You are on page 1of 359

Betl otukske

Betl otuksken

FELSEFEY ANLAMAK
FELSEFE LE ANLAMAK

Felsefe Dizisi
ICAB ALCI YAYINEV
BETL OTUKSKEN
FELSEFEY ANLAMAK FELSEFE LE ANLAMAK
K abala Yaynevi
BETUL OTUKSOKEN

FELSEFEY ANLAMAK
FELSEFE LE ANLAMAK

k
K ABALCl
KABALC1 YAYINEV 53
F elsefe Dizisi 14

FELSEFEY ANLAMAK FELSEFE LE ANLAMAK


B etl o tuksken
Bu kitab n t m yayn h ak lan
Kabalc Y aynevi'ne aittir.

Birinci Basm:
K abalc Yaynevi, stanbul 1995
ISBN 975 - 7942 - 13 - 8

Y ayn Y netm eni: V edat orlu


Editr: Sreyyya E vren
Dizgi: B eyhan Ajans
D zelti. Atil A tam an
Bask: Yaylack M atbaas
Cilt: Aziz-Kan M cellihanesi

KABALCI YAYINEV
H im aye-i Etfal Sok, 8-B
C aalolu 34410 STANBUL
Tel: (0212) 526 85 86 522 63 05 Fax: (0212) 526 84 95
NDEKLER

I. FELSEFEYt ANLAMAK
"Bir Varolan Olarak Felsefi Sylem" 13
"Felsefi Sylem Nedir? zerine" 19
"Felsefede Bilimsel Sylem mi Yoksa Felsefi Sylem mi?" 31
"Aklc Felsefe ile Aydnlanma Felsefesi zerine 43
"Trkiye'de Bir Felsefe Sorunu Olarak Felsefe Tarihi" 53
"Trkiye'de Felsefe retimi zerine" 73
"Trkiye'de Felsefi Sylemin imdiki Durumu" 87
"Felsefi S ylem Nedir? Balamnda Arslan Kaynarda'n
Betl otuksken ile Yapt Sylei" 97

II. FELSEFE LE ANLAMAK


"Kavram Kavram" 111
"Felsefenin En nemli Konusu: nsan" 121
"Kavram Oluturan Bir Varlk Olarak nsan" 135
"Felsefe Balamnda Dnmenin Serveni" 141
"Gstergelerin Gstergesi Kltr" 151
"Kltr Kuram nda okkltrllk" 157
"Kltr Kavram ve Kltr Felsefesi zerine" 165
"Nasl bir Tarih Felsefesi?" 175
"Felsefe-Metafizik likileri: Yeni Bak Alar" 189
"Felsefe Tartm alar evresinde Bir Tartma Oda;
Ynletim-tmleme-Yneltim Terimleri" 203
"Aristoteles'te Dnme-Varlk likisi ve Nesnellik" 215
"Filozofun Kaygs 227
"Hans Reichenbach'n Felsefi Sylemine Eletirel Bir
Yaklam" 241
"letiim Dnyasnda Bireysel znenin Yokoluu" 253
"zm Akln Modern Kullanmnda m nan
Dizgelerinde mi?" 267

III. KTAP TANITMALARI


"Vehbi Hackadirolu ile zgrlk Ahlak zerine" 281
"Ortaada Fizik Bilimleri" 297
"Gnll K ulluk zerine Sylev" 299
"Felsefe Tartm alar 303
"D em okritos/A ristoteles. lk ad a D oa Felsefeleri" 309
'Trk F elsefe A ratrm alarnda v e niversite
retim inde A lm a n Filozoflar"
"Dnya P rob lem leri K arsnda Felsefe" 315
"Nikomakhos'a Etik" 321
"Etik" 327
"Bunalmdan Yaam a Kltr" 331
"Kant Estetii" 335
"zgrlk Ahlak" 339
"Tarihselcllik Sorunu" 343
"Bir 'Somut Felsefe' rnei: ada Ortamda Teknik" 347

MAKALELER HAKKINDA 351


"Kii Adlar Dizini" 355
Balktan da anlald gibi bu yapt, anlama edimine ba
l olarak iki ilevi iermekte: ilkin felsefeyi anlamak, ardndan
da felsefe araclyla anlam ak. Anlamak insann en nem li
dnsel etkinliklerinden biridir denebilir. O da bir tr dn
me etkinlii ama, dnm e alannn, dnm enin tm etkin
liklerini kendini var etm ek zere seferber eden bir yap;
sonunda varlmak istenen asl ama. te bu amaca ulamak
iin btn dier dnm e etkinliklerine ilerlik kazandrlyor.
yle ki bu amaca ulamann nem i kimi zl deyiler aracl
yla da ortaya konuyor; hatta bu deyiler alan, dnemleri
birbirinden aynyor. Anselm us'un "Anlamak iin inanyorum"
deyiinde olduu gibi.
Anlamann hangi dnsel edim /edim ler araclyla ger
ekletirilmeye alld da burada asl ayrt edici yn olu
turuyor. yleyse anlama am acna hangi aralarla ulalaca
byk nem tayor: anlam ak iin inanma, renme, bilme...
bunlarn hepsi hakknda bir bilin edinm e ve bu yaplardan
herhangi birini seme/tercih etm e son derece nemli.
Kukusuz amza, bireyselliini, bilen zne oluunda so
mutlatran insanmza en ok yakan: "anlamak iin reni
yorum, aatnyorum , gzlyorum, aklyrtyorum, tartyo
rum, biliyorum" olmal.
Byle bir nbelirleyiten sonra da artk burada anlama edi
mine konu olan felsefenin, batan belirgin bir biimde ortaya
konmu kalplarla, ii bo szlerle, kavramlarla, terimlerle d e
il, bizzat gereklii dikkate alnarak, ne olduunu anlama,
anlatma gerei ortaya kmaktadr. nemli olan felsefeyi ba
ka trden bir etkinlie indirgem eden ne ise o olarak grmeye
almak; onu "kendisi olarak" anlam aktr. Bu nedenle kita
bn birinci blm , felsefeyi anlama amacyla yazlm yazlar
dan olumaktadr.
Ayrca felsefe, baka trden varolanlar anlam ann da bir
arac durum undadr. Varolan ok eitli dnsel, bilgisel ve
yaratmaya dayal etkinliklerle anlalabilir. Bilim ve sanat da
felsefe gibi, varolan anlamann yollarndandr. Ancak burada
ki anlamann zgl ayrm, varolanlar arasndaki ilikilerin an
lalmasna, anlalr klnmasna ilikindir. Bylece, ikinci b
lmde yer alan yazlarn bir blm filozoflarn felsefeyle an
lama abalarnn tan durum undadr. Yine b u blmdeki ki
mi yazlar, bizzat yazarn felsefeyle anlama abasnn belirgin
rnekleridir. Ksaca bu blm de her ey felsefeyle anlalmak
zere "nesne" haline getirilmitir.
nc blm de yer alan yazlar ise, lkemizde son yllar
da gerekletirilen felsefeyle anlama abalarnn felsefenin
zgl yanlar gznnde bulundurularak deerlendirilmesi
ne ilikindir.
Sz edilen yazlarn hem en hepsi daha nceki tarihlerde
eitli dergilerde yaynland. Fakat bu dergilere ulam ann
gl ve yazlarn eitli yerlerde yaynlanm asndan dolay
ortak balamn bir trl yakalanamay, onlar bira raya getir
me gereksinimini dourdu. nk bu yazlar, geliigzel kale
me alnm, sadece o andaki bir gereksinime bir toplantya
katlma ya da smarlama yaz yazma cevap veren yazlar
deildir. Tam tersine bu yazlar, yazarn, yllardan beri zerin
de durduu konulara yaklamndaki ortak payday somut bir
biimde gstermektedir. Bak asndaki, yntem deki tutarl
lk ak seik olarak gzler nne serilmektedir. Etkinlik alan
felsefe olunca ama zellikle felsefe olunca oluturulan
felsefenin/felsefi sylem in bireysel felsefe dilinin zgl
yanlarnn tutarl bir biim de ortaya konmas byk nem ta
maktadr. eitli vesilelerle sk sk yinelediim gibi, felsefe
ile uraan her kiinin (filozofun; ilkin felsefeden neyi anlad
n, ardndan da varolan felsefeyle nasl anladn, kavrad
n ortaya koymas gerekm ektedir. nk ne yazk ki lke
mizde hl felsefe olanla olm ayan birbirine ska kartrl
maktadr. Birbirine iten bal iki devi stlenen bu kitabn
benzer gereksinimleri duyum sayanlarda da yeni armlar
uyandracan sanyorum.
Burada yer alan iki syleiyi de yaynlamama izin verdikle
ri iin Sayn Arslan Kaynarda'a ve Sayn Vehbi Hackadiro-
lu'ya ok teekkr ederim . Ayrca, felsefe kitaplarn byk
bir zveriyle yaynlamay srdren Kabalc Yaynevi ynetici
lerine de teekkrlerimi sunanm .

Betl otuksken
Geyikli, Temmuz 1994
I. FELSEFEY ANLAMAK
nsan ve insanla ancak varolan eyler, grngler; insan
kuatan ddnyann tm eleri, varolan alann olutururlar.
Btn varolanlar, kendi bana baka deyile, dnen insan
dan bamsz olarak varolanlar ve ancak insann dnm esi
ve bu dnm esini yaama geirmesiyle varolanlar diye iki
bee ayrlabilir. Bu farkl yapdaki varolanlar gsterm ek
zere ok eitli dilsel anlatmlar kullanlabilir. nsan varola
na, ok eitli ilevleri olan dnm e edimiyle anlam verir; bu
anlam veri oun kavram oluturma, kavram kurm a biimin
de kendini gsterir. nsann oluturduu kavramn taycs
ddnyadaki bir varolan olabilecei gibi, kimi zaman byle
bir nesne boyutundan sz edilemez; oluturulan kavram her
hangi bir duyu verisi ile varolduunu bize duyum satan bir ya
pya ilikin olmayabilir. nsan her trl varolanla ddnya-
da, dnm ede, dilde ok geni kuatml dnm e edimi
araclyla iliki kurar. Dnm ede oluturulan, kurulan kav
ramlar araclyla her trl varolan yine dnm enin konusu
olur. Bu balamda dnm e ve dil aynlam az bir btnsellik
gsterirler; birbirlerini srekli olarak belirlerler.
Burada "varolan" ok geni kuatml bir deyi olarak ele
alnmakta ve varolan kavramna verilen anlamlar bu genilii
oluturmaktadr. "Varolan"; ddnyada varolan tek tek fizik
nesneler , dnm ede varolan zellikle kavramlar , dil
de varolan her trl dilsel deyi olarak farkl yaplan ie
rir. Ayrca, dnm e ve dil de bir varolan olarak kendini gs
terir. nsan dnm esinin rn olan her ey, her trl bilgi
de byle bir tasarma gre bir varolan olarak belirir. Bilim, sa
nat, felsefe birer varolandr.
yleyse hemen asl soru sorulabilir: Bir varolan olarak fel
sefe nedir? Felsefe asl dilde nesneletiine gre soru, "bir va
rolan olarak felsefi sylem nedir?11 diye yeniden ortaya kona
bilir.
Filozof, genellikle varolandan ddnyada, dnm ede,
dilde neyi anlyorsa, felsefesini de ona gre kuracaktr. Fi
lozof "Felsefe nedir?", "Felsefe kavram nedir?", "Felsefi sylem
nedir?" diye ak seik olarak sormasa bile, ibanda bu soru
ya, bir varolan olarak felsefenin ne olduu sorusuna bir yant
arama abasna girecektir.
ok eitli ince aynm lara karn, nesnelerin varolanla-
n n eitli dzlem lerde de olsa gerek ten varolduu gr
n savunan filozoflar, felsefeyi de bu varolma dzlem lerin
den birine ya da hepsine zglerken; nesnelerin varoldu
u grn benim sem eyenler nesne yoktur salt duyu veri
leri vardr; bu temel gr her trl znelciliin giderek tek
benciliin de k noktasdr felsefeyi de duyu verilerine
dayal olarak oluturulan baka trl sylemlere bilimsel
sylem lere balayacaklardr. ncekiler iin tzsel olan,
kendi bana olan sz konusuyken; sonrakiler iin eitli g
rnm leriyle zneye ilikin ynler sz konusudur. Empiriz-
min ve mantk empirizmin ontolojisi bu trdendir. Hemen
her tlyle gerekilik, yer yer aklclk ise varolann kendi
bana, zneden bamsz olarak gerek ten varolduunu sa
vunan bir gr olarak belirir. Her eyden nce zihin zm
lemeleri yaparak felsefelerini tayan ntem elleri kurmaya,
oluturmaya alan filozoflar ise bir yandan dnen benin
etkinliini, etkin oluunu, te yandan da varolann kendi ba-
naln gsterm eye alrlar. Bu tr felsefi yaklamn en
parlak rneini Kant verir; burada, insann bilgi elde etm e gi-
cnde yer alan a priori ynler ile genellikle varolan arasnda
ki ilikiler ele alnr. Ancak, eitli dnsel seenekleri, du
yumsadklar kayglar dorultusunda kendilerince, zgl sy
lemlerinde dile getiren filozoflar "ite tam da u grten ya
na" trnden deerlendirmelerin konusu yapmak ok zor gibi
gnyor. Filozoflar deerlendirm e yolu tuzaklarla doludur.
Platon tam da hangi grten yana? Aristoteles'i nereye yer
letirmek olanakl? Anselmus, Aquinas, Ockham, Descartes,
Locke, Flume, Husserl, Russell, W ittgenstein, Carnap, Sartre,
H eidegger tam da nerede yer alr? Felsefi sylemin tmn
yle bir gzden geirmek, byle bir sorunun ya da benzer
sorularn yantn verm enin ne denli g olduunu apak
gsterecektir. Belki de bu sorulan hi sormamak gerekli felse
fede.
yleyse ne yapmal? Temel k noktas ve bu temel k
noktasnn ardndan da sorulacak soru u olabilir mi? Varolan
ya ddnyada ya dnm ede ya da dilde veya bunlann hep
sinde yer aldna, yer alabileceine gre, filozoflar da felsefe
lerini ya ddnyadaki varolandan, ya dnm edeki varolan
dan ya da dildeki varolandan veya bunlann hepsinden birden
yola karak kurabileceklerdir. Baka bir deyile, filozoflarn
sylemlerinin asl tayc temeli bu alanlardan biri olacaktr;
ontolojilerini bu alanlardan birini temel alarak kurabilecekler
dir.
Felsefi sylemin btn bu grngeden deerlendirilirse
ne gibi bir sonu ortaya kar? Ddnyada varolan dnce
lerinin asl k noktas, taycs olarak gren filozoflar, bu
temel yn ile, onun belirledii ilikileri ddnyada varolan
asl k noktas; bu, dnm e ve dili de belirliyor felsefi
sylemlerinin konusu yapacaklardr. Antika ve Ortaa filo
zoflar byk lde, bu trden sylem ler sergilerler. Yeni
ada ise genellikle dnm eden yola klarak, bu temel g
rngeden ddnyada varolana ve dile bakjlr. Gnm zn
birok filozofu ise felsefi sylemi bir dil zmlemesi olarak
grr. (Baka bir deyile, kimi filozoflar djdnyada varolana
ilikin zmlemeleri temele alrlar, kimileri zihinsel zm le
meleri temele alrlar, kimileri ise dil zmlemelerini tm fel
sefi sylemlerinin temel taycs yaparlar.) Ama zihin ve dil
zmlemeleri Antikada, Ortaada; dil zmlemeleri de
Y eniada hi mi yoktu? Aristoteles, Boethius, Abelardus,
Ockham, Locke, Leibniz dile de nem vermiyorlar myd? Dil
ci ve Mantk gelenein temsilcileri deil miydi bunlann bir
blm stelik?
Dilde nesneleen bir varolan olarak felsefenin zgl ayrm
onun farkl dzlem lerde yer alan varolanlar arasndaki ilikile
ri ele almasnda kendini gsterir. Ddnyada varolan ile d
nm e ve dil; ayrca ddnyada varolan, dnm ede varolan
ve dilde varolan arasndaki ilikilerin betimlenii felsefenin
konusunu oluturur. Baka hibir dnsel etkinliin bili
min, sanatn byle bir ilevi yoktur. Felsefi sylem, her tr
l varolan, her trl kavramsal yapy, her trl dilsel kurulu
u aralarndaki ilikilere verdii arlklar bakm ndan inceler.
Bu yolla felsefe disiplinleri de belirir. Varlk felsefesi, zihin-
dnme-mantk felsefesi, dil felsefesi, bilgi felsefesi, genellik
le bilim felsefesi, sanat felsefesi, tarih felsefesi ve dier disip
linler ortaya kar. yleyse, felsefe; varolan, dnm e ve dil
ilikilerini ok eitli insan etkinlikleri balamnda ele alyor
demektir. Byle bir deerlendirm eye gre, felsefenin genel-
temel disiplinleri ise varlk, zilin-dnme-mantk ve dil fel
sefesidir. Her filozofun bu alanlara ilikin bir tasarm vardr;
baka deyile bir ontolojisi bir dnm e-m antk felsefesi ve
belli bir lingistik felsefesi; ayrca da temelinde bunlara ilikin
grlerin yer ald bir epistemolojisi bilgi felsefesi var
dr.
Her filozof, sylemini tem ellendirm e srecinde ve felsefi
kayglannda bu alanlardan birine arlk verebilir: Ddnya-
daki varolana, dnm eye ya da dile. Verilen arlklar, filo
zofun zellikle epistemolojisini kurma, oluturm a srecinde
kendini belli eder.
Byk bir oullukla ortaya kan felsefi sylemleri, tek
tek felsefi sylemleri anlam ann yolu, varolan-dnm e-dil
ilikilerinin hangi balam da olursa olsun belirgince ortaya
konm asndan geer. Byle bir aba felsefenin neliine en uy
gun olandr; bir varolan olarak felsefi sylem bu ilikiler ana
dayanmaktadr. yleyse bu ilikiler ann hep yeniden kuru
luundaki asl farkl olan, zgl aynm temellendiren ynleri
saptamak, ak seik bir biimde ortaya koymak gerekm ekte
dir. Ayrca her felsefi sylem kendisini asl vareden ynyle,
kendisiyle anlalr klnmaldr. Ayr bir sylem olarak beliren
felsefe tarihleri bu anlama edimini gletiren hatta anlama
olanan zaman zaman ortadan kaldran nemli engellerden
biri olabilir. "Felsef sylemin kendisi" odak noktas olmaldr.
Felsefe bir sylemdir; ama ne zerine, ne eitten bir sy
lemdir? Felsefi sylemin ne trden bir sylem olduunu dile
getirmek, baka deyile felsefi sylemin nelii zerinde bir
sylem de bulunm ak, onun her eyden nce neye ilikin bir
sylem olduunu belirginletirmektir. Felsefe varolana ilikin
bir sylemdir. Felsefe varolana 'kendince' bakar ve bu bak
n da 'kendince' dile getirir. Ama bu ona zg bak 'kendin
ce olan' ne demektir? Felsefe, insan anlnn konu edinm e
gcnn snrszl dorultusunda bilin alanna geirilenlere
nasl bakar? Bilin alanna geirilende, konu edinilende felse
fe bakn 'neye' yneltir? Sylemini biimsel olarak nasl ku
rar felsefe? Kesin, snrlar tam olarak belirli, artk baka trl
s dnlem eyen tek bir dile getirme biimi var mdr felse
fenin? Bu sorular u temel soruya indirgemek de olanakl
dr:
Felsefe neyi konu edinir?
Felsefe konu edindiine nasl bakar?
Felsefe konu edindiine bakn nasl dile getirir?
Bu sorularn yantlannn kendilerine indirgendii temel
nermeler de unlardr:
Felsefe (insann bilgi konusu haline getirdii) hereyi
kendisine konu edinebilir. Bu ayn zamanda felsefe bilgi verir
dem ektir. Bilgi verm ek zere kendine zg bir bilgidir
bu yneldii eydeki nesnedeki nelii kendisine konu
edinir.
Felsefe konu edindiine insan asndan bakar.
nsan asndan baklan konular, ok eitli biimlerde
dile getirilebilirler: Mantksal-zmleyici yolla olduu gibi,
denem e biiminde de,betimleyici bir yntem le de dile getiri
lebilirler; baka deyile, felsefe, sylemini biimsel adan
bakldnda tek bir biime bal olarak kurmaz, olutur
maz.

Felsefe lereyi konu edinir kendine. Ama felsefe bu ey


lerde neyi konu edinir? 'Neyi' derken anlalmas gereken ne
dir? Felsefe eylerin, konu edindiklerinin nelii'ni, onlarn va
rolularnn olanana ilikin koullar aratrr. Felsefe nesne
dzeyindeki eyleri o ey yapan, ve dilde yerini bulan ynleri
irdelemeye yneliktir. Her filozof; nesneden, olaydan, olgu
dan ne anladn deiik ekillerde temellendirebilir: ama ne
olursa olsun, felsefe bir varolan zerinde, 'eye gre1 konu
maktr. Bu varolan ne trl temellendirilirse temellendirilsin,
felsefe varolana yneliktir.
Varolanda filozofun inceledii, soru konusu yapt ey, o
varolan, o eyi, o ey yapandr. Bu yaklama kar kanlar
olabilir ve artk felsefede bu tiir yaklamlarn ann getii
ni syleyebilirler: bir eyi o ey yapan 'ey' diye bireyin ol
madn ve ite bu olm ayann aratrlmasnn da m m kn
olamayacan ileri srebilirler. Ama artk bir eyi o ey yapan
ey diye dile getirilen ey bir tz ya da bir z deildir, bir do
a deildir; deimezlii birtakm usavurmalarla temellendiril-
meye allan bir nelik deildir-.
Bilindii gibi felsefe ze ilikin sylemlerle doludur. Bir
eyi o ey yapann bir z ya da bir tz olduu, bunun birok
eyde ortak olu p olmad, kalclnn ne olduu konusun
daki farkl tutum ve grler filozoflar birbirinden ayran
noktalar olmutur. Zamanla salt varolann deil, ona ynelen
zihnin de, dnm e ediminin d e neliine ilikin, ne olduuna
ilikin almalar yaplm ve felsefi sylem bunlar zerine
kurulmutur. Hatta bu almalar, teki almalarn (salt ey
lerle ilgili felsefe almalannn) olanann gerekli koulu ola
rak grlmtr.
Dile gelenin, dile getirdii eyle tam bir uygunluk iinde
olduu genel gr, (genellikle) benim senen bir tutum ol
mutur bu erevede. Hi kukusuz farkl tutum lan benim se
yenler de olmutur. Ama uzun vadede amalarn salt varolan
anlamakla, yorum lam akla bir tutmayan filozoflarn insan ve
topluma ynelik tasarmlar, onlar varolan-dnen-dile geti
ren arasnda bir upuygunluun olmas gerektii temel dn
cesine gtrmtr. mlemini dnm ede ve hatta gereklik
dnyasnda bulm ayan bir sylemin etkisi ne derece gldr?
Amalanan yeni bir insan, yeni bir toplumsa, felsefi sylem
asl bunu dile getirmekle ykmlyse, o halde bu yn ara
sndaki upuygunluun inandrc bir biimde ortaya konmas
gerekir. Zaman ierisinde sylemsel yn, baka tr sylemler
den destek almsa da, bu temel bak byk lde dei
memitir. Zaman zaman byk kukular belirmitir; sarsc,
bir bakma zihin ac, uyanc grler ne srlm ve ar
lkla dile getirilmitir Ama bu inancn sarslmas tam olarak
baarlm deildir.
Dilin, dilsel anlatmn dorudan eylerin deil, eyler hak-
kndaki dncelerin yerine durduunu, yerine getiini, o n
lar temsil ettiini bilinli bir biimde benim sem ek iin birok
yzyln gemesi gerekmitir. Ama dediim gibi, krntlar ha
linde d e olsa bu biimde kimi grler zaman zaman belir
mitir; hatta 'resm grleri' bunlar zedelemi, gsz dr
m tr belli bir sre iinde. (Felsefeye, felsefenin kendisine
eer bir gelime nitelemesi verilecek olursa, bu nitelemenin
benzerlik deil de benzem ezlik kategorisi erevesinde ig-
renleri grlerine uygun deceini de bu arada sylem ek
te yarar vardr. Bu da felsefenin byk lde bir eyi o
ey yapan eyi, o eyin ayrmnda ya da ayrmlarnda, zgl
ayrmlarnda grmesindedir. Felsefe, olup bitene, varolana o
varolann kendine zg koullar iinde bakmaktr.)
Felsefede, zellikle bilginin neliine ilikin olarak yaplan
zmlemelerde, giderek anln ve dilin pay artmr. Bilgi
tasarmnn ve giderek de evren, varlk, anlk, hakikat tasarm
larnn deimesi felsefenin neliine ilikin farkl bak alar
nn da dom asna yol amtr. Ama daha dikkatli gzlerle
gemi zaman dilimlerindeki felsefeye bakanlann, kendi g
rleri dorultusunda zengin kaynaklar bulabildikleri, bulduk
lar sylenebilir. Bu balamda denebilir ki ta balanglardan
beri tm filozoflar dile, sylemin kendisine asl byk arl
vermilerdir; onlarn asl zerinde durduklan dildir denebilir.
Bir eyi o ey yapan eye tz ya da z derken bunu dilin ola
naklar iinde, dile brndrerek ortaya koymuyorlar mi; dil
de somutlatrmyorlar m? Aristoteles'in O rg a n o n n d a , Me-
tafzlk'inde; Thomas Aquinas'n D e e n te e t essentia'snda,
Sum m a T heologica'snda asl zerinde durulan dil deil mi?
Bilginin tanmlarda somutlatrlmas, m addesel ilkenin, tz
oluturan m addenin bilgi ilkesi olamazl yolunda yaplan te-
m ellendirmeler, giderek varl (m addesel yn) bilgi tasar
mndaki tahtndan indirmeye balamtr. Bilgileri nermelere,
nerm e tlndeki yaplara indirgeme; artk anln dnda ol
mad giderek apaklk kazanan mantksal ilkeler, yaplar
dorultusunda varla bakma ve bu ynde varolan deerlen
dirme abalanna girime, filozoflarn yeni gndemini olutur
mutur.
Bir eyi o ey yapan eyin ne olduunu anlamaya ilikin
abalar, ilkin varlksal dzlem deyken giderek dnsel ve ar
tk dilsel plana kaym grnmektedir. 'eye gre' dnm e
ama 'sz de' hesaba katarak dnm e biimidir bu. Dilin,
szn, szcn, terimin, anlamna ilikin dnm e tam ola
rak Ortaada belirginlik kazanmaya balam ve bir eyi o
ey yapan eyin nelii varlktan, varolanlann alanndan; imle-
mini varolan alannda bulmaktan dnm ede,di de bulmaya
dorubir gidi iinde kendini gstermitir. Boethius, Abelar-
dus, William Ockham bu yol alta ilk akla gelen adlardr. Bir
eyi o ey yapan ey artk anlamsal dzlem de aranmaldr.
te felsefe anlamlarla uraan, nelii anlamsal boyutta bulan
bir bilgi daldr. Byle bir anlayta, varlksal dzlem deki ben
zerliklerden ok, aynmlara, 'yle olm ayana yer vermek gere
kir.
Felsefe, eylerden yola kar, baka bir deyile eylere ba
vurur ama kesinlikle orada kalmaz; o eyi o ey yapan eyin
(varlksal deil artk bu) ne olduunu, neliini anlam boyu
tunda ortaya koyar; onlan anlaml klar; olup bitenin can da-
m ann yakalamaya alr; bu yle bir can dam andr ki o ol
m adan o ey de artk (varlksal boyutta) olamaz. Anlam do
rudan doruya eyde, nesnede tem ellenebilecei gibi, tama-
miyle dilsel yapda da temellenebilirinsanlar arasndaki ile
tiim olanan salayan budur. Bu da insann dnyasdr: kl
trdr. asanlarn yaamn tem elden etkileyen anlamsal yap
larn her zaman eyin, nesnenin dz anlamna imlemede bu
lunmas diye bir durum sz konusu deildir. eyler kav-
ramlatrlabilir am a kavramlar m utlaka eyler haline getiril
melidir trnden bir yaklam, b ir aklyrtme burada sz ko
nusu deildir. Anlamn gereklik dnyasnda (iinde yaad
mz, devindiimiz, eylediim iz, sevdiimiz, kzdmz, tik
sindiimiz, kimi eyleri zlediim iz dnya) dorudan hi
bir imlemi olmayabilir. te bu nedenle felsefenin sylemi
biimsel olarak bir oklua sahiptir; ok eitli biimlerde
sylem e olana vardr felsefede. (Bu balamda felsefe eer
bilimlerle ortak olan bir sylem retmek gibi bir duruma
girerse, bu da ancak okanlamlla asl yerini veren kl
tr bilimleriyle dilbilim -budunbilim -insanbilim vb. gibi
olabilir. asan gereine en uygun olan bu gibi grn
yor.)
Anlamsal dzeyde bir eyi o ey yapan eyi aratrr felse
fe. Dolaysyla anlamn ne olduuna ilikin soru felsefe sorusu
olup kar. Nermi Uygur'un F elsefen in ars'nda dedii gi
bi, felsefe sorulan "anlam nedir?" sorusuna edeerdedir:
anlam nedirP'deki anlam kavramlarn anlamdr. Anlamn orta
m dildir, dildeki szlerdir, sz dzenleridir. Dil ise, daha u
hergnk konumalarmzdan aka belli olduu gibi, dnya
y akn bir gereklik deildir. Yalnz, bundan, felsefe sorula-
nnn dpedz dili aratrd sonucunu karmamalyz. Felse
fe soru su n e evren olarak evren i n e de d il olarak dili so
rar. Ksaca sylemek gerekirse, felsefe sorusu, dnyaya-y-
n elm l-olan d ilin anlam nda d erin lem eyi balaur denebi
lir." (F elsefen in a rs, 3- bs. 1984, s. 29)
Felsefe hereyi kendine soru konusu yapar, yapabilir; ba
ka deyile her ey felsefenin sorusu olabilir yeter ki belli ko
ullar yerine getirilmi olsun. Bir eyi o ey yapan ey anlam
dr; nelie ilikin soru, anlamna ilikin sorudan baka bir ey
deildir. Felsefe b u nun iin 'nedir?1 diye sorar. 'nsan nedir?'
sousu da artk bu balamda 'insani varln anlam nedir?' so
rusuna ve insan asl insan klann ne (neler) olduunu (ol
duklarn) aratrmaya gtrr filozofu. Bu yaklam onun
nne sonsuz olanaklar aar. Bylesi bir olanak zenginlii de
dile getirilenlerin bir blm ne dierleri yannda byk bir
ncelik ve ayrcalk salamaktan uzaktr. Artk tm felsefi sy
lemler eit arlkta genel felsefi sylem iinde yerlerini alrlar;
yeter ki bu sylemin kimi belli koullarn yerine getirmi ol
sunlar; 'nede', 'neye' bakacaklarn bilsinler ve kendileri ol
m aktan kmasnlar.
Artk insana yaklamda varoluu bak alan da varolma
hakkn kazanr, belli baz kavram lardan yola kan aklama
lar da rnein kltr antropologlarnn yaklamlar da varol
ma hakkn kazanr. nk insan, hibir tek grn smrlan-
nn iine hapsedilemeyecek denli ok ynldr. Bu balamda
felsefe bu denli geni bir oylumla, bakla konusuna yaklan
ca; bu tr ok ynllkler kendilerine yer edinm i olabilirler
artk. yleyse felsefe, 'bir eyi ite o ey yapan eye1 ynelir,
onun 'yle oluunun' koullannn bilgisini aratnr. ounluk
la dilde varln bulan yaplara ypelir, o eyi o ey yapan
eyi anlamaya alr.

yleyse felsefe nasl kendisi olur? Sorunlarn nasl ortaya


koysun ki bu da o n u n varln srdrebilm esinin koullar
olabilsin? Onu o klan nedir? Dier bilgisel etkinliklerden ayn-
m, fark nedir? Jacques Leclercq La P h ilo so p h ie Morale de
Saint T hom as devant la p en s e co n tem p o ra in e adl yap
tnda klasik felsefe ve m odern felsefe aynmn yaparak, klasik
felsefede sorunlarn kendinde, kendi bana ortaya konduu
nu; aranan zm n de bu biim de olduunu sylyor. Ona
gre, klasik felsefede, bilen bir anla, anln kendisine hi
bavurulm akszn iler grlr. Leclercq'e gre bu davran
gnm zde bilimlerin benim sedii davrantr. rnein fizik
ve kimyada hem sorular hem de bu sorulann zmleri anl
n kendisinden bamsz olarak ele alnr. Oysa Leclercq'e
gre m odern felsefede, felsefenin sorulan, sorunlan kendin
de, kendi bana olan sorular ve sorunlar deildir-, bunlar in
san iindir ya da insan sorunlardr dorudan doruya. Ancak
burada dneni bir tehlike de beklem ektedir; dnya ya da
genel deyile varolan bilincin dndadr; insan tek tek eyle
rin, nesnelerin; kendi anlnn rn olmayan, kendi bana
varolan eylerin dnyasnda yaar; ancak sorularn bilinli
olabildii, tasarlayabildii oranda sorar. Dnya ile olan ban
iasan (bilin, anlk) sorularyla kurar; yleyse bu soalar ken
di bana deildir, kendinde soalar deildir. Ama gerek bilin
(ki bilin h ep bireyin bilincidir), gerek nesneler kendi bana
vardr; stelik bilin, hep bir eyin bilinci olma olana olarak
vardr. Bilin soalanyla dnyaya ynelmitir; ite bu sonlann
da yle bir tr vardr ki bunlar da anlama ynelik sorulardr.
P h n o m n o lo g ie d e la p ercep tio n adl yaptnda feno-
m enolojiye (felsefeye) ilikin tasannm dile getirirken unlar
diyen M. Merleau-Ponty'ye kulak verelim: "Fenomenoloji, z
lerin incelenmesidir ve ona gre btn sorunlar zlerin belir
lenmesiyle ilgilidir; rnein, algnn z, bilincin z. Ama fe
nom enoloji; zleri varolua yerletiren bir felsefedir; stelik
insann ve dnyann 'olgusal olularndan' hareket etm eden
onlann anlalabilir olduunu dnm ez. Bu, onlar anlamak
iin, doal tavnn kabullerini askda brakan bir felsefedir; fa
kat bu, kendisi iin dnyann her zaman refleksiyondan da
nce bakasna aktarlamaz bir varlk olarak 'daha nce orada'
olduu bir felsefedir de; onun btn abas dnyaya felsefi
bir stat verm ek zere onunla naif bir temasa girmektir. Bu
'kesin bir bilim' olan felsefenin bir tutkusudur; fakat bu ayn
zam anda 'yaanan' dnyann, zamann m eknn bir zetidir.
Bu; bilgin kiinin, tarihinin ya da toplumbilimcinin deneyim i
m izden karsad aklamalar ve onlarn ruhbilimsel oluu
munu hi hesaba katmadan, deneyimimizin olduu gibi do
rudan bir betimidir." (Gallimard, 1945, s. 1)
Burada da belirtildii gibi ve bir lde katlmak da sz
konusu olduu gibi, varolan bizim her trl dnm e bii
mimizden nce vardr ve bir lde de bizim dnm eleri
miz, bilinli duRimlarmz bu varolana baldr ama dedi
im gibi 'bir lde' Bu iki alan arasnda adaequatus trn
den bir iliki sz konusu deildir. Bir lde fenomenolojik-
yaklam ve ardndan kavramsal-anlamsal ve zellikle dilsel
olana arlk verecek biim de davranm a (varolan karsnda
byle bir tavr taknma) felsefeye en yakan gibi geliyor ba
na.
Sorunlar insan iin var ve bu sorunlar onun bilgisinin ko
ullarndan ya da bilgisel bakm dan iinde bulunduu dzey
den kaynaklanyor ve bu sorunlar onun (insann) bilme g
cyle sk skya ilikilidir. nsan anln bir tabula rasa ola
rak grm eyenlerin uslamlamalar byk lde yol acdr
dnenler iin. (Bilme olaynn ileyii artk byk lde
ruhbilimi ve beyin fizyolojisini ilgilendiriyorsa da felsefi dz
lemdeki n belirleyiciler, aratrclarn yol gstericisi duru
mundadr. Bu ayn zamanda felsefe-bilim ilikisinde, herbi-
rinin arln yerli yerine koymay gerektiriyor, birini tekine
geri gtrmeyi deil.)
Ne cogito'nun tutsa olalm (C. Lvi-Strauss'un Sartre'a
ynelttii eletiride dile getirdii gibi) ne de tam Strauss gibi
dnelim. Strauss yle diyor Tristes T ropiques'te: "Fel
sefenin grevi varl kendi kendim e gre deil, kendi ken
dine gre anlamaktr" ("Claude Lvi-Strauss v e Yaban D
nce" T. Ycel 1984, s. 12). Strauss'a unu eklem ek ya da
onu yle deitirmek olanakl gibi grnyor bana: "Varl
kendi kendine gre anlamaya alarak kendi kendim e gre
anlann"; ama bu anlama tam bir anlamaya hibir zaman d-
nemeyecektir; dnen biri olarak ben bunun bilincinde
yim.
Nesneler dnyas btnyle, bizim her trl tasarmmz
dan nce vardr. Anlk, bilin bu tek tek eylere, durum lara,
olaylara ynelmektedir. Ancak anln yapsna gre dnya
dan edinilecek olan tasarmlar birbirinden ok farkl olacaktr.
Nesneler, olaylar, durum lar hepimizin gz nnde; olup bi
tenler hepimizin gz nnde olup bitiyor ama hepimizin ta
sannu (belki de bilgisi) hi de ortak deil; anlk nesnelerimiz,
yorumlamalarmz pek de ayn deil. nk anlmzla, farkl
farkl bak alaryla yneliyonz olup bitene. Felsefe de va-
.rolana, varolann koullarn gznnde bulundurarak, o ko
ullan anlamaya, anlamlandrmaya alarak bakar; onlan (an
lk) insan asndan yorumlar, anlar, anlamaya alr. Varolan
her ynyle bize veren aralardan yoksunun. Felsefede, felse
fi bakta, herhangi bir eye felsefe ile bakmakta anln ola
naklar daha da genileyebilir; nk felsefe salt nedensel
aklamalarla yetinmez. Felsefede; yntem , anlam a abalar
okluu, eitlilii sz konusudur. Felsefe de varolan kavra
ma yollarndan biri sadece; ama felsefe salt bu ya da u yn
temle i grmelidir trnden yaklamlara kapal olduundan
(asl felsefe), bu durum onun nnde sonsuz olanaklar aabi
lir, ayor da. ok ynl, karmak varolana ve onun dile gel
dii ortamlara ancak ok ynl felsefeyle baklabilir, baklma
ldr da. Varolann zengin anlam ykn, bu zenginlii kuat
c bir biim de felsefe kavrayabilir. (Bu kavrama dorudan
doruya kavrama etkinliini bilimler de stlenebilir, hatta,
'haddini bilmez1 bir biimde stlenm ektedir.) nsann bakla-
nnn nne serilmi olan dnya hi de yaln deildir; ite bu
yaln olmay tanyabilme, sapt^yabilm e olanan da insana
aan felsefedir.
FelseTe ile yaam kucaklamaya almak gerekir ve bu ku
caklayta salt nedensel zm lem elerin, aklamalarn yeri
vardr denilemez; bu hereyi doa bilimleriyle aklamak, her
trl sylemi bilimsel syleme geri gtrmek olur. Oysa in
san dnyas (dnya varolan insanla anlam kazandna g
re) tek tek bilimlere samayacak kadar ok ynldr, kar
maktr. le bu noktada da felsefe bizim nm ze yeni ye
ni yollar aar; tpk bilimin de, sanan da at gibi. (Ama
ayn yollar deildir bunlar hibir zaman). Felsefenin doa
bilimlerini yknmeye, onlar gibi olmaya almaya gereksi
nimi yoktur. Felsefe her trl malzemeyi, hatta salt gster-
gelei, imleri kullanarak da varolan insan iin anlaml klabi
lir.
Bir zamanlar filozoflar "gerek din gerek felsefe, gerek
felsefe gerek din" diyorlard. Sanki amzda da yle deni
yor gibi geliyor bana. "Gerek bilim gerek felsefe, gerek fel
sefe gerek bilim." te btn bu indirgeme abalarndan ne
adna olursa olsun kanmak gerekir.

Sonsuz sylem biimi vardr felsefenin. Filozof uslamlama-


lann dz yaz biim inde ortaya koyabilecei gibi, karlkl
konum a (diyalog) biiminde, ksa ksa zdeyi trnde de
sergileyebilir. Kimi iirsel anlatmlar felsefenin ta kendisi ola
bilir. Roman, oyun kimi zaman ama, zellikle denem e oun
felsefenin asl sylemi olup kar.
Diyalog belki felsefi sylemin en yaygn olandr ve ok
rahatm gibi grnm esine karn, genellikle bu dile getiri
lerde mantksal-zmleyici nitelikli bir felsefe tutum unun
varolduu kolaylkla grlebilir. Platon diyaloglarnda oldu
u gibi, Anselmus'un D e Verltatc'sinde, Abelardus'un F ilo
zof, Y ahudi ve H ristlyan Arasnda D iyalogda olduu gi
bi.
Felsefe gnm zde kendini bilime, bilimsel syleme kar
korum ak gereini duyuyor. Tpk Ortaalarda dinsel syle
me; Antikada da yaznsal syleme kar korum ak gereini
duyduu gibi. H. I. Marrou'nun dedii gibi, retorikle, iirsel
sylemle arasnda hep bir sava srp gitmitir felsefenin. Ki
mi zaman felsefe, kimi zaman edebiyat galip kmtr bu sa
vatan. Filozoflar tasarmlann, dncelerini yaznsal dile de
dkmlerdir. Augustinus bunun bir rnei deil midir?. Bu
balamda filozofun bir zgrl, syleme zgrl vardr
denilebilir.
zellikle denem eler felsefeden baka bir ey deildir bu
adan bakldnda. oun "zerine" ilgeciyle balayan dene
m eler felsefenin ta kendisi gibi geliyor bana. Nerede "zeri
ne" deyii varsa, orada o eyin neliine ilikin bir aklama
vardr. Tm denem eler b balamda felsefi sylemin kendisi
dir. Denem enin sylemi felsefi sylemdir. Deneme yazan; ele
ald eyi, durum u, konuyu ne olduu, nelii, onu o yapan
ey asndan irdeler. O eyin nelii zerine dndklerini
(elden geldiince) her ynyle vermeye alr, onu o yapan
eyi, eyleri ortaya koymaya alr.
"(...) denem ecilerin yeri felsefedir" (N. Uygur, G nele s.
10, 1969) diyenlerdenim ben "(...) filozoftur yleyse denem e
ciler" (a.g.y. s. 10) diyorum ben de.
Denem ecinin sylemi ile felsefecinin sylemi birok nok
tada rtiir; hatta ayn nitelikte ortaya koyar kendini. Konu
yu daha kapsaml bir biimde anlam aya alanlara Gne-
le'n in "denemeci"nin (s. 9-25) neliini aratran D enem eci
denem esini (felsefi sylemini) salk veririm.
Birok filozofun neliini aratrd eyi anlatmaya sra gel
diinde " zerine" baln verdiini grrz yazsna; ite
bu da denem eden baka bir ey deildir. nk gerek "filo
zof, aklla gidilebilen yere aklla gitmeli, aklla gidilemeyen
yere de aklla gitmeye kalkmamaldr." (N. Uygur, Yaama
F elsefesi s. 7, 1981). te bu cesareti ona 'denemeci' yn ve
rir.
Felsefeyi ve sylemini baka bilgi dallarna ve sylemleri
ne gtrm e (indirgeme) isteklerine artk son vermelidir 'ger
ekten' felsefe ile uraanlar; o zaman ne denli zgr olduk
larm da grecek ve hereye felsefe ile bakm ann ayncaln
ve yaam nasl da zenginletirdiini (ya da yaamn zenginli
ini) grebileceklerdir.
Yaman rs'n "Felsefede Bilimsel Sylem"* balkl yazs
her ne kadar daha nce F elsefe T artm alan'nn 6. Kitap'n-
da yaymlanm yazlarla** ilgili gibi grnyorsa da-, yazar as
lnda burada felsefe zerine felsefe yapm ann nem ini dile
getiriyor. Yaz boyunca, ad geen dier yazlar srama tahta
s yaplarak, felsefenin neliine ilikin dnceler sergileniyor
ve bu arada da yazar, belirgin bir biimde, daha nce kaleme
ald "Felsefede Ne, N eden, Nasd?"*** adn tayan yazsna
antrmalarda bulunuyor. Henz yaymlanmam olan bu bil
diri metni, Yaman rs'le bu balamda srdrlecek olan tar
tmada byk nem tayor. nk yaz boyunca sk sk
alntlar yaplacak olan bu metin, Yaman rs'n bu konudaki
dncelerinin yer ald asl kayna oluturuyor. (Bundan
byle ad geen yaz iin ksaca F. N. denilecektir.)
Ad geen yaznn ana sorulan ve bu sorulara yol aan
anasavlar nelerdir? Hi kukusuz burada, bu geni ierikli
metnin, sadece tartma asndan nemli olan kesitleri deer
lendirilecektir; dolaysyla am a yaznn tmn serim lem ek
deildir.

Yaman rs, "F elsefed e B ilim sel S ylem ", Felsefe Tartmalan 8. K ita p , s. 77-94.
** Cemal Yldrm, B ilim Ue d e o lo ji, s. 43-50, Betl otuksoken "'F elsefi S y le m N e
d ir? ' zerine", Bkz s. 23-34.
Y aman rs, "F e lsefed e Ne, N e d e n , N asl?" Trkiye I. Felsefe-Manuk-BUim Tarihi
Sempozyumu, Ankara, 19-21 Kasm 1986. (Sem pozyum Bildirisi, A nkara 1991. s. 324-
340).
Yaman rs'e gre filozoflar, felsefe zerine felsefe yapm a
nn pek de gerekli olmadn ileri srerken hi de hakl de-
il-ler: "(...) filozoflar, genel olarak bilim, tek tek bilimler, tp
gibi uygulamal bir alan, sanat dallan vb. nde gelen insan et
kinlikleri zerinde konumak, onlan kendi alanndan irdele
mek, tem ellendirm ek konusunda byk abalar gsterirken
kendi alanlannda buna sanki pek gerek duymamaktadrlar."
(F. N.) Gerekten de Yaman rsn vurgulad gibi bu gerek
duymaym pek de hakl gerekeleri olam az gibi grnyor.
Ancak durum , gerekten de byle mi? Baka bir deyile, filo
zoflar felsefenin nelii zerine dnm yorlar m? Yoksa o n
larn yapp ettii dolayl ya da dolaysz felsefeye ilikin
tasarm lann dile getirmek deil mi? Her filozofun felsefesi,
felsefenin neliine ilikin bir yant deil mi temelde? Her filo
zof, oluturduu sylemle, "ben ite felsefeden bunu anlyo-
nm" dem ek istemiyor mu? Ksaca u denem ez mi: filozof ak
seik olarak felsefe zerine felsefe yapmay, onu temellendir-
meyi am alamasa bile felsefeden neyi anladn, felsefeye
ilikin bilincini, bilinli tutumunu ibanda bir etkinlik olarak
gstermektedir. Platon'dan Carnap'a dein hangi filozof 'felse
fe nedir?' sonsuna gizli ya da ak yant vermiyor ki? Hangi
felsefi tutum sz konusu olursa olsun, ister bilime dayal sy
lemler, ister bilim d tutumlara dayal sylem ler benim sen
sin, tm filozoflar 'felsefe nedir?'e yant vermektedirler yapp
ettikleriyle.
Nitekim Yaman rs de kendini yakn hissettii B. Russell',
H. Reichenbach' ve ayrca J. Wisdom' bu abaya ilikin birer
rnek olarak gsteriyor. yleyse felsefenin neliine ilikin bi
lin, felsefi etkinlikte ilk adm dr ve belirleyicidir. Kendini, sa
dece baka grleri aktarmakla ykml grenler ne yazk
ki bu nem in farkna varamamaktadrlar; bylelerinin zgn
felsefe yapma umudunu tamaya da haklar yoktur doal ola
rak.
Benimsedii felsefi tavr gerei zellikle Reiclenbacl'n
etkisinden dolay felsefeyi zellikle bilimle karlatrp, bi
limsel almalar gden yntembilimin sonlannn burada da
yol gsterici olabileceini ileri sren Yaman rs, bu balam
da u grleri ortaya koyuyor: "(...) yntembilimin temel
sorusu olan 'ne?1, 'neden?1 'nasl?' sorularna felsefenin kendisi
iin de yant aramaya almak birok filozof iin gereksiz bir
aba olabilir. (Biraz nce bunun hi d e gereksiz bir aba ol
mad bir lde gsterilmeye alld. -B .) Ancak filozof
larn da kendilerine etkinlikleriyle ilgili olarak 'ben ne yapyo
rum?', 'bunu neden yapyorum?1, 'nasl yapyorum?' sorusunu
sorm alan kanlmaz olsa gerektir?" (F. N j (Bu arada unu da
eklem ek gerekli gibi grnyor: sorularn tam da bu biimde
sorulmas felsefe iin bir zorunluluk deildir; ok eitli soru
biimleri ortaya konabilir bu erevede; yeter ki felsefeye ili
kin bilin sergilenme olanan bulsun. -B. .)
Yaz boyunca Yaman rs, bu ana soruyu irdelemekte
ve burada lt de, karlatrma dzlem inde h ep bilim ol
maktadr. Gerekten de felsefeyle bilimi karlatrma genel
likle seilen bir yoldur bu tr abalarda; hatta kimi zaman bi
limle karlatrma kanlmaz olmaktadr. Yaman rs bu kar
latrmada u noktalar lt almaktadr: Felsefeyle bilimin
amac ortaktr. Ama hangi balamda? "Felsefede, ne, neden,
nasl?" dile getiriinde yer alan 'neden' yani ana sorunsaln
ikinci aamas son biimiyle yle dile getirilebilir. Felsefe et
kinlii varln neye borludur? Yazar ilkin bu sorunun yant-
n verm eye ahyor; yazarn tercihine gre felsefenin neye
ilikin olduunu belirlem eden, konusunun ne olduunu orta
ya koym adan nce, felsefe etkinlii varln neye borludur;
ksaca 'neden felsefe?' sorusunun yant verilmelidir.
Yazarn da saptad gibi kimi belirlenimler, u dorultu
dadr: Filozoflar dnyay anlamaya, aklamaya ve deitirm e
ye almlardr; dolaysyla felsefe de dnyay anlam a ve
aklama abasdr. Ama tam da bu noktada dikkatli olmak
gerekiyor: "Bu ama, bilim etkinliinin temel amacyla rt-
mektedir." (F N.) Felsefe bilim mi? Felsefenin ddnya
nesneler dnyas ile ba dorudan m deil mi? Bilimin
dnya ile ba tartmasz dorudan gibi grnyor ite asl
aratrlmas gereken noktalardan biri de bu . Ama felsefenin
dnya ile olan ba Yaman rs'e gre dorudan deil, dolay
syla da burada yelenen udur: tam da bilim olm ayan ama
yntem bakm ndan yine de elden geldiince bilim gibi olan,
bilime dayal bir felsefe, bilimsel felsefe; sylemi bilimsel olan
felsefe; nk btn bu dnceleri tayan temel sav udur
bilgi anlay bakm ndan : bilgi, bilimsel bilgidir; bu bilgi
gvenilir, dorulanabilir, pekitirilebilir bir bilgidir. Byle bir
tutumda, felsefeyi besleyen kaynak olarak sadece ve sadece
bilim alnyor; byle bir deerlendirite kukusuz mantk
pozitivizmin pay byk. Felsefenin i grecei alan bilimsel
syleme ynelik olacaktr giderek ve felsefe, tek, biricik sy
lem olan ve bu sylemde aa kan bilimin zmlenii ola
caktr. Baka bir deyile am alanan u olacaktr: Felsefeyi
m antksal z m lem e ile e tutmak.
Byle bir yaklamda en belirleyici olan da, felsefenin d-
dnya ile kurduu ban dolayl olduu sav: "Felsefede (...)
gnmzde, dnya ile dorudan iliki kurmak, daha doru
su onunla ilgili bilgi retmek, onu dorudan ya da kuram
lar yoluyla aklamak abas artk sz konusu olmamaktadr.
"(F. N.) Hi kukusuz byle bir savdan yola knca, bu sav
temellendirmek zere unlar da ileri srm ek olanakl hatta
kanlmaz gibi grnmektedir: "i) O zaman onun (felsefenin)
ynteminde nesnel ya da empirik elerden sz edemeyiz, ii)
Ancak buradaki zihinsel elerin bilimin yntem ininkilerin-
den olutuunu ya da onlar bilimsel yntemin empirik ele
rinin ayklanmasndan sonra geriye kalanlarn oluturduunu
ilen srmek de ok yanl olacaktr, iii) Ancak felsefenin yn-
leminin zellikle, bilimin yntemiyle karlatrldnda empi-
rik elerinin bulunm adn belirtm ek, kukusuz filozofun
duyu verilerine bavurmad ya da onlar kullanmad gibi
anlamsz bir sonuca yol amaldr." (F. N.) Burada da grl
d gibi, Yaman rs, saduyuyu elden brakmadn sezdi
riyor kukularn dile getirerek; ama mantk pozitivizmin
anasavn da feda etm ekten yana grnmyor; ite onu iin
den klmaz skntlara sokan bu anasav .
Yaplan alntda aklanmas gereken birok nokta vardr;
ayrca burada ddnyada varolan ile dnm e ve dil arasn
daki ilikilere ilikin rtk olarak u savlar ileri srlmektedir:
1- Sadece bilim ddnya zerine konuur. Bilim doru
dan dnyay aklar.
2- Felsefe ddnyay aklamaz. Yazara gre dolaysyla
kimi bilgisel etkinliklerde dnya ile olan ba dorudan kuru
lur, kimi etkinlikler iin ise byle bir durum sz konusu d e
ildir. Hatta u da ileri srlebilir: empirik olarak en youn
ilikiyi kuran bilimdir, yleyse asl bilgi de bilimsel bilgidir sa
vn yazar benimsiyor.
Yazara gre; bilimde, ddnyada varolan ile dnm e ve
dil arasndaki iliki by k l d e dorudandr geri ya
zar, bilimde de bu ban kimi zaman kuramlar araclyla ku
rulduuna iaret ediyor; nk saduyuyu elden brakm
yor; felsefe diye ortaya kan yaplarda ise empirik elerin
pay belki de en azdr ona gre felsefede de empirik olann
belli bir lde pay olmas gerektiini belirtm ek zorunda;
nk saduyu onu buna zorluyor. (Hem en unu sylemek
gerekiyor samnm: iyi bir filozof ok iyi bir gzlemcidir; gzle
diklerini, gzlenenleri kuram yla besleyen bir gzlemcidir;
gerek bilim adam da, gerek sanat da byledir. -B. .-).
Oysa ister bilim, ister felsefe, ister sanat sz konusu olsun,
ddnyada olanlarla kurulan ba dnm e araclyla, kav
ramlarla olm aktadr ve her trl bilgisel etkinlikte de bilgi
deyince salt bilimsel bilgiyi anlamyorum bu ba dolayldr.
Ama ounlukla, bilimin kuramsal ileyii ile pratik yn bir
birine kartrld iin ve bilimin sonular yaama ok daha
ksa vadede geirildii iin, kurduu ban som utluu daha
da belirginlemekte; bu ba sanki dorudanm gibi grn
mektedir.
Dnen, bilinli olarak dnen ya da dnm enin i
leyii zerine d n en insan varolana h ep bir kuram
kavramlar btn araclyla baktn fark eder; doru
dan bak hibir ekilde sz konusu deildir. Kant' anmsat
maya gerek var m: "Kavramsz alg krdr, a lgsz kav
ram da botur."
Ayrca (i) ile (iii) de dile gelenler elimiyor mu? Empirik
elerin nerede, ne kadar bulunduunu deerlendirm e bak
m ndan l nerede? Felsefenin neliini belirlem ekte bilimle
bu ynden yaplabilecek bir karlatrma tutarsz gibi grn
yor. Ayrca yine (i) de dile gelen 'n esn el eler'den neyi an
ladn yazar daha ak seik olarak ortaya koymal.
"Felsefede ne, neden, nasl?" balkl yaz balam nda ve
F elsefe Tartmalar'nn 8. Kilap'nda yer alan yaz ereve
sinde felsefenin bilimsel sylem e dayal olduu vurgulanyor
ve felsefenin salt mantksal zm lem e olduu gsteriliyor.
yleyse 'felsefede neden' sorusu yerine bu anlay ereve
sinde, felsefeye d e belli bir ilev, bir mantksal zmleme
ilevi yklendiine gre, felsefe mantksal bir zmleme ola
rak grldne gre, yazann deyiiyle bir stetkinlik oldu
una gre "ama neden mantksal zmleme" diye sormak
gerekm ektedir. Neden XX. yzyln banda felsefeden salt
mantksal zmlemeyi anlad kimi filozoflar? N eden Ortaa
n sonlarndan itibaren ve belirgin bir biimde d e Bacon'dan,
Descartes'tan bu yana kesin bir bilim gibi felsefeyi grmeye
abaladlar filozoflar? Neden Husserl kesin bir bilim olarak
felsefeyi yeniden yaplandrmaya alt? Neden Cam ap btn
bilimin evrensel dili olarak fizik dilini gsterm eye alt ve
felsefeyi de bu dilin kuruluunu saptam aya zgledi; neden
felsefeyi salt mantn sorunlanna indirgedi; neden felsefenin
geleneksel, klasik, metafizik, epistemolojik ve etik sorunlar
nn hepsini reddetti? Felsefeye yklenen yeni ilevlerin bu
ykleni nedenini anlam ak gerekir ileri srlenleri eletir
meden benim sem e ya da yok sayma yerine .
Acaba Viyana evresi filozoflar, nesnellii salamay m
amalyorlard? Ortak bir dil araclyla okanlamlln sa-
kmcalann bertaraf ederek daha iyi anlamay m amalyor
lard? Bunun sonucu olarak da her trl temelsiz kurgulardan-
ve kurgulam alardan uzak, iinde ok daha iyi yaanabilecek
bir dnya kurmay m amalyorlard? Btn bunlar aa
karmaya abalam a sadece flozoflann psikolojik konum lan-
n,durumlann anlama diye hafifsenir mi yoksa? Aynca un
lar da denebilir mi? Mantksal zmleme de bir ama deil
bir aratr: dnenleri temelsiz kurgulam alardan kurtararak,
dnyay deitirecek olan bir aratr. Bylece m anuksal
zmleme sayesinde, dnyay anlamann, yorumlamann, ak
lamann ve giderek de deitirmenin koullan ortaya konmu
olacaktr, felsefe bilimden ayr olarak, btn bu ileyi sreci
nin koullann ieren bir etkinlik olacaktr.
Daha dorudan bir bak ise felsefe iin unlan syleyebi
lir: Felsefe em pirik olan kavramann yntem ini, ddnyada
varolan ile dnm e ve dil arasndaki ilikileri aratran ve bu
balamda bu alanlarn hepsinin neliini belirgin klmaya al
an bir etkinliktir. Byle bir yaklam, felsefenin ne denli
yol gsterici kavramlarla, kuramlarla bezeli som u t, g z
lem e dayal bir aba olduunu da daha batan ilke olarak
benimsemektedir.
Ayrca salt kurgu olduu ileri srlen dorulanabilirlii
m m kn olmad iin reddedilen felsefi tutum lar iin de
biraz daha insafl olmak gerei bir kez daha ortaya kmakta
dr. Salt bilime dayanm yor diye ya da daha ileri gidilerek,
mantksal zmlemenin ltlerinin dnda kalyor diye, va
rolana ilikin kimi som ut ierikleri, olan tam da zyle, zgl
aynmyla vermeye alan felsefi abalar grmezlikten gelme
mek gerekir.

Yaman rs'e gre felsefenin konusu ne? Baka bir deyile


felsefede sz konusu olan ne? "En geni anlamda olgular dn
yasn dorudan iliki kurma yoluyla aklamaktaki baansn
kantlam olan bilimin yannda felsefeye yapaca i olarak
ne kalmaktadr? Kavramlarn en bata da bilimsel kavramlarn
ya da bilimin kavramlarnn zmlemesini yapm ak ki buna
kavramsal zm lem e, daha ak bir anlatmla kavram
zmlemesi adn veriyoruz. Bunn yannda gzlem sel deil
salt zihinse! etkinlikler olan mantn ve matematiin temel-
lendirilmesini yapm ak da felsefenin iiyse, bu alanlann felse
fesinde de etkinliin byle bir zmleme olduu neredeyse
kendiliinden ortaya kacaktr." (E. N.)
Yaman rs, felsefenin neye ilikin ve giderek ne olduu
nu yle belirtiyor: "(...) felsefe, diyebiliriz ki belki her du
rumda bir stetkinlik (meta-activite) olmaktadr ki bu da ok
ak olarak tem elde olgucu ("pozitiviste") bir felsefe grn
nn dile getirilmesi demektir." ("Felsefede B ilim sel Sy
lem", Felsefe Tartmalar 8. Kitap, s. 88)
Felsefe Yaman rs'e gre mantksal-anlambilgisel bir
zmlemedir, bir stetkinliktir ve byle bir etkinliin benim se
dii yntem bilimin yntem inin b 'r paras gibi grlm em eli
dir, kendi bana bir btn olarak grlmelidir, (a.g.y. s. 89).
yleyse "felsefede bilimsel yntem in neliini" anlam ak iyice
gleiyor gibi grnmektedir; ileri srlenler de byk l
de bulanklamaktadr.
Felsefe bu yazlarda ilei srld gibi bir stetkinlik, bir
stdil ise 'ne'ye ilikin bir stdildir? Bu 'ne'nin kapsam ne?
"Felsefede kapsam sorunu, onun yine bilim etkinlii ile kar
latrlmas gereini ortaya karyor (...) Her durum da, biz bu
terimle bir etkinliin alan ya da snrlar iinde ok boyutlu
bir kaplamay, uzanmay, iine almay anlatmaya alyoruz."
(F. N.) te bu kapsam Yaman rs'e gre unlar oluturuyor:
eyler, somut varlklar, som ut varlklarn nitelikleri ve bu nite
likler arasndaki ilikiler, geirilen sreler.
Yaman rs'n u kaygsn tamamak ya da u soruyu
sormamak olanaksz: "Temel bilimler alannda ve toplu olarak
bilimsel alanlar, evrenin ieriini tketebiliyorlarsa, felsefe
iin geriye ne kalmaktadr?" (F. N.) Yaman rs daha nce bu
soruya yant verdi: Felsefe bilimin kavramlarn inceleyen bir
stetkinlik. Gerekten de felsefe bu mu?
Felsefe varolanlar hangi dzlem de olursa olsun ddn-
yada, dnm e alannda, dilde ele alan, bunlar arasndaki
ilikileri inceleyen bir etkinliktir; felsefe hereyi konu edinebi
lir bundan tr de. Kukusuz, bilim de felsefe de konusuna
kavramlar, kuram lar araclyla, dnen varlk araclyla
bakar; bu bakm dan felsefe ile bilim arasnda hibir fark sz
konusu deil. Fark nerede; felsefenin zgl ayam ne yley
se? Hibir bilim benim varolanla ilikim ne diye sormaz Bilim
varolanla ilikisini ibanda gsterir. Felsefe ise tam da bu
ilikiyi irdeler ve giderek varolanlar (ddnyada, dnmede,
dilde) arasndaki ilikiyi, ilikileri irdeler. Byle bir ilev sade
ce felsefeye zgdr, ne bilim ne de sanat bunu gerekleti
rir.
Daha nce de dile getirildii gibi felsefe bunu yaparken
oun yalnz deildir; ok eitli kaynaklardan beslenir felsefe
bu aamada.
Filozoflar, kayglarn dile getirmede, sonra da bu kayglar
giderm eye abalam ada beslendikleri kaynaklan rtk ya da
ak ortaya koyarlar. rnein Russell'a gre, insanlar felsefi
sorunlar aratrmaya ynelten kayglar ya etik-dinsel ya da bi
limsel kkenlidir. Gerekten filozoflann sorularn boandran
ve gden kaynaklardan biri bilimdir, tek tek bilimlerdir. An
cak genellikle, doa bilimlerinin baars nem senir de insan
bilimlerinin de klasiklemi bir ayrmayla kltr bilimleri
nin felsefeye katksnn olabilecei oun gzard edilir;
kald ki dikkatli bir bak tm bilimlerin birer kltr bilimi ol
duunu da grecektir (Nermi Uygurun D il Y n n d en Fizik
F elsefesi bu son noktay aklama bakm ndan byk nem
tamaktadr).
ou aratrmac felsefe ile bilim ilikilerinde doa bilimle
rinin yardmc gcn ylesine nem ser ki, felsefe eitimi ve
retiminde, felsefe derslerine yardmc olm ak zere fizik, bi
yoloji dersleri nerilir; ama tarih,dilbilim gibi dersler, disiplin
ler hem en hi nerilemez. (Ancak retm en olma kaygsn
dan tr psikoloji ve sosyoloji zonnlu olarak renciye
retilir). Oysa kltr bilimleri, hatta her tryle sanat felsefe
iin vazgeilmez kaynaklardr denebilir.
Ayrca unu da hatrda tutmak gerekiyor: gerek felsefe,
gerek dier etkinlikler, bunlann hepsi insan iin deil mi?
stelik insann bilgisel etkinlikleri arttka, ok eitli d z
lemdeki varolanlara ilikin bilgisi geniledike felsefenin b o
yutlar da geniliyor yeter ki olup bitene felsefeyle baklabil-
sin.
Felsefenin neliine farkl grngelerden bakyorsak da Ya
man rs'n u ifadesine katlmamak elde deil: "Sanat dallan-
nn, bilimlerin, tekniin vb. her trl nemli insan etkinliinin
rnlerinin, insan-doal evre etkileiminin, toplumsal-siyasal
yaamn, insan toplumlar arasndaki ilikilerin boyutlar, ie
rikleri, eitleri zamanmzda ylesine bym tr ki,- btn
bunlann iinde felsefe asndan ele alnabilecek konulann
bu etkinlii de ok byk lde etkilediini, onu eski a
lardaki durumuyla karlatrlamayacak biimde varsllatrd
n ileri srmek sanrm li de abartm a olmayacaktr." (a.g.y
s. 91)

Yaman rs'n sylem ile ilgili eletirilerine gelince, F else


fi S ylem Nedir? deyiinde yer alan "Sylem" szc, ol
duka geni bir kavramsal ierie sahip: burada sz konusu
olan, felsefenin kendisi, hereyiyle felsefe; konusuyla, benim
sedii yntem ya da yntemlerle; bak asyla ve som ut ola
rak dile getiriliiyle, daha nceki zam an boyutunda yer alan
kendisiyle, hereyiyle felsefenin kendisi. Sylem, felsefenin
sadece dilsel yan deil. Felsefe, konusuyla, konusuna yakla
myla, bu yaklam dile getiriiyle bir btn. Byle bir b
tn hi kukusuz her trl bilgisel etkinlikten ayn olarak var
ln srdrmekte. Dier bilgisel etkinlikler felsefeyi besleye
bilirler ama hibir ekilde, felsefede temel bir disiplin olma i
levini yklenmemelidirler. Felsefe bamszln korumaldr
her trl etkinlie kar.
Yaman rs'n Kant'tan alntlayarak syledii gibi, felsefe
kendini gemiin byk filozoflarndan da korumaldr. Bu
belirleyi, gndem e hem en felsefe-felsefe tarihi ilikilerini ge
tiriyor. Yeni bir sorun douyor buradan da: imdinin felsefesi,
felsefi sylemi iin felsefe tarihinin pay nedir? Bir baka soru
da u olabilir gibi grnyor: Genellikle sorulduu gibi, felse
fe-felsefe tarihi ayn ey midir? Felsefeyi felsefe tarihinin g
dm nden de kurtarmaya ne dersiniz? Hi kukusuz bu soru
lar, tartmaya yeni boyutlar katacaktr.
Aydnlanma felsefesi genellikle aklclkla e tutulur. Ay
dnlanma felsefesi, XVIII. yzyl felsefesinin teki addr; yine
bu yzyl iin 'akl a' da denir. Btn bu belirlenimlerden,
belli bir dnem in felsefe gereine ilikin adn ya da ad
landrmann sz konusu olduu anlalmaktadr: XVIII. yzyl
felsefesi, aydnlanma felsefesi, akl a. Hatta akl a deyii,
bu dnem i anlatmay amalayan yaptlann bal olarak da
kullanlr; 'inan a' deyiinin de Ortaa felsefesini betimle
meyi amalayan kimi yaptlann ortak ad olmas gibi.
Ancak, bu tr belirlemelere tam anlamyla bel balamak,
bu deyilerin birbirlerinin yerine geerek, gerei tam da ol
duu gibi yansttn sanm ak birtakm yanlglara yol aar.
'Karanlk a', 'aydnlk a' nitelemeleri iin de ayn durum
sz konusudur. Hibir an tek bir dnm e yolu yok; rne
in, Ortaada akl inanla aratrmaya alanlarn yann
da lam tersi bir yol izleyenler de yok mu? Aklc tutum
lar kendine zg bir biimde de olsa, Ortaada varln
srdrm ektedir. Ama bu hi kukusuz, XVIII. yzyl aklcl
ndan ok farkl bir niteliktedir. nk Ortaada bireyin ak
l genel tasarma gre tannsal akln egemenlii altndadr
deta. XVII. yzylda ise akln kendini aratrmas sz konusu
genellikle; ama tam da bir eletiri var m bu dnemde? Eletiri
ancak XVIII. yzyln, aydnlanma ann, aydnlanma yzy
lnn bir znitelii deil mi? te bu balamda 'aklclk' ile 'ay-
dnlanm a1 ilikilerini irdelemek dneni ilgin sonulara var-
d:rabilir.
Aklclk ile aydnlanm a felsefesi arasndaki ilikiler nasl
dr? Aklclk sadece aydnlanmaya m zgdr? Her aklc filo
zof, ayn zamanda aydnlanm a filozofu mudur? Aydnlanma
terimi varolan karsndaki kimi tutumlar nitelemek zere d e
il de sadece XVIII. yzyl belirlemek zere kullanldnda,
aydnlanm ac olm ann aklc olmay gerektirdii, am a aklc
olm ann mutlaka aydnlanmac olmay gerektirmedii sonucu
ortaya kmaktadr. Baka bir deyile, her aydnlanmac filo
zof aklc olmak zorundadr doal olarak; ama her aklc filo
zof aydnlanmac deildir. Ancak u noktaya dikkat etm ek ge
rekir: "aydnlanmac filozof aklcdr" derken, buradaki aklc
lktan! da rasyonalizm olarak dnlmemelidir; burada anla
tlmak istenen, o filozofun insann dnm e gcnn zm
lenmesine, eletirilmesine byk nem veriyor olmasdr. y
leyse genellikle tasarmlanan XVII. yzyl aklcl da burada
sz konusu deildir. Aydnlanmaclk geni kuamyla aklc
l eitli ince ayrmlaryla aklclklar ieriyor am a akl
clk XVII. yzyl felsefesini en iyi biimde niteleyebilecek
olan bu deyi aydnlanmacl iermiyor. Bir kez daha yi
nelem ek gerekiyor: her aklc filozof aydnlanmac deil. Her
aklc felsefe de aydnlanm a felsefesi deil. Eer her aklc fi
lozof zorunlu olarak aydnlanmac filozof da olsayd, Ansel-
mus ve Descartes' da aydnlanmac diye nitelemek gerekirdi.
Oysa durum hi de byle deil, Descartes aklc bir filozof
ama aydnlanmac bir filozof deil aydnlanmac olm ann
zel anlam gznnde bulundurulduunda . Bu zel anlam
da temelini, ksaca akla ilikin zellikle ieriksel betim le
melerde, akln smrlann saptayta, metafizie yaklamda ve
hi kukusuz varolana, varla ilikin tasanmlarda bulur.
Bu ksa yazda, her aklc filozofun ayn zam anda aydn-
lanmac olmadn gsterm ek zere ilkin 'ide' ardndan da
bununla balantl olmak zere 'Tanr'ya ilikin tasarm
lar, Descartes ve Kant rneklerinden yola klarak karlatr
lacaklardr. Dala batan unlar denebilir: Descartes asndan
'doutan ideler1 ve bunlarn asl kayna, taycs olarak
Tanr gndem e gelecek; Kant asndan da 'akln ideleri' ve
sad ece akln idelerinden biri olarak Tanr gndem e gelecek
tir. Hemen anlald gibi, her iki filozofta da bu kavramlarn
ide, Tanr tad anlam lar byk farkllk iermektedir:
Descartes iin doutan ideler Tanr'nn varl gereidir, Kant
iin ise ideler insan aklnn gereidir; zorunlu olarak Tanr
idesi iin de durum byledir.
Descartes'a gre zihinde bulunan kimi dncelerin, zel
likle doutan dncelerin varlksal bir temeli bulunm ak zo
rundadr. Zihinde yer alan dnceler d e ona gre unlardr:
"(...) dncelerden kimileri benim le domu (innatae), kimi
leri yabanc ve dardan gelmi (adventitiae) ve kimileri de
benim tarafmdan bulunm u ve yaplmtr (factae)" (Descar-
tes, Les M ditations M taphtysiques, 1963, s. 53). Burada
aka dile getirilen doutan dnceler (ideae innatae) anla
y Descartes'n bu konudaki yaklamnn zniteliini olu
turmaktadr. Doutan dnceler Tanr tarafndan insan zih
nine yerletirilmilerdir; bu dncelerin asl znesi, asl yara
tcs Tanr'dr. Descartes, Y n tem zerin e K onu m a adl
yaptnda 'yetkinlik' dncesi kendinde bulunduunu ka
bul ettii doutan bir dnce olarak yetkinlik dncesi
rneinden yola karak, bu dncenin bizzat kendisi tara
fndan yaratlm, yaplm olamayacan, byle bir dnce
yi, gerekten yetkin olma niteliine tam anlamyla sahip olan
'yetkin bir varln' kendisine verebileceini gstermeye al
r: "Sonra da, kukulandm konu zerinde ve dolaysyla da
varlmn tam anlamyla yetkin olmad zerinde dnerek,
stelik bilmenin kukulanmaktan daha byk bir yetkinlik ol
duunu aka grdm iin de, benden daha yetkin bir e
yi dnmeyi nereden rendiimi aratrmay aklmdan ge
irmeye baladm ve bunun, kendisi gerekten de daha yet
kin olan bir yapdan m eydana gelmek zorunda olduunu
aka grdm..
Benim dmda birok baka eyden edindiim dncele
re, rnein gk, yer, k, scaklk ve binlerce baka eyden
edindiim dncelere gelince, bunlarn nereden geldiklerini
bilme konusunda hi glk ekmiyordum; onlarda kendileri
ni bana stn klacak hibir eyin olmadn grm em den do
lay, doru olduklar takdirde, bunun benim yapma bal ol
duunu sanabilirdim; nk benim yapmn da belli bir yet
kinlii vard; eer bunlar doru deillerse, onlan hilikten el
de ettiimi baka bir deyile, eksik bir varlk oluum dan dola
y onlarn b en d e bulunduklarn dnebilirdim . Ama bu,
benden daha yetkin bir varlk dncesi iin ayn olamazd;
nk onu hilikten edinmek aka olanaksz bir eydi. Ayn-
ca en yetkin olann daha az yetkin olana bal olmas ve
onun ardndan gelmesi, herhangi bir eyin hiten olumasn-
dakinden daha az tiksinti verici bir ey olmad iin, bunu ar
tk kendim den de edinemezdim; yle ki geriye u dnce
kalyordu, yetkinlik dncesi, benim olduum dan gerekten
de daha yetkin olan ve kendisinde, herhangi bir dncesine
sahip olduum tm yetkinlikleri de bulunduran bir yap tara
fndan, baka bir deyile tek bir szckle aklamak zere,
Tanr tarafndan bana konulmutu." (Descartes, O euvres Phi
lo so p h iq u e s et M orales. Discours de la M thode (Bibl
iothque des lettres s. 24-25).
Byle bir dnm e biimi, hi olmazsa doutan dnce
ler balamnda, dncenin (kavramn) insan asndan
nesneden nce varolduunu benimseme temeline dayanacak
tr Ayrca, insan asndan doutan dnceler diye nitele
nen dncelerin asl znesi, yapcs, kendisi salt dnm e
olan bir varlk, baka bir deyile Tann olacaktr. nsandaki
doutan dnceler, Tann nn varlnn zorunlu sonucudur
Doutan dncelerin asl yaratcs Tanr'dr; her bir dou
tan dnce, tanrsal varln gerekten varolan bir nitelii d u
rumundadr. Descartes, dnen bir varlk (ben) olmann ya
nnda, yer de kaplayan bir varlk olan insann karsna kendi
si salt dnm e olan, d nen bir varlk (ben) olan Tanr'y
koymutur. nsann varolma bakm ndan snrlarn aan her
trl yap da ite bu snrsz varlktan gelecektir. yleyse in
san dnm esinde yer alan ve insan aan kimi dnceler
Tanr tarafndan insan dnm esine yerletirilmilerdir; d o
utan dnceler, Tanr'nn varlnn bir gereidir.
Tann salt dnm edir Descartes'a gre ve byle bir anlay
n Descartes'tan ok ncelere dayanan bir gelenei vardr.
Cassirer, Kant in Yaam v e retisi adl yaptnda bu nok
taya dikkati ekiyor: "Kendi dnda hibir eyi iinde bulun
durmayan, tersine bizzat kendi bilgisinin nesnesi olan sonsuz
ve tanrsal anlk, ne empirik balant kurallarn ne de m antk
sal karm kurallarn kullanr. nk onda, gereklik ve im
kan, bir btn olarak ierilmi haldedir. O, kavramdan kavra
ma, ilkeden ilkeye ba kurm ak zorunda deildir. Onun par
alardan bir btn elde etm ek iin empirik ve mantksal yol
lara ihtiyac yoktur. Tersine onun iin tikel olan da, genel
olan da, bir sonraki de, en uzaktaki de, bir ve ayn blnm ez
tinsel edim iinde kavranr. Sonlu insan aklnn koullar ve -
kanm zincirleri iinde ulam aya alt, ama uygulam ada
hep eksik ve paral bir bilgisine ulaabildii 'btnlk'e, o
kendinde sahiptir. Zamarisal farkllklar kadar, mantksal snf
lama ve karmlarn kendisi araclyla yapld 'genel'in ba
samaklar arasndaki farkllklar da, tanrsal ve ilksel anln
kendi dncesinde ierilmitir. Ksacas, bu anlk gerekliin
topyekn (total) formunu temaa eder; nk o bununla tm
varolanlarn temelinde yatan biim verici yasay kendi iinde
tamaktadr.
Tm Ortaa felsefesi bu temel anlaya dayanr ve hatta
Descartes'la balayan Yenia felsefesi bile, her ne kadar ken
di zel problem konum undan hareketle kendi karakteristiini
yklemi olsa bile hi olmazsa balangta bu anlay dei
tirmeden kabul eder." (Ernst Cassirer. Kant'n Yaam v e
retisi, ev. Doan zlem, zmir 1988, s. 193-194). Kimi Yeni
a filozoflarnn, bu arada Descartes'n da gndem inde Tan-
n'nn varlnn ontolojik yoldan gsterilmesi abasnn yer al
mas, bu filozoflarn kimi sorunlan hl Ortaa kavramla
ryla zmeye altklarnn bir baka kantdr. Bir baka
almada ontolojik Tanr kantlamas zerinde durularak, An-
selm us ile D escartes'n dnm e biimlerinin ortak yanlar
gsterilmeye allmtr: "Birok felsefe tarihisi iin d e Des
cartes, Ortaa dnm e dizgesinin ykcsdr. Ancak, u
ratklar kimi felsefi tanrbilimsel sorular onlar ortak bir
zeminde dnm eye zorlamaktadr. nk her ikisi de m an
tk ile gereklik arasnda olmas gereken (tabii bu onlarca
byle) ilikinin gvencesi olarak Tanr'y gsterm ektedir."
(Betl otuksken, "Ansclm us'un O ntolojik Tanr K ant
lam as ve Y enia F elsefesin d ek i (Descartes) Yeri", Orta
a Yazlar iinde, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1993, s. 111-
112).
yleyse bu balamda Descartes'n bir Aydnlanma filozofu
olamayaca ak bir biimde kendini gstermektedir.
Aydnlanmac tutum u bilinlice benim sem i olan Kant'ta
'ide' kavray bakm ndan durum nasldr? Kant salt anln
kavram larna kategori, salt akln kavramlarna da ide der:
"Onlara transandantal ideler diyeceiz ve imdi bu adlandr
may aklamaya, doruluunu gsterm eye alacaz." (E
Kant, Critique d e la R aison Pure, Paris 1950, s. 262). Kant'a
gre ideler zorunlu olarak salt akl alanna ilikindir ve duyu
lur hibir nesne bu idelere karlk deildir: "deyle, duyularda
verilen hibir nesnenin kendisine karlk gelmedii zorunlu,
ussal bir kavram anlyorum" (Critique d e la R aison Pure, s.
270).
Akln gerei olarak ortaya kan bu ideler, ruh, evren ve
Tanr ideleridir. Bir zamanlar Kant'n da benimsedii dn
me biimine gre ve geleneksel dnm e biimine gre te
mele, mantksal olanak kavram alnarak, ussal ruhbilim, ussal
evrenbilim, ussal tanrbilim tretilmitir. Bu trden dnm e
biimi, Kant'n eletiri ncesi dnem ine aittir.
Eletiri dnem iyle birlikte artk ncekinden ok farkl bir
sylem gelitirmitir Kant. "Tanr idesi bir mutlak z ve mut
lak varlk olarak dnlemez. Tersine burada bu ide iinde
deney imkannn zgl 'ilke'si tasarlanmal ve bylece empi-
rik aratrmann genel grevleri iin dolayl bir bakuncu il
keye dayand gsterilmelidir. Ama bu dntrm e, yani tan
r idesini bir mutlak z veya mutlak varlk olm aktan karp,
onu empirik aratrmada ba kurucu bir ilke durum una getir
me, kukusuz bir paradoksu ierir. nk tanr kavramnn
anlam, bu kavramn, 'akn' (transendent) olmasnda yatmaz
m? Biz bu kavramdan, bir ilksel z, sonlu empirik varln
tm olumsallk ve koulluluundan bamsz bir yaratcy an
lamaz myz? Aristoteles'ten Kant'a kadarki tm metafizikte,
tanr kavram bu anlamda kabul edilmi grnmektedir. Bu
anlama gre, 'kendi bana ve 'kendinde' bir z olmasayd,
bir koullu ve baml nesneler dnyas asla dnlem ez,
tm gereklik zden yoksun bir grntye dnrd." (E.
Cassirer, K ant'n Yaam ve r e tisi, 1988 s. 138-139). te
Kant da eletiri ncesi dnem inde byle bir tanr kavrayna
sahipti. "Ama imdi eletirel bak noktas altnda, bu kavray
da deimek zorunda kalacaktr" (a.g.y., s. 139).
Bundan byle, daha nceki geleneksel dnm e biiminin
asl yap ta olan mantksal olanak kavramnn yerine, zel
deney olana kavram geirildii iin "dolaysyla her trl
kavramn (ruh ve evren kavramlannn yanm tanr kavram
nn da) deer ve objektif geerlii (bilgi kavramlarnn
zm lenm esiyle varlan -B. .-) bu zem ine bal klnmtr.
Byle olunca, imdiye kadar fep 'mantksal im kan'dan hare
ket etm i olan rasyonel teolojinin dayanm olduu trden
ontolojik karmlar bir yana atlmaktadr. (...) Her trl onto
lojinin ekirdei, her eye ngelen bir z kavram ndan yola
karak bu zn varoluunu karsamakta belirir. nk tm
ontoloji, 'varlk' kendisinde hibir eliki tamayan byle bir
z kavramnn tad kesin ve nihai niteliklerden hareketle,
eksiksiz bir mantksal tamlk iinde grm ek ve gsterm ek is
ter. Oysa transendental kalk noktasndan hareket edildiin
de, genellikle 'varlk'n tm 'varolanlar'n tek ve biricik bir
kavramsal yklemi olmad, tersine 'varlk' kavramnn bir
bilgi problemi olduu grlr." (a.g.y. s. 139).
Kukusuz Descartes'n da iinde yer ald dnm e bii
mine gre, duyulur dnyadaki hibir nesneye karlk gelm e
yen kimi kavramlar salt dnm e ilevine dayal olarak here-
yin temeli, z yaplmak istenmitir; ksaca akln ideleri bir
gereklik postulat olarak gsterilmitir ve Kant'a gre gele
neksel tanrbilimin temel yanl tam da bu noktadadr (a.g.y.
s. 142).
Bu yazda, sadece ide ve bu balam da da Tanr'ya ilikin
kavraylarndan yola klarak Descartes'n ve Kant'n ne den
li farkl dnm e izgilerini temsil ettikleri gsterilmeye al
ld. Akl, insann kendisinden baka hi bir baka varln
gdm ne brakmayan Kant, sadece 'aydnlanma nedir?' yaz
syla deil, tm felsefi sylemiyle gerekten bir 'aydnlanma
filozofu' olduunu da gstermektedir. Bu balamda, Desca-
tes'n bir 'aydnlanm a filozofu' olmad, tam tersine Kant'n
kyasya kar kt gelenee, geleneksel dnm e biimine
ne denli bal olduu aka kendini gstermektedir.
Aklc her filozofun ayn zamanda geliigzel anlamyla
deil, klasik anlamyla bir aydnlanm a filozofu olmas ge
rekmiyor. yleyse bir yandan her aydnJanmac filozof aklc
ama her aklc filozof aydnlanm ac deil denebilir; te yan
dan da buradan yola klarak aklclkla aydnlanmacl-
n birbiriyle tam da rtmedii ileri srlebilir.
"TRKYE'DE BR FELSEFE SORUNU
OLARAK FELSEFE TARH"

Hangi dzlem de olursa olsun, her varolan nelii, zgl


ayrmlar ynnden ve dier varolanlarla ilikileri asndan
inceleyen felsefe, kendisini de bir varolan olarak inceler. Dil
de,dil araclyla varlk kazanan ve iletilebilen felsefe, kendi
sini de nelii asndan bir bilgi dal olarak, dier bilgilerle
olan ilikileri asndan ele alr ve bu arada, daha nceki za
man boyutundaki kendisiyle olan ilikilerini de inceler. Felse
fenin kendisi ile ilgili olarak oluturulan sylemlerle ilikisinin
nelii, felsefenin bir sorunu olarak ortaya kar: Bir felsefe so
runu olarak felsefe tarihi.
Felsefenin kendisine ilikin bilinci, tek tek filozoflarn fel
sefelerinin bir konu olarak belirlenmesinde, onlarn bir incele
me alan olarak ele alnmasnda somutlar. imdiki felsefenin,
insansal zamann gemi ad verilen boyutunda retilmi olan
felsefe ile ba kurmasnn nelii byk bir nem tayabilir.
Hatta bu dunm nem tamann da tesinde, felsefe yapma
nn zorunlu koulu olarak grlebilir.
Tarihe ilikin bilincin, zellikle 19. ve 20. yzylda byk
lde artmasyla, insan dnyasnn rn olan her trl yap
tarihsel griingeden ele alnmaya balanmtr. zellikle anla
ma edim ine dayal olduu ileri srlen insan bilimlerine ili
kin ayrntl yntem araylarnn nplana k, tarih bilincini
artrm ve giderek bu bilin, her trl insan etkinliini anla
mann. deerlendirmenin zorunlu koulu olmutur.
Bir insan etkinlii olarak felsefede de bu tr yaklamlarn
etkisi grlr ve ok eitli yaplarda, ieriklerde felsefe tarihi
adn tayan rnler ortaya konulur. N. Hatmann'n deyiiy
le. felsefe etkinliinde her eyi tayabilecek gte temel bir
felsefi bilim aray1 stelik felsefe aratrmalarnn her alann
daki temel sorunlarn zmlenemeyii,2 bu temel bilim ara
yn daha da glendirmitir. Hartmann'a gre abucak bir
grecelie dnecek olan tarih, felsefi dnm enin temel di
siplini olarak ortaya kar.3
Tarih teriminin, dolaysyla tarih kavramnn yer ald fel
sefe tarihi deyiinde arln tarihte deil, felsefede olmas
daha batan belirgin bir biimde ortaya konmaldr. Felsefe ta
rihi, felsefenin bir sorunudur; her eyden nce felsefe tarihi
nin nelii, felsefenin oluum undaki pay, hatta byle bir p a
yn olup olm ad aratrlmaldr. Felsefe tarihi ad verilen
sylemlerin hzla art, Felsefe tarihi ve Felsefe tarihi yazarl
sorununu felsefenin gndem ine belirgin bir biimde sokar
zellikle felsefenin nelii zerinde duran filozoflar, soru
nu yetesiye inceleme gereksinimini duyarlar. lkemizdeki et
kileri bakm ndan hi de gzard edilem eyecek filozoflardan
biri yukarda ad geen Nicolai Hartmann'dr. Ona gre 19
yzyl, felsefe tarihinin klasik dnemidir; Macit Gkberk in
"Nicolai Hartmann'n Problemler Tarihi1 gr" adl yazsn
da belirttiine gre bu dnem in tarihileri hep unu soru
yorlard: "Ne retti, gerekten gznnde bulundurduu
neydi, ne gibi btnc bir gre varm ak istiyordu?" Oysa
Hartmann'a gre som lar yle dile getirilmeliydi: "Neyi grd,
neyi kavrad, neyi bildi, geriye ne gibi kazanlar brakt?"'*

1 Nicolai Hartm ann, A lm anya'da Y eni Ontoloji" ev. U. Nutku Felsefe- Arku .\

16, stanbul, 1968 s. 1


2 a.g.y. s. 2
3 a.g.y- 5- 5
-t M.Gkberk, "Felsefe Tarihi zerine D nceler: 1. N ico la i ....... I'nl
le r a ir r Tarihi* G ry" Felsefe Arkivj say: 14, stanbul, 1963 s. 124.
Hartmann, felsefede sistemler tarihinin karsna problem
ler, sorunlar tarihi grn koyar ve bu gr de lkemiz
felsefi syleminde zellikle Takiyettin Mengolu'nun syle
minde etkili olur.
1933 ylnda gerekletirilen niversite Reformu ile niver
sitelerimizde zellikle stanbul niversitesinde yaanan hare
ketlilikten felsefe de olumlu ynde payna deni alr; yurt d
ndan gelen hocalar, filozoflar Felsefe Blm'ne byk bir
canllk getirirler herkesin bildii gibi. te bu arada, nl fel
sefe tarihisi Ernst von Aster Almanya'dan anlr. Arslan Kay-
narda "niversitelerimizde Ders Veren Alman Felsefe Profe
srleri" adl yazsnda bu durum u yle anlatmaktadr: "Reic-
henbach, stanbul'a geldikten yl sonra, yani 1936'da, Al
m anya'dan bir felsefeci daha arlmasn nermiti.
O ve Felsefe B lm 'nn teki hocalar, herhalde yle
dnmlerdi:
Reiclenbach, matematiksel mantk ve bilimsel felsefe ders
leri veriyordu, fakat felsefe tarihi derslerine de gereksinm e
duyuluyordu Bu nedenle bir felsefe tarihi profesrnn geti
rilmesi ok iyi olacakt.
nl Alman felsefe tarihisi von Aster'in, byle bir dn
ceyle yurdumuza arld anlalmaktadr."5
Felsefeyi, felsefe tarihinden ayrmayan gryle Aster'in
de etkili olduu sylenebilir. Aster'in felsefe tarihi konusunda
ki grlerini biraz nce anlan yazda belirgin bir biim de
grm ek olanakl: "Matematik tarihinden vazgeerek m atem a
tik sorunlar zmlenebilir. Ama, felsefe tarihinden vazgee
rek felsefe sorunlar zm lenem ez. Felsefe sorunlarnn bu
zellii, bu sorunlarn, ebedi bir karakter tamasndan dou
yor. Bu nedenle felsefe tarihi lnn deil, canlnn, yani ay-
5 Arslan Kaynarda, "niversitelerimizde Ders Veren Alman Profesrleri" s. 15. Trk
F elsefe A ratrm alarnda v e n iv ersite retim in d e Alman F ilo zo fla r adl ki
tapla. Trkiye Felsefe Kurumu (Konferanslar Dizisi), Ankara, Kasm-Aralk 1986.
n zamanda buginn tarihidir. Felsefe tarihinin kendisi bir fel
sefedir?6
Felsefe tarihine ilikin bilin, felsefe yapm ann onsuz
olunm az koulu olarak grlm tr oun. "Felsefe nedir?"
diye soran her filozof, "Felsefe tarihi nedir?" sorusunu sormasa
da, ierik olarak, z olarak zamann gemi ad verilen boyu
tundaki felsefeyle i grm tr byk lde. Bu balamda
sorular belki de u noktada noktalarda ortaya kyor:
Felsefe -Felsefe tarihi bir btn m? Felsefe yazarl -Felsefe
tarihi yazarl m? Filozof -Felsefe tarihisi mi ayn zamanda?
lkemizde retilen felsefi sylem de felsefe tarihi bir sonn
olarak kendini gstermitir; ayrca eviri arlkl olmak zere,
birok felsefe tarihi metni ile kar karyayz. Bu belirleyi d
nda, felsefi retimimizin de daha ok tarihsel ereveli oldu
u gzlemlenmekte. Baka bir deyile, felsefe soru ve sonn-
laryla kurulan ban oun tarihsel erevede oluturulduu
nu sylemek olanakldr
Felsefenin nelii zerinde dnen filozoflarmz, yazarla
rmz bu arada dorudan doruya felsefe tarihi sorununu da
ele alyorlar. le burada, bu alm alardan rnek sunula
caktr Bu rnekler sunulu srasna gre unlardr: 'Takiyettin
Mengiiolu'nun "Problem Olarak Felsefe Tarihi",7 Nemi Uy
gur'un "Felsefe Dn ve Yarn",8 H ann Rzatepe'nin "Tarih
leri ile Balantlar Asndan Felsefe ile Bilimler Arasndaki
Fark stne"9 Grld gibi ve yaznn balndan da an
lald gibi, bu sonuncu almada odak noktas, felsefe ile
bilim arasndaki fark zerinedir ve bu farkn lt ya da l
tlerinden biri olarak onlarn tarihleri ile olan ilikileri aln
mtr.

