You are on page 1of 344

Saffet Murat Tura

Beynin Glgeleri
Bir Psikiyatri Felsefesi

Saffet Murat Tura 1955 ylnda Akyaz'da dogdu. 1980 y


lnda Cerrahpaa Tp Fakltesi'nden mezun oldu. Bir sre
fizyoloji zerine altktan sonra 1986 ylnda lstanbul Tp
Fakltesi'nde psikiyatri uzmanlgn tamamlad. Analitik y
nelimli psikoterapi zerinde almalar yapt. 1990 ylnda
lmago Psikoterapi Merkezi'ni kurdu. Yurtiinde ve yurtd
nda bilimsel almalarnn yan sra felsefe ve politika ko
nulannda yazlar yaymland. Metis'teki diger kitaplar un
lardr:Gnmzde Psikoterapi 2000, eyh ve Arzu 2002,
Histerik Bilin 2007 ve Madde ve Mana 20 1 1.
Metis Yaynlar
ipek Sokak5, 34433 Beyolu, lstanbul
e- posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Yaynevi Sertifika No: 10726

Beynin Glgeleri
Bir Psikiyatri Felsefesi
Saffet Murat Tura

Saffet Murat Tura, 2016


Metis Yaynlar, 2016

ilk Basm: Mart2016

Yayma Hazrlayan: Tuncay Birkan

Kapak Resmi:
Lena Revenko, "Ailem", 2006 , sanatnn izniyle.
Kapak Tasarm: Emine Bora

Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.


Bask ve Cilt: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No.12/197 Topkap, lstanbul
Matbaa Sertifika No: 11931

ISBN-13: 97 8-605-316-036 -6

Eserin btnyle ya da ksmen fotokopisinin ekilmesi, mekanik ya da


elektronik aralarla oalt imas, kopyalanarak internette ya da herhangi bir
veri saklama cihaznda bulundurulmas, 5846 Sayl Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu'nun hkmlerine aykrdr ve hak sahiplerinin maddi ve manevi
haklannn inenmesi anlamna geldii iin su oluturmaktadr.
Saffet Murat Tura

Beynin Glgeleri
BiR PSiKiYATRi FELSEFESi

metis

. .!
iiNDEKiLER

Teekkr ...................................................................................................................................... 9

nsz .......................................................................................................................................... 11

1 Kitap Hakknda 1 ........................................................................................................... 15

2 Kitap Hakknda il: zm Yollar ....................................................................... 35

3 Psikiyatrinin Pratik Sorunlar 1:

Sosyal Deerler Sorunu ........................................................................................... 48

4 Psikiyatrinin Pratik Sorunlar il:

Fenomenoloji ve Psikiyatrinin Fenomenolojik Eletirisi ...................... 64

S Psikiyatride Teorik Sorunlar ................................................................................... 81

6 Biyofonksiyonalizm 1: Genel Olarak Fonksiyonalizm ........................... 111

7 Biyofonksiyonalizm il: Fizik ve Biyoloji ......................................................... 122

8 znellik 1: Temel Varsaym: Bir Epistemolojik

Kopu Olarak "Fenomenal Dnya" .................................................................... 138

9 znellik il: NaifGerekilik ve "Fenomenal Dnya" .............................. 148

11 znellik 111: Epifenomenalizm ............................................................................ 189

11 znellik iV: "Ben" ve zdelik ............................................................................. 220

U Rasyonel Fail ve Davrann Anlam ............................. .................................... 256

U Sonu ve Tartma ....................................................................................................... 282


EKLER

Ek 1 : Szasz ...................................................................................................................... 299

Ek2: Foucault .... . . . . . ..................... ............................................................................. 301

Ek 3: ada Bilim Felsefesinde Baz Tartmalar .................................. 306

Ek 4: Sa rtre ve Varoluu Fenomenoloji ..................................................... 312


_
Ek 5: Fodor ...... . . . . . . . . ........ ........... ........... . . . . . ............................................................... 317

Ek 6: Biyofonksiyonel Adan Beyin ......................................................... 321

Kaynaka ............................................................................................................................... 327


TEEKKR

Necmi Budayc'nn genel grelilikle ilgili blmleri kaleme al


mamda byk katks oldu. Ferda Keskin kitabn Foucault ile ilgili
blmlerinin nihai biimini almasn salad.
Cem Say bilgisayar, Yapay Zeka, robotbilim ve beyin modellen
mesiyle ilgili blmlerde yardmn esirgemedi. Eda aa yaratc
eletirileriyle baz argmanlanmn son halini almasna katkda bu
lundu. Tabii bir de genler: Ufuk Tura, Melisa Kurtcan ve Asude Tu
ra merak ve heyecanlaryla bu almay srdrebilecek azmi verdi
ler bana. Nurdan Grbilek'in kitabn her bir satrnda byk emei
var.
Hepsine ayn ayn teekkr ediyorum.
N SZ

BU KTAPTA psikiyatrinin baz temel problemlerinden yola karak


bildiimiz evren blgesindeki en byleyici varlk tarznn, insann
ontolojik yapsn aratrdm. Bu almada nihai bir sonuca ulaa
masam da nemli bir aama kaydedebildiimi sanyorum. Gndelik
yaamda olduumuzu sandmz varlk tarz olmadmz gstere
rek dnyann yeni bir kavran tarzn da ortaya koymaya altm.
Bu yeni kavray tarz psikiyatrinin kkl problemlerini zmek ba
kmndan da temel alnmas gereken bir ereve oluturuyor.
Bu almay son tahlilde bir psikiyatri felsefesi olarak nitelesem
de aslnda ne felsefenin ne de psikiyatrinin alldk snrlar ere
vesinde deerlendirilebileceini sanyorum. nk felsefi alma
larda alk olmadmz kadar somut olgu durumlarna yer veriyor.
te yandan klasik psikiyatrik bilimsel almalarda alk olmad
mz uzun akl yrtmelere de dayanyor. Ama kitabn psikiyatriyle
felsefe arasnda bir ara alan oluturduunu da sanmyorum. Ben bu
almay daha ok bilimle felsefe arasnda yapc bir diyalog olarak
deerlendirmek eilimindeyim - sonuta iki tarafn da karl kaca
n umduum bir diyalog. Aslnda ulamak istediimiz ey "haki
kat" olduuna gre almann nasl bir akademik ekmeceye yer
letirilecei de ok nemli deil, kitap zaten kendi zgn yolunu bu
luyor.
Bu kitab ilk kez otuz be yl kadar nce, gen bir psikiyatri asis
tanyken yazmak istemitim. Ama bu almann temel fikirlerinin,
merak ve sorunlarnn kafamda filizlenmeye balamas ok daha da
12 BEYNN GLGELER

nce, tp fakltesi ikinci snfta bir sinir sistemi fizyolojisi dersinde


Penfield deneylerini renmemle balamt. Bu deneyler insan bey
ninin baz nral yaplarnn zararsz elektriksel uyaranlarla uyarl
masnn eitli fenomenal deneyimlere yol atn gsteriyordu.
Geen yzyln balarndan itibaren biliyor olmamza ramen doa
bilimsel adan nasl aklanabilecei konusunda haa ufak bir fikri
mizin dahi olmad bu artc doa olay aslnda her gn kafatas
mzn iinde geen muazzam kozmik srelerin, yani beynin nral
(fiziksel-kimyasal) faaliyetlerinin bir fenomenal yaant oluturma
snn deney ortamnda aka ortaya konmasndan baka bir ey de
ildi. Demek ki bildiimiz doadaki en byk sr en yakndan tan
dmz sandmz, hatta olduumuz eydi: bizdik. stelik bu b
yk srr zecek olan da bu srrn bizde tezahr ettii organd: be
yindi. Beyin kendi srrn zebilir mi? Bylenmitim.
Psikiyatrinin btn teorik sorunlar bu byk kozmik srla ilgili
dir.
Krk yllk bir dnsel servenin sonucu olan bu kitapta bu ina
nlmaz doa olaynn aklamasn veremesem de bilimin gelecekte
verecei aklamann nasl bir zeminden hareket etmesi gerektiinin
en azndan baz nemli ipularn yakalayabildiimi sanyorum.
Psikiyatri felsefesinin bildik sorunlarnn yeni bir teorik ereve
de yorumlanmasyla alan kitabn sekizinci blmnden itibaren,
Althusser'in deyimiyle bir "epistemolojik kopu" meydana geldi.
Bu kopu "bilin" kavramnn "fenomenal dnya" kavramna mu
tasyonuna dayanyor. nsana ilikin sorunlarn bu yeni kavramla ele
alnmas gerek gnlk yaamn naif ontolojisine, gerek analitik zihin
felsefesine, gerek psikiyatri, hatta nrobiyolojiye (nrobilime) szan
ak ya da rtk Kartezyenizmin nihai sonunu hazrlad, yeni bir in
san anlay gelitirmemi salad.
Aslnda uzun yllardr taycs olduum teorik vazifenin ka
nlmaz sonucuydu bu durum. Tpta uzmanlk tezimde ( 1986) Jac
ques Lacan'n dile dayandrd psikanalitik grlerinin, beynin en
formatik srelerinin "nral dili"yle ilikilendirilebilecei fikrinden
yola km ama "anlam" konusunda net bir sonuca ulaamamtm.
Daha sonra konuya yeniden bir giri nitelii tayan Histerik Bilin'
te (2007) yeterince sistematik olmayan bir dnceyle fenomenolo-
NSZ 13

ji problemine geri dndm ve "fenomenal bilin"le beynin ilikisi


nin ne olabilecei konusunda baz speklasyonlar gelitirdim. An
cak ele aldm problemi "bilin" kavramyla dnmem yeni bir tip
Kartezyen anlay gelitirmeme yol amt sadece. Bu sefer de be
yin bir "bilin", bir "zne" olmutu adeta.
Bu nihai almamda ulatm sonulara en ok yaklatm ki
tabm Madde ve Mana. Rasyonalitenin Kkeni dir (20 1 0). Orada yo
'

lu yarlamtm. O almamda rasyonalitenin insan aklna zg ol


mayp evrim srecinde gelien temel biyolojik bir zellik olduunu
gstermem nemli bir aamayd. Gene o kitapta kta Avrupas yo
rumsamac geleneiyle balantl bir natralist yorumsama geliti
rerek anlam problemini zmeye almtm. Madde ve Mana nn '

rasyonalite ve anlamla ilgili temel kavrayn bu kitapta Anglosak


son fonksiyonalizminin belli bir yorumu erevesinde yeniden de
erlendiriyor ve geni lde koruyorum. Ancakfizikalist vurgusu
n planda olan Madde ve Mana, rasyonalite ve anlam konusunda bir
ilerleme saladysa da fenomenal yaantlarn ele alnmas bakmn
dan beni tatmin eden bir argman gelitirmeden anti-Kartezyen bir
sonuca ulamt. Dncemi arzuladm sistematik dzeyde sr
drmemi salayacak kavramsal aralardan yoksundum. te natra
lizmi temel alan bu kitapta meydana gelen kavramsal "mutasyon",
yani "fenomenal bilin" yerine "fenomenal dnya" kavramn geli
tirmem bu bakmdan nemli. Fenomenal yaantlarn bilincin ieri
i olmadn, tam tersine bilincin, beynin baz nral faaliyetleriyle
oluan fenomenal dnyann ieriklerinden biri olduunu gstererek
dnce dnyasnn naif ya da sofistike her alanna szm rtk Kar
tezyenizmin nihai sonunu hazrlayan bir argman gelitirme imkan
verdi. Sekiz-on ikinci blmlerde okuyacanz bu argman daha
nceki almalarmdan da "epistemolojik kopu" bir bakma.
Bu kitabn "teorik antihmanizma" ya da "immanent felsefe"yle
akrabal bir baka almann konusu olabilir. Bu kitapta sadece ar
gman yerletirmeye altm. Ne gibi sonular olabileceine son
ra bakarz.
1
KiTAP HAKKINDA 1

"Filozoflarla biliminsanlan ayn teknededir."

WILLARD VAN ORMAN QUINE


Word and Object

1. Giri

Bu kitab yazma fikri otuz be yl kadar nce psikiyatri asistanl


mn ilk yllarnda ortaya kt. Galiba her ey psikoz ve nevroz ser
visleri arasndaki merdivenleri inip karken oldu, yle hatrlyorum.
Tp fakltesine girmemde psikanalize duyduum merak nemli bir
rol oynamt. Ama fakltede (lise yllarnn esas heyecan konusu
olan fizik ve felsefeden sonra) bu kez biyolojinin mkemmel d
nce tarzn kefetmem, psikiyatri asistanl kadrosu kazanmama
ramen hukuki nedenlerle atamamn yaplamamas zerine beyin
fizyolojisi almak zere fizyoloji asistan olarak meslee bala
mam iin rengini deitirmiti. imdi psikanalizin yan sra organik
psikiyatri de ilgi alanma girmiti.
O zamanlar dnya psikiyatrisinde gnmzn bilisel-davran
modeli bugn olduu kadar n planda deildi. Psikiyatride psiko
dinamik ve btn dnemlerde olduu gibi organik psikiyatri ekolle
ri barol oynuyordu. Bu kitapta psikodinamik psikiyatriyi, psiki
yatride "anlama" modelinin en azndan baz bakmlardan tipik say
labilecek bir rnei olarak alyorum. Kitap boyunca psikodinamik
psikiyatri iin sylediklerim bilisel, fenomenolojik ya da varolu-
16 BEYNN GLGELER

u yaklamlar iin zellikle de yorumsamac yaklam iin, yani or


ganik modeli mutlak temel olarak almayan, u ya da bu ekilde "an
lama" diyebileceimiz bir modeli temel alan tm teorik yaklamlar
iin de az ok geerlidir. Psikodinamik ekolden daha ok sz etme
min nedeni, sz konusu okulu daha iyi bilmem.
Asistanlmla ilgili hukuki problem zlp psikiyatri reni
mime baladmda kendi isteimle iki serviste birden grev aldm.
Sabahlar ar vakalann bulunduu st kattaki kapal psikoz servi
sinde geiriyor, leden sonra alt kattaki nevroz servisinde psikote
rapi tekniklerini renmeye alyor, ou zaman da iki servis ara
snda mekik dokuyordum. Sannn psikiyatrinin ar sorunu da ba
na ilk kez iki kat arasnda gidip gelirken, bir bak asndan dieri
ne hzl geilerim srasnda kendini hissettirdi.
Thomas Kuhn ( 1962) "paradigma" adn verdii olaan bilim d
nemlerinde biliminsanlarnn mevcut bilim anlay erevesinde
problem zdklerini, bilimlerinin temelindeki derin problemlere
duyarsz kaldklarn syler. Kuhn'a gre eitimini henz tamamla
mam gen biliminsanlar bu gibi problemleri fark etmekte, nem
semekte daha elverili durumdadr. Doru olabilir: Ben de meslee
henz adm attm yllarda iki servis arasnda mekik dokurken da
ha sonra tm dnsel yaammn merkezine yerleecek bir prob
lemle tanm oldum.
Kapal psikoz servisinde ar vakalar vard; bunlara yaklam tar
z organik psikiyatriydi. Hastalarla semptomlarn saptamaya yne
lik grmeler yaplyor, tbbi model gerei tan konuyor, beyindeki
organik patolojiye uygun ila seilerek ya da elektrookla tedavi
edilmeye allyordu. Hastalar kt koullardayd. Tartmalar da
ha ok o gn iin yeni bir bilgi saylan beyindeki kimyasal yolaklar,
bunlardaki muhtemel patolojiler, o zamanlar henz ok gelimemi
olan genetik zerinde younlayordu. ahslar yok, sadece beyinler
ve semptomlar vard. Semptomlar aklamaya alyorduk.
Nevroz servisindeki havaysa bambakayd - psikiyatrinin br
yz. Koullar iyiydi. Beyinler yok, ahslar vard. Zaten hafif olan
semptomlar ikinci plandayd. Grmeler daha ok insani sorunlar
zerinde younlayor, tartmalar hastalarn davranlarnn sebep
lerini anlamaya dnk bir yorum almas eklini alyordu. Temel
KTAP HAKKINDA 1 17

tedavi ekli eitli psikoterapi tekniklerinden oluuyordu.


ki kat arasndaki yolculuklarm srasnda anladm ey, psiki
yatrinin iki temel okulu arasndaki fark deildi tabii; bunu zaten bi
liyordum. Esas anladm, her iki okulun da kendi ilerinde bile ele
alndnda bir kavram kargaas iinde olduuydu. Liseden beri fel
sefeyle ilgiliydim; iine dtm bu gezegenin gizemlerini anla
maya alyor, sosyal oyun-gereklie belli bir mesafeden, yadr
gayarak bakyordum. Sannn biraz da bu sayede her iki okulun da
farknda olmadan nasl ve niin sorulan arasnda gidip geldiini,
bunlar kartrdn, tutarl bir teorik zemin oluturamadn d
nmeye baladm. Bu teorik tutarszlk yznden psikiyatride ya
plan almalarn hepsi deilse de ou bana metodolojik olarak ha
tal gelmeye balad.
Bu durumda her iki retinin de pratik liyakatlann kabul etmek
le birlikte teorik olarak pheci bir duruu benimsedim. Bunlardan
biri doru, dieri yanl deildi; her ikisi de kavramsal olarak so
runluydu. Bu dncem yllar boyunca hi deimedi; her iki okul
karsnda bazen meslektalarmn da kafasn kartran eletirel bir
tutum almama neden oldu. Bunun ilk rneklerinden biri, o yllarda
klinik iinde eitli tartmalara yol aan psikiyatride uzmanlk te
zimdi ( 1 986). Yine o yllarda yazdm ilk yazlann da benzer bir
anlay dile getirir (bkz. l 98 l ve l 983).
Otuz be yl boyunca uzmanlk tezimle de yakndan balantl
olan bu kitab yazma cesaretini bulamadm. Bulduum zaman da
baka problemler n plana kt; kendimi baka almalarn iinde
bulduum zamanlar oldu. Bu kitaptaki dncelerin bazlarn psi
kiyatrlar, nrobiyologlar, psikanalistler, psikologlar ve filozoflarla
konuma frsatm oldu elbette; eitli sempozyum, kongre ve bilim
sel toplantlarda konumalar yaptm. nszde de belirtiim gibi ge
riye dnk bir deerlendirmeyle nihai almam olan bu kitabn tez
lerine ulaan yolda iki kitap da kaleme aldm: Histerik Bilin ve
Madde ve Mana. Ama drst olmam gerekirse bu tr almalarm
la ilgili tartmalar bende ou zaman bir dkrkl yaratt. ou
zaman meslektalarm nasl bir problemle uratm anlamaktan
ok hangi ekolden olduumu anlamaya altlar. (Burada bir kez
daha aka sylemeliyim: Bu iki okulun da teorik olarak hatal for-
18 BEYNN GLGELER

mle edildiini dnyorum, ama pratikte iki okula da yaknm; bu


iki yaklamn birbirinin kart deil, uygun kavramsal nlemler
alndnda, baz epistemik geerlilik snrlan iyice tanmlandnda,
belli bir klinik makuliyet erevesinde birbirinin tamamlaycs ha
line getirilebileceini dnyorum.)
Derdimi anlatmaktan umudumu kestiim bir dnemde dnyada
bana baz bakmlardan yakn den, ama ok farkl sonulara ulaan
meslekta ve filozoflarn (Ghami 2007, Thomton 2007) oalmaya
baladn grdm. O zaman hata yapmay gze alarak da olsa bu
kitab kaleme alma cesaretini buldum. Akas bu kitab yazmasam
yalandmda zleceimi dndm. Hata yapmaktan korkmuyo
rum: Eer yanl dnyorsam, en azndan daha doru dnlme
sine zemin hazrlayabilecek bir yanla iaret etmi, problemin net
letirilmesine katkda bulunmu olurum.
Kitabn hikayesine sonraki blmlerde devam edeceim. Ama ar
tk baz felsefi kavramlarla tanmamzn zaman geldi.

i l . Psikiyatrinin temel problemi hakknda baz tespitler

Kitapta psikiyatrinin baz temel problemlerini felsefi dzeyde ta


nmlamay, zmleri yolunda da belli bir mesafe almay hedefliyo
rum. Bu tr psikiyatri felsefesi almalarnda sorunun ne olduunu
anlatmak iin genellikle Thomas Szasz'n antipsikiyatrik argma
nndan ( 1 960) ve ada psikiyatrik dncenin geliiminde nem
li etkileri olan Kari Jaspers'in psikopatoloji anlayndan ( 19 l 3) yo
la klr. Ben de klasik bir al yapacam.
Burada ele alacam birbiriyle yakndan balantl iki sorun yu
ma var. Bunlardan ilki "psikiyatride sosyal deerler sorunu" diye
bileceimiz bir alan. kinci ve esas problemimize de "psikiyatride
elml olmama (incommensurability) problemi" adn verebili
riz. Deerler sorununa Szasz'n "zihinsel hastalklar bir mittir" slo
gannda ifadesini bulan argmanndan hareketle yaklalabilir.
Szasz'a gre psikiyatri tbbi bir bilim olmad gibi "zihinsel hasta
lklar" da tbbi anlamda hastalk deildir. Szasz argmann byk
lde, psikiyatrinin ele ald durumlarn beyinde gsterilebilir bir
organik patolojiye dayanmad tezi zerine kurmutu. Bugn psi-
KTAP HAKKINDA 1 19

kiyatrik durumlarn, e n azndan nemli bazlarnn (izofreni, bipo


lar bozukluk, izoafektif bozukluk vs.) beyinde molekl dzeyinde
dolayl yollardan da olsa gsterilebilir organik bir patolojiye bal
olarak ortaya ktna dair olduka salam kantlar var. Psikiyatrla
rn byk ounluunun tbbi kanaati de bu ynde. Dahas Imre La
katos'un kullandna yakn bir anlamda ana akm psikiyatrik "bi
limsel aratrma program" psikiyatrik durumlarn beyindeki orga
nik (kimyasal) nedenlerini aydnlatmay hedefleyen bir almay
stlenmi durumda ve henz bilinmeyen olgu durumlarnn arat
nlmas ynnde "bilimsel ilerleme"ye (Lakatos 1978) zengin bir im
kanlar alan sunuyor. stelik nrolojiyle psikiyatrinin ortak temel
bilimi olan nrobiyoloji (nrobilim) altn ana giriyor. Bu durum
da Szasz'n antipsikiyatrik argmannn tartma d kald syle
nebilir mi?
Szasz'n argmann Ek l 'de daha ayrntl bir ekilde zetledim.
imdilik Szasz'n tezlerinin ardndaki temel grn psikiyatrik du
rumlarn organik bir bozuklukla ilgili olmasndan bamsz da ele
alnabileceini syleyeceim. Nasl? nce biyolojik "hastalk" kav
ramn dnelim. Hastalk dediimiz biyolojik durumlarda bir or
gandaki (veya sistemdeki) fiziksel-kimyasal bozukluklarn organiz
mada belli fonksiyon bozukluklarna neden olduunu, bu gibi du
rumlarn da ou fiziksel-kimyasal olarak llebilir bedensel be
lirtiler verdiini syleyebiliriz. Bu nesnel durumda bile tbbi hasta
lk kavramnn normatif olup olmad tartmaldr. nk baz fi
lozoflara gre "fonksiyon bozukluu" kavram rtk de olsa doa
bilimlerinde olmamas beklenen normatif bir deerlendirme ierir.
Kitapta bu ilgin tartmay da ele alacam. imdilik psikiyatrinin
ele ald durumlarn bu klasik hastalk anlayna ne lde uygun
olduunu ele alalm sadece.
Belirttiim gibi, genel olarak tbbi hastalk ya da bozukluk kav
ram fiziksel (ve kimyasal) olarak llebilir belirtilere dayanr; has
tann ateini leriz. Elbette hastann znel yaknmalar da sempto
matolojinin bir parasdr. Ama biyolojik fonksiyon bozukluunun
fiziksel (ve kimyasal) olarak llebilir sonulan da olacaktr.
Psikiyatrinin semptom bilgisiyse fiziksel olarak llebilir belir
tilere yer vermez. Psikiyatrik belirtiler fizik biliminin ele ald an-
20 BEYNN GLGELER

lamda fiziksel zelliklerle deil, genel olarak anlam diyebileceimiz


bir baka boyutla ilgilidir. Mesela psikiyatride psikotik durumlarn
en temel belirtisi olan hezeyan, belli zelliklere sahip bir tr "inan"
olarak tanmlanr. rnein Cotard sendromunda hasta kendisinin l
dne, cansz olduuna inanr. Btn garip grnmne karlk
bir inancn hezeyan olup olmadna karar vermenin ltlerinden
nemli birinin de ilgin ve ksmen rtk bir ekilde sosyo-kltrel
normlarla balantl olduunu dnebiliriz. nk garip olsa da
toplumda yaygn olarak benimsenen pek ok inan vardr. Psikiyat
ride bir inanc hezeyan olarak deerlendirmek iin bu inancn top
lumda yaygn olarak kabul gren inanlarn dnda olmas koulu
da aranr. Mesela eer bir toplumda kadnlarn erkeklerden daha de
ersiz varlklar olduuna, kadnlarn otomobil bile kullanmasnn
yasaklanmas gerektiine ya da insanlarn ldkten sonra baka bir
bedende yeniden doduuna ynelik yaygn bir inan varsa, bu gibi
inanlara sahip insanlar psikotik olarak nitelenmeden nce baka l
tlere de bavurulur genellikle. Bir kii kalkp da kendisinin asln
da lm amcas olduunu sylediinde bu durum sosyo-kltrel g
relilie bal olarak Hindistan'da farkl, ngiltere 'de farkl deerlen
dirilir.
in ilgin taraf bu gibi inanlarn yaygn olduklar lde rtk
kalmas, psikiyatrik deerlendirmeye de alnmamasdr. inde ya
admz kltrde yaygn olan inanlar garipsemezken baka kl
trden inanlar garip, hatta sama bulma eilimindeyizdir. Psiki
yatrik deerlendirme de bu kltrel grelilikten nasibini alm g
rnyor. Bu durum da gsteriyor ki psikiyatrik belirtilerin, psiki
yatrlarn aksi yndeki btn samimi abalarna ramen geni l
de sosyo-kltrel normlara bal olarak da tanmland tezi kolay
ca reddedebileceimiz bir tez deildir. Her bilim ele ald alandaki
bilgi nesnelerini tanmlayp snflandrr elbette. Ama psikiyatrinin
ele ald durumlarn ne lde atomlar, gkcisimleri, atomalt par
acklar, mineraller, kanser trleri, enfeksiyon hastalklar trleri,
bakteri trleri, kristal trleri, hayvan trleri, bitki trleri gibi "doal
tipler" (natura/ kinds) olduu tartmaya aktr. Kitapta bu konuyu
da ele alacam. Ama imdiden Szasz'n antipsikiyatrik grlerinin
ruhunun psikiyatrinin gndeminden dmediini dnebiliriz.
KTAP HAKKINDA 1 21

111. Psikiyatride "elml olmama" problemine giri

Kitabn psikiyatride deerler sorunuyla ilgili tartmasnn, "psiki


yatride elml olmama problemi" adn vereceimiz esas prob
lemle ban kurmak iin imdi basit bir durumdan yola kalm: Bir
ahsn elini masann stndeki sigara paketine uzattn dnelim.
Bu davran aklamak iin ahsn sigara imek istediini dne
biliriz. Aynca sigara paketinde sigaralar olduuna dair rtk bir
inancnn olduunu, sigara imesinin arzusunu tatmin edeceini um
duunu varsayabiliriz. Yani ahsn davrann arzu, inan, umut gi
bi ynelmiliklerle (intentionalities) aklarz gndelik yaamda.
Okurun burada geen "ynelmilik" kavramna imdilik nem ver
memesini isteyeceim. Bu felsefi teknik terimle ifade edilen du
rumlarn analizi de kitapta ele alacamz temel konulardan biri ola
cak, ama henz erken. Gndelik yaamda kendimizin ve bakalar
nn davranlarn geni lde bir durum karsndaki inan, arzu,
umut, korku gibi znel psikolojik tutumlarla akladmz iin bu
tr aklamalara "folk psikoloji" de denir (Bermdez 2005).
nemli nokta: Donald Davidson' a gre bu tr aklamalar sebep
gereke (reason) veren aklamalardr (1963). Eer bu tespit do
ruysa bu tr aklamalarn davrann niin yapldn ifade ettiini
syleyebiliriz. Bu tr aklamalar davran rasyonalize ederler,
onun rasyonel olarak anlalabilir bir hareket olduunu gsterirler,
davrann yneldii maksad ve anlamn verirler. Bu durumda ilk
sorumuz u: Sebep-gereke veren aklamalar nedensel aklamalar
mdr? ok nemli bir soru bu: Bir davrann ardndaki bir arzu ya
da inanc bu davrann sebep-gerekesi olarak ifade ettiimizde o
davrann nedenini sylemi oluyor muyuz? Saduyumuz bize
"evet, elbette" yantn vermemiz gerektiini sylyor; gndelik ya
amda yaygn olarak byle dnmeye alz nk. Davidson'n
kendi gr de bu yndedir; o da sebep-gereke veren aklamala
rn bir tr (ama anormal) nedensel aklamalar olduunu kabul eder.
Filozofun niin byle dndn daha sonra ele alalm. nce
soru zerinde biraz daha duralm: "Evet" yantna gvenebilir mi
yiz? Unutmayalm ki her davran fiziksel bir harekettir. ahsn eli-
22 BEYNN GLGELER

ni sigara paketine uzatmas da fizik bilimi erevesinde ele alnd


nda fiziksel bir harekettir. Fiziksel hareketlerse bildiimiz kada
ryla fiziksel yasalara tabi olarak eitli fiziksellerin bata konum ve
momentum olmak zere eitli zelliklerine gre gelien neden-so
nu ilikileri iinde meydana gelir, sebep-gerekelere gre deil. Fi
zikte sebep-gereke yoktur.
Fiziksel sorunsalda elini sigara paketine uzatan ahsn davran
nn nedeni beynindeki belli bir nron grubunun elektriksel olarak
aktive olmasdr. Bu nral durum beynin daha nceki bir nral akti
vasyonunun fiziksel sonucudur ve evresel sinir sistemi zerinden
belli kas gruplarn altrarak sz konusu fiziksel harekete neden
olur. Fiziksel-nedensel aklama bize olayn nasl gelitiini (meka
nizmay) anlatr. Aada daha iyi greceimiz gibi nedensel ak-
lama nasl sorusunun yantdr, niin sorusunun deil.

iV. Psikiyatrideki teorik tutarszln i l k sezgileri hakknda

Demek ki elimizde insan davranna ilikin iki aklama tarz var:


Sebep-gereke veren aklama ve fiziksel-kimyasal nedensel ak
lama. Ayn olayla ilgili olduklarn dnrsek bu aklama tarzla
rnn belli bir ilikisinin olmas beklenir. Peki nedir bu iliki? Bun
lar asla ilikilendirilemeyecek kadar farkl tanmlama biimleri mi
dir, yoksa biri dierine indirgenebilir mi? Yoksa problemin baka
bir zm mmkn m? Mesela belli kavramsal nlemler alnd
nda bunlar birbirini tamamlayan aklama tarzlar olabilir mi?
Problemin psikiyatriyle ban kurmak iin okur hemen psikana
liz (diyelim sebep-gereke veren aklama tarz) ile organik psiki
yatri (diyelim nedensel aklama tarz) arasndaki iliki problemini
dnebilir. Bu okullarn biraz olsun kendi teorik sorunsallaryla il
gili felsefi bir igrleri olsayd belki problemimiz bu olabilirdi.
Ama hayr; bu iki teorik yaklam tarz da hi farknda olmadan ken
di ilerinde ayn problemi tadklarndan aralarnda yaplacak bir
karlatrma basit ve yanl ynelimli bir sezgi salar bize. Bu du
rumu grmek iin nce organik (beyindeki fiziksel-kimyasal) ne
denlere bal olduunu dndmz psikoz durumlarnn temel
belirtisi olarak kabul ettiimiz hezeyan belli zelliklere sahip bir
KTAP HAKKINDA 1 23

inan olarak ele aldmzda ortaya kan duruma bakalm. nan,


sebep-gereke veren aklama tarzna ait, diyelim anlam dzeyinde
bir kavram. Fizik bilimiyle aklayabileceimiz bir kavram deil;
bir fiziksel deil. Peki ama beyindeki bir fiziksel patoloji nasl olu
yor da fizikte yeri olmayan, anlam dzeyinde bir semptomla kendi
ni gsterebiliyor? yle grnyor ki organik psikiyatri hibir kav
ramsal tutarlla sahip olmadan iki aklama tarz arasnda savrulup
durmaktadr.
Buna karlk psikodinamik okul da insan davrann sadece an
lam bakmndan betimlemekte deil, bir tr ("insanbilimlerindeki
ne benzer tarzda") nedensel aklamasn verdii konusunda iddia
ldr (Wallace 1 983). Ama bu okul da her davrann fiziksel bir ha
reket olduunu unutur. Fiziksel bir harekete de fiziksel saikler neden
olur, sebep-gerekeler deil. Buradan baknca psikodinamik psiki
yatrinin davranlarn nedeni olarak sunduu sebep-gereke veren
kavramlarn nedensel bir aklama verdii ok pheli grnr. Bu
okul davrana ilikin niin sorusunun yantm verir bize, nedensel
aklamayla yantlayabileceimiz nasl sorusunun deil. ("Niin"
sorusu teleolojik bir aklama bekler bizden, bir maksat ortaya koy
mamz. Bilimde "nasl" sorusuysa bir olay doa yasalar ereve
sinde neden-sonu ilikileri iinde aklamamz bekler). Bu okulun
mesela otistik, izofrenik, bipolar, fobik ya da obsesif davranlarn
nedenlerini(!) aklad tezi hayli sorunlu bir tezdir. te tam da bu
rada ilk asistanlk yllarndan beri beni megul eden, psikiyatrinin te
mel sorununu grmeye balyoruz. Her iki okul da farkl aklama
tarzlarn srekli birbirine kartnyor. imdilik ilk sezgilerle yetini
yorum; problemi zamanla daha net grmeye balayacaz. Bu prob
lem (sebep-gereke veren aklama tarzyla doabilimsel-nedensel
aklama tarz arasndaki ilikinin nasl kurulabilecei ya da niin
kurulamayaca problemi) ada felsefenin de temel problemlerin
den biridir. nk insanla ve davranlaryla ilgili bu iki farkl ak
lama tarz iki farkl, hatta uzlamaz insan anlay, hatta ontoloji or
taya koyar. Bunlar arasndaki iliki problemi Aristo'dan beri temel,
belki de en temel felsefi problemlerin kkeninde yer alr.
nemli bir nokta da bu problemin dorudan deneye ya da gzle
me dayanan bir zmnn olmamas. nsan davranm hangi de-
24 BEYNN GLGELER

ney koulunda ele alrsak alalm doabilimsel-nedensel aklamay


la sebep-gereke veren aklama tarz arasndaki ilikinin mahiyeti
problemiyle karlarz. phe yok ki her trl bilimsel bilgi u ya
da bu ekilde, uzaktan ya da yakndan deney ya da gzlemle ba
lantldr. Bu balantnn mahiyetinin ne olduu pek ok felsefi tar
tmaya yol aacak kadar karmak bir problem olmakla birlikte ge
nel saptamamzn doru olduunu varsayabiliriz. Bununla birlikte
kimi problemlerin deneysel bir zm yoktur. Bu gibi problemler
deneyin, onu dndmz kavramalarla ilgili ynyle ilikilidir.
Ne demek istediimi ana hatlaryla yle anlataym. Basit bir serbest
dme olayn dnelim. Ayn olay Aristo felsefesinin kavramla
ryla da, Newton'n ktle ekim yasasyla da, Einstein'ln genel g
relilik kuramyla da dnebiliriz. Deneyin konusu olan olay neyse
odur; deimemitir; deien onu dndmz kavramlardr.
te buradan hareketle baz problemlerin neden sadece kavramsal d
zeyde yer aldn, deneysel bir zmnn olmadn sezmeye
balayabiliriz. Yukardaki rnekler elbette deneyle daha yakn ba
lantl teorik durumlarla ilgili; bu gibi kavramsal durumlarn deney
le ilikisi u ya da bu ekilde kurulabilir. Baz problemlerse deney
den hayli uzak kavramsal bir dzeyde yer alr. nsan davrannn bir
hareket olarak nedensel aklamasyla maksatl ve anlaml ynn
ele alan sebep-gereke veren aklamas arasndaki ilikinin mahi
yeti problemi de kavramsal bir problemdir; deneyle (daha dorusu
deneyin konusu olan ve ne ise o olan olayla) ok uzaktan ilikilidir.
imdiye kadar ilerlediimiz yolun ilgin ynlerinden biri de her
iki aklama tarznn tek balarna ele alndnda davrann dier
yzn ihmal ediyor olduunu gstermesi: Biri davrann anlam
n aklayamaz, dieri fiziksel bir hareket olmasn. Bu noktada sz
konusu aklama tarzlar arasndaki ilikinin ne olduu sorusunun
niin psikiyatrinin temel problemi olduunu daha net grmeye ba
lyoruz. Psikiyatrik aklamann tam ve tutarl olmas iin doabi
limsel nedensel aklamayla sebep-gereke veren aklamalarn(da
ha temelde "nasl" ve "niin" sorularnn) arasndaki ilikinin ne ol
duunu aka ortaya koymas gerekir.
Fiziksel bir olay ancak bir baka fiziksel olaya neden olabilir. O
halde nasl oluyor da psikotik durumlarda beyindeki fiziksel bir ola-
KTAP HAKKINDA 1 25

yn belli zelliklere sahip bir inan (yani felsefi teknik terimiyle bir
"ynelmilik") eklinde belirti verdiini syleyebiliyoruz? Bir inan
olarak hezeyan ilk bakta fiziksel bir durum olarak grnmyor. Ya
da beyindeki fiziksel durumla hezeyan (belli zelliklere sahip inan)
ayn olayn iki farkl tanmlama dzeyinde ortaya kan zellikle
riyse, bu tanmlama dzeyleri arasndaki iliki nedir? Ya da psiko
dinamik okul davrann arzu, inan gibi fiziksel olmayan kavram
lara dayanan bir aklamasn verdiinde davrann fiziksel bir ha
reket olmasn nasl aklayacaktr? Psikiyatri hibir teorik nlem
almadan bir tanmlama dzeyinden dierine ftursuzca srarken
nemli bir metodolojik-epistemolojik hata yapmaktadr. Tekrarlyo
rum: Gnmzdeki psikiyatrik almalarn hepsi deilse de ok
nemli bir ksm bu metodolojik hatay paylar.
Bu noktada bugn psikiyatride temel hastalk durumlarnn orga
nik nedenleri birer birer aydnlatlrken Szasz 'n antipsikiyatrik ele
tirisinin ardndaki temel grn yantlanmam bir problem olarak
niin hala ortada olduunu daha iyi sezmeye balayabiliriz. Psiki
yatrinin ele ald durumlarn nedeni organik olsa dahi psikiyatrik
semptomatoloji sebep-gereke veren aklamann arzu, inan gibi
kavramlarna yer verdii oranda sosyo-kltrel normatif deerlen
dirmeden arnabilmi, biyolojik bir doa bilimi statsne ulaabil
mi midir? yle grnyor ki psikiyatri ilgin bir kavakta yer al
yor:
nrobiyolojik (nrobilimsel) bir bilim olarak psikiyatri nasl
mmkndr?

V. Sebep-gereke veren aklamann rtk koullar

Bu ilk blmde sorunun eitli ynleri hakknda belli bir ainalk


oluturmak istiyorum yalnzca. Sorunu cepheden karmza almak
izleyen blmlerin vazifesi olacak. imdilik biraz daha derinleip
netleelim. Sebep-gereke veren aklama tarz bir tr yorumlama
dr aslnda ve birtakm nkabullere, varsaymsal koullara dayanr.
Peki hangi koullara?

a. ncelikle, davranlarn sebep-gereke vererek akladmz


varln rasyonel bir fail (agent) olduunu varsayarz. Burada rasyo-
26 BEYNN GLGELER

nel fail (ya da ahs) derken, sz konusu varlk tarznn arzu, inan,
umut gibi ynelmilikleriyle davranlar arasnda az ok belli bir
mantki tutarllktan sz ediyorum. Aynca davrann yorumlayarak
akladmz varln ynelmilikleri arasnda da belli bir tutarllk
olmas gerekir. Mesela ahs Ankara'nn stanbul'un dousunda ve
Diyarbakr'n da Ankara'nn dousunda olduuna inanyorsa stan
bul'un Diyarbakr'n batsnda olduuna da inanmas gerekir. Ya da
rasyonel fail (ahs) eer Paris'e gitmek istiyorsa tutup New York'a
giden bir uaktan bilet almamaldr. Davranlar maksadna uygun
olmaldr. Pek ok filozofa gre sebep-gereke veren yorumlarla
davran aklamak iin faile atfettiimiz bu rasyonel tutarllk il
kesi sebep-gereke veren yorumlama yoluyla aklamann temel ko
ullarndan biridir. Rasyonel olarak tutarl olamayan bir varlk tarz
nn davranlarn sebep-gereke vererek aklayamayz. Szgelimi
Donald Davidson yorumlamann, yorumlanan varlk tarznn rasyo
nalitesini (tutarlln) maksimize ya da en azndan optimize etme
ye dayand grndedir (the principle ofcharity) (1 967 ve 1 973).

b. Buna karlk John McDowell yorumlamann (sebep-gereke


veren aklama tarznn) bir baka ynnn altn izer. Nedensel
aklama normatif deilken sebep-gereke veren yorumlar norma
tiftir (bkz. Bermfidez
2005 : 42). Yani yorumlanan varln rasyonel
tutarllkla davranmasbeklenir, gerekir. Eer ahs Paris'e gitmek
istiyorsa New York'a giden bir uaktan bilet almamaldr. Rasyonel
tutarllk beklentimiz normatiftir. Oysa fiziksel bir hareket normatif
olarak deerlendirilemez.

c. Yorumlamann bir baka ynne bakmak iin yukarda sordu


umuz, ama tam olarak yantlamadan braktmz bir soruya geri
dnelim. Sebep-gereke veren aklama tarz (yani yorum) doa bi
limlerinkinden farkl da olsa bir tr nedensel aklama tarz mdr?
Bu nemli soruya yant vermeden nce ksaca doa bilimlerindeki
nedensel aklamann modem bilim felsefesinde nasl anlaldna
bakalm. ada nedensellik anlay Hume'dan kaynaklanr ve Da
vidson bu aklama tarznn baz zelliklerini yaygn olarak kabul
grecek ekilde formle etmeyi baarmtr. imdilik altn izmek
KTAP HAKKINDA I 27

istediim nokta, bu anlaya gre nedensel aklamalarn doa ya


salarna dayanddr ("the princip/e of the nomological character of
causality") (Davidson 1 969).
Bu aamada okuru uyarmak istediim bir nokta var. Kitapta tart
acam problem pek ok nemli yan tartmay da beraberinde ge
tiriyor. Bunlardan biri de nedensellik anlaydr. Ancak btn bu
yan tartmalar hakkn vererek stlenmek kitabn akn ciddi e
kilde bozaca iin bunlara fazla dokunmuyorum. Nedensellik me
selesi de ada bilim felsefesinin temel tartma alanlarndan biri
dir.1 Burada doa bilimlerinde nedensel aklamalarn bir ya da da
ha ok doa yasasna bal olarak verilen aklamalar olduunu, ay
nca bu gibi aklamalarda nedensel mekanizmann aydnlatlmas
nn, yani nasl sorusunun yantlanmasnn da nemli rol oynad
n belirtmekle yetinmek zorundaym. Demek ki bir olayn nedensel
aklamas en az iki koulu salamamz gerektiriyor: Sz konusu
olay doa yasalar altnda grmek ve bu yasalarn somut olayda na
sl bir mekanizmaya yol atn ortaya koymak. En azndan imdi
lik nedensel bir aklamann tam ve tutarl olmas iin bu iki koulu
salamas gerektiini dnebiliriz.
Gnmzde bu klasik nedensellik anlaymz ciddi bir ekilde
gzden geirmemizi gerektiren en nemli gelime kuantum meka
nii elbette. Ama bu kitapta kuantum mekaniiyle ilgili tartmala
ra girmeyeceim. Baz sebepleri var bunun. lk olarak gnmz bi
yolojisi hata klasik dzeyde fizik-kimya aklamalarna dayanyor;
bir kuantum biyolojisi kurulmu deil henz. kinci nedenim eer
kuantum olaylarn sz konusu etseydim bile gene de tartmamzn
ve ulaacamz sonucun ciddi bir ekilde deimeyecek olmas. Bu
nedenle okur, psikiyatride sebep-gereke veren aklama tarzyla do
abilimsel nedensel aklama tarz arasnda ilikiyi aratrrken as
lnda sadece sebep-gereke veren aklama tarzyla doabilimsel (fi
ziksel-kimyasal) aklama tarz arasndaki iliki problemini gz
nne aldm dnebilir. Nedensellikle ilgili anlay klasik d-

l. Konuyla ilgili fikir sahibi olmak iin u kaynaklara baklabilir: Uebel (2008
Arabatzis (2008), Woodward (2008), Lange (2008), Hitchcock (2008), Loewer
(2008), Achinstein (2008), Glennan (2008).
28 BEYNN GLGELER

zeyle snrlayp da kuantum mekaniini sz konusu etmememin bir


baka nedeni de kitapta ulatm sonucun "string theory" ya da "M
theory" ile daha iyi badaabileceine ynelik sezgim. Ama tabii bu
gibi alanlara hi girmeyeceim bu kitapta. Okuru, sebep-gereke ve
ren aklamayla doabilimsel nedensel aklama tarz arasndaki
iliki problemini ele alrken aslnda sebep-gereke veren aklama
tarzyla nedensel olsun olmasn doabilimsel (fiziksel-kimyasal)
aklama tarz arasndaki iliki problemiyle kar karya brakmak
istediimi syleyerek uyarmakla yetineyim sadece.
Nedensellikle ilgili bu yan tartmadan tekrar konumuza dne
lim. Sebep-gereke veren aklamalarn belli bir yasa grubuna tabi
olduu hayli tartmaldr. Aralarnda Davidson'n da bulunduu pek
ok filozofa gre bu tr aklamalar yasaszdr ( 1 969). Bununla bir
likte Davidson sebep-gereke veren aklamalarn bir baka bakm
dan (ama anormal) nedensel aklamalar olduunu savunur ( 1 963).
Bu anlayn sonucu daha sonra ele alacamz "anormal tekilik"tir
(anomalous monism).
Yeni-Wittgensteinc gelenek ise sebep-gereke veren aklama
larn davrann neden 'ini deil, niin'ini verdiini dnr (Ber
m1dez 2005 : 53). Bir baka deyile sebep-gereke veren aklama
lar "neden" sorusunun deil "niin" sorusunun yantdr. "Niin" so
rusunun "davrann maksad"yla balantl olduunu dnebiliriz.
Dolaysyla bu Wittgensteinc erevede yorumlar nedensel akla
malar deildir. Bu kitaptaki anlaym bu konudaki neo-Wittgens
teinc grle belli bir yaknlk arz ediyor; sebep-gereke veren ak
lamalarn nedensel aklamalar olduunu kabul etmiyorum. Neden
lerini ileride tartacam.
Sebep-gereke veren yorumlarn nedensel aklama sunduunu
savunan bir baka grup filozof ise kar-olgusal (counteifactual) akl
yrtmeden faydalanr. Basite yle: Eer bir davran aklamak
iin sunduumuz sebep-gereke olmasayd o davran meydana ge
lecek miydi? Yantmz "hayr"sa ve ayn sebep-gerekenin olduu
deiik koullarda ayn davrana bir yatknlk varsa, sz konusu se
bep-gereke sz konusu davrann nedeni veya nedenlerinden biri
dir (Bermudez 2005: 53). Byle bir yaklam ciddiye alabilir miyiz?
Diyelim ki gne domasayd gndz olmayacakt ve ne zaman ki
KTAP HAKKINDA 1 29

gne doar o zaman gndz olur. Kar-olgusal akl yrtmenin


koullarn salayan bu saptama ilk bakta nedensel bir aklama
gibi duruyor: O halde gnein domas gndzn nedenidir. Bu tr
akl yrtmeler kavramlar aka grmemizi engelliyor. nk kar
-olgusal akl yrtme naif bir nedensellik anlayna dayanr; ger
ekten de gnein domasn neden, gndz de sonu gibi ele ala
biliriz gndelik yaamda. Oysa gnein domasyla gndz olmas
zaten ayn olaydr (aralarnda nedensel iliki yoktur). Esas nedensel
mekanizma (dnyann kendi ekseni etrafnda dnmesi vs.) gne
sisteminin btnn anladmzda aydnlanr.
Bir baka rnek vereyim: Eer saatler nce 6'y gstermese 6:01 'i
gsterecek miydi? Ve ne zaman ki saatler 6'y gsterir, bir dakika
sonra genellikle 6:01 'i de gsterir. O halde kar-olgusal akl yrt
meye gre saatlerin 6:01 'i gstermesinin nedeni 6'y gstermesidir.
Halbuki saatlerin 6, 6:01 gibi ardk fonksiyonel durumlar almas
nn nedeni saatin fiziksel mekanizmalarna dayanr.
Bu nedenle yorumun nedensel bir aklama sunduuna ilikin
kar-olgusal akl yrtmeyi ciddiye alamyorum.

d. Burada en azndan imdilik ayrntsna giremeyeceim "zi


hinsel neden olma" (mental causation) konusu da zihin felsefesinin
nemli problemlerinden biridir (Kim 1 998, Yablo 1 992). Bu nokta
da altn izmekle yetineceimiz durum u: Sebep-gereke veren
aklama tarzna dayanan zihinsel sreler sz konusu olduunda
bunlarn semantik ierikleri, yani anlamlan yoluyla nedensel etkile
rinin ortaya kt dnlr. Bir baka deyile eer bir inan ba
ka bir inanca, arzuya veya davrana neden oluyorsa bu "nedensel"
iliki sz konusu inancn anlam zerinden ortaya kar.

e. Buraya kadar sebep-gereke veren yorumlarn gnmz filo


zoflar tarafndan nasl anlaldn ksaca ifade etmeye altm.
Akas bu zette eksik olan noktann teleoloji (ereksellik) sorunu
olduunu dnyorum. Elini masadaki sigara paketine uzatan ahs
rneini hatrlayalm. B u davran aklamak iin verdiimiz se
bep-gerekeler bir bakma ahsn maksadn dile getirmektedir. Bu
nedenle sebep-gereke veren aklamalarn hepsinin deilse de ba-
30 BEYNN GLGELER

zlarnn, zellikle arzuya dayanan aklamalarn teleolojik bir zel


lii olduunu kabul edeceim. Bu tespitin nemle altn iziyorum.
leride sebeplerini greceiz.

v. Elml olmama

nemli bir noktaya geliyoruz. Temelde nedensellie dayanan doa


bilimsel aklama tarz sebep-gereke veren aklama tarzyla hibir
ekilde rtmyor. Doabilimsel aklama "nasl" sorusunun yan
tdr, "niin" sorusunun deil. Bu aklama doa yasalarna ve me
kanizmalara dayanr, fizikte (temel doa biliminde) rasyonel fail ol
mad iin rasyonel tutarllk da aranmaz, fizikte anlam bir neden
olamaz, fizik normatif olmad gibi maksat ve teleoloji nosyonlar
na da yer vermez.Yani en temel teorik dzeyde (fiziksel olarak) par
as olduumuz doa (evren) insan davrann akladmz tarz
daki sebep-gerekelerle tanmlanmaz. O halde ya biz evrende ok
zel varlklarz ya da kendimizi deerlendirirken fena halde yanl
yoruz. Bu iki aklama tarz arasndaki uyumsuzlua imdiden "e
lml olmama problemi" adn verebiliriz. Bu tr problemlerin
esasn daha sonra aklayacam. Psikiyatride sz konusu aklama
tarzlar birbirine indirgenemeyecei gibi (Sarkar 2008) birbirinin ta
mamlaycs olarak bile grlememektedir.
Eer psikiyatrinin temel problemi bir elml olmama proble
miyse zm ne olabilir? nsana ilikin bu ikifarkl aklama tar
z arasnda belli bir iliki kurabilmek asndan ne yapmak gerekir?
te bu kitabn zmeye alt problem, sadece psikiyatrinin deil,
ada felsefenin de temel problemi olan bu problemdir.

Vll. Anlamak ve aklamak: Kari Jaspers

Buraya kadar problemi daha ok, ngilizce konuulan lkelerdeki


analitik felsefe geleneinin kavramsal erevesi iinde ele aldm.
Kari Jaspers'i anladmzda bu kitabn temel probleminin niin
"psikiyatride anlama problemi" olarak da nitelenebileceini daha iyi
greceiz. yleyse imdiye kadar sylenenlerin bir lde de olsa
kta felsefesindeki karln grmek iin Jaspers 'in psikiyatri anla-
KTAP HAKKINDA 1 31

yna bakalm. Burada byk psikiyatrn daha ok psikiyatride an


lamak ile aklamak arasnda koyduu kartl n plana karaca
m (Jaspers 1 9 1 3 ; aynca bkz. Schwartz 2004).
Analitik gelenekte sebep-gereke veren aklama tarz olarak ni
telenen durumun kta Avrupas dncesindeki karl bir lde
"yorumsama" (hermeneutics) ve "anlama" kavramlaryla verilebilir.
Jaspers, Wilhelm Dilthey'a ( 1 883), hatta daha da erken dnemlere
kadar geri gtrebileceimiz bu kavramlara dayanan bir Alman fel
sefe geleneinden ve Max Weber'den geni lde etkilenmitir. Bu
gelenek erken pozitivizmle (August Comte 'la) tartmas ereve
sinde daha iyi kavranabilir. Comte'un insan bilimleri iin doa bi
limlerinin aklama modelini nermesine karlk bu Alman dn
ce gelenei insan bilimlerinin (ya da Tin bilimlerinin) anlama ve yo
rumsamaya dayanmas gerektiini savunmutur (Piaget 1970). Yo
rumsama ve anlama kavramlarnn imdiye kadar sebep-gereke ve
ren yorum erevesinde gelitirdiimiz anlayla tam olarak rt
memekle birlikte bunlarn belli bir yaknlk arz ettii de aktr. n
k en azndan psikiyatri zelinde anlama, ahsn niin yle dnp
davrandn anlama eklinde dnlebilir. Bu da sebep-gereke
veren aklama dediimiz durumla yakndan ilikilidir. Bu nedenle
sadece psikiyatri balamyla snrl kalmak artyla sebep-gereke
veren yorumlamayla "yorumsama", bu yorumlarla elde edilen bilgi
durumuyla "anlama" arasnda bir aynlk deilse de trdelik gr
yorum.
Jaspers "tretimsel adan (genetically) bir psiik olayn dierin
den nasl ortaya ktn empati yoluyla anlamak"la "nedensel ola
rak aklamak" ( 1 9 1 3) arasnda bir kartlk kurar. Anlamann em
patiyle ilikilendirilmesi, anlamann bir baka insan dorudan an
lama demek olduunu ortaya koyuyor; atomlar ya da yldzlar, ba
ka insanlar (mesela empatik olarak) anladmz gibi anlayamayz.
Ancak Jaspers psikiyatrinin bu iki yaklamdan da, "anlamak"tan da
"aklamak"tan da vazgeemeyecei grndedir. Bu durum muh
temelen Weber etkisinden kaynaklanyor. Oysa Dilthey asndan
iki yaklam arasnda radikal bir kartlk sz konusudur yalnzca;
insan (ya da Tin) bilimleri bu ikisinden birini, anlamay semelidir.
Jaspers 'in, Weber'in sosyolojideki ikili tutumundan da etkilenmi
32 BEYNN GLGELER

olmas bir yandan fenomenolojik psikiyatriye, dier yandan da or


ganik psikiyatriye yaknln aklayabilir. Aynca Jaspers 'in psiki
yatriyi insan bilimleriyle doa bilimlerinin kesime noktasnda gr
dn de varsayabiliriz.
Jaspers anlamay temel bir insani etkinlik olarak grd iin bir
bakma Hans-Georg Gadamer'in eserini ( l 960) nceler. Ama iki ya
zarn empati konusunda anlat sylenemez. Bilimdeki nedensel
aklamann doa yasalarna dayandm gayet iyi kavram olan
Jaspers bu durumun psikopatoloji alannda yarat glklerin de
farkndadr. Anlamaysa psiik bir olayn dier psiik olaylardan na
sl ortaya ktn anlamaktr. Bu anlama anlayn Anglosakson li
teratrndeki "zihinsel neden olma" kavramna benzetebiliriz. An
lama szel ierik, kltrel faktrler, ahsn edimleri, yaam tarz,
jestleri gibi nesnel faktrlere dayandndan, bunlar hakkndaki bil
gimiz de daima bir ekilde eksik kalacandan yorum gerektirir. Bu
durumda da yorumun doa biliminin tmevarm yntemine dayan
d sylenemez.
Jaspers bizim yukarda analitik felsefe erevesinde ele ald
mz tarzdaki rasyonel anlamay empatik anlamadan ayrt eder; ak
lamann snrszlna karlk anlamann snrlan zerinde durur.
Jaspers'e gre anlaml fenomenlerin nedensel aklamas bedensel
(beyinsel) durumlarla verilir. Buna karlk bir psiik durumun di
erinden nasl trediini anlama bunlar arasndaki anlaml balan
tlara dayanr. Anlamann psikopatolojideki nemi zerinde srarla
duran Jaspers bu durumun doa biliminin klasik alan dnda kal
d grndedir. Doa biliminde bir anlam problemi olmad gi
bi aklamalar da anlaml balantlara dayanmaz. "Anlaml olan,
doa bilimlerinin nesnelerinkinden farkl Varlk kiplerine sahiptir"
(Jaspers 1 9 1 3) ve anlama "yorumsamac dng"ye dayanr. Yorum
samac dng anlay Friedrich Schleiermacher'e kadar geri gt
rlebilir (Hamilton l 996). Nedir yorumsamac dng? Ksaca y
le: Bir insani durumda paray anlamak iin btne, btn anla
mak iin paraya gitmek gerekir; anlama bu dngsel gidi geli
ler iinde belirir. Bu konuyu Madde ve Mana'da ayrntl bir ekil
de ele almtm.
Jaspers, henz ok erken bir dnemden sz etmemize ramen
KTAP HAKKINDA 1 33

Freud'un psikanaliziyle de tartr; "psikanalizi anlaml balantla


rn gzlenmesini younlatrmak bakmndan" nemli bulur. Yani
Jaspers'e gre psikanaliz de anlaml balantlar ("zihinsel neden ol
ma") zerinden alt iin aklamaya deil anlamaya dayanan bir
disiplindir. Bununla birlikte psikanaliz, anlamann snrlarn tan
mamakta, her eyi (speklatif olarak) anlamaya almaktadr. Bu da
psikanalizin sahte bir aydnlanma yaratmasna neden olur. Jaspers'e
gre psikopatolojik fenomenler tam olarak anlalamaz. " ... dn
mn aktel mekanizmas asla anlalamaz" (Jaspers 1 9 13: 389).
Jaspers'in empati anlayn bir lde gnmzn "zihin teori
si" ("Teori Teori") veya simlasyon teorilerine benzetebiliriz. Bu
anlaya gre "folk psikolojik olarak" bakasnn davranlarn an
lamak iin bu davranlara neden olan zihnin bir modelini kendi
zihnimizde olutururuz. Son yllarda bu empatik mekanizmada "ay
na nronlan"nn rol oynadna dair gl bir bilimsel kanaat ge
limektedir. Ancak burada nemle kaydetmek istediim nokta u:
Bir bakasn anlamann mekanizmas empati ya da zihinsel sim
lasyon zerinden alsa da, sonu itibaryla anlalan materyal dil
sel olarak sebep-gereke veren aklamalarla ifade edilecektir. Do
laysyla empati veya simlasyon teorileri buraya kadar izlediimiz
akl yrtmeyi pek az etkiler ya da biraz daha aynntlandrmaktan
baka bir ie yaramaz.
ada psikiyatrinin kurucu isimlerinden biri olan Jaspers'in an
lamay ve bilimsel aklamay psikiyatrinin iki vazgeilmez unsuru
olarak grmesi nemli. Bununla birlikte Jaspers 'in psikiyatrinin bu
iki yzn bir araya nasl getireceimiz, nasl ilikilendireceimiz
konusunda nemli bir katks yoktur. Hatta insani anlamay doa bi
liminin (bilimsel aklamann) bsbtn dnda grd dn
lrse, radikal bir kopu ortaya koyduu sylenebilir. Dolaysyla bir
zmden ok, kendisi deinmese de rtk olarak bir problem orta
ya koymutur Jaspers: Anlama ve (bilimsel-nedensel) aklama ara
sndaki iliki nedir?
Bylece psikiyatride anlama problemini bir lde de olsa tan
tabildiimi ve psikiyatride deerler sorunuyla ban kurduumu sa
nyorum.
34 BEYNN GLGELER

Vlll. Sonu

Bu ilk blmnde kitapta hangi problemleri zmeye altm ka


baca anlatmak istedim. Kitapta iki problem alanna ynelik zm
ler bulacaksnz: l ) Psikiyatride nedensel aklama ile sebep-gerek
e veren aklama tarzlar arasndaki elml olmama problemi.
2) Psikiyatrinin sosyal deerlerden bamsz bir bilimsel alan olup
olamayaca problemi. Bu iki problem alan balantl grnyor.
Sebep-gereke veren aklamalar arzu, inan, umut, korku gibi z
nel tutumlarla balantl olduu oranda bunlar sosyal normlar a
sndan deerlendirmek durumundayz. Ama bir doa bilimi olarak
psikiyatri bu sosyal normatiflie dayanmamaldr, diye dnebili
riz. Peki psikiyatri ele ald durumlarla ilgili olarak ne lde bu
sosyal normatiflikten syrlp doa biliminin norm-d nedensel
aklamalarn verebilir?
Kitapta bu problemlerin zm konusunda belli bir ilerleme
kaydetmeyi umuyorum. Ama nce izleyeceim zm yolu hakkn
da bir fikir vermem lazm. kinci blmde zme nasl bir strateji
izleyerek ulamay planladmn bir zetini bulacaksnz.
2
KiTAP HAKKINDA il
ZM YOLLARI

1. Giri

lk blmde kitabn ele alaca problemlere dair bir fikir vermeye


altm. Bu blmdeyse nasl bir zm yolu izlemeyi dnd
m anlatmak istiyorum.

il. zmn iki kanad : insan n natralizasyonu

yle giinyor ki psikiyatri birbirinden radikal olarak farkl iki in


san kavrayn, elml olmayan iki teorik ereveyi birlikte kul
lanyor ya da kullanmak zorunda kalyor. stelik bu erevelerden
sebep-gereke verenlerle ilgili olan psikiyatride deerler proble
miyle yakndan balantl. Dahas bunlar sadece birbirine kart
okullarn teorik erevesini oluturmuyor. Her bir okul farknda ol
madan kendi iinde farkl ve elml olmayan teorik kavramlara
bavuruyor. Demek ki bugnk haliyle psikiyatrinin tam ve tutarl
bir aklama sunduu sylenemez.
Sannn problemin zm ynnde atlacak ilk adm, sebep-ge
reke veren aklama tarznda (insan "anlama"da) kullandmz
kavramlar doa biliminde bir doa olay olarak kavradmz in
sanla badaabilir kavramlar eklinde yorumlamamza imkan vere
cek dnm gerekletirmeye almak. O halde, eer psikiyatri
36 BEYNN GLGELER

nrobiyolojik bir bilim olarak kurulacaksa, sebep-gereke veren


aklama tarzna ilikin baz kavramlar natralize etmek, yani bun
lar doa bilimiyle badar kavramlara dntrmek, bir baka de
yile insan natralize etmek bir zm yolu olabilir. Sebep-gerek
e veren aklama tarzn doa bilimiyle badaabilir ekilde kav
ramsal dnme tabi tutmak demek, sebep-gereke veren kavram
larla dnmeye altmz anlaml insan davranlarn natralize
etmek demektir. Kitabn yedinci blmnden itibaren insan ve dav
rannn natralist bir yorumuna girieceim. Bu blmler insan
ve kendimizi kavrama tarzmz kkten deitirecek nitelikte: Oldu
umuzu sandmz varlk tarz deiliz.
Ama sebep-gereke veren kavramlar doa bilimine tek tarafl
olarak yaknlatnna abas da eksik kalacaktr. Neden? nk im
diye kadar nedensel aklama tarzn da salt fizikalist bir erevede
ele aldk. Bylece karlatrdmz aklama tarzlarnn elml
olmadna dair genel bir sezgi, hatta kanaat elde ettik. Ama fizik bi
liminin teorik erevesi anlam problemlerine batan kapaldr. Fizik
"anlamsz'dr; fizikte anlam diye bir problem yoktur. Eer psikiyat
rideki elml olmama problemini zmek iin farkllklar abar
tan (enflasyonist) deil de azaltan (deflasyonist) bir gr gelitir
mek istiyorsak tartmay fizikten ok biyolojik bir perspektife yer
letirmek, bu yolla doa biliminin aklama tarzn bir ekilde sebep
gereke veren aklama tarzna yaknlatrmak da iyi bir yol olabilir.
Demek ki iki ynl bir almay hedefliyorum. Bir yandan se
bep-gereke veren aklamann kavramsal yapsn natralize eder
ken, dier yandan biyoloji zerinden doa bilimini sebep-gereke
veren aklamalarla uyuabilecek ekilde yorumlamaya almak.

111. Biyoloj i k zm mmkn m?

ada doa biliminin temeli kukusuz fiziktir. Doa biliminde il


ke olarak hibir tez temel fiziksel yasalarla eliemez. stelik bugn
biyolojik organizmalarda geen her olayn fiziksel ve kimyasal me
kanizmalara dayandn ya biliyoruz ya da gl bir ekilde varsa
yyoruz. Bununla birlikte biyolojik organizmalarnfonksiyonel zel
liklerini aklamak iin saltk olarak fizikte olmayan kavramlara
KTAP HAKKINDA il: ZM YOLLARI 37

bavurduumuzu dnen filozoflar vardr. Yani organizmada geen


her olay fiziksel ve kimyasaldr; ama organizmann fonksiyonel a
dan nasl organize olduunu anlamak iin bavurduumuz kavram
lar fizik biliminde yoktur. Bunu anlamak iin genel fonksiyonalist
anlayn "oul gerekletirilebilirlik" (mu/tiple realisability) ilke
sine bakmak yeterlidir. 1
lk kez zihin felsefesi alannda ileri srlen fonksiyonalizm (Put
nam 1 973) bilisel bilimden nrobiyolojiye pek ok alan etkilemi
grnyor. Fonksiyonalizmi ve bunun eletirisine dayanan kendi bi
yofonksiyonalizm yorumumu altnc ve yedinci blmde ayrntyla
ele alacam. imdilik basit bir giri yapalm.
Fonksiyonalizme gre bir fonksiyonu anlamak iin onun fiziksel
(ve kimyasal) olarak nasl gerekletirildiini bilmemiz gerekmez;
tpk bir saatin fonksiyonlarn anlamamz iin fiziksel olarak nasl
altn bilmemiz gerekmedii gibi. leriki blmlerde ayrntyla
zerinde duracamz bu yaklama gre fonksiyonlar fonksiyonel
analiz yoluyla saptamamz, sonra fiziksel olarak nasl gerekleti
rildiine bakmamz gerekli ve yeterlidir. stelik fonksiyonlar fizik
sel olarak ok farkl mekanizmalarla gerekletirilebiliyor olabilir
(oul gerekletirilebilirlik). Ama bu farkl fiziksel gerekleme
tarzlar fonksiyonu kavrama tarzmz etkilemeyecektir.
Yedinci blmde gelitireceim ve bu genel fonksiyonalist anla
yn eletirisine dayanan biyolojik fonksiyonalizm (biyofonksiyo
nalizm) gene de bu genel felsefi fonksiyonalist anlaytan kalkarak
kavranabilir. Kalbin fonksiyonlarn anlamak iin kalbin fiziksel ola
rak nasl altn (fiziksel gereklemeyi) bilmemiz gerekmez.
Tamamen farkl fiziksel yaps olan yapay bir kalp, doal kalbin bi
yolojik organizmadaki fonksiyonlarn yerine getirebilir. stelik kla
sik fonksiyonalizme gre deilse bile yedinci blmde ileri srece
im biyofonksiyonalist teze gre fonksiyonel analiz niin sorusuna
da, yani bir tr teleoloji nosyonuna da yer veriyor gibi yorumlanma
ya aktr; her fonksiyonun gerekletirmeye ynlendii organizas
yonel bir hedef, bir maksat vardr. yle: Kalp niin bir pompa fonk
siyonuna sahip? Kalbin organizmann btnnde "ne"yi gerekle-

l . Fonksiyonalizm zeti iin bkz. Kim (2006).


38 BEYNN GLGELER

tirmeye ynelik birfonksiyonu var? "Nasl" sorusuysa fonksiyonu fi


ziksel olarak gerekletiren mekanizma dzeyiyle ilgili duruyor. Bu
durum biyoloji biliminin ontik olarak deilse bile epistemik olarak,
yani biyolojinin zgn bilgi ve aklama tarzlar bakmndan fizik
bilimine indirgenemeyecei ynnde yorumlanabilir; ileri srece
im biyofonksiyonalist tez aa yukar byle bir felsefi fonksiyo
nalizm anlayna dayanyor.
Ama sebep-gereke veren aklamalarn biyofonksiyonalizmle
ilikisini kursak dahi temel sorumuz ortada kalacaktr. nk biyo
fonksiyonalizm fizik-kimya sorunsalnda bir aklama olmad
oranda nedensel bir aklama da sunmayacaktr. Halbuki esas soru
muz sebep-gereke veren aklamayla fiziksel-kimyasal nedensel
aklama arasndaki iliki problemini zmekti. O halde ne yapmal?
Yukarda deindik: Biyoloji fizik-kimyaya indirgenebilir mi? Bi
yoloji felsefesini ilgilendiren bu ilgin tartmaya2 imdiden girmek
konuyu datmamza neden olacandan ertelemeyi tercih ediyo
rum. imdilik, ileride greceimiz sebeplerle biyolojiyi epistemik
olarak fizik/kimyaya indirgeyemeyeceimizi ve problemimizi z
mek iin kanlmaz olarak ontolojik bir tartmaya girmemiz gere
keceini syleyebilirim.
Dikkat: Gnmz biliminde ve felsefesinde teleoloji ok tart
mal bir kavramdr. Ancak burada teleoloji kavramn ok zel bir
anlamda kullanyorum. Kitapta bu kavram tartmaya geni bir b
lm ayracam. Ama bu zel teleoloji kullanmn genelgeer te
leoloji anlayndan ayrt etmek iin imdiden "fonksiyonel teleolo
ji" ifadesini kullanacam.

v. Beyin ve sosyal fonksiyonlar

Anlamay ve takip etmeyi kolaylatrmak iin kitab giderek geni


leyen helezonik halkalar eklinde planladm: Ayn problemleri tek
rar tekrar ele alrken durumun daha kapsaml, daha derin ynleriyle

2. Biyoloji felsefesinin bu ilgin tartmas hakknda fikir sahibi olmak iin u


kaynaklara baklabilir: Walsh, D. (2008), Crowley ve Allen (2008), Gold ve Ros
kies (2008), Neander (2008), Dupre (2010), Cummins ve Roth (2007), Walsh. D.
M. (2008).
KTAP HAKKINDA il : ZM YOLLARI 39

karlaacaz. Problemi iyice, btn ynleriyle kavramak zm


ynnde atlacak ilk admdr. Bu altblmde de benzer problemle
rin daha baka ynlerini ele alacaz.
ABD'li psikiyatr Nassir Ghaemi psikiyatrinin biyo-psiko-sosyal
modelde kavranmasn yetersiz bulur (2003). Adolf Mayer'le bala
tabileceimiz, gnmzde halii egemen olan bu psikiyatri anlay
George Engel tarafndan daha da gelitirildi. Bu anlay psikiyatri
nin salt biyolojik-tbbi kavranna kar psikiyatrik durumlarn psi
kolojik ve sosyal boyutlarna da dikkat eker, ama bu model deiik
aklama tarzlar arasndaki ilikiyi kuramaz ve bylece yukarda
ele aldmz elml olmama tipi problemlerle karlar. Yani
gnmz psikiyatrisindeki bu egemen model epistemolojik adan
hesab verilmemi bir tr eklektizmin tesine geemez. yleyse ye
ni bir psikiyatrik model nererek aratnnamza balayalm.
Bir ilk adm olarak diyelim ki psikiyatri insan beyninin sosyal
fonksiyon/arn ve fonksiyon bozukluk/arn aratran nrobiyolojik
bir bilimdir. Bu geici tanm bakmdan nemli.
lk olarak tanmn epistemik olarak tam anlamyla fizie indirge
nebilir olduu tartmal olan biyolojik fonksiyon anlayna dayan
mas meselemizin zm asndan belli bir imkan salyor olabi
lir. Yukarda da belirtiim gibi beyninkiler de dahil tm biyolojik
fonksiyonlarn fiziksel ve kimyasal mekanizmalarla gerekletiini
gl bir ekilde savunacak delillere sahibiz. Ama fonksiyonun fi
ziksel olarak nasl gerekletiinden nce onu, organizmada yapt
i asndan anlamak iin yaplacak fonksiyonel analizde ele al
malyz. Fonksiyonun hangi maksada ynelik olduunun aratrl
masysa fizikte alk olduumuzdan farkl bir dnce tarz gerek
tirir ("tersine mhendislik", reverse engineering). Yani yukarda da
deindiim gibi biyolojide zel bir tr fonksiyonel-teleolojik d
nce de gerekli grnr. Biyolojik fonksiyonu (mesela kan dola
mn) salayan fiziksel mekanizma organizmada hangi maksada hiz
met ediyor? Bu tipte sorular olmakszn biyoloji yapmak imkansz
grnyor.
Fonksiyonel teleoloji nosyonunun biyolojik fonksiyonalizm ze
rinden doa bilimine girmesi ise psikiyatride anlama problemi er
evesinde insan davrann aklamak asndan nemli bir arm
40 BEYNN GLGELER

salar. Bir bakma salt fiziksel nedensellikle sebep-gereke veren


aklama tarz arasnda bir tr ara alan yaratr. Bunlar, zellikle de te
leoloji meselesi, bilim felsefesi asndan elbette ok tartmal ko
nular (yukardaki dipnottaki kaynaklara baknz). Gene yukarda be
lirttiim gibi biyoloji felsefesi tartmasna girmek iin henz erken
bir aamadayz. Konuyu datmak istemiyorum; ileriki blmlerin
konusu olsun bunlar.
kinci olarak yukarda verdiim psikiyatri tanm sayesinde kita
bn temel meselesinin (psikiyatride elml olmama probleminin)
zm asndan ok nemli bir adm atabiliriz. yle: nce szel
ve szel olmayan insan davranlarn beynin sosyal fonksiyonlar
nn grnr ynleri olarak ele alalm. Bu durumda insan davranla
rnn belli bir maksada ynelik, anlaml ama ayn zamanda fiziksel
nedensellikle aklanabilir fiziksel hareketler olarak dnmemiz
kolaylar. Yani:
1. Biyolojik zel bir fonksiyonel teleoloji nosyonunu (yani kaba
ca biyolojik fonksiyonlarn belli maksatlara ynelik olduklarn) ka
bul ettiimizde,
2. Beynin sosyal fonksiyonlarn bedensel davranlar da iere
cek ekilde genilettiimizde,
davranlarn nasl olup da maksada ynelik, anlaml fiziksel hare
ketler olduunu daha iyi kavramlatrabiliriz.
Bu durumda beyindeki nral aktivasyonlar da, bedensel motor
(fiziksel) hareketler de biyolojik fonksiyonun (anlaml, maksada y
nelik sosyal davrann) fiziksel gerekletiricisi haline gelecektir.
Byle dndmzde de sebep-gereke veren aklamalarla an
ladmz insan davrannn ayn zamanda fiziksel bir hareket ol
mas, yani fiziksel nedensellikle aklanabilmesi ilk baktaki mu
amma zelliini yitirecektir: Fiziksel nedensel mekanizmalar fonk
siyonel teleolojik bir durumun (davrann) fizik/kimya bilimi so
runsalndaki betimleme/erdir. Yani maksada ynelik olan, anlaml
olan ve sebep-gereke vererek akladmz (ya da anladmz) du
rumlar (yani davranlar) beyindeki fiziksel/kimyasal mekanizmalar
deil, bunlarn biyofonksiyonel sorunsaldaki betimlemelerdir.
nc olarak biyolojik fonksiyonalizme dayanan bu psikiyatri
tanm insann sosyal bir biyolojik tr olarak evrimlemesiyle de
KTAP HAKKINDA il : ZM YOLLARI 41

uyuur. nsan beyninin sosyal fonksiyonlarnn olmas evrimsel psi


koloji tarafndan bilinen ve anlalabilir bir durumdur. Bu fonksi
yonlarn, tpk dier tbbi durumlarda deiik organ ve sistemlerde
olduu gibi u ya da bu nedenle fiziksel olarak bozulmas psikiyat
rik durumlar aklar. Ama burada artk psikiyatrik durumu fiziksel
(veya kimyasal) nedenle deil, bu nedenle bozulan fonksiyonla ili
kilendirmemiz gerekir. O halde bu tanm sayesinde eklektizmden
kurtulup tutarl bir psikiyatri kavrayna doru biraz daha yaklam
sayabiliriz kendimizi. Bu tanmdan yola karsak psikiyatrik du
rumlarn, en azndan bazlarnn kanserler veya enfeksiyon hastalk
lar gibi "doal tipler" olduunu bile syleyebiliriz. Nitekim baz
psikiyatrik tiplerin doal tipler olduunu savunan psikiyatri filozof
lar da vardr (Cooper 2007). Psikiyatride zc anlaya dayanan do
al tipler (Ellis 2008, Ghaemi 2003) konusuna ileriki blmlerde
daha ayrntl olarak yaklama imkann bulacaz.

V. Sosyal normlar ve beyin

Buraya kadar nerdiimiz psikiyatri tanmnn baz avantajlar ze


rinde durduk. imdi biraz sorunlu bir blme geliyoruz.
lk soru: Genel olarak biyolojide fonksiyon bozukluu (hastalk)
kavram ne lde nesnel, tarafsz, normatif deerlendirmeden uzak
bir kavramdr? Tm tbb ilgilendiren bu derin soruya girmek de ko
nuyu datmamza neden olacandan tartmay gene erteliyorum.
kinci soru grubuysa daha basit grnyor; genel olarak tbbi mo
delle deil, zel olarak psikiyatriyle ilgili.
1 . Genel olarak bakldnda biyolojik fonksiyon bozukluu kav
ram tarafsz olsa bile psikiyatrik deerlendirme sosyal anlamda nor
matif bir deerlendirmeden arnabilir mi? Dolaysyla en azndan
psikiyatrinin ele ald durumlardan bazlarnn "doal tipler" oldu
undan phe duyamaz myz?
2. Dahas, baz psikiyatrik durumlarn nedenleri beyinde gsteri
lebilir organik bir patolojiye deil de sosyal koullara bal olamaz
m? Eer byleyse psikiyatrinin nrobiyolojik bir bilim olduunu
nasl savunabiliriz?
imdi bu iki soruyu srayla ele alalm.
42 BEYNN GLGELER

lk soruya yant vermeden nce gnmzde artk biz psikiyatrla


rn ele aldmz durumlar sosyal olarak normatif deerlerin etki
sinde kalmadan "bilimsel olarak" deerlendirmek iin samimi bir
gayret gsterdiimizi belirtmem gerek. Ele aldmz durumlar bi
yolojik durumlarsa, kendi ahsi deerlerimiz ne olursa olsun, bir bi
liminsan gibi davranmal, bunlar hakkndaki genel kltrel yarg
lardan etkilenmemeliyiz. Gzel. Bununla birlikte bu konuda ne l
de baarl olduumuz veya daha dorusu bizzat biz de kltrel
olarak belirlendiimiz lde tarafszlk konusunda ne kadar baa
rl olabileceimiz tartmaya aktr. Sorunun esas zor ksm ku
kusuz ikinci blm: Psikiyatride bilimsel tarafszlk mmkn m?
Epistemolojik olarak psikiyatride tarafszln imkanlarna ilikin
bu ar soruyu da erteleyip fiili duruma bakalm. Acaba psikiyatri
nin bugn ulat aamada toplumsal deerlerden arnm bir psi
kiyatrik deerlendirme yapabiliyor muyuz?
Sanmyorum. Mesela eskiden "cinsel sapklk" olarak nitelendi
rilen parafilia konusunu ele alalm. Parafilia durumlarda tan koy
mak iin ahsn bu gibi eylem, dnce ve fantezilerinden sknt
(distress) duymas koulunu aradmz gibi, buradaki skntnn
ahsn toplumla ak bir atmasndan kaynaklanmayp kendi iin
deki dinamiklere bal olmas gerektii koulunu da ararz. Yani bu
gibi durumlarda ahsla toplum arasnda belli bir uzlamazlk varsa
ve psikiyatrik yaknma (sknt) sadece bu uzlamazlktan kaynakla
nyorsa tanmz parafilia olmaz. Gzel. Ama gene de bu ele alma tar
zmzn sosyal normlar asndan tarafsz olduunu dnebilir mi
yiz?
Psikiyatrinin sosyal normlardan arnmak iin ald bu gibi n
lemler baz filozoflara gre tatmin edici deildir (Soble 2004). Bu
gibi durumlarda ahsn yaad skntnn isel atmalardan kay
nakland sylenebilirse de, bu skntnn dolayl yoldan toplumla
atmayla balantl olduunu dnmek pekala mmkndr. Ni
tekim psikanaliz toplumsal yasaklar st-ben olarak iselletirme
mekanizmalarn gayet gzel aklar. Keza kiilik bozukluklar,
zellikle antisosyal, snr durum, histeriyonik, narsistik kiilik bo
zukluu gibi tipler doal (biyolojik) tipler olmaktan ok moral (ah
laki) tipler gibi durur; ya da lan Hacking'in terimiyle bunlar byk
KTAP HAKKINDA il : ZM YOLLARI
43

ihtimalle doal tipler deil, "interaktif tipler"dir (Hacking'den akt.


Charland 2004). Demek ki psikiyatrinin tarafsz bir biyolojik bilim
statsnde olmad ynndeki iddialar ciddiye almak zorundayz.
kinci sorumuza gelince: Psikiyatrik durumlarn sosyo-kltrel
nedenlerinin olmas sanld gibi biyolojiyle atmaz, ama psiki
yatrinin meru bir tbbi klinik disiplin olduunu tartmaya aar. Ne
den? Psikiyatrik fonksiyon bozukluklarnn sosyo-kltrel faktr
lerle ilikisi sorununu ele almak iin mesela depresyonun erkeklere
oranla kadnlarda daha sk grlmesi durumundan yola kalm. Bu
durum kadnlarn depresyona genetik olarak yatkn olmasyla deil,
kltrel faktrlerle de aklanmaya allmtr. Aslnda bu iki du
rum biyolojik olarak birbirini dlamaz; iki faktr de etkili olabilir
(st-belirlenim). Mesela Julia Kristeva ( 1 989) veya Judith Butler
( 1997) gibi sosyal dnrlerden etkilenen psikiyatrlar, iinde yaa
dmz kltrde kadn olma durumuyla depresyon arasnda belli bir
iliki kurarlar: inde yaadmz kltrde kadn olma durumu, ka
dn olmann kltrel dokusu depresiftir (Hansen 2004).
Gnmzn revataki akm sosyal konstrktivizm erevesinde
dile getirilen bu gibi psikiyatrik tezler z itibaryla pek yeni deil
aslnda. Kltralist psikiyatri olarak da nitelendirebileceimiz bu
yaklam psikiyatri tarihi boyunca zaten deiik ekillerde formle
edilmiti. stelik, yukarda da belirtiim gibi, iin ilgin taraf bu
tipte kltralist tezlerin, sanlann tersine, biyolojik anlayla eli
memesidir. Hatta kltrel faktrlere ilk kez dikkat ekenlerden biri
bizzat biyolojik psikiyatrinin kurucularndan olan Emil Kraepelin'
dir (Ellenberger 1965).
Kltrel aklamann biyolojik aklamayla elimediini gs
termek iin iki tr akl yrtme ileri srlebilir. lk olarak psikiyat
rinin ele ald durumlarn fenotipik varyantlar olduunu tespit et
memiz yeterlidir. Yani biyolog gzyle psikiyatrinin konu ald in
san tr rnekleri, hepimiz gibi, kesin genetik bir determinasyonla
deil, genetik materyalin evreyle etkilemesiyle ekillenmi feno
tiplerdir. Bu durumda kltrel faktrlerin etkisini biyolojik ereve
nin dnda brakmamz gerekmez. Ama buradaki glk u: Psiki
yatrik durumlar fenotipik varyantlar olarak kabul ettiimizde biyo
lojik fonksiyonalizmi ve "fonksiyon bozukluu" kavramn gz ar-
44 BEYNN GLGELER

d etme ihtimalimiz artar. Eer psikiyatrik durumlar fenotipik var


yantlar ise niin baz varyantlar hasta kabul ediyoruz? Bununla bir
likte psikopatolojiyi Darwinci esaslara dayandrmak da mmkn
dr (Murphy 2004 ).
Kltrel psikiyatri karsnda biyolojik psikiyatriyi savunmak
iin ikinci bir akl yrtmeden daha faydalanabiliriz. Szgelimi di
yebiliriz ki depresyonun beyindeki baz kimyasal faktrlere bal ol
duu tezi sadece yakn (proksimal) nedeni ifade eder. Psikiyatrik du
rumlarn yakn nedeni beyindeki kimyasal durumlarken, uzak (dis
tal) nedenleri (yani yakn nedene neden olan nedenleri) kltrel ola
bilir. Bu durum da biyolojik anlayla elimez. Ancak bu akl y
rtme de yukarda ortaya koymaya altm ciddi kavramsal prob
leme neden olur: Kltrel faktrlerin beyin kimyas zerinde etkili
olduunu kavramsal bir tutarszla dmeden nasl syleyebiliriz?

VI. Psikiyatride tarafszlk problemi

imdi yukarda sorup da ertelediimiz bir probleme geri dnelim.


Psikiyatride bilimsel tarafszlk mmkn mdr? Bu problem bizi
insan bilimlerinin hayli eski bir tartmasna, pozitivizm-tarihselci
lik tartmasna geri gtrr. Almanya'da on dokuzuncu yzyl sonu
yirminci yzyl balarnda "Methodenstreit" denen yntem tart
malarnda da sz edilen zor bir konuyla karlayoruz (Hekman
l 999). Burada hayli ilgin bir bilgi sosyolojisi tartmas, belki de bir
epistemolojik problem sz konusudur. Demek ki psikiyatrik taraf
szlk konusundaki bal bana bir alma gerektiren problemleri
imdilik yantsz brakmak durumundayz.
Sosyal konstrktivizm asndan baktmzda dier her ey gibi
kukusuz psikiyatri de sosyal olarak kurulmutur. Psikiyatri insan
lar "tek boyutlu"latrmaya hizmet eden bir "ideolojik aygt" da
(Althusser 1970) olabilir. Ama psikiyatrinin bir ideolojik aygt ilevi
grd doruysa bile bu durum ancak "iyi" ya da "kt" olarak ni
telenebilir. Ben ahsen kt olarak nitelerim, ama psikiyatrinin "k
t" kullanm dayand bilginin doruluk deeri ya da tarafszl
hakknda bize bir ey sylemez.
Eer temel sorumuz olan "psikiyatride elml olmama prob-
KTAP HAKKINDA il: ZM YOLLARI 45

lemi'nin psikiyatride sosyal deerler problemiyle ban hatrlarsak


biyofonksiyonalist yaklamla bu alanda da belli bir ilerleme kay
detmeyi umabiliriz.

Vll. Bilin problemi

Psikiyatride sebep-gereke veren aklama tarzyla (bir bakma an


lamayla) doabilimsel nedensel aklama tarznn ortaya koyduu
elml olmama problemini daha iyi anlamak iin fiziin deil bi
yolojinin, daha dorusu ileriki blmlerde zel olarak tanmlayaca
m bir biyolojik fonksiyonalizm anlaynn daha elverili bir zemin
olduuna dair sezgilerden hareket etmitik. Bir nceki altblmde
bu yeni girdiimiz yolun baz avantajlarn grdk. imdi olay bi
yolojik zeminde dnmenin bir baka avantajna ve bunun glk
lerine bakalm.
Fiziksel bir organ olan beyin nasl oluyor da i yaantlara, znel
deneyimlere (fenomenal bilince) sahip olabiliyor? Bu soru ok
nemli. nk psikiyatrik semptomlar sadece davran dzeyinde
ortaya kmaz; olayn bir de znel yan vardr. Psikiyatride semp
tomlarn ou znel yaknmalar eklinde dile getirilir: Korku, rya,
kabus, halsinasyon, hezeyan, depresif duygu durumu, kayg vs. Bu
gn nrobiyolojide beynin nral (fiziksel) aktivasyonuyla znel de
neyimler arasndaki iliki konusunda pek az ey bilmekle birlikte
olayn biyolojik organizmalara zgym gibi grndn syle
yebiliriz. Henz fizik bilimi znel deneyimler konusuna yaklama
dna gre bu yargmzn doru olduundan phe duyabiliriz: Be
yinden farkl maddi organizasyonlar da (mesela bilgisayarlar veya
ok gelimi bir Yapay Zeka da) znel yaantya sahip olabilir. Ni
tekim baz filozoflar bilgisayar ve benzeri fiziksel yaplarn i ya
antlara, znel deneyimlere sahip olabileceini tutarl bir ekilde
savunmutur (Chalmers 1996). Bilincin gerei ne olursa olsun z
nel deneyimlere yakndan bakabilen bilimsel disiplin nrobiyoloji
ve psikiyatridir.
znel deneyimlerin (kabaca fenomenal bilincin) henz fiziksel
bir aklamasnn olmadna bakarak insann natralizasyonu kar
snda sorunlu bir alan olduunu kabul etmemiz gerekir. Fizikte an-
46 BEYNN GLGELER

lam olmad gibi fenomenal i yaant da yoktur. Fiziin evreninde


fenomenal isel deneyim, znel bir yaant olarak can acs yoktur
mesela; sadece beyindeki nral atelemeler vardr. Bu durumda psi
kiyatrideki anlama probleminin iki yz olduunu dnebiliriz:
Davran anlamak ve znel deneyimi anlamak (fenomenoloji). Bu
iki alan ilikisiz deildir; bir ahsn davranlarn aklamak iin se
bep-gereke veren kavramlar, mesela korkuyor, inanyor, arzuluyor
gibi ynelmilikleri kullandmzda, genellikle ahsn beyninin n
ral durumlarm deil, i yaantlarn, yani fenomenal deneyimleri
ni kastederiz. Demek ki insann natralizasyonunda zorluk yaratan
iki grup kavram, anlam ve balantl kavramlarla fenomenal yaan
tlar i ie gemi bir tek sorun olarak ele almamz gerekecek bu ki
tapta. Fenomenolojinin natralizasyonunda da ciddi problemler ol
duunu biliyoruz (Ratcliffe 2009).
Demek ki bu almada kktenci bir fizikalizme kaplmayp bi
yolojiye ynelmekle iyi bir adm atyoruz. Fiziin henz aklaya
mad biyolojik olgular (i yaantlar, fenomenal deneyimler) var.
stelik bunlar nrobiyolojinin, zellikle psikiyatrinin konusunun
nemli bir blmn tekil ediyor ve dorudan anlam problemine
balanyor.

Vlll. Geici b i r deerlendirme

Bu blmde kitabn ele ald sorunlar nasl bir yol izleyerek ze


ceime dair bir fikir veremeye altm.
Beinci blmde daha ayrntl bir ekilde zerinde duracamz
psikiyatride elml olmama probleminin zmne yaklamak,
psikiyatrinin kulland aklama tarzlarn birbiriyle badaabilir,
hatta birbirinin tamamlaycs aklama tarzlarna dntrmek iin
iki tip nlem almay nerdim.
l . Biyolojik fonksiyonalizmi, tartmann zerinde geecei do
abilimsel zemin olarak kabul etmek.
2. Anlamay ya da sebep-gereke veren aklama tarznn kav
ramlarn doa bilimiyle badaacak ekilde natralize etmek, yani
bunlarn natralist anlamlarn ortaya karacak kavramsal operas
yonu yapmak. Bu operasyona insann kavran tarznn natralizas-
KTAP HAKKINDA II : ZM YOLLARI 47

yonu da diyebiliriz. Bu alma yukarda anlattm tarzda kavram


sal bir almadr.
Demek ki yukardaki iki problemi, zellikle ikincisini son olarak
dile getirdiim iki kavramsal operasyonla tamamen deilse de bir l
de olsun zebilmeyi, daha dorusu zm yolunda belli bir iler
leme kaydetmeyi umuyorum.
nc, drdnc ve beinci blmlerde ayn problemleri daha
net bir ekilde ele almay, altnc blmden itibaren de artk zme
ynelik almaya balamay planlyorum.
3
PSiKiYATRiN i N PRATiK SOR U N LAR! 1

SOSYAL OEi;ERLER SORUNU

1. Giri

Daha nceki blmlerde sz ettiim gibi on dokuzuncu yzyldan


beri insan bilimi-doa bilimi anlaylar, bunlarn sorularnn ve me
todolojilerinin ne olduu ya da ne olmas gerektii uzun felsefi tar
tmalara konu oldu. Buradaki temel zorluun en son tahlilde sebep
gereke veren aklamalarla ya da daha da kuvvetli bir deyimle in
sani anlamayla doa biliminin nedensel aklamas arasndaki fark
la ilikili olduunu dnebiliriz (Phillips 2004). Bu iki aklama
tarznda ylesine farkl iki insan anlay ortaya kar ki bunlardan
hangisinin sosyal ortamndaki insan daha doru tanmlamaya elve
rili olduu ya da bizim bu kitapta ele almaya altmz gibi bu iki
aklama tarz arasndaki ilikinin nasl kurulabilecei ciddi bir kav
ramsal problem halini alr. Ancak problemin teorik yzdr bu. Ya
toplumsal bir pratik, bir kurum olarak psikiyatri gz nne alnd
nda sorun, muhtemelen ayn sorun hangi biimi alacaktr?
Psikopatolojik sylem arzu, inan gibi znel psikolojik tutumla
ra dayanan sebep-gereke veren aklama tarzlarn da ierdii l
de psikiyatrik kurum insan sosyal davranlarn ele alrken sosyal
deer ve normlardan arnm biyolojik bir disiplin olabilir mi? Psi
kiyatrik hastalklar biyolojik anlamda hastalklar mdr? Yoksa "sos
yal" deer ve normlarla ilgili, o halde tarihi ve geici "hastalk"lar
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 49

mdr? O halde psikiyatri gerekten bir bilim midir? Ya da en azn


dan bir doa bilimi midir? Baz antipsikiyatrik eletiriler bu gibi sez
gilerden yola kar. O halde bu tr antipsikiyatrik eletiriler bu ki
taptaki esas konumuz olan psikiyatrinin teorik sorunlarna (psiki
yatride elml olmama problemine) giri bakmndan ilgin bir
kap olabilirler. lgili psikiyatri felsefesi literatr incelendiinde bu
yndeki antipsikiyatrik eletirinin daha ok Thomas Szasz'dan kal
karak ele alnd grlr. Szasz'n psikiyatri eletirisini Ek l 'de zet
ledim.
Kukusuz bu gezegendeki ahs(organizma)-st oluumlar -top
lum, dil, devlet, din, ideoloji, lke, ahlak, retim (mesela kapitalizm)
ve reme (mesela aile) vs. organizasyonlar- doann (evrenin) bir
paras olmalarna ramen zgn ve ayrt edici zellikleri fiziksel
kimyasal, hatta biyolojik inceleme dzeyinin kavramsal yapsyla
ele alnp tanmlanamayacak zgn bilimsel aklamalar, belki ik
tisat, sosyoloji gibi ayn bir teorik-kavramsal yaplanmay gerektiren
yeni zelliklerin ortaya ktn gsterirler. Gezegenimizdeki bu a
hs-st kurumsal yaplanmalarn oluturduu sosyal organizasyon
erevesinde psikiyatrik kurumun ilevi nedir?
Sosyal bir kurum olarak ele alndnda psikiyatrinin dier sosyal
kurumlar gibi insan yaamna mdahale ettiini, sosyal yaam u ya
da bu ekilde dzenlediini grrz. Ancak dier sosyal kurumlar
dan farkl olarak psikiyatri kendine zg mdahale tarzn "bilim"
kelimesinin Aydnlanma sonras modem toplumlarda oynad
"otoriter-saygn" rolle merulatrarak gerekletirir. Sosyal kurum
olarak psikiyatrinin insan sosyal yaamna mdahalesi aslnda ou
kez uzlamaya dayanr: Dier tp dallarnda olduu gibi ou du
rumda "hasta'yla hekim arasnda mdahale gerektiren durum konu
sunda belli bir uzlama vardr. Ama ok snrl ve zel durumlarda
(mesela ciddi psikoz durumlarnda) psikiyatrinin ahsn rzasn al
madan, bir anlamda snrl ve fiziksel olarak mmkn mertebe za
rarsz bir iddet de kullanarak ahsn zgrln geici bir sre iin
de olsa snrlamas, hatta kabul etmedii bir tedavi tekniini ona zor
la uygulamas sz konusu olabilmektedir. Elbette bu gibi durumlar
da psikiyatri bana buyruk hareket etmez; hastann yaknlaryla ve
bilhassa lkedeki kanunlar erevesinde u ya da bu ekilde hukuki
50 BEYNN GLGELER

otoriteyle belli bir mutabakat iinde davranr.


Modem toplumlarda psikiyatri gerek bireyle, gerek bir grup bi
reyle (hasta yaknlaryla), gerekse hukukla uzlamaya dayanan bu
"meru" ve "yasal" gcn-iktidarn nerden almaktadr? Psikiyat
rik iktidarn oluumunda psikiyatrinin modem toplumda oluturdu
u mitos, psikiyatrik kurumun kendisini insann normal ve patolojik
davranlar konusunda tek bilimsel otorite ilan eden sylemi, bu
otoriter sylemin modem toplumda belli bir karlk bulmas (zel
likle de hukukla psikiyatrinin belli bir iblmnde eklemlenmesi)
nemli bir rol oynar: Devlet psikiyatriyi meru bir kurum olarak ta
nr. Bylece modem toplumlarda psikiyatri geleneksel toplumlarda
dinin oynadnnkine benzer bir rol stlenmi gibi bile dnlebi
lir (Hopkins ve Battin 2004).
Psikiyatrik kurumun modem bir iktidar ilikisi biimi olup olma
dna dair psikiyatri felsefesi tartmalar genellikle Fransz filozof
Michel Foucault'nun eserinden yola kar. Bu filozofun psikiyatri
deerlendirmesini Ek 2'de ele aldm.
te yandan bilhassa nemli baka bir problemimiz daha var: z
nellik. Temel bir alma varsaym olarak psikiyatri, nrobiyoloji
(nrobilim), bilisel bilim ve bilisel psikoloji asndan insan sos
yal davranlar (her ne kadar imdilik psikiyatride gerek duyduu
muz kadar iyi aklanamyorsa da) insan beyninin fonksiyonlardr;
dolaysyla da davran biyolojisi, hatta insan znellii ve insan fe
nomenolojisinin aratrlmas artk biyolojinin (dolaysyla da tb
bn) bir parasdr. ok yakn bir gemie kadar bilimde znellik so
rununu ele almak doa biliminin aratrma alanlarndan biri olamaz
gibi grnyor, hatta insan znelliinden sz etmek bilimin, en azn
dan fizik biliminde temellenen doa biliminin meru aratrma ala
nnn dna kmak gibi grlyordu.
Psikiyatri fenomenolojik problemlerle en erken yzlemek zo
runda kalan bilimsel disiplindir (Schwartz 2004). nk drdnc
blmde ele alacamz gibi filozoflar tarafndan gelitirilen feno
menolojik okullar insann znel deneyimlerine bilimden farkl bir
bilgi edinme tarzyla yaklarlar. Baz filozoflar da bu fenomenolo
jileri doa biliminin aratrma yntemleriyle badatrmann im
kansz olduunu dnr (Ratcliffe 2009). Keza insan davrannn
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 51

anlaml olmas da bugn doa biliminin hi alk olmad bir ala


na, anlam problemine de girmesine neden olmaktadr: Psikiyatrinin
kaamayaca bir problem.
Psikiyatri felsefesinde fenomenoloji kkenli psikiyatri eletirisi
tartmalar genellikle David Laing'in eserine dayandrlr. Bu
nemli konuyu drdnc blmde aynca ele alma gereini duyuyo
rum.
Aslnda antipsikiyatrik eletirileri daha da geniletmek mmkn.
Mesela Gilles Deleuze ve Felix Guattari 'nin almalarndan, bir
baka balamda talya'da ciddi bir psikiyatrik reform denemesine
nclk eden "Demokratik Psikiyatri" hareketinden, hareketin ef
sanevi lideri Franco Basaglia'dan da sz edebilirdik. Bu hareketin
dnya psikiyatrisinde nasl bir dnme yol at da ilgin bir tar
tma konusu olurdu. Antipsikiyatri sz konusu olunca sylenecek
ok ey var. Ama bu kitapta ileri sreceim psikiyatri felsefesi a
sndan antipsikiyatri sebep olduu pratik (psikiyatride sosyal deer
lerle ya da fenomenolojiyle ilgili) felsefi sorular bakmndan deil,
bunlarn esas teorik problemlerle (elml olmama problemiyle
ilgili problemlerle) ba bakmndan nemli bizim iin. Bu bakmdan
antipsikiyatri konusunu snrl tutmak istiyorum.
imdi psikiyatri felsefesinin bu gibi antipsikiyatrik eletirilerle
gndeme gelen pratik felsefi sorunlarn ele alalm ve psikiyatrinin
derin teorik problemiyle ban gstermeye alalm.

il. Bilim ve psikiyatri

Psikiyatrinin uygulamal bir biyolojik bilim olup olmad sorusu


soruya vereceimiz cevapla balantl grnyor.
1 . Bilim nedir? Bilimsel bilgiyi dier bilgi tarzlarndan ayrt eden
zellikler nelerdir?
2. Psikiyatri bilimsel bilgiyi dierlerinden ayrt eden zelliklere
uygun bir bilgi veriyor mu ya da gelecekte verebilir mi?
3. Uygulamal bir bilim sosyal deerlerden bamsz olabilir mi?
nce "Bilimsel bilgiyi dier bilgi tarzlarndan ayrt eden zellik
ler nelerdir?" sorusuna ynelelim. Bu soru bizi ister istemez baz bi
lim felsefesi tartmalarna tayacaktr (Waugh ve Ariew 2008). An-
52 BEYNN GLGELER

cak bilim felsefesi konusundaki tartmalar zetlemek kitabn ak


n bozacandan konuyu Ek 3 'te ele aldm.

