You are on page 1of 244

MZDEK

BALIK
i im iz d e k i

BALIK
nsan vcudunun 3,5 milyar yllk tarihine seyahat

Neil Shubin

N G LZCED EN EVREN

A ysun Yavuz

#n v
YOUR INNER FISH
A Journey into the 3.S-Bilhon-Year History of the Human Body
Neil Shubin

Neil Shubin, 2008. Tm haklar sakldr.

1 . Bask: Eyll 2010

YAYINA HAZIRLAYAN

Onur Kaya

EVREN

Aysun Yavuz

DANIMAN

Prof. Dr. Ali Demirsoy

d zelti

Dr. Zeynep Tozar

GRAFK

Mahir Duman

KATKIDA BULUNANLAR

Turan Snmez - Pnar lkiz - Eftalin Tekeli

BASKI

Mas Matbaaclk A.

Hamidiye Mah. Souksu Cad. No: 3 Kathane 34408 stanbul

Tel: (212) 294 10 00

ISBN: 978-605-5813-75-8

# n V y a y n la r
Dou Grubu letiim Yaynclk ve Ticaret A..
Maslak Mah. G45 Ahi Evran Polaris Cad. Dou Power Center No: 4 Maslak 34398 stanbul
Tel: (212)335 00 00 - Faks:(212) 335 03 48
info(S>ntvyayinIari.com

www.ntvyayinlari.com

Sertifika N o: 12444
MlCHELEe
NDEKLER

nsz 9

Birinci Blm
MZDEK BALII BULMAK 11
kinci Blm
KAVRAMAYA BALAMAK 39
nc Blm
HNERL GENLER 57
Drdnc Blm
DLER HER YERDE 75
Beinci Blm
BAA GEMEK 99
Altna Blm
KUSURSUZ VCUT PLANLARI 116
Yedinci Blm
VCUT GELTRME SERVEN 137
Sekizinci Blm
KOKU ALMA 162
Dokuzuncu Blm
GRME 172
Onuncu Blm
KULAKLAR 182
On Birinci Blm
BTN BUNLARIN ANLAMI 199

Sonsz 229
Notlar, Referanslar ve Ek Okumalar 232

T eekkr 248

iz i 252
NSZ

Bu kitap, hayatmdaki beklenmedik bir deiiklikten dodu.


Fakltedeki profesr a yznden, Chicago niversitesi Tp
Fakltesinde anatomi dersi vermeye balamtm. Anatomi,
heyecanl ve gergin durumdaki birinci snf rencilerinin,
vcuttaki organlar, boluklar, sinirleri, damarlan adlan ve yer
leriyle renmek iin kadavralan kesip inceledii bir derstir.
Tp dnyasna grkemli bir giri, aynca hekim olma yolunda
edindikleri gelitirici bir deneyimdir bu. lk bakta, gelecein
hekimlerine ders verecek, benden daha kt bir aday hayal ede
mezdiniz: Ben, sonuta meslek hayatn balklan incelemekle
geirmi bir paleontoloum.
Ama sonradan anlald ki paleontolog olmak, insan anato
misi retmede byk bir avantajm. Neden mi? nk insan
vcudunu aklayan en iyi yol haritalan, baka hayvanlann
vcutlannda sakldr. rencilere, insan kafasndaki sinirleri
retmenin en kolay yolu, onlara kpekbalklarnda ne olup
bittiini gstermektir. Kol ve bacaklar anlatmann en kestirme
yolu da balklardan geer. Srngenler ise, beynin yapsn z
meye alrken imdada yetiir. nk bu canllarn vcutlar,
bizim vcudumuzun daha basit birer versiyonudur.
Anatomi dersi vermeye baladktan iki yl sonra, meslekta
larmla yazn Kuzey Kutbu blgesinde alrken kefettiimiz
balk fosilleri, bize balklarn 375 milyon yl nce karaya k
hakknda yepyeni ve gl bir anlay kazandrd. Hem kefetti
imiz bu fosiller, hem de anatomi hocalna atlmam, beni ok
derin bir balanty aratrmaya sevk etti. Bu aratrma, sonun
da bu kitaba dnt.

I 9 I
BRNC BLM

M ZDEK BA LI I BULM A K

Yetikinlie getiimden bu yana, yazlanm hep Kuzey Kutbu


dairesinin kuzeyinde, kar ve sulusepken ya altnda, sarp
kayalklardaki talan eeleyerek geiririm. ou zaman souk
tan donanm, her yanm su toplar, oramda buramda nasrlar
kar ve elim bo dnerim. Ama eer ansm yaver giderse,
tarihncesinden kalm balk kemikleri bulurum. ou kiiye
yle gelmese de, bu kemikler benim iin altndan kat kat deer
li hzinelerdir.
Tarihncesi balk kemiklerinin izini srerek kim olduumu
zu ve nasl byle olduumuzu anlayabiliriz. Vcudumuz hak-
kmdaki bilgileri, dnyann drt bir yanndaki kayalardan kan-
lan solucan ve balk fosillerinden, bugn yeryznde yaayan
hemen her canlnn DNAsna kadar, tuhaf grnebilecek pek
ok yoldan ediniyoruz. nsan vcudunun temel yapsyla ilgili
ipularna ulamada gemiten kalan bu iskelet (ve daha nem
lisi balk) kalntlarm neden bu kadar nemsediimi anlatmaya
bu da yetmez.
Bundan milyonlarca, hatta ou kez milyarlarca y ncesin
de olan bitenleri gzmzde nasl canlandrabiliriz? N e yazk
ki, hi grg tan yok; hibirimiz oralarda deildik. Aslnda
milyarlarca yl nce, ortalkta ne konuan, ne az, ne de kafas
olan bir ey vard. Daha da kts, o zamanlar var olan hayvan
lar oktan lp gitmi ve o kadar uzun sre gml kalmtr ki,
iskeletleri de ancak nadiren korunabilmitir. Gelmi gemi
tm canl trlerinin yzde 99dan fazlasnn bugn soyunun
K M I/I 'M. K A l I k

tkendii, bunlarn ancak ok az bir ksmnn fosilleip kald


ve bunlann da bugne kadar henz ok aznn bulunabildii
dikkate alnacak olursa, gemiimizi anlamaya ynelik tm giri
imler, daha bandan yenilgiye mahkm grnyor.

F O S L L E R IKIYO R, K E N D M Z G R Y O R U Z
imizdeki balkla ilk kez karh bir temmuz gn leden sonra,
yaklak 80 derece kuzey enlemindeki Ellesmere Adasnda, 375
milyon yllk kayalar incelerken karlatm. Dnyann bu ssz
blgesine, balktan karada yaayan hayvana geiteki en nem
li aamalardan birini kefetmek uruna meslektalarmla birlik
te yolculuk etmitik. Talarn arasndan bir baln burnunun
ucu grnyordu. stelik bu herhangi bir balk da deil, yass
kafal bir balkt. Yass kafasn grdmz an nemli bir ey
bulduumuzu anlamtk. Kayaln iinde iskeletin geri kalan
ksm da varsa, bu bizim kafatasmzn, boynumuzun, hatta kol
ve bacaklarmzn gemiindeki ilk evrelere k tutabilirdi.
Yass kafa, denizden karaya geile ilgili olarak benim iin ne
anlama geliyordu? Neden Hawaiide deildim de, kendi gven
liimi, rahatm brakp Kuzey Kutbuna gelmitim? Bu sorula
rn yantlan, fosilleri buluumuzun ve kendi gemiimizi aydn
latmak iin bunlardan nasl yararlandmzn yksnde sald.
Fosiller, kendimizi renmek iin bavurduumuz en
nemli kantlardandr (dierleri ise, ileride ele alacam genler
ve embriyolardr). Pek ok kii, fosil bulmann, genellikle hay
rete drc bir kesinlik ve tahmin gcyle gerekletirdii
miz bir ey olduunu bilmez. Sahadaki baan ansmz en yk
sek dzeye karabilmek iin evde devimizi iyi alrz. Sonra
da ii ansa brakrz.
Planlama ve ansa brakma arasndaki bu paradoksal ilikiyi
en gzel anlatan, Dwight D. Eisenhowerin sava hakkndaki
nl szleridir: Anladm ki, bir arpmaya hazrlanrken plan-

I >2 I
k i m i / di m imi k , i i u ' i.m a k

lama yapmak arttr, ama planlar hibir zaman ie yaram az. Bu


sz, saha paleontolojisini de gayet gzel zetliyor. Bizi, fosil
bulabileceimiz alanlara gtrecek her trl plan yaparz;
sahaya vannca da, saha plann olduu gibi pe de atabiriz.
Sahada karlatmz durumlar, en iyi hazrlanan planlar bile
deitirebilir.
Yine de bu durum, baz bilimsel sorulan yantlayabilecek
keif seferleri planlamamza engel deildir. Aada anlatacam
birka basit fikirden yararlanarak nemli fosillerin nerelerde
bulunabileceini tahmin edebiliriz. Kukusuz her zaman yzde
100 isabetli olmayabiliriz, ama ansmz, genelde ileri ilgin
klabilecek sklkta yaver gider. Ben de, kariyerimi tmyle
bunun zerine kurmu durumdaym: memelilerin kkenlerine
ilikin sorulan yantlayabilecek ilk memelileri, kurbaalarn
kkenlerine ilikin sorulan yantlayabilecek ilk kurbaalan ve
karada yaayan hayvanlann kkenlerinin anlalabilm esine
yarayacak yeli ilk hayvanlardan bazlann bulup karmaya.
Saha paleontologlan, yeni kaz yerleri bulmamn, artk pek
ok bakmdan eskisinden ok daha kolay olduu bir ada ya
yor. Belediyelerin, petrol ve gaz irketlerinin yapt jeolojik
keifler sayesinde yrelerin jeolojik yaps hakknda bugn ok
daha fazla ey biliyoruz. nternet sayesinde haritalara, saha ett
bilgilerine ve havadan ekilen fotoraflara hemen eriebiliyo
ruz. Hatta dizst bilgisayarmla, evinizin arka bahesinin olas
fosil alanlarndan biri olup olmadna bile bakabilirim. stelik
grntleme ve radyografi cihazlaryla baz kaya trlerinin iini
grebiliyor ve barndrdklar kemikleri grntleyebiliyoruz.
Tm bu derlemelere ramen, nemli fosilleri ararken hala
neredeyse yz yl ncekiyle ayn yollara bavuruyoruz. Paleon-
tologlar, bugn de, kayalar ayn ekilde incelemek (aslnda
kayalarn zerinde srnmek) ve kaya ilerindeki fosilleri, ou
zaman elleriyle kazp karmak zorundalar. Kemik fosilleri arar
t, M l / l ) K B A L I K

ken ve karrken o kadar ok karar alnmas gerekir ki, devreye


giren sreleri bilgisayarda ilenecek bir dile dkmek, ou
zaman mmkn olmaz. stelik fosil bulmak iin bir monitre
bakmak, asla kazarak karmann keyfiyle boy lemez.
Bu ii zorlatran, fosil alanlarnn ender oluudur. Baar
ihtimalimizi en yksek dzeye karmak iin durumun birbi
rine yaknlat yerleri bulmaya alrz. Arama yaptmz yer
ler doru yata, fosilleri koruyacak trde ve yzeye kan kaya
larn bulunduu blgelerdir. Bir dier etken daha var; o da tesa
df. rnek olarak anlatacam yk de bununla ilgili.
rneimiz bize, canllk tarihindeki byk geilerden biri
ni, yani karann balklarca istila ediliini gsterecek. Milyarlarca
yl boyunca canllarn hepsi sadece suda yaarken, gnmzden
365 milyon yl kadar nce, karada da yaar hale geldiler. Bu iki
ortamdaki hayat birbirinden tamamen farkldr. Suyun iinde
soluyabilmek iin, havada solunum iin kullanlanlardan ok
farkl organlar gerekir. Ayn ekilde boaltm, beslenme ve hare
ket iin gelien organlar da farkldr. Sonuta, bu geiin gerek
lemesi iin tamamen yeni bir vcut tipinin ortaya kmas gere
kiyordu. lk bakta, bu iki ortam birbirinden ayran izginin
almas imknsz gibi grnr. Ancak, kantlan inceleyecek
olursak her ey farkl bir grnme brnecektir; imknsz
grnen ey, aslnda gereklemitir.
Doru yataki kayalan ararken, lehimize ileyen olaanst
bir durum sz konusudur: Kayalann iinde yer alan fosiller,
yle rastgele dizilmi deil; bulunduklan yer de, bu yerin bann-
drdklan da, kesinlikle belli bir dzene tabidir. Keif seferleri
mizi tasarlarken de, ite bu dzenden yararlanabiliyoruz. Mil
yarlarca yllk deiim srecinde, yerkabuundaki farkl trden
kaya katmanlan birbiri zerine ylmtr. Buradaki geici var
saym -ki bunu test etmek kolaydr- en stteki kayalann dipteki
kayalardan daha gen olduu eklindedir; bu da genellikle, kat-
t. I V I I / l > l K M i c, I H U M A k

manian ya pasta gibi dzgn biimde st ste dizilmi (Byk


Kanyonu dnn) arazilerde geerlidir. Ancak yerkabuun-
daki hareketlerin yaratt fay atlaklan bu katmanlann yer
deitirmesine neden olabilir ve yal kayalar gen kayalann
zerine kabir. Neyse ki, bu faylann konumlann tespit ettik
ten sonra, paralar biraraya getirip katmanlann balangtaki
dzenini yeniden oluturmak mmkn.
Bu kaya katmanlannn iindeki fosiller de, alt katm anlarda
ki canl trlerinin st katmanlardakilerden tamamen farkl ol
duu bir dzen sergiler. Canl tarihini tmyle ieren tek bir
kaya stununu oyup karabilecek olsak, inanlmaz bir fos dizi
siyle karlardk. Bu durumda, en alt katmanlarda pek hayat
belirtisi olmaz, bunlarn zerindeki katmanlarda, denizanas
benzeri ok eitli canllarn izleri olurdu. Daha st katmanlar
da ise, iskeletleri, uzantlar ve gz gibi eitli organlar olan
canllar, onlarn stnde de omurgal ilk hayvanlarn bulundu
u katmanlar yer alrd. Ve bu byle devam ederdi. lk insanlar
ieren katmanlar ok daha stte bulunurdu. T abu ki, yeryz
tarihinin tamamn ieren byle bir stun yok. Yeryznde bir
blgedeki kayalar ancak dar bir zaman kesitini yanstr. Resm in
tamamn grebilmek iin, dev bir yapbozu tamamlamaya ura
r gibi, kayalar ve ilerindeki fosilleri birbiriyle karlatrp
eletirerek paralan biraraya getirmemiz gerekir.
Kukusuz, kayalardan karlacak byle bir stunda, fosille
en canl trlerinin evrimini izleyebilirdik. Byle bir kaya stu
nunun salayaca kesinlikte olmasa da, gnmzde yaayan
hayvan trleriyle karlatrarak, her katmandaki canl trlerinin
aslnda neye benzeyebecekleri ile ilgili aynntl tahminler
yrtebiliriz; bu da, yal kaya katmanlannda ne tr fosiller
bulabileceimizi tahmin etm ede iimize yarayabilir. Aslna
bakarsanz kendimizi, yremizdeki bir hayvanat bahesi ya da
akvaryumdaki hayvanlarla karlatrarak, yeryzndeki kaya

I I
K M l / m k BA I I k

larda fosillerin hangi srayla dizildiini tahmin edebiliriz.


nemli fosilleri bulabilmek iin kayalarn neresine bakma
mz gerektiini tahmin etmede, hayvanat bahesindeki bir
gezintinin bize ne yaran olabilir? Hayvanat bahelerinde, hepsi
de pek ok ynden birbirinden tamamen farkl byk bir canl
eitlilii vardr. Ama biz bu canllan birbirinden ayran zellik
ler zerinde durmayalm; tahminimizin isabetli olabilmesi iin
farkl canllardaki ortak zellikler zerinde younlaalm. O
zaman, tm canllarda ortak olan bu zelliklerden yararlanarak,
benzer zelliklere sahip canllan ayn grupta toplayabiliriz.
Canllarn hepsini, i ie geen matrukalar gibi, kk hayvan
kmeleri, byk hayvan kmelerinin ierisinde yer alacak ekil
de biraraya getirip snflandrabiliriz. Byle yaptmzda doa
nn ok temel bir yanm kefederiz.
Hayvanat bahesindeki ya da akvaryumdaki her canl tr
nn bir kafas ve iki gz vardr. Bu trlere H epsi diyelim. Bir
kafas ve iki gz olan canllann bir alt kmesindeki canllann
yeleri (kol, bacak, kanat, yzge vb.) vardr. yeleri olan bu
trlere yelilerin hepsi diyelim. Kafal ve yeli bu canllar da,
byk bir beyni olan, ayaklan zerinde dorulup yryen ve
konuan bir alt kmeye sahiptir. te bu alt kme biziz; yani
insanolu. Kukusuz, canllan bu yntemle snflandrarak ok
daha fazla alt kme oluturabiliriz, ama bu katl snflama bile
bize bir tahmin yrtme gc verir.
Yeryz kayalannn iindeki fosiller genellikle bu dzene
uygun dizilmitir; biz de, yeni keif seferleri tasarlarken bu
dzenden yararlanabiliriz. Yukanda verdiimiz rnee dnecek
olursak, Hepsi grubunun ilk rnei, yani kafas ve iki gz
olan ilk canl, fosil kaytlannda, yelilerin hepsi grubunun ilk
rneinin ortaya kndan ok daha nce yer alr. Daha kesin
konuursak, ilk balk (Hepsi kmesinin sancaktan), ilk amfi
biden (yelilerin hepsi kmesinden) nce ortaya kar. H

I I
U. M 17 m k HAI K l IH ' I VI A k

kukusuz, kayalarn gerek yan lmenin yan sra, daha fazla


hayvan trn ve bu hayvan kmelerinde ortak olan ok daha
fazla zellii inceleyerek bu sralamaya daha ince ayrntlar
kazandrabiriz.
Laboratuvarlanmzda, binlerce zellik ve canl tr zerin
de yaptmz da bu trden bir analizdir. Bu canllarn anatom i
lerini mmkn olan en ince ayrntsna kadar inceler, ounluk
la da byk D N A paralarna bakarz. O kadar fazla veri vardr
ki, kmelerin iindeki kmeleri ortaya karmak iin genellikle
gl bilgisayarlar gerekir. Biyolojinin temelini oluturan bu
yaklam sayesinde canllarn birbirleriyle nasl akraba oldukla
rna ikin varsaymlarda bulunabiliriz.
Yzlerce yllk bu fosiller, canllar daha ayrntl snflandr
mamzn yam sra, dnyaya ve zerindeki hayata ilikin m uaz
zam bir birikim -ya da kayt- oluturmamza da yaram durum
dadr. Bylece, artk byk deiimlerin yaand zaman dilim
lerini yaklak olarak tespit edebiliyoruz. Memelilerin kkenle
rine mi gi duyuyorsunuz? Erken M ezozoik ad verilen dnem e
ait kayalara bakn; jeokimya bilimi, bu kayalarn yaklak 210

milyon yllk olduunu sylyor. Primatlarn kkenine m i ilgi


duyuyorsunuz? Kaya stununun daha stteki katmanlarna,
yani kayalarn yaklak 80 milyon yllk olduu Kretase dnem i
ne bakn.
Yeryzndeki kayalarda yer alan fosillerin dzeni, dier can
llarla aramzdaki balantnn gl bir kantdr. Eer, 600 m il
yon yllk kayalar kazdmzda bir da san iskeletinin hem en
yannda ilk denizanasn bulacak olsaydk, bu konudaki bilgileri
yeniden ve en bandan ele almamz, fosil kaydnda bu da sa
nn ilk memeliden, srngenden, hatta balktan ncesine
-hatta ilk solucandan bile ncesine- yerletirmemiz gerekecek
ti. stelik bu yal da san bize, dnyann ve zerindeki haya
tn gemii hakknda bildiimizi sandmz eylerin ounun

r
h/ i m i / m ki ha i i k

Hayvanat bahesinde dolarken kefettiimiz dzen, aslnda, fosillerin,


yeryzndeki kayalarda nasl dizildiini yanstr.

yanl olduunu syleyecekti. Ama insanlar 150 yl akn bir


sredir fosillerin (dnyann her ktasnda ve eriilebilir kaya
katmanlarnn hemen hepsinde) peinden kotuklar halde;
byle bir gzlemin yapld hi olmad.
sterseniz, asl sorumuza, yani, karada yryecek ilk baln
akrabalarn nasd bulacamza dnelim. Bu canllar, yaptmz
gruplandrmada Hepsi ile yelilerin hepsi arasnda bir yer
dedir. Bunu, kayalar hakknda bildiklerimizle birlikte ele alr-

I I j
l(, I M I / P I K H A I K . l I H I .YM k

sak, 380 milyon yl ncesi ile 365 milyon yl ncesi arasndaki


dnemin son derece nemli bir dnem olduuna dair kuvvetli
bir jeolojik kant ortaya kar. Bu zaman dilimine ait grece
gen kayalarn, yani yaklak 360 milyon yllk kayalann iinde,
hepimizin amfibi ya da srngen olarak tanyaca, ok eitli
trde fosillemi hayvan vardr. Cam bridge niversitesinden
meslektam Jenny Clack ve ekibi, Grnlandda yaklak 365
milyon yllk kayalardan amfibiler kardlar. Bunlar boyunlar,
kulaklar ve drt bacaklaryla bala benzemiyorlard. Am a yak
lak 385 milyon yllk kayalarda, gerekten de bala benzeyen"
eksiksiz balklar bulduk; yzgeleri, konik kafalar, pullan vard
ama boyunlan yoktu. Bunun zerine, balktan karada yaayan
hayvanlara geie dair kantlar bulabilmek iin dikkatimizi,
doal olarak yaklak 375 milyon yllk kayalara evirdik.
Aratracamz zaman dilimini kararlatrdk, bylece je o
loji stununda incelemek istediimiz katmanlan da tespit etmi
olduk. imdi asl zorluk, fosilleri koruyup saklayabilecek koul
larda oluan kayalan bulmakt. Kayalar, farkl evre koullann-
da oluur ve olutuklan ilk ortamlar, bu kaya katmanlarnda
kendilerine zg izler brakr. Volkanik kayalar ounlukla ak
tadr. Bildiimiz hibir balk lav iinde yaayamaz. yle ki,
byle bir balk var olmu olsa bile, bazalt, riyolit, granit ve dier
volkanik talann olutuu bu ar scak koullarda, baln fosil
lemi kemikleri korunamazd. lk oluumlarndan itibaren ya
an snmaya ya da an basnca maruz kalmalan nedeniyle, ist
ve mermer gibi metamorfik kayalan da saymayalm. Bunlann
iinde korunmu herhangi bir fosil kalm olsayd da, zaten ok
uzun zaman nce yok olurdu. Fosillerin korunabilmesi iin
ideal olan kireta, kumta, siltta ve eyi, yani tortul kayalar
dr. Volkanik ve metamorfik kayalarla kyaslandnda, bunlar
nehir, gl ve denizlerin hareketlen gibi daha yava ve yumuak
srelerle oluur. Bu kayalarn, fosilleri korumaya uygun yerler

I >9 I
K/ l . VI I / I H k KAI l k

olabilmesi iin, sadece hayvanlarn bu tr ortamlarda yaayabil


mesi yetmez; bunda tortullama srelerinin de pay vardr.
rnein, denizde ya da gldeki paracklar srekli olarak suyun
dibinde kelir. Zamanla bu paracklar birikir; yeni oluan ve
st ste binen katmanlarn basncyla alttaki paracklar skr.
Giderek artan bu basn, ok uzun zaman dilimlerinde kayala
rn iinde meydana gelen kimyasal srelerle birleince, kaya
iinde kalan iskeletler fosilleme frsat bulur. Ayn sre, akan
sular iin de geerlidir. Genel kural, aknt ne kadar hafifse fosil
lerin de o kadar iyi korunaca eklindedir.
Yerinde duran her kayamn, o kaya olutuu srada dnyamn
neye benzedii hakknda bir yks vardr. Kayann iinde,
genelde bugnknden ok farkl olan gemi iklimlere ve evre
koullarna dair kantlar vardr. Bazen, bugn ile gemi arasn
daki kopukluk o kadar keskin olmayabilir. U bir rnek olarak
Everest Dan ele alalm. Dan zirvesinin yaknnda, 8 bin
metreyi akn bir irtifada eski bir deniz tabanna ait kayalar
bulunmaktadr. nl Hillary Basamann gr alam iinde
kalan Kuzey Yzne gidecek olursanz burada fosillemi deniz
kabuklan bulabilirsiniz. Ayn ekilde, Kuzey Kutbunda alt
mz yerlerde, kn scaklk -40Cye kadar debilir. Yine de,
blgedeki baz kayalarn iinde, tpk Amazondakine benzeyen
eski bir tropikal deltann kalntlan yatar; yani, ancak scak,
nemli blgelerde yetiebilecek bitki ve balk fosilleri. Bugn
an irtifalarda ve enlemlerde scaa-uyumlu trlerin var olma
s, gezegenimizin ne lde deiebileceinin kantdr: dalar
ykselir ve ker, iklimler snr ve sour, ktalar gezinip durur.
Zamann usuz bucakszlm ve gezegenimizin deiimini
aklayan olaanst sreleri kavradmzda, yeni fosil arama
seferlerini planlarken bu bilgiden yararlanabilecek duruma
geleceiz.
yeli hayvanlarn kkenini anlamak istiyorsak, artk biliye

I 20 |
ruz ki, aratrmamz okyanuslarda, gllerde ya da akarsularda
olumu, kabaca 375 milyon ila 380 milyon yandaki kayalarla
snrlandrabiliriz. Volkanik ve metamorfk kayalar aratrma
mzdan karnca, fosil bulma ihtimalimiz olan yerler daha da
netleecektir.
Ancak, yapacamz yeni bir keif seferinin tasarlanmasnda
henz yolun bandayz. Fosil bulma beklentisi iinde olduu
muz, doru yataki tortul kayalarmz yerin derinliklerine
gmlyse ya da doa rtsyle kaplysa, zerinde alveri
merkezleri ya da kentler kuruluysa, o zaman bu seferimiz boa
kacak, biz de krlemesine kazyor olacaz. Tahmin edebile
ceiniz gibi, fosil bulmak amacyla kuyu kazmann baan olas
l dktr; dier bir deyile kapal bir kapmn ardndaki bir
hedef tahtasna at yapmaktan pek fark yoktur.
yleyse baklacak en iyi yerler, kemiklerin dayanmay baa
rabildii blgeleri kefetmek iin zerinde kilometrelerce yr-
yebeceimiz yerlerdir. Fosillemi kemikler genellikle etrafla
rndaki kayalardan daha sert olur, bu nedenle biraz daha yava
anr ve kaya yzeyinde kabartma eklinde bir iz brakrlar.
Buna bal olarak, plak kaya zerinde yrr ve yzeyde kemik
izi bulunca kazmaya giriiriz.
Yeni bir fosil keif seferi planlamann p f noktas da ite
buradadr: Doru yataki, doru trdeki (tortul) ve yzeyi
aa km kayalar bulmak. te o zaman ie koyulabiliriz. de
al fosil arama alanlar, ok az toprak ve bitki rtsyle kapl,
insan elinin demedii, bozulmam yerlerdir. Bu durumda ke
iflerin nemli bir ksmnn cra arazilerde gereklemesi ar
tc m? Gobi lnde rnein. Sahra lnde. U tahta.
Grnland gibi Kuzey Kutbu llerinde.
Tm bunlar akla son derece uygun grnyor; ama biz, yine
de tesadfn payn unutmayalm. Aslnda, ekibimizi, iimizde
ki bala gtren de tesadft. lk nemli keiflerimizi lde
deil, kayalarn olabilecek en berbat ekilde yzeye kt
Pennsylvaniada bir yol kenannda yaptk. stelik oray aratr
mamzn tek nedeni, fazla paramz olmayyd.
Grnlanda ya da Sahra lne gitmek epey para ve zaman
ister. Oysa yerel projeler iin byk aratrma deneklerine
gerek yoktur, sadece otoyol gei cretini ve benzini karlaya
cak kadar para yeter. Yksek lisans rencileri ve niversitede
almaya yeni balayan retim elemanlar iin bunlar son
derece nemli deikenlerdir. Philadelphiada ilk iime balad
mda beni en ok cezbeden, Pennsylvania Catskill Formasyo
nu olarak bilinen kaya grubuydu. Bu oluum 150 yldr fazlasy
la incelenmiti. Ya da gayet iyi biliniyordu ve st Devoniyen
dnemini kapsyordu. Ayrca buradaki kayalar, yeli ilk hayvan
lan ve onlann en yakn akrabalarn mkemmel ekilde koruya
bilecek nitelikteydi. Bunu anlayabilmenin en iyi yolu, Philadel-
phiamn Devoniyen dnemde nasl grndn hayal etmek
Bugnk Philadelphia, Pittsburgh ya da Harrisburga ait grn
tleri zihninizden kann ve Amazon Nehri deltasn hayal
edin. Eyaletin dousunda dalk blgeler vard. Bu dalardan
szlen sular bir dizi akarsu halinde doudan batya doru ak
yor ve bugn Pittsburghun kurulu olduu yerde, byk bir
denizde son buluyordu.
Orta Pennsylvania nn ehirlerle, ormanlarla ve tarlalarla
rtl olduunu saymazsak, fosil bulmak iin bundan daha
uygun koullar hayal edilemez. Aa kan kayalara gelince,
bunlarn en ok bulunduu yerler, Pennsylvania Ulatrma
Bakanlnn (PennD O T) byk yollar geirmeyi planlad
blgelerdir. PennDOT otoban ina ederken, bu kayalar patla
tr; her zaman ideal biimde olmasa da patlama olan yerlerde
kayalar yzeye kar. Ama bulduumuzla yetiniriz. Bilimi u cu za
getirirseniz, sonucuna da katlanrsnz.
Ayrca tesadf etmeninin de farkl biimleri vardr: 1993 te
K IM I/m k BAI I I IH | M A k

Pennsylvania yollan boyunca, bugnk Amazona ok benzeyen eski bir


nehir deltasn inceliyorduk. Pennsylvania eyalet haritas (altta) ile
Devoniyen dnemindeki topografsi (stte).

Ted Daeschler, paleontoloji okumaya geldiinde danmanl


n ben stlenmitim. Bu ibirlii, ikimizin de hayatn deitire
cekti. Farkl yaradllarmz birbirini kusursuzca tamamlad:
Ben yerimde duramyor ve srekli, bir dahaki sefere nereyi
inceleyeceimi dnyordum; T ed ise sabrlyd, hzinelerine
ulamak iin nerede, ne zaman durup kazmaya balayacan
biliyordu. T ed le beraber, yelerin kkenine ilikin yeni kant
lar bulabilmek midiyle Pennsylvaniann Devoniyen dnem e
ait kayalarn aratrmaya baladk. Eyaletin dousunda yol a
mak iin kesilen byk kayalarn hepsine gittik. Aratrmamza
baladktan ksa bir sre sonra Ted, ummadmz bir anda, ok
ilgin bir omuz kemii buldu. Kemie, Yunanca H ynerli sr-

I 23 |
nen kk hayvan anlamna gelen Hynerpeton adn verdik.
Hyner (Pennsylvania), en yakn kasabann adyd. Hynerpe
ton un ok gl bir omzu vard; bu da onun m uhtem elen ok
gl uzantlar olan bir canl olduuna iaret ediyordu. N e ya
zk ki, bu hayvann iskeletinin tamamn hibir zaman bulama
dk. nk kaz alan ok kstlyd. N eler m i kstlyor? Tahmin
edebileceiniz gibi, bitki rts, evler ve alveri merkezleri.
Bu kayalarda Hynerpeton ve baka fosillerin de kefinden
sonra T ed de ben de, yzeyde daha akta kalan kayalarda bir
an nce kefe kmak iin sabrszlanmaya balam tk. Eer
tm bu bilimsel giriimimiz, ufak tefek kalnt paralarnn bulu
nup karlmasndan ibaret kalacaksa, zerinde uraacamz
sorular da ok snrl kalacakt. Bu yzden kitaba uygun yak
lam benimseyerek l arazilerinde, yzeyi belirgin biimde
akta kalm, doru yata ve doru trdeki kayalarn arayna
girdik; sonuta, elimizdeki jeolojiye giri kitabndan yararlan
mam olsaydk, kariyerimizin en byk buluunu da yapama
yacaktk.
Balangta, yeni keif blgeleri olarak gzmz Alaska ve
Yukona evirmitik, nk baka ekiplerce burada benzer
keifler yaplmt. Jeolojiye zg konularda giritiimiz bir tar
tmann en can alc noktasnda iimizden biri, uurlu jeoloji
ders kitabm kard. Hangimizin hakl olduunu bulmak iin
hzla sayfalan kantnrken bir izimle karlatk. izim, nefesi
mizi kesmiti; aradmz her eyi aka gsteriyordu.
Tartmay braktk ve hemen yeni bir arazi kefi planlama
ya baladk.
Biraz daha gen kayalarda yaplan nceki keiflerden, fos
avmz iin en iyi balang yerinin, tarihncesi tatl su akntla-
n olduuna inanyorduk. izimde, Devoniyen tatl su kayalar
nn bulunduu blge grlyordu ve nde de birer nehir
delta sistemi vard. lki, Grnlandm dou kyyd. BuraM*

I 24 |
U. M / m K HAI l (, I B i l M AK

Jenny Clackn bulduu yeli ilk canllardan olan ve binen en


eski tetrapodlardan (om urgal drt ayakl) sayan fosin yur
duydu. Sonra, Hynerpeton un yurdu olan Kuzey Amerika'nn
dousu vard ki, burada zaten almtk. Ve Kanada Kutup
Blgesi boyunca doudan batya uzanan, geni bir nc
blge daha vard. K utup blgesinde hi aa, toprak rts ya
da yerleim yoktur. Bu nedenle doru yata ve trde kayalarn
tamamen yzeye km olm a ans yksekti.
Kanada Kutup Blgesi arazisi, bata bunlarn haritasn ka
ran Kanadal jeologlar ve paleobotanikiler olm ak zere, her
kese gayet iyi biliniyordu. Aslnda, bu konudaki bilginin byk
ounluunu borlu olduum uz ekiplerin lideri A shton Em bry,
Devoniyen Kanada kayalarnn jeolojisinin, pek ok bakm dan
Pennsylvania'dakilerin jeolojisiyle tam am en ayn olduu akla
masn yapmt. Bunlan okuduum uz an T ed'le birlikte valizi
mizi toplayp yola kmaya hazrdk. Pennsylvania yollarnda
rendiklerimiz, Kanada'nn Yksek Kutup blgesinde iimize
yarayabilirdi.
Kutup kayalar, Grnland ve Pennsylvania fosil yataklarn
dan bile daha yahyd. O halde bu blge, kriterimize de, yani
ya, tr ve yzeyde bulunm a kriterlerine tam tam na uyuyordu.
Daha da nemlisi, omurgallar aratran paleontologlar tarafn
dan iyi bilinmiyordu ve bu yzden de burada fosil aranm am t.
Artk nmzdeki yeni zorluklar, Pennsylvania'da karla
tklarmzdan tam am en farklyd. Pennsylvania yollarnda fosil
ararken, yanmzdan vnlayarak geen kam yonlarn altnda
kalma tehlikesiyle kar karyaydk. K uzey K utbu'nda ise kutup
aylarna av olma, a kalm a ya da kt hava koullan yznden
mahsur kalma tehlikesi altndaydk. Sandvilerim izi yanmza
alp otomobilimizi fosil yataklanna srdm z gnler geride
kalmt. imdi, sahada geireceim iz her gn iin en az sekiz
gn boyunca plan yapm am z gerekiyordu, nk kayalara

I 25 I
1C M / m k HAI I k

te her eyi balatan harita. Bu Kuzey Amerika haritas, aradmz en


zl haliyle kapsyor. Farkl tonlardaki taramalar, deniz suyu veya tatl su
iinde, Devoniyen aa ait kayalarn yzeye kt yerleri gsteriyor.
Haritada, bir zamanlar nehir deltas olan blge de iaretlenmi. R- H.
Dott ve R . L . Batten, Evolution of the Earth (New York: M c G ra w - H ill,
1988) adl kitapta yer alan ekil 13.1den uyarlanmtr. M c G ra w - H ill

Companiesin izniyle.

ancak havayoluyla ulalabiliyordu ve en yakn ikmal ss 400

kilometre uzaklktayd. Bize hi sapm a ans tanmayan bir uu$


planyla, ekibimize ancak yetecek kadar yiyecek ve m alzem ^
yola kacaktk. En nemli sknt ise, uan arlk snnn,n

I 26 |
I I M I Z O l - k l B A I I (' I H L ' L M A k

dk olmasyd; yani bulduumuz fosillerin ok az bir ksmm


yammzda gtrebilecektik. Bu snrlamalara bir de, her yl
Kuzey Kutbunda bilfiil kaz yapabileceimiz zaman aralnn
darln eklerseniz, nmzdeki engellerin tmyle yeni ve
son derece yldrc olduunu grebilirsiniz.
Harvarddaki danmanm Dr. Farish A. Jenkins, Jr. imdad
mza yetiti. Farish, yllarca Grnlanda yaplan keif seferlerini
ynetmiti ve bu tehlikeli giriimin altndan kalkabilecek dene
yime sahipti. Ekip kuruldu. kuak akademisyen, yani eski
rencim Ted, niversite danmanm Farish ve ben, balktan
karada yaayan hayvana geie ait kantlar bulabilmek amacyla
Kuzey Kutbuna doru yola koyulacaktk.
Kuzey Kutbu paleontolojisiyle ilgili bir saha klavuzu yok
tur. Arkadalarmzdan ve meslektalarmzdan tehizat tavsiye
leri aldk, kitaplar okuduk; ama anlayacaktk ki bizi deneyimin
kendisi iin hazrlayabilecek hibir ey yoktu. Bunu, helikopter
bizi Kuzey Kutbunun tam anlamyla terk edilmi, cinlerin cirit
att bir yerine indirdii anda anladk. lk aklmza gelen kutup
aylan oldu. Hareket eden beyaz lekeler olup olmadn anla
mak iin etraf ka kez kolaan ettiimi anlatamam. Bu korku,
hayal grmenize de yol aabiliyor. Kuzey Kutbunda geirdii
miz ilk hafta, ekibimizden biri, hareket eden beyaz bir leke
grd. Alt yz metre tede bir kutup ays varm gibi grn
yordu. Grdmz sandmz aynn aslmda 60 metre uzak
lktaki beyaz bir Kutup tavan olduunu anlayncaya kadar
silahlara, iaret fieklerine ve ddklere sarlmtk. Etrafta
mesafeyi kestirmeye yarayabilecek herhangi bir aa veya ev
olmaynca, Kuzey Kutbunda mesafe duyunuzu kaybediyorsu
nuz.
Kuzey Kutbu, byk ve bom bo bir yerdir. Aratrmak iste
diimiz kayalar, yaklak 1.500 kilometrelik bir alanda yzeye
km durumdayd. zini srdmz canllar ise 120 cm

I 27 |
K I M I Z D I k KA 1 I k

boyundayd. Ne yapp edip, fosillerimizin sakl olduu bir kaya


parasnn yerini tespit etmeliydik. Proje desteklerini deerlen
diren jri bazen yle acmasz olur ki hep bu tr glkleri
bulup karrlar. Buna en iyi rnek, Farishin ilk Kuzey Kutbu
projelerinden birini deerlendiren bir jri yesinin ifadesidir.
Bu bilirkiinin proje teklifine ilikin -pek de yrekten olmayan-
deerlendirmesinde yazd gibi, Kuzey Kutbunda yeni fosiller
bulma ihtimali, samanlkta aranan inenin bulunma ihtimalin
den daha dktr.
Bu ineyi bulmak iin bizim, Ellesmere Adas'na alt ylda
drt keif seferi dzenlememiz gerekti. T esadf buraya kadar.
Aradmz, deneyerek, yanlarak ve hatalarmzdan ders
kararak bulduk. 1999 saha sezonunda ilk kaz yerlerimiz,
Kuzey Kutup Blgesi bat kesiminin ucundaki Melville Ada-
sndayd. Bmiyorduk, ama eski bir okyanusun kysna indiril
mitik. Kayalar fosil doluydu, ok farkl trlerde balklar bul
duk. Sorun uydu ki, bunlarn hepsi de derin deniz yaratklan
gibi grnyordu; karada yaayan hayvanlarn ortaya kt s
akntlarda veya gllerde bulmay umduumuz trden balklar
deillerdi. Ashton Embrynin jeolojik analizlerine gre konu
landrdmz 2000deki keif seferimizi douya, Ellesmere
Adasna kaydrmaya karar verdik, nk buradaki kayalarda
eski akarsu yataklar olabilirdi. ok gemeden bir eyreklik
byklnde fosillemi balk kemikleri bulmaya balamtk
bile.
Asl buluumuz ise 2000de, saha sezonunun sonlarna
doru gerekleti. Akam yemeine az kalmt, dnmeyi plan
ladmz tarihe yaklak bir hafta vard. Ekip kampa d n m t ,
hepimiz akamst etkinlikleriyle meguldk; o gn toplanan
lar derliyor, saha notlann hazrlyorduk, bir yandan da akam
yemei hazrlklarna balamtk. O zamanlar paleontoloji
renmeye hevesli bir niversite rencisi olan Jason D ow ns,

I 28 |
I C I M I Z H I K A L I C I HU I M A K

Usuz bucaksz arazide minicik grnen kampmz (stte). Benim yazl


m (altta) ise, saatte 80 km hzla esen rzgrdan korunmas iin ta ym-
lanyla evrilen bu kk adr. Fotoraflar yazar tarafndan ekilmitir.

beklenen saatte kampa dnmemiti. Genellikle hep ekip halin


de kamptan ayrlr, ekipten ayrlan olursa da, ne zaman buluu
lacan dakikas dakikasna planlardk. Jaso n n gecikm esi endi
e yaratmt. Blgede kutup aylan ve birden patlak veren id
detli frtnalar varken, iimizi ansa brakamazdk. Ekiple bera
ber, ana adrda oturduumuzu hatrlyorum; geen her sani
yeyle, Jason iin duyduumuz endie artyordu. H ep birlikte
arama plan yapmaya balamtk ki, adnn fermuarnn ald-

1 29 |
c,: i m i / m k i b a i i k

n duydum. lk bata tek grdm ey, Jason n yzyd.


Yznde, panie kaplm bir ifade vard; nefes nefeseydi. Jason
adra girince kutup ays tehlikesi olmadn anladk; tfei
omzunda asl duruyordu. Hl titreyen elleriyle ceplerine, pal
tosuna, pantolonuna, fanilasna ve srt antasna doldurduu
fosillemi kemikleri avu avu karnca neden geciktii anla
ld. O ekilde yryebilecek olsayd, sanrm oraplarna ve
ayakkablarna da kemik fosilleri tktnrd. Bu kk kemik
fosillerinin hepsini, kampa bir buuk kilometre mesafede, tek
arabalk bir park yeri byklndeki kk bir yerde, yzeyde
bulmutu. Akam yemei kalabilirdi.
Yaz aylarnda gndzn 24 saat srd Kuzey Kutbunda
gn batacak diye telalanmamza gerek yoktu; biz de ikolatal
gofretleri kapp Jasonn alamna doru yola dtk. Bu alan, iki
gzel nehir vadisi arasnda kalan bir tepenin yamacmdayd ve
Jason'n dedii gibi, st fosillemi balk kemikleriyle hah gibi
rtlyd. Saatlerce fosil paralan topladk, fotoraf ektik ve
planlar yaptk. Burada, aradmz her ey vard. Ertesi gn
yeniden buraya dndmzde, artk yeni hedefimiz kemikle
rin bulunduu asl kaya katmann bulmakt.
in en nemli ksm, Jasonm bulduu kemik paralan y
nnn kaynan tespit etmekti; bu bizim salam iskeletler bul
mak iin tek midimizdi. Sorun ise, Kuzey Kutbu corafyasy-
d. Burada scaklk, kn -40Cye kadar dyordu. Yazn, g
nein hi batmad zamanlarda ise scaklk 10 dereceye ykse
liyordu. Bu donma-zlme evrimi yzeydeki talann ve fosil
lerin paralanp ufalanmasna yol aar; kn sour ve bzlr,
yazn snr ve genleirler. Yzeydeki bu kemikler, binlerce yl
boyunca her mevsimle birlikte bzlp genleme so n u c u n d a

paralanr. Tepeye darmadank biimde yaylm bu kemik


ynyla karlatmzda, bunlarn asl kayna olan belirli bu
kaya tespit edememitik. Birka gnmz, yamataki kemikk

I 30 |
!(,; I M Z P t- KI BAI K P I H1 M AK

te altmz yer: Kanada'nn Nunavut Blgesindeki Ellesmere


Adas'nn gneyi. Kuzey Kutbuna 1.500 km uzaklkta.

rin nereden ktn anlayabilmek iin jeolog ekilerimizi su


arama atal gibi kullanp, test ukurlan kazarak bu paralann
izini srmekle geirdik. Drt gn sonra katman ortaya kardk
ve birbiri ardna ok sayda fosillemi balk iskeleti bulduk;
ou da st ste duruyordu. Bu balklan aa karmak iin iki
yaz uratk.
Yine baanszlk: Bulduumuz balklann hepsi de daha nce
Dou Avrupada, ayn yataki kaz yerlerinde toplanm olan ve
iyi binen trlere aitti. stne stlk, bu balklann, karada
yaayan canllarla pek bir akrabal da yoktu. 2004te, ansm
z bir kez daha denemeye karar verdik. Artk ya batacak ya da
kacaktk. Kuzey Kutbu keif seferleri caydmc lde pahaly

I 31 |
KI MI/m M HA I I k

d; dikkate deer bir keif yapamazsak, vazgemek zorunda


kalacaktk.
2004 Temmuzu balarnda, drt gnde her ey deiti. Artk
kayadan ok buz krdm kaz alannn dibinde eki sallayarak
alyordum. Buzu krdm ve asla unutmayacam bir ey gr
dm: bugne dek kaz alannda grdmz hibir eye benze
meyen pullu bir leke. Bu leke, beni, buzla kapl baka bir ktle
ye gtrd. Bunlar ene paralarn andryor, ama bir yandan
da, imdiye kadar grdm hibir balk enesine de benzemi
yordu. Bana, sanki yass bir kafaya aitlermi gibi geldi.
Ertesi gn, meslektam Steve Gatesy, kaz alannn st ks
mnda kayalan eelerken, yz kendisine dnk bir hayvann
burnunu ortaya karmak iin yumruk byklnde bir kaya
parasn yerinden skt. O da, ukurun dibinde grdm bu
za gml balk gibi, yass kafalyd. te bu yeni ve nemli bir
bulguydu. Ama benim balmn aksine, Steve'in bal gerek
ten umut vaat ediyordu. Biz baln burnunu gryorduk. Eer
ansmz varsa, iskeletin geri kalan bu kayaln iinde korun
mu halde duruyor olabilirdi. Steve o yaz, kayalan fosilin ze
rinden para para skmekle geirdi; bylece iskeletin tamam
n laboratuvanmza getirip temizleyebilirdik. Steve'in bu fosil
de sergiledii ustalk sayesinde sudan karaya geie dair, o tari
he kadar kefedilmi en iyi fosillerden biri ortaya karlm
oldu.
Dnte laboratuvanmza getirdiimiz rnekler, iinde
fosilleri banndran iri kaya paralanndan ibaretti. Kayay iki ay
boyunca, genellikle diilikte veya laboratuvarlarda kullanlan
trden kk kaz aletlerinin yardmyla, elimizle para para
sktk. Her gn, bu fosil yaratn anatomisi biraz daha aa
kyordu. Ne zaman byk bir para aa ksa, biz de karada
yaayan hayvanlann kkenlerine ilikin yeni bir ey reniyor
duk.
i c.m i / n t - ki h m . i e; i m ' i m ak

Fosil bulma sreci bir kaya ktlesiyle balar; fosil, bu kaya ktlesinden
yava yava ortaya kardr. Burada, bir fosilin sahadan laboratuvara uzanan
yolculuunu ve titiz bir alma sonucunda bir fosil rnei (yeni hayvann
iskeleti) haline getiriliini gryorsunuz. Sol stteki fotoraf yazara aittir;
dier fotoraflar Philadelphia Doa Bilimleri Akademisinden Ted
Daeschlerin izniyle yaymlanmtr.

2004 yl sonbahar boyunca kayadan gn yzne yava yava


kna tank olduumuz ey, balklar ile karada yaayan hay
vanlar arasnda yer alan ok ilgin bir ara halkayd. Balklar ve
karada yaayan hayvanlar pek ok bakmdan birbirinden farkl
dr. Balklar konik kafalyken, karada yaayan ilk hayvanlarn
kafalan timsah kafasna ok benzer; yassdr ve gzler tepede
dir. Balklarn boynu yoktur; omuzlan, bir dizi kemiksi plakay
la kafalanna balanr. Karada yaayan ilk hayvanlarn da, onlar
dan treyen btn hayvanlar gibi, boyunlan vard; yani kafala-
nn, omuzlanndan bamsz olarak hareket evirebiliyorlard.

I 33 |
Baka nemli farkllklar da vardr. Balklarn vcudu pullar
la kaplyken karada yaayan hayvanlarda pul yoktur. nemli bir
fark da, balklarn yzgelerine karlk, karada yaayan hayvan
larn, parmak ve bileklere sahip kol ve bacaklar olmasdr. Bu
karlatrmalara devam edebilir ve balklarla karada yaayan
hayvanlarn farkllklarna dair ok uzun bir liste yapabiliriz.
Ne var ki, bulduumuz bu yeni yaratk, balklarla karada
yaayan hayvanlar arasndaki ayrm ortadan kaldrmt.
Balklarda olduu gibi, srtnda pullar ve perdeli yzgeleri;
ama karada yaayan ilk canllar gibi, yass bir kafas ve boynu
vard. Ayrca yzgecin iine baknca, st kola, nkola ve hatta
bilee karlk gelen kemikler grlyordu. Eklemleri de vard;
bu, omuz, dirsek ve bilek eklemleri olan bir balkt. Bu yaplann
hepsi perdeli bir yzge ierisindeydi.
Bu canlnn, karada yaayan canllarla paylat ortak zel
likler ok ilkel grnyordu. rnein, baln st kol kemii
nin (humerus/paz kemii) ekli ve zerindeki eitli kabartlar
ksmen balklarnkine, ksmen amfibilerinkine benziyordu.
Kafatas ve omuzlar iin de durum byleydi.
Onu bulmamz alt ylmza mal oldu; ama bu fosil, paleon
tolojinin bir tahminini dorulamt: Bulduumuz bu yeni
balk, hem iki farkl hayvan tr arasndaki ara basamakt, hem
de onu, dnya tarihinin doru zaman diliminde ve tarihncesin-
deki doru ortamnda bulmutuk. Yant, tarihncesi akntlarla
olumu, 375 milyon yllk kayalardan gelmiti.
Ted, Farish ve ben, bu canly kefeden kiiler olarak, ona
resmi bilimsel adn verme ayrcalna sahiptik. V ereceim iz
adn, hem baln Nunavut Blgesi kkenini, hem de orada
almamza izin veren nuit halkna duyduumuz minneti yan-
stmasn istiyorduk. nuit dilinde bir isim bulmak iin, Inui*
Qaujimajatuqangit Katimajiit resmi adyla tannan N u n a v u t
Yallar Meclisine bavurduk. Beni asl dndren ey is<?'
ismi Inuit Qaujim ajatuqangit Katim ajiit olan bir komitenin
telaffuz edemeyeceimiz bilim sel bir isim nermesiydi. Onlara
fosilin bir resmini gnderdim ; N anavut bykleri de Siksagiaq
ve Tiktaalik olmak zere iki isim nerisinde bulundu. Biz de,
hem nuit dilini bilmeyenlerce daha kolay telaffuz edilebilece
inden, hem de nuit dilindeki anlamndan tr Tiktaalik
ismini setik: "byk tatl su bal.
Nisan 2006da, kefin duyurulduunun ertesi gn, The
New York Times gibi gazetelerin manetleri de dahil olm ak
zere, birok gazetede Tiktaalik birinci haberdi. Bu ilgi, genel
de sakin geen hayatmda, bir haftada tam am en farkl bir
dnem amt. Ama benim iin btn bu medya bom bardm a
nnda en byk an, ne politik karikatrleri grmek, ne gazete
yorumlarn, ne de bloglardaki hararetli tartmalar okumak
oldu. O an, olumun anaokulunda yaadm.

boyun yok
BALIK (

c.
yzgeler
gzleri yanlarda
yuvarlak kafa boyun

YEN FOSL

gzleri tepede zellemi yzgeler


yass kafa
boyun
TETRAPOD

gzleri tepede
yass kafa yeler

Bu resim her eyi anlatyor. Tiktaalik, balklar ile karada yaayan ilkel hay
vanlar arasndaki ara basamaktr.
Basnn onca hayhuyu arasnda, olumun anaokulu ret
meni benden fosili getirmemi ve onunla ilgili bilgi vermemi
istedi. Ben de, yarataca kargaay gze alarak Tiktaalikin bir
maketini Nathanid'in snfna gtrdm. D rt veya be yan
daki yirmi afacan, Kuzey Kutbunda fosil bulmak iin nasl al
tmz anlatp onlara hayvann keskin dilerini gsterirken ina
nlmaz derecede uslu durdular. Sonra, onlara bu hayvann ne
olduu konusundaki dncelerini sordum. Eller hemen hava
ya kalkt. lk ocuk, bunun bir timsah veya bir alligatr olduu
nu syledi. Neden yle dndn sorunca, gzlerinin bir
timsah veya bir kertenkeleninki gibi tepede ve kafasnn da yass
olduunu syledi. Ayrca dileri de bykt. Dier ocuklar iti
raz etmeye baladlar. Parmak kaldran ocuklardan birine sz
verdiimde unlar syledi: Yo, hayr, o bir timsah deil, o bir
balk, nk pullan ve yzgeleri var. Bir baka ocuk, Belki
de her ikisidir! diye bard. Tiktaalikin mesaj o kadar akt
ki, anaokulu renceri bile anlayabiliyordu.
Bizim amzdansa, Tiktaalik ok daha byk bir anlam ta
yordu. Bu balk, bize balklar hakknda bir eyler anlatmakla kal
myor, bizim bir paramz da ieriyordu. Beni Kuzey Kutbuna
srkleyen birinci ey, ite bu balanty bulma arzusuydu.
Bu fosilin benim kendi vcudumla ilgili bir eyler syledi
inden nasl bu kadar emindim? Tiktaalikin boynunu d
nn. Tiktaalik ten nceki btn balklarda, kafatasm omuzlara
balayan bir kemik kmesi bulunur; bylece hayvan gvdesini
her eviriinde kafasn da evirir. Tiktaalik ise farkldr. Kafas
omuzlanndan tamamen bamszdr. Ba ve omuzlann bu
konumu, amfibiler, srngenler, kular ve bizim de dahil oldu
umuz memelilerle ortaktr. Ba ve omuzlann konumundaki
deiimin izini batan sona, birka kk kemik eksiiy^
Tiktaalik gibi balklara kadar srmek mmkndr.
Bilekler, kaburgalar, kulaklar ve iskeletimizin dier ksmb11

I 36 |
K ' I MI ZO hK I ALI CI I I M Ak

da ayn ekilde incelenebilir; bu zellikler Tiktaalik gibi bir


balkta bulunabilir. Tiktaalik fosili, Afrikal hom inidlerin
(Australopithecus afarensis, yani nl "L ucy gibi) olduu
kadar bizim gemiimizin de bir parasdr. L u cy y e bakarak,
ok gelimi bir primat olarak gemiimizi anlayabiliriz. Tikta-
a/ifce baktmzda ise bir balk olarak gemiimizi grrz.
O halde ne renmi olduk? Dnyamzda yle olaanst
bir dzen vardr ki, drt bir yanndaki kayalarn farkl katm anla
rndaki fosil trlerini tahmin edebilmek iin hayvanat bahesin
de yle bir gezinmemiz yeter. Bu tahminler bize, canllar tari
hinin en eski olaylarna dair bir eyler anlatacak fosil keiflerine
yol aabilir. Bu olaylarn kaytlan, anatomimizin bir paras ola
rak iimizde hl yer almaktadr.
Henz bahsetmediim bir ey daha var; o da, kendi gem i
imize genlerimizin iindeki D N A lardan da ulaabileceimiz.

Balktan insana kol kemikleri


Gemiimizle ilgili bu kayt kayalann iinde deil, iimizdeki
her bir hcrede duruyor. Kendi hikyemizi, vcutlarmzn olu
um hikyesini, hem fosillerden, hem de genlerden yararlana
rak anlatacaz.
KNC BLM

kavram aya ba la m a k

Tp fakltesindeki, anatomi laboratuvannda grdklerinizi


hi unutmazsmz. Dnn ki bir odaya giriyor ve burada, srf
insan vcudundaki on binlerce yapy ve adlann renebilm ek
iin bir kadavray kat kat, organ organ paralarna ayrarak aylar
geiriyorsunuz.
lk kadavra diseksiyonumdan aylarca nce, ne greceim i,
nasl tepki vereceimi ve ne hissedeceim i kafam da canlandr
maya alarak kendimi hazrlamtm. Sonradan, hayalimde
canlandrmann, kendimi bu deneyime hazr hissetm em e hi
yaran olmadn anladm. rty kaldrp ilk kez bir kadavray
la karlatm an, hi de beklediim kadar zor olm amt. G
s blgesinin diseksiyonunu yapacaktk; bu nedenle kadavra
nn ba, kollan ve bacaklann koruyucu kimyasallarla slatlm
gazl bezlerle rtl brakarak, yalnzca bu blgeyi atk. Pek
insan dokusuna benzemiyordu. eitli koruyucu m addelerle
ilem grm olduu iin, zerinde bir kesi yapldnda, kadav
radan kan akmyordu; cilt ve i organlar da lastik gibiydi.
Kadavra, bana bir insan gibi deil de, oyuncak bir bebek gibi
grnmeye balamt. Birka haftay, ene ve karn ksm ndaki
organlan amakla geirdik. Kendimi, artk tam bir profesyonel
gibi grmeye balamtm; i organlann ounu grm biri
olarak, deneyimin tm konusunda ukalaca bir kendine gven
duygusu iindeydim. lk diseksiyonlarm yapm, kesikler at-
mve kelli bal organlann ounun anatomisini renmitim .
Bu benim iin tamamen mekanik, objektif ve bilimsel bir dene
yimdi.
Ancak, elin sarglarn zdm anda, bu aldatc gven
hissim darmadan oldu. Parmaklarn zerindeki bez sargan
kaldrdmda (eklemleri, parmak ulanm ve trnaklan ilk kez
grdmde) sanki haftalardr sakl kalan duygulanm da aa
kmt. Bu ne bir oyuncak bebek, ne de bir mankendi; bazen
i grmek, bazen sevgi gstermek iin bu eli kullanan, bir za
manlar yaam olan bir insand. Bu mekanik altrma yani
diseksiyon, bylece birdenbire derin ve duygusal bir kiisel
deneyime dnmt. O ana kadar, kadavrayla aramdaki ya
knln farknda deildim. Mideyi, safra kesesini ve dier i
organlar daha yeni amtm; ama hangi akl banda insan, bir
safra kesesinin grn karsnda insani bir yaknlk duyard
ki?
Eli, bu derece insana zg klan nedir? Belki de ellerin bir
anlamda, insanlar arasnda grnen bir balant; kim olduu
muzun ve yapabileceklerimizin bir simgesi olmas. Kavrama,
yaratma ve dncelerimizi hayata geirme kabiliyetimiz, bu
kemik, sinir ve damar kompleksinde sakldr.
Elin iini ilk grdnzde sizi bir anda arpan ey, elin bu
sktrlm, zl yapsdr. Avu iinin baparmak hizasnda
ki kabartsnda (tenar kabart) drt farkl kas vardr. Baparma
nzla daire izip elinizi yana doru bktnzde on farkl kas
ve en az alt farkl kemik birbiriyle uyum iinde hareket eder.
Bilekte, birbirine kart hareket eden en az sekiz kk kemik
vardr. Bileinizi bktnzde, nkolunuzdan balayp kas
kirilerine (tendon) uzanan ve bu kiriler araclyla nkol
boyunca inerek elinizde sonlanan pek ok kas harekete geer-
En basit harekette bile, dar bir alana sm pek ok para, kar
mak bir ekilde karlkl hareket eder.
Ellerimizin, insan oluumuzdan ayr d n le m e y e c e k bu
karmakl, bilimcileri her zaman bylemitir. 1822de, nl
skoyal cerrah Sir Charles Bell, elin anatomisi zerine klasik
eserini kaleme almt. Kitabn bal her eyi anlatyordu:
zl Tasarmyla Elin Mekanizmas ve Tanr Vergisi Yaamsal
Yetenekleri. BelTe gre elin yaps "kusursuz"du; nk karma
kt ve yaay eklimize tmyle uygun biimde, ideal bir
dzenlenme gsteriyordu. Bell, bu kusursuz tasarmn ancak
ilahi bir yaratcnn eseri olabileceini dnyordu.
nsan vcudunda ilahi dzen arayan nc bilimcilerden biri
de byk anatomist Sir Richard Owendi. Dnyann uzak ke
lerinde, halen kefedilecek yepyeni hayvan trlerinin olduu
bir ada, 1800lerin ortalarnda yaayan bir anatomi uzman
olduu iin anslyd Owen. Dnyamn giderek daha byk bir
blmn kefe kan Batl insanlar, bulduklar her trl egzo
tik canly da laboratuvar ve mzelere tayorlard. lk gorilin
tanm, Orta Afrika seferinden dnte yarmda getirdii goril
le Owen tarafndan yaplmt. Yine Owen, ngilterede kayalk
larda kefedilen yeni bir tr canl fosiline, kendi bulduu dino
zor adn vermiti. Bu tuhaf, yeni yaratklar zerinde yapt
incelemeyle Owen farkl bir anlay kazanm, dzensiz gr
nen bu canl eitliliinde nemli baz rntleri tespit etmeye
balamt.
Owen, kollarmzla bacaklarmzn, ellerimizle ayaklarm
zn, daha geni kapsaml bir plana uyduunu kefetti. Kendin
den nceki anatomi uzmanlarnn uzunca bir sredir grp de
fark etmedii bir eyi, insan kolunun iskeletinin belirli bir
modele uyduunu fark etti: st kolda bir kemik, nkolda iki
kemik, bilekte dokuz minik kemikten oluan bir kme ve par
maklan oluturan ubuk eklinde be kemik. nsan bacandaki
kemikler de hemen hemen ayn m odele uyuyordu: bir-kemik,
iki-kemik, ok sayda yuvarlak-kemik ve be ayak parma. Bu
modeli, dnyadaki eitli iskeletlerle karlatran Owen, son

I |
I I M 1/ 111 Ki BAI I K

yelerin hepsindeki ortak plan: bir kemik, ardndan iki kemik, sonra kk
yuvarlak kemikler, sonra da parmaklar.

derece nemli bir keifte bulundu.