6 a.g.v s. I
Takiyettn Mengolu F elsefey e Gri Remzi Kitabevi, stanbul. 4. bhsk, ss. 299-31)
3 Nermi uygur F elsefen in ars Remzi Kitabevi, Uanbul 198*4. 3- bask, ss. 153-10^-
9 H arun Rzatepe F elsefe tartm alar 1 Kitap Panoram a, stanbul 1987, ss. 9 " ' - 106.
Bu yaz u sorular erevesinde incelenecektir: Bu yazlara
gre: Felsefe tarihi nedir? Felsefe-felsefe tarihi ilikisi nasldr?
Filozof, felsefe tarihisi ilikisi nasldr? Felsefe tarihinin, dier
bilgi dallarnn tarihleriyle karlatrlmas nasl bir sonu verir
ve bu karlatrma felsefe tarihi iin bir deer tar m? Felsefe
tarihi nasl yazlmaldr?
Burada asl som felsefe-felsefe tarihi ilikisine aittir; btn
teki som lar bu temel so m dan dolaydr. Ancak bu sorunun
yantlanmas iin bir yandan "felsefe nedir?"in yantnn veril
mesi gerekir hem de te yandan stelik bu balam da asl
zerinde dum lm as gereken odur "felsefe tarihi nedir?" so
rusunun yant verilmelidir. Her eyden nce yukarda ad ge
en metinleri gznnde bulundurarak, bu som ya nasl yant
lar verildii gsterilmelidir.

Takiyettin Mengolu genellikle felsefe tarihi sorununu,


F e ls e f e y e G ir i adl yaptnn "Problem Olarak Felsefe Tarihi"
blm nde ele alyor ve bu blm u altblm erden oluu
yor: "Tarih", "Bilim ve Felsefe Tarihinin zellikleri", "Felsefe
Tarihinin Karlat Glkler", "Felsefe Tarihinin Dom
Yolda Yrm esine Engel Olan Motivler" Takiyettin Meng
olu tarih ve felsefe tarihi ile ilgili tasarmn genel tarih anla
y erevesinde ele alr: "(...) tarih iasanla balar: nk ta
rih, bir yandan insan eylemleriyle, bu eylemlerin sonucunda
oluan baarlarn, te yandan insan olaylarnn bir bilgisidir
asan eylemleri ok ynldr. Bundan dolay onlarn rn
olan baarlarn da eitli olmas gerekir. (...) nsan eylemleri
nin sonucunda ortaya kan her baarnn bir balangc var
dr."10 Ona gre olumlu ya da olumsuz bir nitelik de tayan,

10 Takiyettin M engolu F e lsefey e G iri Remzi Kitabevi, s. 299


olumlu ya da olumsuz bir gelime iinde bulunan bu baarla
ra ilikin bilgi, tarihi oluturur. yleyse bir bakma tarih, her
trl insan etkinliine ilikin bilinli bir durumdur. Tarih in
san dnyasndaki her trl gelimeye ilikin bilgidir. "Genel
bir bilim tarihi yannda bir kimya tarihi, bir fizik, bir biyoloji
vb.nin bir tarihi; bir teknik, bir tp tarihi, insann besinlerinin,
bunlarn hazrlanmasnn bir tarihi ile, yararland hayvanla
rn bir tarihi vardr. Btn bu bilgi alanlar belli insan eylem
lerinin rndrler; ve her eylemin de bir tarihi vardr te
felsefe tarihi de insann felsefe alanndaki eylemlerinin, baa
rlarnn bir tarihidir "n
Felsefe-felsefe tarihi ilikisi balamnda, bir kez daha felse
fenin neliine ilikin saptam alarda bulunan Takiyetlin Meng-
olu'ya gre felsefe hem varln, hem de her trl bilginin
kuramsal temellerinin btn zerinde dnr; stelik felsefe
hem kendisi, hem de bilim hakknda hesap vermek, her du
rumla hesaplamak, bunlarla ilgili btn fenomen gruplarn
aklamak, aa karmak, anlamak zonndadr.12 Ayrca yine
ona gre felsefe, btn alanlarn problemlerini iine alan bir
bilgidir.13 te bu trden niteliklere sahip olan felsefenin tari
hiyle olan ilikisi bir sorun olarak ortaya kyor:"nk bu
alanda tarihin ilevinin ne olduu henz kesin bir nitelik ka
zanmamtr. Halbuki bilimler iin, rnein kimya iin tarihin
yeri ve snrlar bellidir. Nitekim kimya iin tarih, onun bilgisi
nin gelim esinden baka bir ey deildir. Halbuki felsefede
bunun hep yeniden oluturulmas gerekir."1'1 Bu son saptama
zerinde nem le durm ak gerekmektedir: bilimin bilgisel ie
rik bakmndan doal kesintisizlii, oysa felsefede bunun, filo
zofun bakna gre kukusuz hep yeniden kurulmas ya
da kumlu yor olmas. Felsefede ancak bilinen bir dnce et-
11 a g v. s. 299-
12 a g.y. s. 303
13 a g.y. s. 301
14 a.g.y. s. 301.
kili olabilir ve filozof bilinli olarak bu etkiyi syleminde so
mutlatrr.
Bu genel belirleyilerden sonra, Takiyettin Mengo-
lu'nun felsefeye ilikin kavraynn temel tayclar kendini
gsterir: Fler ne kadar felsefe bilim deilse de felsefi bilgiden
"gerekten bilgi olmay" bekledii iin baka deyile bu bek
lentisinden hi vazgemedii iin bu konuda karlalabile
cek glkleri hem en gzler nne serer.
Ona gre felsefede "bir dncenin bilinmesi, onun olum
lu bir ekilde etkide bulunmas da yeterli deildir. Bu bilinen
dncenin, bir bilgi nitelii tamas gerekir. te felsefe tari
hindeki btn glk buradan kyor. Kimyada bilgi nitelii
ne sahip olan bir dnce ile, bilgi niteliinden yoksun olan
bir dnce birbirinden kolaylkla ayrlr. nk onu yokla
mak ve hakikat olup olmadn m eydana karmak kolaydr.
stelik kimya tarihini yazan insan hakiki bir kimyacdr; yani
aratrmalar iinde olan bir insandr. Halbuki felsefe tarihi iin
bunu sylem ek olas deildir. Felsefe tarihi, ok kez filozof
olmayanlar, sadece felsefe ile uraanlar tarafndan yazlmak
tadr."15 Takiyettin M engolu'ya gre felsefe, bilgisel bir
ierie sahip olmal ve felsefenin tarihi gerekten filozof olan
lar tarafndan yazlmaldr.
yleyse ona gre felsefe tarihi yazm ne tr glklerle
kar karyadr? Biraz nce d e zerinde durulduu gibi en
byk glk, hata ile hakikati birbirinden ayrmann felsefe
de ne denli zor olduunun gsterilmesine ilikindir.16 nk
felsefede kurgu ile bilgi niteliini tayan dnceler iiedir.
Felsefe tarihi "her nedense bilgi niteliinde olabilenle, bundan
yoksun olan dnceleri yan yana brakmakta ve ikisine ayn
gzle bakm akta bir saknca grmemektedir."17

15 a.g.y. s 301.
16 a.g.y. s 303
1 a.g.y. s. 305.
Bu neden byle, ite Takyettin Mengolu bunun ne
denlerini de "Felsefe Tarihinin Doru Yolda Yrmesine En
gel Olan Motivler" baln tayan altblm de inceliyor. Bu
rada F elsefeye G iri1in hemen btnnde gze arpan dizge
kar tavr grmek olanakl. Ayrca bu altblmde, felsefe ta
rihi nasldr deil, nasl olmaldr sorusu yantlanyor. Ona g
re felsefe tarihlerinin birou filozoflar, dizgeleri lt alan
bir snflandrma erevesinde deerlendiriyorlar. Oysa bilinli
bir felsefe tarihisi u sorular sormaldr: "Felsefe tarihinden
biz ne bekliyoruz ve ne beklemeliyiz? Acaba felsefe tarihi, bir
filozofun syledii ve yazd btn dncelerin yan yana
bir sralanmas m olacaktr? Yoksa felsefe sistemlerinin ile
dikleri problem lerde hakikat olan, hakikat olm ayandan ayr-
dedilip problem tarihi mi yaplmaldr?"1Hte Takiyeitin Men
golu bu son soruda yer alan yaklam benim seyecek ve
felsefe tarihi deyiinden problemler, som ular tarihini anlaya
caktr. Felsefe tarihi iin byle bir alma program nerir
ken, onun felsefe ve felsefe tarihinin bilimlerin tarihiyle
olan ilgilerini rnek almas gerekliini savu nacak tr. "Hakiki
anlam daki felsefe tarihi, felsefenin yzyllardan beri ortaya
koyduu bilginin bir tarihi olmaldr; tpk kimyann ya da fizi
in tarihi gibi. Fakat kimya ve fizikteki durum ok aktr.
nk kimya ve fizikte bilginin izledii yol kesintisiz srp
giden bir yoldur. Halbuki felsefede bilginin izledii yol, byle
deildir. Felsefeci, her kezinde kendini bu yolu yrnebilir
bir hale getirmelidir; yani felsefeci her kezinde byle bir yolu
kendisi yapmaldr. Bunun iin, tpk kimyac gibi, felsefeci de
kendi andaki problem lerin dzeyinden hareket ederek
gemi yzyllara inmeli ve oradan da tekrar kendi ana
dnmelidir. te burada felsefeci, bir sem e, bir ayklama yap
mak zorundadr; yani felsefeci bir bilgi niteliinde olan d-
nceleri byle bir nitelik-ten yoksun olanlardan aydetmeli;
hata ve hakikati birbirinden ayrmaldr."19 yleyse yaplacak
i, btn snflandrma kategorilerinden vazgemek olacaktr.
nk Takiyettin Mengolu'ya gre "Zamanmz, artk sis
tem felsefesini, kurgulan yadrgamaya balam; felsefe, daha
ok btn problem ve fenom enlere ak bir bilgi olarak g
rlmeye balanmtr; tpk kimyada ve fizikte olduu gibi, fa
kat bununla felsefe, fizik ve kimyann ne yntemini taklit et
melidir; ne de onlar tarafndan kendisine herhangi bir ey
dikte ettirmelidir. Ancak bu bilimlerin tarihi, felsefe iin bir
m ek, bir model olmaldr."20
Fakat burada hem en unlar denebilir: nelikleri bakmndan
birbirinden farkl olan bilim ve felsefe, tarihleriyle olan iliki
leri bakmndan nasl benzer olabilirler? Onlarn nelik bak
mndan farkl olular, tarihleriyle olan ilgilerine de yansm a
yacak mdr? Fesefe tarihi herhangi bir bilimin tarihi gibi ola
bilir mi? Felsefe bilim deil ki, felsefe tarihi de herhangi bir
bilimin tarihi gibi olabilsin. Hi kukusuz bu sorularn yantla
r baka bir almann asl gndemini oluturacaktr.
Takiyettin M engolu'nun zellikle dizge kart gr
benimsemi olmas ve felsefe tarihini bir problemler tarihi ola
rak deerlendiriyor olmas bakmndan, F. Nietzsche'nin ve N.
Hartmann'n yaklamn benimsedii sylenebilir Takiyettin
Mengolu, F. Nietzsche'yi kastederek unlar der: "Ona gre
de felsefe tarihi bir filozofun esas dncelerini, gr ve bil
gi niteliindeki dncelerini ele alaca yerde, filozofun b
tn sylediklerini ele alyor, bylece filozofun kiilii ortadan
kalkyor. Halbuki Nietzsche'ye gre her felsefe tarihi hi ol
mazsa bu kiilii de ortaya karmaldr."21 Hartmann'n felse
fe tarihi tasarm konusunda da u grleri ileri sryor Taki-

19 a.g.y. s. 307.
20 a.g.y. s. 30?
21 a.g.y. s. 310.
yettin Mengolu: "amzn bir filozofu olan N. Hartmann
da sistemciliin kurgularyla ciddi bir ekilde savamtr. Sis
tem felsefelerinin yklmasyla, sistemlerin bir tarihi olan felse
fe tarihi hakkndaki gr de deimitir. Bylece yeni bir fel
sefe tarihi grne olan gereksinmeye de yine ilk kez o ia
ret etmi ve nasl olmas gerektiini gstermitir.22
Btn bu alntlardan da anlald gibi, felsefi sylemini
zellikle bilimlerin sylemiyle beslem ekten yana olan Taki-
yettin Mengolu. felsefe tarihinin de bilimlerin tarihi olmas
gerektiini savunuyor. Ayrca felsefe tarihi yazmay daha ok
filozoflara zg bir aba olarak gryorsa da, ak seik ola
rak onda, felsefe tarihisi filozof zdelii kendini gsterm i
yor; yine buna kout olarak onda, felsefe-felsefe tarihi zde
lii ak seik olarak sz konusu deil. Takiyettin Mengiio-
lu'nun felsefenin neliine ilikin yaklam, felsefe tarihinin
neliine ilikin yaklamn belirliyor lakiyetlin M engo-
lu'nun bu konudaki gn ileri bir dizge olmayan felsefeye ko
ut olarak, diz-gcle tarihi olmayan bir felsefe tarihi tasarm
eklinde zellenebilir

Neri llygu da "Felsefe Diin ve Yarn" adl denem esin


de felsefe-felsefe tarihi ilikilerini ok eitli alardan ele al
yor ve lelsefe-felsefe tarihi kavram lann karlkl varolular
bakm ndan deerlendiriyor; ona gre bu kavramlarn varo
lular birbirine baldr; bunlar birbirlerini gereksinirler. "Fel
sefe tarihi" yalnz filozoflarn deil, m eslekten olmayan pek-
ok okur-yazarn da eitli balamlar erevesinde kulland
szlerden biridir. "Tarih" kavramnn yer ald baz deyim ler
gibi 'felsefe tarihi1 sz de hi kuku yok ki ok anlaml bir
bileimdir. Bu bileimin bildirdii anlamlar iki noktada you
lar. Felsefe tarihi deyince: ya, belli bir felsefe 'bugnnden
nceki felsefe almalar; ya da bu almalar zerinde yapl
m olan almalar anlalr."23 Burada da grld gibi Ne-
mi Uygur felsefe tarihini iki anlaml bir terim olarak ele alyor.
Ancak felsefe tarihi ile felsefe, gemi zaman boyutu asn
dan bakldnda, bu yaklamda, zde klnyor. Nermi Uy
gur'a gre "(...) felsefe tarihi yazarl ile filozofluu birbirin
den bamsz birer ura, baka baka dorultular olan birer
eylem blgesi diye saymak yanltr. Byle olsayd, felsefe ta
rihisi ile filozofun ayr bir eitim ve renim den gemesi ge
rekecek, felsefe tarihisi filozoftan (dolaysyla filozof da felse
fe tarihisinden) baka trl yetiecekti. Oysa gerek olan tam
da ters durum dur; filozof felsefe tarihisinin aslnda bir tek
ura vardr: felsefe. Genel olarak felsefe, byk lde dn
dedir; felsefe hibir yerde dnnde olduu kadar youn d e
ildir. te felsefe tarihisi bu youn felsefenin aratrcs
dr."24 Nermi Uygur burada da grld gibi felsefe ile fel
sefe tarihini, filozof ile felsefe tarihisini birbirinden ayn d
nem ez ve bu iki kiiyi ve bu iki etkinlii birbirinden ayrmaya
ilikin her abay da bir soyutlama olarak deerlendirir.
Ona gre 'felsefe' diye bir ey varolmasayd, felsefenin ta
rihileri olmayacakt. Gelgelelim felsefe tarihileri olmasayd,
felsefe, tarih bilincine nasl eriirdi?"25 yleyse, felsefe ve fel
sefe tarihi karlkl olarak varolularn birbirlerine borludur
lar. Felsefe tarihisinin malzemesi felsefenin kendisidir: "Her
tarihi gibi felsefe tarihisinin de konusuna giren olaylar, ba
langlaryla belirtmek; br tarih olaylarndan ayrlklarn,
onlara olan ballklarn gstermek; eitli felsefe olaylar, ya
ni tek tek felsefeler arasndaki karmak ilikileri yakalamak;

23 Nermi Uygur, F e lse fe n in ars s. 156-157


24 a.g.y. s. -162.
25 a.g.y. s. 157
bir felsefe olayn belli bal kvrmlaryla yeniden izmek: ok
kez b kvrmlar daha da belli etm ek iine zenle sarlmas
kadar doal bir ey yoktur."26
Ancak ona gre, "felsefe tarihisinin dikkati felsefenin ge
miinde deil, gemiteki felsefed e younlar. Felsefe tarih
isi gemie deil, felsefeye evrilmitir. Bunun da koulu fel
sefe anlaydr. Anlay ile ilgi burada birbirinden ayrlmaz.
Gemiteki felsefeyi anlamak iin, bu felsefeyle felsefe olarak
ilgilenmek; bu felsefeyi yeniden dnm ek; bu felsefeyi d
pedz bir tarihi olarak deil, filozof olarak anlam ak, felsefe
tarihisinin benimseyecei kanlmaz bir tutum dur."27
Bilgi dallarnn tarihini yazan kiilerin, bilgi trlerine ilikin
tarihsel bir sylem retenlerin hi kukusuz, tarihini yazdkla
r alan iyi bilmeleri gerekir; bundan daha doal bir ey ola
maz. Felsefe tarihi yazarnn, retilmi felsefelerle ilgi kurabil
mesi, sorunlar belirleyebilmesi, som lara verilen yantlar
zmleyebilmesi iin, gerekten de Neri Uygur'un dedii gi
bi, bir felsefe anlaynn olmas gerekir. "Felsefe tarihisinde
felsefe tarihini yazmay salayan organ, felsefe anlaydr.
Felsefe iin anlay olm ayan gemiteki felsefeyi gremez;
grse bile arpk grr: bu ise olaylara hakkn vermem ek
olur-, tarihi iin de bundan daha ac bir baarszlk olmasa
gerek."28 Ksaca Nerrni Uygur'a gre, filozoflukla felsefe tarih
ilii, filozofla felsefe tarihisi birbirinden tam olarak ayrla
maz.
"Aykr sou evresi: Her Bugnk Felsefenin Gemi ve-
Gelecekteki Felsefelerle ilikileri", "Felsefe Tarihinin Boyutlar
ve Felsefe Tarihisinin Donatm", "Felsefe Tarihisine zg
Felsefe Anlay ve Filozofluk", "Filozof da Bir Bakma Zorun
lu Olarak Felsefe Tarihisidir", "Aykrln Aydnlanmas", "Ba-
26 a.g.y. s. 158.
27 a.g.y. s. 159-
28 a.g.y. s. 158.
anl Bir Felsefe Tarihiliinin zellikleri" ve "Felsefe Tarihi
liginin kmazlar" alttalklarn tayan bu denem ede ana
sav. felsefenin, felsefe tarihinden; filozofluun, felsefe tarihi
liinden ayrlamazlna ilikindir. Nermi Uygur bu kavramlara
ilikin temel belirleyicini u szlerle dile getirmektedir: "E-
kenliini daha ok. hatta nerdeyse tam arlyla, felsefenin
gemiini incelemede younlatran filozofu 'felsefe tarihisi'
diye tantmak hi de yanl birey deildir. Buna karlk, fel-
sefe-tarihilii arkaplanda kalan bir felsefe aratrcsna 'filo
zof dem ek yerinde bir adlandrmadr. Ancak, adlardaki dei
ikliin, adlarn y n eld i i 'eyin' zdeliini karartp unut
turmamas gerekir."29
te etkinliklerine ilikin adlar farkl olmakla birlikte bir ve
ayn kiide ve etkinlikte younlaan bu trden bir abann ba
arl diye nitelenebilm esinin koullar nelerdir? Ama bu ko
ullar gnna karm adan nce, Nermi Uygur'un ortaya
konmu olan, gerekletirilmi olan ve felsefe tarihi denen a
balara ilikin deerlendirmesini gstermek gerekiyor. Ona g
re baansz bir felsefe taihlii u nitelikleri tamaktadr: Ba
arsz bir felsefe tarihilii, arl felsefede olmayan bir fel
sefe tarihiliidir, gemi felsefeyi belli bir felsefe asndan
incelemek de felsefe tarihisini baarsz klabilir. "G dm l
alan felsefe tarihisi incelem e malzemesini gr as uya
rnca ayklar; blm ler, deerlendirir. Benimsedii felsefe,
norm; tarihini yazaca felsefe ise bu normla lp bitii fel
sefedir. (...) Norm felsefe zamanca nce geliyorsa, yani tarihi
kendi an deil de, nceki bir an felsefesini kprba
yapp bundan sonra gelen bir felsefeyi iliyorsa, tarihini yaz
d felsefeyi, ya norm un soluk bir kopyas olarak yorumlaya
cak ya da normdan bir ayrlma, szgelii felsefede bir dm e,
bir soysuzlama olarak yorumlayacaktr. Diyelim ki felsefe ta-
rihisi Kamdr. O zaman, kabataslak sylendikte, felsefenin
gemiini doruunda Kant bulunan bir eri diye grm ekten
kurtulamayacak, inceledii felsefenin asl kunlunu grem e
yecektir."30
Nerni Uygur'a gre bir baka baarszlk, gemii, ge
miteki felsefeyi dzeltm eye ynelite yatar. Gemii onarm a
ya, dzeltmeye almak "Birtakm eklerle gemii biricik ku
ruluunda tanmamza engel olur."31
Bunlarn dnda salt bilgilik taslama, gemiteki felsefede
asl felsefeyi grm eye almaktan ok yanl anlamaya gt
rebilir. "Tarihinin erdem i gemii bitip tkenmez bir aba ile
alglamada gerekleir. Gelgelelim bu erdem, yakksz kulla
nldnda bir erdem olm aktan kar. 'Erudition' ezici oldu
unda yaratcla engel olur."32
yleyse u soa sorulmaldr: "Baarl bir felsefe tarihlii
nasl olmaldr?"33 Ksaca Nermi Uygur'a gre felsefe tarihili
indeki baarnn ls, felsefenin dnn doru olarak or
taya koymaya baldr. Ona gre "yleyse bu doruluun o r
tamn, tarihinin gem itek i felsefe zerinde verdii bilgi
lerde aramalyz. Ters dnm da, gerek felsefe tarihi yapanlar
gerekse bu tarihilii deerlendirenler apk bir baar l
sne (ya da llerine) saplanmlardr."34
Felsefe ile tarihi arasndaki ilikileri inceleyen btn ara
trmaclar; onsuz olunm az bir biim de felsefe ile bilimi ya
dorudan ya da dolayl bir biimde, tarihleri ile olan ilikileri
bakmndan karlatryorlur. Bu tutum, N. Uygur'da da gze
arpyor ama onlarn benzemezliini gstermek zere yapl
yor bu. nk ona gre "tek tek bilim tarihlerinden rendik
lerimiz, bilimlerin gemiine ilikin bilgilerdir. Eski, gemi

30 a.g.y. ss.
31 a.g.y. s. 17fl.
32 a.g.y s. 179
33 a.g.y s. 168.
3* a.g.v s. 169
bilgilerdir; eskiden bilgi diye geen, ama ank bu ada yara
mayan birtakm belirlenimlerdir. Felsefede ise, dnk felsefe
bilgilerinin alacak bir 'aktalitesi' vardr, baka deyimle bu
bilgiler, geerliklerini, gncelliklerini srdrrler.."35 Felsefe
tarihisine den i de bu bilgileri en doru bir biimde aktar
mak olacaktr. Ama en zor olan da bu gibi grnyor. Felse
fe tarihine ilikin doru kategorisi nasl bir kategoridir; zel
likle bu noktann zerinde durm ak gerekiyor.
Nermi Uygur'a gre baarl bir felsefe tarihisi onun deyi
iyle "iinden anlayan bir fe lse fe tarih isi gem itek i kav
ram aklam alarn in c e le m e k le grevlid ir. Bu amala,
felsefe tarihisinin her eyden nce inceledii kavram akla
malarnda derinlie doru gitmesi gerekecektir. Yoksa, tarih
ilii 'ykclkten' teye geem ez. Ortada olan aktarmak,
yinelemek, ya da zetlemek tarihinin asl devi deildir."36
Nermi Uygur'a gre aanl bir felsefe tarihisi, felsefe an
lay olan bir filozoftur felsefe ile felsefe tarihini birbirinden
ayrma da soyutlama abasndan baka bir ey deildir, asln
da onlar bir btndr.

H ann Rzatepe, F elsefe Tartmalar'nn 1. Kltap'nda


yer alan yazsnda, balktan da anlald gibi felsefe ile bi
lim arasndaki fark gstermeye alyor; her iki etkinliin ta
rihleriyle olan bantlarn gznde bulundurarak bu fark
gstermeye alyor. Harun Rzatepe'ye gre, felsefe ile bilim
arasndaki farklardan biri de onlarn tarihleriyle olan bantla
rnda kendisini gsterir. Tarihleriyle olan bantlar bakmn
dan, felsefe ile bilim birbirinden farkldr. Bu farkl oluu Ha
tun Rzatepe-nasl temellendirmektedir?

35 a.g.y. s. 169-
3 a.g.y. s. 171.
Bilimi ve felsefeyi, bu iki lr etkinlii Hann Rzatepe "kla
siklem e. "rasyoalite erevesi, "sreklilik ve birikimlilik"
kavramlar dolaymnda ele alyor; bu kavramlara verdii an
lamlar dorultusunda felsefe ve bilimi deerlendirm eye al
yor. Yaznn en son paragrafnda da bu dunm u yle belirti
yor: "Bilimlerde klasikleme olgusu yok, sreklilik ve birikim
lilik vardr; insan incelemelerinde, bu arada felsefe'de, srekli
lik ve birikimlilik yerine klasikleme olgusu vardr, klasikle
me olgusu ise bir alann hali-lazr ile tarihinin aynlam az bi
imde meczolmalarna yol aar."3
Yaznn btnnde Hann Rzatepe yukarda zetlenen so
nucu temellendirm eye alyor. Ona gre, "bilim kuramlar
hep belli bir usal doyuruculuk, rasyonalite erevesi uyarnca
deerlendirilir ve bu erevenin getirdii ltlere en iyi uyan
kuramlar bilim asndan doru kabul edilebilir saylrlar; en
iyilerden daha az iyi olanlar ise, bilim balamnda, gzden
karlrlar, ancak bilim tarihilerinin ilgisini eken kitaplk de
polarna terk ed ilirler"'8 Demek ki Harun Kzatepe'ye gre
bilim adam ile bilim tarihisinin yneldii kuramlar geerlik
leri bakmndan tamamen farkl ieriktedirler; artk geerli ol
mayan bir bilim kuram sadece ve sadece, bilim tarihisi iin
ilgin olabilir yoksa bilim adam iin deil. Oysa felsefede d u
rum byle deildir." (...) bilimler belli bir an ve uygarln
egem en rasyonalite erevesinin, epistem ik deer yarglar
erevesinin belirledii snrlar iinde ortaya kabilen, ancak
byle erevelere baml olarak sdrlebilen etkenlikler,
ura ve rn alanlardr. (. .) Oysa felsefe alanndaki rnler
byle belirleyici, snrlayc rasyonalite erevelerine bal d e
illerdir; felsefe'nin bakaca amalarndan biri rasyonalite er
evelerinin temel varsaymlarnn ak seik belirlenmeleri ve
37 Harun Rzatepe, "Tarihleri ile B antlar A sn dan F elsefe le B ilim ler A rasn
dak iF ark stne Felsefe T a n m a la r 1. Kitap s. 106.
38 a.g.y. s. 98.
bu erevelerin daha geni usallk kurallar asndan karla
trlmalar ve eletirilmeleridir-, bundan dolay felsefe alannda
rnlerin birikimini ve elenebiliiliini salayan, hatta deer
lendirmelerin ortak olabilmesini salayan, balayc asyonali-
te erevelerine yer yoktur; felsefe rnlerinin rasyonalite er
evelerine, epistemik deer erevelerine, dardan ve yuka
rdan bakabilmeleri gerekir, bu erevelere eletirisel ve kar-
laurmal adan yaklaabilmeleri gerekir, bundan dolay by
le erevelerin snrlar iinde kalmalar balca ilev-lerini ya
pamamalarna yol aar."39 Hann Rzatepe'ye gre felsefenin
rasyonalite erevelerine gereksinimi olmad gibi, rnein
bilim ad verilen insan etkinliinin rasyonalite erevelerini
inceleme gibi bir ilevi de vardr, bilim felsefelerinde olduu
gibi, daha zel bir deyile mantk pozitivizmde olduu gibi.
Harun Rzatepe'nin kendi deyiiyle felsefede de bir sal-
lk' sz konusu fakat bu nasl bir usallk? "Felsefe rnlerinin
balca am alarndan biri usal doyum salamaktr; ne var ki
hangi tr rnlerin, hangi zelliklerinden tr, usal adan
doyurucu saylacaklar, dnce rnlerinin usal doyum culuk
asndan nasl sralanacaklar konusunda ortak yarglara var
mak bugn iin m m kn deildir; ilerde m m kn olacan
gsteren hibir belirti de yoktur. (...) her felsefeci felsefe
rnleri ne srerken ya yeni bir usal doyum culuk lt
nerir, ya da etrafta, devrin dnce evrelerinde, revata
olan bir lt benimser, bir lde de ona dzeltm eler ne-
ri.(...) felsefecinin hep uymas gereken doyum culuk, deer
lendirme ilkeleri ile kendisinin hesaplam as gerektiidir."40
Oysa bilim adamnn byle bir kaygs yoktur.
Bilim rnlerini deerlendirecek ortak ltlerin aranr ol
mas ve dolaysyla da H am a Rzatepe'nin deyiiyle sreklilik
ve birikimlilik zelliklerinden bilime zg olmasna karlk

39 a.g.y s. 100.
10 a.g.y. s. 103-103.
ve birikimlilik zelliklerinden bilime zg olm asna karlk
felsefede byle bir dtm m sz konusu deildir. Dolaysyla
"eskiyen bilim kuram belli bir ada kabul edilmi bilimsel
bilgi rgsnn bsbtn dnda kalr (...). Buna karlk fel
sefe rnleri edipler ve besteciler gibi eskirler; zamanla gn
cel olmaktan karlar tabii, ama bir kere o m ertebeye eriebi-
len bir dn-rn ondan sonra hep bir felsefe rn olarak
kalr ve kendisinden sonra gelen felsefe rnlerini hi olm az
sa epey uzun bir sre, etkilemeye devam eder."41 yi felsefe
rnleri Harun Rzatepe'ye gre klasikleerek eskirler: "(...)
klasiklemi rnleri incelemede gdlen esas ama hesapla
tktan sorun yum aklarna ne zm nerdiklerini renm ek
deil, nasl bir zm nerdiklerini renm ek, sorun yum ak
lan ile hesaplamada, zm nerilerini gelitirip savunmada,
hangi usal deerlere bavurduklarn farkedip bu deerleri be
nimsemek, baka sorun yumaklan ile hesaplarken bavuru
labilecek bir usal deneyim kazanmaktr." *2
yleyse felsefenin gemiinden ya da gemiteki felsefe
den baka bir ey olmayan felsefe tarihi her an gncel fel
sefesinin de kayna olmak durum undadr. Harun Rzatepe,
felsefe tarihi ile felsefeyi birbirinden aynlmaz bir btn olarak
gsterm ektedir denebilir. Ona gre bilimin tarihi ank rasyo-
nalite erevelerine uymay'an kuramlann tarihi olurken, felse
fenin tarihi klasikleen grlerin tarihi olur; baka deyile,
eitli sorunlarla, sorularla gncel olarak urarken, her za
man kendisine bavurulacak bir alan olacaktr felsefe tarihi.

Felsefe, felsefe tarihi ilikilerini eitli soru balamlarnda


ve sadece yazy gznne alarak gstermeye altktan

41 a.g.y, s. 104.
42 a.g.y. s. 105.
sonra unlar sylenebilir: Felsefe-felsefe tarihi ilikilerini irde
leven her yazar da felsefeden neyi anlyorlarsa ite tan da
o dorultuda felsefe-felsefe tarihi ilikilerine bakmlardr. Fel
sefenin neliine ilikin aklama dorultular, felsefe tarihinin
neliini sergilemede de yol gsterici olmutur.
En bata da dile getirildii gibi felsefe, bir ynyle varo
lanlar arasndaki ilikileri inceleyen bir bilgi daldr ve sonuta
kendisi de bir varolandr: ilkin dnm ede ve ardndan da
dilde belirir. te bir varolan olarak felsefeye yaklamada ger
ekten de felsefe tarihi s in e qua n o n mudur? stelik felsefe
tarihi bilim tarihi gibi mi olmaldr? Felsefe ile felsefe tarihi
birbirinden kopanlam az m; onlar sanld gibi ayrlamaz bir
btn m olutururlar? Felsefe ile felsefe tarihini ayrmaya,
ayn ayn ele almaya almak bir soyutlama yapmak mdr? Bu
som lan aynca tartmak gerekmektedir; fakat ksaca unu sy
lem ek olanakl: Felsefe tarihini felsefi balam da sorunlatr-
mak, baka deyile onun neliini; ardndan da ilevini ortaya
koymak, felsefi syleme ilikin abalann ne denli bilinli ol
duuna da tanklk edecektir ve felsefenin neliini anlama a
balan iin gereklidir.
Felsefe, insann zihinsel etkinliklerinin en farkl belki de
en ilgin olandr denebilir. Bu farkllk onun hereyi konu
edinm esinde ya da edinebilm esinde kendini gsteriyor. Her
trl varolan ddnyada, dnm ede, dilde ve bu varo
lanlar arasndaki ilikiler felsefenin konusu olabildii gibi, fel
sefenin kendisinin ne olduu, nelii de yine felsefenin en
nemli problem lerinden birini oluturuyor. Felsefe, bir yan
dan eitli dzlemlerde varolanlarn neliini belirginletirmeye
alrken bir yandan da, yine bu eitli dzlem lerdeki varo
lanlar arasndaki ilikileri konu olarak ele alyor.
Bu ilikiler hem en her filozofta farkl biim lerde kurulu
yor; her filozof varolana farkl boyutta bakabiliyor. Ancak bu,
alabildiine ok eirlilie karn, dn biimlerindeki kimi
ortak ynleri saptayabilmek de olanakldr. Filozof bu ala
nn ilikilerini kendince zmlemeye alrken, kendine
k noktas olarak ya ddnyadaki varolan alacaktr ve her
hangi bir doa bilimi haline gelmeyen felsefi bir sylem olu
turacaktr; ya dnm eden yola kacak, felsefenin temelini
dnm e ve dnm ede varolanlar oluturacak ve bunu ger
ekletirirken almas bir ruhbilim haline gelmeyecektir; ya
da bir nc temel yol olarak, dilden hareket etmeyi felsefe
nin asl yolu olarak grecektir; bunu da felsefeyi bir dilbilim
haline getirm eden yapacaktr.
Felsefenin dier bilgisel etkinliklerden ok farkl oluu;
ottun sorun ve sorunlannn oun bilinlice belirlenmemesi,
felsefenin hep baka bilgisel etkinliklerce kuatlmasna, ba
ka trden bilgisel etkinliklerle kartrlmasna yol amtr.
Her yzyln ya da her an bilgi ideali, felsefenin bamsz
bir bilgi dal, bamsz bir bilme etkinlii olm aktan uzakla
masna yol amtr. Bunun en belirgin rnei Ortaada ya
anmtr; ancak daha sonraki alarda da felsefeye temel bir
disiplin arama abalar srp gitmi, dier disiplinlerin hep bu
temel disiplinin gdm nde olmas gerei sk sk ileri srl
mtr. Mantk, ahbilim , tanrbilim, matematik, tarih, bilim,
felsefi sylemin o n su z o lu n m az koulu olarak grlmtr.
Bu durum un aklamas yle yaplabilir: Felsefeye yukarda
belirlenen alandan birinden girilebilmesi olgusu bir yan
dan bu durum a yol amakta; te yandan da birtakm felsefi
soru ve sorunlarn oluturulmasnda yol ac olan dier bilgi
sel etkinlikler, bir sre sonra felsefenin bamszln ortaya
kaldrmaya ynelmektedir.
Kukusuz felsefe, baka bilgisel kaynak ya da kaynaklar
dan da beslenm ekte ve yer yer de etkilenmektedir. Bu kay
naklar da genellikle iki grupta toplamak olanakldr: bilimsel
olan, bilimsel olmayan kaynaklardr bunlar ksaca. kinci gru
ba bilim dnda kalan dier btn bilgisel etkinlikler girmek
tedir. Ddnyadaki tek tek varlklarn ya da eitli snflandr
malar sonucu, ayn bee giren tek tek varolanlarn neliini
ortaya koymaya alan bir filozof, rnein, biyolojinin, fiziin
verilerinden, sonularndan yararlanabilir; doa bilimlerinin
vard sonular esin kayna olarak alabilir. te yandan sa
dece insanlararas ilikilerden doan olaylar, olgular incele
yen bilgi dallar, bilimler de filozof iin dncelerini olutur
mada yardmc olabilir; ama bunlarn hibiri hibir zaman fel
sefenin tm iin temel bir disiplin olarak grlmemelidir.
Ksaca, bir retim konusu olan, olabilen felsefenin her-
eyden nce ne olduu konusunda ve dier bilgisel etkinlik
lerle arasnda nasl bir iliki olduu konusunda bir bilin ol
mal ki neyin felsefe olduu, neyin felsefe olmad anlalsn
ve bylece de felsefenin kendisi bakalarna aktarlabilsin.
Felsefe yapmann ve felsefe retiminin onsuz olunmaz kou
ludur felsefenin neliine ilikin bu bilin; felsefe bilincinden
baka bir ey deildir bu Felsefe dier bilgilerle beslenebilir;
ama yine de felsefe ne dorudan doruya bilimdir, ne sanattr
ne de dindir; te yandan da felsefe tarihi, ne bilim tarihi, ne
sanat tarihi, ne de din tarihidir. Felsefenin "felsefemsi olan
dan" ayrt edilmesi gerekir: "(...) felsefe yaplacaksa, bunun
halis olannn, su katlmam olannn"1 yaplmas gerekir. Da
ha batan hem en u sylenebilir, lkemizde genellikle, felsefi
sylemi oluturm ada ve bu sylemi iletmede ve zel olarak
da felsefe retiminde en byk sorun, felsefe ile felsefemsi
olann, hatta hi felsefe olm ayann felsefe ile kartrlmas,
felsefenin neliinin, felsefe olm ayanda grlmesidir. Felsefe
retim inde bu konunun zerinde ok dikkatli bir biimde
durulmas gerekiyor. Felsefe retiminin ne durum da olduu,
oysa nasl olmas gerektii konusunda yaplan almalarda
bu durum sk sk dile getirilmitir: "(...) Felsefe altbal altn
da, sk sk mitoloji, kozmogoni, kozmoloji, kltr, din ve teo
lojiye kartnlm bir 'Felsefe' karmza kyor."2 Felsefe bir
retim konusu olarak belirdiinde, bu alan karurmasmn
felsefeye en byk zarar verdii aka grlyor.
Daha nce de dile getirildii gibi, halis bir felsefe reti
mi yaplabilmesi iin hereyden nce, felsefenin asl ile
yiinin belirginletirilmesi gerekmektedir. Ancak byle bir d e
erlendirme, felsefe ile felsefe olm ayan bilgi dallar arasnda
herhangi bir etkileimin olmadn ileri srme olarak yorum
lanmamaldr. erik bakmndan felsefe, dier bilgi dallann-

1 Arda D enkel, "Gelecee Doru Trk Felsefesi", Argos No: 1, Eyll 1988, s.
73.
2 loanna Kuuradi, O rtaretim K u ru m la n n d a So sy a l B ilim ler r e tim Sorunla
r, Trk Eitim Demei V. retim Toplants 13-14-15 Mays 1987 Trk Eitim Der
nei. retim Dizisi No. 5, s 212.
dan beslenir, beslenebilir; dier bilgi dallar da kendi-Iei-
ne ilikin kuramsal temelleri felsefeden, onun varolana bak
ndan devirebilirler. Ayrca kimi mantk, matematik so ru n
larndan da yeni felsefe yapma yollar doabilir. Ama b
tn bu abalar, bizzat, ibanda felsefe yapmada onaya
kabilir. Kuramsal dzlem de duyum sanan kayglar, zorluklar
felsefe yapm ann yeni yollarn dnenin nne aar, aa
bilir. Bu balam da belki de filozoflarn en-tem el kayglarn
dan biri olarak grnen nesnel olma kaygs, nesnelliin han
gi dzlem de temellendirilebileceini ortaya koyma abasna
girimeyi filozoftan ister. te bu temellendirmeyi gerekle
tirirken de filozofun nnde yol bulunm aktadr ya d-
dnyadaki varolan alan, ya dnme ya da dil alan bu kay
gsn ortadan kaldrmada ona yardmc olacaktr Baka hibir
bilgi dal bu tr kayglar iermiyor; felsefenin farkll ite bu
noktada da kendini gsteriyor.
Zamann gemi boyutunda retilmi olan felsefelere bu
adan bakldnda, her bir filozofun sylemi de yeniden an
lam kazanyor ve onlarn dile getirdiklerinin tem elinde ne tr
den asli kayglarn olduu da anlalyor.
yleyse bu niteliklerle ortaya kan felsefe nasl retile
cektir? Felsefenin retimi konusunda izlenen yntem ler b a
kmndan en yaygn olan, daha nceki zaman kesitlerinde,
zamann 'gemi' adn alan boyutunda ortaya konm u olan
sylemleri renci konum undaki kimselere aktarmaktr. An
cak, bu aktar felsefeye ilikin bilinle birlikte olmazsa, bo-
sz olmaktan ileri gitmez. Felsefi sylemlerin hangi kayglarla
bu kayglar halis felsefe kayglardr retildii, hangi som
balamlarnn yant olduu konusunda bir bilin aydnlanm a
sna gidilmezse, felsefe, renene byk bir yk olacak; anla
lmaz bir sz yn olarak kalmaya mahkm olacaktr Ancak
hangi soru ve sorunlarn felsefi sylemi oluturduu temel
noktasndan yola klrsa, hem filozofun sylemini anlama
um udu doacak ve hem de halis felsefe somlarnn kalnl
ndan tr, kendisine sylemin aktarld kii ya da kiiler
burada renciler ayn sorular sorduklar ya da benzer
trden kayglan duyumsadklar zaman, ibanda felsefe yap
ma, olanan elde etmi olacaklardr. Ama bunun gerekli ko
ulu, renciye filozoflarn sylemini iletme durum unda olan
kiinin, felsefe bilincinin olm asdr hcreyden nce. Henz
kendisi felsefi bilin edinmemi, felsefeyi dier bilgi alanlary
la kartran, felsefeyi yer yer kltr tarihi, ardarda gelen kimi
dncelerin tarihi, ya da bilim tarihi ile e tutan kiilerin b a
arabilecei bir ey deildir bu. Felsefeye en ok zarar veren
lerin, alanlar kanran kiiler olduu ortadadr.
lkemizde, felsefenin nasl retilebilecei konusu zerin
de epeyce durulduu yaplaft kapsaml almalardan anlal
maktadr. yleyse, felsefenin retimi konusuna, bu tarihselli
si gznnde bulundurarak eilme zorunluluu vardr. Felse
fe alannda retici durum unda olan hem en herkesin, bu k o
nuda birtakm dnceler rettii grlmektedir. Yaplan a
lmalar iinde en kapsaml olanlar da hi kukusuz Nermi
Uygurun Trk F elsefesin in B oyutlar1 ile Trkiye Felsefe
Kurunu nun almalar4 , Trk Eitim Dernei'nin5 almas
ve Aziz allar'n F elsefen in N eresin deyiz6 adl yaptdr.
(Trkiye Felsefe Kurumu bu konuda eitli toplantlar yapm a
y sonraki yllarda da srdrm tr. Bu konuda ayr bir al
ma yapm ak olanakldr.) Ayrca hem en her felsefecimizin, fi
lozofomuzun. bu konuya, felsefenin nasl retilmesi gerekti-
3 Nermi Dvgur, 100 Soruda Trk F e lse fe sin in B oyutlar G erek Yaynevi stanbul,
197 -1 .
4 Felsefe Kurumu Seminerleri: 1: G n m z n Sorunlar: 24-25 Ekim 1974: Felsefe
Kurumu Seminerleri; 2. T rkiyed e F elsefe E ilim i 6 " Mart 19-5- Trk Tarih Kuru
mu Basmevi, Ankara 19"?7
5 O rtaretim K uram larnda So sy a l B ilim ler |%t(ni v e S o n u lla r, Trk Eilim
D ernei V. O etim Toplants 13 14-15 Mays 198* Trk Eitim D ernei, retim
Dizisi No. 5.
6 Aziz allar. F elsefen in N eresin d ey iz, Cem Yaynevi, stanbul 1989
i konusuna deindikleri, yazlar kalem e aldklar; nemli
nerilerde bulunduklar gzlenmektedir. Gerekten de bu a
lmalar titizlikle incelendiinde, konunun ne denli ayrntl
ele alnd kolayca anlalabilir; ksaca bu konuda olduka
zengin bir literatrn olutuu sylenebilir.
Yetmili yllardan soma, retim kunmlarnda birok yn
den kkl (!) deiikliklerin olutuu grlm ektedir ve bu
deiiklikler de hi kukusuz, hakl olarak, asl amalar
sezen, gzleyen kiilerce eletirilmilerdir. Felsefe de bu
deiikliklerden payna deni almtr; hem de fazlasyla.
'Resmi tutum 1, bu konudaki 'duyarlln' gren gzler,
dnen, anlayan ve eletiren kafalar iin ok ak seik bir
biim de ortaya koymutur. Felsefe neliine uygun olarak
deil; tam tersine dier alanlarla kartrlarak, ne olduu hi
anlalmayan bir aksesuar bile olamamtr bir bilgi y
n olarak grlm ve gsterilmitir; zellikle otaretim ku
rulularndaki renci iin de bir 'yk' olup kmtr fel
sefe.
retimin, neye ilikin olursa olsun bir amac vardr; ste
lik byle bir am a varolmak zorundadr. retim, ilkin kura
myla, seslendii kiiyle, iinde gerekletii kurumla, ara
gereciyle bir btndr ve dolaysyla bu btnn paralar
arasnda organik bir ba olmak zonndad . rgtl retimin
eleri, okul, retm en, renci, retim konusuna uygun
olarak ara-gere, retimin yntem ve amacn belirleyen il
keler, programlardr.
Felsefe retimi lkem izde iki aam ada yer almaktadr;
Ortaretim kurumlarmda klasik liselerde ok kstl ola
rak ve ayrca yksek retim de niversitelerde lisans-
yiksek lisans ve doktora dzeyinde olmak zere. Bu iki
aamay da kapsamak, zere felsefe retiminin eleri yle
belirlenebilir: konunun kendisi (felsefe), retici (etmen-
retim yesi), renci (lise rencisi-niversite rencisi),
retim kurumu (klasik lise-faklte-Felsefe Blm-), retim
kurum unun yardmc kuruluu olarak, konu gerei ktpha
ne, retimi ynlendiren ilkeler (lise iin mfredat pogam-
faklte dzeyi iin ereve program), kurum d etkiler (.ge
nellikle politik-ideolojik baklar; toplum un felsefeye bak;
dier kurumsal yaplarn felsefeye baknn oluturduu etki
ler). te btn bu eler, felsefe retimini yer yer oluturan,
yer yer belirleyen, etkileyen elerdir ve hepsinin tek tek ele
alnmas gerekmektedir; bu ele al da olan ve olmas gereken
balamnda olmaldr.
Felsefe retiminin baarl olmasnn gerekli ve yeterli ko
ullar nelerdir diye sorulabilir; baarl bir felsefe retimi na
sl olmaldr? Daha nce de dile getirildii gibi, retici duru
munda olan kiinin, neleri niin sylediinin, dile getirdiinin
farknda olmas gerekir Ancak bu da retim in gerekli ama
yeterli koulu deildir ayn zamanda. Bu arada u noktann
zellikle dile getirilmesi gerekiyor: felsefe retiminin amac
na ulamas iin, zihinlerin bu retimin zgl yanlarn kav
rayacak biim de batan hazrlanmas gerekiyor; zellikle ana
dili retimi, edebiyat, bilim retimi ile zihinler felsefe re
timi iin hazrlanmaldr. zellikle, renci, okuduunu anla
mak zere daha ilkretim srasnda iyi bir biim de yetitiril
melidir. Ama u sralarda olup bitene baklrsa, byle bir
amaca ulam ann ne denli zor olduu anlalabilir. Ak
olan durum u ayrca; anlamaya ynelik olarak yaplacak a
lmalar bir yandan felsefe iin zemin oluturacak, te yandan
da felsefe retimi, rencilerin dier derslerdeki anlama a
balarm pekitirecektir.
Anlama edim inin salkl bir biim de gerekletirilm esi
iin, daha okul ncesi yllardan balayarak ocukta gzleme
gcnn, gzlemleme gcnn oluturulmas gerekmektedir;
bu da, byle bir yetiyi oluturup giderek gelitirebilecek bir
eitimle salanabilir.
oun, felsefenin soyut yapda olduu ilei srlr. Oysa,
dala incelikli bir bak, lemen hemen tm bilgisel etkinlikler
de olduu gibi, felsefede de gzlem yapabilme gcnn ne
denli nemli olduunu farkedebilir Gzlem lem e edim inde
insann dnm e gcnn, gzlemi gzlem yapan en nemli
etken olduu genellikle gzden karlr ve dnm e gc
nn bu balamda edilgin olduu kans yaygnlk tar. Oysa,
gnlk yaam boyutundan balayarak, daha kk yalarda
gzlem yapma gc gelitirilirse, olup biteni anlam a, olup bi
tenler arasnda balantlar kurma, baka deyile balantl d
nm e gc geliir ve buna bal olarak deerlendirm e ve
eletirme yetilerinin de oluabilecei grlebilir.
Gzlem yapabilm e giderek anlamaya ynelir; balantl
dnebilme, olup bitenler arasnda Ijalanilar kurma yoluyla
olup bitenler kavranabilir, anlalabilir Varolana felsefe a
sndan bakn temel nitelii de bdr; varolanlar arasnda
balantlar kurabilen kii giderek som da sorm aya balar. Va
rolanlarn kavramsal ynlerinin ilkin bakalarnca, baka filo-
zoflarca nasl ortaya konduunu gsterecek biim de renci
yetitirilmelidir. Bunun en sal'kl yolu da rencinin doru
dan doruya filozofla tantrlmasdr.
renciye felsefenin neliine, genellikle ileyi biimine
ilikin bir bilin kazandrdktan sonra, felsefenin yzyllar bo
yu sren serveni kimi som ve sorun odaklarn belirginleti
rerek renciye sunulabilir. Btnyle felsefi sylemin
bir anlam kazanabilmesi iin, ayn som ya da sorunla ilgili ya
nt arama abalar, yant denem eleri bir karmaa biim inde
deil, felsefi kayglar anlaml klc temel som lar, kavramlar
gnna karacak biimde renciye verilmelidir. Byle bir
retimin gereklem esi iin hereyden nce, retici duru
mundaki kiinin srekli olarak alann aratran bir kimse ol
mas. ilkin kendisinin 'dnyor' olmas gerekm ektedir. An
cak tek bir kitaba bal olma zorunluluu zellikle ota-
retim kurumlarnda reteni daha batan zayf drm ekte
dir zellikle de b kitap felsefeden ok baka tr bilgiler
den oluan karmakark bir yn ise retenin ii ok daha
zor olmaktadr. Bu nedenle, retici, temel birtakm bilgi
leri renciye aktardktan sonra dorudan filozofa bavurmak
durum unda olmaldr. Belli soru ve sorunlarn ilendii rnek
m etinler zenli bir biim de seilm eli, renciyle birlikte
okunmal; temeldeki soru ve sorun alar, zerinde durulan
kavramlar belirginletirilmeli ve btn bunlar bizzat renciyi
etkin klarak gerekletirilmelidir. Ancak renci de byle
bir abaya girmeyi istemelidir, zellikle yksek retim dze
yinde.
Bu arada, ele alnan konuyla, konularla ilgili yaynlarn
bulunabilecei ve gerek ten ileyen bir kitapla gereksinim
olduu kendiliinden ortaya kmaktadr. Ancak bu ynden
de retim kurum lanna bakldnda, durum un hi de iyi ol
mad hem en anlalmaktadr. Genellikle ortaretim kurum-
lannda kitaplk yoktur, ya vardr da elem an yoktur, ya da
eleman vardr fakat bu sadece grntedir ve zel bir k
tphanecilik eitimi almamtr, bilinli deildir bu konuda;
hatta kitaplklarn elem anlar oun, okullarn baka trden
yaz izi ii iin kullanlmaktadrlar. Dolaysyla, kitaplk g
revlisi arada bir asl alma alanna urayan bir kii duru
mundadr. Bu durumda, kitaplk da kitaplann sadece yer ald
bir d ep o grnm ndedir. Hatta kitaplk, okulun bir
mekna ihtiyac olduunda oun, ilk azda gzden karla
cak bir yerdir; elem an kstlamas yaplaca zaman da ilk
gzden karlacak eleman kitaplk grevlisidir.
Yksek retim kum ullarnda da benzer bir biimde s o
runlar srmektedir. Hatta baz kitaplklar niversite, faklte,
blm kitaplklar renciye kitap dahi vermemektedir, geri
getirilm eyecei gerekesiyle. Oysa, bilgilerimizin ounu,
dorudan nesnelerle balant kurarak deil, oH ar hakknda
bakalarnn yapt betim lem elere dayanarak elde etm ekte
yiz. B. Rssell bu nemli noktay F elsefe Sorunlar adl ya
ptnda ayrntlaryla ele alr. Bu durum da kitaplklara ne denli
i dt aktr. Jale Baysal bir yazsnda Peter Karsted'in u
grne yer vererek ktphanenin niversitenin oluum un
da ne denli nemli olduunu vurguluyor: "niversite ktp
haneyi deil, ktphane niversiteyi yaratr."8 Aynca kitaplk
larn ilevsel olabilmesi iin kitap okumay, aratrmay byk
bir gereksinim olarak duyumsayan insanlarn sayca artmas
gerekm ektedir. Felsefe sz konusu olduunda ise, ciddi bir
okum a alkanl edinm enin ne denli nem li olduu iyice
anlalr. Okuma alkanl olmayan kiilerin felsefenin tadna
varmalan olanakszdr.
Felsefe retim inin genellikle renci asndan bir yk
olm aktan kanlmas iin, felsefenin ezbere birtakm bilgileri
tekrarlamak olmad anlaynn kkl bir biimde yerleme
si gerekir. Dnme ediminin sonsuzluu, snrszl, bu edi
min elden geldiince ilevsel klnmasnn gereklilii hi unu
tulmamas gereken bir nokta olmal ve retimin btn e
leri srekli olarak bunun bilincinde olmaldr. zgr dnm e
ortamlar yaratcl gelitirir ve bu ortamlarda yetien yarat
c bireyler de zgrlk ortamn deta besler ve yaatr.
Halis bir felsefe retimi byle bir amaca ulamada ok
yardmc olabilir. zellikle yksek renim yapma olanana
kavum u kiiler felsefe retimi sayesinde, kendi uzmanlk
alanlarna felsefece bakabilme, sorunlar derinden kavrayabil-
me olanan elde edebilirler. Bunun iin de btn yksek
renim rencilerine birinci ylda "Felsefeye Giri" ad al
tnda iki ya da kredi/saatlik bir ders konmaldr. Byle bir

Berrand Russel), F e lsefe Sorunlar, eviren; Vehbi Hackadirolu, Alaz Yaynlan


1980 stanbul, s. 39-47 2. bs. K abala Yaynevi, stanbul 1994.
6 Jale Baysal, Y ksek r etim d e Sorunlar v e z m ler "niversitelerim izin Ktp
han e Sorunu" niversite retim yeleri Dernei Yaynlan: 1 Cem Yaynevi, stan
bul 1990, s- 2 4 8 .
uygulama ilk planda rnek olm ak zere Fen-Edebiyat Fakl
telerinde balatlabilir ve yetimi-nitelikli-retim eleman sa
ys arttka, dier faklteleri de kapsayacak biimde genileti-
lebilir Bu retim elemanlar, u anda mevcut felsefe blm
lerinde yksek lisans dzeyinde alma yapm olanlar ara
sndan seilebilir.
Bilindii gibi felsefe blm lerinde, Yksek retim Kuru-
m u'nun hazrlad ereve programlara uygun olarak dersle
rin verilmesi amalanmt; ereve program, dersin sadece
adn sapuyordu ve ierik retim yesince istendii gibi be
lirleniyordu. Ancak u anda hibir felsefe blm nn progra
m dierininkiyle e deildir. Bu olumlu bir gelime olarak ni
telenebilir; ancak ders balklarnn, bir dereceye kadar da
ieriklerin, son derece znel yaklamlarla oluturulduu gz
lenmektedir. Felsefe ile felsefe olmayann iyice karurld,
t
pedagojik ve felsef kayglarn hi gznne alnmad grl
mektedir.
Felsefe blm lerinde lisans, yksek lisans ve doktora d
zeylerinde gerekletirilecek retim de retici durum unda
olan kiiye ok i dmektedir. Gerekten felsefe sorunlanyla,
felsefi kayglarla m eslek yaamn, hatta btnyle yaamn
anlamlandran bir retim yesi srekli aratrma yapma,
renme, rendiklerini rencileriyle paylama, zaman zaman
da rencileriyle birlikte renm e durum unda olacaktr. D
nen, anlayan, deerlendiren, eletiren bir kii olarak tart
ma odaklar yaratmada ya da yaratlan tartmalarda yerini al
makta etkin olacaktr. Bu da meslektalar arasnda canl bir
diyalogla gerekleebilir. retim yesi yaz yoluyla, szl
tartmalar yoluyla sorunlarla nasl hesaplatn, asl kaygla
rnn neler olduunu gsterebilir; p h ilo so p h la p ere n n ls de
ancak byle kurulabilir.
Oysa gereklikte durum genellikle yledir: Az da olsa
gerekletirilen yayn etkinlikleri yeterince ilgiyle izlenme-
m ektedir felsefecilerce; kimse kim senin ne yaptn bilm e
mekte, hereyden nce felsefecilerin byk bir blm, felse
feden neyi anladklarnn hesabn vermemektedirler. Yaplan
almalar da byk lde felsefe tarihi arkaplanl olm akta
dr. Yaplacak sistematik almalar retim yelerince de il
giyle izlendiinde ancak verimli bir tartma ortam doabilir
ve byle bir atm osferde yetien renci de bu tavr daha
batan benimseyebilir; ok erken yalarda ierikli almalar
retebilir.
Ama sanki btn bunlarn gereklem em esi iin koullar
hazrlanm gibidir. Felsefe blmlerinin rencilerinin byk
bir blm iin felsefe, niversiteye girite onuncu ya da da
ha sonraki bir srada yer alm aktadr tercih sralamasnda. o
unlukla, lisede bu dersle karlamadklar iin, felsefe ierik
olarak onlara ok farkl gelm ekte; deta arm aktadrlar.
zellikle yabanc dil bilgisi ynnden renciler son derece
yetersiz durum dadr. Dn yllk lisans retimi boyunca
renciler sadece ikinci ylda drt kredi/saat yabanc dil dersi
grmektedirler; bu da hem en hem en hi yabanc dil bilgisi ol
mayan biri iin yeterli deildir. Buradan da felsefe m etinleri
nin dilimize kazandmlmas konusuna gemek olanakl: eviri
almas kimi retim yelerince km senm ekte, bu kiiler
ilerinin eviri yapm ak olm adn dile getirmektedirler. An
cak henz felsefe klasiklerinin bile tam olarak evrilmedii
bir ortam da byle dnm ek, bir sorum suzluk rnei olarak
deerlendirilebilinir. Eer her retim yesi bugne kadar
doktora hazrlama d n em inde hi olm azsa kendi aratrma
alannda yer alan nem li yaptlardan birini dilimize kazandr
m olsayd sannm, bu konuda epeyce bir yol alnm oluna
bilirdi. Aslnda genellikle eviri almalan, zellikle de fel
sefe konusundaki evirilerin ne durum da olduklar da ayr bir
tanma ve aratrma konusudur. imdilik u kadarn dile ge
tirmek olanakl: Bu tr almalar sadece zverili bireylerin ki
isel abalarna kalm durumda; dolaysyla kimi zaman yap
lan almalar, seilen metinler, bilinli bir tutum un benim
senm ediini, bu konuda aklc davranam adn ortaya koy
makta. Yabanc dilde retilmi yaptlar arasndaki i diyalog
farkedilmedii iin, bu alanda byk lde bilinsiz seimle
rin yapld gzlenmektedir.
Aslnda daha nceleri yaplm kapsaml almalarda b
tn bu sorunlar dile getirilmitir; ben byk lde anmsat
mada bulundum . Btn bu aklam alann sonucu olarak un
lar denilebilir: Felsefe retiminin, ilgili eler hibir ekilde
gzden rak tutulmadan yeniden yaplanmas arttr. Ortare
tim aamasnda da, yksekretim aamasnda da kkl dei
ikliklerin yaplmas gerekmektedir; ancak bu deiiklik ne
rileri bir Ortaa deyiiyle flatus v o cls olmamaldr. Bu yeni
den yaplanmada karar verme durum unda olan kiiler balan
tl ve ierikli dnm eyi ilke edinm i bireyler olmaldr ve
felsefe retim inde halis olana, felsefenin kendisine nem
vermelidirler. Aynca niversitenin bir retici-renci birlii
olduu hep gznnde bulundurulmaldr. retici, karsn
da hep "ben dnyorum" diyen dem e olasl olan bir
insan grubu olduunun bilincinde olmal ve her olana kul
lanarak, her olana yaama geirerek kendisini aratrma ala
nna ve retim etkinliine adamaldr; bunun bir yaam bii
mi olduunu her an bilinlice duyumsamaldr. Ayrca, "ben
dnyorum ", "ben inanyorum"un nne gemelidir; bu ge
ii salam ada retici durum unda olan bireylere ok i d
mektedir.
Felsefe retim indeki yeniden yaplanma bir bakm a bir
"felsefe politikas" oluturmak olarak da dnlebilir. Dene
bilir ki "bir felsefe politikas yok mu?" Evet byle bir politika
var. Ancak bu politikann temel ilkesi u gibi grnyor hi
kukusuz bu, bireylerin nasl yetitirileceine ilikin bir politi
ka ayn zamanda: Ayn, benzer trden dnceler olutur
mak, dnm e dnyalar birbirinin ayn insanlar yetitirmek;
bunun da felsefeyi dta brakmakla ya da felsefeyi, felsefe ol
mayanla kartrmakla, bir tutmakla ok iyi bir biimde baar
labilecei anlalm gibi grnyor.
Milli Eitim Dergisinin Aralk 1990 saysnda bir retim
yesi yle diyor: "Eitimin temel hedefi fertleri bir potada
eritmek, onlara bir Mill uur ile bedi zevk vermektir."9 u
anda "resmi felsefe politikas" da felsefeyi bilim tarihi ve din-
bilim potasnda eritmeye alyor. Bir kez daha yinelemek is
tiyorum: Asl mcadele edilmesi gereken gr, bak as da
budur. Bu da ancak "salkl bir felsefe politikas" retm ekle
gerekleebilir. yleyse resmi kurum ve kiilere den, byle
bir politikay retebilecek "kiilere" kulak vermek olacaktr.

