler, zne olduklarnda ad biiminde; yklem olduk-
52 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Uyum iyidir, Ycelik farkldr, Uyum farkldr, Ycelik
uyumludur, Uyum ycedir.
Tabula generalis'e dner, B ile Cye karlk gelen sorulan (utrum
ile quid) sorarak bunlara ilikin yantlar alrsak, 12 nerme 2 4 soru
retir (u tr sorular: yilik yce midir? ve Yce bir yilik nedir?)
(VI, 1). yleyse, en azndan kuramsal olarak, nc ekil 4 3 2 ner
meyle 86 4 soruya olanak salar. Gerekte, deiik sorular 10 deiik
kural gz nnde bulundurularak zlmelidir (bunlar rnein Ars
magra IVde verilmitir); BC odas iin kurallar, B ile C kurallan ola
caktr. Bu ve teki btn kurallar, terimlerin (teolojik nitelikli terim
ler) tanmlanna ve kombinatuvar yasalanndan farkl kurallarn belir
ledii baz kantlama biimlerine baldr.
Drdnc ekil. En nl ve Llull sonras gelenekte en ok yaygn
lk kazanacak olan ekildir bu. Burada ana izgileriyle, dokuz eden
reyen ller deerlendirilmektedir. Mekanizma imdi devin
gendir, yani boyutlar giderek klen emerkezli ember sz ko
nusudur; bunlar st ste oturtulmu ve ortadan dmlenmi bir ip
le tutturulmutur. Sefer Yetsirahda tanrsal kombinatuvarn ark bi
iminde olduundan sz edildiini anmsayalm ve ber Yanmada-
snda yaayan Llullun hi kukusuz Kabala gelenei zerine bilgisi
olduunu gz nnde bulunduralm.
l gruplar halindeki dokuz e, 84 kombinezona olanak salar
(BCD, BCE, CDE trnden kombinezonlar). Ars b reu d a ve baka ya
zlarnda Llull, 252 (84.3) kombinezondan sz etmektedir; nk
her l gruba, harflerden her biri iin bir soru olmak kouluyla,
soru yneltilebilir (ayn zamanda bkz. Athanasius Kircher, Ars mag-
na sciendi, s. 14). Her l, 2 0 kombinezonluk bir stun retir (top
lam 2 0 sraya 84 stunluk bir izelge kar ortaya!); nk Llull araya
T harfini koyarak lleri drtllere dntrr. Bylece, BCDT,
BCTB, BTBC, vb. kombinezonlar elde edilir (rnein, bkz. ekil 4.2).
Ancak T, kombinatuvarn bir parasn oluturmaz, bir anmsama
aracdr: Ondan nce gelen harflerin, birinci eklin nitelikleri ya da
basamaklan olarak okunmas gerektii, ondan sonra gelenlerin ise
ikinci ekilde tanmlanan bamtsal ilkeler olarak okunmas gerektii
anlamna gelir. rnein, BCTC drtls u ekilde okunmaldr: b =
bonitas, c = magnitudo ve sonra (T, ekille ilgili gndermeyi deitir
dii iin) c = concordantia.
b ile balayan ekiller, tablo 1 temelinde, ilk soruya (utrum), c
ile balayanlar ikinci soruya (quid) karlk gelmektedir ve bu bylece
t* J i tbef t begt bebe bef t beke b fg bfha b ii f< b fkt bgbt b {-if
it d l bbe cU betb betb betb bet b bfb bT t b b ftb b ft b bgtb bgtb
M t< 4 b e t c bete bete bete bete b ff bft.f bf t f b ftf bgtg
bdtk b et f betg betb be t i bet k hfte bf tb b fti bftk
bk t b
lli b a tt
bkc b h f b bgtb bhtb bi tb f ekt b bgtb bhth bi tb bhtb b Mg
bktd b f t e bgte bbr< bi t e bkrt bg t f bh t f b i tf i. k t f bhtg b it
bkt k bfe f bbth biti bktk bgg bhth b< t i hkt bhth b i t.
i g>g
bt b d b t b r bt b e btbt btbe btbe bbf b tbf b bf btb f bt bg btbs
btbk btb f bteg btb b btbi btbk htbg btbh bt b i btbk btbt) bib
V f e t dk b t e f betg b t e i b t ei bt e k b tl ' g b t f h b t fi b tik bt gi> b g i
* dktb e f b egto eh t b c t tb ckb fgtb fbfb fi t b f ktb g b t b 2 Mb
df c t d e ft c eg te ehe e e i te ekte f g t f fh t f fi t f 1 k tf 6|f 8! t
2 dkt k ef t f egtg eht H e i t i efc k f * |s f h t h fi t t fktk hi g i < t
5 dtfed eb e e t be 11 b e etbe etbe f i bf f t b f ft bf ftb f Sbg
< <fbk t b f etbg 11 b h t bi eb k f tbg f ; b h f t bi ftb k Ztbh g : b i
d tdk c t cf eteg et e h e t ei etek ftfg f t fh f-t f i f t IK S * S>
kibd f t b gtbe li t b e 11 b e ktb* g tb f h t b f 11 bf ktbf hi b ) fbg
ktbk / tbf <bg b t bh i t bi krbk gbg ht b h i t bi ktbk hi f c n t i>i
fte f hteh i t e i kttk gt fg h fh i fi kffc lt: gh t *
k*b, idkk
fb tf
g Ecg
t beg the h t b ei f bek t b f g t b fh tb f i tbgk tbjjh tfe ti
e k il 4 .2 1 5 9 8 S tr a s b o u r g b a s m n d a n b ir k o m b in e z o n la r sa y fa s.
54 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ini syleyecektir: Bir kez liste elde edildiinde, varolan herhangi bir
szce karlk gelmeyen btn permtasyonlar dta braklr. Bir
baka deyile, ROMA szc 24 permtasyona elvermektedir; an
cak AMOR, AROM, MORA, ARMO ve RAMOnun bir anlam var
ken ve korunabilirken, AOMR, OAMR ve MRAO gibi permtasyon
lar, deyim yerindeyse, atlmaktadr.
Szgelimi, birinci eklin deiik tarzlarda kullanlabileceiyle ilgi
li olarak, znenin elbette yklem yerine ve vklemin zne yerine ge
ebileceini (rnein, yilik ycedir ve Ycelik iyidir); ancak yilik ile
Melekin yer deitiremeyeceini (her melek iyilikten pay alr; ancak
iyilikten pay alan herkes meleklikten pay almaz) ve hi kukusuz
cimrilik iyidir eklindeki bir kesinlemeyi dile getiren bir kombinezo
nun kabul edilemeyeceini sylediinde (Ars magna, Secunda pars
principalis ), grnd kadaryla Llull bu lt izlemektedir. Sa
nat, der Llull, neyin evrilebilir olup, neyin olmadn bilmelidir.
u halde, Llull kombinatuvar, yalnzca tasmn yasalaryla snrl
olmakla kalmaz (nk ancak orta terim bulunduunda, bulgular
retebilir); tasmdan da snrldr nk evirmeler de biimsel tarzda
deil, bir eyden gerekten de bir baka ey karma olaslna gre
dzenlenmektedir. Tasm, Cimrilik, iyilikten farkldr, Tann cimri
dir, yleyse Tanr iyilikten farkldr denmesine elverirken, Llullda
kombinatuvardan yalnzca nermeleri ve sonular kozmosun dze
nine karlk gelen formller karlmaldr. Kombinatuvar Her yasa
kalcdr nermesini oluturmaya olanak salamaktadr; ancak Llull
bu nermeyi kabul etmez nk bir adaletsizlik zneye denk geldi
inde, adalet ve yasa bozulmu olur (Ars brevis, quae est de inventi-
one mediorum iuris, 4.3.a). Llull, bir nermede yalnzca baz evirme
leri kabul eder, biimsel olarak doru olsalar bile bazlarn kabul et
mez (bkz. Johnston 1987: 229).
Ancak dahas var. Drdnc ekilden kaynaklanan drtller yine
lemeler gstermektedir. rnein, BCTB drtls (ki Ars magna V,
1 de farkl olacak byklkte bir iyilik var mdr? eklinde; XI, 1 de
ise kartlama kural gereince farkllk olmakszn iyilik byk ola
bilir mi eklinde dile getirilmektedir -aktr ki, ilk durum olumlu,
ikinci durum ise olumsuz bir yanta elvermektedir), ilk yedi stunun
her birinde yedi kez belirmektedir. Bununla birlikte, ayn kantlama
emasnn birok kez belirmesi Llullu kayglandryor grnmemek
tedir; bunun da basit bir nedeni vardr: Llull, ayn sorunun gerek onu
reten belirli bir stunun drtl gruplanndan her birince, gerek te
56 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Mslmanlar ikna etmek zere dnlmtr; ancak uras ak ki,
bu salkl aklda u kan imdiden yerini bulmu olmaldr: Dnya
ebedi olsa iyi olamazd.
Arbor scientarum
Llullun sanat, sanki kendilik ile kendilik, kendilik ile ilkeler, kendi
likler ile sorunlar, kusurlar ile erdemler arasndaki olas saysz ba
lanty kefetmeye yarayan bir mekanizmaym gibi sonraki kuakla
rn akim elmitir (Kusurlu Tanr olarak yilikten ya da Tutarsz Kar
tlk olarak Ebedilikten sz eden bir kombinezon neden dnl
mesin ki?) Ancak denetimsiz bir kombinatuvar, olas her tr teoloji
nin ilkelerini retirdi; oysa inancn ilkeleri ve iyi dzenlenmi bir
kozmoloji, kombinatuvann tutarszln denetim altna almaldr.
Llull mant, ikincil ynelimlerin deil, birincil ynelimlerin
mant niteliindedir; yani nesnelerle ilgili kavramlarmzn deil,
nesneleri dolaysz alglamamzn mantdr. Llull eitli yaptlarnda
unu yineler: Metafizik zihin d eyleri, mantk ise eylerin zihinsel
varln ele alrken, Ars onlar her iki bak asndan deerlendirir.
Bu anlamda, Ars mantn sonularndan daha gvenli sonulara g
trmektedir; dolaysyla, bu sanatn sanats bir ay iinde, mantk
nn bir ylda rendiinden daha fazla ey renebilir (Ars magna,
Decim apars , Blm 101). Bu son cesur kesinlemeyle Llull bize, ken
di ynteminin, biroklarnn ona atfettii biimsel yntem olmad
n anmsatmaktadr.
Kombinatuvar, gerekliin devinimi zerine dnmelidir ve
Arsn, mantksal uslamlama biimlerine gre deil, nesnelerin ger
eklikte olduklar tarza gre tanmlad bir hakikat kavram zerin
de alr. Llull bir gerekidir ve tmellerin zihin tesi varlna ina
nr. Yalnzca cinslerin ve trlerin gerekliine inanmakla kalmaz, on
larn ilineksel gerekliine de inanr. Bu bir yandan onun kombinatu-
vannn yalnzca cinsler ve trlerle deil, erdemler, kusurlar ve her tr
differentiay h da ilem yapmasna izin verir; te yandan, bu ilinekler,
ok kat bir varlklar hiyerarisince belirlenlendii iin, zgrce iliki-
lendiritemez (bkz. Rossi 1960: 68).
Leibniz, (1 6 6 6 da yaymlanan Dissertatio de arte combinato-
n a smda) neden Llullun kendini bunca kstl sayda eyle snrlan
drm olduunu soruyordu. Aslnda, Llull deiik yaptlarnda kimi
58 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
karlamaya ynelik bir ara haline gelmitir. Bu bilgi Arsda hiyerar
ik bir yap iinde dzenlenir. Causa Primanm belirlenimleri olduk
lar iin lkeler dairesel olarak tanmlanr; ancak lkelerden sonra,
Varlk merdiveni balar. Ars bu merdivenin her esi zerine uslam
lamay olanakl klacak yapda olmaldr.
Kkleri dokuz ilke ile dokuz bantda olan bilim aac, sonra on
alt dala blnr; bu on alt daim her biri kendi iinde bir aa olutu
rur. Farkl biimlerde temsil edilen bu on alt aatan her biri, yedi
ksma ayrlr (kkler, gvde, byk dallar, kk dallar, yapraklar, i
ekler ve meyveler). Sekiz aa net bir biimde tabula generalisin se
kiz znesine karlk gelir; bunlan yle sralayabiliriz; Arbor Ele-
mentalis (elementatay , yani drt temel eden, talardan, aalar
dan, hayvanlardan oluan ayalt dnyann nesnelerini temsil eder);
Arbor Vegetalis; Arbor Sensualis; Arbor Imaginalis (teki aalarn
temsil ettii eylerin zihinsel imgeleri); Arbor Humanalis etM oralis
(bellek, anlk, isten; bunun yan sra, insann yaratt eitli bilim
lerle sanatlar); Arbor Coelestialis (astronomi ve astroloji); Arbor An -
gelicalis ve Arbor Divinalis (tannsal nitelikler). Listede unlar da yer
alr: Arbor Moralis (erdemler ve kusurlar), Arbor Eviternalis (te
dnya), Arbor Maternalis (Meryembilim), Arbor Christianalis (sabi-
lim), Arbor Imperialis (siyasal ynetim), Arbor Apostolicalis (Kilise),
Arbor Exemplificalis (bilginin ierikleri) ve Arbor Quaestionalis (e
itli sanatlar zerine drt bin soru).
Bu aalarn yapm anlamak iin birini, rnein Arbor Elementa-
lisi deerlendirmek yeterli olacaktr. Kkler, dokuz ilke ile dokuz ba
ntdr; gvde bu ilkelerin birlemesini temsil eder; bundan balan
gtaki kaos olan kank ktle ortaya kar, uzay kaplayan bu ktlede
nesnelerin trleri ile eilimleri bulunur; byk ana dallar drt temel
eyi temsil eder (su, ate, hava ve toprak), bunlar oluturduklar
drt ktle (szgelimi, denizler ve kara paralan) halinde dallanr;
yapraklar ilineklerdir, iekler aralardr (el, ayak ve gz gibi), meyve
ler ise ta, altn, elma, ku gibi bireysel eylerdir.
Bir aalar ormanndan sz etmek yerinde bir eretileme olmaz:
Bunlarn st ste ylmasnn nedeni, bir pagodann katlan ve atla
r gibi, bir hiyerari oluturmaknr. Alttaki aalar sttekilerin oluu
muna katlr, rnein bitki aac temel eler aacnn oluumuna ka
tlr, duyum aac her ikisinin oluumuna kanlr, buna karlk imge
lem aac nceki nn zerine kurulmutur ve ayn zamanda bir
sonraki aac, yani insan aacn ierir (Llinares 1963; 2 1 1 -1 2 ).
R a m o n L l u l l u n " A r s M a g n a " si 59
Aalar sistemi gerekliin dzenlenmesini temsil eder; bu yz
den de hakiki bir bilgi sistemi oluturur ya da yle diyebiliriz:
Varlk Zincirini metafziksel olarak olduu veya olmas gerektii gi
bi temsil eder. O zaman Llullun neden bir yandan Ars, olas her us
lamlamada kantlamah bir tasm olana salayan orta terimi bulacak
ekilde dzenleyip; te yandan, biimsel olarak orta terim olsa bile,
doru tasmlan dta brakt anlalmaktadr. Llullun orta terimi,
skolastiin biimsel mantnn orta terimi deildir: Varlk zincirinin
elerini birbirine balayan bir terimdir; biimsel deil, tzsel bir te
rimdir.
Ars kusursuz dil ise ancak metafizik bir gereklikten ve gnder
mede bulunmak zorunda olduu, kendisinden bamsz olarak varo
lan bir varlk yapsndan sz edebildii srece kusursuzdur. Llullun
Logica lgazelis adl yaptnn Katalanca versiyonunda syledii gibi:
De la logica parlam tot breu/car a parler avem de Deu (Mantktan
ksaca sz ediyoruz/nk Tanrdan sz etmemiz gerekiyor).
Llullun sanat, kozmosun henz bilinmeyen yaplarn aa kara
bilecek bir keif arac deildir.
Llull kombinatuvar ile Kabalac kombinatuvar arasndaki benzer
likten ok sz edilmitir. Ancak Kabalac dnceyi Llullun dn
cesinden ayran ey, Kabalada harflerin kombinezonunun gereklii
yanstmak yerine, onu retmesidir. Kabalac mistiin kefetmesi ge
reken gereklik, henz bilinmemektedir ve ancak harflerin ba dn
drc permtasyonlarnm hecelenmesi araclyla aa kabile
cektir. Oysa Llull kombinatuvar, zaten bilineni, deiik aalarn
oluturduu ormann kat hiyerarik yapsnn oktan belirledii ve
hibir kombinatuvarn bozamayaca eyi gstermeye yarayan bir re
torik aratr.
Eer iletmeyi amalad bu nceden bilinen ey gerekten de
btn halklar iin eit bir ierik evrenine ait olsayd, Ars gene de
kusursuz dil olmay hedefleyebilirdi. Gerekte, Llullun umutsuz
giriimi, Hristiyan olmayan ve Avrupal olmayan dinlerden neri
ler alma konusundaki gayretine ramen, bilinsiz benmerkezcilii
nedeniyle baarszla urar (talanarak ehit edildii efsanesi de
baarszln kantlamaktadr): nk anlatmak istedii ierik ev
reni, Bat Hristiyan geleneinin biim verdii bir dnya dzenle
mesinin rndr; her ne kadar Llull Arsmn sonularn Arapa
ve braniceye evirmise de, sz konusu ynn nitelii deime
mitir.
60 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Cusanusda Evrensel Birlik
62 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
5
Tek-Kker Varsaym
ve Anadiller
63
tanmaktadr (Genettein 1 9 7 6 da birka yerde ortaya koyduu gibi);
bu aratrmalar, dikkati sesbilimsel ve dilbilgisel yaplar zerinde yo
unlatrmak yerine, benzer snflandrma gruplar arar, daha sonra
szn edeceimiz etimolojik cambazlklar yaparlar.
5. ou zaman, ilk dil ile evrensel dil ayrm yaplmamaktadr. B
tn dillerde ortak dilbilgisel ilkeler arayabiliriz; ancak bu zorunlu
olarak bir ilk dile dnmemizi gerektirmez.
braniceye Dn
64 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Postelin Evrensel topyas
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 65
tir. Dilin ortakl, teki dinlere inananlara Hristiyan bildirinin on
larn inanlarn da yorumlayp, gerek kldn gstermek iin ge
reklidir; nk sz konusu olan, doal bir dinin ilkelerini, btn
halklarda ortak olan bir dizi doutan fikri yeniden bulmaktr (De or-
bis III).
Llull ile Cusanusu tevik eden ruhtur bu; ancak Postelde bu ruha,
evrensel uyumun Fransa kralnn koruyuculuu altnda gerekleebi
lecei kans elik eder. Fransa kral meru olarak dnya kral unvan
n amalayabilir; nk Yafeti olu Gmer Kek ve Gal soyunun ku
rucusu olduuna gre, kral dorudan Nuhun soyundandr (bkz.
zellikle Les raisons de la monarchie, yaklak 1551). yle ki, Postel
(Trsor des prophties de lunivers, 1556), geleneksel bir etimolojiyi
kabul eder (rnein bkz. Jean Lemaire de Belges, Illustrations de Ga
ule et singularitez de Troye, 1 5 1 2 -1 3 ); buna gre gallus branicede
dalgalar aan, dolaysyla Tufanm sularndan kurtulan anlamna
gelmektedir (bkz. Stephens 1 9 8 9 ,4 ).
Postel, nce fikirlerini abartl bulan I. Franoisy ikna etmeye a
lr. Sonra, sarayn desteini yitirince, Ignacio de Loyolay topyas
na kazanmak zere Romaya gider; Loyolann reform ideali onunki
ne yakn grnmektedir (ve uzun bir sre, Cizvitleri dnya uyumu
nun gereklemesinde Tanrnn arac olarak deerlendirecektir). Do
al olarak Ignacio, Postelin Cizvitlerden farkl bir beklentisi olduu
nu fark eder (Postelin nerisi, papaya itaat andn tartmal hale ge
tirmekteydi; stelik Ignacio spanyoldu ve Fransa kralnn dnya
kral olmas fikrini pek ho karlamasa gerekti). Bir buuk yl iinde
Postel, sa Cemiyetini terk etmek zorunda kald.
eitli tersliklerden sonra Postel 1 5 4 7 de Venedike ular;-bura-
da Aziz Yuhanna ve Aziz Paulus Hastanesinde (buraya Ospedaletto
da denmektedir) din grevlisi ve Venedikte baslan branice kitapla
rn dzeltmeni grevini stlenir. Hastanede geirdii sre iinde,
Ospedalettonun kendini yoksullara yardma adam, elli yandaki
kurucusu Johanna ya da Zuana Anann gnah kartcs olur. Postel
yava yava yalvalara zg bir ruhu olan bir kii karsnda bulundu
u kansna varr ve insanl ilk gnahtan kurtarmaya yazgl, Dn
yann Annesi adm verdii bu kadn iin mistik bir tutku duymaya
balar.
Postel Zohar yeniden okuyarak, Johannay gerek ekinah gerek
Gioacchino da Fiore kehanetlerinin szn ettii Meleksi Papayla,
daha sonra da ikinci Mesihle zdeletirir. Postele gre, insanln
66 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Havvann gnahyla lanetlenen dii blm, sa tarafndan gnah
tan arndrlmamt ve Havvann kzlarn gnahtan arndracak
ikinci bir Mesih gerekiyordu (Postelin feminizmi iin bkz. Sottile
1984).
Johannanm benzersiz zelliklere sahip bir mistik olup olmad
ya da Postelin onunla karlamasn abartp abartmad nemli de
ildir. Belli ki, ikisinin ruhlan arasnda youn bir birliktelik kurul
mutur. Johanna, Kabala, evrensel uyum ve Gioacchinonun ngr
d son a tek bir rgde i ie geer ve Postel topyasnn dnya
snda Johanna, Ignacio de Loyolann yerini alr. Johannann gnah
sz gebelii Posteli yeni bir lya peygamber haline getirir (Kuntz
1 9 8 1 :9 1 ).
Benzersiz dostluk ilikisiyle ilgili kanlmaz dedikodularn altn
da ezilen Postel yeniden doudaki gezilerine balamak zere 15 4 9 da
Venediki terk eder; ancak ertesi yl oraya dnp, Johannanm ld
haberini alr. Gelenee gre, byk bir ykm hali iine girerek,
sylenenlere baklrsa, aralksz olarak bir saat boyunca gnee baka
bildii esrime anlar yaar ve yava yava Johannanm ruhunca ele ge
irildiini hisseder. Kuntz (1981: 104) ruhgne inantan sz et
mektedir.
Parise dndkten sonra yeniden retmenlie balar, halkn b
yk ilgisiyle karlar ve Johannann alameti altnda Eski Duruma
Kavuma ann, altn an balangcn ilan eder. Bir kez daha felse
fe ve din evresi karr; kral onu retmenlii brakmaya zorlar; Pos
tel gene eitli Avrupa ehirlerinde dolar; yazlarnn ndekse kon
masn engellemek zere Venedike dner; retisini inkr etmesini
salamaya alan Engizisyonun basklarna maruz kalr ve 1 5 5 5 de
Engizisyon, Postelin bilimsel ve siyasal katklarn gz nnde bu
lundurarak, onu non malus sed amens (sulu deil, deli) olarak ta
nmlamakla yetinir; bylece Posteli lm cezasna arptrmaz; ancak
nce Ravennada, daha sonra Romada hapse mahkm eder.
15 6 4 de yeniden Parise gelir, dini otoritelerin basks zerine Sa-
int Martin des Champs Manastnna ekilip, burada ld yl olan
15 8 7 ye kadar ok kat olmayan bir hapis yaam geirir; manastrda
Johanna anayla ilgili heretik retilerini yeniden ele ald bir kitap
da yazar.
Ancak bu son boyun eme dnda Postel her zaman, dnemi iin
allmadk olan konumlarnn ylmaz bir savunucusu olarak karm
za kar. Elbette, onun topyasn dnemin kltrel artalan dnda
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 67
deerlendirmemek gerekir ve Demonet unun altn izer (1992: 337
vd.): Evet, Postel evrense] uyumun dili olarak branicenin eski hali
ne kavuturulmasn istemitir; ama bunu isterken, inanszlarn ha
talarn anlamalar ve Hristiyan hakikatlerini kabul etmeleri gerekti
ini dnmektedir. Ancak Kuntz (1981: 49), Postele ne Katolik ne
de Ortodoks Protestan denemeyeceini ve onun lml birletirici ta
vr alnn her iki yann ar yandalann kzdrdn belirtir. Kuku
suz, Postelin bir yandan Hristiyanln Yahudi iletisini gerekleti
ren yegne hakiki din olduunu iddia etmesi; te yandan, iyi bir H
ristiyan olmak iin dini bir mezhebe (Kilise de dahil) ye olmak ge
rekmediini, ruhen Tanrnm varln hissetmenin yeterli olduunu
ne srmesi ikircikli bir tutumdur. u halde., gerek Hristiyan, Yahu
di yasasn da izleyebilirdi, izlemeliydi de ve Mslmanlar yan Hris
tiyan olarak grlebilirdi. Postel eitli vesilelerle Yahudilere yaplan
zulmleri lanetler, btn insanlarn Yahudiliinden sz etmeyi
yeler, Hristiyan Yahudiler yerine Yahudi Hristiyanlardan sz eder
(Kuntz 1981: 130); ad deiiklikleri dnda gerek Hristiyan gele
nein Yahudilik olduunu belirtir; Hristiyanln z kklerini ve Ya
hudi geleneklerini yitirdiinden yaknr. nanlar arasnda bir uyumu
dile getirmek iin -Postelin De orbis de yapt gibi- birok teolojik
aynntya da hogryle yaklamak gerekiyordu; bu nedenle, Postelin
evrensel tanrclndan sz edilmitir (Radetti 1936).
Etimoloji Tutkusu
68 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Bu etimoloji tutkusu yeni deildi. Daha VI. yzyl ile VII. yzyl
arasnda Sevillal sidorus (Etymologiarum ) dnyada varolan 72 dil
le ilgili hayal rn bir deerlendirmeye girierek, daha sonraki yz
yllarda alay konusu olan u etimolojileri gelitiriyordu: Corpus (be
den), corruptus perit'in, yani ryp yok olurun ksaltmasdr;
homo (insan), humusdan (toprak) gelmektedir; nk insan amur
dan domutur; iumenta (yk hayvan), iuvatdzn, yani yardm
ederden gelmektedir nk at insana yardm eder; agnus (kuzu),
annesini tand (agnoscit ) iin bu ad almtr... Bunlar, Kratylos k
kenli mimolojizm eklinde tanmlayabileceimiz eyin birer rne
i olup, branicenin savunucularnca szc szcne yeniden
gndeme getirilir.
Claude Duret 1 6 1 3de antsal bir Thresor de Vhistoire des langues
de cet univers yaymlar; bu yaptta, dillerin kkeninden, yeni dnya
nn dilleri de dahil olmak zere bilinen btn dillerin irdelenmesine
uzanan -hayvanlarn dili zerindeki son blme kadar- bir panora
ma iinde Hristiyan Kabaklnn nceki btn speklasyonlan
yeniden karmza kmaktadr. Duretye gre, brani dili insan soyu
nun evrensel dili olduundan, hayvanlarn branice ad elbette onla
rn btn doal tarihini ierecektir. u halde:
kartala neer d en ir; neer, or ve isahar ile u y u m iinde olan bir addr.
B unlardan ilki b ak m ak , tek i ise dik o lm ak an lam n a g elir; nk
bu kuun h erk esten d ah a keskin ve hep g nee d n k b ir bak v a r
dr. . . A slan n ad v a rd r: aryeh, labi, layi. lki, p a ra la m a k ,
y rtm ak an lam n a g elen b ir baka s zc k ten g e lm e k te d ir; kincisi,
k alp an lam na gelen leb ve y aln z olm ak an lam n a g elen laab ile
balantldr. n c s , n o rm a l olarak by k ve vahi aslan a n lam n a
gelir ve ayaklar altn d a e z m e k an lam n a gelen y o fiiline b e n z e r . . .
nk bu h ayvan avn p e n e le riy le ezip, h rp alar (s. 4 0 ) .
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 69
Ancak Duret anadilin eylerle uyum iinde olduunu gstermek
iin geriye doru etimolojiler olutururken, baka yazarlar btn te
ki dillerin braniceden trediini gstermek iin ileriye doru eti
molojiler oluturacaklardr. 1 6 0 6 da Estienne Guichard Lharmonie
tymologique des langues yazar; bu kitapta, varolan btn dillerin
nasl branice kklere geri gtrlebildiini gsterir. branicedeki
btn szckler yaln olduu ve tzleri yalnzca kkten olutuu
iin branicenin en yaln dil olduu kesinlemesinden yola kan Gu
ichard, Kabalac gelenein en yetkin izgisini izleyerek, bu kkler
zerinde evirmeler, anagramlar, deitiriler gerekletirmesine ola
nak salayan bir lt gelitirir.
branicede batar blmek anlamna gelmektedir. Botardan La
tince dividere (blmek) fiilinin tredii nasl kantlanabilir? Evirme
yoluyla tarab elde edilir, tarabdan Latince tribusa, buradan da dist
ribua ve dividereye ulalr (s. 147). Zalcen yal anlamna gelmek
tedir; kklerin yeri deitirilerek zanek elde edilir, bundan da Latin
cedeki senexe ulalr; ancak harflerin bir kez daha yerinin deitiril
mesiyle cazen elde edilir, cazenden Osk dilindeki casnar ve cas-
nardan da Latincede yal anlamna gelen canus elde edilir (s.
247). Bu yntemle ngilizce heacf in (ba), ge dnem Latincesinin
testa (ba) szcnden geldiini -testamn anagram eatts yoluyla-
bile gsterebiliriz.
l ve yaayan btn dillerden geerek yapt bu bin sayfalk ge
zintide, Guichardm baz gvenilir etimolojik ilikiler bulduu da
olur; ancak elbette yaptnda bilimsel ltler ortaya koymaz. Bu
nunla birlikte, diyebiliriz ki, tek-kken varsaymna bu katklar, bir
yandan braniceyle ilgili daha az byl bir bilgiyi yayarken, bir
yandan da karlatrmal bir yntemin taslan olutururlar (bkz.
Simone 1990: 328 -2 9 ).
Ancak bu dnemde, fantezi ile bilimsel varsaymlar birbirinden
ayart edilemeyecek biimde i ie gemektedir. Szgelimi, 1667 y
lnda Alphabeti veri naturalis Hebraici brevissima delineatioyu ya
ymlayan Mercurius van Helmont rneine bakalm: Bu kitapta sar
ve dilsizlere konumay retmek iin bir yntem nerilir. Bu tr
projeler bir sonraki yzylda ve Aydnlanma a ortamnda dilyeti-
sinin doas zerine ilgin dnceler retecektir; ancak Van Helmot
hibir dil renmemi kimselere de en doal dil olarak grnecek
olan bir ilk dilin varln varsayar. Bu dil braniceden bakas olamaz
ve Van Helmont, branicenin, sesleri insann ses organlarnca en ko
70 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
lay retilebilen dil olduunu gstermeyi amalar. Ve 33 gravrde di
lin, daman, kk dil ya da glotisin belirli bir sesi oluturmak iin,
nasl onlara karlk gelen branice harflerin biimini retecek tarzda
fiziksel olarak eklemlendii gsterilir. Aktr ki, bu konum u nokta
sna vardrlm gdsel ve mimolojik bir kuram dile getirmektedir:
branicenin szckleri nesnelerin gerek doasn yanstmakla kal
maz, deme yazl ve szl kusursuz bir dilyetisi vermi olan tanr
sal g, amurda bu dilyetisini retmeye uygun fizyolojik bir yap
yontmu olan gle ayndr (bkz. ekil 5.1).
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 71
Kutsal kitabn vahiy maddesini oluturmas dolaysyla Ibrani-
cenin ilk ve kutsal dil (lingua san d a) olduunu Kircher tartma
sz kabul eder; ayn ekilde, demin her hayvann doasn anla
dn, her hayvan doasna gre adlandrdn varsayar ve unu
ekler: Deiik adlarn harflerini kh birletirerek, kh ayrarak,
kh yerlerini deitirerek, harfleri hayvanlarn doasna ve zel
liklerine gre deiik tarzlarda kattrm tr (III, I, 8). Burada
Kabalac bir alnt (haham R. Becchaiden) sz konusu olduun
dan, uras aktr: dem, varlklarn zelliklerini, adlarnn harf
lerinin yerini deitirerek tanmlama yoluna gitm itir. Ya da
dem, branicede ARYH eklinde yazlan aslanda olduu gibi,
nce nesnenin bir zelliini rnek alarak ad verir; Kirchere gre
AHY harfleri aslann gl soluk alp veriini gstermektedir: An
cak daha sonra dem temurah Kabala sanatna gre ilerler, bunun
la birlikte kendini anagramla snrlamaz, baka harfleri de araya
katar, her szc aslann adnn baz harflerini ieren cmlecikler
oluturur. Bundan aslann monstrans olduunu, yani yalnzca g
rntsyle korku uyandrabildiini, aynay andran yznn san
ki bir k sayormuasna aydnlk olduunu syleyen deyiler
trer... Grld gibi, burada Platonun Kratylos diyalogunda
nerilmi olan etimolojik tekniklerin birou kullanlmakta (za
ten Kircher bu diyalogtan sz eder, s. 145) ve adlar, ele alnan hay
van ya da kiiyle ilgili az ok geleneksel kavramlar dile getirecek
ekillere sokulmaktadr.
Kircher daha sonra Babil kargaasnn ardndan nasl branicenin
be lehesinin ortaya ktn gsterir; bu leheler, Keldanice, Sami-
riyece (Fenikece bu dilden treyecektir), Sryanice, Arapa ve Ha-
bee olup, Kircher onlardan deiik etimolojik kantlamalarla (hatta
alfabelerin nasl birbirlerinden trediini de aklayarak) dneminin
Avrupa dilleri de dahil olmak zere teki deiik dillerin douunu
karr. Belli bir ussallkla dillerin dnmnn nedenlerini de dile
getirir; Kircher bu dnm, halklarn farkllna ve karmasna
(birbiriyle temasa geen deiik dillerin melezlemesi ilkesinden yo
la karak), imparatorluklarn deiimine bal siyasal dayatmalara,
sava ve salgn hastalklarn yol at glere, smrgeletirmelere
ve iklimin etkisine balar. Deiik putperest dinlerin douu ile tan
rlarn saysnn ve adlarnn oalmas da dillerin oalmas ve evri
minden kaynaklanmaktadr (III, I, 2).
72 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Uzlamclk, Epikurosuluk, oul-kken
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 73
Bu kltrel atmosferde, eylerin doasn dile getirmeye uygun
bir dil miti, gstergenin nedensizlii ilkesi nda yeniden gzden
geirilir; zaten felsefi dnce, Aristotelesin sylediklerine bal ka
larak, gstergenin nedensizlii ilkesini hibir zaman terk etmemiti.
Tam da bu dnemde, Spinoza temel olarak adc bir izgiyi izleyerek,
u soruyu soruyordu kendine: Herkes kavramlar ayn biimde olu
turmadna gre, nasl insan gibi genel bir kavram insann gerek
doasm dile getirebilir?
74 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
adlarnn da balangta uzlam yoluyla konmadn, onlar yarata
nn insanlann doas olduunu belirtiyordu. Nasl insanlarn kken
lerine bal olarak, kendilerine zg bir duyma ve alglama biimi
varsa, karttklar hava da kendilerine zg olup, tekil ruh hallerinin
ve zgl alglamalarn damgasn tayordu (Heredotosa Mektup,
Diogenes Laertios, Filozoflarn Yaanlan, X, 75).
Epikuros sonradan deiik halklarn anlam belirsizliini orta
dan kaldrmak iin ve iktisadi ltler nedeniyle, eyleri adlandrma
da uzlatklarn ekliyordu; bu seimin igdsel olarak m yoksa
saduyu yoluyla m yaplm olduu belirtilmiyor (bkz. Formigari
1970: 17-28; Gensini 1991: 92; Manetti 1987: 7.9). Ancak Epiku-
rosun tezinin ilk ksm (dilin uzlamsal deil, doal kkenini vur
gulayan ksm) Lucretiustan kaynaklanmaktadr: nsanlar dilin ses
lerini karmaya iten, doadr; eylerin adlarnn ortaya kmasn
salayan da gereksinimdir.
T E K -K K E N V A R S AY IM I V t A N A D L L E R 75
uzanan dinsel phecilik ile kararak en ar biimine brnmtr.
Kalvenci Isaac de La Peyrerein nerisi bu dnemde belirir; La Peyre-
re, 1655 tarihli Systema theologicum exprae-adam itarum hypothesi
adl kitabnda, Aziz Paulusun Romallara mektubunun beinci bl
mn hi kukusuz zgn bir biimde yorumlayarak, halklarn ve
rklarn oul-kkeni fikrini gelitirir. La Peyrerein yapt in gibi
Avrupa d uygarlklar anlatan kif ve misyonerlerin seyahatname
lerine laik bir yant niteliindedir. Bu uygarlklar o kadar eskiydi ki,
zellikle dnyann kkenine ilikin anlatlar sz konusu olduunda,
ok eskilere uzanan tarihleri Kutsal Kitaptaki tarihlerle rtmyor-
du. yleyse, ilk gnahla ilgisi olmayan dem ncesi bir insanlk var
olmu demektir ve dolaysyla gerek ilk gnah, gerek Tufan yalnzca
dem ile onun Yahudi toprandaki torunlarn ilgilendirecektir
(bkz. Zoli 1991: 70). te yandan, bu varsaym Mslman evrelerde
ortaya kmt bile ve Kurandan yola karak (2.31) X. yzylda El-
Makdisi yeryznde demden nce baka insanlarn varlna de
inmiti (bkz. Borst 1 9 5 7 ,1, II, 9).
Varsaymn ak teolojik imalarnn tesinde (gerekten de, La
Peyrerein eseri yaklmaya mahkm edilmitir), uras akt ki, Ya
hudi uygarl ve onunla birlikte rtk olarak o uygarln kendini di
le getirdii kutsal dil tahttan indiriliyordu. Trler deiik koullarda
gelimise ve dilsel yetenek evrim iinde ortama uyuma balysa, o
zaman oul-kken var demektir.
oul-kkenciliin bir biimi (elbette, libertenesinlenmeli olma
yan bir biimi) Giambattista Vicoya atfedilebilir. Doal olarak, Vico
bir biimde dneminin sylemini tesine evirmektedir. Kronolojik
bir kkenin aratrmasna girimez Vico; ideal ebedi bir tarihin-ana
izgilerini ortaya koyar: Bu anlamda, tarihin dna bir srayla, pa
radoksal olarak modern tarihselciliin esinleyicileri arasna yerleir.
Onun anlatmak istedii ey, tarihsel bir evrim deil -ya da Scienza
nuova secondann bana koyduu Kronolojik izelgeye karn yal
nzca bu deil (1744, II, 2 .4 )- her ada ve her lkede dilin douu
nun ve evriminin hep yinelenen koullardr. Tanrlarn dilinden
kahramanlarn diline ve en son olarak insanlarn diline bir tr dilin
birbirini izleyen genetiini ana izgileriyle ortaya koyar. Buna gre,
ilk dil hiyeroglif dili ya da kutsal veya tanrsal dil; ikinci dil simge
dili, iaretler ya da kahramanlk armalar dili; nc dil ise birbi
rinden uzak kimselerin yaamlarnn halihazrdaki gereksinimlerini
birbirlerine iletmeleri iin mektup dili olmu olmaldr (432).
76 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Vico, dilin (ideal) kkeni asndan gdsel olduunu, insann do
ayla ilgili deneyimine eretilemeli olarak bal olduunu ve ancak
sonralar daha uzlamsal biimler iinde rgtlendiini ne srer;
ancak unu da belirtir: Nasl tanrlar, kahramanlar ve insanlar ayn
zamanda balamsa (nk tannlar tasavvur etmi olanlar da insan
lard ve onlarn kahramans doasnn tanrlar ve insanlarla karm
olduuna inanyorlard), dil de benzeri biimde ayn zamanda ba
lamtr (446). Bu yzden Vico (doal bir evre yerini uzlamsal ve
saymaca bir kurma evresine mi brakt? eklindeki on yedinci yzyl
tartmasn yeniden ele almak yerine), kendisine neden ne kadar
halk varsa o kadar deiik doal dil olduunu sorar ve bu soruyu an
cak u byk hakikati dile getirerek yantlayabilir: Nasl halklar
iklimlerin deiiklii nedeniyle deiik doalar edinmiler ve bu de
iik doalar birok farkl grenee yol amsa, onlarn deiik doa
lar ile greneklerinden de ayn ekilde deiik diller domutur
(445).
branicenin ilk dil oluu ile ilgili sylenenlere gelince, Vico harf
lerin Yahudilerden Yunanlara deil, Yunanlardan Yahudilere gemi
olduunu kantlamaya alan bir dizi gzlemle bu gr rtr.
Vico, her tr bilginin Msrllardan geldiini ne sren Rnesans her-
metik fantezilerine de kaplmaz; onun betimlemesi, karmak bir
kltrel ve ticari etkiler a ortaya karr. Bu betimlemeye gre, Fe
nikeliler ticari zorunluluklar yznden Msra ve Yunanistana yaz
larn gtrmler; buna karlk, kendileri de Keldani kkenli hiye
roglifleri alp, bunlar kendi mallarnn numaralandnlmas ile ilgili
gerekliliklere uyarlayarak, sonuta Akdeniz havzasna yaymlardr
(441-443).
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 77
oraya yerletiini ne srer; incenin ilk dil olduu gerei de bura
dan kaynaklanmaktadr. inliler, Babil Kulesinin yapmna katlma
m, dolaysyla confusio'dan bak kalm, stelik yzyllarca ya
banc istilalardan korunakl olarak yaam, bylece balangtaki dil
daarcklarn korumulardr.
Tarihimiz birok benzersiz anakronizmle yol alyor. Her tr tek-
kken varsaymnn dnda, tam karlatrmal yntem domak
zereyken, ilk dili yeniden bulma ynndeki en byk abalar XVI-
II. yzylda gerekleir. 1 7 6 5 de Charles de Brosses Trait de la f o r
mation mchanique des langues adl kitab yazar, bu kitapta doalc
(seslerin eklemlenmesi nesnelerin doasmca belirlenir ve tatl bir
nesneyi adlandrmak iin her zaman tatl bir ses seilir) ve temel ola
rak maddeci (dilin fiziksel ilemlere indirgenmesi ve doast var
lklarn yaradln dilsel oyunlara balama, bkz. Droixhe 1978) bir
varsaym savunur; ancak organik, fiziksel ve gerekli, tm insan so
yunun paylat, dnyadaki hibir halkn ilk, yaln haliyle ne bildii
ne de kulland, bununla birlikte btn insanlarn konutuu ve her
lkenin dilinin ilk temelini oluturan bir ilk dil varsaymndan vaz
gemez (Discours prliminaire, XIV-XV).
Dilbilimci deiik dillerin mekanizmalann zmlemeli, onlarda
doal gerekliliklerden kaynaklanan eyleri bulmaldr; doal karsa
ma sonucu, olsa olsa her bilinen dilden bilinmeyen zgn bir anadi
le gidecektir. Gereken tek ey, bize btn Avrupa dilleriyle Dou dil
lerinin evrensel snflandrmasn verecek olan az saydaki ilk kkle
ri belirlemektir.
Radikal bir Kratylosuluk ile mimolojizme dayal karlatrmal
bir giriim olan Brossesin almas (bkz. Genette 1976: 8 5 -1 1 8 ),
nlleri ses srekliliinin (continuum ) hammaddesi olarak grr;
nszler bunlarn zerinde duyma duyusundan ok grme duyu-
sunca alglanabilen vurgular ve duraklar olutururlar (burada da ses-
harf ayrmnn yaplmadn gryoruz); ancak sonuta karlatr
mal alma nszler zdelii temeline dayanr.
Vicoda da bulduumuz bir fikirle Brosses, eklemlenen seslerin
icadnn yaznn icadyla atba gitmi olduunu varsayar ve Fa-
nonun (1962: 231) etkili bir biimde zetledii gibi,
78 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
m alarn n arasn a aklayc k k re sim le r k o y u y o rd u . S z g e lim i,
b ir karga u u p , bir aacn te p e sin e k o n d u d em ek iste d i in d e , n ce
k u u n t n tak lit e d iy o r, u u u frrr! f r r r ! ile d ile g e tiriy o r,
s o n ra bir o d u n p aras alarak b ir aa ile aacn z e rin d e bir k u iz i
y o rd u .
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 79
lk dili yeniden bulmak iin yazar Yunancann, Latince'nin ve
Franszcann etkileyici bir etimolojik zmlemesine giriir; bu ara
da, soy armalar, madeni paralar, oyunlar, Fenikelilerin dnyann e
itli yerlerine yolculuklar, Amerika yerlilerinin dilleri, takvimlerle
almanaklarn toplumsal ve dinsel tarihi zerine aratrmalar yapma
y ihmal etmez. Ancak bu ilk dilin temeli olarak, her zaman ve her ye
re uygun, zorunlu ilkelere dayal bir Evrensel Dilbilgisini yeniden
kurar, yle ki bu ilkeler belirli bir doal dile ikin olarak bulunduun
da, btn teki diller iin geerli olurlar.
Sonuta, Court fazla agzl gibi: Her eyi, evrensel dilbilgisini,
anadilin yeniden kefini, dilin biyolojik ve toplumsal kkenlerini ayn
anda istiyor ve Yaguellonun belirttii gibi (1984: 1.9), bunlarn hep
sini ayn balk altnda, gerekli ayrmlar yapmakszn bir arada ele al
yor. stelik, bir hayli gecikmeyle, bir sonraki paragrafta szn ede
ceimiz milliyeti-Kelt varsaymnn batan karc arlarna da
kar duramyor: Kelt dili, Avrupada ilk yaayanlarn konutuu dil
dir, kkenleri asndan doulularn diliyle ayndr ve Yunanca, La
tince, Etrske, Trakya dili, Almanca, eski spanyollarn Cantabria
dili, kuzey lkelerinin eski Germen.dili ondan tremitir (cilt V).
Milliyeti Varsaymlar
80 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
gello, 1546) tarafndan gelitirilir. Esas itibaryla hmanizm kart
olan bu tez, dillerin doal oalmasnn Babil olayndan nce olduu
fikrini benimser (ve Dantenin Cennet XXV Ida sergilemi olduu fi
kirle birleir).
Bu fikir daha nce Keklerin Nuhtan geldiklerini ne srm olan
Guillaume Posteli derinden etkiler. Postel De Etruriae regionis'de
(1551), Nuh-Etrskler ilikisiyle ilgili olarak Gelli ve Giambulla-
rinin konumunu benimser; ancak onlardan farkl olarak, demin
branicesinin yzyllar boyunca, en azndan ruhban snfnn dili
olarak bozulmadn savunur.
spanyol Rnesans ortam daha lml grnmektedir; burada,
Kastilya dilinin Yafetin olu Tubalden tredii savunulur; ancak sz
konusu dilin Babil sonras 72 dilden yalnzca biri olduu kabul edilir.
Bu grnte bir lmllktr; nk sonuta Babil dili nitelemesi
spanyada eski bir gemii olma ve soyluluk simgesi haline gelir
(talyan ve spanyol tartmas iin bkz. Tavoni 1990).
Ancak kendi ulusal dilinizin dem ya da Nuha ait balangtaki
bir dilden tredii iin soyluluk izleri tadn gstermek baka ey
dir, bu nedenlere bal olarak dilinizin tek kusursuz dil olduunu ne
srmek baka ey. Bu dneme dek, yalnzca birinci blmde szn
ettiimiz rlandal gramerciler ii bu noktaya kadar vardrmlardr;
iirini yazd halk dilinin kusursuzluunu amalayan Dante bile,
kendi dilini btn teki dillerin zerinde gren, dolaysyla onu
demin diliyle zdeletiren kimselerle alay ediyordu (De vulgari
eloquentia I, VI). Gene de, XVII. yzyl bize bu trden dilsel milliyet
iliklerle ilgili ei bulunmaz rnekler sunar.
Origenes Antwerpianae (1569) adl kitabnda Goropius Becanus
(Jan van Gnrp), ilk dilin kutsal esini zerine, onun szckler ile nes
neler arasndaki nedensel ilikisi zerine varolan btn tezleri savu
nur ve Felemenkenin ya da Anvers lehesinin bu ilikiyi rnek bir
biimde sergiledii kansna varr. Anverslilerin atalar Kimberler
dorudan, Babil Kulesinde mevcut bulunmayan, dolaysyla confu-
sio linguarum dan kam olan Yafetin ocuklar soyundan gelmek
tedirler; bylece onlar dem dilini korumulardr. Becanus tezini iki
noktadan hareketle kantlar: lki, ak etimolojilerdir (Becanusun
etimolojik yntemi Bekanizm ya da Goropizm nitelemesine yol
amtr; bu niteleme, Becanusun Sevillal sidorus ya da Guic-
hardmkiler denli geliigzel etimolojilerini gsterir). kincisi ise, Fe
lemenkenin en yksek sayda tek heceli szce sahip olduu, ses
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 81
lerin zenginlii asndan teki btn dilleri at ve birleik szck
ler tretme konusunda olaanst olanaklar sunduu gereidir.
Daha sonralar bu temay Abraham Mylius (Lingua belgica, 1612)
ve Adrian Schrickius (Adversariorum libri III, 1620) yeniden ele ala
caktr. Schrickius, brani dilinin kutsal ve ilk dil olduunu ve To
ton dilinin ondan hemen sonra geldiini kantlamak amacndadr.
Burada da Tton dilinden kast, o dnemde en iyi bilinen biimi
Anvers lehesi olan Felemenkedir (Schrickiusun kitab, Van
Gorpunkine benzer etimolojik kantlarla srer).
Flaman tezi denen bu tez uzun sre varln korur, milliyeti po
lemiklerle beslenerek X IX . yzyla kadar uzanr. Baron De Ryckholt,
1868 tarihli La province de Liege... Le flam an d langue primordiale,
mre de toutes les langues adl yaptnda hl Flamancann insanl
n douundan balayarak konuulan tek dil olduunu savunacak
ve yle diyecektir: Yalnzca Flamanca bir dildir, l ya da yaayan
teki btn diller birer lehe ya da az ok gizlenmi birer jargondur
(bkz. Droixhe 1990; genel olarak dilsel stnlk hezeyanlar iin
bkz. Poliakov 1990).
Felemenk-Flaman tezinin yannda, Georg Stiernhielmin (De lin-
guarum origine praefatio, 1671) ve Andras Kempenin (DieSprac-
hen des Paradises, 1688) sve tezi de yer almaktadr. Ancak Kem
penin yapt bu tezi parodinin snrlarna dayandrr: Kempe, Hav
vann Franszca konuan bir ylan tarafndan batan karldn,
Tanrnm svee, demin ise Danca konutuunu hayal eder (bkz.
Borst 1957 ve Olender 1989, 1993). svein Avrupa satran tahta
snda byk bir g olarak hareket ettii bir dnemde bulunduumu
zu unutmayalm. Olaf Rudbeck, Atlantica sive Manheim vera Ja-pheti
posterorum sedes ac patria (1675) adl kitabnda svein Yafet ve
oullarnn yurdu olduunu, tm Gotik dillerin bu rksal ve dilsel
gruptan doduunu gsterir. Aslnda, Rudbeck sve ile mitsel At-
lantisi zdeletirmekte ve onu ideal lke olarak, uygarln btn
dnyaya yayld Hesperidler yurdu olarak izmektedir.
te yandan, sidorusda bile (Etymologiarum 1, IX, 2, 26), Gotla-
nn Yafetin olu Magogdan geldii fikri yer alyordu. Vico bu iddi
alarla alay eder (Scienza nuova seconda, 1744, II, 2 .4 ,4 3 0 ):
82 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
barbarlar d n e m in d e u lu slarn kendini beenm ilii n ed en iy le skan
d in av y aya vagina gen tiu m (halklarn d lyolu ) d e n m i ve dnyadaki
tek i t m uluslarn anas old u un a in a n lm tr; g en e b ilginlerin k e n
dini b eenm ilii y z n d en Jo h an n es ve O laus M agn u s, G o tla n n
d e m in tanrsal yolla buldu u h arfleri d n yan n balan gcn d an iti
baren k o ru m u old u k lan n n e s rm le r ve bu g r le ri b t n
lim leri g ld rm t r. A n cak b u n a ra m en Jo h an n es G o ro p iu s B eca-
n u s o n lan izleyip , S ak so n cadan ok farkl olm ay an K im b er d ilinin
y ery z ce n n e tin d e n geldiini ve teki b tn d illerin anas old u u n u
n e s rm ek te n geri k a lm a m tr .. . Ve bu k end in i b e en m ilik im e
ye d evam ed ip , O la f R u d b eck in A tlan tica adl ese rin d e p atlam a n o k
tasn a g e lm itir: R u d b e ck e g re , Y u n an harfleri R n ik alfabeden
d o m u tu r v e b u n lar Fenike h arflerin in te rs y z e d ilm i b iim id ir.
K ad m os bu h arfleri sra ve ses asnd an b ran iceye b e n z e r hale g e tir
m i, son olarak Y u n an lar on lar ce tv e l ve p ergelle d z e ltm itir; sk an -
d inavlarda kife M e rk u rssm a n dendii iin de, M srllarn h a rfle
rin i bulan M erkr bir G o ttu r.
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 83
dar. . . D o a, k en d in e zg bir ses kaTan h e r eyd e d ilim iz A lm a n -
c a y k on u u r; bu y z d e n , biroklar ilk insan d e m in k u lan ve y e r
y z n n b t n h a y v a n la n n ancak b izim s z c k lerim izle ad lan dr
m olab ilecein i n e s rm e k istem ilerd ir. nk d em d ou tan
gelen ve k endiliinden ses zellii olan h er varl d oaya uygun o la
rak dile g e tiriy o rd u ; b u n d an dolay, t m kk s z c k lerim iz in byk
l d e k utsal dille ak m asn a am am ak gerekir.
84 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
muna getirecek bir yntem bulacaklarn belirterek szlerini bal
yordu.
Bununla birlikte, Leibniz de milliyetiliin ekiciliine kendini
kaptrr. Nouveaux essaisde, kt etimolojiler iin garopiser szn
kullanarak, Goropius Becanusa hafife dokundurur; ancak onun
Kimbercede, dolaysyla Germencede braniceden daha ilkel bir dil
bulmakta haksz olmadn belirtir. Gerekten de, Leibniz Kelt-skit
varsaymna katlyordu (bu Rnesanstan balayarak ne srlm
bir varsaymdr, bkz. Borst 1957 -1 9 6 3 , III/ l, 4. 2; Droixhe 1978).
Leibniz, titiz karlatrmalar yapabilmek iin on yl akn bir srede
gerekletirdii dilsel malzeme toplama almasnda, Yafet soyundan
gelen btn diller grubunun kkeninde Germenlerle Gallerin ortak
laa kullandklar bir Kelt dilinin bulunduu ve bu dilin, Karade
nizden yola km, Tuna ile Vistl Nehirlerini gemi ve bir blm
Yunanistana gitmi, bir blm ise Almanya ile Galleri doldurmu
skitlerin soyundan gelen, btn halklarda ortak bir kkenden kay
nakland kansna varmt (Nouveaux essais III, 2). Leibniz bunun
la da kalmayp, Kelt-skit dilleri ile bugn Sami dilleri adn verdii
miz diller arasnda, birbirini izleyen glerden kaynaklanan benzer
likler bulur; unu savunur: Btn uluslarn ortak kkeni ile bir kk
ve ilk dil duygusuna kar koyacak hibir ey olmad gibi, daha ok
bu duyguyu destekleyecek veriler vardr. Saysz deiime karn,
Arapa ile branicenin teki dillere oranla birbirine daha yakn oldu
unu kabul eder; ancak sonunda u sonuca ular: Ttonca doal ve
(Jacob Bhmenin deyiiyle) deme zg bir yn daha ok korumu
grnyor. Ve Leibniz eitli Almanca onomatopileri inceledikten
sonra, Germen dilinin ilk dil olarak grlebilecei sonucuna vanr.
