You are on page 1of 276

D DOST

kitabev:
Toplumsaln Skm

A nn Gam e

Ann Game, New South Wales niversitesinde


(Avustralya) retim grevlisidir.
Feminist yaklamlar felsefi grlerin nda inceleyen Gam ein
Rosemary Pringlele birlikte yazd Gender at Work (1983) ve
Andrew M etcalfela birlikte yazd Passionate Sociobgy (1996)
adl iki almas daha vardr.
G am a, Ann
Toplumsaln Skm * Yap bozumcu Bir Sosyolojiye Doru
ISB N 9 7 5 -7 5 0 1 -2 6 -3 / Trkesi, M ehm el Kk / D osl Kilobevi Yaynlan
M ay s 1998, Ankara, 2 7 6 sayla.
Toplumbilim-Tefsefe-feminisi Teori
TOPLUMSALIN SKM
Yapbuzumcu Bir Sosyolojiye Doru

Ann Game

DOST
kitabeyi
ISBN 975-7501-Z6-3

Undoing the Social


Towards a Deconstructive Sociology
A N N GAM E

Ann Game, 1991

Bu kitabn Trke yayn haklan


O N K Ltd. ti. araclyla
Dost Kitabevi Yaynlanna aittir.
Birinci Bask, Mays 1998, Ankara

ngilizceden eviren, Mehmet Kk

Yayma Hazrlayan, B em a lner


Ofset Hazrlk, Ferhat Babacan - D ost TB
Bask ve Cilt, Pelin Ofset

Dost Kitabevi Yaynlan


Karanfil Sokak, 29/4, Kzlay 06650, Ankara
Tel: (0312) 418 87 72 Fax: (0312) 418 03 55
raulTTum@8onu.net.tr
indekiler

Resimlerin Listesi VII


nsz IX
Teekkr XV

I
Sosyolojinin Yapbozumu? 17

1. Sosyolojik Kurmacalar 19
2. Sosyolojik Ayna 41
Dimsellik 43
Aratrma 50
zne ve iktidar S7

n
Maddeci B ir GstergebilgisineDoru 63

3. zne 65
Foucault: zne ve iktidar 67
Freud: zne KumacaLm 76
Bergson: Merkezlemi zne 92
Irigaray: Metalar Benliin Aynas mdr? 94
4. ktidar 101
H egel: ktidar ve Arzu 102
SartreveLacan 111
Feminist Sorular 116
Cixous ve Irigaray: Bir Baka Arzu 120

5. Zaman 135
Bergson: okkatltltk ve Sre 138
Bellek 143
Sre ve Felsefe 146
Freud: Bellek ve Zaman 152
okkatldk: stenti ve stendt Bellek 159

m
Toplumsal Yazmak 163

6. Dolaym ve Dolayszlk 165


Efendi-Kle Diyalektii: Amir-Sekreter likileri 165
iftler ve lm: Dead Ringers 184
Sre ve Fotoraf 194

7. Zaman indeki Yerler 209


Yriime: Yazma 210
Zamanda Turlamak: ngiliz Gelenei 215
Yer Duygusu: Bondi 231

Sonu 255
Kaynaka 263
Dizin 279
Resimlerin Listesi

Resim 1 Bir Yolculua kn (Gelenek Yolu bror) 218


Resim 2 Gelenek Yolu 218
Resim 3 Gemi Gnler 220
Resim 4 Yaayan Tarih 220
Resim 5 Hazlan Kefedin" 220
Resim 6 Kaptan Cook lkesi 225
Resim 7 Cook lkesinin Haritas 225
Resim 8 R Trompf, Yolculuk Afii 233
Resim 9 Bondi, 1870ler 238
Resim 10 Bondi, 1880ler 238
Resim 11 Bondi, 1920ler 239
Resim 12 Bondi, 1931 239
Resim 13 O. Strewe, n kapak, Bondi 245
Resim 14 M. Dupain, Gne Yan, 1937 245

Kapak fotoraf: A. Zahalka, Gne Banyosu la ", 1990


nsz

Yapbozum terimi ve sosyoloji bir arada uyumlu bir tn vermiyor. Bu


uyumsuzluk yaygn alglamada da belirgin ve bunun baz hakl gerekeleri
yok deil. Bir sosyolog olarak son birka yldr hem retim hem de aratr
ma faaliyetlerim esnasnda ada Fransz dncesi diye anlan dnce
geleneiyle uratm. Bu hi de kolay bir ura deildi. Bir yandan, sosyoloji
disiplininde Fransz teorisine kayda deer bir dmanlkla yaklalmas
ve kukuyla baklmas sz konusu. br yandan, insan bilimleri alannda
alanlar benim bu ilgime belli bir aknlkla yant verdiler: Sosyoloji
iin neden endieleniyorsun ki? Bu sorunun bir yant, insann disipliner
mevzisinden kolay kolay bamsz olamayacadr. Bu noktann nemini
azmsamamak gerekir ama ortada daha nemli bir sorun da var: Disipliner
mlkiyet sorunu. ada Fransz teorisinin barndrd temel fikirler -
okuma, yazma ve metin fikirleri- disipliner temellke kar koymaktadr.
Bu dnce geleneinde, herhangi bir nesne metin olarak oluturulabilir.
Elinizdeki kitapta sosyolojik nesneler olarak anlalabilecek nesneleri
metin olarak yeniden oluturmaktaki maksatlarmdan biri, toplum bilim-
leri-insan bilimleri blntsnn her iki yakasnda da savunulan yaygn
bir gre, yapbozumun baz analiz nesneleri (rnein, felsefe, film ve
kurmaca) asndan uygunken, brleri iin uygun olmad grne
itiraz etmekti. Bu bakmdan tasarladm alma disiplinleraras nitelik-
teydi. A m a bu proje, sosyoloji ile yapbozumu biletirme sorunu deil,
daha ziyade disipliner snrlarn datlmasna katkda bulunma sorunuy
du. Ksacas, amacm, rahatszlk yaratmakt.
Halihazrda tanmland haliyle sosyoloji, esasen yapsal dilbilimin
ve psikanalizin donatt dnsel geleneklerle uyumaz. Sosyoloji, toplu
mun btnn, metin-d gerei bilme ve toplumu, refah ile reformun
(bakalarna yardm etmenin) bir bileimini ve gelecekteki total deiimi
amalayan soyutlamalar dzeyinde ele alma iddiasnda olan bir disiplin
dir. O nedenle, benim ortaya attm soru uydu: Farkl bir sosyolojinin,
dolaysz olanla, yaanan gndelik hayat ve deneyimle ve imdide gerek
letirilecek dnmlerle ilgilenen bir sosyolojinin imknlar nelerdir?
u halde, imdide yer alan insani imknlarla ya da bir metalama dnyasn
daki kefaret uraklaryla ilgilenen bu kitap, disiplinden dlanm olan
izlekleri -arzuyu, bellek ve zaman, bedeni- ele almaktadr.
ada Fransz teorisi bu sorunlar ele almamza ve olduka sorunlu
olan deneyim sorusuna eilmemize izin verir. Temel ilgilerimden biri
maddeci bir gstergebilgisi (semiotics) gelitirmek, yani anlam srelerini
hem zamansal hem de cisimlemi halleriyle anlamak oldu. A nlam konu
sundaki bu yaklam, temsil (representation) ve gerek, metin ve balam,
teori ve pratik arasnda yaplan ayrmlarla ban koparr. Dahas, yapbo-
zumculuun dnm olarak yazma kavram, toplumsal deiim sorusu
nun yeniden formlletirilmesine izin verir. Bir metni okumak bir yazma
pratiidir ye kltrn metinlerini imdide yeniden yazma imkn bu
pratikte yatar. Yapbozumcu bir strateji olumlu (positive) bir dntrme
stratejisidir: Skme, eanl olarak bir bozma ve yapmadr, sonu olmayan
bir sretir.
Bu projenin disiplinleraras boyutu ile deneyim sorunu arasnda bir
balant var. Sosyologlar ampirik olanla ilgilendiklerini iddia ederler,
ama gndelik hayat deneyimine ya da pratiklerine nadiren eilirler. Bunu
yaptklar zaman da deneyim, sosyolojik soyutlamalarn dolaymlanmam
kart haline gelir. Gstergebilimciler deneyim karsnda ihtiyatl dav
randlar, dolaymlanmam deneyim nosyonlarn eletirirken anlam vur
guladlar. Bir kez anlamlandrma sreleri pratik erevesinde ve gndelik
pratik de okuma-yazma pratii ya da metinsel pratik olarak anlaldktan
sonra, anlam ve deneyim arasndaki ayrm zndrmek mmkndr.
Maddeci bir gstergebilgisine duyduum ilgi de bu zndrmeyle ilintili.
O nedenle, bu kitab kendi deneyimimden hareketle -kapaktaki g
rntden sz ederek- sunmama izin verin. Zahalkann ektii bu foto
raf, elinizdeki kitabn temel izlekleriyle, daha dorusu benim zevklerimle
balantl bir armlar zinciri retiyor. nk elinizdeki kitap zevkler
-rahatsz eden zevkler- hakkndadr.
Bu grnt benim belli bal iki zevkimi biletiriyor: Bondi ve fotoraf.
Bunlarn ikisi de anlam konusundaki aknlklarmda temel bir yer tuttu;
maddeci bir gstergebilgisi formlletirmeye ynelik her giriimimde,
srekli olarak fotoraflara bakma ve/ya Bondi sahilinde olma deneyimine
geri dndm.* Fotoraf gstergebilgisel analize uygun bir nesne olarak
grlyor olsa da, Avustralyann popler kltrnde o kadar temel bir
yer tutmasna ramen Bondinin herhangi bir disiplinden gelen akademik
bir ilgiye pek az nail olmas dikkat ekici. yle grnyor ki, nesnelerin
disiplinler arasnda bltrlmesi ileminde Bondiye bir yer ayrlmamtr.
Peki bu fotorafn artrmlarndan bazlar neler? En bariz olan
kumsalda olma deneyimidir; kum, deniz ve gnee gmlm halde kendini
srklenmeye brakmann keyfidir. Ve renkler, bilhassa denizin gkyzy-
le bantl olarak deien mavilikleri. Denizde olma deneyiminin -beden
ve deniz arasndaki bantda bulunan akkanlk ve hareket deneyimi
n in- anlam sreleri ve anlam ile duyular arasndaki balantlar hakknda
dnmek asndan ok vaatkr olduu kansna vardm. Dahas, bu
deneyim doayla bantmzn mahiyetine ilikin sorular dourur ve kl
tr ile doa arasndaki kartla dayal banty yeniden dnmeye
ynlendirir insan. Doann iine gmlp gitme ya da doaya teslim
olma ynndeki bu arzu nedir? Bunu sormak, Fransz feministlerinin
ortaya att soruyu sormaktr: Bu, kkenlere geri dnme arzusu mudur
yoksa burada baka bir arzuyu, ncelik hakkn tekine veren bir arzuyu,
sonu ya da amac olmayan bir arzuyu -ksacas, iki kutuplu kartlk etrafn
da yaplanmam bir arzuyu- gz ucuyla seebilir miyiz?
Bu fotorafn konusu da okumann iine ve dna srklenmektedir.
Suyun iinde oljaya benzer okuma ve yazma yollar var mdr? Varsa
eer, bedeni yazma fikrinden ne anlayabiliriz ve bu fikir Batnn bilgi
sreleri anlayndan nasl ayrlmaktadr?
Ve, nedir o okunmakta olan? Proust, Remembrance ofThings Past [Kayp
Zamann zinde]: Bellek ve deneyime ya da anmsayan bedene ilikin muh
temelen en nl metin. Kumsal ve fotoraf, ikisi de bellek hakknda.
ocukluun en gl anlarndan bazlar kumsalla ilgili olanlardr
(okuldan bamsz olma, yaz tatilleri) ve kumsaldaki her yeni deneyim
bu anlar uyandrr. Bu fotoraf, 1950li yllara yapt gndermelerle
ocukluumu artryor bana: Mayo ve bilhassa iekli bone -ocuklu
umda annemin giydii trden bir bone. A m a kiisel fotoraflara bakar
ken olduu gibi, gemiteki kumsal deneyimlerini yeniden yaama arzu
sunda da bir hemen hemenlik duygusu vardr. Denizin sesi ya da kokusu
bir duygulanm retir, ama ayn zamanda gemiin imdide yer alan bir
mevcudiyet olarak yaanamayacann farkna varmamz salar. Bununla
birlikte, gemi, cisimlemi bellek yoluyla yaar": Duygulanm. Bu foto
raf nostaljik arzuya elvermektedir, ama ayn zamanda bellek ve gemi
hakknda baka yollardan dnme imknn da nmze sermektedir.
Bellek bizi gemie atm aktan ziyade ileriye doru frlatyor olmasn sakn?
Bu fotorafn znesi hem tek banadr hem de bir an znesidir. Bu
nokta elinizdeki kitabn temel izleklerinden biriyle balantl -toplum sal
lk ya da zne ve anlamn daim a bantsal oluu. znenin kkensel
(origirud) btnlnn ya da tekilliinin sz konusu olmadna bellein
etkileri -bilindnn ileyileri- tanklk etmektedir. Bellek bize, imdi
m evcut (preseni) denilen benliin (self), yine ayn benliin gemiiyle
bantl olarak tanmlandn ve gemiin izlerinin imdiye/mevcuda
damgasn vurduunu anmsatr -gem i ile imdi (ve gelecek) birbirin
den ayr tutulamaz. Bellek kiisel ve tikel olmakla birlikte, ayn zamanda
da zorunlu olarak kltreldir, toplumsallkta ve toplumsallk araclyla
-bir tekiyle bantl h alde- oluturulmutur.
Fransz feminizminin ortaya att en nemli sorunlardan biri, farkl
arzu yaplar ya da benlik ve teki arasndaki farkl ilikiler sorunudur.
Toplumsall ve bilgiyi bir arzu olarak dnmek, kendi iinde, geleneksel
sosyolojik toplumsal anlaylaryla balar koparmaktr. Toplumsal sk
me (undo) projesinin bir paras olarak, toplumsal dnyann, bir dzenler
okluundan, farkl arzu yaplarn kaydeden ve farkl arzu yaplarnda
kaydedilen farkl anlam tarzlarndan olumu bir ey diye dnlebilecei
fikrini benimseyip iliyorum.
Toplumsal metinlerin analizinde bir okkatllk metodolojisi uygulu
yorum. Bu metodoloji, herhangi bir nesnenin farkl anlam tarzlar olarak
dnlebilecei fikrini ierir: Tekil bir nicelleme ve aynlk dzeni
olsa bile, ayn zamanda okkatl bir nitel farkllklar dzeni de yok mu?
Sonuta bu soru, imdide cereyan eden dnm sorunuyla da dorudan
doruya balantl.
Analiz etmek iin setiim metinler bana yakn gelen, beni kkrtan
metinler. Nesnelere atfedilen deerler asndan herhangi bir hiyerari-
letirme yapmaktansa bana yakn gelenleri semeyi yeliyorum ve bu
tutum beni, tekileri temsil etme (represent) tehlikesine kar koruyor.
n s z XIII

Dahas, zeletirel bir soru da sorduruyor bu tutum: Aratrma-yazma


pratiimizde hangi arzu yatmaktadr?
Zahalkann kapaktaki fotoraf bir yeniden-yazmaya davetiye kanyor:
Ben kendi ykm anlatabilirim, baka insanlar farkl ykler anlatacak
lardr. Fotoraf, her okuma pratiinde ayn zamanda yeniden yazlmakta
dr. Bu noktaya dikkat ekmek, ada Fransz teorisindeki ve kltr
teorisindeki temel sorulardan birini, metinlerin ak ululuu sorusunu
ortaya atmaktr. Ben, hitap biimi asndan kapalln karakteristik
olduu bir disiplinden geliyorum; bu disiplin kendisini bilim olarak ta
nmlar. M arksist feminizmin karakterize ettii bir artyreye sahip oldu
umdan, karlatm belli bal zorluklardan biri, ite bu hitap biimini
alt etmek oldu. Bu srf bilim ve bilgiye ilikin bir eletiri sunma sorunu
deil, daha ziyade byle bir eletiriyi yazda pratie geirme sorunudur.
Barnesn A History of the World in 10ia Chaptersmdan [ 10 >n Blmde Dn
ya Tarihi] aldm aadaki satrlar, benim gerekletirmeyi istediim
yazma ilkesi konusunda bireyler barndrmaktadr:

Tm romanclar sanatlarnn belli bir yn olmakszn ilerlediini bilirler. Yazar,


didaktizm in ayartclyla karlatnda, yaldzl bir dm enin banda
kum anda borusuna emirler yadrarak bir aleti brakp telala brne
saldrrken bir yandan da yaklam akta olan frtnay szen titiz bir kaptan
hayalinde canlandrmal. A m a gvertede kimse yoktur; makine dairesi asla
ina edilm em itir ve dm en yzyllar nce krlmtr. K aptan , yalnzca
kendisini deil, yolcularn bazlarm da ikna edecek ekilde iyi bir harekette
bulunabilir; her ne kadar yzen dnyalarnn kt yolculuun baaryla
sonulanp sonulanm ayaca kaptana deil, lgn rzgrlara ve huysuz
dalgalara, aysberglere ve geminin etrafnda aniden beliren kayalara bal
olsa da (Barnes, 1989: 227).

Bu satrlard ak i im ge herh an gi bir yazma pratiine uygulanabilir;


nesneleri birer metin olarak oluturmak, olgu ve kurmaca ayrmyla
kprleri atmaktr. M etafor gerektir, gerek de metafor; ve denizde
yaamak -beden i yazmann yaygn m yaygn m etaforu- bu yuvay
getirdi bana. Yzeyin altnda yatan derin bir gerek (ya da bir makine
dairesi) yok; toplum analizinin tutunabileceimiz metin-d bir zemini
yok. Bizler, tpk kurmaca" yazarlar gibi, denizdeyiz.
Teekkr

Aada isimlerini andm insanlara, dncelerimi tarttklar, al


mam hakknda, kitabn taslak halindeki baz blmleri hakknda yorum
lar yaptklar ve enlikli bir dnsel ortam saladklar iin teekkr
etmek isterim: David Frisby, A nnette Hamilton, Vicki Kirby, lan Lennie,
Paul Patton, Ross Poole ve Lesley Stern. Genevieve Lloyd ve John von
Sturm era, projenin ortaya konulmas srecinin tmnde sunduklar te
viklerden ve kitabn taslaklarn eletirel bir gzle okumalarndan tr
bilhassa mteekkirim. Ve Annette Kuhna, destei, fotoraf zerine d
ncelerini benimle paylat ve Ingiliz gelenei konusunda birlikte yap
tmz aratrma iin teekkr ederim. 7. blmde yer alan ngiliz gelene
ine ilikin para bu ortak aratrmaya yaslanyor.
Son birka yl boyunca birok dostum ve meslekdam bana destek
oldu. Bu proje iin eitli biimlerde destek ve yardm sunanlar unlardr:
A nn Daniel, Tim Game, Anna Gibbs, Reg Graycar, Jennifer Kitchener,
John Milfull, Lesley Ruda ve Bernice Ryan. Anna Zahalkaya, beni Bon-
dide dzenlenen Pasifikin Oyun Sahas (Aralk 1989) adl sergisinin
katalogunda yer alacak bir deneme yazmaya davet ettii ve sergideki foto
raflardan birini elinizdeki kitabn kapanda kullanlmak zere yeniden
ilemden geirdii iin bilhassa teekkr etmek istiyorum.
6. blm deki amirler ve sekreterlere ilikin blm ce, Rosem ary
Pringle Te birlikte yllk bir dnem ierisinde ortaklaa yrttmz
ve Avustralya Aratrm a Burslar tarafndan finanse edilen bir aratrma
projesine yaslanyor (bkz. R. Pringle, Secretaries Talk: Sexuality, Power and
Work, Sidney, Allen &. Unwin, 1988). Bondi, fotoraf ve ngiliz gelenei
zerine yaptm aratrma, New South Wales niversitesinin zel A ra
trma Burs Program tarafndan desteklendi. 1989 ylnda, bu kitab yazmak
iin alt aylna cretsiz izne ktm dnemde New South Wales ni
versitesi, Edebiyat Fakltesinden de destek aldm. 1989 ylnn sonbahar
dneminde Glasgow niversitesi, Sosyoloji Blmnde konuk retim
grevlisiydim. A adaki niversitelere, yrtmekte olduum almay
ayn yazlar halinde sunmama frsat tandklar iin mteekkirim: Bradford,
Edinburgh, Essex, Exeter, Glasgow, Londra (Avustralya ncelemeleri Mer
kezi) , New South Wales ve Strathclyde. Ayrca, New South Wales niver-
sitesindeki ktidar ve Arzu dersine katlan rencilere, birok dnce
leriyle bu kitaba katkda bulunduklar iin teekkr etmek istiyorum.
6. ve 7. blmde yer alan blmcelerin daha nceki deikeleri, aa
daki dergi ve kitaplarda u balklar altnda yaymland: Research and
Writing: Secretaries and Bosses (Aratrma ve Yaz: Sekreterler ve
Patronlar], Journal of Pragmatics, C. 13 (1989); D eath and Desire in
Camera Lucida [Camera Lucida'da lm ve Arzu] , Photofile, C . 6, no.2
(1988); Sense of Place: Bondi (Yer Duygusu: Bondi], A . Zahalka,
Bondi: Playground of the Pacific, Bondi Pavilion Community Center, Sidney
(1989); "N ation and Identity: Bondi (Ulus ve Kimlik: Bondi], New
Formations, no. 11 (1990).
Resimler u kurum ve kiilerin izniyle baslmtr: Tm eski Bondi
fotoraflar iin Mitchell Ktphanesi ve New South Wales Devlet K
tphanesi; *Sun baker iin M ax Dupain; n kapak, Bondi" iin Oliver
Strewe/Wildlight; ve Trompf: Yolculuk Posteri iin Percy Trompf Vakf.
Sosyolojinin Yapbozumu?
Sosyolojik Kurm acalar

Haritann haritada ve bin bir gecenin Bmbir Gece Masallar kitabnda ierilmi
olmas bizi niin bu denli rahatsz ediyor? Don Quijote'nin bir Don Quijote
okuyucusu, Hamletin bir Hamlet izleyicisi olmas bizi niin rahatsz ediyor? Bir
neden buldum sanrm: Bu tersine evrilmeler, kurmaca bir eserin karakterleri
birer okuyucu ya da izleyici olabildiine gre, bizlerin de, yani okuyucular ve iz
leyicilerin de kurmaca olabileceini ima eder. Cariyle 1833 ylnda, evrenin tari
hinin, tm insanlann yazp okuduktan, anlamaya altklar ve kendilerinin de
iinde yazldklar sonsuz bir kutsal kitap olduunu sylemiti.
(Borges, 1970: 231)

Gerekliin (reality) kurmaca (fiction) niteliinde olduu, kurmacann da


gerek (real) olduu dncesi sosyologlar arasnda kabul grmez. Kurmaca
deil teori olduu gsterilmedii srece Borgesten yaplacak alntlar bir
keye atlacaktr. nk sosyologlar olgularla (fact) -toplum sal gereklik
le, ampirik olanla-, teoriyle ve bu ikisi arasndaki tekabliyetle (correspon-
dence) urar. Sosyolojik pratik gerein temsili olarak kavranr. Gerek
ise bu disiplin asndan toplumsal olarak oluturulur. Ve toplumsaln
ya da onun sosyolojik temsilinin kurmaca olabilecek hibir yn yoktur.
Nitekim, bu disiplin olgu-kurmaca ve teori-kurmaca kartlklar aracl
yla tanmlanr ve kurmacann yadsnmasyla geriye olgu ve teori ikicilii
(dualism) kalr. Toplumsal gereklik belirleyici (determinant) kabul edilir;
teori ise dnmdr (reflecon). Am a bu dnm kurmaca niteliindeki
dnmn kartdr; toplumsal gereklie tam tekabl etmesinden tr
imtiyazldr. Kurmaca niteliindeki dnm bir nesne olarak alndnda
(szgelimi, edebiyat sosyolojisinde), ilgi noktas dnmdr. Genelde
toplumsal gerekilii destekleyen edebiyat sosyolojisi, toplumsal gereklik
ile kurmaca niteliindeki dnm arasndaki ilikiyi temsil eder. Eliniz
deki kitap farkl bir sosyoloji imknna yneliyor. Gereklik-kurmaca
kartlyla ban koparan, metinlerin okunmas ve yazlmas olarak
anlalan farkl bir analiz biimini savunuyor.
Bu bakmdan halihazrdaki oluumuyla sosyolojinin st kapal bir
eletirisi yaplmaktadr. Am a tasarladm proje sosyoloji disiplinine kar
kan olumsuz bir nitelik tamaktan uzaktr; daha ziyade okuma, yazma
ve metin dncelerinin toplum ve kltr analizine ne gibi bir katk
yapabileceini tantlamay amalayan bir projedir. Sosyolojide yrrlkte
olan disipliner modellerin bir dourgusu olarak ihmal edilmi olan izlekle-
ri, arzu, znellik, duyumlar, zaman ve beden gibi izlekleri saptamaya al
yorum. O nedenle bu projeyi, gnmz Fransz teorisinden hareketle
toplumsal analize ynelik farkl bir yaklam gelitirme dorultusunda
olumlu bir proje olarak gryorum. Elinizdeki kitapta sosyolojik sylemin
herhangi bir unsuru reddediliyorsa eer, o da rtme nosyonudur:
Olumsuz karakter tayan bir argman tarz, teorinin tekabliyet olarak
anlalmasna yaslanan bir argman tarz reddedilmektedir.
Bir sosyolog asndan, gnmz Fransz felsefesi ve teorisiyle ilinti-
lendirilen dnceleri ele almak, disiplinleraras bir hamle yapmaktr.
nsan bilimlerinde Fransz teorisi ve Fransz feminizmiyle karlam a
nn -edebiyat teorisinde, kltr ve film teorisinde, felsefede ortaya kan-
kayda deer etkileri oldu; bu karlama hem disipliner deiiklikler retti
hem de feminist dncede kkten yeniden-formlletirmeler yaplmas
na yol at. Am a, zellikle feministler arasnda grlen disiplinleraraslk
retoriine ramen toplum bilimleri bu etkilere, dmanlk gstermeseler
bile kapal kaldlar (Giddens, 1987: 73-108) ve feminist sosyologlar disip
linin sylemsel kstlanmalar ierisinde almay srdrdler. Elinizdeki
kitabn zerinde durduu nokta, Fransz teorisinin biimlendirdii bir
eletirel pratiin toplum bilimleri asndan ne gibi sonulan olabilecei
dir; ya da baka bir tarzda ifade etmek gerekirse, sosyolojinin de yapbozuma
uratlmasn gerektiren yapbozumcu (deconstmctive) bir sosyolojidir. Yani,
burada disiplinleraraslk, daha iyi ya da daha eksiksiz bir sosyoloji rete
bilmek iin baka alanlardan igrler devirme meselesi olarak grlme
mektedir (meselenin bu tarzda grlmesi, sosyologlarn pek tene oldukla
r bir smrgeletirme ve temellk etme faaliyetine iaret eder). Burada
sorun, daha ziyade, hakikat ya da bilim statsne dnk iddialara temel
salayan kurallarn ve kapanmalarn sorgulanmas yoluyla disiplinlerin
datlmas sorunudur. Ksacas, elinizdeki metin bir ama altrmas
dr, gndeme yeni sorular getirme altrmasdr. Barthesn (1986: 73)
belirttii gibi, disiplinleraraslk eitli bilimleri bir izlek etrafnda dzen
leme meselesi deil, hibir bilime ait olmayan bir nesne yaratma mesele
sidir. Burada metinin byle bir nesne olduunu ileri sryorum.
Toplum bilimleri ve insan bilimleri arasnda yaplan ayrm, toplumsal
gereklik ve temsil arasnda bir ayrm olduunu varsayar. Elinizdeki kita
bn temel iddialarndan biri, yazma ve metinin bu ayrm zndrme
imknn atdr. Yapbozumcu stratejilerin zellikle edebi ve felsefi
metinlere uygulanabilir olduklar varsaylr genelde. Byle bir varsaym,
her ne kadar balam-metin (context-text) ayrm olarak yeniden formlle-
tirilmi olsa da, gerek-temsil ayrmn yeniden icat etmi olur. Buna
gre, metinler ve dil, sylem-d bir balamda kalan ve farkl bir analitik
yaklamn nesnesi olmaya uygun grlen toplumsal gereklikten, her
nasl oluyorsa, daha az gerektirler (Jameson, 1981: 3 5 ).1Elinizdeki kitap,
bu ayrmlarn yaratt amazn tesine gemenin bir arac olarak u
temel gstergebilgisel varsaymla ie balyor: Kltr ya da toplumsal
yazlr, kltr sistemlerinin dnda yer alan sylem-d bir gereklik
yoktur. Buna gre, toplumsal dnya temsil edilmeyi bekleyen hazr-maml
nesnelerden olumaz. Bunu tersinden syleyecek olursak, metinler gerek
tir. Weberin (1987: 152) disiplinlerarasl ihlal edici (transgressive) bir
tarzda yeniden tanmlamann mmkn olduundan sz ederken belirttii
gibi, bu imkn disiplinlerin hem gerek olduunu varsaydklarnn kur-
macaln hem de kurmacalannn gerekliini itiraf ve kabul etm e kapa
sitesine bal olacaktr. Weberin szleri insan bilimlerine, edebiyat incele
mesine, kurm acaya ynelikti; ama bu szler toplum bilimlerine, ger-
ekin incelenmesine de ynelik olabilirdi pekl.
Weberin okurlarndan farkl edebiyat okurlarna, M arksist okurlara
ynelik bir yazda Frow (1983: 230) u neriyi sunmutu:

Tarihe ve toplumsal formasyona ilikin gstergebilgisel bir kavray tam da


M arksist edebiyat teorisinin ihtiya duyduu eyin nn aar: kendi
pratiklerini dier sylem biimlerine ve edebiyat-d alana yayabilmek.

Frow, edebiyat teorisinde gelitirilmi olan analiz biimlerinin, iinde


gerekin ina edildii sylemlerin analizine geniletilmesini neriyor
du (Frow, 1983: 230). Analiz nesnelerini geree ilikin sylemler ya da
toplumsal metinler olarak oluturmak, nesneyi deitirmektir (Barthes,
1977: 165-9). Bu, eyletirilmi nesne olan toplumsal gereklikin,

1) Mkemmel bir Jam eson eletirisi iin bkz. Weber (1987: 49-52).
toplumsaln ve/ya tarihin verili olma durumunun datlmasn, toplum
saln ve/ya tarihin gnderge (referent) statsnden karlmasn ya da
Frowun (1983: 229) ho ifadesiyle, ada Marksistlerin maddeciliin
yanl bir uygulanndan tr yapp kaldklar merdiven trabza
n n n braklmasn gerektirir. Bu yaklam bir nesneyi sabitleme ya da
gsterileni (signified) bulma giriimlerinden kanr ve bylelikle sosyoloji
nin sorusunu - toplumsal nedir? sorusunu- yerinden eder (Runciman,
1983: 19-20).
Toplumsal bir kez metinsel retim erevesinde dnlnce bu soru
u biime brnr: Bu tikel toplumsal metin nasl anlam ifade eder?
Bu durumda analiz, bir anlam ya da gsterilen talep eden ne sorularn
dan ziyade anlamn naslyla ilgilenecektir. Toplumsal, edebi olandan
farkl bir kaytta (szgelimi, maddi kaytta) yer almaz ya da metnin bala
mn oluturmaz. Hem toplumsal hem de edebi, zgl anlam retme
ilkelerine sahip pratiklerdir. Dahas, metin analizini temsil olarak deil,
kendi bana bir yazma pratii ya da sylemsel pratik olarak anlamak
gerekir. Bu anlay tekabliyet olarak bilgi anlayndan, bu rnekte sosyo
loji ve toplumsal arasndaki tekabliyet olarak bilgi anlayndan kkten
ayrlr. Ve en nemlisi, bu anlay eletirel dikkati gerekin ya da top-
lumsaln retildii bir sylemsel pratik olarak sosyolojiye yneltir: S o s
yolojik kurmacalara dikkat eker.
Toplumsaln yazldn ve sosyolojinin bir yazma pratii olduunu
belirten bu dnceler sosyoloji disiplininin sylemsel kurallarn taciz
eder. Bu dnceler sosyolojik ztanmn erevesi iinde hazmedilemez.
Marksist sosyolojinin maddeciliine kart olarak gstergebilgisinin idea
list olduu yollu genel geer sulama bundan kaynaklanr. Bu, gerein
gvenlik trabzanna -tarih, retim tarz, snfl toplum vb .- gnderme
yaplarak gelitirilen bir argmandr. Nitekim, bylesi kavramlarn sy
lemsel retimine deinilmez. Anlamn retilmesiyle uraan dnsel
geleneklerin ortaya attklar dnmsel sorunlar, bu geleneklerin sosyo
lojik olmamalar gerekesiyle kolayca bir keye atlr. Szgelimi, Giddens
(1987: 73), bir al tmcesinde yapsalclk ve post-yapsalclm l
dnce gelenekleri olduunu ilan ederken hi vicdan azab duymaz.
Giddens bu iddiay, yapsalc varsaymlarn kendi sosyoloji teorisiyle ve
bu disiplinin ne olduuna ilikin kendi yapt aklamayla badamadn
bildiren bir argmana dayandrr. Durumun byle olmasna karlk, burada
bilhassa zerinde duracamz nokta, Giddensn bu teorilere duygudalk
la eilerek farkl bir sosyoloji imknna ak kap brakmaktansa, kapanma
ve snrlar tanmlama stratejilerine bavurmasdr. Peki, paylalamayan
nedir, tacizkr gelen nedir, sosyologlar Fransz teorisine eildikleri zaman
onlar bu teoriyi reddetmeye zorlayan nedir?2 Bu kitaba motivasyonunu
kazandran soru bu. Burada, bilgi sreleri dahil olmak zere kltrel
srelerin metinsel retimler olarak anlalm asn neren dncede
neyin rahatsz edici olduuna ilikin baz nermeler ortaya atacam. Bu
bir anlamda Borgesin sorusunu sormaktr: Haritann haritada ierilme-
sinde rahatszlk veren nedir?
Borgesde bir ipucu arayaduralm, yukardaki alntya verilecek hayali
bir sosyolojik yant yledir: Tarihin bir metin olduunu bildiren nerm e
nin reddedilmesi gerekir, nk bizim metinler tarafndan yazldmz
imas kabul edilemez. Tarih metnini tm insanlar yazp okur dncesi
hesaptan dlecektir. Tm insanlar yazp okur dncesinin sosyolog
lar arasnda gzde bir terim olan eylemlilikle (agency) badamaz bir d
nce gibi alglanmayaca tahmin edilebilir. A m a Giddens (1987: 94-5)
tam da bu gerekeyle post-yapsalc yaz ve metin anlaylarna kar
kar: Buna gre, sz konusu anlaylar yaptklar aklamalarda insan
eylemliliine yeterince yer vermezler. Giddensn (1987: 89) itiraf ettii
gibi, burada sorun znenin nasl kavramsallatrlddr. Giddens, bilin
ve bilind arasnda bir yarlma olduu dncesini reddederek zneyi
bilin tarafndan nitelenmi bir ey olarak kavramay tercih eder. Kltr
yazp okuduumuz dncesi insan eylemliliine ilikin sosyolojik anla
yla uyumaz. Bu anlaylar zne ve anlam hakknda tamamen farkl
varsaymlara yaslanr. Bu kitabn amalarndan biri, kltrel srelerin
anlalmas asndan bilind kavramnn tad nemi savunmaktr.
znellik, toplumsallk ve tikele (particular) ilikin sorularn nem tad
n savunacam aslnda -bunlarn hepsi de, bir ekilde paradoksal olarak,
bilince arlk verilerek uzak durulan sorulardr. Ama burada, bu eylemlilik
sorununu biraz dememe izin verin. Eylemlilik sorunu sosyolojide niin
bu kadar ne kyor ve bizlerin yazldmz belirten dncede bu kadar
itiraz edilebilir olan nedir?
Sosyologlar eylemlilikten sz ettikleri zaman sklkla bask altnda
tutulan gruplara -ii snf, kadnlar v b .- gnderme yaparlar. A m a bura
da ileri srmek istediim ey, sz konusu edilen sorunun onlarn eylemlilii

2) Toplum bilimlerinde bu yaklamn daha olumlu bir kabulle karlanmasna rne


olarak, post-yapsalcln feminist toplum bilimcileri asndan verimli olduunu savunan,
ama rnek olarak edebi metinleri gsteren Weedona (1987) ve bugn feministlerin post-
modern felsefeyi (bence hatal bir terim bu) grmezden gelemeyeceklerini iddia eden
Barrett'e (1988) baknz. Am a bu iddiasna ramen Barrett, kavramsal yeterlilik, aklama
ve yap/eylemlilikten oluan bir sosyolojik dil kullanmaya devam eder (1988: v-xxxiv).
olduudur, sosyolojik bilgi znesinin stats olduudur. Bask altnda
tutulanlarn eylemlilii zerinde odaklanlm as yznden, sosyologlar
eylemlilie duyduklar arzu zerine eletirel bir dnm gelitirmekten
kanrlar. Giddensn bilince verdii arlk bu arzuya iaret eder nk
bilin, her eyden nce, bilen zneye zgdr. Bu kitabn gidiat ierisinde
bask altnda tutulanlarTn, benlie geri dnebilmek iin, sosyolojik
bilginin znesine geri dnebilmek iin bilginin nesnesi olarak kurulan
teki (other) olduunu savunacam. Gelgelelim, bu bilgi srecinin ileyi
leri, toplumsaln gereiyle ilgilenme iddias arkasnda gizlenir ya da bast
rlr. nk aslnda burada sz konusu olan ey, bizim kltr ya da
toplumsal yazmamzdr. Nitekim, eylemlilik sorusunun bir egemenlik
kurma (mastery) sorusu olarak yeniden formlletirilmesi gerektiini id
dia etmek istiyorum: Sosyologlar bir benlie ve bir dnyaya sahip olma
arzusunun bir araz (Spivak, 1988: 105) olan bir bilgi istencine (will to
knowledge) yapp kalrlar. Egemenlik kurma fantezisi, dorudan doruya,
temsilin olanakll fantezisiyle ilikilidir. Bu, bir bilgi znesi asndan,
bir bilin asndan, verili olan bir dnyaya dorudan ulamann, bir
nesneyi bilmenin ve temsil etmenin mmkn olduunu nceden varsay
maktr. Ve bu bilme esnasnda benlik oluturulur. Haritann haritada
ierilmesi bu bilgi yaklamn sarsar, ztemsil hakknda eletirel sorular
-dnm sellik hakknda sorular- yaratr.
Kltrn yazld dncesi temsilin zeminini deiiklie uratr:
Bilgide temsil edilmeyi bekleyen bir gerek, kltr-ncesi bir gerek yok
tur. Bu dnce, bilinebilir bilgi nesnesini ya da bulunabilir hakikati
yerinden oynatyorsa eer, ayn zamanda bilginin znesini de yerinden
eder. Nitekim, benim toplumsalT, sosyolojik bilginin nesnesini skme
(undoing) projem eanl olarak sosyolojik bilginin znesini de skme proje
sidir. Bu, dnmsel bir hamledir: Sosyoloji ve toplumsaln zdeliinin
dnmsellik sorununu nceden halletmesine karlk, metinsel retim
bizim bilgi srelerine, kltrn yazlmasna dahil olma tarzlarmza
ilikin sorular yaratr. Daha ileride bunun, bilgide yatan arzu sorununu
nmze serdiini savunacam. Bu noktada, bilgide yatan iktidar ve
arzuya ilikin yksyle bu projenin byk bir ksmn biimlendiren
Hegele gnderme yapmaktaym.
Hegele bu gndermeyi yapmakla, burada deinilen sorunlarn hibir
ekilde yalnzca sosyolojiye zg olmadn aka belirtmi oluyorum.
Bu sorunlar Batmn bilgi anlaylaryla ilikilidir. Am a bu sorunlarn
farkl disiplinlerde brndkleri biimleri zglletirmek nemli; ayrca
benim kurumsal mevzim de sosyolojidir. Bu kurumsal mevzi salt kendimi
bamsz tutabileceim balam olm akla kalmyor, hangi konumdan
yazdm ve disiplinleraras stratejimin hareket noktasnn ne olduunu
da gsteriyor (Weber, 1987: 19). Am a burada kullanlan eletirel strateji,
sosyoloji disiplininde genelde eletiri olarak anlalan stratejiden tam a
men farkllamaktadr. Sosyolojik sylemde eletiri, yeterlilie gre biim
lendirilir: Bu daha iyi bir teori. Teori ve gerek birbirinden ayr grlr;
teorik kapmalar gerek ile teorinin birbirine tekabl etmesi erevesinde
dner. Bu yaklamn temsilcisi olarak yine G iddens (1987: 31) alntla
yacak olursak: Teoriler her zaman, ampirik aratrmann ortaya koyduu
gzlemlere gre deerlendirilebilirler bir lde. Model olarak anlalan
teoriler ampirik olann nda i deiiklie urarlar ya da rtlrler;
toplumsal dnyann gerei bakmndan bir tutarllk talep edilir.
Olgu-teori kartlndan kopulmasnn teoriletirmeye ilikin anlay
asndan nemli sonular var. Teoriletirmeyi bir yaz pratii olarak
alrsak eer, bu durumda teori, geree gre yeterli olup olmadn anla
mak iin snavdan geirilecek bir model olarak grlemez ve teorilerin
rtlmesinde geree bavurulmas sz konusu olamaz. Nitekim, eleti
rel bir stratejinin temel ilgi noktalarndan biri, bir bilginin ya da disiplinin
tutarllk ve bilgi stats konusundaki iddialarn koruyan sylemsel i
lemleri gn na karmaktr; sosyoloji rneinde, toplumsal gerekliin
imtiyazl bir temsilini ortaya koymaktr. Bu ilemlerin bazlarna daha
nce yle bir deinmitik: Kurmacann bastrlmas ve maddecilik-idea-
lizm, gerek-temsil ikicilikleri. Bastrlan sylemi ve sylemsel dlamalar
gn na karmann amac, sosyolojik teorinin rtlmesi deildir.
Bu daha ziyade, kurallar deitirmeye ynelik bir projedir, bir dntrme
stratejisi olarak aldmz yapbozumun ruhuna uygun bir hamledir.
Biraz aada eletirel strateji hakknda daha fazla ey sylenecek;
burada teorik metinlerin elinizdeki kitapta nasl tasvir edildiklerini ve
bunun disiplinlerarasla ne gibi bir katkda bulunduunu gstermek
istiyorum . Benim analitik stratejim , teorik ya da felsefi m etinleri
toplumsal metinlerle birlikte okumaktan oluuyor. Bunu, metinleri bir-
birleriyle diyaloga geiren bir bilgi pratii olarak anlyorum. Hem teoriyi
hem de toplumsal metin olarak oluturmak, teoriletirmenin tercme
olarak* anlalmasndan kkten farkllaan bir dntrme pratiini ima
eder. N e tercme etmeye ne de temsil etmeye talip olan bir metinsel
retimde, hem felsefi hem de toplumsal metinler yeniden yazlr. zgl
toplumsal metin analizleri en iyi ya da en doru okuma olma iddias

* Toplumsal gerekliin teoriye tercme edilmesi olarak, (.n.)


tamaz; tersine, buradaki temel amalarmdan biri, daha sonraki yeniden
yazmalara davetiye karan bir analiz biimi gelitirmektir. Toplum teorisi
olarak deil, felsefe olarak snflandrlacak metinlere eilmek zaten kendi
bana disiplinleraras bir hamledir ve disipliner tanmlar konusunda
sorular dourur. A m a sosyolojiden geldiim iin felsefeyi felsefecilerin
usulyle okumuyorum; yani felsefe metinlerini ncelikle dier felsefe
metinleriyle ilikili olarak okumuyorum. Nitekim, amacm yalnzca nesne
toplumsaln nasl deitirilebileceini gstermek deil, ayn zamanda
felsefeyi toplumsaln metinleriyle ilikili olarak yeniden okumaktr.
u halde, bu projeyi biimlendiren felsefeciler hakknda bireyler syle
mek isabetli olacak gibi grnyor. Burada, bu felsefecilerin nn -Hegel,
Bergson ve Irigarayn - hangi ynleriyle benim ilgilerim asndan anlam
l olduklarna ilikin ksa aklamalar sunacam. Niin Hegel? Buna
verilecek ksa yantn yolu, bu projenin bilgi sorunlaryla ilikili olduunu
belirtmekten geiyor. Hegelin efendi-kle diyalektii, bilgi srelerinde
yatan iktidar ve arzu hakknda ve daha nemlisi bilgi istencinin baarsz
l, efendiliin bozulmas (undoirg) hakknda pek ok ey anlatr. stelik,
Hegel bilgideki iktidarn ilemlerine ilikin bir aklama sunar. Bu akla
ma sayesinde Hegelin felsefesinin hem felsefi sylemdeki hem de (daha
sonra ele alacam) br sylemsel pratiklerdeki etkilerini anlayabiliriz.
Benim projem asndan nemli olan drt Hegelci varsaym var. Birin
cisi, bilgi zorunlu olarak znelerarasdr, benlik-teki ilikilerini ierir.
kincisi, bilgi, yansz bir bili (cognition) meselesinden ziyade bir arzu
meselesidir. Bu varsaymlarn her ikisi de Kartezyen bilgi yaklamna
karttr. Kartezyen yaklam bilgiyi niter bir znenin yerine getirdii
speklatif bir faaliyet olarak grr. Hegele greyse bilgi toplumsalla
bamldr ve o nedenle ne toplum ncesidir ne de toplumsaln dndadr.
nc nemli varsaym, zneleraras bilginin bir iktidar ilikisi olduu
nu, arzunun iktidar evresinde yaplandn belirtir. Hegelde iktidar ve
bilgi birbirine, arzu araclyla, kopmaz bir ekilde balanmtr. Drdn
c varsaymsa, bilginin diyalektik bir ileyie sahip olduudur: Bir olum-
suzlama (negation) ve alt etme (supression) srecinde efendilik, salt efendi
lik arzusunu sonsuzca yeniden retmek zere baarszla urar. Bu nokta
bilgi srelerinin anlalmas asndan hayati nem tar: Hem efendilik
ve zm arzusunun hem de byle herhangi bir zmn imknszlnn
teslim edilmesi. Tam da diyalektiin hareketi olan eanl efendilik fantezi
si ve baarszlnn, bir skme projesi asndan nemli sonular var.
Bu, Hegele sorulan feminist soruyla ilikili bir nokta: Efendilik ve
erkeksilik arasndaki bant nedir ve tm bunlarda kadns olan nerede
durur? ada Fransz felsefe gelenei erevesinde alan feministler
asndan sz konusu sorun, Hegelci arzu yaps ve benlik-teki ilikisinin
lern bu arzuda olumas hem de bu arzuyu oluturmasdr. Farkl bilgi ve
anlam anlaylar kkten farkl bir arzu yapsna ve tekiyle kkten farkl
bir ilikiye yaslanr. Bu sorunlar hem elinizdeki kitabn merkezinde yer
alyor hem de yalnzca bilgi eletirileri iin bir balang noktas vermekle
kalmyor, ayn zamanda toplumsalT dnmeyi salayacak terimlere
almann zeminini de hazrlyor. Hegelden aldm anahtar dnce,
toplum analizinde ihmal edilmi bir kavram olan arzu kavramdr.
Bataille, Derrida ve Cixous gibi teorisyenler Hegel hakldr, Hegel
gerektir yollu iddialar gl bir ekilde dile getirdiler. Bu dnceyi,
sosyoloji ve felsefe arasndaki snr deitirme ve gerek-temsil ayrmn
sorgulama projesinin bir paras olarak devralacam. Projenin bu iki
boyutu birbiriyle dorudan bantldr, nk -e n azndan sosyolojik
bir bak asndan- felsefe temsillerle urarken sosyoloji gerekle ura
r. Hegel gerektir iddias, bu blnmelere ve teorinin ya da felsefenin
ima edilen temsil statsne bir meydan okuyutur. Sylem pratiktir; m ad
di olanla dsal bir ilikisi yoktur. u halde felsefe, kartlk ierisine
konulduu gerekten daha az ya da daha fazla gerek deildir. Bunu
belirtmek, H egelin gnmz felsefesindeki etkisinin aikr olduunu
sylemekten (kald ki iin asl da budur) daha gl bir iddia ortaya
atmak demektir. Felsefe salt gerek dnya zerine bir yorum ya da gerek
dnyann bir aynas deildir. Gerek dnyann oluturucusudur. Bu, bilgi
nin sylemsel pratik olduunu ve tm pratiklerin hem iktidar ve bilgi
alarn rettiini hem de bu ebekelerde retildiini bildiren Foucaultcu
argman tekrarlamak demektir.3
C ixousnun (1986: 78), Hegel genellikle bizim gndelik basmakalp
dncelerimizde i bandadr yollu ifadesinden bir sosyolog olarak
ok etkilenmitim. Hegel yalnzca felsefi sylemde deil, ayn zamanda
sosyologlarn konu olarak alabilecekleri toplumsal yaam alanlarnda da
i bandadr. Elinizdeki kitapta Hegelin ileyileri, zellikle sosyolojik
sylemde olmak zere hem bilgi pratiklerinde hem de gndelik yaamn
metinlerinde ve sylemlerinde ele alnacak. Cixousnun szleri ayn ilke
lerin her iki pratik blgesinde de grlebileceini dndryor. Bu nokta

3) Fransz sosyolog Bourdieu de (1977: 1-29), Marxn pratik anlayndan yararlanara


pratik olarak bilgiye ilikin bir teori gelitirdi ve bylelikle Marksizm iin sosyolojideki
hkim soyktnden olduka farkl bir soykt getirmi oldu. Buna ilaveten, ayna
olarak felsefe anlayna ynelik eletirisinde Rorty (1979: 171), felsefenin sylei ve toplumsal
pratik olarak anlalm asn savunur.
benim amacmla, bilginin gerek dnyadan ayr ya da nitelik olarak
farkl birey olmadn tantlama dorultusundaki amacmla balantl.
Hegel, genellikle kendisini Hegele kar tanmlayan sosyolojiden d
lanr. Disiplinin kkenleri Hegel sonrasna yerletirilir. Sosyologlar Hegeli,
bir idealist olduu ve M arxtan farkl olarak modern toplumun aklanma
s bakmndan yetersiz kald gerekesiyle bir keye atma eilimindedir
ler. Sosyolojinin kendi kendini tanmlama sorununa baka bir yerde dei
neceim. Burada, sz konusu dlamann tacizle nasl bir ilikisi olduu
sorusunu ortaya atm ak istiyorum. Sosyologlarn, Hegelin bilginin top
lumsallna ya da iktidar ilikilerine dair aklamalarndan hz almaya
almamalar artc grnebilir. Am a ben, bu meselede ipucunun arzu
konusuyla balantl olduundan kukulanyorum; Hegelin sosyologlarca
atlanmas, bilgide yatan arzunun nemini teslim etme gnlszlne
iaret ediyor. nk aslnda Hegelin iddia ettii gibi bilgi bir arzu mesele
siyse, o vakit u soru sorulabilir: Arzunun benim bilgimdeki ve inceleme
konularn seiimdeki gzergh nedir.7 Arzunun yneldii teki kimdir
ve sz konusu teki, bir kimsenin benliiyle ilikili olarak nasl oluturulur?
Bu adan, Hegeli bir keye atanlar hakknda Derridann (1978:
251-77) getirdii yorum isabetli grnyor. Yapbozumun imha demek
olmadn, dnce sistemlerinin ortadan kaldrlamayacan ya da ko
layca birbirlerinin yerine geirilemeyeceini vurgulayan Derrida, diyalek
tiin sonunu ilan eden projelerin kendilerinin de Hegelci bir olumsuzlama
ve ama (supersession) tarzna skp kaldklarn iddia eder. Hegele omuz
silkerek onun su gtrmez aikrln -belki de tanlamayacak kadar
ar olmasndan tr-kaygszca tayanlara Derrida (1978: 251) unu
syler: Bu, insan, hi grmeksizin ya da bilmeksizin, tam da arlndan
kurtulduunu sand Hegelin aikrlnn iine salverir sk sk. Bu ifade,
szgelimi Hegeli idealizminden tr reddeden sosyologlar iin kullan
labilir -belki de, kendilerinin/kendimizin bamsz olduklarn/olduu
muzu hayal ettikleri/ettiimiz bilgisel kabullere dayal bir idealizmdir bu.
Yazlann yzyl dnm civannda kaleme alan Fransz felsefeci Bergson,
idealizm ve maddecilik, temsil ve gerek ikiciliklerinin tesine gemek
konusunda bir temel salad. Kendi projemle balantl olarak zellikle
nem tayan bir nokta, Bergsonun -t m yazlarnda bulunan- temsil
dncesine ynelik eletirisidir. Bu eletiri en eksiksiz haliyle, Bergsona
nn salayan zaman teorisinde gelitirilmiti. Elinizdeki kitabn Za
man blm Bergson zerinde odaklanyor; burada, felsefesindeki temsil
sorusuyla ilikili temel ncllerin bazlarn sunacam. Bu temel ncller
Bergsonun temsilden ayr tuttuu imge anlaynn etrafnda dnerler:
Icnsilin gerekle tali bir tekabliyeti (aynl) olmasna karlk, imge
isimlemitir ve beden-imgeler (body-images) arasndaki ve ierisindeki
ilikilerin ilkesi bir farkllama ilkesidir.
Bergsonun temel ilgilerinden biri, tin (spirit) ve maddeye, zihin ve
bedene dair felsefi sorular zndrmektir. Bergsoria gre, hem gereki
ler hem de idealistler kt ifade edilmi zmsz sorular atarlar ortaya.
zmsz sorunlar, ortaklaa barndrdklar bir varsaymdan, yani bilin
ve dnya ya da tin ve madde arasnda nitel bir farkllk olduu varsaymn
dan kaynaklanr. ki taraf da sonuta, maddeyi bilen sfatyla bilinci imtiyazl
klar; kapma belirlenim -ya da hangisinin, zihnin mi m addenin mi
nce geldii- konusunda balar. Her iki taraf asndan da sorun bir tekabli-
yet sorunudur, bilgiye tekabl edecek farkl tzler bulma sorunudur. Ger
ekiler eanl olarak hem imtiyazl kldklar hem de hibir nem atfet-
miyormu gibi yaptklar bir glge-fenomen (epiphenomenon) bilin var
sayarak algy bir ilinek haline getirirler. dealistler ise doann dzenini
dlayarak ie balarlar, ardndan da eyler ve zihin arasnda nceden
tesis edilmi bir ahenk olduunu varsaymak zorunda kalrlar (Bergson,
1950b: 15-16). Evrenin yalnzca dncemizde mi yoksa dncemizin
dnda m var olduunu sormak, sorunu zm bulunamayacak terimlerle
ortaya atmak demektir (Bergson, 1950b: 13). Bergson bunun yerine ortak
bir zemin nerir (1950b: 13): eyleri ancak imgeler biiminde kavrayabi
leceimiz noktasnda anlama salanabilecei iin, sorunu ancak ve
ancak imgeler erevesinde ortaya koymamz gerekir. Bergsoria gre
verili olan ey, dnyann bedenlerden olutuu ve bu bedenlerin hareket
halinde olduu, eylemin merkezleri olduudur. (Bu eylem merkezi olm a
dncesi, merkezlemi bir zne anlay olarak yorumlanmamal; aslnda
Bergson, byle bir dncenin silahlarn elinden alan bir eletiri sunar.)
Gelgelelim, dnyay ancak imgelerde kavrayabileceimize gre, maddi
dnyay birbiri zerinde edimde bulunan imgeler erevesinde dnmeli
yiz: Bedenin madde ya da imge olduunu sylemek nemli deildir
(Bergson, 1950b: 5). Ve, imgeler toplamna madde ve bu ayn imgelerin
gnderme yapt madde alglamasna da tikel bir imgenin, benim bedeni
min gerek eylemi diyorum (Bergson, 1950b: 8). Algnn, speklatif
faaliyetin tersine eylemle bantl olduuna ve dahas, maddi dnyann
toplamnda bedenirriin baka herhangi bir imge gibi hareket eden,
harekete maruz kalp karlk veren bir imge oldurina dikkat ekilmesi
nemlidir burada (Bergson, 1950b: 4). Bu nokta, bedensel imgenin pratik
ve eylem yoluyla deitirilmesinin mmkn olduunu ve aslnda bilinteki
deiimlerle deil ancak bylesi srelerle deitirilebileceini dndrr.
Her nesne bedensel bir biime sahiptir ve bilincin mutat imtiyazl
klmnn tersine, -insan bedeni d ahil- bedenler, birbirlerini hareket
ierisinde etkileyen eylem blgeleridirler. Alg, imge-bedenden nitel ola
rak farkl deildir. Alg, bu imgelerdir; gnderme yaplm imgelerdin Beden
leri bilinten ziyade eylem nitelendirir: Benim bedenim bir eylem m er
kezidir, temsile neden olamaz (Bergson, 1950b: 5). zne maddi dnyay
yaar; maddi dnyaya aittir ve onun tarafndan retilir. Bizler anlamn
ya da temsilin kayna deiliz, ama bedenler arasndaki ilikilerin hareke
tinde deiim daima mmkndr.
Bu yaklam, kktenci bir bilin felsefesi eletirisi koyar ortaya. Bergson,
bedenlerin hem madde hem de imge olduklarn iddia ederken, srekli
belirttii gibi, temsil ve gerek arasndaki ayrm zndrr. Hem tin
hem de madde gerektir. Bergson (1913: 261), hareket halinde birbirleri
zerinde edimde bulunan beden-imgelerden olumu bir dnya anlayn
dan ie balamann, dnyann hazr maml eyler ile yaratan bir eyden
olumu gibi kavrand genel anlaytan kkten bir ayrlma demek oldu
unu iddia eder: eyler yoktur, yalnzca eylemler vardr. Bu iddiann
znenin ve anlam srelerinin kavranmas asndan tad nemden
daha sonra uzunca sz edip, Foucaultnun iktidar ve zne aklamas ile
bu iddia arasndaki yndemeye (convergence) iaret edeceim. Burada,
bedenler zerinde edimde bulunan hareket halindeki bedenler dncesi
nin Bergsonun tartmasnn tamamn biimlendirdiine dikkat ekmek
yeterli. Bergsonun beden felsefesinin m addeci bir gstergebilgisinin ge
litirilmesine, yani anlam srelerinin cisimleme olarak kavranmasna
katkda bulunduunu daha sonra ortaya koyacam.
Sosyolojik sylem hakknda ortaya attmz sorular asndan Berg-
sonun felsefesinin yaratt sonular nelerdir? M arksist sosyologlar m ad
decilik konusunda ok kat bir tutum ierisindedirler ve bu kat tutumun
maddeciliin yanl bir uygulanm olduu konusunda-.Frowla ayn dn
ceyi paylayorum. Maddi gnderge, toplumsala ilikin alternatif aklama
lar karsnda bir hakikat ve kesinlik tesis edilmesi ilevini grr (Frow,
1983: 229). Bu esnada da tikel bir bilin, maddiliin hakikatine, geree
eriim imknna sahip bir bilin imtiyazl klnr. Bylelikle m addeci
sosyologlar Bergsonun iaret ettii elikiye derler: Maddi olan tarafn
dan belirlenme ve bilincin imtiyazl klnmas. Sonuta bu durum, zme
kavuturulamayacak epistemolojik sorunlar karr: Bu bilincin maddenin
hakikatine sahip olduunu nereden biliyoruz? Bergsonun felsefesi bunun
gibi sorunlarn tesine hamle eder ve kendisinin de syledii gibi, genel
olarak bir bilgi teorisini ilgilendirecek sonulara varr. M addi dnya
hareketlerle birbirleri zerinde edimde bulunan ve tepki veren beden imge
lerden olumutur ve algmzn edimsellii (actuality) ... kendi ediminde
(aclivity) yatar (Bergson, 1950b: 74)- Bergson kendi alg anlayn, algy
bir tr tefekkr (contemplation) olarak, speklatif bir faaliyet olarak gren
ve ilgin bir yansz bilgi araynda olduklarn iddia eden bilgi teorilerinin
karsna karmaktadr (Bergson, 1950b: 74). Sosyologlarn ou, ortaya
koyduklar bilginin yansz olduunu iddia edemeseler de, her eye ramen
bu bilgiye ilikin hakikat iddialarnda bulunurlar (aslnda M arksist sosyo
loglar asndan hakikat tarafldr) ve bu bilginin tefekkre dayal bir
siire olduunu varsayarlar. Bergson ise (1950b: 74) algy eylemden ayr
mann, algy aklanamaz ve yararsz klmak demek olduunu savunur.
Bilgi srelerinin eylemler olarak, gerekin paralar olarak vurgu
lanmas (Bergson, 1950b: 74, 17-21) tam da Cbcousnun Hegelin gerek
lii konusundaki savunusuna iaret eder. Bu vurgu sosyolojinin eylemli
lik/yap sorununun yeniden formlletirilmesinin mmkn olduunu
dndrr. Eylemlilik ncelikle sosyolojik deime aklamalarnda boy
gsterir; yapnn br yzdr, insan zne tarafndan deitirilecek top
lumsal dnyann maddiliinin br yadr. Bu yaklamda eylemlilik
toplumsal dnya asndan yeterli olan ve bylelikle deimeyi harekete
geiren bir bilincin karakteristiidir. Sosyologlar bu noktada ie karan
ikiciliklerle -bilin/eylem, teori/pratik ve zne/toplumsal ikicilikleriyle
baa kmak iin ortaya koyduklar argmanlarla hatr saylr bir zaman
harcamlardr. Bu ikicilikler, bilginin bilin ve gerek arasndaki bir
tekabliyet olarak kavrand bir bilgi anlayndan kaynaklanr. Bergson
speklatif tefekkr ve dnya arasnda bir ayrm yapmay reddederek bu
ikiciliklerle ban kopartr. Bergsona gre, teori ve pratik arasnda bir
kartlk yoktur; bilgi, dier eylemler gibi bir eylemdir; alg, imge-madde-
den nitel olarak farkl deildir. Tersten sylenecek olursa: H areket ve
eylem bedenlerin nitelikleridirler, algdan kaynaklanmazlar. Bergsoriun
teoriyi pratik olarak kavramas dnyann bedenlerden olutuu varsay
mna yaslanr. M addi dnyaya ve pratie ilikin sosyolojik aklamalarda
beden, tuhaf bir ekilde ortalkta grnmez (Corrigan, 1988). Bu bastr
may, belki de, bilin olarak eylemlilik anlaynn muhafaza edilebilmesi
zorunlu klmaktadr. Bilen znenin bedensellii tannd takdirde bilin
cin sosyolojik stats altst olur.
Bergsoriun felsefesi, Derridann mevcudiyet (presence) metafizii adn
verdii bir dncenin, yani bir enin kendinde ve kendi bana bir
anlam olabilecei ve bilen bir znenin nnde mevcut olabilecei dn
cesinin eletirisi olarak grlebilir. A m a anlamlandrma (signification)
srelerinin dnm (transformation) olarak kavrand dn biim
lerinin gelitirilmesi asndan bakldnda, Bergsoriun alm asnn
daha da byk bir nem tad ortaya kar. leride, zellikle Bergsoriun
zaman ve beden teorisinin, kltr teorisi ve feminist teorinin m uhteme
len merkezi ilgi konusu olan bir anlayn -m etinsel dnmn bedenin
yazlmas olarak kavranm asnn- gelitirilmesine katkda bulunduunu
savunacam.
imdi, zellikle Fransz feminist Irigaraya gnderme yaparak eletirel
strateji sorusuna geri dnmek istiyorum. Fransz feministlerinin kullan
dklar, Bat kltrnn sylemlerini yeniden okuyup yazma stratejisi,
teori ve pratik arasndaki bu ayrmla ban kopartr. Bu strateji, Anglo-
Am erikan feminizminin byk ksmn biimlendiren teori anlayndan
ok farkl bir teori anlayn barndrr. Feminist sosyolojiyi de ieren
Anglo-Am erikan geleneinde teori, sylem-d gerein, kadnlarn,
toplumsal cinsiyet (gender) ilikilerinin ya da patriyarkinin aklanmas
ve bunlar asndan yeterlilii erevesinde kavranr. Feminist proje, bir
sonucu, bir amac olan bir feminist teori gelitirme projesidir; yeterli bir
teori, toplumsal cinsiyet ilikilerini deitirmek zere pratie geirilebilir.
Teori, gerekte yer alan pratii biimlendirir. Irigaray (1985a: 170-98)
toplumsala ilikin sylemlere eildii zaman, kltr sistemlerinin dnda
hibir eyin var olmad varsaymndan ie balar; o nedenle toplumsala
ilikin bu sylemler toplumsal dzendirler. Bylesi sylemleri yeniden yaz
maya ynelik bir eletirel strateji, dzeni taciz etme potansiyelini tar;
eletirel pratik toplumsal dzeni farkl biimde oluturmaktan, onu dei
tirmekten geer. Irigaray (1985a: 78), projesinin teorik dzenei keye
sktrma projesi olduunu savunur; Cixous da (1986: 96) meselenin
toplumsall keye sktrma meselesi olduunu sylerken H egelin
zne-nesne ilikisine gnderme yapm olur. kisi de ayn eyi savunmakta
dr: Toplumsallk ye teorik dzenek bir ikiciliin ayr yzleri deildir;
ikisi de gerek olan sylemsele gnderme yapar.
Feminist eletirel stratejinin gelitirilmesindeki ana tesir Fransz femi
nizminden kaynakland, ama bu arlkl olarak edebiyat teorisi alannda
bavurulan bir strateji oldu (Sheridan, 1988: 5-6; Jacobus, 1986). Iriga-
rayn bu konuda bir aklama getirdii bir yazsna - Sylemin ktidar
ve Kadnsnn Tabi Klnmasna (Irigaray, 1985a: 6 8 -85)- bavurarak
onun yapbozumcu stratejisini aklamaya alacam burada.
Yaznn balnn dndrd gibi, Irigaray iktidar ve bilgi arasnda
ki balantyla, sylemin iktidariyla ve bunun nasl da kadnsnn tabi
klnmasna baml olduuyla, bunu nasl rettiiyle ilgilenmektedir.
Irigarayn projesi, Bat felsefe geleneindeki sylemin felsefi dzenini ve
bilgi anlaylarn taciz etmeye ynelikir. Bunu yapmak iin, bu dzenin
nasl da kadnsnn tabi klnmasna baml olduunu tantlamaya alr.
Irigarayn yapbozumcu stratejisi ite bu anlamda feministtir: Felsefi sy
lemin sistematikliinin iktidarn, tutarllnn gcn aklayan
ey kadnsnn bastrlmasdr (Irigaray, 1985a: 74). unlar yazar Irigaray:

Felsefi sylemin betilerini (figre) -id ea, tz, zne, akn znellik ve mutlak
bilgiyi- yeniden am a zorunluluu, bunlarn kadns olandan, kadnsdan
neleri dn aldklarn deip grmekle, bunlarn kadnsya borlu olduklar
eyleri iade etmelerini", gerisin geri teslim etmelerini salamakla ilintilidir
(1985a: 74).

Irigarayn efendi konumu olarak da and sistematikliin iktidar,


tekilerin tamamn Ayn ekonomisine indirgeme iktidardr. tekinin
ve farklln aynya indirgenii (felsefi szn bir karakteristiidir bu ),
ztemsilcisi (self-representative) bir eril zne olan sistemlerdeki cinsiyet
ler aras farkll ortadan kaldrma iktidarndan kaynaklanr (Irigaray,
1985a: 74). Fransz feministlerinin szmerkezcilik (logocentrism) (mevcu
diyete dayal hakikati ieren bir bilgi anlaynda szn [logos] baatl)
ile fallusmerkezcilik (bir eril znenin kendi kendiyle aynl ve mevcudi
yeti ya da fallusun imtiyazl klnmas) arasnda kurduklar balantya
dikkat edilmesi gerekir. Falluszmerkezcilik (phalbgocentrism) terimi bu
balantdan kaynaklanr. Bu terim, bir eril znenin zmevcudiyetinden
ya da dolaymlanmam benlik bilgisinden oluan hakikat anlaylarna
gnderme yapar. Hakikat ve eril arasndaki balantlar, tm bilgi erildir
eklindeki formlletirmelerin dndrdnn tersine, hibir ekilde
apak deildir. Bu noktann vurgulanmas, falluszmerkezcilik terimi
nin hazr bir feminist terim olarak temellk edilme eilimi gz nnde
tutulduunda, nem kazanyor. Irigaray, kadns olann tikel sylemlerde
bastrlmasnn gerekletirilme tarzlarn ve sistematiklik koullarnn
nasl gizlendiini aa karmak iin zgl metinlerin dikkatli bir okuma
dan geirilmesi konusunda srar eder.
Irigaray (1985a: 68) nemli olann, temsilin yalnzca eril param etre
lere gre, yani fallokratik bir dzene gre ynetilmesini karkla itmek
olduunu iddia eder. unu syler: Mesele bu dzeni, yerine baka bir ey
getirecek ekilde devirmek deil -b u sonuta ayn kapya kar- karkl
a itmek ve deitirmektir. Bu, yapya dokunulmakszn gerekletirile
cek basit bir tersine evirme ilemine kar kan bir argmandr, ama
ayn zamanda daha genel bir erevede Anglo-Amerikan feminizminden
ve feminist toplum biliminden kkten farkllaan bir yaklamn dile
getirilii olarak da yorumlanabilir. Anglo-Amerikan feminizmi ve femi
nist toplum bilimi, hakikati iktidardan bamszlatrmakla ilgilenmekte
dir. Buradaki varsaymlar yle sralanabilir. Birincisi, byle bir ayrma
mmkndr; kincisi, bir feminist bilginin retilmesi arzu edilir bir eydir;
ve ncs, feminist bilginin retim koulu, patriyarkal iktidar ve bilgi
den bamsz olmaktr. Oysa Irigaraya gre, bir feminist bilgi ya da teori
getiren herhangi bir proje de ayn yere varacaktr, kadns olan erkeksinin
yapsal konumuna yerletiren bir tersine evirmeden ibaret olacaktr.
Byle bir ilem bilginin ne yapsn ne de cinsel payandalann deitire
cektir: Baat terimin olumlu deerinin, tabi terimin, yani kadnsnn
olumsuzlanmasma bal olmas srecektir.

Baka bir anlatmla, mesele kadnn zne ya da nesne olaca yeni bir teori
gelitirmek deil, teorik dzenein kendisini keye sktrmak, ziyadesiyle
tekanlam l olan hakikat ve anlam retme iddialarn askda brakmaktr
(Irigaray, 1985a: 78).

Dolaysyla burada mesele, kadnlarn bilgide erkeklere eit olmay arzula


malar, bilginin znesi konumuna yerlemeleri deildir.
Bunun br yznde, kadn nedir? sorusunun reddi vardr. Bu sorun
daha ziyade, syjem ierisinde kadnsnn kendisini eksiklik, kusur olarak
tanmlanyor halde bulmasn (Irigaray, 1985a: 78) yorumlama sorunu
dur. Irigaray (1985a: 68) dardan tacizde bulunmaktan sz ederken,
bunu bizim dilde oluturulduumuz ve bu nedenle dil zerinde almak
zorunda olduumuz varsaymyla kurulan balam da yapyor. Dars bas
trmalar sayesinde vardr ve sylemde" olm asa bile, sylemin ileyileri
nin darsnda da deildir. ktidardan bamsz olma dncesinde st
rtk olarak bulunan dars , znenin anlam sistemlerinde olumasnn
neminin gzden karlmasndan ileri gelir. Yeni bir zneye - kadna -
ulamaya ynelik neriler, benliin, yani kadnn patriyarkal iktidarn
kstlamalarndan bamsz olduu takdirde zgrleebilecei varsaymna
yaslanr. Oysa Irigaraya gre erkeksilik ve kadnslk sylemseldir; bilgi
cinsel hiyerarikletirmeye ve aslnda erkeksilii imtiyazl klan varsaym
sal aynla dayanr. Nitekim Irigarayn projesi bu erkeksilik-kadnslk
yapsn taciz etmektir. Anlam ya da bilgi sorunlar ve zne, kopmamacas-
na birbirine baldr.
Irigaray, Freudun eletirel bir yeniden okunuunun byk bir nemi
olduunu ileri srer. Bu balamda, Freudun, sylemde i banda olmakla
birlikte gizli kalan, herhangi bir bilimin hakikatinin altnda yatan cinsel
kaytszl (Irigaray, 1985a: 69) aa kardn savunur. Ve Freud bunu
bir cinsellik teorisi gelitirerek yapmtr; konusu erkek ve kadn cinsellii
dir. Ama Freud kadns cinsellii erkeksi cinsellie gre tanmlar; kadns
olan daima bir kusur olarak, erkek cinselliine daima fallik bir ztemsil
salayan olumsuz bir imge olarak tanmlanr (Irigaray, 1985a: 70). Bu,
kadns cinsellie herhangi bir zgllk tanmay yadsmaktr. u halde,
felsefi sylemin tamamnda st kapal olarak bulunan bir ey Freudda
aa kar: Szn, znenin kendisini katmerlemesine (double), kendisini
kendinden hareketle yanstmasna izin veren, ou durumda gizlenmi
ayna (Irigaray, 1985a: 75), yani zmevcudiyet fantezisini mmkn klan
ayna. Am a Irigaray, Freudun neminin bunun tesine uzandn iddia
eder: Yorumsal yeniden okuma ya da yapbozum ok nemli baz alardan
psikanalitik bir giriimdir. Szgelimi, her tek felsefede bilindnn ile
me tarzna, bastrma yordamlarna dikkat gstermeyi ierir (Irigaray,
1985a: 75). u halde, Freudu teori hem sylemin dzeninin taciz edilme
sine katkda bulunur hem de sylemin dzenine tabi kalmay srdrr
(Irigaray, 1985a: 72).
Freud hakkndaki bu argman yapbozumcu bir yaklamn ayrt edici
ynnn ne olduuna ilikin birtakm ipular barndrr ve bunu Derri-
dann yukarda zikredilen Hegel yorumlaryla ilikilendirir. Irigaray sy
lemlerin zgllyle ve bu sylemlerin kendi kendilerini nasl skebile-
cekleriyle ilgilenmektedir. Teoriye kar getirilen argman dandaki
bir konumdan sunulmamaktadr. Yapbozumcu bir strateji, hakikat ve
tutarllk iddias gden bir bilginin, hakikat tafralarnn dayal olduu
bastrmalarn gn na karlmas yoluyla sklmesinden oluur; ve
Freudun izinden gidilerek, sylemdeki olumsuzlama, bir bastrmann
iareti olarak alnr. Feministler bastrlann diil olduunu iddia ederler.
Ama ayn zamanda, herhangi bir tikel sylemde bu bastrmann nasl
gerekletirildiinin belirlenmesinin gerekli olduu konusunda srarldrlar.
Bastrm a teriminin kullanlna bakldnda, yapbozumun Freuda
ok ey borlu olduu aka grlebilir. Bu, bakalarnn yan sra Derrida
ve Irigarayn da kabul ettikleri bir bor. lerideki sayfalarda yapbozumcu
teorisyenlerin devraldklar Freudu kavramlara ayrntsyla eileceim.
Am a genelde sylenecek olursa, Freud mevcudiyetin, herhangi bir enin
mevcut olma imknnn, zellikle de znenin zmevcudiyetinin zayfla-
tlmasma katkda bulunur. Bu balamda en nemli konu bilind kavra
mdr. Biraz nce sosyoloji asndan taciz edici olann ne olduunu, neyin
bastrldn sorarken psikanalitik bir soru soruyordum. Bu, sosyolojinin
reddedecei bir soru biimidir. Giddensn (1987: 89), kendisinin bilinli
eylemlilik kavramyla uzlamaz olduu gerekesiyle bilind kavramn
reddetmesi, disiplin ierisinde, hatta bilin ykseltmeyi toplumsal dei
menin nkoulu olarak n plana kartan feministler arasnda yaygn bir
kabulle karlanacaktr. Bense bu gibi grlerin kendilerinin de bastrma
lara baml olduunu, arzunun dlanmasnda, bilginin tekiyle kurulan
ilikiler yoluyla dolaymlanmasnda ve bedenin dlanmasnda yle bir
grnen ve bu sayede belli belirsiz seilir hale gelen bastrmalara baml
olduunu savunuyorum. Am a bu soruna, bilindna ilikin bir varsaym
la ie balayp bunun kltr ve toplum analizi asndan barndrd
imalar gstererek eilmek istiyorum.
Projemi biimlendiren dnce gelenei u varsaym barndryor
elbette: Freuda gre bilind kltrn nkouludur; Levi-Straussa gre
kltrel sreler bilinddr; Derridaya gre bilind zmevcudiyetin
{self-presence) imknszln imleyen bir bakalktr (alterity). Farkl bi
lind an laylarn a ramen, bu yaklamlarn hepsinde bilindnn,
kltr sistemlerinin anlam ilkelerinin kavranmas asndan nemli ol
duu dnlr. Sonuta bu dnce, kltrn (bilginin) semptomlara
baklarak okunulabilecei anlam na gelir. Irigarayn Freud okumas,
semptomatik ya da psikanalitik bir okumadr. Derridann bilindn
kkten teki olarak kavramasnn nemi, bilindnn potansiyel bir
mevcudiyet olmadn belirtmesinden ve bylelikle bilginin imknszl
na iaret etmesinden kaynaklanr. Derridann argman, -zne yle
dursun- nihayetinde hibir nesnenin bilinemeyeceini, bunun yerine
anlamn sonsuz bir gnderi (referral) sreci olarak anlalmas gerektiini
belirtir. Bu argman Freudun bilindnn anlam ilkelerine -e n nemlisi
gnderi ve ertelemeye (deferral)- ilikin aklamasna dayanr (Derrida,
1982: 18-21). Gelgelelim, Derrida gibi teorisyenler bilgiye duyulan arzu
nun kolayca reddedilemeyeceine srarla dikkat ekerler: Bilgiye duyulan
arzuyu eanl olarak hem kabul etmek hem de bu arzuyu skebilecek
stratejiler bulmak nemlidir. Derrida bunu H egelle bantl olarak sa
vunur. Weber ise ayn noktay Fre^dla ve bilindnn Freudun kendi
bilgisi asndan tad nemle bantl olarak savunur: Yorum hibir
totalletirmenin kavrayamayaca bir atma srecine katlr, ama arzu
znesini yaplandran psiik atma herhangi bir kalc zm, herhangi
bir totalletirme trn nlyorsa eer, o vakit yorumlama sreci de bu
tip itiyaklardan kolay kolay vazgeemez (Weber, 1987: 57-8).
Weber bilindnn bilgide zm salanm as arzusunu zayflattn
iddia eder; bilind, bilincin sklmesidir. Irigarayn argman bilind-
nn ykc olduunu belirtir: Kadns olan, kltr ayakta tutan bastn-
lansa eer, o vakit kadns olanda ele avuca gelmeyen, kltr dzenini
taciz edebilecek bireyler vardr. Nitekim, toplumsal deiim konusunda
ki sosyolojik grn tam tersine, deiimin kayna bilinddr. Belki
de burada sorulmas gereken uygun soru, deiimin bilinle ilgili olduu
grne nasl vardmz sorusudur. Bilince duyulan bu arzu neyin nesi
dir? Toplumsal deiim sorununun sosyolojinin temel ilgi konusu olm a
sndan tr, elinizdeki kitapta bu soru biraz ayrntl incelenecek. Klt
rel sreler, bilin ile bilind arasndaki gerilim erevesinde ele alna
cak. Ve, zgl analiz nesneleriyle balantl olarak, bilindnn kltrn
nkoulu olmasna ve baz nemli bakmlardan kltr yaratm asna
karlk, bilind srelerin ayn zamanda toplumsal ya da kltrel dzen
iin ykc olduklar savunulacak. Burada dzen terimi btn ya da
toplumsaln totalitesini bilme iddiasnda bulunan sylemleri iermektedir.
Elinizdeki projeyi biimlendiren nemli bir dnce bilind kavra
mysa eer, dier merkezi dnce de sistem dncesidir. Saussuren
dilbilimiyle yakndan ilintili sistem dncesi, okuma, yazma ve metin
dnceleri asndan hayati nem tar. Yapsal dilbilime gre, her bir
e ancak bir sistem ierisinde, br elerle ilikisinde anlamldr; ken
dinde ve kendi bana anlam yoktur. Anlam n bamtsal olduu, hibir
enin kendi bana olumlu bir (dilsel) deer tamad dncesi bura
dan kaynaklanr. Bir e kartyla bantl olarak anlam bildirir: Sistem
ler farkllamayla nitelenir. Bu balamda asli analitik grev, bantlarn
kurallarn ya da sistemlerin kodlarn -e n nemlisi bileim ve ikame
kurallarn- saptamaktr. Bu nokta, daha nce deindiim, anlam konu
sunda ne sorusundan ziyade nasl sorusu zerinde odaklanlmas ge
rektii dncesiyle balantldr. Sistem atik dnme, bir eyi ya da
olay yaltarak ele alma ve onun anlamn arama ya da znde ne olduunu
sorma iddias tayan bir yaklamn kartdr. Bu dnce biimi akla
mayla, nedensel belirlenmeyle ve anlamn kkenlerini ya da kaynan
aramakla ilgilenir (aslnda bu da eler arasnda bir iliki olduunu ima
eder, ama bu bir aynlk ilikisidir). Gstergebilgisi uzmanlarnn iaret
edecekleri gibi, ne sorularna verilecek herhangi bir yant, br gster
gelere (sign) gnderme yapacaktr aslnda. Derridadan sk sk yaplan bir
alntdan (1976: 158) anlalmas gereken ey de budun Metin d yok
tur. Gerek, kltr sistemleri ierisinde ve kltr sistemleri tarafndan
oluturulur. Herhangi bir sistem ierisindeki elerin birbirlerine yaptk
lar ve aslnda sistemler arasnda gerekleen gnderme sreci gz nnde
tutulduunda, gnmzn kltr teorisyenleri, gsteren (signifier) ve an
lamlandrma (signification) zincirleri ya da Freudun deyiiyle arm
(association) zincirleri zerinde durmaktadrlar (Derrida, 1987:20; Barthes,
1977: 158). Bir gsterilenin (signified) (anlam ya da kavramn) kendisi
de, byle bir zincir ierisinde bir gsterendir.
Pratikte sistemler karmak ve almaktr: Herhangi bir kltrel rn
ya da metin, zgl bir bileim halindeki farkl sistemlerden oluur. Bunun
gzlemleme sistemini de ieriyor olmas hayati bir meseledir: Analist,
darda duran imtiyazl bir gzlemci deildir (Barthes, 1977: 164). Gz
lemleme iinin kendisi de, metni deitirir ya da dntrr; hibir metin
an halde durmaz. Metinleraraslk dncesi (Barthes, 1977: 160), metnin
balama baml olarak deien bir anlam olduunu varsayarak, metin
ve almlama (receptbn) ya da metin ve balam arasnda sk sk yaplan
ayrmn ortaya koyduu sorunlardan bir k yolu salar. Dahas, balam-
bamllk nosyonu balamdan bamsz bir gzlemin mmkn olduunu
varsayar (Lawson, 1985: 20). Burada benim nerdiimse, metinlerin,
alglama ya da pratikten ayr olmaktan ziyade pratikte cisimlemi eyler
olarak dnlmesidir. Byle bir gr iinde okuma bir yazma olarak,
analiz ya da gzlemleme de bir metinsel faaliyet olarak, bir yazma pratii
olarak anlalr.
Bu nokta yine, bizim ierisinde altmz analiz kodlarna dikkat
eker. Sosyoloji sylemsel retim olarak kavrand takdirde, sosyolojik
dil toplumsaln ya da gerein temsil edilmesine ynelik effaf bir kanal
(medium) olarak grlemez. Tersine, kendimize unlar sormalyz: Sosyo
lojinin yazm kodlar nelerdir? Ne, nasl sylenebilir? Sylenemez olan
nedir?
Bu blmn banda kurmaca hakknda sylediklerime geri dnmeme
izin verin. Sosyolojinin tipik ztemsili, sosyolojinin ayrt edici urann
toplumsaln temsil edilmesi olduunu belirtir: Sosyoloji bir toplum bilimi'
dir (ve bir toplum bilimidir). Ben burada sosyolojik kurmacamn, sosyoloji
nin kurmaca olmad iddiasndan olutuunu ileri srmek istiyorum.
Bu neriyi baka bir tarzda ifade etmek gerekirse, sosyolojik kurmaca
sosyolojik znenin nesneyi, toplumsal bilmesinin mmkn olduu d
ncesini barndrr. Bu kurmaca ierisinde disiplinin bilim olarak tanm
lanmas, anlamn disiplin ierisinde nasl retildii sorusunun sorulma
sndan uzak duran bir tanmlama biimidir. Sosyoloji zorunlu olarak dil
ierisinde yer ald lde kurmacadr; ama bunun ima ettikleri, yani
sosyolojinin hem znesinin hem de nesnesinin anlamn dnda olmad
dncesi bastrlr. Sosyolojinin kodlarn deiiklie uratmaya ynelik
bir balang hamlesi olarak bir tersine evirme ilemi nereceim: Sosyo
lojik yazy kurmaca olarak ve kurmacay da toplum analizi olarak dnelim.
Ama bir tersine evirme ilemi olarak bu neri, baz ekincelerin konul
masn gerektiriyor. Bir yandan, burada amalanan, yazma zerinde odak-
lanlmas yoluyla kurmaca-kurmaca olmayan ayrmnn zndrlmesi
dir. br yandan, farkl yazma ve anlamlandrma biimlerinin zglleti
rilmesi de hayati nem tar.
Elinizdeki kitapta ele alnan metinlerin hibiri sosyolojik deilse eer,
bunun nedeni, gnmz sosyolojisinin zellikle kapal bir yazma biimi
olduunu ve en kts de otoriter bir hitap biimine sahip olduunu
(burada hemen Giddens aklma geliyor) dnmemdir. Toplum ve kltr
analizi asndan vaatkr olan metinleri baka yerlerde, genellikle de
kurmacada aradm. Sz konusu teori toplumsaln iyi bir temsili olsun ya
ila olmasn, teorik metinleri seme ltm bilimsel olmad. Daha
ziyade, Barthes izleyerek (1975: 14), rahatsz etme hazz veren metinleri,
beni harekete geiren metinleri, okumann yazma arzusunu harekete
geirdii (Barthes, 1986: 40) metinleri setim. Ve Barthes byle bir
etkisi olan bir yazardr (bkz. Gallop, 1988: 11-20). Bu belki de, -teorik
ya da baka trden- bir metnin deerlendirilmesinde temel sorunun, o
metnin rahatsz etme hazzn kkrtma kapasitesi olduunu ileri srmek
anlamna geliyordur: Bilginin reddi deil, bilgiye duyulan arzunun ne
olabileceine ilikin bir yeniden formlletirme sz konusu burada. u
halde, zerinde durulan soru u: Ele alnan metin bir kapanma m retir,
bir gsterileni sabitlemeye mi alr, yoksa kendinden sonraki yazmlara
ve yeniden yazmlara davetiye mi karr?
Barthesa gre (1986:36) okuma, bedenin bir jesti olan bir yazmadr.
Feministler, yani Irigaray ve Cixous da yazma ve okumay cisimlemi bir
ey olarak grrler, bedeni kaydeden (ya da yazan) ve onun araclyla
bedenin yazld retimler olarak kavrarlar. Okuma esnasnda belli bir
bedensel etki uyandran metinleri setim. Bergsonu izleyecek olursak,
tm metinler bedensel bir etki yaratr, ama baz metinler okuyucudan
dnsel bir tepki grrken bazlarnn bedensel bir tepkiye davet ettii
de dorudur. Burada mesele etkinin mahiyetini saptam a meselesidir. Baz
metinler, ac-haz dizileri eklinde olsa bile, hareketi ve hayat kkrtr;
bazlar da bilgiye duyulan arzuyu ldrr.
Toplumsal metinlere sorulan sorular teorik metinlere sorulanlarn
hemen hemen aynsdr: Ne lde ak ya da kapaldrlar ve yeniden
yazlma imknlar nelerdir? Elinizdeki kitabn 3. ksmnda analiz edilmek
iin seilmi olan metinler, (mulak) haz verici metinlerdir -beni u ya
da bu tarzda etkiledi bunlar. Bir sosyolog olarak ilgi duyduum konulardan
biri, ampirik olann dolayszlna ilikin koulsuz buyruktur. Kitabn 3.
ksmnda yaptm analizler yoluyla dolayszla duyulan arzu sorununu
yeniden formlletirmeyi umuyorum. Gndelik hayata ait, sradan metin
lerin her bir parasnn okunmasnn, en az edebi metinler okumak kadar
artc ve zor olduunu dnyorum. Ayrmlar yapmamay ve metinleri
analiz etmeye deerliklerine gre hiyerarikletirmemeyi tercih ettiim,
analiz etmek iin setiim nesnelerden aka anlalyor. Bu analizlerde
kendi arzumu yazmakla urayorum. Bu kurmacalarn baka yazmlara
davetiye karmaya yetecek lde ak olacan umuyorum.
Elinizdeki kitabn temel ilgi noktalarndan biri, anlamn cisimlemi
bir ey olarak, Barthesn (1977:82) yivleme dedii haliyle kavranmas
n salamaktr: Konuan bedenin maddiliidir bu. Temelde, gnmz
kltr teorisindeki tartmalara mdahale etmeyi ve maddeci bir gstergebil-
gisi olarak grlebilecek bir metodolojiye doru ilerlemeyi hedefliyorum.
Bu adan temel nokta, anlamlandrma srelerinin hem zamansal hem
de cisimlemi halleriyle kavranmas gerektiini ortaya koyan bir argma
nn gelitirilmesidir. Bu kavray, temsilden ayr tutulmas gereken dn
m olarak anlamlandrma anlaynda st rtk olarak bulunmaktadr.
Dolaysyla bu projenin Borgesin Carlyledan yapt alntnn bir yeniden
yazl olarak anlalmas gerekir: Tarih herkesin [erkeklerin] bedenleriyle
yazdklar ve okuduklar sonsuz bir kitaptr.
Sosyolojik Ayna

Sosyolojik sylem, modern topluma ilikin bir bilgi, modern toplumun


ya da toplumsaln aynas olduunu iddia eder. A yna terimi, tekabliyet
ya da yeterli yanstma olarak bilgi anlayna gnderme yapyor. Ayn
zamanda, bilgi srecindeki belli trden bir arzuyu ima ediyor: Bilginin
znesi ve nesnesi arasndaki bir tekabliyet ilikisine duyulan arzu. Rorty,
Philosophy and the M inr of Nature [Felsefe ve Doann Aynas] (1979:
170) balkl eserinde, temsil olarak anlalan bilgiye ve felsefenin genel
bir temsil teorisi olma iddiasna ynelik bir eletiri sunar. Bu blmde,
sosyolojik temsile, sosyolojik aynann zgl mahiyetine ve sosyolojik
ztemsili biimlendiren bilgi hakkndaki varsaymlara eiliyorum. unla
r soruyorum: Sosyolojik sylemin, kendisi ve toplumsal arasnda ayna
tutma (minoring) ilikisi retirken bavurduu mekanizmalar nelerdir?
Bu kiliyi, yani sosyoloji ve toplumsal kilisini istikrarl klma giriimle
rinde neler bastrlr? Bu ikilinin, doas gerei istikrarsz olduunu iddia
ediyorum. Bu iddia, kimlik/zdelik hakkndaki bir argman peinen
bildirir. kili terimine bavurarak, sosyolojik sylemde kendi kendiyle
zdelik (self-identity) ynnde bir arzu, bilgi znesinin kimlii ynnde
bir arzu olduunu ileri sryorum. kili terimi ayn zamanda, nesnelerin
kendi kendileriyle zdeliini ya da verili olduklarn ima eder. Buna
gre, bir karlkl ayna tutma ilikisi ierisinde bilginin nesnesi zneyi
yanstmaldr. A m a, 1. blmde savunduum gibi, nesnelerin sylemsel
olarak retildiklerini, sosyolojik pratiin ya da emein rnleri olduklar
n dndmz takdirde unu sormamz gerekir: Sosyolojinin bir aynas
olarak bu nesneler nasl retilirler? Benim iddiam, bu disiplinin, sylemsel
olarak rettii nesnelerin kendi kendileriyle zdeliini nceden varsay
makta olduudur (Weber, 1987:44). u halde, bir skme projesi, nesnele
rin verili olma hallerini istikrarszla itmekten ibarettir; bunu yapmann
al hamlesi de, sosyolojinin znesine geri dnn baarlabilmesi iin
nesnelerin ya da toplumsaln retilme tarzlarn tantlamaktr.
Bu sorunlar, bundan sonraki blmn izlekleriyle zne, iktidar
ve zam anla- ilgisinde ele alacam. Sosyolojinin merkezi sorunlan olan
zne ve iktidar hakkndaki varsaymlarn bir analizini yapmak yoluyla,
sosyolojik sylemde gizlenen bireylerin-bu bilgideki iktidar ileyilerinin
ve bu ileyilerin bilginin znesinin oluturulm asyla nasl balantl
olduunun- ayrdna varabiliriz. Zaman ele alrken ilgilendiim temel
nokta, teoriletirme biimlerinde ve bilgi anlaylarnda yer alan zamansal
varsaymlardr. Yeri geldiinde temsilin, zamann bastrlmasn gerektir
diini, ayna tutmann hareketsizlii zorunlu kldn savunacam. En
azndan ayna fantezisi budur, nk aslnda zorunlu bir zaman bileeni,
bir salnm hareketi vardr. Bu blmde sosyolojideki zamansal varsaym
lar ortaya sereceim. Elinizdeki kitapta gelitirilecek ana argmanlardan
biri, temsil olarak anlalan anlam ile dnm olarak anlalan anlam
arasndaki farklln zaman sorunu etrafnda dndn belirtiyor. Ve
aynay, yani kiliyi sken de anlam srelerinin zamandr.
Sosyoloji disiplininden sz ederken, tipletirmelere elik eden sorun-
lann, zellikle bir birlik retme tehlikesinin, tam da skeceim eyi ret
me tehlikesinin var olduunun pekl farkndaym. Burada gnderme
yaptm sosyoloji, benim kendi kurumsal mevzim ve pratiimdir: Ingiliz
sosyolojisinin etkisinin ar bast Avustralya niversitelerinde uygula
nan bir M arksist feminist sosyoloji. Bu gelenein hem ngilteredeki hem
de Avustralyadaki en nemli gelenek olduunu sylemek hakszlk olma
yacaksa da, burada ok daha nemli bir nokta var: Sosyoloji adna konu
ma ve nesnesi olarak toplumun btnn ele alma iddiasnda olan bir
sosyolojidir bu. Giddens (1987: 29-32) projesinin sosyolojiye birlik getir
meyi amaladn ok ak bir ekilde syler ve toplum teorisinin uygun
ilgi alanlarnn toplumsaln ve toplumsal deimenin makro dzeyi
olarak kalmas gerektiini ilave eder (Giddens, 1982a: 66). Benim sosyoloji
lakkndaki eletirel saptamalarm bu trden totalletirici iddialara yne
liktir. Dolaysyla, benim yaptm, disiplin ierisinde fenomenolojinin
ya da etnometodolojinin de -Ktalletirm eci olm aktan ok uzak duran
dnce geleneklerinin d e - mevcut olduunu yadsmak anlamna gelmez.
Sosyoloji adna konuan bu sosyoloji, radikal ve teorik olduunu iddia
eder ve M arx ile Weberi, bir lde de Durkheim kurucu babalar
olarak gsterir. Disiplin ierisinde teori ile aratrma arasnda bir aynm
yapld gz nne alnacak olursa, model kurucularn ille aratrmayla
uramas da gerekmez. Aratrma yapldndaysa, her ne kadar bu adan
bir tekbiimlilik sz konusu olmasa da, gzde yaklam nitel aratrmadr.
Nitel aratrma, nicel metotlarn pozitivizminin tersi olarak grlr.
Birmingham Kltr ncelemeleri Merkezinin, yaantya dayal aratr
malar zerinde nemli bir etkisi oldu. Marksizmin soyutlamalar karsn
da eletirel bir tutum ierisinde olan bu okul, ii snfnn, kadnlann ve
altkltrlerin canl deneyimleriyle urat. Avustralyadaki Marksist sos
yoloji zerinde de kayda deer bir etkisi oldu. N e var ki, deneyime younla
ma ynndeki bu deiiklie, M arksist feminist kategorilerin ve ideoloji
kavramnn muhafaza edilmesinin elik etmesi eilimi belirdi (bylelikle,
bununla balantl tm yzey-derinlik, temsil-gerek ayrmlarnn sorun
lar da muhafaza edilmi oldu).1

I)rmsellik

Borges (1970), 1. blmn banda alntlanan (ve kurmaca deil dene


me snfna konan) Q uijotedeki Ksmi Byde, mkemmel bir harita
dan sz eder. ngilterenin en kk aynntlarnn bile haritada bir karl
vardr; bu durumda, der Borges (1970: 231), haritalar sonsuza dein
birbirini iermeli. Eer haritann yerine sosyolojiyi koyacak olursak,
sosyolojinin toplumsaln haritasnda mevzilenip mevzilenemeyeceini
ve nasl m evzilenebileceini sorabiliriz. Buna verilecek ksa yant,
sosyologlarn sosyolojinin sosyolojisi bal altnda, aslnda sosyolojinin
sosyolojik bir temsiliyle ilgilenmekte olduklardr. A m a bu aba, sonsuz
ayna tutma srecine hapsolmayla sonulanr (Runciman, 1983: 52). A y

1) Avustralyada bu gelenek ierisinde yer alan en nl sosyolog Connelldir m uhtem


len. rnein, bkz. Connell vd. (1982). Birmingham Okulu hakknda, bilhassa bu okulun
kltr kavramm kullanma tarz hakknda gelitirdii eletirel dnmler iin bkz. Connell
( 1983 : 222 - 30 ).
nay kapsam a giriimleri, Borgesin yksnn rahatsz edici im alanndan
kanmaya yneliktir: Haritann bir kopyasn oluturduu bir orijinal
yoktur; tekrar edilen her bir temsille birlikte bir farkllk ortaya kar,
dolaysyla btn asla temsil edilemez.2
im di sosyolojik ztemsile ve bununla ilintilendirilen dnmsellik
sorununa gemek istiyorum. Buradaki temel meselelerden biri, sosyolojik
otorite klma biimlerinin, aslnda dnmsellie kapanma olan eyle
nasl bir ilikisi olduudur. Dnmsellik sorunu hi de yeni olmamasna
ramen, bu konuya halihazrda duyulan ilgi, herhangi bir teoriletirmenin
ya da yorumlamann metinsel bir retim olduunun, dilde cereyan ettii
nin tannmasyla balantldr. Lawson (1985: 9) dnmselliin yeni
etkisine ilikin olarak unu iddia eder:

Artk kavramlarmzn, -ister dnyay yanstmak ister dnceleri tam ak


asndan o lsu n - effaf olduklar dnlmemektedir. Bunun bir sonucu
olarak, dnya ve dil hakkndaki btn iddialanmz - v e rtk olarak genelde
tm idd ialarm z- kanlm az bir biim de dnm seldir. n k dilin
n em in in tann m as d em ek, bu nu n dil ierisinde yaplm as dem ektir.
D n y an n n iteliin in k sm en k u llan lan k av ram lard an ileri geld iin i
savunm ak, bu kavram lan kullanm ak demektir.

