You are on page 1of 8

246 Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri

SF TECRBENN EPSTEMOLOJS: ADA BR YAKLAIM

Ramazan ERTRK, Fecr Yay., Ankara, 2004, ISBN 975-7138-85-1

Suf Tecrbenin Epistemolojisi: ada Bir Yaklam adl kitap, giri ksm ha-
ri, blmden olumaktadr. Birinci blm, alg tecrbesinin mahiyeti; ikinci b-
lm, suf tecrbenin mahiyeti; nc blm ise, suf tecrbenin epistemik temel-
lendirilmesi baln tamaktadr.

Kitabn giri ksmnda, yazar okuru zihinsel olarak kitaba hazrlamaya al-
mtr. Bu balamda, insann farkl pek ok tecrbe yaad ve bu tecrbelerin her
birine hiyerarik bir dzen iinde farkl epistemik deer yklendiine temas edilmi-
tir. Baz tecrbeler, sz konusu hiyerarik dzenin st ksmlarnda yer alrken, baz-
lar da, dzenin daha alt ksmlarnda yer alr. Bunun bir sonucu olarak, dzenin st
ksmnda yer alan tecrbeler epistemik anlamda daha ilevsel ve gvenilir kabul
edilirken, dzenin alt ksmnda yer alanlar epistemik olarak daha az ilevsel ve daha
az gvenilir kabul edilir. Nitekim, ada epistemolojide, salt deney ve gzleme
dayanan duyu tecrbesi belirleyici bir role sahip olmutur. nan ve kanaatlerin
gerekelendirilme ve hakl karlmas, duyu tecrbesi erevesinde yaplmaya al-
lmtr. Bu durum, bilimsel tecrbenin imtiyazl ve hakim konuma gelmesine; din
tecrbenin epistemik olarak daha dk ve nemsiz bir dzeye yerletirilmesine yol
amtr. Din tecrbe ve dolaysyla suf tecrbe, nesnel ve genel geer olmayan,
bakalarna aktarlamayan bireysel bir tecrbe olduu iin, onlarn herhangi bir bilgi
deeri tamad iddia edilmitir.

Bu alma, yazarn ifadesiyle, suf tecrbe hakkndaki olumsuz kanaat ve


deerlendirmeleri tartmaya amak ve onu epistemik adan incelemeye tb tut-
mak amacyla yaplmtr.

Kitabn ikinci blmnde, suf tecrbenin epistemik analizinin yaplaca teo-


rik temel ortaya konulmutur. Bu amala, ada epistemolojideki alg teorileri
incelenmitir. Szkonusu teoriler realist ve idealist alg teorileri bal altnda ele
alnmtr. Realist alg teorileri bal altnda, nedensel, yansmac, duyu-verisi ve
grnme; idealist alg teorileri bal altnda, klasik (metafizik) idealist,
fenomenalist alg teorileri incelenmitir.

Realist alg teorilerinin en temel zellii udur: Alg tecrbesi yoluyla balant
kurup hakknda bilgi sahibi olduumuz ey ya da nesneler d dnyada bulunan
gerek nesne veya varlklardr. Buna gre, alg tecrbesi, zihin ile d dnyada bu-
lunan eyler arasnda kurulan epistemik bir kprdr. Bu teorilerin dier bir zellii,
Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri 247

onlarn, alglanan ey ya da varlklarn herhangi bir alglanmaya ihtiya duymakszn


varlklarn devam ettirdiklerini kabul etmeleridir. Alglanan ey ya da varlklar, her-
hangi bir alglama ediminden bamsz olarak var olurlar. Bu teorilerin bir ksm,
suje-obje ilikisinin herhangi bir ara olmakszn dorudan; bir ksm da, suje ile
obje arasnda alglanan bir vasta yoluyla dolayl bir ekilde gerekletiini ileri s-
rer.