Owenin dehas, eitli iskeletleri birbirinden farkl kl*11
zellikler zerinde younlamasnda deildi. Owenin bulduu
ve sonralar bir dizi konferans ve kitapla tantp anlatt ger^
uydu: Kurbaadan insana kadar birbirinden farkl canllar ara
snda olaanst benzerlikler vard. ster bacak, ister kanat, yuz

I I
kAVRAMAYABAI. AMAk

ge ya da el olsun, yeli canllarn hepsinde ortak bir tasanm sz


konusuydu. Kolda (hum erus) ya da bacaktaki (fem ur) bir-ke-
mik, iki-kemikle eklemleniyor, bu iki-kemik, bir dizi minik yu
varlak kemikle birleiyor, onlar da el veya ayak parmaklarna
balanyordu. Bu m odel, yelerin (kol, bacak, kanat, yzge
gibi) hepsinin temelini oluturuyordu. Bir yarasa kanad m
yapmak istiyorsunuz? Parm aklan iyice uzatn. A t m yapm ak
istiyorsunuz? Orta parm aklan ve baparm a uzatn, dta kalan
parmaklan ksaltn ve kaldrn. Kurbaa baca m? Bacak
kemiklerini uzatn ve birkam birletirin. Canllar arasndaki
farkllk, aslnda kemiklerin ekil ve byklklerindeki, yuvarlak
kemiklerin, el ve ayak parm aldannn saysndaki farkllklardr.
yelerin ilev ve grnleri birbirinden tam am en farkl da
olsa, hepsinin temelinde bu m odel yatar.
yelerdeki ortak plan fark etmek, Owen iin sadece iin
bayd. Kafatas ve om urgalan incelediinde, hatta vcut plan
nn btnne baktnda, yine ayn eyi buldu. Hayvanlarn hep
sinin iskeletinin temel bir tasanm vard. Kurbaalar, yarasalar,
insanlar ve kertenkeleler, hepsi de tek bir temann varyasyonla-
nndan ibaretti. Owene gre bu tema, Yaratcnn planyd.
Owen, yelerin Yaps zerine adl klasik incelemesinde bu
gzlemini aktardktan ksa bir sre sonra Charles Darwin, buna
harika bir aklama getirmiti: Yarasa kanadyla insan kolunun
iskelet modeli ortakt, nk ortak bir atadan geliyorlard.
nsan koluyla ku kanad, insan bacayla kurbaa baca -yeli
canllarn hepsi- iin de ayn karm geerlidir. Ow enin kura
m ile Darwinin kuram arasnda nem li bir fark vardr:
Darwinin kuram, bize ok kesin tahm inlerde bulunabilme
imkn tamr. Darwinin kuram na gre dnecek olursak,
Owenin modelinin, hi yesi olm ayan canllarda da aa kan
bir gemii olmaldr. O halde, ye m odelinin gemiini nerede
arayacaz? Balklarda ve yzge iskeletlerinde.

I 43 |
BA LII G RYO RUZ
Owen ve Darwin'in zamannda, yzgelerle yeler arasndaki
ayrm, kapanmas imknsz bir uurum gibi grnyordu. Balk
yzgeleriyle yeler arasnda grnrde bir benzerlik yoktu.
Dardan bakldnda ou balk yzgeci byk lde perde
liydi. Oysa ne bizim, ne de gnmzn baka canllarnn ye
leri bu yzgelere benzer. Perdeli yzgeci kaldrp ierideki
iskelete de baksanz, benzerlik bulmanz kolay deildir. Balk
larn ounda, Owenin bir-kemik, iki-kemik, birok yuvarlak
kemik-parmak modeline uyacak bir ey yoktur. yelerin hepsi
nin gvdeden kan ksmlarnda tek bir uzun kemik vardr: st
kolda humerus ve st bacakta, yani uylukta femur. Balk iskele
ti ise, bundan tamamen farkl grnr. Tipik bir yzgecin gv
deden kt taban ksmnda, ieride drt veya daha fazla
sayda kemik vardr.
1800lerin ortalarnda, anatomi bilginleri, Gney Yarm
krede yaayan esrarengiz balklar kefetmeye baladlar. lk
kefedilen balklardan biri, Alman anatomistler tarafndan G
ney Amerika ktasnda bulunmutu. Yzgeleri ve pullanyla
normal bir baha benziyordu, ama grtlann gerisinde byk,
damarl keseler, yani akcierler vard. Ama pullan ve yzgeleri
de vard. Kiflerinin kafalan ylesine kanmt ki bu canlya,
akla aykn pullu amfibi anlamna gelen Lepidosiren paradoxa
adm verdiler. ok gemeden, Afrika ve Avustralyada, akcier
li baka balklar bulundu. Afrika kifleri, bu balklardan birini
Owena getirdi. Thomas Huxley ve anatomist Carl Gegenbaur
gibi bilimciler, akcierli baln aslnda bir amfibi-balk melezi
olduunu kefederken, yre halk da baln lezzetli olduunu
kefetmiti.
Bu balklann yzgelerindeki grnte nemsiz bir zellik,
bilim dnyasn temelinden sarst. Akcierli baln yzgecinin
gvdeden kt ksmnda, omuza bal tek bir kemik vard.
KLAYKAMAYA KAI AV
I Ak

Anatomistlere gre benzerlik apak ortadayd. st kolumuzda


tek bir kemik vard ve bu tek kemik, yani humerus, omzumuzla
birleiyordu. Akcierli balk, hum eruslu bir balkt. Ayrca ilgin
olan, bunun sradan bir balk deil, akcierli bir balk oluuydu.
Bu bir tesadf myd?
1800lerde bu canl trnden kefedilen bir avu rnek hak-
kndaki bilgi birikimi artarken, baka bir kaynaktan da ipular
gelmeye balad. Tahm in edebileceiniz gibi bu kaynak, tarih
ncesi balklard.
Quebec'te G aspe Yarm adas sahilindeki kayalardan kar
lan ilk fosillerden biri, yaklak 380 milyon yandayd. Bu bal
a, telaffuzu zor bir isim verilmiti: Eusthenopteror. Eustherop-
teron, amfibi ve balklarda grlen zelliklerin ilgin bir kar
myd. Owenin, bir-kemik, iki-kemik, birok yuvarlak kemik-
parmaktan oluan ye modelinin, bir-kemik ve iki-kemik bl
mne sahipti; ama bunu tad yer, yzgeciydi. yleyse, baz
balklarda, bir yeninkine benzeyen yaplar vard. Owenin
arketipi, ilahi ve ebedi deildi. Bir gem ii vard ve bu gem i,
390 milyon ila 360 milyon yllk kayalarda, yani Devoniyen
dnemi kayalarnda bulunacakt. te bu derin anlayla, yepye
ni bir aratrma gndemiyle yepyeni bir aratrma program
ortaya kt. Devoniyen kayalarnda bir yerlerde, el ve ayak par
maklarnn kkenini bulmalydk.
1920lerde, bu kayalardan baka srprizler de kt. sveli
gen paleontolog Gunnar Save-Sderbergh, Grnland'n dou
kysnda fosil aramak iin harika bir frsat yakalamt. Bu blge
henz hi kefedilm em iti ( terra incognita ), am a Save-
Sderbergh, blgenin m uazzam bir Devoniyen kaya zenginlii
ne sahip olduunu fark etti. Eine ender rastlanan, en iyi saha
paleontologlanndan biri olan Save-Sderbergh, gzpek kif
ruhuyla ve ayrntlar karmayan keskin dikkatiyle, ksack kari
yerinde olaanst fosilleri gn na karmt (N e yazk ki,
saha keif seferleriyle parlak baarlar kazandktan ksa bir sre
sonra, gen yata tberklozdan lecekti). 1929-1934 arasnda
gerekletirdii seferlerde Save-Sderberghin ekibinin yapt
keif, o zamanlar nemli bir kayp halka olarak nitelendirilmi
ti. Tm dnya basnnda byk yank uyandran keif, bayaz
lara hatta karikatrlere bile konu oldu. Sz konusu fosiller ger
ekten de birer "mozaik* gibiydi: Kafalar ve kuyruklar bal-
nkine benziyordu, ama ayn zamanda tam olumu yeleri (el
ve ayak parmakl) ve bir amfibininkine alacak derecede ben
zeyen omurlan vard. Sve-Sderbergh ldkten sonra, bu
fosilleri, meslekta Erik Jarvik tanmlayp snflandrd ve arka
dann onuruna, yeni trlerden birine onun adn verdi:
Ichthyostega soderberghi.
Bizim iinse, Ichthyostega biraz hayal krkl demekti. Ba
ve srtnn pek ok zelliiyle son derece nemli bir ara halka
olduu doruydu; ama el ve ayak parmaklan olan dier amfibi
ler gibi o da, yelerin kkenine ilikin pek bir ey sylemiyordu.
Daha nce Save-Sderbergh duyurduu zaman pek ilgi ekme
yen baka bir canl ise, yllar sonra gerekten nemli eyler sy
leyecekti. Yine yeli olan bu ikinci hayvan, size birinci blmde
szn ettiim paleontolog meslektam Jenny Clack 1988de,
Save-Sderberghin kaz yerine gidip bu hayvana ait baka fosil
ler buluncaya kadar, bir muamma olarak kalmt. 1 9 2 0 lerde

Save-Sderberghin bulduu paralardan yola klarak


Acanthostega gunnari ad verilen bu canl, imdi el ve ayak par-
maklanyla birlikte yeleri eksiksiz olarak ortaya karlm^
stelik bir de srprizi vard: Jenny bu yenin, tpk bir fokunki
gibi, yzge eklinde olduunu fark etti. Bu da ona, ilk yeler11
hayvann yrmesine deil, yzmesine yardmc olmak ii1
tm dndrd. Bu anlay son derece nemli bir ilerle111

M ozaisizm, ayn canlnn iinde, genetik bileenleri farkl olan hcre ve d o k u la n


durumudur (.n .).
K A V R A M A Y A HASI A M A k

ou baln yzgecinde -rnein, zebra balnda (stte)- byk oranda


perdeli yzge ve yzgecin gvdeden kt yerde de ok sayda kemik var
dr. Akcierli balk, insanlarn hep ilgisini ekmitir; nk tpk bizde oldu
u gibi, bu uzantnn tabannda tek bir kemik vardr. Eusthenopteron (orta
da), bize, yzgelerden kollara geiteki eksikliin fosillerle nasl kapanma
ya baladn gsterdi; bizim st kolumuza ve nkolumuza karlk gelen
kemikleri vard. Acanthostega nm (altta) el ve ayak parmaklan vard, yine
de yesinin taban ksmnda, kemik dizilii bakmndan Eusthenopteron-
unkine benzeyen bir iskelet vard.

demekti, ama sorun henz zlmemiti: Acanthostegaf gerek


bir bilek ve perdesiz parmaklaryla oluumunu tamamlam
yelere sahipti. Acanthostega mn, ilkel de olsa yeleri vard.
Ellerin ve ayaklarn, el ve ayak bileklerinin kkeni bulmak iin,
mamanda daha gerilere uzanmak gerekecekti. Durum, 1995e
kadar ite byleydi.
BALIK PARMAKLARI VE BLEKLER BULUNUYOR
1995 senesiydi. Bir gn Ted Daeschler ile birlikte, karayolu a
mak iin kesilen yeni kayalar bulma midiyle orta Pennsyl
vania'y boydan boya otomobille gemi, sonra onun Philadel-
phiadaki evine yeni dnmtk. Williamsportun kuzeyindeki
15 numaral otobanda, PennD O Tun yaklak 365 milyon yllk
kumta kayalannda at devasa bir uurumun olduu blge
de, kesilmi gzel bir kaya bulmutuk. PennDO T bu kayal
dinamitleyince karayolunun yanma iri kaya paralan ylmt.
Buras, bizim fosil avmz iin biilmi kaftand. Durup ou
kk bir mikrodalga finn byklndeki bu kaya ymlannn
arama daldk. Baz kayalann her tarafna balk pullan serpilmi
durumdayd. Bir ksmn Philadelphia ya gtrmeye karar ver
dik. T edin evine dnnce, drt yandaki kz Daisy, babasn
grmek iin hemen koarak dan frlad ve ne bulduumuzu
sordu.
Daisy ye iri kaya paralanndan birini gsterirken birden iri
bir bala ait bir yzge kymnn, tatan dan ktn fark
ettik. Sahadayken hi dikkatimizi ekmemiti. Sonradan anla
yacamz gibi bu, kesinlikle sradan bir balk yzgeci deildi;
iinde pek ok kemik olduu kesindi. Laboratuvardakiler bu
yzgeci kaya parasndan karmak iin bir ay uratlar.
Sonunda ortaya kan, Owenin modeline uygun bir balkt.
Gvdeye en yakn blgede bir kemik vard. Bu tek kemik, iki
kemie balyd, yzgeten de ubuk eklinde sekiz kemik k
yordu. te bu gerekten de parmaklan olan bir bala benziyor
du.
Yzgecimizin perdeleri, pullan tamd, hatta balks bir omzu
vard. Ama i ksmda byk lde "standart yeye uyan
kemikler yer alyordu. Ne yazk ki, elimizde sadece bir yzge
vard.
Yapmamz gereken, bu canllarn vcutlarn btn v
k a v r a m . ^ a hai a m a k

te bizi bouna umutlandran yzge. Maalesef, bir tek bu rnei bulmu


tuk. Yukandaki izim, Arcadia niversitesinden Scott Rawlins'in izniyle
kullanlmtr. Fotoraf yazar tarafndan ekilmitir.

bozulmam haliyle bulup karabileceimiz bir yer bulmakt.


Tek bir yzgele, asl sorulara hibir zaman cevap bulamazdk:
Bu canl, bu yzgecini ne iin kullanyordu? Bu balk yzgele
rinde, bizdekiyle ayn ii gren kemikler ve eklemler var myd?
Bu sorulann cevaplann, ancak eksiksiz iskeletlerde bulabilir
dik.
Byle bir iskelet bulmak iin on yl uramamz gerekecekti.
stelik bulduumuzun ne olduunu ilk fark eden ben deil, iki
profesyonel fosil hazrlaycsyd: Fred Mullison ve Bob Masek.
Bosil hazrlayclar, sahada bulduumuz kayalar kazyp ile
rindeki fosilleri aa karmak iin diilik aletleri kullanrlar.
|< M / I ' M B A M k

Bir fosil hazrlaycsnn, bizimki gibi fosil dolu byk bir kaya
parasn, aratrlacak kalitede bir rnee dntrmesi aylar
ca, hatta yllarca srebilir.
2004 keif seferi srasnda Ellesmere Adas'ndan, Devoniyen
dneme ait ve her biri srt antas byklnde paralardan
oluan kle kaya topladk. Her birinin iinde, yass kafal bir
hayvan vard: ta ocann dibinde buzun iinde bulduum bir
rnek, Stevein rnei ve bir de keif seferinin son haftasnda
bulduumuz nc rnek. Sahadayken, nn de ba ksm
larn aa karm ve gvdelerinin kalan ksmnn laboratu-
varda incelenebilmesi iin etraflarnda, zarar grmelerini nle
yecek kadar ta brakmtk. Dn yoluna kmadan nce de
kayalar plasterle sarp sarmalamtk. Laboratuvarda bu bantlar
karlrken bir zaman makinesiyle yolculuk yapyormu gibi
hissedersiniz. Kuzey Kutbu tundralarnda yaadklarmzn izle
ri, saha notlan ve rnek zerine iziktirdiklerimiz her ey orada
dr. Hatta plasterler zldke paketlerden tundralann koku
su bile yaylr.
Fred Philadelphiada, Bob da Chicago'da, ayn zamanlarda,
farkl kaya paralann kazmakla meguldler. Bob, Kuzey
Kutbu'na ait bu byk paralardan birinden, baln (o zaman
henz Tiktaalik adm vermemitik) byk yzgecindeki kk
bir kemii ekip karmt. Kp eklindeki bu minik kemik kt
lesini dier yzge kemiklerinin hepsinden farkl klan zellik,
ucunda drt kemik daha alabilecek boluklara sahip bir ekleme
olmasyd. Yani bu minik kemik ktlesi, rktc d ereced e

bilek kemiine benziyordu. Ancak, B obun hazrlamakta oldu


u bu bloktaki yzgeler yle kark bir haldeydi ki kesin bir
ey sylenemezdi. Bir hafta sonra Philadelphia'dan baka bir
kant geldi. Diilik aletleri kullanan bir sihirbaz olan Fred,
kendi blou iinden tam bir yzge aa karmt. Yzge^
doru yerde, yani nkol kemiklerinin tam ucunda, o kem

I 50 I
K A V R A M A Y A B A S A MAK

Tiktaalikin, yani bilekli baln n yzge kemikleri.

vard. Ve o kemik, uca doru drt kemie balyd. Vcudu


muzdaki bir parann, 375 milyon yllk bu baln iinde duran
kkenine hayretle bakakalmtk. Elimizde, bilei olan bir balk
vard.
Sonraki aylarda, bu uzantnn kalan ksmn da byk oran
da grebildik. Bu yap ksm en yzge, ksmen koldu.
Balmzn perdeli yzgeci vard, ama i ksm, Owenin bir-
kemik, iki-kemik, ok sayda kk yuvarlak kemik-parmak
diziliinin ilkel bir versiyonuydu. Tpk Darwin kurammn
ngrd gibi doru zamanda, doru yerde, bariz bir ekilde
birbirinden farkl iki hayvan tr arasndaki ara halkalar bul
mutuk.
Bu yzgecin bulunmas, kefin sadece balangcyd. Ted,
Farish ve benim iin asl elence, yzgecin ne ie yaradm,
nasl altn anlamaya ve bilek ekleminin gerekte neden
ortaya ktn tahmin etmeye alrken balad. Bu bilmecele
rin zmleri, ashnda bu kemiklerin ve eklemlerin yaplarnda
sakldr.
Tiktaalilc in yzgecini paralanna ayrnca, gerekten tuhaf
bir ey bulduk: Eklem yzeylerinin hepsi de son derece iyi
korunmu haldeydi. Tiktaalikin, insandaki st kol, nkol ve
bilekle ayn kemiklerden oluan bir omzu, dirsei ve bilei var.
bir kemiin, karsndaki baka bir kemikle ilikili olarak nasl
t, IM I / DI K HA I 1K

Tiktaalikin vcudunun gerek boyutlarna gre yaplm modeli (stte) ve


yzgecine ait bir izim (altta). Yzge kemikleri, gerek kemiklerin birebir
kopyalandr. Omzu, dirsei ve ilkel bileiyle nav ekme yetisine sahip bir
yzge.

hareket ettiini anlamak iin bu eklemlerin yapsn inceledii


mizde grdk ki Tiktaalik, olaand diyebileceimiz bir ilev
iin zel tasarlanmt: nav ekebiliyordu!
nav ekerken ellerimizi yere yaslar, dirseklerimizi bker ve
aa-yukan hareket edebilmek iin gs kaslarmzdan yarar
lanrz. Tiktaalik *in vcudu bunlarn hepsini yapabiliyordu.
Dirsei bizimki gibi bklebiliyor, ayrca bilei de avu ii
yere yaslanacak ekilde bklebiliyordu. Gs kaslarna gelin*
ce, Tiktaalik*in muhtemelen fazlasyla gs kas vard. Omzu-
na ve kol kemiinin omzuna bal olduu ksmn altna bakt*
mzda, iri gs kaslarnn tutunduu yerde byk kabartlar ve
yara izleri bulduk. Tiktaalik, belli ki sk bir navcyd.
Bir balk neden nav ekmek isterdi ki? Bunu, hayvani
vcudunun dier ksmlarna bakarsak anlayabiliriz. Yass kak

I 52 |
k A V R A M A > A KAI A M A k

S, tepedeki gzleri ve kaburgalaryla Tiktaalik, muhtemelen


yerde ve s sularda ya da gllerde srnmek, hatta kyarda,
gelgitlerin yd amurlara batp kmak zere tasarlanmt.
Gvdeyi kaldrabilecek kabiliyetteki bu yzgelerin, bu tr
ortamlarda manevra yapm ak zorunda olan bir bala gerekten
ok yaran olmu olsa gerek. Bu aklama ayn zamanda, Tikta
alik fosilini bulduumuz yerin jeolojisine de uygun dyor.
Kaya katmanlarnn yaps ve kayalarn kendi ilerindeki tane
ciklerin dzenlenii, geni m evsimsel amurluklarla evrili s
bir akarsuyun oluturduu bir birikintinin imzasm tayor.
Peki ama bu canl neden byle bir evrede yaamay sesin?
Hangi lgn balk, sudan kp da kylarda yaar? Bunu bir
dnelim: 375 milyon yllk sularda yzen balklarn hemen
hepsi bir tr avcyd. Bazlarnn boyu 5 metreye yaknd; yani
en iri Tiktaalik'in boyunun iki kat. Tiktaalik 'in yan bam da
bulduumuz en yaygn balk trleri, 2 metre boyundayd ve
balan bir basket topu byklndeydi. Dileri, demiryolu
ivisi byklnde ve kanca eklindeydi. Bu tarihncesi sular
da siz yzmek ister miydiniz?
Bunun, balklann birbirini yedii bir dnya olduunu syle
mek abartl olmaz. Bu ortamda hayatta kalabmenin yolu
gayet ak: irilemek, silahlanmak ya da sudan kmak. Uzak
gemiteki atalarmz savamaktan kam gibi gzkmektedir.
Yine de, bu kavgadan kan bizim iin anlam ok daha
byk. Kol ve bacaklanmzdaki (yelerimizdeki) pek ok yap
nn izini, bu balklann yzgelerine kadar srebiliriz. Bileinizi
ne ve geriye doru bkn. Elinizi ap kapayn. Bu hareketleri
yaptnzda, Tiktaalik gibi balklann yzgelerinde ilk ortaya
kan eklemleri kullanm olursunuz. Bu eklemler, Tiktaalik 'ten
nce yoktu. Sonradan da onlan kollarda bulduk.
Tiktaalik'ten amfibilere, oradan memelilere yol aldmzda
k ak bir gerekle kar karya kalyoruz: Bizdeki st kol,

I 53 |
nkol, hatta bilek ve el kemiklerine sahip ilk canl, ayn zaman
da pullu ve perdeli yzgeliydi. Bu canl, bir balkt.
yleyse, Owenin Yaratc ya atfettii bir-kemik, iki-kemik,
ok sayda kk yuvarlak kemik-parmak plan ne anlama geli
yor? Akcierli balk gibi baz balklarda, yenin kt yerde tek
kemik vardr. br balklarda, rnein Eusthenopterond a, bir-
kemik ve iki-kemik dzeni geerlidir. Bir de, Tiktaalik gibi bir-
kemik, iki-kemik ve ok sayda yuvarlak kemikli canllar vardr.
Kol ve bacaklarmzn (yelerimizin) iinde tek bir balk deil,
komple bir akvaryum sakldr. Ovvenin modeli, balklarda
anlam kazamyordu.
Tiktaalik, belki nav ekebiliyordu, ama basket atamaz,
piyano alamazd ya da iki aya zerinde dorulup yryemez
di. Tiktaalik* ten insanla uzanan yol ok uzundur. nemli ve
hayret uyandran gerek u ki insanlarn yrrken, bir ey frla
trken ya da bir ey tutarken kulland belli bal kemikler ilk
kez, on ila yz milyonlarca yl nce, hayvanlarda ortaya km
tr. st kolumuzun ve bacamzn ilk paralan, Eusthenopteron
gibi 380 milyon yllk baln iindedir. Tiktaalik, bileimizin,
avu iimizin ve parmaklanmzn evrimindeki ilk evreleri aa
kard. lk gerek el ve ayak parmaklan, Acanthostega gibi 365
milyon yllk amfibilerde; insann el ve ayak bileklerinde gr
len kemikler de tam takm halinde, 250 milyon yl akn bir
sre nce yaam srngenlerde grlr. El ve ayak iskeletimi
zin genel yaps, yz milyonlarca yl nce ilk defa balklarda,
sonra da amfibi ve srngenlerde ortaya kmt.
yleyse ellerimizi kullanabilmemizi ya da bacaklarmz*1
zerinde dorulup yryebilmemizi mmkn klacak hangi
byk deiiklikler olmutu? Bu deiiklikler nasl gerekle
miti? Kimi cevaplan bulabilmek iin yelerle ilgili iki basit
rnei ele alalm.
Dier p e k o k memeli gibi biz insanlar da, d irse im iz i rete
K A VK A M . M A U A S l A M A k

rans alarak, yani dirseimizi sabit tutarak elimizi evirebiliyo


ruz. Bu basit ilev, gndelik hayatta ellerimizi kullanrken ok
nemlidir. Elinizi, dirsee referansla oynatmadan yemek yeme
e, yazmaya ya da basket atmaya altnz dnn. Bu hare
ketleri yapabilmemizi salayan, dirsek eklemindeki bir eksen
etrafnda dnen bir nkol kem iidir, yani radius kemii.
Dirsekteki eklemin yaps, bu ileve uygun olarak mkemmel
bir ekilde tasarlanmtr. st kol kemiinin, yani humerusun
alt ucunda kk bir kre vardr. Radiusun buraya balanan
ucunda da bu kreye uyan, kk ve dzgn bir yuva yer alr.
Bu top-yuva eklemi sayesinde, st kolumuzu oynatmadan eli
mizi ie da dndrebiliyoruz. Eli bu ekilde ie ve da dn
drme hareketlerine srasyla pronasyon ve supinasyon
denir. Peki, bu kabiliyetin kkenlerini nerede gryoruz?
Tiktaalik gibi canllarda. Tiktaalik'te, humerusun ucu uzunla
masna bir knt oluturur, radiusun ukurlu eklem yzeyi de
bunun zerine yerleir. Tiktaalik dirseini bktnde radi-
usun ucu, dirsee referansla ie dnecektir (pronasyon). Bu
kabiliyetin, amfibi ve srngenlerde incelik kazandn gr
rz. Bu canllarda humerusun ucu, tpk bizdeki gibi tam bir
kreye dnmtr.
Arka yelere baktmzda ise, dier memelilerle de payla
tmz ve bize yrme kabiliyeti kazandran son derece nem
li bir zellikle karlarz. Balklarn ve amfibilerin aksine, dizle
rimiz ve dirseklerimiz aksi ynlere dnktr. Bu zellik son
derece nemlidir: Dizkapaklannz geriye dnkken yrmeye
altnz dnn. Diz ve dirsee karlk gelen eklemlerin
byk lde ayn yne dnk olduu Eusthenopteron gibi
balklarda ise ok farkl bir durum sz konusudur. Ancak, geli
imimizin erken dnemlerinde henz kk olan yelerimiz,
Eusthenopterondakine benzer bir konum sergiler; dirsek ve diz-
kr ayn yne bakmaktadr. Anne karnnda geliirken, bu eklem

I 55 |
ler, amz insannda gzlediimiz hareketleri yapabilmemize
imkn salayacak ekilde dner.
Tiktaalik gibi yere uzanr pozisyonda hareket eden yaratk
larn aksine, insanolunun iki aya zerindeki yry, kala,
diz, ayak bilei ve ayakta dik dururken bizi ileri doru hareket
ettiren ayak kemikleri sayesinde gerekleir. nemli tek byk
fark, kalamzn duruudur. Bacaklarmz timsah, amfibyum ya
da balklar gibi gvdemizin yanlarndan kmaz; gvdemizin
altndan kar. Vcudun duruundaki bu deiiklik, kala ekle
mi, pelvis ve uyluk ksmndaki deiikliklerle ortaya kmtr:
pelvisimiz leen eklini alm, kala oyuumuz derinlemi,
uyluumuz kendine zg bir boyun oluturmu, bu zellii
sayesinde gvdemizin yanndan deil, altndan kabilecek hale
gelmitir.
Tarihncesi gemiimize ait bu olgular, insanolunun, dier
canllar arasnda zel ve benzersiz bir yeri olmad anlamna m
geliyor? Tabu ki hayr. Aslnda insann kkenlerine dair bir ey
ler bilmekle, sadece varlmzn olaanstln pekitirmi
oluruz. Tm bu srad yeteneklerimiz, tarihncesi balkta ve
dier yaratklarda ortaya kp evrimleen temel elerden do
mu, ortak elerden benzersiz bir yap ortaya kmtr. Bizler,
canllar lemindeki dier yaratklardan ayr deiliz; kemikleri
mize, hatta birazdan greceimiz gibi genlerimize kadar bu le
min bir parasyz.
Geriye dnp baktmda, ilk kez bir baln bileini grd
m an benim iin, anatomi laboratuvanna getirilen kadavra
nn parmandaki sargy zdm an kadar anlamly^1-
kisinde de kendi insanlm ile baka bir varlk arasn d ak i derin
balan zyordum.
NC BLM

HNERL GENLER

2004 T em m uzunda, ben ve arkadalarm Kuzey K u tb u n d a ilk


Tiktaaliki karmaya akrken, laboratuvanm daki aratrmac
lardan Randy D ahn da, ineli vatozun kuzenleri trpana ve
kpekbalklarnn em briyolar zerinde genetik deneyler yapa
rak Chicagonun gney yakasnda ter dkyordu. "Denizkz
antas olarak bilinen bu kk siyah yum urta klflarna kum
salda rastlamsnzdr. B u antalarn iinde, sonradan trpana
veya vatoz em briyosuna dnecek olan dllenmi yumurtalar
olur. Randy, bu yum urta klflar iindeki embriyolarla gece
yanlarna kadar deney yaparak belki de yzlerce saat geirm i
tir. Sonraki yllan etkileyecek olan o 2004 yaznda, Randy bu
klflan alp iindeki yum urtalara A vitam ininin m olekler bir
versiyonunu enjekte etm ekle m eguld. D aha sonra yumurtala-
n, yavru kana kadar, birka ay gelim eye brakacakt.
Parlak bir bilim sel kariyer vaat eden gen bir bilim ci iin
bile, zamannn ounu byle deneylerle geirm ek tuhaf gr
lebilir. N eden kpekbalklan? N ed en bir A vitam ini eidi?
Bu deneyleri anlayabilm ek iin, bir adm geri atp onlardan
beklentilerimize yle bir bakm am z gerekir. Kitabn bu b l
mnde, tek bir yum urtadan btn vcudum uzu oluturan for
mle, yani D N A m zda yazl form le deinm ek istiyoruz.
Sperm yumurtay dllediinde, bu dllenm i yum urtann iin
de, szgelimi minik bir el yoktur. Eller, bu bir hcrenin iinde
bulunan bilgiden yaplr. Bu da bizi ok daha derin bir soruya
gtryor. Ellerimizdeki kemiklerle balk yzgecindeki kemik
leri karlatrmak bir ey; peki ya, ellerimizi oluturan genetik
formlle baln yzgecini oluturan forml karlatrmak?
Bu durumda ne greceiz? Bu sorunun cevabm bulabilmek
iin, biz de tpk Randynin yapt gibi, ellerimizden kpekba
lklarnn yzgelerine, hatta sineklerin kanadna uzanan bir
dizi kefin peinden gideceiz.
Grdmz gibi vcutlarnn iinde, bizim vcudumuzun
farkl ve genellikle daha basit versiyonlann sergileyen canllan
kefetmek bize, ok uzak gemii aratrmak iin bulunmaz bir
frsat tanr. Ancak, fosiller zerinde alrken byk kstlama
lar sz konusudur. oktan lp gitmi bu hayvanlar zerinde
deney yapmamz mmkn dedir. Oysa deneyler, baz eyleri
bilfiil ynlendirip sonularn grebilmek asndan mkemmel
aralardr. Bu nedenle laboratuvanmm yars fosillere, dier
yars da DNA ve embriyolara ayrlm durumdadr. Laboratu-
vanmdaki yaam tarz biraz izoffenik bir karakter sergiler;
Tiktaalik rneklerini sakladmz kilitli dolabn hemen yann
daki dondurucuda deerli DNA numunelerimiz sakldr.
DNA ile yaplan deneyler, iimizdeki bal ortaya karabi
lecek kadar byk bir potansiyel tar. Bir balk embriyosuna
eitli kimyasallar uygulayp vcudunu istediiniz gibi deiti
recek, yzgecinin ksmen el gibi grnmesini salayacak bir
deney yapabilecek olsanz ne olurdu? Peki ya bir baln yzge
cini oluturan genlerin, ellerimizi oluturan genlerle hemen he
men ayn olduunu gsterebilecek olsaydnz?
Balang noktamz tam bir bilmece. Vcudumuz, yzlerce

farkl trde hcreden olumutur. Dokularmza ve organlar

mza kendine zg biimlerini ve ilevlerini kazandran da bu


hcre eitliliidir. Kemiklerimizi, sinirlerimizi, b a r s a k la r m

z vb. oluturan hcrelerin grnm ve ileyii birbirinden


tamamen farkldr. Bu farkllklara ramen, v c u d u m u z d a ^
hcreler aslnda byk bir benzerlik de tar: Hepsinde de tpa
tp ayn DNA bulunur. Eer vcudumuzun, dokularmzn ve
organlarmzn yapl bilgisi D N A da saklysa, o zaman nasl
oluyor da kas, sinir ve kemik hcreleri kadar birbirinden farkl
hcrelerdeki D N A hep ayn?
Cevap, her bir hcrede hangi D N A paralarnn (genlerin)
devreye girdiinde yatyor. Bir deri hcresi, bir sinir hcresin
den farkldr; nk deri hcresinde etkin olan genlerle sinir
hcresinde etkin olan genler farkldr. Bir gen devreye sokuldu
u, yani 'ald zaman o hcrenin neye benzeyecei ve ne
yapacanda etkili olacak bir protein oluturur. Dolaysyla,
gzdeki bir hcrenin, elin kemiklerindeki bir hcreden farkl
olmasm salayan eyin ne olduunu anlayabilmek iin nce,
her bir hcredeki ve dokudaki gen etkinliini kontrol eden
genetik ama-kapama dmeleri, yani genetik anahtarlar hak
knda bilgi sahibi olmamz gerekir.
te, nemli gerek: Genetik anahtarlar, paralarmzn yerli
yerine monte edilmesine yarar. Balangta, vcudumuzun ya
pm iin gerekli btn D N A y barndran tek bir hcreden iba
retiz. Vcudun btnnn plan, mikroskobik byklkteki bu
tek hcrenin iinde sakl talimatlara uyulmasyla yava yava
ortaya kar. Her eyi iinde barndran bu yumurta hcresin
den yola kp, her eyi yerli yerinde trilyonlarca zellemi
hcresiyle tam bir insana varmak iin btn gen kmelerinin,
geliim evrelerinin tam olarak doru bir noktasnda devreye
sokulmas ya da devreden karlmas gerekecektir. Tpk bir
konertonun ok sayda enstrmandan kan tek tek notalarn
biraraya gelip olumas gibi vcudumuz da, geliim srasnda
her bir hcrede alp kapatlan genlerin bir bileiminden olu
ur.
Genetik bilgi, vcut yaplarn anlamaya uraanlar iin
bulunmaz nimettir; zira artk farkl genlerin etkinliklerine baka-
Genler, vcudumuzdaki her bir hcrede bulunan DNA dizileridir.

rak yeni organlarn kkeninde ne tr deiimlerin yattm


belirleyebiliyoruz. yeleri ele alalm. Balk yzgecinin gelii
minde etkili olan genlerle, insan elinin geliiminde etkili olan
genleri karlatrp, yzgelerle yeler arasndaki genetik fark
llklarn bir envanterini karabiliriz. Byle bir karlatrma
bizi, bu farkllklardan sorumlu olabilecek nedenlere, yani ye
lerin ilk ortaya k srasnda deimi olabilecek genetik anah
tarlara ulatrabilir. O zaman, bu genlerin embriyoda ne yaptk
larm ve nasl bir deiime uradklarn inceleyebiliriz. Hatta
vcudun, farkl koullar veya uyaranlar karsnda gerekte nasl
deitiini grebilmek iin genlerle istediimiz gibi oynayabile
ceimiz deneyler bile yapabiliriz.
Ellerimizi ve ayaklarmz yapan genlerin hangileri o ld u u n u
anlamak iin, TV dizisi CSI ( Olay Yeri nceleme) se n a ry o su n

dan bir vakay ele alrcasna, vcuttan balayp ierilere doru


devam edelim. Bunun iin kol ve bacaklarmzn - y e le r im iz *11

yapsndan balayacak, sonra bunlan oluturan dokulara, hcre


lere ve genlere vanncaya dek her eyi yakndan inceleyeceiz-

H U M R 1.1 (1 N l R

ELLERN YAPIM I
yelerimiz boyutludur: st ve alt; sere parmak ve bapar
mak taraf; k yeri (taban) ve u ksm vardr. Ulardaki, yani
parmaklarmzdaki kemikler, omuzlardaki kemiklerden farkl
dr. Ayn ekilde, elimizin bir taraf dier tarafndan farkldr.
Sereparmaklanmzm ekli, baparmaklanmznkinden farkl
dr. Embriyo geliimini aratrmadaki kutsal amacmz, yeleri
mizdeki eitli kemikleri hangi genlerin farkllatrdm ve ye
lerin bu boyutta geliiminin hangi genlerin kontrolnde
olduunu anlamaktr. Sereparmak, baparmaktan farkl yapan
DNA paras hangisidir? Parmaklarmz kol kemiklerimizden
farkl klan nedir? Bu sreleri kontrol eden genleri iyice anlad
mzda, bizi oluturan formln de srrna ermi olacaz.
El parmaklarn, kol kemiklerini ve ayak parmaklarn yapan
genetik anahtarlarn hepsi, dllenmeden sonraki ila sekiz
hafta iinde yapacaklarm yaparlar. yelerin geliimi, embriyo
halindeki vcutlarmzdan minik tomurcuklarn kmasyla ba-

Bir yenin, bu rnekte tavuk kanadnn geliimi. Kanat iskeletinin gelii


mindeki nemli evrelerin hepsi yumurta iinde gerekleir.
lar. Bu tomurcuklar iki haftada byr ve ulan kk birer
krek biimini alr. Bu krekiklerin iinde, mrmzn sonu,
na kadar kullanacamz kemik, sinir ve kaslar haline gelecek
olan milyonlarca hcre bulunur.
Bu srecin nasl ilediini anlayabilmek iin, embriyolan
incelememiz ve bazen de, iler yanl gittiinde ne olduunu
saptayabilmek iin geliimlerine mdahale etmemiz gerekir.
Aynca, mutantlara, mutantlann i yaplanna ve genlerine de
(genellikle, dikkatli bir retme yoluyla tamam mutant toplu
luklar oluturarak) bakmalyz. nsanlar zerinde bu ekilde a
lamayacamz ortada. Bu alandaki nc bilimcilerin amalan
gereken bir zorluk da, insan geliiminin anlalmasnda yararl
olabilecek hayvanlan bulmakt. 1930lar ve 1940larda yeler
zerinde alan ilk deneysel embriyologlar, bu konuda sorun
larla karatlar. yelerini gzlemleyebilecekleri ve zerinde
deneyler yapabecekleri bir organizma bulmalan gerekiyordu.
Bu embriyo, zerinde cerrahi giriimlerde bulunabilecekleri ka
dar byk olmal, daha da nemlisi, bir muhafaza iinde, kala
balktan ve dier evresel etkileimlerden korunabilecei kapa
l bir ortamda bymeliydi. stelik bu embriyolar hem sayca
ok, hem de yln her dneminde elde edilebilir olmalyd. Bu
bilimsel ihtiyacn kesin zm bakkalmzdadr: tavuk yumur
tas.
1950lerde ve 1960larda, aralannda Edgar Z w illin g ve John
Saundersln da bulunduu baz biyologlar, iskelet modelinin
nasl olutuunu anlayabilmek amacyla tavuk yumurtalar u#
rinde son derece yaratc deneyler yaptlar. Bu bir kesip bi*11*
dnemiydi. Embriyolar doranp biiliyor, dokulan karda0
ve bunun geliimlerine etkisi inceleniyordu. Bunun n
mikro cerrahi ilemlerden yararlanlyor, kalnl bir milime ^
yi gemeyen doku paralaryla allyordu. Geliim evresi
ki yelerin dokularyla bu ekilde oynayan Saunders ve
I I I ' NI . RI I H l NI | R

de, ku kanad, balina yzgeci ve insan eli gibi farkl yeleri


oluturan nemli baz mekanizmalar ortaya kardlar.
Aratrmaclar, yelerdeki kem ik dzeninin geliimini, asln
da iki kk doku parasnn kontrol ettiini kefettiler. ye
tomurcuunun en ucundaki bir doku eridi, yelerin hepsinin
geliimi iin mutlaka gerekliydi; karldnda gelime duru
yordu. Erken karlacak olursa, elimizde yalnzca st kol veya
kolun bir paras kalyordu. Biraz daha sonra karlacak olursa
ye geliimi, st kol ve nkolda bitiyordu. Daha da ge karla
cak olursa, parmaklarn ksa ve deform e olmas dnda ye geli
imi neredeyse tamamlanm oluyordu.
lk olarak Mary Gasselingin, Jo h n Saundersin laboratuva-
nnda yrtt farkl bir deney ise, bizi bu alanda nemli ara
trmalara gtrecek yeni bir yol at. Bu deneyde, geliimin ilk
evrelerindeyken, ye tomurcuunun sere parman oluaca
tarafndan alman bir doku paras aksi tarafa, birinci parman
oluaca yerin hemen altna aland. Civciv gelimeye ve kanat
oluturmaya brakld. Sonu herkesi artmt. Kanat geliimi
normaldi; ancak, parm ak takmnn tam bir kopyas olumutu.
Daha tuhaf olansa, parmaklarn yerleim dzeniydi: yeni par
maklar, normal parmak takmnn ayna grnts eklinde
dizilmiti. Belli ki doku parasnn iindeki bir ey, belki bir
molekl veya gen, parmaklarn yerleim dzeninin geliimini
ynlendirebiliyordu. Bu sonu, art arda bir dizi baka deneyle
defalarca tekrarland ve sz konusu etkinin pek ok deiik
yolla ortaya kabilecei anlald. rnein, tavuk embriyosu
alnr ve ye tomurcuuna birazck A vitamini srlr ya da
yumurtaya A vitamini enjekte edilerek embriyo gelimeye bra
klr. Eer doru evrede ve doru konsantrasyonda A vitamini
verilirse, Gasseling, Saunders ve Zwillingen para alama
deneylerinde elde ettiiyle ayn ayna grnts kopya elde edi-
Alanan bu doku parasna, kutuplatrc etkinlik alan
u, I M I / n t K HAI IK

ZPA ad verilen kk bir doku parasnn yerinin deitirilmesi, parmak


larn iki kopya halinde ortaya kmasna neden olur.

(zone of polarizing activity - ZPA) ad verilmitir. Bir baka


deyile ZPA, sereparmak tarafnn baparmak tarafndan fark
l olmasna neden olan doku parasdr. Tavuklarda sere par
mak ve baparmak olmad ortada. Kullandmz terminoloji,
sereparmamzn dier hayvanlarn beinci parmana, ba
parmamzn da birinci parmaklarna karlk gelecek ekilde
parmaklarn numaralandnlmasna dayamyor.
ZPA ok ilgi ekmiti, nk el ve ayak parmaklarnn olu
umunu bir ekde kontrol eder grnyordu. Ama nasl? Baz
bilimciler, ZPA iindeki hcrelerin, daha sonra btn yelere
yaylarak hcrelere farkl parmaklar yapm alan talimat veren bir
molekl oluturduunu dnyordu.
Bu dncenin temelinde, sz edilen adsz m olek l n kon
santrasyonunun bu srete nemli bir faktr olduu fikri yatl
yordu. Bu molekln yksek konsantrasyonda bu lu n d u u 2T
yaknndaki blgelerde yer alan hcreler sere parma, ^
evresindeki elin aksi tarafnda ve ZPAyu uzak blgol*r
hcreler de baparm a oluturacakt. Ortadaki hcrelerden
ise, bu molekln konsantrasyonuna gre ikinci, nc ve
drdnc parmaklar geliecekti.
Konsantrasyonu esas alan bu gr test edildi. 1979 ylnda
Deni Summerbell, ZPA paras ile yenin geri kalan ksm ara
sna ok minik bir folyo paras yerletirdi. Niyeti, bu folyoyla
ZPAdan dier tarafa herhangi bir molekl geirmeyecek bir
bariyer oluturmakt. Summerbell, bu bariyerin her iki yannda
ki hcrelere ne olduunu inceledi. ZPA tarafndaki hcreler par
mak olutururken, dier taraftakiler ounlukla oluturmuyor,
oluturduklarnda ise ciddi kusurlar ortaya kyordu. Sonu
akt. ZPAdan kaynaklanan bir ey, parmaklarn nasl oluaca
m ve neye benzeyeceini kontrol ediyordu. Bu etkeni tanmla
mak iin aratrmaclarn D N A ya bakmalar gerekecekti.

DNA FO RM L
Bu i, yeni kuak bilimcilere kald. ZPA nn ileyiini kontrol
eden genetik mekanizma, 1990,larda yeni molekler teknikler
kullanlabilir hale gelinceye kadar zlemedi.
C M Tabinin Harvarddaki laboratuvan, ZPA y kontrol
eden genlerin peine dt ve 1993te nemli bir bulu gerek
leti. Tabinin ekibi ZPAnn, sere parm a baparmaktan fark
l yapabilmesini salayan molekler mekanizmay aryordu.
Ekip 1990lann banda almaya balad sralarda, az nce
anlattm trden deneyler, tm bunlara bir tr molekln
neden olduuna inanmamz salamt. Bu "byk bir varsa
yand, ama kimse bu molekln ne olduunu bilmiyordu. Bir
biri ardna saysz molekl neriliyor, ama nerilen moleklle-
nn hibirinin bu ii stlenmedii ortaya kyordu. Sonunda
Tabin in ekibi, yepyeni ve bu kitabn temasna da ok uygun
den bir fikirle kageldiler. Cevab sineklerde arayacaklard.
1980 lerde yaplan genetik deneylerle, bir hcreli yumurta
IC I M I / I H M H A I I K

dan bir sinein vcudunu oluturan kusursuz gen etkinlii


dzeni ortaya karlmt. Meyve sineinin vcudu, ba nde
ve kanatlan arkada olmak zere, nden arkaya doru tasarlan
mtr. Sinein geliimi srasnda btn gen kmeleri devreye
sokulur, devre d braklr; genlerdeki bu etkinlik dzeni saye
sinde sinein farkl ksmlan birbirinden ayrlm olur.
T abin in o zamanlar haberi yoktu, ama iki laboratuvar daha
-Andy MacMahon ve Phil Ingham ln laboratuvarlan- birbirin
den bamsz olarak ayn gre varmt. Sonuta, bu ayn
laboratuvar ekibi arasnda son derece baanl bir ibirlii kurul
du. Tabin, McM ahon ve Ingham ln dikkatini eken bir sinek
geni vard. Bilimciler bu genin, vcudun bir segmentinin bir
ucunun, dier ucundan farkl olmasn saladn fark ettiler.
Sinek genetikileri bu gene, kirpi adn verdi. Kirpinin sinek
gvdesindeki ilevi -bir blgenin dierinden farkl olmasn sa
lamak- sizce de, sere parma baparmaktan farkl yapan
ZPAnn ilevine benzemiyor mu? Bu benzerlii, laboratuvarla-
nn de gzden karmad. Bu nedenle tavuk, fare ve balk
gibi canllarda kirpi geni aramaya koyuldular.
Ekipler sinekteki kirpi geninin yapsn bildikleri iin, tavuk
larda bu geni tarayp bulmaya alrken, ne aradklarna dair bir
fikirleri vard. Her genin kendine zg bir dizili sras vardr;
aratrmaclar da, birtakm molekler aralar kullanarak tavuk
D N A smda kirpi genine ait bir dizili olup olmadna baktlar;
bir sr deneme ve yanlmadan sonra, tavuktaki kirpi genim
buldular.
Nasl paleontologlann yeni trlere isim verme hakk varsa,
genetikilerin de yeni genlere isim verme hakk vardr. Sinek
genetikilerinin kefettikleri gene kirpi adn vermelerim11
nedeni, mutasyonlu geni tayan sineklerde kk bir kirp*n,n
kine benzer dikenler olmasyd. Tabin, M cM ahon ve Ingh3
bir Sega Genesis video oyunundan esinlenerek, bu genin ta'
H L ' Nf K i l (,t M I R

taki versiyonuna Sonik kirpi adn verdiler.


Geldik meselenin elenceli ksm na: Sonik kirpi yelerde
gerekte ne yapyor? T abin m ekibi, bu gene balanacak bir
molekle boya ekleyerek genin yede etkin olduu yerlerin
grnmesini saladlar. Sonu, onlar olduka artt. yede
gen etkinliinin gzlendii tek blge, kck bir alandaki hc
relerden oluuyordu; yani Z P A dan.
Artk sonraki adm belliydi. Sonik kirpi genindeki etkinlik
dzeni, ZPA dokusundakine benziyor olm alyd. H atrlarsanz,
bir yeye bir tr A vitamini olan retinoik asit uygulandnda,
aksi tarafta bir ZPA etkinlii elde ediliyordu. Bir yeye retinoik
asit uygulandnda ne olduunu bulursanz, geriye Sonik kir
pinin etkin olaca yerleri belirlem ek kalyor. Tpk retinoik asit
uygulanan ZPAda olduu gibi, Sonik kirpi de her iki tarafta,
yani hem sere parmak, hem de baparm ak tarafnda etkin hale
gelmektedir.
Tavuktaki Sonik kirpinin yaps anlalnca, dier aratrm a
clara kurbaadan insana, parm aklar olan teki canllarda da
Sonik kirpiyi arama yolu alm oldu. yeleri olan her hayvan
da Sonik kirpi geni vardr. Ayrca Sonik kirpi, incelediim iz her
hayvanda ZPA dokusunda etkilidir. E er Sonik kirpi, geliim i
nizin sekizinci haftasnda gerektii gibi devreye sokulm am
olsayd, o zaman ya fazladan parmaklarnz olurdu ya da sere
parmanzla baparmanz birbirine benzerdi. Sonik kirpi
mekanizmasnda sorunlarn ortaya kt baz durumlarda,
hepsi birbirine benzeyen on iki parmakl, krek benzeri eller
rtaya kar.
Artk Sonik kirpi*nin, doru zam anlarda alp kapanm a'
yoluyla yelerimizi tepeden parm ak ularna kadar biimlendir-
me grevi gren dzinelerce genden biri olduunu biliyoruz.
lgintir ki tavuklarda, kurbaalarda ve farelerde yrttm z
almalar da bize ayn eyi sylyordu. st kol, nkol, bilek ve
U l M I / P I Kl HAI I k

parmaklan oluturan D N A forml, yeleri olan her canlda


hemen hemen ayndr.
Sonik kirpinin ve yelerimizi yapan teki D N A paralarnn
izini srmede ne kadar geriye gidebiliriz? Bu mekanizma balk
yzgelerinin yapmnda da etkili mi? Yoksa eller, genetik ba
kmdan balk yzgelerinden tamamen farkl m? Kollarmzn
ve ellerimizin anatomisini incelerken, "ierideki bal gr
mtk. Peki ya onu yapan D N A hakknda ne diyebiliriz?
Bu noktada Randy D ahn ve denizkz keseleri sahneye kar.