Genel olarak sylenirse, bu, bir mutla ya da bir zemini salayan, metnin
dndaki bir kesinlii veren te-teorik (meta-theoretical) dzeyin mm
kn olduuna kar kan bir argmandr (Lawson, 1985: 14, 20). Bir
te-dzeye (meta-level) bavurmak, dnmsellikten kanabilmek iin,
sonsuza dek uzayp giden harita ierisinde harita silsilesini yadsyabilmek
iin yaplm bir hamledir. Szgelimi, bilgi sosyolojisi bilginin toplumsal
belirleniine ilikin bir teori sunduunu iddia ederken kendisini bundan
m uaf tutar. Gelgelelim, mesela M annheimn kendi teorisini darda tut
masna karlk, sosyologlarn zgnderiyi (self-reference) ie dahil etmeleri
daha genel bir durumdur. Ve sosyoloji dnmsel bir disiplin olduunu
iddia eder.
Sosyolojiye giri kitaplar ve disiplinin amalar listeleri amaz bir
ekilde eletirel ve dnmsel szcklerini ierirler. Byle bir liste
u gibi eyleri de ierir: Sosyoloji modern toplumun, sanayi toplumunun
ya da kapitalist toplumun incelenmesidir. Birbirinin yerine konabilen
bu kavram lann bir tartma konusu olmas, bunlann ayn ey olmadklar
gereini gsterebilir bize. Gelgelelim, sosyologlar genelde bunun sadece,

2) Aynca Borgesin labirent metaforuna ve Foucault'nun (1977: 53-67) dilden ba


bir ey olmayan sonsuz ayna tutma srecine yapt gndermeye baknz.
ayn eye ilikin farkl aklamalar sunulmas sorunu olduunu dnrler.
Ih varsaym gz nne alndnda, bu nesnelerin hepsi de, sosyolojik
bilginin stats bakmndan ayn ilevi grrler. Nesnenin bir metin-d
gnderge olarak kavranmas, aynay hareketsiz tutmaya ynelik bir gi
riimdir. Oysa sosyoloji, tam da m odem toplumun incelenmesi olduu
iin dnmselliin payn tanma iddiasndadr. Sosyoloji teoriletirdii
eyin rndr; modernliin zbilincidir (se lf consciousness). (Lisans
rencilerine sosyolojinin modernliin rn olduu ve modernliin
kendi kendini sorgulama ve anlam a giriimi olduu retilir.) Bylelikle
sosyoloji, sosyolojik terimler erevesinde, toplumsal olarak retilmi
lduunu aklarken, ayn zamanda bu teorinin, tarihsel oluumun zirve
sine varnn teorisi olduunu savunarak (Lawson, 1985: 21) imtiyazl
bir statye sahip olduu iddiasnda bulunur. Bu nokta zellikle M arksist
s syoloji iin doru olmakla birlikte, toplumun btnn konu edinen
herhangi bir sosyoloji iin de geerlidir. H atta, yaygn bir iddiaya gre,
s syolojinin ayrt edici yn toplumun btnyle ilgilenmesidir (Giddens,
1987: 25). Marksizmin kapitalizmin gelimesinin tam bir tablosunu sunm a
dn savunan feminist sosyologlar da ayn varsaym kabul ederler -eksik
siz bir aklama iin iyerindeki ve evdeki cinsel iblm de bu tabloya
dahil edilmelidir (Barrett, 1988). u halde sosyoloji nesnesiyle, toplumun
dinamiiyle, tarihin hareketiyle euzantldr (coextensive); sosyoloji, -n e
ekilde kavranrsa kavransnbu dinamii sorgularken kendisini sorgular.
Ioplumsal nesne olarak alrken kendisini nesne edinir: Ayna.
Dnmsellik iddialarnn, bir te-dzeye hamle edilmesiyle ve me-
-d bir zemine gnderme yaplmasyla elien iddialarn temeli budur.
Btnn yansmas olarak sosyoloji bir btndr, bir hakikattir. Burada
itiraf edilmeyen asl nemli nokta, sosyolojinin aklanmasnda zorunlu
i larak sosyolojik kavramlarn kullanlmas olgusudur. M odem toplumun
gelimesi, snf m cadelesi, rasyonelleme , sosyoloji disiplini tarafn
dan sylemsel olarak retilmitir. Sosyologlar teorilerini eletirel bir
a rzda mevzilendirmekten sz ettiklerinde, bunu szgelii snfsal mevziye
ya da tarihteki zgl bir mevziye, yani gereke gre yaparlar. Jam esonn
Marksizm savunusuyla ve sk sk alntlanan Tarih bir metin deildir
nermesiyle balantl olarak Weberin (1987: 48) syledii gibi: "M ark
sizm kendi adna eletirilebilir ... nk onun yeri, baka bir ad tayan,
Irih adn tayan baka bir meknla euzantldr .
Marksizm yalnzca totalletirme buyruunun yeri olmakla kalmaz, bu
yer sayesinde ayn zamanda zeletireldir de. W eberin (1987:48) ho bir
deyile ifade ettii gibi, cazip bir paketle sunulan zeletiri ihsan budur.
Marksist ve radikal sosyolojiye gre bu eletirel yer ieridedir; taraf
llk kabul edilir. A m a, b u 'ierinin tikel mahiyetine dayanlarak bir
te-dzey, dandaki bir konum hakllatrlr. Tarihsel zgllkte srar
etmek, teorinin tarihsel aa ve/veya snf ekillenimine gnderme yapla
rak mevzilendirilmesi demektir. Bu durum zellikle disiplinin kkenleri
hakkndaki sylemlerde belirgindir: Disiplinin kkenleri modern toplu
mun kkenleriyle akr; giri dersleri ve kitaplan da bunu vurgulayarak
balar genellikle (Giddens, 1982b: 11). M odem toplumun anlanmas
(unfolding), ayn zamanda, bu toplumun bilgisinin anlanmasdr: Sosyo
lojinin anlats toplumun anlatsyla akr. O nedenle, sosyoloji, kendisi
ni dnmsel olarak toplumsalda ya da tarihte mevzilendirebilen tek
disiplindir. Sosyolojinin kendisini tarih disiplininden farkllatrmasnn
temeli ite bu dnmsel ayna tutma kapasitesidir. Her iki disiplinin de
gerei nesne ald konusunda anlama salanm asna karlk, sosyoloji
den farkl olarak tarihin, kendi yapt teoriletirmenin eletirel bir tarzda
farknda olmad, kendisini tarih ierisinde teorik olarak mevzilendirme-
dii ve bunun sonucunda da tarihe gmlmln, tarihten farklla-
mamln srdrd savunulur. br yandan sosyoloji, tarihin zerin
de tahkim edilmi bir zbilin dzeyine ykselir. ster snf mcadelesi
sz konusu olsun isterse rasyonelleme, toplumsal dinamik toplumu tarih
sel aam alardan geirir ve sosyoloji imdi nerede olduumuzun, biti nok
tasnn bilincidir. Bu biti kkenlerde bulunur: M odem toplumun ve
toplum teorisinin kkenlerinde ya da kaynanda.
Sosyoloji ve nesnesi arasndaki iliki, otorite klmann temelini olu
turur. Bu, tarafllk sorunuyla, politik konumlar ve hakikat arasndaki
balantyla ilikilidir. M arksist ve feminist sosyolojide, belirleyici dina
mikler atmayla nitelenir; deimenin bir kayna olarak atm a,
bu sosyolojideki temel ncldr. Teoriler atmaya ilikin teoriler olmak
la kalmazlar, atma ierisinde ve atm a tarafndan oluturulmulardr
(Weber, 1987: 45). Szgelii, Marksizm yalnzca bir snf mcadelesi ve
atma teorisi deildir, bir snf teorisidir -tarihin znesinin teorisidir.
Bylelikle M arksist sosyologlar kendilerini tarihin hareketine, snf anla
tsna yerletirerek kendi kendilerini otorite haline getirirler. Ve bu anlat
nn sesi olurlar. Feminist sosyologlar ii snf adna konuan eril sosyo
loglar eletirmektedirler, ama onlarn otorite klma ilemi de benzer
varsaymlara yaslanr. Buna gre, sosyologlarn ii snf adna konuma
larnn sorunlu olmasna karlk, kadnlar olarak feminist sosyologlar
kadnlar adna konuabilirler. Burada zne ve nesne arasnda fark yoktur:
Bizler o yuz Nitekim, bilginin zne ve nesnesinin aynl temelinde
hla gl otorite iddialar ortaya kar. Bu iddialar bir birlii, kadnlar
varsayar ve farkllk ile feminist bilginin znesine gre tekinin retilmesi
konusundaki sorunlar bir keye brakr.
Hem M arksist hem de feminist sosyolojide bir ahlaki-politik sistemin
bir bilgi sistemiyle kartrlmas sz konusudur ve bu kartrma ikisi
arasndaki ilikiyi grece sorunsuz klmaya hizmet eder. Marksistlerin,
hakikate ilikin itiyaklarn ortadan kaldrlmasnn ahlakd (amoral)
ya da politik grecelie herey uyar ilkesine izin veren bir konuma
yerlemek anlam na geldiini dile getiren sulam alarna yol aan ey
Indur. A slnda bilgi anlaylar ile politika ve ahlak anlaylar arasnda
bir balant olm asna ramen, bu ilikilerin zglletirilmesi, sorun edil
mesi gerekir. Politik konumun tarihin dinamiine indirgenmesi ve haki
kat iddias, sorumluluk stlenmekten - benlikten ve tekin den - ka
nmann bir yoludur. i
Sosyolojik tutarllk stratejilerinin genelde baarl olduklarn ileri
sryorum. atm a nosyonlar bile birletirici bir tarzda ilev grr. Bu
iki adan byledir. Birincisi, atma, snf ve/ya toplumsal cinsiyet, bt
n aklar; ya da kapitalizmin elikileri toplumsal formasyonun birliinin
emelidir. Ve kincisi, atm a farkll ntrletirmenin bir arac olarak
i grr. Tpk toplumsal gibi sosyoloji disiplininin de atmayla nite
lendii, farkl toplumsal konumlardan geldiimiz savunulur. A m a yakla
m farkllklarn toplumsala ya da verili olana gnderme yaparak akla
mak, tam da farkll bastrmaktr. Farklln indirgemeci bir sosyolojik
erevede zmsenmesi oulculua varr. Gelgelelim, disiplin ierisinde
yark ve atlaklar da bulunmaktadr ve bu balamda, sosyolojik anlatnn
sklmesine katkda bulunan bir gelenek ierisinde yer alan bir almaya
gnderme yapmak istiyorum.
Burada bilhassa Benjaminin m odem toplumdaki deneyim biimine
ilikin analizlerini dnmekteyim. Benjam inin yazlarnn getiimiz
yllarda insan bilimlerinde belli bir evkle benimsenmi olmasna karlk,
sosyolojide durum byle olmad. Bunun bir istisnas, Simmel, Kracauer
ve Benjam in zerine yapt almayla sosyolojik anlatnn kesintiye
uratlmasna kayda deer bir katkda bulunan David Frisbydir (1985).
Bu teorisyenleri sosyolojinin kurucusu olarak semi olmasndan tr,
b'risbynin projesi, disiplinin kkenlerinin bir yeniden-yazm olarak anla
labilir. Bu unutulmu yazarlar sosyolojik gelenek ierisinde yer almakla
kalmazlar, ayn zamanda yaklamlaryla, Frisbynin tantlad gibi, tarih-
sicilii (historicism) ve totalletirmeyi de reddederler. Bilgi anlaylan teleo-
Iojik bir kken fikrine ters der aslnda; ve bu yazarlar sosyolojik ztemsil
ierisinde, bir zdeliin,ve btnn retilmesi ierisinde temellk etmek
zordur. Bu durum, onlarn disiplin ierisinde namevcut (absent) olmalarn
ksmen aklyor: Sosyoloji tanmna uygun deildir bu teorisyenler.3
Frisby (1985), farkl biimlerde olmak zere, modernlik fragmanlarn
da m odem toplumsal hayatn ebedi biimlerine dair bireyler yakalamaya
alan toplum teorisyenlerinin almalarna eilmektedir. Bu teorisyen
ler, hem Frisbynin hem de Foucaultnun iaret ettii gibi, Baudelairein
kabul ettii anlamda modernisttiler: imdiki an ierisinde ebedi olan
bireyler yakalama ve onda olan kavrayarak onu dntrme kapasitesi
ne sahip olmakt zellikleri (Foucault, 1984: 39, 41; aynca bkz. Frisby,
1985:32-3). Baudelaire ve onun modernlik betileri, Benjaminin m odem
hayat biimlerine ilikin aklamasnda merkezi bir yer tutar. Benjamin,
modemizme ilikin yazsnda Baudelairei anar: Her yerde geici olan,
imdiki hayatmzn uucu gzelliini arad (Benjamin, 1973: 82). M o
dernlik zerine yorum gelitirenler, geicilik, uuculuk, olumsallk ko
nusunda, amazcasma, Baudelairei zikrederler (Foucault, 1984: 39-40;
Frisby, 1985: 13). Modernlik, imdiki ann geiciliine duyulan bir ilgiyle,
kesiklilik olarak zaman bilinciyle ve geleneksel zamann srekliliinden
bir kopula nitelenir (Foucault, 1984: 39; Frisby, 1985: 13). Nitekim,
tarih saplants, uukan anlar olarak modernlik deneyimine ynelik
nostaljik bir tepki olarak anlalabilir: Blk prkleme karsnda giri
ilmi bir totalletirme aray ve kkende yatan amalarn aranm as
olarak grlebilir. Verili ann iinde ebedi olan kavrama metodolojisi,
byle bir tarihsiciliin dengelenmesidir (Frisby, 1985: 32-3).
Bu sosyolojik dnce geleneinin nemi hem analiz nesnesi seimin
den hem de teoriletirme biimlerinden kaynaklanr. Buradaki tartma
asndan teoriletirme biimleri daha nemlidir, ama bu sorunlar birbi-
riyle karlkl balantldr elbet. Bu teorisyenler gndelik hayat deneyi
minin nemsiz boyutlar ve heterojen nesneleri zerinde odaklanrken,
belirleyici nesneleri tanmlamak gibi bir iddia ortaya atmadlar. Bu nokta,
belli nesnelerin (iyeri, aile, devlet ve son zamanlarda ideolojik retim
aralan olarak medyann) incelenme asndan baka nesnelerden daha
deerli olduunu syleyen sosyolojinin byk blmyle kartlk oluturur.

3) Bu toplum teorisyenleri arasnda Simmel, sosyolojik sylemden zaman zaman sapa


bir isimdir, ama genellikle onu M arx ve W eberle ilikili olarak okuma eilimi vardr. Bu
okum alarda, para konusundaki aklam asnn M arx'a neler borlu olduu ve Weber'le
mesleki ilikisinin ne olduu soruturulur. te yandan Frisby (1981: 26*9), -Bergsonun
tesiri dahil olmak zere- Simmel zerindeki felsefi tesirlere ve almalarnn sosyolojiden
felsefeye yneliine dikkat eker.
B seimi alttan alta destekleyen ey, bir btn olarak toplumun ileyile
rinin tekil bir manta sahip olduu, bu ileyilerin temelini oluturan
ve yzeyin altnda yatan tekil bir mantn var olduu anlaydr.
Sosyologlar neden diye balayan sorular sorarlar ve bu tipteki sorulara
verilen her iki yant biimi, yani ilevsel ve tarihsel yant biimleri nedensel
bir belirlenmeyi varsayar: Deime bir srekliliktir. Szgelii, tarihsel
aklama bir dnemletirmeden oluur: imdi bulunduumuz yer bir sonu
noktasdr, her dnem ya da aam a bu ynde kanlmaz bir hamledir ve
eldeki teoriye bal olarak u ya da bu dinamik tarafndan ynetilir. Burada
bir izgisellik ve anlatsallk sz konusudur. (Giddens [1987:97], kronolo
jik zaman ortadan kaldrd gerekesiyle Foucaultnun soyktksel m e
todolojisine yklenir.) Her urak (moment) teki uraklarla nedensel bir
iliki ierisinde bir zdelik olarak anlalr; her urak ya da e, gemi,
imdi ya da gelecek, neden-sonu ilikilerinin damgasn tayan bir izgi
zerindeki bir mevcudiyet olarak anlalr. Bu anlayn, metin-d belir
lenimi ierisinde imdinin eksiksiz btnselliine ynelik bir arzu olduu
nu dnebiliriz. Derrida (1987:80) bu tarih anlaynn farkll bastrd
ynndeki iddiasn sk sk tekrarlad (ayrca bkz. Frow, 1983: 230).
Burada vurgulanmas gereken nokta, Derrida'ya gre farklln bu bastr-
lnn zamann sindirilmesinden ibaret olmasdr. Borgesin (1974: 26)
syledii gibi, bir neden, zellikle bir ilk neden, sonsuza doru giditen
kanmak iin zorunludur; ilk neden talebi bir kesinlik talebidir. Sonsuz
luk -elerin izlerinin sonsuzca birbirine gnderme yapma sreci- za-
nansaldr; belki de endieden kaynaklanan bir nedensel dnme tarz,
bir gsterilen sabitleyerek bu sreci hareketsizletirecektir.
Benjam in gibi teorisyenlerin reddettikleri ey, ite bu nedensel belir
lenme anlaydr (bkz. Wolin, 1982: 79-106). Benjamin, Tarih Felsefesi
zerine Tezlerde, tarihin eitli uraklar arasnda nedensel bir balant
kurmakla yetinen tarihsicilii keskin bir ekilde eletirir (1969: 263).
Dahas, bu teoriletirme biimi ile zamansal varsaymlar arasnda dolaysz
bir balant kurar. Tarihsicilik zamand (atemporal) bir tarih duygusudur
-hom ojen, ii bo bir zamann durm adan yol almasdr (Benjamin, 1969:
263). Klasik anlamda zamann, heterojen nitelikteki zamann sarscya da
ok edici etkisi bastrlr. Benjamine gre bize den grev, bu an belli
bir nceki ala oluturduu kmeyi kavramaktr, imdinin zaman
olarak bir bugn anlay oluturmaktr (Benjamin, 1969: 263; ayrca bkz.
Foucault, 1984: 76-100,340-72). Benjamin, tarihsiciliin dikisiz tarihini
eletirirken tarihin srekliliinin paralanmasn ve tarihin akntsna
kar krek ekilmesini savundu (ayrca bkz. Nietzsche, 1982: 75).
Homojen ve ii bo ya da soyut bir zaman anlay, zdelik ve btne
ynelik bir arzuyla, totalitesi ierisinde toplumsaln ne olduunu bilmeye
ynelik bir arzuyla beraber yol alr. Btnn bir gzlemci tarafndan gr
lebilmesi iin durdurulabilecek zaman, homojen ya da soyut bir ekilde
kavranan zamandr ancak. Gzlemciler kendilerini tarihin izgisi ierisine
yerletiriyor olsalar bile, her eye ramen darda duran bir gzlem konu
munu nceden varsayarlar. Benjaminin almas ve Frisbynin bu alma
y yeniden okuyuu, toplum analizine byle bir yaklamla giriilmesine
kar karken sosyolojik zdelii de ksa devreye uratr.
Burada, zamansallatnlm bir teoriyi savunan bir sosyolog olan Pierre
Bourdieuy de zikretmeliyiz. Bu savunu onun teoriyi insan faaliyeti ya
da pratii olarak kavramasyla balantldr. Bourdieunn savunusu ile
Bergsonun hayat ierisinde yer alan zamansallatnlm bir felsefe savu
nusu arasnda ilgin paralellikler var (bu konu 5. blmde ayrntl bir
ekilde tartlyor). Bourdieu, bilimin, darda konum lanm aktan oluan
ve pratiin zamanyla ilgisiz bir zaman olduunu, bunun da pratiklerin
eyletirilmesiyle sonulandn savunur. Bilim, zamana totalletirmek
iin yer vermesi lsnde zamandan arndrlmtr; totalletirmeye,
kesin bir ndeyide bulunabilmek iin ihtiya duyar. Buysa, aynnn tekrar
edilmesinin mmkn olduunu varsaymaknr. Burada zamann tersine
evrilemezlii ve faslalar -tekrardaki fark- dlanr (Bourdieu, 1977: 5-9).
Bilim, imdiki zamanda kaytl ve o nedenle zorunlu olarak totaliteden
yoksun olan pratikleri totalletirmesi yznden bu pratiklere dayatt
dnmleri unutur. Bu ilem, zellikle, anlamlarnn oluturucusu"
zaman ve ritm olan pratiklere dayatldnda zararldr (Bourdieu, 1977:
9). Buradaki temel nokta, bilimin gzlemleme ve teoriletirme pratikleri
nin zamann ve bylece bunun gibi pratiklerde sz konusu olan dnm
srecini reddetmesidir.

Aratrma

Sosyolojideki aratrma sylemlerine dnecek olursak, bu noktada hayati


sorun, bu aratrma sylemlerinin bilginin znesi ve nesnesi arasndaki
ayna tutma ilikisine ynelik arzuyla nasl balantya getiidir.
Barthesn (1986: 70) iddiasna gre, aratrmann bir yazm deil
bir rapor olduu [dncesi] tam amen kurmacadr. Aratrmann bir
hedefi -yani son ucu- olduu ve bu sonucun rapor edildii dncesi
toplum bilimlerinde hkm srmektedir. Bu yaklam bilim hnkknduki
varsaymlar biimlendirmektedir: Aratrm a toplumsal olgular inceler;
bu olgular karsnda nesnellii amalamaldr ve bulgularn rapor edilme
sinde dolaysz bir tercmeyi salayan effaf bir dilin kullanlmas gerekir.
Sonular reten metottur; sosyolojide temsil edici olma ve genelletir
meler iin kant reten bir metot kullanma zorunluluu vardr. te, metot
saplants bunun sonucunda ortaya kar (Crapanzano, 1977; Barthes,
1977: 200-1). Szn gelii, sosyoloji blmlerinin ounda teori dersle
rinden ayr olarak aratrma metotlarna ynelik dersler vardr. M fredat
programlarnda teori ve aratrma metotlar arasnda yaplan ayrm, tem
sil ve gerek arasndaki ayrm yanstr: Aratrm a bu disiplinde ampirik
aratrma olarak anlalr; teori ise bir model olarak ya da aratrma yoluyla
test edilecek hipotezler olarak i grr. Teorik yazlar aratrma olarak
grlmezler; iyi bir sosyolog, teorik bir model ile gerek arasnda bir
tekabliyet retebilen sosyologtur. Bu nokta zellikle tez yazma kurallann-
da belirgindir. Bir sosyoloji tezinin yaps tipik bir ekilde, nce eitli
teorik yaklamlarn rtlmesi, daha iyi bir yaklamn nerilmesi, hi
potezlerin snanmasnda uygulanacak aratrma metodolojisinin aklan
mas, aratrma sonularnn sunulmas ve balangta benimsenmi olan
teorinin bu sonularn nda i deiiklie uratlmas ya da daha sk
grld zere onaylanmas biimine brnecektir.
Birmingham O kulunun uygulad gibi bir radikal sosyoloji, bilim
anlaylanna eletirel yaklar ve olgulann teorilere baml olduklar gr
n benimser. N e ki, yaantya dayal aratrma, temsil edilmesi mmkn
bir sahici blgeyi varsayar: Deneyimler sosyolojik olarak rapor edilir.
Aratrm a bir yazma olarak anlald takdirde, eletirel dikkat, iin
sonunda aratrma sonularnn rapor edilmesinin kart olarak, kendisi
aratrma olan metinsel retim srecine odaklanacaktr. Yine Barthes
zikretmek gerekirse (1977: 198): Bir aratrma parasnn metinle iliki
ye getii andan itibaren ... aratrmann kendisi de metin haline, retim
haline gelir: M etin asndan herhangi bir sonu, szcn dz anlamyla
m nasebetsizdir. Barthesa gre bu, m etodun kurucu imtiyaz olarak
deil, metinde gelien bir gsteri olarak ele alnmas gerektiini gsterir
(1977: 201). M etot un vazgeilmez bir bilekesi sorumluluktur: Aratr
m a syleminin eletirisi ve zeletirisidir (Barthes, 1977: 201; ayrca
bkz. Luke ve M cHoul, 1989; White, 1 9 78:4). Bylece, metot, bir sonu
bulunana dek yazmay ertelemenin bahanesi olm aktan ziyade yazmann
bir paras haline gelir. Barthesa gre bu durum, aratrmann dnm-
selliinin kabullenilmesini, aratrmann yrngesi boyunca her an
aratrmann kendi stne katlanmasnn mmkn olduunun kabulle-
itilmesini ve bylelikle bilginin samimiyetsizliinin alt edilmesini ima
eder (1986: 71). Bu srete yazar ve okuyucu yer deitirir.
Aratrmann yazma olduu dncesi, son yllarda ortaya konan ant
ropoloji eletirileri tarafndan benimsendi. Clifford, etkili ve tartmal
bir derlemeye yazd sunuta (1986: 26), derlemeye katlan yazarlarn
ortak noktasnn, etnografinin her zaman yazma olduu konusunda srar
etmeleri olduunu iddia eder. Temsil olarak etnograf anlayna eletirel
yaklaan bu antropologlar, kltrel aklamalardaki yapma (amfice) esine
dikkat ekmeye almaktadrlar. Bu nokta, etnografn tekilerin gerekli
ini tercme ettii anlaynn (kald ki, etnografik otoritenin temelinde
bu anlay yatar) sorgulanmas anlamna gelir (Clifford, 1986: 7; ayrca
bkz. Taussig, 1988). Etnografik gelenee bal olarak yazarn sesi ister
apak isterse gizil olsun, geleneksel etnograflerin hepsi de, tek bir sese
yazar ilevi verirken tekilere enformasyon kayna rol vermekle nite
lenir (Clifford, 1986: 15). Yazarn tekil sesi tekinin nesne olarak retil
mesiyle balantldr. Bu nedenle, eletirel antropologlar tekilii ve fark
ll tanyan bir etnograf yaklamnn -b ir yazma stratejisinin- geliti
rilm esine alm ak tad rlar (C lifford, 1983: 231-9; 1986: 15). Bu
eletirilerin sosyolojiden ziyade antropolojide gelitirilmi olmas, ksmen,
etnografik deneyirriin meslek asndan merkezi bir konumda olmasyla
ve tekinin grnrlyle aklanabilir. Sosyologlarn, bizim toplu-
mumuzu aratrrken, tekilik hakkndaki, tekiyle bantl olarak
bizin nasl retildii konusundaki sorulardan kandklann ne srmek
istiyorum. Bu nokta sosyolojik otorite klma sorunuyla, birtakm kimseler
adna konuma ve bireyleri temsil etme otoritesi sorunuyla ilikilidir.
Sosyologlar teki hakknda nemli bir adan ikirciksizdirler: Bizim
toplumumuz ya da m odem toplum, m odem -ncesi ya da geleneksel top
lumla bantl olarak tanmlanr (Giddens, 1982b: 9-27). Sklkla ayn
dnemletirmelere oturtulan kltrleraras ya da tarihsel rnekler
modern toplumu anlaml klmak iin zikredilir. Bu farkllatrmay, namev
cut modem-ncesi yoluyla m odem topluma bir mevcudiyet kazandrma
giriimi olarak kavramak mmkn. Bu giriimin m odem toplum ieri
sindeki tekilik sorunundan kanmas hayati nem tar. Marksistlerin
ve feministlerin ii snfna, kadnlara ve rka duyduklar ilgi (bkz. von
Sturmer, 1989) gz nne alndnda, tekiliin ya da farklln bastrl
dn iddia etmek ok gl bir iddia gibi grnebilir. A m a burada ele
alnan tam da bu sosyoloji geleneidir. nk, her ne kadar aratrmacnn
konumu hakkndaki sorunlarn ve bask altnda tutulanlarn aratrl
masyla balantlandnlan etik sorunlarn farknda olunsa da, teki olarak
nesnenin oluumu ve nesne olarak tekinin oluumu hakkndaki sorular
dan kanlmtr. Bu kanma bir bakma, tam da aratrmann nesnele-
ri yle kurulan bir zdelik sayesinde m m kn olabilmitir. Crapanzano
(1977), tekine ilikin aklam alarn bir kimliin onaylanm as, bir
benlik duygusunun onaylanmas olduunu sylerken nemli bir noktaya
iaret etmi oluyor. Bu nokta ilk bakta apak grnebilir, ama aratrma
nn nesneleriyle kurulan bir zdelik sayesinde otobiyografik e tam
anlamyla kabul edilmemi olur.4
Sosyolojideki nitel ve yaantya dayal aratrma, antropolojiye en
fazla yaklaan aratrma tarzdr; bu aratrma Bat kltrnn etnografsi
olarak anlalr. Birmingham O kulundan etkilenmi olan almalarn
temel amac, baat ideoloji tezine ve halkn uygulanan basknn pasif
kurban olduu dncesine kar kmakt. Birmingham Aratrma Mer-
kezinin ilk yaymlad almalardan birinin balnda (Resistance Through
Rituals [Ayinler Yoluyla Direni], Hall ve Jefferson, 1976) grld gibi,
aratrmay biimlendiren temel dnce direni dncesi olmutur.
Altkltrlerin ve bask altnda tutulan gruplarn deneyimlerinin analiz
edilmesi yoluyla, baat temsillerin yalnzca pasif bir ekilde kabullenilme -
diklerinin, sradan insanlarn farkl, kar-anlamlar da rettiklerinin
tantlanmas amalanmaktadr. Bu yrngede yrtlen kltrel incele
meler aratrmas, temelde, yaanan deneyimdeki direniin kantlanm
toplamay am alar hale geldi (bkz. Fiske vd., 1987). M on isin (1988a:
214) iaret ettii gibi, burada kltrel retiriden politik direnie doru
bir kayma sz konusudur. Foucaultnun direni kavramyla kantrlma-
mas gereken bu sosyolojik direni kavramnn, aratrmacnn kabullen-
meksizin yaratt fantezileri ve taanlar ierdiini ne sreceim. Ele
alnmas gereken soru u: Bir aratrmacnn benliiyle (aynlkla) ban
tl bir ekilde, direnen teki olarak nesne nasl retilir?5
Bask altnda tutulmadan direnie doru salanan tersine evirme,
aratrma konusundaki tikel bir yaklam sayesinde gerekletirilir: D en e
yimin Marksist teoriletirmenin soyu damalarndan ya da nicel sosyolojinin
rakamlarndan daha sahici olduu varsaymyla, yaanan deneyim nesne
haline gelir. Ve bu arada, deneyim ve znellie ulamanm imtiyazl metodu

4) Benim kendi aratrm a pratiklerimin eletirel bir analizi iin bkz. G am e (1989).
A ratrm a zerine gelitirdiim eletirel yorumlar benim kendi aratrm a deneyimlerime
yaslanyor.
5) McRobbienin almalar (1980; 1982) bu sorunu, kltrel incelemelerde erkeklerin
aratrm a konusu seim leriyle ve erkeksi altkltrlerle kurulan zdeliklerde ierilen
fantezilerle ilikili olarak gndeme getirir.
da m lakattr. M lakat sayesinde deneyimi en yetkili azdan iitirsiniz;
gerek olan budur. Gzlem ve kanlmc gzlem de bu metotta ierilse
bile, bunlara antropolojik etnografilerdeki statleri tannmaz. Sosyolog
larn konumay byle imtiyazl klmas, bu edimin bizim kltrmze
olan yaknlyla balantlandrlabilir pekl. M lakattaki konuma effaf
bir deneyim kanal olarak grlr.
Yaantya dayal sosyoloji, politik olarak insanlarn konumasna, bask
altnda tutulmaktan sz etmesine izin verme dncesince biimlendiril
di: Biz sosyologlar onlarn sesine kanal olabiliriz. Mlakatlar, szgelimi
ii snf kltrnn ya da direniin kant olarak kullanlr. bandaki
deneyimlere dayanan sosyoloji trnde, iilerin kapitalist ilikileri ger
ekten baskc bulduklarn tantlamak iin mlakatlardan uzun uzadya
alntlar yaplr (Beynon, 1975). Deneyim iki anlamda sosyolojik otorite
salamtr: Bask altnda tutulann gerek deneyimi ve aratrmacnn
bunu iitme deneyimi. Ve bu noktada, -h em tekabliyet hem de politik
temsil anlam nda- temsilin mmkn olduuna ilikin bir varsaym bu
lunmaktadr. Bu aratrma trnn cazip yann ve gerekesini oluturan
ey ite bu dolayszlktr: Konumann dolayszl ve baka bir zne olarak
nesnenin mevcudiyeti. Gelgelelim, dolayszlk varsaym ayn zamanda
bu aratrma trnn yanlsamasdr. Dolaym bu aratrma trnde dier
baka trlerde olduu -szgelimi, film ve medya incelemelerinde olduu
denli aikr olmasa da vardr Dolaym olarak mlakat, aratrma metninin
oluturucusudur; zneler arasndaki ilikiler dilde ve dil araclyla kuru
lur. Aratrmay yazma srecinin her noktasnda farkl anlamlar retilir;
metinler arasnda bire bir tekabliyet yoktur. Szgelimi, bantlar zlerek
kada dklen metin salt mlakat yanstmaz; herhangi bir nihai ara
trma metni, deneyimin temsili ya da tercmesi deildir. Ksacas, burada
mesele, geree varmak iin dolayndan yaltp atm a meselesi deildir.
Bu da, sonuta aratrmann nihai bir noktaya varaca dncesinden
vazgemek demektir.
Bu noktada, feminist toplum bilimi aratrmasndaki otorite klma
konusunda birka ksa yorum gelitirmek gerekiyor. Kadnlan temsil etmeye
muktedir olma iddialar, ahlaki-politik bir konuma ve aratrma znesi
ile nesnesi arasndaki ilikinin tikel mahiyetine dayandrlmtr. Arat-
nlanlarn nesneletirilmesinden endie eden feminist toplum bilimcileri,
aratrmac-aratrlan ikiliinin reddedilmesi gerektiini ne srerler;
feminist aratrma kadnlar zerine, kadnlar tarafndan ve kadnlar
iin yaplan aratrmadr (Stanley ve Wise, 1983: 17). Bu dncenin
farkl eitleri var, ama zne-nesne ikiliinin reddedilmesini mmkn
klan yaygn varsaym, kadnlarn deneyimlerinin paylalan bir deneyim
tipi olduudur. Feminist aratrmada mlakatnn konumu tannr, ama
daha iyi, daha az ksmi ya da daha az erkeksi bilgiyi mmkn klan tam da
aratrmacnn znelliidir (Oakley, 1981: 30-61). Otoriteyi salayan,
bir kadn olm ann ve feminist bir bilince sahip olmann bileimidir
(Stanley ve Wise, 1983:33). Bu iddia yalnzca birleik bir kadn kategori
si varsaymakla kalmayp, ayn zamanda kadn olmann ne demek olduu
nu bilen bir bilinci imtiyazl klar. Fem inist bir bilince sahip olmak,
henz bu bilince sahip olmamakla birlikte bir gn bizden biri olabilecek
olann temsil edilmesi otoritesini kazandm. Bu nokta feminist aratrma
nn kadnlar iin olduu, izlerkitlenin onlar olduu iddiasyla aikr bir
ekilde vurgulanr (Oakley, 1981: 48-9). Feminist bilgi srelerindeki
arzunun br bilgi srelerindeki arzulardan farkl yaplandn varsay
mak niin gerekiyor? Bunu baka bir ekilde syleyecek olursak, zne-
nesne kartl kolayca iptal edilebilir mi? Onlarn konumasna izin
vermek eklinde olsa bile, tam da kadnlar temsil etme dncesi, kadn
larn nesne olarak kurulmalarna vanr. O nlarn zne olduklarn iddia
etmek, otorite konumu meselesini ve bir teki yoluyla feminist bir ben-
Iikin oluturulmas meselesini saptrmaktan baka bir ey deildir.
Bu otorite konumu belli feminist ilkelerle -totalletirici hakikatin
reddedilmesi ve farkllk ile farkl feminizmler zerinde srar edilmesiyle-
pek de uyumlu grnmyor. Buna benzer sorunlar, kadnlar arasndaki
ve iindeki farkllklar ciddiye alan daha gelikin feminist yazlarda belir
gindir. Szgelimi, de Lauretis, feminist film teorisyenlerinin ve film ya-
pmclannm zbilin pratikleri araclyla bir feminizm znesini nasl
retebilecekleriyle ilgilenmektedir. Fier ne kadar hitap biimleriyle ba
lantl olarak farkllklar ve okkatll (multiplicity) vurgulamaya zen
gsteriyorsa da, meseleyi hl, retilebilecek bir feminist bilin meselesi
olarak kavram aktadr (de Lauretis, 1987: 127-46). Bu sorunlarla baa
kmann kestirme bir yolu olduunu sylemiyorum. Buradaki asl sorun,
bilgideki benlik-teki ilikisinin kolay kolay snp gitmeyecek olmasdr;
keza otorite ilevi de kolayca ortadan kaldnlamaz. Foucaultnun savundu
u gibi, buradaki kritik grev, benlik-teki ilikisinin herhangi bir sylem
ierisinde nasl ilediinin analiz edilmesidir (Foucault, 1984: 101-20).
Feminist aratrm a metinlerinde zeletirinin ve feminist bilgilerdeki
iktidar etkilerinin, yani feminist sylemde kadnlarn retilmesinin
yaratt etkilerin tannmasnn nemi buradan kaynaklanyor.
Yazar/otorite konumu (authorship) hakkndaki eletirel sorular, post
modern antropologlarla ilikili olarak ortaya atld (Strathem , 1987;
Kirby, 1989a; 1989b). Bu antropologlar etnografideki sylemlerin zgl-
letirilmesiyle ve sylemin iktidaryla ilgilenmektedir. Birileri adna ko
numa dncesi reddedildiinden, mesele, metinde yer alan sesler ya da
diyalojik ve oksesli (polyphonic) yazm tarzlar meselesine dnr: Ses
lerin, konumlanm szcelemlerin (utterance) karlkl oyunundan oluan
kltrel bir yaratm gelitirme meselesidir bu (Clifford, 1986: 12). A m a
buradaki kritik soru u: Seslerin oulluuna yer verme iddias nedeniyle
etnografn tekil sesi ok kolay yadsnm olmuyor mu (Strathern, 1987:
264) ? Dil ve dolaymlara gsterilen hassasiyete ramen, yeni etnografik
yazmn diyalojik bir durumu temsil edebileceine ve bylelikle daha
otantik olabileceine, daha iyi bir tercme yapabileceine ilikin imalar
seziliyor. Bu trden almalarda etnografinin dolayszlnn gzleri kr
ettii, dolaysyla karlamann dolaymlarnn nemsizletirildii ya
da en "azndan yaln birer dolaym addedildii aka grlyor. Bu durum,
dolaymdan nce var olan bireyler olduu imasn barndrmaktadr.
Benlik-teki ilikisinin gc yeterince dikkate alnmamaktadr (Kirby,
1989a). Strathem in (1987: 269) belirttii gibi: Her eye ramen, bizim
sorunlarmz tekilere atfetmeye son verdiimize ilikin hibir kant
yok ortada. Bu dnce daha vurucu bir ifadeyle de konabilir ortaya:
Bilgi sreleri benlik-teki ilikileri etrafnda ya da (bilgideki tek arzu bu
olmasa bile) bir egemenlik kurma arzusu etrafnda yaplanr ve bu iliki
lerden azade olduumuzu dnmek bir yanlsama olabilir. Aratrlan
zneleri yazarlar olarak iin iine katmak sorunlar zmyor: Aratrma
zneleri nasl birer yazar haline geliyor; bu konuma, bu yazma hangi
kurumsal ve tarihsel kstlanmalar altnda (Clifford, 1986: 13) cereyan
ediyor?
Bu antropologlar, Foucaultnun sylemlerin var olma tarzlarna,
[sylemlerin] toplumsal ilikiler uyarnca eklemlenme tarzlarna duy
duu ilgiye yakn duran sorunlara eilmektedirler. A m a mesele u: Etnog-
rafik karlamadaki sylemsel iliki, gerekte konuan kim, konuan o
mu yoksa baka birisi mi, hangi otoriteye ya da orijinallie dayanarak
konuuyor? (Foucault, 1984: 119) sorusunu yeniden icat ettiimizde
sonulanm oluyor mu? Her eye ramen, sosyolojiye yakn bir disiplinde
aratrma konusunda yaplm olan en eletirel alma tr budur. Bu
alma tr, toplumsalln dolayszly!a bantl bir aratrma bii
mine eilirken, benlik-teki ilikisinin dolaymlarna ve aratrma pratik
lerinde tekinin oluturulmasna ilikin meseleleri odak noktas haline
getirmektedir. Bu antropoloji tr aratrmann yazma olduu dncesini
benimsemesi sayesinde, temsil fikrine ve rapor etm e olarak aratrma
anlayna itiraz etmi olur. Ve bylelikle aratrma metinlerinin nasl ak
ulu ve dnmsel bir tarzda yazlabilecei meselesini gndeme getirir.

zne ve ktidar

Sosyologlar zne ve toplumsal arasnda bir ayrm yaparlar. Sosyologlara


gre bunlar birbirinden ayn, nceden verili kendiliklerdir (entity). Bu
varsaym, sosyolojik zne yaklamnda temel nitelikte olan iki formlle
tirmede st kapal olarak bulunmaktadr: Birey ve toplum, eylemlilik
(agency) ve yap (structure). Sosyoloji disiplinine ilikin tanmlarda birey-
toplum ayrm ne kar: Sosyolojiyi psikolojiden ayran nokta, sosyoloji
nin bireyden ziyade toplumu konu edinmesidir. Giri derslerinin amala-
nndan biri, rencileri toplumsal aklamalar yapmaya, yani bireysel dav
ran toplumun btnn yaplandran sreler erevesinde anlatan
aklamalar yapmaya altrmaktr. Ayrca, bireysel psiik srelerin sos
yolojinin ilgi alanna girmediinde srar edilir. Sosyolojinin sorunu, ba
langta ayr duran bu iki kendiliin nasl bir araya geldiidir; bireyin
nasl toplumsallat ya da aile, eitim, i, devlet ve medya kurumlan
tarafndan nasl ina edildii ve bir grubun ya da snfn bir yesi haline
nasl geldiidir. Bylelikle, rencileri en fazla ilgilendiren mesele, birey
meselesi danda braklr (znenin birey olarak kurulduu bir toplumda
hakl olarak en nemli meseledir b u ). A m a toplum ve snf, toplumsal
cinsiyet ve rkn toplumsal belirlenimleri sosyolojinin nesnesiyseler eer,
birey sorunu hl olduu yerde durmaktadr: Sosyolojiyi tanmlamann
bir arac olarak, birey-toplum aynmnm yapsna dokunulmakszn, ylece
braklr bu sorun. Ksa yoldan grup ya da toplum dzeyine geilerek,
birey, yeterince sorunlatrlmakszm bir kenara atlm olur. Toplumsal
ve zne arasndaki ilikiye dair daha gelikin yaklamlarda, toplumsalla
ma teorisi bir ina (construction) nosyonu lehine terk edilmitir. Bu yakla
ma gre zne, snf ve toplumsal cinsiyet ilikileri tarafndan ina edilir
ama ayn zamanda bu ilikiler ierisinde bir faildir (agent) (Connell vd.,
1982; Gam e ve Pringle, 1983). Bu yaklam da, gene, ina eden ve toplum
sal olarak ina edilmi, nceden var olan bir zneyi varsayar.
Bu varsaymn en bariz grld nokta sosyolojik eylemlilik kavram
dr. Temel sosyolojik ncl, aklamay toplumsal belirlenmenin olutur
duunu bildirir, am a ayn zamanda sosyologlar deimenin kaynann
insan eylemlilii olduunu sylemeyi de isterler. te, yap ve eylemlilik
ikiciliinin yaratt kmaz buradan kaynaklanr. na edilme dncesi
bu kmaz iki ynde birden hareket ederek zme kavuturmaya alr:
Toplumsal belirlenim ve insan eylemliliidir bu iki yn. Tikel toplumsal
gruplarn, yapsal mevzileri nedeniyle, tarihin zneleri, toplumsal dei
menin kaynaklar olduklar dnlr. Gereken ey bu gruplarn kendi
toplumsal mevzilerinin bilincine varmalardr ve sosyolojinin ana am a
larndan biri byle bir bilincin kazanlmasn kolaylatrmaktr. Bu sosyo
lojik gelenekte zne, bir bilin ve ou zaman bir rasyonellikle donatlm
bir zdelik/kimliktir. Ksacas, bu sosyolojik gelenekte znenin stats,
liberal hmanizmin bireyinin statsyle neredeyse ayndr.
1. blmde, eylemlilik konusunda srar edilmesinin ve eylemliliin
bilin erevesinde kavranmasnn sosyolojik bilgi ya da bilinci imtiyazl
klma arzusu olarak grlebileceini iddia etmitim. (Bask altnda tutu
lanlara bir zgrleme projesi etrafnda yardm etmek bunun nemli bir
boyutunu oluturur.) Yap-eylemlilik formlletirmesi zellikle, alm a
lar -burada yneldiim- Avustralya ve ngiliz sosyoloji geleneini nemli
lde etkilemi olan Giddensla balantlandrlr. Giddens byk bir
ada teorisyen olarak grlr. Foucault ve psikanalizin almalarnca
ekillendirilmi olan halihazrdaki zne tartmalar sosyoloji disiplinine
pek sirayet etmemitir ve Giddensn bu dnce okullarna ilikin -
rtmeleri, hi kukusuz, bu dlamalara katkda bulunmutur. Giddens
bu teorileri aratrr, nelerin nasl okunmas gerektiine ilikin tavsiyeleri
ni bildirir; hatta G iddensn kitaplar sklkla klasik sosyolojik teoriler
derslerinde okutulur. Bunun istisnalar var elbette; szgelimi, sosyolojide
kayda deer bir etki yaratm olan H allun almalar; Birmingham O ku
lu; ve sosyal psikoloji kaynakl olan, eitli disiplinler iinde yaygn bir
ekilde okutulan Changing the Subject [zneyi Deitirmek] balkl kitap
(Henriques vd., 1984; ayrca bkz. Beechey ve Donald, 1985). Bununla
birlikte, anadam ar (mainstream) sosyoloji, birey-toplum ve eylemlilik-
yap ayrmlar tarafndan biimlendirilmitir.
Bireyin kapdan kovulup baka bir pee altnda eylemlilik olarak baca
dan ieri girmesinden tr bu ayrmlarn kombinasyonlarnda aikr
bir paradoks var. Gelgelelim, her iki ayrm da zne ve toplumsal arasndaki
bir ayrm nceden varsayar: Birey nasl toplumsal haline gelir? zne
toplumsal nasl deitirir? Sosyolojik ztanm (self-definition) ksmen
toplumsal deimenin kaynaklarn saptam a kapasitesi etrafnda geliir.
Toplumsaln bilinci sfatyla sosyoloji kendisini, deimenin kayna ya da
toplumsal deimenin znesi olarak konumlandrr.
zneye ilikin sosyolojik kavrayta boy gsteren baka bir kartlk da
burada zikredilmeyi hak ediyor: D oa ve kltr kartl. Sosyolojide sz
konusu edilen ey kltrden ziyade toplumsaldr ve toplumsal, doa-
olmayan olarak tanmlanr. Bu kartln toplum bilimcilere bir kesinlik
sunduunu ileri srmek istiyorum: Doann olumsuzlanmas yoluyla top
lumsaln mevcudiyeti. Bunun nemli bir rnei, cinsiyet (sex) - toplumsal
cinsiyet (gender) ayrmdr: Cinsiyet biyolojiyi ve dolaysyla doay gste
rir, toplumsal cinsiyet ise toplumsal. Bylelikle doa, sosyolojinin uygun
nesnesi olan toplumsal ayrmann bir arac olarak kullanlr. G atensn
(1983) dikkat ektii gibi, bu ayrm bedeni siler -beden, ayrmn doa
yakasna braklr. Gstergebilgisel bir perspektiften bakldnda, beden
zorunlu olarak kltr iinde olduundan, doa aslnda kltr iinde oldu
undan, cinsiyet-toplumsal cinsiyet ayrmnn pek bir anlam yoktur. Bu
yaklam, doann anlatm yaratma tarzlarna, kltr tanmlar asndan
doann tad neme dikkat eker. N esne olarak doal kadndan ziyade
toplumsal kadn ele almak, doal kadnn sylemsel retimi ve toplumsal
kadnn da aslnda sosyolojik sylemde retilmesi gibi hayati meseleleri
gz ard etmektir.
Sosyolojiye gre, doa, toplumsaln dndadr ve toplumsaln snrn
oluturur. Bundan tr de doa-kltr kartlnn hem toplumsal s
reler iindeki hem de bu srelerin bilgisindeki ileyi tarzlarna pek az
dikkat edilir. Derridann (1978: 283) savunduu gibi, Lvi-Strauss asn
dan skandal olan ey, yani ensest yasanda doann ve kltrn yndee -
rek birbirine yaklamas, yalnzca kartlklarn perspektifinden, doa
ve kltr arasndaki farklla itibar eden bir kavramlar sisteminden
bakan bir bak as iin skandaldir. A m a dnce sistemlerini kolay
kolay bir yana brakamayz da. Nitekim, Lvi-Strauss bu kartl kullan
ma zorunluluunu ve bu kartl kabul etmenin imknszln ayn
anda yaamtr (Derrida, 1978: 283). 7. blmde doa ve kltr kartl
na zgl analizler balamnda eileceim ve bu kartl sarsmann bir
yolunun, doann olumsuzlanmasndan (ikili kartln oluturduu ya
py olduu gibi brakan olumsuzlamadan) ziyade, teki olarak doayla
pozitif bir iliki kurmaktan getiini savunacam.
ktidar hakkndaki varsaymlar, zne hakkndaki varsaymlarla yakn
dan balantldr. Sosyolojinin merkezi temalarndan biridir iktidar;
rencilere toplumsal eitsizlik kavramyla birlikte sunulan ilk kavramlar
dan biridir. Bu sunu esnasnda iktidar ve toplumsal eitsizlik arasnda
bir balant kurulur: ktidar, eitsizliin bir boyutu ya da kaynaklarndan
biridir; kimi gruplar iktidara brlerinden daha fazla sahiptir. Eitsizlik
nosyonunun kendisi de nicelletirme ve aynla dayandrlr: Bu durumda
eitlik, gruplarn yalnzca ayn lde iktidara deil, ayrca ayn trden
iktidara da sahip olmalardr. M arksist sosyologlar, Weberei modelin ikti
darn nereden kaynaklandn aklamadn iddia ederek, ekonomi ve
snf erevesinde bir aklama yaplmasn talep ederler. Gelgelelim, yay
gn olarak paylalan varsaymlar bulunmaktadr: ktidar baz gruplarn
sahip olduklar ve baka gruplar zerinde uyguladklar bir eydir. Dahas,
iktidarn, en dikkat ekici grnm devlette ortaya kan total bir biimi
vardr: ktidarn toplumsal dzeyinde kavranmas gerekir. Bu varsaym
lar feminist sosyolojide de bariz bir ekilde bulunur: Patriyarki, erkeklerin
sahip olduklar ve kadnlar zerinde uyguladklar iktidara gnderme
yapar; Marksistlerle feministler arasndaki anlamazlk iktidarn kayna
meselesi etrafnda geliir.
Bylelikle, nasl yap-eylemlilik formlletiriminde toplumsaln ey-
Ietirilmesi sz konusuysa, burada da iktidar eyletirilir. Mesele u hale
gelir: Bylesine pekin bir ey -iktidar, toplum sal- nasl deitirilebilir?
iktidar, znelerin tepesinde ve znelere kar durur. ktidann hkm
altna girmi olan zneler, birer fail olarak iktidardan nasl kurtulabilirler?
Toplumsal ve zne aynmnda olduu gibi iktidar ve zne de birbiriyle bir
dsallk ilikisi iindedir. Dahas, bu sorular, toplumsal deimeye uygun
bir bilginin iktidardan azade olabileceini varsayar. Szgelimi, feminist
bir bilgi dncesi, patriyarkal iktidann dnda yer alan bir konum varsa
yar. Irigarayn Sylemin ktidar balkl yazsnda ileri srd gibi,
bu bilgi anlay, feministlerin azade olacaklar bilgi-iktidar yapsn yeni
den icat eder. u da nemli ki, bu bilgi anlay feminist sylemin iktidann
kabul etmez.
Bundan sonraki blmde Foucaultnun iktidar ve zne aklamalarna
eileceim. Foucaultnun almalan, iktidar hakknda sosyolojik gelenek
te revata olan trden varsaymlar sorgulad. Foucaultnun znenin olu
turucusu olarak iktidar-bilgi ekillenimleri anlay, bu meseleler karsn
daki sosyolojik yaklamlar ynlendiren ikiciliklerden bir k yolu salar:
zne ve toplumsal, zne ve iktidar, birbirleriyle bir ayrlk ilikisi iinde
grlmezler. ktidar, hem edimde bulunan znelerin dnda ya da tepesinde
deildir hem de (dier sistemlerle birlikte) zneleri oluturur. Foucault
(1982: 217), iktidarla ilikili olarak niin ve ne diye sormak yerine
nasl diye sormak gerektiinde srar eder. N asl diye sormak, eyletiril-
mi ve total iktidar anlaylarn, iktidarn bir kayna ya da kkeni oldu
unu bildiren grleri reddetmektir. Foucault iktidara ilikin niin ve
ne sorulann soranlan kastederek, sorulan bu tarzda sormann, iktidarn
taycsn iin iine katan nasl sorusundan kanmak demek olduunu
ileri srer. Sosyologlar asndan bakldnda, nasl sorusunu sormak,
sosyoloji disiplininin sylemsel olarak rettii soyutlamalarn yaratt
iktidar etkisinin kabullenilm esini ve bilim olarak sosyolojik bilginin
statsnn eletirel tarzda sorgulanmasn gerektirecektir. Bu bilgi, nesne
olarak zneleri nasl retmektedir? Sonuta bu soru, u meseleye eilm e
mizi gerektirir: Bizler nasl kendi bilgimizin zneleri olarak oluturulu
ruz? (Foucault, 1984: 49) 4- blmde, bilginin znesi ile nesnesi arasn
daki ayna tutm a ilikisi iinde iktidarn ileyilerine tekrar eileceim.
Sonu olarak, gene, kendi toplum analizi yaklam ile politika arasn
daki balantlan akla kavuturmaya zen gsteren Foucaultya bavura
rak, toplumsal teoriletirmenin politikas konusunda baz eylere dikkat
ekmek istiyorum. Bu blmde esas olarak imtiyazl bilgi (toplumsaln
temsili) anlayn sorgulamaya altm; bu, farkl sosyolojik yaklamlar
olgusunu yadsmak anlamna gelmiyor elbet. Yaptm eletiri, asl sosyo
lojik yaklam olduunu ya da en yeterli teori olduunu ve toplumsal bir
totalite halinde bildiini iddia eden sosyoloji anlaylarna yneliktir.
Bu trden iddialar sosyoloji disiplininde ok sk dile getirilir. Btne
ilikin tutarl bir aklama olmas ynndeki talep, bilgi znesinin zdelik
ya da eksiksizlik ve tutarllk arzusu olarak kavranabilir. Radikal sosyologlar,
olduu haliyle topluma eletirel yaklarlar; eletirdikleri toplumdan etki
lenmemilerdir. A m a toplumsaln bir btn olarak kavramsallatrlmas,
gerek deiimin total bir dnm olmas gerektiini iddia eder, bu da
zorunlu olarak gelecekte cereyan edecek bir deiimdir. Teorileri yetersiz
olduklar, toplumsala ilikin yeterli bir aklama sunmadklar gerekesiy
le reddetmenin br yz budur. Foucault, olanakl bir ihlal biimine
brnen pratik bir eletiriyi ve ksmi dnmlerin nemini savunur
ve kresellik ya da radikallik iddiasnda olan tm projelerden yz evir
memiz gerektiini syler (1984: 45-7). Foucault bu savunuyu tam da
sosyologlarn ilgilendiklerini iddia ettikleri trden bir kanta ierisin
de yaadmz a a- gnderme yaparak ortaya koyar:

Aslnda deneyimle biliyoruz ki, baka bir toplumun, baka bir dnme tarann,
baka bir kltrn, baka bir dnya tasavvurunun programn batan baa
retmek zere gnmz gerekliinin sisteminden kam a iddias, en tehlike
li geleneklerin geri dnm esine yol amtr yalnzca (Foucault: 1984: 46).

B undan son raki blm de, F o u cau ltnun im diki an politikasn


kavray biim ine ve dnd ksmi dnm lere daha etraflca
eileceim. A m a imdiden unu sylemeliyim ki, Foucault imdiki an
ve kendim izin srekli eletirilm esini ieren olum lu bir stratejiyle
ilgilenmektedir. Byle bir strateji sayesinde, imdide gerekletirilebilecek
dnmlerle uraabiliriz. Bize dayatlan kstllklar nelerdir ve bunla
rn tesine gem e imkn var mdr (Foucault, 1984: 50)? Barthesta da
sz konusu olduu gibi, burada bize den grev kriz yaratmaktr, zellikle
bilgimizin kesinliklerini krize sokmaktr. Baka deyile, bu grev unu sor
may gerektirmektedir: Biz imdi nasl oluturulmaktayz ve imdi nasl
baka trl olabiliriz? Dnm sorusuyla birlikte bu soru, elinizdeki
kitabn genel ynelimini etkiler.
3. blmde gndelik pratiklerdeki dnmler meselesine eileceim.
Bu blmde gelitirilecek argman, dnmn hakikatten ya da imtiyazl
bilgiden kaynaklanmadn ve bir bilin meselesi de olmadn savun
maktadr. Aslna baklrsa, kltrel dzen asndan sarsc bir kefaret
uran, tam da bu bilgi anlaylarna ters den pratiklerde gz ucuyla
semek mmkn. 3. blmde greceimiz zere, Foucault iktidann beden
lerde ve bedenler araclyla ilediini ve retken etkileri olduunu savu
nur. Bense bedenin, sylemin iktidarn potansiyel olarak atn, temsili
imknsz kldn savunuyorum -beden dnmn blgesidir.
Bu blmde ncelikle temsil olarak sosyoloji anlayn sarsmaya al
tm. Temsil arzusu kolayca defedilemese bile, hi deilse temsillere dahil
edilme tarzlarmz grmemiz gerekiyor. Bununla birlikte, ayna tutma
ilikisinden vazgememizi ve sonsuza uzanan haritann haritas dnce
sini ciddi bir ekilde gndeme almamz neriyorum. Bunun ok farkl
bir arzu yapsna yaslandn savunacam. Bundan sonraki blmde,
toplum bilimlerinde revata olanlardan farkl toplumsal dnce gelenek
lerine dayanan alternatif bir toplumsal analiz yaklamnn taslan ka
racam. Bu, rtmeye dayal olumsuz bir projeden ziyade, m addeci bir
gstergebilgisinin toplum ve kltr analizi asndan ortaya serdii im
knlar saptamay amalayan olumlu bir projedir.
n
Maddeci Bir Gstergebilgisine Doru
3
zne

Freud ve Foucault birer zne teorisyenidir. Gelitirdikleri yaklamlar,


bu sorun hakknda amzda yaplan tartmalan muhtemelen dier tm
yaklamlardan daha fazla etkilemitir. Ve zne sorunu, ana ilgi noktas
merkezletirilmi zneyi (centered subject) -anlam n kayna olacak bir
zneyi- skmek olan gnmz kltr teorisinin temel sorunlarndan
birini oluturur. Foucaultda da Freudda da zne, kltre nsel deildir.
Tersine, zne sistemler ierisinde oluturulur ve bu bakmdan bu iki teo-
risyenin yaklamlannda zne ve toplumsal arasnda bir ayrm yoktur.
(Dolaysyla, onlardaki toplum sal, sosyolojinin toplumsal deildir.)
Gelgelelim, zne zorunlu olarak kltr ierisinde yer alyorsa eer, her
iki aklam ada da kltrel tanmlama ya da sabitlemenin elinden bir
ekilde synlr. A nlam tm ayrntsyla kapanlamyor ve bir yere balana-
myorsa eer, zne de byledir. Foucaultnun aklamasnda beden, potan
siyel ihlallerin blgesidir; Freudda ise bilind, tutunundu (coherent),
bilinli zneyi sker. Ben burada, yaklamlarnda hatr saylr farkllklar
olm asna ramen Freud ve Foucaultnun bir arada verimli bir ekilde
okunabileceini ve beden ile bilindnn m addeci bir gstergebil-
gisine balang noktas hazrladn savunacam. Bu balang noktas
na gre, zne, beden araclyla bilind olarak ileyen sistemlerin bir
etkisidir. Ve en nemlisi, tam da sistemlerin etkililii dnm imknn
harekete geirir.
Fransz toplum teorisi gelenei ierisinde alan feministler, zne ve
anlam arasndaki iliki konusunda gnmzde yrtlen tartmalara ok
nemli katklarda bulundular. Bu almalarda ele alnan temel sorun,
bilgi ve eril zne arasndaki ilikiydi. Bu feministler, btnlkl olan ve
hakikati bilen znenin eril bir zne olduunu iddia ettiler. Buna gre,
tutunum ve hakikat fantezisi kadns olann bastmlmasna bamldr. Bu
blmdeki zneye ilikin tartma, bu alandaki feminist almalar tara
fndan ekillendirildi. Bununla birlikte, esas olarak maddeci bir gsterge-
bilgisinin gelitirilmesine katkda bulunabilecek zne yaklamlaryla
ilgilenmekteyim. Ve bu adan Freud ile Foucault zerinde younlaacam.
Foucault ve Freud birey" meselesini ele alr. Burada ilgilendiim nok
talardan biri, bu teorisyenlerin yazlarnda bireyin igal ettii statdr;
nceki blmde sosyolojik sylemde ihmal edilen bir neshe olarak saptad
m eydir bu. Foucault bireyin sylemsel retimiyle ilgilenmektedir;
Freud ise bireylerin psiik srelerinin zellikleriyle urar. H er ikisi
asndan da birey, zorunlu olarak kltrel bir varlktr. Bireyin hayati
bir analiz nesnesi olduunu iddia edeceim, ama daha nemlisi, burada
bireysellikten ayn tutulmas gereken tikellie eilen bir metodoloji getir
meyi amalyorum. Freud ve Foucault, byle bir aynm yapmann balang
noktalann sunmaktadr. Tikellik, zne ve toplumsal arasndaki ilikiye
dair sosyolojik soruyu yeniden formlletirmenin baka bir aracdr. Klt
rel sistemler beden araclyla harekete geirilebildikleri srece birer
pratik oluturmaktaysalar eer, o halde herhangi bir tikel pratik, farkl
bir tekrarlama olarak kavranabilir. Bu kavray, znenin stnde yer alan
herhangi bir eyletirilmi toplumsal nosyonundan kanr ve deii
min sistemlerin ileyilerine isel olduunu ileri srer.
Freud ve Foucaultnun uzlatnlamaz yaklamlar gelitirdiklerinin ya
da hi deilse ilgilerinin farkl olduunun dnlmesine sk rastladmza
dikkat ekmek isterim. Buna gre, Freud bireyin isel boyutuyla, Foucault
ise dsal boyutuyla ilgilenmektedir (Grosz, 1987:9-10; de Lauretis, 1987:
1-30). Bu ayrm ksmen onlarn yazlarna da dayatlr; oysa ille bu tarzda
okunmalar gerekmez. Ve bu iki yazar bir arada okumak, bilind ve
beden arasndaki balantlarn anlalmasna katkda bulunabilir. Bu gre
ve ilaveten, Bergsonun zne aklamasn ve isel benlik ile dsal dnya
arasnda nitel bir farkllk olduu ynndeki yaygn varsayma ynelttii
eletiriyi ele alacam. Nitekim, Bergsonun yaklam, zne ve toplumsal
arasnda yaplan ayrmdan st kapal bir biimde kopmaktadr. Bergsonun
felsefesi baz nemli alardan gnmzn feminist ilgi noktalann n ce
den ortaya koymaktadr: Bedenin nemi, bilincin imtiyazl klnmasnn
reddi ve isel-dsal ayrmnn sarslmas. 1. blmde iddia ettiim gibi,
Bergsonun beden-imge nosyonu anlam srelerinin m addi olarak kav
ranmas asndan iyi bir balang noktas sunmaktadr. Bu blmn
sonunda, zneyi ve toplumsal skme projesinin bir paras olarak meta-
lama ve zne sorunu, bilhassa Irigarayn almalarna gnderme yapla
rak ele alnacak.

Foucault: zne ve ktidar

Burada Foucaultnun, zne zerine yapt almalara ilikin bir aklama


sunduu ve zgl olarak bireyin sylemsel retimi sorununa eildii bir
yazs zerinde duracam: zne ve ktidar (1982). Foucaultnun al
malarndaki temel varsaym, znenin iktidar-bilgi ekillenimlerinin bir
etkisi olduunu bildirir; buna gre, anlamn, iktidarn ya da eylemin
kayna zne deildir. zne, iktidarm el koyduu bir bilinle donatlma-
mtr (Foucault, 1980: 58). Bu tartmann daha balangcnda kavra
m birbirinden ayrt etmek nemli: nsan varlk, zne konumu ve birey.
nsan varlklar sylemler araclyla zneler olarak retilirler. Szgelimi,
zgl ve nemli bir zne konumu, liberal sylem tarafndan retilen
birey dir.
zne ayn zamanda toplumsal ya da sylemsel bir etkidir; iktidarn
zaten zgr olan bir nesne (liberal sylemin bireyi) zerinde ve bu
znenin zgrlnn aleyhinde negatif bir ileyii yoktur; tersine, iktidar
zneyi retir.1 Dahas, iktidar bedende ve beden araclyla i grr;
iktidarn retken etkileri bedenseldir. Dile ncelik tanyan Lacandan
farkl olarak Foucault, dil dahil olmak zere zneyi oluturan farkl sistem
tipleri arasndaki ilikilerle ilgilenmektedir. Foucault, dier sistemlerden

i) Liberal politika felsefesinde, bireyin toplumsal ya da politik dzenden nce geldiin


varsayld dnlr genelde. Gelgelelim, szgelimi Hobbesu ok farkl bir tarzda okumak
mmkn: Szlem eden nce var olm ak yle dursun, zgrlk n znesi toplumsal
szleme tarafndan retilir ya da bu szlem enin bir etkisidir. Bu bakm dan H obbesu
Foucault'yla birlikte okum ak, verimli bir okum a olur. T pk Foucault gibi H obbes da,
bedenlerden ve hareket halindeki bedenlerden sz eder. rnein bkz. H obbes (1962
[1651]:159-68).
daha az dikkat ekmesinden tr iktidar sisteminin analizine girimitir.
D aha nce zneyi bir yere oturtan iktisadi ilikiler ve anlamlandrma
ilikileri asndan analiz aralarnn gelitirilmi olm asna karlk,
iktidar ilikileri asndan bylesi aralarn eksik olduunu dnr
(Foucault, 1982: 209). Bu balamda ncelikli ilgisi per se [kendi iinde,
kendiliinden] iktidar deil, zne konusunda analitik bir yaklamn geli
tirilmesidir. Bylelikle dile ynelik temel gstergebilgisel ilgiyi, iktidara
ilikin analiz bilgisi (analitics) ile balantlandrr. zne ve iktidar ba
lkl yazsna, almalarnn amacnn iktidar fenomenini analiz etm ek
deil, daha ziyade bizim kltrmzde insanlarn zne klndklar farkl
tarzlarn bir tarihini yaratm ak olduunu bildirerek balar (Foucault,
1982:208).
Yaznn ktidar N iin ncelemeli?: zne Sorunu balkl birinci
blmnde Foucault (1982: 208), almalannn insan varlklan znele
re dntren nesneletirme tarzyla uratn iddia eder: Kendileri
ne bilim stats kazandrmaya alan soruturma tarzlan, yani hayat,
em ek ve dil sylemleri; blp ayrma pratikleri, yani znenin isel
olarak blnd ya da tekilerden ayrld disipliner normalletirme
iktidarlan ve teknikleri; son olarak da, benlik teknikleri, yani bir insan
varln kendini bir zneye dntrme biimi. Bu tarzlar analitik olarak
birbirlerinden aynlabilirse de, pratikte karmak bir karlkl balann
ierisinde bir arada var olabilir pekl; zel bir analiz konusudur bu.
Foucault, Cinselliin Tarihinin 1. cildinde, tarzn birbiriyle rtmesini
analiz eder; ama daha sonraki almalarnda (Cinselliin Tarihinin 1. cildi
bir tr gei aamasdr), zellikle cinselliin znesine ilikin almala-
nnda benlik teknikleri odak noktas haline gelir. Bu durum ksmen, onye-
dinci ve onsekizinci yzyllardaki iktidar biimlerinde cereyan ettiini
dnd deiiklii, -dsal disiplin rejiminden uzaklamay, iktidarn
benlik zerindeki isel uygulanna geii-yansnr. Gelgelelim, Cinselliin
Tarihinin 2. cildinde aka grlebilecei gibi, bu konuda dzgn bir
dnemselletirme yapmak sz konusu deildir. Foucaultnun soyktksel
metodunda tarihsel ya da baka trden herhangi bir nedensellik nosyonu
na yer yoktur ve bu bakmdan nceki blmde tartlan Benjaminin
yaklamna ok uzak dmez (Foucault, 1984: 76-100).
u halde, nesneletirme tarzlar iktidar-bilgi pratikleri olarak anlala
bilir. Bu pratiklerde ierilen teknikler nelerdir ve zne zerindeki etkileri
nelerdir? Disipliner iktidar gzetleme (surveillance) araclyla, iktidarn
gzyle, grlmeksizin gren gzlerle alr (Foucault, 1984: 189).
Bu iktidar bireyin bedeni araclyla uygulanr: Belli bedenler, belli
jestler, belli sylemler, belli arzular bireyler olarak tanmlanr ve oluturu
lur; bireyler iktidarn uygulanma noktalar deil, iktidarn vastala
rd rlar (Foucault, 1980: 98). Panoptikon, henz ortadan kaybolmam
olan bir iktidar biimidir. Bununla birlikte, bakn iselletirilmesi do
rultusunda bir deiiklik olmutur: zne kendi kendisini bakn nesnesi
olarak alr, kendi benlii zerinde gzetim uygular. Foucaultnun nesnele-
menin arac olarak bak (gaze) ve bilgi-iktidar duygusu olarak grme
anlay, bu kitapta tartlan sorunlarla yakndan ilintili. Bu konu nceki
blmde, ayna olarak bilgi anlayna ve benliin aynas olarak nesnelerin
retilmesine ilikin tartmamzda ana izleklerden biriydi. Ve aada
greceimiz gibi, bu tartma ile H egelin efendi-kle yksnde yer alan
bilgi-iktidar yaps ve H egelin yksn Sartren yeniden anlatnda
bakn tad nem arasnda gl paralellikler var.
ktidarn bedensel, maddi biimlerinin vurgulanmas benim buradaki
genel ilgilerime de uygun dyor. Foucaultnun bir m lakatta (1980:
58-9) syledii gibi, M arksistler iktidarn ileyileriyle balantl olarak
ideoloji ve bilinten ziyade bedeni incelemi olaydlar, daha m addeci
olurlard. Bir rnek vermek gerekirse: Foucaultnun benlik tekniklerine
ilikin aklamas, sosyolojinin klasik metinlerinden biri olan W eberin
Protestan Etii balkl alm asna ilikin farkl bir okuma tarz nerir. Bu
alma genellikle kapitalizmin nkoullann salayan dncelere ya da
ideolojiye ilikin bir aklama olarak okunur ve bu niteliiyle de idealist
olduu dnlr. A m a bu alma ayn zamanda, beden zerinde maddi
etkiler yaratan bir ethosa [grenek] ilikin bir aklama olarak, ruh zerin
de gerekletirilen belli bir ileyi yoluyla almaya nceden eilimli
klnm tikel bir zne ve beden reten zdisiplin tekniklerinin bir m ei
olarak da okunabilir. (F reu d un terim leriyle sylenirse bu, endie
karsnda bavurulan bir kendi kendini ynetme biimi olarak kavranabi
lir.) A slnda Foucault (1982: 213-15) Reform hareketini yeni bir znellik
biimi iin giriilen bir m cadelenin tarihsel bir m ei olarak grr. Bu
mcadeleye ilikin hem Weberin hem de Foucaultnun nerdii aklama,
bu mcadelenin bir zne-nesne ilikisi biimine sahip olduudur: Bilin,
beden zerinde i grr. Gelgelelim, Foucaultnun beden araclyla ile
yen sylem nosyonu zerinde srar edii, tam da bu kartl sarsmaya
ynelik bir hamle olarak anlalmal.
Bu aamada bilgi konusunda baz genel meseleleri ortaya sermek yararl
olacak. Birincisi, gz ve grme, bilgi srelerinin ve bilgideki zne-nesne

zne-nesne kartl, (.n.)


ilikisinin temelinde yer alr. Bilgilerin ztemsillerinde, nesnel olma ya
elik eden nesneletime gleri nadiren kabul edilse de, grme metaforlan
ok yaygndr (Clifford, 1986: 11). Grme, zne ile nesnenin ve aslnda
bilin ile bedenin birbirinden uzaklatrlmasn kolaylatrr ve tekabli-
yet -nesnel olm a- yanlsamasna davetiye kanr. kincisi, bilginin beden
sel etkileri vardr; ama nesnellik nosyonu bu gerek karsnda belli bir
lde kr kalnmasna izin verir. "Grlmeksizin gren gzler forml,
bakn znesi ile nesnenin birbirinden uzaklatrlmasn ierir -bakn
bedensel etkileri gizlenir. Bu, aada greceimiz gibi, Irigarayn fallus-
merkezcil bilgi hakkndaki argmandr: Fallusmerkezcil bilgi, bakn
dii bedene kaydrld, dii bedenin nesneletirildii bir sre araclyla
eril bedenden uzaklamaktan ibarettir. Bilgideki zne-nesne ilikisi gr
meyi imtiyazl klmakla ve bedenin inkr edilmesi olmakla kalmaz, ayn
zamanda bir eril-diil yaps da tar.
Birok yorumcunun iaret ettii gibi, Foucault bilginin cinsel yapsna
aka eilmez (deLauretis, 1987:14-15). Bununla birlikte, Foucaultnun
tm projesi, yapbozumcu feministler asndan bu tip tm kartlklarn
tem eli olan bir ift kutuplu kartlkla uramt: Ayn ve teki
(Foucault, 1970; xv-xxiv; W hite, 1979:103-4). Bu, zne-nesne ayrmn
formlletirmenin baka bir yoludur; Hegelin bilgi konusundaki akla-
malanyla dorudan doruya ilikili olmasndan tr 4. blmde bu nok
taya daha ayrntl eileceim. A m a sonuta Foucaultnun ilgilendii
konular feministlerin ilgilendikleriyle benzerdir: Aynlkla ilikili olarak
farkllk (teki), sylemsel yoldan nasl retilir? Aynnn dzeninden
kanan bir farkllk olanakl mdr? Foucaultnun akll ve deli, salkl
ve hasta, masum ve sulu, cinsel adan normal ve cinsel adan sapkn
arasndaki farkllamalara -norm al ve anormal arasndaki kartlk yoluyla
ilev gren sylemsel normalletirme pratiklerine- ilikin analizleri, Ba-
tya zg bilgide bulunan Ayn ve teki kartlnn eletirel bir tarzda
sorgulan olarak anlalmal. Feministlerde olduu gibi Foucaultnun
almalarnda da, tekinin bedeni Aynnn sahip olduu dzenin
potansiyel olarak kesintiye uratlaca blgedir.
Foucault, zne ve ktidar balkl yazsnda, kavramsallatrma s
relerinde yaplmas gereken kesintisiz eletirel denetimin nemini tar
tma balamnda nesneletirme sorununa eilir. Foucault, bir nsel
nesneletirmeyi varsayan teori ye kar karak, eletirel bir denetimin
elik ettii bir kavramsallatrmay savunur. Buna gre, eletirel denetim,
kavramsallatrmalanmz motive eden halihazrdaki koullarn farkn
da olmay gerektirir (Foucault, 1982: 209). M odem kltr ya da iktidarn
dinamiklerini, bunlara tekil bir mantk yaktrarak tanmlama tehlikesine
kar bizi uyarr. Foucault, Weberei dnce okullarna st kapal bir
ekilde gnderme yaparak unu syler: Toplumun ya da kltrn rasyo
nellemesini bir btn olarak ele alm am ak belki daha iyi olur ; bunun
yerine, zgl rasyonellikleri bir dizi alanda temel bir deneyime gnderme
yaparak analiz etm ek daha isabetlidir.2 Bu ikinci yolun rnekleri olarak
hastalk, delilik, cinsellik, lm ve su gibi eyleri zikreder. D aha ampirik
olan, bizim imdiki durumumuzla daha dolayszca ilikili olan bu yaklam,
son yllarda gelimi olan bir dizi muhalefet etrafnda cereyan eden m ca
deleleri balang noktas olarak alm aktan ibarettir: Erkeklerin kadnlar
zerindeki iktidarna, ebeveynlerin ocuklar zerindeki, psikiyatrinin
akl hastalar zerindeki, tbbn nfus zerindeki, ynetimin halkn hayat
tarz zerindeki iktidarna muhalefet (Foucault, 1982: 210-11). A ratr
may motive eden tarihsel koul budur.
Bu mcadeleler niin nemli? nk bu mcadeleler iktidarn etkile
rini hedeflemektedir. Szgelimi, tp, kr motivasyonuyla iledii iin deil,
bedenler, hayat ve lm zerindeki iktidarndan tr eletirilir. Bu m
cadeleler, hem insanlara en yakn olanla ilgilenmeleri anlamnda hem de
imdi cereyan eden mcadeleler olmalar anlamnda dolayszdrlar; dev
rimle birlikte gelecekte gerekleecek bir zm araynda deildirler.
Bununla birlikte, bu mcadeleler hakknda Foucaultnun dikkat ektii
en nemli nokta, bunlann bireyin statsn sorgulamakta olulardr.
Foucault bu mcadelelerin bireylerin farkl olma hakkn ortaya koyduu
nu iddia eder. Aynca, bunlar, bireyi ayran, onu tekrar kendi iine ekilmeye
zorlayan, onu bir kimlie balayan eye de saldrmaktadr. (Belki de burada
sz konusu olan, insan olmann ne demek olduunun sorgulanmasdr.)
N e bireyi savunan ne de bireye kar olan bu mcadeleler bireyletirme
ynetimini sorgulamaktadr (Foucault, 1982: 212); bilgiyle balantl
iktidar etkileri karsnda birer muhalefettir. Bunlar, bilginin imtiyazlar
na, halka dayatlan gizemli stnlk ve gizlilie kar kan mcadeleler
dir. Ve bu mcadeleler u soru etrafnda cereyan eder: Kimiz biz? Yani
bunlar, soyutlamalarn bir yadsndr.
Bu mcadeleler, gndelik hayat iindeki bir iktidar biimine, bireyleri
zneler haline getiren bir iktidar biimine kar verilmektedir. Burada
znenin ift anlam, hem birilerine tabi olma hem de benliine, kimlie ya

2) Foucault, total rasyonelleme sreci grlerini eletirse de, zgl rasyonellikle


kavray tarz, Weberin (1974: 196-244) -rasyonel-hukuki otorite biimleri ve bilginin
gizlilii dahil olm ak zere- disipliner tutum lara ilikin aklam asyla karlatrlabilir
niteliktedir.
da zbilgiye bal olma anlam sz konusudur (Foucault, 1982: 212). kti
darn yaps, boyun edirmenin yaps, zne olmamn nesne olmak anlamna
geldiini ima eder -benliini nesne olarak alan znede durum budur.
Foucault, tabi klma ve znellik biimlerine kar giriilen mcadelele
rin yaygnlnn modern devletin geliimiyle bantl olduunu iddia
eder. Devletin iktidar hem totalletirici hem de birey le tiricidir. Devletin
gl oluunu da bu durum aklar. zellikle hem Hegelde hem de Berg-
sonda zerinde durulduunu grdmz sorunlarla ilikili olmasndan
tr, bu totalletirme ve bireyletirmeden oluan ifte urak zerinde
biraz durmak iyi olur. Totalletirme, hem bir btnsel ya da eksiksiz zne
nosyonuna hem de zellikle devletin sz konusu olduu yerde btn bir
halka, bir halkn homojenliine gndermede bulunabilir. Liberal d e
mokratik sylemde, birliinde halk, biimsel adan eit birim teklerin
den oluur -yani nitel aynm yoktur. H egelde greceimiz gibi, bir btn
ya da birlik, kendi kendiyle ayn olma (self-sameness) aray ierisinde
tekiliin olumsuzlanmasn gerektirir. Foucaultyu bu erevede okumak
mmkndr: Bireyin ve halkn retilmesi normal ve anormal arasn
da olumsuz bir farkllatrma yaplmasn gerektirir. Bergson, bir b
tn n, zorunlu olarak ayn olan ayn kendiliklerin (szgelimi, bireylerin)
bir karmasn varsaydn iddia eder. Foucaultnun bu iki felsefe gelenei
ne st kapal olarak gnderme yaptn dnmek akla yatkn olacaktr.
Hegel ve Bergson, aralanndaki farkllklara ramen, benzer aklamalar
getirirler: Totalletirme bireyletirmenin br yzdr, her iki yaka da
bir aynl ima eder.
Foucault, gdc iktidann ald yeni biimle birlikte devletin bireyle
rin tepesinde durm aktan ktn, yeni bireysellik biimlerine ekil vere
rek bireyleri btnletirdiini syler. Gelgelelim, burada mesele bireyi
devletten zgrletirme meselesi deil, devletin totalletirme ve bireyle
tirmesinden kurtulabilmek iin neler yaplabileceini tahayyl etme
meselesidir. Bu, devletin ekil verdii bireysellik trnn, farkl znellik
biimlerinin gelitirilmesi yoluyla reddedilmesi demektir; bugnlerde
hedefimiz ne olduumuzu kefetmek deil, ne olmusak -baka bir deyi
le ne yaplmsak- onu reddetmektir (Foucault, 1982: 216).
Bu ifade kavramsallatrmadaki motivasyonlar aka dile getirir. Ayn
zamanda, znellik ve deiim sorular hakknda dnrken izlenebilecek
olaanst yararl bir yaklam getirir. Bizim imdi nasl oluturulmakta
olduumuz sorusu Foucaultnun balang noktasdr: Ayrca, reddetme,
tersine evirme imknn reten, tam da tabi klan iktidarn biimidir.
Bireyletirme stratejileri eitlilik, farkllk ve tikellik taleplerini kkrtr:
Bireyletirmenin Ktalletirilmesinin tersine evrilmesi. ktidar karsnda
ki meydan okuma dardan kaynaklanmaz, znelliin oluturulduu me-
kanizmalan sorgulama faaliyetinden kaynaklanr (Foucault, 1982: 216-7).
ktidar olumlu bir tarzda bedenler araclyla i grr ve o nedenle
beden, olanakl bir ihlalin ya da reddin blgesidir. Bu konu yaznn ikinci
blmnde, ktidar Nasl Uygulanr? bal altnda incelenip gelitiri
lir.3 Foucaultnun aklamasna gre, iktidann zgl mahiyetini kuran,
iktidarn eylemlerden, eylemlerin eylemler tarafndan deiiklie uratl-
masndan olumasdr. ktidar diye bir ey yoktur. ktidar ilikileri toplumsal
ebekelerde, bireyler ya da gruplar arasnda yaanan ilikilerin oluturduu
toplumsal bantda kk salar. Ve deiimin olanakll tam da iktidar
oyununun bir parasdr. Foucault (1982: 220-1) iktidan, br eylemler
zerinde icra edilen bir eylem kipi (mode) olarak tanmlar. ktidarn edimde
bulunan znenin dnda bir varoluu yoktur.
Bu iktidar anlayn, Bergsonun birbirleri zerinde edimde bulunan
bedenler fikriyle karlatrmak yararl olur. Bergson zellikle iktidan ele
almaz, ama Foucault iktidar hareket halinde olan, bedensel bir ey olarak
grr. Hem Foucault hem de Bergson, gler ve bir gler blgesi olarak
beden dncesini fizikten dn alr (Patton, 1989: 272-3). Bergsonun
deyiiyle syleyecek olursak, bir zne hareketsiz klnd anda, orada,
Foucaultya gre, iktidar oyunu deil, iddet ve klelik vardr. A slnda
iktidann koullarndan biri, znelerin zgr olmasdr. Foucault (1982:
220), iktidar ilikisinin koullanna dair, iki zgr zne arasndaki ilikiye
dair bir formlletirmede (Hegelin efendi-kle ilikisine dair aklamas
na dikkat ekecek lde benzer bu forml) unu syler:

Bir iktidar ilikisi ancak, gerekten bir iktidar ilikisi olacak sa her biri
vazgeilmez olan iki e tem elinde eklemlenebilir: O tekinin (iktidann
uyguland kimse) tam anlamyla tannm as ve edim de bulunan bir kii
olarak sonuna kadar elde tutulmas gerekir.

Nitekim, iktidar ilikisi esnasnda bir imknlar alan alr. Hkmetmek


bir imknlar alan yaplandrmaksa eer, her eye ramen, zneye u ya da
bu lde ak olan byle bir imknlar alan vardr. H egelin iktidar senar
yosundaki gibi istikrarl anlar vardr, am a iktidar ilikisi doas gerei
istikrarszdr; her iktidar ilikisi, en azndan inpotentia [olanak halinde]
bir mcadele stratejisini ve tersine evrilme imknn ierir. ktidar sabit-

3) Foucaultnun iktidar dncesine, bilhassa da "zne ve Iktidarda yer alan gr


lerine ilikin mkemmel bir serimleme iin bkz. Patton (1989).
lendiindc artk lmne bir mcadele yoktur ortada, bu artk bir iktidar
ilikisi deildir. stikrarszlk ve hareketlilik olduu srece daima bir tersi
ne evrilme imkn vardr. Burada, her ne kadar Foucault klelikten
cinsiyet kazandnlm bir ekilde sz etmiyorsa da, onun klelie ilikin
aklamasnn (nesne konumunun zne konumuna geme imkn olmak
szn sabitlenmesinin), Sartre ve Hegelin efendi-kle ilikisine dair anla
tmlarn de Beauvoirnn eril ve diil ilikisi nda deitirerek yeniden
formlletirmesine kayda deer lde benzediine dikkat ekilebilir.
iktidar ilikisinde grlen sabitleme ve hareketlilik arasndaki bu
gerilim, daha genel olarak sistemler iin de geerlidir. Ve anlamlandrma
sistemlerinde olduu gibi, sabitleme eilimlerine ramen, iktidann ban-
tsal mahiyetinde bir hareket vardr: elerin hareketi, edimde bulunan
znelerin hareketi. Foucault, her tek insann, eitli sistemlerden oluan
bir alar kompleksinde ve bu kompleks tarafndan konumlandrldn
vurgular; bu da stratejik imknlann nn aar. Foucaultya gre, belirle
nimdeki bu okkatllk ayn zamanda sistematik sabitleme giriimlerini de
zayflatr. Feministler ite bu konuda Foucaultdan ayrlrlar (de Lauretis,
1987: 38). okkatl belirlenimlerin tad nem ve indirgemeciliin
her biiminin reddi konusunda herhangi bir anlamazlk olmamasna
ramen, feministler Foucaultnun sabitleme ilemlerini ve zellikle cinsi-
yetli znenin (sexed subject) retilmesinde ie kanan hiyerarikletirmeyi
azmsadn iddia ederler. Kald ki, feministlerin zgr znenin eril
bir konum olduunu savunduklan da olur; durum byleyse eer, o vakit
belki Foucaultnun aklamasnda da kadns olann bastrlmas sz ko
nusudur. Feministlerin okkatllk meselesine gsterdikleri ilgi hakknda
bir tartmann doaca ngrsyle harekete geerek, iki tr okkatllk
arasnda bir ayrm yapabiliriz. Foucaultnun ilgisi zne konumlarnn
okkatllma ya da bileimine yneliktir; feministler ise sistemlerin sa
bitletirme ilemlerinden synlabilen okkatllklarla ilgilenmektedirler.
Foucaultnun zneye dair aklamasnda nemli olan, sistemlerin kar
maklna, bunlarn karlkl ilikilerine ve oluturduklar bileiminin
herhangi bir insan asndan barndrd tikellie ilikin anlaydr.
Sistemler zorunlu olarak zneden nce var olurlar, am a etkileri ancak
bedende ve beden araclyla gerekleir. Bu bakmdan Foucaultnun
zneye yaklam maddecidir: Sistemler ancak m addi bir biim ierisinde,
ancak yaandktan srece bir varolua sahiptirler (ayrca bkz. Eco, 1977:
22, 314-17). Foucault sistem tipleri arasnda analitik ayrmlar yapmaya
almaktadr. Gelgelelim, belki de, szgelimi retim ve anlamlandrma
sistemleri arasnda ayrm yapmak sorunlu bir itir; nk bu aynm faaliyet-
lcrin, nasl anlam retebildiklerinden ayn olarak anlalabileceini ima
eder.4 Foucault pratikte durumun byle olmadn vurgular, yapt anali
tik bir ayrmdr. Bu analitik ayrmn dengeleyicisi de, iktidarn zorunlu
olarak sylemsel olduu konusunda, iktidar ve bilginin birbirine dsal
olduklarnn dnlemeyecei konusunda srar etmesidir; iktisadi iliki
ler de zorunlu olarak sylemseldir.
Foucaultya sorulan eletirel sorulardan biri, znelliin iyzn
yeterince hesaba kanp katmaddr (de Lauretis, 1987: 16-17; Hollway,
1984). Bedenimizi motive eden ya da harekete geiren nedir? Foucault
(1981: 81-3) arzu yasasn eletirirken, psiik sreler dnyasnda yer
alan motivasyona ilikin herhangi bir aklama sunm akta mdr? Buna
yant olarak, Foucaultnun olumlu ve retken iktidar anlaynn, ikti
darn bedenin ierisindeki etkilerine dair bir anlay olduunu syleyebili
riz. ktidar tevik eder, sevk eder, batan karr"; ayn zamanda kstlar
ya da yasaklar (Foucault, 1982: 220). ktidar hem olumsuz hem de olumlu
uraklarnda znellik retir. Dahas, Foucault arzu meselesini de gzden
karyor deildir (1970: 373-85; 1985: 6-7). N e var ki, Foucault znelli
in iyzyle ilgilense bile, bu ilgisinin bir sistem olarak psikeye -psikan a
lizin nesnesin e- ynelik olmadn sylemek doru olacaktr. Freudun
almalarnda psiik sistemlerin ileyilerine dair bir aklama bulunur
elbette; bu sistemlerin dinamik doas, psiik enerji ve drtler, znenin
isel hareketlerine dair psikanalitik aklamann bir parasdr. Foucault
(1984: 114), Freudun nemini kabul eder ve Freud ile M arxm sylem-
selliin ve. sylemin sonsuz imknlar tad dncesinin kurucular
olduklarn ne srer.5 Freud ve Marx, "kendi sylemlerinden baka, ama
yine de kurduklar eye ait bir ey olan farkllklar ve ayrlklar mmkn
kldlar. Freudun metinleri psikanalitik erevede yeniden okunabilir
(Foucault, 1984: 114-15).
Foucaultnun zneyi konu edinen almalar, sistemlerin bedensel
etkilerini vurgulamasndan, sistemlerin bedendeki ileyilerinin, beden
araclyla ileyilerinin maddiliini vurgulam asndan tr zellikle
nemli. Boyun edirme blgesi olarak beden, ayn zamanda dzenin
potansiyel bir ihlal blgesidir de. rnein, bireyin (Aynnn) sylemsel

4) M arxin meta mbadelesine ilikin aklamasnn gstergebilgisel bir fenomen olarak


okunmas konusunda bkz. Eco (1977: 24-6). Aynca bkz. Foucault (1970: 166-213, 221-6).
5) ktidarn bedenler araclyla som ut dzlem de ilem esine ilikin bu tartm a
balamnda, M arxm em ek gc kavramna dikkat ekilebilir. M arksistler iktidar soyut
bir fenomen olarak grme eiliminde olsalar da, bedensel olan, insan eti ve kam " (Marx,
1969 (1847]: 74) olan emek gc, M arxa gre aka somut bir gtr.
oluumu, farkll gndeme getiren mcadeleleri kkrtr. Foucaultnun
aklamasna gre, znenin okkatl belirlenimleri, tersine evrilmele
rin ve Aynnn dzenine direniin manivelasn salar. u halde, Foucault
birey ve tikel arasndaki ayrmn kavranmasna birka adan katkda
bulunmaktadr: Bireyin bedeninin sabitlenmesi ve hareket halindeki
bedeni ima eden bir farkllk bedeni. Gelgelelim, ben burada, hareket
halindeki bedenin retiliini kavram ak asndan bilind ve bellek
kavramlannn hayati nem tadklann savunacam . Freudun nemi
de bu noktadan kaynaklanyor.

