Professional Documents
Culture Documents
bilim
Giri
slam uygarln bilime katks
19. yzyldan gnmze kadar
gerek Mslmanlar gerekse gay-
rimslim yazarlar tarafndan tar-
tlagelen bir konudur. Msl-
manlarn bu tartmalarda genellikle gzlenen eliik durumlar onlarn, in-
sanlk tarihinin belli bir dneminden sonra bilim alannda, ve buna bal ola-
rak hayatn dier alanlarndaki etkinliklerini giderek kaybetmi olmalarndan
kaynaklanmaktadr.
19. yzyldan gnmze slam ve Bilim tartmalarna gz attmzda
genel olarak birka deiik yaklam gryoruz. Bunlardan birincisi geen
yzylda balayp yakn zamanlara kadar devam eden dnemde Avrupa bilim
ve felsefe tarihilerinin, Mslmanlarn Klasik Yunan eserlerinin yorumlayc-
s olmann tesinde bilim ve felsefe alannda uygarla kayda deer bir katk-
lar olmad ynndeki yaklamlardr. Bu yaklam Russell gibi nde gelen
Batl felsefecilerin eserlerinde bile grmekteyiz.1
kinci yaklam, Avrupa'l bilim ve felsefe tarihilerinin karsnda slam uy-
garln savunma ihtiyacnda olan baz Mslmanlarn gelitirdii bir yakla-
mdr. Buna gre bilim ve felsefe zaten insan hayat ve mutluluu iin ge-
rekli olmayan, onu gletiren, hatta ona zarar veren olgulardr. Bu yakla-
ma gre Mslmanlarn bilim ve teknoloji alannda geri kalm olmalar z-
lnecek bir durum da deildir.
nc yaklam gene baz Mslman tarihiler tarafndan gelitirilen, ve
Mslmanlarn klasik dnemde bilim alannda nc saylabilecek almalar
yaptklarn, ancak daha sonraki yzyllarda Hal Seferleri ve Mool istilalar
gibi ykc d etkenlerle bilim alannda geri kaldklarn ne sren yaklamdr.
Drdnc yaklam, 20. yzylda Sarton2 ve Huff3 gibi baz batl bilim
tarihilerinin, Mslmanlarn Ortaa'da bilime nemli katklar yaptn ka-
bul eden, ve daha sonraki yzyllarda bu alandaki gerilemeleri sosyal, klt- 67
rel, iktisadi ve hukuki nedenlerle aklamaya alan yaklamdr. DVAN
1996/1
5 Bilim tarihileri genel olarak Yunan medeniyetini, yon ve Helen medeniyeti olarak iki
ayr dnemde ele alrlar. Birincisinin balang noktas Milet olmak zere teki mer- 69
kezleri Atina ve Sirakza, ikincisinin merkezi olarak da skenderiye gsterilmektedir. DVAN
Her iki dnemde de Eski Msr medeniyetinin etkisi grlmektedir. 1996/1
6 Bu konudaki almalarmz hem yapay zeka, hem de Kuran'daki kavramlarn dile
yansmas ile ilgili olarak felsef alanda devam ettiriyoruz. Yapay zeka alannda konu
ile ilgili yaynlarmzdan biri udur: Elements of Scientific Creativity, AAAI
Spring Symposium Series, 23-25 Mart1993, Stanford niversitesi, A.B.D. Bildi-
riler, s. 39-46.
akir KOCABA
slam'da lm Kavram
slam'da ilm (=bilgi) kavram konusunda slam tarihi boyunca gerek
Mslman ve gerekse Mslman-olamayan yazarlar tarafndan ok eyler
sylenmitir.7 Bunlar ayrntlar ile incelemek imdiki almamzn dnda
kalmaktadr. Ayrca byle bir aratrma iin zellikle Kuran'da ilm kavram
ve ilgili dier kavramlar zerinde dikkatli bir alma yapm olmak gerek-
mektedir. Kuran'da ilm kavram zerine 1986 ylna yaptmz almadan
elde ettiimiz bilgileri yle zetleyebiliriz:
1) Her eyden nce, Kuran'daki ilm (=bilgi) kavram yine Kitap'taki hakk
(=gereklik) kavramna dayanmaktadr. Gerekliin btn olmas, bilgiyi de
blnmez bir btnlk arzeden bir kavram olarak karmza karmaktadr.
