Professional Documents
Culture Documents
BYK DNRLER
111. CLT
ETiKP
YAYINLARI
1900'den Gnmze BYK DNRLER 111 -
etin VEYSAL
ETK; YAYINLARI
Dizgi ve Dzenleme
KARE YAYINLARI
Kapak film
MAT YAPIM
Bask-Cilt:
BARI MATBAASI
Bar Matbaa Mcellit Ali Lain Davutpaa Cad.
Gven San. Sit. C Blok No: 291Topkap-stanbul
Tel: (0212) 674 85 28 Fax: (0212) 674 85 29
Bask Tarihi
ARALIK 2010
ETIKC
YAYINLARI
etin VEYSAL
Danma Kurulu
1 John RAWLS
1. Hayat ve Eserleri .
................ . . . .. . . . . .............................. .................... 3
Il. Felsefe Anlay ve Sorunlara Genel Yaklam .............................. 5
Ill. Toplum Szlemesi ve Birey Anlay ................................... . . . . ...... 9
Jv. Haklar ve zgiirliiklcr ................................ ................................. 18
V. Adalet .
................................. . . ................. ............ ......... . . . .............. .23
VI. Rawls'da Kamsal Alan ve Siyasal Adalet .... . . . . ........ ................. .45
VII. Sosyal Tercih . .
............................ ................. ................................... 50
VIII. Sivil taatsizlik ................................................................... . ......... .53
Kaynaka ....................................................................................... 57
2 Joseph RAZ
GiR ............................................................................. . . . . . . . . . .. . . . . . . 63
fOSEPH RAZ'DA EYLEM SEBEB-TEMELL PRATK FELSEFE .... 64
Oljektif Selep Kavram . . . .
... . . . ............. ........................... ........ . . . . . . 67
Eylem Selepleri ......... ................................................................... .72
Selepler atmas ve Dlayc Selepler ............................. ........ .75
fOSEPH RAZ'IN OTONOM-TEMELL LBERAL
SYASET KURAMI ....... . . . . . . . . . . . . . . . . . .......... ........... .................. ................ 80
Deer Teorisi ve Lileralizn .............................................. . . ......... 88
Kiisel Esenlik ... .
. . .................. . . . . . . . . . . . .................... . . . .................... 88
Sonuuluk . . ........ ..................... . . ............ . . . ......... ........ . . . . . .............. 90
Sosyal Formlar . .
......................... .......................... .......... .............. . 92
Ahlaki olculuk ve Ortak-liilemezlik . . . ... ......... ................... 95
Lileral Miike111neliyetilik ve Otonomi ............................. . . . . . . . . . . 98
vi iindekiler
3- Roland BARTHES
ROLAND BARTHES: BR 'YAZAR' . . ... ..... ......................... ..... ..... . . . .145
1. GR: BARTH ES 'JN YAAMI . . . .
.... .... ... .............. ...... .... .. . . . . ...145
1.1. Bartles 'n Biograpleme'i . .
...... ............................ ................. 148
1.2. Bartles' Ti111111la111a ve Ko1111111la111a abalar ................... .158
2. BARTHES'IN DNSEL DNEMLER .................... ....... . .165
2.1. Yzma ste,r?i: Eletirel Mesafe .. . ..... . . . .. .
. .... ....... .. . .. ............. 167
2.1.1. Sfr Derece Yaz . .
........ ........... .. . . ...
. .. . .
..... ..... ... .. . . . . . . . 167
2.1.2. Bartles' Breclt'i ................................................... 172
2.2. Sylen ve Sylebilimci: deoloji zerine .......................... 175
2.2.1. ada Sylen/er ...................................................... 175
2.2.2. "Giiiimzde Sylen"de Sol ve Sylenbilim ........... 178
2. 3. Gstergcli/ici ve Yapsalc Bartles................................. .184
2.3.1. Gstergel1ili11i11 lkeleri ........... . . ................................185
2.3.2. Moda Dizgesi . .. . . . .
.... .. .. ...... . . ... . .... .. .