Freud: zne Kurmacalan

Bu noktada, elinizdeki kitapta nermekte olduum metodolojinin temel


zelliklerinden birini tantmam gerekiyor: yk dncesi. Teorisyenler
ve felsefeciler argmanlarn sk sk yk biiminde ortaya koyarlar; bu
kitapta ele alnacak olan Hegel, Freud ve Cucousnun (bakalarnn yan
sra Hegel ve Freudun yklerini de yeniden okuyan Cixousnun) ykleri
bunun rnekleridir. Ben burada, bu yklerin ve anlanlarn, yalnzca
ierisinde yaadmz kltr hakknda bireyler anlatmakla kalmadklar
n, ayn zamanda bu kltrn birer oluturucusu olduklarn savunuyo
rum. Bu baka gre, kurmaca yalnzca kurmacaya dayal bir temsil
olarak anlalmayacak. Bilimsel temsilden daha az ya da daha fazla gerek
olmayan bu kurmacalar ve ykler, toplumsal dzenlerin sylemsel reti
mine dikkat ekilmesine hizmet ederler. Dahas, bir yazma biimi olarak
ykleme, bilimden ok daha ak uludur: ykleme esnasnda bu
bizim ykmz m? sorusunu sormamz, hatta ykleri yeniden yazma
mz iin davetiye karlr. Anlatnn yaps gz nne alndnda, yk
lerin, kkenlerin ya da kkensel deneyimlerin ykleri olma eilimi gs
termesi artc deildir. Ben burada, bu biimin zamansal yapsnn,
anlatlarn etkililiine ilikin kavray biimimizden, yani bunlarn imdi
zerinde srekli bir etkide bulunduu fikrinden ayr tutulmas gerektiini
savunuyorum. u halde kkenler gemiteki bir urak olarak deil, srekli
bir yaratc kaynak olarak anlalacak; dramn farkl uraklar daima
oradadr. Ve bu dnce kabul edildii takdirde, kkenleri yeniden
yazma imkn daim a vardr; yani dnm imkn daim a mevcuttur.
Bunun kilit mekanizmalarndan biri, ykleri birbirleriyle karlatrarak
ve birbirlerine kar okum aktr-bir metinleraraslk (intertextuality) prati
idir. A m a imdi Freuda gemeliyiz.
yklere ilikin zgl soruna gemeden nce Freud hakknda, giri
mahiyetinde birka eye deinmek gerekiyor. Bilind, Freudun en
nemli kefi idi. A nlam ve zneye ilikin psikanalitik kavrayn tem e
lini oluturan ite bu kavramdr. Bilind, znenin kltrel oluumunun
elikili iaretidir; kltrn nkouludur. Freudu bir toplum teorisyeni
olarak deil birey teorisyeni olarak gren yaygn toplum bilimsel gr,
ancak bilindnn reddedilmesinden, bireyi bilin tarafndan nitelenen
ayr bir kendilik olarak grmeye bal kalmaktan kaynaklanabilir. Oysa,
Freudu bir aklamada bilind, zneyi kltrle balantlandrr, top
lumsal ve zneyi birbirinden ayr dnmeyi imknsz klar.
Saussure un ada gstergebilgisinin kurucusu olarak genel bir etkisi
vardr ama, Lacanm Saussure ve Freudu birlikte okumas, Freud hakknda
yaplan yorumlar zerinde devasa bir etki yaratmtr. A nlam ilkelerinin
bilind sistemlerde yattn vurgulayan Lacann yapt yorumlarn
nda, Freud artk, hem bireysel psiik srelerin analisti olarak hem
de en gelikin haliyle Dlerin fbrumunda yer alan anlam teorisi asndan
okunmaktadr (Lacan, 1977: 146-78). Freudun bireysel vakalara ilikin
analizleri, bir kltrel dzen anlayna ve bundan da nemlisi, bilind
sisteminin ileyi ilkelerine baldr. Freudun nesnesi dpedz birey
idiyse de, bunun bireyin kltrel sistemlerde kaydedilmesinin (inscription)
tikellii olarak kavranmas gerekiyor. Bir sistem anlay olmakszn Freudun
yorumlan mmkn olamazd. Freudun tikele yaklamnn kltr analizi
ne ve anlamn pratik erevesinde kavranm asna katabilecei pek ok
ey olduunu ve bunun da sonuta toplumsal dnm sorunlan asndan
birtakm imalar barndrdn ileri sreceim. Burada, Bat kltrnn
zne anlatlarnn ya da mitlerinin sorunlar ve bu anlatlardaki tekrarla
rn tikellii zerinde durmak istiyorum. Freudun tikel vakalara ilikin
analizleri, kltrel dzenin tedirgin edilme imknlar hakknda neler
getirir akla?
Tedirginliin kavranmas asndan bilindnn hayati bir nemi
var. Freudun aklamasna gre, bastrma (repression), znenin kltre
giriinin kouludur. nemli bir nokta da, bastrlann bir paras olan
bilindnn (Freud, 1984:167), eanl olarak hem kltrn temeli olma
s hem de bu kltr ykma potansiyeli barndrmasdr: Freudun analiz
lerinin gsterdii gibi, basnnlanm geri dn daim a gndemdedir. Kald
ki, bilindnn tanmlayc grnmlerinden biri budur. Bilindn
oluturan temsilciler, igdsel enerjinin gl hkimiyeti altndadr
lar, dolaysyla tekrar faaliyete gemeye almaktadrlar (Laplanche ve
Pontalis, 1973: 474; Freud, 1984 [1915]: 183, 190). Freuda gre (1976
[1900]: 774), bilind yalnzca bilinci srekli zayflatmakla kalmaz, ayn
zamanda psikenin en nemli blmn oluturur: Dnsel ve sanatsal
retimin bilinli niteliini ok byk lde abartmaya eilimliyiz belki
d e. Freud, bilindnn bilinci, bilincin bilindn etkilem esinden
ok daha fazla etkilediini savunuyordu (Freud, 1984 [1915]: 199).
Freudun bilindnn ryalardaki ileyiine dair analizi, gnmzde
tm kltr fenomenlerini kapsayacak ekilde geniletilmi bulunuyor.
Burada sz konusu olan, bir ya/ya da meselesi, kimileyin bilin kimileyin
bilind meselesi deil: Bilindnn izleriyle damgalanm tr bilin.
Freudun ryann ileyiine ilikin aklamas bu grn temelini salar;
bilind eler arptlm bir biimde m evcuttur; arptma ise youn
lama (condensation) ve yer deitirme (displacement) ilkelerinin sonucudur.
Freudun (1973a [1916]: 156, 207-8; 1976 [1900]: 414-9) semptomlar
ve ryalara dair analizlerinde srekli iaret ettii gibi, bilind elerin
dorudan bilince tercmesi imknszdr; ryann ileyii ya da bilind
anlam ilkeleri ancak dnm olarak anlalabilir. Nitekim, bilind
bilinemeyen olarak, temsili imknsz klan olarak kavranmaldr. Derri-
daya gre, m evcut oluuyla eanl bir nam evcut olarak bilind, mev-
cudiyet-namevcudiyet kartlyla balarn koparlmas asndan tayin
edici bir rol oynar. Bilind kavramnda gizli, edimsel ya da potansiyel
bir zmevcudiyet olmayan bir bakalk (alterity) buluruz (Derrida, 1982:
20). Derrida, bilindnn zdelii imknsz kldn dnr.
Bilhassa zneyi sorun edinmi olan teorisyenler bunu ok farkl bir
tarzda formlletirmektedirler. Bu teorisyenler, ocukluk dnemindeki
bastrma srecinden doan bilind ve bilin arasndaki yanlmay (split)
vurgulamaktadrlar. Freudla uraan birok yorumcunun iaret ettii
gibi, sz konusu yarlmann vurgulan, niter zne dncesinin r-
tlmesine yarar (rnein bkz. Mitchell ve Rose, 1982). Freudun psikeye
ilikin topografik aklamalar bilind ve bilincin birbirinden ayn birer
kendilik olarak kavramsallatrlmasna cevaz veriyorsa eer, bu durumda
bilindn ve bilinci, dinamik bir gerilim ilikisi ierisinde olan ve birbir
lerinin izlerini tayan sistemler olarak kavram ak daha uygun olabilir.
Bylelikle, bilin, bilme ura olarak, zdelik ve btnlk arzusu olarak
anlalabilir; bilind da bu zdelii sken ey olarak kavranabilir. Bura
da hayati nemi olan nokta, bilincin, tam da sklmesini salayan bastr
malara baml olmasdr. Bilin, tm inkrlarna ramen, zorunlu olarak
bilindnn izlerini tar. Ve Freudun almalar tam da bu dorultuda
yorumlanmtr: Freudun ortaya koyduu aleni rasyonalist ve bilimselci
(scientistic) grler, bilindna ilikin aklamalaryla eliir.
A nlam srelerinde beden ile bilind arasndaki balantlara ilgi
duyduum iin, Freudun psiik ve somatik arasndaki ilikiyi kavray
biiminin yaratt glkler hakknda da bireyler sylemem gerekiyor.
Bilindn oluturan eler igdlerin ya da drtlerin tasavvurlardaki
temsilcileridirler. Sonuta bu temsilcilerin de, amalar ve nesne seim le
rini belirleyici bir etkisi vardr. Ayrca, Freud, temsilcinin iki boyutunu
-dnce ve duygulanm - birbirinden ayrr. Ryalar gibi baz fenom en
lerin somatik olm aktan ziyade psiik olduunu srarla vurgular (Freud,
1973a [1916]: 129). Gstergebilgisi uzmanlarna gre, Freudun psiik
dolaymlar, znenin iindeki anlam sreleri ve fantezinin gerekliine
ilikin teorisi, dolaymlanmam deneyim anlaylarnn rtlmesinde
tarifsiz lde nemli bir rol oynamtr (rnein bkz. Silverman, 1983).
Gelgelelim, burada sorun, Freudun zihin-beden aynmn yeniden icat
edip etmediidir (bkz. Laplanche, 1985: 48-65).
Freud, Cinsiyet zerine Deneme'de, igdy (instinct) endosoma-
tik, srekli ak halindeki bir uyarm (stimulation) kaynann psiik bir
temsilcisi olarak tanmlar ve bu kavramTn zihinsel ve fiziksel arasnda
ki cephe zerinde yer aldn syler (1977a [1905]: 82-3). Eer buradaki
cephenin balant ya da kesime noktas olduunu dnrsek, bu du
rum, kavramsal ayrma ramen psiik ve som atik arasnda karmak bir
karlkl balant olduunu akla getirir kukusuz. A slnda Freudun tm
almalar, psiik enerjinin cisimleme olarak kavrandna iaret etmek
tedir. Bilind srelerin etkisi (ve yaratt duygulanm ), Freudun haz
ve ac deneyimine ya da duygusuna, yani psiik sreleri harekete geiren
ilkelere ynelik am az ilgisi, psiik enerjinin bu tarzda kavrandn
dndrmektedir.
imdi Bat kltrndeki zne anlatlar meselesine ya da daha kesin
bir ekilde sylenirse, Oidipus anlatsna geelim. Freud, szgelimi Psika
nalize Giri Derslerinde eski Yunan kaynakl efsaneye yapt birka ksa
gnderme dnda (Freud, 1973a [1917]: 373-5), Oidipus mitine ilikin
kesin bir aklama sunmaz. Aklamasn sunduu mit, yapsal olarak
O idipusa benzeyen ilk len (primal feast) mitidir. Bu aklama Freudun
tm almalarn biimlendirir hale gelmitir; yle ki, yaygn feminist
iddia, yani Freudun kadn hastalarn tekrar baba yasasna tabi kld
iddias hakl bir iddiadr. A m a feministler ayn zamanda, Freudun al
malarnn fallokratik ya da patriyarkal kltrn mahiyetini ak seik
ortaya koyduu dncesini de benimserler: Freud olaylann gerek duru
munu betimlemektedir, diil ya da eril cinsellii yeniden icat etm em ekte
dir (Irigaray, 1985a: 70).
Oidipus mitinin eitli deikeleri, esas olarak, Freudun hayatnn
sonlarna doru kaleme ald yazlannda, kendisinin sosyolojik oldukla
rn dnd yazlarnda bulunabilir. Bu metinlerin hangi statde ol
duklarn ve terimin tam anlamyla psikanalitik diyebileceimiz m etin
lerle ilikili olarak nasl okunabileceklerini aratrm ak istiyorum. Bu
metinler unlardr: Gruppenpsychobgie [Grup Psikolojisi], Uygarlk, Din
ve Toplum, Bir Yanlsamann Gelecei, M usa ve Tektannclk, Totem ve Tabu
ve sava zerine kaleme ald deneme. Freud bu metinleri kendisinin
nemli almalar arasnda saymad ve bu almalarn kltr teorisyen-
leri ya da toplum bilimciler tarafndan ciddiye alnmamasna da m uhte
melen onun bu'deerlendirm esi yol at. Sosyologlar -v e daha yaygn
olarak da antropologlar- bu alm alan okurlar; am a genellikle bunlann
am atrce olduklann ya da gvenilirlii kalmam antropolojik veriler
ierdiklerini dnerek, Freudun bir kltr ya da toplum analisti deil,
bireysel psiik sreler analisti olduu sonucuna varrlar. Kltr teoris-
yenleri ve insan bilimleri alannda alanlar, bu metinlerdeki eski teori-
letirme biimine ve bunun bizzat Freudun en nemli almas olarak
grd Dlerin Yorumundaki anlam teorisiyle tutarszlna dikkat ek
milerdir. Culler bu yorumcularn bir istisnasdr; onun, sosyolojik m etin
lerin Freudun belli bal eserleriyle bantl olarak okunm as gerektii
ynndeki grlerini izlemek istiyorum (Culler, 1976: 74-6; ayrca bkz.
Lacan, 1977:281; Gallop, 1982: 23-8). Freudun bu eserlerini, grnte
ki deerleriyle, yani toplumun geliimine ilikin bilimsel aklam alar
olarak deil daha ziyade kltr mitlerinin deikeleri olarak aldmz
takdirde, bu eserler zneyi sabitleyen sylemler ile bireylerin izdikleri
tikel yrngeler arasndaki balantlara k tutm a asndan olaanst
yararl hale gelir. Bunlann arasndaki gerilim, Freudun btn analizlerin
de sezilebilir.
Bu aka sosyolojik olan yazlarda Freud, kken aray gibi grnen
bir argman biimi kullanr. Aslnda, Freud, onyedinci ve onsekizinci
yzyllarn szleme teorisyenlerine benzer bir ekilde kkenlere ilikin
ykler sunmaktadr. Bu tarz bir toplum teoriletirmesi, Freudun psiik
srelere ilikin m odem analiz biimiyle tutarszdr. A m a, Cullern ia
ret ettii gibi, bu metinleri bu gerekeyle reddetmek, asl noktay gzden
karmaktr. Culler, kurulu yksne geri dnlerek yazlm olan
Totem ve Tabuyla ilikili olarak, bu metnin Freudun psikanalitik yorumla
rndan sonra yazldnn hatrlanm asnn hayati bir nemi olduunu
syler. Totem ve Tabunun, kken aray tarzndaki bir aklama olarak
okunm aktan ziyade, belli bir adan zamansallk gzetilmeden okunmas
gerekmektedir. Szgelimi, Freud, ilk (primal) babayla olan mulak iliki
nin toplumsal dourgularn gerekelendirmek iin obsessif nevrotikle-
rin ritellerini zikreder (Freud, 1985b [1913]: 223). Fare adam gibi r
neklerde Freud, obsessif nevrozu baba karsndaki mulakln semptomu
olarak yorumlamtr (Freud, 1979 [1909]: 117). Yani Freud bireyleri
ve kltr birbirleriyle bantl olarak ve birbirleri karsnda, bunlarn
arasnda bir o yana bir bu yana gidip gelerek, sem ptomlara bakarak okur.
Cullern bu metinleri nasl okumamz gerektii konusundaki nerisi
biraz savunm ac bir neri olabilir. Orijinal dram a arayn, imdide cere
yan eden kaynaklk edici bir drama olarak dnebiliriz. Bu tip ykler,
srekli kendi kendilerini yeniden retmenin koullarn yaratan oluum-
sal (generative) modeller olarak kavranabilir. Dolaysyla, Freudun sos
yolojik yazlar, Bat kltrnn mitlerine ilikin, kendileri de mitik olan
aklamalar olarak grlebilir. Bu durumda, sz konusu yazlar gnmz
kltrnn mahiyeti hakknda ve aslnda psikanalitik sylemin mahiyeti
hakknda neler anlatmaktadr? Burada Lvi-Straussun mit anlayna
bavuruyorum: Freudun Totem ve Tabu'da geen olaylar gerek olaylar
olarak sunup sunmamas ya da bunlann gerek olduklarna inanp inan
mamas ayn bir konu. Bu mesele bir yana, bu yk, Bat kltrnn
sahnede, ekranda ve sanatta srekli yeniden sahnelenen en gl m itle
rinden birinin bir deikesini temsil etmektedir. Aslna baklrsa, Freud
(1985b [1913]: 222), babay ldrme ve yeme olaynn gerekten cereyan
ettiine inanmak zorunda olmadmz, bunun istenmesinin yeterli oldu
unu syler (ve buna bu fantezinin yeterince gerek olduunu da biz
ilave edebiliriz). Dahil etme, dahil edilme ve ilk baba katli yksnn
bizim kltrmzdeki deimez bir psiik tema olduuna kuku yok.6 Bu
mitin tad kltrel nem konusunda Lvi-Strauss ve Freud arasnda
bir anlam a var: Ensest tabusu -kadnlara sahip olma konusunda kan
baba/oul rekabeti korkun bir olaya yol am tr- doadan kltre geie,
kltrn nkoulunun aile d evlilik (exogamy) olmasna damgasn vurur.
Bu yk yalnzca kurucu yk olmakla kalmaz, ayn zamanda bir evrensel
lik sz konusudur. Freudun anlatt Oidipus deikesi (Totem ve Tabu da
bunun baka bir deikesi olarak okunabilir) konusunda Lvi-Straussun

6) rnein bkz. Calvino (1988): Turistlerin bir kltr gerek anlam da yeme arzu
duymalarna dair bir yk; turistlerin gezi zevkleri, insanlarn kurban edildii, yamyamln
olduu yerleri ziyaret etmeyi de ierir. Bnyeye katm a ve yem eden uzaklalarak grsel
dzeyde bnyeye katmaya varlmas konusunda bkz. Laplanche (1985: 20). tekini bnyeye
dahil etme dncesi, Hegelin zbilincin geliimi ve doadan kltre gei yksnde de
merkezi bir yer igal eder (bu konuyu 4. blmde ele alacam).
(1968: 218) syledii gibi, mitin bu deikesi br deikelerden daha az
ya da daha fazla gerek deildir, brlerinin yalnzca birer kopya olduklar
bir orijinal yoktur. Bu yk daima i bandadr.
Kkenlere ilikin ykleri Bat kltrnn mitik deikeleri olarak
aldmz takdirde, Freudun ykleri -O idipus kompleksinin zme ka
vuturulmas bunlann arasnda en nemli olandr- kendisinin kltr
nasl anlad konusunda ve bu yklere bizzat maruz kalma biimleri
hakknda neler anlatmaktadr? Aslnda, Freudun aklam alannda bu
kltr, baba yasasyla, erkek ve kz ocuklarn kastrasyon yasas tarafndan
ynetilen farkl cinsel geliim patikalarndan gemeleriyle, anne ile erkek
ocuk arasndaki ensest yasayla ve kadnlann erkekler arasnda m ba
dele edilmesiyle nitelenen fallokratik ve patriyarkal bir kltrdr. Freud,
bilhassa medeniyetin gerektirdii cinsel bastrmann tahrip edici etkileri
hakknda gelitirdii olaanst eletirel yorumlara (1985a [1930]: 294-
5) ramen, Oidipus kompleksinin zme kavuturulmasn onaylamtr.
Bu adan, feministlerin dikkat ektikleri gibi, Freudun analizleri kayda
deer bastrmalar iermektedir.
A m a feministler de O idipusu en gl zne kurmacas, Bat kltr
nn norm atif yks olarak grrler ve cinsiyetli zneye ilikin analizle
rinde, Freudun -znenin kltrel olarak bu ykde ve bu yk yoluyla
nasl kaydedildiine ilikin- aklamalarndan hareket ederler. Bu, Foucault
ve feministler arasndaki farkllklarla, zellikle de okkatlln farkl
yollardan kullanlmasyla ilgili belirgin bir tartma konusudur. Feminist
argman fallokratik dzenin Ktalletirici ve tekil bir boyutu olduunu
ileri srer ve aslna baklrsa feministlerin fallokratik dzen terimini
kullanlar bunu nceden varsayar. Bu gre gre, Foucaultnun okkatl-
lk anlay, znenin tekil konum lannda ortaya kan okkatlln
bastrlmas sorununu gz ard eder. Irigaray gibi feministler, fallokratik
dzende eanl olarak hem bir tekilliin hem de okkatllnn sz konusu
olduunu iddia ederler: Tekillik okkatlln bir olum suzlann-dolay
syla bir bastrm ay- gerektirir. Eer Freudun hem yazlarnda hem de
pratiinde bu anlatnn yeniden yazlmasna dahil olduu doruysa, o
vakit Freudun analizleri -bilhassa vaka incelem eleri- ayn zamanda,
hem bu anlatnn dayankllna hem de sklmesine tanklk etmektedir.
Irigaray ve Cixousnun srarla vurguladklar gibi, burada mesele Freudun
hatal olduunu kantlama meselesi deil, Freud'un analizlerinde Oidipus
mitinin baarszla urama biimlerinin ayrdna varm a meselesidir.
Bu da Freudun metinlerindeki bastrmalar gn na karmay, yani
Freuda Freudu bir analizin uygulanmasn ierir. Irigaray ve Cixous,
kadnsl eril terimler erevesinde eril standarta gnderme yaparak
tanmlayan Freudun dii cinselliinin zglln bastrdn savun
maktadrlar. Nitekim, Irigaraya (1985a: 73) gre, kadns, kltre payan-
dalk etme grevini yerine getiren bastrlandr. Bu nokta, Irigarayn,
bilindnn belki de kadns olabileceini iddia etmesine yol aar.
Freudu Lacan araclyla okuyan feministler, zellikle anlam ve dil
ile cinsiyetli znenin oluumu arasndaki balantlarla ilgilendiler. Bu
yorumda Oidipus yks, bir dil ve zne yks olarak okunur. Kastrasyon
yasasnn blme ve farkllatrma etkisi vardr, dilin mevcudiyet-namev-
cudiyet ilkesini kkrtp ortaya kanr ve erkek ocuklar ile kz ocuklarn
dille olan farkl ilikilerine damgasn vurur. Ksacas, kltrel ya da simge -
sel dzen cinsel olarak farkllam ve hiyerariklemitir: Dil yalnzca
farkllamayla deil, ayn zamanda cinsel farkllamayla iler (Mitchell
ve Rose, 1982). Bu noktada alt izilen temel sorun iki kutuplu kartlktr
ve buna ilaveten, farklln da aynlk erevesinde olumsuz tarzda tanm
lanmas sorunlatrlmaktadr. Kadns, bir eksiklik olarak, erkek-olmayan
olarak tanmlanr. Bu tanmlama tarz da, eril znenin mevcudiyet iddias
n srdrmesinin bir aracdr.7 Psikanalitik teorinin dilin bu ileyilerini
gn na karmasna ramen, yapbozumcu feministler, hiyerarikle
tirilmi iki kutuplu kartln yapsn paralayabilmek iin manivela
noktalan bulmaya almaktadrlar (Jacobus, 1986: 20-1).
Freudun erken dnem yazlarnn dayand Kadnslk denemesi
(1973b [1933]) ve Dora vakas incelemesi (1977b [1903]), kayda deer
bir feminist eletirel yeniden okumalar dizisine yol at (Irigaray, Jacobus,
Kofman, Gallop, Spivak, Cixous bunlara dahildir). Bu zeminde yol almak
tan ziyade, bu metinlere sorulan feminist sorulara biraz deinerek Freudda
bulunan manivela noktalanna iaret edeceim. Freudun yazlarnda gr
len eril-diil yaps, yapbozumuna nasl tabi tutulabilir? Szgelimi, kadn-
sl Oidipus kompleksi erevesinde tanmlama giriimi Freudun kadn-
sln edinilmesinde hatr saylr glkler bulunduunu ve nadiren

7) Burada, bilhassa O idipusla balantl olarak, erkek olm ayan kadn ve hayvan
Sfenks figr akla geliyor. Sfenks, erkeklerin kentinin -yasalannn- dnda konumlanmtr
am a erkeklere kaosu ve lm getirir. Yaratk [Sfenks] ein i O idipusta bulm utur;
O idipusun bilem ecenin yantn bilmesiyle birlikte Sfen k sin gc dum ura uramtr
(Sofokles, 1974: 24). Eril dzende diilik lm artrsa ve lmle baa kmak diilin
ldrlmesini ya da olumsuzlanmasn gerektirse bile, Sfenksin lmne nayak olann
Oidipus olmasndan tr bu ykde yine de bir ironi var. Her eye ramen kaosu getiren
ve -o n a bilmeceyi zerek baarstzla urayacan nceden anlatm o lan - kzkardei
A n tigonenin desteine m uhta kalan O idipustur (Borges, 1974: 134-5). Ayrca bkz.
Cixous (1981: 49) ve bu yknn yeniden yazlmas konusunda bkz. de Lauretis (1984: 1567).
baaryla sonulandn savunmasna yol amtr. Freudun teorisinin
kadnslk konusunda belli bir imknszl tantladn syleyebiliriz;
ya da feministlerin dedii gibi, Freudu erevede kadnslk sahtedir
(Doane, 1982). Bu nokta erkeksiliin maskesini karmann yolunu a
m akta mdr; kadnslk sahteyse eer, bunun erkeksilik asndan yarata
ca sonular nelerdir? Jacobusun (1986: 21) syledii gibi, kadnslk
bir eril gstergeye gnderme yaplarak tanmlanmasndan tr sahteyse
eer, bu durumda yaplan tanmn kendisi de bir sahtelie, sahtekrlka
dnmez mi? Eer sahtelik nosyonu biryerlerde bir sahiciliin olduunu
akla getiriyorsa, bunun bir mevcudiyet nosyonuna kar yaplm stratejik
bir hamle olarak grldn vurgulamamz gerekir.
Jacobusun gelitirdii yorum, bizzat Freudun teorisinin sahtekrlk
olduunu ima eder. Freudun bir kk kzn geliip normal bir kadn
(1973b [1933]: 150) olmasnda ortaya kan glk olarak tanmlad
ey, Oidipus yapsn kz ocuklarn geliimine dayatm asndan m ileri
gelmektedir, yoksa Freudun -kadnlar sz konusu olduunda- Oidipus
kompleksi sorunsalnn terapi ii asm dan yetersizliini kabul ettiini
mi gstermektedir? Freud (1973b: 163), kz ocuklan Oidipus kompleksi
ne sokann kastrasyon kompleksi olduunu -erkek ocuklarda durum
bunun tam tersidirve kz ocuklar bu kompleksi zme kavuturmaya
zorlayacak hibir eyin olmadn dnmektedir. Kadnsl tanm la
maya ynelik giriimlerine ramen, Freud (1973b: 165) sonunda kadnsl-
n istikrarsz olduu sonucuna varm ak zorunda kalr.
Buradaki glk, Oidipus kompleksinin erkek ocuklara ilikin bir
yk olmasdr; ensest tabusu anne-erkek ocuk ilikilerine zgdr;
kastrasyon kompleksi kendisini kz ocuklara, erkek ocuklara dayatt
gibi dayatmaz. Birok feministin iaret ettii gibi, kastrasyon kompleksi,
yitirecek hibir eyleri olmad iin kadnlar asndan bir tehdit olarak
i grmez: Kadnlarn znellii, yitirme korkusu araclyla olumaz. u
halde, bu saptam adan hareketle, bir anlamda kadnlann yasaya tabi olm a
dklar sylenebilir mi? Bu soruyu sormak, O idipus kompleksinin bir
yasa olarak ilediinden, hiyerarikletirilmi kartln etkilerinden,
hatta kadnlarn babann yasasna su ortakl ettiklerinden kuku duy
mak anlamna gelmez.8 Bu soruyu ortaya atm ak, daha ziyade, bu komplek
sin sz konusu kartl sarsmay mmkn klacak bir ara olarak i
grp grmeyeceini sormak anlam na gelir. Bu iki kutuplu kartlk,

8) Freudun kz ocuk-baba ilikilerini arzu znesiyle olumlu bir zdelem e olara


aklamasn Benjam inin (1986: 86-9) yeniden okuyuuna baknz. Bu yeniden okuma,
kadnlarn dzenle uyuurluuna farkl bir bak getiriyor.
kadnsnn eril terimler erevesinde tanmlanmasyla iler, ama yine de
bu terimler erevesinde bile kadnsy bir yere oturtm akta glk ekil
mektedir. Bu nokta, Irigarayn kadnslkta ykc bir ifrat yaratmann
mmkn olup olmadn sormasna yol aar. Bu sorunu ve feministlerin
kltrel dzen ile birleik zne asndan ykc olduunu dndkleri
formlletirmelerin bedeni ve bilidn nasl bir araya getirdiini tekrar
ele alacam.
Kltrn temeli farazi anne-erkek ocuk tabusuysa eer, bunda para
doksal bireyler var. Kastrasyon kompleksi erkek ocucuu Oidipus komp
leksinden vazgemeye zorlar, kompleks bastrlr ve ou durumda tam a
men yok edilir (Freud, 1973b: 163). Gelgelelim, kz ocuktan farkl olarak
erkek ocuun, nesne seimi sorunuyla karlamad, balangta yapn
nesne seimini -an n esin i- muhafaza ettii varsaylr. Bastrlan ey ayn
zamanda muhafaza edilir, tabu olan ey ayn zamanda toplumsal olarak
en ok onaylanan ilikidir-anne-oul ilikisi. Freud (1973b: 168), gr
nte hibir ironiye yer vermeksizin unu syler: Bir anne snrsz tatm i
ne yalnzca oluyla olan ilikisinde kavuur; bu iliki tm insan ilikileri
ierisinde en mkemmel, belirsizliklerden en azade ilikidir . Burada
Freudun ironik bulduu nokta, Oidipal ballklarn tatmin etm ek iin
karsna ynelmi olan bir adamn, kendi istedii eyi olunun aldn
grmesidir: nsan yle bir izlenime kaplyor ki, erkein ak ile kadnn
ak farkl psikolojik aam alarda ortaya kyor (Freud, 1973b: 168).
Oidipus anlatsnn tm m aksad bir ift retmek, bir erkek ve bir kadn
dan oluan bir ift retmek olsa da, ift baanszla urar, iki yanm bir
btn etmez.
Freudun geerken deindii bu noktann kt zamanlamas, eril ve
diil terimleri arasndaki karlkl tekabliyeti imknsz klar (Gallop,
1982: 22-4). Irigarayn (1985a: 27) syledii gibi: Oidipal yasak, erkein
arzusu ile kadnn arzusunun birbirine yabanc olm asndan tr cinsel
ilikilerin yaanamaz olduu bir kltrde yrrle konduunda, ... bir
biimde kategorik ve zorlama bir yasa gibi grnr . Bu iki arzu ancak
dolayl bir ekilde, anne olarak kadn ile dolaym olarak ocuk (tercihen
oul) arasnda birbirini bulur. (Irigaraya gre, dii ocuk -kusurlu dola
ym - arketipik bir dolaymdr, ama ayn zamanda inkr edilmesi zorunlu
bir dolaymdr.) Annelik, bastrlm bir dii cinselliindeki gedii doldu
rur ve erkek, oluyla zdeleir (Irigaray, 1985a: 27). Am a IrigarayOidipal
yasan, kategorik olsa bile, babann otoritesinin sreenletirilmesinin
aralarn saladn syler. Bylelikle, Oidipus anlatsnn hem ilediini
hem de ilemediini syleyebiliriz. Bu zne kurmacasnn (babann yasa
snn sreenletirilmesi, kadnn anne olarak ya da mbadele nesnesi
olarak konumlandrlmas gibi) belli etkileri var, ama ykye kaznm
olan ey bir baarszlktr. Bu zne kurmacasnda ayn zamanda znenin
kurmacaln buluruz: Kadns olan dlanr; zne btn ya da eksiksiz
klnamaz, btnlk fantezisi ayakta kalsa b ile...
Freudun Kadnslk adl yazsnda kadn muammasndan sz edii,
baz okumalarda, eril ve diil kartln paralamaya elverili bir al
hamlesi salayan bir adm olarak kabul edilmitir. Freud (1973b: 165) bu
muammann kadnlarn hayatlarnda ifade edilen biseksellikten kar-
sanabileceim syler ve yaznn balangcnda psikanalizin bu adan
grevini yle betimler: Psikanaliz bir kadnn ne olduunu betimleme
ye almaz, daha ziyade kadnn nasl olutuunu, biseksel eilimli
bir ocuk olm aktan kp gelierek nasl kadn haline geldiini sorgular
(Freud, 1973b: 149). Burada hayati nemi olan nokta, kkensel biseksel-
liin sonraki evrelerde sz konusu olan biseksellikten ok farkl olmas
dr, erkeksilik-kadnslk kaymasnn Oidipus kompleksinden sonra ortaya
kmasdr. Bu sonraki evrenin biseksellii erkeksilie gnderme yaplarak
tanmlanr, ama kadnlar asndan kkensel olan biseksellik, ayn
zamanda erkekler asndan da kkenseldir. Bu, Freudun ilk olarak, Oidipus
kompleksini ele alm adan nce yazd Cinsiyet zerine Denemede
gelitirdii bir grtr (1977a [1905]). Baz yorumcular buradan hareket
le, eril-diil yapsn yerinden oynatm ak iin farkl bir kkenin -eril
olm aktan ziyade biseksel olan bir kkenin- yeniden temellk edilmesi
gibi bir ey nermitir. Heath (1982) veK ofm arin (1985) argmanlarn
izleyen Jacobus (1986:20-1), kadnlar asndan kken olarak bisekselliin
ortaya atlmasnn kadnlar erkeklerin birer trevi klmayp, tersine
genel olarak cinselliin bir modeli haline getirdiini savunur. Byle
bakldnda, hem eril olan hem de diil olan sahtedir. Freudun biseksel
lik anlay, erkein ve kadnn sabitlenmi cinsel dzenine kar alterna
tif bir temsilin balangcn salamaktadr. Bu bir manivela noktasdr,
ama Freud farkllklar zdelik altnda ntrletirerek, biseksellii eril
terimler erevesinde tanmlayarak sabit cinsellik dzenini yeniden eski
salamlna kavuturur (Jacobus, 1986: 21; ayrca bkz. Clment, 1983:
83; Cixous, 1986:84-5). Freudun okbiimli sapknlk aklamas, cinsel
farkllamadan nce gelen bir aamay anlatr. Nitekim, bu biseksellii
bir cinsel belirsizlik olarak, hatta kkensel bir belirsizlik olarak yeniden
formlletirebiliriz. Bu durumda sorun, birbirlerinden farkl cisimleme
lere kout olarak, farkl belirsizlikler sorunu haline gelir. Eril-diil sabitle -
melerinin tesine geme imkn belki de bu noktada yatmaktadr.
Lacann Freudu yeniden okuyuu, kastrasyon kompleksi ve dil arasn
da dolaysz bir balant olduunu ortaya koyar. zne, simgesel dzene
kastrasyon kompleksi araclyla geer. Fallus, aynlma ve farkllamann,
yani dilin ilerken dayand ilkelerin alam eti farikasdr. Lacan dilde ya
da znede zdelik olmadn gstermeyi amalamaktadr; ortaya koydu
u eserlerin, szn {logos) yapmack iddialann ve bunun kadnn erkekle
bantl bir ekilde, olumsuz tarzda, eksiklik olarak tanmland bir
cinsel farkllamaya dayanma biimini gn na karmaya ynelik
projeye hatr saylr katklar olmutur. Lacana gre dil namevcutlar
yoluyla iler ve bu durum znenin mevcudiyetini imknszlatrr. Kadn
s, dildeki namevcudiyettir. Feministlere gre burada sorun, Lacann,
kendi betimledii fallusmerkezcilie nasl katlddr. Bu sorun fallusun
akn gsteren (transcendental signifier) olmas etrafnda geliir (Lacan,
1982: 74-86; Gallop, 1982:36). Logosun yapmack iddias fallik bir iddia
olsa da, Lacana gre bu iddiann boluunu gstermede ara ilevi gren
farkllama alam eti yine fallustur. Irigaray, Cixous, Gallop ve Jacobus gibi
feministler ite bu noktaya yaslanarak Lacann fallusmerkezci olduunu
savunmulardr (bu konu u eserde tartld: M itchell ve Rose, 1982).
Burada u soruyu sormak gerekiyor: N iin fallus ve yanlma (splitting); ve
farkllama ura olarak niin kastrasyon?
Dil ve anlam n fallusmerkezcil temelini sorgulamak gibi genel bir
amacn bir paras olarak feministlerin benimsedikleri bir strateji, aynlma
ve farkllamadan oluan fallusu ieren rneklerin dnda kalanlar ta
nmlayarak, ayrlma yksn yeniden yazmak oldu. H er ne kadar fallu
sun kltrel nemi tartlmamaktaysa da, burada hedef yine bastrmalan
saptam aktr ve dil ile zne aklamalarndaki farkllatrmay yeniden
betimlerken gdlen ama, farkl bir farkllama anlayna dayal alterna
tif anlam ilkelerinin nn amaktr. Yani feministler aslnda olduka
ak bir soru sordular: Ayrlma kastrasyon kompleksinden ok daha er
ken, szgelimi doum da ya da hatta ana rahminde gerekleiyor olamaz
m? (rnein bkz. Jacobus, 1976:147; Benjamin 1986:82.) Freud (1977a
[ 1905] : 98,144-5), memeden kesilmeyi hayati nem tayan bir yitirme ve
eksiklik deneyimi olarak grmt (ayrca bkz. Laplanche 1985: 19-20).
M emeden kesilmenin, anneden nihai kopu olarak kastrasyon kompleksi
nin n tasviri olduunu dnmek art m? A nlam ve dilin temelinin
kastrasyon kompleksinden ziyade bunun gibi pratiklere oturtulmas fallu
su bulunduu konumdan uzaklatrr ve anne ile ocuu, ayrlmann fail
leri klar (Benjamin, 1986: 82). Bunun ayn zamanda anlamn ilkeleri
asndan da nemli sonular var. Szgelimi, grmenin imtiyazl klnma
sna son verir. Kastrasyon kompleksi grme ya da hibir ey grmeme
etrafnda dner (Freud, 1973b: 158-9; 1977a [1925]: 336-7; Jacobus,
1986:113; Doane, 1982: 79-80). Alternatif ayrlma noktalar ise dokunma,
iitme, koku ve tat alma duyulann ierir (Freudun vaka incelemelerinde
getirdii aklamalara bakarak bu duyulann, bilhassa da iitme duyusunun
kastrasyon kompleksinde rol oynadn dnmek mmkndr oysa).
zdelik arzusunun kkrtlmasnn, tam da grmeyle oluan bir ayrlma
nn doasnda yata sylenebilir. br duyular, terimler ya da eler
arasndaki farkl bant ilkelerine iaret eder. Bu ilkeler arasnda en dik
kat ekenleri de snrdalk (contiguity) ve dzdeimecedir (metonymy) .9
Lacann zdelik fantezisine ilikin nl Ayna Evresi yazs grme
ve zdelik zerinde durur. Bu, kkensel zne btnl fantezisinin
imgesel (imaginary) , geriye ynelik olarak etkin (retroactive) ekonomisine
ilikin bir ykdr (ne ki Lacan bu denemenin bilim statsnde olduunu
dnecektir). mgeselliin anlam ilkesi benzerliktir, gsteren ile gsteri
lenin birleimidir, bir dolaysz tekabliyettir: Bu imge benim . mgesel,
bilhassa kardan grnen imge temelinde oluturulmu insan yavrusu
egosuna, aynadaki egoya gnderme yapar (Laplanche ve Pontalis, 1973:
210). A m a, imgesellik de ayna evresi de dar grl bir geliim yks
olarak yorumlanmamal.
Ayna evresi, Benin (I) istikrarszlna ilikin bir ykdr. zne, ne
Benin kkenidir ne de merkezdir. Ayna, ocuun bedenini yeniden
kopyalar; ama kabul edilen beden imgesi ocuun egdmlenmemi
bedeninin eitli paralarna tekabl etmez (Lacan, 1977:1-2). Bedenin
i ksm blk prktr; d ksm bedenin total biimidir (Lacan,
1977: 2), imgede sabitlenmitir. Nitekim, imago ile zdeleme, zdelik
fantezisinin oluturucusudur. Aynadaki imgeyle zdeleme, tutunumlu
bir zerk zne fantezisi salar, ama bu zne bir yankta (split) oluturulur:
mge ocuu bler -i ve d. Dahas, zne, bir tekinin algsyla zdelee
rek kendisine bir imge oluturur (Foucaultnun kendi kendini gzetleme
konusundaki kavrayna ok benzeyen bir ilemdir bu). Yani, Ben, ben
liin kendi iinden kaynaklanmaz; zne tekinin konum undan biri-
lerinden ya da biryerlerden- hareketle kendisine ayna tuttuu zaman
kavranr. Nitekim, Lacan (1977: 6), benliin tannmasnn (recognition)

9) Freud, Uygarlk, Din ve Toplumda yer alan bir dipnotta, medeniyetin geliimiy
birlikte baat duyu olarak koku nu n bastrldn ve onu n yerini grm enin aldn
iddia etm iti (1985a [ 1930]: 295 ve devam ). Kokunun nemi konusunda ayrca bkz.
Benjaminin (1969: 214) Proust Im gesi"nde istend bellein en alt tabakas olarak
kokunun nemi.
bir yanl tanma (misrecognition) ura olduunu syler (aynca bkz. Gallop,
1985: 82-90; Clment, 1983: 84-96). Bunu tersine evirebiliriz: Yanl
tanma ura tanmadr. Ayna, zdelik fantezisini, zne ve nesne arasnda
tckabliyetin mmkn olduu fantezisini kurar. A m a tam da ayna tutma
sreci, bu imkn bir fantezi haline getirir: Srete iki deil, terim
ierilmektedir; benlik imgesi, (hayali) bir tekinin bakna bamldr
(ayrca bkz. Benveniste, 1971: 220-2). mgeye ayna ve teki araclyla
gnderme yaplmas, znenin orada tek bana durmadn gsterir.
Bu blmn balangcnda psikanalitik teorinin, tikel olan asndan
metodolojik bir nem tadn sylemitim. Freudun vaka incelemeleri,
tikele ilikin rnek birer analizdir. Bu analizler bireylerin tikel tarihleri
hakknda Freudun anlatt yklerdir; Freud Oidipus kompleksinin ev
rensel olduunu dnm olsa bile, her eye ramen bu kompleksin her
tekrarnda bir tikellik olduu grne varmtr. Freudun tm analitik
projesi bu varsayma dayanr ve aslnda psikanalitik teorinin geliimi
zgl analizlerden balar. Oidipus miti kimi zaman Freudun almalann-
da bir m odel ilevi gryormu gibi grnse bile, Freudun bu mitin
nemini yapt zgl analizler yoluyla kavrad anmsanmal. Dahas,
Oidipus miti sonraki analizleri ne denli biimlendirmi olursa olsun,
ilkin Freudun zel rneklerin birer tekrar olduuna ikna olmas gereki
yordu. Bu da, Freudun analiz edilen karsnda ak ulu bir tutumu muha
faza etmesini salad.
Hem Foucault hem de Freud, ok farkl yollardan olsa bile bireyi bir
analiz nesnesi olarak aldlar. Gelgelelim, her ikisinin yaklam da her
tr bireycilie ters der, ister birey olsun ister baka herhangi bir ey,
teoriden ziyade analize davetiye kartan ey, herhangi bir nesnenin
tikelliinin tannmasdr. Tikele duyulan ilgi, deiimi nasl kavradmz
konusunda da baz imalar barndnr. Oidipus gibi anlatlar zneye dayatl
yor ya da zneyi yazyor olsa da, yaplan srf bu deildir. Kodlarn ve elerin
her tikel bileiminde bir yeniden yazma imkn barnr. Foucaultnun
aklam asnda, zne, karmak ve m uhtem elen elikili bir sylemsel
pratikler a ierisinde konumlanr. Reddetme imkm, znenin konumlan
masnn bu zgllnde ya da Foucaultnun deyiiyle okkatllnda
yatar. Freudun aklamasnda, medeniyet, arm zincirleri yoluyla yeni
den faal hale gelen arzu fantezilerinin baarlmasn talep eder. Bunun her
rnei tikeldir; arm kurallara baldr, am a oluturulabilecek kombi
nasyon imknlan ok genitir. Dolaysyla sarsma imknlan da ok genitir.
Blmn bu ksmndaki sorunlar Freudun (1977b [1905]) D ora
vakas incelemesiyle ilikili olarak sonulandrmak istiyorum. Bu, Freudun
incelemeleri arasnda muhtemelen en ok okunan vaka incelemesidir
(feministler asndan muhtemelen deil, kesinlikle; rnein bkz. ICA,
1984; Bem heim er ve Kahane, 1985). Bu, fallusmerkezcil kltr ierisinde
kadnn konumlanmasna dair bilhassa arpc bir rnektir: Dora, erkekler
arasndaki -babas Bay K. ve Freud arasndaki- mbadelenin nesnesidir;
Freudun aklamasnda ortaya kan ey, tam bir aile kabusudur. Burada
bir imknszlk vardr. Dora, nesne ve zdeleme tercihleri asndan
hangi klara sahipti? Bir yanda mbadele ilikileri ierisinde olan erkek
ler, br yanda da mbadele nesneleri olan kadnlar ya da anne vard
ve bu kadnlar ya da anne, hi diye tanmlanyordu. Bir konuma
konum una sahip olmayan D orann bedeni isterik semptomlarda konu
tu. Freudun uygulad terapiyi Dorann reddetmesinin, Freudu bir sevgi
nesnesi olarak kabul etmemesinin ve feministlerin D oray bir reddetme
rnei olarak grmesinin nedeni budur (Cixous, 1986: 99, 147-55).
D ora, D oraya ilikin bir yk olduu kadar Freuda ilikin bir yk
olarak da okunmaktadr. Bu vaka incelemesini bilhassa ilgin klan ey
lerden biri, yky kaleme alna dair aklamasyla birlikte Freudun
hem metindeki hem de analizdeki konumudur. Bu balam da feministler,
Freudun gzden kardklarna ve bastrmalarna dikkat ekmilerdir.
Metin bir anlamda bu trden bir okumaya davetiye karmaktadr: Freud
gzden kard eylerin bazlarna kendisi iaret etmektedir, ipulan
sunulmaktadr ve metinde Freuda Freudu sorular sormay salayan ge
dikler vardr. Bunun en bariz rnei br metindir, dipnotlarn anlatt
ykdr. Freud (1975 [1905]: 152, 162), Dorann homosekselliini
ve Bayan K .ya olan eilimini gecikmeli olarak kefediine sayfann altnda
kalan bu satrlarda deinir. Bunu, Dorann babann ikamelerinde urad
dkrklyla aklar. Buna gre, gerileksel* bir erillik kompleksi Oidipus
kompleksi yoluyla aktarlmaktadr.
Feministlerin bununla balantl olarak sorduklar sorulardan biri
udur: Kadnn erilden bamsz olarak arzu duymasnn imkn var mdr
ve kadnn anneyle ilikisi daha farkl bir ekilde nasl tasvir edilebilir?
Dorann syleminde anne, dikkat ekici bir ekilde namevcuttur,
szgelimi ondan hibir ey almyorum cmlesini sk sk tekrarlar.10 u
halde, aktanm n gecikmeli olarak sonradan yaplmas sz konusudur. Bu

* Regression: Kiiliin gelimesinin nceki evrelerine geri dn. zne, libidinal ve ego
geliiminin nceki bir evresine gerileyerek endieden kanm aya alr ve bir savunm a
srecine girer, (.n.)
10) Bkz. Jacobusun (1986: 137-93) [Rafaellonun] Sistina Madonnas"n yorumlayara
anneyi yeniden betimleyii.
da, Freudun eilmedii bir soruyu, Freudun D oraya kar-aktarm yapp
yapmad sorusunu ve diil bir konuma yerlemeye arzu duymu olmas
olasln gndeme getirir (Freud, 1977b [1905]: 157-60). Beden ve cin
sellik hakknda dolayszca konutuunu, bir bilim adam olarak konutu
unu ifade etm ek iin, j appelle un chat un chat'" der Freud (1977 [1905]:
82). Freudun bastrmalan kadns cinsellik sz konusu olduunda belirgin
bir ekilde aa kar; onun asndan Dora kesinlikle bir muammayd.
Bu durum, bu yky yazma, anlatsallatrma arzusuna dikkat eker.
Dora, kendisine ait ykye Freudun bir son bulmasn istemedi; Freud
Doray iten ayrlacan bildiren bir mrebbiye gibi gryordu, ama
tersine, Dora kp gitti, Freudu bir mrebbiye konumuna koyarak onu
iten att.
Freud niin, kimi alardan baarsz olduunu itiraf ettii bir vakay
yazmay tercih etti? M arcus (1 9 8 5 :8 8 ), yky anlatm a arzusunu kkr
tann tam da Freud'un terapideki baarszl ve Doramn reddi olduunu
savundu. Burada mesele, Weberin totalletirme arzusuna, bir btn, ek
siksiz bir tasvir elde etme arzusuna ilikin grlerine ve Freudun eserleri
nin hem bu arzuyu gsterme hem de bunun gerekletirilmesinin im kn
szln ortaya koyma biimine ilikin savunusuna gelip dayanyor. Freud,
blk prk olduunda srar ettii bir eyi btn klmak istedi; bu vaka
incelemesine Bir Analiz Fragman baln koymutu. Freudun kendi
grevini tutunumlu bir yk salam ak diye betimlediini gz nnde
tutarsak, bu bir ikiyzllktr. A m a bu ikiyzllk, blk prklk ile
btn yaratma arzusu, tutunumlu bir benlik yks anlatma arzusu arasn
daki atmay gn na karr. Freuda gre (1977b [1905]: 45-7)
hastalarn sorunu, tutarsz ykler anlatmalardr; burada Freudun rol,
kavranabilir, tutarl ve kesintisiz, btnlkl bir yk retmektir. B aa
rl analizlerin sonucunda hastalar bu yky kendi ykleri olarak grr
ler, semptomlar konumaya dntrlr (Marcus, 1985: 71-2). Ksacas,
hastalar yky anlatm ak zorundadrlar. Dora baanl deildi; Dora
Freudun yksn kabul etmedi. Bu durum belki de Freudu, analizinin
p aralln a bir tepki olarak , tu tu n u m lu bir an lat olu tu rm aya
zorlamtr. Dora, Freudun ellerinden kayp gitti: Burada sz konusu
olan Freud'un ztutunumluluudur (selfcoherence).
M arcus (1985: 64, 70), anlat yapsnn karmakl ve izgisel olm a
mas asndan Dorann m odem ist romanla ve Borgesle karlatnlabilir
olduunu iddia eder. M etin kendi zerinde dnme geer, yknn bir

Ben kediye kedi derim, dobra dobra konumak anlamna gelen Franszca deyi, (.n.)
yksn sunar. Bir bakma kurmaca olduunu itiraf ederken, ayn zaman
da gerek olduunu iddia eder. Metin bu bakmdan bir kltrel analiz
mode!idir: Olgu-kurmaca kartl krlr ve yazar-aratrmac konumu
yadsnmaz. Bunun bir sonucu olarak, metindeki bastrmalar grp ayrt
etm ek nispeten kolaylar. Okuyucu u soruyu sormaya davet edilir: Bu
metinde Freud nerede duruyor? Freud, bize kendisi hakknda dobra
dobra konutuunu, kendi roln sorguladn syler; bylelikle neyin
dobra dobra anlatlmadn sormaya davet edilmi oluruz. Freud btn
lk kurma arzusunu kabul eder, ama baka analizlerin nn aacak tarzda
yazar. Ve aslna baklrsa, bu metin, kltrel retim yaratma -yknn,
kadnsl farkl bir ekilde kaydedecek yeniden yazmlanna olanak tan
m a- etkisine sahiptir. (Szgelimi, Sigmund Freud's Dora: A Case of Mis ta-
kert Identity [Freudun Doras: Bir Hatal Kimlik Vakas] filmi, ynetmen
McCall, Pajaczkowska, Tyndall, Weinstock [1979] ve Cixousnun Dorann
Portresi adl oyunu [1979].) Cixous gibi feministler asndan Dora, red-
din ve Freudun ellerinden kayp gidenin, bilindnn bedensel konu
mas olduu iin bilhassa nemlidir. Dorann isterisi ne ekilde yorumla
nrsa yorumlansn (ister direni, ister bastrma ya da her ikisi birden), bu
vaka bedeni yazma dncesinin, kadnsnn bastrlmasna dayal bil
giyi sarsan farklln bedensel kaydedilii dncesinin bir tr modeli
olmutur. Cisimleen bilind, psikanalitik sylem dahil olmak zere
sylemin dzeninden kaar. N e ki, bu tip feminist formlletirmelerin
yolunu aan da Freudun bu yky anlatdr.

Bergson: Merkezlemi zne

5. blmde, Bergsonun zneyi nasl dneceimiz konusunda nemli


imalara sahip olan sre (duration) teorisi ve okkadlk metodolojisine
ilikin ayrntl bir aklama sunacam. Burada, Bergsonun Matire et
mmorieinin [Madde ve Bellek] bir blmne deinmek istiyorum; Bergson
sz konusu blmde, dorudan doruya merkezlemi zne sorusunu ele
alr ve bir tersine evirme stratejisi yoluyla zneyi etkin bir ekilde yerin
den kaydrr (Bergson, 1950b). Szgelimi Lacan merkezlemi zneden
ie balayp bu zneyi paralayarak yol alr, oysa Bergson merkezlemi
zneyi hareket noktas olarak kabul etmenin hatal olduunu savunur.
Bergson, merkezlemi benlik nosyonunun nemini yadsmaz, ama bu
nun, benliin hareket noktas olarak kabul edilmesiyle aklanamayaca
n ne srer. Benim d dnyaya inancm, yer kaplam ak gibi bir zellii
olmayan duyulann kendi benliimin dna yanstyor olmam olgusun
dan kaynaklanmaz, kaynaklanamaz: Bu duyular nasl yer kaplayabilirler
ki? N e diye bir dsallk nosyonu edineyim ki? (Bergson, 1950b: 43) Bu
soru baz alardan Lacanc gre benzer. Burada Bergson, zdelik nosyo
nunun, bizim tasavvurumuz olarak bedenimizin bantsal yoldan edi-
nildiini savunur (Bergson, 1950b: 43). A m a Bergsonun yaklamnda,
imgeselin kkensel bir btnl sz konusu deildir. mgeselin simgesel
lik araclyla gemiten getirilmesine ramen, Lacana gre, merkezsiz-
letirilecek (decentered) olan ey, imgeselin znesidir.11
B ergson (19 5 0 b: 4 3 ), m addi dnyay kapsayan beden-im geler
kmesinde nasl olup da bedenimize imtiyazl bir konum verir hale geldi
imizi sorar. Sorunlu olan d dnya deildir; bizim merkez olarak benlik
nosyonuna ulamamzdr. Bergson (1950b: 43-4) unu syler: Sk sk
yapld gibi benim bedenim den ie baladnz takdirde, bedenimin
yzeyinden kaynaklanan izlenimlerin ... benim amdan nasl bamsz
nesneler haline gelebildikleri ve bir d dnya oluturabildiklerini bana
anlatamazsnz. Bu, insann elini kolunu balayacak kadar yaln, am a
anlam ve eylem kayna olarak zne anlayn da kkten rten bir
savunudur: Hareket noktamz yalnzca benliin iselliiyse eer, bir dsal
lk duygusu kabilir miydi ortaya? Bergsonun aklamasnda her eyden
nce bir imgeler kmesi ve bu kme ierisinde de eylem merkezleri vardr.
Benim bedenimin eylemlerin gnderme yaptklar bir merkez haline gel
mesi, ancak evreden ie balayp merkeze doru hareket ettiimizde
anlalabilir. Merkezden ie balayarak evreye doru hareket etmek, baa
klamayan sorunlar yaratr: Uzanm olmayan duyumlardan hareketle
yapay olarak para para ina edilmi bir d dnya dncesi. Byle bir
dncede bu duyumlann, ne nasl olup da uzanml bir yzey oluturduk
larn ne de sonradan nasl olup da bedenin dna yanstldklarn
anlayabiliriz elbet (Bergson, 1950b: 44).

A sln d a, n ce kendim i genelde m addi dnyaya yerletirip dah a sonra


bed en im diyeceim eylem m erkezini de bu d n yad an ted ricen kesip
ayrmama karlk, tm belirtilere ramen, hl kendi bilinli benliimden
hareket edip oradan bedenim e ve br bedenlere ulam am gerektiinde
srar etm ek n iy e ...? (Bergson, 1950b: 45)

Bergson, hatal benlik grnn, uzamsallm (extensity) homojen bir


bo uzay (space) olarak, yani nitel ayrmlar olmayan bir d dnya olarak

11) Bu konuda Sartre ve Lacana ynelik mkemmel bir eletiri iin bkz. Bryson (1988).
kabul edilmesinden kaynaklandn savunur. Uzamsalln nitel ayrmlar
barndrmadnn dnlmesi, benliin ve onun niteliklerinin d dn
yaya yanstlmas fikrini mmkn klan eydir. Oysa Bergsona gre tersine,
maddi dnyay karakterize eden ey nitel farkllklardr.
Duyularn eitimi yoluyla, zerinde eylemde bulunulan ve bunun kar
lnda edimde bulunan kendi bedenimiz nosyonunu ediniriz. A m a
duyulann geirdii bu geliim sreci, edimde bulunan bedenlerden oluan
bir sistem ierisinde cereyan eder: evresini saran beden-imgelere yant
olarak bedenimin icra edebilecei birok eylem tr varsa eer, ayn durum
br bedenler iin de geerli olmal. Beden, duyular araclyla bedenlerin
eylemlerini yorumlar ve bylelikle br bedenler zerinde eylemler icra
edebilir (Bergson, 1950b: 46). Bergson, grmeyi imtiyazl klmaz; duyula
rn karmaklyla ve duyular ile eylemler arasndaki bantlarla ilgilen
mektedir. Duyularmzn verilerinin tam da eylerin nitelikleri olmas
hayati nem tar. Bergson bunu iddia etmekle, isel ve dsal arasnda
nitel bir farkllk olduu anlayn ve bilinte (bilincin kendisinden
nitel olarak farkl olan) m addi dnyay bilmekten ibaret bir bilgi anlay
n altst eder. N itel farkllk tarafndan karakterize edilen duyularmz
maddi dnyaya aittir.
Foucault gibi Bergson da birbirleriyle bantl olarak edimde bulunan
bedenleri vurgular: M addeci, bantsal ve seyyar bir zne anlaydr
bu. Foucaultnun iktidar sistemi anlaynda deiim imkn daim a vardr;
Bergsonun nitel farkllk kavram, dnmn potansiyelini kavrama
asndan bir katk daha yapar, cisimlemi sre anlayn ortaya atar.

Irigaray: Metalar Benliin Aynas mdr1

Benliin doa zerinde grlen i araclyla olutuu, yani emein rn


lerinin benlii yanstt, benliin zneyi yanstan nesnelerde dsallat-
rld dncesi, Hegel ve M arxtan bu yana modern toplum teorisine
sinmitir. H egelin yabanclama anlayn devralan Marx, bu rnlerin
kapitalizm koullarnda brnd zgl biimin m eta olduunu savun
mutu. M arxm dncesine cinsellii katan feministler, kadnn konu
munun bir meta konumu olduunu, emek znesinin eril olduunu savun
dular. Burada dikkat ekilen nokta, meta biimi ve kimlik arasndaki yakm
balantdr. Yapbozum ksmen, M arxin Kapitalin 1. cildinin 1. blmn
de net bir aklamasn sunduu metann anlam ilkelerinin -aynlk ile
birbirinin yerini alabilirlik ilkelerinin- sklmesinden ibarettir. M etala-
mann cinsel sacayaklarn gn na karmak, meta olarak kadnn
nasl da bir ayna olduunu gstermek bu projenin nemli bir hamlesidir.
Bunun hem znenin hem de toplumsaln sklmesine ne gibi bir katkda
bulunduunu Irigarayn Marx okumasma bavurarak tantlamak istiyorum.
Levi-Straussun kadnlarn mbadelesi konusundaki dncelerini
M arxin m etalar hakknda yazdklaryla birlikte yeniden okuyan Irigaray,
cinsiyetli zne ile ekonomi arasnda balantlar kurar. Irigaray, Levi-
StraussIa ilintili olarak, Pazardaki Kadnlar balkl yazsnda, kltrel
dzenin homoseksel olduunu, bunun da erkekler arasnda kadnlarn
mbadelesinden oluan heteroseksel bir mbadele ekonomisi tarafndan
maskelendiini savunur. Irigaray, patriyarkal toplumlardaki tm retim ve
mbadele sistemlerinin (kadnlarn, gstergelerin, metalarn retimi ve
mbadelesinin) erkeklere gnderme yaptn, erkeklerin ii olduunu
ve erkeklerin arzulann deerli kldn savunur (Irigaray, 1985a: 171).
Antropologlarn doadan kltre gei dedikleri ey, pratikte yasakla
nan, ama kadnlarn bedenleri araclyla son snrlarna vardrlan
hom (m )o-seksellik hkm ranlnn kurulmasdr. Heteroseksellik,
erkein kendi kendiyle ilikilerinin, erkekler arasndaki ilikilerin prz
sz ilemesi iin bir mazerettir (Irigaray, 1985a: 172). Kullanm deerinin
ve mbadele deerinin (gstergelerin) yeniden reticisi olarak kadnlar,
bu sfatlanyla simgesel dzenin sigortasdrlar (Irigaray, 1985a: 173).
Kadnlarn toplumsal dzenin gvencesi olduklan, bir altyap olutur
duklar dncesi Irigarayn yazlarnn deimeyen izleidir ( 1985a: 30-
3, 84-5). Irigaray, Sylemin iktidar balkl yazda, mbadele yasalannn
dnda olmakla birlikte bu srece metalar olarak dahil edilen kadnlarn,
politik ekonomiye ynelik bir eletiri gelitirebilecek konumda olduklar
n iddia eder. Bu eletiri, sylemin ekonomisinin retim ilikilerinin
analizi zerindeki etkisinin analiz edilmesini gerektirecektir (Irigaray,
1985a: 85). Bu denemeden yl sonra yazlan Pazardaki Kadnlar, bu
projenin bir paras olarak dnlebilir; szgelimi M arxa unu sorar
Irigaray: Ekonomiye ilikin bu sylemde bastrlan nedir?
M arxin m etalar hakkndaki analizini Irigaray, bu analizin patriyarkal
toplumlarda kadnlarn statsne ilikin bir yorum olarak kavranabilece
im gstermek amacyla yeniden okur. Irigaray bu okumada metalarn
yerine kadn koyar. M etalann mbadeleye konu olabilmeleri iin soyut
bir ekilde, nitel olm aktan ziyade nicel tarzda ele alnmalar gerekir. Bir
mbadele ilikisi, mbadele edilecek iki m etadan birine has olmayan
ortak bir zelliin varln gerektirir; her ikisinin de nc bir terime
indirgenebilmesi gerekir. M arxm analizinde bu nc terim soyut emektir,
nicel boyutu asndan emektir. Bu nicel boyutu oluturan ey, yani emek
zaman, 5. blmde zaman konusunda yaplacak tartma asndan epeyce
nemli: Emek nicelletirilebiliyorsa eer, bu ilem zamann nicelletiril
mesi sayesinde yaplmaktadr. Dolaysyla, m etalamann nicelletirilme
sinin, zamann bastrlmasn gerektirdii sylenebilir.
Irigaray, soyut emek konusunda M arx yeniden yazar: Kadnlar mba
dele edildikleri zaman, kadnn bedeninin bir soyutlama olarak ele alnma
s gerekir ve bu durumda nc terim fallus olmaktadr. Kadnsla
zg nitelikler bu mbadeleler iin hibir ey ifade etmez. Kadnlarn
bedenleri soyutlatmlr ve bunlar ortak bir zellik erevesinde, erkein
emeinin rnleri olarak karlatnlr (Irigaray, 1985a: 175). Kadnn
mbadele deeri, eril deerlerin m im etikbir davurum udur (Irigaray,
1985a: 180). Erkek, rettii m etalan ie yararln, kullanmn ciddiyeti
ni bulanklatran bir narsisizmle d o n an r... metalar arasnda, speklasyo
na giren nc taraflann perspektifinin dnda hibir iliki olamaz
(Irigaray, 1985: 177). Bu simgesel dzende kadnlann bedenleri, erkekler
arasndaki mbadeleler iin duyulan arzuyu yanstr: Kadnlann bedenle
rinin zgl nitelikleri bastrlmak zorundadr. Irigaray, Kendi Aralarnda
M etalar balkl yazda, kadnlar ancak, erkek ve onun erkek dostlan
arasndaki, aslnda erkek ve kendisi arasndaki dolaymn, trampann,
geiin, aktarmn bir vesilesi olarak var olurlar der (1985a: 193). Baba-
oul arasndaki ensest ilikisi dahil olm ak zere homoseksel ilikilerin
perdelenmesi gerekir. Eer standartn, yani fallusun deerinin muhafaza
edilmesi ve penise, yani haz aracna indirgenmesi istenmiyorsa bu iliki
maskelenmelidir. Freudun Totem ve Tabuda (1985b [1913]: 205-6), erkek
kardelerin, arzuladklar ve babalarn ldrmelerinin temel motivasyo
nu olan kadnlardan vazgeerek enseste kar yasay getirmeleriyle, "on-
lan gl klan -v e muhtemelen homoseksel duygulara, edimlere dayal
o lan - rgtlenmeyi kurtardklarn iddia ettiine dikkat ekmeliyim.
Irigaray Pazardaki Kadnlar balkl yazsnda, kadnlarn doal
ve toplumsal deerleri erevesindeki farkl toplumsal konumlarna
ilikin bir analiz sunar. A nne olarak kadn yeniden retici doas ere
vesinde konumlandrlr, mbadeleden dlanr. Ensest tabusu anneler
asndan iler; annelerin rol toplumsal dzeni muhafaza etmektir, onla-
nn dolama girmesi bu dzeni tehdit altna sokacaktr. Bakire, saf mba
dele deeridir -erkekler arasndaki ilikilerin gstergesidir, gerekte top
lumsal mbadele esnasnda zerinde oyun oynanandr. Fahielik, hem
kullanm deeridir hem de mbadele deeri ya da hi deilse mbadele
edilen kullanm deeri: Fahienin bedeninin tad niteliklerin, ancak
ve ancak, zaten bir erkek tarafndan temellk edilmi olmalarndan ve
erkekler arasndaki ilikilerin bir mevzisi olarak hizmet etmelerinden
tr bir deeri vardr (Irigaray, 1985a: 185-6).
M arxda insan toplumu, doann insan emeine tabi klnmasyla nite
lenir. Levi-Straussda doadan kltre gei, kadnlann erkek gruplan
arasnda mbadele edilmelerine dayanr. Bat kltrnn bu sylemlerinde,
kadnlarn yeniden retim kapasiteleri doa yakasnda yer alyor; simgesel
dzende kadnlar ancak, bedenlerinin soyutlanmas ve erkein emeini
yanstmas lsnde, yani retim ve mbadele ilikilerinin znesi olan
erkein emeini yanstmas lsnde deer tarlar. Gelgelelim, bu soyut
lama sreci erkein kendisiyle ve br erkeklerle ilikisinin bir dolaymla-
ma araclyla olutuunu gsterir. Burada dolaymlayan kadndr.
Irigaray, toplum ve ekonom i sylem lerine ilikin bu yazlarnda,
(kendisi ak bir ekilde bir meta olarak konumasa bile) ekonomik iliki
lerdeki dolaymlar, bilhassa da meta dolaymlarn gn na karmak
tadr. Irigaray bu savlarn daha genel bir erevede, logos ve dilin ileyile
rine bakarak gelitirir: Eril znenin zmevcudiyeti, mevcudiyet kisvesini
muhafaza edebilmek iin gizlenmesi zorunlu olan dolaymlara bamldr.
znenin kendini kendisiyle katmerlemesine (reduplicate) izin veren ayna,
gizli kalr ou zaman (Irigaray, 1985a: 75). Nitekim, kadn, olumsuz bir
ayna imgesi olarak ilev grr: znenin kendi zerine katlanabilmesi
iin kadnn zgl nitelikleri bastrlr; kadns olan bir olumsuzlama
araclyla tanmlanr.
Ayna olarak meta, toplum teorisyenleri asndan ok cazip bir ak
lama oldu (szgelimi Baudrillard, 1975). M arxn M eta Fetiizmindeki
tersine evrilmi ayna imgesi olarak meta aklamas defalarca yeniden
okunmutur. M arxn bu aklamas, m odem kltrel biimlerin analizle
rinde hareket noktas olarak alnr sk sk. M arxa gre, mlkiyet ilikisin
deki ifte yabanclama gz nne alndnda, meta, iinin emeini
yanstmaz. Yine de, Marksizm bir anlamda, imgesel fanteziyi srdrr:
retim in znesi ve nesnesi arasnda hakiki bir yanstm a ilikisinin
mmkn olduu fantezisi, benliin davurumu olarak nesne fantezisi -
gsteren ve gsterilen arasnda bir ittifak olduu fantezisi. M arxm meta
biiminin nicelletirilmesine ilikin bir eletiri sunm asna karlk, Iriga-
ray bu eletiriyi bir adm ileri gtrerek bastrlan nitellie, kadnsln
zgllne iaret eder. Sonuta, bastrlana bu ekilde dikkat ekilmesi
erkek ve onun rnleri arasnda hakiki bir yanstma ilikisi -diilin nicel
letirilmesini ya da soyutlanmasn gerektiren eril niteliklerin yanstlaca
bir ilikiolabilecei fantezisini sarsar.
M etalarn cinsel boyutunu ele alan teorisyenler arasnda Simmel,
Benjamin, Eco (1977: 26) veSpivak (1988: 154-78) da saylabilir. Benja-
minin modernlik betilerinden biri fahiedir; Benjamin bu betiyi M arxin
m etann ruhu gndermesini Baudelairein ruhun fuhuu imgesiyle
biletirerek rettir. Ruhun fuhuu meralarn yalanc cazibesinden kaynak
lanyorsa eer, o vakit cinsel nesne olarak fahie, metann ilkmeidir
(archetype) (Benjamin, 1973: 55-7; ayrca bkz. Buck-Morss, 1986: 118-
27). Simmel de meta ve fuhu arasnda buna benzer bir balant kurar
(1982 [ 1900]: 376-80). Fuhu, tm tekil farkllklarn ortadan kaldrld
bir ilikidir. Bu tr bir ilikinin ekonomik karl paradr ; para,
nitel farkllklar ya da Sim melin deyiiyle (1982: 376-7) tekil ayrmlan
aan bir nicelletirme ve nesnelctirmedir. Simmel bir analoji kurar burada:
Parada fuhuun zn grrz; fuhu da para biimine brnr. Simmelin
paray modernliin -karlkl deitirilebilirlik, soyutlama, nicelletir
m e- paradigmas olarak analiz edii, Irigaraym aklamasna dikkat eke
cek lde benziyor. Sim m elin Gcorg Simmel: On Women, Sexuality and
Loveda [Georg Simmel: Kadnlar, Cinsellik ve A k zerine] (Oakes,
1984) yer alan yazlarnda ortaya kan ey, modern kltrn temelinde
cinsel farkllamann yatmakta olduudur. Nesnel kltr erkeklerin faali
yetlerinin bir rndr: Erkeklerin znelliinin, metalarn nesnel dnya
sndaki bir izdmdr, orada dsallamasdr. Bu sre, benliin, hom o
jen olduu dnlen bir dsala yanstlmasndan oluur; sonuta da
benlikten kopuu retir. Nitekim, arpc bir Hegelci formlletirmede
Simmel, dolaymn eril bir varlk kipini nitelendirmesine karlk, kadn
larn dolayszlkta yaadklarn iddia eder (Oakes, 1984: 24-5; Simmel
1984 [1923]: 103, 117-21). Bununla yakndan balantl baka bir iddias
da udur: Kadns olan, zne-nesne blnmesinden nce gelen bir u
raktr (Simmel, 1984:132). Simmelinbu iddias ile Irigaraynsavunular
arasndaki yaknlama, bir sonraki blmde, dolaym ile dolayszlk -v e
zne-nesne blnm esi- sorununa eildiim zaman daha belirgin hale
gelecek. Bu mesele, beden ve anlam sreleri arasndaki balant sorunu
etrafnda dnmektedir.
Irigaray, kadnlarn bedenlerinin maddesinin toplumsal dzenin temel
direi olduunu, bu bedenlerin zgl niteliklerinin bastrldn, bunun
da dolaym srecini gizlemenin bir arac olduunu savunurken, -dzeni
altst etme potansiyeli tayan bir blge olarak - beden ile bilind ara
snda dolaysz bir balant kurar. Nitel farkllk, toplumsal dzenin tekillii
ile aynl ve eril znenin zmevcudiyeti asndan bir rahatszlk yaratr.
Bundan sonraki blm de, Irigarayn, farkllktan ve okkatllktan
oluan farkl bir anlam biimini kaydeden beden hakkndaki savunusu
na eileceim. Bu noktada, bedenin, bedenlerin imknlar nelerdir?
sorusu sorulabilir.
Buraya kadarki tartmann temel varsaymlarndan biri, znenin
bantsal olduuydu. Bundan sonraki blmde, bilgideki benlik-teki
ilikilerini, yani anlam ve bilgi srelerinin oluturucusu olan iktidar ve
arzu yapsn aratrarak bu sorunu irdelemeyi srdreceiz.
4
iktidar

Bu blmn izlei bilgideki iktidar ve arzu sorunu olacak. Bilgi eer bir
ayna tutma ilikisinden ibaretse, byle bir ilikide arzunun yaps nedir
ve bu arzu iktidarla nasl balantya geer? Arzu, benlik ve teki arasndaki
zneleraras ilikilere gnderme yapar; bilgi srelerini harekete geiren
ey de bu ilikilerdir. Bir anlamda, bilgi ve anlam arzudur, iktidar ile arzu
arasnda balantlar kurmak, iktidar-bilgi mekanizmalarnn, bilgideki ikti
dar ilikilerinin yapsnn ve bilgiyi yapbozumuna tabi tutacak stratejilerle
neler getirildiinin anlalmasna katkda bulunur. Bunlar-Foucaultnun
deyiiyle- kar-iktidar stratejileri olarak anlalabilirse eer, ayn zamanda,
farkl bir arzu yapsnn oluturucusudurlar ve bu arzu yaps tarafndan
oluturulurlar. Temsil etme arzusunun yapsnn olumsuz olmasna kar
lk, dntrme arzusunun yaps olumludur: Farkl anlam yaratma tatzlan
ve farkl znelerin retimi asndan aslolan arzudur. Bilgi ve anlam
arzu erevesinde dnmek, dorudan doruya bir arzu znesi olarak,
speklatif bir bilinten ziyade bedensel bir zne olarak bilgi znesine
dikkat eker. Bilgi-iktidar ilikisine kar kma sreci, tam da arzu znesi
nin dntrlmesine denk der.
Bu blmde ilk nce, Hegelin -efendi-kle yksnde yer alan - bilgi
deki iktidar ve arzu aklamasna eileceim. Gnmz Fransz felsefesi
Hegelci felsefe geleneinden yola kar ve yapbozumun temel nesnesi
bu gelenektir. Feministler dahil olmak zere Fransz felsefecilerin yazla
rnda srekli ortaya kan bir izlek, bilgideki iktidar ile arzuya ve benlik-
teki ilikilerine dair Hegelci senaryonun, Bat kltrnde, felsefi pratik
te hkm srmekle kalmayp ayn zamanda gndelik hayat pratiklerinde
de kabul grd dncesidir. Bu der (1987: x ), gnmz Fransz felsefesi
ne gnderme yaparak unu syler: H egelin arzu znesi, Hegeldeki bul-
macalan kesin olarak zdklerini iddia edenler iin bile cazip bir kurmaca
olmay srdrmektedir.
D aha sonra, Hegelci gelenee ynelik eletirel yeniden okumalar
(zellikle Irigaray ve Cixousnun okumalann) ve Hegelci sylemin gcy
le hesaplam ak zere gelitirilen feminist stratejileri ele alacam. Bu
eletirel almalarda Hegel yalnzca iktidar hakknda sylediklerinden
tr deil, ayn zamanda iktidarn Hegel sylemindeki ileyilerinden
tr de okunur. Hegel'in efendiye, zbilincin kesinliine ve ona gre bu
kesinlik asndan zaruri olan iktidar ilikilerine dair yks, ayn zaman
da Hegelin felsefesinin de yksdr. Fransz feministlerinin eletirel
hedefi, Hegelci felsefedeki egemenlik kurma arzusudur. Hegelci efendi
kavramnn iki anlam vardr; hem iktidar (ngilizce tercmede efendi
lik) hem de bilme ( kavrama) anlam na gelir. Feministler, farkl bir
arzu ya da benlik ile teki arasnda farkl bir iliki nerirlerken, ayn
zamanda farkl anlam ilkeleri, eler arasnda kurulacak farkl iliki biim
leri nermi olurlar. Bedenler arasndaki (ve ierisindeki) ilikiler ve
bylesi ilikiler asndan farkl duyularn nemi, bu anlam kavraynn
can alc noktasdr.

Hegel: ktidar ve Arzu

Buradaki tartmamz asndan temel metin, Hegelin Tinin Grngbili-


minin zkesinliin H akikati balkl blm, zellikle de bu metnin
Efendi ve Kle balkl ksmdr (Hegel, 1977 [1807]). A m a ilk olarak
kimi genel meseleleri anmsatmalym. Baz Hegel uzmanlarnn iaret
ettikleri gibi, H egelin metinlerinin birer kurmaca olarak okunmas gere
kir. Byle bir okuma, kurmaca olm asndan tr Hegel felsefesinin
deerini drmek yle dursun, felsefi hakikat araynda ... kurmaca-
nn oynad hayati rol gsterir (Butler, 1987: 23). Bu, baka eylerin
yan sra, felsefenin, -bilgi stats tama iddialanna ram en- kurmacann
ya da edebi metinlerin mecazlarndan bamsz olmadn ve olamayaca
n sylemek demektir. u halde, Hegelin yaratt kurmaca, felsefi syle
min ileyilerinin gn na karlmasna katkda bulunur. ykler
sz konusu olduunda, yeniden anlatma daima bir yeniden yazma imkn
n barndrr, Hegelin felsefi ykleri yeniden anlatrken yapt ey de
hdur aslnda. Bu nokta, yk anlatm ann teori karsnda barndrd
ak ululuk potansiyeline duyduum genel ilgiyle balantldr. Szgelimi,
Hegel ve Freudun yklerini ve bunlarn Lacan, Cixous ve Irigaray tara
fndan yeniden anlatln naklederek bunlarn Bat kltrne ilikin
farkl ykler olduklarn, her eyin tek bir ykden ibaret olmadn ve
doru bir yk diye bir eyin kesinlikle var olmadn vurgulamak istiyo
rum. Bir anlam da bu yklerin hepsi de dorudur ve bunlar bir arada ve
birbirleriyle tokuturarak okuduumuzda belirlenimlerin okkatlln
ve okkatl zne konumlarn ayrt edebiliriz.
H egelin arzu ve bilgi znesine ilikin kurmacas, znenin kurmacalk
stats hakknda bireyler anlatr bize. Bu kurmacalk dolaymlanmam
zbilginin (self-knmvledge) imknszlnn bir sonucudur ve bu nedenle,
bir yk biimi ierisinde ortaya kan byle bir bilgi arayna ilikin bir
aklama, tam da felsefede dilin kurduu dolaymlara dikkat eker. Efendi-
kle yks, bir olayn brne yol at, tuhaf kvrmlarn ve zlmeyi
bekleyen elikilerin ortaya kt bir anlatdr. Olaylarn zel dnm
noktalarn izlemediimiz takdirde yknn nemini, bilhassa da barn
drd ironiyi skalarz. yknn gerek nemi, ancak yky yaratc
bir hayal gcne bavurarak ele aldmz takdirde anlalabilir -b u bak
biimi eletirel bir ilgiyi engellemeyecektir. Byle bakldnda bu hakika
ten fantastik bir ykdr, nk hatas ya da daha dorusu, baarszl
tam da yknn yapsnda kaytldr. H egelin efendi-kle yks kendi
benliklerimizin bir yks olarak okunabilir ve bu haliyle cazip bir kurma-
cadr. yknn zeti u: nsan zne ya da zbilin, kendi kendisiyle
zdelie, birleik bir bamszla ve zdnm ya da zbilgiye varmaya
alr. Tinin Grngbilimi Tinin geliimini ya da zbilincin geliimini
anlatr; daha aa bilin durumlarndan ve duyulur dnyaya gml
olm aktan karak zkesinliin hakikatine, felsefenin kendi zerine d-
nmne varmay anlatr. H egelde bulunan en nemli varsaymlardan
biri, zbilincin baka bir zbilinle ilikiyi gerektirmesidir. Kendi benlik
lerimizi ancak, ayn trden am a bireysel olarak bizden farkl bir tekiyle
kurduumuz iliki araclyla bilebiliriz. Kartezyen bilgi yaklamndan
farkl olarak, tekil, kkende yer alan bir bilen Ben yoktur; Hegele gre
bilgi, zorunlu olarak znelerarasdr. zbilin daim a dolaymlanmtr;
bamszlk, bir tekiyle kurulan ilikiye bamldr. Butlern (1987: 7)
syledii gibi, ironi de budur: zbilin kendisini ancak bir dolaym
yaps olarak bilir.
tekiyle kurulan bu iliki, Hegelin bilgi aklamasnda arzunun ta
d neme iaret eder. Bilgi sreci arzu tarafndan motive edilir: Gsteri
nin balayp srmesini salayan, benliin tekiyle kurduu iliki ve arzu
lanma arzusudur, tannma arzusu ve benlie teki araclyla ayna tutul
masdr. Bu anlam da bilgi arzudur: zbilin genelde Arzudur (167).1
Arzu, bilgi arayyla olumasndan tr rasyoneldir; am a bu rasyonellik
anlay, amal rasyonelliin tanmland tarzda, bir am a ya da hedef
erevesinde tanm lanan bir rasyonellik anlay deildir. Bilgiye duyulan
arzu bir anlam da aldatcdr ve bilgi aray sonsuzdur. Aslnda, H egelin
yksnde bir anlatsal kapanma olmad sylenebilir, byle bir kapanma
arzusu olsa bile. Diyalektik, herhangi bir zm geici klmaktadr.
Hegelci kartlarn birlii dncesi, zmn mahiyetini anlamak
asndan hayatidir. Kartlarn birlii asla istikrarl ya da duraan bir
birlik olmayp, srekli bir dalma sreci iinde olan bir birliktir ya da
eanl bir zmlenme-dalma srecidir, kartln iki yakasnn bl
np ayr dt bir birliktir. Bununla balantl bir dnce de, Tinin
anlanmasnda (unfolding) ve daha yksek aam alara hareket etmesinde,
ayn zamanda gerilek bir hareketin ortaya kt dncesidir: D aha
yksek bir aamadaki bir zm ve gerisin geriye daha aa bilin biimle
rine kayma. Tinin anlanmasndaki aam alar geride braklmaz; daha
aa aamalar daha yksek aam alarda srer ve onlarla birlikte var olur.
Freudun deyiiyle sylenirse -benim bu kitaptaki stratejilerimden biri,
Freud ile Hegeli birlikte okumak olacak zatenher zaman geriye dn
imkn olmas, bilgiye duyulan arzunun aldatc mahiyetine katkda bulu
nur. Bu durum, nemli bir sorunu, zamansal yap sorununu ortaya karr:
Hegel anlatlarnn Freudun geliimsel aklamalarna ok benzer ekilde
kurulmu olmasna ramen, bu anlatlarda tm uraklann ya da aamalann
ayn anda m evcut olduunun vurgulanmas gerekir.
Kartlarn birlii dncesinin sonularndan biri, H egelin zihin-
beden ilikisini kavray biiminin, Kartezyen bilgi modelinin sunduu
zihin-beden ikiciliinden hatr saylr lde farkl olmasdr. Bilgiyi,
speklatif, dnsel faaliyetten ziyade arzu erevesinde kavramak, bilgi

1) Hegele yaplan tm gndermeler Tinin Gmngbi/rmindeki paragraf numaralary


gsterilmektedir.
srelerinde belli bir bedensellik olduunu ima eder. Hegelde zihin ve
beden farkl trden malzemeler deildirler, nitelik asndan farkl ierik
ler tamazlar; daha ziyade benliin farkl uraklardrlar: zbilin bede
nin dnmsel versiyonudur. Bu, cisimsellii giderilmi bir urak olsa
bile, her eye ramen zihin ve bedenin blnm birliinin (ki bu da
bilintir) bir yakas olarak anlalmaldr.
Kartlann birliinin kurulma ve blnerek aynlma sreci diyalektiktir;
diyalektik de eanl olumsuzlama ve muhafaza etme uraklarnn sonsuz
hareketidir. Tm bunlarn tesinde, bilincin tekiyle ilikisi olumsuz bir
ilikidir (36, 37). Bir birlii kavramak, zbilin bakmndan kendisinden
baka bir bilinci, yani kendim olmayan olumsuzlamay gerektirir. A m a
olumsuzlama ayn zamanda dalmay ima eder. teki almsa eer, ben
liin aynas olarak orada durmuyordur artk. Nitekim, arzunun tatmin
edilmesi zkesinliin nkoulunu ortadan kaldrr. Bu, nihai bir zmn
olmad bir olumsuzluktur. H egeldeki yapbozum ura diyalektikte
bulunabilir: Bilginin diyalektii tam da bu bilginin sklmesine yarar.
Hegel, zkesinliin H akikatinde bilincin daha geri aamalarndan
zbilincin ortaya kna, yani Tinin doadan anlanmasnn bir ura
na ilikin bir aklama sunmaktadr.2 Duyu kesinlii ve alg kesinlii gibi
daha aa biimlerde bilin duyulur olana, kendisinin tekisi olana g
mldr ve kendine dair bir nosyona sahip deildir. Bunun, Freudun
zneye dair geliimsel aklamasyla karlatrlabilir olduu sylenebilir;
szgelimi, henz memeden kesilmemi bebek, kendisi ve duyulur d dnya
arasnda ayrm yapmaz. Byle bir ayrm, yitirme, deneyiminin sonucu
olarak doar. Hegele gre de arzunun oluturucusu eksikliktir. zbilinci
ayn klan ey, benliin tekilikten farkllamasdr: zbilin duyu ve
alg dnyasndan hareketle varln yansmasdr ve znde tekilikten
geri dntr (167). Ve, "zbilinci incelemeye balam akla, hakikatin
anayurduna ... girmi bulunuyoruz ( 167). Hakikate ynelik hareket, ifte
olumsuzlama ve birleme uraklarn ierir. lk olarak tekilik olumsuzla
nr, farkllk deildir ; zbilin olumsuzlama yoluyla duyulur dnyay
muhafaza eder - kendim olmayandr bu. tekilik iptal edilir, benlie
dahil edilir. kinci urak zbilincin kendi kendisiyle birliidir. Ve bu
farkllktaki birliktir: H akikat, farkllklarn ortasndaki bu birliktir:
Kendinde (initself) farkllk olmayan farkllk (167).
Temel Hegelci farkllklarn birlii ya da ayrlm olanlarn" birlii
dncesi, zbilincin ortaya kna ilikin aklamann tam am nda s

2) Bu konunun net bir serimlenii iin bkz. Lloyd (1983); aynca bkz. Gadamer (1971: 54-74).
rekli gndemdedir. Bu birlik, ayn madalyonun iki yz olan zbilin ve
hayat antitezlerine blnr. zbilin, hayat olan farkllklarn birliinden
oluur, am a hayat bu birliin kendisidir (168). Nitekim, hayat asndan
Ben, bu farkllklardan biriyim, snp gitmekte olan bir uram; ama
Ben, bu snp gitmekte olan uraklar aar, zbilin farkllklarn birlii
dir. Bunlar Benin iki uradr, zbilin hayat ve zbilin olarak blnr.
Nitekim, Hegelde zne, eanl olarak hem bir birlik hem de bir blnm e
dir. H akikat ya da bu elikiyi zme giriimi, birlikteki farkllklarn, hi
de farkllk olmayan farkllklarn olumsuzlanmasmdan ibarettir.
zbilin kendisini hayatla kar karya gelmi bulur: Benliin kesinlik
edinebilmesi iin bu tekiliin alt edilmesi gerekir (172). Bu alt etme bir
olumsuzlamadr: Kendisini zbilince bamsz bir hayat olarak sunan
bu tekiliin iptal edilmesidir (174). Arzunun doyurulmas budur; ama
arzunun doyumu zorunlu olarak kendi kendisini bozguna uratr. teki
ve arzu olmakszn zbilin olamaz: Gerekte tam da bu ilikiden [nes
neyle olumsuz ilikiden] tr, [zne] hem nesneyi hem de arzuyu yeniden
yaratr (175). Bylelikle zbilin, arzunun znn kendisinden baka
bir ey olduunu ve tekinin arzulanmak zere orada olabilmesi iin
olumsuzlamay kendi iinde sonulandrmas gerektiini, bir zolum-
suzlama (self-negation) yapmas gerektiini kavrar (175). zbilin doyuma
ancak baka bir zbilinte ular (175). teki olarak duyulur dnyann olum
suzlanmas hakikat iin yeterli deildir, nk bu olumsuzlama tekiliin
mutlak bir olumsuzlann da ierecektir; benlie ayna tutacak bir teki
kalmayacaktr ortada. O nedenle, zbilincin nesnesi, kendi olumsuzlan-
nda bamsz olmaldr, yaayan bir zbilin olmaldr (176). zbilincin
kendine ayna tutabilmesi iin bu zorunludur; zbilin zdnme ancak
baka bir zbilincin sunmaya muktedir olduu tanma sayesinde eriebilir.
A m a bu kesinliin hakikati gerekte ifte bir yansmadr, zbilincin
katmerlenmesidir (176). Bir zbilin baka bir zbilin iin var olur
(177) ve bu yolla zbilincin kendi tekiliinde kendisiyle birlii zbilin
iin ak seik hale gelir. Arzu, kendi kendiyle zde zdr (177).
Duyulur dnyay alt etmek ve kendi kendini olumsuzlamakla uraan
iki zbilincin bu katmerleniinden ve bunun sonucunda cereyan eden
karlkl tanm adan bir mcadele doar. Bu mcadele efendi-kle m ca
delesidir. Hegel, zbilincin Bamszl ve Bamll: Efendilik ve
Klelik balkl blmde katmerlenme ve tanmaya dair bir aklama
sunarak ie balar. ki zbilincin ifte hareketi sz konusudur, her biri
tekinin kendi ne yapyorsa onu yaptn grr, her ikisi iin de eylem
hem tekine hem de kendisine yneliktir (183). Bu eylem, kendisi hak-
k nda kesinlie ulaabilmek iin kendisindeki tekiliin ve teki bamsz
varln iptal edilmesidir (180). Ve bunu yaparken kendisini iptal etmi
olur, nk bu teki kendisidir (180). Hegel bundan, ayn zamanda,
mutlak bir kendine geri dn olan kendi mulak tekiliinin mulak
iptali olarak sz eder (181): Mulak, nk tekilii alt ederken kendi
benliine geri dner, kendisine eittir, ama ayn anda benlii de iptal
eder. Gelgelelim, teki de kendi kendini olumsuzlayan bir srete kendisi
ni kendine gerisin geri verir ve bylelikle tekinin zgrlemesini salar
(181). Her biri hem kendi kendisiyle hem de tekiyle kar karya gelir,
kendisinin tannmas iin tekine bamldr; am a ayn zamanda kendisi
ne geri dnebilmek iin tekilii olumsuzlamak zorundadr. Karklkl
olarak birbirlerini tanrlarken kendi kendilerini tanrlar (184). Bu hem
dolaym hem de dolayszl ierir: Her biri kendisi iindir ve teki dolay
sz varlktr, ama bu ancak dolaym yoluyla byledir (184). roni de
budur elbet, birlik (185) tannmaya bamldr, bamszlk bamll
gerektirir.
Bu durumda, her bir enin tekinden, tekinin ihtiya duyduu eyi
istedii ve ihtiyacn elikili olduu noktada ikin bir istikrarszlk var:
Bu eliki, tekiliin olumsuzlanmas ve teki tarafndan tannma arasn
da ortaya kar. Mcadeleye, sonra da bir iktidar ilikisine yol aar. Karlk
l tanmann niin zorunlu olarak bu eitsizlii retmesi gerektii sorusu,
Hegele ynelik eletirilerin ortaya att ana sorudur. A m a bu eitsizliin
dolaym ve bamllkla bantsnn ne olduunu anlamak zere bu eleti
rel sorular imdilik askda brakmak gerekiyor. Ozkesinliin hakikati
tekinin kesinliine bamldr ve bu bamllk bir lm kalm m cadele
si yaratr (186-7). Bu zneleraras ilikiyi harekete geirenin lm olduu
nu, lm korkusuyla karlamak olduunu anmsamak gerekiyor. Ayn
anda ikisi birden tekinin lmesini ister ve hayat aabilmek iin kendi
hayatn ortaya koyar (187). Kendi iin var olma hakikatinin kesinliini
ortaya koymann tek aracdr bu: Hayata balanm olmadklarn gster
mek (187). lm kalm mcadelesi bu ykdeki dramatik uraklardan
biridir. Bunun olas sonular neler olabilir? Bu mcadeleden geerken
her iki bilin de lmle yzleir ve bylelikle ar zbilin olarak hayatn
zaruri olduunu, blnm birliin iki yakasn bu deneyimle renir
(189). Bu bakmdan her ikisi de bamszdr ve ozkesinliin hakikatine
ulama olanana sahip olduklar bir konumda dururlar. Gelgelelim, lm
le, yani hayat iermeyen bir birlik ve muhafaza etmeksizin iptal eden bir
olumsuzlamayla bitmedii srece mcadelenin sonucu eitsizliktir. Asln
da her ikisi de zgr kalabilir, ama bu yalnzca birer ey olarak kalmalar
ve bundan byle birbirleriyle bir iliki ierisinde olmamalar kouluyla
geerlidir (188). lm hibir ilginlii olmayan bir sonutur, yk lmle
birlikte sona erecektir. Eitsizlik, lmle yz yze kalan bilinlerden bi
rinin, hayatn daha nemli olduuna karar verdii noktada bagsterir.
D aha sonra bu bilin, blnm birliin hayat yakasna balanr.
Eitsiz sonu arzuyu canl tutm ak iin zorunludur. Teslim olan bilin
korkmu, lm korkusuyla yz yze kalmtr, tm varl korkuya teslim
olmutur (194). Bu aklamada, Hegelin hakikat arayn kavraynda
tutku ve bedenselliin igal ettii yeri ve lm ile arzu arasndaki yakn
balanty bir lde grmek mmkn. Sonuta ortaya kan, iki kart
bilin biimidir -biri bamsz, br baml iki bilin biimi. Birincisi,
bamsz olan efendidir, kincisi kle (189). Bu tabiyet ilikisinde,
H egele gre bilgi arzusunun iktidara nasl da kopmaz bir ekilde bal
olduunu gryoruz. Bilgi zorunlu bir ekilde, arzunun olumsuz yapsnn
bir sonucu olarak iktidan ierir. Bilgi, tekiliin olumsuzlanmasm gerek
tiren kendi kendiyle zdelikten ya da aynlktan oluur, am a tekiliin
m utlak olumsuzlan benliin olumsuzlanmasm retir; simetrik bir ay
nlk ilikisi de arzu ve harekete son verir, bylece bilgi arayna da son
vermi olur. O nedenle, arzunun hareketini muhafaza edebilmek iin,
bilinler arasndaki ilikiler sistemine eitsizlik ve iktidarn ilave edilmesi
gerekir. Hegelin yksnn mantnda, bilgiyi iktidardan bamsz ola
rak muhafaza etm ek mmkn olmayacaktr. Bu nokta, tm bilgi srele
rinde ierilen benlik-teki ilikilerini ve bunlarn ierisinde kaydedilmi
olduklan iktidar ve arzu yapsn gn na kanr. Foucaultnun iktidar
ve bilgi arasndaki balant zerinde srarla durmas bu konulara ilikin
ada tartmalar zerinde etkili olsa bile, bilginin motivasyonu asn
dan arzunun hayati nem tad dncesini ve iktidar ile bilgi arasnda
balant kuran kpr olarak arzu dncesini H egele borluyuz.
imdi ykye geri dnelim. Hayati dnm noktas henz ortaya kmad.
lm kalm mcadelesiyle meseleler halledilmi olmuyor, iktidar ilikisi
nin srdrlmesi gerekiyor. Ve bu ilikide paradokslar var; bilgi przsz
yol alan bir sre deil. Bu paradokslar ncelikle, dolayszlk ile dolaymn
ilikisi ve dolaym etrafnda toplanyor; bunlarn da, daha genel bir er
evede bilgi ve anlam anlaylan asmdan nemli sonular var. Dolaysz
lk/dolaym kartlnn zme kavuturulmas giriiminin Tinin Grn-
gbilimini boydan boya katettiine dikkat ekmeliyim. H egele gre Tin
dolaymlanmtr. Bu nokta, Hegelin zbilinten daha aa konumlarda
yer alan bilin durumlarnn duyulur dnyadan farkllamam olduunu
belirten grnde st kapal bir ekilde bulunmaktadr. Bu dolayszln
ersine, bilgi, dolaym zerine kuruludur: u halde, varlk, mutlak olarak
dolaymlanmtr (37).
Hegel yknn efendi yakasndan ie balar ve klenin konumunu
efendinin perspektifinden hareketle sunar. Efendinin bilinci baka bir
bilincin, eylerin bamszlyla snrlanm bir bilincin dolaymndan
geer. Maddi dnyann eyleri, doa, arzunun nesnesidir. Efendi kendisi
ni hem eylerle hem de br bilinle ilikiye sokar: Mcadeleyi kazanm
olan efendi her ikisi zerinde de iktidar kurmutur ve tekini kendisine
abi halde tutar (190). A m a bu iliki ayn zamanda bir bamllk ilikisi
dir, nk efendinin eylerle ilikisi klenin dolaymndan geer. Kleyle
ilikisi de eylerin dolaymndan gemektedir. Efendi eanl olarak dola
ym ve dolayszlktr, kleyle de eylerle de brnn dolaym sayesinde
dolayszca ilikilidir (190). Efendinin eylerle ilikisi klenin dolaymn-
dan getii iin, efendinin dolaysz ilikisi eylere ynelik saf bir olumsuz-
lama olan bir iliki haline gelir; eye sahip olurken eyi ortadan kaldrr
(190). Bu, muhafaza etmeksizin olumsuzlamaktr, ya da Marksistlerin
syleyecekleri gibi, retken olmayan tketimdir. O ysa kle asndan
mesele ok farkldr ve daha sonra greceimiz gibi, paradoksun anahtan
da bu noktada ortaya kmaktadr. Benliin kesinlii tannmay ve benlie
teki tarafndan ayna tutulmasn gerektirir. Gelgelelim, bu tanma tek
yanl ve eitsizdir (191). Efendinin karsnda grd ey bamsz bir
bilin deildir, bamszlna ancak eylikte (190) sahip olan, baml
ve dolaysyla efendiye arzu ettii tanmay sunmaya muktedir olmayan
bir bilintir. Efendinin aynas bir kle bilincidir; ksacas, ayna falan
deildir. Bundan tr efendi, kendisinin hakikati olarak kendi iin var
olduundan emin deildir (192). Bylece bir ironi kar ortaya: Bamsz
zbilin stats lmle yzlemeyi zorunlu klar, am a bundan doan ey
bir eitsizlik ilikisidir ve bu eitsizlik ilikisi, tam da benliin kesinliinin
koulu olan ayna tutma ilikisinin imknszlna neden olur. Bilginin
koullar elikilidir. Efendinin zaferi ayn zamanda yenilgisidir.
Hegel daha sonra br yakaya, klenin perspektifine dner: imdi
bizatihi klenin kendi iin ve kendinde olmasnn ne ifade ettiini ele
almak zorundayz (194). Henz bunun farknda olmasa bile st rtk
olarak bu bilin ar-kendi-iin-varlktr. lm karsnda varlnn
her bir teli titremitir (194); bu bilin ar evrensel hareketi, istikrarl
olan her eyin mutlak eriyip gidiini yaantlamtr (194). Bu nedenle,
kle, potansiyel olarak bamsz bir zbilintir. Efendi gibi kle de eylere
olumsuz yaklar, eylerden bamsz kalr; ama efendiden farkl olarak,
eyleri ortadan kaldrmaz. Bu bakmdan klenin eylerle ilikisi efendinin.
eylerle ilikisinden ok farkldr. Kle, yerine getirdii hizmetle zlme
yi dourur aslnda ve bylelikle kendisini en ince ayrntsna kadar doal
varolua balanm aktan kurtarr (194). Klenin yapt, eyler zerinde
almaktr, bu alma ayn zamanda eyleri muhafaza da eder. Kle, al
mas sayesinde hakikate ne olduunun bilincine varr ve hayata gml
olmaktan kar. Efendinin zaferi, onun eylerle urama ihtiyac duymas
n nlyorsa eer, ilikide bir tersine evrilmenin ortaya kmasna yol
aan da klenin eyler zerinde yrtt almadr. Efendilik hizmeti
lik haline gelir. Efendi asmdan daha kts, tannma asndan anlama
nn meakkatli yakasnn efendiye dmesidir. nk kle, efendiye bakt
zaman bamsz bir bilin grr; bu durumda ayna grmesi gereken ii
grmektedir: Buna bal olarak, bamsz bilincin hakikati klenin kle
bilincidir (193). Klenin grd bamszlk, zmnen kendisidir.
Kle hakikatte ne olduunu bilmeye balarken, efendi asndan yal
nzca nesnenin olumsuzlanmasndaki anlk arzu tatmini sz konusudur;
bu tatminde bir sreklilik ya da nesnellik yoktur. Kle, benlii nesnede
dsallatrmak yoluyla, bir sreklilik ve nesnellie kavuur. eyleri biim
lendirirken eylerin tekiliini alt eder -eyler, dsallam haliyle kle
nin kendisidir. Ve bu dsallk kle tarafndan hakikat olarak grlr
(196). iinin bilinci [nesnenin] bamsz varlnda kendi bamszln
grmeye balar (195). u halde, burada, iledii varsaylan bir ayna tutma
ilikisi, bilginin znesi ve nesnesi arasnda dolaysz bir tekabliyet ilikisi
vardr. Bu, zmevcudiyet arzusunun tatmini olarak kacaktr ortaya.
Bu ykde pek de ikna edici olmayan bir nokta, alma araclyla
salanan istikrar dncesidir. Tersine evrilmenin toparlanp gelimesin
den sonra, yani meselenin nce efendi yakasndan, sonra kle yakasndan
anlatlmasndan sonra bu dncenin ortaya kmas d krkl yaratr;
stelik Hegelin slubuna da ters der. alm a araclyla eriilen istik
rar nosyonunu kabul edebilir miyiz gerekten? teki ve arzuyla kurulan
ilikiden, tam da Tinin hareketinden ortaya ne kyor sonuta? zne ve
nesne arasndaki ayna tutma ilikisinde, hayati nem tayan bu nc
terim, yani teki, tuhaf bir ekilde ortadan kaybolmutur.
Foucaultnun iktidar aklamasnda olduu gibi, bunu, doas gerei
istikrarsz bir yapdaki bir istikrar ura olarak dnmek daha iyi olabilir.
Hegel yky bir olayn brn izledii bir anlat biiminde anlatsa da,
gerek anlamda kronolojik bir ardklk ngrlmemitir. Ve bilgi aray
sregiden bir sretir. Hegelci bir formlletirimle Foucault bunu ak
seik ortaya koyar: ktidar ilikisi, zgr, edimde bulunan -ya da Hegelin
deyiiyle- bamsz zneler arasnda lmne giriilen srekli bir mcade-
Icdir. ktidar sabitlendiinde ve artk bundan byle bir tersine evrilme
imkn kalmadnda, sz konusu olan ey, bir iktidar ilikisi deil, iddet
ilikisidir (Foucault, 1982: 220-4) Hegelin, herhangi bir arzu tatmininin
bir durgunlukla ve daha aa bilin biimlerine kaymayla sonuland
varsaymn aklda tutarak, hareket ve istikrarszln sregittiini varsay
mak makul olacaktr. Bilginin elde edilmesi konusunda ortaya kan belli
bir imknszlk, bir hareket retir -b u hareket zme balanma ve dal
mayla nitelense bile. Bilgi ve zkesinliin hakikati asndan benliin
bir tekiyle dolaymlanmas zaruridir. Hegelin bilgi yks ite bu bakm
dan kendi kendini sker: Kendi kendiyle zdelik ya da mevcudiyet, dola
yanlara baml ve bu nedenle de imknszdr.
Her ikisinin de iktidar ve bilgi arasnda dolaysz bir balant kurmasn
dan tr Hegel ve Foucault karlatrlabilir. Her ikisine gre de, hem
iktidar uygulayanlar hem de zerinde iktidar uygulananlar iktidarn kapa
nna skmtr. Ve iktidar bedenler araclyla i grr. Bu nokta Hegelde
klenin korkudan titreyen bedeninde ve daha mulak bir ekilde de,
alan bedende ortaya kar. M ulak, nk, dsallatrma yoluyla kle
kendisini bedensel biimlere bal olm aktan kurtarr ve bilgi edinir. G el
geldim , kle, tabi klnma uranda duyulur dnya ierisindedir. Bedeni
harekete geiren duygular sz konusu olduunda Hegel ile Foucaultnun
yollar ayrlr. Hegele gre, dehetin olumsuzluu ve korku duygusu bilgi
srelerinin oluturucusudur; korku ve arzu birbirine iten baldr.
Foucault, iktidar-bilgi kiplerinden biri olarak deheti dlamaz, am a sk
sk gzden karlan bir meseleyi, haz ve iktidar arasndaki balantlar
ve iktidarn olumlu biimlerini vurgular. Hegelde iktidar, alan zneyi
reten konumdadr; ama bu, znde olumsuz bir iktidar biimidir. Bunun
la birlikte, Hegelin aklamasnda, Foucaultdaki bir soruna dikkati eken
bireyler de var: Tersine evrilmenin sonulan. Efendi-kle yksnde
tersine evrilmenin, iktidar ilikilerinin yapsnn deitirilmesi asn
dan hibir ey yapmad aka grlr. Foucaultnun genel kaygs Hegel-
ci Ayn-Oteki ilikisini karkla uratmaktr; ama Foucault bu ilikiyi
reddederken, ayn zamanda, olumsuzlamann iktidann ve tersine evril
mede Aynnn geriye dn imkn tamasn azmsam olur.