Tartma: Ek 3 'te zetlediim bilim felsefesi tartmalarnda dikka


timizi ekmesi gereken baz noktalar var:
1 . Genel bilim felsefesi zel bilimlerden ok, byk teorilere yer
veren ve yasa koyucu bir bilim olan fizii rnek alyor. Halbuki biz
psikiyatride ve nrobiyolojide ya da bilisel bilim ve bilisel psiko
lojide yasa koyucu bir bilim yapmayz; byk teorilerden ok, bi
limsel modellerden yararlanrz.
2. Gnmz bilim felsefesi bilimi, bilimsel olmayan (sahte-bi
limsel) disiplinlerden ayracak kesin ve formel bir lt sunama
maktadr.
3. zleyebildiim kadaryla psikiyatride ve bilhassa nrobiyoloji
de yaplan almalarn geliimini en iyi ekilde tanmlayan ve ak
layan bilim felsefesi Imre Lakatos 'un "bilimsel aratrma program"
adn verdii tezdir.

O halde biraz da bilimde model anlay ve iyi bir teorinin zellikle


ri, yani "epistemik deerler" zerinde duralm.
Bilimsel model: ada psikiyatrinin yakn ilikide olduu, hatta
temel ald nrobiyoloji ve bilisel bilim byk teoriler kurmad
gibi doa yasalar da koymaz. Bu durumun sebebini anlamak iin bir
mhendisin yeni grd bir makineyi incelediini dnelim. M
hendis makineyi aklamak iin yeni doa yasalar bulmaya, teori
ler kurmaya almaz. nk makine zaten doa yasalarna gre a
lan bir organizasyondur. Mhendisin zmeye alt problem
makineyi fonksiyonel adan anlamak ve fonksiyonlarn hangi fi
ziksel mekanizmalarla gerekletirdiini aklamaktr. Keza insan
sinir sistemi de biyolojik evrim sonucu olumu bir aygttr. Nro
biyoloji (ve bilisel bilim) bu aygtn fonksiyonlarn aklamak iin
bilimsel modellerden yararlanr. Bilimde modeller, sz konusu bili
min konu ald durumlar temsil eden ve idealize edilmi soyut kur
gulardr. Bilimde eitli modelleme biimleri vardr (Portides 2008).
Nrobiyolojide (ve bilisel bilimde) modeller hem analojik (bilgisa
yar, yapay nral a) hem de matematiktir (Dayan ve Abbott 2001 ) .
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 53

Bilimsel teorilerin zellikleri (epistemik deerler): Bugn bilim


felsefesinde bilimle bilim olmayan ayrt etmek iin kesin bir formel
kural bulunamad iin bilimin baz epistemik deerler asndan
deerlendirilmesi gerektiini savunanlar var (bkz. Doppelt 2008).
Bu epistemik deerler arasnda unlar nemli grnyor: Basitlik,
doruluk, verimlilik, i tutarllk, kabul edilmi daha temel teoriler
le dsal tutarllk, deneysel incelemeye uygunluk, aklama gc,
genel bilimsel entelektel ereveye uygunluk, rakip teorilerden da
ha iyi olma, kalclk vb. (McMullin 2008).
Bilim felsefesi asndan bilimi nasl deerlendirebileceimizle
ilgili bu genel ereveden sonra zel olarak psikiyatrinin bilimselli
i sorununu aratrabiliriz.

111. Psikiyatride deerler sorunu

Psikiyatri bir bilimse bile uygulamal bir bilimdir. Dolaysyla bu


tipte bilimlerin tpk mhendislik ya da mimarlk gibi sosyal deer
lerden, normlardan, beklentilerden bamsz olmas dnlemez.
Bu durumda da psikiyatrinin uygulamal bir bilim olmas onun sos
yal normlarla ilikisini aklar, diyebilirdik. Ama bu yanl bir de
erlendirme olurdu. nk psikiyatrinin ve tm dier uygulamal bi
limlerin uygulamal olmayan bilimler (fizik, kimya, biyoloji vs.) gi
bi sadece epistemik deerlere bal ve sosyal deerlerden arnm bir
aamas olmaldr. Bunu grmek iin bir onkoloun almasn
etapta inceleyelim.
Motivasyon: Onkolog u ya da bu sosyal deerlerle ilikili olarak
sebep-gerekesi verilebilen bir motivasyonla bilimsel ve klinik (uy
gulama) almasna balayabilir. Aslnda bu aama uygulamal ve
uygulamal olmayan bilimlerde birbirine ok benzer.
Bilimsel aratrma program: Yaygn bilim anlayna gre bu
aamada uygulamal bilimci tpk dier bilimlerde olduu gibi sa
dece epistemik deerleri gz nne almal, sosyal deerlerden arn
maldr. Onkolog iin bu alma kanserin ne olduunu, eitli kan
ser trlerinin belirtilerinin neler olduunu tanmlamak, kanserleri s
nflandrmak ve derecelendirmek, kanser trlerinin nedenlerini ve
nasl tedavi edilebileceklerini aratrmaktr. Burada onkolog zel bir
54 BEYNN GLGELER

biyoloji dalyla uraan bir biyolog olarak alr. Nesnel ve taraf


szdr. Bu evre hem uygulamal bilimlerde hem de uygulamal ol
mayanlarda ortak ya da birbirine ok yakndr.
Uygulama evresi: Onkolog (genel olarak uygulamal bilimci) bu
evrede genel olarak sosyal deerlere ve normlara gre davranr: " n
san hayat deerlidir" vs.
Demek ki uygulamal bilimcinin sadece "uygulama evresi" dier
bilimlerden ayrlr. Uygulamal olsun olmasn bilimlerin ilk iki evre
si ayndr. Aynca bilim sadece bilimsel aratrma evresinde sosyal
deerleri ve normlar paranteze alp epistemik deerlere balanr.
Ama burada bir problem var: Uygulamal olmayan bilimci iin sade
ce motivasyon evresi bilimsel aratrma evresine girmesinin sebep
gerekelerini verirken, uygulamal bilimci iin uygulama evresinin
sebep-gerekeleri de motivasyon evresininkilere eklenmitir. Yani
uygulamal bilimcinin bilimsel aratrma evresine girmesinin uygu
lama evresindeki sosyal deerlere dayanan sebep-gerekeleri de var
dr: Onkolog kanser aratrmalarn yaparken klinik uygulamasyla
ayn sebep-gerekeden de etkilenir: "nsan hayat nemlidir".
Onkolog asndan bilimsel aratrma program evresine girmek
iin bu ikinci sebep-gerekenin de sz konusu olmas bilimsel ara
trma evresinde sadece epistemik deerlere balanmas asndan
nemli olmayabilir. Ama bir psikiyatr iin acaba ayn ey sylene
bilir mi? Psikiyatrn psikiyatrik bozukluklarn tedavi edilmesi gere
ken bir durum olduuna inanmas sadece uygulama evresinin deil,
bilimsel aratrma programna girimesi iin de sebep-gereke olu
turuyorsa, bu durum psikiyatri asndan onkolojininkinden farkl
bir problem yaratyor olabilir. nk bu durumda, eer psikiyatri
toplumsal dzeni korumaya ynelik ideolojik bir aygtsa, psikiyat
rn da rtk olarak ya da farknda olmadan toplumsal dzen ve de
erleri korumak zere hareket ediyor olmas ihtimali ortaya kar.
Bir baka deyile psikiyatri iin bizatihi bilimsel aratrma progra
m evresinin sadece epistemik deerlere bal olduunu, sosyal de
erlerin paranteze alndn iddia etmek zordur. Grelim:
Psikiyatri iin bilimsel aratrma program: Zihinsel bozukluun
ne olduunu tanmlamak, zihinsel bozukluklarn belirtilerini sapta
mak, bunlar snflandrmak, nedenlerini aratrmak ve nasl tedavi
PSKYATRDE SOSYAL DEERLER SORUNU 55

edilebileceklerini bulmak.
lk bakta psikiyatrn bilimsel aratrma program onkolounki
ne benziyor. Psikiyatr da bilimsel aratrma programnda sosyal de
erleri ve normlar paranteze alp sadece epistemik deerlere sahip
karak aratrmasn yapabilir. Ama zorluk urada: Zihinsel bozuk
luk kavram kadar zihinsel bozukluklarn belirtileri de sosyal norm
lar, deerler ve beklentilerle yakndan ilikilidir. Peki bu durumda
psikiyatrik aratrma programnn tarafszlk ve nesnellik gibi epis
temik deerlere bal kalabilecei dnlebilir mi? te psikiyatri
de deerler probleminin belkemii budur: Psikiyatri iin esas sorun
klinik uygulamann deil bilimsel aratrmann, zellikle de zihinsel
hastalklarn belirtilerinin saptanmas ve snflandrlmasnn sosyal
deerlerden bamsz yaplp yaplamayaca konusunda dmle
nir. Bu durumda antipsikiyatrik eletiri sadece psikiyatrik klinik uy
gulamay deil, hi farknda olmadan psikiyatrik bilimsel aratrma
programn da hedef alr.
Bu nemli sorunu birbiriyle balantl olmasna ramen farkl g-
rnen soruya ayrarak ele alacam.
- Psikiyatrik aratrma program sosyal deerlerden arnabilir mi?
- Psikiyatrik durumlar "doal tipler" midir?
- Psikiyatrik aratrma program bilimsel midir?
imdilik bu konudaki tartmalar hatrlatmakla yetiniyorum.
Kendi yantm psikiyatride insani elml olmama problemi ev
resinde kmelenen teorik problemleri zdkten sonra, kitabn son
blmnde vereceim. imdi birbiriyle balantl bu pratik prob
lemi srayla ele alalm.

iV. Psikiyatrik aratrma program sosyal deerler ve


deerlendi rmelerden arnabilir mi?

Bu blmde Tim Thornton'n konuyla ilgili almasn (2007) esas


alacam; bu kaynakta yer almayan baz baka tartmalara da de
inmeye alacam. Rachel Cooper (2007) ve Nassir Ghaemi'nin
(2007) almalarn da gz nne alacam.
,
Aada zetleyeceim literatrdeki tartma zihinsel hastalkla
rn "deer-baml" m yoksa "deer-bamsz" m olduu sorusu
56 BEYNN GLGELER

erevesinde ele alnabilir. Hatrlanaca gibi Szasz dier tbbi has


talklarn sosyal deerlerden bamsz olarak ele alnabileceini, bu
na karlk psikiyatrik deerlendirmenin sosyal, hatta ahlaki norm ve
deerlerden bamsz olmadn savunmutu. Bu tezin psikiyatrinin
sosyal deerlerden arnmaya gsterdii btn abaya ramen en
azndan baz durumlarda aka savunulabilir olduunu biliyoruz
(Soble 2004, Charland 2004). Dier durumlar iin de psikiyatrinin
rtk bir deer-bamll sorunu olduu savunulabilir.
Szasz'a yant olarak Chistopher Boorse ve Robert Kandell iki
farkl argman ileri srdler. Psikiyatr Robert Kandell argmannda
dier tbbi durumlarn da (mesela hipertansiyonun da) biyolojik
normlardan sapma olduunu kabul eder ve esas olarak bunlarn bi
yolojik olarak zararl sonulan zerinde durur ( 1 975). Psikiyatrinin
dayand normlar dier tp dallannkinden farkl olmasna ramen
psikiyatrik durumlar zararl sonulan (biyolojik dezavantajlar) ba
kmndan dier tp dallarnn ele ald durumlara benzer. Biyolojik
dezavantajlar gezegendeki canllk olaylarnn yneldii iki temel
fonksiyon bakmndan ele alnabilir: Hayatta kalma ve reme. En
azndan baz durumlarda zihinsel hastalklarn lm riskini artrd
, yaam sresini ksaltt, reme fonksiyonunu snrlad istatis
tiksel olarak gsterilebilir. Eer biyolojik dezavantaj lt temel
alnrsa psikiyatriyle dier tp dallarnn hastalk nosyonlar arasn
da nemli bir fark kalmaz.
Christopher Broose ise argmann biyolojik fonksiyon kavram
zerine kurar ( 1 975). Biyolojik fonksiyonlar zaten normatiftir. Bu
ereveden baklnca tm hastalklarda "biyolojik fonksiyonun zafi
yetinden" lfailures offunction) sz edilebilir. Bununla birlikte biyo
lojik bir fonksiyonun bozukluundan deerlerden arnm, tanmla
yc-tarafsz bir dille de sz edilebilir: mesela kalbin dolam fonk
siyonunu yerine getirip getirmedii sorusunu iyi ya da kt olarak
nitelemeden sorabiliriz. Bu soru mesela yeni bulunan bir gezegenin
elektromanyetik bir kutup oluturup oluturmad kadar tanmlay
c-tarafsz bir sorudur. Bylece fonksiyon kavram normatiflikle
balantl olmasna ramen tamamen tanmlayc ekilde de (norm
lardan bamsz olarak da) ele alnabilir; bilim de (tp ve psikiyatri
de) biyolojik fonksiyon kavramn tanmlayc ekilde kullanr.
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 57

Filozof ve psikiyatr Bili Fulford ( l 999), Szasz ve yukarda ele al


dmz kartlarnn psikiyatrik durumlarn dndaki tbbi hastalk
anlaynda rtk olarak anlatklarn tespit ederek kendi tezini or
taya koyar. Fulford 'a gre tartmann iki tarafna gre de tbbi has
talklar deerlerden bamszdr. Oysa hem Szasz hem Kandell ya
nlmaktadr; ister psikiyatrik olsun ister olmasn hastalk kavram
zaten deerlere baldr (Fulford 2004). Fark uradadr: Psikiyatri
duygular, arzular, inanlar gibi sosyal deerler asndan daha tar
tmal, toplumsal mutabakatn olmad bir alanla ilgilenmektedir.
Fulford 'un alternatif tezi udur: Hastalklar sadece biyolojik fonksi
yonlar asndan deil, bir edimi sradan bir ekilde yapmakla ilgili
zafiyete (jailure of ordinary doing) ilikin nesnel deneyimle de ta
nmldr. Solunum yetmezlii olan bir hastann hareket kabiliyeti
azalmtr. Keza sosyal fobik bir hastann sosyal ilikileri ve perfor
mans ileri derecede snrlanmtr. Bu durumda hastalk kavram za
ten deer-bamldr; normatiftir. Dolaysyla hastalk "edim zafi
yeti" (actionfailure) erevesinde tanmlanrsa psikiyatrik hastalk
larn dier hastalklardan fark toplumsal olarak daha tartmal de
erlerle ilgili olmasna dayandrlabilir.
Psikiyatr ve filozof Jerome Wakefield ise akl hastalklarnn bi
yolojik bir aklamasn teleolojik adan verir ( 1 992 ve 1 999). Wa
kefield hastalk kavramnn deer-baml olduunu kabul eder ve
evrim teorisine dayanan bir tez ileri srer. Ona gre biyolojik bo
zukluklar "zarar verici biyolojik fonksiyon zafiyetleridir" (harmful
failure offunction). Baz yazarlar "fonksiyonel zafiyet" kavramnn
deer-baml olmayan, betimleyici bir analizinin verilebileceini
dnrler. Buna karlk Ruth Millikan indirgemeci olmayan bir te
leolojik biyolojik fonksiyon kavramn savunur ve inan, arzu gibi
sebep-gereke veren aklamalarn biyolojik fonksiyon kavram er
evesinde natralize edilebileceini ileri srer ( 1984 ). Sonu olarak
Millikan'la ayn fikirde olan Wakefield psikiyatrik durumlarn da
"zararl biyolojik disfonksiyon" kavram erevesinde aklanabile
cei kanaatindedir.
Psikiyatrinin deer-baml olup olmadyla ilgili tartmay ki
tabn son blmnde tekrar ele alacam.
58 BEYNN GLGELER

V. Psikiyatrik durumlar "doal tipler" midir?

Tm doa bilimleri kendi aratrma konusu olan nesne, durum ya da


olaylar tanmlamak ve snflandrmak durumundadr. Kimya atom
lar, fizik kuvvetleri, atomalt paracklar vs. tanmlayp snfland
rr. Bilimlerin bu yndeki almalarnn zcle dayand ileri

srlmtr (Ellis 2008). Brian Ellis'e gre modem zclk doa


da nesnel, insan zihninden bamsz varlk tipleri olduunu, yani
gereki adan baktmzda doal tiplerin var olduunu savunur.
eitli yzeysel farkllklarna ramen doadaki eylerin temel ya
psal benzerlii insan bilgisinden bamsz olarak bu eylerin baz
isel (intrinsic) zelliklerine dayanr ve ancak bilimsel aratrmayla
ortaya konabilir. Farkl doal tiplerse ayn isel zellikleri payla
madklar iin farkldr. Ellis bu temel ve isel zelliklere "gerek
zler" demeyi nerir. Gerek zler o eyi bizzat o ey yapan zel
likler olduklarndan zorunludur. Ancak burada zorunluluu ikiye
ayrmak lazm: Analitik ve "metafizik" (teknik terimle de re) zorun
luluk. Gerek zlerin ortaya koyduu zorunluluk metafizik bir zo
runluluktur. Nasl?
Analitik zorunluluk dilsel ve nominaldir. Mesela doal bir dilin
(diyelim Trkenin) kullanclar iin tm bekarlarn evli olmama
lar dilin kullanm kurallarndan kaynaklanan zorunlu bir dorudur.
Yani bu tipte zorunlu dorular nesnenin bilim tarafndan aydnlat
lan isel ve derin yapsal zelliklerinden kaynaklanmazlar. Analitik
zorunluluk doal deil dilsel bir zelliktir. Bu gibi nominal durum
larn toplumsal olarak belirlenmi, isel deil ilikisel zelliklerine
bal tarihsel ve geici kategoriler ortaya koyduunu syleyebiliriz.
Oysa doal tipler "metafizik" bir zorunluluk tar: nk bunlar bir
eyin bilim tarafndan aydnlatlan isel ve derin zelliklerine daya
nrlar. Mesela altn atomunun atom numarasyla zetlediimiz isel
zellikleri "gerek z"dr. Metafizik olarak zorunlu dorular dil
sel-nominal zelliklere dayanmaz. Hayal edebileceimiz mantken
mmkn hibir dnyada altn atomunun, atom numarasyla zetle
diimiz gerek zsel zelliklerini tamayan bir rneinin olabile
ceini dnemeyiz (metafizik zorunluluk). Doal tipler dilsel-man-
PS\Ki'l\TIDE SOS'i\L DEGERLER SORUNU ')C)

tki bir zorunlulukla deil, bilimsel aratrma sonucu ortaya kma


larna ramen metafizik anlamda zorunlu gerek zlere dayanrlar.
B aka ve mantken mmkn bir dnyada suyun yzeysel zellikle
rini tayan ama derin isel yaps H20 olmayan bir svya su diye
meyz.
Doal tipler kat ve net hatlarla birbirinden aynlr: karbon ato
muyla demir atomunun birbirinden aynlmas gibi. Bu adan bakn
ca biyolojik trlerin dier doal tipler gibi kat, kesin ve net hatlarla
birbirinden ayrlan doal tipler olduu tartmaya aktr. 1 Biyoloji
deki bu zellii evrimin mutant varyantlar zerinden almasyla
ilikilendirebiliriz. Eer bir trn btn yeleri ayn zn tezahrleri
olsayd biyolojik evrim mmkn olamazd; evrimde trler aras ge
ii salayan mutant varyantlar (kabaca "ara rnekler" diyelim) var
dr. Dolaysyla Darwin sonras biyolojide tr kavram tartmal bir
hal ald gibi biyolojik trlerin kat ve net hatlarla birbirinden ay
nlm doal tipler olduu tezi de tartmaya aktr.
imdi sorumuz u: Psikiyatrik tipler doal tipler midir? Psikiyat
ri felsefesinin bu temel sorusunun hem psikiyatrinin deerler soru
nuyla hem de bilim olup olmadyla alakasn grebiliyoruz. Eer
psikiyatrik durumlar deerlere bal olarak tanmlanm tarihsel ve
geici tiplerse metafizik deil, sadece nominal bir zorunluluk tar
lar. Bu durumda psikiyatrinin bir doa bilimi olduunu nasl iddia
edeceiz? Geri ada biyoloji ilgin bir rnek ortaya koyar; doal
tiplere dayanmadan da bilim yaplabilir. Ama psikiyatrik tipler
"ampiyon", hrsz", "padiah" gibi dil oyunlarna dayanan toplum
sal kategorilerse, tarihsel ve geiciyseler psikiyatri bir doa bilimin
den ok, Foucault'nun sylediine yakn bir biimde hukuk gibi sos
yal bir iktidar kurumu olarak deerlendirilebilir. Nitekim tarih bo
yunca ortaya kp da bizim geriye dnk bir deerlendirmeyle psi
kiyatrik bozukluk olarak nitelediimiz ama artk grlmeyen du
rumlar (mesela "buz adam") olduu gibi (Porter 2002) bugn psiki
yatrik bozukluk olarak kabul ettiimiz baz durumlarn gelecekteki
bir toplumda artk bir bozukluk olarak grlmemesi ihtimali de var-

1 . Tartma iin u kaynaklara baklabilir: Ghaemi (2007), Dennett ( 1 996),


Sansom (2008), Claridge (2010), Mishler (2010).
60 BEYNN GLGELER

dr. Mesela ecinsellik 1 970'lere kadar psikiyatrik bir bozukluk ola


rak kabul edilirdi. Muhtemelen gelecekte "hiperseksalite" (Satiri
yazis ve Nemfomani) olarak deerlendirdiimiz durumlar da psiki
yatrik bir problem olmaktan kacaktr. Demek ki hukuki ve ahlaki
normlar gibi, hatta onlarla birlikte psikiyatrik tan ltleri de dei
ebilmektedir.
Bugn psikiyatride semptomlar ve bozukluklar tanmlayp s
nflandran iki sistem yaygn olarak kullanlmaktadr: Dnya Salk
rgt 'nn snflandrma sisteminin ICD (International Classifica
tion of Diseases) serisi ve Amerikan Psikiyatri Dernei'nin DSM
(Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) serisi. Bu
tan sistemleri elden geldiince teoriden ve etiyolojik aklamalar
dan arnm olarak tanmlanan semptom bilgisi zerine kuruludur.
Bu teoriden bamsz snflandrma anlaynn gelimesinde ICD-8
( l 967) nemli bir aama oluturmutur. Ancak burada ilgin bir ta
rihsel durumdan sz etmemiz gerekir. ICD-8 'in hazrlanmasnda ge
nellikle ngiliz psikiyatr Erwin Stengel ve ABD'li mantk pozitivist
filozof Cari Hempel'in nemli rol oynad dnlrse de tarihsel
veriler her iki ismin de sadece semptom temelli bir aklamaya iti
bar etmediini, operasyonel terimlere yer vermeyi savunduunu
gstermektedir (Fulford ve Sartorius 2009). Nitekim, aslnda teori
den arnm bir olgu durumu tanm olamaz; psikiyatride egemen ta
n ve snflandrma sistemleri geni lde arzu, inan vs. gibi sebep
gereke veren aklama tarzna dayanan "folk psikolojik" bir dil kul
lanrlar. Bu saptamann psikiyatri asndan ne gibi sonular oldu
unu aada greceiz.
Bu noktada psikiyatrik bozukluklarn doal tipler olduunu sa
vunanlarla buna kar kanlarn grlerini ksaca hatrlatmakla ye
tineceim.

a. Egemen psikiyatrik nozolojinin doal tipler anlayna dayan


madn veya dayanamayacan ileri sren tezler
Darwin somas biyolojideki gelimeleri gz nne alan psikiyatr
Nassir Ghaemi (2007) zcle kar argmanlar gelitirir; psiki
yatride kat, net hatlarla ayrlm bozukluklar yerine geililik ve s
reklilik arz eden durumlar (mesela bipolar, izoafektif, izofrenik
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 61

spektrumu) vurgulayarak psikiyatri iin sosyolog Max Weber'in


"ideal tip" anlayndan esinlenen bir model nerir.
Hanna Pickard burada aynntsna girmeyeceim ilgin argma
nnda dolayl olarak da olsa psikiyatrik nozolojinin psikiyatrik bo
zukluklann yzeysel belirtilerine dayandm, zcln doal tip
lerden bekledii derin isel zellikleri veremediini ima etmi olur
(2009). Gerekten de egemen psikiyatrik nozolojinin etiyolojiye ve
teorik aklamaya yer vermeyip grnr semptom bilgisiyle yetin
diini dnrsek tpk suyun yzeysel zelliklerini tanmlayp isel
(zsel) zellii olarak H20 olduunu sylememe durumunda oldu
u gibi zcle uymayan, dolaysyla doal tip tanmlamayan bir
sistem olduunu grrz. Ama bu durum tm psikiyatri iin deil,
egemen nozoloji iin geerlidir. Btn olarak psikiyatri mesela i
zofreniyi bir doal tip olarak tanmlayabilir. Dominic Murphy a
da biyolojik psikiyatrinin, egemen semptom-temelli nozolojisin
den bozukluklann "ykc fiziksel sre" olarak etiyolojisine doru
yneldiini dile getirirken benzeri bir tez ileri srm olur (2009).
lan Hacking doal tiplerin insanlar tarafndan snflandnlmalan
durumunda deimemelerine karlk, insanlann nasl snflandnl
dklann rendiklerinde baz zelliklerini deitirdiklerini sylej
yerek sadece insanlara uygulanmak zere doal tipler deil "inter
aktif tipler" anlaynn gelitirilmesi gerektiini savunur (Charland
2004). Tim Thomton'n ise psikiyatride indirgemeye kar karak
psikiyatrinin sebep-gereke ile doa yasasn (anlamayla aklama
y) birlikte kullanan bir disiplin olduunu savunmakla doal tipler
anlayna da kar kt iddia edilebilir (2004 ve 2007).

b. Psikiyatrik bozukluklarn en azndan bazlarnn doal tipler


olduunu savunan tezler.
Rachel Cooper, psikiyatriye en olumlu ekilde yaklaan filozof
lardan biridir (2007 ve 2009). Amerikan Psikiyatri Demei'nin psi
kiyatrik durumlan doal tipler olarak grmesinden yola kan Coo
per da psikiyatrik durumlann doal tipler olduunu savunur. Ben
yukanda psikiyatride doal tipler konusunu zselci bir felsefi er
eveden yola karak ele almtm. Cooper ise en az farkl doal
tip anlay olduunu ileri srer; kendi doal tipler anlayn "bilim
62 BEYNN GLGELER

geleneinde tipler" anlayna yakn bir "zayf doal tip" nosyonu


na dayandm. Buna gre doal tipler bir bilimin geleneksel olarak
ele alp aratrd nesne ya da srelerdir. Bilimde bu tipler yasa
larda, aklamalarda ve tmevarmda ie yarar. Bylece doal tipler
teorik olarak nemli bir anlamda nesnel olarak benzeen rnekleri
ieren tipler olarak tanmlanabilir. Bu ereveden baknca tipler ara
snda kesin, net ayrm hatlar izmeye de gerek kalmaz ve biyoloji
nin (biyoloji felsefesinin) "tr" kavramyla ilgili ekinceleri de
zlm olur. Bu yeni erevede yukarda ele aldm tipteki eletiri
leri karlayan Cooper psikiyatrinin tanmlad zihinsel bozukluk
larn "zayf doal tip nosyonu"yla ele alnabileceini ileri srer. Eer
lt buysa psikiyatrik bozukluklarn "doal tipler" olduu gr
ne katlrm. Ama "doal tip" ltmz niin bu olsun? Soruyu
bylece sorduumuzda niin baka trl olsun yantn da alabiliriz.

v. Psikiyatrik aratrma program bilimsel midir?

Rachel Cooper bu soruya Wittgenstein'dan yola karak yant verir


(2009). Wittgenstein Felsefi Soruturmalar'n ( 1 953) 66. ve 67. not
larnda "oyun" kavramndan yola karak "ailevi benzerlik" kavra
mn gelitirmiti. Buna gre oyun dediimiz durumlar (basketbol,
satran, krebe vs.) iine alacak tam bir tanm verilemez; bunlar ai
levi benzerlikle birbirine baldr. Oyunlardan bazlar bir bakmdan
benzeirken dier bakmlardan farkllar; ama farkllaan zellik
leriyle de baka oyunlara benzerler. Yukarda ada bilim felsefe
sine gre bilimle bilim olmayan ayrt edecek bir lt veremedii
mizi kaydetmitim. te Cooper'a gre bilimler de oyunlar gibi ail
evi benzerlik gsteren pratiklerdir. Psikiyatri de baz bakmlardan
baka bilimlerle ortak zellikleri paylarken baz bakmlardan ba
ka bilimlere benzeyebilir ya da yine baka bakmlardan bilimsel ol
mayabilir. Esas olarak psikiyatrinin zel problemleri zerinde dur
malyz. Mesela bu kitapta beni ilgilendiren sorunlardan biri, psiki
yatrik aratrma programnn sosyal deerlerden arnm olup ola
mayacayd. Psikiyatri bu adan bilimsel olmayabilir. Ama bu du
rum psikiyatrinin baka bakmlardan bilimsel olmad anlamna
gelmeyecektir Cooper'a gre.
PSKYATRDE SOSYAL DEGERLER SORUNU 63

v. Tartma ve sonu

Antipsikiyatrik eletiriden yola karak psikiyatrinin sosyal deerler


ve normlardan arnm olup olamayacayla ilgili uzun bir tartma
ya giritik. Bu soru bizi psikiyatrik tiplerin doal tipler olup olma
d ve psikiyatrinin bir bilim olup olamad tartmalarna srk
lediyse de bu konuda bu gne kadar tatmin edici bir yant verileme
diini grdk.
Bu belirsizliin nedeni ne olabilir? Birinci blmde psikiyatrinin
iki farkl aklama tarzn; sebep-gereke veren aklamayla doa
bilimsel nedensel aklamay birlikte kullanmak zorunda olduunu
grmtk. stelik bunlar arasnda bir iliki kurulamyordu. Sebep
gereke veren aklama tarz normatiftir; sosyal normlar ve deer
lerle yakndan balantldr. Bu durumda psikiyatrinin pratik prob
lemi (psikiyatride sosyal deerler problemi) psikiyatrinin teorik
problemiyle (psikiyatride iki farkl aklama tarznn nasl ilikilen
dirilebileceiyle) yakndan balantl grnyor. imdilik geici bir
tez olarak psikiyatrinin pratik probleminin psikiyatrinin teorik prob
lemini zdkten sonra ele alnmas gerektiini ileri sryorum:
1 . ada psikiyatrik nozoloji, teoriden bamsz, dolaysyla
"folk psikolojik" kavramlara (sebep-gereke veren kavramlara) yer
veren bir semptom, tan ve snflandrma sistemi ortaya koyar.
2. Folk psikolojik kavramlar (arzu, inan, maniplatiflik vs.) sos
yal deerler ve normlarla yakndan balantldr.
3 . Demek ki ada psikiyatrik nozoloji sosyal deerlerle ba
lantldr, sosyal deer ve normlardan arnmamtr.
4. Psikiyatrik nozolojinin sosyal deerlerden arndrlmas prob
lemi (psikiyatrinin pratik problemi) psikiyatrinin teorik problemi
nin (psikiyatrik aklamada sebep-gereke veren aklamayla doa
bilimsel nedensel aklamann nasl ilikilendirilebilecei proble
minin) zmne baldr.
zleyen blmde fenomenoloji ve fenomenolojiden kalkan anti
psikiyatrik eletirileri ele alacam.
4
PSiKiYATRi N i N PRATiK SOR U N LAR! il

FENOMENOLOJ i VE PSi KiYATRiN i N


FENOMENOLOJ I K ELETiRiSi

1. Giri

Geleneksel olarak fenomenal yaantlar doa biliminin konusu ol


mad; bu alan daha ok felsefi ya da mistik tartmalara terk edil
miti. Ama bugn klasik bilimsel aratrma asndan allmadk
yntemler, hatta dnme tarzlar kullanmay gerektiren fenomeno
lojik alann nrobiyolojinin snrlar dahiline girdiini gryoruz.
Zaten sekizinci blmden itibaren grlecei gibi bu kitap da zel
likle fenomenal yaantlarn doa biliminin alanna nasl temellk
edilebilecei sorunuyla da yakndan ilgilidir.
Psikiyatriyi en ok zorlayan sorunlardan biri, belki de en nemli
si sebep-gereke veren aklama tarznn ierdii psikolojik tutum
bildiren terimlerin (inan, arzu, umut, korku vs.) beyinle deil, ge
leneksel olarak "zihin" ad verilen fenomenal ierie sahip bir var
lk tarznn durumlaryla ilgili grnmesidir. Baz tarihi nedenlerle
bu durum psikiyatrinin daha ok fiziksel-kimyasal bilimlere daya
nan biyolojik bir disiplin olduunu; yani bir beyin bilimi olduunu
tartmaya amaktadr. Trkede psikiyatri kelimesini bugn hala
"ruh sal ve hastalklar" terimiyle karlyoruz.
Aslnda psikiyatri kelimesinin ilgin bir etimolojik gemii var.
Bugn ciddi psikiyatrik bozukluklar olarak dndmz durum-
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 65

lar (izofreni, bipolar bozukluk vs.) eski dnemlerde "ruh"un deje


nere olmasna balanm, bunlara "psikoz" (ruh dejenerasyonu) den
miti. Buna karlk histeri, obsesif nevroz gibi durumlar sinir siste
minin dejenere olmasna balanm, bunlara da "nevroz" (sinir de
jenerasyonu) ad verilmiti. Bugn psikiyatrinin konusu olan bu gi
bi nevrotik durumlar, sadece geleneksel nedenlerle de olsa on doku
zuncu yzylda bile nrolojinin alannda kabul ediliyordu. Bu ne
denle hisleriyle ilgili ilk nemli almalar psikiyatrlar deil, nro
loglar yapmtr (Charcot, Freud vs). Bugn de tamamen etimolojik
nedenlerle mesleimizi hala "ruh hekimlii" gibi garip bir ifadeyle
adlandryoruz.
Bilim natralisttir: doay (evreni) kendi iinde aklamay esas
alan bir aratrma programdr. Nitekim bugn, eskiden "ruh deje
nerasyonu" olarak dnlen psikotik durumlarn beyindeki fizik
sel-kimyasal durumlarla ilgili olduuna dair ok gl delillere sa
hibiz. Gene de bu erevede fiziksel-kimyasal bilimlerle ele alna
mayan, bu nedenle fiziksel ya da maddi bir varlk tarz olmad d
nlen fenomenal yaant ya da deneyimler psikiyatrinin doa bi
liminin klasik alannn dnda bir alanla ilgili olduu kanaatine yol
aar. nk gnlk yaamn naif ontolojisi erevesinde davran
larmzn nedeni alg, can acs, duygu, dnce gibi fenomenal ya
antlarmzdr, beynimiz deil. te psikiyatriye yneltilen fenome
nolojik eletiriler az ok byle naif bir sezgiden hareket eder. Mad
di olmayan (fenomenal) bir zihnin biyolojisi, dolaysyla hekimlii
nasl yaplabilir?
Zaten ben de bu gibi nedenlerle birinci blmde kitabn temel
problemini psikiyatride sebep-gereke veren aklamalarla nedensel
aklamalar arasndaki elml olmama problemi olarak belirt
mitim. Sebep-gereke veren yorumlar, doabilimsel nedensel ak
lamalardan farkl olarak insan davrann ahsn fke, korku, ac, is
tek, inan, sululuk duygusu, cinsel arzu gibi znel fenomenal du
rumlar ya da yaantlaryla ilikili olarak ele alr. Bu durumda psi
kiyatride elml olmama problemi dorudan doruya fenome
nolojiyle, daha doru bir deyile fenomenal deneyimlerle balantl
bir problemdir. Bu nedenle problemin zm de geni lde z
nel deneyimlerle (1. ahs bilgisiyle) bilimin nedensel aklamalara
66 BEYNN GLGELER

dayanan nesnel bilgisi (III. ahs bilgisi) arasndaki ilikinin nasl


kurulabileceinin gsterilmesine baldr. Zaten bu kitabn bilim ve
felsefeye temel katksnn bilhassa sekiz ve on ikinci blmler ara
snda gelitirilen fenomen bilgisi hakkndaki argman olduunu
syleyebiliriz. Demek ki nce klasik fenomenolojik anlay iyi kav
ramalyz. Bu nedenle psikiyatrinin fenomenoloji kkenli eletirisi
ni tantmadan nce klasik fenomenolojiyle ilgili geni bir giri yap
may uygun buldum.
Fenomenoloji bata Franz Brentano ve Edmund Husserl olmak
zere Martin Heidegger, Emmanuel Levinas, Jean-Paul Sartre, Mau
rice Merleau-Ponty gibi filozoflarn eitli alardan anlap birok
bakmdan da tartt bir kta Avrupas felsefe akm. Bununla be
raber analitik zihin felsefesinin de bu akmla yakndan ilikili tezle
ri olduunu greceiz. Psikiyatriyi feneomenolojik adan eletiren
psikiyatr Roland David Laing 'in eletirileri de ksmen de olsa Jean
Paul Sartre 'n varoluu fenomenolojisiyle ilikilidir.

il. Franz Brentano ve psikolojik fenomenoloji

Hmanist ve Kartezyen izgide kalan, bir anlamda Descartes 'n a


da bir yorumu olan klasik fenomenoloji esas olarak Husserl'in fel
sefi almalarna dayanr. Matematik kkenli bir filozof olan Hus
serl felsefede psikolog ve filozof Brentano'nun rencisidir ve a
lmalar bu kaynaktan geni lde etkilenmitir. (Sigmund Freud
bir sre iin de olsa Brentano'nun derslerini izleyenler arasndadr).
Fenomenolojinin temel kavramlarndan biri olan "ynelmilik" ya
da "hakkndalk" kavramn gelitiren de Brentano'dur. Bu nedenle
nce Brentano'nun bilimsel felsefe ve tanmlayc psikoloji kurma
programn ksaca incelemekte yarar var.
Brentano'nun psikolojik ve felsefi almalar zihin olaylarn
aklayan deil, tanmlayc (descriptive) bir bilim kurmaya yne
liktir. Kartezyen gelenek iinde yer alan Brentano'ya gre tanmla
nacak olan nesne bilince kendiliinden aklyla (evidenz) doru
dan verili olan bilin olaylardr. (Krmz bir aslan grdmde yan
l grdm dnebilirim; d dnyada byle bir aslan olmaya
bilir. Ama bilincimde sanki krmz bir aslan grmm gibi bir de-
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 67

neyim olduundan phe edemem; bilin deneyimi kendi olarak ele


alndnda kesindir). Dolaysyla Brentano 'nun projesindeki bilim
sel felsefe nedensel aklama gerektirmediinden ve dorudan ken
dinden-haberdar bilin olaylarn temel aldndan a priori tanmla
yc bir bilimdir. Bylece Brentano yanlsamal olabilen "d alg"ya
dayanan bir bilimden deil, "i alg"ya dayanan bir bilimden sz
eder.
algda "refleksiyon" kavram nemli rol oynar: Zihinsel edim

ler kendi zerine katlanp kendisini nesne edinerek kendini olduu


gibi kavrayabilir. Bir baka deyile zihin, zihindeki orijinal bir de
neyimi (diyelim bir algy) zihnin ikinci bir edimiyle nesne edinilip
bilincine varabilir. Bu elik eden ikinci zihin edimi (refleksiyon) ori
jinal deneyim konusunda yanlyor olamaz: Hissettiimin farknda
ym. Ancak orijinal zihinsel edimle refleksiyonun birbirini zaman
iinde izleyen iki farkl zihinsel edim olduunu dnmemeliyiz.
Brentano 'nun incelemelerine gre her zihinsel edim zaten kendili
inden bir refleksiyon ierir. Geri planda da kalsa z-alg (apper
ception) olmadan alg (perception) veya dnce mmkn deildir.
Alglarken z-alglarz; kendimizi daima bir zihinsel etkinlik iinde
alglarz. Bir eyin farknda olmak demek kendinin bir eyin farkn
da olduunu kendinin farknda olmas demektir. (Burada Kartezyen
"cogito'nun tm zihinsel edimlerle yaplatn gryoruz). Zihin
sel edimler mutlak bir kesinlikle kendini dorudan kavrad iin
matematik kesinliin "sezgisi"nde de olduu gibi kendi hakknda
ak seik bir bilgi verirler. Bu felsefe geleneine gre her zihinsel
edim i refleksiyonun en azndan mmkn bir nesnesi olmak zorun
da olduundan bilind bir zihinsel edim mmkn deildir (Moran
2000) . Bu tr bir bilind eletirisi Sartre'n Freud eletirisinde de
vardr (bkz. Ek 4). Brentano'nun fenomenolojinin pek ok konusu
na aklk getiren, matematik gibi kesin (exact) ve zorunlu (apodic
tic) bilimsel felsefe ve tanmlayc psikoloji projesi zerinde daha
fazla durmayacam. nk Husserl'in transandantal felsefesi bir
anlamda deskriptif psikolojinin reddi zerine kuruludur. Burada da
ha ok Brentano 'nun Aristo 'dan esinlenen "ynelmilik" kavramn
gndeme getirmekle yetineceim.
Brentano 'ya gre tm zihinsel edimler bir nesneye ynelmitir:
68 BEYNN GLGELER

"dnyorum" daima "bir eyi dnyorum" anlamna gelir (in


tentional object). Ama zihinsel edimin yneldii nesnenin zihnin d
nda bir varl olmas gerekmez (intentional inexistence). Zihnin
yneldii nesne gene zihnin iindedir (Brentano 1 874). Tek boy
nuzlu at dndm zaman zihnin dnda bir eyi deil, zihnim
deki tek boynuzlu at dnrm. Keza u karmdaki masay d
ndmde de bizzat o masay deil, zihnimde (bilincimde) temsil
edildii haliyle o masay (o masa temsilini) dnrm.
Brentano zihinsel olann fizikselden farknn ynelmilik oldu
unu ileri srer. Ynelmilik zihinselin zelliidir, fizikselin deil.
Ancak buradaki problemi iyi anlamakta yarar var. Baz filozoflar
Brentano'nun zihinselle fiziksel arasnda koyduu bu aynnn zi
hinle zihin dndaki gerek fiziksel sre arasnda olduunu d
nrler (Chisholm 1 957). Oysa bu nokta ok ak deildir. ncelikle
Brentano'nun tezlerinin sadece i algya dayandn hatrlayalm.
algyla kendi zihnimizi incelediimizde iki tip zihinsel nesneyle kar
larz. Dnce, arzu, inan gibi zihinsel durumlar ve masa, atom,
tek boynuzlu at gibi fiziksel eyler. Ama zihnimizdeki bu fiziksel
eyler zihnimizin dndaki fiziksel eyler deildir; tek boynuzlu at
rneinin gsterdii gibi gene zihnin iindedirler, zihin ierikleridir,
zihne ikindirler. Zihin ierii olarak fiziksellerdir. Eer byleyse
Brentano zihinselle fiziksel arasndaki farktan sz ederken zihnin
ierii zihinsel edimlerle (dnce, arzu vs.) gene zihin ierii fizik
seller (masa, tek boynuzlu at vs.) arasndaki farktan sz etmektedir.
lkinden farkl olarak bu ikinciler ynelmilik zelliine sahip de
ildir. Sanrm bu yorum fenomenolojinin ruhuna daha uygundur.
Analitik zihin felsefesinde "ynelmilik" kavram biraz daha
farkl ele alnr. Bertrand Russell'n bir tanmndan kalkan bu gele
nek ynelmilikleri "nermese! tutumlar" (propositional attitudes)
olarak deerlendirir. Bu konuya altnc blmde dneceim.
Brentano'nun fenomenolojik adan nemi, ynelmilik kavra
mnn da gsterdii gibi, bilinci d dnyayla ya da beyinle ilikisi
bakmndan deil, kendi i yaps bakmndan ele almasndan kay
naklanr. Bu tutumun Husserl'de daha radikal bir felsefi alma ka
vutuunu greceiz.
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 69

111. Edmund Husserl'in transandantal fenomenolojisi

Husserl felsefi almalar boyunca tutarl bir izgi izlemedi; nem


li konularda zaman zaman fikir deitirdi. Bununla birlikte psikolo
jizmden kurtulup bir anlamda Kant 'nki gibi transandantal bir felse
fe gelitirme konusunda srarlyd (transandantal dn). Yukarda
ksaca ele aldmz Brentano zaten psikolojik fenomenolojinin bir
ok konusuna aklk getirmiti. Bu nedenle Husserl'in erken eser
lerinden ok, transandantal felsefesinin (ki Husserl'e gre fenome
noloji bitmi, tamamlanm bir felsefe sistemi deil, felsefe yapma
nn bir yoludur) baz temel kavramlarn tantmakla yetineceim. 1
Transandantalfenomenoloji. "Olduu gibi grnen ey" anlam
na gelen, dolaysyla Brentano'dan da anlayacamz gibi kendili
inden ak seik (evident) verili olan bilin "fenomen"leri fenome
nolojinin k noktasdr. Fenomenler konusunda daima matema
tikte olduu gibi (daha dorusu matematiin Kartezyen kavrann
da olduu gibi) zsel geerlilik ve evrensel-zorunlu yasalar peinde
olan Husserl'in transandantal fenomenolojisinin amac her trl de
neyimin koulu, hatta kurucusu olan saf (ampirik ierikten arnm)
bilincin zsel yapsn kavramaktr. (Burada Husserl'in matematik
kkenli olduunu hatrlamakta yarar var.) Saf bilincin transandantal
fenomenolojisi her trl bilginin, alg ve imgelemin aktel d dn
yada olup bitenden bamsz ve deimez anlam-kurucu yaplarnn
bilgisini verecektir. Husserl saf bilince ulamak iin aada ele ala
camz zel bir yntem (fenomenolojik indirgeme) gelitirmiti.
Ancak nce Husserl'in hemen hemen bir kartlk gibi dnd
psikolojizmden kurtulup transandantal felsefeye ynelmesinin ne
denlerini inceleyelim.
Gnlk doal tavrnda belli bir insann bilin ierii ampiriktir;
psikolojiktir. ahs unu dnyor, bunu gryor, hissediyordur.
Yani belli bir insann bilinci olarak ele alnan bilin daima belli bir
ampirik ierie de sahip olacak, bu durumda fenomenoloji bir insa-

1 . Husserl fenomenolojisini zetlerken u kaynaklar esas aldm: Husserl


( 1913, 1 93 1), Moran (2000) , Uygur ( 1 972), Szer ( 1 976), Mengolu ( 1 976).
70 BEYNN GLGELER

nn kendi isel srelerini izledii, "birinci ahs bilgisi" veren bir tip
psikoloji halini alacaktr; saf bilincin anlam kurucu yapsna dair a
priori ve zorunlu bir bilgi vermeyecektir. Bu psikolojik erevede
ele alndnda saf bilincin zsel yaplarnn aratrlmas mmkn
gzkmemektedir. Husserl'in gnlk naif doal tavrn bir blm
olan psikolojizmden kurtulmak iin gelitirdii "fenomenolojik in
dirgeme" yntemi "metodolojik bir transandantal solipsizm" olarak
nitelendirilebilir. O halde nedir transandantal felsefe?
Husserl transandantal felsefe anlaynda Kant'tan etkilenmitir.
Kant SafAkln Eletirisi'nde ( 1 87 1 ) "mmkn bilginin" a priori ko
ullarn aratrr. Burada artk tek tek bilgiler deil her trl mm
kn bilgiyi (basite anlalsn diye mesela duyumlardan hareketle
diyelim) kuran zihnin a priori yaplarnn aratrlmas sz konusu
dur. Bir baka deyile zihnin (daha dorusu anlama yetisinin) her
trl mmkn bilgiyi kurmak iin ne gibi a priori koullara sahip ol
mas gerektiini aratrr Kant. (Buradan da anlalaca gibi Kant' a
gre akln a priori koullar nedeniyle e n azndan insan iin baz bil
giler mmkn deildir.) Husserl'in transandantal fenomenolojisi de
benzer ekilde saf bilincin ynelimselliiyle anlam kuran (dnya
da bilincin ynelmilii olmasa anlam da olmazd) ierikten bam
sz (yani fenomenal ierik ne olursa olsun) zsel yaplarn aratra
caktr. Yani bu transandantal fenomenolojik bilgi artk u ya da bu
bilin ieriini deil, daha ok z yakalayan ve bu ekilde anlam
kuran bilincin a priori yaplarn tanmlayacaktr. Bir baka deyile
ynelmiliiyle her trl mmkn anlam kuran bilin yaplar ta
nmlanacaktr. Bununla birlikte Husserl daha ge dnemlerinde
Kant'tan uzaklam ve transandantal egonun ierikten yoksun ol
mayan bir dkmn de karmaya almt.
Aada ele alacamz gibi fenomenolojik indirgeme yntemi
nin amac deneyimin kurucusu transandantal znellie, hatta her tr
l anlamn kurucusu olan "transandantal ego"ya ulamaktr. Tran
sandantal egoyu imdilik az ok Kant bir anlamda, yani zaman
iinde tek tek ve dank zihinsel deneyimlerimizi bir tek yaam
oluturacak ekilde sentez eden derin bir ben olarak dnebiliriz.
Husserl rken eserlerinde zihinsel olaylar az ok izole bir biimde
ele alyordu. Artk bu zihinsel olaylar bireysel bir egonun yaamn-
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 71

da, bu ego tarafndan yaam oluturacak tarzda btnlemi olarak


ele alnacaktr. Birletirici ve btnletirici faktr olarak ego, bilin
cin dank deneyimlerini birletiren, her trl anlamn kkeninde
yer alan transandantal bir kurucudur. Bu transandantal egoya ula
mak iin de her trl nyargdan arnmak, bilincin Brentanocu an
lamda kendisinde ak seik verili olana geri dnmek gerekir.
Ama dikkat: Fenomenoloji olgularla deil, matematik ya da geo
metri gibi zlerle ilgilidir; teknik bir terimle eidetic bir bilimdir. Fe
nomenolojiye gre tekil sezgiden (yani ak seik verili deneyim
den) yola karak evrenseli kavramak, z kavramaktr. Bu durumu
mesela belli bir genden yola karak tm mmkn genleri
gen yapan z kavramak gibi anlayabiliriz. Tekil bir gen rnein
de bu geni gen yapan z kavradmzda evrensel geni kav
rarz. Husserl de benzeri ekilde transandantal fenomenolojiyi zle
ri yakalamann yolu olarak grr. Bu ekilde bilincin d dnyadaki
korelatlarmn da (bilincin dndaki dnyadaki eylerin de) esas z
n kuran, anlamn kayna transandantal znelliktir. Eer transan
dantal znellik olmasa dnyada anlam diye bir ey olmazd. (Bura
da u soruyu ciddiye almamz lazm: Anlam znellie mi dayanr?)
Epoche ve fenomenolojik indirgeme. Husserl'e gre saf bilince
ulamamzn nndeki en byk engel gnlk naif doal tavrmz
dr. Ampirik bilimlerin kkenindeki natralizmin de bu doal tavrn
bir uzants olduunu dnebiliriz. Husserl'e gre doa bilimi, her
trl bilginin olduu gibi bilimin de, rasyonalitenin de bilince bal
olarak ortaya ktn, hatta onun tarafndan kurulduunu unut
mutur. Oysa dnya bilinten bamsz bir ekilde kavranamaz. y
leyse bir bakma bilimin natralist tutumu fenomenolojik tutumun
tersinden alr. Bilime gre bilin ierikleri d gerekliin kore
latlardr. Oysa fenomenolojik tutum d dnyann bilin fenomen
lerinin korelatlar olarak kavranmadklar srece anlamsz olacakla
nn syler. O halde transandantal bilince, hatta transandantal egoya
nasl ulaacaz?
Husserl'in nerdii yntem Descartes'n metodolojik phesiyle
derin bir yaknl olan bir tr metodolojik solipsizmdir. Bu yntem
naif saduyu psikolojisini olduu kadar bilimsel bilgiler konusun
daki ortak kanaatlerimizi, felsefi yarglarmz, teorileri bir yana b-
72 BEYNN GLGELER

rakarak "eylerin kendisine" (bilin fenomenlerine) dnmemize da


yanr. Bu yntemin en nemli aamas da d dnyann varl tezi
nin de askya alnmasdr: D dnya artk yalnzca bir tez olarak var
dr. Bylece dorudan tank olduumuz her eyi kendi bilin ieri
imiz olarak grmeye balarz. Artk bilin kendine dorudan veri
lidir. Bilincin dndaki her eyin varl bir tez niteliindedir, kesin
deildir, belkilidir. Bylece "epoche" d gereklii askya alarak
gnlk doal ve naif tavnmzda sorgulamadmz nesnel gerekli
in fenomenal (ya da znel) kuruluunu ortaya koyan bir paranteze
alma ilemi olarak grlebilir. "Epoche" sayesinde bilin kendine
dorudan verili hale gelmitir.
"Epoche" transandantal egoya ulamaya ynelik fenomenolojik
indirgemenin bir parasdr. ndirgeme ileminden geriye kalan saf
ve mutlak bilin olmaldr. Bu bilin de transandantal egonun edim
lerine baldr. ndirgemenin ikinci aamas fenomenin tannmas
(identification), anlalmas ve tanmlanmasdr. Bylece fenome
nolojik indirgemede doal ve psikolojik insan egosu transandantal
egoya indirgenir.
Deneyimin neotik-neomatik yaps. Her ikisi de bilin ierii olan
neozis (dnce veya genel olarak bilin edimi) ve neoma (dn
len veya genel olarak bilin edimine konu olan ey) birbiriyle aynl
maz ekilde yaplam olarak karmza kar. Dnlen (nesne)
olmadan dnce olamayaca gibi dnce olmadan da dnlen
(nesne) olamaz. Demek ki je pense (dnyorum, "cogito") her tr
l bilin deneyiminin varlk kouludur. Burada Brentano'nun y
nelmilik kavramnn yeniden ama daha derin bir ekilde tanmlan
dn grebiliriz. Neozis bilisel edimin niteliksel yndr; umut
etmek, hatrlamak gibi birbirinden niteliksel olarak aynlan bilin
edimlerinin zlerini burada buluruz. Neozis yneldii nesneye (neo
ma' ya) anlamn verir. Bir baka deyile ynelimsel nesne olarak
neoma anlamn neozis'le ilikisinde kazanr. Yani neoma'mn anla
m onu nasl bir zihinsel edime nesne edindiimize (kabaca onu na
sl dndmze) gre deiir. O halde neoma yalnzca neotik
neomatik yap iinde anlam kazanr. Burada neozis ve neoma 'nn sa
dece fenomenolojik indirgemeden sonra kavrandn unutmamak
lazm. ndirgemeden sonra artk neoma ynelimsel edimin hakkn-
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 73

da olduu (d) nesne olmaktan kar, dnce ediminin (d) nes


neye balanan dnce ierii halini alr; neotik-neomatik yap iin
de neoma nesnenin bilinteki anlamdr.
Transandantal ego. Burada Husserl'in apak speklatif ve spir
talist bir idealizm tayan grlerinin daha aklc bir yorumunu
yapmaya alacam. En azndan benim burada ele aldm kada
ryla Husserl fenomenolojisi her trl anlamn kkeni ve kurucusu
olan transandantal znellii, transandantal egoyu aratrmaya yne
liktir. Peki ama kendilik-deneyimi de (self-experience) dier feno
menal deneyimler gibi bilincin bir ieriiyse bu deneyimin dier de
neyimlerin anlamn verdiini nasl syleyebiliriz? Husserl'in son
raki blmlerde srarla zerinde duracam bu sorunu yeterince de
erlendirmediini dnyorum. Husserl'e gre transandantal ego
tm deneyimin zorunlu kouludur. nk mutlak zne olarak tran
sandantal ego mesela Kant'ta olduu gibi deneyimin btnlnn
koulu olarak varsaylmak durumunda deildir, yani performatif
zelliklerinden yola klarak varsaylan bir varlk tarz deildir Hus
serl'e gre. Bir baka deyile transandantal ego bizzat (reflektif ola
rak) gzlenebilir. Zamanda dank tm bilin edimlerini bir ya
amda btnletiren yap olarak transandantal ego fenomenolojik
indirgemeden sonra geriye kalan eydir; nk artk ampirik ieri
inden, doal egodan arnmtr. Demek ki transandantal ego, bilin
cin indirgeme sayesinde ampirik ieriklerinden arnm z olarak
dnlebilir. Bu durumda dncelerin tretici kayna mutlak z
ne olarak transandantal egodur ve transandantal ego insann zaman
iinde kendine zdeliinin kouludur. Burada Husserl'in ge eser
lerinde bu biimsel ego anlayndan uzaklap egoyu seimleriyle
kendini kuran zamansal bir sre olarak dnmeye baladn da
belirtelim.
Husserl idealizmi gnmz nrobiyolojisinden yola kan bir fe
nomen anlayyla elbette uyumaz. Ama sekizinci blmden itiba
ren greceimiz gibi bu bilin anlay pek ok bakmdan iimize ya
rayabilir.
74 BEYNN GLGELER

iV. David Laing'in fenomenolojik anti psikiyatrisi

Laing'in fenomenolojik antipsikiyatri yaklam Jean-Paul Sartre 'n


varoluu fenomenolojisiyle balantldr. Ak bozmamak iin
Sartre ve varoluu fenomenoloji konusunu Ek 4'te ele aldm.
Nrolog, psikiyatr, psikanalist ve antipsikiyatri savunucusu Ro
nald David Laing birok bakmdan psikiyatri tarihinin en ilgin fi
grlerinden biri. Ama ben burada Laing'in yalnzca The Divided Self
( 1 960) adl kitabn ele alacam. nk Laing sadece bir yl sonra
kaleme ald Selfand Others'tan ( 196 1 ) itibaren psikiyatriye, hatta
btn modern kapitalist topluma ynelik eletirilerini ok daha ra
dikal noktalara tamakla birlikte fenomenolojik-varoluu aralar
dan uzaklamaya balad. almalarnda daha ok Gregory Bateson
nderliindeki Palo Alto okulunda gerekletirilen izofrenik aile
lerdeki iletiim tarzlar zerine yaplan almalar rol oynamaya ba
lad (Sedgwick 1972).
Laing'i ilgin klan zelliklerinden biri, sonraki eserlerinde mo
dern kapitalist toplum ve psikiyatriye ynelik ar eletirilerini bel
li bir mistisizmle birletirmesidir. Bu durum her ne kadar eletirel
yaklasa da temelde Aydnlanma deerlerini koruyan Marx-sonras
Bat solu asndan olduka zel bir eilime iaret eder. Laing 'in
sonraki yllarnda rasyonel bir biliminsan profili izdiini sylemek
zordur. Ge dnem Laing'i artk izofrenik deneyimlerin "baka bir
gereklikle ilgili olduunu" dnen bir "lunatique"tir (Sedgwick
1972). Henz antipsikiyatrik eletirilerinin fazla n planda olmad
The Divided Self bu tr grlere yer vermez.
Trkiye'de hemen hi bilinmeyen fenomenolojik psikiyatri esas
olarak kta Avrupas'nda etkili olmu ve ana akm psikiyatri kar
snda daima belli bir eletirel tutumu korumutu (Binswanger 1963,
Boos 1979). Laing'in The Divided Self'i bir bayapt deilse de fe
nomenolojik psikiyatrinin nemli eserlerinden biridir. Laing'in son
raki yllardaki antipsikiyatrik k bilinmese bu kitap baz nemli
eletirel ynler tamakla birlikte pekfila psikiyatri iinde mtalaa
edilebilirdi. Laing ayn zamanda psikanalisttir. Spervizyonundan
getii R. D. Winnicott'tan epey etkilendii de dnlebilir. Bu-
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 75

nunla birlikte psikanalitik metapsikolojiyi insan ve izofreniyi an


lamak asndan doru bir dnce tarz olarak grmez. Laing'in
yapmak istedii ey izofrenik insan znelliini "mekanik"letiren
psikiyatrik veya psikanalitik modellerle aklamak deil, Jaspers 'in
terimleriyle konuursak izofrenik fenomenal deneyimi bir insan va
roluunun bu dnya-iinde-varlk tarz olarak anlamaktr. Bu dn
yada zel bir fenomenolojik deneyim olarak izofrenik deneyimi an
lamaktan sz ediyoruz. Bu durumda da fenomenoloji ve varoluu
luk esas k noktas olacaktr.
The Divided Self 'in esas'n abas izofrenik deneyimin nasl bir
ey olduunu bilimsel teorilerle aklamak deil, bir insan varolu
unun fenomenolojik deneyimi olarak anlamaktr, dedik. Laing ilk
admda psikiyatrinin hastalan dinlerken bavurduu semptom dili
ni sorgular. Psikiyatrinin dili insanlarn i yaantsn anlamak deil,
onlar insani zelliklerinden soyutlayp ahsszlatrmak zerine
kuruludur. Laing bu erevede modem psikiyatrinin kurucularndan
Emil Krapelin'in tp rencilerine retmek iin yapt, birok kla
sik eserde kaynak olarak gsterilen bir psikiyatrik muayeneyi rnek
verir. Tp eitiminin geleneksel yntemlerinden biri olan hasta ba
nda eitim ve tartmann psikiyatri zelinde nasl uygulanmas ge
rektii sorusunu bir tarafa brakalm. Laing psikiyatrik muayenenin
nasl sama ve acmasz bir tablo yaratn ok iyi anlatr. Doktor
(Krapelin), peindeki tp rencileriyle gelip hastay tehir etmekte,
stelik ne mevcut durumla ne de hastann yaam problemleriyle ala
kas olmayan sorular sormaktadr. Laing bizi hastann verdii "sa
ma" yantlarda, esas sama olann iinde bulunulan durum olduu
nu fark etmemizi salayacak ironiyi grmeye davet eder.
Laing'e gre psikiyatrik muayene birtakm nesnel olgular topla
maya veya hastay anlamaya deil, hastann sylemini psikiyatrinin
semptom diline evirmeye yarar. Psikiyatri bir tek izofrenik varo
lu tarzn bile anlamadan snflandrmalar yapmaya almaktadr.
Oysa izofreni bu dnyay deneyimlemenin, anlamlandrmann fe
nomenolojik bir tarzdr. Bu fenomenal deneyimi anlamak iin kla
sik psikiyatrik terminolojiyi bir kenara brakp yeni bir dil bulmal
yz. nk psikiyatrik muayene hastayla hekimin bir trl gerek bir
diyalog kuramamasndan baka bir ey deildir aslnda. Hekim bu
76 BEYNN GLGELER

diyaloun koptuu noktalan semptom olarak snflandrmaktan ba


ka bir ey yapmamaktadr. Bir baka deyile psikiyatr hastay anla
makta zorlanmaya balad noktada semptom grr. Psikiyatr top
lumun geneliyle uyum iindedir ve karsndaki znel deneyime
hastalk gzyle bakmak gibi bir nyargdan hareket ediyor, izof
renik deneyimi zel bir dnyada-varlk (being-in-the-world) olma
tarz olarak kavrayamyordur.
Laing 'in psikiyatrik semptom bilgisinin hastayla hekim arasn
daki diyaloun kopmasna dayand, hekimin hastann deneyimin
de anlayamad noktalan semptom olarak okuduu tezi bence hay
li yaratc bir tezdir. Mesela ben de yukarda Laing 'i (aadaki r
nei vermek iin biraz da kasten) "lunatique" olarak niteledim. Ne
den? nk psikiyatrinin biyolojik bir disiplin olduunu dnme
me ramen antipsikiyatrik eletirinin de hayli rasyonel gerekeleri
olduunu kabul ediyorum. Hatta birisi kp psikiyatrik bilginin de
il ama uygulamann lav edilmesi gerektiini savunsa ciddi bir e
kilde deerlendirilmesi gerektiini dnrdm. Benim Laing'le di
yaloumu bozan onun antipsikiyatrik grleri deil, mistik fikirle
ri (ve muhtemelen deneyimleri). Aka itiraf edeyim: Bilim eiti
mi alm bir insann birtakm mistik fikirlerinin olmasn bir yere ka
dar kabul edebiliyorum. Gerekten de sarsc bir doann parasyz;
bu muazzam varlk karsnda derin duygular hissedebilmeyi elbet
te anlyorum, ama mistisizm doa karsndaki aknl ap birta
km doast deneyimlere alnca anlamakta zorluk ekiyorum.
Mesela bir biliminsannn, stelik kendi de bir anlamda tbbi otori
teyken izofrenik deneyimin farkl gerekliklerle ilgili olduu gibi
delillendiremedii, "rasyonalite"yi zorlayan tezler ileri srmesini
anlamakta zorluk ekiyorum. Laing'le diyaloumuz burada kopuyor
ve ben yaftalamaya balyorum: "lunatique".
Laing'in psikiyatrik semptomlarn ounun hekimin anlayama
d deneyim alanlaryla ilgili olduu tezi (benim Laing 'i "yaftala
mam" rneinin de gsterdii gibi) birok bakmdan ilgin bir tez.
Gadamer'in de belirttii gibi her diyalog ortak bir zemin gerektirir
ve baz nyarglara dayanr. Taraflarn sarslmaz nyarglanna ula
ldnda, eer bunlar birbirleriyle atyorsa diyalog imkansz ha
le gelir: Her diyaloun bir kopu noktas vardr. Benim Laing 'i bir
PSKYATRNN FENOMENOLOIK ELETRS 77

noktaya kadar (mesela The Divided Self 'te) ciddiye alp sonra onun
la konumaktan vazgemem gibi. Laing'e gre zgn varolusal de
neyimleri olan izofrenin hekimle (ve toplumla) diyalouysa ok da
ha erken bir aamada kopmutur; onlarn hasta olarak yaftalanmas
nn nedeni de budur.
Laing The Divided Self 'te henz izofrenik deneyimin tbben ve
ya baka ekillerde mdahale edilmesi gereken bir durum olduunu
kabul eder. Laing'in fenomenolojik betimlemesine gre salkl in
san kendini canl, btn ve zamanda srekli hisseder. Buna "ontolo
jik gvenlik" (ontological security) diyebiliriz. stelik bu ontolojik
gvenliin erken ocuklukta kazanldn da varsayabiliriz. Salk
l insan temel ontolojik gvenlikten hareketle yaam glkleriyle
mcadele ederken gereklik duygusunu kaybetmez. Halbuki bu g
venlii oluturamayan izofren kendini canl, btnlemi ve za
manda srekli hissetmez; kendini bedenlemi ve tekilerden farkl
bir varlk olarak deneyimlemez. Bu, izofrenin temel ontolojik g
vensizlik durumudur. Laing 'in fenomenolojik deerlendirmelerine
gre ontolojik gvensizlik durumundaki insan kendini srekli bir
tehdit altnda hisseder. Bu durumda mesela bakalaryla yaknla
may onlar tarafndan yutulma tehdidi gibi alglayabilir. nsani ya
knlk kimliini kaybetme tehdidi eklinde deneyimlenebilir. Ya da
kendini tam bir boluk durumu gibi yaayabilir; d gereklii ona
eziyet eden, tehditkar bir durum olarak yaar. Kendi bir ta gibi can
szdr, otonomi duygusunu yitirmitir.
Laing 'e gre ontolojik bir gvensizlik yaayan izofren bu kay
gyla ba etmek iin eitli stratejiler gelitirir. Krlgan kendilik ba
kalaryla ilikiden kaaca iin bir sahte kendilik (false sel/) geli
tirir ki bu izoid blnmeden baka bir ey deildir. Gelecekte i
zofrenik bir deneyim gelitirecek ocuk sahte kendini dierleriyle
ilikisinde bir kalkan gibi kullanrken, gerek kendini dnyayla ili
kiye sokmaz. Bylece kendilikte bir yark gelimeye balar ki gele
cein izofrenik deneyiminin temeli bu aamada atlr. izoid b
lnme bedenle zihin arasnda da blnme yaratr; beden d dnya
ya aittir ve bu durum gelecein izofrenik deneyiminde yabanc be
den deneyimine doru evrilecektir. Kendi zihinsel srelerine yne
len izofrenik insan, bedenini darda bir ey olarak yaar. Sahte ken-
78 BEYNN GLGELER

dilik daima tekilerin beklentilerine gre davranr ve bylece ken


dini gvenlie almaya alarak gerek krlgan kendini korumu
olur. Fakat gerek kendilik gereklikle ve tekilerle iliki iinde ge
limediinden tekilerin ortak gerekliinden kopuk olarak geli
mektedir. Sahte kendiliin ardndaki gerek kendilii ortaya koya
mayan kii varoluunun otantik olmamasndan kaynaklanan bir su
luluk duygusu da yaar.
Balangta ie yarayan izoid blnme psikozun patlamasna yol
aacaktr. Gerek ama tekilerle iliki iinde gelimemi kendilik
nihayet sahneye kmtr, ama insani ilikilerden mahrum olarak
gelitiinden ortak insani gereklie uyum gsteremeyecektir; kay
g, umutsuzluk, sululuk ve iddetli bir gvensizlik iindedir.
Peki ama bu aklamadaki temel kavram, yani ontolojik gven
sizlik nereden kaynaklanr? Bu noktada Laing ocuun doutan ge
tirdii beyin zelliklerinin rol olabileceini yadsmamakla birlikte
esas olarak annenin-ailenin temel bir gvenlik duygusunu vereme
mesi zerinde durur. Laing'in izofreni aklamas izofrenik sre
teki iyi-kt-deli (good-bad-mad) aamalaryla da uyuur. izofre
nik sreteki ocuk nce "iyi" bir ocuktur (sahte kendi); sonra ger
ek kendinin aktivasyonuyla birlikte "kt" olur. Srete son nokta
y psikiyatr koyar: "deli". Artk izofrenik kariyer balamtr.
Laing 'in The Divided Self'te psikiyatriye ciddi eletiriler getir
mekle birlikte henz psikiyatri snrlar iinde kaldndan, psiki
yatrik-psikanalitik ereveden tam olarak kopmadndan sz et
mitim. The Divided Self, Jaspers'in deyimiyle "insani anlama"yla
snrl deildir. Burada Laing izofrenik deneyimin zengin bir feno
menolojik-varolusal betimlemesini yapmakla birlikte geni lde
psikanalist Winnicott'un grlerinden etkilenen bir aklama da
getirir. Aslnda hem psikiyatri hem de psikanalizde bu tr izofreni
aklamalaryla sk sk karlarz; kitap bu bakmdan orijinal say
lamaz. Bununla birlikte The Divided Self 'te (Laing 'in sonradan ba
ka bir yne gittii iin maalesef gelitirmedii) fenomenolojik an
tipsikiyatri anlaynn temellerinin atldn dnebiliriz. Bu ele
tiri de insan znelliinin, insan deneyiminin ve insani varolu tarz
nn ne lde biyolojik-tbbi bir erevede ele alnabilecei sorusu
evresinde zetlenebilir.
PSKYATRNN FENOMENOLOJK ELETRS 79

V. Psikiyatrinin fenomenolojik eletirisi hakknda

Bu kitapta birbiriyle ilikili iki problemi bir arada tartyorum.


nc blmde fenomenolojik olmayan antipsikiyatrik eletiriler
den yola karak psikiyatrik: bilimsel aratrma programnn sosyal
deerler ve normlardan arnp arnamayaca, dolaysyla bir doa
bilimi olup olmad sorusunu gndeme getirmitim. Psikiyatrinin
sosyal deerlerle ilikisinden kaynaklanan problemlerine psikiyatri
nin pratik problemleri diyorum. nk bu tr problemlerin psiki
yatrinin teorik problemi dediim sebep-gereke veren aklama tar
zyla doabilimsel-nedensel aklama tarz arasndaki ilikinin
zlememesinden kaynaklandn dnyorum.
Bu blmde ikinci bir adm olarak fenomenoloji ve fenomenolo
jiden kaynaklanan antipsikiyatrik: eletiriyi de (ya da mmkn ele
tiriyi) gndeme getirdim. Genel olarak fenomenoloji, zel olarak da
antipsikiyatrik eletiri bizi problemle kar karya brakyor.

1 . nsan znellii biyolojik bir doa olay olarak nasl ele alnabi
lir?
2. Felsefi fenomenolojinin ortaya koyduu znellikle ilgili bilgi
yi psikiyatride nasl ve ne lde kullanabiliriz?
3 . Fenomenolojik eletiri ne lde psikiyatrinin derin teorik
problemiyle ilgilidir?

Bu problemleri sekizinci blmden itibaren zmeye alaca


m. Ama bu son konuda imdiden bir eyler syleme gereini his
sediyorum. Eer Husserl'e sorma imkanmz olsayd, gerek Sartre 'n
varoluu ontolojisini gerekse Laing'in fenomenolojik antipsikiyat
risini "fenomenolojik indirgeme" ncesi naif doal tavrn bir uzan
ts olarak deerlendirir, bilince dair bir bilgi vermediklerini syler
di. Bence bu eletirisinde hakl bir taraf da olurdu. Ama gerek Sart
re'n gerekse Laing'in Husserlci anlamda bilincin yapsn aratr
madklarn, onlarn problemlerinin farkl olduunu da sylememiz
lazm. Bunlar gerekten de doal tavrn (ki doal tavr da bir bilin
durumu olduuna gre onun da fenomenolojisini yapmak meru ol
sa gerek) etkisinden kurtulamam, belki de kurtulmamay semi
80 BEYNN GLGELER

fenomenolojilerdir. zellikle de Laing izofrenik deneyimi anlama


ya alrken folk psikolojik bir dil kullanr. Mesela "ontolojik g
vensizlik" kavram her ne kadar felsefi bir jargona dayanyor gibi
grnse de transandantal deil, "canl, btnlemi, zamanda s
reklilii olan benlik duygusunun gl olmamas" eklinde zetle
yebileceimiz folk psikolojik bir kavramdr. Laing bize bu kitapta
psikiyatride sebep-gereke veren aklama (anlama) olarak isimlen
dirdiimiz yaklamlardan birini sunuyordur yanlzca. Bu sayede i
zofrenik deneyim konusunda nemli bir bilgi edindiimizi, buradan
hareketle ciddi bir psikiyatri eletirisi gelitirebileceimizi reddet
miyorum. Ama gnmzde biyolojik psikiyatri erevesinde kalan,
belki de Laing'inkinden ok daha gelimi bir ekilde izofrenik fe
nomenolojiyi aydnlatmaya ynelik almalar olduu gibi bizi bu
rada esas ilgilendiren konu itibariyle Laing'in sebep-gereke veren
kavramlarla altn da saptamamz gerekir. Dolaysyla psikiyat
ride fenomenolojinin ortaya koyduu problem dorudan doruya
psikiyatride sebep-gereke veren aklamayla (anlamayla) doabi
limsel nedensel aklama arasndaki ilikinin nasl kurulabilecei
problemiyle balantldr. Daha ak olaym: Gnlk yaamn naif
doal tavrnda ve doal bir dili kullanarak "dnyor", "inanyor",
"istiyor", "korkuyor", "alglyor" gibi sebep-gereke veren akla
mann dayand kavranlan kullandmzda zaten bir ekilde ah
sn isel, znel durumlarn kastederiz. Bu yzden Laing'in naif bir
psikolojik fenomenolojiyle ortaya koyduu fenomenolojik eletiri
psikiyatrinin fenomenolojik olmayan eletirileri gibi dorudan psi
kiyatrinin teorik problemine, yani psikiyatride sebep-gereke veren
aklamalarla doabilimsel nedensel aklama tarz arasndaki ili
kinin nasl kurulabilecei problemine baldr.
O halde psikiyatrinin esas problemi olan teorik problemini daha
yakndan tanmann zaman geldi.
s
PSi KiYAT RiDE TEORi K SORUNLAR

"nsan kendi ykn daima yeniden bulur."

ALBERT CAMUS, Sisifos Syleni

1. Giri

nc ve drdnc blmlerde psikiyatrinin pratik sorunlarn in


celerken ulatmz sonu bu gibi sorunlarn psikiyatrinin teorik so
runlarna bal olarak ele alnmas gerektiiydi. Birinci blmdeki
incelemelerimizdeyse psikiyatrinin temel sorunu sebep-gereke ve
ren aklamalarla nedensel aklamalar arasndaki elml olma
ma problemi eklinde ortaya kmt. Ama oradaki incelememiz ge
nel felsefi bir dzeyde kalm, problemin psikiyatri zelinde nasl te
zahr ettiine pek deinmemitik.
Bu blmde psikiyatride elml olmama problemini daha
spesifik ynleriyle ele alacaz.

il. Psikiyatride anlamak ve aklamak: Bir rnek olarak


organojenik-dinamik teori

Bu kitapta "anlama" kavramn, kkenini ald Alman felsefe gele


neinden biraz farkl bir ekilde kullandm sylemitim. "Anla
ma" derken daha ok ngilizce konuulan lkelerdeki analitik felse
fe geleneindeki yaklak muadili erevesinde "sebep-gereke ve
ren aklama" tarzn kastediyorum; yorumsamac dngy sz ko
nusu etmiyorum. Byle bir kullanm mesela ABD'li filozof Donald
82 BEYNN GLGELER

Davidson'n felsefesine uygundur. Girite de belirtiim gibi bu b


lmde psikiyatrideki sebep-gereke veren aklamayla (insani anla
ma) doabilimsel-nedensel aklama arasndaki elml olmama
problemini netletirmek, problemi zmek iin neler yaplabilece
ini anlatmak istiyorum. Ama konuya nasl girmeli?
lk blme bu kitabn problemini ilk kez dnmeye baladm
genlik yllarndan sz ederek girmitim, ama hikaye yarm kalm
t. O yllarda nevroz ve psikoz servisleri arasnda gidip gelirken ka
famda oluan fikirler antipsikiyatri okumalanmla da birleiyordu.
Sonunda psikiyatride uzmanlk tezimi psikiyatrideki elml
olmama problemi zerine yazmaya karar verdim. Ama o zamanlar
problemi bu kavramla dnmyordum. Daha ok Fransz literat
rnn etkisindeydim; problemi de Gaston Bachelard 'n "epistemo
lojik sreksizlik" (discontuinite epistemologique) anlay ereve
sinde dnyordum. Sorunu bir kez de o zamanlar dndm gi
bi ifade etmek problemi anlamamz kolaylatrabilir.
O dnemde Fransa'da Henri Ey'in organojenik-dinamik teorisi
nemli saylabilecek bir tartma alan amt. Aslnda teori yeni
deildi; sonra da unutuldu zaten. Ama o sralar dnya psikiyatrisi il
gin bir aamaya girmi, bu eski teori Fransa'da yeniden nem ka
zanmt. nk psikiyatri eitimime balamadan otuz yl kadar n
ce, tam da psikanalizin en parlak dneminde beklenmedik bir ekil
de tp tarihinin en nemli olaylarndan biri meydana gelmi, klorp
romazin molekl bulunmutu. Sonra dier psiko-aktif ilalarn ve
maddelerin de bulunmas organik psikiyatrinin elini ok glendir
miti. Psikoz vakalar artk ilalarla kontrol altna alnabiliyor, eit
li kimyasallarla psikoz benzeri klinik tablolar oluturulabiliyordu.
Beynin nralfaaliyetleri ve bununla balantl olarak ahsn znel
fenomenal yaantlar kimyasal olarak maniple edilmeye balan
mt. Btn bunlar psikiyatrik durumlarn organik (biyokimyasal)
nedenleri olabileceine dair grleri dolayl yoldan da olsa ciddi bir
ekilde destekliyordu. Ama Fransa'da genellikle yanl bir ekilde
Lacan adyla zdeletirilen psikanaliz meslek d alanlarda pop
lerliini koruyor, giderek deer kaybna uramakla birlikte psiki
yatride bile ekim merkezi olma roln srdryordu. O gnlerde
dnyadaki genel tablo aa yukar byleydi (Shorter 1997); organik
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 83

psikiyatri kazanyordu, ama psikanaliz de (zellikle Fransa'da) pek


gzden dmemiti.
Lacan'n hocas Ey'in psikiyatri anlay ite byle bir dnemde
mesleki evrelerde giderek daha fazla nem kazanmaya balad. Ben
nevroz ve psikoz servisleri arasnda mekik dokumaya balamadan
sekiz on yl nce Ey halsinasyonlar konusunda gelmi gemi en
kapsaml, hatta esiz almay yapm, yllardr savunduu tezleri
derli toplu ekilde ifade etmiti (Ey 1973). Gelitirdii organojenik
dinamik teoride organik tezlerle psikanalizi birletirmeye alyor
du. Bu da benim amdan psikiyatrideki teorik tutarszl gster
mek asndan bulunmaz bir hedef oluturuyordu. Psikiyatri uzman
lk tezimde Ey'in teorisinin epistemolojik adan tutarsz olduunu
gstermeye karar verdim (Tura 1986).
Henri Ey psikiyatrik tezlerini nrolog Hughlings Jackson'n
( 1835- 1 9 1 1 ) sinir sistemi fonksiyonlarnn hiyerarik yaplanmas
ynndeki grlerine dayandrr. Jackson'n teorisinin Darwinci,
en azndan evrimci bir yn tad dnlr. Bu teoriye gre sinir
sisteminde evrimsel olarak yeni ortaya kan st merkezler trn ev
rimi asndan daha eski alt merkezleri bask altna alr ve onlarn
fonksiyonlarn kendi fonksiyonlarna gre dzenler. Bu durumda
sinir sistemindeki bir haraplanma iki tip belirtiye yol aar: st fonk
siyonlarn kaybna bal olarak ortaya kan eksiklik belirtileri (ya
da negatif belirtiler) ve alt merkezlerin zgrlemesiyle (st mer
kezlerin kontrolnden kurtulmasyla) ortaya kan pozitif belirtiler.
Mesela hemipleji (fel) durumlarn ele alalm. stemli hareketle
ri kontrol eden motor yollarda iki nron bulunur (daha dorusu n
ronlardan oluan iki farkl alan bulunur). lki serebral kortekstedir
otor alan, 4. Brodmann alan); bu alandaki nronlarn (somalar

nn veya olduka uzun olan aksonlarnn) haraplanmas istemli ha


reketin kaybna neden olur; bunlar negatif belirtilerdir. kinci n
ronsa medulla spinalistedir (omurilik). Bu ikinci nronun harapla
nan ilk nronun basksndan kurtulmasna bal olarak kaslarda ka
slma, baz reflekslerin canlanmas ve normalde erikin insanda gz
lenmeyen, trn evrimi asndan arkaik, iki ayak zerinde dik y
rme ncesi reflekslerin ortaya kmasyla da pozitif belirtiler mey
dana gelir. Yani nrolojik sendromlarn ou Jackson'n sinir siste-
84 BEYNN GLGELER

minin yapsna ilikin grleriyle gayet iyi aklanr. Ey'in etkilen


dii bir baka kaynaksa modern izofreni kavramn ( 1 9 1 1 ) ileri s
ren ve kendisi de hem Freud hem Jackson etkisinde kalm olan Eu
gen Bleuler idi. (Blueler gnmz "izofreni" anlaym yerletiren
ve hastala adm veren hekimdir.)
izofrenide pozitif ve negatif belirtiler anlay son otuz-krk yl
iinde psikiyatride yeniden egemen olmaya balad. Negatif belirti
ler eitli duygulanm bozukluklar, konumann fakirlemesi, mo
tivasyon kayb gibi semptomlarken, pozitif belirtiler zellikle heze
yan ve halsinasyonlardr. Ey'e gre st merkezlerin bozulmasna
ikincil olarak ortaya kan bu pozitif semptomlar normalde baskla
nan bilind alt fonksiyonlarn bir liberasyon belirtisidir ve anlam
lan psikanalizle aklanabilir. Bylece izofreni organojenik bir has
talk olmasna ramen baz semptomlar psikanalitik psikodinamik
lerle aklanabilir. Organojenik-dinamik teorinin esas buydu. te
asistanlk yllarmda organik ve dinamik (psikanalitik) teorinin bu
ekilde hibir epistemolojik nlem alnmadan balantlandnlmas
m hata olarak gryordum. Somaki yllarda benzer bir hatay n
ropsikanaliz (Kaplan-Solms ve Solms 2002) akmnda da bulacak
tm (Tura 2005).
Uzmanlk tezimde Ey'in teorisindeki epistemolojik tutarszl
gstermek iin Bachelard'n rencisi Fransz Marksist-yapsalc
filozof Louis Althusser'in "teorik sorunsal" ve "teorik nesne" (Alt
husser ve Balibar 1 968; Althusser 1 965) kavramlarndan faydalan
dm. Althusser gelitirdii bilim felsefesini daha ok Marx 'n olgun
luk eseriyle (zellikle Kapital'le) klasik ekonomi politiin kavram
sal yapsnda bir "mutasyon" meydana geldiini, Marx 'n teorisinin
kendi ncllerinden (kendi genlik eserlerinden) epistemolojik ola
rak koptuunu (coupure epistemologique), yeni sorular sormaya im
kan veren yeni bir teorik kavramsal yapda (yeni teorik sorunsalda)
artk yeni bir bilimin kurulduunu gstermek iin kullanmt. Alt
husser bilim tarihinin dier sorunlaryla pek ilgilenmemiti; bunun
la birlikte eseri bilim felsefesinde Marksist bak asnn dnda
ok daha geni bir kullanm ansna sahiptir.
Althusser'i Marksizm dnda da yorumlamaya alan birok ki
i dncesini Thomas Kuhn'unkiyle ( 1 962) karlatrmtr. Kuhn'
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 85

un eseri bir bilim felsefesi almasndan ok, bir bilim tarihi al


masdr (bkz. Ek 3). Bu eserin bilim felsefesi bakmndan en nem
li taraf problemi "elml olmama" kavramyla dnmesidir.
Bu kavram ilerlemeci bilim anlayna gerekten de ciddi bir darbe
vurmutur; bu nemli kavram ileride aynntlaryla ele alacaz.
Ama bilimin bilimsel devrimlerle alt, birbirini izleyen teoriler
arasnda epistemolojik olarak saptanabilir bir sreklilik olmad te
zi deilse de bilimsel bilgiyle bilimsel olmayan bilgi arasnda bir s
reksizlik olduu tezi aslnda Althusser'in hocas Gaston Bachelard' a
aittir ( 1934). Epistemolojik sreksizlik tezinin yine nemli savunu
culanndan biri de Michael Foucault'dur ( 1966). Bir baka deyile
Kuhn'un eseri Fransz felsefesine uzak deildir.
Althusser'in "teorik sorunsal" kavram aslnda Kuhn'un daha ok
biliminsanlannn sosyal psikolojik tutumlanyla ilgili grnen "pa
radigma" kavramndan farkldr. Kuhn "paradigma" derken bilimsel
devrimleri izleyen dnemlerde biliminsanlannn mevcut (yeni olu
mu) bilim yapma modeli erevesinde "normal bilim yapma" d
nemlerini kasteder. Bu dnemlerde biliminsanlan karlatklar
problemleri zerken mevcut bilim yapma tarzlarnn temelindeki
sorunlara pek ilgi duymaz, zerinde altklar paradigmatik bilim
yapma modeliyle zlemeyen problemleri, temel aldklar teoriyi
yanllayan rnekler olarak grmek yerine bir anomali olarak de
erlendirir, bu problemlere kar duyarsz kalrlar, ta ki bir dahaki bi
limsel devrime kadar. Althusser'in "teorik sorunsal" kavramysa bi
liminsanlannn sosyal psikolojik tutumlaryla deil, bizzat teorilerin
yapsyla ilgilidir; yani daha ok mesela Cari Hempel'in D-N (de
dktif-nomolojik sistem) (Woodward 2008) modeli gibi ele alnma
ldr. stelik Althusser teorik antihmanist znesiz tarih anlay
erevesinde epistemolojik psikolojizmden de tamamen uzaktr.
Ona gre bilimler "tayc"lar (biliminsanlar) tarafndan gerek
letirilen, ama kendi balarna bamsz tarihleri, dinamikleri olan
nesnel srelerdir. Diyelim genin i alarnn toplamnn iki dik
aya eit olduunu ispat ediyoruz. Ama bu teorem daha 5. postla
da (paralelikle ilgili postlada) ikin olarak zaten vard . spat eden
..tayc", ispatn gereklemesi iin var olmak zorundadr elbette.
Ama ispat sreci kendi nesnel yolunu izler. te Althusser'e gre bi-
86 BEYNN GLGELER

limler de byle alr. Daha gzel bir rnek verelim.


Bir an iin geometrinin uzayn yaps hakknda bilgi veren bir bi
lim olduunu dnelim (ki aslnda geometri bir bakma byle de
dnlr: uygulamal geometri [Penrose 1990]). klid geometrisi
nin paralellikle ilgili aksiyomu (bir doruya dndaki bir noktadan
yalnzca bir tek paralel izilebileceini bildiren aksiyomu), yani es
ki terminolojiyle beinci postlas bu geometrinin dier aksiyomla
r kadar ak seik bir doru gibi grnmyordu geometricilere. Be
inci postlann dier aksiyomlardan yola klarak kantlanabile
cek bir teorem olup olmad problemi iki bin be yz yl boyunca
geometricilerin zmeye alt en nemli problemlerden biri ol
du. Sonunda, on dokuzuncu yz yl balarnda byk matematiki
Lobaevski beinci postlay deitirdi: bir doruya dndaki bir
noktadan hibir paralel izilemez. Bu yolla klid geometrisinden
farkl, yeni ve kendi iinde tutarl bir geometri kurulabileceini gs
terdi : kendisi imajiner geometri diyordu bu yeni geometriye. Ama
bylece klid'in beinci postlasnn dier aksiyom ve postlalar
dan tretilemeyecek bir aksiyom olduu (teorem olmad) da gs
terilmi, iki bin be yz yllk problem de zlm oldu. stelik bu
postlann deitirilmesi kavramsal yaps (teorik sorunsal) yepye
ni bir geometri (teorisi) ortaya karmt. Mesela bu geometrinin
genlerinin i alarnn toplam iki dik ann toplamndan kk
t. Demek ki Lobaevski geometrisi klid'inkinden epistemolojik
olarak "kopmutu".
Geometriyi uzayn yaps hakknda bilgi veren bir bilim olarak
kabul edersek Althusser'in ne demek istediini daha iyi anlayabili
riz. Beinci postlann deimesi (geometrinin kavramsal yapsnda
meydana gelen mutasyon) yepyeni bir kavramsal yapnn (teorik so
runsaln) ortaya kmasna neden olmu, artk uzay klid'inkinden
farkl bir "teorik nesne" halini almt. Althusser'den yola karsak
bu mutasyon ve yeni kavramsal yap bizzat klid geometrisi varken
henz kefedilmemi yeni bir kta gibi gizil olarak vard. Evet henz
kefedilmemi bir kavramsal ktayd, ama her an kefedilmeye ha
zrd, insanlar henz onu bilmese de bir ekilde, bir imkan olarak
vard. Lobaevski'nin btn yapt zaten gizil olarak var olan bu
yeni teorik ktay kefetmekti. Yani Althusser, Kuhn'dan farkl ola-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 87

rak kiilerin, ahslarn, biliminsanlarnn sosyal psikolojik tutumla


rndan ok teorilerin kavramsal yaps ve bu yaplarda meydana ge
len mutasyonlarla ilgilidir. Marx da "artk-deer" kavramyla klasik
ekonomi politikten kopmu, bylece yeni bir teorik sorunsal kurul
mutu. Buradan baknca teorik yaplarn insan tarafndan tansa da,
gerekletirilse de onlarn sosyal psikolojik davranlarndan ba
msz, kendi yaplarndan kaynaklanan zerk bir ileyi tarz, tari
hi vardr. Bu kitap da sekizinci blmden itibaren "fenomenal bi
lin" kavram yerine "fenomenal dnya" kavramn yerletirmekle
(teoride meydana gelen mutasyonla) yeni bir teorik sorunsal olutu
ruyor.
"Teorik sorunsal" kavram daha sonra deineceimiz Duhem
Quinne "holizmi"yle de yaknlklar gsterir. Kabaca teorik sorunsal,
teorinin nesnesini sorgulama tarzn belirleyen aksiyomlarn, tanm
larn, zellikle de kavramlarn oluturduu (dilsel) yapdr. Bylece
her teori, nesnesini yalnzca belli bir kavramsal yap erevesinde
sorgulayabilir; ancak belli tr sorular, teorinin kavramsal yapsyla
snrl sorular sorabilir. Tersten dnrsek bir bakma teori de zaten
bu sorulara imkan verecek tarzda yaplamtr. Bir baka deyile
kavramsal yaps itibariyle her teori ancak belli bir dnya tanmla
maya imkan verir ve bu dnyada baz durumlara, sorulara yer yok
tur. Bu nedenle teorinin nesnesi de bizatihi gerek nesne deil, teo
rinin sorgulamaya imkan verdii erevede ele alnan az ok ideali
ze edilmi teorik bir nesnedir.

Bu epistemolojik durumu grmek iin nmzdeki masaya ba


kalm. Fizik biliminin kavramsal yapsnda dnldnde o artk
masa deil, belli fiziksel zelliklere sahip bir cisimdir (teorik nesne).
ktisat asndansa piyasada belli bir fiyat olan maldr. Yani ayn
gerek nesneye gnderimde bulunulmasna ramen bu nesne farkl
teorik sorunsallarda farkl teorik nesneler olarak kavramlatrlr. En
temel bilim olmasna ramen fizie bir meta olarak masann piyasa
deerini soramazsnz; fizik iktisadn sorularna krdr. Gndelik
tutumlarmz bile bu konuda bir fikir verebilir. Gnlk kullanmda
masay belli fonksiyonlar olan bir eya olarak, onu odann dna ta
mamz gerektiinde belli bir geometrik biimi ve arl olan fi
ziksel bir cisim olarak, eskiciye satmak istediimizdeyse bir mal ola-
88 BEYNN GLGELER

rak dnrz. Her bir teorik sorunsalda nesne farkl kavramlarla


farkl sorgulama tarzlar erevesinde dnlr; fiziksel bir cisim
olarak dndmz nesneyle mal olarak dndmz nesne
arasnda epistemik bir gei imkan yoktur.
Althusser'in "epistemolojik kopu" kavramn ya da onunla akra
balk gsteren Kuhn'un "elml olmama" kavramn bu tespitten
yola klarak kavrayabiliriz. Her ne kadar Althusser "epistemolojik
kopu" kavramn ideoloji ile bilim arasnda artzamanl (diyakro
nik) bir kavram olarak dnmse de, onu ezamanl (senkronik)
bir kavram olarak dnmekte de bir saknca yok. Bu durumda ger
ek nesnenin isel statsnn bilinmeden kaldn syleyebiliriz.
Nesne bizim tarafmzdan daima baz pratiklerin ve teorik pratikle
rin nesnesi olarak dnlr, kendisi olarak deil. Kuhn'un "el
ml olmama" kavramnn da benzer zellikler tadn syleye
biliriz.
te ben de uzmanlk tezimde organik psikiyatriyle psikanalizin
tamamen farkl sorunsallar olduunu, teorik nesnelerinin ayn ol
madn, nesnelerine birbirine evrilebilir kavram ve sorularla yak
lamadklarn, dolaysyla da bunlar tek bir teori iinde tutarl bir
ekilde ifade edemeyeceimizi anlatmaya altm. Ey'in organoje
nik-dinamik teorisini bu ynden eletiriyordum. Ama gizli hedefim
organik ve dinamik (psikanalitik) teorilerin her ikisinin de kendi
iinde eliik olduunu gstermekti. Bu balamda Ey'in teorisi ii
mi kolaylatran naif bir rnek oluturuyordu.
imdi psikanalitik sorunsalla organik sorunsal srasyla ele ala
lm.