Bu adan bu gk Mslmanlarn ilm kavram ile Kuran'daki kavram
arasnda kesin bir ayrlk grlmektedir.
2) Kuran'daki ilm (= bilgi) kavram btn ilimleri kapsamaktadr ki bu-
na hangi soyutluk dzeyinde olursa olsun gereklii yanstan btn bilimler
de dahildir.
3) Kuran'da ilm kelimesi, gereklikle balantl olduundan doru bilgi-
yanl bilgi nitelemesine yer vermemekte, buna karlk bilgisi var veya
bilgisi yok anlamnda kullanlabilmektedir (Baknz ayetler: Enm
6/108, 119)
4) Kuran'daki ilm kelimesinin kullanm belli bir anda insanlarn bilgisi-
nin snrlarndan bahsetmeye imkan vermektedir. lgili ayetlerde insanlarn
baz gerekleri bir ilm ile kavrayabilecek yetenekte olduklar halde bunlar
kavrayamadklarndan bahsedilmektedir. (Neml 27/84).
5) Kuran'da Allah'n her eyi bir bilgi ile evrelemi veya kuatm (=ve-
sia) olduu belirtilmektedir, ki bu, bilginin btn bir uzaya dalm oldu-
u anlamna gelebilir. (Enm 6/80)
6) Kuran'da ayrca Allah katndan bir ilm ifadesi de gemektedir ve
bunun, btn uzaya dalm olan bilgiden ayr bir bilgi olduu anlalmak-
tadr. (Kehf 18/65)
7) Allah'n her eye gcnn yeter olduu insanlar tarafndan bilinebilir.
(Talk 65/12)
8) Bilmek (=alime) fiili hem tek tek insanlar hem de bilen bir ulus ifa-
desi iinde insan topluluklar iin kullanlabilmektedir (Bakara 2/230;
Enm 6/97; Arf 7/32).
9) Bilenlerle bilmeyenler bir deildir. Zmer 39/9)
70 zet olarak aldmz bu kavramsal yap, Kuran'da daha geni bir kav-
DVAN ramsal yapnn bir parasn oluturmaktadr. Mslmanlar iin bilginin ne-
1996/1 mi ve gereklilii, insan olmann bir gerei olarak karmza kmaktadr.
8 Bu fizikilerden biri de Paul Davies'tir. Baknz : Paul Davies (193). The Mind of God.
Londra Touchstone Books.
akir KOCABA
te Kind (y. 796-872) ve yine fizikte optik alanndaki aratrmalar ile bilinen
bni Heysem (y. 965-1051); Matematikte Harezm (y 780-850) ve Sbit
bin Kurr (y. 834-901); zoolojide Chiz (y. 776-869); astronomide bni
Heysem (y. 965-1051), Beyrn (y 973-1051), Zerkal (1029-1087) ve b-
ni tr (l. 1375); tpta Rz (y. 864-925) ve bni Sn (y. 980-1037); ve
tp, fizik ve felsefede bni Rd (1126-1198) gibi Mslman bilginleri bu
dnemin nde gelen isimleri arasnda sayabiliriz.11 Bu dnemde Msl-
manlarn kimya, fizik ve matematik alanndaki nemli katklarna ksaca bir
gz atalm.