Sartre ve Locan

Hegelin efendi-kle yksne yneltilen feminist sorulara gemeden


nce, Fransz felsefesi zerindeki Hegelci tesire ksaca deinmek istiyorum.
Bunun iin zellikle Sartre ve Lacann efendi-kle yksn yeniden
yazma tarzlar zerinde duracam. Sartre, llEtre et le neant'n [Varlk ve
Hilik] (1969 [1943]) Bak balkl blmnde, Hegelin yksnde
bilginin kavranmas asndan nem tayan iki modifikasyon yapar. Bi
rincisi, Sartre mcadeleyi aka aynalatrr. Sartrea gre birbirleriyle
rekabet halindeki baklann mcadelesi olan mcadelede, gz, merkezi
bir konum edinir. Ve kincisi, bakn yalnzca tek znesi olabilir, teki
nesnedir ikinlikteki nesne. Baklar arasndaki iktidar mcadelesi, bak
n znesi konumunu elde etmek uruna giriilen bir mcadeledir. Sartren
efendi-kle mcadelesine ilikin aklamasnn odak noktasnda u para
doks yer alr: Benlik bir yandan tekinin bakna bamlyken, br
yandan da bu bak benlik asndan temel bir tehdittir.
Sartre (1969: 256) dnyann bir tr girdap olduunu syler. zne,
benim am dan bir girdap etkisine sahip tekinin belirmesiyle birlikte
merkez olm aktan kar: Bir namevcudiyet ya da elden kayp giden bir
eydir zne. Bu harika metafor kadnsla ilikin psikanalitik aklamay
akla getirir: Merkezlemi erkeksi zneyi tehdit eden ve yerine kadnn
geirilmesi gereken eksiklik ya da boluktur kadnslk. Algladm dn
yann nam evcut oluu tarafndan, bu dnyaya ilikin algmn tam merke
zinde kefedilen bir namevcudiyet tarafndan... tanmlanr teki (Sartre,
1969:256). Bu noktada teki nesnedir, dnyann bir parasdr; o neden
le yle sorar Sartre: tekinin kkensel mevcudiyeti neye atfedilebilir?
Benim teki asndan nesne-olarak-varlmn am lanm asnda ve
bu amlanma (revelation) yoluyla ben, tekinin zne-olarak-varlnn
mevcudiyetini alglayabilmeliyim" (Sartre, 1969: 256). O nedenle, beni
gren bir znenin benim tarafmdan grlen nesneyle ikame edilmesi
imkn srekli gndemdedir. teki-taraftndan-grlyor-olma, te-
kini-grmenin hakikatidir (Sartre, 1969: 257). u halde teki, ilke
olarak, bana bakandr. Ben baka bamlymdr, grldm gibiyimdir:
Kendi temelimi kendimin dnda bulurum. Ben ancak tekine yaplm
an bir gnderme olarak kendim iinim (Sartre, 1969: 260). A m a bu
bak beni nesneletirir, imknlarm sabitler, zgrlm yadsr. M ca
dele bu nedenle doar; aknlk isteniyorsa, baka direnmek gerekir ve
baka zgr bir zne olmam lsnde direnebilirim. Bu, (uyku, ak ya
da ayna kasnda olma durumlan hari) kanlamayacak bir mcadeledir;
bakn potansiyel tehditinden ka yolu yoktur. O nedenle, benlik olma,
tekinin nesneletirici bakna kar giriilmi srekli bir mcadeledir.
Hegelde st kapal olarak bulunsa da, Sartre benlik-teki ilikisinin
yapsnn bir zne-nesne ilikisi olduuna iaret eder.
Lacanda da buna benzer bir benlik-teki ilikisi anlay buluruz,
ama Lacan rneinde bu aka cinsellik katlm bir znedir: teki,
eksiklik, arzunun yneltildii yer kadnsdr, zne erkeksidir. Ve Lacann
icmel iddialarndan biri, arzunun tanm gerei tatmin edilemeyeceidir;
hakikat ve btnlk imknszdr. Lacan n Freuda ilikin alm as yal
nzca gstergebilgisel bir alma deil, ayn zamanda Hegelci bir alm a
dr. Lacan, Sartredan bakn nemi dncesini devralr. Lacan, Bak
zerinede (1979: 84), bakn grlen bir bak olmayp, tekinin
alannda benim tarafmdan tahayyl edilen bir bak olduunu vurgular.
Bu gr, Foucaultnun grlmeksizin gren gzler ve kendi kendini
gzetim altnda tutma dncelerini getiriyor akla. Lacana gre, Hegelin
efendi-kle diyalektii toplumsalln modelidir: znenin dile ya da
simgesel dzene girii benlik-teki ilikisini balatr. Lacan bilginin,
tekinin arzusunun ve dilin dolaymndan getiini zellikle vurgular
(Lacan, 1 9 7 7 :5 ).3
u halde Lacann, Hegelin alma yoluyla gerekleen istikrar dn
cesini ve bunun barndrd imay, yani bilginin znesi ve nesnesi arasn
da bir tekabliyetin mmkn olduu imasn sorguladn grmek art
c deil. Lacan yknn sonunu deitirir: stikrarn kendisi de bir yanl
samadr. Ve bu "geliimin Hegele uygun olduunu savunur. Lacann
itiraz u: Kle, efendinin lmn bekler; lm karsnda teslim olan,
lml olduunu bilen kle, ayn zamanda efendinin de lml olduunu
bilir. Bylelikle kle, efendinin lecei belirsiz zaman bekleyerek alm a
y ve bu arada hazz reddetmeyi kabul eder (Lacan, 1977: 99). Klenin
emei iki kat yabanclaanadr (ve bu bakmdan Lacan M arxa yakndr):
Birincisi, emeinin rn baka birine aittir (Hegel bu noktay gzden
kanr gibidir); kincisi, kendi el emeinde kendi zn tanyamaz
(Lacan, 1977: 100). Lacan, klenin kendisinin almada var olmadn,
yani klenin almann dsallamas yoluyla benlik edinmediini savu
nur. Lacan, Ayna Evresindeki zdelik fantezisi hakknda getirdii te
me llendirmeye benzer bir temellendirme koyar ortaya: Bir nesnede kendi
ne ayna tutulduunu sanm ak bir yanlsamadr; nk bu ayna tutma,
tam da ayna yoluyla gerekleen gnderilerin ve tekiyle girilen dolaym
ilikisinin yadsnmasn gerektirir. Bu, ayna imgesinin, gerek ya da

3) Lacann teki'yi byk ya da kk 6 ile yazn izlemekteyim. Lacan genellik


kk harfle yazd tek iyi zneleraras ilikiler deneyim ine gnderm e yapm ak iin
kullanrken, byk harfle yazd 'O tek ilii daha genel anlam da -k lt rn bastrm
olduu ey anlam nda- kullanmaktadr. Tek tek felsefecilerin eserlerini tartrken kendi
yazma stillerini olduu gibi muhafaza ettim.
hayali bir tekinin bakna baml olduunun reddedilmesidir. Lacan
klenin, emein rnnde deil, efendinin ndelenmi (anticipate) l
mnde var olduunu iddia eder. Kle bu lmden sonra da yaayacaktr,
am a bu andan nce efendiyle zdeletii iin zaten ldr (Lacan, 1977:
100). Lacan, Hegelin yksnn sonunda ortadan kalkar gibi grnen
zneleraras ilikiye iaret etmekte, ama ayn zamanda bu ilikide lmn
ileyi biimlerini vurgulamaktadr. Lacann Hegelciliinde olumsuzlama
lm haline gelir.
lm ve arzu arasndaki balant, Lacann znenin dile giriine, yani
arzunun balad ve bununla eanl olarak bilindnn kurulduu uraa
ilikin bir aklama sunarken Freudun Fort! Da! yksn Hegelin efen-
di-kle yksyle birlikte okumasnda ortaya kar. Fort.1 D a!, Freudun
bir ocuk tekerlemesine ilikin nl yksdr ve bu yk ocuklarn
mevcudiyet ve namevcudiyet zerinde egemenlik kurma giriimi olarak
yorumlanabilir: Fort, yok/gitti; da, orada/geldi; gzden kaybolu ve geri
dn. ocuk, libidinal ballk nesnesini kaybediini taklit yoluyla telafi
eder bu taklit gzden kaybolular ve geri dnleri sahneye koyar. o
cuk, honutsuzluu tekrar ederek mevcudiyeder ve namevcudiyetler ze
rinde egemenlik kurar (Freud, 1984 [1920]: 285). Pasiften aktife doru
yaplan hamlede cretkr bir jesttir bu: San a ihtiyacm yok, seni kendim
den uzaklatryorum (Freud, 1984 [1 9 2 0 ]: 2 8 5 ). o cu k anneyi
namevcut klacaktr -anneyi olumsuzlayacaktr. Lacan bu yky yeniden
anlatrken, egemenlik kurmann bir olumsuzlama araclyla namevcudi
yet zerinde egemenlik kurma olduunu vurgular. Lacann deikesinin
habercisi olan bir dipnot vardf Freudda (1984 [1920]: 284). Freud, oyuna
ilikin gzlemlerinde, ocuun bir ayna kullanarak kendi kendini gzden
kaybedebildiine, aynann altna melerek kendi ayna imgesinin gzden
kaybolmasn salayabildiine dikkat eker. ocuk, kendi kendini yanst
ma yoluyla, namevcudiyet zerinde egemenlik kurma ve kendisini kendi
ne mevcut klma giriimi ierisinde, kendisini teki-annenin yerine ko
yar. Hem Sartre hem de Lacanda ayna, neredeyse ayn tarzda ilev grr.
Ayna, kendi kendine yeterlilik ve tekinin bakndan kama yanlsama
sn salar.
Freud, namevcut-mevcut oyununun tekrarlandn vurgular. O ne
denle, tekrarlamann, egemenlik kurma giriiminin baarszlna iaret
ettii sylenebilir. Freud (1984 [1920]: 308-9), lm igds teorisini
Haz lkesinin tesi balkl almasnda ortaya att. lm igds,
eyleri onararak daha nceki durumuna getirme drtsdr, bir atalet
drtsdr. Freud, bu dncelere ksmen, ocuklarn tekrarlanan oyunla-
nn gzlemlerken vardn syler. Freudun lm igdsne ilikin tar
tmasnda, kkenlere duyulan arzu, tekrarlama itkisiyle dorudan doru
ya balantldr. Aynnn tekrarlanmasna duyulan arzu, bir eyi (her
eyden nce de kiinin ayna imgesini) olduu gibi tutma ya da sabitleme
itkisi, egemenlik kurma arzusunun, bilme arzusunun btnleyicisidir.
Freudda bu ksmen, bir kimsenin kendi kkenlerini bilme ve bunlar
yeniden temellk etme arzusundan oluur. A ada greceimiz gibi, k
kenler, lm ve aynnn tekrar arasndaki bu balant, yapbozumcu ve
feminist ynelimler asndan son derece nemlidir.
Lacan (1977: 103), znenin kendi terk edilii (dereliction) zerinde
egemenlik, kurduu tekrarlanan oyunda, arzunun insani hale geldii
uran ayn zamanda ocuun dilde doduu urak olduunu grebilece
imizi savunur.4 Bu urakta arzunun oluumu iki aam adan geer. zne,
kaypla, onu varsayarak, yani kendisini kaybedilen nesnenin yerine
koyarak baeder. A m a zne bunu yaparken, eyleminin nesnenin mevcu
diyet ve namevcudiyetinin ndelenmi kkrtmasnda ... nesneyi tahrip
etmesinden tr arzuyu bir ikinci g konumuna ykseltir (Lacan,
1977: 103). zne, kendisini nesnenin yerine koyarak nesneyi olumsuzlar,
kendi kendisine kendi nesnesi olabilmek iin arzunun g alanlarn
olumsuzlatrr (Lacan, 1977: 103). tekinin olumsuzlanmas ayn za
manda arzunun lmdr, dolaysyla tekinin arzuya geri getirilmesi
gerekir. Lacan (1977: 104), ocuun kendisini gerek ya da hayali bir
partnere ynlendirdiinde kendi syleminin olumsuzluunun etkisini
greceini syler: Yapt bavuru partnerinin gzden kaybolmas gibi
bir etki yarataca iin, srgne gnderen arda partneri arzuya geri
getiren bir geri dn kkrtmas arayacaktr. Hegelin yksndeki
arzunun olumsuzluuyla ie balayan Lacan (1977:104), bu olumsuzluu
en u noktasna dek gtrrlmn araclk edii, insann tarihe katl
d her ilikide grlebilir Bu sonu ksmen, simgeletirmenin eyin
katledilmesini (bu metinde st kapal olarak annenin katlini; Lacanm
baka metinlerinde de aka kadnsnn katlini) gerektirdiini, bunun
da arzunun ebediletirilmesinin oluturucusu olduunu iddia etm esin
den kaynaklanr. Yani, dil, namevcudiyet yoluyla i grr ve namevcudiyet

4) Ayrca, FortlDalnm dilin douunu aklayan en iyi masal olduunu iddia ede
Barthesa (1985: 249) baknz. Lacan, ocuun sylemsel ortamdan hareketle /o n ve day
kullann vurgular; Barthes daha ziyade gsterge olarak taklit etme zerinde odaklar, bu
yorum anlamn cisimlemesini vurgulamasndan tr nemlidir. Dahas, Barthes, hem Fon!
D a!da hem de psikanalitik ilikide dinlemenin tad neme dikkat eker: Sesteki, kulakta
ki beden. Dinleme, "iktidar ve arzu sahnesi zerine kurulu tiyatrodur (Barthes, 1985: 260).
zerinde egemenlik kurmak olumsuzlamay gerektirir. u halde Lacana
gre, H egelin efendi-kle yks ve Freudun Fort!Da! yks, bu
kltrde ortaya kan, znelerarasla, arzu ve bilgiye ilikin yklerdir
ve bu yklerde lm betisi yer alr:

A slnda bir kimsenin tekiler iin onaylad ey bir lm arzusudur; kendisi


ni tekiyle zdeletirdii takdirde bunu, onu temel imgesinin dnm nde
kat bir ekilde sabitleyerek yapar, lmn glgeleri arasnda olmayan hibir
varla bavuram az (Lacan, 1977: 105).5

Hegel-Lacan izgisindeki arzu yapsnda ortaya kan lm-kadms ba


lants, feministler asndan temel bir sorundur. Bu balant Tinin Grn-
gbiliminin Hakiki Tin. Etik Dzen" balkl blmnde aka ortaya
konur. Hegel bu blmde, ar kendi-iin varln evrenselliinin lm
olduunu iddia eder (452). Gelgelelim, bir bireyin lmnn tikellii ve
dolayszlna kart olarak bu evrensellik ancak aile tarafndan salama
alnabilir. Aile ise, Hegelde, bilincin henz kendine varmad bir aa-
madr (450) ve kadnsdr (457). Ailenin yer ald alt dzey, yani kan
ba dzlemi, topluluk dnyasnn, yani zbilincin evrenselliinin nko
uludur (452). Bu iki alann birbiriyle balantya gemesinde lmn
merkezi bir rol vardr. Gelgelelim, bu blmde Hegel ayn zamanda
nl bir kan ba rneine, bir lnn onurunu kurtarmak iin su ileyen
Antigoneye gnderme yapar (469-75).6 zellikle de, bu erkek karde-kz
karde bann tehlikeli arzulardan dom asndan tr, bu blm bast
rlm olann geri dn olarak okuyabiliriz. A ileye bamldr toplu
luk; am a bu alt dzey ayn zamanda kurallar da ihlal eder. u halde,
Hegel'in bu yky yorumlama tarz, arzuyu oluturann, simgesel dzeni
kurann lmden ve kadns olandan duyulan korku olduu dncesine
aklk getirmi olmuyor mu?

Feminist Sorular

Yapbozumcu feministler, felsefi sylemin iktidarnn kadns olann


olumsuzlanmasna ya da bastrlmasna baml olduunu iddia ederler.

5) lm arzusu olarak arzu zerine bkz. Bataille (1986: 11-25). Bataille Erotizm'de
Hegeli u snrlarna dek gtrr. Felsefe, zerinde durduu alma ve tabu zemininden
kayarak ihlale -lm ve erotizm e- getii takdirde felsefe olm aktan kar. Zeminin bu
ekilde kaymas dilin, felsefi dilin ihlaline varacaktr (Bataille, 1986: 273-6).
6) Hegel ve Antigone zerine bkz. Irigaray (1985b: 214-26).
Feministlerin yapbozumcu stratejileri, bilgide kendi kendiyle zdelik
hilesiyle sonulanan bu bastrmalarn nasl ilediinin gsterilmesinden
oluur. Buradan hareketle, Hegelin bilgi ve kendi kendiyle zdelik aray
na ilikin yksne sorulacak soru udur: Bu metinde kadns olan
nerededir? Arzunun yaps erkeksi midir ve kadns olan bastnlyorsa
eer, bu bastrma aslsz hakikat ve zdelik iddialarna nasl bir katkda
bulunmaktadr?
En yaygn feminist gr, efendi-kle yksnn erkeksi-kadns iliki
lerinin bir modePi olarak grlebileceini syler. Hegelin efendi-kle
yksne aka bir gnderme yaplmasa bile, bu iktidar ilikisinin yaps
cinsel ilikilerin yaps olarak alnr genelde. Tersine evrilmenin u ya
da bu deikesine dayal feminist politikada bu iliki varsaylr. Liberal
feminist deike kadnlar imdi erkeklerin bulunduu konuma yerleti
rir; radikal feminist deike patriyarkal iktidarn yerine kadnlarn iktida
rn geirir. Anlatlan, yapsal olarak ayn ykdr. Hegelden rendiimiz
eyse, tersine evirmenin yapda hibir deiiklik yaratmayacadr.
D aha incelikli ve karmak bir argman, Hegelin yksn yeniden
ileyen Benjaminde (1984) bulunabilir. Benjam in efendi-kle yksn
erkeksi-kadns yksne tekabl eden bir yk olarak almakta, am a
Hegeli, ada Bat kltrndeki erotik tahakkm fantezisinin analizini
yapmak iin ufuk ac bir balang noktas olarak kullanmaktadr. Hegel,
de Beauvoir, Bataille ve psikanalizin nesne ilikilerini biletiren Benjamin,
erkeksi ve kadnsnn blnmesine, birlik ierisinde iki kutbun olum as
na ve erotik tahakkm ilikileri yoluyla bu blnmenin zme kavutu
rulmas giriimine ilikin bir aklam a sunar. Benjam ine gre ideal
olan, blnmenin iki yakasnn her bir zne ierisinde bir gerilim ilikisi
halinde var olmasdr. Bu ideal durum eitsizlie yol amakszn arzuyu
oluturacak ve bamszlk ile tannma arasndaki elikinin zme ka
vuturulmasn salayacaktr. Benjaminin stratejisi basit bir tersine evir
me stratejisi olmasa da, kartlklara ynelik yaklam bir blnm birlik
zm nermekten ibarettir. Bu bakmdan Hegelci yap karkla itil
memi, yalnzca eitsizlik ile zne-nesne bu yapdan uzaklatrlmtr ve
tekinin kabul edilmesi anlayna yer verilmitir. Bu noktada erkeksi ve
kadns zelliklerini biletiren iki zne kalr elimizde; am a bu iki znenin
kartla dayal tanm, zerklie kar bamllk vb. dokunulmakszn
durmaktadr.
D e Beauvoir, efendi-kle ilikisinin erkeksi-kadns ilikisi olarak
okunmasnn en nemli rneidir. Sartren ortaya koyduu deikeye
eilen de Beauvoir unu savunur: Erkek, efendi konumundadr, aknlkta
bakan konumundadr; kadn, kle konumundadr, ikinlikte baklan
konumundadr. Sartren yksnde zne konumu uruna giriilen bir
mcadele vardr; oysa de Beauvoirya gre, cinsiyetler arasnda mcadele
yoktur, kadnlar aknlk idealinden vazgemiler ve kendi nesneletiril-
melerine su orta olmulardr, ikinci Cinse ynelik ana eletiri, bu
eserde aknlk-ikinlik kartlnn sorgulanmakszn kabul edildiine
dikkat eker (Lloyd, 1983: 8-9; 1984: 96-102). De Beauvoir insani bir
ama olarak aknl, dolaysyla kadnlann da urunda aba gstermeleri
gereken bir am a olarak aknl sorgulamaz. Sartren aknlk tanmn
daki erkeksilii (yani ikinliin, kadnsnn kart, olumsuzlanmas ola
rak tanmlandn) yakalayamaz. De Beauvoir, hiyerarikletirilmi bir
dizi ikilii kabul etmesi yznden, erkeksiyi, aknl gnderi noktas
olarak almaktadr. Bununla birlikte, de Beauvoirnm almasnda, gn
mz Fransz feminizminin n betisi olan baz elikiler vardr: De Beauvoir
kadnn bedeninin almas gerektiini dnse de, kadnn cinsel hazzn-
dan olumlu bir tarzda sz eder ve aknlkta bile erkekler ile kadnlar
arasnda bu adan daim a farkllklar olacan iddia eder (de Beauvoir,
1972: 740).
Efendi-kle yksnn cinsel boyutu sorusuna eilmenin bir yolu,
Hegelde bu yknn cinsel adan ntr bir yk olmadn dndre
cek ak seik bir ipucu olup olmadn sormaktr. Bu soruya verilen
basit bir feminist yant, kadnlarn zbilince ulamadklarn, dolaysyla
bu ykdeki mcadelenin erkekler arasnda cereyan ettiini dile getirir.
Am a, sz konusu olann iki eril bilin olduu konusunda daha gl
argmanlar getirmeyi salayacak bir zemin de vardr. Lloyd (1983: 3-5)
bunu, Tinin Grngbilimi'nde H egelin erkeksi-kadns ilikilerini tart
t blmlere gnderme yaparak savunmutu (446-63). Hegel, kadnlarn
ailedeki mevkilerinin ve erkekler asndan tikel olan evrensel saymalar
nn bir dourgusu olarak erkekler ve kadnlar arasnda bir atma olduu
nu savunur: Kadn, topluluun hayatnda ebediyen sren bir ironidir
(475). Erkeklerin yerletikleri alan, yani kamu alan, devlet, tahkim edil
mi zbilince uygun olan alandr (Lloyd, 1983: 5); oysa kadn, hayata
gml kalr. Lloyd bu mcadelenin ve efendi-kle mcadelesinin, Tinin
anlanmas yksnn iki deikesi olarak okunmas gerektiini ve bun
lar birbirleriyle bantl olarak okunduklar takdirde, efendi-kle ilikisi
nin toplumsal cinsiyet asndan ntr olmadnn, aslnda erkeksi bilince
dair bir yk olduunun belirgin hale geleceini savunur. Tahkim edilmi
bilinle ilintili olmayan bir alana havale edilmelerinden tr kadnlar
bu dramann dndadrlar (Lloyd, 1983: 5).
Gelgelelim, bu soruna, Tinin Grngbiliminin br blmlerine ba
vurmakszn, bu belirli metin zerinde durarak eilmek mmkn. Arzunun
znesi ve arzu yaps konusunda Lacanda ak seik hale gelen ey He-
gelde st kapal olarak bulunur: Arzunun znesinin ve arzu yapsnn
erkeksi zellikleri. Arzu olumsuzdur, eksiklik etrafnda yaplanmtr ve
tekiliin alt edilmesini gerektirir. Arzu farkl olana ynetse bile, bu da
aslnda aynlk gsteren bir farkllktr; arzu, benlie, kendi kendiyle aynya
geri dn iin duyulan arzudur. Farkllk, aynyla kartlk ilikisi ierisinde
tanmlanr: zdelik/kimlik, tekiliin ve farklln olumsuzlanmasn
gerektirir. Dolaysyla, tekiliin yeri, arzunun yneltildii, ama zkesinlik
uruna alt edilmesi gereken yer kadnslk gibi grnr. Efendi-kle m ca
delesinde her iki zbilin de bamszdr, bir erkeksi znenin sfatlarn
tar. u halde bu noktada, erkeksinin kart olarak tanmland bir
kadns vardr, bastrlm bir terim vardr. Lloyd (1983: 9) bu gr
daha genel bir erevede Hegel, Sartre ve de Beauvoir bants asndan
da savunur: Akmlk ya da zbilin, kadnsln almasdr, ikinliin,
hayata gml olmann almasdr. ykdeki hakikat ura -n esn e
zerinde alm a- bilhassa anlamldr. Arzunun nesnesi zerinde, madde
zerinde, doa zerinde allr; zneye ayna tutacak ekilde allr.
Burada ayna yanlsamasyla, bilgi znesi ve nesnesi arasnda dolaysz bir
tekabliyet ilikisi olduu yanlsamasyla karlanz. Bastnlan ey zne
nin ayna tarafndan dolaymlanmasdr, nesnedir, yani kadnsdr.
Hegelin yksnde klenin hem erkeksi hem de kadns uraklar
var. Efendi karsnda baml bir bilin grr. Kle baz alardan bamsz
olsa da, ayn zamanda hayata gmldr, stelik bamszl nesnenin
bamszlyla ilintilidir. Bu, kadns bir urak olarak anlalabilir. Her
iki zbilincin de, dsal tekilii olduu kadar benlikteki tekilii de alt
etmesi gerekir. Hem efendi hem de kle, kadns olan olumsuzlamaya
alr. Kle bu bakmdan erkeksi bir konumdadr. Dahas, kle konumu
aktif bir konumdur. Efendi asndan tersine evrilmenin etkileri konu
sunda da unu syleyebiliriz: Bu tersine evrilme kadns bir konuma yol
amaz, daha ziyade erillik fantezisinin -birleik bir bilen znenin mm
kn olduu fantezisinin- yksdr. Efendi-kle mcadelesindeki eitsiz
lik m eselesine ve bunun cinsel eitsizlik olarak okunmasnn ayartcl
na gelince: Bu, biraz nce szn ettiim uraklarn diil olm asm a kout
olarak cinsel eitsizlie dair bir ykdr. Bunu sylemek u anlam a gelir:
Karlkl tanmlayc bir iliki ierisinde erkekler arasnda cereyan eden
bir iktidar mcadelesi, erkeksi-kadns arasndaki asimetrik iktidar iliki
sine ve farklln, tekiliin olumsuzlanmasna baldr. Bizim kltr
mzde efendi-klenin olaan yeri erkekler arasndaki mcadeledir, Hegelin
yksdr. Kadnlar zne konumunda deildir. O nedenle, Fransz femi
nistler kadns bireylerin elden kayp gittiini ileri srmlerdir.
H egelde efendi-kle ilikisinin erkeksi-kadns ilikisinin tam bir
tasviri olmad aikr. Bu ykde cinsel bir mulaklk var. u halde,
feminist projede, bu ykdeki erkeksi ve kadnsya daha yakndan bakmay
gerektirecek hatal yerletirilmi bireyler olabilir. Hegelin yks ege
menlik kurma arzusunun erkeksi bir arzu olduunu dndrr, ama ayn
zam anda iktidar ilikilerinin cinselletirilmesinde gndeme gelen bir
karmakla da iaret eder. Bu zelliini yknn gl yanlarndan biri
olarak kabul edemez miyiz?

C ixous ve Irigaray: Bir Baka Arzu

imdi artk Fransz feministlerine geerken, dorudan doruya Hegel-


Lacan izgisindeki arzu yapsna eilmesinden tr C ixousyla ie bala
yacam. En genel dzeyde baklacak olursa Cixous bu arzunun olumsuzlu
una kar kar ve bu olumsuzluun erkeksi olduunu syler. Bir eksiklik
etrafnda yaplanm olan zdelik ve kendi kendiyle aynlk arzusu, eril
bir znenin arzusudur; bu znenin kendisi asndan bir mevcudiyet ola
bilmesi iin kadnsnn tekiliinin olumsuzlanmas gerekir. C ixousnun
stratejisi farkl bir arzuyu kaydeden bir yazma pratiidir ve farkl anlam
ilkelerine dayanr. Cixous bir eletiri yapp sonra da bir alternatif nermek
le uramaz. D aha ziyade, alternatifi yazma esnasnda icra etmektedir.
Bundan tr de C ixousnun dnceleri hakknda konumak zor: Dil
ve dnme gsterdii aikr ilgi, tercmenin, yani yorumun yapmay
istedii eyin imknszlna dikkat ekilmesine hizmet ediyor.
Cixous sz konusu olduunda, onun dille neler yaptn gster-
m e nin tek yolunun alntlama olduu dncesi, ayartc bir dncedir.
Dahas, criture fminine [kadns yaz] bedeni yazma olarak, bedeni yeni
den kaydetme olarak anlalr; bu da Cixousyu okumanm beden zerinde
ki etkilerini n plana karr. Bu, benim ok zevkli bulduum bir yazma
aklamasdr.
A ltern atif arzu, hem benlik hem de tekilik ierisindeki tekilii
kabul eden, olumsuzlamayan bir arzudur; benlie geri dnmek yerine
tekine uzanmak iin dar kar. teki, aynya dntrlmek zere
slah edilen bir farkllk deil, mutlak olarak tekidir. Bu arzu daha fazla
etrafnda yaplanmtr; bir sonu ya da zm olmakszn ilemeyi srd
ren bir arzudur. O nedenle, criture fminine, metinlerin kapall ve tekil
liiyle deil, tersine ak ululuu, hareketi ve okkatllyla ilgilenen bir
yazma pratiidir. C ixusnun stratejisi ksmen teori ile-kurmaca aras
bir yol tutturarak yazmaktr (Cixous ve Clment, 1986: 136). Cixous
bunu, egemenlik kurma sylemiyle, nesnel olan pedagojik tarzla ban
koparmak olarak grr (Cixous ve Clm ent, 1986: 136-7). Nitekim,
Cixousnun yaz teori ve kurmaca arasndaki kartln sarslmasna
katkda bulunur; Cixous kltrn yklerinin yanl olduunu dnmez,
bunlan yeniden yazar, baka ykler yazar.
Hegelin yks bir bilinlenme yksyse eer, Cixousnun yks
de bilindna ilikin bedenle yazlm bir yk olarak anlalabilir. A m a
burada sz konusu olan bir ya/ya da meselesi deildir: Her iki yk ayn
anda verilir. Bilgi ve anlam srelerindeki hem olumsuz hem de olumlu
arzu ileyilerini ayrt etm ek mmkndr.
Benim ele almakta olduum yk, Yeni Doan Kadmda Cixous tarafn
dan yazlm olan Yarma Harektlar: H er Ynyle: Saldnlar/klar/
Aknlardr (Cixous ve Clment, 1986 [1975]). Cixous Bat kltrnn
mitlerini okur ve yeniden yazar; ngilizce konuulan dnyadaki feminist
ler arasnda bunlarn en fazla tannm olan M edusann Gldr
muhtemelen. Yarma H arek tlarn d a bu denemeden bir blm yer alr;
kadns yazma konusunda en ok alntlanan cmleyi de ierir bu blm:
Haydi titretelim u papazlar; onlara soctlerimizi gsterelim! (Cixous,
1986: 69).* C ixousnun kadnsl lmle ilintilendiren kastrasyon kor
kusu etrafnda yaplanm olan arzu dncesine verdii yant u: En
kts de kadnn gerekten kastre edilmemesi olmayacak mdr
Yapmanz gereken tek ey Medusann yzne bakmakdr: Medusa lmcl
deildir. Medusa bir harikadr ve glmektedir (Cixous, 1986:69). Freudun
karanlk ktasna (kadnsl ve emperyalizmin tekisini bir arada
zetleyen bir metafordur bu) gnderme yaparak unu syler Cixous: Kad
nn kendisinde, erkein onda grmek istediini grmesi ( = grmemesi)
saland, ki bu da neredeyse hibir ey sylememek demektir (Cixous,
1986: 68). Tersine evirme-yerinden etme stratejisinin karakteristik bir
hamlesi olarak Cixous (1986: 68), Karanlk K ta nn ne karanlk ne de
kefe kapal olduunu ilan eder. Bu beyan, krlgan olan ve eksiklik ile
tehdit tarafndan ayakta tutulan arzu yaklamnn eletirisi erevesinde

* Burada sex' [cinsiyet] ve text [metin] (aynca sect [mezhep]) szckleri birletirilerek,
kitap boyunca aklan agelen bedeni yazma, bedenle yazma fikri ve bedenin cinsiyet
kazandrlm nitelii vurgulanyor. Trkede bu sanyorum ancak cinsel-metinlerimiz
olarak ifade edilebilir, am a ben terimi olduu gibi brakmay yeledim, (.n.)
dile getirilmitir; kadnn arzusu ve "ierisinde yaayamad bedeni
iin bir yer bulmaya ynelik bir abadr (Cixous, 1986: 67-9).
Cixous kadnn olumsuzlanmas ve br iktidar ilikileri arasndaki
balantlar Tarihin hilesi araclyla, efendi-kle senaryosu araclyla
kurar. Ayn iktidar ileyileri kiiselin zneleraraslnda ve rklar,
snflar arasndaki ilikilerde de i bandadr. Cixous, efendi-kle diyalek
tiinin ironisi hakknda, yabanc bedenin yitip gitmemesi, gcnn
fethedilerek efendiye kazandrlmas gerekir der (Cixous, 1986: 70).
Toplum Hegelci sistemi, lmne mcadele mekanizmasn yeniden re
tir; fena halde yaln bir ilemdir bu (Cixous, 1986: 71). T m ekonomik-
politik iktidarn uygulannda ileyen ey budur: Kleler olmakszn efen
diler de yoktur; Voglar olmakszn Franszlar, Yahudiler olmakszn Nazi-
ler vb. yoktur. teki ayn tarafndan, egemen olan tarafndan tanmla
nr ve onunla hiyerarik bir ilikiye sokularak rgtlenir. C ixousnun
farkl bastrmalar arasndaki balantlara ilikin formlleri M arksist femi
nistlerin ortaya attklarndan ok farkldr. M arksist feministler arasnda
srdrlen tartma daim a bir indirgemecilik eilimi tad: Snf m top
lumsal cinsiyet mi nce gelir, hangisi belirleyicidir -m eseleleri buydu.
Cixous tm basklar cinsel tahakkme indirgememekte, daha ziyade
yapsal bir benzeikliin (homology) tarifini yapmaktadr: ktidar yapsnda
erkeksi-kadns biimine brnm, baat terimi imtiyazl klmak zere
terimlerden birinin tabi klnmasna ve olumsuzlanmasna dayanan bir
tekrarlama vardr. retim, iktidar ve anlamlandrma ilikilerinin erkeksi-
kadns yaps olarak dnlmesine bir itiraz yoktur C ixousnun; ama
libidinal ekonomiyi politik ekonomiyle balantlandrrken yanl sorul
mu kkenler sorusunu reddeder (Cixous, 1986: 81).
Cixous, tekinin, hakikaten tekiyse eer, ne olduunu sorar. Bu
teki tanmlanamaz, hakknda teoriler gelitirilemez; yerleik deildir;
elden kayp gidendir, baka bir yerdir. Cixousnun dedii gibi: Sylene
cek hibir ey yok (Cixous, 1986: 71). Bu, tanmlayc sorularn, bilhassa
u sorunun reddidir: Kadn nedir? KadnT bir nesne olarak, ayrntlar
na inerek aratrmak, onu eskisi gibi ayn klmak zere teki olarak
oluturmaktr. Sylenecek hibir ey yok cmlesi, temsile yerletirile-
meyeni antrr, sylemin iktidarlarn reddeder. Bu baka yer, diyalek
tiin tekrarndan kaan bir yerdir. Cixousya gre (1986: 72) bu yer yazma
dadr: Onun, kendisini yazd yer, onun dledii yer, onun yeni dnyalar
icat ettii yer.
Oysa Cixous kltrn yklerini ve mitlerini yeniden yazarken zde
leecek hibir kadn bulamaz, arzusunun ynelebilecei hibir yer yoktur;
egemenlik kurma uruna giriilmi mcadeleler her yerde, snflar arasn
da ve bireysel lekte tm iddetiyle srp gitmektedir. A m a bu sistem
kusursuz mudur? Hayr, sistemden kaan bireyler de vardr; Cixousnun
arzu anlay bu mcadelenin oktan baka bireylere aldn dn
drr. Cixous (1986: 78) arzusunu yle davurur: Sevebileceim bir
kadn olmak istiyorum. Cixous farkl trden bir arzu aramaktadr, teki
ve farklln riskini omuzlayabilecek, bir tekiliin varoluunca tehdit
edildii duygusundan ziyade her bir tekinin brn tanmasn sala
yacak bir arzu aramaktadr. lmle dankl dve girmemi, bilinme
yene uzanan bir arzu (Cixous, 1986: 78). Bir baka yer tahayyl etmenin
mmkn olduu iddias, m evcut dzenden kap syrlabilene, balant
kurmada sz konusu olan kuraln istisnalarna dayanr. Cixousnun Yar
ma H arek tlarn d a verdii balca m ek bisekselliktir; bir birlik fan
tezisi anlamnda deil, kendilerindeki tekiyi ve tekini kabul eden var
lklar olm alan ve arzunun etkilerinin oaltlmas anlamnda biseksellik
(Cixous, 1986:84-85). Bu konudaki belli bal rneklerinden biri Genetnin
yazlardr (Cixous, 1986: 84); cinsel mulaklklan kendi ilerinde barn
drdklar kadnlarn ortaya kmasna izin veren mitik simalara iaret
eder (Cixous, 1986: 78). Cixous (1 986:122), ne erkek ne de kadn olan,
binlerce kii olan Shakespearee gnderme yapar; Shakespearein tm
karakterlerini yaamtr Cixous. Yarma Harektlar, farkl bir arzuyu
cisimletiren karakterler olarak Antonyus ve Kleopatraya bir methiyeyle
biter: Bir D aha -Encore [Tekrar]- A sla Yeterli Deil (Cixous, 1986:
130). Antonyus ve Kleopatrann arzusu lm aan bir arzudur: H l
yaamaktadrlar (Cixous, 1986: 130). Biraz abartl belki am a farkl bir
ekilde okunan aina bir yk olm asndan tr harika.7
Cixous, Hegel ve Freudu birlikte eletirel bir tarzda yeniden okur;
bu, st kapal olarak, Lacanm Hegel ve Freudu okuma biimine ynelik
bir eletiridir. C ixousya gre Hegel de Freud da yklerini hepten uydur
malar zerine kurmu deillerdir ne yazk ki. Bizler hl Erkein Yasas
olan Aynbenin Imparatorluunda yaamaktayz (Cixous, 1986: 78-9).
Arzunun beylik mant, kendisine yeniden geri dnebilmek iin dar
ya kan zne, bizim gndelik sradanlmzda i bandadr (Cixous,

7) Feministlerin kadnslk anlaylar -kadnsnn eanl tekillik ve okkatllk olara


anlalm as- ile Borgesin H epsi ve H ib irid ek i Shakespearee ilikin yks arasnda
arpc bir paralellik vardr. Borges bu ykde yle syler: Bir kasrgadan Tanrnn sesi
yantlam: Ben de kim se deilim; sen nasl kendi eserlerini dlediysen, benim sevgili
Shakespeareim, ben de dnyay dledim ve dlerimdeki birok biim arasnda yer alan
sen, tpk benim gibi, herkessin ve hi kimsesin (Borges, 1970: 285).
1986: 78). Cixous, Freud araclyla Hegeli cinselletirerek, Hegeldeki
arzu iin eitsizliin gerekli bir ey olmasn ve cinsel farkllktan eitsizlie
doru gerekleen kaymay sorgular. Cixous, bir g eitlii ile birlikte
farklln olumsuzluk iermeyen, bakasn canl ve farkl tutan arzuyu
retebileceini savunur (Cixous, 1986: 79). Bu nokta yukandaki argmanla
ilikilidir. Yani, arzunun hareketini retebilmek iin iktidar ve eitsizliin
devreye sokulmasnn gerekmesi Hegelin aynlk sisteminin bir dourgu-
sudur. Hegel ve Freudda farkllk daim a kartlktr: zdelik-farkllk,
bir aynlk ekonomisinde terimlerden birinin hiyerarik olarak deerli
klnmasdr. Arzu, ondan kaabilmeye muktedir grneni yeniden temel
lk etme arzusudur (Cixous, 1986:80). Hegel ve Freud arasnda balant
kurmas asndan, Hegelin arzusunu cinselletirmesi asndan sunduu
gereke udur: Kendi kendiyle aynlk, bir yitirme korkusuna, ekip alma
korkusuna, benimki olmayan yeniden temellk etme ihtiyacna yaslanr;
Cixous (1986:80) bunu, kadns znelliin deil, erkeksi znelliin karak
teristii olan kastrasyon korkusu olarak okur. Efendi-kle ilikisinin bu
ekilde cinselletirilmesi esnasnda Cixous, kle konumunu st kapal
bir ekilde nesneleme ura olarak, olumsuzlamada tekinin -kadnsl-
n - oluturulmas olarak alr. Bu okuma, de Beauvoirnn H egel-Sartre
cinselletirmesinin yapbozumcu bir deikesi olarak anlalabilir.
Cixous, dii cinselliinin ekonomisinde, farkl bir arzuyu kaydeden
bireyler olduunu savunur. Cixous, bir yandan erkekler ve kadnlar, br
yandan erkeksi ve kadns arasnda dolaysz bir tekabliyet olmad konu
sunda srar ederken, erkeklerin kendi benliklerindeki tekiyi -kadnsl-
- kabul etmeleri daha fazla sorun yaratsa da (erkeksiliin yitirme korku
su yoluyla oluturulduu gz nne alndnda), erkeklerin farkl bir
tarzda arzu etmeye balamalarnn imknsz olmadn savunur. te yan
dan, kadnslk yitirme korkusu ya da bakas korkusu etrafnda rgtlen
mez. Bu alrlk (receptivity) tam da kadnlara el konulmasna yol asa da,
ayn zamanda bakasyla olumsuz olmayan bir ilikiye gemeyi mmkn
klar. Bu alternatif arzu criture fmininede ve onun tarafndan kaydedilir.
Cixous bu arzudan nasl sz etmektedir? tekini canl tutan bir arzu
olarak, benlie geri dnmeksizin bakasna uzanp giden bir arzu olarak;
bir sonu ya da amac olmayan bir arzu olarak (Cixous, 1986:86-7). Dahas,
fallusu imtiyazl klmad gibi aynamsy da imtiyazl klmayan bir arzudur
bu (Cixous, 1986:82). Kartlklar kankla iterken unu syler Cixous
(1986:89): Baka biryerlerden, ayndan, bakasndan korkusu olmayan
kadn (Ben). Hayati nemi olan nokta, bakasna ak olma etrafnda
rgtlenen arzu, yazmada ak olma arzusudur.
Fallik ekonomiyle ve kadn ne ister? sorusuyla ban koparrken
Cixous (1986 :8 2 ), nasl haz duyarm? ve kadns jouissance [haz] ken
disini nasl yazarV diye sorar. Bu anlam tarzn reten ey korku deil
jouissance tan alnan keyiftir. Bedeni yazma dncesi bu yazma anlaynn
merkezinde yer alr: Kendinizi yazn: Bedeniniz kendisini iittirmeli.
Bilindnn devasa kaynaklar patlayp salacaktr (Cixous, 1986: 97).
Cixous bunu Kendi Kendiyle Aynlk imparatorluunun taciz edilmesi
olarak grr: tekinin bundan byle lme mahkum edilmeyecei baka
biryerler ve toplumsalln-iftler ve kartlklar erevesinde tanmlan
m bir znelerarasln- keye sktnld biryerler olacaktr (Cixous,
1986: 96-7). Bedeni farkl bir tarzda kaydetmek, libidinal ekonominin
kkten dntrlmesi imknn nceden canlandrr. Her birimizin
kendi bedeniyle (ve teki bedenle) ilikisinin bir dnme uradn
tahayyl edelim; bundan byle kadnslk ve erkeksilik kendi farkllkla
rnn etkilerini ok farkl bir biimde kaydedecektir (Cixous, 1986: 83).
Yani, kadns ve erkeksi bugn olduklar gibi (ayn ey) olmayacaklardr.
Cixousnun yaznda bir nee ve tutku var. Aslnda, bedeni yazmann
ne anlatt konusunda ele avuca gelir bir anlam karm ak mmkn.
Onu, Cixousnun znelliini hissedebilirsiniz. A m a, Cixous, zorlu dnm
sreci konusunda hibir yanlsamaya yer vermez. Szgelimi, Clm entla
girdii diyalogta, iktidar ve bilginin dankl dvn ve bizlerin
bilhassa retme pratiklerinde egemenlik kurma tuzana kstnlma tarz
larmz Clm entdan daha srarl bir ekilde vurgular (Cixous ve Clment,
1986: 144-5). Kadn daim a erkein syleminde ilev grd ve bu ilev
ancak ieriden taciz edilebilir, am a bu ierideni yerinden etmenin
... berhava etmenin zaman gelmi bulunuyor (Cixous, 1986: 95-6). En
kesin haliyle bu hamle, bir kimsenin kendisini egemenlik konumuna
yerletirmesi meselesi deildir, nk byle bir hamle dntrme ilemi
olm aktan ziyade tekrarlama olacaktr. C ixousnun yaznda egemenlik
konumunun reddedilmesi ile bizim bu arzuya dahil edilmekte olduu
muzun kabul edilmesi arasnda bir gerilim vardr. A ada biraz daha
ayrntl olarak ele alacam bir okkatllk metodolojisi erevesinde
nemli olan nokta, her iki arzu biiminin eanl bir etkililii (ve m uhte
melen bir etkileyicilii) olduudur.
Irigarayn yazlarnda ise, dii cinsellii ve erotizmiyle balantl olarak
farkl bir arzu ekonomisi nerilir. C ixousda olduu gibi, farkl anlam
tarzlar asndan bedenin merkezi bir yeri vardr. Dii cinsellii, yani
Bat kltrnde bastrlm olan, sylemin dzenine karklk getirir.
Irigarayn burada ele alacam yazlar unlar: Bir Olmayan u Cinsiyet
(1985a), Ve teki Olmakszn Bir Kmldamaz (1981), Dudaklarmz
Birlikte Konutuunda (1985a). Bu sonuncu yaz, teori ve kurmaca ayr
mn karkla iten bir yaz biiminin iyi bir rneidir.
Bu noktada, Irigaray ve Cixousnun anlam kavram konusunda ne yap
tklarn kavram ak asndan hayati nemi olan farkllk hakknda da
bireyler sylemek gerekiyor. Bu yazarlarn ilgi duyduklar yazma pratii,
aynyla bantl olarak tanmlanmayan bir farkllk anlayna yaslanr:
M utlak tekinin radikal farkll. Bu dorudan doruya Derridann
differance anlayyla balantl. Differancem a s sistemdeki erteleme sre
cine, bir zincir ierisindeki elerin ertelenmesine ve birbirlerine gnde
rilmesine iaret eder: Bir e, ancak bir iz'ler ekonomisi ierisinde ge
miteki ya da gelecekteki baka bir eye gnderme yaparak anlam kazanr
(Derrida, 1987: 29). zdelik ve aynl imknsz klan ite bu sretir.
Szgelimi, bir kartlk ilikisindeki eler birbirlerinin izleriyle damga-
lanmlardr ve bu durum sonuta kimlii yaratacak bir olumsuzlamann
sklmesidir. Differancen yaps ve hareketi mevcudiyet/namevcudiyet
kartl temelinde kavranabilir deildir (Derrida, 1987: 27). Bu arg
man yapsal dilbilimin bir eletirisi olm aktan ziyade, Saussurede st
kapal duran bir meselenin, yani kartlklan birbirlerinden ayr tutmann
imknszlnn gn na kanlmas olarak alnabilir. Parole [sz] tara
fndan damgalanmtr langue [dil], artsrem (diachrony) tarafndandam -
galanmtr esrem (synchrony) (ayrca bkz. Weber, 1987: 9). Gelgelelim,
bu argman anlam pratiini vurgular: Parolen, artsremin hareketinden
ayr tutulamaz yap.
Nitekim, Derrida (1987: 26-7), differance'm farkllklarn sistematik
bir oyunundan, farkllklarn izlerinin sistematik oyunundan oluan
yeni bir yazma kavram olduunu savunur. Bir metin, bir zincir ya da
sistem ierisinde elerin izlerinin birlikte dokunm as yoluyla retilir;
metin ancak br metnin dntrlmesinde retilir (Derrida, 1987:
26). Fransz feministler, dii cinselliinin farkl bir arzu ve anlamlandrma
yapsna iaret ettiini savunurlarken differance cinselletirirler. Cixous
biryerlere yerleip kalmayan bir arzudan sz ettii zaman, ertelemeyi, bir
son noktas olmayan hareket halindeki bir anlam landrma srecinde
oluturulmasndan ve bu srecin oluturucusu olmasndan tr ayrnt-
lanna dek inilemeyecek olan farkll vurgulamaktadr. Cixousnun y
kleri yeniden yazmas Derridann szn ettii dnm olarak anlala
bilir, ama Cixous bunun bedensel ve cinsel bir dnm olduunu vurgular.
Bu anlamyla farkllk, Fransz feminist yazlarndaki okkatllk d
ncesiyle yakndan balantldr. Bu yazlarda farkllk ve okkatllk,
aynln ve tekilliin karsna kartlr. Bir Olm ayan u Cinsiyet:
Erkeksilik erevesinde tanmlanagelmi u cinsiyet, ayn ile ilikisiyle
olumsuz tarzda tanmlanm ve dolaysyla zgll olmayan u cinsiyet;
tekil olmayp okkatl olan u cinsiyet. Kadnslk bir ifte urak barnd
rr; iki farkl yoldan anlamldr. Burada olumlu uran ya da anlam
tarznn zerinde durmak istiyorum: Arzu ve anlamn okkatll. Irigaray
ite bu urakta baat fallik ekonomiden kaan bireyler saptar. Mevcudi-
yet-namevcudiyet, zne-nesne, zdelik ve aynamsnn imtiyazl klnma
syla nitelenen bu ekonomide, bilginin kankla itilmesi asndan dii
otoerotizmi bilhassa nemlidir. Irigarayn (1985a: 24) eletirisi dola-
ymlar meselesi etrafnda dner.

K adna gelince, kadn herhangi bir dolayma ihtiya duymakszn ve aktiflii


pasiflikten ayrmann herhangi bir biimi gndem e gelmeden nce, kendinde
ve kendine tem as eder. K adn her zaman kendisine temas ed er ve stelik
bunu yapmasn kimse yasaklayamaz, nk cinsel organ birbiriyle srekli
balant halinde olan iki dudaktan olumutur. Nitekim, kadn kendi ierisin
de zaten ikidir, birbirini okayan ikidir -am a bir(ler)e blnebilir olmayan iki.

Irigaray bu anlam tarzn, bedende yaanan anlam tarzn, fallik ekonomi


deki dolaymn karsna karr: Kadnn ve dilin sunduklar dolaymlar.
Bir anlna Hegele geri dnecek olursak, ironinin temelinin dolaym
olduu anmsanacaktr: Bilgideki arzu dolayszlk arzusudur, bilgi nesnesi
nin mevcudiyetine duyulan arzudur; ama, Hegelin srar ettii gibi, dolay
szlk daim a dolaymlamr. Daha genel sylenirse, bilgi hem dolaymlara
bamldr hem de bu bamlln inkrn gerektirir.
Irigaraydan yaptmz bu alnty, bir dolayszlk arzusu ve dolayanla
rn bir inkr, hatta belki de kadnsnn mevcudiyetine duyulan bir arzu
olarak okum ak mmkn. A m a bu alnty farkl ilkelere (Irigaray sz
konusu ilkeleri baz bakmlardan ilemselletirir) dayal bir anlam tarz
erevesine oturtmak daha verimli olur. Irigarayn eserlerinin hatr say
lr bir ksm dolaymlar gn na karmaya ynelmitir. Bu aba, yap-
bozum ynndeki ilk hamle olarak -tersine evirme olarak- anlalabilir.
Bir Olmayan u Cinsiyetten alnan yukandaki pasajda Irigaray, dolaym-
dolayszlk kartln yerinden karma dorultusunda bir hamle daha
yapar. Yaanan, bedende yaanan anlam olarak anlam anlay, mevcudiyet
metafiziinin zne-nesne gibi kartlklanyla ban koparr. Szgelimi,
Irigaray (1985a: 26), kadn kendisine temas ettiinde temas edeni temas
edilenden ayrmann imkn olmadn iddia ederken, zne-nesne ayr
mn ve bu ilikinin dolayanlarn karklk ierisine itmektedir. yle
de sylenebilir: Dolaym dolayszdr ya da snrdaln dolayszl ylesi
ne bir dolaym kurar ki, tekabliyet imknszlar.
O nedenle u noktann vurgulanmas nemli. Irigaray dolayma yne
lik eletirilerinde dolayszl savunm am akta -bu, sz konusu kartln
br yakasdr ve mevcudiyete duyulan bir arzudur- am a kartl da
yerinden karmaktadr. Irigarayn cisimlemi anlam olarak anlam yakla
m, Bergsonun madde olarak beden ile imge olarak beden arasnda
ayrm yapmay reddeini anmsatyor. Bedenin dolayszlktaki dolaymlar
sorusuna ak seik bir tarzda eilmesi sayesinde Irigarayn almalan,
bedenin yazlmas dncesine (Cixousnun temel ilgisidir bu) k tutar.
Beden hem kaydedilir hem de kaydeder. Beden ve anlam arasndaki ba
lantya ilikin bu anlay, bedeni bir mevcudiyet olarak varsayan bedeni
temsil etm e anlayndan radikal bir tarzda ayr tutmak gerekir. Dahas,
bedenin ya da herhangi bir eyin anlam sistemleri tarafndan dolaymlan-
d dncesi, dolaymlanacak olan eylerden nce gelen bireylerin
olduunu varsayar.
Irigarayn argmannn hayati bir noktas, temas duyusu grme duyu
sunu yerinden kaydrd takdirde bedenin nasl anlam ifade edecei soru
nudur. D aha kesin sylenirse, grmenin bedenden bir uzaklamay ve
hatta bedenin bastnlmasn gerektirmesinden tr, bu argman anlam
ifade eden bedenin neminin ne olduu sorusunu sordurtmaktadr. Bir
ayna ekonomisinde kadnn grecei hibir ey" (Irigaray, 1985a: 26)
olmamas sorunundan ayn olarak, grme, bir nesnenin anlamnn sabit-
letirilmesiyle oluur. Sartren aklamasnda bakn znesi bakn n es
nesini sabitletirir; bakn yaps arzunun yapsdr. Lacanda, zdelik
yanlsamas aynayla ilgili olarak ortaya kar: mgenin total biimin
dsallnda sabitlenmesi, talatrlmas (Irigaray, 1985a: 116-17). By
lelikle, Irigaray, grmede ierilen duraanlk ve katln karsma temasn
akkanln ve hareketini kanr. A kkanlann Dzeneinde Irigaray,
bir katlklar ekonomisinde nesneye ve bu ne anlam a gelir? sorusuna
ilgi duyulduunu savunur (Irigaray, 1985a: 115). Akkanlar arkaik kii
belirlenimlerinin elinden syrlr (Irigaray, 1985a: 117) ve zdelik imk
n yoktur (Irigaray, 1985a: 109). zdelik fantezisi ancak bir ayna ekono
misinde yaplan zne-nesne ayrmyla mmkndr.
Dii otoerotizmindeki temas, ertelemeyle dorudan doruya ilikilidir.
Bu bakmdan Irigaray (1985a: 110-11) daima, metafor (kat) karsnda
snrdal ve metonimiyi (akkanl) vurgular. Bir Olmayan u Cinsi-
yette yle yazar: stelik, onun [kadnn] syledii ey, asla herhangi bir
eyle zde deildir; daha ziyade, snrdatr. (ste) temas eder (Irigaray,
1985a: 29). Yaknlk zdelii imknszlatrr. Kendi kendisiyle, ken
dindeki tekiyle, hi kimseyle zdeleme imkn olmakszn diyaloa
girer (Irigaray, 1985a: 31). u halde, burada izlerin gnderi yapmas ve
ertelemesi sreciyle kar karyayz: Hibir e basite m evcut deildir,
tanmlanamaz. Benliin ayr snrlar ve benlik ile teki arasnda ayn
snrlar yoktur. Bu balamda Irigaray hesaplamaya ilikin ilgin bir eletiri
ortaya atar. Bu eletiri, Bat kltrndeki ekonomik hesaplama ve nicel-
letirmeye ynelik eletirisiyle dorudan doruya ilikilidir (ve bundan
sonraki blmde tartlacak olan Bergsonun bariz bir yanksn bannd-
rr). Her eyi (rakamlar, birimleri, bireysellikleri) hesaplayan bir kltrde
kadn bir gizemdir. H esaplam a uzamsallatrmaya ve aynlatrmaya, her
bir enin ayr olduunun, kendinde kendi bana tanmlanabilir bir
birim olduunun varsaylmasna yaslanr. Kadn ne birdir ne de iki.
Daha ak sylenirse, kadn ne bir kii olarak tanmlanabilir ne de iki
kii olarak. Kadn tm yeterli tanm lam alara direnir (Irigaray, 1985a:
26). Nicelletirmeyle herhangi bir alverii olmayan bu okkatllk savu
nusu, dii cinselliine gnderme yaplarak ortaya atlmaktadr. Kadnn
cinsel organ hakknda Irigaray, kadnn en azndan iki cinsel organ
olduunu, am a bunlarn tek tek tanmlanabilir olmadn, kadnn cinsel
organlarnn her yerde olduunu, kadnn cinselliinin ve hazznn oul
olduunu, farkllktan ierisinde okkatl olduunu sylemektedir (Iri-
garay, 1985a: 28). okkatllk ve yaylmtk aynl kankla iter, tek
cinsel organ zerinde odaklaan bir cinsel ekonomiyi kankla iter;
izdmlerin izgiselliini, arzunun ama-nesnesini bozguna uratr
(Irigaray, 1985a: 30).
Ve teki Olmakszn Bir Kmldamazda yine, ayna ve ayna tutmayla
balantl olarak katla kar ak izleini buluruz. Bu deneme, fallokratik
bir dzende anne ve klz evlat arasndaki bir ayna tutma ilikisinden sz
eder.

Senin stnle birlikte buz yuttum anne. Ve imdi karndaym, ierilerim


donmu halde... ime aktn sen ve bu scak sv beni fel eden zehir oldu. K a
nm artk ayaklanma ulamyor, ellerime ve bama da. Dondurucu souk k o
yulatrd, hareketsizletirdi kanm. Buz paralan akm nledi. Kanm phtla
yor, kalbimde ve kalbimin etrafnda reklenip kalyor (Irigaray 1981: 60).

Stn ve kann ak talar, hareketsizleir; scak sour. Aynann etkisi


budur: La glace: Buz, ayna. Sizin yanstma arzunuz tarafndan zindana
tkldm, heykel oldum, sizin hareketliliinizin bir grnts haline gel
dim (Irigaray, 1981:64). (Medusann bak m bu? Yoksa St. Theresannki
mi?) Ayna tutma benliin bir bakasndan ayrlmasn, benliin yitirilme
sini, iki l benlii ierir (Irigaray, 1981:64). Bu, Lacann ayna evresine
ilikin aklamasnn eletirel bir yeniden okunuudur: Dsal-isel ayrm
ve imgenin bir sabitlenii, hareketsiz kln olan lm Olumsuzluk
ayn zamanda tekini dahil edecek, zmseme yoluyla tekini olumsuzla-
yacak bir arzudan kaynaklanr. Birbirimizi yeme eklindeki bu edimde
kaybolup gittik yine (Irigaray, 1981:62). Ve eksiklik etrafnda yaplanm
bir arzu (Kleinn yanklar nlar burada) boluklarn doldurulmas
retir ve sonuta ortaya eksiklik deil, bir ar bolluk, tka basa doldurul-
muluk kar: Hareketsizletirilmi bir beden (Irigaray, 1981: 62). Bu
tketme ve tketilme, tepeleme doluluktur; bu hapishaneden kmak
istiyorum (Irigaray, 1981: 60).
Irigaray, kadnn arzusunun fallik terimlerle retilmesine -eksiklik,
olumsuzlama, hareketsizlik, lm - bir alternatif nerir. rnein, Sen/
Ben bitimsizce dei toku etmekteyiz benliklerimizi ve herkes kendisi
olarak kalmakta. Yaayan aynalar (Irigaray, 1981:62). Bu, olumsuzlamasz
ve zne-nesnesiz bir arzudur, erteleme ve hareketin olduu bir arzudur.
Irigaray, bitimsiz bir ekilde imgelerin dei toku edilmesinden sz eder
ve bu oyunu oynayabilmek iin birbirimize atp geri alacamz bir nesne
ye ihtiyacmz yok diye srdrr szlerini (Irigaray, 1981: 62). Bu cmle,
hem FortlDa!nn mevcudiyet-namevcudiyet kartlnn eletirisi hem
de Hegelde benlik-teki ilikisinin bir nesneyle dolaymlanmasnn ele
tirisi olarak okunabilir. Anneliin tekil ilevinin kurduu kapan bu seimi
retmektedir: ekip gittiim takdirde, hayatn yansmasn, kendi haya
tnn yansmasn yitirirsin. Gitmeyip kaldm takdirde ise, senin lm
nn teminat deilim (Irigaray, 1981: 66). Birinin brnn lmn
gerektirdii ve bylelikle her ikisinin de lmn gerektiren bir hayat
senaryosuna kart olarak Irigaray unu syler: Ve senden istediim,
A nne, uydu: Bana hayat verirken, sen de canl kalasn (Irigaray, 1981:
67). Bu pasajdan, anne karsnda mulak bir duru ortaya kyor: Irigaray
anneyi ya da anne-kz evlat ilikilerini olumlu bir tarzda yeniden deerli
klmakla kalmyor. Yukarda aktanlan son dilegetirite, ayn zamanda
lm arzusundan azat edilme arzusu da var belki.
Sylemin iktidarnn temel bir mekanizmas iki kutuplu kartlklar
dr; Hegelci gelenekte arzu yaps kartlk etrafnda rgtlenir. Sylemin
iktidar hem kadnsnn tabi klnmasna bamldr hem de bu tabiyeti
retir. Irigarayn Dudaklarmz Birlikte Konutuunda (1985a) balkl
denemesi, kartlklarn karkla itilmesi stratejisinin bir rneidir.
En anlaml olan da ben/sen oyunudur: Konuma konumu srekli hareket
eder, zne ve nesnenin sabitlenmesi sz konusu olmad gibi, zneler
arasnda ak seik snrlar da yoktur. Sen, hem otoerotizmin tekisidir
hem de teki znedir. Bu anlamda aynadaki beni oluturan i-d aynm
karkla itilir; sonsuz bir erteleme vardr. Ben/sen dokunuyorum/doku
nuyorsun bana/sana, kendimizi canl hissetmemiz iin yeter de artar bu
ve Biz -sen /b en - ne az ne de kapal (Irigaray, 1985a: 209). N e biri
ne br ve eanl olarak ikisi de, bu stratejide kullanlan kilit vasta
lardr. Szgelimi, renkler ve rakamlar sz konusu olduunda: Hepiniz
krmzsnz. Dolaysyla da olduka beyaz. Ayn anda ikisi d e ... tm renk
leri biz dourduk: Pembeler, kahverengiler, sarlar, yeiller, maviler; ne
bir ne de ik i... Ve birin imgesi olarak tekiyle bunlarn tu h a fiftlerine
blnme biimi" (Irigaray, 1985: 207). Deniz, isel-dsal ayrmnn b e -
lirlenemezliinin ve ak ile hareketin metaforu olarak i grr. Cixousda
(1986: 90-1) dalgalar ve sahil, farkl olan birer tekrardr. Bu hareketler
bir balangtan sona gei olarak betimlenemez Bu rmaklar tek bir belirli
denize akmyor. Bu akntlann sabit yataklar yok, bu bedenin sabit snrla
r yok (Irigaray, 1985a: 215).
Hareketlilik salam bir zeminde durm a iddiasnda olan herkese
tuhaf gelir. Bu denem e, bir son bulma, bir sabitleme arzusuna yaslanma
yan anlam ilkeleri hakknda yazlmtr; ayn zamanda bu ilkeleri pratie
geirir. A kkanlk , dudaklarn tem asT vb. metoniminin mecazlar
olarak anlalabilir. Temsil, bir katmerletirme ve ayna tutma arzusundan
oluur: Ayn olan bir tekrar, biri orjinal ve bir kopya; ve kendi kendini
nesneletirme (self-objectification) . br yandan, bizim aramzda, birimiz
gerek, teki de onun taklidi deildir; biri orijinal, teki de onun kopyas
deildir (Irigaray, 1985a: 216). Irigaray, grmeden ziyade temasa gnder
me yaparak, bizim bedenlerimizde zaten ayn ve ift olduumuzu, iki
olduumuzu syler. Bu, temsilin hareketsizletirici tekrar deildir, ertele
menin hareketinde oluturulmu farkl bir tekrardr.
Hem Irigaray hem de Cixous anlamn dntrlmesinin ilkeleri hak
knda yazmakta ve bu ilkeleri yazmaktadrlar ve her ikisi asndan da bu
anlam tarz bedenseldir. Cixous, bu anlamlandrma biimindeki arzu yap
sn net bir ekilde tarif eder, ama bu ayn zamanda Irigarayda da st rtk
olarak bulunmaktadr: Benlie geri dnebilmek iin tekini olumsuzlama-
yacak ve sonsuz erteleme sreci yoluyla canl tutulacak bir arzu. Irigarayn
almalar, bu anlam ilkeleri ve beden arasndaki dolaysz balantlar
asndan nemli. Hegele gre bilginin, duyulur dnyann dna kmay
ve duyulur dnyay olumsuzlamay gerektirmesine karlk, Cixous ve
Irigaraya gre, (bilgiden ayr tutulmas gereken) yazma duyumsaldr.
Teorik dzenei keye sktrma ve toplumsall keye sktr
m a, fallusmerkezcil sylemin iktidarlanna kar koyma stratejileri olarak
anlalabilir. (Ve, bu feministlere gre, Hegel fallusmerkezcildir; bu nokta,
Lacann H egeldeki arzu yapsn cinselletirmesinde ak seik ortaya
kar.) A m a, hl u soruyu sormaya ihtiya duyduumuzu dnyorum:
Yapbozumcu stratejilerin kar-iktidarnn mahiyeti hakkndaki varsa
ymlar nelerdir? Bunlar iktidardan kurtulma ve iktidar halletme stra
tejileri olarak anlalamaz. Yapbozum teorisindeki iktidar anlaynn
Foucaultnun olumlu iktidar anlayyla uzlamaz olduunu varsaymak
akla yatkm olacaktr. Beden dikkate alndnda bu nokta daha da belirgin
hale gelir. Foucaultya gre, iktidar beden yoluyla olumlu bir tarzda iler
ve bedenin kar-iktidarlarnn reticisidir. Irigaray ve C ixousya gre,
kadnlarn bedenlerinin kar-iktidan dorudan doruya fallusmerkezci-
likle balantldr nk kadnlarn bedenlerinin kar-iktidar bu dze
nin bastrlm olandr. Sylem in iktidar kar-iktidarn reticisidir.
Foucaultdan farkl olarak feministler, iktidann olumsuz bir tarzda iledi
ini dnrler: lgi duyduklar nokta, kar koymaktr. A m a feministle
rin Foucaultyla ortak noktalar, kar-iktidar olarak haz anlaydr
(Irigaray, 1985a: 32-3). H er eye ramen, Cixous ve Irigaray asndan
kar koyma stratejileri sorunu kadnn hazz etrafnda dner. Ve bu stra
tejinin, erkeksi iktidar ve arzuyu ksa yoldan tersine evirmesini nleyen
de ite bu hazzn zglldr.
Bozguncu haz bedenine duyulan ilgi yalnzca feministlere zg deil.
Szgelimi, Barthes (1986: 43), yapy isterik klan znellikten sz
ettii zaman byk lde ayn eyi savunm aktadr: Dzenin bedensel
bir bozgunla karlam as; sonsuz Yerinden Etm enin kudreti. H em
Barthes hem de feministler jouissance tam byle anlyorlar. Gelgelelim,
bu durum u kritik soruyu douruyor: N iin bilhassa dii jouissance?
Dii jouissance'nm tekil dzenin kar koyucusu olduunun varsaylma-
smda, tam da okkatlln reddettii eyi yeniden icat etme tehlikesi
belirmiyor mu? (Irigaray ve C ixousnun srekli dikkati ektikleri bir
tehlikedir bu.)
Bergson ve Foucault araclyla iktidar, bedenler zerinde edimde
bulunan bedenlerin eylemleri olarak dndmz takdirde u sorula
bilir: Bedenin bozguncu bir tarzda edimde bulunmasn salayan nedir?
Foucaultnun glerin mcadele alan olarak beden anlay ile psikanalitik
drtler ve isterikleme anlay birbirine indirgenebilir deildir, ama
bunlann ikisi de iktidar ile bedendeki enerji arasnda bir balant kurar.
Gelgelelim, bilindmn enerjisi, iktidann yapsn neyin bozguna uratt
nn belirlenmesine (Foucaultnun aklamasndan) daha yakn duracak
gibi grnyor. Cixous bedenin yazlmasnda patlayp salan bilind
kaynaklarndan sz ettiinde, bu da bir kar-iktidar ve nitel olarak farkl
bir iktidar deil midir? Olumlu bir arzunun serbest braklmasnda st
rtk bir ekilde olumlu bir iktidar anlay da yatmaktadr. Bu haz-iktidar,
iktidar ve arzunun olumsuz yapsna ve korkunun harekete geirdii arzu
ya kar koyar (Cixous, 1986: 97).
O lum lu bir arzu, ayna tutma ilikisindeki ifti istikrarszla iter, bir
tekabliyeti ya da temsili imknszlatrr: Benlik-teki ilikisi hareket
halinde oluturulur. Bu blmde bu hareketin bedensel olduu savunuldu;
bundan sonraki blm dnmn zamanna ve zamann ayna ifti ile
sylemin dzenini bozma biimine eilecek.
5
Zaman

Beni oluturan tzdr zaman...


(Borges, 1970: 269)

Bedeni yazmak gnmz kltr teorisinin temel ilgilerinden biridir.


Ben, Barthes (1977:179-89) izleyerek, bunun maddeci bir anlam anlay
n ierdiini savunuyorum. M addeci bir gstergebilgisinin bilekelerin
den biri bedense eer, brnn de zaman olduunu ne sreceim. Bu
blmde cisimlemi anlamn zamansallk biimlerini aratracam. Bu
aratrma esnasnda, zaman, bellek ve beden arasndaki balantlara, bu
balantlarn anlam srelerine ilikin anlaylar asndan barndrd
imalara eileceim.
Beden gnmz kltr teorisinin gndemine yerlemi, ama za
man pek az ele alnmtr. N e var ki, dnm dncesi zamansal bir
anlamlandrma anlaydr. Derrida (1987: 26-9), Saussurec gstergebil-
gisini yeniden formlletirirken yapdaki hareketi vurgular: Erteleme,
eler arasndaki zamansal ilikilere gnderme yapar. Bilgi ve anlam konu
sundaki yaklamlar, zamansal varsaymlarna baklarak birbirlerinden
ayrlabilirler: Temsil anlaynn eleri ve sistemi hareketsiz varsayacak
olm asna karlk, dnm olarak yazma dncesi anlamn zamann
kabul edecektir.
Dnm ve bedeni yazma dncesi, tekine ynelik metonimik bir
hareketten oluan olumlu bir arzudur. A m a bu metonimik hareketin,
Lacann arzuyu metonimik olarak kavrayndan, hatta H egeldeki arzu
hareketinden ayr tutulmas gerekir. Olumsuz arzu rneinde bu anlam
ilkesi ancak arzu tatmin edilemedii srece i grr, ama arzu, bir zdelie
ve sona duyulan arzudur. Olumlu bir arzunun metonimisi Hegel-Lacan
arzu yapsndaki eitli kartlklarn (dolayszlk-dolaym, zne-nesne,
isel-dsal) yerlerinden karlmasn gerektirir. Bu kartlklarn her
birinin uzamsallatrmaya, zne ve nesne arasndaki bir mesafeye ve ayna-
latrmaya yaslandna dikkat edilmesi nemli. A m a br yrngeye,
zaman-temas yrngesine, Irigarayn metafordan ayr bir ey olarak, me-
tonimi olarak anlad eye dndmzde, anlam ve zne asndan
neler olur? (Irigarayn anlad haliyle metafor, aynnn ikamelerinden,
benzerlikten oluur. Metonimideki anm ilkesi aynlk deildir. Bura
daki savunu, zaman ve temasn ayr elerin zdeliini ya da aynln
imknszlatrdn belirtir.) Kartlklann yerinden karlmas stratejisi
kendi bana bir zamansallanrmadr. Tersine evrilme ileminde yap,
ters yz olsa bile, hl hareketsiz durmaktadr. O ysa yerinden karma
ilemiyle birlikte elerin birbirleriyle ilikili olarak hareket ettirilmesi
sz konusu olur ve bu hareket de yaylmayya da sirayeti ierir (Krupnick,
1987:1-17). Buradaki ilgilerimden biri, yerinden karma olan bu yaylma
hareketindeki zamansall ve olumlu bir arzu ile zaman arasndaki ba
lanty tantlamaktr.
Benim bu projem Fransz feministlerin ilgileri tarafndan biimlendi
rildi. Bergsonu okuyuum bu feministlerin yazlanndaki temel dnce
lerin bazlarna, zellikle beden ve zaman konusundaki varsaymlarn
farkl anlam ve bilgi anlaylar asndan tad nem e k tuttu. Berg-
sonun felsefesi bilhassa zaman ve beden meselelerini bir araya getirme
tarzndan tr nemli ve bu bakm dan Bergsonun kltr teorisine
nemli bir katk yaptn savunacam . Dahas, Bergsonun zamansal
okkatllk metodolojisi kltr analizinin nne hatr saylr imknlar
sermektedir. Bergson okkatll felsefi bir tartma balamnda uygulasa
da, bu metodoloji daha genel olarak kltr srelerini ve metinleri kapsa
yacak ekilde geniletilebilir. Kltr analizinde disiplinleraras bir yakla
m gelitirmek konusunda Bergsonun baz bakmlardan Irigaray ya da
Cixousdan daha vaatkr olduunu dnyorum. nk Bergsonun
okkatlla ilikin aklamasnda, feminist yazlarda ok revata olan
bu dncenin eitli metinlere nasl uygulanabileceine ilikin baz ipu
lar bulunmaktadr.1
Baz nemli alardan Bergsonun felsefesi gnmzn dnm ve
bedenin yazlmas dncelerini nceden canlandrmaktadr. Szgelimi,
Bergsonun felsefesi zdelik ve mevcudiyet felsefesinin bir eletirisi ola
rak okunabilir. Bergsonun elerin hareketinden ve yaylmndan oluan
sre anlay, herhangi bir tekil enin mevcudiyetini imknszlatrr.
Ve bellek bu adan nemli bir rol oynar: Alg yalnzca zihnin mevcut
bir nesneyle balants deildir asla; bellek-imgelerle doludur (Bergson,
1950b [1986]: 170). Derridaya gelince (1982:12), eler arasndaki iliki
de yatan hareket, nedensellik, totalit ve bir son nosyonlarn zayflatr.
Szgelimi, Bergson, imdi, gemiten baka bir ey iermez ve sonuta
bulunan zaten nedende yatar eklindeki dnceyi eletirir (Bergson,
1913 [1907]: 170). Bergson sonsuzlukla, ngrlemezlikle ya da gnm
zn terimleriyle nihai bir anlam noktasna kavumayan gsterenlerin
oyunuyla ilgilenen dnce geleneine yerletirilebilir. Ereklilik (finality)
konusunda Bergson unu syler: Ereklilik terimini kavranm ya da
nceden kavranm bir dncenin gerekletirilmesi olarak anlyorsak
eer, hayat ereklilii aar (Bergson, 1913: 236). Bu dnce, Bergsonun
hayat bir nitel farkllama sreci olarak anlamasyla ilikilidir. Bu farkllk
kavramndaki zamansalln, Derridann diffranceiyla bariz paralellikleri
vardr, sistem dncesi asndan benzer imalar barndrr.
Bergsonun nitel farkllk anlay, olumsuzlama nosyonlarnn ve ayn
lkla ilikisinde olumsuz tanmlanan farkllk nosyonunun eletirisiyle

1) Bergsonun dncelerinin -Frankfurt O kulunun eletirel teorisi (Jay, 1973: 48-5


ve Fransz felsefesi dahil olmak zere- eitli dnce gelenekleri zerinde sahip olduu
etkiye ramen bugn Bergsona pek az dikkat edilmesi artcdr. Bergsonun dnceleri
nin gnmz Fransz felsefesinde ve kltr teorisinde, szgelimi Foucault, Barthes, Derrida,
C ixous ve Irigarayd a yanklar vardr. A m a Bergson'a borlu olunanlarn aka dile
getirildii grlmez pek; bu durum, Bergsonun felsefi gelenein bir paras saylmasndan
kaynaklanyor da olabilir. Le Temps et lautreda [Zaman ve teki] Bergsondan kayda deer
lde yararlanan Levinas (1987 [19471: 128), Bergsonun bugn ok haksz bir ekilde
unutulm u olduunu syler. Lvi-Strauss, Bergson hakkndaki kans ikircikli olsa da,
ona olan borcunu aka ifade eder. Gelgelelim, Bergson genelde, Lvi-Straussun dnce
sinde etkili olmu belli bal simalardan biri olarak grlmez. Bergsondan heyecan duyan
ada Fransz teorisyenlerinden biri de Deleuzedr. Deleuze, Le BeTgsorusmede [Bergsoncu-
luk] (1988 [1966]), felsefi sezginin ve okkatlln gnmz felsefesi asndan nemli
olduunu savunur; daha yakn bir tarihteyse, film zerine Bergsonun sre anlayndan
yararlanan iki ciltlik bir kitap yazmtr. Buna ilaveten u noktaya dikkat ekilebilir:
Borges, Zamana likin Yeni bir rtmede (1970: 252), Bergson'un dneminden sonra
-1 9 4 7 d e - zaman hakknda yaz yazmann anakronik bir i olduunu syler.
balantldr. Bergson olumsuzlamann u dnceden kaynaklandn
iddia eder: nmde grdm ey grmek istediimden daha fazla bir
eydir; dzensizlik nosyonu bundan doar (Bergson, 1913: 233). Bu
dnce, olumsuzlamann farklln -bilhassa cinsel farklln- bastrl
mas demek olduunu iddia eden feminist dnceye dikkat ekecek l
de benzemektedir. Bergson buna ilaveten, tekillik ve okkatllk arasnda
bir ayrm gzetir ve okkatll savunur. Tekilliin ve olumsuzlamann
var olduklarn yadsmamasna karn, eletirel ilgisi olumsuzluun felsefi
olarak imtiyazl klnmasn hedef alr. Bergson, olumsuz bir dzensiz-
likten ziyade, birden fazla dzen olduunu, okkatl dzenler olduunu
savunur. Felsefesi Hegelci gelenei eletirse de, Bergsorida bir arzu kavra
m yoktur. N e var ki, barndrd olumlu farkllama, sonsuzluk ve ngr-
lemezlik nosyonlar olumlu bir arzuya uygun dmektedir.
Bergsonun bedene yaklamn daha nce irdelediimden, imdi onun
okkatllk metodolojisine, zaman ve sre teorisine ve sre ile bellek
arasnda kurduu balantya geiyorum. Daha sonra Freudun bellek izi
ve bilindnn zamansall anlaylarn aklayp, bunlarn Bergsonun
dnceleriyle balantlarn anlatacam. Bergsonda bir zaman ve beden
teorisi olmasna karlk, Freud bu teoriye, bilindna zg bir ey olarak
bellek izi anlayn ilave eder: Bellek izleri arasndaki ilikiler, bilind
anlam ilkelerince ynetilir. Bu balamda Benjam inin bellek konusunda
Bergson, Freud ve Proustu tarnmasna ve Prousta zg istenli (voluntary)
ve istend (involuntary) bellek ayrmn kltr analizinde kullanna
deineceim. Kltr srelerini okkatllyla dnmenin bir yolunun,
istenli ve istend bellek arasnda yaplan bu ayrm kullanmaktan
getiini ne srmek istiyorum.

Bergson: okkatllk ve Sre

Aadaki tartmada Bergsonun u metinlerini kullanyorum: Zaman


ve zgr sten (1950a [1889]), Matire etmmorie [Madde ve Bellek]
(1950b [1869]) ve Yaratc Tekml (1913 [1907]).
Bergsonun okkatllk m etodolojisi, ayrtrm dan (dissociation),
herhangi bir nesneyi alp bu nesnenin farkl uraklarn ya da baka
trl sylenirse, farkl anlam tarzlarn ayrtrmaktan oluur. Bergsona
gre buradaki mesele bir ya/ya da meselesi deildir: Farkl srelerin
eanl ilediklerini grebiliriz. En uygun rnei, yani okkatllk rneini
vermek gerekirse: Nicel bir okkatllk, bir ve birok vardr; ayrca bir de
nitel okkatllk vardr (Bergson, 1950a: 75-80). Nitekim, Bergson iki
tip okkatllk arasnda nitel bir ayrm yapar: okkatll okkatlla
uygular. okkatllk halinde dnm ek, tekil, hom ojen ve nicel ile
okkatl, h eterojen ve nitel arasn da bir ayrm yapm ay gerektirir.
Szgelimi, zneyi u terimlerle dnebiliriz: Eanl olarak hem tekil
hem de okkatl zne. znenin bu ekilde dnlm esi Irigarayn
kadnsl kavram sallatrm a tarzna ok yakndr: K adnsnn hem
erkeksilikle ban tl halde olum suz tanm land tekil sylem ler
tarafndan konum lanm olm as hem de bu sylem lerden taan
bastrlm farkllk ya da okkatllk olmas -B ergson un daha fazla
bireyleri gibi. Tekil ve okkatl, birbirleriyle bantl olarak anlam
ifade ederler. Szgelimi, hem Bergsona hem de Irigaraya gre, okkatllk
nosyonu, felsefi sylemde imtiyazl klnan birlik (oneness) nosyonuna
verilen eletirel bir yanttan doar ve bu anlam da birlik nosyonuna
bamldr. Genel eletirel gr, tekilin okkatll bastrdn, bir
olumsuzlama araclyla bamll inkr ettiini belirtir.
Bergsona gre, nicel olan, bir olumsuzlamay ima eder; iki dzen
arasndaki trsel farkllktan (Deleuze, 1988 [1966] : 46) ziyade, bir genel
dzenden, ayndan ie balamaktr. Olumsuz bir felsefede varsaylan ayn
ln tersine, Bergson (1913: 248), birbirine indirgenemez dzen trleri
arasnda bir ayrm gzetilmesini savunur. Bu dzenler tekil ve nicel, ayn
zamanda okkatl ve niteldirler. Ayrca, bir uzam-zaman ayrlna tekabl
ederler. Genel olarak, Bergsonun yapt ayrtrmalar, birbirinden ayrlan
bu uzam ve zaman izgilerinde yer alr. okkatllk zamansaldr.
Bergson, Matire et mmoriea yazd girite bu yaklamn ikici olduu
nu teslim eder; ama terimlerden birini imtiyazl klabilmek iin brn
olumsuzlayan ikici yaklamlara itiraz eder. Bu tip bir ikiciliin temelini,
okkatllk dncesine bavurarak sorgular. Gelgelelim, Bergson, tekil-
okkatl ikiciliinin bir yakasnn iyi yaka olduunu dnr. Bu iyi
yakann, ayrtrm altran ilke olan okkatllk yakas olduunu syle
mek bile gereksiz. ift kutuplu kartlklara yaslanan olumsuz bir felse
fenin bir sonu olmasna karlk, ayrtrm ve yeniden birletirim sreci
sonsuzdur. O nedenle, bu srecin hareketinin, durma-balama diyalektii
nin hareketinden ayr tutulmas gerekir.
u halde, okkatllk ve zaman arasndaki balant nedir? Bergsonun
burada yapt ayrtrm, bir zaman-uzam ayrtrmasdr. Felsefede zaman
genellikle, uzamsallk ya da geicilik olarak dnlr ve Bergson, felsefe
nin karlat sorunlarn byk bir ksmnn zaman uzamsal olarak
dnmekten kaynaklandn savunur. Genel zaman anlay zaman
soyut, izgisel ve homojen bir ey olarak kavrar -hom ojen, ii bo zaman
(Bergson, 1950a: 95; ayrca bkz. Benjamin, 1969: 263). Bu zamann her
bir ura birbirinden ayr bir e ya da mevcudiyet olarak kavranr ve
her bir uran bu haliyle temsil edilebilecei dnlr. Byle bir gre,
ancak zaman uzamsallatrdmz takdirde varabiliriz, oysa bunun yerine
zaman geicilik olarak dnmeliyiz; bu da kendimizi zamann dndan
ziyade ierisine oturtmamz anlamna gelir: Aslnda, zaman dnmek
ten ziyade yaamaya ihtiyacmz var. Bu savunu, Bergsonun (1950b: 171)
hayat iinde olan, yaayan gereklik ya da oluta (becoming) yer
alan bir felsefe gelitirmeye dnk ilgisiyle bantldr. Bergson bu felsefe
yi, bir anlk (intellect) meselesi olarak kavranan felsefenin karsna karr.
Nitekim, Bergsoriun felsefesinde zaman ve beden birbirine kopmazcasna
baldr: Herhangi bir eyin yaad yerde zaman da kaydedilir (Berg
son, 1913: 17).
Bergson, Zaman ve zgr lstente (1950a: 122), zaman mekna
yaymaya ynelik, derinlemesine kklemi alkanla itiraz eder ve say
ya da uzamla ilikisiz olan, nitel okkatlln karakterize ettii bir sre
kavramn savunur. Say, tekil farkllklarn hesaptan dld, birbiriyle
zde olmas gereken birimlerin bir toplamdr; hesaplamak, bu birimleri
uzam ierisinde ya da bir izgi zerinde birbiri ard sra yerletirmekten
ibarettir. A yrca say, uzam ierisinde grsel bir imgeyi ima eder
(Bergson, 1950a: 76-9). Btnn birlii bir dizi zde, birbirinden ayn
birimden oluur (Bergson, 1950a: 80-2). Gelgelelim, duygulanmsal psiik
durumlar gz nne alnrsa, bir say okluu ile bilin durumlarnn
okluu arasnda ayrm yapmann gerekli olduu aka grlr. Bir ann
sesini dinlediimiz zaman bu sesleri saymayz, daha ziyade dizinin bt
n n d e n nitel bir izlenim ediniriz, karmak bir duyumlar ve duygular
okluuyla kar karya geliriz (Bergson, 1950a: 86-7). (ann tek tek
vurularn sayabiliriz elbet, ama bu durum Bergsoriun genel savunusunu
dorular.) Bu oklukta, birbirinden ayr birimler olarak tanmlanamaya-
cak durumlarn bir yaylm sz konusudur. A m a zaman dndmz
de, hatal bir ekilde, kendi bilin durumlarmz uzamdaym gibi, h o
mojen bir kanalda" birbirinin yanma dizme eilimine gireriz (Bergson,
1950a: 90). Nitekim, duygulanmsal psiik haller tpk saylar gibi soyut
bir dizi olarak ele alnr, bu da nitel olan nicele indirgemek demektir. u
halde, biri heterojen, duyumlanabilir niteliklerin gereklii, br de
homojen gereklik, yani uzam olmak zere iki tr gereklik vardr (Berg
son, 1950a: 97). Zaman homojen bir kanal haline getirdiimiz anda
sreden soyutlam oluruz.
Bilin halleri ayr ayr durmazlar ve birbirlerini izleseler bile birbirleri
ne nfuz ederek yaylrlar (Bergson, 1950a: 98). Bergson bu savunuyu,
mzik dinleme deneyimiyle balantl olarak ortaya koyar. Bizler notalar
birbiri ierisinde alglarz, bir karlkl yaylm, elerin birbirinden
ayrlamaz bir i balants vardr; bir tnnn notalar brnde erir. (By
le bir betimlemenin mzik dinleme esnasnda sz konusu olan ilemleri
pek de dikkate almadn, ama burada bilhassa mzikle uralmadm
tekrarlayaym.) Bu, sre deneyimidir, her zaman ayn ve her zaman dei
mekte olan bir varln deneyimidir (Bergson, 1950a: 101). Burada, tek
rardaki farkllk anlayyla karlayoruz. Bilin hallerinin srekli bir
birlerine yaylmalar lsnde zne ayn kalr; ama Freud ve Derri-
dadaki ize ok benzer ekilde, farkll reten de yaylmdr. Her bir
yeni bilin hali, br hallere nfuz ederken btn deitirir. Nitekim,
sre demek olan harekette nitel bir farkllk barnr. Bilin hallerinin bir
izgi zerindeki noktalar ya da mevcudiyetler halinde ayrlmasnn tersi
ne, ar sre yaanr; gemi ve imdi bir ayrm olmakszn srede birbirleri
ne kanarak erirler (Bergson, 1950a: 100). Bir urak zerinde sabitlendii-
miz, bir ura soyutladmz anda o urak bundan byle srmez; talam,
uzamsallam ve nfuz edilemez hale gelmitir.
Bu grn, Irigarayn katilar ve akkanlar arasnda yapt ayrmda
bariz yanklar bulunuyor. Irigaray sk sk akkanlardan dem vururken
Bergson eriyip gitm eyi gndeme getirir. Bergson bilin hallerinin
birbirleri ierisinde eriyip gitmesinden ve birbirleri ierisinde eriyen
ve birbirlerine nfuz eden nitel deiiklikler olarak sreden sz eder
(Bergson, 1950a: 104). Katilarn yzeydeki balantsnda bile hakiki bir
kesiklilik yoktur. Bergson, duygunun, duygulanmn, bedenimizin dsal
bedenlerin imgesiyle kartrabileceimiz i ksmnn bir paras olduu
nu syler (Bergson, 1950b: 60). Yine burada, Bergsonun bu ifadesiyle
Irigaraym kimliin snrlarn karkla itmenin bir arac olarak temas
ve bitiiklii vurgulamas arasnda bir sreklilik olduunu grmekteyiz.
Bergsona gre (1950b: 260), hereyin deiirken olduu gibi kald
hep hareketlilik halinde olan bir sreklilik vardr. Ve her sre kendi
ritmiyle iler (Bergson, 1950b: 272). u halde, sre, nitel bir okluktur.
Bergson Yaratc Tekml'de, yalnzca benzerlik ya da tekrar gren mekanik
dnce biimlerini eletirir:
Bylece, yalnzca ayny aynyla k ay n atrm ak la u raan , tek rarlan an
zerinde younlam olan anlk, zaman tasavvurundan uzaklar. A nlk
akkan olandan nefret eder ve tem as ettii hereyi talatrr. G erek zaman
dnmeyiz Gerek zaman yaarz (Bergson, 1913: 48-9).
Bergson zaman ierisindeki uraklar arasndaki ilikileri, pisiik haller
arasndaki ilikileri ve bedenler arasndaki ilikileri ayn tarzda kavramsal
latrr -argm ann gelitirirken bunlar arasnda gidip gelir. Hareket
halindeki beden-imgeler temel bir nclse eer, o vakit bununla zaman-
uzam ayrmas arasndaki balant nedir? Hareket eden bir beden uzam
ierisinde birbirini izleyen konumlan igal eder, ama onu bir konumdan
brne hareket ettiren sre, uzamdan syrlan bir sreden oluur (Berg
son, 1950a: 111). Hareket, edim, blnebilir deildir, yalnzca bir nesne
blnebilir. Hareketsiz uzam llebilir, ama bedenlerin hareketi lle
mez. Hareketler uzam igal edemez, hareketler sredir. Faslalarn ak
hesaplanamaz. M atem atik, hareket halindeki bir bedeni ifade edemez,
yalnzca uzamdaki konumlar ifade edebilir -b u da oktan olup bitmi
bireyleri ifade etmektir. Yalnzca duraan urakla ilgilenen matematiki,
her annda lmekte olan bir dnyayla urar (Bergson, 1913: 23). br
yandan, sre, durmaksznolumaktadr (Bergson, 1950a: 120). Hareket
eden bedenler, birbirinin ard sra gelerek bir izginin noktalarn olutur-
salar bile, sre ve hareketin izgiyle hibir ilgisi yoktur (Bergson, 1950a:
120). izgisel dnme, kendini bir gzlemci olarak srenin dna yerle
tirmektir (Bergson, 1913: 327). Uzam ierisindeki noktalan igal eden
bir beden dnmek, bedenin dnda kalan bir perspektiften dnmek
tir, hareket eden bedenin perspektifinden dnmek deil. Bedende olmak
zaman ierisinde olmaktr.
Bergson ve Irigarayn dnceleri arasndaki dier balantlar da u
pasajda grebiliriz:

Nefesiniz kesilmeksizin devam edin. Bedeniniz bugn dnknn ayns


deildir. Bedeniniz anmsar. Sizin anmsamanza gerek yok. Dne tutunup
kalmanza, dn bir sermaye gibi kafanzda depolam anza gerek yok. Bellei
niz mi? Bedeniniz bugn istedii eyde dn da vurur. Eer dn vardm,
yarn olacam diye dnrseniz, biraz nce ldnz demektir. Gem ite
ne olmu olabileceinize, gelecekte ne olabileceinize saplanp kalmakszn
ne olmaktaysanz onu olun. A sla durup kalmayn (Irigaray, 1985a: 215).