K P E K B A L IK L A R IN A E L V E R M E K
Randy Dahn, laboratuvanma basit ama ok zekice bir fikirle
gelmiti: Cliff Tabinin tavuk yumurtalarna uygulad ilemi
trpana embriyolarna uygulamak. Randynin amac, Saunders
ve Zwillingen doku alama ilemlerinden Cliff Tabinin gen
deneylerine kadar, tavuklarla alan biyologlarn tavuk yumur
talar zerinde gerekletirdikleri tm deneyleri, trpanalar ze
rinde gerekletirmekti. Trpanalar, bir tr kabuk ve yumurta
sarsndan oluan bir yumurta iinde geliirler. Trpana embri
yolar da, tpk tavuklar embriyolar gibi byktr. Koullar
byle elverili olunca, tavuklar iin gelitirilen genetik aralan
ve deney aralarn trpanalara uygulayabdik.
Kpekbal yzgecinin geliimi ile tavuk bacann gelii
mini karlatrarak ne renebilecektik? Asl nemlisi, tm bu
deneylerden kendimiz hakknda ne renebilecektik?
Saunders, Zwilling ve Tabinin de gsterdii zere tavuk

yeleri, kendimizinkilerle ilgili olarak alacak lde ok ey


syleyecektir. Saunders ve Zwillingin kesme ve alama deney*
leriyle ve Tabinin DNA almalaryla kefedilen her ey, bizi111
yelerimiz iin de geerlidir: Bizde de ZPA vardr, bizde de
Sonik kirpi vardr ve ikisinin de genel durumumuz zerini
oynadklar rol byktr. Grm olduumuz gibi, ZPAdak

I 68 |
H l ' N I . R U 1,1 N l R

bir ilev bozukluu ya da Sonik kirpideki bir mutasyon, insan


elinde nemli oluum kusurlarna yol aabilir.
Randy, ellerimizi yapan bu aygtn, bizde ne kadar farkl
olduunu bulmak istiyordu. Dier canllarla aramzdaki ba ne
kadar kklyd? Ellerimizi yapan forml yeni miydi, yoksa kk
leri derine, baka canllara kadar uzanyor muydu? Eer yley
se, ne kadar derine uzamyordu?
Kpekbalklar ve akrabalar, iinde iskeleti olan yzgelere
sahip en eski canllardr. Randynin sorusunu yantlayabilmenin
en ideal yolu, 400 milyon yllk bir kpekbal fosilini laboratu-
vara getirmek, tmek ve genetik yapsna bakmak olurdu.
Sonra, Sonik kirpi nin, yelerimizde imdi etkili olduu yerle
aa yukan ayn yerde etkili olup olmadn anlamak iin
embriyo fosillerinde istediimiz gibi oynayabileceimiz deney
ler yapabilirdik. Bu harika bir deney olurdu, ama ne yazk ki
imknsz. Bu kadar yal fosillerden D N A elde edemiyoruz;
elde edebilseydik bile, fosillemi bu hayvanlarn, zerinde
deney yapacak embriyolarn hi bulamazdk.
deale en yakn seenek ise, gnmzde yaayan kpekba-
lklan ve akrabalardr. Kpekbal yzgeciyle insan elini kimse
kantrmaz; ikisini ayrt edebilmek iin bir iki farkl uzantya
daha bakmak isteyen olmaz. Kpekbalklanyla insanlar hem
birbiriyle ok uzaktan akrabadr, hem de uzantlarnn iskelet
yaplar birbirine hi benzem ez. Kpekbal yzgecinde,
Owenn bir-kemik, iki-kemik, birok yuvarlak kemik-parmak
modeline birazck olsun benzer hibir ey yoktur. Yzge iin
deki kemikler, daha ok uzunlu ksal, ince veya kaln ubuk
eklindedir. Kkrdak olmalarna ramen biz onlara kemik diyo
ruz (iskeletleri hibir zaman sert kemie dnmediinden
kpekbalklar ve trpana balklan kkrdakl balklar olarak bi-
nir). Eer Sonik kirpinin yelerdeki rolnn sadece yeli hay
vanlara zg olup olmadn renmek istiyorsak, neden tam a

I 69 |
men farkl bir canl tr semeyelim? Ve bu canl, herhangi bir
tipte (ister yzge, ister ye) ikili uzantya sahip, yaayan en
ilkel balk tr neden olmasn? Kpekbalklar her iki koula da
mkemmel uyuyor.
lk sorunumuzun zm kolayd. Bize, kpekbal ve tr
pana embriyolar salayacak gvenilir bir kaynaa ihtiyacmz
vard. Her istediimizde kpekbal bulmak zordu; yakn akra
balar trpanalar ise baka bir meseleydi. Bu yzden, nce
kpekbalklar ile ie baladk; stoktaki kpekbalklar azalmaya
balaynca da trpanalarla devam ettik. Bize bir iki ayda bir, iin
deki embriyolaryla birlikte 20-30 yumurta klf gnderebilecek
bir tedariki bulduk. Her ay, deerli yumurta klflarmzn tes
lim edilmesini sabrszlkla bekler hale gelmitik.
Tabinin ekibinin ve teki ekiplerin almalar sayesinde
Randy, kendi aratrmasn balatacak nemli ipulan yakala
mt. Tabinin 1993teki almasndan bu yana, balklardan
insanlara kadar pek ok farkl canl tr zerinde yaplan ara
trmalarda Sonik kirpi hep bulunmutu. Artk genin yapsn da
bilen Randy, kpekbal ve trpana DN A lannda Sonik kirpiyi
aramaya balayabilirdi. ok ksa bir sre iinde de buldu:
kpekbal Sonik kirpi geni.
imdi yantlanmas gereken nemli sorular; Sonik kirpinin
nerede etkili olduu ve daha da nemlisi ne yapt idi.
Sonik kirpinin trpanalarn geliiminde nerede ve ne zaman
etkili olduuna dair Randynin yrtt tahminler nda
yumurta klflar kullanlmaya baland. Randy nce, Sonik kir
pinin trpana yzgeci geliiminde de, tavuk yelerindekiyk
ayn zamanda devreye sokulup sokulmadn aratrd. Sonu
olumluydu. Sonra genin, yzgecin arka ucunda, sere parmag3
karlk gelen doku paras zerinde etkinleip e tk in le m e d i 111
aratrd. Sonu yine olumluydu. Artk sra, A vitamini deneyi
ne gelmiti. te bu, byk and. Tavuun veya m em eli bir ha)

I 7o |
vann bir yesine bu bileik uygulanrsa, o yenin bulunduu
yerin kar tarafnda Sonik kirpi etkinliinin gzlendii bir doku
paras elde edilir ve bu ekilde kemiklerden ifter kopya olu
ur. Randy yumurtalara A vitamini enjekte etti, bir gn kadar
bekledi, sonra A vitamininin, tavuklarda olduu gibi yenin
kar tarafnda Sonik kirpi etkinlemesine neden olup olmad
na bakt. Evet; Sonik kirpi, kar tarafta etkinlemiti. imdi de
sra, uzun zamandr beklediimiz eye gelmiti. Sonik kirpinin,
trpana veya kpekbal yzgecinde gsterdii etkiyi ellerimiz
de de gsterdiini biliyorduk. Peki ama tm bunlarn iskelet
zerindeki etkisi ne olacakt? Cevab bulmak iin iki ay bekle
memiz gerekti.
Embriyolar, iini grem ediimiz, saydam olmayan bir
yumurta klf iinde geliiyorlard. Tek syleyebileceimiz, ie
rideki canlnn sa olup olmadyd; yzgecin ii grnmyor
du.
Elde ettiimiz sonu, bizimle, kpekbalklar ve trpanalar
arasndaki benzerlik asndan hayret verici bir rnekti: ayna
grntsnde bir yzge. Srt yzgeleri, tpk yelerde yapt
mz deneylerde olduu gibi, mkemmel bir nden-arkaya
modele uygun biimde kendilerini kopyaladlar. yeler, ye
yapsn kopyalyordu. Kpekbal yzgeleri, trpanalarn yap
t gibi, kpekbal yzgeci yapsn kopyalyordu. Sonik kirpi,
bugn dnyada bulunan iskeletlerin en farkl uzantlarnda bile
ayn etkiyi gsterir.
Sonik kirpinin bir etkisi de, hatrlayacanz gibi parmaklan
birbirinden farld yapmakt. ZPAdan bildiimiz gibi, ne tip bir
parman oluaca, o parman Sonik kirpi kaynana ne kadar
yakn olduuna baldr. Normal erikin trpana yzgecinde,
bepsi de birbirine benzeyen bir sr kemiksi ubuk bulunur. Bu
ubuklar, parmaklarmzda olduu gibi, birbirinden farkl
Yapabilir miyiz? Randy, Sonik kirpi*nin rettii bir proteinin
Normal yzgeler (solda) ve Randynin ilemden geirdii yzgeler. Bu
ikinci grup, daha nce tavuk kanatlarnda olduu gibi, ayna imgesi kopya
lar oluturdu. Fotoraflar, Chicago niversitesinden Randall Dahnn
izniyle yaynlanmtr.

emdirilmi olduu kk bir krecii, birbirinin tpatp ayn


olan kemiksi ubuklarn arasna yerletirdi. Deneyin can alc
noktas, kullanlan Sonik kirpi geninin fareye ait olmasyd.
Dzenek tuhaft dorusu: iinde fare Sonik kirpi proteini szd
ran bir krecik tayan bir trpana embriyosu. Bu fare proteini,
kpekbal veya trpana bal zerinde de etki gsterecek

miydi?
Byle bir deneyin sonucu iki u noktadan biri olacaktr. Bin,
hibir ey olmamasdr; bir dier deyile trpanalar farelerden o
lde farkldr ki, Sonik kirpi proteini herhangi bir etkide bulu
namamaktadr. Dier utaki sonu ise, iimizdeki bala artl
c bir rnek oluturacaktr. Bu durumda, ubuklar b i r b i r i n d e n
farkl biimde geliecek ve Sonik kirpinin trpanalarda da, bc
de ayn eyi yaptn gsterecektir. Randynin kulland f
JPSP"1"'

Mi M K I (, : M ! K

teini bir memeliden aldn, bu nedenle genetik formln de


ok ama ok benzer olacan unutmayalm.
ubuklar birbirinden farkl bir grnme brnmekle kal
mam, Sonik kirpi kreciine yaknlklarna bal olarak gene,
byk lde parmaklarn gsterecei tepkiyi gstermilerdi.
Krecie yakn olan ubuklar, uzaktakilerden farkl bir biimde
gelimiti. stne stlk, bu grevi trpanalarda bu kadar etkili
biimde yerine getiren, fare proteiniydi.
Randynin bulduu "ierideki balk, brakn tek bir kemik
olmay, iskeletin bir ksm bile deildi. Randynin ierideki bal
, aslmda yzgeleri yapan biyolojik mekanizmalarn iinde
saklyd. Fare, kpekbal ve sinek gibi birbirinden bu kadar
farkl canllar zerinde birbiri ardna yaptmz deneyler bize,
bu formln paralarnn byk oranda ortak olduunu gste
riyor. Aslnda, hayvanlarn hepsi, tek bir temann eitlemeleri
dir. Bu tema, bizi ina eden formlde yazldr. DNAnn dier
ksmlarn inceleyip bu forml hakknda daha fazla ey ren
dike de, Sonik kirpiden rendiklerimizin ok genel kapsaml
olduunu fark ederiz. ster yzge olsun ister ye, tm uzant
lar benzer genler tarafndan yaplr. Btn bunlar, ilk iki blm
de uratmz sorun -balk yzgecinin yelere dnm- a
sndan ne anlama gelmektedir? Bu byk evrimsel dnmn,
yeni DNAnm ortaya kmasn gerektirmedii anlamna gelir.
Bu dnmn nemli bir blmnde ileyen mekanizma,
muhtemelen tarihncesi genlerin (kpekbal yzge gelii
minde devreye giren genler gibi), el ve ayak parmaklarna sahip
yelerin yapmnda, yeni ve farkl biimlerde kullanlmas teme
line dayanmtr.
Ama yeler ve yzgeler zerinde yaplan bu deneylerin
daha derin bir anlam da vardr. Tabinin laboratuvar, insanda
ki doum kusurlann anlamamz salayacak bir tavuk geni bul-
mak iin sinekler zerinde yaplan almalardan yararlanmt.

I 73 |
K ' I M t Z D l k B AI I k

Randy, trpana bal ile akrabalmz hakknda bir eyler re


nebilmek iin T abinin laboratuvarnn kefinden yararland.
"erideki sinek, "ierideki tavuun bulunm asna, ierideki
tavuk da, Randynin "ierideki trpanay bulm asna yardmc
oldu. Canllar arasndaki balar gerekten de ok derinlere
uzanmaktadr.
DRDNC BLM

D L E R H E R Y E R D E

Anatomi dersinde dilerin pek zerinde durulmaz: dilere tam


be dakika ayrrz. Gzde organlar arasnda -herkesin listesi
kendine- dilerin ilk be srada yer ald pek grlmez. A n
cak, nemsenmeyen bu diler, teki canllarla aramzdaki
balantnn yle byk bir ksmn oluturur ki, dileri bilm e
den vcudumuzu anlamamz neredeyse imknszdr. Dilerin
benim iin de zel bir nemi var, nk nasl fosil bulacam
ve fosil keif seferlerini nasl yrteceimi rendiim den bu
yana, hayatm di aramakla geiyor.
Dilerin grevi, byk canllar kk paralar haline
getirmektir. Diler, enenin hareketiyle kesme, ufalama ve
tme ii yaparlar. Azn bykl snrldr; canllar, di
leri sayesinde, azlarna sam ayacak kadar byk eyleri de
yiyebilirler. Bu, zellikle, azlarna gtrm eden nce yiye
ceklerini paralayp ufalayabilecek elleri ve peneleri olmayan
canllar iin geerlidir. Byk baln kk bal yuttuu
dorudur. Ama diler, durumu eitlem ede nemli bir unsur
dur. Salam dileri varsa, kk balk da byk bal ktr ktr
yiyebilir. Kk balklar, dilerini kullanarak ya byk baln
pullarndan syrr, ya kk paracklarla idare eder ya da etli
ksmlardan byk lokmalar koparp yerler.
Dilerine bakarak bir hayvan hakknda pek ok ey
renebiliriz. Diin girinti kntlar, yzeyindeki izikler, o
hayvann nasl beslendiini gsterir. rnein, kedigiller gibi

I 75 |
I C I M I / P I k HA I l k

etoburlarn; eti kesmeye yarayan bak gibi az dileri varken,


otobur hayvanlarn az, yapraklan ve yemileri tmeye
yarayan dz, yass dilerle doludur. Dilerin, ierdikleri bilgi
asndan tadklar deer, gemiteki anatomi uzmanlarnn
da gznden kamamtr. Fransz anatom i uzman Georges
Cuvier, tek bir diten bir hayvann tm iskeletini ortaya
karabileceini iddia etmiti. ddias biraz abartya kam
olsa da, genelde anlatmak istedii dorudur: Diler, bir hay
vann yaam tarzn renmede gl aralardr.
nsan az, bizim her eyi yemeye uygun olduumuzu gs
terir, nk azmzda birka eit di vardr. n dilerimiz,
yani kesici dilerimiz, kesme amacna uygun olarak zelle
mitir. Bitkisel ya da hayvansal dokular tebilen en geride
ki az dileri ise daha ksa ve yassdr. Kesici dilerle az dileri
arasnda kalan kk azdileri de, ilev bakmndan bu iki
eit diin arasnda yer alr.
Azmzla ilgili en etkileyici nokta ise, ineme hassasiye
tidir. Aznz ap kapayn: Dileriniz, st ve alt enedeki di
ler tam birbiri zerine kapanacak ekilde hep ayn konumda
birbirine deecektir. st ve alt enedeki dilerin girinti kn
tlar, ukur ve kabartlar birbirine tam uyduundan, yiyecek
leri azami verimle paralayabiliriz. st ve alt enedeki diler
imiz birbirine uymasayd dilerimiz krlp ufalanabilirdi; bu
da sadece di hekimlerine yarard.
Paleontologlara gre diler son derece aydnlatcdr. D*
ler, vcudumuzun en sert ksmlardr; nk di minesi, yk
sek oranda (kemiklerdekinden bile daha yksek) hidroksil
patit minerali ierir. Sertliklerinden tr, pek ok am ^
kaydnda bulduumuz en iyi korunmu ksmlar, dilerdir.
nedenle anslyz, nk bir hayvann nasl beslendiine
ok nemli ipular salayan dilerle oluturulan bu
kaytlar, farkl beslenme ekillerinin nasl ortaya ktm1
P I R I R VI RO I

layabilmemiz iin iyi bir ara olabilir. Bu, zellikle


memelilerin tarihi iin geerlidir. Pek ok srngen hayvann
dileri birbirine benzerken, m emelilerin dileri kendine zg,
apayr bir yap sergiler. T ip ik bir paleontoloji dersinin meme
lilerle ilgili blm , D i H ekim lii 101 dersi gibidir.
Bugn yeryznde yaayan srngenler -timsahlar,
kertenkeleler, ylanlar- memelilerin azlarn benzersiz klan
pek ok zellikten yoksundur. rnein, timsahlarn dilerinin
hepsi de, ayn kesici ekle sahiptir; aralarndaki tek fark,
bazlarnn iri, bazlarnn ufak olmasdr. Ayrca srngen
lerde (insanlarda ve dier memelilerde grlenin aksine) tam
oklzyon (alt ve st enedeki dilerin tam kavumas) zellii
de yoktur. Bunun dnda, memeliler yalnzca bir kez di de
itirirken, di perisi srngenleri mr boyu yalnz brak
maz; anan ve krlan dileri srekli yeniler.
Bizi biz yapan temel zelliklerden biri, yani memelilere
zg hassas ineyi eklimiz, dnyann drt bir yanna ait
fosil kaytlarna gre bundan 225 ila 195 milyon yl nce
ortaya kmtr. Yal kayalarn altnda, grn bakmndan
kpei andran birok srngen bulunmu durumda. Drt
aya zerinde yryen bu srngenlerin kafataslar iriydi ve
ounun keskin dileri vard. Tm benzerlik bundan ibaretti.
Kpeklerin aksine, bu srngenlerin, ok sayda kemikten
oluan bir eneleri vard ve dileri tam olarak birbiri zerine
kapanmyordu. Ayrca, srngenlere zg bir ekilde di
deitiriyorlar, mrleri boyunca diler bir grnp bir kay
boluyordu.
Kayalarn st katmanlarna doru ktmzdaysa, tama-
men farkl bir eyle karlarz: memeliliin ortaya k.
ene kemikleri klr ve kulaa doru kayar. st ve alt ene
dilerinin tam birbiri zerine kapanmaya baladnn ilk ka
klarm grmeye balarz. Ayrca, enenin ekli de deimi

I 77 |
tir; srngenlerde ubua benzerken, memelilerde daha ok
bumerang andrr hale gelmitir. Yine bu dnemde srngen
ler, bizde olduu gibi, mrleri boyunca sadece bir kez di
deitirir. Bu deiikliklerin hepsini Avrupa, Gney Afrika ve
in bata olmak zere belli yerlerdeki kazlardan elde edilen
fosil kaytlarndan izleyebiliriz.
Yaklak 200 milyon yl nceki kayalar, Morganucodon ve
Eozostrodon gibi, memelilere benzemeye balam olan kemir
gen benzeri canl fosilleri ierir. Fare byklndeki bu hay
vanlar ilerinde, bizim nemli bir paramz barndrrlar.
Fotoraflar, bu ilk memelilerin ne kadar harika olduklarn
anlatmaya yetmez. Bu canllar ilk grdmde gerekten
heyecandan rpermitim.
Lisansst almalarma baladm da aratrmak iste
diim konu ilk memelilerdi. Harvard tercih etmitim, nk
kitabn ilk blmnde tanttm Farish A. Jenkins, Jr., meme
lilerin kendilerine zg ineme kabiliyetini nasl kazandk
laryla ilgili izlere ulamak iin, Amerikann batsna dzenle
nen ve kayalarn sistemli bir biimde kar kar kazld ince
leme gezilerinin bandayd. Bu alma, gerek bir keif sre
ciydi. Farish ve ekibi, bakalarnca zaten kefedilen yerleri
yeniden kefetmek yerine, yeni mevkiler ve kaz yerleri anyor-
lard. Farish, Harvard Karlatrmal Zooloji Mzesi eleman
larndan ve serbest alan birka profesyonelden oluan
yetenekli bir fosil keif ekibi kurmutu. Ekibin en nemli kii'
leri arasnda Bill Amaral, Chuck Schaff ve artk hayatta
olmayan Will Downs vard. Bu kiiler, beni paleontoloji
dnyasyla tantran kiilerdi.
Farish ve ekibi, ilk memelileri bulabilecekleri blgeli
semek iin jeoloji haritalarn ve havadan ekilen fotoraflar
incelemilerdi. Ardndan her yaz, kamyonetlerine atlay^l
Wyoming, Arizona ve Utah llerine srmlerdi. 1 ^
O I R I I I R u Rm

onlara katldm sralarda, zaten nemli birka yeni memeli


ve fosil alan bulmulard. Tahm in yeteneklerinden ok et
kilenmitim: Farishin ekibi, sadece okuduklar bilimsel kita
plar ve makaleleri dikkate alarak ilk memelileri nerede bula
bileceklerini, nerede bulam ayacaklarn tespit edebiliyordu.
Paleontoloji alanndaki ilk byk snavm, Chuck ve
BilTle Arizona ln geerek verdim. Balangta bu keif
seferi bir btn olarak bana ok geliigzel grnmt.
Blgede, askeri bir operasyon yrtrcesine organize ve
dzenli bir keif yaplacan sanyordum; oysa tam tersiyle
karlamtm. Ekip belirli bir kaya paras zerine kamp
kuruyor, sonra da her yne dalp yzeyde kemik paralar
aryordu. Kefin ilk haftalarnda beni kendi halime braktlar.
Ben de fosil aramaya koyulmu, grdm her kaya parasn
yzeyde bir kemik krnts var m diye sistemli bir biimde
inceliyordum. Her gnn sonunda, kampa dnp bulduu
muz gzel paralar sergiliyorduk. Chuck birka torba kemik
le dnyor, Bili de genellikle kk bir kafatas kemii ya da
baka bir ganimet getiriyordu. Bana gelince, elim bo dny
ordum; bo torbam, bana daha renmem gereken ok ey
olduunu hatrlatyordu.
Bu ekilde birka hafta geirdikten sonra, Chuckla birlik
te yrmenin iyi bir fikir olacana karar verdim. Gnn so
nunda torbalarn en ok dolduran o oluyordu; o halde bu
uzmandan neden biraz sufle almayaym diye dndm.
Chuck, benimle yrmekten memnundu, bana paleontoloji
alanndaki uzun kariyerini anlatyordu. Brooklynde by
m, ama yine de tam bir Bat T exasliydi: kovboy izmeleri,
benimsedii bat Ajnerika deerleri ve New York aksanyla. O,
gemi keif hikyelerini anlatarak bana keyifli bir sohbet
yaatrken, ben de bir yandan keskin bir hezimet duygusu
line giriyordum. Bir kere Chuck, her kayaya bakmyordu; bir

I 79 |
tanesini incelemeye karar verdiinde de, bu seimin nedenini
lsem anlayamyordum. Ama benim iin, iin en utan verici
yan uydu: Chuck ile ayn arazi parasn inceliyor olurduk.
Ben kayadan, plak l toprandan baka bir ey gre
mezken, Chuck ayn yerde di ve ene fosilleri, hatta kafatas
kemikleri gryordu.
Yukardan bakldnda, usuz bucaksz bir dzlkte, kr
mz yeil kumta tepelerinin, kilometrelerce uzanan orak
bir arazinin ortasnda yalnz yryen iki kiiydik. Ama ikimiz
de gzmz yerden, ln zeminindeki moloz ve birikinti
lerden ayrmyorduk. Aradmz, boyu birka santimetreyi
gemeyen minik fosillerdi; bizimkisi ok kk bir dnyayd.
Bu kapank halimiz, etrafmz kuatan ln usuz bucaksz
panoramasyla tam bir tezat oluturuyordu. Yry arkada
m bana sanki dnyadaki tek kii gibi gelirdi, bense btn
varlmla yerdeki ta paralarna adanmtm.
Gndelik yrylerimizin nemli bir blmnde ben
sorularmla kendisini bunaltrken, Chuck bana kar son
derece sabrlyd. Kemiklerin nasl bulunacan tam olarak
anlatmasn istiyordum. Dokusu kayannki gibi deil, kemi-
inki gibi olan bir ey, di gibi parldayan, kumta paras gibi
deil, kol kemii gibi grnen bir ey, yani farkl bir ey ara
mam gerektiini defalarca syledi. Kolay grnyordu, ama
ne demek istediini tam kavrayamyordum. Elimden geldiin-
ce urayor, yine de kampa eli bo dnyordum. Ayn kaya
lara baktmz halde, Chuck kampa torba torba fosille dner
ken elim bo dnmek benim iin artk iyice utan verici olma*
ya balamt.
Sonunda bir gn, lde gnein altnda parldayan ilk di$
param grdm. Kumta molozlarnn zerinde oturuyor
dum; ite oradayd, apak grnyordu. Di minesin111'
hibir tata olmayan bir prlts vard; daha nce grd
O l!>l \ R H I k V I - m

hibir eye benzem iyordu. A slnda tam olarak da deil.


nk bunlara her gn bakyordum. Aradaki fark, sonunda
grmem olmutu. T ala kemik arasndaki ayrm artk fark
etmitim. Di parlyordu, parladn grnce kntlarn da
ayrt edebildim. Tek bana duran bu di, kkleri dnda, olsa
olsa 10 kuruluk m adeni para byklndeydi. Ama bana,
bir mzede sergilenen en byk dinozor kadar muhteem
grnyordu.
Birden, ln zemini kemikle doldu; nceden tatan baka
bir ey grmezken artk her yerde minik kemik ve fosil
paralar gryordum, sanki yeni bir gzlk takmtm ve
kemik paralarnn hepsi bir projektrle aydnlanmt. Bu
diin hemen yannda baka kk kemik paralar, onlarn
yannda da baka diler vard. D salam kalm, paralanm
bir ene kemii grdm. Artk, her akam kk torbalarm
dolu halde kampa dnmeye balam tm .
Sonunda kemikleri ben de grebiliyordum ve nceden
bana geliigzel bir aba gibi gelen ekip almas artk kesin
likle dzenli bir alma gibi grnmeye balamt. Kimse
le yle geliigzel dalm yordu; sze dklm ese de,
gereklere dayanan kurallar vard. Birinci kural: nceki dene
yimlerinizde araziyi tararken kazanm olduunuz zihinsel
imge ya da grsel ipularndan yola karak, en bereketli gr
nen kayalara ynelin. kinci kural: Kimsenin izinden git
meyin; yeni bir araziyi aratrn (Chuck, bu kural bozmama
nezaketle gz yum m utu). nc kural: Eer gznze
kestirdiiniz alanda biri varsa, o zaman baka bir iyi alan sein
ya da o kadar mit verici olmayan baka bir yer bulun. lk
gelen, en byk pay alr.
Zamanla, baka tr kemiklere ait grsel ipularn da
renmeye baladm: uzun kemikler, ene kemikleri ve kafa-
tas Paralar. Bunlar bir kez grm eye baladktan sonra, bir
daha bu yeteneinizi kaybetmezsiniz. Tpk usta bir balk
nn, suyu ve iindeki balklar "okuyabilmesi gibi, bir fosi]
kifinin kafasnda da, kayalar fosil kaynar gibi gsteren
imgeler vardr. Artk, kemik fosillerinin farkl kayalarda, farkl
kta nasl grnd, benim kafam da da canlanmaya
balamt. Sabah gneinde fosil bulmak, ikindi gneinde
fosil bulmaktan ok farklyd, nk zemindeki k ona gre
deiiyordu.
Yirmi yl sonra, ister Fas'n Trias dneminden, ister Elle*
mere Adas'nn Devoniyen dneminden olsun, yeni bir yerde
fos aradm her seferinde ayn deneyimi yaayacam artk
biliyorum. lk birka gn, tpk 20 yl nce Chuck'la Arizo-
na'da olduu gibi, bocalayacam. Tek fark, aradm fosil
imgesinin eninde sonunda kafamda canlanacandan artk
emin olmam.
Chuckla yaptmz aramann tek amac, gn na
karabileceimiz ve fosil asndan zengin bir katman belir
lemeye yetecek kadar kemik fosili ieren bir kaz alan bul
makt. Ekibe katldm srada Farish'in ekibi zaten byle bir
alan, yani st ste kk hayvan iskeletlerinin bulunduu 30
metrelik bir kaya paras kefetmiti.
Farish'in kefettii bu fosil ukuru, ok ince taneli tortul
ierisindeydi. in pf noktas, fosillerin en fazla bir m ilimetre
kalnlndaki ince bir katmandan ktn fark etmekti. Bu
katman aa bir kez ktktan sonra kemik bulma ansnz ok
yksekti. Fosiller kckt; en fazla be santimetre uzun*
luundayd. Renklerinin siyah olmas da, kahverengiye ahn
kayalarn zerinde sanki is lekesiymi gibi durmalarna neden
oluyordu. Bulduumuz kk hayvanlar arasnda kurbaala

(ilk ortaya kanlardan bazlar), bacaksz amfibiler, kerten

kele ve dier srngenler, en nemlisi de ilk m e m e lilo r d

bazlar vard.

I 2 |
JJWSS
nii i.k r vi rdi

Burada en can alc nokta, ilk m em elilerin kk, hatta ok


kk olmalardr. D ileri en fazla 2 milim etre uzunluunday-
d. Onlar iaretleyip karrken ok dikkatli, hatta ou kez
ok ansl olmanz gerekiyordu. E er zerleri bir ta krntsy
la ya da biraz kum tanesiyle rtlyse, fosilleri hi fark etme
yebilirdiniz bile.
Beni cezbeden de, ite bu ilk memelilerin grntsyd.
Fosil katmanyla karlar, sonra tm yzeyi 10 numara by
tecimle iyice tarardm. Dizlerim in zerine ker, ellerimi yere
yaslar, yere 5 santim etre m esafeden bytecimle bakarak her
eyi dikkatle incelerdim. Bu ie o kadar dalardm ki hep iste
meden komumun alanna girer, ancak bam dan aa bir
torba dolusu toprak b o ca edildiinde arazimin dna kma
mam gerektiini hatrlardm. Yine de bazen, umulmadk bir
anda ansm yaver gider ve kkl bir balanty en batan fark
ediverirdim. kntlar ve kkleriyle diler, minik birer baa
benziyor, kntlar ok zel bir durumu aa vuruyordu. Her
diin, st ve alt dilerin birbiri zerine kapand yzeyinde
kendine zg bir anma izi vard. H assas ineme eklimize
ait ilk bulgular, 190 milyon yllk minik bir memelide gry
ordum.
Bu anlar yle etkileyiciydi ki mrm boyunca unutmaya
cam. Krlp ufalanan bu kayalarda, insanlarn dnme ek
lini deitirebilecek nesneleri kefediyordum. nsan bu kadar
ocuksu hale getiren, hatta yerlerde srndren bu
faaliyetlerle, insanolunun en byk entelektel emelleri
arasndaki bu yaknlk, aklmdan hi kmad. Yeni bir yeri
kazmaya baladm her seferinde kendime bunu hatrlatmaya
altm.
O sonbahar okula dndm de byk bir keif seferi
yapma hevesine kaplmtm. Kendi seferimi dzenlemek
atyordum, ama byk apl bir geziyi gerekletirecek kay-

I 83 |
nam yoktu; bu yzden Connecticuttaki yaklak 200 milyon
yllk kayalar incelemekle ie baladm. 19. yzylda fazlasyla
incelenmi olan bu kayalar, baz nemli fosillerin kefine
sahne olmutu. Bytecimle ve ok ie yarayan kafamdaki ilk
memeli imgesiyle bu kayalara gidersem pek ok gzel para
bulacam dndm. Bir kamyonet kiraladm, yanma bir
kasa saklama torbas aldm ve yola koyuldum.
Bir ders daha alm oldum: Hibir ey bulamadm. Bala
dm yere geri dnmtm, yani okulun jeoloji ktphane
sine.
Bana, yeryznde akta duran 200 milyon yllk kayalann
olduu bir yer gerekiyordu. Connecticutta sadece yol amak
iin kesilen kayalar vard. deal yer, dalgalarn bol miktarda
yeni paralanm kaya tad bir deniz kys olurdu. Haritaya
bakp seimimi yaptm: Trias ve Jura dnemi kayalannn
(yaklak 200 milyon yl yanda) yzey boyunca uzand
Nova Scotia. stelik blgeyle ilgili tantc yazlarda, bazen 15
metreyi aan, dnyann en byk gelgitlerinden bahsediliyor
du. Ne kadar anslydm.
Bu kayalar konusunda uzman olan Paul Olseni aradm;
kendisi Columbia niversitesinde ders vermeye yeni bala
mt. Fosil bulma ihtimali nedeniyle zaten heyecana kapl
mtm, Paulle konutuktan sonra ise iyice cotum. Bana,
kk memelilerin ve srngenlerin bulunabilecei ideal
jeolojiyi tarif etti: tarihncesinden kalma akarsular ve kum
tepecikleri, minik kemikleri koruyabilecek gerekli zelliklere
sahipti. Hatta kendisi de, Nova Scotiann Parrsboro kasabas

civarndaki sahil boyunca baz dinozor kemikleri ve ayak izlerl


bulmutu. Paulle birlikte, Parrsboroya gidip sahilde minik
fosiller aramak zere bir plan yaptk. Paul byk bir cmertli
gstermiti; nk bu blgede hakk vard. stelik brak,n
ibirliini, bana yardm etmek zorunda da deildi.
D L E R H E R Y E R D E

Paul Olsen, Nova Scotiann gelgit slklarnda ayak izleri kefederken.


Sular ykseldiinde, su seviyesi soldaki kayalklara kadar ulayordu.
Soldaki ok, zamanlamada hata yapacak olursak bir anda skp kaldmz
ve saatlerce kurtulamadmz yeri iaret ediyor. Fotoraflar yazar tarafn
dan ekilmitir.

Oluturduumuz plan Farishe dantm; bana para teklif


ettii gibi, fosil keif uzmanlar Bili ve Chuck da yanm a
almam nerdi. Para, Bili, Chuck, Paul Olsen, ideal ve kefe
ak kayalar! Baka ne isteyebilirdim ki? Ertesi yaz, kendi
dzenlediim ilk fosil keif gezisinin bandaydm.
Saha ekibimle, yani Bili ve Chuckla kiralk bir kam yonete
atlayarak Nova Scotia sahillerine doru yola ktk. aka gibiy
di- Benim toplam yaadmdan daha uzun srelik bir saha
deneyimine sahip Bili ve Chuck ile birlikte olduum a gre,
Ben sadece szde liderdim. Fosil keif tahminlerini onlar
yapyor, ben de akam yemeklerini smarlyordum.
Nova Scotiadaki kayalar, kendilerini Fundy Koyu boyun-
ca uzanan, turuncu kumtandan muhteem uurumlarda gs-
*eriyordu. Her gn, karann ilerine doru giren yaklak 800
metrelik gelgitler oluyor, muazzam byklkte turuncu yerli
kayalar ortaya kyordu. ok gemeden eitli arazilerde
kemikler bulmaya balamtk. Kayalklardan minik beyaz
kemik paracklar kyordu. Paul, her yerde hatta her gnk
gelgitlerin at slklarda bile ayak izleri buluyordu.
Chuck, Bili, Paul ve ben, Nova Scotiada iki haftamz
kazarak geirdik, kayalarn arasnda saplanp kalm ince
kemik tabakalar, paracklar bulduk. Grubun fosil hazr
laycs olan Bili, kemikleri laboratuvarda, mikroskop altnda
daha kontroll koullarda inceleyebilmesi iin, sahadayken
onlar hepten aa karmamam, zerleri hl kumtayla
kapl haldeyken sarp saklamam iin beni srekli uyaryordu.
yle yaptk, ama getirdiimiz paralar beni hayal krklna
uratacakt: sadece birka ayakkab kutusu dolusu ta, minik
kemik paracklar ve tabakalar... Eve dn yolunda, pek bir
ey bulamasak da nemli bir deneyim edindik diye dnd
m hatrlyorum. Dnte bir hafta izin aldm; Chuck ve
Bili de laboratuvara dndler.
Bostona geri dndkten sonra bir gn, Chuck, Bili ve ben
le yemeine kmtk. Baz meslektalarmz mzeyi
ziyarete gelmiti, bana bakyor, gelip elimi skyor, tebrik ediy
or ve srtma vuruyorlard. Bana sanki fetih yapm bir kahra
manmm gibi davranyorlard, ama nedeni hakknda hibir
fikrim yoktu; tuhaf bir aka gibiydi, sanki beni oyuna getiri
yorlard. Bana Billin laboratuvarma gidip dlm grmemi
sylediler. Ne dneceimi bilemeden laboratuvara kotum-
Billin mikroskobunun altnda, boyu en fazla 1,5 cm^
minik bir ene duruyordu. zerinde kck birka di vard
enenin bir srngene ait olduu besbelliydi, nk dilef,n
sadece birer kk vard, oysa memeli dilerinin birka k^11
olur. Ama dilerin zerinde plak gzle bile se e b ile n mfl
kntlar ve izikler bulunuyordu. Dileri m ik r o s k o p dt*1

I 86 |
inceleyince byk bir srprizle karlatm: diin kntlarn
daki kk anma izleri. Bu, dileri birbiri zerine kapanan
bir srngendi. Fosilim, ksmen memeli, ksmen srngendi.
Bili, benden habersiz, ta ynlarmzdan birinin sarg-
lann zm, ok minik kemik paralar grm , bunlar mik
roskop altnda ineyle temizleyerek hazrlamt. Sahadayken
hibirimiz farknda deildik, ama keif gezimiz muazzam bir
baar olmutu. Hep Billin sayesinde.
O yaz ne renmitim? Birincisi, Chuck ve BiLTin szn
dinlemeyi rendim. kincisi, en byk keiflerin sahada
deil, fosil hazrlayclarnn elinden ktn rendim. Son
radan anlalaca gibi, saha almasyla ilgili en nemli ders
leri henz almamtm.
Bilim bulduu srngen bir Tritheledont idi; yani Gney
Afrikal olarak bilinen, imdi de Nova Scotial bir canlyd.
ok ender bulunuyordu, o yzden ertesi yaz baka Trithele-
donthr bulmak iin Nova Scotiaya tekrar gitmek istiyorduk.
Btn k gergin bir bekleyile geirdim. Fosil bulmak iin
buzlan krabileceimi bilsem gidecektim.
1985 yaznda, Tritheledontu bulduumuz yere gittik. Fosil
yata, sahille ayn seviyedeydi. Birka yl evvel buraya kaya
lklardan kopan bir para dmt. Gnlk gezintilerimizi
planlarken ok dikkatli olmalydk: Sular ykseldii zaman
fosil yatana ulalamyordu, su o kadar ykseliyordu ki de
nizden gitmek gerekiyordu. Parlak turuncu kaya paramz
bulabilmek iin blgenin etrafnda dolandmz o ilk gnn
heyecann mrm boyunca unutmayacam. Bu an unutul
maz klan, nceki yl zerinde altmz alann, geen kla
birlikte dklp gitmi, ortadan kaybolmu olmasyd. O esiz
Tdtheledontfon iinde saklayan gzelim fosil alanmz, gel
gitlerle yokolup gitmiti.
iyi haberse -iyi denebilirse eer- sahil boyunca taranacak
kk bir turuncu kumta kitlesi daha olmasyd. Sahilin
byk bir ksm, zellikle de bizim her sabah dolamamz
gereken noktas, 200 milyon yl nceki bir lav akntsnn
rn olan bazalttan oluuyordu. Burada hi fosil bulamaya
camzdan kesinlikle emindik, nk bir zamanlar ar kzgn
haldeki bu kayalarn, ilerinde bulunabilecek fosillemi her
hangi bir kemii koruyamayaca apak ortadayd. Gezileri
mizi gelgitlere gre planlayarak blgede be alt gn harcadk,
turuncu kumtalarm yoklayp eeledik ama hibir ey bula
madk.
Asl byk olay, yerel gzellik yarmasnda Parrboro
Gzellik Kraliesine tacn giydirecek jri yeleri arayan,
yrenin Lions Kulb bakanmn bir gece kampmza ura
mas sonucu gerekleti. Yarma srasnda taraflar hep bir
birine girdiinden kasabal, bu zorlu grevi hep yreyi ziyaret
edenlerden bekler olmutu. H er zaman jrilik yapan
Quebecli yal ift, bu yl kasabay ziyarete gelmedii iin
onlarn yerine ben ve ekibim davet edildik.
Ancak, jri olarak deerlendirme yapp tartmakla fazlaca
zaman harcayarak ok ge saatte yatmamzn ve gelgiti de
unutmamzn sonucu olarak, ertesi gn bazalt kayalklarda;
yaklak 15 metre geniliindeki kk bir burun zerinde iki
saat kadar aklp kaldk. Kayalar, fosil aramak iin kimsenin
seecei trden deildi, volkanik kkenliydi. Sklncaya kadar
ta sektirdik, sonra da ilgin kristal veya mineral p arala
bulma midiyle kayalar incelemeye baladk. Bili bir keyi
kayboldu, ben de arkamzdaki bazaltlara bakyordum. On da
kika sonra bana seslenildiini iittim. Bill'in o fazlasyla sakin
ses tonunu hi unutmayacam: Neil, bir baksana buraya-
Ama keyi dner dnmez Bill'in ne kadar heyecanl old
unu fark ettim. Sonra da ayann altndaki kayalar grd
Kayalardan kk beyaz paralar kyordu. K em ik foSI
D I > I I R H I K r Kn I

hem de binlerce.
Tam aradmz eydi; kk kemiklerle dolu bir yer.
Sonradan anladk ki, bu volkanik kayalar, tm yle volkanik
deildi, kayaln iinde boydan boya kum ta krklar seili
yordu. Bu kayalar, ok eskiden, volkanik bir patlam ayla biri
ken keltiden olumutu, keltinin iinde de skp kalm
fosiller vard.
Bu kayalardan tonlarcasn beraberim izd e gtrd k.
Talarn ierisinde baka Tritheledontlar, baz ilkel tim sahlar
ve kertenkeleye benzer baka srngenler vard. T abii ki,
ilerinde en deerlisi Tritheledontlard, nk baz tr srn
genlerin, ta o zamandan bizdeki memeli tarz inem e ekline
sahip olduklarn gsteriyorlard.
lk memelilerde, rnein FarislTin ekibinin A rizona'da
ortaya kardklarnda, ok hassas bir srma biim i gze
arpyordu. st enedeki dilerin kntlar zerinde yer alan
anma izleri, alt enede dilerinin zerindekilerle ayna im ge
si gibi uyuuyordu. Anma izlerinin ortaya kard rnt o
kadar belirgindir ki, erken memeliler arasndaki farkl trleri,
bu anma ve dilerinin birbiri zerine kapanma (oklzyon)
eklinden ayrt etmek mmkndr. FarislTin Arizona'da bul
duu memelilerin dilerindeki knt ekilleri ve ineyileri,
Gney Amerika, Avrupa ve in'de ayn aa ait memelilerin-
kinden farklyd. Eer bu fosilleri bir tek yaayan srngenler
le karlatrmakla yetinmek zorunda kalsaydk, o zaman m e
melilerde beslenmenin kkeni byk bir sr olarak kalrd.
Baha nce de sz ettiim gibi, timsahlarn ve kertenkelelerin
oklzyonu, baka canllarmkine benzemez. te bu noktada
Tritheledont gibi canllar devreye girer. alar ncesine, N ova
Scotia'daki gibi 10 milyon yllk kayalara baktmzda, bu
ineme eklinin ilk halini Tritheledontlarda grrz. Dile-
rmin zerindeki kntlar, memelilerde olduu gibi, tam tam

I 89 I
c Y l l / m k HA Ik

na birbiri zerine kenetlenmez; st enedeki dilerin i yz,


alt enedeki dilerin d yz zerinden, makas hareketine
benzer biimde kayar. Kukusuz dilerin birbiri zerine
kapanmasnda meydana gelen bu deiiklikler durduk yere
ortaya kmamtr. Memeli gibi ineyen ilk canllarn alt
ene, kafatas ve iskeletlerinin de memeli zellikleri gsterme
si artc olmayacaktr.
Fosil kaytlarndaki diler ok iyi korunmu olduundan,
alar boyunca ortaya kan belli bal ineme ekilleri -ve
yeni beslenme ekillerine geebilme kabiliyeti- hakknda ok
ayrntl bilgiye sahibiz. Memelilerin yks byk oranda,
besinleri yeni yntemlerle ilemelerinin yksdr. Fosil kay
dnda Trithe/edon tlarla karlamamzdan ksa sre sonra
birok yeni memeli tr ve bunlarda da yeni di eitleri, yeni
kenetlenme ekilleri ve dilerin yeni kullanm ekillerini
grmeye balyoruz. Dnyann birok blgesine ait kayalarda,
yaklak 150 milyon yl ncesine tarihlenmi ve yeni bir di
dizilimine sahip, kemirici boyutlarnda kk memeliler
ortaya kyor. Dilerinin bu yeni dizili ekli ise, bizim
varoluumuzun yolunu am durumda. Bu canllar zel

Nova Scotiada kefedilen bir Trithelcdont ve st enesinin bir ksm. 0


paras Lazlo Meszoley tarafndan izilmitir.

I 90 |
klan, az yaplarnn karmaklyd: enelerinde farkl trde
diler vard. enelerinin n tarafndaki diler, geridekilerden
farkl grnteydi; azlarnda bir tr iblm ortaya k
mt. ndeki kesici diler yiyecekleri kesmede, biraz gerideki
kpek dileri koparp paralam ada ve en gerideki az dileri de
ezip tmede zellemiti. Fareyi andran bu kk memeli
lerde gemiimizin nemli bir paras sakldr. kna olmady-
sanz, kendinizi kesici dileriniz olm adan bir elmay ya da az
dileriniz olmadan iri bir havucu yemeye alrken hayal edin.
Meyveden ete, etten pastaya kadar eitlenen zengin beslen
me eklimiz ancak, ok nceki memeli atalarmzda tam ola
rak birbiri zerine kapanabilen farkl trde dilerin bulunduu
bir azn ortaya kmasyla mmkn hale gelmitir. Ve bu az
yapsnn ilk evrelerine, Trithe/edontlarda ve tarihncesindeki
baka akrabalarmzda da rastlyoruz: n dilerimizin kenar
ve kntlar, arka dilerimizdekinden farkl bir ekildedir.

SERT K ISIM LA R: D L E R V E K E M K L E R
Dileri dier organlar arasnda zel klan, kukusuz en bata
sert olulardr. Dilerin, paraladklar yiyeceklerden daha
sert olmas gerekir; bir sngerle bir biftei kesmeye alt
nz dnebiliyor musunuz? Diler, pek ok bakmdan ta
kadar serttir, nedeniyse ierdikleri kristal molekldr. Hid-
roksiapatit olarak bilinen bu molekl, hem dilerin hem de
kemiklerin molekler ve hcresel altyapsn doldurarak di
leri ve kemikleri bklme, ezilme gibi zorlanmalara kar
direnli hale getirir. Diler kemikten daha serttir, nk d
yzeylerini oluturan di minesi, kemik de dahil olmak zere
vcuttaki tm yaplardakinden ok daha fazla hidroksiapatit
ierir. Die, kendine zg o beyaz parlakl veren ise di mi
nesidir. Tabii ki di minesi, dilerimizi oluturan katmanlar
dan sadece biridir. Pulpa ve dentin gibi i katmanlar da hid-
K / I M / P ! K M I K

roksiapatit ile doludur.


Sert dokular olan baka pek ok canl vardr; istiridye ve
stakoz gibi. Ama bu canllarn dokularn sertletiren hidrok-
siapatit deil, kalsiyum karbonat ya da kitin gibi baka mad
delerdir. Ayrca, bu canllarda bizden farkl olarak, vcutlarm
rten bir d iskelet vardr. Bizim sert ksmmz ieridedir.
Azmzdaki dilerimiz ve vcudumuzun iindeki kemik
lerimizle bize zg sertliimiz, bizi biz yapan en temel zellik
lerdendir. Yememiz, hareket etmemiz, soluk alp vermemiz,
hatta baz mineralleri metabolize edebilmemiz, hidroksiapatit
ieren dokularmz sayesinde mmkn olur. Bu yetenekleri
miz iin, balklarla ortak olan atalarmza kretmeliyiz. Yer-
yzndeki balk, amfibi, srngen, ku ve memelilerin hepsi
de bizim gibidir; hepsi de, hidroksiapatit ieren yaplara
sahiptir. Peki ama bu sert yaplar nasl ortaya kt?
imdi bu nemli, karmak meseleyi anlamaya alalm.
Dilerin ve kemiklerin neden ortaya ktn, ancak nerede,
ne zaman ve ne sertlikte ortaya ktklarn bilirsek anlayabili
riz. Bizdeki gibi sert dokular neden var oldu? Acaba, hayvan
lar yaadklar ortamdaki tehlikelerden korumak iin mi,
yoksa hareket etmelerine yardmc olmak iin mi? Bu soru
larn cevaplar, fosil kaytlarnda, yaklak 500 milyon yM
kayalarda sakl.
Tarihncesi okyanuslarndaki en yaygn fosillerden
bazlar, 500 ila 250 milyon yl yandaki konodontlardr.
Konodontlar, kitabn ileriki blmlerinde tekrar karm1^
kacak byk Rus biyologu Christian Pander 1 8 3 0 larda

kefetmiti. Konodontlar, gvdelerinde ineye benzer kn


tlan olan, kk, kabuklu organizmalardr. Pander den ^
yana, her ktada konodont bulundu; hatta yle yerler va _
ki, bir kayay krp da bol miktarda konodont bu lm ad ?1 j

olmaz. Konodontlarn bilinen yzlerce tr vardr.

I 92 |
: >! ; r r m i r v i r d i

Konodontlar, ok uzun sre boyunca bir m uamm a olarak


kalmt: Bilimciler yllarca, konodontlann hayvan m, bitki
n, yoksa mineral mi olduunu tartp durdular. Bu konuda,
herkesin tuttuu farkl bir kuram vard. Konodontlann bir
istiridye, snger veya om urgalya, hatta solucana ait bir para,
olduu bile iddia edilmiti. F osil kaytlarnda bu hayvann ta
mam ortaya karlnca btn bu speklasyonlar da sona erdi.
Her eyi akla kavuturan ilk rnek, Edinburgh niver-
sitesi'nin bodrum katn didik didik aratran bir paleontoloji
profesr tarafndan bulundu. Bodrum katta, iinde bir tae-
men bal varm gibi grnen bir ta levha vard. Taem en
balklarn biyoloji derslerinizden belki hatrlarsnz; bunlar,
enesi olmayan ok ilkel balklardr. Yaamlarn, baka balk
lara tutunarak ve onlarn vcut svlarndan beslenerek sr
drrler. Bu taem en izinin nnde, yine gm l halde ve
tuhaf ekilde tandk grnen kk fosiller vard: Kono-
dontlar. nce Gney Afrikada, sonra da A B D nin bat eyalet
lerindeki kayalarda taem enlere benzeyen baka fosiller de
kmaya balad. Bu canllarn hepsi de ok garip bir zellie
sahipti: Azlarnda toplu halde konodontlar vard. ka-
nlacak sonu ok akt: K onodon tlar diti. stelik sradan bir
di de de, tarihncesinde yaayan enesiz bir baln di
leriydi.
Fosil kaydmdaki en eski dileri zaten 150 yl nce bulm u,
ama ne olduklarn anlam am tk. Bu, fosillerin nasl korun
duuna balyd. Kukusuz sert ksm lar, rnein diler, daha
lyi korunur. Kaslar, cilt ve barsaklar gibi yum uak ksmlar
lse, genellikle fosillem eden yok olup gider. M zelerde
iskelet, kabuk ve di fosilleri odalar doldururken, paha
biilmez deerdeki barsak ve beyin fosillerinin says ok
azdr. Yumuak dokularn varlna ilikin kantlara rast-
kdmz ender durum larda ise, bulgular hep izlerden ibaret

I ^ I
l. M / m K B-Al ^

tir. Fosil kaydmz konodont dilerle doluydu, ama gvdeleri


bulmamz 150 yl ald. Konodontlarn ait olduu gvdelerle
ilgili tuhaf bir ey daha var; hi sert kemik barndrmyorlard.
Sonuta bu canllar, sert dileri olan yum uak gvdeli hayvan-
lard.
Paleontologlar yllarca, neden en nce hidroksiapatit
ieren sert iskeletlerin ortaya ktn anlamaya altlar.
skeletin ene, omurga ya da gvde iskeletiyle baladna
inananlara gre konodontlar, yersiz kan birer diten te
deildi. Vcudun, sert hidroksiapatit ieren ilk ksm dilerdi.
Sert kemikler, hayvanlardan korunm ak iin deil, onlar
yemek iin ortaya kmt. Yani, baln bal yedii bu lem,
gerekten ok sert balamt. nce byk balk kk bal
yedi, sonra da silahlanm a yar balad. Kk balk
silahland, byk baln enesi de bu savunmay yarabilecek
ekilde byd ve yar bylece srd gitti. Diler ve kemik
ler, bu yarn ehresini gerekten de deitirmiti.
Kafas kemikli ilk hayvanlardan bazlarn incelediimizde
durum iyice ilgin bir hal alr. lk konodont hayvanlardan
gnmze geldike, ilk kemikli kafal iskeletlerin neye ben
zediini grrz. Bunlar, 500 milyon yl nce yaam ve
Ostrakoderm ad verilen balk snfna aittirler ve Kuzey
Kutbundan Bolivyaya kadar dnyann her yerindeki kayalar
da bulunurlar.
Ostrakodermlerin kafa ksm, kemikten bir kalkann ^
gibi sard byk bir diskten oluur. Bir mzenin d o la b n d a n

karp size gsterecek olsam , bir tuhaflk olduunu anmd*


fark ederdiniz: kafa iskeleti, tpk bizim dilerimiz ya
baln pullan gibi parlaktr.
Bilimci olmann en keyifli yanlarndan biri, doann ^
yaatt hayret ve aknlktr. te, tarihncesinin bu an ^
maz enesiz balklar, yani ostrakodermlerde bunun 0

I 94 I
OI I I K II I R VI KM

rneini buluruz. O strakoderm ler, kemikli-kafal ilk canllar


dandr. Kafatasn kesip an, bir plastiin ierisine oturtun ve
mikroskobun altna koyun. Sradan bir dokuyla karlamaz
snz; bulup bulacanz bizim dilerimizdekiyle ayn doku
dur. Bir mine tabakas, hatta pulpa bile vardr. Bu zrh bt
nyle, birbirine kaynam binlerce minik diten olumutur.
Fosil kaydmdaki en eski rneklerden olan bu kemikli kafatas,
tamamen minik dilerden olum utur. Balangta canllar
srmak iin ortaya kan diler, sonradan, canllarn korun
mas amacyla farkl bir biim almtr.

Konodont (solda) ve ostrakoderm (sada). Konodontlar balangta yal-


tk halde bulunmulard. Hayvanlann tm hakknda daha fazla bilgi sahi
bi olduktan sonra, konodontlann pek ounun biraraya gelip, bu yumuak
gvdeli enesiz baln aznda bir di sras olarak ilev grd anlald.
Ostrakodermlerin kafalan, kemikten bir zrhla kaplyd. Bu zrhn katman
n mikroskop altnda minik di benzeri yaplardan olumu gibi grnr
(Konodont di modeli, Leicester niversitesinden Dr. Mark Purnell ve
bristol niversitesi nden Dr. Philip Donoghuenn izniyle alnmtr).

I 95 I
U/ l M I / 0 1 k A l I k

D LER , SA LG I B E Z L E R V E T Y L E R
Diler, tmyle yeni bir yaam eklinin habercisi olmaktan
te tmyle yeni bir organ yapm eklinin de balangcdr.
Gelimekte olan derimizin iki doku katman arasndaki etki
leim sonucu ortaya karlar. Kabaca, iki katman birbirine
yaklar, hcreler blnp oalr, katmanlar ekil deitirir
ve protein oluturmaya balarlar. D katmandan di minesi
nin ncl moleklleri, i katmandan da diin i ksmn olu
turan pulpa ve dentin kar. Zamanla di bir yapya kavuur,
sonra da, yontula yontula tre zg girinti ve kntlar oluur.
Diin oluumunu salayan, iki doku katman (d ksmda
ki daha sk, i ksmdaki de daha gevek yapda olan hcre
katmanlar) arasndaki etkileimdir. Bu etkileim sonucunda
doku bklr ve her iki katmann da dii oluturacak olan
moleklleri salglamasna neden olur. Deriden gelien tm
yaplarn (pullar, kllar, tyler, ter bezleri, hatta st bezleri)
temelinde bu etkileimin yatt bilinmektedir. Hepsinde de,
iki katman biraraya gelir, kvrlr ve protein salglar. Aslnda,
bu etkileim srecinde, iki tip dokuda da, byk oranda ayn
genetik anahtarlar etkili olur.
Bu sre, yeni bir imalat ve montaj ilemi gelitirmeye
benzer. Plastik enjeksiyon ilk icat edildiinde, o to m o b il

parasndan yoyoya kadar her eyin yapmnda kullanlm


Dilerde de ayn durum sz konusudur. Diin oluumuyla
sonulanan sre, bir kez ortaya ktktan sonra, deri iindeki
ok eitli yaplarn retimine uyarlanmtr. O stra k o d erm *

lerde bu durumun ar ulara vardn gryoruz; tpk ku$


srngen ve insanlarda da pek ok bakmdan old u u gibi* lk
bata diler kmasayd, hibir zaman pullar, tyler ya
memeler de olmayacakt. Dileri oluturan geliimsel ara'
baka nemli deri oluumlarnn yapmna uyum lu ^ ^
mitir. Di, t y ve meme gibi birbirinden ok farkl organ
D l.F .R H E R Y t R D i

ty
di

Kil

4 ty

di

Diler, memeler, tyler ve kllar. Hepsi de, iki deri katmanlarnn birbiriyle
etkileimi sonucu gelimitir.

gemii, birbirinden ayr dnlemeyecek kadar i ie ge


mitir.
Kitabn ilk drt blm, bir organn izini, farkl canllarda
nasl srebileceimizle ilgiliydi. 1. Blm de, tahminler yr
tebileceimizi ve tarihncesinden kalma kayalarda organ
larmzn farkl versiyonlarn bulabileceimizi grdk. 2.
blmde, benzer kemiklerin izini, balktan insana nasl sre
bileceimize baktk. 3. Blm, asl kaltsal paramzn (organ
n ina eden DNA ve genetik forml), ok farkl canllarda da
K . I M I / I X K i m i i k

nasl izlenebilecei ile ilgiliydi. Bu blm de ise, di, st bezi


ve tylerde, yine ayn temaya ulatk. Birbirinden farkl organ
larn yapld biyolojik sreler, ayn temann versiyonlardr.
Birbirinden farkl organlarn ve gvdelerin birbiriyle olan bu
kkl benzerliklerini fark ettiinizde, yeryzndeki farkl can
llarn, aslnda ayn temann versiyonlar olduunu da fark
etmeye balarsnz.

k
T

I i
BENC BLM

BAA GEMEK

Anatomi finalimden iki gece nceydi, sabahn ikisinde labo-


ratuvarda, kafa sinirlerini (kranial sinirler) ezberliyordum .
Kafatas iinde her biri tuh af bklm ler ve kvrmlarla dallara
ayrlan 12 ift kafa siniri vardr. B u sinirleri inceleyebilm ek
iin, kafatasn alndan eneye kadar ikiye ayrm, avurttaki
baz kemikleri de kesip am tk. te, kafann her bir yars bir
elimde, sinirlerin beyinden kp k afatas iindeki farkl
kaslara ve duyu organlarna doru izledii dolam bal yollar
inceliyordum.
Sinirlerden iki tanesi (trigem inal ve fasiyal sinirler) beni
bylemiti. Bu sinirler, karm akark bir dzenden yle basit,
yle olaanst bir sadelie varyordu ki, insan kafas gzm e
bambaka grnmeye balam t. D ah a nce bu sinirleri, ok
daha basit haliyle kpekbalklarndan biliyordum . G eri yeni
bir ey deildi, karlatrm al anatom i uzm anlar bundan en
az yz yl nce bunu fark etm ilerdi; am a bu zekice kefim in
ve yaknda gireceim snavn skntsyla nerede olduum u
unutmutum. Bir ara etrafm a baktm . G ecenin bir yarsyd ve
laboratuvarda tek bam aydm . stelik etrafm , zeri rtl
2-S insan kadavrasyla evriliydi. lk ve son kez olm ak zere
korkuya kapldm; yle ki, ensem deki tyler diken diken
hnutu, bacaklarm zerine deni yapt ve bir nanosaniyede
kendimi soluu kesilm i halde oto b s duranda buldum .
Tabii ki kendimi ok gln hissetm itim . K endi kendim e
|(,'l M 1/ P*- K 1 WAI IK

yle dediimi hatrlyorum: Shubin, kendini ok kaptrd^


Ama bu dnce uzun srm edi; ok gemeden evimin
anahtarlarnn laboratuvarda kaldn fark ettim.
Kendimi bu kadar kaptrmamn nedeni, kafa anatomisinin
ok byleyici ve harikulade oluuydu. Bilimin en keyifli yan.
larmdan biri de bazen, balangta kaotik grnen eylerin
dzenini aa karan bir rnty fark edivermektir. Karma
kark bir ey, basit bir plann bir paras haline geliverir ve bu
plann zne erebileceiniz eyi kavradnz hissedersiniz.
Bu blm, kafamzn iindeki z kavramakla ilgilidir. Bir de
tabii, baln kafasnn iindekini.

KAFANIN NDE KAOS


Kafa anatomisi hem karmak, hem de grlmesi zor bir yap
sergiler. Vcudun dier ksmlarnn aksine ban dokular,
kemikten bir mahfazayla evrilidir. Damarlar ve organlar
grebilmek iin avurtlar, aln ve kafatasn kesip amamz
gerekir. Bundan sonra da, karmakark bir misina ynn an
dran bir grntyle karlarz. Damarlar ve sinirler, kafa
tasnn iinden geerken tuhaf dolambal yollar izler. Bu
kk mahfazann iinde binlerce dala ayrlan sinirler, kaslar ve
kemikler toplanmtr. lk bakta, kafatasn donatan tm bu
tertibat, iinden klmaz karmakank bir yn gibi grnr.
Kafatasmz oluturan temel para vardr: plakalar,
bloklar ve ubuklar. Plakalar, beynimizi rter. Banzn tep'
sine hafife vuracak olursanz bu plakalar hissedersiniz

Kafatasmzn byk bir ksm, yapboz paralar gibi b i r b ir i

geen bu byk plakalardan oluur. Bu plakalar, doduk


muzda birbirinden ayrdr; aralarndaki bngldak denik

boluklar bebeklerde gzle grlebilir, hatta bazen alt*


beyin dokularnda nabzn att bile fark edileb ilir- b -
7A celd1?1
dke, bu kemikler de byyp geniler ve 2 yam v

I mo |
B A A C.'I C, M F K

mizde kaynam olurlar.


Kafatasmzn bir dier paras da, beynimizin altnda,
beynimizi tutan tabandr. Tepem izdeki plakaya benzeyen
kemiklerin aksine, taban oluturan bu kemikler blok eklinde
karmak yaplardr; ilerinden pek ok damar ve sinir geer.
nc kemik tr ise eneyi, baz kulak kemiklerini ve boaz
blgesindeki kemikleri oluturur. Bunlar, geliimlerinin ilk
dnemlerinde ubua benzer, sonradan blnr ve ine
memize, yutmamza ve iitmemize yarayacak ekilde biim
deitirirler.
Kafatasnn iinde, farkl organlarn barnd pek ok bl
me ve boluk vardr. Kukusuz, en byk yeri beyin igal eder.
Dier boluklarda gzlerimiz, kulaklarmzn bir ksm ve
burun yaplan yer alr. Ban anatomisini renirken en byk
zorluk, bu farkl boluklar ve organlar boyutlu grmektir.
Bamzdaki bu kemiklere ve organlara inemek, konu
mak, gzlerimizi ve bamz hareket ettirmek iin kullan
dmz kaslar tutunur. Bu kaslara giden 12 sinir vardr; hepsi
de beyinden kar ve bamzn farkl yerlerine doru yol alr.
Bunlar, her anatomi rencisinin kbusu kafa sinirleridir.
Ban zne inebilmek iin, nce kafa sinirlerine, kar-
makank bir yndan te bir ey olarak bakmalyz. Aslnda,
bu sinirlerin ou hi de kark deildir. En basit olanlar,
sadece tek bir ileve sahip, tek bir kasa ya da organa bal
sinirlerdir. Burun kanallarna giden kafa sinirinin, yani koku
sinirinin tek bir grevi vardr: Burun dokularndan ald bil
giyi beyne iletmek. Gzlerimize ve kulaklarmza giden baz
sinirler de, bu anlamda basittir: Grme siniri grmede, iitme
siniri iitmede rol oynar. Drt kafa siniri ise sadece kaslarn
hizmetindedir (szgelimi, gzlerin gz yuvarlar ierisinde
hareket ettirilmesine ya da ban boynun etrafnda hareket
dirilmesine yarar).