Bu skit grubunun Akdeniz dnyasnda daha sonraki yayln
saptamak ve gney ya da Aram dilleri grubunu ayrt etmek iin Leib
niz byk lde hatal ancak daha sonraki karlatrmalarn n
da, parlak sezgilerden yoksun olmayan bir dil atlas varsayyordu
(bkz. Gensini, ed., 1 9 9 0 :4 1 ).
Doal olarak, Keltenin savunulmas Britanya evresinde baka,
Alman geleneine kart yananlamlar edinecektir. Bylece bir sonra
ki yzylda Rowland Jones, ilk dilin Kelte olduunu ne srecektir:
Evrensel dil olarak sunduumuz biimi ve tarzyla ngilizce dnda
baka hibir dil ilk evrensel dile ve onun szcklerle nesneler arasn
daki doal kesinliine, szck ve nesne denkliine bunca yakn deil
dir. ngiliz dili,
T e K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 85
b t n Bat leh eleriy le Y u n a n ca nn an as, D ou d illerin in ablas ve
s o m u t b iim iyle A tlan tik lkeleri, yerli talya halk, G aller ve B rita n
y a nn yaay an dilidir. R o m allara Y u n an ca kkenli o lm ay an s z c k
lerin d en b iro u n u , k ullan d k an dilbilgisi te rim le rin i, ayrca d n y a
nn b irok k esim ine ilikin n em li adlarn o u n u o a k tarm tr. . .
L eh eler ve Kelt b ilgisi, T rism e g isto s H e rm e s, M erkr ve G m e r e v
resin d en k a y n a k la n m a k ta d r. . . ve ngiliz d ili, d illerin bu en s a f k ay
n an d an gelen k k en in i en zgl biim iyle k o ru m a k ta d r ('The C irc
les o f C om er, C ro w d er, L ond ra 1 7 7 1 , s. 3 0 - 3 2 ) .
Hirt-Avrupa Varsaym
86 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ve bozulma olgular gereklemitir ki, bir ilk dil olmusa bile, artk
ulalmas olanaksz bu dile geri gitmek mmkn deildir. Varolan
dillerin bir tipolojisini oluturmak, dil ailelerini, dillerin oluumu
nu, kkenlerini belirlemek daha uygun olacaktr. Bu noktada bizim
tarihimizle hibir ilikisi olmayan bir tarih balar.
1 7 8 6 da Bombay'da kan Journal o f the Asiatick Societyde Sir
William Jones unu belirtir:
T E K -K K E N V A R S A Y IM I V E A N A D L L E R 87
lizce/otun trediini ortaya koymak iin artk seslerin dn
m (Lautverschiebungen ) aratrmasna gidilmektedir.
dem dili topyasyla ilgili kesin olarak deien nedir? ey. l
ki, ltlerin bilimsellii. kincisi, balangtaki dilin toprak altndan
karlmas gereken arkeolojik bir bulgu olduu fikri. ncs, ger
i Hint-Avrupa dili ideal parametre olarak kalr; ancak insanln ana
dili olduu iddias sz konusu deildir, yalnzca bir dil ailesinin, At
dillerin ilk atas olarak sunulur.
Ancak modern dilbilimin douuyla gerekten de kutsal dil ola
rak branice hayaletinin yok olduunu syleyebilir miyiz? branice,
tedirgin edici ve deiik bir teki olarak yeniden biim kazanmakta
dr.
lender (1989, 1993) nasl X IX . yzylda bir mitler dei toku-
unun ortaya ktn gsterir. Artk bir dilin ilklii miti deil, bir
kltrn ya da bir rkn ilklii miti sz konusudur: Yahudi uygarl
ve diline kar Ar grup uygarl ve dilleri hayaleti ykselmektedir.
Hint-Avrupa dilinin yalnzca gcl olarak var olmakla baskn
varl karsnda, Avrupa kltr braniceyi tarih tesi bir pers
pektife yerletirir. Kkl kltrel oulculuk gr erevesinde
braniceyi z itibaryla iirsel bir dil haline getiren, gene de bu ha
reketiyle sezgisel kltr ve rasyonel kltr uurumunu derinletiren
Herderin vglerinden, ln ve tektannclm dili branicenin
ruhu ile oktannl arnn dilleri Avrupa dillerinin ruhunu kar
karya koyma abas iinde, belirli bir zamansal uzaklktan okundu
unda dorusu komik grnen kartlklara varan Renanm ikircikli
grlerine uzanan bir izgi sz konusudur: Sami dilleri, oulluu
dnme yetisinden yoksundur; soyutlamaya kar durur, bu'yz-
den Yahudi kltr bilimsel dnceden ve mizah duygusundan
uzaktr.
Burada sz konusu olan, ne yazk ki, yalnzca bilimsel nahiflik de
ildir. ri kltr mitinin, bildiimiz gibi, olduka trajik sonular ol
mutur. Elbette, yok etme kamplarn Hint-Avrupa dilinin drst
aratrmaclarna mal etmek istemiyoruz; bunun bir nedeni de, dilsel
planda hakl olmalar. Ancak burada sunduumuz tarihimizin ak
iinde, srekli olarak yan etkileri gstermeye altk. lender, b
yk dilbilimci Adolphe Pictetden baz blmler aktardnda baz
yan etkileri dnmek zorunda kalyoruz; Pictet, Les origines in
do-europennes ou les Aryas primitifs (1 8 5 9 -1 8 6 3 ) adl kitabnda
ri kltre kendi ilahisini syler:
88 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a v i i
Z am an n gecesinde yitip g itm i, h e r t r tarihsel tanklktan n ce gelen
bir ada, takdir-i ilahinin bir gn t m y ery z nd e eg em en olm aya y a z -
glad bir rk, yava yava parlak geleceinin balangc olan beiinde
byyordu. H zinelerini kolay kolay balam akszm veren u su z b u
caksz ve se rt bir doann sinesinde, kannn gzellii ve zeksnn ar-
m aanlanyla b tn teki rklardan ayrcalkl bu rk en bandan beri
fethe a n lm t.. . Kendiliinden b tn izlenim lerinin, yu m u ak sev
gilerinin, sa f hayranlklarnn am a ayn zam an d a da d aha st n bir d n
yaya doru atlm lann n yansd bir dil; en ulu iirle en d erin d n ce
nin grkem li yaylnn b t n zenginliklerini to h u m halinde tayan
im gelerle ve sezgisel fikirlerle dolu bir dil (1: 7 - 8 ) . . . D rt ya da be bin
yllk bir ayrlktan so n ra, A vrup ann rilerinin ok u z u n bir yolu aa
rak H ind istan daki tanm adklar kardelerine ulatklarn, on lara daha
stn bir uygarln elerini gt rerek o n lar zerin d e egem enlik kur
duklarn ve onlarda o rtak bir kkenin kadim izlerini yen id en buldukla
rn grm ek ilgin deil m i? (III: 5 3 7 ; aktaran O lend er 1 9 8 9 : 1 3 0 - 3 9 ) .
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 89
Bu dilde ad hibir biimde nesnenin zn dile getirmemektedir;
nk o zamanlar bilinmeyen nesneler karsnda igdsel olarak
tepki vermeye zorlayan tutkunun gdlerine uyarak, eretileme yo
luyla konuuluyordu. Bu yzden konuucu, eretilemeli ve yanl
olarak, kendinden daha byk ve daha gl varlklara dev adn
veriyordu (3. blm). Bu, ezgiye daha yakn ve szel dilden daha az
eklemli, farkl ilikileri iinde ayn varl dile getirmek zere birok
eanlaml szckle dolup taan bir dildi. Az sayda soyut szc bu
lunduundan, dilbilgisinin dzensiz ve anormalliklerle dolu olduu
nu gryoruz. Bu dil akl yrtmeksizin temsil ediyordu (4. blm).
te yandan, insanlarn Tufandan sonra balangtaki dal da
her tr tek-kken aratrmasn yararsz hale getirmiti (blm 9).
Du Bos bile (Rflexions critiques sur la posie et sur la peinture, 1762
basm, I, 35), kken anadilden ok, kken dilden, kulbeler a di
linden sz etmeyi yeliyordu. Bu kulbeler dili, ulalmaz olmaktan
ok, artk en st derecede kusurlu bir dil olarak grnmeye balar.
imdi Tarihin an almaktadr: Geriye dnmek olanakszdr; her
durumda, geriye dnmek, bilginin en zengin haline dnmek anlam
na gelmez.
Dilin kkeni ve dnceyle ilikileri hakknda XVIII. yzyl ken
dini, aklc varsaymlar ile empirik-duyumsalc varsaymlar arasnda
blnm bulur. Elbette, Aydnlanmanm birok dnr, Port-
Royalin Grammaire (1660) ile Logiqueinde (1662) gstergebilimsel
dzeyde dile getirilmi olan Descartes ilkelerden etkilenmitir.
Encyclopdienin oluumunda da katklar bulunan Beauze ve Du
Marsais gibi yazarlar, dil, dnce ve gereklik arasnda eksiksiz bir
ebiimlilik belirleme am andadrlar ve dilbilgisinin rasyonelleti
rilmesi ile ilgili tartmalarn birou bu izgi zerinde ilerleyecektir.
Beauze (Grammaire maddesinde), unu belirtir: Szck, asl d
nce olan bir tr tablodur, dolaysyla dil dncenin sadk bir tak
lidi olmal ve btn dillerin ortak temel ilkeleri olmaldr; bu ilkele
rin yok edilmesi olanaksz gereklii, insan soyunu ayran deiik
dilleri ortaya karm olan saymaca ya da raslantsal btn koullar
dan nce gelir.
Ancak ayn yzylda, Rosiellonun (1967) Aydnlanman dilbi
lim adn verdii ve Condillacm duyumsalcl vastasyla Lockem
empirizminden kaynaklanan dil akmnn filizlendiini gryoruz.
Descartesn doutanclna net bir alternatif olarak Locke, zihni
mizi, her tr imden yoksun, btn verilerini bize dtaki eyleri tan
90 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
tan duyum ile bize ruhun isel ilemlerini tantan dnceden ka
ran ak bir kat olarak betimlemiti. Anlan daha sonra ele ald ve
karmak fikirlerden oluan sonsuz bir eitlilik halinde biimlendi
rip bir araya getirdii yaln fikirler yalnzca bu etkinliklerden kaynak
lanr.
Condillac (Essai sur lorigine des connaissances humaines, 1746)
Locke empirizmini kktenci bir duyumsalcla indirger; nk yal
nzca alglar deil, ayn zamanda bellekten dikkate, karlatrmaya,
dolaysyla yargya dek ruhun btn etkinlikleri duyulardan kaynak
lanr. Bir heykel, bedenimiz gibi isel olarak rgtlenmi olsa, ilk
zevk ve ac duyumlar vastasyla yava yava anln eitli ilemleri
ni gelitirir, bunlardan bizimkine benzer bir soyut fikirler daarc
olutururdu. Fikirlerin bu douunda, gstergelerin dorudan ve et
kin bir rol vardr: ncelikle ilk duyumlarmz dile getirmek iin
(bar ve jestlerden oluan duygu ya da tutku dili veya eylem dili
olarak), daha sonra ise kurum dili niteliiyle dncenin geliimini
sabitlemek iin.
Bu eylem dili fikrini daha nce William Warburton ortaya koy
mutu (The Divine Lgation ofMoses, 1737 -4 1 ). Sz konusu fikir, ey
lem dilinden daha karmak biimlere nasl geildiini ve geri dn
drlmesi olanaksz bu douun nasl tarihsel bir geliim izgisine
oturduunu grmek zere duyumcu gelenein izinde ok kapsaml
olarak gelitirilecektir. XVIII. yzyl sonunda ideologlar grubu bu
tartmadan ayn zamanda maddeci, tarihselci ve toplumsal elere
duyarl bir bak as iinde bir dizi tutarl ve sistematik sonu ka
racak; deiik anlatm trlerinin, resimsel gstergelerin, pandomi-
min jeste dayal diliyle, sar dilsizlerin, hatip ya da oyuncularn, ra
kamlarn ve cebir iaretlerinin, jargonlarn ve gizli derneklerin imle
rinin (bu, mason birliklerinin doduu ve serpildii bir ada olduk
a canl bir temadr) ayrntl bir fenomenolojisini gelitirecektir. An
toine Louis-Claude Destutt de Tracynin Elments d idologiesi
(1 8 0 1 -1 8 1 5 , 4 cilt) gibi yaptlarda ve daha kapsaml olarak Joseph-
Marie Degrandonun Des signesinde ( 1 8 0 0 ,1, 5), yle bir tarihsel
tablo izilir: nsanlar nce yaln eylemler vastasyla iletiim kurup,
birbirlerini anlamaya alrlar, daha sonra yava yava taklide dayal
bir dile, bir doa diline geerler, bu dilde benzer eylemleri anlatmak
zere bir tr pantomimle eylemler yeniden retilir. Ancak bu dil he
nz kesin anlaml bir dil deildir; nk konumaclarn her ikisinde
de ayn jestin ayn fikri, koulu, gdy, amac artrd kesin de
T e k -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 91
ildir. Mevcut nesneleri adlandrmak iin, belirtisel (indicale) adn
vereceimiz bir iaret, bir bar, adlandrlan nesneye yneltilen bir
bak, parman bir hareketi yeterli olacaktr. Dorudan gsterileme-
yen eylere gelince, bunlar ya fiziksel ancak uzak nesnelerdir ya da i
sel hallerdir. lk durumda, gene taklide dayal bir dile bavurulur; bu
dille tzlerden ok, eylemler yeniden retilir. sel hallere, kavramla
ra gndermede bulunmak iin eretilemeler, kapsamlaylar ya da
dzdeimeceler yoluyla mecazi bir dile bavurulur: ki cismi tartan
eller, iki taraf da gz nne alan bir yargy artrr, alev canl bir
tutkuyu, vb. Bu noktaya kadar, jestlerle, dilin vurgularyla (byk l
de ilkel onomatopiler) ve simgesel ya da resimsel yazlarla kendini
ortaya koyabilecek bir benzerlikler dili sz konusudur. Ancak yava
yava bu benzerlik gstergeleri alkanlk gstergeleri haline gelecek,
az ya da ok saymaca bir kodlamaya geilecek, gerek anlamyla diller
doacaktr. Dolaysyla, insanln kurduu gstergesel yap tarihsel
ve evresel elerce belirlenir.
Herhangi bir kusursuz dil idealine kar en kkl eletiri, ide-
ologlarm dncesinde dile getirilmitir. Aslnda burada, on yedin
ci yzylda Epikurosu varsaymla, ondan da nce kltrlerin e
itliliine ilikin dncelerle balayan polemik son bulmaktadr
(dnemlerinin kiflerinin kefettii eitli egzotik halklarn inanla
r arasndaki fark ortaya koyduklannda Montaigne ile Locke kltr
lerin eitlilii dncesini sergiliyorlard).
Bylece, Encyclopedienin Dil maddesinde Jaucourt, halklarn
farkl niteliklerinden farkl diller doduu iin, evrensel dil diye bir
eyin olmad yargsna hemen varlabileceini anmsatyordu; n
k hibir zaman btn uluslara ayn grenek ve duygular, ayn kt
huy ve erdem fikirleri -iklimler, eitim, ynetim biimi farklln
dan kaynaklanan fikirlerdir bunlar- atfedilemeyecektir.
Dillerin, bir zgl nitelik gelitirdikleri fikri belirir; bu zgl ni
telik, farkl dnya grlerini dile getiren dillerin karlatrlmasn
olanaksz klar. Bu fikir Condillacda grlr (Essai sur Vorigine des
connaissances humaines, 11,1, 5); ancak Herderde de (Fragmente ber
die neuere deutsche Literatur, 1 766-67) grdmz bu fikir daha
gelimi biimiyle Humboldtta ( ber die Verschiedenheit des
menschlischen Sprachbaues und ihren Einfluss a u f die geistige Ent
wicklung des Menschengeschlechts, 1836) yeniden gndeme gelecek
tir. Humboldta gre, her dilin bir innere Sprachformu, o dili konu
an halka zg dnya grn dile getiren isel bir biimi vardr.
92 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Belli bir dil ile bir dnme tarz arasnda organik ilikiler grl
dnde, bu ilikiler yalnzca esremli (belli bir ada dil ile dn
ce arasndaki iliki) deil, ayn zamanda artsremli (belli bir dilin za
man iinde kendi kendisiyle ilikisi) karlkl koullar getirir. Gerek
dnme tarz gerek konuma tarz, tarihsel bir gelimenin rndr
(bkz. De Mauro 1 9 6 5 :4 7 -6 3 ). Ve bu noktada insani dilleri varsaym
sal tek bir anadile dayandrmak yanltc hale gelmektedir.
Kalc Bir D
TE K -K K E N V A R S AY IM I VE A N A D L L E R 93
Kken dil branice fikrine gelince, 1 8 1 5 de yazan Fabre dOli-
vetyi anmak yeterli olacaktr. Fabre dOlivetnin bugn bile ge d
nem Kabalaclarnn esin kayna olan La langue hbraque restitu
adl yapt, bize hibir halkn hibir zaman konumad bir kken
dilden sz eder: Bu dilin en sekin rn branicedir (dOlivetye
gre branice, Musann konutuu Msrcadan baka bir ey deil
dir). Dolaysyla dOlivet, branicede her sesbirimin, her tekil sesin
bir anlam olduuna inanarak, hi kukusuz titizlikle inceledii an
cak hayalci bir biimde yeniden yorumlad bu dilde anadil arayna
giriir. lgn aratrmasnda Fabre izlemek yararsz olacak; u kada
rn syleyelim ki, Fabrem etimolojileri, Duret, Guichard ve Kircher
etimolojileri izgisinde olmakla birlikte, onlardan daha az inandrc
dr.
Modern dillerde branice mimolojizminin izlerini ararken, Fab
rem Franszca emplacementa nasl bir etimoloji verdiine bakmamz
yeterli olacaktr. Place, Latince platca ile Almanca Platz dan tremi
tir: Bu szcklerde AT koruma, L ise yaylma anlamna gelmek
tedir, dolaysyla LATm anlam korunmu yaylmadr. MENT,
mens ile m in d dan gelmektedir; bu hecede E mutlak yaam, N ise
dnen varoluu gsterir ve ikisi birlikte ENSi, yani bedensel ru
hu antrr. M, belirli bir noktada varoluun gstergesidir. Bu yz
den, emplacement le mode propre daprs le quel une tendue fixe et
dtermine, comme place, est conue, ou se prsente au dehors (yer
gibi sabit ve belirli bir alann alglanma ya da kendini darya sunma
tarz) anlamna gelir (I; s. 43). Bu tanm, yazar eletirenlerden birine,
Fabreda emplacementm emplacement anlamna geldiini syle
me imknn vermitir (bkz. Cellier 1953: 140; Pallotti 1992).
Gene de, Benjamin Lee W horf gibi nemli bir dilbilimci Fabre
dOlivetden yola karak, bir oligosentezin hayalini kurmutur.
W horf insan soyunun ortak kken dilini yeniden kurabilecek ya da
seslerin balangtaki psikolojik anlam zerine ina edilmi ideal bir
doal dili, belki de deiik dillerimizin hepsinin iinde eritilebilecei
ya da baka bir deyile tm dillerin onun terimlerine indirgenebile
cei ortak bir gelecek dili kusursuz hale getirebilecek bir bilimin ola
s uygulamalarn dnr (W horf 1956: 12; ayrca bkz. 74-76).
Tarihimizin paradoksal blmlerinden ne ilki ne de sonuncusu bu
nk glotogoni varsaymlarnn en az tek-kkenli olann W horfun
adyla yan yana gryoruz; oysa ada kltre, her dilin baka dille
rin ifade ettii dnya grlerine indirgenemeyecek bir dnya gr-
94 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
iin dile getiren btnsel bir dnya olduu fikrini W horf vermi
tir.
Kken dil olarak branice mirinin srp giden yksne gelince,
W hitem sunduu nefis derlemeye bakmak gerekir (1917, II: 198-
208). Encyclopaedia Britannica d iki filoloji maddesinin, kutsal dil
olarak branice kuramnn byk bir saygyla ele alnd, tek-kken
varsaymnn ksmi kabulnden, yava yava, giderek daha gz pek
bir nitelik kazanan sonraki dzeltmelerle, sonunda daha modern glo-
tolojik ltlerle yazlm bir makaleye gemesi iin birinci basmdan
dokuzuncu basma (yani 1 7 7 1 den 1 8 8 5e) yzyldan fazla zaman
gemesi gerekecektir. Ancak ayn dnemde ve ondan sonra da, en
azndan kktenci teolojik evrelerde, geleneksel varsaymn savu
nusu srecektir; 1 8 0 4 te bile Manchester Philological Society,
Sanskriteden ya da Hint-Avrupa dilinden sz ederek ilahi vahyi
yadsyan kimseleri yelie kabul etmiyordu.
Tek-kken varsaymnn srdrcleri arasnda Louis-Claude de
Saint Martin gibi bir mistik ve teosofu da buluyoruz; Saint-Marrin,
De lesprit des choses (1 7 8 9 -9 9 ) adl eserinin ikinci ksmnn birok
blmn ilk dillere, anadillere ve hiyerogliflere ayryordu, tpk
XIX. yzyln meruiyeti Katolikleri De Maistre (Soires de Saint
Petersbourg, II), De Bonald ( Recherches philosophiques, fil, 2), L'a-
mennais (Essais sur Vindijference en matire de religion) gibi. Ancak
bu yazarlan ilgilendiren, dnyann ilk dilinin branice olduunu ka
ntlamaktan ok, dilin kkenlerinin maddeci adan ok-kkenli ya
da daha kts Locke anlamda uzlamsal olduu grne kar
koymaktr. Gerici dncenin sor.unu -gnmze dek- demin
branice konumu olduunu sylemek deil, dilde bir vahiy kayna
bulmaktr; bunu savunmann tek yolu, dilin, hibir toplumsal szle
me ya da varoluun gerekliliklerine uyum salama dolaym olmaks
zn, insan ile Kutsal olan arasndaki dorudan ilikiyi dile getirdiini
varsaymaktr.
Yzylmzda Grc dilbilimci Nikolay Marrn oul-kken var
saym aka kart ynde olmutur. Marr daha ok, dilin snfsal ay
rmlara bal olduunu savunmasyla ve daha sonra varsaymnn
Marksizm ve Dilbilim adl denemede (1953) Stalince rtlmesiy-
le tannr. Marr, en son konumuna, burjuva ideolojisinin bir ifadesi
olarak karlatrmal dilbilime bir saldrdan yola karak ve kat bir
biimde oul-kkenci bir varsaym savunarak ulamt. Ancak il
gin olan nokta, oul-kkenciliin, Marks Marr bir kusursuz dil
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 95
topyasna vardrm olmasyd; Marr, snflar ve ulusal kimlii ol
mayan, btn dillerin bulumasndan domu tek bir dili konuabi
len bir insanln hayalini kuruyordu (Marrm metinlerinden kap
saml alntlarla bkz. Yaguello 1984, 7).
96 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
B iyok im yac gen i l d e Farkl t rd e b e n z e r ilevleri y e rin e g etiren
m olek ler eleri belirler ve b unlardan m olek llerin g elm i olduu
ilkel h crelerin zellik lerin i karr. Ayn ekilde, d ilb ilim ci, d illerin
e n yak n atalarn ve so n u n d a kken dili yen id en k u rm ak iin bilinen
d iller arasn d a d ilb ilgisel, s z d iz im se l, szlksel ve fo n etik d en k lik
ler arar (G am k relid ze ve Ivan ov 1 9 9 0 : 1 1 0 ) .
T E K -K K E N V A R S A Y IM I VE A N A D L L E R 97
6
M odern Kltrde
Kabalaclk ve Llullculuk
99
olarak insan arasnda bir sempati ilikisi vardr ve yldz bys yo
luyla bu gler a zerinde etkide bulunulabilir.
Bu by pratikleri szckler ya da baka gsterge biimleri arac
lyla gerekletirilir. Yldzlarla konuup, onlara buyruk vermemizi
salayacak bir dil vardr. Bu mucizeyi gerekletirmenin arac tlsm
lardr, yani iyileme, salk, fiziksel g elde etmeyi salayabilecek
imgelerdir ve Ficinonun De vita coelitus com parandas tlsmlarn
nasl tanmas, belli yldzlarla sempati ilikisi iinde olan bitkilerle
nasl beslenilmesi, kokulan, giysileri ve uygun ezgileri kullanarak
by trenlerinin nasl kutlanmas gerektii zerine talimatlarla do
lup taar. Tlsm bys etki gsterebilir nk eylerdeki gizli er
demler ile onlara bu erdemleri salayan gksel varlklar arasndaki
iliki belirtgelerce (segnature ) dile getirilir; belirtgeler, eylerin, ben
zerlik yoluyla yldzlarn biimsel ynlerine karlk gelen biimsel
ynleridir. eyler arasndaki sempatiyi alglanabilir hale getirmek
iin, Tanr dnyadaki her nesneye bir damga, o nesnenin bir baka
eyle olan sempati ilikisini tannabilir hale getiren bir tr bir iz koy
mutur (bkz. Thorndike 1 9 2 3 -1 9 5 8 , Foucault 19 6 6 , Couliano
1984, Bianchi 1987).
Belirtgeler retisinin temeli addedilen bir metinde, Paracelsus
unu anmsatyordu:
A rs sig n ata, h e r eye g erek ve sahih adlarn nasl v e rilm e si g erek tii
ni re tir; bu ad lar, ilk ata m z d e m in, eksiksiz ve k u su rs u z bir b i
im d e b ild i i. . . ve ayn z am an d a eylerin e rd e m in i, g c n , zellii
ni g ste re n adlardr. . . B u , yan n k an lab ilm esi iin geyiin b o y -
n u zlan n b irok k v rm la iaretleyen iz d r c d r (signator): B o y
n u z u n d a ne k adar k v rm v a rsa , geyiin ya o k adardr. . . B u, h asta
dii d o m u z u n d ilin i iliklerle kaplayan iz d r c d r: Bu y zd en ,
nasl dili saflk tan u zak sa, b t n bedeni de o ekilde saflk tan uzaktr.
B u, b u lu tla n deiik ren k lere boyayan iz d r c d r, o n u n aracl
yla gksel d eiim leri n ce d e n k estirm ek m m k n d r (D e natura
reru m 1 , 1 0 , D e sig n a tu ra re ru m ).
100 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
birlikte, Ortaa hibir zaman bu eylerin dilinin kusursuz bir dil
olduunu dnmemiti. O kadar ki, sz konusu dil yorumlanmal,
aklanmal, tefsir edilmeliydi; didaktik-rasyonel sylemin de, sim
ge ile simgelenen arasndaki gizemli ilikiyi anlamak iin amlama
ya, kod zmne gitmesi ve anlam belirgin anahtarlar salamas
gerekiyordu. Oysa, Rnesans Platonculuunda, imgeler ile bu imge
lerin gnderme yapa idealar arasndaki iliki dorudan ve sezgi
seldir; simgeleme ile temsil etme arasndaki her tr ayrm ortadan
kaldrlmakla kalmaz, ayn zamanda simge ile simgenin simgeledii
ey arasndaki ilikiye de kukuyla baklr (Gombrich 1972: 2 43-
44).
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik ve L l u l l c u l u k o
m m k n d r . G a r in e g r e ( 1 9 3 7 : 1 6 2 ) , d o a z e r in d e k i b u e g e m e n
lik id d ia s b ir b i i m d e G a lile ic i id e a li a n d r m a k ta d r .
1 4 6 8 de Pico, din deitirmi kendine zg bir kii olan Yahudi
Flavio Mitridateyle karlar (Mitridatenin yks iin bkz. Secret
19 6 4 -8 5 2 : 25 vd.), onunla youn bir ibirliine girer. Geri Piconun
belli bir branice bilgisi vardr; ancak metinleri elde etmek ve derinle
mesine okumak iin, ona yardmc olan Mitridatenin evirilerine ge
reksinme duyar. Piconun ulat kaynaklar arasnda Abulafianm
birok yaptn da gryoruz (Wirszubski 1989). Kabalaclar Mitri
datenin evirileri araclyla okumak elbette Picoya yardmc olmu
ama ayn zamanda onu yanl yola srklemitir ve onunla birlikte
daha sonraki Hristiyan Kabalacln da. Kabalac okuma, notarikon,
gematria ve temurahnm btn stratejilerinden tam olarak yararla
nabilmek iin, nemli metinlerin branice aslndan okunmasn ve
anlalmasn ngrr; her eviri, kanlmaz olarak, eitli keiflere
ak zgn eniden ok ey kaybettirir. Mitridate evirilerinde o
unlukla zgn terimleri de verir; ancak Pico, kendi metinlerinden
bazlarnn da bana gelecei gibi, bunlar yeniden Latinceye evirir
(bunun bir nedeni de, dnemin matbaaclarnn elinde branice harf
lerin her zaman bulunmaydr) ve sk sk metnin belirsizliini ve gi
zemini artrr. kincisi, Mitridate ilk Hristiyan Kabalaclarnn artk
yaygn olarak bavurduu bir alkanla uyar, yani branice metne
zgn yazarn sann Tanr niteliini bildiini inandrmaya yarayan
belirlemeler koyar. Sonu olarak, Pico u sonuca varabilecektir: Ya
hudilerle bizim aramzda hibir gr ayrl yoktur ki, Kabala me
tinlerine dayanarak Yahudileri rtemeyelim.
Pico, nl dokuz yz Conclusionesphilosophicae, cabalisticae,etthe-
ologicae mda (1486), nasl Tannnm kutsal ad YHVH tetragramnm,
yalnzca m harfinin araya konmasyla sann ad haline geldiini gs
terir. Bu kant daha sonraki btn Kabalaclar tarafndan yinelenecek
tir; bylece, Kabalac gelenein ona uygulad btn kombinezon stra
tejilerine uyan branice gerekten de kusursuz dil olarak ortaya kar.
rnein, nc Sergilemenin altnc blmnde (Melek Dn
yas ve Grnmez Dnya), Pico Yaradlm ilk sz bereiti (balan
gta), en gz pek deitiri (permtasyon) ve anagram ilemlerine
girerek yle yorumlar:
102 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
birinciye ikinci eklenirse, bebar (bet bet re) olur. lki dnda hepsini
okursak, reit'i (re alef in yod tav) elde ederiz. Drdncy birinci
ve sonuncuyla birletirirsek, abat (in bet tav) olur. lk n bulun
duklar sraya koyarsak, bara (bet re alef) elde edilir. lki bir yana b
raklr, onu izleyen bir araya konursa, ro (re alef in) elde ederiz.
Birinci ile ikinci bir yana braklr, bunlar izleyen ikisi bir araya geti
rilirse, e elde edilir. lk braklr, drdnc sonuncuya eklenirse,
eth (in tav) olur. Yeniden, kinciyi birinciyle birletirirsek, rab (re
bet) olur. ncden sonra drdncy ve sonra beinciyi koyarsak,
hi (alef yod in) elde edilir; ilk ikisini son ikisiyle birletirirsek, berith
(bet re yod tav) olur. Sonuncuyu birinciyle birletirirsek, branicede
ok yaygn olan bir ilemle thauyvi, theth harfine dntrerek on
ikinci ve son harf, yani thob (tav bet) elde edilir___
Ab, baba anlamna gelir; bebar, oulda ve oul araclyla anlam
na gelir (ne konan beth her iki anlama da gelebilir); reit balangc
gsterir; abat, dinginlik ve sonu; bara, yaratt szn; ro, ba; e,
atei; eth, temeli; rab, byk olanm; hi, adamm; berith, sz
lemeyle szn; tob, iyilikle szn. Btn tmceyi srasyla yeni
den kurarsak, yle olacaktr: Baba oulda ve oul iin, balang ve
son ya da dinginlik, iyi szlemeli byk adamn ban, ateini ve
temelini yaratt" (ev. Garin, s. 378-39).
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik ve L l u l l c u l u k 103
syleyen deil, ayn zamanda yapan, doast gleri harekete
geiren bir dilden sz ediliyordu.
A n c a k b ir i l e ti im a ra c o la r a k d e il, y a ln z c a e tk iy e n b ir g o la ra k
k u lla n lm a s g e r e k iy o r d u y s a d a , b u d ilin b ilin m e s i g e re k li d e ild i.
B a z la r n a gTe, b r a n ic e n in a k ta ra b ile c e i v a h iy le r i a n la y a b ilm e k
i in b u d ilin i n c e le n m e s i g e r e k iy o r d u ; a n c a k b a z la r n a g r e d e , b u d il
a n la l m a z o ld u u i in v a h iy n ite li i o la n v e e tk ili b ir d ild i, y c e o l
d u u o r a n d a in s a n la r c a k a v r a n m a s g - a n c a k d o a s t e y le y e n le r
a s n d a n a k v e a n l a l a b i l i r - b ir m a n a ile e v r e l e n m i t i .
Bu noktada, bu dilin asl branice olmas bile gerekmeyecektir; bra-
niceye benzemesi yeterli olacaktr. Bylece Rnesans dneminde b
y dnyasn -ister kara ister ak by, ister doal ister doast by
sz konusu olsun-, az ok branicedeki sesleri andran sesler dolduru
yordu, Piconun Rnesans kltrne aktard baz melek adlar gibi.
Bu adlar ou zaman gerek Latince evriyaz, gerek Batl matbaaclarn
bilgisizliinden kaynaklanan hatalar nedeniyle zaten bol bol biim de
iikliine uram oluyordu: Hasmali, Aralis, Thesphsraim...
Agrippa, De occulta philosophiasnn tren bysne ayrlan b
lmnde, Tanrnn ve eytann adlarnn telaffuzu zerinde uzun
uzun durur. Agrippa u ilkeden yola kmaktadr: Her ne kadar ey
tanlar ya da melekler, ait olduklar ulusun dilini konusalar da, anadil
braniceyi anlayan kimselerle iletiime getiklerinde, yalnzca bu di
li kullanrlar (De occulta philosophia III, 23). Ruhlarn doal adlan,
gerektii gibi telaffuz edildiklerinde, ruhlarn bizim isteklerimize
uymalarn salayabilirler:
104 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
I. Elizabethin bycs ve mneccimi ama ayn zamanda byk
bir lim ve incelikli bir siyaset adam olan John Dee, gksellii kuku
lu olan melekleri "Zizop, Zchis, Esiasch, Od, Iaod gibi adlarla a
rr; bu adlar, branice nasl okunuyorsa, yle okur gibidir (bkz. A
True and Faithful Relation, 1659).
te yandan, Latince evirisi daha Ortaada elden ele dolaan
Arapa yazlm hermetik bir incelemede, Picatri:cte (III, 1, 2; bkz.
Pingree, yay. haz., 1986) Satrn ruhunun, yani melankolik ruhun b
ranice ve Keldanice arld ilgin bir blm vardr. Satrn bir yan
dan gizli ve derin eyler bilgisinin ve hitabetin burcudur; ama te
yandan, brani eriatndan gelen olumsuz yananlamlar da artrr.
Bu olumsuz armlar unlardr: Kara rtler, karanlk rmaklar,
derin kuyular ve tenha yerler, metallerden kurun, demir, kara ve
pis kokulu her ey, hayvanlardan kara develer, domuzlar, may
munlar, aylar, kpekler ve kediler. Bu rnek bir blmdr; nk
Rnesans dnyasnda ok revata olacak olan Satrn ruhu ile kutsal
diller arasnda; ancak kutsal diller ile de kara byyle ilgili olduu ka
bul edilen yerler, hayvanlar ve pratikler arasnda balant kurmakta
dr.
Bylece, Avrupann, evrenin ehresini deitiren yeni bilimlere
ald bir dnemde -ounlukla ayn kahramanlarca- kral saraylan
ve Floransa tepelerindeki zarif villalarda, doay ve doastn ele
geirme ynnde kararl bir iradeyi dile getiren yan branice sesler
yanklanyordu.
Doal olarak konu bu kadar basit deildir; nk Kabala gizemci
lii, baka yazarlar branice metinlere ilikin bir yorumbilgisine te
vik eder, bunun da Sami dilleri filolojisinin evriminde azmsanmaya
cak bir etkisi olacaktr. Reuchlinin De verbo mirifico ile De arte kab-
balisticasmdan, Francesco Giorginin De harmonia mundisine ya da
Galatinonun Opus de arcanis catholicae veritatis'ine, oradan da
Knorr von Rosenrothun antsal Kabbala denudata 'sna uzanan (ve
bu altrmalara kukuyla bakmakla birlikte, ayn keif cokusuna ka
plan Cizvit yazarlarn da katkda bulunduu) bir branice metinleri
yeniden okuma gelenei oluur. Geri bu gelenek hayranlk uyandr
c tefsir rnekleriyle, nmerolojik fantezilerle, Pythagoraslk, Yeni-
Platonculuk ve Kabalaclk sentezleriyle doludur ama artk kusursuz
dil arayyla hibir ilgisi yoktur. Daha dorusu, kusursuz dil vardr,
Kabala branicesidir bu dil; ancak Kabala branicesi, gizledii, anla
lmaz kld, alegoriletirdii lde aklayc bir dildir.
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik ve L l u l l c u l u k 105
Hristiyan Kabalaclar, bir anlatm tznn (branice metinler) e
kiciliine kaplmlardr, zaman zaman bunun anlatm biimini (sz
lk ile dilbilgisi) oluturmaya alrlar; ancak onun dile getirdii ie
riin biimi hakknda her zaman ok kark fikirleri vardr. Aslnda,
kusursuz dil aray, yeni anlatm tzleri araclyla, henz bilinme
yen, biim kazanmam, olanaklar asndan youn bir ierik malze
mesini yeniden kefetmeyi amalar. Hristiyan Kabalac, hep sonsuz
ierik srekliliini (continuum ) paralara ayrma olanaklarn kefet
meye alr; buna karn, onun doasm kavrayamaz. Anlatm ile
ierik arasndaki ilikinin badak olmas gerekir; ancak anlatm bi
imi, yorumun seyrine braklm biimsiz bir ieriin ikonik imgesi
olarak belirir (bkz. Eco 1990).
106 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Aslnda, steganograf siyasal ve askeri kullanmlar asndan ya
rarl bir ifreleme teknii olarak geliir; ulusal devletler arasndaki a
tmalarn gelimesiyle domas ve sonra byk mutlakiyeti yne
timler dneminde gelime gstermesi bir rastlant deildir. Ancak
hi kukusuz, o dnemde, biraz Kabalaclk ile by, tekniin sunu
munu daha ekici klyordu.
u halde, Trithemiusta, Llullun emerkezli devingen daireler il
kesine gre ileyen ifreleme arklarnn belirmesi yalnzca raslantsal
olabilir. Trithemius iin arklarn bir keif ilevi yoktur, aksine bunla
rn daha ok ileti ifreleme yntemlerinin icadn ve ifrelenmi ileti
leri zmeyi kolaylatrmalar gerekmektedir. arklarda alfabenin
harfleri kaydedilmitir; dairelerin ya da dairenin dn de, d daire
deki Amn B olarak m, C olarak m, yoksa Z olarak m ifrelenmesi ge
rektiini belirler (bunun tersi lt, ifre zme iin geerlidir).
Trithemius, Llullu iin iine sokmakszm, Kabalac evrelerle olan
ilikileri araclyla, belirli bir szcn ya da tmcenin her harfinin
yerine ters alfabe srasnda karlk gelen harfin geirilmesi eklinde
ki temurah yntemini biliyordu. Bu ynteme atba sras ad veril
miti ve szgelimi YHVH tetragramndan MSPS srasnn elde edil
mesini salyordu; daha sonra bu, Kabalan Sonular m m birinde
Pico della Mirandola tarafndan da aktarlr (bkz. Wirszubski 1989:
43). Ancak Trithemius Llulldan sz etmese de, daha sonraki stega-
nograflar ondan sz ederler. Vigenrein 15 8 7 de yaymlanan Trait
des chijfresi, belki de Llull izleklerini en net olarak yeniden ele alan
vebunlan Sefer Yetsirah'm faktryel hesabyla birletiren steganogra-
fi metnidir. Vigenre, nce Trithemiusun, daha sonra Defurtivis lit-
terarum notis adl kitabnn 1 5 6 3 deki ilk basmyla (ve kitabn gz
den geirilmi sonraki basmlarnn ierdii geni kapsaml deiik
liklerle) Della Portanm at yolu izlemekten baka bir ey yapmaz.
Szgelimi, alfabedeki yirmi harfin (21 deil nk vyle u tek harf ka
bul edilir) kombinezonundan doan 4 0 0 ikili grubun belirlendii i
zelgeler oluturur; sonra l grup kombinezonlarna getiinde, bu
her yan adalarla kapl bir takmaday andran sonsuz saylar deni
zinden . . . kurtulmas Girit ya da Msrn btn labirentlerinden da
ha g olan bu karklktan duyduu honutluu dile getirir (s.
193-194). Ayrca, bu kombinezon izelgelerine, gerek icat edilmi
gerek Ortadou dillerinden alnm gizemli alfabelerin elik etmesi
ve her eyin bir gizlilik havas iinde sunulmas, gizli bilimler gelene
inde Kabalac Llull efsanesini canl tutacaktr.
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik ve Ll u l l c u l u k 107
Ancak steganograflerin, Llullun tesine giden bir Llullculuun
itici gleri ilevini grmesinin bir nedeni daha vardr. Steganograf,
rettii kombinezonlarn ieriiyle (dolaysyla, doru olup olmad
yla) ilgilenmez. Temel sistem, yalnzca steganografi anlatm ele
ri (harflerin ya da baka simgelerin kombinezonlar) ile ifrelenecek
anlatm eleri arasnda serbeste iliki kurulabilmesini (ifreleme
ngrlemez olsun diye, hep farkl tarzlarda) ngrr. Sz konusu
olan, simgelerin baka simgelerle yer deitirmesidir. Dolaysyla ste
ganograf, karmak, biimsel kombinezonlar denemeye yreklendi
rilir; bu kombinezonlarda nemli olan, yalnzca giderek daha ba
dndrc bir anlatm szdizimidir ve her kombinezon balanma
m bir deiken olarak kalr.
te bu yzden, Cryptometrices et cryptographiae libri IX (1624)
adl yaptnda Gustavus Selenus, her biri 24 ikili grupluk 25 seriyi
kattran 25 emerkezli daireden olumu bir ark kurma hakkn
kendinde grr; hemen ardndan yaklak otuz bin l grubun yer
ald bir dizi izelge sunar: Kombinezon olaslklar astronomik bo
yutlara ular.
Llullcu Kabalaclk
108 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Piconun ihtiyatl tavrna karm, Llull ile Kabala arasndaki ba
lant kanlmaz hale geliyordu; bu andan balayarak, Hristiyan Ka
balaclarn Llullu Kabala erevesinde okuma giriimleri balayacak
tr. Llullun kombinatuvarla ilgili yazlarnn 1598 basmnda, Llull
ad altnda, Ars breuisin araya baz Kabalac gndermeler katlm
tpk yazmndan baka bir ey olmayan De auditu kabbalistico adl
bir yapt yaymlanacaktr. Bu yapt ilk kez 1 5 1 8de Venedikte opus-
culum Raimundicum adyla yaymlanm olmaldr. Ancak bunun
Vatikan Kitaplnda farkl balkl ve Petrus de Maynardise atfedi
len bir elyazmasm bulmu olanThorndike (1 9 2 3 -5 8 , V: 325), kalig
rafinin XV. yzyla ait olduunu belirtir. Dolaysyla bu, olaslkla Pi
conun nerisini mekanik olarak uygulayan, ge on beinci yzyl ya
ptndan baka bir ey deildir (Scholem ve dierleri 1979: 4 0-41).
Kabalaclm zeki ve tuhaf bir eletirmeni, Tommaso Garzoni di
Bagnacavallo, Piazza universale di tutte le arti adl kitabnda (1589:
253), bunu ok iyi fark ediyor ve u yorumda bulunuyordu:
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik ve L l u l l c u l u k
atmak yeterlidir. O kadar ki, Gabriel Naud A p o lo g ie p o u r tous les
g ra n d s h o m m e s q u i o n t est a ccu s z de m a g ie (1625) adl kitabn yaz
dnda, zavall Katalanyal mistii her tr byclk kukusuna kar
canla bala savunmak zorunluluunu duyar. Ancak te yandan,
Frenchin belirttii gibi (1972: 49), ge Rnesans dneminde, Llull
sanatnda kullanlan Bden Kye kadar olan harfler ile Kabalaclar iin
melek adlarn ve tanrsal sfatlan imleyen branice harfler arasnda
kolaylkla balant kuruluyordu.
Nmeroloji, by geometrisi, mzik, astroloji ve Llullculuun
ayrt edilmesi olanaksz bir biimde birbirine kanmasnm bir nede
ni de, ortal birtakm szde Llullcu simya yaptlarnn kaplam ol
masdr. te yandan, Kabalac adlar ayn zamanda mhrler zerine
de kaznabiliyordu ve btn bir by ve simya gelenei daire bii
mindeki mhrleri popler hale getirmiti.
Kabala ile Llullculuktan salt harflerin kombinezonu tekniini alp,
bu teknikten Ortaam sonlu kozmosunun deil, ak ve genileyen
bir kozmosun ya da deiik olas dnyalarn imgesi olan bir ansiklope
di oluturmak iin yararlanma olana ilk kez Agrippayla ortaya kar.
Agrippanm in a r te m b re v is R. L u lli adl yazs (bu yaz, Llullun yazla
rnn 1598deStrasbourgda kan ilk basmnda yer alr) ilk bakta Ars
m a g n a nn ilkelerinin olduka sadk bir zeti gibi grnmektedir; ancak
hemen dikkati eken ey, Llullun drdnc eklini ele almas gereken
izelgelerde, yinelemelerden kamlmad iin kombinezonlann say
snn daha fazla olduudur. Grnd kadanyla, Agrippa ansiklope
dik bir amacn peindedir ve Llullda olduu gibi salt diyalektie ve ka
ntlamaya dayal bir sonutan ok, yaratc bir sonuca ilgi duyar. Bu yz
den, Arsmm terimlerini, zneleri, yklemleri, bantlar ve kurallar
sonsuzcasma oaltmay amalar. Uygun tr, zellik ve ilineklere ayr
mak, benzer, farkl, kart terimlerle ilikilendirmek, her birini zgl
nedenlere, eylemlere, tutkulara, balamak suretiyle zneler oaltlr.
Dairenin merkezine, Llullun ekil Asnda olduu gibi, ele aln
mas amalanan kavram yerletirmek ve onun teki btn ekillerle
ilikilerini hesaplamak yeterlidir. stelik, Agrippada Llull sanatna
yabanc terimlerle birok baka eklin oluturulabileceini, onlarn
kendi aralarnda ve Llull ekilleriyle kartnlabileceini de gz nn
de bulundurursak, kombinezon olaslklar pratik olarak sonsuz
hale gelir (Carreras y Artau 1939: 220-221).
Ayn endieyi Valerio de Valeriisin A u r e u m opusunda (1589) da
gryoruz. Bu kitaba gre A r s sonuta kavramlar, argmanlar ve
110 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
baka herhangi bir btnl, doru ksm kadar yanl ksmyla da,
kkleri kklerle, kkleri biimlerle, aalan aalarla ve kurallar b
tn bu eylerle ve daha baka birok tarzda kantrarak sonsuza dek
oaltmay retir (De totius operis divisione).
Gene de, bu yazarlar hla, bir keif mantyla kombinatuvann
retmedii bir bilgiyi dzenlemeye yarayan bir retorik (her ne kadar
geni erimli olsa da) arasnda karar verememi gibidirler. Bu karar
szl Alstedin Claris universalis artis lullianae (1609) adl kitabn
da da gryoruz. Alsted, evrensel ansiklopedi topyas asndan
nemli bir yazardr ve Comeniusu da etkilemitir; ancak -Llullda
Kabalac eler bulmaya kendini kaptrsa da- sonuta kombinatuva-
r, Aristotelesi, Ramusu ve Llullcu nerileri girift bir yumak halin
de bir arada sunarak, kat bir biimde dzenlenmi bir bilgi sistemi
nin oluturulmas ynnde kullanmtr (bkz. Carreras y Artau
1939, II: 2 3 9 -2 4 9 ; Tega 1984, I, 1). Llull arklarn bir ya da daha
fazla kusursuz dil retmeye yarayan birer dzenek olarak olanca
gleriyle dndrmek iin, dnyalarn, (greceimiz gibi) olas b
tn dillerin ve henz icat edilmemi dillerin sonsuzluu rpertisini
duymak gerekiyordu.
M o d e r n K l t r d e Ka b a l a c il ik ve L l u il c u l u k 111
ilerlemesi araclyla gzlerimizi amamz gerekir (Dialoghi itali-
ani, Sansoni, Floransa, 1958, s. 1158).
Brunonun hermetik gelenek daarcnda bulduu, hatta parlak
hayal gcyle kendisinin oluturduu bu imgeler, sz konusu imge
ler ile gereklik arasnda kurulan doal olarak simgesel iliki nede
niyle aklaycdrlar. Ve bunlarn ilevi, daha nceki anmsama tek
niklerinde olduu gibi, anmsamaya yardmc olmak deildir (ya da
daha az lde yledir), eylerin zn ve bantlarn anlamaya,
imgelemeye, kefetmeye yardmc olmaktr.
Onlarn aklayc gc Eski Msr kkenlerine dayanr: Bu Msrl
atalarmz timsahlarla kedilere tapyorlard; nk her eyde bulu
nan yaln bir Tanr, verimli bir doa, evrenin koruyucu anas, farkl
biimlerde iletilmesine bal olarak, farkl znelerde belirip farkl ad
lar alr (Lo spaccio della bestia trionfante, aym yerde, s. 780-782).
Ancak bu imgeler yalnzca imgelemi harekete geirme yetisine sa
hip olmakla kalmazlar; Ficinonun tlsmlar anlamnda, by ve et
kime yetileri de vardr. Ola ki, Brunonun by ifadelerinden biro
u, dneminin duyarlna uygun olarak, zihinsel ilemleri gsteren
eretilemelerden baka bir ey deildir. Ola ki, aslnda imgelerin,
gl younlamalardan sonra, Brunoyu bir tr esrimeye sokma i
levleri vardr. Ancak unu da gz ard edemeyiz: Brunonun mhr
lerin Theurgia bysne zg etki gc zerine sylediklerinden ba
zlar, tam da De magia balkl bir metinde yer almaktadr:
112 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
gerek letireb iliyorlard . . . Ve n asl, o rtak b ir dil o lm ad n d a, bir r
kn insanlar bir baka rkn insanlaryla ancak jestler y o lu y la iletiim
k u rab iliyorsa, b izim le tan rsal varlklarn belli bir cin si arasnd a da
an cak belirli baz g sterg eler, m h rler, ekiller, k arak terler, je stle r ve
baka t re n le r araclyla iliki k urulabilir ( p ere latine conscripta,
N ap o li-F lo ran sa 1 8 7 9 - 8 1 , c ilt III).
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik v e L l u l l c u l u k 113
yen topik ruh farkldr. Daha nce Llull, Cusanus ve Postelde oldu
u ve XVII. yzyln (bu yzyln banda Bruno yaklarak ldrlr)
mistik-reformcu akmlarnda olaca gibi, Brunonun parlak hiyerog
lif sylemi, bilginin geniletilmesi araclyla, bilgide, greneklerde
ve Avrupann siyasal dzeninde bir reform, bir yenilenme, belki de
bir devrim gerekletirme amacn tar; bir saraydan tekine mekik
dokuyarak Brunonun etkin bir faili ve propagandacs olduu bir
idealdir bu.
Ancak burada bizi ilgilendiren nokta, Brunonun hangi anlamda
ve hangi ynlerden Llullculuu gelitirdiidir; elbette dnyalarn
sonsuzluu metafizii, Brunoyu Llullun nerisinin biimsel ve m i
mari zelliklerine daha fazla nem vermeye itmitir. Anmsama tek
niiyle ilgili incelemelerinden birinin bal (De lampade combina-
toria lulliana ad infinita propositiones et media invenienda..., 1586),
genelletirilebilir nermelerin sonsuzluuna deinerek, daha sonra
metnin kesinleyecei eyi ncelemi olur (I, IX, 1): Burada terimle
rin zellikleri zerinde pek az durulmaldr; asl zerinde durulmas
gereken, onlarn bir dzen, bir doku, bir mimari gsterdii gerei
dir.
De umbris idearum da (1582) Bruno yz elli blme ayrlm e-
merkezli devingen arklar nerir; nk her ark 30 harfi iermekte
dir: Latin alfabesinin yirmi harfi ile brani ve Yunan alfabesinden
yedi harf; bu sonuncularn Latin alfabesiyle gsterilmeleri mmkn
deildir (buna karn, rnein Yunanca alfa ya da branice a le f A ile
gsterilir). Brunonun De umbris 1 6 3 te verdii rnekten de grle
cei gibi, tek tek harfler, arka gre, onlara karlk gelen imgelere, ey
lemlere ya da durumlara gnderme yapar:
Brunonun Prima Praxis adn verdii eyde, ikinci ark hareket
ettirerek, CA (Apollo in convivium: Apollo lende) gibi kombine
zonlar elde edilebilir. ncy de dndrerek, CAA (Apollo in con
vivium cathenatus: lende zincirlenen Apollo) gibi kombinezonlar
114 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
elde edilebilir. Daha sonra Brunonun burada, Secunda Praxisten
farkl olarak, hazr bulunan kii (adstantia) ve koullan (circumstan-
tias) temsil edecek drdnc ve beinci ark neden elzem bulmad
n greceiz.
Secunda Praxiste Bruno, alfabesinin her harfini be nlnn
her biriyle eletirerek, her biri AA, AE, Al, AO, AU, BA, BE, BI, BO,
BU, vb. 150 alfabe iftinden oluan be emerkezli ark nerir. Bu tr
eletirmeler, be arkn her biri iin eit ekilde yinelenir; ancak il
kinde etkileyen kiiler, kincisinde eylemler, ncsnde simgeler,
drdncsnde hazr bulunan kii ve beincisinde zellik kazand
ran koullar anlamna gelirler.
arklann kombinezonu araclyla, bir kadn bir boann srtna
oturmu, sol elinde bir aynayla salann tararken, bir delikanl elinde
yeil bir kula orada durmaktadr (De umbris 21 2 , 10) gibi birleik
imgeler elde edilebilir. Bruno olas her biime uyarlanabilen (De
umbris 80) imgelerden ve sonsuz kombinezonlardan sz eder; ger
ekten de, 150 enin beer beer kattrlmasyla retilebilecek di
zilerin saysn yazmak, zellikle sra tersinlemelerini de gz nnde
bulundurursak, pratik olarak olanakszdr (bkz. De umbris 223). Bu
da sonsuzlua susam Bruno kombinatuvarm, Llull kombinatuva-
rndan ayrt etmemize yetecektir.
Ancak, De umbrisin eletirel basmnda Rita Sturlese (1991),
arklar Yatesin nerdii by okumasndan ayrlan bir biimde
okumay dener. Yatesin yorumu (1972), hecelerin imgeleri ezberle
meye yarad ve bunlarn daha sonra by amacyla kullanld ek
lindedir. Sturlesenin yorumu ise, imgelerin heceleri anmsatmaya
yarad ve btn anmsama teknii aygtnn, imgelerin birbirini iz
leyen kombinezonu sayesinde, szckleri anmsatmaya yarad ek
lindedir. Brunonun dzenei, sabit ve grece snrl sayda imge ara
clyla, sonsuz oklukta szck ezberleme olana salayacaktr.
u hemen grlyor ki, eer byle ise, alfabetik kombinatuvann
imgelere gnderme yapt bir ars combinatoria ile karya karya
deiliz demektir (sanki Bruno, gnmzde denecei zere, olas se
naryolar retmek iin bir dzenek tasarlam gibi). Bu durumda, ara
larnda incrassatus ya da permagnus gibi uzun ve zor szcklerin,
hatta Yunanca, branice, Keldanice, Farsa, Arapa terimlerin (De
umbris 169) veya otlar, aalar, mineralleri, tohumlan, hayvan
cinslerini gsteren, baka trl ezberlenmesi olanaksz, seyrek kulla
nlan bilimsel terimlerin yer ald ok sayda szc yalnzca anm-
M O D E R N K L T R D E K A B A L A C L K VE L L U L L C U L U K 115
amamz deil, retmemizi de salayacak, hece terkiplerine gnder
me yapan bir imgeler kombinatuvar sz konusu olacaktr. Bu du
rumda dzenek, diller retmeye yarayacaktr; en azndan snflandr
ma dzeyinde.