9 A bdurrahm an Gzel "ml, Ciddi Bir tir" Milli Eitim Dergisi, Aralk 1990, s. 4 2 .
Felsefe; ddnyada, dnm ede ya da dilde bulunan var
olanlar kendine konu olarak alr; bu onun zgl niteliidir.
Varolanlar arasndaki ilikileri ve balantlar bilmek ve ayn
zamanda ddnya, dnm e ve dil arasndaki ilikileri ren
m ek her felsefenin ve her filozofun birincil devidir. Bunlar
felsefi sylemin asl konulandr.
Kukusuz, felsefe varolanlar pozitif bilimler gibi incele
mez, tam tersine felsefe onlan zel bir biimde ele alr; baka
bir deyile, felsefe varolanlann anlamn yani varolanlarla ilgili
kavramlarn anlamlarn ortaya koymaya alr ve bu balam
da da bir kavram zmlemesi olarak belirir.
Sonmlar zel bir biimde araran felsefe dier insani et
kinliklerden de yararlanr; rnein, bilim, sanat, din gibi. Ken
disinden, kendi tarihinden yararlanr ve genellikle kendini bir
denem e olarak sunar.
te yandan her filozof, felsefi sorunlan bu alandan ya
ni ddnyadan, dnm e ve dilden birine balanarak zm
leyebilir. yleyse felsefe, etkinliini ya ddnya ya-dnm e
ya da dil araclyla gerekletirmeye balar. Onun k nok
tas bu alandan biri olmak zorundadr.
Filozof dncelerini doal bir dilde ortaya koyar ve sade
ce bu doal dilde felsefeci sylemini kurar. Ksaca, temelleriy
le, konularyla, gr ve dilsel yapsyla, felsefe zgl bir
sylem olarak varolur. Bu serimlemenin amac felsefeyi bir
sylem olarak sunmaktr. Doal dil, iinde felsefi sylemin
kendini gerekletirdii bir ortamdr.
Felsefenin bu eit betimleniine uyan birok felsefi syle
min Trk dilinde de retildii iyice grlmektedir. Bu ba
lamda. Trk dili nerdeyse sonsuz bir eitlilikte felsefi sylem
kurma olanaklanndan li de yoksun deildir.
Trk dilinde retilmi felsefe incelenirse, felsefenin btn
dallaryla ve alanlaryla ilgili konularda, soru ve sorunlarda,
tartmalarda, felsefi kayglanlarda nem li ilerlemelerin ger
ekletii grlr. Trkedeki sylem araclyla felsefenin
tm dallannda olumlu sonular elde edilmitir; rnein felse
fenin nelii baka bir deyile felsefenin z konusunda, bilgi
kuramnda,dil felsefesinde, zellikle felsefi antropolojide, etik
te ve ayn zamanda felsefe tarihinde. Ben burada sadece an
lan alanlardan szedeceim , meslektalarm ise dier alanlar
dan sz edecekler.
"Felsefe nedir?" sorusuna yanl vermeye abalayan birok
aratrma ve inceleme Trk dilinde oluturulan felsefi sylem
lerde olduka geni bir literatr oluturm aktadr. Filozoflar
felsefenin yapsn ya da zn, baka bir deyile neliini
aklam aktadrlar ve bylece de felsefeden anladklar ey
dorultusunda da felsefi sorunlan incelemektedirler; bir dier
deyile bu inceleme iini felsefeyle ilgili asl dnlerini iz
leyerek gerekletirmektedirler. Kimileri felsefelerini kurmak
iin sadece bilimin sonularna dayanm aktadr (Takiyettin
Mengolu, Vehbi Hackadiolu, Arda Denkel. Teoman Du
ral); kimileri sanatn ya da dier insani etkinliklerin sylemin
den yararlanm aktadr (Bedia Akarsu, Nermi Uygur, Ioanna
Kuuradi) ve hepsi kavramsal zm lem eler yapm aktadr.
te yandan, kimi filozoflar felsefi sylemlerinin bilimsel bir
sylem olmasn isterler ve felsefeyi bir bilim gibi kurmaya a
balarlar (Nusret Hzr, Yaman rs). Felsefenin yapsyla ura
an kimi filozoflar ise asl anlam nda felsefi sylemin zgl
koullarn ya da temel elerini aratrmaya koyulurlar (Ner-
mi Uygur, Betl otuksken).
Ad geen filozoflarn ou, felsefeden neyi anladklarn
eitli yaptlarnda aklamlardr. Fakat kimileri bu konuda
ayrca eser vermilerdir. rnein, Takiyettin M engolu
(1908-1984) F elsefeye Giri1i (1. bask 1958; 4. bask Remzi
Kitabevi 1988); Nermi Uygur F elsefen in ans'n (1. bask
196i, 3. bask Remzi Kitabevi 1984); Nusret Hzr RlUmln I
n d a Felsefe'yi (Eser filozofun lm nden sonra rencisi
Fsun Akatl tarafndan 1985'de yaynland-Adam Yaynlar)
kalem e almtr! Ben de geen yl F elsefi S ylem Nedir?
(Ara Yaynclk 1991) balkl bir alma yaynladm. Yukarda
akladm gibi, bu yaptta felsefeyi ya ddnyada ya dn
m ede ya da dilde bulunan varolanlar arasndaki ilikileri orta
ya koyan bir sylem olarak belirlem eye altm. Yine orada
genel olarak felsefi syleme ilikin tm nitelikleri, felsefe
tarihinden baka bir ey olmayan felsefi sylemin gemi b o
yutuna yerletirerek ak seik bir biim de gstermeyi d en e
dim.
Hi kuku yok ki her filozofun yazlarnda felsefenin neli-
ini sorgulad herkese bilinen bir eydir; fakat size szn
ettiim bu Trk yazarlar, bu konuyu yaptlarnda apak ekil
de ortaya koyuyorlar; bu konuyu aratrp zgn dnceler
sergiliyorlar.
"Bilgi nedir" sorusu dilimizde retilen felsefede nemli bir
yer tutar. Aslnda "bilgi felsefesi" ya da "bilgi kuram" balkl
yaptlarn az olmasna karn, filozoflarmz bu alanla ilgili so
rulara hem kitaplarnda hem de niversitelerde verdikleri ders
ve konferanslarda nem veriyorlar. Genel olarak bu konuda
oluturulan metinler ya felsefenin gemi boyutuyla ya da bil
gi felsefesinde yer alan sorular balamndaki tartmalarla ilin
tili aklamalardr. rnein, Takiyettin M engolu'nun onto-
lojik ve antropolojik gr, Nermi Uygur'un fenomenolojik
gr. Ayrca, niversitelerin felsefe blm lerinde bu konu
da gerekletirilen dersler, seminerler, aratrmalar ve doktora
tezleri, bilgi felsefesinin filozoflanmz ve yazarlarmz iin ok
nemli olduunu gstermektedir. Felsefe yapmaya ya da tm
aratrmalarnda ynlerini belirlemeye, inceledikleri filozofun-
bilgi kavray ve anlayyla balamaktadrlar. Bilgi felsefesi
gerekten de, ddnya, dnm e ve dilin en temel karla
ma noktasdr.
Burada size bilgi felsefesiyle zel olarak uraan iki filo
zoftan sz etm ek istiyorum: Vehbi H ackadirolu ve Arda
Denkel. lki bu konuda iki kitap yaymlad: B ilginin Doas
ve Kaynaklar zerine (May Yaynlar 1981); Bilgi Felsefesi
(Metis Yaynlar 1985). Vehbi Hackadirolu ikinci yaptnda,
hibir akadem ik yntem den yararlanmadn ve hibir felsefi
retiye bavurmakszn sadece kendi kendine elde ettii ka-
zanmlarndan yararlandn ileri siirer (Bilgi F elsefesi, s. 8):
"Gznnde tuttuum ilkelerin tm de,deneyden nce hi
bir kavramsal bilgimizin bulunam ayaca ve btn deneysel
bilgilerimizin de, nedensellik-srekli birliktelik balantsndan
doduu varsaymlanna dayanan mantksal karmlarla snr
ldr." (a.g.y. s. 8). Bu kitapta yer alan konular unlardr: ne
densellik, alg, bellek, tm evanm , tmeller, nsel (a priori),
anlam.
G rld gibi, yazar dil felsefesinde de nem li bir yer
tutan anlam konusu zerinde de durur ve anlama ilikin ken
di tanmn da ortaya koyar: "Anlamn, kabaca, tmcedeki, ko
nuann birey bildirmesini, dinleyenin de o eyi renmesini
salayan 'g' olduu dnlebilir." (a.g.y. s. 17). Szckle
rin sadece bir tmce balamnda anlam vardr; anlam ancak
zihnin kavramlar araclyla iletilir; bundan dolay anlam n
dorudan imleme/ imlerim kuram kabul edilemez; nk bu
kuram, bir yandan bu noktay dikkate almaz, te yandan da
eyler ile szckler arasndaki ilikileri aklayamaz (a.g.y. s.
17). Bylece, Vehbi Flackadiolu, Arda Denkel'in savunduu
dorudan imleme/imletim kuramna itiraz eder.
Bilgi felsefesi konusunda dikkati eken ve Arda Denkel'in
yaymlad bir baka kitaptan size sz etmek istiyorum; kita
bn bal: B ilgin in T em cileri (Metis Yaynlan 1984). Yazar,
hereyden nce, filozoflarla ilgili zgn dncelerini aklar
ve kendi dncelerini, onlarnkini de hesaba katarak otaya
koyar. Arda Denkel amalarn yle belirliyor; "Bu kitaptaki
amacm, tutarl deneycilii srdrerek, zdeki bir evren g
rn bununla birlikte temellendirmek olacak. Bir baka d e
yile, bilimin tem elindeki felsefi varsaymlarla uyum salaya
cak bir gr gelitirmeye alacaz. Bu adan Locke'un,
deneycilii zdekilikle badatrma yol ve yntem inin dna
kacaz. zdeksel bir dnyann varolduunu deneycilikle
tutarl olarak ne srm ekten te, ayn zamanda kapsaml ve
tutarl bir zdekilik elde etmeyi amalyoruz. Varolduu sy
lenen her eye zdeksel bir aklama getirmeye alacaz.
Bu dorultuda anl zdeksel varlk olarak aklayacaz. Kii
kavramn da ele alarak ayn dorultuda temellendireceiz."
(Bilginin T em elleri, s. 23)
Daha yukanda da sylediim gibi, bilgiyle ilgili incelem e
lerde, Trkiye'de arkaplannda felsefe tarihi bulunan bir yol
izlenir. almalarn, yaptlarn, derslerin ya da sem inerlerin
dzenleniinde, okul kuran ya da Ockham, Descartes, Locke,
Leibniz, Flume, Kant, Russell gibi felsefi retiler oluturan fi
lozoflara zel bir nem verilir.
Uzun zamandan beri felsefe krslerimiz dilsel/dilbilim
sel felsefe ya da dil felsefesi alannn kimi sorunlaryla da
uramaktadr; son yllarda bu konular dil felsefesi derslerin
de ayr olarak incelenm eye baland. stanbul niversitesi
sz konusu olduunda bu almalar ellili yllara kadar
kmaktadr. ada filozoflarmz, dilin yetkin bir biim de
kltrn arac hatta yaratc ilkesi olduu olgusundan hare
ket ederek, dil ile kltr arasndaki ilikilere daha ok eili
yorlar. rnein, Bedia Akarsu nun doktora tezi bu alanla ilgi
lidir: "Wilhelm von H um bold'ta Dil-Kltr Bants" Bedia
Akarsu kendisiyle yaplan bir konum ada yle diyor: "Ben
felsefenin bir dil zmlemesinden baka bir ey olmad g
rne katlmadm gibi, asl ilgimi de dil-kltr ilikileri ek
tii iin dil felsefesine ynelmi bulunuyorum . Humboldt
da bu tr almalarn odak noktas oluyor yeniden." (Ars-
ian Kaynarda, F elsefecilerle Syleiler, Elif Yaynlar 1986
s. 186).
stanbul niversitesinde retim yelii yapm olan Macit
G kberk, Nermi Uygur, Bedia Akarsu gibi birinci ve ikinci
kuaktan Filozoflar ve onlarn rencileri dil olgusu karsnda
gen Cumhuriyetin duyarlna destek verdiler; dil ve kltr
alannda gereklemi olan devrimi dnelim. niversite
retim yeleri bylece bir yandan geni bir biimde Trk dili
nin felsefe dili olarak gelim esine katkda bulundular; te
yandan da dili kendinde felsefi bir sorun olarak ele aldlar.
rnein, Nermi Uygur yazlarnn hem en hem en btnnde,
batan sona, insan anlamak zere otaya konmu abalarnda
dil alanna byk bir nem vermitir. O nun felsefeye dilden
giren bir filozof olduunu syleyebilirim . Kltr Kavra-
m 'n d a (Remzi Kitabevi 1984) yle diyor. "Dil nedir? Feno-
menolojik bak amz uyarnca, bu soru, ne gz derinlerde
kavram zm lem elerini ne d e kesinlik isteyen tanmlar
amalar. Kaynan, insann gnlk yaamda karlat ken
dince nemli bir soruya aydnlk salamak arayndan baka
bir yerde aramak bounadr. Dil nedir? Konuan bir varlm
ben. lkece, iinde kendimi dil olm adan bulduum hibir za
m an kesiti anm sam yorum . Batan beri birlikteyiz onunla.
Geri zaman zaman susm aktaym . yle olabilir ki herhangi
bir neden yznden (szgelimi hastalk yznden) konu
maktan yoksun kalabilirim, gelgelelim ilkece dilsiz olsaydm,
baka trl dendikte, dile ilikin tm etkinlikleri yerine getire-
meseydim, bunlara yatknlk ve anlaytan uzak, bunlar ger
ekletirm e gcnden yoksun olsaydm , kimse bana 'insan'
diyemeyecekti. Bu apak gereklere dayanarak insan varl
m ortaya koyan temel bir doruya varrm: Dil, insan olarak
yazgm benim; dil varolma koulum benim." (s. 13)
Bu balam da, ey, dnm e ve dil arasndaki ilikileri
aklamak zere imleme/imletim kuramlar konusunda incele
m eler ve aratrmalar yaplmaktadr. Arda Denkel bu konuda
Y n letlm (1989) balkl bir kitap yaynlad ve balatt al
malar, im lem e/im letim in ister kavramsal ister ilevsel ol
sun durum unu belirlem ek konusunda bir tartma ortam
yaratt. Bu konudaki birok tartma F elsefe Tartm alar
Dergisinde yer ald.
Szn ettiim aratrma ve almalar daha yakndan in
celediim izde, yazarlarmzn eitli dillerde yaymlanm ya
banc kaynaklar da izlediklerini ve deerlendirdiklerini gr
mekteyiz. nemli almalarn bir ksm Tiirkeye de evril
mitir. Ayrca, dilbilimleriyle dorudan doruya uraan dilbi
limciler de dil filozoflar iin deerli m alzem e oluturacak
olan almalar yapmaktadr.
Anlam konusunda da birok aratrma yaplmaktadr. Bu
rada Arda D enkel'in A nlam n K k en leri (Metis Yaynlan
1984) adl kitab zerinde durm ak istiyorum; yazar kendi an
lam kuramn Locke'un anlam kuramyla karlatm ve yap
ln sonunda bir deerlendirme yapar. Ona gre, Locke anlam
dnm ede kurar, baka deyile dnm e, Locke'ta, sylem
ile ddnya arasndaki ilikiyi kurmay salar. Oysa Arda
Denkel anlamn, sylem ya da dilsel ileti ile ddnya arasn
da dorudan doruya kurulduunu ileri srer.
Bu incelemelerin dnda, Trk dilinde anlam n oluumu
zerinde de kukusuz felsefe asndan durulm aktadr.
Felsefe blm lerinde dil felsefesi dersleri verilmekte, ayn za
manda, bu alandaki ada literatrn gelimesi yakndan iz
lenmektedir.
nsanla ilgili bir gr olmak dncesi filozoflarmz iin
ok nemlidir. ncelemelerinin k noktas olarak insan alan
birok filozof vardr. Bu filozoflann felsefi sylemlerini antro
polojik bir zemine genel olarak dayandrdklarn sylemek is
tiyorum. Ayrca, insan felsefesi ya da felsefi antropoloji kavra
y eitlilii iinde felsefenin bir dal olarak kendini gsterir
Filozoflanmzn kimileri sadece insan felsefesiyle urar ya da
bu konuya yaptla nnda yer verirler.
Kukusuz, bu kavrayn lkemizdeki en sekin temsilcisi
Takiyettin Mengolu olmutur. Yazlarnda zel olarak da
nsan F elsefesi adl yaptnda (1971) insan varlk koullary
la ve som ut btnl iinde anlamaya ve deerlendirm eye
alr, insann varlk yapsnn temel yanlann, som ut feno
menlerin her birini zm ler Mengolu, bilimsel verilere
de nem vererek, felsefesini antropolojik ve ontolojik bir kav
rayn altnda kurar. nsan incelerken teki antropolojik
kuramlar da eletirir; bu kuramlarn insani varl tm olarak
anlamaktan uzak olduklarn aka ortaya koymaya alr.
Son yaptlannda Nemi Uygur da insani varl, dil, kl
tr, eitim, bunalm , teknik gibi kavramlar araclyla anla
may amalar. rnein B unalm dan Yaama Kltr (Ara
Yaynclk, 1989) adl yaptnda insan bunalmn rn ola
rak, bir bunalm varl olarak deerlendirir. Bunalm insan
oluturan temel bi edir, baka deyile bunalm insann
zdr. Bu kitapta insan tm anlam yollarnn kavanda b u
lunan bir varlk olarak tasarlanr (s. 231). Bunalm ortamnda
yaamak amacyla iasan, bir bunalm varl olarak kltr ya
ratr.
Baka bir kitabnda, ada Ortamda Teknik'te (Ara Ya
ynclk, 1989) yazar bu defa teknii yaratan ve teknikle birlik
te yaamak zorunda olan bir varlk olarak insandan sz eder
Tm felsefi syleminde Nermi Uygur'un iasan. somut bir fe-
nomenolojinin nda anlamaya alt sylenebilir. Ayrca,
Kltr Kuram nda insanla ilgili (zellikle okkltrllk ve
efil kavramlar araclyla) dncelerini aklayan baka yaz
lar da yer alr.
Bundan baka, loanna Kuuadi insan kimi yazlarnda
kltr, eitim ve zgrlk kavramlaryla anlamaya alr. Ona
gre: "Felsefi antropoloji bugn felsefenin dallarndan biridir,
ama yle bir dal ki, onun konusu olan birok soruyu akla
kavuturmadka ve insana ilikin ok kaba taslak da olsa, fel-
sefi-bilgisel bir gre sahip olm adka, yeni 'problemler' ya
kalayamayz, yeni bir soru getiremeyiz; btn yaptmz eski
sorular evirip evirip bir eyler sylem ekten 'metafizik' ya da
'bilimsel' bireyler sylem ekten teye gitmez" (Arslan Kaynar-
da, F elsefecilerle S yleiler, 1986 s. 232)
Etikle ilgili incelemeler lkem izde oluturulan felsefi sy
lemde byk bir yer tutar. Gerekten, etikle ilgili birok al
ma vardr; rnein,doktora tezleri, kimi filozoflarn ahlakla il
gili grleri zerine incelemeler v.b. Bu konuda, zellikle Io-
anna Kuuradi'nin Etik balkl kitabndan sz etm ek istiyo
rum. Bu yaptn birinci ve ikinci blm 1977'de, tm ise
1988'de yaynland. Yazar F elsefecilerle Syleiler'de yle
bir aklam a yapyor: "Benim orada yazdklarm bir ahlak
(moral) deil, bir grtr: Bir etik gr" (s. 236). Yine ona
gre, "her eylem bir etik ilikide yaplr ve onun ilk, yani en
tem eldeki oluturucusu bir deerlendirm edir" (a.g.y. 238).
yle devam eder: "'Doru' ve 'deerli' eylemde bulunabilme
byk lde bilgiye dayanr: Bir eylemin yapld bir defalk
'koullann' doru bilgisine, 'deer'e ve 'deerlere' ilikin bilgi
ye, hatta eylem de bulunurken kiinin yaptna ilikin bilgisi
ne." (a.g.y. s. 239).
Bu son yllarda etik ile ilgili olarak dikkati eken bir baka
yapt da Vehbi H ackadirolu'nun z g rl k A hlk (Cem
Yaynlar 1990) adl yaptdr. Yazar burada sadece gzleme
dayal bir etik gr sunmay amalar. Saduyuya dayal bir
gzlem sreci iinde sadece grlen insani koullar bu etik
tasanm n temeli olacaklardr. Varolu, insani varlk sz konu
su olduunda, bir zgrlk aray biimini alr. nsan iyi
anlam ak iin zgrl iyi anlam ak gerekir. zgrle
gelince, zgrlk bilgiye baldr; bilgisiz zgrlk yoktur
Etii insanlann birarada yaamas olgusuna, insanlarn zgr
lk araylarna ve yine insanlann bilgi bakm ndan srekli bir
gelime iinde bulunm alanna balayan Vehbi Hackadirolu,
etik ile bilgi arasndaki ilikiye nem veren Eski Yunan Filo
zoflarnn tutumlarna kendini daha yakn hissedecektir. Ona
gre, acl filozoflar Eski Yunan'da bu denli gl bir biim
de vurgulanm olan etik-bilgi ilikisine yeterince eilmemi
lerdir.
Bundan baka yazar idealist grlere ve zellikle Kant'n
grlerine kar kar Bylece toplumsal yaamda zveriye
dayanan bir etii benim ser ve dev tasarmna dayal etii
reddeder.
imdi az da olsa felsefe tarihi ile ilgili alm alardan sz
etm ek istiyorum. Filozoflarmz bir yandan antikadn gn
mze felsefi tasarm ve akmlar incelemektedirler; te yandan
da felsefe tarihleri kalem e almaktadrlar. zgn almalarn
yannda, yabanc dillerden felsefe tarihiyle ilgili eviriler de
yaplmaktadr.
Burada size sunduum bu alma kukusuz sadece bir
zettir ve bu sunuun amac Trk dilinde gereklemi olan
felsefeyi size tantmaktr. Filozoflarmzn dnya felsefesine
katklarn deerlendirm ek, baka bir almann konusudur.
Meslektalarm size ayrca lkemizdeki bilim felsefesinden de
sz edecekler. Btn bu aklamalarmzn, Trk dilinde reti
len felsefi sylem hakknda size belli bir fikir vereceini uma
rm.
FELSEF SYLEM NEDR? BALAMINDA
ARSLAN KAYNARDA'IN BETL OTUKSKEN LE
YAPTII SYLE"

Arslan Kaynarda: Felsefi S ylem Nedir? derli toplu g


zel bir kitap olm u. Dilindeki temiz Trkenin ak ayrca
dikkati ekiyor, kutlarm seni. Ama istersen hem en onun ze
rinde durmayalm. Daha nceki almalarndan szedelim.
Yanlmyorsam sen, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi
Felsefe Blm'n 1972'de bitirmitin. Bitirme tezin Romal fi
lozof "Lucretlus'un D e Rerum Natura'snda E vrenin Ana
Maddesi idi. Bu konuyu semenin belli bir nedeni var myd?
Ona ynelm en nasl oldu?
Betl otuksken: Dediiniz gibi stanbul niversitesi
Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'n 1972 ylnda bitirdim.
"Lucretius'un D e Rerum Natura'snda Evrenin Ana Maddesi"
konulu tezimi de, gelim em de byk pay olan deerli Ho
cam Prof. Dr. Nermi Uygur'un ynetiminde hazrladm. O yl
larda Felsefe Blm'ne yazlan renciler I. yl Hazrlk Serti
fikas ad altnda bir renim grrlerdi ve bu Sertifikann
program nda Latince Grameri dersleri zorun lu olarak yer
alrd. Bana kalrsa bu ders rencinin hem dilbilgisi kavray
n geniletiyordu hem de onun nnde dille birlikte her
dil retiminde olduu gibi yeni bir dnya ayordu. Ben
bu ilk tanma ylndan sonra Latinceyi brakamadm ve Latin
Dili ve Edebiyat Sertifikas yaptm: ksaca iki retim yl da
ha bu Serfitikann btn derslerini youn bir biimde izledim.
Bu dilin seme rnleriyle dorudan tantm. Yine bildiiniz
gibi tez Hocam Prof. Dr. Nermi Uygur da Galatasaray Lise-
si'nin Latince Blmnden njezundu; klasik aa ilikin bilgisi
ok zengindi. Hem onun hem de Prof. Dr. Faruk Zeki Pe-
rek'in ve o yllarda asistan olan Kenan Yonasoy'un ynlen
dirmeleri ve yardmlaryla bu konuyu setim. Ayrca unu ek
lemeliyim: O yllarda renciler oun, bitirme tezi konusu
olarak Platon, Descartes. Rousseau gibi filozoflar seerlerdi.
Oysa bende daha deiik bir eyler yapma istei vard. ze
rinde ok fazla allm bir filozofu semektense, pek az bili
nen bir filozofu sem enin ve onu anlam aya, tanmaya al
mann daha yararl olaca inancn tayordum. te btn bu
etmenlerin birlemesiyle, ad geen bitirme tezi ortaya kt.
A.K.: 1982'de stanbul Edebiyat Fakltesi'ne Sistematik Fel
sefe ve Mantk Anabilim Dal aratrma grevlisi olarak girdin.
imdi o blm de doent olarak bulunuyorsun. Doktora al
mann konusu ne idi?
B..: 1972'den 1982'ye kadar geen sre iinde gerek lise
retmenlii yllarmda gerek ktphanecilik yllarmda felse
feyle olan bam iyice pekiti; felsefe benim yaama ortamm-
di; bir nod u s vivendl'ydi benim iin. 1978'de okuduum
halta Trk D ili D ergisi nde tantmn yaptm bir kitap, bu
kez nm de Ortaan dnyasn at. (Bildiiniz gibi nsan-
cl'n 1. saysnda Abelardus'la ve dolaysyla arlkl bir bi
imde Ortaala tanmamn serveni daha ayrntl olarak yer
alm aktadr.; Farkl olann ekicilii yine stn gelmiti. Abe
lardus'la ilgili bir Doktora almas yapabilirim diye d n
meye baladm. Deiik atlmlar her zaman byk bir heye
canla karlayan Prof. Dr. Nermi Uygur'la birlikte almaya
koyulduk ve bir sre sonra asl konu belirdi: "Petrus Abelar-
dus'un Ahlak Anlay" Antika felsefesi ile konu gerei ku
mlan balantlar; tmeller tartmasnn birok sorunu zm e
deki pay ve zihin acl bana byk katklar salad.
A.K.: Seni Abelardus'la ilgilendiren zelliin, ondaki a
da diyebileceimiz ynler olduunu syleyebilir miyiz. Nedir
bunlar?
Ortaala ilgiyi son yllara kadar srdrdn gryoruz.
1989'da Saffet Babr'le birlikte Ortaa'da Felsefe'yi yaynla
dnz. Ortaa felsefesi tmyle zgr dnceden uzak bir
felsefe midir? yle de sorabiliriz: Ortaa felsefesi tek seslili
in dna hi kabilmi midir? Felsefi sylemin dinsel bask
dan kurtulabildii yerler hangileridir?
B..: Abelardus bir 'entelektel1; 12. yzyl entelekteli
Jacques le Goff ve dier yazarlarn da dedii gibi. ann ve
btn alann sadece yerleik, allagelmi, elde edilmi hu
zuru, rahatl bozmayan, altst etm eyen deerlerini, yaama
biimini benim seyen ve savunanlar iinse bir Tenfant terrib
le1 te o n u n bu kar kan yani, 'muhaliP yan, onu 'ite o'
yapan yandr esas olarak. H istoria Calamltatum'la hem ken
di zyaam na hem de yaad dnem e tanklk etmesi, onu
her an 'ada' yapmaya yetecektir sannm. Ayrca, m an
tk felsefesine ilikin tutumu; yaptlann srekli yenileme a
bas; F ilo zo f, Y ahudi v e H rlstlyan arasn d a D iyalogd a
sergiledii eletirel tavr, onu ann tesine geiren nitelik
lerdir. unu da eklem ek istiyorum; Abelardus'u sorgulamak
ve yarglamak zere toplanan Konsiller de, eletirel tutumlara,
kurumsal tepkinin bir gstergesidir. Aynca Abelardus varolma
dzlem inden (varlktan), bilme dzlem ine (bilgiye) geii,
baka bir deyile ontolojik olandan epistemolojik olana ge
ii bilinli olarak gerekletiren filozoflardan biridir. Bilindi
i gibi, felsefenin 'm odern' niteliini kazanm asndaki en
nemli lt, varolandan ok varolann bilinmesinin ne ka-
nldr.
A..K.: Abelardus da felsefi sylemi kurtaran filozoflardan
biri yleyse. Sen onun bir de kitabn evirdin 1988'de, ad
neydi o kitabn?
B..: Abelardus'tan nl Ilistorla Calamltatum'u ve Filo
zof, Yahudi v e H ristiyan Arasnda D iyalog u evirdim. Ki
tap. Bir Mutsuzluk yks ad altnda Rem zi Kitabevl'nce
yaymland. Hatta kimi kitap kataloglarnda tarih kitaplar b
lmnde yer ald kitap: nk, arka kapakta 'Historia Calami-
tatum (Felaketler Tarihi) deyii yer alyordu; sanrm katalog
lar dzenleyenler sadece arka kapaa bakm akla yetinmiler-
di(!). Kitab alanlarn byke bir blm nn dlyalog'u oku
mad kansndaym; hem en hi yanks olm ad bu yaptn.
Oysa hl gncelliini koruyan konular tartlyordu Abelar-
dus'un bu son yaptnda.
A.K.: imdi yeni kitabn Felsefi Sylem Nedlr?e geliyo
ruz. Son yazlarnda "sylem" kavramna zel bir nem veri
yorsun. Sylem ne gzel bir szck. Balam szcnden
sonra o da girdi felsefe dilimize. Kullanm daha sonra belir
ginlemi olmal ki, Bedia Akarsu'nun Felsefe T erim leri Sz-
l'ndc yok. Berke Vardar'n dala sonra yaynlanan Dilbilim
Terimleri Szlii'nde ise var stersen nce bir tanm yapa
lm. "Sylem"in genel olarak anlam nedir?
B..: "SylenV'in genel anlam adn andnz szlkte de
grld gibi, "dilin yazl ya da szl olarak gereklemesi,
konuan bireyin kullanm"dr. Dil bir anlam da olanaklar ala
ndr, bir tr iletiim ortamdr. Konuya ve konuya baka gre
dili zel, hatta oun znel olarak yeniden kurmak, bir sy
lem oluturmaktr. Dil-sylem ilikisi balamnda, dil bir bak
ma tzsel olan, sylem ise ilineksel olandr. Sylem, bireyin
dili 'kendince' ve 'konuca' yeniden gerekletirmesidir. yley
se zellikle doal diller kendi ilerinde sonsuz sylem olana
n banndrrlar.
A.K.: Felsefi sylemi teki sylem lerden nasl ayrabiliyo
ruz?
B..: Felsefe de dilden te sylem olarak beliriyor. Byle
bir belirlenim aslnda daha batan, felsefenin doal diller ara-
alyla yapay dillerle deil gerekleen bir sylem o ldu
unu tem ele alyor. Felsefi sylem i dier sylem lerden
zellikle bilimin, sanatn ve dinin sylem inden ayrann,
onun, genellikle 'varolann' neliini belirlemesinin dnda, ki
tapta da ska yinelendii gibi, eitli dzlemlerdeki varolan
lar arasndaki ilikileri inceliyor olmasdr. Ddnyada varo
lan, baka deyile tekil varolanlar ile dnm e ve dil arasn
daki ilikileri inceler felsefe; baka hibir bilgisel etkinliin
byle bir ilevi yoktur.
A.K.: Varolan, dnm e ve dil. Bunlar felsefenin tem el
eleri oluyor. Dil, felsefede birden bire byk nem kazan
maya balad. te yandan bir ulus olarak dilde byk ve hzl
bir deiiklik iindeyiz. Bu deiiklik felsefecilerimizin syle
mini nasl etkiliyor?
B..: Gerekten de dil zellikle yzylmzda byk nem
kazand. Hi kukusuz bunda, dilin salt filolojinin incelem e
alan olm aktan karak, bam sz bir bilim dalnn, dilbilimin
konusu olmasnn byk pay olmutur. Ayrca unu da gz-
nnde bulundurm ak gerekir: Dil, Antikadan beri felsefenin
gndem indedir. Sokrates ncesi dnem de, Platon'da, Sofist
lerde, Aristoteles'te, Stoaclarda dil byk nem tar, ilkin
mantk, ardndan gramer balamnda. Ayrca dilin iyi kullan
m ok byk nem tamtr Antikada; Retorik'in bal ba
na bir aratrma alan olmas rastlant deildir. Her trl bil
gi, bu arada zellikle felsefe de dilde vardr. Felsefenin doal
dille mi yoksa yapay bir dille mi gerekleebilecei konusu
bilindii gibi Leibniz'den beri filozoflarn gndem indedir.
Ama grnen o ki, felsefe oun doal dille, herhangi bir d o
al dilin bireysel kullanmnda, zgl ve znel bir sylem de
kendini varetmektedir. Bu nedenle dildeki deiiklikler, kulla
nm farkllklar, dilin felsefedeki kullanmn da kukusuz et
kilemektedir. Trk dilinde felsefi sylem oluturanlar, filozof
larmz, felsefecilerimiz, byk lde bunun bilincindedirler
ve Trke'nin terim ler ynnden- geliimine katklar b
yk olmutur. Bizim kua yetitiren hocalarn dil duyarl,
dil bilinci, Eski Trk Dil Kurumu araclyla byk lde i-
levsellemitir ve bizim kuak, birok felsefe terimini hazr
olarak bulmutur.
Bir bakma, felsefenin nesnel terminolojisi, znel term ino
lojilerin bir toplamdr; genel felsefi sylemin, znel felsefi
sylemlerin bir toplam olmas gibi. Felsefe terimleri ok an
laml terimlerdir; herhangi bir felsefe terimi, rnein tz, ne-
lik, kavram gibi terimler, her bir filozofun syleminde farkl
balam da ve deiik anlam ykleriyle kullanlabilirler; yeter
ki filozof kendi i tutarlln koruyabilsin. Filozof byle bir
etkinlikle dilde varolana yeni bir anlam katarak dildeki zen
ginlemeyi salayabilecektir. Aslnda filozofun varolanlar ara
sndaki ilikileri irdelerken terimlere yeni anlamlar yklemesi
onun felsefe yapm asndan baka bir ey deildir. Filozof, do
al bir dili 'felsefece' yeniden kuran baka deyile yeni bir
sylem oluturan kiidir. Dil bilinci, dil duyarl, filozofluun,
felsefe yapmann, felsefi sylem oluturmann onsuz olunm az
bir kouludur.
A.K.: niversitelerimizde dil felsefesi almalar ne d u
rumdadr?
B..: Dil felsefesinin ya da dilbilimsel felsefenin g n d e
m inde olan kimi sorunlar teden beri kimi felsefe ders ve se
minerlerinde ele alnmaktadr; son zamanlarda da dorudan
dil felsefesi derslerinde bu konular ilenmektedir. Felsefe dil
de varolduuna gre, dille ilgili almalar sanrm birok fel
sefecinin, filozofun gndem indedir. Ben kendimi bu ynden
ok ansl gryoum, adn anm adan geemeyeceim hoca
larm zellikle Prof. Dr. Macit Gkbek, Prof. Dr. Nermi Uy
gur, Prof. Dr. Bedia Akarsu Trk diline, Trk dilinin felsefi
sylemdeki kullanmna byk katkda bulunmu, dil duyarl
n hereyin stnde tutan kiiler olmulardr retici olarak
da; nceki yllarda dorudan dil felsefesi dersi olmamakla bir
likte dile arlkl bir biimde yer veren dersler vermi, semi
nerler yapm; yaymlar gerekletirmilerdir. 80'li yllarda da
dorudan doruya dil felsefesi dersi, konusu Felsefe Blm
lerinin programlarnda yer almaya balad. Bizim blm mz
de bu dersleri 1983-1984 retim ylna kadar Prof. Dr. Bedia
Akarsu; daha sonra da Do. Dr. Ulu Nutku stlendi. Gen
kuak felsefecilerden Prof. Dr. Arda Denkel'in de bildiiniz
gibi dil felsefesi alannda nemli almalan vardr. Ege ni
versitesi retim yelerinden Do. Dr. Taylan Altu da bildi
im kadaryla dil felsefesiyle uramaktadr. Ortaala kurmu
olduum ba, beni de dil felsefesinin sorunlarna yneltmeye
balad son yllarda ve yldan beri Felsefe Blmnde dil
felsefesi dersini vermekteyim.* Sanyorum, dil felsefesi ile dil
bilimsel felsefe ayrm byk nem tayor. Yaplan almala-
n n daha ok dil felsefesi erevesinde yer alabileceini d
nyorum . Ayrca, belirgince zerinde durulmas gereken bu
ayrmn kimilerince pek de nem senm ediini gzlemliyorum;
bu balam da bir "ekolleme" sz konusu deil gibi. Byk
lde niversitelerde yaama alan bulan felsefecilerin 'ekol
lem e1 tr bir aba iinde olm adklan grlyor. Baka bir
deyile, kyasya hesaplatklar felsefe sorunlar var m mes-
lektalanmzn? retici, aktarc olm ann tesinde felsefeyi
nasl gryorlar? Felsefe tasarmlar nedir? Bunun hesabn
vermiyorlar gibi geliyor bana genellikle birka kii dnda.
te bu durum da sadece dil felsefesinde deil, dier felsefe
disiplinlerinde de birka kii dnda tutarlln koruyan,
sylemini zgrce ve zgr bir biimde kuran yok gibi. Ge
nel olarak felsefe iin sylenebilecek olanlar, zel olarak
dil felsefesi iin de sylenebilir: Gndemi daha belirgin iz
gilerle snrlandrlm bak alanna gereksinme var, genel

1992-1993 m i m y ln d an b e ri bu d e rs le ri B l m m z e yeniden d n e n Prof. Dr


n a y Szer verm ektedir B. .
olarak felsefe iin, zel olarak da dil felsefesi ya da dier
felsefe disiplinleri iin. Kendimize daha ok gvenelim ve ak
tarc olmakla yetinmeyelim diye dnyorum.
A K.: Yine kitabna dnelim? Bu kitaba bir tr "felsefeye
giri" diyebilir miyiz?
B..: Evet bir tr felsefeye giri denebilir sanyorum. Fel
sefenin sylem ce oulluu, felsefeye girilerin de oullu
unu iermekte doal olarak. Her filozof bal ne olursa ol
sun, z olarak, ierik olarak bir "Felsefeye Giri" yazabilir.
Tek bir yapn ieriini ve baln belirginletirmeksizin bu
konuya zglem ese bile, satr aralarnda zaten her filozof b u
nu gerekletirmektedir. Ben bu deerlendirmemi yazlarmda
"rtk bir biimde" nitelem esiyle som utlatrm aya altm.
Felsefe bilincinin filozof iin vazgeilmez olduuna inanyo
rum.
A.K.. Sen kitabnda felsefenin felsefesini yapyorsun. Fel
sefe olanla, olm ayann kartrld bir ortam da felsefenin
"ne"liini belirleme abas iindesin. Felsefi sylem kavramn
tartp sorguluyorsun. Bir kez daha yinelem ek yararl olacak:
Felsefi sylemi teki sylemlerden ayran zellik nedir?
B..: Felsefe olanla olmayann oka birbirine kantrld
bir ortam da yayoruz. Felsefe bir yandan dinbilimsel felsefe
nin (dinbilim felsefesi deil) te yandan bilimsel felsefe
nin (bilim felsefesi deil) igali altnda gibi grnyor. Bunun
dnda da kimi felsefeciler, felsefeyi sadece bir retim konu
su olarak gryorlar ve tarihsel bir grngeden genel felsefi
sylemin kimi kesitlerini renci kesimine anlatmakla ve ara
da bir gerekletirdikleri yazma etkinliiyle, Trk dilinde fel
sefe kurmaya deil, kunlmu felsefeyi Trk diline aktarmaya
alyorlar. Bu sonuncu tutum hi kukusuz, retim sz ko
nusu olduunda zellikle byk nem tayor. Ancak ilk iki
tutum felsefenin salkl bir biimde olum asna engel gibi
grnyor. Zaman zaman zellikle dinsel sentezci g
dml kurumsallamalarn da etkisiyle, kimi genel kltr ko
nulan, tarihsel nitelikli kimi kltr rnleri 'felsefe' diye sunu
luyor. Sonuta, belirgin bir felsefe bilinci olmaynca, zellikle
gen insan felsefe diye bilimi, bilim tarihini, dinsel inan e
lerini, kimi genel kltr konulann, filolojik aratrmalar oku
yup renmi oluyor. Byle bir ortam da felsefenin neliinin
belirgince ortaya konm as ok byk bir nem tayor. Ka
nmca, felsefenin neliinin hesabnn verilmesi felsefeyle ge
rek retici olarak gerekse yapc-yaratc olarak uraanlarn
ilk grevidir; bir varolan olarak, bir sylem olarak kendini
gsteren felsefe bylece zgl aynmyla ortaya kabilir. Ben
bu konudaki tasarmm, dncelerim i bu son alm am da
ortaya koymaya altm, ya da byle bir denem eye giritim.
Her felsefi sylem empirik bir 'ben'in rn; birok eyi yeni
den kurma, oluturm a abasdr. Daha nce de altn izerek
sylediim gibi, felsefenin kuruluunda grngler (fenom en
ler) yardmc etmenlerdir; felsefenin asl yapt, eitli dz
lemlerdeki varolanlar (ddnyada varolanlar; nesneler, eyler,
durumlar, ilikiler; dnm e ve dnm ede varolanlar; kav
ramlar, tasarmlar, dnceler, imgeler; dil ve dilde varolanlar
sunulu aamasndaki her trl bilgisel oluum: bilim, din, s
zel sanatlar) arasndaki ilikileri inceleyen bir bilgi ortaya koy
masdr. Felsefe bu balam da hereyi konu edinm ektedir; bu
zelliiyle de dier sylem lerder farkldr.
A.K.: Felsefi sylem her zaman kendine yeter mi?
B..: Felsefesini kurarken filozof ya ddnyadaki varolan
lardan,ya dnm eden ya da dilden yola kar. Buna gre de
sorunlann irdeleniinde, ad geen bu k kaynaklarn d o
rudan inceleme konusu yapan bilgisel etkinlikler, genellikle
bilim, felsefeye yardmc olabilir. nk felsefe belli bir varo
lan alanndan yola kar ve btn konulara ite bu grnge-
den (perspektiften) bakar. rnein, zneden, znenin dn
me edim inden felsefeye giren bir filozof, konularn, konu
edindii hereyi dnm enin bir rn olarak grr daha
batan; byle bir filozofun sytem inde byk lde bilgibi-
limsel ve zaman zaman ruhbilimsel yaklamlar ar basar.
Byle bir filozof, dnm enin etkinlik alann sonsuzca geni
letir deta; herey dnm eden dolay vardr ksaca. Byle
bir tasarm iin her tr insan bilimi yardmc olacaktr; hatta
kltrn tm yardmc olacakr. Hem en her filozof ya bilim
den ya sanattan ya da dinden beslenir, yardmlar alr.
A.K.: Genel felsefi sylemi artsrem lilik oluturuyor. Bu
ayn zamanda felsefe tarihindeki birikimi, felsefe geleneini
dile getirmi olmuyor mu? Tekil felsefi sylem yalnzca es-
remlilik iinde mi kalyor? Genel felsefi sylem olm adan tekil
felsefi sylem olabilir mi?
B..: Felsefenin kalc sorular balam nda, bir bakma ge
nel felsefi sylemi, felsefe tarihi ya da felsefenin artsremli
boyutu, yeni sylem ler oluturm ada katkl olabilir. Olabilir
diyorum nk kuruluu bakmndan h ep esremli olan fel
sefe, nesneleen varoluu bakmndan, artsremlilii oluturu
yor; baka deyile genel, tm felsefi sylem ortaya kyor.
Genel felsefi sylem olmadan tekil felsefi sylemin olabilece
i kansn tayorum; yeter ki felsefe soru ve sorunlarnn far
kna varlsn. Gemiteki felsefeye, felsefe yapm ann onsuz
olunm az koulu olarak baklrsa, felsefedeki yapclk-yaratc-
lk her zaman olmasa bile kimi zaman engellenebilir. zellik
le felsefe tarihleri yani gemiteki felsefe zerine oluturulan
baml sylemler buna yol aabilir; onlan pedagojik deer
leri olabilir ama onlarla kurulan ilikide ok dikkatli olunmas
gerekir.
A.K.: Felsefi sylemi tartrken felsefe tarihinden de r
nekler verdiin grlyor. Bylece felsefeyi felsefe yapan r
nekler daha iyi meydana kyor. Son olarak zel bir blmde
iki felsefecimizin sylemi zerinde durm usun: Takiyettin
M engolu ile Nermi Uygur'un sylem i zerinde. Trki
ye'deki felsefeye bu tr bir bak ok ilgi ekici. Byle bir
sylem belirlemesi iin neden bu iki felsefeciyi setin? Burada
senin yaptn ie sylem zmlemesi de diyebilir miyiz?
B..: Yapt olutururken gznnde bulundurduum bir
dier nokta da uydu: yle bir felsefi tasarm olmalyd ki su
nulan, tm felsefi sylemi oluturan tekil, zgl, znel sy
lemlerin de neliini iersin; onlarn ortak bileenini iersin.
Bylece gelecekte oluturulacak herhangi bir felsefi sylemi
de zm lem ede yardmc olsun. Bu ortak bileen/bileenler
bei, hem bir yandan felsefe olan belirleyecek, te yandan
da felsefe olm ayan da gstermi olacak; A'nn ve non A'nm
snrlarn belirginletirecek. Kitabn sonuna eklenen notlar,
byle bir ilevi yerine getirmeyi am alam aktadr ve alntlar
bu nedenle ksa tutulmam, balamlar iinde ele alnmtr.
Yaptta belirlenen ltler erevesinde, genel felsefi sy
lemden, birok dilde oluturulmu sylem lerden rnekler ve
rirken, Trk dilinde oluturulm u sylem lerden de rnekler
verilmesi gerekiyordu. Sylemlerini kurarken yararlandklar
kaynaklar bakm ndan, felsefenin neliine ilikin bilinli yak
lamlar bakm ndan ,bu iki filozof farkl boyutlar sergilemi
lerdir. Her ikisinin de rencisi olarak bu farkll, onlarn
felsefi sylemlerinin zgl ayrmn/ayrmlarn kavrama ans
n elde ettim. te tek bir doal dilde, Trkede, bu iki filozof,
birbirinden ok farkl kayglarla felsefelerini kurabiliyorlard;
ben de bunu, bu olguyu, saptadm anasavlar dorultusunda
akas felsefeye ilikin gzlemlerim bu savlar oluturm u
tu gstermeye altm: Bir felsefi sylemle kar karya ka
lnca nelere dikkat etm ek gerekiyor? ok hakl olarak buna
bir sylem zm lem esi denebilir; dilbilimsel anlam da bir
sylem zmlemesi deil kukusuz bu. Bizzat sylemin ken
disine ynelerek onun kaynaklarn, konularn, konularna
bakn ve onu dile getiriini ortaya koyma abas olarak bir
sylem zmlemesi burada sz konusudur.
II. FELSEFE LE
ANLAMAK
Varolanlarn bir blm , insandan tmyle bamsz ola
rak ddnyada yer alr. Kimi varolanlar ise ddnyada varol
makla birlikte, insandan tmyle bamsz deildirler. nk
bunlar, insann, eitli boyutlarda kendisini gsteren dnm e
etkinlikleri araclyla ortaya kmlardr; baka deyile varol
mulardr.
Dnm e belli trden nitelikleri olan canl varlklarn bir
zniteliidir; burada daha batan canl varlk deyii yerine "in
san"! koymak olanakldr. Dnm e burada insan balamnda
ele alnmakta ve bu yazda dnm enin insan dnda kalan
dier canllarda nasl ve hangi boyutlarda ortaya kt soru
nu bir yana aUmaktadr.
D dnyada varolanlann nelii aratrlabilecei gibi, d
nm enin kendisi de aratrma konusu yaplabilir. Felsefe
bir ynyle bu aratrm alarn toplam dr Byle bir aratr
ma, dnm enin teki trlerdeki varolanlarla ilikilerini belir
ginletirmeye ynelik olduka felsefi yaklamn daha da ar
bast ileri srlebilir.
Dnm e alan da eitli trde varolanlardan olum akla
dr. rnein dnceler, dnm e alannn dile brnm
eleridir. Filozoflar, sylemlerinin genel niteliiyle uyumak
zere, dncelerin trleri hakknda da eitli savlar ileri s
rerler ya da onlann sylemlerinin niteliini, dncelere ili
kin olarak ortaya koyduklan grler belirler. Kimi filozoflar
dncelere ilikin grlerinin oylum unu ok geni tutabilir
ler. Descartes'n M etafizik D ncelcr'de ileri srdkleri,
bunun en iyi rneklerinden biridir: "(...) bu dncelerden ki
mileri benim le domu (innatae), kimileri yabanc ve dardan
gelmi (adventitiae) ve kimileri de benim tarafmdan bulun
m u ve yaplm tr (factae)" (D escartes, Les M ditations
M taphysiques, Paris 1963, s. 53).
stendiinde yazlan ya da szl dil araclyla bakalarna
da iletilme olanam tayan dncelerden baka, henz dile
geirilmi ama dille iletilebilme olanan da ieren bir yap
daha vardr dnm e alannda: KAVRAM. Kavrama ilikin ola
rak saptanan yapsal zelliklerin en ortak olan ya da kavra
mn zgl ayrm, onun dnm e alannda bulunuyor olmas
dr. Kavramn dnm e alan dnda bir varl yoktur. Bu ilk
ve temel nitelikteki belirleyiten sonra kavramn neliini ay
dnlatma abasna girimek daha da olanakl gibi grnm ek
ledir.
Bu yaznn asl amac, kavram kavram yapann ne (neler)
olduunu ak klmaya (.almak olacaktr Ama, belirgin bir
biim de ortaya konmay aratrm acdan istemektedir. Baka
bir deyile bu ama, bir takm temel nerm eler balamnda
gerekletirilmeye allacaktr. Ancak bir adm daha geriye
giderek, bu temel nerm elere yol aan temel sorular gzler
nne sermek bir gereklilik olarak kendini gstermektedir.
Her alana ilikin g zlem d e olduu gibi kavrama ilikin
gzlemlerimizde de bu deyi okuyucuda bir irkilmeye yol
aabilir; ancak "gzlem" terimi burada bilinli olarak, alt izi
lerek kullanlmaktadr kuramn m (zaman zam an varsay
mn) ncelii vardr yoksa salt gzlemin mi ncelii vardr di
ye sonlabilir ve ite kuram da sorularda, soru biimindeki
deyilerde kendini ortaya koyar. Kuram, gzlem e edimini y
netir. Gzlemi gzlemleri gden kuram, sorularda dla
r. te kavramn neliini soruturm ada da benim senen kura
mn nda sorular oluturulmakta ve bu sorular giderek ileri
srlebilecek yantlarn asl niteliini ieren temel nennelere
ulamada belirleyici olmaktadrlar.
yleyse yaplacak ilk i "kavram" kavramn aydnlatma
abasn gden som lar belirtmek olacaktr. Dile getirdii ya
da dile getirdikleri hep birbirini tamamlayc nitelikte olan so
ru balamlar ortaya konm aktadr burada: Bir varolan olarak
kavram nedir? Kavramn teki trden varolanlarla ilikisi ne
dir. Kavram nerededir? Kavram oluma bakm ndan nerede
dir? Kavramn iletilebilme bakmndan nerede yer alma ya da
yer alabilme olana vardr? Kavram ddnyada varolanlardan
nce midir yoksa sonra mdr? Ksaca kavram kavramnn an
lamn belirleyen durum lar nelerdir? Grld gibi btn bu
som lar kavram kavram n eitli ynlerden aydnlatm ay
amalamaktadr.
Bu som lara ilikin yant denem elerinin temelleri u ner
melerle dile getirilebilir. Kavramlar varolann anlamna ilikin
erevelerdir. Kavramlar genellikle varolan bilmenin temeli
dir. Kavramlar insansal balam da yaratma edimine dayal
olarak varolanlarn ve ddnyada dorudan karl olmayan
varlklann varolmasnn temelidir. Kavramlar dnm e alann
dadr ve varolandan sonradr. Yine kavramlar dnm e ala
nndadr; ancak kltr nesneleri, insann yaratma gcnn
rnleri olan varolanlar bakmndan da kavramlar varolandan
daha ncedir. Kavramlar terim olarak da dildedir. Bu balam
da kavramlar, her trl iletiim olanann temelidir. yleyse
kavramlar, varolan bilmeye, anlamlandrmaya ilikin olarak
oluturulan ve dnm e alannda yer alan erevelerdir.
Bu temel nerm eleri aralarndaki geileri de gznnde
bulundurarak aklamak byk nem tamaktadr.
Kavram; ddnyada, dnm ede ya da dilde varolana ili
kin olarak oluturulan dnsel bir erevedir. Kavram kav
ram yapan en belirgin znitelik, onun her trl \ rolann ki
mi zaman oluabilmesine ama oun da bilinebilmesine ili
kin bir ereve olmasnda kendini gstermektedir.
Varolann snrlarn belirleyen bir ereve olmas kavra
mn en temel ilevi olmaktadr. rnein, kavram olarak "ka
lem", kalem ad verilen tekil bir varla ilikin bir erevedir.
mlemlerin bizzat gznnde olmad, sadece dilsel deyile
rin sz konusu olduu iletiim ortamlarnda, iletiimin onsuz
olunm az koulu "kalem" kavramdr ya da kalem ad verilebil
irle imkn olan tek tek varlklara ilikin olarak izilmi ere
vedir; kalemle u ya da bu biimde ilikisi olan herkesin by
le bir erevesi, baka deyile kavram vardr ve gerekten de
bu ereve som ut imlemi olan varolanlara ilikin olduunda
ortaktr. Aristoteles'in Perl Ilerm eneias'ta (16 a) szn etti
i "ruh durumlar" varolann ereveleri yani kavramlar baka
deyile ereveler olsa gerek
Belirlenen kimi erevelerin dorudan balantl olduu
tekil varolanlarn yannda, sadece varolanlararas ilikilerden
doan, dier deyile dondan tekil varolanlarla balants ol
mayan ereveler vardr. Ayrca bir de varolanlarn sadece ve
sadece bilinebilmesini salayan ereveler vardr ki bunlar da
genel kavramlar, baka deyile tmellerdir. Bilindii gibi t
mellerin neliine ilikin tasarmlar felsefe tarihinde epeyce bir
yer tutmaktadr, bu konuda yaplan almalann hepsini "t
mellerin kavrannn neliini" ortaya koyma abalar diye be
lirlemek olanakldr.
Aristoteles'in yapm olduu birinci tz, ikinci tz ayrm
bir bakma varolanlara ilikin olarak farkl dzlem lerde olu
turulm u kavray ereveleridir. Sokrates birinci tzdr ve
bizde bir Sokrates kavram vardr; ancak Sokrates'in bir insan
olmasndan dolay iasanlk kavramyla ilikisi vardr ve ite bu
insanlk szc ile dile gelen -bu kavram, genel kavramdr
yani tmeldir Bunlar, tek tek varolanlarn bilinebilmesi olana
n salamalar bakm ndan son derece nemlidirler. Tek tek
varolanlarn bilinebilmesini salamalar bakmndan tekil var
olanlarla hem en hemen bire bir ilikisi olan kavramlara oranla
IPorplyrios'un belirlemesiyle cins, tr, ayrm, zellikle, ili
nek] tmeller ok daha genel erevelerdir. Ancak kimi filo
zoflara gre tek tek varolanlarn varolabilmesinin de olanan
salar tmeller; Platon'un dealar bu anlamda tmeldir. An-
selmus da dnm ede varolmay genellikle varolmann bir te
meli olarak almaktadr; yleyse tmelin varolana gre bir n
celii vardr. Btn kavram gerekilerinin bu trden dn
m elerinde sonuna dein tutarl olabilmeleri iin ya tdea gibi
bir yapya ya da Tanr gibi bir varla gereksinimleri vardr.
u ya da bu biimde elde edilmi olan ereveler, baka
deyile kavramlar, daha nce de dile getirildii gibi varolabil-
menin deil, bilinmenin dolaysyla bilmenin olanaklarn sa
lar. kavramlar her trl varolann bilinmesini, anlamlandrma
sn salayan erevelerdir. Bilme yer yer de tmeller yani ge
nel kavramlarla ancak salanabilir. te ancak bu noktada
Aristoteles'in "asl bilgi, tm elin salad bilgidir" deyiinin
bir anlam olabilir. Ockham iin de asl bilgi soyutlayc bilgi
dir (notitia abstractiva); bu da sadece zihinde yer alan tmel
ler araclyla mmkn olabilir.
Kavram herhangi bir varolann varolmasn salayabilir mi?
Bu sorunun yant hem olumlu hem de olumsuzdur. Ddn-
yada varolanlarn kimisi, oluum bakmndan dnenden b a
msz olarak olumaktadr; varolmaktadr; bunlarn olumas,
varolmas dnene hi de bal deildir. Doann tm ele
ri insann dnda ve ondan bamsz olarak vardr, bu trden
varolanlann, sadece dnm ede yer alan ve kavram ad veri
len ereve araclyla varolmas olanakszdr. Platon'da dea
ile tekil varlklar arasnda olduu ileri srlen varolma dzle
mindeki ilikinin bir trl ak seik olarak ortaya konulam a
mas bu balamda daha iyi anlalabilir. nk dea tekil var
lk ilikisinin bilgibilimsel boyutta anlalr olabilecei ortada-
dir; dea, tekil varln, varolann ancak bilinmesini salaya
bilir; o n u n bilinebilmesinin lt olabilir bir kavram ola
rak .
te yandan, kavram ad verilen ereve ile som ut varlk
baka deyile varolan ilikisini varlkbilimsel deil de sadece
bilgibilimsel dzlem de ortaya koymak, felsefi kurgulamalarn
(speklasyon) da n n e geebilir. Ama burada hem en u
noktay gznnde bulundurm ak gerekiyor: kavramn, tekil
varlkla, varolanla hi mi varlkbilimel bir ilikisi yoktur, bizzat
insann tasanmlad tekil varlklar, varolanlar iin varlkbilim-
sel boyutta yer alan bir iliki sz konusu olabilir. Tasanmlama
edim inin sonucu olarak dnm ede oluan kavram, her trl
kltr nesnesinin yaratc temeli olur. yleyse kltr nesnele
rinin varolmasnn temeli kavramlardr. rnein, kalem insa
nn dndadr bir kez varolduktan sonra; ama kalemi ilkin d
nm esinde yaratan insandr; yleyse bu tr varolanlarda kav
ram varolandan nce gelir.
Dil asndan bakldnda da kimi terimler rnein dev
let, dem okrasi, laiklik, insan haklar ve bunlarn taycs
durum unda olan kavramlar, varolanlar burada arlkl ola
rak insanlar aras som ut ilikiler gznnde bulundurula
rak oluturulmulardr, bu terimlere ilikin olan ve stelik on
lar anlaml klan kavramlar insanlar arasnda oluan kimi ili
kilerin rndr. Bu kavramlann ddnyada dorudan do
ruya bir imlemi yoktur; bu imlem olsa olsa, her defasnda
farkl bir biimde ortaya kan insansal ilikiler adr. te bu
nedenle de bu durum lara ilikin kavramlarn ortak olduunu
sylemek ok zordur hatta olanakszdr. (Byle bir durum dan
en ok yararlananlar da siyasal sylemlerin temsilcileridir, po
litikaclardr denebilir.) Bu noktada artk herhangi bir "kavram
kargaasndan" szetmek de anlamszdr. Nusret Hzr bu ko
nuda bizi ok iyi aydnlatyor; "Kavram Kargaas" adl yaz
snda, aslnda kavramlar balam nda bir kargaa olmadn,
kavram atmalar olduunu felsefe alanndan da seilmi r
neklerle sunuyor: "Felsefede Kant ile balayalm. Kant'n sen
tetik diye gsterdii nerm e, bir Viyana evresi yesi iin
analitiktir. Hele onun nl sentetik a priori nermesi, ampris-
te ve materyaliste gre anlamszdr, kavram deildir, hibir
ey deildir. Sz uzatmamak iin , yllar atlayarak Fenome-
nolojiye gelelim: Bu reti, eidetik indirgeme ile eylerin z
n grebileceimizi, fenom enoloik indirgeme ile Ben'i sapta
yabileceimizi ne sryor. Buna karlk materyalist; bu z,
Ben, ndirgeme kavramlarnn gerek kavram olmad ve bu
szcklerle kurulm u dizgenin Metafizikten baka bir ey ol
madn sylyor. Burada atma var, hem iddetli atma!
Ama kargaadan iz bile yok.
(...)
Kargaa deyince, her kafadan bir sesin kmas, hatta her
kafann birka kavram deitirmesi, bylece durum un tam an
lamyla kr dvne dnm esi gerekir.
Oysa, yurdum uzda kavram lar atyor, am a kargaaya
benzer bir durum dan sz edilemez diye dnyorum." (Nus-
ret Hzr, B ilim in Inda Felsefe, Adam Yaynlar, stanbul
1985, s. 43-44). yleyse henz salkl dnm e alkanlklan-
n edinmemi edinememi ya da kimi durum deiiklikle
rinden hem en etkilenerek her an salt kendini korumaya y
nelik tavrlar iinde bulunanlarn dnm e biiminde kargaa
nn yeri olabilir. Oysa kiiler hi kukusuz zam an zaman
ok farkl ierikleri olan kavramlar, ereveler oluturabilir
ler.
Ddnyada som ut bir imlemi olmayan yaplara, durum la
ra ilikin olarak oluturulacak kavramlarda zellikle birtakm
aynmlar yapma bir gereklilik olarak ortaya kabilecektir. o-
anna Kuuradi'nin dedii gibi ("zgrlk ve Kavramlar", Ulu
da K onum alar, Ankara 1988, s. 1) Ancak bu tr belirle
melerle, eitli ayrm noktalann ortaya koymakla dorudan
imlemi olmayan durum lara ilikin bir ereve izebilme ola
na elde edilebilir.
Kltr nesnelerini yaratmada hi kukusuz kavram nce,
yaratlan nesne, varolan daha sonra gelmektedir. Daha nce
de dile getirildii gibi, rnein bir kalem retecek olan kimse,
her eyden nce onu tasarlar, yapaca, yarataca nesnenin
erevesini dnm e alannda daha batan belirler. Ansel-
mus ve kimi kavram gerekilerinin dnm ede varolann
gereklik alannda da, ddnyada da varolduuna ilikin ana-
sav bu balamda ancak anlam kazanabilir; yoksa herhangi
bir eyi dnm ek ardndan o dnlenin, dnm e alann
da erevesi izilenin gerekten ddnyada da varolaca -
varolduu anlam na gelm ez, herhangi bir eyi dnm ek,
onun varolmasnn yeterli kouludur dem ek saduyuya aykn-
dr. Kavram gerekileri, varolma bakm ndan insan d n
mesine dorudan bal olan nesneler balamnda hakl ka
bilirler ancak. te yandan, kavramn varlkbilim asndan te
kil varln, varolann iinde bulunmas da yine bu tr varo
lanlar balamnda insanlar tarafndan yaratlm var-olan-
lar balamnda hakl kabilir. Bu saptayn snrlarn a
mak, benzetm eler yapm ak metafizik kurgulamalarn gdc-
s olur. yleyse, birok nitelii bakm ndan insana benzeyen,
(hatta insann kendisine benzedii savlanan) bu nitelikleri s
nrszca tayan ve dolaysyla insan llem ez dereced e
aan, kendisi deta salt zihin olan varlk ile her trl varolan
arasndaki varolma varetme, yaratma ilikisi hep bir kur
gulama olarak kalmaya m ahkm dur; btn bu belirlenimler,
akn varla ilikin olarak kurulan ereveler kimi varsaym
larla bir sre ayakta kalabilirler; bu varsaymlar ortadan kalkt
nda ise retilen dnceler ark bir anlam tamazlar; m eta
fizik kurgulama olm ann tesine geemezler-, ancak bu tr
den kurgulamalardan uzak durmak, kaba bir gerekiliin s
nrlar iinde kalmak deildir; kavram ve imlemi arasndaki
ilikilere zmleyici bir tarzda yaklamak ve bilinci ayk ol
mak demektir. Kant ve Kant sonras felsefe bu konuda b
yk lde saduyulu rnekler sergilemitir.
nsan dnm e edimi araclyla kltr nesnelerinin ilkin
kavramn, ardndan onlarn som ut varln yaratr, retir; bu
radan yola klarak yaplacak ok geniletilmi bir usavurma,
ite tam da "ok geniletilmi olmaktan" tr snrlarn aar
ve bir kurgulama haline gelir. yleyse, kavramn nesneden
nce gelir oluu ok snrl boyutta alnmaldr; kavram btn
varolanlarn ncesinde yer alr denilem ez. Kavram yalnzca
her trl varolann bilinmesinin zorunlu kouludur, kavram
bu anlam da da nesneden, varolandan sonradr. Adclar soru
nun bu yn zerinde durm aktadrlar ve bu bakm dan da
hakldrlar.
Batan beri dile getirildii gibi, varolanlann kimi zaman
varolmasn; ounda bilinmesini salayan bu ereveler, kav
ramlar insanla birliktedir ve insan dnm esindedir. Kendi
oluum u bakm ndan da kavram oun bilme balam nda
nesneden sonra snrl olarak varolmay salama bala
m nda da nesneden nce gelir. Ama nnde sonunda kavram
hep dnm e alanndadr; dnm e alanna bir kavram depo
su gzyle baklabilir. Dnm enin hep bir eyin dnmesi
olduu filozoflarca sk sk yinelenir; ite bir eyin dnmesi
hep bir kavramdr; dnlene ilikin olarak izilen ereve
dir; bilim, felsefe, sanat ve din de bu sayede vardr: eitli
dzlem ve balamlardaki ilikiler anda oluturulan kavram
lar sayesinde.
Kavramlar iletilebilme olanan da en gelimi gsterge
ler, imler dizgesi olan dil araclyla elde ederler. Kavram yi
ne bu bakm dan da, her trl iletiimin olanan salayan,
anlam tayan temel yap kimliini kazanr. Dile gemeyen,
dilsellemeyen kavramlar, ereveler zneldir; hatta bulank
tr. Bu znellikten, giderek bu bulanklktan syrlma dil dizge
siyle olanakldr. yleyse, kavram iletilebilme bakmndan da
dildedir.
Kavram kavramna ilikin bu yazda, kavramn varolma
bakm ndan dnm ede, iletilebilme bakm ndan dilde yer al
d; kavram lann oun bilgibilimsel adan, ancak kimi var
olanlar bakm ndan da varlkbilimsel adan belirleyici ere
veler olduu gsterilmeye allmtr, kimi zaman kavram
den en ereveleri oluturan, kimi zam an da bakalarnca
oluturulm u ereveleri aydnlatm aya alan kiiler de filo
zoflardr. Bu saptama, ayn zam anda felsefenin neliine de
ilikindir. Felsefe ite btn bu zniteliklere sahip kavramlar
aydnlatr, zmler. Nermi Uygur'un F elsefen in aas nda
Felsefede Temellendirme balam nda lam da dile getirdi
i budur; "kavramlar zmlemek, kavramlardaki rtk-ak
ayrmlar belirtm ek, kavramlarn yer ald ok deiik sz
balamlarnn ileyiinden kavramlann anlamn (ya da anlam-
lann) gznne sermek, bunu elden geldiince yan tutma
dan gerekletirmek..." (3. bs. 1984, s. 55-56).
Her kavram inceleme, aydnlatma grevini felsefe stlen
diine gre, kavram kavramn da aydnlatm a yine felsefenin
iidir. Her kavram iin olduu gibi, kavram kavramna ilikin
almalar da farkl tutum ve yaklamlar da olacaktr.
"nsanlar incelenm ek istendii zaman onlara yakn
dan bakm ak gerekir; ama insan incelemek iin g
rn ta uzaklara evirmeyi de renm ek gerekir;
zellikleri ortaya karmak iin hereyden nce, ay-
nmlar gzlemek gerekir."
Jean Jacques Rousseau
(Essai sur l'origine d es langu es, VIII).

Felsefe hi kesintiye uramayan bir bilgi dal, bir insan et


kinliidir. nsann asl doasnn, aklnn en st dzeyde et
kin ve ilevsel olduu bir bilgi alandr.
Heinz Heimsoeth'n dedii gibi felsefe salt bir bilme deil,
ayn zam anda bir yaama biimidir de. Felsefe bir hesapla
madr. Dnen varln, bilen znenin var olan her ynyle
ele verecek, anlatacak, belirginletirecek biimde deerlendir
mesidir; yorumlamasdr. Felsefe, dnm e konusu yaplan
her eye, her varolana bir anlam verme, onu derinliine kav
rama, anlam landrm a abasdr. "Felsefe, dnya karsnda al
nan belli bir tavrn, derinleen bir varlk bilincinin kavramlara
ve dncelere brnen dnsel ilikilerin bir ifadesidir. Fel
sefe alglanan, som ut ve apak grnen eyleri temellendir-
meye, onlar aklamaya alr."1
Felsefe btn bunlar geleneksel bir sreklilik iersinde
gerekletirir. Felsefenin bir gelenei olduu konusu, btn
filozoflarn zerinde birletii bir noktadr. "Aristoteles bu ge
lenek ilkesini aka belirtmitir. lk filozoflar dem ek olan es
kiler1de yeni bir kon, yeni bir hakikat bulmu yahut koymu
deillerdir. Onlar da felsefelerinde oldum olas, eskiden beri
insan hayatnda ve polis te yer etmi olan bir lakikatin gele
neini devam ettirmilerdir."2
"Philosophia perennis" biiminde kendini gsteren bu bil
gi dalnn, btn tarihsel yaylm iersinde hem en her konu
ya, varolann her kesitine el atlm ve birbirinden ok farkl
dnceler retilmitir, konu ortaklna karn, yonm lam a
biimi; konulara, varolana yaklam ve dolaysyla varlan so
nular birbirinden farkl olmutur. Temelini varolanda bulan
kavramlarn anlamlarnda bir derinlem eye ynelen felsefede
yzyllar boyu sorular yinelenmitir; ama sanki insann dn
me ediminin sonsuzluunu somut bir biimde ortaya koymak
isterm iesine felsefe sonsuzca yant denem elerinden olu
mutur. Biimsel olarak bir bakma ayn kalan sorular, yzyl
lar (oyu yeni bak alarn yanstmann, dile getirmenin arac
olmulardr.
Grnlerle yetinm em e, grnler dnyasn belirleye
nin ne olduu zerinde durm a, varla kuatc dncelerle,
dnm e yntemleriyle yaklama ksaca, mutlak yan belirle
me abalar hep nplanda tutulm utur. Felsefenin tarihi bu
trl abalarla doludur. rnein, Platon sorduu tm som lar
la byle bir yaklamn yanda olduunu gstermekledir; s
rekli olarak somlan som larla varla, insana ve iasan ile varo
lan, baka deyile dnen ile dnlen arasndaki ilikiye
yaklamakta ve her trl iliki biimini kuatan genel sonu
lara varmay amalamaktadr.
nsanolu, gereklie h ep kendi asndan bakm tr ve
dolaysyla da, insan felsefe ile asl doasn ilevsel klm ve
kimliine kavumutur. nsan, felsefe araclyla, kendi var
oluu ile gereklik arasnda yeni bir dnya yaratmtr: Felse
fenin dnyasn, byle bir dnyann yeleri de ancak dn
sel abalara katkda bulunabilecek ya da insan olmay tam
anlamyla gerekletirebilecek baka insanlar olacaklardr. n
san insan yapan yn de onun dnm eye ilikin ilevleri ye
rine getirmesiyle gereklik kazanabilir ancak. Bu da bir eilim
,birbilgi iidir; ne tr olursa olsun bilgilerin aktarlmas iidir.
Hi kukusuz ilkin bakalarnn dnceleriyle dnlr ama
giderek zgn dnceler ortaya konabilir. Dnen insann
etkinlik kazanm asnda birtakm yardmc, gdc, bulunduu
dnem in genel dnm e biimini, bilgilerin hangi trne da
ha bir bel balandn gsteren ynler yer alr. rnein, An-
tikada, genellikle sylencebilim erevesi iersinde dn
lyordu; baka deyile sylencebilimin egem en olduu, esin
kayna olduu bir dnce biimi vard. Hesiodos'un yaptla
r bunun en gzel rnekleri deil midir? Aristoteles'e dein bu
trden dnceler filozoflarn en byk yardmcs olmam
mdr?
Felsefenin Antikadaki serveninin ba konularndan biri
insandr denebilir; her ne kadar bu yn, birok dnrde
dolayl ya da rtk bir biimde yer almsa da. Btn felsefe
tarihilerinin Antika yorumlaylarnda Sokrates'ten nceki
filozoflar iin asl konunun d dnya, doa olduunda birle
tikleri grlr. Hemen tm aratrclar da Cicero'nun Sokra
tes, felsefeyi gkten yere indirdi yargsn kant olarak ileri s
rerler. Gerekten de Sokrates'in tm felsefi abasn insan ve
insan yaam zerinde younlatrd herkese bilinen bir du-
am dur. Ama Sokrates ncesi dnrler, filozoflar da dolayl
da olsa insana eilmemiler miydi? Hatta salt insan dnyas
iin sz konusu edilebilecek zellikleri, rnein ahlak felsefe
sinin ierdii sorunlar ele almamlar myd? Hereye insan
asndan bakma, varolan belirlemede en byk lyd.
"Kendini bil" zdeyii bu dnem i en zet biimde anlat
maktadr. Protagoras, dnem in ortak zelliini en zl biim
de dile getiriyordu: "nsan her eyin lsdr" demekle, tan
rlarn bile insanlar gibi olduu, z bakm ndan ayn nitelikte
olduu ileri srlmekteydi.
Ortaaa gelindiinde, aklama biimlerinin byk l
de deitii aka grlmektedir. Ortaan varolana verdii
anlam bir nceki adan ok bakadr; evrenin, insann ak-
lan ok farkl nitelikleri iermektedir. Tanr ile insan, insa
nn kendine duyduu an gven noktasna kadar bir bakma
ayn niteliktedir. Temelde Tanr insan kendi imajna gre ya
ratmtr; ama varlnn bilincine varan, bir "ben" olduunu
anlayan insan, her eye gc yeten, en gerek varln kars
na bu bilin, uyan iinde kmtr.
Ancak Ortaada asl konu, ddnyann dorudan gzle
mine dayanm ayan, tek tek fenom enlerden yola kmayan bir
varlk tasarm zerinde younlamtr. Bu genel tasarmlama
iinde de insana den pay olduka kktr denebilir.
Her dnem kendine zg insan anlaylarn yaratmtr.
Bu Antika iin de, Ortaa iin de bilimsel abalarn ege
men olduu sonraki dnem ler iin de sz konusudur. M.
Scleler'in bu konuda dile getirdii dnceler ok yerinde bir
saptamadr; yle diyor M. Scheler: "Aydn bir Avrupalya in
san kelim esinden ne anlad sorulsa, hem en daima onun ka
fasnda birbiriyle uzlamayan ayr dnce-dnyas birbi-
riyle arpmaya balar. Bunlardan birincisi, Yahudi-Hristiyan
geleneinin dnce dnyas, Adem, Havva, yaradl, cennet,
cennetten kovulmadr. kincisi, temelini Antik-Grek dnce
dnyasnda bulur. Burada, dnyada ilk defa, insann kendi
hakkndaki bilgisi, insana zel bir yer kazandrmtr. Bu teze
gre insan iasan yapan, onda bulunan 'akl, logos, phronesis,
ratio, m ens vb.'dir... ncs, m odern tabiat ilimleriyle ge
netik psikolojinin artk geleneklemi olan dnce dnyas
dr. Buna gre insan, yeryz adn alan gezegendeki oluun
en son basamadr."3
Birok filozofun, felsefe tarihisinin paylat grleri or
taya koyar burada Scheler; hi kukusuz her filozof kendi b a
k asna gre bu dorultulardan birine daha ok bel bala
mtr. Ama hem en btn Antika ve Ortaa filozoflarnn
zerinde birletikleri nokta insann bir akl varl olduudur.
nsann bir "animal rationale" olduu gr hem en her d
nrn benim sedii bir grtr. nsan insan yapan zellik
onun bir akl varl olm asnda temellenir. Bu "insan nedir"
sorusuna verilen yantlardan biridir. "Kendini Bilme"yi kendi
ne bir dev olarak veren insan ok eitli ynlerini h ep gn
dem e getirmi, eitli yardmc dnceler dorultusunda g
rler ortaya koymutur.
Her filozofun dnm e dorultusunu belirleyen, onun ko
nulara, sorulara nasl, ne trden bir bak ynelttiini aa
karan bir insan anlay vardr. Birka arpc rnekle bu du
rumu aklamak olanakldr. rnein, Augustinus iin de en
byk sorun bir bakm a insan ve onun varoluu deil midir?
Augustinus "kendini bil" buyruu karsnda kendini dnen
bir kii olarak sorumlu hissetmitir. Byle bir buyruun gerek
tirdii eyi "ben"den, "dnen ben"den yola karak yerine
getirmeye almtr. Her trl doruluu, dorunun kendisi
ni yine kendi varoluunda gstermeye, varoluunda temellen-
dirm eye almtr. Kendi varoluunu teki btn varlklarn
da k noktas, kayna olarak grmtr. Dolaysyla kendi
ni bilm enin,tanm ann nem i de snrszca artmtr. Baka
eyleri bilmenin yolu, kendini bilme'den geer olmutur. Artk
klasiklemi olan bu cm le bu durum u son derece zl bir
biimde anlatmaktadr: "Noli foras ire, in teipsum redi. n in
teriore hom ine habitat veritas." (Dar km akdan vazge,
kendi iine dn. Doruluk (hakikat) insann iindedir). Her
yanyla gerei bilmenin temeli kendini bilmedir.
Augustinus "memoria sui"yi bilgi kuramnn da ana ilkesi
haline getirir. Bu da ruhun kendisini bilmesi dem ektir "mdi
(akln) kendini nasl arayp bulduu, aramak iin nereye y
neldii, bulm ak iin nerelere geldii alacak bir som dur...
akl kendini bilmeli, kendisini sanki uzakta bulunan bir nesne
gibi aramamal, aksine kendisini baka yerlerde avare eden is
teminin ynelimini kendi zerine ekip kendini dnm eli
dir (akl) u 'kendini bil' buyruunu duyduu srada eer
'bil'in ne olduunu ve 'kendi'nin ne olduunu bilmiyorsa nasl
hareket edebilir?... Akla 'kendini bil' denince, hemen 'kendini'
dem enin ne olduunu anlam akla kendini bilmesi birdir; bu
bilginin nedeni de, akln kendinde olm asndan baka bir ey
deildir. Aksi halde, eer denilen eyin ne olduunu anlama-
sayd, elbette bunu yapamazd da. Demek ki akldan yle bir
ey yapmas isteniyor ki, istenilen eyin ne olduunu anla
makla yapmas birdir "4
Augustinus'ta kendini bilme, Tanr'y bilmenin onunla bir
birliktelik kurmann aracdr. Ayrca kendini bilme dolaysz ve
arasz bir i deney bilgisidir, yleyse byle bir bilginin ke
sinlik ve yanlmazlk nitelii de vardr. Augustinus'ta bir y
nyle dinsel bir nitelie de brnm olan kendini bilme, ta
nma bu nitelii ile tm Ortaa boyunca varln srdrm
tr.
Sokratesle "kendini bilme"nin, tanmann, yaam incelen
mesi gereken en nemli yn olarak belirlemenin nplana k
m asndan dolay, Ortaada bu bilmenin tanrbilimsel bir ie
rik de kazanmasyla, Sokatesilik "Hristiy'an Sokratesilii"
adn almtr. Hatta Skolastik felsefede "Scito teipsum" bal
ile yaptlar ortaya konmutur. Ancak bu dnem de asl ama,
hereyin, her dncenin m utlak bir biimi olarak grlen,
nitelendirilen Tanr'nn asl varln tanmaya ynelik oldu
undan, insann insan iin, salt kendi varl iin aranmas,
anlalmas sz konusu deildir. Bu konudaki eilimler Rena-
issance'ta byk lde deimekle birlikte XVII. yzyl sonu
na dein srmtr.
Hm anizm a boyunca temelini C iccronun dncelerine
dek geri gtrebileceimiz bir tek som sz konusu deil miy
di? Bu da "insan nedir?" sorusudur. Her filozofun, her dn
ln varln tm boyutlann anlam aya, anlatm aya alrken
asl abas kendisini anlam ada, anlatm akla younlam yor
muydu? Yalnzca bu ii kendine grev edinen dnrler de
vard. rnein Montaigne, amacnn gizlisi, sakls olm adan
kendini ortaya koymak, gzler nne serm ek olduunu her
vesile ile dile getirir. Montaigne, yaamn, insann tm boyut
larn gstermek dileindedi. Sanki Sokrates'in yaamn ince
lenm esinin ne denli nemli bir nokta olduunu dile getiren
zdeyiini dinler gibidir. Montaigne "kendini tam" buyruu
nu tm yaptna sindirmi, hep onun yantlarn aram bir d
nr olarak belirir ve Pascal da "Denemeler'de grdm
her eyi Montaigne'de deil kendim de buluyorum" dem ek
te ok hakldr. Montaigne'e gre "her insanda insanln b
tn halleri vardr"5 D en em eler kendini bil'in yeni bir serve
ni gibidir ve byle bir serveni yaamak hi de kolay bir i
deildir; M ontaigne de bunun farkndadr: "nsann kendini
anlatm asndan daha zo ve daha yararl hibir ey yoktur1"3
der.
Descartes da felsefesine bir temel arama abasyla dn
celerini yoururken, "dnen ben"den yola karak yine ayn
soruyla, sorunla hep hesaplamyor muydu? Ona gre felsefe
nin temeli "dnen ben" dndaki varolan deildi; zneydi,
"dnen ben"di. Hatta Descartes, dnyay nitelerken, bler
ken "dnen ey" (res cogitans), "yer kaplayan ey" (res ex
tensa) diyordu. Dnen ey temellendirildikten sonra ancak
yer kaplayan varlk temellendirilebilir.
Varlk alan ancak dnen varlkla anlam kazanmaktadr.
Dnen ve tarihsel bir varlk olan insan, her eye bir anlam
vermektedir; bir anlam yklemektedir ve bu dnyada, anlam
verilen dnyada yaamaktadr.
Olaylarn birbirini izlemesinden baka bir ey olmayan za
man yine insanla tem ellendirm ek, bellekte bunun temelini
bulmak, dnm enin yeni bir buluu deildir hi kukusuz.
Homeros'tan beri bu byle deil mi? nsan hep kendini ara
trmyor mu? Yapp etm elerini, bu yapp etm elerde beliren
lm szln, insan kendini aratrmasyla hem daha belir
gin klyor, gerekliini ortaya koyuyor hem de boyutlann,
olanaklarn srekli olarak geniletiyor.
"Homeros'ta sadece insanlarn ve tanrlarn soylann, halk
larn, krallk ailelerinin kkenlerini belirlemek nemlidir. (...)
Hesiodos'ta kklere ilikin bu aratrma, tam olarak dinsel bir
anlam kazanr ve ozann yaptna, kutsal bildirim niteliini ve
rir. M nem osyne'nin kzlan, bir defne dalndan yaplm asay,
bilgelik deneini ona sunarak 'gerei rettiler'" (Theogo-
nia 28). Onlar her eyin balangcn syleyen ve Zeus'un ku
laklarn byleyen 'gzel destan' sylediler. Musalar da ger
ekten ta 'bandan' (Tleogonia 45-115) balayarak dnyann
ortaya kn, tanrlarn oluum unu, insanln douunu te
rennm ettiler. Bylece peesi kalkan gemi, artk imdinin
az ncesi oluyor: gemi imdinin kaynadr. Gemie d e
in giderek onu yerinden bellek alanna geirme, olaylar sa
dece zamansal bir ereve iersine yerletirmek deil, varol
mann temeline ulam ak, zgn olan, evrenin kendisinden
kt ve kendi btnl iinde srekli oluu anlamay sa
layan asl gereklii ortaya karmalar."7
Btn olup bitenin kavranmas ancak insanla olabilen bir
eydir: nsan tem ele alm akla varolan bir anlam kazanabilir.
Dolaysyla btn felsefi dnceler temelde, u ya da bu ya
nyla "insan nedir?", "insann nasl bir varlk yaps vardr?" so
rusuna geri gtrebilir.
Felsefeyi akln bir serveni olarak kabul edersek, bu se
rvenin de z olarak "insan nedir"e ilikin olduunu syle
yebiliriz. Hi kukusuz varolana (insan da iinde olmak ze
re) baklar ok eitli ve ok renklidir; felsefenin bir ba
kma sonsuz dnm e biimlerini iermesi de buradan kay
naklanmaktadr; nk insann boyutlar sonsuzdur, snrsz
dr.
"nsan nedir"i yantlamaya alrken gdc nitelikteki
dnceler ister sylencebilimsel, isten tanrbilimsel ister salt
bilimsel olsun, nemli olan yant aratrlan sorudur. Bu soru
gizli ya da ak bir biimde ortaya karlm, bilin alanna
kazandrlm olabilir. nemli olan yine byle bir sorunun va
rolmas ve her eyin onunla anlam kazanmasdr.
nsan konu edinen btn bak alar onu bir bakma
blm ekten yanadr. nsana ya kendinde bulunan niteliklerin
den tr iki yan olan bir varlk gzyle baklr ya da yapp
etm elerinden sadece birine arlk verilir ve dolaysyla onun
btnl byk lde gzden kanlr.
Felsefe tarihinde insan sadece tzsel yanyla ele alan ve
hatta tzsel yan da ikiye blen, ruh ve beden biiminde ikiye
ayran birok rnee rastlamak olanakldr. nsan tzsel a
dan deil de "ilevsel adan", yapp-etm elerine bakarak, var
lk koullarn gzeterek ele alma, ancak ok sonraki dnem
lerin baars olmutur. Bu trl ele alnta da insan baarla-
ndan, varlk koullarndan yalnzca birine arlk verme ve in
sann tm ilevselliini bu tek ileve geri gtrme, indirgeme
gibi bir tuzak da dnen kafalan beklem ektedir.'B unun da
rnekleri oktur: En tipik rnei ise, "animal rationale"dir; her
ne kadar akl insana baka olanaklar asa da. "nsan nedir"
sorusunun yant "insan " olmamaldr. nk tek bir yany
la, tek bir nitelii ile insan anlalamaz yle temel fenomenler
ortaya konmaldr ki, bunlar her tek ihsanda ortaya kabilsin.
nsan salt kendisi iin inceleyen, aratran aklama biimleri
hi kukusuz onun btnln zedelem eden bize verebilir
ler bu da ancak fenom enlerden, grnglerden salt birine
arlk vermemekle olabilir. Fenom enlerden sadece birine ve
rildiinde hem insann btnl paralanm olur hem de
speklasyonlara dm ek gibi bir tehlikeyle kar karya ka
lnm olur.
yleyse yaplacak i, insani varlk alannda ortaya kan
fenomenlerin hepsinde ortak olarak bulunan zellikleri yaka
lamak ve bu zelliklerden sadece birine nem vermekten ka
nmaktr. Burada salt dnm eye dayal yorumlamalardan da
kanmak (nk bunlar dneni metafizie gtrrler), fe
nom enlere el atmak ve onlar deerlendirm ek gerekmektedir.
Tem elde gzden karlmamas gereken nokta u olmal
dr: Felsefe aslnda, btn disiplinleriyle, ana dallanyla "insan
nedir?" sorusunun belli bir ynn aratrmaktadr; felsefenin
asl ura alan insandr. Felsefenin her bir disiplini, insann
belli bir varlk kouluna karlktr. Doa felsefesinde bile sz
konusu olan, insann doaya ykledii anlamdr; doada b u
lunduu varsaylan nitelikler, insann aklama dorultularn
dan baka bir ey deildir. Ayrca bu tr aklamalar, insann
bilgi edinen bir varlk olm asnda tem ellenm ektedir. Bu tr
aklamalarda da hibir ekilde bir teklik sz konusu deildir.
Ancak, insann incelenmesini bu denli belirgin klma hi
bir zaman bir insanbiincilie ve znelcilie yol amamaldr.
Byle bir bak as aratran gereklikten tmyle uzaklat
rr. "nsan, yalnzca dnyann lzum undan fazla insanlatnl-
m asndan kanmada ortaya kar."8
zellikle ahlakla ilgili sorunlarn nplana kt alm a
larda insann deerlendirilm esi, onun varoluuna bir anlam
kazandrlmas son derece byk bir nem kazanm aktadr.
Ahlakla ilgili grler ileri sren her filozofun, insanla ilgili
olarak da sunduu grler vardr ve bu grler ylesine
nem lidir ki aslnda ahlak anlaynn temelini olutunrlar. Fi
lozof, insan anlay dorultusunda ahlak grn oluturur.
Nietzsche bunun en nemli rneklerinden biridir. Gereklie
salt insan asndan bakan ve insann gereklikle ilgilerini yi
ne insann varlk koullar diye deerlendiren Nietzsche yle
der: "lk defa insan eylere deer ykledi, yaayabilmek iin-
ilk defa o yaratt eylerin manasn, insanca bir manay."9
Felsefe tarihinde, bilinli olarak varla ilikin bir metafizi
in sz edilebilir ounlukla. nsan, btn bu dnm e bi
imlerinde dolayl biimde ele alnmr. zellikle amzda,
metafiziin ne olduunu, ne olmas gerektiini aklamaya a
lan filozoflar, bunun insan ele alan bir metafizik olmas ge
rektiini ileri srmlerdir. in en ilgin yan bu tr metafizik
lerde insann som ut gerekliinden yola ktklarn ileri sr
mektedirler. Fakat bunlar gerekliin belki de yle tipik bo
yutlardr ki.acaba her insanda bulunabilir mi, her insani var
lk yaam n bu tr yanlarnn bilincine varabilir mi? nsan
aklamay stlenen abalar daha kuatc, daha genel olan ve
insann toplumsal ynn de hibir zaman gzard etm eyen,
canalc fenomenlere dayanmaldr. Her filozofun varolana ba
k asna gre deien bir ya da birka kavramla, her insan
tem elden kavramann olanakl olabilecei tartmaldr.
yleyse, fenom enler bize yol gstermelidir. Bu fenom en
ler, her insan tekinde yerini almaldr. Batan da belirtildii gi
bi, felsefenin asl konusu insandr; insan d her trl yap
ile, gereklikle ilgi kurma insann bir varlk koulu olarak d e
erlendirilebilir ve yine felsefenin amac da, insan ve insanla
birlikte gereklii anlam ak, kavram aktr. nsan anlam ann
yntem inde ise ok eitlilik, okyanllk sz konusudur. Fel
sefi disiplinler, toplumsal kurumlar felsefenin en byk yar
dmclardr. Bu alanlardan, insann btnln kavramam
za y ard m a olabilecek saysz rnek dier deyile fenom en
derlenebilir. Bu da bize insan kavramada kendisinden yarar
lanlabilecek en nemli yntemin fenomenolojik yntem ol
duunu gstermektedir. E. Husserl'in "fenomenlere dnelim"
zdeyii (her ne kadar bu deyi Husserl iin farkl bir anlam
tayorsa da) yol gstericimiz olmaldr. "nsan problemlerinin
hep yeniden ele alnabilecei, her ele alnta da yeni doru
bir eyin kavranlabilecei dem ektir bu. nsan problem lerinde
admlar atlr; her dnr bir problemde bir yere kadar gre
bilir ve yryebilir, baka bir dnr de baka bir yere ka
dar. Her insan problem inde, gren bir dnr ze ait eyler
yakalayabilir; ama o problemi zmek, sonuna kadar zmek
diye bir ey yoktur10 " Bu da insann sonsuz boyutlu varlk ol
masndan kaynaklanmaktadr. Ama fenom enler hibir zaman
gzard edilmemelidir. nsan salt bilgi varl deildir; her tr
l etkinlie sahip olan somut bir varlktr.
nsan bylesine bir btnl iinde kavram ak iin de
olaylara bak asnda bir deiiklik yapm ak gerekm ektedir.
nsan son derece znel olan bir iki kavramla anlalacak bir
varlk deildir. En bata toplumsall iersinde som ut olana
nem verilerek kavranmaldr. Tek bir kavramla ya da spek
latif kavramlarla, somut bir temeli olmayan kavramlarla insan
aklanamaz. Bu trden aklama denem elerinin tm metafi
zik nitelemesini kazanacaktr. Felsefenin tarihi de aslnda bu
tr abalarla dolu deil midir?
Somut olana dayal bir insan gr elde edebilm ek iin
de yaplacak i, bilimsel verilere dayanmak, salt pozitif bilim
lerle yetinmemek, insanbilimin btn dallanyla iliki kurm ak
ve zellikle budunbilim , budunbetim , tarih ve toplumbilim,
dilbilim gibi dorudan insanla ilgili bilim alanlannn verilerine
dayanmak, tutunmak gerekmektedir.
Rousseau'nun bata yer alan grleri, felsefenin asl ko
nusunun varlktan ok insan olduunu dnen filozoflar ve
dnrler iin hi kukusuz yolac niteliktedir. Yeni bir ba
k as kazandracak yeni bilim anlay bunu salayaca gi
bi, elde edilecek yeni insan anlay da baka konular daha
doru bir biimde deerlendirm ede byk rol oynayacakur.
NOTLAR:
1 H. H eim soeth: F e lse fe n in T e m e l D isip lin leri. ev. Tom ris
Mengolu, Remzi Kitabevi, stanbul 1986.
2 J. Ritter: A ristoteles v e S okratcs'ten n ckiler, ev. Hseyin
Batuha, Felsefe Arkivi. Cilt III. stanbul 1955, s. 2.
3 M. Scheler: nsann K ozm osdakl Yeri, ev. Tomris Mengolu
stanbul 1968, s. 5.
4 Augustinus: D e Trinitate, X, VII, 11-12. Aktaran Boos Zekiyan
Felsefe Arkivi, say 19, stanbul 1975, s. 58-60.
5 Montaigne: D enem eler, Kitap III, Blm II.
6 Montaigne: D en em eler, Kitap II, Blm VI.
7 Jean Pierre Vemant: M ythe et p en se ch ez les Grecs Maspero
Paris 1971. Aktaran Bruno-Marie Duff.
"H annah Arendt: P en ser l'h istoire e n se s co m m en cem en ts
de la fo n d ation l'innovation." Revue d es S cien ces P h ilo
so p h iq u es et T h ologiq u es. Tome 67. No. 3 Juillet 1983 s. 402.
8 H erm ann Wein: Tarih, n sa n ve D il F elsefesi zerin e Alt
K onferans, ev. smail Tunal, stanbul 1959, s. 34.
9 F. Nietzsche: A lso sp ra c h Zarathustra: Binblr H edef stn e
Aktaran I. Kuuradi: N ietzsch e ve n san , Yank Yaynlar, stan
bul 1969, s. 32.
10 I. Kuuradi: N ietzsche v e nsan, s. 165.
"KAVRAM OLUTURAN BR VARLIK OLARAK
NSAN"