I 101 I
k ; | M / I M Ki BAI l k

kuramsal kafa insan kafas

Kafatasndaki ana tema: plakalar, bloklar ve ubuklar. Kafatasmzdaki


btn kemikler, bu gruptan birine dahildir.

Fakat drt tane kafa siniri vardr ki, bunlar tp rencilerini


delirtmekte yllarca rakip tanmamtr. Ama hakl gerekeler
le: Hepsi de ok karmak ilevler stlenirler ve bu ilevlerini
yerine getirebilmek iin ban iinde izledikleri yollar da ok
dolambaldr. Bu adan trigeminal sinir ile fasiyal sinir zel
likle bahse deer. kisi de beyinden kar ve dallara ayrlarak
kafa kartrc bir a olutururlar. Bir kablonun televizyon,
nternet ve ses bilgilerini iletebilmesi gibi, trigeminal ya &
fasiyal sinire ait tek bir dal da, hem duyularla hem de hareket
le ilgili bilgileri iletebilir. Duyu ve hareketle ilgili sinir lifl*n
ayr ayr, beynin farkl ksmlarndan kar, biraraya gelerek
kablolar oluturur (ite trigeminal ve fasiyal sinir dedii0112
yaplar, bu kablolardandr), sonra tekrar dallara ayrh1^
ban drt bir tarafna yaylrlar.
Trigeminal sinirin dallarnn balca iki grevi var*!
kaslar kontrol etmek ve yzn byk k sm n d an gelen ^
sal bilgiyi beyne iletmek. Trigeminal sinirin kontrol etti1

I 102 |
B A $ A CJ;C, M L K

lar arasnda, inemek iin kullandmz kaslarn yansra


kulan derinlerindeki minik kaslar da yer alr. Trigeminal si
nir, ayn zamanda yzmzdeki duyumla ilgili en nemli
sinirdir. Yzmze atlan tokadn, duygularmz incitmesinin
tesinde bu kadar canmz yakmas, ite bu trigeminal sinirin
yzmzden ald duyusal bilgiyi beynimize iletmesinden
kaynaklanr. Trigeminal sinirinizin nasl dallandn, di heki
miniz de gayet iyi bilir. Di kklerine farkl dallar uzanr; bu
dallardan birine yaplan tek bir uyuturucu ine, di kk
mzn farkl ksmlarndaki duyumlar keser.
Fasiyal sinir de kaslar kontrol eder ve duyusal bilgi iletir.
Mimik kaslarn kontrol eden ana sinirdir. Glmsemek,
kalarmz atmak, kaldrmak ya da drmek, burun delik
lerimizi geniletmek gibi eylemlerle gerekletirdiimiz yz
ifadelerinde bu minik kaslardan yararlanrz. Bu kaslara ok
betimleyici adlar verilmitir. Somurtmak iin kullandmz ve
az kelerini aa eken kasn ad depressor anguli oristir*.
Endieliyken alnmz buruturduumuzda kullandmz kasa
verilen mkemmel ad ise, corrugator superciliidir.** Burun
deliklerinizi geniletin, ite kullandnz kas nasalistir***. Bu
kaslarn her biri, mimik kaslarnn hepsi gibi fasiyal sinir dal
laryla kontrol edilir. Tek tarafl glmseme ya da gz kapak-
lannn kapanrken asimetrik oluu gibi durumlar, yzn bir
yanndaki, yani sa veya sol fasiyal sinirle ilgili bir bozukluun
belirtisi olabilir.
Artk, bu sinirleri renmek iin neden ge saatlere kadar
altm anlamaya balamsnzdr. Bu sinirler akl alr gibi
deildir. rnein, hem trigeminal hem de fasiyal sinirlerin,

Az kelerini aa eken anlam nda (.n .).

Ka-st blgesini buruturan anlam nda (.n .).


Nasal, burunla ilgili anlam na gelir (.n .).

I 103 I
J
H / M 1 / 0 1 M BAI l k

kulaklarmzn iindeki kaslara uzanan minik dallar vardr


Yzn ve enenin tamamen farkl ksmlarna giden iki farljj
sinir, neden birbirine bitiik duran kulak kaslarna doru dal
lanr? Daha da karmak olan, trigeminal ve fasiyal sinirlerin
yzmze ve enemize doru dallara ayrlrken birbirlerini
aprazlamasna kesmesidir. N eden? Gereinden fazla gibi g-
rnen birok ilev ve izledikleri bylesine dolambal yollarla
bu sinirlerin, kafatasm z oluturan plakalar, bloklar ve
ubuklarla nasl rtt yle dursun, yaplarnn da man
tkl hibir aklamas yok gibi grnyor.
Bu sinirlerle urarken aklma, 2 0 0 r d e Chicago'ya tan
dm ilk gnler geldi. Aratrma laboratuvar iin bana yz
yllk bir binada, yer ayrlmt. Laboratuvara elektrik tesisat,
shhi tesisat ve havalandrma gerekiyordu. Binann ilerine
girebilmek iin ustalarn duvarlar yktklar o gn hatrla
dm. Ustalarn, duvarn iindeki su ve elektrik tesisatyla kar
latklarnda verdikleri ilk tepki, benim insan kafasn ap
trigeminal ve fasiyal sinirleri ilk kez grdmde verdiim
tepkinin aynsyd. Duvarlarn iindeki elektrik tesisat, kablo
lar ve borular karmakarkt. Akl banda hi kimse, sfrdan
balayp, kablolarn tuhaf dolambalarla denecei byle bir
bina planlamazd.
te asl mesele de buydu. Eski bir plana gre 1896'da ina
edilen binann tesisatnda, daha sonraki yeniliklerin
tirdii biimde dzenlemeler yaplmt. Binann elektrik
shhi tesisatn zebilmek iin, nce gemiini ve her yeI
kuak bilimcinin ihtiyacna gre nasl yenilendiini anlam*
gerekir. Ayn ekilde insan kafasnn da uzun bir ge<?
vardr. Trigeminal ve fasiyal sinirler gibi karmak sinir
ancak bu gemile aklanabilir.
Gemi, bizim iin yumurtann dllenmesiyle ba Y

1 04 |
RAl j A (. I MI K

EMBRYODAK Z
Kimse hayata bir kafayla balam az; sperm ve yumurta biraraya
gelip tek bir hcre oluturur. Dllenme anndan balayarak
hayatn nc haftasna kadar geen srede, tek bir hcre
den, nce bir hcre yumana, sonra disk biimli bir hcre
topluluuna, sonra da, kabaca bir boruyu andran ve eitli
trde dokular ieren bir eye dnrz. 23. gnle 28. gn
arasnda, bu borunun n ucu kalnlar, kendi zerine katlanr
ve embriyo daha o zamandan fets pozisyonunda kvrlm
gibi grnr. Bu aamada kafa, iri bir topaa benzer. nsan
kafasn oluturan en nemli unsurlar ite bu topan taban
ksmndadr.
Bu blge civarnda oluan drt minik kabartdan, grtlak ve
yutak yaplar geliecektir. Yaklak 3. haftada bu kabartlar
dan ilk ikisi, drt gn sonra da dier ikisi belirir. Bu kabartlar,
d taraftan pek belli olmaz: Belli belirsiz bir yuvarlaktan iba
rettirler, aralarndaki ince krklktan seilirler. Bu kabart ve
krklklarn bana gelenleri izledike, trigeminal ve fasiyal
sinirler de dahil, ban gzelliini ve dzenini fark etmeye
balarsnz.
Yay ad verilen bu kabartlardaki hcrelerden bir ksm
kemik dokusunu, bir ksm da kaslar ve kan damarlarn olu
turacaktr. Her yayn iinde karmak hcre topluluklar yer
alr; baz hcreler hemen orackta blnrken bazlar uzun
bir yol kat edip yayn iine yle girer. Her yaydaki hcreleri,
erikin organizmada aldklar konumlara gre tanmlarsak, o
zaman her ey anlam kazanmaya balar.
Birinci yayn dokular, en sonunda st ve alt eneyi, iki
minik kulak kemikiini (eki ve rs) ve bunlara giden tm
damar ve kaslar oluturur. kinci yay, nc kulak kemik
iini (zengi), grtlakta yer alan ok kk bir kemii ve
mimik kaslarnn byk bir ksmn oluturur. nc yay,

I 105 I
u. I M 1/ m K I I' Al I k

boaz blgesinin daha derin ksmlarnda, yutakta yer alan ve


yutkunmak iin kullandmz kemikleri, kaslar ve sinirlen
oluturur. Son olarak, drdnc yay, boazn en derin ksm,
larn oluturur; buna grtlak (larinks) ve grtla evreleyerek
ilevine yardmc olan kas ve damarlar da dahildir.
Eer bir topluine ba kadar klp geliim evresindeki
bir embriyonun azndan ieri doru ilerleyebilecek olsaydk
bu kabartlara karlk gelen girintiler grrdk. Bu girintiler
den drt tane vardr. D taraftaki yaylar gibi, bu girintilerin
zerindeki hcreler de nemli yaplar oluturur. lki uzayarak
staki borusunu (yemek borusu) ve kulaktaki baz yaplan
oluturur. kincisi, bademciklerimizin bulunduu boluu
oluturur. nc ve drdnc girintiler ise paratiroit, timus
ve tiroit gibi nemli bezleri oluturur.
Bu anlattklarmla size, en karmak kafa sinirlerinin ve
ban nemli bir ksmnn anlalmasn salayacak nemli
ipularndan birini vermi oldum. Trigeminal siniri anlamak
istiyorsanz birinci yay dnn. Fasiyal sinir iin ikinci yay.
Trigeminal sinirin hem alt ve st ene, hem de kulaa gitme
sinin nedeni, dallarnn ulat tm yaplarn esasen birinci
yaydan gelimi olmasdr. Ayn ey, fasiyal sinir ve ikinci yay
iin de geerlidir. Fasiyal sinirin liflerini alan mimik kaslanyb
kulak kaslarnn ortak noktas, ikinci yaydan tremi olma
lardr. nc ve drdnc yayn sinirleri ise, srf kendi yay
larndan kan yaplar sinirlerle donatmak iin byle karma
k yollar izlerler. Aralarnda glossofaringeal sinir (dil-y11^
siniri) ile vagus sinirinin de bulunduu nc ve d r d n * -
yay sinirleri, ndekilerle ayn yolu izleyerek kendi yaylan11
oluan yaplara ularlar.
Kafadaki bu temel modeli dikkate alarak dn -
R'
mzde, anatomi yklerinden bir tanesi anlam ka7n1^ ^
yete gre, 1820de Johannes Goethe, Viyana'daki

I 106 I
mezarlndan geerken rmekte olan bir ko iskeletine rast
ger. Omurgas aa km, kafatas hasar grm haldedir.
Goethe, ilahi bir ilhamla birden, kafatasndaki krklarn, kafa
tasnn bir omur yn gibi grnm esine neden olduunu fark
eder. Goetheye gre kendisine vahyolunan, asl plandr: K a
fann, biraraya gelip kaynaan ve bylece beynim izi ve duyu
organlarmz koruyacak bir at oluturan om urlardan olu
mu olmas. Bu, ba ve gvdeyi ayn tem el plann iki farkl
versiyonu olarak birbirine balam as bakm ndan ok yeniliki
bir fikirdi. Bu fikir 1800lerde ime suyuna karm olm al ki,
aralarnda Lorenz kenin de bulunduu baka bilim ciler de
ayn zamanlarda, temelde ayn fikirle ortaya kvermilerdir.
Goethe ve ken farknda deillerdi, am a ikisi de ok
nemli bir ey bulmulard. Vcudum uz segm entli yapdadr
ve bu yap, omurlarmzda aka grlr. H er om ur, vcudu
muzun bir segmentini tem sil eden bir bloktur. Sinir sis
temimiz de, omurlarn dzeniyle yakndan ilikili olan seg
mentli bir yapdadr. Sinirler, om urilikten karak vcuda
yaylr. Omuriliin, her bir vcut ksm yla ilikili olan blge-

lnga yaylann embriyodan erikin organizmaya kadar takip edersek


^ ne>kulak, grtlak ve yutan kkenlerine ulaabiliriz. Kemik, kas, sinir ve
marlann hepsi de bu yaylarn iinde oluur.
-M i z n i M ,<AI IK

sinin dzeyine baktmzda, bu segmentli yaplanma a^


biimde ortaya kar. rnein, bacaklarmzdaki kaslara giden
sinirlerin omurilikten kt yer, kollarmza giden sinirlerin
kt yerin altndadr. Pek belli olmasa da, bamz da asim,
da ok segmentli bir dzenlemeye sahiptir. Szn ettiimiz
yaylar kemik, kas, damar ve sinir segmentlerini tanmlar. Eri
kin birine baktnzda bu modeli fark etmeyiz; bunu sadece
embriyoda grrz.
Embriyo dneminden erikinlie doru ilerledike kafa
tasmz, bu segmentli kkenini yanstan grnr kantlan
tmden kaybeder. Kafatasmzdaki plakaya benzer kemikler,
solunga yaylarnn zerinde oluur; hepsi de balangta ok
basit bir segmentli motif sergileyen kas, sinir ve damarlarmz
da erikin kafalarmz oluturmak zere yeniden dzenlenir.
Embriyo geliimi hakknda bilgi sahibi olmak, belirli do
um kusurlaryla doan ocuklarda sorunun kkenini araya
camz yeri tahmin etmede bize yardmc olabilir. rnein,
birinci yay sendromuyla doan ocuklarn eneleri fazla
kk, ilevsiz kulaklar da eki ve rs kemiinden yoksun
dur; birinci yaydan gelimi olmas gereken yaplan eksiktir.
Yaylar, en karmak kafa sinirlerinden kaslara, damarlara,

kemiklere ve iteki bezlere kadar, kafatasnn temel yaplan

iin birer yol haritasdr. Yaylar, bir konuda daha rehberlik

eder: kpekbalklaryla olan ok derin balanmz anlamada.

M ZDEK K PEK BA LI I
Avukat fkralarnn ounun anafikri, avukatlarn aslnda doy
mak bilmez kpekbalklar olduudur. Bu tr fikralann y111
moda olduu sralarda embriyoloji dersi verirken, bu ak0
aslnda hepimizle ilgili olduunu dnmtm. Hepin11 ^
iime uram kpekb alklaryz (ya da daha kts,
zin iinde bir avukat var).

| 108 |
B A * A C. K ' M '.K

Grdmz gibi kafam zla ilgili srlar, karm ak kafa


sinirlerinin ve ban iindeki nem li yaplarn yol haritasn
salayan kabartlarda, yani yaylarda sakldr. Bu silik, zar zor
seilen kabart ve girintiler, ISO yldr anatom i uzmanlarn
megul etm ektedir; nk balklarn ve kpekbalklarnn
boaz ksmndaki solunga yarklarna benzerler.
Bu girinti ve kntlar balk em briyolarnda da vardr.
Girintiler balklarda sonunda, suyun solungalardan geebile
cei bir aklk halini alr. B izdeyse, bu girintiler kapanmtr.
Baz anormal vakalarda, solunga yarklar kapanm az, kese ya
da kist halinde ak kalr. rnein, brankial kist (solunga
risti), genellikle boynun iinde ak bir kese halindeki, sv
dolu, iyi huylu bir kisttir; bu kese, 3. ya da 4. yayn kapanma
mas yznden oluur. N adiren, eski solunga yay kkrda
na ait bir kalntyla, yani 3. yaydan kan solunga ubuu ye
rine geen minik bir ubukla doan bebekler olur. Byle
vakalarda cerrah m eslektalarm , bizi srm ak iin geri gelmi
olan ierideki bal am eliyat etm ek durum unda kalrlar.
Kpekbalndan insana her hayvan, geliim dnem inde
kafasnda bu drt yay tar. B u hikyeye asl renk katan, her
bir yayn iinde olup biten lerd ir. Artk, insan kafasyla
kpekbal kafas arasnda, en ince ayrntsna kadar bir kar
latrma yapabiliriz.
insanda ve kpekbalnda birinci yay inceleyecek olur
sanz, zellikle de ene b lgesin d e olan bitenin, bu iki canl
arasnda ok benzer olduunu grrsnz. E n nemli fark,
msandaki birinci yayn, ayn zam an da baz kulak kemikikleri
ni de oluturmasdr ki kpekbalklarnda bunu gremeyiz,
insanlarda ve kpekbalklarnda alt ve st eneye giden kafa
snirinin birinci yay siniri, yani trigem inal sinir olm as da ar
tc deildir.
ikinci solunga yaynn iindeki hcreler blnr, deiir

I 109 |
K- . v zn AUK

Geliim evresindeki bir kpekbahnn ve geliim evresindeki bir insann


solunga blgesi, ilk bata ayn grnr.

ve kkrdak ile kastan yapl bir para oluur. Bizde, bu kkr'


dak paras blnerek ortakulamzdaki kemikikten biri
ni (zengi kemiini), kafa taban ve boaz blgesindeki kk
yaplardan bazlarn oluturur. Bunlardan dil kemii (hyoid)
ad verilen kemik, yutkunm am za yarar. Sonu olarak,
nnzdeki bardaktan bir yudum aln, mziinizi d in le y in ve
bunlar iin ikinci yaydan gelien bu yaplara kredin.
Kpekbalklarnda, ikinci yay ubuu p a r a la n a ra k alt ve
st eneyi destekleyen iki kem ik oluturur: altta, bizdeki dil
kemiine benzeyen bir kemik, stte ise st eneyi tutan bab
bir kemik. Byk beyaz kpekbalnn bir eyleri (szgelimi
kafesin iindeki bir dalgc) hatr hutur y em ey e altg1111
izlediyseniz, bu srada kpekbalnn st enesinin ileri gen
hareket edebildiini fark etm isinizdir. kinci yayn st ketf
i, bu hareketi mmkn klan ve dnerek ilev gren ketf
kaldra sisteminin bir parasdr. st kemiin dikkate d *
kenkO^
bir zellii daha vardr. Bizim ortakulam zdaki
den birine, zengi kemiine benzer. K p e k b a lk la r n d a
B A> A (.,! C M i k

Bizim kafa sinirlerimiz (altta sada), ilk bakta kpekbalnnkilerden


(altta solda) farkl grnr. Ancak, yakndan bakarsanz byk benzerlik
ler olduunu fark edersiniz. Bizdeki sinirlerin neredeyse hepsi kpekbalk
larnda vardr. Benzerlikler bununla bitmez: kpekbalklar ve insanlarda
birbirinekarlk gelen sinirlerin yayld yapdar da ayndr; hatta beyinden
iklanda ayn dzeni izler (st solda ve st sada).

alt eneyi tutan kemikler, insanlarda yutkunmada ve iitmede


kullanlr.
nc ve drdnc yaylara gelince; bizim konuurken ve
okunurken kullandmz yaplardan pek ounun, kpek
balklarnda solungalar destekleyen dokulara karlk gel-
grrz. Yutkunurken ve konuurken kullandmz
^ SW ve kafa sinirleri, kpekbalklarnda ve balklarda solun

ki I 111 I
I C I M I / n t k! B A N K

galar hareket ettirir.


Kafamz inanlmaz derecede karmak grnebilir, ama ba-
sit ve mkemmel bir m odelden yaplmtr. ster bir kpek
balnn, ister kemikli bir baln, semenderin ya da insann
olsun, yeryzndeki her kafada ortak olan bir dzen vardr.
Bu dzenin kefi, anatomi uzmanlarnn ellerine geen her
trden embriyolar mikroskop altnda inceledikleri bir an,
19. yzyl anatomisinin en byk baarsdr. 1872de Oxford-
lu anatomi uzman Francis M aitland Balfour, kpekbalklann
inceleyip kntlar, solunga yaylarn ve iteki yaplar
grdkten sonra, kafadaki temel plan fark etmiti. Ne yazk
ki, bundan ksa bir sre sonra, svire Alplerinde daclk ya
parken geirdii bir kazada ld. Daha otuzlu yalarndayd.

SO LU N GA YAYI G E N L E R
Dllenmeden sonraki ilk haftada, solunga yaylarmzda ve
gelecekte beynimizi oluturacak tm dokularda gen gruplan,
birer btn olarak devreye sokulur, devre d braklr, yani
alp kapatlr. Bu genler, hcrelere, kafamzn farkl ksm'
larn oluturma talimat verir. Bamzdaki her bir blgenin,
kendisini dierlerinden ayran genetik bir adresi olduunu
varsayalm. Bu genetik adresi deitirerek burada geli?en
yaplarn trlerini de deitirmemiz mmkndr.
rnein, Otx olarak bilinen bir gen, ban, birinci yay111
olutuu n blgesinde etkindir. Bunun daha gerisinde, ba*1
arkasna doru, Hox ad verilen genlerin etkin olduunu
rz. Her solunga yaynn iinde, burada etkili olan farkl b
Hox geni tamamlaycs vardr. Bu bilgiyle, solunga y a ^
mzn ve bunlarn yapmnda etkinleen genlerin bir harita
karabiliriz. ^
Artk deneylere geebiliriz; bir solunga yaynn ge ^
adresini, bir dierininkiyle deitirelim. Bir kurbaa e

I 112 |
H A $ A (.I I (, M I K

sunu alp baz genleri devre d brakr, birinci ve ikinci yay


lardaki genetik sinyalleri birbirinin ayn hale getirirsek iki
eneli bir kurbaa elde ederiz; norm alde dil kem iinin
(hyoid) olmas gereken yerde bir altene kem ii (m andibula)
oluur. Bu, bize genetik adreslerin, solunga yaylarmz olu
turmadaki gcn gsterir. A dresi deitirirseniz yaydaki
yaplar da deitirmi olursunuz. B u yolla, tem el kafa tasa-
nmlanyla ilgili deneyler yapabiliyoruz: lerindeki genlerin
etkinliini deitirerek, solunga yaylarnn zelliklerini de
istediimiz gibi deitirebiliyoruz.

KAFALARIN Z N D E : K A F A S IZ K E R A M E T L E R D E N
KAFALI A TA L A R IM IZ A
Neden kurbaalarda ve kpekbalklarnda duralm ki?
Yaptmz karlatrmay, bcekler ya da solucanlar gibi b a
ka canllar da kapsayacak ekilde neden geniletm eyelim ?
Peki; ama brakn kafa sinirlerini, kafas bile olmayan bu can
llarla karlatrma yapm ann ne anlam var? Bu canllarn
iskeleti bile yok. Balklardan solucanlara getiim izde, ok
yumuak ve kafasz bir dnyayla karlarz. Yine de, yakn
dan bakarsak, bu canllarda da bizden bir eyler vardr.
niversite rencilerine karlatrm al anatom i dersi
verirken, ilk derse genellikle bir Amphioxus slaytyla balarz.
Her eyllde, M aineden C aliforniaya kadar, tm snflarda
projektr ekranlarnda yzlerce Amphioxus boy gsterir.
Neden mi? Omurgal hayvanlarla om urgasz hayvanlar arasn
daki basit ayrm hatrlyor m usunuz? Amphioxus bir solucan
dr, yani omurgaszdr. A m a balklar, am fibiler ve m emeliler
gibi omurgal hayvanlarla ortak pek ok zellii vardr.
Amphioxusun omurgas yoktur, ama om urgal tm canllar
gibi, srt boyunca uzanan bir sinir kordonu, ayrca, vcudunu
boydan boya geen ve bu ilie paralel uzanan bir ubuk vardr.

113 |
! (' IM 1 / 11 1 k HAI l k

Kafal hayvanlarn en yakn akrabalar solunga yarklan olan solucanlardr.


Burada, Amphioxus ve 530 milyon yl nce yaam bir solucan fosili
(Haikouella) modeli grlmektedir. ki solucann da birer notokordu, sinir
ilii ve solunga yarklan vardr. Bu solucan fosilini, inin gneyinde bulu
nan yz kadar rnekten biliyoruz.

Notokord olarak bilinen ubuk eklindeki bu yap, p eltem si


bir maddeyle doludur ve vcuda destek olur. Birer em briyo
iken bizim de notokordumuz vardr, ama Amphioxus\xn&n'
den farkl olarak bizimki paralara ayrlr ve sonunda omurla
arasnda yer alan disklerin bir paras haline gelir. Bu diskler
den biri krlacak ya da paralanacak olursa, bir z a m a n la r no
tokordu oluturan bu peltemsi madde, sinirlere dokunduu 11
da ya da omurlardan birinin dieriyle balantl h a r e k e t
mdahale ettiinde, ortal kasp kavurabilir. Omurg ^
daki diskleri incittiimizde zarar gren yap, v c u t pl*nl
ok eski bir bileenidir. Eksik olma Am phioxus. ^ ^
Amphioxus, solucanlar arasndaki tek rnek deildi ^
rneklerin bir ksm, bugnk okyanuslarda deil

I 114 I
haa t; c ; \ i k

Kanadadaki tarihncesi kayalarda bulunur. 500 milyon yl


dan yal tortul katm anlara gm l halde duran kk solu
canlarn ne kafalar, ne gelim i birer beyinleri, ne de kafa
sinirleri vardr. Kayalara bulam kk lekeleri andran bu
fosiller, pek bir eye benzem ese de, inanlm az derecede iyi
korunmu durumdadrlar. M ikroskop altnda incelerseniz, yu
muak dokularnn anatom ilerini en ince ayrntsna kadar
yanstan, mkemmel denecek kadar iyi korunm u izleri, hatta
bazen derilerinin izlerini bile seebilirsiniz. Bu izler olaan
st bir eyi daha yanstr. N otokordu ve sinir ilii olan ilk
canllardr bunlar. Ve bize, vcudum uzu oluturan paralarn
kkeniyle ilgili bir ey sylemektedirler.
Bu minik solucanlarla ortak bir noktam z daha var: solun
ga yaylar. Bu yaylardan bol m iktarda ieren Amphioxus ta,
her bir yayla ilikili olan bir de kk kkrdak ubuu vardr.
enemizi, kulak kemikiklerimizi ve grtlamzn paralarn
oluturan kkrdaklar gibi, bu ubuklar da solunga yarklarn
destekler. Kafamzn z solucanlara, yani kafas bile olmayan
organizmalara kadar uzanr. Peki, ama Amphioxus bu solunga
yaylanyla ne yapar? lerinden su pom palayarak kk yiye
cek paralarn szer. te kendi kafamzn tem el yaps da,
bylesine mtevaz bir balangcn rndr. Tpk dilerin,
genlerin ve yelerin yzyllar ierisinde deiiklie uramas,
ilevlerinin farkl amalara gre uyarlanmas gibi, bamzn
temel yaps da deiiklie uram ve uyarlam alardan
gemitir.

I us I
ALTINCI BLM

URSUZ V CU T PLANLARI

Biz insanlar, amaz bir dzenle biraraya gelen yaklak 2 tril


yon hcrelik bir bileimiz. Vcudumuz, tam da olmas gereken
yerde bulunan hcrelerimizle ve organlarmzla boyutlu
yapdadr. Kafamz en stte, omuriliimiz ise srtmza yakn
konumlanmtr. Mide ve barsaklarmz kann blgesinde, kol
ve bacaklarmz da yanlardadr. Bu temel yap, bizi hcre yn
larndan veya kmelerinden oluan ilkel canllardan aynr.
Ayn plan, dier canllarn vcut dzenlemelerinde de
nemli bir yer tutar. Bizim gibi, balklarn, kertenkelelerin ve
ineklerin vcutlar da n/arka, st/alt ve sol/sa simetrisine
sahiptir. n uta (dik duran bir insanda st ksma karlk gelir)
hep kafa yer alr, duyu organlar ve beyin de kafamn iindedir.
Vcudun srt ksmnda, gvde boyunca uzanan bir omurilik
bulunur. Yine bizim gibi bu hayvanlarn da vcutlarnn bir
ucunda azlan, dier ucunda da ans bulunur. n utaki kafa,
genellikle hayvann yzd veya yrd yne bakar-
Tahmin edebileceiniz gibi ans nde olsayd, bata su orta
mnda olmak zere pek ho karlanmaz, sosyal ortam larda da
sorun yaratabilirdi.
Denizanas gibi ok ilkel hayvanlarda bu temel tasannu pe
gremeyiz. Denizanas farkl bir vcut planna sahiptin hu^
leri biraraya gelerek, st ve alt olan diskler oluturmutur*
ve arka yz, ba ve kuyruu, ayrca sol ve sa taraf yoktu >
bakmdan denizanasnn vcut organizasyonu bizimkini
farkldr. Vcut plannz, bir sngerle karlatrmak

I 116 I
k lM R. SU/ \ l ' C I 1 M A NI ARI

bouna zahmet etmeyin. ok istiyorsam z deneyin, ama bu,


anatomik deil, daha ok psikiyatrik bir sonu verecektir.
Bu ilkel hayvanlarla kendim iz arasnda hakkyla bir karla
trma yapabilmek iin baz ara gerelere ihtiyacmz olacaktr.
Tpk kafalarda ve yelerde olduu gibi gemiimiz, dllenmi
yumurtadan erikinlie kadar olan geliimimizde kaytldr.
Embriyolarda, yaamn en byk srlarm aydnlatacak ipulan
ve bir de benim planlarm baltalayabilecek bir g sakldr.

GENEL P L A N : E M B R Y O L A R I K A R IL A T IR M A K
Lisansst eitimime m em eli fosillerini incelemek iin bala
dm; 3 yl sonra, tezim iin balklan ve amfibileri inceleyerek
bitirdim. Yoldan km -yle de denilebilir- embriyolar zerin
de almaya baladm zaman oldu. Laboratuvarda pek ok
embriyo bulundururduk: sem ender larvas, balk embriyosu,
hatta dllenmi tavuk yum urtalan bile vard. Bunlan hep mik
roskop altnda inceler, ilerinde olan bitene bakardm. Trlerin
hepsinde de embriyolar, boyu 2-2,5 c m y i gemeyen, minik
beyaz hcre kmeleri grnm ndeydi. Geliimlerinin seyrini
izlemek heyecan vericiydi; em briyo bydke, yumurtann
sans, yani embriyonun yiyecek deposu giderek klyordu.
Yumurtarun sans kaybolup gittiinde ise, embriyo genellikle
yumurtadan kacak kadar bym oluyordu.
Bu geliim srecini izlemek, dnce eklimde muazzam bir
deiime yol at. Sadece em briyodan ibaret bir balangtan
(kk bir hcre km esinden), tam olm as gerektii gibi dizil
mi trilyonlarca hcreden oluan kusursuz kular, kurbaalar ve
babalklar ortaya kyordu. Bununla da bitmiyordu. Balk,
amBbi ve tavuk embriyolar, biyoloji renim im srasnda gr
dm hibir eye benzem iyordu. Genel olarak hepsi birbirinin
aym gibiydi. Hepsinin de, solunga yaylan olan birer kafas
Vard; hepsinin, geliimine kabarklkla balayan kk birer

I 117 I
beyni vard; yine hepsinin kk ye tomurcuklan var<h
Aslnda tez konum, yani 3 yl boyunca asl ilgileneceim k0nu
da, bu yeler olacakt. Bu noktada, ku, semender, kurbaa ve
kaplumbaalarn iskelet geliimlerini karlatrrken, ku kana.
d ile kurbaa baca kadar birbirinden farkl yelerin oluum
evresinde birbirine ne kadar ok benzediini fark ettim. Bu
embriyolara bakarken hepsinde ortak olan bir plan gryor
dum. Sonunda hepsi farkl bir grnme kavuan bu trler, hep
benzer bir durumdan yola kyorlard. Embriyolar incelerken
memeliler, kular, amfibiler ve balklar arasndaki farkllklar,
temel benzerliklerin yamnda bana nemsiz gibi grnyordu.
Sonra Karl Ernst von Baerin almalar hakknda bilgi sahibi
oldum.
1800'lerde baz doa bilimcileri, yeryzndeki btn canl
lardaki ortak plan bulmaya urarken embriyolar incelemi
lerdi. Bu doa gzlemcilerinin en nemlisi Karl Enst von
Baerdi. Soylu bir aileden gelen von Baer, nce tp renimi
grmt. Hocas kendisinden, civciv oluumunu incelemesini
ve civciv organlarnn nasl gelitiini renmesini istemiti.
Ne yazk ki, von Baerin ne civcivler zerinde alabilm esi

iin gereken kuluka makinesini, ne de ok sayda yum urta


satn alabilecek paras vard. Yani durum pek parlak g r n m
yordu. Neyse ki, bu deneylerin m asrafn k a r l a y a b il e c e k zen
gin bir arkada vard: Christian Pander. Birlikte embriyo^
incelerken nemli bir ey fark ettiler: Tavuktaki btn organla
rn gemii, geliim evresindeki embriyonun doku katman
birine kadar takip edilebilirdi. Bu katman, daha so n r a ger^

yapraklan adn alacakt. Bylece von Baer ve P a n d e r , bu g

kadar ulaan efsanevi bir ne kavutular.


Panderin kefettii b u katm an, von Baer in nem ^
lar sorm asna vesile oldu. Bu dzen, hayvanlarn hepsin ^
myd? Kalp, akcierler ve kaslar, hayvanlarn hepsind

I 118 I
K L ' S L ' R S L / Y l l I I l l A \ | ARI

manlardan m oluuyordu? D aha da nem lisi, farkl trlerde de


ayn katmanlardan ayn organlar m oluuyordu?
Von Baer, P anderin tavuk em briyolarndaki bu katmam,
balk, srngen veya m emeli, eline geirebildii btn canllar-
dakiyle karlatryordu. Ve evet; hayvanlardaki her organ, bu
katmandan birinden oluuyordu. Gerekten de bu kat
man, her canl trnde ayn yaplan oluturuyordu. Szgelim i
kalp, btn trlerde ayn katm andan geliiyordu. Bir dier kat
man da, btn trlerde beynin kkeniydi vs... Erikinken ne
kadar farkl grnrlerse grnsnler, minik bir embriyoyken
trlerin hepsi ayn geliim evrelerinden geiyordu.
Bunun ne kadar nemli bir keif olduunu anlayabilmek iin
nce, dllenmeden sonraki ilk 3 hafta zerinde biraz daha dura
lm. Dllenme amnda yumurtann iinde ok byk deiiklik
ler meydana gelir (sperm in ve yumurtann genetik bileenleri
birbirine kaynar ve yum urta blnm eye balar). Sonunda
hcreler bir kre eklini ahr. nsanlarda, 5 gn getiinde bir
hcrelik yap drt kez blnerek 16 hcrelik bir kre olutur
mu olur. Blastosist ad verilen bu hcre kmesi, ii sv dolu bir
balon gibi grnr. Ortada toplanan svnn etrafm, hcrelerin
oluturduu kresel, ince bir eper sarmtr. Bu "blastosist
evresi nde, henz herhangi bir vcut plan olduuna dair bir
belirti yoktur. Bir "n ve "arkadan sz edilemeyecei gibi,
doal olarak herhangi bir organ ya da doku da ortaya kmam
tr. Dllenmeden 6 gn kadar sonra, bu hcre yuma annenin
rahmine tutunur, bylece anneyle embriyonun kan dolamn
birletirecek ban oluum sreci balar. Bir vcut plannn var
ana dair herhangi bir iaret, bu aam ada da yoktur. nsana
benzemek yle dursun, ortaya km olan yap, bildiiniz hi
bir memeli, srngen ya da balkla uzaktan yakndan alakas
olmayan bir hcre yumandan ibarettir.
anslysak, hcre yuma, annenin rahmi ierisine iyice yer-

I |
leir. Blastosist yanl bir yere yerleecek olursa, yan bir ^
gebelik sz konusuysa, sonulan tehlikeli olabilir. D gebelik,
lerin yaklak yzde 96s yum urta kanallannda (Fallop tpler)
dllenmenin gerekletii yere ok yakn bir blgede grlr.
Bazen mukoza salgs, blastosistin rahm e geiini engelleyerek
blastosistin tplere yerlemesine yol aar. D gebelik zamann,
da fark edilmezse, eitli doku yrtlm alanna neden olabilir. ok
nadiren blastosist, annenin vcut boluuna; barsaklar i]e
vcut duvan arasndaki bolua atlr. B u blastosistlerin, rektu
mun ya da rahmin d tabakasna yerletii daha da ender
durumlarda, fetsn, gebeliin sonuna kadar geliimini burada
srdrd olaand vakalara da rastlanr! Bu fetslerin, bazen
annenin kam alarak dnyaya getirilm esi mmkn olsa da, bu
tr bir yerleim genelde ok tehlikelidir; nk anne iin kana
maya bal lm riskini, normal gebelie kyasla 90 kat arttnr.
Her durumda, geliimin bu evresinde son derece mtevaz
bir grnt sergileriz. Dllenm eden sonraki ikinci haftann ba
nda, blastosist annenin rahmine yerlemi. Bu hcre yuma
nn bir ksm rahim duvannn iine gm l haldeyken, teki
ksm akta kalmtr. Bir balonun duvara doru bastrldm
kafanzda canlandrmaya aln: ite yasslap disk biimim
alm olan bu kre, insan em briyosuna dnecektir. Vcudu*
muzun tamam, bu yuman sadece st ksmndan, yani rahim
duvan iine gml ksm ndan oluur. Blastosistin bu diskm
altndaki ksm, yumurta sans olarak bildiimiz ksm ienr-
oluum evresinde, iki katmanl bir diske, yani bir frizbiye
zeriz. .
nrafcm
Bu oval frizbi nasl olup da von Baer'in germ
dnr, zamanla da insamnkine benzer bir grnm
nce, hcreler blnr ve g eder, bylece
zerlerine katlanr. Sonunda, dokulann yer deitirip
syla, ba ve kuyruk ksm lan katlanm birer kaba
K U S U R S U Z V C U T P I.A N I.A R l

tp eklini alnz. Bu srada insan em briyosunu ortadan blecek


olsak, i ie gemi iki tple karlarz. D taki boru vcut
duvann, iteki boru ise sindirim sistem ine dnecektir. B u iki
tpn arasnda, gelecekte vcut boluunu oluturacak olan bir
boluk yer alr. Bu "tp iinde t p yapsn m rm z boyunca
tanz. Barsaklar oluturacak olan tp giderek karmaklar;
mide iin byk bir kese ve uzun barsak kvrmlar oluur.
Dtaki tp de kl, deri, kaburgalar ve dan doru uzayan kol ve
bacaklarla karmak bir yap sergilem eye balar. Yine de temel
plan ayn kalr. Bu halimizle, dllenm eden sonraki 21. gne
kyasla ok daha gelimi olsak da, halen tp-iinde-tp konu
munu korumaktayzdr ve organlarmzn hepsi, yaamn ikinci
haftasnda ortaya kan bu doku katm anm dan birinden geli
ecektir.

^gnlerimiz, yani dllenm eden sonraki ilk hafta. T e k bir h creden, bir
hcreler kresine, sonunda da bir tpe d n r z.

171
* * ***- *

Hayati nemdeki bu katm an, kon um lanna gre adla^.


nlr: dtaki katm ana ektoderm , itekine endoderm ve ortad^.
ne de mezoderm ad verilir. E k to d erm d en , vcudun d kSlll.
nn byk blm (deri) ve sinir sistem i oluur. Vcudun iya,
plarndan birou ise iteki k atm an d an , yani endodermden
geliir; sindirim sistem i ve on unla ilintili birok salg bezi gibi
Ortadaki katm an olan m ezod erm d en d en de iskelet ve kaslar
gibi, barsaklar ile deri arasnda kalan dokular geliir. Vcut,
ister bir alabala, ister tavua, ister kurbaaya ya da bir fareye
ait olsun, organlarnn h epsi en d od erm , ektoderm ve mezo
dermden oluur.
V on Baer, canllardaki tem el rntlerin embriyolarda nasl
ortaya ktn fark etm i ve em briyo geliimindeki iki farkl
zellii karlatrmt: trlerin h ep sin d e ortak olan zellikler
le, trden tre deien zellikler. Tp-iinde-tp dzeni gibi
zellikler, om urgas olan hayvanlarn hepsinde, yani balklarda,
amfibilerde srngenlerde, kulard a ve memelilerde ortaktr.
Bu ortak zellikler, em briyo geliim inin olduka erk en bir evre
sinde belli eder. Bir canly dierinden ayran zellikler ise
-insanlarda byk bir beyin, kaplum baalarda kabuk, kularda
tyler- daha ge ortaya kar.
Von B aerin yaklam , okulda rendiiniz "bireyin ge^
i trn gem iinin tekrardr ( on togen y recapitulates phy
geny ) grnden ok farkldr. V o n B aer e m b r iy o la n karla
trm ve farkl trlerin em briyolar arasndaki benzerliim ^
trlerin erikinleri arasndaki benzerliklerden ok daha $
olduunu fark etm iti. Y llar so n ra E rn st Haeckel tara^
savunulan "bireyin gem ii trn gem iinin te k r a n d r )a

m, her trn, em briyo geliim i sresince kendi tr


geirdii evrim sel sreci izlediini ileri srer. Bu gru^
insan em briyosu da, balk, srngen ve m e m e li

geiyordu. H aeckel, insan em briyosunu, erikin b,r


kl'Sl'RSUZ YVCl 1 l l . ANI ARI

da kertenkeleyle karlatryordu. Von Baer ile H aeckerin


grleri arasnda ok ince bir ayrm varm gibi grnebilir,
ama yle deildir. Son yz yl iinde gerekleen ilerlemeler ve
yeni kantlar, von Baerin lehine ok daha fazla ilemitir. Bir
trn embriyolarn baka bir trn erikinleriyle karlatr
makla Haeckel, aslnda elmalarla portakallar karlatryordu.
Oysa evrim srecini ileten mekanizmalar aydnlatabilecek bir
karlatrma yapmak ok daha anlaml olacaktr. Bunun iin,
bir trn embriyolann baka bir trn embriyolaryla karla-
tnnz. Farkl trlerin embriyolar tam am en ayn deildir, ama
benzerlikleri de ok derindir. H epsinin de solunga yaylar,
notokordlan vardr ve hepsi de, geliimlerinin bir evresinde
tp-iinde-tp grnmndedir. Daha da nemlisi, balkla
insan kadar birbirinden farld trlerin embriyolar, Pander ve

Dllenmeden sonraki 4. haftada, tp-iinde-tp halindeyizdir ve tm


0rganlarmzj oluturacak doku taslamz vardr.

I 123 I
T X 7 M t? D E tl ftAUUC

von Baerin germ yapran tarlar.


Bu karlatrmalarn hepsi, bizi yine sorguladmz ^
meseleye gtrr. Embriyo, nasl oluyor da ban n uta; a^.
sn de arkada olumas gerektiini "biliyor ? Embriyo geliip,
ni yrten, hcre ve dokularn vcudu oluturmasn salaya
mekanizmalar nelerdir?
Bu sorulara cevap verebilmek iin tamamen yeni bir yakla
ma ihtiyacmz vard. Von Baerin zamanndaki gibi e m b r iy o lu
n karlatrmakla yetinmeyip, bunlar analiz etmek iin y e n i bir
de yol bulmalydk. 19. yzyln ikinci yans, 3. Blmde sz
n ettiimiz, embriyolann paralanna aynlp birbirine aland
, akknza gelebilecek hemen her tr kimyasal maddenin uygu
land a amt. Bunlar hep bilim uruna yapld.

E M B R Y O LA R LA D E N E Y
20. yzyla gelindiinde biyologlar, vcutla ilgili temel sorular
la boumaktaydlar. Vcudu oluturacak bilgi, embriyonun
neresinde saklyd? Bu bilgi, her hcrede var myd, yoksa baz
hcre gruplannda m saklyd? Bu bgi nasl bir ekil almt?
zel bir eit kimyasal madde miydi?
Alman embriyoloji uzman Hans Spemann, 1903 ten bala
yarak hcrelerin, embriyo geliimi srasnda vcut ina etmey1
nasl rendiklerini aratrmaya balad. Amac, vcut yapna
la ilgili bilginin yerini bulmakt. Spemann iin cevaplanma*1
gereken asl soru uydu: Embriyodaki her hcre, v cu d u 11
tamamn yapmaya yetecek bilgiyi tayor muydu, yok*2
bilgi, oluum evresindeki embriyonun sadece belirli ksunlan
da m saklyd? ;
Hem kolay bulunduu, hem de laboratuvarda u$ra* ^ ^
kolay olduu iin su keleri yumurtalarn in c e le y e n Sp

zekice bir deney gelitirdi. O zaman bebek o la n n


dan bir tel ald ve bundan minyatr bir kem ent yap1

| 124 |
k I S U R S I 1'/ V U U U T M A N I ARI

sa, yumuakl, incelii ve esnekliiyle harika bir malzemey


di; su keleri yumurtas kadar minik bir kreyi balamak iin de
idealdi. Spemann, geliim evresindeki su keleri yumurtasn bu
kementle bir yamndan kstrp ayrd. Hcre ekirdekleriyle
biraz oynadktan sonra, elde ettii bu tuhaf eyi, gelimesi iin
kendi haline brakt ve ne olup bittiini gzledi. Embriyo, ikiz
oluturmutu; ikisi de normal birer vcut planna sahip ve sa
lkl olan iki sem ender ortaya kt. Sonu akt: Bir yumurta
dan, birden fazla birey oluabiliyordu. T ek yumurta ikizleri de
byle oluuyordu. Biyolojik adan Spemann, geliiminin ilk
evresindeki embriyodaki baz hcrelerin, kendi balarna tama
men yeni bir birey oluturabilecek kapasitede olduunu kant
lamt.
Bu deney, yepyeni bir keif evresinin yalnzca bir balang
cyd.
1920lerde, Spem an nn laboratuvarnda bir lisansst
rencisi olan Hilde M angold, kk embriyolar zerinde
ahmaya balad. Parmaklarn inanlmaz bir hassasiyetle kulla
nabilen Mangold, bu kabiliyeti sayesinde olaanst zorlayc
nitelikte deneyler yapt. M angoldun zerinde aht semen
der embriyolar, henz geliim srecindeyken, ap yaklak 1,5
mm olan bir kre byklndeydi. Mangold, embriyonun bir
ksmndan topluine bandan daha kk, minik bir doku par
asn kesip ald ve onu baka bir trn embriyosuna alad.
Mangoldun alad bu para herhangi bir para deil, germ
yaprann byk ksmm oluturacak hcrelerin g ettii ve
kvrld yerdi. M angold o kadar hnerliydi ki, alad embri-
ylar gerekten de geliimlerini srdrerek kendisine ho bir
srpriz yapt. Alanan ksmdan, tmyle yeni bir vcut ortaya
kt; omurilii, srt, karn, hatta kafasyla birlikte.
bu deney neden bu kadar nemli? Mangold, teki hcrele-
n>eksiksiz bir vcut plan oluturmak zere ynlendiren kk

I 125 |
K | ,V1/I >I K M I IK

1. yumurtadan
^ i alnan para

geliim evresindeki geliim evresindeki geliim evresindeki ortaya kan


1. yumurta 2. yumurta 2. yumurta embriyo

Mangold, embriyoya sadece kk bir doku paras aktararak, ikiz elde


etmiti.

bir doku paras kefetmiti. Vcut planyla ilgili tm bu bilgiyi


tayan bu minik, son derece nemli doku paras, ileride
"Dzenleyici (Organizer) adn alacakt.
Mangold un tez almas daha sonra Nobel dlne layk
bulundu; ama kendi adma deil. Hilde Mangold, tezini bile
yaymlatamadan trajik bir ekilde, mutfandaki gaz sobasndan
kan bir yangnda ld. "Dzenleyiciyi ve embriyo geliimin
deki etkisini kefetmesi dolaysyla 1935 Nobel Tp dl
Spemanna verildi.
Gnmzde, pek ok bilimci Mangoldun alm asnn,
embriyoloji tarihinde yaplm tek bana en nemli deney
olduu grndedir.
Mangoldun, SpemannTn laboratuvannda deney yapGP
sralarda, W. Vogt da Almanya'da, hcreleri ve hcre kmele
ni "iaretlemek ve bylece yumurta gelitike olup bitenim
grnr klmak iin zekice yntemler gelitirm ekteydi- ^
her bir organn yumurtada ilk ortaya kt yeri gsteren

embriyo haritas oluturmay baarmt. Bu harita, embn


nun balang evrelerindeki hcrelerin akbetini yan*
bakmndan, vcut plannn bir ncl gibidir. .
Von Baer, Pander, Mangold ve Spemann gibi ilk e ^^
ji uzmanlan, bize erikin vcutlanmzdak her para

| 126 |
K U S U R S U Z Y U C U T M A N 1 AR

manii frizbide yer alan hcre gruplan zerine iaretlenebilece


im ve vcudun genel yapsnn, M angold ve Spem annn ke
fettii Dzenleyici blgeyle harekete geirilen mekanizma
sonucu ortaya ktn gsterdiler.
Kesin, bln, paralayn... sonunda tm memeli, ku, amfi
bi ve balklarda Dzenleyiciler olduunu greceksiniz. H atta
bazen bir trn Dzenleyicisini dierininkiyle dei toku bile
edebilirsiniz. Bir tavuun Dzenleyici ksmn alp bir sem ender
embriyosuna alayacak olursanz, bir semender ikizi elde eder
siniz.
Peki, ama Dzenleyici nedir? inde, hcrelere vcudun
nasl yaplacan syleyen ne var? Tabii ki DNA. Ve hayvanlar
lemindeki dier canllarla ortaklaa paylatmz forml de bu
DNAda sakldr.

SNEKLER VE N SA N LA R
Von Baer embriyolarn geliimini gzlemi, bir tr baka bir
trle karlatrm ve vcutlarda temel rnt ve modellerin
olduunu fark etmiti. Mangold ve Spemann, embriyo dokula
rnn vcudu nasl ina ettiini anlamak iin embriyolar zerin
de fiziksel deiiklikler yaparak almlard. Bulunduumuz
DNA anda da, artk genetik yapmzla ilgili sorular sorabili
riz. Genlerimiz, dokularmzn ve vcutlarmzn geliimini
nasl kontrol ediyor? Sineklerin nemsiz olduunu dnyor
sanz, una ne diyeceksiniz: Sineklerdeki mutasyonlar bize,
insan embriyosunda etkili olan en temel vcut plan genleriyle
ilgili nemli ipulan salar. El ve ayak parmaklarnn yapmnda
fol alan genlerin kefinde byle bir yaklamdan yararlanmtk.
imdi de ayn yaklamn, bize vcudun tamamnn inasna
dair neler syleyeceine bakacaz.
Sineklerin vcut plan vardr: n ve arka, st ve alt vs.
Antenleri, kanatlan ve dier uzantlar, vcutlarnn tam doru

I 127 |
r ^ i M i / n s k i J E M - ik

yerlerinden kar. Tabii eer vcut planlan yoksa o ^


durum deiir. Baz mutant sineklerin yeleri kafalarn^
kar. Bazlannm iki ift kanad ve vcutlannda fazladan seg.
mentleri vardr. Bunlar bize, omurlarmzn vcudun kafa-ans
ekseni boyunca neden ekil deitirdiini anlatan trden
mutantlardr.
nsanlar, yz yldan uzun sredir bu anormal sinekleri ince
lenmektedir. Belli trden bir anormallii olan mutant sinekler
ise zel bir ilgi konusuydu. Bu sineklerin ya organlan yanl yer-
deydi (antenlerin olmas gereken yerde bir bacak, fazladan bir
ift kanat gibi) ya da vcutlarnn baz segmentleri eksikti. Bu
sineklerin temel vcut plamn bozan bir ey olmalyd. Sonuta,
bu mutasyonlann nedeni D N A daki bir tr hatadr. Genlerin,
kromozomlar zerindeki D N A blmleri olduunu hatrlayn.
Kromozomlar grebilmemizi salayan eitli teknikler kullana
rak, kromozomun byle bir mutantn ortaya kmasndan
sorumlu olan ksmm tespit edebiliriz. Bunun iin yapmamz
gereken, bireylerinin hepsi ayn genetik kusuru tayan bir
nfis oluturacak ekilde, mutantlan oaltmaktr. Sonra da,
eitli molekler iaretler kullanarak mutasyona urayan birey
lerin genlerini, normal bireylerin genleriyle karlatnnz. Bu
karlatrma sayesinde, mutasyona urayan blgeyi ve mutas-
yon etkisini ortaya karm olabilecek kromozom parasn1
belirleyebiliriz. Bu ekilde anlyoruz ki, bir sinekte bu tr etkile
re yol aan sekiz adet gen vardr. Bu genler, sinein upuzn
DNA zincirlerinden birinde yan yana dizilidir. Kafa semen^
rini etkileyen genler, sinein orta ksmndaki segmentleri,
kanatlann kt ksm etkileyen genlerle yan yanadr. Bu
paralan da, sinein arka ksmnn geliimini kontrol e(*en^ f
lere bitiiktir. Genlerin diziliinde mkemmel bir ^^zen^ nin,
DNA zinciri zerindeki konumlan, vcudun n-arka e
paraleldir.

| 128 |
kl S t 'R S l' / V l ' C L T PLANLARI

nsan Hoxb IH M i l 1 | r~T-

Sineklerdeki ve insanlardaki Hox genleri. Vcudun kafa-kuyruk ekseninde


dzenlenii, farkl Hox genlerinin kontrol altndadr. Sineklerde, yukar
daki ekilde her biri minik bir kutuyla temsil edilen sekiz H ox geni seti var
dr- nsanlarda bu gen setlerinden drt tane bulunur. Sineklerde ve insan-
iarda,bir genin etkinlii, o genin DNA zerindeki konumuyla uyum halin
dedir: Kafada etkin olan genler bir uta, kuyrukta etkin olanlar dier uta,
^eudun orta ksmnda etkin olan genler de bu iki u arasnda yer alr.

i 129 |
K i v r / . i n k i r-\ i k

imdi asl zorluk, bu m utasyona neden olan DNAnn yap


sn belirlemekti. Walter Gehring'in sviredeki laboratuvarn.
da alan Mike Levine ve Bill M cG innis ile Tom Kauffma^
Indianadaki laboratuvannda aban M att Scott, her genin orta,
snda, inceledikleri her canl trnde tamamen ayn denebile
cek ksa bir D N A dizisi olduunu fark ettiler. Bu ksa diziye
homeobox, hom eoboxu ieren sekiz gene de Hox genleri ad
verilir. Bilimciler, baka trlerde de bu gen dizisini aratrrken
deimez bir zellik kefettiler; ki bu, tam bir srpriz oldu:
Vcudu olan her hayvanda H ox genlerinin versiyonlar vard.
Ayn genlerin versiyonlar, sinekle fare kadar birbirinden
farkl canllarn vcutlarnn n-arka ekseninde dzenleniini
biimlendirir. Hox genleriyle oynayp bozarsanz, vcut planm
da bozmanz kanlmazdr. O rta segmentte etkin olan geni
iermeyen bir sinek yapacak olursanz, bu sinein orta ksm ya
olmayacak ya da deiiklie uram olacaktr. Gs segment-
lerini belirleyen genleri eksik olan bir fare yapacak olursanz da,
farenin srt blgesini deitirmi olursunuz.
Hox genleri, ayn zam anda vcut oranlanm (kafann, gvde
nin, srtn alt ksmndaki deiik blgelerin boyutlann) belir
ler. Bu genler organlarn, kol ve bacaklarn, reme organlannn
ve barsaklarn geliiminde rol oynar. Bu genlerde bir deii
lik meydana geldiinde, vcudum uzun biraraya getirili ^ '
de de deiiklikler ortaya kar.
Farkl canl trlerindeki H ox geni says da farkldr. S i n e k le r i
ve dier bceklerde 8, farelerde ve dier memelilerde 28
vardr. Farelerdeki 28 H ox geninin hepsi de, sineklerdeki ^
genlerinin versiyonlardr. Bu benzerlik, memelilerde ok ^
olan Hox genlerinin, sinekteki kk bir gen tam am layc^ ^
nun kopyalanmasyla ortaya ktm dndrmtr-
daki bu farklla ramen fare genleri, tpk sinek genleflfl
gri gibi, amaz bir dzenle n-arka ekseninde e tk in d ir .
K l M K S l V V I U ' C T l l A N I . A R I

Soyaacmzda daha derinlere inebilir ve vcudumuzun ok


daha temel ksmlarnn yapm nda da benzer D N A dizilerini
bulabilir miyiz? artc biim de, bu sorunun cevab evettir.
Bu da, sinekten bile daha basit hayvanlarla aramzda ba kurar.

DNA VE D Z E N L E Y C
Spemannn N obel dl ald sralarda Dzenleyici ok
poplerdi. Bilimciler, tm vcut plannn yapmn balatan bu
esrarengiz kimyasal m addeyi bulm ak iin urayorlard. Ama
popler kltrn yoyolan ve Elm o bebekleri gibi, bilimde de
gelip geici hevesler sz konusudur. 1970'lere gelindiinde
Dzenleyici, olsa olsa ilgin bir ey, em briyoloji tarihinde ho
bir anekdot gibi grlr olm utu. Bu gzden dn nedeni,
aslnda mekanizmasnn kim se tarafndan anlalamam olma
syd.
1980'lerde Hox genlerinin kefiyle her ey deiti. 1990'la-
nn banda, Dzenleyici kavramnn halen dem ode olduu sra
larda, UCLAde Eddie D e R obertis'in laboratuvan, Levin ve
McGinnisin yntemlerine benzer yntem ler kullanarak kurba
alarda Hox genleri bulm aya alyordu. Bu geni kapsaml
aratrmada ok eitli genler elde edilmiti. Bu genlerden biri,
ok zel bir etkinlik m odeli sergiliyordu. Bu gen, embriyoda
tam Dzenleyici'yi ieren yerde ve geliim in tam ayn zamann
da etkindi. De Robertisin bu geni bulduu zam an neler hisset-
tini hayal bile edemiyorum . D zen leyiciyi incelerken birden
bu doku parasnn iinde, onu kontrol ediyorm u ya da embri
yodaki etkinliiyle balantlym gibi grnen bir gen fark etti,
dzenleyici geri dnm t.
Bden her yerde, btn laboratuvarlarda, Dzenleyici genler
m*ntar gibi bitmeye balad. Berkeley'de Richard Harland, bam-
j|aka bir deney yaparken, kendisinin Noggin adn verdii baka
8en buldu. Noggin, tam olarak Dzenleyici genin yapt ii

I 131 I
yapyordu. Harland, Noggin genlerini embriyoda tam doru ytt<
enjekte ettiinde, bu genler de tpk Dzenleyici gibi ilev gQr
mt. Embriyoda iki vcut ekseni ve iki kafa gelimiti.
D e R obertisin geni ve Noggin, D zenleyiciyi olututan
D N A knntlannn kendisi m iydi? B u sorunun cevab hem evet
hem hayrdr. Bu iki gen de dahil olm ak zere pek ok gen
vcut planm dzenlem ek iin birbirleriyle etkileime girer. Bu
ok karm ak bir etkileim dir, nk genler, embriyo geliimi
srasnda ok farkl roller stlenebilir. Szgelim i Noggin, vcut
ekseninin geliim inde rol oynar, am a ayn zamanda ok sayda
organn geliim inde de rol alr. A yn ca genler, kafa geliiminde
grdklerimize benzer karm ak hcre davranlarm tek bala
rna hareket ederek dzenlem ezler. Genler, geliimin her evre
sinde dier genlerle etkileim halindedir. Bir gen, bir bab
genin etkinliini engelleyebilir de, destekleyebilir de. Bazen
birok gen etkileime girerek baka bir geni devreye sokar yada
devre d brakr. N ey se ki artk, bir hcrede bir seferde binler
ce genin etkinliini inceleyebileceim iz yeni cihazlar var. Bu
teknoloji, gen ilevlerini aydnlatacak bilgisayar temelli yeni
yntem lerle birleince, bize genlerin hcreleri, dokular ve
vcudu nasl ina ettiini anlam am za yarayacak muazzam bir
im kn salyor.
G enler arasndaki bu karm ak etkileimlerin anlalmas^
vcudu yapan asl m ekanizm alar da aydnla kavumu olacak
Bu bakm dan Noggin m kem m el bir rn ek Noggin, embriyo^
ki herhangi bir hcreye, st-alt ekseninde hangi konumda
ca talim atm tek b an a verm ez; bunun iin baka g* ^
uyum iinde hareket eder. B ak a bir gen, BMP-4 geni>^
blge genidir; em briyonun alt ksm n, yani kann
yapacak hcrelerde devreye sokulur. BMP-4 ile Noggin ^ ^
da nem li bir etkileim vardr. Bir yerde Nogg*n 8enl ^
orada BAP-4 geni ilev grem ez. Sonuta Noggni
K U SU R SU Z V UU UT PLANLARI

hcrelere "vcudun st ksm hcreleri olarak gelimelerini


sylemek deil, hcreleri alt ksmn hcreleri yapacak sinyali
kesmektir. Geliim srelerinin hemen hepsinin temelinde
yatan, bu devreye sokma-devre d brakma, yani ama-kapama
etkileimleridir.