Bir baka deyile, Bruno, CROCITUS dizisini, kolunda bir sarg,
banda bir papaanla, bir eein srtnda hzla ilerleyen Pilumnus
imgesini canlandrmak iin mi bir araya getirir, yoksa yukarda be
timlenen grnty CROCITUSu ezberleyebilmek iin mi dzen
ler?
Prima Praxiste (De umbris 168 -1 7 2 ) Bruno bize be arkla al
mann elzem olmadn syler; nk bilinen btn dillerde drt ya
da be harflik hecelere seyrek olarak rastlanr: Ve byle bir ey oldu
unda (TRANS-ACTUM ya da STU-PRANSdaki gibi), pratik olarak
drdnc ve beinci arka bavurulmasn gereksiz klan bir ynteme
bavurulur (zerinde durmayacamz; ancak birka milyar olaslk
tan tasarruf etmemizi salayan bir ksaltmadr bu). Dizilerin karma
k imgeleri dile getirmesi gerekseydi, hecelerin uzunluuyla ilgili
bir snr olmayacakt; ama imgelerin heceleri dile getirmesi gereki
yorsa, doal dillerin iktisat ltleri izlenerek, uzunluklar snrlana
bilir (ancak zincirleme kombinezonun karmaklnn bir snr yok
tur; nk Leibniz Yunancada 3 1 harflik bir szck bulunduunu
anmsatacaktr).
te yandan, eer bir anmsama tekniinin temel lt, en az bi
lineni en ok bilinen araclyla anmsatmaksa; Brunonun, gelene
in ona aktard Msr imgelerini daha iyi bilinen ve bariz imgeler
olarak, egzotik dillerin szcklerini ise daha az bilinen szckler-oja-
rak deerlendirmesi ve imgelerin harfleri anmsatmaya yaradn
dnmesi gerekirdi (tersini deil). De umbrisin baz blmleri ye
terince ak grnyor: Lycas in convivio cathenatuspresentabat ti-
bi A A A ... Medusa, cum insignis Plutonis presentabit AMO. (Bir
lende zincirli Lycas sana AAAy verecektir... Pluto armasyla Medu
sa sana AMOyu verecektir, De umbris, 167). Kiilerin adlan yaln
haldedir, dolaysyla imgelerin harfleri temsil ettii aktr (harflerin
imgeleri deil). Bu, Cantus Circaeusun baz blmlerinde de bariz
olarak grlecektir; buralarda Bruno, baka trl tasavvur edilmesi
ve ezberlenmesi olanaksz soyut matematik kavramlarn sunmak
iin (alglanabilir) imgeler kullanr (bkz. Vasoli 1958: 2 8 4 vd.).
Brunonun gelecekteki Llullcu kuaklara bunlan nermi olabile
cei, Llullculuun daha sonraki gelimelerinden belli olacaktr.
116 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Sonsuz Ezgiler ve Deyiler
M o d e r n K l t r d e K a b a la c ilik ve L l u l l c u lu k 117
yerletirmek gerekseydi (Guldin bu ktphanenin, dzenlenme bii
mini, geniliini, kullanm koullarn inceler) ve her biri 32 milyon
cilt alabilen, her kenar 4 3 2 fit uzunluunda kbik yaplara sahip ol
saydk, bu ktphanelerden 8 .0 5 2 .1 2 2 .3 50 tane gerekecekti. Ama
bunca binay hangi krallk iine alabilirdi? Yeryznn btn kulla
nlabilir yzeyi hesaplandnda ancak bu tr 7 .5 7 5 .2 1 3 .7 9 9 ktp
haneye yer bulabilirdik!
1 6 3 6 da Peder Marin Mersenne, Harmonie universelle adl kita
bnda, dictiones in yan sra, retilebilecek ezgileri de (yani mzik di
zilerini de) gz nnde bulundurarak, ayn sorunu ele alr. Burada hi
kukusuz evrensel dil sorununa deinilmektedir; nk Mersen-
nein dili potansiyel olarak btn olas dilleri ierecektir. Mersen-
nein alfabesi ise btn yeryzndeki kum tanelerinden milyonlar
ca daha fazla szck retecektir; ancak ylesine kolaydr ki, bellee
hi gerek yoktur, yalnzca biraz kavraya sahip olmak yeterlidir (Pe-
iresce mektup, 20 Nisan 1635; bkz. Coumet 1975; Marconi 1992).
Mersenne, Harmoniede, Franszca, Yunanca, branice, Arapa, in
ce ve olas baka herhangi bir dilde yalnzca telaffuz edilebilecek szck
leri retmeyi amaladm belirtir; ancak bu snrlamayla bile sonsuz
luun ve Brunonun olas dnyalarnn sonsuzluunun rpertisi hisse
dilir. Ayn ey, yinelemeler olmakszn, oktav, yani yirmi iki seslik
bir aralkta retilebilecek ezgilerde de meydana gelir (on iki seslik se
riyle ilgili fikrin ilk beliriidir bu!). Mersenne, btn bu ezgileri notaya
geirmek iin, her yaprakta her biri 22 notalk 720 ezgi bulunsa ve her
top kat bir parmaktan daha ince olacak ekilde sktrlsa bile, yery
z ile gk arasndaki uzakl doldurmaya yetecek sayda top kattan
daha fazla top kat gerektiini belirtir. Gerekten de, 22 notayla reti
lebilecek ezgilerin says 1.12 4 .0 0 0 .7 2 7.777.607.680.000dr ve bun
lar bir top katta bulunabilecek 362.880 ezgiye blndnde, gene
de on alt hanelik bir rakam elde edilecektir, oysa dnyann merkezini
yldzlardan ayran uzaklk yalnzca 28.826.640.000.000 intir (Har
monie, s. 108). Ve btn bu ezgileri yazmak istersek, gnde bin tanesi
ni yazmak kaydyla, 22.608.896.103 yl, 12 gn gerekecektir.
Burada, stelik fazlasyla, Borgesin Babil Kitaplnm ba dn
drc boyutlar ncelenmektedir; ancak i bununla bitmiyor. Gul
din, veriler bunlarsa, dnyada birok farkl dil bulunmasna ama
mak gerektiini belirtir. imdi kombinatuvar dnlemez olana
ulatnda, Babili hakl karmaya ynelir ve sonuta Tanrnm ka-
dir-i mutlaklna snr koyamad iin onu hakl karr.
118 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Daha ok ad m vardr, daha ok ey mi? Ve her bireye birden ok
ad vermek gerekse, ka ad gerekirdi, diye sorulur Harmonie de (II, s.
72). dem gerekten her eye ad vermek zorunda kalm olsa,
Adende kal ne kadar srerdi? Sonuta, insanlarn bildii diller, ge
nel fikirleri, trleri adlandrmakla snrldr, oysa bireyleri adlandr
mak iin en ok bir parmak iaretine bavurulur (s. 74). Ve ayn ey
btn hayvanlarn tyleri ve insanlarn salar iin de geerlidir; her
birinin, tekilerden ayrt edilmesi iin, kendine zg bir ad olmal
dr, bylece bir insann banda 100.000, vcudunun kalannda da
100.000 kl varsa, bunlan adlandrmak iin 2 0 0 .0 0 0 szck gerekir
(s. 72-73).
u halde, her bireyi adlandrabilmek iin, yeterli sayda deyi re
tebilecek bir yapay dil gerekecektir. Tanr bireyleri sonsuza kadar o-
altsa, daha ok harfi olan bir alfabeye gemek yeterli olur ve her eyi
adlandrmak iin gerekli deyiler retilebilirdi (s. 73).
Bu ba dndrc argmanda, bilginin sonsuz yetkinletirilebi-
Iirlii bilinci vardr; bu yzden insanolunun, yeni demin, yzler
ce yllk sre iinde, atasnn adlandrmaya vakit bulamad her e
yi adlandrma olana vardr. Ancak bu yolla, yapay bir dil, yalnzca
Tanrya ait olan bireyleri tannma yetisiyle yara girmi olur (gre
ceimiz gibi, Leibniz bunun olanaksz olduunu belirtir). Mersenne,
Kabala ve gizli bilimlere kar mcadele vermiti; ancak belli ki Kaba-
lann ba dndrc yn onu da batan karmtr. Mersenne,
Llull arklarn btn gcyle dndrr, artk Tanrnm kadir-i mut-
lakl ile insann yn verdii bir kusursuz dilin olas kadir-i mutlak
ln birbirinden ayramaz, o kadar ki Quaestiones sper Genesirt de
(stun 49 ve 52) insandaki bu sonsuzluun varlnda, Tanrnn var
lnn ak bir kantn grr.
Ancak kombinatuvarm bu sonsuzluunu imgeleme yetisinin ken
dini gstermesinin bir nedeni de, Clavius, Guldin ve tekiler gibi
(szgelimi, bu tema Comeniusta yeniden ortaya kar, Linguarum
methodus novissima, 1648, III, 19) Mersennein de, Llullun tersine,
artk kavramlar zerinde deil, say ortodoksisi dnda hibir orto-
doksinin denetlemedii alfabetik diziler, salt anlatm eleri zerin
de hesap yapmasdr. Farknda olmakszn bu yazarlar, en byk ele
tirel bilinle Leibnizde gerekletiini grdmz kr dnce fik
rine yaklamaktadrlar.
M o d e r n K l t r d e K a b a l a c il ik v e L l u l l c u l u k 119
7
mgelerin
Kusursuz Dili
Horapollusun Hieroglyphicas
122 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Horapollus metninin neden bylesine gl bir etkisi olduunu
anlamak iin, onun Bat dnyasna hangi gizemli Msr simgelerin
den sz ettiini anlamak gerekir. Horapollus, gnmz Msrbilimci-
lerinin bildii en son rnei Theodosius dnemine, M.S. 3 9 4 e uza
nan hiyeroglif yazsndan sz ediyordu; ancak Msrbilimcilerinin
saptad son hiyeroglif metni bin yl nceki metinlere baz yn
lerden benzese de, Msrllarn bu dnemde konutuu dil kkl bir
deiime uram ve Horapollus metnini yazdnda hiyerogliflerin
nasl okunduuna ilikin her tr ipucu yitmiti.
Msr Alfabesi
m c e l e r n K u s u r s u z D l 123
Ancak Avrupann hiyerogliflerle ilgilendii dnemde, hiyeroglif
alfabe bilgisi bin yldan uzun bir sredT yitirilmiti. Hiyerogliflerin
zlebilmesi iin, iki dilli bir szln bulunmas gibi talihli bir
olay gerekiyordu. ki dilli bir szlk bulunamad; ancak hi olmazsa,
bilindii gibi, dilli bir metin, nl Rosetta ta bulundu (1 7 9 9 da
bir Fransz askerinin bulduu ta, daha sonra Napolyon ordularnn
Msrdaki .yenilgisi nedeniyle Reid ehrinden Londraya getirilmi
tir). Rosetta ta zerinde ayn metin, hiyeroglif, demotik yaz (M..
1000 ylma doru biim kazanan ve idari belgelerde kullanlan bir
italik yaz) ve Yunan harfleriyle olmak zere ayr yaz sisteminde
yazlyd. Jean Franois Champollion, tan rprodksiyonlar ze
rinde alarak, Lettre M. Dacier relative lalphabet des Hiroglyp
hes phontiqueste (17 Eyll 1822) hiyeroglif yaznn zlmesinin
temellerini atyordu. Champollion, hiyeroglifle yazlm metindeki
konuma gre, Yunanca metindeki Ptolemaiosa karlk gelmesi gere
ken bir kartu saptar, Ptolemaios ile Kleopatranm (yani (((((((((S ile
(((((((() adlarn ieren iki kartuu kar karya koyar, iki adm ortak
olarak ierdii harfleri belirler ((, (, (, (, () ve bunlara belli ki ayn fone
tik deeri olan ayn hiyerogliflerin karlk geldiini belirler. Bu nok
tadan balayarak, artk kartuta beliren teki imlerin deerini belirle
mek olanakldr.
Bununla birlikte, Champollionun buluu, Horapollusun duru
munu anlamamza yardmc olan birtakm olgulara aklama getir
mez. Msrn fatihleri, nce Yunanlar ve daha sonra Romallar, ken
di ticaretlerini, kendi tekniklerini, kendi tanrlarn kabul ettirmiler
ve bunu izleyen Msrn Hristiyanlatrlmas sreci Msr halkn
geleneklerinden kesin olarak uzaklatrmt. Buna karn, kutsal ya
z tapmaklarda rahiplerce kullanlyordu ve rahipler bu tapmaklarda,
dnyadan yaltlm bir halde, yitmekte olan geleneksel kltrlerinin
antlarn, bir bilginin ve yiten bir kimliin son kalntlarn iliyorlar
d.
Bylece rahipler yazlarn giderek daha karmak hale getirmiler
di ve bu yaz artk pratik amalara hizmet etmiyordu, salt bir erginle
me aracna dnmt. Arak iki ayr ynde -fonetik ve ideografik-
gelien bir yaznn elverdii olanaklar zerinde oynanyordu. rne
in, Tanr Ptahm adn yazmak iin, P fonetik olarak, yukarda, g
n ideogram (p[t]) ile; H (ortada) kollarn yukar kaldrm Tanr
Hehin imgesi ile; T ise topran ideogram (ta) ile dile getiriliyordu.
Ancak imge ayn zamanda Ptahm balagta topra gkten ayrd
124 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
n da imliyordu. Bu grsel armlar sistemi, ayn sesin deiik hi-
yerogliflerce gsterilebilecei olgusu zerinde oynayarak, giderek
daha yaratc bir oyuna ve sesler zerinde deil, imgeler zerinde ger
ekletirilen Kabala, nitelikli bir tr kombinezon ve permtasyona
doru gidiyordu. Bylece, temsil edilen terim (ki fonetik olarak
okunmas gerekiyordu) evresinde bir yananlamlar, ikinci anlamlar
halesi yaratlyordu, terimin semantik alann geniletmek zere bir
leen armlarn oluturduu bir tr basso ostinato gibi. Bu atmos
fer iinde eski metinlerin gizli hakikatler, yitmi gizler ierdii kans
giderek artyordu (Sauneron 1957: 123-27).
Bylece, unutulup tkenmekte olan bir uygarln son rahipleri
hiyeroglif dilini kusursuz bir dil gibi gryorlard; ancak hiyeroglif
dili onu hl telaffuz edebilenlere deil, okuyarak yorumlayanlara
byle grnyordu (Sauneron 1982: 55-56).
imdi Horapollusun neye gnderme yaptn anlayabiliriz:
Anahtar yitmi olan ve Horapollusun tam olarak ayrt etmeksizin
gerek fonetik gerek ideografik ynn ald -ancak kark bir biim
de, duyduklarna dayanarak- bir semiyotik gelenee. Sk sk Hora-
pollus, yalnzca belli bir tarihsel dnemin baz yazclarnca kullan
lan bir zm kesin zm olarak benimser. Yoyotteun (1955: 87)
gsterdii gibi; rnein, Msrllarn babay bokbcei ile temsil et
tiklerini ne srdnde Horapollusun akimda, hi kukusuz, baz
ge dnem yazclarnn it (baba) sesini gstermek amacyla, tyi gs
teren geleneksel hiyeroglifin yerine bokbceini geirdikleri vardr,
18. slalenin zel kriptografisinde bokbcei Tanr ATUMun adn
daki tyi gsteriyordu.
Horapollus, metnin banda, Msrllarn ebediyeti gne ve ay
imgeleri araclyla temsil ettiklerini syler; ada Msrbilim, Ho
rapollusun r'rb (btn gnler) ve r tr.w sesine (gece ile gndz
ve buradan daima) karlk gelen Ge Dnemin iki ideogramn m
dndn, yoksa baz skenderiye kabartmalarnda iki ideogra-
mn doTudan ebediyeti temsil ettii gereine mi (ancak bu durum
da simge Msra ait olmayacak ve Asya, belki de brani kaynaklarn
dan gelecektir) gnderme yaptn tartmaktadr. Baz baka du
rumlarda, yle grnyor ki Horapollus geleneksel bilgileri yanl
anlamtr ; rnein, szc gstermek iin bir dil ile kanl bir gz i
zildiini syler. inde bir denek imgesinin yer ald bir mdw kk
(konumak) ve bir ylan imgesinin yer ald dd szc (sylemek)
vardr. Horapollus ya da yararland kaynak, bu ikisini yanl yo
m g e le r n Ku s u r s u z D l 125
rumlayp dil sanm olabilir. Ya da Horapollus, k gndnmnde
gnein hareketinin duran bitiik iki ayak ile temsil edildiini syler;
oysa yalnzca yrmekte olan ve durmak, durdurmak, "yolculu
a ara vermek gibi szcklere elik ettiinde hareket anlamlarn be
lirtme ilevini gren iki bacak imi bilinmektedir. min, gnein hare
ketini gsterdii, Horapollusun keyfi bir karardr.
Benzeri ekilde, Horapollus Msrn bir yrek ve onun zerinde
yanan bir buhurdan ile gsterildiini belirtir. Msrbilimciler bir kral
belgecinde (epiteto ) yanan bir yrei gsteren iki im kullanldn
saptamlardr; ancak bunlarn Msr gstermek iin kullanld be
lirlenmi deildir. Buna karn, bir mangal ile zerindeki bir yrein,
Kilise Babas skenderiyeli Kyrillosa gre fke anlamna geldii orta
ya kmaktadr (bkz. Van der Walle; Vergote 1943).
Bu iz bize bir baka yolu gstermektedir: Byk bir olaslkla Hi-
eroglyphicamn ikinci ksm evirmen Philipposun eseridir; stelik
bu blmde ge Helenistik dneme ait Physiologusla ondan kaynak
lanan teki hayvan, bitki ve ta kitaplar geleneine ok ak gnder
meler vardr; kkleri yalnzca Msr kltrnde deil, en eski Asya,
daha sonra da Yunan ve Latin geleneklerinde bulunan bir gelenektir
bu.
Szgelimi, leylek rneine bakalm. Hieroglyphica da leylek su
nulduunda, unlar aktarlr:
126 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
anlarla besler, anne ve babasnn yorgun bedenlerini srtnda tayp,
arada azyla onlara yiyecek verir. 1531 basmnda bu ambleme elik
eden imge, srtnda bir baka kuu tayarak uan bir ku imgesidir;
ancak daha sonraki basmlarda (rnein, 1621 basm), bunun yeri
ne, yuvalarnda azlarn am bekleyen yavrulara gagasyla solucan
gtren bir ku resmi grlr.
Alciatinin metni Hieroglyphicadaki blme gnderme yapar;
ancak Hieroglyphica da ne yavrulann beslenmesinden, ne de anne
babann tanmasndan sz edilmedii ortadadr. Oysa, M.S. IV. yz
yla ait bir metinde, Basileiosun Hexameronunda bundan sz edil
mektedir (VIII, 5).
u halde, Hieroglyphicada bulunabilen eyler, Avrupa kltr
nn zaten bildii eylerdi. Leyleklerin yolunu izleyerek Rne
sanstan geriye bir yolculuk, gerekten de baz ho srprizler ier
mektedir. Cambridge Hayvan Kitabnda (XII. yzyl), leyleklerin
yavrularna kar rnek bir sevgi beslediklerini ve srekli yatma ne
deniyle tylerini yitirecek denli byk bir aba ve titizlikle yavrulan
iin kulukaya yattklarn okuyoruz. mge, belli ki yavrusu iin a
znda bir kurbaa tayan bir leylei gstermektedir. Ancak Cambrid
ge Hayvan Kitab, bu fikri leylekten aa yukar ayn biimde sz
eden Sevillal sidorusdan almaktadr (Etymologiarum XII, VII). si-
dorus bu bilgiyi nereden alm olabilir? Daha nce grdmz gibi,
Basileios ve Ambrosiustan (Hexaemeron V, 16, 53); ya da Kelsos
(aktaran Origenes, Contra Celsum IV, 98) veya Porphyriostan (De
abstinentia III, 2 3 ,1 ). Ve onlarn kayna da Yal Pliniusun Natura-
lis Historiasiydi (X, 32).
Aelianus (M.S. II-III. yzylda ve Pliniusun fikrini aktarmakszm)
Msrllar leyleklere taparlar; nk leylekler, yalandklarnda anne
ve babalarna bakp onlara sayg gsterirler (De animalium natura X,
16) dediine gre, Plinius bir Msr geleneini yineliyor olabilirdi.
Ancak daha geriye gidilirse, ayn gndermenin Plutarkhos (De soler-
tia animalium 4), Cicero (De finibus bonorum et malorum II, 110),
Aristoteles (Historia animalium IX, 7, 612b 35), Platon (Alcibiades
135 E), Aristophanesde (Kular 1355) bulunduu grlr; bu izgi,
Sophoklese (Elektra, 105 8 ) dek uzanr. Sophoklesin de ok daha es
ki bir Msr geleneini aktarmadn gsterecek hibir delil yoktur.
Ancak her durumda, Bat, leylekle ilgili bu ahlaki yky ok iyi bili
yordu ve Hieroglyphicann aklamas karsnda hayrete dmesi
iin herhangi bir neden yoktu. stelik, leylein branicede evlat
m c e l e r n K u s u r s u z D l 127
sevgisi olan anlamna geldiine baklrsa, leylek simgecilii Sami k
kenli grnmektedir.
u halde, Horapollusun kitab bugn Ortaa ve klasik dnem
kltrn bilenlerce okunduunda, daha nceki yzyllarda evrime
girmi olan hayvan kitaplarndan pek az farkl grnmektedir; bir
farkla: Bu kitap geleneksel hayvanat bahesine bokbcei ya da aynak
(ibis) gibi Msr hayvanlann da eklemekte ve ahlaki yorumlarla kut
sal tarihe olan gndermeleri gz ard etmektedir.
Rnesans insanlarnn ellerinin altndaki geleneksel bir malzeme
nin -geleneksel olduu bilinen bir malzemenin- farkna varmadkla
r sylenemez. Hieroglyphica sive de sacris Aegyptiorum aliarumque
gentium literisde (1556) Pierio Valeriano, Horapollusun hiyeroglif
lerini yeniden ele alarak, klasik ve Hristiyan kaynaklardan kapsaml
alntlarla eserin otoritesini dorulama frsatn karmaz. Ancak Ho-
rapollusu gelenein nda okumak yerine, gelenei Horapollus
nda yeniden okur.
Giulio Cesare Capaccionun Yunan ve Latin yazarlarn srekli ola
rak alntland Delle Imprese (1592) adl kitabnda, yazarn gelene
in ona aktard her eyi ok iyi deerlendirdii ortadadr; ancak bu
nu Msr modasna bal kalarak yapar. Bat tarihinin yzyllara daya
l tarihinden gelen imgeler ancak gizli anlamlar depolar haline getiri
lirlerse anlalabilirler, bu da ancak hiyeroglifler incelenerek yapla
bilir (yaprak 4r), gerekirse Londral John Dee adl zatn Monas Hi
eroglyphica s gibi ada bir metnin dolaymyla.
Deiime uramam bir metnin (ya da bir metinler ann) yeni
den okunmasndan sz ettik. yleyse ne deimiti? Etkileri asn
dan paradoksal olmann yan sra, kendi dinamii iinde kolayhkla
aklanabilecek bir gstergebilimsel olay gereklemiti. Bilinen te
ki szcelerden ok az farkl olan ve hmanist kltrn benzersiz bir
szce sz konusuymu gibi okuduu bir szceyle (Horapollusun
metni) kar karyayz. Bunun nedeni, kamuoyunun bu szceyi dei
ik bir szceleme znesine atfetmesidir. Szce deimemekte, szce
nin atfedildii zne ve doal olarak szcenin almlanmas, yani yo
rumlanma tarz deimektedir.
Hristiyan (ya da pagan) gelenekten deil, Msrn tanrlarndan
devralnm grnen eski ve bilinen imgeler, ahlaki hayvan kitapla
rndaki anlamlarndan farkl bir anlam edinirler. Artk Kutsal Kitapla
ilgili gndermeler yoktur; onlarn yerini gizemli vaatleri olan daha
belirsiz ve youn bir dinsellie antrmalar alr, kitabn baars da bu
128 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
okanlamlhktan kaynaklanr. Hiyeroglifler erginleme simgeleri ola
rak grlr.
Birer simge olarak, yani gizli, bilinmeyen, ok anlaml ve gizem
dolu bir ierie gndermede bulunan ifadeler olarak. Kirchere gre,
ak bir belirtiden bu belirtinin kesin nedenine uzanmamza olanak
salayan kestirimden farkl olarak, simge daha gizli bir gizemin an
laml iaretidir (nota significativa); yani simgenin, bir benzerlik arac
lyla, ruhumuzu d duyumlarn bize sunduu eylerden ok farkl
bir eyi anlamaya gtren bir doas vardr ve simgenin zellii, ka
ranlk bir ifadenin perdesi ardnda saklanmas ya da gizlenmesidir...
Simge, szcklerden olumaz, yalnzca iaretler, karakterler, ekiller
araclyla dile getirilir (Obeliscus Pamphilius, II, 5, s. 114-20).
Erginleme simgeleri; nk Msr kltrnn ekicilii u geree
dayanr: Vaat ettii bilgi, bu bilgiyi halkn dind ilgisinden kurtaran
bir muammann irdelenmesi ve zlmesi olanaksz emberi iine
kapatlmtr. Ayrca, Kircherin bize anmsatt gibi, hiyeroglif kut
sal bir eyin simgesidir (ve bu anlamda btn hiyeroglifler birer sim
gedir; ancak bunun tersi geerli deildir) ve onun gc dind kesim
ce ulalmaz olmasnda yatar.
Kircherin Msrbilimi
Jm g e l e r n K u s u r s u z D l 129
Champollion, dorudan gzlem olana olmad iin, Navona Mey
dan obeliskini, Kircherin rkonstrksiyonu zerinden inceler ve
birok rprodksiyonun kesinlikten uzak oluundan yaknsa da, bu
incelemeden ilgin ve kesin sonular karr.
Daha 16 3 6 da Kircher Prodromus Coptus ive Aegyptiacus adl ki
tab ile (bunu 16 4 3 te Lingua Aegyptiaca restituta adl yapt izlemi
tir), bir yandan Kopt dili ile Msrca, te yandan da Kopt dili ile Yu
nanca arasndaki ilikileri belirlemiti. Kircher bu balamda, Uzak
dou dinleri de dahil olmak zere btn Dou dinlerinin, hermetik
gizemlerin az ya da ok yozlam bir biiminden baka bir ey olma
d olaslna deinir.
Romann eitli blgelerinde bir dzineden fazla obelisk bulun
maktayd ve Sixtus Vin papal dneminden beri bunlardan bazla
rnn restorasyonuna balanmt. 1 6 4 4 te Pamfili ailesinden Inno-
centius X papa seilir. Pamfili ailesinin saray Navona Meydannday-
d; papa bugn orada bulunan Drt Irmak emesinin yapmyla
Berniniyi grevlendirmiti. emenin tepesine Domitianus Obelis-
kini koydurmaya karar vermi, obeliskin restorasyonu iin Kircher
arlmt.
Bu restorasyon almasnn ardndan Kircher, 1 6 5 0 de Obeliscus
Pamphiliusu ve 1 6 5 2 -5 4 te Oedipus Aegyptiacus'un (1 6 5 2 -5 4 )
drt cildini yaymlar. Oedipus Aegyptiacus, Eski Msrn tarihi, dini,
sanat, politikas, dilbilgisi, matematii, mekanii, tbb, simyas, b
ys, teolojisi zerine kapsaml bir aratrmadr-; eserde bu ynler
in ideogramlarmdan Yahudi Kabalasna, Hint Brahmanlannn dili
ne kadar btn teki dou kltrleriyle karlatrlr. Saysz dou al
fabesi iin yeni karakterlerin oluturulmas gerektiinden, Kircherin
eseri ayn zamanda etkileyici bir tipografk bayapt niteliindedir.
stelik yaptn banda imparatora Yunanca, Latince, talyanca, s
panyolca, Franszca, Portekizce, Almanca, Macarca, eke, lliryaca,
Trke, branice, Sryanice, Arapa, Keldanice, Samiriyece, Kopta,
Habee, Ermenice, Farsa, Hinte ve ince dillerinde yazlm ithaf
lar yer alr. Ancak Kircher bir nceki kitapta vard sonulan korur;
sonraki yaptlarnda d a -Obelisci Aegyptiaci nuper inter Isaei Romani
rudera effosii interpretatio hieroglyphica (1666) ve Sphinx mystago-
ga (1676)- bu fikirlerinden vazgemeyecektir.
Aslna baklrsa, Kircher baz temel hiyerogliflerin fonetik deer
lerle ilikilendirilebilecei sezgisine ok yaklar; nk 21 hiyerog
lif ieren olduka hayal rn bir alfabe oluturup, bu hiyerogliflerin
130 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
biiminden birbirini izleyen soyutlamalar yoluyla Yunan alfabesinin
harflerini karr. Szgelimi, ban ayaklar arasna sokacak kadar ei
len bir aynak figrnden yola karak, Kircher Yunanca Alfa harfinin
byk harf biiminin (() bu biimden trediini karr. Bu sonuca
varmasnn nedeni, aynan hiyeroglif anlamnn Bonus Daemon
(iyi ruh) olmasdr, bu Yunancada Agaths Daimona dnr; an
cak dnm Koptanm dolaymyla olmu, bylece sessel ifadenin
ilk harfi zamanla balangtaki hiyeroglifin biimiyle zdeletiril-
mitir. Ayn ekilde, aynan iki yana alm ve yere basan bacaklar
nn denizi -ya da Kircherin belirttiine gre, Msrllarn bildikleri
yegne deniz biimini, yani Nil deltasn- dile getirmesi gerekiyordu.
Delta szc Yunancaya gelinceye kadar deimeden kalm olma
ldr; ite bu yzdendir ki, byk harf olarak Yunanca delta harfi bir
gen biimindedir.
Hiyerogliflerin doal bir eyi gsterdikleri kans, Kircherin doru
yolu bulmasna engel olur. Kircher, hiyeroglif ile ses arasndaki ksa
devre balanty daha sonraki uygarlklara atfeder; oysa bu, hiyerog
lif yazsnn iinde gereklemi bir eydi. Son olarak, ses ile onu
temsil eden harf arasnda pek ayrm yapmaz, bu nedenle balangta
ki sezgisi, ardl fonetik alfabelerin treyiini aklamann bir anahta
r haline gelir, hiyerogliflerin fonetik doasn anlamann deil.
Ancak, bu balang irdelemesinin ardndan Kircher dikkatini, hi
duraksamakszn HermesTrismegistosun buluu olarak grd hi
yerogliflerin mistik anlamna yneltir. Btn bunlar da byk bir
gncel olmama istenciyle yapar; nk Kircherin yazd dnemde
Isaac Casaubon, Corpus Hermeticumun tamamnn M.S. ilk yzyl
larn gerisine gidemeyeceini kantlayal yirmi otuz yl olmutu.
Gerekten de olaanst bir kltr olan Kircherin bunu bilmemesi
olanakszd; ancak bile bile Casaubonun bulgusunu grmezlikten
gelir, kendi hermetik varsaymlarna ya da her durumda olaanst
ve mucizevi eylere ynelik beenisine byk bir inanla bal kalr.
Gnmz Msrbilimcilerini glmseten birtakm hiyeroglif
zmleri de buradan kaynaklanr. Szgelimi, Obeliscus Pamphiliusun
557. sayfasnda bir kartuun 2 0 den 2 4 e numaralandrlm imgele
rini Kircher yle okur: Her verimliliin ve bitki rtsnn yarat
cs Osiristir, onun retici gc gkten Kutsal Mophthay krallna
getirir; oysa ayn imgeyi Champollion (Lettre M. Dacier, s. 29), s
telik Kircherin izimlerine dayanarak, AOTKPTA (Autokrat, impa
rator), gnein olu ve talarn hkmdar KHIPZ TM H TIN
m c e l e r n K u s u r s u z D l 131
BZT (Caesar Domitianus Augustus) eklinde zecektir. Aradaki
fark kayda deer bir farktr; zellikle bir aslan imgesiyle gsterilen gi
zemli Mophtha zerinde Kircherin sayfalarca mistik amlamada
bulunduunu ve ona saysz zellikler atfettiini dndmzde;
oysa Champollion iin aslan (ya da dii aslan) yalnzca L harfi anlam
na gelmektedir.
Ayn ekilde, Oedipusu n III. cildinin 187. sayfasnda, Laterano
Obeliski zerinde bulunan bir kartuun uzun bir zmlemesi yer
alr ve Kircher burada, kutsal trenler araclyla zodyak burlarna
bal yi Ruhlar Zincirini harekete geirerek, Tanr Osirisin ve Nilin
iyiliklerini ekmenin gerekliliiyle ilgili karmak bir tartma okur.
Oysa gnmzde Msrbilimciler bunu yalnzca Firavun Apriesin
ad olarak okumaktadrlar.
Kircherin incesi
132 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Benzeri ekilde. Amerikan Kzlderili uygarlklarnn piktografik
yazlar zerine de bilgiler derlenir. elikili yorum giriimleriyle de
olsa, Jos de Acostanm Historia natural y moral de las Indiasm da
(1590) ve Diego de Landanm XVI. yzylda yazlm olmakla birlik
te ancak XVIII. yzylda yaymlanan Relacin de las cosas de Yuca-
tdnnda bunlardan sz edilir. te yandan, 1 6 0 9 da Garcilaso de la
Veganm Commentarios reales que tratan del origine de los Yncas ya
ymlanr. Bunun yan sra, ilk gezginlerden birou yerlilerle temas
larn nasl balangta jestlerle gerekletirildiini bildirmilerdi ve
bu, jeste dayal dilin szde evrenselliine bir ilginin domasna yol
amt. Bu anlamda, jestlerin evrensellii imgelerin evrensellii fik
riyle balantlyd (konuyla ilgili ilk incelemeler iin bkz. Giovanni
Bonifacionun 1 6 1 6 ylnda yaymlanan Larte d e cennsi ve genel
olarak bu konuyla ilgili olarak Knox 1990).
Tarikattan rahip arkadalar araclyla Kircherin elinde esiz bir
etnograf ve dil malzemesi bulunuyordu (bu Cizvit ya da Vatikan
dilbilimi iin bkz. Simone 1990). Kircher Oedipusda ince zerin
de uzun uzadya durmutu; 1667 ylnda yaymlanan China monu-
mentis qu Sacris qu Profanis, nec non variis Naturae et Artis Spec-
taculis, aliarum rerum memorabilis argumentis illustrata!da daha z
l olarak ayn konular ele alr. Ancak bu eser daha ok bir etnografya
ve kltrel antropoloji incelemesidir. Olaanst ve kimi zaman bel
gesel nitelikli izimleriyle, sa Cemiyetinin btn misyonerlerinden
yazara gelen bildirilerin topland eserde in yaamnn, kltr
nn ve doasnn btn ynleri betimlenir; yalnzca altnc ve son
blm edebiyat ile alfabeye ayrlmtr.
Kircher, hiyeroglif yazsnn gizlerini ine Nuhun olu Hamm
getirdiini varsayar ve Arca Noede (1675; s. 2 1 0 vd.) Ham by
nn bulucusu Zerdtle zdeletirir. Ancak in karakterleri onun
iin Msr hiyeroglifleri gibi zlmesi gereken bir giz oluturmaz.
Anahtar geni lde aa karlm olan, onun dneminde hl
kullanlan bir yazdr bu. Btnyle anlalabilir bir yaz nasl kutsal
ve gizli gizemlerin arac olarak grlebilirdi?
Kircher, ince karakterlerin ikonik bir temele dayandnn far
kndadr; ancak balangtaki benzerliin neredeyse izinin kalmad
ok stilize bir ikonikliin sz konusu olduunun da farkndadr. Or
tak ideogramlarm kkeninde olmu olmas gereken balk ve ku im
gelerinin izini srer ya da bunlarn hayal rn rkonstrksiyonlar-
n yapar. deogramlarm harfleri ya da heceleri dile getirmediini,
m c e l e r n K u s u r s u z D l 133
kavramlara gnderme yaptm fark eder ve unun ayrmna varr:
Tm szlmz onlarn diline evirmek gerekse, ne kadar szck
varsa, o kadar deiik karakter olmas gerekecektir ( O e d ip u s , II, s.
11). Sonra btn bu karakterleri tanmak ve anmsarftak iin bir in
li bilginin ne apta bir bellee gereksinmesi olduu zerine dnr.
Kircher neden Msr hiyeroglifleri iin ayn bellek sorununu gn
deme getirmemitir? nk orada karakter, Kircherin dolaysz, ay
dnlatc bir iliki olarak grd iliki sayesinde alegori ve eretile
me gc edinir: Hiyeroglifler btnlkl resimsel kavramlar ieri
yorlard. Ancak Kircherin bu iermek fiiliyle kastettii, bizim bir
piktogramm ikonik dorudanl, bir karakter ile (diyelim gnele)
ona karlk gelen ey arasnda sezgisel denklik dncesiyle kastetti
imizin tam tersidir.
Kircherin Amerikan yerlilerinin karakterlerini ne kadar yetersiz
deerlendirdiini grdmzde (O e d ip u s I, Sentagma V) bunu fark
ederiz. Kircher bu karakterleri, kii ve olaylar dorudan temsil ede
bilen birer piktograf olarak gryordu. Kirchere gre, onlar tek tek
varlklar gsteren ve gizemleri aa karma yetisi olmayan salt
anmsama aralaryd ( O e id ip u s , IV, s. 28; Amerikan yerlilerinin ka
rakterlerinin yetersizlii zerine ayrca bkz. Brian W a lto n , n B ib lia
p o ly g lo t t a p r o le g o m e n a , 2.23).
in ideografisine gelince, elbette Amerikan yerlilerinin piktogra-
fisinden stndr; nk soyut kavramlar da aklamaktadr. Ancak
sonuta o da, keskin kombinezonlar retebilse bile, gereinden ok
tekanlaml olarak zlebilir bir yazdr (bkz. O e d ip u s III, s. 13-14).
Oysa, bokbceinde Msrllar hayvan deil, Gnei gryorlard,
stelik duyularla alglanabilir dnyay aydnlatan maddi gnei deil,
dnlr dnyann arketip Gneini. XVII. yzylda, ngilizler her
anlatm dzlemi esinin ierik dzleminin semantik bir birimine
karlk geldii in yazsn rnek bir yaz sistemi olarak grecekler
dir; ancak tam da bu yzden Kircher onu gizemden yoksun bulmak
tadr. Grnd kadaryla, Kircher in yazsnn tekil kavramlar
temsil ettiini oysa hiyerogliflerin metinler, sonsuzca yorumlana
bilen karmak ierik paralar ierdiini sylemek istemektedir.
Kircherin C h in a da da yineleyecei gibi, ince karakter, hibir
dinsel zellie sahip olmad gibi, dind kimselerden ok byk
hakikatleri gizlemeye de yaramaz, ortak ticari iletiim dilidir. sa Ce-
miyetini ok yakndan ilgilendiren bir halk anlamak iin etnolojik
adan yararldr; ancak kutsal diller arasnda yer almaz. Amerikan
134 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
yerlilerinin karakterlerine gelince, bunlar tekdze bir biimde gn-
dergesel olmakla kalmaz, ayn zamanda arkaik bilgeliin her tr izini
yitirmi bir halkn eytans doasn aa karrlar.
Uygarlk olarak Msr artk yoktur (Avrupa da henz Msr bir fe
tih topra olarak dnmez). Jeopolitik tutarszl iinde sayg du
yulan Msr, hermetik hayalet olarak seilir ve bu niteliiyle Bat H
ristiyan bilgelii onu kendisinin en eskilere uzanan kkeni olarak alr.
in, iletiimde bulunulacak bir tekidir; sayg uyandran siyasal bir
g, ciddi bir kltrel alternatiftir. Cizvitler onun derin kklerini a
a karmlardr: Pagan olmakla birlikte, ahlakl ve erdemli inliler,
hiyeroglif yazsnn aa vurduu hakikatleri unuttuklarnda, ideog-
rafiyi yansz ve soyut bir iletiim aracna dntrmlerdir; bu, on
lar Hristiyanlatrmanm kolayca gerekletirilebilecek bir edim ol
duunu dndrr (Pellerey 1992b: 521). Oysa Amerika fetih
topradr ve yazlarn bunca az gelitirmi olan putperestlerle ileti
ime girmek sz konusu deildir: Onlar, onulmaz bir biimde put
perestlik armlaryla kirlenmi olan balangtaki kltrlerinin
btn izlerini yok ederek, Hristiyanlatrmak gerekir. Amerikan
kltrlerine eytani bir nitelik atfedilmesine, burada dilsel ve ku
ramsal bir gereke getirilmektedir (Pellerey 1992b: 521).
Kircherin deolojisi
m g e l e r n K u s u r s u z D l 135
sel doymazlkta, Kircherin incelikli Barok ruhunun, byk ayna ve
k gsterilerine ya da artc mze koleksiyonculuuna ynelik
beenisinin (ki onu Roma Kolejindeki mzeyi, o olaanst Wun-
derkam m eri oluturmaya gtrmt), bunlarn yan sra biim bo
zukluu olan eylerle inanlmaz eylere duyduu ilginin de rol var
d. Oedipusnn nc cildinin bandaki, mparator III. Ferdinanda
ithaf da ancak byle aklanabilir:
136 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
cuno5snda daha bilimsel biimlerle geri dnen bir ruhtur. Kirc-
herin yaptnda bu ruh, neredeyse Borrominiye zg ba dndr
c asimetriler duygusuyla ya da dnemin birok bahesindeki su ma
aralarnn, mitolojik rokaylarn inasna elik eden estetik idealle
daha karmak bir nitelik edinir.
Ancak Rivosecchi, bu dinsel-hermetik enin tesinde, Kircher
ideolojisinin bir baka ynn belirler. Antik ve gl bir gne tan
rsnn simgesi altna yerletirilmi bir evrende, Osiris miti, Kirc
herin kendini dorudan iinde bulduu Otuz Yl Savandan km
dnyadaki zahmetli istikrar araynn alegorisi haline gelir. Bu ba
kmdan, Oedipus'un her cildinin banda yer alan Kircherin III. Fer-
dinanda ithafn, belki de bir nceki yzylda Postelin Fransz mo
narisinin iyiletirici mdahalesine ynelik arlarn, Giordano
Brunonun benzeri arlarn, Campanellann XIV. Louisnin krall
nn habercisi niteliindeki gne monarisini yceltmesini, Gl-
Halarn kutsal diliyle ilgili blmde ele alacamz altn aa ynelik
arlar okuduumuz anlamda okumalyz. Dnemin btn byk
topyaclar gibi Cizvit Kircher de dalm Avrupann istikrarl bir
monari altnda yeniden bir araya gelmesini hayal etmektedir ve ger
ek bir Alman olarak -stelik Dantenin jestini yineleyerek- Alman
imparatora bavurur. Bir kez daha, Llullda olduu gibi -her ne kadar
aradaki benzerlii neredeyse yok edecek kadar farkl tarzlarda olsa
da- kusursuz dil aray yalnz Avrupada deil, btn dnyada yeni
bir uyumu tesis etmenin arac haline gelir. Egzotik dillere ilikin bil
ginin amac, bu dillerin kusursuzluk durumunu yeniden bulmaktan
ok, Cizvit Tarikatnn misyonerlerine eytanca ktln, sann
retisinden uzaklatrd kimseleri Onun retisine yeniden ka
vuturmann yolunu gstermektir (Chinanvn nsz ancak ayn
zamanda Oedipus l, I, s. 3 9 6 -9 8 ).
Turris Babel de de (Kircherin son yapt olmasna karn), dillerin
karmas tarihi yalnzca Hristiyan retisine asimilisyon eklinde
ki bir birlik projesi iinde btn farkllklar barndran byk bir ev
rensel tarihi yeniden oluturma giriimi amacyla gndeme getiri
lir: Dnyann drt bir yanna dalm halklar, Cizvit Kulesiyle ye
ni bir dilsel ve ideolojik yeniden birlemeye arlr (Scolari 1983:
6 ).
in gerei u ki, gizeme susam ve itenlikle egzotik dillerin e
kiciliine kaplm olmakla birlikte, aslnda Kircherin dnyay bir
letirmek iin kusursuz bir uyum diline gereksinimi yoktu; nk
m c e l e r n K u s u r s u z D l 137
sonuta kendi dzgn kar-Reformcu Latincesinin halklar karde
yapmaya yetecek lde ncil gereini iletebileceini dnyordu.
Kircher asla hiyerogliflerin ve Kabalac permtasyonun kutsal dili
nin yeniden yararl bir biimde konuulabileceini dnmemitir;
hele incenin hi. Gemie uzanan aratrmasnda Kircher, l dil
lerin eski ve saygdeer kalntlar arasnda kendi mutluluunu bul
mu; ancak hibir zaman bunlarn yeniden yaayan diller haline gele
bileceini dnmemitir. Olsa olsa bu dillere erginlenmiler dnda
eriilmez mistik ifreler olarak hayranlk duymu ve onlar verimli
nfuz edilemezliklerini gstermeye yetecek kadar yaygnlatrmak
iin dev boyutlu bir yorumla donatma gereksinmesini duymutur.
Ancak Kircher, Barok am barok insan olarak ve her kitabnda or
taya koyduu gibi (kitaplarnda, ou kez geliigzel bir araya getiril
mi ve tekrarlar ieren metinlerin yazya geirilmesinden ok, izel
gelerin doru olmasna zen gsterdii sylenebilir), gerekten de
ancak imgeler araclyla dnebilmektedir (bkz. Rivosecchi 1982:
114). Ars magna lucis etum brae (1646), olaslkla en gncel, hi ku
kusuz en popler yapt olmay srdrmektedir. Bu kitabnda Kirc
her, tm katmanlar ve derinlikleri iinde grlr olann dnyasn
bulgulayp, bize bilimsel adan en ilgin sezgilerinden bazlarn ak
tarmakla kalmaz, neredeyse fotoraf ve sinema tekniklerini belirsiz
izgiler iinde olsa da nceler.
138 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
skit topranda lkeyi savunabilecei stn silah gcne sahip oldu
u anlamna geliyordu (Scienza Nuova, II. 2 .4 ,4 3 5 ).
Ancak Vico iin bu hiyeroglif dilin herhangi bir kusursuzluk zel
lii yoktur, tanrlar a dili olduundan, eskilik ve ilk olma zellii
vardr. Ve her durumda, bu dil ne belirsiz, ne de gizli olmak amacn
dayd; nk burada, Msrllarn inand gibi, hiyeroglifleri, onlar
da yce bilgelik gizlerini sakl tutmak iin filozoflarn bulduu ek
lindeki yanl grten kurtulmak gerekir. nk hiyeroglifler yo
luyla konumak, btn ilk uluslarn ortak, doal bir gereksinimi ol
mutur (ayn yerde).
Bu eyler araclyla konuma insaniydi, doald, karlkl an
lama amacn tayordu. iirsel bir konumayd, ayn zamanda, kah
ramanlarn simgesel dilinden ve tccarlarn mektup dilinden kopma
mas olanakszd (bu sonuncusunun u ebedi zellik nedeniyle, on
larn zgr greneklerinden kaynaklandn dnmek gerekir:
Kendi dillerini konumak ve yazmak halklarn hakkdr, s. 439).
Bylece, tanrlarn dili olarak neredeyse tmyle sessiz, ok az ek
lemli (s. 446) olup; imge, eretileme, benzerlik ve karlatrmalar
dan - bunlar, daha sonra insanlarn eklemli dilinde, iirsel dilin b
tn akamn oluturur (s. 4 3 8 )- mteekkil kahramanlk dilinin
balang haline indirgenen hiyeroglif dili, kutsal ve erginlemeye z
g halesini yitirip, dillerin sanatsal kullanm olan kusursuz dilin
modeli haline gelir; ancak artk insanlarn bildik dillerinin yerine
geme iddiasnda bulunmaz.
On yedinci yzyl eletirileri ayn dorultuda olacaktr. Nicolas
Frret (Reflexions sur les principes gnraux de lart d'crire, 1718),
hiyerogliflerin ok eski bir buluu temsil ettiini syleyecek; War-
burton ise The Divine Legation o f Mosesta (1 7 3 7 -4 1 ), hiyeroglifleri
Meksika yazlarndan biraz daha gelimi olarak deerlendirecektir.
On yedinci yzyln tek-kkencilik eletirisiyle ilgili olarak daha n
ce grdmz gibi, imdi yazlarn geliiminde, nesneleri temsil
eden piktograflardan, nitelik ve duygulan temsil eden hiyerogliflere,
oradan da fikirlerin soyut ve saymaca temsili olan ideogramlara dek
bir dizi aama dnlmektedir. Bu, Kircherin yapt ayrmd; an
cak sralamann dzeni deimekte ve hiyeroglif daha ilkel bir evreye
balanmaktadr.
Rousseau (Essai sur lorigine des languesda, 1781), yaz ne denli
kabaysa, dil o denli eskidir der; ancak dil ne kadar eskiyse yaznn da
o kadar kaba olduunu sezdirir. Szckleri ve tmceleri geleneksel
m c e l e r n K u s u r s u z D l 139
karakterlerle gstermek iin, dilin tamamen olumasn ve tm hal
kn ortak yasalarca idare edilmesini beklemek gerekmektedir; alfabe
yazs da seyahat etmek ve deiik diller konumak zorunda olan tc
car halklar tarafndan bulunmutur. Alfabe yazs daha st bir aama
y temsil eder; nk szc temsil etmekten ok onu zmler.
Burada, evrensel edeerlik birimi para ile evrensel edeerlik birimi
harf arasnda bir benzerlik kurulmu olur (bkz. Derrida 1967: 242;
Bora 1 9 8 9 :4 0 ).
Encyclopdienin Chevalier de Jaucourt tarafndan yazlan Yaz,
Simge, Hiyeroglif, Msrllarn Yazs, in Yazs maddele
rinde bu fikirlerden yola klr. Jaucourt, tamamyla ikonik hiyerog
lif yazsnn bilgiyi dar bir rahipler kastyla snrlandrdnn bilin
cindedir. Bu yzden hiyerogliflerin enigmatikii -Kircher iin bir ut
ku vesilesiydi- onun belli bir noktada demotik ile dinselin daha gele
neksel biimlerine dntrlmesini gerektirir. Jaucourt, retorik te
mellere dayanarak, deiik hiyeroglif yaz trlerini birbirinden ayr
may dener ve bunu kendinden ncekilerden daha iyi yapar. Yirmi
otuz yl nce Du Marsaisnin Trait de tropesu (1730) yaymlanm
tr; burada, aralannda analojinin de bulunduu retorik ilemlerle bir
terimin alabilecei olas deerler belirlenip kodlanr. Bylece Jauco
urt her tr hermetik yorumu bir yana brakr, retorik ltlere gre
simgesel yazlan ayrr (siriyolojik hiyeroglifte btn gstermek
zere para yazlr, tropolojik hiyeroglifte benzerlik ltlerine g
re bir ey bir bakasnn yerine konur) ve bir kez hiyeroglif dzenei
retorik dzenee indirgedikten sonra, artk Msrl rahip kastnn
gerekletirdii bir gizemletirmenin rn olduu belirlenen anla
mn sonsuz kaymasnn nne gemek de olanakl hale gelir. -
140 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
nemezler; nk bir Msr duvar resminin, bir Arap minyatrnn,
Turnerin bir tablosunun ya da bir izgi romann temsil (ve tannabi-
lirlik) kurallar ayn deildir.
te yandan, imgelerle evrensel bir kod gelitirilmeye alldn
da, ideogramlara (rnein, trafik iaretlerinden girilmez levhas)
ya da piktogramlara (havaalanlarnda varlar, yola klar, lokanta
lar ya da tuvaletleri gsteren imgeler) bavurulmutur. Bu yaplr
ken, imgeler kodu basit bir deitirim gstergesi (szgelimi, denizci
lerin bayrak iaretleri; burada her bayrak kombinezonu alfabenin bir
harfini gsterir) olabilecei gibi; doal dillerin ierikleriyle ilikili
asalak bir gsterge de olabilir; rnein gemide salgn var anlamna
gelen sar bayrak (bkz. Prieto 1966). Bu anlamda, sar dilsizlerin,
Trappist keilerin, Hindu tacirlerin, ingenelerin, hrszlarn jeste
dayal sistemleri grsel dillerdir. Baz kabilelerde kullanlan davul ve
slk dilleri de szel kodun deitirim kodudurlar (bkz. La Barre
1964). Yaamn belli alanlarnda ok yararl olan bu dillerin, szgeli
mi bir felsefe yaptnn evrilebilecei kusursuz diller olma iddias
yoktur.
Sorun u ki, imgelere dayal bir dil ounlukla bir imgenin, temsil
edilen eyin zelliklerini temsil ettii kansna dayanr; ancak bir e
yin zellikleri ok sayda olduundan, her zaman imgenin herhangi
bir eye benzer olduu yargsnn verilebilecei bir bak as buluna
bilir.
Yzyllar boyunca egemenliini srdren ve Batnn kusursuz
grsel dillerle ilgilendii dnemde, zel bir gelime gsteren semiyo-
tik bir sistem (gerek bir dil deilse de) biimi iinde imgeler dilinin
konumuna, yani anmsama teknikleri ya da bellek sanatlanna bir gz
atalm (Rossi 1960, Yates 1966).
Bir anmsama teknii sistemi anlatm dzeyinde bir loci (yani, bir
binadaki odalar ya da bir ehirdeki apartmanlar,'yollar ve meydanlar
gibi uzamsal konumlar, gerek yerler) sistemi oluturur. Bu sistem
ayn ikonografik alana ait olan ve szlk birimleri ilevini gren im
geler iermelidir; ierik dzeyinde ise, gene mantksal ve kavramsal
bir sistem halinde dzenlenmi res memorandaeyi, yani anmsana
cak eyleri ierir. Bu anlamda bir anmsama teknii sistemi semiyo-
tik bir sistemdir.
rnein, Johannes Romberchin Congestorius artificiosae memo-
riae (1520), bunun talyanca uyarlamas olan Ludovico Dolcenin
Dialogo nel quale si ragiona del modo di accrescere e conservar la me-
m c e l e r n K u s u r s u z D i l 141
mor'as (1575, ilk basm 1562) ya da Johannes Paeppin A r tif ic io s a e
m em oriaefundam entas (1619) gibi yaptlarda, dilbilgisel durumlar
sistemi; bu sistem insan bedeninin uzuvlaryla ilikilendirilerek
anmsanr. Burada yalnzca bir baka sistemi aklayan bir sistem sz
konusu deildir, ayn zamanda iki dzlemin badak olmas sz ko
nusudur: Yaln durumun ba ile, belirtme durumunun darbeleri ala
bilen gs ile, ynelme ve tamlayan durumunun bir ey tutan ya da
sunan ellerle, vb. ilikilendirilmesi nedensiz deildir.