Kimya biliminin gelimesine Mslmanlarn katks birka bakmdan
nemlidir. Birincisi, ilk defa Cbir bin Hayyn'n eserlerinde grld gi-
bi, Mslmanlar kimyasal cisimlerin, bir dizi temel zelliin belli oranlarda
birleiminden meydana geldiini, ve eski Yunanllarn bu konudaki dn-
celerinin aksine, bu temel zelliklerin ayrtrlarak belli oranlarda tekrar bir-
letirilebileceini ve bylelikle yeni cisimler meydana getirilebileceini d-
nmlerdir.12 Bu ise kimyaya hem analitik, hem de sentetik bir aratrma
metodu getirmektedir. kincisi, cisimlerde bu zelliklerin belli bir denge
(=mzn) ierisinde bulunduunu ne srm olmalardr.13 ncs, ve
belki de en nemlisi, yaptklar deneylerin anlatmlarnda modern bir kimya
deneyinin btn unsurlarn grmek mmkndr. Mesela Mecrit'nin civa-
nn oksitlenmesi zerine yapt deneyde, klasik bir kimyasal reaksiyonda ol-
mas gereken hemen her ey bulunmaktadr,14 ki bunlar u ekilde sralaya-
biliriz: a) reaksiyona giren maddeler, b) miktarlar, c) reaksiyon artlar, d)
reaksiyon sonunda elde edilen maddeler, ve e) miktarlar. Bunun kimya bi-
liminin gelimesinde ok nemli bir aama olduunu kabul etmek gerekiyor.
Fizik alannda bni Heysem'in parabolik ve kresel aynalar, mercekler ve
n krlmas konusundaki aratrmalar daha sonralar klasik fizikte optiin
temellerini oluturmutur. bni Heysem n az youn ortamdan ok yo-
un ortama geerken krlmasn incelemi ve n krlma kanununu bul-
mutur.15 Bu ise Arimet'ten sonra fizikte bulunan ilk kanundur.
jektif bir aratrma ile anlalabilir. 2) Byle bir aratrmada deneysel bir me-
todoloji kullanlmaldr. 3) Tabiatn ileyiini aratran aratrc metodik ve
ihtiyatl bir yaklam iinde olmaldr. 4) Aratrc, aratrma konusunda oto-
ritelerin grlerine deil, verilerin rasyonel sonularna itibar etmelidir. 5)
Bilim adam sistematik bir phe ile olaylar incelemeli ve gerektiinde hk-
mn geciktirebilmelidir. Ortaa slam dnyasnda Kelamclarn savundu-
u grler tabiattaki dzenlilii en azndan belirsiz hale getirdii iin, yu-
karda prensipleri ifade edilen bir bilimsel aratrmay anlamsz hale getiri-
yordu.
Son olarak, Huff'a gre Ortaa slam dnyasnda bilim adamlarnn fa-
aliyetlerini destekleyecek sosyal ve hukuk kurumlar gelimedi. Medreseler
balangta baz bilim alanlarnda (mesela tpta) faaliyet gsteriyorlard, an-
cak daha sonra bunlarda fkh, tefsir, mantk ve kelam gibi formel bilimler
dnda eitim yaplamaz hale geldi. Medreselerin eitim sistemi de faklte
organizasyonundan ok ferdi sisteme dayanyordu. Avrupa'da 12. yzyldan
sonra niversitelerin kendi hukukunu yapp, kendi eitim programlarn be-
lirleme ve uygulayabilme zerkliine karlk, medreselerin eitim program-
lar genel olarak bunlarn bal olduu vakf tarafndan belirleniyordu. Va-
kflar da slam d saylan bilimlere itibar etmedii iin, bir mddet son-
ra bilim almalar sosyal ve hukuk destekten mahrum ferd almalara kal-
d.
Grld gibi Huff, Mslmanlarn parlak bir balangtan sonra bilim-
sel almalarn devam ettirmemelerini, arlkl olarak onlarn sosyal kurum-
lama ve hukuk zerklik alanndaki baarszlklarna dayandrmaktadr. Biz
ise sosyal ve hukuk sebeplerin de gerisinde, 11. yzylda Mslmanlarn te-
mel kavram sisteminde meydana gelen bozulmalarn bu gelimeye engel ol-
duunu sylyoruz.
slam bilim tarihinde meydana gelen bu kadar nemli bir deiimin yal-
nzca siyas, sosyal ve ekonomik sebeplerle aklanmas tedenberi bizi pek
tatmin etmiyordu. Bu kadar byk bir dnmn daha temel sebepleri ol-
mas gerektiini dnyor, fakat bunlarn neler olabileceini bilmiyorduk.