Realist nedensel alg teorisi, alg tecrbesini nedensellik ilikisiyle aklama-


ya alr. Buna gre, suje ile obje arasnda vuku bulan alg ilikisi, mahiyeti itibariy-
le nedensel bir ilikidir. Alglamann gereklemesi esnasnda, ilikinin temel unsur-
larndan biri olan obje, dier unsur olan sujenin bir tecrbe yaamasna neden olur
ve bylece alg denilen ey meydana gelir. u halde, nedensel alg teorisine gre,
alglama denilen epistemik iliki, temelde bir neden-sonu ilikisidir. Realist yans-
mac alg teorisine gre, alg tecrbesi, doa ya da gerekliin ayna olarak kabul
edilen insan zihninde yansmasndan ibarettir. Bir nesnenin aynada yansmasnn
gereklemesi iin, szkonusu nesne ile ayna arasnda kesinti ya da kopukluun
bulunmad bir ilikinin olmas gerekir. Bu olmad takdirde, aynada grnt mey-
dana gelmeyecektir. Realist duyu-verisi alg teorisinde, bize duyularmzn doru-
dan sunduu obje ile algladmz sylediimiz obje ayn ey olmad iddia edilir.
Szgelimi, masann zerinde duran yuvarlak maden paray grdk. En azndan,
grdmz ya da algladmz dndmz obje yuvarlak maden bir paradr.
Burada, herhangi bir sorun yok gibi grnr, fakat grme duyumuzun bize doru-
dan sunduu ey (veri) ile algladmz dndmz ey ayn mdr? sorusunu
sorduumuzda, bir sorunla kar karya kalrz. Masann zerinde grlen ey yu-
varlak, gri ve parlak bir yzeyden ibarettir. Para olarak alglanan eyin o anda arka
yz grlmedii gibi nc boyutu da grlmez. Baz zellikleri rtyor olsa
bile, yuvarlak, gri ve parlak bir yzey ile yuvarlak maden parann ayn ey olmad
gayet aktr. mdi, alg tecrbesi biri dorudan, dieri dolayl olmak zere iki objeyi
ihtiva eder. Dorudan obje, duyumuzun bize dorudan doruya sunduu veriden;
dolayl obje ise, algladmz sylediimiz objeden ibarettir. Her ne kadar duyu
verileri, alg dnyas ile ilgili her trl bilginin kaynan olutursa da, alglar duyu
verileri, gemi tecrbeler ve beklentilerin birlemesiyle oluur. Unutulmamaldr ki,
gemi tecrbeler ve beklentilerin temelinde duyu tecrbeleri bulunur. Bu teoriye
gre, dorudan bilinen obje deil, duyu verileridir. Bu yzden, alg dnyas hakkn-
daki bilgiler dorudan deil, dolayl bilgilerdir. Realist grnme alg teorisine gre,
alg tecrbesi iki ayr obje ihtiva etmez, yalnz bir obje ihtiva eder. Bu obje, d
dnyada algladmz objedir. Dorudan duyu verileri, sz konusu alg objesinin bir
grnmnden ibarettir. Bir alg objesi, deiik artlar altnda deiik ekillerde
grnebilir. Olaan bir alg tecrbesinde ilk anda alglanan obje duyu verisi olma-
yp, alg objesidir. Dolaysyla, alg dnyas hakkndaki bilgiler dolayl deil, doru-
dan bilgilerdir; zira, grnm obje ile suje arasna giren ikinci bir obje olmayp,
alglamaya konu olan bir tek objenin grnmdr. Suje ile obje arasnda vuku
bulduu iddia edilen grnme ilikisi bir obje, bir zihin ve temel bir nitelik arasnda
248 Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri

gerekleen ve daha fazla tahlili mmkn olmayan biricik bir iliki olarak kabul edi-
lir.