Bir anmsama teknii imgesi, karlk geldii ierie kolaylkla
gnderme yapabilmek iin, onu bir benzerlik ltne gre artr-
maldr. Ancak anmsama teknikleri tekil bir ballam lt bul
may baaramazlar; nk kullanlan benzerlik ltleri, belirtge nin
imleme (signatum ) uygunluunu belirleyen ltlerle ayndr. Para-
celsusun, insanlarn atas demin diliyle ilgili olarak sylediklerini
anmsarsak (bkz. 6. blm), bir durumda adn (erdemin kaynaklan
d) morfolojik bir benzerlik temeline dayanarak verildiini, bir ba
ka durumda ise adn erdem temeline dayanarak belirlendiini gr
rz; ancak bu sonuncu durumda erdem kendini biimde da vur
maz. Baka durumlarda ise, morfolojik benzerlik ya da nedensel ba
nt deil belirtilere dayal karsama sz konusudur: Geyik boynu
zu rneinde olduu gibi; boynuzun kollan geyiin yan karsa
mamza olanak salar.
Gene belirtgelerle ilgili olarak, Della Porta (Phytogromonica ,
1583, III, 6) benekli hayvanlarn derisini taklit eden benekli bitkile
rin, onlarn erdemlerine sahip olduklann sylyordu. rnein, ka
yn aacnn src taklit eden benekli kabuu, bu yzden impe-
tigoya iyi gelir ve ylanlarmki gibi pullar olan bitkiler bizi srngen
lerden korur (III, 7). u halde, morfolojik benzerlik bir durumda bit
ki ile hayvan arasnda bir birlii, teki durumda ise salkl bir d
manl gsterir. Taddeus Hageck (Metoscopicorum libellus unus,
1584, s. 20), cierleri iyiletiren bitkilerden iki tr likeni vyordu.
Ancak bunlardan biri salkl cierin biimini, tekiyse (lekeli ve di
kenli olan) lserli cierin biimini anmsatr; buna karn, kk
kntlarla kapl bir bitki, bu bitkinin derinin gzeneklerini ama yeti
sini artrr. Birbirinden ok farkl iliki sz konusudur: Salkl
organla benzerlik, hasta organla benzerlik, bitkinin salamas gere
ken tedavi etkisiyle ilikili analoji.
Coma Rosselli, Thesaurus artificiosae m em oriaed a (1 5 7 9 )
anmsama tekniklerine getiinde, belli bir noktada, ekiller belirlen
142 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
dikten sonra, bunlarn anmsanacak eylere nasl uygulanabileceini
gstermek ister ve nasl her eyin, belli bir bak asndan, bir baka
eye benzer olabileceini ('Thesaurus, s. 107) ortaya koymas gerek
tiini bilir. Ve bylece kitabnn ikinci ksmnn IX. blmnde, im
gelerin nesnelere karlk gelebilecei ltleri sistemletirmeye al
r:
m g e l e r in K u s u r s u z D l 143
Bu ilemlerin retorik doas kolaylkla tannabilir ve bir retorik
beti denli uzlamsal olarak dzenlenmi baka ey yoktur. Anmsa
ma teknikleri (ve belirtgeler retisi) hi de doal bir imgeler
dilinin ilkelerini gndeme getirmezler. Ancak bu karmak ilem
lerin grnteki doall, kusursuz bir imgeler dili arayanlar elbet
te byleyecekti.
Egzotik halklarla iletiim kurmann bir yntemi olarak jestler ze
rine aratrmalar evrensel bir imgeler diline ynelik cokuyla birlein-
ce, XVII. yzylda balayan sar dilsizlerin eitimiyle ilgili birok
aratrmann bundan etkilenmemesi olanakszd (bkz. Salmon 1972:
68-71). 1620de spanyol Juan Pablo Bonet Reduccin de las letras y
arte para ensenar a hablar los mudos'u yazar ve on be yl sonra Mer-
senne (Harmonie 2), bu sorunla evrensel dil sorunu arasnda balant
kurar. John Bulweye gre ( Chirologia , 1644) jeste dayal bir dille Babil
diller karmasndan kurtulmu oluruz; nk jest dili insanln ba
langtaki dili olmutur. Dalgarno (bkz. 11. blm), kendi projesinin
sar dilsizler iin kolay bir retim arac oluturmas gerektiini ne
srecek ve Didascalocophusda (1680) bu konuya dnecektir. 16 6 2 de
Royal Society, Wallisin bir projesi zerine baz tartmalar yapar.
Wallisin bu projesi kavramlarn sistematik dzenlenmesinden, dola
ysyla en iyi ara olarak evrense] karakteristikten sz etmektedir.
XVIII. yzyl daha byk bir toplumsal coku ve pedagojik dik
katle sorunu yeniden gndeme getirir; hatta Diderotnun 1751 yln
da yaymlanan Lettre sur lducation des sourds et muets gibi aslnda
baka amalarla yazlm bir eserinde bile bunun izleri grlebilir.
Abb de lpe (Institutions des sourds et muets p a r la voie des signes
mthodiques, 1776) daktilojik ynteme kar polemie giriir.; bu
yntem onun dneminde, bizim dnemimizde olduu gibi, alfabe
nin harfleri yerine el ve parmaklann iaretlerini geiriyordu. Bunun,
ayn referans dili erevesinde sar dilsizlerin iletiim kurmalanna
yarayaca konusu peyi ok az ilgilendiriyordu; nk pe te
melde kusursuz dil fikrine kendini kaptrmt. Geri sar dilsizlere
Franszca yazmay retiyordu; ancak onlara harf ya da szckleri
deil, kavramlar retmek iin ncelikle grsel bir dil kullanmak is
tiyordu. pe sar dilsizlere ynelik dilinin bir gn evrensel dil yeri
ne geebileceini dnecek kadar kendi tasarsna inanmt.
Ben inanyorum sznn anlamn nasl retmeyi amaladna
(ve nasl bu yntemin deiik dilleri konuanlann anlamas iin de
geerli olabileceini ne srdne) bakalm:
144 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
n ce, p arm a m n u cu g s m e d o ru ltu lm u olarak, sa e lim in ia
ret p arm ayla k en d im i g ste rip , b irin ci tekil kii iareti y a p y o ru m .
S onra p arm a m aln m a k o y u y o ru m , alnm n kntl k sm n n ru
h u m u , yani d n m e y e tim i ierdii varsaylyor v e ben e v e t iareti
y a p y o ru m . S o n ra, p a rm a m o u nluk la v cu tta ru h sa l dzen in
yrei olarak ad lan d rd m z ey in m erkezi kabul e d ile n ksm z e ri
ne koyarak ayn iareti y a p y o ru m ... A yn evet iaretin i d u d a k la n m
k prdatarak azm la y a p y o ru m ... En son olarak e llerim i g z le rim in
zerin e k oy u y o r v e h a y r iaretin i yaparak g rm e d i im i g s te riy o
ru m . N ih ay et g eriye im d ik i zam an iaretini y ap m ak k alyor (B a ra
hip pe deiik fiil zam an larn g sterm ek iin b ir ya da iki kez
om u zlarn n arkasn ya da n n iaret eden bir dizi je st g e litirm i
ti) ve ben in a n y o ru m u y a z y o ru m (s. 8 0 - 8 1 ) .
m c e l e r n K u s u r s u z D l 145
belirttii gibi (1990: 277), bunlar gerek diller deil, daha ok tarih
sel olarak varolan diller model alnarak gelitirilmi, katksz ve ya
ln pazigraflerdir (bu konuyu bir baka blmde ele alacaz). Bunla
rn birou, dilbilgisel eyi iermeyen yalnzca szlksel kodlardr.
Milan Randicin yaknlarda yaymlad grsel dilde 2 0 .0 0 0 grsel
szck ngrlr: rnein, bir ta ile ucu bir drtgenin eksik st k
esine doru yneltilmi bir ok tahttan feragat anlamna gelmekte
dir. Drtgen p sepeti anlamna gelir; iki bacak gitmek demek
tir, kopula gstergesi ileyle birletiinde ise elik etmek anlam
na gelir. Her durumda ikili bir uzlamalar dizisini bilmeyi gerektiren
bir hiyeroglif sisteminin basitletirilmi biimiyle kar karyayz:
Biri, birincil gstergelere kesin bir anlam vermek iin, teki ise kom
binezonlara kesin bir anlam vermek iin.
u halde, nerilen eitli salt grsel sistemlerden her birinin u
zellikleri vardr: (i) yapay bir dilin bir parasdr, (ii) neredeyse ulus
lararas yaygnlktadr, (iii) snrl alanlarda kullanma uygundur, (iv)
kesin dzanlam gcn yitirmemek iin, yaratc olanaklardan arn
drlmtr, (v) yeninin kefine elverili deildir; nk her anlatm
esine nceden belirlenmi ve nceden bilinen bir ierik karlk ge
lir. ok geni bir yaygnl ve anlalabilirlii olan tek bir sistem var
dr: Sinema ve televizyon grntleri sistemi; bunlar elbette, btn
dnyann anlad birer dil saylr. Gene de, bu dilin de, doal dil
lere oranla baz dezavantajlar vardr: Felsefe kavramlanndan byk
bir blmn ve soyut uslamlamalarn birounu dile getirme gc
yoktur; kurguya ilikin dilbilgisel kurallar dnda evrensel olarak
anlalabilir olduu sylenemez; son olarak, almlama asndan ko
lay bir iletiim biimi olmakla birlikte, retimi son derece gtr. S
zel dilin avantajlar, onun gerekletirim kolaylndan kaynaklanr.
Bir elmay gstermek isteyen kii nce bunu bir kamerayla ekmek
zorunda kalsa, Swiftin hicvettii bilginlerin durumuna dm
olurduk: Bu bilginler, yalnzca gnderme yaptklar nesneleri gste
rerek konumaya karar verdiklerinden, bir yerden bir yere giderken,
srtlarnda koca uvallar tamak zorundaydlar.
Uzayllar in mgeler
146 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Nkleer Denetim Komisyonunun belirledii bir sorun hakknda
neriler gelitirmekle grevlendirilen Nkleer Atk Yaltm Dairesi
ve baz baka kurumlar iin hazrlanmtr. Amerikan hkmeti, ba
z nkleer atklan gmmek iin (yzlerce metre derine) Amerika Bir
leik Devletlerinin birtakm l blgelerini semiti. Sorun, blgeyi
bugn ihtiyatsz yerleimlerden korumaktan ok, atklarn on bin yl
sreyle radyoaktif kalacak olmalaryd. Byk imparatorluklarn ve
parlak uygarlklann olduka ksa srelerde ktkleri grlmtr,
son firavunlarn yok olmasndan birka yzyl sonra Msr hiyeroglif
lerinin nasl anlalmaz hale geldiini grdk. On bin yl iinde yer
yznde ok byk deiikliklerin olmas ve gezegenimizde bir bar
barlk durumuna dnen insanlarn yaamas, bunun da tesinde, ba
ka gezegenlerden gelen gezginlerin yeryzn ziyaret etmesi olas
dr. Bu uzayl ziyaretilere yrenin tehlikeli olduu nasl iletilecek
tir?
Sebeok, hemen her tr szel iletiimi, sabit enerjiyi gerektirece
inden elektrik sinyallerini, uzun sre kalc olmadklar iin koku
mesaj lann, yalnzca kesin uzlamlar temelinde tannabilecek her
tr ideogram biimini dta brakmt. Ancak piktografk diller de
ciddi sorunlara yol aabilirdi. Her halkn baz temel biimleri (insan
ekli, hayvan taslaklar, vb.) anlayabilecei varsaylsa bile, Sebeok y
le bir imge rnei sunar ki, temsil edilen insanlann savatklar m
dans m ettikleri, avlandklar m yoksa baka bir etkinlii mi yerine
getirdikleri konusunda karar vermek olanakszdr.
zmlerden biri, her biri kuaklk (herhangi bir uygarlkta di
lin dededen toruna nemli lde deimedii hesaplanarak) zaman
kesitleri belirleyip, dnem sona erdiinde mesajlarn, iinde bulunu
lan ann gstergebilimsel uzlamlarna uyarlanarak yeniden formle
edilmeleri iin talimatlar vermek olabilir. Ancak bu zm, aratr
mann sorgulad toplum ve toprak srekliliini ngrmektedir. Bir
baka zm, en azndan sistemlerden birinin gelecekteki ziyaretiler
asndan anlalabilir olaca bir istatistiksel olaslk hesabyla, bl
gede her trden, her dil ve gsterge sisteminde mesajian st ste y
maktr; tek bir mesajn tek bir paras zlebilir olsa bile, mesajlar
toplamnn fazladan sunduu malzeme gelecekteki ziyaretiler a
sndan bir tr Rosetta ta ilevi grecektir. Ancak, bu zm de, az
da olsa belli bir kltrel sreklilii varsaymaktadr.
Geriye nkleer uzmanlan, antropologlar, dilbilimciler ve psiko
loglardan oluan bir tr rahip kast oluturmak kalr. Bu kast, yeni
m c e l e r n K u s u r s u z D l 147
yeler atama yoluyla yzyllar boyunca srecek, mitler, efsaneler, ba
tl itikadlar yaratarak tehlikeye ilikin bilgiyi canl tutacaktr. Zaman
la bu kastn yeleri kendilerini, kesin olarak bilmedikleri bir eyi ak
tarmakla ykml hissedeceklerdir; yle ki, uzak bir gelecekte, bar
barla dnm bir insanlk topluluunda bile, anlam belirsiz ancak
etkili tabular yaamn srdrebilecektir.
Deiik ve olas evrensel diller arasnda seim yapmak zorunda
kalndnda, son zmn anlatsal trden olmas ve aslnda ge
en binyllar iinde olanlan yeniden nermesi ilgintir. Msrllar yok
olduunda, kusursuz ve kutsal bir ilk dilin konuucular yok oldu
unda, bu dille ilgili mit, kodsuz ya da kodu artk yitmi; ancak umar
sz bir ifre zme abas iinde bizi tetikte tutabilen metin varln
srdrmtr.
148 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r y i i
8
Byl Dil
149
Her iki manifesto da tarikatn gizli olduunu ve yelerinin onun do
asn aa vuramayacaklarm srarla vurgular. Bu yzden, Famann
sonunda, Avrupann btn bilginlerine manifestonun yazarlaryla
temasa gemeleri iin yaplan arnn anlam olduka belirsizdir:
imdilik, adlarmz aklamam ve karlatmzda da aklama
yacak olsak bile, gene de herkesin grn, hangi dilde aklanm
olursa olsun, elbette reneceiz ve her kim bize adn ulatrrsa,
bizden biriyle karlkl olarak ya da bir engel sz konusu olursa yaz
yoluyla grebilecektir... Bizim binamz da (yz bin kii onu yakn
dan grm olsa bile) ebediyen dokunulmaz, yklmaz olacak ve din
siz dnyadan gizli kalacaktr (Yates 1972: 295).
Neredeyse bunun hemen ardndan, Avrupann her yanndan
Gl-Halara bavurular yazlmaya balanr. Hemen hi kimse Gl-
Halar tandn belirtmez, kimse Gl-Hal olduunu sylemez,
herkes bir biimde Gl-Ha programlaryla mutlak bir uyum iinde
olduunu sezdirmeye alr. Hatta baz yazarlar an bir alakgnl
llk sergilerler; szgelimi Michael Maier, Themis aurea (1618) adl
yaptnda, tarikatn gerekten var olduunu ancak kendisinin onun
bir yesi olamayacak kadar sradan bir kii olduunu belirtir. Ancak,
Yatesin gzlemledii gibi, Gl-Hal yazarlar, allm davranlar
gerei, Gl-Hal olmadklarn kesinlemekle kalmaz, ayn zamanda
tarikatn tek bir yesiyle bile asla karlamadklarn belirtirler.
1 6 2 3 te Pariste Gl-Halarm ehre varn bildiren -doal olarak
imzasz- manifestolar belirdiinde, bu bildiri iddetli polemiklere
yol aar; yaygn sylenti, onlarn eytana tapanlar olduu eklinde
dir. Sylendiine gre, Almanyadaki bir gezisi srasnda Gl-Hala-
ra yaklamay denemi olan Descartes (elbette, baarszlkla -sonu
lanan bir giriimdir bu), Parise dndnde tarikatn yesi olduu
kukusuyla karlam ve g bir duruma dmekten ustaca bir yn
temle kurtulmutur: Gl-Halarn grnmez olduklar sylentisi
yaygn olduundan, Descartes birok kamusal etkinlikte grnm,
bylece kendisiyle ilgili sylentiyi yalanlamtr (bkz. A. Baillet, Vie
de Monsieur Descartes, 1693). Neuhaus adl birisi 1623 ylnda nce
Almanca, daha sonra Franszca olarak Advertissement pieux et utile
des frres de la Rosee-Croixyi yaymlar. Bu kitapta Gl-Halarm var
olup olmadklar, kim olduklar, adlarn nereden aldklar sorulup,
olaanst bir argmanla u sonuca ulalr: Yalnzca adlarn dei
tirip gizledikleri, yalan hakknda yalan syledikleri, bizzat kendile
rinin belirttii gibi tanmmakszm gelip gittikleri gereine bakarak
150 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
bile, hibir mantk onlarn zorunlu olarak var olduklarn yadsya
maz (s. 5).
Birbiriyle elien ve kimi zaman ayn yazarn iki farkl takma adla
Gl-Halarm lehinde ve aleyhinde yazm olduunun sylendii
(bkz. Arnold 1955, Edighoffer 1982) bu kitaplar ve kitapklarn
hepsinden sz etmek olanaksz. Ancak bu bize, insanln ruhsal sla
h iin bir arda -aslnda olduka karanlk ve anlam belirsiz bir a
rda- bulunmann nasl en elikili tepkilerin ortaya dklmesine
yettiini gstermektedir, sanki herkes belirleyici bir olayn ve her iki
tarafn resmi kiliselerinin dnda bir referans noktasnn beklentisi
iindeymi gibi. O kadar ki, Cizvitler, Gl-Halarm en ateli kartla
r arasnda yer alrken, Gl-Halarm Protestan dnyaya Katolik ruha
niliinden eler sokmak amacyla Cizvitlerin bir icad olduunu sa
vunanlar da olmutur (bkz. Rosa jesuitica, 1620).
Son olarak, olayn son elikili -ve elbette en anlaml- yn, he
men manifestolann yazarlar olduklanndan kukulanlan Johann Va-
lentin Andreae ile Tbingen evresinden btn arkadalarnn mr
lerini ya bu olguyu yadsyarak ya da yaznsal bir oyuna indirgeyip
nemsiz hale getirerek geirmeleridir.
Btn lkelerin insanlarna yeni bir bilim nermek iin bavurul
duunda, zamann ruhuna uygun olarak, kusursuz bir dilin benim
senmesini nermek de doaldr. Manifestolarda bu dilden sz edilir;
ancak sz konusu dilin kusursuzluu onun gizlilii ile rtmektedir
(Fama, s. 287). Confessiod a byl dil ile yazy yaratanlarn, tarika
tn ilk drt kurucusu olduu belirtilir; sonra u eklenir (italikler bana
aittir):
B y l D l 151
h er eyin doasn dile getireb ilecek ve bildik klacak yeni d ilim izi
kefedip y a r a ttk .. . M eram m z tek i dillerd e ayn etkililikle dile g e-
tirem esek de, bu d illerin atalarm z d em ile E n o un dilini y a n st
m ad n ve Babil d iller karm as ile y o z la m olduklarn b iliyoru z
(Y ates 1 9 7 2 : 2 9 8 - 3 0 1 ) .
Baz Varsaymlar
152 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
o n u n i in B o r g e s g il b ir A l e f , h e r e y d e T a n r n m n g r d
a y rc a lk l b ir n o k ta n ite li in i k a z a n m tr .
Bhme, Mysterium Magnum (1623) adl yaptnda da doann di
linden {Natursprche) sz eder; ancak demin varlklara ad verdii,
tm yaratln dili olan doal, ze ynelik, duyumsal bir dil
(sensualische Sprache ) olarak.
BYL D L 153
dmdan, kularn dili yeniden Sleymana vahyedilmi; Sleyman da
bu dili Saba Melikesi ile Tyanal Apolloniosa aktarmt (bkz.
Ormbsby-Lennon, 1988: 322-23).
Kularn Diline bir gndermeyi Cyrano de Bergeracm Empires du
Soleilinde buluyoruz (Kularn Tarihi adl blmde; Cyrano ve dil
lerle ilgili olarak bkz. Erba 1959: 23-25). Burada yolcu olaanst bir
kula karlar (hayvann kuyruu yeil, karn parlak mavi, ba mor
renkte olup, bann zerinde altn rengi bir ta vardr) ve ku terek
konumaya koyulur. Yolcu, sanki ku kendi dilini konuuyormu
gibi, onun tm sylediklerini eksiksiz olarak anlar. Ve yolcunun a
knl karsnda, ku ona aklar:
154 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
leri arlar srasnda, belli bir noktada kendini Bamelek Cebrail'in
kutsal bir dil hakkndaki bir vahyi karsnda bulur. Cebrail, demin
branicesinin ncelii ile ilgili artk ok iyi bilinen kavramlarla yant
veriyor gibidir (bu dilde her szck tzn gerek niteliini imler).
Metin, meleklerin adlar, saylar ve evrenin srlar arasndaki ilikile
ri dile getiren sayfalarla srer ve btn kitap, by sanatlarn uygu
lamak iin szde branice formllerin nasl kullanlabileceinin bir
rneidir.
Ne var ki, bu Relation Meri Casaubonun kaleminden kmtr.
Casaubon, bu belgeleri Deeye kara almak iin gn na karmak
la (eksik olarak) sulanmtr. Elbette, bir Rnesans bycsnn
ruh arma pratiklerine de eilim gstermesi bizi artmayacaktr;
ancak uras da kesin ki, Dee bize bir ifre ya da mistik dil rnei ver
diinde baka aralar kullanr.
Dee onu daha nl klan yapt Monas Hieroglypficay (1564)
yazdnda, braniceyle balants olmayan grsel-geometrik harf
lerden olumu bir alfabe gelitiriyor gibidir. Deenin olaanst ki
taplnda Llullun elyazmalannn bulunduu unutulmamaldr ve
brani harfleriyle Kabalac deneylerinin ou, Llull kombinezonun
daki harflerin kullanmn anmsatmaktadr (French 1972: 4 9 vd.).
Monas hemen herkes bir simya yapt olarak grmtr. Bunun
la birlikte, yapt simya gndermeleri ierse de; daha ok, ember ile
dz izgiden oluan -bunlarn her ikisi de noktadan tremitir- temel
simge zerine gzlem ve aklamalardan yola karak kozmik ilikile
rin amlanmas niteliindedir. Bu imgede (ekil 8 .1 e baknz) g
ne, noktann, yani yeryznn evresinde dnen emberdir, gne
in yoluyla kesien yar ember ise aydr. Gne ve ay, gerek l ilke
yi (kesime noktalaryla birbirine balanan iki doru), gerek drtl il
keyi (izgilerin kesimesiyle ortaya kan drt dik a) temsil eden
ba aa evrilmi bir han zerinde durur. Biraz zorlamayla Dee,
burada ayn zamanda bir sekizli ilke grr; l ile drtlnn birle
mesinden de yedili ilkenin ak bir kantna ular. lk drt say topla
nrsa, onlu ilke de elde edilebilir ve her aritmetik birimin ba dnd
rc bir oalm ile bu byle srp gider. Bu ilkelerin her birinden,
daha sonra kolaylkla birleik drt e (scak, souk, slak ve kuru) ile
teki astrolojik aklamalar tretilebilir.
Bu yolla, 2 4 teorem araclyla, Dee sanki bir dizi branice harfin
anagramn yapyormuasma, balangtaki ekline bir dizi dn,
ayrtrma, evirme ve deitiri yaptrr. Bu arada, nmerolojik
BYL DL 155
zmlemeler gerekletirip, eklinin balang ve biti grnmlerini
de gz nnde bulundurarak, Kabalanm temel teknii notarikor,
gematria ve temurah istedii gibi kullanarak eklin zerinde ilem
yapar. Bylece Monad, her nmerolojik speklasyonda olduu gibi,
kozmik her gizin aa karlmasna olanak salar.
ekil 8 .1
BYL D L 157
n ettii kken anadile dayandrmak amacyla aka Deenin Monas
Hieroglyphicasmda.r yararlanyordu. Ericus, hi kukusuz karmak
bir yntemle, ilk burlardan yola kar, onlar Monadda yeniden bir
araya getirir, Ademin hayvanlara, onlann kardklar sesi yeniden
retmeye uygun adlar nasl verdiini tartr ve harflerin sesleri ara
snda u ayrmlar yaparak olduka gvenilir bir sesbilim gelitirir:
Dilerin slkl sesi yoluyla, dilin hareket ettirilmesi yoluyla, daman
bzlmesi yoluyla, dudaklarn birbirine bastrlmas yoluyla ve bu
rundan soluma yoluyla karlan sesler. Buradan demin kular n
l seslerle, kara hayvanlarn yar nl seslerle, balklar ise nszler
le adlandrd sonucunu karr. Bu temel sesbilgisinden mzik ga
mn oluturan seslerle geleneksel olarak onlar gsteren ve Monas
Hieroglyphica eklinin tredii yedi harfi karr. Sonra, Monadm
imlerini dndrerek (sonuta, bu imlerin grsel anagramlarn olu
turarak) nasl bilinen alfabelerdeki btn harflerin elde edildiini
gsterir.
Postelden Ericusa uzanan bu gelenein kalcl bize Gl-Hala-
nn byl dilinin, en azndan alfabe dzeyinde dnyann btn dil
lerini -dolaysyla, btn bilgisini- reten kken anadil olabileceini
gsterir; tabii eer Gl-Halar Deenin retisinden yola ktlarsa (bu
irdelenmesi olanaksz bir giz olarak kalmaya yazgldr; nk savunu
cularnn aka belirttii zere, Gl-Halan hi kimse grmemitir).
Eer byle ise, her tr evrensel dilbilgisi fikrinin tesine gidile
cektir: Yalnzca szdizimsel yaplar olmayan bir-dilbilgisini dle
mek iin deil, neredeyse (Demonetriin belirttii gibi 1992: 404)
szsz bir dilbilgisini, meleklerin iletiimini andran, Kircherin
hiyeroglif simgesi fikrine ok yakn sessiz bir iletiimi dlemek iin.
u halde, bir kez daha, kusursuz bir dil sz konusu; ancak, yalnzca
vahiy, giz ve erginlemeye dayal bir aydnlanmadan kaynakland l
de kusursuz bir dil bu.
Kusursuzluk ve Gizlilik
158 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D i t A r a y i i
Kircher Msrbilimi ya da Gl-Ha kkenli kutsal diller gibi dene
yimleri yerli yerine oturtabilmek iin, unu anmsamamz gerekir:
Hermetik gelenekte hakikat, evrensel anlalabilirliine gre tanm
lanmaz; aksine, hakiki olann, ounluka bilinmeyen ve az sayda
kimseye ak bir ey olduu kukusu vardr, stelik anlalabilir bir
kukudur bu (bkz. Eco 1990).
Burada Kircherin Kar-Reformcu Katolikliinde bile varln
srdrdn grdmz, ge klasik dnemin (ve daha sonra R
nesans hermetizminin) hermetik-Yeni-Platoncu-gnostik dnyas ile
Ortaa boyunca kaytsz artsz bir utku kazanm olan Hristiyan
ileti arasndaki temel farkllk kendini gstermektedir. Ortaa Hris
tiyanl, zellikle alt kesimden insanlara vaat edilmi olan ve her
hangi bir bilgi gerektirmeyen bir selametten sz eder; selamete ka
vumak iin gerekli olan eyleri herkes anlayabilir. Ortaa retisi,
vahye elik eden gizem ve anlalmazlk orann en aza indirir; vahiy,
herkesin anlayabilecei formllere, mesellere ve imgelere indirgenir.
Dolaysyla, hakikat betimlenebilir ve kamusaldr. Bunun aksine,
hermetik dnce, yalnzca evrenin hiyerogliflerini zebilecek bil
gili bir aristokrasinin anlayabilecei bir kozmik drama dnr. Ha
kikat betimlenemez olduu lde kendini ortaya koyar; karma
ktr, anlam belirsizdir, varln kartlarn bulumasna dayal ola
rak srdrr ve ancak erginleme vahiyleri yoluyla dile getirilebilir.
yleyse niin, bu kltre] atmosferde, bir dilin kusursuzluunun
lt onun kamu tarafndan bilinmesi olsun ki? Bunu anlamazsak,
kritograflarn neden yaptlarn bir yandan askeri seferlere ve siyasal
entrikalara kalkan grandklere adarken, te yandan ifreleme teknik
lerine dinsel bir hava vermeye altklarn da anlayamayz. Belki de
btn bunlar, yapmaca, aldatmaya, maskeye ynelik eilimin her ya
n sard ve barok uygarln onca ilgin bir ynn oluturan yzyln
doal ikiyzllnn yeni bir tezahrnden baka bir ey deildir.
nl Breviarium politicorum secundum rubricas Mazarinicas
(1684) adl kitapn gerekten de Jules Mazarinin grlerini mi
ierdii, yoksa bir kara alma buluunun rn m olduu bilinme
mektedir; ancak hi kukusuz kitap, on yedinci yzyl politikasnn
grntsn yanstmaktadr. Tam da okuma ve yazmaya ayrlm
blmde kitap unlar nerir:
BYL D L 159
lar ak o lsu n ve herk ese gr leb ilsin . G erek ten yaz yazd n kt
da ayn ekilde m asad a d u rsu n ; ancak onu yle iyi gizle ki, te m iz e e
ker gr n d n m e tn in , y a n m a gelen k im sen in ok uyab ilecei tek sa
tn dnda h ib ir ey g r n m e sin . B una k arn, yazd n bir kitapla,
bir baka kt parasyla ya da ilki gibi yaz m asasn a k o y m u o ld u
un ancak daha sk y a z lm b ir baka ktla s a k la .. . G izli m a lz e m e
lere kalem ini ve elini a ltrm ak tan k an m a (ifreler k u llan m asan b i
le) ve y azd k lan n yle olsu n ki, in san lar o n la n upk T rith e m iu s un
Poligrafsinde belirledii ekilde ok u y u p aklnda tu tab ilsin . B unlar,
b akasn n eliyle y azlrsa, a n lam lan ok d aha iyi g izlen m i olur. Aksi
tak d ird e, ifreler an lalm az o lu rsa, kuku u y a n d n p alkonabilir; y a -
p lm alan gerektii gibi y a p lm a m o lsalar bile (B revia rio d e ip o litic i,
yay. h az. G iovanni M acch ia, R iz z o li, M ilano 1 9 8 1 , s. 3 9 - 4 0 ) .
160 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
deinmekle kalmayp, manifestolarn varsaymsal yazarlarnn da s
rarla belirttii eyden kukulanmaya gtryor insan: Neredeyse
niversite rencilerine zg bir ruhla, o dnemde yaygn olan dei
ik sylemlerle dalga gemek iin birbirinden farkl eylerin bir araya
getirildii bir aka, bir oyun, yaznsal bir pasti sz konusuydu.
dem dili aray, duyumsal bir dil d, belli belirsiz glossolalia z
lemi, kriptografiler, Kabalac diller... Ksacas, her ey. Ve her ey ol
duu iin de gizin ekiciliine kaplan evrelerde hep olduu gibi-
Gl-Ha manifestolarnn tutkulu ve paranoyak okumalar olmu
tur: Herkesin, zaten bildii, arad ya da bulmak istedii eyi buldu
u okumalar.
B y l D il 161
9
Poligrafiler
163
itiriliyorsa, sorun daha karmak hale gelir. rnein, elinizde aa
daki gibi bir izelge varsa
ABCDEFGHILMNOPQRSTUVZ
BCDEFGHILMNOPQRSTUVZA
CDEFGHILMNOPQRSTUVZAB
DEFGH1LMN OPQRSTU VZABC
EFGHILMNOPQRSTUVZABCD
FGHILMNOPQRSTUVZABCDE
GHILMNOPQRSTUVZABCDEF
HILMNOPQRSTUVZABCDEFG
ILMNOPQRSTUVZABCDEFGH vb.
K ircher Poligrafisi
164 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
daha nce de bu tr evrensel bir dille ilgili aratrmalar yapmt. u
ras ak ki, Kircher benzeri bir tutkuyla ve ezamanl olarak hem hi
yeroglifin gizi, hem de poligrafinin kamusall yolundan gidiyordu.
Gerekten de, Kircherin ayn kitapta nce bir poligrafiyi, yani herke
se ak uluslararas bir dili; daha sonra da, Trithemiusun izinden gi
derek, bir steganografiyi, yani mesajlar ifrelemek zere gizli bir dili
betimlemesi anlamldr. Bize elikili bir birleim gibi grnen ey,
Kircher iin iki yntem arasndaki neredeyse doal bir badr; kitab
na Arapa bir ataszyle balar: Si secretum tibisit, tege illud, vel reue-
la (Bir gizin varsa, ya gizle, ya da aa vur). stelik, Kircherin Msr-
bilim yaptlarnda orta yolu, yani gizleyerek sylemeyi ve aklama
dan antrmay setiini dnrsek, nerdii seimin o kadar da
bariz olmadn grrz. Kald ki, baln ikinci ksm Kircherin
Llull kombinezonunu da bildiini ortaya koymaktadr (Knowlsonun
grnn aksine 1975: 107-108).
Yazarn 111. Ferdinanda hitaben yazd cokulu nszde poligra-
fi, btn dillerin tek bir dile indirgenmesi olarak yceltilir. Poligra-
fi araclyla herhangi bir kimse kendi anadili dnda baka bir dil
bilmese de, baka herhangi bir ulustan herhangi bir kimseyle mek-
tuplaabilecektir. Dolaysyla, poligrafi bir pasigrafi olarak, yani s
zel kullanm ngrlmeyen yazl bir dil ya da uluslararas bir alfabe
projesi olarak sunulmaktadr.
Proje ilk bakta be dili ieren ve iki eitlemesi bulunan (A eit
lemesi ile B eitlemesi) bir szlk izlenimini uyandrr. Kircher by
le bir szln btn ortak eitim dillerini, yani branice, Yunan
ca, Latince, talyanca, Franszca, spanyolca, Almanca, Bohemce,
Lehe, Litvanyaca, Macarca, Felemenke, ngilizce ve rlandacay;
bunun yan sra, Nbyece, Habee, Msrca, Angolaca, Kongoca,
Keldanice, Arapa, Ermenice, FaTsa, Trke, Tatarca, ince, Meksi-
kaca, Peruca, Brezilyaca ve Kanadacay iermesinin uygun olacan
dnyordu (s. 7). Belli ki, Kircher kendisini bylesine dev boyutlu
bir giriimi stlenecek gte hissetmiyordu ya da belki de nce mis
yoner yaylnn ve onun ardndan smrgeciliin, Meksikallara s
panyolcay, Kanadallara Franszcay ve gnahtan kurtarlm baka
birok putpereste eitli pidginler ile linguafrancalan kabul ettire
rek, bu egzotik dillerden birounu salt antropologlar iin bir aratr
ma konusu haline getirip, sorunu kendisi asndan basitletireceini
seziyordu. Henz nemli bir iletiim dili olarak deerlendirilmeyen
ngilizcenin yokluu anlamldr. Becher, Character adl kitabnda
P O LG R A FLE R 165
daha da elisk davranarak, Franszcann talya, spanya, ngiltere ve
Portekize yeteceini ne sryordu.
Her iki szlk de 1228 terim ierir ve terimler empirik ltlere
dayanarak seilmitir (Kircher en yaygn olarak kullanldna inan
d szckleri semitir).
ifrelemeye yarayan szlk A, nce alfabe srasna gre cins isim
lerle fiilleri sralar; sonra gene alfabe srasna gre blge, ehir ve kii
lerin zel adlaryla zarflar ve edatlar bir arada verip, son olarak ayr
bir blmde olmak ve sahip olmak fiillerinin ekimlerini sralar. Sei
len be dile ayrlan be stunun her biri o dile zg alfabe srasn iz
ler. Dolaysyla, ayn yatay izgi zerine konan be terim arasnda an
lamsal bir denklik yoktur. Her Latince szcn yannda, artan sra
saylar ve asal saylar dzeni iinde bir rakam vardr. Romen rakam,
szlk Bnin izelgelerini; Arap rakam ise, spesifik terimi gsterir.
AyC trden bir say ifti, sral olmakszn, teki dillerin terimleri
yannda da belirir.
Birinci izelgenin ilk iki izgisine bakalm:
abalienare 1.1 a sten ere 1.4 a b ste n ir 1.4 a b ste n ir 1.4 a b h alten 1.4
abd ere 1.2 abb racciare 11.10 abbraar 11.10 abayer X I1 .3 5 ab sch n eid en 1.5
166 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
abalienare 1 a lie m re 1 estra n a r 1 estran g er l e n tfre m d e n 1
P O LG R A FLE R 167
(dominus) ve dostu (amicus ) Kircheri (seslenme durumuyla)
Anastasia olarak anar. Baz yerlerde mektup okunabilir gibidir, baz
baka yerlerde ise Caramuelin szle bavururken hata yapt ku
kusu domaktadr; nk mesajda Latinceye evirmek istediimiz
de yle bir eylerle karlatmz blmler vardr: Dominus (+
Seslenme Durumu) Amicus (+ seslenme durumu) multum sal (+ ses
lenme durumu) Anastasia a me (+ belirtme durumu) ars (+ belirtme
durumu) ex illius (+ kma durumu) discere posse (+ ikinci oul ki
i gelecek zaman) + non est loqui vel scribere sub lingua (+ kma du
rumu) communis (+ kma durumu). Bu ise Trkeye evrildiinde
Tarzanca yazlm bir metne ya da yle bir eye dnecektir: Ey
efendim arkadam, ok tuz, Anastasia. Benden, ondan (?) sanat
renebileceiz, ortak bir dil altnda konumak ya da yazmak deil.
Beck ve Becher
Burada leb oul emir kipini gsterir. yelik zamiri seninde eril-diil
ayrm yaplmakta, bu da ayn terimi (ebeveyn) baba ile anne iin kul
lanma olana salamaktadr. Beck, pasigrafisine bir pasilalia, yani bir
seslerim kurallar btn eklemeye alr, bylece yukarda aktarlan
buyruun seslerimi leb totrenfo pee tofosensen and p i f tofosensen
eklinde olacaktr. Ancak cmlenin sesletimini yapabilmek iin say
lan ezbere hatrlamak gerekmektedir.
Polygraphia 'dan iki yl nce (ancak greceimiz gibi, Kircherin fi
kirleri elyazmas biiminde dolama girmiti), 1661 ylnda Joachim
Becher, Character pro notitia linguarum universaliyi yaymlamt
(i kapaktaki farkl bir balk nedeniyle eser kimi zaman Clavis conve-
nientiae linguarum olarak anlr). Becherin projesinin Kircherinkin-
168 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
den kkl bir farkll yoktur; ancak Becher bir yandan neredeyse on
kat daha geni (on bin terim) bir Latince szlk olutururken, te
yandan dier dillerin szlklerini oluturmaz, bu szlklerin olu
turulmasn istekli okura brakr. Kircherde olduu gibi, adlar, fiiller
ve sfatlar bir arada verilir; eklerde zel adlar (kii ve yer) aktarlr.
Her terimi bir Arap says izler (Zrich szcn yazmak iin
10283 rakam gerekmektedir); ikinci bir Arap says ekimler izel
gesine (bu izelge, artklk ve stnlk dereceleriyle zarf eklerini de
ierir), nc bir say ise bknler izelgesine gnderme yapar. Ki
tabn bandaki ithaf (Inventum Eminentissimo Principi, vb.) 4442.
2770:169:3. 6753:3 eklinde yazlr ve yle okunur: Inventum
eminens (+ stnlk derecesi + tekil ynelme durumu) princeps (+
tekil ynelme durumu).
Sorun u ki, Becher btn halklarn Arap saylarn okumay bil
medii kukusuna kaplm ve saylar gstermek zere inanlmaz
karmaklkta ve anlalmas olanaksz bir grsel sistem dnm
tr. Baz yazarlar aceleci bir tutumla bu sistemi in ideogramlarma
benzetmilerdir; ancak bu doru deildir. Aslna baklrsa, yapnn
deiik blgelerine konmu noktalar ve izgiler araclyla saylar
gstermeye yarayan bir sistem sz konusudur. eklin sama ve orta
sna konan saysal deerler szlk maddesine; sol blgeye konanlar
ise dilbilgisel biimbirimler listesine gnderme yapar. Hepsi bundan
ibaret. u da var ki, ekil 9.1 deki gibi bir gsterim sistemi bu tr drt
izelge gerektirir:
Technica curiosa (1664) adl kitabnn Mirabilia graphica adl b
lmnde Gaspar Schott, saylarn grsel temsilini yalnlatrarak ve
Jfc 2*. J-
9 s. r. &
e k i l 9 .1
P O LC R A F LE R 169
baka dillerden baz szlk birimleri ekleyerek Becherin sistemini
daha iyi hale getirmeye alr. Schott, sekiz blmeye ayrlm bir i
zelge nerir; bu izelgede yatay izgiler, birler, onlar, yzler ve binler
hanelerini, sadakiler dilbilgisel biimbirimleri soldakiler ise szlk
birimlerini gstermektedir. Bir nokta bir birim, bir izgi be birim an
lamna gelir. Dolaysyla, ekil 9 .2 deki iaret, 23.115.15. 35.4 = at
yulaf yiyor eklinde okunur.
e k il 9 .2
170 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ikonogramlar anmsatr. Bunlar kimi zaman bir nesneyi gsterir (k
k bir kadeh gibi); kimi zaman salt geometrik ekillerdir (drtgen,
gen, daire); bazlar da yzeysel olarak Msr hiyerogliflerinden
esinlenmitir. Yaptn kalan blmnde kullanlan lt, poligraf-
nin ltdr: konogram, Romen rakamnn deerini edinir, Arap
rakam ise belirli bir terimi gsterir. Bylece, rnein eler drtgeni
ile 4 rakam, e olarak su anlamna gelir; ancak iilecek sv olarak
su, kadeh ikonogram (iecekler snf) ve bunu izleyen 3 rakam ile
dile getirilir.
Projenin iki ilgin yn vardr. lki, bu sistemle poligrafnin bir hi
yeroglif szlyle birletirilmeye allmasdr; yle ki, kuramsal
olarak bu dil, bir doal dile evrilmesine gerek olmakszn kullanla
bilecektir. Okur drtgen + 4 okuduunda, bu ekilde adlandrlan
eyin bir e olduunu; kadeh + 3 okuduunda ise, iecek bir e
yin sz konusu olduunu bilir. Bir anlamda, gerek Kircher poligrafi-
si, gerek Becherin Characteri , szcklerin anlamn bilmeden de e
viriye olanak tanmaktadr; buna karlk, Novum inventum tmyle
mekanik olmayan bir felsefi bilgiyi ngrr: Su szcn ifreleye
bilmek iin onun bir e olduunun bilinmesi gerekir; bu, doal kay
nak dilin aa vurmad bir bilgidir.
Bir tr poligrafi zerine iki yapt yaymlam olan Sir Thomas Ur-f
quhart (Ekskubalauron , 1652 ile Logopandecteisior, 1653), alfabeye
gre sralamann raslantsal olduunu, buna karn kategoriler yoluy
la dzenlemenin de istenen terimin bulunmasn gletirdiini be
lirtiyordu.
Hi kukusuz, Kircher projesinin ikinci ilgin yn, tek tek diller
den bamsz temel kavramlardan olumu bir izelge oluturma gi
riimidir. Ancak Novum inventum'un 54 kategorisi, tutarszlklarla
dolu bir liste oluturur. Bu liste unlar ierir: Tanrsal varlklar, me
lekler, gksel varlklar, eler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, mineral
ler, Llullun Mutlak lkeleri ve Llull arsmn teki soyut kavramlan,
iecekler, giysiler, arlklar, saylar, saatler, ehirler, yiyecekler, aile,
grmek ya da vermek gibi eylemler, sfatlar, zarflar, yln aylar. Belki
de tutarl bir kategori sistemi oluturmann gl Kircheri byle
bir fikirden vazgemeye ve Polygraphia nn daha alakgnll tekni
ine gemeye ikna etmitir.
Snflamann tutarszlna gelince, bunun bir nceli vard. Schott,
Kircheri poligrafinin ncs olarak grr; ancak kukusuz daha eski
tarihli (1 6 5 3 ) bir yapt hakknda bize geni bilgiler veren de
P O LG R A FLE R 171
Schottun kendisidir. Bu yapt, Schottun adn unuttuunu (s.
483) syledii bir baka spanyol Cizvitin projesidir. Bu Cizvit, Ro-
maya tek bir yapraa yazlm bir Artificium ya da bir Arithmeticus
Nomenclator, mundi omnes nationes ad linguarum et sermonis unita-
tem invitans. Authore linguae (quod mirere) Hispano quodam, vere, ut
dicitur, muto sunmutur. Adn bilmediimiz spanyol, Kircherden
nce yazm olmaldr; nk Novum inventum, 1655 ylnda papa
lk makamna oturan Papa VII. Alexandera adanmtr. Dilsiz olduu
iin bir pasigrafi yazm olan bu adn bilmediimiz yazar hakknda
Schott Technica curiosada kapsaml bilgiler verir; ancak 1655 tarih
li Jocoseriorum naturae et artis sive magiae naturalis centuriae tres
adl yaptnda da ondan sz etmekteydi. Aslnda, ad bilinmeyen bu
kii Pedro Bermudo (1 6 1 0 -1 6 4 8 ) olsa gerektir. Bermudonun span
yolcada aa yukar Ver-mudo eklinde sylendii gz nnde bu
lundurulduunda, yaptnn son szckleri de bir sz oyununu gs
termektedir (Cenal 1946).
Schottun betimlemesine gvenilip gvenilemeyecei kukulu
dur; nk Becherin sistemini betimlediinde de sistemi yetkinle
tirip, ona Kircherin yaptnn kendisine esinledii gelimeleri ekle
mitir. Her durumda, Schotta gre Artificium her dilin szcklerin
den oluan listeyi 4 4 temel snfa indirgiyor ve snflardan her biri
numaralandrlm yirmi otuz terim ieriyordu. Burada da ifreleme
srecinde bir Romen rakam snf, bir Arap rakam ise terimi gster
mekteydi. Schott, projenin saylarn yerine baka karakterlerin kulla
nmna da olanak saladn kabul ediyor; ancak herhangi bir ulustan
herhangi bir birey saylar kolaylkla renebilecei iin saylarn sei
minin daha uygun olduunu dnyordu.
Dilbilgisel biimbirimler iin (say, fiil zamanlan, bknler) bura
da da Becherinki denli karmak iaretler kullanlyordu. yle ki,
szgelimi Arap rakamndan sonra accent aigu (') geliyorsa, bu oul
anlamna gelir, accent grave (') geliyorsa iyelik durumu anlamna ge
lir; rakamn stne konan bir nokta fiilin imdiki zamann, rakam
izleyen nokta ise tamlayan durumunu gsterir. Seslenme durumu ile
ynelme durumunu ayrt etmek iin, ilkinde birbirini izleyen be,
tekinde ise alt nokta saymak gerekmektedir. u halde, timsah gs
termek zere XVI.2 (hayvanlar snf + timsah) yazmak gerekecektir;
ancak birka timsaha seslenmek sz konusu olduunda (Ey timsah
lar) XVA. .. yazmak gerekecektir. ndeki, stteki ve arkadaki nokta
lar, vurgular ve teki yazm imleri sistemi kullansz hale getirir. An
172 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
c a k b u r a d a d a ilg in o la n n o k t a , 4 4 s n flk lis te d ir. P a r a n te z i in d e
y a ln z c a b ir k a r n e k v e r e r e k , lis te y i a k ta r m a y a d e e r :
P O LG R A FLE R 173
Boresin vard sonu, dnyada keyfi ve varsaymsal olmayan
hibir snflandrmann var olmaddr. Felsefi dillerle ilgili panora
mamzn sonunda, Leibnizin de sonunda bu dramatik saptamaya ka
tlmak zorunda kaldn greceiz.
174 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
10
nsel Felsefi
Diller
175
olacan ve dilmalar tutma gereksinmesinin yol at harcamalar
dan nemli lde tasarrufa olanak salayacam syleyecektir. Beck,
bunun ardndan, neredeyse zorunluluk gerei olarak, evrensel bir di
lin Incilin yaygnlatrlmasna da yarayacan ekler. Ancak aka
belli olduu zere, ticaretten sz edildikten sonra, bu sonuncusu da
Avrupa uluslarnn yeni fetih topraklarnda yaylmasnn biimlerin
den biri olarak grlr ve Beck ve dnemin teki kuramclarnda bir
saplant halini alan temalardan biri de uzak topraklarn sakinleriyle
ilk ticari iletiimi kuran kiflerin kulland jeste dayal dildir.
1 5 2 7 den balayarak, Alvaro Nunez Cabeza de Vaca Amerikadaki
keiflerini anlatrken, binlerce farkl lehe konuan halklarla anla
mann gln ve kifin bu engelden jeste dayal bir dil vastasy
la kurtulduunu ortaya koymutu. Beckin kitabnn ilk sayfasnda,
el hareketleriyle derdini anlatan bir Hintli, bir Afrikal ve bir Ameri
ka yerlisine onun projesini emanet eden bir Avrupah gsterilir.
Bilimsel alanda, daha nceki simya dilinin simgesel-alegorik be
lirsizliklerinden kurtulup, fizik ve doa alanlarndaki yeni bulgulara
uygun snflandrmalar bulma ynnde dayanlmaz bir gereksinim
ba gsterir. Dalgarno Ars signorum (1661: To the reader) adl kita
bnda fazlalklar, anormallikleri, ikili anlamlar ve belirsizlikleri en
aza indiren bir dilin acilen gerekli olduunu ortaya koyar ve bunun
halklar arasndaki iletiimi daha iyi bir hale getireceini, felsefeyi saf
satalardan ve anlam tartmalarndan kurtaracan belirtir. Dolay
syla, kutsal diller iin bir g olarak grlen yn, yani bu dillerin be
lirsizlii ve simgesel younluu, artk bir snr olarak grlmektedir.
Bacon
176 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ckler araclyla kendini kabul ettiren idola ya varolmayan eyle
rin adlardr... ya da varolan; ancak kank, kt tanmlanm ve nes
nelerden aceleci ve ksmi olarak karlm eylerin adlandr ( No-
vum organum , I, 60). Kark bir kavrama rnek, birok farkl anlam
olan nem kavramdr: Bir baka cismin evresini kolayca saran; sa
lamlk ve btnlkten yoksun olan; kolaylkla btn ynlere yay
lan; blnp dalan ya da kolaylkla birleip toplanan; kolaylkla ha
rekete geen; bir baka cisme kolaylkla yapp onu slatan; kolaylk
la sv hale geip zlen. u halde, bilimsel olarak konumak isteni
yorsa, dili tedavi etmek gerekmektedir.
Bu dil tedavisi fikri zellikle Anglosakson felsefesinde merkezi bir
yer edinecektir. Hobbes Leviathan da (1651, IV) dilin kullanmlar
kadar ktye kullanmlarnn da olduunu anmsatr: nsanlar sz
cklerin anlamlarnn tutarszl nedeniyle dncelerini yanl ola
rak kaydettiklerinde; szckleri eretilemeli olarak, yani yaygn an
lamlarndan farkl olarak kullandklarnda; szcklerle istemedikleri
eyi istediklerini ilan ettiklerinde ve szckleri karlkl olarak bir
birlerine ac ektirmek amacyla kullandklarnda. Locke (Essay con-
ceming human understanding 'in III. kitabnda, 1690, IX), szckle
rin kusurlu oluuyla ilgili olarak unlar syleyecektir:
Sesler, herh angi bir fikir asnd an isten ce bal ve say m aca old u k la
rn d an , insan k end isin e kendi fikirlerini im lem ek iin s zc k leri kul
lanabilir. Bu kii h e p , tu tarl olarak, ayn g stergey i ayn fikir iin kul
lan rsa, herhangi bir k u su r s z k o n u su o l m a z .. . D ilin iletiim d e asal
arnac anlalm ak olduu iin , bir s zc k d in ley en d e k onu an n z ih
n in d e tem sil ettii fikri a rtrm a z sa , s z c k le r bu am aca h iz m e t e t
m i olm azlar.
N S E L FELSEF D L L E R 177
benzerlikleri olmakszn, kavramlar temsil ederler. Grld gibi,
Kircherden farkl olarak Bacon, in ideogramlarmm gstergesel be
lirsizliinin farkna varmyordu; ancak bu duyarszlk teki yazarlar
la paylat ortak bir noktadr. Wilkins de, bu tr karakterlerin yol
at glk ve etrefilliklerin tesinde, onlarn biimleri ile temsil
ettikleri ey arasnda herhangi bir benzerlik sergilemediklerini belir
tecektir (Essay, s. 4 51). Bu deerlendirme farkllklarnn olas bir ne
deni, belki de Kircherin indeki Cizvit rahiplerinden ilk elden bilgi
ler almasyd, dolaysyla in ideogramlarm dolayl ilikiler aracl
yla renen ngiliz bilim adamlarna oranla bu ideogramlar hakkn
da daha fazla ey biliyordu.
Bacona gre bu ideogramlar, szel bir dilin dolaymmdan ge
meksizin dorudan bir kavramla iliki kuran gstergelerdir. inliler
le Japonlar farkl diller konuup nesnelere deiik adlar vermekle bir
likte, ayn ideogramlar tandklar iin, yaz yazdklarnda birbirleri
ni anlayabilmektedirler.
Lodwickin syleyecei gibi, salt uzlamsal olarak gk iin o
imi kullanlmaya karar verilse bile, bu nesne gstergesi bir ses gster
gesinden farkl olacaktr;
178 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
auditu et sono anlamna geliyordu) daha sonraki incelemeciler iin
bir esin kayna oluturacaktr.
Comenius
N S E L FELSEF D L L E R 179
ymlanmasn geciktirmitir (dnemin birok yaptndan farkl ola
rak, bu izimler yalnzca ss amac tamyordu). Kitapta, temsil edi
len nesnelerin szel adlar yalnzca balklar, aklamalar, btnleyici
eler olarak belirir, o kadar ki, kitabn bana, her harfin yanma
kard ses o harfin sesini anmsatan hayvann resminin eklendii bir
alfabe konur. Bylece Comenius, dil ile hayvan sesi arasnda, Hars-
drfferin Alman diliyle ilgili fantezilerini yakndan anmsatan bir
onomatopi ilikisi kurmu olur: Die Krhe krchzet, cornix comica-
tur, la cornacchia gracchia, la Corneille gazoille (karga gaklar) ya da
Die Schlange zichtet, Serpens sibilat, il Serpe fsschia (sic), le Ser-
pent siffle (ylan tslar).
Comenius, retorik ssleri, belirsizlik kaynaklarn ortadan kald
racak, szcklere balangtaki anlamlarn yeniden kazandnp, her
ey iin tek bir ad kullanmak suretiyle szcklerin anlamn net ola
rak belirleyecek bir dil reformu nerdii Pansophiae Christianae liber
///de (1 6 3 9 -1 6 4 0 ), doal dillerin kusurlarnn kapsaml bir eletiri
sini yapar. Yapay bir dil iin ynergeler, 1668 tarihli Via luciste yer
alr. Bu yaptta pansofi artk yalnzca bir eitim yntemi deildir, to
pik bir gr nitelii edinir. Bu topyada bir dnya kurulu, Panglos-
sia adl tekbir felsefi dilin konuulaca kusursuz bir devletin kurul
masn salayacaktr. Bu yapt, Otuz Yl Sava srasnda Avrupada
srgn olan Comeniusun Londraya geldii 1641 ylndan nce ya
zlmt ve elbette metnin elyazmas ngiliz kltr ortamnda dola
yordu (rnein, bkz. Cram 1989).
Burada Comenius, Latincenin siyasal ye yapsal snrlarn aabi
lecek bir kusursuz dili ana izgileriyle verir (u da var ki, Comenius
hibir zaman bu dili btn ayrntlaryla kurmayacaktr). Yenidil, y
le bir dildir ki, onu oluturan szlk, gerekliin oluumunu yans
tr, szcklerin kesin ve tek bir anlam vardr, her ieriin anlatm ve
her anlatmn ierii vardr, ierikler hayal rn yaratlar deil, ger
ekten varolan eylerdir (Pellerey 1992a: 48).