111. Psikanalitik sorunsal

1 . Bu altblmde psikanalitik sorunsaln insan szel ve szel olma


yan davrann arzu, inan, umut gibi "folk psikolojik" (Bermfidez
2005) kavramlar kullanarak sebep-gereke veren yorumlar yoluyla
aklamaya (anlamaya) dayand tezini salamlatrmak, bu sorun
salda grnmez olan durumlarn neler olduunu saptamak istiyo
rum. Ama nce okuru bir konuda tekrar uyarmak istiyorum. Bu ki
tapta esas olarak psikiyatride anlama problemini ele alp insani an-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 89

lamay (ya da sebep-gereke veren aklama tarzn) ksmen de olsa


natralize etmeye (yani biyolojik fonksiyonalizmle ilikilendirilebi
lir hale getirmeye) alyorum. Bu alma perspektifi bakmndan
psikanalitik yaklam, tezlerinin doru ya da yanl olduundan ok,
psikiyatride anlama eksenli almalara bir rnek olup olmad a
sndan nem tayor. Dolaysyla psikanalizin nasl bir sorgulama
tarz olduunu, hangi sorular sorup hangilerini soramayacan
aratracam yalnzca. Bir baka deyile psikanalitik sorunsaln
dnyasnda grnmez ya da "yok olan" durumlarn neler olduunu
aydnlatmaya alacam.

a. ncelikle psikanalizin mesela zel grelilik teorisi gibi aksi


yomlar (doa yasalar) ve dedktif yaps net, gerek bir bilimsel
teori olmadn saptamamz nemli. (Bu bakmdan Kari Popper'in
psikanaliz eletirisi hem hakl hem de hakszdr.) Psikanaliz bilim
sel teorilerinkilere benzer baz evrensel varsaymlar ileri srmyor
deildir. Cinsel ahlakn (ve genel olarak ahlakn) iselletirilmesin
de ensest yasann oynad rol (Oidipus kompleksi), bilind zi
hinsel ileyiin (birincil sre dncesinin) mekanizmalar, erikin
ahsiyetin oluumunda erken ocukluk deneyimlerinin belirleyicili
i, insann drtsel yapsyla (zellikle cinsel arzularla) iselletiril
mi ahlaki yarglar arasndaki atmann nevrotik anksiyetenin te
melinde yer ald, bilind zihinsel srelerin bilinli davran d
zeyinde belirti vermesi gibi varsaymlar bunlar arasndadr. Ama
bunlar kanlmaz doa yasalar olarak deil, daha ok analiste ve
a terapiste hastann syleminde neyi nasl yorumlamas gerektii
ne iaret eden rehberler ya da modeller gibi ilev grr. Bu nedenle

psikanaliz doa-bilimsel bir teoriden ok, insan psikolojik srele


rini anlamaya yardm eden genel bilimsel bir model gibi okunmal
dr. Psikanalizin kelimenin doa bilimindeki anlamyla (mesela zel
grelilik veya kuantum mekanii gibi) bir teori olmadn dn
dm iin de burada psikanalitik teorik sorunsaldan deil, psika
alitik sorunsaldan sz edeceim.

b. Bugn artk tek psikanaliz akm Freudcu psikanaliz deil


Tura 2005). eitli psikanaliz ekollerini "geliimsel duraklama"
developmental arrest) ve klasik "intra-psiik atma" modellerini
90 BEYNN GLGELER

temel alan ekoller olarak iki ana balkta toplamak mmkn. Sz


gelimi psikanalist Heinz Kohut kendilik patolojilerinde bir geliim
sel duraklama grr; bu gibi durumlarda klasik teknikte ve transfer
analizinde nemli modifikasyonlar gerektiini savunur ( 1 97 1 ,
1977). Buna karlk klasik atma modeline sadk kalan Otto Kem
berg benzer bir hasta grubuyla almasna ramen klasik teknii ve
transfer analizini ana hatlaryla da olsa koruma yanlsdr ( 1 975,
1992). Ama btn bu ekol farkllklar btnyle psikanalizin insan
davrann sebep-gereke veren yorumlarla ve empatik olarak anla
maya ynelik bir alma olduu tespitini deitirmez.

c. Psikanalizde temel ekollerin ou geni lde atma mo


deline dayanr. Oysa birinci blmde grdmz gibi sebep-ge
reke vererek davranlarn akladmz rasyonel failin arzu,
inan, beklenti, umut gibi tutum ve davranlar arasnda rasyonel bir
tutarllk olmasn bekleriz. Rasyonel olarak tutarl davranmayan bir
varlk sebep-gereke vererek yorumlanamaz. Psikanalizdeyse intra
psiik atma o kadar nemlidir ki Jean Laplanche ve J. B. Pontalis
bu durumun psikanalitik dncenin k noktas olduunu savunur
( 1 967). Bir baka deyile psikanalitik insan rasyonel olarak tutarl
bir varlk deildir. Bu durumda sadece rasyonel varln davranla
r sebep-gereke veren yorumlarla aklanabilirse, ilk bakta psika
nalizin sebep-gereke veren bir aklama tarz olduunu savunmak
gleir. Bu gl amak iin drt varsaym ileri srebiliriz.
lk olarak, felsefe bir psikoloji teorisi ortaya koymak gibi bir id
dias olmad iin rasyonaliteyi kendi amalan bakmndan ideali
ze edilmi normatif bir model olarak sunmutur. Yani rasyonel tu
tarllk gerek yaamdaki insann durumunu deil, ideal bir model
olarak normatif ilkeyi dile getirir. Davranlar yorumlanacak insa
nn rasyonel olarak tutarl olmasn normatif olarak bekleriz.
kincisi, psikanalitik fail her ne kadar rasyonel bir tutarlla sa
hip deilse de eitli savunma mekanizmalaryla (mesela bastr
mayla) srekli olarak byle bir tutarll salama abas iindedir.
nc ve en nemlisi, psikanaliz asndan intra-psiik atma
insan davranlarn aklamada zaten balbana bir sebep-gereke
olarak ortaya konur.
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 91

Drdnc olarak psikanalitik insan ilk bakta her ne kadar ras


yonel olarak tutarl grnmese de bu tutarszl aklayan "ar" bir
rasyonalite iinde ele alnr psikanalitik yorum almasnda. Bu ko
nuya aada deineceim.
Demek ki rasyonalite nosyonu asndan baktmzda da psika
nalizin sebep-gereke veren yorumlarla aklayan bir yaklam ol
duu teziyle ciddi ekilde elien bir durumla karlamyoruz.

d. Psikanalizi psikiyatride anlama modeli erevesinde yorum


lamann bir baka gl de metapsikolojisidir. Psikanaliz sreci
ve psikanalitik aklamalar sebep-gereke veren yorumlara ve em
patiye dayanan bir anlama sreci olmasna ramen gerek Freud 'un
kendisi ( l 9 l 5) gerekse baz izleyicileri (mesela Kernberg) zihinsel
ileyiin "mekanik" modellerini vermeye de almtr. Psikanaliz
uzlamaz grnen bu iki yaklam bnyesinde nasl bir araya geti
recektir? Psikanaliz iinde eitli erken tartmalara (Klein l 976,
Schaffer l 976, Tura 1996) yol aan bu konudaki fikir farkllklar bu
gn de srmektedir (Bergo 2004, Schwartz 2004). Dolaysyla bu
gibi tartmalara girmek kitabn btn bir blmn igal edebilir;
nihai bir sonuca da ulaamayabiliriz. Bu yzden burada konuyla il
gilenmi bir terapist olarak ahsi kanaatimi ifade etmekle yetinece
im. Psikanalizin metapsikolojik yn nedeniyle klasik anlamda bir
tr yorumsama olduu epey tartmal olmakla birlikte gerek anali
tik srecin, gerekse vaka takdimlerinin psikiyatride anlama modeli
ne (sebep-gereke veren yorumlar yoluyla aklama modeline) uy
gun olduu aka iddia edilebilir. Bununla birlikte birinci blmde
de kaydettiimiz gibi organik psikiyatri gibi psikanaliz de tutarl bir
aklama sunamaz. Nedenlerini greceiz.

e. lk blmde Jaspers 'in tespitine gre psikanalizin anlaml


balantlara dayandn sylemitik. Bir baka deyile psikanaliz
asndan bir zihinsel durumun dierine veya bir davrana neden
olma sreci (mental causation) anlam zerinden alr. Psikanaliz
bir anlam aratrmasdr. Bir ryann, bir dil srmesinin, bir nevro
tik semptomun nedeni anlaml bir zihinsel durumdur; kendileri de
anlaml olan bu gibi durumlar nedenlerinin az ok anlam bakmn
dan sonulardr. (Bir fiziksel nedensellik sz konusu deildir.)
92 BEYNN GLGELER

f. Yukarda, "c" kknda psikanalitik atma kavramnn ras


yonel fail nosyonu bakmndan yaratt glkten sz etmitik.
imdi tam tersine psikanalizin an rasyonalitesinden sz edeceim.
Psikanaliz bir bakma insann irrasyonel tarafn gsterdii gibi a
n rasyonel bir varlk olduunu da dile getirmi olur. Bu kitap psika
naliz zerine olmad iin psikanalitik irrasyonalitenin psikanalitik
an rasyonalitede ierilip ald tezini gelitirmeye girimeyece
im. Psikanalitik an rasyonaliteyi grmek iin bizzat Freud'un
Schreber vakas analizinden yola kalm ( 1 9 1 1). Bu almasnda
Freud'un "deli samas" diye nitelenebilecek bir malzemeyi bilin
d sebep-gereke veren yorumlarla aklayp nasl bir ustalkla ras
yonel olarak tutarl, anlaml bir hikayeye dntrdn grrz.
Benim de benzer bir psikanalitik yorum almam var: On yedinci
yzylda skp'te yaad anlalan Asiye Hatun'un eyhine yazd
ryalarn yorumlayarak kiilik organizasyonunu kurgulamtm
(2002). Ama o almada psikanaliz karsnda aldm septik tavrn
zellikle altn izmek istiyorum. tiraf etmem gerekir ki psikanali
zin bu an rasyonalize eden yaps beni daima byledi; zaten tp
okumay da bu yzden istemitim. Ama bu byleyici yn Jaspers 'e
gre ayn zamanda psikanalizin en zayf halkasn da oluturur. n
k ilk blmde grdmz gibi bu an yorum almas "sahte bir
aydnlanma" yaratr.
Jaspers'in ne demek istediini modern felsefedeki aklamayla
ilgili tartmalar (Douven 2008, Woodward 2008, Lipton 2008) a
sndan daha iyi anlayabilirdik. Modern anlaya gre bir olgular b
tn yalnzca bir tek varsaym veya teoriyi belirlemez; ayn olgula
r aklayan birden ok varsaym ya da teori mmkndr (altbelirle
nim). Nitekim Donald Davidson'n yorum konusundaki iyimserlii
ne karlk ( 1 973) Orman Quine'n septik bir pozisyon almasnn
( 1 960) nedenini byle deerlendirebiliriz. u rnei vereyim: Kuan
tum mekaniinde ayn olgu durumlarn aklayan birden ok yo
rum vardr; bunlardan hangisinin doru (ya da "en iyi aklama") ol
duunu ayrt edecek deneysel bir veri yoktur (Penrose 1 994). Ana
litik bilim felsefesinin ayrntl bir ekilde inceledii bu gibi neden
lerle hangi psikanalitik yorumun doru olduuna asla karar vereme
yiz. Ama grld gibi bu gln psikanalitik aklamaya zg
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 93

olduu da sylenemez; her trl aklama ayn problemle kar kar


yadr. Psikanalizdeki zgn sorun psikanalitik bir aklamann "en
iyi aklama"nn gerektirdii baz ltlere uymamasdr (McMul
lin 2008). Psikanalitik yorumlar yoluyla aklama ok fazla varsay
ma dayanr; epistemolojik olarak ekonomik deildir. Bu da baz psi
kanalitik yorumlann speklatif olduu izlenimini yaratr.
Bu durum kukusuz psikanalizin i meselesi; buradaki alma
mz ilgilendirmiyor. Biz psikanalitik sorunsaln sebep-gereke ve
ren bir aklama tarz ortaya koyup koymadyla, psikiyatride by
le bir aklama tarznn sorunsalnda neyin grlemeyeceiyle ilgi
liyiz. Psikanalizin bir aydnlanma m, yoksa Jaspers 'in iddia ettii
gibi bir sahte aydnlanma m yaratt tartmasn bir kenara koyar
sak, yle grnyor ki psikanalizin (an da olsa) rasyonalize ettii
ni, olgulara rasyonel bir tutarllk verdiini, bir rasyonalizasyon a
lmas olduunu syleyebiliriz. (Burada "rasyonalizasyon"u psika
nalitik deil felsefi anlamyla, sebep-gereke veren aklamalarla
tutarl bir kurgu oluturma anlamnda kullanyorum.)

g. Psikanalizin sebep-gereke veren bir aklama tarz olduuna


dair bir phe de bu gibi aklamalarda kullandmz arzu, inan,
umut, korku gibi tutumlann (felsefi teknik terimiyle "ynelmilik
lerin") fenomenolojik statsnden kaynaklanr. Gnlk dilde (folk
psikolojide) bu gibi kavranlan znel deneyimler eklinde, yani "fe
nomenal bilincin" ierikleri olarak dnrz. Fenomenolojiyi,
zellikle de Brentano ve Sartre' (bkz. Ek 4) izlerken grdmz
gibi, bu durumda psikanaliz mesela bilind bir arzudan sz etti
inde tanm gerei bir fenomen, yani znel bir bilin ierii olma
s gereken bir zihinsel durumu paradoksal olarak bilind olarak ni
teler. Bu ise fenomenolojik adan ak bir elikidir. Fenomen nite
liinde bir durum ancak znel bir deneyim olarak, bir bilin ierii
olarak var olabilir; fenomenin varlk tarz bilinlidir. Bu nedenle
John Searle znel deneyim olarak ynelmiliklerin (arzu ve inan
Iann) sadece fenomenolojik anlamda bilince sahip varlklara atfedi
lebileceini, dier varlk tarzlanna (mesela bilgisayarlara) atfedilen
ynelmiliklerin ya "m gibi" ya da "tretilmi" ynelmilikler ola
rak ele alnabileceini dnr ( 1 992). Searle psikanalizle ak bir
94 BEYNN GLGELER

polemie girmemitir. Ama eer bu akl yrtmeyi sonuna kadar g


trrsek bilind bir arzu gerek anlamda bir arzu deil, "m gibi"
bir arzudur dememiz gerekir; yani bilind sz konusu olduunda
fenomen (kabaca "znel deneyim") niteliinde bir arzu sz konusu
olamayacandan sanki byle bir arzu varm gibi atfta bulunduu
muz bir durum sz konusudur. Daha akas Searle'den yola kar
sak aslnda gerek bir varlk tarz olarak bilind arzu yoktur; ger
ek bir durum deildir. Ama sanki byle bir arzu varm gibi dn
mek bir durumu (mesela bir davran) aklamamza hizmet eder.
(Searle'n psikanaliz konusundaki tavr net deildir. Onun ynel
milikler konusundaki grlerini psikanalizi ierecek ekilde yo
rumlayan benim.)
Buna karlk fenomen konusunda hayli pheci olan Daniel Den
nett ( 1 988) arzu, inan gibi ynelmiliklerin gereklii problemini
daha septik ve "arasalc" bir ereveden yola karak "lml ger
eki" adan yorumlar ve baz epistemik koullar salandnda fe
nomenolojik anlamda bilinli olmayan varlk tarzlarna da ynel
milik atfedebileceimizi kabul eder ( 1 987, 1 995, 1 996). Yani eer
Dennett'tan yola karsak ve eer bilind bir zihin varsa buna ar
zu, inan gibi sebep-gereke veren ierikler atfedebiliriz, diyebiliriz.
(Bugn ngilizce konuulan lkelerde psikanaliz ciddi birfelsefi tar
tma konusu olma zelliini kaybetti; genellikle de grmezden ge
liniyor. Bu nedenle Dennett'n psikanaliz konusuna nasl yaklaabi
leceini yorumlayan da benim.)

h. Jose Luis Bermidez arzu, inan gibi sebep-gereke veren ak


lamalarn ahs dzeyinde aklamalar olduunu vurgular (2005).
Yani bu tr aklamalara bavurduumuzda bir ahsn arzusundan ya
da inancndan sz ederiz. Sebep-gereke veren aklamalarla ahs
alt dzeydeki aklamalar (mesela nronlarn ateleme rntleri)
arasndaki ilikinin ne olduu sorusu sorulabilirse de bu durum a
hs dzeyindeki aklamay etkilemez. Bylece psikanalitik sorun
salda insan davran sadece ahs dzeyinde geerlilii olan kav
ramlarla aklanr.
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 95

2. Bylece psikanalizin sebep-gereke veren yorumlarla aklama


ya dayanan bir sorunsal olduu konusundaki baz mmkn phele
ri az ok databildiimi ve sorunsaln mmkn soruturma alan
hakknda fikir verebildiimi sanyorum. imdi psikanalitik sorunsal
yaps gerei hangi problemleri gremez, psikanaliz neye krdr,
psikanalitik dnya sorunsalnda ne yoktur sorusuna girmek istiyo
rum. Kukusuz szn ettiimiz "krlk" psikanalize zel bir du
rum deil. Her sorunsal kavramsal yaps itibaryla ancak baz soru
lan gndemine alabilir, dierleri karsnda kavramsal olarak kr
dr. O halde psikanaliz neyi gremez?

a. Szel olsun olmasn her davran fiziksel bir harekettir. Dola


ysyla hareket olarak ele alndnda davran ancak fizik yasalara
gre alan nedensel mekanizmalarla meydana gelebilir. Psikanali
tik sorunsal zihinsel neden olmay (mental causation) fiziksel ol
mayan anlam zerinden kurduuna gre insan davrannn nasl
meydana geldiini aklayamaz. nk fiziin sorunsalnda anlam
diye bir etkili yoktur. Bu gl amak iin mesela psikanalizin an
laml ieriklerin ayn zamanda (diyelim baka bir sorunsalda) fizik
sel bir ey (mesela beyindeki nral atelemeler) olduu varsaymn
kabul etmesi gerekirdi (zihin felsefesinde "token identity" ad veri
len tez). Ama bu durumda da zihinsel neden olmann anlam zerin
den alt savunulamaz; zihindeki ve davrantaki nedensel zincir
fizikseldir. Anlamsa epifenomendir. Dolaysyla psikanaliz btn
varsaymlarn korumak, bir anlam aratrmas olarak kalmak iin
davrann bir baka sorunsalda fiziksel bir hareket olduunu gr
memek zorundadr.

b. Psikanalitik sorunsal kavramsal yaps itibaryla fizie kr ol


duu oranda psikiyatrik durumlarn organik (fiziksel-kimyasal) ne
denleri olduunu da gremez. Jaspers 'in belirtii gibi "anlaml ba
lantlar" zerine younlaan psikanalizin psikiyatrik durumlar an
cak sebep-gereke veren yorumlarla aklama ans vardr. Psikana
litik sorunsalda doabilimsel neden-sonu ilikilerine dayanan ak
lamaya yer olmad oranda baz molekllerin nasl olup da psikoz
benzeri tablolar oluturduu sorusu da sorulamaz. Btn bu durum
lar psikanalitik sorunsaln tanm dnyasnda yoktur.
96 BEYNN GLGELER

c. Psikanalitik sorunsaln tanm dnyasnda (teorik nesnesinde)


mesela kendiyle ilgili deersizlik fikirleri olan bir insann bu inan
larnn antidepresan bir moleklle nasl olup da deitirilebildiini
ya da kendisiyle ilgili megolomanyak fikirlere sahip bir insann bu
inanlarnn nasl olup da nroleptik bir moleklle deitirilebildi
ini sormann imkan yoktur. nanlar ve arzular kimyasal olarak na
sl deitirilebilir? Sebep-gereke veren bir aklama tarz olarak psi
kanalitik sorunsaln tanm dnyasnda bu gibi sorular ve durumlar
yoktur.

iV. Organik sorunsal

Psikiyatride nrobiyolojik model daima egemen paradigmay olu


turmutur. Geen yzyln ortalarna doru psikanaliz belli bir k
yakaladysa da bu fazla uzun mrl olamad. Gnmzde psiko
aktif ilalarn giderek yetkinlemesi ve etkin bir kullanm alan bul
mas organik psikiyatriyi psikiyatrinin pek ok alannda rakipsiz kl
d. Psikodinamik yaklamnsa snrl bir alanda da olsa etkinlii ha
a sryor. Ancak organik psikiyatrinin bu pratik baars teorik ola
rak sorunsuz olduu anlamna gelmez.
Gnmzde organik psikiyatri (nrobiyolojik model) molekler
biyoloji, nrobiyoloji, nrofarmakoloji ve genetie dayanr. Psiki
yatri bir beyin bilimidir (Garnar ve Hardcastle 2004). Bu modele g
re nrondaki DNA molekl (genotipik faktrler), m-RNA'y olu
turur. Stoplazmada bu koda gre oluan proteinler, enzimler, nrot
ransmitter metabolizmas, reseptr, iyon kanallar ve transkripsiyon
faktrlerinin oluumu duyusal girdiler, kimyasallar, psikososyal
stresrler, renme gibi evresel faktrlerle etkileerek fenotipik
fonksiyonel zelliklerin ortaya kmasna neden olur. Genel olarak
hastalklarn modem tp erevesinde aklanmas da psikiyatrideki
bu genel biyolojik aklamaya yakndr. Psikiyatri bu genel biyolo
jik aklama erevesinde alr ve baz zel durumlarda zel psi
kopatolojik tablolarn ortaya kmas doabilimsel nedensellikle
aklanmaya allr.
Genel tbbi model psikiyatri dndaki tp dallarnda sorunsuz a
lr. nk hastaln nedenleri de belirtileri de fizikseldir. Akla-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 97

ma doa yasalar altnda grlen mekanizmalara dayandrldnda


epistemolojik bir sorunla karlalmaz. Ama nrobiyolojik akla
ma psikiyatri asndan ciddi bir sorun ortaya koyar.

a. Psikiyatri anlaml davranlar konu alr. Doabilimsel model


deyse grnmez olan anlamdr. nsan davran sadece fiziksel bir
hareket deil, anlaml ve fonksiyonel teleolojik bir davrantr. Ke
za bildiimiz kadaryla psiko-sosyal stres kaynaklar da anlamlar
bakmndan etkili olmakta, psikiyatrik belirtiler de anlaml davra
nlar olarak karmza kmaktadr. Organik psikiyatri de psikana
lize benzer ekilde, ama bu defa tersten fizikle anlam arasndaki ili
kiyi kuramaz. Bir baka deyile organik psikiyatri anlaml davran
aklayamaz. Nrobiyolojik okul anlama kar krdr. Bu model
defiziksel!kimyasal mekanizmalardan anlaml davrana geilirken
epistemolojik olarak hakk verilmedik bir srama yaplr. Beyinde
ki fiziksel-kimyasal bir srecin u u zelliklere sahip bir inanca (he
zeyana) neden olmas fiziksel-kimyasal bir srecin fiziksel olmayan
neticeleri olduu anlamna gelir ki bu fizik-kimya bilimi sorunsa
lnda dnlebilecek bir durum deildir.

b. Ayn ekilde organik psikiyatrinin doabilimsel anlamda ne


densel aklamaya yer verdii lde insan davrannn amaca d
nk, teleolojik ynne kar kr olduunu da syleyebiliriz.

Bu noktada psikiyatride organik yaklamla anlamaya dnk yak


lam arasnda bir ibirlii, birbirini tamamlamaya ynelik aklc bir
zm yolu varm gibi grnyor. Zaten ben de bu kitapta psiki
yatride anlama problemini ele alrken benzer bir zm yolu ner
meyi dnyorum. Peki ama o zaman Ey'in organojenik-dinamik
teorisinin eletirisinde niin srarl oldum?

V. Eletiri

l . Psikanalitik sorunsal psikiyatrik durumlar iin organik olmayan


aklamalar getirir. Bu aklamalarn doru ya da yanl olduklarna
bakmakszn kendi iinde bir btn oluturduklarn kabul etmeliyiz.
Eer psikanalist bir halsinasyonu yorumlarken bu anlaml fenome
ne kimyasal olaylarn neden olduunu kabul ederse kendi sorunsa-
98 BEYNN GLGELER

lnda verecei sebep-gerekeye dayanan aklama da kendiliinden


der. Yani eer halsinasyon fiziksel-kimyasal bir olayn neden ol
duu bir durumsa psikanalitik adan anlamlan zerinden birbirine
neden olan zihinsel durumlardan olumu bir srecin sonucu olarak
yorumlanamaz. Jaspers 'in "anlaml balantlar" adn verdii du
rumlardan oluan srece dayanan aklama geerliliini yitirir.

2. Yok eer halsinasyonlar beyindeki nral faaliyetlerle zdese


("token identity") zihinsel durumlarn birbirini izlemesi anlamlan
bakmndan deil, fiziksel nedensellik bakmndandr. Bu durumda
psikanalitik sorunsaln aklamas tamamen der.

3 . Psikanalitik sorunsal ancak ahs dzeyinde, yani fail dzeyinde


bir aklama sunabilir. Organik psikiyatrinin aklamas ise ahs-al
t (nron) dzeyindedir. Bir baka deyile psikanalitik sorunsaln
nesnesi ahs, organik psikiyatrik sorunsaln nesnesi ahs-alt nron
dzeyindedir. O halde bu ikisi ayn dnyadan sz etmemektedir.
Bunlar fizik ve iktisat gibi farkl soruturma tarzlardr; o halde bu
rada bir teorik sreksizlik veya elml olmama vardr.

4. Organik psikiyatri nasl sorusuna yant arar. Amac doabilimsel


bir mekanizmann nasl meydana geldiini aklamaktr; bu akla
ma esas olarak nedenseldir. Psikanalizse niin sorusuna yant arar;
bu da esas olarak teleolojik bir aklamadr.
B u problemi ilk dnmeye baladm asistanlk yllarnda psi
kanalizle organik psikiyatrinin yukarda saydm nedenlerle birbi
rini tamamlayan sorunsallar olamayacan dnmtm. Bunlar
ancak rakip sorunsallar olabilirdi. Peki bu durumda psikanalizle be
yinde geen nral olaylan nasl bir teorik erevede ilikilendirebi
lirdik? Bu sorunu zmek iin Jacques Lacan'n psikanalizi dil er
evesinde yorumlayan grlerinden hareket edebileceimi d
nmtm (Tura 1 989). Aynca enformasyon teorisi erevesinde
beyindeki baz nral aktivasyon rntlerini de bir dil gibi dn
dmzde doal dilde geen olaylan beynin i nral dilinde kar
l olan sreler olarak ele alabilirdik (Tura 1 986). O zamanlar (her
halde Franszca literatre fazlaca gmlm olduumdan) bu tezin
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 99

orijinal olduunu sanyordum. Jerry Fodor'un gnmz bilisel bi


liminde hala ok etkili bir felsefi yorum olan "dnce dili" ( 1 975)
tezini on yl kadar nce gelitirdiini bilmiyordum. Benimkine bir
ok bakmdan benzettiim bu teze ileride deineceim.

VI. Donald Davidson

Bu blmde psikiyatride elml olmama problemini netletir


meye alacam. Yukarda sebep-gereke veren aklamaya bir r
nek olarak psikanalizi ele aldk ve bu sorunsal doabilimsel akla
mayla ilikilendirmenin glkleri zerinde durduk. Organik so
runsalla psikanalitik sorunsal kavramsal olarak o kadar farkl dn
yalar ortaya koyuyorlard ki izofreni, obsesyon, halsinasyon gibi
ayn psikiyatrik olaylardan sz etmelerine, ayn olayn farkl sorun
sallardaki tanmlar olmalarna ramen aralarnda bir mtekabiliyet
(correspondence) kurulamyordu. Bir sorunsalda sz edilen bir kav
ramn dier sorunsalda neye denk dt gsterilemiyordu. Buna
da kabaca "elml olmama problemi" adn verdik.
imdi analitik felsefe geleneinin nde gelen isimlerinden Do
nald Davidson'n da ayn problemi zihin felsefesi erevesinde orta
ya koyduunu greceiz. Davidson sebep-gereke veren aklama
lar bir tr (anormal) nedensel aklama olarak kabul ettii iin psi
kanalize sempatiyle yaklar ( 1982). Filozofa gre dnya olaylar
dan (uzay-zamanda iaretlenebilir durumlardan) oluur. Bununla
birlikte Davidson "olay" onu tanmlayan teoriden bamsz olarak
ele alr; bizim olaya daima kavramsal bir ereveden yaklamamza
karlk olay onu tanmlama biimlerimizden bamsz bir varla
sahiptir. Bu durumda biz bir olay deiik tanmlama tarzlarmzda
farkl ekillerde ele alrz. Bununla birlikte belli bir olayn deiik di
siplinlerdeki tanmlan biimlerinden birini daha temel bir tanm
olarak ele almamz gerektiren bir lt yoktur (Davidson 1 969).
Daha bu ilk admda Davidson'n doa bilimini esas alp dier ta
nmlama tarzlarn buna uygun hale getirmeye almadn gr
rz. Mesela belli bir tanm biiminde bir doa olay olarak tanmla
nan bir olay baka bir tanm biiminde arzu, inan gibi sebep-ge
rekelerle de aklanabiliyorsa insani bir edimdir (action) ( 1 963).
1 00 BEYNN GLGELER

Bylece Davidson, Kant'n arzulad tarzda doabilimsel neden


sellikle zgrl (zgr iradeyi) badatrabildiini dnr. De
mek ki bir olay olarak davrann sadece doabilimsel tanm doa
yasalarna dayanan nedensellikle aklanr. Bu doabilimsel akla
may sebep-gereke veren aklamadan stn tutmak iin de bir ne
denimiz yoktur. Diyebiliriz ki doa yasalarna dayanan doa bili
minde edim diye bir ey olamaz; doada sadece doabilimsel olarak
tanmlanan olaylar vardr. nsan davranlar da bir olaydr. Ama, di
yecektir Davidson, sebep-gereke veren aklamalar doa yasasna
dayanmadndan insan bu tanm biiminde zgr bir varlktr.
Aka syleyeyim: Davidson'n bu teori-tarafsz tutumuyla da
ha batan uyumuyorum: Bilimin bir ncelii olduunu, uzlamaz
lk durumlarnda doabilimsel aklamalar temel almamz gerekti
ini dnyorum. Bu kitapta da sebep-gereke veren aklamalar
doa bilimine (biyolojik fonksiyonalizme) uygun gelecek ekilde
deitirmemiz gerektiini syleyeceim. Ama bunu imdilik bir ke
nara brakp Davidson'a dnyorum. Davidson sebep-gereke ve
ren zihinsel olaylarn beyindeki nral olaylara zde olduunu kabul
etmekle birlikte zihinsel olaylarn nral olaylara indirgenemeyece
ini savunur. Paradoks mu? Hayr. O halde nasl?

Vll. Anormal monizm

Burada Davidson'n anormal monizm tezinin biraz farkl bir yoru


munu vereceim.
Analitik zihin felsefesinde fizikalist (materyalist) akm zihinsel
le fizikselin (beynin) zdeliini savunarak zihinsel durumlar bey
nin fiziksel durumlarna indirgemeye almt (Place 1 956, Smart
1 959, Feigl 1 958) (zdelik ya da identite tezi). Buna karlk ba
ka bir tr bir materyalizmi (eliminatif materyalizm) savunan Paul
ve Patricia Smith Churchland ( 1 98 1 , 1 986, 2007) sebep-gereke ve
ren aklamalarn ileri nrobilim tarafndan kulanm d brakla
cak yanl bir teori olduu grndedirler. Bu filozoflara gre zi
hinsel durumlar tanmladmz sebep-gereke veren arzu, inan gi
bi "folk psikolojik" aklamalar bsbtn yanl bir teori ortaya ko
yar; bu yanl teorinin de nrobilimsel aklamalarda yeri yoktur.
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 101

Dolaysyla bir indirgeme gerekmedii gibi mmkn de deildir.


Davidson'n indirgenemezlik teziyse tamamen farkl gerekelere
dayanr. O halde indirgemecilik nedir? Modern bilim felsefesinde
indirgemeciliin ne olduuna dair tartmalar Nagel'in almalar
na kadar geri gider (Sarkar 2008). Buna gre bilimsel bir indirgeme
iki epistemolojik koulu salamaldr.
a. lk olarak indirgenecek teorinin yasalar indirgenen teoriden
mantken tretilebilmelidir.
b. kinci olarak her iki teorinin terimleri "kpr yasa"larla birbi
rine balanabilmeli, bir teorinin szl dier teorinin szlne
evrilebilmelidir (elmllk, commensurability).
Modern bilim felsefesinde epistemolojik indirgeme nemli bir
tartma alan olmasna ramen konudan uzaklamamak iin burada
Nagel'in tespitleriyle yetinelim.
Yukarda da belirtiim gibi Davidson belli bir zdelik tezini (to
ken identity) savunmasna ramen dier zdelik tezi savunucula
rndan farkl olarak zihinsel durumlarn beyin durumlarna indirge
nemeyeceini savunur.
a. Argmann birinci adm u: Sebep-gereke veren aklamalar
da bir tr nedensel aklamadr. Ancak bilimsel nedensel aklama
doa yasalarna dayanrken, sebep-gereke veren aklamalarn da
yand yasalar yoktur (zihinselin anormallii). Yani sebep-gereke
veren arzu, inan gibi durumlar beyindeki belli nral olaylarla ilgi
lidir; bunlardan sz eder. Ama bu tanm biimi doa yasalarna da
yanmaz.
b. kinci adm: Nral olaylarn doabilimsel tanm biimi doa
yasalarna dayanr. yleyse, diye dnr Davidson, indirgeme ko
ullan karlanamaz. nk zihinsel durumlarn tanm biimi doa
yasas iermez. Ortada yasa olmadna gre de indirgenen teorinin
yasalar indirgenecek teoriden mantk yoluyla elde edilemez. Bu du
rumda bir monizm sz konusudur (token identity). Ancak ontolojik
referanslar asndan zde olan taraflar epistemik olarak birbirine
ndirgenememektedir (anormal monizm).
(Davidson'n akl yrtmesi tam olarak byle deilse de bu zet
te argmann esasn deitirmediimi sanyorum. Davidson'n tezi-
1 02 BEYNN GLGELER

nin bir tr epifenomenalizm oluturup oluturmad tartmasna


burada girmeyeceim.)
Demek ki zihinsel durumlar tanmlayan arzu, inan gibi sebep
gereke veren aklamalarn beyin olaylarna indirgenemeyeceini
savunan iki farl materyalist grle karlatk. Birincisi (Church
land'larn eliminatif materyalizmi) bu indirgenemezlii "folk psi
koloji"nin yanl olmasna dayandryordu. kincisindeyse (David
son) bu iki yaklamn epistemolojik olarak ilikilendirilememesi
sz konusu ediliyordu. Churchland'lar bilime (nrobilime) episte
mik bir ncelik veriyor, sebep-gereke veren aklamalarn bu bi
limsel ve "doru" teoriye uymadn savunuyorlard. Davidson ise
bilime ncelik vermiyor olsa da, ortada bizim bu kitaptaki kulland
mz terimle bir tr elml olmama problemi gryordu.
Benim bu kitaptaki amacm biraz daha farkl. Ben sebep-gereke
veren aklamalar nrobiyolojiye indirgemeye almyorum. Psi
kiyatri insan davranlarn ele alrken sebep-gereke veren akla
malardan vazgeemez. Ama bu aklamalarda ortaya kan insan n
robiyolojik insan kavraymzla uyumlu deil; ortada bir elm
l olmama problemi var. Bu durumda sebep-gereke veren akla
malarla tanmladmz insan nrobiyolojik insanla uyumlu hale ge
tirmeye, yani sebep-gereke veren aklama tarznda ortaya kan
insan natralize etmeye, nrobiyolojiyle elimeyecek ekilde yo
rumlamaya alacam. Bu alma her eyden nce kavramsal bir
operasyonu gerekli klyor; kitabn sonraki blmlerinin nne koy
duu ilerden biri de bu olacak. Ama nce elml olmama prob
lemiyle neyi kastettiimizi daha net bir biimde ortaya koyalm.

V l l l . Elml olmama

Elml olmama kavramn btn ierim ve sonularyla tart


mak olduka zor. nk baz bakmlardan bu kavram (Kuhn'un da
ha sonraki btn kar abalarna ramen) bizi epistemik grelilik
sonucuna gtryor: Bilimsel teoriler arasnda karlatrma yapla
mazsa bilimsel bir ilerlemeden sz edebilir miyiz? Epistemik gre
lilikse bir yandan kta Avrupas felsefesinde klasik tarihselci greli
lie, dier yandan analitik felsefedeki uzun tartmalara alyor. s-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 1 03

telik byle bir grelilii sofizmle Platon arasndaki tartmalara ka


dar geri gtrmek ya da yapsalclk ve post-yapsalclktan olduu
kadar tarihselcilikten de beslendiini dnebileceimiz sosyal
konstrktivizm ve post-modem tartmalara kadar amak da mm
kn. Bu nedenle konuyu olabildiince snrl bir alanda tutmaya a
lacam.
lk kez Kuhn'un bilim felsefesi literatrne soktuu "elml
olmama" (Kuhn 1 962, Bird 2008, Worrall 2008) kavram aslnda
matematik kkenli bir kavram. Mesela ikizkenar dik genin dik ke
narlaryla hipotens ayn birimin kat olamaz; bunlar elml
deildir. Kuhn bu kavram orijinal kkeninden farkl bir ekilde, bir
birini izleyen teorilerin (veya ayn zaman dilimindeki farkl teorile
rin) terimlerinin epistemik ve semantik bir sreklilik oluturmad
n, teorilerin grnrde ayn terimleri kullansalar da gnderimde bu
lunduklar ayn gerek dnya durumlarndan farkl anlamlarda sz
ettiklerini ifade etmek iin kullanmt. Yukarda Althusser'den ba
hisle verdiimiz rnekle klid ve Lobaevski geometrileri diyelim
ayn genden, hatta uzaydan farkl anlamda sz eder. stelik fark
l paradigmadaki biliminsanlar bilimin hangi problemleri nemse
mesi gerektii konusunda da anlaamazlar. Birinin sorusu dieri
ninkiyle ayn deildir. Ksacas teoriler birbirleriyle karlatrla
mazlar; nk dnyay farkl anlamda kavramlarla farkl dnyalar
olarak tanmlarlar.
rnekler anlamay kolaylatrr. Einstein'n zel grelilik teorisi
iki aksiyoma (doa yasasna) dayanr: 1 . Ik bolukta kaynann h
zndan bamsz olarak sabit bir "c" hzyla yaylr ve 2. Tm doa
yasalar tm Galileo gzlemcileri iin (dzgn dorusal hareket
eden fiziksel sistemlerdeki gzlemciler iin) deimezdir (zemre
1970). Bu teorinin mesela ktle ekim alann da iine alacak ekil
de geniletilmi ekli olan genel grelilik de ayn aksiyomlar ierir.
Bu ncllerden yola kan teori, ierdii Lorentz formlleriyle uzay
zaman koordinatlarnn gzlemcilerin hzlarna greli olduunu or
taya koyar ve fizik yasalar bu kavramlar erevesinde yeniden ta
nmlanr. Genel grelilik de zel greliliin bu zelliklerini korur.
Yaygn ilerlemeci yoruma gre klasik Newton fiziiyle zel ve ge
nel grelilik kuramlar arasnda epistemik bir sreklilik vardr; New-
1 04 BEYNN GLGELER

ton fizii greliliin zel ve snrl bir durumunu ortaya koyar. De


nir ki eer k hzn sonsuz kabul edersek Newton mekaniinin ya
salarnn ngrd deneysel sonulara ularz. Ya da k hznn
altndaki hzlar iin Newton fiziinin doruya (grelilik teorisinin
ngrdklerine) ok yakn neticeler verdiini kabul edebiliriz. Eer
bu anlay doruysa bu iki teori ayn evrenden sz etmektedir. Bu
durumda biri (grelilik) dierinin (Newton fiziinin) daha ileri (ha
kikate daha yakn), daha gelimi bir durumudur. Eer durum buy
sa iki teorinin uzay, zaman, ktle ve dier kavramlar ayn olmaldr.
Bunlar ayn evrenden sz ediyordur. Acaba doru bir yorum mu bu?
Daha nce Emest Nagel'e dayanarak bir teorinin dierine indir
genebilmesinin (yani birini dierinden tretebilmenin) iki koulun
dan birinin teorilerin terimlerini birbirine balayan "kpr yasalar"
olduunu sylemitik. Yani bu iki teorinin terimleri birbirine evri
lebilir, yani elml olmaldr. Bununla birlikte Einstein teorisi
bize hareket halindeki ktlenin byklnn hzn artmasyla arta
can syler. Oysa Newton teorisinde ktle hzla deimez, sabittir.
Bu durumda iki teorinin ayn ktleden sz ettii sylenebilir mi?
Keza bu iki teorinin zaman ve uzay anlaylar kkten farkldr. New
ton'da zaman ve uzay fiziksel olaylarn iinde getii bir fon gibi d
nlmken, grelilikte bunlar bizatihi fiziksel srecin iinde yer
alrlar. Fiziksel olayn fonu deil, aktif esidirler. O halde bu iki
teorinin sz ettii dnyalar farkldr; kavramlarnn anlamlan fark
ldr. Kuhn'a gre kavramsal yaplar farkl olan bu iki teori arasn
da karlatrma yaplamaz; bunlar elml deildir. Ayn eyi
Althusserci bir dille sylersek, gerek nesne ayn kalmasna ramen
teorik nesne deimitir.
Mesela ayn hastay dinleyen organik ynelimli bir psikiyatrla bir
psikanalist iin esas nemsenmesi gereken sorular farkl olduu gi
bi hastay tanmladklar kavramlar da farkldr. Daha dorusu teo
rik szlkleri ortak olarak "obsesyon", "izofreni", "hezeyan", "ha
lsinasyon" gibi terimlere yer verse de bunlarn her iki teorideki an
lam farkldr; terimler ayn duruma baka teorik bir anlamda gn
derimde bulunurlar (Burada Gottlob Frege'nin anlam ve referans
ayrmn hatrlamak aydnlatc olabilir).
Yukarda deindiim gibi "elml olmama" kavramnn ya-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 105

psalc Althusser'in "epistemolojik kopu" kavramyla akrabal


Kuhn'un, Quine'nki gibi btnc (holistik) bir epistemolojiye da
yandn gsterir: Teoriler btnsel bir yap olutururlar ve burada
ki her bir enin anlam iinde yer ald btndeki dier elerle
ilikisinde belirlenir (bkz. Ek 3). Aynca "elml olmama" kav
ram hem epistemik grelilikle hem de baz semantik tartmalarla
balantldr.

IX. Yap, btnclk ve epistemik grelilik

imdi "Elml olmama" kavramn bilim felsefesi tarihi ere


vesinde ksaca deerlendirmekte yarar var.
Semantik (anlam problemi) ok yaygn bir alanda deiik teorik
erevelerde tartlan bir konu. Tartma alanmz iyice snrlaya
lm. Kuhn ile Althusser arasnda bir paralellik grdm iin yap
salcn byk dayana Ferdinand de Saussure 'n dilsel yap anla
yndan balamak istiyorum ( 1 9 1 6). Saussure dilin aktel gerek
lemesi olan "sz"le gizil bir yap (Saussure yap deil "sistem" ke
limesini kullanr) olan "dil" arasnda bir aynn yapar. Basite syle
mek gerekirse aktel konumalarmzdan oluan "sz"de dilbilimsel
eler artzamanl olarak ilikilenir. Saussure'e gre dilbilimin esas
konusu olan dilse gizil bir yapdr ve burada dilbilimsel eler bir
birleriyle ezamanl ilikidedir. Dilbilimsel e gstergedir; her gs
terge bir gsteren (iitsel imge) ve gsterilenden (kavram) oluur.
Gsterenler deerlerini dier gsterenlerle giritikleri ikili kartlk
lardan alrlar. ("Masa" ses imgesi "tasa'', "yasa" gibi ses imgelerin
den fark nedeniyle deerini kazanr). Bir gstereni gsterilene ba
layan gsterme (signifcation) ilikisi dildeki btn gsterenlerin
oluturduu yapdan dolaymlanan bir ilikidir. Ayn ekilde gste
rilenler de bir yap olutururlar ve anlamlarn dier gsterilenlerle
girdikleri kartlk ilikisinde kazanrlar ("Masa" kavram "sandal
ye", "yatak" vs. kavramlar olmadan kavranamaz).
Teoriler elbette Saussure'n sz dzeyinde yer alrlar. Bunlar gi
zil diller deil, aktel szlerdir. Bununla birlikte zel bir terminolo
jiye ve gizil bir dile dayandklar, her teorinin zel bir dili olduu d
nlebilir. Bu zel dilin her bir kavramnn anlam teorinin dilinin
1 06 BEYNN GLGELER

kavramlarnn oluturduu yapyla belirlenir. te yukarda ele ald


mz yapsalc Althusser'in teorik sorunsal kavramn bu genel ya
p anlay erevesinde deerlendirmek gerekir.
Althusser'den farkl bir gelenekten gelen Kuhn'u, Quine'n b
tnclk (holizm) anlayyla birlikte ele alalm.Bu ilikiyi grmek
iin Ek 3 'te sz ettiimiz altbelirlenim kavramn hatrlamamz ge
rekiyor (Douven 2008). Altbelirlenim hibir olgu durumunun tek bir
teoriyi zorunlu klmadna iaret eder. Birden ok teori ayn ampi
rik materyalle desteklenebilir; bu teoriler "ampirik olarak edeerli
olmalarna ramen mantken badamazlar" (rnek: kuantum me
kanii). Dahas hibir hipotez tek bana deneysel olarak dorula
namaz; baka hipotezlere ve onu deneye balayacak yardmc hipo
tezlere ihtiya vardr. Bu anlay da bizi btncle gtrr; de
neysel olarak dorulanan birimler tek tek varsaymlar deil, teorinin
btndr. Bir baka deyile bir deney koulunda yalnzca bir var
saym deil, onun iinde yer ald tm teorinin doruluunu sna
m oluruz. nk bunlar kendi aralarnda balantl olarak "deney
mahkemesinin nne karlar". Bu durumda bir deney koulunda
hangi varsaymn yanllandn anlayamayz. Yanllanan tm teo
ridir. Ek 3 'te ele aldm gibi Quine bu durumu Kant' a kadar geri g
trebileceimiz analitik-sentetik nermeler anlayn eletirmekte
kullanr (Roth 2008). Btnclk anlay Quine'n hemen hemen
tm almalarnda nemli bir rol oynamtr ( 1960). Bu durumda
bir teorinin terimlerinin anlamlar tek tek neye gnderimde bulun
duklaryla deil, teorinin btnnde oynadklar rollerle belirlenir,
diyebiliriz.
Benzer ekilde her bir teori kavramsal bir btn oluturduundan
bunlarn kulland terimler ayn olsa bile anlamlar farkldr; teori
ler elml deildir (Kuhn) (bkz. Ek 3).
Bu tez ister istemez epistemik bir grelilie alr. Mesela altbe
lirlenim tezi teoriyle kant arasnda mantki bir boluk olduunu sy
lediinden eitli grelilikiler bu boluun politik ve ekonomik
karlara gre doldurulduunu ileri srerler (Baghramian 2008). Teo
rilerin elml olmamas bunlarn (mesela Einstein ve Newton
teorilerinin) karlatrlmasn engellediinden bilimsel ilerleme
fikrinden de vazgememiz gerekir. Burada Imre Lakatos'un el-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 107

ml olmama problemine ramen klasik olmasa da yeni bir tr bi


limsel ilerleme anlayn nasl yeniden gndeme tadn tekrar
anlatmayacam (bkz. Ek 3). Ama bilim felsefesi bakmndan Laka
tos'a katlmakla birlikte Lakatos 'un da zaten kar kmad el
ml olmama (bir teorinin kavramlarn dier teorinin kavramlar
na tercme edememe) probleminin psikiyatrinin temel problemini
ele almak bakmndan kullanl bir kavram olduunu dnyorum.
Bu durum Kuhn'un bilim felsefesini btnyle benimsediim anla
mna gelmiyor. Lakatos unu gstermitir: Elml olmamaya
ramen bir tr bilimsel ilerleme mmkndr.

X. Psikiyatride elm l olmama problemi

Psikiyatride Kuhncu anlamda birden ok paradigmann olduu (me


sela organik psikiyatri ve psikodinamik psikiyatri) baz psikiyatri fi
lozoflarnn dikkatini ekmiti. Psikiyatrideki bu paradigmatik e
itlilik dier doa bilimlerinde pek rastlanan bir durum deildir; do
a bilimleri normal alma dnemlerinde genellikle bir tek paradig
ma iinde hareket ederler. R. Cooper' a gre psikiyatrinin farkl para
digmalarndaki psikiyatrlar birbirlerinden farkl bilim anlaylary
la, sorular ve teorik modellerle almalarna ramen sanki ayn ko
nuyu soruturan ortak bir bilimin yeleri gibi davranrlar. Psikiyatri
nin bu allmadk hatta tuhaf durumu Kuhncu bir anlayla paradig
ma ncesi bir duruma benzetilebilirse de psikiyatrinin Kuhn modeli
ne uymayan bir bilim olmas ihtimali de vardr (Cooper 2007).
Benim psikiyatride elml olmama problemi dediim durum
sa tamamen farkl. ncelikle buraya kadar psikanaliz ya da psikodi
namik retiyi sebep-gereke veren aklama tarznn bir rnei ola
rak, bu aklama tarznn baz zelliklerini saptamak iin ele ald
m hatrlatmak istiyorum. Kitabn bundan sonraki blmlerinde ar
tk psikanalizden sz etmeyeceim. nk benim amdan sorun
psikiyatride birden ok paradigmann olmasndan deil, sebep-ge
reke veren aklama tarzyla doabilimsel aklama tarznn el
ml olmamalarna ramen, Jaspers gibi, psikiyatrinin bu iki ak
lama tarzn birlikte kullanmas gerektiini dnmemden kaynak
lanyor.
1 08 BEYNN OLGELER

Bilhassa psikiyatride artk tek egemen paradigma aday olan or


ganik paradigmann (normal bilim yapma tarznn) kendi iinde e
likiye dmeden halihazrda "elml olmayan" bu iki aklama
tarzn bir arada kullanmas gerekir diye dnyorum. Yani amacm
bu aklama tarzlarnn birini dierine indirgemek deil, epistemo
lojik olarak sorunsuz bir ekilde birlikte alabilmelerini salaya
cak kavramsal operasyonu yapmak. Baka bir deyile sebep-gerek
e veren aklama tarznn organik psikiyatriyle sorun karmadan
ilikilenebilmesi iin bu aklama tarzndaki baz kavramlar doa
bilimsel aklama tarzyla ilikilendirilebilecek ekilde yorumlama
ya almak gerektiini ileri sryorum. O halde psikiyatride el
ml olmama problemini daha net ortaya koyabilmek iin sebep
gereke veren aklamann zellikle hangi kavramlarnn organik
psikiyatriyle elml olmama sorunu yarattna bakalm.

1 . Fail. Sebep-gereke veren aklamalar ahs dzeyinde akla


malardr. Yukarda grdmz gibi Davidson asndan bu tr
aklamalar da doa yasalarna dayanmadndan psikiyatri asn
dan doabilimsel olan "olay" (davran) "edim" (action) olarak,
bir failin edimleri olarak grmemize yol aarlar. Oysa doa bilimi
nin sorunsalnda davranlar doa olaylardr; doa yasalarna gre
meydana gelirler. Dolaysyla edim deil, olaydrlar. O halde psiki
yatrinin iki aklama tarznn elml olmamasnn nedenlerin
den biri buradadr.

2. znellik. Drdnc blmde insann znel yaantsn ele alan


fenomenolojik okullarn znel deneyimleri bir ahsn (znenin) de
neyimi olarak, yani fenomenolojik bir znenin deneyimleri olarak
ele aldna deinmitik. Oysa doa bilimi asndan bu olanakl de
ildir. Doa bilimi asndan fenomenolojik deneyimlerin deneyim
leyen bir znesi olmamas gerekir; yani bunlarn derin fenomenolo
jik bir anlamda bir ahsn (mesela transandantal egonun) deneyim
leri olmamas gerekir. Bu durumsa yerleik fenomenoloji anlayy
la eliir; kimsenin deneyimi olmayan bir deneyim dnlemez.
Ama te yandan biyolojik bir organ olan beyinde fenomenolojik ola
rak deneyimleyen derin bir "homonkuli" (insanck) da olamaz; do-
PSKYATRDE TEORK SORUNLAR 1 09

a bilimine gre fenomenolojik deneyimlerin performatif (dene


yimleyen) bir znesi olmamas beklenir. Dahas Searle gibi filozof
lara bakarsak arzu, inan gibi sebep-gerekeler ancak fenomenolo
jik anlamda bir zihni olan varlklarn zellii olabilir (bunlar znel
dir). Demek ki fenomenoloji asndan fenomenolojik yaantlar
dorudan bir ahsn (veya transandantal egonun) varln gerektiren
bilgilerken, bilimsel aklamalarn ahssz olmas burada da el
ml olmamaya yol aan bir sorunun varlna iaret eder.

3. Gereklik. Gerekliin ne olduu sorusu psikiyatride sadece he


zeyan ve halsinasyonlar asndan deil, pek ok baka alanda da
ok nemli bir rol oynar. Oysa feoomenolojik gereklik sadece naif
gereklik anlaymzdan deil, doabilimsel gereklik anlaymz
dan da kkten farkldr. Bu zor konuyu ileride ayrntl bir ekilde ele
alacam. imdilik burada da bir elml olmama probleminin
varln saptamakla yetinelim. Ama imdiden syleyeyim ki ger
eklik kavraymz kkl bir ekilde deitirmek dnyann sand
mzdan ok farkl ekilde yaplatn gsterecektir.

.. Teleoloji. Sebep-gereke vererek akladmz insan davranla


r belli bir maksada ynelik olmak anlamnda teleolojiktir. Oysa fi
zie dayanan doabilimsel aklama teleolojiye yer vermez; doa
yasalarna dayanan mekanizmalarn aklanmas nedensellie daya
nr. Demek ki iki aklama tarznn elml olmamasnn sebep

lerinden biri de teleoloji kavramdr. Bu kavram doa biliminde ye


ri olmayan normatiflikle de ilgilidir.

5. Rasyonalite. Sebep-gereke veren aklama insann rasyonel bir


\arlk olduunu kabul eder. Oysa doa biliminde rasyonalite nosyo
nu yoktur. Demek ki rasyonalite kavram iki aklama tarznn el
ml olmamasnn nedenlerinden biridir. Rasyonalite de normatif
bir kavramdr.

6. Davrann anlam. Fizie dayanan doa biliminin temel sorun


sal anlamn ne olduu sorusuna geni lde kapaldr. Oysa ister
szel olsun ister olmasn insan davran anlamldr; psikiyatri de
1 10 BEYNN GLGELER

anlaml davranlar inceler. Bu durumda davrann anlamn, doa


biliminin sorunsalnda sorun karmadan ifade edecek bir ekilde
yeniden ele almamz lazm. Demek ki psikiyatride iki aklama tar
z arasndaki elml olmama probleminin bileenlerinden biri de
anlam problemidir.

7. Dilsel ifadelerin anlam. nsan davrann sebep-gereke vererek


aklamann bir boyutu da dilsel ifadelerin (mesela bir cmlenin)
anlamnn ne olduu problemidir. Toplumsal bir varlk olarak insan
dilsel bir varlktr; psikiyatrik muayene de tamamen konumaya da
yanr. Oysa doa bilimi dilsel ifadelerin anlam konusuna bir ak
lama getirememektedir. Dilsel ifadelerin anlamnn ne olduu prob
leminin doa biliminde bir karlnn olmamas psikiyatrideki
aklama tarzlarnn elml olmamasnn sebeplerinden biri ola
rak kabul edilebilir.

XI. Problem

ncelikle ele aldm problemi net bir ekilde tanmlayaym. Psiki


yatride elml olmama problemi derken sebep-gereke veren
aklamalarn doabilimsel aklamayla elml olmamasnn,
yani bu ikisinin kulland terimlerin birbirine tercme edilememe
sinin yarat problemi kastediyorum. Psikiyatrik aklamay tutar
sz klan bu probleme neden olan alt problemleri yukardaki altb
lmde grdk.
Psikiyatrideki anlama problemini zmek iin elml olma
yan iki farkl aklama tarzn bir arada kullanabilecek kavramsal
dnmleri yapmamz gerekiyor. Psikiyatri ok zel bir biyolojik
bilim; dier biyolojik trlerden ok insana zg olan tek tp disipli
ni. Jaspers 'in srarla zerinde durduu gibi insani anlama olmadan
psikiyatri yaplamaz. Bununla birlikte sebep-gereke veren akla
malar (anlama) doa bilimiyle elml deildir. Psikiyatride bu
iki aklama tarzn birbirine indirgemek iin deil, birbirini ta
mamlayan bak alan haline getirmek iin ne yapmak gerekir?
te kitabn bundan somaki blmlerinde yantn arayacamz
esas problem bu ikinci problem olacak.
6
BIYOFON KSIYONALIZM 1
GENEL OLARAK FON KSiYONALiZM

"nsan bir makine."

JULIEN OFFRAY DE LA METfRIE


L' homme machine'

1. Giri

Geen blmde elml olmama problemini zebilmek iin se


bep-gereke veren aklama ile doabilimsel nedensel aklama
tarzlarndan birini dierine indirgemek gerektiini deil (ki el
ml olmama nedeniyle zaten imkanszdr bu ilem), bunlar psi
kiyatride (ve tabii dnsel yaamn her alannda) birbirini tamam
layan aklama tarzlar olarak ele alabilmemizi salayacak kavram
sal dnmleri yapmamz gerektiinden de sz etmitim. Bu kav
ramsal dnm iin iki farkl alanda ilem yapmak gerektiini tek
rarlayacam.
ncelikle "biyolojinin fonksiyonalist kavran" ya da "biyo
fonksiyonalizm" adn verdiim zel bir biyoloji yorumu gelitir
meye alacam. Bu sayede doabilimsel aklamann, zellikle
nrobiyolojik (nrobilimsel) aklamann bir boyutunu, sebep-ge
reke veren aklamayla ilikilendirilebilecek bir duruma getirebi
leceimi umuyorum. Bu ilemi bu ve izleyen blmde yapmay de
neyeceim.
kinci olarak, sebep-gereke veren aklama tarznda ortaya kan
insan, doa bilimiyle uyumlu hale getirmeye, yani sebep-gereke
1 12 BEYNN GLGELER

veren aklama tarznda ortaya kan insan ve davranlarn nat


ralize etmeye ynelik kavramsal almay yapmak gerekiyor. Bu
ilemi de sekizinci ve izleyen blmlerde, geen blmde saptad
m sorunlu kavramlar ele alarak yapacam. Bu sorunlu kavram
lar unlard: fail, znellik, gereklik, teleoloji, rasyonalite, davran
n anlam, dilsel ifadelerin anlam.
Bu iki ilem yapldnda sannn psikiyatride anlama problemi
bir lde, belki de geni lde zlm olacak.
lk ilemden, biyolojinin zel bir yorumunu verme ileminden
balayalm. Bu yorum fonksiyonalizm ve eletirisine dayanyor.
Fonksiyonalist akmn baz olaylar kavramamzda nemli bir kat
ks var. Bununla birlikte klasik tezlerinin hem genel olarak biyolo
jideki hem de zel olarak psikiyatrideki baz sorunlar zemeyece
ini, baz bakmlardan da hatal olduunu syleyeceim. nce fonk
siyonalizmin temel tezlerini hatrlayalm; kendi yorumumu yedinci
blme saklyorum.

i l . Fonksiyonalizme giri : nermese! tutumlar

Gerek psikiyatride kullanabileceimiz bir biyolojik fonksiyonalizmi


gerekse genel olarak fonksiyonalist akm anlamak iin sebep-ge
reke veren aklamalarda kullandmz kavramlarla neyi kastetti
imizi daha iyi grmek, dolaysyla epey ertelediimiz ynelmilik
ler ve nermesel tutumlar (propositional attitudes) konusuna ksaca
deinmemiz gerekecek. u rnee bakalm:
Ahmet, kpein onu sracan sand iin kat.
Bu rnekte Ahmet'in kamasnn (davrann) sebep-gerekesi
Ahmet' in kpein onu sracan sanmas olarak verilmitir. te bu
sebep-gereke veren aklama dilsel-mantksal yaps itibaryla bir
nermesel tutuma dayanr.
Drdnc blmde "ynelmilik" kavramnn ngilizce konuu
lan lkelerde yaplan analitik felsefedeki anlamyla kta Avrupas ve
Husserlci fenomenolojideki anlam arasndaki farka deinmitim.
Brentano kkenli "ynelmilik" nosyonunu da gene bu blmde ele
almtk. Analitik felsefe geleneindeyse "ynelmilik" kavram
"nermesel tutumlar"la yakndan balantldr. lk kez Bertrand
BYOFONKSYONALZM 1 1 13

Russell tarafndan ileri srlen "nermesel tutumlar"n ne olduu,


mantksal yaplarnn mahiyeti ok nemli tartmalarla balantl
dr. Burada imdilik bir giri olarak naif gereki bir yaklam sun
makla yetineceim. Bu felsefe geleneinden kalkarak "ynelmi
lik" derken inan, arzu, korku, umut gibi znel psikolojik tutumla
rn belli bir nerme hakknda olduunu, ya da bu tutumlarn hakkn
da olduu durumlarn bir nermeyle ifade edilebilecei kastedilir. O
halde naifgereki adan ele alndnda sebep-gereke veren ak
lamalarda kullandmz znel psikolojik tutumlar (arzu, inan vs.)
bir nermeyle dile getirilebilecek durumlar hakkndadr.
Mesela "Ahmet Aye 'nin geldiine inanyor" dediimizde bir z
ne (ya da ahs: Ahmet) bir nerme (Aye'nin geldiini ifade eden
bir nerme) ve bu nermeyle dile gelen durum karsnda Ahmet'in
znel psikolojik tutumu (inanma) sz konusudur. Trkenin gramer
yaps nermese] tutumlar baz Bat dillerinde olduu kadar rahat
grmemizi engelliyor. Trkede Franszca que veya ngilizce that
gibi ifadelerle salanan bir yap yok. Trkede Bat dillerindekine
benzer kalplar "ki" ifadesiyle ya ok zel baz durumlarda vurgu
yu glendirmek iin kullanyoruz ya da bu tr kullanmlar bozuk
bir Trke olarak alglyoruz. Ama anlyoruz.
"Ahmet inanyor ki Aye geldi."
Bu gramatik yapda nerme ("Aye geldi"), zne ve tutum daha
net grlyor.
Demek ki sebep-gereke veren aklamalarn ou nermese! tu
tumlarla ilikili. Gndelik yaamda kendimizin veya bakalarnn
davranlarn aklamak iin yaygn ekilde bu gibi nermese! tu
tumlara bavururuz. Bu nedenle bu gibi aklamalara "folk psikolo
ji" de denir. Gerek genel olarak fonksiyonalizm gerekse bu akmn
nde gelen isimlerinden Jerry Fodor nermese] tutumlar fazlasyla
nemser ve bu aklama tarznn insan zihinsel yaamn ciddi e
kilde tanmladn dnr. En azndan belli gl bir fonksiyona
lizm yorumu asndan insan zihinsel yaam geni lde nerme
se] tutumlarla ifade edilebilecek ekilde alr. O halde fonksiyona
lizm hakknda ilk kaygm dile getireyim: nermese] tutumlarn ve
genel olarak folk psikolojinin insan zihinsel yaamn tam olarak
tanmlad hayli phelidir. Bu konuda eliminatif materyalizm
1 14 BEYNN GLGELER

(Churchland 1 98 1 ) kadar kat ve dtalayc bir tutum almamakla


birlikte nermesel tutumlarn mahiyeti ve zihinsel yaam ne lde
doru tanmladklar konusunda phelerim var. Bu pheler de kli
nik olgulara dayanyor: mesela "yark beyin" (split brain) vakalar.
Yark beyin vakalar genellikle iyatrojenik olarak (tp tarafndan)
oluturulur. lalarla kontrol altna alnamayan ar epileptik vaka
larn beyin yarmkrelerini birletiren temel anatomik yap, yani
"korpuz kallozum" cerrahi olarak kesilerek yarmkreler arasndaki
temel nral balantlar koparlr. Bylece nbetin btn beyne yay
larak hayat tehdit edecek bir boyut almas engellenir. Bu vakalar
zerinde yaplan almalar, baz zel deney durumlarnda dilsel
fonksiyona sahip sol yarrnkrenin, ilevinden haberdar olamad
sa yarmkre tarafndan gerekletirilen davranlar tamamen
farkl sebep-gerekeler vererek akladn gsterir (Gazzaniga
1 996). Bu olgu durumlar da sebep-gereke veren aklamalarn in
san davranlarn doru bir ekilde akladn deil, doru olma
s muhtemel varsaymlar ileri srerek aklamaya altn gste
riyor.
Mesela bir insan bir davrann belli bir sebep-gereke vererek
akladnda, bu insann samimiyetinden phe duymamamza ra
men ileri srd sebep-gerekenin doruluundan pekalii phe
duyabiliriz. Psikanalizin epeydir bildii bir konu bu.

1 1 1 . Fonksiyonalizme giri 2

Genellikle Hilary Putnam 'n tarihsel nem atfedilen bir yazsna


( 1 973) balanan (Kim 2006) fonksiyonalist akm gnmzde felse
fe, bilisel bilim, bilisel psikoloji, bilgisayar bilimi, yapay zeka, hat
ta bir lde nrobiyoloji (nrobilim) alanlar arasnda yaygn ka
bul gryor (Bermudez 2005). Ama burada nrobiyologlarn bili
sel bilimcilerden ciddi ekilde ayrld noktalar olduunu da kay
detmeliyim.
Yaygn anlamda fonksiyonalizmi kavramak iin evremizdeki
pek ok eyi (mesela radyo, televizyon, masa, yatak, bardak, doktor,
hemire, saat, ofr vs.) dier zellikleri bakmndan deil, zellik
le fonksiyonlar bakmndan dierlerinden ayrt ettiimizi saptamak
BYOFONKSYONALZM I s

ilgin bir hareket noktas olabilir. Sosyal yaamda fiziksel veya ba


ka zellikleri bakmndan birbirinden farkl varlklar fonksiyonlar
bakmndan ayn kmeye koyduumuza iaret eden bu durum fonk
siyonalizmin temel kavramlarndan biri olan "oul gerekletirile
bilirlik"le balantl grnyor: Ayn fonksiyon fiziksel olarak fark
l ekillerde gerekletirilebilir. Buradan u sonu kyor: Beyin fi
ziksel-kimyasal olarak farkl olup ayn program gerekletirebile
cek ekilde davranabilseydi ayn fonksiyonlar da yerine getirebili
yor olacakt.
oul gerekletirilebilirlik nosyonu, bilisel psikolojinin beyne
deil de fonksiyonlarna ve bu fonksiyonlar salayan programlara
ynelen bir akm olarak nrobiyolojiden farkl bir aratrma alan
olmasn salamtr.
Fonksiyonalizm oul gerekletirilebilirlik nosyonu sayesinde
zihin felsefesinde de nemli bir baar kazand. Mesela zihin felse
fesinde "psiko-fiziksel" zdelik tezinin geri plana dmesine neden
oldu. Genel olarak bakldnda zdelik tezi zihinsel durumlarn
beyindeki fiziksel durumlara zde olduunu iddia ediyor ve zihnin
(psikolojik durumlarn) beyne (fizie) indirgenebileceini savunu
yordu. Oysa fonksiyonalizm ayn zihinsel fonksiyonun fiziksel ola
rak farkl beyinlerde farkl fiziksel-kimyasal srelerle gereklee
bileceini (o halde zihinsel fonksiyonlarn belli bir fiziksel-kimya
sal srece zde olamayacan) ortaya koyarak byle bir indirge
menin yaplamayacan gsterdi ve beden-zihin probleminde
indirgemeci felsefe akmnn geerliliini ciddi ekilde tartmaya
at.
Felsefi fonksiyonalizm arzu, inan, phe gibi zihinsel durumla
ra bavurarak yaplan aklamalarn (sebep-gereke veren akla
malarn) nedensel aklamalar olduunu savunur. Ama Davidson'n
tezlerinden farkl olarak ahs dzeyinde yer alan bu aklamalarn
da yasalara dayandn ileri srer. ahs dzeyindeki sebep-gerek
e veren aklamada belli tr bir alg veya nermese! tutum belli tr
bir nermese! tutuma neden olurken, bu tutum da baka bir nerme
se! tutuma veya davrana neden olur (nedensel zincir ya da a). Bu
durumda zihinsel durumlar sz konusu nedensel zincirde "fonksi
yonel rol"leri ya da "nedensel rol"leriyle (Armstrong 1 98 1 ) ayrt ede-
1 16 BEYNN GLGELER

biliriz (Lewis 1 972). Demek ki felsefi fonksiyonalizme gre folk


psikolojik genellemeler de nedensel genellemelerdir; folk psikolojik
aklamalar ve ndeyiler de nedensel aklamalardr (Berm1dez
2005 : 56). Bu konudaki eletirilerimi daha soma ayrntl olarak an
latacam.
Bu durumda arzu, inan gibi zihinsel durumlar (nermese] tu
tumlar) kendilerine neden olan ve kendilerinin neden olduu zihin
sel durumlar veya davranlar zincirindeki "nedensel rol" veya
"fonksiyonel rol''le tanmldr. Fonksiyonalizmin belli bir yorumu
na gre de bu fonksiyonel roller (ya da nedensel roller) zihinsel du
rumlarn anlamyla zdetir (Thagard 2008, Bechtel 2009) (concep
tual role semantics). Bu durumda da anlam bakmndan neden olma
problemi zlm olur.
Belli bir fonksiyonalist akmn, zihni bilgisayar (aslnda kkende
evrensel Turing makinesi) modelinde incelediini syleyebiliriz
(makine fonksiyonalizmi). Bu makine (bilgisayar) belli bir progra
ma gre simge (ya da temsil, representation) maniplasyonu yapar:
Girdileri ve ktlar simgelerdir (temsillerdir). Dolaysyla bilgisa
ym (computation) ilemi bir enformasyon ileme srecidir; girdiler
(simgeler ya da temsiller) enformasyon tarlar ve makine bu enfor
masyonlar simgeler zerinde belli bir programa gre ileyerek sim
gesel (temsili) bir yant (kt) oluturur. te makine fonksiyonaliz
mine hem de bilisel bilime gre insan beyni de dahil tm zihinsel
sreler kabaca ifade ettiimiz bu model erevesinde ele alnabilir.
Ancak nrobiyologlann (nrobilimcilerin) beynin klasik bir bil
gisayar modeline uygun olarak alt konusunda baz pheleri
var. En azndan imdiye kadar aydnlatlabildii kadaryla beyin ya
da en azndan beynin belli nemli fonksiyonel yaplan "nral a"lar
(neural network) ya da balantsallk (connectionism) ya da "paralel
dalm ilemciler" (parallel distributed processing) adn verdii
miz deiik bir sistemle alr (Dayan ve Abbott 200 1 ; Bechtel
2009). Bu durumda da bilisel bilimle (ve balantl bilimler; bili
sel psikoloji, Yapay Zeka, bilgisayar bilimi, robot bilimiyle) nrobi
yoloji arasnda baz uzlamazlklar ortaya kar. Bu uzlamazlk
noktalarn yle sralayabiliriz:
- Simgenin (temsilin) mahiyeti konusunda anlamazlklar.
BYOFONKSYONALZM 1 1 17

- Enformasyon ileme sreci konusunda anlamazlklar.


- Semantik konusunda anlamazlklar.
- Folk psikolojiye verilen nem konusunda anlamazlklar.
Aynca:
Gnmzde nrobiyoloji (nrobilim) fenomenoloji ve fenomenal
bilin konularn da ele alyor. Dier bilisel bilimlerse fenomenal
alana kapaldr.
Yukarda saydm anlamazlklar arasnda zellikle simgeyle
(temsille) ilgili anlamazlklar felsefi adan nemli grnyor. Bu
nedenle temsil konusuna zel bir nem vereceim.
Btn bunlara ramen fonksiyonalizm (her ne kadar bugn artk
bilisel bilimle i ie gemise de) kta felsefi bir akmdr; belli bir
felsefi soyutluk erevesinde nrobiyolojiyi anlamak bakmndan
da kullanlabilir. Ama bu akmn baz ynleri ele aldmz zihinsel
olaylan aklamak bakmndan yeterli grnmyor. Dediim gibi
hem nrobiyolojiyle hem de psikiyatriyle daha uyumlu yeni bir
fonksiyonalist anlay (biyofonksiyonalizm) gelitirmek istememin
nedeni de bu.
Fonksiyonalizmle ilgili bu genel ereveden sonra bu felsefi ak
mn nde gelen isimlerinden Jerry Fodor'un tezlerini Ek 5 'te zetle
dim.

v. Temsiller: Dil ve i kon

(Bu altblm nrobiyolojiye ve/veya bilisel bilime yeterince ba


kim olmadn dnen okur tarafndan atlanabilir.)
Burada temsiller konusunda byk lde William Bechtel'in a
lmasndan yararlanacam (2009). Beyinde veya bilgisayarda en
formasyon ileme srecinin zerinde gerekletii simgeler veya
temsiller "tayc" ve "ierik"ten oluur. Taycy temsilin fiziksel
zellikleriyle ayrt edebiliriz. erikse temsilin semantik-referansi
yel zelliidir. Bir baka deyile temsiller ierikleriyle kendilerinin
dnda bir duruma iaret ederler. Buradaki konumuz bilgisayar ya
da beyin olduu iin temsil derken doal dillerin kelimeleri veya
cmlelerinden ya da haritalar gibi durumlardan deil, beyindeki n
ral ateleme rntlerinden veya bilgisayarda ak-kapal olabilen
1 18 BEYNN GLGELER

elektrik devrelerinden, bunlarn temsili zelliklerinden sz ediyo


ruz. Bu gibi fiziksel durumlar nasl olup da temsili ierikler (seman
tik zellikler) kazanyor? Tayc (diyelim belli bir nral aktivasyon)
nasl olup da kendisinin dnda bir duruma dair olabiliyor? Ona ia
ret eden, onu temsil eden semantik zellii nasl kazanabiliyor?
Bu semantik sorunun Brentano'nun zihinsel olaylarn fiziksel
olana indirgenemez zellii olarak ortaya koyduu "ynelmilik"
kavramyla ilikili olduunu sezdiinizi sanyorum. Drdnc b
lmden de hatrlayacanz gibi Brentano 'ya gre zihinsel durumla
rn (mesela dncenin) hakknda olduu bir nesne vard ve bu nes
ne d dnyada deil bizzat zihnin iindeydi. Dolaysyla zihnin y
neldii nesnenin zihnin dnda gerek bir varl olmas gerekmi
yordu ("tek boynuzlu at" rneini hatrlayn: intentional inexisten
ce) (Brentano 1 874, Chisholm 1957). Kukusuz nrobiyoloji veya
bilisel bilim sz konusu olduunda artk dalist deil, materyalist
bir ynelmilikten sz ediyoruz. Fiziksel beyne dair, Brentano'nun
fiziksel olamayan zihne tand ayrcal ortadan kaldracak, se
mantik bir ynelmilik zellii bulmaya alyoruz.
Bilisel bilimciler temel aldklar bilgisayar modeliyle zihinsel
srelerin formel-sentaktik (non-semantik) maniplasyonlar ze
rinde durduklarndan onlar asndan semantik ierik (zihindeki ve
ya zihin dndaki bir durum hakkndalk) byk anlam tamaz (Fo
dor metodolojik solipsizm tezinde psikoloun semantik zellikleri
bir kenara brakabileceini syler. Bkz. Ek 6). Oysa nrobiyoloji s
rekli olarak d dnyada, doada ve sosyal ortamda yaam mcade
lesi vererek remeye alan biyolojik bir organizmay gz nne
alr. Bu nedenle nrobiyolog asndan zihinsel temsilin (mesela bel
li bir nral atelemenin) ierii (semantik zellikleri), yani kendi d
ndaki dnyayla nasl balantl olduu zellikle nemlidir. Prob
lemin zmyle ilgili tartmaya ileriki blmlerde gireceim.
imdilik yaygn anlaya bakalm.
Sosyal yaamda bildiimiz temsil sistemlerinden yola kalm.
Bildiimiz kadaryla baz temsiller, mesela diyagramlar, resimler,
haritalar "ikonik" temsillerdir. Buna karlk dilsel temsiller ikonik
deildir; kelimeler veya cmleler temsil ettikleri eyler ya da du
rumlarla izomorfik zellikleri paylamaz. Bu durumda bilisel bi-
BYOFONKSYONALZM 1 119

limcilerin zihinsel srelerde yer alan temsilleri dilsel temsiller (me


sela cmleler) gibi dnmelerine karlk nrobiyologlarn zihinsel
temsilleri ikonik (harita benzeri) temsiller eklinde dnmeye ei
limli olduunu saptamamz nemli. lk soru u: Bu iki bilimin tem
sil sistemi hakkndaki nyarglar arasndaki bu nemli fark nereden
kaynaklanyor? Aynca nrobilimciler baka bir ar problemle kar
karya: Eer yksek bilisel ilemlerde (mesela dnmede) bi
lisel bilimcilerin syledii gibi sadece "tayc" ilev gryorsa
nrobiyolojide "tayc"y ikonik ieriinden (ikonik temsili se
mantik ieriinden) nasl ayracaz?
Bilisel bilimciler sentaktik-formel ilem peinde olduklarndan
zihinsel temsilleri dil gibi dnmek eilimindedir; Fodor da yle.
Nrobiyologlar ise beyin aratrmalarnda "nral a" ya da "paralel
dalm ilemci" adn verdikleri fonksiyonel yaplarla kar kar
ya kaldlar (Bu durumu temel alari nrobiyolojik aklamalara "ba
lantclk" -connectionism- ad verilir). stelik beyindeki duyumsal
ve motor alanlarn harita benzeri yaplarla bedeni ve d dnyay
temsil ettikleri de zaten biliniyordu. Bu durumda ikonik (harita ben
zeri) temsil sistemi beynin en azndan nemli baz fonksiyonlarn
aklyordu.
Nrobiyolojide (ve bilisel bilimde) temsilin ieriiyle ilgili teo
riler (semantik teoriler) nedensellie dayanr: Dumann atei temsil
etmesinde olduu gibi sonu pek ok durumda nedeni temsil eder.
Olay kavramak iin nce metaforik olarak dnelim: Belli bir d
dnya olay atese, bunun beyindeki etkisi olan nral aktivasyon
rnts dumandr. Deyim yerindeyse beyin, dumanla (belli bir uya
rann neden olduu nral aktivasyonla) urarken bir baka adan
ve dolayl olarak bu temsile neden olan d dnya durumuyla da
(atele) uram olur. Dolaysyla nrobiyolojide de belli bir uya
ranla onun beyindeki d dnyay belli ekilde temsil edecek tarzda
haritalanm sonucu olan nral aktivasyon rnts arasndaki ne
densel iliki eitli ikonik temsil oluumu teorilerinin temelinde yer
alan ortak varsaymdr. (eitli bilisel bilimciler de bu nedensel ie
rik tezini kabul eder; onlar asndan da temsil nedensel bir ilikidir.)
Buna karlk Fodor "nral a" modelinin yksek bilisel ilem
leri (mesela dnmeyi) aklamayacan savundu: Harita benzeri
1 20 BEYNN GLGELER

ikonik temsiller dncedeki sistematiklii ve retkenlii aklaya


mazd (Fodor ve Pylyshyn 1 988). Dncenin bu zelliklerini ancak
harita gibi ikonik deil, dil gibi sentaktik zellikleri de olan bir tem
sil sistemi gerekletirebilirdi. Bu durumda nrobiyoloji harita ben
zeri ikonik nral temsillerin taycsnn (nral aktivasyonlarn) d
nce gibi yksek bilisel fonksiyonlara, dolaysyla da sentaktik ya
planmalara girebilmek iin nasl olup da ikonik ieriinden bam
szlaabilecei problemiyle karlat.
Bechtel bu problemin Lawrence Barsalou'nun ( 1 999) duyusal
motor temsillerle yksek bilisel aktiviteler arasndaki uurumu ka
patan yaklam sayesinde zlebilecei kansndadr (anlamay
kolaylatrmak iin aadaki eviriye yaptm baz ilaveleri paran
tez iine aldm):
"Zorluk on-line (kabaca, belli bir uyarann varlnda aktif) gr
sel ilem ve motor kontrol srasnda ortaya kan (ve nral aktivas
yonlardan oluan) temsillerin insanlarn gerekletirdii off-line
(yani kabaca uyaran olmadan gerekleen) bilisel aktivitelerde, me
sela derin dnceye dalmada ve grdn hatrlamada, henz de
neyimlemediimiz olaslklar kavramakta ve benzeri durumlarda
nasl olup da kullanlabildiini gstermekle ilgilidir. Barsalou'nun
nerisi on-line grsel ve motor aktivitelerde ortaya kan ayn (n
ral) temsillerin alldk grsel uyaranlar ya da motor aktiviteler ol
makszn da aktive edilebilecei eklindedir" (Bechtel 2009).
Bir baka deyile beyin yksek bilisel fonksiyonlar (mesela d
nme) srasnda eski duyusal-motor ilemleri srasnda ortaya kan
temsilleri (yani d dnyay neden-sonu ilikisinde nedensel olarak
temsil eden nral aktivasyonlar) yeniden aktive edebilmektedir. G
nmzde bu tespiti dorulayan pek ok ampirik bulgu var. (Bu
zmn yetersizliklerini ileriki blmlerde gidermeye alacam.)
zetlersek: Nral temsiller ikonik olmakla birlikte yksek bili
sel fonksiyonlar srasnda (beyinde anatomik olarak nden arkaya)
nrofizyolojik anlamda yukardan aa mekanizmalarla yeniden
aktive edilerek yksek bilisel fonksiyonlarda kullanlabilmektedir.
Basite yle ifade edelim: Balangta ikonik olan temsil, sentak
tik-formel olan yksek bilisel fonksiyonlarda kullanlabilir. Bu du
rum da belli bir nral aktivasyon temsilinin hem ikonik ierikli ol-
BYOFONKSYONALZM I 121

masn hem de bu ierikten bamsz sentaktik yaplarda ve bunlarn


bilgisaymsal maniplasyonunda yer almasn salar. Bylece Fo
dor'un yksek bilisel fonksiyonlar iin gerekli grd sistematik
ve retken olma zellikleri karlanm olur. Bylece bilisel bilim
le nrobiyoloji arasnda ortak bir yol bulunmu gibi grnyor.
Sonu: Bilisel bilim ve nrobiyoloji birbirine yakn ama farkl
yollardan ilerleyen disiplinler. Bilisel bilim batan varsaymn or
taya koymutu: Zihinsel sreleri anlamann yolu bilgisayar anla
maktan geer. Nrobiyolojiyse daha az nyargl: Daha ok beyin ve
fonksiyonlar zerine ampirik almalardan yola karak zihnin ger
eini anlamaya alyor ve gerek beynin alma tarzn giderek
daha iyi kavryor. ki bilim arasndaki farka ramen her iki disipli
nin de fonksiyonalist felsefeden yararlanmas mmkn olabilirdi.
Nrobiyoloji ampirik yoldan ilerleyen bir disiplin olduu iin felse
fi nyarglardan kanyorsa da felsefi fonksiyonalizm nrobiyolo
jinin yolunu ksaltabilirdi. Ama felsefi fonksiyonalizmi baz bakm
lardan, zellikle de psikiyatrik problemleri (muhtemelen nrobiyo
lojik problemleri de) anlamak bakmndan yetersiz buluyorum. Bu
nedenle yedinci blmde fonksiyonalist felsefenin ksa bir eletiri
sini yaptktan sonra biyofonksiyonalizm olarak adlandracam ken
di anlaym tartmaya aacam.
7

BIVOFONKSIVONALIZM il
FiZiK V E BiYOLOJ i

1. Giri

Kitabn nceki blmlerinde psikiyatride elml olmama prob


leminin mahiyetini aratrmaya, gerekli n bilgileri vermeye ve
zm yolunda nasl bir strateji izleyeceimi anlatmaya altm. Ar
tk zme doru adm atmaya balayabiliriz. zmn yntemini
"en iyi aklamaya ynelik kann" (Lipton 2008) olarak isimlen
direbiliriz. Yani eldeki verileri en iyi aklayan teorik kurguyu olu
turmaya alacaz.
Altnc blmde fonksiyonalizm hakknda bilgi vermeye al
mtm. Burada artk fonksiyonalizm yorumuma, yani biyofonksi
yonalizme giri yapacam.

i l . Fonksiyonalizmi deerlendirmek

Fonksiyonalizm verimli bir k noktas oluturur; ama ele ald


mz problemin (psikiyatride elml olmama probleminin) z
m bakmndan yeniden yorumlanmas gerekir. nk:

1 . ncelikle "fonksiyon"la "fiziksel gerekletirici" kavramlannn


farkl referanslan olmadn, bunlann ayn olaylardan, ama farkl
bak alar, farkl sorgulama tarzlan, farkl kavramalarla, yani
farkl sorunsallarda sz ettiini hatrlamakta yarar var. Deyim ye-
BYOFONKSYONALZM i l : FZK VE BYOLOJ 1 23

rindeyse "fonksiyon"la "fiziksel gerekletirici" ontik dzeyde de


il, epistemik dzeyde (sorgulama dzeyinde) farkllar; fiziksel
gerekletirici mekanizma ayn bir olay, fonksiyon da onun tarafn
dan gerekletirilen ayn bir olay deildir.

2. Fonksiyonalist sorunsalda fonksiyonlarn fiziksel-kimyasal sor


gulama dzeyinde ortaya kan fiziksel-kimyasal sreten (olaydan)
soyutlanarak bamsz ele alnabilmesi ve fiziksel-kimyasal sorun
salda farkl fiziksel mekanizmalarn fonksiyonel sorunsalda ayn
fonksiyonu yerine getirebilmeleri (fonksiyonalizmin "oul gerek
letirilebilirlik" nosyonu) fizikle elimez. nk fizikte farkl fi
ziksel sreler ayn neticeyi verebilir: Bir saksnn beinci kattan ser
best dmesiyle nc kattan, ama sanki beinci kattan braklm
gibi bir ilk hz verilerek yere doru atlmas saksnn yere arpma
annda ayn hz kazanmasna neden olur. ki olayda farkl fiziksel
sreler sz konusu olmasna ramen neticeler ayndr. te fonksi
yonalizmin sz ettii oul gerekletirilebilirlik bu fiziksel durum
la ilgilidir.
unu sylemek istiyorum: Fonksiyonalizmi iyi kavrayabilmek
iin evrenin olaylardan olutuunu, bizim bu olaylar hakkndaki bil
gimizinse belli teorik sorunsallara dayandn, dolaysyla bir olay
ele aldmzda fonksiyonu temel alp fiziksel sreci gerekletirici
olarak grmemizin sadece belli bir bak asnda aydnlatc oldu
unu unutmamalyz.

3. Oysa felsefi fonksiyonalizm "fonksiyonel rol" veya "nedensel


rol" kavramlaryla ele ald olayla ilgili fonksiyonel bilgimizi ne
densel bir sre olarak sunmaktadr. Bu yaklam fonksiyonel orga
nizasyonu ontik gerekliin ta kendisi gibi gstermeye elverilidir;
sanki fonksiyon diye bir olay var, fiziksel gerekletirici diye ayn bir
olay. Fonksiyonalist adan sanki ikisi de ayn ayn ama "izomorfik"
nedensellik zincirine sahipler. Oysa yukarda grdmz gibi
fonksiyon ve fiziksel gerekletirici bir ve ayn olayn farkl episte
mik soruturma perspektiflerde ortaya kan zellikleri.
Bir baka deyile bilimde fonksiyonel nedensellik diye bir ne
densellik olamaz. nk daha nce de grdmz gibi bilimde ne-
1 24 BEYNN GLGELER

densellikten sz edebilmemiz iin doa yasalar altnda aklanan


bir mekanizma sz konusu olmal. Ancak fonksiyonel doa yasas
yoktur, olmaz. Neden?
Fonksiyon ister istemez kt fonksiyon veya fonksiyon bozuklu
u gibi nonnatif kavramlarla ilikilidir. (Saatimiz geri kalr, gzleri
miz bozulur vs.) Demek ki biz belli bir lte, nonna gre fonksi
yonu deerlendiriyor, "baarl" olup olmadna karar veriyoruz.
Doa yasalarysa nonnatif olamaz; fiziksel sorunsalda doa yasas
(ya da doa olay) bozukluundan sz edemeyiz. Demek ki fonksi
yonlar bir doa yasas ortaya koymazlar; o halde fizikselden ayn ne
densel bir sre de oluturmazlar.

4. O halde nedensellik, fonkiyonalist adan baktmz olaya bir de


fiziksel-kimyasal adan baktmzda ortaya kan bir zelliktir.
rnekler anlamay kolaylatrr. Bir makineyi, mesela bulak
makinesini ele alalm. Makine fiziksel sre olarak alrken fonk
siyonalist adan ardk olarak belli fonksiyonel durumlar birbiri
ni izleyecektir. Ama bu zamanda ardk, birbirini izleyen fonksiyo
nel durumlar birbirinin nedeni deildir. Fiziksel sre doa yasala
rna uygun olarak ilerken ayn sre fonksiyonalist sorunsalda ele
alndnda, zamanda ardk fonksiyonel durumlardan ibaretmi gi
bi grnr. Bir baka deyile fonksiyonel durumlarn zamandaki ar
dkl, aralarnda nedensel bir iliki olduu anlamna gelmez. O
halde fonksiyonalizmin "fonksiyonel rol", "nedensel rol" kavranla
n yeniden dnlmelidir.

5. En azndan tbbi biyolojide fonksiyon kavramnn normatif ol


masn, yani kt fonksiyon, fonksiyon bozukluu, fonksiyon zafi
yeti gibi kavramlara da yer amasn salayan ne? Akas eer
fonksiyonun yneldiini dndmz bir maksat olmasa fonksi
yonel nonnatiflikten, fonksiyon bozukluundan vs. sz edemeye
cektik. Eer bir fonksiyon beklenen maksad gerekletinniyorsa
fonksiyon bozukluundan sz ederiz. Demek ki tbbi biyolojide
fonksiyon kavram belli bir maksat kavramn da gerektirir. Ama
maksat varsa bir tr teleoloji de vardr. Demek ki fonksiyonalist
aklama znde bir tr teleolojik aklamadr. Demek ki fonksiyo-
BYOFONKSYONALZM H: FZK VE BYOLOJ 1 25

nalizm nedensel bir aklama sunmaz; bir tr teleolojik aklama


sunar. Eer durum buysa, yani fonksiyonalist bak as teleolojik
bir yn tayorsa bu durumu teleolojik aklamay kabul etmeyen
ada bilimle nasl badatracaz? Biyolojik fonksiyonalizmi ele
alrken bu konuya tekrar dneceim.

6. nsan davranna ilikin sebep-gereke veren aklamalar da te


leolojik aklamalardr; nedensel aklamalar deil. nk sebep
gereke veren aklamalar normatiftir. Mesela benim satranta bir
hamle yapmam karmdaki oyuncunun belli bir kar hamle yapma
sn rasyonel olarak gerektirebilir. Hatta nedensel sreleri hesapla
yarak gne tutulmasn nceden syleyen bir astro-fziki gibi bu
rasyonel gereklilie dayanarak karmdaki oyuncunun hamlesi ko
nusunda bir ndeyide bile bulunabilirim. Karmdaki oyuncuya bek
lenen hamleyi yapmas durumunda sz konusu hamleyi niin yapt
sorulursa sebep-gereke veren bir aklama yapacaktr. O halde
sebep-gereke veren aklama nedensel bir aklama mdr? Hayr;
benim hamlem kar hamleye (karmdaki oyuncunun kar hamle
iin belli bir sebep-gereke gelitirmesine) neden olmamtr. n
k karmdaki oyuncu rasyonel davranmayp bu hamleyi yapmaya
bilirdi. Ayn durum karmdaki oyuncu bir bilgisayar olsa da geer
lidir. Bilgisayar da rasyonel hamleyi yapmayabilir.
Gnlk yaamda sebep-gereke veren aklamalar nedensel
aklamalar gibi almamzn nedeni insanlar rasyonel fail gibi d
nmemizdir. Ama btn insanlarn lml olmas Sokrates 'in
lml olmasnn nedeni olmad, ama mantken bu sonucu gerek
tirdii gibi sebep-gerekeler de nedensel bir etkiye sahip deildir:
Sadece davran rasyonel olarak gerektirirler. Yani bir insan tm in
sanlarn lml olduuna inanyorsa rasyonel olarak Sokrates'in de
lml olduuna inanmas ve gene rasyonel olarak Sokrates 'e bu
inancna uygun ekilde davranmas gerekir. Sokrates 'in lml ol
mas nedensel olarak aklanacaksa, dier btn insanlarn lml
olmas gibi o da termodinamik yasalarla aklanacaktr.
Demek ki sebep-gereke veren aklamalar davrann nedensel
aklamas deildir, nk:
Bu tr aklamalar da ndeyiler de normatiftir; ahs yeterince
1 26 BEYNN GLGELER

rasyonel davranmayabilir. Oysa nedensel aklama normatif deil


dir.
Ama bir davrann rasyonel olup olmadn neye gre deer
lendirebilirim? Burada tek ltmz davrann maksad olabilir;
bir davran maksadna uygunsa rasyoneldir. Eer karmdaki oyun
cunun maksad filini korumaksa piyonunu filini destekleyecek e
kilde oynamas rasyoneldir. Demek ki sebep-gereke veren akla
malar davrann maksadm (karmdaki oyuncu u hamleyi hangi
maksatla, "niin" yapmtr?) anlamamz salarlar. Demek ki bu tr
aklamalar teleolojiktir.
O halde sebep-gereke veren aklamalar doabilimsel anlamda
nedensel aklamalar deildir.

7. Fonksiyonalizme ynelik en yaygn eletirilerden biri fonksiyo


nalizmin "zihinsel srelerin" deyim yerindeyse znel, fenomeno
lojik ynn gz nne almamasdr (Block 1978). Fonksiyonel ola
rak zde iki sistem ayn fenomenolojik zelliklere sahip olmayabi
lir; hatta hibir fenomenolojik zellie sahip olmayabilir. Mesela
bilgisayarlarn fenomenolojik bir yaants olmadna dair gl bir
kanaate sahibiz. Oysa psikiyatrinin i dnya fenomenlerinden ba
msz dnlemeyecei ak. Tpk nrobiyolojik bir fenomeno
lojiye ihtiya duyduumuz gibi psikiyatrik bir fenomenolojiden de
vazgeemeyiz.
Yukardaki fonksiyonalizm eletirisinin biyolojiyi fonksiyonalist
adan yorumlamamza katkda bulunacan dnyorum.

1 11. Biyolojik fonksiyonalizm : Biyoloji fizie indirgenebilir mi?

1. Sunmaya hazrlandm fonksiyonalist biyoloji yorumunu anla


mak iin nce biyolojinin fizik-kimyadan farkl bir bilim olduunu
hatrlamamz lazm. Her ne kadar doa bilimlerini sayarken ilk plan
da fizik, kimya, biyoloji lsn telaffuz etmeye almsak da bi
yoloji ilk ikisinden farkl olarak yasa koyucu (nomolojik) bir bilim
deildir. Canllkla ilgili genellemelerin ou (mesela "kalbi olan
her canlnn bbrei de vardr") ampirik genellemelerdir ve doa ya
sas statsnde deildirler; kalbi olup da bbrei olmayan bir canl
BYOFONKSYONALZM il : FZK VE BYOLOJ 1 27

tasarlayabiliriz (mesela tasarladmz canlnn derisi, bbrein


fonksiyonlarn stlenecek ekilde dizayn edilebilir ve kalbi olup da
bbrei olmayan bu canl gelecein gen mhendisliiyle pekala ya
plabilir. Oysa doa yasas istisna kabul etmeyecektir). Burada bi
yolojik evrim yasalarnn doa yasas statsnde olup olmad gibi
ar bir tartmaya girmeyeceim. Darwinci evrim yasalarnn baz
zel biyolojik durumlar yorumlamamz salayan teorik bir model
olarak ele alnmas gerektiini dndm kaydetmekle yetine
yim.

2. Biyolojinin fizie indirgenip indirgenemeyecei biyoloji felsefe


sinin temel problemlerinden biridir (Rosenberg 2008). Temel bilim
sel phecilii bir kenara brakrsak gnmzde insan organizma
snda (veya herhangi bir biyolojik organizmada) geen tm olayla
rn tek tek ele alndklarnda fiziksel ve kimyasal olaylardan ibaret
olduundan kimse phe etmiyor. Bu anlamda kimse biyolojinin fi
zie-kimyaya indirgenebileceinden de phe etmiyor. u anlamda:
Biyolojik bir organizmada geen olaylarn hemen tm, belki znel
fenomenal deneyimler hari, evrenin herhangi baka bir blgesinde
geen olaylar kadar fiziksel-kimyasaldr. Peki o zaman biyoloji ne
den fizie indirgenemez? nk biyolojik organizmalardaki fiziksel
ve kimyasal mekanizmalar biyolojik evrim sonucu yaamda kalmak
(yani homeostatik dengesini korumak) ve remek maksadna yne
lik fonksiyonlar gerekletirecek ekilde organize olmutur. O hal
de biyoloji bilimi yaparken fiziksel-kimyasal dzenekleri tek bana
deil, btnsel organizmadaki fonksiyonlar gerekletirmeleri a
sndan da ele almak gerekir. Biyolojik organizmalarn fonksiyonel
organizasyonunun aratrlmas asndan baktmzda biyoloji bi
liminin sorunsal fizik biliminin sorunsalna indirgenemez grn
yor. Bir baka deyile biyoloji felsefesi erevesinde epistemik bir
indirgenemezlikten yana taraf alyorum. imdi bu biyoloji felsefesi
tartmasna (biyolojinin fizik-kimyaya indirgenip indirgenemeye
ceine) daha ayrntl olarak bakmakta fayda var.

3. Biyolojinin fizie-kimyaya indirgenebileceini savunanlar daha


ok yle bir argmana dayanyor:
128 BEYNN GLGELER

a. Gerek biyolojik evrim gerekse biyolojik organizmalarda geen


olaylar fizik ve kimya yasalarna gre meydana gelir. Biyolojik or
ganizmada fiziksel ve kimyasal olmayan hibir olay meydana gel
mez.
b. ndirgemeciler biyolojik fonksiyonel organizasyonlarn epis
temik olarak fizik ve kimya biliminin bilindik kavramlarna indir
genemeyecek trde bilgiler verdii tezinin ortaya koyduu problemi
(epistemik indirgemenin gln) kabul etmekle birlikte temel
ontolojik (metafizik) dzeyde her eyin fiziksel ve kimyasal oldu
unu syleyerek fizik ve kimyann kavramsal yapsnn uygun e
kilde deitirilmesi halinde epistemik indirgemenin de mmkn ola
bileceini savunurlar.
c. ndirgemecilerin bu noktadaki en nemli dayanaklarndan bi
ri de fonksiyon kavramnn teleolojik ve normatif bir yn tamas
ihtimalidir. Bu tezi savunan biyoloji felsefecileri teleoloji ve norma
tifliin de doa bilimiyle (aslnda fizik-kimyayla) badamadn
dnr (Keller 20 10, Cummins ve Roth 2007). Bu saptama rtk
olarak biyolojik aklamann fonksiyon kavramnn bilimsel olma
d anlamna da gelebilir. Ama bana kalrsa ayn argmann esas
tam tersine biyolojinin fizik-kimyaya indirgenemeyeceini gster
mekte de kullanlabilir. Bu argman aada greceiz.

4. Burada indirgeme kart argmanlar bir arada tek bir argman


da ifade etmek iin Deniel Dennett'in "biyoloji mhendisliktir" tes
pitinden yola kacam (Dennett 1 995). Argmann omurgasn bi
yolojik aklamalarn normatif fonksiyon anlayna yer vermesi ve
bu tr normatif aklamalarn fizie indirgenemeyecei tezi olutu
ruyor:
a. Canllar biyolojik evrim sonucu olumu sibernetik prensiple
re uyan doal makine-benzeri oluumlardr.
b. Makineler (ve canllar) fizik-kimya biliminin aklad kada
ryla fizik ve kimya yasalarna gre alan mekanizmalardan olu
malarna ramen belli bir fonksiyonalist adan kt-fonksiyon,
fonksiyon bozukluu gibi normatif kavramlara yer verecek ekilde
deerlendirilebilirler.
BYOFONKSYONALZM il : FZK VE BYOLOJ 1 29

c. Peki acaba bu fonksiyonel organizasyonlar hangi norma gre


normatif ekilde deerlendirilir? Yantmz fonksiyonlarn bir mak
sad gerekletirip gerekletiremedikleri bakmndan normatif ola
rak deerlendirilecekleri eklinde olacaktr. Demek ki canllar ve
makineler belli bir fonksiyonalist bak asndan deerlendirildik
lerinde belli bir maksad gerekletirmek zere organize olmu te
leolojik sistemler olarak da kavranabilir. Byle bir fonksiyonalist
sorunsalda canllarn ve makinelerin fonksiyonlarn "maksat" kav
ramna bavurmadan anlayamayz.
d. Demek ki biyolojik aklama (ya da mhendislik) normatiflik
(mesela fonksiyon bozukluu kavramn dnn) nosyonuna da yer
aan bir tr teleolojik aklamay da ierir.
e. Bu aklama tarznn fizikte karl yoktur.
f. O halde biyolojik bilgi fizie indirgenemez.
g. Biyolojik bilgi fiziksel bilgiye indirgenemeyeceine gre bi
yolojik evrim sonucu canllarda (veya makinelerde) biyolojiyle (ya
da mhendislikle) aklanan yeni zellikler (organize olmam mad
dede bulunmayan fonksiyonel organizasyon zellikleri) ortaya k
mtr.

5. imdi bu argman biraz aklamak istiyorum.


Burada aka belli bir teleoloji kavramn savunuyorum. Gn
mzde ciddiye alnabilir ama gene de baz skolastisizm zellikleri
tayan bilim evrelerinde teleoloji kavramndan sz etmek (teleo
loji kavram muhtemelen Aristocu dnme tarzlarn ya da dini
aklamalar artrdndan ve bugnn temel bilimi olan fizikte
yeri olmadndan) yazarn bilimsellii kavramad ynnde bir
phe uyandrabilir. Bu durumda baz nyarglara kar batan n
lem almamz gerekiyor. Muhtemel yanl anlamalar engellemek
iin ksaca dnyaya ve bilime nasl baktmdan sz edeyim.
Natralistim (Giere 2008). Searle 'n deyimiyle "bilimsel dnya
gr"n benimsiyorum: Her ne kadar eletiriye aksa da elimiz
deki en gelimi bilgiye ulama sisteminin bilim olduunu dn
yorum ve gnmzn bilimini temel almayan ya da onun ulat
bilgilere uymayan savlara pheyle yaklayorum.
1 30 BEYNN GLGELER

Fizikalizme (eski tabirle materyalizme) gelince: Daha nce snr


l bir fizikalizm erevesinde yorumlanabilecek bir kitap yazmtm
(20 10). Orada fizikalizme dair biraz rtk kalan baz tezleri imdi
belirtik olarak ifade etmem gerekiyor. Fizikalizmin iki sorunu var:

1 . Evrende her olay fiziksel midir? Bu soru benim amdan ev


rendeki her olayn fizik biliminin temel kavramsal yaps ve sorgu
lama tarz (fiziin teorik sorunsal) bakmndan ele alnp alnama
yaca anlamna geliyor. Bu noktada "fenomenal yaant"larn fi
ziksel olup olmadklar konusunda kesin bir yargda bulunacak ve
riye sahip olmadmz dnyorum. "Fenomen"ler imdilik ev
renin snrl bir blgesinde (dnyada) karlatmz rnekler. Ev
rende fiziin (fiziksel sorunsaln) konu alamayaca baka rnekler
de olabilir.

2. Fizik bilimi evrendeki her olay ele alabilecek yeterlilikte olsa


bile bunu ancak kendi temel kavramsal yaps ve bu yapnn elverdi
i sorgulama tarz erevesinde (teorik sorunsal erevesinde) ya
pabilir. Bir baka deyile fizik evrendeki herhangi bir olayn sadece
fiziksel sorunsaldaki bir betimlemesini verebilir. Bu betimlemenin
olayn btn baka sorunsallarda ortaya kabilecek btn baka
zelliklerini kapsayacan veya btn betimlemelerde ortaya ka
bilecek zelliklerin fiziksel betimlemedeki zelliklere indirgenebi
leceini dnmek iin elimizde herhangi bir veri olmadn d
nyorum. Bu epistemolojik nedenlerle fizik kendi dndaki bilim
leri yasaklayamaz, evrende fizikle aklanamayan zellikler olma
dn iddia edemez.
Bu nedenle "zayf' fizikalist ilkeyi benimsiyorum: Evrendeki
olaylarn ou (belki hepsi) fizik bilimi tarafndan ele alnabilirse de,
bu olaylarn baka sorunsallarda ortaya kan tm zelliklerinin fi
zik bilimi tarafndan (fiziksel sorunsalda) aklanabilecei tezi kesin
deildir, dayanakszdr. ndirgemeci bir fizikalizmi reddetmeme ra
men bir alma ilkesi olarak unu benimsiyorum: Doadaki (evren
deki) olaylarla ilgili hibir aklamafizikse/ aklamayla eliemez.

3. Bilimsel skolastisizmin nyarglarna kar bu nlemi aldktan


sonra bugn biyolojik fonksiyon ve teleoloji kavramlarnn uzun ve
BYOFONKSYONALZM il : FZK VE BYOLOJ 131

youn tartmalara konu olduunu belirteyim (Walsh 2008, 20 10;


Valentine 1 982). Bu tartmann btn taraflarn zetlemek ayn bir
alma gerektirirdi. Ama bir tp doktoru olarak biyolojide fonksiyon
bozukluu anlayn, dolaysyla nonnatiflii dta brakan bir bi
yolojik fonksiyon anlayn (Perlman 2010) benimsememin gl
n kabul edersiniz. Tp, fonksiyon bozukluu ya da kayb zerine
kurulmu biyolojik bir disiplindir: Doas gerei normatiftir.
Biyolojik fonksiyon anlaymn Kant bir yn de (Huneman
2007) tadn kabul etmeme ramen teleoloji anlaymn da fi
zikle elimediini sanyorum. Biyolojik organizmalardaki fizik
kimya biliminin sorunsal erevesinde tanmlanan fiziksel-kimya
sal mekanizmalar elbette teleolojik deildir. Ama bunlarn olutur
duu organizasyonlar fonksiyonalist adan (fonksiyonalist sorun
salda) deerlendirildiklerinde teleolojik olarak da kavranabilir/er.
Demek ki burada teleolojik bir nedensellie yer vermiyorum.
Fonksiyonel durumlarn zamandaki ardkl teleolojik bir neden
sellie dayanmaz. Bu ardklk fonksiyonel inceleme dzeyinde
hibir nedensellie dayanmaz. Deyim yerindeyse nedensellik fizik
sel gerekletirici, daha dorusu fiziksel aklama dzeyinde yer
alr. Fonksiyonel durumlarn zamansal ardkl ayn fiziksel ola
ya fonksiyonalist adan baktmzda ortaya kan bir grnmdr.
Fonksiyonalizm, fizik-kimya sorunsalnda fiziksel sre olarak
aklanan olay fizik-kimyadan farkl bir gzle deerlendirmekten
baka bir ey deildir. Bu nedenle kendi teleoloji anlaym ayrt et
mek iin "teleoloji" kavramndansa "fonksiyonel teleoloji" kavra
mn kullanmay tercih ediyorum.