Felsefi sylemin tm, insann neliini ok eitli alardan


kavramaya alan tanmlarla, akl yrtmelerle, kavray bi
imleriyle doludur. Her filozof tem elde 'insan' betimler; ken
di grleri, dnm e dorultulan erevesinde bir kavray,
bir tasanm oluturur insan zerine. Felsefede insana ilikin ta-
sanm lann, kavraylarn okluu, insan gerekliini oun,
iyice bulanklatm. Kimi zaman, insana ilikin kavray biim
lerinden biri ya da birka etkin durum a geer ve bu konuda
ki teki dile getirilerin, sylem lerin belirleyicisi olur: "nsan
akll varlktr" trnden bir yaklamda olduu gibi.
Mantksal olana ilikin yaklamn temele alarak ya da var
olana ynelen anln varolan kavrayabilecei temel dn
cesini hibir akl yrtmeye bile gerek duym adan benim se
yen Aristoteles, anlksal ve varlksal olan tanmlarla (dilde)
belirlemeye ynelir. Bu nedenle bu trden tanmsal bir yakla
m (anl ve varolan bir araya getirme) belirgin bir biimde
Aristoteles'in dncelerinde ortaya kar. Bu bir rastlant d e
ildir: bir eyin (nesnenin, varolann) neliini aa karmada
hem anln hem varolann varln ve glerini hesaba kat
maktr.
te Aristoteles'in bu trden bir yaklamla benimsedii bu
tanm, "insan akll varlktr" tanm, insana ilikin olarak ileri
srlen tanm lann iinde en etkili olandr. Nesnenin, varola
nn kendisinde olmayan 'snflandrma'nn anln (mantn)
gleri dorultusunda (bu glerin neler olduuna ilikin ay
rntl almalar balanglarda hem en hi olmam, ok son
ralar felsefi sylemin gndem inde gereken nem i kazanm
ve yerini almtr) nasl temellendirilecei zerinde oka d u
rulmutur. Bu bir bakm a, mant felsefi sylemin konusu
yapmaktr; baka deyile bu mantn felsefesidir. Mantk fel
sefesi tarihinde Porphyrios, Aristoteles'ten sonra en nem li
duraklardan biridir. Porphyrios'un Isagoge'de snrl olsa da
yapm aya alt bundan baka bir ey deildir. Porphyrios
burada kavram kurm ann (tm eller oluturm ann) yollarn
belirlem eye alyor; bu arada kavramlar kuran bir varlk
olarak insana, insan kavramna mantksal-varlksal alardan
bakarak, onun da (insan kavramnnda) nasl olutuunu gs
teriyor: varolann, nesneler dnyasndaki bir eyin cinsini, t
rn, ayrmn, zelliini, ilineini belirlemek, o eyin (nesne
nin, varolann) snrlarn izmektir Byle bir yaklam insana
da uygulamaktadr Porphyrios: akll olan, glme yetisine sa
hip olan, beyaz ya da siyah olabilen, eylemde v.b. durum lar
da bulunabilen bir varlktr insan (Isagoge, Porphyrios, Remzi
Kitabevi, stanbul 1986, s. 33)
teden beri filozoflarn asl kaygs, hep tanm retm ede,
baka deyile dil d olan, dile dkp, onu dilde snrlamak
ta younlamtr. Tanmlar, dilsel anlatmlardr; tanmlar ba
ka deyile nermelerdir; nerm eler de terimlerden oluur; te
rimlerin anlksal karl ise kavramlardr. Kavram terimin d
nen varlktaki, znedeki temelidir. Dili olan bir varlk ola
rak insan, kavram denen yapy anlnda nasl belirlerse b e
lirlesin, onu kuruluu, elde edilii asndan nasl tem ellendi
rirse, temellendirsin, onlarla i grm ek zorundadr.
Burada benim senen ama, kavramlarn nasl olutuuna
ilikin bir dile getirite bulunm ak deil; kavram kurmann,- te
mel oluuna deinmek, bunun 'temelliini' gstermektir. n
k nerede dil varsa, orada dil, dahas kavram vardr.
nsan tek tek nesneler ve bunlar arasndaki ilikilerden do
an olaylar dnyasnda yaar. Ancak insanlarn dnyasn, in-
sansal dnyay oluturan eler salt nesnelere ilikin gerek
ler midir? Bu kadarla yetinilebilir mi? nsann asl etkinlii ne
rede? "nsan insan yapan ne?" sorusu artk burada byk bir
nem kazanr. Anlam yklediklerim iz, anlam verdiklerimiz
'yaln' nesneler midir? Hi kukusuz hayr. Yaln nesne de ne?
Balang olarak byle bir alandan (tek tek nesnelerin yer al
d dnyadan) yola klyor kukusuz; am a asl insansal ola
n bundan sonra balyor: kavram kurm aktan baka bir etkin
lik deil bu da.
Varolan dnm esiyle kavrayabilecei ve bunu da dile
getirebilecei temel anlayn (bu anlay tam da snamaya
kalkm asalar bile) tem elde hep sakl tutm ulardr dn ver-
m ezcesine filozoflann byk bir blm . Varlk-dnme, an-
lk-gereklik ilikilerini, anln gereklii kavrayabilecei
inancyla aklamaya, kendilerine anlaml klmaya alan filo
zoflar dolaysyla mant (yukanda dendii gibi) ve ardndan
da dilbilgisi almalarn nplana almlardr. Platon ok ak
bir biimde dile getirmese de hep byle bir almadan yana
olmutur. Aristoteles ise, hem mantk ve dilbilgisi ile ilgili a
lmalarn belirgin bir biimde ortaya koymu hem de ne Ka-
te g o rile r'in d e ne de M etafzik'inde (varlkbilimsel yakla
m nda) dnm e-varlk-dil ilikisinin rtm esinden dn
vermitir. O nun n kabul, bu alann da rttne ili
kindir; zellikle varlk-dnme ilikisi iin bu, bilinlice sa
vunulmutur.
Dilin, varlk-dnme ilikisini yanstnda uzlamsalln
hangi boyutlarda olduu yzyllar boyu tartlmtr. Dil neyi
gsterir? Neyi yanstr? Balanglarda varl, varolan, varola
nn on u n iinde ya da ondan ayr zn yanstt ne sr
lrken, giderek nesnenin belirleyici gcnden dilin belirleyici
gcne doru kaymalann, yeni benimseyi biimlerinin oldu
u grlmtr. Kimi felsefi sorunlarn zm leniinde dile
ilikin bilin, tasann biimi, kart grlerin de belirleyicisi
olmaya balamtr.
Doa dnyas belki hep ayn biimde varolmakta, varln
srdrmekte; ama bu yaplara ilikin 'kavraylar' deimekte.
Varolann anla yansy farkl biimler kazanmakta. (Hatta
yle 'dnsel devrimler' olur ki, bir bakma tm tasanmlarn
taycs durum unda olan evren tasarm tam am iyle altst
olur. Bu tr tasarmlarn varlnn olana, en bata dnen
ve dili olan, kavram kuran insana arlk vermekle olur.)
Kavram retm ede varolan ile anlk arasndaki ilikide l
tn ne olduu konusundaki tartmalar felsefede byk bir
zenginlikle belirir. "Bilmede lt nesne midir, zne midir?"
tartmas, zellikle anlk zerine aratrmalarn younlat
dnem lerde (nk Antikada Stoaclar hari, bu konuda
pek fazla dnlmemitir-, baka bir deyile anlk asl sorun
deildir, onun glerinden pek bilinli olarak kuku duyul
mamaktadr) Ortaada, zellikle Yeniada kukular da uya
nr srekli olarak. Kavramlar oluturma yine nplandadr, yi
ne ok byk bir nem tamaktadr: nsan iasan yapan bu
etkinlie ilikin zm lem eler felsefe yapm aktan baka bir
ey deildir.
nsan btn anlksal etkinliklerinde her eyden nce kav
ramlar retir; kavram lar ve onlara ilikin anlamlar artk onun
dnyasn oluturur; o, byle bir dnyada yaar artk. Dolay
syla kavramlarn anlam sal ierii insanlar iin byk nem
tar. zellikle kavramn anlamsal boyutunun dorudan nes
nel (tek, cisimsel bir varlk olarak, bireysel bir nesne olarak)
bir karl yoksa, kavram lann, bunlara bal anlam larn so
rumluluu iyice artar; anlamlarn iinde yer ald balamlar,
dil dnyasnda artk ok byk bir nem tar. Bir lde, dil
d olandan kaynaklanan (dorudan ilikili olma diye d
nlmemelidir bu) dil dnyas, dnp dolar gelir, dil d ola
n belirler; ama bu genel geer, kesin bir belirlem e deildir
li kukusuz.
Nesneler dnyasna ilikin sylem lerde (zellikle bilimsel
sylem de ve yine zellikle temel kuramsal sylem ler bir ya
na) insanlar aras anlama bir bakm a daha kolaydr da, do
rudan nesnel, cisimsel gereklii olm ayan alanlarda dnm e
etkinlii daha karmak durumlarn iinden geer; daha etre
fil bir durum belirebilir: zgrlk, dem okrasi, deer, laiklik,
adalet, erdem , devlet v b. kavramlarda olduu gibi. Bu kav
ramlarla i grrken yeterince sorum lu olunm ad takdirde,
herey daha da karmak bir grnm kazanabilir. Toplum
yaamnda, ahlak alannda artk yle bir durum belirebilir ki
insanlar arasnda bir bildiriim gerekleem ez ve sonuta kim
se kimseyi duym az olur: Bunun en byk nedeni de dilsel
anlatmlarn anlkta yer alan kavram sal/anlam sal boyuannn
sorum suzca oluturulmasdr. Bir dilsel gstergenin anlktaki
anlamsal boyutunun kiiden kiiye, hibir bildiriime yer ver
m eyecek denli ya da nesnel alan (olaylar dnyasn) hi h e
saba katmayacak denli deiik/farkl olmas insanlarn ykm
larnn, mutsuzluklarnn balang noktas olur. Durum u bir
'kavram kargaas' olarak betimlemek de yetmez artk. Burada
bir bakma kargaa da yoktur; am a sorun nerede ve ak se
ik olarak hangi durum un ayrmna varmak gerekir? Hibir e
kilde tek bir boyuta indirgenemeyecek kadar zengin olan in
san dnyasnda hem anlam lar/kavram sal zenginlikleri yarat
mak ve yaatmak, hem de bir yandan dnyay yaanlr kl
mak sannm, kavramlar/anlamlar yaratan ve byle bir dnya
da yaayan insann en byk ikilemi: yaamn "bunalml" y
n burada gizli belki de.
'nsann en belirgin nitelii, zgl ayrm nedir?' sorusu An-
tikadan gnm ze dein dnenleri uratrmtr. nsann
zn belirleme abalarnda onun bir akl varl olduu, ko
nuan bir varlk olduu, toplumsal-siyasal bir varlk olduu,
aralar reten ve bunlar kullanan bir varlk olduu, simgeler
(semboller) yaratan bir varlk olduu trnden belirlenim ler
birbirini izlemitir. 'nsan insan yapan nedir?1 sorusu ylesine
nem senm itir ki, bu soruya verilen yant baka trden soru
lara verilecek yantlarn da temelidir, esasdr denmitir.
nsan belirlemek zere nerilen bu yaklam denem eleri
nin ortak bir yan var mdr diye sorulabilir. Btn bu belirle
melerin ortak temeli nedir diye bir soru sorm ak olanakldr.
Akl varl olma, konum a, ara yapma, simgeler yaratma gi
bi bir bakm a deerlendirm elerin temelde 'dnm e' ad
verilen bir etkinlikte asl dayanaklarn bulduunu ileri sr
mek pek yanl olmasa gerek. Ara yapma, sim geler olutur
ma, bir toplum iinde baka bireylerle balant kurma, iletiim
kurma, konum a tem elde dnm eyi gerektiren etkinliklerdir.
yleyse insan daha batan, dnen ve dndklerini dile
dkerek, baka deyile dnce haline getirerek, bir yandan
kendisi iin, te yandan da dier toplum bireyleri iin anla
lr klmaya alan bir varlk olarak kendini sunar. nsan d
ndklerini bakalarna ya dilsel olarak ya da eylemler, dav
ranlar klna brndrerek iletmeye alr.
D nm e insann gnlk yaamnda, eylem dnyasnda
genellikle davranlara yansyarak kendini gsterdii gibi, bil
gi alannda da eitli biimlerde kendini sunar. Her dnm e
eylemi bir ey'e bir nesneye, bir tr varolana ilikindir. nsan
dndnde ki bu ruhbilimsel ynden farknda olunsun
ya da olunm asn hep srp giden, gerekletirilen bir etkin
liktir mutlaka bir eyi, bir olay, bir yapy, bir olup biteni,
olmakta olan dnr ve bu dnm enin rn olan dn
celer ok eitli niteliklerde kendilerini ortaya koyarlar. Bu et
kinlikler sonucu ksaca bilim, sanat, felsefe ad verilen yaplar
ortaya kar.
Ancak byle bir ayrma balanglarda, Antikan balan
g dnem lerinde tam anlamyla belirgin deildi. Ama bir sre
sonra, insanlar elde ettikleri bilgisel ierikleri snflandrmay,
onlar sahip olduklar zgl aynmlara gre birbirinden ayr
may denediler. nk dnen varlk ayn zamanda srekli
olarak snflandrmalar yapar; karlat nesneleri benzerlik
lerine ve ayrlklanna gre belli bekler halinde birbirinden
ayrmaya alan bir varlktr insan. yleyse elde edilen bilgi
ler de bu snflandrma ilemine tabi tutulmalyd. O yllarda
henz bizim anladmz anlam da "bilim" sz gemiyordu.
Bilim yerine kullanlan szck felsefeydi; felsefe; bilim, bilgi
sevgisi anlamna geliyordu ve bilginin zerinde dnenler,
filozoflar, bilgiyi sevenler; ite felsefeyi eitli blmlere ayr
yorlard; nk felsefe hereyi kucaklyordu. Felsefe hem d-
diinyay (doay), hem dnm enin yapsn, neliini (mantk-
psikoloji) hem eylem alann, insanlararas ilikilerin neliini,
niteliini (ahlak alann) hem de yaratma etkinliinin sz ko
nusu olduu sanat alann aratran, inceleyen ok ynl bir
bilgisel etkinlik olarak kendini gsteriyordu.
Hi kukusuz filozoflar, birer doa filozofu olarak ilkin
ddnyann, doann ana yapsnn ne olduunu aratrmaya
altlar Evrenin, doann ana maddesi temel taycs neydi?
Bildiiniz gibi, bu yapy 'su1, 'apeiron', 'hava', 'toprak', 'ate'
gibi elerle belirlemeye altlar. Ancak bir sre sonra; insa
na ve insan dnyasna, dorudan insan eylemlerinin incelen
m esine tm dnsel eylemlerini adadlar.
Tarihsel, toplumsal yaplarn evrimiyle, yeni toplumsal ya
plarn belirmesiyle, felsefedeki birtakm yeni gelimelerle de
birlikte kendi bireysel znelerinin belirleyiciliini uzunca bir
sre mutlak, yetkin bir znenin belirleyiciliine braktlar.
Tektanrc dinlerle, onlarn ierdii yeni dn-inan biim
leriyle olup bitene bakmaya baladlar. Ksaca dile getirdiim
bu zellikler Ortaaa zgyd.
Fakat iten ie baka oluum lar da gzleniyordu. deal ya
p ve tasarmlara, 'szn' balayclna byk nem ver
menin yan sra, ddnyada bulunann, tekil, bireysel yapla-
n n en byk deeri tad sav gn getike deer ka
zanyordu. Ayrca, doann, salt doa olarak kendinde bir
deer tad, doann anlalmas, bilinmesi ve giderek de
ona egem en olunmas gerektii sav ne geiyordu. Bylelik
le felsefenin, bilimin, dinin alanlan ayrma noktasna geliyor
du.
Renaissance'n balang yllaryd artk. Antikala olan il
gileri sanldnn tesinde hi kopm am olan AvrupalI
lar hem doay yeniden kefediyor hem Antika kltr e
lerine yeni bir gzle bakyor hem de artk 'bilim' ad verilen
yeni bir dnm e biimiyle doann, varolann, olup bitenin
kendisine yneliyorlard.
ngiliz devlet adam ve filozofu Francis Bacon (1561-1626)
artk yepyeni bir dn biimini ne karyor, genelden,
tm elden zele deil; tam tersine, zel olandan aamal bir
dnm e modeliyle genel olana gidilmesi gerei zerinde d u
ruyordu. Bireyin, dnm enin rol ne kyor; dnm e
inanm ann, imann nne gemeye balyordu yava yava ya
da dinsel inanlar insanlann vicdanlarnda sadece yer almaya
balarken bamsz dnm enin rol, nem i artyordu. Fran
sz filozofu Descartes (1596-1654), dnen beni, dnmeyi,
varolm ak iin dnm ekten baka hibir eye ihtiyac olma
yan ben'i tam am en ne kanyor ve hatta asl varolmay ona
yklyordu: "D nyorum yleyse varm" diyordu nl
cmlesinde.
nsan ve insann zerinde yaad 'bu dnya' laikleme
srecinde byk nem kazanyordu. Akl ile inancn, bam
sz d n m e ile dinsel dogmalarn altnda dnm enin
snrlar iyice birbirinden aynlyordu. Kesinlik, .mutlak bilgi
araylan kendilerine artk matematik, m ekanik gibi bilgileri
tem el alyorlard. Her bilgi ak-seik olmalyd. Descartes
Y ntem zerine Konuma'da yeni yntem in esaslarn drt
ana noktada gzler nne sermeyi amalyordu: Ak seik
bilgiler elde etme; bir bilgiyi en temel elerine kadar ayrma,
zm lem e; zm lenm i bu yaplardan bireim e, senteze
varma ve son olarak da bilgilerin unutulm asna engel olmak
iin onlar sk sk denetlem e ve sayma.
Descartes ve adalarnda, XVIII. yy' hazrlayan filozof
larda, en iyi rnekler olarak Spinoza (1632-1677) ve Leib-
niz'de (1646-1716), aklla ilgili belirlem eler, hatta akl alan
iinde kalarak doruya, hakikatin bilgisine ulam a abalar
doruuna ulamtr.
Ancak bilgide deneyin roln de nplana karmay ama
layanlarn etkisiyle ve giderek dnm e gcnn eletiril
mesiyle birlikte akln eletirildii, snrlannn izildii hem
de her trl vesayetten, bamllktan kurtarld bir dnem
ortaya kmtr. Bu dnem in ad Aydnlanmadr. Aydnlanma
a Avrupa'da ortaya kt yrelerde birok farkllklar ier
m ekle birlikte yine de bamsz dnm enin en ok nem
kazand ve bunun 'felsefece' en youn biim de temellendi-
rildii bir dnem dir. Aydnlanma ann en nemli, en yapc
filozofu mmanuel Kant'tr (1724-1804).
Kan'n "Aydnlanma Nedir?" (1784) sorusuna yant yazs
son derece ilgintir; gnm z iin bile yol gsterici bir iletiyi,
mesaj iinde tamaktadr. "Aydnlanma, insann kendi suu
ile dm olduu bir ergin olm am a durum undan kurtulm a
sdr. Bu ergin olm a y durum u ise, insann kendi akln bir
bakasnn klavuzluuna bavurmakszn kullanamaydr.
te bu ergin olmaya in sa n k en di suu ile dmtr; bunun
nedenini de akln kendisinde deil, fakat akln bakasnn k
lavuzluu ve yardm olm akszn kullanmak kararlln ve
yrekliliini gsterem eyen insanda aramaldr. Sapere aude!
(Yreklice dn). Akln kendin kullanmak cesaretini gster!
Sz imdi A ydnlanm a1nn parolas olmaktadr." (eviren
N.Bozkurt Seilm i Yazlar Remzi Kitabevi, stanbul 1984, s.
213)
nsann kendi aklna gre dnmesi, kendi ben'ine sahip
kmas tm aydnlanm a dncesinin temel nitelii, baka
deyile zgl ayrm olmutur. Bu, empirik ben'in mutlak ben
karsnda bamszlamasdr.
Fakat akla bu denli nem veri, salt akln snrlan iinde
kalarak, akln yaratt baz dnceleri, zaman zam an olup
bitenlerden tm ban kopartrcasna ortaya koyma gibi sa
kncalar da iinde barndrm ar bir idealizme, u nokta
larda hep younlaan bir idealizme de felsefede yol am-
ur.
Ortaan sonlar ya da Renaissance'n balang noktala
rndan yzylmz bana kadar felsefe yapmak hep dnm e
den, akldan, bilgi elde etm e yetisinden yola klarak gerek
letirilecek bir etkinlik olarak grlmtr. Geen yzyln
sonlar ile yzylmn banda dil-dnme balam ndan ha
reketle felsefe yapm ak ve tam da bu noktada felsefeye yeni
ilevler yklemek, felsefeye ilikin tasanmlarda devrimsel d
nm ler gerekletirmek XX. yzyl filozoflarnn yeni gn
demini oluturmutur.
Genellikle belli bir dnem in, yzyln, zaman kesitinin bi
lim adamlarnn, filozoflarnn, sanatlarnn, olak konular
nn, sorunlarnn, dnya grlerinin olduu ileri srlr. An
cak ortak sorunlara karn, bak alannn farkll, yntem
sel farkllklan dnen insanlar hep farkl sonulara da var
drmaktadr. rnein, XIX. yzyl h ep bilimlerin en yetkin,
parlak dnemi olarak ne kanlrken kimi eletirel kafalarca
da, kimi filozoflarca da kyasya eletirilmesi gereken bir olu
um olarak gsterilmitir. Her a, her dnem , her yzyl a
na ilikin etkin savlarnn yannda kar savlarn da birlikte
getirmitir. Francis Bacon'n bilimsel dnn ncelenm esi,
ne kanl ynnde at yol, bir yandan son snrlarna
kadar varrken ve artk felsefenin bile bir bilim gibi yaplmas
savlar ortaya atlrken; te yandan, bilime, bilimin yol gsteri
ciliine kar k ieren savlar da kendini gstermeye bala
mtr. Bat ya da Avrupa merkezli yorumlama abalarnn ye
tersizliinden dolay yeni dnm e modelleri, paradigm alar
bulma istei nplana kmtr.
Bu trl bir dnm de, hi kukusuz bilimin uygulanm a
sndan baka bir ey olm ayan tekniin gelimesinin byk
pay olmutur. Bilindii gibi amza artk 'medya a', 'ileti
im a' deniyor. Bilgi artk bir avu sekinin g, iktidar ara
c olm aktan kyor gibi grnyor. Ama bu k salkl m,
ussal (rasyonel) bir tutumla m gerekleiyor btn bunlar?
Bir yandan insanlarn ykmn aklcln u noktalarna ula
masnda grenler olduu gibi, te yandan, akln yeterince iyi
ynde kullanlm am asndan btn bunlarn kaynaklandn
ileri srenler de var. Bir yandan dnyada, insan toplulukla
rnda yeni siyasal gelim elerle ar siyasal yaplanm alarn,
bloklamalarn zld grlyor; ama te yandan milli,
ulusal ayrlklar uruna birok "scak sava" da yaanyor.
Akl, gnm zde iyice tahtndan indirilmeye allyor, sorgu
lanyor. nan dizgeleri, yerlemi, aklc toplumsal kurum lan
zaman zaman sarsacak boyutta ne kyor kimi toplumlarda
ve artk kitle iletiim aralanyla herey hem bir yandan he
men duyuluyor, hereyden haberdar olunuyor ama te yan
dan da bu duyurulu, haberdar edili yine de baz insanlarn
kendi "dn planlar dahilinde" oluyor. Mutlaka "birilerinin
bak as" dorultusunda herey duyum sanyor ve giderek
Irelki olup bitenlere bakan ama olup bitenler arasndaki ba-
lantlan pek de kuramayan, hep gdlen iasanlarn says art
yor. Byk bir hzla yaanan dnm lerde, teknolojinin de
bilime hatta sanata egem en olmasyla kuramsal dn bi
imlerinin ie yararl, gereklilii tartma dzlem ine getirili
yor. Bu ortamda artk felsefeye gerek var m trnden sorular
bile sorulmaya balanyor.
Her trl kresellemenin yannda, yum uam alann yann
da, aykrlamalarn da egem en olduu dikkatli kiilerin g
znden kamyor aslnda. Youn insan ilikileri, tekniin b e
raberinde getirdii sorunlar, ddnya ya da eylem dnyamz
da ne denli ok sorunun ortaya ktn hepimize gsteriyor.
Yeni yeni boyutlarla, ieriklerle beliren "dnya problem leri
karsnda felsefe" ne yapabilir? Ona den nedir? Filozof git
tike younlaan dnya problemleri karsnda etkinliini gs
termelidir, gsterecektir. Bu, insanln her dnem inde ger
e k lem i bir durum dur aslnda. Felsefe her dnem de akl,
eletiriyi, ok ynl, irdeleyici dnm eyi temsil etmitir. G
nm zde daha ok farkna varlan, "sorunlatnlan" olaylar
an anlam ada salt bilim adanandan ok filozofa i dm ek
tedir.
1988 ylnda Ankara'da Unesco'nun destei ile Trkiye Fel
sefe Kurumu'nun dzenledii "Dnya Problemleri Karsnda
Felsefe Uluslararas Semineri" topland. Dnyann birok lke
sinden gelen filozoflar konuyu tarttlar. En bata "dnya
problemleri" deyince neyin anlalmas gerektii zerinde d u
ruldu. Prof. Dr. Ioanna Kuuradi'nin yapt belirlemeye gre
'"Dnya Problem leri1, eitli lkelerde ve bir btn olarak
dnyada u veya bu ekilde kurulmu toplumsal (ve bu arada
ekonom ik) iliki btnlerinin ve siyasal ilikileri dzenlem e
tarznn yaratm olduu olgulardr; ya da: aca ulatmz
felsefi deer bilgisiyle baktmzda farkna varlan ve yery
znde yaayan birok insana insan olarak olanaklarn ger
ekletirebilm eye elverisiz olduklar ya da bu gelitirmeyi
imkansz kldklar in sten m eyen durum lardr. (D nya
P roblem leri K arsnd a F elsefe, Ankara 1988, s. 10). te
btn bu durum lar, dnya problemleri, felsefece ilenmeyi,
ele alnmay bekliyorlar. Felsefe ne yapmaldr? Kenyal filozof
H. Odera Oruka bakn ne diyor bu konuda: "(...) felsefe, di
er eyler yannda insanlk iin ussal olarak zlenebilir olan
bir yaama ilikin normlar sorusuyla ve bu yaam tehdit ed e
bilecek tehlikelerle ilgilenmelidir. Bu soruyu yalnzca bilim
adamlar ve politikaclarn elinde brakmakla yetinemeyiz. Bi
lim adamlar, ounlukla etik konulan ele almaya cesaret e d e
meyecek kadar alakgnlldrler. Politikaclar ise, genellik
le, insanla dair ince etik sorulara zaman ayramayacak kadar
pratikle meguller." (a.g.y. eviren Zerrin Gsterili Tando-
an, s. 46).
Felsefede olduka soyut gibi grnen ama gnm zdeki
yaygnl iinde byk sorunlar ieren bilgisel sorunlar; zel
likle bilgilerin kullanmyla ilgili sorunlar yannda, eylem ala
nna ilikin, onlarn bilinmesine ilikin sorunlar byk nem
tamaktadr. nsan haklar, insanlarn mutluluu, insan-evre
ilikileri, teknik-insan ilikileri, birey-toplum; birey-siyasal yet
ke ilikileri, son derece karmak bir biimde karmza k
yorlar. te, bunlar "sorunlatrldnda" birer problem alan
haline getirildiinde, filozoflara ok i decektir. Bir bakma,
filozoflar bu sorunlar, felsefece ele alacak olan kiilerdir. a
mzda, zellikle, gnm zde insann yeniden byk deer
kazand da grlyor. Akln aydnlanma dncesince ne
karlmasna ilikin tepkiler, son yllardaki ortak deyile post
modernist tutumlarda somutlayor. Bir yandan insanlar ortak
davran, eylem kalplar iine sktrlmaya allrken, bir
yandan onlarn kendilerine zgr bir biimde ifade edebilm e
ansna sahip olduklar izlenimi verdirilmeye allyor. Kre
selleme, yeni bir kaosu, sarslmay, bitip tkenm eyecek sar
sntlar da beraberinde getiriyor, btn bu hzl akn (ba-
dndrc hz deniyor bilimin gelimesi iin) bilincine var
mada yardmc olacak etkinlik felsefeden baka bir ey olm a
yacaktr. Felsefe burada insann bilincidir, bilincini, akln ce
saretle kullanmasdr. Gnm z insannn, Kant'n yllarca n
ce Horatius'tan alarak syledii gibi 'Sapere aude' deyiine
kulak vermesi gerekiyor; insan kurtaracak olan yine kendisi
ve kendi akl, aklc eletiri yetenei ve yine aklc duyarl
olacaktr.
"GSTERGELERN GSTERGES KLTR"

zerinde en ok d u alan terim lerden/kavram lardan biridir


kltr. zellikle yzylmzda, insanbilim-oplumbilim asn
dan en ok gndem e gelen ve bu bilimlerin birok savn te-
m ellendirm ede kendisinden yararlanlan bir terim olm utur
kltr. Bata, E. Taylor olm ak zere, A. L. Kroeber, C. Kluck-
hohn, F. Boas, B. Malinowski, A. R. Raddcliff-Brown, bu teri
me ilikin nemli aklamalar, almalar yapanlarn iinde ilk
akla gelen bilim adamlardr. Bu bilim adam lan kendi d n
me dorultulan erevesinde kltre ilikin tanm denem ele
rinde bulunm ular ve toplumsal yapy bu tanm ile aklama
ya, yorumlamaya almlardr. Sonunda da kltr, tanm d e
nemeleri asndan ylesine talihli bir terim olm utur ki ner-
deyse ikiyze yakn tanm ileri srlmtr. Gerekten de bu
tanmlar, kltrn u ya da bu yann nplana karmaya al
rken (aslnda tam da kltnn kendisini deil, insan ve top
lumu anlamaya alrken) konuya hep kantlamaya altklar
anasavlar dorultusunda bakmlardr. Belki bu tanmlarn t
m biraraya geldiinde ancak kltrn ne olduu, nelii anla
labilir; tanmlann ortak taycs, tayc temeli ortaya kona
bilir. Ama bu, tanmlarn ieriine bel balamakla baanlam az
gibi grnyor Bir ya da birka ieriksel yaklam ister iste
mez dneni snrlar, asl tayc temel d e bu arada gzden
kaar. Filozoflann da gndem inde yer alan, zellikle insan,
toplum, eitim, dil kavramlanyla birlikte ele alnan kltr kav-
ramnn nasl bakmal ki bu bak onun hem neliini ortaya
koymu olsun (ayn zamanda da ieriksel zenginliini ortaya
koymu olsun) hem de byle bir bakn pratikteki deerini
dile getirmi olun; bunu felsefi sylem baarabilir gibi gr
nyor.
Kltr ilkin bir terim olarak (dilsel yn), ardndan da bir
kavram olarak (anlksal yn) ele almak, daha sonra da doru
dan insana (dile ve anla) ilikin olandan, nesnel yapya
(kendisi de bir gsterge olan) kltrn gstergelerine geri git
mek felsefi sylemin izleyecei bir yol olabilir. 'Kltr' terimi,
kltr kavramnn dildeki uzlamsal gstergesidir; dilsel kar
ldr. Kltr teriminde dile gelen kltr kavramdr; kltr
terimi, kltr kavramnn gstergesidir. Kltr kavram da in
sann oluturduu gstergeler dnyasn btnyle gsteren
(imleyen) anlksal bir kavramdr.
Kltr kavramnn insan dnyasyla (insann znel gerek
lii tek tek bireylere zg; insann nesnel dnyas teki
bireylerle paylat-insansal olan/oim ayan, bir bakma doal)
kurduu ilikinin aa karlmas birok zorluklar ierm ekte
dir; bu zorluklarn temeli, kltr kavramnn (anlksal ve dil
sel) bir gsterge olarak dorudan iliki iinde bulunduu nes
nel (varlksal-tek/biricik) bir tabannn olmamasndandr. Kl
tr kavram sonsuz saydaki eyi iinde banndran nesnel bir
tabana dayanmaktadr; bu tabana ayrca salt imgeleme daya
nan insansal edimleri de eklem ek gerekir hi kukusuz. te
genellikle bu nesnel tabanda yer alanlardan salt bir ya da iki
sine arlk vermek, kltre ilikin tanm lann bir bakm a ye
tersiz (gdk) kalnn nedenidir. Burada bilinli olarak kav
ranmas gereken nedir? Kltr kavram neyin (nelerin) gster
gesidir? Kltr kavram, tek bir nesnenin, olgunun, olayn ya
da gerekliin hatta hayal rnnn yerine gemiyor (yerine
durm uyor); tek bir eyi gsterm iyor, imlemiyor; bu alanda
sonsuzluk, ok boyutluluk, okyanllk, okanlamllk sz ko-
usu. Bu sonsuzluk, insann yaratt gstergelere ilikin bir
sonsuzluk.
nsan hem en hem en hibir eyi doal dzeninde sadece
grm ekle yetinmiyor; anlam verm e edimiyle, anlnda yeni
kavramlar, tasanmlar oluturmasyla doal olana yeni yeni an
lamlar ykleyerek, onlarn gstergesel olanaklann zengin
letiriyor; baka deyile dz anlam la yetinmiyor; yeni an
lamlar, yan anlamlar yklyor varolana. te bu anlam ykle
yiin ilk adm anlkta gerekleiyor; elindeki malzemeye son
suzca biim veriyor insan. lkin anlkta gerekleen hereyin
ortak ad, onlarn anlksal/dilsel gstergesi kltr kavramdr.
Oluturulan bu tekillik iinde nesnelliini kazanan yaplar,
bakalarnca da anlaml klndnda ancak, btn bu yapla
rn taycs durum unda olan kltr insann znel-nesnel
dnyasna geebiliyor; bakalarnca da anlalr olma (olabil
me) olanan kazanyor. Bu temelini u ya da bu ekil
de, insanlarn ok eitli biimlerde bildiriimde bulunan var
lklar olmasnda buluyor. Bu bildiriimi salayan kltr. Do
laysyla kltr, insan dnyasndaki btn gstergeleri kua
tan ortak bir gstergedir: gstergelerin gstergesidir. Nerede
insan varsa orada kltr vardr. nsan kltrde (mantksal-an-
lksal, dilsel, varlksal) znel-nesnel dnyasn kuruyor; ba
ka deyile kendini kuruyor; kltr, insann insan olmasnn
gerekli koulu. nsan kltrde, kltr dnyasnda yayor. n
sann (tek insann) deiirlii/deimezlii, kltrn dei-
irlii/deimezlii ile ilgili anlam dnyas (kltr dnyas) ile
ilgili; deer vermesiyle, deerlendirm esiyle ilgili. nk bir
bakm a kltr, en geni boyutlar iinde varolana (her trl
syle) deer verm eden baka bir ey deil. Kltr (terimi,
kavram) btn bu deer verileri kapsyor, ieriyor: hatta de
er verilerin kendisi oluyor. Bu deer verilere ilikin
zmlemeler kltrn zm lenm esinden baka bir ey de-
'l-
Biraz nce de dendii gibi, kltr kavramnn nesnel dz
lem de kendisinden kaynakland tekil eyler artk anlaml
gstergeler haline geliyor; artk o ey ortak bir anlam tayor,
bir bildiriim arac oluyor, nesnelleiyor. te btn bu gster
geler dnyasnn ortak gstergesi baka deyile tek tek gster
gelere yklenen ortak anlksal gsterge, kltr kavramndan
(ieriksel enginlii bakm ndan d a aslnda kavram larndan)
baka bir ey deildir. Aynca unu da sylemek gerekir: teki
btn kavramlar da yapsal olarak kltr kavram olma niteli
ini tarlar, baka deyile, kltr, teki btn kavramlann da
(bir tmel olarak) yklemi durum undadr. Kltr kavram in
san dilinde terim olarak (yazl-szl) ifadesini bulan saysz
kavramn ortak bir yklemidir. Dil de insan insan klan en
canalc kltr oda olduuna gre, byk lde, kltr
gstergelerinin hepsi yani kltrn kendisi dilde bildiriimsel
olma niteliini tayor artk; buda dil denince en geni anla
mnda gstergeler dizgesi olarak 'dil'i almak gerekiyor; yoksa
sadece szcklerden ve onlarn kimi szdizimsel zelliklere
gre birlemesinden oluan bir dil sz konusu deil bu yakla
mda. Bu geni kavray iinde, her eyin bir dili vardr d e
mek olanakl gibi grnyor, rnein, insan bedeninin dili gi
bi, her trl ara gerecin ilevlerinde som utlaan dil gibi. Ama
b t n bunlar ayn zamanda kltrn eleri: dil kltrn
hem vazgeilmez taycs, hem de kltrn esi. Dile zg
aratrmalar kltrn nesnel boyutu iinde anlalmasnda en
byk destei salyorlar aratrmaclara hi kukusuz (ada
dilbilimcilerin aratrmalan bu arada anmsanmal). yleyse,
anlksal ve dilsel boyutta, baka deyile kavram olarak ve te
rim olarak kltr, btn gstergelerin gstergesi olarak ortaya
kyor
Byle bir yaklam ok soyutm u gibi grnebilir. Ancak
burada gdlen ama, kltr (varlksal-nesnel boyutla do-
ndan balantl) her trl tekil yaklamlarn tesinde kltr
yapann ne olduunu belirgin klmaya almak; dolayl ola
rak da kltrn nesnel boyutta ok eitli yorumlannn (tek
bir nesneye bal olmad iin) mantksal temelini sergile
mek; ksaca kltre felsefeyle bakmak.
nsan yaar. Bitkiler, hayvanlarsa yalnzca canldr.
nsan niin, neye gre, nasl yaadm aratran
bir varlktr. 1

lk akadem ik almasndan bu yana, btn yaptlarnda


insana ilikin gereklii srekli olarak kavramay amalayan
Prof. Dr. Nermi Uygur, 1984'n ilk aylarnda yaynlanan K l
t r K u ra m 2 adl yaptnda, bu abasn daha da belirgin kl
yor ve somutlatnyor.
Kimileri daha nce de yaynlanm olan yazlar da kapsa
yan, fakat tm gznne alndnda, konulara yaklam ba
kmndan bir btnlk gsteren yaptn, zellikle "Dil, Kltr
ve Eitim: ada Bat Avrupa'daki okkltrllk zerine
Bir Derinleme"3 adl yazs, olduka ilgin kuramsal zellik
ler tamaktadr.
19601i yllarda F elsefen in ars'nda4 benimsedii yn
temi, tek tek yazlarnda ve kitaplannda ve ayrca yazn ile fel
sefenin kesitii denem elerinde de ustalkl bir biimde uygu
layan Nermi Uygur, el att her konuyu znden yakalamaya
alr; bu ynden bakldnda onun konulanna yaklamnn
fenom enolojik ve analitik (m antk-sem antik) adan olduu
sylenebilir.
Anc-ak, onun dnm e zelliklerini tam olarak ortaya koy
maya almak, apayr bir almay, aratrmay gerektirecek
denli nemli bir konudur.
imdi bu ksa yazda, gnm z dnyasnda son derece
gncel bir konu niteliinde ortaya kan "okkltliilk" kav
ramna Nermi l ygur'un nasl bakt gsterilecek ve bu kavra
mn ili dl olduu dier iki kavramla, dil ve eitim kavram
laryla ilikisi ele alnacaktr. Yazar da amacnn bu olduunu
aka gstermektedir:
"Burada dil, kltr ve eitim arasndaki balar fenom eno-
lojik ynden derinliine incelemek amacndaym (...)" 5
Yaantlarndan yola kmak, bunlar kavramlatrmak Ner
mi Uygur'un "somut felsefe" almalarnda ve denem elerinde
de kendini aa vuran bir tutum; ite byle bir tutumu bu ya
zda da (yaptta) somut bir biimde grmek olanakl: uzun bir
sre yaad bir kltr dnyasnda gzledii, iinden getii
yaama duum lann, kavram rgs iinde deerlendirm eyi
baarm ve vard bireimleri bizim iin de anlaml klmtr.
Bu nedenle de sal birtakm bilimsel aratrmalarla "ok-
kltrll" tanmlamakla ie balamyor; tam tersine "uzun
sren bilimsel ekip evirmelerin insann bak asn sislere
boduu, bu yzden de ya ynelinen gereklik-durum larna
ilikin genel yapnn bulankla urad ya da ince-ayrmla-
rn birbirinden seilmez bir belirsizlie itelendii kans"ndan6
yola karak, "okkltrllk" (kltr) gibi somut bir konuyu,
dil-eitim balamnda ele alyor.
nsan insan klan ve insan rn olan kltrn tayclar
nelerdir? Bunlar hi kukusuz dil ve eitimdir. Bu konuda
saptad ve herkesin benimseyebilecei dorular yle sral
yor yazar:
"Dil insan olarak yazgm benim; dil varolma koulum be
nim [...] D pedz bir doa rn deil dil. Ne doar dom az
dilimiz var, ne de bizim eylemli bir katkmz olmakszn var.
renmesiz, almasz, yinelem esiz edinem em dili. B edeni
min belli paralarnn, szgelimi azmn, azmdaki dilimin
bir yapp etmesi bile deildi. nsan olarak btnm le konu
urum. Konuma, benim btnm (ne anlama gelirse gelsin
bedenim i, benimi, evremi) koul tutar. Dilden-nce gelen,
dil-dnda olan bir insan, bir uyduruk, bir yapnt; bylesi bir
uyduluunsa, bizlerle, gerek insanlarla hibir alp verecei
yok."
Kuram-Eyicm Balam nda da8 zmleyici bir yntem
le, yine insan varlna tem elden bal olan, insan insan ya
pan olgular mantk-semantik adan derinlem esine incelenir.
Asl sonn d np dolap!, insann ne trden bir varlk yaps
olduunu sorgulamaya ilikindir: insan hem eyleyen, hem de
kavramlar oluturan, szle, dille i gren bir varlktr; bunlar
dan salt birine bel balamak, arlk vermek, insann eksik ve
yanl anlalmasna yol aar.
Yazar, insann bu iki yanl zniteliini eitli kurumsal ya
plarda da^gsterir, rnein, ahlakta byk nem tayan, ah
lakn bir anlam da taycs durum unda olan "deer" kavram
nn "kuram" ve "eylem" asndan incelemesini yapar. Bundan
baka, dinde, sanatta ve eitimde kuramn ve eylemin tek tek
stlendikleri rolleri, ilevleri belirgin klmaya alr.
Temelde kltr insana bal olduuna gre tek bir kltr
den deil, ok-kltrden, okkltrl olm adan ksaca "ok-
kltrllkten" sz etm enin ok-ynl inam daha anlalr
kld bir dnyada yaadmza ve okkltrll aktaran
da eitim olduuna gre, fenomenolojik ve zmlemeli yak
lamn kuam iersinde, bu iki kavram arasndaki ilikiyi
ele almak, konuyu ak klmak asndan yararl olacaktr.
Eitim bir sretir ve bu srecin bellibal eleri vardr:
eiten, eitilen, ama, ara ve insandan insana aktarlan her
trl baan, dier deyile ierik.9 Bu elerin her birinde ko
nunun hem eyleme ilikin yan, hem de kuramsal yan birbiri
ni tamamlayc bir biimde ortaya kar.
Yazarmzn amac burada, eitimin, hem bir kuram ii.
hem de bir eylem ii olduunu kantlamaktr. Hatta yle diye
si geliyor ki insann, eilimin, insana ilikin bir olgu olarak,
tam da belirgin izgileri, snr, yeri, yapcs, yaratcs yok. n
san, eitim srecini hep yaayan bir varlk; snrl zm lem e
lerle ancak belli bir noktasnda durup saptam alar yapmak ola
nakl. Oysa yaama iersinde eitim, birbirine giren, birbirin
den kesin snrlarla ayrlmayan bir yapp etm eler btn; ok-
kltrll en ok besleyen bir yap ta.
Ancak yukarda da belirtilen elere zmlemeli bir yak
lamla eilirsek acaba neler grebiliriz? Eiten, edilginlik iin
deymi gibi grlse de yine de her an etkinlik iinde bulunan
bir insandr: "Eitim erevesinde yapt, bu erevede duyu
lan basnlar uyarnca, birbirinden ne denli deiik klklara
brnrse brnsn, yapm alarndan soyutlanm bir eitimci
tasarlanamaz."10
Eitilen de burada insan olduuna gre, etkin bir varlktr
tmyle. nk insan-toplum-tarih-kltr boyutlar iinde yer
alr.11
Eitimde gdlen ama, iasann eitim sreci iinde gide
rek deien bir varlk olmas kouluna kkten baldr. Her
eitimde, gerek eiten, gerek eitilen asndan birok am a
lar benim senir. "Eitimde ama, olan olduu gibi brakmama
kararlldr. Evrende, zellikle de insan varlnda deiiklik
ve deitirm elere inanmay, insandaki geliigzel byyle
yetinmemeyi [...] gerektirir ama."12
Yazarn da izledii srayla giderek, biz de her eitim ola
ynn birtakm amalar da gerekli kldn syleyebiliriz.
Belli birtakm som ut aralar dnda, eitim cinin, eitim de
gtt am alar gerekletirm esinde kulland e byk
ara, yardmc, insan olm am n koulu olan dildir. Eitici, dil
de amacn saptar ve gerekletirir her eyden nce bu ama
iin, eittiiyle arasnda bir ortaklk kurar. te bu nokta ayn
zamanda bizi, eitim eyleminden hibir zaman aylam ayaca
mz kuramsal yana gtrr. Bylesine bir zm lem e, ayn za
manda konunn ne denli dall budakl olduunun da gster
gesidir.
"nce yaygn bir anlamyla 'eiim'in, bilgiye, bilmeye ili
kin bir ey olduuna parm ak basmalyz. Nitekim ok yerde
'eitim' ile 'okum a'nn zde olduuna inanlr. Dolaysyle,
'eitmek': 'okutmak'tr, 'bilgi vermek'tir. 'Eitimden gem ek':
'bilgi edinm ek', 'bilgi aktarm ak'tr. 'Eiten'e 'reten', 'eiti-
len'e, 'renci' gzyle baklr ok yerde."13
Hatta salt insan deil, insan kuatan tm eleri d e biz,
kuaklar boyunca aktarlan bilgilerle kavrayabildiimiz gibi,
ddnyamz da bu yolla kavrarz: "Her yanda eitim, nesne
leri, doay, toplumu, insan ,insann olanak ve yeteneklerini
naslsa yle bilmeye baldr."1*
Eitimdeki kurama ve eyleme ilikin zellikler, tm insana
ilikin yaplarda olduu gibi kuramsal olana (sz, yaz, bilgi
biim inde aktarlanlar), eylemse! olana (yapp etmelerle akta
rlanlar) birbirinden koparlamaz biimde baldr.
"Genel tutumu ne olursa olsun, isterse en eylemsel am a
lara evrilmi olsun, her eitim, eninde sonunda, zellikle de
bunalml zamanlarda, am a ve araca ilikin baarnn eletiri
lere yol at zamanlarda, bir yandan dnsel arkaplanlar
ve ilkeleriyle, te yandan da gereklilii ve deerliliiyle ak
a gznne serilir ou kez."15
En soyut dnsel etkinliklerin de "dilin anlamnda derin
leme" olduunu F elsefen in ars'nda ak seik olarak di
le getiren Nermi Uygur, unu da tartlmaz bir doruluk ola
rak sergilemektedir. "Dil, in san olarak in san b ilin cin i mey
dana getirir; yle ki, dilin hesaba katlmad yerde gn-
lk-yaama ilikin grnm lerin hepsi birden anlamn yiti
rir."16
nsann.-dnen, kuramlar oluturan, zerinde durduu,
akln elen sorulara kavramlarla bakan yan ile, eyleyen bir
varlk olmasna ilikin yan, tm etkinliklerinde kendini belli
eder ve hu iki zellik Nermi Uygur'un da gsterdii gibi birbi
rinden kopanlamaz.
Tm insani kuramlar sze ve eyleme dayand gibi (n
k lm l insan, eylemleri sona erse bile diliyle, szyle
lmszleir) bu iki e de yani sz ve eylem de birbirinin
devindiricisi durum undadr: "Gerdekte sz, eylemi boandran
bir gtr."1
Dilde ve eylem de varln kuran insan bunlara bal ola
rak yaratt bir kltr dnyasnda yine varln srdrr.
Kltr nedir ksaca yazmza gre: "'kltr': insann ortaya
koyduu, iinde insann varolduu tm gereklik demektir.
yleyse 'kltr' deyimiyle insan dnyasn tayan, yani insan
varlm grdm z herey anlalabilir. Kltr, doann in-
sanlatnlma biimi, bu insanlatrmaya zg sre ve verim
dir. Kltr, insann kendini kendi evinde duymasn salaya
cak bir dnya ortaya koymasdr."18
Kltrn burada eitli yanlann yanstan, zniteliklerini
ortaya koyan bir tanm denem esiyle karlamaktayz: kltr
insan yaratsdr ve insan tm varlyla (dnmesiyle-diliyle-
eylemiyle) kendini ak kld kltrnde yansr.
ok eitli yanlan olan kltrn taycs da insana iten
bal olan dil-eylem ve hepsini kapsayan eitimdir. Kltr
tayan dildir-eylemdir ve yine bunlardan oluan eitim sre
cidir. Yazarmzn bu konuyu daha iyi gstermek iin bavur
duu benzetm eler de ok ilgintir: "Dil: kltr yapsn birara-
da tutan-im entodur [...] dil: kltr alannn her yann aydn
latan gnetir; dil: kltr kilimini dokuyan ipliktir; dil: tm
kltr antlannn yansd akarsudur."19
Tarihsel bir varlk olan ve bu tarihsel oluunu da dilde te
mellenen kltr olgusuyla elde eden insan, li kukusuz ya
ln bir kltrn, tek tip bir kltrn taycs olam az.-nsan
hep okkltrl bir varlk olmutur. Kltr yaratan ve baka
kltrlere de alan bir varlk olan insan, bu zelliini batan
beri korumutur zellikle yzylmzda yaplan bilimsel al
malarn ve tarihsel olgularn da gsterdii gibi ve yazarmzn
da zerinde nemle durduu gibi, insan okkltrl bir var
lktr. O halde, okkltrll aktaracak olan da okkltrl
bir eitimbilim olacaktr
Bu denli gndem e gelen okkltrllk olgusu yleyse
dar kalplar iersinde varln srdrmeyi amalayan toplum
sal yaplar ve dizgeleri de sarsacaktr, hatta sarsmaktadr. Bi
reyin ve giderek toplum un tek bir kltrn taycs olduu
nu dnm ek ada olmamaktr.

Nermi Uygur'un gnm z Bat Avrupas iin somut bir bi


imde deerlendirm eye alt okkltrllk olgusu artk
tm dnya toplumlan iin geerlidir. okkltrl insan, da,
tm kltr deerlerine alabilen, alabilme yeteneini ta
yan insandr. Bu da hi kukusuz yetiim biimiyle yakndan
ilgilidir ve bu bakmdan, ada eitime, okkltrll ak
tarmay kendine ama edinmi olan yeni eirimbilimine ok i
dmektedir.

NOTLAR:
1) Nermi Uygur, Yaama F elsefesi, ada Yaynlan 1981, s. 5-
2) Nemi Uygur, Kltr Kuram , Remzi Kitabevi 1984.
3) Nermi Uygur, Kltr Kuram, ss. 11-31.
4) Nermi Uygur, F elsefen in ars, Remzi Kitabevi 1984 , 3- bs.
5) Nermi Uygur, Kltr Kuram , s. 11.
6) Nermi Uygur, a.g.y., s. 12.
7) a.g.y., s. 13-14.
8) Nermi Uygur, Kuram -Eylem Balam, zm leyici Bir F else
fe D enem esL t.. Edebiyat Fakltesi Yay. 1975-
9) a.g.y., s. 143.
10) a.g.y., s. 144.
11) a.g.y., s. 144.
12) a.g.y., s. 145-
13) a.g.y., s. 146.
14) a.g.y., s. 146.
15) a.g.y., s. 147
16) Nermi Uygur, Kltr Kuram, s. 17.
17) a.g.y., s. 15-
18) a.g.y., s. 17.
19) a.g.y., s. 19.
Devlet, zgrlk, demokrasi terim ve kavramlar gibi kl
tr terim ve kavram nn da ddnyada tek, nesnel, snrlar
olduka belirli bir imlemi yoktur. Ancak kltr, tm insan
dnyasn kucaklayan, insann dnyaya, doaya, kendi ba
na varolana katksn dile getirmede ilevsel olan bir terim
dir. Kltr her trl insan yapp etmesinin, baarsnn ykle
mi durum undadr; dolaysyla da tmel bir kavramdr. Kltr
nesneler alanna, dnsel alana ve dilsel alana ilikin bir ya
p, kavram olarak bilim ve felsefe tarafndan ele alnmakta
dr.
Kltr eitli insanbilim tasanmlarnda anahtar terim /kav
ram olarak ncelenmektedir; zellikle kltrel insanbilim ya
da kltr antropolojisinde insan anlamann, kavramann te
meli olarak grlm ektedir. Hangi adlar altnda olursa olsun
insan yapp ettikleriyle deerlendirilmekte ve btn bu yapp
etmelerin ortak paydas olarak da 'kltr' zerinde durulm ak
tadr.
Kltrle ilgili bilimsel aratrmalarda ounlukla kltrn
tad temel zellikler zerinde durulur ve hep yeni yeni
kltr tanmlar verilmeye allr. Tanmsal dile getirilerde
belirlenen bu zellikler nelerdir? rnein Bozkurt Gven'e
gre kltr, renilebilir bir eydir, tarihsel ve sreklidir, top
lumsaldr, ideal ve idealletirilmi kurallar sistemidir, ihtiyala-
lan karlayc ve doyum salayc bir yapdr, deikendir, b
tnletiricidir ve kltr ayn zamanda bir soyutlam adr.1 Bura
da belirlenen btn znitelikler her bir kltrde bulunan or
tak niteliklerdir. Kltrn tad znitelikler ok eitli kltr
tanmnn da olum asna yol amtr, hatla yolam aktadr.
Kltrle uraan bilim adamlarnn bildirdiine gre kltrle
ilgili tanmlarn says 200' amaktadr.
Kltr szcnn, deyiminin ok eitli balamlarda kul
lanld da bilinmektedir; kltr okanlaml bir terimdir. r
nein Nermi Uygur, "tek kii dzeyinde kltr", "ulus dze
yinde kltr" ayrmn yaparken, Ioanna Kuuradi de "tekil
anlamda kltr", "oul anlam da kltr" belirlem esinde dile
gelen ikili bir ayrm yapm aktadr. Bir anlam da '"kltr'den
kastedilenin', 'kiilere insan olarak olanaklann gelitirebilme
yi (: bu olanaklarn ilenmesini, kltive edilebilmesini) sala
yan etkinliklerin tm 1sanat, felsefe yapma ve bu yaplan
lardan yararlanma olduu sylenebilir. Bu, yzyllardan be
ri Bat dncesinde yer etmi cultura a n im i (ruhun i
lenmesi, ruhun kltr) Fikridir, ya da tekil anlam da kltr
dr.
Bu etkinlikleresanatsal, felsefi, dnsel bilgisel et
kinliklere verilen yer ve nem se, oul anlam da kltr
den kltre fark gstermekle kalmyor; ayn kltrn tarihin
de bile ayn etkinlie farkl nem verilebiliyor."2 Gerekten
de burada oluan, ortaya kan gelimeler kltrn en karma
k ynn oluturuyor; burada kendini gsteren etkilenme-
ler-etkilem eler son derece titiz zm lem eleri gerektiriyor,
toptanc grler burada konuyu karartmaktan teye ge
miyor. Kiisel tercihler, psikolojik yaklamlar, gereksinimler,
kiilerin ou zaman tam da bilinemeyen, nceden kestiri-
1 Bozkurt Gven, in s a n v e Kltr, Remzi Kiabevi, 1974, 2 bs. s. 103-108.
2 Ioanna K uuradi, U luda k o n u m a la r, zgrlk, A hlak, K h r K avram lar,
Trkiye Felsefe Kurumu, Ankara 1988, s. 40.
lem eyen yatkmlk-lari; tutum lar, birey-roplum, birey-evre
ilikilerinin nitelii ve b tn bu karmak balam lann bilgi
bakm ndan zm lenm esinde byk zorluklarn belirmesi,
konunun ne denli ayrntl olduunu bir lde de olsa gste
riyor.
te yandan da oul anlam da kltrden anlalmas gere
ken nedir? "(...) snrlar eitli alardan izilebilen bir insan
grubunun yaayn ve bu yaayn grnmlerini (szgelii
sanatlarda, bilimlerde, felsefede, dilde ve bu gibi alanlarda o
anda 'm odern' saylan grleri; toplumsal kurumlan ve ile
yilerini) belirleyerek; o grupta uzun ya da greli olarak ksa
bir sre geerli olan egem en olan) insan gm e tarzn ve
deerlilik anlayn anlayabiliriz ve oul anlamda kltr kav
ramn bu ekilde belirleyebiliriz."3
Gerek tekil anlamyla gerekse de oul anlamyla kltrde
tarihsellik balam son derece nemlidir. te bu oul anlam
daki, btn bir gruptaki ya da topluluktaki kltr, bireye, r
gtl yaplar, kurumlar, gevek ya da sk dokulu m odeller
araclyla, oun bilinli olarak geirilir; ama klln ger
ek tayclan bireylerdir, kltr yaama geiren tek tek kii
lerdir. Kltrle ilgili srelerde oluan herey, kltrn retil
mesi ya da tketilmesi srelerinde asl etkin olanlar bireyler
dir. Onlar kltr, kltrel eleri, toplumsal-tarihsel balam
da, oul yaplann iinde tanrlar, lx:nim,serler ya da benim se
m enin de tesine geip kltre yeni.eler katarlar. Yeni
eler katm ada asl gdc olan da, kltr biimlerinin za
man zaman yetersiz oluudur. Kltr yaratan, aktaran ve t
keten de bireylerdir, teklerdir. "Ya ne olursa olsun her iasan
bir kltr-ocuudur: Dnk kltrn ocuu. Ama ya ne
olursa olsun her insan bir kltr anahabasdr da: yarnki
kltrn anababas. Kanlmaz bir gerektir bu. Kltrler ara
snda ne denli ayrlklar olsa da bu byledir. Hi'le yaanmaz;
yaamak, birey'e dayanarak yaamaktr; buysa o eyi hem
benimsemeyi, hem de deitirip yeniden yaratmay gerektirir.
yleyse insan bir yandan kltrn eline doar, te yandan
kltr dourur.|H Hatta Nermi Uygur'da oul anlam da kl
tr, 'okkltrllk' kavramyla iyice geniletilmitir. Hem bel
li bir topluluun kltr artk okkltrl bir yapdr, btn
dr, hem de tekil anlamnda kltrn ana nitelii artk ok-
kltrll iermektedir. Bu okkltrlil tayan da yine
bireydir; soyut kltr btnleri, kltrel yaplar ancak bireyin
yaamnda somutlarlar Ayn grubun yeleri olarak bireyler
ou zaman ortak kltr biimlerini benimserler. Uyum ve
anlama ad verilen ortamlarda, iletiimin elden geldiince ge
litii grup ilikilerinde, ortak kltr elerinden alnan pay
daha byktr; byle bir ortam da oun benzer yaplarn
egem en olduu saptanr. "Tek kii dzeyinde kltr: edinilen,
zneye bal, bireysel bir yapdr. Ulus dzeyindeyse: tarihsel-
Iiin damgasn tayan, kuaktan kuaa aktanlan, insalar-
aras, nesnel ortaklaa bir halk, bir devlet varl olarak gr
nr."5
oul anlamnda ya da ulus dzeyinde kltr "bir grupta
belirli bir sre canl olan, neredeyse bilinsiz, ama o grubun
yaamnn btn ifadelerine 'inmi' a n la y la rd r Tek kii
balam nda ya da toplum balam nda olsun kltii tanmla
mada ne gibi zellikler gzetilebili? Kltu kltr yapan z-
nitelikler nelerdir? Kltr nasl tanmlanabilir? "Kubak bir
yaklamla, 'kltr': insann otaya koyduu, iinde insann
varolduu tm gereklik demektir. yleyse 'kltr' deyimiyle
insan dnyasn tayan, yani insan varln grdm z her-

.4 Nermi Uygur Yaama Felsefesi, ada Yaynlar, Isanbui 1981, s- 126.


5 Nermi Uygur, Kltr D onanm , Henvzi Ktlabevi, stanbul 1984, s. 19-
6 loanna Kuuradi, Uluda K onu m alar, z g r l k , Ablak, Kltr K avram lar, s.
ey anlalabilir. Kltr, doann insanlatrlma biimi, bu in
sanlatrmaya zg sre ve verimdir. Kltr, insann kendi
ni kendi evinde duymasn salayacak bir dnya ortaya koy
masdr. Buna gre kltr, bylesi bir dnyann anlam-
varlna ilikin tm dniilebilirlikleri ierir; insan varolu
unun nasl ve ne olduudur kltr. nsann nasl dnd
, duyduu, yap, istedii; insann kendisine nasl bakt
, zn nasl grd, deerlerini, lklerini, isteklerini na
sl dzenledii, btn bunlar hep kltrn eleridir. nsa
nn ne tr bir yaama-slubu, ne tr bir varolma program,
ne tr bir eylem-kalb benim sedii kltrdr hep. Teknik,
ekonom i, hukuk, estetik, bilim, devlet, yntem insann
m eydana getirdii herey kltre girer. rgtler, dernekler,
kurumlar, okullar, tm kendilerine ilikin eylerle birlikte
kltrden saylrlar. nsanlar arasndaki her eit karlkl et
kilem elere, her trl yapp yaratma alkanlklarna, btn
'manevi' ve 'maddesel' yapt ve rnlere kltr denir."7 Grl
d gibi bu tanmda kltrn bir varolan olarak kendini na
sl sunduu olduka geni kapsaml bir biimde ortaya kon
mutur.
Kltr bireyleraras ilikiler btnnde ok ynllk, ok
biimlilik iinde kendini gsterir. Ayrca kltr her zaman bi
rey ile tr birletirir.8 te birey ile tr birletiren temel e
olarak kltr yaam btnyle kucaklar, tm insani yaplann,
yapp etm elerin, insan iin anlam tayan yaplarn tm n
ierir. 'Neredeyse bilinsiz' gibi grnen ama aslnda o toplu
luk iindeki bireylerin yaamna 'sinmi' anlaylarn toplam
dr kltr. "Kltr topluluk belleinin tm bilinsiz ilikileri
ni ilgilendiren bilinli bir oluum olarak dnyoruz: kltr
hem bilinsiz, hem de bilinli, hem dizge, hem de onun kul-

Nermi Uygur, Kltr K uram , Remzi Kitabevi, stanbul 1984, s. 17.


8 O nay Sozer. "Tarl ve Bilinalt" G. W F. Hegel'in T arihte Akl evirisi iinde, A ra

Yaynclk, stanbul 1991, 2, bs. s, 221. 3- bs. K abala Yaynevi 1995.


lanm."9 yleyse kltr bireyin, toplum un belleidir; bilinli,
bilinsiz btn yaantlarnn her trl im araclyla sunulu
udur
Temel olarak bu zniteliklerle ortaya kan kltr, bilimsel
ya da felsefi g alanndan ele alnabilir. imdiye dein su
nulan grler felsefe balam nda beliren, felsefece bakn
ngrd grlerdir. Ama kltre bakn tek yolu felsefe
deildir; bilimler de kltr bir inceleme alan olarak ele alr
lar. Kltr kltr yapan zniteliklei belirlem e abas hem
bilimsel bak asndan hem felsefi bak asndan bir sorun
alan olarak belirir. Bilimsel bak as kltrn znitelikleri-
ni, kltrn ortaya k nedenleri, ilevleri balamnda arat
rrken; felsefe kltr bir varolan olarak grr ve ite bu ba
lamda onun zniteliklerini aratrmay grev edinir. Kltr fel
sefesiyle ilgili almalar zellikle geen yzyl ile yzylmz
da ne kmlardr. ou zaman kltr, bal bana felsefesi
yaplm ak zere gndem e alnan bir kavram, bir yap, bir var
olan alan olarak grlmekten ok, insan anlamann bir arac
olarak deerlendirilmitir. nsan felsefesine ilikin kimi gr
lerin anahtar kavram olarak grlm ve bu balamda ne
karlmtr. Baka bir deyile, insan anlam ada kltr arlkl
bir yaklam sz konusu olm utur. nsana ilikin kuramlar
eletiren bir yazsnda Takiyettin Mengolu "kltr bilimle
ri", "kltr felsefesi" deyilerini ortaya klar bakm ndan
yle deerlendiriyor. "W. Dilthey'n kulland 'manevi bilim
ler1 kavramnn yan banda, Yeni Rantlardan Heinrich Ric-
kert'in felsefeye getirdii 'kltr bilimleri', 'kltr felsefesi1
kavramlan da kullanldlar. Fakat felsefeye yerleen 'kltr fel
sefesi' kavram oldu. Yzylmzn krkl yllanna kadar kltr
felsefesi kavram akademik derslerde, bu alanda yaymlanan
kitaplarda bol bol kullanld. E. Spranger gibi bir filozof yzy
lmzn otuzlu yllarnda 'kltr felsefesi' zerinde dersler bile
verdi.'10
nsan kltr kavram araclyla aklama temeline dayal
olan kltr antropolojisi Mengolu'ya gre bir felsefe dal
dr. Erich Rothacker kltr antropolojisi konusunda ilk yapt
vermitir. O nun iin nem li olan kltrlerin gelimesidir ve
daha sonra da kltr felsefesinin yerine kltr antropolojisi
terimini kullanmtr. Gerekten de kltr kavram araclyla
insan kavramaya almak, insanbilimsel, dier deyile antro
polojik yaklamn temel yntemini oluturm ada kltr feno
m eninden yola kmak, birok insanbilimcinin ortak tavndr.
"Bata, E. Taylor olmak zere, A. L. Kroeber, C. Kluckhohn,
F. Boas, B. Malinowski, A. R. Raddcliff-Brown, bu terim e
(kltr) ilikin nem li aklamalar, almalar yapanlann iin
de ilk akla gelen bilim adamlardr."11 Kimi filozoflar iin de
kltrn insan anlam ada temel kavram olarak deerlendiril
mesi sz konusudur. rnein E. Cassirer bunlardan biridir.
Felsefi insanbilim ya da felsefi antropoloji ile kltr insan
bilimi arasnda ne gibi farklar olabilir? Kltr insanbilimi ne
gibi tuzaklara debilir? Belli bir rk insanbiliminin karlat-
karlaabilecei skntlarla karlaabilir mi? Takiyettin Men
golu'ya gre "kltr antropolojisi belli bir halkn, belli bir
insan gnbunun belli bir kltr evresinin antropolojisi olmak
zorundadr."12 Nasl ki "(...) bu rk antropolojisi insann varlk
yapsn deil, ancak belli insan gruplannn biyolojik-psikolo-
jik zelliklerini, niteliklerini"13 ortaya koyabiliyorsa, kltr in
sanbilimi de ayn eyi kltr bakmndan gerekletirecektir.
"Deer-yarglarndan hareket etmeyen, insanl paralamayan
felsefi antropolojide arlk noktas, ulusal-rksal nitelikleri

10 Takiyetin M engolu, n sa n F elsefesi, Femzi Kitabev, stanbul 1988, s. 27


11 Betl otuksken, G stergelerin Gstergesi Kltr", Bkz. bu kitapta s. 151.
12 Takiyetin M engolu, n sa n F elsefesi, s. 31-
13 a.g.y., s. 30.
gsterm ek zerinde deil, insana, insanla zg zellikler
zerinde bulunur. Felsef antropolojinin sorusu ksaca yle
ifade edilebilir: Btn insan gruplar arasnda ortak olan, b
tn asanlarda tayc olan, ar basan, nemli olan, onlarda
hibir zaman eksik olm ayan nedir?"1'1 te bu noktada verile
cek yantlardan biri insann bir kltr varl olduu biimin
de olabilir. nsann fenom enlerde temelini bulan varlk koul-
lannn toplam, bir st gsterge, bir st im olarak kltr deyi
iyle zetlenebilir. Kltr, varlk koullarnn toplam dr bir
bakma, dneni byle bir sonuca vardran da fenom en te
m elinden yoksun salt kurgulam alann rn olan ii bo bir
kavram deil, tam tersine fenom enlerle saptanm ve btn
bu fenomenlerin ortak yklemi durum undaki bir tmel yap
dr, genel kavramdr; bu da ksaca kltrdr. Artk burada
belli bir grubun kltr ne karlamaz; g en ellik le kltr
sz konusudur, insan anlamann bir yolu olarak. nsan kl
tr araclyla anlalabilecei gibi, kltrn nelii d e insa
ni yaplar araclyla onaya konabilir. Bylece de ortaya
kan dnsel rnkltr felsefesi, kltr kuram olabilecei
gibi bir kltr insanbilimi (insanbiliminin bir tr olarak), kl
trel Okltr arlkl bir) felsefe (:kltr kavram evresin
de oluan, felsefe yapm ann bir yolu, yntemi olarak kltr
fenom eninden yola km a) de olabilir. Gnm zde felsefe
yapm ann bir yolu olarak bu noktaya da arlk verildii g
rlmektedir. Byle bir felsefe abasnda kltr bilimleri ou
filozofun k noktasn oluturmaktadr; filozof verilerini kl
tr bilimlerinden devirmektedir. Byle bir yaklamda da ile-
li-geri; gelimi-ilkel kltr tasarmlarnn yeri yoktur; filo
zof kendine bir temel kavram edinmitir: kltr kavram; o ar
tk felsefesini kyltr kavram dolaymnda kurmaktadr. Ya
pc yaratc bir kltr bilimcisi de, kltr kuramcs da ayn i-
levi yerine getirmektedir; B. Malinowski rneinde olduu gi
bi.
yleyse kltr belli bir insanbilim tasarm oluturmada,
giderek belli bir insan felsefesi tasarm kurmada yolac bir
kavram, anahtar bir kavram olabilecei gibi, felsefece deer
lendirilebilir, felsefece bakn nesnesi, konusu olabilir ve-
latta felsefe yapm ann yolunu aan temel bir kavram olabi
lir.
Kltrn felsefece deerlendirilmesi, baka deyile yaln
olarak bir kltr felsefesi oluturm a szkonusu olduunda
neler denebilir? Burada ne gibi sorular ortaya konabilir? Daha
nce de dile getirildii gibi, kltr ister tek kii ister ulus ba
lamnda olsun, her ikisinde de tm yaam biimlerini,tm ya
pp etmeleri, anlam vermeleri, deerlendirm e biimlerini ie
ren bir yapdr. nsann btnyle bellei, dnm e biimleri,
kavramlar, dnyaya bak, varolana bak dnsel boyutta
ki kltr oluturur. Btn bunlar onun yapp etmelerini, de
erlendirm elerini, eylem planlann da etkiler, belirler. Kltr
dnm e boyutunda kavramlar, zihinsel ierikler olarak; d-
dnyada varolanlarn hemen tm olarak; somut, nesnelemi
yaplar olarak kendini gsterir. Ayrca kltr byk lde
dilde vardr. Dil kltm tayan bir yapdr; kltrn kuaktan
kuaa geirilmesinde, tarihsel boyutun somutlamasnda dil
vazgeilmez bir ortam sunar. Bundan tr dil ile kltr ara
sndaki ilikilerin zm lenm esi hdr zaman ilgi ekmi ve
zellikle geen yzyldan gnm ze, filozoflann gndeminde
yer almtr.
D dnyada varolanlarn birou insan yaratsdr, insan
rndr. nsan doay dntrerek oluturduu kltr nes
neleri ortam nda yaar. nsann doay dntrm eye bala
masnn ilk admn corafi yrelere ad vennesi oluturur; da
ha baka bir deyile bu iki olay ezamanldr. Kltr dnyas
na yeni elerin katlnda insann bir bakma kltrel belle
inden baka birey olmayan dnmesinin ve onun ilevleri
nin. imgelerinin, tasarmlama, tasarlama gcnn byk rol
vardr. te yandan iasann hem en tm eylemleri, yapp etm e
leri, dille harekete geirilir, dilde var klnr. Ayrca dil yeni
yeni dncelerin, dnm e biimlerinin, kavramlarn oluu
muna yol aar. Ddnyada, dnm ede ve dilde varolan tm
kltr yaplar bir im, gsterge olarak belirir. Bu imler birbir
lerini yaratr, retir, birbirlerini etkiler. Ddnyada varolan
kltr nesneleri, insanlararas ilikiler a, davran biimleri;
kuram sal-dnsel dzlem in eleri; btnyle dil, birer im
alan olarak belirir. yleyse kltr, btn bu alanlar ieren
bir st im, imlerin imi, gstergelerin gstergesi olarak ortaya
kar. Kltr btn imler alannn olarak paydasdr, yklemi
dir. Byle bir yaklam kltre, kltr kavramna felsefece
bakm ann som ut rneini oluturmaktadr. Burada yaplmak
istenen bir kltr felsefesi rnei sunmaktr yoksa kltrel bir
felsefe deil, salt kltr balamnda sorulara/sorunlara yakla
maya alan bir felsefe deil.
F elsefi Sylem Nedir? de ileri srlen anasavlarn ban
da felsefenin hereyi konu edinebilmesi geliyordu. Felsefe bir
yandan hereyi konu ya da sorun haline getirebiliyordu, te
yandan da eitli dzlemlerdeki varolanlar arasndaki ilikileri
incelemeyi amalyordu; bir baka deyile bu ilikileri de ko
nu/so ru n ediniyordu. Yine ad geen yaptta belirlenenler
dorultusunda sergilenen varolan kavay/kavram, varolan
eitli dzlem lerde ayntrmaya alyor ve bylece de varo
lanlar arasndaki ilikilerin inceleniini felsefeye zglyordu.
Felsefe dnda hibir dnsel etkinlik byle bir amac st
lenmiyordu.
te ksaca ortaya atlan, ileri srlen bu savlar, burada "ta
rih" balam nda ele alnacaktr. yleyse, tarih kavramnn ne
tr kavraylar, tasarlamalar beraberinde getirdii zerinde
durulacak; tarihin felsefece ele aln belirlenecektir. Felsefe
asndan tarihin ilgili olduu asl yaplar, tarihi tarih yapann
neler olduu; baka deyile tarihin nelii zerinde durulacak
tr. Tarihin snrlar felsefece izilecektir. Tarih bilgisinin ya da
biliminin snrlan iine girmeyen sorular/sorunlar burada b e
lirlenmeye allacaktr: 'Bir varolan olarak tarih nedir?'; 'tarih
kavram nedir?1sorulan asl canalc sorular olacaktr bu ere
vede.
Bylece bir yandan, yaptta ileri srlen savlar tarih bala
mnda snanm olacak, te yandan da tarihe ve tarih felsefe
sine byle bir adan baklp baklamayaca belirginlik kaza-
nacaktr. Tarihin felsefece nasl sunulm as gerektii zerinde
durulacaktr. Tarih ve zellikle tarih felsefesine ilikin yle bir
tasarm, kavram, kavray olmaldr ki. imdiye dein sunulan
tarih felsefelerini bir bakma iermelidir; onlarn tem el ileyi
biimini yanstmaldr. yleyse, bilgisel ierik olarak "ite u
tarih tasarm, kavram e n d o n olandr" ya da "tarihin ile
yii ite u, u koullara y aln zca baldr" yahut da "tarihi,
tarihsel olaylar belirleyen k ategoriler sad ece unlardr" t
l n d en bir yant denem esine giriilmeyecektir. Ayrca u da
yaplmayacaktr: "tarihi u biimde kavrayanlar en d oru su
nu yapmlardr" denm eyecektir. Belki de imdiye dein ok
ak seik bir biimde belirtilmeyen, gsterilmeyen bir bak
asyla sunulan tarih felsefelerinin ortak paydas, ortak bilee
ni; herhangi bir sylemi tarih felsefesinin sylemi haline geti
renin ne olduu; onun "byle" nitelenm esine yol aan koul-
lann ne/neler olduu belirtilecektir; bu koullarn neler oldu
u gsterilmeye allacaktr.
Collingwood'un u szleri ileri srlenlerin haklln bir
kez daha gstermektedir: "Felsefe kendine dnk dnm e
dir Felsefe yapan hibir zaman yalnzca bir nesne hakknda
dnm ez; herhangi bir nesneyi dnrken, ayn zam anda
h ep o nesneye ilikin kendi dncesi hakknda dnr. O
zaman, felsefeye ikinci dereceden dnm e, dnce hakkn
da dnm e denebilir e...) Bu, felsefe zihin bilimidir ya da
psikolojidir dem ek deildir. Psikoloji birinci dereceden d
ncedir; zihni tpk biyolojinin yaam inceledii gibi inceler.
Dnce ile nesnesi arasndaki ilikiyle uramaz, nesnesin
den tamamen ayr bir ey olarak, yalnzca dnyada olup biten
bir ey olarak, kendi bana tartlabilen zel trden bir feno
men olarak dorudan doruya dnceyle urar. Felsefe
hibir zaman kendi bana dnceyle ilgili deildir; hep
onun nesnesine ilikisiyle ilgilidir, dolaysyla dnceyle ol
duu kadar nesneyle ilgilidir."1
Yalnz Collingwood dnmeyi, dnm e edimini gerek
letiren yapya dnce dem ektedir. Oysa F elsef Sylem
Nedir? de dnce ile dnm e fark ak seik bir biimde
ortaya konm utur.2 Orada dnm enin imledii ile Colling-
vvood'da dncenin imledii ayn yapdr, gerekliktir. D
nm e bir edim, etkinlik onun rn olan ise, dille birlemi
dnm e baka deyile dncedir. Collingw ood'un Tarih
Tasarm adl yaptnda felsefe ve dier yaklamlar arasn
da olduunu ileri srd ayrm, F elsef Sylem Nedir?de
yle belirlenmitir: "Felsefenin dorudan doruya varolan
(tpk bir bilim gibi) konu edindii sanlmaktadr. Felsefe ger
ekten de varolan konu edinir ama, hangi bakmdan? Felse
fe varolan, onu 'ite o 1 yapan bakm ndan, anlam bakm n
dan konu edinir. kinci olarak da felsefe, varolan, dnm e,
dil arasndaki ilikileri, ilikiler an konu edinir Birinci ko
nusal yaklam ile bu kincisi birbiriyle ok yakndan ilgili
dir. nk bunlar da bu ilikiler anda ortaya kmaktadr.
Felsefe; varolan, dnm e ve dili dorudan incelemez, ince
lem eye kalktnda da genellikle herhangi bir doabilimi,
ruhbilim ya da dilbilim olm aktan kurtulamaz. Bu alann
her biri kendilerine zg bilimlerce incelendii gibi, kimi za
man felsefe genellikle bunlarn ntem ellerine ilikin bildi
rimlerde bulunabilir; bir doa felsefesi konum u kazanabile
cek olan bir varlk felsefesi (yer yer fizik felsefesi), bir zihin
felsefesi, bir dil felsefesi ortaya konabilir. Ama burada da artk
ne salt varlk ne dnm e ne de salt dil alannda kalnm
tr."3
Btn bunlarn tarih ve tarih felsefesi terimleriyle/kavram
laryla ilgisi ne diye sorulabilir. Tarih kavramnn belirlenmesi,
daha dorusu tarih kavramnn oluum unun nelere dayal ol
duunun ortaya konmas bunu gerektirmektedir. "Tarih" deyi
inin imlediklerini sralamak balang noktasn oluturacaktr
bir bakma. Tarih denince neler geliyor akla? lkin bunlar s
ralayalm: nsan davranlar, eylemleri (Res gestae insa
nn yapp etmeleri); dinsel sylemlerin ar bast dnem ler
de ise zellikle Tann'nn davranlar, ileri (gesta dei Tan-
r'nn plan) akla gelmektedir. Bu ikinci durum ok doal kar
lanmaldr; nk empirik benin henz nem kazanmad,
mutlak benin ne getii ve hereyin asl taycs olduu d
nem lerde, hi kukusuz, onun yapp etmelerini hereyin s
tnde tutan bir tasarm nem kazanacaktr. Eylemlerin dn
da, insanlar arasnda oluan ilikilerin bir toplam olarak olay
lar alan, tarihin bir bakma kendi bana varolan diye b e
lirtilebilecek alann olutururlar.
Eylemlerin ve olaylarn dnm eye yansmas, dnm ede
yeniden kurulmas, onlarn bir zneyle karlamas ve ancak
bylece bir bakma anlam kazanmas, bulanklktan kurtulma
s, dnm enin varl haline gelmesi byk nem tamakta
dr. Bu erevede, eylemleri, olaylar ve ilikileri kavramaya
ynelik her tr dnm e etkinlii, tarihsel nitelikli dnmeyi
gden dnceler, kavramlar, kategoriler, tasarmlar v.b. bu
ikinci alan oluturur. Bilgi olarak tarih ancak bu aamada ku
rulabilir. Tarih bilgisinin kendine zg dili, dilsel sunuluu ise
nc alan oluturmaktadr.
Bulank, belirgin olmayan eylemler, olaylar, ilikiler alan
nn dnda kendinde tarih; gerek, gereklik olarak tarih
bilgi olarak tarihin yapcs, yaratcs tarihidir. Tarihi biraz
nce saptanan alan kendi bana varolanlar alan; ey
lemler, olaylar; dnm e alan: dnceler, kavramlar, tasa
rmlar, dil alan: bir sylem olarak tarihin yaps - ay ayr in
celeyebilir. Ama tarih felsefesi yapan filozof bu alan ara
sndaki ilikileri inceler. Bir bilgi tr olarak tarih, hibir za
man eylemler, olaylar alan ile bunlar zerine dnlm esi
nin; olaylarn, eylem lerin dnm e ile ilikilendirilmesinin
zerinde durmaz. Eylemlerin, olaylarn dnm e ile ilikilen
dirilmesinin koullan zerinde durulduu an yeni bir etkinlik
tr ortaya kar; bu da tarih felsefesinden baka bir ey d e
ildir.
Tarih felsefesi ad altnda imdiye dein yaplp edilenler,
temelde, tarih balamndaki ddiinya, dnm e, dil ilikileri
ne degindir. Ama oun bunun bilincine varlmamtr. Tarih
filozoflan hep birbirlerini eletirmiler, ama tem elde ne yap
tklarn, baka bir deyile, ne yapmakla ykml olduklann,
birka dnda p ek de grememilerdir
Tarih balam nda ddiinya biraz nce de dile getirildii
gibi, eylemler, olaylar alan, daha felsefi bir deyile "ey duru-
mu"dur; buna "tarih gerei" ya da "gerek, gereklik olarak
tarih" de dem ek olanakldr. Ancak bu alan herhangi bir bi
linle, bir dnm e/bilm e edimiyle, dnen/bilen varlkla
karlam adka bulanktr; kendi bana varolandr. "Kendi
bana varolan dnm eye konu olmad srece, bulank bir
varolua sahiptir; ancak dnm enin konusu olduktan sonra
bu bulanklktan syrlr ve artk bundan byle de genellikle
bilgiye ak bir varolan olarak varoluunu srdrr."4
Tarih bilgisine konu olabilecek olan eylem ler ve olaylar
da ancak dnsel bir edim karsnda asl varolma durum una
geerler. Ama yine de onlarn kendi isel varolularn tam
olarak saptam ak m m kn deildir; olsa olsa onlara belli bir
yorum kazandnlr. Bu noktada eylemler ve olaylar belli bir
dnme-anlama-aklama-yorumlama ediminin "konusu" ha
line gelmilerdir. Bu andan itibaren tarih bilgisi ya da bilgi
olarak tarih olum u demektir.
Tarihsel varolan belirlemeye alrken kimileri tarih ger
ei olarak "olay" ile, tarih bilgisi olarak "olgu" arasnda aynm
yapmaktadrlar. Olay ile olgu arasndaki ayrmn ne olduu
felsefede nem li bir sorun odan oluturmaktadr. Bu ba
lamda .ada felsefede olduka zengin bir literatr belirmitir.
Bilinli bir tarihi olarak La P h llo so p h ie au M oyen Age
(Ortaada F elsefe)5 adl yapt kaleme alan L. M. de Rijk il
kin genel olarak olay ile olgu kavramlarn belirledikten so n
ra, tarihsel olgunun neliini ortaya koymaya alyor: Bir ol
guyu tarihsel olgu yapan nedir? Tam da bu noktada Rijk varo
lan tasarmn belirgince gsteriyor: O nun fizik varolan der
ken anlad btn m addesel yaplardr, zihinsel varolan der
ken anlad ise sadece zihnin rn olan eylerdir; fizik va
rolanlarla ilgili tasarmlar, samlar, dncelerdir. Tarihsel olgu
bunlardan hangisine girmektedir? Ayrca bu som ya verilecek
yantlar tarih felsefesiyle uraan filozoflar da birbirinden ay
racaktr. rnein, Anglosakson bilgi kuramclan tarihsel olgu
yu yle tanmlyorlar: Gemiteki olaylar konusunda ortaya
konm u olan doru betimsel bir nerm e.6 Rijk'in bu tanma
getirdii ek udur: "bir ey durum u ile ya da gemiteki bir
olayla ilgili doru, betimsel bir nerm enin imletimi."7 Ayrca
burada Rijk dorudan imletimin ne olduunu gstemeye a
lyor: ona gre daha batan anlatm (nonc) ile hibir ba
lants olmayan terimi (terme non li) birbirinden ayrmak ge
rekir; nk anlamn olutuu yer anlatmdr.
Rijk dilsel bir yaklam hem olay hem de olgu iin d en e
yecektir. Bu denem e srecindeki Rijk birok nerm e olutu
rur. Bunlardan sadece ikisi burada alnmaktadr:
1- "Anibal'in Roma'ya gelii orada panie yolat."
2- "Anibal'in Roma'ya gelii Napoli'de panie yolat."
1. nerm edeki zne terimi (Anibal'in gelii) bir olay im
ler; 2. nerm ede ise bir olguyu imler Rijk'e gre. nk
1.sinde Anibal'in gelii, fizik bir yapy imliyor, 2.sinde ise
onun geliinin bilinii, yanks yani zihinsel yap sz konusu.
te yandan tam cmleler, nerm eler bir olguyu yani zihinsel
varolan imlerken, adlandrmalar iki ynldr; balama gre
bir olguyu aklarlar ya da bir olay imlerler. Rijk, olgu ile
olay ilikisini anlamak iin, bileik cm leler zerinde dn
meyi neriyor.
a) Caesar'n .. 44 te ld...
b) Caesar'n .. 44'te lm olduu...
c) Caesar'n .. 44'te alaka bir cinayete kurban gittii
vb. Bunlarn iinde en yaln olan (a)dr; nk bir ''olay"a en
yakn olan odur diye dnlebilir. Fakat insani ie karma
nn nitelii zamana ilikin belirlenimle hem en ortaya kmak
tadr; bu da 15 Mart 44tr; bunu byle belirleyen insandr. Bi
len znenin ie karmasyla ank olay, zihinsel bir nitelik ka
zanacak ,ve olgu haline gelecektir. Dolaysyla da tarihin ken
disi ya da o lu p bitenlerden ok, bu olup bitenlere, olaylara
ilikin bilincin ie karmasyla oluan tarihsel bilgiden sz
edilecektir, tarih ne trl olursa olsun, hep bilgi balamnda
ele alnacaktr, alnmak zorundadr.
Olgu, doru olarak kabul edilen betim sel bir anlatmn
imledii zihinsel bir varolandr. yleyse olgu, ey dun-
m unda yer almaz; olgu ancak insani anlam (consensus lu-
main) alannda bulunur ve temeli de u etm ene dayal
dr:
- Konuucunun yetkesi
- Benim senen anlatmlarla balant
- Toplum sal kavrayla ya da toplumsal, ekonom ik koul
lar araclyla, kendi toplumsal kavraylann baskn karma
olana olan bir grubun karlanyla uygunluk. te burada ar
tk, bir intersbjektiflik, zneleraras bir nesnellik sz konusu
dur.
Btn bu aklamalardan da anlald gibi, Rijk'in "olay"
dediine, "tarih alannda kendi bana varolan", "olup bitenle
rin tm" dem ek olanakl; bunlann varolularnn en temel ki
pi ise bulanklktr. Rijk'in "olgu" dediine ise "zihinsel varo
lan", "olup bitenlerin hep bir tasanm eliindeki yorumu" d e
mek olanakl grnyor. Kurgusal (speklatif) diye nitelenen,
hatta zam an zaman km senen tarih kavraylannn, tasarm
larnn, idelerinin varolma olana tam da burada yer almakta
dr.
ster gerek olarak tarihin felsefesi, ister bilgi olarak tarihin
felsefesi olsun, her ikisinin de etkinlii, ite bu bulank bir bi
imde varolan tarih alan eylemler, olaylar ile ve tarih bil
gisi ile dnm e edimleri arasndaki ilikileri aratrmaya ili
kindir.
Tarih felsefesi, balangta belirsiz, bulank bir varolu
olup zamanla belli bir bilin edimiyle belirginlik kazandrlan
ve oluum undaki asl dnsel elerin aa karlmaya a
lld eylemler, olaylar, belgeler, yaplar alan ile dnm e
etkinlikleri, ayrca da dnm eyle, oun bellekle btn bun
lar arasndaki ilikileri incelem eye zglenmitir. "Tarih iin
kefedilecek nesne salt olay deil, onda dile gelen dnce
dir. O dnceyi kefetm ek zaten onu anlamaktr."8 diyo
Collingwood. Tarih felsefesi de ite bu dncelerin olabilirli
inin koullann, tarih balam ndaki ddnya, dnm e, dil
ilikilerini konu edinir.
Bilincin, dnm enin yneldii alan genellikle imler alan
dr. nsanlar iin tarihin yaz ile balatlmas bir rastlant deil
dir. mler, gstergeler alan insan dnyasnda en nemli alan
oluturm aktadr. Nasl ki felsefe ddnya, dnm e ve dil
arasndaki ilikileri irdelem eye ynelikse, felsefenin zel bir
alan olarak tarih felsefesi de, tarih balamnda, tarihsel anla
m iersinde ddnya, dnm e, dil alan arasndaki ilikileri
irdelemeye zglenmelidir. Baka deyile, tarihte, dild e
lerle dilsel elerin bunlarn hepsine imler/gstergeler alan
denilebilir dnme ile akl, bellek ilikilerinin yeniden
kurulmas ve bunlarn dilde yeniden sunuluu sz konusudur;
bu sunulu ierik olarak daha sonraki tarih almalarnn bir
nesnesi haline gelebilecektir ya da gelebilir. te tarih felsefesi
bu zel alann ilikilerini inceler; bunlarn i ilikilerine
ilikin yeni bir bilin oluturur. Augustinus'tan gnm zdeki
tarih filozoflarna dein, hepsinin yapp ettii bu trden bir
etkinliktir.
Onay Szer'in "Tarih ve Bilinalt"9 adl almasnda yap
t belirlemeler, burada ortaya konm ak istenenin somut bir
rneini oluturm aktadr: "Kltr ve Eitim (Bildung) He-
gel'de devlet yaamnn nemli bir parasdr: din, sanat, poli
tika gibi konularn burada, bireyin, znel tinin eitimi so
runu ynnde yeniden ele alnmas gerekm ektedir. En azn
dan kltr ve kltrn tarihle ilikisi, kuramsal tinin ana ba-
lklan olan 'tasarm', 'imgegc', 'bellek' kavramlar asndan
bizi yeniden dnm eye armaktadr. Anslklopedl'de zel
likle imgegc ve bellek konular Hegel'in imbilimiyle rt-
mektedir. Genel olarak im ve dille tarih yazmnn ve dnya
tarihinin ilikisi bizi en bata ilgilendirmektedir. Yukanda s
zn ettiim, us-nesne ilikisinin erek-ara ilikisine egem en
oluu konusunun bu ilikilere haklar verilerek en iyi so-
ruturulabilecei yer olarak b ellek , m ve d il balamn gr
yorum. nk insann dil kullanm bir yandan dil-d erekle
re ynelen bir etkinlik (dil bu adan bir ara olarak grl
mtr); br yandan ise dil ve bellek, Hegel'in de bize gs
terdii gibi dnm e ve bilme konusuyla, kuramsal etkinlik
iie girmekte, bylece us-nesne ilikisinin ekirdeini olu
turmaktadr."10 Onay Szer tarihi dil ve bellek ilikisinde ele
alyor. Ona gre: "nk bu ikisi tarihi gerek anlamnda 'g
tryor' 1,11 Ancak asl kuatc balam kltrdr. (Bu yakla
m ayrntlaryla ele almak baka bir almann devi olabi
lir.)
Ben burada una zellikle iaret etm ek istiyorum: He-
gel'de ve tarihi bir sorun olarak gren birok baka filozofta
zm lenm esi am alanan ilikiler, tarihsel eylemler, olaylar,
yaplar ile onlara ilikin dnsel yaklam ve yine bunlarn
dilde kendilerini somutlatrmalar balanmdadr.
D N M E (Genellikle imdi)
-Akl
-Bellek
ade, kategori, tasarm ,
kavram alan, kavram sal ereve
.V [Byk lde belirleyici bir alan]