Buradaki eliki udur: Comenius, her eyin, bitmez tkenmez bir
Tanr arayn tevik edecek ekilde, devinimsiz bir hakikatn uyu
muna bal olarak birbirleriyle balantl olduu bir pansofi arayan
Gl-Ha esinlenmeli bir iitopyacdr; ancak bu topyac, balangta
ki haliyle kusursuz bir dili yeniden bulabileceine inanmadndan
ve eitsel nedenlerle etkili yapay bir yntem aradndan, ok daha
laik esinlenmeli ngiliz topyaclarnm eseri olacak olan bir felsefi dil
araynn ana izgilerini oluturur.
180 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
D escartes ve Mersenne
N S E L FELSEF D L L E R 181
vahiyleri okumaya yaradm syledii gizemli diller hakkndaki
baz ekincelerini anlamak iin, poligrafleri, dolaysyla Kircherci or
tam dnmek gerekir. Ancak bu noktada Descartes temel sorunun
bir bakas olduunu belirtir. lksel adlar yalnzca renmek deil,
anmsamak iin de, bunlarn saylar dzeniyle ayn manta sahip bir
fikirler ya da dnceler dzenine karlk gelmesi gerekecektir (say
lar dzeninde saylarn hepsini renmemiz gerekli deildir, sayla
rn ardl olarak retilmesini reniriz). Ancak bu sorun, ak ve anla
lr bir fikirler sistemini tanmlayabilecek Gerek Felsefe sorunuyla
rtr. Dnebileceimiz btn fikirlerin retilebilecei yaln fi
kirlerin hepsini sralamak ve her birine bir yaz imi atfetmek mm
kn olsayd, o zaman saylar iin yaptmz gibi bu tr bir dnce
matematii oluturabilirdik; oysa dillerimizin szckleri, kark d
ncelere gnderme yapar.
A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Karakter ve zellikler zerine
ngiliz Tartmas
N S E L FELSEF D L L E R 183
yazdnda da, okura ynelik giri mektubunda, adn vermemekle
birlikte Webstera atmay srdrecektir.
Elbette, bir biimde, mistiklerin aray ile bilim adamlannn ara
y arasnda ortak bir eyler vard. Bu yzylda kar saflarda mcade
le eden yazarlar arasnda bile karlkl etkiler konusu olduka karma
k olup, sk sk felsefi dillerle Yeni-Llullculuk ve Gl-Halk arasn
daki ilikilerden sz edilmitir (bkz. Ormsby-Lennon 1988, Knowl-
son 1975: 876 ve doal olarak Yates ile Rossi). Ancak Wardunki gibi
bir konum, W ilkinsin ona salad destekle birlikte, dem diliyle il
gili nceki aratrmalarn hepsine oranla, laik bir nitelik ortaya koyar.
unu yinelemekte yarar var: Burada yitmi bir balang dilinin aran
mas deil; yeni, yapay, felsefi ilkelerden esinlenen bir dilin aranmas
sz konusudur. Bu dil, rasyonel aralarla, hep aranan ancak asla tam
olarak yeniden bulunamayan her tr kutsal dilin getiremedii z
m getirecektir. Btn kutsal ve ilksel dillerde -en aznda bu ekilde
sunulan dillerde- anlatma oranla, asla tam olarak snrlan izileme-
yen bir ierik fazlasyla karlatk. imdi ise, benzersiz bir impositio
nominum edimiyle, anlatm ile ierik arasnda btncl bir uyumun
gerekletirilecei bilimsel (ya da felsefi) bir dil aranmaktadr.
Ward ve Wilkins gibi insanlar, mistiklerin dnceleriyle doru
dan yar iinde, bir tr yeni bir demlie soyunurlar. yle olmasa,
W ilkinsin Essayin bandaki okura ynelik mektupta neden kendi
felsefi dilinin yapmack anlatmlar ardnda gizlenen kaba hatalar
aa kararak, dindeki ada farkllklarmzdan bazlarn akla
maya katkda bulunabileceini aka belirttiine bir aklama getiri
lemezdi. W ilkinse gre, bir kez felsef olarak aklanp, szcklerin
gerek ve doal nemine uygun olarak dile getirildiklerinde bu ha
talarn birer tutarszlk ve eliki olduu aa kacaktr (Bir).
Bu, gelenee kar alm bir sava ilan, dil kaslmalarna kar de
iik bir tedavi vaadidir; XX. yzylda dil zmlemesini birok me
tafizik kavramn rtlmesinde bir ara haline getirecek olan, belir
gin olarak Britanya etiketli pheci-analitik akmn ilk tezahrdr.
Llullcu deiik etkilere karn, bu ortamda Aristotelesin snflan
drma sistemine bal kalnarak hareket edildiine kuku yoktur ve
Wardun nerisi de bu niteliini hemen belli eder: Yeni karakteris
tik ya da kavramsal gstergeler dili, gerek karakterlerin yan sra,
ilksel zellikler bileimi ltnden de yararlanmaldr. Bu ltte
szckler basit kavramlan imledikleri ya da basit kavramlara ayn-
tnlabildikleri iin, uras aktr ki, her tr basit kavram belirlenip
184 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
simgelerle gsterilirse, bunlarn says nispeten ok az olacak... bile
im ltleri de kolaj'lkla bilinecektir; daha karmak yapda olanlar
da hemen anlalacak, kendilerini oluturan btn eleri gzler
nne serecek, bylece eylerin doasn belirgin klacaklardr (Vin-
diciae, s. 21).
nsel Fe ls e f D l l e r 185
H A YVA N K PE K G L K ED G L
kpek + + -
k u rt + + -
kaplan + - +
kedi + - +
e k il 1 0 .1
186 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
tr. Ya her doal cins iin bir ide vardr (yleyse at idesi varsa, or-
nitorenk idesinin de olmas gerekir) ya da ok daha soyut olan az sa
yda ide vardr (Bir ve ok, yi, matematik kavramlar gibi); ancak
bylesine soyut zelliklerin bileimiyle ne bir at ne de bir ornitorenk
tanmlanabilir.
yleyse farz edelim ki, ikili ayrmlar yoluyla dzenlenmi bir ilk
seller sistemi belirlensin; bu yle bir sistem olsun ki, terimleri arasn
daki sistematik ilikiye bal olarak, sonlu olup, bize her terimi ya da
ona karlk gelen kavram tanmlama olana versin. Byle bir siste
min iyi bir rnei, szlklerin bize sunduu, altanlamlar ile stan-
lamlar arasndaki karlkl rtmedir. Bu, rtme sistemi hiyerar
ik olarak bir ikili ayrm lar aac biiminde dzenlenir. Her altanlam
iftine tek bir stanlam karlk gelir; her stanlam ifti de, bir st
aamadaki stanlamm altanlam dzeyini oluturur ve bu byle de
vam eder. Sonunda, rtmesi gereken terimlerin says ka olursa
olsun, aa ana stanlama doru daralp onunla son bulur.
nceki rnek, u aac retecektir:
K p ek
H A YVA N
< K urt
Kedi
K ED G L
K aplan
e k il 1 0 .2
n s e l F e l s e f D l l e r 187
olgusal yarglardan ayrmak mmkn olacaktr: Kaplanlar insanlar
yiyor gibi anlatmlar dnya bilgisine bal olacak; nk szlksel ya
p bu tr anlatmlara olanak vermeyecektir.
Bununla birlikte, bu yap bize kedi ile kaplan arasndaki fark ta
nmlama olana salamad gibi, kpekgil ile kedigil arasndaki far
k tanmlama olana da salamayacaktr. Bu yzden, snflandrmaya
farklar sokmak gerekmektedir. Tanmla ilgili incelemelerinde Aris
toteles, sonradan, Ortaa geleneinde Porphyrios Aac olarak bi
linecek olan ey de Aristotelese dayanmaktadr (nk bu kuram
kaynan, Yeni-Platoncu Porphyriosun II.-III. yzylda yazlm
Isagogeundan almaktayd ve ngiliz gerek karakter tasarmclarnn
kltrnde, ikame edilemez bir model olarak yaamn srdrmek
teydi)-, iyi bir tanmn yle olmas gerektiini dnyordu. Bir e
yin zn tanmlamak iin yle znitelikler seilmelidir ki; sonun
da, bu zniteliklerden her biri tek bana alndnda, zneden daha
byk bir kaplama sahip olsa da, zniteliklerin hepsi birlikte znenin
kaplamna e bir kaplama sahip olmaldr (Analytica posteriora II
96a, 35). Aristoteles her cinsi iki farka blyor, bu farklar bir kart
lar ifti oluturuyordu. Her cins ile cinsi ikiye blen farklardan biri,
bir sonraki tr oluturuyor; bu sonuncusu da, yanndaki cins ve
oluturucu elerinin farkllyla tanmlanyordu.
Bu yzden, ekil 10.3te grld gibi, Porphyrios Aac insanla
doa gc olarak anlalmas gereken tanr arasndaki ve insanla hay
vanlar arasndaki fark tanmlayacaktr. ekil 10.3te, byk harfler
cins ve trleri, kk harfler ise zgl farklar ya da yalnzca tek bir
trde beliren ilineksel ayrntlar gsterir. Grld gibi, ekildeki
aa nsan lml, rasyonel hayvan olarak tanmlama olana
HAYVAN
R asy on el rrasyon el
R A S Y O N E L H A YVA N / R R A S Y O N E L H A Y V A N
l m l l m s z l m l l m s z
L - * - N S A N / T A N R I AT / X
e k il 1 0 .3
188 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
salamaktadr ve insan olmayan lml, rasyonel hayvan olmayaca
ndan (ya da tam tersi), bu tanm tatmin edici kabul edilir.
Ne yazk ki, bu blmlemede, yeni farklar eklenmedike, henz
hangi anlamda at, kpek ve kurtun, kedi ile kaplann bir
birlerinden farkl olduklarn sylemek mmkn olmayacaktr. ste
lik, grlyor ki, farklarn tek bir trde belirmesi gerekirken, bu aa
ta farklardan bazlar (lml/lmsz gibi), iki tr altnda belir
mekte ve bu noktada, yalnzca kpek ile kedi deil, meneke ile gl,
elmas ile safir, melekler ile eytanlar birbirinden ayrt edilmek isten
diinde, sz konusu farklann aata yeniden kullanlp kullanlma
yacan belirlemek glemektedir.
can is
fa m ilia ris....................K PE K
------ cam s
------ cam s cam s
lu p is....................K U R T
fissiped ia
(y a n k - ------ vu lp is (ve tek i b l m le m e le r)
ayakllar)
N S E L FELSEF D L L E R 189
sonunda kpekgiller familyasna ait, etillerde ise etiller takmna
ait bir dizi ortak zellik sralamas gerektiini bilir, tpk ilksel olma
yan memeli teriminin, aa yukar yavrularn, st bezlerinden
salglanan st araclyla besleyen dourgan hayvan anlamna gel
diini bildii gibi.
Bir tz adnn gstermesel (designativo ) olmas (yani tzn ait ol
duu cinsi gstermesi) ile tansal olmas, yani saydam, kendini ta
nmlar olmas arasnda fark vardr. Linnaeu.sun snflandrmalarnda
(Species plantarum, 1753), Arundo calamogrostis ve Arundo arena
n a gibi ayn cinse ait iki tr verildiinde, gstermesel adlar bunlarn
ayn familyaya ait olduunu gsterir ve aralarnda bir fark bulundu
unu ortaya koyar. Ancak daha sonra, Arundo calamogrostis iin
calycibus unifloris, culmo ramoso, buna karn Arundo arenaria
iin calycibus unifloris, foliis involutis, mucronato-pungentibus
belirlemesi yaplarak, bunlarn zellikleri tansal olarak akla ka
vuturulur (bkz. Slaughter, 1982: 80). Ancak bu betimlemede kulla
nlan terimler, artk taksonlarm stdilinin terimleri gibi szde ilksel
ler olmayp, tansal amala kullanlan doal dilin terimleridirler.
Oysa, nsel dil tasarmclarna gre, her anlatm esi, anlam ka
rklna yol amayacak tarzda, gsterilen eyin btn zelliklerini
dile getirmelidir. Bundan sonraki blmlerde inceleyeceimiz proje
lerin belirleyici zellii, bu elikidir.
190 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
1 1
George Dalgarno
191
Her durumda, Oxford evresi W ilkinsin projesini daha ciddiye
ald. Mays 1 6 6 8 de Royal Society, projenin olas uygulamalarn in
celemek zere bir kurul oluturdu; bu kurulda Robert Hooke, Robert
Boyle, Christopher Wren ve John Wallis yer alyordu. Geri bu tar
tmann somut sonularyla ilgili bilgiler yok elimizde; ancak daha
sonraki gelenekte, Locketan Encyclopdie ye, Wilkins her zaman en
gvenilir projenin yaranas olarak anlr. Dalgarnoya daha byk bir
sayg ve dikkatle yaklaan tek kii olaslkla Leibniztir. Leibniz ansik
lopedinin taslaklarndan birinde, Dalgarnonun varlklar listesini ne
redeyse szc szcne aktanr (bkz. Rossi 1960: 272).
te yandan, Dalgarno niversite yelerinden deildi, oysa W il
kins sekreteri olduu Royal Society evresinin iinde yer alyor, dola
ysyla daha ok ibirlii, neri, destek ve dikkatten yararlanyordu.
Dalgarno evrensel bir dilin birbirinden net olarak ayrlm iki y
n iermesi gerektiini biliyordu: Filozofun eseri olan bir bilgi snf
landrmas (ierik dzlemi) ile karakterleri bu snflandrmann belir
ledii nesne ve kavramlara gndermede bulunacak ekilde dzenle
yen bir dilbilgisi (anlatm dzlemi). Dalgarno bir dilci olduundan,
bakalarnn tamamlamasn dileyerek, yalnzca snflandrmann il
kelerine deinir.
Dilci olarak, ncelikle yalnzca yazl deil, ayn zamanda szl
olan bir dil sorununu ele alr. Farkl sesletimleri olan kiilerin kabul
edilebilir bulaca bir sistemi kavrama olanayla ilgili Descartesn
ekincelerini bilir ve kitabnn bana, insann ses organlarna en uy
gun bulduu sesleri belirleyen bir fonetik zmleme koyar. Gster:
geler dili iin kullanaca harfler -bunlarn seimi keyfi ve ltten
yoksun grnmektedir- gerekten de herkese daha kolay ses'letilebi-
leceini dnd harflerdir. Gsterge szcklerinin dizimbili-
minde de, Dalgarno onlarn sesletilebilir olmas zerinde durur,
bunlarda hep dnml olarak bir nl ile bir nsz kullanlmasna
zen gsterir ve araya salt akma ilevi olan birletirme ift nlleri
koyar; tabii, sesletimi kolaylatrrken, gstergenin tannmasn zor
la tmr.
Sonra Dalgarno ilkseller sorununa geer; onlarn cins, tr ve farka
dayal olarak karsanabileceini dnr; nk ikili bir blmle
menin, bellee de byk bir yardm olacaktr (s. 29). Dalgarnonun
blmlemesi, olumsuz farklar deil, yalnzca olumlu blmlemele
ri ngrr (s. 30 ve devamnda aklad mantksal ve felsefi neden
lerle).
192 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Dalgarnonun projesinin tutkulu yn (W ilkinsin projesinin de)
udur: Onun snflandrmas, en kk eitlerine kadar yalnzca do
al cinsleri deil, insan yapm ve ilineksel eyleri de gz nnde bu
lundurmaldr. Bu, Aristoteles geleneinin asla gerekletiremedii
bir giriimdi (bkz. Shumaker 1982: 149).
Dalgarno, kendi bileim ltne karar verirken, olduka cesur bir
gr savunur; buna gre, her tz, bir ilinekler bilekesinden baka
bir ey deildir (s. 44). Eco 1 9 8 4 te (2.4.3) gsterildii gibi. Bu
Porphyrios snflamasnn neredeyse kanlmaz bir sonucuydu; an
cak Aristoteles gelenei umarsz bir abayla bu sonucu gz ard etme
ye almt. Dalgarno sorunla yzleir; ancak ilineklerin sonsuz ol
duunu teslim eder. te yandan, aa trlerin de ok fazla olduunu
fark eder (saylarnn 4 .0 0 0 ila 10.000 arasnda olduunu hesaplar)
ve iki binden fazla trden oluan bir snflamaya ulaan W ilkinsin
nerilerini kabul etmemesinin nedeni de olaslkla budur. Dalgar
nonun korkusu udur: nsan byle bir yntemle, bir kadavray Pet-
rusu Jacobustan ayrt etmek olanaksz hale gelinceye kadar en ince
paralarna ayran anatomistin durumuna debilir (s. 33).
lksellerin saysn belli bir dzeyde tutmak iin Dalgarno, 17 ye in
dirgedii temel cinsler ile ara cins ve trler in gz nnde bulundurul
duu izelgeler oluturmaya karar verir. Bu dzeyin belirlenmesi
iin izelgelerde baka ara blmlemeler yer alr; kavramsal gstergeler
dili bunlan adlandrabilir (rnein, scakkanl hayvanlar NeiPTeik ola-
ak, drtayakllar ise Neik olarak gsterilir) ancak gnlk adlar yalnzca
cins, ara cins ve tr harflerini dikkate alr (matematiksel kendiliklerin
somut cisimler arasnda yer aldna dikkat ediniz; nk sonuta nok
ta ve izgi gibi kendiliklerin birer biim olduu varsaylmaktadr).
ekil 1 1.1de, izelgelerin ksmi bir rkonstrksiyonu grlmek
tedir (dallanmann sonuna dek yalnzca iki altblmleme izlendi:
tekparmakl hayvanlar ile asal tutkular). 17 temel cins siyah byk,
harflerle gsterilmitir ve her biri 17 byk harfle belirtilmektedir.
Ayn harfler, ara cinsleri ve trleri gstermek zere kk harf olarak
kullanlmtr. Ayrca Dalgarno ilevsel harf kullanr: Kartlk
anlamna gelen R (pon ak ise, pron nefret olacaktr), nce gelen harf
lerin say olarak okunmasn salayan V ve iki u arasndaki ortay
gstermek zere L.
G eorge D a lg a r n o 193
^ G
O- -5 % u*
G -G > 3 S e
00 >
cf
:Q E
3 S
:Q m rt c: 5)
M
ce JaecS^cc ce
C ra ili
_____ ,_
^ c
ertf IO
ti s
I_d___
X tu
>,
a, -j *
er9
S
. 4r
=
1
s G
u u .
1 1 .1
ekil
PO Q d c/5 t * O K
i_____________ J
tu
hJ
a
w
2 N
*3 o
h
w
3
o JD
to 3 3y
< 2
194 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
hayvanlar hava, su ve yer hayvanlar olmak zere blme ayrlr.
Yer hayvanlar (k) arasnda, tam toynakl (?j) olanlar, yani bugn tck-
parmakllar adn verdiimiz hayvanlar yer alr. Dolaysyla, Nyk b
tn tekparmakllar gsteren karakterdir. Bu noktada Dalgarno, ba
ka blmlere ayrlmayan alt trleri (at, fil, katr ve eek) kaydeder.
lineklerden (E) Duyarllk (P) teki eylerin yan sra Asal Tutku
larla (o) ilikilidir. Bundan sonra, ikili blmlemelere dayanmayan
bir liste vardr: Hayranln pom ile gsterilmesinin nedeni, pnin
cinsi, onun ara cinsi gstermesi ve mnin tutkular listesinde sra sa
ys ilevini grmesidir.
Hayvanlarda ara cinsin nc harfle, trn ise ikinci nlyle ve
rilmesi ilgintir, buna karn ilineklerde bunun tersi olur. Dalgarno,
aklama getirmeksizin bu tuhaflktan sz eder (s. 52). Tuhafln ne
deni akma olsa gerektir; ancak neden somut varlklarn ara cinsleri
nin nller, trlerinin ise nszler araclyla adlandnlmad ak
deildir. yle olsa, homojen bir lt elde etme olana doacakt.
Ancak sorun bakadr. Tekparmakllarn Ni]k eklinde adlandrl
mas, blmlemeden kaynaklanmakta; buna karn, filin a olmas,
keyfi bir karara dayanmaktadr. Ancak sorun yaratan, seimin keyfi
lii deildir: k canl olduu iin (ki canl da somut, fiziksel olandr)
hayvan olan yer mahluku anlamna gelirken -dolaysyla, snfsal
blmleme bir biimde eyin doasm aklarken-, Ni]ka da fili gs
teren sondaki a yalnzca u anlama gelir: Tekparmakllar listesinde a
saysna sahip olan ve fil ad verilen ey. Ayn ekilde, hayranl
gsteren pom un sonundaki m yalnzca u anlama gelir: Duyarlla
ilikin ilinekler altnda yer alan asal tutkular listesinde m sra says
na sahip olan ve hayranlk ad verilen tutku. Dalgarno ikili ayrm
son trlere kadar gtrmediinden, szln szn ettii btn
son trleri yaln alfabe srasna (ya da hemen hemen alfabe srasna)
koyma zorunluluuyla kar karya kalr.
Ancak Dalgarno (s. 42) sralamaya dayal bu yntemin, tanmlay
c ad renmek istemeyen kiiler iin bir anmsama yntemi olduu
nu belirtir. Aslna baklrsa, kitabn sonunda, birok Latince terimin
felsefi karakterlerinin verildii bir Latince-Felsefe Szl bulun
makta ve zellikle szln sonunda fiziksel, somut varlklara ayrl
m bir blm yer almaktadr. Buradan, son trler iin bir tanmn
ngrld karsanabilir; ancak u var ki, szlkte yalnzca baz
rnekler verildiinden, birok trn uygun adn izelgelerden kar-
sayarak uydurmak konuucuya kalmaktadr.
G eorge D a l g a r n o 195
Kimi zaman, rnek taksonomik adan doru gibidir. Sarmsak
{neghnagbcna olarak verilmitir) rneine bakalm; Slaughter
(1982: 150), bu terimi u ekilde zmler: n = concretumphysicum,
e = in radice, b = vesca, g = qualitas sensibilis, h = sabor , n = pingue, a =
partes annuae, g =folium , b = accdens mathematicum, a = affect.pri-
ma, n = longum. Ancak bu yolla, Slaughtern (1982: 152) belirttii
gibi: izelgeler ancak belli bir noktaya kadar snflandrp adlandrr;
tanmlarn kalan szlkten elde edilebilir ancak snflandrmalar el
de edilemez. Dalgarno, karmak varlklarn en ince snflandrma
sna dek varmann art olmadn dnmt; ancak bir tanm ve
rebilmek iin bir snflandrma gerekmektedir. Sonu udur: Karma
k varlklar nasl snflandrmak, dolaysyla nasl adlandrmak ge
rektii, deyim yerindeyse dili kullanann inisiyatifine braklr.
u halde, yle grnyor ki, anlam kesin tanmlar salamas d
nlen bir dil, o dili kullananlarn yaratclna braklmaktadr.
Dalgarnonun kendisinin baz nerilerine bir bakalm (ad daha anla
lr klmak amacyla kkler taksim izgisiyle ayrlmtr):
196 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
ilikisi kurulabilir. Bylece, konuucu gerek felsefi dili, gerek anm
sama kodunu renmek zorunda kalr.
Szlk ile terimlerin bileimi son derece zor grnmekle birlikte,
Dalgarno bunu telafi etmek zere, son derece kolay bir dilbilgisi ile
szdizimi nerir. Klasik dilbilgisi kategorilerinin yalnzca adn ko
rumakla yetinir. Zamirler iin yalnzca birka karakter renmek ge
rekmektedir (ben = lal, sen = lel, o [eril] = lel...); kalan, yani sfatlar,
zarflar, stnlk dereceleri, hatta fiil biimleri sonekler araclyla
adlardan tretilir. Sim iyi anlamna geliyorsa, simam ok iyi ve si-
m ab daha iyi anlamna gelecektir. Sevgi anlamna gelen pon dan,
seven anlamna gelen pone, sevilen anlamna gelen pono ve se
vimli anlamna gelen ponom b tretilir. Fiillerde Dalgarno tek bana
kopulann her tr yklem sorununu zebileceini ne srer: Biz se
viyoruz, drt ilksel eye ayrtrlabilir: biz + imdiki zaman + ko-
pula + sevenler (s. 65). Her fiilin kopula ile sfata indirgenebilecei
fikrinin daha nce modistlerce dnldne ve Philosophia rati-
onaliste (1638) Campanella tarafndan savunulduuna dikkat edi
niz. Bu fikir z itibaryla Wilkins tarafndan da kabul edilecek ve
daha sonra Leibniz tarafndan yeniden ele alnacaktr.
Szdizimde (bkz. Pellerey 1992c) Dalgarnonun olumlu yn,
Latinceyi model alan teki felsefi dillerde henz varln srdren
ekimleri ortadan kaldrm olmasdr. Dalgarnonun dilinde yalnz
ca szcklerin sras nemlidir: zne fiilden nce gelmeli ve zneyi
nesne izlemelidir; mutlak kma durumu, cum.post, dum gibi zaman
belirleyicilerini ieren bir dolaylamayla zlr, tamlayan durumu
nun yerini ya bir sfat biimi alr ya da ait olmay gsteren bir forml
(shf = ait olmak). Shumaker (1982: 155), benzeri biimlerin pidgin
englishte de olduunu anmsatr; bu dilde m asters hand (efendinin
eli) denmez, hand-belong-master (el-ait olmak-efendi) denir.
Bylesine yalnlatrlan dilin bariz kabalklar vardr; ancak Dal
garno retorik zarafete byk bir kukuyla bakar ve mantksal yapnn
szceye kesin bir zariflik katt kansndadr. te yandan, gzellik,
zariflik ve keskinlik zelliklerini, adlarn bileimi tekniine saklar;
bu da ona, kendi dilini en yetkin felsefi dil olan Yunancayla karla
trma olana salar.
Dalgarnoda ve onun yan sra Lodwick ile W ilkinsde olan ve
Frankm (1979: 65 vd.) zellikle altn izdii bir zellii vurgulama-
lyz: Sonekler ya da nekler gibi eklere adlan teki dilbilgisi katego
rilerine dntrme ve dolaysyla onlarn anlamm deitirme ile
G eorge D a lg a r n o 197
vini ayrp, per, trans, paeter, supra, in, a gibi edatlar ise matematik
sel ilineklerin -dolaysyla, tam anlamyla adlarn arasna- arasna ka
tarak, Dalgarno her eyi kapsayan ve ayn zamanda, gelenein dil
bilgisi alanna atfettii her eyi ya da neredeyse her eyi iine alan bir
semantik varsaym oluturma eilimi gsterir. Bir baka deyile,
zerk anlam olan kategorematik terimlerle anlamlan szdizimsel
balama bal olan sinkategorematik terimler arasndaki klasik ayrm
(ya da anlamlara balanabilen deikenler ile balayclar arasndaki
mantksal ayrm) ortadan kalkar. Bu, modern mantn savunduu
dnceye kart grnen ancak gnmzn baz semantik eilimle
rine yaklaan bir eilimdir.
198 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
12
John Wilkins
199
* c
5*5 *
32 <
alL 5 &^ * ^
u i. e
5 &5
UZ
_j
c
<H o
<W <->^ c
^ <
S CQ*-} I5
<
<- < s <
L
P2 < o a
|0< o .
N
E
Z
3 <
si
m
2 UJ
w N
U O 3
>,
3
- ,
35
..S
o
LU
ts *-J
*c JS
O
8=0 ,
T -
-3
c/
B
tZ -3=0 >5b
o Q
L
*O*t- p Z
O 2
GENEL
2 Z <
tu r r
t* O -J \3 a
<< >- <
* cc tu e o , * S
a
M
J2
(/>0>
)* O S >
N j
:Q tf* .
200 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
.-j
uj j
, <J
l a"j d S zl
o d > < w O:
*u j $2 l/l >* <
i L
BYKLK
gU 37 n
* J ^ uj L
d ">
S o T ^
t/>2>* P
UfJ t/j 5?
< V-
N -
jO
O
- 3_ 5 E < *J Q3 S5 2
J ^ J E
o
DO Q < O Z ia liJ
J L J L J L
12.1
ekil
Jo h n W i l k i n s 201
izelgeler ve Dilbilgisi
| cat-kind
(ve tek i b l m lem eler)
am b ifler
D E N Z T 1/ F O K
y rtcla r
daha kkler:
u T L K / P O R S U K
eg zotik
(ve tek i b l m lem eler)
e k i l 1 2 . 2 P e n e li d o u rg a n h a y v a n la r.
202 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
fiil ekimlerine, soneklere ve teki imlere gemeyi salayacak biim-
birimleri ve belirtme imlerini saptayacaktr. Bunlar, yalnzca syle
min eitli blmlerini deil, ayn zamanda dolaylamalar da tret
meyi salayacaktr; sz konusu dolaylamalar araclyla, gene ve yal
nzca ilkseller kullanlarak, doal bir dilin teki terimleri de tanmla
nabilecektir.
Bu noktada artk W ilkins gerek karakterlere dayal kendi dilini
sunabilir. W ilkinsin nerdii dil, aslnda iki dile ayrlr: (i) belli be
lirsiz in ideogramlann andran ancak seslerilmeleri olanaksz olan
ideogramlardan olumu bir yaz; (ii) seslerimi gsteren bir ynerge.
ki dilden sz edilir; nk seslerimi gsteren alfabetik notasyon,
ideografik notasyonun kombinezon ltlerini izlemekle birlikte,
ylesine deiiktir ki, ayrca renilmesi gerekir. Aslnda, fonetik dil,
kavram yazs olarak da daha anlalrdr.
C od
W o rld -f- - ( Genera! -+ f Oeam. -2-
E lem en t r- /^'Magnitude L- | P o llci. ~ ~
1 i 3 4 s 6 7 2 9
9
A 8 ( y
e k il 1 2 .3
Jo h n W lk n s 203
Gerek Karakterler
e k il 1 2 .4
204 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Eer (De) e anlamna gelirse, o zaman (Deb) ilk fark anlamna gel
melidir; bu da (izelgelere gre) Atetir: Ve (Deba), ilk Tr, yani K
vlcm gsterecektir. (Det) Cins altnda beinci fark olacaktr, bu ise
Beliren Meteordur; (Deta) ilk tr, yani Gkkua; (Deta) ise kincisi,
yani Ayladr.
e k il 1 2 . 5
Jo h n W l k n s 205
hangi eanlamlnn en uygun olduu belirtilmez. Baka durumlarda,
rnein Corruption iin, olas eanlamllarn listesi ok karmaktr;
nk balama gre bu szck Ktlk, Ykm, Yozlama, ltihap,
kme, rme anlamna gelebilir. Kimi zaman, szln (ya da
trler izelgesinin) eanlamllar belirleme tarz gln sonulara yol
aar, rnein u eanlaml dizisinde olduu gibi: Kutu-konsol-san-
dk-dolap-tabut-masa.
kincisi dolaylam adr. Szlk manastr kaydeder; ancak buna
karlk gelen bir karakter (ve bir tr) olmad, buna karn kolej ile
kei bulunduu iin, manastr a keiler koleji ad verilecektir.
nc ltte, Transcendental Particles ad verilen yntem kul
lanlr. lksel zellikleri oluturan elerin anlam zmlemesi ne
risine bal kalan W ilkins, buza iin bir karakterin gerekli olma
dn varsayar nk inek + gen bileimi araclyla kavram elde
edilebilmektedir; dii aslan ilkseline de gerek yoktur nk bu terim,
aslana bir diilik belirtme imi eklenerek elde edilebilir. Bu arada W il
kins Dilbilgisinde, eklendikleri karakterin anlamm geniletmeye ya
da deitirmeye yarayan bir Akmsal Ekler sistemi oluturur (bunu
karakterlerin yazl ve sesletimiyle ilgili ksmda bir belirtme imleri
sistemine dntrr). Liste, toplam 4 8 ekten oluan sekiz smf ie
rir; ancak bunlar ortak bir payda altnda birletiren lt hi de siste
matik deildir. W ilkins, ekim ekleri (bu eklerle, lucesco, aquosus,
homunculus gibi terimler oluturulabilir), -tim ve -genus gibi sonek-
ler (bunlarla bir kkten gradatim ya da multigerms terimleri elde edi
lebilir), yer belirleyicileri (buradan vjestiarium retilir) ve zne belir
leyicileri (buradan arator retilir) bulunan Latince dilbilgisine ba
vurur. Eklerinden bazlar, elbette dilbilgisel niteliktedir (rnein,
yukarda szn ettiimiz, erili diile ve yetikini gence dntren
ler). Ancak Wilkins retorik ltlere de bavurur, eretilemeden,
kapsamlaytan ve dzdeimeceden sz eder, gerekten de metap-
horical-like kategorisinin ekleri, retorik yorum belirleme imlerin
den baka bir ey deildir. Bylece, bu ek kke eklenerek, zgn elde
edilir, ayn ek ka eklendiinde aikr elde edilir. Son olarak, baz
baka ekler de, grnd kadaryla, neden-sonu, ieren-ierik, i-
lev-etkinlik ilikisine gndermektedir, ite bunlardan birka rnek:
206 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
subay + deniz = amiral,
sanat + yldz = astronom,
ses + aslan = kkremek/kkreme.
JO H N W iL K iN S 207
de adlandrmak zorunluluu doar. Ancak, istenirse ve biraz kaba bir
dil kullanm gze alnrsa; Latince, videocapsulae ve publictarii gibi
yeni szckler yaratma olana salayacaktr (bkz. Bettini 1992); bu
na karlk, W ilkinsin felsefi dili yeni szcklere kapal grnmekte
dir. Ancak ilkseller listesinin ak olmas durumunda, W ilkinsin di
li yeni szcklere ak olacaktr.
A k Bir Snflandrm a m ?
208 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
45) dzeltmek zorunda kaldk, geri metin dzgn bir ngilizceyle
lale ve sarmsaktan sz eder; ancak bunlar karakter dilinde Cade ve
Glade olarak gsterir. Belli ki bir basm hatas sz konusudur; nk
izelgeler gzden geirilirse C ade nin malt gsterdii grlecek
tir. Burada asl sorun, doal dilde fonetik olarak lale {tulip) ile sarm-
sak (ramsor) birbirinden ayrt etmenin kolay olmas, buna karn
felsefi dilde bunlarn gerek grafik, gerek fonetik olarak birbirine ka
rmas; izelgelerin dikkatle incelenmemesi durumunda, her basm
ya da fonetik hatasnn kanlmaz olarak bir anlam belirsizliine yol
aacak olmas deildir. Sorun daha ok udur: Kavram gstergeleri di
linde, her anlatm esi iin bir ierik bulmak zorunluluu vardr. Ka
rakter dili ya da kavram gstergeleri dili, doal dillerdeki ift eklem
leme temeline dayanmadndan (doal dillerde anlamdan yoksun
sesler birleip, anlam olan dizimler retirler), en kk ses ya da ka
rakter deiimi bir anlam deiimini dayatr.
Dezavantaj, sistemin en gl noktasn oluturmas gereken ey
den, yani atomsal zellikler yoluyla bileim ltnden kaynaklanr;
anlatm ile ierik arasnda btncl ebiimliliebu lt neden olur.
Alev D ebadn nk a Ate esinin bir trn gsterir; ancak
ttnm yerine a geirilirse, yeni bileim kuyrukluyldz anlamna gelir.
Karakterler nedensiz olarak seilmitir; ancak bunlann bileimi nesne
nin bileimini yanstr, yle ki eylerin karakterini ve adn rendii
mizde, onlann doas hakknda da bilgi edinmi oluruz (s. 21).
Buradan, daha nce hi dile getirilmemi yepyeni bir eyin nasl
adlandrlaca sorunu doar. Franka gre (1979: 80), nceden ve
kesin olarak belirlenmi bir Byk Varlk Zinciri kavramnn ege
menliindeki W ilkinsin sistemi, dinamik bir dil grn yadsya-
caktr; nk dil, evet, henz bilinmeyen trleri adlandrabilir ancak
yalnzca ona ayrlan karakterler sisteminin iinde. izelgeleri deiti
rip, yeni bir tr eklemenin yeterli olaca eklinde bir itiraz getirilebi
lir ancak bize yeni bir ey dnme yetkisini verecek bir dil otori
tesinin varlm nceden varsaymak gerekir. W ilkins dilinde, yeni
szcklerin oluturulmas olanaksz deildir; ancak gerekletiril
mesi elbette doal dillerde olduundan daha gtr (Knowlson
1975: 101).
Wilkins dilinin bunu dengeleyen bir yn olduu ne srlebilir:
Keif yntemlerine ya da en azndan kefin tevik edilmesine olanak
salamas. Gerekten de, bir rnek vermek gerekirse, D eta (gkkua
) Denerya dntrldnde, bu karakterler srasnn e cinsi
J O H N W L K N S 209
nin dokuzuncu farknn birinci trne gnderdii ve bu dokuzuncu
farkn izelgelerde verilmedii kefedilir. Burada eretilemeli yorum
olanakl olmayacaktr; nk byle bir yorumu ancak aknsal bir ek
olanakl klabilir. Burada forml, anlam belirsizlii olmakszn, snf
landrmann belirli bir noktasnda bulunmas gereken (bulunmasa
bile) bir tr gsterecektir.
Hangi noktada? izelgeler, bo yerlerin de bir gn doldurulaca
kimya elementlerinin periyotlar cetveline benzer bir eyi temsil etse,
bilirdik bunu. Ancak kat bir biimde niceliksel olan kimya dili, bize
bilinmeyen elementin atom arlnn ve saysnn ne olmas gerek
tiini sylemektedir. Wilkins forml ise, bize trn snflandrma
nn hangi noktasnda bulunmas gerektiini syler; ancak ne zellik
leri olacan sylemedii gibi, neden tam o noktada bulunmas ge
rektiini de sylemez.
halde, W ilkinsin dili kefe olanak salamaz; nk kat bir s
nflandrma sisteminden yoksundur.
Snflandrmann Snrlar
210 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
cerlidir. Burada, Bitkinin , Aknsal eylerin alt blmlemesi
vardr. kili ayrma dayal bir yap, en azndan bir kez alt birimlerin
azami dzeyi belirlendiinde, sz konusu kendiliklerin saysn de
netleme olana salar, buna karn tek bir takson iin bir kez alt
blmleme kabul edildiinde, blmlemenin sonsuz olmamas iin
herhangi bir neden yoktur. Sistem potansiyel olarak yeni keiflere
ak olur; ancak ilksellerin saysna snr getirmez.
Wilkins son farklara ulatnda, bunlar ikierlik gruplar halinde
dzenler. Ancak, bu ikierlik gruplarn kesin bir kartlk ltnden
ok, anmsama teknikleri ltlerini andran ltlere gre (bellee
daha ok yardmc olmak iin, s. 22) belirlendiini ilk belirten kendi
si olur. Wilkins, kartlar olan iftlerin, tek ya da ikili kartlk uya
rnca eletirildiini syler bize; ancak kartlar olmayanlar, benzer
lik uyarnca eletirilmitir. Ve Wilkins, bu seimlerin eletiriye ak
olduunu ve ou zaman farklar tartmaya ak bir tarzda eletirdi
ini belirtir; nk onlar daha iyi eletirme yntemini bilmiyor
dum (s. 22).
rnein, ilk cins olan Genel Akmda, nc fark, yani Deiik
lik, ikinci tr olarak yiliki ve kart Ktlk retir. Ancak ikinci
fark olan Neden, nc tr olarak rnek Olan retir. Bu, iki kav
ram arasnda ak bir iliki belirmeksizin Tipten ayrt edilmektedir:
Kukusuz, bir kartlk ya da ztlk sz konusu deildir; ancak bu ay
rm benzerlik erevesinde okusak bile, lt zayf ve ad hoc grn
mektedir.
zel iliki ilinekleri arasnda, Ekonomik liki tr altnda, gerek
Ebeveyn/ocuk, Karde/vey Karde ya da Bkir/Bkire (ancak n
gilizce celibate evlenmemi kadn ve erkei kapsarken, virgin yalnz
ca diil durumu gsterir) gibi lt olarak benzersizlik ayrmlarnn
sz konusu olduu akrabalk ilikilerini, gerek Ynetmek/Batan
karmak ya da Savunmak/Terk Etmek gibi zneler aras ilikilere gn
derme yapan eylemleri buluruz. Ekonomik ilikiler arasnda Erzak da
yer alr, burada Tereya/Peyniri ama ayn zamanda Hayvan Kes
mek/Yemek Piirmek ve Kutu/Sepeti buluyoruz.
Sonu olarak, Frankm da belirttii gibi, yle grnyor ki, W il
kins doal dillerde karlalabilecek deiik trden kartlklar z
itibaryla edeer grr. Doal dillerde, ztlk (iyi/kt), tamamlay
clk (koca/kar), kartlk (satmak/satn almak), bantllk (yukar
da/aada, daha byk/daha kk), derecelendirme (Pazarte-
si/Sal/aramba...), hiyerarik derecelendirme (santimetre/met
JO H N W L K N S 211
re/kilometre), zt kutupsallk (gney/kuzey), ortogonallik (bat/do
u), yn deiiklii (yola kmak/ulamak) gibi kartlklar sz konu
sudur.
W ilkinsin srekli olarak, kendi dilinin, anmsama teknii asn
dan avantajlarm yinelemesi bir rastlant deildir. Wilkins, gelenek
sel anmsama tekniklerinin etkilerini gerekletirmekle kalmam,
baz mekanizmalar da dn almtr. Kendi anmsama teknii al
kanlklarn temel alarak, kartlk, dzdeimece, kapsamlay yo
luyla eletirmelere gider. Rossi (1960: 252), John Rayin bir yakn
masn anmsatr: John Ray, Wilkins iin botanik izelgeleri hazrla
dktan sonra, doann buyruklarm deil, gnmz bilimsel takso-
nomilerinden daha ok byk tiyatro ezberleme tekniklerine benzer
-neredeyse sahne dzenlemesine zg adn vereceimiz- kurall-
lk gereklerini izlemek zorunda kaldm anmsatyordu.
Ayrca, cinsler aacnda (ekil 12.1) kk harfle gsterilen alt b
lmlemelerin ne olduu ak deildir. Bunlar farklar olmasa gerektir;
nk farklar daha sonraki izelgelerde, krk cinsten her birinde, dei
ik trlerin bu cinslere nasl bal olduunu belirlemek iin kullanlr.
Bunlarn sper-cinsler olmas mmkndr. Ancak grld gibi,
bazlan sfat biiminde olup, yakndan bakldnda, Aristoteles gele
neindeki farklar -rnein, canl-cansz gibi- anmsatrlar. Bunlarn
szde-farklar olduunu kabul edelim. Ancak Tzler + canszlar =
ELER sras Aristoteles ltne uymakla birlikte, blmlemenin
teki ucunda farkl bir durum sz konusudur. Burada canl tzler k
sm ve trlere; trler bitkisel ile duyumsala; bitkiseller kusursuz ve
kusurlu alt blmlemelerine ayrlmakta ve ancak bu farklarn sonun:
da, cinsler belirlenmektedir. Keza, bir ift verildiinde (rnein YA-
RADAN/yaratklar), ilk u kendi bana cinsi oluturur; teki, deiik
farklar yoluyla baka cinsleri seebilmek iin szde fark ilevi grr.
KKLER, AALAR, OTLAR lsnde, nc terimin, ilk ikisin
den farkl olarak, bir cins deil, gene bir alt sradaki cinsi blmeye
yarayan bir sper-cins (ya da bir szde fark) olduuna dikkat ediniz.
W ilkins, her farkn bir kendi Akmsal Adlandrmas olsa, bunun
gzel bir ey olacan itiraf eder (s. 289); ancak dilin terim says bu
na yeterli deildir. Ayrca, Wilkins iyi belirlenmi bir farkn, her eye
zn veren biimi gerekten de dile getirebilecek dzeyde olduu
nu kabul eder. Ancak biimler henz az ok bilinmez durumdadr; bu
yzden, zellik ile koul tanmlarn vermekle yetinmek gerekmek
tedir.
212 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Ne olduunu daha iyi anlamaya alalm. Kavram gstergesi te
melinde kpek, kurttan ayrt edilmek istendiinde, yalnzca u bili
nir: Kpek (Zita) hayvanlar cinsinin beinci farknn birinci spesifik
iftinin ilk yesidir; kurt (Zitas ) ise, iftte onun kartdr (s, spesi
fik kartln gstergesidir). Ancak bu yolla, kavram gstergesi bize,
kpein hayvanlar lemi sistemindeki yerinin ne olduunu (ekil
1 2 . 1 den grlecei gibi, bu yer kular ve balklarla birlikte, canl,
duyumsal, kanl tzlere aittir) syler. Bize, kpein fiziksel zellik
leri hakknda hibir ey sylemedii gibi, bir kpei tanmamz ve
onu bir kurttan ayrt etmemizi salayacak herhangi bir bilgi de ver
mez.
Ancak izelgeleri okuduumuzda, unlar reniriz: (1) peneli
dourgan hayvanlarn parmakl ayaklar vardr; (2 ) yrtclarn genel
likle alt keskin azdii ve avlarm tutmak iin iki uzun dileri vardr;
(3) kpekgillerin (dog-kind) yuvarlak balan vardr ve bu zellikle
riyle, daha uzun yzleri olan kedigillerden (cat-kind) ayrt edilirler;
(4) kpekgiller arasnda en byk olanlar, evcil-uysal ile vahi-
koyunlara dman alt blmlemelerine ayrlr ve ancak bu ekilde,
kpek ile kurt arasndaki fark anlalr.
u halde, cins, fark ve trler taksonlara aynr; ancak nesneyi ta
nmamza yarayan zellikleri tanmlamazlar, bunun iin ek yorumla
ra bavurmak gerekir. Aristoteles geleneinde insan, lml rasyo
nel hayvan olarak tanmlamak yeterliydi. eylerin fziksel-biyolojik
doasnnm kefedilmeye alld bir ada yaayan W ilkinse yet
mez bu; o, kpein morfolojik ve davransal zelliklerinin neler ol
duunu bilme gereini duyar. Ancak W ilkinsin izelgeler dzenle
mesi, ona bunu ancak ek zellikler ve koullar araclyla dile getir
me olana salar. Bu ek zellikler ve koullarn ise doal dilde dile
getirilmesi zorunludur; nk kavram gstergeleri dilinin onlar be
lirgin klacak formlleri yoktur. Wilkins dili, tam da bata belirlemi
olduu program gerekletirmede baarszla urar; bu programa
gre eylerin karakterini ve adn renmek suretiyle, onlarn doa
sn da renmi oluruz (s. 2 1 ).
Wilkinsin, bir lde nclk ilevini stlenerek, kendini ekil
1 0 . 1 de rnei verilen modern taksonomiler gibi taksonomiler olu
turmakla snrlandrd sylenecek olursa; o zaman, Slaughterm or
taya koyduu gibi, onun n-bilimsel taksonomi giriimleriyle halk
taksonomisinin (folk taxonomy) eitli ynlerini birbirine kartrd
n anmsatmak gerekir. Bizim bugn sarmsak ile soan bitkiler ve
Jo h n W l k n s 213
yenilebilir eyler alcnda, zambaklan ise iekler altnda snflandr
mamz bir halk taksonomisi rneidir; oysa botanik adan bunlarn
hepsi zambakgiller (Liliaceae ) familyasndandr. Ayn ekilde, W il
kins nce morfolojik, sonra ilevsel bir lt izleyerek kpekgillere
ulap, daha sonra corafi ltle zmlemesini srdrr.
yleyse, bize kpein doas hakknda bunca az ey syleyen ve
onun hakknda daha fazla ey bilmek iin izelgeleri incelemek zo
runda brakan bu Zita nedir? Merammz bilgisayar terminolojisini
kullanarak anlatmamz gerekirse, Zita bilgisayarn belleinde sakla
nan bilgilere erimemizi salayan bir gsterge (pointer) ilevini g
rr. Byle bir gsterge, bilginin niteliiyle ilgili hibir ipucu vermez.
Karakter dilini doal bir dil olarak kullanacak olan kullanc, kav
ram gstergesini anlamak iin btn bu bilgileri daha nceden ezber
lemi olmak zorundadr. Ancak, bu tam olarak, Zita yerine kpek,
dog, chien, Hund ya da perro diyen kiiden de istenen eydir.
Bu yzden, varsaylan ilkseller izelgelerinin dzenlenmesinin al
tnda yatan ansiklopedik bilgi btn, sonuta W ilkinsin kavram
gstergeleri dilinde gereklemi gibi grnen zellikler yoluyla bile
im zelliini yadsr. lkseller ilksel deildir. W ilkinsin trleri cins
lerle farklarn bileiminden domakla kalmaz; bunlar ayn zamanda
ansiklopedik betimlemelerin aslaca kancalar olarak kullanlan ad
lar u. Ancak cinslerle farklar da ilkseller deildirler; nk bunlar
ancak ansiklopedik betimlemeler araclyla belirlenebilmektedir.
Elbette, doutan gelen ya da sezgi yoluyla hemen alglanabilen kav
ramlar deildirler; nk Tanr ya da Dnya idesi byle kabul edile
bilseydi de, ayn ey Donanma ya da Kilise Bants iin sylene
mezdi. lkseller deildirler nk byle olsalar, doalar gerei ta
nmlanamaz ve tanmlanmam olurlard; oysa izelgeler btn,
onlar doal dilin ifadeleri araclyla tanmlamaktan baka bir ey
yapmaz.
W ilkinsin snflandrma aacnn mantksal tutarll olsa, anlam
karkl olmakszn, Hayvanlar Cinsinin Canl Tz ve Canl
Tzn Dalmsal Yaratklar ima ettiini analitik olarak doru ka
bul edebilmemiz gerekirdi. Ancak bu ilikiler her zaman gerekle
mez. rnein, cinsler izelgesindeki bitkisel/duyumsal kartl
TALAR ile AGALAR belirlemeye yarar (bu belirlemenin nitelii
de kesinlik tamaz); ancak Dnya izelgesinde yeniden ortaya kar
ve orada da tam iki kez belirir (bizim eklediimiz siyah harflere bak
nz):
214 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
G e n e l o la ra k . M E L E K S / E Y T A N S I
b e d en e
bal deil
zel olarak . M E L E K / E Y T A N
Ruhsal
G e n e l olarak . R U H
bed en e
bal BTKSEL
zel olarak DUYUMSAL
RASYONEL
kusurlu
M N ER A LL ER
y ersel b i t k is e l g en el olarak,
B T K L E R
kusursuz
ca n l
z el olarak,
OTLA R
d u y u m s a l: H A YVA N
r a s y o n e l: E R K E K / K A D IN
Jo h n W l k n s 215
Ekonomik likiler izelgesine bavurulursa, -Ekonomik liki-
lerin trleri arasnda- Savunmann Terk Etmeyle kartlatrld
ancak Askeri likiler izelgesine bavurulduunda da, ayn Savunma
trnn bu kez Saldr yla kartlatrld grlr. Ekonomik iliki
olarak savunmann (terk etmeye kart olarak) Coco eklinde, buna
karn askeri eylem olarak (saldrya kart olarak) Siba eklinde gs
terildii dorudur; bu yzden, iki deiik karakter, iki deiik eyi
gstermektedir. Ancak gerekten de iki deiik ey mi, yoksa ayn e
yin iki ynne iki bakm a biimi mi sz konusu? Ekonomik iliki ola
rak Savunma ile askeri iliki olarak Savunmamn gene de ortak bir
ynleri vardr. ki durumda da ayn sava eylemi sz konusudur; an
cak aralarndaki fark udur: Savunma, birinde vatana kar bir grev
olarak, kincisinde ise dmana tepki olarak grlmektedir. Bu ne
denle, ayn szde ikili ayrmn uzak dmleri arasnda apraz bir
iliki kurulur; ancak bu noktada aa artk bir aa deil, hiyerarik
ilikiler yerine oklu bantlarn yer ald bir a olur.
Joseph-Marie Degrando, Des signes (1800) adl yaptnda, W il-
kinsi srekli olarak snflandrma ile blmlemeyi kartrmakla
sulamt:
216 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
W ilkinsin Hiper Metni
Jo h n W l k n s 217
13
Francis Lodwick
219
(the drinker: ien kii), Eylem (drink: ime), Nesne (the drinking: i
ki), Eilim (drunkard: sarho), Soyutlama (drunkenesse: sarho
luk), Yer (drinking house: meyhane) aklayan bir dizi dilbilgisel gs
terge saptad gsterilmektedir.
ekil 1 3 .1
220 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
bilgisi kategorisini bir eylem esine indirgemeye ynelik ekonomi
ltleri haline gelirler.
Bu yolla, karakterler szl, doal bir dilin Szle geirilmi
szcklerinin dizinine oranla olduka indirgenmi bir szlk olacak
tr. Lodwick, sfatlarla zarflar fiillerden treterek sevilen kii (the be
loved) ile sevme tarzn (lovingly) retmek iin love kkn kullana
rak- bunu daha da indirgemeye alr; buna karlk, to cleanse (te
mizlemek) fiilinden bir aklama gstergesi araclyla temiz sfatm
retir (bu aklama gstergesi, fiil kkyle gsterilen eylemin nesne
zerinde uygulandn belirtir).
Lodwick birok zarf, edat, nlemi ve balac eylemlere indirgeye-
meyeceini fark eder; bunlar, kklere konan imlerle gsterilecektir.
zel adlan doal bir dilde yazmay nerir. Bugn doal cinsler ad
n vereceimiz adlar, onu nemli bir sorunla kar karya brakr;
bunlarn ayr bir listesini oluturmaya raz olmak gerekecektir. Elbet
te bu, szl ok snrl bir kkler listesine indirgeme umudunu
sekteye uratr. Ancak Lodwick bu doal cinsler listesini snrl tut
maya alr. rnein, hand, fo o t ve land gibi szcklerin to hand, to
handle, to fo o t ve to land 'e indirgenebileceim dnr. Bir baka
yerde etimolojiye bavurur ve king'i hem tanmak/bilmek, hem
edimde bulunma gc olmak anlamndaki to kan fiil kkne indir
ger; Latincede de rexin regereden tretilebileceini anmsatr ve kk
Knin yanma lkenin adm koymak suretiyle, tek bir terimle kral (n
gilizce) ile imparatorun (Almanca) dile getirilebileceini belirtir.
Fiil kkleri bulamad durumlarda, en azndan farkl adlar tek bir
kke indirgemeye alr; szgelimi, deiik hayvanlarn yavrular
olan child, calfe, puppy ve chikin iin bunu nerir (bu da W ilkinsin
kulland bir yntemdir; ancak o bunu etrefil ve anlam belirsiz a-
kmsal ekler yntemini kullanarak gerekletirir). Ayrca, tek bir kke
indirgemenin, u tr bantlar olan eylem emalar araclyla da
gerekletirilebileceini varsayar: Analoji (to see ile to know gibi),
eanlamllk (to lament ile to bemoane gibi), kartlk (to curse ile to
blesse gibi) ya da tzsel bant (fo moisten, to wet, to wash, hatta to
baptize'm, bir cismin slatlmasn ngren eylem emalarna bala
nabilecei anlamnda). Btn bu tretmeler uygun imlerle gsterile
cektir.
Projenin ancak ana izgileri belirlenmitir, gsterim sistemi g
tr. Ne var ki, Lodwick topu topu 16 kkle (to be, to make, to speake,
to drinke, to love, to cleanse, to come, to begin, to create, to light, to shi-
pRANCS lO D W iC K 221
ne, to live, to darken, to comprehend, to send, to name), Yuhanna In
cilinin balangcn (Balangta Sz vard ve Sz Tanrylayd...) yaz
may baarr: Balang to beginden, Tanry to beden, "Sz
to speak' ten ve her ey kavramn to createten treterek.
Lodwickin giriiminin bir snr udur: teki poligraflarn Latin
ce dilbilgisini evrensel kabul etmeleri gibi, Lodwick de ngilizceyi
evrensel grr; stelik Lodwick, ngilizce dilbilgisiyle ilgili felsefi
gzlemlerini gene Latincenin etkisini tayan dilbilgisi kategorileri
ne dayandrr. Ne var ki, daha nceki hibir gelenek, fiiller dizisinin
varlklar dizisi gibi hiyerarik olarak sralanmas gerektiini belirtme
diinden; Lodwick, bakalarn olduu gibi kendisini de cinslerle tr
lerin sral bir gsterimini oluturmaya zorlayacak olan snrlayc
Aristoteles modelinden kurtulur.