Dudaklarmz Birlikte Konutuundadan alnan bu pasajda bir eit


ikaz var; ne olmaktaysanz onu olun diye yazmak tam da bu olu bii
miyle eliir gibi grnmektedir. Yine de, zaman hakkndaki st kapal
argman, zerinde durmaya deer bir argman. Devam e tm ek ... ara
vermeksizin yaplan harekettir, sredir. N e olmaktaysanz onu olun:
Sre, bir olutur; gemiteki bir urak zerinde sabitlenirseniz, oktan
olup bitmi bireyler (Bergson) zerinde sabitlenirseniz, yle dnm e
niz gerekir: Biraz nce ldm Irigaray hesaplam aktan, birbiri ardna
saymaktan ve blnebilirlikten eletirel bir tarzda sz eder ve bunun
karsna blnemez bir nitel okluk karr. Daim a hareket halinde
olm aktan sz eder: Aklk asla sarf edilmez ya da kapatlamaz (Irigaray,
1985a: 210). Dudaklarmz Birlikte Konutuunda yazsnda batan
sona, srekli hareket eden bedenlerden, kstllklar ya da snr izgileri
olmayan bedenlerden sz edilir. Hareket halindeki bedenler, bedenden
uzaklaarak ve bedeni hareketsiz klarak ileyen hakikatin iktidarnn
reddedilmesidir. Hareketler bir balangtan sona gei olarak betimle-
nemez (Irigaray, 1985a: 214-15); hareketler izgiselliin teleolojisini
karkla iter (Irigaray, 1985a: 68). Kadns metnin cisimlemesine ia
ret eden Cixous ( 1981: 54) unu syler: Bylece hareket, metnin hareke -
ti dz bir izgi izlemez. Sre, daha dorusu zaman, hareket halindeki
bedenin bir niteliidir: Heterojen ve nitel bir okluk. Nitekim, Fransz
feministlerin savunduklar yazmann, metinsel pratiin srede cereyan
ettii sylenebilir.

Bellek

Bergsonun Matire et mmoriedaki analizi, yazarn bellein eitli elerini


tanmlama giriimi dorultusunda, bir bileiin ayrtrlmasndan br
bileiin ayrtrlmasna gitmesinden tr bilhassa karmaktr. Yapt
en nemli ayrm an imgeleri ile srenin bellei arasndaki ayrmdr. Bir
yandan gemii temsil etme, gemii mevcudiyet olarak alma giriimleri
vardr, br yandan bedensel olarak ve zamann hareketinde yaanan
bellek vardr. Bellein bir biimi gemii temsil eder, br biimi gemii
harekete geirir (Bergson, 1950b: 93).
Bergsonun bellek ve sre arasnda kurduu balantlar akla kavu
turmak iin, gemi ve imdi arasnda, bellek ve alg arasnda yapt
ayrmlardan sz etmek gerekiyor. Yaygn olarak yaplan hatal bir ayrm,
gl haller, yani imdiye ilikin alglar ile clz haller, yani gemiin
temsilleri arasnda yaplan ayrmdr. Byle bir ayrm bu ikisinin nitel
olarak ayn olduunun varsaylmasn ve ie imdiden balanlmasn
gerektiriyor. Daha nce (3. blmde) Bergsonun, bizim bedenimizden
deil, bedenlerin maddi dnyasndan hareket edip bu noktadan bedeni
mize nasl vardmz sormas sayesinde, genellikle kabul edilen balang
noktasn tersine evirdiine iaret etmitim. Bergson gemi ve imdi
konusunda da buna benzer bir yordam benimser:
G erek u ki, kendimizi ak yreklilikle gemie yerletirmediimiz srece
gemie asla ulaamayacaz. znde gcl olan gemi, halihazrdaki bir
imgeye yaylmasn salayan hareketini izlemediimiz ve benimsemediimiz
s re ce, g e m ite k alm birey o larak b ilin em ez, dolay sy la gem i
karanlktan kp gn na ulaamaz (Bergson, 1950b: 173).

Bu nokta, Bergsonun sezgi metodunun -insann kendisini hayatn hare


ketine yerletirm esinin- bir rneidir. imdiki bir imgeden hareketle
benzerlikleri bir araya getirerek gemilie eriemeyiz. BelleTc ve alg nitel
olarak farkldr (Bergson, 1950b: 174-5). im di, duyularda, devimlerde
yaanandr, duyusal motordur, varoluun maddiliidir ve srenin her bir
uranda benzersizdir. Bellek bedende, hareket esnasnda maddeletike,
ar bellek olm aktan uzaklar; imdide yaanr (Bergson, 1950b: 178-9).
Bu durumda bellek, gemiin derinliklerinde gcl (Virtual) olm aktan
karak edimsellie doru uzanmtr, hareketler yaratmaya muktedir hale
gelmitir.
Bellekle balantl olarak sorulmas gereken aikr bir soru, Bergsonda
bir bilind kavramnn olup olmaddr. A n bellek gizil (latent) bir
halde muhafaza edilir ve Bergson burada bilind kavramn bu psiik
hali betimlemek zere kullanr. A n bellek gcldr, oluun hareketinde
edimselleir. Bir anlamda meselenin dnm noktasdr bu: Hayatn hare
keti, kendisi sre olan bir olu, bellein edimselleme srecidir. Gelgele-
lim, gclden edimsele ynelen hareket bir farkllama srecidir ve bu
nedenle ar bellek, Bergsonun gizil terimini kullanm asna ramen,
edimsel haldeki bir mevcudiyet, hatta gcl haldeki bir mevcudiyet
olarak anlalamaz. nk gizil olan asla mevcudiyete ulaamaz. Aynnn
tekrar sz konusu deildir. Bu bakmdan Bergsonun bilind kavram;
her ne kadar Freudun bilind kavram denli gelikin olmasa da, bilin-
dnn Freudda grdne benzer bir ilev grr. Derridann (1982:
21) Freudla balantl olarak sylemi olduu gibi: Bilindnn teki-
lii, ekil deiikliine uram mevcudiyetlerin -gem i ya da gelecek
mevcudiyetlerin- ufkuyla deil, asla m evcut olmam ve olm ayacak bir
gemile ilgilenmemizi salar. Bence Bergsonun bize nerdii ey, be
densel hareket olarak bellein vurgulanmasdr: steri, bellein biimi
dir. Yahut Irigarayn syledii gibi, bedeniniz anm sar (Irigaray, 1985b:
214).
Bergson sklkla imdinin yaanan gereklik olduunu iddia eder. Am a
bir mevcudiyet olarak da anlalmaz bu kavram. A slnda Bergson unu
syler: Hibir ey imdiden daha az bir ey deildir, eer imdi teri
minden gemii gelecekten ayran kesintisiz snr anlarsanz (Bergson,
1950b: 193). Bergson srenin, gelecee doru yol alan gemiin kesintisiz
ilerlemesi olduunu syler. Ar imdi, grnmezdir (Bergson, 1950b:
194). Ve burada bellek dorudan doruya sreyle balantldr: Bellek,
gemiin imdiye, yani oluun temeline uzatlmasdr. Sre, edim halinde
ve geriye evrilemez sre budur (Bergson, 1913: 17). Srenin grnmez
olduuna dikkat ediniz: Hesaplanam ayan ey, grlemez de. Sre bir
ann yerini br ann almas deil, gemiin uzatlmasdr, gcln edim-
sellie doru hareketidir. Aksi takdirde imdiden baka bir ey olmazd,
aynnn tekrarndan baka bir ey olmazd (Bergson, 1913: 4-5, 48).
S re n in b e lle i im g elerin b e lle i d e ild ir: H er te m sil bir
uzamsallatrmadan, kesip karmadan, hareketsizletirmeden ibarettir.
Gemiin, imdinin ya da gelecein temsili, zamann inkr edilmesidir.
Gelecek hakknda dnmek, gemite alglanm olann gelecee yans-
tlmasdr (Bergson, 1913: 6-7). Bu tarz dnmenin tersine, srede,
anlarn anlanmas esnasnda bu anlarn her biri blnemez, indirgene
mez ve bir anlamda kkenseldir (Bergson, 1913: 7 ,3 2 6 ). Temsilin k
keni ve kopyasnn eletirisi olarak okunabilecek bir ifadesinde Bergson
(1950b: 173), gereklemi bir imdiki durumda, bu durumun gem ite
ki kkeninin damgasn bulmaya ynelik beyhude giriimlerden sz eder.
Bu ifade Derridann (1982: 13) imdiyi, iaretlerin ya da izlerin kken
se! ve indirgemeye gelmeyecek lde basitlikten uzak bir sentezi olarak
aklamasyla karlatrlabilir niteliktedir. Derrida Freudun iz ve ertele
me anlaylarnn nemini kabul eder; ama ayn zamanda Bergsonun
sre anlaynn Derridann iz konusundaki zamansal varsaymlaryla
karlatrlabilir olduu da dorudur. Bergson nedensellik dncesine
eletirel yaklar; szgelimi, hemen bundan nceki bir ann imdiki ann
nedeni olabilecei dncesini eletirir. Hem en nce gelen bir an da
yoktur aslnda: Hemen bir nceki an, gereklikte, fasla tarafndan imdi
ki an ile balantlandnlan andr (Bergson, 1913: 23; ayrca bkz. 1913:
324-5).
Derridaya gre, mevcut denilen e kendisinden baka bireyle ban
tldr, gemiteki enin damgasn barndrr ve gelecekteki bir enin
damgasnca oktan lekelenmitir. A m a faslann mevcut eyi m evcut
olmayandan ayrmas gerekir. Fasla aralk vermedir, zamann olu-aral
ya da uzamn olu-zamandr (Derrida, 1982: 13). Derrida zaman ve
uzam arasndaki ilikiye dair farkl bir anlaya sahip olsa da, m evcut
elerin izin damgasn tad dncesi ve eler arasndaki ilikide
faslann nemli olduu dncesi, Bergson ve Derridann ortak noktas
dr. Zaman ve harekete iaret eder fasla -v e bir enin mevcudiyetinin
imknszlna. Anlam landrmann temsilden ziyade dnm olarak
kavranmas ite bundan kaynaklanr.2
Bergsoriun bellek anlaynda gemiin muhafaza edilmesinin stat
s nedir? Bergson, gemiin muhafaza edilmesinin bir snn olmadn
iddia eder: Bellek ya da gemiin gemi zerine yl her urakta
ortaya kar, srenin zdr (Bergson, 1913: 5-6). Burada sorun, muhafaza
etmenin, gemiin bir mevcudiyet olarak korunmas anlamna gelip gel
mediidir. Peki, gemi hangi anlamda muhafaza edilir? Freuda gre ge
mi elbette muhafaza edilir; ama nemli olan u ki, gemi, bellek izleri
olarak, yani bilind sisteminde muhafaza edilir (Freud, 1976 [1900]:
734). Bergson (1913: 5) bellein anlar bir ekmecede toplama ya da
bir kte kaydetme yetisi olmadn savunur; ktk yok, ekmece
yok der. Bir tayc olduu fikrinin ya da anlarn depoland dnce
sinin, bellei zaman erevesinde deil uzam erevesinde dnmekten
kaynaklandn savunur (Bergson, 1950b: 191-3). Nitekim, psike ya da
bilind bir ey deildir ve muhafaza etmez. Bergsoriun muhafaza
editen sre ile balantl olarak sz ettiini, bunu da gemie ya da imdiye
ait mevcudiyetler olarak ayr uraklar dncesine kar koymak iin
yaptn sylemek mmkn. Bergsoriun bellek ve sre teorisinde gemi
yaar, gemiteki bir ana geri dnme ya da gemiin bir temsili anlamnda
deil, bizi ileriye sevk eden anlarn yaylm olarak gemi yaar.

Sre ve Felsefe

Bergsoriun felsefi sezgi anlay hakknda, yani srede, hayatn hareketin


de yer alan felsefe anlay hakknda baz ksa yorumlar yapmak gerekiyor.
Bergson, kendisinin ayrtrma metodunun tpk hayatn yapt gibi yol
aldn savunur. Yaratc Tekml bir sezgi felsefesi gelitirmeye, deneyime
ok yakn bir metot gelitirmeye hasredilmitir ve yaama teorisi ile bilgi
teorisinin birbirine kopmazcasna bal olduunun kabul edilmesi bu
felsefenin hareket noktasdr (Bergson, 1913: xiii). Bergson, evrimi srek

2) Bergsonun zamana uygulad ayrtrma metodu uzama uygulanayd, Derridan


uzam-zaman kartln altst ediine benzeyen bir sonu kard ortaya. Merleau-Ponty,
Bergsonun uzama ilikin yarglarnn zorunlu olarak gerek zaman iin de geerli olmadn
iddia ederek buna benzer bir savunu yapar. Uzamn eletirilmesi ancak uzam nceden
nesneletirilmi haliyle grdmz ve "ezeli bir uzamsall gz ard ettiimiz takdirde
zorunludur (M erleau-Ponty, 1962: 4 1 5 ). G elgelelim bu savu n u , -b ir kural o larak -
uzamsallama ile nesnelemenin el ele yol ald iddiasnn rtldn gstermez.
lilik anlamnda dnemeyen, oluu bir dizi hal olarak tasavvur eden
anln karsna sezgiyi koyar. Anlk ngrlemez olan kabul etmez,
yalnzca nedensellii, ereklilii arar ve bulur (Bergson, 1913: 172-3).
Sezgide ierilen trden abann imknsz olmadnn bir kant olarak
estetik yetiyi zikreder Bergson. Benjamin (1973: 111), Bergsonun dene
yim teorisini snam adan geirenin bir yazar -P ro u st- olduunu iddia
eder.
Bergsonun evrimden ve esasen yaratc evrimden tam olarak ne anlad
, kendisinin nerdii felsefi metodu kavramak asndan aikr, hayati
bir nem tayor. Evrim temelde, olumlu ve nitel bir farkllama srecidir.
Sre, gcl olann edimselletii bir sreci cisimletirir, bu sreci niteleyen
ey de farkllktr. Hareketin kendisi bir farkllamadr: Baladmz gcl
ile ulatmz edimsel arasnda bir fark vardr (Deleuze, 1988: 96-7).
Bergson (1913: 320), belki bir para tuhaf bir ekilde unu syler: Olu
sonsuzcasna eitlidir, sardan yeile uzanan sre, yeilden maviye
uzanana benzemez: Bunlar farkl nitel uraklardr. iekten meyveye,
larvadan bceimsiye ve oradan tam gelikin bcee doru olan hareketler
evrimin farkl uraklardr. A m a en nemli nokta, Bergsona gre evri
min farkllama olmasdr. Farkllama yalnzca tikel bedenleri nitelemek
le kalmaz, ayn zamanda bedenler arasnda nitel farkllklar da vardr.
Bergson bu sylediini aklamak zere, yanltc olacak lde basit bir
sre rnei verir: Suda eriyen eker. eker eriyene dek beklemeliyim.
Burada benim srem ve eriyen ekerin sresi vardr; ve bir de bekleyi
(Bergson, 1913: 10). Sre, metinleraras bir ekilde okuyabileceimiz bir
bekleyi, bir erteleme ve bir sistemler karmdr.
Edimselleme, olanakllk dncesinden kkten farkldr ve gerein
karsna konur. Bergsona gre, gcl olan gerektir. Yaratc evrim sonu
olmayan bir sretir, sonsuzdur. Gcl olann gerek olduu dncesi,
sonu olmayan sre anlaynn bir parasdr. Ve bu anlay, Bergsonun
felsefenin tefekkrden (contemplation) ziyade sezgiye yalanmas gerektii
ni belirten gryle dorudan doruya bantldr. Felsefe, hayat, yarat
c evrimi izledii takdirde, herhangi bir ereklilik veya olumsuzlama olarak
farkllama ya da neden ve sou nosyonuna ihtiya duymayacaktr (Berg
son, 1913: 187). Farkllama bir kez gclden edimsele ynelik bir hareket
olarak anlaldktan sonra artk farkllama olumsuz deildir, yaratc ve
olumludur (Deleuze, 1988: 103). Dirimsel faaliyette biz, kendisini
bozan bir gereklikte kendisini oluturan bir gereklik grrz (Bergson,
19 13 : 2 6 1): Kendilerini bozarken yapan eylemler. Yapbozum ve dnm
bundan daha iyi betimlenebilir miydi?
Bergson, bu farkllama anlayna yaslanarak, verili btn (whole)
anlayna kar kar. Btn yanlsamas, eylerin hazr mamul biimler
olarak grnd zamann uzamsallatrlmasndan kaynaklanr (Deleuze,
1988: 104). Sre, bir btn oluturmayan ve ayr ynlere dalan izgileri
izleyen bir edimselleme hareketidir; yaratm, amalar olmayan bir farkl
lama srecidir. Hazr mamul yaratm izgileri yoktur nk bunlar eylem
de yaratlr. Bergsonun (1913: 17) syledii gibi: Evrensel yasalar yoktur,
yalnzca ynelimler vardr. Bu dncenin Freudun dncesine uygun
dp dmediini sorabiliriz. Freud bir yasa anlayna sahip olsa da, bu
yasalarn nedensel belirleyicilii yoktur (ama her ey uyar ilkesini savu
nuyor da deildir Freud). Psikenin ileyi ilkeleri gz nnde tutulduun
da, zgl bir olanakl sonular silsilesinden sz edilebilir, ama bu sonu
lar kltrel yasalardan hareketle ndeyilenemez (predict) ya da yorumlana
maz. u halde, Freudun yasalar ya da ilkeleri belki de ynelimler
olarak anlalabilir. Szgelimi, haz ilkesinin ya da gereklik ilkesinin bir
hedefi olmad, bunlarn birer ynelim olduklar sylenebilir.
Bergsonun zaman anlaynn olumlu bir arzuyla, yani tekini olum-
suzlamaktan ziyade tekiliin farklln kabul eden bir arzuyla uyumlu
olduunu sylemitim. Durum byleyse eer, olumlu ve olumsuz arzular
daki zaman varsaymlarn birbirinden ayrmak nem kazanyor. u halde,
Hegeldeki zaman anlay hakknda ne sylenebilir? Yukarda 4- blmde
tarttm Tinin Grngbiliminde Hegelin, Bergsonunkinden ok da
farkl olmayan bir ekilde, net bir uzam-zaman ayrm yapt bir pasaj
var. Ama zaman ve uzam deerlendirilerinde ve bu adan bilgi konusun
da tadklar varsaymlarda hayati bir farkllk kar ortaya. Hayatn b
lnm birliinde ve zbilinte, hayat, zamann ak ierisindedir (Hegel,
1977: para. 169). Ben yitip giden bir urak olduu srece, ben de bu
zamansal ak ierisindeyim. Hayat sonsuzluun tedirgin hareketidir,
ar hareketin akdr, ki bu da Zamandr. A m a, kendi kendisiyle
eitlii ierisinde bamsz zbilin, Uzamn istikrarl ekline brn
mtr (Hegel, 1977: para. 169). Farkllklarn birlii olarak zbilin,
yitip giden uraklarn tesinde var olur; zamann dndadr.
Uzam ve zaman arasndaki farklla ilifkin bu aklama Bergsonun
dncesine kayda deer lde benzemektedir ve Bergson pekl, tam
da bu formlletirmeye bir yant olarak yazyor olabilir dncelerini.
Hegele gre zaman bilinci, hayata gml olmaya son verilirken gelitiri
lir. Bergson ise zamanda yer alan, hayatn aknda yer alan bir felsefeyi
savunur. Felsefenin doas hakkndaki bu farkl anlaylar Hegelin zbi
lincin dnm noktasna ilikin lirik aklamasnda zetlenir: [Bu noktada
zbilin] duyulur burada-ve-u ann (here-and-nau) renkli gsterisini
ve duyularst tenin karanlk boluunu ardnda brakarak imdinin
(present) tinsel gn na atar admn (Hegel, 1977: para. 177). Bir
mevcudiyet, zdelik arzusu ile imdi arasndaki balant bu cmlede olduk
a belirgindir: Yapbozumcu felsefecilerin ve Bergsonun, bilginin zaman-
diilii (atemporality) dedikleri eydir bu. Bergson ve Irigaray, duyulur
burada-ve-u ann renkli gsterisinde yer alan bir felsefeyi savunurlar.
Irigaray, imdiden ayr tutulmas gereken burada-ve-u andadan sk sk
sz eder: imdiyi imknsz klan ey, tam da zamann burada-ve-u
andalnn hareketidir.3
Farkllklarn birlii olarak Ben, Hegelde ak seik bir totalletirme
uradr: Benliin uzamsal ekseni btn bilecektir. A m a bu, blnm
bir birliktir ve o nedenle benliin zamansal bir ura da vardr. Bu iki
urak bir arada alndklarnda, genel olarak Hegeldeki zaman anlayn
gstermektedir. Hegelin gnmz felsefesi asndan nemli olmasnn
nedenlerinden biri, zaman ve felsefe sorusuna aka eilmi olmasdr.
Hegelin felsefesinde zamansalln olup olmad sorusu, totalite sorunu
etrafnda dner: Hegelin sistemi kapal mdr, sonlu mudur, bir sonu var
mdr? Tinin ilerleyiinde hareketin olduu besbelli ve arzu bir sona
ynelik olsa bile, diyalektiin mahiyetinde bu sonu imknsz klan birey-
ler vardr -diyalektik devam eder. Bu hareket bir olumsuzlama ve ama
hareketidir; yukardaki rnee dnmek gerekirse, gzden yitmekte olan
uraklar alsalar da tamamen yitip gitmezler; bunlar birbiri ardnca sra
lanan uraklar deildirler, daha ziyade bilgiye ynelik hareketin bnyesine
dahil edilirler. Gemi uraklarn mevcudiyetini ngren bu anlay,

3) Kadnlarn zam am yla ilgilenen feministler, szgelimi Bergson ve Irigarayda s


konusu olan zam ansal varsaymlar sorgulamakszn, H egelin bilginin zam anna ilikin
aklamasn tersine evirmeye eilimlidirler. Kabul edilsin ya da edilmesin, de Beauvoirnn
H egeli cinselletirm esi bu formlletirmeler asndan hayati bir nem tar. Beauvoir,
kadnn yeniden retim kapasitesinden tr hayatn tekrar edilmesine mahkum olduunu
savunur (de Beauvoir, 1972: 96). Hegel'in bu ekilde uyarlannda hayat, aynnn tekrar
edilmesi olarak anlalyor. Bergsona gre, hayat, tekrardaki farkllk tarafndan nitelenir
elbet. Bunu evrimin ve trlerin yeniden retiminin gerekliine dair bir tartma olarak
okumamz gerekmez, daha ziyade hayata gnderme yaplarak ortaya konan farkl anlam
sreleri anlaylar olarak yorumlayabiliriz. Baz feministler Hegel ve de Beauvoiry sorgu
larken hayatn tekrarlanm asna atfedilen deeri tersine evirdiler yalnzca: Olumsuz bir
deerlendirm enin yerine olumlu bir deerlendirm eyi geirdiler. Kadnlarn zamannn
d n g se olduunu varsayan anlaylarda bu durum bilhassa belirgindir: Bu dngsel
kadn zaman anlaynda sz konusu olan ey kat bir izgisellik deilse de, her eye
ram en uzam sallatrlm bir zaman anlaydr, aynnn tekrar edildiini ima eden bir
anlaytr (Kristeva, 1986:187-213; Forman, 1989). Kadnlarn zamam"na ilikin bu aklama
larda, deerlendirme yakas hari, zamansal varsaymlarda hibir ey deimez.
hem Bergsonun hem de Freudun psiik srelerin zamansall konusun
daki anlaylaryla uyumludur.
Olumlu arzu gelenei ierisinde yer alan felsefeciler, Hegel felsefesinde
bir zamansallk olduunu teslim etseler de, Hegeldeki ilerlemeci hakikat
oluumu anlayndan ayrlrlar (Levinas, 1987: 127). Levinas, Bergsona
ok benzer ekilde, hakikatin zamana dsal ilerleyiinden deil, tam
da zamann z olarak hakikat anlayndan (gcl olann edimselleme
sinden) yana kar. Hakikatin zamann dnda bir durma noktasna geldi
i bir son yoktur. Felsefi tartma Hegelde durumun byle olup olmad
konusunda cereyan etmektedir.
Butler, Levinasnkinden farkl bir gr ortaya atar. ddialann Hegelde-
ki bir paradoksa, yani grnte her eyi kapsayan bir sistemin ak olmas
nn tad paradoksa dayandran Butler unu syler: Hegelin mutlan
dnebilmek, sonsuz ve sistematik olanlar ayn anda dnebilmek,
uzamsal kategorilerin tesinde dnmektir, zamann zn Olu olarak
dnmektir (Butler, 1987: 14). Bu okuma asndan Hegelde ereklilik
yoktur ve Butler bu gr savunan Kojeve ve Hyppolitei rnek gsterir:
Zamann sonsuz bir hareketi vardr, olumsuzluk zme kavuturulmaz,
Tinin hareketinde bir aklk vardr. Bu savunuda sorun, Butlern syledi
i gibi, olumsuzluk sorunu ve arzunun lmde tatmine kavumas sorunu
dur. Hegele ilikin olumlu okumalar bu noktalar nemsemez. Bu sorunu
zme kavuturm aya girimeksizin, H egelde olumsuzluun, kat ve
istikrarl olana ynelik bir arzunun olmas lsnde, bir duraanln,
zamandln da var olduu sylenebilir. A m a, olumsuzlama tam da
diyalektiin devam etmesini salayan dzenektir. Nitekim, Hegelde para
doksal olan ayn zamanda felsefesinin zamansallnda da barizdir. Diya
lektik, duraanlk uraklarnn damgasn tasa bile zamansaldr. Gelgele
lim, bylesi duraanlk uraklarnn zm salam adaki baarszl tam
da arzunun mahiyetinden kaynaklanr.
Dorudan doruya Hegelle hesaplaan Levinas, bir zaman teorisiyle
balantl olarak olumlu bir arzu yaps nerir. Levinasa ayrntl bir
ekilde eilmeksizin, onun arzu ve teki teorisinin Bergsonun zaman
teorisine gre bir ilerleme kaydedip etmedii sorusuna gemek istiyorum.
Szgelimi, Derrida (1978: 93), Levinasn zaman teorisini destekleyerek,
Bergsonun tekinin zaman asndan zorunlu olduunu gzden kard
n iddia eder. Levinasa gre, teki olmakszn zaman da yoktur; nk
benlik, teki olmakszn kendi kendiyle zdelie kilitlenir, hareketsiz
kalr. Bergsonun tekinden sz etmedii doru olsa da, birbirleriyle iliki
halindeki bedenlerin hareketine duyduu ilgiyle birlikte okkatllk ve
sonsuzluk anlaynn bir tekilik kavramn ima ettiini varsaymak akla
yatkn olacaktr. Bergsona gre, niter, tekil bir benlik yoktur. Ve Bergson,
zdelik ve aynla kar, aka, hareket ve ak vurgular.
Levinasn Hegele kartl kitabnn balndan da aka anlalr:
Totalit et infini [Totalit ve Sonsuzluk] (1979 [1961]): Hegel totaliteyi
temsil eder, kendi felsefesi de sonsuzluu. Levinas tekiyle ilgili her total-
letirme giriimini boa karan, totalitenin tesindeki bir artk olan bir
bantya ynelir (Levinas, 1979: 22-5). Bu totalitenin tesi, bir akn-
lk olan sonsuzluk kavramnda ifade edilir. Levinasa gre, bilin sonsuz
luk tarafndan hareket ettirilir; bu, faaliyet ya da hayattr. Nitekim teori
ve faaliyet arasnda yaplan m utat ayrma, bylelikle temsil dncesine
kar kar: Bilin, nesneyle tekabliyet meselesi deildir. tekiyle iliki
tekine dair bilgi meselesi ya da tekinin aynya indirgenmesi meselesi
deildir; buradaki teki bir nesne deildir ve totalletirilemez (Levinas,
1979: 2 7 -8 ,3 5 ,4 9 ). teki bakalktr, mutlak tekidir, snrszdr.4 Akn-
ln hareketi, arzu, olumsuzluktan tamamyla ayr tutulur; sonsuzluk
olumsuzlamaya indirgenemez (Levinas, 1979:40-1). Levinas, mutlak te
ki olarak teki hakknda unu syler:

O ve ben bir say oluturm uyoruz. Siz ya da biz diye ifade ettiim
kolektivite benin oulu deildir. Ben, sen -bun lar genel bir kavramn
tikelleri deildir. N e temellk, ne saynn birlii, ne de kavramlarn birlii
beni Y abancyla (l Etranger), kendi kendinden honutluu (le chez soi)
taciz eden Yabancyla balantlandrr. A m a Yabanc ayn zamanda zgr
bir teki demektir. O nun zerinde iktidanm yoktur (Levinas, 1979: 39).

Irigaray ve Cixous ile Levinas arasndaki paralellikler arpcdr burada:


tekiyle ilikili olarak srekli bir hareket, tekine uzan, indirgenemez
olan, yani saylarn tesindeki bir teki. Dahas, bu bir iktidar ilikisi
deildir, hi deilse olumsuz anlamda bir iktidar ilikisi deildir. Kendi
kendinden honutluu rahatsz eden yabanc dncesi, bilindnn
huzurlu temsili, aynnn tekrarn bozmasnn bir metaforu olarak okuna
bilir: Freudun kkenlere geri dn yolunda dikilen tekinsizi (uncanny),
unheimlich'idiT [endie verici, korkutucu] bu.
Levinasm sonsuzluk ve faaliyet olarak sonsuzluk anlaylar Bergsonun
felsefesine yakndr. A m a Levinas, tekiyle iliki olarak zaman anlay
asndan Bergsondan ayrlr. Bergsonun kesiksizlik olarak sre anlayn

4) Bu nokta, Foucault'nun ayn-farkl dzenine tekinin tarihini yazarak kar koym


projesiyle karlatrlabilir. Dzenlerin okluu anlay burada st kapal olarak bulunmak
tadr.
hu nedenli' reddeder: tekilerin zamannn bakal benim zamanm
tedirgin eder. Levinas, Le Temps et l'autrea [Zaman ve teki] yazd
1979 tarihli nszde, zamann, varln tesindeki bir kip olan tekiyle
bir iliki kurmak olduunu syler (Levinas, 1987: 30). Bu, tekiyle kuru
lan, upuygun olmann ve akmann imknszln kaydeden bir ilikidir
- grn-mezle kurulan bir iliki (Levinas, 1987: 32). Burada, Bergsona
gre srenin grnmez olduu anmsanabilir. Levinas (1987: 32) unu
syler: Zaman akmann bu daimalru gsterir, ama ayn zamanda
ilikinin daimalru, bir itiyak ve bir hazr bekleyii de gsterir. Bergsona
gre, zaman bir bekleyitir ve zamann kesintisizliinden sz ettiinde,
bu, heterojen bir kesiksizliktir. Erimekte olan eker yksnn anlatt,
tam da srelerin akmazldr. Levinasda (1987: 33) zaman, bsbtn
tekinin sonsuzluuna ynelik bir harekettir, bir aknlktr ve kesinlikle
izgisel bir zamansallatrma deildir. Nitekim, m utlak tekiyle iliki,
Bergsonun teorisinin, evrim srecine gnderme yapt uraklar haricin
de aklamad bir hareket salar. Burada nemli olan nokta, bakaln
zdelii zamansallatrmas ve skmesidir. Levinas bu noktay aka
ortaya koysa da, byk lde yararland Bergsonun zaman teorisi,
olumlu bir arzuyu ima eder. zdelii imknsz klan, her eyden nce
zamandr, tekiyle olumlu bir ilikinin oluturucusu olan zamandr.
Zaman ve tekine ynelik bu yaklamda, bilginin bir sonu olmas
anlamnda, temsil ya da tekinin olumsuzlanmas anlamnda lm yoktur.
Levinas ve Bergsona gre, zaman lmn tesine, benim lmmn
tikelliinin tesine uzanr (Levinas, 1987: 114-16). Bergson (1913: 286)
yaratc evrimin en devasa engelleri, belki lm bile alt ettiini iddia
eder. Yaratc evrime dayal bir felsefe bize daha fazla edimde bulunma
ve yaama gc verir (Bergson, 1913: 285). Nitekim, zaman ierisindeki
anlam ve bilgi sreleri, olumlu bir iktidar ve arzu yapsnda, lmden
ziyade hayatta oluturulurlar. Burada bir hayat-lm ikicilii varsa bile,
bunun okkatllk balamnda anlalmas gerekir. Hayatn savunusu
olumsuzlamann reddedilmesidir ve bylelikle hem hayatn hem lmn
kabul edilmesidir. br yandan, olumsuzluk, hem lm korkusundan
hem lm arzusundan oluur.

Freud: Bellek ve Zaman

Freud ve Bergson adatrlar ve Freud akalar ve Bilindyla liki-


sinde (1905), Bergson ise -F reu d un bellee ilikin temel almas olan
Dlerin Yorumundan (1900) drt yl nce yaym lan an - Matire et
mmorieda olm ak zere, birbirlerine ksa gnderm eler yapmlardr.
Zam an ve bellek konusunda yaplacak tartm a asndan en anlam l
Freudu m etinler Dlerin Yorumu, Haz lkesinin te si (1920) ve
M istik Yaz T ah tas zerine bir N o t tur (19 2 5 a). Burada, Dlerin
Yorumtnun 7. blm nde bulunan bellek teorisinin ksaltlm bir
deikesini ieren ve ayrca M istik Yaz T ah tasndaki bellek ve za
m ana ilikin nem li form lletirm eleri n celeyen H az lkesinin
te si balkl alm asn a odaklan acam . Haz lkesinin te si,
yalnzca gnm z teorisinde zam ansallk ve bellee ilgi duyulm as
asndan deil, ayn zam anda lm igdsne ilikin speklasyon
lar asndan da bilhassa anlam l bir alm a. Bu m etne ilikin, farkl
arzu yaplarna tekabl eden ifte bir okum a yapm ak m m kn: A yn
nn tekrarna ve kkenlere geri dne ynelik bir arzu olarak lm
igdsne ve Freudun byle bir tekrarn im knszlna iaret eden
psiik sreler h akkndaki aklam asna ilikin iki okum a.
Freudun yazlarnn tamamna yaylan zamansal varsaymlar, aynnn
tekrarn bozar. Bu varsaymlarn toplam, zamana yaplan ksa gnderme
lerden daha nemlidir. Bir arada alndnda zaman ve bellek Freudun
psiik srelere ilikin teorilerinin temelini oluturur ve yapbozumcu
teorisyenler de Freudun bu boyutunu devralmlardr (bkz. Derrida 1978:
196-231). Yapbozum asndan en anlaml Freudu kavramlar unlardr:
Rya-almasnn arptlmas; ertelenmi eylem ve an izleri; stbelirle-
nim (overdetermination). Bilind anlam ilkeleriyle ilikili olarak bu kav
ramlarn hepsi de, anlamn bir temsilden ziyade dnm olarak kavrand
n dndrr.
Younlama ve yer deitirmenin etkisi -rya-almasnn arptlmas
ya da yapbozumcu teorisyenlerin yer deitirme dedikleri ey- stbelir-
lenmedir: Her belirgin e okkatl belirlenimler yaratr (Freud, 1976
[1900]: 416-18). eler arasnda neden-sonu ilikisinin olmamas a
sndan stbelirlenim zamansaldr; bu nosyonda belirlenimin izgisel ol
mas sz konusu deildir. eler salt mevcut olmann tesinde, stbelirle-
nimlere de urarlar; belirgin eler gizil eleri temsil etmezler, gizil
eler de belirgin elere neden olmazlar. Belirgin ya da mevcut elerde,
ryalarda, somatik semptomlarda ya da bunun gibi eylerde, bir younla
ma ve/ya yer deitirme yoluyla dnm srecine maruz kalm olan
gemiteki elerin izleri vardr. Yorumlama almas bu ilkeleri uygulaya
rak geriye bakmaktr. Freud (1973a [1916]: 214) bu alm adan rya-
almasnn sklmesi (undo) olarak sz eder.
Ertelenmi eylem kavramnda zamansal varsaymlar olduka belirgin
dir: nceki bir deneyim, daha sonraki deneyimlerin nda yeni ya da
yenilenmi bir anlam yklenir. Am a, bu konuyu bu terimlerle dile getir
mek, bu terimlerin bir anlam ima etmesi, szgelimi, bir imdide yeni bir
anlam yklenen bir gemii ima etmesi lsnde yanltc olacaktr.
Derrida Freud okumasnda, gecikmeyi, ertelemenin dolambacm (detour)
ve asla olmayan gemii vurgulayarak bu sorundan kanr. Szgelimi,
unu syler: Haz ilkesi ile gereklik ilkesi arasndaki farkllk yalnzca
dolamba olarak differance'dr" ve Freudda izin hareketi, tehlikeli yatr
m erteleyerek kendi kendini koruma abas olarak betimlenir (Derrida,
1982: 18). En nemlisi, psiik ekonomi, bir sonu olmayan dolamba
tarafndan karakterize edilir.
Bu nokta, Derridann (1982: 21), iz kavram nn-gem i haline gelen
bir imdinin muhafaza edilmesini ima etmesinden tr- muhafaza etme
nosyonuyla uzlamaz olduu iddias hakknda daha nce yaplan tart
mayla ilgilidir. Bergson gibi Freud da gemiin muhafaza edildii gr
n savundu, ama Bergsonda olduu gibi Freudda da, bunun mevcudiyet
olarak gemi diye yorumlanmamas gerekir. Freud (1976: 734), tahrip
edilemez olann bilind ve bellek izleri olduunu epey net bir ekilde
belirtir: Tahrip edilemez olmalar bilind srelerin belirgin bir zelli
idir. Bilindnda hibir ey bir sona varamaz, hibir ey gemite kalm
ya da unutulmu deildir. Ve,

zihinsel hayatta, bunun tam tersi bir gr, bir kez olumu olan hibir eyin
ortadan yok olamayaca grn benimseme eilimindeyiz -h er ey bir
biimde muhafaza edilir ve elverili koullar altnda bir kez daha gn
na karlabilir (Freud, 1985a [1930]: 256).

Burada hayati nem tayan nokta, tahrip edilemez olann bilind ol


masdr, tam da mevcudiyet arzusunda inkr edilen ey olmasdr. Dahas,
tahrip edilemeyecek ey, erteleme srecidir, sonu olmayan erteleme
sreci.
Uygarlk, Din ve Toplumdan yaplan bu alnt balamnda Freud (1985a:
259), zihni temsil etme sorunu zerine, yani daha nceki tm evrelerin
son biim ierisinde muhafaza ediliini grsel tasvir terimleri erevesin
de temsil etmenin imknszl zerine baz ilgin yorumlar yapar. Sorun
bizim tarihsel ardkl uzamsal erevede temsil etme eiliminde olm a
mz ve ayn uzamn iki farkl ierii olamamasdr. Zihinsel hayatta ele
rin, uzamsal erevede kavranamayacak ekilde yan yana konmas sz
konusudur (Freud, 1985a: 258; ayrca bkz. Bergson, 1950b: 193). Freud,
Dlerin Yorumunun 7. blmnde psiik sistemlerin topografisini ortaya
sermeye baladnda bile (1976: 685), bu sistemlerin uzamsal bir dzen
ierisinde dzenlendiklerini dnm enin hibir gerekesi olmadn
iddia etmiti. u halde, Freudun psiik eler anlay, psiik hallerin
uzamsal olm aktan ziyade zamansal olarak yayldklarn dnen Berg-
sonun anlayyla karlatrlabilir nitelikte grnyor. Freuda gre,
uzamsal olmayan bir psiik zamansallatrma sz konusudur; psiik eler
arasndaki ilikiler bellek izlerinin zamansallnn damgasn tar.
Freud bellek izlerinden tam olarak neyi anlar? Freudun psiik aygta
ilikin emasnn bir ucunda i ve d uyaranlar alan bir duyumsal nokta,
br ucunda da canlandrmalarn ya da enerji boaltmlarnn gerekletii
bir motor nokta yer alr. Psiik sreler birinci noktadan, yani alglardan
balayp brne doru yol alr (Freud, 1976: 686). Freud, alglarda neler
olup bittii sorusunu sorduunda, sistemler arasnda bir farkllatrma
yapar: Alglar, psiik aygtta, bellek izleri olarak sistemlerde (bellek sistem
lerinde) kaydedilen izler brakrlar. Burada bu izler sistemdeki br izlerle
bantl konumlarda yer alrlar; yeni bir iz, elerin i dzeninde deiik
liklere yol aacaktr (Freud, 1976: 687). Her ey muhafaza edilse de, her
eyin sonsuzcasna deimekte olduunu syleyebiliriz. zler, sistemlerin
iinde farkl arm biimleri uyarnca rgtlenirler ve bu arm
biimlerinden biri de zaman ierisindeki snrdalktr (1976: 688). ar
mn temeli ve kolaylatrc patikalar alg sisteminde deil, bu sistemler
de yer alr. Bu gr Bergsonun bellek ve alg arasnda yapt ayrmla
uyumludur. Tikel bir algnn izleri armlar uyarnca farkl sistemlere
yerletirilir ve bir arm balamnda yeniden faaliyete geerken baka
bir arm balamnda yeniden faaliyete geemeyebilir. Laplanche ve
Pontalis (1973), bu anlayta-sistem ler ierisinde birbiriyle ilikili olarak
yer alan izler anlaynda- bellek izinin, bu ize tekabl eden gereklie
benzeyi [zerinde duran] ... ampirisist grten ayr olduunun altn
izerler. Bellek izi kolaylatrmlarn bir dzenleniidir; bu grte iz ile
nesne arasnda tekabliyet olduu dncesine bavurulmaz (Laplanche
ve Pontalis, 1973: 247-8).
Anlar yalnzca bilind olmakla kalmazlar, ayn zamanda tm etkile
rini bilind bir halde iken ortaya koyabilirler. Freud (1976: 689),
bellek ve bilincin nitel olarak farkl olduklarn ve birbirlerini karlkl
olarak dladklarn iddia eder. Bir an bir kez bilinli hale geldiinde an
olm aktan kar. Freud bu nemli argman Mistik Yaz Tahtas zerine
bir N o tta ve Haz lkesinin O tesinde gelitirmiti. Alg sistemi izleri
muhafaza edemez nk byle bir ey alg sisteminin yeni uyarmlar
alglama kapasitesini kstlayacaktr; almlama kapasitesi ve muhafaza
etme, birbirlerini karlkl olarak dlayan niteliklerdir (Freud, 1984
[ 1920] : 296; 1984 [1925a]: 430; 1976: 687). Burada hayati nem tayan
nokta, bilinli hale gelmenin ve ardnda bir an izi brakmann bir ve
ayn sistem ierisinde birbiriyle uyumaz olmasdr (Freud, 1984 [1920] :
296); dahas, bilin srekli izlerde deil, alglama sisteminde ortaya
kar (Freud, 1984 [1925a]: 430; 1984 [1920]: 296-7).
Benjamin, Haz lkesinin O tesini Bergson ve Proustla karlatrr
ken Freudun u iddiasna bilhassa dikkat eker: An izlerinin bilinli
hale gelme olgusuyla hibir ilgisi yok; esasen bunlar [an izleri], en gl
ve en dayankl hallerine, kendilerini geride brakan sre asla bilince
girmemi bir sre olduu vakit kavuurlar (Freud, 1984 [1920]: 296;
Benjamin, 1973: 114). Benjamin bunun istend bellee tekabl ettiini
iddia eder; Freudun anmsama ve bellek arasnda yapt ayrm, istenli
ve istend bellek arasnda yaplan ayrma benzer: Yalnzca ak seik
ve bilinli yaantlanmam olan, znenin bir yaant olarak bana gelme
mi olan mmoire involontaire'in [istend bellek] bir bileeni olabilir
(Benjamin, 1973: 114).
Psikanalizin grevi anmsaytr ve anmsay esasen bir unutma bii
midir. Bu sorun hakknda Freud (1976: 734) Dlerin Yorumwnda, psikote-
rapinin bilind srelere, sonuta bunlarla uzlamay ve unutulmala
r n salamak iin mdahale ettiini syler. Szgelimi, isteri rneinde,
bir arm bir any motor boaltm srecinde canlandrr. Bir an ancak
bilince yakn olan n-bilincin almas sayesinde gn na karlabilir
ve bylelikle unutulabilir. Freudun an izlerinin etkilerine ilikin ak
lamas, anlarn zamanla snp gittiini ne sren yaygn gre ters
der ve bu noktada Bergsonun anlarn yalmzca clz alg halleri olduu
dncesini rtme abasyla uzlamaktadr. Freud, Haz lkesinin Ote-
sinde (1984 [1920]: 288), hekimin tercihinin, yani gemie ait birey
olarak anmsaym tersine, bastrlm malzemenin terarlanmasndan
sz eder. Anmsama bilincin karakteristiidir. Bellek bilinddr.
Nitekim, Benjaminin iddia ettii gibi, Freudun bilin ve bellek arasn
da yapt ayrm, istenli ve istend bellek arasnda yaplan ayrmla
karlatrlabilir gibi grnyor. Bu ayrm ayn zamanda, Bergsonun ta
savvur bellei ile srenin cisimlemi bellei arasnda yapt ayrmla da
karlatrlabilir. Benjaminin (1973: 111-12), FreudunBergsondanziya
de Proustla karlatrlabilir olduu iddias, Bergsonun ar bellekiyle
yapt bir karlatrmaya yaslanyor. Sre bellei, yani ar bellein edim
sellemesi, istend bellek ile yaplacak bir karlatrma asndan daha
uygun grnr. Gelgelelim, bellek hem gcl hem de edimsel biimlerinde
st kapal olarak bilinddr.5
Freud, Haz lkesinin O tesinde, bilincin ilevinin dtan gelen uya
ranlara kar bir kalkan salamak olduunu syler. ten gelen uyarmlar
iin bunun gibi bir koruyucu mekanizma yoktur ve bunlarla baa kmann
yolu, sanki dardan kaynaklanyorlarmcasna ele alnmalarndan geer
(Freud, 1984 [1920]: 300-1). Anmsamann ya da bilince karmann bir
dsallatrma biimi olduu sylenebilir. Bir an bir kez bilin sisteminde
yer alnca, koruyucu kalkan ilemeye balayabilir. Freudun (1976: 689)
syledii gibi, anlar bilinli hale gelirlerse duyumsal niteliklerini yitirir
ler; psikiyatrinin grevi, belli duygulanmlar bilince kararak bilind
anlardan kurtulmay salamaktr. Bu gr, gemie ait temsillerin duy
gulanmdan yoksun olduunu syleyen Bergsonun grne yakn duru
yor. Bergson (1950b: 132), duygulanm halleri ile bunlarn temsilleri
arasnda ayrm yapar: iddetli bir ak ya da derin melankoli ruhlarmza
el koyar. Bu duygular yaylm sresi sayesinde yaar. Am a bu duygular
birbirinden ayrmaya, zaman m eknda ortaya koymaya kalktmzda
duygular yaamlarn ve renklerini yitirirler: imdi artk kendi glgemi
zin nnde duruyoruz (Bergson, 1950a: 133). stend bellek, daha
dorusu bellek, duygulanmsaldr. Proust ve Bergsonda bu bellek aka
zamansaldr. Freuda gre, bilin ve bilind farkl zamansallklar tarafn
dan karakterize edilir ve Freudun bilindnn zamanna ilikin kavray
nn, Bergsoriun sre anlayyla karlatrlabilir olduunu sylemeyi
salayacak kantlar vardr.
Freud, Haz lkesinin tesinde Bilind balkl yazsna (1984
[1915]: 191; 1984 [1920]: 299-300) gnderme yaparak unu syler:

Bilind zihin srelerinin kendi ilerinde zamandan yoksun olduklarn


rendik. Bu, ilkin, bilind zihin srelerinin zamansal olarak dzenlenme
dikleri, zamann bunlar herhangi bir ekilde deitirmedii ve zaman dnce
sinin bu srelere uygulanamayaca anlamna gelir. Bunlar, ancak bilinli
zihin sreleriyle karlatrldklar takdirde net bir ekilde anlalabilecek
olumsuz karakteristiklerdir. br yandan, bizim soyut zaman dncemiz
btnyle alg-bilin (Pcpt.-Cs) sisteminin ileme metodundan tremi ve bu
ileme metodunda kendine den roln alglanmama tekabl ediyor gibi grn
mektedir. Bu ileme tarz, uyaranlara kar baka bir kalkan salyor belki de.

5) Bergson ve Proust hakknda ayrca bkz. Deleuze (1988: 122): Belli bal farkll
Prousta gre gemiin yaantlanabilir olmasna karlk, Bergsona gre ar gemiin yaam
blgesinde yer almamasdr.
Freud bunun yalnzca bir ipucu olduunu sylyor. Am a bu pasajn epeyce
vaatkr olduu ak. Freud bilindmn soyut zaman anlamnda zamansz
olduunu iddia ediyor. Bergsonun iyi dediine Freudun -bilime duyduu
inantan tr- olumsuz deer atfetmesine ramen, bu noktada Bergsonla
bir karlatrma yaplabilir. Soyut zaman, dsallatrlm, uzamsallat
rlm zamandr. Freudun pisiik aygtn, bilhassa bellek izleri bakmndan
uzamsal erevede dnlemeyecei kanaatinde olduunu grmtk.
lgin olan nokta soyut zaman ile bilin arasndaki balantdr: Bergsona
gre, temsil, uzamdaki bir kesip karmadr ve bu ilemin sre anlamnda
zamanla hibir ilintisi yoktur. Freudun anmsamann, bilince karmann
bireyleri gemie yerletirmek olduu iddias, bir uzamsallatrma olarak
da okunabilir: Bireyleri soyut ya da homojen bir zaman olan bir izgiye
yerletirmek. Freudun, soyut zamann bilincin ileyilerinin alglanma
tarzyla ilikili olduunu belirten iddias da, Bergsonun bilgi teorileri
hakkndaki aklamasyla karlatrlabilir. Ve Freudun bu soyut zaman
dncesinin koruyucu bir mekanizma olduu iddias, Bergsoncu terimler
le, duygulanmsal olann nitellik yerine nicelletirimi olarak ifade edilebilir.
Ayrca, Benjamin (1973: 117), ok karsndaki savunmann bir olaya
zaman ierisinde kesin bir yer tayin ettiini ileri srer. Freud (1984
[1925a]: 434) koruyucu kalkann faslalarla ilediini, isel canlanmalar
ve heyecanlar kesintiye urattn syler. Bu ifade, Bergsonun duyumlar
ile motor tepkileri harekete geirici devrenin alg ve tasavvur tarafndan
kesintiye uratldn belirten dncesine ok benziyor. Bergsonun
tasavvurun kesilip ayrlmasn bir sreksizlik olarak grmesine ok benzer
ekilde, Freud da bundan sreksizlik olarak sz eder: Dahas, alg-bilin
sisteminin kesintili ileyi m etodunun zaman kavramnn kkeninde
yattndan kukulanyordum (Freud, 1984 [1925a]: 434). Freud burada
soyut zamandan sz etmektedir ve bu nokta, homojen zamann birbirin
den ayr zdeliklerin sreksizlii tarafndan karakterize edildiini belir
ten Bergsonun grne dikkat ekecek lde yakn grnmektedir.
Bu durumda, Freud zamann bilind sreleri deitiremeyeceini, bun
larn zamansz olduklarn sylediinde, bu ifadeyi belki de, Bergsoncu
anlamda sreklilii ima eden bir ifade olarak kabul etmemiz gerekiyor:
Heterojen psiik hallerin srekli yaylm. Bellek izleri kesinlikle bu ekil
de iler. Freud bilindmn zamansz olduunu sylerken, bunu birbirin
den ayr uraklarn ya da elerin tanmlanabildii bir zaman anlaynn
karsna yerletirmektedir. zlerin ertelenme sreci, imdide bir mevcudi
yete varmann sz konusu olmamas anlam nda zamanszdr. Derrida
ve Bergsona gre bu zamanszlk zamandr.
okkalk: stenli ve stend Bellek

Freudu Bergsonla birlikte okumak, zamand olan ve bilincin ileyile


rince karakterize edilen istenli tasavvur bellei ile bilindnn ileyileri
tarafndan karakterize edilen istend dnm bellei arasnda bir
ayrm yapmann mmkn olduu dncesini douruyor. Birincisi ilke
olarak grme duyusuyla ve bedenden uzaklamayla ilikiliyken, kincisi
duygulanmsaldr ve temas, tat alma ve koku alma duyularyla ilikilidir.
Sonuta bu ayrm, ayn zamanda, olumsuz arzu ile olumlu arzu arasnda
yaplan ayrma tekabl eder. Olumlu arzunun bilind anlam ilkeleriyle
ilikili olduu savunusu Freudun (1984 [1915]: 190) u iddias tarafndan
onaylanmaktadr: Bilindnn tanmlayc zelliklerinden biri, bilind-
nn olumsuzlamay bilmemesidir hibir kesinlik derecesi barndr
mamasdr. Bilind (1915) ve Olumsuzlarta (1925) balkl yazla
rnda Freud, olumsuzlamann daha yksek bir dzeyde gerekletirilen
bastrmann ikamesi olduunu iddia eder. Bir ey bilince olumsuzlanm
olmas kouluyla girer. Bu olumsuzlama, bastrlan hesaba katm asna
ramen bir reddetme aracdr (Freud, 1984 [ 1925b]). Yapbozumcu femi
nistlerin savunduklar ana gr budur: Bastrma, olumsuzlama haline
gelir. Bunu baka bir ekilde sylemek gerekirse, olumsuzlama bastrmann
ipucunu verir; olumsuzlama szde kendi kendiyle zdelik iddiasnn
muhafaza edilmesinde i banda olan temel mekanizmadr. ki kutuplu
bir yap ierisinde, terimlerden biri, baat terimle ilikili olarak olumsuz
tarzda tanmlanr: Olumsuz ayna, aynl dourur. Bastrlan nitel farkl
lktr. Olumlu arzu, bastrlm olann ya da ierilemeyen, olumsuzlanama
yan bir tekiliin altst edici geri dn olarak anlalabilir. Baka bir
anlatmla, istend bir an olarak kavranabilir.
Anlamn zamansall iki kutuplu kartlktan altst eder. Derridann
dnm hakknda savunduu temel grlerden biri budur: Her e, kart
enin izinin vurduu damgay tar. Burada dikkat ekmek istediim zgl
kartlk, dolayszlk ve dolaym kartldr, Hegelde bilgi ve zkesinlik
paradoksunun temelini oluturan kartlktr. Bedende yaanan zaman,
kartl yerinden kanr: Zamansal beden bir dolayszlkta dolaym kurar.
Ve bellek izlerinin bu adan hayati bir nemi vardr. Bellek izleri, hibir
ekilde bir dolaysz mevcudiyet olarak anlalamayacak bir dolayszlkta
zneyi dolaymlar: zne, benliinin hakikatini asla bilemez. Byle bir fante
ziye izin veren yalnzca dolaym ve dolayszlk arasndaki kartlktr.
Irigaraym bu kartl yerinden karma stratejisinde kadns olan
hayati bir nem tar: Kadn dolaymdr (olumsuz ayna, yani dili kuran
namevcudiyet), ama dii cinselliinin zgll, bastrlm nitel farkllk,
bu kartlk zerine kurulmayan bsbtn farkl bir anlam tarzna iaret
eder.
Irigaray ve Bergson arasnda paralellikler kurmu olmamdan tr,
Bergsondaki cinsel varsaymlar sorununu ortaya atmam gerekiyor. Berg-
sonun felsefesi ak seik bir cinsel boyut tamyor, ama bu felsefenin
cinsel adan ntr olmadn, yani rtk bir erkeksilik tamadn,
daha ziyade cinsel adan belirlenmemi olduunu ne srmek istiyorum.
Bergsonun okkatll savunmas, olumsuzlamay reddetmesi ve getirdii
sre teorisi, feminist bir yapbozumcu projenin karsna birtakm engeller
karr: Bu felsefede, bir terimin (erkek) znenin kendisine yeniden geri
dnebilmesini salayacak ekilde olumsuzlanmas sz konusu deildir.
Irigarayn deyiiyle sylenirse, Bergsonun felsefesi, bastrlm dii cinsel
liinin bir yazl olarak grlebilir. Ama, Bergsonun felsefesinin dii
cinselliinin zglln barndrdn iddia etmek, u anda zerinde
durduum konunun dnda kalr. Fransz feministler bu bastrmay farkl
anlam tarzlarna iaret etmenin bir arac olarak tanmlamaktadrlar. Bu
nun da znenin farkl biimlerde kaydedilmesi asndan baz sonular
vardr. Nasl Freudun kkensel biseksellik nosyonu kkensel bir cinsel
belirsizlik olarak okunabilirse, Bergsondaki cinsel belirsizlik de kadn ve
erkein sylemsel sabitleniinin tesine gemek iin yaplm bir hamle
olabilir. Hatta kn vital'in* olumlu gc ya da bedensel enerjisi jouissancela
(bu kavram hem C ixousnun hem de Barthesn bedeni yazma anlayla
rnda merkezi bir yer igal eder) karlatrlabilir. Ve Bergsonun sre
anlay, Fransz feministlerinin kadn ve erkein gelecei sorusunu redde
dilerine ok benzer ekilde, gelecei ndeyilemeyi reddetmeyi ierir.
3. ksmda eitli toplumsal metinlerin analizinde bir okkatllk m eto
dolojisi uygulayacam: zgl nesnelerde farkl anlam tarzlarnn ya
da farkl uraklarn saptanp tanmlanmas. Bergsonu ve Fransz femi
nistleri izleyecek olan bu metodolojideki ayrtrma izgileri unlar iere
cek: Tekil ve oul; nicel ve nitel; olumsuz arzu ve olumlu arzu; istenli
bellek ve istend bellek. Bu ayrmlar farkl zamansal varsaymlar tara
fndan karakterize ediliyor. Hayati nemi bulunan metodolojik nokta u
ki, farkl anlam tarzlarnn eanl olarak ilediini grmek mmkndr:
oullukta dnmek budur.

Yaam atlm: Bergsoncu, mekanist zellik barndrmayan yaratc evrimde, canl


varlklarn zaman iinde git gide karm aklaan varlklara doru evrilm esinin nasl ve
neden mmkn olduunu aklamada temel alnan kavram, (.n.)
Benjamin, modernlik deneyimindeki, zgl olarak da meta biiminde
ki mulakla ya da ifte uraklara duyduu ilgiyle, baz bakmlardan byle
bir analiz iin bir model sunan bir toplum teorisyenidir. Benjaminin
u sorusunu devralmak istiyorum: Modernlik ierisinde ve meta deneyi
minde, eletirel veya sarsc bir urak ya da onun deyiiyle bir kefaret
(rdemption) ura var mdr? Irigaray, meta biiminin nicelletirimi ve
soyutlanm asndan buna benzer bir soru sorar (bu soru erevesinde
bakldnda, Bergsoriun nicelletirim eletirisini bir modernlik eletirisi
olarak okumak mmkndr): Nicelin baml olduu bastrlm nitel
nedir? Benjamine gre, aynnn tekrar edildii bir zamansalla yaslanan
mekanik yeniden retim teknikleri, istenli bellei tevik etmektedir.
Benjamin (1973: 146-8), bu mekanik yeniden retim tekniklerinin hayal
gc ve istend bellein devinim alann daraltmasndan tr, tpk
modernliin tm br deneyimleri karsnda olduu gibi bunlar karsn
da da belli bir kararszlk sergiler. N e de olsa, bu biimler baka bir eyin
imknn barndrrlar. Bu baka ey istend bellektir.6
Bu sorunu altst edici bir urak erevesinde formlletirmek, Freudun
bilind anlay hesaba katld takdirde anlmas zorunlu hale gelen
Bergsondan bir para ayrlmay gerektirir. Bu ayrl, genelde onun zaman
teorisine sempati besleyenlerin Bergsoria sorduklar belli bal eletirel
soruyla ilintilidir: Zaman ierisindeki sreklilik ve sreksizlik sorunu
(Levinas, Deleuze, Merleau-Ponty, Horkheimer, Benjamin). Bergsoriun
zamann sreksiz olduunu belirten gr, zamann heterojen ve okkatl
olduunu belirten gryle uyumsuzluk sergiler. Szgelimi Levinas, Berg
soriun bir uran brn izledii matematiksel zamana ynelik eletiri
sine -B ergsoriun zaman sreksizlik olarak tanm lam asna- katlr. Am a,
Levinas (1979: 283), bu eletirinin zaman srekli klmadn savunur.
Levinasa gre, okkatllk bir sreksizliktir: Kopular, tekrar balaylar,
kesintiler vardr. Bir edimler oulluunda ve tekilikle kurulan ilikinin
bitimsiz tekrar balaylarnda bu okkatllk st kapal olarak ierilmitir.
Faslalara uraya uraya sonsuzca srp giden bu iliki zaman sreksiz
klar: Bir an brnden, kesintisiz olarak domaz (Levinas, 1979: 284).
Bergson faslay, bir enin yalnzca kendi bana tanmlanamamas anla
mnda srekliliin kant olarak sunar. Derrida gibi br teorisyenler asn
dan da fasla bir kopuntu ve aralk vermeye iaret eder. Merleau-Ponty,

6) Benjaminin (1969: 261-3) imdiki zaman nosyonunun, ayn zamanda, modernli


ifte urann diyalektik biimine sahip olduuna dikkat edilmeli. "u an"n ifte anlamna
ilikin bir tartma iin bkz. Ricoeur (1989: 97-8). Elinizdeki kitapta ben u an, imdideki
bir mevcudiyet olamayacak bir yaanan ana gnderme yapmak iin kullanyorum.
Bergson'un zamann birliini sreklilik erevesinde aklarken yanldn,
nk bunun zaman bsbtn inkr etmeye vardn iddia eder. Srekli
lik zamann bir fenomenidir, uraklar birbirlerine koarlar, ama birbir
lerinden ayrlamaz deildirler; byle olaydlar zaman olmazd (Merleau-
Ponty, 1962: 420).
Bergsonun aklamasnda her kopuntu nicellik dzeninde yer alr;
Freud'da bilind kopular retir, yani kopular nitellik dzeninde yer
alrlar. Benjam inin yazlarnda okun barndrd mulaklkta ifte
kopu ura gibi bireyler olduu grlebilir. Freudun dsal uyaranlara
kar kullanlan koruyucu kalkan aklamasn gelitiren Benjamin, oku,
yani sz konusu mekanizmann sekteye urayn modernlik deneyiminin
karakteristii olarak alr. ok yalnzca modernlik deneyimine kalaba
lklara, makinelere, mekanik yeniden retim tekniklerine- deil, ayn
zamanda Benjaminin bilind ve istend bellekle ilintilendirdii yara
tc srece de iaret eder (Benjamin, 1973: 117). Bu gr bir adm ileriye
gtrerek, okun bilinli korunma mekanizmasn paralam as asndan
zamansal bir altst edilme olduu sylenebilir: Bilindnn zaman ya
da sre, bilincin soyut zamann ihlal eder. Freudun bilind kavram
ve bastrlm olann geri dn anlay, Bergsonun zaman ya da bilin
d konusunda yapt aklamada bulunmayan bir katk sunar.
Psikanalitik teoride krlma ya da kopu, Bergsonun (ve mulak bir
ekilde Benjaminin) ngrd gibi, temsil tarafndan deil, bilind
tarafndan -sylem de yer almayan tarafndan- retilir. Nitekim, psika
nalitik teoride zaman, sreksiz sreklilik olarak anlalabilir. u halde
ben burada, Freudun bilind kavramyla birlikte Bergsonun okkatllk
ve sre anlaylarndan yararlanan bir kltr analizi yaklam nermi
oluyorum.
m
Toplumsal Yazmak
Dolaym ve Dolayszlk

Bu blmdeki kltrel analizler, anlam konusunda dolayszlk ve dolaym


kartlnn tesine uzanan bir yaklam gelitirmeyi amalyor. Yapbo-
zumcu bir stratejinin yrngesi izlenecek bu analizlerde: Birinci analiz
erkein kendi kendiyle ilikilerinde kadnn salad dolaymlar gn
na karyor; ikinci analiz ayna tutm a ilikisi iinde olan bir iftin
zerindeki dolaym larn potansiyel altst edici etkilerini aratryor;
nc analiz ise bu kartl yerinden etme imknna eiliyor. Bu imkn
anlamlandrma srelerinin sre ierisinde yer alan beden erevesinde
kavranmas etrafnda dnyor.

Efendi'Kle Diyalektii: Amir-Sekreter likileri


diyalektik ... gndelik angaryalanmtzda yaygn olarak i banda olan eydir
aslnda (Cixous, 1986: 78).

H egelin efendi-kle diyalektii, bilgide ve toplumsallktaki gndelik


ilikilerde i banda olan bir sretir. Hegelin yks bir anlamda doru
bir ykyse de, her eye ramen tek yk deildir. Kltrn ya da toplumsal
hayatn tek bir yks yoktur, daha ziyade birbirine indirgenemez ykler
den oluan bir ykler okluu sz konusudur. Bu analizde bir toplumsal
metin (bir amirle yaplan mlakatn yazya geirilmi metni), toplumsal
hayatn birka yksyle ya da aklamasyla birlikte ve bunlara kar
okunuyor: Hegel, Freud ve Irigarayn ykleriyle birlikte ve bu yklerle
tokuturularak. Bu metinlerin hibiri, ampirik olann snavna tabi tutu
lacak bir teorik model ilevi grmyor. Tersine, bu analiz biimini metin-
sel bir diyalog olarak anlyorum. Szgelimi, amir-sekreter ilikilerinin
yksn ksmen H egelin yksnn bir deikesi olarak okuyorum,
ama bu tek-ynl bir okuma deil. Ayn zamanda Hegelin yksn de
amir-sekreter yksyle tokuturarak yeniden okuyorum.
A ada sunulan analiz bir amirle yaplan m lakatn analizidir, amirin
bamsz zbilinci sylemsel olarak retmesinin ve bamsz zbilin re
timinin baml olduu dolaymlarn bir analizidir. O nun sylemi ile
sekreterinin sylemi arasnda karlatrmalar yaplyor: Bu iki kii ayn
yky m anlatmaktadr? Anlatlan ykler ayn deilse eer, bu durum
okkatllk konusunda neler dndrr? Bunlarn hepsinde, mlakatn
getirdii dolaymlann, m lakat ilikilerinde sz konusu olan konumlan-
m alann getirdii karmakln ve sonuta bu kiilerin benimle konutuk
larnn pekl farkndaym.
A ada baz alntlann yapld mlakat, byk bir irketin epeyce
hrsl, otuz sekiz yandaki mali iler yneticisiyle yrtld. Bu kii,
rasyonel, amal alana rnek oluturan, fazlasyla dar grl biri.
Esasen, syleminin yapbozuma tabi tutulmasna davetiye karan ey,
kendisinin kamusal ve zel alanlar arasnda yapa ak seik aynmdr.
Daha genel bir dzeyde baklacak olursa, amirlerin sylemlerinde, szgeli
mi ilerini kiisel ya da cinsel terimlerle aklaylarnda, kamusal ve zel
alanlar arasnda oluan belirgin bir kayma vardr. Amirlerle yaplan mla
katlar ou zaman ay ya da kahve eliinde, koltukta oturularak yrtld.
A m a amir m asasm da oturuyordu. M lakatn yapld broda, bekleme
salonlarn dolduran m utat mobilyalarn hibiri yoktu. Kiisel hibir
ey grnmyordu ve birka irket afii dnda duvarlar tam am en botu.
Amirin oturduu masa da botu. Masann zerinde katlar ya da dosyalar
yoktu -dzenliydi ve hibir kargaa, kanklk emaresi grlmyordu.
Amir, sekreterinin faaliyetlerini ve niteliklerini u szlerle betimliyor:1

1) Keli ayralar kiilerin verdii yantlan ya da sekans ierisindeki snrlandrma


belirtiyor. Burada metnin tamamn yaymlamadk, am a sekanslardan olabildiince az ey
kardk. Bilhassa tekrarlam alardaki vurgulamalar bana ait.
[ not tutar
telefona yant verir
beni nemsiz yazmalardan kurtarr
beni ynetir
br insanlar ynetir
gnmn rgtlenmesi
yazmalarn rgtlenmesi
iin ve br ayrntlarn rgtlenmesi
insanlarn yeteneklerinin ynlendirilmesi
insanlarn idare edilmesi
insanlar krmakszn geri evirebilmek
ayrca
iimi ihmal ettiim takdirde beni denetim altna almak ]

[ M nin denetledii
byk bir dosyalama sistemim var
belli bir dosyay istediim de...
o dosyay benim iin bulmas konusunda M ye gveniyorum
u notu anmsa dediimde
onu benim iin anmsamak zorunda
ben anmsayamam
dosya tutmaya almam ]

[ ynetim ileri
gnlk randevu defterimin denetlenmesi
mektuplarmn denetlenmesi
randevularn denetlenmesi ]

Soru: Bu ilerin nasl yrtldne ilikin baz ayrntlara deinebilir


m isiniz?...

Sekreter, grmem gereken eyleri seip ayrr


hepsini okur
insanlar ounlukla bana yalnzca nemli eyler gnderdikleri iin
nemli olduunu dnrse ve nemli olduunu biliyorsa
o evrak dosdoru bana getirir...
Sekreterin ok etkili bir dzenleme sistemi var
diyelim yaptm bir iin kaydn daha sonra bulup getirmesini sylediimde
onun orada darda bir sistemi var
orada darda bir gnlk randevu defteri tutuyor
burada ieride bir gnlk randevu defteri tutuyorum
ve sekreter bunlarn birbirini tutmas iin gayret gsterir
bu deftere le yemei teklifine yneticinin ne dediini yazarm ...
benzer ekilde, sekreter beni grmek isteyen insanlar ieri alr ve
kimi grmek istediimi kimi grmek istemediimi o bilir...
bir toplantm varsa bir gn nceden bana anmsatr
le yemeklerinde kimlerle birlikte olacam nceden bana anmsatr
bylece her gn neler olup biteceini bilirim
ya da insanlarla grmek iin seyahate kmam gerekiyorsa
gelecek hafta uraya gideceksiniz unutmayn der
yolculuu o ayarlar
uak biletlerini, kalnacak otelleri ve bu trden ilerin hepsini o ayarlar

sekreterim git gide ustalamakta, bam iten kaldramaz hale geliyorum


ve kimlerin gnlk randevu defterime girmelerine izin verecei konusunda
daha seici oluyor

Amir, sekreterinin yaptklar hakknda neler sylyor burada? En arpc


olan ey, ynetim, rgtleme, denetim szcklerinin tekrarlanmasdr.
Bunla sekretere atfedilen ama aslnda amirlere zg faaliyetler gibi grn
mektedir. Bu bariz tersine evrilmenin, amirin kendisini ve kendisiyle
ilikili olarak sekreterini konumlandrmda nemli bir ilevi olduunu
syleyeceim.
Ynetme, denetleme, rgtleme faaliyetlerinin nesneleri nelerdir?
Telefonlar, nemsiz yazmalar, konaklama, uak biletleri ve bu trden
ilerin hepsi: Kendisinin zaman kayb olarak grd her ey -m laka
tn devamnda bir telefon grmesinin ayarlanmasn tam da byle be
timlemektedir. M lakatn baka bir yerinde dosyalardan er-p diye
sz ediyor. Dosyalama sistemi rnei, tm bunlarn ne anlattna ilikin
bilhassa net bir rnek. Byk bir dosyalama sistemim var -b u sistem
onun mlkdr ve M denetler. Kendisinin bir uzants olarak sekreter
bu sistemi denetler. Sekreter onun ne istediini ve bu istein nasl yerine
getirileceini bilir. Sekreterin orada darda bir sistemi var. O rada
darda sz tekrarlanr ve burada ierideye kart olarak konumland
rlr. Bylelikle amir kendisi ve sekreteri arasnda uzamsal bir ayrlk ina
eder: O ieridedir, sekreter darda. Sistem in nasl altn bilmez ya
da bilmek istemez. Am ir dosyalara, -szcn dz anlam yla- dokun
mak istemez: Herhangi bir dosya tutmaya almam. inin maddiliine
(kargaalk, p yn) dokunmak istemez. O nedenle, tersine evrilmede
olup biten, kadns olann onun dzensizliinin yerine gemesinden iba
rettir: Sekreterin dzen verdii (sistem), rasyonelletirdii dzensizlik
amirin dzensizliidir. Amirin odas ve masas botur ( buras ierisi),
dosyalar orada dandadr. Amir ar soyutlanmdr ya da baka bir yerde
kendisinin syledii gibi, dnyann gndelik ilerinden uzaktr, ger
eklikten uzaklamtr, iini dnyordur, yaratc oluyordur; oy
sa bir sekreter olarak ilkin ortalk ilerini grmek, her eyi yoluna koymak
zorundasnz .
Burada kadnn altyap olarak, sisteme dayanak olan, her eyi yoluna
koyan kii olarak ifade edilmesi sz konusu. Am al faaliyet olarak ortalk
ileri gndelik karkln temizlenip dzenlenmesi olarak, bo ma-
sann kart ve nkoulu olarak tanmlanr. Am ir (he) dnr, sekreter
(she) yapar. Kendisinin dnm esinin stats, yani soyut rasyonellik,
sekreterin faaliyetlerinin rgtlem e, denetlem e olarak betimlenip
iirilmesiyle daha da ykseltilmi olur. M lakatn sonunda, bir irket
ele geirme operasyonu esnasnda gcn kaybeden bir yneticinin yk
sn anlatmt. G cn kaybedilmesinin bir belirtisi olarak unu syledi:
lk kez bir telefon defterini ap kantrmak zorunda kald. Bir yanstma
olmasn bu?
T m bu ifadelerde bir sirayet dncesi, kendi karklnn ona
sirayet etm esinden duyduu korku yer alyor. Sekreterin gerekletirdii
rgtleme, amirin karkln temizleyip dzenlemekle ilgilidir bok
tan iler. u halde, amir ocuk konumunda, sekreter de rgtleyici faa
liyetleri tuvalet eitimi vermeye denk den anne konum unda olmasn
sakn? (Sekreter elli yanda ve irkette almaya amirinden ok
nce balam.) Freudu bir aklama getirilecek olursa, amirin m asada
oturmas, yaratc olmas, ancak bir hamilelik fantezisi, kadnlarn yeni
den retici kapasitelerine duyulan eril kskanlk olarak anlalabilir.
Bu nokta, -h em kaka ve bebekler arasndaki arm hem de Kk
H ansn dourma fantezileri erevesinde- Ffeudun Kk H ans vaka
incelemesini akla getiriyor (Freud, 1977b [1909]: 234-5, 245-7). Amirin
dzenleme szn tekrarlay, karklk ve ocuk dourm a arasnda
bir artnm ba kurar. Bu nokta amirin iten atlma tehlikesi iinde
olduunu ve sekreterin onun imgesel denetleyicisi olduunu dndrr.
Am irin kendisini dzensizlikten, kendi dzensizliinden, bu dzensizlii
sekretere havale ederek ayr tutmas gerekir. A m a, erkekler douracaksa
eer, bunun nasl yaplaca bir bilmece haline gelir. Bu, dklayarak m,
yoksa kusarak m yaplacaktr?2 Boktan i ile yaratc i olarak dourma
arasndaki bu balantnn nda, hem dzenin hem de dzensizliin
sekreter tarafndan dolaymland grlr. Tpk dourma konusundaki
mulaklk gibi burada da ifte bir urak sz konusu.
Hegelin efendi-kle yksnde kle eyler zerinde, cansz dnya
zerinde, efendi iin alr: Efendinin eylerle ilikisi klenin dolaymy-
la kurulur. Bu amir-sekreter yksnde sekreter eyler zerinde, amirin
elini srmeyecei eyler zerinde alr. Sekreter amir tarafndan, bam
szl olmayan bir bilin olarak konumlandrlr, eylerle birlikte konum
landrlr. Am ir asndan, eylerle dolaysz bir ilikisinin olmas gcn
ve bamszln kaybedilmesinin bir alameti farikas olacaktr: N esn e
lerle ilintili olarak tanm lanan bir bilin, bir kle bilincidir. Amir br
amirlerin baarszlndan sz ettii zaman, bu aka onda korku uyand
ran bir eydir, bir tersine evrilme korkusudur.
Bu adam, amir tipine yarar zellikleri sekreterine atfederken, sekrete
ri kendisinin bir uzants olarak tanmlamaktadr; sekreter kimi alardan
amirin bedeninin uzants olarak tanmlanmaktadr. Amirin syleminde
sekreterin hibir zerklii ya da zgll yoktur. Erkek, rettii metalan,
faydann, kullanmn ciddiliini bulanklatran bir narsisizmle donatr
(Irigaray, 1985a: 177). Bu pasajlarda amirin rasyonelliinin sekretere ba
mll ortaya kar, ama ayn zamanda bu rasyonelliin kolayca zedele
nebilir bir temeli olduu da sezilir.
Amirin temas etmeyecei nemsiz nesnelerin baka bir anlam daha
var: Bu nemsiz nesneler onun bakalaryla balantlarn temsil eder.
Gnlk randevu defteri, mektuplar, telefon, dosyalar, amirin sekreteriyle
ve irket ile d dnyadaki br erkeklerle ilikilerini dolaymlar. Amirin
tekilerle ilikisi sekreteri tarafndan, sekreterinin gnlk randevu def
terlerini, randevular vb. denetlemesiyle kurulur. Sz konusu olan ami
rin randevu defteridir, amirin dosyalama sistemidir, amirin mektuplardr.
A m a onlar sekreter denetler, onlarn bir uzantsdr, onlara balanm
tr. Bunlarn hepsi amirin mlk m? Sekreter, amirini tanr, tanmak
zorundadr, hangi mektuburbnemli olduunu, kimi grmek isteyeceini
bilir, bilmek zorundadr. Amirinin gnlk randevu defterine hangi isim
lerin girecei konusunda sekreterin seici olmas gerekir. nem li szc

2) Avustralya yerlilerinin m itlerindeki yutm a ve kusma motiflerinin eril dourm


fantezileri erevesinde ele alnd bir tartm a iin bk2. H iatt (1975). Yutma anneyle
yeniden birlemeyi simgelerken, kusm a erkekler tarafndan yeniden dourulmay imler
(Hiatt, 1975: 143). Freud ve L^vi-Straussu izleyerek, bu fantezinin, zgl kltrel biimlerin
analiz edilmesi ihtiyacn ortadan kaldrmayan evrensel bir yn olduu ileri srlebilir.
nn tekrarlanrna dikkat edilsin. Neredeyse dorudan doruya unu
sylemektedir: Ben nemliyim. Sekreterin grevi gnlk randevu def
terlerinin ayu olmasn salamak, yani onu tam olarak anlamak, tanmak
tr. Sekreter, amirin tm ilikilerini dolaymlar. Bylece amirin zerklii,
ayr duruu, soyutlanm rasyonellii muhafaza edilir: Telefonlara yant
verem em ... A rada birilerinin olmas zorunlu ve bu kii bir elektir. Bura
da elek konusunda ilgin bir mulaklk var. Erkeksi arzunun aynas
olarak okunabilir bu: Elek, izdm yanstr. A m a arada szc de bir
elekten geirmeyi, yani birilerinin ieri alnp nfuz etmesine izin veri
lirken birilerine izin verilmemesini ima eder. Baka eylerin yan sra bu
durum elee [sekretere] belli bir zerklik salar: Bu bakmdan sekreter
yalnzca amirin bedeninin uzanns deil muhtemelen.
Bu amir, sekreterini eylerle birlikte, mlklerinden biri olarak konum
landrmas sayesinde, kendi bamszlnn sekreterin salad dolaym-
lara baml olduunu inkr eder. Eanl olarak amire zelliklerini veren
ve herhangi bir zerklikten yoksun braklan sekreter, olumsuz bir aynadr.
Sekreter yalnzca amirin br erkeklerle ilikilerini dolaymlamakla kal
maz, en nemlisi onun kendi kendisiyle ilikisini de dolaymlar. Amirin
balangta sekreterinin faaliyetleri konusunda kard listede, kendisinin
ynetilmesi br insanlarn ynetilmesinden nce gelir. Sekreter, amirin
kendi kendisiyle ilikisini dolaymlar: Gnm n rgtlenmesi, iimin
rgtlenmesi . Ve unu syleyerek tamamlar szn: imi ihmal ettiim
takdirde beni denetim altna alr. Amir, kendi zel gzerghndan uzakla
p iini ihmal etme tehlikesi ierisindedir. O nun ynetilmesi, bedeninin
snrlarnn muhafaza edilmesiyle balantldr; szgelimi, bro mobilyas
nn eksiklii onun bedeninde ve m asasnda odaklanlmasn salar. Amir,
bu masa yoluyla bir dnceyi dourup brne hamile kalr, anlamadan
anlamaya koar: Dolaymlar, yani finansal sermayeler reterek. O, para
kazanr.

[ M nin benim tam olarak ne yapmaya altm anlamasn isterim


yani yapmaya altm eyi eksiksiz an lar...
yapmaya altmz ey daha fazla para kazanmaktr
aklamas basit
ama sz konusu olan teknikler genelde epey karmak
ama benim ne yapmaya altm grebilir
ve ondan kesinlikle hibir eyi saklamam
bu broda alanlarn saysn yzden ona indirmeyi istediimi bilir
.. .ondan gizlim saklm yoktur
benzer ekilde benim zel hrslarm v a r...
ve sekreterim bunu da eksiksiz olarak anlar
ve sekreterim, irket ierisinde ykselmem konusunda benim mttefildmdir
ve irket iin amaladklarm baarmam konusunda benim mttefildmdir ]

[ sadakatsizlik etmi olsayd onu kesinlikle defederdim


onun tam sadakatini ve basiretini arkamda hissetmeliyim ve
ne dndn grmek iin sk sk ortaya birka laf atanm
yani srf tepkisini tartmak iin yapacam eyleri ona anlatrm

Bylece, yapmaya altm eylerin bazlarn M ye sorabilirim


iin teknik ynlerine dalarm
bazan aalara bakm aktan orman grmem
karmak eyleri anlam ayacak birine
karmak eyleri anlatm am a sekreterim yardm eder
o nedenle ona ne dndn, ay m yoksa byi mi yapmam
gerektiini soranm ]

Amirin hedeflerinin, amal faaliyetlerinin ne olduu burada ak seik


ortadadr - basit, para kazanmaya alyoruz. Buradaki biz, kendisi
nin ve sekreterinin bir birim, bir beden olduklarm ima eder -am ir ve
sekreter. Sekreter onun mttefikidir: Gnl olarak kurulan evlilik ba
(ittifak). N e yapmaya altm ve sekreterim anlar ifadelerinin
tekrarlandna dikkat edilsin. Sekreterin onu anlam am as sz konusu
olamaz onun asndan; sekreteri adna, onu zerk bir kii olarak tanmak
szn konuur. Sekreter onu hedeflerine (irketin hedefleriyle zdelemi
hedeflerine) ynelik tutar, iini ihmal edecek olursa ya da aalara
bakmaktan orman gremeyecek olursa onun kendi zel gzerghn
izlemesini salar. Am irin zerkliinin temeli, sekreterine olan itiraf edile
meyecek bamlldr. Bu bamllk sekreterin olumsuzlanmas yoluyla
inkr edilir. zerklik, tekillik br yksek yneticiler ve d dnya
asndandr ve sekreterin kurduu dolaymlar bunu salama balar. Sekre
terin tm amal faaliyetleri (ilerin yolunda gitmesini salam ak) ami
rine gredir, onun hedeflerine, hrslanna gredir. Am irin amal faaliyet
leriyse kendisine ve irkete gredir. (Ama bu manzaray daha da karmak
latrmak iin, onun bir oul olarak yapt, bir anne olarak sekreter iin
yapt retimleri de gz nnde tutabiliriz.) Nitekim, sekreterin denet-
leyiciliinin ve amirin bamllmn tersine evrilmesi, amirin zerk
liinin ya da en azndan sahte zerklik iddiasmn muhafaza edilmesi yolunda
ilev grr. Ziyadesiyle manidar bamllk duygusu tersine evrilme tara
fndan perdelenir, yani bir terimin baatlnn brnn tabi klnmasna
baml olduu, tersine evrilme tarafndan perdelenir. Fort! D a! yks
erevesinde sylenirse, ocuun anneye olan bamllyla baa klmas
gerekir, bu da bir olumsuzlama gerektirir.

[Soru: M ye, karar alma erevesinde yararl olduunu dnebilecei


trden m alum at verir misiniz hi?

evet kiileraras ilikilerinde


sahip olmas gereken nemli zelliklerden biri
br st dzey irket grevlilerinin sekreterleriyle uyum salama yeteneidir
ve onlann hepsiyle uyumlu olmad takdirde
bama byk dert alr
nk sekreterler nemlidir
rnein yneticinin gnlk randevu defterini sekreteri denetler
ve bu yneticiyi grmek istersem, am a sekreterle aram iyi deilse
ok zorlamnm
bunu amak zorunda kalnm
ki bu ok naho bir deneyim olur
yneticiye gitmek zorunda kalp
size ulaamyorum
nk sekreteriniz benden holanmyor demem gerekir
ve bu durum
bu kadar basit ilikileri yrtmekten aciz olduumu gsterir ]

Speklasyona giren nc taraflar olmakszn metalann kendi aralarn


da hibir ilikileri olmaz (Irigaray, 1985a: 177). Am ir durumu tam da
byle gryor: Sekreterlerin birbirleriyle ilikileri, erkekler arasndaki
ilikilerin birer aracdr: Ve sekreterim onlarn hepsiyle uyumlu olmad
takdirde bama byk dert alr Bu, dolaymn bilhassa arpc bir
rnei: Amirin irketteki br erkeklerle ilikileri sekreterlerin dolay-
myla kurulur. Irigarayn (1985a: 193) syledii gibi, kadnlar dolaym
olarak ... erkek ve erkek arasndaki, erkek ve kendisi arasndaki aktarm
olarak var olurlar.
Gelgelelim, amirin kendi szlerinde bile bu adan baz yank ve atlak-
lann olduu grlebilir. nk, sekreterin(in) br sekreterlerle uyum
salama yeteneinden sz ederken, sekreterine zerk bir eylem alan
tahsis etmi olmuyor mu? M etalar birbirleriyle ilikiye getikleri zaman
birer meta olarak m konuurlar? Sekreterlerin kendi amirleri (bebekleri)
yoluyla birbirleriyle ilikiye gemeleri sz konusu olabilir. (Sekreterin
hem anne hem de meta olarak konumlandn iddia ediyorum.) Amirin
sekreterlerin dolaym salamada baarsz olmalannn dourgularna ilikin
aklamas, Irigarayn eril standart, fallusu muhafaza etmede dolaymn
oynad rol hakkmdaki savunusunu destekliyor. Bu dolaymn kolayca
zedelenebilir doas, bir holanm a meselesi olarak sunulmasnda aa
kyor. Dolaym ilemedii takdirde amir engeli amak zorunda kalacak
(zorla giri), yneticiye gidip size ulaamyorum demek zorunda kalacak.
Amir yneticiyle dorudan doruya karlamak zorunda kalacak ve bu
nun sonucunda alalm olacak. Bu durum onun nemsiz bir eyi becere
mediini gsterecek - bu kadar nemsiz bir iliki. O nun sekreteri amiri
elekten geirip dlamtr. Byle bir durumda elek, erkeksi arzunun bir
aynas deildir: Yanstmay reddetmektedir. Amire yneltilmi arzunun
kadns bir elekten geerek aktanlmas gerekmektedir: Efendinin tanma
sna nail olabilmek iin ayart gerekiyor. A m a bu elek erkein kendisiyle
ilikisinin bir kouluysa eer, elein de bir para zerklii yok mu?
Bu amirin sekreteri, bir sekreter olarak kendi konumu hakknda neler
sylemektedir? (Farkl bir bant zme tekniinin kullanldna dikkat
edilsin. Yeni satr bir duraksam adan sonra gelmektedir.)