D I
DNYA DL
'
Eylem in | n M || kaydedllm esi
Gem i -im di
2aman -Yaplar Y a p t o n n / 9ereKtlfllnin Koullan -G elecee
boyutu | doru gidi
Her trl mlerin yeniden deerlendirilmesi
gsterge/im Tarih bilgisinin dili
-Betim leyicl
Yorumlayc > Bir dil
Tarih felsefesinin ve dolaysyla filozofun ilgisi ne doru
dan 'e; ne 'ye ne de 'e ilikindir. O nun ilgisi bu
alan arasndaki ilikilere yneliktir.
"Tarih bilgisi iin ya da bilgi olarak tarih iin tarih felsefe
sinin anlam, yarar nedir?" sorusu nem li bir soru olarak kar
mzda duruyor Nasl ki doa bilimlerinin kuramsal yan d o
a felsefesi hatta fizik felsefesinden, biyoloji felsefesinden
baka bir ey deilse; "bilinli bir tarihi", "tarih bilgini" iin
de tarihe ilikin kavray erevesinde "bilinlice" i grmesi,
onun ayn zamanda tarih felsefesiyle de urayor olmasndan
baka bir ey deildir.
Tarihin asl ilem alann oluturan eylemler, olaylar, ya
plar, gstergeler, imler alan, onlar anlaml klacak kav
ramsal yaklamlarla belli bir deer kazanabilecektir ancak.
Bu kavramsal, dnsel yaklamlar olm adan onlarn bir an
lam kazanm alar m m kn deildir. Tm tarih felsefelerinin
ortak bileeni onlarn hepsinin tem elde bu alan arasnda
ki ilikileri yeniden kuayor- olmasnda kendini gsterm ekte
dir.
Genellikle, kltr yaamnda, u ya da bu bilgisel etkinli
in n e kmasyla, o bilgisel etkinlik belirleyici olmaktadr;
aynca filozofun felsefeden ne anlad da bir baka belirleyici
dir. Nasl ki genel olarak felsefede, her sylem in ilineksel
farkllna karn, onlar felsefi sylem haline getiren zellik
ler saptanabiliyorsa, zel olarak tarih felsefesinde de ortak
payday saptam ak mmkndr; bu da tarihsel olay, tarihsel
kavray ve tarih dili arasndaki ilikilerin asl sorun yaplmas
dr. Btn tarih filozoflar, ister kurgusal yaplar ortaya koy
sunlar, ister bilgi olarak tarihin felsefesini tarih felsefesi ile
bilim/bilgi olarak tarihin felsefesi arasndaki fark sakl tuta
rak yaptklar savyla ortaya ksnlar, onlarn sorular/so-
runlan bu alanlar arasndaki ilikilere ilikindir; onlarn eleti
rilmesine ilikindir. Raymond Aron'un dedii gibi "bilgin olgu
lar yeniden kurar, filozof ise onlar deerlendirir, birincisi ta
rihsel dnyay ina eder, kincisi ise onu eletirir."12
Nasl ki felsefe tarihi gzlendiinde, hemen hem en Orta
an sonlarna dein varlk (nesne) arlkl bir felsefe sz
konusuysa ve acl (m odern) yaklamla birlikte, zne (d
nm e) arlkl bir felsefe ve gnm zde de dil arlkl bir
felsefe sz konusu ise, tarih felsefesinde de paralel bir duru
mu gzlemek olanakl gibi grnm ektedir: tarih kavraylar
ilkin insanlarn eylemlerini (Antika), sonra Tanr'nn eylem
lerini (Ortaa) asl odak noktas olarak alrken, acl d
n biimine kout olarak, belli bir kavram ya da kavram
bei edinerek, zne asndan tarih balam nda ddnya,
dnm e, dil ilikilerini yeniden kurm ak ve eletirm ek sz
konusu olmutur. G nm zde ise imler alan ile birlikte di
nin, antropolojik elerin son derece byk bir rol oynad
grlm ektedir. Tarihe ilikin yaklamlar bu erevede belli
bir nitelik kazanm aktadrlar. nk tarihte dil, son derece
nemli bir kayt aracdr.
Fernand Braudel. "Bana gre tarih, mmkn tm tarihlerin
toplam dr dnn, bugnn, yarnn doktrinlerinin ve ba
klarnn bir koleksiyonu"15 diyor; ben benzer deyileri, ge
nel olarak felsefe iin ve zel olarak da tarih felsefesi iin yi
nelem ek istiyorum: tarih felsefesi de tm tarih felsefelerinin
toplamdr.
Tarihi, tarihiliini byk lde belirleyenin tarih felse
fesi olduunu bilmelidir; tarih felsefesi, tarihinin bilincidir bir
bakma. F. Braudel b u n u n gerekliliini zl bir biim de dile
getiriyor: "lk olarak ortaya kan (...) ereve izme sorunlar,
dier bakalarn davet etm ektedir: snrlamak, tanm lam ak,
zmlemek, yeniden ina etm ek ve durum a gre bir tarih
felsefesini semek,- hatta benim sem ektir."1'1 Bunun farknda
olmayan tarihi bir "aktancdan" baka bir ey olmayacaktr.
NOTLAR:
1. Robin George Collingwood, Tarih Tasarm , eviren: Kurtulu
Diner, Ara Yaynclk, stanbul 1990, s. 22.
2. Betl Cotuksken, Felsefi S y lem Nedir? Ara Yaynclk, stan
bul 1991, s. 13. 2. bs. Kabalc Yaynevi, stanbul 1994.
3. a.g.y., ss. 69 70.
4. a.g.y., s. 28.
5. Lambert Marie de Rijk, La P h ilo so p h ie au M oyen Age, E. J.
Brill, Leiden 1985, s. 33-64.
6. a.g.y., s. 28.
7. a.g.y., s. 35-
8. Robin George Collingwood, Tarih Tasarm , s. 215.
9. nay Szer, "Tarih ve Bilinalt" (T a rih te A k d evirisinin iin
de), Ara Yaynclk, stanbul 1991, s. 201-270.
10. a.g.y., s. 216-217.
11. a.g.y., s. 217.
12. Raymond Aron, In trodu ction la p h ilo so p h ie d e l'histoire.
Essai sur les lim ites de l'objectivit historique. 3 m e dition
Librairie Gallimard 1938, s. 286.
13- Fernand Braudel, Tarih zerine Yazlar (ad altnda yaplan e
viriden) eviren: Mehmet Ali Klbay, tmge Kitabevi, Ankara, s.
64.
14. Fernand Braudel, A kdeniz v e A kdeniz D nyas "nsz" evi
ren: Mehmet Ali Klbay, Eren Yaynclk, stanbul 1989, s. XVI.
"FELSEFE-METAFZK LKLER:
YEN BAKI AILARI"

M etaphysics1 adl yaptnda Brian Carr metafizie ilikin


eitli kavray biimlerinden sz eder: Collingwood metafizik
grecilik kavraynn temsilcisi olarak, Strawson kendisinin
de bizzat belirttii gibi betimleyici metafiziin temsilcisi ola
rak, Aristoteles ve Kant da kategorilere dayal metafizik kavra
ynn temsilcileri olarak ele alnr. Brian Carr'n kendisi de
kategorilere ilikin betim lem elere nem vermektedir bu ba
lamda.
Kimi filozoflar iin metafizik en temel felsefi kavray bii
midir. Kimileri iin ise byle bir ey sz konusu deildir. Hat
ta bu anlamsz bir giriimdir. Bu sonuncu dunm zellikle
mantk pozitivistler iin sz konusudur.
Minimum lde metafizik ise Brian Carr'a gre, kategori
lere ilikin bir etkinliktir. Yine ona gre metafizik, gerekliin
en temel zelliklerini konu edinir. Dnyann grnrde son
derece karmak bir yaps vardr; dilimiz bu ok geni ve
zengin olan, farkl zellikler tayan dnyamzn bir deposu
gibidir. Ama biz bu zenginlik iinde eyler ve onlarn zellik
leri arasnda ya da olaylar ve onlarn iinde getii yerler ve
zamanlar arasnda birtakm ayrmlar yapanz; ksaca onlar bel
li bir yer ve zamana yerletirir; aralarndaki aynm lan ortaya
koymaya alrz. te dnyann elerini kategoriletirmemi
zin temelini oluturan alma metafiziktir.2
Metafizik, kategorilere ilikin bir alma biimi olarak su
nulunca, bu konudaki rnekleri hem en ele almak gerekecek
tir. Brian Carr'a gre Aristoteles ve Kant, kategoriler yoluyla
varolan, bilgiyi belirlemenin en nemli iki rneini olutur
maktadr. Yazar, Aristotelesi kategorilerle Kant kategorile
rin belirgin zelliklerini daha dorusu zgl ayrmlarn gzler
nne sermekle ie balar.
Aristoteles bilindii gibi K a te g o riler'in d e3 on farkl kate
gori ya da yklem onaya koyar. Brian Carr'a gre Aristoteles
gereklii dorudan doruya aratrmamtr; bunun iki n ed e
ni vardr. Birinci neden bizim zerinde dndm z ve ko
nutuum uz gereklik, btn bu edimlerimizden nce gelen
btn edimlerimizin dnda olan bir ey deildir-, gereklik
bizim iin ancak dnm em izin ve konum am zn konusu
olan hakiki eydir. kinci neden, varolan snflandrmayla ilgi
lidir, snflandrma dnm em izdeki ve konumamzdaki kate
gorilere baldr. Dnm em izdeki ve konumamzdaki bl
me, kategorilerin sonucudur. Dnyay alglamak, naif bir Loc-
ke'unun dnd gibi, edilgin bir biimde, varolan eyin
farkna varmak deildir; kavramlatrmaktr ve bylece olan
eyi snflara yerletirmektir.4
Kategoriletirmek, kavramlatrmak, evrendeki karmakl
gidermeye almaktr yleyse. Aristoteles de dil ve dnm e
araclyla, dorudan olm ayan bir biimde gereklie yakla
m aslnda gereklie ilikin blm elerle uramtr. Dnya
daki eylerin kategorileri olarak bu on kategoriyi belirlemitir.
Kant kategorilerde durum nedir? Aristoteles'in kategori
leri dnm e ve dil araclyla ortaya kardmz eyin, dn
yann kategorileridir. Kant'ta ise kategoriler dnm em izde
yer alrlar ve yine dnyay kavramamz salarlar Brian Carr,
Aristoteles ile Kant arasndaki fark u anlatmla zet bir bi
imde dile getirir: "Kant kategorial konseptalist iken, Aristo-
teler kategorial realisttir."5-
Kategorial realist ddnyada kklerini bulan kategorileri
betimlemeye alr. Bu trden bir yaklam byk metafizik
gelenekler iin vazgeilmez olandr. Konseptalistler iin sz
konusu olan ise, bizim kavramaya ilikin yapm zn temel
zelliklerini; gereklii dnebilm em izin ve onun hakknda
konuabilmemizin temel zelliklerini kavrama, anlama abas
dr.
Brian Carr, An Essay on M ctaphysics6 adl yaptn yazar
olan R. G. Collingwood'un dncelerini nas deerlendiriyor?
Collingwood ad geen bu yaptnda metafiziin, bir an, bir
dnem in bilimsel dn biiminin temel nvarsaymlannn
ve temel nkabullerinin neler olduklaryla ilgili bir etkinlik ol
duunu ileri srer. Metafizikinin aratrmas bu kabulleri a
a vurmak, ortaya karmakla ilgilidir. Bu durum da ileri sr
len nkabuller, nvarsaymlar oun deieceine gre byle
bir yaklamn ad "metafizik grecilik" olmaldr Brian Carr'a
gre.7
Collingwood'a gre mutlak nvarsaymlan arayan, onlarn
peinde koan, onlar m eydana karmay amalayan zm
leme metafizik zmlemedir.8 Her metafizik, metafizik bir
zmlemedir; byle bir zmleme bilime, bilimsel niteliini
vermeyi salayan eydir. Bilim ve metafizik, birbirinden ayn-
lamaz bir biimde birlemilerdir; birlikte ayakta dururlar ya
da birlikte derler. "Bilimin douu baka deyile dzenli
olarak dnm enin kuruluu, metafiziin de douudur."9
Byle bir yapy ilk kez kefeden de Collingwood'a gre Aris
toteles'tir. M etafizikinin iinin ne o lduunu Collingwood
olay-neden balam nda ele alyor: olay-neden bants ka
biimde dile getirilmitir? Bunlarn u ya da bu biimde dile
getirilileri neyi etkilemektedir? Hi kukusuz fizik anlaylan-
n birbirinden ayran bir lt olmaktadr bu bantnn bu ya
da u ekilde dile getirilii: Nevvtoncu fizikte, kimi olaylarn
nedeni vardr, kimilerinin de yoktur. Dolaysyla eer bir bilim-
adam Newtoncu ise ki buna gre kimi olaylarn bir nedeni
vardr, o zaman bilim adam kimi olaylarn bir nedeni olduu
nu nvarsaym olarak temele almaktadr. Kant fizikte ise b
tn olaylann bir nedeni vardr. Dolaysyla eer bir bilim ada
m Kant ise, btn olaylann nedeninin olduunu bir nvar-
saym olarak tem ele almaktadr. Einsteinc fizikte ise hibir
olayn nedeni olmadn bir nvarsaym olarak temele al
maktadr. te bu nvarsaymalar ieren nerm eler metafizik
nerm elerdir.10 Bu nerm e ("Newtoncu bilim adamlar
kimi olaylarn nedeni olduunu nceden varsayar"; "Kant
bilim adamlar btn olaylarn nedeni olduunu nceden var
sayar"; "Einsteinc bilim adamlar hibir olayn nedeni olma
dn nceden varsayar") doru metafizik nermelerdir; on
larn eliikleri ise yanl metafizik nerm eler olacaktr. Bu
nvarsaymlar da zamanla deim ektedir grld gibi; ta
rihsellik metafizik iin de sz konusudur. Ancak metafizik-
iler her zaman tam olarak bu durum un farknda deillerdir.
Bilim duraan deildir; bilimin tem el nvarsaymlar dei
mektedir. te bu deimelerle de baka bilimsel bir a, d
nem balamaktadr. Collingwood iin artk bitmi, son, gz
den geirilmesi gerekm eyen, gerek, hakiki, asl metafizik
yoktur ierik ynnden; sadece belli bir dnem in metafi
zik nitelikteki nvarsaym lannn doru bir betim lem esi var
dr. Brian Carr'a gre C ollingwood'un bu durum una bir ad
vermek sz konusu olursa Aristoteles'in ve Kant'n tavr
n mutlaklk ("absolutizm") diye adlandrmak m m kndr
buna grecilik ("rlativizm") denilebilir. Bu geciliin
belirleyici zellii udur: belirlenen kategoriler baka se
eneklerle yer deitirebilirler. nk gereklik zerine d
nm ek ve konum ak byle bir durumda her zaman d e
iebilir. Kategorileri mutlak olarak belirleme durum unda
ise sz konusu olan, artk mutlak bir biim de belirlenm i
kategorilerin deimezliidir; bunlar batan bir kez belirlen
mitir; artk deitirilmeleri sz konusu deildir. Oysa ka
tegorilere ilikin greceli yaklamda bu kategorilerin te-
nelde deiecei, deiebilecei dncesi bulunm akta
dr.11
Brian Carr'n kendi grne gre, gereklik hakknda d
nebilmemizin ve konuabilmemizin en az koulu, gereklik
hakknda dnmemizin ve konum am zn temel zelliklerini
ortaya koymaya dayanmaktadr.
P. F. Strawson'un metafizie ilikin dnceleri ise bu
sunuun erevesi iinde hem B. Car'n yapt araclyla
hem de P. W Hamlyn'in M etaphysics adl yaptndan yap
lan bir eviri12 araclyla deerlendirilmeye allacaktr.
P. F. Strawson In divid u als. An Essay in D escrip tive
M etaphysics13 adl yaptnda metafizie ilikin tasarmlar
ikiye ayryor; kitabn "Giri"inde u dncelere yer veriyor.
"Metafizik ou kez dzeltici, ender olarak da betimleyici ol
mutur. Betimleyici metafizik, dnm em izin dnya lakkn-
daki imdiki yapsn betim lem ekle yetinir; dzeltici metafizik
ise daha iyi bir yap retm ekle ilgilidir. Dzeltici metafizikle
rin rnleri daim a ilgintir ve dnce tarihinde anahtar b
lmler olarak sadece kalmazlar. (...) Dzeltici metafizik, b e
timleyici metafiziin hizm etindedir."14 Strawson'a gre dzel
tici metafiziin tipik temsilcileri Descartes, Leibniz, Berke-
ley'dir; betimleyici metafiziin temsilcileri ise Aristoteles ve
Kant'tr. Hume'u ise bir yere yerletirmek ok zordur."15
P. W Hamlyn ise yukarda ad geen almasnda unlar
dile getiriyor: "Metafiziin ne olduunu tam olarak belirlemek
kolay deildir ve ok zaman sorunun tm nn kukulu oldu
u dnlm tr. Hatta zam an zaman metafiziin gerekten
varolduu ya da olanakl olduu zerinde bile kukuya d
lmtr."16 Hamlyn'nin Strawson'un dzeltici ve betimleyici
metafizik ayrmna getirdii eletiri ise yledir: "Onun yapt
ayrma, kendi terimleriyle, betimleyici ve dzeltici arasnda
yaplmtr. Kendi kitabn betimleyici metafizikte bir denem e
olarak niteliyor ve Aristoteles'le Kant' byle bir metafiziin
ncs olarak gryor. Kant'n kurgucu metafizikiler dedi
i filozoflarn, dzeltici metafizii uyguladklar syleni
yor."17
"Betimleyici metafizik" ve "dzeltici metafizik" terimleri
erevesinde, bu terimlere bal kalnarak bir ayrma yapld
nda yanltc bir durum ortaya kmaktadr. "Strawson betim
leyici metafiziin amacnn bizim kavramsal tasarmz betim
lem ek olduunu ne sryor konunun bu aklamas, sz
konusu 'biz'in kimler olduu zerine kurgulara neden olmu
tur. Her durum da Kant'n, bu tr metafiziin bir ncs ola
rak dnldnde, gerei yalnzca onun insan anlna
kendini sunduu gibi b etim lem ek ten daha ounu arad
aktr. O nun eletirel felsefesi, kendi grd biimiyle, sen
tetik a p rio ri yarglar ieriyordu ve Kant bu tr yarglarn, a
priori olular yznden, zorunlu doru nitelii tamas ge
rektiini dnyordu. Buna gre o, gerein anla yle
grndn ne srmeyi dnm yor, bunun byle olmas
g erek ti in i savunm ak istiyordu. Ayn eylerin, daha az ak
biim de olmakla birlikte, Aristoteles iin de doru olduunu
sanyorum ve sylemesi gereken eylerin gerektirdikleri ger
ekletii zaman Strawson'un kendisi iin de yle olacaktr.
Bu Filozoflarn amacnn yalnzca 'bizim kavramsal tasarmz',
bu kavrama anlam versek de vermesek de, betimlemek oldu
unu sylemeyi anlalmaz klan ey buraya sokulan zorunlu
luk iddiasdr."18
Hamlyn'e gre "dzeltmeli metafizik" ya da "dzeltici m e
tafizik" deyiindeki "dzeltmeli" ya da "dzeltici" terimleri de
yanltcdr. Bunu da Leibniz rneinden yola karak gster
meye alr: "rnein Leibniz, gerekliin tem elinde yatan
gerek tzlerin, (Russell'n deyimiyle) gerekliin oluturucu
larnn, m onadlar olduunu m onadlarn da, kendi deyiiyle,
hepim izdeki ego'nun, yani ben'in, karl olan ve bu yz-
dende herhangi ak bir anlamda zdeksel olmayan eyler ol-
dtunu syledii zaman bizim dnya zerinde olaan dn
me yollarmz dzeltm eye almyordu. O bu sonuca, ncl
lerinden biri, tem elde varolann basit olmas gerektii, nk
karmak bir eyin onu karmak yapan olutuaculan bulun
duuna gre onun temel oluturamayaca olan bir uslamayla
varmtr. (...) Bunda bizim olaan olarak dndm z e
yin dzeltilm esi, bizim kavram sal tasarmzn dzeltilm esi
yoktur."19
Ancak Ham lyn'e gre betimleyici metafizik deyiinin bir
dayana olm am akla birlikte yine de Aristoteles, Kant ve
Strawson'un ortak bir yanlar vardr: "(...) bunlarn nn de,
biz insansal varlklarla dnya arasnda bulunduu dnlebi-
len ilikinin ok genel bir zelliinden yola km olmalan-
dr. Strawson bizim, konum ac olarak, dinleyenler iin eyleri
belirleyebildiimiz ve b unun tersinin de geerli olduu ol
gusundan yola kar; Kant bizim, eylerle ilgili yarglarmz
bir ortak duyarlk ve anlay gereince yaptmz olgusundan
yola kar; Aristoteles ise, iinde dnya zerine yarglarmzn
anlatmn yaptmz dilin belli bir szck-dnya bantsn
gerektirdii olgusundan yola kar Buna gre her de
dnyayla ya da varolanla ilgili durumun, eer bu olanaklysa,
ne olmas gerektiini sorar."'10
Brian Car ise metafizie ilikin yaklamnn Stravvson'un
In dlvid u als adl yaptna ok ey borlu olduunu fakat
onun yapt bu ikili ayrmla uyumadn da gstermeye a
lr. Dala nce ad geen bu filozoflarn kendilerini hi de
byle grm ediklerini ve yapm ak istediklerinin hesabn ok
farkl bir biim de verebileceklerini syler. Kendilerini tama-
miyle dnm enin hesabn vermekle ilgili olarak grmezler,
onlar gerekliin de hesabn vermekle ilgilidirler. "Elbette, bu
filozoflar-anlam a yetimizin, dnm em izin ya da bilgimizin
yaps araclyla dolayl bir biim de gereklikle, stelik ou
kez bilinli olarak uramlardr: aklc bir gereklik aratr
masnn yaps byledir. Bu filozoflar yukarda benim senen
terminoloji gereince gereki metafizikilerdir."21
Strawson'a gre betimleyici metafizik bizim dnmemizin
d e im ey en temel zellikleriyle de ilgilidir; ancak bu temel
zelliklerin hep byle, deim ez bir yapda olduu konusu
tartmaldr. "Strawson; Kant ve Aristoteles'le birlikte, benim,
mutlak bir yaklam olarak adlandrdm dnceyi, dn
memizin deimeyen bir yapya sahip olduu inancn payla
maktadr."22
Brian Carr'n ortaya koyduu bir baka yaklam ise, kate
gorileri temel trler olarak deerlendirmeye ilikindir. Gerek
lik hakkndaki dnm em izle ve konumamzla ilgili olarak
artk hibir ekilde deimeyen, saptanm kategoriler buluna
maz; dnm em izin e n te m el kavramlar deyii yerine, d
nmemizin daha tem el kavramlan deyii yelenmelidir: "Ka
tegoriler, gereklik lakkndaki dnmem izin ve konum am
zn daha temel zellikleri olarak dnlm olabilirler "2-
Kategorilere ilikin betim lem ede e n tem el yerine, d aha te
m el deyii geirilmelidir; byle bir yaklam aratnnalan da
ha da verimli klacaktr.

Metafizik sadece kategorileri belirlemeye ilikin bir a


ba mdr? Metafizik sadece nvarsaymlar ortaya koymaya
ilikin bir aba mdr? Metafizik -felsefe- bilim ilikileri bala
mnda yeni bir tasarm, yeni bir kavray oluturabilir mi?
Yukarda bir giri niteliinde olan dkm den hangi yanlar
ele alnabilir? Metafizik tarihi ve hatta felsefe tarihi, metafizik
grlerin eletirilerinin bir tarihi olarak kendini sunm akta
dr. Metafiziin nelii sorusu da nem li bir felsefe sorunu
olarak ortaya kmaktadr. Felsefe-metafizik ilikisinde ilgin
bir durum belirmektedir: Felsefi sylem metafizii bir felse
fe sorunu olarak ele alyor; ama te yandan da metafizik her
hangi bir felsefenin kuruluunda tem el yapy oluturuyor, is
ter varlk ister bilgi balamnda, dnm e balamnda olsun.
Dier bilgi dallar iin nem tamayan fakat felsefede ca-
nalc noktay oluturan bir ayrma ilemine ihtiya vardr; bu
ayrma varolma dzleminin, diinm e/bilm e dzleminin, dile
d km e/iletm e dzlem inin birbirinden ayrlmas biim inde
kendini gstermektedir. Bu ayrma, felsefeye yklenen ilevle,
felsefenin asl sorun alanlarnn neye ilikin olduuyla da ya
kndan ilgilidir. Bu dzlemlerin belirgince ortaya konmas, fel
sefenin ddnya, dnm e, dil arasndaki ilikileri irdeleyen;
bu ilikilerden doan sorunlar gndem e getiren bir alan ola
rak yorumlanmasyla da bantldr. Eer bu alan belirgin
ce ortaya konmazsa, onlar arasndaki ilikiler birer sorun ol
ma nitelii de kazanamazlar.
Felsefe bu alanlar arasndaki ilikilerin incelenmesine ili
kin aba olarak grnmektedir. Metafizik ise, bu alanlardan
herbirinin kendi iinde kalnarak doasnn, yapsnn, nelii-
nin aratrlmasyla ilgilidir denebilir. Onlarn kavramsal ere
vesinin izilmesiyle ilgilidir.
F elsefi S ylem N edir?de'24 sunulan metafizik yaklam
kavramsal ereveye verilen nem de somutlar. Herhangi bir
kavramla snrlandrlmam olan, kendi bana varolan, ancak
bulank varolma durum unu gsterir. Herhangi bir eyin bili
nebilm esinin nko(ulu olarak "kavramsal ereve" bir tuta
mak noktas olarak ileri srlebilir. Dnm ede yer alan kav
ramlarn tad nem, varolann dnm e tarafndan varedil-
m esi anlam nda deil, bilinebilmesi anlam nda alnmaldr.
Metafizik ite bu noktadaki bilme etkinliinin nkoullann
ieren bir aba olarak belirmektedir. yleyse metafizik kendi
bana ancak bulank bir varolu sergileyen yapnn duru
mun, buna bir ad vermek gerekten zor belirgin klnmas,
filozofun bu noktada metafizikinin zgr seimi ile ilgi
lidir; ayn sem e eylemini bilinli bir bilim adam da gerek
letirmek z o r u n d a d r. Metafizik; varolann bilinebilmesinin
koullarnn bulunm as abasnda, bu koullarn gsterilmesi
abasnda ortaya kar; belirir. Bu, metafiziin bir bakma en
azdr; baka bir deyile minimum metafiziktir.
Nasl ki F elsefi Sylem Nedlr?'de tm felsefe tasarmlan-
nn ortak paydam gstermek amalandysa, bu almada da
metafizik tasarmlarn ortak paydas gsterilmeye allacak
tr. Aristoteles'ten, Hamlyn'e, Carra kadar, metafizik tarihinde
ad geen birok filozofa/metafizikiye kadar metafiziin be
lirlenen bu alanlardan her birinin tem el yapsn salt kendi
iinde kalarak aklamak olduu grlmektedir: Ya varlk'n
nelii, ya dnm enin ya da dilin nelii aratrlmtr. Her
hangi bir trden varolan "ite o yapan nedir?" sorusu, onun
baka trden varolanlarla ilikilere girebilmesinin koullar
nn n e/neler olduu konusu metafiziin alann oluturmak
tadr. Metafizik tarihinde, metafizii de iermek zere felsefe
tarihinde bu belirlemeler, "kategori" ya da "nvarsaym" ad
altnda toplanmtr; bu belirleyiler ister varla ister dn
meye ister dile ilikin olsun. rnein varlk balamnda orta
ya kan farkl varlk katmanlar tarihsel grnge hi gzard
edilm eden farkl metafizik alanlarnn oluturulmasn sala
mlardr. Ortaada ve kimi Yenia metafiziklerinde grl
d gibi zel metafizik alanlardr bunlar: M etaphysica
sp ecia lis; Tanr balam nda su n u n u m ens'in aratrlmas
olarak tanrbilimde; insan balamnda onun zn oluturma
s bakm ndan ruhla ilgisi iinde ussal psikolojide, doa ba
lam nda da ussal kosmolojide som utlar. Genellikle varl
(e n s co m m u n e) imleyen onun neliini, onu o yapan koul
lar aratran bir etkinlik olarak da m etap h ysica gen eralis
ortaya kar; bu el kinlie p rlm a p h llo s o p h ia dem ek de
m m kndr. Metafizik ya da ilk felsefe, her trl felsefenin
onsuz olunm az koulu olarak kendini gstermektedir.
Her filozofun, ilk felsefesini, metafiziini oluturm as ge
rekmektedir. Yukarda daha ok kategori terimi geti; ancak
kategori temel kavramsal yaklamn daha zel bir addr. Ka-
tegori/nvarsaym daha zel kullanml kavramlar olarak b e
lirmektedirler. "Kavram" terimi kategori ve dier modelleri de
iermek zere daha geni bir kullanm alan sunmaktadr. Her
filozofun felsefesinin temel taycs durum unda olan kavram
lar vardr. H erakleitos'un Logos'u, Platon'un dea's, Ploti-
nos'un Hen'i, Joannes Scotus Erigena'nn natura naturans',
Descartes'n cogito'su, Leibniz'in m on ad , Kant'n a p rlori
kavramlar, Hegel'in Gelst'i, Marx'n madde si gibi, hi ku
kusuz rnekler oaltlabilir Aslnda belli, zel bir kavram
olup, kendisine yklenen ilevler ynnden byk bir zen
ginlikle ortaya kan bu temel yaplar, her filozofun minimum
metafiziini oluturur. Felsefe tarihindeki sunular byle te
mel kavranlan iermektedir; herhangi bir felsefi grn ta
yc temelidir ilk felsefe ya da metafizik. Her tek felsefe kendi
iinde mutlak metafizik rnei verirken, btnyle felsefe
tarihi, greli bir metafizik rneini vermektedir; rastlanan de
ikenlikler bunun kantdr: her defasnda "mutlak olarak"
ne srlen kavramsal erevelerin ister dorudan varla
ya da dnm eye ilikin olsun (nvarsaymlar, kategoriler)
hepsi birlikte dnldnde evrensel bir grelilik balam
domaktadr.
Belki her metafizik betimleyici olduu savyla ortaya kar;
ancak hepsinin yerine her zaman bakas konulabilir; her me
tafizik minimum metafizik salt betimleyici olm ak gibi bir
grevi yerine getirdii savn tamakla birlikte, gerekte duru
mun hi de byle olmad ortadadr. Hepsinde hem en h e
men mutlak ileri srler vardr. Fakat her birinin mutlakl-
nr kendi tutarllk snrlar iinde sz konusu olduunu;
bakalarnn yannda, btnsellik iinde hepsinin ar bir g
relilii oluturduklann gzard etm em ek gerekir. Car'n da
zerinde titizlikle durduu gibi deikenliin her zaman ona-
rlabilirliinin gznnde bulundunlm as metafizik yaklam
larn bir erdemi olarak dnlmelidir.
Metafizik nvarsaymlar, kategoriler, temel kavramlar, ilke
ler ne salayacaktr? Felsefe balamnda, felsefede farkl dz
lemler arasndaki ilikilerin dzenleniinin betimleniinde, ili
kilerin yorumlanmasnda belirleyici olacaktr. Bu bakm dan da
her felsefi grn byle temel bir alma biimine gereksi
nimi vardr
Byle bir yaklam her trl metafizii metafizii tmy
le hakl karma abalarn olduu kadar metafizik kavray
lardaki devrim sel dnm leri de, metafizik eletirilerini de
eletirel dnm noktalarn da hakl karacaktr. Bunun
en parlak rneini Kant vermitir. Metafizik tasarmda o n a n
ma ihtiya olduunu gstermitir ve onun metafiziini olutu
ran da a p rlori kavramlardr. Her metafizik yap yetersizlikleri
ortaya konularak onarlabilir; bu, bir tr m etap hyslca peren-
nls'tir. P h ilo so p h ia p erenn is'in tem elinde m etaphyslca
perennls'in olduunu dikkatli gzler kolaylkla grebilirler.
Cemal Yldnm'n dedii gibi "Metafizik sistemler yetersizlikle
ri ortaya konarak eletirilebilir; ama metafizik bir kenara ilile-
mez."25 Ancak bu eletiride ltler baka dnsel alanlar
dan seilmemelidir; metafiziin kendisine temellik ettii felse
fenin iinden olmaldr.
Metafizik nedir? Metafizik bir bilgi olarak nasl m m kn
dr, trnden sorular felsefenin en nem li sorularn olutur
maktadr; hatta bu sorulara verilen yantlar felsefedeki dnm
noktalarnn habercisidir. Ykllar ve yeniden doular, yeni
den yaplanmalar, felsefenin ve metafiziin ileyiinin olaan
dunm u deil mi? Tm dnsel etkinliklerin ortak yazgs d e
il mi? Tarihsel grnge bunu ak seik gstermiyor mu?
NOTLAR:
1. Brian Carr, M etaphysics. An Introduction, MacMillan Educati
on, 1987
2. a.g.y., s. 2.
3. 1 b 25.
4. Brian Carr, M etaphysics. An Introduction, s. 4 .
5. a.g.y., s. 6.
6. R. G. Collingwood, An Essay o n M etaphysics. Oxford. Claren
don Press 1940.
7. Brian Carr, M etaphysics. An Introduction, s. 7.
8. R. G. Collingwood, An Essay o n M etaphysics, s. 38.
9. a.g.y., s. 41.
10. a.g.y., s. 54-55.
11. Brian Carr, M etaphysics. An Introduction, s. 7-8. Byle bir d e
erlendirm e N. Hartmann ve T. Mengolu'nun kategorilere ili
kin yaklamn da belli bir yere koymamz salamada ipucu v e
rebilir. Kategorilerin zenginletirilmesi sz konusudur her ikisin
d e de; temelde ne bir mutlaklk ne de bir grecelik vardr onlar
iin. (B. .).
12. D. W. Hamlyn, M etaphysics, Cambridge University Press, 1984;
"Metafizik", ev Vehbi Hackadirolu. Felsefe Tartmalar l.l. Ki
tap. Panorama, stanbul 1992, s. 29-36.
13. P F. Strawson, Individuals. An Essay in D escriptive M etaph
y sics. Methuen. London 1959.
14. a.g.y., s. 9-
15- a.g.y., s. 9-
16. D. W. Hamlyn, "Metafizik" ev. Vehbi Hackadirolu, Felsefe
Tartmalar 11. Kitap, s. 29.
17. a.g.y., s. 31.
18. a.g.y., s. 32.
19- a.g.y., s. 32.
20. a.g.y., s. 32-33-
21. Brian Carr, M etaphysics. An Introduction, s. 10.
22. a.g.y., s. 12.
23. a.g.y., s 13-
24. Bel otukske, F elsefi S ylem Nedir?, Ara Yaynclk. stan
bul 1991. 2 . bs. K abala Yaynevi. stanbul 1994.
25. Cemal Yldrm, "Metafizik zerin e Bir rdeleme", Felsefe Tar
tmalan 11. Kitap, s. 42.
"FELSEFE TARTIMALARI EVRESNDE BR TARTIMA
ODAI;YNLETM-MLEME-YNELTM TERMLER"

Balkta yer alan terimler ngilizce "reference", Franszca


"rfrence" ve Almanca "Bedeutung" terimlerinin Trke kar
l olarak nerilmektedir. Ancak tartmaya katlanlarn her
biri (Tartmay ama ve katlma srasna gre Arda Denkel,
Oru Amoba, Tunca Eel, Harun Rzatepe, Vehbi Hacka-
dirolu)1 dierinin terim iin nerdii Trke karl yeterli
bulm am akta ve tartma srmektedir. Birka yllk kesinti d
nda 1982'den beri s rp giden bu tartm ann son derece
verimli ve yararl olduu sylenebilir. nk tartanlar asn
dan am a sadece herhangi bir yabanc terime Trke karlk
bulm ak gibi grnm em ekte belki am a byle olsa bile bu
amaca yaklam ok bilinlidir bunun da tesinde bilinli
olarak, terimin arkaplan, kavramsal dayana zerinde durul
makta ve bu balamda, esremli, artsremli bir felsefe al
mas da kendini gstermektedir. zellikle Vehbi Hackadiro-
lu'nu yaklam, biraz sonra daha iyi anlalaca gibi, byle
bir abann en ak rneini oluturmaktadr.
Tartmay balatan ve eitli vesilelerle de on yldr srd
ren Arda Denkel'in ve yanda Tunca Eel'in grlerine n
celikle yer vermek gerekiyor bu balamda.
Arda Denkel ngilizce "reference" terimini, rettii "ynle
rim" terimi ile karlamaya alyor.Bunun da nedenlerini dil
bilgisi ve zellikle kimi szck retm e tekniklerini gzniin-
de bulundurarak aklyor.2 Arda Denkel'in "yrletim"le ilgili
olarak oluturduu (emel dnceleri iki balk altnda topla
mak olanakldr.
1- "Ynlctim"ln znitelii: "(...) Ynletim, bir yap olarak
dilin zellii olmaktan ok, bireylerin dili kullanlarnn bir
zelliidir. Bunu baka bir biimde anlatmak gerekirse, ynle
tim bireyler arasnda bir iletiim edimidir. Bu adan da ynle
rimin iletilmesi bir temel nem kazanmaktadr."3
2 -"Ynletim"in amac: "(...) herhangi bir nesneye ynle
tim yapan birey, bir tm ce iinde belirli bir ynletimsel terim
kullanarak, yani ne hakknda konutuunu 'bilinebilir duam a
gelm esi1 amacna hizmet etmektedir. Yaptn bu ama veya
niyetle yapmaktadr. Amac, bu olm asna karlk, yaptn
yapmakla kesin olarak elde edebilecei bir ey deildir. yle
ise, ynletimde sz syleyen birey, yapm olduu bu edimi,
srf onu yapm olsun diye deil, bundan bir iletiimsel sonu
elde etm ek niyetiyle yapm aktadr. Yaparken amac ise dinle
yeninde, kendisinin belirli bir nesne hakknda konuuyor ol
duu dncesini dourmaktr."4
Grld gibi, "ynletim" iletiim balamnda sadece ele
alnmtr. ki zne arasndaki iletiimde "ynlerimin" rol
zerinde durulmutur. (H em en burada bir soru akla gelebilir;
tek bir znenin de kendisi iin yapt bizzat kendisinin ger
ekletirdii imleme (Arda Denkel'in diliyle ynletim) olamaz
m? Daha imdiden anlald gibi Trke karlk nerile
rinden imleme tercih edilecek ve bunun da hesab yeri geldi
inde verilecektir .)
Arda Denkel'e gre, "ynletim", sz syleyenin de, dinle
yenin de katksyla gerekleen dilsel bir edimdir ve ynletim
ediminin baarsna olanak salayan, kullanlan dilsel yapnn
(veya e) "ynletimi" kendine zg biimde dinleyene akta
rabilmesidir. Ona gre, "ynletim" amacna ulatnda tam bir-
iletiim de salanm olacaktr. Ynletim, bylece iletiimin
varolma koulu olmaktadr.
Arda Denkel. "ynlelimi" iletiim balam nda ele alyor.
Genel felsefi sylemdeki belirli geleneklere bal bir kavray
la da, bu konuda oluturulmu belli bir kurama, kendi deyi
iyle "Dorudan Ynletim KuramTna balanyor ve yine bu
erevede dier "ynletim" kuramlarn, zellikle Frege'ci ku
ramlar inceliyor.
Ancak Arda Denkel'in "ynlelimi" yer yer hem etken hem
de ettirgen yapda bir edim, dille dnm enin ayrlmazl il
kesi gznne alnmak kouluyla dnsel edim olarak alm-
lad ve ayrca "ynletim" yaplann kendisi iinde terimi kul
land dnlebilir. Sanki hem "reference" hem de "referent"
iin "ynletim" kullanlyormu gibi grnm ektedir (yer yer
ynletilen denm esine karn). Byle bir deerlendirm enin
hakl gerekesi F elsefe Tartmalar 5. K itapta yer alan "Su
nu" yazsndaki kimi anlatmlardr:"Frege'nin dil felsefesine
ilikin yaplarda terminoloji birliine varmay salayacak bir
uzlam henz oluturulabilmi deil. Bu nedenle ayn anla
m karladklar halde Trkeleri farkl olarak kullanlan
nemli iki terimi, bir karklk dourmalarn engellem ek iin,
ngilizce karlklanyla birlikte burada eletirmeyi gerekli bu
luyoruz:
reference = ynletim = imlem
definite description = belirli bem lem e = betim, tekil b e
tim."5 Burada birinci terim bizim iin nemlidir. Bu balam da
F elsefe Yazlar 4. Kitap ta Arda D enkel ile O ru Aruoba
arasnda gerekleen tartmaya geri dnm ek gerekm ekte
dir. nk Oru Aruoba, "reference", "bedeutung" iin "im-
lem"i nermektedir: "Terimin yaratcs Frege'dir (1892'de) ve
terim Almancada yaratlmtr. Frege'den hareketle Russell
(1905'de), terimi (Frege'ninkine 'denotation' diyerek ve eleti
rerek, (denoting phrase1 biiminde kullanr; sonradan (rne
in 1919'da) 'point to 1, 'stand for1, 'indicate1, 'describe' gibi de-
yimlemelerle birlikte, 'refer to' fiilini de kullanr. ngilizcede
bu terimle (ve ikiz kardeiyle) ba etm enin yolu, bir sre
'connotation-denotation' kilisinde aranm, ama bu karlklar
pek yaygnlamamtr. Ancak Geach ve Black'in Frege eviri
lerinden (1962) sonra 'reference' ('sense' ile birlikte) yerleik
lik kazanmtr. Ama bu da epey 'greceli'dir. rnein Witt
genstein F elsefe Soruturm alar'm n evirmeni Anscombe,
evirisinde 'm eaning' ve 'sense'i geili olarak kullanr, 'refe-
rence'e pek yz vermez.
Frege'nin (...) terimi 'Bedeutung'dur. Terim, 'bedeuten' fii
linden gelir; o da 'deuten' fiilinden tremitir. 'Deuten', 'bire-
yin anlamna iaret etmek' anlamna gelir. (...) 'Bedeuten' ise,
'(bir eyin) tannmas/grlmesi/anlalmas iin (onu) gster
mek' gibi bir anlama gelir. (...); 'Bedeutung' ise, 'bir kavramn
iareti, bir nesnenin deeri' gibi bir anlama gelir."6
Bu aklam alardan sonra, Oru Aruoba, "Bedeutung" teri
mi iin "imlenV'i nerdiini belirtiyor ve "imlem" iin de u
aklamay yapyor: "'im', bilindii gibi, 'iaret' demekr, 'imle
mek' de 'iaret etmek' anlamna gelir. Buradan hareketle 'im-
lem' birey anlatldnda sz konusu edilen/anlam ykletilen
ey' anlamna gelir.""
Bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. nk "Bedeutung"
ve dolaysyla "reference" iin ve Oru Aruoba'nn anladklar
(daha dom su imledikleri) ayn ayr yaplardr, durumlardr.
A. Denkel, znenin edimi olarak reference zerinde durur
ken, O. Aruoba, imlenenin kendisi zerinde duruyor. u ak
lama bu saptam ann kant durum undadr: "(...) (Anglo-Sak-
sonlar kendi 'reference1laryla ne yaparlarsa yapsnlar) Fre
ge'nin 'B edeutung'unu tam olarak karlamaktadr: 'oban Yl
dz' ile 'Seher Yldz' ad-tamlamalar ayn nesneyi imlerler:
'Vens( Zhre') adl gezegeni; yani lm lcm leri ayndr- oysa
anlam lar farkldr: birinci deyim -gne battktan sonra ilk
grlen yldz' anlamna, kincisi 'gne dom adan nce son
grlen yldz' anlam na gelir. (Yani anlamlar bakm ndan
farkl Yldz olduklar halde, imlemleri bakmndan bir ve ay
n gezegendirler.)
Bu fark urada aka belirir; Frege iin, bir dilegetiriin
anlam vardr, oysa ayn dilegetiri bir nesneyi imler; imle
dii nesne de onun im lem idir."8 Buradaki glk, "Bedeu-
tung"u her dunm da "efeence" terimi ile karlamaktan do
maktadr. O. Aruoba'n nerdii karlk balamnda artk n
gilizcede "referent", Trkede ise ''imlem" gerekten sz ko
nusu gibi grnmektedir. Ancak, ''B edeutung'n, "reference"
terimi ile karlanabilecei balam lar da olabilir ve burada
"Bedeutung" ve "reference" "imleme edimi", "imletme" "imle-
tim" ya da ksaca "imleme" olarak karlanabilir Hann Rzate-
pe'nin de yazlarnda bizzat ibanda gsterdii gibi. Aslnda
sorun ngilizce metinlerde, "B edeutung'n daima "reference"
ile karlanyor olm asndan kaynaklanmaktadr. Oysa "Bedeu
tung" oun "referent" ile karlanabilecek durumdadr. "Refe
rence" sanki hem znenin edimi olarak "imleme edimi" yerine
hem de im lenen eye yani "imlem"e karlk olarak kullanl
yor gibi grnmektedir.
Daha im diden belirginletii gibi, karkl giderm ek
iin, edimsel durumlar bizzat znenin edimi sz konusu oldu
u zam an "imleme" ya da imletim imlenenin dorudan kendi
si ya da anlam sz konusu olduu zaman da "imlem" denebi
lir. Sorun, "Bedeutung'n ift anlam (ift imlemesi) olm asn
dan ve bunun da tek bir "reference" ile karlanamamaspdan
ileri gelmektedir. "mleme (edimi)" ile "imlem" ayrmn belir
gince ortaya koyduktan sonra bu konudaki iletiim daha iyi
salanacaktr.
Aynca O. Anoba'nn bu aklamas byk nem tam ak
tadr. "Bu noktada, ngilizce'nin 'reference'nn Almanca'nn
'B edeutung'unun anlam yaylmndan ek sik kald ortaya
kyor: ngilizce 'to refer to som ething' ('bir eye') dem ek zo
rundadr; oyrsa Almanca (nesneyi akkusativ yaparak) bir eyri
imler (etw as bedeuten); Trke'deki 'imlemek' de tam bu an
lam verebilm ektedir. mleyen dile getiri, im lenen nesneyi
hep dolayl olarak imler - sz konusu olan bir an lam l ses ile
n esn e arasndaki im lem e /im le n m e balantsdr."9
A. Denkel F elsefe Tartm alar 5. K ilap'taki sunu yaz
snda "reference"a karlk olarak O. Aruoba'nn sadece nle
mi nerdiini belirtiyor. Oysa biraz nceki dile getiriten anla
ld gibi, yerine gre "imlem", "imleme", "imlenme" terimle
rinin nerildii anlalabilir.
Bu noktaya d ah a ok aklk kazandrm ak olanakldr:
Edimsel yap, bizzat znenin edimi sz konusu olduunda,
"reference" "imleme" (edimi) ile, imlenenin kendisi ya da an
lam sz konusu olduunda "imlem" ile karlamak m m kn
grnm ektedir. Sorun, "Bedeutung" ile "reference"n zellikle
"Bedeutung"un ift anlam olmasndan ileri geliyor gibi grn
mektedir.
Frege balam nda bunun asl nedeni u olabilir mi diye
dnm ek olanakldr: Anlam alan (zellikle znenin tasa
rmlar, ideleri gznne alndnda) varolan (ddnyada
varolan) alanndan daha genitir; imlem (referent) ayn ol
makla birlikte, bu imleme ilikin imleme edimi (Bedeutung,
reference) ve im letm e, imlerim B edeutung, reference ok
farkl anlamsal (sease. sinn) ierikler balam nda gereklee
bilir. mleme edimi etken atda, bir eyi imlemek olarak, im
letmek ise ettirgen atda ortaya kar; belki bu erevede
ynletim-yneltim kullanlabilir.
Harun Rzatepe, terimin (reference) u ya da bu Trke te
rimle karlanmas konusunda herhangi bir tartmaya girme
den, A. Denkel'in "ynlerim" terimine karlk, "imleme" teri
mini kullanarak, Dorudan mleme (Ynlerim) Kuram"na ili
kin eletirilerini sunuyor.
Harun Rzatepe F elsefe Tartmalar 5. K itap'ta yer alan
"mleme Yollan" adl yazsnda, bir dilsel ifadenin ddnyada
varolan bir eyi imlemesinin, ancak o imleme ediminin ger
ekletii bir toplum balam nda sz konusu olabileceini ve
genellikle her dilsel edimin toplumsal bir edim olduunu be
lirtiyor.10 H. Rzatepe'nin oluturduu tartma ortam, Fregeci
kuramla, Dorudan mleme kuramnn temsilcilerinin grle
rine ilikin aynntlar dile getirerek srp gidiyor. Ancak, tar
tmay yeni Trke terimler nererek srdrecek olan Vehbi
H ackadirolu'nun da grlerini anlam ak bakm ndan u
noktaya biraz olsun dokunm ak gerekiyor.
H. Rzatepe'nin saptayna gre, "Dondan imleme r
tisi ancak fizik bakmdan ortada ve yaknda olup gsterim ko
nusu olabilen, iaretlenebilen eyleri imleyen ifadelere uygu
lanabilir. Bugn artk kim seye 'Aristoteles' sznn imlemi
dorudan imleme retisini savunanlarn ne srdkleri yolla
retilemez, nk 'Aristoteles udur' diye gsterilebilecek fi
ziksel bir varlk kalmamtr ortada."11
F elsefe Tartmalar 8. Kitap ta da H. Rzatepe daha ok
6. Kltap'ta Dorudan mleme retisinin temsilcisi olan Tun
ca Eel'in ne srdklerini yantlamaya alr ve Fregeci
reti ile Dorudan mleme retisinin zsel aynmn belirgin-
letirir:"(...) Fregeci kuramn tem el iddias bir isim ile imlemi
arasndaki bantnn h ep bir belirleyici betim ve onun anlau-
m olan kavram araclyla belirlendiidir; imlenen birey b e
lirleyici betiminin dile getirdii, onun anlatm olan kavram
zorunlu rnekleyecektir: kimliini bu ve bunun gibi r
neklem eler sayesinde kazanr.12 yleyse, Fregeci reti iin
"Vazgeilmez koul imlem ile kavram arasndaki bantnn
konusuna mutlak uygun bir betim araclyla, yani imledii
bireyin anlatm olan kavram zorunlu olarak rnekledii bir
betim araclyla, kurulmasdr."13 Oysa Dorudan mleme
Kuram'nn yandalan, "tr isimlerine tekabl eden kavramlar
olduunu kabul etmekle birlikte isimlerin nlemlerinin ancak
kavramlar araclyla belirlendii grne katltjazlar."14
M. Rza tepe asndan sonu olarak u denebilir: Her iki re
tinin de, kuramn da kavramlara verdikleri arlk bakmndan
aralarnda ok byk farklar vardr.
Hi kukusuz sorun bilgikuamsal ve dilsel balamda b
yk nem kazanyor: Varolan ile dil arasndaki iliki nasl ku
ruluyor? D nm enin, kavramlar oluturan bir alan olarak
dnm enin dolaysyla kavramlarn buradaki pay nedir?
Ortaadan beri hatta bir bakma Aristoteles balamnda An-
tikadan beri, varolana ilikin dnm enin kavramlar aracl
yla gerekletii, dilin dorudan ddnyadaki varolan deil
hereyd- n nce, kavram dile getirdii zerinde ayrntl ola
rak durulmutur. Bunu en ak biimde dile getirenlerden biri
William Ockham olmutur.
Vehbi Hackadirolu'nun Felsefe tartm alar 9. Kitap'ta
yer alan aklamalar bu noktalan da hakl olarak antrd
iin byk nem tamaktadr. V. Hackadirolu "Reference"
teriminin Trke karl olarak neden "ynletim" ve "imle
me" terimlerinin nerilemeyeceini dile getirirken, Locke'u
bir felsefi sylemin de temsilciliini yapyor. O na gre tart
ma, "adlarla referansta bulunduklar nesneler arasndaki b a
ntnn doas"15 olarak aklanabilir. "ki tartmac da sz
geen terimleri ngilizce 'reference' terimi karlnda kullan
yor. Bunlardan hangisinin uygun olduuna karar verebilmek
iin, nce anlatlmak istenen bantnn doas zerinde bir
karara varmak gerektiini sanyorum."16 diyor.
Bu bant genel felsefi sylemde olduka kkl bir gele
nek yaratm olan ve J. Locke'da en byk temsilcisini bul
mu olan grte ileri srld gibi midir? Baka deyile, ad
ile nesnesi arasndaki bant kavram araclyla m kurulur
(ki ada dilbilim de byk lde bu gre yakn ya da
bu gr destekleyici nitelikte bilgiler oluturm utur) ya da
adlar dorudan nesnelerin yerini tutmamakla birlikte, adn an
lamn belirleyen bir kavraylar, tasarmlar, ideler bei mi
vardr: (Frege'ye gre adn anlam var); yoksa dorudan im-
lem kuramnn ne srd gibi nesne ile ad arasndaki ba
dorudan mdr?
"Locke'a gre zellikle basit idelerin ve cisimlerin adlar zi
hindeki soyut ideleri imlerler ve bu ideleri retmi olan (bu
idelerin ortaya kmasna yol aan dem ek daha yerinde olur;
nk ideyi, nesne zerinden reten zihindir.) gerek varlk
lar da yalnzca ima ederler."17 V Ilackadirolu'nun Locke'a
ilikin yorumu yle devam ediyor. "Adlar kavramlann yerini
tutan birtakm anlam sz im lerden baka bir ey olm adna
gre, bunlarn gerek nesnelerle dorudan ilikisi bulunamaz.
Bant ancak kavram lar araclyla kurulabilir."18 Adlarn
kendi bana bir anlam yoktur. Adlarn anlamla ilikisi, iinde
kullanldklar tmceler balamnda ancak gerekleir.
Ayrca "Locke'a gre nesnelerin gerek z (real essence)
bilinemezse de, dorudan doruya bir anlama rn olan
adsal z (nominal essence) kesinlikle bilinebilir."19
Locke'u tavr benim seyen V. Hackadirolu, "reference"
terimine dolaysyla "Bedeutung" terimine Trke'de nasl bir
karlk nerilecei konusunda ise unlar dile getiriyor: "Fre-
ge adlarn doruca nesnelerin yerini tutmadn aka belirt
tiine gre adn nesneyle bantsna Trke'de imleme d e
mek doru olmaz gibi grnyor. Frege, ngilizceye ''referen
ce" diye evrilen "Bedeutung" szcn nesnenin yerin i
tutm a ya da onun im i o lm a bants iin deil de dolayl bir
bant iin kullandna gre bunu Trkeye y n e ltm e ya
da im a etm e olarakevirm enin daha uygun deceini san
yorum."20
Ancak imleme imletme (ya da imletim) ayrm yaplarak
bu kanklktan kurtulmak olanakldr.
Artk dilbilimsel verilerin de nda, nesne ile ad arasn
daki iliki, ister adlann belirli anlamlan olsun ister (adn anla
m onun kavram olacaktr) olmasn, kavramlar araclyla ku
rulmaktadr. mleme denince de, kavram zerinden nesnenin
imlendii, herhangi bir biim de varolann (ddnyada, d
nm ede, dilde) imlendii aktr.
letiim olgusunda da bir zne, bizzat imlemeyi gerekle
tiren zne, bir baka zneyi imleme ediminin iine sokar; ona
onda bulunan kavramn zerinden giderek, nesneyi imletir.
yleyse ynletim ya da yneltim-yneltme yerine bu balam
da olup bitenler gereince, durum a gre "imleme", "im
letme" (ya da imlelim) terimleri kullanlabilir.
Kullanlan terimin ardndaki kavramsal ereveyi iyice be
lirginletirmekle durum daha iyi anlalabilir. Bu balamda,
znenin bizzat gerekletirdii edim, imleme edimidir. Ancak
bir zne, baka zneleri herhangi bir imi, imlemlere gtrme
edimi yneltme, yneltim olabilir. Fakat bunun iin de ynelt
me, yneltim yerine "imletme" terimi kullanlabilir. Belli bir
znenin edimi hangi tarzda olursa olsun, imleme edimidir;
ama ancak baka zne asndan bir yneltm e sz konusu
olabilir; nk "teki zne", herhangi bir im ile imlemi arasn
da ba kurmaya, belli bir im lem e edim ini gerekletirm ek
zere yneltilmektedir. Bunun nasl baarld da hi kuku
suz nem li bir sorun olarak ortada durm aktadr. Yneltme,
imletme ile karlanabilir. Dier zneye bir imleme edimini
gerekletirm ek zere etkide bulunm a; onun bu imlemeyi
bizzat kendisinin gerekletirmesini salama.
te daha bu noktada, bu edim in dorudan doruya nes
neler ve anlamlar olduu savlanan adlar dzlem inde olama
yaca ortadadr: mleme edimi yer yer kimi zaman, ba
ka bir zneyi imleme yapm ak zere yneltirken, ynelttii
yap hibir ekilde nesnenin kendisi ya da ddnyada varo
lanlar dzlemi deildir; bu dzlem e ilikin kavramsal ereve
dir, kavramn kendisidir. Bir zne, teki zneyi, ister imlerin
(dilsel yaplarn) oluturduu yapya yneltiyorm u gibi
grnsn, ister nesnenin kendisine yneltiyormu gibi grn-
sun, yneltilen znede herhangi bir kavramsal ereve, o im
leme ilikin bir kavram yoksa, yneltm e edim i, ya da imlet
me gereklem eyecektir. Dilsel imleri, bir eyin imi klan
anlaml klan zihinsel, dnsel alan ve bu alanda yer
alan kavramlardr. Ddnyada varolanlarn da bir anlam ka
zanmas yine dnsel yaplar zerinden gereklem ektedir;
dnsel yaplar araclyla olumaktadr. te bu n bilgiler
den, n aklam alardan sonradr ki ancak, dorudan ynelt
me ya da imletme kuram ile onun dnda kalan anlay bii
mi (ya da biimleri) zerinde bir tartma gerekleebilir.

NOTLAR:
1. Arda D enkel, "Baz Terimler zerine Notlar". Felsefe Yazlan
3. Kitap, stanbul 1982, s. 105-111.
Arda Denkel, Felsefe Yazlar 4. Kitap.
Arda D enkel, "T nlctn' Terim i zerine Notlar", Felsefe Tar
tmalar 5. Kitap, stanbul 1989, s. 43-46.
Harun Rzatepe, "mleme Yollar, Felsefe Tartmalar 5. Kitap,
stanbul 1989, s. 47-64.
Tunca Eel, "Dorudan Ynlctlm Kuram", Felsefe Tanmalar
6. Kitap, stanbul 1989, s. 108-115-
Harun Rzatepe, "mleme Konusunda ki Farkl Yaklam",
Felsefe Tanmalar 8. Kitap, stanbul 1990, s. 72-76.
Vehbi Hackadirolu, "mleme mi, Yneltme m?", Felsefe Tar
tmalar 9- Kitap, stanbul 1900, s. 126-133-
Harun Rzatepe, "mlemeyle lgili Gr", Felsefe Tartma
lar 10. Kitap, stanbul 1991, s. 113-116.
Vehbi Hackadirolu, "Yine mleme ve Yneltlm zerine",
Felsefe Tanmalar 10. Kitap, stanbul 1991, s. 117-119-
2 "Eskiden olduu gibi imdi de, uygun bir karln (zorunlu ya
da tek karln bu olduunu sylemiyorum) 'ynletim ' olduu
kansndaym. Gerekelerim unlar: Burada bir ynlendirm e sz
konusudur, ama yaplan bir 'yneltme' deildir. nk yneltme
hem don olandr, hem de ynlendirmeyi baarm olmay ie
rir. 'Yn' ad kknden 'olma' ifade eden 'el' eki yerine daha ok
'nesne ile ilgili bir ey yapm ak' anlamn tayan 'le' eki ve onun
la birleik olarak 'ettiren' eki 'it'i kullanarak 'ynletm ek' mastar
elde edilecektir. Bu tretilen szck hem istenilen biim de gei
lidir, hem de 'reference'daki dolayll dile getirebilmektedir. Bu
na dayanarak 'to refer'e karlk 'ynletmek', 'reference'a karlk,
'ynletim', 'referent'a karlk 'ynletilen' szcklerini nerdim."
Arda Denkel, Felsefe Tartmalar 5- Kitap, stanbul 1989, s. 45-
46.
3- Arda Denkel, Y nletim , Boazii niversitesi Yaynlar, stanbul
1981, s. 60.
4. a.g.y., s. 61.
5. Arda Denkel, "Sunu", Felsefe Tartmalar 5. Kitap, stanbul
1989, s. 3.
6. O ru Aruoba, Felsefe Yazlar 4. Kitap, stanbul, s. 170-171.
7. a.g.y., s. 171.
8. a.g.y., s. 171.
9. a.g.y., s. 172.
10. Harun Rzatepe, "m lem e Yollar", Felsefe Tartmalar 5. Kitap,
stanbul 1989, s. 47
11. a.g.y., s. 50.
12. Harun Rzatepe, "m lem e K on u su n d a ki Farkl Yaklam ",
Felsefe Tartmalan 8. Kitap, stanbul 1990, s. 74.
13- a.g.y., s. 74.
14. a.g.y., s. 74.
15. Vehbi Hackadirolu, "mleme m Y n eltm e m?", Felsefe Tar
tmalar 9- Kitap, stanbul 1990, s. 126.
16. a.g.y., s. 126.
17. a.g.y., s. 127.
18. a.g.y., s. 128.
19- a.g.y., s. 128.
20. a.g.y., s. 131.
"ARSTOTOLESTE DJNME-V ARLIK LKS
ve
NESNELLK1'

zgl yorum uyla varolan anlam aya alan filozof, dile


getirdiklerinin bakalarnca da anlalmasn kimi zaman bu
istek rtl kalsa da ister. Ancak oun, yazann (filozofun)
istedii, amalad, dile getirdii ile baka deyile sylemi
ile, bu sylemi almlayann deerlendirii rtmeyebilir ki
mi zaman rtebilir de yani ayn dilden konuabilirler de .
Genellikle bir nceki syleme kar yant kar mantk ni
teliinde yeni bir sylem oluur ve bu byle srp gider.
Her eyin tem elde mantka belirgin kategorilerle dile geti
rilemeyeceini, yorumlanamayacan, anlalr klnamayaca
n ileri sren; zellikle tekil varolulan nem seyerek onlarn
'tam da o olularna' byk nem veren ve onlar tam da ken
dilerine zg olan yap iinde grsel bir biimde kavramaya
alan filozoflarn, baka deyile, felsefeden salt bilgelik fel
sefesini anlayan filozoflarn varolan ile dnm e arasnda kur-
duklan balar ile nesnellii nplanda tutan filozoflarn dn
me ile varolan arasnda kurduklan balar ok farkldr. Bu fi
lozoflar, sylem lerinde nesnel olmay amalarlar. ok eitli
kaynaklardan beslenen bilgelik felsefeleri ile gnm zdeki
deyi bakmndan bilimsel diyebileceimiz kaynaklardan bes
lenen bilim kkenli felsefeler farkl sylemler olutururlar t
myle.
Genel bir deerlendirm eye gre, btn filozoflar kavram
larla i grrler ve dnm e biimlerini tayan ana kavramla
r dorultusunda dnce alarn rerler. .Ama bu kavramsal
yapnn varolana ve dile ynelik yanlar, onlarn felsefi sy
lem den neler beklediklerine, onun felsefi sylemin nasl
olmas gerektii konusundaki farkl tutumlarna byk lde
baldr. Kimi filozoflar, kavramsal anlksal boyutun varo
lana ilikin nesnel, varlksal boyutu dorudan yanstp,
nesnel bak as yaratmada l olmas gerektii konusunda
bir sav tarken Aristoteles bunlardan biridir kimi filozof
lar arl dile vermeye alrlar. Varlksal-kavramsal yap
arasndaki ilikileri belirlemede, gsterm ede ise filozof says
kadar gr, olduu da ileri srlebilir. Kimi filozoflar, ger
eklik dnyasndaki varlksal boyut oklu yaplanmay
daha birlikli hatta en iyi biimde tek bir yapnn kendini da
vurum u olarak ele alrken, kimi filozoflar, grnler alann
tayc temeli ok soyut, anlalmas, temellendirilmesi g di
le getirilerle sergilemeye alrlar Platon bunlardan biri
dir . Bu durum da onlar bekleyen en byk glk de bu
soyut teklik alanndan, somut okluklann yer ald alana na
sl geildiidir. te belki de Platon'un en byk glklerin
den biri burada yatmaktadr: Nesnel olm am a tehlikesi; her ne
kadar Platon idealar araclyla nesnelliin kurulduunu ileri
syorsa da, bunun tersini savunmak olanakldr.
Bir yandan Platon'un sylemiyle byk lde beslenen
ama bu sylemin ierdii glkleri de fark eden Aristoteles,
te yandan da Sofistlerin dile getirileri, Atomcularn dile geti
rileri ve geleneksel dier tutumlarn dile getirileri ile evre
lenmi durumdayd; varolan daha dorudan gzlerle grm e
ye, varolann sistematiini, onun asl yapsn, neliini ortaya
koymaya alyordu. Ioanna Kuuradi'nin dedii gibi Aristo
teles'in varolana bak "nesne edinilenin ne olduunu grme
ye alan balama! bir bak"tr'; "(...) bu, olana ynelen ve
olan ilikileri-balantlar iinde grmeye ayn zam anda onun
ilikilerini-balantlarn grmeye alan bir baktr."2
Byle bir bakn balatcs olarak Aristoteles kendisini
evreleyen sylem lerle de byk bir hesaplam a iindeydi.
zellikle M etaflzik 'te gelitirdii dnceler bunun en byk
gstergesidir: Tekillikler iinde ortaya kan varolan ile d
nen ben arasnda ne trden ilikiler kurulabilir? Dnen var
lk, dnen ve dile getiren insan varolana dnm enin ko
nusu yaplan eye, nesneye yneldiinde, oradaki neyi kav
ramak, bilmek durum undadr ve ayn zamanda nesnellik kay
gs gerei bu bildiini bakalanna hangi biimler altnda an
latmaldr, ifade etmelidir?
En yakn bir dile getirile Aristoteles'in yntemi udur: n
san; dnm e, bilme etkinliinin iinde yerald ruhu ile va
rolana, nesneye ynelir; ancak ruhtaki (psykhe) eitli b
lmler araclyla ya da baka deyile, etkinlikler araclyla
nesnede tam da kendi trnden olan kavrar. Ruhun z olan
akl (nous) sayesinde bu gerekleir ve ruhun z olan bu
akl kendi trnden olan, varolann zn oluturan, onun
formunu (eidos) kavrar. Nasl ki bir m adde ve ruhtan olu
an bir btn olan insanda alglayan, anlayan, bilen yn ruh
ise ve ruhun asl taycs da aklsa, ruhun yneldii varo
landa da akl kendine benzer olan kavrar: ruh (psykhe), akl
(nous) adn alan blm nn bir etkinlii olan dnm e
etkinlii (noesis) ile varolandaki formu (eidos) kendine en
yakn, en benzer olan, pk kendisi gibi etkin olan kav
rar.
Bu kavraylarn belli bir anlam kazanabilmesi iin nce
den izilen bir ereveye uygun olmas gerekir ki ite bu er
eve de k ategorilerle izilmitir; varolan kavram adaki nes
nellii kategoriler salayacaktr bir lde de. Dolaysyla sa
dece byle bir ereveyi vermekle ykml olan mantk, var
olann kendisini dorudan incelemez; varolan incelem ede ve
ardndan bilgi verm e aam asna ulam ada bir n hazrl
oluturur. O nedenle mantk, varolan anlamaya ynelik al
malar iin bir n hazrlk, giri, p rop od eitik e niteliindedir.
Byle bir ereve, mantksal ereve hazrlandktan sonra an
cak varolann eitli boyutlarda kendisine ynelmek gerekir.
Bunu yaparken de hereyden nce, varolan olarak varolann
incelenmesi; onun ilkesel yanlannn ne olduunun, geneli ku
atacak bir biimde ortaya konmas gerekir; baka deyile var
l varlk yapan ilkeler ortaya konmaldr. Ancak onun ardn
dan ikinci derecedeki yaplar gelebilir; btn bu dnceleri
Aristoteles'in snflandrc tavnn sergiledii bilim snflandr
masnda grmek olanakldr.
Varolann varolan olarak incelenm esinden nce, varolana
ilikin mantn nasl olduu zerinde durulan O rg a n o n 'd a
yaplan zmlemeler, varl, varolan dile getirdiinden ku
ku duyulm ayan dile ilikin zm lem elerdir bir yandan da.
Usavurmann, onun eleri olan nerm enin ve nerm enin de
eleri olan terimlerin yapsnn ne olduu ele alnr bu ya
ptta ayn zamanda. Dnm enin, varolann, dilin tm ileyi
ini bir dizge tutarll iinde eksii, gedii kalm am acasna
inceler Aristoteles; btn bunlar bir bilim adam titizlii ier
sinde yapar.
Varln varlk olarak incelendii alan p rote p h ilo so p -
hla'dr. M etafizikte varl varlk yapan koullarn neler ol
duu ortaya konur; naturas, doas aklanr.
te ruh da hereyden nce bir varlktr ve bir varlk olarak
onun ne olduunu,neliini ortaya koym ak gerekm ektedir.
Metafiziin konusu dnda kalan btn dier eyleri incele
mek,"ikinci felsefenin iidir."3 Dolaysyla '(. .) doal eylerle
ilgili olarak z nasl aratrmamz ve tanmlamamz gerektii
ve belli bir anlamda, yani m addeden bamsz olmamas l
snde ahun incelenmesinin de Fizik bilgininin alanna ait ol
duu aktr."*
Tanm lar araclyla gereklik alannn karmaklndan
kurtulmaya alan ve ayrca bu yolla nesnellii d e salamay
am alayan Aristoteles, nhun bir bilme yetisi olarak tad
nem den dolay, tm gerein incelenmesine byk katklar
da bulunduunun farkndadr. Ona gre bir ey ancak z
kavranarak bilinebilir. Bu z veren dilsel anlatm da tanm
dr. eyin z tanmlarda dile gelir. Tersinden hareketle de
"beyanlan bir tanm olan eylerin mahiyetleri vardr."5 Bu
balam da tzler ancak tanmlanabilirler; nk onlarn bir
mahiyetleri vardr. Bu bakm dan Metafizik'te yer alan u d
nceler ok ilgintir: "Bir isimle ayn eyi ifade eden beyan,
tanm deildir. nk bu takdirde her beyann tanm olmas
gerekir. (...) Gerekte ancak beyan, bir ilk nesnenin beyan
olan eyin, yani bir eyin baka bir eye yklenm esinden
m eydana gelmeyen bir eyin tanm vardr (...)" 6 Yine bu ya
ptta Aristoteles'in bildirdiine gre birey ve dea tanm lana
mazdr: "(...) nk dea, varln savunanlarn syledikleri
gibi bireyler snfna girer ve bamsz bir varla sahiptir. Oy
sa tanm, zorunlu olarak kelim elerden m eydana gelir ve keli
m eler de eer anlalmaz olarak kalmak istemiyorlarsa, tanm
layan kiinin uydurduu bir ey olm am ak zorundadrlar. Fa
kat kullanm yerlemi kelimeler, iaret ettikleri bir snfn b
tn yelerinde ortaktrlar. O halde onlarn tanmlanan varlk
tan baka eyler hakknda da geerli olmas gerekir."7
Tanm lan, tanm biiminde dile gelenleri nesnelliin, bi
limsel oluun lt olarak gren Aristoteles'e gre duyusal
tzlerin ve bireylerin tanm yoktur: "(...) eer kantlamann
konusu zorunlu olan ise ve eer tanm sadece bilime aitse;
te yandan nasl ki bazan bilgi, bazan bilgisizlik olan bir bilim
olamad gibi (nk bu eretilik, oturmamlk durum u, sa
dece sannn zelliidir), ayn ekilde olduundan baka trl
olabilen eyin kantlanmas ve tanm olmas da m m kn d e
ilse (nk olumsal olan ele alan sadece sandr), bireysel,
duyusal tzlerin ne tanmlar, ne de kantlamalar olamayaca
aktr. nk ortadan kalkabilen varlklar, duyum un alann
dan kaybolduklarnda artk bilginin konusu olamazlar. Form-
lannn nrhta varln srdrm esine karlk bu varlklarn ark
ne tanm, ne de kantlamas olur. Bundan dolay bu tr ta
nmlarla ilgili olarak bir bireyin tanmnn daim a gelip geici,
ereti olduunu ve bu tr varlklarn gerek bir tanmnn
m m kn olmadn bilmemiz gerekir."8
Tekilliklerde oyalanmayan Aristoteles iin F. A. Lange'nin
dedii gibi "(...) esas nokta, temel kurgusal dncenin geli
mesidir. Aristoteles, Platon'un eylerin dnda arad birlik ve
devamlln, var olan nesnelerin eitliliinin kendisinde ol
duunu gsterm ek ister (...) Bu yntem ve tasarmda her ey,
dnen znenin etrafnda dner.1'9 Byle bir sonucu sala
mada da asl yk tanmlarn zerindedir daha nce de belirtil
dii gibi. Ancak dnen varln, benin tam idealist bir tu:
tumla, kendi iine kapanarak byle bir sonuca vard ileri s
rlemez. Varolann varolan olarak, onu o yapan koullar iin
de, znenin bilme yetisine gre ele alnmas sz konusudur
bu bak as iersinde.
Bu nedenle de, bilme yetisinin btnn oluturan ruhun
neliinin aratrlmas byk nem tamaktadr: "Ruha ilikin
bilginin ,tm gerein incelenmesine ve zellikle doa bilimi
ne byk katkda bulunduu iyice grnmektedir; nk ruh,
sonu olarak hayvanlann ilkesidir."10 Varolan varolan yapan
ilkesel ynlerin anlalmasna byk nem veren ve nesnelli
in gvencesi olarak ilkesel olan hep gnna karmak is
teyen Aristoteles'e gre ruh nedir yleyse? Ruh en yaln ola
rak hayvanlann ilkesidir; ruhu nh yapan da akldr tnous).
Varolan varolan olarak incelerken onun kategoriler a
sndan neliini ortaya koymak sz konusu olduuna gre, ru
hun da bu adan ele alnmas gerekir: "Hi kukusuz ilkin ru
hun hangi cinse ilikin olduunu ve olduu eyi belirlemek
zorunludur: onun bireysel bir ey ve bir tz, bir nitelik, ya
da bir nicelik ya da ayrt ettiimiz kategorilerin herhangi
biri olup olmadn (ortaya koymay) dem ek istiyorum."11
yleyse Aristoteles n h u n ait olduu eyi belirlemeye ala
cak ve bunun yaplabilmesi de ancak tanmla m m kn ola
caktr.12 Ona gre ruh, zorunlu olarak bir tzdr; ama bu u
anlamdadr: ruh, doal bir cismin, yaama g olarak sahip
olan doal bir cismin formudur. "Fakat biimsel tz entelek-
heiadr; yleyse ruh da bu yapdaki bir cismin entelekheias-
dr."13
Yaplacak i tam bir uzlamay salamak zere yetkin bir
tanm vermektir: Aristoteles tm felsefi syleminde taknd
tavn burada da srdrr: "yleyse genel terimlerle nhun ne
olduunu tanmladk: o biim anlamnda yani, belirli bir nite
likteki bir cismin neliidir.14
Ruhun yetileri ise farkldr; hayvanlarda ruha ilikin farkl
yetiler vardr. Kimi hayvanlarda ruha ilikin tm yetiler var
ken, kimilerinde sadece birka, kimilerinde ise yalnzca bir
tanesi vardr ve aslnda hayvanlar birbirinden ayran da bu
yetilerin durum udur, neliidir15 Ruha ilikin olan duyarlk
yetisi, dnm eye ilikin yetiden farkldr. Tmyle bilmeye
ilikin etkinliklerin yer ald ruhun ierdii yetiler ve etkinlik
ler, varolan kavramada en byk nem i tarlar; yleyse bir
eyin kendi bana varolmas pek bir ey ifade etmez; onun
bilinebilirlii nemlidir; bunu salayan da ruhtur; varolann
dnm eye konu olmas nemlidir. Baka bir deyile, d
nen varlkla ruhla dnlenin varolann karlama
s gerekir. Ruhun bilme gc sayesinde bir ey ancak biline
bilir. yleyse ruha ilikin zm lem elerin ne denli byk
nem tad ortadadr.
Ruhun yetileri iinde en nemlisi dnm e edim idir (noe--
sis). Kavram zm lem elerine byk nem veren Aristote
les'e gre "(...) dnm e duyum dan baka bir eydir."16 Ru
hun en nemli blm, kendisiyle her eyin bilindii ve anla
ld blm dr (nous).1 Duyarlk na'sl ki duyulabilir, duyu
lur eylerle ilgiliyse, akl da (nous) dnlr eylerle ilgilidir.
Akl m addeden ayr olan dnr, ilgisi tmyle ona ynelik
tir "Ruhun akl denen bu blm nn (ben aklla ruhun d
nm esini ve kavram asn anlyorum ), dnm eden nce
edim olarak hibir gereklii yoktur."18 Dnen varln asl
taycs budur. Duyarlk yetisi m addeye dorudan balyken,
akl biimsel olana ilikindir. Akl, varolandaki biimsel yn
(eidos) kavrar; bu yan esas alarak tanmlar oluturur. Baka
deyile varolann karmakln akl, bu ynyle bir bakma
giderir; gerekliin belli bir dzende kavranmasn salar. Va
rolan varolan yapan eyi, o eyi ite o ey yapan kavrar; b u
nu baaran akldr Akl edim olduuna gre, kendi trnden
bir yapy kavrar; bu da edimsel olan yapdr varolanda; varo
landaki biimder, cldos'tur. Akla, etkin akla ilikin en yetkin
tanm Aristoteles yle dile getirir: "nasl doann btnnde
her bir cins iin biri m adde (hyle) bu heey iin olanak
halindedir biri de n ed en (aition) ve yapan (poietikon)
her eyi yapacak olan (tpk m adde karsnda sanat gibi)
olmak zere iki yan varsa, ruhta da (en te psykhe) bu aynm-
lann (diaphora) bulunm as gerekir. Her ey haline gelmeye
ve bir huy olarak (hos heksis tis) hereyi yapmaya yetkin
olan byle bir us (nous) vardr. Tpk k gibidir bu; nitekim
k da belli bir ekilde olanak halinde olan (dynamei) renkle
ri etkinlik halinde (energeia) renkler haline getirir. Bu us ayr
dr (khoristos) katmamtr (am iges) ve bir eye uram az
(apathes); varlk asndan bir etkinlik. Nitekim etkinlik (to
poioun) edilgenlikten (tou paskhontos), ilke (arkhe) m adde
den (hyles) her zaman daha deerlidir."19
Aristoteles'e gre tm varlklar ya duyulur ya da dn
lrdr-, bunlara ilikin olan bilim de bir anlamda kendi konu
suyla, nesnesiyle zdetir; onun deyiiyle tpk duyum un d u
yulur olanla zde olm as gibi.20 "Bilim ve duyum yleyse,
konularnn biimine gre aynllar, bilim ve duyum gizil g
olarak, gizil g halindeki eylerle ilgilidirler, bilim ve d u
yum enielekheia olarak, entelekheia halindeki eylerle ilgili
dirler. Ruhta gizilg olarak bulunan bilme yetisi ve d u
yarlk yetisi kendi nesneleriyle ayndrlar, onlardan biri d
nlrdr; teki ise duyulurdur g halinde. Bu yetilerin
nesnelerin kendisiyle zde olmas ya da hi olmazsa o n
larn biimleriyle zde olmas zorunludur. Onlarn nes
neleriyle ayn olmas ise mmkn deildir; nk ruhta olan
ta deil, tan biimidir. Bundan da ruhun ele benzedii so
nucu kar: gerekten de elin aletlerin aleti olmas gibi, akl
da biimlerin biimi ve duyum da duyulur olanlarn biimi
dir."21
Ruha ilikin yetilerin ilgili olduklar eyle zde olmalar
Aristoteles'te nesnelliin kavramsal anlksal dzlem de an
cak sz konusu olduunun da bir gstergesidir: Kimi varlklar
dier varlklardan ruhlan olmakla aynlyor; onlar o yapan nh
oluyor; baka deyile onlarn z ruh oluyor. Bu varlklarn
iinde de aynm salayan nhun kimi blm ya da blm leri
ne sahip olmaktr. Bu balam da ruhun z de insanlar
iin akl oluyor ve akl dnm e edim iyle varolanda hep
kendi trnden olana, biime, biimsel olana yneliyor. By-
lece varolanla bilen zdeleiyor. Bu zdelem e anlksal
dzlem de bir zdelem e ve buna bal olarak nesnellik de
salanm aktadr ayn zamanda. Nesnellik ne varlksa! boyutta
dr ne de dilsel boyuttadr temelde; o ancak kavramsal an-
lksal boyuttadr. P e ri H erm en eias'tan alnan u dnce
ler de bu konuya bir aklk getirmektedir: "Ses araclyla ya
ylan titreimler; ruh durumlarnn simgeleridir; yazl szck
ler sesle yaylan szcklerin simgeleridir. Ruh dum m larnn
imgeleri olmas gibi, bu deyilerin de imleri olduklar nh du
rumlarnn herkeste zde olmasna karn, hem yaz tm in
sanlarda ay deildir, hem de konuulan szckler ayn de
ildir"22
Burada da apak grld gibi tek tek varlklar, nesne
ler alan var kendi bana; ama asl nemli olan, onlara ilikin
ruh durum lan (bilgisel yn) ve daha sonra da bunlarn dile
getirilirleridir. Nesnellii asl tayan ise herkeste zde olabi
lecek olan ruh durumlandr; baka deyile kavramsal yndr.
te bu yne sk skya bal olan tanmlarla dilsel boyutta da
nesnellik salanm aktadr dnen varlklar arasnda; ama bu
nesnelliin asl taycs ruhu olan ve ruhunun da dnm e
gibi bir yetisi olan varlklardr.
Bylece dnm e ile varlk arasnda dnm enin batan
belirledii bir iliki kurulmaktadr. Dnm eye gre olan bu
belirleyi nesnelliin de gvencesidir; asl arlk ondadr. te
Aristoteles'in varolan, dnm e, dil arasndaki ilikide dayan
d temel yaklam da akln dnm e edimi araclyla, nes
nede kendi gibi biimsel zsel olan kavramas ve bunu
dile getirm esinde ortaya kmaktadr. Aristoteles'in nesnellii
bu denli nemli bir soru konusu yapmas ve onu temellendir-
meye almas, bilgelik felsefelerine zg olan tekile ilikin
sylemlerin de hep tesine gemeye abalam ann bir rnei
ni gstermektedir. Bu grlerinden dolay, Aristoteles'i hem
bir yandan bilimsel sylemin neliini ortaya koym aya alan
bir filozof olarak hem de bilime dayal felsefi sylem in yolu
nu aan bir filozof olarak deerlendirmek olanakl gibi grn
mektedir.