Yllar sonra 1986 ylnda Londra'da doktora almas yaptmz srada bir
tartmada bugnk Mslmanlarn akl ve ilm gibi Kuran'da geen
baz kavramlar yerinde kullanp kullanmad sorusu gndeme geldi. Bu
erevede Kuran'da akl kavram zerine yaptmz bir gramer alma-
snda bu kelimenin bugnk Mslmanlar tarandan Kuran'dakinden ol-
duka farkl bir biimde kullanldn tesbit ettik. Daha sonra Emr Kelime
Grubu adn verdiimiz bir dizi kavram zerinde yaptmz almalar s-
76
rasnda, Kuran'da fiziksel olaylarn aklamasna temel tekil edecek, ve fa-
DVAN
kat gnmz Mslmanlarnn dnmeden getii bir dizi kavram bulun-
1996/1
duunu ve bunlarn 8. yzyldan 12. yzyla kadarki dnemde, yani Kin-
d'den bni Rd'e kadar birok slam dnrnn eserlerinde deiik e-
killerde de olsa nemli yer aldn tesbit ettik. Bu almalar slam dnce
tarihi iinde olumu cidd bir kavramsal bozulmann iaretlerini veriyordu.
slam ve Bilim
Bu ayetlerde hem tekil hem oul anlamda geen emr kelimesinin grame-
rinden, emrin uzay iinde dalm, birbiri ile etkileen bir dizi ynerge,
adeta bir kozmik yazlm eklinde anlalabilecei bir kavramsal ereve or-
taya kmaktadr. Bu erevede, fiziksel olaylarn uzay iindeki ynergelerin
etkileimi, birleimi ve dalm ile belli bir dzen iinde gereklemekte ol-
duu anlalmaktadr. Ancak bu kozmik dzen hi deitirilemez deildir.
zn kelimesiyle ilgili ayetlerden anlalaca zere, Allah herhangi bir
uzay-zaman alanna mdahale edebilir ve onun zelliklerini yeni emrlerle
(=ynergelerle) deitirebilir. te bu ekilde O, bir uzay-zaman alan iinde
mevcut emrlerin etkileimi ile gerekleemeyecek olan baz olaylar gnder-
dii emrlerle gerekletirebilmektedir. Ayn ekilde, O, mevcut emrlerle ger-
eklemesi gereken olaylar da gnderdii yeni ynergelerle engelleyebil-
mektedir. Gerekten de, emr ve izn kelimelerinin getii ayetlerden,
Allah'n periyodik olarak gnderdii yeni emrlerle (=ynergelerle) baz olay-
lara mdahale ettii aka anlalmaktadr. Bizim mucize adn verdiimiz
olaylar ksmen bu ereve iinde anlalabilir. (Ksmen diyoruz, nk
mevcut emr erevesi iinde hangi olaylarn gerekleip hangilerinin gerek-
leemeyeceini henz tam olarak bilemiyoruz.)
Gene Kuran'da sahhara kelimesi ilgili ayetlerde Allah'n, gklerde ve
yerde ne varsa insann kullanmna/kontrolona verdii belirtilmektedir:
Allah'n gklerde ve yerde ne varsa sizin kullanmnza verdiini (=sahha-
ra lekum) grmyor musunuz? (Lokman 31/20)
Kuran'da emr kelimesi, izn, sahhhara, sultn, kadr ve ka-
d kelimeleri ok dikkate deer bir kavramsal rg oluturmaktadr. Bu ko-
nudaki aratrmamzn sonularn yaknda yaynlamay mit ettiimiz s-
lam'da Bilginin Temelleri isimli kitabmzda ayrntl olarak aklayacaz.