[Soru: iinizi anlatr msnz?

ne desem ki, pek uzmanca bir ey olduunu


sanmyorum
sadece ne denirse onu yapyorum

pek ok kk i
baka kk grevler de var
sorumlu olduum
ayklayp snflandrarak ilgilendiim
eitli kaytlar ve bunun gibi eyler
am a bunlarn dnda
asl sekreterlik ileri

Soru: Sekreterlik ileriyle neyi kastediyorsunuz?

syleneni yapmak (gller)


ne istenmise onu yapmak
Soru: N e tr eyler yapmanz isteniyor?

ounlukla daktilo etmek


onun gnlk randevu defterini tutmak
kimileyin yorucu ve bezginlik veren bir i

baka insanlarla balant kurmasn salarm


irketin br ksmlaryla balantlar
toplantlar ve bu trden eyleri ayarlarm

Sadece onun dzenini ayarlarm


ok zor deil
am a bazen bir para bezdirici

gnlk randevu defterinden iki adet tutuyoruz


bir tanesi bende
onun kk bir cep defteri var
ve grevlerden biri bu ikisinin paralel olmasn salamaktr

epey daktilo ii var


mektuplar var
eyy, pek mektup deil de
kaytlar
notlar
dosyalar
belli sayda dosya
ite artk benden ne isterse
benim ne yapmam tasarlarsa ]

ierik, amirin yapt betimlemeyle ayn gibi grnyor, ama biim, sek
reterin yapt iin betimlenme tarz epey farkl. Sekreter kk szc
n tekrarlar, iiyle ilgili her ey kltcdr - kk grevler. Amirin
sekreterinin grevlerine ilikin betimlemesi kendi konumunu iirmekle
sonulanyorduysa, burada sekreterin yapt betimleme de -grnte
sekreterlik ilerinin kklnden sz eden betimleme d e - amirin ko
num unun havasn sndrmektedir. Gnlk randevu defterleri: Am ir
bir ayrm yapmt - orada darda, burada ieride ; sekreter onun
defterinden kk bir gnlk cep defteri diye sz ediyor ( bizler, onla
rn kk cep gsterenlerinin ana hanmlar olan bizler [Cbcous, 1986:
89]). Sekreterin anlatm na gre, sekreter dlen kaytlar, notlar dak
tilo eder, mektuplar deil, m ektuptan daha az deerli eyleri daktilo
eder; bunlar amirinin kaytlan, dosyalar deildir, yalnzca kaytlardr,
dosyalardr. Amirin, sekreterinin ynetsel ustalklarna ilikin betim
lemesi, sadece onun dzenini ayarlyoruma indirgenir ki, bazan yorucu
ve bezdiricidir bu. Sekreter, amirin ima ettiini aka ifade eder: D
nmem, sadece yaparm, ama ilave eder ve tekrarlar: Yaplmas isten
dii gibi yaparm". A slnda sekretere yapmas emredilir ; sekreter olup
biteni grr. Sekreter amirin bedeninin parasdr ya da amirin zihni
karsnda bedendir: Biri bedene ne yapmas gerektiini syler. Amir,
sekreteri olmakszn alamaz, sekreter onun sinir sistemidir.
Sekreter, kendisinden yaplmas istenen birok grevi [kendisinin]
altnda grr. M addi gszlk konumu teslim edilir, am a amirin otori
tesi sekreter tarafndan merulatrlmaz: Am irin sekreterden kltc
iler yapmasn isteyii, amiri sekreterin nezdinde kltr. Sekreter
onu anlam aktan asla sz etmiyor (bir anlam am a, onu irrasyonel bulma
duygusu var burada), basite ona boyun eiyor. Bu, aradaki ilikiye dair
ok farkl bir alglaytr. Szgelimi, sekreter, onun birileriyle yiyecei
le yemeini ayarlarken gsterdii ufak abadan sz eder. Bu nokta
ak ak dile getirilm eyecektir am a i yemekleri sekreter asndan
nemli bir i deildir. ay ve kahve eliinde yaplan grmelerle birlik
te i yemeklerini ayarlam ak da sekretere kendi kapasitesinin altnda
kalan grevler olarak grnmektedir, ama sekreter bu grevlerin amirin
ii asndan epey merkezi bir yer igal ettiini sylemekte ve bylece
ima yoluyla amirin kendi kendisinin iine atfettii deeri sorgulam akta
dr. Esasen sekreter en nemli konunun onu mutlu klmak olduunu
syler ki, bu da am al iinin soyut bir rasyonellik tad-fikriyle pek
badamamaktadr. Yapmamay yeleyecei grevlerin ne olduunu sor
duum da ay kahve servisini gndeme getiren sekreterdi: Bunun
asli bir formalite olduunun farkndaym; sekreter olmann bir ksm da
bu gibi eylerle baa kabilmektir. Sekreter rutin ay kahve servisine
dair, aslnda byk lde rasyonellemi aynntl bir betimleme sunuyor.
ay kahve servisi, amirin elencesinin ya da i ilikileri ritelinin bir
parasdr, kam uda yer alan evdir: Kamu ve ev arasnda dolaym kuran
bir riteldir.
Amir sekreter iin grevler tasarlar: nemlilik fantezisi, irrasyonel-
lik. Am irin iinin nemini abartm aya kalkmyor sekreter (alt st
oturmu ay ien erkekler). Erkeksilik m askesi ncelikle teki erkekler
iindir, sekreteri iin deil kesinlikle.
[Soru: Bir sekreteri iyi bir sekreter yapan nedir sizce?

bezginlikle ve can skntsyla baa kabilmek

sizden ne yapmanz isteniyorsa onu yapmaya istekli olmanz


nk bazan tuhaf grevler yklenirsiniz

rgtleme yeteneiniz
amirinizi ekip evirmek zorundasnz
firmadaki br insanlarla iyi geinmek zorundasnz
firmann dndakilerle de
ziyaretilere kendinizi ho bir tarzda sunm ak zorundasnz
onlar rahatlatm ak ve kendilerini evlerindelermi gibi hissettirmek
zorundasnz
bir para evilerine benziyor aslnda ]

Yine, ikisinin syledikleri arasnda bir benzerlik var: Amirin rgtlenm e


si, ilikilerinin dolaymlanmas. A m a sekreter bunu evilerine, evin zelli
i olan m dahaleci destek ilikilerine benzetir insanlara kendilerini
evlerindelermi gibi hissettirmek. Am ir sekreterlik ilerinden evii olarak
sz ettiinde, bu, onun yaratc iinin kartdr. Sekreter iini mlaka
tn hibir yerinde bu terimlerle betimlemiyor. Sekreterin eviinden sz
edii bir tersine evrilmeden oluuyor, amirini, rasyonel alma alannn
kart olarak ev ile badatryor.
M lakatn daha sonraki bir annda unu sordum: Bu i ne adan
eviine benziyor?

[ ite
birilerinin etrafnda pervane olmak
birilerine bakmak
bazen dnyorum da
-v e bunu ktye kullanmayacanz um uyorum -
bazen brodan ayrlp
eve oluma gittiimi dnyorum
can skc bireyler yapyor
dnyorum acaba hangisi daha kt diye
bro mu ev mi

yaptm tek ey birilerinin etrafnda pervane olmak


temelde bir sekreterin yapt i bu
bunu evde de yapyorsunuz ]

Sekreter bu szleri amirinin iitmesini istemiyor. D aha nce sekreterler


hakknda unu sylemiti: Yzeyde dingin, kendine hkim, akl banda
grnmek zorundasnz, skntl grnmemelisiniz. imdi bu dinginli
in bir paras kayboluyor: Artk sekreter gibi deil. Sekreterlik perfor
manstr: Kendinizi iyi sunm ak, ziyaretilere kendilerini evlerindeler-
mi gibi hissettirmek. Sekreter asndan bu iler de evdeki ilere benzer;
birilerinin etrafnda pervane olm ak anlamna gelir. Amirin konumu
olununkine kouttur; bunu amirin otoritesinin bir reddi olarak anlaya
biliriz. Bu, amirin sekreterini anne olarak, kendisinin bir paras olarak
konumlandrmasmn tersine evrilmesidir. Bu tersine evirmeyle sekreter
amirini kltr, onun irrasyonel olduunu syler, ii eve indirger.
Sekreterin tek bo zaman, bro ile ev arasnda yolculuk ederken kulland
ve okuma frsat bulduu vasta olan trende geirdii zamandr: Sekre
ter, ayrlma uranda yaar. (Aada grlecei gibi, iyerine gidiinden
sz ederken belirttiine gre amir kendisinin iki evi arasndaki gediin
kapanmasn isteyecek ve bu gedii kapatacaktr.) Sekreter amirinin des
teidir, sekreterlii icra eder; ama br yandan, amirinin kendisine ilikin
tanmlarna da ona ilikin tanmlanna da nza gstermez. Sekreterin syle
mi amirinin sylemine tekabl etmez.
im di tannma ve zbilinleraras m cadele sorununa geelim. Bu,
Hegelin anlattndan daha karmak bir yk. Amir, sekreteri tarafndan
tannmay arzulamaktadr; ama sekreterini kendisiyle bantsnda olum
suz konumlandrd, sekreterine bamszlk tanmad iin bu tanma,
baka bir bamsz zbilincin sunaca bir tanm a olamaz. Irigarayn
(1985a: 85) syledii gibi, kadns olan erkeksi tarafndan ve erkeksi
iin tanmlanmann haricinde asla tanmlanmayacak ve karlkl nerme
doru olmayacaktr. Amir, sekreterini tanmamakta, sekreter ise amiri
ni istemeye istemeye tanmaktadr. zbilinleraras m cadele aslnda
amirler arasnda cereyan edecektir. Am ir kendisini irketteki ve d
dnyadaki br amirlerle bantl olarak tanm lam akta ve onlarn ken
disini tanmalarn arzulamaktadr. Her eyden nce de, kendi stndeki
ynetici ef tarafndan tannmay arzulamaktadr.

[Soru: Halihazrdaki iiniz ksaca neler gerektiriyor?

gerekte ncelikle ynetici efin yardmcsym


hesaplardan, finanstan ve ynetimin denetlenmesinden sorumluyum
bu srekli onun etrafnda olmam gerektiriyor... ]

Am ir ayn zamanda efine sunduu hizmet ten de sz eder. efinin


karsnda imdilik kle konumundadr: efi iin alr. Amirlere hizmet
edilmesi gerekir, ama bu, kendi sunduu hizmetin, sekreterinin ona sun
duu hizmetle karlatrlabilir olduunu ima etmez. A rada hayati bir
farkllk var: O, efendisinin yerini almay ngrerek almaktadr.

[Soru: Gelecek hakknda bir fikriniz var m?

evet bir gn irketin ynetici efi olmak istiyorum

Soru: Bu ne kadar srede gerekleecek?

yani aslnda ayn eye niyetlenen birka kii daha v a r ...


akranm olan baka insanlar da var
-yeni uyanklar
ynetici ef olmay isteyen...
genel kabule baklrsa, sannm
o konuma ulaacam ...
hi aresi yok, insanlar birbirlerinin canna okumaya bakyorlar
hepimiz irketi daha iyi bir irket haline getirmek iin alyoruz
o ii alm asam da olur ]

O nun ynetici efle ilikisi, babayla birincil zdelemenin klasik bir


rnei olarak grlebilir: kircikli bir zdeleme ve efinin yerini alma
arzusu. efinin onu tanmasn talep etmektedir, bir babann oluna verdi
i trden bir tanma biimi talep etmektedir: Sen, ben olabilirsin. efi
nin statsn, adn ve irketin adn temellk etmeyi istemektedir. Hrs
larndan daima irketin hedefleriyle bantl olarak sz etmektedir. Ama,
babann yerini alm ak iin bir rekabete girmi gibidir. Bu durum Freudun
Totem ve Tabuda sunduu yknn benzeridir: Babann yerini almak
iin erkek kardelerin girdikleri rekabet. Kardelerin bireysel am alan,
hepsinin de urunda altklar irketin hedefleri tarafndan, yani Yasa
tarafndan denetlenir. Bu adam oktan (ldrleceini bilse bile) babann
yeriyle zdelemitir -tam kayt cihazndaki bant bittiinde syledii
gibi: Ya hep ya hi, iktidar ya da iktidarn kayb ve eksik adam olma
h issi .
Lacann Hegelci perspektifine gre, kle olarak amir, ynetici efin
lmn gzlemektedir. imdiki btn almas bu sonu ngrerek
yaplan bir almadr. Bununla eanl olarak, ayn yataki amirler arasnda
cereyan etmekte olan bir lm kalm m cadelesi vardr: Ya hep ya
hi. Hi aresi yok, insanlar birbirlerinin canna okumaya bakyorlar
dediinde, bu ifadeyi Freudun anlayaca gibi anlamamz, yani bir olum-
suzluu onaylama olarak almamz gerekir. Bu, bakn ve szn znesi
konumuna geme uruna giriilen bir mcadeledir. O kendisini meru
varis olarak gryor. A m a, bunun bir sonu yok elbet; varislik ancak
geici bir zm olacaktr; konumlar istikrara kavuturulamaz.
Peki, (erkek) zbilinler arasnda cereyan eden bu mcadelede kadn
nerede duruyor? Amirin, iktidarn kaybna ilikin szlerinde birtakm
ipular bulunabilir: Ein kaybedilmesi, eler onlar baanl olduklan
srece kabul ederler; ve sekreterin kaybedilmesi, fotokopi yapacak biri
si. (Erkekler iin kullanlan onlar adl dikkat ekici.) Erkeksi bamsz
ln nkoulu olumsuz bir kadns tanmdr. Am ir ile amir arasndaki
efendi-kle bants, amir-sekreter bantsnn yapsal benzeii olm a
yp, kadnsnn olumsuzlanmasna bamldr.
Bu nokta Irigarayn kadnlann toplumsal konumlanlanna ilikin
analiziyle ilintilidir: Sekreter ancak e, anne, bakire ve fahieyle bantl
olarak anlam ifade eder.

[ M yi bir yardmc olarak gryorum


ille dnceleriyle katk yapmasn beklemiyorum

beni ekip evirmesi gerektiini dnyorum


o nedenle baka ey beklemiyorum
ve aslnda karm ikayeti
benim gereklikten giderek uzaklamamdan
gndelik hayat meselelerinden
bunlar hi sorun etmiyorum
irketin garajnda iniyorum otomobilimden
broma yneliyorum
ve her eyi benim iin rgtlenmi halde hazr buluyorum ]

Eini zikretmesi, tam da kendisini ekip eviren sekreterinden sz ediinin


ortasnda gndeme geliyor -b u noktadan nce ne eine ilikin herhangi
bir ey konutuk ne de zel hayatna deindik. Ei ile sekreteri arasndaki
anm apansz kurduu ok ak. Bu nokta ok nemli nk bu adam
i hayat ve zel hayat arasnda ok ak bir farkllatrma yapmaktadr.
M lakat yaptm birok baka amir byle net bir farkllatrma yapmayp,
eleri ile sekreterlerini aka karlatrdlar ve/ya sekreterlerinden cinsel
terimlerle sz ettiler. Burada zikrettiim amir ise, gayri ahsi bir i dili
kullanmaya zen gstermesine ramen, sekreter olarak yal kadnlan
tercih etti; nk gen kzlar geceleri kma ve hafta sonlar kentten
ayrlma eilimindeydiler. Bu ifade yal kadnlarn baka erkeklerle gezip
tozmadklarn, kendilerini kt am alara alet etmediklerini ima ediyor.
Amir, mbadele deerini riske atm a pahasna kullanm deerini tercih
etmektedir. Sekreteri asndan bu nem li bir konu. Sekreteri yan
nemsiyor, sekreterlik deeri asndan bunun ne denli nem tadnn
farknda. Amiriyle karlamadan nce, yeni amirinin kendisinden ok
daha gen olm asndan tr kayglanm: Benim yamda birinin byle
bir durumda biraz kayglanmas doal, nk gen amirlerin birou,
gerekli yeteneklere sahip olup olmadklarna bakmakszn gen, ekici
kzlarla almay ister . Zikrettiimiz amirin einin de, kendisiyle ayn
alanda baka bir irkette alan, en azndan onun kadar nitelikli biri
olduunu ve i vesilesiyle tanm olduklarn belirteyim (bu bilgi,
m lakatlarn banda sorulan rutin m alum at sorulanna dayanyor).
Bu paradoks argm ana k tutuyor: Erkekler br erkekleri meslekleri
temelinde, am a kadnlan gstergeler alannda tanmlamaktadrlar -e,
anne, fahie, mttefik vb. Bunun sonucu, erkeklerin arasndaki duygusal
bantlarn perdelenmesidir. Erkekler grnte zerklerdir, birbirlerine
gre bireylemilerdir; zdelemeleri ve rekabetleri i hayatndaki baar
ya gre dile getirilir, bir rasyonellik dili kullanlr (bu dil, szgelimi dediko
duyu ve cinsellii dlar). Erkeksi zerkliin nkoulu, mesleki nitelik ya
da zerklik atfedilmeksizin konumlandrlan kadnlara, elere, sekreterle
re bamllktr.
M lakatlardaki konumlar hakknda da ksaca bireyler sylemeliyim.
Amirle yaptm m lakattan honutluk duydum, hatta baz alardan
onunla zdeletim ve bu beni rahatsz etti. Akademisyenlerden grecei
bir tannm ann onun iin ok nemli olduunu gsteren kantlar var.
Gelgelelim, onun karsnda d dnyadaki niversiteyi temsil etmi
olsam bile, bu benim zerkliim pahasna olmutur. Benim bir sosyolog
ve feminist olarak tadm zgllk, onun niversiteyle kurduu narsi-
sist bir banty muhafaza edebilmesi iin zorunlu olarak dikkate alnma
mtr. Hem m lakatn bal (sekreterler) hem de mlakat, onun
kendi kendisiyle bantsn dolaymlad. Konuma konumu, analitik ba
ntdaki gsz (lk) konum (u) deildi. Sekreterle yaptm mlakatta
huzursuzluk hissettim ki, bu, aratrma ile tekinin aratrma konusu
olarak oluturulmasnn getirdii iktidar ilikisinin yaratt gerginliin
bir semptomuydu.
Bu tartmay sekreterin kadn amirler hakkndaki grleriyle sonu
landrmak istiyorum:

[ bir kadnla ok daha uyumlu olmak zorundasnz


bence
bu durumda bir erkekle alm aktan daha fazlasn yapyorsunuz
erkee, erkek ne de olsa deyip geebilirsiniz
ve zaten erkeklerin hepsi birbirine benzer
bunun gibi bir ey ite
ama bence bir kadn
siz de bir kadn olsanz bile
muhtemelen ondan ok daha fazla ey beklersiniz ]

Amir-sekreter ilikileri, ancak bu konumlar erkekler ve kadnlar tarafn


dan igal edildiinde mi ilemektedir? Sekreterlik performans, bir kadm
iin yerine getiriliyorsa daha m az katlanlabilir bir eydir? O ndan ok
daha fazla ey beklersiniz aptalca iler buyurmaz, daha rasyonel davranr.
Buradaki tersine evrilmeye, amirin syleminin tersine evriliine dikkat
ediniz: Birbirlerine benzeyenler, herhangi bir zgllk ya da nitel ayrm
barndrmayanlar erkeklerdir. Benzer bir ekilde, amirini olu olarak ko
numlandrm ve bylelikle sekreteri e, anne, fahie olarak konumland
ran eril konumlandrmay tersine evirmiti. Sekreter, bir kadn olmann
kadnlar arasndaki nitel aynmlan grmek demek olduunu ima etm ekte
dir. Bylece sekreter, bir kadn amirden kendisini bir sekreter olarak
konumlandrmamasn bekleyeceini sylemektedir: Bir kadnla daha
uyumlu olmak zorundasnz. Bir kadn, bir erkek konumunu igal ettii
takdirde bu uyumu salam ak zordur. Bu durumda, bu ifadenin mlakat
hakknda bireyler syleyip sylemediini merak ediyorum: Bir aratrma
c olarak ben onun karsnda bir erkek konum unda mym? Benden bir
erkekten bekleyebileceinden daha fazlasn m bekledi? Aslnda sekreter,
erkeklerle almann getirdii sorunlar ve olunun ona ykledii taleple
ri ok ak bir ekilde anlatt. Bu da bir baka kadn olarak beni kendisiyle
ibirlii yapmaya davet ettii anlamna gelir. u halde, m lakatta oul
zne konumlar var.
Bu analizden okkatllk erevesinde ne gibi sonular karlabilir?
Baka ekilde syleyecek olursak, amirinin tekil sylemi tarafndan olumsuz
bir tarzda tanmlanyor olmasna karn bu sekreterin baka bir yeri yok
mudur? Sekreter, tannma arzusunun ve zbilinleraras mcadelenin
merkezinde yer almyor. Bu merkez erkeklere ya da daha ak sylenirse,
erkek konumlarna tahsis edilmitir. Sekreter olumsuz konumlandrl
yznden mcadelenin dnda olsa da, bununla eanl olarak dlanma
araclyla mcadelenin ierisindedir de aslnda. A m a, baz bakmlardan
sekreterin sylemi baka biryerlerdedir. Bu sylem Irigarayn szn ettii
anlam da altst etmeye varmyorsa da, her eye ramen amirin sylemini
de onaylamamaktadr. H atta sekreterin yapt tersine evirmelerde ami
rin syleminin przsz ileyii belki ksmen altst edilmektedir. Sekre
ter, amirinin kendisini havale ettii konumu kolay kolay benimsemez.
ini kaybetmemek iin grevlerini yerine getirir, am a bunu amirinin
tahayyl ettii gibi yapmaz. Bu mlakatta sekreterin amirine tanma ner
diine ya da onun tarafndan tannmay arzuladna ilikin pek bir kant
yok. Amir, sekreterin syleminde kk diye nitelenerek, oulla birlikte
konumlandrlmaktadr. Am irin am alarndan nemsiz, basit eyler
olarak sz edilmektedir. Sekreter benden, amirinin gsteriiliini ve
ahmaklklarn sergileme arzusu konusunda srda olmam istedi. Irigarayn
kadnlarn dolaym kurma ilevi konusunda vard sonu, bu konumdan
geri ekilme imkn olduunu ve bu geri ekilmenin de bu dolaym konu
munu ykc hale getirebileceini ortaya koyar. Irigaray, mallarn piyasay
terk etmeleri ya da bir araya gelmeleri durumunda ne olacan sorar. Bu
sekreterin bunlan yapamayaca ak (bir anlna benimle bir araya
gelmi olsa bile -kald ki, aratrmann kurallarnca dzenlenen bir bir
araya gelitir bu). A m a dolayanlarn przsz bir ekilde ilemesinin ne
kadar nemli olduu, amir unu syleyince ortaya kar: Sadakatsizlik
ettii takdirde onu kesinlikle defederim. Am ir asndan, dolaym olarak
sonsuz bir ikameler zinciri var elbet. D aha byk mcadeleyi kaybetmedi
i srece tabi.
Burada yaptmz analiz, zkesinlik araynn, efendi konumunun
kolayca zedelenebilir mahiyetinin istikrarszlna iaret ediyor. A m a
ayn zamanda, Hegelin iki kutuplu efendi-kle yapsndan daha karmak
bir bantlar dizisinin sz konusu olduunu da akla getiriyor. Bu bann
kendi iinde bir iliki deildir, daha geni bir bantlar balamnda iler.
Bu yapnn baml olduu kadn konumu bir kez gn na karldn
da, bir yerinden kayma gerekleiyor. H egeldeki bilgi paradoksu sonsuz
bir tersine evrilmeler dizisi retir. Bastrlan kadnslk bu yapy ykma
potansiyeline sahiptir: Ayna konumunu reddeden baka yer iki kutuplu
yapnn dm dadr.
iftler ve l m : Dead Ringers

Katmerlenme ve lm, Hegel-Lacan geleneinde arzunun temel gr


nmleri olarak ortaya kt. zdelik, ayna tutma ve lm igds arasn
daki balantlar, Cronenbergin Dead Ringers [l kizler] isimli filminin
bir analizini yaparak daha da gelitirmek istiyorum. Filmin ad bu balan
ty kuruyor zaten. Sorulacak sorular unlar: Film erkek arzusunun gzerg
h olarak okunabilir mi ve/ya bu arzu sklmekte midir? Erkek arzusundan
syrlan ya da taan bireyler var mdr? Bu filmde olumlu bir arzu yapsnn
n tasviri var mdr? okkatllk erevesinde bakldnda: Bu filmde
arzunun ifte ura var mdr?
Filme gemeden nce, iftlere ve lme dair feminist analizin belli
bal noktalann tekrarlamak istiyorum. Buradaki temel argman ayna
evresinde lm igdsnn i banda olduudur. Freud (1984 [1920]:
308), lm igdsnn eyleri onararak tekrar nceki haline getirme
drts olduunu, atalete, duraanla, skna, eksiksizlie geri dn
drts olduunu iddia eder. Lacann ayna evresinde zdelik fantezisi,
sabitlenmi bir imgeyle zdeleme yoluyla sonulandrlr. Bedenin d
sallk olarak total biimi, bir nesne olarak bedenin talamasn ve kmlt-
szln gerektirir. Nitekim, Irigaray (1985a: 115-17), deimezlik ve du
raanlkla nitelenen lm igdsnn, zdeliin katmerlenme yoluyla
oluturulmasnda grlebileceini savunur. Irigaray, zdeliin ve bunun
yasland isel-dsal ayrmnn bozulmas olarak ak, akkanlk ve isel-
dsaln belirlenimsizliiyle ilgilenmektedir. Bu aktaki ve belirlenimsiz-
likteki hareket, sonu kkenlerde arayan ve lm igds olan geriye
dn hareketinin tersine, ileriye dnk bir harekettir. Ayna evresi, k
kenlere duyulan byle bir arzuya yaslanr: Orijinal ve kopya; bunun ironi
si, orijinalin ancak kopyada grlebilmesi ve bu grmenin de aslnda bir
yanl tanma olmasdr. Bergson da zdelie ilikin eletirisinde, isel-
dsal kartlnn bozulmasnda akkanl ve ak vurgular: Duraan,
tekil dzenle badaan ey, lmden ziyade hayatn okkatl dzenidir.
Feministler, kkenlere dnme arzusunun erkek nostaljisi olduunu
savundular. Bu savununun temel bavuru kayna, Freudun (1985c
[1919]: 368) Tekinsizdeki nl pasajdr:

Gelgelelim, bu unheimlich [tekinsiz] yer, tm insanlarn nceki Heimnn


[yuvasnn], hepimizin bir zamanlar ve balangta yaam olduumuz yerin
giriidir. A k sla hasretidir diye bir sz vardr; bir erkek ne zaman bir yer ya
da bir lke hayal etse ve bu yeri bir yerden gzm sryor, dah a nce
buraya gelmitim dese, bu yeri annesinin cinsel organ ya d a bedeni olarak
yorumlayabiliriz. u halde, bu rnekte de unheimlich bir zamanlar heimischdi,
ainayd; un neki ['siz soneki] de bastrmann belirtisidir.

Freud burada dii cinsel organnn tekinsizliine iaret ediyor ve kkenlere


geri dnme (lm igds) ile anne arasnda dolaysz bir balant kuruyor.
Freud, Haz lkesinin tesinde, lm igdsne ilikin aklamasnda
bu drty anneyle ak seik bir ekilde balantlandrmaz; verdii belli
bal rnei -FortlD a!'y- lm igdsyle birlikte okuduumuz takdirde
byle bir balant dolayl yollardan kurulsa bile. Lacann Hegelci FortlDa!
okumasnda, annenin yokluuyla baetme arzusu annenin olumsuzlan-
masn, lmn gerektirir. Freud (1985c: 367) Tekinsizde, yukandaki
alntdan bir sayfa nce, aslmda kkeni itibariyle -dlyatandaki varolu-
hi de korkutucu bir ey olmayan dehet verici bir fanteziyi, canl canl
gmlme rneini zikreder. Freud bu deneyime nadiren gnderme yapar
(bkz. Freud, 1973a [1916]: 117,465-6; 1977b [1909]: 230-7; 285); muhte
melen bu durum Freudun kendi baarmasnn -geri dnn- bir belirtisi
dir ve bunu, lmle badatnlan tekinsizlik balamnda ortaya koyar.
Feminist argman bu dehet verici fantezinin, benlie geri dn
salamak iin tekiliin temellk edilmesi olduunu savunur: Kkenleri
mi reneceim. Irigaray (1985a: 25) erkein annesiyle bantsna ve
bunun yeniden canlandnlm asna iaret ederek erkein kendisine gebe
kalnan bu rahmin gizemini, vcuda geliinin, kkeninin srrn kendisi
iin yeniden temellk etme arzusundan sz eder. (Bunun niin erkee
zg bir arzu olduu sorusu sorulabilir burada. Szgelimi, anne-baba ifti
konusunda, ifte kken konusunda ne dnmek gerekiyor? Bunu bir
para farkl formlletirmek iin, kadns ve erkeksi zm biimleri
arasnda bir farkllk olduu sylenebilir.) Cixous ve Irigaray, erkeksi kay
bn telafisi arzusunda, lm korkusu ile kadn korkusu arasnda -tem sil
edilemez olan iki ey arasn da- dorudan doruya bir bant olduunu
iddia ederler.
u halde, Freudu yeniden okurken, dlyatann dehet vericiliinin
tekilik olduu, kadn bedeninin -kkenleri ve lm gsteren- tekilik
olduu sylenebilir. lm n manzaraya dahil edilme an tam da bilme
arzusuyla belirlenir: tekini bilmek tekini olumsuzlamaktr, ama teki
olumsuzlanrken benlik de olumsuzlanm olur. Kiinin kendi lm,
kkenlere duyulan arzuya karr. Tekinsizi bu oluturur: Egemenlik kur
ma, lm igds, ve annenin bedeni. Bunun erkeksiliine ilikin bir
savunusunda unu syler Cixous (1986: 93):
K ken deil: Kadn oraya geri gitmez. Bir erkek ocuun yolculuu anavata
na geri dntr, Freudun szn ettii Heimweh'tir [sla hasreti]; erkei,
balag noktasn kendisi iin temellk etm ek ve orada lmek iin balang
noktasna geri dnm e eiliminde olan bir varlk haline getiren ey bir sla
hasretidir. Bir kz ocuun yolculuu uzaklara -bilinm eyene, icat etm eye-
yneliktir.

Tekinsizde Freud da iftten sz eder. Rankn almasn zikrederek,


iftin kkende egonun tahribatna kar bir sigorta, lmn gcnn
etkin bir inkr olduunu iddia eder (Freud, 1985c: 356). Gelgelelim,
birincil narsisizm evresi aldnda, ift, grnmn tekinsiz bir tersine
evriliine brnr: [ift] lmszln bir garantisi olm aktan karak
lmn tekinsiz habercisi haline gelir (Freud, 1985c: 357). Birincil nar
sisizm konusunda Freudda bulunan farkl tanmlara-ramen, yukandaki
ifadeyi mutlak kudretten (omnipotence), ayna tutma bants ierisinde
bir tekiyle zdelik kurma evresine geie yaplm bir gnderi olarak
aldmz takdirde, bu yle yorumlanabilir: Benim kendi benliim olan
tekinde yaamay srdreceim, ama teki ldnde ne olacak?
Dead Ringers, erkeksi kken nostaljisi olarak okunabilecek iftteki
lm hakknda bir film. A m a bu okumann fazla basit olduunu savuna
cam: Filmde bu arzuyu sarsan bireyler var. Cronenbergin The Flyinin
[Sinek] kazand poplerlik dnlecek olursa, bu filmin gie baars
salayamam olmas belki tuhaftr. Bu baanszlk Dead Ringers1ta canava-
nn insan ve aslnda erkek olmasyla bantlandrlamaz m? Filmde cana
varn insan-olmayana ya da kadnsya yanstlmas sz konusu deil (bkz.
Creed, 1990). Ve korku izlei byk lde, iftle, yani Jeremy Irons ka
rakter (ler) iyle duygusal bakmdan zdelemeye bir davet olduu iin i
grr.
Beverly ve Elliott tek yumurta ikizidirler, birbirlerinin ayna imgesidir-
ler: zne kendisini baka biriyle zdeletirir, dolaysyla hangi benliin
kendi benlii olduu konusunda kukuya der ... bir katmerlenme, b
lnme ve karlkl benlik deiimi sz konusudur (Freud, 1985c: 356).
simlerinde de bir katmerlenme var: Film boyunca Bev ve Elly olarak
arlrlar ve kendileri de birbirlerinden zellikle bu ekilde sz ederler.
Bev ve Elly birdir, bir elmann iki yars, blnm bir birlik. Annelerin
den de ayr dmlerdir ve adlannn iftlenmesi bu kaypla baa kma
olarak okunabilir: Evil ve Belly. Bev ve Elly dsal olarak, ayna imgesinin
dsallnda zdetirler; ayn zamanda farkllam ve blnmtrler.
Balangta ayna tutma sreci przsz iler. Szgelimi, tp renimi g
rrlerken, Elliott, bir jinekoloji gereci icat ettikleri iin verilen dl
alr; Beverly srasnda oturur. dl aldktan sonra sraya gelip oturdu
unda Elliott, Beverly ye, orada senin olm an gerekirdi der; Beverly,
ama ben zaten oradaydm diye yant verir. Gelgelelim, bu karlkl
ayna tutm a bants dolaymlanr, bilhassa kadnlar -h astalar ve sevgili
ler- tarafndan. Clare, daha sonra sevgili olan hasta, ayna evresindeki
nc terim konumundadr: Ayna imgesini salar, imgeye Clare aracl
yla iaret edilir. Bir anlam da izleyiciler de bu konumdadr ve Clare gibi
bizler de onlar ayrt etmekte zorlanrz. Bu ikiz kardeler her eyi aralarn
da dei toku eder, paylarlar; dei toku yoluyla birbirlerini paylarlar.
Am a ayna tutmann dayand dolayanlar bu paylamn k olduunu
kantlar. Irigarayn aynann i grmesi iin gizli kalmas gerektiini iddia
ettii kadn dolaymlar hem belirginleir hem de sarsc, altst edici
olurlar. Dahas, beden bu adan hayati nem tar. Lacarin imge zerinde
odaklam asna karlk, Bergson imge ve beden arasnda hibir aynm
yapmaz, imgelerden farkl olarak beden-imgeler zdelik fantezisine izin
vermezler, bu filmde beden altst oluun blgesidir.
Filmde karmak bir dolaymlar ebekesi var, nk dolaymlar ayn
zamanda zorunlu olarak ikizlerin birbirleriyle ilikilerinin oluturucusu-
durlar. Bu adan bu karmak ebeke H egelin efendi-kle yksnn
yanklarn barndrr. Ve ikizlerin arasndaki bantnn istikrarl kln
geicidir: Bunun ardndan tersine evrilmeler, egemenlik kurmann fiyas
koyla sonulanmas, brnn lmn zorunlu klan lm gelir. iftin
istikrarl klnm uranda Elly efendi konumunda, Bev ise kle konu
mundadr. Tersine evrilmenin adlandrmada kaytl olduunu sylemek
ok zorlama olmaz: Bev ve Ellyde Beverlynin imtiyazl klnm olmas.
Tersine evrilmeler ortaya kmadan nce efendi-kle senaryosunun ile
yii yle bir eydir: Elliott kamusal icraatlar yerine getirir, Beverly bunlar
iin alr; Elliott kadnlan ayartr, Beverly onlar dzer. Aslnda, ayartma
srecinde Elliott da kadnlar dzer, ama bu konuda o kadar zekidir ki,
onlan Beverlyye devreder ve bylelikle Beverlyye herhangi bir zerklik
tanmam olur. Elliott iin alr Beverly; eylerin, nesnelerin dnyasn
dolaymlar. Ve zerinde alt ey kadnlann bedenidir: Dntrlecek
madde, kendi emeinin rn olarak erkee ayna tutmas iin dntr
lecek m adde. Beverlynin emei kadnlarn emei zerinde i grr; ikiz
hekimler kadnlarn rahimleri zerinde alrlar, ksr kadnlar dour
gan hale getirirler. kiz hekimler (bir anlam da tm erkekler gibi) rahmin,
kkenlerin gizemine eren kaynaktrlar, doum un failleridirler. Beverly
hastaya unu syler: Biz sadece kadnlar zerinde alyoruz, kocalar
zerinde deil; ileri etrefil hale getirmemek gerek, sizce de yle deil
mi? Sadece kadnlar dourgan hale getiriyoruz. Dolaysyla ikizlerin
ii, -rahm in ve iftin temellk edilmesinde st kapal olarak bulunan
lm igdsne kar bir tedbir o larak - hayat yaratmaktr, deil mi?
Kadnlarn bedenleri yoluyla kurulan dolaym iledii srece ift iler,
efendi-kle bants istikrarl klnr. A m a beden, kadnlarn bedenleri
sabitlenemez, nesneletirilemez, hareketsizletirilemez.

ift, bir anlna, aynnn istikrarszln dondurabilir, geici bir zdelik


salayabilir, am a erge aynnn uurum unu kefeder, kukulanlmam ve
llemeyen derinliklere sondaj yapar. ift, onu tehtid eden, onu yutabilecek
olan aynnn bilind derinliidir (Kristeva, 1987: 147).

Evet, aynnn uurumu. Bev ve Elly ifti, bir kez kendilerini artk bir
zdelik ierisinde donduramaz hale gelince, aynnn uurumunu kefet
mi olurlar aslnda; bastrlm aynnn geri dn onlar iine alp yutar.
Katmerlenme paralanr, aynann iki misline karma ilemi fiyaskoyla
sonulanr. Bu srecin faili Claredir, bir hasta ve bir cinsel mbadele
nesnesi olan Clare. (Burada adlarn alfabetik sralanna dikkat edilsin:
B-C-(D )-E, ortalarnda lm [death-D] yer alr.) Clare, dolaym kurmak
tan ziyade zdelik ve aynl sarsar; aynlmann alametidir. Bu bakmdan
Clare fallik kadn olarak okunabilir -a d e t grmyor, ocuk douramyor,
rahim boynu var. A m a buna ramen, Clare kesinlikle felaketten sorum
lu tutulacak bir canavar ya da ktcl teki olarak temsil edilmemektedir.
Kadnlarn canavar olarak, szgelimi birer m utant olarak anllan,
ok ak bir ekilde bu iki hekimin yanstmalardr hep. iftin sorunu
zdelik taslama sorunudur.
Beverly, Clarein bilgisi dmda onu paylamalan konusundaki kukula
rn dile getirdiinde Elliottn verdii yant udur: Binbir yzl bir
aktris o, kim olduunu bilemezsin. Burada sorun oluturan onlann m as
kesi olduundan, bu ifade de bir yanstma gibi tnlar. Elliottn talimatlar
uyarnca Beverly C larei dzmek zere dan kar; Clarein ameliyat
aletleriyle yataa baland elenceli bir klelik fantezisinden sonra geri
dndnde, Elliott, her eyi anlat der. Beverly olan biteni anlatmay
reddeder, onu (Clarei) kendine saklam ak ister. Elliott srar eder: A m a
ben de yaayana kadar sen hibir ey yaam olmayacaksn -ayrlmann
ilk ura, Elliottm payna, zdelii srdrmeye ynelik bir giriim.
Tersine evrilmenin yaklamakta olduunun emareleri oktan belirmitir,
Elliottn efendi konumunu tutuunun zayflam olmas, Beverlyye ba
mll. Ve Beverlynin kurduu dolaymn, yapt alm ann srnce
meye girmesi, kadnlarn kurduklar dolaymn sarslmasna paralel gider.
Elliottn konumasna Beverlynin sarho gelmesi, efendi-kle ban
tsnn istikrarnn bozulmu olduunun ilk gerek belirtisidir. Tam Elliott
kardeinin ok almasndan tr orada bulunam am asndan duyduu
znty dile getirdii esnada Beverly yle deil, yle deil diyerek bir
anda krsye srar ve mikrofonu alr: Bunlarn tm sahtekrlk - o
Beverly, ben de Elliottm. Konumalar o yapyor, kle gibi alan benim.
Bu, hileli bir dei toku mudur? Elliott iin almay srdrmeyeceinin
bir belirtisi midir? Aslnda, ayrlma giderek daha da ktletike, Beverly
alma becerisini kaybeder.
Onlar Clare ayrr. Clare ikili oyunun farkna varnca, onlarn bu
mbadele oyununa bir son verir. Bylece, bir nesne olm aktan karak bir
blme ve farkllatrma znesi haline gelir. Clare Beverly ile tekrar cinsel
iliki kurduktan sonra Elliott ondan kendisiyle de yatmasn ister nk
aksi takdirde Clare, kardelerin kurduklan mizanseni sarsm olacaktr.
Clare bu teklifi reddettiinde, Elliott C laree, onun bak konumundan,
aynadan bakarak sorar: Biz bu kadar farkl myz? Evet, gerekten o
kadar farklsnz diye yantlar Clare. Ayna imgesinin dsallna ramen,
Clare farkllatrr. Clare ile yataktayken bir rya grr Beverly: Elliott
onlarn dzmelerini seyrediyordur, Beverly onun seyretmesini istemi
yorum der, Clare sizi ayracam der. ki karde birbirine gbekten
baldr. Clare ba dileriyle kopanr ve onlan aynr. Beverly dehet iinde
uyanr: Aynlm aktan korktuu iin mi byle olmutur? Bu rya bir tersine
evrilme barndrr. Clare onlarla bir restoranda karlatnda Elliotta
unu syler: Bebek karde seyretmedii srece erkekliini uyandramazsn.
Ryadan sonra Beverly, C larein eliinde, Elliott ile paylat daireden
kar. im di artk C larein sunduu ilalara taklmaktadr ve katlanlmaz
bir yalnzlk ekmektedir. Clarein evi terketmesini istemiyordur ve Clare
bir film ekiminde almak zere kp gittiinde mahvolur. Bu arada
bir konferansa gitmi olan Elliott, otel odasna att ikiz fahielerle vakit
geirerek bu ayrlmayla baetmeye alr. Fahielerden biri ona Bev diye,
br Elly diye hitap etm ektedir - bylelikle sizi birbirinizden ayrt
edebilirim. te bu, bir iftin aynasdr: Elliott kendi iinde ift olacaktr.
Katmerlenme zdelie istikrar kazandramaz; zdelik bir kadn tara
fndan bozulmutur ve imdi kadnlarn bedenleri ellerinden syrlp git
mektedir. Bu durum bilhassa kadnlar zerinde alan ve Ellyyi terk
etmi olan Bev asndan byledir. Bev bir uyuturucu bamls haline
gelmitir. Clare hl uzaklardayken Bev Elliotta geri dner: Senden
saklanyordum. Yanl kiiden saklanyordum Elliott onu kurtarmaya,
uyuturucuyu brakmasn salamaya alr -baarszlkla sonulanacak
bir abadr bu. Beverlynin kadnlarn bedenleri zerinde almas gittik
e daha tuhaf bir hale brnr. zdeliin bozulmasna tekilii temellk
etmede baarsz olma tekabl eder. Bu da, daha fazla iddet ieren cinsel
ilikilere, aletlerin hatal kullanlmasna ve sonuta ok korkun aletlerin
kullanlmasna yol aar. rnein, Bev bir kadna harici kullanm iin
yaplm bir alet sokar-bu, renciyken ilk tasarladklar, dl kazanmala
rn salayan alettir. Fakltedeyken onlara bu aletin kadavralar zerinde
kullanlabilecei, canl kadnlar zerinde denenmesinin iyi olmayaca
sylenmitir. Kadn bilmek kadn olumsuzlamak mdr? Bu alet bir baka
adan da, film boyunca grlen isel-dsal aynmyla oynanmas asn
dan da anlamldr. ki kardein zdelii dsallkta oluturulur, am a bu
zdelik fiyaskoya uradka dsal ve isel arasndaki snrlar da dikkati
ekecek lde bulanklar. Filmi rahatsz edici klan ite bu isel-dsal
senaryosunun bozulmasdr. Biraz nce zikrettiimiz sahnede kadn ac
iinde hayknr; Bev ona aslnda ac hissetmediini anlatr, kadn kabul
eder ve Bev kadmn muhtemelen kpeklerle cinsel iliki kurmu olduunu
syler. Bu aleti kullann Elliotta anlatrken yle der Beverly: Kabahat
alette deil bedende, kadnn ii karm akank . Kadnn bedeninin i
ksm ayna imgesinin dsallyla dolaym kurmamaktadr.
Beverly bir sanatya birtakm delice aletler sipari eder. Bunlan kullan
maya koyulduunda, uyuturucu kirizine girerek hastann stne yuvarla
nr; kadn leyazar, kanlar fikrr ve hekimler birlii iki kardei klinik
hekimlikten meneden Irigaraya (1985a: 25) kulak verelim: Anneyle
kurulmu ok eski bir ilikiyi -rahim ii ilikidir bu, ama ayn zamanda da
tarih ncesine ait bir ilikidir- yeniden canlandrabilm ek iin kann
yeniden akmasn salama arzusu/ihtiyac. Beverlynin klelii aynlmay-
la birlikte son bulmutur; imdi artk hammadde olarak kadn bedenlerin
den uzak dmtr. Ayna tutm ann baarszla uramas kadnlara
yanstlr: Jaluzinin ardndan (ki jaluzi baka bir boyutta isel-dsal bln
mesini yeniden retmektedir) dar bakan Bev, neredeyse jaluziye trma
narak Ellyye unu syler: "lgin bireyler oluyor, kadnlar dtan baktn
da normal grnyorlar, ama i ksmlar tahrip olmu, hepsi de birer
m utant. (Sonraki bir sahnede Bev C larei son kez grmek iin dan
ktnda, bir sanat galerisinin vitrininde aletleri grr. Serginin konu
bal, M utant Kadnlara Am eliyat A letleridir.) Sorun kardelerin
aynl deildir; kabahat rahimdedir.
Kardelerin zdelii dsallkta kurulmu olsa da, bedenin i ksm
sorunu, ilikilerinin rahim ii boyutu her zaman gndemdedir. ocukken,
balklarn birbirlerine temas etmeksizin iftletiklerini rendikleri za
man, bir kzdan onlarla banyoda sevimesini isterler. Kz yle der: Siktir
olup gidin, seksin ne olduunu bile bilmiyorsunuz. Ve bunun karlnda
kardelerden u nida ykselir: O nlar bizden o kadar farkl ki; nk biz
suda yaamyoruz. Kadn zaten bir tekidir ve dolaym olarak sorunludur.
Ellynin Bevi uyuturucudan kurtarma giriimlerinden birinde, aralarna
bir kadn alarak dans ederler. Beceremezler, Bev sendeleyip der. Elly,
Clarei ilk muayene ettiinde bedenlerin i ksm iin de gzellik yarma
lar tertiplenmesi gerektiini syler: A yna tutm aktan kap syrlan ey
bedenin ii mi yoksa? Rahim ii bant tem as ve sesi ierir, grmeyi
deil (kadnlarn cinsel organlar ve ayn zamanda grme kayb Freud
tarafndan tekinsizin rnekleri olarak sunulur). Kadnlarn bedenleri
bir kez onlardan uzaklatrldktan sonra, rahim ii fantezisiyle nasl baa
klabilir? Ve zdelikleriyle? Geriye yalnzca kendi bedenleri kalr. Erkek
lerin kendi bedenlerinden uzak kalmalar dolaymlar araclyla salanr
(Irigaray, 1985a: 24): Dolaymlar ortadan kalktnda, geriye bedenin
dolayszl kalr. Cronenbergin filmlerinin ounda olduu gibi Dead
Ringersta da, bedenin etrafndaki nesneler irenleir. Bu irenleme
filmin daha balarnda, Beverly ve Elliott sipari ettikleri pizzalar yiyip
zarif kadehlerle arap ierlerken bagsterir; sonuta yiyecekler etrafa
salan bir sprntye dnr, bedenin snrlarn taciz eder ve kamusal-
mahrem ayrmn bozar. Bev, cips paketleriyle, yans yenmi yiyeceklerle
dolu klinikte etrafa rasgele ate eder (bunun zerine resepsiyon memuru
istifa eder). eyler bedenin iine ve dna akar, salr, beden akar: sel-
dsal ayrm bulanklar. Bevin bedeni, ayna evresinin total ortopedik
bedeni deil, para blk bir bedendir. Clare onu aradnda Bev yerde
yatyordur; bedeni, ayakta duran, dik bir beden deildir. Bev Clarein
karsna km adan nce tra olmaya alr, am a her nedense ayna ie
yaramaz: Elliottn grnts tersine evrilmitir, nk o anda Elliott
da ayn sreten gemektedir. iftin tekinsizlii.
Bevin bedeninin dnmne Elliottn bedeninin dnm ayna
tutar. Bu, Elliottn Bevi ya da daha kesin bir deyile, uursuz zdeliklerini
kurtarmaya giritii anda balar: Tekrar uyum kurmak zorundayz -zam an
ierisinde, soyut zaman ierisinde bir zdelik. Bylelikle Elly, B evin
benim yattrclar alm am am istiyorsan uyarclar alrsn demesi
zerine uyuturucu kullanmaya balar. Ve gerileme yoluyla aralarnda
tekrar uyum kurarlar. Korku an, kanlmaz sonucun gerekletii andr.
Elly, sana ne olursa bana da o oluyor der. Elliott, Beve siyam ikizlerinin
yksn anlattrr ya da ikisi birlikte para para anlatrlar yky. Bu
yky biliyorlardr. Birbirlerine gslerinden yapk olan ikizlerin biri
ldnde br de lr: iftin tekinsiz dnm, lmn habercisi.
Korku bu noktada zntye, hzne dnr: Zavall Elly, zavall Bev
Elly artk efendi konumunda deildir; grlmemek iin kara gzlkler
takar, bak korku vericidir, tanma bak deildir. Elly uyum kurmann,
efendinin ve klenin lm olacak olan uyumun yolunu gzler. Hegelde
efendinin lm zmnen klenin de lmdr; Lacarin bu ykye kazan
drd kvrmda, kle efendinin lmn ngrr ve bu adan kendisi
nin de leceinden emindir. A m a Dead Ringerstaki lm Hegeli ve Lacan
en u noktaya gtrr.
Beverly Clare'e geri dner ve bu arada yolunun zerindeki galeriden
kendi aletlerini alar. Elliottn kendisini aramasn bekler, arayan olm a
ynca onu bulmak iin dar kar. Dar kmak zereyken, birini yukan
kaldnp ayrd aletleri gstererek bunlann ne ie yaradn soran Claree
yle yant vermitir Beverly: Siyam ikizlerini ayrmaya yarar Clare,
geri gelmeyeceksin, Elliott senin geri gelmeni nleyecek der. Ayr-
beraber, bylelikle nceden betimlenmi olur.
Bev Ellyyi, btn bir k srecinin cereyan ettii klinikte bulur ve
onun kendisi olduunu, Bev olduunu grr. Uyum kurmulardr. Bu bir
aynlk olsa da, ayna evresinin zdelii deildir. Tersine, bu aynlk ayna
ilevinin baarszla uramasnn sonucudur: iftin dsall zkesinlii
garantilememitir, dolaymlar sarslm, sarsc olmutur. Hegelin deyiiy
le, kardelerin imdiki durumu bilincin daha aa bir evresi olarak, hayata
gml birer bilin olarak betimlenecektir. Ve Elliott ile Beverlynin
izdikleri yrnge birok adan bir gerileme ve balang noktasna geri
dntr, balang noktasn yeniden temellk edebilmek ve orada le
bilmek iin yaplan bir geri dntr. A m a sanrm olay bu kadar basit
deil. Kadnn bedeninin tekiliinin temellk edilmesi fiyaskoyla sonu
lanmtr: Geriye kalan, onlann birbiriyle bantl bedenleridir. Ve bu,
isel-dsal, dolaym-dolayszlk kartlklann yerinden karan bir be-
denleraras bantdr. Bedenin dolayszl sz konusu olduu srece bi
lincin daha aa evresi betimi dorudur -tab i eer, Hegelci ereveyi
kabul ediyorsak. H ayata gml olmay okum ann baka bir yolu, Berg-
sonun deyiiyle, bedenler zerinde edimde bulunan bedenlerden, beden
lerin maddesinden sz etmekten geer. Bilin ve maddenin, isel ve dsaln
birbirlerinden nitel olarak farkl olduklarn belirten anlaya kar kma
sndan tr Bergsonun felsefesinde bu kartlklar geerli deildir: Dnya
birbirleri zerinde edimde bulunan, hareket halinde birbirlerini dnt
ren beden-imgelerden oluur. Bergsonun oulluk metodolojisini kabul
edecek olursak, Dead Ringers hakknda u sylenebilir: O lup biten eanl
olarak hem bir gerilemedir (duraanlktr) hem de dntrc bir ifrattr,
arya kaan bir eydir. Bu filmin arpc yn, bilinle pek az alakal
olan gvdesellik ve harekettir.
Klinikte, i amarlanyla birbirlerini kovalayan, birbirleriyle oynaan
birer erkek ocukturlar yine, pek yryemeyen ya da konuamayan beden
lerdirler. Birbirlerinin suratna pasta attklar bir partidedirler: Anne
bize hi dondurma almad Bev: yi ki dodun; Elly: Bugn doum
gnmz deil; Bev: Hayr doum gnmz. lm gnleri olduu
iin, bir anlamda doum gnleridir de: lm de kkenlere geri dn.
Ama bu sonuca, ellerinden synlp kaan kadnlarn bedenlerinden ziyade
kendi bedenleriyle ularlar.
Son sahnede Elly muayene masasndadr. Her zaman ameliyatlan yap
m olan Bev, imdi eski efendisini ameliyat edecektir. Elly iyi paralan
[uyuturucular] unutm a der. lk kesii atm adan nce Bev unu syler:
Siyam ikizlerini ayrmak zereyiz ; Elly: Niin alyorsun?; Bev: Ay
rlmak korkun bir ey de olabilir; Elly: Daim a beraber olacaz. Bev,
siyam ikizlerinin birbirlerine yapk olduu yeri, Ellynin gsn, kadn
neredeyse ldreyazan, Clarein de kaldrp inceledii aletle keser. Kadn-
lann bedenleri zerinde allan yerde ve kadnlarn bedenlerini dola-
ymlamaya yarayan aletle imdi kendi bedenleri zerinde ameliyat yapmak
tadrlar. Kan akar, beden delinmitir. Bev kt dten uyandnda, filmin
al sahnesinde hamile bir kadnn bedeninin ak, tehir edilir halde
grnd al sahnesinde- olduu gibi, Ellynin bedeninin ak olduu
nu, iine ayna tutulmu olduunu grr. Bu elbette bedenin kadnslat-
rlmas olarak okunabilir, hatta bedenlerinin dnm sreci de byle
okunabilir aslnda. Canavar tekinin yeri olarak kadnsyla m kar kar-
yayz yine? Son sahneler, Hegelci aynlma-birleme kartlnn, ikizlerin
ayn anda lmesiyle grkemli bir zme ulamas olarak da okunabilir.
Bev ve Elly imdi, ayrlmann ve muhtemel bir doumun failleridirler.
Bu nokta Bataillen (1986: 21) H egelin arzudaki lm anlayn son
snrna vardrm asn anmsatr: lm de birlik ve sreklilik, ayrlma
korkusunun zme kavuturulmas sz konusudur -D ead Ringersta ise
hem birlik hem de aynlma var.
O radan ayrlmaya ve Claree telefon etmeye alm olan Bev klinie
geri dner, ar dozda ila alp Ellyyi ameliyat ettii yerde, onun yanna
-film in banda ve sonunda gsterilen rahimdeki ikiz grntsne benzer
ekilde cenin gibi kvrlp yatar. lm de blnm bir birlik. A m a
bunun kkende yer alan bir son olup olmad konusunda bir mulaklk
olduunu dnyorum. Bev ve Ellynin arzusu nostaljikmi gibi grnm
yor, lm korkusu yok; ve tekinsiz olan, Freud iin olduunun tersine,
annenin bedeni deil. Filmde Freudun hi houna gitmeyecek bireyler
var: Egonun geliimini karakterize eden isel-dsal ayrmnn, Lacann
-ironik bir eni katsa bile- savunduu ayrmn bozulmas. Oysa, Berg-
soriun yaylm (permeation) anlay asndan bir ayknlk yoktur bu film
de. Tekinsiz olan bastrlm aynln geri dndr, iftlenmekten kay
naklanan deliliktir. Kendilerini bir saymalar, bedenin dnmesine,
isel-dsal snrnn inenmesine, bedenin iddet kullanlarak kesilme
sine ve hakikati lmde bulma deliliine yol amtr. zdelik arzusuyla
balayan, ama ayna evresinde zmnen bulunan lmn epey tesine uzanan
trden bir lmle sonulanan bir yolculuk. iftlenmede lm igds
iliyorsa eer (bir kimlik sabitleme arzusu varsa eer), Dead Ringerstaki
lm iftlenmenin istikrarszlna, iftin kimlii salama alm adaki baa
rszlna iaret eder. Bu, sre ierisinde yer alan bir lmdr.
Dead Ringers'a ilikin bu analizimde, film dilindeki dolaym sorununa
eilmedim. Bu projenin kapsamnn tesinde yer alsa bile, filmin ak
sreye ilikin sorulara davetiye karmaktadr aka. Bununla birlikte,
aadaki analiz zgl bir anlam landrma sistemindeki -fotoraftak i-
dolaym ve zaman sorulanna eilmektedir.

Sre ve Fotoraf

Fotoraf -ben im fotorafm - iinde kltrn bulunm ad bir eydir


(Barthes, 1984: 90).

Buradaki fotoraf analizim, Camera Lucida'ya zel gndermeler yaparak


Barthesn anlam konusundaki yaklamna odaklanyor Ayrca Barthesm
fotorafa duyduu ilgi ve fotoraf yaklam ile Benjaminin ilgisi, yaklam
arasndaki balantlar da ele alacam. Ben fotorafn okkatllk ere
vesinde ya da iki farkl anlam tarz olarak dnlebileceini savunuyorum:
Bir yandan gemiin bir grntde an olarak sabitlenmesi eklinde (ki
bu aynay artrr, bir istenli bellek olarak anlalabilir); dier yandan
da, aynayla pek bir ilgisi olmayan bir biimde, temsil edilebilir olmayan
- kltrsz- istend bellek eklinde. Bu ikinci anlam tarznda fotoraf,
sre ierisinde cereyan eden bir hareket, metinsel bir dnm retir.
Aynann zamandl hakkndaki tartmann ve fotorafn temsil
dncelerine, bilhassa gemiin temsillerine en ok davetiye karan
medya olduu kliesinin nda bakldnda, fotoraf bir sre rnei
olarak ele almak garip grnebilir. Fotorafn ekici yn temsil ya da
temsil dncesi olsa da, fotoraf ayn zamanda, fotoraflarda bireylerin
olup bittiini gsterme arzusunu da kkrtmaktadr. Fotorafn hem Ben-
jamin hem de Barthes zerindeki byk etkisinin bu noktadan kaynaklan
dna inanyorum. Fotoraf, Bergsonun okkatllk metodunu uygulamak
iin iyi bir rnek: Fotoraf nitel olarak farkl grme tarzlarna ilikin
sorulara davetiye karr. Fotorafta bir grnty sabitleme arzusu varsa
eer, ayn zamanda bir sre de -e n azndan bir sre olana d a - yok mudur?
okkatllk metodunu izlediimizde sorulacak soru u: Fotoraf sz
konusu olduunda ne trden arzular i bandadr? Bu evreye kadar savun
duumuz eylerle tutarl olarak, olumsuz arzu ile onaylayc arzu uraklarnn
bir arada var olacaklar varsaylabilir. Barthesn fotoraflk konusunda
ki yantlanna eilirken, Barthesn grnn baz alardan nostaljik
bir arzu olarak okunabileceini, ama ar basann onaylayc arzu olduu
nu savunacam. Dolaysyla, Barthesn metninde, arzu, zaman ve bedenle
-duygulanmla- olduu kadar, zaman ve fotorafa ilikin savlarla da ilgileni
yorum. Barthes Camera Lucidada farkl anlam tarzlan saptyor: Fotorafik
imgenin sabitlenii (ki bu lmdr) ve fotoraftaki -lm e verilen farkl
bir tepkiyle, lmle baetmeyle badatnlan- hareket. Camera Lucida'da-
ki anlam yaklam olumlu bir arzuyla uyumlu bir yaklamdr. Bu metinde
anlam duygulanma, bedene yerletiriliyor. Ve fotorafn karkla
iten ura, zamann kayda geirilmesinde yer alyor. Bergsonda olduu
gibi Barthesta da zaman ve beden birbirine kopmazcasna baldr. Bart-
hesn fotorafik dolaymn zgllne dair aklamas ve puntum kavra
m,* fotorafta zamann mmkn olduu sonucuna varyor.

K Bahesi Fotoraf benim A riadnemdi, gizli bir eyi kefetmeme yardmc


olduu iin deil, beni fotorafa eken dn tarznn nelerden olutuunu
bana syledii iin. Bundan byle fotoraftaki tankl haz asndan deil,
romantik bir adlandrmayla ak ve lm dediimiz eylerle bantl olarak
soruturm am gerektiini anlamtm (Barthes 1984: 73).

* Her ne kadar aada puntum ve studium terimleri aklanyorsa da, okura yardmc
olabilmek iin, Barthesn bu terimler hakknda sylediklerini aktarmay gerekli gryorum:
Studium. En azndan ilk anda 'alma anlamna deilse de, bir eye uygulama, insan iin
bir tat, genel, hevesli, ama tabi ki zel keskinlii olmayan bir kendini verme anlamna
gelir ... biimlere, yzlere, hareketlere, meknlara ve eylemlere kltrel olarak katil-
n m ... ikinci e studiumu krar -ya da deler. Bu kez onu arayp bulan ben deilimdir. Bu
e sahneden ykselir, bir ok gibi dan firlar ve bana saplanr... Studiumu bozacak olan bu
ikinci eye puntum demeliyim; nk puntum ayn zamanda snk, benek, kesik, kk
deliktir zarn bir atldr. Bir fotorafin punctum'u beni delen -am a ayn zamanda beni
bereleyen, bana ac veren- o kazadr , Camera L ucida. Fotoraf zerine Dnceler, ev:
Reha Akakaya, stanbul, Altkrkbe, 1992, s.34-35. (.n.)
K Bahesi Fotoraf, Barthesn annesinin ocukluuna ait bir fotoraf
tr. Barthes, lmnden sonra annesinin fotoraflarna bakarken, annesi
nin hakikatini bu grntde bulmutur. Bu kez fotoraf ona anmsay
denli kesin bir duygu, bir istend bellek deneyimi vermitir (Barthes,
1984: 70). Barthes annesinin lmnden tr zdrap ve ac duyar; ayn
zamanda kendi lmn zme kavuturmaya giriir. Kitabnn, matem
ve arzuya ilikin olduu kadar, ak ve lme de ilikin olduunu belirtir
(Barthes, 1984: 27). Peki Barthesn mateminde ierilen arzu ne tr bir
arzudur? Camera Lucida nostaljik bir metin olarak okunabilir ve metindeki
arzu, lm karsndaki bir kesinlik arzusu olarak yorumlanabilir. A m a
byle bir okumann fazla basit olacan dnyorum; bir kesinlik arzusu
duyulsa da, buradaki kesinlik temsilin kesinlii deildir. M etnin hareketi
byle bir arzuyu sker. Barthesm istend bellee duyduu ilgi bunu
gsterir: Bu arzu, onu fotorafa eken bilindnn rahatsz ediciliiyle
ilintili bir arzudur. A m a ben ayn zamanda, metnin zamansallnn da
bir skme ilemine katkda bulunduunu ileri sryorum.
Barthes yazd metinlerde her zaman mevcuttur hele ki bu metin
de. Bu durum belki yazarTn lm nden duyduu korkuya atfedilebilir
(mutlaka yazarTn lmnn yadsnmasna atfetmek gerekmez bun u);
kurum olarak yazann deil, yazan zne olarak yazarn lmnden duyduu
korkudur bu. Barthes, Le Plaisir du textete [Metnin Tad] (1975: 48-9),
Bataillen ldrmamak iin yazyorum ifadesini korkmamak iin yaz
yorum eklinde yeniden yazmtr. Camera Lucidada yazma konusunda
bir mulaklk ve fotorafn yaatt duygulanma -ak a, zdraba- ynelik
bir hareket var. Barthes, kendi lmnde bir aknlk olmayacan syler:
O nun tikellii ancak yazma araclyla evrenselleebilir (Barthes, 1984:
72). A m a her zaman kurmaca olan yazma kendi kendini dorulayamaz,
fotorafn yleydisini veremez (Barthes, 1984: 85). Yazmann karsnda
fotoraf, dolaymlanmam bir mevcudiyetin kesinlii gibi grnr; am a
Barthesn gstergebilgisinin bu kadar yaln olmadn savunacam .
Birincisi, yleydide gvence salayan hibir ey yoktur (ama heyecanlan
dran ve hzn veren bireyler vardr); bilincin koruyucu ileyilerinin
bir etkisi deildir bu. kincisi, Barthesn yazsnda sahicilik ve dolayszlk
dolaym-dolayszlk kartlnn tesine geer, anlam n bedensellii
vurgulanr. Barthes Camera Lucidann sonunda fotorafn hakikatinin
deliliinden yana kullanr tercihini, yani temsilden ve dilden kaan
tercih eder. Bu, Bergsonun sre anlayyla karlatrlabilir.
Fotoraftaki delilik bastrlmtr. Barthes (1984: 13), Benjaminin
metalamaya ilikin aklamalann yineleyerek fotorafn bir sahiplenme
ve mlkiyet meselesi haline geldiini, nesneletirdiini syler. Bir grn
tnn sabitleniinde lm vardr. Fotorafnn nnde dururken, oktan
nesnelemi birisi olarak mcadele etmediini, oysa fotorafnn fotora
fn lm haline gelmemesi iin m cadele ettiini syler. Kendi lmne
ilikin imalar kitabn tamamna dalmtr. Calvino (1987:300-1), Bart-
hesn lm nden sonra bilhassa sz konusu pasajn ve Barthesm foto-
raflanma deneyimine ilikin szlerinin kendisine ok etkileyici geldiini
syler. Calvino (1987: 305) bu kitab okuyuunu ve yazann lmn
birbirinden ayramaz. Burada belki korkudan ziyade bir tevekkl vardr;
am a Camera Lucida Barthesm kendi lmne duyduu ilgiye indirgene
mez. Yine fotoraflanma deneyimine ilikin bu blmde, kamerann sevdi
i ynnn onun sesi olduunu, aniden iitilen t sesi olduunu syler.
Grmenin saatleri olan, aatan yaplm ilk kameralarn canl sesini
iitir. Fotorafnn organnn gz deil, parmaklar olm as Barthes
korkutur (Barthes, 1984:15). t sesinden sz etmesi, Benjaminin kame
rann t olan ok deneyimine modernliin deneyimi anlamnda oka-
ilikin aklamasn anmsatr. A m a Benjaminin yaad okda mulak
bir ey vardr; bu terimi istend bellee gnderme yapm ak iin de
kullanr. Baz alardan, okun ift anlam, Barthesm fotoraflarn farkl
anlam tarzlarna ilikin aklamasnda da st rtk olarak bulunur. Ben
jam in gibi Barthes da, kltrel olarak verili olan neyin karkla itecei
ne ilgi duymaktadr. Nesnelem eden sz ederken bile baka bireylere
dokundurur: Gzden ziyade ses ve iitmenin istend bellei. Delilikte
nesnelemenin getirdii lmn, bir zneyi nesneye dntren korku
dolu bakn rtlmesi sz konusudur.
Barthes, Le Plaisirdu textete (1975:57), Arzu ve lrrie kar okuma/
yazmann jouissance'm [haz] savunmutu. Fotoraf sz konusu olduunda
bu anlam da haz bile yeterli deildir artk, ona fotorafn noemasn -
zn- vermeyecektir. Fotorafn evrenselini ve fotoraf br grnt
lerden ayran zellii bulmak iin kendisinin daha derinine inmesi
gerekecektir (Barthes, 1984:60). Bu daha derin olan ey arzudur, annesinin
ocukluk grntsnn harekete geirdii lmle ilintili arzu. Barthes
bu fotoraftan hareketle tm Fotorafl tretmeye karar verir (1984:
73). M etodolojik iddialarnda kukulan gideren olaanst bireyler var
dr: Sevdii fotoraflarla, onun iin var olan fotoraflarla, aslna baklrsa
yalnzca onun iin var olan bir fotorafla ie balayacak ve evrensele
doru, fotorafn z ne doru yol alacaktr. A m a Barthes, bu iddiay
ortaya atarken, -bilim adna yadsnsa bile- tm aratrmalarda st rtk
olarak bulunan bir eyi gn na karr: N esn e seiminde ie kanan
znel. Bu nokta yapsalcln bir eletirisi olarak grlebilir: eler hangi
konum dan hareketle seilir ve aralarndaki bantlar hangi konumdan
baklarak tarif edilir? Lvi-Strauss'un buna verdii (Bergsoncu) yant
bizim d dnyadakiyle ayn olan yaplandrma ilkelerinden paymza
deni aldmz sylerse de, bu yantta znelliin isellii ile dsal nes
nellik arasnda nitel bir ayrm yaplmaz ve o nedenle bant dizilerinin
tanmlanmasnda tesadfe yer yoktur (Lvi-Strauss, 1985: 101-5; 1976:
67-8; vonSturm er, 1987: 110-11; Rosso 1973: 27).
Barthesn kendisi iin var olan fotoraflarla ie balam a karar baka
bir metodolojik ilkeyle balantldr: indirgeyici bir sistem karsndaki
umarsz direni (Barthes, 1984: 8) ; alrken bavurduu sylemlerden,
sosyoloji, gstergebilgisi ve psikanalizden, bilhassa da bir nesneyi bunlardan
herhangi birine indirgeyen analizlerden duyduu honutsuzluk. Barthes
nesnelerin zgll ve znelliin zorunlu olarak ie karma biimleri
konusunda srarldr. O nedenle, oluturduu metodoloji bir tikellik m e
todolojisidir. Barthes, znelliin tikellii konusunda Lvi-Straussu g
rten ayrlmaktadr.
Bu son yazsnda Barthes -y in e- batan karmaktadr. Bu metni oku
m ak keyif veriyor. Bu metnin hazzn, metnin akl, erotik ve lm
arasndaki hareket retiyor. Barthes fotorafn zne varmay, nasl yaan-
tlandn anlamay baaryor: Fotorafn ve bu metnin verdii duygula
nm hzndr, kederdir.
C amera Lucida'da iki ana blm vardr; K Bahesi Fotoraf'na 2.
blmde geer Barthes. 1. blm grnte kendi bana (initself) Foto
raf nedir? sorusuna sistematik bir yaklamdr (Barthes, 1984: 3). A m a
bu metin izgisel bir biimde okunamaz -2 . blmn nda okunmas
gerekir. Balangta bu kitapta beni byleyen ve rahatsz eden ey, 1.
blmde nerilmi olan dpedz sapkn gstergebilgisi anlayyd. Barthes,
gstergebilimsel bir slupla gerek kavramn alaya alyla ve gereki
olduu iddiasyla kastl bir kkrtclk koyar ortaya. Gerekilik iddiasy
la balantsnda, kodsuz bir grnt olarak fotorafa ilikin eski denem e
leriyle bu yazs arasnda bir sreksizlik olmadn syler (Fotorafta
leti, Grntnn Retorii, nc A nlam [Barthes, 1977: 15-
68]). Gelgelelim, fotorafik dolaymn mahiyetini, fotorafn gndergesi-
nin zgllnn ne olduunu kavramsallatrma biimi asndan bu
erken dnem denemelerinden ayrlmaktadr: Fotorafn Gndergesi,
br temsil sistemlerinin gndergesiyle ayn deildir (Barthes, 1984:
76). Barthes, fotorafngndergesinin inatln, fotorafa yapma-
sn gzlemleyerek ie balar. Fotorafn kendi gndergesini daima yannda
tamasndan tr fotorafik gsteren grlemez (Barthes, 1984: 4-7).
Bilimsel yaklam gelitirme giriimlerinde, sevdii fotoraflara dner
daima: Ben kendi adma, gndergeyi, arzulanan nesneyi, sevilen bedeni
grdm yalnzca (Barthes, 1984: 7). Bilhassa izleyicinin fotorafndan
sz ederken, temel olann n kimyasal eylemi olduunu syler (Bart-
hes, 1984: 10). Bu nokta K Bahesi Fotorafina bakma deneyimiyle de
kesinlenir; bu fotoraf bunaltr (Barthes, 1984: 76). Fotorafn analojik
olduunu sylemek, onu baka herhangi bir temsilden ayrmaz: Fotoraf
gerekliin bir kopyas deil, gemiteki gereklikten yaylmadr (Barthes,
1984: 88). Fotorafn noemns budur.
Barthes (1984: 76) fotorafik gndergenin zorunlu olarak, mercein
nnde duran gerek ey olduunu savunur. Grntnn Retoriinde
de buna ok yakn bir ey sylemitir: Fotorafn gereklii orada bulun-
mu olmaktr, o zaman byleydidir. A m a o yazda gerek gerekdln
(unreality) burada-imdinin gerekdl olduunu iddia etmitir. Fo
toraf imdide deil, gemitedir (Barthes, 1977: 44).
Camera Lucida'da nemli bir deiiklik grlr: Bu vard gemiteki
bir sabitleni deildir, kayda deer bir biimde imdidedir. Bu dnmler-
de fotoraf grntsel bir gstergeden (iconic) ziyade belirtiseldir (indexical):

O rada bulunmu olan gerek bedenden, sonuta -b u rad a o la n - bana temas


eden nlar kmtr: A ktan m sresi nemsizdir; kayp varln fotoraf,
S on tagm syledii gibi, bir yldzn gecikmeli klar gibi tem as edecektir
bana (Barthes, 1984: 80-1).

Bu kaymadaki en nemli nokta, zamana ilikin farkl varsaymlardr:


Gem iin imdide bulunan izleri. Fotoraf gemite deil imdidedir,
Bergsondaki anlamyla dnebileceimiz bir imdidedir. Gemi bir ger
ekliin yaylm, istenli bellein gem iteki bir ura sabitleyiinin
tersine, istend bellek gibi iler. Dahas, gemiteki bir gerekliin bu
yaylm bedenin izleridir ve yaanan duygu grsel bir duygudan ziyade
temas duygusudur. u halde, fotorafn belirtisel gstergebilgisinde hayati
nem tayan nokta, fotoraftaki zamansallatrmadr.
Fotorafn yaratt hayranlk belki de geree ilikindir ve namevcudi-
yeti mevcudiyet klmaya ynelik bir arzudur: Fotorafn vaadi ve yaratt
dkrkl, Barthesn belirttii gibi (1984: 66) fotorafn neredey-
seliidir. Bilme, sevilen bedeni bulma arzusunu reten, fotorafik dolay
mn zglldr (Barthes, 1984: 99). A m a bu dolaym ayn zamanda bu

N am evcut olan neredeyse gerek, m evcut klma vaadi, (.n)


arzuyu imknszlatrr: Gndergenin neredeyselii arzunun hareketini,
ele avuca gelmeyen bir tekiyle banty retir. Bir fotoraf Barthes
asndan bir kereliine i grmtr -am a bir imdi olan gemi olarak
deil. Barthes, annesini bir fotorafta kendisinin bilmedii bir haliyle
grmtr. Annesine benzemeyen bu kii Barthesa hakikati verir,
hakikati dorular (Barthes, 1984:89). Benzerlikle i gren fotoraflar
br fotoraflar gibi grnrler yalnzca: Kopyalarn kopyalardrlar
(Barthes, 1984:102). Fotoraflar hem znenin hem de izleyicinin bedeni
ni bastrrlar; hibir duygu retmezler, bellee ket vururlar. br yandan,
dorulama deneyimi istend bellein sunduu bir deneyimdir.
Barthes, fotoraflara duyduu arzuda bir zamansallk olduundan sz
eder. Hareketsiz olan, bir nesneyi sabitleyen fotoraflardan holanmaz;
onun arzusu allmn tesinde bir arzuyu harekete geiren, metonimik
bir drt reten fotoraflara yneliktir: Grdmzn tesinde bireyler
ilave etmemizi salayan fotoraflar (Barthes, 1984: 45, 59). O nu byle
bir noktaya gtren fotoraflar bunu zamansallkla salarlar, bir macera
yaatrlar, maceray canlandrrlar (Barthes, 1984:19-20); btn bedeniy
le anmsar (Barthes, 1984: 45) -burada Proust ve Bergson, bellek ve
srede hareket eden beden yanklanmaktadr.
Camera Lucidada bir fotorafn studium'u ve punctumu arasnda bir
aynm yaplr. Barthes, kendi fotorafa bakm a deneyiminden hareketle,
bir yapsal kural, iki kesintili enin emevcudiyetini tretir: Studium
kltrel olandr, kodlanm olandr; puntum ise studiumu krandr; puntum
yaralar, deler, sarsar. Barthesm trettii bu yapsal kural yapsalcln
kurallarndan kopar: Puntum ilinekseldir (accidental), kodlanmam ve
zneldir. Tikeldir. Szgelimi, K Bahesi Fotoraf yalnzca Barthes yara
lar. Barthes, puntumu istend bellekle karlatrr (yalnzca benim
iin bir nem tayann olumasnn iki tarz hakknda bkz. Proust
[1966: 255]). Puntum konusunda nemli olan, onun zamansal olmasdr;
puntum koputur, bilindnn ilemleriyle ilikili zamann kesintisidir.
Burada, kltrel olarak rahatlatc hazza dayal metnin kart olan neeli
metnin jouissance'yla -ok, rahatszlk- bariz bir benzerlik vardr (Barthes,
1975: 14, 19). Tpk Le Plaisir du textete Barthes ilgilendirenin neeli
beden olmas, dile getirilemeyen olmas gibi (Barthes, 1975: 21, 62, 66),
burada da onu ilgilendiren duygulanmdr, duygulanmn indirgene-
mezliidir (Barthes, 1984: 21), hareket eden bedendir. Yine, syleyecek
hibir ey yoktur (Barthes, 1984: 93).
Camera bucida boyunca gerekletirilen fotoraf okumalar bu yapsal
kuraln dorulanma srecidir. 1. blmde soruturma hl haz asndan
yaplmaktadr ve bu blmde sz konusu edilen grntler, her biri bir
puntum olarak- ksmi bir nesne barndran bir dizi ikame olarak grlebi
lir (Barthes, 1984:43) -ayaklar, eller, parmaklar, diler, kollar. Bu blmde
yer alan son grnt M applethorpeun Eli Yana Uzanm G enidir.
Barthes, gencin elinin ak durmasn erotik bulur: Bu, arzuyu harekete
geiren bir fotoraf rneidir, hem fotoraf hem de izleyiciyi canlandra
rak izleyiciyi erevenin dna tar. Gencin eli izleyiciyi yakalar. u halde,
puntum bir tr gizli tedir (Barthes, 1984: 59). Bir zamansall vardr;
yalnzca izleyicinin bedenini harekete geirmekle kalmaz, bu srete
fotoraf da dntrr. Ayn zamanda bir yazma olan okum ada izleyici
ve fotoraf harekete ya da diyebiliriz ki, sreye oturtulur.
2. blmde, K Bahesi Fotorafinn kefine geile, hazdan ak ile
lme geile birlikte okumada bir deiiklik ortaya kar ve duygulanmn
deliliine doru bir hamle yaplr. Kitapta yer verilmeyen K Bahesi
Fotorafnn ikamesi olarak kullanlan N ad arn Sanatnn A nnesi
(ya da ei) dnyadaki en ho fotoraflardan biridir (Barthes, 1984: 70).
Bu grnt, Barthesn lm ve ak zerine dnmesine arac olan bir
dizi grntnn bir parasn oluturur.
N adarn ardndan Kerteszin Em esti (Paris, 1931) gelir: Em estin
bugn hl yayor olmas mmkn (Barthes, 1984:84). Barthes bir anne
fotorafndan kendisinin lm olan annesinin ocukluk haline, oradan
da ocua, ocuk olarak kendisine gemitir. Em est hakknda unu syler:
Her fotorafn gndergesiyim b e n ... niin burada ve u anda yayorum?
(Barthes, 1984: 84) Barthes bilhassa Gardnern bir fotorafyla, Lewis
Paynein Portresi yle (1865) balantl olarak Zamann puntumuna gn
derme yapar. Bu fotoraf erotiin ve lmn bir bileimidir. Studium, gencin
yakkl olmasdr; ama imdi baka bir puntum vardr; aynntya deil,
zamana ait olan bir puntum. Ve bu fotorafn punctumu o lecek, bu
olacak ve bu varddr, mutlak gemi olan gelecekteki lmdr. A nne
min ocukluk fotoraf karsnda kendime yle diyorum: O lecek: ok
tan gereklemi bir felaketle titriyorum (Barthes, 1984: 96). Gen adam
Barthesn arzu nesnesidir, lecek olan, oktan lm olan nesnenin yerine
kendisini koyar. A m a bu fotoraflarn yarattktan etki, hayat ierisindeki
bir lmden ziyade tersidir, lmdeki bir hayattr. Bu fotoraflar bedenin
sresine iaret eder; tikel bir bireyin lmnn, onun, Barthesn bedeni
zerindeki etkileri titreme. Sre, aknlk olanana ayak direr mi?
Barthes fotorafik bak arzusundan, birilerinin bakt bir fotorafta
yer alma arzusundan, bakn znesi olma arzusundan sz eder. Bir izleyici
olmas durumunda bakn znesi deildir, bir nesne de deildir. Bu bak
fotorafn sahip olduu ama sinemann kurgusunun yasaklad bir gtr.
Bak: Tam gznzn iine bakar, ama grmez, bakn kendisine geri
dnnn yaratt korkudan kanan bir bak (Barthes, 1984: 111).
Kitaptaki son fotoraf Kerteszin Kpek Yavrusudur (Paris, 1928). Fo
toraftaki ocuk sevgisini ve korkusunu kendi iinde saklyor: Bak
budur (Barthes, 1984:113). lm olan, lecek olan tekine uzandktan
sonra bir ocuk olarak Barthes kendisine, kendisi iin varlk olarak, sevgi
ve korku iine kvrlm, yalnzla evrilmi halde geri mi dner? Hakikat
ve delilik budur (Barthes, 1984: 113). Camera Lucidadaki fotoraflar
yalnzca kitapta yaplan analizlerin grsel rnekleri deildir; yazl metne
birer ilave olarak bu fotoraflar, Barthesn -fotoraflara teslim olurken-
yazmayla bants asndan geirdii deiime damgalarn vurmaktadr
lar. M etnin yaps yazdan fotorafa ynelen harekete paralel gider. Delilik
ya da korku zerinde egemenlik kurma giriimi olarak yaz Barthes iin
yeterli deildir artk.
u halde, Camera Lucida'da anne ile lm arasndaki balann nedir?
1. blmde arzu uyandran, ilk gemiine ilikin fanteziler reten, kendi
iinde biryerlere gtren, topik bir gelecee dair fanteziler reten manza
ra fotoraflanyla balantl olarak anneye yaplan bir gnderme vardr:
O rada bulunmu olmann ya da oraya gitmenin kesinlii (lm /doum ).
Bunun kkenlere duyulan bir arzu gibi grnd sylenmeli; ve bu ba
lamda Barthes Freuda, Tekinsizdeki anne bedenine ilikin bir gnderme
yapar. yleyse manzarann (arzu tarafndan seilmi) z yle olacaktr:
Bende Anneyi uyandran (ve Anneyi asla rahatsz etmeyen) heimlich"
(Barthes, 1984:40). Bu bakmdan Barthes unheimlichi, tekinsizi st kapa
l olarak inkr etmektedir. A m a parantezin yle okunabileceini dn
yorum: A slnda annesi, tpk annesinin lm ve muhtemelen kendi
lm gibi, sarscdr. 2. blmde lm aka sarsc olarak, pundum
olarak tanmlanr. Barthesn arzusundaki mulaklk lmle bantldr.
Fotorafn kesinlii kendi ierisinde lmn kesinliini, Zamana yenilme
yi banndrr: Bu l, bu lecek (Barthes, 1984: 117) ve gelecekteki
lmmn kanlmaz iareti (Barthes, 1984: 97). Fotorafn pathosu
[ac verici yn] udur: Bu yayor, sonra lecek, ben leceim. Fotoraf
hem lmn hem de lmszln iaretidir; bir birey lr, am a ayn
zamanda sre de sz konusudur. Barthes aynca fotorafn mutlak tikellik
olduunu, fotorafta akn bir ey olmadn iddia eder am a kendi arzusu
bu tikellii aacak bir fotorafa yneliktir sanki.
Zaman iinde geriye uzanan Barthes, K Bahesi Fotorafn ve anne
sinin ocukluunu bulmutur. Bu, kendisinin gereklikte yaantlad
bir deneyimdir: Barthes annesini beslemi, annesi onun ocuu olmutur;
benim iin, ilk fotorafndaki asli ocuklukla birleerek benim kk
kzm olmutu. Barthes anne olur, annesini [kendi] i yasas olarak,
kadns ocukluu olarak yaantlar. Ve annesiyle kurduu bu zdelik
araclyla lm zer. Eer Barthes anneyse, annesini douruyorsa
(annemi dourdum) , ayn zamanda kz ocuktur, ocuk-annedir (Bart-
hes, 1984: 71-2). u halde, Barthes, annesinin yokluunu zme kavu
turmann bir yolu olarak kendisini mi dourmaktadr? Barthes, annesi
ldkten sonra geriye yalnzca kendi tikelliinin kaldn syler: Kendi
lm diyalektik olmayacaktr. Bunu okumann olanakl bir yolu, Barthesn
tikelliinin annesiyle kurduu zdelik sayesinde zaten alm olduunu
sylemekten geiyor. Barthes kendisini kadns tekinin yerine koymu
tur ve kadnn akn lm araclyla aknla eriebilecektir. Burada
H egeli anmsatan bir ey var, am a bunun tekinin olumsuzlanmasm
ierip iermediinden emin deilim; tekine doru yaplm bir hamle
var, am a Sartre ve de Beauvoirnn tersine evrilmesi, kadns olann
akn addedilerek idealletirilmesi de sz konusu olabilir. Dahas, Barthes
annesini yeniden kazanmak, tekini arzuya, dolaysz arzuya geri getir
mek ister. K Bahesi Fotorafinn konutuu arzu budur. Ve bu fotorafa
baklarak bu arzu bir anlamda gerekletirilir.3
Barthesn fotoraftaki dolayszla duyduu arzuyu anlaml klmak
iin, yazlarnda, bilhassa da ge dnem yazlarnda beden figrnn ortaya
k biimini aklda tutmak nem tayor. Miza, ark syleyen sesteki,
yazan eldeki, faaliyet gsteren organdaki bedendir (Barthes, 1977: 188).
Barthesn arzusu -Irigarayn temasa duyduu ilgide olduu gibi- dolay
sz mevcudiyete duyulan bir arzu olarak okunamaz. (Oysa her fotorafn
bir mevcudiyet tasdiknamesi [Barthes, 1984: 87] olduunu iddia eder

3) Barthes, Camera Lucidanm bir matem metni olduunu ileri srer. Cixous (1981: 5
m atem in "kaybedilen nesnede kendi benliinizden bireylerin de kaybedilebileceinin
[erkeksi] bir reddi olduunu savunmutu. Matem, kaybetmemek iin kayba teslim olmak
demektir. Bu, Freudun "M atem ve Melankolide (1984 [1917]: 253) matemin grd ii,
kayp karsnda egonun desteklenmesi olarak aklamasna ynelik ak bir gndermedir.
Cixous (1981: 54) kadnn kendisini kayba teslim etmeyip, yaamay srdrebilmek iin
kaybn meydan okumasn gsledii"ni ileri srer. Barthes (1984: 90) zdrabnn m ateme
dntrlemeyeceini syler. Annesini ve kz ocuunu kaybetmesiyle birlikte kendinden
(kadn olarak kendinden?) de bireyler kaybettiini itiraf eder. Fotorafn paradoksu: Bu
varla balym, am a bu varl kesinlikle kaybettim. N e ki lme ynelen bir vazgei
vardr: Bu ilk lmn sonunda kendi lmm kaytldr; ikisi arasnda bekleyiten gayr
bir ey yok sylenecek fazla bir ey de yok" (Barthes, 1984: 93). Bekleyi: Fasla,
tekiyle olan banty, tekiyle kurulmu syleme geirilem eyecek banty kaydeden
zamann damgas.
Barthes.) Fotoraf ayn zamanda namevcudiyete - mevcudiyet olarak
namevcudiyet e (Barthes, 1984: 10 6 )- tanklk eder. Dolaym inkr et
mez, daha ziyade fotoraf dolaym-dolayszlk kartlndan kopararak
okur Barthes. Szgelimi, unu syler: Fotoraf ekilmi eyi benim bak
ma bir tr gbek ba balar: Her ne kadar hissedilmez olsa da, k,
bedensel bir kanaldr burada, paylatm bir deridir (Barthes, 1984:
81). Gbek ba (A riadnenin ipi) imgesele iaret ediyorsa eer, bunun
farkl bir ekilde okunmas da mmkndr. Fotorafn cazibesi, dola
ymdan kurtulma arzusundan deil, dolaym biiminden kaynaklanr.
Fotorafn bedensel bir dolaym olmas nemli: Bedensel, paylatm
bir deri. Bedenler, aralarnda ak seik snrlar olmakszn birbirlerine
temas ederler. Sevilen beden deerli bir metalin, gmn dolaymyla
lmszletirilir buna, simyann tm metalleri gibi bu m etalin de
canl olduu fikrini ilave edebiliriz (Barthes, 1984: 81). Beden srede
mi yaar? Fotorafik dolaym olarak a ve nlara arlk verilmesi,
zaman analizini bir adm ileriye gtrmenin yolunu gsterir. Zaman ya
da sre dolaymdr denebilir belki; ama bu dolaym, bedende yaanan bir
dolaym olm asndan tr, dolayszlk ve dolaym arasndaki kartl
bozan bir dolaym biimidir. Zaman, dolayszlktaki bedensel bir dolayan
dr. Ve bunun*tersi de, cisimlemi anlamn zamansal olmasdr.
Fotoraf deli ya da uysal olabilir. Barthes (1984: 119) delilii, ba
emez gereklik olan, duygulanm ve konuulamazlk olan delilii tercih
eder: Fotorafik esrime". Bu, istend bellein, temsile yerletirilemeye-
cek olan bellein duygulanmdr. stend bellek isteriktir - titreme
(scak sv ve knntlar damama dokunur dokunmaz tm bedenimi
bir titreme sard [Proust, 1966: 58]). Barthesn arzusu H egel-Lacann
olumsuz arzusu olmayp, fotorafn sresiyle balanal bir arzudur. Derri-
dann Camera Lucida hakknda syledii gibi (Derrida ve Plissart, 1989:
91), fotorafta gndergenin erevelendii noktada, tam amen teki ola
nn belirtisi her eye ramen gndermenin sonsuza kadar gnderi
yapmasn salar. Fotoraf tekine ncelik hakk verir, tam am en teki
olanla kurulacak bir ilikinin sonsuz belirsizliinin nn aar. u halde,
ertelemeyi (deferral) reten ey, fotorafik gndergenin belli bir gerek-
likidir.
Benjaminin Fotorafn Ksa Tarihesi balkl denemesi Camera
Lucidadan elli yl nce yazlmt. Barthesn yazsnda Benjaminin bu
denemesinin yanklar bulunmakla kalmyor, bu denem e ayn zamanda
kltr teorisindeki m evcut ilgilere uygun zellikler de banndnyor. Benja-
minin ustalkla syledii (1982: 7) gibi:
Fotoraf ne denli usta olursa olsun, modeline ne denli uygun bir poz verdirirse
verdirsin, izleyici, gerekliin resim deki karakteri dalarken bavurduu
burada ve u an d ann m inik te sa d f kvlcm n aram aya, gelecein
kendisini uzak gem iteki ann dolayszlna -geriye baktmzda yeniden
kefedebileceimiz lde ikna edici bir b iim de- yerletirdii u grnmez
noktay bulm aya ynelik k ar kon m az bir drt hisseder. K am eraya
konuan doa, gze hitap edenden farkl bir doadr asln da...

Benjamin, esas farklln, fotorafik uzamn bilincin iledii bir uzam deil,
daha ziyade bilindmda hissedilen bir uzam olmasndan kaynaklandn
syleyerek devam eder. Ve burada nl optik bilind terimini, ilk kez
fotorafn fark etmemizi salad optik bilind kavramn ortaya atar
(Benjamin, 1982:7). Fotorafa bakma deneyiminde fotorafnn erevele-
meinden kaan bireyler vardr: Benjaminin dedii gibi, gzle pek az ilintili
bir deneyimdir bu. Fotoraf sz konusu olduunda grmenin dnda kalan
duyularn -szgelimi, dokunma duyusunun- nemine ilikin imalar kar
ortaya. Yukandaki almt duygulanmsalla ve gelecekle bantl zel bir
gemii dnme biimine, uzak gemiteki ann dolayszlna deinir.
Barthesn fotorafn zamansalln sahicilik ura olarak kavramas, Benja-
mindeki - uzak gemiteki an dolaysz klarak resmi dalayan- tesadf
kvlcmfyla karlatnlabilir. David Octavius Hillin Elisabeth Johnstone,
Nevvhavenl Gzel Balk Kadnna yapt bir gndermede Benjamin
(1982: 7), bu fotorafta o tarihte yaam olan, imdi bile gerek olmay
srdrerek kendisini sanata bsbtn teslim etmeyen susturulamayacak
kadnn adm kstaha talep eden bireyler olduunu syler.
Benjamin fotoraf karsnda bir mulaklk sergiler ve bu da Barthesn
fotoraf iki biimde kavrayyla benzerlikler tar. Barthesn (1984:
117-19) uysal dedii fotoraf, tketime sunulmu grntdr, hem sanat
olarak fotoraftr hem de genelletirilmi, baya klnm fotoraftr -
fotorafik imgenin Bat kltrndeki tiranldr bu. Barthesn benzer
liklerden holanmamas bununla balantldr. Sarsm ak dorulamaktr:
Deli fotoraf bizi tam da Zamann bilgisine geri dndrr, eylerin gidia
tn tersine evirir. Benjamin, bir metalama ve fetiizm kltrnn gelii
mine katlmas ve katkda bulunmas bakmndan fotorafa eletirel yakla
r. A m a, Benjamine gre, fotorafta ykc anlamda okla balantl bir
eletiri getirme potansiyeli de vardr.4 Benjaminin fotorafn eletirel

4) Burada Benjam inin yapt karmak irdelemeleri ve ada kltr teorisinde onu
dnceleri etrafnda dnen tartm alar, zorunlu olarak younlatrp ksaltyorum. Bu
sorunlara ilikin, film ve fotorafa yaplan zel gnderm elerle sunulan m kem mel bir
aklama iin bkz. H ansen (1987).
ura olarak grd ey, bilhassa optik bilinddr. Barthes iin olduu
gibi Benjam in iin de fotorafta sahicilik potansiyeli vardr (Benjamin,
1982: 25). Sahicilii nostaljik anlamda anlamazlar, bir metalama ve nicel
leme dnyasndaki kurtanc deneyim olarak anlarlar: Kurtanc dene
yim, dnyadaki eylerin aynl duygusunu sarsar (Benjamin, 1982: 21).
Fotoraf bu aynlk duygusuna ok byk bir katkda bulunuyor ve
istenli bellei tevik ediyor olsa bile (Benjamin, 1973: 147), yeni olann
aynln bozan istend bellein uyandrlmas imknn da banndrr
hep. Freudun bellek konusundaki aklamasnn Benjam ine bu kadar
cazip gelmesinin nedeni budur: Bilin ilkesi ve istenli bellek temelinde
ileyen mekanik yeniden retimin kendi kendini skmesinin yollar var
dr. Fotoraf bunun bir rneidir.
Benjaminin ok kavramnn Barthesn puntumuyla birok ortak yn
var: Her iki kavram da, kltrel olarak verili olan atlatan bilindnn
zamansallna gnderme yapar. Hem Benjamin hem de Barthes, Bergsonun
okkatllk metodolojisine benzeyen bir ekilde, fotorafn farkl ynleri
arasnda ayrm yapar. Ve her ikisi de fotorafn nitel (sahici, duygulanm-
sal) ynn savunur. Bergsonun okkatllk metodolojisini uygulamak
gerekirse, fotorafn iki yn yle karakterize edilebilir. Birincisi, istenli
bellek, temsil ve studiumdur; kincisi, istend bellek, dnm ve pun-
tumdur. Birincisi zamanddr, kincisi zamansal. A m a bu durum genelde
tm anlam tarzlan iin de geerlidir. Fotorafn zamansalln zglleti
ren nedir? Ksmen, kanal (medium) tarafndan zaman ve bellek sorulanmn
kkrtlmas. Ve gndergenin gerekliinin, zaman tarafndan zel bir
biimde dolaymlanmas: yle ki, bedenler zerinde edimde bulunan
bedenler (duygulanmn, esrimenin yola gelmez gereklikleri) asla kar-
laamayacaklardr; tekabliyet imknszdr aslnda. Gnderge son derece
yakndr, ama bu yaknlkta sonsuza dek ertelenmitir.
Mevcudiyet metafiziine gsterilen eletirel, yapbozumcu ilgi, dene
yim zemininde belli bir boluk yaratt. Bir mevcudiyet eletirisi asndan
hayati neme sahip bir anlamlandrmann yaratt dolayanlarn vurgu
lanmas, genellikle hatal konumlandrlm bir deneyim reddine yol at.
Bu reddedite anlam deneyimin karsna yle bir biimde dikilir ki, tem-
sil-gerek ayrm yeniden retilmi olur. Barthes, Irigaray, Bergson ve
Benjamine bakldnda ise, deneyimin mevcudiyetle eitlenmesinin ge
rekmedii sonucu kmaktadr. Dolayanlar bedende dolayszla sahip
kurucu birer etken olarak dndmz anda, deneyim (bellek izleri ve
bedenselin damgasn tayan bilind olarak anlalan deneyim), m ev
cudiyet eletirisinin merkezine oturur. Dolayanlarn kurucu karakterini
tanmakszn dolaymlar zerinde odaklanmak, yine, dolaymlanmam
bir mevcudiyetin mmkn olduunu varsaymaknr: Hegelci ikileme skp
kalmaktr. Anlam landrma dolayszlktaki bir dolaymlama sreci olarak
anlald takdirde, Barthesn gereki olduunu iddia etmesi, gsterge-
bilgisi asndan sapkn grnmeyecektir. Gerek asla bir mevcudiyet
olamaz; ama anlamn bedendeki maddilii gerektir. Bu gerek, Barthesa
gre, isteridir.
Zaman indeki Yerler

Bu blmdeki analizler, bir yerde bulunmann farkl biimlerinin farkl


anlam tarzlanyla balantl olduu dncesi uyarnca yrtlyor. Burada,
st kapal bir ekilde, bir yere duyulan arzunun ve yerlere duyulan
ballklarn salt nostaljik bir yuva arzusu, heimlich arzusu erevesinde
anlalmas gerektiini bildiren dnceyi sorgulamaktaym. Kltrel a
lmalara zg bu argmana, yuva karsnda yuvaszla deer atfedilmesi
elik eder ve bu tutum hareket halinde olma buyruunun imalann
tar. A m a tpk bir yerde bulunmann farkl tarzlan olduu gibi, hareket
halinde olmann ve m ekn iinde yaplan hareketler hakknda dnm e
nin de farkl tarzlar vardr. Her ikisi asndan da duraanlk ve harekete
dayal bir ayrm ya da Bergsonun terimleriyle ayrtrma yaplabilir. (Yeri
gsterilenTe, hareketi de gsterenlerin oyunuyla denk tutm ak bir
hatadr.) Bu bakmdan, Freudun aklamasnda kkenlere, heimliche geri
dn arzusunun bilind tarafndan, unheimlich tarafndan damgaland
nn anmsanmas nemli. Ben burada, zamansal olan, yani sylemin
dzenini, temsilin duraanln kanklk iine iten bir yazm biiminden
oluan u zam -yer ya da hareket-pratiklerine eiliyorum. Bu terimler
le bakldnda, kkenlerin yeniden yazlmas da dnlemez bir ey
deildir.