dealist alg teorilerine gre, alg tecrbesine konu olan ey ya da objeler


ideal objelerdir. Alg objeleri, realist alg teorilerinin iddia ettii gibi, zihinden ba-
msz olarak d dnyada bulunan madd varlklar olmayp, zihinsel veya spiritel
varlklardr. dealist alg teorileri ve bunlarn ada versiyonu olan fenomenalist
teoriler, alg objelerine salt fenomenal bir varolu atfetmektedir. Bu bakmdan, bu
objelerin varl herhangi bir zihin tarafndan alglanmaya bal bir varlk, objektiflii
ise, salt fenomenal objektifliktir. Alg tecrbesi yoluyla dorudan temas kurulduu
dnlen d dnya, zihinsel olarak in edilen bir alandr. Alglama duyumsama
ve zihinsel in olmak zere iki aamadan oluur. Duyumsama edimi, zihnin bir alg
objesi yaratma eyleminin ilk basaman oluturur. Alglama ediminin ikinci basa-
manda, zihinsel in devreye girer ve eitli duyumsamalarn bir koleksiyonundan
mteekkil olan alg objesi kurgulanr ve in edilir. Klasik (metafizik) idealist alg
teorisine gre, tm varlk alan ya da gereklik dnyas idealardan mteekkildir.
dealar spiritual veya zihinsel nesne, durum, olay ya da srelerdir. nsanlar grme,
duyma, koklama, tatma ve dokunma gibi duyu yetileriyle gerekleen duyumsama-
lar yoluyla k, renk, ses, koku, tat vb. eitli idealar elde edilir. Sonra bu yaln
idealarn bir kann birlikte bulunduklarn grp, bu birliktelie bir ad verilir. Byle-
ce bu idealar koleksiyonu, bir ey ya da nesne olarak bilinir. Deiik idealar koleksi-
yonundan farkl eyler meydana gelir. Fenomenalist alg teorisinin iki versiyonu
mevcuttur. Bunlardan birincisini J.S. Mill`in zihinsel srecin psikolojik analizini n
plana karan alg anlay temsil eder. D dnya hakkndaki algsal bilgiler, yaa-
nan alg tecrbesinden karlan inanlardr. Tm alg tecrbeleri fenomenlere ilikin
bir tecrbedir. Fenomenler ise, duyumsamaya dayal olarak gerekleen zihin i-
lemleri yoluyla gerekleen zihin ilemleri yoluyla in edilen objelerdir. Bir objeyle
ilgili olarak algsal bilgi denilen ey bu ekilde kurgulanan bir ey hakkndaki inan-
lardan oluur. D dnya zihinde kurgulanan bir ey; alg da, sz konusu zihinsel
kurgunun dier addr. n srecinin temelinde, beklenti ve duyumsamalar sonucu
oluan fikirler arasnda kurulan iliki ve balantlar vardr. Fenomenalizmin daha
gelimi modern versiyonunun savunucusu A.J. Ayer`dir. Bu versiyonun temel nite-
lii linguistik olmasdr; zira, sz konusu alg anlay, felsefe yapmada dilin analizini
esas alan analitik felsefe geleneinin sylemine dayal olarak dile getirilmitir.
Ayerci fenomenalizm fiziksel nesnelerin duyu verilerinden in edilmi mantksal
yaplardan ibaret olduunu iddia eden alg teorisidir. Bu tanmda u unsurlar vardr:
a- Fiziksel nesne, b- duyu-verisi ve c- mantksal yap ya da indr. Kitapta, realist
ve idealist alg teorilerine ilikin yeterli bilgi verilmi ve onlarn ierdii hususlar
tartlmtr.

Bu almada suf tecrbe fenomenolojik bir yaklamla tahlil edilmitir. a-


da epistemolojideki alg teorileri genel olarak tartldktan sonra, algnn
fenomenolojik tahliline geilmitir. Bilinli bir tecrbe olan alg, yle yle grnen
Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri 249

bir eyin farknda olunmas ya da idrak edilmesidir. Sz konusu farknda olu tecr-
besinin asl zellii bir sunuluu ihtiva ediyor olmasdr. Yazara gre, bu zellik bir
alg tecrbesinin olmazsa olmaz artdr. Alg herhangi bir eyin bir bilince sunulma-
s ve onun farkna varlmasnn addr. Sujenin tecrbesinde bulunma, ona sunulma
ve verilme bilin dnyasyla ilgili epistemik karakterli bir durumdur. Bu epistemik
sunulu ya da bulunu esnasnda, suje byk lde pasiftir.

Obje asndan epistemik bir sunulu olan alglama, suje asndan bir farkna
varma tecrbesidir. Sz konusu alglama, epistemoloji literatrnde, yz yze gele-
rek tanma, sezgisel kavray ya da dorudan kavray terimleriyle anlatlmaya al-
lan bilin veya zihin durumudur. Alg fenomeninde sunulu ya da bulunu ve far-
knda olu ayn fenomenin iki yzn ifade eder. Eer bir eyin sunuluu varsa
farkna varma olayndan bahsedebiliriz. Bir sunulma ya da bulunma yoksa farkna
varma da yoktur. Rahatlkla syleyebiliriz ki, burada alg, alglayan ve alglanan
olarak adlandrabileceimiz epistemik fenomen sz konusudur. Bunlar, birinin
varl dierlerinin varln gerektiren l korelasyon ilikisi iindedirler. Burada
unu da zikretmeden geemeyiz: Alglama denilen epistemik fenomen, temelde
ontik bir dikotomiye dayanr ve sre iindeki dier epistemik dikotomiler sz konu-
su ontik dikotomiye baldr. Alg tecrbesinin temel unsurlar olan obje ile suje
arasndaki ayrlk, hem ontik hem de epistemik bir ayrlktr.