4. Epistemik olarak biyolojinin fizie indirgenemezliini ifade


etmek iin nce "bir eyin yapt eyi nasl yaptyla ne yapt
sorularnn farkl sorular olduunu" (Dupre 201 O) kaydetmek gerek.
Biyoloji, fizik-kimya sayesinde biyolojik bir nitenin (diyelim kal
bin) yapt ii nasl yaptn aklar. Bu fiziksel-kimyasal aklama
biyolojik almann ok nemli bir blmdr. Bu sorunsalda bi
yolog da fiziki ve kimyac gibi alr. Ama biyolojik bir nitenin
(parann) biyolojik bir btn iinde ne yaptn (yapt iin ne ol
duunu, fonksiyonunu) aklamak saf, orijinal ve zgn biyolojik
1 32 BEYNN GLGELER

almadr; zgn (fizik-kimyada karl olmayan, bunlara indir


genemeyen) biyolojik sorunsal fonksiyonalisttir.
Biyolojik bir fonksiyon derken biyolojik bir nitenin (diyelim
kalbin) biyolojik bir btn iinde (organizmada) yapt ii (ne yap
t sorusunun yantn) anlyorum. Kalbin fonksiyonunu anlamak
iin kann hangi moleklleri nasl tadn, bu molekllerin farkl
dokularda farkl hcrelerdeki hangi fonksiyonlarla ilgili olduunu
bilmek gerekir; ksaca kalbin ne yaptn (fonksiyonunu) bilmek
iin tm organizmann fonksiyonel organizasyonunu bilmek gerekir.
te bu ikinci soru saf biyolojik bir sorudur ve fizie indirgenemez.
Demek ki biyolojinin bir deil, iki sorunsal vardr: Fizikalist so
runsal ve fonksiyonalist sorunsal. Biraz daha ayrntlandralm.
"Kompleks sistemlerde teleolojik mekanizmalar" kavramn si
bernetie borluyuz (Dupuy 1 994). Her ne kadar Jean-Pierre Dupuy
aksini iddia etse de sibernetik stlendii vazifeyi yerine getirmi,
kendini-dzenleyen (self-regulative) kompleks sistemleri (kompleks
makineleri) olduu kadar canllk olaylarn da daha iyi kavramam
za nemli katkda bulunmutu. Makinelerle ilgili bilgimizin fizie
indirgenemeyeceini grmek iin basit bir termosifonu dnelim.
Bu alet iindeki suyu istenen sabit scaklkta tutmak maksadna uy
gun olarak planlanmtr. Alet tamamen fizik yasalara uygun olarak
almasna ramen sz konusu maksad gerekletirmek iin nasl
bir fonksiyonel organizasyonunun olduu ayn bir bilgi gerektirir.
Bu bilgi, alet belli bir maksada (suyu sabit scaklkta tutmaya) y
nelik olduu iin fonksiyonel anlamda teleolojik bir bilgi olacaktr.
Denebilir ki aletin yneldii bu fonksiyonel maksat bizzat bizden
kaynaklanr; aleti yapan, onu belli bir maksad gerekletirmek iin
yapan biziz. Dolaysyla yapay makinelerin maksada ynelik teleo
lojik mekanizmalar olmas doada bir teleoloji olduu anlamna
gelmez. Ama bir an iin banyomuzdaki termosifonun biyolojik ev
rim gibi rasyonel bir plan olmayan doal bir sre sonucu olutu
unu dnelim, mesela bir bitki gibi. Bu durumda termosifonun
fonksiyonel organizasyonunu anlamak iin gene bu organizasyonun
yneldii maksad anlamaya alacaktk. Maksat kavram kullanl
d noktadan itibaren de fizik termostat anlayamaz. Yanl anlal
masn: Bir fiziki fonksiyonel organizasyonu anlar tabii, ama fizik
BYOFONKSYONALZM il : FZK VE BYOLOJ 1 33

biliminin sorunsalnda "maksat" kavram olmad lde anlad


ey fizik deil mhendisliktir. Sz konusu maksat elbette bilinli bir
maksat deildir; gene de termosifon tarz fonksiyonel organizasyon
zelliklerine sahip oluumlarn doada kendiliinden oluamayaca
n dnrz; oysa oluurlar. Mesela biz fiziksel-kimyasal olayla
ra dayanan biyolojik evrim sonucu olumu ve eitli fiziksel-kim
yasal mekanizmalarla vcut smz belli bir scaklkta (37 C civa
rnda) tutma maksadna ynelik olarak program kazanm doal olu
umlarz; bir bakma "termosifonlarz".

iV. Biyolojik fonksiyonalizm 2: "Fonksiyonel teleoloji"

Canllarn yaamda kalma ve reme maksadn karlayacak tarzda


fizik-kimya yasalar erevesinde olumu programlara sahip komp
leks organizasyonlar olduunu syleyebiliriz. (Yaamda kalmak ho
meostatik dengeyi koruyacak mekanizmalara dayanr.) Termodina
miin ikinci yasasna gre artmas beklenen entropiye kar dzenli
bir organizasyonu korumak canllk olaylarnn (mekanizmalarnn)
temelidir. Bu durumda tanm:

Tanm 1 . Doal ya da yapay yollardan olumu ve aktif (yani enerji


kullanan) geri-beslemeli (feedback) mekanizmalarla davranla
rn dzenleyen (kendini-dzenleyen) kompleks bir sistem (maki
ne veya canl) eer sistem davranlarn uygun bir ekilde d
zenlemese tn annda "p" gibi bir duruma evrilecek bir olay tn
annda "q" gibi bir duruma ulatrmak zere davranlarn d
zenleyecek (doal ya da yapay) programa veya dizayna gre dav
ranyorsa fonksiyonel teleolojik bir sistemdir.
Tanm 2. "Fonksiyonel teleolojik" bir sistemde "q" gibi bir durumu
elde etmek sistemin ''fonksiyonel maksad" dr.
Tanm 3. "Fonksiyonel teleolojik" bir sistemde "q" gibi bir durumu
elde etmek zere sistem tarafndan dzenlenen davranlar siste
min fonksiyonudur.

Yukardaki tanmlara dayanan sistemler saf fiziksel-kimyasal so


runsalda incelendiklerinde fiziksel mekanizmalar olacaklar iin bu
1 34 BEYNN GLGELER

tanmlar fizikle elimezler. Demek ki sadece bu sistemlerin fonksi


yonel organizasyonunu anlamak iin fizik-kimyann sorunsalnda
olmayan fonksiyonel teleoloji ve fonksiyonel maksat kavramlarna
bavuruyoruz. Dolaysyla bu gibi fonksiyonalist bir sorunsalda el
de ettiimiz sistemle (biyolojik organizmayla) ilgili bilgi fiziksel bil
giden ibaret deildir.

V. Biyolojik fonksiyonalizm 3 : Fonksiyonel normatiflik ve rasyonellik

Yukarda ele aldmz tr bir biyofonksiyonalizmin fonksiyonel te


leolojik bir sorgulama tarz olup belli bir fonksiyonel maksat kavra
mna yer vermesi, belli bir fonksiyonel normatiflik, daha da nemli
si belli bir fonksiyonel rasyonellik kavramn da beraberinde getirir.
Tbba imkan veren biyofonksiyonalizmin normatif yndr; yani
kt fonksiyon veya fonksiyon bozukluu nosyonlar normatif nos
yonlardr ve fonksiyonel maksat kavram olmakszn anlalamazlar.
Ama bu fonksiyonel normatiflik belli bir rasyonellik kavramn da
gerektirir. Fonksiyonel adan baktmzda canllar rasyonel olu
umlardr. nk eer bir davran maksadna uygunsa rasyoneldir
tanmn kabul edersek biyolojik bir fonksiyonun fonksiyonel an
lamda rasyonel olup olmadndan da sz edebiliriz.
Hatrlarsanz rasyonellik elml olmama problemine zemin
hazrlayan kavramlardan biriydi. Bylece rasyonellii biyofonksi
yonalizm erevesinde natralize etme imkan da domu olur. Bu
imkan on ikinci blmnde deerlendireceim.

VI. Biyofonksiyonalizm ve psikiyatride elml olmama problemi

Bu uzun yolu niye kat ettik? Hatrlarsanz psikiyatride elml ol


mama probleminin zmnde baz sorunlu temel kavramlar ayrt
etmitik. Bu kavramlar sebep-gereke veren aklamayla nedensel
aklamay elml olmaktan uzaklatryordu. Gene hatrlarsanz
problemin zm iin iki ilem yapmamz gerektiini sylemi
tim: 1 . Belli bir biyolojik fonksiyonalizm anlay gelitirmek ve 2.
sorunlu kavramlar natralize etmek. Bu sorunlu kavramlardan biri
de teleoloji kavramyd. Teleoloji kavram sebep-gereke veren
BYOFONKSYONALZM i l : FZK VE BYOLOJ 135

aklamalarn bir zellii gibi dururken doa-bilimi, bu arada biyo


loji de nedensellii temel alyor, teleolojik aklamaya yer venni
yordu. Belli bir fonksiyonel teleoloji kavramna yer veren bir biyo
fonksiyonalizm anlay gelitirerek bu zorluu amaya yaklat
mz sanyorum.
nce aada ileri sreceim akl yrtmeyi daha iyi anlayabil
mek iin yeni bir tenninoloji neriyorum: Beynin davransa/ (dav
rana dnk) fonksiyonlaryla organizmann davran fonksiyonu
nu bir lde ayrt etmekte yarar var. "Beynin davransal fonksi
yonlar" derken daha ok fiziksel-kimyasal sorunsalda ele alndk
larnda beyinde nral aktivite olarak yer alan fonksiyonlar kastedi
yorum. "Organizmann davran fonksiyonu" ise davransal beyin
olaylaryla birlikte organizmann btnnn fonksiyonu olan du
rumlardr. Yani beynin davransa} fonksiyonlarn organizmann
davran fonksiyonunun beyin iinde yer alan ksm olarak ele al
yorum.
Burada elml olmama probleminin zm yolunda bir tez
ileri sreceim.

a. Nrobiyolojik davransal fonksiyonlar organizmann davran


fonksiyonunun beyinde yer alan blmdr (tanm).
b. Organizmann davran fonksiyonu fonksiyonel adan fonk
siyonel teleolojiktir; nk davran fonksiyonel maksada ynelik
tir.

c. Sebep-gereke veren aklamalarfonksiyonel teleolojik davra


n fonksiyonunun organizmann hareketlerinde dorudan gzlen
meyen ynn (beynin davransa/fonksiyonunu) aklamaya yne
liktir. O halde folk psikolojik sebep-gereke veren aklamalar bey
nin davransa/ fonksiyonlarn gnlk yaam erevesinde anla
maya hizmet eden naifya da sofistike aklamalardr.
d. Eer byleyse sebep-gereke veren aklamalarn nrobiyolo
jik davransal fonksiyonlarla uyumlu hale getirilmesi iin bunlar
natralize etmek gerekir.

Demek ki sebep-gereke veren aklamalar beynin baz fonksi


yonel durumlar hakknda aklamalar haline getinnemiz gerek-
1 36 BEYNN GLGELER

mektedir. Yani arzu, inan, umut, korku gibi sebep-gereke veren


aklamalarn beynin davransa! fonksiyonel durumlarn ifade et
tiini grebilecek kavramsal dnmleri gerekletirmemiz gere
kiyor.
Burada u soru geliyor akla: Gnlk yaamn folk psikolojisinde
sebep-gereke veren aklamalar kullandmzda ahsn beyninin
biyofonksiyonel durumlar hakknda konutuumuzu dnmeyiz.
O halde yukarda verdiimiz aklamayla sebep-gereke veren ak
lamalar gnlk yaam oyunundaki anlamlarndan karp yeni ve
teknik bir anlamda m kullanyoruz? Bu soruya ekinceli bir evet ya
nt vermem lazm. Dokuzuncu blmde inceleyeceiz.

Vll. Sonu

Sebep-gereke veren aklamalarn zellikle fonksiyonel teleoloji


kavram zerinden belli bir biyofonksiyonalizme balanabilme im
kan nemli grnyor. nk daha sonra greceimiz gibi sebep
gereke veren aklamann yakndan ilgili olduu "rasyonellik",
"maksat", "normatiflik", "davrann anlam" ve "dilsel ifadenin an
lam" gibi kavramlar teleoloji kavramyla yakndan balantl. Bu
rada "fonksiyonel teleoloji" kavramn kilit bir kavram gibi dne
biliriz.
Sebep-gereke veren aklamalarla beynin davransa! fonksi
yonlar arasnda fonksiyonel teleoloji kavram zerinden bir iliki
kurduumuza gre bu tr aklamalarn ileride gelitirilecek daha
sofistike ekillerinin beynin nral faaliyetlerine indirgemek mm
kn olabilir mi? Bir baka deyile elml olmama probleminin
radikal zm mmkn m? Bu soruya hayr yantn vermek du
rumundaym. Sebep-gereke veren aklamalar sadece fonksiyonel
teleolojik aklamalardr. Oysa davran ayn zamanda fiziksel bir
harekettir ve fiziin hareket yasalarna uyar. Teleolojik fonksiyonsa
ancak fonksiyonalist sorunsalda ortaya kar ve ayn olayn fiziksel
sorunsalda ortaya kan nedensel aklamasna indirgenemez.
Psikiyatride elml olmama problemini zmek iin sebep
gereke veren aklama tarznn dayand fail, znellik, gereklik,
teleoloji, rasyonellik, normatiflik, davrann anlam ve dilsel ifade-
BYOFONKSYONALZM il : FZK VE BYOLOJ 1 37

/erin anlam kavramlarn natralize etme abam gnmz biliminin


insann natralizasyonu programna bir katk olarak dnlmeli
dir.
Sekizinci blmden itibaren yukardaki sorunlu kavramlar nat
ralist adan yorumlamaya balayacam.

nemli bir not: Wittgenstein'dan yola kan M. R. Bennett ve P. M.


S. Hacker bizim burada sebep-gereke veren aklamalar kavramy
la anlattmz arzu, inan gibi kavramlarn doal dillerde beyne de
il, ahsn btnne atfedildiini, dolaysyla bu tr nrobiyolojik
almalarn mereolojik bir hataya (btne ait zelliin paraya at
fedilmesinden kaynaklanan hataya) dtklerini iddia ederler. Ya
zarlara gre bu tr cmleler ampirik olarak doru ya da yanl ol
duklarna baklmakszn anlamszdr (2003). Eletiri genel olarak
nrobiyolojiye ynelik olmakla birlikte yukardaki argman da vur
maktadr. imdiden unu syleyebilirim: Biz burada zaten doal dil
lerin psikolojik kavramlarn olduu gibi almaya deil, doa bili
miyle uyumlu hale getirmeye alyoruz.
8
ZNELLi K 1
TEMEL VARSAVI M : B i R EPISTEMOLOJ I K KO PU
O LARAK "FENOM ENAL DNYA"

"Beynin nral faaliyetleri fenomenal bir dnya retir."

SAMR ZEKI

1. Giri

Bu ve bundan sonraki blmlerde gelitirilecek argman doruysa


dnya gnlk yaamda sandmzdan okfarkl olmal. Ben de bun
dan byle hemen hi tanmadmz bir dnyadan bahsedeceim -
bu dnyadan.
lk blmlerde ele aldmz psikiyatrinin pratik sorunlarnn
(zellikle de psikiyatride sosyal deerler sorununun) zmnn de
bal olduunu dndmz psikiyatride elml olmama
probleminin zm yolunda ilk adm nceki blmlerde atm, ye
ni bir biyofonksiyonalizm anlay ortaya koyarak klasik fonksiyo
nalizmden ne bakmdan farkl olduunu anlatmtm. Bu yolla do
abilimsel aklama tarzndan sebep-gereke veren aklama tarz
na doru bir yaknlk salamaya almtm. imdi yolu tersinden
de kat etmemiz lazm: Sebep-gereke veren aklama tarznn, do
abilimsel (biyofonksiyonalist) aklama tarzyla ilikilendirilmesi
ni mmkn klacak bir kavramsal dnme uratlmas gerekiyor.

l . Samir Zeki bu cmleyi 2012'de Trkiye'de Ouz Tannda ve Hakan Grvit


tarafndan dzenlenen bir kognitiv nrobilim toplantsnda kullanmtr.
ZNELLK 1 1 39

Biyofonksiyonalizm biyolojik organizmalar, bunlar arasnda da


insan sibernetik makine-benzeri doal oluumlar olarak ele alyor,
znel deneyimlere yer vermiyordu. Buna karlk insan davrann
sebep-gereke vererek aklama tarz "ahsn" znel, fenomenal de
neyimlerini davrannn nedeni olarak sunuyordu. Mesela Ahmet' in
baz davranlarna bakarak "Ahmet kpein onu srmasndan kork
tuu iin kayor " tarznda sebep-gereke veren bir aklama orta
ya koyduumuzda Ahmet'in znel bir durumundan (korku) davra
nlarnn nedeni olarak sz ederiz. Demek ki znel deneyim nos
yonu bu tr aklamalar biyofonksiyonel aklamalar olarak ele al
mak bakmndan, Fransz filozof Gaston Bachelard'n deyimiyle
ciddi bir "epistemolojik engel" (obstacle episemolojique) tekil edi
yor: olayn asln grmemizi engelliyor. Bu ve izleyen blm bo
yunca znel deneyimleri biyofonksiyonel aklamalarla uyuacak
ekilde ele almamza imkan verecek bir natralizasyon ilemine gi
rieceiz.
Biyofonksiyonel aklama asndan szel olsun olmasn orga
nizmann her trl davran fonksiyonunun fizik-kimya sorunsaln
da fiziksel bir hareket olduunu unutmayalm. Peki ama znel de
neyimler (mesela korku) znel deneyim olarak fiziksel etkili olabi
lir mi? Bildiimiz kadaryla hayr: leride deineceimiz gibi ter
modinamiin birinci ve Newton'n ikinci yasas gerei gnmz bi
limi asndan bu durum olanaksz grnyor.
Ak bir rnek: gnlk yaamda elimiz acd iin elimizi ekti
imizi syleriz. Yani znel bir deneyim olarak can acs davran
mza neden olmutur. Ancak olay nrofizyolojik olarak inceledii
mizde srecin, bir blm merkezi sinir sisteminde de geen ayrn
tsna burada giremeyeceimiz bir dizi fiziksel-kimyasal (nral) olay
erevesinde nedensel olarak aklanabildiini grrz. Yani bu ko
ulda el ekme fonksiyonu fiziksel-kimyasal mekanizmalarla ger
ekletirilir. Elimizi ekmemizde can acmz deil fiziksel-kimyasal
mekanizmalar etkilidir. O halde znel bir deneyim olarak korkunun
davranlarmza neden olmak gibi bir ayrcal olduunu neden d
nelim? Demek ki gnlk yaammz bir yanlsamadan ibaret. Ama
nasl bir yanlsama? te yandan davranlarnn faili olan Ahmet
("ahs") nedir? Fizikseli znele, zneli fiziksele eviren, bunlarn
140 BEYNN GLGELER

ikisinin arasnda yer alan bir "zne" mi? Genel doa bilimi anlay
mzla hi uyumuyor.
Gnlk yaamn naif gereki fenomenolojik ontolojisine daya
nan ve edebiyattan tarihsel aklamaya, mitolojiye, dinlere, hatta bi
raz daha sofistike biimlerinde de olsa sosyoloji ve psikanalize ka
dar sk sk kullandmz sebep-gereke veren aklamalar ne l
de nrobiyolojik bilgilerimizle uyumlu? nsan sahiden gnlk yaa
mn naif gereki fenomenolojik ontolojisinde dndmz gibi
bir varlk m? Psikiyatride bu gibi aklamalar kullandmzda as
lnda neyi kastediyoruz?
Bu blmde okura kolaylk olsun diye bir sreliine kitabn nor
mal akndan kopup gelecek blmden itibaren gelitireceim ar
gmann daha rahat anlalmas iin bir n hazrlk yapacam. im
dilik bir delil sunmadan znellik konusunda ciddi bir "epistemolo
jik kopu" oluturan temel fenomenal dnya varsaymnn nasl bir
kavramsal yap oluturacan olabildiince basit bir ekilde ortaya
koymak istiyorum.

il. znellik?

Bilim yzyllar boyunca znellik problemini grmezden geldi. Ama


gnmzde psikiyatrik semptomatolojinin nemli bir blm dep
resif duygu durumu, kayg, bir inan olarak hezeyan gibi eitli z
nel deneyimlerle ilgili olduundan psikiyatri ve nrobiyoloji fizik
bilimi asndan bir "anomali" olan bu durumu artk grmezden ge
lemeyecek bir aamaya geldi.
ster "znellik" diyelim ister "fenomenal bilin", "zihin" ya da sa
dece "bilin", bu kelimelerle psikiyatrik durumlarda mutlaka deer
lendirmeye almamz gereken son derecede ilgin ve aklanmas ok
zor bir doa olayna iaret etmeye alyoruz. Geri artk beynin n
ral faaliyetlerini kimyasal yollarla maniple ederek fenomenal bi
linci (ya da imdilik znel deneyimleri diyelim isterseniz) maniple
etmeyi de becerebiliyoruz. Mesela en basitinden eitli kimyasal
molekllerle beyindeki baz nral yaplan aktive ederek halsinas
yonlar oluturabildiimiz gibi halsinasyonlan olan bir hastaya e
itli molekller vererek baz nral faaliyetlerini etkilemek yoluyla bu
ZNELLK 1 141

gibi znel deneyimleri kesebiliyoruz. Zaten izleyen blmlerde g


rlecei gibi ada psikiyatri pratii de bir ynyle bir fenomenal
bilin, bir znellik teknolojisi olarak grlebilir. Ama znellik ko
nusundaki bu teknolojik baarya ramen bilinci bilimsel olarak
aklayamyoruz: "Bilincin nral korelatlar"nm (NCC) aratrlma
s bugn nrobilimin en heyecan verici konularndan birini olutu
ruyorsa da imdilik yaplabilecek en iyi eylerden biri de bir yandan
deneysel almalarmz srdrrken dier yandan da deney du
rumlarn uygun ekilde dnmemizi salayacak kavramsal, dola
ysyla felsefi almalar yapmak.

111. Fenomenal bilin mi? Fenomenal dnya m?

Bu aamada imdilik hibir delil gsterme abas tamadan ileri s


receim fenomen bilgisini "znellik", "bilin", "fenomenal bilin",
"zihin''., "qualia" vs. gibi kavramlarla deil, ileriki blmlerde daha
iyi anlalacak nedenlerle fenomena/ dnya kavramyla dnece
im.
Fenomenal dnya derken sizde deneyim olarak var olan her eyi
kastediyorum; u masay, grdnz yldzlar, elinizi, bedeninizi,
uzay, di arnz, dncelerinizi, duygularnz, kendinizin far
knda olmanz anlamnda bilincinizi ya da baka bir eyin bilincin
de olmanz anlamnda genel olarak bilincinizi vs. Bir baka deyile
fizik biliminin ele ald dnyayla hibir dorudan tanklmz
yok aslnda; bunlarn hepsi fiziksel (fizik-kimya bilimi tarafndan
ele alnan) dnyann bizde neden olduu fenomenal deneyimlerden
oluan fenomenal dnyamzn bileenleri.
Filozoflar bu tr tezlere alk olsalar da kimilerine garip gelebi
lir: Ileriki blmlerde btn bunlarn tank olduumuz haliyle fi
ziksel gereklikler deil, fiziksel gerekliklerin bizde neden olduu
fenomenal deneyimler olduunu aka greceiz. "Fenomenal
dnya" terimiyle ele aldmz deneyim durumlarnn zgn feno
menal nitelii kadar gereklik niteliini de vurgulayabildiimi, da
ha da nemlisi "bilin", "fenomenal bilin" ya da "znellik" keli
melerinin ierdii, en azndan artrd "zne" kavramndan kur
tulabildiimi sanyorum. nk bu kitabn fenomenal dnya hak-
1 42 BEYNN GLGELER

kndaki tezinin temelinde beyinde fenomenal gereklii kuran bir


homonkuli'nin, bir insancn bulunmad hipotezi var. ster "tran
sandantal znellik" diyelim (Husserl [ 1 9 1 3, 193 1 ]) ister "transan
dantal z-alg" (Kant [ 1 87 1 ] ) ister "ego cogito" ya da "dnen tz"
(Descartes) ister "deneyimleyen zne" ya da "deneyimleyen ben"
(Metzinger [ 1 995]) bilinci de ieren fenomenal dnyay deneyimle
yerek kuran derin bir performatif zne, hatta analitik zihin felsefe
sinde ve nrofenomenolojide ska kullanlan "I. ahs" diye bir ey
yoktur; benim kavradm biimiyle fenomenal dnya bir 1. ahs
deneyimi deildir. 1. ahs bir yanlsamadr; fenomenal dnya, de
neyimleyen performatif bir znenin bilin ierii deildir. Organiz
mann bir fenomenal yaant olarak bilincini de (kendi varlnn far
kndaln da) ieren fenomenal dnyas, kurucu znesi olmayan
bir dnyadr. Tpk fiziksel dnya gibi fenomenal dnya da znesiz
bir sretir. te bu yeni anlayfenomenlerle ilgili hemen btnfel
sefi grlerin karsnda yer alr.

iV. Temel alma hipotezi: Bir epistemolojik kopu

Peki o zaman durumun asl ne?


Basite u: filozoflarn fenomenal bilincin ierii olduunu dn
d fenomenal dnya, bilinci de ieren ve beynin baz nral faali
yetleriyle oluan (veya ontolojik olarak bunlara zde) bir gereklik
tarzdr. Demek ki basite forml u: fenomenal bilin fenomenal
dnyay iermez ya da kurmaz. Beynin baz nral aktiviteleriyle olu
an fenomenal dnya bilinci de ierir.
Bu kitapta ortaya konan, ksmen Humecu zellikler de tayanfe
nomenal dnya anlaynn temelinde fenomenal dnyann, beynin
nrobiyoloji tarafndan "bilincin nral korelatlar " (NCC) ad al
tnda henz aratrma safhasnda olunan baz nral faaliyetleriyle
oluan (veya ontolojik olarak bunlarla zde) bir beyin olay oldu
u hipotezi vardr. Ksaca zihin diye bir ey yoktur; beyin vardr.
te bu hipotez bu almann temel hipotezini oluturuyor. Hipotezle
rin de doru olup olamad deil, aklama gcnn yksek olup
olmad nemlidir.
Ontolojik zdelikle neyi kastettiimi, bu ontolojik zdeliin kla-
ZNELLK 1 143

sik (jizikalist) zdelik tezlerinden ne bakmdan farkl olduunu on


birinci blmde aklayacam.
Aslnda belki pek ok nrobiyolog farknda deil ama nrobiyo
loji aratrmalarnn bizi ulamaya zorlad sradan bir hipotez bu:
Biz "fenomenal bilincin" deil "fenomenal dnya"nn nral ynn
aryoruz. Yani herhangi bir nrobiyoloun demesi gerektii gibi di
yorum ki, dier doa olaylan gibi fenomenal dnyann da deneyim
leriyle onu kuran performatif bir bilinci yoktur: beyin "deneyimle
yen bir bilin" deil biyolojik bir organdr. Ama bu basit grnen hi
potezin bizi nasl artc sonulara tadn hep birlikte greceiz.
Bilimin genel ahsszlk (ya da 111. ahs) anlayyla, nrobiyolojik
aratrmalarn kazand ynle ve elimizdeki verilerle uyumlu oldu
u kadar epistemik ekonomi ilkesi (diyelim "Occam'n usturas")
bakmndan da ilk denenmesi gereken varsaymdr bu. Biyolojik bir
organizmann beyninin baz nral aktiviteleriyle kurulan fenomenal
dnyas di ars, dnce ve d dnyann (mesela karmdaki ye
il aacn) bendeki yaants gibi organizma ii ve d fenomenal
durumlardan olutuundan yle ikiye ayrlabilir:

Fenomenal dnya= znelfenomenallik + nesnelfenomenallik


Bu forml dokuzuncu blmde aklayacam.
Bu durumda deneyimleyen (performatif) zne ya da bilin nos
yonunun da dtn grrz: Fenomenal dnya artk bir znenin,
ahsn, deneyimleyen benin, bilincin znel deneyimi olmaktan kar,
bir beyin olay haline gelir. Byle bir varsaymla yaklaldnda yu
karda gnlk yaamn naif ontolojisi bakmndan znel bir deneyi
mi neden olarak sunan, bu yzden fizik yasalara uymayan bir mu
amma gibi gzken u aklamann anlam da deiecektir: "Ahmet
kpekten korktuu iin kayor". Bu sebep-gereke veren akla
mada znel deneyim (korku) bir bakma fiziksel bir harekete neden
oluyormu gibi gzkyordu. Ama dikkatli dnrseniz, eer bu
aklamada sz konusu olan biyolojik organizmann btnsel feno
menal dnyasysa, artk yle grnmyor, znel deneyim fiziksel
harekete (davrana) neden olmuyor. Ama fiziksel sre organizma
nn fenomenal dnyasnda btnyle yle grnyor. Aslnda bu
aamada yetersiz bir aklama olacak ama yine de geici bir fikir
1 44 BEYNN GLGELER

vermek iin yle diyeyim: Tpk elimiz acd iin elimizi ektii
mizi sandmz gibi, korktuumuz iin katmz sanyoruz. Hal
buki fiziksel olayn ta kendisi deil bu. Bizdeki fenomenal yaant
s. Yani fenomenal yaant olan sadece korku deil kamamz da.
Sebep-gereke veren aklamalarda dile gelen btnsel fenomenal
yaanty gnlk naif gereki bir ontoloji erevesinde anladmz
iin fenomenal yaantlarla (korku) fiziksel olay (kama davran)
etkileiyor gibi gzkyor. Ama bu aklama byk problemleri de
beraberinde getiriyor aslnda. Bu problemlerin neler olduunu ve
nasl zleceklerini ileriki blmlerde greceiz.
Beinci blmde Althusser'in epistemolojik kopu kavramnn
teorinin kavramsal yapsnda (teorik sorunsalnda) meydana gelen
bir "mutasyon"a balandn grmtk. Althusser'in epistemolo
jisini incelerken verdiimiz rnei hatrlarsak Lobaevski geomet
risiyle paralellik aksiyomunda meydana gelen mutasyon tm klid
geometrisini deitiriyordu. "Fenomenal bilin" kavramnn "feno
menal dnya" kavramna mutasyonu performatif 1. ahs (bilin)
nosyonunu ortadan kaldrarak dnyay yeni bir teorik dille dn
memizi ve grmemizi salayacak yeni bir teorik sorunsal kuran epis
temolojik bir koputur. Bu kopuun neticelerini ileriki blmlerde
greceiz.

V. insan

nsandan baka hibir doa olay kendisinin ve dier doa olaylar


nn ne olduunu sorabilecek organizasyona sahip olmamasna kar
lk, insan tarihi-kltrel-dilsel yaplanmas iinde bu sorular sorar
(Dasein). Temel hipotezimiz gerei biyolojik bir varlk olarak insan
iki bileenden oluur:
Fizik bilimi tarafndan ele alnabilirlik anlamndafiziksel bedeni
+ bu bedenin birparas olan beyninin baz nralfaaliyetleriyle olu
an (veya bunlara ontolojik olarak zde olan) ve fizik bilimi tara
fndan ele alnamayanfenomenal dnyas .
Bu insan anlaynn benim zellikle kar ktm Descartes'n
dalist anlayna ok benzedii dnlebilir. Bir bakma doru.
Ama aradaki farklara bakalm.
ZNELLK 1 1 45

1 . Burada Descartes gibi ontolojik bir tz ikiliinden deil, episte


mik bir ikilikten sz ediyorum: Fizik bilimi tarafndan ele alnabi
lirlik ya da almamazlk. "Fenomenal dnya fiziksel deildir" derken,
"fenomenal dnya fizik biliminin teorik sorunsalnn mmkn nes
nesi deildir ya da belki henz deildir"den baka bir ey sylemi
yorum. Ama fenomenal dnya ontolojik olarak fizik bilimi tarafn
dan ortaya konan belli bir nral ateleme rntsyle fiziksel deil
ama ontolojik olarak zde olabilir: on birinci blmde greceiz.
Bu durum artc. imdi gerek d alglannzdan gerek znel feno
menal yaantlannzdan oluan ve gnlk ontoloji erevesinde ger
ek fiziksel dnya sandnz fenomenal dnyanza bakn. te btn
bunlar, grdkleriniz, dokunduk/arnz beyninizin belli nra/ atele
meleriyle ontolojik olarak zde. nanlmaz gibi duruyor. Ama yan
l dnmyorsam yle olmal. leriki blmlerde greceiz.

2. Ama en nemli fark, benim grm sadece Descartes 'tan de


il, Husserl, Kant, Berkeley ve Amerikan analitik zihin felsefesin
deki pek ok filozoftan (aslnda hemen hepsinden) ayran fark, fe
nomenal dnyay bir znenin, 1. ahsn, egonun vs. alg ya da dene
yimleriyle kurulmu bir bilin ya da znellik olarak deil (nk bil
diimiz kadaryla doada byle fiziksel olmayan olaylar yoktur),
beynin nral faaliyetleriyle oluan (veya ontolojik olarak bunlarla
zde olan) bir doa olay olarak kavryor olmam. Bbreim benim
bbreimdir ama onu ben kurmadm. Fenomenal dnyam da benim
(bu insann) fenomenal dnyamdr; ama bu insan ("ben'', "bilincim"
vs.) onun kurucu znesi deildir. Nasl bbreimi ben yapmyorum
da o embriyogenez srasnda oluuyorsa, fenomenal dnyam da u
ya da bu ekilde "ben" yapmyorum, onu kurucu bir ekilde dene
yimlemiyorum ya da "ben"im deneyimlerim onu kurmuyor. O (fe
nomenal dnyam) beynimin baz nral faaliyetleri srasnda oluu
yor (veya bunlarla ontolojik olarak zde). Bbreim gibi fiziksel
deilse bile gene de doal bir olay; fenomeno/ojik zne olarak
"ben"im varlm "o"nun varlk koulu deil. Ama kukusuz biyo
lojik organizma olarak "ben"im varlm fenomenal "ben" temsili
ni de ieren fenomenal dnyamn varlk koulu - tpk bbreimin
varlk koulu olduu gibi. Fenomenolojik (deneyimleyen) bir zne
1 46 BEYNN GLGELER

olarak benim varlm fenomenal dnyamn varlk koulu deil.


nk fenomenolojik kurucu (transandantal) bir zne yok.
Fenomenal dnyann bu ekilde dnlmesi ok eyi radikal bi
imde deitirir; dnya ne gnlk yaamda ne felsefede, hatta ne de
nrobiyolojide sandmz gibi bir ey deildir. Greceiz: Evren
(doa) ok artc bir gereklie sahip - gnlk yaammz byk
bir yanlsama.

3. Descartes 'tan farkl olarak beynimin baz nral faaliyetleriyle


oluan (ya da fiziksel deil ama ontolojik olarak bunlarla zde olan)
fenomenal dnyamn, bu dnyann paras olan "ben" fenomenal
deneyiminin ve bilincimin epifenomenal olduunu, yani fiziksel
dnyay, dolaysyla dafiziksel dnyadafiziksel bir hareket olan dav
ranlarm etkilemediini gstermeye alacam. Fenomenal dn
yann baz nral faaliyetlerle ontolojik olarak zde olmas duru
munda (sonraki blmlerde ele alacam "ontolojik nro/fenomenal
zdelik tezi" erevesinde) fenomenallik evrenin fiziksel betimle
mesinde yer almad iin epistemik bir artk olarak epifenomenal
dir: Epistemik epifenomenalizm. Epistemik epifenomenalizm de ev
rende ontolojik bir zellik ikilii olduuna iaret eder. Zihin felsefe
siyle ilgili filozoflar bir tr epifenomenalizm ile bir tr zdelik te
zinin badatnlamayacam dnyor olmallar. Onlara on birin
ci blme kadar sabretmelerini neririm.
Demek ki Kartezyenizmin epey tesinde bir insan anlayna do
ru gidiyoruz. Kukusuz bunlar iddia etmek deil, ispat etmek ya da
en azndan ikna edici bir ekilde delillendirmek nemli. Gelecek b
lmlerde bu zor vazifeyi stlenmeye alacam.
Bugn artk beyin de dahil insan fiziksel varlnn biyolojik ev
rim sonucu olumu, hayatta kalmaya (yani homeostatik denge du
rumunu korumaya) ve remeye "programl" robot-benzeri biyolojik
bir oluum olduunu syleyebiliyoruz. Bunda artc bir ey yok.
Biyoloji bilen herkes bunu bilir; anlar, anlamas gerekir. Esas ar
tc olan insann fenomenal dnyasdr. Bizi biz yapan pek ok ey,
mesela bir fenomenal yaant olarak ak, nefret, anlama, kendi va
roluunun farkna varma burada meydana gelir. Dilsel anlam da fe
nomenal bir olay olarak yaand ekliyle fenomenal dnyamzn
ZNELLK 1 147

bir parasdr. leri srdm tez insan bu gibi temel zellikleri ko


ruyarak gene de bir doa olay olarak ele almamz salayamaya d
nk bir program dile getiriyor.

VI. Sonu

Bu blm okura kolaylk olsun diye yazdm: leride karlaaca


tezler ve kavramsal yap hakknda imdiden kabaca da olsa bir fikre
sahip olsun diye. Aynca beyin ve enformasyon ilemeyle (bilgii
lemle) ilgili baz temel bilgileri Ek 6'da ele aldm (Ek 6: Biyofonk
siyonel Adan Beyin). imdi kitaba, geen blmnde brakt
mz yerden geri dnelim ve znellik tartmasna bu perspektiften
yeniden balayalm.
9
ZNELLiK il

NAi F GEREKiLiK
VE "FENOM ENAL DNYA"

"Dil varln evidir."

MARTIN HEIDEGGER

1. Gi ri

1 . Bir nceki blmde kitabn akndan biraz uzaklam, bu ve iz


leyen blmlerde iimizi kolaylatrmak iin znellik problemine
kaba bir giri yapm ve temel varsaymm ortaya koymutum: fe
nomenal dnya. imdi psikiyatride sebep-gereke veren aklama
tarzyla doabilimin nedensel aklama tarz arasndaki ilikinin na
sl kurulabilecei problemi erevesinde, znellik kavramnn nat
ralist bir yorumu dorultusunda adm atmaya balayabiliriz.

2. Giderek anlalyor: Sebep-gereke veren folk psikolojik akla


malar fiziksel-kimyasal aklamalardan ok biyofonksiyonalist
aklamalara yakn gibi duruyor. Yani sebep-gereke veren akla
malar insan davrann aklamak iin znelci terimlerle ("istiyor",
"inanyor", "korkuyor", "umut ediyor" vs.) fonksiyonel durumlar
(daha dorusu insan davran bakmndan fonksiyonel olduklarn
iddia ettikleri durumlar) sz konusu ediyor gibi grnyor. Ama
bunlar fenomenal yaant durumlar, nrofonksiyonel durumlar de
il. yleyse bu gibi fenomenal durumlarn nrofonksiyonel adan
nasl yorumlanabileceini gsterebilmemiz lazm.
ZNELLK il 1 49

3. Aynca sebep-gereke veren folk psikolojik aklamalarn bir tr


nedensel teleolojiden sz ettiini ve beynin nral dzeydeki biyo
fonksiyonel (yani nroenformatik; bkz. Ek 6) durumlarn deil, bu
teleolojik nedensellikte znel durumlar fonksiyonel adan deer
lendirmeye aldklarn dnebiliriz. Yani sebep-gereke veren ak
lamalar znel durumlar "fonksiyonel-nedensel rol" olarak ele alp
insan davrann teleolojik bir nedensellikle aklyor gibi grn
yor: "Karmdaki oyuncu kalemi almak istedii iin C5 x C6 ham
lesini yapt". Birinci blmde de grdmz gibi insan davran
nn byle bir aklamasnn "rasyonel ahs", "teleoloji", "znel du
rumlar" ve "fiziksel hareket" (davran) gibi birbiriyle tutarsz kav
ranlan bir araya getirmesine bakarak bilimsel natralizm asndan
bsbtn sama olduklarn dnebiliriz. Genel olarak bilimden
bildiimiz kadaryla doa (evren) byle alamaz.

4. nsan davranlarna ynelik bu folk psikolojik aklama tarz sa


dece gndelik yaamda deil, edebiyat, politika, din, mitoloji, sos
yoloji, hatta "bilind" kavramn kulland iin biraz deitirilmi
bir formda da olsa psikanaliz gibi daha sofistike anlatlarda bile yay
gn olarak kullanlyor. in tuhaf insan davranlarn bir ekilde
aklad gibi ndeyilerde bulunmaya da imkan veriyor.

5. Bu durumun almamz asndan daha nemli taraf, bir doa


bilimi olarak psikiyatri pratiini srdrrken bile bir toplumda ya
admza gre kanlmaz olarak bu tr aklamalarla karlama
mz ve psikiyatrik muayene, psikiyatrik tan ltleri gelitirme ya
da psikoterapi srasnda biz psikiyatrlarn da bu tr aklamalara ba
vurmamzdr. Peki ama bu aklama tarz bilimsel natralizm a
sndan tutarszsa, tm dnyadaki insan toplumsal yaamnn organi
zasyonlarnda nasl olup da bu kadar baarl olabiliyor?

6. Demek ki bu tr aklamalarn natralist adan belli bir doru


luk pay olmal. Ama ben burada daha radikal bir tez ileri sreceim:
Sebep-gereke veren aklamalar biyofonksiyonalist adan aslnda
doruluk-yanllk deeri alabilecek natralist savlar ileri sryor,
ama biz onlar yanl bir naifontoloji erevesinde yanl anlyoruz.
1 50 BEYNN GLGELER

Garip bir tez ileri srdmn farkndaym. nk u anlama geli


yor bu: Biz bu tr aklamalara bavurduumuzda aslnda ne dedi
imizi bilmiyoruz. Bunlar aslnda natralist aklamalar, ama biz
bunlar natralist adan deerlendiremiyoruz.
Biraz daha aaym: Nral-fziksel olarak ele alnan beyin dilsel
davranla sebep-gereke veren aklamalar yaynladnda aslnda
kendi veya bir baka sinir sisteminin nrofonksiyonel (nroenfor
matik; bkz. Ek 6) durumlaryla ilgili enformasyon veriyor. Ama bu
aklamalarfenomenal dnyamzdafarkl bir anlam kazanyor. Me
taforik olarak yle de syleyebiliriz: Azmzdan kan kulamz
yanl anlyor. Ama (nral-fiziksel dzeyde) beynimiz azmzdan
kan kulamzn (fenomenal dzeyde) anladna gre deil, bun
larn verdii enformasyona gre davrand iin dnya doru ekil
de alyor. Dnyay doru anladmzda bu aklamalarn da ger
ek natralist anlamn kavrayacaz, diye umuyorum. Dolaysyla
sebep-gereke veren aklamalar natralize etmek iin onlar d
ntrmek, indirgemek ya da elimine etmek deil, gerek natralist
anlamlarn ortaya karmaktan te bir i yapmamz gerekmiyor.
Demek ki bu aklamalar eliminatif materyalizmin yapt gibi
bsbtn bir kenara atmak yerine (bkz. Churchland 198 1 , 1988) psi
kiyatride bilimsel natralizme uygun halde nasl anlamamz gerek
tiini aratrmamz gerekiyor: sebep-gereke veren aklamalarn
beynin nrofonksiyonel durumlaryla ilgili savlar olduunu gster
meliyiz. te bu blmdeki vazifemiz bu natralizasyon ilemine ilk
hazrlk admn atmak.

7. "znellik" ve znelci kavramlarn natralist yorumunu yapabil


mek iin nce bu gibi kavramlarn gndelik yaamda nasl yanl
anlaldn grmemiz gerekir. Bunun iin de "znellik" kavram
nn iinde anlald gndelik yaamn ve daha sofistike olan baka
bilim d dnme tarzlarnn rtk naifgerekifenomenolojik on
tolojisini daha iyi anlamamz gerekir. Konuya buradan gireceiz.

8. Sekizinci blmde ileri srdm "fenomenal dnya" varsay


mnn genel olarak bilimin gidii, nrobiyoloj inin yneldii al
malar, epistemolojik ekonomi ilkesi vs. bakmndan uygun bir var-
ZNELLK il 151

saym olduunu sylemitim. imdi bunlara baz yeni zellikler ek


lemek istiyorum. Bilim felsefesi asndan bir hipotezin doruluk
ihtimaliyle ileri srlen kantlar arasnda bir iliki olduu sylenebi
lirse de (Bayesianizm) (Howson 2008, Achinstein 2008, Galavotti
2008) ben bir hipotezin stnln zellikle lt bakmndan
ele almak eilimindeyim.

1. Olgularn en iyi aklamasn verme (Lipton 2008).


il. Rakip teorinin ulaamayaca yeni olgu durumlarna ala
bilme (Lakatos 1978).
III. Her ne kadar Kuhn'un "elml olmama" kavram bak
mndan sorunlu grnyorsa da, rakip teoriyi de kendi iinde deil
se de doruluk koullarn (rakip teori doru olsayd doann-evre
nin mevcut teorinin ileri srdnden farkl olarak nasl olmas ge
rektiini) aklayabilme.

Temel fenomenal dnya varsaym erevesinde problem zer


ken yaptm hamleleri rakip teoriyle (Descartes-Brentano-Husserl
kaynakl deneyimleyen 1. ahs fenomenolojisine, yani performatif
fenomenolojik bir zneye ya da bilince dayal teoriyle) ilikisi iin
de dnrseniz fenomenal gereklik hakknda sylediklerimin sa
dece doruluk ihtimali yksek bir teori deil, yukardaki ltler ba
kmndan da tercih edilmesi gereken bir teori oluturduunu gre
ceinizi sanyorum.

i l . insann natralizasyonu almasnn balang hedefleri

Natralizasyon almamzn daha bu ilk aamasnda:


a. znel-nesnel ayrmnn varln esasna dair hibir nemli iki
lie dayanmadn, znel kadar nesnel olann da fenomenal yaan
u olduunu,

b. demek ki bir tr fenomenal yaant olan nesnel olann, ancak


teorik bir konstrksiyonla kavrayabileceimiz fizikseHe ayn ey ol
madn,
c. bu durumda biyolojik organizmann fenomenal dnyasnn nes
nel ve znel fenomenalliklerden olutuunu,
1 52 BEYNN GLGELER

d. sebep-gereke veren aklamalarn znelci terimlerini natra


list adan nasl anlamamz gerektiini aklamaya alacam.

Bu hedefleri gerekletirirken geen blmde tanmladm fe


nomenal dnya varsaymn temel alacam. Bu varsayma gre:
a. Biyolojik organizmann baz nral faaliyetleriyle oluan (veya
bunlarla ontolojik olarak zde olan) fenomenal dnyasn imdilik
basite fiziksel (fizik bilimi tarafndan ele alnabilir) dnyay meta
forik bir anlatmla bir tr "rya" kalitesinde temsil eden bir gerek
lik katman olarak dnebiliriz. (Burada "rya" kelimesinin bir tr
metafor olduunu srarla hatrlatrm.) Yanl ama fikir verici bir an
latmla, insan varl olarak dorudan "tank olduumuz" her ey
dorudan fiziksel gerekliin ta kendisi deil, onun bizdeki beyni
miz tarafndan kurulan fenomenal yaants niteliindeki temsilidir.
Bu fenomenal dnya varsaym aada ele alacam gndelik yaa
mn naif fenomenolojik ontolojisinden tamamen farkl bir ontoloji
ortaya koyar.
b. Fenomenal dnyann kalitatif zellikleri asndan Descartes
Brentano-Husserl etkisindeki tm fenomenolojilerle geni lde
anlayorum. Ama onlar fenomenal dnyann varlnn gerekli
ko " u/unu "transandantal ego", "transandantal znellik", ego cogi
to", "I. ahs", "deneyimleyen ben" gibi natralist adan hibir an
lam olamayan varlk tarzlarna balyor ve tm fenomenal gerek
liin znel olduunu, 1. ahsn znelliinden olutuunu iddia edi
yorlar. 1 Daniel Dennett'dan ( 199 1 ) aldm bir benzetmeyle bu du
ruma "Kartezyen Tiyatro" diyeceim.
c. Bense tersine fenomenal dnyann bir 1. ahs deneyimi olma
dn, - ryadaki znenin ryann kurucu znesi olmamas duru
munda olduu gibi- zne ya da ahs deil biyolojik bir organ olan
beynin nral faaliyetiyle oluan znesiz bir gereklik tarz olduu
nu, bu tr znelci fenomenolojik kavraylarn "znellik" kavram
nn natralist anlamn kavrayamadn gstermeye alacam.

1 . Birinci ahs kavramnn rtk ya da ak ekilde rol ald nemli zihin fel
sefesi almalar iin u kaynaklara baklabilir: Chalners (haz. 2002); Block, Fla
nagan ve Gzeldere (haz. 1 997); Kircher ve David (haz. 2003).
ZNELLK I I
1 53

111. Gnlk yaamn naif gereki fenomenolojik


ontolojisinin eletirisi

Yukarda koyduum hedefleri gerekletirmek iin nce gnlk ha


yatta dnyay nasl kavradmza bakalm.

1 . lk admda gndelik yaamda "istiyorum", "korkuyorum", "ina


nyorum" gibi znelci terimlere dayanan folk psikolojik sebep-ge
reke veren aklamalarn dnyann belli bir naif kavran tarzyla
alakal olduunu syleyebiliriz. Dahas bu tr aklamalarn tm
dnyada yaygn olarak kullanldna bakarak bu naif kavray tar
znn kltrler-st, o halde doal bir yannn olmas gerektiini de
syleyebiliriz. Demek ki insan dnyay doal olarak byle kavrama
eiliminde. Neden? Dnya onu kavradmz gibi olduu iin mi?
Hayr. Dnya gndelik naif ontolojide kavradmz gibi deildir.
Biz, sinir sistemimizin aktivitesiyle oluan fenomenal dnyamz, fi
ziksel dnyay byle kavramamza yol aacak ekilde yaplat
iin onu naif bir ontoloji erevesinde kavrarz. O halde nce gn
delik hayatta dnyay nasl kavradmza bakarak ie balayalm.
Aldmz eitim ne olursa olsun hepimizin zerinde anlat, ze
rinde anlatmz iin de tartmaya deer bulmadmz, bu yzden
gndelik yaamda ksmen rtk kalan temel ontolojik inanlarm
zn -dnyann ve kendimizin ne olduuna dair bu en sradan ama
kkl inanlarn- ne olduunu tanmlamaya alalm. Bu inanlar
dnyann ve kendimizin varlk tarz hakknda olduklar iin ontolo
jik, felsefi ya da bilimsel bir dnme ileminden gememi bir te
mel reti oluturduklar iin naif, 1. ahsa grneni tanmladklar
iin de fenomenolojiktir.

2. Gndelik yaam 1. ahs perspektifinden yaarken dnyay ikiye


bleriz: Kendim ve kendim olmayan dnya; kendim ve d dnya.
D dnya dier insanlar ve doadan oluur. Doa onu grdmz
gibidir: Orada siyah bir kedi, burada yeil yaprakl bir aa vardr.
Onlarn varl bana grnd gibidir; kedi ve aa olduu gibi,
gerek, nesnel ve fizikseldir. Gece hayranlkla seyrettiim uzayn da
1 54 BEYNN GLGELER

gerekten benim dmda, tam da onu grdm gibi olduundan


phe etmem. D dnya konusunda gerekiyimdir. Masa sert, pa
muk yumuaktr. Ate scak, buz souktur. Elimi atee yaklatrd
mda scakln hissederim; daha da yaklatmrsam elim yanar. S
cak atein zelliidir; can acs hissetmek benim. Ama neden scak
lk atein nesnel-fiziksel bir zelliidir de elimi yaklatmnca ortaya
kan can acs benim znel bir durumumdur? Scaklk hissim de can
acm gibi benim znel bir deneyimim olamaz m? Mesela scaklk
hissim atein zellii deil de fiziksel dnyada s enerjisinin hava
molekllerinin kinetik enerjisini artrmas, bylece sinir sistemimi
uyarmasyla bende meydana gelen bir fenomenal yaant olamaz
m? O halde scaklk atein nesnel-fiziksel bir zellii deil de can
acm gibi hava molekllerinin kinetik enerjisinin benim fenomenal
dnyamda meydana getirdii bir yaant olamaz m? Gndelik ya
amda fizik bilgimi unuturum adeta: Ate nesnel ve fiziksel olarak
scaktr ite; znel olarak canm actan da bu scaklktr: Neden-so
nu meselesi.

3. Gndelik yaamda fizik bilgimi unutup "nesnel-fiziksel" olanla


znel olan arasnda ite byle nedensel ilikiler kurarm. u uzaktan
geen kamyonetin sesi tam da onu iittiim gibi sahiden vardr. Bir
fenomenal yaant deil, fiziksel gerekliktir. Masa sahiden serttir,
aacn yapraklar sahiden yeildir. Dnya onu grdm, iittiim,
dokunduum, kokladm gibidir: Nesnel, fiziksel ve gerektir.

4. Kendime gelince, benim de d dnyadaki dier nesneler gibi nes


nel, fiziksel ve gerek bir bedenim vardr. Bu beden, hareketleri, s
zel ve szel olmayan davranlaryla benim ve baka insanlarn onu
grd, iittii, dokunduu gibidir. Dier insanlarn bedeni ve dav
ranlar da bana nasl grnyorsa yledir: Nesnel, fiziksel ve ger
ektir. Ama ya bedenim dediim ey gerek fiziksel bedenim deil
de onun bendeki fenomenal bir yaantsysa? Gnlk yaamda bu
soruyu sormam.

5. Aynca kendim dediim eyde sadece benim bildiim, eer ben


sylemezsem bakalarnn bilemeyecei, fiziksel olarak lemeye-
ZNELLK i l
155

cei baka eyler de vardr. Duygularm, dncelerim, duyumla


rm, mesela di arm. Bunlar baka insanlara kapaldr: Nesnel ve
fiziksel deil, zneldir. stelik bunlara dokunamadm iin, dier
leri gibi nesnel-fiziksel olmadklaryla ilgili sezgim daha da gle
nir. Oysa yeile ya da sese de dokunamam, ama bunu dikkate al
mam. Ben znel durumlanmdan, mesela di armdan sz etmedik
e bunlar bakalar bilemez. Aynca kendimde bir kendilik duygu
su vardr; varlm hissederim. Hissettiim varlk (kendim) znel bir
eydir; onu yalnzca ama yalnzca ben hissederim. Benim esas ve
derin varlm bu olsa gerek: "Ben yle dnyorum" cmlesini
kurduumda "ben" derken bu derin znel varl kastederim. Belli ki
dier insanlar da benim gibidir. Davranlarm u ya da bu ekilde
yapmamda korkulann, dncelerim, duygularm nemli rol oynar.
Duygu ve dncelerimin olumasndaysa nesnel ve fiziksel d
dnyada ve bedenimde geen olaylar rol oynar.

6. Bu nesnel ve znel koullarda "ben" baz sebep-gerekelere g


re gelecekte elde etmeye altm bir duruma, bir maksada gre
davranrm. Rasyonel bir failimdir: Ba armn gemesini istiyor
sam aspirin alnn, nk aspirinin ba arm geireceine inan
rm. Ama kimyasal bir molekl sadece sinir sistemimi etkileyebilir,
ba ars znel deneyimimi nasl etkiliyor acaba? Gnlk yaamda
bunlar dnmem. Aspirin ba arm geirir ite, pratik. Dier in
sanlarla paylatm dil sayesinde kendim, znelliim, onlarn z
nellii ve nesnel-fiziksel d dnya hakknda onlarla haberleirim.
te dnya buna benzer bir eydir; gndelik yaam bu ontolojiye g
re yaarm. Zaten romanlar, iirler, arklar, politikaclar, filmler,
dinler, mitolojiler, hatta psikanalistim bile bana bu dnyadan byle
sz eder. Ya da onlarn sylediklerini ben byle anlarm.

7. Ama ne yazk ki yanl bir ontoloji bu; iin iine biraz fizik-kim
ya katnca sezmeye baladmz gibi dnya byle almaz. Olay
lar bu naif fenomenolojik ontolojide getiini sandmz gibi geli
mez, ama "bize" (?) yle geiyormu gibi "grnr" (?) diyelim im
dilik. O halde, nasl oluyor da bu naif ontoloji insann yaamn sr
drmesinde bu kadar baarl olabiliyor? Dahas, bu naif ontoloji ne-
1 56 BEYNN GLGELER

den evrensel? Ama bu naif ontolojide ncelikle nemsememiz ge


reken temel bir aynn var: Yalnzca benim olan ve yalnzca benim ol
mayan aynn. Bu da, bir an iin bedeni saymazsak, kabaca znel ve
nesnel-fiziksel ayrmna denk der.

8. Bedenim hem nesnel --0nu benim gibi herkes gryor- ve fizik


sel, hem de elimin acsn yalnzca ben bildiime gre znel. Ben da
hil herkes gzlerini kapadnda nesnel-fiziksel bedenim grnmez
olur. Oysa ben znel olarak onun varln hissetmeye devam ede
rim. Ama bedenim nasl hem nesnel-fiziksel hem znel olabilir?
imdilik gndelik yaamda neye "nesnel-fiziksel", neye "znel" de
diimizi daha iyi anlamakla yetinelim: Sadece bana ait olan znel
dir, sadece bana ait olmayansa nesnel ve fiziksel. Diim nesnel ve fi
ziksel, di arm zneldir. Peki neden diimin nesnel-fiziksel r
n herkes gryor, ama znel di arm yalnzca ben hissediyo
rum?

9. Husserl'e (drdnc blme baknz) gelene kadar tm idealist fi


lozoflar gndelik yaamn bu naif gereki fenomenolojik ontoloji
sini adm adm yktlar; yerine natralist gereki olmayan, idealist
bir dnya koydular. imdi natralizmi, idealist eletiriden gemi
biimiyle yeniden tesis etmek lazm. Ama nasl?
uradan balayalm: dealizmin, mesela Husserl fenomenolojisi
nin metodolojik solipsizmin dna kp teki insann bilincini ka
bul ettiinde yukardaki basit soruyu bile yantlayamadn gr
rz: Diimin rn niin herkes gryor da di arm yalnzca
ben hissediyorum? Birini nesnel, dierini znel yapan ey ne?

10. Husserl'in fenomenolojik indirgemesi dorudan tank oldu


umuz her eyin fenomenal bir yaant, btnyle fenomenal bir
dnya olduunu gstermeye yatkn olmas bakmndan nemlidir.
Ama bu fenomenal dnyay kurucu transandantal bir znellie, bir
transandantal egoya balamaya balad yani her eyi znele indir
gemeye balad anda baz fenomenlerin niin fenomenolojik nes
nellik zellii kazand, yani deyim yerindeyse niin bazlarnn da
ha ok "znel-znel" olup da dierlerinin daha ok "nesnel-znel"
ZNELLK i l 1 57

olduu problemiyle karlar. Husserl nesnelliin znel kuruluuna


ok kafa patlatmt. "kinlikte aknlk" (Husserl), "egonun akn
l" (Sartre) gibi zorlama fenomenolojik kavramlarn bile bu ko
nuyla ilgili olduunu dnebiliriz.

1 1 . Soruyu basitletirerek soralm: Diimin r de di arm gi


bi znel bir fenomenal yaantysa, niin birini nesnel, dierini znel
olarak yayorum? Naif gereki fenomenoljik ontoloji nasl dou
yor? Benim iin znellikteki nesnellik nasl kuruluyor? dealist fe
nomenolojiyi kerten bu soru aslnda biraz fizik ve sinir sistemi
fizyolojisi bilen herkes tarafndan ksmen de olsa yantlanabilecek
kadar basittir. Bu blm okuyan herkesin diimin rnden yan
syan fotonlann herkesin merkezi sinir sistemini etkileyebilecek bir
enformasyon tadn, oysa diimdeki iltihabn belli bir sinirle sa
dece kendi merkezi sinir sistemime giden enformasyonlara yol at
n dndnden eminim. Birini znel dierini nesnel yapan fark
bu. O halde ekleyeyim: Eer diimdeki iltihabn uyard reseptr
leri bir yolunu bulup sizin trigeminus sinirinizin ilgili liflerine ba
layabilseydim, benim diimdeki iltihabn bende yaratt znel ar
deneyiminin bir benzerini siz kendi diinizde yaardnz, yani be
nim rm sizin diinizi artrd. Kendi trigeminus sinirimin il
gili liflerini kessem -di hekiminizin lokal anesteziyle geici bir s
re iin yapt da budur- bu sefer de ben znel ar duyumunu yaa
mazdm. Di ars znel deneyimimi size naklettik ite. O halde z
nel olan ne? znel deneyim olarak di arm size naklettiime g
re korkumu veya belli bir dncemi size nakledemez miyim acaba?
Benim korkularm siz yaasanz. imdilik ok zor grnyor, ama
gelecekte imkansz deil sannn.

1 2 . Demek ki diinizdeki znel ar deneyiminin var olmasnn ge


rrk/i koulu transandantal bir znelliin (bir transandantal egonun,
1. ahsn ya da deneyimleyen znenin) varl deil, beyninizdeki
belli nronlarn aktive olmasdr. Bu elbette aklamann yans. im
di yeterli koulu bulmak iin bu aklamaya temel fenomenal dnya
'-arsaymmz ilave edelim. Diyelim ki beyninizdeki nronlarn (he
llZ aratrma safhasnda olduumuz) belli bir aktivasyon rnt-
1 58 BEYNN GLGELER

syle diinizdeki ar da dahil tm fenomenal yaantlarnz oluu


yor ya da fenomenal dnyanz ontolojik dzeyde bu nral olaylara
zde. Eer bu varsaym doruysa di ans olay geni lde ak
lanm olur. Demek ki naif gereki bir ontoloji erevesinde kav
radmzfenomenal dnya Husserl'in grmek istemedii ekilde si
nir sistemimin ileyiiyle ilgilidir; onu kuran ey transandantal ego
ya da znellik veya 1. ahs vs. deildir. Beyindir.

1 3 . Ama bu durumda ok artc iki sonula karlayoruz:


a. Beyninizin nral faaliyetleriyle oluan fenomenal dnyanz di
inizin znel arsn da ieren fenomenal bir "ben" deneyimini de
ierecek ekilde olumutur. Anlalmas zor bir durumdan sz etti
imin farkndaym, nk sadece di arnz deil, kendinizi bildi
iniz halinizle "siz" de beyninizin nral faaliyetiyle oluan kendi b
tnsel fenomenal dnyanzda fenomenal bir deneyimsiniz, diyorum.
Kendinize, bedeninize bakn, duygularnz, dncelerinizi, di a
rnz izleyin. te "ben" sandnz bu ey fenomenal dnyanzn bir
paras, kendinizde, gene kendinizin bir paras olan kendinizle ilgi
li birfenomenal yaant bu "ben " . Yani bir biyolojik organizma ola
rak kendiniz, biyolojik organizma olarak kendi beyninizin nral faa
liyetiyle oluan fenomenal dnyanzda kendilik deneyiminiz eklin
de fenomenal olarak temsil ediliyor. Uyurken beynimizin nral faa
liyetleriyle iinde sizin de yer aldnz bir rya olumuyor mu?
(Kaplan-Solms ve Solms 2002) Metaforik olarak uyankken de y
le oluyor, diyorum. Ama bu sefer fiziksel gereklikten etkilenen, fi
ziksel beyninizin nral faaliyetleriyle fiziksel gereklii temsil eden
bir "rya", yanifenomenal dnyanz oluuyor; ya da fenomenal dn
yanz ontolojik olarak bu nral faaliyetlerle ayn ey. Eer durum
byleyse, siz bu Kartezyen "rya"y gren zne deil, fiziksel bey
ninizin nral faaliyetleriyle oluan, biyolojik organizma olarak sizi
de ieren fiziksel gereklii bir "rya" kalitesinde temsil eden bu
znesiz "rya"nn fenomenal bir esisiniz. Ve bu "rya" ayn fi
ziksel gerekliin iinde yaayan dier insanlarn beyinleri birbiri
ne benzedii lde deiik perspektiflerden paylalan, dahas sos
yal olarak da oynanan ortak bir "rya" halini alyor. Garip, ama gi
derek delillendireceim.
ZNELLK il 1 59

b. kinci olarak, eer durum byleyse, sinir sistemimizin yap


syla gndelik yaamdaki nesnel-znel aynmmzn bir ilikisi ol
mal. Sinir sistemimizin (daha sonra greceimiz) yaps gerei fe
nomenal dnyamda sadece fenomenal ben deneyiminde geen fe
nomenal yaantlar (diimin ars, dilsel dncelerim, duygularm,
i sesim, epizodik anlarm vs.) znel, fenomenal dnyamdaki feno
menal ben deneyiminde olmayan fenomenal yaantlar (renkler, ma
sann sertlii, atein scakl, tan dmesi) nesneldir.

14. Daha nce de sz etmitik: Fenomenal dnyamdaki bir feno


menal deneyim olarak bedenimin zel bir durumu var. O bir yany
la znel, bir yanyla nesnel. Fenomenal bedenim somato-sensoryal
ve propriyoseptif olarak (deri, kas, eklem ve tendonlardan gelen du
yumlara gre) zneldir; sadece benim fenomenal dnyamdaki feno
menal bir deneyim olarak bendedir. Ama grsel fenomenal dene
yimlere gre de nesneldir, fenomenal deneyim olarak bende deil
dir. Kolumu masay grr gibi grrm. Sadece hareket ettirdiim
de (kas ve tendonlardan gelen duyumlar sayesinde) benim olduu
belirgin bir yaant halini alr. Eer bu duyumlar olmasa grsel be
denim bana yabanc olurdu. Bu nedenle znel fenomenal yaant
olarak dncelerim btn fizik yasalar alt-st ederek nesnel-fizik
sel bedenimi hareket ettiriyor gibi grnr fenomenal dnyamda.
Kartezyen bir yanlsama.
Ne demek istediimi daha iyi anlatabilmek iin bir tr polinevrit
l sinir iltihab) nedeniyle kas, tendon ve eklemlerden beyne enfor
masyon aknn kesildii ama harekete yol aan motor sinirlerin ko
runduu ender grlen bir klinik durumu gz nne alalm. nl
nrolog Oliver Sacks da Karsn apka Sanan Adam ( 1 986) adl po
pler kitabnda bu vakalardan birinden sz eder ("Bedenini Yitirmi
Hanmefendi"). Bu kiiler boynun altnda kalan beden blmyle il
!ili propriyoseptif duyumlar kaybettiklerinden bedenlerini yalnz
ca nesnel grsel yoldan alglayabilirler; znel beden hissi kaybol

mutur. Bedenlerini znel olarak alglayamadklar, baz ksmlar


mn nerede olduu enformasyonuna sahip olmadklar iin grsel
destek olmadan kontroll hareket etmekte glk yaarlar. ok az
bir blm uzun eitimlerden sorra sadece grsel enformasyonlar
1 60 BEYNN GLGELER

sayesinde yryebilmeyi renebilir. Mesela bu vakalardan biri ken


dini "dikkatle bir ua kullanan pilot" gibi tanmlar (Meising 2000) .
Grsel bedeni hissetmedii, sadece kulland bir makine gibidir;
kendine yabancdr.
Peki ama bedenim, daha dorusu beynimin nral aktivasyonla
ryla oluan fenomenal dnyamda fenomenal bir deneyim olarak
temsil edildii biimiyle fenomenal beden yaantm neden hem gr
sel nesnel hem de somato-sensoryal ve propriyoseptif olarak znel
dir? nk beyinde bedenin enformatik olarak (bkz. Ek 6) temsil
edildii iki nral sistem var: Grsel enformasyonlar ileyen sistem
ile propriyoseptif ve somato-sensoryal enformasyonlar ileyen sis
tem. Temel fenomenal dnya varsaymna gre bu sistemlerin fizik
sel bedenle ilgili nroenformatik temsillerinin sonucu olan beden
fenomenal yaantlar (nesnel ve znel beden fenomenal yaantla
r) normalde "uzayda" akyor. Elimize ine battnda nesnel fe
nomenal deneyim olarak grdmz yerdeki olay, can acs feno
menal deneyiminin uzaydaki yeriyle akyor. Ama greceimiz gi
bi bu nral sistemleri birbirinden ayrabiliriz. Bylece bu grsel fe
nomenal deneyiminizle elinizdeki can acs fenomenal deneyimini
de uzayn farkl yerlerinde oluturabiliriz. Nasl? Greceiz.

1 5 . Sylediklerim doruysa dorudan tank olduum her ey kla


sik fenomenolojinin syledii gibi znel deil amafenomenaldir.
te transandantal znellie dayanan Husserl fenomenolojisi burada
zorlanmaya balar. nk klasik fenomenoloji, dayand metodo
lojik solipsizmle (bkz. nc blm) znelliin alann nesnellii
de ierek ekilde geniletmekten baka bir ey yapmaz aslnda. O
halde eer sylediklerim doruysa, fenomenal dnyam (beynimin
oluturduu, muhtemelen ontolojik olarak baz nral aktivitelerle
ayn olan, fizik bilimi tarafndan ele alnabilir gereklii fenomenal
kalitede temsil eden bu "rya") sinir sistemimin nral yaps gerei
znel (fenomenal deneyim olarak "ben"deki) ve nesnel (fenomenal
"ben" deneyimimin dndaki) fenomenallikler olarak ikiye b
lnmtr. Yeili grmem zneldir ("fenomenal ben"dedir; yeili
grme olay "ben"de geer) ama yeil nesneldir (yeil fenomenal de
neyim olarak "ben"de deildir, ben "ben"de olmayan bir eyi gr-
ZNELLK i l

161

rm). Bu da biraz daha gelitirildiinde gndelik yaamn naif ger


eki fenomenolojik ontolojisinin niin evrensel, dolaysyla doal
bir yn olduunu aklar. nsan sinir sisteminin yapsn daha iyi
anladmzda naif gereki ontolojiyi de daha iyi anlayacaz.

16. Organizmann fenomenal dnyasnn znel ve nesnel fenome


nallikler olarak adlandrdm iki bileenden olutuunu sylemi
tim. Bunlar arasnda da kkl bir ontolojik farkllk yoktur; her iki
si de fenomenaldir:

Fenomenal dnya = znelfenomenallik + nesnelfenomenallik


Oysa fiziksel tamamen farkl bir ey. Yani:

Nesnel "/:. Fiziksel.

leride inceleyeceiz.

17. Fenomenal dnyann nesnel ve znel fenomenallikler eklinde


ikiye ayrlmas beynin nral yaplanmasna dayanyor olmal. te
beynin kendiyle kendi olmayan ayrt eden nral enformasyon ile
me sisteminin bu en temel fonksiyonel yaplanmasna "kendini ayrt
etme sistemi" diyeceiz. Konu birok adan nemli. nk biyolo
jik bir organizmann davran fonksiyonunu yerine getirmek (dola
ysyla hayatta kalmak ve remek) iin her eyden nce kendiyle ken
di olmayan ayrt edebilmesi gerekir.
Nasl olabilir bu? Aslnda ok basit. Sizinle satran oynayan bil
gisayarnz dnn. Ekranda oynad talar kendi organizmas,
bo kareler bo uzay, sizin oynadnz talar da dier organizma ol
sun. imdi ekrandaki satran tahtasnn durumu (talarn dalm)
bilgisayarn i devrelerinde ak-kapal anahtarlarla temsil edilmi
tir. Bilgisayarn "merkezi ilemci nitesi" (CPU) satran talarnn
dalmn temsil eden kendindeki bu ak-kapal anahtarlar zerin
den ilem yaparak yant davran oluturur. Ama bu davran yapa
bilmek iin kendi oynad talan (organizmasn) bo karelerden ve
rakip organizmadan ayrt edebilmelidir. Benzeri bir dzenein be
yinde olmas kendi ve kendi olmayan enformatik olarak ayrt etme
sini salar. Temel varsaymmza gre bu nral duruma bal olarak
1 62 BEYNN GLGELER

oluan fenomenal dnya da znel ve nesnel fenomenallikler eklin


de ikiye ayrlacaktr.
O halde imdi fenomenal dnyay daha iyi inceleyelim.

v. Fenomenal dnya

1. phesiz bizi biz klan, yaadmzn, var olduumuzun, varl


n var olduunun, bizden baka insanlarn, belli ki baz hayvanla
rn da bir i dnyas olduuna dair bir farkndalk deneyimini sahi
den yaadmz yer fenomenal dnyamzdr. Btn bu fenomenal
yaantlarmz sahiden de yaadmz davran dzeyinde ispat
edemeyiz; nk giderek greceimiz gibi yukardaki satrlar bile
hibir fenomenal yaants olmayan bir biyolojik robot olsaydm da
yazabilirdim. Daha da dorusu bu satrlar zaten biyolojik bir robot
olduu kadaryla "ben" (o) yazyor. Bence evrendeki en ilgin du
rum da bu zaten: Nasl oluyor da kr bir fiziksel varlk (nral d
zeyde ele alman beyin) fenomenlerden fenomen olarak sz edebili
yor? ok, ama ok daha ilginci: Fiziksel beynin krce dile getirdii
bu fenomenal dnya sahiden de var. Bu hayranlk yaratan kozmik
armoninin bir nedeni olmal. Ama imdilik yle syleyebiliriz: n
sanlk, adalet, zgrlk, eitlik ve benzer erdemler iin verilen m
cadeleler gibi tp ve psikiyatri de srf biz fenomenal bir yaantya sa
hip varlklar olduumuz iin anlalabilir bir meruiyet kazanr.

2. Fiziksel bir gerekliin dnda sadece fenomenlerin deil feno


menal dnyann da olduunu tam olarak kantlamay ertelemitim.
imdi bir biliminsan iin evrendeki en inanlmaz durum olan feno
menal dnyay incelemeye balayabiliriz artk.
Kukusuz idealist filozoflar B at felsefesi tarihi iinde zamanla
yetkinleen bir fenomenolojik anlay gelitirdiler. Bilimse fenome
nal yaant alanna ge girdi. Ben de burada felsefe yapmay srd
rrken, felsefi fenomenolojiyi bilimin iine yarayacak ekilde nat
ralize ediyorum sadece; natralist olarak temellendirilmi bir feno
men bilgisi oluturmaya alyorum. Bu nedenle burada bir felsefe
tarihi zeti vermek ve fenomen anlayn bu yolla anlatmak yerine
ncelikle bilime aina okuru hedef alacam. Ama esas yapmak is-
ZNELLK I I
1 63

tediim tank olduumuz uzayn bile tank olduumuz haliyle bir


fenomenal yaant olduunu gstermek. Bir yere kadar Kant hakl,
ama dikkat: Uzay fenomenal bir yaantdan ibarettir demiyorum.
Eer fiziksel bir uzayn varln reddedersek bilimi de reddetmi
oluruz. Ben tank olduumuz haliyle uzay fenomenal bir yaant
dr, diyorum. Bunu da kantlayacam. Ama nce daha esel d
zeylerden balayalm; renklerden, kokulardan, sertlikten, scaklk
tan, seslerden sz edelim.

3. imdi karnzdaki masann stnde krmz bir domates grd


nz varsayalm. Domatesten yansyan n frekansyla Planck
katsaysnn arpm enerji byklnde fotonlar gznzn reti
na tabakasndaki "koni" ad verilen reseptrlerde esas foto-elektrik
olaya dayanan elektriksel bir aktivasyona neden oldular. Bu aktivas
yon optik siniriniz boyunca yaylan elektro-fizyolojik nral ateleme
rntlerine (aksiyon akmna) neden oldu. Optik siniriniz boyunca
bu elektriksel sinyallerle iletilen enformasyon oksipital korteksini
zin V l blgesindeki nronlar uyard. Elektro-fizyolojik sinyallerle
iletilen enformasyon v 'den, paralel alarak optik kaynakl enfor
masyon ileyen yardmc kortikal blgelere yayld. Domatesi tan
ma temporal korteksinizde (teorik nrobiyolojide tanmann nasl
gerekletiini biliyoruz; tanyan aletler bile yapld), kendi bedeni
nize gre (demek ki algda "ben" nral temsili de rol oynuyor) do
matesin uzaydaki lokalizasyonu zellikle pariyetal korteksinizin rol
ald geni bir nral ada deerlendirildi (Nasl? Teorik olarak bi
liyoruz, aletler yapld). Rengi (daha dorusu yayd n dalga
boyu) ise V4 ad verilen korteks blgenizde "hesapland" (Nasl m?
Teorik olarak biliyoruz, byle alan aletler de yapld). Ama dik
kat: Siz bir robot olsaydnz da btn bu enformasyon ileme sre
leri meydana gelecek, robot beyniniz bu enformasyonlara gre dav
ranacak, mesela parmanzla gstererek "urada krmz bir doma
tes gryorum" diyebilecektiniz (robot beyniniz gerekli dilsel sin
yallerle bu enformasyonu yaynlayacakt).
Peki ama eer nrofizyolojik sre buysa (yani robotikse) sizin
masann stnde sahiden de krmz bir domates grmeniz fenome
nal yaants nereden kyor? Bu yaant fiziksel (fizik bilimi tara-
1 64 BEYNN GLGELER

fndan ele alnan) bir ey olmamal. nk fiziksel aklamann hi


bir aamasnda sizin "kmz domates grme" fenomenal yaantnz
yok. Fizik uradaki cisimden u enerji byklnde fotonlar yan
syor, u nronlar elektriksel olarak aktive oluyor vs. diyor yalnzca.
Nitekim sinir sistemi bizimkinden biraz farkl olan Daltonizm va
kalar ayn domatesi yeil olarak grr; ama bu durum ancak zel
testlerle ayrt edilebilir. Demek ki domates aslnda ne krmzdr ne
de yeil. Krmz ya da yeil bizim sinir sistemimizin almas sra
snda ortaya kan fenomenal yaantlardr. Fiziksel aklama snr
larnda "krmz" hi olmayabilirdi. Bugnk fizik bilgimize daya
narak beyninizin tm fiziksel ayrntlarn bilsek bile brakn feno
menal yaantnzn nasl olacan (Nagel 1 974) bir fenomenal ya
antnz olacan (Block 1 978) bile syleyemeyiz. O zaman ister
seniz u "krmz"ya odaklanalm sadece. Ne domatesten gznze
yansyan fotonlar kk krmz topuklardr ne de optik kaynakl
enformasyonlar elektro-fizyolojik sinyallerle ilgili korteksinize ile
ten nral atelemeler krmzdr. Krmz "yaants" V4'teki enfor
masyon ileme srecindeki nral aktivasyonlar srasnda ortaya
kar (veya ontolojik olarak bu faaliyetlerle zdetir). Nasl?
Henz aklamasn bilmediimiz bir doa olay bu. Ama u akl
c bir varsaym gibi duruyor: Krmz fenomenal deneyimi beynini
zin V4 nral faaliyeti srasnda olutu ya da bu faaliyetle fiziksel de
il ama ontolojik dzeyde zde. Eer beyninizin V4 blgeleri iki
tarafl olarak tahrip olursa dnyay gri tonlannda, renksiz grrs
nz (klinikte "akromotopsi" denen durum). Demek ki fiziksel do
mates aslnda krmz deil; beyninizin nral faaliyeti srasnda fe
nomenal bir dnya oluuyor (veya bu fenomenal dnya fiziksel in
celeme dzeyinde deilse bile ontolojik olarak bu nral faaliyetler
le zde) ve orada, uzayda bir yerde grdnz krmz da bu fe
nomenal dnyadaki bir fenomenal yaant aslnda. Peki krmz (ya
da krmz domates fenomenal yaants) beynimde oluuyorsa niye
beynimde deil de orada, uzayda bir yerde? Birazdan bu zor konu
ya gireceiz.

4. imdi benzer ekilde tatlarn, kokularn, can acsnn, masann


sertliinin, atein scaklnn, ksaca dorudan tank olduunuz
ZNELLK I I
165

her eyin, hatta bedeninizin, duygularnzn, dncelerinizin bile


tank olduunuz biimiyle fenomenal yaantlar olduunu anlaya
biliriz. (Bu konuyu Histerik Bilin 'te [2007] daha ayrntl olarak tar
tmtm.) Ama ben burada daha karmak bir eyi, btn bu feno
menal yaantlarn iinde yer ald uzayn bile tank olduunuz
haliyle fiziksel uzayn ta kendisi deil, onun bizdeki bir fenomenal
yaants olduunu anlatmak istiyorum.
Soru u: Eer "krmz" beyninizin V4 blgesinin nral faaliyeti
srasnda oluuyorsa (veya fiziksel olarak deil ama ontolojik olarak
onunla zdese) niin onu uzayda beyninizden farkl bir yerde, kar
nzdaki masann stnde gryorsunuz? Konu nemli; nk
"ben" diye bildiim bu fenomenal beden yaants benim fenomenal
dnyamn fenomenal uzaynn iindeyse, fiziksel ben neredeyim o
zaman?

V. Fenomenal dnya ve uzayn yarlmas

l . Sonucu nceden syleyeyim: Fizik bilimi tarafndan ele alnan


uzay (uzay-zaman) (Pooley 2008) dorudan tank olduumuz fe
nomenal uzaydan ok farkldr. Anlalan bizim kk, dolaysyla
ktle ekim alan zayf, hzlarn dk olduu, ama kuantum olay
larn makro fizikle maskeleyecek kadar byk gezegenimizde ev
rimleirken gelien, dolaysyla doutan getirdiimiz, uzay nral
olarak temsil eden harita-benzeri ("ikonik") beyin yaplarmz ha
yatta kalmamza ve trmz srdrmemize yeterli olacak ekilde
robotik tarzda ilev gren klidyen uzay haritalandrma sistemleri
dir. Bu nedenle temel varsaymmz gerei beynimizin nral faali
yetiyle oluan fenomenal dnyamzdaki uzay da (fenomenal uzay
yaants da) a priori ve klidyendir. Yani fenomenal uzay yaant
mz beynimizin biyolojik evrim sonucu oluan nral yaplanmas
gerei her trl insani fenomenal deneyimi (mesela uzayn belli bir
konumundaki krmz domates fenomenini) mmkn klacak ekil
de evrensel ve zorunlu olarak klidyendir. (Kant'n byk buluu
nun natralist temeli bu olmal.) Fiziksel uzay (uzay-zaman) ma
tematiksel olarak bilebiliriz, ama asla "dorudan" gremeyiz, hayal
edemeyiz. Ama imdilik bunlar sadece birer varsaym diyebilirsi-
1 66 BEYNN GLGELER

niz, doru sylediini nerden bilelim? O halde imdi grdnz


uzayn gerek fiziksel uzayn ta kendisi deil, bizdeki kaba fenome
nal bir temsili olduunu kantlayalm.

2. Yllar nce bir almamda hisseden protez el yaplabileceinden


sz etmitim (2007). Sonunda yapld da (Raspopivic ve di. 2014);
hastann yllar nce kopan elinin yerine taklan, hastann motor ola
rak kullanlabildii protez el znel dokunma duyumunu da hisset
mesini salayabiliyor. "ki ynl ve gerek zamanl protez elle do
al duyumlarn onarlmas" mmkn artk. Nasl?
Aslnda nrofizyolojik mekanizma basit grnmesine ramen fe
nomenal dnya hakknda nemli baz durumlar anlamamz sala
mas bakmndan zel bir felsefi nem de tayor. Mekanizma y
le: Protez elde basnca duyarl yapay sensrler var. Bunlar basnla
karlanca basncn iddetine gre ekilde deien farkl elektrik
sinyalleri yaynlyor. Bu elektrik sinyalleri tayan malzeme cerrah
lar tarafndan hastann kolundaki (median ve ulnar) sinirlerin ilgili
liflerine balanyor. Dolaysyla hasta bir eyi protez eline aldnda
sensrlerde oluan elektrik sinyaller bu sinirleri aktive ediyor ve en
formasyon artk fizyolojik yollardan (sinirlerle) beyne ulayor. Bu
durum da hastann protez elinde fenomenal bir yaant olarak znel
dokunma duyumunu oluturuyor.
Peki ama beyne ulaan sinyaller nasl olup da hastann uzaydaki
protez elinde hissettii znel duyumlara, fenomenal yaantlara yol
ayor? Soru meru; nk ne de olsa bu sinyaller fiziksel olarak be
yindeki baz nronlar uyarabilir ancak, protez eldeki (uzaydaki) fe
nomenal duyumlar deil. Beyindeki bu nronlarn aktive olmas na
sl oluyor da bizzat bu nronlarda deil, hatta gndelik yaamn na
if ontolojisi asndan olduka artc bir ekilde sahici biyolojik el
de bile deil, protez elde znel olarak hissedilen fenomenal dokun
ma yaantsna yol ayor?

3. nk beyinde pariyetal korteksin n blgelerinde bedeni temsil


eden harita-benzeri nral yaplar var (S l ). ki yarmkrede yer alan
ve gene pariyetal kortekste ama arka ve st blgelerde bulunan
"where yoluyla" entegre alan bu nral haritalar sayesinde beyin,
ZNELLK i l
1 67

duyuma yol aan nral sinyallerin bedenin neresinden geldiine da


ir enformasyonu oluturuyor; sinyalin kkeninin bedendeki (bede
nin kaplad uzaydaki) lokalizasyonunu hesaplyor. Bu sinyaller
gerek elden de protez elden de gelse, beynin bu haritalara gre en
formasyon ileme sreleri asndan uzaydaki lokalizasyon dei
miyor. Beyin "where yoluyla" entegre alan S 1 bedensel haritalan
drma sistemi sayesinde beden uzaynda uyaran enformatik olarak
lokalize edince dokunma hissi fenomenal yaants da eskiden ger
ek fizyolojik elin bulunduu, artk protez el tarafndan igal edilen
bu uzay blgesinde oluuyor. B ilinen nrofizyolojik aklamamz
da burada bitiyor.

4. Yant bir eyleri aklyor, ama sorumuz biraz farklyd; ne de ol


sa elektriksel olarak uyarlan beyindeki baz nronlar. Hasta feno
menal yaants olmayan bir robot bile olsa beyni, sz konusu en
formasyonlarn uzayda protez el tarafndan igal edilen konumdan
(uzay blgesinden) geldiini hesap edebilir, mesela "imdi protez
elimle sert bir eye dokunuyorum" bile diyebilirdi. O halde beyin
deki nral olaylar nasl olup da protez eldeki (yani uzayda bir yer
deki) znel dokunma hissi fenomenal yaantsn oluturuyor?

5 . Akas tam olarak bilmiyoruz. Ama burada temel fenomenal


dnya varsaymmz kullanarak henz aklayamadmz kozmik
bir olay sonucu beynin nral faaliyeti srasnda fenomenal bir dn
yann da olutuunu (ya da fenomenal dnyann fizik bilimi asn
dan deil ama ontolojik olarak bu nral faaliyetlerle zde olduu
nu) dnebiliriz. Bakalm bu temel varsaymmz problemi zme
mize ne kadar hizmet edecek? Problem u o halde: Beyindeki nral
olaylar nasl olup da fenomenlerin (mesela dokunma hissinin) uzay
da olumasna yol ayor? Zor bir problem bu; ama fenomenal ya
antlarn iinde yer ald uzayn gerek fiziksel uzay deil, bizde
bu fiziksel uzay temsil eden fenomenal bir uzay yaants olduunu
gsterebilirsek, beynin nral faaliyetiyle oluan (veya ontolojik ola
rak onunla zde olan) dokunma hissinin de beynin oluturduu b
tnsel fenomenal uzay yaants iine gene beynin nral faaliyetle
riyle nasl lokalize edildiini bulabiliriz.
1 68 BEYNN GLGELER

6. O halde nce fenomenal yaantlarn iinde yer ald uzayn ger


ek fiziksel (fizik bilimi tarafndan ele alnan) uzay deil, beynin
nral faaliyetiyle oluan (veya fiziksel olarak deil ama ontolojik
olarak onunla zde olan) fenomenal bir uzay yaants olduunu
gstermeye alalm. Varsaym doruysa hastada oluan znel do
kunma hissi fenomenal yaantsnn sahiden fiziksel protez elinde
deil, bu elin hastann fenomenal dnyasndaki fenomenal temsilin
de olmas lazm. artc, ama yukarda krmz domates rneinde
grdk ki biz fiziksel protez elle deil ancak onun bizde(?) uyandr
d duyumlarla "tank"(?) olabileceimize gre "grdmz"(?)
protez el de fiziksel protez elin bizdeki grsel fenomenal bir yaan
ts olmal. Fenomenal protez elin uzayda bir lokalizasyonu olduu
gibi znel dokunma hissinin de nesnel grsel uzayda protez elle r
ten bir lokalizasyonu var ve bu lokalizasyon protez elin hareketle
riyle srekli deiiyor. Ama znel dokunma hissinin (ya da can ac
snn) iinde hareket ettii bu grsel nesnel uzay gerek fiziksel uzay
m? Yoksa bu uzay da beynin nral faaliyetiyle oluan (veya ontolo
jik olarak onunla zde) bir fenomenal yaant m? Yani bu uzay da
hastann fenomenal dnyasnda m yer alyor? Sorumuz buydu za
ten; imdi bu soruyu daha fazla amak iin biraz dnelim.

7. Hastann gzlerini kapattn varsayalm. Gzleri kapal da olsa


hastada bedeniyle ilgili gene de znel somoto-sensoryal ve propri
yoseptif (deriden ve kas-tendonlardaki reseptrlerden gelen) du
yumlar var; protez elindeki dokunma znel hissi fenomeni bu znel
fenomenal beden hissinin belli bir blgesinde ortaya kyor; orada
deil de burada yani. O halde bu beden de znel duyumlardan olu
tuuna gre bir fenomenal yaant zaten. Fiziksel bedenin kendisi
deil, onun fenomenal dnyanzda nral somato-sensoryal uyaran
lardan hareketle kurulan bir temsili. O halde hastada fenomenal be
den uzaynn znel (sadece kendisinde olan) bir yaants var.
imdi hasta gzlerini ayor ve bedenini nesnel (herkes tarafndan
grlebilir) grsel uzayda grrken, znel (somato-sensoryal, prop
riyoseptif) olarak da hissediyor. Demek ki fenomenal beden yaan
ts hem grsel-nesnel hem de somato-sensoryal, propriyoseptif z
nel fenomenal beden yaants olarak btnsel grsel-nesnel uzayda
ZNELLK i l 1 69

ayn konumu igal ediyor; yani btnsel nesnel grsel uzayda znel
ve nesnel fenomenal beden uzaylar akm, st ste binmi olarak
yer alyor. Ama fenomenal beden yaantsnn grsel nesnel ve so
mato-sensoryal znel uzay yaantlarnn iinde yer ald btnsel
grsel nesnel uzayn kendisi fenomenal mi, yoksa fiziksel mi? Yani
btnsel grsel-nesnel uzay fiziksel uzayn ta kendisi mi, yoksa fi
ziksel uzayn fenomenal bir yaants m? Burada bir dnce dene
yine bavurmamz lazm.

8. Biyolojik fonksiyonlar aratrrken ska bavurduumuz bir


aratrma stratejisi, sz konusu fonksiyonu fiziksel veya kimyasal
olarak bozmak, ortaya kan duruma bakarak dolayl yoldan fonksi
yon hakknda bilgi sahibi olmaktr. Ayn stratejiyi dnce deneyi
mizde de uygulayabiliriz.
Eer normalde btnsel grsel uzayda akan (st ste binen)
somato-sensoryal znel fenomenal beden uzay yaantsyla nesnel
grsel fenomenal beden uzay yaantsn birbirinden zebilirsek,
yani bunlarn bir ve ayn btnsel nesnel-grsel uzayn ayn koordi
natlarnda yer almad bir deney durumu kurgulayabilirsek, btn
sel nesnel-grsel uzayn, fiziksel uzayn ta kendisi olmad sonu
cuna giden yolda ilk adm atabiliriz. B iraz kark grnyor, ama
deneyi yaparken kolayca anlayacaksnz. (Hisseden protez el cerra
hisi gibi aadaki dnce deneyi de klinikte "hayalet uzuv" [phan
tom limb] dediimiz gerek durumlardan kalkan bilgilerimize daya
nr: "Hayalet uzuv"lu hastalar kopan uzuvlarnn varln koptukla
r yerde, yani grsel [nesnel] olarak bo uzayda znel [somato-sen

soryal] olarak hissetmeye devam ettiklerini bildirir.)2

9. imdi sol elinizi kestiimizi ve bedeninizden ayrp iki metre te


deki masann stne koyduumuzu dnelim. Kanamalar durdur
duk, acy kestik. stelik kesik elinizdeki nemli atar ve toplar da
marlar yapay bir kan dolam sistemine balayarak elinizin uzun
bir sre canl kalmasn saladk. Zaten deney bitince tekrar yerine

2. Bu tr vakalar hakknda bilgi sahibi olmak iin Oliver Sacks'n kitabnn


1986) "Fantomlar" blmne baklabilir.
1 70 BEYNN GLGELER

koyacaz. Aynca usta mikro-cerrahi uzmanlar elektriksel iletiyi


salayan uygun bir malzeme (bir tr uzatma kordonu) kullanarak
kesik elinizdeki sinir ularn kolunuzda kalan ve beyninize kadar
uzanan sinirlerin ularyla birletirdiler. Beyninizden kalkan sinyal
ler el kaslarna ulat gibi (isterseniz masann stndeki elinizi oy
natabilirsiniz) masann stndeki kesik elinizden kalkan sinyallerin
tad enformasyonlar da beyninize kadar ulaabiliyor. Yani eli
nizle beyniniz arasnda "hisseden protez elde" olduu gibi iki yn
l bir enformasyon iletiimi var. Artk deney setimiz hazr. imdi ma
sadaki elinize bir ine batryoruz. Bu deney koulunda elinize ba
tan inenin znel ac hissini uzayn neresinde hissederdiniz acaba?
Masann stndeki kesik elinizin uzayda bulunduu noktada m -
ne oradaki elinize batt ne de olsa?
Hayr. Can acs fenomenal deneyimi, eliniz kesilmeseydi olma
s gereken yerde, eskiden elinizin igal ettii, ama artk bo olan uzay
blgesinde, kolunuzun nndeki bo uzayda meydana gelirdi. Nite
kim grsel olarak masann stnde olan kesik elinizi gzlerinizi ka
padnzda somato-sensoryal olarak uzayda tam da kesilmeden n
ceki yerinde hissederdiniz; bir hayalet uzuv gibi.

10. Demek ki iki tane el var: Biri grsel olarak boluk olan, kolunu
zun n ksmnda somato-sensoryal-znel olarak hissettiiniz feno
menal beden-eli, dieri masann stndeki grsel-nesnel fenomenal
beden-el. Bu fenomenal ellerin ikisi de bir ve ayn fiziksel uzayda
m?
Gerekte yalnz tek bir fiziksel elinizin olduunu biliyoruz. yi de
bu gerek fiziksel el nerede? Somato-sensoryal olarak biri kolunu
zun ucunda, dieri grsel olarak masann stndeki iki fenomenal
elden hangisi fiziksel elinizin uzaydaki yerini doru ekilde temsil
ediyor? Bir el uzayda iki yerde birden nasl olabilir (ne de olsa kuan
tum ellerden sz etmiyoruz burada)?
Tabii deneyi nasl yaptmz hatrlayp fiziksel elinizin nesnel
grsel uzaydaki fenomenal elle ayn yerde (masann stnde) oldu
unu sylemek eilimindesiniz. Bence acele etmeyin: Gerekten de
dnya gezegeni stndeyken fiziksel eliniz nesnel grsel fenomen
elinizin olduunu grdnz yerde (ya da ok yaklak olarak gr-
ZNELLK i l 171

sel fenomen elinizin olduu yerde) ama olay kozmik dzeyde san
dnzdan ok daha karmak. nk ayn uzayda iki farkl ko
numda iki fenomenal el olabilecei gibi ikiden fazla uzay da olabi
lir. Ve eer fiziksel eliniz bu ikiden fazla farkl uzayda iki ayn feno
menal el olarak temsil ediliyorsa, bu uzaylarn ontolojik stats ne
dir? Fiziksel mi, yoksa fenomenal mi?

1 1 . Olay aydnlatmak iin nce nrobiyolojiye (Mesulam ve di.


2000 ; Dayan ve Abbott 200 1 ) bavuralm. Elinizi kesip iki ynl
olarak beyninizle sinirsel balantsn koruyarak masann stne
koymakla normalde btnsel grsel (nesnel) uzayda st ste binmi,
akm olan somato-sensoryal (znel) fenomenal beden uzaynz,
btnsel grsel (nesnel) uzayda "yer kaplayan" grsel (nesnel) fe
nomenal beden uzaynzdan ayrdk. Artk iki farkl fenomenal be
den uzay yaantnz var: Bir beden uzay yaantnzda el masann
stnde, dierinde kolunuzun ucunda. Ama bu uzaylar hfila ayn b
tnsel grsel nesnel uzayn iinde. Peki somato-sensoryal ve grsel
fenomenal beden uzaylarnz arasndaki bu zlmenin nrobiyolo
jik nedeni nasl aklanabilir?
Hisseden protez el cerrahisinden sz ederken beyninizde S 1 ad
n verdiimiz somato-sensoryal bir haritalandrma sistemi olduunu
sylemitim. Demek ki kesip masann stne koyduumuz fiziksel
elinizi bu haritalandrma sisteminin nral aktivasyonlar srasnda
oluan somato-sensoryal fenomenal el yaants olarak hiilii kolunu
zun nndeki bolukta hissediyorsunuz; daha doru bir anlatmla
sizde byle bir his oluuyor. Demek ki temel varsaym gerei soma
to-sensoryal beden uzay yaantnz zellikle beyninizdeki S 1 nral
beden haritalandrma sistemi alrken oluan znel fenomenal bir
uzay yaants.
O halde dnce deneyinde elinizi kesip beyninizle balantsn
koruyarak masann zerine koyarak elinizin somato-sensoryal z
nel uzayn grsel fenomenal beden uzay yaantnzdan zdk. Pe
ki herkesin bir ekilde grebilecei bu grsel (nesnel) fenomenal be
den uzay nasl oluuyor?
yle: Yukarda ksaca sz ettiim gibi, beyninizde tpk somato
sensoryal beden uzaynz haritalandran S 1 gibi zellikle grsel
1 72 BEYNN GLGELER

uzay (grsel kaynakl enformasyonlar) haritalandrarak lokalize


eden ve S 1 'le entegre bir sistem oluturan bir nral sistem daha var.
En temel paras arka st pariyetalde (zellikle sa st pariyetal kor
tekste) yer alp S l 'le anatomik olarak yakn komuluk arz eden bu
sistem zellikle optik kaynakl enformasyonlarn bedeninize gre
(zellikle gzlerinize gre) uzayn neresinden geldiini hesaplyor.
te nrobiyolojide "where yolu" dediimiz sistem bu. (Bu sistemin
boyutlu haritalandrma yapmasnda talamik balantlarn nemli
rol oynad ileri srlmtr [Jearth ve Crawford 20 1 4).)

1 2. Demek ki beyinde nral ve a priori bir optik uzay haritalandr


ma sistemi de var ve daha sonra greceimiz gibi uzay klidyen
geometriye gre hesaplyor (Kant'n byk ngrs) ve grsel uya
ran bu uzayda bilgiilemsel olarak lokalize ediyor. Ama robotik bir
mekanizma bu; fenomenal yaants olmayan bir radar sistemi de ay
n ii yapabilirdi. Peki sizdeki uzayn belli bir yerine lokalize kesik
el fenomenal yaants nasl olutu? Burada temel varsaymmza ba
vuruyoruz. Temel fenomenal dnya varsaymmza gre bu harita
landrma sisteminin nral aktivasyonu grsel-nesnel bir fenomenal
uzay yaants oluturuyor. Bylece fenomenal olarak oluan btn
sel grsel nesnel uzayda, masann stndeki nesnel grsel fenome
nal yaant olan elinizin uzayn (elinizin btnsel grsel uzayda i
gal ettii uzay blmn), gzlerinizin bu nesnel fenomenal uzay
daki belli konumuna greli olarak lokalize olmu ekilde deneyim
liyorsunuz. te elinizi kesip beyinle balantsn koruyarak masann
stne koyduumuzda, normalde st ste binen somato-sensoryal ve
grsel fenomenal beden uzay yaantlar birbirinden bu sayede
zlyor. Yani beynin nral yaplarndan oluan (somato-sensoryal
ve grsel) iki enformasyon ileme sistemi (nral haritalandrma sis
temi: S i ve "where yolu") artk elinizin konumuyla ilgili farkl en
formatik sonulara vardndan temel varsaymmz gerei bunlarn
aktivasyonuyla oluan iki fenomenal beden uzay yaants da ayr
yor. Beyninizdeki bir sistem el urada derken, dieri el burada di
ye hesaplyor ve bu durum somato-sensoryal znel fenomenal beden
uzay yaantnzn grsel nesnel fenomenal beden yaantnzdan ay
rmasna neden oluyor. Demek ki grsel uzaynz "where yolu"nun
ZNELLK il 1 73

nral aktivasyonuyla oluan fenomenal yaant.


Aklama gzel. Ama temel soru hfila ok iyi yantlanmad. n
k ne de olsa bir varsayma dayanyor. Hfila yeteri kadar tatmin edi
ci gelmiyor bana. Daha iyi grelim.

1 3. O halde problemi zmek iin dnce deneyini gelitirmeyi,


bu sefer btnsel grsel nesnel fenomenal uzaynz fiziksel uzay
dan ayrmay neriyorum. Bylece hem btnsel grsel nesnel uza
ynzn beyninizin nral aktiviteleriyle oluan fenomenal bir uzay
yaants olduunu hem de dorudan gzleyemesek de fiziksel bir
uzayn gerekten de var olduunu gstermi olacaz. Peki ama na
sl?
imdi elinizi kesip masann stne koyduumuz deney setine d
nelim yeniden. Bu sefer deneye ben de katlyorum ve masann kar
tarafna geip sizi ve masann stndeki kesik elinizi grecek bir
konuma yerleiyorum. imdi ikimiz de btnsel nesnel grsel uza
y farkl perspektiflerden de olsa gryoruz. kimiz de kesik elinize
iaret etmemiz istendiinde deiik perspektiflerden ayn uzay bl
gesini gsteriyoruz. nk beyinlerimizdeki grsel uzay haritalan
dran nral yaplar izomorfik bir balantsalla sahip. Beyinlerimi
zin "where yolu" deiik alardan ayn uzay blgesine iaret etme
mizi salayacak ekilde enformatik haritalandrma yaptndan, te
mel varsaymmz gerei btnsel nesnel grsel uzayn deiik pers
pektiflerden birbirine tekabl eden grsel fenomenal yaantlar olu
uyor bizde; hem sizde hem bende. Bylece kesik elinizi uzayda ay
n noktada grebiliyoruz. Buraya kadar anlalmadk bir ey yok.
Ama btnsel nesnel (ikimizin de grd) grsel uzay sahiden fi
ziksel uzay m? Ya da fiziksel uzay diye bir ey yok mu?
Deneyi bir adm daha geniletiyorum. (Dnce deneyimizin
bundan sonraki blm zel ve zellikle genel rlativite ile ilgili
[Penrose 2002]. Bu dnce deneyi teorik fiziki arkadam Necmi
Budayc'nn benzer bir tezinin [201 0} deitirilmi bir versiyonu
dur. Bu dnce deneyinde rlati.vitenin baz zelli.kleri anlamay
kolaylatrmak iin basitletirilmitir; deney gerekten yaplsa aa
daki sonucu vermeyecekti. Gerek genel rlativiteden en nemli
fark, dnce deneyinin drt boyutlu deil, boyutlu bir uzay-za-
174 BEYNN GLGELER

man varsaymasdr: Bir: zaman; iki: uzay boyutu. Ama gene de r


lativitenin temel ilkeleri korunduu ve maksadmz fiziksel uzayla
fenomenal uzay yaantsn ayrt etmek olduu lde ulalan so
nucu biraz arptmamzn bir nemi olmad iin, deney sonucunu
aadaki gibi ifade etmekte saknca grmedim. Bir kat kalem alp
izerek anlamaya alusanz iimiz kolaylaacaktr.)