11. yzylda Kelamclar ve Gazali (1058-1111) tarafndan cisimlerin ken-
dilerine has zellikleri olduunun ve fiziksel olaylar arasnda sebep-sonu
ilikisi (=nedensellik) olduunun inkar 12. yzylda, gene bir slam d-
nr olan bni Rd (1126-1198) tarafndan ayrntl bir ekilde eletirilmi-
tir17 bni Rd ayrca, Kelamclarn din-bilim ayrmnn yanll zerinde
de durmu ve bu konuda Faslu'-makl isimli bir kitap yazarak din ve bilim
arasndaki ayrlmazl sadece bir slam dnr olarak deil, ayn zaman-
da bir slam hukukusu olarak mantksal bir rg iinde kantlamaya al-
mtr.18 Onun bu konuda mslmanlar cidd bir ekilde uyarm olmasna
ramen eserleri kendinden sonra gelen Mslmanlar tarafndan hala anla-
lamam ve deerlendirilememitir.
Daha sonraki yzyllarda kavramsal bozulmann devam etmesi, 12. yzy- 79
la kadar gelitirilmi olan aratrma geleneinin terkedilmesine yol amtr. DVAN
(Nedenselliin ve cisimlerin kendine has zellikleri olduunun inkar edildi- 1996/1
17 bni Rd, Tahafut al Tahafut, ngilizceye ev. Simon van Den Bergh, Luzac,
Londra 1978
18 bni Rd, Kitab Fasl al Maqal, (On the Harmony Between Religion and Philo-
sophy), ngilizceye ev. G. F. Hourani, Luzac, Londra 1976
akir KOCABA
Gelecee Dn
Biz, Mslmanlarn bilim konusundaki etkinliklerinin geleceini ne Per-
vez Hoodbhoy'un, ne de onun eletirdii Mslman yazarlarn nerdii
zmlerde gryoruz. nk, bunlarn hibiri problemin temelindeki
kavramsal bozulmay ve onun motivasyonu nasl engellediini grememi-
lerdir, ve zm de ya yzeysel etkenlerin deitirilmesinde veya bozuk
kavramsal yapya yeni eklemelerin yaplmasnda grmektedirler. nsanlar
renmeye ve aratrmaya sevkeden ey motivasyondur. Motivasyon ise an-
cak onu besleyen bir kavramsal yap iinde artarak geliir. Doru bir kavram-
sal yapnn besledii motivasyonu o kavram sistemini bozmak suretiyle en-
gellemek ve sndrmek mmkndr. Peki, bozulmu bir kavram sistemini
nasl dzeltebiliriz? Bu iin kolay bir yolu var mdr? Ne yazk ki, bozuk bir
kavram sistemini yenilemek kolay bir i deildir; nk insanlarn kulland
dil, onlarn gereklik anlay ve hayat tarzlar tarafndan ekillenir.
Bu yazmzda bu yenilenmenin nasl gerekletirilebileceini sy-
lemeyeceiz. Bunu, hazrlamakta olduumuz bir kitapta ayrntl bir ekilde
aklamaktayz. Ancak burada, Mslmanlarn byle bir kavramsal yenilen-
meyi gerekletirmeden slam uygarlnn gelecei konusunda mit verici
srekli hibir gelimeyi salayamayacan syleyebiliriz. Mslmanlar, 11.
yzyldan itibaren terketmeye baladklar zengin kavram sistemine yeniden
sahip kmadklar ve onu gelitiremedikleri srece bilim, ve dolaysyla uy-
garln herhangi bir alannda varlk gsteremeyeceklerdir. Buna bal olarak 83
unu da syleyebiliyoruz: Eer Mslmanlar 11. yzyldan itibaren terket- DVAN
mi olduklar kavram sistemine yeniden dn, yani gelecee dn" 1996/1
gerekletirebilirlerse o zaman insanlk tarihi yeniden ve iinde bulun-
duumuz bilim ve teknolojik gelime artlar inide bile, Mslmanlar
tarafndan gerekletirilecek artc bir bilimsel ve toknolojik gelimeye
sahne olacaktr.