NOTLAR:
1. Ioanna Kuuradi, an Olaylar Arasnda "Aristoteles v e Onto-
Iojlk Yaklam" Ankara 1981, s. 173.
2. a.g.y., s. 173-
3 Aristoteles, M etafizik, ev. Do. Dr. Ahmet Arslan, zmir 1985,
1073 a -15.
ARSTOTOLESTE DNME-VARLIK LKS 225

-t a.g.y., 1026 a-5-


5. a.g.y., 1030 a-5.
6. a.g.y., 1030 a 5-10.
7 a.g.y., 1040 a-5-10.
8. a.g.y., 1039 b-30.
9. F. A. Lange. M ateryalizm in T arihi ve G nm zdeki A u la m
n n E letirisi ev. Do. Dr. .Ahmet Arslan, zmir 1982, s. 49
10. Aristoteles, D e l'me - D e A nim a Trad. par j. Tricot. Librairie
Philosophique J. Vrin Paris 1959, 402 a-5-10.
11. a.g.y., 402 a-25.
12. a.g.y., 412 a-5.
13. a.g.y., 412 a-15-20.
14. a.g.y., 412 b-10.
15. a.g.y., 413 b-25-30.
16. a.g.y., 427 b-25-
17. a.g.y., 429 a-10.
18. a.g.y., 429 a-20.
19. Akt. Saffet Babr, "Nous p oletlk os' (in telleetu s a g en s) kavra
m" Felsefe Dergisi 88/3 stanbul 1988, ss. 18-19, Peri Psykhes,
111, 5:10-19; A. Jannone, Les Belles Lettres, Paris 1966.
20. Aristoteles, De l'me 431 b-20.
21. a.g.y., 431 b-25 - 432 a.
22. Aristoteles, D e l'Interprtation - Perl H erm cn d a s Trad. par J.
Tricot, Librairie Philosophique J. Vrin Paris 1959, 16 a-15.
H em en her eyin, her trl bantdan uzak, baka bir de
yile kendi bana algland kltr dnyam zda, zellikle ya
zl rnlerin ne iin ve hangi balam da, ne trden gereke
lerle ortaya k o n duunun pek zerinde durulm uyor. Belli
alanlardaki dncelerin canl bir biimde karlamas bir tr
l gereklem iyor.Oysa yazya dklm sylemlerin bir tr
nesnelem elerinden dolay da tartma ortam nn daha ok
odanda yer almas gerekiyor. Eer sz konusu olan felsefi
etkinlikse, bu alanda sorumluluklar daha da artyor; nk bu
alandaki birok ey henz bulank durum da. Varolan ama o
u zaman da rtk kalan dnm e geleneklerinin, dnm e
yollannn sk sk gndem e getirilmesi, ne trden bir dnm e
yolunun izlenmekte olduunun aka ortaya konmas, farkl
dnsel tutumlarn ses vermesi, karlamas gerekiyor. By
le bir aba bilinli olmayla, aynmlan n plana karmayla; bir
eyi, giderek bir dnm e biimini ite 'o' yapan, baka d e
yile, ona ilikin zgl ayrmlar yakalamakla amacna ulaabi
lir.
O lup bitene ok eitli yollardan baklabilir; felsefe de bu
yollardan biridir; u farkla ki felsefe olup biteni sadece kavra
nmaya almaz, olup bitenlerle (varolanlarla-bireysel yaplarla;
varolan, olay) dnm e ve dil arasndaki ilikileri ele alr.
Bylece, o olup bitenleri ite yle yapanlar, onlara ilikin ay-
ncalkl durum lar, zgl ayrmlar bilinlice ortaya koymaya
alr. Ksaca felsefe, varolann mantn dile getirmeye aba
layan bir etkinliktir denebilir. yleyse 'felsefe olan' anlayabil
mek iin, her eyden nce, felsefenin ncliine ilikin bir bi
lin gereklidir. Felsefe olanla felsefe olm ayan ayrt etm ek
iin, felsefenin doasna ilikin belli bir tutumu, program sap
tamakla ie balamak ama tek bir tanmn balaycl iinde
de tkanp kalm am ak sz konusu olmaldr. Bylece eitli
felsefi tutumlar da yaama hakkn elde edeceklerdir.
Dnm e geleneklerinin, yollarnn belirgin bir biim de
anlalamadi; varolann hangi boyutta olursa olsun, nasl d
nldnn hesabnn verilemedii; dolaysyla da dn
me biim lerinin kk salamad bir ortam da felsefi sylem
reten kiilerin bu abasnn grlmesi ve deerlendirilme
si bir bakm a olanaksz gibi grnyor; birok ey rtk
kalyor. Ama bu dunm bir yazg deil hi kukusuz; baklan,
dnm e edimini, eletiri ve yarg gcn daha derinlere e
virmek yeterli. Bu denli bilinli bir durum da, neyin ne iin,
nasl dile getirildiini anlamaya abalamak gerekiyor her ey
den nce. Byle bir abalayn ilk adm diyalog oluturm ak
ta som utlayor ve stelik bu diyalogda hem kendisi olmay
srdrm ek, hem de bakalarnca, baka biim lerde oluturu
lan dnceleri anlamay amalamak hem en ikinci adm ola
caktr.
Bu ilevleri gerekletirecek bir diyalogda, varolmas gere
ken dnsel (insani) kayglara bir k yolu aramal, hatta
youn bir k yolu bulunm asa bile byle bir 'yolda' yrm e
nin tadn tatmali; kii byle bir aray tm varl ile yaama
l; baka deyile tm varl ile bir anlam verme abas iine
girmeli; verdii anlam n hesabn da gerekeleriyle ortaya
koymal ki 'kendisi' olmay asl ama edindii anlalsn; ar
dndan da bir zaman sonra da olsa bakalarnca anlalabilme
um udunu tayabilsin.
Anlama (kendince) -anlalabilme, anlalma (bakalannca)
-anlama (bakalaryla) kaygs, belki de filozofun asl kaygs
dr; yoksa bu denli abalama niye! Nesnel olma isteinde (bir
oklarnda rtl olmakla birlikte), bakalarnca da anlalr
olabilm e kaygsnda younlaan bu aba giderek filozofun
hem baka insanlarla ve yaamla olan ban kurm asnda,
hem de onun kuramn bir bakma hi de bilimde olmad
trden snamasnda yardmc olacaktr ve anlaml klacaktr.
Anlalr olma, daha balan felsefi sylem e zg nesnelliin
birinci koulu gibi grnm ektedir. Felsefe bir anlam verme
abas ise ve filozof byle bir abaya giriip, verdii anlam
bakalarna da ilelebiliyorsa, byk lde amacna ulam
dem ektir. Ama bu her zaman ve kolayca olabilecek bir ey
midir? stelik kimi dnsel iklimlerde nesnel olma hep bi
limsel olmayla bir tutuluyorsa, bu bam baka nesnelliin te-
mellendirilmesi gerekmeyecek midir?
Her eyi konu edinebilen felsefede kimi filozoflar, kendisi
dndaki varolan ya da -daha dorusu dorudan varln,
dorudan dnm enin ya da dorudan dilin incelenmedii
ara alanlar inceler. Ama kimi filozoflar da 'kendini1, soluk
alp verdii kltr-dil dnyasndan soyutlamayarak, kendini
inceler; yazar, yazmaya abalar. Ama te yandan da salt ken
dine ilikin olarak yazdklarnn anlalmasn da bekler ku
kusuz. nk kendinde kavrad, dile getirdii insani olan
bir eydir, durumdur; insann bir boyutu, hatta belki d e yep
yeni bir boyutudur. Sylediklerinin imdiye, kendisine dein
sylenip sylenmemi olmasnn bir nemi yoktur. Byle hi
filozofun anlalmaya ilikin beklentisi rtl ve stelik ok
zayf da olabilir; hatta filozof anlalmay istemiyor gibi de go
rnebilir. Aynca filozof unun da ayrdndadr: Herhangi bir
dnceyi yazarlk serveni ile baka benlere, baka bilinle
re ileten ile bu iletiyi almas beklenenlerin gelitirdii d n
celer; onlann oluturduu yeni anlamlar; armlar ksaca
onlarn almlay yazannkiyle rtr m? Dile getirilenlerin,
dile geldii biimde, olduu gibi anlalabilmesi m m kn m
dr? Oysa ounlukla farkl, hatta kart dnceler geliir.
Farkl tutumlarla (yorumlarla-anlama edimleriyle) karlamak
(.eer kendi varlnn farknda olanlar varsa) anlalmay her
eye karn um an filozofun gdcs olur yeniden. Ancak
btn bu varsaymlar, dncelerin almlanma ansna sahip
olduu ortam lar iin sz konusu olabilir; yoksa btn yaplp
edilenler (kukusuz 'filozofa' yaplp edilenler), filozofun ger
ekletirdikleri, filozof-yazann 'sadece' i dile dklm sessiz
bir konum asndan, bir i konum adan baka bir ey deildir.
Oysa felsefi sylem, felsefe, yaps gerei yapclan, yaratcla
r ayn yer ve zam an boyutunda yer alm asalar bile 'dialo-
gos'tan baka bir ey deildir. Farkl 'logos'larn, dnsel ve
dilsel dzlem de sorunlatrd ve ardndan yant denem eleri
ne giritii ortam larda felsefi sylem varolma olanan elde
edebilir. Tpk bilim adamnn yapt gibi filozof da sorunlan,
sorular yaratr; doal durum da ne bilim ne d e felsefe vardr.
Filozofun filozoflarn yaratt sorunlar bir bakm a ortak,
yantlar ise sonsuzca oktur. Kimi filozoflar, bilim lerin (do-
al-toplumsal) ulat sonulan asl kaynaklar olarak grr-,
sylemini onlar zerine kurar. Kimi filozoflarn sylemi ise
kurmaca yaptlardan, imlemini d dnyada dorudan
bulm ayan kaynaklardan 'kendi z kaynaklanndan' beslenir;
kimi zaman insan-toplum bilimlerine zellikle dil balamnda
el atld da grlebilir bu arada. te felsefi sylem in ok-
ynll, zenginlii tam da burada kendini gsterir.
Yukarda ana izgileri ksaca belirlenen tutum lardan kin
cisine daha uygun gibi grnyor Prof. Dr. N enni Uygur'un
sylemi. ok nceden belirledii program erevesinde d
nsel arln hep insandan yana koyan ve dncelerini
byk lde yaznsal olandan derleyen, dil-kltr-tarih bi
limleri balamnda insana yaklaan Nermi Uygur giderek salt
kendine ilikin, kendine zg bir sylem gelitiriyor. Kaynak
lar, dorudan yaamn irdelendii yaptlar ve dnce rn
leri olan ve ayrca kendisi d e dorudan yaamn 'kendisine',
kendi 'ben'ine eilen bir filozofun anlam vermede, anlalabil
m ede ve nesnel olabilm ede byk kayglar, ikilemler iinde
olaca da ortada olan bir durum dur. Anlalabilme um udunu
her filozof gibi tayor; ama her eyden nce kendini anlam a
ya alyor; ite bu 'kendisinde' bakalanyla ortaklk nasl ku
rulabilecektir? Oluturduu dnceler bakalan iin de ne
denli anlalr olacaktr? Bu dnceleri bakalanyla ne denli
ve hangi boyutlarda paylaacaktr?
Genellikle kendini, kendinden yola karak, aslnda insan
yazan filozof bakalarn ne denli gzard ediyormu gibi g
rnse de yine de bu yoldaki tutarlln sonuna dek srdre
mez; yoksa niye yazsn? Dncelerini neden nesneletirsin?
Byle bir istei olmasayd, kendine yapk, salt kendisiyle va
rolan dnceler olarak kalrd dndkleri; dile dklm ez
di; bakalarnn benine, bilincine sunulmazd; bir bakma var
da olamazd. Kendini od ak noktas olarak alan ve her eye
kendi asndan baktnn bilincinde olan bir filozof iin an
lalabilme kaygs ve b unun da tesinde nesnel olabilme kay
gs byk nem tar; Nermi Uygur da bu filozoflar beinde
yer almaktadr: "Bu tutturduum yol, pek anlald diyemem.
Kukusuz, parlak parlak adl, bol bol alntl bilgiler ynn
den, ok kimseye, clz grnd yaptm. Giderek kyda k
ede kaldm. Bu durum bana hi koymad, dersem yalan sy
lemi olurum. lkin, fkeye kapldm zaman zaman; sonra kr
gnla; daha sonra da yabanclamaya dnyordum hi he
sapta yokken. Giderek seyreldi btn bu aclklar; daha son
rasysa hi mi hi, silindi gitti hepsi. Tam tersine: g st
ne g verdi, tat stne tat tattrd o kendi kendime ykledi
im grevler. ununla bununla boy lecek zamanm olm a
d, devlerle dopdoluydum : Bana benzem eyen beenm edik
lerimle ilgilendim; beendiklerime sayg gsterdim; bana b en
zeyenleri, alanlar ne olursa olsun, farkna varmasalar da sevip
saydm, onlarla akraba olmaya altm, kimi oldum, kimi ola
madm." 1
Sylemini yer yer 'itiraf sylemine dntren Nemi Uy
gur'un ne dem ek istediini daha iyi anlayabilmek iin felsefe
ye ilikin olarak dile getirdiklerine bir gz atmak gerekiyor.
'Felsefe zerine bir felsefe' olan, felsefenin neliine ilikin be
denem eden oluan F elsefen in ans'nda zellikle felsefeyi
sorularnda aydnlatmay am alayan "Bir Felsefe Sorusu N e
dir?" adl denem ede Nermi Uygur, felsefenin anlama ilikin bir
"nedir''le i grdn ayrntlaryla gsterir ve kesin, belirgin
sonulara varmaktan ok diyalektik tavrn sergiler. Felsefenin
felsefesini yapan bir filozof olarak Nermi Uygur'un gelitirdii
eletiriler ve kart ierikli grler, sanki felsefenin her ey
den nce ne olmadn ortaya koymaya ilikinmi gibi grn
mektedir. Gerek F elsefen in ans'nda gerek Bunalm dan
Yaama K lt r 'n e gelinceye dein oluturduu 'tanms' b e
lirlemelerde birok ipucu verir; ama zellikle bu sonuncu ya
ptnda daha belirgin, daha ilevsel bir anlatm biiminden ya
naym gibi grnmektedir. Yine de sunduu, bir tutam aktan
baka bir ey deildir kendi deyiiyle: "Uzman olsun olmasn,
herkesin birletii bir felsefe tanm yok; ok kez, olmas da
gerekmez, diye dnm e eilimindeyim. Bu erevede, bir tu
tamak olarak, felsefe: her eyle uraan; gnlk yaamdan en
ince bakml bilimlere dek sz edilen her eyi epeevre in
celeyen; zellikle anlam, bilgi, deer geerlii ynnden
zmleyen; tm insan kltrn, doa, toplum, tarih alanlarn
da ortaya kan kavam lann ve olutuduklan balca akl y
rtmeleri aratran dallbudakl etkinliklerin tm dr."2
Felsefe ona gre her eyden nce, her eyi anlam ynn
den irdeleyen bir etkinliktir: "Felsefedeki nedir kavram larn
an lam n sorar. Bu nedir'de amayla kark bir aratrma di
lei aa kar. 'Nedir1, dorudan doruya anlama yapktr.
'Nedir,' ' anlam nedir?' ile ayn eydir. Btn felsefe sorula
rn gerekten felsefe sorusu iseler bu kalba dkebiliriz.
rnein, 'iyi nedi?' sorusunu soran, kendisine bir felsefe so
rusu sorm usa, aslnda 'iyi sznn anlam nedir?' sorusunu
sormutur. te, felsefe, nedir'in soru konusu yapt kavram-
lann anlamyla uramaktadr. H er felsefe sorusunda ama,
bir kavramn ya da kavram beinin aklanmasdr. Anlam
sorm a felsefe sorulannn zelliidir. Felsefede asl kayg an
lam dr (...) Felsefede (...) soru, baz szlerin anlam lan kar
snda duraksamadr; yaplacak ey, bu kavramlarn anlamnda
derinlemektir. Dnya ve anlam, -ite bir yanda gnlk soru
larn, b r yanda felsefe sorularnn ortaya kt iki byk
yaayp aratrma boyutu."3
Burada da grld gibi 'anlam' kavram Uygur'un felse
fesinin en arlkl kavram lanndan biridir. Ancak F elsefenin
ars'nda anlam n nem ine bu denli arlk verilm esine
karn bir anlam kuramnn gelitirildii sanlmamaldr; nk
yaptn amac bir anlam kuram oluturm ak deildir. Yaptta
asl am a anlam n deil felsefenin neliini ortaya koymaktr.
Uygur'a gre "Felsefe so ru su n e ev ren olarak ev ren i n e
d il ola ra k d ili sorar. Ksaca sylem ek gerekirse, felsefe so
rusu, d n y a y a -y n elm i-d ilin -a n la m n d a d erin lem ey i
balatr denebilir."4
Bu balamda felsefedeki " anlam nedir?" sorusu varolan
dan am a ancak dile gelebilme olana olan, dilde varolandan
yola kyor; dilde bir bakm a 'yeniden' varolma olanan el
de edebilen, dild olandan ama dile dklebilen dild olan
dan yola kyor; baka trls de olam az gibi grnyor.
Varolan anlam aya almada, dile gelenin varlksal yanna
ilikin olarak byle bir almaya girimede, en dolayszca di
le getirilebilen insann kendisi olm ayacak mdr? yleyse,
byle bir kalk noktasndan hareketle, anlama ya da anlam
verme abas insann kendi benine ilikin olacaktr dolaysz
olarak ve her eyden nce. Dnen bir varlk olarak dn
mesi bedeninden ayrlamayan (her trl ayr denem esinin
temelsiz olacan daha batan kabul ederek) insann en iyi
ekilde kendi somut btnlne bir anlam verme olanana
sahip olduu ileri srlebiir.
Nermi Uygur'un da tm felsefi yaptnda ana temas, d o
layszca kendi dnm esine sunulan kendisidir; abas kendi
ni anlamaya yneliktir. Daha nceleri zellikle dil-kltr-ei-
tim kavramlar erevesinde insan anlamaya abalayan Nermi
Uygur byk lde Yaam a F elsefesi ile birlikte yeni bir
sylem balatr deta; bu yeni sylem B unalm dan Yaama
K lt r 'n d e iyice doruuna ular; artk tm abasnn apak
bir biimde kendisini anlamaya ynelik olduunu dile getirir.
Ama daha derin bir bakla, dnsel kmldanlarnn teden
beri hep bu yne kaydn sylemek de olanakldr; belki de
o batan beri hep kendini yazmaktayd. "Bakasnn B en 'in
d en sonra bir iki kk zorunlu sap bir yana zerin d e ya
zan deil, deyim yerindeyse, k en d in i yazan bir yazar ol
dum"5 demesi de bunu aka gstermektedir. nk ona g
re insann zne yapabilecei en byk yardm bu yoldan
gemektedir: "zme yapabileceim en byk yardm: kendi
yaamma, bu yaamn kendisine, yazlatrarak ekidzen ka
zandrmakt."6 Bir baka yerinde de yaptn unlar dile getirir.
kendim i an lam a ura iindeyim denem elerim de. Her
birinde ya a m m a an lam -verm e abas iindeymiim m e
er.1"7
Nenni Uygur'un felsefesi, "kendini bil" felsefesi; bir bilge
lik felsefesidir. Tm bilgelik felsefelerinde de grld gibi,
yaamn kendisine ynelm e ve dnm enin en nemli konu
su olarak ben'i, insann som ut btnln ele alma burada
da kendini gsterir; stelik byle bir felsefenin kaynaklar in
sann kendisi ve zgr, bamsz yaratmaya dayal rnleridir.
Nermi Uygur'un yaklamnda fenomenolojik ve yer yer de
zmleyici bir tutum un kendini gsterdii ne srlebilir.
nsan temas onun btn yaplanna yaylmtr; bir doa bili
mi olarak 'fizik' bile bu temann nda ancak bir anlam ka
zanabilir. D il Y n nd en Fizik Felsefesl'nde ve Kltr Ku-
ram'nda kltr ile fizik bilimi arasndaki ilikileri inceler ve
rnein fiziin kltr kuran eitli dillerden biri olduunu;
bu dilin ancak br dillerle birlikte baaryla doaya yaklaa
bileceini; bylece fiziin, insana zg kltr evreninin eitli
ynlerinden biri olarak byk bir nem ve deer tadn
bildirir.8 nsan A sn d an E debiyat ise edebiyat-dil-insan-
kltr ilikilerinin incelenm esine adanmr.
Nermi Uygur'un tm yaptlarnn gerekletirmek istedii
program n insan anlam aya ynelik olduu bylece anlal
maktadr; ayrca byle bir yolda her trl dnm e yntemi,
yolu insan anlamann arac klnmaktadr. nk anlalmas,
anlam verilmesi gereken asl yn yaamn kendisidir; somut
btnl ile gzden karlmamas gereken insann yaam
dr, insann gereidir.
Dorudan kendi ben'ine, kendi yaamna ynelmek de bir
bakm a byk tehlikelerle doludur. Kiinin salt kendine ili
kin sylemler gelitirmesi ve dolaysyla felsefi sylemini t
myle bu trden bir syleme indirgemesi onu salt cogito'nun
iine kapatm az m? Her eyi kendi gerei asndan deer
lendirdii dncesine yol amaz m? Felsefe tarihinde birok
filozof bilgelik felsefesinin temsilcileri byle bir sula
mayla kar karya kalmamlar mdr? Ayrca dnlenler,
yaanlanlar ksaca 'znel gereklik' nasl bir yol bulup da dile
getirilecektir? Salt kendini anlama ve anlatma genellikle insan
anlama ve anlatmaya yetecek midir; kald ki destekleyici sy
lem olarak dorudan bilimin sylemi de iin iine kant-
rlmyorsa? Baka deyile anlama, anlatma, anlalabilme, a n
lama nasl salanacaktr? Nesnelliin temeli, lt ne ola-
aktr? Filozofun iletmeye abalad, bakalannca anlalama-
yacak (bir bakma anlamsz; dile getiri abalan diye grln
ce durum ne olacaktr? Sonuta da felsefi sylemin bilgisel
ynden deeri ne olacaktr? Baka deyile, felsefede bilginin
yeri olacak mdr? Eer felsefede bilginin yeri olmayacaksa,
felsefenin deeri ne olacaktr? Felsefe bir flatus v o cis mi ola
caktr? Felsefe sadece, ben i anlaml klmaya indirgenirse 'g
venilir bilgi' oluundan birok ey yitirmi olmayacak mdr?
Byle bir durum da zneleraras olma srebilir mi hl? k
yolu nasl bulunabilir? kilem nasl alacaktr? Hem kendini
dile getirme hem de nesnel bilgiler, gvenilir bilgiler retm e
bir arada olabilir mi5
te filozofun asl kaygs, ikilemi, burada yer alyor; hem
bir yandan yaama, kendi yaamna, bireysel olana anlam ver
me, yaadklann sadece dile dkm e, yazma; hem de bakala
rnn btn bunlar bir lde de olsa anlamalarn, anlaml
bulmalarn isteme ya da hi olm azsa um ut etme. Bu um ut,
en az derecede de olsa bir nesnellik ortamdr; zneleraras
bir ortamdr; dile getirilenlerin flatus vocis olmaktan kurtul
malarnn ilk kouludur.
Burada sz konusu olan nesnellik ne gnlk yaamn sra
dan inanlanna dayal bir nesnelliktir; ne de bilime zg l
ye, tantlamaya, denem eye dayal nesnelliktir. yleyse bu
nesnellik bilgelik felsefesine zg nesnelliktir. Filozof ya Au
gustinus gibi hakikati tm yle kendine indirgem e cesaretini
gsterecektir ya da Bergson'un yapt gibi varolan parala
yan akl aarak sezgiye, duygudala bel balayacaktr; ya
da baka birok filozofun yapt gibi yeni yollar oluturacak
tr.
Bilimdeki nesnellik, imlemini varlk dnyasnda, tekil var
lklar, nesneler dnyasnda bulan nerm elerde, oun tanm
niteliindeki nerm elerde dile getirilir ve burada yine lye
dayal olarak ilerin grlmesi ortak bir sylemi salayabilir.
Bilimin elde ettii sonulan, kendi dnsel an rerken
kullanan filozofun, eitli boyutlarda oluturduu genellem e
lerinde bilim sel nitelikli sonulann da byk pay olacaktr
hi kukusuz. Byle bir anlay benim seyen bir filozofta
gerek felsefe anlayna gerekse de bilim anlayna uygun
olarak gerein kendisini tam olm asa bile tama yakn bir
biim de verecei inanc gizlidir; o n u n oluturduu btn
nerm elerin ortak dokusu bu temel inanca dayaldr. Fakat
dorudan bilimsel sylemi felsefesini besleyen kaynaklar ola
rak grm eyip, insann zellikle kurm aca olarak oluturduu
sylemi felsefesine temel olarak alan; yaznsal, kurgusal, kur
maca kaynaklardan beslenen bir filozof ise, gerein hem ok
daha karmak olduu hem de yetesiye kavranamayacak denli
derin olduunu ileri srecektir ya da bu savn sezinletecektir.
nk kurm aca yaptlar yaamn som ut gereini ok daha
canalc biim de vermektedirler. Aruk sylem inin varlksal ta
ban o n u n iin cankurtanc, son olarak bavurulacak bir alan
olm ayacak ve bundan byle drt elle dile sarlacaktr. Nermi
Uygur'da olduu gibi; onu ne varolan olarak varlk, ne dn
me olarak dnm e ne dondan dil olarak dil ilgilendirecek
tir. Dilin ancak, insan dnyasnda ,kltr dnyasnda bir anla
m olacaktr; yine bu balamda onu yaamn kendisi ilgilendi
recektir. Bilimsel syleme gven ama belli bir lde; yapabi
lecei ya da kendisine ykledii dev dorudan ulaabildii
kendisini anlam ak olacaktr: hibir dar kalba girmeyen, ba
tan sona hibir bilimin kavrayamad, 'kendisi' olacaktr:. Bu,
zoru semektir; 'bunalm' szcnde dile gelen ikilem iinde
yaamaktr; yaam boyu srecek bir ikilemdir bu stelik: "Gel
geldim , ok kez yapld gibi, aceleyle, stnkr davrana
kaplp b an a zg dnyaya, o dnyann bir blm c g
zyle b ak m ak yanltr. Bazlar yle dnm eye eilimli:
Kendi d nyam z znel bir ey, asl dnya br, nk o
dnya n esn el, nk hepim izin gerek dnyas o; nem li
olan o; znel dnyalarn pek bir nem i yok aslnda gelir ge
er onlar, kalc olan nesnel olandr, baka trl dnyo
rum ben.
Sarslmaz inancm u: Benim zgn dnyam son derece
nem li benim iin. Kiisel arlmla bu dnyada yayorum.
Ayrmz gayrmz yok. birlikteyiz. Ben neredeysem bu dnya
da orda, bu dnya yoksa ben de yokum. Benim dizgem, sis
temim, yaama-am bu dnya. Gerek ak: ne kadar insan
varsa, bylesi o kadar zgn dnya var. G p gidenlerin
dnyas, gemi dnyalar; yaayanlarn ki, geerlii olan dn
yalar. Bu zgn dnyalarla o nesnel diye adlandrlan dnya,
karmakark iletiimlerle i ie. Ancak, o nesnel dnyay, b
yk dnya diye batac etmek; bizimkileri, minik dnya-par-
acklar diye kmsemek yanl. Tam tersine, bir bakma,
znel kiisel biricik dnyam zn bir paras o nesnel de
nen dnya. Nitekim, znel dnyam la var, bu znel dnyayla
anlaml nesnel dnya. znel dnyam z yok olduu an, bir hi
bizim iin nesnel dnya."9
te bu znel dnya bunalmlarla rl; "(...) tm anlam
yollannn en orta yerinde" olan "insan"10 insan yapan buna
lm ona gre. Nedir bu "bunalm?" "nsann dnda, insan ol
m adan da varolan, insan varlndan bamsz bir ey, szgeli
mi, ne trden olursa olsun, zaman-uzay iinde yer alan bir ci
sim deil bunalm. nsana ilikin, insanla ilikili, insana zg
bir gereklik bunalm. nsann olmad yerde, bunalm dan
sz etm ek anlamsz. nsan yoksa, bunalm da yok. nsann ya
ad bir ey, kendine zg byk bir yaant bunalm."11
te bunalm Uygur'a gre, "znel-kiisel dnyada ne varsa -
rndan karan" bir ey:"Grmek istiyorsun, sislere gmlyor
sun; tutunm ak istiyorsun, bam baka havada nesnel dnya;
bunalm n tesine atlamak istiyorsun, salam yer kalmam
kendi dnyanda. Ne alglarn, ne dncelerin, ne eylemlerin
yolu yordam belli. Nesneler, kavramlar, am alar karm akan-
k. Her ey bulank, blk-prk. Bunalm yle allak bullak
ediyor ki ortal, dnyan dnya deil artk. G erekten de,
bunalmsz zamanlara zg, alageldiim kalplarla alglamay
srdrdm iin, neyin ne olduunu gremezdim: bunalma
zg gereklie uymaz artk bu kalplar, hepsi gdk. Buna
lmz zamanlara zg nitelemelere bavuram am artk: smaz
ki gereklik bu nitelem elere, hepsi yetersiz. Bunalmsz za
manlara zg davranlara, kalkamam: etkin deil artk o n
lar, gerekliimde, hepsi yersiz."12
Gndem i, yaamak, yaamay anlam ak, anlayp dzenle
mek, olan13 Nermi Uygur; yaad bunalmlar, yaama yne
lii, bakalaryla iletiim, dil ilesi, gvenli bilgi aray, kltr
sarsnts ve lm le karlama14 balklar altnda topluyor.
Yaam (insan) sarsan ite bu bunalmlar; bunlardan syrlmak
olanakl m? Bir filozof olarak hep bu ikilemleri yaamaktan
yana hatta baka bir seenei de yok; ama bunu aka syle
mek batan sona bir bilin ii; bunalmn byle bir ikilemin
ayrdna varmak yeterli mi? Peki bundan sonras ne olacak?
Bunalmlarda, ikilemlerde kendine verimli bir dayanak bulan
srekli bir aray. nsan olm ann yolu buradan geiyor; insa
nn tkenm eyiinin ve syleminin de bitmeyiinin temeli b u
na dayanyor, Nermi Uygur'a gre. Filozof insann ikilemlerle
dolu dnyasna bir ayna tutuyor, bir bilin getiriyor. Kendi
"bilincini gnelendiren" filozof, insann "bilincini de gne
lendiriyor."

NOTLAR:
1. N. Uygur. Bunalm dan Yaam a Kltr. Ara Yaynclk, stan
bul 1989, s. 365-366.
2. a.g.y., s. 279-
3. N. Uygur, F elsefen in ars, 3- bs. Remzi Kitabevi, stanbul
1984, s. 28-29-
4. a.g.y., s. 29.
5. N. Uygur B unalm dan Yaam a Kltr, s. 365.
6. a.g.y., s. 369-
7. a.g.y., s. 391-392.
8. N. Uygur, D il Y n n d en Fizik F elsefesi, Renizi Kitabevi, stan
bul 1985 s. 183-184.
9. N. Uygur, B unalm dan Y aam a Kltr, s. 94.
10. a.g.y-, s. 231.
11. a.g.y., s. 230.
12. a.g.y., s. 95.
13- a.g.y., s. 360.
14. a.g.y., s. 351.
"HANS RE1CHENBAC1 ['IN FELSEF SYLEMNE
ELETREL BR YAKLAIM"

Filozoflarn oluturduklar felsefe tasarm, onlar hem en


her zaman 'eski-yeni' tanm asnn iine ekmitir. Genellikle
filozoflar, benimsemedikleri grleri 'eskilerin' gr ya da
'eski' gr olarak nitelemi, kendilerini ve kendileri gibi d
nenleri de 'yeni' nitelemesinin iine sokmulardr. Antika-
da Aristoteles, zellikle lorphyrios, belirginlik kazanm d
nm e biemleri karsndaki tavrlann, 'eski-yeni' nitelem e
siyle ayrt edici klmaya almlardr. 'Eski-yeni' ayrm Orta
ada zellikle tmeller tartmas balamnda; daha sonralar
ise felsefeye ilikin yntemi saptam ada kullanlr olmu, belki
de Bacon'la, Descartes'la birlikte en keskin niteleyici konum u
na ulamtr. Bu sralarda aynca 'yeni' nitelemesinin yerini
'm odern' nitelemesi alm; bir zamanlarn yenisi skolastik ise
eskiyle bir tutulur olmutur.
Yeni dnm e yntemleri araclyla felsefeye yeni biim
verme, yeni bir ierik kazandrma ve benim senen yeni biimi
deerlendirm e ls olarak alp onun dnda kalanlar bir
kalem de neredeyse silip atma, felsefedeki hem en tm
dnm e biimlerinin oiak tavr gibi grnmektedir. Hemen
her filozof bu tr deerlendirm elerden doan tartmann/iar-
tmalann iinde yerini alm aktadr; hatta almak zorundadr.
Ancak le yandan her filozof da tutarlln srdrmek iin,
felsefi sylem ine yneltilecek eletirilere ak olmak d u ru
mundadr.
Bir filozoftan beklenen, her eyden nce, felsefeden ne
anladn ortaya koymasdr. Kimi filozoflar bunu ak se
ik bir biimde yaparlar kimileri de, felsefeden neyi anla-
dklann yaptlarna rtk bir biim de yerletirirler ve dolay
syla felsefeden neyi anladklarnn aa karlmasn baka
larna, aratrmaclara, felsefe tarihilerine, filozoflara brakr
lar.
Reichenbach, felsefeden neyi anladnn hesabn apak
bir biim de veren filozoflardan biridir. zellikle, felsefenin
zniteliini yeniden oluturm aya ve allagelmi tutumlarn
tesine gemeye alan filozoflar, bu konudaki dncelerini
ieren sylemler retirler. Kukusuz, Platon, Descartes, Hu-
me, Kant bu tavrn ilk akla gelen rnekleridir. Reinlenbach
da ada dncenin bu konudaki ilgin rneklerinden biri
ni oluturmaktadr. Reinhenbach, ada bilimin nda fel
sefenin nasl bir konum da olm as gerektiini ele ald La
P h llo so p h ie sclen tlfq u e, v u es n o u v e lle s sur ses buts et
se s m eth o d es (ev. Marcel Boll Paris, 1932) adl yaptnda,
artk gnm zde zerk bir felsefenin sz konusu olmadn
belirtir ve srasyla b iy o p sik olojl, fizik ve matematikle ilgili
grleri sralar.
T he Rise o f Sclentlflc Philosophy* (Berkeley and Los
Angeles 2. bs. 1954) adl yaptnda ise ok kapsaml olarak
felsefeden neyi anladn, felsefe tasanm nn, kavraynn ne
olduunu ortaya koyar.
Reichenbach, B ilim sel F elsefen in D ouu adl yaptnda
yapmak istediini ksaca yle aklyor: "Amacm onun'(fel
sefenin) yap ve niteliini akla kavuturmaktr. Gerek u
ki, felsefenin hem yetersizlii, hem gc, yle kuku gtren
bir zeminde yatan kkeni ile aklanabilir."1

B ilim sel F elsefen in D ouu adyla Cemal Yldrm tarafndan Trkeye cvramiir
Alntlar bu eviridendir. Remzi Kitabevi, stanbul 1981.
Reichenbach, gerek yapca gerek tarihsel yanyla ve tarih
sel adan ele alnyla, daha nceki dnem lerin felsefi sy
lemlerine kar eletirici ve bakaldrc bir tavr iindedir.
Bacon'n izdii idealler erevesinde bir bakma gelien
ve imdiki durum una gelen bilimin etki alan iindeki felsefe
den yanadr Reichenbach Felsefe ona gre hem bilimseldir
hem de bir bilim felsefesidir.
Yaptnn tmn, byle bir felsefe tasanm na adayan Re-
ichenbacl' ok eitli alardan, dorultulardan eletirm ek
olanakldr. Ancak burada, bu dorultulardan sadece ne
yer verilecektir. Birinci dorultu, dorudan filozofun, felse
fenin nelii konusundaki ana savna/savlarna ilikindir. kin
cisi, felsefeye neyin kaynaklk edecei, hangi bilgisel etkinli
in felsefeyi besleyebileceine ilikindir. ncs ise, felse
fenin tarihsel perspektifle olan ilikisi zerinedir. Filozofun
bu ana dorultudaki grleri ele alnacak ve eletirilecek
tir.
Felsefenin, bilimsel aratrmalann deta bir yan rn ol
mas gerektii anasavn benimseyen Reichenbach daha nce
ki felsefeyi hep bu adan eletirir ve onu bilimsel felsefeye,
giderek bilim felsefesine indirger. Bu balam da felsefeye sa
dece ve sadece bilim kaynaklk edebilir ve son olarak da fel
sefenin btn felsefe tarihinden syrlmas, bilimin tarihine
yaklamas gerekir.
Oysa, felsefe, sadece bilimsel aratrm alann bir yan rn
olama-z. Felsefe, konusu, konusuna bak ve bu bak dile
gerii bakm ndan tm dier insani etkinliklerden farkl nite
liklerle ortaya kmaktadr Dolaysyla felsefeye sadece bilim
kaynaklk edemez; bilim d etkinlikler d e felsefeyi besleye
bilir. Ayrca, felsefe tarihi bir bakma, felsefenin ta kendisidir;
felsefenin gereini verir ve her zaman zorunlu olmasa da so
runlara derinlik kazandrmak zere felsefe tarihine ilikin bir
bilin edinm ekte yarar vardr.
Felsefeyi sadece bilimsel felsefe ile e tutmak onu hem
darlatracak hem de bamszln ortadan kaldracaktr. Fel
sefe, ilkin, eitli dzlemlerde varolanlarn niteliklerini kav
ramsal boyuttaki anlamlarn (nk anlam sadece bu boyutta
sz konusudur) belirlemeye ilikin bir abadr, ayrca felse
fe yine eitli dzlemlerde varolanlar arasndaki ilikileri ince
leyen bir etkinliktir. Bu iki ynl felsefe tasarmnn kuatcl-
daha batan kendini aka gstermektedir. eitli dzlem
ler derken de sz konusu olan, ddnyadaki, dnm edeki
ve dildeki varolanlar alan ve bunlarn birbirleiyle ne trden
ilikiler iine girdikleridir. Felsefe bu alan ilikileri ynn
den konu edinir; yoksa her bir varolan alann dorudan do
ruya incelemez. Byle bir inceleme abas iine girdii takdir
de, felsefe artk herhangi bir bilim haline gelmi olur. Felsefe
nin bamszl iin ona yeni bir ilev yklemek gerekm ekte
dir. Bu ilev de, eitli dzlem lerdeki varolanlar arasndaki
ilikileri incelemekle, ortaya koymakla, hereyden nce
zmlemekle bir tutulabilir. Bu tr bir felsefe tasanmyla, felse
fe hem zenginliine yarar bir betimleme elde edecek hem
de bamszl bir kez daha gzler nne serilmi olacaktr.
Reichenbach'n felsefe tasarm biraz nce belirtilenler er
evesinde ele alndnda, onun felsefeyi, salt bilimsel felsefe
ye indirgedii ve aynca felsefenin bamszln ortadan kal
drd sylenebilir. Reichenbach iin artk felsefe, bilimlerin
gzetiminde, denetim inde, belirleyiciliinde yaama hakkna
sahip olan bir felsefedir. Reichenbach, 'yeni' olan bilimsel fel
sefenin dndaki 'eski' felsefeye kimi zaman speklatif, kimi
zaman geleneksel, klasik, rasyonalist; kimi zaman da sistemci
diyor.
Speklatif felsefe, R eichenbach'a gre, iirle, yk ile,
analojiyle ykl bir felsefedir2 oysa felsefe, mantkl, rasyo
nel (rasyonalist deil) ve genelleyici olmak zorundadr, sp e
klatif felsefede gerek aklama ile szde, sahte aklama yer
yer birbirine karmakta ve felsefe byk zarar grmektedir.
Yine Reichenbach'a gre speklatif felsefenin dili, gevek ve
disiplinsiz bir dildir. Ona gre "speklatif felsefenin tarihi,
sorduklan sorulara doru yant verme olanaklar olmayan ki
ilerin dt yanllarn y k sdr.''
Speklatif felsefenin dier nitelikleri ise idealist ve rasyo
nalist oluunda somutlar Ayrca kesinlik aray speklatif
felsefeyi ona gre, birtakm km azlara sokm utur.4 Ancak
kesinlik aray ile disiplinsiz ve gevek bir dile sahip oluu,
speklatif felsefe iinde nasl barndrm akta anlamak pek ola
nakl deil gibi grnyor
Bilimsel felsefenin karsnda yer alan felsefe ayn zaman
da bir sistemler felsefesidir. Reichenbach'a gre, Hegel, Sclo-
penhauer, Spencer ve Hergson sistem felsefesinin en belirgin
rnekleridir ve artk bu filozoflarn sylemleri 'felsefi' diye ni-
telenemez. "Geleneksel felsefeye bal kimselerin gznde bi
limsel kavram ve yntemlere ilikin mantksal zmlemeler
felsefe deildir; onlar hl felsefeyi, speklatif nitelikte sistem
kurmakla zde grmektedirler. Bu gibilere, felsefede sistem
kurmann artk nemini yitirdiini, ada felsefenin bilim fel
sefesi olduunu anlatmak son derece gtr."5
Bu tutumuyla Reichenbach, gemi zaman boyutunda b
yk lde yer alan felsefi sylemlerin hem en hepsini reddet
me durum unda kalyor. Byle bir yaklam daha nce de dile
getirildii gibi hem felsefeyi konu bakmndan, hem de konu
sunu ileyi ve dile getiri bakmndan darlatryor, onun ger
eine aykr dyor. stelik de bamszln ortadan kald
ryor. yle bir felsefe tasarm edinm ek gerekiyor ki bu tasa
rm nda felsefi sylemin hibir tr feda edilmesin. Byle
bir tasarm da ancak, felsefeyi varolanlar arasndaki ilikileri
irdeleyen bir etkinlik olarak deerlendirm ede kendini gstere
bilir ve dneni, kat grlerden, dlayc grlerden
uzaklatrr. Bu adan felsefeye bakldnda, Platon'un, Aris
toteles'in, Aquinas'n, Ockham 'n, D escartes'n, H une'un,
Kantn, Sartren ve dier btn filozoflarn varolana ilikin
olarak gelitirdikleri tasanm /tasanm lar dorultusunda sylem
lerini kurduklann ve bu tasanm balam nda ddnyada var
olan. dnm e ve dilde varolanlar arasndaki ilikileri ele al
dktan grlmektedir. Bir bakma Reichenbach'n da bilim fel
sefesi balamnda byle bir etkinlii sergiledii ileri srlebi
lir.
Felsefe deyince salt bilimsel felsefeyi anlamak, insan sa
dece bilim reten bir varlk olarak deerlendirm ek demektir;
tek anlaml bir dnya kurmaktr. Felsefe bu denli dar bir ala
na skurlamaz. "Salt kurgu olduu ileri srlen dorulana-
bilirlii m m kn olmad iin reddedilen felsefi tutum lar
iin de biraz insafl olmak gerei bir kez daha ortaya km ak
tadr. Salt bilime dayanmyor diye ya da daha ileri gidilerek,
mantksal zmlemenin ltlerinin dnda kalyor diye, va
rolana ilikin kimi somut ierikleri, olam tam da zyle, zgl
ayrmyla vermeye alan felsefi abalar grmezlikten gelm e
mek gerekir."6
Felsefeyi, bilimlerin gndem inde olan kavranlan irdele
meye zgleyen Reichenbach, felsefeye bilimden baka hibir
sylemin kaynaklk edemeyeceini savunuyor. Felsefeye kay
naklk eden bilimdir ve bunun tersi de sz konusu deildir.
"Felsefe sistemleri, en olumlu bir yorumla olutuklar dnem
lerin bilimsel bilgi aamasn yanstrlar; ama bilimlerin geli
mesine katkda bulunduklar kolayca ileri srlemez." Temel
de bilgisel etkinliklerin her tr birbirini o denli girift bir bi
imde etkilem ektedir ki, bu etkileniin tek ynl olduunu
(sadece bilimin felsefeyi etkileyip tersinin olamayacan) ileri
srm ek an bir gr olarak kendini sunuyor. Bilim felsefele
rinin oluturduu bak alan hi kukusuz salt bilimi de et
kilemitir. Bacon'm grleri bu konunun en ilgin rneini
oluturm aktadr. Bilimsel ve teknik gelime felsefe sorunlan-
nn zm nde ok katkldr Reicfenbach'a gre. "Ondok-
zurfcu yzyl biliminin tarihi filozofa son derece geni pers
pektifler salayc niteliktedir. ok .sayda teknik bulu yann
da nem li mantksal zm lem elerin yer aldn grm ekte
yiz; yeni bilimin at alanda yeni bir felsefe ykselir. Bu ye
ni felsefe bilimsel araurmalarn bir tr yan-rn olarak olu
ur. Kendi alannda bilimin (cknik problemlerini zmeye a
lan matematiki, Fiziki ya da biyolog, ok gem eden, birta
km daha genel, felsefe somlarna yant vermeden ilerleyeme-
yeceini grr. Felsefe sistemlerinin etkisi dnda bu sorulara
yaln bir gzle bakabilm e olanan elinde tutan bilim adam,
bu bakmdan meslekten filozoflara gre daha avantajldr. Her
soruyu kendi iinde ele alp yantlamaya alabilirdi. Yantla-
nn belli bir felsefe sistemi iinde toplayp dzenlem e zorun
da deildi. Ulat sonularn, felsefe tarihinde resmi kimlik
kazanm herhangi bir genel retinin mantksal sonular
olarak gsterilip gsterilem eyecei de um urunda deildi.
Byle olunca, problem in mantna uyarak arayp bulduu
yantlar, ou kez, felsefe tarihinde ad gemeyen trden ya
ntlard."8
Oysa felsefe ne salt bilimsel syleme yknen bilim felse
fesidir ne de felsefeye sadece ve sadece bilimin kaynaklk
edebilecei ileri srlebilir. Bu yaklamla, bir varolan olarak
karmza kan felsefenin, felsefe gereinin byk bir bl
m ortadan kalkmaktadr. Daha batan felsefeyi salt bilimsel
syleme zgleyen yaklam, felsefeye hangi bilgisel ieriin
yardmc olabilecei som asalnda da tutarlln srdrerek,
yine bu kaynakl, kaynak olabilmeyi bilime zglemektedir.
Bilimsel olsun olmasn, felsefenin tm gereini kucaklamay
amalayan bak as ise, felsefeye kaynaklk etm e bakm n
dan sadece bilimi gzniinde bulundurmaz. Evet felsefeye bi
lim de kaynaklk edebilir, bilim felsefeyi besleyebilir ama fel
sefeyi besleyen biricik kaynak deildir bilim; bilimin yannda
dier tm insani etkinlikler felsefeye g katabilir; esin kayna
olabilir; tm eleriyle sanat felsefeyi besleyen, besleyebi
len bir kaynaktr.
Ayrca felsefi sylemi oluturm ada tek bir kaynaa bu
denli bal olma, felsefenin bamszln ortadan kaldrr. Re-
ichenbach'n tam da karsnda olduu yaklam, bir bakma
felsefenin gereine, onun zniteliine uygundur.
Her iki eletiri dorultusunu da dikkate alarak ve felsefe
nin bir bakm a her eyi konu edinebilirliinden dolay bilimi
de kavramlar ve ileyii ynnden konu edinebilecei, bu
balam da bir bilim felsefesini de ierebilecei sylenebilir;
ama bu onun salt bilim felsefesi haline gelmesi iin bir neden
deildir; stelik de syleminin tmyle bilimsel olmas gerek
mez. te yandan felsefe tarihi srekli olarak felsefeyi tek bir
alana indirgem enin, zglem enin rnekleriyle doludur. Belki
de bu bakm dan en arpc rnei Ortaan kimi felsefi sy
lemleri oluturm aktadr: Dinbilimsel felsefe. Bu noktada din
felsefesi ile dinbilimsel felsefe ayrm zerinde durulmaldr.
Birinde, felsefenin kendi yaklam dorultusunda bir konu
olarak dini ele almas ile kendisini dince beslenen bir etkinlik
alan olarak sunm as kkten ayr durumlardr. Felsefe-bilim
ilikilerinde de bu byledir; felsefe, bilimi inceleme alan ola
rak seebilir; ama bunu felsefece yapmas gerekir, bilimsel
sylem biim inde yapt anda bilimden hibir fark kalmaya
caktr ve giderek de ortadan kalkacaktr. Neyse ki yeni d
nme modelleri, felsefenin gereini daha nesnel bir biimde
kavramay amalayan yaplar, bu tehlikeyi ortadan kaldrm
tr. Ayrca da felsefe zaten kendi yolunda yrm ektedir;
nemli olan bu yrye karmadan onu en uygun biimde
betimleyecek bir aba iine girmedir.
Felsefenin gereini kavramaya alanlarn nne 'eski
felsefe' ve 'yeni felsefe' modellerini koyan ve aslnda 'eski fel
sefe' dedii felsefi sylemi yok sayan Reichenbach burada
tarihsel bir eskilik, eskide kalm, gemite kalm bir zaman
boyutunda yer alyor olmas da pek nem li deildir-, imdi de
'eski bir felsefe' oluturulabilir m antka ona gre yine bu
nitelikli felsefeden hi bir filozofun yararlanamayaca kan
sndadr. Nasl ki felsefe bilime indirgeniyorsa, felsefe tarihi
de bilim tarihine indirgenecektir. "almalarn yeni felsefede
srdrenler geriye bakm azlar; onlarn tarihten renecekleri
fazla bir ey yoktur Bu ynden Platon ile Kant' andrr onlar;
gemiin bu ustalar gibi onlar da yalnzca zerinde altklar
sorunlarla ilgilenmektedir, gemile deil. Felsefe tarihini k
m sem ek niyetinde deilim; ama unutm am ak gerekir ki, fel
sefe tarihi felsefe deil, tarihtir. (...) felsefe tarihi bir dorular
koleksiyonu olarak sunulmaldr. Geleneksel felsefede doru
dan ok yanl vardr; b nedenle ancak eletirisel yarg gc
ne sahip bir kafa yetkin bir tarihi olabilir. Gemi felsefelerin
yceltilmesi, eitli sistemlerin kendi ilerinde btnl olan
birer bilgelik rnekleri olarak ilenmesi, ada kuan felse
fe gcn ypratmtr. rencinin felsefede grsel bir yakla
m iine dmesine, felsefede bilgi deil ancak kanlar olabi
lecei grne kaplmasna yol amtr, felsefe tarihine gs
terilen sayg."9
Felsefe tarihi gerekten de felsefenin en nemli sorunla-
nnda birini oluturm aktadr. Kendi gemiini sorun olarak
gren hibir baka bilgisel etkinlik yoktur felsefe dnda. Fel
sefe tarihi denince de ksaca gemi zaman boyutunda olutu
rulmu tm felsefi sylem lerle, bu sylem ler zerine olutu
rulmu yeni sylemler anlalmaldr. Birinci anlamnda felsefe
tarihi, filozofun en byk yardmclanndan biridir ama kuku
suz tek yardmcs deildir; tpk dier kaynaklar gibi, felsefeyi
besleyen bir kaynaktr ama biricik kaynak deildir. Gerekti
inde hem en her filozof, sorunlarn ilerken felsefenin gere
i anlam ndaki felsefe tarihinden yararlanabilir. Platon ve
Kant'n syleminde acaba hi mi felsefe tarihinin, bir anlam da
felsefenin kendisinin izleri yoktur? Hi kukusuz burada sz
konusu edilen felsefe tarihi felsefi sorunlar tarihidir ve bu so
runlara ilikin speklatif olsun olmasn her yanyla ve ynyle
felsefenin gereidir, bir varolan olarak felsefedir. Filozof,
kayglar, yaklam, felsefeden anladklar, felsefe tasarm
dorultusunda felsefe tarihine ilerlik kazandrabilir. Ancak
felsefe tarihi filozofun nnde bir imkn olarak vardr; onun
felsefi sylem oluturmasnn 'onsuz olunmaz' bir koulu de
ildir. Yani (R eichenbach'n anlad anlam da deil) felsefi
sylemlerin olumasnda felsefe tarihi de dier insani etkinlik
ler gibi, bilim ve bilim d tm etkinlikler gibi felsefeye kay
naklk edebilir.
Sonu olarak Reichenbach kuruluu, ierii, sorunlan ba
kmndan felsefeyi bilimsel sylem e indirgemekle onun hare
ket alann olduka darlatrmm Snrlarn belirledii ve k
saca 'yeni' diye niteledii bu felsefi tavrla, felsefenin gerei
nin byk bir blm n bu gerein dna atm ak zorunda
kalmtr. Oysa felsefe alanlararas (varolan-dnm e-dil) bir
etkinlik olarak grlrse, tm zenginliini yaatabilecek bir
betimleme biim ine de kavum u olur. Varolan yapca tek
olabilir hangi boyutta olursa olun; ancak yapca bir teklik
iinde ortaya kan bu varolana ilikin sonsuz felsefi sylem
retilebilir; retilen bilimsel nitelikli felsefi sylem d e bunlar
dan biridir ancak; biricik sylem deildir. Anlam verme, teme
lini dnm e alannda, kavramlar oluturma alannda buldu
una gre, felsefe de varolana 'kendince' anlam verm ekten
baka bir ey olmadna gre, her zaman ok eitli biimler
de ve yaklamlarda ortaya kacaktr. Aynca 'gerek' (burada
felsefenin gerei) kim senin nbelirlem elerinin gdm ne
girmiyor; bildii yolda gidiyor; kendince ilerliyor.
NOTLAR:
1. H. Reichenbach. B ilim sel F elsefen in Douu, s. 16.
2. a.g.y., s. 16.
3. a.g.y., s. 84.
4. a.g.y., s. 34.
5. a.g.y., s. 88.
6. B. otuk sken, "Felsefede B ilim sel S ylem m i Yoksa F elsefi
S ylem m?" Bkz. bu kitap s. 31.
7 R ilim sel F elsefen in D ouu s. 84.
8. Ritimse] F elsefen in D ouu s. 85.
9- a.g.y., s. 215
"LETM DNYASINDA BREYSEL ZNENN YOKOLUU"

Herhangi bir konunun felsefece ele alnnn felsefe soru


nu haline geliinin ilk koulu, varolma, bilme, iletme (varlk-
dnm e-dil) dzlem lerinin birbirinden ayrt edilm esidir.
Hangi sorun balamnda olursa olsun, her biri ayn bir varlk
alan olarak beliren bu alanlann ilkin ele alnmas, ardndan
da aralarndaki ilikilerin oluturduu sorunlarn incelenmesi
ok nemlidir. Byle bir yaklam sadece felsefeye zgdr;
baka hibir insani etkinlik byle bir ayntrma iini stlenmi
deildir.
letiim sz konusu olduunda da sorunlar, iletiim dolay-
mnda varlk-dnme (zne) ve dil arasndaki ok ynl ili
kiler balamnda ortaya kmaktadr. Burada zellikle ilikile
rin duum u zne asndan ele alnacaktr. Hi kukusuz by
le bir adan konuya girince, birok baka sorun a da ken
diliinden gndem de yerini alacakr.
Kendi bana varolanlarn dnen/bilen bir varlkla, z
neyle karlamas sonucu ilkin bilme edimi ve hem en d e
ta bu edim e yapk olarak da bilgilerin dille doal
dil/yapay dil nesneletirilmesi yoluyla, iletme edimi olu
maktadr. Bilme ve iletme edim i dnen varl/zneyi ge
reksinmektedir. Varolanlann varl, varolanlarn bilinmesi ve
bu bilinenlerin iletilmesi, gittike younlaarak birbirinin iine
giren sorun beklerini m eydana getirm ektedir. Bu alan
arasndaki ok eitli ilikiler, gerekten de teden beri byk
sorunlara yol amtr.
Her alan ilgilendiren asl sorun ise doruluk, hakikate
ulam a ve nesnellik sorunudur. Bu dzlem den hangisi
nesnellii oluturm ada ie yarayacaktr? Nesnellii hangisi
salayacaktr? Nesnelliin lt nedir? Nesnellik varolan ala
nna m, bilme alanna m, iletme alanna m ilikindir? Ksaca
nesnellik nedir?
Nesnelliin ltnn nerede bulunm as gerektii konu
sundaki en byk tartma hi kukusuz, Antikada Sofistler
le, Platon (Sokrates) arasnda patlak vermitir. Antikada, So
fistlerin iddialan iki temele dayanmaktadr. lkin duyulur ey
ler, nesneler bilgi bakmndan deimez deildir. kinci olarak
da her bir insan ayn nesneyi deiik biimde yarglayabilir ve
nesneye ilikin bilgi de bylece deim ez, sabit bir ierikle
ortaya kamaz; nesnellik sz konusu deildir. nsan, daha
acl bir deyile, bilen, dnen varl bireysel zneyi
hereyin ls yapan Sofistler u noktada yer alan bir gr
ten yana olmulardr. Onlara gre insan, zellikle diliyle, g
zel konum a becerisiyle, kendi grn karsndakine ka
bul ettirebilecektir; hakikatin ls de tek kii olacaktr. te
bu ve benzer grler, Platon'un tm felsefi sylem inde biz
zat m cadele ettii, arpt grlerdir. Byle bir tutum Pla
ton iin benim senm esi olanaksz bir tutumdur. Hakikati, do
ru bilgiyi amalamas gereken bilme, iletme Platon iin ko
num a edimi deay l ald takdirde bu amaca ulaabi
lir. dea; varolanlarn, tek tek nesnelerin hem varolmasnn,
hem bilinmesinin hem de bu bilginin iletilmesinin ilkesi
dir. dea duyulur olan aan bir yapdr; dnlr olandr.
zne olmak bakmndan tek tek kiileri birbirinden ayran;
sradan insanla byle olmayan birbirinden ayran dealara
ykselip ykselememesidir. Yetitirilecek insan, kurulacak ye
ni toplum dzeni iin de byle bir ilke byk nem tamak
tadr. Kendi bana bir dnya oluturan dealar, doruluun,
hakikatin, nesnelliin lsdr. Gerek, doru, kesin, nesnel
bilgiye ulaan kii; salt bedeniyle (.alglaryla) olua ynelmi
kii deil, ruhu ile (dnmesiyle) varla, asl varolana (dea-
ya) ynelmi kiidir. Ancak btn bu ileri srlerin bir anlam
kazanabilmesi iin, dealarla kurulan iletiimin belirginletiril
mesi gerekmektedir. Eer insan zihninde ve dilinde, dealarn
yansmas, kendini gstermesi sz konusu olmasa, dea bu i
levini, nesnellii salama ilevini nasl yerine getirecektir? te
bu nedenle, dea ayn zam anda insan dilinde de szck, te
rim olarak, kavram adlan olarak bulunm ak zorundadr. Ama
sorun yine ortadan kalkmayacaktr: Dneni, insan belirle
yen dea olacaktr; bamsz zne sz konusu deildir bu
balamda. te felsefe tarihi boyunca, "dea", ok farkl klk
larda dnenin karsna kacaktr.
Nesnellii salayan temel etm en olarak deerlendirilen
dea tasanm, daha sonralar varlk anlaynn da deimesiy
le, varolma dzleminin ok baka bir biimde oluturulmas,
temellendirilmesi abasyla birlikte; inanm a edim inin oun
bilme edim inin nne gemesiyle Tanr tasarmna dne
cektir. nk bir bakma "Kimseye ait olm ayan Yunan dnya
s giderek Hristiyan bilincin mlkiyetine gem ektedir (Hristi
yan bilincinin mlk haline gelmektedir. B.)"1 Tanr artk
varolanlarn varlnn, bilinmelerinin ve bu bilgilerin iletilme
sinin ilkesi durum undadr. Logos artk Tann'nn Logos'udur,
V erbum 'udur. Tanr her eyi vareden daha dorusu yaratan,
bilen, kendi "sznde" dile dken bir varlkur.
"(...) Augustinus'un Tanr's btn hereyin gerek yaratc
sdr"2 Tanr sadece eylerin, nesnelerin, tek tek varolanlarn
yaratcs olarak da grlem ez o, ayn zamanda hereyi bilen
dir; stelik insann bilme ediminin de ilkesi durum undadr:
"Onun (Augustinus'un) Tanr's, insan akln aydnlatan
ve onun gerei bilmesini olanakl klan dnlr bir gne
tir; o insana ieriden, yrekten reten ve ite yer alan bir
efendidir; o n u n sonsuz ve deim ez olan idealan, en yce
kurallardr; bu kurallarn etkisi, aklmz tanrsal hakikatin zo-
nnlluuna teslim eder."3 Antikada kendi bana, dn
lr bir dnya oluturan idealar bylece Tanr'nn zihnindeki
yaplar haline gelmitir. Ayrca Augustinus Tanr ile yaratt
insan arasnda, hakikate ulamay salama bakm ndan bir
birliktelik, bir iletiim ortam kurmutur. Hakikati bilmek.
Tanr n bilmektir, sonsuzluu bilmektir. Bu sonsuz bitim
siz olan hakikat ayn zamanda efkattir ve bu da Tanr'dan
baka bir ey deildir.4 Daha nce insan ile dea arasnda ku
rulan iliki, bylece insan ile Tanr arasnda kurulm aktadr.
"Noverim Te, noverim me" diyen Augustinus Tanr ile insan
arasnda bir tr "ben-sen" ilikisini de kurmu gibi grnm ek
tedir. Augustinus'un syleminde; Tanr'ya yaklama, onu tan
ma ve bilme, asl bilgelie kavuma balamnda sk sk yer a-
lan bu ve benzer dnceler; yzylmzn kimi filozoflarnca,
Augustinus'un zgn buluu olarak deerlendirilmitir.5 Tanr,
Augustinus'unki bata olm ak zere Ortaan dier felsefi
sylemlerinde varolma-bilme ilkesi olarak gsterilmiir. "Deus
creator om nium " 6 nsan zihnindeki hakikatin varl Tan-
r'nn varln gsterm ektedir. Hakikat sonsuz, deim ez
olandr. te bu tr nitelikleri olan varlk da sadece Tann'dr.
Tanr, hakikatin kendisidir, nitelikleri ynnden insann ze
rinde yer alr, insan aar ve insann zihin y'apsn dzenler.
Bylece, Tanr her trl nesnelliin, nesnel bilginin (bilgeli
in) lt olur.
Tanr'nn mutlak zne oluu, tam varlk oluu Ortaada
zerinde en ok durulan tema haline gelir ve insann zne
oluu, varoluu hep bu lte gre deerlendirilir. Kendi ken
disinin bilincine insan, Tanr'dan yola karak ulaacaktr, he
nz bamsz zne oluu; kendini, kendinden yola karak
kurmas sz- konusu deildir.
Ortaa filozofunun dinsel sylemi yer yer felsefeletirme-
sinde en ok bavurduu anlatmlardan biri olan "Ben, ben
olanm" tmcesi Thomas Aquinas'n sylem inde yine yerini
alr: "Tanr'nn z onun varoluudur. Musa yle dediinde
ite bu yce doruluu retti: Eer srail oullar bana,
o n u n ad n ed ir d iye sorarlarsa on lara n e diyeceim ?
Tanr yle cevap verdi: Ben, b en olanm ; srail oullarna
b y le diyeceksin: beni size (var) olan o (Ben'im) gnderdi
(k III: 13-14)7
"Ben", "ben olan", "varolan ben" Tanr ile zdeletirilmi-
tir. Burada da grld gibi Tanr yetkin varlktr, yetkin z
nedir; varoluun kendisidir. "Tanrsal z, evrensel bir ortam
dr; ancak bu evrensel bir form olarak deil, evrensel bir n e
den olarak byledir."8
Tanr hakikatin, her trl doruluun dayanadr: "Dur
m adan doruluun, hakikatin dayana olduu iindir ki Tan
r, herhangi bir zaman ve herhangi bir zihin tarafndan biline
bilir her eyin en gvenli bilgisine sahiptir: baka trls de
m m kn deildir.
O nun varl anlama yetisiyle zdetir. Tz olarak o salt
tzdr; salt anlama yetisidir de ayn zamanda. (...) Tanr'nn
tz onun anlama yetisidir "9
Salt varlk ve salt bilgi olan Tanr, hem tek tek varolanlarn
nedenidir hem de insan zihninin, bilgisinin nedenidir: "Tanr,
her trl bilginin nedenidir, ilk bilinen olarak deil, bilme g
cm zn ilk nedeni olarak."10
Mutlak zne tasarm, Ortaan kavram gerekilii ya da
kavramclk izgisinde yer alan filozoflarnda belirgin bir bi
imde varln srdrmtr. Adc filozoflarda durum un by
le olmayaca mantksal olarak ak olmakla birlikte, onlarn
grleri kimilerinin deerlendirm esine gre tehlikeli
boyutlara ulaam adan, ya kendilerince ya da muhaliflerince
rtk olarak braklmtr.
Mutlak znenin sahip olduu nitelikler giderek idealizm-
solipsizm izgisinde iasana aktarlmtr. Mutlak zne iin sz
konusu olan belirlemeler zellikle "Ben im". "Ben vanm" b e
lirlemeleri ilkin Descartes tarafndan tek kiiye, bireye, zneye
geirilmitir; Descartes'n bu abasn sonradan dier filozoflar
da bir bakma izlemilerdir. Descartes'n C ogito'suyla olutur
duu bu dzlem bir "ikinlik dzlem idir"11 ayn zamanda.
Mutlak zne, Descartes'n felsefe serveninde bireyde, insan
da somutlamtr, kendi kendisiyle temellendirilmek istenmi
tir ama birok baka gerekelerle tanrsal tze yeniden dnl
mtr. Ancak bu dn imdilik bir yana brakarak, Descar-
tes'n baars gzler nne serilebilir: imdiye dein en do
ru ve en gvenli diye kabul ettii eylerin hepsini duyulardan
ya da duyular araclyla rendiini saptayan Descartes, ki
mi zaman duyularn aldatc olduklarn denediini, bu neden
le de insan bir kez aldatm olanlara tmyle artk gvenile
m eyeceini ileri srmenin doru olacan, bunun tedbirli bir
davran olduunu belirtir.12 Salam bir k noktasna ihtiya
c vardr filozofun: "(...) vardm, eer inandysam, ya da sade
ce herhangi bir eyi dndysem (...) yle ki iyice dn
dkten, zenle her eyi inceledikten sonra u sonucu kar
m ak ve u nerm eyi emin olarak alm ak gerekiyor: benim ,
b en varm ; bu zorunlu olarak dorudur, onu dile getirdiim
ya da zihnimde tasarladm her defasnda bu byledir" 13 te
bundan sonra Descartes, varolduuna inand eyleri yeni
den gzden geirecektir; zihninde bulunup da, kukulu olan
hereyi zihninden atacaktr. Sonuta, kendilerinden hi kuku
duyulm ayacak olanlar kalacaktr. G erekten de 'varolmaks-
zn" kendine ait olam ayacak eyler nelerdir? "Bunlarn ilki
beslenm em dir, yrmemdir; fakat bedenim in olmad doru
ise, o zaman, yryememem ve yem ek yiyememem de do
rudur. Bir bakas duyumsamamdr; fakat bedensiz duyumsa-
nam az da (...) Bir bakas ise dnm em dir ve burada dn
meyi kendim e ait bir znitelik olarak bulurum : benden hi
ayrlamayan sadece odur: B en im , b e n varm: bu kesin; ama
ne kadar zaman? yle ki dndm srece; nk eer
dnm ekten kesilseydim, ayn zam anda varolm aktan, ol
maktan da kesilmi olmam m m kn olabilecekti. imdi zo
runlu olarak doru olmayan hibir eyi kabul etmiyorum; ke
sin olarak konum ak gerekirse, ben sadece dnen bir e
yim, yani bir ruh, anlam a yetisi ya da bir akl; bunlar daha
nce anlamn bilmediim terimlerdi. O halde ben, gerek ve
gerekten varolan bir eyim; fakat hangi ey? Bunu syledim:
dnen bir ey."14
Descartes Ortaada filozoflarn Tann'y m utlak zne ola
rak tem ellendirm elerinde k noktas olarak aldklar "Be
nim", "Ben varm" anlatmn, bu kez insann dnyasna ta
yor. D nen varlk Qarak insann ne k, insann zne
oluu ama bu noktadan sonra Descartes yine Ortaa filozof-
lannn temalarn ilemeye devam ediyor.15
Descartes'n felsefi syleminde insann zne olarak, bi
len varlk olarak ne k, onun varoluunun temellendi-
rilii co g ito ile baanlm tr ve ayn zam anda hakikate, nes
nellie ulam a bu dncelerle tem ellendirilmitir. Ayrca
genellikle de felsefede, varlksal dzlem den bilgisel dzle
me geilmitir. Ancak byle bir yaklamda, idealizm den so
lipsizme gidiin izlerini de grm ek olanakldr. te yandan
byle bir sonu, evrensel bir bilim oluturma abalarnn zor
lanmasn da hesaba katmay gerektiriyor: nsan zne ola
rak ne karm ak ve insan dnm esini, o n u n varln da
iermesinden tr, ilk hakikat olarak alm ak, baka bir d e
yile varolma dzlem iyle dnm e dzlem ini zdeletir
mek.
Ego c o g ito Descartes'ta hereyin anahtar durum undadr
artk. Descartes daha sonraki dnem lerde de bu buluuyla fi
lozoflara esin kayna olmutur: "Descartes' -meditasyonun
sonsuz, bitim siz deeri ve tarihsel rol: pozitif bilim lerce
nem senm emi olan bu meditasyon, transcendental felsefeye
doru m odern felsefenin evrimini belirler. Fenomenoloji bu
nun. en radikal ve en son biimi olarak belirir."10
Yeniadan gnm ze, gerek felsefeyi kesin bir bilgi dal
olarak kurma abalar gerek her trl bilgiyi kesin bir hakikat
kavray, nesnellik kavray zerine oturtma abalan, zne
nin bilen bir varlk olarak, dnen bir varlk olarak temellen-
dirilmesi abalaryla birlikte gitmitir. Bu balam da, Descar-
tes'tan bu yana "ben bilgisi" hep ne karlmtr. te bu
noktadan dnyay, insan, insann dnyasn kurma abalar
byk felsefi sorunlarla kar karya kalmaktadr.
Filozoflann ulamay amaladklan kesin bilgi, nesnel bilgi
ideali; insan gerei gznnde bulundurulunca iinde birok
km az yolu da barndran, hatta zaman zam an dneni
umutsuzlua vardran zmlemeleri de gndem e getirmitir.
asan doasn daha yakndan gzleme, olup bitenin kendi
sinden kalkma, dnenin nnde baka yollar da aabilir.
Bu Descartes ve onun gibi dnenlerin baarsn km se
mek deildir kesinlikle. Ama Descartes'n, Hussed'in ileri sr
d trden kesinlem eler varolan gerei hi mi hi deitir
miyor. Bizde, bilincim izde, dnm em izde varolan kukulu
durum lan, nyarglar F. Bacon'n deyiiyle idolleri skp at
mak acaba olas m? Bacon'n da dile getirdii gibi bu dlle
rin bir ksm bizim soyumuza da zg olduuna gre bunlar
dan kurtulmak nasl m m kn olacak? stelik bu tr idollere
ek olarak "ben-sen" dnyasnda, iletiim dnyasnda oluan
idoller de sz konusu: "ar idolleri dediimiz idoller ise uz
lamadan ve toplum dan gelen dllerdir; bunlarn kayna da
insan cinsinin farkl topluluklar arasnda kurulan iletiimdir.
Her trden biraraya gelmeler; ticaret, birtakm adlarla dile ge
tirdiimiz eylerin hepsi buraya girer; nk insanlar, aralann-
da konuma araclyla birlik kurarlar; farkl deiim nesnele
rine verilen adlar, en dk dzeydeki zihinlerde bile bir fikir
uyandrabilir. Bu denli ok adlandrm adan, zihin ilemlerine
engel tekil eden don olm ayan deyim lerden kar bu idol-
ler; ok anlamllklar ortadan kaldrmak ya da bunun nne
gemek iin bilginler bo yere tanmlar ve aklamalar oal
trlar; byle bir areden daha yetersiz hibir ey yoktur; ne
yaplrsa yaplsn, bu szckler anlam a yetiince yanl yo
rumlanrlar ve saysz, ksr birok tartmada insanlan alaa
ederek alkantlara yol aarlar."1
nsanlar arasndaki ilikiler arttka bunlann felsefece ya
da dier bilimlerce deerlendirilm eleri bir yana "ben'im",
"ben varm" dayanak noktas giderek silikleiyor; "ben"e, "bi
lince" ulamak zorlayor; "ben" ortadan kalkyor deta. nsa
na, topluma nfuz etme abalar deta bu fenomeni kullan
yorlar; ben'in yokoluu. G nm zn insan-insan, insan-top-
lum ilikileri bu gerek zerine kunluyor gibi grnyor.
Hatta zel olarak abalanyor byle bir sonuca ulamak iin.
Teknik olanaklar bir bakma, bu amaca ulamann en don-
dan arac oluyor. Birey, anonim varlk oluyor, anonim leen
dnyada kayboluyor; dnen bir ben olarak kendini algla-
yamyor.
Ortaada genellikle egem en olan Tanr'nn (m utlak
znenin) gdmndeki anonim lik gnm zde youn iletiim
ilikileri ve ok eitli iletiim aracnn ilettikleriyle birlikte ye
ni bir anonimlie dnyor. Bireylerin bu anonim ilikilerde
silindii, ortadan kalkt gzleniyor. letiyi oluturan da, ileti
yi alan da gnm zde anonimlemitir. Bylece gnm zn
mutlak znesi; bireyi ortadan kaldran "kitleyi" ne karan
dn ve davran biimleriyle "medya" oluyor. Medya O r
taan mutlak znesi gibi kii yerine dnyor, eletiriyor,
karar veriyor.
znesi belirsiz tutum lar n e geiyor byle bir ortamda;
tek tek znelerin yerini "herkes"in oluturduu bir yap alyor:
"Herkes alannda her kimse tekidir ve hi kimse kendisi d e
ildir. Gnlk insann kimlii sorusunun karl olan 'her-
kes', insann tekilerle birlikte olma"snda kendi varolu
unu teslim etlii 'hikimse'dir."18 ligine, bilincine kavumas
iin srekli olarak uyarlmas gereken insan, teknolojinin ve
ler trl iletiim ilikisinin yaratt "yeni dnya dzeninde?"
yeniden bireyliini, bilincini, benini yitiriyor. Yzler silinip gi
diyor.19
Bilgi retimi de artk bireysel deildir, kollektiftir, anonim
dir. "nsanln eski tarihinde, bilimi ve teknolojiyi tek bana
kiilerin yapt zamanlarda, lokal ve global ussallk arasnda
denge, bilim ve teknolojiyle uraan tek kiinin kiisel drst
l ve bilgelii tarafndan az ok salanyordu. Oysa tek ki
inin, gerekletirdii etkinliinin arkaplann, koullayclarn
ve 'evresini' oluturan farkl eleri bilmeye, deerlendirm e
ye ve bunlar zerinde fiil bir etki yapmaya ounlukla gc
nn yetmedii ve bilim ile teknolojinin muazzam bir toplu gi
riim haline geldii m odern toplumlarda, durum btnyle
farkldr. te bu yzden, insan uygarlnn bu aamasnda,
bilim ve teknolojinin anlam, koullar ve amalar zerinde,
ad h o c global bir dnm eye ihtiyacmz vardr. Bu da felse
fenin kendine zg tarihsel grevine aka iaret eder."20
Felsefe, ben'i tarihi iinde eitli defalar yeniden kurmay,
ben'in, bilin'in bamszlm kurmay denedi. Bu deneyiler
iinde idealizm ve trleri kavram gerekilii ya da kavram
clk, solipsizm olarak alglanan abalarn akta brakt
birok sorun belirdi Ben-sen ilikisinin asl nitelii, nesnelli
in ltnn/ltlerinin neler olmas gerektii trnden so
runlar zerinde hl dnlyor, tartlyor. Sorunlar a git
tike de karmak hale geliyor. Ama bu arada, teknik alandaki
bululann arpc okluu hzll , sorunlann giderek z
ne/tek kii balamnda zmlenmesini ve zme kavuma
sn engelliyor. Bu karmaa iinde medya mutlak zne olarak
ilevini iyice belirginletiriyor; deta hereyi egemenlii altna
alyor: "En ciddisinden en kabasna dein, medyalar, toplu-
imin her alanna szm; yle ki. herey medyatik besin olup
km. Ve hem en arkasndan, toplum, sosyal gerilimleri yok
etmenin o aptalca um udu iinde, iletiimin kollanna atl
m durumda. Gerekten, iletiim ve kltrde yeni teknoloji
ler, gerekle grnty, adaletle davay, ilanla mesaj, yurtta
la kam uyu, siyasetle sondaj kolayca birbirine kartryor.
Kukusuz, sosyal gereklik, bu ssl giysiler alnda btny
le kaybolmuyor."21
Kaybolmayan ortaya karm ak, bireyi yeniden kurmak,
nesnel olan sorgulamay srdrm ek, 'herey gider1 ilkesini
sarsmak, medyann yaratt dllerden synlmak: btn b u n
larn yolunu gstermek gerekmektedir.
nsanlara, medyann tek tek insanlarn kendilerinin yerine
dnen snrsz bir mutlak zne olduunu gsterecek olan
da felsefedir. Varolan, dnen (zne), dil ilikilerini irdele
yen felsefe ancak bunu baarabilir; uyarc olabilir. Felsefenin
gndemi gnm zde, imdiye dein olduundan daha da yo
un gibi grnyor; bu younluun iinde belki de en nde
gelen sorun, insann bireyliini, zne oluunu ben'ini, bi-
lin'ini yeniden kazanmas sonnudur. Hi kukusuz bunun
ardndan da nesnellii temellendirme sorunudur.