1 4 . Dnyann, dolaysyla deney setimizin grdmz klidyen


uzaydaki konumuna kabaca A diyelim. Ben gerekli hesaplar yapp
yanma da ok gelimi teleskoplar alp bir uzay gemisiyle klidyen
uzayda dnyaya gre Gnein sekiz k dakikas arkasnda kalma
s gereken bir uzay blgesine, diyelim B noktasna gidiyorum. im
di eer klidyen btnsel grsel nesnel uzayn fenomenal bir ya
ant deil de fiziksel uzaysa ya da bu fenomenal uzay fiziksel uza
y tam ve kesin olarak temsil ediyorsa ya da fiziksel uzay bsbtn
yoksa benim dnyay grememem gerekir. nk klidyen uzayda
AB dorusu zerinde B noktasnda olan bana gre dnya (A) Gne
in arkasnda kalm olmal. Ama alacak ey; dnyay gryo
rum. Hatta ok gl teleskoplar kullanarak on alt dakikalk gecik
meyle (dnya ile gne arasndaki mesafe sekiz k dakikasdr) or
tak deney setimizde geen olaylan bile gzleyebiliyorum (diyelim
deney setinden kalkan k on alt dakika sonra bana ulayor). Peki
nasl oluyor da on alt dakika farkla da olsa klid uzayna gre G
nein arkasnda kalan dnyadaki deney setinde geen olaylar gre
biliyorum?
nk genel rlativiteye gre sizden (dnyadan, A noktasndan)
kalkan klar gnein ekim alannda uzay-zamann erilmesi so
nucu gnein evresinde eri bir yol izleyerek bana (B noktasna)
ulayor. Bylece sizi, dnyay, deney setimizi gryorum. Ama bu
durumda nesnel grsel uzaymda artk dnyay ve deney setimizi A
noktasnda deil, bana ulaan teet geen bir A 'B dorusu ze
rinde, gene benden (B noktasndan) on alt k dakikalk uzaklkta
ki bir A" noktasnda gryorum. Peki ama neden dnyadan kalkan
klar (A noktasndan kalkan klar) grsel nesnel uzaymda tam
da A" noktasnda gryorum?
Fizik, gzlemcinin doasn (nrobiyolojik yapsn) ilgilendiren
ZNELLK i l
1 75

bu soruyu ok kk bir ayrnt olarak grr; nemsemez, biraz gr


mezden gelir; yle olur der, geer. Hatta belki ou fiziki byle bir
soru olduunun bile farknda deildir. Halbuki bu soru evrenin en gi
zemli srlarndan birine alan kapdr. Ben soruyu nrobiyoloji ve
nerdiim temel varsaymla yantlayacam. Ama imdilik dnce
deneyine devam edelim.
Eer genel rlativiteyi bilmesem uzayda yolculuk yaparken her
halde dnya (kesik eliniz) bilmediimiz kozmik bir olay sonucu A
noktasndan on binlerce kilometre uzaktaki A ' noktasna gitmi diye
dnebilirdim. imdi ben, sizi ve deney setimizi A 'B dorusu ze
rinde bir nokta (A ') olarak gryorum. Peki siz ne gryorsunuz?
Size gre ben gnein arkasndaki B noktasna deil, benden si
ze benden ulaan teet geen bir AB dorusu zerinde gene siz
den (A noktasndan) on alt k dakikas uzak bir B ' noktasna git
tim. Yani benim sizi grdm gibi siz de beni on alt dakika farkla,
ama B noktasnda deil B ' noktasnda gryorsunuz. Peki ama bu
yeni deney koulunda ben nesnel grsel uzaymda kesik elinizi uzay
da gzlerime gre nerede lokalize ederim sizce? Sizin lokalize etti
iniz yerde mi? Bir bakma evet; bir bakma da hayr. Nasl?
imdi siz ve ben elektromanyetik sinyalizasyonla kesik elinizi
iaret etmeye karar veriyoruz ve on alt dakika farkla ayn noktaya
iaret ettiimizi gzlemliyoruz. Ama bana gre ikimizin de iaret et
tii bu nokta A'B dorusu zerinde ve benden on alt k dakikas
tedeki A ' noktas. Size gre ikimiz de A noktasn iaret ediyoruz.
(Bu fark aramzdaki on alt dakikalk k hzndan kaynaklanan
farktan bamszdr.)
Demek ki ikimiz de grsel nesnel uzaylanmzda birbirimizin on
alt dakika farkla (demek ki siz benim, sizin otuz iki dakika nce ia
ret ettiiniz noktay iaret ettiimi grrsnz) ayn noktay iaret
ettiini gryoruz. Ama size gre bu nokta uzayn A noktas, bana
gre A' noktas ve A ve A ' noktalan arasnda on binlerce kilometre
fark var. Peki ama ikimiz de birbirimizin ayn noktay iaret ettii
mizi grrken aralarnda on binlerce kilometre fark olan iki farkl
noktay nasl iaret ediyor olabiliriz? Paradoks mu? Hayr. Bu garip
durumun fizik (genel rlativite) ve biyolojiyle bilimsel olarak nasl
aklanabileceini greceiz.
1 76 BEYNN GLGELER

1 5 . Bir adm daha atalm: Uzayda AB doru parasn taban alan bir
ikizkenar gen kuralm. yle ki ikizkenarlarnn birletii C tepe
noktasna yerleen bir nc gzlemci uzayda deney setindeki sizi
(A) ve klid uzaynda size gre Gnein arkasnda kalan beni (B)
eit mesafeden grebilecek bir perspektife konumlanm olsun. s
telik nc gzlemci uzayda yle bir konumda ki sizden ve benden
kalkan klar Gnein ekim alanndan da pratik olarak ok etkilen
miyor. imdi nc gzlemci elektromanyetik dalgalarla bizden
masann stndeki kesik elinizi iaret etmemizi istesin. gen ikiz
kenar (ya da yaklak ikizkenar) olduundan mesaj ikimize de ayn
zamanda gelecektir. (Benim uzay gemim de nc gzlemcinin
uzay gemisi de dnyaya paralel olarak ve onunla ayn hzla, ayn
dorultuda hareket ediyor, diyelim; yani gzlemci arasnda zel
rlativistik bir uzay-zaman fark yok; mz de zde Galileo gz
lemcileriyiz; zel rlativistik olarak ayn uzay-zamanda yayoruz).
Fakat nc gzlemcinin gzlemi ilgin olacaktr; nk beni iddia
ettiim gibi B noktasnda, sizi de iddia ettiiniz gibi A noktasnda
grecek, ama kesik elinizi gstermek iin ikimizin uzayda aralarnda
on binlerce kilometre fark olan iki farkl uzay noktasn iaret ettii
mizi (sizin A noktasn benim A" noktasn iaret ettiimi) grecek
tir. Halbuki biz birbirimizin ayn noktay iaret ettiini gryoruz.
Peki nc gzlemcinin saptad bu fark aramzdaki on alt da
kikalk k hzndan kaynaklanan farka bal olamaz m? Olamaz.
nk nc gzlemci gerekli matematik nlemi alyor. gen
ikizkenar olduundan bizden kalkan klar nc gzlemciye an
da olarak ulayor ve nc gzlemci aramzdaki k hzndan
kaynaklanan on alt dakikalk gecikmeyi hesap ederek benim, kesik
elinizin on alt dakika nce uzayda sizin iaret edeceiniz konu
mundan on binlerce kilometre uzakta bir yeri iaret ettiimi hesap
lyor. (Baka nlemler de alnabilirdi.)
Bu dnce deneyi gerekten yaplsa farkl bir sonu verecekti.
Ama zellikle uzay-zaman sreklisini drt boyutlu deil, boyut
lu (bir zaman iki uzay boyutu) kabul etmemizden kaynaklanan bu
fark ulatmz sonucun esasn deitirmiyor. (Aynca gnein di
er tarafndan dolaan klan hesaba katmadk. Bu deney koulun
da bile benim uzayda bir deil, iki kesik el deneyi grmem mmkn
ZNELLK 11 1 77

olabilirdi. stelik gnein uzay-zaman stndeki etkileri abartlm


olabilir. Bu koullarda kesik el deney setini gzlemleyebilirdim de.)
Ama sonu itibaryla u doru: deneye katlanlar olarak dnyaday
ken fark etmiyoruz ama bu yeni deney koulunda aka grlyor
ki benim nesnel grsel uzaymla sizin nesnel grsel uzaynz ayn
uzay deil artk. Demek ki bu grsel nesnel uzaylar gerek fiziksel
uzay deil; ikimiz ayn fiziksel uzay grmyoruz. Demek ki sizin ve
benim btnsel grsel nesnel uzaylanmz da birer fenomenal ya
ant; yani bu uzaylar temel varsaymmz gerei beyinlerimizin
zellikle st pariyetal "where yolu"nun nral faaliyetiyle henz ak
layamadmz kozmik bir olay sonucu olumu fenomenal yaant
lar ve uzayda kesik elinizi iaret ettiim konumdan anlalyor ki
bunlarn her biri klidyen bir fenomenal uzay.

16. Kesik elinize iaret ederken, kesik elinizden bana gelen klan
klidyen bir geometrisi olan uzaya gre lokalize ettiimi sadece n
robiyolojiden deil, fizikten de biliyoruz. Ama fizikiler bu sapma
nn insan beyinlerinin "where yolu"nun optik enformasyonlar k
lidyen bir uzaya yerletirerek lokalize etmesinden kaynaklandn
bilmezler. Gzlediimizi sandmz uzayn beyinlerimizin nral
faaliyetiyle kurulmu fenomenal bir uzay yaants olmasyla hi il
gilenmezler. Kuantum mekanii seviyesinde ok snrl sayda fi
ziki (mesela John von Neumann) insann doal bir "fiziksel lm
aleti" olduunu kavramtr. Einstein'n da rlativistik teorilerinde
durumu rtk olarak kavrad dnlebilir. Ancak bilim unu or
taya koyuyor: Bu fiziksel lm aleti (insan) gvenilir sonular ver
miyor; bu da nemli bir saptama kukusuz. Ama en nemlisi doru
dan tank olduumuz (yani fenomenal gerekliimizdeki) feno
menal uzay yaantmzn dnda ve biz onu fenomenal olarak gr
mesek de klidyen olmayan gerek fiziksel bir uzay var ve stelik
artk onun hakknda bir bilgiye sahibiz; fiziksel uzay bizim btnsel
grsel nesnel fenomenal uzaymzdan farkl olarak klidyen (ya da
Kant tabirle "numenal") deil. Demek ki gvenilir bir lm aleti
olmayan insan, teorik zekas sayesinde kendi duyu verilerinin tesi
ne geen sonulara ulaabilir. Demek ki dnce deneyinden bekle
nen sonu fazlasyla elde edilmitir.
178 BEYNN GLGELER

l 7. imdi bataki protez elle ilgili probleme dnelim. Hatrlarsanz


beynimizin nral faaliyetiyle oluan fenomenal yaantlarn (mese
la protez elimdeki dokunma hissinin) nasl olup da uzayda yer ala
bildiini sormutuk? Demek ki problemin zm u: Beynin nral
faaliyetiyle sadece tek tek fenomenal yaantlar deil, bu fenomenal
yaantlarn nral haritalandrma sistemlerinin (S l ve where yolu)
nral aktivasyonuyla iinde lokalize olduu klidyen znel somato
sensoryal ve btnsel nesnel grsel fenomenal uzay yaantlar da
oluuyor.
te beynin nral faaliyetiyle oluan (veya fizik bilimi asndan
deil ama ontolojik olarak onunla zde olan) ve d dnyayla ilgi
li fenomenal yaantlarmz olduu kadar di armz.fenomenal
bilincimizi.fenomenal "ben" deneyimimizi de ieren organizmann
bu btnselfenomenal evrenine "fenomenal dnya" diyorum.
Normal koullar altnda beynin baz lokal nral faaliyetleriyle
oluan protez eldeki dokunma hissi, nral haritalandrma sistemle
rinin faaliyetiyle oluan fenomenal znel somato-sensoryal uzay ya
antsnda ve fenomenal btnsel grsel nesnel uzay yaantsnda
ayn koordinatlarda lokalize oluyor. Ama bunlar birbirinden ve ger
ek fiziksel uzaydan ayrabiliyoruz. Zaten bu sayede, yani gerek fi
ziksel uzaydan farkl olduklar iin dier uzaylarn fenomenal ya
ant olduu sonucuna ulaabiliyoruz. sterseniz bu argmana yark
uzay dnce deneyi argman adn verelim.
Bu argmann baz sonularn tartmaya gemeden nce evre
me bakyorum. Hepsi fenomenal yaant bunlarn, "ben" dediim
ey de. Biz kendimizi bildiiniz haliyle bir fenomenal yaantyz. R
yay gren deil, fiziksel beynimizin nral faaliyetiyle kurulan bu
"rya'daki bir eyiz. Biyolojik organizma olarak insan, kendi bey
ninin nral faaliyetiyle oluan (veya ontolojik olarak buna zde
olan) fenomenal dnya iindefenomenal bir temsil olarak var oldu
u kadaryla "dnyann-iinde-varlk"tr (being-in-the-world).
ZNELLK il 1 79

VI. Yark uzay dnce deneyinin baz sonular hakknda


ilk deerlendirmeler

Hatrlarsanz bu uzun yolu, psikiyatride kullandmz znelci te


rimlerin natralist anlamn ortaya karmak iin katettik. Ama ya
rk uzay dnce deneyinin znellii natralist olarak nasl anlama
mz gerektiine dair verdii bilgiyi bal bana bir konu olarak da
ha sonra ele alacam. imdi bu dnce deneyinin dier baz nem
li sonularn grelim.

1 . Kesik el ve yark uzay dnce deneyleri unu gsterdi: Beynin


nonnalde entegre alan nral enfonnasyon ileme alt sistemleri
dezentegre almaya (yani beyin ayn durumla ilgili enformasyon
lar farkl alt sistemlerinde eliik enfonnatik sonular verecek e
kilde ilemeye) zorlandnda, paralel ekilde fenomenal dnyann
da entegrasyonu bozulur.
Bu deneysel sonucun en iyi aklamas, fenomenal dnyann bey
nin nral faaliyetleriyle olutuu (veya bu faaliyetlerle ontolojik ola
rak ayn olduu) varsaymyla verilebilir. Demek ki almamzn
temel varsaym bu artc durumu aklayabilmektedir. nk fe
nomenal dnyay kuran (veya onunla ontolojik olarak ayn ey olan)
beynin nral faaliyetleri deil de perfonnatif bir "transandantal ego"
veya "deneyimleyen ben" ya da deneyimleyen 1. ahs vs. olsayd, bu
varlk tarznn kurucu veya deneyimleyici performansnn beyinde
ki enfonnasyon ileme sistemlerinin dezentegre almaya zorlan
masndan nasl olup da etkilenecei ("Occam 'n usturas" ilkesi i
nenmeden) kolay kolay aklanamazd.
Temel varsaymmzn daha sonra ele alnacak baka olgu du
rumlarn da aklamas doruluk ihtimalini artm (Bayesianizm).

2. Temel fenomenal dnya varsaymmzn ortaya koyduu, perfor


matif znesi olmayan fenomen bilgisi, yark uzay dnce deneyi gi
bi performatif l. ahs znelliine dayanan klasik fenomenolojik teo
riler tarafndan varl dnlemeyecek olgu durumlarnn varl
n ortaya koyduu iin de stn teoridir (Lakatos, bkz. Ek 3).
1 80 BEYNN GLGELER

3. Klasik fenomenolojik teori tm fenomenleri znellie (transan


dantal znellie) indirgeyerek ele alrken, ileri srdmz teori fe
nomenal dnyay nesnel ve znel ynleriyle ele alabilmekte, byle
ce fenomenolojide metodolojik solipsizme gerek kalmamaktadr.

4. Bu durum yklamaz sanlan znel solipsizmin felsefi sonu ola


bilir. nk baz durumlar aklamak iin artk znel solipsist d
nceye gerek yoktur. Tabii ki solipsizm yanllanamaz bir tez ola
rak halli elde tutulabilir. Ama "tm evrenin btn jeolojik, astrono
mik, biyolojik vs. verileriyle birlikte sanki on be milyar yldr var
m gibi grnse de be dakika nce yaratld" tezi de yanllana
maz. Bir baka deyile artk znel solipsizmin yanllanamaz tezler
den biri olmaktan baka bir felsefi nemi kalmamtr. Ama znel
solipsizm yklmakla birlikte yerine bir tr natralist monadik-so
lipsizm kurulmutur (sonraki blmlerde buna geri dneceiz).

5. Yark uzay deneyi beynin fonksiyonel paralarna ayrlabilir en


tegre bir sistem olduunu gsterdii kadar, beynin nral aktivasyo
nuyla oluan fenomenal dnyann da elerine ayrtrlabilir bir en
tegrasyon olduunu gsterir. (Bu konuyu on birinci blmde "yark
beyin" olgularn ele alrken tekrar deerlendireceim.) Baka bir
deyile fenomenal dnyann bir entegrasyon olmasnn en iyi ak
lamas, beynin enformasyon ileyen ve alt sistemlerden oluan en
tegre bir sistem olmasyla verilebilir. Temel varsaym destekleyen
bu durum da ileride daha ayrntl olarak ileyeceimiz gibi fenome
nal dnyann kurulmasn aklamak iin performatif bir fenomeno
lojik zneye (1. ahsa vs.) ihtiya olmadn gsterir.
Gezegendeki bugnk canllk olaylan bildiimiz kadaryla mil
yarlarca yllk biyolojik bir evrimin sonucunda olutu. Grld
kadaryla bu srete insan beyni de rlativistik etkilerin ihmal edi
lebilecei ktle ekim alan zayf, hzlarn dk olduu bir ortam
da evrimletiinden robotik tarzda klidyen uzay haritalandrmas
na gre enformasyon ileyen bir sistem olarak evrimleti. Bu nral
sistem insan beyinlerinin doutan getirdii benzerlikleri nedeniyle
Kant'n felsefi idealizm erevesinde tahmin ettiini dnebilece
imiz gibi gerekten de a priori, zorunlu ve evrenseldir. Ancak teo-
ZNELLK i l
181

rik bilim beynimizin a priori nral yapsnn fiziksel uzayn geo


metrisini doru yanstmadn da gsteriyor. (Bu da Kant'n "nu
men" kavramn sorgulamamz gerektiini gsterir.)
imdi yark uzay dnce deneyinin znelliin natralist kavra
nna nasl bir katkda bulunduunu grelim.

Vll. Fenomenal dnya ve znel lik

l. Yukardaki deerlendirmelerimizin de gsterdii gibi yark uzay


dnce deneyi fenomenal bir dnyann bir 1. ahs znelliine in
dirgenmeden, bir beyin zellii olarak dnlebileceini ortaya ko
yar. Bu deney koullarnda fenomenal dnya nesnel + znel feno
menallikler olarak ele alnabilmekte, kurulan fenomenoloji de znel
solipsistik deil, iki veya daha ok ahs ieren natralist bir feno
men bilgisi halini alabilmektedir.

2. znel ve nesnel fenomenalliklere imkan veren fenomenal dnya


anlay gndelik yaamn naif gereki fenomenolojik ontolojisini
natralistik tarzda anlamamza imkan vermektedir.

3. imdi de nesnel ve znel fenomenallikleri oluturan nral faali


yetlerimizin nrofonksiyonel yaplanmasnn evrimsel gerekeleri
nin neler olabileceine bakalm. Bildiimiz kadaryla biyolojik ev
rim fiziksel-kimyasal bir sre olarak aklanabiliyor; yani biyolo
jik evrimde biyolojik organizmalarn fenomenal dnyas hibir rol
oynamam gibi grnyor. Bu durum da fenomenal dnyann epi
fenomenal olduu ynndeki imdiye kadar rtk kalan telkinleri
mize uyuyor; fenomenler beynin glgeleridir.
Canl dediimiz fiziksel-kimyasal organizasyonlarn hayatta kal
maya ve remeye programl makine-benzeri doal oluumlar oldu
u dnlrse, d dnyann gereklerine gre davranabilmek iin
her eyden nce bir i-d ayrm yapabilmeleri gerektii dnle
bilir. Embriyogenez, beynin deri gibi ektoderm kaynakl olduunu
gsterir. Bu durumu speklatif olarak tekhcrelilere kadar geri g
trdmzde beynin evrim srecinde kafatasnn iine ekilerek
gvenceye alnm, ile d ayran bir tr hcre zan ya da deri gibi
1 82 BEYNN GLGELER

dnlebileceini varsayabilirdik. Bu fazla speklatif bir biyolojik


yorum olmakla birlikte bize nemli sezgiler veriyor.
Yukarda, III. 1 7 'de satran oynayan bilgisayarn kendi oynad
talan (organizmasn) ayrt etmesi rneinden kalkarak ele ald
mz gibi beyin, paras olduu organizmann hayatta kalmas ve
remesi iin enformasyon ileme srelerinin sonular olan enfor
masyonlar i (znel) ve d (nesnel) olarak ayrt etmek zorunda. Bu
durum da beyinde evrimsel adan, ok kuvvetli bir ihtimalle An
tonio Damasio'nun tespit ettii nral alanlarda (2000) nral bir ken
dilik temsilinin olumasn gerektirmitir. Bir baka deyile beynin
enformasyon ileyerek organizmann dnyadaki davranlarn d
zenlemesi iin (mesela organizma tarafndan eriilecek bir d nes
nenin gze, hatta ele gre uzayda nerede olduunu hesaplayabilmek
iin) ncelikle organizmay ve durumunu enforrnatik olarak temsil
eden nral bir yaplanmaya sahip olmas biyofonksiyonalist adan
anlalr bir durumdur. Temel varsaymmz gerei fenomenal dn
yada ortaya kan "kendilik duygusu" da bu nral yaplann akti
vasyonuna bal olmaldr. (Bu konuyu ileriki blmlerde ele ala
cam.)

4. Nral kendilik temsili yardmyla enformasyon ileme sreci so


nunda ortaya kan enformasyonlan nesnel ve znel eklinde ayrt
etmeye ynelik biyolojik beyin fonksiyonu, btn dier davransa!
beyin fonksiyonlarnn temel koulu olarak dnlebilir. Muhte
melen izofrenide (birincil ya da ikincil olarak) bozulan da bu en te
mel nral fonksiyondur. Fenomenal dnya dzeyinde nesnel-znel
fenomenallikler eklinde karmza kan bu temel sinir sistemi
fonksiyonu, fenomenolojik "benimlik" (Zahavi 2003) hissiyle ba
lantl olmaldr. Gene ileriki blmlerde ele alacaz.
ZNELLK i l

1 83

V l l l . D i l sorunu: Gnlk yaamn naif gereki fenomenolojik


ontolojisi ve folk psikolojik sebep-gereke veren aklamalar

(Aadaki argman gelitirirken zellikle Saul Kripke ( 1 972) ve


David Chalmers'tan ( 1 996) esinlendiimi, ama sadece esinlendii
mi sylemek istiyorum.)
1 . Giri blmndeki vaadimizi yerine getirmeye girimenin zama
n geldi. Argmanmzn bu aamasnda artk sebep-gereke veren
aklamalar natralist adan yorumlamak ya da daha dorusu bun
lann rtk natralist anlamn belirtik hale getirmek iin ilk adm
atabiliriz. lk adm, diyorum. nk burada ana hatlaryla ortaya ko
nacak argman salamlatrmak iin izleyen blmlerde daha ince
ayar argmanlarla pekitirmemiz gerekecek.
Giri blmnde de sz ettiim gibi unu gstermeye alaca
m: Sebep-gereke veren aklamalar aslnda beynin nrofonksi
yonel (nroenformatik; bkz. Ek 6) durumlaryla ilgilidir. Ama bun
lar naif gereki ontoloji erevesinde yorumladmz fenomenal
dnyamzda znelfenomenal yaantlarla alakalym gibi grnr:
Azmzdan kan kulamz yanl anlar.
nce yukarda, Ill'te ksaca anlattm gndelik hayatn naif ger
eki fenomenolojik ontolojisi zemininde davranlarmz akla
mak iin ileri srdmz sebep-gereke veren aklamalan nasl
anladmza bakalm. Diyelim biri elimize bir ine batrd, canmz
yand. Biz de elimizdeki can acsndan kurtulmak iin elimizi ek
tik. Olay folk psikolojik sebep-gereke veren aklamalar kullana
rak tanmladmzda yle gelien bir olay anlattmz sanrz.

Aklama 1 . Birinin elime ine batrmas nesnel-fiziksel olay


bende can acs znel duyumuna neden oldu. Elimin acmasn is
temediimden rasyonel bir fail olarak elimi ektim (davran:
nesnel ve fiziksel olay).

Bu aklamada "znel'', "nesnel", "fiziksel" "nedensellik", "rasyo


nel ajan" ("fail", "ben"), "teleoloji" kavramlar birbirine geiyor. Do
ada byle bir ey olmaz. Ama acaba olay sahiden byle mi gerek
leti?
1 84 BEYNN GLGELER

2. Olay iki dzeyde ele alalm:


a. Nrofizyolojik olarak olay yle zetleyebiliriz: Elime ine
batmas fiziksel bir olayd. Elimdeki baz reseptrleri fiziksel olarak
aktive etti. Bunlar merkezi sinir sistemimde (ayrntya girmiyorum)
enformasyon olarak ilenecek belli periferik sinir atelemeleri rn
tlerine neden oldu. Bu enformasyonlar merkezi sinir sistemimde
"bilgiilemsel" mekanizmalarla ilendi, yant davran oluturan
merkezi sinir sistemim gene periferik sinirler araclyla ilgili kas
larm fiziksel-olarak uyard. Elim geri ekildi. Demek ki btn bu
ardk biyofonksiyonel durumlar tamamen fiziksel-kimyasal meka
nizmalar eklinde nedensel bir sre olarak gerekleti. Kr bir fi
ziksel sre bu.
b. imdi temel fenomenal dnya varsaymmz kullanalm. Fe
nomenal dnyamda elime ine batmas nesnel (burada grsel) feno
menal yaantsn znel can acs fenomenal yaants, bunu da eli
min ekilmesi nesnel fenomenal yaants izledi. Temel varsaym
mza gre bu fenomenal yaant sreci, beynimde (a'da ele ald
mz) fiziksel olayla ilgili enformasyon ileyip yant davran oluur
ken meydana gelen nral (fiziksel) olaylarn fenomenal dnyamda
ki bir temsili. Fiziksel d dnya ve bedenin eitli harita-benzeri n
ral yaplarla enformatik temsiline birinci dereceden temsil dersek,
bu nroenformatik temsillerle birlikte beynin baka baz nral faa
liyetlerini de temsil eden fenomenal dnyadaki temsiline ikinci de
receden bir temsil de diyebiliriz.

3. Demek ki fiziksel olarak olay fenomenal dnyamz naif gerek


i ontoloji erevesinde anlamak eiliminde olduumuz gibi, yani
Aklama ] 'deki gibi gereklemiyor. Peki ama fiziksel-nral beyin
(fizik bilimi tarafndan ele alnabilir zellikleri itibaryla beyin) dil
sel kodu kullanarak Aklama 1 'i yaynlarken fenomenal dnyamz
da naif ontolojiye gre kazand anlamda m "konuuyor" sahiden?
Mesela can acs fenomenal yaantsndan m sz ediyor? Byle ol
mas iin fenomenalle fizikselin birbirini etkiledii etkileimci bir
ikiliin sz konusu olmas gerekirdi: fenomenal yaantlardan sz
edebilmemiz iin fenomenal yaantlarnfenomenal kalitatifyaan-
ZNELLK i l
1 85

t zellikleriyle dille ilgili nral yaplan etkileyebilmesi gerekirdi.


Daha sonraki blmlerde aklayacam nedenlerle bu durum ola
naksz grnyor. Gene daha sonra aklayacam nedenlerle epife
nomenalizmin doru olduunu, yani fenomenal yaantlarn feno
menal zellikleriyle beynin fiziksel srelerini dolaysyla nro
fonksiyonel (nroenformatik) durumlarn etkilemediini kabul ede
ceim. Bu epifenomenalist koulda fenomenal yaantlardan sz
edemeyen beyin dilsel kodu kullanarak aslnda nasl bir enformas
yon veriyor olabilir?
Bunu anlamak iin nce svl bir termometre dnelim. lk ba
kta termometre bize odann scakl hakknda bilgi vermektedir.
Ama aslnda d ortamdaki s enerjisinin, haznesindeki svnn hac
minin genilemesine neden olmasna baldr bu durum. Dolaysy
la svl termometre kendi i durumuyla ilgili enformasyon verirken
buna neden olan ortam hakknda ancak dolayl olarak enformasyon
vermi olur. Ayn ekilde robot yer hostesleri ya da benzincilerde
karlatmz robot konuucular da kendi i fonksiyonel durumla
r hakknda enformasyon yaynlamalanna ramen bu dilsel enfor
masyonlar dinleyenlere sanki bu i fonksiyonel durumlara neden
olan d dnya hakknda enformasyonlarm gibi grnr. Beyin iin
de durum ayn. Beyin, en azndan baz durumlarda organizmann
davrann aklamak iin sebep-gereke veren bir aklama verdi
inde esas olarak kendi i nrofonksiyonel (nroenformatik) du
rumlar hakknda enformasyon verir.
Onuncu blmde gelitireceim N l 3 beyin modelinde bey
nin monadik-solipsist bir organ olduunu gstereceim. Bu model
sayesinde beynin sebep-gereke veren aklamalar yaynlarken, en
azndan baz durumlarda sadece kendi i nrofonksiyonel (nroen
formatik) durumlar hakknda bilgi verebileceini aka greceiz.
yleyse beyin bu nrofonksiyonel (nroenformatik) durumlara ne
den olan fiziksel olaylar hakknda sadece dolayl olarak dilsel en
formasyon verebilir. Svl termometre gibi. Ancak bu dilsel enfor
masyonlar dorudan tank olduumuz tek gereklik olanfenome
nal dnyamzda nesnel ve znelfenomenal yaantlar hakknda na
if gereki ontoloji erevesinde kavradmz enformasyon/arm
gibi grnr. Henz dilsel davranla ilgili bu nrobiyolojik durumu
1 86 BEYNN GLGELER

kantlam saylmam. Konuyu gelecek blmde, N l 3 beyin mo


delini gelitirirken ayrntl olarak ele alacam. imdilik fiziksel
beynin sebep-gereke veren aklamalarda dilsel davranla en ken
di i nroenformatik durumlaryla ilgili enformasyon yaynlad
n kabul etmenizi isteyeceim sizden: fenomenal dnyamzda Ak
lama ] 'deki gibi naif gereki yorum kazanan dilsel enformasyon
lar.

4. Durum yukarda, 3 'te kabul ettiimiz gibiyse beynin nral (fi


ziksel) faaliyetleriyle organizma tarafndan yaynlanan dilsel sebep
gereke veren aklama sinyalleri (yani fonksiyonel adan dilsel en
formasyonlar) bizim fenomenal dnyamzda naif gereki bir ekil
de anlamak eiliminde olduumuzdan tamamen farkl olmal. Me
sela beyin dilsel koda gre "elim acd" sinyalini yaynladnda ev
resine znel bir fenomenal yaantyla deil, kendinde (fiziksel be
yinde) gerekleen nrofonksiyonel (nroenfonnatik) bir durumla
ilgili enformasyon veriyor olmal. Ama fenomenal dnyada (orga
nizmann beyninin baz nral aktiviteleriyle oluan veya ontolojik
olarak bunlara zde olan fenomenal dnyasnda) bu nrofonksiyo
nel durumla ilgili dilsel enformasyon znel bir fenomenal yaanty
la (elimdeki ac) ilgili bir enformasyon deerini alyor, byle bir yo
rum kazanyor. Bu aklama olaylan yerli yerine koyacaa benziyor.
Srdrelim.

5. Demek ki olayn asl u rnekteki gibi. Mesela beyninizin dil


sellikle ilgili nral yaplarnn aktivasyonuyla organizmanz tarafn
dan "korkuyorum" mesaj yaynlandnda beyniniz aslnda (amig
dalas bata olmak zere eitli limbik, paralimbik ve neo-kortikal)
nral yaplarnn belli bir ateleme dzeyine denk den biyofonk
siyonel bir durumda olduu enformasyonunu (yani dilsel koda ev
rilmi bir sinyal) yaynlyor. (Nrobiyoloji bilgisi yeterli olanlar ne
demek istediimi daha iyi anlayacaklardr.) Ama temel varsaym
mza gre bu dilsel enformasyon benim ve sizin beyinlerimizin n
ral aktivasyonuyla oluan (veya ontolojik olarak bunlarla zde) fe
nomenal dnyalarmzda korku znel deneyiminden sz edildii
eklinde anlam kazanacaktr. Doru konuup yanl anlyoruz. te
ZNELLK il 187

iin anahtar bu. Giri blmnde azmzdan kan kulamz yan


l anlyor metaforuna bavururken bu sreten sz ediyordum. Ama
gene de beynin toplumsal sinyal sistemini, yani dili kullanarak ya
ynlad mesajlar tam olarak ifade etmek zor. Sadece kabaca bir fi
kir sahibi olmaya alalm isterseniz.

6. imdi tekrar elimize ine batmas rneini ele alalm. Bu du


rumda fiziksel-kimyasal bir sre olarak enformasyon ileyerek dav
rana neden olan ama fenomenal dnyann fenomenal zelliklerin
den bamsz ileyen beynimin dilsel nral yaplarnn kendi nro
enformatik durumlaryla ilgili olarak toplumsal sinyal kodunu (dili)
kullanarak yaynlad sebep-gereke veren aklama kabaca yle
yorumlanabilir.

Aklama 2. "Elime ine batmas nesnel olay (yani aralarnda be


nim de olduum her "normal" insann sinir sisteminde belli bir
uyarya neden olabilecek fiziksel bir olay) benim elimde znel
(yani sadece benim sinir sistemimi uyarabilecek) bir ac hissi
oluturdu (yani beynimin bedensel elimi haritalandran nral ya
plarnda belli rntde nral bir aktivasyon meydana geldi). Ras
yonel bir fail olarak (yani belli bir maksada ynelik olarak enfor
masyon ileyen nral bir sistem olarak) elimi ektim (sistem ola
rak "ben" elimin ekilmesine neden olan kaslara gerekli sinirsel
enformasyonlar yaynlad)."

te nral dzeyde beyin dilsel davran araclyla parantez iin


deki ifadelerle yorumlanabilecek bir enformasyon yaynlyor, dier
beyinler de nral dzeyde bu enformasyonu alp kendi sistemleri
iinde kullanyor aslnda. Ama bu enformasyon fenomenal dnya
mzda naif gereki ontoloji erevesinde Aklama ] 'deki anlam
n kazanyor. Bylece yanl anladmz insani dnya doru al
yor. (Bu tercmede en problematik taraf rasyonel fail meselesi; bu
nu sonraki blmlerde ele alacam.)

7. imdilik en azndan unu anlamaya balyoruz: znelci terimle


rin gndelik yaamda anlama eiliminde olduumuzdan ok farkl
bir natralist anlam var; ya da en azndan byle gl bir olaslk
1 88 BEYNN GLGELER

sz konusu. Kukusuz yukarda verdiim teorik aklama ilk bak


ta grnen btn problemleri zmesine ya da zebileceini vaat
etmesine ramen hala allm naif gereki dnce tarzna sahip
okuru ikna edememi olabilir. Ama en azndan nrobiyoloji bilenle
rin ikna olmasalar da ilgi duymaya baladm sanyorum.
Ulatmz bu sonu her eyden nce epifenomenalizm doruy
sa dorudur. Oysa biz epifenomenalizmin doru olduunu henz ye
terince delillendiremedik. Bunu, izleyen blmde gerekletirmeye
alacam.
10

ZNELLiK 111

EP FENOMENALIZM

1. Giri

1. Geen blmde, ulamaya altmz sonucun (yani sebep-ge


reke veren aklamalarn natralist yorumunun beynin nroenfor
matik durumlaryla alakal olduu tezinin) doru olmas iin nce
likle epifenomenalizmin doru olmas gerektiini dnmtk.
Demek ki bu blmde bu tipteki aklamalarn natralist yorumunu
artk pheye yer vermeyecek ekilde ortaya koyarken bir tr epife
nomenalizmin doru olduunu da gstermeye alacam. Bunu da
iki aamada gerekletirmek istiyorum. lk aamada baz temel n
ropsikiyatrik durumlarn epifenomenalizmi gl bir ekilde des
teklediini gstereceim. kinci olarak da bu blmde etkileimci
ikicilikle, yani fenomenal yaantlarla beynin nral-fiziksel, dolay
syla nrofonksiyonel (nroenformatik) durumlarnn etkiletii te
ziyle tartacam. Bununla birlikte savunduum tipte bir epifeno
menalizmle elimeyen bir tr zdelik tezinin (ontolojik nro/fe
nomenal zdelik tezinin) doru olabileceini de kabul ediyorum.
Zihin felsefesini bilenler bir tr epifenomenalizmle bir tr zdelik
tezini birlikte savunmann eliik olduunu dnebilirler. Bu tar
tmay on birinci blmde stleneceim.
O halde nce burada savunduum ve epistemik epifenomenalizm
adn verdiim epifenomenalizmin tipinin ne olduunu anlataym.
1 90 BEYNN GLGELER

2. Epistemik epifenomenalizm. Temel varsaymmza gre beynin


baz nral faaliyetleri fenomenal bir dnyann olumasna neden
olur. Bu fenomenal dnyann fiziksel bilimlerin sorunsalnda sz ko
nusu nral faaliyetler olarak betimlenmesi mmkn m? Byle bir
betimleme "su H20 dur" gibi bir zdelik durumudur. Fakat bu fi
ziksel (nral) betimleme, on birinci blmde gstereceim gibi sz
konusu zdeliin fenomenal zelliklerini ifade edemeyecektir. Ya
ni fenomenal durumlarn fiziksel (nral) betimlemesi geriye ka
nlmaz olarak "epistemik bir artk" brakacaktr. Bu fenomenal zel
likler (epistemik artk), fiziksel (nral) betimlemede yer almadn
dan ve bu durumda bilefiziksel hareket olarak davrann aklama
s tam olduundan epifenomenaldir. Bu duruma epistemik epifeno
menalizm diyorum. Epistemik epifenomenalizm, doada bir zellik
ikilii olduunu kabul etmesine ramen fiziksel deilse bile ontolo
jik bir zdelik teziyle badaabilir (bkz. On birinci blm).
Burada bir noktann altn izmek istiyorum. ncelikle "fiziksel"
kelimesini maddi, nesnel vs. gibi naif ontolojik bir anlamda kullan
myorum. Benim kullandm anlamda fiziksel, fizik biliminin teo
rik sorunsalnda ele alnabilir olan demek. Fenomenal zellikler fi
ziksel deildir derken, fizik biliminin teorik sorunsalndafenomenal
zellikler olarak ifade edilemezler demek istiyorum; baka ekilde
ifade edilebilirler. Evrenin btn zelliklerinin ne kadar temel ve
kapsayc olursa olsun bir tek bilimin sorunsalnda ele alnabilece
ini gsteren hibir delile sahip deiliz. Demek ki ontolojik bir iki
likten ziyade ncelikle epistemik bir ikilikten sz ediyorum. kinci
planda bir zellik ikilii sz konusu: Fizik-kimya bilimi tarafndan
ele alnabilir zellikler ve fizik-kimya bilimi tarafndan ele alnamaz
olanlar.

il. Epifenomenalizm ve nropsikiyatri

1 . Epifenomenalizmi desteklemek iin nce hem nrologlar hem


de psikiyatrlar tarafndan ok iyi bilinen baz nrobiyolojik durum
lar hatrlatmak istiyorum.
a. Foka! epileptik nbetler. Bu gibi durumlarda beyinde eitli
nedenlere bal olarak dakikalardan gnlere kadar uzayan anormal
ZNELLK 1 1 1 : EPFENOMENALZM
191

bir nral elektrik faaliyet meydana gelir; ama tm beyne yaylp b


yk nbet halini almaz. Bu nbetler srasnda esel (koku, ses, k)
veya kompleks (halsinasyon vs.) tarzda stelik hem znel (orga
nizmayla ilgili) hem nesnel (d dnyayla ilgili) fenomenal yaant
lar oluabilir.
b. Penfield deneyleri. Lokal anestezi altnda beynin eitli bl
gelerinin elektriksel olarak uyarlmas benzer znel ve nesnel feno
menal yaantlara neden olur. (Penfield deneylerini ileriki blm
lerde tekrar deerlendireceim.)
c. Psiko-aktif molekller. eitli molekllerle beyinde zellikle
sinaptik blgelerdeki kimyasal olaylarn maniplasyonu eitli z
nel ve nesnel fenomenal yaantlarn ortaya kmasna neden olur.
Mesela bamllar tarafndan yaygn olarak kullanlan baz mole
kller znel ve nesnel (d dnyaya ait gibi yaantlanan) fenomenal
deneyimler, yani halsinasyonlar oluturabilecei gibi, izofrenide
ortaya kan halsinasyonlar da eitli molekllerle engellenebilir.
Sinaptik kimyasal modlasyon yoluyla insanda kayg oluturulabi
lecei gibi, baz durumlarda kayg engellenebilir de. Baz molekl
lerle depresyon oluturulabilir. Dnyada en yaygn olarak kullanlan
psiko-aktif molekller antidepresanlardr. Bu tr molekllerle in
sanlarn sadece alglarn deil duygu, dnce, inan, arzu gibi y
nelmiliklerini ve davranlarn da deitirmek mmkndr. Bir ba
kma tm psikiyatri pratii beynin nral faaliyetlerinin maniplas
yonu zerinden insan fenomenal dnyasnn deitirilmesi esasna
dayanr. Aslnda psikoterapi veya psikanaliz srasnda yaplan da
bundan ok farkl bir ey deildir: beynin nralfaaliyetlerini etkile
meden fenomenal dnyay deitirmek mmkn deildir. 1
d. Beynin eitli hastalklar (enfeksiyonlar, tmrler, dejeneras
yonlar vs.) hastann fenomenal dnyasnda eitli deiikliklere ne
den olur.

2. Bu tr nropsikiyatrik durumlann en iyi aklamas temel varsa


ymmzla verilebilir: Beynin baz nral faaliyetleri fenomenal dn-

1 . u kaynaklara baklabilir: Kandel (2005a, b ve c), Grawe (2007).


1 92 BEYNN GLGELER

yay oluturur (veya bu faaliyetler ontolojik olarak fenomenal dn


ya ile zdetir).
Yukarda saydm nropsikiyatrik durumlarn aklamasnn et
kileimci ikicilik tarafndan kolaylkla verilebileceini sanmyorum.
Mesela antidepresan kullanm organizmann tm fenomenal dn
yasn (duygulann, dncelerini, kendini ve dnyay deerlendir
mesini vs.) radikal bir biimde deitirir. Nral faaliyetlerdeki dei
iklik global olduuna, davrantaki szel ve szel olmayan tm de
iiklikleri akladna gre (aklama tam olduuna gre) hangi
fenomenal durum (duygular m, dnceler mi) beynin nral faali
yetlerini etkiliyor olabilir?
Ama sezgiyle yetinmeyelim. Bu gibi nropsikiyatrik durumlarn
etkileimci ikicilii dta braktn gstermek iin Jaegwon Kim 'in
"dta brakma" argmanna bavurulabilir (2006 ve 1 998). Aslnda
ben bu argman baz bakmlardan yeterli bulmuyorum. Bu neden
le aada argmann hafife deitirilmi bir varyantn vereceim.
Kim'den hareket eden basit ama vurucu argman fiziksel dnya
nn nedensel olarak kapallyla ilgili: Kuantum mekanii dzeyin
de de geerli olan enerjinin ve momentumun korunumu yasalar (ter
modinamiin birinci ve Newton'n ikinci yasalan) gerei fiziksel
dnya nedensel olarak kapaldr. Yani fiziksel olmayan bir eyin fi
ziksel nedensellik zincirini bozmas iin bu yasalarn inenmesi, bu
doa yasalarnn doru olmamas gerekir. Demek ki fenomenal zel
likler ancak fizikselse evrendeki nedensel srece girebilir. Ama bu
durumda fenomenal olan kalitatif fenomenal zellikleriyle fiziksel
olmaldr. Bu koulda da etkileimci ikicilik tezi der. nk bu
koulda artk ontolojik bir ikilik sz konusu deildir.
Kim argman basite yle. Diyelim/fenomenal bir olay olsun.
imdifnin n gibi bir fiziksel olaya (mesela beyindeki belli bir nral
aktivasyona) neden olduunu varsayalm. Ama korunum yasalar
nedeniyle fiziin nedensel kapall prensibi gerei n 'nin n* gibi fi
ziksel bir nedeni olmaldr (diyelim n* derken beyindeki daha nce
ki bir nral faaliyetten sz ediyoruz). Bu durumda ya /, n* fiziksel
olayyla zde olmaldr (j=n*) ya da/epifenomenal olmaldr. Ama
hem ontolojik zdelik durumunda hem de epifenomenal durumda
etkileimci ikicilik der. Bir an iin olayn daha karmak olduu-
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM 1 93

nu varsayalm. Diyelim ki ele aldmz olayda bir st-belirlenim


sz konusu; yani n ' ye ne sadecefne de sadece n* neden oluyor. Bu
durumda n 'nin nedenininf+n* olduunu varsayyoruz. Ama eer sa
dece n* nral olay n ' nin nedeni olmasayd ve n'nin meydana gel
mesi iinfde gerekli olsayd bile (yani n'nin nedenif+n* olsayd) ko
runum yasalar gene inenirdi. nk n ' nin nedenlerinden biri ge
ne fiziksel olmayan folurdu. Demek kifizik (korunum yasalar) do
ruysa etkileimci ikicilik doru olamaz. Demek ki yukardaki n
ropsikiyatrik durumlarn aklamas sadece epifenomenalizm tara
fndan verilebilir.
Bu argmanda zdelik durumunu <fan* durumunu) dta brak
madm dnlebilir. zleyen blmde zdelik durumunun da
<J=n* durumunun da) epifenomenalizmin bir tr (epistemik epife
nomenalizm) olduunu daha iyi aklayabileceimi dnyorum.
Yukardaki nropsikiyatrik durumlarn etkileimci ikicilikle de
il epifenomenalizmle aklanabiliyor olmas epifenomenalizmi
ciddi ekilde destekler.

3. imdi epifenomenalizmi daha gl bir ekilde destekleyen ago


nozi, afazi gibi daha spesifik durumlardan sz edeceiz
a. Agnozi/er grsel, iitsel, duyumsal vs. modalitelerin salam ol
masna ramen bu modalitelerdeki nesne tanmann bozulduu du
rumlardr. Bu durumu anlamak iin beynin enformasyon ileme s
relerinin genelde "aadan yukar" bir yol izlediini anlamamz
lazm. Yani d ya da i bir uyaranla beyinde, beynin birincil duyu
sal alanlarnda balayan nral faaliyet giderek daha ileri nral faali
yetlere doru yayldka enformasyon daha spesifik ekillerde ile
nir. Ama beynin genel eilimi "aadan yukar" olmakla birlikte
st enformasyon ileme sreleri kendisine girdi salayan alt sre
leri de feed-back mekanizmalaryla dzeltir ("yukardan aa" me
kanizmalar). Pek ok illzyonun nedeni budur.
Beynin deiik modalitelerdeki tanma fonksiyonu da uyarann
ilk ulat duyusal alanda deil, genellikle st seviyelerde meyda
na gelir. Eer bu seviyelerde bozukluk varsa hastann gndelik ya
amnda tanma iin gerekli ve yeterli olduunu dndmz fe
nomenal yaants olmasna ramen tanma fonksiyonu gerekle-
1 94 BEYNN GLGELER

mez. Mesela astreogonozisi olan hasta gzleri kapalyken eline ko


nan cismi tpk bizim gibi hissetmesine, duyusal zelliklerini tarif et
mesine ramen tanyamaz.
Agnozi vakalarnn en ilginlerinden biri aprozopagnozidir. Gn
delik yaamda yzleri ya da cisimleri "fenomenal olarak" grd
mz iin tandmz sanrz. Yani tanma fonksiyonunun ve ba
lantl davrann meydana gelmesi iin grsel fenomenal yaantnn
varl yeterli gibi grnr bize. Oysa bu byk bir illzyondan ba
ka bir ey deildir. nk sz konusu durumdaki hastalar yzleri ve
baz durumlarda cisimleri grmelerine ramen tanyamaz ve ilikili
davran gerekletiremez. Hasta kr deildir; gndelik yaamda
tanma iin gerekli ve yeterli olduunu dndmz grsel feno
menal yaantlara sahip olmadn dnmek iin herhangi bir n
rolojik neden yoktur. O halde bu artc durumun nasl meydana
geldiine bakalm (Damasio ve di. 2000 ) .
Tipik grsel agnozi vakalar grdkleri eyi szel olarak tarif ede
bilirler. Grdkleri cismin resmini izebilir, kopya edebilir, cismi
fotorafyla eleyebilirler vs. Bu durumu grsellikle ilgili fenomenal
yaantda bir bozukluk olmad eklinde yorumlayabiliriz. Ama bu
hastalar grdkleri cismi tanyamazlar. Prozopagnozi (yz tanya
mama) grsel agnozinin bir trdr ve ender olarak saf ve tipik
formlarda grlr. Bu vakalar daha nce bildikleri yzleri tanyamaz
ve yeni yzleri renemezler; evrelerindekileri genellikle seslerin
den tanrlar. Bu tr vakalarn ou sadece yzleri deil, karmak fi
grleri de tanyamaz; mesela ku trlerini birbirinden ayrt edemez.
Bununla birlikte yzlerin yz, kularn ku olduunu tanrlar. Yani
objenin ait olduu grubu ayrt edebilmelerine ramen spesifik ola
rak yzleri (veya kular, otomobilleri vs) tanyamazlar; mesela ba
ka aralar iinde kendi aralarn ayrt edemezler. Bununla birlikte
hastalk zellikle yzlerle ilgilidir ve hasta kendi yzn bile tan
yamaz. Hastaln grsel uyaranlarn "kontekstel mltimodal" ha
fzay harekete geirememesine bal olduu dnlmektedir; ya
ni grsel uyaranlar belli bir hafza sistemini tetikleyemiyordur. Bu
nunla birlikte hasta evresindekileri seslerinden tanyabildiine g
re, ilgili mltimodal hafza sisteminde de bir bozukluk yoktur. Bu
durum bir "diskoneksiyon" (iki sistem arasndaki nral balantnn
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM
1 95

kopmas) sendromunu dndrr. in ilgin taraflarndan biri de


bilisel olarak yzleri tanyamayan hastalardan bazlarnn tandk
lar yzlere, baz zel yntemlerle saptanan belli bir duygusal yant
verdiklerinin gzlenmesidir. Ama hasta bu duygusal yantlarndan
da habersizdir. Bir baka deyile belli bir enformasyon ileme sre
cinde (diyelim bilisel tanmada) bozukluk varken, normalde onun
la entegre alan bir baka (duygusal) sistemde bozukluk yoktur;
yani sistemler birbirinden ayrmtr (yark uzay dnce deneyini
hatrlaynz). Beyin dezentegre bir ekilde almaktadr.
Hastaln, beyin anatomisini ayrntl olarak bilmeyi gerektiren
nropatogenezinden sz etmeyeceim. Hastalk beynin baz yukar
enformasyon ileme srelerinin, ounlukla beyin-damar hastalk
larna bal olarak haraplanmasyla meydana gelir. Hastann feno
menal olarak grmesine ramen tanma fonksiyonunu gerekleti
rememesi fenomenal yaantlarn bir epifenomen olduunu kuvvet
le telkin eder. Bir baka deyile etkin sre fenomenal deil nral
dir.
Bununla birlikte hastann fenomenal gerekliinde bir eylerin
(tanmann) eksik olduu sylenebilir. Ama bu durum da beyindeki
baz fonksiyonlar yerine getiren nral yaplarn haraplanmasna
baldr. Yani klinik tablonun fenomenal boyutunun tamam temel
varsaymmzla aklanabilir.
Bu koullarn epifenomenalizmi, yani fenomenal yaantlarn be
yin fonksiyonlar zerinde hibir etkisinin olmadn gl bir bi
imde desteklediini dnebiliriz.

b. Anton sendromu ve "kr gr" . Nrolojinin en ilgin send


romlarndan biri olan Anton sendromunda grsel korteksi haraplan
m olmasna, yani hastann grmesine imkan olmamasna ramen
hasta srarla grdn iddia eder. Pek ok klinik durumda krlk
ve krln inkan geicidir. "Kr gr" vakalar ise tam tersine gr
sel kortekslerindeki harabiyete bal olarak belli bir grme alan bl
gelerinin kr olduunu sylemelerine karlk, belli grme testlerin
de yant vermeye zorlandklarnda, zellikle hareketli uyaranlarla il
gili olarak ans dzeyini aacak ekilde doru yant verirler. Sen
dromlarn iyi nroloji bilgisi gerektiren muhtemel patogenezine gir-
1 96 BEYNN GLGELER

memekle birlikte bu gibi durumlarn epifenomenalizmle badat


n belirtmekle yetineceim. Kr gr durumlar beynin enformas
yon ilemesinde ve ifa sistemiyle yant davran oluturmasnda fe
nomenal gerekliin gerekli olmadn, Anton sendromu ise beynin
ifa-dil sistemlerinin fenomenal gereklikten habersiz altn tel
kin ediyor. (Bu sistemleri aada ele alacaz.)
c. Sol yar uzaysal ihmal, snmlenme ve doldurma fenomenle
ri.2 Dikkat mekanizmasnn nrofonksiyonel (enformatik) organi
zasyonu hayli kark olmakla birlikte buradaki felsefi hedeflerimiz
bakmndan sz konusu edeceimiz vakalarn ounda sa pariyetal
Iobla ilgili eitli patolojik durumlarn sz konusu olduunu syle
memiz yeterli. Yakalar kar tarafa (sol) ait grsel alanda yer alan
nesne ve olaylara kar dikkatsizlik gsterirler. Bir baka deyile bu
hastalarn fenomenal dnyalarnda sol uzay alan geni lde ek
siklidir. Bununla birlikte bu alandaki olaylar hakknda enformasyon
alp "semantik" dzeye kadar ilem yaptklarn gsteren snmlen
me (extinction) ve doldurma (priming) belirtileri gsterirler. Bu ko
nuyla ilgili ayrntl deneysel almalar tantmak uzun srecei iin
basit rneklerle anlatmaya alacam.
Snmlenme fenomeni klinikte yle muayene edilir: Hekim,
hastann karsnda kollarn yana ap iki farkl cisim, mesela sol
eliyle bir atal, sa eliyle de madeni bir para gsterir. Bu durumda
hasta her iki cismi de grdn bildirir ve tanr. kinci aamada he
kim her iki eliyle ayn kategoriden iki cismi, mesela sa ve sol eliy
le iki madeni para gsterir. Bu durumda hasta sadece sa eldeki pa
ray grdn bildirir. Snmlenme dediimiz klinik olay budur.
lk durumda (iki farkl cismin gsterildii durumda) beynin dikkat
mekanizmalar muhtemelen semantik deeri farkl olan cisimleri fe
nomenal yaant seviyeye karacak ekilde nral aktivasyona ne
den olmaktadr. kinci durumda yeni bir uyaran sz konusu deildir;
muhtemelen dikkat mekanizmalar bu tipte nral aktivasyona neden
olmamaktadr. Bu durumda dikkat sadece sa eldeki cisme ynelir;
bu durumu hastada sol uzaysal fenomenal yaantnn olumad

2. Bunlarla ilgili daha ayrntl bilgi iin bkz. Rafa) ve Robertson ( 1 995), Vol
pe ve di. (2000) , Tipper ve Driver (2000) , Kurt (2008).
ZNELLK 111 : EPFENOMENALZM 197

eklinde yorumlayabiliriz.
Eer bu yorum doruysa hastann beyninin bilinsiz (muhteme
len fenomenal dzeye ulamayan) bir tanma fonksiyonuna sahip ol
duu da gsterilebilir. Bu deney koulunda hastaya ayn semantik
kategoriden ama farkl fiziksel zellikleri olan iki cisim gsterilir.
Diyelim hekim hastaya sol eliyle plastik, sa eliyle madeni bir atal
gsterir. Bu durumda hasta sadece sa eldeki madeni atal grd
n bildirir. Bu deneyler hastann semantik tanma dzeyine kadar
bilinsiz enformasyon ilemi yaptn, ancak semantik deeri fark
l cisimler gsterildiinde her iki tarafa da dikkat yneltip muhte
melen fenomenal dnyaya karacak ekilde nral faaliyet yapt
na iaret ediyor olabilir. Bu olay ayn tip hastalarda gzlenen "dol
durma" ya da "hazrlama" olayyla birlikte ele alalm.
Sol grsel-uzaysal ihmal sendromu olan hastalara mesela birbi
riyle birok bakmdan zde, ancak birinin sol tarafnn yand iki
ev resmi gsterildiinde, hasta bunlarn birbirinin ayn olduunu
sylemesine ramen, hangisinde oturmay tercih edecei soruldu
unda yanmayan evi seer. Keza birbirinin birok bakmdan ayn,
ama birinin sol taraf yrtk iki kat para resmi gsterildiinde, has
ta bunlarn birbiriyle zde olduunu bildirmesine ramen yrtk ol
mayan para resmini seer. Bu durumu hastann fenomenal dnya
snda yer almayan enformasyon ileme srelerinin ksmen de olsa
izleyen davran etkiledii eklinde yorumlayabiliriz. Yani bu basit
deneyler bile beynin enformasyon ileme ve yant davran olutur
ma fonksiyonunu yerine getirirken fenomenal yaantlardan etkilen
mediini telkin etmektedir. Bir baka deyile bu gibi nrolojik olay
lar epifenomenalizmle elimemektedir. Buna karlk ayn olaylan
etkileimci ikicilikle badatrmak imkansz deilse de daha zor g
rnyor; etkileimci ikicilik baz ad hoc varsaymlara bavurmadan
bu gibi olaylarla badaamaz.
Beynin fenomenal yaantlardan bamsz bir ekilde enformas
yon ilediini ima eden pek ok durumdan sz edilebilir. Zaten bey
nin enformasyon ileme srelerinin nemli bir blmnn bilin
siz (rtk) olarak gerekletii, beyinde fenomenal kalite kazanma
yan pek ok enformatik srecin olduu gnmz nrobiyolojisinin
yaygn kabullerinden biridir. Bu durum epifenomenalizmle eli-
1 98 BEYNN GLGELER

mez. nk epifenomenalizm asndan davrann gereklemesi


iin nral faaliyet gerekli ve yeterlidir; fenomenal yaantlar baz n
ral olaylar sonucu meydana gelseler de davran dzeyinde etkisiz
dir. Ama ayn durumlar etkileimci ikicilikle badatrmak daha
problemli gibi durmaktadr.

d. Wernicke afazisi (Damasio ve Damasio 2000) . Gndelik ya


amda eer bildiimiz bir dilde ve konuda bir cmleyi duymusak,
bu durumun onu anlamamzn gerekli ve yeterli koulu olduunu d
nrz. Halbuki nrolojinin yaklak yz elli yldr bildii Wemic
ke afazisi durumun pek de byle olmadn, dille ilgili ses fenome
nal yaantlarmzn dilsel enformasyonlar anlamamzda bir rol oy
namadn gstermektedir. Yani iitmesinde hibir kusur olmayan
bir kii dilsel mesajlar anlamayabilir; hatta anlamadn bile anla
mayabilir, dolaysyla da uygun dilsel davran yantn oluturamaz.
Beynin genellikle sol yarkresindeki bir haraplanmaya bal olarak
ortaya kan bu afazi nrofonksiyonel enformasyon ileme srele
rinde fenomenal yaantlarn rol olmadn gstermesi bakmn
dan epifenomenalizmi, fenomenal gerekliin olumasna nral faa
liyetlerin yol atn gstermesi bakmndan da temel varsaymm
z desteklemektedir.

e. Optik afazi (McCarthy ve Warington 1 990). Gndelik yaam


da bir cismi grdmz (fenomenal dnyamzda o eyle ilgili gr
sel fenomenal bir yaant olutuu) iin o cismin adn sylediimi
zi sanrz. Halbuki durumun byle olmadm gsteren ak bir kli
nik tablo var: optik afazi. Hasta kr olmad halde grd eyle
rin adn syleyemez, ama grd eyleri tanmaktadr. Mesela
hastaya bir eki gsterildiinde grdn pantomim yoluyla an
latabilir. Sendromun bir baka ilgin taraf, hastann gz ak ya da
kapal olsun ekice dokunduu, onu eline ald anda adn syleye
bilmesidir. Sendrom bir "diskoneksiyon" (nral balant kopmas)
sendromudur. Grsel dzeyde nesne tanma fonksiyonu bozulma
m olmasna ramen enformasyonlar dille ilgili alanlara tayan
nral yollar hasarldr. Hasta ekici eline aldnda enformasyon bir
baka (duyusal) modaliteden sinir sistemine giri yapar; bu sistemin
dille ilgili sistemlerle balants kopmadndan hasta cismin adn
ZNELLK 1 1 1 : EPFENOMENALZM
1 99

syleyebilir. Naif etkileimci ikicilik asndan aklamas olduka


zor olan bu sendrom da grsel fenomenal yaantlarn davran d
zeyinde fonksiyonel olamadna kuvvetle iaret eder.

4. Genel deerlendirme. Klinik nropsikiyatrinin ele ald pek ok


durumun, organizmann fenomenal gerekliini oluturan yaant
larn beynin nral faaliyetleri tarafndan oluturulduunu (veya on
tolojik olarak bunlarla zde olduunu) aka gsterdiini sanyo
rum. Buna karlk pek ok nropsikiyatrik durum organizmann fe
nomenal dnyasn oluturan yaantlarn beynin enformasyon ile
me ve yant davran oluturma biyofonksiyonunda rol almadn
telkin ediyor. Bu durum epifenomenalizmi belki kesin bir ekilde
desteklemiyorsa da bu ynde gl bir kanaat oluturmamza yol
aar. te yandan yukarda saydm klinik durumlarn etkileimci
ikilikilikle aklanmas belki imkansz deildir, ama olduka zor
grnmektedir.

111. Epifenomenalizmin felsefi eletirileri

1. Epifenomenalizmi eletirmek zere ileri srlm argmanlar


arasnda en nemli bulduklarm bizzat fenomenal dnya zerine dil
sel yarglarmzla ilgili. Sorunu iki dzeyde ele alabiliriz.
a. Fenomenal dnya davran dzeyinde etkili deilse nasl olu
yor da fenomenal ierii olan cmleler retebiliyoruz? Eer can ac
s fonksiyonel olarak etkili deilse nasl oluyor da "elim acyor" gi
bi bir cmle retebiliyorum?
Bu soruyu yantlamann ilk admn dokuzuncu blmde atmtk.
Beyin nral faaliyetleriyle yaynlad dilsel enformasyonlarda as
lnda fenomenal durumlardan sz etmiyor; dilsel kod sistemiyle ken
disinin nroenformatik bir durumu hakknda dilsel bir enformasyon
yaynlyor. Ama bu durum organizmamzn fenomenal dnyasnda
bildiimiz, tank olduumuz znel fenomenal ieriini kazanyor.
Kolayca aklanabilecek bir yanlsama bu. Sorunun ikinci dzeyini
aklamaksa ok daha zor.
b. Eer fenomenal yarglar epifenomenal ise nasl oluyor da fe
nomenal yarglar zerine meta-fenomenal yarglar gelitirebiliyo-
200 BEYNN GLGELER

ruz? Yani mesela dilsel davranlarmzla fenomenal dnyann epi


fenomenal olduu tezini ileri srebiliyoruz? Demek ki beynimiz n
ral aktivasyonlaryla enformasyon ilerken fenomenal dnyadan ha
berdar; bu durum da dilsel davranmz etkiliyor, diyebiliriz. zin
verirseniz bu g problemi zmeden nce bu tr eletirilerden ba
z rnekler vereyim.
Ele alacam ilk epifenomenalizm eletirisi (daha dorusu benim
epifenomenalizm eletirisi balamnda yorumladm) rnei Shoe
maker'n ( 1 975), Block ve Fodor'un ( l 972) fonksiyonel durumlara
denk den fenomenal durumlarn bulunmasnn bir zorunluluk ol
mad argmanna kar kan argman. Block ve Fodor'a gre
fonksiyonel durumlarn fenomenal-kalitatif durumlarla hibir zo
runlu ilikisi yoktur. Ned Block'un ( l 978) "mevcut olmayan qualia"
(absent Qualia argument) argmannda biraz daha gelitirdii bu te
zin en azndan bu kitapta ileri srdm biyofonksiyonalist anlay
la uyutuunu dnyorum.
Shoemaker fenomenal durumlarn (mesela elimdeki arnn)
fonksiyonel olduunu gstermek iin kalitatif (fenomenal) karakte
re sahip psikolojik durumlarn ie baksal bir farkndala (aware
ness) yol amasndan yani "kalitatif inanlardan" yola kyor. Elim
aryorsa elimin andna ilikin bir inan da gelitiririm; o halde
kalitatif (fenomenal) durumlar fonksiyoneldir. Bu k noktasn ile
ri srdm tez erevesinde aklamak kolay olduundan Shoe
maker'n argman zerinde fazla durmayacam. Aklamam y
le: Organizmann fenomenal gerekliinde kalitatif-fenomenal bir
yaant olarak yer alan durum (mesela ar) beynin nrofonksiyonel
bir durumunun oluturduu fenomenal bir durumdur. Bu nrofonk
siyonel durumla ilgili inan da bir baka nrofonksiyonel durumdur.
Bunlarn organizmann fenomenal dnyasnda fenomenal olarak
temsil ediliyor olmas, esas fonksiyonel srecin beynin nral faali
yetleri dzeyinde gerekletii tezini eletirmeye yol aamaz. O hal
de Shoemaker'n Block ve Fodor' a ynelik eletirisi epifenomena
list tezi, yani "fenomenal gereklikte yer alan durumlar bunlara yol
aan nral faaliyetleri, dolaysyla da davranlar etkilemez" tezini
zayflatmaz.
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM
201

2. zellikle zorlayc bulduum bir baka anti-epifenomenalist ar


gman var (Foster 199 1 , Rudd 2000) . Buna gre epifenomenalizm
tutarl bir ekilde savunulamaz, nk eer fenomenal durumlar epi
fenomenalizmin ileri srd gibi beynin nral durumlar zerinde
fonksiyonel ve nedensel (fiziksel) olarak etkisizse onlar hakknda ko
nuamamamz, daha da nemlisi onlar hakknda tezler (mesela epi
fenomenalizm) ileri sremememiz gerekirdi. Epifenomenalizm ile
ri srlebildiine gre doru olamaz. Bu ilgin argmana biraz da
ha yakndan bakalm.
Problem u: Eer epifenomenalizm doruysa beynimizin nral
aktivasyonlarnn haberdar olmad fenomenlerden fenomen ola
rak nasl sz edebiliyoruz? Dahas epifenomenalizmden nasl sz
edebiliyoruz? Yani esas sorun fenomenal yarglar ("urada u u ko
ordinatlarda yeil bir aa gryorum") dzeyinde deil; bu yarg
larn beyinin kendi nrofonksiyonel durumlar hakknda enformas
yonlar olduunu, ancak organizmann epifenomenal dnyasnda fe
nomenal ieriklerini kazandklarn syleyebiliyoruz. Esas sorun
meta-fenomenal yarglar, yani fenomenal yarglar zerine yarglar
("yeil bir fenomenal yaantdr" ve "fenomenal yaant olarak yeil
epifenomenaldir" eklinde yarglar) dzeyinde ortaya kyor. n
k bu yarglar sz konusu olduunda ve epifenomenalist tez de bir
dilsel davran olduuna gre, epifenomenalizm ileri srldnde
fenomenlerin dnyada belli bir enformatik (fonksiyonel) etkisi ol
maldr. Bu durumsa fenomenlerin fiziksel ve fonksiyonel olarak et
kili olmadn sylediine gre bizzat epifenomenalizmle eliir.
O halde epifenomenalizm doruysa ileri srlemez; ileri srlrse
doru olamaz. Bu yantlanmaya deer gzel bir argman. Beni epey
uratran bu problemi nasl zdm aada anlatacam.

v. NH- 73 beyin modeli ve Fantom fenomenler arg man

1 . Eletiriyi savuturmadan nce fevkalade vurucu olduunu kabul


etmeliyim. Gerekten de eer epifenomenalizm doruysa sylene
mez, syleniyorsa doru olamaz. Bu amazdan kurtulmak iin y
le bir strateji benimseyeceim.
202 BEYNN GLGELER

a. Epifenomenalizm doruysa sylenemez. Syleniyorsa doru


olamaz.
b. Epifenomenalizm dorudur (tez).
c. O halde epifenomenalizm sylenemez.
Bir yandan epifenomenalizmi savunurken ayn zamanda nasl
olup da bunun sylenemez bir tez olduunu savunuyorum? Bu ak
bir paradoks deil mi? lk bakta yle. Ama biraz dikkatli bakt
mzda paradoksun belli bir kar yolu olduunu seziyoruz. nk
bu akl yrtme sadece epifenomenalizmin sylenemeyeceini gs
teriyor, ileri srlen bir tezin epifenomenalist olarak anlalamaya
can deil.

2. Metaforik bir anlatmla yle ifade edilebilir: Aslnda beyin n


ral faaliyetleriyle dilsel davran olarak epifenomenalist bir tez ileri
srmyor, fenomenlerden sz etmiyor (epifenomenalizm doruysa
sylenemez); ama belli bir dilsel davran (beynin dilsel kodla ya
ynlad bir enformasyon) organizmann fenomenal dnyasnda
epifenomenalist bir ierik kazanyor. nerdiim zmn stratejisi
bu. Ama bu durumda "beyin nral faaliyetlerle dilsel davran ola
rak 'korkuyorum ' dilsel enformasyonunu yaynladnda aslnda
kendi nrofonksiyonel bir durumu hakknda enformasyon yaynl
yor, ama bu enformasyon fenomenal dnyada fenomenal bir yaan
tdan (korkudan) sz ediliyormu anlamn kazanyor" eklinde ver
diimiz aklama kadar kolay ifade edilebilir bir durumdan sz et
miyoruz. nk ilk durumda beynin kendi fenomenal dnyasnda
bildik fenomenal anlamn kazanan kendi nrofonksiyonel durumu
(amigdala ve baka !imbik alanlarn, hatta baz neo-kortikal yapla
rn nrofonksiyonel durumu) hakknda dilsel bir enformasyon ya
ynladn sylyoruz. Ama beyin nral faaliyetleriyle epifenome
nalist tezi ileri srerken fenomenal dnyamzda anladmz gibi fe
nomenal bir durum hakknda enformasyon yaynlamyorsa ne hak
knda enformasyon yaynlyor?
Metaforik bir anlatmla unu soruyorum: Beynin fenomen dedii
eyler ne ve niin bunlarn epifenomenal olduu sonucuna ulayor?
Bu eletiriyi savuturmak iin Nl N3 beyin modelini ve "fan
tom fenomenler argmann" gelitirdim.
ZNELLK 1 1 1 : EPFENOMENALZM
203

V. Monad i k-soli psist beyin : N 3 beyin modeli

l . Bu soyut model bugnk temel nrobiyoloji bilgilerimizle tama


men uyumludur. 3
Fiziksel-kimyasal mekanizmalarla alan bir nral sistem olarak
beyin biyofonksiyonalist adan organizmann enformasyon ileyen
ve yant davran oluturan organdr. Beyin her ne kadar klasik bil
gisayarlardan farkl olarak geni lde "nral a" modeline (Fyfe
2000) ve "poplasyon kodu"na (Pouget, Dayan, Zemel 2000) gre
alyorsa da nihai olarak Claude Shannon tarafndan gelitirilen
enformasyon teorisi bu alanda da geerlidir.4 O halde klasik olarak
beyin aadaki N l modelindeki gibi deerlendirilir.

Nl GRD BEYN IKTI

Son tahlilde doru olan bu klasik modelde beyin srekli olarak


d dnyayla iliki iinde grnr. Tam olarak byle mi acaba? n
ce emay daha iyi anlayalm. Burada "girdi" derken neyi kastedi
yoruz? Organizmann eitli duyu organlarn ve reseptrlerini, be
yin d organizma ve d dnya hakknda fiziksel-kimyasal lm
yaparak evresel sinir yollarndan beyne sinyaller yollayan fiziksel
lm aletleri olarak dnebiliriz. Bu durumda beynin girdileri bu
sinirsel sinyaller olacaktr.
Beynin "kt"s gene geni lde evresel sinir sistemi zerin
den zellikle eitli kaslara yollad bu tr sinyallerdir. Bu sinyal
ler de eitli kaslarn faaliyetini dzenleyerek dilsel ve dilsel olma
yan davranlara neden olur. Demek ki beynin hem girdileri hem k
tlar organizma kaynakl ve organizmaya dnktr. Bu modelde bi
le beyin ancak dolayl olarak beden d dnya ile ilikili olabilir.

3. Nrobiyoloji iin u kaynaklar temel alnabilir: Kandel, E. ve di. (2005.


20 1 2) , Gazzaniga (1995), Karaka ve di. (2008), Gazzaniga ve di. (2000) , Da
yan ve Abbott (200 1 ), Mesulam ve di. (2000) , Panksepp (1998), Panksepp ve
di. (20 1 2) .
4. Bkz. Borst v e Theunissen ( 1 999) , Pfa ff (2006), Wong, Mendis v e Bouzer
dum (haz. 2010); ayrca bkz. Ek 6.
204 BEYNN GLGELER

Beyinle ilgili klasik kavray budur. Ama bu basit kavray be


yinde geen enformasyon ileme ve yant davran oluturma biyo
fonksiyonunun nasl gerekletiini ifade etmez. Demek ki biraz da
ha aynntlandnlm yle bir model nerebiliriz.

N2 BEYN
(Nroenfonnatik Temsil Sistemi - fa Sistemi - Davrann Temsili)
/ \
evresel sinir yollaryla evresel sinir yollaryla
gelen sinyaller giden sinyaller
Honnonlar Honnonlar
\
Duyu organlan Dz ve izgili kaslar
Reseptrler
/ \
Organizma Davran
/ \
ORGANZMAYI DA EREN FZKSEL DI DNYA

Bu model beynin monadik-solipsist bir sistem olarak anlalma


sna daha elverili. nk beynin girdileri, beyin iinde nce beynin
evrimsel yaplanmasndan kaynaklanan nral alarla kendi iindeki
nral atelemelerden oluan kendi diline evriliyor. Yani beyin ken
disine ulaan sinyallerden nce nral olarak gerekletirilen ve dn
ya hakknda enformasyonlardan oluan temsili bir dnya modeli ku
ruyor. Bu temsili dnya modeli organizmann kendisini de ieriyor.
Daha sonra greceimiz ifa sistemi (executive function) bu temsili
nral dnya zerinden dorudan yant davran deil, bu davrann
temsili bir modelini oluturuyor. Bu davran temsil eden nral mo
del, motor ktlarla kaslara bal olduundan dardan gzlenen
davran ortaya kyor. Demek ki bu nral sistem (beyin) ancak
ikinci elden beden de dahil beyin d dnyayla ilikili. Kendi i i
leyii bakmndan monadik-solipsistik. Ne demek istiyorum?
Satran oynadmz bilgisayarn i sistemini dnelim. Bu i
sistemde, ekrandaki satran tahtasndaki (bilgisayarn "yaam dn-
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM 205

yasndaki") kendi oynad talarn (organizmasnn), rakip oyun


cunun oynad talarn (dier organizmann) ve bo karelerin (bo
uzayn) dalm kendi i sisteminin diliyle O ve 1 'lerle, donanmsal
adan bakarsak ak kapal "anahtar"larla (switch) enformatik ola
rak temsil edilmektedir. Yani satran oynayan bilgisayarn i siste
mi "yaam dnyasn" kendi organizmasn da ierecek ekilde ak
ve kapal devrelerden (teknik terimle "anahtarlar"dan) oluan kendi
i diline tercme ederek temsil eder. Bilgisayar kendi i diline evir
dii bu temsili yaam dnyas zerinde programna gre alan "ifa
sistemiyle" (merkezi ilemci nite, Central Processing Unit, CPU)
hamlesinin kendi i diliyle modelini oluturur. Demek ki bilgisaya
rn kendi davran da kendi i dilinde temsil edilmektedir. Bu mo
del ancak ikinci elden bir temsille bizim gzlediimiz satran tahta
sndaki hamle halini alr. Yani bilgisayar kendi i dilinde d dnya
hakknda enformasyonlardan oluan temsili bir dnya zerinde en
formasyon ileyip yant davran olutururken, bu davran temsil
edilen dnyada (satran tahtasnda) ikinci elden bir referans kazanr.
Sistem kendi iinde monadik-solipsistiktir.
Bu durumda beyni kendi ileyii ve d dnyayla ilikisi bak
mndan aadaki solipsist modele gre ele alyorum.

N3 MONADK-SOLPS ST BEYN MODEL

Beyin Organizmay da ieren


d dnya

Nroenfor- fa sistemi Davran Organizmay da ieren


++ - Davran
malik Temsili modeli d dnyada deiiklik
Dnya
1
L--- --
Nral temsil etme sreci --
evresel
----+ sinir sistemi
Duyu organlan vs.
reseptrler

Modelin anatomik ayrntlarna girmiyorum. N3 Beyin modelinin


esas, beynin d dnyaya referanstan geni lde soyutlanarak
kendi iinde kapal bir sistem olarak dnlebilmesidir. N3 mode
linde "fa sistemini" belli bir maksad gerekletirmek zere orga
nizmann yant davrannn modelini oluturan sistem olarak d-
206 BEYNN GLGELER

ndm (Anatomik olarak bilhassa prefrontal korteks. Ama bu mo


delde ifa sistemi sadece prefrontal korteksle snrl deildir). Bu sis
tem bilgisayarn Merkezi lemci nitesine (CPU) benzetilerek kav
ranmaya balanabilir. "Nroenformatik Temsili Dnya" derken, "ifa
sistemi'nin organizmann yant davran modelini olutururken do
rudan fiziksel d dnya deil beyinde, organizmada dahil d dn
yann, d dnya hakknda enformatik sonulardan oluan bir tem
sili modeli zerinde altn anlatmak istiyorum (anatomik olarak
bilhassa oksipital, pariyetal ve temporal yaplarda gerekleen baz
nral faaliyetler). "Nroenformatik Temsil Etme Sreci" derken du
yu organlan ve reseptrlerden gelen sinyalleri beynin nral ateleme
diline evirerek ve bir tr bilgiilem yapmak suretiyle ulalan en
formatik sonulardan oluan Nroenformatik Temsili Dnya'y ku
ran rtk sreci kastediyorum. Nroenformatik Temsili Dnya, "ifa
sistemi"nin oluturduu davran modelinden de sinyaller almakta
dr (mesela Motor korteks +- -? somatosensoryal korteks balant
sall). Aynca "ifa sistemi" yant davran olutururken sadece pa
sif olarak Nroenformatik Temsili Dnya zerinde almakla (i
lem yapmakla) kalmaz ayn zamanda "ilem hafzas" (working me
mory) sayesinde Nroenformatik Temsili Dnya'y davrann mak
sadna uygun olarak dzenler de. Bylece beyin geni lde kendi
iinde ileyen, kendine kapal bir sistem olarak dnlebilir.
Burada u soru gelebilir akla. N3 'e gre aslnda hepimiz geni l
de kendi dnyasna kapal, monadik-solipsist varlklar olduu
muza gre nasl oluyor da birbirimizle dilsel etkileim iinde byk
bir uygarlk, sosyal bir sistem kurabiliyoruz? Yant basit: nk her
birimizin beyninde dierleri de enformatik olarak temsil edilmi du
rumda ve biz aslnda bir dieriyle deil, bu dierinin beynimizdeki
nral dildeki enformatik temsiliyle iliki kuruyoruz. Ama bu durum
N l modeli erevesinde gerek dnyadaki ilikilerimizi oluturu
yor.

2. fa sistemi. Bu soyut model erevesinde "fa sistemi" organiz


mann davranyla yakndan ilgili, hatta motor ktlar sayesinde bu
davran dzenleyen sistem. Baz yazarlar bu sistemi bir atn sva
risine benzetir: Bu sistem beynin btn alt sistemlerini belli bir mak-
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM 207

sada ynelik olarak altrmaya seferber eder (Otero ve Barker


20 1 4). Ama bu metafor dier alt sistemlerin de kendi otonom ile
yii olduunu da vurgular. Davran bir fiziksel hareket olmasna
ramen onu dier fiziksel hareketlerden ayrt eden en nemli faktr
belli bir maksada ynelik olmasdr. Bir baka deyile davran fizik
kimya bilimi sorunsalnda fiziksel bir hareket olarak ele alnabilir.
Bu fiziksel hareket ancak ona biyofonksiyonalist adan yaklat
mzda maksada ynelik (fonksiyonel teleolojik) bir davran ola
rak deerlendirilebilir. Klasik olarak ifa sistemi anatomik olarak
beynin prefrontal korteksi erevesinde ele alnmasna5 ramen, bu
kitabn mtevaz nrobiyolojik hedefleri erevesinde baz evrimsel
ve fonksiyonel nedenlerle duygu-motivasyon sistemlerini (Ardila
2008) ve belli bir tip davrann (iradi davrann) gerekletirilme
sinin koulu olan dikkat sistemlerini de buna ilave ediyorum. Ayn
ca ben buradaki felsefi hedeflerimiz bakmndan zellikle otomatik
insan davranlaryla iradi (kontroll) davranlar ayrt ediyor, zel
likle bu ikincisi zerinde duruyorum. Konuma, okuma, yazma, ma
tematik hesap yapma, hatta dilsel operasyona dayanan dnmeyi de
(Coutlee ve Huettel 20 1 2) bu davranlar arasnda ele alyorum. So
nuncunun genellikle bildik davranlar iinde saylmadnn far
kndaym.
Biyolojik evrimin insandaki en son rnlerinden biri olan insan
prefrontal korteksi kiilik organizasyonuyla da psikiyatrik durum
larla da yakndan balantldr.6 Btn bunlar st ste koyduu
muzda (biraz speklatif bir dnceyle) beyinde "ben" diye bir ey
varsa onun nral ifa sistemi olduunu syleyebiliriz. Bu sistem hem
nroenformatik temsil sisteminden hem de duygu-motivasyon sis
temlerinden enformasyon alr.
Bununla birlikte sistemin pasif bir alc olduunu dnmemek
gerek. Tam tersine ifa sistemi "ilem hafzas" (working memory) ad
verilen fonksiyonla temsil sisteminde sadece maksada uygun nro
enfonnatik temsilleri aktive ederek ve on/ine tutarak kendi girdile-

5. Bkz. Miller ve Cohen (2001), Goldberg (200 1 ), Anderson, Jacobs ve An


derson (2008), Otero ve Barker (20 14).
6. Bkz. DeYoung (201 0), Reynolds ve Horton (20 1 4), Antshel, Hier ve Bark
ley (20 1 4), Geurts, Vries ve van der Berg (2014).
208 BEYNN GLGELER

rini de kontrol eder. Maksada uygun enformatik malzemenin nasl


seilecei olduka g bir enformatik problem olmakla birlikte ba
z zmleri bilinmektedir (Lavrenko 1998). Demek ki beynin ak
tel Nroenformatik Temsili Dnya's geni lde ifa sistemi tara
fndan belirlenir. Yani d dnyann beyindeki nroenformatik tem
sili ok byk eitlilikler kazanabilecekken bunu belli bir maksada
ynelik davrana gre dizayn etmek ifa sistemi tarafndan gerek
letirilir. Bu nedenle fenomenal yaantlarn zellikle ilem hafza
syla aktive edilen nral olaylarla (Nroenformatik Temsili Dn
ya'yla) ilgili olmas ok kuvvetle muhtemeldir.
Karar alma, duygularn kontrol, kendini-dzenleme, problem
zme, dnme ve maksada ynelik davrann planlanmasnda i
lev gren ifa sistemi motor blgelerle yakn bir anatomik iliki iin
dedir ve bu yolla d gzlemcinin gzledii davrana neden olur
(N 1 ). Buna karlk beyin, bir yandan d gzlemci gibi davran
gzleyerek, dier yandan bedenden gelen enformasyonlara dayana
rak, ama esasta motor ktlarn somato-sensoryal kortekse doru
dan nral ba nedeniyle davran da kendi Nroenformatik Temsi
li Dnya'snda temsil eder (N3). Bylece beyin iinde halka kapanr.
Solipsist beyin kendi iine kapal bir sisternken organizmann yant
davran ortaya km olur:

N l - 7 N3

3. Dilsel iletiim ve dnme. nsan dili ve dilsel iletiimi gnmz


nrobiyolojisinin en scak alanlarndan biri. Ama buradaki amac
mz nrobiyolojiden ok felsefeyi ilgilendirdiinden konuyu "N 1
7 N3" forml balamnda ksaca ele alacam. phesiz insan dil
sel iletiimi sadece basit enformasyon alp vermek deil, metafor ve
ya eitli benzetmeler kurmak, yalan sylemek, espri yapmak, bir
metni ya da sylemi anlamak gibi pek ok sosyal ileve sahip bir
davran. Btn bu ilevlerin gereklemesi iin de beynin belli bir
karm (in/erence) yapmas gerekiyor ("Pencereyi aar msn" ye
rine "Oda ok scak oldu" dediimizde verdiimiz mesajn anlal
mas iin dinleyenin belli karm yapmas gerektiinde olduu gi
bi). Aynca beyin belli bir sylemi anlamak bakmndan tutarl (co-
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM 209

herent) bir enformatik btn oluturmak durumunda. Okur bu ili


kiyi satran oynayan bilgisayar asndan deerlendirebilir. Her bir
hamle ancak talarn btn tahtadaki dalm bakmndan enforma
tik ilev kazanr. Bu durumda tek bir dilsel enformasyon, ancak bel
li bir btnsel enformatik zemin ierisinde ilev kazanacaktr. te
ok ilgin bir evrimsel gemii olan dilsel ilevler (Lieberman 2000)
bu bakmdan geni lde ifa sisteminin (zellikle prefrontal kor
teksin) kontrolndedir.7
nsan dilsel davrannn da dier davranlar gibi N l f- 7 N3 for
mlyle dnlebilecei ak grnyor. Bir baka deyile bu dav
rann ortaya koyduu dilsel enformasyonlarn referans beynin
"Nroenformatik Temsili Dnyas"dr. N3 modeline gre dilsel dav
ranlar beynin nroenformatik temsili durumlar hakknda enfor
masyon verirken bu enformasyonlar d gzlemci tarafndan kendi
Nroenformatik Temsili Dnyas"na referansla, ama yanlsamal
olarak konuan da ieren d dnya hakknda enformasyonlar ola
rak deerlendirilecektir.
Dncenin fenomenal dnyamzda znel bir durum olarak ya
and doruysa da biz burada daha ok bu yaantya yol aan n
ral durumlara bakalm. Dnce gibi deiik alt tipleri olan karma
k bir fonksiyondan sz ettiimizde beynin ok yaygn alanlarnn
ie kartn unutmamalyz.8 Bununla birlikte beynin ifa sistemi
nin (zellikle prefrontal korteksin) deiik dnce tiplerinin ger
eklemesinde, mesela benzetmeler yapma, dnce aknn d
zenlilii, gelimi dnme tarzlar, atma zme, ilikisel dn
me, belli bir hedefi olmadan dnme gibi ilevlerde nemli bir ro
l olduu ak grnyor.

4. Monadik-solipsist fenomenal dnya. Bu kitapta fenomenal dn


yann beynin baz nral faaliyetleriyle bilmediimiz bir doa olay
sonunda ortaya kt varsaymndan hareket ettik. Nitekim bu ko
nudaki eski ve yeni ampirik-teorik almalar burada kabul ettiimiz

7. Bkz. McDonald (2008), MacWhinney ve Li (2008), Stemmer (2008), Per


fetti ve Frishkoff (2008), Tucke, Frishkoff ve Luu (2008).
8. Bkz. Oosterwijk ve di. (20 1 2), Hesslov (2012), Marupaka, Iyer ve Minai
(2012), Smallwood ve di. (20 1 3).
210 BEYNN GLGELER

varsaym erevesinde yorumlanmaya elverilidir.9 Demek ki klasik


(Husserlci) fenomenoloji gibi solipsist bir fenomenal dnyay kabul
etmemize ramen, bunu metodolojik deil gerek natrel bir olay
olarak ele alyoruz. Ama ondan farkl olarak transandantal bir zne
ya da bilin tarafndan kurulduunu deil, temel varsaymmz ge
rei bizzat beynin nral faaliyetleriyle olutuunu kabul ediyoruz.

Dikkat. Beynin ilevlerini dnerekfenomenal dnyaya bakt


mzdafenomenal yaantlarn beynin enformasyon ileme sreleri
nin (rtk bilgiilem srelerinin) deil, bunlarn sonunda ortaya
kan enformatik sonularn, yani Nroenformatik Temsili Dnya'nn
fenomenal temsili olduunu gryoruz. Durumu anlamak iin bir
kez daha hisseden protez eli hatrlayalm. Hissedenprotez el taklan
kii bir eye dokunduunda protez elindeki dokunma hissi aniden
olumamtr elbette. nce dokunan elin beyne yollad sinyaller
beyin tarafndan enformatik olarak ilenmi, uzayn belli bir nokta
sna aritmetik olarak /oka/ize edilmi ve uyarann tipi dier uyaran
lardan ayrt edilmitir. Ancak bu enformasyon ileme sreci gerek
letikten ve nroenformatik bir sonuca ulatktan sonra kii protez
elinde dokunma hissini yaayabilir. urada krmz bir domates gr
dmde de benzer bir sre gerekleir. Ancak beynim domatesle
ilgili enformasyonlar ileyip enformatik sonuca ulatktan sonrafe
nomenal dnyamda krmzfenomenal yaants oluabilir.

Alg iin durum byle. Ya fenomenal gerekliimin dier bir bi


leeni, dilsel dnce iin nasl? Ne de olsa fenomenal dnyamda
dilsel dncemin nasl olutuunu izleyebiliyorum. O halde bey
nim dilsel operasyon yaparken enformasyon ileme srecinin so
nulann deil de fenomenal dnyamda bizzat bu enformasyon ile
me (hesaplama) srecini yaantlyor olamaz mym? Varsayalm fe
nomenal dnyamzda kendi i sesimiz yok ve dilsel operasyonla ye
ni dilsel enformasyonlara ulamak iin mmldanyoruz. Yani eski ba
z davranlann dnd gibi dilsel dnceyi bir davran gibi
ele alalm nce. Mmldanarak dnmenin yle bir avantaj olurdu;

9. Bkz. Dehaene ve Naccacche (200 1 ), Fingelkurts ve Neves (201 2).


ZNELLK 1 1 1 : EPFENOMENALZM
211

dilsel enformasyon ileme srelerim sonunda ulatm sonu en


formasyonlar mrldandm cmleler halinde sinir sistemimde ye
niden girdi olarak deerlendirilir ve tekrar ilenerek daha olgun so
nulara ulardm. Kitap yazarken ya da ekiller izip dnrken de
yaptmz bu olsa gerek. Demek ki fenomenal dnyamzda muhte
melen evrimsel srete motor "kt" olarak ketlenen ve artk bir i
ses olarak takip ettiimiz dnce akmz bu "kt-girdi" srecin
den baka bir ey deil. Eer byleyse cmlelerle dnce ak
mzla ilgili fenomenal yaant da alg olay gibi enformasyon ileme
srelerinin sonularnn tekrar "girdi" oluturarak ardk olarak
birbirini izlemesinden oluuyor. Demek kifenomenal gerekliimiz
de beynimizin enformasyon ileme srelerinin sonularnn (ya da
en azndan baz sonularnn) oluturduu Nroenformatik Temsili
Dnya, "fenomenal dnya" olarak yer alyor sadece. in ilgin ta
raf biz yalnzca ama yanlzca bu enformatik sonular dile getirebi
liyoruz. Ama bu enformatik sonularfenomenal yaantlar eklinde
yer alyor fenomenal dnyamzda.

5. N l +- N3 beyin modeli ve sebep-gereke veren aklamalar.

Demek ki N3 Monadik-solipsist beyin modeli gz nne alndnda


beyin, d dnya ve organizmayla ilgili dilsel enformasyon yaynlar
ken aslnda sadece kendindeki bunlarla ilgili enformatik sonular
dan oluan Nroenformatik Temsili Dnya'ya refere edebilir. Tpk
svl bir termometrenin kendi i durumuna iaret ederken ona neden
olan d d dnya hakknda dolayl bilgi vermesinde olduu gibi.
O halde "kpein beni srmasndan korktuum iin kayorum"
gibi bir aklama yaynlayan beyin kendi Nroenformatik Temsili
Dnyas 'ndaki bir nroenformatik durum hakknda enformasyon ya
ynlamaktadr. Bakalarnn davranlarn bu tipte aklama- /arla
akladnda ve "korkuyor" , istiyor" , "inanyor" gibi ifadeler kul
landnda bu sefer de bakalarnn sinir sisteminin nroenformatik
durumu hakknda varsaymlar ileri srmektedir.
Ancak bu durum naifgereki ontoloji erevesinde kavrananfe
nomenal dnyada bildik yorumlarn kazanacaktr.
212 BEYNN GLGELER

te fantom fenomenler argmannda bu beyin anlayndan ha


reket edeceim.