MZDEK DENZAKAYII
Vcudumuzu, kurbaalarn ve balklarn vcuduyla karlatr
mak yetmez. Gerekten de birbirimize benzeriz: Onlarn da
bizim de bir omurgamz, iki bacamz, iki kolumuz, bir kafamz
vardr. Peki, kendimizi denizanas veya denizanasyla akraba
canllar gibi bize hi benzemeyen bir canlyla karlatrrsak ne
olur?
Pek ok hayvann vcut ekseni, hareket ettii yne ya da
az ve ansnn birbirine gre konumuyla belirlenir. Bunu
biraz durup dnelim: nsanda azla ans, vcudun zt ula
rnda yer alr ve tpk balklarla bceklerde olduu gibi, azmz
genellikle "ileri" bakan yndedir.
Hi sinir dm olmayan hayvanlara bakarak kendimizi
nasl grebiliriz, ya da hi ans, hi az olmayan canllara?
Denizanas, mercan ve denizakay gibi canllarn az vardr,
ama ans yoktur. Az ilevi gren delik, ayn zamanda atkla-
nn karlmasna da yarar. Bu tuhaf dzen, denizanas ve deni-
zanasna akraba canllar iin elverili olsa da, bu canllar dier
canllarla karlatrmaya alan biyologlarn bam dndrr.
Aralannda Mark Martindale ve Joh n Finnertynin de bulun
duu baz meslektalarm, bu hayvan grubunun geliimini ince
lerek soruna balklama daldlar. Denizanasyla yakn akraba
lmalan ve ok ilkel bir vcut dzenine sahip olmalar bakmn
n denizakayklar, onlar iin son derece aydnlatc oldu.
Aynca denizakaynn, ilk bakta kendimizle karlatrmann
nna olduu izlenimini veren ok tuhaf bir ekli vardr.

I I* * |
Denizanasyla akraba olan denizakay gibi canllarda da, bizde olduu
gibi, ayn genlerin versiyonlarndan meydana gelen bir n-arka ekseni var
dr.

D enizakay, ortada ktk eklinde uzun bir gvde, ucunda


d a dokunalaryla bir aa gvdesine benzer. Denizakayk
lanyla zellikle ilgilenmemizin nedeni, belki bir n-arka, st-alt
ekseni barndrabilecek olan bu tuhaf ekilleridir. Bu hayvani
azndan gvde tabanna doru hayali bir izgi ekelim. W
lolar, bu izgiye bir ad vermiler: oral-aboral eksen. Tabii
ad olm as, onu geliigzel bir izgi olmaktan karmaz. ^
eer gerekten de byle bir izgi varsa, o zaman gelii^1
bizim vcudum uzdaki eksenlerden birinin geliimim b?n
olmal.
M artindale ve meslektalar, bizim nemli vcut pbnl * ^
lerim izden (kafa-ans eksenimizi belirleyen genler) baz ^
ilkel versiyonlarnn, denizakaynda gerekten
nu kefettiler. Daha da nemlisi, bu genler, oal-^b

I i .m I
KL S l R S l / v r c i I Pl A NI ARI

etkindir. Bu da demektir ki, bu ilkel canllarn oral-aboral ekse


ni, genetik bakmdan bizim kafa-ans eksenimize karlk gel
mektedir.
Bir eksen aaya doru; ya dierleri? Denizakayklannda,
bizdeki kann-srt eksenine karlk gelen bir ey var m? Yokm u
gibi grnyor. Buna ramen, M artindale ve m eslektalar,
denizakaynda bizdeki kann-srt eksenini belirleyen genleri
aramaya giritiler. Bizdeki genlerin neye benzediini biliyorlar
d, bu yzden aratracaklan eyin ne olduuna dair bir fikirleri
vard. Denizakaynda bir tane deil, farkl pek ok kann-srt
geni aa kardlar. Ancak, bu genler bir eksen zerinde etkili
olduklan halde bu eksen, erikin hayvan organlannm biraraya
geli ekliyle ilikili grnmyordu.
Bu gizli eksenin ne olabilecei, hayvana dandan bakld
nda anlalmaz. Ama bir tanesini yanya bldm z zaman
nemli bir ipucuna ularz: bir baka sim etri eksenine.
Ynlendirici (directive) eksen denilen bu eksen, canlnn sol ve
sa denilebilecek iki farkl yanm belirliyor gibi grnmektedir.
Anatomi uzmanlarnn 1920lerde fark ettii bu eksen, bilimsel
literatrde bir merak konusu olarak kalmt. M artindale ile
Finnertynin ekibi, bu durumu deitirdi.
Btn hayvanlar hem birbirine benzer, hem de farkldrlar.
Bir kek tarifinin kuaktan kuaa geerken her kuakta biraz
deiime uramas gibi, bizim vcudumuzun yapl tarifi de,
alar boyunca kuaktan kuaa deiiklie uramtr. Belki
denizakayma ya da denizanasna benzemiyoruz, ama bizim
yapl tarifimiz, onlann yapl tarifinin yalnzca karmak bir
versiyonudur.
Trler arasnda gen dei tokuu yaptmzda, hayvanlarn
vcudunun ortak bir genetik tarife dayandna dair gl
kantlar buluruz. Bizim gibi karmak vcut planna sahip bir
hayvandan aldmz bir vcut-yapm genini, denizakaym-
M Z - ! K B A I I K

dan alnan bir vcut-yapm geniyle dei toku etsek ne olur?


Noggin genini hatrlayn; bu gen, kurbaalarda, farelerde ve
insanlarda, geliip srt yaplarn meydana getirecek yerlerde
etkinleir. Bir kurbaa yumurtasna fazladan kurbaa Noggin
geni enjekte edecek olursanz bu kurbaada fazladan srt yapla
r geliecek, hatta bazen ikinci bir kafa oluacaktr. Denizaka
y embriyosunda, ynlendirici eksenin bir ucunda, Noggin
geninin bir versiyonu da etkinleir. Gelelim byk dll dene
ye: Bir denizakaymdan bu Noggin rnn alalm ve bir kur
baa embriyosuna enjekte edelim. Sonu: fazladan srt yaplar
na sahip bir kurbaa; kurbaaya kendi Noggin geni enjekte edil
diinde elde edilen sonula hemen hemen ayn olan bir sonu.
Yine de, zamanda geriye gittike, kendimizi byk bir bo
lukla kar karya buluruz. Bu blmde anlatlan her canlnn
bir vcudu vard. Peki, ama kendimizi, hi vcudu olmayan
canllarla (yani tek hcreli mikroplarla) nasl karlatracaz?
YEDNC BLM

VCUT G ELT R M E SE R V E N

Sahada fosil toplamadm zamanlarda meslek hayatm hep,


hcrelerin nasl biraraya gelip kemikleri oluturduunu m ikros
kop altnda incelemekle geti.
Bir semenderin ya da bir kurbaann geliim evresindeki
yesini alr, gelimekte olan kkrdan mavi, kemiklerin krm
z renk alaca bir boyayla hcrelerini boyardm. Sonra yeye
gliserin uygulayp dier dokularn belirgin hale getirirdim.
Bunlar harika hazrlklard: Embriyo tmyle belli olur, kemik
lerin hepsi de boyann rengini alrd. Camdan yaplm canllar
incelemek gibiydi.
Mikroskop banda uzun saatler geirdiim o gnlerde, keli
menin tam anlamyla bir hayvann inasn izliyordum.
Geliimlerinin ilk evrelerindeki embriyolarda minnack ye
tomurcuklan vard ve ilerindeki hcreler dzgn aralklarla
dizilmi haldeydi. Sonraki evrelerde bu hcreler, ye tomurcu
unun iinde kmeleniyordu. Daha byk embriyolarda, hc
reler farkl ekiller alyor ve kemikler oluuyordu. Geliimleri
nin ilk evrelerinde gzlediim hcre kmeleri kemik haline
geliyordu.
Bir hayvann, paralann birletirip kendini oluturmasn
elerken hayranlk duymamak mmkn deil. Tpk tuladan
nilm bir ev gibi, bir ye de, kk paralarn, byk bir yap
hturacak ekilde biraraya gelmesiyle yaplr. Yine de, arala-
nn^a muazzam bir fark vardr. Bir ev inasnda, tulalarn nere-

I 137 |
K, ' ] V11 7 n \ K I a I I K

ye yerletirilmesi gerektiini bilen bir m teah h it varken yeler


de ve vcutlarda byle bir ey sz kon u su deild ir. yelerin
yapmna temel oluturan bilgi, m im ari b ir p lan iinde deil,
her bir hcrenin kendi iinde sakldr. S rf tek tek tulalarda
sakl bilgiye dayanarak kendiliinden o lu an b ir ev hayal edin:
te bir hayvann vcudu byle ortaya kar.
Vcudu yapan ou ey gibi bizi ben zersiz y ap an eyde hc
renin iinde sakldr. Bizim v cud um uzu b ir denizanasnn
vcudundan ayran, hcrelerim izin birbirine b alan ekli, ara-
lanndaki iletiimin ekli ve rettii farkl m ad delerd ir.
Ba, beyin ya da kollar yle dursun, h en z b ir "vcut plan
mz bile yokken, ilk nce bir vcut y ap m ekli olm ak zorun
dayd. Peki bu ne dem ek? H crelerin, v cu d u n tm dokulann
ve yaplarn oluturabilm ek iin birbiriyle nasl egdm kura
caklarn, tam am en yeni bir b irey y ap m ak iin nasl biraraya
geleceklerini bilm eleri gerekiyordu.
Bunu daha iyi anlayabilm ek iin n ce v cu d u n ne olduuna
bakalm. Sonra da, vcutla ilgili b y k soru y u ele alalm: Ne
zaman? N asl? Ve N ed en ? V cu tlar ne zam an ortaya kt?
Nasl ortaya kt? E n n em lisi de, v cu tlar n ed en var?

H ABEAS C O R P U S: V C U D U G S T E R
H er hcre km esi, vcut adyla anlm a on u ru n a eriemez. Bit
bakteri yn ya da bir deri h cresi k m esi, b irey olarak adlan'
durabileceimiz bir hcre d zen in d en o k uzaktr. Bu temel bit
ayrmdr; dnce deneyi yoluyla fark grebiliriz.
Bir bakteri yn iin d en b a z b ak terileri ekip kart
olsanz ne olur? D ah a kk b ir b ak teri yn elde edersi*1^
Peki, bir insann ya da b ir b aln , s zgelim i kalbinden ya
beyninden baz hcreleri ekip karrsan z ne olur? Hangi ^
releri kardnza bal olarak can sz bir insan ya da can
balk elde edebilirsiniz.

I >38 |
V. ( t i c - l l I V ! R VII S I R II VI \ I

yleyse bu dnce deneyi yoluyla, vcutlarn tanmlayc


zelliklerinden birini; bizi oluturan paralarn birlikte alarak
daha byk bir btn oluturduunu grebiliriz. Fakat vcu
dun her paras bir deildir; canl kalmak iin baz paralar
olmazsa olmaz. stelik vcutta, paralar arasnda bir i blm
vardr; beyin, kalp, mide baka baka ilevler stlenmitir. Bu
iblm, vcudu oluturan hcreler, genler ve proteinler gibi
en kk yaplara kadar uzanr.
ster bir solucan, ister bir insan vcudu olsun, bir vcut,
kendisini oluturan paralarda, yani organ, doku ve hcrelerde
olmayan bir kimlie sahiptir. Szgelimi, deri hcrelerimiz hi
durmakszn blnr, lr ve dklr. Ama deri hcreleriniz
hepten deimi olsa da, siz yine de yedi yl nceki ayn kiisi-
nizdir: O zamanki hcreleriniz lp gitmi, yerine yenileri gel
mitir. Ayn ey vcudumuzdaki hemen her hcre iin de geer-
lidir. Tpk ak, su seviyesi, hatta bykl deitii halde
ayn kalan bir nehir gibi, biz de, paralarmz srekli yenileriyle
deitii halde ayn kiiler olarak kalnz.
Bu srekli deiime ramen, her bir organmz vcuttaki
bykln ve yerini bilir. Byrken doru oranlarda by
rz, nk kollarmzdaki kemiklerin bymesi, parmaklarmz
daki ve kafatasmzdaki kemiklerin bymesiyle egdml
gerekleir. Deri hcreleri birbiriyle iletiim kurabildii ve bu
sayede deri yzeyinin btnln ve dzgnln koruduu
iin derimiz dzgndr. Bir yerimizde siil kmas gibi olaan
d bir ey olmad srece bu byledir. Siilin iindeki hcre
ler kurallara uymaz: Bymeyi ne zaman durduracaklarn bil
mezler.
Vcudun farkl paralar arasndaki bu ince ayarl denge
bozulursa, organizma lebilir. rnein bir dizi hcre, artk
^ier hcrelerle egdm salayamazsa, kanserli bir tmr
0rtaya kar. Sonsuza kadar blnen ya da gerektiinde yok ola-

I 139 |
1
IC IM f/P T K l AL1K

mayan bu hcreler, bireyi canh tutm ak iin gereken dengeyj

bozabilir. Kanser, hcrelerin birbiriyle egdm n salayan


kurallar ykar. Birlik iindeki to p lu m lan ykan zorbalar g ib i

kanser de, kendi karlar uruna, iinde old u u toplumu, yani


insan vcudunu yok edinceye d ek elinden geleni yapar.
Bu karkl yaratan nedir? U zak atalarm z, milyarlarca yl
nce, tek hcreli canldan vcudu olan canllara geebilmek
iin, hcrelerini birarada hareket ettirecek yeni mekanizmalar
kullanmak zorundayd. H creleri birbirleriyle iletiim kurabil
meli, onlar birarada tutabilm ek iin yeni areler bulunmalyd.
Bunun yamsra, yeni "bir eylerdin im ali d e gerekiyordu; organ
lar birbirinden farkl klan m olekller gibi. B u zellikler, yani
hcreleri birarada tutan har, hcrelerin birbiriyle konuabil
mesini salayan m ekanizm alar ve hcrelerin rettii molekl
ler, yeryznde grdm z btn farkl vcutlarn yapm iin
gereken takm antasmn ieriini oluturur.
Bu takm antasmn icad bir devrim dir. T e k hcreli hayvan
lardan vcudu olan hayvanlara gei, yepyeni bir dnyann
kaplarn at. Yepyeni kabiliyetlerle yeni canllar ortaya kt:
bydler, etrafa daldlar ve kendi lem lerini alglamaya,
yemeye ve sindirmeye yarayacak yeni organlar gelitirdiler.

V C U T L A R IN K E F
te, solucanlardan balklara ve in san lara kad ar tm c a n lla r

kibirlerinden edecek bir gr : C an l tarihi ounlukla tek hc


reli canllarn hikyesinden ibarettir. B u ray a kadar szn etti
imiz canllarn hem en h epsi -elleri, b a, duyu organlan, hatta
vcut plan olan hayvanlar- yeryz tarihin de ksack bir zaman
dilimine karlk g elecek b ir s re d ir d n y a zerindedir-
Paleontolojiyle uraanlarm z b u zam an diliminin ne kadar
ksa olduunu anlatabilm ek iin sk sk "d n y a yl benzetme
sine bavurur. Yeryznn 4,5 m ilyar yllk tarihini, dnyan,i1
V l'l'U l C.l l.l!> N R M I si R I V1 \ |

balangcn 1 Ocak ve bugn de 31 Aralk gecesi kabul ederek


te k b ir yl leinde ele alalm. H azirana kadar sadece, alg, bak
teri ya da amip gibi birhcreli m ikroplar vard. Ba olan ilk hay
van, ancak Ekimde, ilk insan ise 31 A ralk la ortaya kt.
Bugne kadar yaayan tm hayvanlar ve bitkiler gibi biz de, yer-
yzndeki bu canllar partisine son dakikada katlan srpriz
misafirleriz.
Bu zaman leinin ne kadar usuz bucaksz olduunu, yer-
yzndeki kayalar incelediimizde apak grrz. 600 milyon
yldan yal kayalarda genellikle hayvan veya bitki yoktur. Bu
kayalarda bulup bulacamz sadece birhcreli canllar ya da alg
kolonileridir. Bu koloniler ynlar ya da diziler oluturur; baz-
lan kap tokma eklindedir. Bunlarn vcutlarla uzaktan
yakndan ilgisi yoktur.
Fosil kaytlarna geen ilk vcutlar gren ilk kiilerin, gr
dkleri eyin ne olduuna dair hibir fikirleri yoktu. 1920 ila
1960 yllan arasnda, dnyann her yanndan ok tuhaf fosiller
ortaya kmaya balad. 1920ler ve 1930larda, gnmzde
Namibya topraklannda kalan bir arazide alan Alman paleon-
tolog Martin Gurich, hayvan vcuduna ait olduu izlenimi
veren eitli izler buldu. Disk veya plaka eklindeki bu izlerin
zellikle dikkat eken bir yan yoktu: Bunlar, tarihncesindeki
denizlerde yaayan ilkel algler veya denizanalan olmalyd.
1947de, AvustralyalI maden jeologu Reginald Spriggin yolu
tesadfen, alt yzlerinde disk, erit ve izgili yaprak eklinde
yaplar tayan kayalarn bulunduu bir yreye dt. Gney
Avustralyada Ediacara Tepelerindeki terk edilmi bir maden
civarnda alan Sprigg, bu fosillerden bir grup ortaya kararak,
bunlan byk bir zenle tarif etti. Zamanla, Antarktika dnda
dnyann btn ktalarnda benzerleri bulunan bu izler tannr
kale geldi. Spriggin bulduu yaratklar tuhaf grnyordu, ama
birka kii dnda kimse bunlan gerekten nemsemedi.
m
U, I M I / n i k K A I I k

Canllk tarihindeki olaylara ait Bugn '


zaman izelgesi. Dikkat ederse ilk modern insanlar

niz, son derece uzun bir zaman 4 ^ ilk kara hayvanlan


sresince yeryznde vcudu 500 milyon - ^ ,|k vtatQr
yl
olan hibir canl yok, sadece tek
bana veya koloniler halinde 1 milyar yl -

yaayan birhcreli organizmalar


var.

Bu toplu paleontolojik gaf


letin nedeni, fosillerin
Kambriyen dneminin g
rece gen kayalarndan or I ilk canl

taya ktklar dncesiydi


4 milyar yl -
ki, bu dneme ait ilkel v
cutlu birok hayvan fosili
nin varl zaten biliniyor
4,5 Milyar Yl
du. Sprigg ve Gurichm fo
silleri pek nemsenmedi.
Tuhaf olsalar da bu toplu fosiller, yle mthi heyecan yarata
cak trden deildi, dnyadaki mze koleksiyonlarnda zaten
bolca sergilenmi bir dneme ait izlerdi.
Ancak, 1960larn ortalarnda, Avustralyada yaayan kariz-
matik AvusturyalI Martin Glaessner bu durumu hepten dei-
tirdi. Bu kayalar, dnyann dier yerlerindeki kayalarla karla
tran Glaessner, bu fosillerin en kk pheye yer brakmaya
cak ekilde, nceden dnldnden 15-20 milyon yl daha
yal olduunu gsterdi. Bunlar anlamsz izlerden ibaret deil
di; Gurich, Sprigg /e dierlerinin bulduklar, aslnda en eski
vcutlard.
Bu fosiller, y a a m d a n nce anlamna gelen ve Pekan

I ' |
Yl ' ( V I Cl I l * T I R M I SI R U Y I N1

briyen olarak bilinen bir aa aitti. Hayatn ne kadar eski oluu


na dair bilgilerimizin yanl olduu ispatlanmt. Bu paleonto-
lojik garabetler, bilimsel cevherler haline geldi.
Bu Prekambriyen diskler, erit ve izgili yaprak eklindeki
yaplar kesinlikle, vcudu olan en eski canllardr. lk hayvan
fosillerinden beklenecei gibi, bunlar da bugn gezegenimizde
yaayan snger ve denizanas gibi en ilkel hayvanlardan birka
na ait temsilciler ierir. Dier Prekambriyen fosiller ise bilinen
hibir eye benzemez. Bu izlerin, vcudu olan bir eyin izi
olduu sylenebilse de yuvarlak ya da eritsi ekilleri, yaayan
hibir canlmmkine benzemez.
Bundan karlacak anlam ok aktr: ok hcreli canllar,
600 milyon yl nce gezegenimizin denizlerinde yaamaya ba
lad. Bu canllarn, ekli gayet belirgin olan vcutlar vard ve
sadece hcre kolonilerinden ibaret deillerdi. Bazlarnn bii
mi, gnmzdeki canl formlarn andran simetrik dzendeydi.
Yaamakta olan canl formlaryla dorudan karlatrlamaya
cak durumda olanlarnn bile vcutlarnn farkl ksmlarnda
zellemi yaplar vard. Bu da, Prekambriyen dnemde yaa
yan organizmalarn, o zaman iin tmyle yeni olan bir biyolo
jik dzenlenme biimine sahip olduklarn gstermektedir.
Bu deiimlerin kantlarna, vcut fosillerinde olduu kadar
kayalarn kendisinde de rastlanmaktadr. lk vcutlarla birlikte
ilk izler de olumutur. Bu kayalara yer eden izler, aslnda
amurda emekleyip szlen canllarn brakt ilk iaretlerdi.
Tarihncesinden kalan bu ilk izleri oluturan, kk, erit ek
lindeki izikler bize, vcudu olan bu canllardan bazlarnn nis
peten karmak hareketleri yapabilecek kabiliyette olduklarn
gsterir. Bu canllar, ayrt edilebilir ksmlar ieren vcutlara
sahip olmann tesinde, bu ksmlar tamamen yeni ekillerde
hareket ettirerek kullanyorlard.
Bunlann hepsi birlikte ele alndnda, ortaya akla olduka

I 143 I
K ' i M I / m K B A I I k

yakn bir tablo kyor. lk vcutlar, ilk vcut planlanndan nCe


gryoruz. lk ilkel vcut planlarn, kafas olan ilk vcut plan
lanndan nce gryoruz vs. Birinci blm de gezindiimiz
hayali hayvanat bahesi gibi, yeryzndeki kayalarda da belli
bir dzen ve sralam a vardr.
Bu blm n b an d a sy led i im iz gibi, vcutlarn ne
zaman, nasl ve neden ortaya ktnn peindeyiz. Prekam-
briyen dnem e ait keifler, bize ne zam an ? sorusunun cevab
n verir. Nasln ve sonunda nedenini anlayabilmek iin biraz
farkl bir yol izlememiz gerekecek.

B Z D E V C U T B U L A N K A N IT L A R
Vcutlarmzn ne kadarnn bu Prekam briyen disklerde, erit
lerde ya da izgili yaprak eklindeki yaplarda yer aldn bir
fotorafta yakalamak m m kn deildir. Bunca karmakl
mzla biz insanlarn, kayalardaki birtakm izlerle, hele de bz
m denizanalann ve ezilmi film makaralarn andranlanyla
ortak neyimiz olabilir ki?
Bu sorunun, m eselenin zn aydnlatan ve kantlan grd
mzde inkr edem eyeceim iz kadar ak bir yant var: Bizi
oluturup birarada tutan -bir vcudum uz olmasn mmkn
klan- ey, Gurich ve Spriggin bulduu tarihncesi iz le r i bra
kan vcutlar oluturan eyle ayndr. Aslnda, tm vcudu
muzun yapm nda kullanlacak yap iskelesi, hi ummadm^
kadar eski bir yerden, tek hcreli hayvanlardan ortaya kmtr-
ster bir denizanasm, isterse bir gz kresini oluturan hc
reler olsun, bir hcre km esini birarada tutan nedir? Bizim
canllarda bu biyolojik har, insan hayrete drecek kad*r
karmaktr; hcrelerimizi birarada tutm akla kalmaz, hcreli1
mizin birbiriyle iletiim kurm alarn ve yapmzn byk bir k*
mn oluturmalarn da salar. Bu har tek bir ey deildi* hu
relerimiz arasnda yer alan ve hcrelerim izi birbirine bab)

I 144 I i
Y UCl I <i T I I I I R M 1 S f K L \ ' I N 1

ok eitli molekllerden oluur. Bu molekller mikroskobik


lekte, doku ve organlarmza kendine zg, ayrt edici bir
grnm ve ilev kazandrr. ster plak gzle, ister mikroskop
la bakalm, bir gz kresi, bir bacak kemiinden farkl grnr.
Aslnda, bacak kemii ile gz kresi arasnda fark, byk oran
da, hcrelerin ve maddenin derinlerdeki dzenleni eklinde
yatmaktadr.
Birka yldr her sonbahar, bu kavramlarla tp rencilerini
deli etmekteyim. Heyecanl birinci snf rencilerinin, mikros
kop altnda rastgele seilen doku slaytlarna bakarak organlar
ayrt etmeyi renmeleri gerekir. Peki bunu nasl baarrlar?
Bu i az ok, kk bir kasabann krokisine bakarak hangi
lkede olduunu anlamaya almak gibidir. Yaplabilir bir itir,
ancak doru ipularna ihtiyacnz vardr. Organlar sz konusu
olduunda, en iyi ipular hcrelerin eklinde ve birbirlerine
balanlarnda yatar; hcreler arasnda bulunan maddenin tes
pit edilebilmesi de nemlidir. Dokularda ise, birbirlerine farkl
ekillerde balanan, birbirinden farkl birok hcre tipi bulu
nur: Baz yerlerde hcreler erit ya da stun eklini alr; baz
yerlerdeyse rastgele dalm ve birbirine gevek biimde ba
lanm hcreler bulunur. Hcrelerin gevek kmeler oluturdu
u bu tr blgeler, genellikle her dokuya kendine zg fiziksel
zellikler kazandran maddelerle doludur. rnein, kemik hc
releri arasnda yer alan mineraller kemie sertlik verirken, gz
akmzdaki grece gevek proteinler, gz duvarnn daha esnek
olmasn salar.
O halde rencilerimizin, organlar mikroskop grntle
rinden tanyabilmesi iin nce, hcrelerin nasl dizdiini ve
hcreler arasnda ne olduunu bilebilmeleri gerekir. Bizim iin
se* bu ok daha byk bir anlam tar. Bu hcre dizililerini
mmkn klan molekller ayn zamanda, vcutlarn oluumunu
fa mmkn klan molekllerdir. Hcreleri birbirine balama-

I 145 |
mn hibir yolu ya da hcreler arasnda hibir madde bulu
sayd, yeryznde vcutlu bir canl da olmayacak, sadece h
ynlar olacakt. B u da dem ektir ki, vcutlarn nasl ve n
zam an ortaya ktn anlam ak iin nce bu moleklleri, ynj
hcreleri birarada tutm aya yarayan, hcrelerin birbiriyle ileti
im kurm alarn m m kn klan m oleklleri ve hcreler arasn-
daki m addeleri anlam alyz.
Bu m olekler yapm n vcudum uzla ilgisini kavrayabilmek
iin vcudum uzun sad ece bir ksm na, iskeletimize yakndan
bakalm . skeletim iz, hem bu derecede minik molekllerin
vcudum uzun yaps zerinde nasl byk bir etkide bulunabil
diine, hem de vcudum uzun btn paralannda geerli olan
genel ilkelere salam bir rnek oluturur. skeletimiz olmasa,
lapa gibi ydrdk. K arad a y aam kolay olmazd, hatta imknsz
olurdu. yleyse, tem el biyolojik yapm zn byk blm ve
hareketlerimiz, esasen, p ek de kym etini bilmediimiz iskeleti
miz sayesinde m m kndr. Y rdm z, piyano aldmz,
soluk alp verdiim iz, y em ek yediim iz her seferinde iskeletimi
ze kretmeliyiz.
skeletim izin ilevleri, en iyi bir kprye benzetilerek anlat-
labilir. Bir kprnn dayanm a gc byklne, ekline, kin
ve halatlarna baldr. D ah a da nem lisi, kprnn dayanma
gc, yapdd m adden in m ikroskobik zelliklerine de babdm
eliin ne kadar gl olduunu ve krlmadan ne kadar esne
yebdeceini belirleyen, m olekl yapsdr. Ayn ekilde, isk^e
timizin dayanm a gc de kem iklerim izin byklk ve ekillen
ne, am a ayn zam an da kem iklerim izin molekl zelliklenn
baldr.
Bu nasl oluyor, bir bakalm . Y olda koarken kaslarmz ka
lir, srtmz, kollarm z ve bacaklarm z hareket eder ve aya
* - # *
mz ileri doru hareket ed ebilm em iz iin yerden i 11'
bilm
Kemiklerimiz ve eklem lerim iz, tm bu hareketleri yar-1
\ L ( l I (. 1 I I I R M l SI RL \ I Nl

mizi salayan devasa bir palanga ve kasnak sistemi gibi ilev


grr. Vcudumuzun hareketleri tem el fizik kurallarna tabidir:
koabilme becerimiz, byk oranda iskeletimizin byklne,
ekline ve oranlarna, eklemlerimizin konfigrasyonuna bal
dr. Byle baktmzda, byk bir makineye benzeriz. Tpk bir
makine gibi, bizim tasarmmz da ilevlerimize uygundur.
Uzun atlama ampiyonu bir atletin kemik oranlan, ampiyon
bir sumo greisininkinden farkldr. Atlayp zplam ada zel
lemi bir tavann ya da bir kurbaann bacaklarndaki oranlar,
bir atnkinden farkldr.
imdi, daha mikroskobik bir adan bakalm. Bir uyluk
kemiinden minik bir para alp mikroskop altna yerletirecek
olursanz, bu kemie kendine zg mekanik zellikleri veren
eyin ne olduunu hemen fark edersiniz. Hcreler, bata kem i
in d kenan olmak zere, baz yerlerde st seviyede dzenlen
me gsterirler. Bir ksm birbirine yapkken bir ksm birbirin
den ayrdr. Ayr ayr duran hcreler arasnda kemiin dayanma
gcn belirleyen maddeler vardr. Bunlardan biri, 4. Blm de
ele aldmz ve hidroksiapatit olarak bilinen ta ya da kristaldir.
Hidroksiapatit, beton gibi serttir: baskya dayanr, ancak eilip
bklmeye kar pek dayankl deildir. yleyse, kemikler, tpk
tula ya da betondan yaplm bir bina gibi, basnca en yksek
dzeyde diren gsterip, eilip bklmeyi de asgariye indirecek
bir ekil almtr. Galileo, bunu 17. yzylda fark etmiti.
Kemik hcrelerimiz arasnda bulunan baka bir molekl,
insan vcudunun her yerinde en yaygn grlen proteindir. Bir
elektron mikroskobuyla 10.000 kez byttm zde, minik
molekl lifi demetlerinden oluan halata benzer bir ey gr
rz. Kolajen ad verilen bu molekl, halatn mekanik zellikle
r e de sahiptir. ekildiinde salam saylabilecek halat, ezildi-
P zaman dalr; halat ekme oyununda iki takmn da halatn
rtasna doru asldn dnn. Kolajen de halat gibidir; asl

I 47 |
m aya dayanklyken u lardan zo rlan d n d a dayankszdr
K em ikler, h idro ksiap atit, k o lajen ve daha az bulunan baka
m olekllerle dolu b ir o rtam d a y er alan hcrelerden oluur Baz
hcreler birbirine sm sk b ald r, bazlar da bu maddelerin
ierisinde yzer. K em iin d ay an m a gc, kolajenin ekilmeye
kar dayan m a g cn e ve h idro k siap atitin de basnca dayanma
gcne baldr.
skeletim izdeki b ak a b ir d oku olan kkrdak ise biraz daha
farkl davranr. H afif te m p o d a koarken, kemiklerimizin birbiri
ne srtnrken kayarcasna hareket ettii dzgn yzeyleri sa
layan, eklem lerim izdeki kkrdaktr. Kkrdak, kemikten ok
daha esnek bir dokudur; zerine uygulanan kuvvetlere kar
bklebilir ya da krlp dalabilir. T em p o lu kou srasnda kul
landm z eklem lerim izin ou gibi diz ekleminin de dzgn
almas, nispeten yu m u ak kkrda sayesinde olur. Salkl
bir kkrdaa basn uygulanacak olursa, basn ortadan kalkt
nda bulak sngeri gibi asl ekline dner. Koarken her ad
mmzda, vcudum uz tm arlyla, belli bir hzla yere vurur.
E er eklem lerim izdeki b u k oru y ucu kapsller olmasayd,
kemiklerimiz birbirine srtnerek anr, bu da bizi, eklem ilti
habnn (artrit) insan elden ayaktan dren istenmeyen sonu
cuna gtrrd.
Kkrdan esneklii, yapsnn m ikroskobik bir zelliinden
kaynaklanr. Eklem lerim izdeki kkrdakta grece az hcre var
dr ve bu hcrelerin aralarnda b o lca dolgu malzemesi bulunur.
Kemikte olduu gibi, kkrdaa m ekanik zelliklerini veren de
byk oranda bu hcreleraras dolgudur.
Baka dokularn hcrelerinde olduu kadar, kkrdak hcre
lerinin arasndaki boluk da byk oranda kolajenle doludu
Kkrdaa asl esnekliini kazandran ise baka bir tr molek
dr; tm vcudum uzdaki en olaand molekllerden
Proteoglikan kom pleksi ad verilen bu molekl tr, kkrd b
vvr'i ,: i yi i r m i s l r i'y i ni

ezilmeye ve basnca kar dayankl olmasn salar. Uzun sap


ve ok sayda dalyla boyutlu devasa bir fray andran pro-
teoglikan kompleksi, mikroskop altnda gayet iyi grlr. En
ince dallarnn suya balanma tutkusu sayesinde proteoglikan
kompleksi, yrme ve hareket etme kabiliyetlerimizle yakndan
ilgili artc bir zellie sahiptir. Proteoglikan, dev bir jle par
as gibi iinceye dek suyla dolan bir molekldr. Bu jleden
bir para alp etrafm kolaj en iplerle saracak olsak hem esnek,
hem de basnca kar direnli bir madde elde ederiz. Bu madde
esasen kkrdaktr: Eklemlerimiz iin kusursuz bir yastk.
Kkrdak hcrelerinin rol, hayvan byrken bu moleklleri
retmek, bymedii zaman da korumaktr.
Kemik, kkrdak ve diler arasndaki mekanik farkllklar
yaratan, farkl maddelerin birbirine gre oranlandr. ok sert
olan dilerde, tahmin edeceiniz gibi, di minesi hcreleri ara
snda bolca hidroksiapatit ve az miktarda kolaj en vardr.
Kemiklerse grece fazla miktarda kolaj en, daha az hidroksiapa
tit ierirken, mine hi yoktur; bu yzden di kadar sert deildir.
Bolca kolajen ieren kkrdak, hi hidroksiapatit iermezken
proteoglikanla doludur; iskeletimizdeki en yumuak dokudur.
skeletimize sahip olduu grnm ve ilevi kazandran, en
bata, bu molekllerin doru yerlerde doru oranlarda bulun
masdr.
Tm bunlann vcudumuzun kkeniyle ne ilgisi var? skeleti
olsun veya olmasn tm hayvanlarda ortak bir zellik vardr:
Hcre kmeleri de dahil olmak zere, hayvanlarn hepsinin
hcreleri arasnda molekller, farkl trlerde kolajen ve prote-
oglikanlar vardr. Kolajen zellikle nemli gibi grnmektedir:
Hayvanlarda en fazla bulunan proteindir ve vcut arlnn
yzde 90dan fazlasn oluturabilmektedir. Uzak gemite v
cut yapmak iin, bu molekllerin icat edilmesi gerekiyordu.
Vcut yapm iin olmazsa olmaz bir ey daha vardr:

I 149 |
P P P P ^ *F

H. M / I X k HA I I k

Kemiklerimizdeki hcrelerin birbirine kaynaabilmesi ve birbj.


riyle konuabilmesi. Kem ik hcreleri birbirine nasl balanyor
ve kemiin farkl ksmlar farkl davranacaklarn nereden bili
yor? te vcut yapm iin gerekli aralarn ou burada sakl.
Kemik hcreleri, vcudumuzdaki her hcre gibi, pek ok
eidi olan minik molekl perinleriyle birbirine balanr.
Zamk, ayakkab tabann nasl tutuyorsa, baz perinler de
aynen o ekilde hcreleri birbirine balar: bir molekl, bir hc
renin d zanna, bir dier molekl de kom u hcrenin d zan-
na smsk tutunur. Bylece iki hcre zanna birden tutunan
zamk, hcreler arasnda salam bir ba oluturur.
Baz molekl perinleri yle hassastr ki, bunlar yalnzca
ayn tr perinlere, seici olarak balanrlar. Bu, vcutlarmzn
doru biimde dzenlenmesine yarad iin son derece nem
li bir zelliktir. Bu seici perinler sayesinde, hcreler kendile
rini organize edebilir; kemik hcrelerinin kemik hcrelerine,
deri hcrelerinin de deri hcrelerine vs. balanmas garanti
edilmi olur. Baka bilgilerin yokluunda vcudumuzdaki d
zenlemeleri yine bunlar salayabilir. H er biri farkl olan bu tr
den perinlere sahip birka hcreyi ayn kapta toplayp by*
meye brakacak olursak, bu hcreler kendilerini organize ede
cektir. Hcreler, kendi perin saylarna ve trlerine gre ayr
lacak, bazlar kre, bazlar tabaka eklini alacaktr.
Yine de hcreler arasndaki en nemli balant, byk olas
lkla hcrelerin birbirleriyle hangi yollarla bilgi alveriinde

bulunduklardr. skeletimizin, hatta btn vcudumuzun tam


eklini alabilmesi, ancak hcrelerin nasl davranacan bilme
siyle mmkndr. Hcrelerin, ne zaman blneceini, ne za
man molekl reteceini ve ne zaman leceini b ilm e le r i ger

kir. rnein, eer kemik ya da deri hcreleri r a s tg e le davr


sayd -gereinden fazla bolnseler ya da gerektiinden az
. i . AflSl*
da hcre lseydi- ya ok irkin olacak, hatta daha <a

I s I A
\ l CL"I (.1 I l'sTIRMI si Rl \ | sj|

hepten lp gidecektik.
Hcreler, molekllerin hcreden hcreye tad parolala
r* kullanarak birbirleriyle iletiim kurar. B ir hcrenin baka bir
hcreyle konum as* m olekl alveriiyle m m kndr. rne
in, iki hcre arasndaki olduka sradan iletiim de, hcreler
den biri bir sinyal, yani bu durum da bir m olekl gnderir. Bu
molekl, sinyali alan hcrenin d tabakasna, yani zanna tutu
nur. Hcre zanna tutunan m olekl, hcrenin d zanndan her
yne doru, ou zam an hcre ekirdeine kadar ilerleyen zin
cirleme molekl reaksiyonlan balatr. G enetik bilginin, ekir
dein iinde yer aldn hatrlayn. Sonu olarak, bu m olekl
sinyali, genlerin alp kapatlm asna yol aabilir. Bu srecin k
ts, bilgiyi alan hcrenin artk davrann deitirm esidir: dier
hcreden gelen bu iarete yant olarak belki lecek, belki bl
necek, belki de yeni molekller retecektir.
En temel dzeyde, vcut yapmn mmkn klan eyler bun
lardr. Vcudu olan her hayvann, kolaj en ve proteoglikan gibi
yapsal moleklleri, bu molekllerin de hcreleri birarada tutan
molekler perin dizileri ve bu dizilerin de hcrelerin birbiriyle
iletiim kurabilmelerini salayan molekler aralar vardr.
Bylece, vcutlarn kkeninin nasTuu anlayabileceim iz
bir ara edinmi olduk. Vcutlarn nasl ortaya ktn anlaya
bilmek iin de, bu moleklleri nce gezegenim izdeki en ilkel
vcutlarda, sonra hi vcudu olm ayan canllarda aramam z
gerekir.

TOPAKSI Y A R A T IK L A R D A V C U T Y A P IM I
bir profesrn vcuduyla bir topan ortak yn nedir? Bu
soruyu yantlayabilmek iin, bugn yeryznde yaayan en ilkel
riicutlara bakalm.
bu canllardan birinin zellii, doal ortamnda nerdeyse
bi grlmemi olmas. 1880lerin sonunda, akvaryum cam

I s j
zerinde yaayan tuhaf ve basit yapl bir canl kefedildi. Hibir
canlya benzemiyordu, yapkan bir ktle gibiydi. Bu canly
olsa olsa Steve M cQ ueen m filmi The B lobdaki uzayl yarata
benzetebiliriz. Hatrlarsanz B lob, uzaydan dtkten sonra
avlanmaya kan, Pennsylvaniann k k kasabalarndaki
kpekleri, insanlar, hatta sonunda lokantalar yutan amorf bir
yaratkt. Blobun sindirim borusunun az, alt ksmnda bir yer
deydi: bu blgeyi hi grm yor, yalnzca yakalanan canllann
feryatlarn duyuyorduk. im di bu yarat 200 ila 1000 hcreli,
yaklak 2 mm apnda bir canl boyutlarna indirin; aln size,
placozoa ad verilen esrarengiz yaratk. Placozoalann, minik
yass bir taba andran ok basit vcudu, sadece drt tip hcre
den oluur; ama bu, yine de bir vcuttur. A lt ksmndaki hcre
lerin bir ksm sindirim iin zellem itir; dier hcrelerde,
hareket ettiinde canly saa so la oynatm aya yarayan
kam lar (flagella) vardr. Placozoalann doal ortamda ne
yediklerine, nerede yaadklanna, yani kendi doal habitatlan-
mn ne olduuna dair pek bir gr yok. Bun a ramen bu basit
yaratklarda, mthi nemli bir ey fark edildi: Bu ilkel canllar
da ok az sayda zellemi hcre olm asna ramen, paralar
arasnda iblm vard.
Vcutlarda ilgimizi eken ne varsa, ou zaten placozoalar-
da da vardr. Dzenlenii ok ilkel olm akla beraber placozoalar
gerek anlamda vcuda sahiptir. D N A 'lan n ve hcrelerinin
yzeyinde bulunan moleklleri aratrp incelerken, bizdeki
vcut yapm aygtlarnn ounun placozoalarda zaten var oldu
unu fark ettik. Placozoalarda, bizim kendi vcutlarmzda gr
dmz molekl perinlerinin ve hcre iletiim aralarnn
versiyonlan bulunur.
Sonuta, bizim vcut yapm aygtmz, Reginald Sprigg,n
bulduu tarihncesinden kalma izlerden bile daha basit yap*
olan bu yuvarlak yaratklarda da var. A caba ii daha ileri gtuf

I 152 |
A
V I C l 1I e t i l i . ! IK M I s k i v i ni

sek, ok daha ilkel vcut trlerinde de bu aygt bulabir miyiz?


Belki, bilinen bir m utfak gerecinde, bir bulak sngerinde bu
sorunun cevabn bulabiliriz. lk bakta, sngerlerde kayda de
er bir zellik yoktur. Sngerin vcudu, snger matrisinin ken
disinden oluur; bu, canl bir m adde deildir. Arada kolaj enin
serpili halde olduu bir eit sis (cam s m adde) ya da kalsiyum
karbonattan (sert kabuk grnm nde bir m adde) ibarettir.
Snger, en bata bu yzden ilgintir. Kolajenin, hcreleri ve
pek ok dokuyu birarada tutan, hcreleraras boluklarmz
dolduran nemli bir bileen olduunu hatrlayn. Size yle
grnmeyebilir ama sngerler, vcudu tanmlayc damgaya
zaten sahiptir.
1900lerin banda H.V.P. Wilson, bize sngerlerin aslnda
ne kadar ilgin canllar olduklarn gsterdi. Wson 1894te, ilk
biyoloji profesr olduu N orth Carolina niversitesine gel
miti. Burada, gelecek yzylda Kuzey Amerika'da genetik ve
hcre biyolojisi alanlarn tanmlayacak olan bir Amerikal biyo
log grubunu yetitirdi. Wilson, daha genken, mrn aratr
maya, her eyden nce de sngerleri aratrmaya adamaya karar
vermiti. Deneylerinden birinde bu, grnte basit canllarn
gerekten olaanst bir kabiliyetini aa kard. Wson, sn
gerleri bir tr elekten geirip hcrelerini birbirinden ayrd.
Tamamen ayrd, amip grnm ndeki bu hcreleri bir taba
a koyup gzlemeye balad. Balangta, hcreler taban
yzeyinde srnp durdular. Sonra, hayret verici bir ey oldu:
hcreler biraraya gelmiti. nce, belli belirsiz krmz hcre
kreleri oluturdular. Sonra, hcreler daha organize bir hale
gelerek belirli bir dzene gre biraraya toplam aya baladlar.
Sonunda, farkl trde hcrelerin uygun yerlere gemesiyle bu
hcre ynndan yepyeni bir snger ortaya kmt. Wilson, bir
vcudun sfrdan oluumunu izliyordu. Biz de snger gibi olsay
dk, Coen kardelerin filmi Fargod a doranan Steve Buscemi

I I** |
karakteri de sapasalam kalrd; h atta h creleri, kendisinin ok
farkl versiyonlann oluturm ak zere b iraray a geleceinden,
belki de bu deneyimle yeniden d o m u gibi hissedecekti.
Sngerlerde vcudun kkenini an lam am za yardmc olan
ey, hcrelerdir; ilerinde genellikle, tre b al olarak blmle-
re de ayrlabilen, ii b o oyuklar vardr. o k zel bir tr hcre
nin ynlendirmesiyle b u bolu k lard an su geer. Bu hcreler,
hazne ksm sngerin iine d n k d u ran kadehlere benzer.
Kadehin azndan kan m inik tyckler, sudaki yiyecek para
cklarn kamlayp yakalar. A yrca, b u hcrelerin hepsi, kadeh
ksmndan kan byk birer kam ya d a sahiptir. Kamlann
birbiriyle ahenkli hareketi, su ve yiyecekleri, sngerin gzenek
lerinden ieri doru iter. Sngerin iindeki baka hcreler, bu
yiyecek paralarn sindirir. D tarafta dizilen bir dier grupsa,
sngerin, suyun akntsna gre eklini deitirm esi gerektiin
de kaslma hareketi yaparlar.
Bir sngeri vcut olarak nitelendirm ek ok g olsa da,
vcutlarn en nemli pek ok zelliine sahiptir: Hcreleri ara
snda iblm vardr; hcreler birbiriyle iletiim kurabilmek
te; ayrca farkl hcre gruplan, tek bir birey gibi hareket etmek
tedir. Snger, farkl yerlerinde farkl iler stlenen farkl trde
hcreleriyle, organize olm u bir canldr. K usursuz bir biimde
biraraya gelmi trilyonlarca hcresiyle bir insan vcudu ile bir
snger arasnda dalar kadar fark vardr, am a snger, insan
vcuduyla baz ortak zelliklere sahiptir. E n bata, bizim vcu-
dumuz iin sz konusu olan hcre balan m as, hcreleraras ile
tiim ve yap iskelesi, sngerlerde de byk lde vardr.
Sngerler, ok ilkel ve dzenlenm e biim i grece y etersiz de
olsa, birer vcuttur.
Placozoa ve sngerler gibi, bizim de ok sayda hcrem*
var. Tpk bu canllar gibi, bizim vcudum uzun paralar aras1
da da bir iblm sz konusu. V cudu birarada tutan molek11
\T ( 1 1 c ;i I l. I I R M 1 S I R I M M

ler aralara da (hcreleri birarada tutan perinler, hcrelerin


birbirine sinyal gnderm esine yarayan eitli mekanizmalar ve
hcreler arasnda bulunan pek ok m olekl) sahibiz. H atta pla-
cozoa ve sngerlerde, tpk bizde ve dier tm hayvanlarda
olduu gibi kolaj en be vardr. A m a bizden farkl olarak bu
zellikler onlarda ok ilkel versiyonlaryla bulunur: sngerlerde
21 deil, 2 kolajen vardr; bizler yzlerce farkl trde molekl
perinine sahipken, bunlarn says sngerlerde ok daha azdr.
Sngerler bizden ok daha basittir ve ok daha az eitte hcre
ierirler; yine de tem el vcut yapm aygtna sahiptirler.
Placozoalar ve sngerler, gnm zde belki de olup olabile
cek en basit vcutlardr. A m a biraz daha ileriye gitmek iin,
vcutlarmz yapan eyleri, hi vcudu olmayan canllarda da
aratrmamz gerekiyor; yani tek hcreli mikroplarda.
Birhcreli bir canly, vcudu olan bir hayvanla nasl kar
latrrsnz? Acaba hayvanlarda bulunan vcut yapc mekaniz
malar, birhcreli canllarda da var m? Eer varsa ve vcut yap
myorlarsa, o zaman ne ie yanyorlar?
Bu sorular cevaplamann en dolam basz yolu, mikroplarn
genlerini inceleyip hayvanlarla aralarnda herhangi bir benzer
lik olup olmadna bakmaktr. H ayvan ve mikrop genom lan
arasnda yaplan ilk karlatrmalarda arpc bir gerek ortaya
kt: tek hcreli pek ok hayvanda, hcrelerin birbirine balan
masn, birbirleriyle etiimini vb. salayan molekler mekaniz
malarn ou yoktu. H atta baz analizler, bu molekllerin
800'den fazla eidinin tek hcreli canllarda olmadna, sade
ce vcutlu hayvanlarda bulunduuna iaret etmektedir. Bu da,
hcrelerin birleerek vcut yapm asna yardmc olan genlerin,
vcutlarla birlikte ortaya kt grn destekler. lk bakta,
vcut yapm mekanizmalarnn, vcutlarla pe pee ortaya k-
m olmas da mantkl grnr.
Ancak, Berkeley C alifornia n iv ersitesin d en N icole
jt M lz r r f ii j a ^ u K

Kingin "koanoflagellat ad verilen organizm alar zerinde yap


t aratrmayla bu gr altst olm utur. K in gm incelemek
iin bu organizmay sem esi tesadfi deildi. D N A zerindeki
almalarndan, vcudu olan hayvanlar, placozoalar ve snger
lerin en yakn mikrop akrabalarnn koanoflagellatlar olabilece
ini biliyordu. stelik koanoflagellatlann genlerinde, vcutlan-
mz yapan D N A versiyonlarnn sakl olduundan da phele
niyordu.
Nicole un aratrm asna, vcudum uzdaki genlerin hepsinin
haritasn karmay baaran nsan G enom u Projesinden des
tek geldi. nsan G enom u P ro je sin in baarya ulamasnn
ardndan baka gen haritas karma almalar balad: San
Genomu Projesi, Sinek G enom u Projesi, Yabanans Genomu
Projesi (h atta sngerlerin, placo zoalarn ve mikroplarn
genomlarn zmeye alan ve srm ekte olan projeler de var
dr). Bu haritalar, pek ok farkl trn vcut yapm genlerini
karlatrabilmemizi saladklar iin altn madeni gibidir.
Nicolen koanoflagellatlan incelerken yararlanaca genetik
aralar da bu almalardan kmt.
Koanoflagellatlar bariz bir biim de, sngerin iindeki kadeh
biimli hcrelere benzer. yle ki, ou kii, uzun zamandr
bunlarn, bozulmu sngerler -teki hcrelerini kaybetmi sn
gerler- olduunu sanyordu. Am a yle olsayd, koanoflagellatla
nn D N A snn, tuhaf bir sngerin D N A sna benziyor olmas
gerekirdi. Am a benzem ez. Koanoflagellatlann DNA paralan
n, mikrop ve snger D N A syla karlatrdmzda, mikrop
D N Asna son derece benzedii grlr. Koanoflagellatlar bir*
hcreli mikroplardr.
Nicolen koanoflagellatlar zerindeki almalan sayesinde

birhcreli mikroplar ile "vcudu olan hayvanlar arasndaki

genetik a y n m hepten yklmtr. Koanoflagellatlarda etkin olan


genlerin ou, hayvanlarda da etkindir. H atta bu g e n le r in o ^

I 1S6 I
VLK l ' T I T I RM F S F R t V F N l

Koanoflagellatlar (solda) ve sngerler (sada).

vcut yapan mekanizmann paralandr. Bu benzerliin byk


ln ortaya serecek birka rnek verelim. Hcrelerin birbiri
ne balanma ve hcreleraras iletiim kurma ilevleri, hatta hc
reler arasndaki maddeyi oluturan molekllerin paralan ve
hcrenin dndan iine doru sinyal tayan molekl akna
kadar hepsi koanoflagellatlarda vardr. Koanoflagellatlarda
kolajen de vardr. Aynca biraz farkl bir grev stlenmi olm ak
la beraber, hcreleri birarada tutan eitli molekl perinleri de
koanoflagellatlarda bulunur.
Koanoflagellatlann Nicolee bir katks daha oldu: insanda
ki vcut yapm aygtlann baka mikroplannkiyle karlatrma
ya yarayacak bir yol haritas. Kolajen ve proteoglikanlar birara-
ya *Payan temel molekler yapy, eitli mikroplardan biliyo-

I 1*7 I
l l / I M I / . m K HA IK

ruz. Azmzda bolca (ve umarz ki baka yerlerimizde ok az)


bulunan Streptococcus bakterilerinin hcre yzeyinde, kolajene
ok benzeyen bir molekl vardr. Bu molekller, kolajenle ayn
molekler imzay tamakla birlikte, kolaj enin hayvanlarda yap.
t gibi biraraya toplanp halat veya tabaka eklini almazlar
Ayn ekilde, kkrdamzn iindeki proteoglikan kompleksle
rini oluturan baz ekerler, eitli bakterilerin duvarlannda da
grlr. Bunlar hem virslerde, hem de bakterilerde pek ho
olmayan ilevler stlenmilerdir. Bakteri ve virslerin hcreleri
igal ve enfekte etmeleri, baz durumlarda da daha tehlikeli hale
gelmelerinde rol oynarlar. Mikroplarn bize eziyet etmek iin
kulland molekllerin pek ou, bizim bir vcuda sahip olma
ansmz yaratan molekllerin ilkel versiyonlardr.
Bu da, meseleyi iyice anlalmaz bir hale sokuyor. Fosil
kaytlarnda, dnya tarihinin ilk 3,5 milyar yllk dneminde
mikroptan baka hibir ey gremeyiz. Sonra, aniden, belki 40
milyon yla yaylan bir srede, her tr vcut ortaya kar: her
yerde bitki vcutlar, mantar vcutlar, hayvan vcutlan...
Vcut, moda olmutur. Ancak Nicolen almasna gre,
vcut oluturma potansiyeli, vcutlarn ortaya kndan daha
nce de vard. yleyse, o kadar uzun sreyi vcutsuz geirdik
ten sonra, vcut yapmak iin bu acele nedendi?

V CU TLA RIN T A R H N D E K KU SU RSU Z FIR T IN A "

Zamanlama her eydir. En iyi fikirler, icatlar, kavram lar her

zaman baarl olamaz. ann tesinde olup u n u tu lan ancak,

ok sonralan yeniden kefedilen yle ok mzisyen, mucit ve


sanat vardr ki. Bunun iin, 1. yzylda buhar t rbinini icat
eden zavall skenderiyeli Herona bakmak yeter. H eron
icad, ne yazk ki oyuncak muamelesi g r m t . D n ya henu*
bu icada hazr deildi. \
Ayn durum canllar tarihinde de geerlidir. Her $0 ^

' 158 ' X


\Tl l' ! (i I-'I I IRMI SIRl 'VI Nl

vcutlann bile, doru bir zam an vardr. nce, vcutlarn


neden ortaya km olabileceini anlam am z gerekir.
Vcutlann ortaya kn aklam aya alan kuramlardan
biri son derece basittir: Vcutlar belki de, m ikroplann birbirini
yiyebilmesi ya da baka m ikroplar tarafndan yenmekten kur
tulmas iin yeni arelere bavurm as sonucu ortaya kmtr.
ok hcreli bir vcuda sahip olan canl irileebilir. rilemek de,
genellikle, yenmekten kurtulm ak iin ok iyi bir yoldur.
Vcutlar, bir savunma ekli olarak ortaya km olabilir.
Avclar avlann yem ek iin yeni yollar gelitirirken, avlar da
yenmekten kurtulmak iin yeni yollar gelitirirler. Vcut yapc
molekllerimizin pek ou, belki de bu karlkl etkileimden
ortaya kmtr. M ikroplann ou, baka mikroplara tutunup
onlan yutarak beslenir. M ikroplarn avn yakalayp tutmasn
salayan molekller, muhtemelen, vcudumuzdaki hcreleri
birbirine kenetleyen molekllerdir. H atta baz mikroplar, dier
mikroplann davranlann etkileyen bileikler reterek birbirle-
riyle iletiim kurar. Mikroplar arasndaki avc-av etkileiminde
genellikle molekler iaretler vardr; bu iaretler, ya muhtemel
avclan etkisiz hale getirir ya da av yaklamaya cezbeden yem
grevi grr. Belki de bu tr sinyaller, vcudumuzu sa salim
tutmaya alan hcrelerimizin bilgi alverii srasnda kullan
d trden sinyallerin nclleriydi.
Bu speklasyonlann sonu gelmez; oysa av-avc etkileimin
den vcutlann nasl ortaya ktn gsteren baz som ut deney
sel kantlara bakmak daha ilgin olacaktr. te Martin Boraas ve
neslektalan, bize bu kantlar sundular. Aratrmaclar, nor-
malde tek hcreli olan bir alg alp, binlerce nesil boyunca labo-
ratuvarda yaamaya braktlar. Sonra bu ortama bir avc, yani
^aka mikroplan yutup yiyen tek hcreli kaml bir canl getir
diler. Daha 200 nesil bile gemeden, algler biraraya toplanp
ile r c e hcreli bir kme haline gelerek bu avcya kar tepki

I 159 I
t H Z D T Id B A L IK

gelitirdiler; zamanla hcre says azald, ta ki her kmede sekiz


hcre kalncaya dek. O ptim um say sekizdi; yenmekten kurtu
labilecek kadar byk, am a her hcrenin, canl kalmak iin ken
disine gereken alabilecei kadar da kk bir kme, sekiz
hcreden oluuyordu. Asl hayret uyandran ey ise, avc ortam
dan karld zaman gerekleti: algler rem eye devam ettiler
ve sekiz hcreli bireyler oluturdular. Szn ksas, ok hcreli
bir canl formunun basit bir versiyonu, yoktan (vcutsuz bir
canldan) ortaya kmt.
Eer bir deneyle, birka ylda vcutsuz bir canldan basit bir
vcut oluturulmas m mknse, m ilyarlarca ylda neler olabile
ceini hayal edin. O halde sorulacak soru, vcutlarn nasl orta
ya km olabilecei de, neden daha evvel ortaya kmad
dr.
Bu bulmacanm yantlan, henz vcutlann ortaya kmad,
dnyann belki henz vcutlann ortaya kna hazr olmad
tarihncesi ortamda yatyor olabilir.
Bir vcuda sahip olmann bedeli ok yksektir. Kukusuz iri
vcuda sahip bir canl olm ann belli avantajlan vardr: Avc
lardan kurtulabilmenin yam sra, vcudu olan hayvanlar baka
hayvanlan, daha kk canllan yiyebilir ve daha uzun mesafe
lerde hareket edebilirler. Bu iki yetenek sayesinde bu hayvanlar
kendi ortamlannda daha gl olurlar; am a ne yazk ki, ikisi de
fazla enerji tketir. Vcudun, zellikle de fazla miktarda kolajen
ieriyorsa, bydke daha fazla enerjiye ihtiyac olur. Kolajen
sentezi iin grece fazla m iktarda oksijen gerekir; bu da atalar
mzn bu olmazsa olmaz gaza duyduu ihtiyac byk oranda
artrm olmalyd.
Sorun uydu ki, tanhncesinde yeryznde oksijen 0^
azd. Milyarlarca yl boyunca atm osferdeki oksijen dzeyi* p1
nmzdekiyle kyaslanamayacak kadar dkt. Sonra, ya^ ^
k bir milyar yl nce, oksijen m iktan birden y k s e ld i '

I >60 |
Vl ' C L ' T (. f I I T I R M F Sf Rl . ' VFN!

pan d an bu yana da hep yksek kald. Peki, bunu nereden


biliyoruz? Kayalann kimyasal yaplarndan. Yaklak bir milyar
y l ncesine ait kayalar, oksijen miktarnn ykselmesiyle bir
likte olutuklann gsteren iaretleriyle bu sim aa vurur.
Atmosferdeki oksijen miktarnn bu art, vcutlarn ortaya
kyla balantl olabilir mi?
Vcutlann ortaya k, paleontoloji asndan bir "kusur
suz frtnaya karlk gelir. Milyarlarca yl boyunca mikroplar,
iinde bulunduklan ortamla ve birbirleriyle etkileimin yeni
yollarm gelitirdiler. Bunu yaparken, baka amalar iin kullan
m olsalar da, vcut yapmaya yarayan pek ok ara ve molekl
paras da ortaya kt. Bunun yansra, vcut oluumu iin
hazrda bir neden de vard: Bir milyar yl nce, mikroplar, bir
birini yemeyi renmiti. O halde, vcut gelitirmek iin makul
bir neden vard ve bunun iin gereken aralar da zaten hazrd.
Ancak nemli bir ey eksikti. Bu ey, yeryznde vcutlann
ihtiyacm karlamaya yetecek kadar oksijendi. Yeryznde
oksijen artnca, her yerde vcutlar ortaya kt. Artk yaam, bir
daha eskisi gibi olmayacakt.