Yrme: Yazma

New York tketilem eyecek bir yerdi, sonsuz bir ksa mesafeler labirentiydi;
ne kadar uzaa yrrse yrsn, komularn ve caddeleri ne kadar iyi tanr
hale gelirse gelsin, daim a 'kaybolmutuk hissine kaplyordu. Yalnzca kentte
deil, kendi benliinin iinde de kaybolduunu hissediyordu. H areket
ze aitti, bir aya brnn nne atm ak ve kendini bedeninin srkleyiine
brakmak (Auster, 1985: 8-9).

M etnin okuyucusu amasz kiiyle (hayallenmekten dumura uram biriyle)


karlatrlabilir; bu geili bo zne, dibinde sel yata olan bir vadide (vadi
burada belli bir yabancla tanklk etm ek iin vardr) gezinir -b u satrlann
yazanm n bana gelen de bu oldu, ite o vakit canl bir metin dncesine
vard. Gezinen znenin algladklar balantsz, heterojen bir tzler ve pers
pektifler eitlemesinden kaynaklanan oulluktur, heterojenliktir: Iklar,
renkler, bitkiler, scaklk, hava, zayf nlamalar, kularn kk lklan,
vadinin br yanndan gelen ocuk sesleri, yre halknn geileri, jestleri,
giysileri. T m bu olaylar yan yanya tanmlanabilir: Bilinen kodlardan kaynak
lanrlar, am a bileimleri biriciktir, gezintiyi ancak farkllk olarak tekrarlanabi
lecek bir farkllk zerine oturturlar (Barthes, 1977: 159).

Gnmzn kltr teorisinde gezinti, yazmann, bilhassa bedenin yazl


masnn bir metaforu olarak ne kyor. Farkl yrme tarzlar farkl
anlam tarzlanyla dorudan doruya balantlandrlr. Yrme, bedenin
mekn ierisindeki hareketidir, ama Bergsonu izleyerek bu hareketi uzam
sal ve zamansal uraklar erevesinde dnebiliriz: Hareketsizlik ve
hareketlilik. Cixous (1981: 53) kadns metin (ngrlemez olann m et
ni) iin babo dolama metaforunu kullanr, keza Barthes da gezginden
sz ederken metonimiye bavurur. Hem Barthes hem de C ixousya gre
bu metinsel okuma-yazma hareketi, bedenin hareketidir. Dolaysyla, ge
zintide, babo dolam ada srenin sz konusu olduu sylenebilir. Ba
bo dolamak dz ve dar izgisellie kar, dzene kar gnah ilemektir.
Bu yrme tarz, bir hedefe, sona ynelik amal yrme tarzndan ayr
tutulmaldr: Aynntlan grmeyen bu amal yrme, hedefine, btnn
grlebileceinin varsayld yere varacaktr. te yandan, gezintinin
bir btne ya da sona ulamak gibi bir kaygs yoktur. Gezgini ngrlemez
olan tahrik eder.
izgiselliin, balangta var olan son teleolojisinin, aynnn tekrar
lanmas (her yry ayndr) ilkesine gre ilemesine karlk, gezinti
farkllk olarak tekrar zerine kurulmutur. Barthes oulluu, heterojen-
lii, tzlerdeki ve duyulardaki nitel farkllklar, aina olunandaki yaban
cl ve daha nemlisi kodlar oluturan elerin bileimindeki tikellii
- biricik olan- vurgular. Buradaki indirgenemezliin, tikelliin birey
sellikle hibir ilgisi yoktur (Barthes, 1977: 159); gezinen zne, ne de olsa
sonuta hayallenmekten dumura uram, amasz bir znedir.
Barthes, gsterilen zerine kapanm bir yaptn kart olarak metnin
aklndan sz eder: Ertelenmi eylemde gsterenin sonsuzluu (Bart
hes, 1977: 158). Byle bir yapt yorumun etkinlik alanna girer; metnin
metonimisi gezintinin okunmasna davetiye karr ki bu da Barthesa
gre bir yazmadr. Barthesn (1977:147) yorumlamaya denk den deifre
etme ile zp ama arasnda yapt ayrm buradan kaynaklanr. Barthesn
zp am a anlaynn Bergsonun oulluk metoduyla nemli bir ortak
l var: Bileimlerin ayrtrlmas bir yorumlama deildir. Barthesa gre
(1977: 159) anlam da oulluk, birka farkl anlama, gsterilenlerin o
ulluuna gnderme yapmaz, anlamn indirgenemez oulluuna -g ste
renlerin rgsne- gnderme yapar. Bunun kltr analizi asndan sonu
cu udur: Aksi yndeki akademik kodlara ramen, yorumlamadan, bir
anlam bulma arzusundan (hatta birka anlam birden bulma arzusundan)
vazgemeli ve bunun yerine ak bir kltr yazmna, baka yazmlara
davetiye karan yazmlara girimeliyiz.
Gezinti genellikle kentle, modernlik ve kapitalizm koullar altndaki
kent deneyimiyle badatrlr. Bu bakmdan, gnmz kltr analizinin
karakteristiini, Barthestan ziyade yukarda A usterdan alntlanan pasaj
ifade etmektedir. Barthes ve Austerdan alnan pasajlar alt alta dizmekteki
maksadm, kent-kr, kentsel-krsal ve daha genel olarak kltr-doa ay
rmlarn sorgulamaktr. Bu soruna biraz sonra dneceim. Gezinti ve kent
deneyimi arasndaki balant konusunda Benjaminin flneur'e [aylak]
ilikin szleri kltr teorisyenlerini hatr saylr lde etkilemitir. Hatta,
flneur simas kimileyin kltr analisti olarak grlr. Benjam ine gre
Baudelairein flneur' modernliin znesi haline gelmitir (ne var ki fahie
ile paavrac da ayn konuma yerletirilmitir [Wohnlfart, 1986]). Kent
teki deimeler -trafik, mimari, kalabaln lgnl ve hz- flneurn
kaplumbaa hzn anakronik hale getirmitir (Benjamin, 1973: 128-9).
A m a, Benjaminin tm betilerinde (figre) olduu gibi flneur'de de bir
mulaklk var. Flneur tketimin karakterize ettii bir toplumdaki belli
bir varlk tarzyla ilintilendirilir; flneur pasajlardan km, sann almakszn
seyrettii mallarn satld byk maazalarda kendisini yuvasnda hisse
der olmutur (Benjamin, 1973: 54). Flreur gezintisi esnasnda ayrntlar
fark eder, asfalt zerinde botanik incelemesi yapar (Benjamin, 1973:
36-7), uuan eyleri havada kapan bir detektife dnr (Benjamin,
1973:41). Kalabalktan sarho olan flneur kendinden geer. Bu bakmdan
gezintinin olumsuz bir ura vardr nk bu kendinden vazgei bir
meta durumunu paylamak demektir ve flneur metalarn yaratt hayal
alemiyle sarho olmutur (Benjamin, 1973: 55). Olumsuz uraktan
baz ekincelerle sz ediyorum, nk Benjaminin yazsnn cazibesi,
ksmen, tarafgir bir argman biimini benimsememesinden kaynaklanr:
Benjaminin diyalektik metodu olumsuzluktan ziyade mulaklkla karak-
terize olur. Flneur metalarn dnyasna katlsa bile ayn zamanda bu
m eta dnyasn altst eder.
A ltst edici urak, gezintinin doasnda olmaldr. Bu tarz bir yrme,
zamamn hesaplanmasna, Taylorizme, retim srecine karttr (Benjamin,
1973:129). Fldneurn inceleyicilii, detektif gibi iz srmesi, kapitalizmin
zamanyla srklenen, i yerlerine koturan kalabalktan ayrr onu. Ken
disinin bir sanatya benzediini dnr (Benjamin, 1973: 41). A m a
flneur'n gzlemleme pratiklerinde bile bir ifte urak vardr: Flneur
gzlerini ktcl olandan ayrmaz (Benjamin, 1973:41), kentin hareke
tine katlan bir izleyicidir; am a ayn zamanda darda durur, pencereden
gzlemler (Benjamin, 1973: 130). Flneur kapitalizm ya da modernliin
oul uraklarn cisimletirir: M eta, (metalarn gerek bir alcs olm asa
bile) tketici ve retici. retken olan yaratc, yazar, gzlemci-, potansi
yel olarak altst edicidir.1Burada en nemli olan nokta, flneur'n yry
nn zamansallnn modernliin karakteristii olan zaman duygusunu
altst eden bir nitelikte olmasdr. Benjam inin almasnda, bir kentte
yrmenin ya da bulunmann farkl tarzlar konusunda rnek bir analiz
bulmaktayz.
Barthesn yapt ve metin arasnda yapt ayrmda olduu gibi, baz
kentlerin gezintinin yazlmasna davetiye kardn, bazlarnnsa kapal
olduunu, yry ynlendirdiini syleyebiliriz. A uster birer metin
olarak kentlerin farkl anlamlar tadklarn iddia eder. ok net bir ekil
de hem kentler hem de anlam zerine kaleme alnm olan Grnmez
Kentlerde Calvino, baz kentlerin arzuyu kkrtrken bazlarnn ortadan

1) Bir alg dntrmn cisimletiren flneuT ve yazar olarak flneur hakknda iyi b
sunum iin bkz. Buck-M orss (1 9 8 6). Buck-M orss, B en jam in in flneur konusundaki
yaklamnn nostaljik bir yn olmadn savunur. Ayrca, anlarn ambar olarak flneur
konusunda bkz. Foucault (1984: 40).
kaldrdm savunur (1979:30). A m a nispeten kapal metinler bile yeni
den yazlabilir: Flneur byk maazaya doru yrd, iyerlerine koutu
ran kalabalk, gezinti imknn engellemedi. Flneur'n kenti bro iisinin
kentinden farkldr. Tek bir New York, Sidney ya da Londra olmadn
syleyebiliriz. Kentler hareketlerin farkll ve kodlarn bileimlerinin
tikellii asndan ouldurlar. Bergsonu izleyerek syleyecek olursak,
farkl zamansallklara tekabl eden orada bulunma ve hareket etm e
tarzlar vardr. (Burada ayn zamanda farkl ulam biimleri, bedenlerin
farkl hareket etme tarzlan sorununa ve bunlarn sreyi olanakl klp
klmadklar sorununa dikkati ekmeye alyorum.) Saatin -am all
n- rutininin bir aynl ve eanll dayatt noktada, sreyi banndran
gezinti farkll kaydeder: Kenti yeniden yazar. En iyi yryleri esna
snda, hibir yerde olmadn hissedebiliyordu New York, etrafnda
oluturduu hibir yerdi ve New Yorku yine terketmeye hi niyeti olmad
nn farkna vard (Auster, 1985: 9). Bedenin hareketinde kaybolmak:
iinde olunabilecek bir yerin, ama hibir yerde olmayan bir yerin retilmesi.
Barthesn gezintisi krda yaplr. Kr yryleri ve yazlarnn b
tnlkl bir soykt karlr. A m a tam belli tesirlerden sz etmek
zereyken, Barthesn -gezinti tartmas balam nda- metinleraraslk
hakknda syledikleri uyarr beni. M etin zorunlu olarak, alntlar, gn
dermeler, yanklar, kltrel dillerle dokunmutur (Barthes, 1977: 160).
Gelgelelim, kr yrylerine gnderme yaparken iki noktaya iaret etmek
istiyorum. Birincisi, knn en az kent denli kodlanm olduu aka grlr;
tek bir istisnas vardr bu durumun. Sz konusu istisna, krn doaya
sokularak, kltrn kart sfatyla kodlanmam olan haline getirilmesi
dir. kincisi ve daha nemlisi, kent ve kr birbirinden ayr tutulamaz, bir
kartlk olarak sabitlenemez: Kent ve kr kodlarnn, metinlerinin i ie
dokunmas sz konusudur. Kent genellikle modernlik deneyiminin arketi-
pi olarak tanmlanyorsa eer, bu tanm krla bantl olarak yaplmakta
dr. Bu tip tanm lann kr gelenekselle, modern ncesiyle ayn dzleme
yerletirmesine karlk, kent-kr kartln imdiki zaman ierisinde
dnmemiz gerektiini sylemek istiyorum: Kr, m evcut haliyle kr
olarak modernlik balamnda tanmlanabilir ancak. Dolaysyla, krda
yrye kmak zorunlu olarak nostaljik bir ey deildir. Kr yry
ile kent yryn yan yana getirirken maksadm, kart elerin birbir
lerinin izlerini tama biimlerini gn na karmaktr.
Yry-yazma asndan, hem almada hem de k e y ifte amallk
ile babo gezmenin harmanlannn karmaklyla ilgilenmekteyim.
Am al boyuttan vazgemek gibi bir zorunluluk yoktur burada, sz konusu
olan, daha ziyade, bu amalln amal-olmayanla nasl karlkl balan
tya getiini anlamaktr, ihlal ura, bu kartln bir yakasnn redde
dilmesi deil, kartlkla belli bir ekilde oynanmasdr belki de.
Yryen-yazan beden, duygunun, anlarn harekete geirdii bedendir.
Gezinti tek kiilikse eer, bu, hayal rn bir yalnzlk -zerk zne hayali-
deil, kaybolmu, bo znenin yalnzldr. Bu zne anlar kafasnda
depolamaya ihtiya duymaz nk bizzat bedenin hareketi, istend
olan anlar uyandrr. Proustun yryleri anlardr. Bergsona gre,
hareket halindeki beden bellein bedenidir ve yaratcln kaynadr
(lan vital). Rousseau, Yalnz Gezen Adamn Hayalleri'nde, anmsama ve
yaratma, yani dirimsel tin arasnda bir ayrm yaparak ikiyzllkle
hayatnn bu noktasnda yalnzca birincisine gcnn yettiini syler.
Oysa kitabn yazm, yryler, aksini dndrr:

A m a eer ruhun, gemii anmsama ya da gelecee erime ihtiyac duymad,


zamann hibir anlam ifade etm edii, im dinin sonsuzcasna akp gittii
am a bu srenin farkedilmedii, gem ekte olan zamann hibir gstergesinin
bulunmad bir yer, kendisini yerletirmeye ve orada bulunuuna younlamaya
yetecek denli gvenli bir konak yeri bulabilmesi m m knse... (Rousseau,
1979:88).

te bu, tam mutluluk hissi, basit varolu hissidir der Rousseau. Bu pasajn
arpc yn, barndrd sre anlay ve bilinli anmsamayla hibir
ilgisi olmayan bedensel anmsama anlaydr. Burada da yine bir yerde,
bir konak yerinde bulunmaya (ki bu sredir) ilikin bir aklama vardr.
Rousseau ve Prousta gre, yry demek olan bellek, esrimedir; Barthesa
gre gezinti, jouissance demek olan bir okumadr. Borges, Zamana likin
Yeni bir rtm ede (1970: 261-2) buna benzer bir esrime deneyimini
zikreder ve bunu hibir ann kendi gemiinden koparlamayaca savn
getiren bir uslamlama erevesinde yapar:

Pek kusurlu bir biimde olsa da, rastgele yry denilen eyi yapmay becer
dim; geni caddelerden ya da sokaklardan uzak durm ak dnda herhangi
bir bilinli nyarg tamakszn tesadfn en karanlk davetlerini kabul ettim.

A ina olmayan bir ainalk Borgese yol gsterir ve bir duvarn renginde
efkati yaantlar. Bu istend bellekte bir ebediyet duygusuna kaplr
Borges.
Gelgelelim, Proust ve Rousseau, yryn, babo gezmenin mantk
sz hazz -gne nn yansmalan, kokular (Proust, 1966: 245), ince
uzun imlerin ayrntlar (Rousseau, 1979: 106-7)- ile yazma arasnda
bir eliki grrler. A m a her ikisi de bunu yazar. Ve her ikisi de bir esrime
an olarak sandalda srklenme rneini verir (Proust, 1966: 254, 250;
Rousseau, 1979:88,85-7). Rousseau dalgalarn sesinin ve suyun hareketi
nin lgnlk ve tutku duygusu uyandrarak duyulann ele geirdiini
syler (1979:86-7). Dalgalar ve suyun hareketi, kltr teorisinde bedeni
yazmann ve tekrardaki farklln metaforlar olarak boy gsterir.2Hayal-
ierin arpc yn duygulanmdr, tutkudur: Rousseaunun, duyulan tara
fndan, arzular tarafndan harekete geirildii iddiasdr (Rousseau, 1979:
105, 115). Batya zg bilgi anlaylarnda akl ve tutkunun birbirlerini
karlkl olarak dladklar dnlse de, Rousseaunun tutkulu bilgisi
bu aynm bozar. Bir arada ele alndklannda, buradaki eitli yry
metinleri, homojenlie, soyutlamaya, tekillie ters ynde yol alan bir
dnyada bulunma ve yazma tarz nermektedirler: Babo gezinme,
bo znenin bedeni yazmas, sylemin dzeninin rahatsz edilmesi, temsi
lin duraanl.

Zamanda Turlamak: ngiliz Gelenei

bellek bir tr anti-m zedir...


(de C erteau, 1984: 100)

Zam an inde Geriye Doru Bir Yolculuk Yapn


(Britanya Ticari V astalar Mzesi, bror)

ngiliz geleneine ilikin metinler hakknda yapmak istediim analiz,


revata olan yolculuk motifi zerinde odaklanyor: Yolculuk ve yk anlat
mak, gemiimizi turlamak ya da Britanya Ticari Vastalar Mzesi bro
rnde yazld gibi, bellein dar sokaklarna bir yolculuk yapmak. By-
lesi sylemler kamusal bellein retilmesinde devreye girer; Benjam inin
deyiiyle, bu sylemler bilinli sylemsel bellein sicilinde bulunm akta
drlar. u halde, bu istenli bellek metinlerine sorulacak soru udur: Bunlar,
yeniden yazma imkn, baka bir urak -istend bellek ura- imkn
asndan neleri salam akta, neleri engellemektedirler?
D e Certeau da metinlerin yeniden yazlmas asndan kiisel bellein
tad nemle ilgilenmektedir. Yolculuk ve yry, efsanelerin ikamesidir

2) Benjaminin (1973: 36), -Rousseaunun bitki incelemelerinden ald keyifle balant


olarak- fldneur' asfaltta botanikilik yapan biri diye betimlerken, kent ve kr kodlarn
harmanladna dikkat etm ek ilgin olacaktr.
-bir tr yk anlatcldr bunlar. Metinlerin bir alan snrlandrmasna,
eler arasndaki banty yaplandrmasna karlk, bu pratikler metin
leri dntrr, uzam farkl bireylere aarlar (de Certeau, 1984: 106-
7). Metnin yapsna, o metni datarak bir hareket ve zamansallk katarlar:
Bellek gibi i grr yolculuk, bir tr tersine evrilme halinde olsa bile.
Bu yk anlatclnda, Benjaminin fotorafla balantl olarak szn
ettii tesadfn minik kvlcmna ok benzer ekilde, dta kalanlar
ve teki eyler, heterojen eler ve ayrntlar kendilerini kabul edilmi
erevenin ierisine yerletirirler. De Certeauya gre mzelerin sabitle-
me ve snrlandrma ii grdkleri noktada bellek dalm yoluyla i grr;
yle ki, anmsanmaya deer olan ey ayn zamanda dalmtr. Bu pratikler
gndelik pratiklerdir, temsile yerletirilemeyen, grlemeyen bellek pra
tikleridir, bakalar tarafndan okunam ayacak gemilerdir. Bu gndelik
pratikler, istend belleinkine ok benzer bir ilemle anti-metinler
retirler.
De Certeaunun sylediklerini Benjam inin Hikye A n latcsn d a
yapt aklamayla karlatrmak ilgin olacaktr. yk anlatclnn
gerilemesi, m odem dnyada deneyimin deerinin dmesiyle ilintilendi-
rilir. Kapitalizmle birlikte ortaya kan roman ve br iletiim biimlerinden
farkl olarak szl bir biim olan yk anlatcl kamusaldr, dinleyici
anlatcya elik eder. Hem anlatcnn hem de dinleyicinin belleinin
iin iine girmesi yoluyla iler; her dinleyici potansiyel bir anlatcdr.
nem li bir nokta da yk anlatclnn performatif olmasdr: Btn
bir beden ve ruh anlatr yky. Bu gr, gnmzde yazmann bedensel
performans olarak anlalmasyla ve yazma ile okuma arasndaki m esa
f e l i n (Barthes, 1977:145-6,162) azaltlmasna ynelik ilgiyle karlat
rlabilir. Benjaminin (1969: 83-110) yk anlatcln bir zanaat olarak
grmesine karlk, onun metodolojisinin nda, modernlik koullarn
da yk anlatclnn, bir nostalji olm aktan ziyade, deneyimin yeniden
ele geirilmesini mmkn klabilecek bir ey olduunu varsaymak makul
olacaktr.
imdi Kuzey ngilteredeki, bilhassa Yorkshiredaki ngiliz geleneine
geelim. ngiliz gelenei kurum olarak ngiliz Geleneini ierir elbet,
ama daha genel bir erevede ulusallk sylemine, gemi hale ve bellee
iaret eden bir ey olarak da grlr. Bu sylemlerin en dikkat eken
grnmlerinden biri, sylem blgeleri arasnda ve iinde tutarlln
olmaydr Tarih dikisiz ve yekpare deildir: ngiliz geleneinde birbirin
den ayr tarihler ve farkl tarih retme biimleri vardr. Bu sylemlerde
pek fazla boy gstermeyen tarih tr tarihilerin yazdklar tarihtir ve
bir tarihsel zamana bavurulduunda bu zaman aikr bir biimde kurma
ca bir zamandr. Szgelimi, tarihler ve olgular zikredilmekte, ama bu,
aka bir yk balam m da yaplmaktadr. Gelgelelim, bavurulan tikel
strateji ne olursa olsun, bu sylemlerin baat etkisi, gemi halin retilme
sinde heterojenliin homojenletirilmesidir. Gemi, bu sylemlerde me-
talatrlr. A m a gelenek sylemleri bu adan da paradoksaldr: Sklkla
nitel olana, kiisel bellee bavururlar; oysa bireyleri syleme geirmek
istenli bellein iidir, bir nicelletirme ve metalatrmadr.
Yolculuk motifi Yorkshiredaki gelenein deimez izleidir: ounlu
u ngiliz olan turist izleyiciler neyi, nasl turlamaya davet edilmektedir?
Tarihin bin ylna yaylan bir yolculua kn. Bu, yolculuk ve tarih
trlerinin klasik bir rnei olan Gelenek Yolu balkl brorn alt
baldr. O n kapak mesafeyi belirtir - ngiliz tarihinin bin yln bir
btn haline getiren yz krk millik uzun, pitoresk bir gelenek yolu
(Resim 1 ve 2). Burada nicelletirmenin, hesaplamann ve zamanm ll
mesinin ho bir rneiyle kar karyayz: Aslna baklrsa yz krk mil
ve bin yl arasnda yaplan bir eitlemeyle karlayoruz. Bergsonun terim
leriyle sylenirse, uzamsallatrlm zaman izgisindeki her bir nokta
hareketsiz klnmaktadr: Yol stndeki ayr bir urak olarak sabitlenmi
olan her bir nokta, yknn evrilmi bir sayfasdr . Bu rnekte yol,
hatta bazen de bir patika, birbirinden tamamen ayr blgeleri ve dnemleri
balantlandrmak iin kullanlan temel vastalardan biridir -izgi nicel-
letiririr, homojenletirir. (Bu durum yola ya da patikaya dramatik bir
yap kazandrma imknn ortadan kaldrmaz.) Bizler zaman iinde geriye
yolculuk etmeye, genellikle bellein ileyi yolu olduu dnlen yola
davet ediliriz. Bergsona gre, bilincin geriye uzanma, gemiteki bir nok
tay temsil etme ynndeki her giriimi bir kesip ayrma ve hareketsiz
klmadr: Zaman ve srenin bastrlmasdr. Zaman ierisinde nasl geriye
gideceiz? Bu kendine has brorn n kapanda, dnemin giysilerine
brnm, eski bir otomobille pitoresk krlarda yol alan bir iftin grn
ts var (Resim 2). Zamanda turlamaya davet edilmenin nksedip duran
biimlerinden biri olan gemiteki ulam tarznn grnts buna elik
ediyor. Gemie geri gidi, ulam biimleriyle, hareket temsilleriyle anlatlr.

G elenek Yolunda bir yolculua karak Bat Yorkshiren gizli geleneini


kefedin. Bu, harika Yorkshire ortam nda gemiin ihtiamn kefemenizi
salam ak iin inceden inceye planlanm bir yoldur (Gelenek Yolu).

Brorn bandaki bu davet, gelenek syleminde de hkm sren bir


elikiyi da vuruyor: Keife kar planlama. A m a kefedilecek olan ey,
J& e a journey through 1000 years of history
Cf the Kidder
.Tsttkshirir. taking*
JnheriUnc* Ro*sLR*s

emi! you to esrpfcrt

Ym U I h i
Take t*o, *

w W the
roiisroA:
otsssld
3Kmp w * and tura yetan
kicksansmanyoraturif*.**

Fren ti to il Brenir*, feomthe


VA/ing to the VfctotMR - eh mile of ti route
it a venture into Wir-ry Si
A U j tke y o * h M * * W e s and k U * U . to m rm od aim of kid made at hfckku BrJgr;
(pU J .telek i*,,- n to a w W W to n , f * " f * *>' ^ 2^ " " " :ywvtheoypnaiodprtoe-
and t.,me-rvW cuks: oreat, UKht* and t U w J j e w d & r f - b W e * _ e -ritiogi of the Bronte:
simple noo<wfotmtt ehapelt, turtkngmarket Pn tkresijk ceaMfejenb whttk prtnided Sistrrs t Hawwtkjkoet'
...... . {f nsreitta like v BroSee and
ot i k mny mill ahojaon
M n M ftu ....... '*
r , Srini a* ijnnrisoreo -twee M c o m * tke route, vieil ike pioisesrinj opess-airsesilptunf r ~ WhereloSta ......
rrem t!* turn*! , , , r~ park i Bnttnnt id kete to the ekona ol "Thereer o siy(Jot tostayaksgdn>
rndreufiktoiBo! * * - *
jiteontke !ae!ta RosA asiif peeiea t not om kt too kid ardrj< o! tke nkenU tdusj Steadytodenme
liM
-vUiotjnwy sntke ^ i t Yokhoc repon k*n ko',.ls, village tan. hillside farms,
hed-sfid'hvakfaat estaklahmente a
Vwik it ahsost ths atmoapher* o! tke
CjUw>y-styk vsllp. neer Twketky, the pit- *aaren and m pht***. A W lW *u rtJI
stone kmoAifi of tke ! W i m tke indi hereplrred eccomrnndationinTSwtW okre
peers recep of Wvrfcd*W, and the hsaeW and - Wth along ike route and a*y tmm - on be
heather<Ud kills and rnoeraWi okuined f.'ten any Tourist W am ifa t Centre
------------ SUyatke^asyouBte - - in V nt Yorkshire. Get * copy in advance to plan
iiassp toyossiiinprssliitkistatkjngasyo ahead ky anting to ike TIC at I Bridge toatc,
please, There* re muck to see, ha ill a tpjestisw Uehdeo Bod, requestingke "Vhrre-to5tsy in
of here km( you can ipare.Sw Wcat Yorkshire" pride *

A 140 mile long scenic heritage route.


aynnn tekrarna dnyor: Kkenlere geri dn -b u kkenler hak
knda gelitirilen plan bir temsildir. Bir yandan siz kefedeceksiniz, siz
ilk olacaksnz , bu sizin aa karlacak tarihinizdir ifadeleri yinele
nip durur; br yandan da, bunu sizin iin inceden inceye planladk
denir. Genel olarak baklrsa, bu brorler ve mahaller dolaymsz deneyim
dncesiyle, ilk olan, orijinal olan dncesiyle dolup taar; tarih yeniden
yaanmak zere tm dolayszlyla ve mevcudiyetiyle oradadr -gem iin
imdideki eksiksizlii. A m a yorumbilgisel bir aa karma altrmas
yapmak gerekli gibi grnr: nk tarih gizlidir. Ve ite bu noktada
planlamann, bilginin bizi ortaya kar: Gemiinizde neyi, nasl yaan-
tlamanz gerektiini bizim size anlatmamz gerekiyor. Dolayszlk dolay
ma bamldr. Gem i ayakta kalr, yaar, kefedilmek zere oradadr.
A m a yine de, sk sk biz -szgelimi, ngiliz G elenei- olmakszn tarihin
gzden kaybolup gidecei iddias gndeme getirilir: Srekli zen ve dik
kat gsterilmezse tarihsel geleneimiz rr, ker, ebediyyen yok olur
... biz tarihin canl kalmasn salyoruz (ngiliz Gelenei bror). ngi
liz Gelenei, tarihi syleme koyarak tarihe hayat verir (Resim 4).
Bu brordeki biz/bizim ifadesinin ngiliz Geleneinin bizinden, ulu
sun ya da topluluun bizine kaydna dikkat edilsin. A m a heterojen bir
izlerkitleyi birletirme ynndeki bir giriimin i grp grmeyecei ku
kuludur. ngiliz Geleneindeki bizin arl ve net bir biz/siz farkllatr
mas olduu gz nne alndnda, bize ynelik bir kayma olduu
olduka belirgindir. Tam olarak kimin konutuu ve kime hitap edildii
net deildir. Siz genelde belirsizdir, diyelim ailenin tesinde bir eydir.
Popler tarih sylemindeki birletirici biz, ngiliz Geleneinde olduun
dan daha nceliklidir ve hitap edilen kitle daha belirlidir. ngilizlikten
pek az sz edilmektedir, hitap edilenin ngiliz olduu varsaylmaktadr.
(Bu, Avustralyadaki ulusal kimlik sylemleriyle kayda deer bir kartlk
oluturur; yle grnyor ki, Avustralyallarn AvustralyalI olmann ne
menem bir ey olduunun srekli anlatlmasna ihtiyalar var.) Gelenek,
ngiliz (beyaz, orta snf) deerlerinin muhafazasyla ilgilidir; birbiriyle
rekabet eden tarihler yoktur bu alanda. Popler tarih ii snfna hitap
ediyor olabilir, am a bu tarih hl byk lde ngilizdir: Farkllk
dlanr.
Deneyim ve onunla ilintili sahicilik nosyonlar bu brorlerdeki ve
promosyon mahallerindeki deimeyen izleklerdir. Bu nokta, belirgin
bir kaymayla, sylemdeki gl yerel deikeden ynetici snfn nasl
yaadn gidin, grnden-, bakmann tesinde yaantlanacak olan,
yeniden yaanacak olan bizim" tarihimiz dncesine ynelen bir kaymayla
W h e r e to find
persnins-Yorkshire
Byg o n e D ays

Watching d o g s being made a

VALKLEYSCLQIrS wmmcLoes
IVIH>:T m .'SWW
Walking through the streets of 1840 at II

i \ m 8TKiAi,m :si;iM gOBSESTOTjC


Having hoise drawn rkies a AUTOMOBlltA
HOSSESTW ORK POBSOH'S STOETS
Seeing vintage vehtdes a

A U T O M O B IL IA
Tasting sweets of lira p a s a

DOBSONS SW EETS
TraveBmg by Seans train at

W8HTH VAHtY RAILWAY


Vistang a Hth century honte at

S H IB D E N 7 J L I,
Cruising aiong the canal with

CALDER VALLEYCRUISiNG
Exploring the !8th century

PIIC1 HILL
Resim 3: G em i G n ler

English Heritage

Resim 4: Yaayan Tarih Resim 5: H azlar K efedin


ilintilidir. M ahaller kimileyin ayndr (szgelimi, Fountains Abbey ve
Studley Royal). A m a bu sylem birok yeni blgeyi de turizmin nesnesi
haline getirir. Bu bilhassa endstrinin gerilemesiyle birlikte metruk im a
lathanelerin mze olduu ve genellikle birer yaayan mze ye dnt
Kuzey ngiltere iin geerli. Bu tip mzelerde turiste turist olarak deil, bu
gemii yaam birisi olarak hitap edilir. Bu, oradan geen turistin deil,
oraya ait olan, orada bir yeri olan turistin deneyimidir. ilerden biz ya da
atalarmz diye sz edilir. History Workshoptan [Tarih Atelyesi] rastgele
bir ifade seecek olursak, bu, aada dile getirilen trden bir tarihtir.

1900 ylndaki yaay tarzmza girin ve o tarihteki yaama, alma, oyun


oynama ve lme tarzmz yaantlayn ... tekrar ocuk olun ve kat Viktorya
a eitiminin acmaszln yaantlayn (W igan Pier Mzesi).

Halifaxtaki Calderdale Endstri Mzesi tarihimizin canl mzelerinin


iyi bir rneidir ve bu mzede toplumsal tarih blmleri vardr (biraz
tuhaf tantm metinleri yer alr bu blm lerde): Emeki halkn, sendika
larn, makineleme aleyhtarlarnn... hayatlarna dair malumat sunulur.
Mzenin canl paralan, temsili bir m aden ocann sesleri, kokusu,
alan makineler, mzenin iinde ve dnda yer alan kart basm a aletleri
dir. Bir brorde belirtildii gibi, endstriyel gemiimizin grntlerini,
seslerini, kokularn yaantlamaya katln Bu mze eski tip bir imalat
fabrikasna yerletirilmitir ve makineler sergilenmektedir. A m a sergile
nen bu makinelerin, m aden ocandan ya da duvardaki metinden daha
sahici olduu sylenebilir mi? Bu gibi mzeler bu tip serimleme bileimleri
araclyla sahici-yapmack kartlnn dzenini bozarlar.
Calderdale Endstri Mzesinin varsaymsal sahiciliine ramen, ser
gilenen eler, sergileme yaklamlar birbirlerinden tam am en ayrdr;
bunlan bir araya getiren gevek ba, Halifaxla ilintili olmalardr. Mzenin
ana girii Piece H alldadr; gerek pazar yerinden mzenin temsili ks
mna geiin iareti de endstri ncesi an serimlendii blmdr. Piece
Hall gelenek olarak sunulur; aslnda hl sradan bir pazar yeri olmakla
birlikte, birtakm belirsiz gemi gnlerle ilintilendirilen andalarn,
biblolarn, zanaat rnlerinin de satld bir yerdir artk. Nitekim, tarih
sel zamann kronolojisine pek az ilgi gsterilir ve gemi gnler teriminin
dndrd gibi, yaantlanacak olan gemi, belirsiz bir gemitir.
Bat Yorkshiren birka cazip ynnn reklamn yapan Gemi G n
ler balkl bir bror (Resim 3), u deneyimleri sralar: Zanaatkrlk
ve k eif gn lerin e adm atn ; gem i alarn keyiflerinden ve
geleneklerinden bazlann deneyin; o gemi gnlerin hakiki atmosferi
ni yaantlayabilmek iin iki ya da geziyi birletirin (burada nicelik
aka iin iindedir); o esiz buhar gc an yaayn; buharl loko
motiflerin unutulmaz grnt, ses ve kokusundan paynz aln; onye-
dinci yzyla geri dnn ; deneyimlere brakn kendinizi. Bir ngiliz
Gelenei brornde unlar sralanr: Birinci yzyln lejyonerleriyle
buluun onyedinci yzyl mzii dinleyin ... manastr el zanaatlarn
grn dnem in giysilerini kuanp bir Viktorya a pikniine kn
tohum ekin topa glle doldurun. Bize geip gitmi bir hayatn
babadan oula geen deneyimi ve atalanmzn alma hayatlarnn
enisi sunulmaktadr (Helmshore Tekstil M zeleri). Deneyimin dolay
sz olduu varsaylmakta, am a aslnda tavizsizce dolaymlanmaktadr;
hitap biimi eni konu amiranedir: Yalnzca neyin yaantlanaca deil,
bunun nasl yaantlanaca da anlatlr. Bir ngiliz Gelenei brornn
kapanda, bir fotoraf makinesi ve biri eski binalara nasl bakmal
ibaresini tayan baka brorler yer alr (Resim 5). Yaantlanacak olan
gemiin belirli olmay, nitel aynmlarn eksiklii gz nne alndnda,
brorlerin amirane oluu pek artc grnmez. N itelin sylemsel
olarak stten dayatlmas sadece nicelletirir -h e r ey her eyin yerine
konabilir hale gelir.
zel bir dolaym vastas, televizyon programlanna bavurmaktr -ite
yeniden yaanabilecek bir deneyim. Televizyona ya da filmlere gnderme
yaplarak, kendilerini bir mahale yerletirmeye davet edilir insanlar: Son
Yaz arab lkesinde atl arabayla bir yolculua kn; mzedeki malze
melerin ou Son Yaz arab, A k H atrat, Sisler Younlarken ve
geenlerde ekilen Seyir gibi nl televizyon programlarnda kullanl
mtr; Demiryolu ocuklar filminde yer alan grkemli istasyon.
Mze ya da manzara, sizin ierisinde bir karakteri oynayabileceiniz gemi
kurmacas iin bir mizansen sunar. Szgelimi, Gelenek Yolu kitapnda
manzara bunu salar: Harika bir Yorkshire ortamnda gemiin ihtiamn
kefedin. Yaantlanacak olan gemi dpedz kurmacadr. Gemi Gnler
(Haworth) gibi filmlerin setlerine benzeyen mzeler hibir sahicilik id
diasnda deildirler. Gemiin m evcut olmas arzusuna bavurulmasna
ramen, bu mevcudiyeti salayacak kanal hi de effaf deildir. Buradaki
bavuru, gemiin dolayszlna deil, genellikle oturma odasnn mahremi
yetinde televizyon izlerken yaantlanan ortamda bir aktr haline gelmenin
dolayszlna yaplmaktadr belki de. Bylece kurmacaya katlabilir insan.
Sahicilik iddialan asndan mahaller arasnda ve ierisinde kayda deer
deikenlikler var. M uhafaza-onarm-temsili sunum izgisinde muhafa-
zann sahicilik asndan en iddial yntem olaca varsaylabilirdi, ama
muhafaza etmekten sz edilmez pek; temsili sunumdan daha fazla ve
daha tutarl bir ekilde sz edilmektedir. Orijinale gre temsili sahne kur
mann sahiciliin zeminini oluturduu iddia edilir; szgelimi Merseyside
Denizcilik Mzesi, ...1 8 5 3 ylnn sahici bir Liverpool sokann
temsili kuruluunu iermektedir ve burada verilen tarihin zgll
sahicilik nosyonuna ciddiyet kazandrr. Orijinale gre kurulan temsili
sahne dncesi dolaym-dolayszlk kartln aka gn na karr
-gem iin mevcudiyeti temsili sunumlarn salad dolayma bamldr.
Muhafazadan sz edildiinde bile, muhafaza etme, onarm ve temsili
sunum arasndaki ayrmlar biraz bulanktr. Fountains Abbey ve Studley
Royala girmeden nce izlenebilecek Ulusal Em anet isimli bir video fil
minde, anlatc lan Carmichael, bu gelenei ocuklarmz ve onlarn
ocuklar iin muhafaza etmeliyiz der (arka planda rdek besleyen ailele
rin grntleri yer alr); bu arada ngiliz Gelenei, Abbey harabelerini
yeniden ina ediyor gibi grnr. Video filmi, muhafaza etmenin, zam a
nn ypratt binalarn kgir yap olarak yeniden inasn gerektirdii
ni aklar; ve gemi yzyllarn gzelliini parlatmak iin yl boyu
yaplabilecek pek ok i vardr (bu esnada alnan mzik, Vivaldinin
Drt Mevsimi bizi Rnesans zamanna gtrr ama mekn Rnesans
mekn deildir). Tarihin sslenmesi gerekir. Aslna sadk onarm, sahi
cilii ima eden ve en sk kullanlan edir: Aslna uygun olarak onarlm
1830Iann kr evlerinde 1840lar ile 1950ler arasnm ev hayatn yaantla-
ym (Kuzeybat ngilteredeki Gemi Mzesi, canlandrlan sahnelere katl
mann serbest olduu bir mzedir bu). (Burada st kapal bir ekilde
artc bir iddia atlyor ortaya, tam bir yzyl boyunca ev yaamnda
hibir kesintinin olmad ima ediliyor.) Muhafaza etme, onanm ve temsi
li sunum nosyonlar farkl sylemsel stratejiler ierseler bile, bunlarn
herhangi biri sahicilikle balantlandrld zaman, gemiin sonsuza
dek orada olduu, yaantlanmak zere bizim olduu gr ile gemiin
onu muhafaza eden biz olmakszn, hatta onu hayata geri getiren biz
olmakszn kaybolup gitme tehlikesi iinde olduu dncesi arasnda
bir eliki kyor ortaya. Bu eliki, grnte, orijinalin temsilinin sahi
ciliiyle (doruluuyla) zlr.
Bu sylemlerde gezinen aratr ve kefet nasihatleri kkensel bir
deneyimi hissettirirler, ama yeniden kefetmek, talimatsz olmaz. H eye
can verici keifler iin bize katln; Yorkshiredaki mnzevi gemiin
harikalarn aratrm aya ve keyfini karm aya davet ediyoruz sizi ;
keilerin kulland teknikleri kefetm eniz*in harika bir frsa t...;
Bradfordn byleyici endstri geleneini kefedin; gerek otomobil
an yeniden kefedin ; ngiliz Geleneinin hazlarn kefedin. Keif,
turistin yalnzca bir frsata sahip olmakla kalmadn, ayn zamanda da
blgeye adm atan ilk kii olacan ima eder. Yollar ve patikalar bu konuda
ok ey syler: Yolculuk geriye doru yaplsa bile, kiisel olarak zel bir
gzergh kefetmeye davet ediliriz (gelecee doru gerisin geri); ama
sonuta anlat yapsnn zaten yerli yerinde durduunu grrz. Gelenek
Yolu kitap mutat yoldan ayrlma seeneini nerir, ama bu ayrl her
zaman bu yola ilikin anlatnn yaps ierisinde cereyan edecektir -kapal
bir metindir bu anlat.
Kaptan C ook patikas (gelenek patikas ; bunlardan daha ne kadar
var?), younlatrlm C ook keifleri araclyla keif yapmay ve Kuzey
Yorkshire manzarasnda C ookun bizim iin haritas karlm hayatnn
gzerghm kefetmeyi vurgular. Bizler Cook ile zdelemeye davet edili
riz; biz de yolculua kp keif yapabiliriz. A m a, haritas oktan izilmise
eer, bu hangi anlamda bir keif turu oluyor? Turist, bir Keif Yolculu-
unda blgenin manzarasn kefe davet edilir. Kuzey Yorkshire, keif
yeri olarak kefedilecektir (Resim 6 ve 7). Kitapklarn birinde, Kaptan
Cookun, bir blgedeki seyre deer, ilgin yerleri birbiriyle balantlandr-
m ak iin bir ara olduu ak ak sylenir bizzat K aptan C ookun
getii gnlerden bu yana pek az deiiklik olmutur elbet. Dolaysyla,
K aptan Cook, manzarann soyutlanmas iin bir tr nc terim olarak
boy gsterir. Burada yine, belirlenmi olan yola, kendimiz iin kefetme
miz kaygsyla hazrlanm olan yola saplanp kalmak zorunda olmad
mz anlatlr bize: Yolun esnek olduu bilinmeli ve ziyareti nerilen
yoldan sapm a frsatlarn deerlendirmeli. Buradaki meli/mal, keif
deneyimi olaca varsaylan bir eylem iin hantal kaan bir ifadedir. Pati
ka doallkla Cookun kkenlerinden, Avustralyaya ihra edilen kr
evinin ikamesi olan Kaptan Cook Mzesinden balyor. Bununla birlik
te, Cookun evi denen mebzul miktarda kr evi olduunu ve Avustral
yada da Cookun evinin Melbourne ayrlarnda olduunun sylendiini
belirtmeliyim. A m a Cook, Avustralyada farkl bir tarihin ve farkl bir
kkenler yksnn bir parasdr. H atta W hitbyde bu tarihin bir ka
nt! da bulunur: Burunda bir C ook abidesi vardr ve abidenin stnde,
Avustralyann kefinin ikiyznc yldnm vesilesiyle -C o o k un 1770
ylndaki kefinin ikiyznc yldnm vesilesiyleAvustralya halk
nn yaptrd bir plaket yer alr. Turistlere ynelik bir promosyon olarak
1988de Whitbyde, Avustralyada ilk yerleim biriminin kuruluunun
ikiyznc yldnm kutland. Whitbynin turistik tantmlarnda A vus
tralya ne kan bir edir. Peki, Avustralya da ngilteredeki mahalleri
Resim 6: K ap tan C o o k lk esi

P T A if

C o r o y

Cook H eritage 'frail


through Cleveland and N.Vorks.

Resim 7: C o o k lkesinin H aritas

c c K i n . K v

SSffie
^W K 2 !S S SP
Ntjrth Varit Mm** *.
!s

ItUbjf and *o >** najm ic tu im jti VVhllty


;
!
Bhrj waxMHii r r * great vtji m a mni aftorr*, j
kendi gelenei olarak gsterecek olsa, Whitby bu mahaller arasnda yer
alr myd?
Kaptan C ook endstrisi son yllarda geliti. 1990 ylnda Kaptan Cook
Ulkesinde yllk bir turistik kam panya balatld; bu kampanyada
aratrmaclar balonlarla blgeye ulatrld. Kaptan C ookun turlar, K ap
tan C ook Turizm Vakf asndan belli bir smrgeletirme srecine esin
kayna olmu grnyor:

M odem terimini H am bledon Tepeleri ve Yorkshire vadileri iin kullanan


yerel bir kurye, Shirley Knight, Brideshead ve Jam es H erriott diyarna
gidebilirim diyordu.
Ve buralann da K aptan C ook lkesi olduunu iddia edebilirim. K aptan
C ook un buralarda yaarken nerelere gitmi olduunu kim bilebilir ki?
(The Guardian, 1 A ustos 1990)

A yn m akale bir konuun unu sorduunu bildiriyordu: C o o k un


Brontelerden biriyle gizli bir ilikisi olmu olabilir mi?
Keif patikalan tm lkeye yaylr. Manzaraya, szgelimi Cook lkesi,
Bronte lkesi, Son Yaz arab lkesi gibi adlarla kltrel bir nitelik
kazandnlr. Dolaysyla lke paradigmas kurmacay ierir; W hitbyde,
Drakula ve Drakula patikas Cookla yan yana gider, yle ki, olgu ile kurmaca
arasndaki aynm unutmak kolaylar. (Bu durumda, anmlardan tr
Drakula da Avustralya geleneinin bir paras haline gelir mi acaba?)
Benzer ekilde, Haworthta, Brontelerin kurmacalar ile kurmaca olarak
Bronteler arasndaki ayrmn bulanklamas ve her ikisinin de gerek
olarak sunulmas sz konusudur. Bylece tarih kurmacalar; lke, yklerin
ve karakterlerin sahnesi olarak kurmaca haline gelir. Bunun gerek tarih
olmad sylenerek gsterilecek ahlak bir tepkinin ngrsnn tersi
ne, olgu-kurmaca kartlyla byle oynanmas, tm tarihin mitikliine
iaret ederek gerek tarih fikri asndan ykc bir rol sdeniyor olmasn?
Dahas, lke ve patikadan sz edilmesine ramen, farkl tarihsel sima-
lann -rnein, Cook ve Brontelerin- sylemsel olarak ayn tarzda ilev
grdklerinin varsaylmas zorunlu deildir. Bana kalrsa, Bronte lkesi
bir yana, Haworthin yaatt keyiflerden biri, olgu ve kurmaca kartl
yla oynanmasdr: Krda gezinirken hem Emilyyle hem de Heathcliffele
zdelemek mmkn. Emilynin kurmacalarnda ortam olduu gibi kul
lanm olmas (bunun en aikr rnei, Rzgrl Bayrm Tepelerde b
lmdr) buna davetiye karr. Tutkular anlatan bir kurmacanm damga
sn yemi olan bu manzarada belki de yklerin dntrlmesine elveren
bir uzam almaktadr (de Certeau, 1984; Morris, 1988b: 37).
Bir mahalden brne, sanki bunlar bir yk anlatyorlarmcasna
geilir: Mze, patika, galeri, yky anlatr: Szgelimi, i bandaki atlarn
yksn anlatan bu benzersiz mze . De C erteaunun iddia ettii gibi
mze ile yk anlatm a arasnda bir eliki varsa eer, bu eliki yaayan
mze, bizim ykmz, bizim yaayan gemiimiz nitelemeleriyle
zlr grnte. Turist, sadece uzaktan bakmaktan, gemiin mzedeki
l, trplenmi anlanna bakp durmaktan daha fazlasn yapmaya davet
edilir. N e ki, mzenin bir alann snrlandrlmas olarak grd ilev
ile bavuru, yani yaayan bir gemie, anya yaplan bavuru arasnda bir
eliki var yine de. Yolculuk metinleri ile yk anlatmnda yaratlan
hareket izgisel bir harekettir, hareketsiz klan bir harekettir; burada
babo gezinmekten sz etmemekteyiz. Bergsonun aklamasnda olduu
gibi, dz izgi, her eyi szgelimi gelenee (Gelenek Yolu, gelenek patikas)
indirgeyerek homojenletirir. D aha ak sylemek gerekirse, gelenek
kavram dz bir izginin ekilmesine izin verir. Egemen cmle kuruluu
...dan/den ...ya/ye bu homojenletirmenin bir grnmdr ve tarihin
ayr paralarn birbirine balamann aracdr. Kimi durumlarda bu sylem
biimi ile yol ya da patika arasnda dolaysz bir balant vardr: Kralln
sava alanlannn kargaas ve atmalanndan, snlan kasabalarn huzur
ve asudeliine kadar Gelenek Yolu tarihin bin yln bir btn haline
getirir. Tarihin zaman, yol araclyla, cmle araclyla nicelletirilir,
uzamsallatrlr. O nedenle insan, bir yeniden anlatm a iin, kiisel bir
an iin herhangi bir yer braklp braklmadn merak eder.
Gemi olma hali, imdi ve gemi arasnda kurulan bir dizi kartlk
araclyla sylemsel olarak retilir, ne var ki, birer kartlk olarak ayr
tutulmalar yine de baarszlkla sonulanr. Bu, en genel dzeyde u
noktada belirgindir: Turist gerisin geri gemie adm atmaya, gemii
yeniden yaamaya davet edilir, ama bu yeniden yaamann biimi tketim
dir. Bergsonun yaklamyla bakldnda, geriye uzanma fikrinin temsil
olmasndan ve bundan dolay nicelletirme olmasndan tr, bunlarn
arasnda herhangi bir eliki yoktur. Daha dorusu, imdide yayor
olsa bile gemi yeniden yaanamaz.
Gemi olma halinin retimindeki paradoksal durumlardan baz r
nekler sunm am a izin verin. Bu paradokslar, gemiin imdiyle ban
tl ve imdi erevesinde temsil edilme tarzlarna dikkat ekmektedir.
Yollarda, ou zaman da patikalarda arabayla yol alnacaktr: Turist, zaman
ierisinde geriye doru yolculuk yapmaya, m odem otomobilden nce
yolculuun ok daha aheste yapld bir zamana arabayla yolculuk yapma
ya davet edilir. Birok mahal eski yllarn ulam biimlerini yaantlama
vaadi sunar: Bir buharl trenle kanal vapuruyla atlarn ektii
arabayla eski moda bir otomobille duygusal bir yolculua kn
A heste gemie bu duygusal geri dnn ironisi, arabay gerektirmesidir:
Kam aya davet edildiiniz sorunun aynsyla uramak zorundasnz:
Park sorunu ve bu sorunun bol parkyeri yle zme kavuturulmas,
bu gelenek mahallerinin ortak zelliidir.
Tekrarlama, anmsama arlar, turun ans ile gemiin ans arasnda
gidip gelir ou zaman. Szgelimi, C ookun yksnn bir tekranna iaret
edilerek u sylenir: Bir keif yolculuuyla C ooka ulamak, ziyaretinin
defalarca tekrarlamay isteyecei unutulmaz bir deneyimdir. Ve, Gemi
Gnler kitapnda, gndelik hayatn telaesini ve gerilimini arkanzda
brakmaya, zanaatkrlk ve icat ama geri dnmeye davet edilirsiniz; bir
dizi mahal betimlenir ve bu betimlerin ardndan u gelir: A sla unutam a
yacanz bir deneyim, ne gzel zaman geirdik, deil mi? (Resim 3)
Grnte bu, gemii yaantlamaknr, ama ayn zamanda gezi deneyimidir.
Gemi elencelidir. Baat mesaj, tarihin elenceli, keyifli olduu, ho
a vakit geirttiidir. A slnda izlerkitle elenmeye yneltilir genelde. Bu
ciddi tarih deildir ve eitim nadiren zikredilir. Bradford Endstri Mze-
sinde rastgeldiim, belli bir dneme zg olmayan giysiler giymi, Viktorya
dnemi disiplinini inceleyen bir blk okul ocuu ve retmenleri,
eitim bahanesiyle snftan kam gibiydiler. Oysa bu zgn mze elen
dirici deneyimler sunma iddias tamaz; tatbiki bir mze olm aktan
ziyade endstriyel miras muhafaza etmektedir ve mzenin her tarafndaki
ara-gere dkknlar ile ay ocaklar dnda elence niyetine sunulan
bir zellii yoktur. Bu okullu kalabalk oray yaayan tarihe ve elenceli
bir ortama dntrmt; gsteri halindeydi bu topluluk. M ahaller ara
snda farkllklar var, ama genel olarak sylendikte, tarih bir vakit ldr
me faaliyeti olarak tketilecektir. Gemi ve keyif arasndaki balant,
keyifli zahmetsiz, hoa vakit geirten bir gemie bavurularak kurulur.
Bu gemi bir dizi birbiriyle balanal kartlk yoluyla retilir: Zanaat-
kidesel retim, nitelik-nicelik, aylaklk-alma. Ve burada ok aikr para
dokslar var: Zanaat ve nitelik, tarihin metalatrlmasnda metalatnlr.
Bu nokta, br metalatrma biimleriyle -h er mahalde bulunan, burann
zellikleriyle pek bir ilgisi olmayan ayn tr mallann sanld ara-gere
dkknlan, ay salonlar, hediyelik eya maazalanyla- yakmdan ilintili.
Bunlar genellikle kefedilecek olan eyin bir paras olarak sralanrlar:
Sanatn, zanaatn ve antikaclann kefedin (Calderdale Endstri Mze-
sinin bitiiindeki Piece Hail). Turist, ara-gere dkknlannda pazarlk
peine debilir, Viktorya ortamnda stl ay iebilir vb. Tarih, tketilmeyi
bekleyen alet-edavat ambardr. Gemile ilintisi olduka zayf olan pazarlk
yapma faaliyeti, tarihin, eskinin tketilmesinin bir metaforu haline gelir.
Burada ortaya kan ey, elence ve metalama arasndaki yakn balan
tdr; elence deneyimi bir m etalama kltr ierisine oturtulur. Biriktir
me hazz da -genellikle mahallerin kendileriyle deil, buralarla zdeleti
rilmi yadigrlarn saysyla llen ziyaret edilmi m ahal says d a - bu
nunla ilintilidir. Ve keyif, sonuta gemiin munisIiiyle ilikili olan
avutucu, kodlanm bir keyiftir. Gem i yalnzca m etalam akla kalmaz,
ayn zamanda rahatszlk vermeyen bir gemi haline gelir. Bu gemite
iddet ya da bask yoktur, farkllk ya da kesinti yoktur.
Bu sylemlerin sunduklar tarihler Nietzschenin Unzeitgemsse Bet-
rachtungen'de: [Zamana Aykr Dnceler] snflandrd tarih kiplerine
tam olarak tekabl etmiyorsa da, Nietzschenin yapt eletirel betimler
den bazlan burada ok isabetli grnyor: Szgelimi, bir kimsenin gr
alanna giren eski ve gemiten kalan her ey sonuta yavan bir biimde
eit lde saygya deer kabul edilir (Nietzsche, 1982: 74). Bununla
birlikte, insan, bu gelenek sylemlerinde elenceye tannan arl d
nnce saygya deerliin nerede kaldn merak ediyor. Hem Nietzsche
hem de Benjamin gemite yaamaya, bir a yeniden yaama arzusuna
(Benjamin, 1969: 258) eletirel yaklayorlard. Nietzsche ve Benjaminin
itiraz ettikleri tarih yaklamlar gelenek sylemlerinde ak seik ortada
dr: Hepimiz yiyip bitiren bir tarih stmasndan ve bir an tarihle
tka basa doldurulmasndan muzdaribiz (Nietzsche, 1982:60,83). G elge
ldim , burada mesele, tarihe ya da gemie kar ya da taraf olma meselesi
deil. Nietzsche ve Benjamin tarihin belli kullanmlarna, bilhassa ilerle
me dncesine eletirel yaklayorlard: Gelecee yanstlan nostaljik
gemi. (Bunun ngiliz Gelenei sylemlerinde kesin kantlar var: G ele
cekte anl gemiimize geri dnmek.) lerlemenin geriye ynsemeli bak
nn kart olarak, Nietzsche ve Benjamin, tpk Bergson gibi, ileriye
doru hamle edile, olula (becoming) ilgilenmekteydiler. Benjamine gre
(1969: 256), zamansallatrlm tarih kefaret imknn sunuyordu: G e
mi, kendisiyle birlikte, kefarete iaret eden bir zamansal belirti tar.
ngiliz Gelenei sylemlerinde byle bir kefaret urann, yani henz
ekonomik rasyonelliin sahip kmad ya da tarihsiciliin sabitlemedii
bir deneyimin kaydnn bulunduunu ileri srmek, muhtemelen ok ileri
gitmek olur. Aslnda, bu sylemlerin -zararsz olmak yle dursun- tepki
sel olduklar ynndeki yaygn iddia belli bir hakllk pay tamaktadr.
Bu sylemlerin ngilizlik asndan tekil ve dolaysyla rk olduklarna
kuku yok; aynca, hem imparatorluun k hem de Britanya'nn Bat
ve Dou Avrupa ile bants balamna yerletirilebilecek nostaljiden
de kuku duyulamaz. anl bir gemii srdrme izlei politik gndemde
epey yer tuttu. A m a bu noktada bir mulaklk var ve bu sylemler, Berg-
soriun syleyecei gibi, oulluk erevesinde dnlebilir -bylece
bizi gerisin geri bellein oulluuna ulatrabilir.
ngiliz Gelenei syleminde, anmsamaya davet edilmenin tesinde,
neyi, nasl anmsayacamz da anlatlr bize. Anlarn syleme geirildii
bu sre, Bergsonun gemii bilinli olarak hayal etme dncesine ve
Benjam iriin istenli bellek anlayna tekabl eder. Benjamine gre, m e
kanik yeniden retim byle bir bellein kitlesel retimini mmkn kl
mtr. Mekanik yeniden retimin balangtaki cazip ynlerinden biri,
daha nceleri aznln mlkiyetinde olan eyleri ounluun eriimine
sunmu olmasdr. Gelenek syleminde zanaat retiminin sahiciliine
ynelik bir nostalji vardr ve bu sahiciliin ans kitlesel olarak retilmek
tedir. Annn kitlesel olarak retilmesine karlk, bireysel ya da kiisel
an dncesine de srekli bavurulur. Ve bu sylemlerde an, yalnzca
grmeyle ilintilendirilen an deildir: Sahip olduumuz varsaylan bellekte
ses ve koku srekli yeniden ortaya kar. Ksacas, bu sylemlerde duygula
nma ve duyumlarn nitel farkllklanna bavurulmaktadr. H atta amasz
bir srklenie bile bavurulmaktadr: Tamamen farkl bir hayat tarznn
srkleyiine brakn kendinizi (Shibden Hail Etnografya Mzesi, Halifax).
Daha nceki ulam biimlerine, szgelimi trenlerin sesi ve kokusuna
srekli yaplan gndermeler, m odem ulam biimlerinin teknolojisinin
deneyimine deinmektedir aka: Dar yolculuk meknlarnda duyularn
engellenmesi ve uak, otomobil ve m odem trenlerle uzamda gerekletiri
len hareketi karakterize eden hareketsizliktir bu deneyim (de Certeau,
1984: 111). De Certeau (1984: 112), trenin rasyonelletirilmi panoptik
hcresinin hareketsizliiyle kyaslandnda tren istasyonunun hareketli
lik olduunu syler. Bu nedenle, daha nceki yolculuk tarzlarndan ve
demiryolu istasyonlarnn yeniden inasndan sz edilmesinin nostalji
olarak yorumlanabilmesine karlk, bu noktada bununla eanl olarak
baka bir urak da olabilir: Nostaljik deil, olumlu bir arzu -duyum sam ak,
temas etmek, koklam ak, hareket etm ek. (Keighley ve Worth Vadisi
Demiryolu yalnzca elence iin ve turizm amal kullanlr, ama yerel
hayatn bir paras, ritellerin m ahali haline gelmitir. Yaayan tarih bu
olmasn sakn?) Yaayan tarih, farkl "gemii yaama tarzlan ereve
sinde dnlebilir. Bu noktada yine, sylemde bir geriye dn, gemiin
yeniden yaanmasna bavurma ve bylece sabitletiren bir ilem vardr.
Am a ayn zamanda bunun bir erteleme etkisinin de olduu dnlebilir:
Gemi ann gndergesi elden kayorsa eer, baka anlarn zihinde can
landrlmasnn yol at bir hareketin mmkn olmasna ne diyeceiz?
Belki de insanlann keif yolculuklarnda aradklan ey, u yakp dalayan
tesadf kvlcmdr, zamann damgasdr. Bu, yaayan, hareket eden bir
imdideki bir gemi olacaktr.
Bu yolculuk ve an metinlerinin dz bir izgi izlediklerini, hareketsiz-
letirdiklerini ileri srmtm. Gelgelelim, de C erteaunun (1984: 115)
her yk bir yolculuk yksdr -b ir uzamsal pratiktir- iddias, bizi bu
metinlerde hi deilse iki uran olduunu dnmeye davet etmektedir.
Bir uzamsal pratik, kendi de dnm olan bir okumadr. elerin bir
yerdeki ya da yazl m etindeki mevzilenme dzenine kart olarak,
uzamsal pratik eleri zamansallatrr, seferber eder (de Certeau, 1984:
117). zelde yk ve anlat konusunda de Certeau (1984:129), haritadan
farkl olarak bu metinlerde oluturulan snrlarn uzamdaki hareketleri
vurguladn, bu snrlann -iaretlenm i olmakla birlikte- nakledilebi-
lir olduklarn iddia eder. Durm a noktas asndan istikrar yoktur.
ngiliz Gelenei metinleri kesinlikle yolculuk ve ykler hakkn-
d adr ve baz bakmlardan yk anlatclna ve harekete bavururlar.
br yandan, bu metinlerde, snr oluturma ve bir mahali nasl okumak
ya da gezmek gerektii konusundaki talimatlar ar basar. Peki bu durumda,
yolculuk-yk pratiklerinde bu metinlerin nasl kullanldklann ve in
sanlarn nerilen yolu ya da gezinti patikasn izleyip izlemediklerini
kim syleyecek? (Bkz. Morris, 1988b: 36-44.) Bir yerletirme yapan bu
metinler arasnda ve bunlar ile kiisel gzerghlar arasnda mekik doku
nurken uzamsal ykler yazlamaz m, anmsanmaya deer eyler serpiti-
rilemez mi? Mze, patika, kitapk, yaplandrlm birer uzamdr, metindir
(patika mzeden ya da kitapktan daha ak uludur belki d e); ama bunla
rn ina edilmi dzeninin dtaki ve teki tarafndan -bilindnn
birtakm halleri tarafndan- delinip yrtlarak almas mmkndr.
Ve ilgin bir ekilde, neredeyse buna davetiye karmaktadrlar.

Yer Duygusu: Bondi

Bondi bir ulusal kimlik mahalidir: Avustralya kumsaldr ve asl kumsal


budur. yle midir? Bu blmde Bondinin bir ulusal simge olarak retilii-
ni ve Bondinin asl kumsal olarak oluturulmasnda sk sk boy gsteren
popler mitleri ve imgeleri ele alacam. Bondinin byle bir simge olarak
i grdn, Bondide birletirici bireyler olduunu ya da Bondiye gs
terilen balln soyut bir birlie, ulusa gsterilen ballk olduunu var
saymann hatal olduunu belirtmeme izin verin. Bondi tartmal bir
mahaldir; kamusal sylemde gerek Bondi, sahici Bondi konusunda, onun
kime ait olduu ve kimin ona ait olduu konusunda ekimeler var. Ama,
Bondiye ilikin rakip iddialar Bondiyi Avustralya ile eitleyen bir ulusal
simgeye bavuruyorlarsa eer, bunu strateji gerei yapmaktadrlar. Ve bu
iddialar birletirici etkiler yaratmak yle dursun, farkllklar ve farkl
Bondileri gn na karmaktadrlar. Benim buradaki iddiam tek bir
Bondi olmaddr. Bir kimlik olarak Bondi sonuta sklmektedir. Dahas,
bu kumsaln yaantlanmasnda, kumsal sabitleme giriimlerinden synlan
bireyler olduunu savunacam. Savlanm yer sorunu etrafnda dnyor,
nk Avustralya ulusal kimliinin br simgelerinden farkl bir ekilde,
Bondi bir yer olarak oluturulur. Bununla birlikte, bir yer farkl anlamlar
ifade edebilir. Bu nedenle, bir yerin temsilde aynnnlandrlmas ile -h are
kette, ertelemede cisimleen anlam o lan - bir yerde olma tarz arasnda
ayrm yapacam. Tartmalar yer hakkndadr. Bondinin anlamna ilikin
ekimelere elik eden kimlik arzusu (bu kimliin zorunlu olarak ulusal
olmas'gerekmez) ve mevcudiyet arzusu bunun bir yndr. A m a yer
ayn zamanda, bir mevcudiyet olarak Bondiyi imknszlatrr.
Dolaysyla buradaki analiz, yerin, yerin farkl anlam biimlerinin
ve bunlar arasndaki gerilimlerin ayrtrlmasdr. Bir yandan, Bondi
etrafnda gelitirilen sylemlerde kkenlere duyulan nostaljik bir arzu
bariz bir ekilde ortaya kmaktadr ve bu arzu Bondinin bir ayna mahali
olarak retilmesiyle ilintilidir. N ostalji bilhassa metalam a srecinde ve
Bondinin bir yer olarak pazarlanmasnda barizdir; temelde Bondinin
turist baknn nesnesi olarak oluturulmasndan ibaret bir eydir bu.
br yandan, nesneletirici bir bak reddeden ve farkl bir arzuyu kayde
den bir orada olma tarz olduunu ileri srmek istiyorum. Bu arzu temelde
dokunma duyusuyla ilintilidir, ayna nitelii tamaz. Ve, nostaljik sylemin
istenli belleinin kart olarak istend bellein duygulanmsallnda,
belki de, Benjamiriin metalam a dnyas iin ykc olan kefaret ura
olarak tarif ettii bir ura ayrt etm ek mmkndr.
Bondi kitabnda 1930lu yllarn yolculuk afiinin (Resim 8) yanndaki
tantc yazda yle syleniyor:

Bondi her zaman, genelde Avustralyada olup bitenleri yanstmtr. A vustral


yaya zg olan her eyi kk bir alanda bir biimde biletirir Bondi. znde
bir sayfiye ortamyla bileik olm ak zere ak hava hayatnn tm elerini
banndnr. Bu, bir eliki gibi grnse de, deildir aslnda (Drew vd., 1984: 27).
'ftOMpf

A U ST R A L IA
PARTICULARS AT SHIPPING AND TRAVEL AGENCIES

Resim 8: P Trompf, Yolculuk Afii


Gazete bayilerinde satlan bu kitap, mitlerden, kamusal anlardan, anek
dotlardan, yaantya dayal aklamalardan ve grntlerden oluur. Bir
dizi farkl kaynakta bulunan, sk sk tekrarlanan ve popler basnn bama
kalelerinde yeniden retilen ykleri hi deitirmeksizin tekrarlar. Bu,
Bondinin retilmesinin karakteristik bir grnmdr. eitli yerlerde
yaymlanan bir yolculuk reklamnda yer alan Avustralya grntsnde,
resmin altnda Bondi yazar: Bondi Avustralyann temsilcisidir. Bu grn
t, Avustralyaya zg olan her eyin bileimini gsteren bir foto/grnt
dr, bir paradigmadr. Bunun gibi grntler, Avustralya ulusal kimliin
deki elikili elere ya da kendimizi kent konumundan hareket ederek
doa yakasnda tanmlama paradoksuna hayali bir zm sunar. Genelde
bir kartlk olarak grlen ey, Bondi rneinde bir bileim ya da srekli
lik haline gelir.
yleyse, ulusal kimlik sylemlerinde doa-kltr kartl nasl ile
mektedir ve Bondi bu sylemlerde nasl boy gstermektedir? Doa, baz
alardan bir gemiin ikamesidir. (Bu durum, Avustralya gelenei olarak
kurulacak bir gemiin yokluunda zgrletirici bir etm en olabilir, ama
zerinde durmak istediim ey bu deil.) Mitik bir ulusal tarih ina etmek
ya da kkenlerin yerini tayin etm ek sorunlu bir itir: Ulusun hayali bir
ok eski gemii (Anderson, 1983: 14-16) iin hangi gemiten yararla
nlacaktr? Byle bir gemiin kayna olarak Britanyann reddedilmesiy
le, kendimize ayrt edici bir zellik bulmak iin doaya dneriz. (Buradaki
bizin Avustralya olduuna dikkat ediniz.) Yolculuk brorleri A vus
tralyann en eski kta olduunu, ezelden beri var olduunu yerlileri
ve hayvanlaryla, yaayan bir mze olduunuanlatr bize. Avustralya,
kltr ya da medeniyete bakmakszn varln srdren, zamann olmad
bir lkedir (ya da rya-zamann, rya-zaman turlarnn lkesidir). Yerli
kltrnn bu ekilde ierilmesinin daha aydnlanm bir deikesi, yer
yznn en eski sreen medeniyetidir. Burada sreen, bu medeniyeti
doa-kltr kartlnn doa yakasnda tanm lam ann bir yolu oluyor.
Biz geiciyiz. Bizim aknlmz doadadr. Beyaz Avustralyann ulusal
kimliinin barndrd elikilere, bilhassa da savann, manzarann,
ln, ktann merkezinin imgesel kuruluundaki elikilere birok yorumcu
dikkat ekmitir (Hamilton, 1984); bu elikiler sorunun bir parasn,
kimlik aram a ihtiyacn oluturur.
Nfusu dou kylarnda younlaan epeyce kentli bir toplum, gerek
bizi ierilerde arar. Bizim, teki olarak doayla bantmz mulak bir
bantdr: Korku etrafnda yaplanm bir arzu. M anzara harika, ama
tehditkrdr. Merkez botur -soluk kzl (rktc) merkez. Bu, tekiliin
doldurduu ilgin bir boluktur. ykler, dokunulmakszn ylece kalmas
gerekenin hain, dank bir doa olduunu anlatr bize. Bu, bizim ait
olmadmz bir doadr: Kifler korkun akbetlere uramlardr; ava
kan turistler, timsahlara yem olmak gibi bir tehlikeyle kar karya-
drlar; insanlar savanlarda kaybolurlar (A sm a Kayada Piknik miti);
dingolar,* anneler, bebekler vs. Manzarayla kurulan bant, tedirgin edici
e olan anne/tekiyle kurulan bir bant olarak anlalabilir. Szgelimi,
Manning Clark, boluktan, hilikten, mantkszlktan sz eder ve
tek ortak eyimiz, ortak anamz Avustralya topradr der (Good Weekend,
1 A ustos 1987); ksacas, eksiklik olarak kadnslk sz konusudur.
Ulusal kimliin bir simgesi olarak Bondi de kartln doa yakasnda
yer alr, ama bu farkl bir tarzda olur. Burada doa, kutsallatrlmaktan,
ziyaret edilip terk edilmekten ziyade ilenir (cultivate), uralr doayla.
Kumsal konusunda bir mulaklk yoktur; gndelik bir eydir kumsal,
ierilecek bir tekidir. Bizler kumsalda doal olabiliriz, kendimizi doanm
yerine koyabiliriz. Ve bu aina olduumuz bir yerdir: Tekinsiz anne bedeni
merkezle, bizim merkezden yoksunluumuzu dile getiren bir merkezle
yer deitirir. Bondi, tekrarlanan bir geri dn mahalidir -geri dn
ziyaretleri ve kendilerini srekli tekrarlayan dalgalar. Ve Bondide yaanr.
Her ne kadar aina olsa da, Bondinin mahiyetinde ezeli bireyler vardr:
Yere, bilhassa denize -hayatn kaynana- her geri dnle birlikte ortaya
kan sonsuz bir yeni kkenler bulma imkn. u halde, doann burada
ierilebilecei gr ile ierilmeyi boa karan bir teki olarak doaya
balanm a arasnda bir gerilim vardr. Ve olumlu bir arzu yapsnda, teki
olarak doayla kurulacak bir bantnn yeniden ekillendirilmesi imkn
bu gerilimde yatmaktadr.
Bondiyi farkllatran, merkezin kutsall (sacred) karsnda onu dn
yevi (profane) klan ey, kentin doayla bileimidir; bir yer olarak Bondi
byle retilir. (Bondi, Avustralyann en byk kentinde nfusun en
youn olduu blgede bulunmaktadr.)

Kumun iinde rngalar, dalgalann stnde doum kontrol haplar, kum sal
daki atk metalleri toplayanlar, hayvan pislii gibi yaylm eski fotoraf filmleri,
tuvalette cankiler: Bondi yadsnamaz lde kentlidir. A m a deniz denizdir
ve Bondi rselenmi kabuu ierisinden zaman zaman bir inci gibi parlar. Bir
kent sahili olmas onun cazibesidir, onu vazgeilmez klan zelliktir (Steward,
1984:28).

Avustralyada yaayan bir tr yabani kpek, (.n.)


Kent ballklar retir, bir doa mahaline dknlk retir. Paradigmay
oluturan Bondi grntleri, doa ve kltrn, bu iki e arasndaki
kartlk bantsn zme kavuturmay hedefleyen bir tarzda biletiril-
mesi sayesinde, bu ballklar, dknl kkrtr.
Bondinin grntleri her yerde hazr ve nazrdr; yaynlarda, kamusal
m eknlarda -M eclis Binas, Kltr Merkezi, restoranlar ve kafelerde- ve
zel meknlarn duvarlannda yeniden ileme sokulan (recycle) grntler
arasm da arpc yapsal benzeiklikler (homology) vardr. Eski fotoraf,
Bondi fotoraflanndan hazrlanan sekilerde ar basar ve kendisine her
zaman bir yer bulur. Szgelimi, Bondinin 1870li yllardan kalma fotora
fnda kirlenmemi doa olarak Bondi grnts, bak nasld, ama ne
kadar abuk deiti tepkisinin retilmesine yol aar. Bu tepkiye davetiye
karan ey, bu grntnn sk sk, doadan kltre geie ilikin bir
anlat sunan bir tarihsel dizi ierisinde konumlandnlmasdr. Bunu
izleyen fotoraf 1880li yllara aittir ve kum saldaki insanlar sergiler:
D oa ayndr ve insanlar tam amen giyiniktir -kltr ile doa birbirin
den ayrdr henz. Sonra 1920li yllara geliriz, otomobiller ve binalar
kmtr ortaya, nceki aalar yok olmutur; grlen, kumsaldaki m a
yolu kalabalk ve yerleikleen kentli kam usal hayattr: Kltr ve doa
bilemitir (Resim 9-12). Bu grntlerin (bilhassa 1920li ve 1930lu
yllara ait epey ok sayda grntnn) Bondiyi m oda bir yer olarak
retmekte nasl kullanld sorusuna geri dneceim; ama burada bu
grntlerin rahatlatc keyfine ve doa-kltr bileiminin przszl
ne dikkat ekmek istiyorum: Burada her ey elimizdedir.
Gelgelelim, bu aldatcdr. Bondinin kltrn ya da doasn neyin
oluturduu ya da bunlann nispi deerlerinin ne olduu konusunda pek
bir gr birlii yoktur. Bir yandan, kltr, potansiyel olarak denetim
d olan doay denetler ve dolaymlar. br yandan, kltr doann
gzelliini tahrip eder: Kltrn istenmeyen eleri Bondiyi sevimsizle
tirir. Kumsalda doal tehlikeler vardr, ama bunlarn denetlenmesi olumlu
bir tarzda deerlendirilir. Bondi mitolojisinde dev dalgalar ve kpekbal
felaketleri, doayla mcadele ve doay alt etme ykleri ne kar. yk
nn ak iinde kpekbalklar yenilgiye uratlm (Daily Telegraph, 14
Ocak, 1950; National Times, 6-12 Nisan, 1980) ve dev dalgalardan duyu
lan korku 1930-50 aras ortadan kalkmtr (Foow Me, A ustos 1984).
Dalgalarla mcadele eden cankurtaranlardan ulusal kahram anlar olarak
sz edilir. Bu tarihin mitik olay, grlmedik byklkte dalgalarn
yzlerce insan ak denize srkleyip gtrd 1938 ylnn Kara Pazar
dr. Bu olay, / hayadan iin savaan insanlar, korkudan lgna dnm
srfler (The Sun, 3 Austos 1964; Mirror, 8 M art 1972), kaos, lm
ler, bir sava alan, kurtarlan hayatlar, sevginin dnyada baard
en byk i gibi deyilerle anlr (Drew vd., 1984: 45, 53; White, 1981:
155). Son yllarn gazete haberleri ise, artk turistlerden korunmak gerek
tiini iddia ederler -B on di onlarn yeri deildir, gider ve bir daha dnmez
ler. Dev dalgalarla mcadele devam ediyor, ama bugnn yaygn iddias,
-denizdeki birincil tehlike ya da felaket olarak- lam pisliinin kpekba
lklarnn yerini alddr. Kltr doann dzensizliklerini snrlandrsa
bile, ayn zamanda kendi dzensizliklerini de getirmektedir. Harika Bon-
dide dalgalardan te bir eye meydan okuyorsunuz... ! , hrszlarn, sapk
larn, alkol ve uyuturucu bamllarnn, sokak serserilerinin -v e zaman
zaman hayasz giysilerin- saldrsna urama riskine giriyorsunuz (T he
Sun, 14 ubat 1975). u halde, kimi sylemlerde, tek dzen doal dzendir.
Lam pislii Bondi hakkndaki tm konumalarn baskn konusu
haline geldi: Kt doa iyi kumsal kltrn kirletmektedir. Btn bir
hayat tarz yaz mevsiminde kumsaldaki hayat tarz (AvustralyalIlar k
mevsimini unutmay tercih ederler)- tehdit alnndadr muhtemelen. Son
iki yldr, "kumsal Bondi merkeze alnarak, tm kumsallardaki lam
pislii konusunda kamusal bir haykr ykseltiliyor. Medyann bu konuda
bir habere yer vermedii gn handiyse yok gibi; kamu hizmeti ve politikas
brolar konuya nemle eilmektedir; 1989 ylnn Uurlu C um asnda
Bondide dzenlenen devasa bir rock konseri de dahil olmak zere protes
tolar devam etmektedir. Eyll 1989da, Sidneyin kanalizasyon dzenle
mesi iin 4-5 milyar dolar diye bir m anet atlmt (Sydney M oming
Herald, 11 Eyll 1989). Polis hizmetleri hari tm alanlarda kapsaml bir
tasarruf tedbirleri uygulamas balatan bir hkmet, lamlar konusunda
yaplan byk harcamalar gururla duyurmaktadr. Lam pislii sorunu,
Bondiyi eksen alan yklerin artmasna frsat salar. Lamlarn, bilhassa
denizin altndaki tnellerin belli bir cazibesi var. Lam pislii kkenleri
miz hakkndaki, kirlenmenin kayna hakkndaki kukularmz yzeye
karr. (Kirlenmenin kaynana u m anette deinilir: Her ka bir
tka, lam pislii krizimiz sonunda zlyor [Sidney Morning Herald,
22 Kasm 1989].) im di bu koullar altnda, bir insan denizden nasl olur
da yenilenmi olarak kar?
H arika Bondi ifadesinin kkeninde, sk sk yeniden kullanlan
1920lere ait bir posta kart vardr. irkin Bondi , am a sen gzel deilsin
Bondi (Daily M inor, 25 Kasm 1968) ifadeleri, bu posta kartna yaplm
gndermelerdir. Bondi tatsz, baya, ucuz ve cafcafl, zevksiz, pej
mrde, virane diye betimlenir. irkinlik mimariden, prezervatiflerden,
Resim 9: Bondi, 1870'ler

Resim 10: Bondi, 1880'ler


Resim 11: Bondi, 1920'ler

Resim 12: Bondi, 1931


balk-kzarm patates paketlerine, kirlenmeye ve istenmeyen insanlara
dek uzanr ve bunlar younlatrr. Baz sylemlerde sevimsizlik hakkn-
daki deerlendirmenin tersine evrilmesi sz konusudur: insanlar ba
kmszln estetiini anlamyorlar. Bondinin bakmszl harikadr
(Mode Magazine, Temmuz 1985). Bondinin ne olmas gerektii konusunda
sahicilie gnderme yaplarak srdrlen gncel tartmalarda bu estetik
sorusu bilhassa mimari etrafnda younlar (Sanders, 1982).
Doaya ilikin snflandrma ne olursa olsun, doa olarak Bondinin
varlnda onu deitirilemez klan bireyler vardr: Kumsal deimiyor
(The Weekend Australian, 14-15 Mart, 1987), "insanlarn ona yapp ettikle
rine ramen, el dememicesine duruyor kumsal (Drew vd., 1984: 10),
kirletilmi, yamalanm ... lekesiz (National Times, 30 Mart-5 Nisan,
1980), Bondi iren bir ortam da harika bir mcevherdir (Daily Mirror,
25 Kasm 1968). Bondiye ilikin tanmlar kaypaktr: Gerek Bondi
kumsaldr, am a ayn zamanda yamalanm kumsal, deniz, kum,
kayalar vardr. Kltrn deerini belirlemek zere bavurulabilecek
ak seik ve kesin bir gnderi noktas salamaya ynelik doay sabitleme
giriimleri olmasna ramen, doann anlamlar deikenlik gsterir. Pa
radoksal bir ekilde doa hem kltrden etkilenmektedir hem de kltrn
dnda yer almaktadr.
Doa ayn zamanda Bondiyle bantl eitliki mitlerin retilmesinde
de bir ileve sahiptir.

Bondi A vustralyay simgeler. A ltn kum larla kapl uzun Bondi Kum sal
dnyann en nl kum sallarndan biridir. Binlerce insan yaz aylarnda oraya
akn eder, gnee ve denize tapm ann dem okrasisin de birleir. n k
Bondide snf ayrmlar yoktur. Prens Charles bile yzer orada (Drew vd.,
1984: A rka kapak yazs).

Doa bizi ayn hizaya sokar (bizler hesaplanabiliriz), deniz bir eitleyicidir.
John Pilger, B B C de yapt konumada (Radyo 4, Ekim 1989), demokrasi
mizin, kurucu babalara deil, Bondide elbiselerimizi syrp atmamza
dayandrlabileceini iddia etmiti. Bondide snf ayrmlar yok cm le
si, eitlikiliin temelini hepimiz aIyoruzdan hepimiz ayn elence
den pay alyoruz a kaydrr (ki bu da eitlikilie ilikin baat sylemle
epeyce elimektedir; ama bununla birlikte, aada greceimiz gibi,
elence Bondinin metalatrlmas asndan hayati bir nem tar).
Bondide zgrlk ve demokrasi keyifle balantl olmakla kalmaz, ayn
zamanda almann dl ya da almann tamamlaycs olmayan bir
elenceyle de balantldr. Deniz zgrdr.
im d i u anda, tam da zengin deilk en y ap m ak ta oldu u nu z eyleri
yapacaksnz diye zengin olmaya alm ann ne anlam var ki? stediiniz
ey Pasifik sahili tarafndan bedava retilm ekteyken ne diye D aha Fazla
retim ilkesine takp cannz skasnz ki? Bu ilke, A m erikan verimlilik
uzmanlann tmarhaneye dren bir felsefedir (Drew vd., 1984: 39).

Eitlikilik, deniz ve gne tarafndan, doal bir demokrasi tarafndan,


ayn zamanda hedonist olan bir demokrasi tarafndan sunulur. Bir yandan,
alma ile oyun arasndaki kartln bozulmas sz konusudur; bunun
rnei, alma etiinin amallyla peinde koulan mkemmel dalga
ya da mkemmel beden araydr. br yandan, keyif alma erevesindeki
eitlik sylemi, farkllklann ve Bondideki farkl yaantlann bir yadsn-
dr. Szgelimi, sklkla Bondinin esiz zellii olarak yeniden sunulan
(represent) ey heterojenliktir, kltrlerin, snflann, cinselliklerin, yala-
nn eitliliidir: Bir ulusun mikrokosmosu . O rada herkes hep birlikte
mutludur, toplumsal ahenk mmkndr. Bylesi sylemler tekilii ve
farkll aynya dahil etmeyi amalar.
Avustralyada kimliin doayla bantl olarak tanmland ulusal
kimlik sylemlerinin dikkat ektii doa-kltr kartl konusunda
artc bireyler var. D aha nce zdelik ve iki kutuplu kartlklar hak
knda sylenenler erevesinde, bu kartln, kltre bir geri dn
hamlesi ierisinde doann (kadnsln) olumsuzlanmasyla birlikte,
kltr-doa biiminde yazlmasn umabiliriz. A m a byle olmuyor elbet;
zamansal varsaymlarla balanal olarak ilkin doann yazld bu kart
lkta mulak bireyler var: D oa kltrden nce geliyor. Ve bu tikel sy
lemlerde doa salt kltrle bantl halde olumsuz tanmlanmyor: Bu
ben deilim denmesinden ziyade doayla zdelik kurulmas sz konusu.
Doayla bant, kkenlere ilikin yklerde merkezi bir yer tutuyor.
Ve kkenler Bondi sylemlerinde srekli yer alan bir izlek: Kken olarak
Bondi (ulusal imgemizin doum yeri, Daily Mirror, 6 ubat 1981; rgtl
cankurtaranlarn doum yeri, Sun, 3 Austos 1964); Bondinin kkenle
ri; ve kiisel kkenler. Kkenlere ilikin ykler, mevcudiyete ve aynnn
tekrarna duyulan bir zlemden kaynaklanyor; bu ykler, Bondiyi bir
ulusal simge ya da yer -gerek, sahici yer- olarak sabitleyecek olan Bondi
temsillerinde boy gsteriyor. A m a bir yknn her yeniden anlatm ya
da yeniden canlandrlmas, bir anlamda dntrmedir. Bir yerin farkl
bir anlamlandrlma biimiyle balantl olarak kkenleri yeniden yazma
nn mmkn olduunu ne srmek istiyorum.
Bondi (Drew vd., 1984: 28), srf yapmann kkenine dair bir mitle
ilgisinde, 1920li yllarn bir srfsn anlatr:
E v et, y ak la k elli yl n ce g n eli bir yaz g n B o n d i k u m saln d a
toplanmtk arkadalarla; Ben Bucklerda kamp kurmu, ocuklan ve eleriy
le birlikte dalgalar arasnda neeyle oynaan siyahlar seyrederek vakit geiri
yorduk. .. Elencelerine katldmz takdirde onlar nasl gldrebileceimizi
dndk. ocuklardan biri, kpekbalklan onlara dokunmuyorlarsa eer,
bize niye dokunsunlar ki? dedi. Bondide srf yapm ann balangc bu soruy
du denebilir.

Bondide srf yapmann kkeni, suya her yeniden girite, kpekbalklar


nn ya da benzer hayvanlarn yarattklar tehlikelerle yz yze gelirken
tekrarlanr. Kaybolmann, ait olmadmz bir yerden hi geri dnm em e
nin mmkn olduunu anlatan savanda kaybolma mitlerinden farkl
olarak, bu yk baarl bir nc ykdr: Denizden, ait olduumuz yerden
canl olarak geri dnebiliriz.
Bondide ilk kez yzlmesine ilikin yinelenen yk, denizin kken
olduu, hayatn kayna olduu genel bir mitoloji ierisine oturtulabilir:
Karadan nce deniz vard; denizden geliyoruz, denize geri dneceiz; ve
bir balina ya da kpekbal tarafndan yutulduktan sonra kurtulup geri
dnmeyi ieren mitler. M oby Dicki Hegelci terimler erevesinde, hem
korkulan hem de sayg duyulan bir tekiyle giriilmi lm kalm m cade
lesi olarak okuyabiliriz. A hab bir balinayla bantsnda bu arzuyla srkle
nir: Kim kimi yiyecek? Balinalara ilikin olaanst ve epeyce duyarl
betimlerinde Melville, bu balinann yalnzca tannmay hak eden bir
teki olm akla kalmadn, belki de insanlara stn gelen bilinemez bir
tekilik olduunu ima eder. B am esn 10a Blmde Dnya Tarihi N uhun
gemisinden balayarak deniz ve kkenler yksn yeniden anlatr. Bam es
(1989: 178), Yunus Peygamber ve balina yksnn bizi hl niin bu
denli etkileyebildiini sorar. ykden aklmzda kalan balinadr, alegorik
konu deil (bu nokta, M elvillein [1967 (1851): 304-8] M oby Dickte
yky yeniden anlatmasyla tesadfen dorulanr). Barnes (1989: 178),
Freudun tekinsize ilikin ifadelerini anm satacak ekilde, canl canl
gmlme, rahme geri dnme korkusunu dile getirir:

Yunus Peygamber gibi biz de, hayatn denizlerinin sald frtnalarla alkalan
yoruz, grnte lme ve dnsz bir gmlmeye mahkmuz, am a daha
sonra feribotun kaplan kapanp aldka kr bir yeniden canlanmaya ulayo
ruz, yeniden a ve Tanrnn efkatine snyoruz. Mitin belleimizde yzp
durmas bundan m?

Bam es, Yunus Peygamberin deneyiminin tekrarlanlarmn yklerini


anlatr, bu mitlere inandn syleyerek: O nlar gerektir.
nk mesele u: Mit bizi, kolektif bellein szgecinden geerken imgeleme
uyarlanm herhangi bir kkensel olaya geri gndermiyor; olacak bireylere,
olmas gereken bireylere doru ileri gnderiyor. N e denli kukucu olursak
olalm mit gereklik haline gelecek (Bam es, 1989: 181).

Mitler ve ykler (szgelimi, Oidijrus ve H egelin efendi-kle yks)


hakknda savunduum ey u: Mitler ve ykler daima i bandadr;
yeniden yaamak ve yeniden anlatmak, bir orijinalin kopyasn karmak
deildir. Yeniden canlandrmalar geriye doru gitmek deildir: Mitler
bizi ileriye gnderir.
Bondiye dnecek olursak: Srf yapmann balangc, kkenlere ili
kin yklerde doann bir paras olarak kurulan yerlilerin mecaziliine
iaret eder. Bu ykde biz doadan doann nasl dolaymlanacan
reneceiz ya da onlar bizim iin doay dolaymlarlar: Onlar kpekba
lklarndan zarar grmyor, biz de grmeyeceiz. "Yerlilemeye ilikin
srekli yeniden ortaya kan bir fantezi, yerlilere gnderme yaplan bir
kkenler tekrar vardr. Kendimizi tekinin yerine koyarz, tekini temel
lk ederiz: Yerli kabilelerin iki yz yl nce rdek avladklar kumsallarda
(McGregor, 1984: 9). Bylece yerli tarihinin beyazlarn tarihiyle akmas
salanr. Yerlilemek Bondi mitolojisindeki deimez plaklk izleiyle
bant kurar elbet; onlar plak yaad, biz de yle yapalm -im diden
hareketle hayal edilen gemi ve imdinin sreklilii. Ve aslna baklrsa
yerlileri doaya balayan bizim fantezilerimizdir. Bondi adnn konmasn
da ve yerli dilinin bir szc olarak Bondide, gerek kaynak hakknda
sonsuz speklasyonlar yaplmasna frsat salayan gizemli bireyler var
(Drew vd., 1984:10; Daily Minr, 8 M art 1972; Telegraph, 14 O cak 1950;
National Times, 30 Mart-5 N isan 1980). Genellikle ayn balamda Ben
Buckler kayasndan da gizemli ve ezelden beri orada duran bir ey olarak
sz edilir -oraya nasl geldi? Bu kayay bir frtna m denizden frlatp att
oraya? 1920li yllarn bir posta kart olan Pasifik'in Oyun A lanna
gnderme yapan bir manet Bondi bir zamanlar yerlilerin oyun alanyd
diye yazmaktadr (Daily Minr, 8 M art 1972). Bylelikle Bondi, mitik bir
hedonist gemi araclyla, elenmeyi seven korkusuz yerliler aracly
la bir hedonizm ve keyif mahali olarak retilir. (Yukarda alntlanan srf
yksnde, buna benzer bir yolla Bondinin aile kumsal olarak retildii
ne dikkatinizi ekerim.)
Srf yapma yksnn kkeni, Bondinin srfn kkeni olduunu,
imdiyse kesinlikle srfn yuvas olduunu ima eder. Popler yaynlarn
hepsinde, Bondinin srfl cankurtaranlarn kayna olduu ve dnyann
ilk cankurtaranlar klbnn 1906 ylnda burada kurulduu iddia edilir
-B on d inin hemen yaknndaki Bronte kumsal halknn itiraz ettii bir
iddiadr bu. Bondi ayrca, dnyann deilse de Avustralyann ilk gne
banyosu yaplan yeri olduu, Avustralyada giysisiz bedenlerin ilk gezin
dikleri yer olduu iddisn tar. plakln, yzc giysilerine ilikin
dzenlemelere ve gn nda yzmeye ilikin tahditlere itaatsizliin
srekli yeniden ilenen bir tarihi var: ncler buzu paraladlar (Sun,
11 Ekim 1958), bedenin snrlar tartmas (Follow Me, A ustos 1984).
Bondide nclk yapmak, denize girmeyi ve/ya soyunma halini ierir.
Bondinin retililerinde bedenin merkezi bir yer tutm asndan tr,
kkenlerin yeniden yazlmas ve bir yerin dier anlam tarzlan hakknda
dnmenin bir yolu olarak, Bondiye ve bedene geri dnm ek istiyorum.
Bondinin kendimizi bulabileceimiz bir yer olduu varsaylr ve burada
sz konusu olan benliin bulunmas, kum ve denizle balantl olmaktan,
neredeyse plak olmaktan ileri gelir. Yaantya dayal aklamalar sklkla,
M ichael Blakemoreun filmi A Personal History of the Australian S u rf ten
[Avustralya Usul Srfe Dair Bir Kiisel Tarih] alm an parada (Drew vd.,
1984: 20) olduu gibi, genileyen kumla sarm alanm aktan, kayna
m ak tan sz eder:

Kumu kazp iine girmek, stnde uzanmak, yzst yatmak, titreyen bedeni
kumun scaklyla stmak. Bir ocuun honutsuzluklann ylesine mucizevi
bir ekilde y attran okyanu s k um saln n gizem i nedir? kum salda
ocuklara ne yapm alan gerektiini sylemeye ihtiya yok. Zaten biliyorlar.