VI. Fantom fenomenler argman

1. Epifenomenalizm ancak bilim belli bir aamaya geldikten sonra


gndeme gelebildi. (Huxley 1 874) Bir baka deyile epifenomena
lizm dorudan bir yaant, bir veri olmaktan ok gndelik yaamda
ki naif dnce tarzmza olduka ters den, ama fiziin korunum
yasalarnn ve nropsikiyatrik durumlarn bizi ynelttii bir tez.
Ama yukardaki eletiri ("Epifenomenalizm doruysa sylenemez;
syleniyorsa doru olamaz") bizi ok daha problematik bir sonuca
ulatryor: epifenomenalizm sylemez.
Bu durumu da (epifenomenalizmin sylenemeyeceini de) gz
nne alrsak insanln fenomenal dnyaya hibir referans olma
dan, sanki robot canllar gibi bizim fenomenal yaantmzda epife
nomenalist anlamn kazanan bir enformasyon (tez) retmi olmas
gerekir. leri sreceim fantom fenomenler argmannda insanlarn
fenomenal yaantlarna bavurmasak da (yani insanlar fenomenal
yn olmayan biyolojik robotlar olarak ele alsak da) insan kltr
nn getii aamalar sonucunda bizim fenomenal gerekliimizde
epifenomenalist anlamn kazanan bir tez yaynlanabileceini gs
termeye alacam. Bylece epifenomenalizmin sylenmediini
ama saknm yasalar doruysa doru olmas gerektiini gsterme
ye alacam.
Argmann esas u: fenomenal yaantdan mahrum, sadece fi
ziksel beyinleri olan varlklar olsaydk bile bir fenomenoloji kura
bilir ve epifenomenalist bir tez gelitirebilirdik. Bunun iin kendi be
yinlerimizin Nroenformatik Temsili Dnya 'mzdaki enformasyon
ileme sonularna "fenomen " adn vermesi yeterlidir. yleyse s
zn ettiimiz fenomenler aslnda olmayan fenomenlerdir (jantom
fenomenlerdir) . Ama beyinlerimiz kendi Nroenformatik Temsili
Dnya'larndan sz etmesine ramen bu dilsel enformasyonlar fe
nomenal dnyamzda fenomenal bir ierik kazanarak anladmz
fenomenoloji ve epifenomenalist tez anlamn kazanacaklardr. By
lece epifenomenalist tez sylenmemesine ramen doru olacaktr.
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM
213

2. Kltrmzde epifenomenalizme varan yolda nemli aama


olduunu dnyorum.
a. Gndelik hayatn naif gereki etkileimci dalizmi,
b. Metodolojik solipsizm (Descartes-Husserl fenomenolojisi),
c. Epifenomenalizm.

imdi srasyla bunlar grelim.

a. Naifgereki dnya. imdi gnlk yaamda insanlar znelci


ve nesnelci enformasyon veren bir dil kullanyorlar ve znel durum
laryla nesnel durumlarn nedensel olarak etkiletiini sylyorlar.
Mesela bir insann dierinin eline bir ine batrd ve deneinden
ne olduunu anlatmasn istedii bir durumla karlatmz varsa
yalm. Denek yle yant aklyor durumu: "Nesnel ve fiziksel bir
olay olarak elime ine bat. Bu olay znel bir duyum olarak elimin
acmasna neden oldu. Ben de elimin acmasn istemeyen rasyonel
bir varlk olarak elimi ektim. Elimin ekilmesi nesnel ve fiziksel bir
olayd. Demek ki etkileimci bir ikilik var. znel ve rasyonel bir var
lk olan bende fiziksel olanla znel olan etkileiyor."
Naif etkileimci ikicilik asndan bu dilsel davrann insanlarn
znel-fenomenal bir yaants olduunu ve bunun fiziksel dnyayla
etkiletiini gsterdiini gsterir. Ama daha sofistike bir etkileim
cilik bu aklamay yetersiz bulacaktr. Buna gre rnekteki denek
Kartezyen anlamda etkileimci olsa ele ine batmas olaynn da or
taya kan can acs kadar znel bir deneyim olduunu bilirdi. Bu du
rumda da her ey kendisine fenomenal bilin ierii olarak grn
d iin gerek fiziksel dnyann varl asla kantlanamaz bir tez
halini alr ve bu tezi askya alarak metodolojik solipsizm zerinden
Husserlci bir fenomenolojiye ulard. Ama gene de bu naif gerek
i etkileimcilik bile bu varlklarn znel bir yaants olduunu gs
terir.
Epifenomenalist tezi savunmak: iin yle bir yntem uygulaya
lm: insanlarn fenomenal bir dnyas olmadn varsayalm ve sz
konusu dilsel davrann baka ekilde de aklanabileceini gster
meye alalm.
214 BEYNN GLGELER

a. l N3 beyin modeline gre salt fiziksel (fenomenal yaantdan


bamsz) beynin ifa sisteminin dilsel davran srasnda "nesnel"
kelimesiyle sz ettii durumlar Nroenformatik Temsili Dnya'da
ki, bata optik uyaranlar olmak zere organizma dna dnk eit
li duyu organlarndan aldklar enformasyonlardan yola karak bey
nin ulat enformatik sonulardan ibaret. Bunlara nesnel diyor be
yin. fa sistemi dilsel davran srasnda znel kelimesini organiz
mada geen fiziksel olaylarn Nroenformatik Temsili Dnya'daki
enformatik temsillerinin eitli durumlar hakknda dilsel enfor
masyon verirken yaynlyor. Aynca N3 modeli gerei ifa sisteminin
dilsel ilemleri de (dnce de) znel alanda kalyor.
a.2 rnekteki denein Nroenformatik Temsili Dnya'snda
temsil edilen "nesnel-fiziksel" olay (eline ine batmas) fizyolojiden
bildiimiz gibi bedeninde belli bir fiziksel deiiklie neden oldu.
Elinde meydana gelen fiziksel olay da (eitli reseptrlerin uyarl
mas) elektrofizyolojik sinyaller sayesinde Nroenformatik Temsili
Dnya'da kendiyle ilgili temsilde enformatik olarak temsil edilecek
"znel" (organizmada geen olaylarla ilgili) bir deiiklie neden
oldu.
a.3 Szel ve szel olmayan yant davran oluturan ifa sistemi
nin "ben" kelimesini kendine referansla yaynladn dnebiliriz.
Sistem, "rasyonel ajan" kelimesini ise belli bir amaca gre davranan
sistemler iin kullanyor. Bu durumda kendine "ben" diyen ifa siste
mi bir rasyonel ajan olduu dilsel sonucuna varacaktr. Ama ifa sis
temi kendi ileyiinden enformasyon almad iin kendisinin
("ben"in) zgr iradeye sahip olduu dilsel enformasyonuna ula
yor.
a.4 Tabloyu tamamlamak iin yukardaki rnekteki denein fizik
bilgisinin ok ilkel olduunu syleyelim. Fiziin sadece d dnya
ya dnk duyu organlarndan kaynaklanan enformasyonlara dayan
d, bylece fiziksel olann sadece "nesnel" olan olduu dilsel so
nucuna ulayor bu denek. Bu durumda denein fiziksel beynine g
re "znel olan" nesnel olmadna gre fiziksel de deil. O zaman da
fiziksel d dnyann znel "ben"de znel olanla etkiletii ve dav
ranlarn zgrce dzenledikleri dilsel sonucuna ulayor.
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM
215

a.5 Demek k i N 3 modelini temel alrsak yukardaki rnekteki dil


sel davran denein fenomenal bir dnyas olduunu gstermez.
Onun fiziksel beyni sadece dilsel kodu kullanarak enformatik so
nulardan oluan kendi Nroenformatik Temsili Dnya's hakknda
enformasyon veriyor. Bu beyin ne d dnya ne de fenomenal dnya
hakknda konumuyor.
a.6 imdi bu denein sahiden de fenomenal bir dnyas olduu
nu dnelim. Bu durumda o da, kendi fenomenal dnyasnda ken
di beynin dilsel davrann bizim onlar anladmz gibi fenomenal
ierikte anlayacaktr. Buradan kan sonu bu deneine epifenome
nal bir canl olduu.

b. Metodolojik solipsizm. imdi bir felsefe dersinde Profesrn


zetle yle dediini dnelim: "Daha nce grdmz Kartez
yen sebeplerle d dnyann varl tezi kesinlikli deildir. imdi ku
rucu znellik olarak bilince ulamak iin d dnyann varl tezini
askya alalm. Bu durumda her ey znel fenomenler halini alacak
tr vs." (Husserl fenomenolojisi iin nc blme bakabilirsiniz).
Etkileimci ikicilik asndan bu gibi ifadeler insanlarn fenome
nal yaantlarnn dilsel davranlarn etkilediini gsteriyor olabi
lir. Beyinin konuma sistemi bir ekilde fenomenal yaantlardan et
kileniyor olmal ki fenomenlerden fenomen olarak sz edebiliyor.
Halbuki yukardaki dilsel davrann epifenomenalist bir akla
mas da mmkn.
b. l N3 'e gre fiziksel insan beyinleri birbirleriyle iletiime gir
diklerinde ancak dolayl olarak fiziksel dnya hakknda enformas
yon yaynlyorlar. Ama dilsel ifadeleri Nroenformatik Temsili
Dnya'ya deil de gerek fiziksel d dnyaya gnderme yapyor gi
bi grnen dilsel ifadeler kullanyor. Tpk konuan termometrenin
"Odann scakl 20C dir" demesi gibi onlar da "urada krmz bir
domates var" derken, dierlerine kendi Nroenformatik Temsili
Dnya'larnn "nesnel" bileeni hakknda enformasyon veriyor.
Ama ifa sistemleri dilsel davranta "orada krmz bir domates g
ryorum" derken Nroenformatik Temsili Dnya'nn "znel" bir
durumu hakknda da enformasyon veriyor.
216 BEYNN GLGELER

b.2 imdi mantk yoluyla "orada krmz bir domates giiyorum"


cmlesinden "orada krmz bir domates var" cmlesi karsanamaz.
Grdmn nesnel bir duruma denk dtn bildiren bir ara
nermeye ya da nermelere ihtiya var. fa sistemimizin eitli ne
denlerle nesnel trde enformasyon veren dilsel ifadeleri gvenilmez
bulduunu dnebiliriz; nesnel dnyann varl tezi kesinlikli de
ildir. Bu bir bakma doru bir sonutur. nk dilsel davranta be
yin gerek fiziksel dnyaya dorudan gnderme yapan cmleler ku
ramaz; kendindeki enformatik sonulardan oluan Nroenformatik
Temsili Dnya'ya gnderimde bulunabilir ancak. Demek ki d dn
yann varl tezi askya alnabilir gerekten. Bylece ifa sistemi, z
nel dilsel enformasyonlar dndaki dorudan nesnel dnyaya gn
derme yapan dilsel ifadeleri askya alm olur. Artk kesinlikli olan
zne iliktir.

b.3 Daha nce deindiimiz gibi fenomenoloji yapan beyin de


yetersiz bilgisi nedeniyle fiziksel olann sadece nesnel olduunu ka
bul ettiinden znel referanslarnn fiziksel olmad sonucuna ula
acaktr. stelik artk bu znelci trde dilsel operasyon yapan ifa sis
temi kendine "ben" ya da bilin kelimesiyle gnderimde bulunuyor.
Bu durumda "fenomenoloji yapan" fiziksel beyin fiziksel dnya
ya gnderimde bulunduunu reddedecek ve dilsel ifadelerindeki re
feranslarn kendi "znel" durumlar olduu sonucuna ulaacaktr.
Bir bakma doru bu sonu. Fenomenoloji yapan beyinlerin, nesnel
olmad iin fiziksel olmad sonucuna ulat bu znel referans
lara da genel olarak fenomen adn verdiklerini dnelim. Bu du
rumda bu beyinler Nroenformatik Temsili Dnya'daki referansna,
yani enformatik sonulara genel olarak fenomenal yaant diyorlar
yalnzca. Beyinden sz bile etmiyorlar fenomenoloji yaparken. Ama
bu referanslar, yani Nroenfonnatik Temsili Dnya'daki enformatik
sonular onlarn dnyalarnda olamayan fenomenler, fantom feno
menler.
b.4 Peki bu fenomenler ya da fantom fenomenler fonksiyonel ola
bilir mi? Elbette, nk bunlar haJa beyinlerindeki Nral Temsili
Dnya'daki enformatik sonulardan ibaret. Ama fenomenoloji ya
pan fiziksel beyinler, ontolojilerinde fiziksel dnyann sadece nesnel
ZNELLK II I : EPFENOMENALZM
217

olduu, znel olann d a fiziksel olmad sonucuna ulatklarndan


Kartezyen etkileimci ikicilik anlayna da ulaacaklardr: Eer fi
ziksel bir dnyann varln kabul edersek, fiziksel olmayan feno
menal bilincimiz bu fiziksel dnyadan etkileniyor ve onu etkiliyor
olmal. Yanlyorlar. Onlarn fenomenal olduunu syledii durum
lar beyinlerindeki fiziksel durumlar olmasayd fonksiyonel de ola
mazd.
b.5 imdi fenomenoloji yapan fiziksel beyinlere bir fenomenal
dnya ilave edelim. O zaman bu fenomenal dnyalannda fiziksel
beyinlerinin yaynlad enformasyon fenomenal bir ierik, bir an
lam kazanacaktr. Kendi beyinlerinin yaynlad dilsel ifadeleri tp
k bizim onlan dinlerken anladmz gibi anlayacaklardr. Beyinle
ri anladmz anlamda fenomenolojiden deil, fantom fenomeno
lojiden sz etmesine ramen, fenomenal dnyalarnda bizim anlad
mz anlamda bir fenomenoloji ortaya kacaktr.
imdi kendimize dnelim. Bizim de beyinlerimiz fenomenoloji
yaparken aslnda bir fantom fenomenoloji yapyor, yani kendindeki
Nroenformatik Temsili Dnya modelinden "fenomenal dnya"
olarak sz ediyor. Fenomenal dnyamzda bildikfenomenal anlam
n kazanan birfantomfenomenoloji yayyor beyin. Buradan da as
lnda beyin tarafndan sylenmemesine ramen epifenomenalizmin
doru olduu sonucu kyor.

c. Epifenomenalizm. Bir felsefe dersine daha girdiimizi d


nelim. Konu epifenomenalizm. Profesr, ksaca unlar anlatyor:
"Fiziin korunum yasalar ve baz nropsikiyatrik durumlara getir
diimiz yorum doruysa etkileimcilik doru olamaz. te yandan
fenomenal bir dnyamz olduunu biliyoruz. Bu durumda epifeno
menalizm doru olmal". Ancak bir renci sz alyor: "Epifeno
menalizm doruysa sylenemez. Syleniyorsa doru olamaz". Pro
fesr biraz dndkten sonra u yant veriyor; "Evet, haklsnz.
Epifenomenalizm doruysa sylenemez. Bu durumda beynimiz fe
nomenlerden deil fantom fenomenlerden sz ediyor olmal. Fan
tom fenomenlerse beynin bilgiilem sreleri sonucunda ulat
enformatik sonular. Bunlara fenomen diyor beyin. Bylece fantom
fenomenlere (Nral Temsili Dnyaya) refere etmesine ramen bir
218 BEYNN GLGELER

fenomenoloji kurabilir beyin. Ama beynin bilgiilem sreleri so


nucu olan enforrnasyonlara refere eden fantom fenomenoloji, feno
menal dnyamzda anladmz fenomenolojik ieriini kazanyor
olmal. Bylece beynimizin yaynlad dilsel enformasyonlar fe
nomenal dnyamzda yanl anlyor olmalyz."

c. 1 Dilsel operasyon yapan biraz gelimi bir bilisel sistem bu


akl yrtmeyi gerekletirebilir.

c.2 Ama bu durumda beynimiz kendi nral faaliyetiyle oluan fe


nomenal dnyadan habersiz ekilde bir fenomenoloji kuruyorsa, sa
hiden bir fenomenal dnyamzn olmas ok ilgin bir rastlant hali
ne gelmiyor mu?
c.3 Bu gerekten inanlmaz bir durum. Ama byk patlamadan
ya da greli uzay-zamandan ya da karmak saylarla ifade edilen
dalga fonksiyonlarndan daha m inanlmaz? Ya da etkileimcilik da
ha m az inanlmaz? Fenomenallik konusunda ne sylenirse syle
sin epifenomenalizmden daha az inanlmaz olmayacak. Ama ger
ekten de daha derin bir aklamas olmas lazm bu durumun. Aca
ba epifenomenalizmle elimeyen bir zdelik tezi bu garip rastlan
tnn zm olamaz m?
Epifenmenalist bir ontolojik nro/fenomenal zdelik tezinin
doru olabileceini izleyen blmde greceiz.

c.4 Bylece "epifenomenalizm doruysa sylenemez. Syleni


yorsa doru olamaz" eklinde zetlediimiz argman, epifenome
nalizmin sylenmediini ama beynin kendi enformatik sonularna
'fenomen" demesi halinde fenomenal dnyamzda epifenomenalist
tez olarak anlalacan gstererek yantlam oluyoruz.

Vll. Etkileimci ikiciliin eletirisi

a. Etkileimci ikiciliin hibir eletirisi epifenomenalizmi yan


llayamamaktadr.
b. Etkileimci ikicilik fizik biliminin korunum yasalarna aykr
dr.
ZNELLK I I I : EPFENOMENALZM 219

c . Nropsikiyatrik olgu durumlar etkileimci ikicilii deil, epi


fenomenalizmi destekler gibi grnmektedir.
d. Etkileimci ikicilik doruysa fenomenal yaantlar fiziksel
dnyay etkiliyor olmal. Ama bu durumda fizik bilimi fiziksel so
nularna bakarak fenomenal dnyay da inceleyebilir - tpk mak
ro-fiziksel etkilerine bakarak kuantum olaylarn inceleyebildii gi
bi. Ama bu durumda fenomenal olan fizik bilimi tarafndan incele
nen bir fiziksel halini alr. Bu durumda da ikicilik ker. Demek ki
etkileimci ikicilik doruysa yanltr.

Bu durumda epifenomenalizmi kabul etmek aklc bir tercih gibi


duruyor.

V l l l . Sonu

Bu blmde epifenomenalizmi zellikle etkileimcilik karsnda


savunurken sebep-gereke veren aklamalarn ierdii znelci kav
ramlarn natralist olarak yorumlandklarnda beynin nrofonksiyo
nel durumlar hakknda tezler olarak ele aJnabileceini gsterdim.
zleyen blmde zdelik tezinin de bir tr epifenomenalizm oldu
unu gstermeye alrken e lml olmama problemini yaratan
dier sorunlu kavramlar da ele alacam.
11
ZN ELLiK iV

"BEN" VE ZDELi K

1. Giri

1 . /. ahs - ili. ahs problemi. Asistanlk yllarmda ilgin bir kli


nik olaya ahit olmutum. Olduka "dank'', ilalara yant verme
yen, an uyarlm bir psikotik hastam lklar atarak oraya bura
ya kamaya, bazen durup grnmeyen bir eyin nnde secde et
meye, sonra tekrar dehetle kamaya balamt. Sonradan anlad
m kadaryla iki buuk metre boyunda, alnndan yeil klar saan,
tatan bir devin onu izlediini gryordu. Meslek yaammda bu ka
dar ilgin halsinasyonlar gren biriyle bir daha hi karlamadm.
Bugn halsinasyonlu hastalarn beyninde neler getiini az ok
biliyoruz. Fakat btn bu fiziksel-kimyasal, nrofonksiyonel ak
lamalarla 1. ahs olarak o hastamn dorudan deneyimledii feno
menal durum arasnda iliki nasl kurulabilir? Filozof Thomas Na
gel "Bir yarasa olmak nasl bir eydir?" diye sormutu ( 1 974). a
da psikiyatrik nrofenomenolojinin sorusu da byle ifade edilebi
lir: Bir izofren ya da bir depresif olmak nasl bir eydir? (Schar
fertter 2003) Yarasayla ilgili fiziksel ya da fizyolojik her eyi bilsek
bile, diyelim yarasann fenomenal deneyimini birinci elden, tpk
onun yaad gibi bilemeyiz. yle grnyor ki 1. ahs olarak ba
kasnn "dorudan" deneyimi bize kapaldr.
Bakasnn deneyimlerine dorudan ulaamamamz bizi hem zi
hin felsefesi hem psikiyatri hem de nrobiyoloji alanlarn ilgilendi
ren 1. ahs - III. ahs problemine, yani 1. ahsn "dorudan", "znel"
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK
22 1

fenomenal deneyiminin bilgisiyle bilimin "nesnel'', III. ahstan ko


nuan bilgisi arasndaki ilikinin nasl kurulabilecei problemine ta
yor. Bu blmde problemin radikal bir zmn amalyorum.
Neden?

2. Bugn bilim felsefesinde natralist ya da bilimsel gerekilikle


ilgili tartmalar Einstein ve Bohr' a kadar geri gtrlebilir (Whita
ker 1 996) ve daha ok fiziin kuantum dzeyiyle ilgilidir (Devitt
2008). Nrobiyolojinin psikiyatri nclnde fenomenal alana her
geen gn daha fazla girmesiyle birlikte tablo nemli lde dei
ecektir. Fenomenal gereklik biyolojik, hatta muhtemelen doal
gerekliin fizie indirgenemez (fizik bilimiyle ele alnamaz) bir b
lmn oluturuyor gibi grnyor. Doal gerekliin bu durumda
kazand grnm de er ge bilimsel natralizm ve gerekilik an
laymz yeniden dnmemizi gerektirecektir.

3. Hatrlarsanz sebep-gereke veren aklamalarla bilimsel-neden


sel aklamalar arasndaki elml olmama problemi erevesin
de natralize etmeye altmz kavramlar arasnda "ben" ve "ras
yonel fail" gibi temel kavramlar da yer alyordu. Demek ki bu b
lmde 1. ahs olarak "ben"in natralizasyonu problemini ele alma
mz gerekiyor. imdi giderek daha iyi gryoruz ki aslnda bu ki
taptaki temel problemimiz 1. ahs-III ahs problemiyle yakndan
balantl, hatta belki de onunla ayn problem. nk sebep-gerek
e veren aklamalar "istiyor'', "inanyor" gibi ifadelere yer verdi
inden ilk bakta 1. ahsn "znel" fenomenal durumlaryla ilgili gi
bi duruyor. Bu durumda bilimin "nesnel" III. ahs sylemiyle bi
rinci elden fenomenal yaantlar arasndaki iliki kurulamyor. Muh
temelen e lml olmama problemi bir "ara yzey" problemi er
evesinde, yani ahs dzeyindeki aklamalarla (nermese! tutum
lara dayanan sebep-gereke veren aklamalarla) ahs alt dzeyde
aklamalarn (beyinde geen srelere ilikin aklamann) ilikisi
eklinde de ele alnabilir (bkz. Bermfidez 2005, Thorton 2009).
te yandan Gven Gzeldere'nin de telkin eder grnd gibi,
zihin felsefesinde "fenomenal bilin"le ilgili tartmalar da daha ok
1. ahs - III. ahs problemi erevesinde deerlendirilebilir ( 1 997).
222 BEYNN GLGELER

Hatta bu literatre ksa bir bak bile sadece fenomenal bilin prob
leminin deil, zihin felsefesinin tm temel sorunlarnn da rtk ya
da ak, dolayl ya da dolaysz olarak 1. ahs - III. ahs problemiy
le, bu konudaki kafa karklklaryla balantl olduunu gsterir.
Bugn bir bakma klasik beden-zihin probleminin 1. ahs III. -

ahs problemi eklini ald bile dnlebilir. Geri zihin felsefe


sinde pek ok durumda filozoflar arasnda "fenomenal" derken ne
yin kastedildiine dair bir uzlama yok gibi grnyor. Ancak zihin
felsefesi literatrn takip edebildiim kadaryla pek ok filozof r
tk ya da ak olarak 1. ahs diye bir varlk tarznn olduu, fenome
nal deneyimlerin bu varlk tarznn znel deneyimleri olduu, feno
menal bilincin ieriklerinin bu varlk tarznn fenomenal deneyimi
olduu konusunda hemfikir grnyor. 1
Genel olarak da bu literatr byk katklarna ramen zellikle
fenomenal olanla fiziksel olan, teorik olanla nesnel olan arasnda net
snrlar izememenin getirdii kafa karkl nedeniyle neyin znel
neyin nesnel olduu konusunda netleemiyor. Ama bu durumun zi
hin felsefesine zg olduu sylenemez: Grebildiim kadaryla
psikiyatri ve nrobiyoloji de fenomen bilgisini doa biliminin snr
lan dahiline almaya alt lde benzer bir duruma dyor.2

4. Bu durumda ne yapmal? nce fenomenolojik bilgiyle nrobiyo


lojik bilginin 1. ahs III. ahs problemi nedeniyle ilikilendirile
-

mediini iyi anlamalyz. te bu noktada znel olanla nesnel olan


arasndaki iliki problemi byk nem kazanyor. Bu problem neyin
fenomenal neyin fiziksel olduu konusunda kafa karkl yaratt
gibi "znellik" ve "nesnellik" kavramlarn ve teorik bilginin (fi
ziin) ne olduunu kartrmamza da neden oluyor. Peki ama btn
bu problemleri yaratan varlk tarz, yani peiformatif(edimsel) 1. a
hs nedir? Sahiden byle bir varlk tarz var m? Varsa fenomenal
deneyimlerini fizik bilimi erevesinde fiziksel bir hareket olan ko-

l . Zihin felsefesi tarihinin nemli makalelerinden oluan u derlemelere bak


labilir: Chalmers (haz. 2002), Block, Flanagan ve Gzeldere (haz. 1 997) ve Met
zinger (haz. l 995).
2. Northoff ve Heinzel (2003), Zahavi (2003), O'Brien ve Opie (2003), Pamas
(2003), Sass ( 1 997), Scharfetter (2003), Ratcliffe (2009) ve Gallagher (2009).
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK 223

numa performansyla dier "ben"lere aktarabiliyor mu? Konuan,


fenomenoloji yapan kendi de fenomenal bir deneyim olan sahiden o
mu?

5. Bu blmde performatiffenomenolojik 1. ahs gibi bir varlk


tarz olmadn ya da daha dorusu bir yanlsama olarak var oldu
unu gstermeyi amalyorum. Bir baka adan da fenomenolojik
bilginin bir 1. ahs bilgisi olmad tezini savunacam.
Bu blmdeki dnce ak da kitabn u temel varsaymndan
hareket ediyor:

Naifgereki tavrla di armz ya da mide bulantmz gibi znel


deneyimlerimizi, duygularmz, dncelerimizi, nesnel olarak be
denimizi, uzay, gk cisimlerini, gnei, aalar, uaklar, binala
r, dier insanlar, hayvanlar ve baka bir ok eyi ieren gerek
dnya olarak yaantladmzfenomenal dnyamz beynimizin ba
z nral faaliyetleriyle ortaya kan (ya da ontolojik olarak bunlar
la zde olan) bir doa olaydr. Fenomenal yaantlarmz biyolo
jik bir organ olan beynimizin baz faaliyetleri oluturuyorsa (ya da
fenomenal dnyamz beynimizin bu gibi nral olaylaryla ontolojik
olarak zdese) demek ki deneyimleyerekfenomenal yaanty olu
turan bir /. ahs yoktur. Fenomenal dnya, bir /. ahs deneyimi, bu
deneyimle kurulmufenomenal bir gereklik tarz deildir. Fenome
nal yaant (fenomenal dnya) beynin baz nralfaaliyetleriyle olu
an znesiz bir srese (yanifenomenolojik anlamda deneyimleyen
bir l. ahs yoksa)fenomenolojik bilgi de deneyimleyen bir "ben" in
bilgisi, bir l. ahs bilgisi olamaz. Fenomen bilgisi organizmann sa
hip olduu dier bilgiler gibi bir bilgi olabilir elbette. Ama byle bir
bilgi durumu ontolojik nrolfenomenal zdeliin de doru olmas
n gerektirir. Grelim.
O halde bu blmde belki btn bir fenomenoloji literatrn
karma alarak nasl olup da ahssz bir fenomenal dnya, hatta bu
nun da tesinde nasl olup da ahssz bir fenomen bilgisi kurulabi
leceini gstermem gerekiyor. Bunu gsterebilirsek 1. ahs 111. a
-

hs probleminin sahte bir problem olduu ortaya kacaktr.


te bu blmdeki vazifelerimiz bunlar.
224 BEYNN GLGELER

il. Yark "Ben"

Konuya yark beyin (split brain) olgularyla girelim (Gazzaniga


1996). Bir dnem epilepsi cerrahisinde iki beyin yarmkresini bir
letiren temel anatomik yap, "korpuz kallozum" kesilerek anormal
elektrik faaliyetin tm beyne yaylmas engellenmek istenmiti. B u
ameliyat geiren kiiler e n azndan baz deney durumlarnda ayn
bedende farkl iki ahs gibi davranyorlard. Kk bir rnek ver
mek istiyorum. Mesela tipik bir deney koulunda grme yollarnn
anatomik zellikleri gz nne alnarak denein sol beyin kresine
bir tavuk resmi sa yarmkresine ise kar manzaras gsterildi ve
nndeki objeler arasndan grd resimle balantl olan seme
si istendi. Bu koulda denek dilsel kapasiteye de sahip sol beyin ya
rmkresinin komuta ettii sa eliyle bir tavuk aya seerken sa
yarmkresinin komuta ettii sol eliyle bir krei gsterdi. Denee
ne grd sorulduunda "tavuk resmi grdn ve bu nedenle ta
vuk ayana iaret ettiini" syledi. Sol eliyle krek gstermesini
aklamas istendiindeyse "tavuklarn fazla pisledikleri" cevabn
verdi. Oysa anlald kadaryla sa beyin, grd kar manzaras
nedeniyle komuta ettii sol elle krei semiti. Dilsel sol yarmk
re sa'da geen nroenformatik srelerden ve fenomenal yaant
lardan habersiz, ayr bir "ahs" gibi alyor ve br tarafn gerek
letirdii davranlar da rasyonalize ediyordu.
Bir bedende iki ahs m? Burada ayrntsna giremeyeceimiz
anatomik nedenlerle birbirinden farkl fenomenal dnyalar sz ko
nusu olmasna ramen birbirinden tam olarakfarkl iki ben deneyi
minin sz konusu olduunu iddia etmek zor. nk Damasio 'nun
almalarn gz nne alrsak ben deneyimine temel tekil edebi
lecek yarmkreler-alt baz nral yaplar ortak olmal (2000) . Ama
gene anatomik nedenlerle her iki fenomenal dnyada ayn ben de
neyiminin olduunu sylemek de zor. nk her iki fenomenal dn
yadaki ben deneyimine temel tekil edecek zellikle serebral kor
tekste yer alan baz nroanatomik yaplar da farkl olmal. Konu tar
tmaya ak. Ama bence en azndan baz deney koullarnda sa ve
sol beyin yanmkrelerinin nral aktivitelerinin farkl birer fenome-
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK
225

nal dnya oluturduunu dnrsek (ki deney sonulan bunu telkin


ediyor) biri adeta kk bir ocuk gibi yeterince gelimi bir dilsel
operasyon kapasitesinden mahrum da olsa iki farkl ben fenomenal
yaants ve iki farkl bilin durumu oluuyor olmal. Dokuzuncu b
lmde "kesik el ve yark uzay" dnce deneylerinde grdmz
gibi beynin normalde entegre alan nroenformatik alt sistemleri
dezentegre almaya zorlandnda fenomenal dnya da dezenteg
re olur. Yark beyin olgularnda normalde entegre olan fenomenal
dnyann, dolaysyla ierdii bilincin ve ben deneyiminin ikiye b
lndn, iki farkl bilin durumunun ve ben deneyiminin ortaya
ktn dnyorum. Sa yanmkrenin dili olsa kim bilir neler an
latacakt. Tartmak ok zor olsa da yark beyin olgularnn sunduu
durum imdiden belli bir sezgi salyor bize: beynin nral aktivite
lerinin oluturduu fenomenal dnyann ierdii fenomenal bir de
neyim deilse 1. ahs nedir?

111. Fenomenal dnya ve performatif 1. ahs

(Bu blm anlamak iin dokuzuncu ve onuncu blmlerde ulat


mz sonulan bir kez daha gzden geirmenizde fayda var.)
Performatif 1. ahs iki ekilde incelenebilir.
- Gnlk naif ontoloji erevesinde "alglayan "ben"
- Fenomenolojik anlamda "deneyimleyen "ben".

1 . Alglayan znel ben. Naif ontolojik gerekilik erevesinde ora


daki krmz koltuu grenin kendi varln fark eden znel bir ben
olduunu dnrz. Bu bir bakma doru da: Ben (artk bu "ben"
her neyse) olmasam, bendeki bu alg da olamayacakt. Ama olay na
if gereki ontolojide grnd kadar basit deil. Olaya imdi fi
ziksel (teorik) adan bakalm.
Fizyolojik anlamda grsel alg olay oradaki cisimden belli ener
ji byklnde fotonlar yansmasyla balar. Bu fiziksel durum da
organizmam fiziksel olarak etkiler. Beynimde geen fiziksel-kim
yasal nral srele gerekleen enformasyon ileme biyofonksiyonu
sayesinde Nroenformatik Temsili Dnya'mda o cismin, organiz-
226 BEYNN GLGELER

mamn ve gzlerimin konumuna greli nroenformatik bir temsili


oluur (N l f- 7 N3 beyin modeli). Organizmam da beynimin ifa sis
temi sayesinde bu temsile gre davranr. Demek ki o krmz koltu
u alglayan aslnda znel ben deildir. O cisim hakknda enfor
masyon sahibi olan organizmann beynidir. Temel fenomenal dnya
varsaymmza gre bu fiziksel (fizyolojik) alg srecinin fenomenal
dnyamdaki fenomenal yaants znel benimin o cismi alglad
eklinde temsil edilecektir. Bir baka deyile znel benin o cismi al
glad (alglamak gibi performatif bir zellii olduu), fenomenal
dnyamda ortaya kan bir yanlsamadr. Bu fenomenal alglama ya
ants, onu oluturan (veya ontolojik olarak onunla zde) nrofiz
yolojik srecin epistemik adan epifenomenal bir yaants oldu
undan performatif deildir.
Demek ki kendi de bir fenomenal bir deneyim olan ben'in algla
mak gibi performatif bir zellii olmas durumu temel varsaym
mzla aklanabilir bir yanlsamadr.

2. Fenomenolojik anlamda deneyimleyen znel ben (bilin). Gn


delik hayatn naif gereki ontolojisinden daha sofistike bir feno
menolojiye getiimizde nesnel olann da fenomenal olduu sonu
cuna ularz: Dorudan yaantladmz her ey fenomenaldir. Bu
durumda fiziksel olann varl belkili bir durum alacak, fenomeno
lojik bir solipsizme gidilecektir. Daha nce grdk bunlar (nc
blm). Ama gene dokuzuncu blmde grdmz gibi bu klasik
fenomenoloji her eyi znel deneyime indirgediinden niin baz
durumlarn (mesela krmz domatesin) nesnel-fenomenal, dierle
rinin (dncemin ya da can acmn) znel-fenomenal olduunu
aklayamaz. Hatrlarsanz bu blmde problemi niin baz eyler
"nesnel-znel"ken dierleri "znel-znel"dir eklinde sormutuk.
Problemi ancak sinir sisteminin yapsn gz nne aldmzda ve
fenomenolojik yaantlarn bu yapyla balantl olarak olutuunu
varsaydmzda zebileceimize deinmitik. Demek ki beynin
nrofonksiyonel yapsn bilmeyen, fenomenolojik yaantnn bu ya
pnn oluturduu bir durum olduunu kabul etmeyen bir fenome
noloji daha batan l domutur.
Yine de sofistike fenomenolojinin gndelik yaamn naif gerek-
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK 227

i fenomenolojisi karsnda yle bir stnl var: u karmdaki


krmz domatesin de di anm kadar fenomenal olduunu, bu du
rumda nesnel olann (eer varsa) fizikselle ayn ey olmadn bili
yor. Fiziksel gerekliin stats meselesini sonra ele alacam. n
celikle bu sofistike fenomenolojinin bir 1. ahs fenomenolojisine
dayanmasn, yani fenomenolojiyi performatif bir 1. ahs bilgisi ola
rak ortaya koymasn deerlendirelim.
Yukarda da grdmz gibi bu kitapta benimsediimiz temel
"fenomenal dnya" varsaym gerei performatif l. ahs fenomeno
lojisini kanlmaz olarak reddetmek durumundayz. Bu natralist
varsayma gre fenomenal dnya bir ahsn, bilincin, znelliin vs.
deneyimine dayanamaz. Fenomenal dnya da fiziksel dnya gibi z
nesiz bir sretir (Tura 201 0). Bu durumda sofistike 1. ahs feno
menolojisi erevesinde ortaya kan performatifkavramlar (mese
la "deneyimleyen ben"i) znesiz natralist fenomenoloji ereve
sinde bir yanlsama olarak aklayabilmemiz, yani bunlarn aslnda
epifenomenal varlk tarzlar olduunu gsterebilmemiz gerekir. Ba
sit noktalardan balayalm.
Naif ontolojiye gre znel benin varln kendi varlm olarak,
znel olarak deneyimlerim. Ama kendi varlm znel olarak dene
yimlerim, derken "kendim" kelimesiyle neyi kastediyorum? Elimi,
kolumu, bedenimi, di anm ya da dncelerimi deneyimlediim
gibi bir "kendim" deneyimine sahip miyim? Yoksa "kendim" derken
btn bu fenomenal deneyimlerin hepsinin organize btnn m
kastediyorum? Ya da btn bu deneyimleri deneyimleyen, ama ken
disi deneyimlenemeyip ancak performatif bir varsaym olarak kabul
ettiim derin ve kurucu bir benden mi sz ediyorum? Ben de bir de
neyimleyen, stelik kendini de deneyimleyerek var eden bir ben de
neyimi var m? Burada sorun balyor. Eer deneyimin varlk kou
lu bir "ben" tarafndan deneyimlenmesiyse deneyim olarak "ben"in
varl da kendi tarafndan deneyimlenmesine bal. Yani "ben" de
neyimi atyla birlikte batakla den Baron Munchausen'in sala
nndan ekerek kendini kurtarmas gibi kendini var ediyor olmal.
Hadi diyelim bende znel bir kendilik deneyimi var, bu deneyi
min deneyimlediine dair de bir deneyim var; ben derken de bu de
neyimleyen ben deneyimini kastediyorum. Peki bu kendilik deneyi-
228 BEYNN GLGELER

mini deneyimleyen daha derin bir ben var m? Yoksa ben deneyimim
mi kendini deneyimliyor? Diyelim deneyimliyor; peki bu kendilik
deneyiminin dier deneyimleri de deneyimlediine dair bir dene
yim var m? Olduunu varsayalm.
Demek ki tartmay uzatmamak iin performatif (deneyimleme
ilevine sahip ve deneyimini dile getiren) performatif "deneyimle
yen ben"i epifenomenal bir yanlsama olarak aklamaya dnk ar
gmanm altndan kalklmas en g noktalardan kalkarak ele ala
cam. Bu nedenle temel durumu varsayyorum:

a. (Fenomenal dnyamda) bir ben deneyimi vardr (ego experi


ence).
b. (Fenomenal dnyamda) ben deneyiminin deneyimlediine
dair bir deneyim de vardr (experience of the experiencing ego ex
perience).
c. (Fenomenal dnyamda) ben deneyiminin kendini deneyimle
me (kendilik deneyimini deneyimleme) deneyimi de vardr (experi
ence of the ego experience experiencing itse/f).

Yukarda da deindiim gibi, a kk hari dier seenekler me


sela di arm gibi ak seik fenomenal deneyimler olamamasna
ramen natralist adan aklanmas zor grnen bu tezleri kabul
ederek ie koyulacam.
Yaygn fenomenolojik anlayn iddias u: Fenomenal dnya
kendisi de deneyim olan deneyimleyen benin deneyimleriyle oluan
btnsel deneyimdir (The phenomenal world is the total experince
constructed by the experiences of the experiencing ego as an expe
rience itselj). te aada eer varsa bu ben deneyiminin (aslnda her
trl deneyimin) performatif bir deneyimleme zellii olduu de
neyiminin (experience of the experiencing ego as an experience it
selj) natralist adan bir yanlsama olarak aklanabileceini gs
termeye alacam. Bu yapld oranda natralist olmayan 1. ahs
fenomenolojisi de geerliliini yitirecektir. (Bilim natralist oldu
undan en azndan bir bilimin, psikiyatrinin temel problemini z
meye ynelik natralist aklamann natralist olmayan aklama
karsnda epistemik bir stnl olduunu varsayyorum).
ZNELLK I V: "BEN" VE ZDELK
229

d. Fenomenal yaantlar deneyimleyerek var eden, ama kendisi


deneyim olmayan, bu durumda fenomenolojik adan sadece per
fonnatif bir varsaym olan derin bir benin varln kabul etmiyo
rum. nk:
ncelikle fenomenolojinin tanm gerei eer byle bir derin ve
kurucu ben deneyimi zaten yoksa (sadece varsaymsa), fenomeno
lojinin kurucu nkabulleri gerei fenomenolojik olarak byle bir ku
rucu benden sz etmeye de hakkmz yok.
kinci olarak, fenomenal yaantlarn varln aklamak iin ok
daha salam, hi de derin olmayan bir varsaym kabul etmek yeter
lidir: Fenomenal dnya beynin belli baz nral faaliyetleri sonucu or
taya kan (veya ontolojik olarak onlara zde) bir doa olaydr.
imdi yukarda saydm b ve c fenomenal durumlarnn nasl
olup da bir yanlsama olabileceini gsterelim. a kkna ise itiraz et
meyeceim.

a. znesiz sre olarakfenomenal dnya ve kendilik deneyimi.


Beynin baz nral faaliyetleriyle znesiz bir sre olarak oluan
(veya bunlara ontolojik olarak zde olan) fenomenal dnyada bir
kendilik deneyiminin olmas aklanabilir bir durumdur. Daha nce
birok kez sz ettiimiz gibi beynin baz nral yaplarnn organiz
may Nroenfonnatik Temsili Dnya'da enfonnatik olarak temsil
etmesi biyolojik bir zorunluluktur. Antonio Damasio yllar nce
kendilik duygusuna temel tekil edebilecek nral yaplan aratr
mt. Bu nral yaplar daha ayrntl ekilde aratrlarak daha ge
limi bir model de ileri srlebilir. imdi bir de "bu duygular, d
nceler, benimdir" dediimiz anlamda "benimlik" deneyimine ba
kalm. Temel varsaymmza gre fenomenal dnyada duygu, d
nce, alg gibi fenomenal deneyimlerde ortaya kan bu "benimlik"
zellii de (Zahavi 2003) znel fenomenal kompartman oluturan
(veya bunlara zde) nrobiyolojik durumlar gerekir. Benimlik de
neyimi zaten znel fenomenalliin olmasnn temel kouludur. Sinir
sisteminin yaps gerei d dnya fenomenal deneyiminden ayrt
edilen ben deneyiminde ortaya kan bu fenomenal yaantlar "be
nim"dir, yani fenomenal d dnya deneyiminde deil fenomenal
ben deneyiminde (znel fenomenallikte) yer alr. Demek ki znesiz
230 BEYNN GLGELER

fenomenal dnyamzda epifenomenal bir kendilik ve "benimlik" de


neyimimizin olmas temel natralist varsaymmzla aklanabilir.

b. znesiz sre olarakfenomenal dnya ve deneyimleyen ben.


Demek ki fenomenal dnyamzn znel fenomenallik kompart
mannda bir kendilik deneyimimizin olduunu ve "benimlik" dene
yiminin de balantl olarak var olduunu kabul ediyorum: Bu d
nceler, alglar "benim" dncelerimdir. Bu durumda deneyimle
rin benim deneyimlerim olduu da ak grnyor. Bir baka deyi
le fenomenal deneyimlerin ben deneyimimin ierdii deneyimler ol
duunu kabul edebiliriz. uradaki krmz domates ya da diimin a
rs deneyimi bendedir; benim deneyimimdir. u ya da bu dncem
de bendedir; bende gereklemektedir. Ama btn bunlar bu dene
yimleri performatif olarak ben deneyiminin deneyimleyerek var et
tiini gstermez. Eerfenomenal dnyamdaki ben deneyimim bey
nimdeki baz nral yaplarn oluturduu birfenomense, bu deneyi
min dier deneyimleri deneyimleyememesi gerekir: Deneyimler ara
snda deneyimleyen deneyimler ve deneyimlenen deneyimler gibi bir
hiyerari olmamas beklenir. Bu durumda,
- ya bir deneyim olarak ben deneyiminin deneyimleyen ben ol
mas fenomenolojik adan ak olmayan, dilsel kullanmlara daya
nan performatif bir varsaym olmaldr;
- ya da eer gerekten bende (fenomenal dnyamda) byle bir de
neyim (dier deneyimleri performatif olarak deneyimlediim dene
yimi) varsa, bu durum baz nral srelerin fenomenal temsilinden
ibaret olmaldr.
Eer ilk durum geerliyse, ne de olsa bir varsaym sz konusu ol
duundan fenomenolojik olarak zerinde durmamz gerekmez.
nk bu durumda fenomenolojik adan ak seik bir betimleme
sz konusu deildir.
Ama ikinci seenek de doru olabilir. Bu durumda fenomenal
dnyada krmz domatesi, di arm ya da dncemi performatif
olarak deneyimlememle ilgili deneyimimin yaratt problem yuka
rda naif fenomenoloji erevesinde ele aldmz "alglayan ben"
problemine dntrlerek zlebilir. Bu durumda fenomenal dn-
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK
23 1

yamda gerek d dnyadaki krmz domates deneyimimi, gerek di


ans deneyimimi, gerek dnce deneyimimi oluturan (veya on
tolojik olarak bunlara zde olan) nrofizyolojik (fiziksel) i ve d
alg sreleridir. Bu durum da epifenomenal olmasna ramen feno
menal dnyamda yanlsamal bir deneyim olarak ben deneyiminin
deneyimleyen (performatif) ben deneyimi olarak var olmasna yol
amaktadr (the experience of the experiencing ego experience is an
illusory experience, produced by the neural activities of the brain).
Bu durum yanlsamahdr, nk fenomenal ben deneyimim as
lnda dier deneyimleri performatif olarak deneyimlememekte, bu
performatif grnen deneyim sadece bunlar oluturan (veya bun
larla ontolojik olarak zde) nral sreleri fenomenal dnyada tem
sil etmektedir.

c. znesiz sre olarakfenomenal dnya ve kendini deneyimle


yen deneyim olarak ben.
Fenomenolojik literatrde eitli ekillerde (mesela "refleksif',
"pre-refleksif cogito" olarak) ele alnan durumlarn nrobiyolojik
sorunsalda ksa sreli hafzayla ilgili olduu dnlebilir. Yani me
sela bir dncenin bir baka dnce tarafndan ele alnmas anda
deil, ardk bir sre olsa gerektir: yani refleksiyon bir hafza ola
ydr. Dolaysyla fenomenal kaliteye sahip refleksiyonlu dnce
ler, onlar oluturan (veya onlarla ontolojik olarak zde) nral du
rumlarn nrobiyolojik ksa sreli hafza sayesinde birbiri hakknda
olabilme zelliine dayanyor olmal. Bu nrofizyolojik durumun
fenomenal dnyadaki karl, fenomenal bir dnce yaantsnn
dier bir dnce yaants hakknda olduu eklinde olacaktr. Bu
durumda kendini deneyimleyen ben deneyimi olarak znel ben, ben
deneyimine yol aan (veya bunlarla ontolojik olarak zde) nral
faaliyetlerin ksa sreli hafza sayesinde baka nral enformasyon i
leme srelerinin girdisi olmasyla ortaya kan bir zelliidir. De
mek ki bu nrobiyolojik olay epifenomenal bir yaant olan feno
menal bilinci (fenomenal olarak kendinin farknda olma durumunu)
oluturur (veya ontolojik olarak onunla zdetir). Bu durumda ken
dinin farkndalk anlamnda fenomenal bilin de bilincin performa
tif bir zelliine dayanmaz. Fenomenal bilin baz nrobiyolojik s-
232 BEYNN GLGELER

relerin oluturduu (veya ontolojik olarak onlara zde) epifeno


menal bir durumdur. yleyse fenomenal bilincin performatif bir
zellii olduu yanlsamal bir fenomenal deneyimdir.

d. znesiz sre olarakfenomenal dnya ve derin ben.


Kendisi fenomenal dnyada yer almayan derin ve kurucu bir be
nin varl fenomenolojik olarak kantlanamayacana gre, sadece
performatif bir varsaym olabilir. Ama bu natralist olmayan varsa
ym bu kitabn temel natralist varsaymyla (fenomenal dnya bey
nin baz nral faaliyetleriyle oluur veya bunlarla ontolojik olarak
zdetir) deitirmek bakmndan hibir saknca grmyorum.

Sonu :
Performatif anlamda deneyimleyen ben deneyiminin deneyimi (ex
perience of experiencing ego experience) kendisi de fenomenal bir
deneyimdir. Demek ki temel varsaymmzla aklanabilir bir feno
menal durum sz konusudur: performatif anlamda deneyimleyen
ben deneyimi baz temel nral srelerin oluturduu (veya ontolo
jik olarak bunlara zde) ama fenomenal dnyada yanlsamal ola
rak performatif grnen epifenomenal bir deneyim olarak aklana
bilir. Bir baka deyile performatif bir deneyimleyen ben deneyimi
aslnda performatif olmad, sadece bu deneyimi oluturan (veya
onlarla ontolojik olarak zde) nral srecin fenomenal dnyada yer
alan fenomenal deneyimi (veya ontolojik zdei) olduu lde ya
nlsamaldr. Demek ki fenomenal dnyamda byle bir kendini de
neyimleyen deneyim olarak ben deneyiminin (experience of ego as
an experience experiencing itself) olduunu kabul etmek de temel
varsaymmzla natralist olarak aklanabilmektedir. stelik bu
varsaym sz konusu durumlarn epifenomenal olduunu, bir baka
deyile fenomenal bilincimizin fenomenal zellikleriyle performa
tif olmadn da gsterir. Sannn insanl uzun sredir igal eden
1. ahsn fenomenal bilinci probleminin natralist zm bu ak
lamadr. Fenomenal bilin, onu oluturan (veya onunla ontolojik ola
rak zde) nral srelerin, fenomenal dnyann znel fenomenal
lik kompartmannda ierilen epifenomenal (performatif zellii ol
mayan) deneyimidir.
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK
233

Perfonnatif fenomenal ben deneyimim de fenomenal dnyamda


ki di anm deneyimim kadar epifenomenal (perfonnatif olmayan)
bir deneyimdir.
Peiformatif (alglayan ya da deneyimleyen) 1. ahs fenomenolo
jisi natralist adan epifenomenal bir yanlsama olarak akland
nda 1. ahs - III. ahs problemi de ortadan kalkar. Ama bir feno
menal dnyamz var. O halde znesiz bir fenomenoloji nasl mm
kn? Bu soruyu yantlamadan nce katetmemiz gereken bir yol var
hala.

iV. Rasyonel fail olarak ben

Rasyonel fail olarak ben konusuna adm adm yaklaalm.

l . Fiziksel gereklii nesnel fenomenallikle kantnnamak gerekti


inden ok sz ettik. Nesnel fenomenallik, fiziksel gerekliin ta
kendisi deil, tpk znel fenomenallik gibi fiziksel gerekliin biz
de neden olduu nral (ve nroenfonnatik) olaylar sonucu oluan
(veya bunlara ontolojik olarak zde) fenomenal deneyimidir. Yani
naif ontolojik bir nesnel-znel aynn naiftir, dedik. Bununla bir
likte ister bizdeki nral alarla enfonnatik temsili, ister fenomenal
dnyadaki deneyimi sz konusu olsun, bunlara u ya da bu ekilde
az ok tekabl eden fiziksel bir gerekliin olmadn ya da bu ger
ekliin bsbtn farkl olduunu dnmek de bizi tam bir kma
za srkleyecektir. Fiziksel gerekliin bizdeki nroenfonnatik ve
fenomenal temsillerinin, aslna tpa tp benzemek durumunda olma
sa da onu bir ekilde temsil ettikleri de ak. Biyolojik evrimin man
t gerei giderek kazandmz biyolojik bir zellik bu durum.
Daha nce de sz ettim: Bugn bilim felsefesinde fiziksel ger
ekilik konusu daha ok kuantum mekaniiyle ilgili bir konu ola
rak ele alyor. Oysa daha lisede Newton fiziini renirken "ktle"
kavramnn dorudan gzlenebilir hibir fiziksel zellie tekabl et
mediini anlamak olaanst bir deneyim olmutu benim iin. Kt
le ancak Newton'n yasasn ve ktle ekim yasasn kabul ettii
nizde (dorudan llebilir deil) sadece dolayl olarak hesaplana
bilir bir fiziksel zelliin byklyd. Yani tamamen teorik bir
234 BEYNN GLGELER

kavramd. stelik tm teori de maddenin ktle gibi bir zelliinin


olduu varsaym zerine kurulmutu. stelik dngsel olarak da
ktlenin bykln ancak Newton teorisini kabul ederseniz he
saplayabiliyordunuz.
Kuantum mekaniinin grnmez, hatta inanlmaz nesneleri sa
dece dolayl olarak makro-fiziksel lm aralarnda meydana ge
tirdikleri deiikliklerden yola klarak kurgulandklar iin mi bir
fiziksel gerekilik tartmasna konu oluyorlar? Ktle kavramna
dayanan klasik dzeydeki fiziksel gereklik daha az m teorik? im
di yle diyebiliyorum: Aslnda btn fizik teorik kavramlara daya
narak bir gereklik tanmlyor bize. nsan akl teori kurmay nasl
gerekletirebiliyor? yi ki bu kitap programn tamamlamak iin bu
zor soruyu da yantlamak durumunda deil. Ama u noktay ayrt et
memiz nemli: Eer beynimizin monadik-solipsist enformatik tem
sil sistemi, dolaysyla da fenomenal dnyamz, fenomenal yaant
mzda asla dorudan tank olmadmz fiziksel dnyay az ok as
lna uygun bir ekilde temsil etmeseydi fizik bilimi kurulamazd.
Dokuzuncu blmde grdmz gibi muhtemelen hzlarn dk
ve ktle ekiminin zayf olduu, kuantum zelliklerinin pek fazla
gzlenmedii bir gezegende evrimlemi olmamz kendi nral ya
plarmzda, dolaysyla da fenomenal dnyamzda fiziksel gerek
lii doruya daha yakn bir ekilde temsil etmemizi engelliyor ola
bilir. Ama biz bir fiziksel dnyann olduunu teorik yollardan bili
yoruz ve giderek onu daha iyi anlyoruz.

2. Descartes'm yanlgs. Unutuyorum o halde varm. Doru bir


karm bu: Unuttuuma gre elbette varm. Ama unutan ben miyim?
Unutmamn performatif znesi ben miyim? Ben mi yapyorum unut
ma iini, yoksa unutmaya maruz mu kalyorum? Unutan ben deilim
de unutma olay bende mi gerekleiyor yalnzca? "Dnyorum o
halde varm" ; Dnyorsam elbette varm, ama unutmamn per
formatif znesi deilsem dnmemin de performatif znesi olma
yabilirim. Gerekten ben mi dnyorum? Dncemin performa
tif znesi ben miyim, yoksa dnme olay bende mi gerekleiyor?
Ben zne miyim? Yoksa olaylar iinde bir olay m? phe ediyorum,
diyor Descartes : D dnyann gerekliinden phe ediyorum: Bel-
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK
235

ki de bir eytan bana rya grdryordur. Ama phe ettiimden


phe edemem. nk phe ettiimden phe edersem gene phe
etmi olurum. phe ettiime gre dnyorum demektir, dn
yorsam var olmalym: Dnyorum o halde varm.
u Descartes yorumlarndan hangisi doru?
a. Dndm ak seik bir veriyse (ki ada filozof Gassen
di'ye verdii cevaptan biliyoruz ki Descartes bir yandan byle d
nmektedir) varlm kesindir. (Descartes 1)
b. phe ettiimden (dndmden) de phe edebilirim. Ama
bu durumda da gene phe ediyor (dnyor) olurum. Dnyor
sam varm demektir. (Descartes il)
Descartes hangisini sylyor, bilemiyorum. Ama diyelim iki Des
cartes var. Biri birinci argman, dieri ikincisini kullanyor. O hal
de bu iki Descartes ' da vurmamz lazm.
Descartes 1, dnenin (phe edenin) kendi olduundan; kendi
sinde, dnenin kendisi olduuna dair ak seik bir deneyim ol
duundan emin grnyor. Oysa ayn eyi hissetmeyen fenotipler de
var. Psikiyatrinin ilgin sendromlarndan biri olan "dnce yerle
tirme" deneyimine sahip olan baz izofrenikler dncelerini ken
dilerinin dnmediini, bu dncelerin onlara bakas tarafndan
dndrldn ifade eder. Bu tr dncelerin, sz konusu i
zofrenikler tarafndan performatif znesi bakas olsa bile fenome
nolojik olarak gene de kendilerine ait dnceler olarak deneyimle
nip deneyimlenmedii aynca tartma konusu edilebilir.3 Ama psi
kiyatride pasivite fenomeni dediimiz durumun zel bir hali olan bu
klinik tablo "dnyorum"un (bendeki dncelerin performatif
znesinin ben olduum yaantsnn) ak seik ve evrensel feno
menolojik bir insan deneyimi olup olmadn tartmaya aabilme
si asndan nemli. Aynca u soruyu da meru klar: Bu dnce
leri dnen ben miyim? nk bu izofrenikler "hasta" (?) olabi
lirler, ama onlara insan deil diyemeyiz. O zaman u soru da meru
dur: Bendeki dnceleri benim dndm bir evrensel insan de
neyimi deil, bir deneyimin dilin yaygn kullanmna dayal bir tr

3. Bkz. Zahavi (2003), O'Brien ve Opie (2003), Pamas (2003).


236 BEYNN GLGELER

dilsel yaftalamas olabilir mi? Yaantlarmz doru olarak betimle


yen bir dile sahip miyiz? (Millikan 20 1 4) Yoksa kullanmay ren
diimiz dil "dorudan" deneyimimizi performatif yklemlerle ifade
etmeye mi yaryor? Bu sorulara yant veremesek de Descartes ' bir
baka adan tartmaya aabiliriz.
O halde sorumuz u: "Dnyorum, o halde varm" phe ede
meyeceimiz kadar ak seik bir doru mu? Acaba dnyor mu
yum? Dncemin performatif znesi ben miyim? Bir eytan (ya da
Matrix) tarafndan phe ettiriliyor, dndrlyor olamaz mym?
Bu noktada Descartes il devreye giriyor. Evet diyor, phe ettiim
den de phe edebilirim. Ama gene phe ediyor olurum. O halde
phe ettiimden phe etmek ayn noktaya getirir beni. O halde
phe ettiimden phe edemem.
Ama phe ettiimden phe etmem birinci phe etmemle, me
sela d dnyann varlndan phe etmemle ayn phe deildir.
Bu iki phenin ynelmilikleri (hakknda olduu durumlar) farkl
olduundan phe etmemden phe etmem beni ilk phe etme nok
tasna ulatrmaz. O halde phe ettiimden phe etmemde bir e
liki yok, ama phe ettiimden phe etmek beni sonsuz bir geri gi
die tar. O halde phe edenin ben olduumdan asla emin olama
yacama gre dnenin de ben olduumdan asla emin olamam.
Dndrlyor olabilirim. Bakalm.

phe 1 . D dnyann varlndan phe ediyorum (bir eytan ya


da "Matrix" bana hayal gsteriyor olabilir).
"Dnya vardr" cmlesine a cmlesi, "phe ediyorum ki a"
cmlesine b cmlesi diyelim.

phe 2. D dnyann varlndan phe ettiimden phe edi


yorum (bir eytan ya da "Matrix" bana phe ettiriyor olabilir).
Demek ki phe 2 cmlesi "phe ediyorum ki b" dir.
Demek ki:

phe 1 =/= phe 2

O zaman phemde sonsuz gerilemem mmkndr. O halde p


he ettiimden (phe edenin ben olduumdan) asla emin olamam.
Demek ki dndmden de (bendeki dnceyi dnenin ben
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK
237

olduumdan) emin olamam (bana bunu belki bir eytan ya da Mat


rix dndryordur). O halde dnen ben (ego cogito) olduum
dan emin olamam. O halde dnen tz olduumdan emin olamam.
O halde performatif zne olduumdan emin olamam.
Daha nceki almamda (20 1 0) yaklak olarak yle demitim:
Bitkilerin fotosentez yaptn syleriz, oysa bu pedagojik bir anla
tm tarzdr, bitkiler fotosentez yapmaz; fotosentez olay bitkilerin
yapraklarnda meydana gelir. Bir baka deyile fotosentez olaynn
performatif bir znesi yoktur. Fotosentez bir edim deil, bir olaydr.
Dnce de bir edim deil fotosentez gibi bir biyolojik olaydr. Di
er doa olaylar gibi performatif znesi olmayan bir olay, bir zne
siz sretir. te bu anlamda, yani bir performatif zneyi dile getir
dii iin "dnyorum o halde varm" yanltr. Dnce fenome
nal bir deneyim olan "ben"de ierilir, ama onu "ben deneyimim" d
nmez. Aslnda beyin de dnmez: Dncenin nral sreleri de
bir edim deil, bir doa olaydr.
Eer byleyse zne de olmamal; dnya gnein etrafnda nasl
dnyorsa biz de yle dnyoruz.
Doada edim yoktur, olay vardr.

3. Penfeld deneyleri. Daha nce sz etmitim: Fiziksel-kimyasal


yollarla nral faaliyeti deitirmek suretiyle ahsn fenomenal ya
antsn deitirmek gndelik psikiyatri pratiinin temelini olutu
rur. Bu gibi durumlarda ahs (mesela antidepresan kullanan biri)
bazen "bu ben deilim" dese de kastettii ey genellikle alk oldu
u ekilde hissedip davranmaddr. Bazen btn yararlarna ra
men psikiyatrik bir ilac brakma arzusunun nedeni de hastann al
k olduu baz duygulan, mesela znty yeterince yaayamama
sdr. Bununla birlikte ahs ald kararlan kendisinin aldn d
nr; yle deil de byle davranmasnn nedeninin kulland ila
olduunun farknda deildir; ya da sadece ila kullandn bildii
iin farkl dndn syleyebilir.
Penfield'in geen yzyln ilk yansnda yapt deneyler beynin
belli blgelerinin elektriksel olarak uyarlmasnn eitli fenomenal
deneyimlere ve belli motor hareketlere yol atn gstermiti. Bu
nunla birlikte hastalar zellikle beyinlerinin uyarlmasyla ortaya -
238 BEYNN GLGELER

kan beden hareketlerini kendilerinin yapmadn ayrt ediyorlard.


Ama bugn yaplan baz deneyler, beynin belli blgelerinin uyarl
masnn hareket etme arzusunu, yani bizzat "ahsn" kendi arzusu
olarak yaad bir arzuyu oluturmann da mmkn olduunu gs
terdi (bkz. Desmurget ve di. 2009).

4. Rasyonelfail? Eer dncemin edimsel znesi (faili) ben deil


sem rasyonel davranan da ben olamam. Eer davranlarmn rasyo
nel olmas (maksadna uygun olmas) sz konusuysa, rasyonalite be
nim faili olmadm bir durum olmal. Madde ve Mana'da sadece
davrann deil, davran ncesi biyolojik doann da (mesela rast
lantsal evrim sreci sonunda oluan organizmalarn anatomik di
zaynnn da) rasyonel olarak nitelenebileceini sylemitim. Byle
bir doal rasyonalite elbette bir znenin ediminin zellii deildir;
uzay-zamanda madde enerjinin belli fonksiyonel zellikleri sala
yan bir yap kazanmas durumudur. Rasyonel derken bu zelliklere
sahip fonksiyonel durumlar kastediyorum. Nasl ki gkcisimleri
oluum sreleri gerei kresel biim kazanyorlarsa canllar da ev
rimsel srete oluurken rasyonel bir anatomo-fizyolojik organizas
yon kazanrlar. Davran rasyonalitesi de bu fizyolojik rasyonalite
erevesinde deerlendirilebilir. Yani rasyonaliteyi edimsel bir zel
lii deil, doann zel bir halini nitelemek iin kullandmz bir
kavrama dntrmekten sz ediyorum. Eer biyolojik doadaki
rasyonaliteyi byle grmeye alrsak davran rasyonalitesinin de
biyofonksiyonalist adan karmza kan doal bir nitelik olduu
nu kavrayabiliriz. Rasyonel fail konusunu bir sonraki blmde daha
ayrntl bir ekilde ele alacam.

V. zdelik tezi ve epifenomenalizm

l . zdelik tezinin yaygn ve klasik kavrann burada savunaca


m ontolojik zdelikten ayrt etmek iin fizikselci zdelik tezi
olarak niteleyeceim.
Saul Kripke 'nin, fizikseki zdelik tezinin metafizik olarak zo
runlu doru olmadn gstermek iin kulland argman aslnda
bu tezin epifenomenalist bir tez olduunu gstermekteydi ( 1 972)
ZNELLK I V: "BEN" VE ZDELK 239

kansndaym. Ayn ekilde bence Donald Davidson'm anormal mo


nizm tezi de fizikselci zdelik tezinin bir tr epifenomenalizm ol
duunu gsteren bir argmandr. Kukusuz bu konuyu pek ok ba
ka filozoftan hareketle de tartmak mmkn. Ama burada fiziksel
ci zdelik tezini en son savunanlardan birinden, Paul Churchland 'n
epifenomenalizmi eletirdii bir almasndan yola kmak en do
ru yol olacak sanrm (2014).
Burada bu eletirinin sadece konumuz bakmndan nemli bul
duum kk bir blmn ele alacam. Churchland bu alma
snda zihin felsefesinde nemsenen birka epifenomenalist argma
n ele alr. Bunlardan biri daha nce deindiim Frank Jackson'n n
l "What Mary Didn't Know" argmandr ( 1 982). Bu argmanda
Mary fizik ve nrobilim bilgisi mkemmel, grme fizyolojisine ta
mamen hakim bir uzmandr. Ama yaam boyunca eitli nedenler
le siyah, beyaz, belki de gri tonlar dnda bir renkle tankl ol
mamtr. Bir gn renkleri grr. Soru u: Mary renk deneyimi sa
yesinde yeni bir ey renmi midir? Eer renmise bu bilgi fizik
ve fizyolojiyle renemeyecei, fiziksel olmayan bir varlk tarz
hakkndadr. yleyse dnyada fiziksel olarak fonksiyonel olmayan
byle bir varlk tarz vardr.
Bu argman zihin felsefesi tarihinde pek ok bakmdan eletiril
mitir. Bence bunlardan en nemlilerinden biri, bir eyi teorik ola
rak bilmekle pratik olarak deneyimlemek arasndaki farka dayanan
eletiridir: Futbol topuna hangi adan hangi hzla vurulduunda ne
reye gideceini fiziksel olarak bilmekle bu ii yapabilmek arasnda
bir fark vardr. Ama bu ikinci tr pratik bilgiye sahip olmak olayn
fiziksel olmadn gstermez. Mary de renkleri deneyimlediinde
fiziksel olmayan yeni bir ey renmemitir aslnda; rendii ey
teorik fizikten bildii eyin pratik dzeyde nasl gerekletiidir yal
nzca. Bu tr eletiriler daha ok Mary'nin fiziksel olmayan bir ey
renmediini gstermeye yneliktir. Ben bu eletirileri eitli ne
denlerle ikna edici bulmuyorum. Ama konumuz bu olmad iin
bunlara girmiyorum.
Churchland'n eletirisi biraz daha orijinal grnyor. Aka ile
ri srmektense rtk olarak telkin ettii bir noktadan yola kyor
Churchland: Bilgi teorik-dilsel bir eydir. Mary'nin renk deneyim-
240 BEYNN GLGELER

leri dilsel bir dolayma dayanmad, dorudan deneyim olduundan


kendisi olarak bir ey hakknda bilgi deildir. Renklerle karlan
ca doann durumlarndan bazlaryla karlamtr Mary: mesela
domatesin krmzsyla. Sadece bu deneyimler hakknda nrobilim
sel teorik aklamalar bilgi olabilir. Peki byle bir bilgi mmkn m
dr? Churchland'a gre mmkndr: Zaten nrobilimin verdii bil
gi de bu bilgidir: Krmz grdnde Mary'nin beyninin V4 blge
sinin belli bir ateleme rntsnn bilgisini vermek demek Mary'
nin krmz deneyiminin bilgisini vermek demektir. Nasl?
ncelikle Mary tipi argmanlarn epifenomenalizmi kantlad
n dnmediimi syleyeyim. Tipik bir 1. ahs - III. ahs problemi
olan Mary argmanyla ilgili sorum u: Argman Mary'nin renk bil
gisi derken neyi kastetmektedir? Bugnk nrobiyoloji bilgilerimi
ze gre bilgi beyindeki baz sinaptik balantlarla kurulan nral ya
plara dayanr. Bilgiyi hatrlayp kullanmak da bu nral yaplarn ba
z limbik oluumlarn rol ald bir srete reaktivasyonuyla mm
kndr. Renk deneyiminin bir bilgi olmas iin bu deneyimin bey
nin sinaptik yapsnda bir deiiklik meydana getirmesi gerekirdi.
Fakat bu durum renk deneyiminin fiziksel etkileri olduu anlamna
gelecektir. Bu durumda da epifenomenalizm korunamaz. Aada
Mary tipi argmanlar savunmamama ramen Churchland 'n eleti
risinin de geersiz olduunu, kendi ortaya koyduu aklamann da
epifenomenalizm erevesinde kaldn gstermeye alacam.
Churchland, epifenomenalizmi eletiren argmannda kabaca
yle der: Algladmz dardaki nesnel krmznn ne olduunun
aklamasn fizik bilimi verir: Domatesin krmzs u u dalga bo
yunda bir elektromanyetik dalgadr (daha dorusu u u dalga bo
yunda elektromanyetik dalgalan yanstan yzeyin u tipteki mole
kler yapsdr gibi bir eyler sylemek lazm herhalde). Kendimiz
de ie bakla yakaladmz fenomenal krmz deneyiminin ak
lamasn ise nrobilim verir: Krmz fenomenal deneyimi V4 'n u
u ateleme rntsdr. Demek ki dardaki nesnel krmz u u
dalga boyunda bir elektromanyetik dalgadr. e bakla yakalad
mz ve dardaki krmznn bir i replikas olan krmz fenomenal
deneyimi ise V4'n u u nral ateleme rntsdr.
Demek ki Churchland'dan yola karak epifenomenalizmin yeri-
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK 24 1

ne bir tr fizikselci zdelik tezi koyabiliriz: Su H20'dur; krmz


deneyimi V4'n belli bir ateleme rntsdr vs. imdi Church
Iand 'n eletirisini eletirmek iin nce naif gereki ontolojiyi ve fi
zik anlayn sorgulamamz gerekiyor. uradan balayalm: Biri ie
bakla ieride, dieri d algyla darda olan iki krmz deil, sa
dece bir tek krmz gryorum: Karmdaki domatesin krmzs. O
krmz nesnel fiziksel bir ey mi, yoksa dardaki fizikselin feno
menal dnyamda olumasna neden olduu fenomenal bir deneyim
mi? Bu durumda ie yeniden sfrdan balamak lazm.
nce naif gereki fizik anlayna geri dnelim. Bu anlaya g
re darda, u karmdaki masann stnde krmz bir domates, ya
ni sahiden krmz diye bir fiziksel zellik var ve fizik bilimi bu kr
mznn u u dalga boyunda elektromanyetik dalgalar (ya da u u
dalga boyunda elektromanyetik dalgalan yanstan yzey) olduunu
sylyor. Bense orada nesnel bir krmznn olmadn, ama orada
ki cismin u u dalga boyunda elektromanyetik dalgalar (ya da belli
enerji byklnde fotonlar) yansttn, bunlarn sinir sistemimi
etkilemesi suretiyle beynimin yaygn bir grsel korteks faaliyetiyle,
zellikle de V4 blgesinin nral faaliyetiyle fenomenal dnyamda
oradaki krmz deneyiminin ortaya ktn sylyorum. Naif an
laya gre iki krmz var: Biri nesnel-fiziksel, dieri ie bakla fark
ettiim, ilkinin bendeki replikas olan, beynimin V4 faaliyetiyle or
taya kan krmz fenomenal deneyimi (qualia kavramn kullan
maktan zellikle kanyorum). Peki bu iki durumu nasl ayrt ede
ceiz?
Dokuzuncu blmde ileri srdklerime ilaveten iki delil sunaca
m. nce Daltonizmi olan, yani sinir sistemi bizimkinden hafif
farkl olan baz fenotipler oradaki krmzy yeil grr. Peki ama bir
fenotip olarak benim deneyimim mi yoksa, Daltonizmi olan fenoti
pin mi deneyimi oradaki rengi doru yanstr? Hangi deneyimin
doru olduuna nasl karar vereceiz? Bu durumu en iyi aklayan
varsaym, orada krmz gibi bir nesnel fiziksel zelliin olmad,
oradaki cismin yanstt elektromanyatik dalgann benim ve Dalto
nizmi olan dier fenotipin sinir sistemlerini farkl ekilde harekete
geirdii, dolaysyla da fenomenal dnyalarmzda farkl deneyim
lerin ortaya ktdr.
242 BEYNN GLGELER

imdi olaya tersinden bakalm. Eer orada sahiden krmz nesnel


fiziksel zellik olsayd bile bundan asla emin olamazdk: Ya Dalto
nizmi olan fenotip doru gryorsa? O halde fiziksel dnyada her
hangi bir renk zelliinin olduunu varsaymak bizi fiziksel dnya
nn nasl renklerden olutuunu renmek bakmndan hibir sonu
ca gtrmeyecektir. Demek ki nesnel renk varsaym hem fiziksel
dnyann renklerini hem de bizim renk deneyimimizi aklamak ba
kmndan ilevsiz bir varsaymdr. O halde "Occam 'n usturas" ge
rei nesnel ve fiziksel renk varsaymndan vazgememiz gerekir.
kinci olarak hem Patricia (2002) hem Paul Churchland 'n (2007)
hakl olarak ok nemsedikleri Hurvich-Jameson'n renkli grme
modeli zerinde durmak istiyorum. Filozoflar gerekten de bu mo
deli epifenomenalizmin bir trn vurmakta baaryla kullanrlar.
Ama her iki filozofun da kabul ettii gibi epifenomenalizmi, zel
likle de benim burada savunduum gibi fenomenal dnyay, sk s
kya nral faaliyetlere bal olarak ortaya kan, ama kendisi fizik bi
limi tarafndan incelenebilir zelliklere sahip olmamas anlamnda
fiziksel olmayan bir doa olay olarak deerlendiren epifenomena
lizmi, diyelim "epistemik epifenomenalizmi" hibir ekilde vura
mazlar. stelik bu model eitli nral faaliyetlerle doada hibir dal
ga boyundaki elektromanyetik dalgaya tekabl etmeyen renk dene
yimlerinin de nasl ortaya ktn aklar. Demek ki nral faaliyet
lere bal olarak ortaya kan bu renkler fiziksel doada yoktur. O
halde baz elektromanyetik dalga spektrumlanna denk den nes
nel-fiziksel renklerin olduunu niye kabul edelim? Demek ki renk
leri beynin nral faaliyetlerinin fenomenal dnyada oluturduu de
neyimler olarak ele almak gerekli ve yeterli varsaymdr. Naif fizik
anlaynn nesnel renk varsaymna gerek yoktur.
Demek ki fizik biliminin renklerin ne olduunu deil, bizdeki
renk deneyimlerine neden olan fiziksel durumlarn ne olduunu
akladn kabul etmek ok daha aklc bir varsaymdr. Ayn e
kilde nrobilimin bizdeki renk deneyimlerinin ne olduunu (mese
la V4'n belli bir nral ateleme rnts olduunu) deil de bu de
neyimlere neden olan (veya onlarla ontolojik olarak zde olan) n
ral durumlar betimlediini varsaymak, fiziksel bilimlerin nrobi
lim zerinden aklama abasn srdrd anlamna gelir. O hal-
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK 243

de Churchland 'n epifenomenalizm eletirisinde sonu verici bir de


lil yoktur.
Ama bir an iin Churchland'n hakl olduunu, bizdeki renk de
neyiminin u ya da bu ekilde belli nral faaliyetler olduunu varsa
yalm. Bu durumda fizikselcilik korunmu olur mu? Yant "fizik
sel"i ne anlamda kullandmza bal olarak deiir. Eer fiziksel
den kast fizik bilimi tarafndan incelenebilir olmaksa, fenomenler
en azndan bugn iin fizik bilimi tarafndan fenomenal zellikle
riyle incelenemediine gre (eer zdelik tezi doruysa nral faa
liyet olarak incelenebildiine gre) kendisi olarak fiziksel deildir,
yani fizik biliminin konusu deildir. O halde ontolojik dzeyde z
delik tezi doru olsa bile fizik bilimi asndan epistemik bir artk
vardr: Fiziksel dnyada etkili olan renk deneyimi deil, V4faaliye
tidir. Bu durumda ve bu epistemik anlamda fizikselci zdelik tezi
de bir epifenomenalizmdir.
Bu "epistemik artk" meselesini daha iyi anlataym. imdi daha
nce de sz ettiimiz "kr gr" durumlarn hatrlayalm. Bu vaka
lar grsel kortekslerindeki haraplanmaya bal olarak grme alan
nn belli bir blgesinde grsel fenomenal yaantya sahip deildir.
Ancak bu kr alandaki baz uyaranlar fenomenal olmayan bir e
kilde algladklarn gsteren deneyler olduunu biliyoruz. Bu du
rum grsel enformasyonlarn sadece grsel kortekse deil evrimsel
adan baz arkaik yollarla beynin farkl blgelerine de ulamasyla
aklanr. imdi kr gr olaylarnda fenomenal olmayan grme
olaylarn salayan nral olaylara n 1 tipi nral olaylar adn verelim.
Grsel kortekste fenomenal grmeyi de salayan olaylara ise n2 ti
pi nral olaylar adn verelim. n 1 tipi olaylarla n2 tipi olaylar ara
snda fiziksel bir fark olduunu dnebiliriz. Ancak n2 tipi olaylar
aynca diyelim f tipi grsel fenomenal yaantya da yol amaktadr.
Demek ki n 1 tipi nral olaylarla n2 tipi olaylar arasndaki fark sade
ce fiziksel olarak ifade edilecek bir fark deildir. Aynca eer f fe
nomenal yaants fiziksel deilse, f fenomenal yaantsn hesaba
katmasak da grsellikle ilgili davranlarn hepsinin birfiziksel ha
reket olarak n2 tipi nral olaylarla aklanabilir olduunu varsay
yoruz. Bu durumda n2 tipi olaylarla beynin fiziksel (nral) ekono
misi erevesinde ifade edilemeyen, ilevsiz bir f tipi olay da ortaya
244 BEYNN GLGELER

kmaktadr. Bu olay fiziksel (nral) betimleme asndan epistemik


bir artktr.
Fizikselci zdelik durumunda fenomenal yaantlar belli bir
enerji byklne sahip olsalar bile, fiziksel dnyada ancak belli
bir enerji olarak etkili olurlar - fenomenal zellikleriyle deil. Bu
durumda fizik bilimi tarafndan incelenemeyen fenomenal bir artk
daima kalacaktr.
Dikkat: Burada argmanmzn mantki tutarll asndan bir
problemle karlayoruz. Onuncu blmde, fantom fenomenler ar
gmanyla etkileimci ikicilik karnda epifenomenalizmi savunur
ken beynin dilsel davranla kendi nroenformatik durumlar hak
knda dilsel enformasyon yaynladn ama bu durumun fenomenal
dnyada fenomenal bir ierik kazandn sylemitik. Fakat yuka
rda "epistemik artk" olarak f fenomenal yaantsndan sz etmek
le beynin (ya da en azndan bizim) fenomenal yaantlar konusunda
bilgisi olduunu sylemi olmuyor muyuz? Fenomenleri nasl bili
yor olabiliriz? stelik bu durumda Mary argmann eletirirken ia
ret ettiimiz amaza kendimiz de dm olmuyor muyuz? Fiziksel
olmayan fenomenler beynimizin sinaptik yaplanmasn nasl dei
tiriyor olabilir? Bu problemi ve zmn aada ele alacam.
imdilik fizikselci zdelik tezinin eletirisine devam edelim.
Demek ki:
a. Fenomenal durumlarn fiziksel bilimler sorunsalnda belli n
ral durumlarla betimlenmesinin mmkn olduunu dnelim: u
fenomenal durum u nral durumdur. Byle bir betimleme su
H20'dur gibi bir zdelik durumu ortaya koyar: fizikselci zdelik
tezi.
b. Ama bu nral (fiziksel) betimleme, fenomenal durumlar fizik
sel adan (fizik-kimya bilimi sorunsalnda) betimlemekle birlikte
fiziksel olmayan zellikleri bakmndan betimleyemeyecek, geriye
epistemik bir artk kalacaktr. Diyelim u masann geometrik betim
lemesinin fiziksel zelliklerini betimleyemeyecei, geometrik be
timlemenin aklanmadan kalan epistemik bir artk brakaca gibi .
c. Fizik-kimya biliminin teorik sorunsalnda, bu sorunsaln epis
temik imkanlar dahilinde ifade edilemeyen bu epistemik artkla sz
ZNELLK iV:
"BEN" VE ZDELK 245

edilen fenomenal zellikler fiziksel srete betimlenmemesine ra


men fiziksel aklama gene de tam olduuna gre bu zellikler epi
fenomenaldir: Epistemik epifenomenalizm.
(Epistemik epifenomenalizm ontolojik monizmi reddetmez. Ama
fizik-kimya biliminin snrlan ve imkanlar dahilinde evrenin btn
zelliklerinin betimlenemeyebileceini kabul eder: Doadafiziksel
adan etkili olmayan zelliklerin var olmasn yasaklayan bilinen
bir doa yasas yoktur.)
e. Demek ki "u fenomenal durum u nral durumdur" eklinde
ifade edilen fizikselci zdelik tezi rtk olarak epistemik bir artk
braktna gre aslnda zellik ikiliine dayanan bir tr epifenome
nalizmdir.
f. Demek ki zdelik tezi kendi iinde eliiktir.

2. Problem. Yukarda fizikselci zdelik tezini eletirirken argma


mmzn btnnn mantki tutarll asndan bir problemle kar
lamtk. Eer epifenomenalizm doruysa epistemik artk olarak f
fenomenal yaantsnn var olduunu nerden biliyoruz? Durumu da
ha net grmek iin Histerik Bilin'te kullandm "kendi zerinde
deney yapan beyin dnce deneyi"ni biraz deitirerek yeniden de
erlendirmek istiyorum.
Diyelim Mary ile alma arkadayz ve argmanmz asndan
sorun tekil eden yukardaki problemle karlatk. Problemi z
mek iin Mary'yle birlikte zel bir ekilde deitirilmi bir Penfield
deneyi yapyoruz. Bir beyin cerrah arkadamz Mary'nin kafatas
m ayor ve Mary bir yandan kendi korteksini zararsz elektriksel
uyaranlarla uyarrken eitli dzeneklerle deneyi fiziksel olarak da
inceliyor. Ben de deney setindeyim ve Mary'yle deneyin fiziksel be
timlemesi konusunda hemfikiriz. Diyelim Mary, beyninin X blge
sini uyaryor. Bu durumda diyelim ikimiz de Mary'nin beyninde n2
tarz bir nral uyarlma saptadk. kimiz de buraya kadar anlayo
ruz. Ama Mary'ye gre X blgesinin uyarlmasyla fenomenal dn
yasnda f deneyimi de olutu. Bu durum temel varsaymmzla e
limiyor: temel varsaymmz gerei byle olacan biliyorduk za
ten. Sorun Mary'nin f deneyimini nasl olup da bildii noktasnda
246 BEYNN GLGELER

dmleniyor. nk fantom fenomenler dnce deneyi gerei


Mary de ben de Mary'nin f deneyimi olmasa da beyninde geen
olaylarn ve fiziksel adan bir hareket olarak ele alnd kadaryla
dilsel davranlarnn ayn olacan saptyor olmalyz. stelik ay
n argman gerei bu dilsel davranlar Mary'nin f fenomenal ya
antsyla deil, Mary'nin beyninin nroenformatik durumuyla (fan
tom fenomenlerle) ilgili dilsel enformasyon veriyor olarak da ak
lanabiliyor olmal. O halde Mary adl organizma fiziksel betimle
mede ve dolaysyla beyninin nroenformatik durumuyla ilgili ola
rak yaynlad dilsel enformasyonda yer almayan, yani epistemik
bir artk olan f fenomenal yaantsna sahip olduu bilgisine (enfor
masyonuna) nasl sahip olabiliyor? Sorun bu.
Fantom fenomenler argmanna gre Mary'nin beyni sadece ken
di nroenformatik durumlar hakknda (bu rnekte X blgesindeki
nroenformatik durum hakknda) dilsel enformasyon yaynlyor ol
sa da bu dilsel enformasyon d gzlemci asndan (mesela benim
fenomenal dnyamda) Mary'nin fenomenal dnyasnda geen f de
neyimi hakknda bir dilsel ifade gibi yer almal. stelik ayn ekilde
kendi beyninin yaynlad ve fantom fenomenler hakknda olan sz
konusu dilsel enformasyon Mary'nin fenomenal dnyasnda f feno
menal durumuyla ilikili gibi gzkyor olmal. Bu durumu ilgin
bir kozmik rastlant olarak aklayabiliriz tabii: Mary'nin beyni fan
tom f fenomeniyle (X blgesinin nroenformatik durumuyla) ilgili
dilsel enformasyon yaynlad ama rastlantsal olarak Mary'nin feno
menal bir dnyas ve bu dnyada f fenomenal yaants sahiden de
vard. Geri Mary srarla fantom fenomenlerden deil sahiden f fe
nomenal yaantsndan sz ettiini iddia edecektir. Fakat ayn za
manda hem Mary hem ben Mary'nin bu srarnnfiziksel hareket ve
verdii enformasyon olarak ele alndnda beyninin nral aktivas
yonlaryla aklanabileceini saptyor olmalyz; N l f- N3 beyin
modeli ve fantom fenomenler argmanmz doruysa Mary feno
menal yaants olduunu bir bakasna asla ispat edemiyor olmal.
O halde fizikselci zdelik tezinin eletirisinde Mary'nin fiziksel
aklamada eksik olan, yani epistemik bir artk olan, yani fiziksel
olarak etkin olmayan f deneyiminin bilgisine sahip olduunu nasl
syleyebiliriz?
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK
247

Kendimizi Mary'nin yerine koyalm. Ayn deney koulunda biz


de bir bakasna asla ispat edemesek de f gibi bir deneyimimiz oldu
unu bilecektik. te bizi argmanmzda elikiye sevk eden sorun
bu: fiziksel aklamada epistemik bir artk olan, dolaysyla bu ak
lamada yer alamayacak olan f fenomenal yaantsn fiziksel akla
ma dnda (fiziksel olmayan bir ekilde) nasl biliyor olabiliriz?

3. zm: Ontolojik nrolfenomenal zdelik. O zaman sorunumuz


u: Bir yandan fantom fenomenler argmann (epifenomenalizmi)
koruyarak bir yandan da fenomenal bir bilgimizin olmasn nasl
aklayabiliriz?
Bir an iin yukardaki deney koullarnda fizik bilimi sorunsaln
da Mary'nin beyninin X blgesinin n2 aktivitesi olarak betimlenen
durumun (diyelim N2 olaynn) Mary adl organizmann fenomenal
dnyasnda ortaya kan ve f deneyimi eklinde betimlenen F feno
menal durumuyla zde olduunu varsayalm: N2=F. Ayn olayn
deiik perspektiflerden ekilen fotoraflarnn nesnesinin ayn ol
mas veya Newton ve Einstein teorilerinin ktle kavramyla gnde
rimde bulunduklar durumun epistemik olarak farkl ama ontolojik
olarak ayn olmas gibi. (Bir baka rnek aada ele alacam Sabah
ve Akam yldzlan olabilirdi.) Bu durumda yukardaki deneyin d
gzlemcisi olarak Mary'nin, kendi beyninin X blgesinin n2 aktivi
tesiyle oluan nroenfonnatik durumuyla ilgili dilsel bir enformas
yon yaynladn saptarken fenomenal dnyasnda f deneyiminden
sz ettii deneyimine de sahip olmas aklanabilirdi. Dahas Mary'
nin f deneyimine sahip olmas fiziksel adan n2 betimlemesiyle be
timlenen N2 nral olayna sahip olmas olduundan Mary adl or
ganizmann beyninin kendi N2 nral durumuyla gerekleen bir n
roenformatik beyin durumunda olduunu bilmesi, zdelik gerei f
fenomenal durumunda olduunu bilmesiyle ayn durum olurdu.
nk bu beynin f'yi hatrlamas N2'nin aktivasyonuyla ortaya
kan nroenformatik durumla ayn durum olurdu. Pratikte yle:
Mary'nin fenomenal dnyasnda f deneyimini hatrlamas, n2 be
timlemesiyle betimlenen N2 beyin olaynn reaktive olmasyla be
lirlenen nroenformatik duruma gemesinden ayrt edilemezdi.
Demek ki bilgi problemini zmek mmkn.
248 BEYNN GLGELER

stelik fiziksel betimlemede (n2 betimlemesi 7 N2 olay) yer al


mayan f fenomenal yaants bu fiziksel betimleme asndan epife
nomenal olurdu. Yani fiziksel betimlemede durum "n2 - N2" olur
ken, +f yaants epifenomenal grnrd. Bu da fantom fenomen
ler argmannn bekledii sonutur: Fenomenler fenomenal tanm
biimleriyle fiziksel olarak etkili deildir.
Peki ama bu ontolojik zdelik durumununfizikselci zdelik te
zinden ne fark var? u: Fizikalist zdelik f'nin n2 olduunu (f=n2)
sylerken bunun fizik bilimi sorunsalnda bir zdelik olduunu sa
vunmu oluyor. Oysa yukarda grdmz epistemik artk nede
niyle bu tez doru olamaz. Ontolojik zdelikse f'nin n2 olduunu
fizik bilimi sorunsalnda syleyemeyeceimizi, sz konusu zdeli
in bu sorunsaln snrlarn aan bir zdelik olduunu sylyor:
N2 = F. Bu nedenle bu teze ontolojik nro/ fenomenal zdelik adn
veriyorum. Ontolojik nro/fenomenal zdelik durumunda episte
mik artk yalnzca fiziksel aklama dzeyinde sz konusudur. Bir
baka deile fizik bilimi asndan f= n2 denemez: Fizik bilimi a
sndan durum n2 7 N2 ve +f'dir. Ama ontolojik olarak durum n2 7
N2=F'dir.
imdi Sabah Yldzn sadece elektromanyetik, Akam Yldzn
ise sadece gravitasyonel etkileriyle saptayabildiimiz bir epistemik
durumda olduumuzu varsayalm. stelik elimizde bir Bileik Alan
Teorisi de bulunmasn. Bunlarn baka bir metafizik evrende farkl
gezegenler olmas mmknken bizim evrenimizde ayn gezegen
(Vens) olduunu sylememiz ne elektromanyetik ne gravitasyonel
teorilerimizle aklayamadmz, diyelim ontolojik bir varsaym
olurdu ve ancak baz olgu durumlarn aklayamaya imkan veriyor
sa kabul grrd.
Ontolojik nrofenomenal zdelik tezi hem kendimizin ve baka
larnn davranlarn aklarkenfenomenal durumlarla nroenfor
matik durumlar ayrt edemememizi (fantomfenomenler argman
n) hem de bununla eliir gzkenfizikselci erevede epistemik bir
artk olarak ortaya kanfenomenal durumlar nasl olup da bildi
imizi bir arada aklayabilmektedir.
Her ne kadar yukarda verdiim rnekler belli bir sezgi gelitir
memize imkan veriyorsa da ontolojik nro/fenomenal zdelik du-
ZNELLK i V: "BEN" VE ZDELK 249

rumunun insan muhayyilesinin, insan aklnn kavrayabilecei bir


durum olduunu sanmyorum. nk ortaya kan tablo u: Naif
gereki bir ekilde u dnya olarak yaadmzfenomenal dnya
mz fizik bilimiyle nfuz edemeyeceimiz bir varlk dzeyinde beyni
mizin baz nral faaliyetleridir. Bu artc hatta inanlmaz doal
olay belki kuantum sperpozisyon durumlarna benzetilerek daha
iyi kavranabilir. Eer bu gibi sperpozisyon durumlarn klasik d
zeyde de ifade etmemize izin verilseydi, bir olaslk dalgas olarak
bir ve ayn kedinin hem l hem de canl olduu gzlem ncesi bir
gereklik durumundan sz edebilirdik (Schrdinger'in kedisi d
nce deneyi). Ontolojik nro/fenomenal zdelik bir baka tr s
perpozisyon durumu ortaya koyuyor sanki. Anlamakta zorluk eki
yorum.

v. Ontolojik nro/fenomenal zdelik tezini savunmak

(Dikkat: Aada gelitirdiim argmann sadece "epistemik nro


fonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik durumuyla " ilgili olan b
lm btnsel argmanmz bakmndan, yani psikiyatride el
ml olmama problemini zmek bakmndan nemlidir. "Ontolo
jik nrofenomenal zdelik tezi" nin doru olup olmamas btnsel
argmanmz nemli lde etkilemez).

1. Yukarda fizikselci zdelik tezinin epistemik bir epifenomena


lizm olduunu gsterdim: Fenomenler fizik bilimi tarafndan ince
lendiklerinde belli bir enerji bykl ya da bir nral ateleme
rnts olarak fizik biliminin sorunsalna alnabilirler. Ama bu fi
ziksel dilde fenomenler fenomenal zellikleriyle var olmayacak, fi
zik bilimi daima epistemik bir fenomenal artk brakacaktr.
Bu durum epistemik bir ikilik, dolaysyla doada bir zellik iki
lii olduu anlamna gelir. Ama yukarda grdmz gibi doada
ontolojik bir ikilik sz konusu olmayabilir. imdi ontolojik nrofe
nomenal zdelik teziyle epistemik olarak nral ve fenomenal ola
rak grnen olaylarn ontolojik olarak zde olduunu varsaymaya
ynelik argmanmz gelitirmeye alacam.
Ontolojik nrofenomenal zdelik tezini fzikselci zdelik tezle-
250 BEYNN GLGELER

rinden ayrt eden en nemli zellik, bu tezinfizikselciliin iereme


dii epistemik arta ramen nrofonksiyonel!fenomenal ayrt edi
lemezlii aklamak iin ileri srlm bir varsaym olmasdr.

2. Epistemik nrofonksiyonel!fenomenal ayrt edilmezlik. Onuncu


blmdeki "fantom fenomenler" argmanna gre dilsel davran
asndan ele alndnda beynin nrofonksiyonel (nroenformatik)
durumlaryla fenomenal durumlar ayrt edilemez bir hal alr. n
k bu argmanda N l f- N3 beyin modelini kullanan epifenome
nalist astronot, davranlarn fenomenal yaantlara bavurularak ya
plan her trl aklamasnn beynin nroenformatik sreleriyle de
aklanabileceini gsteriyordu. Ama durumu bir daha grmeye a
lalm.
a. Burada bir kez daha hisseden protez el rneini hatrlamanz
isteyeceim. Protez eli olan hasta bize dier eliyle protezini iaret
edip "dokunma hissini urada hissediyorum" diyor. Hastann bunu
syleyebilmesi iin beyninin protez elinden gelen sinirsel uyarmlar
enformasyon olarak ilemesi ve belli bir enformatik sonuca ulamas
gerektiini grmtk. imdi soru u: Hasta protez eline iaret ede
rek "dokunma hissini urada hissediyorum" derken beyninin enfor
masyon ileme srelerinin sonularndan m, yoksa fenomenal bir
yaantsndan m sz ediyor? Ayrt edemeyiz. Durumu bir tr Tur
ing testi gibi dnmek mmkn: sanki tersten kurulmu bir Turing
testi gibi.
b. lk seenek olarak hastann beyninin bilgilem srelerinde
ulat enformatik sonulan dilsel kodu kullanarak yaynladn
dnelim. Ama biz beynin enformasyon ileme srelerinin so
nulan hakknda olan dilsel ifadeyi, kendi beyinlerimizin faaliye
tiyle oluan fenomenal dnyalarmzda hastamz sanki znel fenom
enal yaantsndan sz ediyor gibi anlarz (fantom fenomenler arg
man).
c. Bir adm daha atalm. Protez elli kiinin siz olduunuzu d
nelim. Demek ki beyniniz enformasyon ilemlerinin sonularn ya
ynlad; ben de bunlar fenomenal dnyamda sanki siz fenomenal
yaantlannzdan sz ediyormusunuz gibi anladm. Peki sizin fe-
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK 251

nomenal dnyanzda ne oldu? Siz de kendi beyninizin sonu enfor


masyonlar hakknda yaynlad dilsel enformasyonlar znel feno
menal bir deneyim (elinizdeki dokunma hissi) hakknda dilsel bir
ifade gibi yaantladnz. Demek ki "aznzdan kan kulanz yan
l anlad". Fiziksel adan beyniniz enformasyon ileme sreleri
nin sonularn bidirdi; ama bu durum fenomenal yaantnzda san
ki protez elinizdeki znel dokunma hissi hakknda bir ifadeymi gi
bi fenomenal bir ierik, bir anlam kazand. Beyniniz enformasyon i
leme sonulan hakknda bir mesaj yaynlarken bu durum fenomenal
dnyanzda fenomenal yaantnz hakknda bir ifade gibi grnd.
d. Demek ki dilsel olan ve olmayan davran dzeyinde beynin
nroenformatik sonularyla fenomenal yaatlann birbirinden ayrt
edemiyoruz (Bir baka deyile dilsel davrana bakarak robot
la fenomenal yaants olan insan ayrt edemiyoruz). Buna "epis
temik nroenformatiklfenomenal ayrt edilemezlik durumu" adn
verelim.
e. Biyofonksiyonalizm erevesinde beynin nroenformatik du
rumlar beynin nrofonksiyonel durumlardr (bkz. Ek 6).
f. O halde dilsel davran dzeyinde beynin nrofonksiyonel du
rumlar fenomenal durumlarndan ayrt edilemez: Epistemik nro
fonksiyonel Ifenomenal ayrt edilemezlik durumu.
Peki bu epistemik nrofonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik
nasl bir varsaymla aklanabilir?

3. Ontolojik nro/fenomenal zdelik. Argman zetleyelim:


a. Eer davran dzeyinde beynin nrofonksiyonel durumlar
beynin fenomenal durumlarndan ayrt edilemiyorsa, bunu akla
mann en iyi yolu fizik ve fenomenoloji dzeyinde deil, daha derin
bir dzeyde ontolojik bir zdelii kabul etmek olabilir: Ontolojik
nrofonksiyonel!fenomenal zdelik tezi.
b. Ama biyofonksiyonalizme gre beynin nrofonksiyonel du
rumlar fizik-kimya sorunsalnda beynin nral durumlardr.
c. Fenomenal durumlarn fiziksel bilimler sorunsalnda belli n
ral durumlarla betimlenmesi mmkn olabilir. Byle bir betimleme
252 BEYNN GLGELER

su H20'dur gibi bir zdelik durumu ortaya koyar: Fizikselci zde


lik tezi.
d. Ama bu nral (fiziksel) betimleme fenomenal durumlar fizik
sel adan (fizik-kimya bilimi asndan) betimlemekle birlikte fe
nomenal zellikleri bakmndan betimleyemeyecek, geriye episte
mik bir artk kalacaktr.
e. Yukarda grdmz gibi fizik-kimya biliminin teorik sorun
salnda, bu sorunsaln epistemik imkanlar dahilinde ifade edileme
yen bu epistemik artk (fenomenal zellikler) fiziksel srete betim
lenemediklerine gre ve bu koulda bile aklama gene de tam oldu
una gre epifenomenaldir: Epistemik epifenomenalizm.
f. yleyse epistemik artk nrofonksiyonel/fenomenal ayrt edi
lemezlik durumu bakmndan bir bilgi problemi yaratr.
g. Bilgi problemine ramen nrofonksiyonel/fenomenal ayrt
edilemezlii savunmak iin yukarda ifade edilen "ontolojik nro/
fenomenal zdelik tezi" kabul edilmelidir.

V l l . Natralist fenomenoloji nasl mmkndr?

Eer 1. ahs fenomenolojisi bir yanlsamaysa bugne kadar feno


menoloji nasl yapld? Bu soruyu yantlamak iin ncelikle dilimi
zin fenomenoloji yapmaya elverili olarak gelimediini kabul et
meliyiz (Millikan 20 14). Yaptmz fenomenoloji gerek fenome
nal yaantlarmz ne lde yanstyor? Filozof Dennett yllar n
ce fenomenolojiye kukuyla yaklamamz gerektii konusunda
uyarmt bizi ( 1 99 1 ). Bununla beraber yukardaki argman gerei
fenomenolojik bilginin beynin nroenformatik durumlarndan ayrt
edilemez olduu dnlrse ileride kurulacak bir nrofenomeno
lojinin 1. ahs - III. ahs gibi problemlere dmeyebileceini syle
yebiliriz. Yukardaki argman unu vaat ediyor: natralist bir feno
menoloji yorumu mmkndr. nk beynin nroenformatik du
rumlar fenomenal dnyann fenomenal deneyimlerinden ayrt edi
lemez.
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK 253

v. Tartma

Soru: Peki ama eer onolojik nrofenomenal zdelik tezi doruysa,


nasl oluyor da elimdeki dokunma hissi ya da milyonlarca k yl
uzaktaki bir yldz grmemle beynimdeki baz nral faaliyetler on
tolojik olarak ayn olabiliyor?
a. Fenomenal yaantlar fiziksel uzay-zamanda deil, organiz
mann fenomenal dnyasnda yer alr. O halde fiziksel zelliklerin
(beynimdeki nral atelemelerin) fenomenal yaantlarla (elimdeki
dokunma hissi veya milyonlarca k yl uzaktaki bir yldzla ilgili
grsel yaantyla) ayn fiziksel uzay-zaman sreklisinde yer almas
gerekmez. (Kesik el ve yark uzay dnce deneylerini hatrlayn.)
Yani fenomenal zellikler fiziksel olmadndan fenomenal ya
antlarn fizik-kimya bilimi sorunsalnda ele alndklarnda beynin
ilgili nral faaliyetleriyle ayn uzay-zaman koordinatlarnda olduk
larn kabul etmemizi fiziksel olarak zorunlu klan bir durum sz
konusu deildir.
b. Baz nral ve fenomenal zelliklerin andal sz konusuysa,
fenomenal durumlarn bildik uzay-zaman boyutlarndan sadece za
manda yer ald dnlebilir.
c. Demek ki varln ontolojik yaps fizik-kimya biliminin tanm
lad tarzda deildir.

IX. Sonu

Bu blmde kitabn temel problemini zebilmek iin bir adm da


ha attk.

l . Sebep-gereke veren aklamalarn dorudan beynin nral-fi


ziksel durumlaryla ilikilendirilemeyeceini, fizik-kimya sorunsa
lnda fiziksel sreler olarak ortaya kan nral faaliyetlerin biyo
fonksiyonel adan deerlendirilmesiyle ortaya kan fonksiyonel
zellikleriyle ilikilendirilebileceini gryoruz.
Nedensellik sadece fiziksel inceleme dzeyinde ortaya kan bir
zelliktir. Beynin davran asndan etkin nrofonksiyonel durum-
254 BEYNN GLGELER

lannn incelenmesi ise nrobiyolojinin esas konusudur. te sebep


gereke veren aklamalar bu fonksiyonel teleolojik dzeyle iliki
lendirilebilir.
yle grlyor ki nermese) tutumlara dayanan sebep-gereke
veren aklamalar (baarl ya da baarsz ekilde) beynin nro
fonksiyonel durumlarna dayanarak davran aklamaya ynelik
savlardr. Ama burada baz problemlerle karlamtk. Bunlardan
i lki nermese! tutumlann organizmann beyniyle deil, fenomenal
durumlanyla ilikili savlar gibi grnmesiydi. nceki blmlerde
sebep-gereke veren aklamalarn organizmann fenomenal du
rumlanyla ilgili grnmesinin nedenini iki aamada zmlemitik.
a. lk olarak nrofonksiyonel durumlarla fenomenal durumlan
dile getiren nermelerin ayrt edilemezlii zerinde durmutuk (n
rofonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik).
b. kinci olarak da nrofonksiyonel durumlarla ilgili nermelerin
bizim fenomenal dnyamzda fenomenal durumlar hakknda ner
meler eklinde fenomenal bir ierik kazanacan gstermitik. By
lece sebep-gereke veren aklamalarn organizmann nrofonksi
yonel durumlan hakknda bilgi verdiklerini, organizmann davran
n bu ekilde aklamaya altklann kabul edebileceimiz sonu
cuna ulamtk.

2. Ama nermese) tutumlarla beynin nrofonksiyonel durumlarn


ilikilendirebilmek bakmndan ikinci ciddi problem, sz konusu
aklamalann "ahs" ya da performatif zne hakknda olmasyd.
Bu blmde performatif bir deneyim znesi olmadn gstere
rek sebep-gereke veren aklamalann performatif (deneyimleyen)
"ben" kavram balamnda nrobiyolojik fonksiyonalizmle iliki
lendirilemeyeceini grm olduk. Bununla birlikte nermese) tu
tumlan zaten fenomenal durumlarla deil, nrofonksiyonel durum
larla ilikilendirmek istediimizden, stelik sebep-gereke veren
aklamalann da zaten fenomenal durumlarla ilgili olmadn gz
nne aldmzda "deneyimleyen ben" kavram amacmz bak
mndan ciddi bir problem oluturuyordu. Sebep-gereke veren ak
lamalarla nrofonksiyonel durumlan ilikilendirmek, yani elm-
ZNELLK iV: "BEN" VE ZDELK 255

l olmama sorununu zmek bakmndan esas sorun davranlarn


performatif bir znesi olup olmaddr. Davrann performatif z
nesi yani rasyonel fail konusunu bir sonraki blmde daha ayrntl
olarak ele alacam.

3. Kitabmzn temel problemi olan psikiyatride elml olmama


problemine dnmeden nce unu kaydetmek isterim:
znellik problemine ayrdmz bu uzun tartmann sonunda n
robiyolojik (nrobi/imsel), nrolojik ve psikiyatrik olgu durumlar
na dayanarak unu sylemi oluyoruz: Naif gereki tutumumuzda
di armm, u masann stndeki krmz domatesi, bilincimizi, be
denimizi, uzay, uzak yldzlar, baka insanlar, aalar "ben" duy
gumuzu ve daha pek ok eyi ieren bu dnya, beyinde onu kuran n
ral faaliyetlerle ontolojik olarak zde fenomenal bir dnyadr. Be
yin bir zne deil de biyolojik bir organ olduundan kurucu znesi
olmayan vefiziksel gereklii kendi sunum biiminde temsil eden bu
fenomenal dnya zde olduu nralfaaliyetler zerine hibir fizik
sel-nedensel etkiye sahip olmad iin epifenomenaldir.
12
RASYONEL FAiL
VE DAVRANIIN ANLAMI

"Dil hereyden nce yalan sylemek iin vardr."

UMBERTO ECO

1. Giri

Davran, bizi sebep-gereke vererek aklamaya sevk edecek e


kilde dier fiziksel hareketlerden ya da evrendeki dier fiziksel-kim
yasal olaylardan ayrt eden zellikler nelerdir ve bu zellikler nasl
natralize edilip fiziksel aklamayla uyumlu hale getirilebilir? Bu
soru erevesinde insan davrannn bir fiziksel hareket olarak ne
densel aklamasyla maksatl bir davran olarak sebep-gereke ve
ren aklamas arasndaki elml olmama probleminin -yani bir
aklamann ierdii terimlerin dierinin dilindeki karln bula
mamas probleminin- zmnde epey yol aldk.
lk admda sz konusu iki aklama tarz arasndaki ilikinin bi
yofonksiyonalist bak as zerinden kurulabileceini dndk.
Biyofonksiyonlar fiziksel-kimyasal mekanizmalar olarak ele aln
dklarnda nedensel sreler olmalarna ramen biyofonksiyonalist
adan deerlendirildiklerinde baz organizasyonel zellikler de
gsterir. Acaba aradmz iliki biyofonksiyonalizm zerinden ku
rulabilir mi? Bu konuya bu blmde geri dneceiz.
kinci admda sebep-gereke veren aklamalarn, her ne kadar
znelci terimlere yer veriyor grnseler de, aslnda bu znelci du-
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 257

romlarn sinir sisteminin fonksiyonel (enformatik) durumlarnn


aklanmasndan ayrt edilemeyeceini aa kardk (epistemik
nrofonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik). Yani monadik-so
lipsist bir organ olan beyin sosyal kodu (dili) kullanarak organizma
araclyla dilsel enformasyon yaynlarken aslnda gerek d dn
yaya deil, iinde organizmann da temsil edildii kendindeki "N
roenformatik Dnya Temsili"ne gnderimde bulunur; onu temel ala
rak organizmann dilsel davranm gerekletirir. Ama te yandan
bu durum dilsel ifadelerin referanslarnn fenomenal dnyaya yne
lik olmas durumundan da ayrt edilemez.
Demek ki organizmann dilsel davranyla dnyayla ilgili enfor
matik sonularndan m, yoksa beyninin oluturduu (ya da onunla
ontolojik olarak zde olan) fenomenal dnyadan m sz ettii dil
sel davran dzeyinde ayrt edilemez. Dolaysyla organizma arac
lyla beynin yaynlad, gndelik yaamn naif ontolojisi ere
vesinde znelci anlam kazanan terimlerin (korku, inan, arzu vs.)
beynin kendindeki nrofonksiyonel durumlarna gnderme yapt
n kabul edebiliriz. "Azmzdan kan kulamzn yanl duyma
s" benzetmesiyle bunu kastetmitik .
B u nrobiyoloji yorumu Frege ( 1 892) ve Russell ( 1 905) tarafn
dan naif gereki bir zeminde kurulan (yani referansn naif gerek
i tarzda kavranan d dnyaya ynelik olduu) analitik dil felsefe
sinin yeniden dnlmesini gerektirir.
nsanlarn monadik-solipsist canllar olmas, nasl oluyor da ile
tiimse! (dilsel) cemaatler kurabildikleri sorusunu da kukusuz be
raberinde getirir. Daha nce bu problemi zmtk: Her birimiz
dorudan bir bakasyla deil, aslnda onun bizdeki nroenformatik
temsiliyle iliki kurarz (N3). Ama monadik-solipsist dnyamzda
bizdeki teki temsiline yolladmz mesajlar organizmann motor
ktlaryla gerek tekinin sinir sistemini de fiziksel olarak etkile
diinden bir iletiim, giderek iletiim a da kurulmu olur (N 1 t- 7
N3).
Ayrca fenomenal dnyann ierdii "ben" fenomenal yaants
nn performatif olamayacan, yani fenomenal deneyimleri dene-

!. Bkz. Rosenbleueth, Wiener ve Bigelow ( 1 943); Weiner ( 1 948).