Alg fenomeninin asl niteliklerinden biri olan objenin sunuluu, objenin obje
oluunun ilk adm veya basamadr. Sunulu yoluyla, obje kendinde ey olmaktan
kar ve bir obje olur. Baka bir ifadeyle, sunulu fenomeni kendinde eylerden
mteekkil olan salt ontik dzlem ile objelerden oluan epistemiko-ontik dzlem
arasndaki temas noktasn ifade eder. Bu bakmdan, sunulu fenomeni, epistemik
bir fenomen olan algnn en temel unsurudur ve tahlil yoluyla daha temel bir unsura
indirgenemez.

Alg tecrbesinin nemli bir zellii de sunuluun dorudan gereklemesidir.


Normal bir alg tecrbesinde, sunulu dorudan gerekleir. Alg tecrbesindeki
dier bir zellik ise, sunuluun fenomenal nitelikli olmasdr. Fenomenal nitelikli
olmas, sunuluun tecrb oluunu ifade eder. Alg tecrbesinin dier bir nitelii
onun yorumsallk iermesidir. Yorumsallk sujenin alg tecrbesindeki rolyle yakn-
dan ilgilidir. Bu da, ona subjektiflik atfetmektir.

Alg hem suje hem de objenin aktif rol oynad bir fenomendir. Alglama iin
her ikisinin belli oranda alglama edimine katkda bulunmas gerekir. Realist alg
teorileri alg tecrbesinde objeye arlk verirken, idealist alg teorileri sujeye arlk
verir. Alg tecrbesi ne sujenin rolnn sfrland tamamen objektif bir fenomen,
ne de sujenin mutlak hakimiyetini icra ettii salt bir kavramsallatrma ya da kurgu-
lama edimine indirgenebilir. Bu durumda, o belli bir yere kadar subjetktiflik ieren
objektif bir tecrbedir.
250 Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri

Suf tecrbenin mahiyeti baln tayan ikinci blmde, bir din tecrbe
olarak suf tecrbenin belli bal zellikleri zerinde durulmutur. Genel olarak, din
tecrbe, bireyin kutsal ile karlama esnasnda yaad tecrbenin addr. Din
tecrbe, sonsuzluk okyanusundan sonlu lemin kylarna zaman zaman gelen de-
vs inkiaf ve ilham dalgalarndan birinin cazibesine kaplp, o dalga ile birlikte
onun ezel, ebed ve sonsuz kaynana doru srklenip gitmedir. Bu tecrbenin
kendine zg birtakm zellikleri vardr. a- Anlatlamazlk: Genel olarak din tec-
rbe ve zel olarak da suf tecrbede, yaanan tecrbenin ierik ve keyfiyeti tam
manasyla kelime ve kavramlara dklemez, ve btnyle bakalarna aktarlamaz.
O ancak dorudan doruya tecrbe etme yoluyla anlalp renilir. Zira, din tec-
rbe bir anlama veya kavrama durumundan ziyade bir hissetme durumudur. Din
tecrbeyi estetik tecrbeye benzetenler de olmutur. Din tecrbe temel nitelii
itibariyle nazar olarak deil, ancak yaanarak renilebilen bir tecrbedir. Bu tec-
rbeyi, kelime ve kavramalara dklp anlatlamayan veya anlalamayan bir tec-
rbe olarak anlamak doru olmayacaktr. Anlatlamaz yaanr ve tatmayan bilmez
eklindeki ifadeler yaanlan tecrbenin tam olarak anlatlamayaca, ve burada
ifade bakmndan eksikliin bulunaca anlamna gelir. Kelime ve kavramlar onu
bsbtn ifade edip anlatmaya yetmeyecei iin, yaamayan/tatmayan bilemez.
Nihayetinde, onun mahiyet ve keyfiyetini tam olarak anlayabilmek iin yaamak
gerekir. b- Bilgisel (noetic) nitelikli olu: Din tecrbe, dolaysyla suf tecrbe,
kendisine konu olan obje ve bu objenin ait olduu varlk alan hakknda bir takm
bilgilerin elde edilmesini salayan tecrbedir. W. James`in ifadesiyle, din tecrbe
hakikatin teorik akl yrtme yoluyla ulalp llemeyen derinliklerine nfuz etme-
yi salayan son derece anlam ve nem tayan bilisel nitelikli bir aydnlanma ve
anm durumudur. Tecrbe ve tecrbenin konusu kelime ve kavramlara yeterince
dklemese de, tecrbeyi yaayan insan tecrbenin bildirdii eyleri bildiinden
kesinlikle emindir. Bu durumu, sz konusu insann hayatndaki deiiklik aka
ortaya koyar. c- Pasiflik: Pasiflikten kast arlkl olarak zihinsel pasifliktir. Kii
iradesini kullanarak alp abalamak suretiyle din/suf tecrbeyi yayor deildir.
Bu tecrbeyi yaayan kiiler, tecrbe esnasnda kendilerine bir eylerin verildiini
veya sunulduunu, yani, ltfedildiini hisseder. Burada, haric bir kudret tarafndan
kuatlma ve cz iradenin askya alnmas sz konusudur. unu unutmamak gerekir
ki, bu tecrbenin yaanmas iin belli egzersiz ve almalarn yaplmas gerekir. Bu
durum hazrlk aamasnda belli oranda bir aktifliin sz konusu olduunu gsterir.
Asl mhim nokta, din tecrbenin istenildii zaman yaanabilen salt irad bir eylem
olmayp, istem d yaanan bir tecrbe olmasdr. d- Geicilik: Din tecrbe, bir-
ka dakikalk, ksa sreli yaanan bir tecrbedir. Bu sre iinde, kii zaman ve me-
kanla kaytl varlk alanyla snrl olmayan akn bir tecrbe yaar ve tekrar kaytl
sradan tecrbe dnyasna geri dner. Her ne kadar din tecrbe bilfiil yaanma
sresi bakmndan snrl da olsa, etkisi bakmndan uzun srelidir.

Din tecrbenin zel bir tr olan suf tecrbe, herhangi bir dindar
mslmann yaad tecrbe deildir. Sradan bir mslmann yaad din tecr-
Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri 251

benin aksine, suf tecrbe asl dzeyde yaanan youn bir tecrbedir. Suf, tecr-
bedeki younluk nedeniyle kendinden geer, dnya ile balarn koparr ve bam-
baka bir leme geer. Bu tecrbenin yaps u iki aamada ele alnr: 1- Hazrlk
aamas; 2- bilfiil yaanma aamasdr. Hazrlk aamasnda, slik kendisini inan,
amel, ahlk, dnce vs. gibi eitli alardan sz konusu tecrbeyi yaamaya ha-
zrlar. Aday taklit dzeyinden tahkik dzeyine gemeye alr. eitli egzersizlerle
kalp ve ruh tasfiye ve tezkiye edilir. Bu sre ilah n marifet parltlarn alp
yanstabilecek istidat ve kabiliyete ulaana kadar devam eder ve alclarn ilah veri-
ciye balanmasyla sona erer. Suf tecrbenin bilfiil yaanmas aamasnda ise,
madd ve manev olarak hazrlanan suf metafizik (melekt) lem ile balantnn
kurulduu tecrbeyi yaar. Burada, gayb leminin kaplar alr ve suf Cenab-
Hakk`n fiil, sfat ve ztnn tecellilerini mhede eder. Bu tecrbe mnev varlk
alanna ait olan kalp gz (basret) ile mn (melekut veya gayb) lemi arasnda
kurulan bir kprdr. Melekut lemi terimi ile levh-i mahfuz ve melekler lemi;
levh-i mahfuz terimi ile de balangcndan sonuna kadar btn lemle ilgili her
trl bilginin kaytl olduu lem kastedilir. Kalp, lemin hakikat ve suretiyle ilgili
tm bilgileri dorudan levh-i mahfuzdan alabilecek kabiliyet ve istidada sahiptir.
nsann nefsan ve ehvan arzulara ve duyularla elde edilen hayallere taklmas
bunu engeller. Zhd, takva ve zikir ile bu engeller ortadan kaldrlr. Bylece farkl
boyutlarda gerekleen tecelliler farkl epistemik dzeylerde tecrbe edilir. Bu yol-
culukta, nce ilah fiiller, sonra sfatlarn tecellileri ve en sonunda, zt tecelliler
mahede edilir. Sz konusu mahedeler farkl makamlarda gerekleir. Suf lite-
ratrnde, yaanan tecrbelerle ilgili ok sayda kayda rastlamak mmkndr. Bu
kaytlarda, normal insan tecrbesini snrlayan zaman ve mekan kaytlarnn alma-
syla yaanan tecrbelerle karlarz.