Zaten biliyorlar ifadesi, daha nce bulunmu olduumuzu kesinlikle


bildiimiz bir yeri akla getiriyor -geri dneceimiz bir kkeni (Freud,
1985c: 368). Kaynam aktan ve bu gibi eylerden sz edilmesi, hayali
zdelemelere bavurulduunu dndrmektedir: Doayla dolaysz bir
bant ierisinde birlemi bir benlik. Birok Bondi fotorafnn salad
keyif, bu fotoraflarn dolaysz duyumsalla, denizin ya da kumun iine
dalp gitmeye bavurmasndan kaynaklanr. Bu, Bondi kitabnn n kapa
ndaki fotorafta (Resim 13) ve M ax Dupainin nl fotoraf Gne
Yannda (Resim 14) grlmektedir. Dutton (1985: 140), bunun kum
saldaki AvustralyalInn bir arketip oluturan grnts olduunu savunur
-yzst uzanm, uyuyan ya da hi deilse uyuklayan, srn gne yandan
parldayan, kaytszlk iinde dalp gitmi.
Gelgeldim , bedenin doa ile dolaysz bantsnn ille mevcudiyet
olarak doaya ya da zmevcudiyete ynelik bir arzu erevesinde dnl
mesi gerekmez. Bir kimsenin ayaklann ya da bedenini kuma ya da denize
Resim 13: O. Strevve,
... .. . ... n k apak, Bondi

B O N D I

ROBERT DRE WE JOHN KI NCSMI U MEG STEWART


MARGARET WMITLAM CRAIG McCRFGOK CECIL HO I MI S
PHOTOGRAPHS BY OLI VER STREWE

Resim 14: M . D upain,


G n e Yan , 1937

-4:'

gmme arzusu, suyun iinde olma arzusu, -duyumsayta, temasta, akta-
cisimlemi ve muhtemelen zerine konuulamaz olan anlam olarak anla
labilir. Grsel imgeler byle bir arzu uyandrsalar bile yeterli deildirler.
Belki tam da daha fazlasn talep ederek iliyorlardr: Grme duyusunun
dndaki duyularla bantl bir arzu. (Bu etkiyi yaratan, ulus mitlerin
den ve imgelerinden ziyade doa mitleri ve imgeleridir: Hareketsizliin
kart olarak hareketlilik [bkz. Morris, 1988b: 37].) Bu bakmdan, benlie
geri dn hamlesinde, doann teki olarak temellk edilmesinin tersine,
gndergenin ertelenmesi ve ncelik hakknn tekine verilmesi sz konu
sudur. Bu, beden ile deniz arasndaki, kumdaki (kumsaln kvrm),
insan kalabaln oluturan br bedenler arasndaki snrlarn bulank
lamasyla birlikte benlii kaybetmeye dnk bir arzudur: Bir bedensel
balanma arzusu. te, baka bir yer deildir belki de (kuzey burnunun
tesi; Bondiye gelen ve zerinde uan uaklar), bu yerin, imdi ve bu-
ramn baka bir yeridir. Bondinin grnteki ainal onu her naslsa
daha da zor kavranr hale getirir.
Calvinonun Ti con Zerosundaki [T Sfr] Kan, Denizden esinlene
rek, kkenlerle oynamay nermek istiyorum. Freudun lmde kkenlere,
bir duraanla geri dn gerekletirme arzusuna ilikin aklamasnn
ve anne bedeninin lmle ilintilendirilmesinin st kapal bir eletirisini
yapan Kan, Deniz, hayatn henz denizden kmad ve insan bedeni
nin ezeli dalga yla ykand ezeli bir yaantnn anmsanmasdr -b u
ezeli dalga, lmde aranan kkenlere dn, yani sahte bir geri dn
deildir (Calvino, 1976: 39). Calvinonun tm yazlan gibi bu da, farkl
anlam ve yazma tarzlar hakkndadr. Sahte bir kkenlere dn, bir
anlam arzusunu kaydeder, duraandr, hareketsizdir, aynnn tekrandr.
Anlama duyulan bu arzu, ezeli olana, zgr ve gerek yzmze ykle
nir (Calvino, 1976: 46). Anm sam a, otomobille yaplan bir yolculuk
esnasnda cereyan etmektedir. Deniz, bedenin iinde ve dndaki hare
kettir, oysa otomobilin ve yolculuun hareketi sahte hareketlerdir. O to
mobilin izdii izgi hareketsizdir, otomobil sanki duruyormucasna ha
reket eder, yalnzca aynnn tekrar vardr; yol iaretleri, karayolu eritleri;
ve otomobiller, sabit, hareketsiz nesneler gibi geip giderler (Calvino,
1976:. 44). Temsilin stten dayatlmas budur. Bizler denizde yaarken
renkler vard, d yzeyimiz farkl maddelerle balantlyd, temas halin
deydi; karanlk bir akntnn ekimiyle herhangi bir yn duygusu ta
makszn dalgalanyorduk (Calvino, 1976: 41). im di de yzyor olsak
bile, o zamanlar farkl bir tarzda yzyorduk: stencimin herhangi bir
mdahalesi olmakszn, bir dalga kucaklad, teye beriye srkledi beni;
narin, yumuak bir ak ve bir hafiflik. Duvarlar, sabit snrlar yoktu,
dars ve ierisi arasnda bir hareket akkanl vard (Calvino, 1976:
41). Dars imdi kupkuru, nitel bir ayrm olmakszn her ey her eyin
yerine geebilir; sahte bir geri dnte, kann ortaya koyma ahmakl-
nda -hz yapmakta, baka otomobillere yetim ekte- anlam aranm akta
dr. Deniz ya da kan olmayan bir anlamdr bu (Calvino, 1976:46). Bylece
kkenler anlamn cisimlemesi, yaknlk ve metonimi erevesinde yeni
den yazlr: Akkanln olduu yerde anlam sabitlemek imknszdr.
Bu yk, bilince deil, srklenen, kendini yazan bir bedene dairdir. Bu
durumda, m etalamann nicelletiriciliini ve Bondi temsillerinin yk
lenmesini reddeden bir kumsalda olm a tarz -bedenin srklenii, du
yularn nitel farkllklar, istend bellek- olanakl mdr? Ve bizim teki
olarak doayla bantmzda, ezeli olana ynelik arzudan gelen bireyler
var mdr: M utlak tekine ynelik bir arzu?
Bondi, kent ve doann bileimiyle br kumsallardan farkllar; ssz
bir kumsal deildir, kalabalktr. (Asl Bondi, yaz aylarnn Bondisidir:
Yerli sakinlerin itiraz edecekleri bir iddiadr bu.) Beden tek bana duran
bir beden deil, kent kalabalndaki beden eitliliinin arasnda devi
nen bir bedendir. (Gazete haberleri Bondinin kalabaln betimlemek
iin rakamlar verir hep; bylelikle, nicelletirme yoluyla heterojenlik
bastrlm ya da gz nne alnmam olur.) Bu, hz ve lgnca davranla
rn karakterize ettii bir kalabalk deildir; amallk eleri barndrsa
bile, bu eler babo gezmeye katmtr. Bunun bir istisnas kentte
her yl dzenlenen srf yarmalardr -kitlesel bir sarholukla sona eren
lgn bir amallk. br yandan, Eyll 1989un rzgr enliindeki kala
balk, srklenmenin keyfini karmaya davet eden bir kalabalkt. Faali
yetler, szgelimi Campbell Geit Resmi, kr, Kltr Merkezi ve kumsaln
damgasn tayan bir farkllama gsterirler elbet. (Rzgr enlii gnn
de snrlarn bolca almas sz konusuydu, m utat farkllama noktalan
ilemez hale gelmi gibiydi.) Kalabalk, farkl meknlardaki faaliyet kodla
r uyannca farkllayordu. Kumsalda sra sra bedenler uzanyordu; baz
gnler neredeyse adm atacak yer kalmyordu. Bu kadar az ortak noktas
olan bu kadar ok insan ancak kumsalda bir araya gelebilir (Stewart,
1984:48). Bir rntgencilik mahali olarak grlen ite bu Bondidir, bilhas
sa kumsaln gney ucu bakmak, bakmaya bakmak, baklmak iin gidilen
Bondi; ama ille tehditkr bir bak deildir bu.
Bondi ayn zamanda insanlarn yiyip itikleri yerdir, yle ki, bilhassa
bu zelliiyle buray nceden bilmeyen insanlara konuma konusu olur.
Cam pbell Geit Resmi bu faaliyetlerin odadr. Bunun, biraz sonra dei
neceim turizm endstrisini gelitirme planlar erevesinde anlaml
olduuna kuku yok. A m a olayn baka bir yz daha var. Yeme ve ime
ayn zamanda yerin, kumsaln duyusallnn ve fizikselliinin bir uzants
olarak anlalabilir. elerin, szgelimi gnein altnda uzanma, yzme,
yeme ve imenin birbirini izleme ya da bileim kurallar esnek gibi gr
nr. Oysa giysi sistemi erevesinde bile, soyunukluk hakknda edilen
tm laflara ramen, hatn saylr bir eitlilik vardr kumsalda; tamamen
giyinik gezen kii (belki ayakkab giymedii srece), fark edilmeksizin
geip gitmeyi riske atm olur. Bu bir ritel olsa bile, insanlarn kendi
keyiflerine gre davrandklar izlenimini edinmek mmkn. Sonuta,
fark edilebilir kodlar var, am a kodlarn bileiminde, bu yerin pratiklerinde
eitli tikellikler de var. Bu aylak gezintide neyin doa, neyin kltr oldu
unu kim syleyebilir?
Yemek yeme ve bir yerde bulunma arasndaki balantlar grmek
asndan vaatkr olduunu dndm baka bir Calvino yks var.
Calvinonun yazd son kitaplardan biri, her biri farkl bir duyu zerine
kaleme alnm bir dizi ksa ykden oluuyordu. Bunlardan biri, Jaguar-
Gne A ltnda balkl olan, tat alma duyusu hakkndadr: Bir ift, en
iyi acl yemei arayarak Meksikada yolculuk etmektedir; sevime ertele
nir. Grlmeye deer her eyin televizyonda grlebilecei bu gnlerde
yolculuk etmenin tek amac, baka bir kltr koklamaktr, yemektir;
aslna baklrsa, yemek, kltr bnyeye dahil etmektir: Dudaklarn
arasndan geirip yemek borusundan aaya gndermektir (Calvino,
1988:12). (Bu ykde, insan kurban etme ve yeme ritellerinin gerekle
tirildii mahallerde gezilir.) Turist sylemi ne ekilde ilerse ilesin, bu
yk, turizmde grmeyle ilintili olmayan, baka duyularla bantl olan
bir arzu olduunu dndrr. Bu arzunun dahil etmeye mi yoksa dahil
edilmeye mi ynelik olduu, ucu ak, yantlanmam bir sorudur. A m a
Bondide yeme ve denizde olmann bileimi, belki de, turist syleminden
kaan duyusal bir deneyime iaret etmektedir.
Bondiyi uygun bir turist mahalline evirme, keyfi, bo zaman metala-
trma giriimlerinin bir tarihi var. A m a ulusal kimlik simgesini bir metaya
dntrmeye ynelik bu giriim, hatr saylr bir muhalefetle karlat
ve bu muhalefet iinde yaam a konum unda olanlardan, o konumu
temsil etme iddiasnda olanlardan geldi. Bu tartmalar ballklar hak
kndadr, ulustan ziyade bir yere duyulan ballklar hakkndadr. Turizm
endstrisi ve hkmetler Bondiyi bir yer olarak pazarlamak isterlerken,
bu yer zerinde baka hak iddialan ortaya kt. Bir yeri pazara karmak
nitel aynm ve bellei silmek demektir. Bu tartmalarda kullanlan zel
kavramlar ne olursa olsun, sz konusu tartmalar bu tutumlar erevesin
de anlalabilir.
1920li yllardan beri, Bondiyi byk turistik cazibeye sahip bir mer
kez haline getirmeye ynelik planlar ve bu gibi gelimeler karsnda
verilen mcadeleler (bir mcadele tarihine eklenen mcadeleler) hep
var oldu. Bunlar arasndan, 1986-87 yllarnda cereyan eden, am a yk
nn sonu olarak grlemeyecek olan en son mcadelenin temel zellikle
rinden bazlarn, ayrntlara girmeksizin ele alacam. Bu rnekte yerli
ler adna konuan eitli kampanya gruplar kazand: Uluslararas turis
tik tesisler yaplmas ynndeki bir plan iptal edildi ve bunun gibi plan
lardan yana olan yerel ynetim 1987 seimlerim kaybetti. Bu tartmadaki
belli bal rakip sylemler yleydi: Denizar blgelerde de byle tann
dna gre, Bondi ulusal bir simgedir; dolaysyla, byle bir simge olarak
kalabilmesi iin, turizm asndan gelitirilmelidir ve bir ulusal simge
ticariletirilemez, o bize aittir: Milliyetilik ticari karn stndedir.
Yani, farkl Bondiler retebilmek iin ulusa bavurulur.
Bir evre planc ve yatrmcsnn sunduu Kltr Merkezini yeni
den canlandrm a nerisinde, Bondinin artk ulusal kimliimizin zayf
bir yansmas olduu ve onanlmaya ihtiya duyduu iddia ediliyordu.3
Planc ve yatrmc lan Hayson (Metlin Enternasyonal) bu onarm, ulus
lararas turistik tesislerin -butiklerin, restoranlarn, kahvelerin, mayo
maazalarnn- gelitirilmesi yoluyla gerekletirmeyi neriyordu. Strateji
gerei kapitalizm ve alma ahlakn keyifle balantlandran Hayson,
elencelerin tevik edilmesine ihtiya olduunu iddia ediyordu. nsanla
rn elendirilmesi gerekiyordu, yzmek yeterli deildi: Gne ve deniz,
cazip turistik tesislerle tam am lanacak . D oa yeterli deildir; turistler
doay bir ulusal kimlik olarak yaantlayamazlar, ama Kltr Merke-
zinin yeniden dom asyla birlikte kendi yurtlarna harika Bondiye
dair gl ve iyi anlar tayacaklardr. Bylece Hayson yeni kkenlerin,
Kltr Merkezinin yeniden douunun ve bunun bir uzants olarak
ulusal kimliin kayna olacakt. yle grnyor ki, doal bir ulusal kim
lik mahali, anmsanmaya deer bir ey olarak retilmek zorundayd. Para
doks burada da boy gsteriyor: Bellein kitlesel retimi (istenli bir bellek)
ve yaantnn kiiye zel bir ey olarak dnlmesi.

3) H ayson Plan yle anlatlyordu: Byme ... D eiim ... k ... Yenide
Dou! Bondinin Yeniden Hayata Dn , Haziran 1987. Haysondan yaplan alntlar, u
anda piyasada bulunmayan bu belgede yer almaktadr. O tarihte Haysonn ad, bu dngsel
yeniden doma srecindeki kiisel dablinin vurguland basnda sk sk geiyordu. Hayson,
irketinin yabanc sermayeye dayand eletirilerini savuturm ak iin Avustralyallna
-a n a babasnn yerliliine- dayanyordu.
Hayson, ulusal karakterimiz olan, aylaklk, keyif ve alveriin m
kemmel bir karmn yaratmay neriyordu. Gelgelelim, onun gnlnde
yatan Bondi (yine iin iinde olduu Darling Harbourdan farkl olarak),
uluslararas tketimin olmad bir yer olarak tasarlanmamt; Bondi-
lik uluslararas turizm koduyla biletirilecekti. Pazarlanacak olan ey bir
yer duygusuydu: Bondi enlikleri, Bondinin tarihi, Bondi'nin yerli
leri, bunlarn hepsi de elence paketine konulacakt. Yerli sakinlerin
turist baknn nesnesi olarak metalatrlmas dncesi, yalnzca bu
kalknmacya zg deildir; Bondide turizm endstrisini gelitirmeyi
hedefleyen tm planlarn merkezinde bu dnce yer almaktadr. Ve bu
dnce baz ilgin elikiler retmektedir: Genellikle alma etiinin
reddediliinin kaba bir ekilde sergilenmesi olarak grlen ey -h e d o
nizm, hibir ey yapmamak, kumsalda serilip yatm ak-, Bondiyi bir yer
olarak satm ak sz konusu olduunda cazip bir neri haline gelir.
Bu plana kar muhalefet, Bondiye ait olduklarn, yerel toplulukta
yaadklarn iddia edenlerden geldi. (Bu birlie ramen, yerliler arasn
da, kamu nnde hann saylr anlamazlklar dodu.) Muhalefet, bir ulusal
kimlik mahali olarak Bondinin zel ticari karlara ait olamayacan,
burann Avustralyaya ait olduunu savunuyordu. Yerel topluluk Bon-
didir, Bondi Avustralyadr, o bize aittir. Burada Bondinin bizinden
Avustralyann bizine bariz bir gei var. "Bondi M arkhamlara ya da
Haysoria deil, Sidney ve Avustralyaya aittir.4Ticaret ilkesine uyulacak
olduu takdirde, bir gn Bondi Kumsalnda paral gei gieleriyle kar
lamamamz iin bir neden yok (Eastem Herald, 30 Temmuz 1987). (Asl
na baklrsa, kumsala otomobille girenler iin bilet gieleri var zaten.)
Kimse doann sahibi deildir, kimse Bondinin sahibi deildir; bu arada,
Bondinin doal olarak ierdii ey, Kltr Merkezidir.
Haysonn bu muhalefete verdii yant yleydi: Bondi Sidneye aittir,
ama ayn zamanda dnyaya da aittir (uluslararas bir kalkndrma irketi).
Hayson, tartmadaki aidiyet tavnn sahiplenmeye alr: Turistik bir
tesis yerlilere hitap ediyorsa, byk olaslkla turistlere de cazip grnecek
tir. Yurtdndayken insanlar ilk i burann yerlileri nereye gider? sorusu
nu sorarlar (Eastem Herald, 25 Haziran 1987). Yani yer duygusu, orada
yaayanlar iin deil, oray grmeye, tketmeye gelenler iin oluturulacakn.
Turizm syleminin etkilerinden biri, insanlar belli bir yerden ayrp
koparmaktr; daha genel bir erevede baklrsa, bunun syleme, temsile

4) Markhamlar, o dnemin kalknma yanls belediye bakanna ve onun kocasna g


derme yapyor. Bayan Markham bu kampanyann bir sonucu olarak sonraki seimlerde kaybetti.
ballk yaratma giriimlerinin bir etkisi olduu iddia edilebilir: Soyutla
yan ve hareketsizletiren istenli bellein retimi. Bondinin bir ayna
mahali haline getirilmesine ynelik baz itirazlar bu balamda anlalabi
lir: Birincisi, yneticilerin ve endstrinin yerlileri bir bak nesnesi olarak
oluturma giriimlerine bir tepki olarak; kincisi de, bir yerin baklacak bir
ey olarak inasna tepki olarak. kinciyle balantl tartmalar Campbell
Gezinti Meydan zerinde odaklat. Yksek binalarn dikilmesine kar
yrtlen kampanyalar, kumsala, Srflerin Cennetine glge etm e
slogan bir istisnayla baarl oldu. Ben bunun, orada bulunulacak bir yer
olarak kumsaldan yana kmak olduunu dnyorum. Yksek binalar
dan bakmak, gnein altnda bulunma imknn ortadan kaldracaktr.
Srflerin asndansa, kumsal yksek binalar tarafndan glgelenmekte
dir; bu binalar kumsaldaki faaliyetlerin odak noktas olamazlar. A m a
buradaki tek sorun, kumsaln dnm deildir: Campbell Gezinti Mey
dan zerine, bilhassa mimarinin deerlendirilmesinde kabul edilecek
temel konusunda tartmalar var. Bu tartmalarda yine sahicilik kavram
na bavurulur: Bondi her zaman pejmrde olagelmitir ve byle kalmas
gerekir ya da Bondi bir zamanlar gzde bir hedefti ve bu nedenle onanl-
mas gerekir Yerliler, kiisel ballk gerekelerine sanlarak Bondinin
olduu gibi kalmasn isterler. Renklerin egdmlenmesinden grnn
rtulanmasna ve yerlerin yeniden dzenlenmesine dek, birbiriyle reka
bet eden saysz muhafaza, onarm, yeniden ina, kalkndrma emas
ortaya atld. Halihazrda orada bulunanlarn isel bir deeri olmadna
hkmedildii takdirde, bu tutum m evcut kkenlerin ortadan kaldrlma
snn ve yeni kkenlerin retilmesinin temelini oluturacaktr (Sidneyde
ok grlen bir eydir b u ). Gelgelelim, u anda en fazla tutuluyor gibi
grnen gr, kken olarak belirlenen gemi, gzde 1920li ve 1930lu
yllardr. Ynetsel ve turistik sylemde, eski fotoraflarda ve reklam
grntlerinde duyumsatlanlara baklrsa, kentli, kamusal bir hayata
nostaljik bir geri dn var. Bu grntler keyif vericidir, halihazrda
gzde olana temas ederler; yerlilerin pek ou, bilhassa da kalkndrma
planlarna kar muhalefet edenler arasndan sesi gr kanlar (basnda
sz edilen sanatlar, film yapmclar, popler simalar) bu fikri paylama
yacaklardr (Bondinin yerlileri arasndaki eski tfeklerin -eski Avustral
ya ii snfnn- baka ncelikleri olacaktr m uhtem elen).
Turizm sylemlerinde zgn olan doa deil, kozmopolitliktir; gzde
olan eyse metalatrlabilir olandr elbet. Art deco slubunun poplerlii
nin ve ticari potansiyelinin kabul grm olm asndan tr binalara
dokunulmaz; ama binalar san ve maviye boyamak gibi bir eilim bags-
termi tir. Bazan geriye yalnzca n cepheler kalr. Hkmetin bir planlama
ve evre raporunda, muhafaza etmede nemli olann cepheden grnn
muhafaza edilmesi olduu vurgulanr. Yerlilerin zerine titredikleri bir
kafeteryay barndran gzde bir bina, neredeyse tamamen yamaland,
dokunulmadk bir d duvarlar kald-bunlar da gitmek zere. Bina imdi
emlak brolar, mayo maazalar ve restoranlarla doldurulacak. Bu
nemsiz bir rnek gibi grnebilir, ama dondurmaclara her gn urama
alkanlna sahip olanlar iin hi de nemsiz deil. Bu adan bakldn
da mesele binalarn muhafaza edilmesi deil, bir yerin hangi pratikleri
mmkn klarken hangilerinin nn kestiidir. Bir sre nce yerel yne
timin Kltr Merkezini (doay yanstan) ho bir mavi ve sarya boya
yarak onarmas, daha az ticari olan baka bir rnektir. Merkezin etrafn
daki sandalyelerin dzenlenmesi ve evre dzeninin tamamlanmasyla
yry yapmak daha gdml bir ey haline geldi, gezinti meknna
dandan mdahale edilmi oldu. Kumsaln, sk sk kullanlan bir oyun
alannn (bu alann mdavimleri dondurmaclarn mdavimlerinden
farkldr, geri dondurmaclara da eit eit insan gider) bulunduu gney
ucunda gerekletirilen gln evre dzenlemesinden sonra insanlar
oraya gitmekten aylarca kandlar, imdilerde kalabalk gnlerde bile
oraya gidenlerin says eskisine gre pek az. eitli turistik faaliyetlerin
gerekletirildii Cam pbell Gezinti M eydan ile bu m eknn sszl,
baklacak yer retimi ile bulunulacak bir yer arasndaki gerilimin rnekle
ri olarak ne kmaktadr.

nsan ancak dadanlan yerlerde yaayabilir -b u m eknlar panopticon [tam-


grm] emasn tersine evirir (de C erteau, 1984: 108).

Buraya dek yaptm analizde, bir yeri, farkl anlamlandrma, zdeleme


tarzlar asndan ayrtrmaya altm: Kullandm ilk ereve, bir yer
olarak Bondiyi -bilhassa metalam a ve turist sylemiyle ilintilendirilen-
sabitleme giriimleriydi; kincisi de, bir yerin dntrlmesi demek olan
bir bedensel ballkt, bir orada-bulunmayd. Yukarda deindiimiz,
daima bir Bondi mitine dair kiisel bir yk biiminde (Bondinin ilk
halini yle anmsyorum kalbnda) ortaya kan yeniden anlatmlarda
bile, dadanlan yer imas var. Bu bakmdan, de Certeaunun yukarda
aktardm yorumu burada isabetli grnyor. Bir yerde nesneletirici
bak reddeden bir yaay vardr; ve grlemeyenin hakknda konuula
maz da: Bu, sessiz kalan bir bilgi trdr (de Certeau, 1984:108). A m a
Bondi konusunda yle ok ey sylendi ki! Gelgelelim, insan bunun de
C erteaunun mutluluun yetersiz ifadesi dedii eyin br yz olduu
izlenimini ediniyor: lnceye dek srf yap, kumsaln gney ucundaki
duvarda bir sredir varln srdren bir ifade -belki kamusal bir kayt
ve epey sradan, am a her grmde gizemli olduunu dnmekten ala
myorum kendimi. Yerler blk prk, ie dnk tarihlerdir, "muam-
ma"drlar; bakalar tarafndan okunamazlar, ama bedenin ac ya da
hazzn anlatrlar (de Certeau, 1984:108). Bondiyiyaantlamada, syle
me girmemi ve muhtemelen konuulabilir olmayan bu beden acs ve
hazzndan bireyler var mdr?
De Certeau (1984: 109) meknsal pratiklerde ortaya kan kkensel
orada olm a yaantsndan, farkl bireylere doru gitme tarzlarndan
sz eder: A nnenin bedeninden farkllap ayrlma (Lacann simgesel
dzene ve farkllamann iareti olarak fallusa ilikin szlerinin bir eleti
risi olarak da okunabilir bu). Bu szler Calvinonun gerek kkenler
hakknda sylediklerini andrr kkensel bir farkllama ve hareket. De
Certeauya (1984: 109) gre, her m eknsal pratik znenin mekn
imknn balatm olan bu deneyimin bir tekrardr. Bu tekrar, imgesel
olana duyulan nostaljik arzudan, aynnn tekrarndan ok farkldr; tm
orijinal ve kopya anlaylarndan aynlr. Ve m ekn herey deildir. Za-
mansal olan, dnm olan bir hareket imknna geit verilir. Nitekim,
m ekn egzersizi, ocukluun neeli ve sessiz yaantsn tekrarlamaktr;
bir yerde bir teki olmak ve tekine ynelmektir (de Certeau, 1984:
110). Bondide bu arzu bantsn kaydeden bir bulunma tarz olduunu
iddia etm ek romantik grnebilir. A m a Bondiyi byle dnmekten,
yaadm bir yer olarak dnmekten holanyorum.
Bondiye ilikin analizimin nda Ingiliz gelenei analizine ilikin
birka ey sylememe izin verin. Bunlar hakknda ok farkl konumlardan
hareketle yazdm aikr. A m a benim bu nesnelerle ilikimi farkllat
ran ey salt AvustralyalI olmam deil. Esasen, benim ngilteredeki arzum
belli bir yerin -H aw orthm - bir paras olmaya ynelikti. Byle bir arzuyu
dile getirmek yerine, (biri gemi etrafnda, br doa etrafnda dnen)
ulus ve kimlik sylemleriyle ie balam olduumdan, arzuladm yerleri
karlatrmann daha isabetli olduunu dnyorum. znel olan, benli
in yeriyle dorudan balantl olan ey, hakknda konuulabilir olan
eydir. Haworthta arzum aslnda bir yeri bilmeye, szgelimi halkn gezinti
alanlarnn ve zincirleme yollarn kodlarn okuyabilmeye; Bondide srf
yapan bedende sz konusu olduu gibi, Haworth manzaras karsnda da
belli bir yeterlilik edinmeye; bir yerli olmaya ve yerel yklerde taraf
olmaya ynelikti. Bu bir anlamda, grlemeyeni bilme arzusudur.
Bondi ve Haworth arasndaki paralelliklerin imdi farkndaym: H o
mojenletirici turist sylemlerinin yukardan dayatlmas ve bu dayatma
lardan kaan, syrlan bireylerin mmkn olmas. Bu rneklerin her
birinde bu deneyim, doa ve kltr arasndaki bantnn ve belli bir
vahiliin, doann bilinemezliinin damgasn tayan bir kltrn kar
maklyla bantldr. Bu nokta Bondide duyusallkla, Haworthtaysa
karanlk tutkularla balantldr. A m a iki rnekte de doa, kltr tarafn
dan temellk edilmeyecektir. Arzu, teki olarak doaya, ezeliye doru
uzanmaya ve ezelinin ertelenmesine yneliktir.
A m a kitap boyunca arzu ve anlam dan oluan ifte uran altn iz
dim. Benim arzum ksmen egemenlik kurmaya, yerleri bilmeye yneliktir;
ve Bondi ile Haworthi okumaya alrken, zorunlu olarak, yukardan
dayatmaya, kendi ritellerimi ve arzularm dayatmaya giriiyorum. Bu
ikilemi halletmenin kestirme bir yolu yok; konuulamaz olandan sz
etmenin bariz bir paradoksu var. Bu paradoksla birlikte temsilin kucana
geri mi dnyoruz? Irigaray ve Cixousnun bilindn temsil etm eye
ynelik ilgilerinde de buna benzer bir sorun var: Bir kez sylemde yer
almaya balaynca tekilik artk teki olmaktan kar. N e var ki, av sahala
rnda yrrken ya da at srtnda gezerken, bu kiisel ve znel deneyimin
de evrensel bir boyut tadn sk sk dndm. Bu evrensel boyut,
duygulanma, tutkuya teslim olma arzusudur: teki olarak doann dola-
ymlad beden, yle ki, bu durumda amal zorlamalara ramen kendi
benliklerimizi srede kaybedebiliriz.5
Farkl anlam tarzlar asndan mesele bir ya/ya da meselesi deil.
Szgelimi, babo gezinti adna amal yry reddetmek ya da amal
lkta da bir keyfin barnabileceini yadsmak, bir olumsuzlama yapmaya
varacaknr. Olumlu bir arzuyla ilintilendirilen okkatllk, her iki yakann
bir kanmndan ve her iki yakayla oynamaktan oluur. Bu srete,
amalln dntrlmesi ve iki kutuplu kartlk tarafndan yapland
rlm sistemlerin ihlal edilmesi olana vardr.

5) Woolf, Dalgalar'ds (1931) dalgalar ve atlar arasnda bir ilinti kurar. Ayrca bkz
Malouf (1983: 30-4).
Sonu

Bu kitapta eildiimiz anlam ve bilgi sorunlar tesadfi ya da hayal rn


sorunlar deildir. Fransz teorisinin dnsel gndeme yerletirdii soru-
lar, iinde yaadmz an temel sorulardr; bu sorulardan kanlamaz
(elbette, bastrma yoluna gidilmedii takdirde). Bu nokta Foucaultnun
kavramlatrmay gdleyen koullann kabul edilmesi konusundaki sra
ryla ve bilgi, politika ve'ahlak arasndaki karlkl balantlara duyduu
ilgiyle ilintilidir. Son yirmi yldr otorite sorununda bir kriz belirdi: teki
adna kim konuabilir? Hangi konum dan ve hangi temele dayanarak
konuabilir? Burada sorgulanan ey, temsilin bir toplum mantna gn
derme yaplarak ya da bir politik reti veya hareket konumundan kalkla
rak hakllatrlmasdr. Bizzat Foucault, Ayn ve teki etrafnda dnen
bir dizi mcadeleyi ve farkl olm a talebini, iinde bulunduumuz ada
iktidarn ileyileri asndan merkezi etkenler olarak tanmlamaktadr.
Bu adan bilhassa nem tayan nokta, Ayn(kendi)-teki ilikisinin
bilgiyi yaplandrdnn teslim edilmesidir. Baka bir anlatm la, bilgi
pratiklerimizde Hegel i bandadr. u halde, bu durum, srekli bir eletirel
yoklama yaplmasna, imdinin eleEirisine ve en nemlisi zeletiriye
an yapmaktadr. Aynlk basite rtlemez, hele ayny yeniden icat
eden bir tekiyle zdeleme yoluyla hi rtlemez.
zgl bir rnek verelim. Feminizm (ya da en azndan belli bir femi
nizm) akademik dnyada ve baz yerlerde eitli devlet kurululannda
kurumsallat. Kadnlar adna konumak, bizim teki olduumuz id
diasna yaslanlarak hakllatrld. Bu durum, kadnlarn eyletirilmesine
ve konuan bizin bir benlik-teki ilikileri yapsnda zorunlu olarak
ierildiinin kabul edilmesinde baanszla neden oluyor. Kadnlan ya
da baka herhangi bir grubu, iyi ve radikal olann tayclar olarak kur
mak, aynlk politikasn yeniden icat etmektir. Bununla birlikte, femi
nizm ayn zamanda, tam da iktidar ve bilgi hakkndaki bu sorulann ortaya
atlmasndaki belli bal etkenlerden biri olmutur. Bu durum, temsile
duyulan arzu ile eletiri sreci arasndaki srekli gerilime ve teoriletirme
etii asndan srekli eletiri nosyonunun nemine iaret etmektedir.
Sosyoloji ders kitaplan her zaman, toplumsaln daha nceki temsilin
den hareketle deiimin sonularn tasvir eden, toplumsal deiim zeri
ne yazlm bir blmle sona erer. Sosyoloji disiplinin varlk nedeninin,
deiimin kaynaklarn tanmlama kapasitesi olduu dnlr genelde.
Ders kitaplannn yaps, olanaklnn toplumsal deiim tretildii
gerei sosyologlann yeniden sunduklar varsaymnn belirleyici izgi
lerini tar. Gerek ve olanaklnn anlam ilkesi benzerliktir: Aynnn
bir tekran. Bu varsayma bir alternatif olarak, Bergsonun tekrardaki farkl
lk ilkesine dayal hareket anlayn, gclden edimsele doru hareket
anlayn nerdik. Hem gcl olan hem de edimsel olan gerektir, ama
bunlar bir hareket ierisinde oluturulduklarndan, gerek bir erteleme
srecinde yer alr. Bu aklamada, deitirilebilecek bir toplumsal dzen
yoktur: H arek et-deiim- hayatn zdr. Toplumsal ve toplumsal
deiim formlletiriminin bir aynl varsaymasna karlk, gclden
edimsele hareket, bir sonu olmayan olumlu bir farkllamann karakterize
ettii srgit bir sre olarak anlalr. Bu srece katlan bir bilgi pratiinin,
btnn ya da totalin dnda kalarak btn ya da totali yansttn ve
bu bilme konumundan hareketle deiimi gerekletirdiini varsayan,
temsil olarak anlalan bilgiden ayn tutulmas gerekir.
Deiim meselesine ilikin bu farkl formlletirmeler, farkl toplum
sal yaklamlarn ngrr. Bu kitaptaki temel argmanlardan biri, top
lumsal dnyann okkatllk erevesinde dnlebilecei iddiasn geti
riyordu. Szgelimi, toplumsal dzen-dzensizlik ya da toplumsal-top-
lumsal deiim gibi bir iki kutuplu yapdan ziyade, toplumsal dnyann
birbirine indirgenemez bir dzenler oulluundan olutuunun d
nlmesini nerdik. Bu gre gre, bu dzenlerden biri iki kutuplu bir
kartlk yapnca karakterize edilmektedir. Bu dzene olumsuzluk ve
aynlk dzeni adn verdik. Baka bir dzen ise, okkatllk ve nitel farkl
lk dzenidir. Bu dzenler birbirlerine indirgenebilir olmasalar da, her
eye ramen birbirleriyle bantl olarak tanmlanrlar. u halde, hayati
bir soru udur: Bu bantnn doas nedir?
Farkl dzenlerin ya da farkl anlam tarzlannm bir arada var olduklan-
n vurguladm -b ir okkatllk metodolojisi olarak grdm yaklamdr
bu. A m a gene de u soru sorulmal: Bir dzenler hiyerarisi var mdr?
Farkl dzenler arasnda bir bant varsa eer, bu hiyerarik bir bant
mdr? ki kutuplu kartlklardaki hiyerarikletirmeye ve tekil ile ayn
nn tahakkmne dikkat eken feminist almalar bu bakmdan bilhassa
nem tad. Bu baka gre, tabi klma, okkatlnn ve oulun bastnlma-
sdr. A m a bu anlayta okkatlln herhangi bir nsel (prior) varolua
sahip olduu dnlmyor; okkatllk, bastrma esnasnda olsa bile,
toplumsallktaki ya da simgesel dzendeki ayn-teki bantsnn olutu
rulm asnda oluur. Aynln tekil dzeni okkatlln bastrlmasna
bamldr ve bir anlam da okkatlln reticisidir. M etalam a dnyas,
kapitalizm daha fazlasn, baka bireyleri olanakl klar; metalam a ifte
uraktan -nicel ve nitelden- geer. Bergson ve Fransz feministler (ve bir
anlamda, Benjam in de) meselenin bir ya/ya da meselesi olmayp, eanl
olarak ikisi de meselesi olduunu vurgularlar. Bu dnce izgisi olumlu
dan ve ouldan yana kyorsa eer, bu anlam tarz her eye ramen,
Hegelci gelenein, insann salt yeni bir oulluk dzeni nererek ban
dan defedemeyecei bir gelenein olumsuzundan ve tekilinden trer,
bunlara bir tepkidir. Bu noktay kitapta bilhassa egemenlik kurma arzu
suyla ilgisinde dile getirdim. Yaptm bu savunu, byle bir arzuya dahil
olmamza ramen, bilgide farkl bir arzu imkn da bulunduu ve bu imk
nn olumsuz dzenin elinden svan, bu dzene ar basan birey olduu
dncesi etrafinda dnyor.
Elden kaan ey, aynda temellk edilemeyecek bir tekiliktir. Bu,
elinizdeki kitapta irdelediimiz teorilerde, Irigaray, Cixous, Bergson,
Derrida, Barthes, Foucault ve Freudda u ya da bu ekilde kendisini gste
ren bir dncedir. Bu teorileri birbirine tokuturarak okuma yoluyla, bu
tekilik mahalinin bilind ve beden olduunu savundum. Bilginin ve
simgesel dzenin nkoulu bilinddr ve iktidar-bilgi, beden araclyla
i grr. Bedensel bilindna sylemin dzenini ihlal etme potansiyeli
veren ey, ite tam da bu ilemlerdir. u halde, kendilerine bilgi ya da
bilim stats atfeden sylemlerde bilindnn ve bedenin dlanmas
tesadf deil.
Kitap boyunca bilind anlam ilkeleri zerinde younlaan teorilere
ve anlamn cisimleme tarzlarna eildim. Anlam landrma srelerinin
bu boyutlar, bellekte ve bedeniniz anm sar dncesinde bir araya
geliyor: Bellek hem bedenseldir hem de bilind. Bellek ve bilhassa
an izi ayn zamanda bir zamansalla iaret eder. Szgelimi, hareket
eden beden anmsayan bedendir. Nitekim, anlam retiminin baka bir
tarznn, esasen m addeci bir anlam anlaynn bileenlerinin beden, bi-
lind ve zaman olduunu savundum. Anlam landrma srelerini d
nm olarak kavramak asndan bu bilekeler byk nem tayor.
Dnm dncesi, nasl temsil olarak anlam anlayna kartsa,
toplumsal deiim dncesini de yerinden eder. Dnm dncesin
de bu kadar zorlayc olan ey, hareket anlam erevesinde, tam da
anlamlandrma srecinde gerekleen deiimi akla getirmesidir. Derridann
differance kavram yapy hareketten kopartlamaz hale getirir. Derrida
iki kutuplu kartlklarn baat anlam ilkesi olduunu belirten temel
yapsalc iddiay rtmemektedir; onun ilgisi daha ziyade, (Bat felsefe
geleneinde byle bir sabitleme arzusu olmasna ramen) bir kartln
iki yakasnn birbirinden ayr olarak sabitlenemeyeceini tantlamaya
yneliktir. Bu bakmdan post-yapsalc terimi yapbozumcu ilkelerle
uyumsuzluk gsterir: Derrida asndan mesele, post-yapsalc olmak deil,
daha ziyade yapdaki farkllklarn oyununu gn na karmaktr. ki
kutuplu kartlklarn dnmesi imdide cereyan eden bir yazma pratii
dir. Saussuren esrem-artsrem kartl bu bakmdan bilhassa nem
lidir. A nlam bir kez m addi olarak, pratik erevesinde anlaldnda,
yapnn esremli boyutu anlam landrma srecinin zamansallndan
ayn tutulamaz artk. Ve anlamn zaman deiim imknna iaret eder.
Foucault ve Derrida, farkl formlletirmelerine ramen, dnm le
rin ksmi olduklar konusunda srar ederler. Sonul bir hakikat ve total
dnm uran beklemek sz konusu deildir. Tersine, sistemlerin
iindeki eler arasndaki ve sistemler arasndaki bantlarn kurallarn
da deiiklikler yapma sreci srp gitmektedir. Bu, deiimin doas
hakknda, radikal toplum biliminde bulunabilecek olandan ok daha
olumlu ve maddi bir kavraytr. Bizler yazlrz, bedenlerimiz sylemsel
olarak retilir; ama ayn zamanda yazarz; yalnzca bilgi pratiklerinde
deil, tm pratiklerde yazarz. Ve bu yazta ya da kltrn kodlanna
ilikin pratikte, ayn zamanda, yeniden yazma -kendimizi yeniden yazm a-
imkn vardr. Dnm ya da bedeni yazma, deiimin, anlam tarznda
ve var olma tarznda bir deiim -bir olu- olduunu ima eder. M addeci bir
anlamlandrma kavraynda bunlar birbirinden kopartlamaz. Bir yazma
pratii, insanlann burada ve imdisini dntrme potansiyeline sahiptir.
Fransz feministlere gre, tekilik kadns olarak, simgesel dzenin
bastnlan olarak zglleir; dnm cinsel farklln yeniden kaydedil
mesi olarak anlalr. Kadns olan, eanl olarak hem erkeksi bir tekil
dzenin olumsuz esi hem de bu dzeni kargaaya itme potansiyeli ta
yan bastmlm bir okkatllktr. ki kutuplu kartln yaps cinseldir;
dzen ise fallusmerkezci. Bu gelenekte yer alan feministler, kadnlan bilgi
nin znesi ya da nesnesi haline getirerek bu dzeni yeniden icat etm em e
miz gerektii konusunda srarldrlar. Bu endienin nda, sz konusu
feministlerin yazlannn, erkeksi dzene kar koyan kadnsy ycelten
yazlar olarak okunmamas nem tar. nk byle bir okuma, esasen,
aynnn yeniden icat edilmesi olacaktr. Feminist yapbozumun nesnesi,
totalletirici sylemdir. Kadnsnn mevcudiyetin baml olduu bastr
lan olarak tanmlanmas stratejik bir hamledir. Bu tanmlamann, kadns
olan bir mevcudiyet klmak ya da totalletirici syleme bir feminist
devrimle kar koymak gibi bir amac yoktur. (Feminizm hakknda daha
nce sylediklerimle balantl olarak, totalletirici drtnn baz femi
nizmleri karakterize ettiini sylemek adilane olursa da, feminizm diye
bir birlik olmadn sylemekteyim elbette.)
Baz feminist sylemlerdeki kadnsy deerli klma eilimlerini gz
nnde tutarak, cinsel belirsizlii vurguladm. Cinsel belirsizlik uraklar
n Hegel, Freud, Foucault, Bergson ve Barthesn sylemi gibi ok eitli
sylemlerde saptayabileceimizi ileri srdm. Szgelimi, efendi-kle y
ksnn erkeksi-kadns ayrmn przsz bir ekilde tasvir etmeyii,
H egelin yksnn olumlu bir yndr. Bu olumlu yn, cinsel boyudan
da dahil olmak zere bu bantlann, yani efendi-kle aynmnn erkeksi-
kadns aynm olduu varsayld takdirde incelemelere kapanacak olan
bantlarn karmakln aranrmaya davetiye kanr: Hegelin yks
n yeniden yazabiliriz. Freudun yeniden yazmna baklacak olursa, Freud
aka erkeksilii ve kadnsl tanmlamay hedeflese de, kendi sylemi
bylesi sabitlemelerin sklmesine katkda bulunur.
Baz feministler, cinsel hiyerariletirmeye yeterince eilme konusundaki
bariz baarszlndan tr Foucaultyu eletirmitir. Foucaultnun hi
yerariletirmeye yeterince arlk vermeksizin okkatlla sramasndan
tr bu noktada birtakm bariz sorunlar var. br yandan, Foucaultnun
okkatlla ve esasen erkeksi-kadns ikiliine indirgenemez olan ya da
hatta yapsal olarak benzeik olmayan tekiliin zgllne duyduu
ilgi, cinsel farkllama sabitliinin tesine geme hamlesi olarak grlebi
lir. Fallusmerkezcilik her yere szm gibi grnebilir, am a zgllk fikrini
ciddiye aldmz takdirde, cinsel tabi klmann br tabi klma biimleriy
le, bu ilikileri deitirme ynnde allar salayabilecek ekilde ak
mas sz konusu olamaz m? Foucaultnun okkatl zne konumlandrma
larna duyduu ilgi bu ekilde okunabilir. Bizler yalnzca erkeksi ya da
kadns olarak konumlandrlmamakla kalmyoruz (ilikilerin balamna
baldr bu), ayn zamanda dier tm konumlandrma biimleriyle de
konumlandrlyoruz. Konumlandrlmann bu karmaklnda harekete
elverili gedikler vardr.
Bergsonun felsefesi konumlarn sabitlenmemiliine ve bedensel fark
lln kaydedilmesine elvermektedir. Bergsonun okkatllk kavram,
bir anlamda, cinsel farkllamann tesindedir. Barthesn yazsnn da
bir cinsel mulakl kaydettiini ileri srdm: Farkl arzular -erkeksi
ve kadns arzular- aynnn dzenini sarsacak ekilde bir arada var olur.
Bir okkatllk metodolojisi erevesinde bavurduum stratejilerden
biri, metinleri birbirlerine kar ve birbirleriyle birlikte okumakt. Her
zgl rnek, tek bir ykye indirgenmeksizin ok sayda ykyle bantl
olarak okunabilir. Gndelik yklerin dahil olduu bir diyalog oluturarak
ykleri, kltrn anlatlann yeniden yazmak mmkn. ykler sklkla
kkenlere ilikin ykler biimine brnr; ama bu yklerin, en verimli
ekilde, imdide yaratc olan kkensel ykler olarak okunabileceini
savundum. Bu nokta, Freudun psiik srelerin zamansall ve gemiin
bugnde etkili olmay srdrd savyla bantl. Dolaysyla, yklerin
yeniden yazlmas, ksmen, bu zamansall gn na karmaktan - k-
kenlerin yeniden yazlm asndan- oluuyor. ykler, yaplarna ramen,
gemite deildirler, bizi ileriye gndermektedirler.
Sonuta bu konu tikellie duyduum ilgiyle ilintili: H er bir pratik (her
tek yazma pratii), kodlan biletirme tarz asndan tikeldir (Derridann
kkensel dedii, Barthesn da biricik dedii eydir bu). zne konu
sundaki anlatlar kendilerini bize basite dayatmazlar; pratiklerin tikellii
sz konusudur. Nitekim, okkatllk dncesi tikellikle yakndan ba
lantldr: zne, yklerin okkatll ierisinde konumlandrlr. Teori
karsnda analizlerin zgll bu nedenle vurguland. Biz basite, (femi
nist teori dahil) genel bir teoriyi zgl bir kertesinden hareketle okuyama-
yz. Benjaminin biriciklie ve deneyimin tikelliine duyduu ilgi de bu
metodolojik yaklamla uyumludur. Fransz teori geleneinde analiz sreci,
bir yazma ya da dnm sreci olarak anlalr. Freudun vaka incelemele
rini bu analiz biiminin rnekleri olarak sundum.
Olgu ile kurmaca, teori ile kurmaca arasndaki kartlklar ve sosyolo
jik sylemde teori ile ampirik olan arasnda yaplan aynm yerinden kar
mann bir arac olarak yklere arlk verdim. Bylelikle, teoriletirmeyi,
-geni anlamda bir yazma pratii olarak, dar anlam da da yk anlatm a
olarak- kurmaca oluturma eklinde dnmenin getirecei sonulan
aratrdm. Birer yk biimine brnen teorilerin ve analizlerin, yeniden
yazmaya davetiye karan bir ak ululuk sunduklarn ileri srdm. D a
has, bu yazma biimi altnda, yazan znenin konumunun aka teslim
edilmesi ihtimali daha fazladr ve bundan dolay da zorunlu olarak dil
ierisinde yer aldmz daha kolay kabul edilir. Bylesi bir sylem, aslsz
bilim, hakikat ve bilgi iddialarnn sklmesine katkda bulunur.
Ele aldm teorisyenleri seiim tesadfi deil elbet. Szgelimi, hem
Bat kltr ve dncesinin doas hakknda anlattklar eyler asndan
hem de kendi sylemleri dahil olmak zere sylemin dzenini skmemize
yarayacak birtakm zeminler salamalar asndan Hegel ve Freudun
bilhassa nemli olduunu dnyorum. Her iki rnekte de, bilgilerinde
yatan arzu kendi sylemleri erevesinde gn na kartlabilir.
zgl kltr ya da toplum analizlerinde okkatllk metodolojisini
benimsemek, akadem ik sylemin (bilhassa toplum bilimi syleminin)
kodlannn elverdiinden daha ak ulu bir tarzda yazmann yollarndan
biridir. Byle bir metodoloji yalnzca indirgemecilii reddetmekle kalmaz,
ayn zamanda yorumlama arzusunu da rahatsz eder. Bu metodoloji, baka
arzulara almakla eanl olarak byle bir arzuyu kabul etme imknna
elverir. Burada tekrar vurgulanmas gereken ey, bunun bir toplumsallk
biiminin -H egelci benlik-teki bantsnn- yerine alternatif bir top
lumsallk biimini geirme meselesi olmaddr. okkatllk ierisinde
dnmek, bu tip formlletirmeleri reddetmektir.
Burada ortaya atlan soru, deerlendirmeler sorunudur. Deerlendirme
modellerindeki kriz, otorite atfinda ba gsteren bir krizle yakndan ba
lantldr. Gerekin salad gvenlik trabzan olmakszn ya da bir
politik retinin kesinlii olmakszn, bilgiler, sylemler nasl deerlendi
rilecektir? Bu kitapta belli baz deerlendirme ilkeleri -e n genel erevede,
metinlerin ak ululuu lt-ortaya atld. Ele aldmz teorisyenler
arasnda Barthesn bu adan tipik bir m ek olduunu savundum. Barthes
hem yazdklan hem de yazma stratejisi bakmndan ak ulu. Barthes
batan kanadr, sonraki yazmalar kkrtr. Hazz aktarmay, bir haz
kltr retmeyi baarr. Bu haz kltr bir ifte urak barndrr: Ege
menlik kurma arzusu ve bir jouissance. Barthes, kendisi hakknda konuur
ken kendi ierisine kapanp kalmaz: ncelik hakkm tekine tanr. Bunu
yapmak ne denli zor olursa olsun, bu tutumu bir kltr analizi m odeli
olarak kabul etmemizi neriyorum.
Metinlerin ak ululuunun yan sra rahatsz edici hazz da bir deer
lendirme temeli olarak sundum -toplum sal dnyann verili halini olum-
suzlamaya varan ve kapanma reten korku biiminden ziyade olumlu
haz biimi altnda rahatsz eden edir bu. Burada st kapal olarak,
Freudun huzur bozucu unsur olarak haz ilkesi -kodlanm kltrn avu-
tuculuunu taciz eden haz ilkesi- aklamasna gnderme yapyorum.
Dahas, haz ilkesi hayatla ilintilidir ve ertelemede oluturulur: A sla sonu
ca varmayan, bizi ileriye doru sonsuzlua iten rahatsz edici bir haz. Bu
hazzn olumsuzlamay ve kapanmay - l m - kkrtan zellii, tam da
rahatsz ediciliidir. Bu alternatifle yz yze gelindiinde, delilik imalary
la birlikte (Barthes) sonsuzluun riskleri, kapanmann (ve muhtemelen
samimiyetsizliin) gvenlii karsnda ok daha yelenir bir eydir.
Rahatsz edici haz, duygulanmla dorudan doruya balantldr: Is-
tend bellein harekete geirdii beden. Son uta bu nokta farkl bilgi
ve hakikat anlaylaryla balantldr. Speklatif ve rasyonel addedilen,
btn bilebilen bir bilincin rn olarak kavranan bilgi anlayn
eletirirken, bilindn, benlii ve zneli vurguladm. A m a bu, bilgiye
kar kan bir argman deil; keza kendi iinde bilince kar kan bir
argman da deil. Burada daha ziyade cisimsellii giderilmi bir bilin
anlayn eletiriyorum. Temel ilgim, bedenin farkl bir bilgi anlay
iin zemin saladn savunm aya ynelik oldu: Bizler bedenlerimizle
birlikte biliriz. Bu bakmdan, deneyimin sahici boyutu konusunda yeni
iddialar getirmek mmkndr. O rtada herhangi bir hakikat varsa eer,
o da bedenin hakikatidir.
K aynaka

Anderson, B. (1983) Imagined Communities, Londra, Verso.


Auster, P (1985) City of Glass, Penguin [Trkede: Cam Kent].
Bam es, J. (1989) A History of the World in IO112Chapters, Londra, Jonathan Cape [Trkede:
JO"7 Blmde Dnya Tarihi],
Barrett, M. (1988) Women's Oppression Today: The Marxist/Feminist Encounter, Londra, Verso.
Barthes, R. (1975) The Pleasure of the Text (ev. R. Miller), New York, Hill and Wang.
Barthes, R. (1977) Image-Music-Text (ev. S. H eath), Glasgow, Collins-Fontana.
Barthes, R. (1984) Camera Lueida, Londra, Fontana [Trkede: Camera Lucida. Fotoraf
zerine Dnceler].
Barthes, R. (1985) Listening", The Responsibility of Forms (ev. R. Howard), New York, Hill
and Wang.
Barthes, R. (1986) The Rustle of Language (ev. R. Howard), Oxford, Basil Blackwell.
Bataille, G. (1986) [1957] Erotism: Death and Sensuality (ev. M. Dalwood), San Francisco,
City Lights [Trkede: Erotizm).
Baudrillard, J. (1975) The Mirror of Production (ev. M. Poster), St Louis, Telos Press.
Beechey, V ve Donald, J. (yay. haz.) (1985) Subjectivity and Social Relations, Milton Keynes,
O pen University Press.
Benjamin, J. (1984) Master and Slave: The Fantasy of Erotic Domination, A . Snitow, C.
Stansell ve S. Thompson (yay. haz.) Desire: The Politics of Sexuality, Londra, Virago.
Benjamin, J. (1986) "A Desire of One's Own: Psychoanalytic Feminism and Intersubjective
Space, T. de Lauretis (yay. haz.) Feminist Studies: Critical Studies, Bloomington, Indiana
University Press.
Benjamin, W (1969) Illuminations (ev. H. Zohn), New York, Schocken Books [Trkede:
Parltlar].
Benjamin, W. (1973) Charles Baudelaire: A Lyric Poet in the Era of High Capitalism (ev. H.
Zohn), Londra, N LB [Trkede: "Charles Baudelaire: Kapitalizmin Ykseli anda
Bir Lirik air, Pasajlar].
Benjamin, W (1982) [1931] A Short History of Photography, Screen, Cilt 13, no. 1, s. 5-
26 [Trkede: "Fotorafn Ksa Tarihesi", Yarn 16].
Benveniste, E. (1971) Problems in General Linguistics (ev. M. E. Meek), Miami, University
o f Miami Press.
Bergson, H. (1950a) [1889] Time and Free Will (ev. F.L. Pogson), Londra, George Allen &
Unwin.
Bergson, H. (1950b) [1896] Matter and Memory (ev. N. M. Paul ve W. Scott Palmer),
Londra, George Allen & Unwin.
Bergson, H. (1913) [1907] Creative Evolution (ev. A . M itchell), Londra, M acm illan
[Trkede: Yaratc Tekml].
Bernheimer, C. ve Kahane, C. (yay. haz.) (1985) In Dora's Case: Freud-Hysleria-Feminism,
New York, Columbia University Press.
Beynon, H. (1975) Working for Ford, East Ardsley, Wakefield, UK, EP Publishing.
Borges, J. L. (1970) Labyrinths, Harmondsworth, Penguin.
Borges, J. L. (1974) The Book of Imaginary Beings, Harmondsworth, Penguin [Trkede:
Dsel Varlklar Kitab].
Bourdieu, E (1977) Outline of a Theory of Practice (ev. R. N ice), Cambridge, Cambridge
University Press.
Bryson, N. (1988) "The Gaze in the Expanded Field of.Vision", H. Foster (yay. haz.) Vision
and Visuality, Dia Art Foundation Discussions in Contemporary Culture, Say 2, Seattle,
Bay Press, s. 87-1 14-
Buck-Morss, S. (1986) The Flneur, the Sandwichman and the Whore: The Politics of
Loitering", New German Critique, no. 39, Gz, s. 99-140.
Butler, J. P (1987) Subjects of Desire: Hegelian Reflections in Twentieth-Century France, New
York, Columbia University Press.
Calvino, I. (1976) t Zero, New York ve Londra, Harcourt Brace Jovanovich.
Calvino, I. (1979) Invisible Cities, Londra, Picador [Trkede: Grnmez Kentler].
Calvino, I. (1987) The Literature Machine: Essays, Londra, Seeker and Warburg.
Calvino, I. (1988) Under The Jaguar Sun (ev. W Weaver), New York ve Londra, Harcourt
Brace Jovanovich [Trkede: Jaguar-Gne Altnda].
Centre for Contemporary Cultural Studies [ada Kltr Aratrmalar Merkezi] (1978)
On Ideology, Londra, Hutchinson.
Cixous, H. (1979) Portrait o f Dora", S. Benmussa (yay. haz.) Benmussa Directs (ev. A.
Barrows), Londra, John Calder.
Cixous, H. (1981) Castration or Decapitation, Signs, Cilt 7, no. 1, Gz, s. 36-51.
Cixous, H. (1986) Sorties: O ut and O ut: Attacks/W ays O ut/Forays", H. Cixous ve C.
Clm ent, The Newly Bom Woman, Manchester, Manchester University Press.
Cixous, H. ve Clment, C. (1986) The Newly Bom Woman (ev. B. Wing), Manchester,
M anchester University Press.
Clment, C. (1983) The Lives and Legends of Jacques Lacan (ev. A. Goldhammer), New
York, Columbia University Press.
Clifford, J. (1983) O n Ethnographic Authority", Representations, Cilt 1, no. 2, s. 69-73.
Clifford, J. (1986) Introduction: Partial Truths", J. Clifford ve G. Marcus, Writing Culture: The Politics
and Poetics of Ethnography, Berkeley, Los Angeles ve Londra, University of California Press.
Connell, R. W. (1983) Which Way is Up!: Essays on Sex, Class and Culture, Sidney, George
Allen Si Unwin.
Connell, R. W., Ashendon, D., Kessler, S . ve Dowsett, G. (1982) Making the Difference,
Sidney, George Allen &. Unwin.
Corrigan, R (1988) The Body of Intellectuals/the Intellectual's Body (Remarks for Roland)",
The Sociological Review, Cilt 36, no. 2, Mays, s. 368-80.
Crapanzano, V. (1977) On the Writing of Ethnography, Dialectical Anthropology, Cilt 2,
no. 1, s. 69-73.
Creed, B. (1990) "Alien and the M onstrous-Fem inine, A. Kuhn (yay. haz.) Alien Zone:
Cultural Theory and Contemporary Science Fiction Cinema, Londra, Verso.
Culler, J. (1976) Saussure, Glasgow, Collins-Fontana [Trkede: Saussure).
de Beauvoir, S. (1972) [1949] The Second Sex (ev. H. M. Parshley), Harmondsworth,
Penguin [Trkede: kinci Cins|.
de C erteau, M. (1984) The Practice of Everyday Life (ev. S. F. Rendall), University of
California Press.
de Lauretis, T. (1984) Alice Doesnt: Feminism, Semiotics, Cinema, Londra ve Basingstoke,
M acm illan.
de Lauretis, T. (1987) Technologies of Gender: Essays on Theory, Film, and Fiction, Bloomington
ve Indianapolis, Indiana University Press.
Deleuze, G. (1988) (1966] Bergsonism (ev. FI. Tomlinson ve B. Habberjam), New York,
Zone Books.
Derrida, J. (1976) Of Grammatology (ev. G. C. Spivak ), Baltim ore ve Londra, Johns
Hopkins University Press.
Derrida, J. (1978) Writing and Difference (ev. A. Bass), Chicago, University o f Chicago
Press.
Derrida, J. (1982) Margins of Philosophy (ev. A . Bass), Brighton, Harvester Press.
Derrida, J. (1987) Positions (ev. A. Bass), Londra, Athlone Press.
Derrida, J. ve Plissart, M.-F. (1989) Right of Inspection, Art and Text, no. 32, Gz, s. 20-97.
Doane, M. A . (1982) Film and the M asquerade - Theorising the Fem ale Spectator,
Screen, Cilt 23, no. 3-4, s. 74-88.
Drew, R., Kingsmill, J., Stewart, M., W hitlam, M., McGregor, C. ve Holmes, C. (1984)
Bondi, Surry Hills, Jam es Frazer.
Dutton, G. (1985) Sun, Sea, Surf and Sand - The Myth of The Beach, Melbourne, Oxford
University Press.
Eco, U. (1977) A Theory of Semiotics, Londra ve Basingstoke, Macmillan Press.
Fiske, J., Hodge, B. ve Turner G. (1987) Myths of O ?: Reading Australian Popular Culture,
Sidney, Allen & Unwin.
Forman, F. J. (yay. haz.) (1989) Taking Our Time: Feminist Perspectives on Temporality, Oxford,
Pergamon.
Foucault, M. (1970) The Order of Things, Londra, Tavistock [Trkede: Kelimeler ve eyler].
Foucault, M. (1977) Language, Counter-Memory, Practice (ev. D. F. Bouchard ve S. Sim on),
New York, Basil Blackwell.
Foucault, M. (1980) Power/Knowledge (yay. haz. C. Gordon), Brighton, Harvester Press.
Foucault, M. (1981) The History of Sexuality, Cilt 1, Harmondsworth, Penguin [Trkede:
Cinselliin Tarihi 1].
Foucault, M. (1982) The Subject and Power", H. L. Dreyfus ve P Rabinow, Michel Foucault:
Beyond Structuralism and Hermeneutics, Chicago, University of Chicago Press.
Foucault, M. (1984) The Foucault Reader (yay. haz. E Rabinow), New York, Pantheon
Books.
Foucault, M. (1985) The Use of Pleasure: The History of Sexuality, Cilt 2, New York, Pantheon
[Trkede: Cinselliin Tarihi II).
Freud, S. (1973a) [1916] Dream s, Introductory Lectures on Psychoanalysis, Pelican Freud
Library, Cilt 1, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S . (1973a) [1917) "G eneral Theory o f the N euroses , Introductory Lectures on
Psychoanalysis, Pelican Freud Library, C ilt 1, Harmondsworth, Penguin [Trkede:
Genel Nevroz Kuram].
Freud, S. (1973b) [1933] Femininity, New Introductory Lectures on Psychoanalysis, Pelican
Freud Library, Cilt 2, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1976) [1900] The Interpretation of Dreams, Pelican Freud Library, C ilt 4,
Harmondsworth, Penguin [Trkede: Dlerin Torumu).
Freud, S. (1977a) [1905] Three Essays on the Theory of Sexuality, On Sexuality, Pelican
Freud Library, Cilt 7, Harmondsworth, Penguin [Trkede: Cinsiyet zerine Deneme].
Freud, S. (1977a) [1925] Som e Psychical Consequences of the Anatom ical Distinction
between the Sexes, On Sexuality, Pelican Freud Library, Cilt 7, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1 9 7 7 b) [1 9 0 5 ] "D o r a , Case H istories I, P elican Freud Library, C ilt 8,
Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1977b) [1909] Little H ans, C ase Histories I, Pelican Freud Library, C ilt 8,
Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1979) [1909] The Rat Man , Case Histories II, Pelican Freud Library, Cilt 9,
Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1984) [1915] The Unconscious", On Metapsychology: The Theory of Psychoanalysis,
Pelican Freud Library, Cilt 11, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1984) [1917] Mourning and Melancholia, On Metapsychology: The Theory of
Psychoanalysis, Pelican Freud Library, Cilt 11, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1984) [1920] Beyond the Pleasure Principle", On Metapsychology: The Theory of
Psychoanalysis, Pelican Freud Library, C ilt 11, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1984) [1925a] A N ote upon the Mystic Writing Pad' , On Metapsychology: The
Theory of Psychoanalysis, Pelican Freud Library, Cilt 11, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1984) [1925b] N egation, On Metapsychology: The Theory of Psychoanalysis,
Pelican Freud Library, Cilt 11, Harmondsworth, Penguin.
Freud, S. (1985a) [1930] Civilisation and its Discontents; Civilisation, Society, and Religion,
Pelican Freud Library, Cilt 12, Harmondsworth, Penguin [Trkede: Uygarlk, Din ve
Toplum].
Freud, S. (1985b) [1913) Totem and Taboo; The Origins of Religion, Pelican Freud Library, Cilt
13, Harmondsworth, Penguin [Trkede: Totem ve Tabu].
Freud, S. (1985c) [1919] The Uncanny , Art and Literature, Pelican Freud Library, Cilt
14, Harmondsworth, Penguin.
Frisby, D. (1981) Sociological Impressionism: A Reassessment of Georg Simmel's Social Theory,
Londra, Heinemann.
Frisby, D. (1985) Fragments of Modernity, Cambridge, Polity Press.
Frow, J. (1983) Annus Mirabilis: Synchrony and Diachrony", F. Barker, P Hulme, M.
iversen ve D. Loxley (yay. haz.) The Politics of Theory, Colchester, University o f Essex.
Gadamer, H. G. (1971) Hegel's Dialectic, New Haven, Yale University Press.
Gallop, J. (1982) Feminism and Psychoanalysis: The Daughter's Seduction, Londra, Macmillan
Press.
Gallop, J. (1985) Reading Lacan, Ithaca ve Londra, Cornell University Press.
Gallop, J. (1988) Thinking through the Body, New York, Columbia University Press.
Game, A. ve Pringle, R. (1983) Gender at Work, Sidney, George Allen &. Unwin.
Game, A. (1989) Research and Writing: Secretaries and Bosses, Journal of Pragmatics,
Cilt 13, s. 343-61.
Gatens, M. (1983) A Critique o f the Sex/Gender Distinction , J. Allen ve P. Patton (yay.
haz.) Beyond Marxism?: Interventions after Marx, Sidney, Intervention.
Giddens, A. (1982a) Profiles and Critiques in Social Theory, Londra ve Basingstoke, Macmillan
Press.
Giddens, A . (1982b) Sociology: A Brief but Critical Introduction, Londra ve Basingstoke,
M acmillan Press.
Giddens, A. (1987) Social Theory and Modem Sociology, Cambridge, Polity Press.
Grosz, E. (1987) Notes towards a Corporeal Feminism", Australian Feminist Studies, no. 5,
Yaz, s. 1-16.
Hall, S. (1986) Popular Culture and the State", J. Donald ve S. Hall (yay. haz.) Politics and
Ideology, Milton Keynes, Open University Press.
Hall, S. ve Jefferson, T (yay. haz.) (1976) Resistance through Rituals: Youth Subcultures in Post
war Britain, Londra, Hutchinson, ada Kltr Aratrmalar Merkezinin ibirliiyle.
Hamilton, A. (1984) Spoonfeeding the Lizards: Culture and Conflict in Central Australia,
Meanjin, Cilt 43, no. 3, s. 363-78.
Hansen, M. (1987) Benjamin, Cinema and Experience: The Blue Flower in the Land of
Technology", New German Critique, no. 40, K, s. 179-224.
Heath, S. (1982) The Sexual Fix, Londra ve Basingstoke, Macmillan Press.
Hegel, G. W F. (1977) [1807] Phenomenology of Spirit (ev. A. V. Miller), Oxford, Clarendon
Press [Trkede: Tinin Griingbilimi].
H enriques, J., Hollway, W., Urwin, C ., Venn, C . ve W alkerdine, V. (yay. haz.) (1984)
Changing the Subject: Psychology, Social Regulation and Subjectivity, Londra, Methuen.
H iatt, L. R. (1975) Swallowing and Regurgitation in Australian Myth and Rite", L. R.
H iatt (yay. haz.) Australian Aboriginal Mythology, C anberra, A ustralian Institute of
Aboriginal Studies.
Hobbes, T. (1962) [1651] Leviathan, Londra, Collier-Macmillan [Trkede: Leviathan],
Hollway, W. (1984) Gender Difference and the Production o f Subjectivity, J. Henriques,
W. Holloway, C. Urwin, C. Venn ve V. Walkerdine (yay. haz.) Changing the Subject,
Londra, M ethuen.
ICA [ada Sanatlar Enstits] (1984) Desire, Londra, Institute o f Contemporary Arts.
Irigaray, L. (1981) And the One Doesnt Stir Without the O ther", Signs, Cilt 7, no. 1, Gz,
s. 56-67.
Irigaray, L. (1985a) This Sex Which Is Not One (ev. C. Porter ve C. Burke), Ithaca, Cornell
University Press. Aadaki denemeler bu kitaptan alnmtr:
The Power o f Discourse and the Subordination of the Feminine.
The M echanics of Fluids."
This Sex Which is N ot O ne.
Women on the Market.
Commodities among Themselves."
W hen Our Lips Speak Together.
Irigaray, L. (1985b) Speculum of the Other Wyman (ev. G. Gill), Ithaca, Cornell University
Press.
Jacobus, M. (1986) Reading Woman: Essays in Feminist Cricitism, Londra, Methuen.
Jameson, F. (1981) The Political Unconscious: Narrative as a Socially Symbolic Act, Ithaca,
Cornell University Press.
Jay, M. (1973) The Dialectical Imagination: A History of the Frankfurt School and the Institute of
Social Research 1923-1950, Londra, Heinemann.
Kirby, V (1989a) Re-writing: Postmodernism and Ethnography , Mankind, Cilt 19, no. 1,
Nisan, s. 36-45.
Kirby, V (1989b) Corporeographies", Inscriptions: Journal for the Critique of Colonial Discourse,
Cilt 5, s. 103-19.
Kofman, S. (1985) The Enigma of Woman: Woman in Freuds Writings (ev. C. Porter), Ithaca
ve Londra, Cornell University Press.
Kristeva, J. (1986) Women's Tim e", T Moi (yay. haz.) The Kristeva Reader, New York,
Columbia University Press.
Kristeva, J. (1987) The Pain of Sorrow in the Modern World: The Works of Marguerite
Duras", PMLA, Cilt 102, no. 2, Mart, s. 138-52.
Krupnick, M. (1987) Introduction", M. Krupnick (yay. haz.) Displacement: Derrida and
After, Bloomington, Indiana University Press.
Lacan, J. (1977) Ecrits: A Selection (ev. A. Sheridan), Londra, Tavistock.
Lacan, J. (1979) The Four Fundamental Concepts of Psychoanalysis (ev. A . Sheridan),
Harmondsworth, Penguin.
Lacan, J. (1982) The Meaning of the Phallus, J. Mitchell ve J. Rose (yay. haz.) Feminine
Sexuality, Londra ve Basingstoke, Macmillan Press [Trkede: Fallusun Anlam].
Laplanche, J. (1985) Life and Death in Psychoanalysis, Baltimore, Johns Hopkins University
Press.
Laplanche, J. ve Pontalis, J. B. (1973) The Language of Psychoanalysis, Londra, Hogarth Press.
Lawson, H. (1985) Reflexivity: The Post-Modern Predicament, Londra, Hutchinson.
Levinas, E. (1979) [1961] Totality and Infinity; An Essay on Exteriority (ev. A . Lingis), The
Hague, M artinus Nijhoff.
Levinas, E. (1987) [1947] Time and the Other (ev. R. A . Cohen), Pittsburgh, Duquesne
University Press.
Lvi-Strauss, C. (1968) Structural Anthropology (ev. C. Jacobson ve B. G. Schoepf),
Harmondsworth, Penguin.
Lvi-Strauss, C. (1969) [1949] The Elementary Structures of Kinship (ev. J. Bell, J. von
Sturmer ve R. Needham ), Boston, Beacon Press.
Lvi-Strauss, C. (1976) Tristes Tropiques (ev. J. ve D. Weightman), Harmondsworth, Penguin
[Trkede: Hznl Dnenceler],
Lvi-Strauss, C. (1985) Structuralism and Ecology", The View from Afar (ev. J. Neugroschel
ve P H oss), Oxford, Basil Blackwell [Trkede: Yapsalclk ve evrebilim, Din ve
By].
Lloyd, G. (1983) Masters, Slaves and Others, Radical Philosophy, no. 34, Yaz, s. 2-8.
Lloyd, G. (1984) The Man of Reason: Male and 'Female'; Western Philosophy, Londra, Methuen.
Luke, A. ve McHoul, A. (1989) "Discourse as Language and Politics: An Introduction to
the Philology of Political Culture in Australia", Journal of Pragmatics, Cilt 13, s. 323-32.
McGregor, C. (1984) Bondi Revisited, Drew vd. Bondi, Surry Hills, James Frazer.
McRobbie, A. (1980) Settling Accounts with Subcultures: A Feminist Critique, Screen
Education, no. 34, Bahar, s. 37-49.
McRobbie, A. (1982) The Politics o f Feminist Research: Between Talk, Text and Action,
Feminist Review, no. 12, Ekim, s. 46-57.
Malouf, D. (1983) Fly Away Peter, Ringwood, Victoria, Penguin.
Mannheim, K. (1960) [1936] Ideology and Utopia, Londra, Routledge and Kegan Paul.
Marcus, S. (1985) Freud and Dora: Story, History, C ase History", C . Bernheimer ve C.
K ahane (yay. haz.) In Doras Case: Freud-Hysteria-Feminism, N ew York, Colum bia
University Press.
Marx, K. (1969) [1847] Wage Labour and Capital, K. Marx ve E. Engels, Selected Works, New
York, International Publishers [Trkede: cretli Emek ve Sermaye. cret, Fiyat ve Kr],
Melville, H. (1967) [1851] M oby Dick, New York, Norton [Trkede: Moby Dick].
Merleau-Ponty, M. (1962) Phenomenology of Perception (ev. C. Sm ith), Londra ve Henley,
Routledge and Kegan Paul.
Mitchell, J. ve Rose, J. (yay. haz.) (1982) Feminine Sexuality: Jacques Lacan and the Ecole
Freudienne, Londra ve Basingstoke, Macmillan Press.
Morris, M. (1988a) Things to Do with Shopping Centres, S. Sheridan (yay. haz.) Crafts:
Feminist Cultural Criticism, Londra, Verso.
Morris, M. (1988b) A t Henry Parkes Motel", Cultural Studies, Cilt 2, no. 1, O cak, s. 1-16,
29-47.
Nietzsche, F. (1982) Untimely Meditations (ev. R. J. Hollingdale), Cambridge University Press.
Oakley, A . (1981) Interviewing Women: A Contradiction in Terms", H. Roberts (yay.
haz.) Doing Feminist Research, Londra, Routledge and Kegan Paul.
Oakes, G. (yay. haz.) (1984) Georg Simmel: On Women, Sexuality, and Love, New Haven ve
Londra, Yale University Press.
Patton, P (1989) "Taylor and Foucault on Power and Freedom, Political Studies, Cilt XXXVII,
s. 260-76.
Proust, M. (1966) [1922] Swanns Way, Londra, Chatto and Windus.
Ricoeur, P (1989) Mimesis, Reference and Refiguration in Time and Narrative, Scripsi,
Ringwood (Victoria), Penguin, s. 91-102.
Rorty, R. (1979) Philosophy and the Mirror of Nature, Princeton, Princeton University Press.
Rosso, I. (1973) The Unconscious in the Anthropology of Claude Lvi-Strauss", American
Anthropologist, Cilt 75, no. 1, Gz, s. 20-48.
Rousseau, J.-J. (1979) [1782] Reveries of the Solitary Walker (ev. P France), Harmondsworth,
Penguin [Trkede: Yalnz Gezerin Hayalleri].
Runciman, W. G. (1983) A Treatise on Social Theory, Cambridge, Cambridge University Press.
Sanders, N. (1982) Bondi the Beautiful: The Impossibility of an Aesthetic, Media Papers,
no. 16, Sidney, nsan ve Toplum Bilimleri, NSWIT.
Sartre, J.-P (1969) [1943] Being and Nothingness (ev. H. E. Barnes), Londra, Methuen.
Saussure de, F. (1966) Course in General Linguistics (yay. haz. C. Bally ve A . Sechehaye),
New York, McGraw-Hill [Trkede: Genel Dilbilim Dersleri].
Sheridan, S. (1988) Introduction", S. Sheridan (yay. haz.) Grafts: Feminist Cultural Criticism,
Londra, Verso.
Silverman, K. (1983) The Subject of Semiotics, New York ve Oxford, Oxford University Press.
Simmel, G. (1982) [1900] The Philosophy of Money (ev. T Bottomore ve D. Frisby), Londra,
Routledge and Kegan Paul.
Simmel, G. (1984) [1923] The Relative and the Absolute in the Problem o f the Sexes , G.
Oakes (yay. haz.) Georg Simmel: On Women, Sexuality, and Love, New Haven ve Londra,
Yale University Press.
Sophocles (1974) The Theban Plays (ev. E. F. Watling), Harmondsworth, Penguin.
Spivak, G. C. (1987) Displacement and the Discourse of Woman, M. Krupnick (yay. haz.)
Displacement: Derrida and After, Bloomington, Indiana University Press.
Spivak, G. C. (1988) In Other Worlds, New York ve Londra, Routledge.
Stanley, L. ve Wise, S. (1983) Breaking Out: Feminist Consciousness and Feminist Research,
Londra, Routledge and Kegan Paul.
Stewart, M. (1984) Beachstruck on Bondi, Drew vd., Bondi, Surry Hills, James Frazer.
Strathern, M. (1987) O ut o f Context: The Persuasive Fictions of Anthropology", Current
Anthropology, Cilt 28, no. 3, Haziran, s. 251-81.
Taussig, M. (1988) The Nervous System. Part 1: Homesickness and Dada, yaymlanmam
tebli, New York, Performans Aratrmalar Blm, NYU.
von Sturm er, J. (1987) C laude Lvi-Strauss", D. J. A ustin-Broos (yay. haz.) Creating
Culture: Profiles in the Study of Culture, Sidney, Allen &. Unwin.
von Sturmer, J. (1989) "Aborigines, Representation, Necrophilia, Art and Text, no. 32, Gz,
s. 127-39.
Weber, M. (1974) Bureaucracy, H. H. Gerth ve C. W Mills (yay. haz.) From Max Weber:
Essays in Sociology, Londra, Routledge and Kegan Paul [Trkede: Brokrasi", Max
Weber: Sosyoloji Yazlan],
Weber, S. (1987) Institution and Interpretation, Minneapolis, University o f Minnesota Press.
Weedon, C. (1987) Feminist Practice and Poststructuralist Theory, Oxford, Basil Blackwell.
White, H. (1978) Tropics of Discourse: Essays in Cultural Criticism, Baltimore, Johns Hopkins
University Press.
W hite, H. (1979) Michel Foucault, J. Sturrock (yay. haz.) Structuralism and Since: From
Lvi-Strauss to Derrida, Oxford, Oxford University Press.
White, R. (1981) Inventing Australia, Sidney, Allen Si Unwin.
Wohlfarth, I. (1986) Et Cetera? The Flistorian as Chiffonnier, New German Critique, no.
39, Gz, s. 143-68.
Wolin, R. (1982) Walter Benjamin: An Aesthetic of Redemption, New York, Columbia University
Press.
Woolf, V. (1977) [1931] The Waves, Londra, Grafton [Trkede: Dalgalar].
Dizin

alg 9, 23, 29-31, 38, 89, 106, 118, 125, 132, Barthes, R. 20-21, 38-40, 51-52, 62, 132-133,
158,178, 183-185,194-198,213, 260. 135, 161, 195-206, 209, 211-215, 217,
antropoloji 52-54, 57, 80. 258,260-261,263.
aratrma 9, 13, 15-16, 25, 43, 50-57, 71, 80, bastrma 35, 77-78, 92, 117, 159, 256, 258.
1 2 3 ,1 3 6 ,1 8 2 ,1 8 4 ,1 9 8 , 224,227, 260. kadnsnn bastrlmas 33, 92.
arcsrem 126, 259. Bataille, G. 27, 117, 194, 197.
Auster, R 211-214. beden 11, 20, 29, 30-32, 59, 62, 66-70, 73,
ayna 27, 35,41-42, 44-46, 50, 61-62, 69,88- 75-76, 79, 88, 91, 93-94, 99, 101, 105,
89,94-95,97,101,104-106,109-115,119, 121, 128, 130, 132-133, 136-138, 140,
125,127-131,135-136,159-160,166,171, 142, 160, 166, 172, 187-188, 191-196,
174,184,186-192,194-195,234-235,252. 200-201, 204, 215, 217, 242, 247-248,
ayna evresi 88, 114, 130, 184-185, 187, 192, 254-255,258-259,263.
194. bedeni yazma 11, 13,92, 121, 125, 135-
ayrtrm 139, 140, 210. 136,161,216, 259.
bellek 10-12, 76, 93, 136-138, 144-147, 153,
bak 2 7 .5 3 ,5 9 ,6 9 -7 0 ,7 6 ,8 9 ,1 0 3 ,1 1 2 -1 1 5 , 156-157,200,206-207,215-217,259.
128, 130, 180, 189, 192, 198, 202, 204, bellek izi 138,146,154-156,158-160,209.
230,234, 248, 251-253,258. istend bellek 138, 156-157, 161-162,
Bam es, J. 13, 243-244. 195-198,200-201,205-207,215-217,
Barrett, M. 45. 234,248.
istenli bellek 161, 195, 200, 206, 216, de Lauretis 55, 67, 70, 74-75.
219, 2 3 1 ,2 3 4 ,2 5 1 . deerlendirme 80, 226, 241, 262-263.
Benjamin, J. 87, 117. deiim 10, 30, 37, 61, 66, 73, 89, 94, 187,
Benjamin, W 47-50, 68, 98, 138, 140, 147, 202, 257,259.
156-158, 161-162, 195, 197, 205, 206, Deleuze, G. 139, 147-148, 162.
212,216, 230, 260. deneyim 10,4 7 ,5 2 , 54-55, 7 9 ,1 4 7 ,1 5 4 ,1 7 3 ,
benlik teknikleri 68-69. 206, 2 0 9 ,2 2 1 ,2 2 3 ,2 2 9 , 231,255.
Benveniste, E. 89. deniz 11-13, 236, 241-243, 247-248, 250.
Bergson, H. 26, 28-32, 39, 50, 67, 72-73, 92- Derrida, J. 27-28, 32, 35-38, 49, 59, 78, 126-
94,128-129,133,137-162,165,185,187, 127,136-138,141,145-146,151,153-154,
193-198, 200, 206, 209-215, 219, 228, 159-160,162,205, 258-259,261.
230-231,257-258,260-261. dsal 27, 60, 67-68, 75, 93-95, 98, 110-111,
bilind 23,36-37,66-67,76-79,92,99,135, 114, 119, 128, 142, 150, 157-158, 162,
138,144-146,153,155-159,161-162,165, 184,190,198.
188,205, 209-210,258-259. dsal-isel 130.
birey 57-58, 66-67, 72, 76-77, 89, 203. diffrence 126-127, 138, 154, 259.
Birmingham Kltrel ncelemeler Merkezi direni 53-54, 76, 92, 198.
43, 51, 53, 58. disiplinlerarashk 20-21, 25.
biseksellik 86-87, 123, 160. diil 35, 70, 74, 80, 84-87, 91, 98, 120.
Borges, J. L. 19, 23, 40, 43-44, 49, 92, 135, diyalektik 26-28,104-105,113,122-123,140,
215. 150-151,166, 204,213.
Bourdieu, P 50. Doane, M. A. 84, 88.
Brontler 226. doa-kltr kartl 59, 235, 242.
Buck-Morss 98. dolaym 10, 33, 36, 54, 56-57, 79, 86, 96-99,
Butler, J. 102-104, 150. 103-104, 107, 109, 111, 113-114, 119,
127-128, 130, 136, 160, 165-166, 170-
Calvino, I. 197, 213, 247-249, 254. 174,177,182-184,187-194,196-197,199,
Cixous, H. 27, 31-32, 39, 76, 83-84, 87, 90, 200, 204, 207, 209, 221, 223-224, 237,
92,102-103,120-128,131-133,135,137, 244,255.
143, 152, 161, 166, 176, 186, 211, 255, Dora 90-92.
258. dnm 10, 12, 32, 40, 42, 50, 61-62, 66,
Clment, C. 87, 89, 121, 125. 7 7 -7 8 ,1 2 5 ,1 2 7 ,136-137,146,148,154,
Clifford, ]. 52, 56, 70. 159-160, 194-195, 207, 232, 254, 259-
Connell, R. W 57. 261.
Corrigan, E 31. duygulanm 12, 79, 141, 157, 199, 205.
Crapanzano, V 51, 53. duyular 11, 88, 93-94, 102, 144, 149, 159,
Creed, B. 187. 205,2 1 2 ,2 1 6 , 231,247-249.
Culler, J. 80-81. dnmsellik 24, 43-45, 52.
dzen 12, 29, 32, 33, 37, 62, 77, 82, 85, 116,
ift 7 2 ,8 5 ,1 2 5 ,1 3 2 , 166, 184,186-190,192, 138, 139, 155, 169, 240, 258,260.
194,219, 249. toplumsal dzen 32, 76, 95, 97, 99, 257.
izgisellik 49, 129, 143, 211.
okkatllk 12, 55, 74, 76, 82, 90, 92, 101, Eco, U. 75, 98.
103, 121, 126, 127, 129, 133, 137-140, criture fminine 121, 125.
151,153-154,159-162,165-166,183-185, edimsel 31, 78, 144-145, 147-148, 150, 157,
195,206,255,257-258,260-262. 257.
efendi-kle 26,6 9 ,7 3 , 74,102-103,107, H
de Beauvoir 74, 117, 118-119, 124, 204- IM , 116-120, 122, 124, 166, 170, 180,.
de Certeau 216-217, 227-228, 231-232, 253- 184,187-189, 244, 260.
254. efendilik 26, 102, 107, 110.
eril 33, 46, 66, 70, 74, 80, 83-87,95-98, 101, gstergebilgisi 10-11, 22, 30, 37, 40, 65-66,
118, 120, 170, 174,183. 77, 79, 136, 197-200, 209.
erkeksi 35, 55, 112, 117-120, 122, 124-125, gzetleme 69, 89.
132, 171, 174, 179-180, 182, 186, 260- Grosz, E. 67.
261. gcl 144-145, 147-148, 150, 157, 257.
erteleme 36, 52,126-127,129-132, 136, 145,
147, 154-155, 205, 231, 234, 257, 263. Hail, S. 53, 58.
esrem ve artsrem 126, 259. Haworth, 223, 227, 254, 255.
etnograf 52-54, 56. Hegel, G. W. F. 24, 26-27, 28, 31-32, 35-36,
eylem 29-31, 73, 93-94, 107, 153-154, 174, 69, 70, 72-74, 76, 95, 98, 102-114, 116-
226. 122, 124, 127, 130-132, 136, 138, 148-
eylemlilik 23-24, 31, 36, 57-58. 151, 160, 166, 170, 179-180, 184-185,
eylemlilik-yap 58, 60. 187,192-194,204-205,209,243-244,256,
258, 260, 262.
fallusmerkezci 33, 70, 87, 90, 132, 260-261. hiyerarikletirme 40, 74, 258.
fasla 50, 142, 146, 158, 162. cinsel hiyerarikletirme 34.
feminizm 12-13, 2 0 ,3 2 ,3 4 , 55, 118,257,260. Hollway, W. 75.
Fiske, J. 53.
/Idneur212-213. isel 66-68, 75, 93-94, 158, 190, 193, 252.
Fort! Da! 114, 173. isel-dsal 67, 131, 136, 184-185, 190-
Foucault, M. 30, 48-50, 53, 55-56, 58, 60- 191,193-194.
62, 65-76, 82, 89-90, 94, 102, 108, 111- iki kutuplu kartlk 11, 83, 85, 131, 160,
113,132-133,135,256, 258-261. 242,255, 259.
Freud, S. 35-36, 38, 65-67, 69, 75-92, 96, ikili kartlk 59.
103-105, 113-116, 122, 124, 138, 141, iktidar
145-146,148,150,152-162,165-166,170, iktidar ve arzu 24, 26, 101-102, 108,
180, 184-187, 191, 194, 203, 206, 210, 132,135, 153.
243,246-247,258,260-263. iktidar ve bilgi 26-27, 33-34, 75, 108,
Frisby, D. 15, 47-48, 50. 111,125,257.
Frow, J. 21-22, 30, 49. ilk len 79.
imgesel 88, 93, 98, 170, 204, 235, 254.
Gallop, J. 39, 80, 84-85, 87, 89. Irigaray, L. 26, 32-37, 39, 60, 67, 70, 80, 82-
Game, A. 57. 87, 94-99, 101-103, 120, 126-133, 136-
Gatens, M. 59. 137, 139, 141-143, 145, 149, 152, 160,
gemi 12, 49, 141, 144-147, 154, 150, 200, 161, 166, 171, 174, 179, 180, 183, 184,
202, 217, 219, 221-224, 228-232, 235, 185, 186, 187, 190, 191, 204, 209, 255,
244, 252, 254. 258.
gerek 10, 13, 19, 21-22, 24-25, 27, 31, 37, isteri 90, 92, 132-133, 156, 205, 209.
4 5 ,6 1 ,8 1 , 114, 199, 209, 2 2 2 ,2 4 1,254,
257,263. Jacobus, M. 32, 83-84, 86-88.
gerek-temsil 21, 25, 27-28, 30, 43, 51, Jameson, F. 21, 45.
209. jouissance 125, 133, 161, 198, 201, 215, 263.
gezinti/gezinme 211-216, 228, 232, 249, 252-
253,255. kadns 27, 33-35, 37, 66, 74, 83, 86-87, 91,
Giddens, A . 20, 22-25, 36, 39, 43, 45-46, 49, 97-98, 116-122, 124-125, 143, 160, 169,
52, 58. 174,179-180,186,203-204,211,260-261.
gnderi 36, 44, 114, 118, 126, 129, 186, 205, kamusal ve zel alan 167.
241,244. kapanma 20, 22, 39, 44, 104, 178, 263.
grme 69-70, 88, 112, 128, 159, 191, 195, kefaret 10, 62, 161, 230, 234.
247. kesiklilik 48, 141.
keyif 125, 198, 214, 222, 227, 229-230, 241- Moby Dick 243.
242,244, 246, 249-252. modernlik 45,48,98,161-162, 197,212-214,
Kirby, V. 15, 56. 217.
kken 11, 28, 37, 46, 47, 48, 61, 76, 77, 80- Morris, M. 53, 227, 232, 247.
8 2 ,8 6 ,1 0 4 ,1 1 5 ,1 2 2 ,1 4 5 ,1 5 9 ,1 8 5 -1 8 6 , mze 222-223, 227-229, 232, 235.
193-194,219,226,234-235,242-244,252.
kkensel 12, 76, 86-88, 93, 112, 145, 160, nedensel belirlenim 37, 49, 148.
224, 243, 254, 261. Nietzsche, E 50, 230.
Kristeva, J. 188. nitelik-nicelik 229.
Krupnick, M. 136. normalletirme 68, 70.
kurmaca 10, 13, 19-21, 38-39, 43, 76, 92, nostalji 12, 48, 185-186, 194, 196, 206, 210,
102-103, 121, 126, 197, 217, 227, 261- 214,217, 230-231,234, 252,254.
262.
"Kk H ans 170. Oakley, A. 55.
Oidipus 79, 80, 82-86, 89, 91, 244.
Lacan, J. 68, 77, 80, 83, 87-89, 93, 103, 112- olu 140, 143, 144, 146-147, 150, 259.
116, 119-120, 124, 128, 130, 132, 136, orijinal ve kopya 185, 254.
180,184-185, 187, 192,194, 205, 254. otobiyografi 53.
Laplanche, J. B. 78-79, 88, 156. otorite klma 44, 46, 52, 54.
Lawson, H. 38, 44-45. lm 16,71,107-110,113-116,130-131,152-
Lvi-Strauss, C. 36, 59, 81-82, 95, 97, 198. 153, 180, 184-188, 192-194, 196-198,
Levinas, E. 150-152, 162. 201-203,243.
Lloyd, G. 15, 118-119. yk 76, 81-82, 84, 90-91, 103, 108, 114,
Luke, A . 52. 117-119, 121, 124, 166, 179, 217, 232,
243, 248-249, 253.
Marcus, S . 91-92. yk anlatcl 216, 217, 232.
Marksizm 43, 45-46, 98. yk anlatma 103, 216, 227, 228, 262.
Marx, K. 28, 43, 75,95-98, 114. zeletiri 46, 51, 56, 256.
maske 84, 95-96, 177, 189. zmevcudiyet 33, 35-36, 78, 97, 101, 110,
McHoul, A . 52. 246.
mekanik yeniden retim 206, 231. zne
m ekan ik yeniden retim tek nikleri psikanalitik zne aklamalar 30, 60,
161-162. 67, 87.
Merleau-Ponty, M. 162. sosyolojik bilginin znesi 24.
meta 95,97-98, 161, 174, 213. sosyolojik zne anlaylar 29, 93.
metin 9-11, 13, 20-23, 25-26, 37, 38, 39, 45,
51, 54, 90, 92, 103, 119, 214, 126-127, Patton, P 15, 73.
166, 196, 199,211,213. politik 46-47, 53-54, 95, 122, 231, 256, 263.
metinsel retim 22-25, 51. politika 47, 6 1 ,6 2 , 240, 256-257.
metinleraraslk 38, 77, 214. feminist politika 117.
metonimi 129, 131, 136, 200, 211-212, 248. Pontalis, J. 78, 88, 156.
mevcudiyet 12, 32, 36, 49, 52, 84, 97, 111, Pringle, R. 16, 57.
114-115, 120, 128, 137, 140, 143-146, Proust, M. 11, 138, 147, 156-157, 200, 201,
149, 154-155, 160, 200, 204, 209, 234, 205,215-216.
246,260.
m evcudiyet-n am evcudiyet kartl rasyonellik 58, 71, 104, 169, 177, 182.
78, 126, 130. Rorty, R. 41.
mevcut 1 2 ,3 2 ,3 5 ,4 3 ,7 8 ,1 0 5 ,1 1 5 ,1 2 3 ,1 2 9 , Rose, J. 78, 83, 87.
137,145-146, 154, 205, 214, 223, 252. Rosso, I. 198.
Mitchell, J. 16, 78, 83, 87. Rousseau, J. J. 215-216.
Runciman, W G. 22, 44- Ktalletirme 36, 43, 46, 48, 72, 91, 149, 151.
turizm 221, 231, 248-249, 250-252.
sahicilik 197, 206, 221, 223-224, 252.
Sartre, J. P 69, 74, 112-113, 115, 118-119, ulus 16, 247, 254.
124,128, 204.
Saussure, F. de 37, 77, 126, 136, 259. stbelirlenim 153-154.
Sheridan, S. 32.
Silverman, K. 79. von Sturmer, J. 15, 53, 198.
simgesel dzen 83, 87, 95-97, 113, 117, 254,
258, 260. Weber, M. 43, 60, 69, 71.
Simmel, G. 47, 98. Weber, S. 21, 25, 36, 42, 45-46, 91, 126.
sistem 37-38, 68, 75, 77, 94, 123, 127, 138, White, H. 52, 70, 240.
156,169, 198. Wise, S. 55.
sonsuzluk 49, 138, 149, 151-152, 212, 263. Wolin, R. 49.
sosyolojik temsil 19, 41.
Spivak, G. C. 24, 84, 98. yanstma 41, 98, 114, 130, 169, 189.
Stanley, L. 55.
sreksizlik 158-159, 162, 199. yapsalclk 22, 198, 201.
sla hasreti 185-186. yazma/yaz/yazm 9-11, 13, 20-22, 32, 37-
39, 51-52, 54, 56-57, 76-77, 90-91, 103,
ok 49, 158, 162, 165, 197, 201, 206. 112, 120-121, 125-126, 132, 136, 167,
169, 197, 201, 210, 216-217, 247, 259,
Taussig, M. 52. 261,262.
Tekinsiz" 152, 185-186, 191-192, 194, 203, yerinden etme 125, 132, 166.
236, 243. yerinden etme stratejileri 122.
tikellik 66, 73-74, 7 7 ,8 9 ,1 1 6 , 152, 197-198, yolculuk 13,16,216, 2 1 9 ,1 6 8 ,178,186,194,
203-204,212,214, 249,261. 216-217, 219, 223, 226, 228-229, 231-
toplumsal cinsiyet 32, 47, 57, 59, 119, 122. 232,234-235,247,249.
TOPLUMSALIN SKM
Arn Game

Trkesi: Mehmet Kk

nlk yaamn dolaysz deneyimleriyle ilgilenen,


sosyoloji disiplininin dlad arzu, bellek, beden gibi
izlekleri ele alan farkl bir sosyolojinin imknlar nelerdir?
Ann Game bu imknlar kefetmeye, ada kltr
teorisinin, feminist teorinin nda sosyoloji disiplinini
yeniden tanmlamaya alyor. Foucault, Bergson,
Irigaray, Benjamin, Freud, Hegel, Lacan, Cixous ve
Barthes'n metinlerine ilikin zmlemeleri, gnlk
yaam "metln"leriyle bir araya getiriyor. Amir-sekreter
ilikilerini, Bondi kumsaln, ngiliz geleneini,
Cronenberg'in filmi Dead Ringers' birer "toplumsal
metin" olarak inceliyor.

Ann Game, yapbozumcu bir stratejinin, edebiyat, kltr


ve felsefe aratrmalarnda olduu gibi sosyoloji alannda
da verimli sonular verebilecek bir strateji olduunu
ortaya koyuyor, sosyolojinin kabullerini sorguluyor.

I SBN 975-75D1-26-3

sosyoloji
felsefe -feminist teori 9 757501 263007

You might also like