258 BEYNN GLGELER

yimleyerek var eden "deneyimleyen ben" kavramn da reddettik.


Konumuz balamnda ele alnd kadaryla znellik problemini ge
ni lde zdmze gre bu blmde elml olmama prob
leminin ierdii son glkleri ele alabiliriz.
Bu blmde "Ahmet tbb bitirmek istedii iin ders alyor"
gibi insan davrann sebep-gereke vererek aklayan bir cmlenin
natralist bir anlamnn olabileceini veya natralist tarzda nasl yo
rumlanabileceini gstermek iin bir adm daha atmamz gerekiyor.
lk blmlerdeki incelemelerimiz bu tr aklamalann znellik ve
gereklik kavramlarnn yan sra rasyonel fail, teleoloji, normatiflik,
anlam bakmndan neden olma, anlam gibi doabilimsel olmayan
nosyonlara da dayandn gstermiti. O halde bu blmde bu nos
yonlar natralist adan yorumlamaya girielim.

il. Biyofonksiyonalizm ve davran

(Yedinci blmde gelitirilen biyofonksiyonalizm anlayn bir kez


daha incelemekte fayda var.)

1 . Eko-sistemler. Bu kitapta, yedinci blmde ileri srdm biyo


fonksiyonalizmin, gnmzn yaygn fonksiyonalizm anlayyla
byk bir benzerlii olduunu kabul ediyorum. Ancak buradaki bi
yofonksiyonalizm yorumu evrensel Turing makinelerinden ok, ge
nel bir sibernetik kavrayna dayanyor. ' Bu altblmde tartaca
m konulan hem bu kitabn biyofonksiyonalizmle ilgili blmde
hem de daha kapsaml olarak Madde ve Mana: Rasyonalitenin K
keni adl kitabmda fonksiyonalizm erevesinde deil ama kta Av
rupas yorumsamac gelenei erevesinde aynntl bir ekilde ele
aldmdan tartmay fazla uzatmayacam. Okur oradaki tartma
lara bakarak burada ileri srlen tezlerin dayanaklar hakknda daha
aynntl bir fikir sahibi olabilir.
Yedinci blmde ileri srdm biyofonksiyonalizmin zellikle
canllar ve baz makineleri anlamak bakmndan geerli bir yorum
lama tarz olduunu dnyorum. Bu erevede baz eko-sistemle
rin de biyofonksiyonel adan canllara benzer "doal organizas
yonlara" sahip olmas, zerinde durulmas gereken bir problem ola-
RASYONEL FAL VE DAVRANICN ANLAMI 259

bilir. Mesela dnyadaki denizlerin seviyesi eitli doal geribildi


rim mekanizmalaryla milyonlarca yldr belli bir aralkta dengelen
mitir. Tpk organizmadaki su miktarnn belli bir aralkta denge
lenmesi gibi. O halde canllar ve baz makinelerle eko-sistemler ara
sndaki fark iyi ifade edebilmek lazm.
Eko-sistemlerle canllar arasndaki en nemli farkn aktifgeribil
dirim mekanizmalar olduu, yani doal bir organizasyona canl di
yebilmek iin bu organizasyonun program ya da dizayn gerei ken
disindeki enerji kaynaklarn kullanarak olaylarn akna dzenle
yici mekanizmalarla yn vermesi gerektii sylenebilir. (Canllar
asndan bal bana ayrt edici bir fark yaratan reme fonksiyonu
nu sz konusu bile etmiyorum.) Bu durum, elbette bir bakma bir
ayrm hatt nerisi olarak da kabul edilebilir.
imdi basit bir eko-sistemi, mesela bir corafi blgede bir nehrin
su seviyesinin uzun yllar belli bir aralkta dengelenmesi durumunu
ele alalm. Bu durum ilk bakta arterlerdeki kan miktarnn belli bir
aralkta dengelenmesiyle benzemektedir. Aradaki fark ifade etmek
iin temel fizyolojik bir mekanizmaya, hcre iindeki su miktarnn
belli bir aralkta dengelenmesi durumuna bakalm. Bu durumda hc
re genetik program gerei eitli iyonik mekanizmalara dayanan
geribildirimlerle ierdii su miktarn dengeler. Ama buradaki ayrt
edici durum hcredeki bu mekanizmalarn belli bir programa da
yanmas ve hcre tarafndan enerji kullanlarak, yani aktif mekaniz
malar sayesinde gerekletirilmesidir (ATP ADP + P+ enerji). Eko
sistemlerin bu tr program gerei gerekletirilen aktif mekanizma
lara dayanmad aktr. Bu durumda eko-sistemleri fonksiyonel te
leolojik sistemler olarak ele almak yerine doal denge durumlar
olarak deerlendirmek daha doru olacaktr. Bununla birlikte baz
makinelerin de aktif mekanizmalar kulland dorudur. Bu gibi ma
kinelere reme fonksiyonu kazandrlmas koulunda bunlara da
canl demememiz iin bir neden yok gibidir.

2. Biyofonksiyonel kavramlar. Biyofonksiyonalizmi dier fonksiyo


nalizm anlaylarndan ayrt eden en nemli fark, fonksiyonel ne
densellik ("nedensel rol", "fonksiyonel rol") anlayn reddetmesi
dir. Biyofonksiyonalizm asndan fonksiyonel durumlar birbirinin
260 BEYNN GLGELER

nedeni olamaz. Nedensellik, zamanda ardk fonksiyonel durumla


rn oluturduu srece fizik-kimya sorunsalnda baktmzda (yay
gn fonksiyonalizmin "fiziksel gerekletirici" olarak ele ald du
rumda) ortaya kar.
Ama bu fizik-kimya inceleme dzeyi de bu sefer bize fonksiyo
nun ne olduunun bilgisini veremeyecektir. Evet, canl organizma
larda da evrenin dier yerinde geenlere benzer, fizik-kimyayla ak
lanabilir olaylar gerekleir. Ama canllar canl yapan, bu olaylarn
zgn fonksiyonel organizasyon zellikleri kazanmasdr. Bu fonk
siyonel organizasyon zellikleri nelerdir sorusu biyolojinin esas so
rusu, bir baka dzeyde de mhendisliin sorusudur.
Demek ki fizik-kimya canllk fonksiyonlarnn nasl ilediinin
bilgisini verir, bu fonksiyonlarn organizmann btnsel yapsnda
ne yaptnn bilgisini deil. Biyolojik almann zgn yan biyo
lojik fonksiyonlar fizik-kimya bilimine indirgenemeyecek ekilde
fonksiyonel adan da aklamasdr. Organizmalarn eitli nitele
rinin, mesela bbrein ya da kalbin organizmann fizyolojik denge
durumunun (homeostazi) korunmasnda, yani canl kalma hedefini
gerekletinnede fonksiyonel olarak ne yapmaya yneldii zgn
biyolojik bilgidir. Organizmann bu yorumlan tarz ister istemez
rtk ya da ak bir ekilde maksat ve teleoloji kavramlarn kullan
mamz gerektirir. Elbette bir akln rn olmayan, znesiz, kr bir
biyolojik evrim sonucu olumu bir maksatllk halinden, bilinsiz
bir teleolojik durumdan sz ediyorum. stelik burada bilinsiz bir
maksatllk ya da teleoloji gnnek de bir yorumdur: Biyolojik olaya
fizik-kimya sorunsalnda baktmzda o maksatllk ve teleoloji de
grnmez olur.
Demek ki doann en temel bilimsel sorgulama dzeyinde mak
sat ve teleoloji sz konusu olmad gibi hibir inceleme dzeyinde
teleolojik bir nedensellik de sz konusu deildir. stelik sz konu
su biyolojik (sibernetik) maksat ve teleolojinin gndelik kullanm
dan ok farkl olduu da ak. Ama canllk fonksiyonlarn, hayatta
kalma ve oalma maksatlarndan bamsz olarak ele aldmzda
kt fonksiyon ya da fonksiyon bozukluu kavramlarn, dolaysy
la da bir biyolojik disiplin olarak tbb kavramak olduka zordur. s
telik maksat ve teleoloji gibi kavramlar kullanmadan davran bi-
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 261

yolojisine yaklatmzda iinden klmaz bir problem ortaya


kar: Davranta fiziksel hareketten baka bir ey gremeyiz. Dola
ysyla fonksiyon kavramnn bilinsiz bir maksat kavram ereve
sinde ele alnmas sz konusu biyolojik durumlar anlamay kolay
latrr. Burada biyofonksiyonel erevede ortaya kan teleoloji ve
maksad, bunlar dier kavran tarzlarndan ayrt etmek iin "fonk
siyonel teleoloji" ve "fonksiyonel maksat" kavramlaryla ele alaca
m. Yine de davran biyolojisi asndan bir problem var gibi du
ruyor. Bu biyolojik fonksiyonlar (davranlar), dierlerinden farkl
olarak "bilinli" gibi grnyor. Acaba yle mi?
Bu blmde beynin davransal fonksiyonlarnn ve organizma
nn davran fonksiyonunun bilinsiz olduunu, ama organizmann
epifenomenal fenomenal dnyasnda bilinli bir ierik kazandn
gstennek istiyorum. imdi bu genel biyolojik erevede elm
l olmama problemini yaratan kavranlan natralist adan yorum
layalm. lk aamada "rasyonellik", "normatiflik", "maksat" ve "te
leoloji" kavramlarn ele alacam.

3. Rasyonellik ve Normatiflik. Doa olaylan neyse odur. Gktann


dmesi, idrar yollarn tkayan bir tan oluumu, foto-elektrik etki,
miyokart enfarkts, kedi-kpek fobisi birer doa olay olarak ele
alndklarnda herhangi bir deer yargs veya norm asndan de
erlendirilemezler. Bunlar olur. Bu doa olaylan fizik-kimya a
sndan ele alndklarnda deerlerden, normlardan bamszdr; ne
iyi ne kt, ne gzel ne de irkindirler. Bununla birlikte canllk
olaylan ve hatta baz makineler biyofonksiyonel adan deerlendi
rildiklerinde tablo deiiyor gibidir. Bozuk bir saat dnn. Bir do
a olay olarak ele alndnda saatin fiziksel durumu ne ise odur;
normlardan bamszdr. Ama o saati fonksiyonel adan deerlen
dirdiimizde normatif bir deerlendirme de yaparz: Saat gerekle
tirmeye yneldii fonksiyonu gerekletirememektedir. Saatin bu
durumunu iyi ya da kt olarak deerlendirmesek de bir fonksiyonu
yerine getirip getirmeme balamnda ele almak durumundayz.
Biyoloji, tp ve mhendisliin fonksiyonalizmden bamsz ele
alnmas bana imkansz grnyor. Birok insan tp ve mhendis
likte fonksiyonlarn normatif adan deerlendirilebileceini, ama
262 BEYNN GLGELER

biyolojide fonksiyonlarn normatiflik d tutulmas gerektiini d


nr. Oysa biyolojik bir fonksiyonu anlamak rtk ya da ak bir e
kilde kanlmaz olarak fonksiyon bozukluu gibi bir deerlendir
meyi de ierecektir. Biyolojik bir fonksiyonu anlamak iin bu fonk
siyonun bozuk olduu kar-olgusal akl yrtmelerden yararlan
rz. Keza bir biyolojik fonksiyonu aratrmann en yaygn deneysel
yntemlerinden biri fiziksel-kimyasal veya cerrahi yollarla bu fonk
siyonu bozmak, fonksiyon hakknda bu dolayl yoldan bilgi sahibi
olmaktr. Biyoloji, fonksiyonalist adan ele alndnda kanlmaz
olarak normatiftir; fonksiyon bozukluu kavram olmadan fonksi
yon kavram dnlemez. Demek ki biyolojik fonksiyonalizm bir
tr normatiflik de iermek zorundadr. Peki bu biyolojik normatiflik
insani deer yarglarna baml mdr?
O halde soru udur: Bir fonksiyonu normatif olarak deerlendir
mek demek kanlmaz olarak ona insani deerler, normlar asndan
bakmak anlamna m gelir? Bir baka deyile insandan, toplumsal
deer yarglarndan bamsz bir normatiflik mmkn m? Bir olay
iyi veya kt gibi deerlendirmemize yol aan insani normlardan ba
msz bir tr doal-nesnel normatiflikten sz edebiliriz miyiz?
Madde ve Mana'da canllarn eitli anatomik-fizyolojik fonksi
yonel zelliklerinin rasyonel bir organizasyon oluturduunu, bu
yzden biyolojik evrimin sadece canllarn olumas bakmndan de
il, doada rasyonelliin evrimi asndan da ele alnmas gerektii
ni savunmutum.
Kukusuz burada rasyonellii belli bir akln gereklemesi olarak
dnmemeliyiz. Makinelerin rasyonellii onu tasarlayan insandan
kaynaklanr; doal rasyonellikse biyolojik evrim sonucu ortaya k
m, yani znesiz bir sre sonucu olumu doal bir zelliktir.
Mesela beyin gibi canllk asndan nemli, ama kolay zedele
nebilir bir organn kaln bir kafatas ve eitli zarlarla evrelenmi
olmas evrim srecinde doal ayklanma sonucu rasyonel olarak ni
teleyebileceimiz doal bir durumun ortaya ktn gsterir. Bu ta
nmladm rasyonellii gndelik dildeki dier kullanmlarndan
ayrt etmek iin "fonksiyonel rasyonellik" deyimini kullanacam.
Fonksiyonel rasyonellii insani-sosyal deerler ve normlardan
bamsz olma anlamnda tarafsz bir kavram olarak kullanyorum.
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 263

Madde ve Mana'da fonksiyonel rasyonellii (bu ismi vermesem de)


yorumsamac gelenek erevesinde parayla btn arasndaki mak
sada ynelik, yani teleolojik fonksiyonel bir zellik olarak ele alyor,
bir fonksiyonun maksadna uygun olma hali olarak tanmlyordum.
Bu tr organizasyonlardaki fonksiyonel rasyonellii ortaya kar
maya dnk almaya ise natralist yorumsama adn nermitim;
imdi o kadar srarl deilim.
Kukusuz fonksiyonel anlamda rasyonel (yani homeostazinin ko
runmas ve reme maksatlarna uygun) canllk fonksiyonlar, mak
sat ve teleoloji gibi kavramlar deerlerden bamsz bir dil kullan
larak da aklanabilir. Zaten biyofonksiyonalizm anlayn gelitir
diim yedinci blmde bunu yapmaya altm. Maksat ve teleolo
jiyi gndelik dildeki bilinli maksat ve teleoloji kavramlarndan ay
rtrmak iin de "fonksiyonel maksat" ve "fonksiyonel teleoloji"
kavramlarn kullanyorum.
Ama fonksiyonel rasyonellik biyofonksiyonel adan ele alman
organizasyonlardaki fonksiyonel maksadna uygun olma hali olarak
canl doann doal bir zellii eklinde dnldnde, en azn
dan doann bir blmne normatif adan (yeterince rasyonel olup
olmama bakmndan) bakma imkan da doar. Sadece tptan sz et
miyorum. Biyolojik evrim sonucu olumu pek ok biyolojik fonk
siyonun yeterince rasyonel olup olamadn dnebiliriz. Mesela
koroner damarlarn anatomik zelliklerinin fonksiyonel adan ye
terince rasyonel olmad pek ok hekimin dikkatini ekmitir san
rm. yle ki kanla dolu bir organ kanszlktan lebilmektedir. Eer
ileride genetik teknoloji imkan verirse kalbin kanlanmas fonksiyo
nel adan ok daha rasyonel (fonksiyonel rasyonellik asndan
maksadna daha uygun) bir tarzda dizayn edilebilir. Demek ki eer
fonksiyonel rasyonellik canllarda karlatmz bir fonksiyonel
organizasyon zellii olarak tanmlanabilirse, bu zellie sahip olup
olmama ya da yeterince sahip olup olmama elbette normatif bir de
erlendirmeye tabi olacaktr. Ama ayn zamanda fonksiyonel rasyo
nellik doal bir zellik olduu oranda bu normatif deerlendirme
herhangi bir doa olaynda herhangi bir doal zelliin olup olma
mas kadar insani deer yarglarndan bamsz olarak ele alnabile
cektir. Nasl?
264 BEYNN GLGELER

Bir gezegenin dnya gibi elektromanyetik bir alan oluturup olu


turmad normatifolmayan bir saptama, insani deer yarglarndan
bamsz doal, nesnel, tarafsz bir deerlendirmedir. Elektroman
yetik alan var m, yok mu? Bu doal deerlendirme ancak iyi ya da
kt olarak deerlendirildiinde insani adan normatif bir deer
lendirme olacaktr. Ayn durum fonksiyonel rasyonellik iin de ge
erlidir. Bir canllk olaynn fonksiyonel rasyonellik asndan ye
terince rasyonel olup olmamas doal, nesnel, tarafsz bir deerlen
dirmeye dayanr. Bu biyolojik fonksiyon, fonksiyonel maksadna ye
terince uygun mu, deil mi?
Ama bir gezegenin elektromanyetik bir alan oluturup olutur
mamasyla biyolojik bir fonksiyonun fonksiyonel rasyonellik a
sndan yeterince rasyonel olup olmamas arasnda gene de bir fark
var. nk ikinci durumda rasyonellii belli bir fonksiyonel maksat
ve fonksiyonel teleoloji bakmndan lyoruz: Bu organizmann
dolam fonksiyonu fonksiyonel maksadn gerekletirebiliyor mu?
Halbuki gezegenin elektromanyetik bir alan oluturup oluturmad
n bir maksat asndan deerlendirmiyorduk. Demek ki biyolojik
fonksiyonel rasyonellik normatif bir deerlendirmedir. Ama ayn za
manda doal, nesnel, tarafsz bir deerlendirmedir.
Demek ki biyofonksiyonalizm de bilimsel bir deerlendirme ola
rak ele alndnda durum sz konusu.
1 . Hibir ekilde normatif olmayan durumlar (bir gezegenin elek
tromanyetik alan oluturup oluturmamas gibi).
2. nsani-sosyal deer ve normlar asndan normatif durumlar
(kanser ya da delilik iyidir ya da ktdr gibi).
3. Biyofonksiyonel nesnel, doal, tarafsz normlar bakmndan
normatifdurumlar (biyolojik bir fonksiyonun maksadna uygun olup
olmamas gibi). Bu tr durumlarn fonksiyonel rasyonellik asndan
normatif deerlendirilmesi durumuna "fonksiyonel normatiflik" di
yeceim.
O halde biyofonksiyonalizm anlay bize fonksiyonlar insani de
er ve normlardan bamsz bir fonksiyonel normatiflik asndan
deerlendirme imkan sunuyor. Aslnda tbbn btn dallar bu tr
bir fonksiyonel normatiflie dayanr: Miyokart enfarkts dolam
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 265

sisteminin fonksiyonlarn bozar. Ama tp sosyal bir uygulama oldu


u lde insani deer yarglan ve normlar da devreye girer: Miyo
kart enfarkts ktdr, tedavi edilmelidir vs.
Burada ilgin olan ou tbbi durumda fonksiyonel normatiflik
asndan fonksiyon bozukluu olarak deerlendirilen durumlarn
insani deer ve normlar asndan da "kt" olarak deerlendiril
mesidir. Dolaysyla bu tp dallarnda fonksiyonel normatiflik a
sndan deerlendirmeyle sosyal normatiflik asndan deerlendir
me birbirinden farkl deerlendirmeler olmakla birlikte geni l
de birbiriyle eliik sonulara yol amaz. Ama bir davran biyolo
jisi olarak psikiyatri, fonksiyonel normatiflik asndan fonksiyon
bozukluu olan durumlar m, yoksa sosyal normlar bakmndan
"fonksiyon bozukluu" olanlar m ele alyor? Psikiyatride bu iki
farkl deerlendirme bir tek deerlendirme haline mi geliyor? te ki
tabn balarnda ele aldmz psikiyatrinin pratik problemlerinin te
melinde aslnda bu soru var. Psikiyatride bu iki normatiflik durumu
ayrt edilebilir mi? Bunu bir sonraki blmde ele alacaz.
Bu altblmde "rasyonellik", "normatiflik", "teleoloji" ve "mak
sat" kavramlarnn biyofonksiyonalist erevede natralist yorum
larn gelitirmeye altk. imdi dier sorunlu kavramlara geebi
liriz.

4. Biyolojik bir fonksiyon olarak szel ve szel olmayan davran.


Her davran uzay-zaman sreklisinde bir hareket, bir olaydr. Ama
bu hareket veya olay dier hareket veya olaylardan ayrt eden, onu
bir davran olarak nitelememize neden olan zellikler nelerdir? Bu
altblmde zelliklerin fizik-kimya sorunsalnda deil, biyofonksi
yonel sorgulama dzeyinde aranmas gerektiini savunacam:
Davran dier fiziksel hareketlerden ayrt eden temel zellikler,
davrann fonksiyonel teleolojik, dolaysyla da anlaml olmasdr.
Yani davranlar dier biyolojik fonksiyonlar gibi biyofonksiyonel
adan ele alndklarnda salt fiziksel hareket olmann tesindeki
zellikleri bakmndan incelenebilir hale gelir.
Oysa gndelik yaamda insann szel ve szel olmayan davran
larn biyolojik bir fonksiyon olarak dnmeyiz. Film seyretmek,
seimlerde oy kullanmak, gazete okumak, bira iip sohbet etmek,
266 BEYNN GLGELER

hasta ziyaretine gitmek, dans etmek, sevimek, bir fizik teorisi ze


rinde almak, piyasada altnn deerini takip etmek, iir okumak ya
da yazmak, mzik dinlemek, uak kullanmak, dua etmek, savaa git
mek biyolojik fonksiyonlar mdr?
Cinsellii ya da yemek yemeyi biyolojik fonksiyonlar olarak ka
bul etsek bile insann sosyal davranlarnn tmn biyolojik fonk
siyonlar olarak grmek epey zordur. stelik sosyoloji, tarih ya da ik
tisat gibi disiplinler insan davranlarn kendi sorunsallar iinde
baka ekilde dnrler. Ama evrimsel biyoloji asndan bakt
mzda insann sosyal bir hayvan olarak evrimlemesi ve hayatta kal
mak iin karmak sosyal sistemler oluturmak zorunda kalmas
hem hayatta kalmaya hem de remeye ynelik davranlarna ol
duka karmak, ancak dolayl yollardan biyolojik maksatlarna ba
lanan bir eitlilik kazandrm gibi grnr.
Yukarda saydm davranlar snflandrmaya altmzda
bunlarn sosyal bir hayvann temel biyolojik maksatlaryla u ya da
bu ekilde balantl olduunu grrz. nsanlar, hayatta kalmak ve
remek iin zamanla daha karmak problemleri zmeye dnk
davranlar gelitirmek zorunda kalmtr. Freud 'un insann sosyal
gdlenmelerinin temelindeki bu gibi biyolojik motifleri aa
karma ynndeki abas ilgintir; hem Dawkins 'in almas hem de
duygu nrobilimi ve evrimsel psikoloji alanlarndaki gelimelerle
zenginletirilerek yeniden formle edilebilir. Byle bir almann
psikiyatrinin temel grevlerinden biri olduunu sylemek gerekir.
Nrobiyolojik ve psikiyatrik perspektifte insan davranlar, olu
umunda insan sinir sisteminin nemli rol oynad biyolojik fonk
siyonlardr, dedik. Ama eer byleyse insan davranlarndan kt
fonksiyon ya da fonksiyon bozukluu gibi normatif yarglar kulla
narak da sz edebiliriz. Ama bu normatif deerlendirme ne lde
fonksiyonel normatiflie, ne lde sosyal normatiflie baldr?
Bu aamada davran biyolojisi konusuna bir aklk getirmemiz
gerekiyor. Daha nce biyofonksiyonalizm erevesinde fonksiyonel
maksat ve fonksiyonel teleoloji kavramlarn ele alm, bu kavram
larn bilinsiz fonksiyonel srelere iaret ettiini sylemitik. Oy
sa davran gndelik naif ontolojik dil erevesinde ele aldmz
da artk bilinli bir teleoloji ve maksattan sz ediyoruz gibi durur.
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 267

Acaba biyofonksiyonel adan insan davranlar bilinli bir ama ve


teleoloji ieriyor mu?
Bu kitap boyunca incelememiz, organizmann davran fonksi
yonunun beynin davransal fonksiyonlarna bal olduunu gster
di. Beyinse fizik-kimya yasalarna gre alan bir organ - tpk ka
racier gibi. yleyse beynin davransa} fonksiyonlarnn da tpk
karacierin fonksiyonlar gibi bilinsiz olmas gerekir. Ama bu du
rum gndelik yaamdaki bilinli davranlarmzla ak bir eliki
oluturur gibi grnr. Biz davranlarmzn maksatlarn bilinli
olarak biliyoruz; demek ki davran fonksiyonu dzeyinde bilinli
bir maksat ve teleolojiden sz etmeliyiz. Ama bu durum da bu sefer
doann temel alma tarzyla eliir; bugnk fizik-kimya bilgi
mize gre doada bilinli bir maksat ve teleoloji olamaz. Acaba biz
evrenin ok mu zel bir parasyz?

111. Davrann rasyonel faili

Elml olmama problemini yaratan en nemli kavramlardan bi


rinin "rasyonel fail" kavram olduunu sylemitik. Peki "rasyonel
fail" derken biyolojik adan ne anlamamz gerekir?
nsan organizmasna, toplumsal bir ye olarak deerlendirdii
mizde "ahs" deme eilimindeyiz. Halbuki davrann faili kavra
m sadece insanlar deil dier hayvanlar, hatta bitkileri de kapsar.
Dolaysyla insan, davran biyolojisi perspektifinde ele alnca onu
biyolojik bir organizma olarak isimlendirmek daha doru olacaktr.
nsan davranlar (dier btn hayvanlar ve hatta bitkilerinki gi
bi) fonksiyonel rasyonellik asndan deerlendirildiinde rasyonel,
maksada ynelik olma anlamnda da teleolojiktir. Bir arkadam sa
ma, anlamsz hareketler yaparak insan davranlarnn fonksiyonel
adan rasyonel olmayabileceini ispat etmeye almt. Tabii bu
davran pek akllca olmasa da fonksiyonel rasyonellik asndan
deerlendirilebilir; bir maksada ynelik davran fonksiyonlardr
bunlar; fonksiyonel normatiflik asndan kt fonksiyonlar olsa da.
Bu rnek de gsteriyor ki davrann fonksiyonel rasyonellik zelli
ine sahip biyolojik bir fonksiyon olmas elbette fonksiyonel nor
matiflik nosyonunu bir kez daha gndeme getirir. Mesela intihar as-
268 BEYNN GLGELER

lnda fonksiyonel rasyonellik asndan deerlendirilebilecek, mak


sada uygun bir davrantr. Ama bu maksadn temel biyolojik mak
sada (hayata kalma ve reme) uymamas anlamnda kt fonksi
yondur. Elbette avn yakalamaya alan aslan da fonksiyonel ras
yonellik asndan deerlendirilebilecek ekilde davranr ve bu fonk
siyonel rasyonellik de fonksiyonel normatiflik asndan deerlen
dirilebilir. Avn yakalamaya hazrlanan bir aslanla ilgili bir belgesel
seyrederken aslann hedefe ynelik davranlarndaki baz hatalar
saptayabiliriz. stelik bu gibi hayvanlarn da davranlarna bakarak
dile sahip olmasalar da baz inan ve arzulan olduunu kabul edebi
liriz (Searle 2002).
nsan rasyonel davranysa daha karmak grnyor. Bu sosyal
varlklarn davranlarnn rasyonel (maksadna uygun) olmas iin
inan, arzu gibi ynelmilikleri arasnda belli bir tutarllk olmas
gerekir (birinci blme baknz). Tabii bu tutarllk beklentimiz de
normatiftir (the principle of charity) (Davidson 1 967). Sz konusu
organizmann inan, arzu gibi ynelmilikleri arasnda belli bir tu
tarllk yoksa, fonksiyonel adan yeterince rasyonel davranamaya
bilir. Demek ki burada natralist bir problem yok. nk ayn ras
yonel tutarllk zelliinin bizimle satran oynayan bir bilgisayarda
da olmasn bekleriz. Demek ki tutarllkla ilgili normatiflii fonksi
yonel normatiflik erevesinde ele alabiliriz.
Burada tekrar bilin problemiyle karlayoruz. nsan davran
larnn rasyonel olmasn salayan ynelmiliklerin bilinli olmas
doada zel bir durum oluturmuyor mu? Aslnda btn kitap bo
yunca yantladmz bir soru bu. Aada bir kez daha ak bir e
kilde yantlayacam.

iV. Anlam sorunu

1 . Davrannfonksiyonel anlam. Elml olmama problemi er


evesinde karlatmz nemli zorluklardan biri de szel ve szel
olamayan davranlarn anlam sorunuydu. Bu altblmde anlam
biyofonksiyonalist adan nasl yorumlayp natralize edebilecei
mizi greceiz.
"Anlam" kelimesini hangi anlamda kullanyoruz? Wittgenstein'
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 269

n Felsefi Soruturmalar'da "oyun" kelimesiyle yaptna benzer e


kilde anlamn tm kullanmlarn saymaya kalksak belki de arala
rnda sadece bir "ailevi benzerlik" bulurduk. "Hayatn anlam ne
dir?" ya da "u kelimenin anlam nedir?" diye sorduumuzda veya
"Byle demesinin anlam neydi?" diye sorduumuzda hep ayn an
lamdan m sz ediyoruz? Ama anlamn btn kullanmlarnda bir e
yin anlam kendi dnda iaret ettii bir durum gibi duruyor.
Paul Grice eski bir makalesinde doal ve doal olmayan (teleo
lojik) anlamlan birbirinden aynr ( 1 957). "Ateinin yksek olmas
hasta olduun anlamna geliyor" dediimizde "Ezan sesi le na
maz vaktinin geldii anlamna geliyor" dediimizden farkl bir du
rum sz konusudur. Burada davrann anlamn sz konusu ettii
mize gre teleolojik anlamdan sz ediyoruz demektir.
Szel davranlarn ortaya koyduu cmlelerin anlam konusuna
sonra deineceim. imdi nce cmlelerin ya da ifadelerin kendi
balarna anlam ne olursa olsun szel bir davran olarak nasl yo
rumlanacana bakalm.
"Babasnn geldiine sevinmiti" cmlesinin kendi bana bir an
lam vardr. Ama bu cmleyi farkl sosyal balamlarda gerekleti
rilen szel davranlar olarak dndmzde farkl fonksiyonel
rolleri, dolaysyla farkl anlamlan olabileceini grrz. Tpk bir
vidann tek bana ele alndnda belli potansiyel fonksiyonlara sa
hip olmakla birlikte belli bir somut durumda belli bir somut fonksi
yonel bir rol kazanmasnda olduu gibi. Ya da bir satran hamlesi
nin talarn deiik dalm gsterdii farkl malarda farkl fonksi
yonel rollere, dolaysyla farkl anlamlara gelmesinde olduu gibi.
Satran hamlelerinin anlamlar konusu nemli. nk ayn sat
ran hamlesini bir insan da bir bilgisayar da yapabilir. Dolaysyla
rasyonel fail, fonksiyonel maksadna uygun davranan fail olarak bir
makine de olabilir. Dilsel ifadelerin de somut-etkin anlam balam
sal kullanmlarndaki fonksiyonel maksatlarna baldr. Bir baka
deyile anlam teleolojik bir kavramdr. Ama bizim tanmladmz
biimiyle fonksiyon zaten teleolojik bir kavram olduu iin (bu ko
nuyu yorumsamac gelenein diliyle de olsa Madde ve Mana da ay
'

rntl olarak tartmtm) fonksiyonel teleolojiyi aynca vurgulama


gereini duymuyorum.
270 BEYNN GLGELER

Szel ve szel olmayan davranlarn bu tr aktel-etkin-ba


lamsal anlamn dier anlamlardan ayrt etmek iin "fonksiyonel an
lam" olarak adlandryorum.
Demek ki nce biyofonksiyonalizm erevesinde davranlarn
rasyonel fail olarak organizmann sosyal veya sosyal olmayan or
tamlardaki biyolojik fonksiyonlar olduu noktasndan hareket edi
yoruz. Verdiimiz tanm gerei bir organizmann belli bir davran
n anlamak demek o davrann fonksiyonel anlamn anlamak de
mektir: Dilsel veya dilsel olmayan bir davrann anlam onun fonk
siyonel anlamdr. (Buradaki anlam teorisinin Wittgenstein'n ikinci
dnem eserindeki ( 1953) anlam-kullanm teorisiyle benzetii sy
lenebilir.)
Davranlar pek ok ksmi alt davrantan oluur. Mesela ie git
me davran taksiye binme, para antamdan para karma vs. gibi
ksmi davranlardan oluur. Bununla birlikte btnsel davran da
daha uzun erimli bir btnsel davrann ksmi alt davran olabilir.
Demek ki neyin ksmi, neyin btnsel davran olduu greli bir de
erlendirmeye tabidir. Peki ama bu grelilii tayin eden ne? Dikkat
edersek davrann fonksiyonel anlam bizzat biyofonksiyonel anla
ma fonksiyonunun maksadna bal olarak deiecektir.
Biyofonksiyonel anlamann kendisi de belli bir maksada yne
liktir, dolaysyla da neyin btnsel neyin ksmi davran olduu bi
yofonksiyonel anlamann maksadna grelidir. Bir baka deyile
fonksiyonel anlam rasyonel fail olarak anlayan organizmann, dilsel
ve dilsel olmayan davran anlalacak rasyonel failin davranlar
n hangi maksatla anladna gre deiecektir. Bu konuya tekrar d
neceim.
imdilik bu grelilii bir kenara brakp akl yrtmeye devam
edelim ve btnsel davranla ksmi davranlarn anlamn birbirin
den ayrt etmeye alalm. Szgelimi krlk bir blgede aa kesen
bir insan grdmz varsayalm. Adamn bu davrannn fonksi
yonel anlam nedir? Bu soru belli bir satran manda belli bir ham
lenin anlamnn ne olduu sorusuna benzer. Daha nce de szn et
tiim gibi satran hamlesinin anlam (fonksiyonel rol) balama
baldr; ancak en az bir sonraki muhtemel hamleyle birlikte ele aln
dnda anlalabilir. Yani bir davrann anlamn ancak sz konusu
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 27I

davrann btnsel davrantaki fonksiyonel roln anladmzda


anlam oluruz. Diyelim adam ev yapmak iin aa kesmektedir. Bu
durumda sz konusu ksmi davrann (aa kesme) fonksiyonel an
lam, onun paras olduu btnsel davrann (ev yapma) iindeki
fonksiyonel roldr. (Anlamn para-btn ilikisi iinde deerlen
dirilmesi Madde ve Mana'da yorumsamac bir terminolojiyle de ol
sa ayrntl olarak ele alnmt.)
Burada karmza bir soru kyor: Peki ama ev yapma davran
nn fonksiyonel anlam nedir? Bu fonksiyonel anlam sz konusu
davran ksmi davran olarak deerlendirdiimiz btnsel davra
n iinde (diyelim aa kesen adam gmen olarak geldii lkeye
yerlemeye almaktadr) anlayabiliriz. Demek ki bir davrann
fonksiyonel anlamn btnsel davrantaki ksmi rol olarak anla
yabiliriz.
O halde nihai tanm: Bir davrann fonksiyonel anlam, davran
n paras olduu btnsel davrantakifonksiyonel roldr.
Bir davrann fonksiyonel anlam, davran ancak btnsel bir
davrann ksmi bir alt davran olarak deerlendirildiinde anla
labilir. Fakat davrann paras olduu btnsel davran nasl be
lirleyeceiz? Szgelimi aa kesen adamn bu davrannn fonksi
yonel anlamn aradaki ev yapma davrann atlayarak gmen gel
dii lkeye yerleme btnsel davranndaki fonksiyonel rol ola
rak anlayamayz: "Adam gmen geldii lkeye yerlemek iin aa
kesmektedir". Pek anlaml deil. Demek ki para bir btnn par
as olmakla birlikte o btnn paras olduu st-btnn paras
olarak kavranamaz diyebiliriz.
imdilik paray hangi btnn paras olarak deerlendirmemiz
gerektii sorusuna formel bir yant veremiyoruz. Ama hibir yant
veremiyoruz anlamna gelmez bu.
O halde bir davrann birden fazla anlam olabilir. Anlam "fonk
siyonel rol" olarak tanmlandnda davranan rasyonel fail iin fonk
siyonel anlam, anlayan rasyonel fail iin fonksiyonel anlamndan
farkl olabilir. Bir rasyonel failin davrannn anlam failin kendisi,
psikanalisti, ei veya paranoyak arkada asndan farkl olabilir.
Her durumda rasyonel fail kendi davrannn anlamn bilmeyebilir.
Szgelimi rasyonel fail tedavi olmak maksadyla baz szel davra-
272 BEYNN GLGELER

nlarda bulunurken psikanalisti bu davrann anlamn onun genel


transferans davran asndan anlayacaktr.
Bu altblmde anlamn anlamn biyofonksiyonalist adan
"fonksiyonel rol" olarak ele alabileceimizi, dolaysyla da anlam
kavramnn natralist adan ele alnabileceini grdk.

2. Anlam bakmndan neden olma. Elml olmama problemi


erevesinde karlatmz bir baka glk, anlam bakmndan
neden olmadr (mental causation). Anlam bakmndan neden olma
nasl mmkndr ya da mmkn mdr?
Birinci aamada problemi sadece beyinde geen nral sreler
bakmndan ele alacam. Problemi fenomenal dnya bakmndan
bilin problemiyle birlikte daha sonra tekrar ele alacam. Yani bu
rada gndelik fenomenal yaantmzda yer almayan bir fonksiyonel
anlamdan, teorik olarak ulatmz bir anlamdan sz ediyoruz.
Beynin nral srelerle gerekletirdii temel biyofonksiyonlar
n kabaca enformasyon ileme ve yant davran oluturma olarak
dnebiliriz (N l modeli). Bu durumda beynin nrofonksiyonel
davransal durumlarnn organizmann davran biyofonksiyonu
erevesinde ksmi anlamn kazanan fonksiyonel olarak anlaml du
rumlar olduunu varsayacaz. O halde beynin davransal fonksi
yon durumlarnn fonksiyonel anlamlar davrann btnndeki
fonksiyonel rolleri olarak tanmlanabilir. Bu gibi fonksiyonel rol du
rumlarna da ksaca beynin "biyoenformatik durumlar" ya da "bey
nin enformatik durumlar" diyeceiz.
Burada kabul ettiimiz biyofonksiyonalizm erevesinde bu dav
ransal fonksiyon durumlar (beynin enformatik durumlar) birbiri
nin nedeni olamayaca iin bunlarn fonksiyonel anlam (fonksiyo
nel rol) bakmndan da birbirinin nedeni olmayaca dnlebilir.
Tpk amar makinesinin ardk fonksiyonel durumlarnn birbiri
ni izlemesi, ama birbirinin nedeni olmamas gibi.
Demek ki beyinde fonksiyonel anlam (davrann btnndeki
rol) bakmndan (enformatik durumlar bakmndan) neden olma sz
konusu deildir. Fonksiyonel adan anlaml davransal bir nraJ
durum bir baka fonksiyonel anlaml durumu fonksiyonel rasyonel
liin fonksiyonel normatiflii gerei normatif olarak gerektirebilir.
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 273

Ama nedeni olamaz. Nasl?


Bir bilgisayarn verilen bir grev ya da d dnyadaki deiiklik
ler (mesela tularna basmamz) gerei "5+7=12" gibi bir ilem yap
tn dnelim. Ekranda zaman iinde ardk bu durumlar da ie
ren bilgisayar durumlarn bilgisayarn davranlar olarak dne
biliriz (N l modeli). Bu durumda bilgisayar ekrandaki "5", "5+",
"5+7", "5+7=" iaretlerini de ieren davran durumlarna tekabl
eden i fonksiyonel davransal durumlardan geecektir (Nl
N3 modeli). Bu ksmi fonksiyonel durumlarn her biri de btnsel
davran fonksiyonu iinde fonksiyonel bir anlama (fonksiyonel ro
le) sahip olacaktr.
Verdiimiz fonksiyonel anlam tanm gerei makinenin "5+ 7
= 12" ilemindeki "5+7" fonksiyonel durumunun fonksiyonel anla
m (fonksiyonel rol), "5+ 7+9=22" ilemindeki fonksiyonel anla
mndan farkldr. Bu durumu "Ahmet bu akam intihar etmek isti
yor" ifadesindeki "Ahmet istiyor"la "Ahmet bu akam sevgilisiyle
sevimek istiyor" ifadesindeki "Ahmet istiyor" arasndaki fark gibi
alabiliriz. Tek bana ele alndnda "Ahmet istiyor" bir potansiyel
durumdur. Onun fonksiyonel anlam, paras olduu btne gre de
iecektir. Yani "5+7" durumu her iki ilemde de ayn fiziksel durum
olarak tanmlanabilir olmakla birlikte, bu ilemlerin btnlerindeki
fonksiyonel rolleri ve tekabl eden fiziksel srecin neden sonu zin
cirindeki neden ve etkileri farkldr.
Tekrar "5+ 7=12" ilemine dnelim. Bir btn olarak makine ar
dk i fonksiyonel durumlarnda belli bir duruma (mesela "5+7="
durumuna) ulatnda yeni bir i fonksiyonel duruma (ekranda l 2
rakamnn yaynlad duruma denk den bir duruma) geiyor. Ama
bu sonu fonksiyonel durum bir nceki "5+7=" fonksiyonel duru
munun fonksiyonel anlam bakmndan nedensel sonucu deildir.
Nedensellik olaya fizik bilimi erevesinde baktmzda ortaya
kar. Makinenin "5+7=" fonksiyonel durumunun tekabl ettii fizik
sel durum " 1 2" fonksiyonel durumuna tekabl eden fiziksel duruma
neden olmutur. Bu durumda fonksiyonel anlam bakmndan neden
olma gibi doal bir zellik yoktur. yle: "5+ 7=" fonksiyonel duru
mu fonksiyonel rasyonellik asndan " 1 2" fonksiyonel durumunu
gerektirmesine ramen, makine u yada bu fiziksel nedenlerle " 1 2"
274 BEYNN GLGELER

fonksiyonel durumuna gelemeyebilir, ekrandaki " 1 2" davrann


yaynlayamayabilir. Demek ki fonksiyonel anlam bakmndan ne
densel bir sre sz konusu deildir.
Bununla birlikte anlam bakmndan neden olma gndelik yaa
mn naif ontolojisinde o kadar egemendir ki yukardaki rnein in
san davranlarn anlamak bakmndan pek yerinde olmadn d
nebiliriz. Fenomenal dnyamda bir kada "5+7=" ifadesini yaz
dmda " 1 2" sonucunu yazmam "5+7=" ifadesinin anlamn bil
meme dayanyor gibi grnr. stelik " 1 2"nin anlam farkl davra
nlara neden olabilir. Szgelimi yaptm hesabn sonucu arkada
mn einin doum gnn bildiriyor olsun. Arkadama dnp "on
iki" diyorum. Bu durumda arkadam " 1 l " sonucuna ulasam baka
trl, " 1 3" sonucuna ulasam baka trl davranacakt. yleyse
gndelik yaamn naif fenomenolojik ontolojisinde anlam bakmn
dan neden olma ak bir gerek gibi grnyor. ki nedenle:
Birincisi, "5+ 7=" ifadesinin anlamndan yola karak " 1 2" sonu
cuna ulatm; bunlarn benim beynimdeki ardk nrofonksiyonel
(nroenformatik) durumlara tekabl ettiinin fenomenal deneyimi
ne sahip deilim.
kinci olarak, arkadamn davranlarnda ulatm " 1 2" sonu
cunu kattan gstermemle szel olarak "on iki" demem arasnda
nemli bir fark olmayabilirdi.
Eer nedensel sre fenomenal dzeyde yaadm anlam ze
rinden deil de fiziksel sre zerinden alsayd arkadamn sinir
sistemine iki durumda farkl fiziksel girdiler yollam olacaktm:
Kattaki " 1 2"yi gstermek ve szel davran olarak "on iki"yi sy
lemek. Ama gndelik naif ontoloji erevesinde her iki farkl fizik
sel uyaran durumunda da arkadamn davran pek deimeyecek
ti. Her iki durumda da szgelimi "Hay Allah, nasl da unuttum" de
yip aceleyle kapya seirtecekti. Arkadam farkl fiziksel uyaranla
ra ayn ekilde yant verdiine gre fiziksel bir etkilinin yol at bir
hareket deil, anlamn yol at bir davran sergilemektedir. Bura
dan da fonksiyonel anlam bakmndan neden olmann doru olduu
sonucunu karrm. Acaba?
Yukarda fonksiyonel anlam bakmndan neden olma lehinde iki
argman ileri srdm. lki fenomenal yaantda anlam bakmndan
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 275

neden olmann ak bir gerek gibi grnmesine dayanyor. kinci


sininse fonksiyonel anlam bakmndan zde ama farkl fiziksellerin
ayn davransa! srete yer almas nedensel olarak etkili olann fi
ziksel etkililerden daha soyut bir ey, fonksiyonel ya da fenomenal
anlam olduu izlenimini veriyor. Fenomenal anlam problemiyle il
gilenmeyi imdilik erteliyorum; daha ok fonksiyonel anlam ze
rinde duracam.
Bir saptamayla balamak istiyorum: ki farkl fiziksel nedenin ay
n ortak sonuca varmas fizik bilimi tarafndan anlalabilir bir du
rumdur. Daha nce verdiim bir rnei tekrarlayaym. Belli bir kt
lesi olan tan beinci kattan serbest dmeye braklmasyla n
c kattan sanki beinci kattan serbest dmeye braklm gibi bir ilk
hz verilerek atlmas ayn fiziksel sonucu verecektir. Bu ayn fizik
sel sonuca ulamaksa iki farkl fiziksel srecin (beinci kattan ser
best dmeye brakma ve nc kattan ilk hz verilerek atlma) an
lam bakmndan zde olmasna dayanmaz. Nitekim hesap makine
si " 1 2" fonksiyonel durumuna ve tekabl eden fiziksel duruma " l ",
" l +" , " l + 1 1 ", " l + 1 l =" fonksiyonel durumlar ve bunlara tekabl
eden farkl fiziksel durumlardan geerek de ulaabilir.
Burada gene (farkl fonksiyonel durumlarn fonksiyonel anlam
larnn deil) farkl fiziksel durumlarn ayn fiziksel duruma, dola
ysyla ayn fonksiyonel duruma ve fonksiyonel anlama yol amala
r sz konusudur. Bir baka deyile " 1 2"ye de "XII"ye de ayn fizik
sel yant veren bir makine dnlebilir. Demek ki fonksiyonel an
lam bakmndan zde, ama fiziksel etkili olarak farkl fiziksellerin
ayn fiziksel sonuca, dolaysyla da ayn fonksiyonel durum ve anla
ma yol amalar anlam bakmndan neden olmaya delil tekil etmez.
lk argmana geelim. Buna gre "5+7=" ifadesinden " 1 2" sonu
cuna ulamam, fenomenal yaant olarak ele alndnda anlam ba
kmndan gerekleiyordu. Olayn fenomenal dnyamzda byle g
rnd dorudur. Ama bu durum sz konusu fenomenal yaantnn
ona neden olan (veya onunla zde olan) nral srete anlam bak
mndan nedensel mekanizmalarla gerekletiini gstermez. Bu ki
taptaki hipotezimiz gerei nral atelemelerin "5", "5+", "5+ 7",
"5+7=" i fonksiyonel durumlarnn tekabl ettii fiziksel durumla
rn oluturduu (veya onlarla ontolojik olarak zde olan) fenome-
276 BEYNN GLGELER

nal durumlar da "5", "5+", "5+7'' vs. fenomenal durumlarna gee


cektir. Sz konusu fonksiyonel durumlarn fonksiyonel anlam da
fenomenal dnyada ortaya kan fenomenal yaantlarla en azndan
dilsel dzeyde ayrt edilmez olacaktr. .
Demek k i fonksiyonel anlamn yan sra fenomenal anlamdan da
sz ediyorum. Fenomenal anlam biyofonksiyonel anlamn (beyin
deki belli bir biyoenformatik durumun fonksiyonel rolnn) feno
menal dnyadaki epifenomenal bir yaants olarak dnlebilir.
Bu durumda nedensel olarak esas etkin sre fiziksel-kimyasal in
celeme dzeyinde ortaya kan sreken, ayn fiziksel olayn an
laml davran olmas durumu biyofonksiyonel ve fenomenal ince
leme dzeylerinde ortaya kacaktr: Nrofonksiyonel-fenomenal
ayrt edilemezlik durumu.
imdiye kadarki incelememiz hem szel hem de szel olmayan
davrann beynin davransal fonksiyonlarnn fonksiyonel anlam
nn "fonksiyonel rol" kavram erevesinde natralize edilebilece
ini gsterdi. Bununla birlikte "fonksiyonel rol" kavram soyut bir
kavram olduundan ne szel davranlarn fonksiyonel anlamyla
szel olmayan davrann fonksiyonel anlamn, ne de organizmann
davran fonksiyonunun fonksiyonel anlamyla beynin davransal
fonksiyonunun fonksiyonel anlamn birbirinden ayrt etmemize im
kan veriyor. Keza fenomenal anlamla fonksiyonel anlam arasndaki
fark da yeterince ak bir ekilde gremiyoruz. Bu durumda incele
memizi daha da aynntlandrmamz gerekiyor.

3. Dilsel davrannfonksiyonel anlam. Locke dilin esasn dea'la


nn iletiimi olarak grmt. Oysa daha nce de deindiim gibi
Frege ve Russell'n almalaryla balayan modem analitik dil fel
sefesi dilin esasnn iletiim olduunu kabul etmekle birlikte bunu
naif gereki bir zemine oturtmutur: Dilin esas dnya hakknda
bilgi vermektir ( "world-oriented conception of language " ). Witt
genstein Tractatus'ta (4.022) yle der: "Tmceyi anladmda onun
ortaya koyduu olgu durumunu bilirim" ( 1 922). Demek ki bir cm
leyi anladmda, doru olmas durumunda dnyann nasl olduu
nu anlarm.
Aka syleyeyim: Manta ve naif gereklie dayanan modem
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 277

dil felsefesini biyolojik adan geni lde yararsz buluyorum. ki


nedenle:

a. Biyolojik organizmalar yaamda kalma ve reme mcadelesi


verirken eitli taktiklere bavurur. nsan trnn sosyal bir canl
olarak evrimlemesi grup ii davranlarda birbirine zt motivas
yonlara dayal iki eilimi dengelemeye almalarna yol am g
rnyor: birlii ve rekabet. Grup yeleri yerine gre birbirinin ra
kibi, yerine gre mttefiki olabiliyor. nsanda dil muhtemelen k
kensel sosyal fonksiyonu olan enformasyon alveriinin dnda pek
ok baka fonksiyon kazanm grnyor.
O halde cinsel seilimin evrimsel rnlerini de katarsak dilin ile
tiim d kullanmlarn da incelememiz gerekecektir. iir, masal,
ark, roman gibi ok karmak fonksiyonlar bir kenara braksak bi
le insann dil sayesinde imgesel bir dnyadan sz edebildiini de bi
liyoruz. Daha da ilginci, insann dil sayesinde kendini kandrmay da
"semesi"dir. Tm psikanalitik retinin zerine kurulu olduu bu
durum somut, yaayan dilin gereklerinden biridir.
Bu durumda dili doru-yanl ve anlaml-anlamsz gibi iki kate
gorik erevede ele almak gerek fonksiyonel dili anlamamza pek
yardmc olmaz. Ben burada zellikle hezeyan, aka ve yalan ze
rinde durmak istiyorum. Bunlar mantk kategorileri deil elbette;
ama insann sosyo-biyolojik yaamnda bir ileve sahipler. Rakip ve
dayanmac insan organizmalar tpk empanzeler gibi bazen a
kalap bazen birbirini kandrarak hayatta kalma ve reme anslar
n artrmaya alyorlar. Yalann biyolojik adan sosyal bir davra
n fonksiyonu olmas ilgin bir ekilde biyolojide ve psikiyatride dil
felsefesini temel alamayacamz gsteriyor. Russell'n rnek ver
dii u cmleyi ele alalm: "Bugnk Fransa kral keldir."
Bu cmle belli bir sosyal balamdaki aktel kullanmnda an
laml-anlamsz, doru-yanl gibi kategorik deerlendirmelerin d
nda fonksiyonel bir anlama sahip olabilir. Mesela yalan olabilece
i gibi bir hezeyan ya da aka da olabilir. Eer yleyse cmlenin dil
sel bir davran olarak fonksiyonel anlam davranan ve anlayan ras
yonel failler iin farkl olacaktr, ama her durumda anlamsz olma
yacaktr.
278 BEYNN GLGELER

b. Natralist adan baktmzda dilin biyolojik evrimdeki k


kensel fonksiyonunun gerekten de enformasyon alverii olduu
nu dnebiliriz; anlarn dans gibi. Ama N3 beyin modeline gre
bu enformasyon alveriinde referans d dnya olamaz. Monadik
solipsist varlklar olduumuza gre fenomenal dnyay gz nne
alsak bile nrofonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik sz konu
su olduundan referans gene d dnya deil, beynin nrofenome
nal durumlar olacaktr. Monadik-solipsist canllar olarak temsili
dnya dolaymyla birbirimizle iliki kurabilmemiz dil fonksiyonu
nun da ancak N l -7 N3 modeli erevesinde dnlmesiyle
mmkndr.
te bu iki gerekeyle modem dil felsefesini biyoloji asndan
yararsz, hatta naif gereki tutumu nedeniyle yanl buluyorum. Bu
rada ileri srdm dil ve anlam anlaynn Wittgenstein'n ikinci
dnem eseriyle belli bir benzerlik gstermekle birlikte bu dil anla
y da naif gereki zemine oturduu iin dili ne ontolojik ne de bi
yolojik olarak doru bir ekilde kavramaya imkan vermez.

4. letiimse/ anlam. Burada dili fonksiyonlar bakmndan ele al


mak iin, muhtemelen evrimsel biyolojik kkeni olan enformasyon
alverii asndan deerlendireceim. Daha karmak bir fonksi
yonel dil anlay gelitirmeye girimeyeceim.
Beynin, organizmann dilsel davranyla yaynlad enformas
yonlarn ayrt edilemeyen nrofonksiyonel/fenomenal temsili dn
yaya gnderimde bulunduu, dilin ancak N l - N3 modelinde d
dnyaya referans kazanabileceini grmtk. Bu durumda dili bir
kod sistemi olarak dnebiliriz. Bu sistem nasl alyor?
Yaygn olarak kabul edildii gibi ben de dilsel olarak anlaml bi
rimin zne ve yklemden oluan cmle olduunu kabul edeceim.
Dilsel davrann anlam fonksiyonel rol olduuna gre iletiimse)
bir balamda ele alman bir cmlenin anlam da bu balamdaki fonk
siyonel rol olacaktr. Dil sadece iletiimsel boyutuyla ele alnd
nda bu fonksiyonel roln cmlenin verdii enformasyonla ilgili
olduu ak grnyor. Bu durumda bir cmlenin fonksiyonel anla
m (fonksiyonel rol) konuan rasyonel fail iin verdii enformas
yonun fonksiyonel rol, anlayan fail iinse kazand enformasyo-
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 279

nun fonksiyonel roldr. Bu enformasyon alveriiyle ilgili tespiti


miz dilsel davrann anlamn genel olarak davrann anlamndan
ayrt edebileceimiz bir k noktas kabul edilebilir.
Eer dilin enformasyon alveriifonksiyonunu temel alrsak bel
ki yle bir genellemeye gidebiliriz:
Sosyal balamda dilsel bir ifadenin dinleyen asndan fonksiyo
nel anlam, davranlarna nasl yn vermesi gerektii kararn al
masna yol aan fonksiyonel roldr. Ayn dilsel ifadenin konuan
asndan anlamysa dinleyenin davranlarna belli bir yn verme
fonksiyonel maksadna ynelik fonksiyonel roldr.
Birbiriyle satran oynayan iki bilgisayar dnelim. B irinin ham
lesinin dieri iin fonksiyonel anlam, oyunun btnnde nasl bir
hamle yapmas gerektiine karar vermesine yol aan fonksiyonel ro
ldr. Oynayan bilgisayar asndan hamlesinin fonksiyonel anlam,
dierinin hamlesine yn verme maksadna ynelik fonksiyonel ro
ldr.

5. Potansiyel anlam. Peki cmleler balamdan bamsz ele aln


dklarnda bir anlama sahip mi? Bu anlama "potansiyel anlam" de
meyi tercih ediyorum. Tek bana ele alian cmleler fonksiyonel
role sahip olmadklarndan fonksiyonel adan anlamszdr. Ancak
belli bir somut durumda fonksiyonel anlam kazanacaklanndan po
tansiyel fonksiyonel rolleri vardr. Demek ki soyut bir dzeyde ele
alnan bir cmleyi anlamak demek, hangi durumlarda nasl bir fonk
siyonel role sahip olacaklann anlamak demektir.
Buradaki anlam tanmnn gndelik yaamda anlam dediimiz
durumundan farkl olduundan sz etmitim. Biz gndelik yaamda
anlam fenomenal dnyamzn bir paras olarak buluruz. O halde
imdi fenomenal anlam konusuna girerek incelemeyi sonlandralm.

6. Dilsel davrannfenomenal anlam.fonksiyonel bilin,fenome


nal bilin. Yukardaki tartmalarda anlam problemini biyofonksi
yonalist adan ele alm ve organizmann davran fonksiyonu er
evesinde deerlendirmitik. Peki gndelik yaamda alk olduu
muz fenomenal anlam nasl deerlendireceiz?
Kitap boyunca gelitirdiimiz epistemik nrofonksiyonel/feno-
280 BEYNN GLGELER

menal ayrt edilemezlie gre organizmann davran fonksiyonu


nun bir blm olan beynin davransa! fonksiyonlarnn (beynin
enformatik durumlarnn) dil dzeyinde ayrt edilemeyeceini bili
yoruz. te yandan monadik-solipsist N3 beyin modeli gz nne
alndnda organizmann davranlarnn da beynin nroenformatik
temsili dnyasndaki durumlar eklinde temsil edildiini biliyoruz.
Bu durumda gerek beynin davransa! fonksiyonlarnn (enformatik
durumlarnn) anlam, gerekse N3 modeline gre organizmann be
yinde enformatik olarak temsil edilen davran fonksiyonlarnn
fonksiyonel anlamlar, organizmann dilsel ifadelerinde beynin n
ral faaliyetleriyle ortaya kan (veya ontolojik olarak ona zde olan)
fenomenal dnyadaki anlamlarna zde olacaktr. Bir baka deyi
le biyofonksiyonel anlamla fenomenal anlam dilsel ifade dzeyinde
birbirinden ayrt edilemez.
Ama biyolojik fonksiyonalizm asndan ele alnan fonksiyonel
anlamlarn fenomenal dnyada fenomenal ierik kazandn d
nebiliriz. Bunu anlamak iin kendinin farkna varma anlamnda "bi
lin" kavramn ele alalm.
eitli filozoflarn "fenomenal bilin" kavramn baka amalar
la kullanmalarna karlk ben onu fonksiyonel bilinten ayrt etmek
iin kullanacam.
Fonksiyonel bilin derken, szgelimi fenomenal yaantdan mah
rum ama bizimle satran oynayan bir bilgisayarn "dnyorum o
halde varm" gibi bir nermeye ulamas ya da varln iddia etme
si gibi fonksiyonel (enformatik) durumlar anlyorum. Bilgisayarn
kendi oynad talarla (kendi organizmasyla) d dnya (rakip or
ganizma ve bo kareler) arasnda bir ayrm yapmasn salayan bir
sisteme sahip olmas gerektiini biliyoruz. Ayn durumun biyolojik
organizmalar iin de geerli olduunu sylemitik. imdi bilgisayar
"ben" derken, en azndan baz durumlarda Merkezi lemci nitesi'
ne (baz durumlarda bu niteyle birlikte kendisinde enformatik ola
rak temsil edilen "organizmas"na) gnderimde bulunacaktr. Bu du
rumda "dnyorum o halde varm" dedii koulda bu cmlenin
fonksiyonel bir anlam olacaktr.
imdi bilgisayarn bir fenomenal dnya oluturduunu varsaya
lm. Bu koulda varlna ilikin nermeleri fenomenal bir ierik de
RASYONEL FAL VE DAVRANIIN ANLAMI 28 1

kazanrd. Temel varsaymmza gre "dnyorum" dedii koul


da Merkezi lemci nitesi'nde geen, fizik bilimi tarafndan ele al
nabilir srelerin oluturduu fenomenal yaantlara gnderme yap
tna dair bir fenomenal yaants oluacakt . Yani dil dzeyinde
enformasyonel-fenomenal ayrt edilemezlik durumu ortaya ka
cakt.
te kendi fenomenal bilincimizi de bu dnce oyunundan kal
karak anlayabiliyoruz. Fenomenal dnyamzda gerekten de feno
menal bir ierie sahip bir bilincimiz var. Ama daha nceki blm
lerdeki incelemelerimizin gsterdii gibi bu fenomenal bilin dene
yimleyen bir bilin olamayacana gre fenomenal bilincin yaygn
kullanmlarn reddetmemiz gerekir.
Demek ki fenomenal anlam fonksiyonel anlamn dilsel zdei
olan, ama fenomenal ierie kavumu hali olarak dnebiliriz.
Eer ontolojik bir nro/fenomenal zdelik sz konusuysa, varl
n hisseden ama ayn zamanda fizik bilimi tarafndan incelenebilir
varlklar olmamz durumu aklanabilir.

V. Sonu

Bu blmde kitabn temel problemi -psikiyatride elml olma


ma problemi- asndan sorun karan son kavramlar da deerlen
dirdik. lk blmlerdeki incelemelerimizde sebep-gereke veren
aklamalarn daha nce ele aldmz znellik ve gereklik dnda
rasyonel fail, teleoloji, normatiflik, anlam bakmndan neden olma,
anlam gibi kavramlar olduunu saptamtk. Bu blmde bu kavra
malarn da natralist bir yorumunu verebileceimizi grdmze
gre sebep-gereke veren aklamalarn natralist tarzda yorumlanp
biyofonksiyonel kavramlar olarak dnlebileceini de grm ol
duk.
13
SONU VE TARTIMA

1. Giri

Bu kitapta psikiyatrinin teorik ve pratik sorunlar adn verdiim iki


grup problemi zmeyi hedef almtm. Ama ilk blmlerdeki ince
lemelerimiz psikiyatrideki pratik problemlerin geni lde teorik
problemlere bal olduuna dair bir sezgi gelitirmemize yol at
ndan zellikle bu ikinci tip problemler zerinde younlatk.
Psikiyatrinin teorik problemlerini insan davrannn sebep-ge
reke veren aklamalaryla doa biliminin nedensel aklamalar ya
da daha geni anlamda fiziksel-kimyasal aklamalar arasndaki e
lml olmama problemi erevesinde deerlendirdik ve ncelik
le bu problemin zmne yneldik. zm yolunda da yle bir
strateji izledik.

Sebep-gereke veren aklamalar


1
Biyofonksiyonalizm
1
Fiziksel-kimyasal aklamalar

Bu strateji sebep-gereke veren aklamalarn bir tr biyofonksi


yonel aklama olduunu, en azndan byle de yorumlanabileceini
gstermeyi hedefliyordu. Bir baka deyile sebep-gereke veren
aklamalarn dorudan beynin fiziksel-kimyasal dzeyde ele al
nan nral faaliyetleriyle deil de bu faaliyetlerin biyofonksiyonalist
SONU VE TARTIMA 283

yorumuyla ilikilendirilebileceini, bu fonksiyonalist yorumunsa


ancak ikinci bir aamada nral nedensellikle badatrlabileceini
gstermeye ynelik bir strateji izledik.
Bu kitapta her ne kadar psikiyatri felsefesi erevesinden hareket
ettiysek de alma boyunca daha ok ontolojik bir tartmay gz
nne almak zorunda kaldk: nmze koyduumuz problemlerin
zm ok daha byk lekli ontolojik problemleri zmemizi
gerektirdi. Kitap esas problemi bakmndan baarsz olsayd bile bu
daha temel ontolojik tartmalara katks bakmndan aynca deer
lendirilebilirdi kansndaym.

i l . Psikiyatride elml olmama probleminin zm

1 . Giri. Kitap boyunca sebep-gereke veren aklamalar daha ok


Anglosakson dnce izgisinde kalarak ele aldk. Ancak elm
l probleminin bir baka yzne daha deinmemiz gerekir: Esas ola
rak kta Avrupas kkenli bir tartmada problem anlama-aklama
ilikisiyle ilgilidir. Birinci blmde bu iki tartma alannn yakndan
balantl olduunu sylemitik, ama yine de sorunu daha ok Kari
Jaspers 'in koyduu snrlar erevesinde deerlendirmeye girime
dik. Bu altblmde sebep-gereke veren aklamalarn biyofonksi
yonel erevede natralist aklamalar olarak yorumlanabileceini
gsterdikten sonra ksaca da olsa kta felsefesi sorunsalna da dne
ceim.

2. Biyofonksiyonalist adan sebep-gereke veren aklamalar. n


ce u aklamay karlatralm.
Ahmet adl organizmann kan ekeri ykselmiti. Kan ekerini
normal snrlara getirmek zere pankreasndan enslin salgland.
Diyabetiim. Kan ekerimin ykselmesinin veya dmesinin or
ganizmama zararl olduunu inandm iin onu normal snrlarda
tutmak istiyorum. Bu maksatla zaman zaman kendime enslin en
jekte ediyorum.
Ahmet diyabetiktir ve kan ekerinin ykselmesinin organizmas
na zararl olduuna inanmakta, kan ekerini normal snrlarda tut
mak istemektedir. Bu maksatla kendine enslin enjekte etmektedir.
284 BEYNN GLGELER

imdi "a"nn biyofonksiyonel, natralist bir aklama olduuna


phe yok: Bu aklama bildik biyolojik bir olay hakkndadr. Buna
karlk "b" ve "c"nin rasyonel bir failin ynelmilik ieren sebep
gerekelerine dayanan bir davran erevesinde bir olay deil, bir
edimi akladn dnme eilimindeyiz gndelik yaamda. Oysa
kitabn bu son blmnde bu iki aklamann da biyofonksiyonel
aklamalar olarak dnlebileceini gsterebiliriz artk.
znellik ve gereklik. Daha nceki blmlerde znellik kavram
nn yanllndan sz etmitik: Organizmann fenomenal dnyas
gz nne alndnda znellik-nesnellik gibi nosyonlar radikal on
tolojik bir ayrma denk dmyordu. Demek ki organizmann fe
nomenal dnyasn znel ve nesnel fenomenallikler olarak ikiye ay
rabilirdik.
"a" aklamasnda organizmann znel fenomenalliinin bir rol
oynamad ak: Organizmann kan ekeri dzeyinin dzenlenme
si biyokimyasal mekanizmalara dayanr. Geri kan ekerindeki oy
namalar organizmann fenomenal dnyasnda (znel fenomenalli
inde) eitli deiikliklere yol aar, ama bunlar organizmann en
slin salglayarak kan ekerini dzenlemesinde rol oynamaz. Bu an
lamda da epifenomenaldirler. Demek ki znel fenomenallikte mey
dana gelen fenomenal deiiklikler kan ekeri dzeyindeki deiik
lerin neden olduu nral faaliyet deiiklikleriyle ilgilidir ve genel
kimyasal srete rol almazlar. Acaba "b" ve "c" aklamalar iin de
ayn durum sz konusu mu? nce "b"yi ele alalm.
Diyelim diyabetik olmam kan ekerimdeki oynamalara bal ola
rak nral faaliyetlerimde, dolaysyla znel fenomenalliimde eit
li fenomenal deneyimlere yol ayor. Gndelik yaamn naif ontolo
jisi erevesinde kendime enslin enjekte etmemi bu fenomenal de
neyimlere balama eiliminde olabilirim: "Uyuklama eiliminde
yim. eker dzeyim ykselmi olmal. Kendime enslin enjekte et
sem mi acaba?" gibi. Oysa temel varsaymmza gre bu fenomenal
yaantlar beynimin belli nral faaliyetlerinin yol at (veya onto
lojik olarak bunlarla zde olan) epifenomenal durumlardr. Dolay
syla kendime enslin enjekte etmemde etkili olamazlar. Srete et
kili olan da bu fenomenal yaantlara neden olan (ya da onlara onto
lojik olarak zde olan) nral faaliyetlerdir. O halde gndelik ya-
SONU VE TARTIMA 285

amda neden znel yaantlanmn davranlarma neden olduu ya


nlsamasna kaplyorum?
Gndelik yaamn naif gereki fenomenolojik ontolojisi ere
vesinde nesnel dediimiz gerekliin, fiziksel gerekliin ta kendi
si olmayp bizdeki fenomenal bir temsili yaants olduunu gr
mtk: Nesnel fenomenallik. Buna gre fiziksel gereklikle nesnel
fenomenalliin kartrlmas znel fenomenal yaantlarla nesnel
fenomenalliin ayn ey sanlan fiziksel dnya arasnda bir etkileim
olduu yanlsamasn oluturuyordu. Oysa bu grnr etkileim, fi
ziksel bedenle beden d fiziksel gereklik arasndaki etkileimin
beynin nral faaliyetlerinin rettii (veya onlarla ontolojik olarak
ayn olan) fenomenal dnyamzdaki temsili bir yaantsndan iba
retti.
Nrofonksiyonellfenomenal ayrt edilmezlik gerei znel yaant
/arm nedeniyle kendime enslin enjekte ettiimi sylemem durumu
beynimdeki nroenformatikfonksiyonel durumlar nedeniyle kendi
me enslin enjekte ettiimi sylemem durumundan ayrt edilemez.
Dolaysyla fenomenal dnyamda znel yaantlarm nedeniyle
kendime enslin enjekte etmem, nral durum nedeniyle kendime en
slin enjekte etmem durumundan ayrt edilemez. Ama fizik-kimya
sorunsalnda etkin srecin nral sreler olarak tanmlandna ba
karak bu sreci aklamakta nrofonksiyonel durumlar temel alma
mz gerekir, epifenomenal fenomenal yaantlar deil. Ama bu du
rumda da dil dzeyinde nesnel fenomenallikle fizikseli kartrd
mz lde naif fenomenolojide znel durumlarm nedeniyle kendi
me enslin enjekte etmem edimi gibi grnen durum fiziksel ger
eklikteki olayn yanlsamal bir fenomenal yaantsndan ibarettir.
Yani edim yoktur, olay vardr. Hibir ey yaplmaz; olur. Kendime
enslin enjekte etmem yamur yamas gibi doal bir olaydr.
Ayn durum "b" aklamasnn ierdii "inanyorum", "istiyo
rum" gibi tutumalar iin de geerlidir. Bir baka deyile bu gibi du
rumlar nrofonksiyonel/fenomenal ayrt edilemezlik gerei beynin
nroenformatik fonksiyonel durumlar hakknda dilsel enformas
yonlar olarak yorumlanabilir. Ya da yle syleyelim: nermese! tu
tumlarla aklamada kullanlan ve tutum bildiren terimler organiz
mann biyofonksiyonel durumlar olarak deerlendirilebilir. Dolay-
286 BEYNN GLGELER

syla kendime enslin enjekte etme olayndaki inan ve arzu tutum


lar, biyofonksiyonel adan enslin salglayan pankreasmn fonk
siyonel durumundan farkl deildir. Ancak ilk aklamada beynim
deki, zellikle de ifa sistemimdeki nral sreler de devreye girmi
tir - hepsi bu.
"b" aklamas iin sylenenler "c" aklamas iin de sylenebi
lir. yleyse "a", "b" ve "c" aklamalar ayn biyofonksiyonel ko
ullar salar. Demek ki "b" ve "c" biyofonksiyonel aklamalar ola
rak yorumlanabilir.
"a" ile "b" ve "c" arasndaki farkn bilin olduu sylenebilir.
Pankreasmn enslin salgladnn farknda deilim; oysa kendime
enslin enjekte ettiimin farkndaym. Ama geen blmde bilincin
fenomenal bilin olarak epifenomenal olduunu gsterdiimiz
den biyofonksiyonel adan "a", "b" ve "c" aklamalar arasnda bir
fark yoktur. Fark yoktur demiyorum: biyofonksiyonel adan fark
yoktur.

3 . Rasyonelfail. "b" ve "c" sebep-gereke vererek aklama rnek


leri gz nne alndnda rasyonel davranan bir failin sz konusu
olduunu grrz. Bu durum pankreasn enslin salglamasnn
aklanmasndan farkl grnr; pankreas rasyonel bir fail deil gi
bi durur.
Demek ki insan davranlarn fiziksel hareketten ayrt eden, do
laysyla natralist bir aklamasn vermemizi zorlatran durum
lardan biri de davranlarn rasyonel bir fail tarafndan gerekleti
riliyor olmasdr. Ama rasyonel olmay biyofonksiyonalist adan
maksadna uygun olma durumu olarak tanmladmzda tm biyo
fonksiyonlarn belli bir normatiflik lt dahilinde ele alnabilir bir
rasyonelite koulunu saladn syleyebiliriz (on ikinci blm).
Bu durumda rasyonalite biyolojik evrimle olumu doal bir zellik
olarak ele alnabilir. Demek ki pankreas da rasyonel bir fail olarak
dnlebilir.
Davran sz konusu olduunda rasyonel (maksadna uygun dav
ranan) failin biyolojik organizma olduu dnlrse tm organiz
mayla pankreas arasndaki farkn bir para-btn farkndan baka
bir biyofonksiyonel farka tekabl etmedii grlr.
SONU VE TARTIMA 287

4. Teleoloji. "b'; ve "c" rnekleri davran bir maksada ynelik ola


rak aklayan fonksiyonel teleolojik aklamalardr. Ya "a" rnei?
B iyofonksiyonalist anlay erevesinde biyolojik rasyonalite
maksatllk nosyonuna yer verdii oranda fonksiyonel bir teleoloji
yi de kabul eder. Evrenin en derin bilimsel incelemesi dzeyinde (fi
zik-kimya) teleoloji olmamasna ve biyolojik organizmalarda geen
btn olaylar da fiziksel-kimyasal olaylar olmasna ramen biyo
fonksiyonalist bak asndan organizmann organizasyonel zel
likleri fonksiyonel bir teleolojik deerlendirmeyle anlalabilir. "a"
rnei de bu fonksiyonel teleoloji erevesinde retilmitir. Bu du
rumda "b" ve "c" rneklerinin teleolojik aklamalar olmas fonksi
yonel teleoloji kavrammzla karlanabilir. Dolaysyla teleoloji "b"
ve "c" gibi sebep-gereke veren aklamalarn natralizasyonu ba
kmndan bir engel tekil etmez. Bunlar biyofonksiyonel adan "a"
gibi aklamalardr.
Aynca "a"da olmayan ama "b" ve "c"de bulunan bilin faktr
daha nceki durumlarda olduu gibi epifenomenal fenomenal bilin
anlayyla zlr.

5 . Normatiflik. On ikinci blmde biyofonksiyonel adan fonksi


yonel bir normatiflikten sz edilebileceini grmtk: Maksadna
uygun olma anlamnda rasyonel olma normatif bir nosyondur.
Ama bir organizmann biyolojik fonksiyonlarnn fonksiyonel
maksadna uygun olup olmamas tarihsel ve geici normlardan ba
msz olarak ele alnabilir. "b" ve "c" rnekleri fonksiyonel norma
tiflik asndan maksadna uygun, rasyonel davranlar olarak de
erlendirilebilir. Demek ki "b" ve "c"nin bu tr bir fonksiyonel nor
matiflik asndan ele alnabilir olmalar, bunlarn dier biyofonksi
yonel aklamalarda da olduu gibi natralist aklamalar olmala
nyla elien bir durum oluturmaz. Nitekim "a" da tbbi biyoloji a
sndan fonksiyonel normatif bir deerlendirmeye konu olabilir: bir
organizmann pankreasnn da kan ekerini normal snrlarda tutma
maksadn karlayacak kadar enslin salglayp salglamad da
fonksiyonel normatiflik asndan deerlendirilebilir.
O halde psikiyatrik normatiflik ne lde tarihsel ve geici nor
matiflie, ne lde fonksiyonel normatiflie dayanr? te psiki-
288 BEYNN GLGELER

yatrinin pratik problemlerinin kaynan burada aramak lazm.

6. Anlam. On ikinci blmde biyofonksiyonel adan szel ve szel


olmayan davrann anlamn "fonksiyonel rol" kavramyla akla
nabileceini grmtk. Buna gre nasl bir satran hamlesinin an
lam oyunun btnndeki fonksiyonel rolyse, bir davrann ya da
beynin davransa! bir fonksiyonel durumunun anlam da iinde yer
ald sosyal balamdaki fonksiyonel roldr. Demek ki anlam kav
ramnn organizmann davran fonksiyonuna zg olmasna ra
men genel biyofonksiyonalist erevede yer aldn gryoruz. De
mek ki anlam natralize edilebilir bir nosyondur.

7. Anlam bakmndan neden olma. Yukardaki "a" rneinde deil,


ama "b" ve "c" rneklerinde anlam bakmndan neden olma sz ko
nusuymu gibi duruyor. Oysa biyofonksiyonel adan anlam fonksi
yonel rol olarak ele alndnda anlam bakmndan neden olmann
sz konusu olmad grlr. Ardk fonksiyonel rollerin nedensel
bir iliki iinde olmadklar fonksiyonel normatiflie tabi olmala
rndan bellidir. Bir baka deyile ardk anlamlar fonksiyonel ras
yonaliteye uygun bir dizge oluturabilecekleri gibi rasyonel bir diz
ge oluturmayabilirler de. Bu normatiflik koulu nedensel bir iliki
iindeki srelere uygulanamaz. Demek ki "b" ve "c" aklamalar
nedensel deil, fonksiyonel teleolojik aklamalardr. Dolaysyla ne
"b" ne de "c", "a" gibi bir anlam bakmndan neden olma durumu or
taya koyar.

8. Sonu. Sebep-gereke veren aklamalar biyofonksiyonel ak


lamalar olarak yorumlamak, bir baka deyile natralize etmek
mmkndr. Bu aklamalarn biyofonksiyonalist yorumlarnn bey
nin ve genel olarak organizmann fizik-kimya bilimi sorunsal er
evesinde ele alnan fiziksel-kimyasal sreler olduu dnlrse,
sebep-gereke veren aklamalarn nedensel aklamalarla ilikisi
kurulabilir. Bu durumda elml olmama problemi bilimsel d
zeyde zlemese de ontolojik olarak fiziksel-kimyasal sorunsal
asndan hareket olan szel ve szel olmayan davranlarn neden
sel aklamalaryla sebep-gereke verilen aklamalarn birbirini ta-
SONU VE TARTIMA 289

mamlayan natralist aklamalar olduu sylenebilir.


Burada yine de bir problem var. Doa en temel bilimsel inceleme
dzeyinde (fizik-kimya) maksatsz bir sre olarak karmza k
masna ramen biyofonksiyonel adan fonksiyonel teleolojik orga
nizasyon zellikleri gsteren canllarn ve baz makinelerin ortaya
kmasna nasl imkan veriyor? Burada "yzeye kan" (emergent)
bir zellik mi sz konusu?
Sanmyorum. Bugnk bilgilerimiz doada maksatn olmadn
dndryor. Ama sannn baz doa olaylarn anlamak iin belli
bir problematik erevesinde sanki maksat vann gibi dnmemiz
gerekiyor. Neden? nk nedensel ve teleolojik dncenin ayn ev
rimsel nedenleri var.
Bir speklasyondan hareket edelim. Diyelim atamz olan bir can
l ormanda ilerlerken bir frtnann ktn grd ve bu nedenle bir
aacn devrileceini anlad. Burada neden-sonu ilikileri ereve
sinde dnmesi anlalabilir bir eydir ve yaamn kurtarmasna
yardmc olacaktr.
imdi bir de varsaymsal atamzn bir aslanla karlatn d
nelim. Bu durumda neden-sonu ilikileri erevesinde deil, teleo
lojik ekilde dnmesinde yarar var. nk aslann davranlarnn
sonularn beynindeki nral atelemelerle vs. neden-sonu ilikisi
eklinde anlamasna imkan yokken maksadn dnrse aslan kar
snda nlem alabilecektir.
Bu durumda evrimsel olarak iki dnce kipi gelitiini dne
biliriz. Bunlardan birincisi neden-sonu ilikilerine dayanan akla
malarn, dieriyse teleolojik adan anlamaya dayanan dncenin
kkeni olabilir. Ayn durumu insann kendini ve dier insanlar an
lamas asndan deerlendirirsek kendi nedensel beyin faaliyetleri
ni bilmeyen insann, davranlarn teleolojik adan dnmesine
imkan veren bir dil gelitirdiini dnebiliriz. te bu durum fonk
siyonel anlamn kkeni olabilir. Ayn ekilde dnerek nedensel
aklamalarn yannda biyofonksiyonel aklama tarznn nasl ge
litiini de kurgulayabiliriz gibi grnyor.
290 BEYNN GLGELER

111. Anlamak ve aklamak

1. Giri. Psikiyatrinin temel problemi olan elml olmama prob


lemini gerek yukardaki alt blmde gerekse kitap boyunca Anglo
sakson dnce gelenei erevesinde ele aldm. Bununla birlikte
kta Avrupas dnce geleneinde, zellikle Alman dncesinde
de benzer bir problem var. Kitabn birinci blmnde Jaspers 'ten
hareketle deindiim bu problem genel olarak anlama-aklama tar
tmas olarak bilinir. Kkeni Comte'un pozitivizmi karsnda Dilt
hey'n yorumsamac insan bilimi anlayna kadar, hatta daha geri
lere kadar gtrlebilecek bu tartmay tekrar ele almayacam.
Problem insan bilimlerinde doa bilimlerinin aklamaya dayanan
yntemleri karsnda insani anlamaya dayanan bir yntemin kulla
nlmas gerektii teziyle zetlenebilir. Buna gre insan bilimlerinde
bir insann davranlarn mesela bir yldzn hareketlerini aklad
mz gibi aklayamayz; onu bir insan olarak da anlamamz gere
kir. te psikiyatride elml olmama problemini imdi bir de bu
balamda ele almak istiyorum. Amacm anlamann da natralize
edilebileceini gstermek. Aslnda ak: nsan anlyorsa, anlama za
ten bir doa olaydr.

2. Jaspers ve anlamak. Birinci blmden hatrlayacaksnz. Jaspers


tretimsel adan (genetically) bir psiik olayn dierinden nasl or
taya ktn "empati yoluyla anlamak"la "nedensel olarak akla
mak" (Jaspers 1 9 1 3 : 30 1 ) arasnda bir kartlk kuruyordu. Anlama
nn empatiyle ilikilendirilmesi, anlamann bir baka insan doru
dan anlama demek olduunu ortaya koyuyor. Atomlar ya da yldz
lar baka insanlar anladmz gibi anlayamayz. (Anlald ka
daryla Jaspers bugn "Zihin Teorisi" ya da "Teori Teori" gibi isim
lerle ele alnan, muhtemelen ayna nronlarnn rol oynad bir du
rumdan sz ediyor.) Psikiyatrinin bu iki yaklamdan da vazgee
meyecei grndedir Jaspers. Yine birinci blmde Jaspers 'in bi
limdeki nedensel aklamann doa yasalarna dayandn gayet iyi
kavradndan bu durumun psikopatoloji alannda glk yaratt
nn farknda olduunu sylemitik.
SONU VE TARTIMA 291

Anlamaysa zihinsel bir olayn dierinden nasl ortaya ktn


anlamaktr. Anlama szel ierik, kltrel faktrler, ahsn edimleri,
yaam tarz, jestler gibi nesnel faktrlere dayandndan ve bunlar
hakkndaki bilgimiz daima bir ekilde eksik kalacandan yorum ge
rektirir. Bu durumda da yorumun doa biliminin tmevarm ynte
mine dayand sylenemez. Bizim yukarda analitik felsefe ere
vesinde ele aldmz tarzdaki rasyonel anlamay empatik anlama
dan ayrt eder Jaspers; aklamann snrszlna karlk anlamann
snrlan zerinde durur. Jaspers 'e gre anlaml fenomenlerin neden
sel aklamas bedensel (beyinsel) durumlarla verilir. Buna karlk
bir psiik durumun dierinden nasl trediini anlama bunlar ara
sndaki anlaml balantlar kurmaya dayanr. Jaspers anlamann psi
kopatolojideki nemi zerinde srarla durur; ona gre bu durum do
a biliminin klasik alan dnda kalmtr. Doa biliminde bir anlam
problemi olmad gibi aklamalar da anlaml balantlara dayan
maz.
Bu kitapta biyofonksiyonalist erevede ele aldm anlam prob
lemini daha nce Madde ve Mana'da yorumsamac gelenek ere
vesinde ele alm ve natralist bir yorumsama nermitim. O kitap
ta gelitirdiim rasyonalite anlayn bu almamda da srdrdm.
stelik deiik terminolojiyle de olsa o kitapta ileri srdm anlam
teorisine ok yakn bir anlay burada da korudum. Jaspers 'in anla
ma adn verdii durumu natralize etmek iin Madde ve Mana nn '

terminolojisi daha elverili olmakla birlikte bu kitabn terminolojisi


erevesinde de kavramak mmkndr. Jaspers'in "anlaml balan
tlar" dedii durum fonksiyonel rol kavramyla da natralize edile
bilir ve yukarda "anlam bakmndan neden olma" adna sylenen
ler bu durum iin de geerlidir.
Burada ilgin olan yorumsamac para-btn dngs anlay
nn bir baka adan biyofonksiyonalist anlayla da karlanabilme
sidir. "Fonksiyonel rol" kavramnn yorumsamac bir kavram oldu
u bile sylenebilir; ama burada bu tezin zerinde fazla durmayaca
m.
292 BEYNN GLGELER

1 1 1 . Psikiyatrinin pratik problemleri

1. Giri. Kukusuz uzun meslek yaamm psikiyatrinin insanlarn


straplarn azaltmada nasl etkin bir rol olabileceini gsterdi:
Kayg bozukluu ya da depresyonu olan bir hastay tedavi ettiiniz
de iyi bir ey yaptnz hissine kaplrsnz. Ama genliimden bu
yana asi tarafm da psikiyatriye daima biraz pheyle bakt: Hasta
nzn yaran iinde de olsa toplumsal normlardan yana taraf almak
zorunda kaldnz fark ettiinizde iyi bir ey yaptnz hissini ya
amazsnz.
Psikiyatri insann duygu, dnce ve davranlarnda kendini gs
teren biyolojik fonksiyon bozukluklarn konu edinen bir biyolojik
bilim dal m? Yoksa statkoyu korumaya ynelik bir tr ideolojik
aygt m? Gereki bir ekilde hayal edilebilir zgrlk bir top
lumda bugn psikiyatrik bozukluk olarak ele aldmz durumlarn
en azndan bir blmnn yaanmayacan ya da insanlarn bun
larla ok daha kolay ba edebileceini dnebiliyorum.
Psikiyatrinin pratik problemlerini ilk blmde ele almtk.
yle zetleyelim:
1. Psikiyatri bilimsel bir disiplin midir?
2. Psikiyatrik tipler doal tipler midir?
3. Psikiyatrik normlar toplumsal deer ve normlardan bamsz
mdr?
Aslnda ilk iki sorunun yantnn byk lde nc soruya ve
receimiz yanta bal olarak deieceini dnebiliriz. nk psi
kiyatrik tiplerin doal tip olup olmamas bunlar tarihsel ve geici
deer ve nonnlarla belirleyip belirlemediimizle yakndan balan
tldr. Ayn ekilde psikiyatrik uygulamann biyofonksiyonel fonk
siyon bozukluklaryla m, yoksa sosyal fonksiyon bozukluklaryla
m balantl olduu sorusuna vereceimiz yant da buna bal ola
rak deiecektir.
nce psikiyatride normatiflik problemini ele alalm.

2. Nrobiyolojik normatiflik, psikiyatrik normatiflik. Geen blm


de fonksiyonel maksat ve fonksiyonel teleoloji kavramalarna yer
SONU VE TARTIMA 293

veren biyofonksiyonalizmin kanlmaz olarak fonksiyonel bir nor


matiflik de iereceini grmtk. Ancak bu normatiflik tarihsel ve
geici bir normatiflik deil, fonksiyon zafiyetini deerlendirmekle
yetindii lde sosyal deer ve normlardan bamsz nesnel-taraf
sz bir normatiflik olacakt.
Psikiyatrik normatiflik asndan baktmzda insan duygu, d
nce ve davranlarn en azndan baz durumlarda sosyal norm ve
deerlerden bamsz bir ekilde ele almak imkansz grnr. Bu
durumda psikiyatrik normatifliin ksmen de olsa ister istemez sos
yal (tarihsel ve geici) bir normatiflie dayanacan, dolaysyla psi
kiyatrik fonksiyon zafiyeti gibi kategorilerin tarafsz olmad sonu
cuna varabiliriz. Demek ki bir tarihsel dnemde patolojik olarak de
erlendirilen durumlar bir baka tarihsel dnemde patolojik olarak
deerlendirilmeyecektir.
Ancak bu basit akl yrtmeyi biraz incelttiimizde psikiyatrik
fonksiyon zafiyetlerinin tarihsel ve geici normlara tabi olmasnn
biyofonksiyonel normatiflikle elimediini grrz. Neden?
Tarih-ar bir fenotipik zelliin dnyann atmosfer koullarnn
deimesine bal olarak fonksiyon zafiyeti halini ald, buna kar
lk eskiden fonksiyon zafiyeti gibi grnen bir fenotipik zelliin
yeni atmosfer koullarnda fonksiyonel olabilecei bir durumu d
nelim. Ayn mantkla baktmzda tarihsel deer ve normlarn de
imesine bal olarak eitli fenotipik duygu, dnce ve davran
zellikleri pekala fonksiyonel ya da fonksiyon zaaf halini alabilir.
Mesela narsislik zellikler bir tarihsel koulda fonksiyonelken, di
erinde fonksiyon zafiyeti olarak deerlendirilebilir.
Bu ereveden baktmzda psikiyatrik normatifliin tarihsel ve
geici normlardan etkileniyor olmasnn biyofonksiyonalizm asn
dan zel durum oluturmaktan baka bir sorun yaratmadn gr
yoruz.

3. Doal tipler, psikiyatrik tipler. Benzer ekilde psikiyatrik tiplerin


de doal tipler olduunu syleyebiliriz. nk psikiyatrik tipler fe
notipik baz zelliklerle tanmldr; bu fenotipik zelliklerin patolo
jik olarak deerlendirilip deerlendirilmemesi tarihsel ve geici de
er ve normlara gre deiiklik gsterse de bu durumun biyofonksi-
294 BEYNN GLGELER

yonalist normatiflik asndan bir sorun oluturmadn yukarda


grdk.

4. Psikiyatri ve bilim. Psikiyatrinin uygulamal bir bilim olmas


onun nrobiyolojik bir disiplin olmasyla elimez. nk daha n
ce grdmz gibi uygulamal olsun olmasn btn bilimlerin or
tak bir aratrma aamas vardr. Psikiyatri de insan beyninin zel
baz biyofonksiyonel durumlarn aratran nrobiyolojik bir disip
lin olma yolundadr.

v. Sonu

zgrlk-dayanmac bir toplum kurma abas asndan bakt


mzda psikiyatri en azndan baz ynleriyle gerekten de bir ideo
lojik aygt ilevi gryor olabilir. Ama bu durum gene de onun uy
gulamal bir biyolojik bilim olmadn gstermez.

Tek boyutlu zmlerin olmad bir dnyada yayoruz.


Sanrm her insan gibi psikiyatr da kendi paradokslar iinde ya
am yolunu bulmak zorunda.
Tartma: Geniletilmi psikiyatri, daraltlm psikiyatri. Otuz be
yl nce yazmaya karar verdiim bu kitapta nme koyduum gr
evi geni lde yerine getirdiimi dnyorum. Benim amdan
nemli bir grevdi bu. nk psikanalizden esinlenenler de dahil
psikiyatride sebep-gereke veren aklamalarn biyofonksiyonalizm
zerinden temel fiziksel-kimyasal sorunsalla ilikilendirilebilecei
ni grdk. Farkl psikiyatrik aklama tarzlar temel ontolojik bir d
zeyde sorun kartmadan birlikte ele alnabilir artk.
Bu saptama elbette psikiyatrideki btn aklamalarn doru ol
duunu deil, burada gelitirdiimiz erevede ele alndklarnda il
kece birbirleriyle elimeyeceklerini gsteriyor sadece.
Kitabn en nemli argmanlarnn (yark uzay dnce deneyi,
Nl f- N3 beyin modeli, fantom fenomenler argman, nroenfor
masyonel/fenomenal ayrt edilemezlik, nrofonksiyonel/fenome
nal ayrt edilemezlik ve ontolojik nro/fenomenal zdelik tezleri)
temel fenomenal dnya varsaymmz zerine kurulu olduu ve s-
SONU VE TARTIMA 295

telik eitli olgu durumlaryla desteklenen bu argmanlarn temel


varsaymmz destekledii sylenebilir. Bu temel varsayma daya
nan sz konusu argman ve tezlerde farkl bir fenomenallik kavra
yn, znesiz bir nrofenomen bilgisi gelitirmi olmann tesinde
gndelikliimizde yaadmz sandmz dnyann ve hatta ken
dimizin tamamen farkl bir ontolojik yaps olduunu grdk. Dilsel
davranlarmz bile yanl anladmz kt ortaya.
Ama gene de bir bakma, soyut bir balamda baktmzda kita
bn ulat sonu, Madde ve Mana nnkinden uzak deil.
'

Evrende edim yoktur, sadece olaylar vardr. Hibir ey yaplmaz;


sadece olur.
Ama bu kitap, sannn bir baka adan da deerlendirilmeli. Son
otuz be-krk yldr dnyada olduu gibi Trkiye 'de de daraltlm
bir psikiyatri anlay hakim. Bu dnem psikiyatrinin tbbi bir disip
lin olarak yerlemesi iin gerekliydi belki. Ama psikiyatri, bildii
miz evren blgesindeki en inanlmaz doal oluumun, insan beyni
ve fenomenal dnyasnn aratrlmas olduu lde salt klinikle s
nrlanmaz. Bizi varln en gizemli ynleriyle kar karya brak
mayan bir psikiyatri, zerine den grevi yerine getirmi saylma
mal. Byle geniletilmi bir psikiyatri kavray phesiz klinisye
nin kendi pratiine bakn, dolaysyla da bizzat bu pratii derinden
etkileyecektir.
Bu kitap ontolojik bir sorgulamay iermeyen bir psikiyatrinin,
yapt eyin anlam konusunda bir fikri ve sorulan olmayan pratis
yenlerin pratii olarak kalacan gstermise, vazifelerinden en az
birini yerine getirmitir sannn.
Varlk zerine dnmeyen bir psikiyatr dnemiyorum.

Yllar nce stanbul Tp Fakltesi psikiyatri kliniinin merdivenle


rinde balayan serven burada bitiyor. Bugn ayn merdivenleri inip
kan bir psikiyatri asistannn, baka bir yerde bir felsefe rencisi
nin, gen bir nroloun, bir psikoloun, bir bilgisayar bilimi, bili
sel bilim veya nrobilim rencisinin, kimbilir belki de bu dnyay
yadrgamakta srarl bir yazarn serveninin balad yerde.
EKLER
EK 1

SZASZ

PSKYATR PROFESR Thomas Szasz (bir yandan kendine zg


"psikiyatrik" ya da "antipsikiyatrik" pratiini srdrrken) ana
akm psikiyatriye kar iki felsefi argman ileri srd. Bunlardan il
kine gre psikiyatri gerek tbbi-biyolojik hastalklarla deil, "ya
am problemleri"yle ilgilenir; bu problemler iindeki insan davra
nn da kimi kez semptom olarak kabul eder. Ama psikiyatrik has
talk semptom olarak davranla zdese, hastalk semptomun (dav
rann) nedeni olamaz; yani tanm gerei nedenle etki zde ola
maz. Bu psikiyatri eletirisinin ne lde uygun olduu tartmaya
aktr. nk psikiyatri her ne kadar davranlar semptom olarak
alsa da bunlara elik eden znel deneyimleri de semptom olarak alr;
stelik bunlara neden olan (diyelim beyindeki) daha derin bir pato
lojinin aratrmasna ynelir. B irinci eletirinin kolay savuturulabi
lir olmasna ramen Szasz'n ikinci eletirisi birok bakmdan etki
leyicidir ve psikiyatrik deerlendirmenin sosyal normlarla yakndan
ilikili olmasn temel alr.
Bugn pek ok psikiyatri felsefesi kitab hiilii Thomas Szasz'n
antipsikiyatrik tezlerine ( 1 960) gnderme yaparak alr (Thomton
2007, Cooper 2007). Halii diyorum, nk Szasz antipsikiyatrik tez
lerini geni lde "akl hastal" denen durumlarn belli ve gste
rilebilir bir beyin patolojisine dayanmad, akl hastalklarnn bi
yolojik hastalklar olmad varsaym zerine kurmutu. Bu du
rumda Szasz'n antipsikiyatrik tezlerinin artk geni lde anlam
n yitirdii sylenebilirse de akl banda bir psikiyatrn bu tezleri
300 BEYNN GLGELER

daraltarak deil, daha geni bir perspektifte yeniden dnmesinde


yarar var. Psikiyatride tbbi modeli savunmann pek ok nedeni ile
ri srlebilirse de (Murphy 2009) Szasz 'n eletirisini bsbtn ge
ersiz olarak nitelememiz doru olmayabilir. Mesela Szasz 'n akl
hastalklarnn, en azndan bazlarnn ahlaki nitelikte yaam prob
lemlerinden ibaret olduu eklindeki tezi beyindeki organik patolo
jiye ramen elde tutulabilir. Hanna Pickard'n ilgin argmanna g
re psikiyatrik durumlarn Szasz'n ileri srd gibi yaam prob
lemlerinden ibaret olmalarna ramen eer beyinde organik patolo
ji saptanrsa bunlar gene de bilimsel tipler olarak deerlendirilebilir.
"Psikiyatri iinde ahlak ve bilim arasnda bir antitez olmak zorunda
deildir. Zihin hastalklar bilimin aklayabilecei bir mittir" (Pic
kard 2009). Ayrntsna giremeyeceim bu incelikli kar-eletiriye
ramen Szasz'n psikiyatri eletirisinin bsbtn haksz olmadn
dnebiliriz. Bu gibi tartmalara girmeden nce Szasz'n tezlerinin
esasn grelim.
Antipsikiyatrik argman her ne kadar psikiyatrik durumlarn be
yin patolojisine dayanmad varsaymndan hareket ediyorsa da
esasta psikiyatrik durumlarn dier tbbi durumlardan farkl olarak
sosyal normlara ve deerlere bal bir deerlendirmeye dayand te
zi zerinden geliir. Zihinsel hastalk anlay sosyal anlamda nor
matiftir. Bir baka deyile fiziksel hastalklar sosyal normlardan ba
msz olarak tanmlanabilirken psikiyatrik durumlar sosyal norm
lardan bamsz deerlendirmek imkansz grnmektedir. Argma
n teye gtryorum: Psikiyatrinin ele ald durumlarn sosyal ola
rak normatif olmas (bir anlamda tarihi ve geici kategoriler olmas)
bunlarn (mesela kanser tipleri gibi) "doal tipler" olduu tezini, do
laysyla psikiyatrinin bir doa bilimi olduunu, hatta bir bilim ol
duunu ciddi ekilde tartmaya aar. nk zihinsel bozukluklar
doal tipler deil de psikiyatrinin sosyal olarak normatif koullara
dayanan bir deerlendirmesinde icat ettii ("ampiyon", "baarl",
"hrsz", katil", "padiah", "patron" gibi) tarihsel ve geici katego
rilerse artk psikiyatrinin bilimsel nesnelliinden sz edemeyiz. Bu
argman bizi ileride "hastalk nedir" ve "psikiyatrik hastalk nedir"
tartmalarna kadar gtrecektir.
EK 2

FO U CAU LT

PSKYATR FLOZOFU Rachel Cooper'n (2007) Michel Fouca


ult'nun tezlerini modemizm (hatta analitik felsefe) iinde kalarak
anlamasnn ve bu ynde getirdii kar-eletirilerin yeterli olmad
kansndaym. Foucault'nun (her ne kadar kendisi "modemite"
kavramn pek kullanmasa da) byk lekli modem iktidar iliki
leri eletirisi kavranmadan psikiyatri eletirisi (mesela Cooper'n
yapt gibi analitik filozof Quine'n "altbelirlenim" kavramndan
hareketle) kavranamaz. O halde konuya nce teorik ya da felsefi an
tihmanizma sorunundan girmekte yarar var.
Bazlar tarafndan yirminci yzyln en nemli filozoflarndan
biri kabul edilen Foucault, Jacques Lacan, Louis Althusser, hatta ta
mamen farkl bir noktadan hareket etmelerine ramen Martin Hei
degger, George Gadamer gibi isimleri de iine katabileceimiz, ge
nellikle "felsefi antihmanizma" ad verilen gl akmn iinde de
erlendirilebilir. Burada iki tip antihmanizmadan bahsedebiliriz:
Sa ve sol antihmanizma. Ksaca sylemek gerekirse antihma
nizma Kartezyen gelenek, Kant ve zellikle Sartre'n varoluu fe
nomenolojisine tepki olarak "zne"nin felsefedeki ayrcalkl konu
muna (felsefi anlamda hmanizmaya) itiraz eder ve dil-yap (ya da
Alman kaynaklarnda olduu gibi dil-kltr) gibi "zne"-st sosyal
oluumlarn insan stndeki belirleyici etkilerine dikkat eker. Bu
durum bir bakma antimodemist, anti-Aydnlanmac bir zellik de
gsterir; modem hmanizmann insan aklnn hem ahlaki doru hem
hakikat araynda biricik lt ve kaynak olduu ynndeki (mese-
302 BEYNN GLGELER

la Kant' hatrlayalm) grlerine kar kar.