Essayin 311. sayfasnda Wilkins, devinim edatlarna ayrlm bir
izelgede (ekil 13.2) Lodwickin fikrine yaklaacaktr. Bu izelge,
ekil 1 3 .2
222 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D i t A r a y i i
edatlar topluluunu hiyerarik dzene sokulmam boyutlu bir
uzamda bir cismin bir dizi konumu (ve olas eylemleri) dizisine in
dirger; ancak W ilkins bu ilkeyi tm ierik sistemini kapsayacak e
kilde geniletme cesaretini gsterememitir.
Ne yazk ki, Lodwickin eylem ilkselleri de, zorunlu olarak ilksel de
ildir. Elbette, gvdemizin kalkmak ya da uzanmak gibi sezgisel ya
da evrensel olarak alglanabilecek uzamdaki baz konumlarn belirle
mek mmkndr; ancak Lodwickin on alt kk hi de byle bir nite
lik tamaz. Bu yzden, Degerandonun Wilkinse getirdii itiraz biz
Lodwicke getirebiliriz: Yrmek gibi sezgisel bir ide hakknda bile ilk
sel yargs verilemez. Yrmek, hareket kavram erevesinde tanmla
nabilir; ancak hareket idesi, oluturucu eleri olarak, yer, o belirli yer
de olma, o yeri kaplayan hareketli tz, geii belirten an idelerini gerek
tirir. Bu da yetmez: Bir harekette, en azndan yola k, ilerleyi ve va-
r\ ngrmek gerekir; stelik, buna hareket eden tze konmu bir ey
lem ilkesi idesini eklemek ve bedeni tayan baz uzuvlar idesini gz
nnde bulundurmak gerekir; nk kaymak, trmanmak, vb., yr
mekle ayn ey deildir (Des signes IV, 395). Aynca, hareketin yer y
zeyi zerinde gerekletiini varsaymak gerekir, aksi takdirde yrmek
yerine yzmek ya da umak sz konusu olacaktr. Ve bu noktada yzey
ya da uzuvlar idelerini de kendi bileenlerine ayrmak gerekecektir.
Tabii, eylem ilkselleri ad hoc seilmedii srece, tpk otomatik e
virilerde parametre ilevi gren diller aras yaplar gibi: rnein,
PROPEL, MOVER, INGEST, ATRANS, EXPEL gibi ilksel eylemlere
dayanan ve bu eylemler araclyla yemek yemek gibi daha karma
k eylemlerin zmlendii bir bilgisayar dili gelitirmi olan
Schank v j Abelsona ( 1 9 7 7 ) baknz (bu dil John bir kurbaa yiyor gi
bi ifadelerin zmlenmesine olanak salar; ancak burada da, Lod-
wickte olduu gibi, kurbaa idesi bir eylemler emasna ayrtnla-
bilecek nitelikte deildir).
Ayn ekilde, baz ada anlam sistemlerinde, satn alma edimini
tanmlamak iin alc tanmndan yola kmaya allmaz; daha ok,
zne B ile ona para verip karlnda mal alan zne A arasnda geen
ilikileri tanmlayan tipik bir eylemler sras belirlenir. uras aktr
ki, bu sra araclyla yalnzca alc deil, satc, satma ve satn alma
edimi, sat ve fiyat kavramlar, vb. de tanmlanabilir. Yapay Zekda
bu tipik sraya fr a m e denir, fra m e bir bilgisayara balang bilgilerin
den yola karak karsamalarda bulunma olana salar (A bir alc
ise, u u eylemleri yapacaktr; A bu eylemleri yapyorsa bir alcdr;
Fr a n c s L o d v v c k 223
A, Bden bir mal alp karlnda para vermiyorsa, onu satn almyor
demektir, vb.).
Baka ada aratrmaclara gre, to kili fiili yle gsterilmelidir:
Xs cause {Xd change in {dive Xd)) + (animated Xd) & (violentXs ). Bu
nun anlam udur: Bir zne s, iddet aralan ya da aletleriyle, canl bir
varlk olan bir zne dde yaam durumunu lme dntrecek bir
deiiklie yol aacak bir edimde bulunursa, onu ldrm olur. An
cak to assassinate fiilini gstermek gerekse, X d ye canl olma belirle
yicisi dnda siyaset adam belirleyicisini de eklemek gerekecekti.
W ilkinsin szlnn assassin i iermesi, onu eanlaml murt-
her a gndermesi (szck yanllkla Yarg Bantlar cinsinin n
c farknn drdnc tr olarak adlandrlr, oysa beinci trdr)
ancak kavrama dolaylamasal bir snr getirme konusunda aceleci dav
ranmas (specially, under pretence of Religion) anlamldr. nsel fel
sefi dil, doal dilin btn inceliklerini izleyememektedir.
Lodwickin projesi uygun ekilde tamamlansa, ldrmek karakte
rini kullanabilir, ona bir balam ve koul imi koyabilir, bylece siya
sal ya da dinsel evrede gerekleen bir ldrme edimine gnderme
de bulunabilirdi.
Lodvvickin dili, Borgesin Tln, Uqbar, Orbis Tertius adl yk
snde ( Ficciones, 1944) betimledii dili anmsatmaktadr. Bu dilde,
ad kklerinin birbirine eklenmesiyle konuulmaz, yalnzca zamansal
geiler dile getirilir, bu yzden ay szc deil, aysamak fiili var
dr. Belli ki, ikinci elden de olsa, Borges W ilkinsi biliyor ancak olas
lkla Lodvvicki bilmiyordu. Ama- Borges kesinlikle, Lodvvickin de
dnm olabilecei Kratylos u (396b) dnyordu; burada Pla
ton adlarn nedensel kkeni kuramm savunmak zere, szcklerin
bir eyi deil, bir eylemin kkenini ya da sonucunu gsterdiklerine
ilikin rnekler verir. rnein, Zeus-Dios adnn yaln ve tamlayan
durumu arasndaki tuhaf fark, balangtaki adn, tannlar kralnn
allm bir eylemini dile getiren bir dizim olmasndan kaynaklanr:
di 'hon zen, yani yaam veren.
Gnmzde birok anlam kuram, cins, fark ve tre gre szlk-
sel sral bir tanmlamann yol at engellerden kanmak iin, bir
terimin anlamn bir dizi ynerge ya da ilemle saptamaya alr: Bu
ynergeler araclyla anlamn uygulama olaslklar dorulanr. An
cak Charles Sanders Peirce, yazd en tipik blmlerden birinde
(Collected Papers, 2.330), lityum teriminin uzun ve karmak bir
aklamasn vermiti. Burada, madde yalnzca elementlerin periyot
224 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
lar cetvelindeki konumu ve atom saysyla deil, ayn zamanda ondan
bir model retmek iin gerekletirilmesi gereken ilemlerin betim
lenmesiyle tanmlanr.
Lodvvick bu noktaya ulamamtr; ancak onun projesi inatla varl
n srdren ve sonraki yzyllarda da srdrecek olan bir gelenein
tam karsnda yer alyordu: Bu gelenee gre, glotogonik srete, ad
lar fiillerden nce gelmeliydi (te yandan, tm Aristotelesi-Skolastik
tartma, adlann dile getirdii tzlerin nce geldii ancak daha sonra
bu tzlerle ilgili eylemlerin oluturulduu fikrini savunuyordu).
5 . blmde btn kusursuz dil kuramclarnn ncelikle snflan
drmay temel alma eilimleri zerine sylenenleri unutmayalm.
XVIII. yzylda bile Vico (cienza nuova seconda, II, 2.4) adlarn fi-
ilerden nce trediini syleyecektir. Vicoya gre yalnzca tmce
nin yaps deil, ayn zamanda ocuklarn meramlarn nce nlem
ler ve adlarla anlatp ancak daha sonra fiilleri kullanmalar da bunun
bir kantdr. Condillac da (Essai sur lorigine des conaissances huma-
ines, 82) unu belirtecektir: Dil uzun bir sre adlar dnda baka
szckler olmakszn varln srdrmtr. Stankiewicz (1974),
nce Harrisin Hermesinde (1751, III), sonra Monboddoda (O f the
origins and progress oflanguage, 1 7 7 3 -1 7 9 2 ) ve sonra yava yava
Herderde deiik bir ynelimin olutuunu ortaya koymutur. Her-
der Vom Geist der ebraischen Poesiede (1787), adn nesnelere cansz
bir biimde gndermede bulunduunu, oysa fiilin nesneyi eylem ii
ne soktuunu ve bunun duyumu uyardn anmsatr. Stanki-
ewiczin bu fiil dilbilimini adm adm izlememiz gerekmeksizin, u
nu saptayabiliriz: Hirt-Avrupa varsaymnn savunucularnn kar
latrmal dilbilgisi, fiilin yeniden deerlendirilmesinin izi sra geliir
ve bunda onlar, szckleri fiil kklerinden treten Sanskrit dilcile
rinin geleneini izlemilerdir (1974: 176). Szlerimizi De Sanc-
tisin bir itirazyla balayalm. De Sanctis, felsefi dilbilgilerinin iddi
alarn tartrken, fiillerin adlara ve sfatlara indirgenmesi ynnde
ki geleneksel giriimleri (Dalgarno ve W ilkinste grdmz) ele
tiriyordu: Seviyorum ile ben sevenim ayn ey deildir... Felsefi dil
bilgisi yazarlar, dilbilgisini manta indirgeyerek, dncenin irade
ye dayal ynn gz ard ediyorlard.
Lodwickin topyas da, daha sonraki dilsel tartmalar asndan
merkez hale gelecek olan baz sorunlara ekingen, kulak verilmemi
ilk deini olarak ortaya kar.
FRANCS lO D W C K 225
14
Leibniz den
Encydopedie "ye
1 2 3 4 5 6 7 8 9
b c d f g i 1 m n
227
Leibnizin yaam boyunca gelitirmeyi srdrd projeyi be
timlemek istersek, hi kukusuz drt temel noktay gz nnde bu
lunduran usuz bucaksz bir felsef-dilsel binadan sz etmemiz gere
kir: (i) bir dnce alfabesi ya da bir genel ansiklopedi biiminde d
zenlenmi bir ilkseller sisteminin belirlenmesi; (ii) olaslkla Dalgar-
nonun nerdii dilbilgisel yalnlatrmalarm Leibnize esinledii
ideal bir dilbilgisinin gelitirilmesi (Leibnizin yalnlatrlm Latin
cesi bunun bir rneini oluturur); (iii) daha sonra, karakterlerin
sesletilebilir olmas iin bir dizi kural; (iv) gerek karakterlerden olu
an bir szln oluturulmas; konuucu bu karakterler zerinde
kendisini otomatik olarak doru nermeler formle etmeye gtre
bilecek bir hesaplama yapabilmelidir.
Aslnda, Leibnizin gerek katks, yle grnyor ki, projesinin
drdnc maddesinde ve sonunda teki n gerekletirmeye y
nelik her tr abay bir yana brakm olmasnda yatar. Wilkins ve
Dalgarno tarz bir evrensel dil, bu iki yazarn kitaplarndan ok etki
lenmi olsa da Leibnizi pek ilgilendirmiyordu. Leibniz eitli yerler
de bunu aka dile getirir; rnein, Oldenburga mektubunda (Ger-
hardt, yay. haz., 1875: 1 00-104), kendi karakterler fikrinin, gerek
ince imler modeline dayal bir evrensel yaz kurmak isteyenlerin,
gerek anlamsal belirsizliklerden arndrlm bir felsefi dil kurmu
olanlarn fikirlerinden byk lde farkl olduunu yineler.
te yandan, Leibniz her zaman doal dillerin zenginliine ve o
ulluuna hayranlk duymu, bu dillerin kkenleri ve akrabalk ba
ntlar zerine birok aratrmalar yapmt. Ayrca, Ademin dili-
ni'n belirlenmesinin olanaksz olduunu, byle bir dile dnmenin ise
kesinlikle olanaksz olduunu dndnden, teki yazarlarn or
tadan kaldrmaya altklar confusio linguarumu olumlu bir olay
olarak yceltmiti (bkz. Gensini, yay. haz., 1990 ve 1991).
Son olarak, Leibniz her bireyin evren hakknda (monadlar reti
sinin gerektirdii gibi) kendine zg bir baknn olduunu dn
yordu; bir ehrin ona bakan kiinin konumuna gre betimlenmesi gi
bi. Bu felsefi konumu savunan birisinin; btn insanlarn, evreni, tek
tek her dilin zelliklerini, bak alarn, kavrayn dikkate alma
yan, deimez bir biimde kurulmu cinsler ve trler ablonu iinde
kemiklemi olarak grmelerini istemesi gtr.
Leibnizi tek bir ey bir evrensel iletiim biimini aramaya ynel
tebilirdi; bu da, onu Llull, Cusanus ve Postelle birletiren dinsel bir
liktelik tutkusudur. ncllerinin ve mektuplat ngilizlerin bi
228 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
limsel iletiimin yan sra, her eyden nce ticaret ve yolculuklara y
nelik bir evrensel dili dndkleri bir dnemde, Leibnizde Pisko
pos Wilkins gibi din adamlarnda bile grmediimiz bir dinsel esini
yeniden buluyoruz. Asl meslei akademisyenlik deil, diplomatlk,
saray danmanl, sonuta siyaset adaml olan Leibniz, kiliselerin
veniden birlemesini savunuyordu (gerek spanyayla papal, gerek
Kutsal Roma mparatorluunu, gerek Alman prenslerini kapsayan
Fransz kart bir siyasal blokun grs erevesinde olsa da). ten
bir dinsel duyguya, evrensel Hristiyanlk ve Avrupann bar fikri
ne dayal bir yeniden birlemeydi bu.
Ancak Leibniz iin bu ruhsal anlamaya ulama tarz evrensel dil
den gemiyordu; daha ok, bir hakikati kefetme arac olacak olan bi
limsel bir dilin yaratlmasndan geiyordu.
2 3 0 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
grup oluturulabilir?) ve bunu tasmsal kombinatuvara uygular, son
ra (p. 56) Llullu tartmaya geer. Llulla kavramlarnn saysnn az
olmasyla ilgili baz eletiriler getirmeden nce, Llullun kombinatu-
var sanatnn btn olanaklarndan yararlanmad grn dile ge
tirir. Leibniz, bariz olarak daha ok sayda sralama ya da sra eitle
mesi ile ne olacan sorar. Biz yant biliyoruz: Llull yalnzca kav
ramlarnn saysn snrlamakla kalmamt, teolojik-retorik neden
lerle, yanl nermeler retecek birok kombinezonu da reddetmeye
hazrd. Oysa Leibniz, kombinatuvar oyununun henz bilinmeyen
nermeler retebilecei bir yaratc mantkla (p. 62) ilgilenir.
Leibniz Dissertatio da (p. 64) characteristica universalisin ilk ku
ramsal ekirdeini oluturmaya balar. Her eyden nce, her terim bi
imsel ksmlarna ya da tanmn amlad ksmlara ayrlr, sonra bu
ksmlar yeniden baka ksmlara blnr, ta ki tanmlanamaz terimle
re (yani ilksellere) ulancaya kadar. lk terimler arasnda yalnzca eyler
deil, ayn zamanda tarzlar ve ilikiler de yer alr. Sonra, eer iki ilk te
rimden oluuyorsa, ilk terimlerden tremi bir terimi com 2 natio (corn-
binatio), terimden oluuyorsa con3natio (conternatio ), vb. olarak ad
landrr, bylece artan karmaklkta bir snflar hiyerarisi oluturur.
Leibniz, yaklak on yl sonra yazd Elementa characteristicae
universaliste, daha kolay anlalr rnekler seecektir. nsan kavram
n, gelenee bal kalarak, rasyonel hayvan eklinde bler ve olutu
rucu eleri ilk terimler olarak dnr. rnein, hayvana 2 says
n, rasyonele ise 3 saysn verir. nsan kavram, 2 x 3 ya da 6 olarak
dile getirilebilecektir.
Bir nermenin doru olmas iin u gerekir: zne-yklem ilikisi
kesir ifadesiyle (S/P) dile getiriliyorsa, ilksellere ve bileik terimlere
tahsis edilen saylarn yeri deitirilerek, znenin says yklemin sa
ysna tam olarak blnebilmelidir. rnein, btn insanlar hay
vandr nermesi verildiinde, bu nerme 6 / 2 kesrine indirgenir ve
sonucun, yani 3n bir tam say olduu grlr. Dolaysyla, nerme
dorudur. Buna karn, maymunun karakteristik says 10 ise, uras
aktr: Maymun kavram, insan kavramn iermez; insan kavram
da maymun kavramn iermez nk ne 1 0 , 6 ya, ne de 6 , 1 0 a tam
olarak blnebilir. Altnn maden olup olmadn bilmek istersek,
altnn karakteristik saysnn madenin karakteristik saysna bl
np blnemeyeceine bakmamz sz konusudur (Elementa, Co-
uturat 19 0 3 de: 4 2 -9 2 ). Ancak Dissertatioda bu ilkeler zaten yer al
maktayd.
231
L e b n z ' d e n 'E n c y o o e d e " y e
lkseller Sorunu
2 3 2 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Ancak bu neredeyse mistik dten sonradr ki, Leibniz alfabeni
henz formle edilmediini fark ederek, z a r if bir hileden sz eder:
Bu yzden, bu olaanst karakteristik saylar imdiden verilmi
kabul ediyor ve onlarn belirli bir genel zelliine bakarak, zellikleri
bu zellikle badaan baka herhangi bir saylar grubunu alp, bu sa
ylar grubunun kullanm araclyla, muhteem bir dzen iinde
btn mantksal kurallan kantladm varsayyor ve bu yolla, baz
argmanlarn biimleri gerei geerli olduunun bilinebileceini
gsteriyorum.
Bir baka deyile, gerekten nihai, atomsal ve zmlenemez ol
duklar iddia edilmeksizin ilkseller, hesaplama kolayl asndan
ilkseller olarak koyutlanr.
te yandan, Leibnizin gerekten de bir ilkseller alfabesi bulmay
dnememesine yol aan baka ve daha derin felsefi nedenler vardr.
Saduyunun yaln bak asndan bile, analitik ayrma araclyla
ulalan kavramlarn daha kk bileenlere ayrlamayaca ynnde
herhangi bir kesinlik yoktur. Ancak bu kan, sonsuz hesaplamay icat
etmi olan dnrde daha da gl olmalyd: " Atom yoktur, hatta
hibir ktle blnemeyecek kadar kk deildir... Bundan u sonu
kar: Evrenin her paracnda sonsuz bir yaratklar dnyas ieril-
mektedir. .. eylerde belirli herhangi bir say yoktur; nk hibir sa
y sonsuz izlenimlere karlk gelemez (Primae veritates, Couturat
1903: 5 1 8 -2 3 deki balksz metin).
te Leibnizin karar: Bizim iin en genel olan ve yapmak istedii
miz hesap balamnda ilksel olarak deerlendirebileceimiz kav
ramlar kullanmak; bylece kavram gstergeleri dili, dncenin ke
sin alfabesine ilikin zorunlu aratrmadan kopar. Leibniz, Descar-
tesm Mersennee yazd mektubu yorumlayarak (bu mektupta
Descartes bir dnce alfabesinin glnden sz ediyor ve bunun
ancak romanslarda gerekleebilecek bir d olduunu belirtiyordu),
u aklamay getirir:
2 3 3
L e b n z ' d e n " E n c y o o e d e y e
su nd a. n k o zam an akl y r tm ek ile h esap y ap m ak ayn ey o la
cak tr (C o u tu ra t 1 9 0 3 : 2 7 - 2 8 ) .
234 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
analitik ve pratik kullanm; sonra, buna, hem deiik argmanlar,
hem deiik yerlerde farkl alardan ele alman tek bir argman bul
mamz salayacak bir dizin eklemek gerekecektir (IV, 21, De la divi
sion des sciences). Neredeyse, W ilkinsin ansiklopedisinin tutarszl
, ikili ayrma dayal olmay bir talihli hata olarak kutlanyor gi
bidir; sonradan Encyclopdienin giriinde DAlembertin kuramla
trd projeyi ncelenmi olarak grr gibiyiz. Leibniz gerekten de
Wilkins projesinin yalnzca belli belirsiz gsterdii hiper metni d
nmektedir.
Kr D nce
236 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
gr kapasitemizi artrd gibi- ar bir abay gerektirmez. Dolay
syla, bir kez bu yapldnda, gr ayrlklar kt zaman, iki filo
zof arasnda, iki hesap uzman arasnda olduundan daha fazla tart
maya gerek kalmayacaktr. Gerekten de, bu iki filozofun ellerine ka
lemi alp, bir masaya oturmalar ve karlkl olarak (isterlerse, bir ar
kadalarna danarak), hesaplayalm! demeleri yeterli olacaktr
(Gerhardt, yay. haz., 1875: VII, 198 vd.).
Leibnizin amac, ilemsel kurallarn kullanlan simgelere uygu
lanmas araclyla bizi bilinenden bilinmeyene gtrebilecek cebir
gibi bir mantk dili yaratmakt. Nasl bir denklemi zerken bir harfin
hangi nicelii temsil ettiini bilmek bizi ilgilendirmiyorsa, bu dilde
de her aamada simgenin neye gnderme yaptn bilmek gerekli de
ildir. Leibnizde mantk dilinin simgeleri bir fikri gstermez, fikrin
yerine geer. Characteristica universalis uslamlamaya yardm et
mekle kalmaz, onu ikame eder (Couturat 1901: 101).
Dascal (1978: 213), Leibnizin characteristicay yalnzca biimsel
hesaplama olarak dnmedii yolunda bir itiraz getirir; nk he
saplama simgelerinin her zaman bir yorumu vardr. Cebir hesaplama
s, harfler zerinde, onlar aritmetik deerlere balamakszm ilem
yapar. Oysa, grdmz gibi, characteristica deyim yerindeyse in
san ya da hayvan gibi dolu kavramlara gre biilmi saylar kul
lanr ve uras aktr ki, insann maymunu ve maymunun insan ier
mediini kantlayan bir sonu elde etmek iin, saysal deerlerin an
lamsal n yorumuna uygun saysal deerler vermi olmak gerekmek
tedir. u halde, Leibnizin nerdikleri, biimselletirilmi, bununla
birlikte yorumlanm, dolaysyla salt olarak biimsel olmayan sis
temler olacaktr.
Leibnizden sonra, onun izinden giderek, yorumlanm sistem
ler oluturmaya alan bir gelenein olutuu kesindir: Szgelimi,
Luigi Richerin projesine baknz [Algebraephilosophicae in usum ar-
tis inveniendi specimen primum, Mlangs de philosophie et de
mathmatique de la Socit Royale de Turin, 11/3, 1761 ). Bu topu
topu on be sayfalk son derece ksa metinde, felsefeye bir cebir yn
temi uygulamak iin, Olanakl, Olanaksz, Bir ey, Hibir
ey, Olumsal, Deiken gibi bir dizi genel kavram ieren bir ta
bula characteristica oluturulur ve bunlardan her biri uzlamsal bir
karakterle gsterilir. Deiik ekillerde dizilmi bir yarm daireler sis
temi, karakterleri birbirinden ayrt etmeyi olduka g hale getirir;
ancak sistem Bu Olanakl eliik olamaz trnden felsefi kombi
238 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
lin deerinin, onun terim lerinin deil, biimse] yapsnn bir sonucu
olmas gerektiini ve kendisinin habitudo ya da nerm e yaps adn
verdii szdizim inin anlamdan daha nem li olduunu gren ilk kii
dir (Land 1 9 7 4 : 139).
ekil 1 4 .1
O 0 0 o
o o o o
o o o o h
0 1 10. 11 100 101 11 0 111
0 2 3 4 5 6 7
e k il 1 4 .2
240 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
olarak grlmesiyle kar karyayz. Bu 1 lerle bu Olar gerekten de
kr simgelerdir; onlarn szdizimi ilevsel olup, rettii dizilere ola
s herhangi bir anlam verilmeksizin keiflere olanak salar. Hi ku
kusuz Leibniz, yz elli yl nceden, George Booleun matematiksel
mantm nceler; ancak ayn zamanda bilgisayarlarn gerek dilini
de nceler: Yani, klavyede tulara basarak ve ekranda makinenin ya
ntlarn okuyarak bir programn iinde bizim konutuumuz dili de
il, programcnn bilgisayarlara talimatlar verdii dili, bilgisayarn,
salt ikili terimler halinde alp zerinde ilem yapt talimatlarn ne
anlama geldiini bilmeksizin dnd dili.
Geri Leibniz l-Ching heksagramlar konusunda yanlmtr; n
k bunlar, matematiksel anlam dnda inlilerce her biimde yo
rumlanmtr (Losano 1971) ancak bunun bir nemi yoktur. Leib
niz onlarda hi kukusuz varolan biimsel bir yap grr; ona batmi
adan olaanst gelen bu yapdr; o kadar ki (Peder Bouvetye yaz
d bir mektupta) bunlarn yazarn hi duraksamadan HermesTris-
megistos ile zdeletirir (bunda da haksz deildir; nk Fu Hsi av,
balk avcl ve piirmenin bulunmas ann temsilcisi saylyordu,
yani bir tr icatlar atayd).
Yan Etkiler
nsel bir felsefi dil kurmak iin seferber edilen yetenek, Leibnizin
bir baka felsefi dil icat etmesine yaramtr; elbette nsel bir dildir bu
ancak her tr pratik ve toplumsal amatan yoksun olup, mantksal
hesaplamaya yneliktir. Bu anlamda Leibnizin ayn zamanda ada
simgesel mantn da dili olan dili, bilimsel bir dildi; ama btn bi
limsel diller gibi, evrenin btnlnden deil ancak baz ussal haki
katlerden sz edebiliyordu. Bu dil evrensel bir dil olamazd; nk
doal dillerin dile getirdiklerini, yani olgusal hakikatleri, empirik
olaylarn betimlemelerini dile getirmeye uygun deildi. Bunu yap
mak iin saysz belirlenimleri olan bir kavram oluturmak gereke
cekti, oysa bir bireye ilikin eksiksiz kavram unu ima eder: Kendi
leri de baka uzamsal-zamansal ardllklar ve kapsam insann g
znden, her insann denetim olanandan kaan tarihsel olaylar ima
eden uzamsal-zamansal belirlenimler (Mugnai 1976: 91).
Gene de, bilgisayarlarn dili haline gelecek olan eye nclk ede
rek, Leibnizin projesi bireysel kendilikleri snflandrmaya, hatta bay
242 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
daha fazla zellikleri nedeniyle belirli bir smfa konan bir nesne, baz
baka zellikleri yznden bir baka smfa girer.
243
L e b n 7'->fn " E n c y d o e o e ' V e
dnceyi deitirdii savunuluyordu. Eer byleyse, eitli dillerin
u ya da bu biimde yansttklar, evrensel ve sabit dncenin dilbil
gisi eklindeki rasyonalist varsaym artk savunulamaz. Soyut bir us
lamlamaya dayal hibir fikir sistemi, kusursuz bir dilin kuruluunun
bir parametresi ve lt haline gelemez. Dil, Platoncu dncenin
nerdii gibi nceden belirlenmi bir kavramsal evreni yanstmaz, o
evreni oluturmaya alr.
Idologues\n gstergebilimi, evrensel ve gstergesel aygttan ba
msz bir dncenin koyutlanmasnn da, bunun temelinde gster
gesel bir aygtn kendi kusursuzluk ltlerini belirleyebilmesinin de
nasl olanaksz olduunu gsterecektir. Destutt de Tracye gre ( El
ments d idologie I, s. 546, not), btn dillere bir cebir dilinin zellik
lerini vermek mmkn deildir. Doal dillerde
244 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
tm lkede herkesin aznda ayn olsalar da, gene de herkesin dn
d ya da bu adla dile getirmeyi amalad karmak kolektif fikir,
ayn dili kullanan kiilerin zihninde grsel olarak ok deiiktir. . .
Eer birisi, altn tznde, renk ile arl fark etmekle yetiniyorsa, bir
bakas altn fikrindeki renge zorunlu olarak terebentinde znrl
n, bir nc kii ise ergiyebilirliin eklenmesi gerektiini dne
cektir; nk nasl terebentinde znrlk, altnn rengi ve arly
la sabit bants olan bir nitelikse, ergiycbilirlik ya da bir baka nitelik
de yledir. Bakalar buna, gelenekten ya da deneyimden rendikle
rine bal olarak, biimlendirilebilirlik, deimezlik, vb. nitelikleri de
ekleyecektir. Btn bu insanlardan hangisi altn szcnn doru
anlamn saptam olur? (Essay Concerning Humar nderstanding,
II1/9,9-13).
L e b n z ' d e n E n c y d o e d e " y e
15
Aydnlanm adan
G nm ze Felsefi Diller
247
Faiguet, model olarak doal bir dili alr, szln Franszca kk
lerden oluturur ve daha ok, kurall hale getirilmi ve basitletiril
mi bir dilbilgisi ya da ksa ve zl bir dilbilgisi oluturmaya yne
lir. Faiguet on yedinci yzyl yazarlarnn baz zmlerini yeniden
ele alarak, tanndklar gibi fazlalk sayd sylem paralarn kaldrr,
bknlerin yerine edadan geirir (tamlayan durumu iin yalnzca bi,
ynelme durumu iin bu, kma durumu iin de ve pd), artk ekim
siz hale gelen sfatlar edat biimleri araclyla oluturur, oul kul
lanmn kurall hale getirir. oul hep ayn sonekle (-s) gsterilecek
tir. Bunun dnda, fiilleri kii ve say asndan deimez klarak ve
zamanlarla kipleri sabit sonlarla belirleyerek (ben veriyorum, sen
veriyorsun, o veriyor, Jo dona, To dona, Lo dona haline gelir) fiil e
kimlerini azaltr; dilek kipi, -r sonekiyle elde edilir (vereyim = Jo do
nar)', edilgen at, gsterme kipi art olmak anlamna gelen yardm
c fiil sas ile gsterilir (verilmek = sas dona).
Faiguetnin dili tamamen kuralldr ve'istisnalar yoktur; nk bu
dilde her ek harfi ya da hecesi kesin bir dilbilgisel deeri dile getirir.
Ancak bu dil iki adan model dile bamldr: Ksa ve zl hale ge
tirdii anlatm dzlemi Franszcann anlatm dzlemidir, ierik
dzlemini de dorudan Franszcadan dn alr, bylece sonuta
Mors kodundan pek de farkl deildir, stelik ondan daha az kullan
ldr (Bernardelli 1992).
On sekizinci yzyln balca nsel sistemleri unlardr: Jean De-
lormelin Projet d une langue universellei (1795), Zalkind Hour-
witzin Polygraphie, ou lart de correspondre a l'aide d un dictionnaire
dans toutes les langues, mme dans celles dont on ne possde pas seule
ment les lettres alphabtiquesi (1800) ve Joseph De Maimjeuxnn
Pasigraphiesi (1797). Aslnda, De Maimieuxnn dili bir poligrafi
olarak, yani yalnzca yazl iletiime ynelik bir dil olarak sunulur.
Ancak, ayn yazar 1799 ylnda bir pasilalia, yani dilini sesletilebilir
klan kurallar da gelitirdiinden, bu dil her adan nsel bir dildir.
nsel bir dilin yapsna sahip olmasna karn Hourwitzin dili de bir
poligrafidir (ancak Hourwitz, bu giriimin yeni olmadndan haber
siz grnr).
Btn bu projeler on yedinci yzyln nsel dillerinin temel ilke
lerine gre yaplandrlr; ancak temel zellik asndan onlardan
ayrlrlar: Gdler, ilksellerin belirlenmesi ve dilbilgisi.
Delormel, projesini Konvansiyona sunar, De Maimieux Pasigrap-
hiesini Direktuvar srasnda yaymlar ve Hourwitz Konsl Dne
248 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
mi'nde yazar. Dolaysyla, dinsel gdler ortadan kalkmtr. De Ma-
imieux, Avrupallar arasnda ve Avrupayla Afrika arasnda olas ile
tiimlerden, evirilerin uluslararas denetiminden, diplomatik i
lemlerde daha byk bir hzdan, hatta baka dillerde yazlan kitapla
r pasigrafiletirmeleri gerekecek olan retmen, yazar ve yaymc
lar iin yeni bir gelir kaynandan sz eder. Hourwitz, bunlara yalnz
ca baz pragmatik gdler ekler, szgelimi bu dilin hekim ve hasta
ilikilerinde ya da mahkeme tartmalarnda salayaca kolaylklar
gibi. Artk laik bir atmosferin belirtisi olarak da, olas eviri rnei
olarak Pater N osteri deil, Fnelonun Aventures de Tlemaque inin
balangcm alr; Fnelonun yapt, ahlaki esinlenmesine karn, pa
gan kahramanlarla tanrlar sergileyen bir dnyevi edebiyat rnei
dir.
Devrimci ortam, kardelik slogan altnda yenileyici bir gerilimi
dayatr ya da tevik eder. Delormel unu belirtir:
A y d i n l a n m a d a n G n m z e F e l s e f D l l e r 249
lar, Yararl, Zevkli, Ahlaksal, Duyumlar, Alglama ve Yarg, Tutkular,
Matematik, Corafya, Kronoloji, Fizik, Astronomi, Mineraller, vb.).
lkseller birer ilksel deilse, geriye tek bir bileim lt kalr: r
nein, Dilbilgisine gnderen a harfi ilk konumda verildiinde, ikin
ci konuma salt ayrt edici deeri olan ve dilbilgisinin bir alt kategori
sine gnderen harfler konur, son konuma ise morfolojik bir belirle
meyi ya da bir tremeyi gsteren nc bir harf konur ve Ava (dil
bilgisi), ave (harf), alve (nl), adve (nsz), vb. bir terimler listesi el
de edilir. Sistem hem kimya formlleri gibi ilev grr (nk anla
tm szdizimsel olarak ieriin isel bileimini aa kanr), hem de
matematik formlleri gibi (nk anlatm her harfe konumuna gre
belirli bir deer atfeder). Ancak bu parlak kuramsal bulu uygulama
da szln boucu tekdzeliinin olumsuzluuyla dengelenir.
Ayn ekilde, De Maimieuxnn Pasigrafi si dzenli olarak katt-
nlabilen 12 karakterlik bir grafik kod oluturur. Karakterlerin her
kombinezonu, belirli bir ierii ya da kavram dile getirir (model, in
ideografsi modelidir). Szcn gvdesi dna konmu teki ka
rakterler, merkez fikrin deiimlerini dile getireceklerdir. Szckle
rin gvdesi , drt ya da be karakterden oluabilir: karakterle
patetik terimlerin yan sra, sylemin ksmlar arasnda balant
kuran terimler imlenir (bunlar bir Indicule*'e snflandrlmtr);
drt karakterlik szckler pratik yaamla ilgili fikirleri (dostluk, ak
rabalk, i) gsterir ve Petit Nomenclateurde snflandrlmlardr;
be karakterlik szckler ise sanatn, dinin, ahlakn, bilimlerin ve si
yasetin kategorileriyle ilgili olup Gr-and Nomenclateur de snfland
rlmlardr.
Bu kategoriler de ilksel deildir ve pragmatik saduyu nda be
lirlenmilerdir, halihazrdaki bilginin pratik ak blmlemeleri gibi.
Kald ki, De Maimieux, mutlak bir dzen deil, isterse kt olsun
herhangi bir dzen aram olduunu kabul eder (s. 21).
Ne yazk ki, bu sistem eanlamllar ortadan kaldrmaz; ancak
bnyesel eanlamllar birbirinden ayrt edilebilir hale getirmeye a
lr. Gerekten de, pasigrafik her szck tek bir ierie deil, ya da
drt ierie karlk gelir ve farkl anlamlar birbirlerinden, karakterle
rin farkl boylarda yazlmas ya da bazlarnn satrda daha yukarda
yazlm olmasyla ayrt edilir. ifre zc iin az glk deildir bu;
stelik karakterlerin, temsil ettikleri fikirle ikonik herhangi bir ben
zerlii bulunmadndan, ifre zc dizimin anlamn anlamak
iin, szck karakterliyse Indiculee, drt ya da be karakterliyse
250 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
P e t it N o m e n c la te u r e y a d a G r a n d N o m e n c la te u r e b a v u r m a k z o r u n
d a k a la c a k tr.
B u y z d e n , r n e in o k u r b e k a ra k te rli b ir d iz im le k a r la t n d a ,
G ra n d N o m e n c la te u r de
252 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
szca her durumda en yaygn uluslararas dil haline gelmitir, o kadar
ki bir zamanlar Roma dnyasndan sz edilebildii gibi, artk
Fransz dnyasndan sz edilebilmektedir (s, 1).
Franszcann, yumuakln ve uyumunu gvence altna alan bir
fonetik sistemi; zenginlik ve byklk asndan benzersiz bir edebi
yat vardr; stelik Franszca btn halklara yaylan ltlarn oca
(s. 21) haline gelen bakentte konuulmaktadr, buna karlk Alman
ca fazla grtlaks, talyanca fazla yumuak, spanyolca fazla tekrarla-
mal, ngilizce fazla anlalmazdr. Rivarol, Fransz dilinin rasyonel
liini, yalnzca bu dilde kendini gsteren dolaysz szdizim dzeni
ne balar: nce zne, sonra yklem, daha sonra nesne. Saduyunun
gereklerine karlk gelen doal bir mantk sz konusudur burada.
Ancak daha stn entelektel etkinliklerle ok yakndan ilikili bir
saduyudur bu; nk eer duyumlarn srasna bavurmak gerekse,
ilk olarak duyularmzn alglad nesne adlandrlacakt.
Duyumsalcla kar bariz bir polemikle Rivarol unu belirtir: n
sanlar eitli dillerde dolaysz szdizim dzenini terk etmilerse; bu
nu, duygulan akla stn geldii iin yapmlardr (s. 25 -2 6 ). Doal
dillere zg karklklara ve anlam belirsizliklerine yol aan, szdi-
zimsel srann tersine evrilmesi olmutuT ve doal olarak, dolaysz
srann yerine ekimleri geiren diller btn diller arasnda en kank
olandrlar.
Discours'unu yazarken Rivarol, Aydnlanma evrelerinde bulunsa
da, devrim gerekletiinde muhafazakr ve mutlakiyeti eilimleri
ni aa vuracaktr. Temelde ancien regim ee bal bir insan asndan
duyumsalc dilbilim ve dil felsefesi (hakl olarak) tutkularn etkisini
ve temel nemini ne karacak bir entelektel devrimin belirtileri
gibi grnmektedir. Dolaysyla, dolaysz sra, ksa srede devrimci
ler ve meydanlar ynlendiren kimseler haline gelecek olan halk ha
tiplerinin ateli slubuna kar. . . bir korunma arac nitelii kazanr
(Pellerey 1992a: 147).
Ancak, on sekizinci yzyl tartmasnn ayrt edici zellii, dilbil
gisini basitletirme niyetinden ok, dilin normal ve doal bir dilbilgi
sinin, btn insan dillerinde evrensel olarak mevcut bir dilbilgisinin
var olduunu gstermektir. Bu dilbilgisi aka ortada deildir ve on
dan sapm olan insan dillerinin yzeyi altnda kefedilmelidir. G
rld gibi, gene evrensel dilbilgisi ideali sz konusudur; ancak bir
farkla: Artk bu dil, mevcut dilbilgiler en ksa ve zl biime indirge
nerek belirlenmeye allmaktadr.
254 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Bir sonraki yzyln balarnda, Peder Soaveden etkilenen Giaco-
mo Leopardide Idologuesun olaanst bir rencisini buluyoruz.
Leopardi, Zibaldone'de rasyonalistler ile duyumsalalar arasndaki
yakn gemiin Fransz tartmalarn olduu kadar, evrensel dilleri
de kapsaml olarak ele alr (bkz. Gensini 1984 ve Pellerey 1992a).
nsel dillere gelince, Leopardi Zibaldonede neredeyse cebir karak
terlerini andran karakterlerin arlndan sinirlenmi grnr ve
eitli sistemleri bir doal dilin btn yananlamsal inceliklerini dile
getirmede yetersiz bulur:
Kat bir b iim d e ev ren sel olan bir d il, h e r ne d il o lu rsa o lsu n , z o ru n lu
olarak ve d oas gerei e lb e tte en k le, yok su l, ek in g en , tek d ze, tek -
biim li, ksr ve irk in , h e r t r gzellii dile g e tirm e k te n a ciz , im g e
lem asnd an en y e te rs iz , im g elem e en az bal, h a tta h e r ad an o n
dan en a y n , ta sa v v u r ed ileb ilecek en ru h s u z , ca n sz v e l dil olm ak
z o ru n d a d r; b ir isk elet, b ir dil g lg e s i. . . h erk es y azab ilse ve h e r y e r
de anlalabilse b ile, ca n sz , h a tta k o n u u lm ay an ve y azlm ay an h e r
hangi bir d ild en o k d aha l b ir dil ( 2 3 A u sto s 1 8 2 3 ) .
A y d in l a n m a d a n G n m z e Fe l s e f D l l e r 255
rr, ayn ey doal nota iin de geerlidir. te yandan, konuulan bir
dil deil, bir poligraf sz konusu olduundan, bu farkllklar porteye
kesin olarak iaretlenir.
Belki de dolayl olarak Mersennein speklasyonlarndan esinle
nen hzl bir kombinatuvar hesaplamasyla, 21 sesle kililer, ller,
drtller, vb. yoluyla szel dillere oranla nasl daha ok dizim olutu
rulabileceini gsterir; birbiriyle kattrlm yedi anarmonik gam
dan kaynaklanabilecek kombinezonlarn hepsini yazmak gerekse, in
sann bu ii sonulandrmay ummas iin neredeyse sonsuz bir za
mana gereksinimi olurdu (s. 78). Szel seslerin yerine mzik nota
larn geirmenin gerekten olanakl olup olmad zerine, Vismes
incelemesinin yalnzca son alt sayfasn ayrmaktadr ki, doruyu
sylemek gerekirse bu azdr.
yle grnyor ki, u kuku yazarn aklndan bile gememitir:
Alfabe harflerinin yerine notalar geirilirse, Franszca bir metin pe
kl mzik dilinde yazlabilir; ancak mzik dilinde yazlmas bu met
ni bir baka dilin konuucusu asndan anlalabilir klmaz. Vismes,
yalnzca Franszcann konuulduu bir evren dnyor gibidir, sis
teminin dillerde hemen hi kullanlmad iin K, Z ve X i kullan
madn belirtecek derecede (s. 106).
te yandan, Vismes bu tr nahifliklere kaplan tek kii deildir.
Peder Giovan Giuseppe Matraja, 1 8 3 1 de Genigrafa italianay\ ya
ymlar. Bu kitap, adlar, fiiller, sfatlar, nlemler ve zarflar iin be ay
r szlk ieren (talyanca) bir poligrafiden baka bir ey deildir. Lis
telerin btn Matrajaya yalnzca 15.000 terim sralama olana
verdiinden, listeyi yaklak alt bin eanlamlyla zenginletirir.
Yntem, raslantsal ve gtr. Matraja, terimleri, alfabenin harfleriy
le gsterilen ve her biri 26 terim ieren numaralandrlm snflara
ayrr, bylece AJ accettay, A2 "anacoretay, A l 000 crostatu-
ray ve A360 renajuoloyu gsterir. Gney Amerikada misyoner
lik yapm olmasna karn, yazar u kamda olduunu belirtir: Dn
yann btn dilleri ayn kavramlar sistemine sahiptir; hepsinin La
tince dilbilgisine dayandn dnd Bat dilleri modeli baka
herhangi bir dile uygulanabilir; doutan gelen doal bir armaan
yoluyla herkes, zellikle Amerikal-Yerli uluslar ayn szdizimsel
yaplara gre konuur (gerekten de, Matraja genigrafik olarak Pate
noster i teki dillerde yazmaktan geri durmaz, bunu aralarnda Mek-
sikaca, ilice ve Keuva dilinin de bulunduu on iki dille karlat
rr).
256 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
1827de Franois Soudre Solresol icat eder (Langue musicale
universelle, 1866). O da yedi mzik notasnn btn halklarn anla
yabilecei bir alfabeyi temsil ettiini varsayar (bu notalar her dilde
ayn ekilde yazlabilir, okunabilir, porteye kaydedilebilir, zel ste
nografi imleriyle temsil edilebilir, ilk yedi Arap rakamyla, tayfn ye
di rengiyle, hatta sa elin parmaklaryla sol elin parmaklarna doku
narak gsterilebilir, dolaysyla krlerle sardilsizler tarafndan kul
lanlmalar da mmkndr). Mantksal bir fikirler snflandrmasna
dayanmalar gerekli deildir. Bir notayla evet (si) ve hayr (do) gi
bi terimler dile getirilebilir, iki notayla benim (redo) ve senin (re
mi) gibi zamirler, notayla zaman (doredo) ya da gn (doremi)
gibi yaygn olarak kullanlan szckler dile getirilebilir; burada ba
lang notas ansiklopedik bir snf gstermektedir. Ancak sonra So
udre, evirme yoluyla (on iki ton mziinde buna ana dizinin evril
mi biiminin tersten okunmas yoluyla dememiz gerekir) kartla
r dile getirmeye karar verir; bylece, kusursuz akor olan domisol
Tanrysa, onun kart solmido eytan olacaktr. Ancak bu durumda,
ilk notann belirli bir ansiklopedik blme gndermesi gerektii ku
ral geerliini yitirir. nk her ne kadar balang notas do fiziksel
ve ahlaki niteliklere gnderiyorsa da, balang notas sol siyasal ve
toplumsal ilikilere gndermektedir ve bunlan eytanla balantlan-
drmak g -ya da ar derecede ahlak- grnmektedir. Sistem, b
tn nsel dillerin bariz glklerine, konuucularn iyi bir kulaa sa
hip olmas gerekliliini ekler. Bu dil bir lde, on yedinci yzyln
mitsel ku dilini akla getirmekle birlikte, onun glossolalia ekiciliin
den ok uzaktr ve ok daha etrefil bir kodlama sistemine sahiptir.
Couturatve Lau (1903: 371) Solresoliin btn nsel dillerin en
yapay ve uygulanmas en olanaksz olan olduuna hkmederler.
Hatta numaralandrmay anlamak da ok gtr; nk 16 tabanl l
t kullanlrken, evrensellii yok etme pahasna, 7 0 ile 9 0 aradan
kaldrmak gibi Franszlara zg tuhafla uyulur. Bununla birlikte,
dilini kusursuzlatrmak iin krk be yl alm olan Soudre, Insti
tut de Francen, Cherubini gibi mzisyenlerin, Victor Hugo, Lamar
tine ve Humboldt gibi yazarlarn takdirini kazanm; III. Napoleon
tarafndan kabul edilmi, 1 8 5 5 teki Uluslararas Paris Sergisinde on
bin franklk bir dl ve 1 8 6 2 deki Londra Sergisinde altn madalya
almtr.
Ksalk adna, Grosselinin Systme de langue universelleini
(1836), Vidalin Langue universelle et arialitiquein (1844), Letelli-
A y d i n l a n m a d a n G n m z e F e l s e f D il l e r 257
ernin Cours complet de langue universelleini (1832-55), Merig-
ginin Blaia Zimandalini (1884), Filozof Renouviernin projelerini
(1885), Dyerin Lingualuminasim (1875), Reimannin Langue in
ternationale tymologique'im (1877), Maldanin Langue naturelleini
(1887), Doktor Nicolasm Spokilini (1900), Hilbenin Zahlensprac-
hesini (1901 ), Dietrichin Vlkerverkehrssprachesini (1902), Talun-
dergin Periosunu (1904) bir yana brakarak, Sotos Ochandonun
Projet d une langue universelleine (1855) ksaca deinmekle yetine
ceiz. Kuramsal dzlemde yeterince salam ve akla yakn, mantksal
dzlemde ise kesinlikle basit ve kurall olan bu sistem, her zamanki
gibi, imlenen eyler srasyla onlan dile getiren szcklerin abecesel
sras arasnda kusursuz bir denklik oluturmak amacndadr. Ne ya
zk ki -ve bir kez daha- blmleme empirik yoldan yaplr. Buna g
re, A ingorganik maddesel eylere, B zgr sanatlara, C mekanik sa
natlara, D siyasal toplulua, E canl ktlelere, vb. gndermektedir.
Morfolojik kurallar verildiinde, mineral alanndan bir rnek vermek
gerekirse, u sonu elde edilir: Ababa = oksijen, Ababe = hidrojen,
Ababi = azot, A babo - kkrt.
Birden ona saylarn siba, sibe, siho, sibt, sibra, sibre, sibri, sibro,
sibru eklinde dile getirildii gz nnde bulundurulursa (herhalde
hi kimse byle bir dilde arpm cetvelini ezberlemek istemez!) her
szcn, benzer anlaml teki szcklere ne kadar benzedii gr
lr. Bu da, ilke olarak kimya formllerinin ltne benzer bir lt
geerli olsa ve eitli harfler kavramn oluturucu elerini dile getir
se bile, uygulamada, kavramlar arasndaki her tr ayrm olanaksz k
lar.
Yazar bir saatten az bir srede alt milyondan fazla szck reni
lebileceini belirtir; ancak Couturat ve Launun (1903: 69) belirtti
i gibi, sistem bir saat iinde alt milyon szck retmeyi retmek
te; ancak bunlarn anlamn ezberlemeyi -hatta yalnzca tanmay bi
le- retmemektedir.
Sralamay srdrebilirdik; ancak u var ki, X IX . yzyln sonuna
doru, nsel esinlenmek yazarlar giderek eksantrik yazarlara ayrlm
antolojilerde -Brunetnin Lesfo u s littrairesinden (1880) Blaviernin
Lesfo u s littrairesme (1982)- yer almaya balar. Bu noktadan sonra,
nsel dillerin yaratlmas, her lkenin vizyonerlerinin ayrcalkl ala
n dnda, ya aka yollu bir altrma (bkz. Bausani 1970 ve dili Mar-
kuska) ya da yaznsal icat nitelii tar (bilimkurgunun imgelemse!
dilleri iin bkz. Yaguello 1984 ve Giovannoli 1990).
258 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D il A r a y i i
Uzay Dilleri
<
=
-j-
A y d i n l a n m a d a n G n m z e F e l s e f D il l e r 259
llarn ncelikle yinelenen rneklerle OKin anlamn anlamalar
salanmaldr. Bu yolla proje, neden, nasl, eer, bilmek, is
temek, hatta oynamak gibi anlamlar da iletebileceim varsayar.
Bununla birlikte, Lincos uzayllarn dalga uzunluklarn alp ze
bilecekleri bir teknolojilerinin olduunu ve bizimkilere benzer baz
mantk ve matematik ltlerini izlediklerini varsayar. Yalnzca z
delik ve elimezlik gibi temel ilkeler deil, birok rnekten tme
varm yoluyla karsanan kuraln deimez olduu alkanl da n
grlr. Lincos, yalnzca, esrarengiz gnderici iin iki kere ikinin drt
ettiini anladktan sonra, bunun gelecekte de deimez bir biimde
geerli olmas gerektiini varsayan kiiye retilebilir. Bu azmsana-
cak bir nkoul deildir; nk zamana ve balama bal olarak dei
ken kurallara gre dnen uzayllar olabileceini dnmemizi
engelleyecek hibir ey yoktur.
Freudenthal, aka gerek bir characteristica universalis dn
mektedir; ancak Lincosta nceden bilinmeyen szdizim kurallarn
dan bazlar yalnzca balangta ak olarak temellendirilmi ve su
nulmutur, buna karn teki ilemlerde (rnein, soru-yant eklin
deki iletiim modelleri) proje rtk olarak doal bir dilin kurallarm,
hatta edimbilimini varsaymaktadr. Gelimi telepatik gleri olan
bir varlklar topluluu tasavvur edelim (szgelimi, her biri tekinin
zihnini okuyan ya da hepsi Tanrnm zihninde okumak suretiyle ay
n hakikatleri renen melekler modelini alalm): Bu tr varlklar
iin, soru-yant eklindeki uluslararas yapnn herhangi bir anlam
olmayacaktr. Lincosun kusuru, biimsel bir yaps olmasna rar
men, doal iletiim dili olarak kavranmasdr, dolaysyla yer yer
belirsizlie, kesinlikten yoksunlua dmek zorundadr. Bir baka
deyile, biimsel bir dil gibi totolojik olmak zorunda deildir.
Olaslkla, proje glotogonik adan ok, pedagojik adan (fiziksel
nesnelerin duyulur gsterimine bavurmakszn bir dil nasl reti
lebilir?) ilgintir. Bu anlamda proje, dil filozoflarnn u rnei ver
diklerinde hep akllarnda canlandrdklar durumdan olduka farkl
bir ideal durumu sergiler. Avrupal bir kif bir yerliyle iletiim kur
maya alr; ikisi de parmaklaryla uzam-zamanm belirli bir paras
n gsterirler ancak birinin ya da tekinin syledii szcn o
uzam-zamanda belirli bir nesneyi mi, olay m, yoksa btnl iin
de o paray m gsterdiinden, hatta sonuta kar tarafn yant ver
meyi reddettiini mi dile getirdiinden emin deildirler (bkz. Quine
1960).
260 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Yapay Zeca
Ancak Lincos neredeyse salt zihinsel bir dil imgesi sunar (anlatm
arac, elektromanyetik olgulara indirgenir) ve bizi kusursuz dillerle il
gili eski arayn bir baka kkeni zerinde dnmeye gtrr. Ger
ekten de, bilgisayarlarla konutuumuz dilleT, nsel dillerdir; Ba
sic in ya da Pascalm szdizimini dnn. Bunlar, basit ancak kesin
bir szdizimi sunduklar iin dil konumuna ulamayan sistemler
olup, bo simgelerine ya da balantsz deikenlerine atfedilen an
lamlar asndan teki dillerin asalaklan olarak kalrlar ve byk l
de, if...then gibi mantksal balayclardan oluurlar. Gene de, deiik
dillerin konuucularnca eit derecede anlalabilir olan evrensel sis
temlerdir ve hatalara ya da iftanlamlla izin vermemeleri anlamn
da kusursuzdurlar. Doal dillerin yzeysel yapsna deil, olsa olsa
btn dillerde ortak olduu varsaylan derin bir dilbilgisini dile geti
ren kurallara dayanmalar anlamnda nseldirler. Felsefidirler; nk
mantn kurallarna uygun olarak kurulan bu derin dilbilgisinin, ge
rek insanlarda gerek makinelerde ortak olan bir dncenin dilbilgisi
olduunu varsayarlar. nsel felsefi dillerin iki temel snr bu diller
iin de geerlidir: (i) kurallarn, biroklarna gre, temellerini Hint-
Avrupa dillerinin yaps zerine oturtan Bat uygarlnn gelitirdii
mantk zerinde kurarlar; (ii) snrl olarak sylenebilirdirler ve doal
bir dilin dile getirebilecei her eyi dile getirmeye olanak vermezler.
Doal bir dilin terimlerinin btn anlamlarnn tanmlanabilecei
ve insan ile makine arasnda anlaml konumalar ya da makinelerin
doal dillere zg karsamalar gelitirmelerine elverecek kusursuz
bir dil d, ada Yapay Zek aratrmalarnda geri dnmektedir.
rnein, makineye, bir yknn tutarl olup olmad yargsn ve
rebilecei ya da belirli bir kiinin hasta olmas olgusundan onun te
daviye gereksinmesi olduu sonucunu karabilecei, vb. karsama
kurallar verilmeye allr. Bu konuyla ilgili kaynaka ok genitir ve
nerilen sistemler de -hl temel ya da ilksel bileenlere dayal bir an-
lambilimin olanakl olduunu varsayan sistemlerden, makineye ey
lem, hatta durum emalan {frames, scripts, goals ) veren sistemlere
kadar- ok eitlidir.