I 161 |
SEKZNC BLM

KOKU ALMA

1980lerin banda molekler biyologlar ile canl organizmalar


zerinde alanlar -ekoloji, anatomi ve paleontoloji uzmanlan-
arasnda bir gerilim yaanyordu. rnein anatomi uzmanlan,
modas gemi bir bilim dalna mitsizce balanm, zamann
dnda kalm kiiler olarak grlyordu. Molekler biyoloji
alanndaki gelimeler, anatomi ve geliimsel biyolojiye bak
mzda yle kkl bir deiiklik yaratmaktayd ki, paleontoloji
gibi klasik disiplinler, artk biyoloji tarihinin kmaz sokaklan
gibi grlmeye balamt. Benim de, fosillere duyduum ak ve
ilgiden tr, yeni otomatik D N A sralayclarndan birinin
yerimi alacam dndm zamanlar olmutu.
Yirmi yl geti ve ben hl kazlarla ve kayalar krmakla
urayorum; DN A da topluyor ve bu D N A lann evrimdeki
roln aratryorum. Tartmalar, genellikle ya u ya da bu
senaryolaryla balar. Ama zamanla, bu ya hep ya hi tutumu,
daha gereki yaklamlara brakr yerini. Fosiller ve jeolojik
kaytlar, halen gemile ilgili kamtlara ulamada ok gl birer
kaynaktr; canl tarihi boyunca canllarn yaad gerek ortam
lar ve ortaya kan gei yaplarn baka hibir ey bu denli ak
biimde ortaya karamaz. Grdm z gibi DNA, canll*1
gemiini, vcutlarn ve organlarn oluumunu anlamak K,n
mthi etkili bir aratr. DNA, zellikle fosil kaytlarnn sessiz
kald durumlarda ok nemli bir rol oynar. Vcudun nemli
b ir blm -rnein yum uak dokular- kolay kolay fosillemez.
Bu dokularn gemiini anlayabilm ek iin, D N A kaytlan dn
da elimizde pek bir ey yok.
Bir organizmadan D N A elde etm ek yle kolaydr ki, mut
fakta bile yapabilirsiniz bunu. Bir bitki veya hayvandan -bezel
ye veya biftek veya tavuk cierinden- bir para doku aln. Bu
dokuyu, biraz tuz ve su ekleyip m ikserden geirerek pre hali
ne getirin. Sonra, biraz bulak deterjan ekleyin. Deterjan,
dokudaki hcrelerin etrafn saran ve mikserin dorayamayaca-
kadar minik hcre zarlarn paralam aya yarar. Sonra, biraz et
yumuatc madde ekleyin. E t yum uatc, D N A y a balanan
proteinlerin bir ksmm paralar. im di elinizde, iinde D N A
bulunan, deterjanl ve et yum uatcl bir orba var. Son olarak,
bu kanma biraz tuvalet ispirtosu ekleyin. Bylece iki katman
l bir sv elde edersiniz: altta deterjanl pre, stte berrak alkol.
Alkole byk bir ekim gsteren D N A , alkoln iine doru
hareket edecektir. Eer alkol iinde cvk beyaz bir top belirirse
her eyi doru yapm snz dem ektir. te bu beyaz top
DNAdr.
Artk, bu beyaz topa kullanarak, teki canllarla aramzda
ki temel balantlarn byk blm n aydnlatabilirsiniz.
Uruna bunca zaman ve para harcadmz bu iin srn, farkl
canl trlerinin D N A lannn, yap ve ilev bakmndan karla
trlmasnda yatar. in, kavranmas zor ksm da udur: Farkl
canl trlerinden herhangi bir doku (diyelim, karacier) alp
ondan DNA elde etmekle, aslnda, kendi vcudumuzun nere
deyse btn paralarnn gemiinin ifresini zebiliriz; buna
koku duyumuz da dahil. evrem izdeki kokulan alglamaya
yarayan aygt, byk oranda D N A -ister karacierden, isterse
kandan ya da kas dokusundan elde edilmi olsun- iinde sakl
dr. Hcrelerimizin hepsinde ayn D N A nn bulunduunu
hatrlayn; tek fark, D N A nn hangi parasnn etkin olduudur.
IC IM l'/m K i HA i K

Koku alma duyusunda rol oynayan genler hcrelerimizin hep.


sinde vardr, ama sadece burun blgesindekiler etkindir.
Kokular, hepimizin bildii gibi, dnyam z alglama biimi,
miz zerinde derin bir etkisi olabilecek uyarm lar uyandnr bey-
nimizde. Bize, ocukluum uzun dersliklerini veya bykanne
mizin tavan arasndaki kf kokulu scakln hatrlatan bir ko
ku, oktandr gml duran duygulan uyandrabilir. Daha da
nemlisi, kokular, hayatta kalm am za yardm c olabilir. Lezzetli
bir yemein kokusu bizi acktnr, lam kokusu midemizi bulan-
dnr. rk yumurtadan saknmak doam zda var. Evinizi sat
mak m istiyorsunuz? Evinizi grm eye geldiklerinde finnda
ekmek piiriyor olmanz, ocakta kapuska piiriyor olmanzdan
ok daha iyi olacaktr. Koku duyumuza, byk paralar harcyo
ruz: Parfm endstrisi, 2005 ylnda sadece A BD 'de 24 milyar
dolarlk i yapt. Tm bunlar, koku alma duyumuzun, iimizin
ne kadar derinlerinde yer ettiinin kantdr. Bu, ayn zamanda
ok eski, tarihncesinden kalma bir duyu.
Koku alma duyumuz, be bin ila on bin farkl kokuyu ayrt
etmemizi salar. Bazlarmz, bir dolmalk biberdeki trilyonda
birden daha dk younluktaki koku molekllerini alglayabi
liyor. Bu, gznzn nnde kilometrelerce uzanan bir kum
saldan tek bir kum tanesini semeye benzer. Peki, bunu nasl
yapabiliyoruz?
Bizim koku olarak algladmz ey, aslnda havada gezinen
molekl karmna beynimizin verdii karlktr. Beynimizin
koku olarak kaydettii bu molekller, havada asl duracak
kadar minik ve hafiftir. Soluk aldmz ya da kokladmz
zaman, bu koku molekllerini burun deliklerimizden iimim
ekeriz. imize ektiimiz bu koku moleklleri, burnumuzun
arkasndaki bir blgeye geer ve burada geniz mukozas tarahn
dan yakalanrlar. Mukozann i taraf, her biri mukozann i,n
ynelen kk birer kntya sahip milyonlarca sinir hcre

1 iAA I
K O K l ' At.MA

iekten kan molekller (kat be kat bytlmtr) havaya yaylr. Bu


molekllerburun boluklarn kaplayan astar dokunun iindeki reseptrle
rebalanr. Molekller balandktan sonra beynimize bir sinyal gnderilir.
Her koku, farkl reseptrlere balanan birok farkl moleklden oluur.
Beynimizbu sinyalleri birletirir ve biz kokuyu alglarz.

barndran bir doku parasdr. Havadaki molekller bu sinir


hcrelerine baland zaman beynimize sinyaller gnderilir.
Beynimiz de bu sinyalleri koku olarak kaydeder.
Koklamann molekllerle ilgili ksm kilit-anahtar mekaniz
mas gibi alr. Kilit koku molekldr, anahtar ise sinir hc
releri zerindeki reseptrlerdir. Burnumuzdaki mukoza tarafn
n yakalanan bir molekl, sinir hcresi zerindeki bir reseptr
ceetkileime girer. Sinyal, ancak molekl reseptre balandn
da beynimize gnderilir. Her reseptr farkl bir tr molekle
nyarldr; dolaysyla, belirli bir koku pek ok molekl ierebi-
lir ve bu yzden de beynim ize p ek ok reseptrden sinyal ular
Koku, en ok m zie benzetilebilir; mzikteki akorlara
Akor, tek bir nota gibi birarada alm an birka notadan oluur
Ayn ekilde koku da, farkl koku m olekllerini temsil eden bir
ok reseptrden gelen sinyallerin toplam nn bir rndr.
Beynimiz bu farkl uyarm lar tek bir koku olarak alglar.
Koku alma duyum uz balklarda, am fibilerde, srngenlerde,
memelilerde ve kularda olduu gibi, byk oranda kafatasm
zn iinde gerekleir. D ier hayvanlar gibi bizde de, havay ii
mize ekmeye yarayan bir veya daha fazla sayda delik; havada
ki kimyasallarn nronlarla etkileim e girebilecei zellemi
dokular vardr. Balklardan insanlara kadar bu deliklerin, bo
luklarn ve zarlarn dzenini aratrdm zda genel bir dzen
buluruz. Gnm zde yaayan kafatasl hayvanlarn en ilkeli
olan, taem en ve balk asala gibi enesiz balklarda, kafatas
iindeki bir keseye alan tek bir burun delii vardr. Su bu kr
keseye ular ve koku alm a burada gerekleir. Bu adan bizden
en byk farklar, bu balklarn kokuyu havadan deil, sudan
almasdr. En yakn balk akrabalarm zda, bir lde bizimkine
benzer bir dzen vardr: Burun deliinden giren su, azla ba
lantl bir bolua ular. A kcierli balk veya Tiktaalik gibi
balklarn iki tr burun delii vardr: b ir d, bir de i. Bu bakm
dan bize ok benzerler. A znz kapalyken soluk alp venn.
Hava d burun deliinizden girer ve burun boluklarndan iler
leyerek, ierideki kanallar araclyla boaznzn arkasna ula
r. Balk atalarmzn da hem i, hem de d burun deliklen
vard; tahmin edebileceim iz bunlar, kol kemikleri ve bizi^
baka ortak zellikleri olan balklarla ayn balklardr.
Koku alma duyum uz, bizim balk, am fibi ve memeli ges ^
imize ait m uazzam bir arive sahiptir. 1991de Linda PlK ^
Richard Axel, bize koku duyusunu kazandran byk bi
soyu bularak, bu alanda nem li bir kefe imza atm old
KOKl Al M A

enesiz balktan insana, burun aklklar ve koku molekllerinin izledii


yol.

Buck ve Axel, deneylerini tasarlarken tem el varsaym da b u


lundular. nce, koku reseptrlerini oluturan genlerin neye
benzedii konusunda baka laboratuvarlann yapt alm alara
dayanarak, mantksal bir varsaym oluturdular. Bu deneylerle
koku reseptrlerinin, bilgiyi hcreden hcreye tam aya yara
yan ok sayda molekler halka ieren, kendine zg bir yapda
olduu gsterilmiti. Bu nemli bir bulguydu; bylece Buck ve
Axel artk, bir farenin genomunda bu yapy oluturan genleri
arayabilirdi. kinci olarak, bu reseptrleri oluturan genlerin
k kendine zg bir etkinlie sahip olmas gerektii varsay
mnda bulundular: Bu genler, sadece koku duyusuyla ile ilgili
dokularda etkin olmalyd. Bu da akla uygundu; koku duyusuy-
k dgi bir yap, sadece bu i iin zellemi dokularda olm aly
d. Axel ve Buck son olarak -ki bu ok nemli bir varsaymd- bu
inlerden bir veya birka tane olmadn, ok sayda gen
bulunm as gerektiini ileri s rd ler. B u varsaym , farkl trden
kimyasallarn farkl koku u y arm lar y ara tt gereine dayam-
yordu. E er her tr k im y asal m a d d e iin yalnzca kendisine
zg bir re se p t r/g e n varsa, o za m a n m u azzam sayda gen
olm as gerekirdi. A ncak, d en ey i tasa rla d k la r srada eldeki veri
lere gre, b u d oru o lm ay ab ilird i d e.
Buck ve A xelin varsaym larn n d e tam olarak dorulan
d. Aradklar resep tr n y ap sn a u y g u n genlerin varln sap
tadklar gibi, b u genlerin d e sa d e c e , k o k u alm a ile ilgili dokular
da -burun epitelinde- etkin o ld u u n u b u ld u lar. Son olarak, bul
duklar genler gerekten d e b y k saydayd. Deney byk
baanyd. Buck ve A xel d ah a so n ra, g erek ten hayret verici bir
ey daha kefettiler: T m in san gen o m u n u n yzde 3u, farkl
kokulan alglayabilecek gen lere ayrlm t. B u genlerin her biri,
bir koku m oleklne duyarl b ir re se p t r ortaya kyordu.
Buck ve Axel, bu alm alan n d an t r 2 0 0 6 ylnda Nobel
dlne layk grldler.
Buck ve A x e lln bu b a a n sn n ard m d an , baka canl trle
rindeki koku resep tr genleri d e aratrlm aya balad. Bylece
bu genlerin, canl tarihindeki b az n em li deiim lerden gn
mze kalan kantlar old u u an lald . B u n d a n 365 milyon yl
kadar nce gerekleen su d an k araya geii ele alalm, iki tur
koku alma geni vardr; biri sud aki, d ieri havadaki kimyasal
kokulan alm ak iin zellem itir. K o k u m oleklleri ve reseptr
ler arasndaki kim yasal reak siy o n lan n su d a ve havada farW1
olm as da, farkl t rd en re se p t rle rin gerekliliini aklat
Tahm in ed eb ilecein iz g ib i, b alk larn koku almayla
nronlarnda su esasl re se p t rle r varken , memelilerde ve
srngenlerde hava esasl rese p t rle r bulunur.
Bu keif, bugn yery z n de y aay an en ilkel balklar, y*n
taemen ve balkasala gib i en esiz balklarda koku alma*1
nasl gerekletiini an layabilm em ize yardm c olur. Bu ea
k i l M ' Al \LA

larda, daha gelim i balklardan ve m em elilerden farkl olarak,


ne "hava, ne de su geni vardr, bunun yerine reseptrler, iki
tipi birarada ban n d n r. B u n dan karlacak sonu bellidir: Bu
ilkel balklar, koku alm a genleri iki tre ayrlm adan nce ortaya
kmtr.
enesiz balklarn ok nem li baka bir zellii de, ok az
sayda koku genine sahip olm alardr. Kem ikli balklarda daha
fazla, amfibi ve srngenlerde ise onlardakinden de fazla sayda
koku geni vardr. en esiz balklar gibi ilkel yaratklarda ok az
olan koku genleri, zam anla artm ve m em elilerde m uazzam
saylara ulamtr. B inden fazla koku geni olan biz m em eliler
de, genetik sistem in byk bir ksm sadece koku duyusuna
ayrlmtr. Byk ihtim alle, bir hayvanda koku genleri ne kadar
fazlaysa, farkl kokulan ayrt etm e yetenei de o kadar hassasla-
mtr. Bu adan baktm zda, bizdeki koku genlerinin fazlal
da bir anlam kazanr: M em eliler, koku alm ada ok zellem i
hayvanlardr. Bunu anlam ak iin kpeklerin ne kadar iyi iz sr
dklerine bakmak yeter.
Peki, ama sahip olduum uz btn o fazladan koku genleri
nereden geliyor? H i yoktan m ortaya ktlar? Genlerin yap
sna baknca bu artn nasl gerekletii aka grlr. Bir
memelinin koku genleriyle, enesiz balklardaki bir avu koku
genini karlatracak olursak, m em elilerdeki fazladan genle
rin, aslnda tek bir tem ann eitlem eleri olduunu grrz:
Deiiklie uram da olsalar, enesiz balklardaki genlerin
kopyalarna benzerler. Yani, sahip olduum uz ok saydaki
koku geni, ilkel canl trlerindeki az saydaki genin art arda
defalarca kopyalanmas sonucu ortaya kmtr.
hu da bizi bir p aradoksa gtrr. T pk teki m em elilerde
olduu gibi, insanlarda da genom un yaklak yzde 3 koku
enlerine ayrlmtr. nsann gen yapsn en ince ayrntsna
kadar inceleyen genetikiler byk bir srprizle karlatlar:
11/ I M I / I > i k H A I I k

Binlerce genden tam 300 tanesi; geirdikleri m utasyonlar sonu-


cunda tamamen ilevsiz kalm ve yaplarn da onarlamaz dei
iklikler meydana gelmiti (bizim dm zdaki memeliler bu
genleri kullanr). yleyse, ou hi ie yaram ad halde neden
bu kadar ok koku genimiz var?
Bu soruyu cevaplamamza yardm c olacak bilgi, onca canl
tr iinde yunuslar ve balinalardan geliyor. Btn memeliler
gibi, yunuslar ve balinalar da ty, m em e ve kemikli ortakulak
vardr. Bu hayvanlarn m emelilik gem ii, koku genlerinde de
kaytldr: Balklardaki gibi suya-zellem i genleri olmayan
deniz memelilerinde, m emelilerdeki havaya-zellem i genler
vardr. Hatta balinalarn ve yunuslarn m em elilik gemii, koku
alglama sistemlerinin D N A 'sm da bile yazldr. Ancak, burada
tuhaf bir durum gze arpar. Yunuslar ve balinalar, koku almak
iin artk genizlerini kullanmyorlar. O halde bu genler ne ie
yanyor? Bu hayvanlarda geniz, koklam aya deil, nefes almaya
yarayan bir hava deliine dnm tr. B u deiimin koku
alma genleri zerinde tuhaf bir etkisi olm utur: Bir deniz
memelisinde normalde bulunan koku genlerinin hepsi olsa da
bunlarn hepsi ilevsizdir.
Yunus ve balinalann koku genlerinin b an a gelen, dier bir
ok trn genlerinin de b an a gelm itir. Mutasyonlarn
genomda ortaya kmas kuaklar alr. E er bir mutasyon bir
geni ilevsiz brakrsa, sonucu tehlikeli, hatta lmcl olabilir.
Peki, bir mutasyon, zaten ie yaram ayan bir geni ilevsiz bra
krsa ne olur? Pek ok kuramn, zaten bariz olan aka syle
dii gibi, bu tr mutasyonlar, sessizce kuaktan kuaa geerler.
Tpk yunuslarda olduu gibi. H ava deliiyle doan yunuslarda
artk koku alma genlerine gerek kalm am , bylece bu genleri
ilevsiz brakan mutasyonlar zam anla st ste gelmitir. Bu gen
ler bir ie yaramaz, ama evrimin sessiz kantlar olarak DNA
iinde varlklarn srdrrler.
K O K U Al M A

Peki, ama koku alm a duyusuna sahip insanda, koku genleri


nin ou neden ilevsiz kalm tr? Y oav G ilad ve m eslektalan,
farkl primatlarn genlerini karlatrarak bu sorunun cevabn
buldular. Gilad, renkli grm enin gelitii prim atlarda ilevsiz
koku genlerinin ok fazla sayda olduunu buldu. Son u akt.
Biz insanlar, koku duyusunu grm e duyusuyla takas eden bir
soydan geliyoruz. Artk hayatm z, kokudan ok grm e zerine
kurulu; genomumuz da bunu yanstyor. B u takas srasnda,
koku duyumuzun nem i azalm ve koku genlerim izin birou
ilevsiz kalmtr.
Burunlarmzda -daha dorusu, koku alm a duyum uzu kont
rol eden DNAmzda- ok fazla yk tayoruz. Beraberim izdeki
bu yk, bu hibir ie yaram ayan yzlerce koku geni, hayatn
byk oranda koku alma duyusu sayesinde srdren m em eli
atalanmzdan kald bize. A slnda, bu karlatrm alar biraz
daha geriye gtrebiliriz. Tekrar tekrar kopyalandka asllanna
benzerliklerini kaybeden fotokopiler gibi, kendim izi giderek
daha ilkel canllarla karlatrdm zda, koku genlerim iz de
onlarnkiyle benzerliini giderek kaybeder. Bizim genlerim iz
primatlarnkine benzer; dier m em elilerin, srngenlerin,
amfibyumlann, balklarn vb. teki canllarn genleriyle karla
trdmzda benzerlik giderek azalr. Bu yk, gem iim izin ses
siz tan, burunlarmzn iinde tadm z da hakiki bir hayat
aacdr.

I n I
DOKUZUNCU BLM

GRME

Bir canl fosilinde gzle karlam ak, m eslek hayatm boyunca


yalnz bir kez bam a geldi. K e if arazisinde deil, in'in kuzey
dousundaki kk bir kasabada, b ir m ineral atlyesinin arka
odasm daydm . M eslektam G ao K eq in ile birlikte, in'in 160
milyon yllk kayalarndan kan gzelim fosilleri, bilinen en
eski sem enderleri alc gzyle inceliyorduk. Gao'nun bildii
birka yere uram , fosil alm aktan yeni dnm tk. Semender
fosilleri, bunlan bulan iftiler iin ciddi bir parasal deer ta
dndan, yerleri gizli tutuluyordu. B u fosillerin bu kadar deer
li oluu, solunga, barsak, n o tok ord gibi yum uak doku izleri
nin genelde iyi korunm u olm asn a baldr. zel koleksiyoncu
lar bu tr fosillere baylr, nk bu n lar so n derece nadir bulu
nan zelliklerdir. M ineral atlyesine vardm zda, Gao'nun bil
dii yerden biz de kendim ize gerekten ok gzel tarihncesi
sem enderler toplam tk.
Bu m ineral tccarnn elinde, t m zam anlarn en iyi semen
der fosillerinden biri vard. F o sili bize gsterm esini isteyen
G ao, gnn n em li b l m n satcy la pazarla ayrd.
Satcya yaptm z ziyaret b a tan so n a acayip, yasad bir hava-
da geti. G ao, inlilere zg je st ve m im iklerle konuarak bu
beyle saatlerce sigara tttrd . H allerin d en sk bir pazarla
tututuklar belliydi, am a tek kelim e in ce bilmedii*11^ 11'
yaplan tekliflerin ne old u u n a d air h ib ir fikrim yoktu. Say*s

I 172 I
GORMF

ba sallama ve nihayet kuvvetli bir tokalamadan sonra, arka


odaya gememe ve satcnn masasndaki fosili grmeme izin
verildi. Enfes bir manzarayd: en fazla 7,5 cm uzunluunda bir
semender larvas. inde, yedii son yemek olan minik kabukla
ra kadar, hayvann vcudunun btn izlerini seebiliyordum.
Ve kariyerim boyunca ilk ve son kez, tarihncesinden kalma bir
hayvan fosilinin gzne bakyordum. ylece kalakalmtm.
Gzlerin, fosil kaytlarna getii ok nadirdir. Bildiiniz
gibi, fosillerin en iyi korunan ksnlan, hayvann, kemik, di ve
; pullar gibi sert ksmlandr. Gzlerin gemiini anlamak istiyor-
s sak, baka bir bilgiden yararlanabiliriz. Hayvanlann yakala-
: yabilmek iin kulland organlar ve dokular byk eitlilik
gsterir; omurgasz hayvanlardaki k alglayc basit yaplar
dan, bceklerdeki bileik gze, bizdeki fotoraf makinesi ben-
> zeri gze kadar. Peki, bu eitliliin, grme duyumuzun zaman
iinde nasl gelitiini anlamada bize ne yaran olacak?
Gzmzn gemii, bir otomobilinkine ok benzer. Chevy
Corvettei ele alalm. Bu modelin tarihine bakarken, hem
Corvettei bir btn olarak, hem de paralanm n gemiini ayr
ayn inceleyebiliriz. 'Vettein bir tarihi, balangc 1953e daya
nan ve her yl farkl model tasanm lanyla devam eden bir gem i
i vardr. Vettete kullanlan lastiklerin de, tpk bu lastiklerin
yapld kauuun olduu gibi bir gemii vardr. Bu bakmdan
vcutlan ve organlan, otom obile ve paralanna benzetebiliriz.
Gzmzn bir organ olarak nasl bir gemii varsa, gzmz
oluturan paralann, hcrelerin ve dokulann, aynca bu parala-
n yapan genlerin de bir gemii vardr. Organlarmzn bu ok
katmanl gemiini zdm z zaman, yeryzndeki teki
Anllarda da olan trl trl parann biraraya gelmesinden
oluan bir mozaikten ibaret olduum uzu anlanz.
Grdklerimizin ilenmesi, byk lde beynimizin iinde
^ekleir. Gzn grevi, , bir grnt olarak ilenmek
U. I M i / i> t K I f r * i / K

zere beyne ulaaca ekilde yakalam aktr. Kafatas ve omurga


s olan her canlnn gz gibi, bizim gzlerim iz de minik bir
fotoraf makinesi gibidir. Ik g z e girdikten sonra, gzyuvan-
mn arkasndaki bir tabakaya odaklandrlr. Gzmze giren
k birka katm andan geer. n ce, m ercei rten saydam, ince
bir katman olan korneadan (say d am tab ak a) geer. Gze giren
k miktar, iris ad verilen, istem siz kaslarn hareketiyle geni
leyip kaslan bir diyafram tarafndan kon trol edilir. Ik sonra,
tpk fotoraf m akinesinde old u u gib i grnty odaklayan
mercekten geer. G z m erceklerinin etrafi m inik kaslarla evri
lidir; bu kaslar kaslp geveyerek m ercein eklini deitirir,
bylece yakn ve uzaktaki grn tlere odaklanlmasn salar.
Salkl bir gz m ercei saydam dr ve on a kendisine zg ekli
ni ve toplam a zelliini kazandran zel proteinlerden olu
ur. Mercek kristalinleri olarak bilinen bu proteinler son derece
uzun mrldr; bu sayede biz yalan dka merceklerimiz ilev
grmeye devam edebilir. In, zerine yanstld tabakaya
retina (atabaka) ad verilir; retina kan damarlaryla ve fotore-
septrlerle (k alglayclarla) doludur. B u reseptrlerin beyni
mize gnderdii sinyalleri biz grn t olarak alglanz. Retina,
a duyarl k toplayc hcreleriyle em er. Bu hcreler iki
tiptir: Bir grup a ok duyarlyken teki o kadar deildir. Ia
daha duyarl hcreler, grnty sad ece siyah beyaz olarak kay*
dederken, dierleri de renkleri kaydeder. H ayvanlar lemini ele
alalm; bir hayvann gzndeki a duyarl hcre tipinin ne
oranda bulunduuna bakarak o hayvann gndz yaamaya th
yoksa gece yaamaya m zelletiini anlayabiliriz. nsanda 1>
hcreler, vcudum uzdaki tm duyu hcrelerinin yakla
yzde 70 ini oluturur. Bu da, grm enin bizim iin ne kad
nemli olduunun kesin kantdr.
Fotoraf makinesine benzeyen gzm z, balktan men
lere kadar kafatas olan her canlda vardr. K a f a t a s olm*
deniz salyangozu

Omurgaszlardaki k yakalayc ilkel o rgan lard an , b izdek i fo to r a f m a k i


nesi benzeri mercekli gzlere kadar, farkl g z tipleri. E v rim letik e g z le
rin grme keskinlii artar.

hayvanlarda ise, alglamada zellemi hcre gruplarndan,


bceklerdeki bileik gze (petek gz) ve bizim gzmzn ilkel
Versyonlanna kadar farkl gzler bulunur. Gzmzn gemi-
?lri anlayabilmek iin, nce, bizim gzmzdeki yaplarla baka
gzlerdeki yaplar arasndaki balanty anlamamz gerekir,
k Un ln, toplayan moleklleri, grmeyi salayan doku-

Ve btn grme sistemini yapan genleri inceleyeceiz.


I IK T U T U C U M O L E K L L E R
In alnd hcrelerdeki asl nemli i, gerekte toplama
iini yapan molekln iinde olup biter. Bu molekl, ^
sourduu zaman, ekil deitirir ve ikiye paralanr. Bir para
s A vitamininden, dieri de opsin ad verilen bir proteinden
oluur. Opsinin paralanm as, bir zincir reaksiyon balatr ve bir
nronun beynimize uyanm gnderm esine yol aar. Siyah beyaz
ve renkli grm e iin farkl opsinler kullanlr. Tpk mrekkep
pskrtmeli yazcnn renkli bask yapabilmesi iin drt ayn
renkte mrekkep gerekm esi gibi, bizim de renkli grebilmemiz
iin, k tutucu molekln varlna ihtiya vardr. Siyah
beyaz grm e iin sadece bir molekl kullanrz.
Bu k tutucu molekller kta ekil deitirir, sonra karan
lkta yeniden "arj olur ve tekrar normal hallerine dnerler. Bu
sre birka dakika alr. H epim iz, kendi tecrbemizden bunu
biliriz: Aydnlk bir yerden karanlk bir odaya girdiimizde,
etrafmzdaki nesneleri net seemeyiz. Bunun nedeni, k tutu
cu molekllerin, yeniden arj olm ak iin zamana ihtiya duyma
sdr. Birka dakika sonra, karanlkta da grmeye balarz.
Hayvanlarda fotoreseptr organlarn artc bir eitlilik
gsterm esine karn, her hayvan, bu i iin ayn tr k tutucu
molekllerden yararlamr. Bcekler, insanlar, istiridyeler ve
deniztaraklannm hepsi de opsin kullanr. Opsinlerin yapsnda
ki farkllklardan yola karak gzlerimizin gemiini aratrabi-
liriz. Bu molekllere, en bata bakteriler sayesinde sahip oldu
umuzu gsterecek salam kantlara da sahibiz.
Opsin, esasen, dandan hcre iine bilgi tayan bir tur
molekldr. Byk beceri isteyen bu ii baarabilmek iin ops
nin, belirli bir kimyasal, hcreyi epeevre kuatan zarda*1
geirmesi gerekir. Opsin, hcrenin dndan iine doru ikrfcf
ken dolambal yollar izleyen zel bir tr tayc kulla*11
Ancak reseptrn hcre zarndan geerken izledii bu dola*11
bal yol, yle geliigzel bir yol deildir, kendine zg bir ia
ret tar. Byle dolam bal bir yolu baka nerede grm tk?
Bakterilerdeki belirli baz m olekllerin paralarnda. B u m ole
kln canllar arasnda sergiledii keskin benzerlikler, bakteri
lerle ortak gemiimize kadar uzanan ve btn hayvanlarca pay
lalan ok eski bir zellie iaret eder. B ir anlam da, tarihnce
si bakterilerin deiim e uram paralan , bizim retinam zn
iine yerlemi ve grm em ize yardm etm ektedirler.
Farkl hayvanlardaki opsinleri inceleyerek, gzm zn ge
miinde gereklemi baz nem li olaylara bile ulaabiliriz.
Bizim primat gem iim izdeki nem li olaylardan birini, m esela
renkli grmenin ortaya kn ele alalm. nsanlann ve en yakn
kuyruksuz maymun akrabalar olan yani Eski D nya m aymun-
lannn, farkl trde k reseptrne dayanan ok hassas bir
renkli grme kabiliyetine sahip olduklarn hatrlayalm. B u
reseptrlerin her biri farkl tipte a ayarldr. D ier m em elile
rin ounda ise sadece iki tip reseptr bulunduu iin bizim
kadar ok sayda rengi ayrt edem ezler. Renkli grm e kabiliye-
timizin kkenini, bu reseptrleri yapan genleri inceleyerek
bulabiliriz. Memelilerin ounun sahip olduu iki farkl resep
tr, yine iki farkl gen tarafndan kodlanr. Bizdeki reseptr-
yapc genden ikisi ise, dier m em elilerdeki genlerden bir
tanesine artc oranda benzer. Bu benzerlikten yola karsak,
bu iki genden bir tanesinin baka m em elilerde kopyalanm as ve
kopyalann da zaman iinde farkl k kaynaklarna uygun b i
imde zellemesiyle renkli gre sahip olm u olabiliriz.
Hatrlayacak olursanz, koku reseptr genlerinde de benzeri
bir durum sz konusuydu.
Bu deiim, yeryz florasnda m ilyonlarca yl nce meyda-
na gelen deiikliklerle de ilgili olabilir. Bu noktada, renkli gr
en in k ortaya kt zaman ne ie yaram olabileceini
nmek yararl olacaktr. A alarda yaayan maymunlarn
I
K ' M ^ S U ftA U K

iine yarayaca kesin; nk renkli grm e sayesinde, pek ok


meyve ve yaprak eidini daha iyi ayrt edebilecek ve aralann-
dan kenderi iin en besleyici olann seebileceklerdi. Renkli
grebilen teki prim atlar zerindeki almalardan, bizdeki
renkli grme biiminin, bundan yaklak 55 milyon yl nce
ortaya ktn hesaplayabiliyoruz. Bu dnem de tarihncesi
ormanlarn bileim lerinde deiiklikler m eydana geldiine
kant oluturacak fosillere sahibiz. B u dnemin ncesinde,
ormanlarda incir ve hurm a aalan ok boldu; ama bu meyve
ler lezzetli olsa da, hep ayn renkteydi. Daha sonraki ormanlar
da bulunan bitki eitlilii daha fazla ve bitkiler de muhtemelen
farkl renklerdeydi. Renkli grm eye geiin, tekrenkli bir
ormandan, ok daha zengin renklerde yiyeceklerin bulunduu
bir ormana geile balantl olduu, bu durumda akla aykn bir
iddia saylmaz.

DO KULAR
Hayvanlarda iki eit gz olur; birini omurgaszlarda, dierini

de balklar ve insanlar gibi om urgallarda grrz. Aradaki

temel fark, gz dokusunda alan yzey alamn geniletmede


izlenen iki ayr yntemde yatar. Omurgaszlar, szgelimi sinek
ler ve solucanlar, bunun iin ok katmanl gz dokusu gelitir

miken, bizim soyumuz da yzey alanm, gz do k usu n d an

kan saysz minik uzantyla geniletmitir. Bunun g ib i ok

sayda baka farkllk da sralanabilir. Tarihin bu dnemine ait


fosil olmamas, bizim gzmzle omurgaszlarn gz arasnda
ki farkllklar birbirine balayacak bir kpry hibir zaman

kuramayacamz dndrm tr. En azndan, Detlev

Arendtin ok ilkel minik solucanlarn gzlerini incelem eye

karar verdii 200Te kadar.


Denizsolucanlan (poliketler/polychaeta), u anda yery11
znde bilinen en ilkel solucanlardandr. ok basit parab b*r

I i I
vcut planna sahip olan b u so lu can lan n ayn zam an da a
duyarl iki eit organ vardr: b ir g z ve derinin altnda da, sinir
sistemlerinin y akalam ad a zellem i bir paras. A rendt bu
solucanlan hem fiziksel, h em d e gen etik paralarna ayrd.
Opsin genlerindeki dizilim i ve k tu tu cu nronlarn yapm
bilmek Arendte, deniz solucanlarn n inasn incelem ek iin
gerekli aralan salam t. B u solucan lard a, hayvanlarda bulu
nan iki tip fotoreseptrn de unsurlarna rastlad. N orm al
gz, herhangi bir om urgasz gz gibi nronlardan ve opsin-
lerden oluuyordu. D erinin altndaki m inik fotoreseptrler ise,
btnyle baka bir m eseleydi. O m urgal opsinleriyle birlik
te, ilkel formda da olsa tys uzantlar bile ieren hcre yaps
na sahiptiler. Arendt canl bir balant, yani biri (bizdeki gz
tipi) ok ilkel form da olm ak zere iki tip gze de sahip bir hay
van bulmutu. lkel om urgaszlar incelediim izde, farkl tip
gzlerde ortak paralar olduunu grrz.

GENLER
Arendtin bu kefi baka bir soru dourdu. G zlerde baz para
larn ortak olmas yeterli deildi. Birbirinden bu derece farkl
grnen gzler (solucann, sinein ve farenin gzleri gibi) bir-
biriyle nasl bu kadar yakndan ilintili olabiliyordu? Cevap iin,
gzlerin yapmnda kullanlan genetik form le bakalm.
20. yzyln balarnda M ildred H oge, m eyve sineklerindeki
mutasyonlan kaydederken hi gz olm ayan bir sinek buldu.
Bu mutant sinek tek rnek deildi. H oge, tam am bu tr sinek
lerden oluan bir nesil retebileceini fark etti ve bunlara gz -
z adn verdi. Sonradan, farelerde de benzeri bir m utasyon
kefedildi. Bazlarnn gzleri kkt, bazlan ise, gzler de
dahil olmak zere ba ve yzn baz paralarndan tmyle
yksundu. nsanlarda aniridi (doutan iris yokluu) olarak
Bilinen buna benzer bir bozuklukta, gzlerin baz paralan
t e I M I / m K B A I IK

eksiktir. Genetik uzm anlan, birbirinden ok farkl canllarda


(sineklerde, farelerde ve in san lard a) benzer tipte mutantlar
bulmaya balamlard.
Asl bulu 1990lann banda, bu gzs z mutantlann, gzn
geliimine etkilerini aydnlatm ak iin laboratuvarlann yeni
molekler yntemler uygulad srada gerekleti. Gen harita-
lann kanp, bu m utasyonlan yaratan D N A paralarnn yerle
rini tespit etmeyi baardlar. D N A dizileri incelendiinde, gz-
szle neden olan sinek, fare ve insan genlerinin ayn DNA
yap ve dizilimlerine sahip olduu grld. Gerekten de bun
lar ayn genlerdi.
Bundan ne rendik? Bilim ciler, m utasyon a uradnda ya
kk gzl ya da hi gz olm ayan canllarn ortaya kmasna
yol aacak tek bir gen tespit etm ilerdi. Yani bu genin normal
versiyonu, gzlerin oluum un da n em li bir tetikleyiciydi.
imdi sra, baka bir soruya cevap olacak deneyleri yapmaya
gelmiti: Bu genle oynarsak, bu geni yanl yerlerde ap kapa
trsak ne olur?
Sinekler bu i iin ideal deneklerdi. 1980,lerde, sinekler ze
rindeki almalar sayesinde ok gl saysz genetik ara geli
tirildi. Eer bir geni ya da bir D N A dizisini biliyorsanz, o
zaman bu genin eksik olduu, ya da yanl yerde etkin olduu
bir sinek oluturabilirsiniz.
Walter Gehring de, bu aralardan yararlanarak, bu gzsz-
lk geniyle oynamaya balad. G eh rin g in ekibi genin DNAsn,
neredeyse istedikleri her yerde etkin hale getirebiliyorlard:
antenlerde, bacaklarda, kanatlarda. Bunu yaptklarnda hayret
verici bir ey fark ettiler. Gzszlk genini antende etkin hale
getirdiklerinde antende, vcudun bir segm entinde etkin hale
getirdiklerinde de o segm entte bir gz geliiyordu. Bu genl
nerede devreye sokarlarsa orada yeni bir gz oluuyordu. st
ne stlk, yanl yerlerde oluan gzlerin bazlarnda, a
verm e kabiliyeti olumaya balamt. Gehring, gzlerin oluu
m unda nemli bir tetikleyici faktr kefetmiti.
Gehring, bununla da yetinmeyerek trler arasnda gen dei
tokuu yapmaya balad. Ekibiyle, farelerde gzszlk genine
karlk gelen Pax 6 genini alp, bunu bir sinekte devreye soktu
lar. Fare geni yeni bir gz oluturdu. Ama herhangi bir gz
deil, bir sinek gzyd bu. Gehringin laboratuvar ekibi, bu
fare genini, istedikleri yerde fazladan bir sinek gz oluumunu
tetiklemek iin kullanabeceklerini fark etti; srtta, kanatta ya
da azn kenannda. Gehringin bulduu, gzn olumas iin
farede ve sinekte hemen hem en ayn olan bir ana alterdi. Bu
gen, yani Pax 6 geni, karmak, zincirleme bir gen etkinlii reak
siyonu balatyor ve sonunda yeni bir sinek gznn olumas
na yol ayordu.
Gzszlk geninin ya da P ax 6mn, gz olan her canlda,
geliimi kontrol ettiini artk biliyoruz. Gzler birbirinden fark
l grnebilir -bazs merceklidir, bazs merceksiz; bazs bileik
gzdr, bazs basit- ama bunlan yapan genetik alterler ayndr.
Gzlere baktnzda, ak, yaradl ve ruhun aynasn unu
tun. Gzlerde, mikroplardan, denizanalanndan, solucanlardan
ve sineklerden treyen moleklleri, genleri ve dokularyla tm
canllar lemini grrsnz.
ONUNCU BOLUM

KU LA KLA R

Kulan iini ilk grdnzde byk bir hayal krklna


urarsnz; asl mekanizma, kafatasnn i ksmnda, kemikten
bir duvann iinde sakldr. nce kafatasn ap beyni dan
karmanz, sonra da bir keskiyle bu kem ik duvan bir kenann-
dan yontmanz gerekir. Bu ite gerekten iyiyseniz ya da ok
anslysanz, o zaman doru vuruu yapar ve ikula grrs
nz. kulak, parkta ya da bahede dolarken rastladmz
minik salyangozlara benzer.
Size belki yle grnmeyebilir am a kulak, harika bir Rube
Goldberg makinesidir. itme, ses dalgalarnn dkulaktan, yani
kulak kepesinden ieri girmesiyle olur. Kulaa giren ses dalga
lan kulak zann titretirir, kulak zanna bal kemikik de
zarla birlikte titreir. Bu kulak kemikiklerinden biri, bir tr pis
tonla salyangoz eklindeki yapya baldr. Kulak kemikiinin
titremesi bu pistonu yukan aa hareket ettirir, bu da salyan
gozun iindeki svy titretirir. Svnn titreimiyle, beyne ses
olarak alglayaca sinyali gnderen sinirler eilir. Bundan
sonra konsere gittiinizde, kafanzn iinde tm bunlann olup
bittiini bir dnn.
Bu yaplanmaya bal olarak kula blmde ele alrz-
d, orta ve ikulak. Dkulak grnen ksmdr. O rtak ulakta
kulak kemikikleri vardr. kulak ise, sinirlerden, kulak svs*1
KI M A K I AR

kulak, kulamzn ksm (d, orta ve ikulak) arasnda en eski olan ve


beyne gnderilen sinir uyanlarn denetleyen ksmdr.

dan ve etrafndaki dokulardan oluur. K ula ksm da incele


yerek konuyu ok daha iyi bir ekilde ele alabiliriz.
Kulan darda kalan, gzlklerim izi taktm z kepe
ksm, evrimin, vcudum uza daha yakn zam anlarda yapt bir
ilavedir. Bir akvaryum ya da hayvanat bahesine bir dahaki gidi
inizde dikkat edin, bunun doru olduunu siz de greceksiniz.
Dkula olan ka tane kpekbal, kemikli balk, amfibi ya da
srngen var? K ulak kepesi (dkulan kepe ksm ) sadece
memelilerde olur. Baz am fibi ve srngenlerin dkulaklan bel
lidir, ama kulak kepeleri yoktur; bu dkulak genellikle, davula
gerilmi deriye benzeyen bir zardan ibarettir.
Kpekbalklaryla ve kemikli balklarla aramzdaki ba,
kulaklarmzn iinde incelikli bir yolla kendini gsterir,
bulaklar, insan-kpekbal balantsna verilecek uygun bir
rnek gibi grnmeyebilir; zellikle de kpekbalklarnn
kulaktan yoksun olmas bakmndan. Ama balant buradadr.
Kulak kemikiklerinden balayal m.


O R T A K U LA K V E K U L A K K E M K
Memeliler ok zeldir. Kllarm z ve st bezlerimizle, dier can
llardan hem en ayrt edilebiliriz. M em elilere zg en ayrt edici
zelliklerin, kulan iinde olduunu renm ekse ou kiiyi
artr. M emeli ortakulandaki kemikikler, baka hibir can-
lmnkine benzem ez: M em elilerde kulak kemikii varken,
srngenlerde ve am fibilerde sadece bir kemikik bulunur.
Balklarda ise hi yoktur. yleyse ortakulamzdaki bu kemik
ikler nereden geliyor?
Biraz anatomi: Ortakulamzdaki kemikiklere eki, rs ve
zengi ad verildiini hatrlayn. Bu kemikiklerin hepsinin de
solunga yaylarndan trediini grm tk: birinci yaydan
zengi, ikinci yaydan eki ve rs. Hikyemiz de ite burada
balyor.
1837de Alman anatomi uzm am Kari Reichert, kafatas olu
umu anlamak iin memeli ve srngen embriyolarn inceli
yordu. Farkl trlerin solunga yaylarnn geliimini takip edi
yor, yay yaplarnn kafatas iindeki akbetlerini anlamaya al
yordu. Bu ii defalarca yapt, sonra hi anlam veremedii bir
ey fark etti: Memelilerdeki kulak kemikiklerinden ikisi, s
rngen enesindeki paralara karlk geliyordu. Gzlerine ina
namayan Reichertn heyecan, monografisinden de aka
okunmaktadr. Reichert kulak-ene benzerliini anlatrken
yazs, 19. yzyl anatomisinin genelde ciddi anlatmndan sapi'
yor ve bu buluu karsnda yaadklarn ok, hatta hayretle
ifade ediyordu. Sonu kesindi. Srngen enesinin bir ksmm
oluturan solunga yay, memelilerde kulak kemikikle*101
oluturan solunga yayyla aynyd. Reichert, kendisinin bile
inanmakta zorland bir fikir ileri srd: Memeli kulandaki
bu paralar, srngen enesindekilerle ayn paralat
Reichertin bu fikri, Darvvinin tm canllar kapsayan ev*1 ^
aac kavramndan birka onyl nce ne srdn dne
Kl ' I AKI AR

olursak iler daha da kanr. H enz ortada bir evrim kavram


olm adan farkl trdeki iki yapm n Kaym olduunu sylem ek ne
anlama geliyordu?
ok sonralar, 1910 ve 1912'de, A lm an anatom i uzman
Emst Gaupp, Reichert'n alm asn gelitirdi ve m em eli kula
nn embriyolojisi zerine kapsam l bir baka alm a yaym
lad. Gaupp daha fazla ayrntyla alm asn zenginletirm i,
aynca yaad an tand olanakla R eichert m alm asn
evrimsel bir erevede deerlendirm itir. G aupp'un hikyesi
yle devam eder: Ortakulak kemikikleri, srngenler ile m e
meliler arasnda bir balant olduunu gsterir. Srngen orta
kulandaki tek kemikik, m em elilerdeki zengi kemiiyle ayn
kemikiktir; iki kemik de ikinci yaydan trem itir. A m a asl
arpc bilgi, memelilerdeki dier iki kulak kem ikiinin (eki
ve rs) srngen enesinin arka ksm ndaki kem iklerden evril-
dii yolundayd. Durum gerekten byleyse, memelilerin orta
ya k srasnda enedeki bu kem iklerin kulaa geilerini
fosil kaytlarnda da grebilm em iz gerekirdi. Sorun uydu ki,
Gaupp sadece yeryznde varln srdren canllar zerinde
alm ve fosillerin kuram nda oynayabilecei rol tam gre
memiti.
1840lardan itibaren, G ney Afrika ve Rusya'daki keifler
sayesinde, fosillemi pek ok yeni canl tr bilinir hale geldi.
ou gayet iyi korunmu halde, kpek byklndeki hay
vanlarn btn haldeki iskeletleri gn na karlyordu. Bu
fosillerin ou kefedildike, kasalara koyulup tehis ve analiz
iin Londra'daki Richard Ow en'e gnderiliyordu. Owen, bu
canllarn sahip olduu karm a zellikler karsnda akna
dnmt. skeletlerinin baz paralan srngen zellikleri
gsteriyor, baz paralan, zellikle de diler memelilerinkine
benziyordu. stelik bu fosiller, tek tk buluntulardan ibaret
Eildi; fosil kaz yerlerinden karlan iskeletlerin ou, bu
memelimsi srngenlerden oluuyordu. Bolca bulunan bu
fosillerin ayn zamanda ok eidi vard. Owen'dan sonra bun
lar dnyann baka yerlerinden ve yerkabuunun farkl zaman
dilimlerine ait katmanlardan da karld. Bu canllar, fosil kay-
dnda srngenler ile memeler arasndaki harikulade bir gei
oluturmutu.
1913e kadar em briyologlar ile paleontologlar, almalann
birbirlerinden bam sz yrtyordu. 1913te, Amerikan Doa
Tarihi M z e sin d e alan A m erikal paleontolog W. K.
Gregory, G auppun em briyolaryla Afrika fosilleri arasnda
nemli bir balant olduunu fark etti. M em elim si srngenler
den srngene en benzer olannn ortakulanda sadece bir
kemikik varken enesi, dier srngenlerdeki gibi pek ok
kemikten olumutu. Gregory, m em elim si srngenleri gittike
memelileen bir srayla inceleyince, dikkat ekici bir ey, eer
hayatta olsayd Reichert, allak bullak edecek bir ey ortaya
kt: Srngen enesinin arka ksm ndaki kemikler, kle
kle sonunda memelilerin ortakulanda yer alacak duruma

gelmiti. Kemik ekillerinde birbiri peisra gerekleen biim


deiiklikleri, bunu kukuya yer brakmayacak ekilde ortaya
koyuyordu. eki ve rs kemikikleri, gerekten de ene
kemiklerinden evrilmiti. Reichert ve G auppun embriyolarda
gzledii ey, aslnda teden beri fosil kaydnda saklyd; yle
ce kefedilmeyi bekliyordu.
Memelilerde, kemikikli bir ortakulak neden g e r e k m i ti.

Bu minik ilave, memelilerin, ortakulanda tek kemik olan hay


vanlarn iittiinden ok daha yksek frekanslardaki sesleri iit
melerini mmkn klan bir kaldra sistemi o lu tu ru r-

Memelilerin ortaya k, hem 4. Blm de g rd m z yenl


ineme ekillerinin, hem de yeni iitme ekillerinin gelime^
ni gerektirmiti. Bu deiiklik, yeni kemiklerin kmasyla de
var olan kemiklerin farkl bir amaca gre u y a r la n m a sy la l!1
K l ' I A k I AR

tu. Balangta srngenlerin in em ek iin kulland kem ik


ler, m em elilerde iitm eye yard m c o lacak ek ild e evrilm iti.
eki ve rs kem ikleri iin d u ru m b yleyd i. Peki, am a zen
gi kemii nereden gelm iti?
Size, erikin bir insan ile b ir k p ek b al g stersey d im , insan
kulann ta iindeki bu kem ikiin, k p ekbaln n st en esin
deki iri ubukla ayn ey old u u n u h ayatta tah m in ed em ezdin iz.
Ancak, geliimsel adan b u kem ikler ayndr. zen gi kem ii,
tpk kpekbal ve balkta on a karlk gelen hiyom an d ibu la
kemii gibi bir ikinci yay kem iidir. A m a hiyom an d ibula bir
kulak kemii deildir; balklarn ve kpekbalklarnn kulaklar
olmadn unutm ayn. S u d a y aay an ak rab alarm zd a, bu
kemik, st eneyi, kafatasna balayan iri b ir ubuktur. lev ve
ekil asndan bariz farkllklar gsterm elerine karn, hiyo
mandibula ile zengi, sinirlerine varana k ad ar birbirine benzer.
ki kemik iin de, ilev bakm ndan en nem li sinir, ikinci yay
siniri, yani fasiyal sinirdir. Sonuta, geliim sel kkenleri ve sinir
donanm benzer, am a birbirinden ok farkl iki kem ik sz
konusu. Bunu nasl aklayacaz?
Bu noktada yine fosillere dnyoruz. H iyom andibulann
izini kpekbalklarndan T iktaalik gibi canllara, am fibilere
kadar srerken bu kemiin giderek kldn ve son un da
iitmede rol stlenmek zere st enedeki yerinden aynldn
grebiliriz. Yeri gibi ad da deiir. riyken ve eneyi destekler
ken hiyomandibula, klp iitm ede ilev grd zam an
zengi adyla bilinir. Bu deiim , baln torunlar karada yr-
meye balad zaman gereklem iti. Suyun iinde iitm ekle
karada iitmek birbirinden farkldr. zengi kem ii ise, kk
luu ve konumu dolaysyla, havadaki titreim leri alm aya son
^rece uygundur. Bu yeni kabiliyet, baln st ene kem iinde
gerekleen deiiklikle ortaya kmtr.
Ortakulamzda, canl tarihindeki en byk dnm ler-
kulak, kulam zn ksm (d , orta ve ik ulak ) arasn da en eski olan ve
beyne gnderilen sinir uyanlarn d en e d e y e n ksm dr.

den ikisinin kant sakldr. zengi kemiimizin ilk ortaya k1?1


ve eneyi destekleyen bir kemikken kulak kemikiine donu-
m srecinin balangc, balklarn karada yrmeye balad
zamana rastlar. teki byk olay ise, memelilerin ilk ortay*
Kl 'l- AKLAR

k srasnda, srngen enesinin arka ksmndaki kemiklerin


bizdeki eki ve rs kemikiklerine dnm esiyle gereklemi
tir.
imdi kulan daha ilerine -ikulaa- geelim.