NOTLAR
1. Gilles Deleuze-Flix Guattari, Felsefe Nedir? Yap Kredi Yayn
lar, ev. Turhan lgaz. stanbul 1993 s. 48 (Qu'est-ce q ue la
p hilosoph ic? Les Editions de Minuit, Paris 1991 s. 48)
2. Etienne Gilson. God a n d P h ilo so p h y . Yale University Press,
New Haven 1941, s. 60.
3- Etienne Gilson, God a n d P h ilosop h y. Yale Universildy Press,
New Haven 1941, s. 59-
4. Saint Augustin, C on fession s. Pierre Horay, Paris 1947, s. 181.
5. "L. Landgrebe, nem li bir yazsnda (P h a en o m en o lo g ie und
M etaphysik VI, "Phaenomenologische Bewusstseinsanalyse und
Metaphysik s. 140 v.) "sen"in "ben"den nceliine Augu.sti-
nus'un bir buluu gzyle bakmaktadr. Landgrebe'ye gre: Au-
gu.stinus'la, 1:11111 olarak anlalan "se"i, insan olarak benim
kendim den (ince gelen benim kinden daha salam olan, hatta be
nimkii temelledien bir evidenzi vardr. Augustins'un bu de
ri buluu. Bat Felsefesi geleneinde sonradan kaybolmutur.
Bunun nedeni. Descartes'in tekben-Felsefesidir. Landgrebe'ye
gre, ite, Augustins'un esasl buluunu felsefeye yeniden ka
/andran Husserl olmutur. Landgrebe Husserl'in, Augustins'un
"sen-evidenzini yeniden buluunu- Bat Felsefesinin, en i z
ne, yeniden kavumas" diye adlandrmaktadr" (Nermi Uygur,
Edm und H usserl'de B akasn n Ben'i Sorunu, stanbul ni
versitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, stanbul, 1972, s. 133)
6. Saint Augustin, C onfessions, s. 345
7 Thomas Aquinas, I Contra G entiles, 22, (St. Thomas Aqukias
Philosophical Texts. Selected and translated vvith notes by Tho
mas Gilby. Oxford University Press. London, New York, Toron
to, 1951 s. 69) iinde.
8. a.g.y., (Disputtions, II de Verltate, 4, ad 7), s. 73-
9- a.g.y., (Opusc. VII, de Substantils Separalis ad Fratrem Regi-
n a ld u m so clu m c a riss n u m , 12') s. 99-
10. Saint Thom as. Sum m a T h eo lo g ica , I, q. 88, a. 3, ad I, 2.)
(L'tre e t l'esprit. Textes choisis et traduits par Joseph Rassam
iinde Presses Universitakes de France, Paris 1964, s. 28)
11. Gilles Del eu ze Flix Guattari, F elsefe Nedir? s. 18.
12. Descartes, Les m ditations m tap h ysiq u es, Texte, traduction,
objections et rponses prsents par Floranse Khodoss, Presses
Universitakes de France, Paris 196.3, s. 27.
13- a.g.y., s. 37-38.
14. a.g.y., s. 41.
15. Bkz. Betl otuksoken Ortaa Yazlar "Anselmus'un Ontolo-
jik Tanr Kantlamas ve Yenia Felsefesindeki (Descartes) Yeri"
Kabalc Yaynlar, stanbul 1993, s. 103-112.
16. Edmund Husserl C artcsian isch e M editation en u n d Pariser
Vortrge iinde "Sommaire des leons du Professeur E. Husserl.
Introduction la phnom nologie transcendantale Martinus Nij-
hoff Haag 1950, s. 194.
P Betl otuksoken Ortaa Yazlar; "Novum Organum, Doa
nn Yorumlanmas ve nsann Egemenlii zerine zdeyiler.
Francis Bacon" s. 54
18. Bedia Akarsu, ada F elsefe A k m lan , Milli Eitim Bakanl
Yaynlar, stanbul 19?9 iinde Mailin Heidegger, "Gnlk nsan
ve 'Onlar' Alan" eviren Akn Ertan s, 235
19 Bkz. loanna Kuuradi. an Olaylar Arasnda "Silinmi Yz
ler Karsnda" iir-Tiyatro Yaynlar, .Ankara (t.y.)'s. 11 19.
20. Evandro Agazzi. "Bilim ve Teknolojide Etik Sorunlar" eviren:
Ser gi yi, D n ya P rob lem leri K arsnda F elsefe iinde, Tr
kiye Felsefe Kurumu Seminerleri: S Yayna Hazrlayan: loanna
Kuuradi, 7 10 Temmuz 1986 Ankara, s. 25-26.
21. en er Tanilli "Bir Kltrn Can ekimesi mi?" C um huriyet Ga
zetesi, 1 Ekim 1993. s. 4 .
"ZM, AKLIN MODERN KULLANIMINDA MI
NAN DZGELERNDE M?"

Abelardus'un, lmyle yarm kalm olan Filozof, Yahu


di ve H ristiyan Arasnda D iyalog1 adl son almas yle
bir aklama ile balar: "Ayn ynlerden adam grnverdi-
inde uyumaktaydm. Dm de onlara hem en mesleklerinin
ne olduunu ve ziyaretlerinin nedenini sordum; yle cevap
verdiler "Biz farkl dinlerdeniz. Aslnda m z de tek bir
Tanr'ya sayg duyuyonz; ama ne inancmz ayn, ne de bu
T ann'ya ibadet etm e biimimiz. Birimiz Pagan, onlara filozof
da deniyor; o doal yasa ile yetiniyor. Dier ikisinin ise Kut
sal Kitaplar var, biri Yahudi, teki de Hristiyan Uzun sre,
dinlerimizi karlatrdk ve onlar zerinde tarttk; imdi de
seni hakem olarak seiyoruz."2
Abelardus ad geen bu yaptta akl-inan balamn, akln
inanc, inan dizgelerini snamasn salayacak bir biimde
gndem ine alyor. Genellikle Ortaada inancn akl sorgula
mas, aratrmas ilkesi3 egem en olmaya alrken, Abelardus
ve birka baka filozof daha, akln inanc aratrmas; snamas
zerinde dururlar. Bu diyalogda soruturmay stlenecek kii
olan Filozof yle der: "kinize birden soru sormakla balyo
rum, nk bana yle geliyor ki, size soracam som her iki
nizi d e eit derecede ilgilendiriyor; her trl yetkeden nce
Kutsal Kitaplara dayandnza gre, sizi, dininizi benim seme
ye gtren akla dayal bir neden midir, yoksa iasanlarn kan
sna ve soyunuzdan olanlarn size esinlendirdii sevgiye mi
boyun eiyorsunuz?"4
nanc ussallatrma ya da ssallatramama bakmndan i
te bu nokta son derece nemlidir; ama ayn zamanda da b
yk sorunlar iermektedir nan akl tarafndan sorgulanabi
lir mi? Sorgulandnda ne gibi sonular onaya kar? Hi ku
kusuz byle bir aba dala batan, dnenlerden akl-inan
ayntrmasn beklem ekledir Burada inanla ilgili olarak ussal
bir tutum iine girilmeyecekse/girilemeyecekse, artk din ba
lamndaki szckler sadece grnte birbirine eklenecek u
uca balanacak, zihnin anlayamad birtakm eyler sadece
mrldanmakla yetinilecektir Filozofun dedii gibi.
Fakat durum un byle olm ayp yine de inan ieriklerinin
akla uygunluu sergilenmeye alldnda, ne srlenler bu
uygunluu yeterince salayabilecek mi? Tm akl sahibi var
lklar iin ortak sonulara varlabilecek mi? nan alanna gi
ren her eyi tartmaktan yana olan Filozof daha batan Yah-
dinin pek de heeyi tartma konusu yapmaya yatkn olmad
n ortaya koya. Bu erevede Yahudi belli bir buyrua, tan-
nsal yasaya uyarken, te yanda yasann tartlmasnn yerinde
olmayacan savunur. stelik Yahudilerin yasaya uyular,
uymalar dllendirilmitir de; baka bir deyile yasaya uym a
nn dln som ut olarak almlardr da. Bu denli yararl, yol
gsterici ve dzenleyici yap neden yleyse tartma konusu
yaplsn?
Ancak filozof, Yahudiyi sorgulamaktan, onun tek yanl ol
duunu ileri srm ekten hi vazgemeyecektir. Yahudiye gre
yasa olm adan toplum daki ilerin yolunda gitmesi m m kn
deildir: "Yasa koymadan, bir sr iasan nasl ynetilecek ve
stelik zgr istencine braklan herkes geici heveslere de
kaplrsa, durum ne olacak? Yasa daha batan neyin su oldu
unu belirlemezse, sululann cezalandrlmasyla, adalet arac
lyla ktlk nasl ortadan kaldrlacak?"5 yleyse Yasa to p
lum dzeni iin gereklidir. Yahudilerin yasas tanrsal nitelikli
dir ve bu Yasaya uygun davrananlar da Tanr tarafndan dl
lendirilmektedirler. Yaludiye ge bundan daha doal hibir
ey olamaz.
Ancak Filozofa gre Yahudi, dininin bln tektanrc din
lerin en eskisi olduunu ve dolaysyla dierleri zerinde bir
stnl olmas gerektiini ileri srmektedir. Filozof ise Ya
hudilii, temel dogm alar asndan da eletirm ektedir. Bu
eletirilerin iinde en temel olanlar, bu dinin evrensel olam a
y, sadece belli bir grup insana hitap ediyor olmas ve sade
ce bu dnyann m utluluunu, m addesel dlleri ieriyor ol
masdr: "Yasay izleyenlere ya da onu ineyenlere, ruhun
kurtuluu ya da lanetlenmeyle ilgili hibir vaadde bulunulm a
mtr; sadece yeryzne ilikin iyilik ve ktlklerden sz
edilmitir; asl ve ze ilikin olan ylesine geitirilmitir."6
Btn dller sadece srail'in Tanr'sna inananlar iindir, ya-
banclann tamamiyle dlanmas sz konusudur. yleyse bu
dinde tam bir ayrmclk vardr kendilerinden olmayana kar
belirgince tavr koyma, grup iine alnnna stelik Tanr seti
i bu insanlarla bir anlama yapm ve bn da snnet olay
ile insann etinde somutlatrmtr: "Yasa, snnete bal olan
lar ve bundan byle Tanr'nn kayrm asndan asla yoksun
kalmayacak olanlar ilgilendiren srekli balamadan sz edi
yor."7
Daha sonra Hristiyala tartmaya giren Filozof, kendini,
birok ynden Hristiyana daha yakn duyumsar. nk yak
nn, kendi gibi olan sevme, evrensel olma ilkesi Hristiyanlk
iin belirleyici olandr Ayrca en yce iyi, sonsuz bitimsiz
m utluluk, bu mutlulua ulamann arac olarak erdemleri ele
al bakmndan aralarnda ortak ynler bulunmaktadr. ste
lik de Hristiyan, usavurmalarnda felsefeden ok yararlanr.
E. Gilson'un u deerlendirm esi durum u daha iyi akla
maktadr sanrn: "Yahudi dehas felsefi bir deha deildi; o n
larn dehas dinsel nitelikliydi. Nasl ki, felsefedeki ustalarmz
Eski Yunanllarsa, Yahudiler kendilerine zg dinsel anla-
malarn kendilerine sakladklan srece, felsefeyle ilgili her
hangi bir ey olmad."8
Oysa Hristiyanlar dinsel grlerine felsefeden bir temel
arama abasna girmilerdir; karlatklar klasik kltr ka-
lanna almaya deil, tam tersine zmlemeye almlardr.9
Ayrca Hristiyanlkta eylem ler iin yaplan deerlendirm e
de eylemin salt grnr sonular deil, kalk yan da, arka-
plan da hesaba katlarak, bireyin bu bakm dan tad so
rumluluk ne karlr.
D iy a lo g u n banda filozofun akln ilevi ve ierikleriyle,
inan ierikleri konusunda ortaya koyduu karlatrma son
derece ilgintir: "Fakat ne tuhaf ey! Kuaklar boyunca ve za
manla insan aklnn, yaratlm evrene ilikin bilgisi durm adan
artar; inancn ise ilerlem eden haberi bile yoktur, ite yanlg
nn en byk tehlike olduu yer de burasdr. nan sz ko
nusu olduunda, byk ya da kk, cahil ya da okum u her
insan ayn inanlar benim ser ve inancna smsk balanan ki
i halk inanlarnn snrlar ierisinde kalan kiidir. Buradaki
neden kesinlikle ortadadr; hi kim senin inan konusunda
kendi grlerini sorgulama ve herkesin kabul ettii ey ze
rinde cezaya uram adan kuku duyma hakk yoktur (...)"K
Bylece filozof, akl yoluyla her zaman deien bilgilere ula
ldn, inancn ise hibir zaman deiebilen, yenilenen bil
gileri iermediini aka ortaya koymaktadr.
Tam da bu noktada iki ynn altn izmek yerinde ola
caktr: Abelardus dsel bir ortam da sunm utu bu tartmay,
diyalogu; ancak bu biimde olmasa da dinle ilgili konular o
dnem lerde srekli olarak ele alnyordu ve dnyann da din
lerce blnml sz konusuydu; dinlerin zgl ayrmlar,
blm e ilemlerinin temeli oluyordu. Daha nceleri ise doal
yasaya,herkes iin balayc olan akla, evrensel akla ba
lanma; insann doasnn akl olmas ve ite bu doann, akln
izlenmesi byk nem tayordu. te bu iki dorultuda ve
balanm a akla ya da inanca planlan iinde tartmalar
halen srp gidiyor. Sanrm gnm zde bu dnm iyice can
llk kazand. Kukusuz hibir ey eskisi gibi deil, olup biten
hangi balamda olursa olsun "bir kez" olup bitiyor. Benzerlik
ler bulm a abas oun insanlann kolaycla eilimli olula
rndan kaynaklanyor. yleyse gnm zde de aklla ve inan
la ilgili yaklamlar ncekilerden ok farkl olacak.
te ikinci yn de burada iyice nem ini duyumsatyor. Tar
tlan kavramlara ilikin birtakm belirlem elerde bulunm ann
kanlmazl; hatta bu belirlemelerin, kavramsal erevele
rin dncelerin art arda sralannda belirleyici, ynlendi
rici olduunu daha batan aka ortaya koymak gerekiyor.
imdiye kadar kendisinden birok alnt yaptm yaptta
Filozof ile Hristiyann srdrd diyalogda da grld gi
bi doal akl ile tanrsal akl giderek birbirine daha ok yak
latrma abas vardr. nk Ortaada akl nnde sonunda
tannsal akla bal olarak ilevlerini yerine getirir. Ortaada
beliren, Antika kaynakl grlere ilikin her trl olumlu
yaklam a karn, Atikala, O rlaa (emelde dayandktan
varlk ilkesi bakmndan lininiyle farkl konumlarda yer alrlar:
Antika iin yoktan hibir e y varolam az ilkesi, Ortaa
iin ise yaratm a edimiyle balantl olarak yok tan varetm e,
varolm a ilkesi balaycdr, aklaycdr.
yleyse, dinsel tutumlarn genel olarak yol gsterici oldu
u ortamlarda akl denince de neyin anlalmas gerektii ze
rinde durm ak gerekiyor. Akl, zihin gibi terimlerle eer bilme,
anlam a, dnm e edimlerinin iinde yer ald bir ilevler ala
nn anlarsak; te yandan varlk dendiinde de, anlalmak,
zerinde dnlm ek zere akln, zihnin nne konulan im
leyecek olursak, bu iki ynden de Ortaan Tann'ya bal,
o n u n zelliklerine bal dn biim lerinin temsilciliini
yaptn kavramakta glk ekmeyiz. Varlk balam ndaki
zorunlu varlk-zorunlu olmayan varlklar tasarm sanyorum
durum u yeterince aklyor Bir yanda Tan. te yanda Tanr
olmayan, insan ve dier varolanlar Tanr, zyle varl bir ve
ayn olandr. Kendi kendisini ve dier lereyi valedendir. Asl
yaratcdr; lereyi bilendir. yleyse Tanr, mutlak varlktr ve
m utlak znedir; herey varolma, vaedilm e, bilme, bilinme
I.akmndan da Tann'nn programna gre dzenlenmitir.
Bu erevede "Logos artk T an'nn L ogos'udur, Ver-
bum 'udur."11 Tanr m erkezde yeralan yapdr. nsan akln
aydnlatan ktr; bylece aydnlanm a, k metaforlan Orta
ada da bolca kullanlr ama Yeniadakinden ok baka bir
balamda. "Tann'nn mutlak zne oluu, tam varlk oluu Or
taada zerinde en ok durulan tema haline gelir ve insann
zne oluu, varoluu hep bu lte gre deerlendirilir. Ken
di kendisinin bilincine insan, Tan'dan yola karak ulaacak
tr, henz bamsz zne oluu; kendini, kendinden yola ka
rak kurmas sz konusu deildir."12 yleyse Ortaada da
aklc tutumlar var ama mutlak varlk ve mutlak zne bala
mnda.
Kukusuz akln serveni Ortaala snrl deil; gl tar
tma gelenei, dile ynelme, anlamlar dil ve dnm e bala
mnda yakalamaya alma ve giderek teorinin ve kavramn
arkasnda duran bireysel olann varln kefetme, ne kar
ma byk bir dnm noktas oluturmaya balyor. Bylece
batan "Mutlak zne iin sz konusu olan belirlem eler zel
likle 'Ben'im, 'Ben Vanm'* belirlemeleri ilkin Descartes tarafn
dan tek kiiye, bireye, zneye geirilmitir... Mutlak zne.Des-
cates'n felsefe serveninde bireyde, iasanda somutlamtr,
kendi kendisiyle temellendirilmek istenmitir ama birok ba
ka gerekelerle tannsal tze yeniden dnlm tr..."13
Artk bireysel akl gndem dedir Descartes'la birlikte. ste
lik akla ilikin, genellikle bilme yetisine ilikin birok alma,

Kar. K itab M u k ad d es "k- 111:13-14.


inceleme, aratrma ortaya konmaktadr. F Bacon, J. Locke
akla gelen ilk isimlerdir bu konuda. zellikle Bacon deta
nyarglara kar sava aar; deneye ve deney dnyasna t
myle bel balayarak insani akln som ut rnlerinden biri
olan bilimin, zellikle doa bilimlerinin ncln yapar;
dnm enin zerinde dnerek insan dnyasna yeni d
nm e yollar sunar. O nun yeni insan, yeni toplum anlay
da tm yle bu temel zerinde ykselir; ilerleme dncesi,
toplumun, insan dnyasnn bilimsel yntem le yeni yn
temle yeniden kurulmasnn planlan gzler nne serilir.
Bilimin nderliinde artk insana ve topluma biim verilecek
tir. Bylece bilimsel topyalar dnemi de balamtr; le yan
dan klasik pozitivizmin de temelleri aulmtr.
Henz akln gcne inanm a byk nem tamaktadr.
Ancak Descartes'n felsefi zmlemeleri, varolu bakm ndan
Ben varm' ne karmasyla modern yaklam da iermi ol
maktadr: Sonu, bireysel znenin douudur. Descartes'n zi
hinde bulunduunu ne srd dncelere ilikin zm
lemeleri de ok nem lidir bu balamda: "(...) dncelerden
kimileri benim le dom u (innatae), kimileri yabanc ve dar
dan gelmi (adventitiae) ve kimileri de benim tarafmdan bu
lunmu ve yaplmtr (factae)."14 Doutan idelerin gvencesi
Tann'dr. Bir lde dardan gelenlerin de gvencesi Tanrdr
nk Tanr aldatm azancak zellikte yaplm olan ide
lerin gvencesi insan zihnidir. te bu noktada artk akln m o
dern, bireysel kullanmnn yolu alm dem ektir. Ama bu,
srecin henz balang noktasdr.
te yandan akl henz eletirilmemekle, gcne sonsuzca
inanlmaktadr. Akln eletirilmesi, snrlarnn ortaya konmas
Aydnlanmann baarsdr nsan akl, tanrsal akln ile
aydnlanyor deildir artk, kendi kendini eletirerek, snrlar
n aratrarak aydnlanan, }tendi kendine dayanan bir akldr
bu. Akln tanrsal akla ball erevesinde sk sk yaplan
alm alardan biri de inanla verilen Tann'nn varlnn
bir kez de aklla, usa vurma yoluyla kantlanmasdr. zellikle
ontolojik a priori kantlama nplandadr Descartes da
ayn kant benimser. Ama bir aydnlanma filozofu iin onto
lojik kant olanakszdr ve batta aydnlanma filozofu bu konu
da ne Ortaa filozofu gibi ne de Descartes gibi dnr
Eletiri cinemi ncesinde Kant da bu tarzda dnr. Bu
konuda E. Cassirer'in yapt zm lem e yerindedir. Kant'n
eletiri dnem iyle birlikte Tanr ile ilgili dncelerinde b
yk bir dnm ortaya kmtr.
"Eletiri dnemiyle birlikte artk ncekinden ok farkl bir
sylem gelitirmitir Kant. T ann idesi bir mutlak z ve mutlak
varlk olarak dnlemez. Tersine burada bu ide iinde d e
ney imkannn zgl 'ilkesi' tasarlanmal ve bylece empirik
aratrmann genel grevleri iin dolayl bir ba kurucu ilkeye
dayand gsterilmelidir. Ama bu dntrm e, yani tanr ide
sini bir mutlak z veya m utlak varlk olm aktan karp, onu
empirik aratrmada ba kurucu bir ilke durum una getirme,
kukusuz bir paradoksu ierir. nk tanr kavramnn anlam
bu kavramn, 'akn' (transcendent)) olm asnda yatmaz m?
Biz bu kavramdan, bir ilksel z, sonlu empirik varln tm
olumsallk ve koulluundan bamsz bir yaratcy anlamaz
myz? Aristoteles'ten Kant'a kadarki tm metafizikte, tanr
kavram bu anlamda kabul edilmi grnmektedir. Bu anlama
gre, 'kendi bana' ve 'kendinde' bir z olmasayd, bir koul
lu ve baml nesneler dnyas asla dnlem ez, tm ger
eklik zden yoksun bir grntye dnrd' (E. Cassier,
K ant'n Yaam ve retisi. eviren, Doan zlem, Ege
niversitesi Yaynlar, zmir 1988, s. 138-139). te Kant da
eletiri ncesi dnem inde byle bir Tanr anlayna sahipti."15
Ontolojik bak alar terkedilip, sorun epistemolojik dzle
me ekildiinde, bu zorluklar ortadan kalkacak ve bu ba
lamda artk Tanr da akln bir idesi olacaktr.
Bylelikle Kant, insan ve insann akln baka hibir varl
n gdm ne brakm adan kendi kendine dayandrmaktadr.
O nun ideal insan, akln, kendi akln kullanm a cesaretini
gsteren insandr Hi kukusuz birok zorluk ve bunalm da
bu noktada balayabilir. nsana byk sorumluluklar yklene
cektir; yolunu kendi bulmak zorundadr; sorunlarn kendisi
zmlemek ve are bulmak zorundadr. Ayrca (bu yeni an
laya gre) insan olmu, bitmi bir varlk deildir, batan b e
lirlenmi deildir. nsan kendini ve tarihini yine kendisi yapa
caktr. Bu yeni durum kukusuz sorunlar da beraberinde ge
tirmitir. Bireysellik iin verilen mcadele bir sre sonra, her
trl ilikinin oalmasyla, toplumsallklarn ne kmasyla,
yine varlka tehlikeli bir konuma dmtr: Yeni durum da,
kurtarlmas iin byk mcadele verilen birey, bu kez top
lumsallk kavraylar ve belirleyileri dorultusunda varln
yitirme tehlikesiyle kar karyadr.
Toplum iindeki bireyin mutluluu konusunda insanla ilgi
li olarak oluturulan, gelitirilen yeni ideler de farkl kavray
lar yznden yaama tam olarak geirilememitir. Bu durum
da doan skntlann faturas genellikle m odernlie ve aydn-
lanmac tutum lara karlyor. Oysa skntlar am ak iin te
melde m odernlikten ve aydnlanm an tutumlardan vazgeme
mek gerekiyor. Bireyselliini kazanan zne, akln kullanma
cesaretini gsteren kii; inan ieriklerini sadece bu bireysel
likler iinde barndran -ve toplumsal ilikilerinde inan ie
riklerini l alan kul olmayan yurtta kavrayyla sknt-
lan amak byk lde mmkn olabilecektir.
Bu yaklamda artk toplumsal ilikileri dzenlem ek ve or
taya kan sorunlar zm lemek ve ardndan zm ek iin
belli bir grubu, inananlar balayan bavuru noktalan l
olarak alnmayacaktr; herkes iin balayc, genel geer olan-
bavuru noktalar ne kacaktr. te bu bavuru noktalarnn
temelinde de Antikada bir lde varolan ama zellikle Ye
niada dnsel ynden ilenen insan haklar idesi, belirleyi
ci, balayc olmaldr. B yaklamda din, toplumsalln deil
bireyselliin nplana getii bir alan olarak varln srdre
cek; toplumsal ilikilerde balayc olmayacaktr. nsan hakla
rn insanlara vermeyi deil, zaten varolan bu haklar korum a
y ilke edinen hukuk dzeni sorunlarn zm nde etkili ola
bilecektir.
loanna Kuuradi'nin dedii gibi "(...) temel haklar (...) kii
lerin yalnzca insan olmalarndan dolay :kendine zg baz
olanaklar olan bir trn yeleri olmalarndan dolay sahip
olduklar haklardr (...) Bylece bu haklar, bireylere tannan
haklar deil, toplumsal ilikilerin dzenlenm e biimine gre
korunan ya da korunmayan inenm esine izin verilen hak
lardr. Bunlar korumakla ykml olan ise 'devlet'tir. Kiinin
toplumsal ilikilerinde bireyleraras ilikilerde ve bireyin ik
tidarla ilikilerinde bu haklar korum ak, 'devlet'in ana
amalarndandr."16
te bu haklarn korunmas inan dizgeleriyle mmkn d e
ildir; hibir inan dizgesi, farkl inan dizgelerine inanan in
sanlar arasnda ortak zemini salayamaz, yzyllar nce Abe-
lardus'un da Yahudiyi eletirirken ileri srd gibi. Bunu b a
aracak olan akla dayal, temel insan haklarm korumaya d a
yal devlet dzeni/toplum dzeni olacaktr. Ancak bu balam
da insanlar bireyselliklerini/toplumsallklarn yurtta olarak
yaayabilirler.
Btn bu betim lem eler henz hi ad gemedi ama laik
devlet dzenini imlemekten baka bir ey yapmyor.
Toplumsal sorunlarn zm nn inan dizgelerinde b u
lunduunu ileri srenlerin daha ayrntl dnm eleri gerek
mektedir. Ancak onlarn da ileri srlerinde sk sk dinlerde
ki, inan dizgelerindeki ussal ynleri ortaya karma abas
iinde olduklar gzlenmektedir. Dssal olana kimse kar deil
kukusuz ama yine de toplumsal dzenlem elerde temel insan
haklarnn korunmasn l almak yerine inan dizgelerinin
ne srlerini l almak, zaman iinde byk atma or
tamlarnn olumasna yol aacaktr. Akln m odern kullanm
na temel haklarn korunmasn salamak zere ilerlik kazan-
drldnda toplmlann aclar tmyle ortadan kalkmasa bile
byiik lde zm imknn elde edecektir. nan dizgeleri
bu balam da kukusuz tmyle bir yana allmyor, bireysel
likler alanna, asl yerine ekiliyor, zamann gemi boyutun
daki deneyim ler de te yandan tmyle reddedilmiyor. nsan
dnyasnda varolanlar alannda hibir ey aynen tekrarlanm
yor, ancak olup bitenlerin tortusu bir bakm a hep belirleyici,
yol gsterici oluyor. Btn bunlar da gsteriyor ki bizim kav
ramlarmz zamanla geniliyor, yeni loyuilar kazanyor, onar
lyor. Ancak dinsel ierikler iin bunu sylem ek pek kolay
deil. O nedenle herkesi toplumsal alanda ayn derecede ba
lama gcnden yoksundur inan dizgeleri; bu da onun iselli
inden, bireyselliinden baka bir eyi imlemez. llraflar'nda
Tanr'y imleyerek "Seni bileyim, kendimi bileyim" diyen Au
gustinus bu isellii ve bireysellii son derece som ut bir bi
imde ortaya koymutur.
Son zamanlarda zellikle hrpalanan akl, m odernlik, ay
dnlanma gibi kavramlar zerinde yeniden dnm ek hepim i
zin grevidir Bunu baarabilm ek iin de duygusallklardan
syrlmak yine ussal bir zne olarak ie koyulmak gerekiyor.
Tam da bu noktada Alain Touraine'in szleri hepim iz iin
uyarc nitelikte grnm ektedir sanrm: "Modern olarak ad
landrlmas gereken, gemii ve inanlar silip atan bir top
lum deil, esk iy i ykmakszn m oderne d n t ren , hatta,
dinin giderek bir topluluk ba olm aktan kmasn ve to p
lumsal iktidarlar paralayan ve znelletirme hareketini zen
ginletiren bir 'vicdana ar' haline gelmesini salayabilen bir
toplum olmaldr."1
NOTLAR
1. Abelardus, F ilozof, Yahudi vc Hristiyan A rasnda D iyalog,
Bir M utsuzluk yks iinde; ev. B. otuksken, Remzi Ki-
tabevi, stanbul 1988.
2. a.g.y., s. 67
3- Anselmus'un u ifadesi arpcdr:nFides quaerens intellectum"
(Akl aratran inan).
4. P. Abelardus, F ilozof, Y ahudi ve H ristiyan A rasnda D iya
lo g s. 70.
5. a.g.y., s. 74.
6. a.g.y., s. 82-83-
7. a.g.y., s. 97.
8. E. Gilson, God an d P h ilo so p h y , Yale University Pres, 1941, s.
40-41.
9. Bkz. B. otuksken-S. Babr, Ortaada Felsefe, 2. bask Ka-
balc Yaynlar, stanbul 1993, s. 17 ve dev.
10. P. Abelardus. F ilozof, Yahudi vc H ristiyan A rasnda D iya
lo g s. 70-71.
11. Bkz. B. otuksken, "letiim Dnyasnda Bireysel znenin Yo-
koluu", bu kitapta s. 253-
12. a.g.y., s. 258.
13- Bkz. B. otuksken, "letiim Dnyasnda Bireysel znenin Yo-
koluu", bu kitapta s. 253-
14. Descartes, Les M ditations m taphysiques, 1963, s. 53-
15- Bkz. B. otuksken, "Aklc Felsefe ile Aydnlanma Felsefesi
zerine", bu kitapta s. 43-
16. I. Kuuradi, "Bugnk T rkiye'de zgrlk Sorunu", an
Olaylar A rasnda iinde, iir-Tiyatro Yaynlar, .Ankara 1980, s.
34.
17. A. Touraine, M od ernliin Eletirisi, eviren: Hlya Tufan, Ya
p Kredi Yaynlar, stanbul 1994, s. 354.
K T A P T A N IT M A L A R I
"Vlll int HACIKADROLU LE
ZGRLK AHLKI ZERNE"

Betil otuksken Say Vehbi Hnckadirolu, daha nce


yaymlam olduunuz kilaplarnzn, yazlarnzn,hatta Trk-
eye evirmi olduunuz felsefe yaptlarnn hem en hepsi ya
dorudan ya da dolayl olarak bilgi felsefesiyle ilgili Yayn
ynetm eni olduunuz F elsefe Tartmalar nn B irinci Kl-
tap'nda (Aralk 1987) yer alan "Balarken" yazs da sizin (bu
arada TartmalaTn yayn ynetmeni Arda Denkel'in Arda
Denkel dn vermez bir tutarllk iinde 'odaksa!' felsefe ko
nularna arlk vermeyi srdryor i banda felsefe ya
parken nasl bir tutumdan yana olduunuzu gsteriyor. Ama
te yandan son yaptnz olan zgrlk Ahlk (Cem Yay
nevi, 1990) tutum unuzun artk deimekte olduunun da bir
kant; bu deiikliin nedenini aklar msnz? Ahlk zerine
dnm eye ve sonu olarak da bu konuda bir felsefi sylem
oluturmaya sizi ynelten nedir?

Vehbi Hackadirolu zgrlk Ahlk'ndan nce felsefe


alannda yalnzca bilgi felsefesiyle uratm dorudur. Bu,
btn felsefe soanlarnn tem elinde bilgi sorununun bulun
duuna inandm dandr zgrlk Ahlk'nda da belirtm e
ye altm gibi, rnein herhangi bir kimseyle konuabil-
mem iin o n u n varoluu ne kadar gerekliyse, benim o kimse
nin varolduunu bilmem de o kadar nem lidir Yani benim
iin cl dnyay belirleyen ey. o dnya zerine ne biliyorsam
odr. B gr d dnyann dncem izin rn olduu
biimindeki idealist grle kartrma yanllna sk sk d
ldn grdke, bu yanll dzeltm e abas da d
dnyay bilgi ynnden belirlem e abalarma eklenmi, by-
lece uzun sre btn almalarm epistemoloji sorunlaryla
snrl kalmt. te yandan kiiliimizin davranlarmzda or
taya ktn da unutm am ak gerekir. Bu bakm dan bilgiyle
davranlarmz arasndaki banty bir akla kavuturm a
dka bilgi konusunda sylediklerimizin eksik kalaca hatta
bir ie yaramayaca sylenebilir. Bu yzden, genellikle felse
fenin klasik konularndan yola kanlarn, zamanla, insanlarn
davran biimlerini inceleyen toplumbilim ve zellikle de
ahlk konulanna yneldikleri grlr. Benim de onlara katl
dm anlalyor.

B.. Bilgi Felsefcsl'nde (Metis Yaynlar, 1985) Bilginin


nelii zerinde duruyor ve zellikle metafizik yk olan kav
ramlardan kanarak, deneye byk arlk veren bir tutum
sergiliyorsunuz. Deney balam nda kazanlan bilgilerin tad
nem i sk sk dile getirme, yaptlarnzn ieriinin nemli
bir zellii gibi grnyor. Bilginin nasl edinildiine ve nele
rin bilinebileceine ilikin dile getiriler, bilgi elde etme sre
cinin deerlendirilii filozoftan filozofa deiiyor ve sizin de
belirttiiniz gibi, "insanlara gelince, durum bsbtn karmak
Duyu-verilerimizin hayvanlankiyle ayn trden olup ol
mad zerinde pheye dmemizi hakl gsterebilecek se
bepler de bu karmaklktan domaktadr. Gerekten, insann
nesnelerle ilgisinin, onlardan hem en yararlanma ya da kurtul
ma durum unda bulunm ann ok tesine getii aktr Bu,
insann ilerde yararlanmak zere bilgi toplamay dnecek
dzeyde olmasnn yannda, nesneler zerinde etkili olarak
onlara ok deiik nitelikler kazandrabilecek yetenekte olm a
sndan gelir. rnein insan, belli trden bir zehiri lem birta
km canllar ldrm ekte hem de birtakm sayrlklar iyiletir
m ekte kullanabilir. Bunlara, insann nesnelerle ilgileniinde
estetik gereksemelerin de etkili olduunun eklenmesi gerekir
En nemlisi de insanda alglamann tesine geen bir 'bilin'
yani algladm ya da bildiini bilme; korktuunu, sevdiini,
istediini bilme v.b. ya da bunlarn bilincinde olma yetisi var
dr ki duyu-verisi trnden simgeler kurm a yetisi bulunm a
dka o bilinlilik dunm larndan da sz edilemeyecei d
nlebilir" (Bilgi Felsefesi, s. 65-66).
Dile getirdiiniz gibi, iasan gerekten de ok karmak bir
varlk; am a bu, insana ilikin kimi saptam alarda bulunm aya
engel deil, stelik bu denli karmaklk, kendisi zerinde d
nen, dnebilen, insan kkrtyor; kendini zm lem ek
ten vazgeemiyor. Bu zmlemeler genellikle onun bilen bir
varlk olmasna ilikin oluyor; ama oun orada kalnmyor;
onun teki ynleri, eyleyen, deerleri duyan, deerlendiren,
isteyen v.b. bir varlk oluu da zmleme abalarnn balca
konusu olup kyor. Hangi dzeyde olursa olsun, insan an
lamaya ynelik abalarnda, dnen kiinin, filozofun, bak
n ynlendiren temel bir yaklam biimi ya da temel bir in
san tasarm da var. Ayrca siz, felsefenin yapmas gereken
ey, bilimin bo brakt blmleri uygun varsaymlarla dol
durmaktr (Bilgi Felsefesi, s. 52) diyorsunuz.
Bu durum da sizden, ilkin bu konuya aklk getirmenizi,
ardndan da felsefenin neliine ilikin savlarnzn n
da insan tasanmnz anlatmanz rica ediyorum.

V.H. Her biri varoluun belli bir ynn inceleyen dei


ik bilim dallarnn hepsi iin geerli olacak kurallar aydnlat
maya alan felsefenin, kendi konusu iine giren deiik bi
limlerden herhangi biriymi gibi bir bilim dal olarak grlme
sinin uygun olmadn kabul ediyorum. Fakat felsefi uslama
ve temellendirme yntemiyle bilimsel uslama ve temellendir
me yntemi arasnda bir ayrm bulunduu grne kesinlik
le ka kyorum. Bu kar kmann felsefe bakmndan ilk
bakta grndnden ok daha nem li olduunu belirt
mem gerekiyor. Gerekten, bilimsel adan szgelimi Darwin
kuramna inanan bir kimse felsefi grlerini de belli kuralla
ra gre tem ellendimeye almak zorundadr. nk bir kez
Darwin kuram kabul edildiinde, Aristoteles'ten beri srege
len ve canl trlerinin btn zsel nitelikleriyle birlikte ayr
ayr ortaya ktn kabul eden yaratl kuramnn artk bir
yana braklmas gerekir. Bu da bizi, insann da tek hcreli
canldan balayan bir evrim ve doal ayklanma srecinin
rn olduu ve bu sre iinde Tann'nn ya da Doann in
san beynine us gibi, zek gibi, isten gibi birtakm hazr g
leri yerletirecei bir aam ann bulunmad sonucuna gt
rr. Yani insann btn zellikleri doa koullarna bal s
rekli bir atmann ve dnsz bir nedenselliin rndr.
Bunun idealist ve usu felsefelerle bunlarn etkisi altnda ka
lan deiik felsefe retileri iin ykc bir gr olduu ak
tr.
Ancak yine de bunun, Platon, Spinoza, Leibniz, Kant gibi
byk filozoflarn deerine glge drdn dnm em ek
gerekir Bugn kendim izde o filozoflar eletirme gc bula-
biliyorsak bu gc yine o filozoflarn dncelerinden ald
mz da bir gerektir. "Bedenim yor" diyebilmem iin hatta
bunu dnebilmem iin bile 'beden' ve 'me' kavramlarm
bilmem gerekir" diyen Platon'un bu dncesine aradan bin
lerce yl getikten sonra bile kar klamyorsa Platon'un b
ykln kabul etmek gerekir. Ancak Platon'un bykl
n kabul etm ek baka, duyular dnyasnn dnda ayr bir
idealar dnyasnn bulunduunu ve ruhun idealar (yani kav
ramlar) oradan tanmakta olduunu kabul etm ek bsbtn
baka bir eydir. Kant matematik nermelerinin hem sentetik
nerm eler gibi d dnya zerine bilgi verdiini hem de bun
larn analitik nerm eler gibi kesin dorulukta olduunu ne
srmt. Onun bu nerisinin de tlebileceini sanmyo
rum. Ancak Kant bu durum un, insan zihninde d dnyann
gerekleri a priori olarak kavrama yetisi bulunduunu kant
ladn ne srmtr ki ite bunun kabul edilmesi olanaksz
grnyor. Etik alanndan bir rnek olarak da Kant'n dev
A hlk1n gsterebiliriz. Benim grm e gre bu kuram
ahlk eylemlerinin yalnzca bir blm n kapsamakla birlikte
bu blm deki kurallarn betimlemesini Kant'tan daha iyi ya
pacak bir dnln bulunmas kolay deildir. Ancak betim
leme ynnden bu yetkinlii gsteren Kant, betimledii ku
rallarn temellendirilmesine, insana us ve isten vermi olan
doann bununla bir am a gtmesi gerektiini syleyerek
balar. Byle bir temellendirmenin bilimsel ya da ada d
nceyle badamad aktr.
zetlersek, verdiim rneklerdeki sorunlann hepsi de ger
ek felsefe sorunlar olarak tek bilimlerin alan dnda kal
yor. Ancak byledir diye bu konularn zm lenm esinde bi
limsel dnceyi bir yana brakr da zmlememizin kendi
iinde tutarl olmas trnden birtakm ilkeleri yeterli grrsek
kabul edilebilir bir sonuca varamayz. nk temelinde belirli
bir insan tasarm bulunm ayan herhangi bir zm lem enin
kendi iinde tutarl olduunu sylem enin bir anlam yoktur.
Kabul edilebilir bir insan tasarm da ancak evrimin ve doal
ayklanmann rn olan insann tasarm olabilir.

B. . - nsana baknzda ve ahlak deerlendiriinizde de


neyci tutum un byk izleri var. Bu, ayn zamanda gereki
ol/nay da beraberinde getirmiyor mu? Oysa siz daha yaptn
zn banda, idealist elerden tam olarak syrlamadklar iin
"gereki saylabilecek ahlak retilerine" de kar kyor gi
bisiniz. Bu noktay biraz daha aklar msnz? Ayrca u da
nemli bir nokta gibi grnyor: insan sz konus olduu
srece idealist elerden kurtulmak olanakl m. ne dersi
niz?
V.H. - Zillin ve insansal ilikiler konularnda ar yalnla
kaan gerekilik anlaylar ok zaman verimsiz kalyor ve
bu da. sizin de deindiiniz gibi, insan sz konusu olduun
da idealist elerden kurtulm ann olanaksz olduu yanlgs
na yol ayor. Bunun rnekleri hem Epistemoloji hem de Etik
alannda grlebilir. Epistemoloji alannda, d dnya zerine,
onu ancak duyularm zn nedeni olarak kavrayabileceimiz
gereini bir yana brakarak, d dnyann varoluunu sadu
yunun doruca bize bildirdii ilkesinden yola kan Saduyu
Gerekilii'nde durum byledir. nk her eyin temeline
inmeye alan felsefede byle bir ilke, istense de istenmese
de, insanda 'saduyu' ad verilen bir yeti bulunduunu ve bu
yetinin d dnyann varoluunu ve nesnelerin duyu-ierikleri
mizle benzerlik iinde bulunduunu a priorl olarak kavraya
bildiim kabul etmeyi gerektirir Bu da, Kant'taki 'us' kavram
na 'saduyu' adn verm ekten ileri gitmeyen ve rtk olduu
bile sylenemeyecek bir idealizmdir.
Etik alannda da durum byledir. nsann yalnzca haz ve
ac duyum lannn etkisi altnda davrandn ne sren yaln
bir gerekilik kabul edilir de buna dayanan bir ahlk kuram
oluturulmaya allrsa ahlkla ilgisi olmayan hayranlarla in
san arasndaki ayrm aklamak olanaksz olur. Nitekim Hob-
bes insanlar lm korkusunun (bu bir bakma haz ve ac de
m ektir) ynettii ilkesinden yola kt iin onun nerdii
toplum ahlkla pek de ilgisi olmayan cezalandrma ve dl
lendirmeyle dayal bir toplum olarak ortaya kar. Ayn ilke
den balayp da H obbes'dan daha ileri gitmek isteyen Hume,
insanlara bakalarnn sevin ve aclann da birlikte yaatan
duygudalk' (sympathy) ttnden idealist bir kavrama ba
vurmak zorunda kalr.
Yararc Kuramn kurucusu J. Bentham 'da da durum ok
farkl deildir. Balangta insann yalnzca k en d i haz ve ac
larndan etkilendiini aka vurgulam, daha sonra, bakala
rndan yararlanan insann kendisinin de bakalarna yardm
etmek zonnda olduunu belirterek gerekiliini srdrm,
fakat en sonunda insan iin 'olabildiince ok insana olabildi
ince ok mutluluk' vermeye almann en uygun yol oldu
unu ne srerek rtk bir idealizme sapm ak zorunda kal
mtr. Ben. gereki kuramlardaki yetersizlik ya da idealist
sapmalarn, hep, insann znden kaynaklanan zgrlk ara
ynn gznnde tutulm am asndan ileri geldiini, eer bu
gznnde tutulursa idealizmin insana balar grnd
sahte stnlklerden arnm, btn yceliini kendi gcn
den alan 'bilgili insan' tasarmnn ortaya kacan gsterme
ye altm.

B. . - nsanlarn birarada yaamalarn salayan ve onla


rn toplumsal eilimlerini besleyen en byk kaynak size
gre bilgi. Sanyorum burada szn ettiiniz bilgiler bilim
sel bilgiler. Ama tam da bu noktada birok sorun ortaya k
yor. Tarihsel olgular, insan harekete geiren bilgilerin, onla
rn eylemlerine temellik eden bilgilerin, her zaman bilimsel
bilgiler olmadn gsteriyor. Dinsel nitelikli bilgiler insanla
r oun harekete geirmitir; eylem planlarna temel olm u
tur. nsanlar yzyllarca bu bilgiler nda kendilerine eki
dzen vermilerdir. Sadece Declogos rneini anmsamak
yeterli. Ksaca, insanlar kurallara gre davranyorlar; hatta
bu kurallar ylesine kesin bir yerleiklik kazanyor ki, bun
lar iin 'doal ahlak', 'doal hukuk', 'doal din' deniyor. Bu
kurallarn kayna, k noktas olarak da ya tanrsal akl ya
da Tanr'nn vesayetinde olsun olmasn sizin ok kar kt
nz akl gsteriliyor. Genellikle insanlar da kutsal syle
me dayal birtakm bilgilere gre davranyorlar ve hatta z-
glklerini gerekletirdiklerini sanyorlar Bu tutumu nasl
deerlendiriyorsunuz? Bu insanlar yoksa b ilm eyi deil de
in an m ay m gerekletiriyorlar; doruluun (adaletin) d e
il de sorgulam adan dindarln gereklerini mi yerine getiri
yorlar sadece?

V.H. -nsanlar her zaman inanlarna gre davranrlar. Bir


insann kzgn dem ire dokunm aktan kan, dokunduunda
elinin yanacana inandndandr. Soyluluk sam tayan kim
selere zel bir sayg duyan kimse de soylularn soylu olma
yanlardan daha saygn olduuna inanyor demektir. Ancak bu
iki inantan birincisi gerek bilgiye dayanr, ikincisininse bil
gisel bir dayana yoktur. Ben ksaca birinci tr eylemlere bil
gi eylemi, kincilere de inan eylemi diyeceim. Buna gre in
sanlk, iinde yaadmz dnem e gelinceye dek, bedensel
haz ve aclarla dolaysz ilikiler dndaki hem en btn sorun-
lann inanlarna gre zmeye alyordu. nk bilimsel
bilginin kendisi de bo inanlarn etkisinden tam olarak kur
tulmu deildi. Bilimsel bilginin bo inanlardan kurtuluu a
mza rastlam aktadr. Bu bakm dan yaadm z dnem i,
inan andan bilgi ana geite, bir dnm noktas olarak
grm ek gerekir.
Bilim ann bize ne getirecei konusuna gem eden n
ce, iinde yaadmz dnemi inantan bilgiye gei dnemi
olarak nitelerken, bunu, bizim bu dnem de yaamakta oluu
m uzun etkisi altnda kalarak sylemediimi belirtmem gereki
yor. Gerekten, bilimsel bilginin tem elinde bulunan doadaki
am az nedenselliin insanlka kabul edildii tarihi, Lavoisi-
er'nin doada hi bir eyin yok olmayp hi bir eyin de yok
tan varolmadn belirttii tarih olarak kabul edersek, aradan
yalnzca iki yzyl biraz aan bir zaman gemitir. Laplace'n,
kuram nda Tan'ya yer vermeyiinin nedenini soran Napo-
leon'a byle bir varsayma gerek grmediini syleyii de bu
dnem in bir zelliidir. Gerek ve dnsz bilimselliin insa
nn da nedensellik yasasnn dnda dnlem eyecei anla
mna gelen Danvin kuramyla baladn kabul edersek, en
geni anlamyla gerek bilgi ana ilk admn atlndan beri
yalnzca yz yl getii sylenebilir. stelik, bir blm insann
gerek bilgiyi kazanm olmas o insanlarn, iinde yaad
toplumun bile bilgi toplumu olmasn salamaz. nce bilimsel
bilgiyi kazanm olan kimselerin o bilgiyi, insann kendisi, in
sann doayla ilikisi ve insanlann birbiriyle ilikisi zerine
btn sorunlar ona gore yorumlayacak kadar benim sem esi
gerekir. Ondan sonra niyle iasanlar, bir yandan dncelerini
anlatarak bir yandan davranlaryla rnek oluturarak, bu yo
rumlama biimini bakalarna da kabul ettirmeye alacaklar
dr. Gerek bilgi toplum u ancak btn insanlarn btn bo
inanlardan kurtulup tek bir toplum iinde erim esinden sonra
onaya kabilir.

B.. - yle grnyor ki tm felsefi yaptnzda amacnz,


insanlar inanm a edim inden zellikle tanscendent olana
inanma, inan edim inden bilme edimine doru ekmek.
Ama bu nasl baarlabilir? nsanlar yzyllar boyu, bilm eden
ok, inanmaya nem verdi. Ortaa filozofu "anlamak iin
inanyorum" diyordu . Belki bir bakma hep varolan, ancak
bilgi elde etmenin yntem ine ilikin sorunlarn iyice gn
na kmasyla birlikte Renaissance ile birlikte iyice npla-
na geen bilimsel bilgilere de inanma edimiyle yaklamyor
mu gnm zn insanlar? Kuku a ok mu gerilerde kald
yine? Bir de u var, bilimin bir bakma nesnellem esi ve
nesnelemesi olan tekniin, teknolojinin kendisi, bu yeni
inanm a ieriklerini kem ikletirm iyor mu? zellikle bilimin
"zgrlk arayndan tr" retilmedii, bilimin yaplmad,
ama sadece sonularnn alnd, kullanld toplumlarda d u
rum byle deil mi?
V.H. On binlerce yllk bir inan andan sonra, tam bil
gi ana admmz atmakta olduum uz u srada, geriye bak
tmzda yalnzca inanlaryla yaayan insanlar gryorsak
bunun beklenmeyen bir yan yoktur. nsan davranlarn Tan-
r'nn verdii akldan baka bir eyle aklamak olanandan
yoksun olan Ortaa filozoflar dncelerini temellendirmek
iin akla ve o akl iasana veren Tanr'ya inanmaktan baka bir
yol bulam adlasa bunu da doal karlamak gerekir. Oysa
gemite talan ve topraklar canl sanan insanlara bugn ne
gzle bakyorsak, yakn bir gelecein insanlar da yaammz
birtakm tinsel varlklarn ynlendirdiini sanan bizlere ayn
gzle bakacaklardr.
Yeni bir aa girdiimizden sz ediyorsak, bu, girmekte
olduum uz an eskisine benzem eyeceine inandmzdan-
dr. Gerekten, tekniin inan ieriklerini kemikletirmesi, bir
yandan salt bilgi rn olan tekniin getirdii olanaklardan
rahata yararlanp bir yandan da bo inanlaryla yaamay
srdrebileceini sanan bilgisiz insanlarn elikili durum u
nun sonucudur. Fakat doasnda bilgi ve zgrlk aray
olan insan iin bu elikili durum sonsuza dek sremez. Kimi
toplum lada bunun bek lenenden ok daha uzun srm esi,
glerini inan toplum unun zelliklerine borlu olan birtakm
toplumsal gnplarn, byk kitlenin inancndan kurtulmasn
belli bir sre nleme olanaklarn bulabilmesinden ileri gelir
Petrolle zenginleen Aap toplum lannda bu zenginlikten b
yk pay alan gruplarn, kendi halklaryla birlikte, Trk toplu-
m unu da inan zincirleriyle balam adaki baanlar rktc
boyutlara varm olsa bile bu durum un, tarihsel llere gre
ok ksa denebilecek bir sre iinde deiecei duraksamasz
sylenebilir.

B.. Bir bakma, tekrar insan tasarmnza dnecek olur


sak, zellikle idealist felsefelerde, 'dnen ben'in 'empirik
ben'in de esine geerek 'transcendental ben' anlaynn or
taya ktn, bu tr kavray biim lerine kout olarak da
'akl', 'zihin', 'zek','anlama yetisi', 'duyarllk' gibi hem en her
filozofun yaklamna gre deiiklik gsteren yetiler ve bun
lara ilikin kavray biimlerinin tretilmi olduu grlyor.
Siz bu yaptnzda ahlak felsefesi balamnda Kant'la hesapla
yorsunuz. O nun ahlak felsefesini tayan 'akl', 'dev', 'kate
gorik buyruk' kavramlaryla ve yine onun kendine gre sergi
ledii 'zgrlk' kavramyla hesaplayorsunuz: Deneye dayal
bilgiler geliip yaygnlatka, srekli gelien toplumsal eilim,
zveri ve zgrlk kavranlan. Kant'n dev ahlakna karlk
eilim ahlakn sunuyorsunuz. Bunlardan zellikle toplumsal
eilimin tek insan iin tad nemi biraz daha aklar ms
nz? Ayrca Trk toplum unu ve toplum da yer alan bireyi bu
adan deerlendirir misiniz?

V.H. Tek bana yaayan bir insann, kendisinde akl, zi


hin, zek, anlama yetisi ya da duyarlk gibi yetiler bulabilmesi
yle dursun, onun, grme, iitme tad ve koku alma gibi do
laysz duyumlarn bile kendisinin zel yetileri olarak alglaya
bilmesi ok zordur. Bata Wittgenstein olmak zere kimi d
nrler tek insan iin bu sonuncularn da olanaksz olduu
nu dnrler. Ben o kadar ileri gitmiyorum ve tek insanda,
duyumlarn eylemlerinin yardmcs olarak kullandka, bun
larn kendisinde zel birer yeti olarak bulunduu kavraynn
ortaya kabileceini dnyorum . Szgelimi uzakta bir toz
bulutunun ykseldiini gren insan, bunun nedenini grebil
m ek iin bir tmsein zerine kma gereksinimi duyduka,
kendisinde zel bir g rm e yetisinin bulunduunun bilincine
varabilir. Fakat insann kendi yetileri zerine kapsaml bir bi
lin kazanm as, toplumsal yaam iinde bulunup, baka in
sanlarn birbiriyle ve kendisinin baka iasanlarla ilikisi ze
rinde dnmesi yoluyla olur.
Bylece, kendi yeti ve davanlann da bakalarnn yeti
ve davranlarn gzlemliyomu gibi dardan gzlem leyebi
len insanda, biri gzlemleyen biri de gzlemlenen olmak ze
re iki ben varm gibi dnlebilir. Bunlardan, diyelim gz
lemleyen ben'e 'transcendental ben' dem ekte bir saknca bu
lunmayabilir. Bunun gibi, yine toplumsal yaamn karmak
sorunlarn zmek iin insanlarn ortaya koyduu deiik tr
den becerilerin 'akl', 'zihin', 'anlama yetisi', 'duyarlk' gibi te
rimle iinde aklanmas yoluna gidilebilir. Yeter ki btn bu
yeti ve zelliklerin, insanlara, doann ya da Tanr'nn, gerek
tiinde kullanlmak zere hazr olarak hediye ettii zellikler
olmad, bunlarn hepsinin, yaam savan srdren insanda
ne zamandan beri sregeldii bilinmeyen bir evrim ve ayk
lanma srecinin rnleri olduu unutulmasn.
Burada bir noktay vurgulamakta yarar var. Akl, zihin v.b.
trnden yetilerin, adna doa ya da Tann denen bilinli bir
varln insan iin uygun grd zellikler olarak kabul edil
meleri durum unda, bunlann insan, mekanik bir varlk ya da
hayvanla yalnzca bir derece fark olan bir varlk olm aktan
karp ona bir gizem ve derinlik kazandraca dncesi bir
aldanm adan baka bir ey deildir. Biraz nce Kant'n 'z
grlk' kavramyla 'deneysel zgrlk' kavramn karlat
rrken belirttiim gibi, bilgisi araclyla kendini her gn yeni
den yaratan insan yaratln bir oyuncandan baka bir ey
olmayan zgr istenli insana bakla ok daha yce bir var
lktr.
imdiye dek ortaya atlm olan ahlk kuramlar iinde
gereki olanlar insandaki zgrlem e abasn gznnde
tutmadklar iin toplumsal yaam aklamakta baarsz kal
mlar. idealist kuramlarsa ahlk toplum iinde insann birey
sel bir sorunu olarak grmlerdir. Nitekim Kant'n kuram da
ii bo bir zgrlk kavram ndan yola karak btn ahlk
eylemlerini usun buyruklarna uyup uymama ynnden ele
alm, bireyin toplumsal yaamdan bir beklentisi olup olm ad
trnden konulann zerinde bile durmamtr. Oysa ahlk
belirleyen yalnzca toplumsal yaamdr ve tek bana yaayan
bir kimsede akl' ad verilen nasl bir zellik bulunursa bulun
sun o kimse ahlkl ya da ahlksz olamaz. Gerekte her ey
insan zgrlnn bilgili olmay, bilgili olmann da toplum
sal yaam, gerektirmesiyle aklanabilm ektedir. Toplumsal
yaamn, salad yararlar bakm ndan, insan iin vazgeil
mez oluunun insanda toplumsal yaam iin bir yatknlk, y
le bir yaama ynelik bir eilim yaratmamas olanakszdr.
Ben bu yatknlk ya da eilime 'toplumsal eilim1adn veriyo
rum ve bireylerin toplumsal yaamn srmesini ve gelimesini
salamak zere, yeri geldike kentli dolaysz karlarn bir
yana brakp ahlksal davranlara ynelmelerini bu toplumsal
eilimin rn olmas gerektiini gstermeye alyorum.
Gerekte zgrlk, bilgi ve toplumsal yaam balants ge
rektii gibi deerlendirildiinde gnm z Yeni-Kant' to p
lumbilimcilerinin "kendi deerlerini kendi yaratan insan" kav
ramnn anlamszl hem en gze arpar. nk artk zgr
lk, bilgi ve toplumsal yaam birbirinden ayrlamayan temel
deerler olarak karmzdadr. Toplumsal yaamn srmesi ve
toplum un gittike byyp gelimesi bireysel zgrlk bak
m ndan ylesine nemlidir ki, bilgisiyle bunu deerlendiren
bireyin toplumsal yaam iin dolaysz karlanndan gerektike
vazgeebilmesinin anlalmaz bir yan kalmam oluyor. Byle
bir davran ahlkl davrantr ve ahlkn bilgiye kout olarak
ykselm esinin aklamas da buradadr. zgrlk Ahlk'n-
da, insann doal olarak tek ve byk bir toplum yesi olarak
yaama eiliminde olmasna karn, nce iletiim glkleri
nin, hem en ardndan da dinlerin ve bo inanlarn etkisi altn
da insanlarn nasl ayr ayr toplum lara blnm ek zorunda
kaldklarn gstermeye altm. Bugn hzla artmakta olan ve
iletiim bakmndan dnyay, hatta uzayda gidilebilen her ye
ri, bir ky akn kadar kltm olan bilimsel bilginin, dinle
rin ve bo inanlarn yaratt ayrlklar da ksa srede orta
dan kaldracana inanmamak iin bir neden grmyorum.
Trk insannn bu gelime iindeki yerinin Trkiye'de bil
giye (bu bir ynyle de dnce zgrlne demektir) veri
len nem le orantl olup, onun da sfrn ok yaknnda oldu
unu kabul etm ek gerekiyor. 600 yllk m rnn yarsn bir
imparatorluk kurmak br yansn da an dnda kalm bir
im paratorluu korum ak iin harcayan Osmanl toplum unun
dnm eye vakit bulamadn sylem enin gerei ne lde
yanstm olacan bilemiyorum. Yzyllar boyunca Arapa
bilen pek kk bir aznlk dnda kalan milyonlarca insann,
yalnzca anlamad yazlar karsnda dudaklann oynatmay
ya da kendisi iin anlamsz olan sesler karmay okum a san
d bir toplum da dncenin gelimesinin olanakl olup ol
mad konusunda da bir ey syleyemiyorum. Fakat Osmanl
dnem inin bu kalt gznnde tutulduunda Atatrk'n ba
latt ve 1940'h yllarn yarsna dek sren dnem de Trk
toplum unun bilgi dnyasna almasnn bir patlamaya dn
t sylenebilir. Ancak bu patlama toplum da yeterli bilgi bi
rikimi salayam adan sona erdii iin 1980'lere dek ileri mi
yoksa geri ynde mi olduu pek de belli olm ayan bir gidi
gzleniyor. Son yllardaysa, zellikle toplum u ynelenlerin,
gerekte in an top lum u kart olarak anlalmas gereken
b ilgi top lu m u kavramn bir tr bilgi-sayar toplum u (baka
toplumlarn yapp gelitirdii bilgi-sayalar bolca kullanmak
anlam nda) biiminde yorumlamalarndan da anlalaca gibi,
bilgiye tmyle srt evirdiimiz sylenebilir. Ancak bu, bizim
ilerde kurulacak bilgi toplum unun dnda kalacamz anla
mna gelmez. nk dnyadaki insanlardan bir tekini bile d-
arda brakan bir bilgi toplumu dnlem ez. Btn sorun
b iz ve bakalar arasndaki kesin ayrln henz ortadan
kalkm ad u dnem de nde giden toplum lar arasnda m
yoksa onlar izlemeye zorlananlar arasnda m bulunacamz
zerinde dmleniyor.

B.. - zgrlk A hlk nn son sayfalarnda unlar dile


getiriyorsunuz: yeterince gelien bilimsel bilgi yeterince
gelimi bir trel bilgiyi getirir. Trel bilgi de varln, evre
sini aydnlatarak yani yaygnlaarak ortaya koyar. Bylece, bi
limsel bilginin gelimesinin, insanl trel bilgi ynnden de
tam olarak aydnlanm bir dnyaya ulatrmas kanlmaz
dr." (s. 101) Ancak bu tasann bir topya gibi grnm yor
mu? Yine de unu sormaktan kendimi alamyorum: her tek ki
i bunu nasl baarabilecek? Henz adil paylam ilkelerini
bulamam bir dnyada bu nasl gerekleebilecek?

V.H. - Bundan nce de insanlann bir bar toplumu kura


bilecekleriyle ilgili topyalar ortaya atlmtr. Ancak btn bu
topyalar 'insan sevgisi1, 'kardelik1, 'eitlik', 'hak1, 'adalet' gibi
ancak bir ban toplum una yaklald lde ierik kazana
cak olan gerekte ii bo kavramlara dayandrlmaya all
yordu. Oysa burada ne srdm z ey, insann bireysel z
grlk arad, bireysel zgrln yalnzca toplumsal yaam
da bulunduu ve iletiim olanaklarnn yeterli olm as duru
munda toplum bydke bireysel zgrln de artaca-
dr.Bu, insanlarn bilgilerini kullanarak en az ac karlnda
en ok haz elde edecekleri dunm a ulaacaklarn sylemek
anlamna gelir ki, buradaki topya pay ilkyazda erik aalar
nn iek aacan sylemekteki topya payn amaz.
Buradaki en byk gln, amaca ulalabilmesi iin
btn insanlarn teker teker hem gerekli bilgiyi elde edip
hem de bu bilgiyi yeterince benimseyerek eski inancnn yeri
ne yeni bir inan koymak zorunda olmasndan doaca d
nlebilir. Oysa bir toplum da yaygn olan bo inanlar o
toplumun bireyleri nasl teker teker benimsemi deilse, bilgi
ye dayanan inanlarn benim senm esi iin de herkesin teker
teker bilgilenerek bu inanlarndan kurtulmas gerekmez. r
nek olarak Amerikan toplum undaki beyaz-zenci ilikisini ele
alrsak, daha 150 yl nce zencileri insandan saymayan beyaz-
Iann bu giin onlarn Cumhurbakan adayln yadrgamama
s, teker leker her Amerikalnn byle bir tutumun gerektirdii
bilimsel bilgiyi kazanm olm asndan deil, gerekli bilimsel
bilgiyi, o bilginin altnda davranacak lde benimsemi
olan birtakm insanlarn toplum u ynlendirecek etkinlii ka
zanm olmasndandr. Bir kez toplum ynlendirilip bilimsel
inanlara uygun davranlarn eskilerine bakla daha stn
olduu kantlandktan sonra toplum un bireyleri de adm adm
bilimsel inanc benimseyeceklerdir. Zenci-beyaz ilikisinin d e
imesiyle toplumsal dengesi alt st olaca iin bilginin gs
terdii yoldan gitmemekte direnen Gney Afrika'daysa bilgi
toplumnun gerekleri bu kez d dnyann basks altnda ye
rine gelecek demektir. Byle bir sonucun ortaya kmas G
ney Afrika'daki btn leyazlarn bu konudaki bo inanlarn
dan kurtulmalarnn da balangcn oluturacaktr.
'ORTAADA FZK BLMLER"
Edward Gant

ev: Aykut Gker


V Yay., 157 s.

Ortaa dille ilgili sanatlarn nplanda olduu bir dnem.


"Septem artes liberales"in "trivium" dal (gramer, retorik, diya
lektik) filozoflarn ve lanrbilimcilerin gzdesi durum unda.
Kutsal Kitaplar ve yorumlarnn yaamsal bir nem kazanm a
s; ve an taycs durum unda olan deerlerin bu trl m e
tinlerden devirilmesi bu durum un som ut gstergeleridir.
Ancak, inanc aratran "akl" yceletiren, anlamann yolu
nun "inanma"dan getiini ileri sren filozoflarn kendilerine
kurduklar speklatif evrenlerinde d dnyann ve bu dnya
ya ilikin grnglerin pek de yeri yok.
Yine de her trl yeryz olgusuna gzleri ve kulaklar t
kal deil bu insanlarn kimilerinin de; Aristoteles'in Bat Orta
andaki ikinci "yeniden douuna" dein Chartres okulu
d-dnyay, Platonculuk balam nda ve T im aios gelenei
iinde sz konusu ediniyor; yedi zgr sanatn "quadrivium"
kolu ile ilgi kuruluyor. Bir bakma skolastik kart diye adlan
drlan kimi grlerde de doay, evreni yorumlama eksik
deil; rnein Erigena'nn evren anlay.
te geen yln son aylarnda kltr dnyam za giren Ed
ward Grant'n bu yapt, Anikan felsefi-bilimsel yorumu
durum undaki slam felsefesinin, fizik bilimlerinin ana kavram
larna baknn, deerlendiriinin Avrupa Ortaana yansy-
n belirginletirmesi bakmndan son derece ilgin.
Gen Roma mparatorluu ile 1500 yllar arasndaki dne
mi ele alan yaptta, aslnda Bat Avrupa'da ortaya kan nem
li bilimsel aklamalar zetle anlatlyor.
Aristoteles fiziinin belkemiini oluturan kavramlarn, o
dnem in Avrupasnda nasl ele alnd; bu grlerin kimi
zaman benim senip kimi zaman da neden, niin anmsand
gsterilm eye allyor ve bilimsel bir devrimin olmaynn
temelleri aratrlyor.
Ayrca yaptn sonuna eklenmi olan konuyla ve teki ya
kn konularla ilgili kaynaka (ok yeni olm am akla birlikte)
almas olum lu bir yn yapt iin. Btn bu zellikleriyle
yapt, bilim tarihi ve bu dnem in kltr dnyas ile uraan
Trk okurlar iin nemli bir kaynak durum unda.
"GNLL KULLUK ZERNE SYLEV"
Etienne de La Boetie

ev: Mehmet Ali Aaoullar


Bilim/Felsefe/Sanat Yaynlar, 120 s.

XVI. yzyl, Avrupa'nn en hareketli dnem lerinden biridir.


zellikle XII. yzyldan beri sregelen deiim esintileri bu
yzylda izgilerini daha da belirginletirir. Montaigne, Bodin,
Rabelais, Erasmus, Calvin bu dnem in ilk akla gelen kiileri
dir. "Reformation" ve "humanisme", dnrlerin varolana ye
ni bak alannn doal bir sonucudur. Ancak dinsel atm a
larn, yeni araylarn zorunlu hale getirdii savam lardan,
onlarn yol aaca ykmlardan korunm ak kaygsyla kimi ki
iler de takma adlarda kendilerine snak bulurlar. Birbirini
yakndan tanyabilme ansn elde eden kimi insanlar arasnda
da derin dostluk ilikileri doar, Antika Roma dnyasn
anmsatrcasna.
Etienne de La Boetie (1530-1563) de XVI. yzyl Fransa's
nn yetitirdii nemli kiilerden biridir. ann dncelerini
yakndan izlemi; gemii, geni tarih bilgisiyle kavramay ve
yine bundan yola karak insan tanmay ama edinmitir; La
tince iirler yazm, Aristoteles'ten, X enophon'dan, Plutark-
hos'tan eviriler yapmtr. Antikaa bu denli duyduu ilgi,
onun yaad dnemi derinden kavramasn salamtr.
Kamu grevlisi olarak .'(and Bordeaux kentinde Monta
igne ile aralarnda balayan derin dostluk La Boetie'nin l
m ne dein srer ve bu lmsz dostluu Montaigne Dene-
m c le r'in d e dile getirir.
G nll K ulluk zerine Sylev (Discours sur la Servitu
de Volontaire ou Contr'un), dnce tarihinde en nemli r
aclar olarak hem en akla gelen Descartes'in Metot zerine
K on u m as (Discours de la M ethode) ile Rousseau'nun Bi
lim ler v e Sanatlar Hakknda Sylev i (Discours sur les Sci
ences el les Arts) gibi, daha ilk satrlannda sorunlara evrensel
yaklam ile dikkatleri eker.
nsan dnyasnn bugnnde olup biteni deerlendirirken
gemie, tarihe baklan evirmek, gemiteki olgular yorum
lamak ve bu yoldan bugn kavramaya almak, birok ya-
zann benimsedii bir yol. La Boetie'nin yaptnda, iinde bu
lunulan zaman parasnn gereini dolaysz bir biimde kav
ratacak elere hi el atmadan, hatta dorudan bir antrma
da bile bulunm adan, insan ve giderek insanlararas ilikileri
yneten kunm sal yaplar, salt tarihsel yaplan k noktas
yaparak gzler nne sermek sz konusudur.
Yazar, her eyden nce insan gereinin ne olduunu an
lama abas iinde; bu noktada La Boetie, Stoaclarn insan
anlaynn etkisi altndadr. nsann doas, onun akll bir
varlk olm asnda kendini gsterir; iyi bir varlktr insan temel
de; am a zayflklar da vardr. Eitim araclyla insana ikinci
bir doa kazandrlr. Verilen eitimin niteliine gre de in
sanlar ya kullaacaklardr ya da sadece aile byklerine bal
olan akln buyruklarna gre yaayan varlklar olacaklardr, (s.
25). La Boetie'ye gre insan sorum luluk sahibi bir varlk ol
maldr; insan Ortaada olduu gibi sorum luluklann dinsel
kurumlara, e n yce varla (Tann'ya) devretmi olam az artk.
nsann tarihi de, toplumsal-siyasal tarih de Kutsal Kitaplarda
sunulanlarla snrlandrlamaz.
Toplumsal kumrularn doal m, yoksa yapm a m (physei-
thesei) olduunu ilk kez dnm e konusu yapan Sofistleri
anm satm asna La Boetie. bu kurum lann tmyle yapma ol
duu sonucuna varr. Verilen eitimden dolay, insanlar kle
leebilir, kullaabilir ve "kendisine bir ad verilemeyecek kadar
byk bir korkaklk iine der." (s. 20). Tek insann iyi oldu
una ilikin temel inancn hi yitirmeyen, insan doal duru
mu iinde iyi bulan, ancak ynn, halkn ortaklaa yaratt
imgelerle kubatn ileri sren La Boetie, tek kiinin ege
menliine dayal ynetim biimlerinin hep bu trden ortam
larda var olduunu ileri srer.
"Kulluk etm em eye karar verdiiniz an zgrsnz dem ek
tir" (s. 25) diyen La Boetie, bu bakaldrnn yolunu gster
mekte hi de atak davranmaz. "Kulluk etm em eye karar ver
mek" nasl olacaktr? Bu bilinli uyan nasl elde edilecektir?
Aktan aa savamayp, hep lml olmaktan yana arln
koyan ve belki de bu nedenle birok farkl yorum un da ko
nusu olmaktan kurtulamayan La Boetie, kul olm am ann yolu
nun teklerin bilincinin deimesinden deil de iinde bulunu
lan koullann deitirilmesinden getiini sezinletmeye al
maktadr; onu m odern klan da ite bu yandr.
Yapt dilimize kazandran Mehmet Ali Aaoullar'nn "ik
tidar", "hegem onya, "devlet" kavranlan erevesinde metni
yorumlamas da dikkate deer niteliktedir.
1. Kitap
Panorama, stanbul 1987.

Yayn dnyamza getiimiz gnlerde katlan Felsefe Tar


tm alar dergi grnm nde olmakla birlikte, ierik ynn
den bir kitap dizisi oluturmay amalyor. 'Balarken' yazs
n kaleme alan Arda Denkel, bu kitap dizisinde "ierii felse
fe" olan yazlann ancak yer alabileceini belirtiyor ve felsefeyi
konular ynnden "odaksal" ve "periferik" diye ikiye aynyor.
Sanrm bu ayrma, daha batan, F elsefe Tartm alarn ad
na yarar klacaktr. Felsefede konulan sralamada yaplan se
im, filozofun felsefeye nereden girdiinin bir gstergesi du
rum undadr. Ancak hi kimse, epistem olojinin, ontolojinin
m erkezde yer almadn ileri sremez; ama insann felsefece
sorguland ve genellikle insan felsefesi ya da felsefi antro
poloji ad altnda toplanabilecek olan almalarn da salt "pe
riferik" olduu ileri srlemez. stelik de kimi filozoflarn, in
sanla ilgili felsefi yonm lannn tm felsefe anlaylannn tay
cs olduu gsterilebilir; baka deyile konuya bu adan da
baklabilir; eitli felsefe anlaylarn anlam ann yolunun in
san grlerini ak klmada younlat sylenebilir. Estetik,
toplum feLsefesi, ahlak felsefesi gibi alanlarn temellendirilme-
leri de; bilgi, varlk ve insan ile ilgili sorunlarn zm lenm e
siyle m m kn olabilir ancak. Bilgi sorunu ile kkl bir biim-
de uram, byk, hatta r ac olma niteliini kazanm
filozoflar aratrm alarnda sadece "burada m" kalmlardr?
Bilgi sorununu kyasya irdelerken asl neye ya da nelere ula
may istemilerdir; yoksa bilgi ile ilgili olarak edindikleri so
nularla yetinmiler midir? Felsefenin teki sorunlarna el at
mamlar mdr? Hi kukusuz buna kolayca "hayr" diyem e
yiz.
Kant; o denli derinlem esine ele ald bilgi ve bu konuda
vard sonularda taklp kalm rruydi; yoksa yzyllardr fel
sefenin m erkezinde yer alan speklatif m etafiziklere artk
"dur" dem e zamannn geldiinin iyice ayrmnda myd? Orta
a filozoflarnn asl amac acaba mantkta belli trden baa
rlar m elde etmekti; yoksa tanrbilimsel sorunlarna hatta k
mazlarna birer k yolu mu bulmakt asl amalar? Tmelle
re bir gereklik verme ya da vermemenin ardnda yatan asl
neydi?
te byle bir bak as gerekten de Denkel'in dedii gi
bi analitik felsefeyi (bile) yaln bir pozitivizm ya da tm so
runlara dil zmlemesiyle yaklaan bir felsefe olmaktan ok
uzaklara gtrebilecektir (s. 5).
Bilgi ile ilgili sorunlar, modern felsefede, insan zihninin ir
delenmesi, aratrlmas ile gn na karlmtr. Ortaa fi
lozoflar rtk bir biim de bilgi sorunu ile uramlardr.
Ama onlar iin varlk ve varlk ile ilgili (speklatif) sylemler
byk nem tamaktayd. Ortaa filozoflan (her trl anla
myla) insann hakikati kavrayabilecei konusunda bi kuku
duyabilirler miydi? Hemen hibiri bilgi elde etm e srecinde
duyumun roln yadsmyordu; ama mutlak hakikati elde etti
ini savladklar insann "intellectus"undan ve onun snrszl
ndan kukulanm yorlard. nsann, salt "intellectus" olan
Tann'ya, zihin gcnn bu son aamasyla ancak katlabilece
ini ve imago Dei'nin tam da bu noktada somutlatn belir
liyorlard..
"Kuku"nun zihinleri tuttuu andan balayarak, bu tiir ya
ntlamalarn artk i grr olmad anlald: nsan zihni, ok
daha kkl bir biimde aratrlmalyd, incelenmeliydi; bu ba
k asnn temelleri Fransiskenlere dein geri gidiyordu te
yandan da.
F elsefe Tartmalar iin ustaca seilen yazlar, "Balar
ken" yazsnn saptad ilkeleri destekleyici nitelikte ve yaz
larn hepsi de zengin bir ierikle ortaya kmakta.
Arda Denkel'in "Eplstemlzm" balkl yazs konusu gere
i olduka ykl bir terminoloji ile karmza kyor. dealiz
me ilikin olarak yaplan saptam alardan sonra "kavranlan e
yi kavrayta eritme tutumuna 'Epistemizm' (Bilgiselcilik)" ad
veriliyor (s. 59). Kavanlanla kavrayn birbirine kartrlma
snn da, dneni bir yandan znel idealizme, te yandan da
nesnel idealizme gtrebilecei gsteriliyor. "Epistemizm'in
bilgi kuramsal deil (de) bir varlk blilm sei sav olduu" (s.
59) vurgulanan yazda, (algsal) gerekiliin epistem izm in
yaptnn tam tersini yapu, yani kavray ile kavranlan bir
birinden ayrt ettii belirtiliyor.
Bu tutarszl gstermeyi amalayan yaz "Kant bilgibilimi-
nin temel tann kantsz kaldn" (s. 75) ileri sryor. Epis
temizmin baarsnn srn nerede yleyse? Uzun uzun tart
malara yol aacak nitelikte bir soru.
"Kant'ta Akln D oal Bir Yanlsam as Olarak M etafi
zik" balkl yazsnda Taylan Altu "Metafizik mmkn m
dr?" sorusunu Kant'n nasl irdelediini Salt Akln Eletiri-
sl'ni temel alarak ortaya koymaya alyor ve Felsefe Tart-
malar'nn bu birinci kitabnn epistemoloji denince en ok
Kant'la hesaplalmas gerekir savn (ve hatta Kant'n bu ko-
nulann sin e qua non'u olduunu kantlamasna) temel bilgi-
leri gzeterek ortaya koyuyor. Bu balamda da Kant term ino
lojisinin belli bal kavramlar olan a p riori, a p osteriori;
sen tetik a priori yarg, analitik yarg; duyarlk, anlk,
akl; a priorl form , kategori, de; m aksim gibi kavramlar
ak klnyor ve tabii "odaksal" olanda kalnp "peifeik" ola
na geilmiyor Ama bu noktada biraz daha dnm ek gerek:
Allu'un ok hakl olarak deindii gibi: Felsefe (Kant'n
dnd biimiyle) insann, yalnzca olgu deneyimiyle s
nrl olmayan fakat baka deneyim alanlarna da (ahlak, este
tik gibi) alan tmel bir anlama etkinliidir" (s. 55).
Hi kukusuz felsefenin tarihi, Nermi Uygur'un deyiiyle
"gemiteki felsefe" gndem de tutularak, felsefedeki diya-
log(lar) srdrlebilir. Bir hesaplamalar btn diye de ba-
klabilecek bu alandaki baarlar, saplamalar, belirlemeler, bi
rikimler son derece nemlidir Harun Rzatepe'nin "Tarihleri
le Bantlar A sndan F elsefe le B ilim ler Arasndaki
Fark st n e adl yazs, ite bu nemli konuyu iliyor ve
gerek bilimi gerekse de felsefeyi rasyonalite erevelerin e
ballk asndan ele alyor. Bilimlerde, sreklilik ve birikim-
liliin-, oysa felsefede bir klasiklemenin sz konusu olduu
nu ve bu klasikleme olgusunun felsefenin imdisi ile tarihini
birbirlerinden ayrlamaz bir biimde balayan asl nokta oldu
unu gstermeye alyor (s. 106). Ama felsefenin de phllo-
sop tia p ere n n ls deyiinde dile gelen bir sreklilii, srp
giden yan yok mu?
te tmeller tartmas Platon ve Aristoteles'ten balayarak
gnm ze dein gelmiyor mu? Tmeller sorununu formle
eden Porphyrios'tan bu yana "kprlerin altndan ok su ge
ti" ama hl sorun dimdik ayakta! Vehbi Hackadirolu da t
melleri ele alyor "Tmellerin G ereklii zerine" balkl
yazsnda. Asl gln "gerekten tikel ideler denebilecek
bir eyler bulunsayd ve bunlarn bilgisi nesnelerden ald
mz ilk bilgiler olsayd bile, bu tikel idelerden genel idelere
nasl geilecei konusu zerinde dnld zaman" (s. 78)
ortaya kacann dile getirildii yazda, Locke'un balatt
dnm e gelenei sergileniyor; "Adclk bir yana, u ya da bu
yoldan kavramlar kabul eden bir retinin son aamada Ger
eki (algsal yoksa kavramsal m?) olmak zorunda olduunu
syleyebiliriz" (s. 86) deniyor. Ayrca yaz boyunca, "Tmeller
de zihnimizde kavramlar olarak ortaya kacana gre bilgi
kavramlarla balyor demektir" (s. 86) gr ileri srlyor
ve tmeller bilgi sorunu ile ilgili klnyor.
Cemal Yldrm "Felsefe Asndan B ilim ile Din" balk
l yazsnda "bilim" ile "din"in temel niteliklerini belirledikten
sonra mantksal ve tanmsal olarak bilim ile dinin kartlk
iinde olamayacan; ancak "bilim olma" savn gden ve
dinsel bir metafizik olm aktan baka bir ey olm ayan (s. 95)
teolojinin (tannbilim ) bu tavnndan kaynaklanan bir atm a
nn sz konusu olduunu gsteriyor.
F elsefe Tartm alarnda yer alan W V Q uine'n "Bir
D en ey cilik Dogmas" ile S. A. Kripke'nin "Ad Verme ve Zo
runluluk" adl yazlar da bu 1. kitapta yer alan dier yazlar
la organik bir ba kuruyor. Kripke'nin yazs zellikle, a pri-
ori, zo ru n lu lu k , k e sin lik kavramlar konusunda, Kant'tan
beri sregelen belirlemelerin tesine geiyor.
Tm dileimiz, F elsefe Tartmalar'nn 1. kitapta sergi
lenen ierik zenginliini ve hi kukusuz varln srdrmesi.
"DEMOKHTOS/ABSTOTELES
LKADA DOA FELSEFELER"

Arda Denkel,
Kalam Yaynclk, stanbul 1987, 318 s.