Btn Yapay Zek projeleri, bir biimde nsel felsefi diller sorun
salnn miraslar olup, nsel felsefi dillerle ilgili sorunlardan bazla
rn ancak ad hoc zmlerle ve doal bir dilin btn eylem alannn
ok snrl blgelerinde zmeyi baarmaktadrlar.
262 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Felsefe bu andan balayarak, yzyllar sren dem dili arayndan,
yalnzca bu arayn kendisi yan sra nerebilecei eyleri almaya a
lacaktr. Bu yzden, yalnzca yan etkilerden sz edilebilir.
Ancak, bizim tarihimizin gerekletii yzyllar boyunca, kitabm
zn en banda ele almayacamz belirttiimiz bir baka tarih varln
ortaya koymutur: Genel ya da evrensel bir dilbilgisi aray. Bu konu
yu ele almamamz gerekiyordu; nk daha nce belirttiimiz gibi, her
dilin arkasnda btn dillerde ortak olan bir kurallar sistemi aramak, ne
yeni bir dil aramak anlamna gelir, ne de bir anadile dnmek. Gene de,
btn dillerde evrensel deimez ilkeler aramann iki yolu vardr.
Biri, empirik-karlatrmal yol olup, varolan btn dillerle ilgili
bilgilerin derlenip kayda geirilmesini gerektirir (bkz. Greenberg,
ed., 1963). Ancak Dantenin -ister modistlerin dncesini bilerek,
ister bilmeksizin- deme bir fo rm a locutionis arman isnat ettii
dnemden balayarak, bu aratrmaclar her dilin ve dncenin ev
rensel kurallarn, bildikleri tek dil modelinden, skolastik Latince
den karsyorlard. Francisco Sanchez Brocensenin Minerva, seu de
causis linguae latinae (1587) adl yaptnda izledii yol da aynyd.
Port-Royalin Grammaire gnrale et raisonnesinin (1660) yenilii,
dil modeli olarak modern bir dili, Franszcay semesi olmutur.
Byle bir yntemi uygulamak iin, insann akima bir an bile, belir
li bir dilin, Evrensel bir Dnceyi deil, dnyay belirli bir biimde
dnme ve grme tarzn yanstt gelmemelidir. Bir baka deyile,
bir dilin zgl nitelii ad verilen ey, btn dillerin eit olduu
varsaylan derin yapsn etkilemeyecek yzeysel kullanm biimleri
arasna sokulmaldr. Ancak bu yolla, dnmeye altmz tek bir
dille zdeletirdiimiz yaplar, olas tek manta karlk geldikleri
iin evrensel olarak deerlendirmek mmkndr.
unu ne srmek bir lde farkldr: eitli diller -evet- yzeyde
birbirlerinden farkllam ve ounlukla kullanm yznden yozla
m ya da kendi zgl niteliklerince bozulmaya uratlmlardr; an
cak eer evrensel kurallar varsa, bu diller, dil rtsnn -hangi dil
olursa olsun- delikleri arasndan, akln nda panldayacaklardr
(nk, Beauzenin Encyclopdie'nin Dilbilgisi maddesinde belir
tecei gibi, szck, asl dnce olan bir tr resimdir). Bu, kabul
edilebilecek bir fikirdir; ancak bu yasalar ortaya karmak iin, btn
dillere uygulanabilecek bir stdil gerekecektir. Ne var ki, eer stdil
nesne dille zdeletirilirse, durum bir ksr dngye dnr ve bu
dngden kamak olanaksz olur.
264 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y is i
bir nedeni de, uzun bir sre, res cogitansin karacier ya da kalpte de
il de, beyinde olduunu dnmek allm bir dnce tarz deil
di. Ancak dil ve teki ruhsal yetilerle (imgelem, yarg, bellek) ilgili
beyin blgelerini gsteren gzel bir gravr, Gregor Reyschin on be
inci yzylda yaymlanan Margarita Phiosophica 'smda bile yer al-
267
i, bunun yan sra szdiziminin saysz kuraldlkian sz konusu
dur... Geriye tek bir yol kalyor: Doal dillere benzeyen ancak btn
kullananlarn yansz olduunu dnecekleri yapay bir dil yaratmak.
Bu dilin ltleri her eyden nce, doal dil modellerine bal ka
larak, dilbilgisinin basitletirilmesi ve rasyonelletirilmesidir (nsel
dillerin daha nce denemi olduu gibi), sonra da olabildiince doal
dillerde varolan btn terimleri anmsatan bir szln yaratlmas
dr. Bu anlamda, bir Uluslararas Yardmc Dil (bundan sonra UYD)
sonsal olacaktr; nk varolan doal diller arasndaki bir karlatr
madan, dengeli bir sentezden doacaktr.
Couturat ve Lau, hangi sonsal projenin tekilerden daha esnek ve
kabul edilebilir olduunu saptayacak bir bilimsel ltn bulunma
dn bilecek kadar gerekidirler (byle bir ey, nesnel ve soyut te
mellere dayanarak, gerek iirsel yarat gerek ticari ilikiler asndan
spanyolcann m, yoksa Portekizcenin mi daha uygun olduunu
saptamaya benzer). Bir proje ancak uluslararas bir kuruluun benim
semesi ve tantmn yapmas kouluyla kendini kabul ettirebilir. Bir
baka deyile, yardmc bir dilin baars, ancak uluslararas bir iyi ni
yet edimiyle salanabilecektir.
Ancak Couturat ve Launun 1 9 0 3 te karlarnda bulduklar ey,
X IX . yzyl boyunca retilmi yeni bir uluslararas diller Babilidir:.
Bir yanda sonsal sistemler, te yanda karma sistemler derken, Coutu
rat ve Lau 38 dili kayda geirip amlar ve 1 9 0 7 de yaymladklar
Les nouvelles langues internationalesde bunlara ek olarak birkan
daha incelerler.
Her proje, daha ok ya da daha az ikna-gcyle, uluslararas planda
tannmaya almtr. Karar yetkisi kime verilmelidir? Couturat ve L
au bir Dlgation pour ladoption d une langue auxiliaire internationale
(1901) kurmulard ve karar Uluslararas Bilim Akademileri Birliine
brakarak, bir uluslararas karar karmay amalyorlard. Belli ki Co
uturat ve Lau eserlerini yazdklar dnemde, bu tr uluslararas bir ku
rumun en uygulanabilir projeye ilikin evrensel bir karar alp, karann
uluslarn gr birlii salanarak kabul ettirilebileceini varsayyorlard.
268 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
pk un, Alman Katolik bir rahip olan yaratcsnn amac asndan,
halklarn birlii ve kardeliinin bir arac haline gelmesi gerekiyordu.
Kamuya aklanr aklanmaz, proje gney Almanya ve Fransada
yaygnlk kazanm, Fransada Auguste Kerckhoffs projeyi destekle
yip, tantmn yapmtr. Bu andan balayarak, Volapk tm dnya
ya yaylr; o kadar ki, 1 8 8 9 da Avrupadan Amerikaya ve Avustral
yaya, kurslar, diplomalar ve dergileriyle Volapk derneklerinin sa
ys 2 8 3 bulmutu. Ancak bu noktada proje artk Schleyerin dene
timinden kmt; bir yandan onun bu dilin yaratcs olduu teslim
edilirken, bir yandan da dilde basitletirmeler, yeniden yaplandr
malar, yeniden deerlendirmeler, heretik trevler yoluyla deiik
likler yaplyordu. Her yapay dil projesinin yazgsdr bu: leti yay
gnlk kazanmazsa, safln korur; ancak kabul edilirse, o zaman dil,
din deitirenler topluluunun eline geer ve daha iyi iyinin dma
n olduundan, babilleir. Volapkn bana da ayn ey gelmitir:
Birka yl iinde beklenmedik bir yaygnlamadan giderek daha mar
jinal bir yaama geecektir; bu arada onun kllerinden baka projeler
domaktadr: ldiom Neutral (1902), Menetnin Langue niverselle i
(1886), De Maxm Bopali (1887), Bauerin Spelin i (1886), Fiewe-
gerin DTi (1893), Dormoyun Balta s (1893), Von Arnimin Velt-
parl (1896).
Volapk, bir karm a sistem olup, Couturat ve Leauya gre, Jakob
von Grimmin daha nce ana izgilerini belirledii bir izgide yer alr.
Sonsal sistemlere benzer yanlar vardr; nk model olarak uygar
halklarn dilleri arasnda en yaygn olduundan ngilizceyi almay
nerir (bununla birlikte, zellikle szlk asndan, Schleyer, Al-
mancadakilere benzer szckleri korumakla sulanabilir). Vola-
pkte 28 harf vardr, her harfin tekbir sesi vardr ve vurgu her zaman
son heceye der. Uluslararas sesletilebilirlik kayglarna kaplan
Schleyer ryi kaldrmt; nk (ona gre) inlilerin bu sesi telaffuz
etmeleri olanakszd. Schleyer, birok dou halknn ryi telaffuz et
mekte deil, onu /den ayrt etmekte glk ektiini fark etmiyordu.
Daha nce belirtildii gibi, referans dili ngilizce olmakla birlikte,
fonetik ngilizcedir. Bu yzden, oda szc cem olarak sylenir
(chamber szcnden). te yandan, r gibi harflerin kaldrlmas,
doal dillerden alman birok kkte nemli deformasyonlar zorunlu
klar. Bu yzden, Almanca berg temel alnarak oluturulan da sz
c, rnin kaldrlmas gerektiinden, be/e dnr, ayn ekildefi-
redan tretilen ate,fil haline gelir. Sonsal szlklerin bir avantaj,
270 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
iguetnin Langue Nouvellei, daha sonra Schipferin Communicati-
onssprachesi (1839) izleyecektir; bundan sonra, UYDlerin yzyl
hi kukusuz on dokuzuncu yzyldr.
Baz sistemlerden verilecek bir rnekleme, Latince kklerin o
unlukta olmas, her durumda Avrupa dillerinden alman kkler
arasnda denk bir dalm olmas gibi bir dizi aile benzerlikleri orta
ya koymaktadr, bylece deiik doal dillerin konuucular her za
man aina olduklar bir dil karsnda bulunduklar izlenimini edi
nirler:
Esperanto
272 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D L A r a y i i
du. Yazar kitabn Doktoro Esperanto (mitli Doktor) adyla imzala
m olduundan, Esperanto ad tm dnyaca benimsendi.
Aslnda, 18 5 9 da domu olan Zamenhof, ilk genlik yllarndan
beri uluslararas bir dili dlemeye balamt. Mektubunda ona Ya
hudi olmayan kimseler arasnda yaamak iin branice olmayan han
gi ad semi olduunu (grenee gre) soran amcas Josefe, on yedi
vamdaki Zamenhof, Lodowick olarak da bilinen Lodwickin adn
anan Comeniusun etkisiyle Lodwicki semi olduunu yazyordu
(31 Mart 1876 tarihli, amcaya mektup, bkz. Lamberti 1 9 9 0 :4 9 ). Hi
kukusuz, Zamenhofun kkeni ve kiilii, dili kavrayna ve dilin
yaygnlk kazanmasna katkda bulundu. arn egemenliindeki Po
lonya Krallna ait Litvanya blgesindeki Bialystokta Yahudi bir ai
lenin ocuu olarak doan Zamenhof, milliyeti tahriklerin ve srek
li Yahudi dmanl dalgalarnn sarst bir rklar ve diller potasn
da yetimiti. ar hkmetinin entelektellere, zellikle Yahudi en-
telelektellere kar gerekletirdii bask ve daha sonra kovuturma
deneyimi, Zam enhof da evrensel dil fikriyle halklar aras uyum fikri
nin atba gitmesine yol amt. Aynca, Zamenhof keiuisini kendi
dininden olanlarla dayanma iinde hissediyordu ve Yahudilerin Fi
listine dnmelerini diliyordu; ancak laik dindarl milliyeti Siyo
nizm biimleriyle zdelemesini engelliyor ve diasporamn sonunu
atalarnn diline bir dn olarak dnmek yerine, btn dnyada
ki Yahudilerin yeni bir dille birletirilebileceini dnyordu.
Esperanto, nce Slav dnyasnda, sonra Avrupann kalannda
yaygnlk kazanrken ve bilim derneklerinin, insanseverlerin, dilbi
limcilerin ilgisini ekip, bir dizi uluslararas toplantya neden olur
ken, Zamenhof anonim olarak, evrensel kardelikten esinlenen bir
retiyi (homaranismo ) savunan bir kitapk da yaymlamt. Espe
rantonun teki izleyicileri, yeni dil hareketinin belirli ideolojik ko
numlardan bamsz tutulmas iin srar etmi (ve bunu baarmlar
d); nk uluslararas dilin onaylanmas gerekiyor idiyse, bu ancak
farkl dinsel, siyasal ve felsefi fikirleri olan insanlar ekerek olabilir
di. Herhangi bir kukuya yol amamak iin Zamenhofun Yahudi ol
duu bile sessizce geitirilmeye allma; unutmayalm ki, birok
evrede Yahudi komplosu kuramnn biim kazand bir tarihsel
dnemdi bu.
Bununla birlikte, Esperanto hareketi insanlar mutlak yanszlna
inandrmay baarsa bile, insanseverlik drts ve ona can veren te
mel laik dinsellii birok inanl kimsenin -Esperantoda dendii gi
274 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y 1'
lann byk bir blm, Zamenhofun dile getirdii bir temel ilkeyi
izleyerek buna direndiler. Zamenhofun bu ilkesine gre, gelecekte
belki szlksel iyiletirmeler ve zenginletirmeler olabilirdi; ancak
dilin Zamenhofca 1 9 0 5 te yaymlanan Fundamento de Esperanto
adl kitabnda belirledii temel yaps bozulmamalyd.
276 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Kke -a sonekinin eklenmesiyle kurall olarak elde edilen sfatla
rn oluumu da kolaylkla anlalabilir: patr-a = babayla ilgili anla
mna gelir; sfatlar adla uyumludur (bonaj patroj = iyi babalar). e
kimsiz alt fiil biimi yalnlatrlm olup, sabit bir biimde deiik
soneklerle birbirlerinden ayrlmtr; rnein grmek fiilini alalm:
mastar (vid-i), imdiki zaman ( vida-as ), gemi zaman ( vid-is ), gele
cek zaman (vid-os ), koul kipi (vid-us), emir (vid-u!).
Zinnann belirttii gibi (1993), nsel dillerle ksa ve zl dil-
bilgileri her ne pahasna olursa olsun bir ekonomi ilkesi gerekletir
meye alrken, Esperanto daha ok bir optimumlatrma ilkesini
amalar. rnein, bknl bir dil olmamasna karn, Esperanto be
lirtme durumunu korur. Belirtme durumu adn sonuna -n ekleyerek
elde edilir: la patro am as la filon, la patro amas lafilojn. Bunun nede
ni, belirtme durumunun bknl dillerde bir edatla gsterilmeyen
tek durum olmasdr, dolaysyla bir ekilde onu belirgin hale getir
mek gerekir. te yandan, adlarda belirtme durumunu ortadan kaldr
m olan diller, zamirlerde bu durumu korurlar (szgelimi, Ben ken
dimi seviyorum anlamna gelen talyanca IO am o M estesso tmce
sinde grld gibi). Belirtme durumunun varl, eylemi kimin
yapt ve kimin eylemden etkilendii her zaman belirgin kalarak,
szdizimsel sray deitirme olana da salar.
te yandan, belirtme durumu, bknl dillerde varolan baz an
lam karklklarndan kanmaya yarar. Bir yere hareket iin de kul
lanldndan (Latincede olduu gibi), la birdoflugas en la gardeno
(ku bahede uuyor) tmcesi, la birdoflugas en la gardenon (ku
baheye uuyor) tmcesinden ayrt edilebilir. talyancada Vuccello
vola nel giardino (ku bahede/baheye uuyor) tmcesi belirsiz ka
lacaktr. Franszcada je lcoute mieux que vous gibi bir tmceyle kar
laldnda, u iki seenekten birine karar vermek gerekir: (i) onu,
sizin dinlediinizden daha iyi dinliyorum ya da (ii) onu, sizi dinledi
imden daha iyi dinliyorum. Esperantoda birinci durumda mi auus-
kultas lin pli bone ol ui; ikinci durumda ise mi auuskultas lin pli bone
ol vin denecektir.
Herhangi bir sonsal dile yneltilen temel itirazlardan biri udur: Son
sal dil, evrensel bir ierik sistemini yapay olarak belirleme ya da yeni
278 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
meinin ngilizcenin yaygnlamasn kolaylatrd elbette ne s
rlebilir; ancak Hitler sava kazanm ve Amerika Birleik Devletle
ri, Orta Amerika devletlerinden daha gl ve istikrarl olmayan k
k bir devletler konfederasyonuna indirgenmi olsayd, u varsaym
geerli olamaz myd: Btn dnya bugn ayn kolaylkla Almanca
konuur ve Hong Kong havaalannn dutyfree shopunda (ya da Zollf-
reier Warenmda) Japon transistrlerinin tantm Almanca olarak
yaplrd. te yandan, ngilizcenin (ve herhangi bir doal arasal di
lin) yalnzca grnteki kolayl zerine Jespersenin (1931) eleti
rilerine bakmak gerekir.
u halde, yzyllar sreci iinde Yunanca, Latince, Franszca, ngi
lizce ya da Svahili gibi doal diller hangi nedenlerle uluslararas dil i
levini grmse, Esperanto da ayn nedenlerle bir uluslararas dil i
levini grebilir.
ok gl bir itiraz, Destutt de Tracyden gelmitir. De Tracye
gre evrensel bir dil, srekli devinim (devridaim) denli olanakszd,
bunun da tartmasz bir nedeni vard: Bugn yeryznn btn
insanlar ayn dili konumak zere anlasalar bile, bu dil deiik lke
lerde binlerce deiik tarzda deiiklie urayp, farkl diller retecek
ve bu diller zamanla birbirlerinden uzaklaacaklardr (Elments d id
ologie, II, 6, s. 569).
uras bir gerek ki, ayn nedenlerle, Portekiz Portekizcesi ile Bre
zilya Portekizcesi birbirlerinden o kadar farkldr ki, ounlukla ya
banc bir kitabn iki evirisi yaplmaktadr; Portekizceyi Rioda
renmi olan yabanclarn, ayn dili Lizbonda duyduklarnda anla
makta zorlandklar da bir gerektir. Ancak bu itiraza, bir Portekizli
ile bir Brezilyalnn, en azndan gnlk yaamn gereklilikleri asn
dan hl birbirlerini anladklar yant verilebilir; bunun bir nedeni
de, kitle iletiim aralarnn yaygnlamas sayesinde, bir dilsel dei
kenin konuucularnn teki deikenin konuucularnda meydana
gelen kk dnmler hakknda bilgi edinebilmesidir.
Martinet gibi Esperanto savunucular (1991: 685), deiik blge
lere yaylmas srasnda yardmc bir dilin deiiklie uramadn
ve azlar eklinde ayrmadn iddia etmenin, en hafif deyiiyle na
h if bir iddia olduunu belirtmilerdir. Ancak bir UYD yardmc dil
olarak kalp, gnlk yaamda konuulmazsa, kout bir evrim riski
azaltlm olacaktr. Bir tr uluslararas denetim akademisinin karar
larn yanstan medyann eylemi, standardn korunmasn ya da en
azndan dilin denetimli evrimini salayabilecektir.
280 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
gl teviki bu oluumun asli bir esi olmutur. Ve bu, aznlk dil
lerinin aleyhine bir sre olmutur, -deiik siyasal koullarda- bu
dilleri iddete bavurarak bastracak ve onlan eksik diller konumu
na indirgeyecek kadar.
Ancak gnmzde bu eilimin hzl bir tersine dnmesi srecine
tanklk ediyoruz. Siyasal dzlemde, gmrk engellerinin kaldrl
mas sz konusu, uluslarst ordulardan sz ediliyor ve snrlar al
yor; son yirmi otuz yldr btn Avrupada aznlk dillerine kar say
gl bir politikaya tank olundu. Hatta son yllarda daha da sarsc ey
ler oldu, Sovyet mparatorluundaki zlmeden sonra birbirini iz
leyen olaylar bunun en belirgin tezahrdr. Dilsel paralanma artk
onarlmas gereken bir olay olarak deil; bir etnik kimlik arac ve siya
sal bir hak olarak, i sava pahasna da olsa insanlarn dnmesi gere
ken bir ey olarak grlyor. Farkl biimlerde de olsa -ancak oun
lukla daha az acmasz deil- ayn sre Amerika Birleik Devletle-
rinde de gereklemekte. Beyaz Anglosakson Protestanlarn ngiliz
cesi iki yzyi boyunca melting pot un dili olmuken, bugn Califor
nia giderek daha fazla iki dilli (ngilizce ve spanyolca) bir eyalet hali
ne geliyor ve New York onu yakndan izliyor.
Bu, olaslkla durdurulmas olanaksz bir sretir. Avrupann bir
lemesi eilimi dillerin oalmas eilimiyle atba gidiyorsa, olas
tek zm arasal bir Avrupa dilinin tam olarak benimsenmesinden
gemektedir.
Tm itirazlar arasnda, Fontenellein dile getirdii ve DAlem-
bertin Encylopedieye giri yazsnda aktard itiraz, hl geerlilii
ni korumaktadr: Bir btn olarak insan toplumunun yararna olacak
eyleri belirlemede hibir zaman sekin bir grnm sunmayan h
kmetlerin bencillii. UYD vazgeilmez bir gereklilik olsa bile, dn
yay ekolojik felaketten kurtarmak iin acil nlemler zerinde anla
may baaramam bir uluslararas kurul, Babilin ak brakt yara
y can yakmakszn iyiletirmeye yatkn grnmemektedir.
Ancak yaadmz yzyl, olaylarn son derece hzl -her tr ko
layc khinlik etkinliini bir yana brakmamz salayacak kadar hzl-
deimesine bizi altryor. Ulusal onur duygusu ykc bir g olabi
lir: Gelecekteki bir Avrupa birliinde tek bir ulusun dilinin stn gel
mesi tehlikesi karsnda, kendi dillerini kabul ettirme olanaklar pek
bulunmayan ve bir baka ulusun dilinin egemenliinden ekinen
devletler (dolaysyla, biri dnda tm) bir UYDnin kabul edilme
sini desteklemeye balayabilirler.
282 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
17
Sonular
Her dil belli bir evren modeli, dnyay anlamaya ynelik bir
gsterge sistemi kurar ve dnyay 4000 deiik tarzda be
timleme tarzmz varsa, bu bizi daha zengin klar. Nasl eko
lojinin korunmasna aba gsteriyorsak, dillerin korunma
sna da aba gstermeliyiz.
v.v. tVANOV, R eco n stru ctin g the Past, 1 9 9 2 , s. 4.
283
Babilin Yeniden Deerlendirilmesi
284 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Dillerin doal farkllamas imdi yerleimlerin, uluslarn douu
nun ve ulusal kimlik duygusunun olumasna olanak salayan olum
lu bir olgu haline gelmektedir. Bu vgy, XVIII. yzyldaki bir Fran
szn yurtseverlik gururu asndan okumak gerekir: Confusio lingu-
arum, baz devlet deerlerinin yerleiklik kazanmasnn tarihsel ko
ulu haline getiriliyor. XIV. Louisnin szn deitirerek Pluche
Devlet dildir demektedir.
Bu bak asndan, uluslararas dillerin XIX. yzylda gsterdii
gelimeden nce yaam bir yazarn, Joseph-Marie Degerandonun
Des signes adl yaptnda uluslararas bir dile getirdii itirazlar yeni
den okumak ilgin olacaktr. Degerando, gezgin, bilim adam ve tc
carlarn (arasal bir dile gereksinme duyanlarn) bir aznlk olduunu,
oysa yurttalarn byk bir blmnn kendi dilinde konuarak ga
yet iyi yaadn belirtiyordu. Gezginin gereksinme duyduu kimse
lerin ayn ekilde ona gereksinme duyduu, dolaysyla ortak bir dilin
gerekli olduu doru deildir. Gezgin, yerlileri anlamak ister ancak
yerlilerin gezgini anlama gereksinimleri yoktur; hatta gezgin ziyaret
ettii halklardan niyetlerini gizlemek iin kendi dil avantajndan ya
rarlanabilir (IV, s. 562).
Bilimsel ilikilere gelince, bu ilikileri kolaylatracak bir dil, ede
biyat dilinden kopmu olacaktr; oysa biliyoruz ki bu iki dil birbirini
etkilemekte ve glendirmektedir (IV, s. 570). Ayrca, uluslararas
bir dil yalnzca bilimsel iletiim amacyla kullanlrsa, bir gizlilik ara
cna dnecek ve halkn onu anlamas olasl dlanm olacaktr
(IV, s. 572). Yaznsal kullanmlara gelince (burada Degerandonun
argman gln ve sosyolojik adan inceliksiz grnebilir), sanat
lar kendi dillerinde yazarak uluslararas rekabeti daha az hisseder ve
ok geni apl karlamalarla yz yze gelmek zorunda kalmazlar...
Bilim dili asndan bir snr olarak gsterilen da kapallk Degeran-
doya edebiyat dili asndan neredeyse bir avantaj gibi grnmekte
dir (smrmeye gittii yerlilerden daha fazlasn bilen kurnaz ve ei
timli gezgin asndan olduu gibi).
Unutmayalm ki Rivarolun Fransz dili vgsne tank olan yz
yln sonundayz. Degerando, dnyann etki blgelerine ayrldn
ve baz blgelerde Almancay, bakalarnda ngilizceyi benimseme
nin uygun olacan kabul eder; ancak yardmc bir dilin kabul ettiril
mesi mmkn olsa, belirgin siyasal g nedenleriyle bu dilin Fran
szca olmas gerektiini belirtmekten kendini alkoyamaz (IV, s. 578-
79). Bununla birlikte, Degerando, engelin hkmetlerin bencilliin
So n u l a r 285
de yattn grr: Hkmetlerin ulusal dilin deitirilmesi iin tek-
biimli yasalar belirlemek zere anlamak istediklerini mi varsayaca
z? yi ama, hkmetlerin toplumun genel karyla ilgili eylerde
gerekten de anlatklar nerede grlmtr? (IV, s. 554).
Bu sylenenlerin artalannda, on sekizinci yzyl insannn ve bu
na bal olarak on sekizinci yzyl Fransznn, ister baka halklarn
dilleri olsun ister evrensel diller, teki dilleri renmeye hi de istek
li olmad kans vardr. okdillilik asndan, tm on dokuzuncu
yzyl boyunca srecek ve yzylmzda da geni izler brakacak olan
bir kltrel sarlk sz konusudur; bu sarlktan, Degerandonun da
belirttii gibi, gereklilik nedenleriyle bir tek Kuzey Avrupa lkelerin
de yaayanlar baktrlar. Bu sarlk ylesine yaygndr ki, Degeran-
do kkrtc bir gzlemde bulunma, yaygn kannn aksine yabanc
dil renmenin onca ksr ve mekanik bir ey olmadn ne srme
gereini duyar (IV, s. 587).
Bu yzden Degerando olduka pheci deerlendirmesini dillerin
farkllna bir vgyle sonulandrr: Bu farkllk lkeleri kuatanla
rn tasarlarna ve yozlamann halklar arasnda yaylmasna engeller
getirmekte, her halkn ulusal ruh ve karakterini, greneklerin safl
n koruyan alkanlklar yitirmemelerini salamaktadr. Ulusal dil
halkn devletle btnlemesini salar, yurtseverlii ve gelenein ko
runmasn tevik eder. Degerando bu dncelerin evrensel karde
lik duygusuna zarar verebileceini kabul eder; ancak u yorumu geti
rir: Yozlamann egemen olduu bu yzyllarda, yreklerimizi zel
likle yurtseverlik duygularna evirmemiz gerekir; bencillik ne kadar
ok ilerleme gsterirse, birer dnya vatanda haline gelmemiz o ka
dar tehlikeli olur (IV, s. 589).
nceki yzyllarda, halk ile dil arasnda (Babil olaynn olanakl
kld) derin birliin gl bir kesinlemesini aradmzda, bunu
Lutherde (Predigten ber das erste Buch Mose, 1527) buluruz; He-
gelde grdmz Babille ilgili daha kararl yeniden deerlendir
me, kkenini belki de bu mirastan almaktadr; ancak Hegelin deer
lendirmesinde, Babil olgusu yalnzca devlet bann kuruluu olarak
deil, insan emeinin neredeyse kutsal bir yceltilmesi niteliini de
kazanr.
286 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
run yap m nd ak i birliktelik ayn zam an d a eserin k en d isin in am ac ve
ierii h alin e gelir. D ah a kesin bir dille s ylem ek g e re k irse , top lu m sal
b ir ban bu ykselii y aln zca ataerkil bir birlik olarak k alm az; aksine,
yaln aile birlii z lm t r ve b ulutlara y k selen b in a artk z l
m olan bu n ceki birliin n esn ellem esi, yeni ve d ah a gen i b ir b ir
liin g erek letirilm esid ir. O zam an n h alk lan h ep b irlik te bu ite a
ltlar ve nasl b u d ev e seri g erek letirm ek iin b ir araya g eld ilerse,
etk in lik lerin in r n d e kazlan top rak , st ste k onan talar ve de
y im y erin d ey se to p ra n m im a ri ilenm esi araclyla o n lar b irbirle
rin e balayan ba o lm ak zo ru n d a y d , tpk am zd a bu t r bir ba
y aratan eyin g ren ek ler, alkanlklar ve d evletin an ay asas olduu
gibi ( sthetik, III, , 1 ).
So n u l a r 287
nn, insanlarn eitli aletleri adlandrmak zorunda kalp, herkesin
aletlere kendince bir ad vermesinden kaynakland fikri beliriyordu.
Bu yorumlarn alttan alta nceki yzyllarn kltrne de yaam
veren bir duyguyu gn na kardn, Babil ikonografisinin tari
hiyle ilgili bir incelemeden reniyoruz (bkz. Minkowski 1983). Or-
taadan balayarak bu tarih, insan emeini, duvar ustalarn, maka
ralar, drtgen kaya paralarn, yk asansrlerini, kurun tellerini,
cetvelleri, pergelleri, bocurgatlar, svama tekniklerini, vb. ya en n
plana koymutur ya da en azndan ikinci plana (o derecede ki, Orta
a duvar ustalarnn alma tarzlaryla ilgili baz bilgiler, ou za
man kulenin tasvirlerinden karlr). Kim bilir belki de Dantenin
fikri, yaad dnemin ikonografisini yakndan bilmesinden kay
naklanmaktadr.
XVI. yzyln sonuna doru, Felemenk resmi kule temasna sahip
kar ve bu temann saysz eitlemesini sunar (Bruegheli dnn).
Bunlardan bazlarnda sanatlar teknik donanmn saysn artrr ve
kulenin gerek biiminde gerek salam yapsnda, ilerlemeye olan bir
tr dind inan kendini gsterir. Doal olarak, olaanst makine-
lerle ilgili eitli incelemelerin yaymland bir dnem olan XVII.
yzylda, bu teknolojik yeniden kurma incelemelerinin says artar.
Hatta Kircherin Turris Babel 'inde (hi kukusuz bu yapta dind
eilimler atfedilemez) dikkat, bitmi bir nesne olarak kulenin getire
cei statik sorunlara ynelir, yle ki Cizvit yazar da ele ald tekno
loji harikasnn bysne kaplm gibidir.
Ancak XIX. yzylla, bu tema artkilenmez hale gelse de, confusio
olayna ynelik teolojik ve dilsel ilginin bariz olarak azalmas nedeniy
le, tasvirlerde insanl temsil eden grup n plana karlr; insanl
n eilimi, tepkisi ya da yazgs ise arka planda, Babil Kulesi tarafn
dan temsil edilir. Dolaysyla, resmin merkezini, insan kitlelerinin yer
ald dramatik sahneler oluturur (Minkowski 1983). Dorenin re
simledii Kutsal Kitaptaki Babil izimi, bunun tipik bir rneidir.
Ayn yzyln sonunda Giosue Carducci eytana lahi adl i
irinde buharl lokomotifi yceltecektir. Hegelin eytana zg gururu
bakalarnca da benimsenmitir ve Dorenin gravrnn ortasnda
dev grntsyle beliren, kollar ve yz bulutlu ge dnk plak
figrn (bu arada karanlk kule ok byk mermer bloklar tayan i
ilerin yannda ykselir) acmasz bir Tanrya guTurla meydan m,
yoksa yenik dm, lanet mi okuduu tam olarak anlalmamakta
dr; ancak belli ki yazgsn alakgnlllkle kabul etmez.
288 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Genette (1976: 161) bize, Nodier gibi Romantik yazarlarda bir
talihli hata olarak confusio fikrinin nasl varln srdrdn
anmsatr: Doal diller ok sayda olduklar iin kusursuzdurlar n
k hakikat ouldur; yalan ise, hakikatin tekil ve kesin olduunu ka
bul etmektir.
eviri
SONULAR 289
den ok, Pentekostes dillerinin ve KulaT Dilinin gizli kavrayna
benzer bir eyleri fark edebiliriz. eviri arzusu, birTanr dncesiy
le bu karlkllk olmakszn dnlemez (Derrida 1987: 21 7 ; ayr
ca bkz. Steiner 1975: 63).
Buna karlk, hi kukusuz, baz tannm bilgisayar evirisi ara
trmaclar, nsel dillerin baz zelliklerini tamas gereken para
metre bir dile bavururlar. Bir A dili anlatmndan bir B dili anlatm
na gememizi salayacak (her ikisinin de bir stdilsel C anlatmna
edeer olduklarna karar vererek) bir tertium comparationis olmal
dr. Ancak bu tertium olsa, kusursuz dil olurdu; bu dil yok ise, demek
ki her ey eviri etkinliinin bir koyutudur.
Elbette, tertium comparationis, btn diller iinde kusursuz
olarak nitelendirilebilecek denli esnek ve gl bir doal dil ise, du
rum deiir. Cizvit Ludovico Bertonio, 16 0 3 te Arte de lengua aym a
ray\, 1 6 1 2 de ise Vocabulario de la lengua aym aray (Aymara, g
nmzde de Bolivya ve Peruda yaayan yerlilerin konutuu bir dil
dir) yaymlam ve Aymarann snrsz esneklikte, yeni szck tret
mek asndan inanlmaz ileklikte, zellikle soyut kavramlar dile
getirmeye uygun bir dil olduunu fark etmiti; o kadar ki, bunun ya
pay bir dil olduu yolundaki kukusunu belirtmiti. ki yzyl son
ra Emeterio Villamil de Rada, Aymaradan demin dili diye sz ede
biliyordu; ona gre Aymara dilin oluumundan nceki bir fikrin
dile getirilmesiydi, gerekli ve deimez fikirler zerine kurulmu
tu, dolaysyla felsefi bir dildi, felsefi diller var olmusa eer (La len
gua de Adan, 1860). Er ge biri gelip bu dilde Smi kkler arayacakt,
arad da.
Son zamanlardaki aratrmalar, Aymaranm Bat dncesinin da
yand ikili mantk (doru/yanl) yerine, l bir manta dayand
n, bu yzden Bat dillerinin ancak etrefil amlamalar pahasna
yakalayabildii kipsel incelikleri dile getirebildiini saptamlardr.
Son olarak, gnmzde bilgisayar evirisi sorunlarn zmek iin
Aymarann incelenmesini nerenler vardr (btn bu bilgiler ve ok
geni kaynaka iin bkz. Guzmn de Rojas, tarihsiz). Ne var ki, algo-
ritmik doas nedeniyle, Aymaramn szdizimi baka herhangi bir
dilin kendj terimlerine evirisini byk lde kolaylatrmaktadr;
ancak bunun tersi geerli deildir (L. Ramiro Beltran, Guzmn de
Rojas, tarihsiz: IIIde). Aymara, kusursuzluu nedeniyle baka diller
de karlkl olarak evrilemeyen her dnceyi dile getirebilecektir;
ancak bunun bedeli, kusursuz dilin kendi iinde zd eylerden
290 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D il A r a y i i
hibirinin bizim doal dillerimize yeniden evrilemeyecek olmas
dr.
Bu elverisiz koullardan, son zamanlardaki akmlarn yapt gibi,
evirinin yalnzca ama dilin isel sorunu olduunu varsayarak kur
tulabiliriz. Bu durumda, ama dil zgn metnin getirdii anlamsal ve
szdizimsel sorunlar kendi ortamnda ve balama gre zmek zo
rundadr. Burada kusursuz dil sorunsalnn dna km oluyoruz;
nk sz konusu olan, bir kaynak dilin kavrayna gre retilmi
anlatmlar anlamak ve ama dilin kavrayna sayg gstererek, tat
min edici bir amlama (ama hangi ltlere gre?) yaratmaktr.
Sorunun kuramsal gln Humboldt ortaya koymutu. Bir di
lin hibir szc bir baka dilin bir szcne tam olarak eit deil
se, eviri yapmak olanaksz olurdu; tabii eviriyi, hibir biimde ku
rall hale getirilmemi ve biimselletirilemeyecek bir etkinlik olarak,
kendi dilimiz araclyla asla bilemeyeceimiz eyleri anlayabildii
miz bir etkinlik olarak anlamazsak.
Ancak eviri yalnzca bu olsa, ilgin bir paradoks sz konusu olur
du: A ile B eklindeki iki dil arasndaki bir ilikinin olanakll; ancak
A kendisinin eksiksiz gerekletirimi iine kapand zaman -artk
hakknda hibir ey syleyemeyecei Byi anlam olduunu varsaya
rak; nk Bye atfedilen her ey Ada sylenmitir- ortaya kar.
Ancak nc bir parametre dil deil, bir karlatrma arac d
nmek mmkndr; bu, kendi bana bir dil olmayacak, (yaklak
olarak olsa bile) herhangi bir dilde dile getirilebilecek, gene de kendi
iinde birbiriyle karlatrlamaz varsaylan iki dilsel yapy karla
trma olana salayacaktr. Nasl her dil bir yorum ilkesi araclyla
kendi kapsam iinde aklanyorsa, bu ara da ayn ekilde ilev gre
cektir: Bir doal dil, Peircen (bkz. Eco 1979, 2) snrsz semiosis ad
n verdii sre araclyla srekli olarak kendi kendinin stdili ola
rak ilev grr.
Szgelimi, bir dizi hareket fiilinin anlamsal farklln deerlen-
dirmekiin Nidanm (1975: 75) nerdii izelgeye bakalm (bkz. e
kil 17.1).
Burada ngilizce kendi kendine unu aklar: Eer to walk srekli
ve dnml olarak bir aya ya da tekini yere basarak hareket et
mek anlamna geliyorsa, to hop srekli olarak iki ayaktan birini yere
basarak hareket etmek anlamna gelir. Doal olarak, yorum ilkesi, n
giliz konuucunun limbin ve szel anlatmn yorumunda beliren
teki her terimin ne anlama geldiini aklamasn gerektirir. Burada
So n u l a r 291
CM
roI
I
JD
.2 4Jd xB
G *e
o m jd
>
> -f=
o* d
E
d <>
>
cM
*X
I
CM
a I
ekil 1 7 .1
cm
(X
o
CM
04
I
CM
l
r<
I-
CM
i
CM
cd I
I
cm
t
c
o
41 f* o
JZ *- -
o c c
w
d o *c
u
C rt
4>
I I
'd
d
d
o
T3 d
292 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Degerandonun yrmek gibi grnte ilkel bir terimin bile gerek
tirdii sonsuz anlam zmlemesine ilikin ne srd gereklilik
sz konusudur. Ancak bir dil, deyim yerindeyse, daha g tanmlana
bilen terimleri aklamak iin hep daha az ikircikli terimler bulaca
na gvenir, yalnzca tahminler, varsaymlar, yaklatrmalar aracl
yla olsa bile.
Bu ilke eviri iin de geerlidir. Her ne kadar talyanca ro run (cor-
rere: komak), to walk (camminare: yrmek), to dance (danzare:
dans etmek) ve to crawl (strisciare: srnmek) iin pratikte eanlam
l terimlere sahipse de, to hop (sekmek) iin eanlaml bir szck bul
mada zorlanr (szlklerde bu szck, saltaresu unagamba, tek ba
cak stnde zplamak eklinde verilir); to skip (seke seke yrmek)
iin tamamyla yetersizdir, bu szck saltellare, ballonzolare, salterel-
lare biiminde verilir ve iki kez bir bacak stnde, iki kez de teki ba
cak stnde srama hareketini dile getiremez.
Gene de, to skip'i tanmlayamasak bile, limb, order o f contact,
number o f limbs gibi onu yorumlayan terimleri tanmlayabiliriz: Ge
rekirse balamlara ve koullara bavurarak, bu temasn, zerinde
hareket edilen yzeyle temas olarak anlalmas gerektiini kestire
rek... Burada bir parametre dilden yararlanmak sz konusu deildir.
Elbette her kltrde limb'in kol ya da bacak veya uzuv anlamn
da bir eanlamls olduu varsaylr; nk insan bedeninin yaps
btn insanlarda ayndr ve uzuvlarmzn ayn ekilde eklemlenii
olaslkla her kltre eli koldan, avu iini parmaklardan ve parmak
larda ba kemik, orta kemik ve trnak kemiini birbirinden ayrt etme
olana salar (Peder Mersennei izleyerek sylemek gerekirse bu, her
gzenei, bir parmak izinin her kvrmn adlandrabilecek bir kltr
iin de geerli olacaktr). Ancak bir kez daha, daha az bilinene ula
mak iin daha iyi bilinenden yola klarak, birbirini izleyen ayarla
malar yaplr; bylece, ngilizce John hops tmcesiyle karlald
nda, bunun talyancada ne anlama geldiini sylemek mmkn
olacaktr.
Bu olanak yalmzca eviri uygulamalaryla ilgili deildir, ayn za
manda okdillilie eilim gsteren bir ktada birlikte yaama olana
yla da ilgilidir. Gelecein Avrupa kltrnn sorunu, elbette b
tncl okdilliliin utkusunda deil (btn dilleri konuabilen biri,
zihnini kuatan sonsuz imgelerle, Borgesin Funes el Memori-
ososuna benzerdi); deiik bir dilin ruhunu, kokusunu, havasn ya
kalayabilecek insanlar topluluunda yatmaktadr. okdilli bir Avru
SONULAR 293
pa, birok dili akc olarak konuan kiilerin deil; en iyi durumda,
karlatklarnda her biri kendi dilini konuan ve karsndakinin di
lini anlayan, gerekirse akc bir biimde konuamayan, karsndaki
nin dilini glkle anlasa da, bir dilin zgl niteliini, herkesin
kendi atalarnn ve kendi geleneinin dilini konuarak dile getirdii
kltrel evreni anlayacak olan kiilerin Avrupasdr.
dem e Armaan
294 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Bunun arkasnda u inan vardr: Diller uzlam sonucu domu
olamaz nk dillerin kurallar zerinde anlaabilmek iin insanlann
elinde daha nce gelmi bir dilin bulunmas gerekirdi; ancak bu dil
var idiyse, neden insanlar zor ve nedensiz bir abaya girierek, teki
dilleri oluturma zahmetine katlansmlard? bn-i Hazma gre, bu
nun tek bir aklamas vardr: Balangtaki dil btn dilleri kapsyor
du.
Daha sonraki blnme (kald ki, Kuran da bunu bir lanetlenme
olarak deil, doal bir olay olarak gryordu, bkz. Borst 1 9 5 7 - 6 3 ,1:
325), yeni dillerin bulunmasndan deil, batan beri varolan ve teki
btn dilleri ieren biricik dilin paralanmasndan kaynaklanmtr.
Bu nedenle, hangi dilde dile getirilirse getirilsin herkes Kuranm vah
yini anlayabilir. Allah, Kuran kendi halk anlasn diye Arapa indir
mitir, bu dilin zel bir ayrcal olsun diye deil. Herhangi bir dilde
insanlar balangtaki okdilliliin ruhunu, soluunu, kokuunu, iz
lerini yeniden bulabilirler.
Bize uzaktan gelen bu neriyi kabul etmeyi deneyelim. Anadil tek
bir dil deil, btn dillerin toplamyd. Belki de dem bu armaana
sahip olmamt, bu armaan ona yalnzca vaat edilmiti ve ilk gnah
bu dilin yava renimini yarda kesti. Ancak, Babil Kulesinin tam
ve uzlam hkmdarln ele geirme grevi, bir miras olarak o
cuklarna kald.
So n u l a r 295
Kaynaka
296
B lavier, A n d r ( 1 9 8 2 ) : Le fo u s littraires. Paris: V eyrier.
B o n erb a, G iusep p in a ( 1 9 9 2 ) : C o m e n io : u to p ia, en ciclo p e d ia e lingua u n i
v e rsa le , (E co ve d. iin d e) 1 9 9 2 , s. 1 8 9 - 9 8 .
B o ra , Paola ( 1 9 8 9 ) : G iri, (J. j. R o u seeau iind e) Saggio su ll'orig in e delle
lingue. T o rin o : E in au d i, s. V I 1 -X X X II .
B o rs t, A rn o ( 1 9 5 7 - 6 3 ) : D e r T urm bau von Babel. Geschichte der M einungen
ber U rspru n g und V ielfalt der Sprachen und V lker (6 cilt). S tu ttg a rt:
H ierse m a n n .
B rag u e, R m i ( 1 9 9 2 ) : Europe, la voie romane. Paris: C rite rio n .
B rek le, H e r b e r tE . ( 1 9 7 5 ) : T h e S e v e n te e n th C e n tu ry , (yay. h az. T h . A . S e-
beok iinde) C u rre n t Trends in Linguistics. X III/ 1 . H istoriograp hy o f
Linguistics. L a h e y -P a ris: M o u to n , s. 2 7 7 - 3 8 2 .
B ru n e t, G u stav e (P h ilo m n e ste Ju n io r) ( 1 8 8 0 ) : Les fo u s littraires. Essai bib
liographique sur la littra tu re excentrique, les illumins, visionnaires etc.
B r ksel: G ay e t D o u ce.
B u rn ey , P ierre ( 1 9 6 6 ) : Les langues internationales. P aris: P. U . F.
B u sse , W n fr ie d ; T ra b a n t, ( rg en (yay. h a z .) ( 1 9 8 6 ) : Les Idologues. A m ster
dam : B enjam in .
B u z z e tti, D in o ; F erria n i, M au rizio (yay. h a z .) ( 1 9 8 6 ) : La gra m m a tica del
pensiero. B o lo g n a: Il M u lin o.
Ka y n a k a 297
C av alli-S fo rza, Luigi L uca ( 1 9 9 1 ) : G en es, Peoples an d L an gu ages , (Scien
tific American iin d e) 2 6 5 , s. 1 0 4 - 1 0 .
Cellier, Lon ( 1 9 5 3 ) : Fabre dOlivet. Contribution l'tude des aspects reli
gieux du Romantisme. P aris: N izet.
C enal, R a m n ( 1 9 4 6 ) : U n a n n im o esp anol cita d o p o r L eib n iz , ( Pensa-
miento iinde) V I, 2 , s. 2 0 1 - 2 0 3 .
C erquiglini, B e rn a rd ( 1 9 9 1 ) : La naissance dufranais. P aris: P. U . F.
C h o m sk y , N oam ( 1 9 6 6 ) : Cartesian Linguistics. A Chapter in the History o f
Rationalistic Thought. N ew York: H a rp e r &. R ow .
C lau ss, Sidonie ( 1 9 8 2 ) : Jo h n W ilk in s Essay towards a Real Character: its
place in th e se v e n te e n th -c e n tu ry e p iste m e , (Journal o f the History o f
Ideas iinde) X L I1 1 ,4 , s. 5 3 1 - 5 3 .
C lu lee, N ich o las H . ( 1 9 8 8 ) : John Dees Natural Philosophy. L o n d ra: R o u t-
ledge and Kegan Paul.
C o e, M ichael D. ( 1 9 9 2 ) Breaking the Maya Code. L o n d ra: T h a m e s and H ud
son .
C o h e n , M u rray ( 1 9 7 7 ) : Sensible Words: Linguistic Practice in England,
1 6 4 0 -1 7 8 5 . B a ltim o re : T h e Joh n s H opkins U niv. Press.
C o rti, M aria ( 1 9 8 1 ) : Dante a un nuovo crocevia. S ociet D a n te sca Italiana.
Q u ad ern o I. F lo ra n sa : Libreria C o m m issio n aria S an son i.
- ( 1 9 8 4 ) : P ostille a u n a re ce n sio n e , (Studi Medievali iin d e) S erie te rz a ,
X X V , 2 , s. 8 3 9 - 4 5 .
C o se n z a , G io van n a ( 1 9 9 3 ) : II linguaggio delpensiero come linguaperfetta.
Tesi di d o tto ra to di rice rca in S e m io tica , U n iv e rsit di B o lo g n a , V cic -
1.
C o u lian o , loan P. ( 1 9 8 4 ) : Eros et magie la Renaissance. Paris: F la m m a rio n .
C o u m e t, E rn e st ( 1 9 7 5 ) : M ersen n e: d ictio n s n ou velles lin fin i , (XVIIe si
cle iinde) 1 0 9 , s. 3 - 3 2 .
C o u tu ra t, Louis ( 1 9 0 1 ) : L logique de Leibniz daprs des documents indites.
Paris: P.U .F.
- (1 9 0 3 ): Opuscules etfragments indits de Leibniz. P aris: A lcan .
Histoire de la langue universelle. Pa
C o u tu ra t, Louis; Lau, L eopold ( 1 9 0 3 ) :
ris: H ach ette.
Les nouvelles langues internationales. P aris: H a ch e tte .
- (1 9 0 7 ):
C ram , David ( 1 9 8 0 ) : G eo rg e D algarn o on Ars signorum an d W ilk in s Es
say, (yay. h az. E rn s t F. . K o ern er iinde) Progress in Linguistic Histo
riography (P ro ce e d in g s fro m th e In tern ation al C o n fe re n ce o n th e H is
to ry o f th e L angu age S cie n ce s, O tta w a , 2 8 - 3 1 A u sto s 1 9 7 8 ) . A m s te r
d am : B en ja m in s, s. 1 1 3 - 2 1 .
298 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D iu A r a y i i
- ( 1 9 8 5 ) : Language U n iv ersals and U n iversal Language S ch e m e s , (yay.
h az. Klaus D. D u tz ; L ud ger Kaczm aTeck iinde) Rekonstruktion und In
terpretation . Problem geschichtlicheStudien zu rS p ra ch th eorie von O ck
ham bis H um boldt. T b in g e n : N arr, s. 2 4 3 - 5 8 .
- ( 1 9 8 9 ) : "J. A . C o m e n iu s an d th e U n iversal Language S ch e m e o f G eorge
D alg arn o , (yay. h az. M aria K yralov; Jana Privratsk iin d e), Sym posi
um Com enianum 1986. Prag: A cad em ia, s. 1 8 1 - 8 7 .
Ka y n a k a 299
E co , U m b e rto ( 1 9 5 6 ) : Il p ro b le m a estetico in Tom m aso d A q u in o . M ilano:
B o m p ian i, 1 9 7 0 2 .
- ( 1 9 7 5 ) : Trattato di sem iotica generale. M ilano: B om p ian i.
- ( 1 9 7 9 ) : L ecto r in fa b u la . M ilano: B o m p ian i.
- ( 1 9 8 4 ) : Sem iotica e filo s o fia del linguaggio. T o rin o : E in aud i.
- ( 1 9 8 5 ) : Lep isto la X I I I , lalleg o rism o m ed iev ale, il sim b o lism o m o d e r-
n o , (Sugli specchi iin d e). M ilano: B o m p ian i, 1 9 8 7 2 , s. 2 1 5 - 4 1 .
- ( 1 9 9 0 ) : I lim iti d ell'interpretazione. M ilano: B om p ian i.
E c o , U m b e rto ve d. ( 1 9 9 1 ): La ricerca della lin g u a p e rfe tta nella cu ltu ra eu -
ropea. P rim a p a rte : dalle o r ig in ia l rinascim ento. U n iv e rsit di B ologn a,
d isp en se dlia ca tte d ra di S e m io tica , 1 9 9 0 - 1 9 9 1 .
- ( 1 9 9 2 ) : La ricerca della lingua p e rfe tta nella cu ltu ra europea. Seconda p a r
te: X V I-X V II secolo, U n iv e rsit di B ologn a, d isp en se dlia c a tte d ra di
S em io tica , 1 9 9 1 - 1 9 9 2 .
E dighoffer, R olan d ( 1 9 8 2 ) : R os e-C roix et socit idale selon J. V. Andreae.
N eu lly -su r-S e in e : A rm a A rtis.
Erba, Luciano ( 1 9 5 9 ) : Lin cid e n z a dlia m agia n ello p e ra di C y ran o de B er
g e ra c, ( C o n trib u ti al sem in a rio d ifilo lo g ia m oderna iin d e), S erie fran -
c e s e , 1. M ilan o: V ita e P ensiero.
E v a n s, R o b e rt J. W . ( 1 9 7 3 ) : R u d o lf II and His W orld. A Study in intellectual
history (1 5 7 6 -1 6 1 2 ). O x fo rd : C laren d on.
300 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
F o rm ig a ri, Lia ( 1 9 7 0 ) : Linguistica ed em p irism o net Seicento inglese. B ari:
L aterza.
- ( 1 9 7 7 ) : La logica delpen siero vivente. R o m a -B a ri: L aterza.
- ( 1 9 9 0 ) : Lesperienza e il segno. La jilo s q fia del lingu aggio tra lllu m in ism o e
Restaurazione. R o m a : E d ito ri R iu n iti.
F o u c a u lt, M ichel ( 1 9 6 6 ) : Les m ots e t les choses. P aris: G allim ard.
F ran k , T h o m a s ( 1 9 7 9 ) : Segno esignificato. John W ilkins e la linguafilosofica .
N ap oli: G uida.
F ra se r, R ussell ( 1 9 7 7 ) : The Language o f A dam . N ew Y o rk : C o lu m b ia U niv.
Press.
F re n c h , P eter J. ( 1 9 8 2 ) : fo h n Dee. The w orld o f an Elizabethan Magus. L on d
ra : R o u tled g e an d Kegan Paul.
F re u d e n th a l, H an s A . ( 1 9 6 0 ) : Lincos. Design o f a la n g u a g e fo r cosm ic in te r
course. P art I, A m s te rd a m : N o rth H ollan d .
F u m a ro li, M arc ( 1 9 8 2 ) : H i ro g ly p h e s e t le ttre s: la sag esse m y st rie u se des
Ka y n a k a 301
Gombrich, Ernst (1972): Symbolic Images. Londra: Phaidon Press.
Goodman, Feliciana (1972): Speaking in Tongues. A cross-cultural study o f
glossolaha. Chicago: Chicago Univ. Press.
Goodman, Nelson (1968): Languages o f Art. Indianapolis: Bobbs-Merril.
Gorni, Guglielmo (1990): Lettera nome numro. L'ordine delle cose in Dante.
Bologna: II Mulino.
Granger, Gilles-Gaston (1954): Langue universelle et formalisation des
sciences. Un fragment indit de Condorcet, (Revue d'histoire des sci
ences et de leur applications iinde) VII, 3, s. 197-219.
Greenberg, Joseph H. (1966): Language Universals, (yay. haz. Th. A. Se-
beok iinde) Current Trends in Linguistics. III. Theoretical Foundations.
Lahey-Paris: Mouton, s. 61 -112.
Greenberg, Joseph H. (yay. haz.) (1963): Universals o f Language. Cambrid
ge (Mass.): M.I.T. Press.
Grua, Gaston (yay. ha.) (1948): Gottfried W. Leibniz, Textes indits de la
Bibliothque provinciale de Hanovre. Paris: P.U.F.
Guzmn de Rojas, Ivn (tarihsiz): Problemtica logico-lingistica de la co-
municacin social con el pueblo Aymara. Mimeo. Con los auspicios del
Centro internacional de Investigaciones para el Desarrollo de Canada.
302 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
H ollan der, R o b ert ( 1 9 8 0 ) : B abytalk in D a n te s C o m m e d ia , (Studies in
Dante iind e) R a v e n n a : L o n g o , s. 11 5 - 2 9 .