O halde Foucault'nun antipsikiyatrik olarak yorumlanmaya elve
rili tezlerini baz bakmlardan anti-Aydnlanmac, antimodemist
felsefi tutumuyla balantl olarak ele almak gerekir. (Ancak Fou
cault 'nun 1 984 'te yazd "Aydnlanma Nedir?" balkl makalesin
de Aydnlanma ve modemite geleneklerini zel bir anlamda tanm
layp, kendini de bu tanm erevesinde sz konusu gelenekler iin
de konumlandrdn belirtmek de gerekir.) Bu eletiriyi -eer ele
tiriyse, ki tns ve toplumda yaygn alglan yledir- zellikle Fou
cault 'nun 1 970' li yllardan itibaren yazd metinlerde, Bat top
lumlarnda iktidar ilikilerinin ald farkl biimlerin tarihsel bir
analiziyle birlikte okumak gerekir. Farkl biimler derken, elbette
sz konusu olan, birbirini iptal etmeden takip eden, yeri geldiinde
i ie geen hkmranlk, disiplin ve ynetimsellik modelleridir.
Foucault'nun iktidar ilikilerine getirdii eletirel analiz, hem Cin
selliin Tarihi 'nin birinci cildi olan Bilme stenci, hem de College de
France 'taki derslerinde belirgin olarak grnd zere kapitalizmi
de hedef alr, zira Foucault'ya gre modem iktidar ilikileri kapita
list retim biiminden ayr dnlemez. Ancak, bu analiz, belli bir
kurtulu da (sosyalizm, komnizm vs.) nermez. Allageldik ele
tirilerden de farkldr; nk tarihin sorumlu tutulacak bir znesi ol
mad gibi bir kurtarc znesi (proleterya, komnist parti vs.) de
yoktur. Bazlar Foucault 'nun eserini anarist adan yorumlanmaya
elverili buldularsa da Foucault'nun bu ynde bir mesajnn olduu
da tartmaya aktr (Bununla beraber Foucault yaam boyunca he
men tm Fransz entelektelleri gibi iktidar karsnda muhalif akti
vist bir rol de stlenmitir. stelik aktivist muhalefet tarzn destek
leyen yazlar, syleileri de vardr. Ancak ben Foucault'nun eserin
den olsa olsa karamsar bir nihilizm karabileceimiz kansndaym.
Anladm kadaryla felsefesiyle kiisel sosyal pratii arasnda bir
iliki gremiyorum). Bu bakmdan onun modemitenin en temel ku
rumlarndan biri olarak psikiyatriyi eletirmekten ok, deifre ettii
sylenebilir. Kanmca Foucault'nun nihilizmi onun epistemik gre
liliinde de kendini gsterir. Bu grelilik ise her epistemik grelilik
tezi gibi son tahlilde kendini de vurur: Eer her trl bilgimiz birey
st dilsel-dnsel yaplar olan "episteme"lere (tarihsel a priorile-
EK 2: FOUCAULT 303

re) greliyse1 (epistemik rlativizm), yani insann ulaabilecei ha


kikat tarihsel olarak deien sylemsel pratiklerde geerli olan ku
ral btnlerine bamlysa, insann geleneksel felsefede var olduu
dnlen trden bir hakikate ulamas hibir zaman gerekleme
dii gibi asla gereklemeyecekse Foucault nereden konumakta
dr? Tezlerinin doruluunun kant nedir? Tezlerinin doruluuna
nasl inanalm? (Bu arada Foucault'dan geni lde etkilendiim
bir dnemimin olduunu da kaydetmeliyim [ 1 983].)
Burada ana hatlaryla vereceim Foucault deerlendirmesi byk
lde Deliliin Tarihi 'nin ksa versiyonuna dayanyor ( 1961 ). Ge
nellikle uzun versiyonun ok daha tatmin edici olduu sylenirse de
buradaki amalarmz bakmndan, yani psikiyatri felsefesinin baz
sorunlarna bir giri salamas bakmndan bunun yeterli olacan
dnyorum.
Genel olarak bakldnda Foucault eserinde bilgiyle iktidar ara
sndaki ilikiyi aratrmaya almt. "ktidar" derken devlet, ser
maye gibi ak durumlardan ok daha rtk mikro-iktidar ilikileri
ni ele alyordu; bu bakmdan psikiyatri bu mikro-iktidarn nasl e
killendiinin grlebilecei mkemmel bir alandr Foucault iin.
Aydnlanmann insan aklna dinsel ve geleneksel nyarglardan kur
tulmak suretiyle zgrletirici bir g kazandrmaya ynelik iddia
lar tadn biliyoruz. Ancak bu sefer Aydnlanma "bilimsel" bil
ginin bir iktidar ilikisi biimi olmasyla kendisini gsterecektir. On
yedinci yzyldan balayarak Fransz devrimiyle ivme kazanan mo
dem sre kendi yeni bilgi-iktidar ilikileri an da kurmutur. Bu
balamda modem bilimsel psikiyatrinin kuruluunun Fransz devri
mi srecinde devrimci "alieniste" doktor Philippe Pinel ad evre
sinde simgeleip efsaneleen laik bir modernizasyon abas olduu
nu unutmamalyz. Foucault'dan hareket edersek psikiyatride zgl
bir boyun ediri-iktidar ilikisi biiminin nasl olup da "bilimsel"li
in modem toplumlardaki merulatrc gcne dayandrldn
aka grebiliriz. Burada sz geen "boyun ediri" iin Foucault

1 . Foucault ( 1 966). 1970'lerden itibaren Foucault'nun dncesinde episteme


kavram iktidar ilikileriyle i ie geecek ekilde "dispozitif' kavramna doru
evrilecektir.
304 BEYNN GLGELER

Franszcada assujetissement kavramn kullanr, ki bu kavram ayn


zamanda "zneletirme" anlamna da gelir. Dolaysyla Foucault'ya
gre, psikiyatri pratii insanlar "akl hastal" olarak adlandrlan
bir deneyimin znesi haline getirmek suretiyle boyun edirir.
Buradan hareketle, zellikle Aydnlanma hatta "klasik a" n
cesindeki deliliin durumuyla karlatrldnda modem psikiyat
rinin ve toplumun delilik kavraynn farkn anlayabiliriz: Tarih bo
yunca hi de (ya da ou zaman) yle grlmeyen delilik modem
toplumda artk bir hastalktr, tbbn konusudur; bu akl-d varlk
lar (deliler) laik aklc modemite erevesinde tbba havale edilmi
tir. Oysa akl hastal, aklc ve hmanist aydnlanm toplumun (ya
ni insan rasyonel bir varlk olarak kabul eden toplumun) kendini,
kendi ideolojik syleminin tezleri asndan tehdit eden (yani insan
olup da aklc olmayan) en nemli unsurla, yani aklc olduu iddia
edilen insan anlayna uymayan akl d insanla ba etmek zere
kurduu bir iktidar ilikisi biiminin tezahr olarak da grlebilir.
Modem toplumun "aklc" kurallarna uymayan deliler insanlktan
mazur saylabilir; nk onlar hastadrlar. "Akl hastal" aklc in
san toplumu anlaynn kendine uymayan akl-d insanla mcade
le etmeye ynelik olarak icat ettii modemist bir kategoridir. Fou
cault Deliliin Tarihi'nde akl hastal deneyiminin kurulmas ve
belirli insan davranlarnn bu deneyim balamnda dnlmesiy
le birlikte ortaya kan kapatma ve tedavi pratiklerinin Bat'nn tari
hinde ok nemli bir yarlmaya tekabl ettiini syler. Bu yarlma,
sz konusu tarihsel dnm noktasna kadar akl ile akl-d arasn
da var olan diyaloun bu noktadan itibaren akln akl-d zerinde
ki otoriter bir monolouna dnmesiyle gereklemitir. Dolay
syla akl-dnn sesi bastrlmtr ve Foucault'nun iktidar analizin
de kulland ve soybilim (genealogie) adn verdii aratrma yor
dam tam da bu bastrlm, tabi klnm ve "bilimsel" olmayan se
si duymay amalar.
Burada Edwin R. Wallace IV'n, Foucault'nun tarihiliine dair
bir eletirisine deinmeden geemeyeceim (2008). Walllace 'a g
re Foucault psikiyatri incelemesinde daha ok psikiyatri d sosyal
faktrleri ele alm (ki bunlarn ounun yanl olduuna dair tarih
sel kantlar olduu sylenmektedir), psikiyatrinin iinden gelien
EK 2: FOUCAULT 305

entelektel tartmalar, bir baka deyile psikiyatrideki isel geli


imleri, psikiyatrik dncenin ve tezlerin nasl gelitiini hesaba
katmamtr. Wallace'n eletirisi doruysa Foucault'nun almas
sosyal bilgi-iktidar ilikileri bakmndan psikiyatriyi gayet iyi de
erlendirmekle beraber psikiyatrinin isel geliimine yabancdr. Bu
durumda byle bir dsal inceleme tarz psikiyatrinin gerekten bir
bilim olup olmad konusunda yeterince aydnlatc olmayacaktr.
Ama tabii benim bu dncem de modemitenin bilim tanm ve an
lay iinde kalan bir eletiri olacandan byk ihtimalle Foucault
tarafndan kabul edilmeyecekti: Modem sylemin dnda "bilim"
nedir? Byle bir ereveden baknca gerekten de bilim nedir?
EK 3

ADA BiLiM FELSEFESiNDE


BAZI TARTIMALAR

SANIRIM modern bilim felsefesi tartmalarn mantk ampirizmle


(mantk pozitivizmle) balatmak uygun olur (Uebel 2008). Man
tk pozitivistlere gre klasik ampirist tez bir bakma geerliliini
korur: Bilimle sahte-bilim arasndaki aynn bilimsel (dolaysyla
dille ifade edilen) tezlerin u ya da bu ekilde insan duyusal dene
yimlerine balanabilmesine dayanr. Bu zellie sahip olmayan sah
te-bilimsel tezler deerleri aklayan ve rasyonaliteden uzak, duy
gusal iddialardr (Doppelt 2008). Ancak bu epistemik tez doruysa
ampirist anlayn, kendisi dorudan deneylenemeyen bilimsel teo
riler ya da teorik nermeler konusunda da bir aklamas olmas ge
rekirdi. nk, mesela zel rlativite kuramn doaya bakarak do
rudan duyusal verilerle deneyimleyemezsiniz; ampirik doada zel
rlativitenin sadece dolayl kantlar vardr. Newton teorisinin mer
kezi kavram "ktle" de hibir ekilde deneyimlenemez. nnzde
ki masay inceleyip hacmi, arl, konumu gibi fiziksel zellikle
rinin dnda ktlesini de deneyimlemeye aln; yapamazsnz.
Ktle teorik bir varsaymdr ve bykl de hibir ekilde doru
dan llemez; ancak teori kabul edilirse Newton yasalarndan yola
klarak matematik yoluyla dolayl olarak hesap edilebilir. (Bu ko
nudaki zmleme iin Madde ve Mana adl kitabma baklabilir
[20 10: 85-9 1 ] .)
Mantk pozitivizmin nde gelen isimlerinden Carl Gustave
Hempel bilimsel teorilerin deneysel olgular aklamaya ynelik
EK 3: BAZI TARTIMALAR 307

mantki yaps zerine alt (Woodward 2008, Hitchcock 2008).


Hempel'in Dedktif-Nomolojik modeline gre aklanan (deneysel
nerme) aklayc (mantki) ncller dedktif olarak karlabilme
li, stelik bu ncllerden en az biri doa yasas mahiyetinde olma
lyd, bu yasa karldnda da karsama geerliliini yitirmeliydi.
Bu teorik aklama modeli pek ok ekilde eletirilmesine ramen
bugn bile bilimsel teorilerin ve aklamann baz zelliklerini ifa
de ettii dnlmektedir.
Bununla birlikte mantk pozitivizmin esas problemi gzlemsel
(duyusal verilere dayandrlabilecek) kavramlarla teorik kavramlar
arasndaki iliki ve anlam probleminden kaynaklanr. nermeleri
analitik (mesela mantk ve matematiin nermeleri) ve sentetik (fi
zik ve dier bilimlerin nermeleri) eklinde ikiye ayran pozitivist
lere gre ampirik bilimlerin sentetik nermelerinin bilisel olarak
anlaml olmas yalnzca ama yalnzca u ya da bu ekilde deneysel
olarak dorulanmalarna (son tahlilde insan duyu verilerine indirge
nebilmelerine) balyd. Deneysel olarak dorulanma kouluna sa
hip olmayan nermelerse bilisel olarak anlamszd ve sahte-bilim
sel sorunlara yol ayordu. Bylece felsefede bilimsellik deneysel
(son tahlilde duyu verilerine indirgenebilen) "dorulama" ltne
balanmaya balamt. Bir nermenin bilisel olarak anlaml olma
s demek, hangi deney koullarnda nasl dorulanabileceini bil
mek demekti. Ancak teorik nermeler dorudan deneye balanama
dklar iin iki dil (teorik ve gzlemsel dil) anlay ortaya kmt.
Kabul edelim mantk pozitivistler ok altlar ve sz konusu dil
ler arasnda baz mtekabiliyet kurallar bulmalarna ramen teorik
terimlerin "fazladan anlam"a sahip olduunu, yani teorik terim ve
nermelerin deneyde verili olann tesine giden bir anlamlarnn ol
duunu grmeye baladlar. Bu "fazladan anlam" problemi aada
greceimiz Duhem-Quine altbelirlenim teziyle uyumludur.
Altbelirlenime gre hibir teori olgular tarafndan zorunlulukla
belirlenmez: Ayn olgular aklayan birden ok teori mmkndr
(Douven 2008, Baghramian 2008). yleyse teoriler deneyin u ya da
bu ekilde zorunlu klmad nermeler ierir. Bugnden bakt
mzda altbelirlenim tezi olduka basit bir nosyon ortaya koymasna
ramen bilim felsefesinin geleceini derinden etkilemie benziyor:
308 BEYNN GLGELER

Bir teorinin doruluk deerinden asla emin olamayz.


Kari Popper bilimle bilimsel olmayan (sahte-bilimsel) arasnda
ki aynn snrn "dorulanabilirlik" deil "yanllanabilirlik" ze
rinden kurmaya alt ( 1 963; aynca bkz. Irzk 2008). Gnmzde
bilimle bilimsel olmayan arasndaki bu eski (bir zamanlar yeni) ay
nn hatt biliminsanlan tarafndan ok iyi bilinir ve ska telaffuz
edilir. Popper'e gre bilimsel bir teoriden deneysel olarak yanlla
nabilir sonular karlabilmelidir. Bilimsel teoriler asla dorulana
mazsa da yanllanabilir olmaldr. Bilim yanl teorileri eleyerek ge
liir. Ama Popper'e gre yanllanabilirlik yeterli bir koul deildir;
nk belli bir deney koulunda yanllanan bir teoriyi yardmc var
saymlar kullanarak yanllamaya kar korumak daima mmkn
dr. Bu durumda ikinci bir koul olarak biliminsanlan teoriye kar
metodolojik olarak da eletirel bir tutum ya da zihniyet benimseme
lidir.
Yanllanabilirlik koulunun Claude Shannon'un enformasyon
teorisiyle (Yaglom ve Yaglom 1 966) belli bir ilikisi olduu ileri s
rlebilir. Claude Sharnon'un enformasyon teorisine gre enformas
yon entropiyi (bir deney durumunun henz bilinmeyen sonucu hak
knda mantken mmkn ihtimallerden oluan belirsizlii) azaltan
eydir ve deney sonucunun verdii enformasyonun matematik ola
rak hesap edilebilir bykl gene matematik olarak hesap edile
bilir "entropiyi" ne kadar azaltyorsa o nispette artar. Sonu olarak
bir teorinin yanllanabilmesi olaslnn yksek olmas verdii
(vermeye alt) enformasyonun da yksek olduu anlamna ge
lecektir: yanllanamayan teoriler bilgi vermez.
Yanllanabilirlik ilkesinin bir dnemdeki parlak baarsna kar
lk altbelirlenim tezi deney ortamnda yanllanan bir teorinin yan
llanmaktan kurtulmak iin ilave ve farkl varsaymlar kullanmas
na imkan veriyordu. Bunun nedenlerini aada greceiz. stelik
Quine'n "semantik holizm" tezine gre teorilerin her bir cmlesi
ierdikleri teorik ya da gzlemsel tm terimlerin anlamn belirle
mede etkili olur ( 1 960). Bu durumda teorideki her bir deiiklik tm
terimlerin anlamn deitirecek, yani teorideki en ufak bir deiik
lik yeni bir teori kurma anlamna gelecektir. Aynca bu durumda teo
riler deney ortamnda ancak bir btn olarak snanabilirler; yani se-
EK 3: BAZI TARTIMALAR 309

mantik bir btn olarak teori d "dilsel olmayan (duyusal) uyaran


lara" balanrlar (Bertolet 2008). Bu durumda "semantik holizm"
nedeniyle deney ortamnda snanan teorinin hangi nermesinin yan
l olduuna karar verilemez. Yanl olan nerme deney prosedr
nn balang koullaryla bile ilikili olabilir (deney koullarn
yanl tanmlayan bir cmle olabilir). Buradan kan sonu u: Bili
minsanlar deney ortamnda snadklar teorinin eitli dzeydeki
nermelerini yeniden kurgulayabilirler; bu durumda deitirilen her
nerme teorinin merkezi nermelerinden biri olmasa bile teorinin
btn terimlerinin anlam deiecektir. Altbelirlenim ve holizm tez
lerine dayanarak ampirizmin klasik analitik-sentetik nerme anlay
n eletiren Quine (Roth 2008) Kuhn iin de gerekli bir epistemo
lojik zemin hazrlam oldu. Popper'in yanllanabilirlik ltyse
en ar darbeyi Thomas Kuhn'un bilim tarihine dayandrd tezle
rinden yemitir (Bird 2008).
Kuhn'un bilim tarihi incelemelerine dayanarak ileri srd teze
gre "normal bilim" ya da "paradigma" adn verdii dnemlerde bi
liminsanlar teorilerini yanllamak yerine aklayamadklar "ano
mali"leri ya grmezden gelirler ya da zmlerini ertelerler. Byle
dnemlerde bilimler Popper'in nerdiinin tersine tutucudurlar;
anomaliler teoriyi yanllamakta kullanlmaz. Bilim yalnzca baz
dnemlerde (bilimsel devrimler srasnda) formel (kabaca belli bir
kurala bal) olarak aklayamayacamz ekilde yeni teoriler ileri
srer. Bu durumda bilimsel devrimler ancak biliminsanlarnn sos
yal-psikolojik tutumlaryla aklanabilir: Bilimsel devrimlerin belli
mant yoktur. Klasik pozitivist ilerlemeci bilim anlaymz a
sndan daha da vahim olan sonu udur: Beinci blmde ele ald
m ve geni lde Quine'n holizminden kaynakland anlalan
elml olmama nedeniyle (yani ksaca yeni teorinin terimlerinin
semantik holizm nedeniyle eskisinden tamamen farkl anlamlara sa
hip olmalar nedeniyle) birbirini izleyen teoriler (ve bunlara dayanan
paradigmalar; normal bilim yapma dnemleri) birbiriyle karlat
rlamaz. Bu durumda da bilimsel ilerlemeden sz edemeyiz. yley
se Kuhn'un bir tr epistemik rlativizmden sz ettiini dnebili
riz. stelik Kuhn'un modeline gre bilimsel devrimlerin "anomali
ler"le de alakas yoktur. Bu durumda bilimdeki deiikleri aklaya-
310 BEYNN GLGELER

cak rasyonel bir durum ya da lt bulmakta glk ekeriz; bilim


sel devrim geni lde sosyal-psikolojik bir olaydr.
Imre Lakatos ( l 978) Kuhn'un ok alklanm ve post-modem an
laylar tarafndan hfila alklanan eletirisine ramen Popperci ras
yonalizmi koruyacak, daha dorusu yeniden kuracak bir bilim fel
sefesi gelitirmitir. Kuhn'a ynelik eletirisinin esas bilimsel dev
rimlerin Poppervari bir yanllanmayla ilgili belli bir mantnn,
formel bir kuralnn olduunu gstermesine dayanr. Bilim sosyal
psikolojik deil, formel (belli bir kuralla ifade edebileceimiz) ne
denlerle devrimci dnemlere girer; daha da nemlisi verdii bilgi a
sndan da ilerler. Yani bu tez bir bakma klasik (rasyonel ve ilerle
meci) bilim anlayn yeniden canlandran zellikler tar.
Kuhn eletirisinin esasn, Kuhn'un Popper eletirisi gibi bilim
tarihi incelemelerine dayandran Lakatos ncelikle belli bir bilimsel
aratrma programnn konusunun srekli olarak deitiini tespit
eder. Bilimsel aratrma program bir tek hedefe (mesela teoriyi do
rulamaya ya da yanllamaya) kilitlenmi olmaktan ok, elde edilen
bulgulara (diyelim feed-back mekanizmalara) gre srekli deien
dinamik bir oluum sergiler. Bu sre iki yzldr: Ele alnan sorun
srekli deitii gibi aklama da (teori de) deiime urar. Lakatos
(Quine 'n altbelirlenim ve semantik holizm tezleriyle ilikili olarak)
teorilerin dorudan deil, ancak deney ya da gzlem koullarn ta
nmlayan yardmc varsaym ve nermelerle deneye (ya da gzleme)
balanacan gz nne alr; bilimsel aratrma programnn ano
malilerin kaynan nce bu yardmc varsaymlar dzeyinde araya
can, bu nedenle biliminsanlannn teorinin merkezi nermelerini
hemen yanllamaya girimediklerini ileri srer. (Bylelikle Kuhn'
un normal dnemde bilimin karlat ve teoriyle uyumsuz ano
malileri teorinin yanllanmas iin kullanmad ynndeki tespiti
nin rasyonel bir aklamasn verir.) Lakatos 'un incelemelerine g
re bilimsel aratrma temel teorinin merkezi nermelerini korumaya
ve bunun iin daima teoriyi deneye balayan yardmc varsaymlar
dzeltmeye alr. Ama bu srete teori de kk lekte de olsa
(semantik adan) srekli deimi olur. Bylece (Quine'n da sy
leyebilecei gibi) teorilerin deneyle ilikisinde srekli olarak dn
erek yanllanmaya direndiini kabul eder.
EK 3: BAZI TARTIMALAR 31 1

nemli bir nokta u: Lakatos'a gre bilim ancak eldeki teorinin


yerini alabilecek alternatif ve stn bir teori varsa yanllanmay ka
bul eder. Newton'n yanllanmas Einstein'dan nce mmkn de
ildi. nk fizikte bu teorinin yerini alacak yeni bir teori yoktu.
Ancak Einstein'dan sonra Newton teorisinin yanl olduu kabul
edilebildi. Bu durumda bilim Popper'inkine benzer tarzda yanlla
malarla rasyonel olarak ilerler. Yeni teorinin stnl bilimi o g
ne kadar bilinmedik yeni olgu durumlarnn aratrmasna ynelte
bilmesindedir. Einstein'dan sonra, daha nce (Newton fiziinde) ha
yal bile edemeyeceimiz olgu durumlarnn (mesela kara deliklerin)
var olabileceini dnr ve aratrr olduk. Sonu olarak bilim ras
yonel lde tutucu ve devrimci bir diyalektikle ilerler (Bird 2008).
EK 4

SARTRE VE VAROLUU FENOMENOLOJ

JEAN-PAUL SARTRE pek ok bakmdan modemizmin doruu ve son


kalesiydi. Politik tavr olarak Marksizmle yaknlk kurmu, birok
entelektel iin rnek tekil eden aykr, bilinli seimlere ve so
rumlulua dayanan bir yaam tarzn benimsemiti. Antipsikiyatr
Laing de Sartre 'n varoluu fenomenolojisinden ya da Sartre 'n
kendi deyiiyle "fenomenolojik ontoloji"sinden etkilenmiti. Bu
yzden Sartre'n Varlk ve Yokluk'undan ( 1 943) ksaca da olsa sz et
mek istiyorum.
Sartre her ne kadar Descartes, Husserl ve Heidegger'den etkilen
mise de eseri geni lde nclerine ters den bir anlay ortaya
koyar; idealist olmad gibi gereki, hatta materyalist olarak bile
yorumlanabilir. Mesela varlk ve yokluk (ya da hilik) arasnda bir
tr dalizm kurmasna, ontolojisinin de bu dalizm zerinden al
masna ramen onun dalizmi asla Kartezyen bir "tz dalizmi" ola
rak yorumlanamaz (Kabaca Sartre "ruh"a ya da Tann'ya inanmaz
diyelim). Belki gnmzn felsefi terimiyle bir tz dalizminden
deil, bir "zellik dalizminden" sz ettii sylenebilir; eer by
leyse monisttir. Eseri transandantal felsefeye de yakn deildir. Sart
re 'n pek ok bakmdan bu gerek dnyada yaayan gerek insann
fenomenolojik dkmn yapmaya alt sylenebilir. Bu ne
denle muhtemelen Husserl, Sartre 'n eserini fenomenolojik indirge
me ncesi naif bir gerekilik olarak niteleyecektir. Sartre, Heideg
ger'in eserini kendine yakn bulduysa da bunun yanl bir okumaya
dayand, Sartre 'n Heidegger'i yanl anlad Heidegger'in ken-
EK 4: SARTRE VE VAROLUU FENOMENOLOJ 313

disi tarafndan d a sylenmitir. Sartre 'n kendi eserini Kartezyen bir


hmanizma olarak grmesine ramen Heidegger hem Descartes 'tan
uzaktr (hatta karttr) hem de eseri felsefi antihmanizma ereve
sinde yorumlanmaya aktr. Muhtemelen Sartre, Heidegger'de Hei
degger'inkini deil, kendi felsefesini grmtr.
nceden belirteyim: Franszca le neant kelimesini "hilik" deil
"yokluk" diye eviriyorum. nk Trkede "hilik", le neant'dan
farkl olarak belli bir eyin yok olmas ya da varlnn olumsuzlan
mas anlamnda "yokluk" kelimesinin sahip olduu armlara sa
hip grnmyor. Halbuki Sartre kelimenin bu gibi armlarndan
da faydalanr. Nitekim Sartre' anlamak iin onun bilinle yokluk ara
snda kurduu ilikiden yola kabiliriz. Sartre 'a gre eer dnyada
insan bilinci olmasa "yokluk" diye bir ey de olmayacak, her ey ol
duu gibi olacakt. Bir kafeye giriyorum ve arkadam Ahmet'i ar
yorum; ama yok. Aslnda bu yokluk sadece benim bilincim sayesin
de imkan dahiline geliyor. Bilincim olmasa her ey olduu gibi ola
cak, Ahmet'in yokluu diye bir ey olmayacakt. Peki bilincim sa
yesinde dnyaya gelen varlktaki bu yokluk bilincimin nasl bir zel
liine dayanabilir? Sartre 'a gre kendisiyle birlikte yokluu, olum
suzlamay dnyaya getiren bilincimin esas bizzat kendisinin var
lkta bir "delik", bir yokluk olmasna dayanr. B ilincim yokluktur.
Nasl?
Sartre 'da varlkla yokluk arasndaki dalizm "Kendi-iin-var
lk"la (bilinle) "kendinde-varlk" (dnya, nesnel gereklik) arasn
daki dalizmden yola klarak kavranacaktr. Husserl'de fenome
nolojik indirgemeden sonra varlkla fenomen ayn ey olarak gr
nyordu: fenomenolojik indirgeme bilincimin dndaki varl as
kya alm, bylece metodolojik olarak da olsa bilincimin dndaki
varl ortadan kaldrmt. Halbuki Sartre' a gre varln (bilincim
deki) fenomeni (bilincimdeki) fenomenin varlyla ayn ey deil
dir. Varln (bilincimdeki) fenomeni, fenomen olmak iin kendi
olarak varln (bilincimdeki) fenomeninin transandansn (transp
henomenality) gerektirir. Yani nesnesi olmayan bilin, bir eyin bi
linci olmayan bilin olamayacana gre bilin yokluktur. Bu du
rumda znel transfenomenalite, varln fenomenine, kabaca bizim
onunla ilgili bilincimize indirgenemezlii anlamna gelecektir. O
314 BEYNN GLGELER

halde varlk fenomen gibi benim-iin-ey deildir; bilin tarafndan


nfuz edilemezliiyle kendinde-varlktr. (Burada Sartre'n Husserl
karsnda gerekilii yeniden kurmaya altn dnebiliriz).
Peki bu durumda varlk (kendinde-varlk) karsnda bilincimin
(kendi-iin-varln) ontolojik stats nedir? Sartre'n cevab yuka
rda grdmz gibi "yokluk"tur. Kendisinin esas yokluk olduu
iin bilin daima bir eyin bilincidir; kendi ierii yoktur, ya da ken
di ierii daima kendi tesinde bir eydir; felsefi terimle bilince a
kndr; bilin daima bir aknlktr. Sartre bu ynyle Husserl'in tran
sandantal ego anlaynn dna kar; idealist felsefeyi tersine e
virir. Bilin daima bir eyin bilinci olduundan daima kendini aar,
kendi dna alr.
Sartre 'a gre Kartezyen cogito reflektiftir; kendi stne katlan
m, kendini nesne edinmitir. Ama bu refleksiyondan nce (Kar
tezyen metodik pheden ya da Husserl'deki karlyla fenomeno
lojik indirgemeden nce) bilin (prereflektif cogito) nesnel dnya
nn varln kabul eder. Bu aamada Sartre 'n bir bakma Husserl'in
"naif doal tavr" dedii durumun fenomenolojik tahliline giriir.
nk sonuta naif doal tavr da bir bilin durumudur ve ilkece fe
nomenolojik incelemenin konusu olabilir. Nitekim Sartre 'a gre bir
eyin bilinci olma durumlar rtk de olsa kendilik-bilincini n ge
rektirdiinden rtk (refleksiyon ncesi) kendilik-bilinci, bilincin
daima bir eyin bilinci olmasnn koulu olarak onun varolu tarz
dr. Demek ki bilincin varl kendi-iin-varlk olmamak zerine ku
ruludur. Bu durumda bilincin varl yoklua indirgenebilir. Tekrar
lyoruz: Bilin yokluktur. nk bir eyin bilinci olarak bilincin var
l daima kendi dnda bir eyin varlna dayand iin bilin, bi
lince aknlk olmadan var olamaz. Varln fenomene aknl
(transfenomenalitesi) onun bilinten bamsz varln ortaya ko
yar. Varlk vardr, varlk kendindedir, varlk olduu eydir. O halde
fenomenin tesindeki ey olarak kendinde-varlk bilince tamamen
yabancdr. Bu durumda bilim varln esas yapsn (fenomenin, ya
ni bilince grnenin tesindeki yapsn) aratrrken meru bir i
yapmaktadr.
Olumsuzlamay dnyaya getiren varlk olarak insan bilinci yok
luksa, kendinde-varln tabi olduu doa yasalarna da tabi olma-
EK 4: SARTRE VE VAROLUU FENOMENOLOJ 315

yacaktr. nsan kendinde-varln tabi olduu nedenselliin dnda


dr; zgrdr. Varlkta bir delik olan bilincin olumsuzlayc kapasi
tesi sayesinde insan bir ze de sahip deildir; varolu zden nce
gelir. Bu durum insann zyle belirlendii deil, kendini setii an
lamna gelir; insan kendini nasl seerse yle olur. Eer bilin yok
luksa gemi de hibir ekilde onu balamayacaktr. Her an otuz be
yl kadar nce kafama koyduum bu kitab yazma projemden vaz
geebilirim. nsan zgrle mahkumsa her an seim yapmak zo
rundadr. Sartre 'a gre korkudan farkl olarak kayg ya da bountu
(angoise) zgrlkten kaynaklanr. Eer beni unu ya da bunu se
mekten alkoyan bir neden yoksa her eyi yapabilirim (Burada ak
bir Dostoyevski etkisinden sz edebiliriz). Artk kumar oynamama
ya karar veren kumarbaz kumar masasnn nnde onu engelleyecek
hibir ey olmadn grr. Kararna sadk kalabilir ya da kalmaya
bilir. Kayg duymak kendi seiminden kayg duymaktr. Sartre'n
"sorumluluk"u da burada devreye girer. Sorumluluun hibir me
ruiyeti yoktur, ama gene de kendi seimlerimizden sorumluyuzdur.
Eer belirlenmi varlk olsaydm, sorumluluum da olamazd.
Ama seimlerimdeki zgrlm ve sorumluluumu kendim
den saklayabilirim: Kendimi kandrabilirim. Sartre 'n "kt niyet"
(la mauvaise foi) kavram da burada devreye girer: Freudcu bastr
madan farkl olarak kiinin bir ekilde bilincinde olduu ama ken
dinden saklad bir duruma iaret eder. "Kt niyet" bilincin Bren
tanocu kavranyla uyumludur; bilinsiz bir zihinsel edim olamaz.
Kendi-iin-varln zgrl kendisine zde olmamas anla
mna da gelir. Kendinde-varlk kendine zdeken, belirlenmemi
varlk olarak kendi-iin-varlk kendisiyle ayn ey deildir. Zaten bu
nedenle (kendisine zde olmad iin) kendisiyle ilikiye girebilir;
bilin olduu ey olmayan ve olmad ey olandr. Dolaysyla ken
di (sel/) asla ego olarak dnlmemelidir. Kendinin bir ego olarak
kendini ele almas, kendiyle zde klmas onu eyletirecek, ken
dinde-varlk halinde dnmesine sebep olacaktr.
Bu da bizi Sartre'n bir baka nemli kavramna, "bakalar-iin
varlk"a getirir. Sartre znelliklerini asla dorudan deneyimleyeme
yeceim bakalarnn bilincinin varl problemi olarak ele ald so
lipsizm problemini zmek iin "bak"tan (le regard) hareket eder.
316 BEYNN GLGELER

Bakasnn bilinci problemini "bak" erevesinde zmek iin de


"utan" ele alr. Bedenim dierleriyle bilincim arasndaki kanl
maz aracdr. Diyelim bir otelin koridorunda bir anahtar deliinden
bir odann iini gzetliyorum. Bu anda bedenimi, fiziksel varlm
unutmu durumdaym. Ama aniden birinin ayak seslerini duyuyo
rum. Bu ses benim kendimle iliki biimimi deitiriyor; tekinin
bilincinin nesnesi olmak utanmama sebep oluyor. Utan bana sade
ce kendim iin deil, bakas iin de nesne olduumu gsteriyor.
Bakasnn bilincini belki deneyimleyemem, ama tekinin bilinci
nin benim bilincimde yarat deiiklikleri deneyimleyebilirim.
Bakasnn bilincinin varlnda kendi nesneliimi deneyimledii
me gre fenomenolojik adan bakasnn bilincinin varlm kabul
ediyorum demektir. Bu ayn zamanda benim kendinde-varlk oldu
umu kabul etmem anlamna da gelecektir. Ama tekilerle somut
ilikilerim bir atma zemininde geer. Bir anlamda teki bilincin
varln kabul etmem tekinin zgrln kabul etmem anlam
na da gelecektir nk.
Laing'in Sartre' zellikle bu noktadan kalkarak izlemesi bekle
nirdi. Laing'de Sartre 'n tekiyle ilikilerin fenomenolojik analiz
lerini deilse bile antipsikiyatrik yansmalarm bulabilmeliydik, ama
bulamyoruz.
EK S

FODOR

DL FELSEFESNDE dilsel bir ifadenin anlamnn "kafa"nn dnda


m (Putnam 1 975) yoksa iinde mi olduu ok tartlan bir konu; bu
tartmaya "iselcilik-dsalclk" ad veriliyor. Fodor'un doal dilin
dnceyi aklamaya yaradn, bu yzden dilsel ifadelerin an
lamlarn ortaya koyduklar dnceden aldn savunduu syle
nebileceine gre, iselcilikten yana olduu dnlebilirdi. Ama
Fodor'un bu konudaki tutumu biraz daha karmak grnyor. Bu
durumu imdilik ayrntl bir ekilde ele alamayacamz "metodo
lojik solipsizm" (metodolojik tekbencilik) anlaynda daha rahat
grebiliriz kansndaym. Fodor yle diyor: "O halde benim duru
mum elbette solipsizmin doru olduu eklinde ifade edilemez. Be
nim durumum tam olarak udur: Gereklik, referans ve geri kalan se
mantik nosyonlar psikolojik kategoriler deildir" ( 198 1 ). B u ilgin
tezin ardndaki akl yrtme, bilgisaymn anlam zerinden alan
bir sre olmad, sentaktik-formel bir ilem olduu saptamasndan
kalkarak anlalabilir. Dolaysyla zihinsel sistem bir d dnya (re
ferans) olmadan da alabilir. O halde bilisel psikolog simgenin
(temsilin) semantik-referansiyel ieriiyle uramak zorunda deil
dir. Fodor'un bu metodolojik solipsizmi belli bir adan, beyin ara
trmasnn belli bir soyutlama dzeyinde gerekten de nemsenme
si gereken bir noktay cesaretle ortaya koyar.
Metodolojik solipsizm tezine ramen (ama gene de onunla uyum
lu olarak) Fodor belli bir semantik tez de ileri srer; bu tez Fodor'un
bilisel bilimdeki abalarndan ksmen bamszdr. eitli makale-
318 BEYNN GLGELER

!erinden derlenmi Temsiller kitabnn hemen giri blmnde "Zih


nin Temsili Teorisi" (The Representational Theory of Mind) tezini
yle zetler:
a. nermese! tutum durumlar ilikiseldir.
b. likiye girenler arasnda (eski literatrde sklkla idea denen) zihinsel
temsiller vardr.
c. Zihinsel temsiller simgelerdir: Hem formel hem semantik zelliklere
sahiptirler.
d. Zihinsel temsiller formel zellikleriyle nedensel rollerine sahip olur
lar.
e. nermese! tutumlar semantik zelliklerini nesneleri gibi fonksiyon
gren zihinsel temsillerinin semantik zelliklerinden alrlar.
" ... nermese! tutumlar yaklak olarak bu durumlarn nesnesi (yneldi
i ey) gibi ilev gren zihinsel temsilcilerin varlnda temsilidir."

Biraz kark. Ama Fodor'un sylemek istedii aa yukar u sa


nnn:
1 . Zihinsel temsiller zihinde sadece sentaktik-formel zellikle
riyle nedensel olarak etkili olurlar.
2. Zihinsel temsillerin semantik zellikleri zihinde temsil ettik
leri nesne gibi deerlendirilmelerinden (ilem grmelerinden) kay
naklanr. Karmdaki masayla ilgili zihinsel ilemim kafamdaki kar
mdaki masa temsiliyle ilgili zihinsel ilemimdir. O halde zihinsel
ilemin gereklemesi d dnyann varlna bal deildir: D
dnya olmayabilirdi (idealizm). Fodor'un psikoloji konusunda me
todolojik solipsist olduu gibi semantik alannda da metodolojik
idealist olduu sylenebilir sannn: Zihin (belki kimi giri kla
ra imkan veren) kapal bir sistemdir. Fodor bu semantik tezini Des
cartes 'a, zellikle de Locke'a dayandm. Anlam zihnin dnda de
il iindedir: Dilsel bir ifadenin anlam dile getirdii idea'dr.
Fodor'un bu gibi tezlerinin k noktasn grmek iin Dnce
Dili ( 1 975) adl erken kitabndan hareket edebiliriz. Fodor'a gre
gnmzde bilisel sreleri incelememize en ok imkan veren mo
deller bilgisaymsal yapdadr ve bu tipte yaplar bilgisaymn yap
laca zel bir tr dilsel temsil sistemine sahiptir. Geri bu temsil sis
temleri doal diller deildir; ama doal diller sz konusu makine
temsil sisteminde (makine dilinde) ifade edilebilir.
EK 5 : FODOR 319

Fodor'u nrobiyoloj ik adan yorumlayalm: Bir bilgisayarn


temsil sisteminin (dilinin) cmlelerini ak ve kapal olabilen elek
trik devrelerinin eitli durumlar eklinde dnebiliriz. O halde
Fodor'un nrobiyolojik adan yorumuna gre, beyindeki nral ate
leme rntleri de bir dil gibi, bir dilin cmleleri gibi dnlebilir;
beyin bu zel nral dille bilgisaym yapar. Bilgisaymsal makineler
enformasyonlar temsil eden bir i dile (makine diline) sahip olma
dan enformasyon ileyemeyecei gibi beyin de kendine zg nral
bir dil olmakszn alamaz. Fodor'un "zihince" (mentalese) adn
verdii zihin dili dncenin dilidir. (Buradakinin kendi Fodor yo
rumum olduunu sylemeliyim. Psikiyatri uzmanlk tezimde Fo
dor'dan habersiz ben de benzer bir sonuca ulamtm. Bu nedenle
burada kendi eski tezlerimle Fodor'unkiler bir biimde i ie gemi
olabilir.)
Fodor'a gre bir doal dili renmek iin ncelikle yap talar iti
baryla doutan gelen bu zihin diline sahip olmamz gerekir. Bir di
li renmek, mesela bir kelimenin anlamn renmek iin varsa
ymlar reterek bunlarn doruluunu snamak gerekir. Bir ocuun
dili renmesi srecini dnelim. ocuk kelimelerin anlamn
renmek iin daha doal dili renmeden nce doruluunu snaya
bilecei hipotezler kurabilmelidir. O halde dnce dili doal dilden
nce vardr; doutandr. Fodor nermese! tutumlar da bu ereve
de yorumlar; nermesel tutumlarn nermeleri ahsn zihninde "zi
hince" diliyle vardr; yazldr ( 1 987).
Daha nce deindik: Bilisel sreler bilgisaymsal srelerdir,
yani esas olarak semantik deil, sentaktik, dolaysyla da formel i
lemlerdir (Hatrlarsanz yukarda deindiimiz metodolojik solip
sizm tezinin ardnda da bu anlay vard). Ancak bu formel sreler
fiziksel (nral) olarak ifa edilirken doal dildeki semantik zellikle
re uygun ekilde davranmaya programldr.
Nrobiyolojik adan yle de denebilir: Fodor'un beyinden sz
ettiini varsayarsak, beynin kendi (nral) diliyle dilsel ilem yapt
n, bu nedenle doal dillerde ifade edilen zihinsel srelerle bey
nin fonksiyonlarnn bir bakma izomorfik olduu savunulabilir. O
halde bir bakma doal dildeki tm ifadelerimiz "zihince"nin sosyal
dnyaya dnk tercmeleridir. Bu durumda doal dildeki iletiim,
320 BEYNN GLGELER

"zihince"nin "Idea"larnn (zihinsel temsilin) sosyal ortamda doal


dilde bir bakasna ifade edilmesine dayanr (Locke etkisi). Bu du
rumda da anlam dsal deil iseldir; dardaki bir duruma deil,
onun isel (zihinsel) temsiline gnderimde bulunur.
Bu dil anlaynn en azndan bilgisayar modeli iin geerli bir
yorum olduunu dnyorum. Satran oynayan bir bilgisayar d
nelim. Ekranda gzlediimiz satran talarnn her trl dalm
makinenin i dilinde ak kapal devrelerin eitli kombinasyonlar
eklinde temsil edilir. Makine bu ak kapal devrelerin salad
sembolik temsil sistemi zerinde belli bir programa gre sentaktik
formel (non-semantik) ilem yaparak davranr. imdi satran oyna
yan makineye kendi i ilemlerini folk psikolojik terimlerle sosyal
ortamda aklayacak bir program ilave edelim. Bu koul salanabi
lirse makine kendi formel i ilemlerini "C l xC5 yaptm. nk ka
lemi korumak istiyorum" eklinde sebep-gereke veren rasyonel
aklamalarla semantik deeri olan cmlelerle dile getirecektir. Bu
durumda semantik zellikler her ne kadar d ortamla (satran tala
rnn dalmyla) ilgili grnyorsa da aslnda makinedeki isel bir
sreci ifade etmektedir. lgin:
Makine kendi i durumlarn ifade ederken sanki i durumlarn
da (makine dilinde) temsil ettii d durumlardan sz ediyor gibi ko
nuuyor! te bu sezgi ileriki blmlerde gelitireceimiz bir yakla
ma ok nemli bir alm salyor.
EK 6

BIYOFONKSYONEL AIDAN BEYiN

BURADA teorik nrobiyolojiyi, biyofonksiyonalist adan yorumla


dmzda ortaya kan beyin tablosunu ksaca anlatacam.
Altnc ve yedinci blmlerde de sylendii gibi nomolojik bir bi
lim olmayan teorik nrobiyoloji matematik, "computation" ve "n
ral a" modelleri zerinden alarak beynin fonksiyonlarn akla
maya alr (Dayan ve Abbot 2001 ) . Bu erevede beyin ncelikle
enformasyon ileyen ve yant davran oluturan bir makine olarak
dnlebilir. Beyin bedenden ve d dnyadan algsal, dier insan
larla ilikisinden dilsel enformasyonlar alr. Bunlar kendi nral ate
leme "diline" evirerek temsil eder. Bu nral olarak temsil edilmi
enformasyonlar ileyerek organizmann yant davrann oluturur.
(Ana metinde N l modeli adn verdiim bu model, orijinal olarak
sunduum N H - N3 beyin modelinin basit bir ifadesi sadece). O
halde enformasyon nedir? nce buna bakalm.
Teorik nrobiyolojinin dayand enformasyon teorisi Claude
Shannon'un matematiksel enformasyon teorisine dayanr. Buna g
re mesela kupa ya da karo kz olmas ihtimaline sahip kapal bir is
kambil kadnn hangisi olduuna dair belirsizlik (entropi) kad
atmzda ortadan kalkar. Balang entropisini ortadan kaldran
ey enformasyondur. Eit olarak mmkn iki deney sonucundan
hangisinin gerekletiini bildiren enformasyon bir "bit" bykl
olarak enformasyonun matematiksel birimi olarak kabul edilir. im
di eit olarak mmkn deney sonucu saysna "k" dersek entropik bir
durumun sonucunu bildiren enformasyon (ya da byle bir deneyin
sonucunda elde ettiimiz enformasyon) Shannon tarafndan k'nn
322 BEYNN GLGELER

logaritmik olarak artan bir fonksiyonu olarak matematikselletiril


mitir ve bu enformasyon balang entropisine (belirsizliin b
yklne) eittir. Eit olarak mmkn olmayan sonularn sz ko
nusu olduu durumlar iin matematiksel forml gene logaritmik
ama daha karmaktr.
imdilik ksaca her eyin bir enformasyon deeri kazanabilece
inden sz edeyim. Bir baka deile enformasyonu herhangi bir e
yin isel (fiziksel) bir zellii olarak deil bu eyin, davranlarn
dzenlemek zere enformasyon ileyen bir sistemle ilikisinde ka
zand ilikisel-fonksiyonel bir zellii olarak dnmek eilimin
deyim. Yani enformasyon ontik deil fonksiyonel bir kavramdr, te
zini savunacam. (Enformasyonun ontik bir kavram olduunu, ya
ni enformasyonun belli bir varlk tarz olduunu savunanlar da var.)
Mesela kardaki aatan yansyarak gzmze gelen fotonlar ken
dileri olarak ele alndklarnda elbette enformasyon deildir. Bu
nunla beraber bunlar sinir sistemim asndan d dnyann optik
(yansyan k enerjisinin dalm) durumunu bildiren bir enfor
masyon nitelii kazanrlar. Ksaca sylemek gerekirse benim ileri
srdm erevede enformasyon fiziksel sorunsalda deil beyne
(veya enformasyon ileyen bir makineye) biyofonksiyonel adan
baktmzda ortaya kan fonksiyonel bir kavramdr. Bu haliyle en
formasyon daima bir durum hakkndadr.
Demek ki biyofonksiyonel adan beyin enformasyon ileyerek
(information processing) organizmann dilsel ve dilsel olmayan ya
nt davrann oluturan bir organ. Enformasyon ileme ise Shannon
tarafndan "rtk" (implicit) enformasyonun "belirtik" (manifest) en
formasyona evrilmesi eklinde tanmlanmtr. Ne demek bu? Me
sela gzmze gelen fotonlarn verdii enformasyon grsel kor
tekste bu fotonlarn kaynann uzaydaki yeri, ekli, "rengi" vs. hak
knda enformasyonlar retecek ekilde ilenir. Demek ki daha bu fo
tonlar tarafndan retinann elektriksel uyarlmas srasnda sz ko
nusu enformasyonlar rtk olarak vardr. Beyin (grsel korteks) bu
enformasyonlar ileyerek belirtik hale getirir.
nsan beyninin iki enformasyon kayna olduunu dnebiliriz.
Fiziksel d dnya ve bedenden gelen dilsel olmayan enformas
yonlar: yani kabaca alglar. (Burada ayrntya girmek istemediim
EK 6: BYOFONKSYONEL AIDAN BEYN 323

iin d dnyadan sz ediyorum. Aslnda beyin sadece bedenden en


formasyon alr. Beden, duyu organlan vastasyla d dnyadan et
kilendiinden beyin ancak beden dolaysyla d dnyadan ve bun
lardan enformatik olarak ayrt ettii dorudan bedenin aktel fizik
sel durumundan enformasyon alr).
Beynin sosyal-dilse/ kod sistemi erevesinde belli bir fiziksel
(mesela ses yaz) sayesinde bir baka insandan sinyal eklinde ald
enformasyonlar.
Bu biyofonksiyonel dzeyde ve imdilik kaydyla sosyal dilin
cmlelerinin enformatik deerlerini, belli bir hedefi gerekletirmek
zere birlikte egdml hareket eden robot sava uaklarnn belli
bir kod sistemine gre sinyallemelerinden yola karak dnebili
riz. Ya da anlarn kendi aralarnda haberlemek zere kulland "an
dans"n dnelim. Arlarn beyinleri ok basit bir nral yaplan
maya sahip olduu iin bunlarn fenomenal bir yaants, bir feno
menal gereklii olduundan phe duyabiliriz. Arlarn her hangi
bir fenomenal dnyas olmasa bile (arlar tamamen robot canllar ol
sa bile) eitli iaretlerle mesela nektarn nerde olduunu birbirleri
ne bildirebilmektedirler.
Beyinde enformasyonlar nral temsiller zerinden ilenir. Yani
insan beyni yukarda saydmz iki tip enformasyonu kendi (n
ronlarn ateleme rntlerine dayanan) nral temsil sistemine e
virerek ilem yapar. Beyindeki farkl nral atelemelerden oluan bu
temsillerin ilenmesi tabiatyla beynin zamanda ardk enformatik
ilem durumlar (fonksiyonel durumlar) almasna yol aar. Bu sre
ci kavramak iin satran oynadnz bir bilgisayarn i fiziksel du
rumlarn dnebilirsiniz. Satran talarnn ekranda gzlediiniz
dalm bilgisayarn iindeki elektrik devrelerinde ak ve kapal
devreler (anahtarlar) eklinde temsil edilir (bilgisayar fiziksel ve en
formatik -fonksiyonel- olarak belli bir durumdadr) ve bilgisayar
bu temsil sistemi zerinde enformasyon ilemi yaparken eitli
fonksiyonel durumlardan geerek sonu davran oluturur.
Altnc blmde bu erevede teorik nrobiyolojiyle bilisel bi
lim arasndaki bir anlamazla deinmi ve bilisel bilimin, enfor
matik temsilleri dil modeline gre dnme eilimine kar teorik
nrobiyolojinin, biyolojik aratrmann bir sonucu olarak "konekti-
324 BEYNN GLGELER

vist dank paralel nral a" modeliyle daha ok altndan, ak


lamalarnda "ikonik" temsil sistemine daha arlkl yer verdiinden
sz etmitim (Bechtel 2009). Buna gre beyindeki d dnyay ve or
ganizmay temsil eden harita-benzeri nral yaplarda d dnya ve
organizmadaki deiiklikleri (aslnda dorudan sadece organizma
nn duyu organlarndaki deiiklikleri ve sadece dolaysyla d de
iiklikleri) nedensel olarak temsil eden nral olaylar d dnyann
ve bedenin durumu hakknda beyindeki harita-benzeri yaplar vas
tasyla "ikonik" temsillere dayanan enformasyon verir. Beyinde bu
enformasyonlar kabaca ve enformasyon teorisi erevesinde esasta
kaydyla "bilgiilemsel" mekanizmalarla ilenerek kaslara ynelik
motor haritalar zerinden szel ve szel olmayan davranlara neden
olan nral atelemeleri oluturur.
Demek ki enformasyon ileme ve yant davran oluturma biyo
fonksiyonu srasnda beyin eitli ardk biyofonksiyonel (enfor
matik) durumlardan geer.
imdi hatrlayalm: Organizmann davran fonksiyonunun temel
paras olan nral fonksiyonlara beynin davransa! fonksiyonlar
demeyi nermitim. Demek ki beyin, organizmann davran fonk
siyonunu gerekletirmek iin enformasyon ileme srecine daya
nan eitli davransa! fonksiyon durumlarndan geer, diyebiliriz.
Bunlar biyofonksiyonel deil de fiziksel/kimyasal mekanizmalar
eklinde ele alndklarnda beynin nedensel olarak ardk (neden
sonu ilikisinde ardk) nral durumlarna tekabl ederler. Demek
ki beyin eitli biyofonksiyonel (enformatik) durumlarn zamanda
ardk olarak birbirini izledii fiziksel/kimyasal bir olaydan ibrettir.
Demek ki:

Beynin biyofonksiyonel durumlar = Beynin nroenformatik du


rumlar
Beynin on milyarlarca nron ve trilyonlarca sinaps ierdiini d
nrsek beynin ald ve alabilecei biyofonksiyonel (enformatik)
durumlarn saysn saptamak artk hemen hemen imkansz hale ge
lir. Yani beynin enformasyon ileme kapsitesini tayin etmek olduk
a byk saylara tekabl eder ve bunlar kesin bir ekilde ifade et
mek muhtemelen imkanszdr.
EK 6: BYOFONKSYONEL AIDAN BEYN 325

te kabaca ama ok kabaca beyin byle alr. imdi ortaya koy


duum beyim modelinin baz eyleri aklamakla beraber insan fe
nomenal yaantsn aklamadn gryoruz. Btn bu nral s
reler bir robotta da gerekleebilir ama robotun fenomenal gerek
lii olmayabilirdi.2

2. Bkz. Nagel ( 1 994), Block ( 1 978) ve Kripke ( 1 972).


KAYNAKA

Achinstein, P. (2008) "Evidence", The Routledge Companion to Philosophy of


Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 337-48.
Althusser, L. ( 1 965) Pour Marx, Paris: La Decouverte/Poche, 2005.
- ( 1 970 ) deoloji ve Devletin deolojik Aygtlar, ev. Alp Timurtekin, s
tanbul: thaki, 1998.
Althusser, L. ve Balibar, E. ( 1 968) Lire le Capital, Paris: Franois Maspero,
1975.
Anderson, V., Jacobs, R. ve Anderson, P. (2008) Executive Functions and the
Frontal Lobes, Psychology Press.
Antshel, K. M., Hier, B. O., Barkley, R. A. (2014) "Executive Functioning
Theory and ADHD", Handbook of Executive Functioning, S. Goldestein,
J. Naglieri (haz.) New York: Springer.
Arabatzis, T. (2008) "Experiment", The Routledge Companion to Philosophy
ofScience, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 1 59-70.
Ardila, A. (2008) "On the Evolutionary Origins of Executive Functions", Bra
in and Cognition.
Armstrong, D. M. ( 1 98 1 ) "The Causal Theory of the Mind", Philosophy of
Mind, Classical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New
York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 80-87.
- ( 1 997) "What Is Consciousness", The Nature ofConsciousness, Philosop
hical Debates, N. Block, O. Flanagan, G. Gzeldere (haz.) Massachussetts:
MiT Press, s. 721 -28.
B achelard, G. ( 1934) Le nouvel esprit scientific, Paris: Presses Universitaires
de France, 1968.
Baghramian, M. (2008) "Relativism About Science", The Routledge Compa
nion to Philosophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Lon
dra ve New York: Routledge, 2010, s. 236-247.
Barsalou, L. W. ( 1 999) "Perceptual Symbol Systems", Behavioral and Brain
Sciences, 22, s. 577-660.
328 BEYNN GLGELER

Bechtel, W. (2009) Mental Mechanisms. Philosophical Perspectives on Cog


nitive Neuroscience, New York ve Londra: Psychology Press.
Bergo, B. (2004) "Psychoanalytic Models", The Philosophy ofPsychiatry, Ja
nifer Radden (haz.) Oxford ve New York: Oxford University Press, s. 338-
50.
Berrm1dez, J. L. (2005) Philosophy ofPsychology. A Contemporary lntroduc
tion, New York ve Londra: Routledge.
Bertolet, R. (2008) "Philosophy of Language", The Routledge Companion to
Philosophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve
New York: Routledge, 2010, s. 36-46.
Bieri, P. ( 1 995) "Why is Consciousness Puzzling?" Conscious Experience, T.
Metzinger (haz.) Schning: lmprint Academic, s. 45-60.
Binswanger, L. ( 1 963) Being-in-the-Word. Selected Papers of Ludwig Bins
wanger, Harper Torchbooks, 1 967.
B ird A. (2008) "The Historical Turn in the Philosophy of Science", The Ro
utledge Companion to Philosophy of Science, Stathis Psillos ve Martin
Curd. (haz.) Londra ve New York: Routledge, 2010, s. 67-77.
Block, N. ( l 978) "Troubles with Functinalism", Philosophy ofMind. Classi
cal and Contemporary Readings, pavid Chalmers (haz.) New York ve Ox
ford: Oxford University Press, 2002, s. 94-99.
- (1995) "Concepts of Consciousness", Philosophy ofMind. Classical and
Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Oxford:
Oxford University Press, 2002, s. 206- 18.
Block, N. ve Fodor, J. A. (1972) "What Psychological States are Not", The
Philosophical Review, Say 8 1 .
Block, N., Aanagan, O. , Gzeldere, G. (haz. 1997) The Nature ofConscious
ness: Philosophical Debates, Massachusets: MiT Press, s. 503- 16.
Boorse, C. ( 1 975) "On the Distinction between Disease and Illness", Philo
sophy and Public Affairs 5, s. 49-68.
Boos, M. ( 1 979) Existential Foundations of Medicine and Psychology, New
Jersey ve Londra: Jason Aronson ine., 1994.
Borst, A., Theunissen, E E. ( 1999) "Inforrnation Theory and Neural Coding",
Nature, Cilt 2, no. 1999.
Brentano, E ( 1 874) "The Distinction between Mental and Physical P.henome
na", Philosophy of Mind. Classical and Contemporary Reading, David
Chalmers (haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s.
479-84.
Budayc, N. (2010) "Grelilik Kuramnda Uzay ve Zaman", Uzay ve 'Zaman
altay, Nesin Matematik Ky, 19-23 Mays 2010.
Butler, J. ( 1 997) The Psychic Life ofPower: Theories in Subjection, Stanford:
Stanford University Press.
Chalmers, D. ( l 995) "Absent Qualia, Fading Qualia, Dancing Qualia", Cons-
KAYNAKA 329

cious Experience, T. Metzinger (haz.) Schning: Imprint Academic, s. 309-


71.
- ( 1 996) The Conscious Mind, New York ve Oxford: Oxford University
Press.
- (2002) "Consciousness and Place in Nature", Philosophy ofMind. Classi
cal and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Ox
ford: Oxford University Press, s. 247-72.
- (haz. 2002) Philosophy of Mind, Classical and Contemporary Readings,
New York ve Oxford: Oxford University Press.
Charland, I. C. (2004) "Character, Moral Treatment and the Personality Di
sorders'', The Philosophy ofPsychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve
New York: Oxford University Press, s. 64-77.
Chisholm, R. M. ( 1 957) "Intentional Inexistence", Philosophy ofMind. Clas
sical and Contemporary Reading, David Chalmers (haz.) New York ve
Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 484-9 1 .
Churchland, P. M. ( 1 98 1 ) "Eliminative Materialism and the Propositional At
titudes", Philosophy of Mind. Classical and Contemporary Reading, Da
vid Chalmers (haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002,
s. 568-80.
- ( 1 988) Matter and Consciousness, Massachusetts: MiT.
- (2007) Neurophilosophy at Work, Cambridge: Cambridge University
Press.
- (2014) "Consciousness and Introspection of Qualitative Simples"', Con
sciousness inside and Out: Phenomenology, Neuroscience and the Nature
of Experience, R. Brown (haz.) New York: Springer, s. 35-56.
- (2014) "Response to Torine Alter", Consciousness inside and Out: Phe
nomenology, Neuroscience and the Nature ofExperience, R. Brown (haz.)
New York: Springer, s. 69-7 1 .
Churchland, P. S. ( 1 986) Neurophilosophy, The MiT Press.
- (2002) Brain-Wise. Studies in Neurophilosophy, Massachussets: MIT.
Claridge, M. F. (2010) "Species are Real B iological Entities", Contemporary
Debates in Philosophy ofBiology, Blackwell, s. 9 1 - 1 09.
Cooper, R. (2007) Psychiatry and Philosophy ofScience, Montreal: McGill
Queen's University Press.
- (2009) "Is Psychiatric Research Scientific?" Psychiatry as Cognitive Neu
roscience. Philosophical Perspectives, Matthew Broome ve Lisa Bortolot
ti (haz.) Oxford: Oxford University Press, s. 1 3-27.
Coutlee, C. G. ve Huettel, S. A. (2012) "The Functional Neuroanatomy of De
cision Making: Prefrontal Control of Thought and Acting", Brain Rese
arch, s. 1428.
Crowley S. J. ve Ailen C. (2008) "Animal Behavior", The Oxford Handbook
ofPhilosophy ofBiology, Michael Ruse (haz.) Oxford University Press, s.
330 BEYNN GLGELER

327-48.
Cummins R. ve Roth M. (2007) "Traits Have not Evolved to Function the Way
They Do Because of a Past Advantage", Contemporary Debates in Philo
sophy ofBiology, Blackwell, s. 72-86.
Damasio, A. (2000) The Feeling of What Happens. Body, Emotion and the
Making ofConsciousness, New York: Vintage.
Damasio, A. ve Damasio, H. (2000) "Aphasia and Neural Basis ofLanguage",
Principles ofBehavioral and Cognitive Neurology, s. 294-3 15.
Damasio, A. ve di. (2000) "Disorders of Complex Visual Processing", Prin
ciples ofBehavioral and Cognitive Neurology.
Davidson, D. (1963) "Actions, Reasons, and Causes", The Essential David
son, Oxford: Clarendon Press, 2006, s. 23-36.
- (1967) "Truth and Meaning", The Essential Davidson, Oxford: Clarendon
Press, 2006, s. 1 55-70.
- ( 1 969) "Menal Evens", The Essential Davidson, Oxford: Clarendon
Press, 2006, s. 105-2 1.
- (1969) "The Individuation of Events", The Essential Davidson, Oxford:
Clarendon Press, 2006, s. 90- 104.
- ( 1973) "Radical Interpreation", The Essential Davidson, Oxford: Claren
don Press, 2006, s. 1 84-95.
- ( 1 982) "Paradox of lrraionality", The Essential Davidson, Oxford: Cla
rendon Press, 2006, s. 1 38-52.
Dayan, P. ve Abbot, L. F. (200 1 ) Theoretical Neuroscience. Computational
and Mathematical Modelling of Neural Systems, Cambridge ve Massac
husetts: MiT Press.
Dehaene, S., Naccacche, L. (200 1 ) "Toward a Cogniive Neuroscience of
Consciousness: Basic Evidence and Workspace Framework'', Cognition
79.
Dennett, D. ( 1987) The lntentional Stance, Cambridge, Massachusetts: The
MiT Press, 1998.
- (1988) "Quining Qualia", Philosophy ofMind, Classical and Contempo
rary Reading, David Chalmers (haz.) New York ve Oxford: Oxford Uni
versity Press, 2002, s. 226-46.
- ( 1991 ) Consciousness Explained, Boson, New York, Londra: Back Bay
Books.
- ( 1995) Darwin' s Dangerous idea, New York: Touchsone.
- ( 1 996) Kinds ofMinds, New York: Basic Books.
Desmurge, M. ve di. (2009) "Movement lntenion After Parietal Cortex Sti
mulation in Humans", Science, Cilt 324.
Devit, M. (2008) "Realism-Anti-realism", The Routledge Companion to Phi
losophy ofScience, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 201 0, s. 224-35.
KAYNAKA 33 1

DeYoung, C. G. (2010) "Mapping Personality Traits onto Brain Systems: BIS;


BAS; FFFS and Beyond", European Journal ofPersonality, No. 24.
Dilthey, W. ( 1 883) "Tin Bilimlerine Giri", Hermeneutik ve Tin Bilmleri, ev.
Doan zlem, stanbul: Paradigma, 1993, s. 1 1 -30.
Doppelt, G. (2008) "Values in Science", The Routledge Companion to Philo
sophy ofScience, s. 302-13.
Douven, 1 . (2008) "Underdetermination", The Routledge Companion to Phi
losophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, s. 292-301 .
Drestke, F ( 1993) "Conscious Experience", Philosophy of Mind. Classical
and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Ox
ford: Oxford University Press, 2002, s. 422-35.
Dupre, J. (2010) "it Is Not Possible to Reduce Biological Explanations in Che
mistry and/or Physics", Contemporary Debates in Philosophy ofBiology,
Blackwell, s. 32-48.
Dupuy, J.-P. ( 1 994) On the Origins of Cognitive Science. The Mechanization
ofthe Mind, Massachusetts: MiT Press, 2009.
Ellenberger, H. E (1965) "Ethno-psychiatrie", Encyclopedie Medico-Chirur
gicale. 37725 AJO, Paris.
Ellis, B. (2008) "Essentialism and Natura! Kinds", The Routledge Compani
on to Philosophy ofScience, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra
ve New York: Routledge, 2010, s. 1 39-48.
Ey, H. ( 1 973) Traite des hallucinations, Paris: Mason.
Feigl, H. ( 1 958) "The "Mental" and the "Physical'", Philosophy of Mind,
Classical and Contemporary Reading, David Chalmers (haz.) New York
ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 68-72.
Feyerabend, P. ( 1 975) Ynteme Kar, ev. Erturul Baer, stanbul: Aynnt,
1999.
Fingelkurts, A. A., Neves, C. E E (201 2) '"Machine' Consciousness and 'Ar
tificial' Thought: An Operational Architectonics Model Guided Appro
ach", Brain Research 1428.
Fodor, J. ( 1 975) The Language ofThought, Cambridge ve Massachusetts: Har-
vard University Press.
- ( 198 1 ) Representations, Cambridge ve Massachusetts: MiT Press.
- ( 1 987) Psychosemantics, Cambridge ve Massachusetts: MiT Press.
Fodor, J. A. ve Pylyshyn, Z. W. ( 1 988) "Connectionism and Cognitive Archi
tecture: A Critical Analysis", Cognition, 28, s. 3-7 1 .
Foster, J. (199 1 ) The Immaterial Self. A Defense of Cartesian Dualist Con
ception of the Mind, Londra: Routledge.
Foucault, M. ( 196 1 ) Folie et deraison. Histoire de /afolie i /' iige classique,
Paris: 1018, 1964.
- ( 1966) Les mots et /es choses, Paris: Gallimard.
332 BEYNN GLGELER

- ( l 969) L' Arch!ologie du savoir, Paris: Gallimard.


Frege, G. ( 1 892) "On Sense and Meaning", Collected Papers on Mathematics,
Logic and Philosophy, B. McGuinness (haz.) Oxford: Blackwell, l 984.
Freud, S. ( 1 9 1 1 ) Narsizm zerine ve Schreber Vakas, ev. Saffet Murat Tura
ve Banu Bykkal, stanbul: Metis, 1997.
- ( 19 1 5) Metapsychologie, Fr. ev. J. Laplanche ve J. B. Pontalis, Paris: Gal
limard, 1978.
Fulford, B. (l 999) "Analytic Philosophy, Brain Science and Concept of Di
sorder", Psychiatric Ethics, S. Bloch, P. Chodoff ve S. A. Green (haz.) Ox
ford: Oxford University Press, s. 161-92.
- (2004) "FactsNalues: Ten Principles of Values-Based Medicine", The Phi
losophy ofPsychiatry, s. 205-34.
Fulford, B. ve Sartorius, N. (2009) "The Secret History of ICD and Hidden Fu
ture of DSM", Psychiatry as Cognitive Neuroscience. Philosophical Pers
pectives, Matthew Broome ve Lisa Bortolotti (haz.) Oxford: Oxford Uni
versity Press.
Fyfe, C. (2000) Artijicial Neural Networks and Jnformation Theory, Paislay:
The University of Paislay, Departman of Computing and Information
System (ders notu).
Gadamer, H.-G. ( 1 960) Verite et methode. Les grands lignes d' une hermeneu
tique philosophique, Fr. ev. Piere Fruchon, Jean Gronden ve Gilbert Mer
lio, Paris: Seuil, l 996.
Galavotti, M. C. (2008) "Probability", The Routledge Companion to Philo
sophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, s. 4 1 4-24.
Gallagher, S. (2009) "Delusional Realities", Psychiatry as Cognitive Neuros
cience. Phiosophical Perspectives, s. 245-66.
Garnar, A. ve Hardcastle, V. G. (2004) "Neurobiological Models. An Unne
cessary Divide-Neural Models in Psychiatry", The Philosophy of Psychi
atry, s. 364-80.
Gazzaniga, M. S. ( 1 995) The Cognitive Neurosciences, Massachusetts: MiT,
1996.
- ( 1 996) "Consciousness and the Cerebral Hemispheres", The Cognitive
Neuroscience, M. Gazzaniga (haz.) Massachusetts: MiT, s. 1 39 1 - 1 400.
Gazzaniga, M. S. ve di. (2000) Cognitive Neuroscience, Blackwell Publis
hing, 2004.
Geurts, H. M., V.ries, M. ve van der Berg, E W. M. (2014) "Executive Func
tioning Theory and Autism", Handbook ofExecutive Functioning, S. Gol
destein, J. Naglieri (haz.) New York: Springer.
Ghaemi, S. N. (2003) The Conceps ofPsychiatry. A Pluralistic Approach to the
Mind and Mental lllness, Baltimore: The John Hopkins University Press,
2007.
KAYNAKA 333

- (2007) The Concepts ofPsychiatry, Baltimore: The John Hopkins Univer


sity Press.
Giere, R. N. (2008) "Naturalism", The Rout/edge Companion to Philosophy
of Science, Sathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Rouledge, 2010, s. 21 3-23.
Glennan, S. (2008) "Mechanisms", The Rout/edge Companion to Philosophy
of Science, Sahis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Rouledge, 2010, s. 376-84.
Gold, l. ve Roskies (2008) "Philosophy of Neuroscience", The Oxford Hand
book of Philosophy of Biology, Michael Ruse (haz.) Oxford Universiy
Press, s. 349-80.
Goldberg, E. (200 1 ) The Executive Brain. Fronta/ Lobes and Civilized Mind,
Oxford ve New York: Oxford Universiy Press.
Grawe, K. (2007) Neuropsychotherapy. How the Neurosciences lnform Effec
tive Psychotherapy, New Jersey ve Londra: Lawrens Erlbaum Associates,
Publishers.
Grice, P. ( 1 957) "Meaning", Philosophical Review, 66.
Gzeldere, G. ( 1 997) "The Many Faces of Consciousness: A Field Guide",
The Nature of Consciousness: Philosophica/ Dehates, s. 1 -67.
Hacker, P. M. S. ve Bennett, M. R. (2003) Philosophical Foundations ofNeu
roscience, Oxford: Blackwell Publishing.
Hamilon P. ( 1 996) Historicism, Londra ve New York: Roulege.
Hansen, J. (2004) "Affectivity. Depression and Mania", The Philosophy of
Psychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve New York: Oxford Univer
sity Press, s. 36-53.
Hekman, S. ( 1 999) Bilgi Sosyolojisi ve Hermeneutik, ev. Hsametin Arslan,
Bekir Balkz, stanbul: Paradigma.
Hesslov, G. (2012) "The Current Status of the Simulating Theory of Cogniti
on", Brain Research 1428.
Hitchcock, C. (2008) "Causaion", The Rout/edge Companion to Philosophy
of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Routledge, 2010, s. 3 17-26.
Hopkins, B. ve Battin, M. P. (2004) "Religion", The Philosophy ofPsychiatry,
s. 3 1 2-28.
Howson, C. (2008) "Bayesianism", The Routledge Companion to Philosophy
of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Routledge, 2010, s. 1 03-1 14.
Huneman P. (2007) "Kant and Biology? A Quick Survey", Understanding
Purpose. Kant and the Philosophy of Biology, Rochester: University of
Rochester Press, s. 1 -36.
Husserl, E. ( 1 9 1 3) ldeas Pertaining to a Pure Phenomenology and to a Phe
nomenological Philosophy, 1. kitap, Dodrecht, Kluwer, 1983.
334 BEYNN GLGELER

- ( 193 1) Cartesian Meditations, The Hague: Nijhoff, 1967.


Huxley, T. H. (1 874) "On the Hypothesis That Animals are Auomata and lts
Hisory", Philosophy ofMind. Classical and Contemporary Readings, Da
vid Chalmers (haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002,
s. 24-30.
lrzk, G. (2008) "Critieal Rationalism", The Routledge Companion to Philo
sopy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, 58-66.
Jaekson, E ( 1 982) "Epiphenomenal Qualia", Philosophy of Mind. Classical
and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Ox
ford: Oxford University Press, 2002, s. 273-80.
Jaspers, K. ( 1 9 1 3) General Psychopathology, Baltimore: Johns Hopkins Uni
versity Press, 1 997.
Jearth, R. ve Crawford, M. W (2014) "Neural Correlates of Visuospatial
Consciousness in 30 Default Spaee: lnsides from Contralateral Neglee",
Consciousness and Cognition 28, s. 8 1-93.
Kandel, E. (2005a) "Biology and Future of Psyehoanalysis: A New lntellee
tual Framework for Psyehiatry Revisited", Psychiatry, Psychoanalysis and
New Biology of Mind, E. Kandel ve di. (haz.) New York: Ameriean
Psyehiatrie Publishing ine., s. 59- 106.
- (2005b) "Psyehotherapy and the Single Synaps: The lmpaet of Psyehiat
rie Though on Neurobiologie Researeh'', Psychiatry, Psychoanalysis and
New Biology ofMind, E. Kandel ve di. (haz.) New York: Ameriean Psye
hiatrie Publishing ine., s. 1 -26.
- (2005e) "From Metapsyehology to Moleeular Biology; Explorations into
the Nature of Anxiety", Psychiatry, Psychoanalysis and New Biology of
Mind, E. Kandel ve di. (haz.) New York: Ameriean Psyehiatrie Publishing
ine., s. 107-56.
Kandel, E. ve di. (2012) Principles ofNeural Science, MeGraw-Hill.
Kandell, R. ( 1975) "The Coneept of Disease and its lmplieation for Psyehi
atry", British lournal ofPsychiatry, 1 27, s. 305- 15.
Kant, 1. ( 187 1 ) Critique de la raison pure, Fr. ev. A. Tremesaygues, B. Paea
ud, Paris: Presses Universitaires de Franee, 1950.
Kaplan-Solms, K. ve Solms, M. (2002) Clinical Studies in Neuro-Psychoa
na/ysis, New York ve Londra: Karnae.
Karaka, S. ve di. ( 2008) KognitifNeurobi/imler, Ankara: Nobel.
Keller, E. E (2010) "it is Possible to Reduee Biological Explanation in Che
mistry and-or Physics", Contemporary Debates in Philosophy ofBiology,
Oxford: Blaekwell Publishing, s. 19-3 1 .
Kernberg, O. ( 1975) Snr Durumlar ve Patolojik Narsisizm, ev. Mustafa Ata
kay, stanbul: Metis, 1999.
- ( 1992) Sapklk/arda ve Kiilik Bozukluklarnda Saldrganlk, ev. Banu
KAYNAKA 335

Bykkal, stanbul: Metis, 2000.


Kim, J. ( 1 998) "The Many Problems of Mental Causation", Philosophy of
Mind, Classical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) Ox
ford ve New York: Oxford University Press, 2002, s. 170-79.
- (2006) Philosophy ofMind, Cambridge ve Massachusetts: Westview Press,
s. 1 1 5-72.
Kircher, T. ve David, A. (haz. 2003) The Selfin Neuroscience and Psychiatry,
Cambridge: Cambridge University Press.
Klein, G. ( 1 976) Psychoanalytic Theory: An Explanation ofEssentials, New
York: Intemational Universities Press.
Kohut, H. ( 197 1 ) Kendiliin zmlenmesi, ev. C. Atbaolu, B. Bykkal,
C. can, stanbul: Metis, 1 998.
- ( 1 977) Kendiliin Yeniden Yaplanmas, ev. O. Cebeci, stanbul: Metis,
201 3 .
Kripke, S. ( 1 972) Naming and Necessity, Londra: Blackwell Publishing, 2006.
Kristeva, J. ( 1989) Le Soleil noir. Depression et Melancolie, Paris: Gallimard.
Kuhn, T. S. ( 1 962) Bilimsel Devrimlerin Yaps, ev Nilfer Kuya, stanbul:
Alan, 1 982.
Kurt, M. (2008) "Uzaysal hmal Sendromu ve Rehabilitasyonu", KognitifN-
robilimler, Sibel Kararka (haz.) Ankara: Nobel, s. 649-70.
Laing, R. D. ( 1960) The Divided Self, Harmondsworth: Penguin Books, 1 964.
- ( 196 1 ) The Selfand Others, Harmondsworth: Penguin Books, 1 966.
Lakatos, l. ( 1 978) The Methodology of Scientific Research Programmes,
Cambridge: Cambridge University Press, 1 999.
Lange, M. (2008) "Laws of Nature", The Routledge Companion to Philosophy
of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Routledge, 2010, s. 203- 12.
Laplanche, J. ve Pontalis, J.-B. ( 1 967) Vocabulaire de la psychanalyse, Paris:
Presses Universitaires de France.
Lavrenko, V. ( 1 998) A Generative Theory ofRelevance, The Information Ret
rieval Series. Cilt 26. Springer. 2007
Levine, J. ( 1 983) "Materialism and Qualia: The Explanatory Gap'', Philo
sophy of Mind. Classical and Contemporary Readings, David Chalmers
(haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 354-61 .
- ( 1 995) "Qualia: Intrinsic, Relational or What?" Conscious Experience, T\
Metzinger (haz.) Schning: Imprint Academic, s. 277-92.
Lewis, D. ( 1 972) "Psychophysical and Theoretical Identifications", Philo
sophy of Mind, Clasical and Contemporary Readings, David Chalmers
(haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 88-93
- ( 1 988) "What Experience Teaches'', Philosophy of Mind. Classical and
Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Oxford:
Oxford University Press, 2002, s. 28 1 -94.
336 BEYNN GLGELER

Lieberman, P. (2000) Human Language and Our Reptilian Brain: The Sub
cortical Bases ofSpeech, Syntax, and Thought, Harvard: Harvard Univer
siy Press, 2000.
Lipon, P. (2008) "Inference o The Besi Explanaion", The Routledge Com
panion to Philosophy ofScience, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Lon
dra ve New York: Routledge, 2010, s. 193-202.
Loewer, B. (2008) "Deerminism", The Routledge Companion to Philosophy
of Science, Stahis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York:
Routledge, 2010, s. 327-36.
Lycan, W ( 1 995) "A Limited Defense of Phenomenal Informaion", Consci
ous Experience, T. Metzinger (haz.) Schning: lmprint Academic, s. 243-
58.
MacWhinney, B. ve Li, P. (2008) "Neurolinguisic Computaional Models",
Handbook of Neuroscience of Language, B. Stemer ve H. A. Whitaker
(haz.) Elsevier.
Marupaka, N., Iyer, L. R. ve Minai, A. A. (2012) "Connecivity and Thought:
The Influence of Semantic Network Strucure in a Neurodynamical Model
of Thinking", Neura/ Networks, 32.
McCarthy, R. ve Waringon, E. ( 1 990) Cognitive Neuropsychology. A Clinical
lntroduction, Academic Press.
McDonald, S. (2008) "Fronal Lobes and Language", Handbook ofNeurosci
ence ofLanguage, B. Stemer ve H. A. Whitaker (haz.) Elsevier.
McGinn, C. "Consciousness and Space", Conscious Experience, T. Metzinger
(haz.) Schning: Imprint Academic, s. 149-64.
McMullin, E. (2008) "The Virtues of a Good Teory", The Routledge Compa
nion to Philo.rophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Lon
dra ve New York: Routledge, 2010, s. 498-508.
Meising, M. (2000) "Self-consciousness and the Body", Journal of Consci
ousness Sudies, Cilt 7, no. 6, s. 34-52.
Mengolu, T. ( 1 976) Fenomenoloji ve Nicolai Hartmann, stanbul: . .
Edebiyat Fak. Yaynlan.
Mesulam, M. ve di. (2000) Principles of Behavioral and Cognitive Neuro
logy, Oxford: Oxford University Press.
Metzinger, T. ( 1 995) "The Problem of Consciousness", Conscious Experien
ce, T. Metzinger (haz.) Schning: Imprin Academic, s. 3-43.
Miller, E. K. ve Cohen, J. D. (200 1 ) "An lntegrative Theory of Prefronal Cor
tex Functions". Annual Review ofNeuroscience, no. 24.
Millikan, R. G. ( 1 984) Language, Thought and other Biologica/ Categories,
Cambridge ve Massachusetts: MiT Press.
- (2014) "An Epistemology for Phenomenology?", Consciousness inside
and Out: Phenomenology, Neuroscience and Nature of Experience, Ric
hard Brown (haz.) New York: Springer.
KAYNAKA 337

Mishler, B. D. (2010) "Species are Not Uniquely Real Biological Entities",


Contemporary Debates in Philosophy ofBiology, Oxford: Blackwell Pub
lishing, s. 1 10-22.
Moran, D. (2000) lntroduction to Phenomenology, Londra ve New York: Ro
uledge.
Murphy, D. (2004) "Darwinian Models of Psychophatology", The Philosophy
of Psychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve New York: Oxford Uni
versity Press, s. 338-50.
- (2009) "Psychiatry and the Concept of Disease as Pathology", Psychiatry
as Cognitive Neuroscience. Philosophica/ Perspectives, M. Broome ve L.
Bortoloti (haz.) Oxford: Oxford Universiy Press, s. 103-17.
Myin, E. ve O'Regan, J. K. (2002) "Perceptual Consciousness, Access o Mo
daliy and Skili Theories: A Way to Naturalise Phenomenology?" Journal
ofConsciousness Studies, Cilt 9, no. l .
Nagel, T. ( 1974) "Wha Is it Like to Be a Bat?" The Nature ofConsciousness.
Philosophical Debates, N. Block, O. Aanagan, G. Gzeldere (haz.) Mas
sachusetts: MIT Press, l 997, s. 5 l 9-28.
Neander, K. (2008) "Teleological Theories of Mental Conen: Can Darwin
Solve the Problem oflnentionality?" The Oxford Handbook ofPhilosophy
of Bio/ogy, Michael Ruse (haz.) Oxford University Press, s. 381 -409.
Northoff, G. ve Heinzel A. (2003) "The Self in Philosophy, Neuroscience and
Psychiary: an Epistemic Approach", The Selfin Neuroscience and Psychi
atry, T. Kircher ve A. David (haz.) Cambridge: Cambridge University
Press, s. 40-55.
O'Brien G. ve Opie, J. (2003) "The Multiplicity of Consciousness and the
Emergence of the Self', The Self in Neuroscience and Psychiatry, Tilo
Kircher ve Antony David (haz.) Cambridge: Cambridge University Press,
s. 107- 120.
Oosterwijk, S. ve di. (2012) "States of Mind: Emotions, Body Feelings and
Thoughts Share Distributed Neural Network'', Neuro/mage, no 62.
Otero, T. M. ve Barker, L. A. (2014) "The Fronal Lobes and Executive Func
tioning", Handbook of Executive Functioning, S. Goldstein ve J. Naglieri
(haz.) New York: Springer.
zemre, A. Y. ( l 970), ada Fizie Giri, stanbul: T Ktphanesi.
Panksepp, J. ( 1 998) Affective Neuroscience: The Foundation of Human and
Animal Emorions, Oxford University Press.
Panksepp, J. ve di. (20 1 2) The Archeo/ogy ofMind. Neuroevoluionary Ori
gins of Human Emotions, W. W. Norton and Company.
Papineau, D. ( 1 995) "The Antipathetic Fallacy and Boundary of Conscious
ness", Conscious Experience, T. Metzinger (haz.) Schning: Imprint Aca
demic, s. 259-72.
Parnas, J. (2003) "Self and schizophrenia: a phenomenological perspective",
338 BEYNN GLGELER

The Self in Neuroscience and Psychiatry, Tilo Kircher ve Anthony David


(haz.) Carnbridge: Carnbridge University Press, s. 2 17-4 1 .
Peacocke, C . ( 1983) "Sensation and Content o f Experience: A Distinction",
Philosophy ofMind. C/assical and Contemporary Readings, David Chal
mers (haz.) New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 435-
46.
Penrose, R. ( 1990) Kraln Yeni Usu, ev. Tekin Dereli, TUBTAK, 1998.
- ( 1 994) Shadows of the Mind, Oxford ve New York: Oxford University
Press.
- (2002) The Road to Rea/ity, Londra: Vintage.
Perfetti, E ve Frishkoff, G. A. (2008) "The Neural Bases of Tex and Disco
urse Processing", Handbook ofNeuroscience ofLanguage, B. Stemer ve H.
A. Whitaker (haz.) Elsevier.
Perlman, M. (2010) "Traits Have Evolved to Function the Way They Do Be
cause of a Pas Advantage", Contemporary Debates in Philosophy ofBio
/ogy, Oxford: Blackwell Publishing, s. 53-7 1 .
Pfaff, D. (2006) Brain Arousa/ and lnformation Theory. Neural and Genetic
Mechanismes, Harvard: Harvard University Press.
Phillips, J. (2004) "Understanding/Explanation", The Philosophy of Psychi
atry, s. 1 80-90.
Piaget, J. ( 1 970) Epistemologie des sciences de /' homme, Paris: Gallimard.
Pickard, H. (2009) "Mental Illness is Indeed a Myth", Psychiatry as Cogniti
ve Neuroscience. Philosophical Perspectives, M. R. Broome ve L. Borto
lotti (haz.) Oxford: Oxford University Press, s. 83-102.
Place, U. T. (1956) "Is Consciousness a Brain Process?" Phi/osophy ofMind,
Clasical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York
ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 55-60.
Pooley, O. (2008) "Space and Time", The Routledge Companion to Philo
sophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, s. 452-67.
Popper, K. ( 1 963) Conjectures and Refutations, New York: Harper Torchbo
oks, 1 968.
Porter, R. (2002) Madness. A BriefHistory, Oxford: Oxford University Press.
Portides, D. (2008) "Models", The Routledge Companion to Philosophy of
Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 385-97.
Pouge, A., Dayan, P ve Zernel, R. (2000) "Information Processing with Po
pulation Codes", Nature Reviews, Cilt 1 .
Putnam, H . (1973) "The Nature of Mental States'', Phi/osophy ofMind, Cla
sical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve
Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 73-79.
- ( 1 975) "The Meaning of 'Meaning"', Philosophy of Mind. Classical and
KAYNAKA 339

Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Oxford:


Oxford University Press, 2002, s. 58 1 -96.
Quine, W. V. O. ( 1 960) Word and Object, Cambridge ve Massachusetts: MiT
Press, 2013.
Rafa!, R. ve Robertson, L. (1995) "The Neurology of V.isual Attention", The
Cognitive Neurosciences, Michael Gazzaniga (haz.) MiT Press, 1996, s.
625-48.
Raffman, D. ( 1 995) "On the Persistence of Phenomenology", Conscious Ex
perience, T. Metzinger (haz.) Schning: Imprint Academic, s. 293-308.
Raspopivic, S. ve di. (2014) "Restoring Natura! Sensory Feedback in Real
Time Bidirectional Hand Protheses", Science Translational Medicine, Cilt
6, no. 222.
Ratcliffe M. C. (2009) "Understanding Existential Changes in Psychiatric Ill
nes: The lndispensability of Phenomenology", Psychiatry as Cognitive
Neuroscience. Philosophical Perspectives, Matthew R. Broome ve Lisa
Bortolotti (haz.) Oxford ve New York: Oxford University Prees, s. 223-44.
Reynolds, C. ve Horton Jr. A. M. (2014) "The Neuropsychology of Executi
ve Functioning and the DSM-5'', Handbook of Executive Functioning, S.
Goldestein, J. Naglieri (haz.) New York: Springer.
Rosenberg, A. (2008) "Biology", The Routledge Companion to Philosophy of
Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 5 1 1 - 1 9.
Rosenbleueth, A., Wiener, N. ve Bigelow, J. ( 1 943) "Behavoir, Purpose, and
Teleology", Philosophy ofScience, Cilt lO, no. l .
Rosental, D. (2002) "Explaining Consciousness", Philosophy ofMind. Clas
sical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve
Oxford: Oxford University Press, s. 406-2 1 .
Roth, P A . (2008) "The Epistemology o f Science After Quine", The Routled
ge Companion to Philosophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd
(haz.) Londra ve New York: Routledge, 2010, s. 3- 1 4.
Rudd, A. (2000) "Phenomenal Judgement and Mental Causation", Journal of
Consciousness Studies, Cilt 7, no. 6, s. 53-66.
Russell, B. ( 1 905) "On Denoting", Logic and Knowledge, R. C. Marsl (haz.)
Londra: Spokesman, 2007.
Rmelin, M. ( 1995) "What Mary Couldn't Know: Belief About Phenomenal
States", Conscious Experience, T. Metzinger (haz.) Schning: Imprint
Academic, s. 219-42.
Sacks, O. ( 1986), Karsn apka Sanan Adam, ev. idem alkl, stanbul:
Yap Kredi Yaynlan, 2010.
Sansom, R. (2008) "Species and Taxonomy", The Oxford Handbook of Phi
losophy ofBiology, Michael Ruse (haz.) Oxford University Press, s. 161-
87.
340 BEYNN GLGELER

Sarkar, S. (2008) "Reduction'', The Routledge Companion to Philosophy of


Science, Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 425-34.
Sartre, J.-P. ( l 943) L' hre et le neant. Essai d' ontologie phenomenologique,
Paris: Gallimard.
Sass, L. ( 1 997) "Self-Disturbance in Schizophrenia: Hyperreflexivity and Di
minishied Self-affection'', The Self in Neuroscience and Psychiatry, Tilo
Kircher ve Antony David (haz.) Cambridge : Cambridge University Press,
2003, s. 242-7 1 .
Saussure, E ( 19 1 6) Genel Dilbilim Dersleri, ev. Berke Vardar, Ankara: TDK
Yayn, 1 976.
Schaffer, R. (l 976) A New Language for Psychoanalysis, New Haven: Yale
University Press.
Scharfetter, C. (2003) "The Self Experience of Schizophrenics", The Self in
Neuroscience and Psychiatry, Tilo Kircher ve Antony David (haz.) Cam
bridge: Cambridge University Press, s. 272-92.
Schwartz, M. A. (2004) "Phenomenological and Herrneneutic Models" The
Philosophy of Psychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve New York:
Oxford University Press, s. 3 5 1 -64.
Schwattz, M. A. ve Wiggins, O. P. (2004) "Phenomenological and Herrne
neutic Models: Understanding and Interpratation in Psychiatry'', The Phi
losophy ofPsychiatry, s. 35 1 -63.
Searle, J. ( 1 992) The Rediscovery of Mind, Cambridge, Massachusetts: The
MiT Press. 1 994.
Searle, J. (2002) Consciousness and Language, Cambridge ve New York:
Cambridge University Press.
Sedgwick, P. ( 1 972) "R. D. Laing; Self, Symptom and Society", Laing and An
ti-Psychiatry, Harmondsworth: Penguin Books, s. l 1 -47.
Shoemaker, S. ( 1 975) Functionalism and Qualia. /dentity, Cause, and Mind.
Oxford ve New York: Oxford University Press. 2003.
- ( 1 997) "The First-Person Perspective", The Nature of Conscioussness:
Philosophical Debates, Ned Block, Owen Flanagan ve Gven Gzeldere
(haz.) Massachusetts: MiT Press, s. 503-16.
- (2002) "Introspection and Phenomenal Characer'', Philosophy of Mind.
Classica/ and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York
ve Oxford: Oxford University Press.
Shorter, E. ( 1 997) A History of Psychiatry, New York: John Wiley and Sons
ine.
Smallwood, J. ve di. (20 1 3) "Escaping the Here and Now: Evidence for a Ro
le of the Default Mode Network in Perceptually Decoupled Thought'',
Neurolmage, 69.
Smart, J. J. C. ( 1959) "Sensations and Brain Processes", Philosophy of Mind.
KAYNAKA 34 1

Clasical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.) New York


ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 60-68.
Soble, A. G. (2004) "Desire, Paraphilia and Distress in DSM-IV", The Philo
sophy ofPsychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve New York: Oxford
University Press, s. 54-64.
Solms, M. ve Tumbull, O. (2002) Beyin ve Dnya, ev. H. Atalay, stanbul:
Metis, 201 3 .
Szer, . ( 1 976) Edmund Husserl' in Fenomenolojisi ve Nesnelerin Varl, s
tanbul: .. Edebiyat Fak. Yaynlan.
Stemenow, M. (2003) "Language and Self-consciousness: Modes ofSelf-pre
sentation in Language Structure", The Self in Neuroscience and Psychi
atry, Tilo Kircher ve Antony David (haz.) Cambridge: Carnbridge Uni
versity Press, s. 76-87.
Stemmer, B. (2008) "Neuropragmatics: Disorders and Neural Systems",
Handbook of Neuroscience of Language, B. Stemer ve H. A. Whitaker
(haz.) Elsevier.
Szasz T. ( 1960) The Myth ofMental lllness: Foudations ofa Theory of Perso
na/ Conduct, New York: Harper Perennial, 2010.
Thagard, P. (2008) "Cognitive Science", The Routledge Companion to Philo
sophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, s. 5 3 1 -42.
Thomton, T. (2004) "Reductionism/Antireductionism", The Philosophy of
Psychiatry, Jennifer Radden (haz.) Oxford ve New York: Oxford Univer
sity Press, s. 1 9 1 -204.
- (2007) Essential Philosophy of Psychiatry, Oxford ve New York: Oxford
University Press.
- (2009) "On The lnterface Problem in Philosophy and Psychiatry", Psuc
hiatry as Cognitive Neuroscience. Philosophical Perspectives, Mattew R.
Broome ve Lisa Bortolotti (haz.) Oxford University Press, s. 1 2 1 -36.
Tipper, S. ve Driver, J. (2000) "Negative Priming between Pictures and Words
in a Selective Attention Task: Evidence for Semantic Processing of Igno
red Stimuli", Cognive Neuroscience, s. 1 76-87.
Tucke, D. M., Frishkoff, G. ve Luu, Ph. (2008) "Microgenesis of Language:
Vertical lntegration of Linguistic Mechanisms Across the Neuraxis",
Handbook of Neuroscience of Language, B. Stemer ve H. A. Whitaker
(haz.) Elsevier.
Tura, S. M. ( 1 981 ) "Althusser ve Psikiyatri", Toplum ve Bilim, Say 14, s. 125-
36.
- ( 1 983) "Antipsikiyatri-Psikiyatri. Bilimlerin Simgesel Dzeni zerine",
Yazko Felsefe Yazlar, Say 7, s. 87-98.
- ( 1 986) "Organo-dinamik Teorinin Epistemolojik Kritii", Tpta Uzmanlk
Tezi, stanbul: . . .T.E Psikiyatri ABD.
342 BEYNN GLGELER

- (1989) Freud 'dan Lacan'a Psikanaliz, stanbul: Kanat Kitap.


- ( 1996) "Narsisizm Sorunsalnda Kohut ve Lacan", Ege Psikiyatri Srekli
Yaynlar, Cilt 1 , Say 3, s. 437-55.
- (2000) Gnmzde Psikoterapi, stanbul: Metis.
- (2002) "eyh ve Ayna", eyh ve Arzu, stanbul: Metis, s. 1 1-48.
- (2005) "Nro-psikanaliz", mago, 2, s. 35-60.
- (2007) Histerik Bilin, stanbul: Metis.
- (2010) Madde ve Mana: Rasyonalitenin Kkeni, stanbul: Metis.
Tye, M. (1993) "Visual Qualia and Visual Content Revisted", The Philosophy
of Mind. Classical and Contemporary Readings, David Chalmers (haz.)
New York ve Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 447-56.
Uebel, T. (2008) "Logical Empricism", The Routledge Companion to Philo
sophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve New
York: Routledge, 2010, s. 78-90.
Uygur, N. ( 1972) Edmund Husserl'de Bakasnn Ben' i Sorunu, stanbul: . .
Edebiyat Fak. Yaynlar.
Valentine, E (1982) Conceptual lssues in Psychology, Londra ve New York:
Routledge, 1995.
Volpe, B. ve di. (2000) "Information Processing of Visual Stimuli in an 'Ex
tinguished' Field", Cognitive Neuroscience, Michael Gazzaniga (haz.)
Malden ve Oxford: Blackwell Publishing, 2004, s. 1 7 1 -7 5.
Wakefield, J. (1992) "The Concept of Mental Disorder. On the Boundery Bet
ween Biological Facts and Social Values", American Psychologist, 47, s.
373-88.
- (1999) "Mental Disorder as a Blank Box Essentialist Concept", Journal of
Abnormal Psychology 108, s. 465-72.
Wallace, E. R. ( 1 983) Dinamik Psikiyatri. Kuram ve Uygulamas, ev. Hakan
Atalay, stanbul: Okuyan Us, 2012.
- (2008) "Historiography: Philosophy and Methodology of History, with
Special Emphasis on Medicine and Psychiatry; and an Apendix on ' Hysto
riography' as the History of History", History of Psychiatry and Medical
Psychology, E. R. Wallace ve J. Gach (haz.) New York: Springer, s. 3- 1 1 5.
Walsh, D. M.(2008) "Teleology", The Oxford Handbook ofPhilosophy ofBio
logy, Michael Ruse (haz.) Oxford University Press, s. 1 1 3-37.
- (2008) "Function", The Routledge Companion to Philosophy of Science,
Stathis Psillos ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Routledge,
2010, s. 349-357.
Waugh, J. ve Ariew R. (2008) "The History of Philosophy and Philosophy of
Science", The Routledge Companion to Philosopy ofScience, Stathis Psil
los ve Martin Curd. (haz.) Londra ve New York: Routledge, 2010, s. 15-25.
Weiner, N. ( 1 948) Control and Communication in the Animal and the Machi
ne, Cambridge: MiT Press.
KAYNAKA 343

Whitaker, A. ( 1 996) Einstein, Bohr and Quantum Dilemma, Cambridge:


Cambridge University Press.
Wittgenstein, L. ( 1 922) Tractatus Logico-Philosophicus, ev. Oru Aruoba,
stanbul: Metis, 2006.
- ( 1 953) Felsefi Soruturmalar, ev. Haluk Barcan, stanbul: Metis, 2004.
Wong, K. W., Mendis, B. U. ve Bouzerdum A. (haz. 2010) Neural lnformati
on Processing. Part I ve II, New York: Springers.
Woodward, J. (2008) "Explanation", The Routledge Companion to Philosophy
ofScience, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve New York: Ro
utledge, 2010, s. 1 7 1 - 8 1 .
Worrall, A. (2008) "Teory-Change i n Science", The Routledge Companion to
Philosophy of Science, Stathis Psillos ve Martin Curd (haz.) Londra ve
New York: Routledge, 2010, s. 28 1 -9 1 .
Yablo, S. ( 1992) "Mental Causation", Philosophy ofMind. Classical and Con
temporary Readings, David Chalmers (haz.) New York ve Oxford: Oxford
University Press, 2002, s. 1 79-96.
Yaglom, A. M. ve Yaglom, 1. M. ( 1 966): htimaliyet ve nformasyon, ev. Lt
fi Biran, stanbul: Trk Matematik Dernei.
Zahavi, D. (2003) "Phenomenology of Self', The Self in Neuroscience and
Psychiatry, Tilo Kircher ve Antony David (haz.) Cambridge: Cambridge
University Press, s. 56-75.
Saffet M u rat Tura
B eyn i n G l ge l eri
znel l i k problemine ayrd mz bu uzun tartman n sonunda nro
biyoloj i k (nro - b i l i msel), nro l oj i k ve psikiyatrik o lgu d u rumlarna
dayanarak u n u sylemi ol uyoruz: naif gereki tutum u m uzda d i
ar mz, u masan n stndeki krmz domatesi, bil inci mizi, bede
n i m izi, uzay, uzak yldzlar, baka i n sanlar, aalar " be n " duygu
muzu ve daha pek ok eyi i eren bu d nya, beyinde onu kuran nral
faaliyetlerle ontoloj i k olarak zde fenomenal bir d nyadr. Beyi n bir
zne dei l de biyo lojik bir organ olduundan kurucu znesi olmayan
ve fizi ksel gereklii kend i sunum biiminde temsil eden bu fenome
nal d nya zde olduu nral faal iyetler zerine h ibir fizikse l -n e
densel etkiye sah i p ol mad iin epifenomenaldir.

- Saffet Murat T u ra

Metis Edebiyatd
ISB N - 1 3 : 978-605-31 6-0366

Metis Yaynlar
www.metiskitap.com

You might also like