Suf tecrbenin epistemiko-fenomenolojik analizi yapldnda, suf tecrbenin


bilfiil yaanmas esnasnda bir sunulu fenomeni gerekletii grlr. yle yle
olan bir obje veya olgu, tecrbeyi yaayan kii ya da kiilerin bilincine sunulur.
Dolaysyla, sz konusu kii ya da kiiler yle yle olan obje ya da olgunun farkna
varr. Sunulu bazen levh-i mahfuzda yazl olan obje veya olgunun dorudan kalbe
sunulmas, bazen de, gereklik dnyasndaki bir obje veya olgunun gz kulak vs.
yetilere sunulmas eklindedir. Suf bazen tek bana bazen de evresindeki insan-
larla sunulan eyin yle yle olduunun farkna varr. Sunulu ve farknda olu
olgusunun suf tecrbenin temelini oluturduu aktr. Yaanlan tecrbelerde, bir
suje (suf)nin ve bir sunuluun olduunda phe yoktur. Suf tecrbede bulunan
sunuluun en nemli zelliklerinden biri, sufnin iradesine bal olmadan gerek-
lemesidir. Nitekim, suf istedii zaman tecrbe yaayamaz. Suf yaad tecrbe
ve sunulu zerinde kesinlikle iradi bir tasarrufa sahip deildir. Hatta yle zaman
olur ki, sufnin tecrbesini ekillendirmesi bir yana, onun iradesine ambargo konu-
lur. Suf tecrbedeki sunulu fenomeni, onu dnme, hayal ve tasavvur etme
eklindeki irad nitelikli epistemik aktlardan ayrr. Bir suf istedii zaman, suf tecr-
be yaayamaz; zira, bu tecrbe Tanr`nn iradesiyle dorudan ilgilidir. Suf tecrbe
252 Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri

esnasnda, irade d bir sunulu ile karlarken, dnme, hayal etme ve tasavvur
etme gibi epistemik edimlerde bir sunulutan ziyade bir kurgulama sz konusudur.
Suf sunulu nnda pasif iken, farkna varma aamasnda aktif konuma geer. Ayr-
ca, suf tecrbedeki sunulu olgusu dorudan gerekleir. Sradan alg tecrbesinde
olduu gibi burada da obje ya da olgu dorudan doruya sufnin tecrbesine sunu-
lur. Suf tecrbedeki sunulu olgusunun dier bir temel nitelii de fenomenal, yani,
bizzat yaanan tecrb bir sunulu olmasdr. Suf tecrbedeki bu fenomenal yn,
son derece vurgulu bir ekilde dile getirilmitir. Bu vurgunun bir sonucu olarak, sz
konusu tecrbeyi renmenin yolunun bizzat yaamadan getii belirtilmitir. Bu
fenomenallik zelliinden dolay, o bakalarna btnyle aktarlamaz. Suf tecrbe
kavramsallatrlmas olduka g olan bir tecrbedir, ve duyu tecrbesine nispetle
yorumsalla daha aktr.

almann nc blmnde, suf tecrbenin epistemik temellendirilmesi


zerinde durulmutur. Duyu tecrbesi yoluyla fizik dnya (mlk lemi) ile ilgili
edinilen algsal inan ve kanaatler iin geerli olan hakl karma ve temellendirme
tarz, metafizik lem (melekut lemi) ile ilgili suf tecrbe yoluyla edinilen inan ve
kanaatleri hakl karma ve temellendirme iin kullanlmtr. Sz konusu temellen-
dirme anlayna gre, varlk hakkndaki iddialarn temelinde bilisel iddialar, onlarn
temelinde ise tecrbeler yatmaktadr. Burada, tecrbenin temel oluu asl ilkedir.
Hem epistemolojik hem de ontolojik nitelikli tm iddialar bu temel zerine in
edilir.