Kaynaka 303
Le G o ff, Jacques ( 1 9 6 4 ) : La civilisation de l'O c c id e n t mdival. P aris: A rth a -
ud.
L ep sch y , G iulio C . (yay. h a z .) ( 1 9 9 0 ) : S toria dlia linguistica (2 c ilt). B o lo g
n a: Il M ulino.
L in s, U lrich ( 1 9 8 8 ) : La dangera lingvo. G erlin g en : B leich er-E ld o n ejo .
Llin ares, A rm an d ( 1 9 6 3 ) : R a y m on d Lulle, philosophe de l'a ction . Paris:
P.U .F.
L oh r, C h arles H . ( 1 9 8 8 ) : M etap h y sics, (yay. h a z . C h arles B. S c h m itt ve d.
iin d e), The Cam bridge H istory o f Renaissance Philosophy. C a m b rid -
g e:C am b rid g e U n iv . P ress, s. 5 3 7 - 6 3 8 .
Lo P ip aro , F ran co ( 1 9 8 7 ) : D u e p arad ig m i lin gu istici a c o n ffo n to , (yay.
h a z . D o n atella Di C esare; S tefan o G en sin i iin d e) Le v ie d i Babele. P e r-
corsi di storiografia linguistica (1 6 0 0 -1 8 0 0 ). C asale M o n fe rra to : M ari
etta S cu o la, s. 1 - 9 .
L o san o , M ario G . ( 1 9 7 1 ) : Gli o tto trig ra m m i (pa k u a) e la n u m e ra z io n e
b in aria, (H o c h s te tte r v e d. iin d e) 1 9 6 6 , s. 1 7 - 3 8 .
L ovejoy, A rth u r O . ( 1 9 3 6 ) : The G rea t Chain o f Being. C am b rid g e (M ass.):
H arv ard U n iv . Press.
Lubac, H e n ry de ( 1 9 5 9 ) : Exegse mdivale. Paris: A u b ier-M o n taig n e.
304 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
M eillet, A n to in e ( 1 9 1 3 ) : Aperu dune histoire de la langue grecque. Paris:
H ach e tte, 1 9 3 0 3 .
-(1 9 1 8 ): Les langues dans l'Europe nouvelle. Paris: P a y o t, 1 9 2 8 2 .
M engaldo, P ier V. ( 1 9 6 8 ) : G iri", (D an te A lighieri iind e) De vulgari elo-
quentia. P adova: A n te n o re , s. VII-C1I.
De vulgari eloquentiaya G iri ve N o tla r , (D a n te A ligh ieri iin
- (1 9 7 9 ):
de) pere minori, C ilt II, M ilan o -N ap o li: R icciard i.
M ercier Faivre, A n n e -M a rie ( 1 9 9 2 ) : Le Monde Primitif d A n to in e C o u rt de
G belin, (D ix -h u iti m e sicle iinde) 2 4 , s. 3 5 3 - 6 6 .
M erkel, Ingrid; D eb u s, A lle n , (yay. h az.) ( 1 9 8 8 ) : Hermeticism and the Rena
issance. W a s h in g to n -L o n d ra -T o ro n to : F olger S h ak esp eare L ib ra ry -A s
so ciated U niv. Press.
M erker, N icolao; F o rm ig a ri, Lia, (yay. h az.) ( 1 9 7 3 ) : Herder - Mondobbo. Lin-
guaggio esociet. R o m a -B a ri: Laterza.
M igliorini, B ru n o ( 1 9 8 6 ) : Manuale di Esperanto. M ilano: C o o p e ra tiv a E d i
toriale E sp e ra n to .
M in k ow sk i, H elm u t ( 1 9 8 3 ) : T u rris Babel. M ille an n i di ra p p re se n ta z io n i
(Rassegna iinde) 1 6 Babil K ulesi, s. 8 - 88 .
M o n n e ro t-D u m a in e , M arcel ( 1 9 6 0 ) : Prcis dinterlinguistique gnrale. Pa
ris: M aloine.
M o n tg o m ery, Joh n W . ( 1 9 7 3 ) : Cross and the Crucible. Johann Valentin And-
reae. L ahey: N ijhoff.
M ugnai, M assim o ( 1 9 7 6 ) : Astrazione e realt. Saggio su Leibniz. M ilano:
Feltrin ejli.
Ka y n a k a 305
N o ck , A rth u r D. (yay. h a z .) ( 1 9 4 5 - 5 4 ) : Corpus Hermeticum ( 4 c ih ). Paris:
Les belles lettres.
Handbuch der Semiotik. S tu ttg a rt: M etzler.
N th , W in fr ie d ( 1 9 8 5 ) :
- (1 9 9 0 ): Handbook o f Semiotics. B lo o m in g to n : Indiana U niv. Press (g z
den g eirilm i ve gen iletilm i yeni b asm ).
len d er, M au rice ( 1 9 8 9 ) : Les langues du Paradis. Paris: G allim ard -S eu il.
- ( 1 9 9 3 ) : L E u ro p e , o u co m m e n t ch a p p e r B abel?, ( Linfini iinde) 4 2 , s.
1 8 -3 0 .
O rm s b y -L e n n o n , H u gh ( 1 9 8 8 ) : R o sicru cian Lin guistics: T w iligh t o f a ren a
issan ce trad itio n , (yay. h az. M erkel ve D eb u s iinde) 1 9 8 8 , s. 3 1 1 -4 1 .
O tta v ia n o , C arm e lo ( 1 9 3 0 ) : LArs Compendiosa de Raymond Lulle. Paris:
V rin , 1 9 8 1 2 .
306 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D i t A r a y i i
P fan n , Elvira ( 1 9 9 2 ) : II te d e s c o b a ro c c o , (yay. h az. E co ve d. iin d e) 1 9 9 2 ,
s. 2 1 5 - 2 9 .
P in gree, D avid, (yay. h a z .) ( 1 9 8 6 ) : Picatrix. The latin version. L o n d ra : W ar
b u rg In stitu te.
P latzeck , E hrard W . ( 1 9 5 3 ) : La co m b in a to ria lulliana , ( Revista defilosojta
iinde) 1 2 , s. 5 7 5 - 6 0 9 v c 1 3 ( 1 9 5 4 ) , s. 1 2 5 - 6 5 .
Poli, D iego ( 1 9 8 9 ) : La m e ta fo ra di Babele e le p artitio n es nella te o ria g ra m
m aticale irlandese d e\YAuraceipt na n-ces, (yay. h az. D ieg o Poli iin
de) Episteme ( Q u a d e rn i lingu istici e filologici, IV : In rico rd o di G io r
gio R aim o n d o C a rd o n a ) , U n iv e rsit di M acerata, s. 1 7 9 - 9 8 .
Poliakov, Lon ( 1 9 9 0 ) : R v e s d origin e e t folie de g ra n d e u rs , (Legenre hu
maine iinde) M art ( Les lan gu es m g a lo m an e s), s. 9 - 2 3 .
P o n s, A lain ( 1 9 3 0 ) : Les lan gu es im agin aires dans le v o y a g e u to p iq u e . U n
p rcu rseu r, T h o m a s M o ru s , (Revue de littrature compare iind e) 10,
s. 5 9 2 - 6 0 3 .
- ( 1 9 3 1 ) : Le jargon d e P an u rg e e t R abelais, (Revue de littrature compare
iinde) 1 1 , s. 1 8 5 - 2 1 8 .
- ( 1 9 3 2 ) : Les langues im ag in aires d ans le voyage u to p iq u e . Les g ra m m a ri-
en s, V airasse et F o ig n y , (Revue de littrature compare iin d e) 1 2 , s.
5 0 0 -3 2 .
- ( 1 9 7 9 ) : Les lan gu es im ag in aires dans les u to p ies de lge cla ssiq u e , (Cri
tique iind e) 3 8 7 -3 8 8 (Le mythe de la langue universelle z e rin e iki sa
y bir arad a), s. 7 2 0 - 3 5 .
P o rse t, C harles ( 1 9 7 9 ) : L an g u es n ou velles, langues p h ilo so p h iq u e s, la n g u
es au xiliaires au X I X sicle. E ssai de b ibliographie (Romantisme iin
de) I X , 2 5 - 2 6 , s. 2 0 9 - 1 5 .
P rieto , Luis J. ( 1 9 6 6 ) : Mssages et signaux. Paris: P.U.F.
P ro d i, G iorgio ( 1 9 7 7 ) : Le basi materiali della significazione. M ilan o : B o m p i-
ani.
P ro n i, G iam p aolo ( 1 9 9 2 ) : La te rm in o lo g ia scien tifica e la p re cisio n e lin g u
istica se co n d o C. S. P e irce , (yay. h az. Pellerey iin d e) 1 9 9 2 , s. 2 4 7 -
260.
Kaynaka 307
R astier, Fran o is ( 1 9 7 2 ) : Idologie et thorie des signes. L ah ey -P aris: M o
u to n .
R ecan ati, F ra n o is ( 1 9 7 9 ) : La langue u n iverselle e t son in co n sista n ce ,
(C ritiq u e iin d e) 3 8 7 - 3 8 8 (Le m ythe de la langue universelle z e rin e iki
say bir arad a), s. 7 7 8 - 8 9 .
R eilly, C o n o r ( 1 9 3 6 ) : Athanasius Kircher, S.J., M aster o f H undred A rts. W i
e s b a d e n -R o m a : E d izio n i del m o n d o .
R e y -D e b o v e , Jo se tte ( 1 9 7 1 ) : tude linguistique et sm iotique des d iction n a
ires fra n a is contem poraines. Paris: K lincksieck.
R isse t, Jacqueline ( 1 9 8 2 ) : D a nte crivain. Paris: Seuil.
R iv o s e cch i, V alerio ( 1 9 8 2 ) : Esotismo in R om a barocca. Studi sul Padre K irc
her. R o m a : B u lzo n i.
R o siello , Luigi ( 1 9 6 7 ) : Linguistica illum inista. B o lo g n a: Il M ulino.
R o ssi, P aolo ( 1 9 6 0 ) : "C lavis Universalis. A r t i m nem oniche e logica com b i-
n a toria da Lullo a Leibniz. M ilan o -N ap o li: R icciard i (ikinci b asm B o
lo gn a: Il M u lin o , 1 9 8 3 ) .
R u ssell, B e rtra n d ( 1 9 4 0 ) : T h e O b ject L angu age, (R u ssell iinde) A n In q u
iry into M ea n in g and Truth. L ond ra: A llen and U n w in , s. 6 2 -7 7 .
308 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
S e cre t, F ran o is ( 1 9 6 4 ) : Les kabbalistes chrtiens de la Renaissance. Paris:
D u n od (ik in cib a sm M ilano: A rch 1 9 8 5 2).
S erres, M ichel ( 1 9 6 8 ) : Le systme de Leibniz et ses modles mathmatiques.
Paris: P.U.F.
S ev o rsk in , V italij, (yay. h a z .) ( 1 9 8 9 ) : Reconstructing Languages and Cultu
res. A b stra ct and m a te ria ls fro m th e First In tern atio n al In terd iscip li
n ary S y m p o siu m on L angu age and P reh istory, A n n A rb o r, K asim
1988.
S hu m ak er, W a y n e ( 1 9 7 2 ) : The Occult Sciences in the Renaissance. B erk eley:
U n iv e rsity o f C alifornia Press.
- (1 9 8 2 ): Renaissance Curiosa. B in g h a m to n (N Y ): C e n te r for M ed ieval and
Early R en aissan ce S tu d ies.
S im o n e, R affaele ( 1 9 6 9 ) : G iri , ( Grammatica e logica di Port-Royal iin
de). R o m a: U b ald in i, s. V II-L .
- ( 1 9 9 0 ) : S eicen to e S e tte c e n to , (yay. h az. L ep sch y iind e) 1 9 9 0 - , C ilt II,
s. 3 1 3 - 9 5 .
S lau gh ter, M ary ( 1 9 8 2 ) : Universal Languages and Scientific Taxonomy in
the Seventeenth Century. L o n d ra-C am b rid g e: C am b rid g e U n iv. Press.
S o ttile, G razia ( 1 9 8 4 ) : Postel: la vittoria della donna e la concordia universa
le, Tesi di lau rea, U n iv e rsit di C atan ia, F aco lt di S cie n z e P olitich e,
1 9 8 3 -8 4 .
S tan k iew icz, E d w ard ( 1 9 7 4 ) : T h e D ith y ram b to th e Verb in E ig h te e n th
and N in eteen th C e n tu ry L in gu istics , (yay. h az. D ell H y m e s iinde)
Studies in History o f Linguistics. Bloomington: Indiana U n iv . P ress, s.
1 5 7 -9 0 .
S tein er, G eorge ( 1 9 7 5 ) : After Babel. L o n d ra: O xfo rd U n iv . P ress.
S tep h en s, W a lte r ( 1 9 8 9 ) : Giants in Those Days. L in coln : U n iv e rs ity o f N eb
raska Press.
S to jan , P etr E. ( 1 9 2 9 ) : Bibliografio de Internacia Lingvo. C e n e v re : T o u r de
llle.
Strasser, G erhard F. ( 1 9 8 8 ) : Lingua universalis. Kryptologie und Theorie der
Universalsprachen im 16. und 17.Jahrhundert. W iesb ad en : H arrassow itz.
S tu rlese, R ita ( 1 9 9 1 ) : G iri (G io rd an o B ru n o iinde) De umbris idearum.
Flo ran sa: O lsch k i, s. V II-L X X V II.
Ka y n a k a 309
Tega, Walter (1984): "Arbor scientiarum". Sistemi in Francia da Diderot a
Comte. Bologna: II Mulino.
Thorndike, Lynn (1923-58): A History o f Magic and Experimental Science
(8 cilt). New York: Columbia Univ. Press.
Tornitore, Tonino (1988): Scambi di sensi. Torino: Centro Scientifico Tori-
nese.
Trabant, Jrgen (1986): Apeliotes, oder der Sinn der Sprache. Mnih: Fink.
Van der Walle, Badouin; Vergte, Joseph (1943): "Traduction des Hi-
eroglyphica dHorapollon, (Chronique d'Egypte iinde) 35-36, s. 39-
89 ve 199-239.
Vasoli, Cesare (1958): Umanesimo e simbologia nei primi eritti lulliani e
mnemotecnici del Bruno, (yay. haz. Enrico Castelli iinde) Umanesi
mo e simbolismo. Padova: Cedam, s. 251-304.
- (1978): L'enciclopedismo del seicento. Napoli: Bibliopolis.
- (1980): Per la fortuna degli Hieroglyphica di Orapollo, (yay. haz. Marco
M. Olivetti iinde) Esistenza, mito, ermeneutica (Archivio difilosofia,
I). Padova: Cedam, s. 191-200.
Viscardi, Antonio (1942): La favella di Cacciaguida e la nozione dantesca
del latino, (Cultura neolatina iinde) II, s. 311-14.
Waldman, Albert, (yay. haz.) (1977): Pidgin and Creole Linguistics. Blo
omington: Indiana Univ. Press.
Walker, Daniel P. (1958): Spiritual and Demonic Magicfrom Ficino to Cam-
panella. Londra: Warburg Institute.
- (1972): Leibniz and Language, (Journal o f the Warburg and Courtauld
Institute iinde) XXXV, s. 249-307.
White, Andrew D. (1917): A History o f the Warfare o f Science with The
ology in Christendom. New York: Appleton.
Whorf, Benjamin L. (1956): Language, Thought, and Reality. Cambridge
(Mass.): M.I.T. Press.
Wirszubski, Chaim (1989): Pico della Mirandolas Encounter with Jewish
Mysticism. Cambridge (Mass.): Harvard Univ. Press.
Worth, Sol (1975): Pictures Cant Say Aint, (Versus. Quaderni distudise-
miotici iinde) 12, s. 85-105.
Wright, Robert (1991): Quest for Mother Tongue, (The Atlantic Monthly
iinde) 276,4, s. 39-68.
310 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Yaguello, Marina (1984): Lesfous du langage. Paris: Seuil.
Yates, Frances (1954): The Art of Ramon Lull. An approach to it through
Lulls theory of the elements^ (Journal of the Warburg and Courtauld
Institute iinde) XVII, s. 115-73 (imdi Yates iinde 1982, s. 9-77).
- (1960): Ramon Lull and John Scotus Erigena, (Journal o f the Warburg
and Courtauld Institute iinde) XXIII, s. 1-44 (imdi Yates iinde
1982, s. 78-125).
- (1964): Giordano Bruno and the Hermetic Tradition. Londra: Routledge
and Kegan Paul.
- (1966): The Art o f Memory. Londra: Routledge and Kegan Paul.
- (1972): TheRosicrucian Enlightenment. Londra: Routledge and Kegan Pa
ul.
- (1979): The Occult Philosophy in the Elizabethan Age. Londra: Routledge
and Kegan Paul.
- (1982): Lull and Bruno. Collected essays I. Londra: Routledge and Kegan
Paul.
Yoyotte, Jean (1955): "Jeu dcriture. Sur une statuette de la XIXe dynas
tie, (Revue dgyptologie iinde) 10, s. 84-89.
Kaynaka 311
D izin
A A rnold, Paul, 1 5 1 , 2 9 9
A ugusto di B runsw ick, 1 6 0
A belson, R .P., 2 2 3 , 3 1 1
A bulafia, Abraham , 2 5 ,2 6 , 2 7 , 2 8 ,2 9 , B
4 0 ,4 2 , 4 3 ,4 4 , 1 0 2 , 1 0 8 , 3 0 6
Acosta, Jos de, 1 3 3 Babil, 1 0 , 1 1 , 1 7 , 1 9 , 2 8 , 3 3 3 4, 3 5 , 3 7 ,
dem , 9 , 1 0 , 1 5 , 1 8 , 2 3 ^ 2 5 , 2 9 , 3 1 , 3 2 , 3 8 , 3 9 , 4 0 , 4 2 , 7 2 , 7 4 . 80, 8 1 , 84,
3 5 ,3 6 , 3 7 , 3 8 , 3 9 , 4 0 , 4 1 , 4 2 , 4 3 , 8 9 , 1 1 9 , 14 4 , 1 5 2 , 1 5 3 19 9 , 2 6 8 ,
6 5, 7 1 , 7 2 , 74 , 76, 8 1 , 8 2, 8 *. 8 5, 2 7 1 , 2 7 2 , 2 8 1 , 2 8 6 , 2 8 8 ,2 8 9 ,
8 8 ,9 3 9 5 , 9 6 , 1 0 0 , 1 0 1 , 1 1 9 , 1 3 3 290, 296
1 4 2 ,1 5 2 ,15 3 ,15 5 ,15 7 ,15 8 , Babil Kargaas, 2 8 , 3 3 3 5 , 4 2 , 7 2 , 74,
1 6 1 , 1 8 3 18 4 , 2 2 8 ,2 8 5 ,2 8 9 , 80, 8 4 ,2 8 9
2 9 2 ,2 9 7 ,2 9 7 Babil Kulesi, 1 6 , 1 7 , 3 1 , 3 8 , 7 3 7 8 , 8 1 ,
A dlar Kabalas, 2 5 , 2 6 , 1 0 1 267, 289, 2 9 0 ,2 9 7 ,3 0 8 ,3 1 1
Agrippa, Heinrich C., 1 0 1 , 1 0 4 , 1 1 0 , Bacon, Francis, 4 7 , 1 3 2 , 1 6 0 , 1 7 6 , 1 7 7 ,
113 1 7 8 ,17 9 ,18 2 ,18 3 2 6 2 ,2 9 9
A lciati, A ndrea, 1 2 6 , 1 2 7 Bacone, Ruggero, 2 9 9 '
A ldrovandi, U lisse, 1 3 7 Baillet, A drien, 1 5 0
Alem anno, Yohannen, 2 7 , 28 Baltrusaitis, Jurgis, 299
A lem bert, Jean Baptiste Le Rond d , Bang, Thom as, 1 5 6
2 3 5 ,2 4 2 ,2 4 3 2 8 1 Barone, Francesco, 2 3 8 , 29 9
Alessio, Franco, 4 8 ,2 9 9 Barr ois, 93
A lighieri, Dante, 3 1 , 3 0 8 Bassi, Bruno, 2 5 9 ,2 9 9
A lsted, Johann H einrich, 1 1 1 Bauer, Georg, 2 6 9
A ndersen, Hans Christian, 2 7 4 Bausani, A lessandro, 3 2 5 8 , 2 9 9
Andreae, Johann Valentin, 14 9 , 1 5 1 , Beauze, Nicolas, 90, 2 4 7 , 2 6 3
1 6 0 ,3 0 8 Becano, G oropio (Jan van G orp), 2 7 8
A ristoteles, 1 2 , 2 7 , 3 4 , 5 1 , 5 2 , 6 3 74 , Becchai, R., 7 2
1 2 1 , 1 2 6 , 1 2 7 , 1 4 3 18 8 ,19 3 Becher, Joachim , 16 6 , 16 8 , 1 6 9 , 1 7 0 ,
2 0 2 ,2 1 0 ,2 1 2 ,2 1 3 220, 222, 1 7 0 ,1 7 2 , 2 3 0 ,3 0 2 ,3 0 5
232 Beck, Cave, 1 6 8 , 1 7 5 , 1 7 6
A ristotelesilik, 3 8 Bekanizm , 8 1
Arnaldez, Roger, 2 9 6 , 299 Benjam in, W alter, 94, 29, 2 9 9 , 3 0 0 ,
A rnim , Ludwig A chim von, 2 6 9 302
312
B e rm u d o , P ed ro , 1 7 2 C a rd u cci, G io su , 2 9 0
B e rn a r d e lli, A n d re a , 2 4 8 , 2 9 9 C a rn a p , R u d o lp h , 2 6 2 , 2 7 4 , 2 7 8 , 3 1 1
B e r n in i, G ia n L o re n z o , 1 3 0 C a rrera s y A rta u , T o m s e Jo a q u im , 5 8 ,
B e r t o n io , L u d o v ico , 2 9 2 1 1 1 ,3 0 0
B e tt in i, M a u riz io , 2 0 8 , 2 9 9 C a sa u b o n , Isa a c, 9 9 , 1 3 1
B ia n c h i, M a s sim o L u ig i, 1 0 0 , 2 9 9 C a sa u b o n , M r ic , 7 3 1 5 5
B la s i, G iu lio , 1 7 8 , 2 9 9 C a s cia to , M a r is te lla , 1 6 7 , 3 0 0 , 3 0 7
B la v ie r, A n d r , 5 , 2 5 8 , 3 0 0 C a v a lli-S fo rz a , Luigi L uca, 9 7 , 3 0 0 , 3 0 1
B lis s , C h a rle s B ., 1 4 6 C ellier, L , 9 4 , 3 0 1
B o c c a lin i.T r a ia n o , 1 4 9 C e lso , 1 7 2 , 3 0 1
B o n a ld , L o u is -G a b r ie l-A m b r o is e d e , 9 5 C e n a l, R a m o n , 1 2 3 1 2 4 , 1 3 0 , 1 3 1 , 1 3 2
B o n e r b a , G iu s e p p in a , 1 7 9 , 3 0 0 c h a m p o llio n , Je a n F r a n o is , 2 5 7
B o n e c , Ju a n P a b lo , 1 4 4 C h e ru b in i, L u ig i, 5
B o n ifa c io , G io v a n n i, 1 3 3 K le o p a tra , 1 2 4
B o o le , G e o rg e , 2 3 9 , 2 4 1 , 2 6 2 C lu le e , N ic h o la s , 1 0 6 , 1 5 7 , 3 0 1
B o p p , F ra n z , 8 7 C o n d illa c , E tie n n e B o n n o t d e, 9 0 , 9 1 , .
B o r a , P a o la , 1 4 0 , 3 0 0 9 2 .2 2 5
B o rg e s , Jo rg e L u is, 1 1 9 , 1 7 3 1 7 4 , 2 2 4 , C o n d o rc e t, M a r ie -J e a n - A n to in e C a r ita t,
295 9 0 .9 1 .9 2 .2 2 5
B o r s t, A m o , 3 1 0 , 1 1 , 6 4 , 7 6 , 8 2 , 8 3 C o rd o v e ro , M o sh e , 2 5
85, 297, 300 C o rti, M a ria , 2 6 4 , 3 0 1
B o u v e t, Jo a c h im , 2 3 9 , 2 4 0 , 2 4 1 C o s e n z a , G io v a n n a , 1 0 0 , 3 0 1
B o y le , R o b e r t, 1 9 1 , 1 9 2 C o u lia n o , lo a n P., 1 0 0 , 3 0 1
B h m e , Ja k o b , 8 5 , 1 5 2 , 1 5 3 1 7 9 C o u m e t, E rn s t, 1 1 8 , 3 0 1
B r o s s e s , C h a rle s d e, 7 8 , 7 9 , 8 9 C o u rt de G b e lin , A n t o in e , 7 9 , 8 9 , 3 0 8
.B r u n e t, G u s ta v e , 2 5 8 , 3 0 0 C o u rte n a y , B a u d o in d e, 2 7 4
B r u n o , G io rd a n o , 1 1 1 , 1 1 2 , 1 1 3 1 1 4 , C o u tu ra t, L o u is, 3 , 2 2 7 , 2 3 2 , 2 3 3 2 3 4 ,
1 1 5 ,1 1 6 ,1 1 7 ,1 1 8 ,1 3 7 ,2 9 9 , 2 3 7 , 2 4 7 , 2 5 7 , 2 5 8 , 2 6 7 ,2 6 8 ,
3 0 8 ,3 1 2 ,3 1 4 2 6 9 ,2 7 0 ,2 7 4 ,3 0 1
B u lw e , Jo h n , 1 4 4 C ra m , D a v id , 1 8 0 , 3 0 1
B u o n d e lm o n ti, C r is to fo ro d e , 1 2 2 C y ra n o , H e rc u le S a v in ie n d e , 1 5 4 , 3 0 3
B k D a r e io s , 1 3 8
B y k sk en d er, 1 2
D
B y k V arh k Z in c ir i, 5 8 , 2 0 9
D a lg a m o , G e o r g e , 1 4 4 , 1 5 2 , 1 7 5 , 1 7 6 ,
c- 1 9 1 ,1 9 2 ,1 9 3 1 9 5 ,1 9 6 ,1 9 7 ,
198
C a lim a n i, R icc a rd o , 4 5 , 3 0 0 D a s c a l, M a rce lo , 2 3 7 , 3 0 2
C a lv e t, L o u is -Je a n , 5 , 3 0 0 D e B e a u fr o n t, L o u is, 2 7 5
C a m p a n e lla , T o m m a s o , 1 3 7 , 1 4 9 , 1 6 0 , D e L ubac, H e n ri, 6 4
1 9 7 ,3 1 3 D e M a im ie u x , Jo s e p h , 2 4 8 , 2 4 9 , 2 5 0 ,
C a n to , M o n iq u e , 2 6 4 , 3 0 0 2 5 1 ,2 5 2
C a p a c c io , G iu lio C e s a re , 1 2 8 D e M a istre , Jo s e p h , 9 5
C a ra m u e l y L o b k o w itz , Ju a n , 1 6 7 , 1 6 8 , D e M a s, E n ric o , 1 4 9 , 1 6 0 , 1 9 7 , 3 0 2
309 D e M a u ro , T u llio , 9 3 1 7 0 , 3 0 2
D Z N 313
D e M a x , A z z . 2 6 9 E p ik u ro s , 7 5
D e R ia , J.P ., 2 5 1 , 2 5 2 E p ik u ro s u , 9 2
D e R y c k h o lt, A ., b a r o n e d e , 8 2 E rba, L u cia n o , 1 5 4
D e S a n c tis , F r a n c e s c o , 2 2 5 E ric u s , Jo h a n n e s P e tr u s , 1 5 7 , 1 5 8
D e e , Jo h n , 1 0 5 , 1 1 3 1 2 8 , 1 5 4 , 1 5 5 , E rm o g e n e , 1 2
1 5 6 ,1 5 7 , 1 5 8 ,3 0 4 E sk i A h it, 1 2 , 1 4
D e g ra n d o , J o s e p h -M a r ie , 9 1 , 2 1 6 , 2 2 3
2 4 5 ,2 8 7 ,2 8 8 , 2 9 5 F
D e lla P o rta , G ia m b a ttis ta , 1 0 7 , 1 4 2
D e lm in io , G iu lio C a m illo , 1 4 3 , 3 0 9
F ab re d 'O liv e t , A n to in e , 9 4 , 3 0 1 , 3 0 9
D e lo r m e l, Je a n , 2 4 8 , 2 4 9 , 2 5 2
F a ig u e t, Ja c h im , 2 4 7 , 2 4 8 , 2 7 1
D e m e n y , P au l, 2
F a lc o n e r, J o h n , 1 6 4
D e m o n e t, M a r ie -L u c ie , 3 , 6 4 , 6 8 , 7 3
F a n o , G io rg io , 7 8 , 9 6 , 3 0 3
1 5 8 ,2 8 6 ,3 0 2
F a u s t, M a n fre d , 8 4 , 1 1 7 , 3 0 3
D e r rid a , Ja cq u e s, 1 4 0 , 2 8 9 , 2 9 2 , 3 0 2
F n e lo n , F ra n o is d e S a lig n a c d e la
D e s V a ll e s, 1 8 1
M o th e , 2 4 9
D e s c a r te s , R e n , 3 9 , 9 0 , 9 1 , 1 5 0 , 1 8 1 ,
F e rd in a n d o III, m p a ra to r , 1 3 6 , 1 3 7 ,
1 8 2 ,1 8 3 1 9 2 ,2 3 3 ,2 5 4
156
D e s tu tt de T ra cy , A n t o in e -L o u is -
F e rn a n d e z , M a c e d o n io , 3
C la u d e, 9 1 , 2 4 4 , 2 7 9
F e s tu g i re , A .- J., 1 4 , 3 0 3
D id e ro t, D e n is , 1 4 4 , 3 1 3
F ic h a n t, M ic h e l, 1 1 7 , 2 2 9 , 3 0 3
D il lg n la n , 5
F ic in o , M a r s ilio , 9 9 , 1 0 0 , 1 0 1 , 1 1 2 ,
D io g e n e L a erz io , 1 4 , 7 5
1 2 1 ,1 2 2 ,3 1 3
D o lc e , L u d o v ico , 1 4 2
F ie w e g e r, 2 6 9
D o lg o p o s k ij, A ro n , 9 6
F lu d d , R o b e r t, 1 5 4
D o r , G u s ta v e , 2 9 0
Fo ig n y , G a b rie l d e , 5 , 3 1 0
D o rm o y , E m ile , 2 6 9
F o n te n e lle , B e rn a r d le B o u v ie r d e, 2 8 1
D p u e t, Je a n , 1 3 2
F o r m ig a ri, L ia, 6 , 6 3 , 7 5 , 1 8 3 , 3 0 4 , 3 0 8
D r a g o n e r n , R o g e r, 3 3 , 3 0 2
F o u c a u lt, M ic h e l, 1 0 0 , 1 7 3 , 3 0 4
D r o x h e , D a n ie l, 3 0 2
F ran k , T h o m a s , 3 0 4
D u B o s , C h a rle s , 9 0
F reg e, G o t t lo b , 2 6 2
D u M a rsa is, CsaT C h e s n e a u , 9 0 , 1 4 0 ,
F re n c h , P e te r, 3 0 4
243
F r re t, N ic o la s , 1 3 9
D u r e t, C la u d e , 6 9 , 7 0 , 9 4
F re u d e n th a l, H a n s A ., 2 5 9 , 2 6 0
D u te n s , L u d o v icu s , 2 3 9 , 3 0 2
F u -H s i, 2 4 0 , 2 4 1
D re r, A lb r e c h t, 1 1 5 , 1 2 2
D y e r, F re d e ric k W i ll i a m , 2 5 7
G
G a la tin o , P ie tro , 1 0 5
G a le n o , 2 8
E ck a rd t, E ., 1 4 6 G a m k re lid z e , T h o m a s , 9 7 , 3 0 4
E c o , U m b e r to , 7 , 4 4 , 5 8 , 1 0 6 , 1 5 9 , 1 9 3 , G a rc ila s o de la V e g a , 1 3 3
2 9 3 ,3 0 3 ,3 1 0 G a r in , E u g e n io , 1 0 1 , 1 0 3 , 3 0 4
E d ig ho fF er, R o la n d , 1 5 1 , 1 6 0 , 3 0 3 G a rz o n i d i B a g n a ca v a llo , T o m m a s o ,
E le a z a r b e n Ju d a h d i W o r m s , 2 5 109
314 A v r u p a K k t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
G e lli, G io v a n B a ttis ta , 8 0 , 8 1 H itle r, A d o lf, 2 7 9
G e n e t t e , G ra rd , 6 3 , 6 4 , 7 8 , 7 9 , 2 9 1 , H je lm sle v , L o u is, 1 9 , 2 1 , 3 0 5
304 H o b b es, T h o m a s, 7 4 , 1 7 7
G e n o t -B is m u t h , Ja c q u e lin e , 4 3 , 4 4 , 4 5 , H o lla n d e r, R o b e r t, 3 4 , 3 0 6
304 H o o k e , R o b e r t, 1 9 2
G e n s in i, S te fa n o . 7 4 , 7 5 , 8 4 , 8 5 , 1 5 7 , H o o le , C h a rle s , 1 7 5
2 2 8 ,2 3 4 ,2 5 4 ,2 5 5 , 3 0 4 , 3 0 7 H o u r w itz , Z a lk in d , 2 4 8 , 2 4 9 , 2 5 2
G o e t h e , J o h n n n W o lfg a n g , 2 8 8 , 3 0 8 H u g o , V ic to r , 2 5 7
G e rh a rd t, C .L ., 2 2 8 , 2 2 9 , 2 3 2 , 2 3 5 , H u m b o ld t, A le s s a n d r o v o n , 9 2 , 9 3 ,
2 3 6 ,2 3 7 ,2 3 9 ,3 0 4 2 5 7 ,2 9 3 ,3 0 2
G e s s n e r , K o n ra d , 6 8
G ia m b u lla ri, P ie r F ra n c e sc o , 8 1
I-
G io rg i, F ra n c e s c o , 1 0 5
G io v a n n o li, R e n a to , 2 5 8 , 3 0 4
G o m b r ic h , E r n s t, 1 0 1 , 3 0 5 b n H a z m , 2 9 6 , 2 9 7 , 2 9 9
Id el, M o s h e , 2 5 , 2 6 , 2 7 , 2 9 , 4 2 , 3 0 6
G o n z a le z d e M e n d o z a , Ju a n , 1 3 2
l l i c '- S v i t y c h , V la d isla v , 9 6
G o o d m a n , N e ls o n , 4 , 1 4 5 , 3 0 5
G o r n i, G u g lie lm o , 4 6 , 3 0 5 n c il, 1 2 , 6 2 , 1 3 8 , 1 7 6 , 2 2 2
G ra n g e r, G ille s - G a s t o n , 2 3 8 , 3 0 5 In n o c e n z o X ., P ap a, 1 3 0
G re e n b e r g , Jo se p h 9 b , 2 6 3 , 3 0 5 sa, 1 4 , 3 7 , 6 2 , 6 7 , 1 0 2 , 1 0 8 , 1 3 7 , 1 7 3
G re g o r io d i N issa , 4 ,7 3 Iv an o v , V y a c h e sla v V ., 9 6 , 9 7 , 3 0 4 , 3 0 6
G r im m , Ja k o b v o n , 1 7 , 2 6 9
G ro s s e lin , A u g u stin , 1 5 7 J
G r u a , G a s to n , 2 3 2 , 3 0 5
G u ic h a rd , E s tie n n e , 7 0 , 8 1 , 9 5 Ja cq u e m ie r, M y r ie m , 2 8 6 , 3 0 6
G u ld in , P ie rre , 1 1 7 , 1 1 8 , 1 1 9 Ja n s o n , K .J.A ., l ' t 6
G u z m n de R o ja s , Iv a n , 2 9 2 , 3 0 5 Je s p e r s e n , O t t o , 2 7 4 , 2 7 9
Jo h a n n a , 6 6 , 6 7
Jo h n s t o n , M ark D ., 5 5 , 3 0 6
H
Jo n e s , R o w la n d , 8 5 ,
Jo n e s , S ir W i ll i a m , 8 7
H a g e c k , T a d d e u s, 1 4 2
H a g g e, C la u d e , 3 0 5
H a r r is , Ja m e s , 2 2 5 K
H a r sd rffe r, G e o rg P., 1 1 7 , 1 8 0
H e g e l, G e o r g W ilh e lm F r ie d r ic h , 8 6 , K ab ala, 2 , 2 3 2 4 , 2 5 , 2 6 , 2 7 , 2 9 , 4 3 4 5 ,
2 8 8 ,2 9 0 ,3 1 3 53 5 8 , 6 7 ,9 4 , 1 0 1 ,1 0 2 ,1 0 5 ,
H e ilm a n n , L u ig i, 1 7 0 , 3 0 5 1 0 6 ,1 0 9 ,1 1 0 ,1 1 9 ,1 2 5 ,1 5 6 ,
H e lm o n t, M e r c u r iu s v a n , 7 0 , 7 1 157
H e rd e r, Jo h n n G o t t fr ie d , 8 8 , 9 2 , 2 2 5 , Kalm aT, G e o r g iu s , 2 5 4
308 K e m p e , A n d re a s , 8 2
H ew es, G ord o n , 9 6 , 3 0 5 K e rc k h o ffs , 2 6 9
H ilb e , F e rd in a n d , 2 5 8 K h a ssa f, A ta , 2 9 6 , 3 0 6
H ild e g a rd e d i B in g e n , 4 K ip lin g , R u d y a rd , 8 9
H ille l da V e ro n a , 4 3 K irc h e r, A t h a n a s iu s , 5 3 , 5 4 , 7 1 , 7 2 , 7 3 ,
H ille r, H e in r ic h , 4 4 , 1 6 4 8 4 , 9 4 ,1 2 9 , 1 3 0 ,1 3 1 , 1 3 2 , 1 3 3 ,
D Z N 315
134, 135, 1 3 6 ,1 3 7 , 1 3 8 , 1 3 9 , Letellier, Charles, 2 5 7
140, 141, 1 5 8 ,1 5 9 , 1 6 4 ,1 6 5 , Lins, Urlich, 2 7 4 , 3 0 7
166, 1 6 7 ,1 6 8 ,1 6 9 , 1 7 0 , 1 7 1 , Lionello di Ser Daniele, 4 4
1 7 2 , 1 8 2 , 1 8 3 ,2 3 0 , 2 4 7 , 2 5 4 , Uinares, Armand, 5 9 , 3 0 7
190 Llull alfabesi, 51
Knowlson, James, 3 ,1 6 5 , 1 8 4 ,2 0 9 , Llullculuk, 6 2 , 9 9 , 1 0 6 , 1 1 0 , 1 8 4
306 Locke, John, 7, 7 4 , 9 0 , 9 1 , 9 2 , 9 5 ,1 7 7 ,
Knox, Dilwyn, 133, 3 0 6 1 9 2 ,2 3 4 ,2 4 5 ,2 9 9
Komensk 'y, Jan Amos, 179 Lodwick, Francis, 1 1 ,1 7 8 ,1 9 7 , 2 1 9 ,
Kratylos, 12, 13 6 9 ,7 2 , 2 2 4 2 2 0 ,2 2 1 ,2 2 2 ,2 2 3 ,2 2 4 ,2 2 5 ,
Kratylosuluk, 78 2 7 3 ,3 1 1
Kuntz, Marion, 6 7 , 68, 3 0 6 Lohr, Charles H., 9 1 , 3 0 7
Kutsal dil, 14, 15, 2 9 , 4 4 , 6 4 , 6 5 , 7 2 ,7 3 Longanesi, Leo, 2 8 2
76, 8 4 , 8 8 ,9 5 , 103 1 0 5 ,1 3 5 , Losano, Mario, 2 4 1 , 3 0 7
137, 1 3 8 ,1 5 9 ,1 6 0 , 1 7 6 , 1 8 4 , Lovejoy, Arthur O., 5 8 , 3 0 7
2 9 2 ,2 9 6
Kutsal Kitap, 9, 1 2 ,1 5 , 2 3 ,4 4 , 7 3 , 7 4 ,
M
7 6 ,8 4 ,9 3 ,9 9 ,1 0 4 ,1 2 8 ,1 5 1 ,
274, 286, 290, 296
Macchia, Giovanni, 1 6 0
Maier, Michael, 1 5 0
L Maier, Alfonso, 3 9 ,3 0 7
Maimonide, Mos, 2 9
La Barre, W eston, 1 4 1 ,3 0 6 Maldant, Eugne, 7 5 ,3 0 7 , 3 0 8
La Peyrere, Isaac de, 7 6 , 3 1 4 Marconi, Luca, 1 1 8 , 1 8 2 , 3 0 7
Lamartine, Alphonse de, 2 5 7 Marigo, Aristide, 3 3 ,3 0 7
Lambert, Johann Heinrich, 2 3 6 , 2 7 3 Marr, Nikolaj, 9 5
Lamberti, Vitaliano, 2 7 3 ,3 0 6 Marrone, Caterina, 1 7 0 ,3 0 7
Lamennais, Hugues-Felicite-Robert de, Marrou, Henri-Iren, 1 4 ,3 0 7
3 ,5 ,6 ,7 ,9 ,1 0 ,1 2 ,1 5 Martinet, Andr, 2 7 8 , 2 7 9 , 3 0 8
Land, Stephen K., 3, 5 , 6, 7 , 9 , 1 0 , 12, Massey, W ., 1 6
15 Matraja, Giovan Giuseppe, 2 5 6
Landa, Diego de, 133 Maynardis, Petrus de, 1 0 9
Le Goff, Jacques, 4 5 ,3 0 7 Medici, Cosimo de, 9 9
Leceti, Fortunio, 1 3 7 Meillet, Antoine, 1 2 , 2 7 4 , 3 0 8
Leibniz, Gottfried W ilhelm , 2 , 6, 5 1 , Menet, Charles, 2 6 9
7 3 ,8 4 ,8 5 ,1 1 6 ,1 1 9 ,1 2 0 ,1 5 7 , Mengaldo, Pier Vincenzo, 3 6 , 3 7 , 3 0 8
1 7 3 ,1 7 4 , 1 9 2 , 1 9 7 , 2 1 6 , 2 2 7 , Meriggi, Cesare, 2 5 7
2 2 8 ,2 2 9 ,2 3 0 , 2 3 1 ,2 3 2 , 2 3 3 , Mersenne, Marino, 1 1 8 , 1 1 9 , 1 4 4 , 1 6 3 ,
2 3 4 ,2 3 5 ,2 3 7 , 2 3 8 ,2 3 9 , 2 4 0 , 1 8 1 ,2 2 9 ,2 3 3 ,2 5 6
2 4 2 ,2 4 3 ,2 6 2 , 2 6 4 ,2 9 9 , 3 0 1 , Migliorini, BTuno, 2 7 6 ,3 0 8
3 0 2 ,3 0 3 ,3 0 4 ,3 0 5 ,3 0 8 ,3 1 1 , Minkowski, Helmuth, 1 7 , 2 9 0 , 3 0 8
3 1 2 ,3 1 3 Mitridate, Flavio, 1 0 2
Lemaire, Jean de Beiges, 66 Modistler, 3 8 , 4 2 , 4 5 , 1 9 7 , 2 6 3
Leon, Mosheh de, 2 4 Monboddo, James Burnett, Lord, 2 2 5
Leopardi, Giacomo, 2 5 4 ,2 5 5 Monnerot-Dumaine, Marcel, 3 ,3 0 8
316 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Montaigne, Michel de, 9 2 , 3 0 2 , 3 0 7 Par. Ambroise, 1 3 6
Morestel, Pierre, 1 0 9 Peano. Giuseppe, 2 2 7 , 2 7 2 ,2 7 4
Mugnai, Massimo, 2 4 2 ,3 0 8 Pellerey, Roberto, 7 , 1 3 5 , 178, 179,
Musa. 2 4 , 2 5 ,6 3 9 4 , 9 9 , 1 5 0 , 1 5 9 1 8 0 ,1 8 2 ,1 9 7 , 2 3 8 ,2 4 7 ,2 5 1 .
Mylius, Abraham, 8 2 2 5 2 ,2 5 4 ,2 7 8 ,2 9 9 ,3 0 6 ,3 0 7 ,
3 0 8 ,3 0 9 ,3 1 0
Pico, Giovanni della Mirandola, 2 7 ,
N
1 0 1 , 102, 103 1 0 4 , 1 0 7 ,1 0 8 ,
1 0 9 ,3 0 4 ,3 1 3
Nanni, Giovannii (Annio), 8 0
Pictet, Adolphe, 8 8
Napoleone III, 1 2 4
Pierce, Charles Sanders, 2 2 4
Nardi, Bruno, 4 2 , 3 0 8
Pilumnus, 1 1 6
Naud, Gabriel, 1 1 0
Pingree, David, 1 0 5 ,3 1 0
Nazizm, 2 7 4
Platon, 1 3 , 7 4 , 1 0 1 , 1 2 7 , 1 8 7 , 2 2 4
Neuhaus, Heinrich, 1 5 0
Platoncu, 2 4 , 2 7 , 6 3 1 1 1 ,1 2 1 ,1 2 2 ,
Nicolas, Adolphe Charles, 1 3 9 ,2 5 8
1 5 9 ,1 8 6 , 1 8 8 , 1 9 9 . 2 1 0 , 2 4 4 ,
Nicoletti, Antonella, 2 5 4 ,3 0 8
265
Nida, Eugene, 2 9 3 ,3 0 8
Platzeck, Ehrard W ., 5 4 , 5 8 , 3 1 0
Nodier, Charles, 2 9 1 ,3 0 8
Plotinos, 121
Nth, Winfried, 1 4 6 ,3 0 9
Pluche, Noel Antoine, 2 8 5 ,2 8 7
Nuh, 1 0 ,1 1 ,4 3 6 5 , 6 6 , 8 0 , 8 1 , 9 3 ,
Poli, Diego, 1 6 ,3 1 0
1 3 3 ,2 8 6
Poliakov, Lon, 8 2 , 3 1 0
Nuiiez Cabeza de Vaca, Alvaro, 1 7 6
Pons, Alain, 5. 3 1 0
Porset, Charles, 3 ,3 1 0
o- Postei, Guillame, 6 5 , 6 6 , 6 7 , 6 8 ,8 1 ,
1 1 4 ,1 3 7 ,1 4 9 ,1 5 6 ,1 5 8 ,2 2 8 ,
dili, 31 3 0 6 ,3 1 1 ,3 1 2
Prieto, Luis, 1 4 1 ,3 1 0
Oil dili, 31
Prodi, Giorgio, 9 7 ,3 1 0
Oldenburg, Henry, 2 2 8
lender, Maurice, 8 2 , 8 8 ,8 9 , 3 0 9 Pythagoras, 1 3 ,1 2 1
Pythagorasilar, 13
Onirik, 4
Origene, 6 4 , 127
Ormsby-Lennon, Hugh, 1 5 2 , 1 8 4 ,3 0 9
Q.
Orwell, George, 5
Oscroski, 8 4
Ota, Yukio, 1 4 6 Quine, W illard Van Orman, 2 0 ,2 6 0 ,
Ottaviano, Carmelo, 4 7 , 3 0 9 310
P R
D Z N 317
Ray, John, 1 9 9 , 2 1 2 Schlegel, Friedrich e W ilh elm von, 8 7
R eau x.T allem an td es, 1 8 1 Schleyer, Johann M artin, 2 6 9
Reim ann, 2 5 7 Scholem , G ersh om , 1 0 9 , 3 1 1
Renan, Ernest, 88 Schott, Gaspar, 8 4 , 1 3 7 , 1 7 0 , 1 7 1 , 1 7 2 ,
Renouvier, Charles, 2 5 7 230
Reuchlin, Johann, 1 0 5 , 1 5 3 Schottel, Ju stu s G eorg, 8 4
R ey-D ebove, Josette, 1 8 6 , 3 1 1 Schrickius, A drian, 82
Reysch, Gregor, 2 6 5 Scolari, M assim o, 1 3 7 , 3 1 1
Ricci, M atteo, 1 3 2 , 3 0 8 , 3 1 1 Sebeok, Thom as, 1 4 7 , 3 0 0 ,3 0 5 ,3 0 6 ,
R ichelieu, Kardinal, 1 8 1 3 12
Richer, Luigi, 2 3 7 , 2 3 8 Secret, Franois, 3 1 2
Rim baud, Arthur, 2 Selenus, G ustavo, 10 8
Rivarol, A ntoine de, 2 5 2 , 2 5 3 2 6 4 ,2 8 7 Senkretizm , 1 3
Rivosecchi, Valerio, 1 3 5 , 1 3 7 , 1 3 8 , 3 1 1 Serres, M ichel, 2 3 4 , 3 1 2
Rom ano, Egidio, 4 5 Sevorkskin, V italij, 3 1 2
Rom ano, Yehude, 4 4 Shum aker, W h ayne, 1 9 3
Rom berch, Johannes, 1 4 1 Sicard, R och-A m broise, 2 5 1
Roselli, Cosm a, 1 4 3 Sigieri di Brabante, 3 8
Rosencreutz, Christian, 1,4 9 ,16 0 Sim on, R ichard, 7 3 ,2 8 9
R osenroth, Knarr von , 1 0 5 Sim one, R affaele, 7 0 , 8 6 , 1 3 3 , 2 6 4 , 3 1 2
Rosiello, Luigi, 9 0 , 3 1 1 Sisto V., Papa, 1 3 0
R o ssi, Paolo, 6 , 5 7 , 1 4 1 , 1 7 9 , 1 8 4 , 1 9 2 , Slaughter, M ary, 1 8 3 , 1 9 0 , 1 9 6 , 2 1 3 ,
2 12 .3 11 3 12
Rousseau, Jean-Jacques, 8 9 , 1 3 9 Soave, Francesco, 2 5 4
Rnesans, 14 , 2 3 2 8 , 4 0 , 4 4 , 4 5 , 5 8 , Sotos O chando, Bnifacio, 2 5 8
6 1 ,6 2 ,6 4 .7 3 ,7 7 ,8 1,8 5 ,9 9 , Sottile, G razia, 6 7 , 3 1 2
10 1,10 4 ,10 5 ,110 ,12 1,12 7 , Soudre, Franois, 2 5 6
12 8 ,13 6 ,15 5 ,15 7 .15 9 ,2 8 6 S pin oza; Baruch, 7 4
Rudbeck, O laf, 8 2 , 8 3 , 8 4 Stalin, Josif, 9 5
R ussell, Bertrand, 1 8 6 ,2 0 7 , 2 6 2 , 2 7 4 , Stanldew w icz, Edw ard, 3 1 2
3 11 Steiner, G eorge, 7 , 9 6 , 2 9 2 , 3 1 2
Stephens, W alter, 6 6 , 8 0 , 3 1 2
Stiernhielm , G eorg, 8 2
S- Stoacilar, 1 1 , 2 7
Strabone, 1 2
Saint-M arn, Louis-Claude de, 9 5 Sturlese, R ita, 1 1 5 , 3 1 2
Salm on, V ivian , 1 4 4 , 1 7 5 , 1 7 8 , 2 1 9 , Sw ift, Jonathan, 2 , 1 4 6
2 2 0 .3 11
Sam arin, W illiam , 4 , 3 1 1
Sanchez Brocense, Farncisco, 2 6 3 T
Sapir, Edw ard, 2 7 8
Sarazenler, 4 8 , 6 1 Tagliagam be, Silvan o, 2 3 6 , 3 1 3
Sauneron, Serge, 1 2 5 , 3 1 1 talundberg, M annus, 8 1 , 3 1 3
Schank, Roger, 2 2 3 , 3 1 1 Tavoni, MiTko, 3 1 3
Schilpp, A rthur, 2 7 4 ,2 7 8 , 3 1 1 Tega, W alter, 1 1 1 , 1 1 3
Schipfer, 2 7 1 Tek-kkencilik, 1 3 9
318 A v r u p a K l t r n d e K u s u r s u z D l A r a y i i
Thorndike, Lynn, 1 0 0 ,1 0 9 ,3 1 3 Wilkins, John, 3 , 4 , 7 , 9 ,2 3 , 1 5 2, 1 7 3 ,
Tolstoj, Leone, 2 7 4 1 7 8 ,1 8 3 ,1 8 4 ,1 9 1 ,1 9 2 ,1 9 3 ,
Trabant, Jurgen, 2 8 5 , 3 1 3 197, 199, 2 0 2 , 2 04, 2 0 5 , 2 06,
Trner, Joseph M. W ., 141 2 0 7 ,2 0 8 , 2 0 9 ,2 1 0 , 2 1 1 , 2 1 2 ,
2 1 3 ,2 1 4 ,2 1 5 ,2 1 6 ,2 1 7 ,2 1 8 ,
2 1 9 ,2 4 5 ,2 4 9 ,2 5 1 ,2 5 4
U - W irszubski, Chaim, 3 , 1 3 , 1 0 2 , 1 0 7
W ittgenstein, Ludwig, 9, 2 3 , 2 6 2
Urquhart, Thomas Sir, 171 W orth, Sol, 3 , 1 3 , 1 4 5
W ren, Christopher, 1 9 2
W right, Robert, 3 ,1 4 , 9 6
V
Valeriano, Pierio, 1 2 8 Y
Valeris, Valerio de, 111
Vallesio, Francesco, 4 4 Yaguello, Marina, 3 , 5 , 1 4 , 8 0 , 9 6 , 2 5 8
Van der W alle, Badouin, 1 2 6 ,3 1 3 Yaratl, 3, 5 , 9 , 1 0 , 1 1 , 2 3 , 4 3 , 5 1 , 7 3 ,
Varlk, 2 1 , 6 0 , 2 2 4 8 0 ,2 5 5 ,2 8 6
Varlk Zinciri, 5 8 ,6 0 , 2 0 9 Yaratl Kitab, 2 5 , 2 6
Vasoli, Cesare, 1 1 3 , 1 1 7 ,3 1 3 Yates, Frances, 3 , 1 4 , 5 8 , 9 9 , 1 1 5 , 1 4 1 ,
Vecd Kabalas, 2 7 ,1 0 3 1 4 9 ,1 5 0 ,1 5 2 ,1 7 9 ,1 8 4
Vergote, J., 1 2 6 ,3 1 3 Yeni Ahit, 14
Vico, Giambattista, 9 , 1 3 , 7 6 , 7 7 , 7 8 , Yeni-Llullculuk, 1 8 4
8 2 ,8 9 ,1 3 8 ,2 2 5 Yeni-Platoncu, 2 4 , 5 8 . 1 0 5 , 1 1 1 , 1 2 1 ,
Vidal, Etinne, 2 5 7 1 5 9 ,1 8 8
Vite, Franois, 1 83 Yeni-Platonculuk, 1 0 5
Vigenre, Biaise de, 107 Yoyotte, Jean, 3 , 1 4 , 1 2 5
Villamil de Rada, Emeterio, 2 9 2
Viscardi, Antonio, 2 , 3 , 1 3
Vismes, Anne-Pierre-Jacques de, 2 5 5 , z
256
Vossius, Gerhard, 183 Zamenhof, Lejzer Ludwik, 2 7 3 ,2 7 4 ,
Zerakhya di Barcellona, 4 3 , 4 4
Zeus, 1 4 3 ,2 2 4
W Zinna, Alessandro, 3 , 1 4 , 2 7 6 ,2 7 7
Zoli, Sergio, 7 6
W aldman, Albert, 3 , 5 , 1 3 ,
Walker, Daniel P., 3 , 1 3 , 1 0 6
Wallis, John, 8 7 , 1 4 4 .1 9 2
W alton, Brian, 4 , 1 3 , 4 4 , 6 4
W ard, Seth, 1 8 3 ,1 8 4 ,1 9 1
Webb, John, 7 8
W h ite, Andrew Dickson, 3 ,1 3 ,
W hitehead, Alfred North, 2 6 2
W horf, Benjamin Lee, 3 , 1 3 , 2 0 , 9 4 , 9 5 ,
278
D ZN 319
L T E R A T R NSAN 2 0 0 4