KULAK: D A L G A L A N A N S IV IL A R , E L E N
t yler

Dkulaktan i ksmlara doru derleyip, kulak zanm ve ortaku


laktaki kemikii de getikten sonra kafatasmn en i ksm
larna ulalr. Kanallan ve kulak svs dolu keseleriyle ikulak
ite buradadr. Anatomi laboratuvannda da bariz biimde g
rld zere, bu kemikli kanadar insanlarda da, dier memeli
lerde olduu gibi salyangoz kabuu eklini almtr.
kulan, farkl ilevlere aynlm farkl ksmlan vardr. Bir
ksm iitmeye yararken, ikinci bir ksm ban hangi yne ed-
mi olduunu, bir dier ksm da bamzn ne lde ivmelen-
diini ya da durup durmadn kaydeder. kulak bu ilevi
de, ana hatlanyla ayn ekde yrtr.
kulan baz ksmlan akkan, peltemsi bir svyla dolu
dur. zellemi sinir hcrelerinin, bu svnn iine uzanan tys
kntlan vardr. Kulak svs dalgalandnda, sinir hcrelerinin
ularndaki tyleri eer. Bu tylerin edmesiyle, sinir hcrele
rinden beyne elektrik uyardan gnderdir; bu uyanlar, beyinde
ses, konum ve ivme olarak kaydeddir.
Bize, bamzn uzaydaki konumunu syleyen bu yapy
kafanzda canlandrabilmek iin, iinde zgrlk Antnn
lduu bir kar kresi hayal edin. Kar kresi, plastikten yaplm
tr ve ii peltemsi bir svyla doludur. Kreyi sadarsanz sv
hareket eder ve zgrlk Antnn zerine "kar yaar. imdi
de esnek zardan yaplm bir kar kresi hayal edin. Byle bir
kreyi eecek olursanz, olduu gibi saa sola ylacak, iinde
ki sv da hzla dalgalanacaktr. ok daha kk lekte olmak

I *89 |
beyne giden sinir sinyalleri

Ne zaman banz bir yana eseniz, sv dolu keseciklerin zerindeki kk


ta paralan hareket eder. Bu da, keseciklerin iindeki sinir ulann eerve
beyninize ban eik olduunu syleyen bir uyan gnderilir.

zere, kulaklarm zn iinde olan biten de ite budur. Bamz


bir yana ediim izde, kulam zn iindeki bu mekanizma hare
ketlenir ve belli bir olay zinciri balatr: erideki sv hzla dal
galanr, sinirlerin zerindeki tys kntlar eilir ve beynimize
bir uyan gnderilir.
nsanlarda bu sistem , bu zann zerinde bulunan kck
ta paralanyla ok daha duyarl hale gelmitir. Bamz edii*
mizde, bu talar zann titreim ini arttrarak kulak s v s n d a k i dal
galanm ann iddetlenm esine neden olur. Sistemin hassasiyeti
nin bu ekilde artm asyla, bam zn konumundaki kk forkl
lklan alglayabiliriz. Banz ediinizde, k a fa ta sn z n iinde
talar hem en hareketlenir. ^
Uzay boluunda yaam ann, bu yzden ne kadar zor
sinir sinyalleri

Hzlandmz zam an , ik u lak sv sn d a k i d a lg a la n m a idd etlen ir. B u id


detli dalgalanma, b ir sin ir u y a n sm a d n t r le r e k b e y n e iletilir.

unu tahmin edebilirsiniz. Bizdeki ses alglayclar yerekimsiz


bir uzay kapslnde deil, yerekimli dnya zerinde alma
ya uygundur. Bolukta yzdm z srada gzlerimizin "yuka
r aa algs farkl ekilde iler, ikulamzdaki alglayclar da
allak bullak olurken mide bulants, ba dnm esi de kanlmaz
dr. Uzay sarholuu, bu yzden hep ciddi bir sorun olmutur.
vme algmz ise, ikulan, dier iki ksmla balantl n
c bir ksmyla yakndan ilintilidir Kulan iinde, kulak svsy
la dolu kanal vardr; hzlandmz ya da durduumuz
^man, bu kanallarn iindeki sv dalgalanr, sinir hcrelerinin
emesiyle de uyan oluur.
Konumu ve ivmeyi alglamaya yarayan bu sistem, bir btn
krak gz kaslanmza baldr. G z hareketlerimiz, gzyuvar-
mn Van eperlerine bal sekiz kk kasn kontrolndedir. Bu
kaslar, gz yukan, aa, sola ve saa evirmek iin kaslp gev
er. Bu kaslar kasp geveterek gzlerim izi istediimiz yn
evirebiliriz. Ama bu kaslarn en ilgin zellikleri, istemsiz hare
ketleriyle ilgilidir; nk bizim dnm em ize bile gerek kal
makszm gzlerimizi srekli hareket ettirirler.
Gz ile kaslar arasndaki hassas balanty anlayabilmek iin
kitabn sayfasna bakarken banz geriye ve ne doru hareket
ettirin. Bu arada gzleriniz belli bir noktaya sabitlenmi olsun.
Peki, bu kk deneyi yaparken ne oldu? Banz hareket
ederken gzleriniz sabit bir noktaya bakm ay srdrd. Bize
ok olaan gelen bu hareket zerinde pek dnmemiizdir,
oysa inanlmaz derecede karmaktr. H er iki gzmzdeki
sekizer kasn her biri, bam zn bu hareketine bir karlk verir.
Kafamzm iindeki alglayclar (bunlardan bir sonraki blmde
bahsedeceiz), ba hareketinin ynn ve hzn kaydeder. Bu
sinyaller beyne iletilir, beyin de, gz kaslanna harekete geme
lerini syleyen sinyaller gnderir. Bundan sonra, gzlerinizi bir
noktadan ayrmadan banz evirdiinizde bunu bir dnn.
Bu sistem bazen tutukluk yapabilir; bu tutukluk halimizden de
belli olur.
kulak ile gz arasndaki balanty, bozulduu zaman
gayet iyi anlarz. kinin fazla karld zamanlarda olduu
gibi. Fazla etanol almak, davranlarm zdaki e n g e lle m ele ri

azalttndan aptalca eyler yapm am za yol aar. Dozu iyice


kamnca da bamz dner. Bu ba dnm esi, genellikle ertesi

sabah berbat halde olacamzn, bulant ve ba ans ekecei'

mizin habercisidir.
Fazla iki itiimizde kan dolam m za bolca etanol karr*
Kulak kanallarmzn iindeki svda zaten ok az etanol vardr-
Alkol almay srdrdke, kanmzdaki alkol ikulamzdak
svya da gemeye balar. Alkol bu svdan daha hafif oldua
iin, bu svya karmas, bir bardak zeytinyana alkol boalt
masna benzer bir sonu verir. Tpk alkol katldnda zeytinya
nn bardakta dolanp durm as gibi, kulam zn iindeki sv
da yle dolanp durur. B u konveksiyon , ikiye dkn olanlar
mzda ciddi hasarlara yol aar. T ys hcrelerim iz uyarlr ve
beynimiz hareket ettiim izi sanr. A ncak hareket etmemekte-
yizdir; ya tkezleyip bir keye ylp kalm, ya da bir bar
taburesinde uyuklar haldeyizdir. Beynim iz oyuna gelip aldan -
mhtr.
Sorun, gzlerimizi de etkiler. D n p durduum uzu sanan
beynimiz bu bilgiyi gz kaslarna iletir. G zm z seirm e hare
ketleriyle birlikte tek tarafa (genellikle saa) kaymaya balar.
Zilzurna sarho birinin gzlerinde, nistagm us ad verilen bu
tipik seirmeyi grrsnz. Bu durum u polisler de gayet iyi
bilir ve otomobillerini lgnca srdkleri iin durdurduklar
kiilerde, genellikle nistagm us olup olm adna bakarlar.
Akamdan kalmalar ise bundan biraz daha farkl tepkiler
gsterir. ki leminin ertesi gn karacieriniz, alkol kannz
dan atmak iin olaanst iyi bir i karmtr. A m a kulaklar
mzdaki kanallarda halen alkol dolanm aktadr. Bu alkol, daha
sonra svdan tekrar kan dolam na geer, geerken de kulakta
ki sv tekrar hareketlenir, ba dnm esi yine balar. nceki gece
gz sa tarafa doru seiren ikiciye, bu kez de akamdan
kalma haliyle bakn. Gznde yine seirme olabilir, ama bu kez
br tarafa.
Bunun sulusu, ortak gem ie sahip olduumuz kpekbalk-
lan ve balklardr. Eer daha nce alabalk avlamaya altysa-
mz; muhtemelen ikulamzn ncl bir organa kar mcade-
k de etmisinizdir. Balklar gayet iyi bilir; alabalklar nehrin
s*dece belirli yerlerinde, genellikle en iyi yiyecekleri bulabile-
cekleri ve avclardan korunabilecekleri noktalarda dolanrlar.
Bu tr yerler, genellikle nehrin glgede kalan ve girdap yapt
Blgelerdir. Byk balklar iin saklanlacak en iyi yerler, iri kaya

I >93 |
paralarnn ya da suya den ktklerin arkasdr. Btn balk
lar gibi alabalk da, aknty ve suyun hareketini alglayabecei
dokunma duyusuna ok benzer bir m ekanizm aya sahiptir.
Baln derisiyle kemiklerinin iinde, gvdesi ve ba boyun.
ca dzenlenmi, duyu reseptr kk organlar yer alr. Kk
kmeler halinde duran bu reseptrlerin, nrom ast organ ad
verilen ve peltemsi svyla dolu bir keseciin iine uzanan minik
tys uzantlar vardr. Burada yine, iinde zgrlk Ant olan
kar kresini dnn. N rom ast organ, iine sinirlerin uzand
minik bir kar kresine benzer. Baln etrafndaki su dalgalan
dka bu minik kese biraz yam ulur ve sinirin tys uzantlann
eer. Sonra, kulaklarmzdaki m ekanizm aya ok benzer bir
ekilde, baln bu organ beyne bir sinyal gnderir; bylece
balk, evresindeki suyun nasl hareket ettiini alglar. Kpek-
balklan ve balklar, suyun hangi ynde aktn ayrt edebilir,
hatta baz kpekbalklar suyun hareketindeki deiimleri, sz
gelimi yaknda yzen baka balklarn neden olduu dalgalan
malar bile alglayabilir. Gzlerimizi sabit bir noktadan ayrma
dan bamz hareket ettirdiimizde, biz de bu sistemin bir ver
siyonunu kullanm, sarho dostum uzun gzlerini atmzda
da, sistemin nasl aksadna tanklk etmitir. Eer kpekbalk-
lan ve balklarla ortak atalarmzn ikulak svs, baka bir tr,
szgelimi alkol kant zaman dolanp durmayan trden bir
sv olsayd, sarhoken bamz hi dnmeyecekti.
kulaklarmzla nromast organlarnn, ayn eyin versi-
yonlan olduunu dnyorsanz, ok yanlm saylmazsnz-
kisi de, geliim srasnda ayn tr dokudan oluur ve benzer
yapdadr. Ama hangisi nce olutu? N rom ast m, ikulaklar
m? Bu noktada kantlar yetersiz kalyor. Ba olan ilk fosiller
den bazlarna, yani yaklak 500 milyon yl nce yaam canl

fosillerine bakacak olursak, vcutlarn rten d katmanlarn^


nromast organlan olduunu dndrecek minik oyukla

I 194 |
KU1AKLAR

kulamzn bir ksmnn ilkel bir versiyonu, baln derisine gml


halde durur. Kesecikler -nromast- vcuda yaylmtr. Eildikleri zaman,
bala, suyun hareketinin nasl deitii hakknda bilgi verirler.

grrz. Ne yazk ki, ban ikula barndran ksmnn korun


duu fosiller olmadndan bu canllarn ikulaklan hakknda
P^kbir ey bilmiyoruz. Baka kantlar bulununcaya dek elimiz
de iki seenek var: Ya ikulamz nromast organlarndan orta-
ya 9kt ya da tam tersi. ki durumda da esasen, vcudun dier
Omlarnda geerli olan bir ilke sz konusudur. Organlar, bir
K'IMtZni HAl . 1K

niklerinde rastladmz baz durumlar, kulak ve gz genleri


arasndaki bu tarihncesi balant yardmyla anlayabiliyoruz.
nsanda gz ve ikula birlikte etkileyen ve doutan gelen baz
bozukluklar vardr. Bu kusurlar, aslnda zehirli kutu denizanas
gibi ilkel canllarla aramzdaki kkl balantnn bir yansmas
dr.


I 198 I
ON BRNC BLM

b t n b u n l a r in a n l a m i

MZDEK H A Y V A N A T B A H E S
Akademi camiasyla tanm am , 1 9 8 0 le rin b an a, niversite
rencisiyken New Yorktaki A m erikan D o a T arih i M ze-
sinde gnll olarak altm dn em e rastlar. O gnlerden
hi unutmadm, mzenin koleksiyonlarnda p erd e arkasnda
alyor olmaktan duyduum heyecan ve b ir de, b yk grlt
patrtyla geen haftalk sem inerlerdi. B u sem inerlerde, her
hafta bir konumac, doa tarihi zerine ezoterik b ir alm a
sunard. Konusu genellikle p ek de ilgin olm ayan sunum b itin
ce, dinleyicer anlatlanlar didik didik eder, her noktay eletir
meye balard. Bazen btn bu olup bitenler, bana, davetli
konumacnn ana yem ek olarak ite evrildii bir m angal p ar
tisi gibi gelirdi. Bu tartm alar sk sk rndan kar, havaya
yumruklar savrulur, katlmclar yerlerinde tepinir ve btn
seminer, sessiz filmlerin pantom im sahnelerini andran yaygara
seanslanna dnrd.
Ben de ite burada, akadem inin kutsal salonlarnda takso-
nomi zerine seminerler dinliyordum . T akson om i, bdiiniz
gibi trleri adlandrma ve bu ad lan biyolojiye giri dersinde
hepimizin ezberledii snflandrma sistem ine yerletirm e bili-
midr- Tannm byk bilim cileri bu derece ldrtp insanlk-
tan ^karmas bir yana, gndelik hayatn bu kadar dnda kalan
S k a bir konu dnemiyordum . "iniz mi y o k ! denilse
yeriydi.
Asl ironik olansa, artk neden byle ileden ktklarm anl
yor olmam. Bunu o zaman anlayamyordum, ama biyolojide
en nemli kavramlardan birini tartyorlard. Belki size dnya
y yerinden oynatacak gibi gelmeyebilir ama bu kavram, farkl
canllar (insanla bal, balkla solucan ya da herhangi bir can
lyla herhangi bir baka canly) birbirleriyle nasl karlatraca
mzn temelinde yatan kavramdr. Ailemizin soyundan gelen
leri bulmamz, DNA bulgularndan yola karak sululan tehis
etmemizi, AIDS virsnn nasl tehlikeli hale dntn
anlayabilmemizi, hatta tm dnyaya yaylan grip virslerinin
kaynam bulabilmemizi salayan teknikleri hep bu kavram
sayesinde gelitirebiliyoruz. Birazdan ele alacam bu kavram,
bu kitaptaki mantn byk ksmnn temel dayanam olutu
rur. Bunu kavradmz zaman, iimizde sakl duran baln,
solucann ve bakterilerin anlamm da kavrayacaz.
Gerek byk kavramlar ve doa yasalar, nce, hepimizin
her gn tank olduu basit nermelerle dile dklr. Basit bir
balang noktasndan yola kan bu kavramlar, daha sonra yl
dz hareketleri ya da zamann ileyii gibi gerekten ok nem
li meseleleri aklayacak ekilde geliir. Buna benzer bir ere
vede, ben de sizinle, hepimizin zerinde hemfikir olaca ger
ek bir yasay paylamak istiyorum. Bu ylesine temel bir yasa
dr ki oumuz hi dnmeden, onu olduu gibi kabul etmiiz
dir; ama paleontoloji, geliimsel biyoloji ve genetik biliminde
yaptmz hemen her eyde balang noktamz bu yasadr.
Bu biyolojik "her eyin yasas, bu gezegenimizde yaayan

her canlnn bir ana babas olduudur.


Tandnz herkesin biyolojik ana babas vardr, tpk gr
dnz her kuun, semenderin ya da kpekbalnm olduu
gibi. Belki klonlama ya da henz icat edilmemi bir teknikle bu
deiebilir ama imdilik yasa geerli. Daha ak bir ekilde ifede
etmek gerekirse, her canl, ana babasnn baz genetik bilgiler*n
m
IU : I l :\ Ht :\ I \ K I \ A\ I AMI

den meydana gelir. Bu ifade, ana babal, kaltmn gerek


b iy o lo jik mekanizmasyla tanm lar ve bakteriler gibi, bizden
farkl reyen canllara da uygulam am za izin verir.
Yasann gc, kapsam nn geniliinden gelir. te tm
gzelliiyle o yasa: H epim iz, ana babam zn ya da onlara ait
genetik bilgilerin deiiklie uram soylaryz. Ben annemin
ve babamn soyundan geliyorum , am a onlarn ayns deilim.
Benim anne babam da, kendi anne babalarnn deiiklie ura
m soylaryd; onlar da kendi anne babalarnn. Buradaki dei
iklie urayan soy m odeli, ailem izin soyunu belirler. H em de o
derece iyi belirler ki, sadece kan rnekleriyle bile aile soyunun
karlmas mmkndr.
Daha nce hi karlam adnz bir oda dolusu insanla yan
yana bulunduunuzu farz edin. Size basit bir grev verilmi
olsun: Bu odadakerin her birinin ne kadar yakn akrabanz
olduunu bulacaksnz. Kim in uzaktan kuzeniniz, ok uzaktan
kuzeniniz, yetmi beinci kuaktan byk byk am canz oldu
unu nasl bileceksiniz?
Bunun iin, dncem ize yn verecek ve varsaydm z soy-
aacmzn doruluunu test etm em izi salayacak bir biyolojik
mekanizmaya ihtiyacmz var. Bu m ekanizm aya, biyoloji yasa
mz dnerek ulaabiliriz. Soydaki deiikliin nasl gerek
letiini bilirsek biyolojik gem iim izi aydnlatabiliriz, nk
deiiklie urayan soy bizim tespit edebileceim iz bir iaret
brakr.
Mizah anlay olm ayan, p alyaoya da hi benzem eyen,
ocuklu bir kan koca varsayalm . O ullan n d an biri, sknca ten
tamz kauuk bir burunla d om asn a yol aan bir genetik
mutasyona uram olsun. B u ocuk byyor ve ansl bir
dnla evleniyor. M utasyonlu burun genini ocuklarna aktan-
yor ve ocuklannm hepsinde sknca ten krmz kauuk burun
geliiyor. imdi, ocuklarndan birinin koca ayakl olm asn sa-
I I M I / n I ^ B A * 1k

Palyao soyaac.

layan bir gen mutasyonuna uradn varsayalm. Bu mutas*


yon, bir sonraki kuaa geiyor ve btn ocuklar kendisine
benziyor: Hepsinin sknca ten krmz kauuk burunlan ve
kocaman, pofduk ayaklar var. Bir kuak sonrasna bakalm. Bu
ocuklardan birinde, yani bataki iftin byk byk to ru n u n

da baka bir mutasyonla turuncu kvrck sa ortaya k y o r- Bu


IF *'
BUTUN HUN ARIN ANI AMI

flitasyon sonraki kuaa getii zam an, btn ocuklar turun


cu kvrck sal, sknca ten krmz kauuk burunlu ve koca
ayakl oluyor. Bu palyao da kim ? diye sorduunuzda, bata-
]qtalihsiz iftin byk byk torunlarn soruturuyor olacaks

nz-
Bu rnekle, ok nemli bir nokta aklk kazanyor. D ei
iklie urayan soylar, zelliklerinden yola karak tespit edebi
leceimiz bir soyaac ya da bir soy oluturur. Bu soy, bakar
bakmaz fark edeceimiz bir iaret tar. Burada rnek aldmz
varsaymsal soy, tpk i ie gem i m atrukalar gibi, gruplarn
iinde gruplar oluturur ve biz bu gruplan, kendilerine zg
zelliklerinden ayrt ederiz. T am palyao olan byk byk
torun grubu, sknca ten burnu ve kocam an ayaklan olan bir
kiinin soyundan gelmektedir. Bu kii de, sknca ten burnu
olan bir kiinin soyundan gelen proto-palyao grubundandr.
Bu pre-proto-palyao ise, grnte palyaoya benzemeyen
bataki iftin soyundan gelmitir.
Deiiklie uram bu soy m odeli, ben size bununla ilgili
hibir ey sylemeden, sizin zaten bu palyao soy aac hakkn
da kolaylkla varsaymda bulunabilm enizi salar. Farkl kuak
lardan bir oda dolusu palyaoyla bir araya geldiinizde, akraba
palyaolarn hepsinin, sknca ten burunlu grupta yer aldn
grrsnz. Bunlarn bir alt grubunun turuncu salan ve koca
ayaklan vardr. Bu alt grubun iinde de baka bir grup, yani tam
palyao olan grup yer alr. nem li olan, bu grubu ayrt edebil
menizi salayan zelliklerdir: turuncu sa, sknca ten burun,
kocaman ayaklar. Bu zellikler, palyaolarn farkl gruplarn -
Veya rnekte olduu gibi farkl kuaklarn- ayrt etm ek iin kul
lanacanz kantlardr.
bu palyao ailesinin yerine, gerek zellikleri -genetik
mutasyonlan ve bu m utasyonlarn vcutta kodlad deiik
likleri- olan bir aileyi koyacak olarsak, biyolojik zelliklerine

| 203 I
bakarak tespit edebileceim iz bir soy elde etm i oluruz. Eer
soyda deiiklik bu ekilde gerekleiyorsa, o zaman soyaa.
cimiz da temel yapsnda bir im za tayacaktr. Bu gerek yle
gldr ki, gnm zde yrtlen soyla ilgi pek ok projede
grld gibi, sadece genetik verilerden yola karak soyaa-
lanm oluturabiliriz. K ukusuz gerek hayat, bizim basit var
saymsal rneimizden ok daha karm aktr. Eer bir aede
belirli zellikler ok farkl zam anlarda ortaya kyorsa, bir zel
lik ve bu zellie yol aan genler arasndaki iliki dolaysz deil
se ya da zelliklerin genetik bir tem eli yoksa ve beslenme veya
baka evresel koullarn deim esi sonucunda ortaya kyorsa,
o ailenin soyaacm karmak zor olabilir. in iyi taraf, bir
radyo dalgasnn parazitlere ram en tespit edilebilmesi gibi
deiiklie urayan soy m odellerinin de, deien koullara ra
men genellikle tespit edilebm esidir.
Peki, soylarmzn balad yer neresidir? Palyaolann soyu,
espri anlayndan yoksun iftle mi balyor? Benim soyum ilk
Shubinlerle mi balad? Bu olacak ey deil. yleyse Ukrayna
Yahudileri ya da kuzey talyallarla m balad? lk insanlarla
balam olmasn? Ya da daha da geriye gidelim; bundan 3,8
milyar yl nceki su birikintisindeki bir kpk tabakasna ve
daha ncesine. Herkes, kendi soyunun gem ite bir noktaya
kadar uzand konusunda hemfikir; am a asl mesele, bu nok
tann ne kadar geride olduudur.
Eer soyumuz su birikintisindeki kpk tabakasna kadar
uzamyor ve bunu biyoloji yasam z izleyerek gerekletiriyorsa,
kantlan bir araya getirip belirli tahm inlerde bulunabiliriz. Buna
gre yeryzndeki tm canllk, rastgele bir canl kanm olma
yp palyaolarda grdm z gibi deiiklie uram, soya
zg iareti tayor olmaldr. H atta jeolojik kaytlar da rastgd*
bir yap sergilemeyecek, yeni eklenenler grece gen kaya kat
inanlarnda ortaya kacaktr. Tpk benim, aile so y a a c m d
Bt ll'N l U' NI A R I N ANI A M I

bykbabamdan sonra gelm em gibi, tm canllann soyaac da


belirli bir zaman aralnda yap olarak benzerlikler tayacaktr.
Biyologlarn dier canllarla akrabalm z nasl tek tek
kardklarn grm ek iin, sirkten kp kitabn ilk blm nde
gezindiimiz hayvanat bahesine yeniden dnm em iz gereki
yor.

HAYVANAT B A H E S N D E (D A H A U Z U N ) B R
GEZNT
Grdmz gibi, vcudum uzun paralan, biraraya geliigzel
biimde getirilmemitir. B urada geliigzel kelim esini belli
bir anlamda kullanyor ve yryen, uan, yzen ya da srnen
dier hayvanlara baktm zda vcut yapm zn kesinlikle gelii
gzel biimde olumadn kastediyorum . Bizim yapmz, baz
hayvanlarla ksmen ortaktr, bazlanyla ise deildir. Dnyadaki
dier canllarla paylatm z ortak zelliklerimizin altnda belli
bir dzen yatar. ki kulamz, iki gzm z, bir kafamz, bir ift
kolumuz ve bir ift bacam z var. Y edi bacakl ya da iki kafal
deiliz; tekerlerimiz de yok.
Hayvanat bahesinde yapacam z bir gezintide, dier canl
larla aramzdaki balantlar hem en belli olur; hatta dier canl-
lann ounu, palyaolar gruplandrdm z gibi gruplan-
drabileceimizi grrz. Sergilenen hayvandan balayalm.
nce kutup aylan. K utup aylanyla paylatm z zellikleri
sralayarak uzun bir liste oluturabiliriz. Baka pek ok eyin
yannda kllar, st bezleri, kol ve bacaklar, drt ye, bir boyun,
&i gz vb. Sonra da kaplum baalara geelim . Benzerlikler oldu
u kesindir, ama bu kez liste daha ksadr. Baka benzerliklerle
beraber kaplumbaalarla ortak zelliklerimizi kol ve bacaklar,
bir boyun ve iki gz olarak sralayabiliriz. Am a kutup aylan ve
bizden farkl olarak kaplum baalarda kllar ve st bezleri yok-
^ Kaplumbaann kabuuna gelince, tpk kutup aysnn
beyaz krk gibi, o da kaplum baaya zg grnmektedir
imdi de Afrika ktasna zg balklarn sergilendii blm
ziyaret edelim. Burann sakinleri de yine bize benzeyecektir
ama ortak zellikler, kaplum baalarla olduundan da azdr
Bizde olduu gibi, balklarn da iki gz vardr. Bizde olduu
gibi, balklarn da drt eklentisi vardr, am a bu eklentiler kol ve
bacak deil, yzge eklindedir. Balklarda, dier pek ok zel
lik olmad gibi, kutup aylarnda ve bizde ortak olan kllar ve
st bezleri de yoktur.
Palyao rneinde ortaya kan ve grup, alt-grup, alt-alt
gruplardan oluan m atrukalara benzem eye balad, deil mi?
Balk, kaplumbaa, kutup ays ve insan - hepsinin baz ortak
zellikleri (kafa, iki gz, iki kulak vb) var. Kaplumbaa, kutup
ays ve insan bu zelliklerin hepsine sahip; ayrca balklarda
olmayan zelliklere de, yani boyun kol ve bacaklara da. Kutup
aylan ve insanlar daha seme bir grup oluturur; bu grubun
yeleri, tm bu zelliklerle birlikte kllara ve st bezlerine de
sahiptir.
Hayvanat bahesindeki gezintimizin daha anlalr olmas
iin palyao rneinden yararlanalm. Palyaolarda, gruplarda
ortaya kan rnt, deiiklie urayan soyu yanstyordu. Bu,
ayn zamanda, tam palyao ocuklann ortak akrabalannn,
sadece sknca ten burnu olan ocuklarla ortak olan akraba-
lanndan daha yakn zamanda yaad anlamn da ierir. Bu
mantkl: Sknca ten burna sahip ocuklann anne babas, tam
palyaolann byk-byk byk atasdr. Ayn yaklam, hay
vanat bahesi gezintimizde karlatmz gruplara da uygula*
yacak olursak, insanlarla kutup aylannm ortak atas, in sa n la rla

kaplumbaalann ortak atasndan ok daha yakn tarihte yaa


m olmaldr. Bu tahmin dorudur: lk memeli, ilk srngen
den ok daha yakn bir tarihte grlr.
Burada asl mesele, trlerin soyaalarn deifre etmektir
B U T U N B l ' NI AH N A N L A M I

Ya da, biyoloji terimleriyle ifade edecek olursak, akrabalk ili


lerinin rntsn. H atta bu ilikilerden yola karak, hayva
nat bahesi gezintimiz nda, Tiktaalik gibi bir fosili de bir
y ere yerletirebiliriz. Tiktaalik , balk ile baln karada yaayan
soylan arasndaki muhteem bir halkadr; am a bizim gerek ata
mz olma ihtimali ok uzaktr; olsa olsa atamzn bir kuzeni ola
bilir. Akl banda hibir paleontolog "nsann A tasm kefetti
ini iddia etmez. yle dnelim: Yeryzndeki herhangi bir
mezarlktan geerken kendi gerek atalarmdan birini kefet
mem ihtimali ne olabilir? Son derece dk bir ihtimal.
Kefedeceim ey, bu mezarlklarda yatan herkesin (ister
inde, ister Botswanada, ister talyada olsun) benimle farkl
derecelerde akraba olduudur. Gnmz laboratuvarlannda
kullanlan adli tehis yntemleriyle D N A lann inceleyerek
bunu anlayabilirim. O zaman, bu mezarln sakinlerinden baz
larnn bana uzaktan, bazlarnn da yakndan akraba olduunu
grrm. Byle bir soyaac kendi gemiim, ailemin gemii
hakknda ok ey sylerdi. N eden baz hastalklara yakaland
m ve kendi biyolojimle ilgili baka gerekleri anlamama da yar
dmc olurdu. Trler arasndaki ilikileri zmeye alrken de
ayn ey geerlidir.
Ama byle bir soyaacnm asl gc, yapm amza imkn tan
d tahminlerde yatar. En bata, daha fazla ortak zellik tespit
ettike, tespit ettiimiz bu zelliklerin genel emaya uymas
gerekir. Bir dier deyile, bu hayvanlarn vcutlarnda tespit
ettiimiz hcre, DN A ve dier yap, doku ve molekl zellikle
rinin, gezintimizde tespit ettiimiz snflandrmalar destekle-
mesi gerekir. Tersine, bu snflandrmalarla badam ayan zel
eler bulduumuzda, yaptmz snflandrmalarn yanl oldu
u da kantlayabiliriz. Yani, eer balklarda ve insanlarda,
kutup aylannda grlmeyen ortak pek ok zellik varsa, ema-
mz hataldr ve yeniden gzden geirilip deitirilmesi ya da
r K M / D . k BAI l k

hepten kaldrlp atlmas gerekir. Kantlarn belirsiz olduu


durumlarda, bu zelliklerin, soyaacmn dzenini destekleyecek
nitelikte olup olmadklarm deerlendirmek iin istatistiksel
yntemlere bavururuz. Belirsizlik olduunda, doruluunu
veya aksini kabul etmemizi salayacak kesin bir sonuca vannca-
ya dek, soyaacmn dzeni geici varsaym olarak alnr.
Baz snflandrmalar yle salamdr ki, bunlan gerek olarak
kabul ederiz. Balk-kaplumbaa-kutup ays-insan snflandr
masn ele alalm. Bu snflandrma, yzlerce genden gelen zel
liklerle ve bu hayvanlarn neredeyse tm anatomik, fizyolojik ve
hcresel zellikleriyle desteklenmektedir. Bahktan-insana uza
nan ema yle salamdr ki, artk bunun iin kant sralamamz
gerekmez; bunu yapmak, yerekimi kuramn test etmek iin bir
topu elli kez yere brakmaya benzer. Verdiimiz biyolojik rnek
te de ayn ey geerlidir. Bu ilikilerin aksini gsterecek gl bir
kamt bulmamz ihtimali, topu elli birinci kez yere braktmz
da havaya ykseldiini grme ihtimaliyle ayn olurdu.
imdi bu kitabn balangcndaki meseleye dnebiliriz.
Uzun zaman nce yaam hayvanlarla yakn zamanda yaayan-
lann genleri ve vcutlar arasndaki ilikiyi, emin olabileceimiz
ekilde nasl kurabiliriz? Deiiklie uram soyun iaretini
ararz, zelliklerini kartrz, bulduumuz kamtlan deerlen
dirir ve bizim snflandrmalarmzn fosil kaydnda ne kadar
temsil edildiine bakarz. Gnmzde, hayvanat bahesindeki
gezintimizde yaptmz analizi yapacak bilgisayarlarn ve DNA
dizilerini zen devasa laboratuvarlann yardmyla bu hiyerar
iyi test etme imknna sahibiz. Bu, mthi bir eydir. Bugn,

dnyann her yerindeki yeni fosil alanlarna ulama imknmz


var. Vcudumuzun doadaki yerini, artk hi olmad kadar
net grebiliyoruz.
Birinci Blm'den Onuncu Blm e kadar, gnm zde

yaayan canllarla, uzun zaman nce gp gitmi canik


Bl i l \ H l ' N I A R I N A M AVI
1

(tarihncesinde yaayan solucanlar, gnmzde yaayan sn


gerler ve eitli trden balklar) arasnda, kk ok derinlere
dayanan benzerlikler olduunu gsterdik. imdi, deiiklie
uram soy modeli bilgimiz nda, btn bunlarn anlamm
zmeye balayabiliriz. Sirkte ve hayvanat bahesinde yeterin
ce elendik. Artk ciddileelim.
Vcudumuzun iinde, hayvanat bahesindeki dier canl
larla aramzda kurulmu balantlarn var olduunu grmtk.
Baz paralarmz denizanasmn paralarna, bazlan solucann,
bazlan da balnkere benzer. Bunlar geliigzel benzerlikler
deildir. Baz paralarmz dier hayvanlann hepsinde varken,
bazlan sadece bize zgdr. Bu zelliklerin hepsinde bir dzen
olduunu grmek gerekten ok etkileyicidir. Yzlerce D N A
karakteri, saydamayacak kadar ok anatomik ve geliimsel zel
lik... Hepsi de, daha nce palyaolarda grdmzle mant
izler.
imdi, kitapta szn ettiimiz bu zelliklerden bazdan
zerinde duralm ve bunlann nasd bir dzen izlediini gs
terelim.
Yeryzndeki btn baka canldarla aramzda ortak olan,
pek ok hcreden olumu bir vcuttur. Bu gruba ok hcreli
canllar diyelim. Bu okhcrelik zellii, placozoalardan deni-
zanasma, empanzelere kadar ortaktr.
Bu ok hcreli hayvanlann bir alt grubunda, hizde olduu
gibi bir vcut plan vardr; bir n-arka, st-alt, sa-sol ekseni
bulunur. Taksonomi uzm anlan bu gruba, "iki tarafl simetrik
hayvanlar anlamna gelen Bateria adm verir. Bceklerden
insanlara kadar tm hayvanlar bu grupta yer alr.
Bizdeki gibi n-arka, st-alt, sa-sol eksenli vcut planna
sahip ok hcreli hayvanlann bir alt grubu, ayrca kafatas ve
murga da ierir. Bu canllara da omurgallar diyelim.
Bizdeki gibi n-arka, st-alt, sa-sol eksenlerini ve kafatasn

I 209 I
nsann, denizanasna kadar uzanan soyaac. Bu soyaac, palyaolarn
soyaacyla ayn yapdadr.

ieren vcut planna sahip ok hcreli hayvanlann bir alt gru


bunda el ve ayaklar da vardr. Bu omurgallara da te tra p o d la r

(drt yeli hayvanlar) diyelim.


Bizdeki gibi n-arka, st-alt, sa-sol eksenlerini, k afatasn a

el ve ayaklar ieren vcut planna sahip ok hcreli h a y v a n la n *1


bir alt grubunda, bir de kemikikli bir orta kulak b u lu n u r . Bu
tetrapodlara da memeliler diyelim.
Bizdeki gibi n-arka, st-alt, sa-sol eksenlerini, kafatas*1
omurgay, el ve ayaklar, kemikikli orta kula ieren vicn1
Bl ' I I N B U N L A R I N A NI A M I

planna sahip ok hcreli hayvanlann bir alt grubunda, iki ayak


z e rin d e yrme zellii ve ok byk beyin bulunur. Bu meme
lilere de insanlar diyelim.
Bu snflandrmalann gc, dayandklan kantlardan gelir.
Yzlerce genetik, embriyolojik ve anatom ik zellik, bu snflan-
drmalan destekler. Bu dzenlenme de iimize bakmzda bize
nemli bir perspektif sunar.
Bu altrma soan soym aya benzer; kabuklan kat kat soy
duka, gemiin bir baka bir katmanyla karlanz. nce,
dier memelilerin hepsiyle ortak olan zelliklerimizi grrz.
Derinlere gittike balklarla, daha da derinlerde solucanlarla
ortak zelliklerimizi fark ederiz. Ve bu byle devam eder. Pal
yaolarda yrttmz mant hatrlayacak olursak bunun
anlam, vcudumuzun iinde derin iz brakm bir deiiklie
uram soy rntsnn var olduudur. Bu rnt, jeoloji
kaytlarnda kendini gsterir. En eski ok hcreli canl fosili,
600 milyon yldan daha ncesine aittir. kemikikli orta kula
olan ilk fosil, 200 milyon yldan daha gentir. ki aya ze
rinde yryen bir canlya ait en eski fosil ise, yaklak 4 milyon
yllktr. Btn bu bulgular birer tesad f m, yoksa ilediine
her gn tank olduumuz bir biyoloji yasasm n yansmalar m?
Cari Saan bir zamanlar, yldzlara bakmann gemie bak
maya benzediini sylemiti. Yldzlarn , dnyamz olu
madan ok nce ktklar bir yolculuktan sonra gzm ze ula-
m insana bakmay, tpk yldzlara bakm aya benzetiyorum.
Nasl bakacanz bilirseniz, vcudum uz bir zaman kapslne
dnr; aldnda, gezegenim izin gem iindeki nemli anla
ra tarihncesi okyanuslarn, nehirlerin ve ormanlarn uzak ge
iin i anlatr. Tarihncesi atm osferde m eydana gelen deiik
le r i, hcrelerin ibirlii yaparak vcutlar oluturm alarn sa
dan molekllerde grrz. T arihncesi nehirlerin doal orta-
m>hizim kol ve bacaklarmzn tem el anatom isini ekillendir

I 211 I
j^ rv '
C I M T ^ F K B A M k.

mitir. Renkli gr e, koku d u yu su n a ekil veren de, tarihnce


si orm anlardaki ve dzlklerdeki hayattr. Bu liste byle uzar
gider; bizi bugn etkiledii gib i gelecek te de etkileyecek olan
m irasm zn gem iin i yanstr.

G E M M Z B Z N E D E N H A S T A E D Y O R ?
D izim im i ve greyfurt b y kln e ulam t; cerrahi bl
m nden bir arkadam d a dizim i b k p burarak, balardan biri
nin ya da eklem kkrdann h asar gr p grm ediini anlamaya
alyordu. B u m u ayen ed en ve M R I tetkikinden sonra dizimde
bir m enisks yrt old u u an lald ; m uhtem elen yirmi be yl
boyunca arazide kayalan n ve ta ynlarnn zerinde srt an
tasyla gezinm em in bir so n u cu o lsa gerek. Dizinizi incittiyseniz,
m utlaka yap d an biri veya birka h asar grmtr: medial
m enisks, m edial kollateral b a ya d a n apraz ba. Bu yap
ylesine sklkla h asar g r r ki, d ok to rlar kendi aralannda bun
lardan "m u tsu z l diye s z ederler. Bunlar, iimizdeki bal
n at tuzaklarn kesin kan tdr: Balklar, iki ayaklan zerin
de yrm ez.
nsan olm ann b ir b ed eli vardr. Y aptm z olaanst ey
ler -konum ak, d nm ek , ellerim izi kullanm ak ve iki ayamz
zerinde yrm ek- iin b ir b e d e l d eriz. B u, iimizdeki hayat
aacnn d ou rd u u kan lm az b ir son u tur.
Bir V olksw agen K a p lu m b a a y , saatte iki yz elli km hzla
gidecek ekilde d on atp m od ifiy e ettiinizi varsayalm. 1 933 te
A d o lf H itler, D r. F erd in an d P o rsc h e y i, b ir galon benzinle alt
m be km yol kat ed e c e k ve o rtalam a bir Alman ailesini
gvenle ulam n salay acak u cu z bir otom obil gelitirmekle
grevlendirm iti. S o n u ta V o sv o s K ap lu m b aa ortaya 1^ 1,
O tom obilin bu gem ii, yan i H itle rin plan, gnmzde bu
K a p lu m b a a c a y a p a b ile c e im iz d eiiklikleri snrl kd,r
motorunu ancak bir yere kadar, yani n em li sorunlar km**'1
s r n \ a s i m ii

ve otomobil kendi snnna dayanncaya kad ar glendirebiliriz.


Pek ok bakmdan biz insanlar da, m odifiye K aplu m baa ya
jcarlk gelen modifiye balklar gibiyiz. B ir baln vcut plann
alp onu bir memeli olacak ekilde m odifiye edelim , son ra bu
memeliyi, konuuncaya, dnnceye, parm aklarn ustaca kul
lanncaya ve iki aya zerin d e y r y n ceye k ad ar g
lendirelim - ite sorunlara davetiye karacak bir form l. B ir
bal, dn vermeden ancak bir dereceye kad ar m odifiye ed e
biliriz. Kusursuz tasarlanm bir dnyada -gem ii olm ayan bir
dnyada- hemoroitten kansere kadar bir sr dertle uram ak
zorunda kalmazdk.
Gemiimizin; atardamar, sinir ve toplardam arlarn d olam
bal yollan ve bklmlerinde olduu kadar aka grld
baka hi bir yer yoktur. Sinirleri takip edecek olursanz, organ
larn etrafnda tuhaf ilmekler izdiklerini grrsnz; belli bir
ynde ilerlerken birden kvrlr, yn deitirir ve beklenm edik
bir yerde sonlanverirler. nsann gem iinin ok ilgin yan
rnleri olan bu yn deiimleri, greceim iz gibi, bize sk sk
sorun olutururlar - hkrk ve fitk gibi. stelik gem iim izin,
dnp dolap bamza dert at tek yan da bu deildir.
Kkleri ok derinlere uzanan gem iim iz, plazalarda, kayak
merkezlerinde ya da tenis kortlarnda deil, dnem ine bal
olarak tarihncesi okyanuslarda, s nehirlerde ve ayrlarda
gemiti. Sekseni devirecek kadar yaayacak, gnde on saat
popomuzun zerinde oturacak, top kek yiyecek ya da futbol
oynayacak ekilde tasarlanm adk. G em iim iz ile bugnk
^yatmz arasndaki bu kopukluk, vcutlarm zn belli baz
ekillerde bozulmu olduuna iaret eder.
ektiimiz hastalklarn hem en hepsinde, bir ekilde gem i
imizin pay vardr. nceleyeceim iz rnekler, iim izdeki hayat
aacnn farkl dallarnn -tarihncesi insandan am fibi ve balk-
km, sonunda da mikroplara kadar- peim izi nasl bir trl

I 213 I
U. t V' t / I > I K B A I I k

brakmadm gstermektedir. Bu rneklerden her biri, bizim


belli bir mantkla yaratlmadmzn, ok karm ak bir gemiin
rn olduumuzun kantdr.

AVCI T O PLA Y IC I G E M M Z : O B E Z T E , KA LP
H A STA LIKLA RI V E H E M O R O T
Balk gemiimizde, tarihncesi okyanuslarda ve nehirlerde
hareket eden avclardk. Amfibi, srngen ve memeli olduu
muz daha yakn gemiimizde, srngenlerden bceklere kadar
her eyi avlayan aktif canllardk. Prim at olduum uz ok daha
yakn gemiimizde ise, meyve ve yapraklarla beslenen ve aa
larda yaayan aktif hayvanlardk. lk insanlar, nceleri aktif
birer avc toplayc, sonunda da ifti oldular. T m bu srala-
dklanmda ortak bir tema fark ettiniz m i? O rtak tema, aktif
szcdr.
Sorun u ki, oumuz gnm z aktif ya da hareketli olmak
dnda her ekilde geirebiliyoruz. u anda, arkama yaslanm
oturuyor ve bu kitab yazyorum, pek ounuz da -kou ban
dnda okuma ustal gsterenler dnda- ayn ekilde oturmu
okuyorsunuz. Balktan ilk insana kadar olan gemiimiz, hibir
ekilde bizi bu yeni dzene hazrlam deildir. Gnmz ile
gemiimiz arasndaki bu ztlk, m odern yaam n getirdii pek
ok hastalkta imzasn brakmtr.
nsanlarda, stenin banda yer alan lm nedenleri hangi
leridir? Liste ba on nedenden drt tan esi -kalp hastalklan,
eker, obezite ve inme- bir tr genetik, m uhtem elen de g e m i
ten kaynakl temele sahiptir. Sorunun byk blm, vcudu

muzun aktif bir hayvana uygun biim de ina edilmi o lm a s n a

ramen, bizim patates gibi hareketsiz bir hayat s r m e m iz d e n

kaynaklanr.
1962de, antropolog Ja m e s N eel, bu dnceyi b e s le n m e

eklimiz asndan ele almt. "T u tu m lu gen otip hipotezi ola

I 214 |
t u n l'N lU'M ARIN ANI A M I

rak bilinen alm asyla N eel, in san atalarm zn, bir bolluk-kt-
lk hayatna adapte old u u n u id d ia ed iy o rd u . A vc ve toplayc
olan ilk insanlarn, avlarnn b o l o ld u u , rah ata avlandklar
bolluk dnemleri olm utu. B u b o llu k d n em leri, atalarm zn
ok az yiyecekle idare ettii ktlk d n em leriyle kesintiye u ra
mt.
Neel, bu bolluk ve ktlk d n g s n n , gen lerim izd e ve h a s
talklarmzda iaretlerini brakt varsaym n n e srm t .
Necim iddiasna gre atalarm zn v cu d u , b o llu k d n e m
lerindeki kaynaklarm, ktlk d n em lerin d e kullanm ak zere
saklyordu. B u k o u llard a y a d e p o la m a k o k y ararly d .
Yediimiz besinlerden aldm z enerji yle b ir b iim d e b l
trlr ki, bir b l m s rd rm e k te o ld u u m u z aktivi-
telerimizde kullanr, bir ksm m d a d ah a son ra kullanlm ak ze
re, szgelimi ya olarak d epo layarak saklarz. E n erjin in b u ekil
de bltrlmesi bolluk-ktlk d n yasn da gayet iyi ilerken,
bol yal yiyeceklerin 7 gn 2 4 saat tketildii b ir ortam d a
sonulan felakettir. O bezite ve ob eziten in getirdii hastalklar
(yaa bal eker, yksek tan siyon ve kalp hastalklar) olaan
hale gelmitir. Yal yiyeceklere tutkum uzu d a b u tutum lu
genotip hipoteziyle aklayabiliriz. n k yal yiyecekler, ier
dikleri bol enerjiden tr, uzak gem iim izde ayncalkl bir
stnlk salam olsa gerek.
Hareketsiz yaam tarzm z bizi b ak a bakm lard an da olu m
suz etker, nk dolam sistem im iz balan gta ok daha
hareketli hayvanlarda ortaya km tr.
kalbimiz kam pom palar, kan atardam arlar yoluyla organlara
tanr ve toplardam arlarla tekrar kalbe dner. A tardam arlar bu
pompaya daha yakn olduundan, ilerindeki kan basnc, top-
krdamarlarda olduundan daha yksektir. B u durum , en bata,
knn, ayaklarmzdan kalbim ize d n m esi asndan bir sorun
hturabilir. Ayaklardaki kann y u k an , yani b a c a k b n m .^ - -
r a m Z E - E K I H*J !k

toplardamarlardan karnmza kadar kmas gerekir. Eer ^


basnc dkse, yukan kadar kamayabir. Sonuta, bu kam
yukar hareket ettirecek iki zellik kazanm durumdayz
Birincisi, kann yukan tanmasna izin veren ve aa hareket
etmesini nleyen minik kapakklardr. teki zellik de, bacak
kaslanmzdr. Yrdmz zaman bacak kaslanmz kaslr, bu
kaslma, kann bacaklardaki toplardamarlardan yukan pompa
lanmasna yarar. Tek ynl kapakklar ve bacak kas pompala-
n sayesinde kan, ayaklanmzdan karnmza kadar kar.
Bu sistem, yrmek, komak ve atlamak iin bacaklarm kul
lanan hareketli bir hayvanda kusursuz bir ekilde ilerken; hare
ketsiz yaayan bir canlda iyi ilemez. Eer bacaklar fazla kulla
nlmazsa, kaslar da kam toplardamarlardan yukan pompalama-
yacaktr. Toplardamarlarda kan gllenecek olursa sorunlar
ortaya kar, nk bu gllenme kapakklann bozulmasna
neden olacaktr. Varisli bacaklarda olan, tam da budur.
Kapakklar bozulunca kan toplardamarlarda gllenir; toplar
damarlar giderek irileir, ier ve bacaklanmzda bklml yol
lar izler.
Kukusuz, toplardamarlardaki dzenlenme, kala blgesin
de de sorunlara neden olur. Tr ofrleri ve uzun saatler boyun
ca oturanlar, hareketsiz yaam tarzmzn baka bir bedeli olan
hemoroide zellikle yatkndr. Bu sre boyunca kan, rektum
civanndaki toplardamarlar ve boluklarda gllenir. Kan gllen-
dike, hemoroit geliir; bu sknt, vcudumuzun uzun sre otu
racak, hele yumuak yzeylerde oturacak yapda olmadmm
bir hatrlatcsdr.

PRMAT G EM M Z: KO N U M A N IN B E D E L
Konumann byk bir bedeli vardr: boulma ve uyku apm
konuabmek uruna yaamak zorunda kaldmz sorunla
en banda gelir.
Konuurken dil, g rtlak v e b o a z m z n ark a sn d ak i h are k e t
leri kontrol ederek se s karrz. B u h are k e tle rin h e p si, b ir
memeli veya s rn gen in te m e l p la n n n b ira z m o d ifiy e e d ilm e
siyle salanr. n c B l m 'd e g r d m z g ib i in san g rtla
, ounlukla, k p ek b al v ey a b alk larn so lu n g a u b u k lar
na karlk gelen so lu n g a yay k k rd a k la rn d an yap lm tr. S o n
az diinden ses tellerinin h e m e n zerin e k a d a r u z a n a n b o a z
blgesi, alp k a p a n a b ile n e sn e k e p e r le r e sa h ip tir .
Konuurken, dilim izi harek et ettirerek, a z m z a d e iik ek iller
vererek ve bu eperin esn ekliin i k o n tro l ed en p e k o k k as
kasarak ses karrz.
Uyku apnesi, k o n u ab m ek u ru n a verilm i, teh likeli o la b i
lecek bir dnn son u cu d u r. U y u rk en b o a zm zd ak i k aslar
gever. ou kiide b u d urum b ir so ru n yaratm az, an cak b a z e n
solunum yolu uzun zam an aralklaryla kap an ab ilir ve b u d u ru m
ok tehlikeli olabilir; zellikle d e kalp h astal olan lard a.
Boazmzdaki bu esnek yap k o n u m a asn d an o k yararl
olsa da, bizi, havayolunun tk an m asn d an kayn aklanan b ir eit
uyku apnesine de yatkn hale getirir.
Bu tasarm uruna verd iim iz b ir d ier d n d e b o u lm a
riskiyle sonulamr. A zm z, h em n efes ald m z so lu k b o ru su
na, hem de yem ek bo ru su n a alr; bu y zd en yutm ak, n efes
almak ve konumak iin ayn yolu kullanrz. B u ilevin b ir
birine ters dt de olur; m esela b ir lok m a yiyecek n efes
borusuna katnda.

BALIK V E R B A G E M M Z : H I K I R I K
Hkrk denen ba belasnn kkleri, balklarla ve kurbaa yav
rularyla ortak gem iim ize dayanr.
Hkrk tutmas kon usunda bir teselli olur m u bilm em am a
^ er Pek ok memeli de bizim gibi bu illeti eker. rnein
^dilerde, beyin sapndaki kk bir doku parasn a elek+riir
uyanm verilm esiyle hkrk balatlab ilir. Beyin sapndaki bu
ksmn, hkrk tu ttu u n d a ortay a kan karm ak refleksi kont
rol eden m erkez old uu san lm aktadr.
Hkrk, gs d u van , diyafram , b o y u n ve boazdaki pek
ok kasn ani kaslm asyla h erk este ayn ekilde ortaya kan bir
reflekstir. Soluk alp verm eyi k o n tro l ed en ana sinirlerden bir
veya ikisinde m eydana gelen b ir sp a z m b u kaslarn kaslmasna,
bu da ok ani b ir solu k alm a h areketin e n ed en olur. Sonra, yak
lak 35 m ilisaniye son ra, b o azm zn arka ksm ndaki epiglotis
havayolunun stne kapanr. B ird en so lu k alnmasnn ardn
dan, soluk b o ru su aznn k sa s reliin e kapanmasyla "hk
sesi duyulur.
Sorun u ki, b u durum u tek b ir hkrkla pek atlatamayz. lk
be on hkrkta hkrnz k esilecek olursa, hkrk nbetini
atlatm a ansnz yksek. B u frsat karrsanz nbet daha bir 60
hkrk kadar devam eder. K a rb o n d io k sit solum ak (kesekd-
na nefes alp vererek) ve g s duvarn germ ek (derin bir nefes
alp tutarak), bazlarm zda hkrn erken kesilmesine yaraya
bilir; am a herkeste deil. B az p a to lo jik hkrk nbetlerinin
son derece uzun s rd olur. B u g n e kad ar bir kiide kayde
dilen kesintisiz en uzun hkrk n b eti, 1 9 2 2 den 1990'a kadar
srm tr.
H kra yatknlm z, g em iim iz in b ak a bir so n u cu d u r.

Burada iki noktann zerin d e d uralm . Birincisi, hkm bala*


tan sinirlerde sp azm a yol aan etk en in ne olduu, kincisi d e , bu
zel "hk sesini, yani ani so lu k alm a hareketi ve epiglottis in
kapanm asn kon trol ed en eyin ne old u u du r. Sinir spazm1
balk gem iim izin; hkrk da, irib a gib i hayvanlarla ortak
gem iim izin bir so n u cu d u r.
nce, balk gem iim iz zerin d e du ralm . Beynimiz* biz1111
bilinli abam za gerek d u y m a d a n so lu k alp veriimizi kontr
edebilir. Bu i; byk o ran d a beyin sap n d a, yani beym
I U : T l ! N ! U ' \ I A R I N A NI A MI

omurilik arasndaki blgede gerekleir. Beyin sap, soluk alp


vermede kullandmz tem el kaslara sinir uyarlan gnderir.
Soluk alp verme ilemi, belli bir dzen izler. G s, diyafram
ve boazdaki kaslar, belirli bir srayla kaslr. B u nedenle, beyin
sapnn bu blgesine "m erkezi rnt reteci (central pattern
generator) ad verilmitir. B u blge, sinir ve dolaysyla da kas
etkinlemelerinin ritmik bir rnt halinde ortaya kmasn
salar. Beynimizde ve om uriliim izde, yutkunm a ve yrm e
gibi baka ritmik davranlan kontrol eden byle pek ok m er
kez vardr.
Asl sorun, beyin sapnn, balangta balklarda soluk alp
vermeyi kontrol etmi, m em elilerde de ilev grecek ekilde
sonradan modifiye edilmi olm asdr. Kpekbalklarnda ve
kemikli balklarn hepsinde, grtlaklarndaki ve solungalann
etrafndaki ritmik kaslmay kontrol eden bir beyin sap blgesi
vardr. Bu ksmlar kontrol eden sinirlerin hepsi, beyin sapnn
belli bir ksmndan kar. H atta bu dzenlenm eyi, fosil kaydn-
daki baz ilkel balklarda da grebiriz. 400 m ilyon yldan yal
kayalardan karlan tarihn cesi Ostrakoderm fosillerinde,
beyin ve kafa sinirlerinin izleri sakldr. Tpk gnm zdeki
balklarda olduu gibi, soluk alp verm eyi kontrol eden bu sinir
ler, beyin sapndan kar.
Balklarda gayet iyi i gren bu dzenlenm e, m emelilerin
ine gelmez. Balklarda, soluk alp verm eyi kontrol eden bu
sinirlerin, beyin sapmn ok uzana kadar ilerlemeleri gerek
mez. Beyinlerinin bu ksm, genellikle solungalarla ve boaz
blgesiyle evrilidir. Biz m em elilerdeyse bir sorun vardr. Soluk
veriimiz, gs duvarndaki kaslar ve gs boluuyla
knn boluunu birbirinden ayran bir kas tabakas olan diyaf-
ram lafn d an kontrol edilir. D iyafram n kaslm as soluk alma-
y1kontrol eder. Diyafram kontrol eden sinirler, tpk balkta
0 duu gibi boynumuza yakn olan beyin sapndan kar. Vagus

I 219 |
I ^ I M JJF B I K I B A I .I *

siniri ve frenik sinir olarak ad lan d rlan b u sinirler, kafatas taba


nmdan kar ve g s b o lu u n a in erek buradan diyaframa ve
gsn solunum u k on trol ed en ksm larna ular. Bu dolam
bal yol baz sorun lara yol aar; nk aklc bir tasarm, bu
sinirlerin bo yu n d an d eil, diyafram n yaknndan kmasn
gerektirirdi. nk ne yazk ki, b u sinirlerden bir tanesine
m dahale eden h erhan gi b ir etken, o sinirin ilev grmesini
tmyle engeller ya da sp azm a yol aar.
Sinirlerim izin izledii b u tu h a f gzergh balks gemiimi
zin rnyse, hkrk da m uh tem elen , am fibi gemiimizin
rndr. H krk, ani so lu k alm an n ardndan glottisin
kapanm as aam alan n ierm esi bakm ndan, solunum davra
nlarmzn hibirine b en zem ez ve beyin sapndaki merkezi
rnt retecinin k on trol n d eym i gibi grnmektedir: Bu
blge elektrik uyarsyla harekete getiinde hkrk balar.
Hkrn, bu retecin k on troln d e olm as anlaml grnyor;
nk hkrk da, tpk baka ritm ik davranlarda olduu gibi
kendine zg bir olay sras izler.
H krn sorum lusu olan b u rnt retecinin, amfibide*
kiyle neredeyse tam am en ayn o ld u u anlalm tr. stelik sz
konusu olan sadece h erhangi b ir am fibi de, solumak iin hem
akcierlerini, hem de so lu n g a larn kullanan iribalardr.
ribalar da solungalaryla solu k alp verirken bu reteci kulla
nr. Bu durum da, azlarna, b o a zlan n a ve solungalanna su
pom palam alar, ancak suyun akcierlerine kamamas gerekir-
Suyun akciere kam asn n lem ek iin epiglottisi kaparlar-
Bunun iin de, iribalarn beyin sapn d a, soluk a ln d k ta n

hemen sonra ep iglottisin h em en kapanm asn sa la y a c a k bir


merkezi rnt reteci vardr. S o n u ta bu canllar, uzun srd
bir hkrk sayesinde solungalaryla soluyabilmektedirlef-
Bizim hkrmz ile iribalarn solungal s o lu n u m u af

snda yle ok benzerlik vardr ki, ou kii bu iki olayn tm1>


B i l UN BU N AR IN AN A M I

le ayn ey olduunu iddia etm itir. ribalardaki solungal


solunum, tpta bizdeki hkrkta old u u gibi karbondioksitle
engellenebilir. Yine solungal solunum u, g s duvann gere
rek de durdurabiliriz; tpk derin soluk alp soluum uzu tuttu
umuzda hkrmz durdurabilm em iz gibi, g s duvann
esneterek de nleyebiliriz. Belki kurbaa yavrulann ba aa
evirip zorla bir bardak su iirerek solungal solunum lann
engelleyebiliriz.

K PEK BA LII G E M M Z : F I T I K
Fta yatknlmz, en azndan kasa yakn fta yatknl
mz, bir balk vcudunu alp onu yava yava bir m em eli vcu
duna dntrmenin sonucudur.
Balklann cinsiyet bezleri, gslerine doru ve kalplerinin
yaknma kadar uzanr. M em elilerde durum byle deildir ve
somn da bu noktada ortaya kar. G eri yum urtalklarm zn
gsmzn iinde ve kalbim izin yaknnda olm am as ok iyi
bir eydir (geri yle olsayd Ballk Yem ini etm ek farkl bir
deneyim olabilirdi). E er cinsiyet bezlerim iz gs boluu
muzda olsayd, ocuk sahibi olam azdk.
Bir kpekbaln azndan kuyruuna kadar yaralm. lk
karlaacamz ey karacier olur; hem de epeyce yer tutan bir
karacier. Kpekbalm n kocam an bir karacieri vardr. Baz
zoologlar, kpekbalm n b a tm ad an su d a d u rabilm esin de
byle iri bir karaciere sahip olm asnn pay olduuna inanr.
Karacieri kaldracak olursanz, "g s ksm nda, kalbin yak
nna kadar uzanan cinsiyet bezlerini grrsnz. B u dzen,
balklann ounda byledir: C in siyet bezleri, vcudun nne
doru yer alr.
Bizde ve memelilerin ounda, byle bir dzen bir felaket
tardu. Erkekler m rleri b o y u n ca srekli sperm retir.
Spermler, aylk m rleri boyunca dzgn geliebilm eleri

I 221 I
:7r

K / I M I / n k B A I Ik

iin mutlaka doru scakla ihtiya duyan m zm z minik hcre


lerdir. ok scak olursa sperm kusurlu oluur; ok souk olursa
lr. M emelilerin erkeklerinde; sperm -yapan organn scakl
n kontrol eden m inik b ir o rg an b u lu n u r: testis torbas.
Hepimizin bildii gibi; erkeklerde testisler bir torbamn iinde
durur. Bu testis torbasnn derisinin iinde de, scaklk deitik
e uzayp ksalan kaslar vardr. B u kaslar sperm kordonunda da
bulunur. Ve ite bildiim iz so u k d u etkisi: Testis torbas;
soukta klp vcudun iine sokulur. Scaklk ykselip d
tke torba da inip kar. B tn bunlar; salkl sperm retimi
ni en iyi dzeye getirm ek iindir.
Asl duran testis torbas ayn zam an da birok memelide cin
sel bir uyaran grevi de grr. C in siyet bezlerinin vcut duva
rnn dnda olm asnn fizyolojik avantajlar ile iftleme
gvencesi salayan ender yararlan dnda, uzak memeli atalan-
mz testis torbasna sahip olm akla saysz avantaj yakalamlar
dr.
Bu dzende sorun yaratan, sperm leri penise tayan kanalla-
nn ok dolam bal oluudur. Sperm ler testis torbas iindeki
testislerden, sperm kordonu araclyla ayrlr. Testis torbasn
dan kan kordon, bele doru ilerler, pelvisin zerinde kvrla
rak yn deitirir, sonra pelvisten geerek penise, oradan da
dan alr. Bu karm ak yol b oyun ca sperm lere, bu kanala
bal pek ok bezden gelen salglar da eklenir.
Bu tuhaf gzerghn gerekesi, geliim sel ve evrimsel genn*
imizde sakldr. Bizim cinsiyet bezlerim izin geliimi, kpekba-
lklanndakiyle ayn yerde balar: karacierim izin yaknnda*
Byyp gelitike cinsiyet bezleri de aa kayar. Dider(*e
yumurtalklar, orta kesim den aa kayarak rahmin ve yumurta
kanallarnn (fallop tpleri) yaknna iner. Bylece y u m u rta n n *

dllenmek iin uzun bir yol kat etm esin e gerek kalma*
Erkeklerde ise testisler daha da aa kayar.

I 222 I
^kpekbaln ap iine bakacak olursak kocaman bir karacierle kar-
^ stte). Karacieri biraz kenara ittiimizde cinsiyet bezlerini gr-
pZ^Un^ar dier ilkel canllarda olduu gibi kalbe grece yakn dururlar.
^raflar, Dr. Steven Campana nn (Kanada Kpekbal Aratrma
^ttvan) izniyle yaymlanmtr.
B ata erkeklerde o lm ak zere, cinsiyet bezlerinin aa kay
m as, kan n d uvarnda zay f b ir n o kta yaratr. Testislerin ve
sperm kordonunun, testis to rb asn oluturm ak zere aa kay
dnda ne olduun u g z n zd e canlandrabilm ek iin, yumru
unuzu bir kauuk tab akan n iine d o ru ittiinizi hayal edin
Bu rnekte, yum ruunuz testislerin , kolunuz da sperm kordo
nunun yerine geer. S oru n u ki, kolunuzun bulunduu yerde
zayf bir b lge oluturdunuz. B u kauuk tabakann bir zamanlar
bir eperden ibaret old uu b lged e, im di kolunuz ile kauuk
tabaka arasnda bir eylerin iine kaabilecei bir boluk yarat
m durum dasnz. te in sanlarda kask ftnn pek ok trn
de olan, esasen budur. B u kask ftklarnn bir ksm doutan
dr; testisler aa d oru indike barsan bir ksm da testis-
lerle birlikte hareket eder. K ask ftnn baka bir tr de son
radan oluandr. K an n kaslarm z kastm z zaman, barsak
larmz da kann duvan na d oru itilir. K an n duvannda bir zayf
lk varsa, barsaklar kan n bo lu u n d an kap sperm kordonu
nun yam nda skp kalabilir.
Diiler, erkeklerden ok daha dayankldr, zellikle vcutla-
nnn bu ksm bakm ndan. D iilerin karm nda byle koca bir
boru dolam ad iin, kan n duvarlan erkeklerinkinden ok
daha gldr. G ebelik ve doum srasnda kadnlann kann
duvanna yklenen m uazzam basn dnlecek olursa, bu ly1
bir eydir. K ann duvanndan geen bir boruyla bu basnca

dayanmak imknsz olurdu. Erkeklerin fta yatknl, balk

gemiimizle memeli im diki zam anm z arasnda y a p la n bir


takasn sonucudur.