Felsefe tarihini bir problem ler tarihi olarak gren Nicolai


Hartmann, baarl bir felsefe tarihisinin, dncelerini sergi
lemeyi am alad filozofta nelere dikkat etmesi gerektiini
yle zetler: Filozof, "neyi grd, neyi kavrad,neyi bildi, ge
riye ne gibi kazanlar brakt." (M. Gkberk, N icolai Hart-
m a n n 'n "Problem ler Tarihi" gr, Felsefe Arkivi Say:
14, 1963, s. 124)

Felsefe; buradan da aka anlald gibi, hibir bilgi da


lnda olmad kadar tarihine baldr. Bu. onun varln salt
dilde, dil yaptlarnda kurmasndan kaynaklanmaktadr. Felse
feyi, hi kukusuz, felsefe tarihilii kendisinin bir "znitelii"
olan filozoflar kurabilir. te yandan, kendisi de bir bakma
felsefe olan (olmas gereken) felsefe tarihini de filozof-felsefe
tarihisi kurar. Byle bir kurma biimi de, dorudan felsefe
yaparken hep gndem de kalan sorulardan, sorunlardan yola
kmay, bunlar temellendirmeyi ve "gemiteki felsefeyi" ir
delem eyi gerektirir. Ksaca dendikte, filozofun savat g
lkler nelerdir; ne gibi soularla hesaplam aktadr trnden
yeniden som sormalar, felsefe tarihisinin filozofa ilikin tutu
m unda belirleyici olmaldr.
Daha nceki almalarnda felsefenin bellibal kavramla
rna (bilgi, anlam, anlama, varlk, nesne) ve bunlarla ilgili so
runlara eilen Arda Denkel bu kez yine sorunlar m erkeze
alarak zgn bir yapt olutunyor; valkbilim dolaynda yo
unlaan soulara, sorunlara zellikle Demokritos ve Aristote
les'i temel alarak eiliyor; ama bu arada her iki filozofun d
nsel arkaalanlarn da youn bir ierikle veriyor. Konu
sunu kimi varlkbilim sorunlar evresinde snrlayan ilka
felsefesi tarihi" (s. 1) diye sunduu almasnda Denkel, De
mokritos ve Aristoteles'e yakn ya da kart kimi filozoflan,
onlann bal olduklan ya da iinden getikleri dnm e gele
neklerini; farkna vardklar kart grleri ne yolla uzlatr
maya alklanni; "neleri grdklerini, neleri kavradklarn"
gzler nne sermeye alyor.
iirsel sylem ile felsefi sylemin ortak bir sylem olutur
duu ve bu nedenle d e dilsel anlatmlarn tuzaklarla dolu ol
duu bir dnem dir lka felsefesinin yorulduu bu dnem .
Dnm e ediminin tm zenginlii ve verimlilii ile kendini
gsterdii bu dnem i Arda Denkel belirli snrlar iinde ele
alyor.
G rn ile gereklik arasndaki ilikilerin en youn bi
imde tartld bir dnem olarak karmza kan bu dnem ,
temel "uslamlamalar" ile gsterilmeye allyor; her filozofun
dncelerinin ndayanaklan ile birlikte, dnem i daha net bir
biimde kavramay salayacak dnem e zg ortak ndaya-
naklar da veriliyor.
Yaptta belirlenen erevede dnceleri sergilenen tm fi
lozoflarn temellendirmeleri, dncelerinin dayand ana il
keler ak seik bir biimde ortaya konuyor. te bu balamda
filozoflarn temellendirm elerinde amalamalar gereken tutar-
llklan ya da tutarszlklarnn nedenleri de gsteriliyor. Yap
tn sonlanna doru Aristoteles'in "tz retisi" irdelenirken, fi
lozofun Metafizik Zeta'daki farkl tutumu belirtiliyor ve yle
deniyor: "Neyin bilmek olduunu ve neyin bilinebilir olduu
nu belirlerken, Aristoteles burada hem en btnyle Platon'un
ltlerini, beklentilerini izler.. (...) Dolaysyla, Metafizik Ze-
ta, Platoncu bilgi beklentisine olan dknl ile, salt an
lamdaki tikel nesneyi en temeldeki tz olmak konum undan
'azleder' "(ss. 233-234). Bu bir tutarszlk, ama bir filozoftan
da matematiksel bir tutarllk beklenebilir mi? Baka sorunlar
da iin iine girince bu tr farkl zm ler de peinden gele
biliyor burada olduu gibi.
Felsefede dile gelenlerin srekli olarak hesab verilmelidir;
bu da temellendirm eden baka bir ey deildir. Bir felsefe ta
rihi kaleme alnrken de hem filozoflann zgn dile getirileri
nin hem de bu dile getiri zerine olan sylemlerin hesabnn
verilmesi trnden titiz bir almann amalanmas sz konu
sudur. te elimizdeki yaptta btn bunlan grmek olanakl
dr.
Felsefi grleri byk bir kavram zenginlii iinde ve ay
rntlaryla sergiledii yaptnda Denkel, Aristoteles sz konu
su olduunda karmakln iyice younlatn belirtm eden
edemiyor: "Aristoteles dizgesinin nesnenin doasna ilikin
blmleri, konuyu kavramsal ynden en derin inceliklerine
dein kavrayan bir gelikinlik ve buna bal olarak da youn
bir aynnt ve karmaklk gsterir." (s. 103)
Bir doa filozofu olarak ele alnan Aristoteles, varlkbi-
limsel grleriyle giriyor yaptn gndem ine. Bu balamda
da, tz-ilinek; birincil tz-ikincil tz; potansiyellik- aktellik
retisi (Aristoteles'in varlk retisinin en can alc yn);
zdek-form; ereksellik ilkesi (ve buna bal olarak doay
aklama); n eden kuram; z-zclk (retisi) organik bir
ba iinde veriliyor ve kavram an oluturan kavramlarn
aralarndaki ilikiler apak belirtiliyor. Ayrca bir filozof
olarak Aristoteles'in "kavraylannn kazanlar" gsteriliyor.
Atomculuk'n dnda, Aristoteles'iliin, ayn varln en te
mel kavramsal zmlemesini verdii (s. 87) dile getirili
yor.
Antika dncesinde hi zedelenm eyen tek ilke e x nl-
h ilo n ih il fit ilkesidir; bu ilke m odern an da ilkesi olduu
iindir ki bilimsel dn gerekleebilmitir. Ortaada ise
tam tersi bir ilkenin benimsenmesi sz konusudur. Yoksa (ex
n lh ilo ) her eyi var eden Tann; m odern ada serpilip geli
en anlam iersinde bir bilim Ortaada ite byk lde
bu nedenle yoktur. Dinsel anlatmlarn empirik ierii Ortaa
dnrnn asl sorunu deildir. Bu noktada da "Ortaan
yetersiz ve baarsz bilimi" (s. 66) dem ek bile gereksiz olur
kanmca: nk Ortaan doa diye bir sorunsal yoktur ve
doa filozofu da yoktur. Aristoteles onlar iin bir doa filozo
fu deildir; Aristoteles ilkin dorudan mankla ilgili sylem le
rin, sonradan da varlkla ilgili speklatif sylemlerin kayna
dr Ortaa filozoflar iin.
Yaptn nemli yanlarndan biri de, felsefe ile bilimin alan
larnn kartrlmamas gerektii konusundaki bilinli ve titiz
tutumu. Felsefeyi sorularnda yakalayan ve filozoflann dn
dnyalanna kavram zmlemelerinde iz srerek girmeyi ba
aran Denkel yle diyor: "Belirli sorun ve aklamalann insan
anlnn ilgi alan iine nce felsefe konulan olarak girdikle
rini, sonra da bu konu zerindeki anlay derinleip, ilgili bi
limsel yntemler geliince, bunlann bilimselletiini ve gerek
ilerlemelerin ancak bundan sonra ortaya konabildiini ne
sren gr Atomculuk balam nda kantlanp dorulanm
m oluyor? Gerekten de felsefe ilkel bir bilim mi? Felsefe bi
limsel yntem in henz uygulanamad alanlarda em eklem e
ye alan insan kurgusunun sonusuz abalar m ? Atomcu-
luk'un serveni, felsefenin alanndan biliminkine kaym ve
geliimini oradan gerekletirmi ok saydaki baka kuramn
evrimi ile birlikte Auguste Comte'un ne srd ve felsefeyi
kk dren bir Pozitivizm'i mi doruluyor? Bu sorunlann
yantnn olum suz olduunu ve byle grlerin de, felsefe
balamnda, felsefecilerce retilen bilimsel aklamalarla ger
ek felsefe sonn ve aklamalarn kartrmaktan ileri geldii
ni iyice anlam ak gerekir. Durum odur ki, dnce tarihi bo
yunca filozoflar alarnn en yetenekli kiilerinden olmular,
ya ayn zam anda bilim de yapm lar ya da bilimin geriliin
den dolay, felsefe balam iinde bilimsel kurgu (bilim-kurgu
deil!) reterek kimi bilimsel kuramlarn ilk admlarn atm
lardr." (s. 95-96).
Felsefeyi bilime indirgem eyen, onun kendine zg, "sui
generis" varln apak gren ve halis bir felsefe abasn
sergileyen Arda Denkel, youn tartmalarla, zmlemelerle,
uslamlamalarla, okurken kiiyi etkin ve canl klan, birok i
diyaloga srkleyen bir yapt sunuyor biz okurlarna. Ancak,
felsefe dnyam za bylesine zenginlik katan bu yaptn kay
nakasnda F. A. Lange'nin M ateryalizm in Tarihi ve G n
m zd ek i An l a m n n E letirisi adl yapt da yer almalyd
diye dnyorum.
TRK FELSEFE ARATIRMALARINDA VE
NVERSTE RETMNDE ALMAN FLOZOFLARI"
Trkiye Felsefe Kurumu Konferanslar: 1
Ankara 1988, 99 s.

"DNYA PROBLEMLER KARISINDA FELSEFE"


Trkiye Felsefe Kurumu Seminerleri: 8
Ankara 1988, 127 s.

Trkiye Felsefe Kurumunun son yllarda gerekletirdii


almalar kitap olarak yaymland. Ankara, Alman Kltr
Merkezi'nin de katklaryla, 1986 yl Kasm-Aralk aylannda
Ankara'da dzenlenen Konferans'n m etinlerinden oluan ki
taplardan biri, Trk F elsefe Aratrm alarnda v e niversi
te retim inde A lm an F ilozoflar baln tayor. Balk
tan da anlald gibi bu konferanslarda, Alman filozoflarnn
lkemiz felsefecilerinin akadem ik almalanna yaptklan etki
ile, tarihsel koullardan dolay uzunca bir sre lkemize gelip
niversitelerimizde dersler veni olan filozoflarn, felsefecile
rin etkileri ele alnyor.
n iversitelerim izd e D ers Veren Alman F elsefe P rofe
s rleri (ss. 1-31) balkl konum asnda Arslan Kaynarda,
Almanya'dan lkem ize yaklak 1933-1950 yllan arasnda ge
lerek uzunca srelerle ders veren bu hocalar anlatrken hem
niversitelerim izdeki felsefe retim inin durum unu gzler
nne seriyor; hem de gelen kiilerin felsefeyi alglaylar,
kavraylar ynnden braktklar etkiyi som ut bir biimde
sergiliyor. rnein, H. Reichenbach'n felsefe anlay ile E.
von Aster'in anlaylarnn farkll ve etkileri belirtiliyor. A.
Kaynarda'n da altn izerek belirttii gibi bu hocalarn
felsefeye, birbirlerinden ok farkl anlaylarla yaklamalar;
felsefi sylem den farkl eyleri anlamalar byk bir zengin
likti. Fakat bu farkl tutum lardan gerek ten etk ilen m ek
iin birtakm sorunlarn ayrmna varmak; felsefi kayglar, s
kntlar yrekten duymak gerekiyordu. Ancak byle bir iten
duyula, o hocalarn sunduu grler gerek etk ilen m eyi
salayabilirdi. Yine de belli bir oranda olan etkilenmenin nite
likleri zerinde aynca durm ak gereklidir sanrm.
A. Kaynarda, Alman hocalarn etkilerini daha geni bir
grngeden (perspektif; verirken, Cemil Akdoan Relc-
h en b a c h v e Trkiye'de P ozitivizm (ss. 44-53) balkl ko
numasnda, "Reichenbach'n felsefe tarihini ve tarihsel yak
lam yadsyan" (s. 46) tutum unu sergiledikten sonra, Reic-
henbach'n lkemizdeki akadem isyenler zerindeki etkisini
gsterm eye alyor. Bu arada Yenipozitivizmin, zellikle
K uhn'un oluturduu dncelerle kn dile getiriyor ve
sonuta Trk felsefecilerinin hep alc durum da olduuna ili
kin bir izlenim uyanyor; yle ki birtakm etkiler geliyor; bir-
sre sonra yine lke dnda kotanlan yeni birtakm etkiler
y en id e n geliyor ve yine bunlar zerinde konuuluyor, tart
lyor; ama bu diyalektik bir trl bizde, kendi dnce dn
yamzda oluamyor: zerinde nem le durulmas gereken ko
nulardan biri.
Kitabn ierdii dier konum a ise niversitelerimizde
yaplan aratrmalarda konu olarak seilen Alman filozoflanna
ilikin. Bedia Akarsu'nun Max Sch eler (1874-1928): nsan
Olma Sorunu (ss. 32-43) balkl konumas, felsefi grle
rin olumasnda, insan sorununun tad nemi Max Scheler
asndan dile getiriyor.
Yusuf rnek B ilim de, F elsefed e ve Politikada Kari Jas-
p ers (ss. 54-631 adn tayan konum asnda bu filozofun da
insan sorunlarna ne denli nem verdiini gsteriyor. nk
Jaspers'e gre "gerek insan ynelimi, gerekse felsefenin am a
c, insan varlnn aratrlmasdr" (ss. 55). inde bulunduu
som ut durum lardan, koullardan, olan bitenden yola karak
felsefe yapan ve felsefe yapan insann da olanaklarn d
nen, onlan aydnlatan ve gerekletiren insan olarak (s. 57)
gren Jaspers, ite bu dnceleriyle byk nem tayor. n
san sorunu felsefenin asli sorunudur; nk felsefe insan iin
dir. nsann alglan konusunda Ritter'in (s. 26) ve Jaspers'in
(s. 57) tutumlar nasl da ilgin ve birbirine benzer: insan nes
neye indirgenemez.
N letzsche: a ve amz (ss. 64-96) adn tayan ko
num asnda Ioanna Kuuradi, hem Nietzscle'nin o bakal-
dran tavrn, acmasz eletirilerini, a karsndaki tutu
m unu bize sergiliyor ve hem de amz dnyas ile ilgili ola
rak sunduu grlerle Nietzsche'nin haklln som ut bir bi
im de gsteriyor am a yine de um udunu yitirmiyor. an
O laylar A rasnda adl yaptnda da "insann yznn unu-
tulm uluunu" dile getiren ve "her ey yaplabilir ilkesinin"
egem en olduu bir dnem in yaandn belirten Ioanna
Kuuradi, hibir ekilde badaam ayacak kimi grlerden
m edet um ulm asn eletirerek felsefeciye ve filozofa den
iin olan bitene dorudan gzlerle bakm ak olduunu syl
yor.
O lup bitene bu biimde bakm ak da dnenden, tarihsel
grngeyi hi gzard etmemesini, insan ve insan sorunlarn
nplana karmasn, olaylarn problem atik yanlarn grebil
meyi bir h abltus haline getirmesini istiyor. Byle bir yakla
mn kukusuz en byk yardmcs da p h llo so p h ia peren-
n is olacaktr.
Trkiye Felsefe Kurumu'nun hem Trke hem de ngilizce
(bir konum a Franszca) olarak yaymlad D nya Problem
leri K arm da F elsefe (P h ilo so p h y Facing W orld Prob
lem s) ise, 7-10 Temmuz 1986 tarihinde Ankara'da, Kurum ile
UNESCO'nun ve l'NESCO Trkiye Milli Komisyonu'nun ibir
lii sonucu dzenlenen Seminer konumalarndan oluuyor.
loanna Kuuradi Trkiye Felsefe Kurumu Bakan olarak
yapt konum asnda "(...) eitli lkelerde ve bir btn ola
rak dnyada u veya bu ekilde kurulmu toplumsal (ve bu
arada ekonom ik) iliki btnlerinin ve siyasal ilikileri dzen
leme tarznn yaratm olduu olgular" (...) ya da: aca ulat
mz felsefi deer bilgisiyle baktmzda farkna varlan ve
yeryznde yaayan birok insann insan olarak olanaklarn
gerekletirebilmeye elverisiz olduklar ya da bu gelitirmeyi
imknsz kldklar iin istenmeyen durumlar" (s. 10) olarak
tanmlad "dnya problemleri"ne "felsefe ile bakm ann nasl
bir bak olduuna ve bu problem lerin ele alnnda hangi
noktalarda felsefi bilginin katklar yapabileceine bir rnek
vermeyi denem e"nin (s. 8), bu Seminer'in asl amacn olu
turduunu belirtiyor.
Felsefenin asl ilevinin ne olduuna [(..."yalnzca felsefi
dnm e yoluyla, eylerin nasl olmalar gerektiini grmeyi
ve sonu olarak, onlarn bu ekilde ortaya kmalar iin nasl
eylememiz gerektiini umabiliriz." B ilim de v e T ek nolojid e
Etik Sorunlar, Evandro Agazzi (s. 25) "...felsefe, dier eyle
rin yannda, 'insanlk iin ussal olarak zlenebilir bir yaam'a
ilikin normlar sorusuyla ilgilenmelidir." G nm zde F elsefe
v e n sanlk, H. Odera Oruka (s. 46)1 ilikin dncelerin de
sk sk dile getirildii Seminer'de, dnya problemleri zellikle
etik adan, temel insan haklan asndan ele alnyor.
lkemizden, Bedia Akarsu'nun nsan A sndan T ek no
lojik G elim eler v e E vrensel Kltr (ss. 35-44); loanna Ku-
uradi'nin n san Haklar A sndan D n y a Problem leri'
(ss. 35-58-72); Trkkaya Atav'n Birka Sz (ss. 102-103);
Mmtaz Soysal n da Bugnk D nyada B am szlk Soru
nu (ss. 104-110) adl konumalarla katldklar bu uluslararas
Seminer de Evandro Agazzi Bilim de ve T eknolojide Etik So
ru n lar (ss. 23-29); Elisabetta Soricelli ada T oplu m d a
'Tplama'nn Arl (ss. 30-34); H. Odera Oruka Gn
m zd e F elsefe ve n sa n lk (ss. 45-57); Alassanne Ndaw Irk
Ayrm ya da nsan H aklarnn Y adsn (ss. 73-80); J. P
Atreya T em el nsan Haklar ve Bar (ss. 81-89) ve Andr
Mercier de B arn H km S rm esin in F elsefi K oullar
(ss. 90-101) balkl konumalarla yer ald.
K apan K onum alarnda "Felsefe ve tarihin olm a
dan gnm zn sorunlarna doru zm bulunabileceine
inanamyorum" (s. 122) diyen Suat Sinanolu'nun bu son d e
rece doru saptamasna katlmamak olanaksz. Ancak bu ger
ei insanlara gstermek de byk lde felsefecilere den
bir grev. Ama yle sanyorum ki, her eyden nce insann
etik bakm dan (evrensel boyutlarda; bir gelime gsterip gs
term ediine bakm ak gerekir. Byle bir alma, yaplacak
olan btn teki deerlendirm elerin de temeli olacaktr.
"NKOMAKHOSA ETK"
Aristoteles

Yunanca aslndan eviren: Saffet Babr.


Hacettepe niversitesi Yaynlan, 142 s.

Aristoteles (.. 384-322) felsefe dnyasnn en etkili filo


zoflarndan biridir. Tm felsefe somlaryla hesaplam; belirli
temel dnceler dorultusunda kurduu felsefi yaptn b
yk bir zenginlikle kalc klmtr. "Varlk" "mantk" (dn
me) sorununa ilikin yorumlar, hem kendisinden ok nce
gndem e gelen bu trden sorunlarn anlalmasn salam,
hem de kendisinin bu sorunlarn zmyle ilgili olarak orta
ya koyduu dnceler, yzyllar boyu zerinde tartlacak,
hesaplalacak ksaca "felsefe yapmay" salayacak temel d
nceler olmutur. ster onun izgisinde dnlsn, ister fel
sefeye olan kalklan inkr edilsin felsefede (felsefe tarihinde)
Aristoteles'in gndem de olmad hem en hibir dnem yok
tur. Kimi dnrler onu bilimsel dnn balatcs ol
makla yceltirken, kimi dnrler de onun, bilimsel dn
engellediini ileri srmektedirler. An yarglamalar bir ya
na, Aristoteles; dnceleriyle tananlara, dorudan yaptlan-
n okuyanlara hep yepyeni dnyalar aan bir filozof olmutur.
Helenistik dnem sonras Bat dncesine sadece mantk
olarak katkda bulunan Aristoteles, slam dncesinde son
derece etkili olmu ve XII. yzyldan balayarak da tm "Ak
deniz kltr1' erevesinde en byk "yetke", baka deyile
felsefe yapm ann lt olmutur. Aristoteles'i yetke olarak
kabul eden filozoflar, onu kendilerine mal etm e abasna gir
milerdir; rnein bir Boethius'un Aristoteles'i ile bir Thomas
Aquinas'in Aristoteles'i birbirinden farkldr.
Varln gizlerini her aamada, her durum da aratrmaya
alan Aristoteles; ahlaka, insan dnyasna ilikin olarak kale
me ald Ethica N lcom achea, Magna M oralia ve Ethlca
Eudcm ia ile de ok etkili olmutur. nsan gereinin ortaya
karlmasna byk nem veren Antika ve hatla kimi orta
a filozoflar felsefenin asl blm olarak ahlak felsefesini
grrler. Bu deerlendirm e hi kukusuz rastlantsal deildir.
nsan gereini hibir yan rtl, gizli kalm am acasna anla
maya, kavramaya alan Antika filozoflarn en ok ilgilen
diren konu, kendi dnceleri dorultusunda yeni bir insan
tipi yaratmak olmutur. Bu balamda, onlann en byk soru
nunun eitim sorunu, baka deyile, insan yetitirme sorunu
olduu sylenebilir Bu nedenle de zellikle Platon ve Aristo
teles'te insanbilim sel, ahlaksal, toplumsal, siyasal ve hatta
ekonom ik soanlar i ie girer; toplumda ynetici/ynetilen
konum lannda bulunan insanlarn nasl olmalar gerektii tart
lr.
Aristoteles birbiriyle tutarl bir iliki iine sokarak olutur
duu dncelerinin temelini Organon'da atmtr. "Varlk"
ile "dnme" arasndaki en temel ilikilerin sergilendii Or
gan on Aristoteles'in byk bir zenginlikle ortaya kan gr
lerini anlamamza yardmcdr. Bir "nitelikler mant" olarak
beliren Aristoteles mant her trl "varolan", tek tek eyleri,
bireyleri ve zellikle insan kavramann yolunu aar. Tz-ili-
nek, madde-form, gizilg-edim tasarmyla "varlk"a ilikin
birok sorunu zer. Grnler dnyas ile yetinmesi, insan
dnm esinin kavram lar oluturm a zelliine byk arlk
vermesi onun en nemli ynlerinden yalnzca biridir
Aristoteles iin en nemli sorun, "bir eyi o ey yapan e
yin ne olduu" sorunudur. Yzyllar boyu ortaa filozoflar
"quod quid erat esse" deyiiyle, felsefelerinde bu sorunla u
ramlardr. Bilgi elde etm e abasnda tikel olandan hareket
eden Aristoteles, her trl tikel durum un zniteliklerini, o d u
rumu o durum yapan eyin ne olduunu ortaya koymaya a
lr. te bu tavr N ikom akhos'a Etik adl yaptnda da ak
seik olarak grlmektedir. Aristoteles burada insann bir akl
varl ve ayrca toplumsal, siyasal bir varlk olduu temel sa
vndan yola karak onun ahlaksal yaamn kurar, hatta onu
yalnzca kurmakla kalmayp, tm insann taycs olarak b e
lirlenen tek tek insani durumlarda yer alan kavramlann "feno-
menolojisini" yapar. Yaptta ele ald iyi, erdem, mutluluk gi
bi kavramlann zniteliklerini, "onlar o ey yapan eyi" sapta
maya alrken olgusal dzlem den hi aynlmaz ve dolaysyla
da "kavram gerekilii" tuzana da dm ez; znitelikleri
saptayarak genelin bilgisine ulamaya alr; nk ona gre
asl bilgi genelin bilgisidir.
"Her sanat ve her aratrmann, ayn ekilde her eylem ve
tercihin de bir iyiyi arzulad" (1904a) genel dncesinden
yola kan Aristoteles "iyi"yi hem kategoriler bakmndan ele
alr hem de onun bir idea olmadn gstermeye alr yap
tnda: "(...) iyi (...) hem nelik, hem nitelik, hem de grelik b a
kmndan dile getirilir, oysa bir eyin kendisi ve varl doal
olarak greliinden ncedir (nk grelik bir filize benzer,
varlk iin rastlantsaldr); o lalde bunlarn stnde ortak bir
idea olamaz. Ayrca var olan ka ekilde dile getiriliyorsa, iyi
de o kadar ekilde dile getirildii iin (nitekim ne olduu
olarak, szgelii Tanr ve us eklinde; nitelik olarak erdem le
rin nitelii eklinde; nicelik olarak doru l, grelik olarak
yaral olan, zaman olarak uygun zaman, yer olarak yaanan
evre eklinde ve bu gibi baka ekillerde dile getiriliyor), iyi
nin, ortak olan bir geneli bulunamayaca ve bir tek olamaya
ca aktr; yoksa btn kategoriler bakmndan deil, bir tek
kategori bakm ndan dile getirildi." (1906 a 20-30). Varlk ile
ilgili tasarm nda idea'ya yer verm eyen Aristoteles'e gre iyi
de bir dea olamaz; iyi ona gre, ruhun erdem e uygun etkin
liidir (1908 a 15).
Erdemin, ruhun bir nitelii olarak deerlendirildii ve d
nce erdemleri (bilgelik,doru yarglama, akl bandalk -ak
l banda olm a) ile karakter erdem leri (cmertlik, lllk)
diye ikiye ayld yaptta, Aristoteles; varla gelm enin bir
"kipi" olarak batan beri savunduu "gizilg-edim" (dynamis-
energeia) grn yeniden gndem e getirir; erdem e sahip
olm akla, onu etkinletirmek, eylem alanna geirmek son d e
rece farkldr. Birinci durum da erdem bir gizilg olarak var
dr; henz edim haline gelmemitir; onu etkin bir durum a
geirmek gerekir: "(...) yani onun huyda bulunduunu dn
mek ile etkinlikte bulunduunu dnm ek arasnda byk
fark vardr. nk bir huy bulunduu halde, hibir iyiyi mey
dana getirmeyebilir, rnein uyuyan ya da bir baka ekilde
eylem den alkonanlarda olduu gibi; oysa etkinlikte bu ola
nakszdr, nk kii zorunlu olarak eylem de bulunacaktr."
(1909 a).
Doutan olmayp, belirli bir aba ile kazanlan ve kazanl
dktan sonra da kolayca deitirilemeyen bir ruh nitelii olan,
ayrca "ortada" bulunan erdem, insan sonunda mutlulua g
trecektir ve mutluluk da ruhun bir etkinliidir (1102 a 15).
nsan hem bir akl varl hem de toplumsal bir varlk ol
duuna gre, ahlaksal saduyuya dayanan, onunla beslenen
adalet en nemli erdem lerden biridir Aristoteles'e gre. Ada
letin gereklemesi en az iki kiiyi gerektirir; adalet bu neden
le toplumsal bir erdemdir; adalet "kendi amacn kendinde en
ok tayan erdemdir, nk kendi amacn kendinde'tayan
erdem in tam kullanlmasdr. Tamdr, nk bu erdem e sahip
olan yalnzca kendi kendinde deil, bakasyla ilgili olarak da
NKOMAKHOS'A ETK 325

kullanabilir. (...)" (1129 b 30). Bir bakasyla ilikide sz ko


nusu olan, tmyle toplumsal bir erdem olan "adalet erdemin
bir paras deil, erdem in btndr, kart olan adaletsizlik
ise ktln bir paras deil, ktln btndr." (1130
a 5).
yinin, erdem in ne olduunu bilenler ve onlar ancak edi
me dntrenler salkl bir toplum oluturabilirler Aristote
les'e gre; yleyse bireylerin, toplumlarn mutluluu asn
dan bu tr bilgilerin, bu kavramlara ilikin olgusal zm le
melerin nemi ok byktr.
Birok filozofun insanla ve ahlakla ilgili grlerini belirle
mesinde esin kayna olmu olan ve on kitaptan oluan bu
byk eserin ilk be kitabnn dilimize, hem de zgn dilin
den, Yunancadan, evrilerek kazandrlm olmas ok byk
bir nem tayor. eviriye eklenm i olan dizinler, evirinin
deerini bir kat daha artryor. Hacettepe niversitesi Felsefe
Blm Bakan Prof. Dr. Ioanna Kuuradi bakanlnda ger
ekletirilen ve en yetkini amalayan bu yayn abasnn (da
ha hzl) srdrlm esi ve "Corpus aristotelicum"un tmyle
dilimize kazandrlmas biz, felsefeyle uraanlarn en byk
dilei diye dnyorum .
Klasik m etinlerin "akl varl olabilen" herkese iletecei
ok ey var.
"ETK"

Ioanna Kuuradi
Meteksan, Ankara 1988, 194 s.

"Etik iliki adl birinci ana blm nn Girii ile Birinci ve


kinci Blm" ilk kez 1977 ylnda yaymlanm olan Etlk'in
tm getiimiz yln eyll aynda yaymland. Ioanna Kuura-
di'nin kendisiyle yaplan bir syleide de belirttii gibi, bu ya
ptta sunulan "bir 'ahlak' (moral) deil; bir grtr: Bir etik
grii"dr ("Felsefe, Sanat, Eitim , Etik v e nsan Haklar
K onusunda Sylei", F elsefecilerle Syleiler, s. 236).
Daha nce yaymlanan yaptlarda (zellikle nsan ve D e
erleri) belirlenen grler ve bu kitab hazrlayan ipu
lar dorultusunda ortaya konan bu etik gr, "etik kii",
"etik eylem", "etik iliki", "etik ilikide yarg", "kendisiyle ili
kisinde kii", "etik deerler" ve bu balamlardaki "anlam" ko-
nulannda younlayor; etii kuran bu eler arasndaki ilinti
ler, okynllkleri, i ie girmilikleri, birbirini tamamlayc-
lklan asndan ayrntyla ele alnyor ve ayrca her birinin
ayr ayr zmlemeleri (hi kukusuz somut zmlemeler)
yaplyor. Olduka youn bir ierikle karmza kan yaptn
daha ilk sayfalannda, yaplmak istenenin "bir aydnlatma giri
imi olduu" belirtilerek, etikte bilginin nemi vurgulanyor:
"(...) deerli eylemlerde bulunabilmenin bir bilgi sorunu oldu
u, birka eitten bilgiye bal bir sorun olduudur: ge kal
m adan ok gen yata onunla hesaplamay gerektiren
bir bilgi sorunu."
Bi insan ne zaman etik bir kii olur? "Etik kii"yi "etik kii"
klan nedir? "Etik eylem"i byle yapan nedir? "Etik iliki"nin
nelii nedir? ki etik kiinin etik eylemleriyle gerekleen etik
ilikiye dtan bakan ama "seyirci" olmayan ve "deer harcan
masna" (hi olmazsa) en az sebep olan "deer bimeyip", d e
erlendiren "yarg"n durum u nedir, gibi sorularn ancak fel
sefe bilgisiyle zmlenebilecei gsterilmektedir.
Etik ilikiyi, etik eylemi varlan koullann bilgisinin tesin
de deerlere ilikin bilginin neminin de sk sk dile getirildi
i yaptta, salt nedenlere dayal aklamalarn btnyle etik
ilikiyi verm ekten uzak olaca yle belirtilmektedir: "Doa
bilimlerinin aklamalarna zenerek tketiciliklerine zene
rek nedensel aklamalara gelem eyen, insanla ve baarla
ryla ilgili olgular grmezlikten gelmek ve kenara itmek zo
runda kalan bir epistemolojiye dayanlrsa, doal olarak, kii-
leraras ilikilerin birok sorunu nesne edinilemez; etiin de
normatif bir bilgi dal olan deil 'olmas gereken'i anlatan,
baka bir deyile gerei 'idealize ed e n 1 bir grup 'metafizik'
sorunlar alan olarak grlmesi kanlmaz o lu r " (s. 43)
Etii h ep grlegeldii gibi, gerekliklerden soyutlayarak
kavramlar erevesinde ve genellikle okynlln salt bir
iyi kavram na (en yce iyi, erdem gibi kavramlara) gtren
grlerin ve her trl buyruku grn de ok uzanda
ele alan; olup bitenin, yaamn kendisinden yola kan Ioan-
na Kuuradi, insan insan yapann btnyle etik ilikiyi yaa
maya bal olduunu aynntlaryla gsteriyor. Bu arada felsefe
anlayna ilikin antrm alannda da her zamanki tutarlln
srdryor. Ayrca bu balamda "etik kii"ye (gerek insana)
artk "iyiyi steme"yi de aan duyarllklar yklyor ve etik ili
kide "iyiyi isteme"yi koullardan sadece biri olarak deerlen
diriyor. Ek ilikiyi yaamak artk bir bilgi ve bilin ii oluyor.
Sradan ilikilerin, "ezbere" dayal, "deer harcamalara" dayal
ilikilerin olmad yerlerde varolabiliyor etik kiilik.
Yaam, etik bir yaam haline getirebilmek ancak insann
(etik kii olmu insann) biricik ans. Ama toplumsal ilikile
rin (genellikle etik tem elden yoksun) hep ar bast insanlk
dnyasnda "etik iliki" kolayca yaanabilecek bir iliki biimi
mi; yoksa etik iliki, yazarlarn kurgularnda m yer almakta
oun?
Bilgisini tm varlna kalabilen, yaamnn, yaantlarnn
hesabn veren iasanlar hep vard, var ve var olacak. Ama tam
bir aydnlanma, herkesi kapsayabilecek bir aydnlanma sala
nabilecek mi, ite bu ok zor gibi grnyor. Etik kii ol
makta, olunduunda b u n u srekli klmakta yeterince gl
myz? Bilgilenmedeki en kk bir kayp, duyarszlk ve ih
mal, bu ilikiyi hem en zedeleyebilmektedir. Etik iliki ylesi
ne knlgan ki, ylesine kolay bir biimde kendisi olmaktan
kp baka bir tr ilikiye dnyor ki, belki de en az iki ya
da kiilik adalardan olusayd dnyamz, bu aydnlanma
tam olarak gerekleebilirdi.
Etik iliki hi kukusuz yaamda var ama, yaamn kendisi
etik iliki ile rtmyor; kolayca kayp gidiyor baka ynle
re,baka tr oluum lara, ilikilere; hep tetikte olm ak gerek;
Etik'in arsna kulak vermek gerek; Ek'i anlamak iin duy
gudalk gerek; en az bir kez "etik iliki"yi yaam olmak ge
rek; byle bir ilikiyi yaamak iin abada bulunm ak ve bu
nun um udunu yitirmemek gerek: "Etik iliki deerlerini olu
turan deerlilik yaantlar (...) ilikide olan her iki kiinin etik
btnlyle ilgilidir: Baz etik zellikleri etik kii deerle
ri olan bir kii ile bu zellikleri grebilecek gz olan ve
insan iin anlamn bilen bir kiinin karlamas ve ilikiye
girmesiyle yaanr bu yaantlar. Byle bir kiiyle ilikiye giril
diinde, bu yaantlar, kanlmazcasna yaanr: te kiilerin
karlamasnn rastlantsallna ramen, bu yaantlarn rast
lantsal olmamas, bu anlam dadr. Yalnzca byle bir temeli
olan yaantlar, kiide tortu brakrlar ve bu tortu yok olmaz.
Byle iki kiinin karlamasyla ve bu yaantlarn yaanm a
syla bu deerler varlanr ve katlr dnyamza." (s. 117)
Nermi Uygur
Ara Yaynclk, stanbul, 1989, 466 s.

Felsefe var olana bir 'anlam' verme abasdr. Bir zne ola
rak ve 'znel dnyann', 'znel gerekliin' asl taycs ola
rak her varolana yeni bir 'anlam olana' kazandran insan da
felsefenin odanda yer almaktadr. Hatta felsefe insansal ger
eklikle ylesine byk bir iliki iindedir ki, onun tmyle,
'kendini bilm e'ye ilikin yant denem elerinden olutuu da
ileri srlebilir. Felsefe sonsuz sylem olanaklaryla dorudan
insana yneliyor: Her eyin ancak kendisiyle anlam kazand
insana. O lup bitene bilinli olarak bakmay baarabilenler bu
durum u fark edebilirler; dolaysyla felsefe de bir 'anlam' ka
zanabilir dorudan insan varl iin.
lk akadem ik almasndan bu yana, insan, kltr, top
lum, dil, tarih, bilim, felsefe, sanat (edebiyat) balklar altnda
toplanabilecek sorunlarla urayor NermiUygur. Tm yaptla
rnda kendine zg bir felsefi sylem oluturan ve dorudan
insanla ilgili sorunlarla gndemini oluturan (bir ara iinden
getii mantksal-zmleyici yaklamnda bile bu tutum un
dan vazgememitiKuram Eylem Balam gibi ) d
nr, yepyeni bir almasyla karmzda.
Belki birok sylem trnn kavanda yer alan ama ba
na gre, felsefi sylemin ar bast bir yapt olan B unalm -
dan Yaam a Kltr birok insansal-toplumsal sorun yann
da arlkl olarak 'kendini tanma'y gndem ine alyor. D
nr, 'kendini tan' buyruunu tm varlyla duyuyor ve bu
buyrua kulak verirken olup biteni 'bunalm'la 'bunalm' ya
antsyla alglyor: nsan insan klan bunalm; insan bunalm
la var. Bu insann asl belirleyicisi de, onun "tm anlam yolla
rnn en orta yerinde" (s. 231) olmasdr. Yapt byle bir insan
'bunalm 'da kavryor. Bunalm tek bana bir ey, 'nesne' d e
il; onu "insan yaamna arada bir taklan bir eklenti diye d e
erlendirm ek yanl (...). Hep insanlar var; insan, insan oldu
u iin d e bunalm var. (...) zlmez, kopm az bir ba onla-
nnki." (s. 239-240) Mantk diliyle sylenecek olursa, 'bunalm'
insann ayrlmaz bir ilinei, baka deyile zelliidir. nsan
insan klan bir yap bunalm; sanki bunalm insann doas,
naturas, nelii, z.
Filozof, dnyann kendisiyle 'anlam' kazand insana kar
her zaman duyarl olmaldr. Filozofun her zaman iin bir in
san tasarm vardr ve bu tasarm ylesine byk bir nem ta
r ki filozofun tm dier grlerinin de belirleyicisi durum u
na gelebilir. nsan, Nermi Uygur'a gre 'znel dnyann' yap
cs, yaratcsdr; 'nesnel dnya' ise 'znel dnyann' kck
bir parasdr: "(...) znel dnyamzla var, bu znel dnyayla
anlaml nesnel dnya" (s. 94) Bireyin gereklii, znel ger
eklii ile bir; ama nasl bir znel gereklik bu? Bu znel ger
eklii znel gereklik yapan ne? BUNALIM. Bunalma ilikin
felsefece yaklam ne olabilir? Hi kukusuz onu o yapann,
'bunalm bunalm klann1 ne olduunu aratrmakla olabilir
bu. ylesine byk bir nem tayor ki bu sorunun yant
hibir biim de gzard edilemez; nk 'insan insan yapan
ey bunalm' Bunalmn onsuz olunmaz koullan ise 'beklen
medik olu', 'birdenbirelik', 'birdenbire deiiklik'tir. (s. 226-
228) "(...) insan-toplum yaamn, her trl gelenek grenek
leriyle altst eden byk olaylar"dr (s. 233) artk bunalm.
Byle bir yaklam benim seyen dnr, bunalm zce udur
ya da budur deyip onu dar bir ereveye yerletir(e)mez ar
tk. u ya da bu bunalm (buradaki hastalk), bunalm bu n a
lm yapan eyin kavranmasnda, gnna karlmasnda bir
srama tahtas gibidir. Varolusa! elerin nemini belirli kl
mann bir arac durum undadr. Augustinus, Abelardus, Kier
kegaard, Camus ve d aha niceleri byle dile getirm em iler
miydi kendilerini (felsefelerini-dnsel tavrlann-var olana
baklann)?
Filozoflar yaama ya da birok anlam ayrmlarn hesaba
katarak akla arlk verenler diye ayrmak olanakl. Nermi Uy
gur'un yaklam yaamdan yana; ancak bu onun akl bir yana
ittiine hi de tanklk etmiyor; ona gre yaamn arl, d e
eri var her yerde "akl da gdc ama snrl" Bunalm, ya
am da (salt akl varl bunalm az ki) bizim znel yaammz
da, nesnel dnyada deil: "nsan-toplum-tarih-kltr evreni
nin her kesiminde, her yresinde, her aamasnda, birinden
brne uzun, aralklar gemeden, kendine yol aan gerek
liin addr bunalm. Hem tek tek kiilere zg yaama evre
lerini, hem geni topluluklar youran karmak iliki ve et
kenleri kuatr bunalm." (s. 220) Nerede insan ve toplum var
sa orada bunalm da var. 'Bunalm' ile birlikte kltr douyor,
kltr artk: 'bunalm kltr', (bunalm dan kltr), 'bunalm
dan yaama kltr' nsan olmann, deerler yaratmann o n
suz olunm az koulu bunalm . Bunalm gl klyor bireyi
(bireyleri, toplumlar) yaatyor; onu var ediyor; onu sorumlu
klyor; onu o yapyor; zgr klyor; ardndan gelen: yine
bunalm.
B unalm dan Yaam a Kltr hem bir 'bunalm kitab',
hem 'bitm eyen bunalm lar kitab', hem de bunalmn serve
nini dile-getiren bunalm zerine (insan zerine, yaam zeri
ne) bir kitap. Bu yapt, kendimize ilikin; bizi biz yapana ili
kin; biz kendimiz vanz orada; kendimizi tanyabiliriz bu ki
tapla; kendimizi gl, sorumlu, zgr klabilmenin yolu bu
nalmlar fark etmekten geiyor nk.
Bunalm deime ilikisi de bu arada hep dndrm ekte.
Bunalm zsel bir yap olduuna ge tm deiimlere karn
(bunalm lardan tr) deimeden kalan var; ite bu kalan da
bunalm deil mi? Sonsuzca deiken klklara karn srp
giden hep bunalm, bunalmlarla rl yaam. Bunalm gl,
bunalm deitiriyor; bu deiimler kimi zaman bakalarnn,
baka toplumlarn cehennem i de olabiliyor. Ama asl bunal
mn farkna varanlar sayca arttka, cehennem yaratmak iste
yenlerin gc de azalacaktr; bunu da akldan karmamak
gerekiyor.
O kurun almlamas, 'yazarn istedii1 ile her zaman rtr
m? Okur kendi asndan m etne bakar; nk yazya gemi,
artk bir bildiriim olayn gerekletirmeye hak kazanm me
tin nesnellemitir; yaratcsndan kopm utur bir bakma. Ken
di asndan metne bakan okur da orada aradn bulur. Hele
bylesine geni, zengin ierikli bir bayaptla kar karya ise
ne byk tatlar devirir oradan! Hatta yle olur ki yapn di
liyle zdeleiverir insan, dild olan kendi gerei dile gel
mitir orada: Kendiniz ite tam da oradasnzdr. Artk bundan
byle aracya (kitab tantmaya, eletirmeye abalayanlara) ne
gerek; kitab okuyun ve artk orada kendinizi yaayn, kendi
nizi tanyn; biz insanlar iin bundan daha nemli bir ey yok
ki!
D ilin Gc n, Gnele'yi, Yaam a Felsefesi'ni btnl-
yor; onlarn sylemini pekitiriyor Bunalm dan Yaama Kl
tr. Bu yapt, kendini tanmay amalayan, bunun sorum lu
luunu duyum sayan herkese bir arm aandr Nermi Uy
gur'dan.
Taylan Altu
Payel Yaynevi, stanbul 1989, 183 s.

18. yzyl felsefi syleminin en nemli belirleyicilerinden


biridir Immanuel Kant (1724-1804). Herkesin de byk l
de benimseyebilecei gibi, Antikadaki felsefi sylem, belir
gin biimde varolana, varla ilikindir. Varolann neliini o r
taya karma, bu sylemin asl devi dunm undadr. Hi ku
kusuz Ruh zerin e ortak adn tayan yaptlarda da 'ruh'un
nelii, onu o yapann ne (neler) olduu zerinde durulmusa
da ve daha sonraki zaman kesitlerinde ancak bir anlk felsefe
si iin sylenebilecek olanlar rtk bir biimde dile gelmise
de, yine de varolana ilikin tasanmlar ve varolan kavrama a
balar nplandadr. zellikle bilgiye ilikin konularda anla
birinci derecede nem verme ok sonraki dnem lerin baans
olmutur; aynca bu tr yaklamlar insana ilikin tasarmlarn
arlk kazanmasna yol amtr.
Gemiteki felsefede vaolan-dnm e (anlk) arasndaki
ilikide varolann belirleyiciliinin oun baskn olduu grl
mtr. Manta ilikin almalarn nem kazanmas ve gide
rek de mantn her trl metafizik ykten artlmas abas,
anln nem inin daha da artmasna, belirginlemesine yol a
mtr. Anln-, bilincin nplana kmas, dnen varlk ola
rak insann bilgideki paynn artmas; artk varolann varolan
olarak deil de, varolann anla yansyan biimiyle deerlen
dirilmesi, felsefi sylemin kkten deimesine, yeniden yap
lanmasna yol amtr.
Akln ve genellikle anln artk Ortaada olduu gibi en
yce varln 'salt aklna' balamayan; yeni bir 'salt akl' anla
y, kavray oluturan Yenia'da akl, kendini, kendi asn
dan (o en yce akl asndan deil) eletirmektedir, sorgula
maktadr. te byle bir eletirel yaklamn en bilinli temsil
cisi de Kant olmutur: Salt Akln E letirisinde bilen varlk
olarak insann, kavramsalln ve buradan kalkarak olgular
dnyasnn kuruluunun, bilenin ve bilinenin yasallnm ele
alnd grlr. Pratik A kln E letirisind e ise eyleyen bir
varlk olarak insann, eylem enin yasallnm; Yarggcnn
Eletirisi'nde ise insann salt tekillikler iinde grnen duygu
dnyasnn m m kn yasallnm (artk hibir ekilde kavram
sal olmayacak olan), tran scen d en tal olabilirliinin koullan
ele alnr. (Belki de bu abalarn hepsinin ortak amac bireyli
i yitirmeden ortak bir dnyada yaamak ve bu ortak dnya
nn koullarn belirginletirm ektir.) Ayrca Yarggcnn
Eletirisinde insann blnm lnn, fen o m en a l olan ile
n o u m en a l olann btnlnn, dolaysyla insann somut
btnlnn kavranmaya (ya da yeniden kurulmaya) all
d gsterilir.
te Kant E stetii adl yaptnda Taylan Altu sk sk bu
nokta zerinde duruyor ve Kant'n tm felsefi yaptnda arl
n duyumsatan incelmi kavramsal zenginlii, kavram an
oluturan kavramlar arasndaki ilikiyi estetik balam nda yet
kin bir biimde zmlemeye giriiyor. Bu dorultuda 'yarg-
gc (dnc-belirleyici)', 'estetik holanma', 'estetik tasa
rm', 'estetik deneyim', 'estetik duygu', 'estetik nesne', 'estetik
yarg', 'estetik ilgi', 'estetik ide', 'ho', 'gzel duygusu1, 'gzel
(zgr-baml)', 'amasz amallk', 'beeni', 'beeni yargs',
'deha', 'yce' gibi kavramlar arasndaki ilikileri ortaya koyu
yor.
KANT ESTET

Altu'un yerinde bir deerlendirmesiyle: "Estetik Yargg-


c n n Elelirisi"nde aratrmay ynlendiren soan. duygu
alan n n birlii sorunudur. Bu, ayn zamanda, hibir kavra
mn kendilerine ngelmedii duygularn a priori karakterini
belirleme sonnudur. Duygunun ya da duyumun birliini tesis
etm ek, estetik yarglarn genel geerlilie, yarg veren btn
zneleri kuatan bir uylam a (agreem ent) sahip olduklarn
gstermeye baldr. Estetik yarg, duyguya dayanan bir yarg
olduu iin, genel bir yarg deil fakat Individual bir yarg
dr. zne ile bantl bir yarg olduu iin, hibir nesnel kav
rama sahip deildir. Bu yargnn yklemi hibir bilgi tamaz;
ancak bilgi yetilerini duyusal biimde oyun iine soktuu l
de bir nesneyi karakterize eden dnc bir bildirimi ta
r. Hemen grlecei gibi, estetik yargnn bu zellikleri,
kavramsal birlie giden yolu kapatan engellerdir. Bilgi yarg
larnn ve ahlak yarglarnn tmelliinin, genel geerliliinin
dayana olan kavram, dem ek ki, estetik yarg iin sz konu
su deildir" (s. 56); bu balamda ite asl sorun, bir olgu olan
gzel'in bilgi yetilerinin form vericilii altnda ne ekilde olu
tuunu kavramaktr (s. 13)
Bilim kavramsal dzlemde, doa kavramlar dzleminde
i grr. nsann somut btnlnn, zgrlnn, zerk
oluunun ve bunlarn sonucu olarak da znelliinin ar bas
t duygu alannda nesnellik nasl salanacaktr? letiimsizlik
ten kurtulmak nasl mmkn olacaktr? Altu'un da dedii gi
bi "Estetie kavram ltnden bamsz (nk gzel feno
meni kavramsz bilinen bir eydir s. 37) zerk bir temel ka
zandrmak; hakikat sorununa estetik alanda yer vermemek;
estetik yargy bilgi kapasitelerinin harmonisi zerinde temel
lendirmek" (s. 179) Kant'n estetie ilikin tasarsnn gerek
letirmeyi amalad ynlerdir,noktalardr. Kant ulamak iste
dii amalar dorultusunda bir bakma bitmek tkenmek bil
m eyen tartmalarnda en bilinli zmleyicisi, aydnlatcs
olm utur. Bu tartmalarda benim sedii tutum bakm ndan
Kant'a katlmamak olanaksz gibi grnyor. Ama bu da an
cak alanlar (bilim, ahlak, estetik, din, siyaset) birbirine kar
trmama gibi dnsel incelnilii gerek ten yaamay ge
rektiriyor. Byle bir incelmilik; varolan ve varolana ynelen
zneyi ve onun anlksal yetilerini, tam da onlara zg ayrm
larnda yakalamay kendine asl grev edinen zerk, zgr bir
insandan beklenebilir. Yine ancak o zaman Kant anlalr ola
bilmenin olanan elde edebilir ve onun idealizme, formaliz
me dt trnden savlar geersizleir.
Altu'un ok ak bir biimde dile getirdii gibi, Kant unu
gzrinde bulunduruyordu:"Nasl ki, tmel olarak geerli
formlarn katks ile duyarlk ve anlama yetisi, nesnel dnya
nn kuruluunu mmkn klyorsa; ayn ekilde bu yetiler ara
sndaki uyum da estetik holanm ann kendisine dayand
uyum dur bu tmel geerlilik hakkna sahiptir. Bu bakm
dan gzel, hayalgc ve anlama yetisinin ilevlerinin zgrce
dzenleniini ve dolaysyla znel temellere dayal nesnel bir
zorunluluu ierir." (s. 11)
Bir akl varl olduu gibi bir duygu varl da olan insana
ilikin bu titiz zmlemeleri, yine titiz bir biimde ayn za
m anda Kant'm, ann ve gnm zn felsefe sylemini de
(elden geldiince) hesaba katarak aratran, ortaya koyan
Taylan Altu'un u deerlendirm esine yer verm eden gemek
olanaksz gibi grnyor- "Sanatn hem en her zaman ahlakili-
in, politikann ya da toplumsal kurtuluun hizmetinde bir et
kinlik olarak algland bir toplulukta, Kant'm estetik bilin
cin zerkliine ilikin temellendirm esi m utlak bir manifesto
olarak grlebilir kansndaym. Pragmatik bir dnya ilgisinin
egem en olduu dar insaniliimizin snrlarn krmada ve ha
len anestezi altndaki duyarlmz yeniden estetik klmada
bu m anifestonun katks olur umarm." (s. 12)
Vehbi Hackadirolu,
Cem Yaynevi, stanbul 1990.

imdiye dein oluturduu felsefi sylemini byk lde


bilgi kuramna ilikin sorunlara zgleyen Vehbi Hackadiro-
lu, son yaptnda ahlak sorununa eiliyor. zgrlk Ahlk
adn tayan bu yaptta Hackadirolu, bir yandan kendi g
rn temellendiriyor, te yandan da 'genellikle bilinen' ah
lak tasarmlann yer yer adlarn anarak, yer yer de sezinle
terek eletirel bir bakla okuyucuya sunuyor; baka deyile
kendi tasarmndan farkl tasanmlarla taryor ve onlarn ye
tersizliklerini de gstermeye alyor; bu arada amacn da
yle belirliyor: "(...) gnm zde ahlak konusuna imdiye
dek bakldndan bsbtn ayr bir adan baklmas gerekti
ini yeterli bir aklkla belirtmenin byk yararlar salayaca
na inanyorum." (s. 7) Bu farkl a ona gre, "insanla, iin
de yaad dnya arasndaki ilikileri gzlemleyerek buluna
bilecektir." (s. 9) yleyse oluturulacak olan bu farkl tasarm
anlalmas g her trl kavramsal yaklamdan uzak olacak;
salt gzleme dayal bir ahlak kavray olarak kendini gstere
cektir. Saduyuya dayal bir gzlem sreci iinde ayrmna va
rlacak olan salt insana zg varolu koullan bu ahlak tasan-
mnn temel taycs olacaktr.
V Hackadirolu'ya gre insanda varolu bir zgrlk ara
y biimini alr. (s. 11) nsan iyi tanyabilmek iin zgrl
onu o klan iyi anlamak gerekir, (s. 12) zgrlk de bil
giyle balantldr; bilgisiz zgrlk olmaz (s. 15): "zgrlk
belli tutsaklklar arasndan en uygun grleni semek anlam
na geldiine gre, az ya da ok zgr olmann az ya da ok
bilgili olmay gerektirdii aktr." (s. 15) Hackadirolu'ya g
re insan zgrlk arad iin hayvandan ayrlr: "D dnya
dan gelen soyut etkilerin kavranmas ya da zihinselletirilmesi
yoluyla kazanlan bu yetinin, dnm e yetisi olarak, insanla
hayvan arasndaki en gze arpc ayrm oluturduu ve bu
nun da tem elinde zgrlk araynn bulunduu gznnde
tutulduunda, insan insan yapan eyin gerekten zgrlk
aray olduu tam bir aklkla ortaya km olur. te yan
dan, burada ne srdm z 'zgrlk' kavramnn, ne nes
neler dnyasndaki ne de insann i dnyasndaki belirlenim-
lilie (determinizm) kar kan bir yannn bulunmadnn da
unutulmamas gerekir." (s. 17)
Byle bir zgrlk tasarm, insana ikinci bir gr asn
dan bakmay da tmyle reddeder; bu nedenle yazar Kant ile
hesaplar. Ayrca burada "insan akll hayvandr" tasarmna
hi yer yoktur. nsann ahlak yann sadece akla dayandrmak,
Kant ve Kan gibi dnenlerin en byk eksiidir. "(...) Kant,
gerek bir yeti olduu bile kuku gtren u s yetisini doann
bize bo yere vermi olamayaca trnden bir gerekeye da
yanarak, her trl duyusal etkilerden soyutlanm olduuna
inand bir ahlak kuram gelitirmekte ve bu 'kuram n temel
kavramlar olarak da yine gereklikleri ok kuku gtren z
gr isten ve dev kavramlann ortaya koymaktadr. (...) n
k, hi bir fiziksel olaydan etkilenmeyen bir yetinin yalnzca
fiziksel olaylar kapsayan davranlarmz nasl etkileyebilece
ini aklamann bir yolu bulunamaz." (s. 43-44)
Vehbi Hackadirolu, bir yandan "eilim ahlak"na te
yandan da zveri ahlakna dayanan bu zgrlk ahlakn b
tnyle gzlem ve deneye dayal olarak naif bir tutumla orta
ya koymaktadr. "Kant'ta maksimler usun saptad ve bireyle
rin genel bir yasa olmalarm uygun grd kurallardr. Oysa
bizim saptadmza gre trel kurallar, insann doasndan
kaynaklanan toplumsal eilimin etkisi altnda deneylerden
karlmakta ve byk blm n geleneklerin oluturduu t-
rebilim kurallar olarak toplum iinde yrrlkte bulm akta
dr." (s. 65)
Ahlak insanlarn bir arada yaamas olgusuna, zgrlk
arayna ve bilgisel bakm dan srekli gelime iinde bulun
malarna balayan Hackadirolu.hi kukusuz eski Yunan fi-
lozoflannn ahlak-bilim ilikisine byk bir nem veren yak
lamlarn kendine daha yakn bulacaktr. Ona gre "eski Yu
nanda ylesine gl biim de vurgulanm olan ahlk-bilgi
ilikisi zerinde yeterince durmamlardr. Oysa bu iliki ko
nusunda yant bekleyen nemli som lar vardr. nk ahlkla
bilginin sk ilikisi bir kez kabul edilince, bilgi dzeyinin
ykselmesiyle ahlk dzeyinin de ykseleceini kabul etm ek
zorunluluu ortaya kar. te yandan, insanln bilgi dzeyi
nin uygarln gelimesine kout olarak srekli ykseldii de
yadsnamayacana gre, dem ek ki uygarlkla birlikte insanl
n ahlk dzeyi de srekli ykselmektedir." (s. 5-6) Eer bu
griie katlmyorsanz, bu tavrnz temellendirmeniz gerekir.
Varolana bakna ilikin tutarlln hi gzard etm eden
bize bir ahlak felsefesi sunan Vehbi Hackadirolu'nun zgr
lk ahlak hepimizi ilgilendiren ahlak sorunlar zerine d
nm eye, bu sorunlara felsefeyle bakmaya gtren bir ar
dr.
"TARIISELCLK SORUNU"
Erich Rothacker

ev. Doan zlem,


Ara Yaynclk, stanbul 1990.

Renaissance'dan bu yana felsefi sylem oun, "yntem 11


sorunlarna ilikin olarak belirmitir. Sylemin yntem sonn-
larna ilikin olmasnda, insann bilme yetisinin aratrma ko
nusu yaplmasnn pay byktr kukusuz. O zamana dein
bilme olgusunda asl arl bilinen tad halde, bu yeni-,
den yaplanm ada, varolana ynelen insan zihninin durum u
nun zmlenmesi, yeni felsefi sylemin asl konusunu olu
turmutur. Ortak kategorilerce belirlenen bilen bilinen ilikisi
Organon'da olduu gibi bundan byle, farkl kategori
ve tutumlarla ancak belirlenebilecek olan bilen bilinen ilikisi
dunm una gelmitir N ovum Organum'da olduu gibi .
Felsefi sylemin konusu artk varolann nelii deil, zihnin
nelii olmutur. Baka bir deyile, zihne ilikin zmlemeler
le, zihnin kendisine bir aydnlk getirdikten sonra, varolana
ynelme amalanmtr.
Bu balamda yeni sylem de doann aklanmas, ileyii
nin bilinmesi ve ardndan da doaya egem en olunmas asl
amac oluturm utur. Y eni M antk doay aklamann ve
ona egem en olmann yrngesini izmitir. Btn bu gelime
lerin sonucunda ortaya kan doa bilimleri ve zellikle XIX.
yzylla birlikte tarihsel bak asnn n plana gemesiyle
salt insan ve iasann kltr dnyasn konu olarak seen lin-
bilimleri (kltr bilimleri, manevi bilimler) ve bu bilimlerin i
leyi biimleri kimi felsefe aratmalann konusunu olutur
mutur. Bu aratrmalar zellikle XX. yzyln ilk yarsnda b
yk bir zenginlikle ortaya kmtr. Doa bilimleri ile tinhi-
limlerini birbirinden ayrt eden en temel zellik olarak onlarn
yntemleri grlmtr; baka bir deyile onlar o yapan b-
yoik lde yntem leridir denmitir. Dilthey (1833-1911) ve
W indelband'n (1848-1915) bilim snflandrmalar byle bir
tutumun arpc rneklerini oluturur. Dilthey'a gre bilimler,
doa bilimleri ve tinbilimleri olmak zere iki bee ayrlrlar
Tinbilimleri alanna insanlarn tm baarlar girer ve bu bilim
ler her trl insan etkinliini anlamaya alrken, doa bi
limleri, doaya aklamaya alrlar O halde, onlar birbirin
den ayran, konularndan ok, konularna yaklamlardr,
yntemleridir.
Byk bir dnsel zenginlikle ortaya kan XIX. yzyln
son eyreinde domu olan E. Rothacker (1888-1965), tinbi-
limlerinin neliini yer yer doa bilimleriyle karlatrmalar ya
parak verm eye alyor son yapt olan T lnbilim lerinde
D ogm atik D n m e Formu ve T arihselcilik Sorunu nda
Ayn zamanda, insan, kltr, anlam kavramlarna ilikin tutu
munu da sergiliyor ve syleminin ieriini, bu konularn ince-
lenii oluturuyor.
Rothacker'e gre "biim ve klklarn doadan alan nesne
ler yannda, insanlar tarafndan biim ve klk verilmi eyler
de vardr. Bunlar anlamak, bu biim ve klk vermenin anla
mn sormay zorunlu klar" (ss. 14-15). Pu ii stlenen de tin-
bilimleridir. Bu bilimlerin grevi, yazarn deyiiyle "yaratc in
sann edim ve ynelimlerine eilmektir" (s. 15). Tinbilimleri
bu balamda anlam tayan-yeniden bilmeyi amalar (s. 15).
Yaptn birok yerinde Rothacker doa bilimleri ile tinbi-
limlerinin zgl ayrmlarn otaya koymaya alyor ve bir fi
lozof olaak. onlar ite o yapan belirlemeyi amalyor. Bunu
yaparken de yapt Trke'ye kazandran Doan zlem'in d e
dii gibi (s. 0. yazar kendine zg bir dogmatik kuramndan
yola kyor. Ona gre insann her trl yaratc edimi ve ya
ratc etkinlii som ut olarak bir dogm atie dayanr; bu bir i
zorunluluktur (s. 6l). Dolaysyla da varolana, varla ok e
itli alardan baklabilir. nsan dnyas bir okanlamllklar
dnyasdr, kltr nesnelerini var klan anlam yakalamaya a
lan her bak as, zorunlu olarak bir dogmatik gelitirir
Rothacker'e gre.
Tinbilimlerinin nelini kavramaya ilikin sylemini, insan
dan yola karak kurmaya alan Rothacker'e gre "'gerek
lik' ona ilikin olarak gelitirilmi belirli bir 'dnya tasar-
m 'ndan ok daha zengindir. br yandan, dnya tasarm,
gereklik stne yaamadan ekip karlm ve imlenmi ie
riklere sahiptir; ama gereklii k en d in d e bir ey olarak asla
iermez veya yanstmaz. Ancak insan, bir yeryz ykseltisin
den- 'da', yeryzndeki bir delikten 'maara', su ve kara ara
sndaki bir snr izgisinden bir 'liman' yapar" (s. 73) Bu, bir
insan baarsdr, insann baarsdr Bu, insann dnyay k en
dince, kendine gre kurmas, baka bir deyile anlam verm e
sidir.
Doa bilimlerinin bir kategorisi olan nesnellik, tinbilimleri
nin de bir kategorisi olabilir mi? (Bu sorun, felsefenin de en
byk sorunlarndan biridir denebilir: felsefi sylemin nes
nellik kategorisiyle ilikisi nedir?) stelik Rothacker'e gre
"tinbilimleri asndan bakldnda, doa bilimleri de birer in
san eseri olarak, birer tarihsel olgu olarak karmzdadr. Ama
doa bilimini yaratan insan, bu bilimi tinbilimleri gibi kendi
yaratc tinsel \ 1samn deil, doay incelemek zere yarat
mtr. Yani -ga bilimlerinin stnde yrd yol, ya
ratc insann bu bilimler iin raylarn dem i olduu istikrar
l bir demiryolunu andrr. Oysa sanat, din, politika, hukuk,
vb. stne byle istikrarl yollar dem e olana snrldr." (s.
81)
Byle bir sorunsalda Rothacker'e yardmc olan "tarihselci"
baktr. Ona gre "tarihselcilik, olgularn da. kuram larn da
doruluunun ancak dogmatiklerce formle edilebilir olduu
nu ve edimsel yaamda, h ep bir kalk noktalan ve stiller
o k lu u bulunduunu, bunlann srekli bir rekabet halinde
yartklann, bir mutlak doruluk iddias ile ortaya atm akta
dr." (s. 70) Yaamn zenginlii, gr alannn zenginliinde
yansr. Her bir gr as, kendi dogmatiini bir dnya tablo
su olarak izer; sonunda "ok sayda biricik" tablolar belirir.
"Tarihselcilik problem i de, ite tam da bu olguyla ilgilidir. Her
dnya tablosu kendi iinde elikisizlie sahiptir. Ama ok sa
yda kalk noktalanndan hareketle ortaya kan bir tablolar
okluunun birbirlerini yok sayamamalar olgusu, bu olgunun
kendisi, tarihselcilik problem ini gndem e getirmektedir," (s.
60) hakl olarak Rothacker'e gre.
Kendine zg "tarihselci bir dogmatikle", anlam verilerin
yaratt kltr dnyasn anlamaya alan ya da bu dnyay
anlamann nkoullann sergilemeye alan Rothacker, kltr
kavramna dayal bir antropoloji kurm aktadr ayn zamanda;
insan kltr asndan kavramaya, anlam aya almaktadr.
Yaamn sonsuz zenginliinin farknda olan ve farkl olana
yaama olana salayan bu gr as, umarm, bu deerli
yapt Trkeye eviren Doan zlem'in de dedii gibi "d
ncede okseslilik ve okeitlilii yaygnlatrma konusunda
yararl" (s. 9) olur ve bu eitten zlemler, salt siyasal sylem
lerin flatus vocls'i olmaktan kar.
"BR 'SOMUT FELSEFE RNE:
ADA ORTAMDA TEKNK"

Nermi Uygur,
Ara Yaynclk, stanbul 1989-

Btn yaptlannda, bir yandan kendisinin zgrce ve z


gn bir biimde belirginletirdii bir ana-konu erevesinde
dncelerini sergileyen, te yandan da gndem inde srekli
sakl tuttuu sorunlara antrmada bulunan Nermi Uygur, bu
kez ada O rta m d a T e k n ik adl yaptnda insan-teknik ili
kilerini ele alyor.
nsana, yaamn dorudan kendisine ynelen, varolann
insanla (bilinle) ve dille ancak "gerekten varolaca" temel
dncesini tayan Nermi Uygur, birok temel sorunu hep
yeniden ele alr; birok eyi yeniden zmleme abasna gi
riir. Bu bakm dan, kalem e ald her yapt, daha sonrakiyle
biraz daha btnlenen, ama hibir zaman son snrna ula
mayacak olan bir dnceler rgs izlenimini verir. rnein,
F elsefen in ars'nn sylemi, Kuram-Eylem Balam nn
sylemi, D ilin G c'nn sylemi, son dnem yaptlannda da
srp gider. Bir filozof olarak felsefenin neliine ilikin belir-
leyilerde iz srmeyi ve fenomenolojik tutumu hi elden b
rakmayan Nermi Uygur, bu erevede oluan 'somut felsefe
sinden1 hi dn vermez. Dildeki deyileri, karln yaamn
kendisinde, tm insani etkinliklerde bulan zgn kavramsal
ieriklerle bezer; baka bir deyile, dildeki terimlere yaamla
ban hi koparmayan zgn kavramsal ierikler ykler.
ada Ortam da Teknlk'e de bu balamda yapm ak iste
diklerini yle belirliyor- "Yapabilirsem, gerekletirmek iste
diim. aa yukar u: yazarlk-bilim-felsefe kayglar n c e
sin d e dpedz bir in sa n olarak nicedir kafam kurcalayan
pekok soru, d n p dolap 'teknik' bal altnda toplan
makta. im diki durum um elverdii lde, dem ek istediim
bunlar ite. (...) Teknik deyince ortal kaplayan baz nyar
glara, nyargms tutumlara, bulank kavraylara, arpk d e
erlendirm elere k tutmak istiyorum. Ancak bylece d iledi
im aydnla y a k laab ileceim e inanyorum. Bunun k en
d im iin olduu kadar bakalar iin d e geerli olduunu,
hi olmazsa yararl olabileceini um ut etmekteyim." (s. 29)
Sylemini, teki yaptlarnda da olduu gibi son derece
geni dayanaklarla besleyen Nermi Uygur, her zaman olduu
gibi burada da denem eci tavnn yeniden "ibanda" gsterir.
"(...) olanca boyutlaryla zyaammda bana verilen, ya da g
cm n yettii oranda her gnm le bilip tandm, eriebildi
im, varlna soyut somut uzanabildiim teknik grnm ,
'kitap'-ii deil yaam-ii teknik grnm n deiik kvrm
lar ve balamlaryla grp gsterme abasndaym" (s. 30). Bu
da ancak fenomenoloji ile, varolan, yaam felsefece bir b a
kla, felsefeletirmekle baarlabilir. Byle bir tavrla gerek
letirilecek olan da bir "zyorum"dan baka bir ey olm aya
caktr.
Bu yapt erevesinde yntem inin niteliini belirledikten
sonra Nermi Uygur, bal bana bir kltr boyutu olan tekni
e, onun nasl bir ilgi alan olduu, onu o yapann neler oldu
u, teknik nesnelerle anlam arasndaki ilikinin nasl tem el
lendii asndan bakmay deniyor. Denemelerine verdii ba
lklar onun, aslnda teknik balam nda bir kltr varl
olarak nsan onaya koymaya altn belirgin bir biimde
ADA ORTAMDA TEKNK 349

gsteriyor. Bu arada, teknik asndan, "mutlulk-uutsuzluk


olanaklaT'na deinen yazar.teknii yaratan insana duyduu
giiveni bir kez daha gsteriyor bize: "insan mutlulua byk
bir deer v eren bir varlk: tekniin m utlulua zararl oldu
u yerler ve zamanlar var. (...) Szgelimi, insan teknik geli
menin arac klan her rgt, her uygulama mutluluu baltala
makta. nsan yalnzca retim basama ya da tketim aamas
diye grp kullanan bir yaama dzeni, m utluluun nn
kesmitir. Kendini teknie kle eden, teknie kle edilen in
san, nasl gerekletirsin kendini. retse de tketse de kendi
ne yabanc dmtr." (s. 114-115)
yleyse ne yaplmal, teknie ilikin olarak nasl bir bilin
edinmeli? Nermi Uygur'a gre "nemli olan insan teknikle
tirmek deil, teknii nsanla uyum latrm ak (...) nemli
olan: tekniin insanla uyumlanmas, insana yaraan bir kltr
iinde uyumlanmas." (s. 115-116)
Teknik konusunda bilinli olmaya bir ardr ada Or
tam da Teknik; hatta bu bilin, ada olmann gerekli koul
larndan biridir. Nermi Uygur'a gre, "Teknik zerine dn
meyen, teknik rete tkete yaayp gitse de, deil mi ki by-
Iesi dnp gereini yerine getiremiyor, teknik yznden er-
ge en ar cezalara katlanmak zorunda" (s. 119-120). Gerek
len de byle deil mi? Teknikle iie yaayan bireyler olarak
teknik-insan ilikilerini eitli boyutlarda hepim iz dnm ek
zorunda deil miyiz?
"Bir Varolan Olarak Felsefi Sylem". n sa n cl Say: 2, s
tanbul Aralk, 1990, s. 3-4.
"Felsefi Sylem Nedir? zerine" Felsefe Tartm alar 6.
Kitap, stanbul, Austos 1989, s. 101-107.
"Felsefede Bilimsel Sylem mi Yoksa Felsefi Sylem mi?"
Felsefe Tartm alar 9. Kitap, stanbul, Aralk 1990, s. 95-
101 .
"Aklc Felsefe ile Aydnlanma Felsefesi zerine." nsancl
Say: 7, stanbul, Mays 1991, s. 3-4.
"Trkiye'de Bir Felsefe Sorunu Olarak Felsefe Tarihi." Tr
kiye Felsefe Kurumu'nun dzenlemi olduu, "Trk D nce
sinde Felsefe Akmlar Semineri"nde (18-19 Ekim 1990 stan
bul niversitesi Edebiyat Fakltesi) yaplan konum a). Yay.
yer: Y usuf Atlgan'a Armaan. letiim Yaynlar, stanbul,
1992, s. 440-456.
"Trkiye'de Felsefe retimi zerine" Trk Hukuku Ka
dnlar Dernei'nin dzenlem i olduu Trkiye'de Temel
retimin Sorunlan Semineri'nde yaplan konuma (6 Mart 1991,
stanbul Teknik niversitesi Sosyal Tesisleri).
"Trkiye'de Felsefi Sylemin imdiki Durumu". nsancl
Say: 25, Kasm 1992, stanbul s. 26-29 (D elphi'de sunulan
Franszca metnin Trke evirisi)
'Felsefi S ylem Nedir? Balamnda Arslan Kaynarda'n
Betl otuksken ile Yapt Sylei". n sancl Say: 16, s
tanbul, ubat 1992, s. 28-32.
"Kavram Kavram" F elsefe Tartmalar 10. Kitap, stan
bul. Haziran 1991, s. 48-53.
"Felsefenin En nemli Konusi: asan". Trkiye I. Felsefe,
Mantk ve Bilim Tarihi Sempozyumuna sunulan bildiri, (19-21
Kasm 1986, Ankara). Trkiye I. Felsefe Mantk Bilim Tarih
Sempozyumu Bildirileri, Yayna Hazrlayanlar: Kenan Grsoy,
Alparslan Akgen, lke Yayn Haber Tic. Ltd. ti. Ankara
1991, s. 144-151.
"Kavram O luturan Bir Varlk Olarak nsan" F elsefe D er
g isi 8 9 /2 , stanbul, 1989, s. 69-71.
"Felsefe Balamnda D nm enin Serveni" Art, Adana,
ubat 1993, s. 16-19.
"Gstergelerin Gstergesi Kltr" Varlk, Mays 1989, Sa
y: 980, s. 5.
"Kltr Kuram'nda okkltrllk" ada E letiri,
Yl: 4, Say: 2, ubat 1985, s. 18-20.
Kltr Kavram ve Kltr Felsefesi zerine". nsancl.
"Nasl Bir Tarih Felsefesi". (Trkiye Felsefe Kurumu'nun
13-14 Kasm 1992 gnlerinde gerekletirdii "Felsefe Asn
dan Tarih" konulu Seminere sunulan bildiri). F elsefe Tart
malar 13. Kitap, stanbul, Ocak 1993, s. 60-67.
"Felsefe-Metafizik likileri: Yeni Bak Alar" Felsefe
Tartmalar 14. Kitap, stanbul, Temmuz, 1993 s. 84-91.
"Felsefe T artm alar evresinde Bir Tartma Oda:
Ynletim-mleme-Yneltim Terimleri" (Trkiye Felsefe Ku-
um u'nun dzenledii "Felsefe Asndan Dil-Kltr Semi-
neri'ne sunulan bildiri, 25-26 Ekim 1992, stanbul). n san
cl, Say: 29, Mart 1993, s. 6-9.
"Aristoteles'te Dnme-Varlk likisi ve Nesnellik" F else
fe Tartmalar 7. Kitap, stanbul, Ocak 1990, s. 88-93.
"Filozofun Kaygs" Argos,-stanbul, Ocak 1990, s. 66-69.
"Hans Reichenbach'n Felsefi Sylemine Eletirel Bir Yakla
m" Trkiye Felsefe Kurumu'nun Alman Kltr Merkezi (An
kara) ile birlikte dzenledii, "Doum unun Yznc Ylnda
Hans Reichenbach" toplantsnda sunulan bildiri.
"letiim Dnyasnda Bireysel znenin Yokoluu", n-
san c l, Say: 40, ubat 1994.
"zm Akln M odern Kullanmnda m nan Dizgelerin
de mi?1'. n sa n c l, stanbul, Austos 1994, Say: 46, s. 9-12.
"Vehbi Hackadirolu ile zgrlk Ahlak zerine." Ar-
gos, stanbul, Eyll 1990, s. 61-66.
"Ortaada Fizik Bilimleri". Gergedan, No: 2, stanbul,
Nisan 1987, s.
"Gnll K ulluk zerine Sylev". Gergedan, No: 7, s
tanbul, Eyll 1987, s. 108.
"Felsefe Tartmalar". Gergedan, No: 12, stanbul, ubat
1988, s. 122.
"D em okritos/A rlstoteles. lka'da D ca Felsefeleri".
G ergedan No: 17, stanbul, Temmuz 1988, s. 188-189.
"Trk F elsefe A ratrm alarnda v e niversite reti
m in d e A lm a n Filozoflar". "Dnya Problem leri K arsn
da Felsefe". Argos, No: 2, stanbul, Ekim 1988, s. 188-189.
"N ikom akhos'a Etik". Argos, No: 3, stanbul, Kasm
1988, s. 188-189.
"Etik". Argos, No: 7, stanbul, Mart 1989, s. 157.
"Bunalmdan Yaam a Kltr". Argos, No: 8, stanbul,
Nisan 1989, s. 156.
"Kant Estetii". Argos, No: 14, stanbul, Ekim 1989, s.
160- 161.
A belardus, 16, 23, 29, 98-100, 267, A ugustinus, 29, 125-6, 133, 182,
270, 276, 278, 333 236, 255-6, 263-4, 277, 333
A kgen, A., 352 Babr, S., 99, 225, 278, 321
Agazzi, E., 265, 318-9 Bacon, F., 36, 143, 146, 241, 246,
A aoullan, M. A., 299, 301 260, 264, 273
Akarsu, B., 88, 92, 100, 102-3, B atuhan, H., 133
264, 316, 318 Baysal, J., 82
Akatl, F., 89 B entham , J., 287
A kdoan, C., 316 Bergson, 236, 245
Altu, T., 103, 305-6, 335-8 B erkeley, 193, 242
A nscom be, 206 Black, 206
Anselm us, 7, 15, 29, 44, 48, 118, Boas, F., 151, 171
264, 278 Bodin, 299
Aquinas, T., 15, 22, 246, 257, 264, B oethius, 16, 23, 322
322 Boll, M., 242
A rendt, H., 133 B ozkun, N., 145
Aristoteles, 6, 15, 16, 22, 49, 101, B raudel, F., 186-7
114-5, 122-3, 135-7, 189-196,
198, 209, 210, 215-225, 241, Caesar, 180-1
245, 284, 297-9, 306, 309-312, Calvin, 299
321-4, 352, 353 Camus, A., 333
Aron, R., 185, 187 C am ap, 15, 32, 36
Arslan, A., 224, 225 Carr, B., 189-193, 195-6, 198-
A ruoba, O., 203, 205, 207-8, 214 201
Aster, E. von, 55, 316 Cassirer, E., 47-9, 171, 274
Atav, T., 319 Cicero, 123, 127
Atatrk, M. K., 294 C ollingw ood, R. G., 176-7, 182,
Atlgan, Y., 351 187, 189, 191-2, 201
Atreya, J. P., 319 Com te, A., 312
allar, A., 77 H am lyn, P. W., 193-5, 198, 201
H artm ann, N., 54-5, 61-2, 201, 309
D arw in, C., 284, 289 H egel, G. W. F., 169, 183, 199, 245
D eleuze, G., 263-4 H eidegger, 15, 265
D em okritos, 309, 310 H eim soeth, 133
D enkel, A., 75, 88, 91, 93, 103, H erakleitos, 199
203-5, 208, 213-4, 281, 303-5, H esiodos, 123, 128
309-313 Hzr, N., 88-9, H 6-7, 120
D escartes, 15, 36, 44-8, 50, 91, 98, H obbes, T., 286
112, 127, 144, 193, 199, 241-2, H om eros, 128
246, 258-260, 264, 272-4, 300 H oratius, 149
D ilthey, W., 170, 344 H um bold, W. von, 92
D ufle, B. M., 133 H um e, 15, 91, 193, 242, 246, 286
D ural, T., 88 H usserl, 15, 36, 131, 260, 264

E instein, A., 192 lgaz, T., 263


E rasm us, 299
Erigana, J. S., 199, 297 yi, S., 265
Ertan, A., 265
Eel, T., 203, 209, 213 Jaspers, 317

Frege, G , 205-9, 211 Kant, I., 6, 36, 41, 45, 47-50, 66,
91, 117, 119, 144-5, 149, 170,
G each, 206 189, 190, 192-6, 199, 200, 242,
Gilby, T., 264 246, 249, 274-5, 284-5, 291-3,
G ilson, E., 263, 269, 278 304-5, 335-8, 340-1, 353
Goff, J.le, 99 Karsted, P., 82
G k b erk , M., 54, 92, 102, 309 K aynarda, A., 5, 9, 55, 92, 95, 97-
G ker, A., 297 102, 104-6, 315-6, 351
G rant, E., 297 Klbay, M. A., 187
G uattari, F., 263-4 K ierkegaard, S., 333
G rsoy, K., 352 K luckhohn, C., 151, 171
G ven, B., 165 Kripke, S. A., 307
G zel, A., 86 K roeber, A. L., 151, 171
K uuradi, I., 75, 88, 95, 117, 133,
H ackadirolu, V., 6, 9, 88, 90-1, 147, 166, 168, 216, 224, 265,
95-6, 201, 203, 210-1, 213-4, 317-8, 325, 327
281, 283, 286, 288, 290-1, 295,
306, 339-341 La B oetie, E d e, 299-301
L andgrebe, L., 263-4 122, 137, 199, 216, 220, 242,
Lange, F. A.-, 220, 225, 313 245, 249, 254, 284, 297, 306,
Laplace, 288 311, 322
Lavoisier, 288 P lotinos, 199
Leclerq, J., 25 P lutarkhos, 299
Leibniz, 16, 91, 101, 144, 193-4, P orphyrios, 115, 136, 241
199, 284 P rotagoras, 123
Lvi-Strauss, C., 27
Locke, J., 15-6, 91, 93, 210-1, 273, Q u in e, W. V., 307
306
Lucretius, 97 Rabelais, 299
Radcliff-Brown, A. R., 151, 171
M alinow ski, B., 151, 171, 173 R eichenbach, H., 6, 32-3, 55,
M arrov, H. I., 29 241-8, 250-1, 316, 352-3
Mane, K., 199 R izatepe, H., 56, 67-70, 203, 208-
M engo lu , T om ris, 133 210, 213-4, 306
M engo lu , T., 55-7, 59-62, 88-9, Rickert, H., 170
94, 106, 170-1, 201 Rijk, L. M. d e, 179-181, 187
M ercier, A., 319 Ritter, 133, 317
M erleau-P onty, M., 26 R othacker, E., 343-6
M nem osy n e, 128 R ousseau, 98, 121, 132, 300
M ontaigne, 127, 133, 299, 300 Russell, B., 15, 32, 40, 82, 91, 194,
205
N ap o leo n , 288
N daw , A., 319 Sartre, J. P., 15, 27, 246
N ew ton, 191-2 Scheler, M., 124, 133, 316
N ietzsche, F., 61, 130-1, 133, 317 S ch o p en h au er, A., 245
N utku, U., 54, 103 S inanoglu, S., 319
Sokrates, 101, 123, 127, 254
O c k h a m , W 15-6, 23, 91, 115, Soricelli, E., 319
210, 246 Soysal, M., 319
O ru k a, H. O ., 148, 318-9 Sozer, O ., 103, 169, 183, 187
Spencer, 245
rnek, Y., 317 Spinoza, 144, 284
rs, Y., 31-3, 38-9, 41, 88 S pranger, E., 170
zlem , D., 48, 274, 343, 345-6 Straw son, 189, 193-6, 201
Pascal, 127
P erek, F. Z., 98 T andogan, Z., 148
Platon, 15, 29, 32, 98, 101, 115, Tanilli, S., 265
Taylor, E., 151, 171
Tim aios, 297
T ouraine, A., 277
Tufan, H., 278
Tunal, ., 133

Uygur, N., 24, 30, 40, 56, 62-7, 77,


88-9, 92, 94, 97-8, 102, 106,
120, 157-8, 161-3, 166, 168-9,
230-5, 237-9, 264, 306, 3 3 1 4 ,
347-9

Vardar, B., 100


V em ant, J. P., 133

W in, H., 133


W ind elb an d , 344
W isdom , J. 32

X en o p h o n , 299

Yldrm, C., 31, 200, 202, 242, 306


Y onarsoy, K., 98
Ycel, T., 27

Zekiyan, B., 133


Zeus, 128
Betl otuksken'in, yllardan beri
zerinde durduu konulara
yaklamndaki ortak payday
somut bir biimde gsteren bu yazlar;
aydnlanma felsefesinden
Trkiye'de felsefe tarihine,
felsefe-metafizik ilikilerinden
iletiim dnyasna,
Kant estetiinden zgrlk ahlakna
pekok konuyu tutarl bir yntemle
ak seik olarak gzler nne seriyor.

Balktan da anlald gibi bu yapt


iki ilevi ieriyor:
ilkin felsefeyi anlamak
ardndan da felsefe araclyla anlamak.

IS B N 975 - 7 9 4 2 - 13 - 8

You might also like