Duyu tecrbesi ve suf tecrbe fenomenolojik adan incelendiinde temel ni-


telikleri itibariyle aralarnda bir benzerlik vardr. Aslnda, bunlar ayn fenomenolojik
niteliklere sahiptirler. Aralarnda fenomonolojik adan bir benzerlik olan sz konusu
iki tecrbe arasnda, epistemik adan da bir benzerlik vardr. Yazara gre, suf
tecrbenin metafizik leme ilikin edinilen inan ve kanaatler hususunda oynad
epistemik rol, duyu tecrbesinin mlk lemi hakknda edinilen inan ve kanaatler
konusunda oynad epistemik role son derece benzer. Nitekim, bu iki tecrbenin
yaplarndaki fenomenolojik paralellik, epistemik statlerinde de paralellii gerekti-
rir. Eer duyu tecrbesi fizik lemle ilgili algsal inan ve kanaatlerin dorulanmas
ve hakl karlmas iin meru bir temel olarak kabul ediliyorsa, ayn ekilde,
fenomenolojik adan benzer yapdaki suf tecrbenin metafizik lemle ilgili inan ve
kanaatlerin dorulanmas ve hakl karlmas iin meru bir temel olduu kabul
edilmelidir. ayet duyu tecrbesine dayal inan ve kanaatler bir bilgi deeri ta-
yorsa, suf tecrbeye dayal inan ve kanaatler de bilgi deeri tar. Dolaysyla, suf
tecrbenin varln kantlamak iin, onun kendi verilerinden; duyu tecrbesinin
varln kantlamak iin onun kendi verilerinden yararlanlmas gerekir. Yoksa, duyu
tecrbesiyle ilgili inan ve kanaatleri kendi prosedrne dayal olarak; suf tecrbe
ile ilgili inan ve kanaatleri kendi prosedrne dayal olarak deerlendirmek gerekir.
szgelimi, suf tecrbenin varlna ilikin dardan duyu tecrbesi kant iste-
Kitap, Sempozyum Deerlendirmeleri 253

mek keyfi bir uygulama ve ifte standart olur. Bir tecrbe kendi verileri ile destek-
lenip temellendirilmelidir.

u halde, yaanan suf tecrbenin muhteva itibariyle geerli olabilmesi iin


Kur`an ve sahih Snnet`e uygun olmas ve onlarla elimemesi gerekir. Kur`an ve
sahih Snnet`in zahir anlam, suf tecrbe iin asl kstastr. Ayrca, o, suf tecrbe
alannda salahiyet sahibi kiilerin (mrit) yaad tecrbelerle denetlenir. Asrlardr
ekillenerek gelen ve kendine zg bir terminoloji reten muazzam suf tecrbe
literatr, suf tecrbe iddialar iin test ve kontrol mekanizmas ilevi grr. Buna
gre, suf tecrbe balamnda ileri srlen bir iddia bu tecrbenin test ve kontrol
mekanizmalaryla denetlenecektir. Demek oluyor ki, suf tecrbe belli lde yay-
gnlk ve paylalabilirlie sahiptir.

Sonuta, suf tecrbe hem subjektif hem de objektif ynleri olan, bilgisel ie-
rie sahip ve en az duyu tecrbesi kadar epistemik meruluu bulunan bir tecrbe
trdr.

Szkonusu kitap, zellikle, din felsefesi, bilgi felsefesi ve tasavvuf alanyla il-
gilenenlerin; genel olarak, ilahiyat aratrmac ve rencilerinin ve belli bir dzeyde
entelektel meraka sahip olan geni okur kitlelerinin faydalanaca bir almadr.
Bunlara ilaveten, eserinde kulland dil ve slup bakmndan kitabn yazarn kutla-
mak gerektii kanaatindeyim.

Ar. Grv., Cenan KUVANCI


Erciyes . Sosyal Bil. Ens.
cenank@erciyes.edu.tr

You might also like