M K R O O R G A N Z M A G E M M Z : M TO KON DR 1
H A ST A L IK L A R I
V cudum uzun her bir hcresinde var olan m ito k o n d r ile f

nlmaz eyler yapar. En bariz grevleri oksijeni ve ekeri,


^ j - p N B U N L A R I N ANI A M I

Testislerin aa inmesi. Testisler byrken, vcudun yukarsndaki ilkel


konumlarndan aa kayar ve kann duvarnn d cebi saylabilecek testis
torbasma kadar inerler. Tm bu sre insanlarda, erkeklerin kann duvan-
nn, kaskblgesinde zayf olmasna yol aar.

irimizin kullanabilecei bir tr enerjiye dntrmektir. Dier


alevleri arasnda, karacierdeki toksinleri metabolize etm ek ve
hcrelerin ilevlerinin farkl srelerini dzenlemek yer alr,
hlitokondrilerin varln, ancak bir eyler ters gittii zam an
krk ederiz. Ne yazk ki mitokondrilerdeki ilev bozukluunun
yl at hastalklar saylamayacak kadar ok ve karmaktr.
i
Eer oksijenin tketildii kim yasal reaksiyonlarda bir sorun
karsa; enerji retimi zarar grebilir. B u ilev bozukluu, sz-
gelimi gz dokusu gibi sad ece belirli dokularla snrl olabilece
i gibi vcuttaki tm sistem leri de etkileyebilir. lev bozuklu
unun yerine ve iddetine gre, halsizlikten lm e kadar dei
en sonular ortaya kabilir.
Yaam ak iin kullandm z b u srelerin ou mitokondri-
lerimizin gemiini yanstr. ekeri ve oksijeni, kullanlabilir
enerjiye ve karbondioksite d n tren zincirleme kimyasal
reaksiyonlar, bundan m yarlarca yl nce ortaya kmtr.
Bugn halen ok eitli m ikroplarda bu reaksiyonlarn versi
yonlarn gryoruz. M itokondri, ierisinde bu bakteri gemii
ni tar: genetik yapsyla ve hcresel m ikro yapsyla bakterile
re benzeyen m itokondrilerin bir m ilyar y kadar nce balan
gta serbest gezinen m ikroplardan ortaya kt yaygn olarak
kabul grmektedir. A slnda m itokondrerim izin enerji reten
mekanizmas tmyle, tarihncesi bakteri trlerinden birinde
ortaya kmtr.
Mitokondri hastalklarn incelerken bu bakteri gemiin
den yararlanlabilir - aslnda, bu hastalklar iin en iyi deney
modellerinden bazlar bakterilerin kendisidir. Bu, insan hcre
leriyle yapmamzn m m kn olm ad her tr deneyi bakteri
lerle yapabmemiz asndan ok nem lidir. Bu konuda en ok
ses getiren almalardan birini talyan ve Alm an bilimcilerin
oluturduu bir ekip gerekletirm iti. nceledikleri hastalk,
doutan bu hastal tayan bebekleri ayrm gzetm eksizin
ldren bir hastalkt. K ardiyoen sefalom iyopati ad verilen bu
hastala mitokondrinin norm al m etabolizm a ilevini kesintiye
uratan genetik bir deiiklik neden olur. Avrupal ekip, kardi-
yoensefalomiyopati bir hastay incelerken D N A da pheli bu
deiime iaret eden bir blge tesp it etti ve canllk tarihi hak
knda en azndan bir eyler bilen bir ekip olarak, P a ra c o n li

| 226 |
dentrificans ad verilen m ikroba yn eldi. B u m ikroorganizm a,
genlerinin ve kimyasal srelerinin m itokondrilere ok benze-
mesi nedeniyle, genellikle serb est yaam l m itok on dri olarak
nitelendirilir. Avrupal ekibin yapt, b u benzerliin derecesini
gzler nne sermek oldu. A ratrm aclar, insan hastalarnda
grdkleri deiikliklerin aynsn bakteri genlerinde oluturdu
lar. Bulduklar ey, kendi gem iim izi anladm z zam an ok
anlam kazanyor. nsanlardaki bir m itokondri hastaln, bir
bakteride ksmen oluturabilm i, m etab o lizm ad a gzlenen
deiikliklerin iki trde de n eredeyse tm yle ayn olduunu
ortaya karmlard. Bu, kendi gem iim izin m ilyarlarca yllk
ksmm kendi yararmza kullanm ak anlam na gelir.
Mikroplardan elde edilen rnekler benzersiz deildir. T p
ve fizyoloji alannda son on ylda verilen N o b el dllerine
bakacak olursak, bu kitaba im izdeki Sinek , imizdeki Solucan
ya da imizdeki M aya adn verm em gerekirdi. Sinekler zeri
ne yaplan nc nitelikteki bir aratrm a, insan ve dier hayvan
larda vcut yapan bir dizi geni ortaya karm asna bal olarak
1995 Nobel Tp dlne layk bulunm utu. 2002 ve 2006 yl
larnda tp alanndaki N o bel dlleri, n em siz grnen m inik
bir solucam (C. elegans) inceleyerek insan genetii ve sal
alannda nemli gelim elere im za atan bilim cilere verildi. Ayn
ekilde 2 0 0 1 de, mayalarla (ekm ek m ayas dahil) ve denizkesta-
neleriyle yaplan ayrntl analizler, tm hcrelerin baz tem el
biyolojik zellikleriyle ilgili anlaym z gelitirm esinden tr,
Nobel Tp dlne layk bulundu. Bunlar, p ek bilinm eyen ve
bnemsiz canllar zerine yaplan gizem li ve anlalm az keifler
deildir. Vcudumuzun nasl alt, ektiim iz hastalklarn
edenlerini anlayabilmemiz, daha salkl ve uzun bir m r
rebilmemize yarayacak aralar gelitirebilm em iz iin gereken
Hileri bize salayan, m ayalar, sinekler, solucanlar ve hatta
balklarla ilgili bu keiflerdir.
I SONSZ

ki kk ocuk babas olarak, hayvanat bahelerinde, m zeler


de ve akvaryumlarda bolca vakit geiriyorum. Ziyareti konu
munda olmak benim iin tuhaf bir deneyim; nk yirmi otuz
yldr bu tr yerlerle ili dl yayorum; ama mze koleksiyon
larnda alan, hatta zaman zaman sergilerin hazrlanmasna
yardmc olan biri olarak. Bu aile gezintilerinde, m esleimin,
beni dnyamzn ve vcutlarmzn gzelliine ve m uhteem
karmaklna aslmda ne kadar duyarszlatrdn fark ettim.
Milyonlarca yllk gemiimiz ve tarihncesinin tuhaf dnyalar
zerine dersler veriyorum ve bu yzden de ilgim genellikle
mesafelive analitik oldu. imdilerdeyse bilimi ocuklarmla bir
likte kefediyorum - bilim akna ilk kapldm trden yerler
de.
Geenlerde, Chicagodaki Bilim ve Sanayi M zesinde
olumla beraberken, benim iin ok zel bir an yaadm.
Olumun trenlere duyduu tutkudan ve mzenin tam orta
yerinde devasa bir demiryolu maketi olmasndan tr son
yldr buraya sk sk gidiyorduk. Chicagodan Seattlea uzanan
zorlu yolculuu sergileyen lokomotif maketlerinin bulunduu
yerde geirdiim saatlerin hesab yoktur. Tren tutkunlan iin
adeta tapmak niteliindeki bu blme yaptmz haftalk bir
ka ziyaretten sonra, Nathanielle birlikte -tren izleme seansla-
^ z ya da tam lekli traktrlere ve uaklara zaman zaman
yaptmz saldn-ziyaretlerine bal olarak- mzenin daha nce
Ramadmz kelerinde gezindik. Mzenin arka tarafnda,
Benry Crown Uzay Merkezinde, tavana asl gezegen maketle-

I no I
U, M / O f Kl B A I IK

ri, ayrca 1960'lann ve 1970'lerin uzay programndan kalma


eyalarla birlikte sergilenen uzay kyafetleri vard. Mzenin bu
arka blm nde, n taraftaki nem li sergerle boy leme-
yecek faso fiso eylerin olacan dnyordum . Sergilenen
lerden biri, etrafnda gezinebileceiniz ve ierisine bakabilece
iniz, eski ve ypranm bir uzay kapslyd. nemli bir ey
olam ayacak kadar ufakt ve geliigzel donatlm grnyordu.
T uh af derecede resm i bir levhas vard ve ancak birka kez oku
duktan sonra kafam a dank etti: B u kapsl Apollo 8 'in orijinal
Kom uta M o d l yd ; insanolunun A y'a ilk seyahatini gerek
letirip geri dnd, Ja m e s Lovell, Frank Borman ve William
Anders'i tayan gerek uzay aracnn ta kendisi. lkokul nc
snftayken, N o el tatilim de gnderiliini izlediim uzay arac...
Ve 38 yl sonra burada olum la beraber, bu 'gerek' araca bak
yordum. H rpaland kesindi. A y'a seyahati ve ardndan yery
zne dnnn zerinde at izler gzle grlebiliyordu.
Ara, Nathaniel'in hi mi hi ilgisini ekmemiti, bu yzden
onu yakaladm ve bunun ne olduunu anlatmaya altm. Ama
konuamadm; heyecan ve duygudan sesim yle zor kyordu
ki, doru drst tek kelim e edem edim . Birka dakika sonra,
tekrar sakinleince olum a insanolunun Ay'a yolculuk yks-
n anlattm.
Ama neden nutkum un tutulup, neden ylesine d u y g u la n d

mn hikyesini ona anlatabm em iin bymesi g e r e k . Asl

hikye, A pollo 8 'in, kendi evrenim izi anlam ak ve bilinebilir kl


mak iin bilimin gcn tem sil eden bir sembol oluuydu
nsanlar, bu uzay program nn bilim ve siyaset boyutu zerin e

bo tartmalara girebilir, am a asl gerek bugn d e , tp b

1968de olduu kadar aktr: A pollo 8, bilimin byk baanya


ulaabilm esi iin gereken iyim serliin bir r n y d

Bilinmeyenin, phe, korku ya da b o inanlara k a p lm a kay11


deil, soru sorm aktan ve cevaplarn a r a m a k t a n v a z g ^ s 11

I 230 |
S O N S O /.

jnek iin bir motivasyon olm as gerektiinin rneidir.


Uzay program A ya bakm z nasl deitirdiyse, p aleon to
loji ve genetik bilimleri de kendim ize bakm z deitirm ekte.
Daha ok ey rendike, n ceden uzak ve eriilm ez grnen
eyleri anlamaya ve kavram aya balarz. Bilim in, denizanas,
solucan ve fare kadar birbirinden farkl canllarn i m ekanizm a
larn ortaya kard bir keif anda yayoruz. Artk bilim in
en byk gizemlerinden birini aydnlatacak gryoruz:
insanlan dier canllardan ayran genetik farkllklar. B u yeni ve
gl bak asn, paleontolojideki en byk keiflerden baz-
lannn (yeni fosiller ve onlar incelem ede kullanlan yeni ara
lar) son yirmi yapld gereiyle birletirdiim izde ortaya
kan tablo udur: Gem iimizle ilgili gerekleri, artk giderek
daha byk bir kesinlikle grm ekteyiz. M ilyarlarca yllk deii
me baktmzda, canllar tarihinde yeni ya da grnrde ben
zersiz olan her ey, sadece geri dntrlm , farkl biim de
bir araya getirilmi, farkl bir am a iin kullanlmaya uyarlanm
ya da yeni kullanmlara gre deitirilm i eski eylerin ta kendi
sidir. Bu, duyu organlarmzdan kafalanm za kadar her bir p ar
amzn, aslnda tm vcut planmzn yksdr.
Milyarlarca yllk tarihin, bizim bugnk hayatmz asn
dan anlam nedir? Organlarmzn i ileyileri ve doadaki yeri
mizle ilgili olarak yz yze olduum uz tem el sorularn cevapla
rm, vcudumuz ve zihnimizin, baka canllarla ortak paralar
mzdan nasl ortaya ktn anladm zda bulacaz.
nsanlmzn ve ektiimiz birok skntnn temellerini, geze
genimizde gelmi gemi belki de en iddiasz canllarn iinde
yerlemi bulmak kadar gzel ve derin, baka ok az ey olsa
gerek.
NOTLAR, REFERANSLAR ve EK OKUMALAR

B R N C B L M - M Z D E K B A L I I BULM AK
Kitaptaki konular daha detayl aratrmak isteyenler iin ilk
elden ve ikinci elden kaynaklara yer verdim. Biyoloji ve jeoloji
alanndaki belli bal sorunlarn, paleontolojik keif kazlanyla
anlatm iin, bkz. Mike N ovacekin Dinosaurs of the Flaming
Cliffs (New York: Anchor, 1997), Andrew Knoll'un Life on a
Young Planet (Princeton: Princeton University Press, 2002) ve
John Long'un Swimming in Stone (M elbourne: Freemantle
Press, 2006) adl eserleri. H epsinde, bilimsel analizlerin yams-
ra alandaki keiflerin aklamalarna da yer verilmitir.
Sz ettiim karlatrma yntemleri, hayvanat bahesi
gezintisinde kullandm yntemler de dahil, kladistik yntem
leridir. Henry Gee'nin In Search of Deep Time (New York: Free
Press, 1999) adl eseri, konuyla ilgili harika bir zettir. Aslnda,
kladistik karlatrmalarn balang noktas olan taksonlu
aklamann bir versiyonunu sunuyorum. Editrln H.-P.
Schultze ve L. Truebin stlendii Origin of the Higher Groups
ofTetrapods (Ithaca, N.Y.: Cornell University Press, 1991) adl
kitapta yer alan, Richard Forey ve ark/nn The Lungfish, the
Coelacanth and the Cow Revisited balkl yazsnda bu alan
daki temel kaynaklar iyi bir ekilde ele alnmtr.
Fosil kaytlan ile bizim hayvanat bahesi gezintimiz ara
sndaki balanty ele alan birka makale vardr. Bunlardan baz-
lan: Benton, M. J . ve Hitchin, R. (1997) Congruence between
phylogenetic and stratigraphic data in the history of life
Proceedings of the Royal Society of London , B 264:885-890;
Norell, M. A. ve Novacek, M. J . (1992) Congruence between
superpositional and phylogenetic patterns: Comparing cladis-
tic patterns with fossil records, Cladistics 8:319-337; Wagner
P. J. ve Sidor, C. (2000) Age rank/clade rank metrics-sampling
taxonomy, and the meaning o f stratigraphic consistency
Systematic Biology 49:463-479.

I 232 I
I
N o n AK. R F F I K - A \ N A K f: K O K' l M A I A k

Kaya stunu k atm an lar ve iin d ek i fosiller, Richard


porteyin Life: A N a tu ral H istory o f the F irst F ou r Billion Years
of Life on Earth (N ew Y ork: K n op f, 1 9 9 8 ) adl eserinde ok
gzel ve kapsaml bir ekilde ele alnm tr. R. C arrolln
Vertebrate Paleontology an d Evolution (S a n Fran cisco: W. H.
Freeman, 1987) ve M . J . B e n to n in Vertebrate Paleontology
(London: Blackwell, 2 0 0 4 ) adl eserleri, om urgallarn paleon
tolojisi hakknda bavurulabilecek kaynaklar arasndadr.
Tetrapodlann kkeni iin: C arl Zim m er, kolay okunan ve
iyice aratrlm A t the W ater's Edge (N e w York: Free Press,
1998) adl alm asnda alandaki son durum u gzden geirm i
tir. Jenny Clackin G aining G ro u n d (B loom in gton : Indiana
University Press, 2 0 0 2 ) alm as bt n gei sreci hakknda
eksiksiz bir metindir. C lack in, bu geiin kutsal kitab saylabi
lecek eseri, bir acem iyi ksa srede uzm an konum una getirecek
niteliktedir.
Tiktaalikin anlatld orijinal m akalem iz N ature dergisinin
6 Nisan 2006 tarihli saysnda yaynlanm tr. Referanslar:
Daeschler ve ark. (2 0 0 6 ) A D evon ian tetrapod-like fish and the
origin of the tetrapod b o d y plan, N atu re 757:757-763; Shubin
ve ark. (2006) T he p ectoral fin o f T iktaalik roseae and the ori
gin of the tetrapod lim b, N atu re 757:764-771. Ayn sayda,
Jenny Clack ve Per A hlberg im zal, ok ilgin ve kapsam l bir
yorum yazs da vard ( N atu re 7 5 7 :7 4 7 -7 4 9 ).
Gemiimize ilikin her ey, hatta b u kitabn yaps bile
grecelidir. Bu kitaba im izdeki n san adn verebilir ve bir
baln bak asndan yazabilirdim . O kitabn yaps da tuhaf
biimde benzer olurdu: vcut, beyin ve hcreler asndan pay-
la?t zelliklerin tarihi. G rd m z gibi, btn canllarn,
Uzak gemilerinin bir paras b ak a trlerle ortakken, dier
Paas kendine zg ve benzersizdir.

KNC B L M - K A V R A M A Y A B A L A M A K
Bir-kemik, iki-kemik, ok sayda yuvarlak-kem ik, parm aklar
mdelini fark eden ilk kii kesinlikle O w en deildi. Bu rnt
^OOlerde V icq-dA zyr, ayrca G eo ffro y St. H ilairein de
(1812) dnya grnn bir paras olmutu. Owen'i farkl
klan, arketip kavramyd. Buna gre vcut, doast, ilahi yolla
organize edmiti ve Y aratcnn tasarmm yanstyordu. St
Hilaire ise btn yaplarda gizli olan arketipin deil, vcutlann
oluumunda belirleyici olan "oluum yasalarnn peindeydi.
Bu konular T . Appel, The Cuvier-Geoffroy Debate: French
Biology in the Decades Before Darwin (N ew York: Oxford
University Press, 1987), ve E. S. Russell, Form and Function: A
Contribution to the History of Morphology (Chicago: University
of Chicago Press, 1982) iinde gzel bir biimde ele alnmakta
dr.
Brian HalTn derledii ve yeni yaymlanan bir kitap, ye
eitlilii ve geliimi hakknda bilgi edinmek iin tek bana
yeterli ve farkl trden yeler hakknda baz nemli makaleler
ieriyor: Brian K . Hall, ed., Fins into Limbs: Evolution,
Development, and Transformation (Chicago: University of
Chicago Press, 2007). Yzge ve yelerin dnmn daha
kapsaml aratrmak isteyenler iin yararl olabilecek kaynaklar
arasnda Shubin ve ark. (2006) The pectoral fin of Tiktaalik
roseae and the origin of the tetrapod limb, Nature 757:764-771;
Coates, M. L, Jeffery, J. E. ve Ruta, M. (2002) Fins to limbs:
what the fossils say, Evolution and Development 4:390-412 say
labilir.

N C B L M - H N E R L G E N L E R
ye eitliliinin geliimsel biyolojisi, pek ok incelemede ve
nc makalede ele alnmtr. K lasik kaynakay gzden geir*
mek iin Shubin, N . ve Alberch, R (1 9 8 6 ) A morphogenetic
approach to the origin and basic organization of th e tetrapod
limb, E vo lu tion ary B iology 20:319-387; ve B. Goodwin, N-
Holder ve C. Wylie tarafndan derlenen Development and
Evolution, (Cam bridge, Eng.: Cam bridge University Pre*v
1983) iinde yer alan (s. 99-121), J . R. Hinchliffe ve R
Griffithsin The Pre-chondrogenic Patterns in Tetrapod Limb
Develoment and Their Phylogenetic Significance bahk
makalesine baklabilir. Saunders'm ve Zwilling'in d e n e y le ri k
m **
NOI I AK Rt II RANS1AR ve I KOKI'MAI AR

siklemi durumda; yle ki bu nlardan en iyi birka tanesi im di


lerde geliimsel biyoloji alanndaki nem li ders kitaplarna aln
mtr. Bunlardan bazlan S. G ilbert, Developm ental Biology ( 8 .
bask); (Sunderland, M ass.: Sin auer A ssociates, 2 0 0 6 ); L.
Wolpert, J. Smith, T Jessell, F Law rence, E . R ob ertson ve E.
Meyerowitz, Principles o f Development (O xford , E n g.: O xford
University Press, 2006).
ye modellerinin m eydana geliinde H zl kirpi1nin rolnn
tanmlayan ilk makale iin bkz. Riddle, R , Jo h n so n , R L.,
Laufer, E., Tabin, C. (1 9 9 3 ) Sonic hedgehog m ediates the p o la
rizing activity o f the ZPA, C W /7 5 :1401-1416.
Randy'nin, kpekbal ve trpana yzgelerindeki H zl sin
yaller zerindeki almas Dahn, R , D avis, M ., Pappan o, W.,
Shubin, N. (2007) Sonic hedgehog function in chondrichthyan
fins and the evolution o f ap p en d ag e pattern in g, N atu re
445:311-314 iinde yer almaktadr. yelerin, en azndan gen e
tik adan kkenine ilikin sonraki laboratuvar almalar iin
bkz.: Davis, M., Dahn, R ve Shubin, N . (2 0 0 7 ) A lim b autopo-
dial-like pattern of H ox expression in a basal actinopterygian
fish, Nature 447:473-476.
Sinekler, tavuklar ve insanlarn geliim lerindeki hayret veri
ci genetik benzerlikler, Shubin, N ., T abin, C, Carroll, S. (1 9 9 7 )
Fossils, genes, and the evolution o f anim al lim bs, N ature
388:639-648, ve Erwin, D ve D avidson, E. H . (2 0 0 3 ) T he last
common bilaterian ancestor, Development 129:3021-3032 b a
akl makalelerde tartdmaktadr.

d rd n c b l m - d le r h e r y erd e
Memelileri anlam ada dilerin nem i, alandaki yaynlarn
^unda apak ortadadr. D i yaps, m em elerin ilk kaytlan-
^ anlalmasnda zellikle nem li bir rol oynar. Z. Kielan-
Jaworowska, R L. Cifelli, ve Z. L uo, M amm alsfrom the Age of
dinosaurs (New York: C olum bia University Press, 2004) ve J .
^ Lillegraven, Z. Kielan-Jaworowska ve W. Clem ens (derle
nenler), Mesozoic M am m als: The F irst Tw o-Thirds o f
Mammalian History (Berkeley: University o f California Press,
K I M I /. m k 1 B A N K

1979), s. 31 T de kapsam l incelem eler bulunmaktadr.


Farish'in Arizonada bulduu m emeli, Jenkins, F. A., J r
Crompton, A. W., Dow ns, W. R. (1 9 8 3 ) M esozoic mammals
from Arizona: N ew evidence on m am m alian evolution, Science
2 2 2 :1233-1235te ncelenmektedir.
N ova Scotiada bulduum uz tritheledontlar Shubin, N,
Crompton, A. W., Sues, H .-D . ve Olsen, P. (1991) New fossil
evidence on the sister-group o f m am m als and early Mesozoic
faunal distributions, Science 251:1063-1065^6 anlatlmaktadr.
Dilerin, kemiklerin ve kafataslarnn kkeni, zellikle de
evrimle ilgili olarak konodont hayvanlardan toplanan yeni bil
giler, Donoghue, P. ve Sansom I. ( 2 0 0 2 ) Origin and early evo
lution of vertebrate skeletonization, Microscopy Research and
Technique 59:3 5 2 -3 7 2 de yer alm aktadr. Konodontlarin
evrimsel adan nemine ilikin derinlemesine bir inceleme,
Donoghue, P., Forey, P. ve Aldridge, R. (2000) Conodont affi
nity and chordate phylogeny, Biological Reviews 75:191-251de
bulunabilir.

B E N C B L M - B A A G E M E K
Kafatasnn yapsna, geliimine ve evrimine ilikin aynntlan
inanlmaz kapsaml ve ayrntl ele alan ciltlik bir alma var
dr: The Skull, derleyenler Jam e s H anken ve Brian Hall,
(Chicago: University o f Chicago Press, 1993). Bu alma,
kafamn geliimi ve yaps zerine klasiklemi kitaplardan biri
nin (G. R de Beer, The Development of the Vertebrate Skull
(Oxford, Eng.: Oxford University Press, 1937), birka yazar
tarafndan gncellenmi halidir.
nsanlarda kafann geliimi ve yaps ile ilgili ayrntlar insan
anatomisi ve embriyoloji metinlerinde bulunabir. E m briyoloji
iin bkz. K. M oore ve T.V .N . Persaud, The Developing Human,
7. bask (Philadelphia: Elsevier, 2006). Buna elik eden anato
mi ders kitab ise: K. M oore ve A. F. Dailey, Clinically O r i e n t e d
Anatomy, (Philadelphia: L ip p in co tt W illiams & Wilkins
2006).
Francis Maitland Balfour'un orijinal almas, Balfour E

I 236 |
N O N AR. K l l i : R A W S I A R t e I K O K U M A ! A R

g (1874) A preliminary account o f the developm ent o f the


e la s m o b r a n c h fishes, Q. J. Microsc. Sci. 14:323-364; F. M .
Balfour, A Monograph on the Development o f Elasm obranch
Fishes, 4 cilt (London: M acm illan & C o., 187 8 ); F. M . Balfour,
A Treatise on Com parative Em bryology , 2 cilt (L o n d o n :
Macmillan & Co., 1880-81); M . F o ster ve A. Sedgw ick, The
Worte of Francis M aitland Balfour , M ichael F o ste r n tantc
biyografisiyle birlikte, 4 cilt (L o n d on : M acm illan & C o., 1885)
iinde zetlenmektedir. Yine, O xforddan, Edw in G oodrichin
karlatrmal anatomi zerine klasiklem i bir eseri: Studies on
the Structure and Development o f Vertebrates (L o n d o n :
Macmillan, 1930).
Balfour, Oken, Goethe, H uxley ve bakalar, kafann blm -
lenmesi (segmentasyonu) konusunu ele almlardr. O m urgada
nden arkaya gittike biimleri deien om urlarda olduu gibi,
kafann da semendi bir yaps vardr. Bu konuyu biraz daha
derinlemesine ele alan, hepsi de zengin kaynakal klasik ve
yeni kaynaklardan bir sekide unlar yer alabilir: Olsson, L.,
Ericsson, R., Cerny, R. (2005) Vertebrate head developm ent:
Segmentation, novelties, and hom ology, Theory in Biosciences
124:145-163; Jollie, M. (1977) Segm entation o f the vertebrate
bead, American Zoologist 17:323-333; Graham, A. ( 2 0 0 1 ) T he
development and evolution o f the pharyngeal arches, Journal of
Anatomy 199:133-141.
Solunga yay oluumunun genetik temeline ilikin yeni bir
Aceleme, Kuratani, S. (2004) Evolution o f the vertebrate jaw:
comparative embryology and molecular developmental bio
logy reveal the factors behind evolutionary novelty, Journal of
Anatomy 205:335-347de bulunmaktadr. Bir solunga yaynn,
8en teknolojilerinden yararlanlarak deney yoluyla bir baka
solunga yayna dntrld rnekler arasnda Baltzinger,
Ori, M., Pasqualetti, M., Nardi, I., Riji, E (2005) H oxa2
lockdown in Xenopus results in hyoid to mandibular homeo-
p developmental Dynamics 234:858-867; Depew, M., Lufkin,
t kubenstein, J. (2002) Specification o f jaw subdivisions by
hc genes, Science 298:381-385te yer alr.

I 237 |
K afataslan , kafalar ve ilkel balklara ait ilk fosil kaytlarna
ilikin kapsam l, bol rnekli ve aydnlatc bir kaynak P. Janvier
Early Vertebrates (O xford , E n g.: O xford University Press
1996) iinde yer alm aktadr. 530 m ilyon yandaki solungal
kurtuk H aikouella m n anlatld m akale: Chen, J.-Y., Huang,
D. Y., and Li, C. W. (1 9 9 9 ) A n early Cam brian craniate-like
chordate, N ature 402:5 1 8 -5 2 2 .

A L T I N C I B L M - K U S U R S U Z V C U T PLA NLA RI
V cut planlarnn kkeni, kitap uzunluunda pek ok almaya
konu olm utur. Bunlar arasnda, zengin kaynakasyla konuyu
fevkalade kapsam l ele alan J . Valentine, On the Origin of Phyla
(C h icago: U niversity o f C h icago Press, 2004) bata saylabilir.
Birka von Baer biyografisi bulunm aktadr. C. Gillespie nin
derledii Dictionary of Scientific Biography , cilt 1 (New York:
Scribners, 1970) iindeki Ja n e O ppenheim er, "Baer, Karl Ernst
v o n , ksa bir biyografidir. D ah a ayrntl almalar iin,
Autobiography o f Dr. K arl Ernst von Baer (1986; ash Almanca
yaynland, 2. bask, 1886) balkl Jan e Oppenheimer derleme
sine baknz. Ayrca bkz. B. E. Raikov, K arl Ernst von Baer, 1792-
1876, Rusa'dan eviri (1 9 6 8 ) ve Ludw ig Stieda, Karl Ernst von
B aer , 2. bask (1 8 8 6 ). Bu kaynaklarn hepsinde de, zengin bir
kaynaka sunulmutur. A ynca, von Baer yasalanna ilikin bir
tartm a yazs iin bkz. S. G ould, Ontogeny and Phytogeny
(C am bridge, M ass.: H arvard University Press, 1977).
Spem ann ve M angold'un deneyleri em briyoloji ders kitapla
rnda ilenm ektedir: S. Gilbert, Developmental Biology, 8 . bask
(Sunderland, M ass.: Sinauer A ssociates, 2 006). De Robertis,E.
M. (2 0 0 6 ) Spem ann's organizer and self regulation in am phibi'
an em bryos, N ature Reviews 7:296-302 ve De Robertis, E. M.
ve A recheaga, J . T h e S p em an n O rganizer: 75 years on,
International Journal of Developmental Biology 45 (zel say)
balkl m akalelerde, Dzenleyici (O rganizer) gen, modern
genetik perspektifinden ele alnm tr.
Sean C arrolln yeni kitab Endless Forms Most Beautify
(N ew York: N orton, 2 0 0 4 ), H ox genleri ve evrim hakkn^ 1

I w I
muazzam bir kaynakaya erim ek iin en iyi balan g noktas-
j r. Erwin, D. ve D avidson, E . H . (2 0 0 2 ) T h e last com m on
bilaterian ancestor, Development 1 2 9 :3 0 2 1 -3 0 3 2 de, iki tarafl
sim e tr ik hayvanlarn ortak atasnn an lalabilm esi iin genlerin
sunduu imknlara ilikin bir in celem e ve yorum bu lu n m akta
dr.
Baz aratrmaclar, in san s[an th ro p o d ] v cut planndan,
insan vcut planna hzl b ir gen etik taklayla geildiin i
savunmaktadr. Bu gr, D e R obertis, E . ve Sasai, Y. (1 9 9 6 ) A
common plan for dorsoventral p attern in g in Bilateria, Nature
380:37-40 iinde tartlm tr. T . A p p el, The Cuvier-Ceoffroy
Debate: French Biology in the Decades Before Darwin (N e w
York: Oxford University P ress, 1 9 8 7 ) adl eserde, St. H ilaire'in
grleri ve karlatrmal anatom inin ilk yllarnda cereyan
eden tartmalar, tarihsel perspektifle ele alnm tr. M ee p a la
mudu kurtuklarndan elde edilen veriler b u m od ele p ek uym az
ve bu veriler baz taksonlarda, gen etkinlii ve eksen zellii ara
sndaki haritann evrilmi olabileceini dndrr. B u alm a
iin bkz. Lowe, C. J . ve ark. (2 0 0 6 ) D orsoven tral pattern in g in
hemichordates: insights into early ch ordate evolution, P L o S
Biol evrimii eriim: h ttp ://d x .d o i.o r g /jo u r n a l.0 0 4 0 2 9 1 .
Vcut eksenlerini belirleyen genlerin evrim i M artin dale, M .
Q: (2005) The evolution o f m etazo an axial prop erties, Nature
Reviews Genetics 6 :9 1 7 -9 2 7 de in celen m itir. K n idlilerdeki
(denizanas, denizakay ve akrabalar) v cut plan genleri ise
Bir dizi nc m akalede ele alnm tr: M artin dale, M . Q .,
Pinnerty, J. R., Henry, J . (2 0 0 2 ) T h e R ad iata an d the evolu tio
nary origins o f the bilaterian b o d y plan, Molecular Phylogenetics
and Evolution 24:358-365; M atu s, D Q ., P an g, K ., M arlow , H .,
^ unn, C, Thom sen, G ., M artin dale, M . (2 0 0 6 ) M olecu lar evi
dence for deep evolutionary ro o ts o f bilaterality in anim al deve
lopment, Proceedings o f the N atio n al A cad em y o f Scien ces
^3,11195-11200; C h ourrou t, D . ve ark. (2 0 0 6 ) M inim al pro-
toBox cluster inferred from bilaterian and cnidarian Hox co m
m e n t s , Nature 4 4 2 :6 8 4 -6 8 7 ; M artin dale, M ., Pang, K.,
mnerty, J. (2 0 0 4 ) Investigatin g the origins o f triploblastv:
K k B A l . l k

mesodermal gene expression in a diploblastic animal, the sea


anemone Nemostella vectensis (phylum, Cnidaria; class,
Anthozoa), Development 131, 2463-2474; Finnerty, J., Pang,
K., Burton, P., Paulson, D, Martindale, M. Q. (2004) Deep ori
gins for bilateral symmetry: Hox and Dpp expression in a sea
anemone, Science 304:1335-1337.

Y E D N C B L M - V C U T G E L T R M E SERVEN
Vcutlann kkenleri ve evrimi, nemli makalede incelen
mi, genetik, jeoloji ve ekolojiyi kapsayan btnleyici bir pers
pektiften sunulmutur: King, N. (2004) The unicellular
ancestry of animal development, Developmental Cell 7:313-
325; Knoll, A. H. ve Carroll, S. B. (1999) Early animal evoluti
on: Emerging views from comparative biology and geology,
Science 284:2129-2137; Brooke, N. M. ve Holland, P. (2003)
The evolution of multicellularity and early animal genomes,
Current Opinion in Genetics and Development 13:599-603. Her
makale de, salam referanslara dayanmamn yamsra, ele al
nan konulara ilikin kapsaml ve aklayc birer giri blm
iermektedir.
Vcutlann ve dier baz biyolojik dzenlenme biimlerinin
ortaya kma ilikin ilgi ekici almalar iin, bkz. L. W. Buss,
The Evolution of Individuality (Princeton: Princeton University
Press, 2006) ve J. Maynard Smith ve E. Szathmary, The Major
Transitions in Evolution (New York: Oxford University Press,
1998).
Ediacara dnemi hayvanlannm hikyesi, referanslanyla bir
likte, Richard Fortey'nin Life: A Natural History of the First
Four Billion Years of Life on Earth (New York: Knopf, 1998), ve
Andrew Knoll'n Life on a Young Planet (Princeton: Princeton
University Press, 2002) kitaplannda anlatlmaktadr.
Vcutsuz canllardan proto-vcutTu canllann elde edildi-
i deney, Boraas, M. E., Seale, D. B., Boxhorn, J. (1998)
Phagotrophy by a flagellate selects for colonial prey: A possib
le origin of multicellularity, Evolutionary Ecology 12:153-164 te
anlatlmaktadr.
w
N O T I AR, R f I I R . AN S I A R ve I K O K U M A I A R

SEKZNC BLM - K O K U A LM A
Utah niversitesi nin Learn. G en etics (G enetik renin)
adl web sitesinde, m utfakta uygulanabilecek son derece basit
bir yntemle D N A elde edilm esi anlatlyor. u adresten erii
lebilir: h ttp ://learn .gen etics.u tah .edu /units/activities/extrac
tion/
Koku genlerinin veya daha doru ekliyle koku reseptr
genlerinin evrimiyle ilgili geni bir kaynaka bulunmaktadr.
Buck ve Axel'in bu konuda ufuk aan makalesi, Buck, L. ve
Axel, R. (1991) A novel m ultigene fam ily m ay encode odorant
receptors: a m olecular basis for od or recognition, Cell 65:175-
18rdir.
Koku geninin evrimi, Young, B. ve Trask, B. J . (2002) The
sense of smell: genom ics o f vertebrate odorant receptors,
Human Molecular Genetics 11:1153-1160; M om baerts, P.
(1999) Molecular biology o f odorant receptors in vertebrates,
Annual Reviews o f Neuroscience 22:487-509 makalelerinde kar
latrmal olarak ele alnmtr.
enesiz balklardaki koku reseptr genleri Freitag, J.,
Beck, A., Ludwig, G., von Buchholtz, L., Breer, H. (1999) On
the origin of the olfactory receptor family: receptor genes o f the
jawless fish ( Lam petra fluviatilis) , Gene 226:165-174te ele
alnmtr. Sucul ve karasal canllar arasnda koku reseptr
genleri asndan ortaya kan farkllklar, Freitag, J., Ludwig,
G., Andreini, I., Rossler, P., Breer, H . (1998) Olfactory recep
tors in aquatic and terrestrial vertebrates, Jo u rn al o f
Comparative Physiology A 183:635-650de tanmlanmaktadr.
insandaki koku reseptr evrimi zerine yazlm makale
lerden burada setiklerim, m etinde tartlan konulan yanst
maktadr: Gilad, Y., M an, O., Lancet, D. (2003) Hum an speci
fic loss of olfactory receptor genes, Proceedings of the National
Academy of Sciences 100:3324-3327; Gilad, Y, Man, O. ve
Glusman, G. (2005) A com parison o f the human and chimpan-
Zee olfactory receptor gene repertoires, Genome Research
15:224-230; Menashe, I., M an, O., Lancet, D., Gilad, Y (2003)
different noses for different people, Nature Genetics 34:143-

I 241 |
M / n 1: k I H A l . l k

144; Gilad, Y, W iebe, V., Przeworski, M ., Lancet, D., Paabo, S.


(20 0 3 ) L oss o f olfactory receptor genes coincides with the
acquisition o f full trichrom atic vision in primates, PLOS
Biology evrimii eriim:
h ttp://d x.d oi.org/journ al.pbio.0020005.
Gen kopyalanmasn, yeni genetik varyasyonlarn oluma
snda nemli bir kaynak olarak gren gr, Ohnonun krk yl
nceki yeniliki almasna dayanr: S. Ohno, Evolution by
Gene Duplication (N ew York: Springer-Verlag, 1970). Hem
opsinlerin hem de koku reseptr genlerinin tartld, konu
ya ilikin yeni bir inceleme Taylor, J . ve Raes, J. (2004)
Duplication and divergence: the evolution of new genes and
old ideas, Annual Reviews of Genetics 38:615-643te bulunmak
tadr.

DO KU ZU N CU B L M - GRM E
Opsin genlerinin gzlerin evrimindeki rol, son yllarda birok
makalede ele alnmtr. Opsin geni evriminin sonulan ve
genin temel biyolojisiyle ilgili incelemelerden bazlan unlar
dr: Nathans, J. (1999) The evolution and physiology of
human color vision: insights from molecular genetic studies of
visual pigments, Neuron 24:299-312; Dominy, N, Svenning, J.
C, Li, W. H. (2003) Historical contingency in the evolution of
primate color Vision, Journal of Human Evolution 44:25-45;
Tan, Y, Yoder, A., Yamashita, N, Li, W. H. (2005) Evidence
from opsin genes rejects nocturnality in ancestral primates,
Proceedings of the National Academy of Sciences 102:14712-
14716; Yokoyama, S. (1996) Molecular evolution of retinal
and nonretinal opsins, Genes to Cells 1:787-794; Dulai, K., von
Dornum, M., Mollon, J., Hunt, D M. (1999) The evolution of
trichromatic color vision by opsin gene duplication in New
World and Old World primates, Genome 9:629-638.
Detlev Arendt ve Joachim W ittbrodt'un fotoreseptr doku
lar zerine almas, k olarak birincil kaynaka makalelelerin-
de bildirilmitir: Arendt, D, Tessmar-Raible, K., Synm an, H.,
Dorresteijn, A., Wittbrodt, J. (2004) Ciliary p h o t o r e c e p t o r s
NOTI AR. Ri I I-KANS1ARve i k OkUMAI.AR

a vertebrate-type opsin in an invertebrate brain, Science


306 :8 6 9 -8 7 1 . Yazyla birlikte, konuyla ilgili bir deerlendirme
ye de yer verilmitir: Pennisi, E. (2 0 0 4 ) W orm's light-sensing
proteins suggest eye's single origin, Science 306:796-797.
Arendtin daha nceki bir incelemesiyse, kefi yorum lamada
yararland daha geni ereveyi oluturur: Arendt, D. (2003)
The evolution of eyes and photoreceptor cell types, Inter
national Journal of Developmental Biology 47:563-571. Bu
konuya ilikin baka grler, Plachetzki, D. C, Serb, J . M.,
Oakley, T. H. (2005) New insights into photoreceptor evoluti
on, Trends in Ecology and Evolution 20:465-467,de bulunabilir.
Yine, Arendt ve Wittbrodt'un almas zerine baka bir gr
de, Science dergisinin sonraki bir saysnda, gzlerin kkeninin
tarihncesi ok uzak bir gemie dayand ve evrim aacmzn
ok derinlerine kadar uzand grne bir yorumla karlk
veren Bemd Fritzsch ve Joram Piatigorskyden gelmitir. Bu
metin, Science (2005) 308:1113-1114te bulunabilir.
Walter Gehring'in Pax 6 geni ve bu genin gzn evriminde
oynad rol zerine yapt almayla ilgili olarak, yazann ken
disinin yapt bir deerlendirme: Gehring, W. (2005) New
perspectives on eye development and the evolution o f eyes and
photoreceptors, Journal of Heredity 96:171-184.
Korunmu olan gz oluumu genleriyle, gz organlarnn
evrimi arasnda kurulabilecek fakl ilikilerle ilgili makaleler ara
snda Oakley, T (2003) The eye as a replicating and diverging
modular developmental unit, Trends in Ecology and Evolution
18:623-627 ve Nilsson D.-E. (2004) Eye evolution: a question
f genetic promiscuity, Current Opinion in Neurobiology
14:407-414 saylabilir.
Bizim gzlerimizde bulunan mercek proteinleri ile larva
dnemindeki tulumlularda (tunicata) bulunanlar arasndaki
%ki, Shimeld, S., Purkiss, A. G, Dirks, R.P.H., Bateman, O.,
Slingsby, C, Lubsen, N (2005) Urochordate by-crystallin and
the evolutionary origin of the vertebrate eye lens, Current
Biology 15:1684-1689da tartlmtr.

I 243 |
K ' I M I Z D t k l BAI I k

ON UNCU B L M - K U LA KLA R
kulak evriminin genetii Beisel, K. W. ve Fritzsch, B. (2004)
Keeping sensory cells and evolving neurons to connect them to
the brain: molecular conservation and novelties in vertebrate
ear development, Brain Behavior and Evolution 64:182-197de
tartlmaktadr. Kulak geliimi ve bunun ardndaki genler ise
Represa, J., Frenz, D A., Van de Water, T (2000) Genetic pat
terning of embryonic ear development, Acta Otolaryngolica
120:5-10da ele alnmaktadr.
Hiyomandibulann zengi kemiine dnm, ilkel balk
larn evrimi veya karada yaayan hayvanlarn kkeni hakknda
kapsaml, kitap uzunluunda almalarda ncelenmektedir: J.
Clack, Gaining Ground (Bloom ington: Indiana University
Press, 2002); P. Janvier, Early Vertebrates (Oxford, Eng.:
Oxford University Press, 1996). Bu konu, rnein Clack, J. A.
(1989) Discovery o f the earliest known tetrapod stapes, Nature
342:425-427; Brazeau, M. ve Ahlberg, P. (2005) Tetrapod-
like middle ear architecture in a Devonian fish, Nature
439:318-321 gibi yakn tarihli aratrma makalelerinde de tart
lmaktadr.
Memeli orta kulann kkeni, P. Bowler, Life's Spendid
Journey (Chicago: University o f Chicago Press, 1996) adl
kitapta bir bilim tarihisinin bak asndan ele alnmtr.
nemli birincil kaynaklardan bazlan unlardr: Reichert, C.
(1837) Uber die Visceralbogen der Wirbeltiere im allgemeinen
und deren Metamorphosen bei den Vgeln und Saugetieren,
Arch. Anat. Physiol. Wiss. Med. 1837:120-222; Gaupp E*
(1911) Beitrage zur Kenntnis des Unterkiefers der Wirbeltiere
I. Der Processus anterior (Folii) des Hamm ers der Sauger und
das Goniale der Nichtsauger, Anatomischer Anzeiger, 39:97-
135; Gaupp, E. (1911) Beitrage zur Kenntnis des Unterkiefers
der Wirbeltiere II. Die Zusam mensetzung des Unterkiefers der
Quadrupeden, Anatomischer Anzeiger, 39:433-473; Gaupp ^
(1911) Beitrage zur Kenntnis des Unterkiefers der Wirbeltiere
III. Das Probleme der Entstehung eines sekundren
Kiefergelenkes bei den Saugern, Anatomischer Anzt^th

I 244 I
N O T 1 AR. R I H R A K S I AR v t l: k O K U M A L A R

39 :6 0 9 -6 6 6 ;
Gregory, W. K. (1 9 1 3 ) Critique of recent work on
the morphology of the vertebrate skull, especially in relation to
the origin of mammals, Journal of Morphology , 24:1-42.
Memeli enesinin, inem enin ve kemikikli orta kulan
kkeniyle ilgili olarak kaynakadaki balca almalar arasnda,
Crompton, A. W. (1963) T h e evolution o f the mammalian jaw,
E v o lu tio n 17:431-439; Crom pton, A. W. ve Parker, P. (1978)
Evolution of the mamm alian m asticatory apparatus, American
S c ie n tist 66:192-201; H opson, J . (1966) The origin of the
mammalian middle ear, American Zoologist 6:437-450; Allin, E.
(1975) Evolution of the mamm alian tax , Journal of Morphology
147:403-438 saylabilir.
Pax 2 ve Pax 6 mn evrimsel kkeni ve gzlerle kulaklarn
kutu denizanas ile evrim sel balants Piatigorsky, J . ve
Kozmik, Z. (2004) Cubozoan jellyfish: an evo/devo model for
eyes and other sensory system s, International Journal for
Developmental Biology 48:719-729,da tartlmaktadr.
Duyu reseptr molekllerinin bakterilerdeki farkl mole
kllerle balants Kung, C. (2005) A possible unifying princip
le for mechanosensation, Nature 436:647-654'te tartlmakta
dr.

ON BR N C B L M - B T N B U N L A R IN A N LA M I
Filogenetik taksonomi yntemleri ok sayda kaynakta ele aln
mtr. Willi H ennigin, asl Almanca yaynlanan ( Grundzge
einer Theorie der phylogenetischen Systematik [Berlin:
Deutscher Zentralverlag, 1950]) ve ngilizce ye ancak on yl
akn bir sreden sonra evrilen ( Phylogenetic Systematics, evi
renler: D. D. Davis ve R. Zangerl [Urbana: University of
Illinois Press, 1966]) klasik eseri, bu konudaki nemli nc
makaleler arasnda yer alr.
Bu blmn temelini oluturan filogenetik rekonstrksiyon
yntemleri P. Forey (editr), Cladistics: A Practical Course in
fystematics (Oxford: Clarendon Press, 1992); D. Hillis, C.
Moritz ve B. M able (editrler), Molecular Systematics
(Sunderland, Mass.: Sinauer Associates, 1996); R. DeSalle, G.

I 245 j
I
1 C I M I / 111 k I H A I I K

Girbet ve W Wheeler, M olecular Systematics and Evolution-


Theory and Practice (Basel: BirkhauserVerlag, 2002) iinde
ayrntl olarak tartlmaktadr.
Benzer zelliklerin birbirinden bamsz evrimlemesi olgu
su, M. Sanderson ve L. Hufford, H om oplasy: The Recurrence of
Similarity in Evolution (San Diego: Academic Press, 1996) iin
de kapsaml biimde ele alnmaktadr.
Hayat aacn ve yaayan canllar arasndaki iliki hakknda
farkl varsaymlar grmek iin h ttp://tolw eb.org/tree/ adresini
ziyaret edebilirsiniz.
Evrimsel gemiimizin tbbi sonulan olduu gr, iyi
yazlm yeni birka kitabn konusudur. Kapsaml ve bol refe
ransla sunulan almalar iin bkz. N . Boaz, Evolving Health:
The Origins of Illness and How the M odern World Is Making Us
Sick (New York: Wiley, 2002); D. Mindell, The Evolving
World: Evolution in Everyday Life (Cam bridge, Mass.: Harvard
University Press, 2006); R. M. N esse ve G. C. Williams, Why
We Get Sick: The New Science o f D arw inian Medicine (New
York: Vintage, 1996); W R. Trevathan, E. O. Smith ve J. J.
M cKenna, Evolutionary M edicine (N ew York: Oxford
University Press, 1999).
Apne rneini, Chicago niversite si* nin Anatomi Blm
bakan Nino Ramirez ile yaptm grmelerden yola karak
verdim. Hkrk rnei ise, C ve ark/n (2003) A phylogenetic
hypothesis for the origin o f hiccoughs, Bioessays 2 5 : 182-188
almasndan ortaya kt. Mitokondriyal kardiyoensefalomi'
yopati almasnda kullanlan insan-bakteri gen deitirme
yntemi ilk olarak S. Lucioli ve ark. (2006) Introducing a novel
human mtDNA mutation into the Paracoccus denitriticans
CO X 1 gene explains functional deficits in a patient,
Neurogenetics 7:51-57 makalesinde ele alnmtr.

E V R M K A Y N A K L A R
Doru bilgi tayan ve sk sk gncellenen baz web site le r i
blog sayfalan:.
h ttp://w w w .ucm p.berkeley.edu/ Berkeleydeki Califr>rn

I 246 |
N O II AR. R I H R A N S. A R v t |-k O K I MA, AR

niversitesinde bulunan Paleontoloji Mzesi tarafndan hazr-


lanm; paleontoloji ve evrimle ilgili en iyi evrimii kaynaklar
danbiri. Srekli olarak gncellenip gzden geirilmekte.
http://www.scienceblogs.com/loom/ Cari Zimmer'e ait
bir blog sayfasdr; evrim konusundaki bilgi ve tartmalar ie
rentitiz, gncel ve iyi yazlm bir kaynak.
http://www.scienceblogs.com/pharyngula/ Bu, eriime
ak, aydnlatc ve gncel blog sayfas, geliimsel biyoloji profe
sr P. Z. Myers tarafndan yazlyor. Bu zengin bilgi kayna
izlenmeye deer.
Hem Zimmer'in hem de Myers'in blou, en son keifler hak-
kndaki bilgi ve yorumlar iin de izlenmeye deer ok sayda
mkemmel blog barndran http://www.scienceblogs.com
adresinde yaynlanmaktadr. Sitede, bu kitabn konusuyla ilgili
bloglar arasnda Afarensis, Tetrapod Zoology, Evolving
Thoughts ve Gene Expression da bulunmaktadr.
http://www.tolweb.org/tree/ Hayat Aac (Tree of Life)
Projesi, btn canl gruplan arasndaki ilikiler zerine, dzen
li olarak gncellenen ve gvenilir bir almadr. Berkeleydeki
UCMP sayfasnda olduu gibi, burada da evrim aalannn
nasl hazrland ve yorumland hakknda retici kaynaklar
bulunmaktadr.

I 247 |
TEEKKR

A ksi b elirtilen ler d n d a b t n izim ler Bayan Kalliopi


M onoyios (w w w .kalliopim onoyios.com ) tarafndan yaplm
tr. Kapi, m etni taslandan okudu ve m etni gelitirmekle kal
mayp m etne uygun decek izim leri tasarlad. Bu kadar ok
yetenei olan biriyle altm iin gerekten ok anslym.
Scott Rawlins (A rcadia niversitesi), kinci Blm deki gzel
Sauripterus izimini kullanm am za itenlikle izin verdi. Ted
D aeschler (Philadelphia D o a Bilim leri A kadem isi), byk bir
nezaketle bize, m uhteem T iktaalik C rneinin nefis foto
raflarn verdi. K on od on t di dizisi izimlerini kullanma izni
verdikleri iin Phillip D on oghue ve M ark Purnelle (Leicester
niversitesi), Tiktaalik arayn balatan kitap izimlerini kul
lanma izni verdii iin M cG raw -H ille ve kpekbal organlan-
mn resimleri iin K anada K pekbal Aratrm a Laboratu-
van ndan Steven C am p an ay a teekkr ediyorum.
renebilm em iz iin vcutlarn balayan kiilere anatomi
rencileri olarak, byk bir gnl borcum uz vardr. Gerek bir
vcuttan bir eyler renebilm e im knna sahip olmak byk
bir ayrcalktr. Laboratuvarda uzun saatler alrken, vcutlan-
n balamakla, size bu tecrbeyi de balayan kiilerle aranz
da derin bir yaknlk hissedersiniz. B u kitab yazarken yine o
yaknl hissettim .
Burada ne srdm grlerin kkleri, yaptm aratr
m alarda ve ders verdiim snflarda dodu. S a y la m a y a c a k

kadar ok alma arkadam n ve rencim in -lisans rencile


ri, tp rencileri, lisansst ve doktora rencileri- bu sayfal
da yer alan dncelerde pay vardr.
r t s! k k l R

Yllar boyu birlikte altm m eslektalanm a ok byk


kran borluyum. T ed Daeschler, Farish A. Jenkins, Jr., Fred
Mullison, Paul Olsen, William Am aral, Ja so n Dow ns ve Chuck
SchafL. Bu kiilerin hepsi burada anlattm hikayeler iinde
bir ekilde yer alrlar. Burada andm kiiler olm asayd, ne iste
diimi iinden ekip alacam bir deneyim deposuna sahip ola
bilecek, ne de bu maceradan bu kadar keyif alabilecektim.
Chicago niversitesindeki laboratuvar ekibim de -Randall
Dahn, Marcus Davis, Adam Franssen, Andrew Gillis, Christian
Kammerer, Kalliopi M onoyios ve Becky Shearman- dncele
rime destek oldu ve yazdm srada laboratuvardaki m asam
bo brakmam ho grdler.
Gereken bilgileri salamak iin zaman ayran ve m svedde
taslak zerinde yorumlarn esirgemeyen meslektalarm arasn
da Kamla Ahluwalia, Sean Carroll, M ichael Coates, Randall
Dahn, Marcus Davis, Anna DiRienzo, Andrew Gillis, Lance
Grande, Elizabeth Grove, Nicholas H atsopoulos, Robert H o,
Betty Katsaros, M ichael L aB arbera, Chris Low e, D aniel
Margoliash, Kalliopi M onoyios, Jonathan Pritchard, Vicky
Prince, Cliff Ragsdale, N ino Ram irez, Callum R oss, Avi
Stopper, Cliff Tabin ve Jo h n Zelleri sayabilirim. Haytham
Abu-Zayd birok idari konuda yardmc oldu. H arvard-M IT
Salk Bilimleri ve Teknoloji programndaki anatomi ret
menlerim, hocalarm Farish A. Jenkins, Jr. ve Lee Gehrke ise,
bende yirmi yldr snmeyen bu ilgiyi uyandrdlar.
Sean Carroll ve Carl Zimmer, projenin balangcnda nem
li tavsiyelerde bulundular ve projenin sonuna kadar fikirleriyle
destek oldular.
Wellfleet Halk Ktphanesi (Wellfleet, M assachusetts),
bana, almaya ekilebileceim konforlu bir yer tahsis etti;
kitabn nemli ksmlarn orada yazdm. Berlin'de bulunan
American Academy'deki ksa grevim sayesinde katldm ev
K i M 17. m k A l Ik

renin, kitabn metnini tam am larken ok nemli katklan oldu


ki patronum, Dr. Jam e s M adara (C E O , Chicago niversi
tesi Tp Merkezi, Salk leri Bakan Yardmcs, Dekan ve
Biyolojik Bilimler Blm ve Pritzker T p Fakltesi nde Sara ve
H arold T h om p son Sekin H izm et Profesr) ve John
McCarter, Jr. (C E O , Field M useum ), bu projeyi ve projenin
dayand aratrmay desteklediler. Bylesine anlayl ve seve
cen liderlerle birlikte alm ak gerekten bir zevkti.
Chicago niversitesinde ders verecek ve orada, Pritzker
Tp Fakltesi nde gelenleriyle etkileimde bulunma frsatn
yakalayacak kadar anshydm. Dekanlar Holly Humphrey ve
Halina Bruckner bir paleontolou ekiplerine scakkanllkla
kabul ettiler. Onlarla birlikteyken tem el tp eitiminin zorlukla
rn ve nemini kavradm.
Bilimsel keiflere, uygulamalara ve bilinmeyene ulamaya
kendini adam, esiz bir grup insanla birlikte alma frsat bul
duum Chicagodaki Field M useum ile balant kurmak byk
bir zevkti. Field M u seu m daki m eslektalarma, Elizabeth
Babcock, Josep h Brennan, Sheila Cawley, Jim Croft, Lance
Grande, M elissa Hilton, E d H orner, D ebra Moskovits, Laura
Sadler, Sean VanDerziel ve D iane White'a teekkr ederim.
Field M useunidaki M tevelli H eyeti Bilim Komitesi nderleri
yetkilileri Jam es L. Alexander ve A dele S. Simmonsa, kendile*
rinden grdm destek, yardm ve tevik iin minnettanm.
Dncemi bir projeye dntrm em de bana yardm eden
ve sre boyunca tavsiyelerini esirgem eyen temsilcim Katinka
Matsona minnettanm. E ditrm M arty Asher ile birlikte ak?
tm iin ok anslym. Sabrl bir retm en gibi, tavsiyeler
le zaman ayrarak ve yreklendirerek bu srete bana deste
oldu. Zachary W agman da, ayrd zamanla, keskin yaync
kati ve isabetli tavsiyeleriyle bu projeye saysz yoldan ka ' ^
bulundu. Dan Frank, hikyeyi farkl ekillerde d n m e n ^

I 250 |
I I .} K k U K

Iayan zekice nerilerde bulundu. Jo la n ta Benal m etni tashih etti


ve muazzam katkda bulundu. D ar bir zam an aralndaki zve
riyle alan Ellen Feldman, Kristen Bearse ve yaym ekibine
minnettarm.
Annem ve babam, Gloria ve Seym our Shubin, ben daha b a
lamadan nce bir kitap yazacam hep biliyorlard. im de
onlann bana duyduu inan olmasayd kda tek bir szc k
bile dkebileceimden emin deilim.
Eim Michele Seidl ve ocuklarmz Nathaniel ve H annah,
iki yl boyunca evde hep balkla -hem TiktaalikTe hem de kitap
la- yaadlar. Michele bu metnin her taslan okudu ve yorum
da bulundu, yazmakla geirdiim uzun hafta sonlarnda yoklu
umu anlayla karlad. Her eyi mmkn klan, onun sabr ve
sevgisi oldu.

I 251 |

You might also like