... . .. . .
.... ...... .... . . 189
2.3.3. Yapsalc Etkinlik, 'Racine Olay' ve Eletiri . .. ... .... .193
2.3.4. Anlatlarn Yapsal ziilc111esine Giri .... . . .. . 199 . . . . ..
4 Ernst CASSRER
HAYATI VE ESERLER . . .
............................ .......... .. ..... ..................... . 245
I. GR .......................................................................................... 247
ll. KANT ve CASSiRER . . . . ......... .. . .. . . ................................ ............ . 250
Eletirinin geniletilmesi ................................................. . ... .... .. . 252
III. VARLIK . .
........................... .. ............................. .. .
...... .................. 255
zel-Nesel Kartl Almas . . .
... .. ...... ........................... 258
Jv. BLG VE MANTIK .
........................... .................. ........ .. ... .... . . . . 276
Kavram ve oluumu .
. . . . . . . . . . . . . . . . ._. ............ ....... .. ................. .......... . 280
Soyutlama teorisinin eletirisi ....................................................283
Kavram oltma ilkesi: Seme ................ ........................... ..... . 284
V. SEMBOLK FORMLAR VE FADE FENOMEN ..
.... . ...... .... . 296
VI. BLNCN YAPISI VE SEMBOLK LEV ........................... .306
Bilici birlii .
........................................ ............ ...................... . .311
VII. SEMBOL KAVRAMI ..................................... ....................... . . . . .326
Semlol-Nesne likisi ............. . . .. .
..... ................... ................... .. . . .329
Vlll . GENEL OLARAK SEMBOLK FORMLAR . ........................... .335
IX. KLTR VE KLTR FELSEFESi ............................ ...... ... . . . .345
Doa ve kltr . . . ................... . .......................................... . ....... .. .347
Kltr bilimleri ve kiiltrfelsefesi . ... . .
....... .... ......................... . . . .350
X. DEVLET VE SYASET . . . .. .. . .
.... . . . . . . . . . . . . . . . . .359 ... .. ................. ..........
5 Thomas S. KUHN
YAAMI VE ESERLER . .
................................ ... ............ ... ............ . . . . .385
Giri ..................................................................... . .
....... ......... ... . .386
"Paradigma" ve Olaan Bilim Etkinlii .
............. ..... . . .. ...................... 390
Bilimsel Etkinlikte Bnaln Dnemleri ve Bilimsel Devrimler 399 .........
Ski11.er ve Eitim . . .
............ . . . . . . . .................................................. ....... . .461
Skinner'n Yard111la111a Davra111lna Bak . . . . ............... .... ........ . . .462
Sonu . .
.................. ................................ ......... ......... .... ..... ......... . . . .464
Kaynaka ....................................... ................ . .... . . ... . .
.... .. .... .............. .466
2.1. Nihilizm .
.... ...................................................... ............ ..... . . .483
2.2. Tar ve Teodise (Ktliik Problemi/ ...................................490
2.3. ntihar . . . ...... .. . ....... . .............. ..... . ... .
....... . . ...... .... . . .
. . . ......... .. .497
.
8 Henri BERGSON
Hayat ........................................................................ . . .................. 513
Eserleri ........................................................... ... ............................ . . 517
Zaman ve Sre ........................ .................................. .......................... 526
Ben-zne Tasarm .............................................................................. .527
Hafza: Ruhun ve Kiiliin Temeli ... ............................. ...... ......... ..... . . . 528
giidii, Zeka ve Sezgi . .
.................................. ... ................ ................... . 532
Finalizm ve Mekanizm .
................................... ........................... ......... . 534
Hayat Hamlesi (elan vital) ve Yaratc Evrim .
........ ............................ 535
Rl ve Bede .
.................... ................................................................... 540
nsan . . . . .
............................ ...... ..... ....... ... ................................... .. . 548
Al/ak ve Din .
. . . . ................. ......... .. ......................... ... . : ..........................553
Deerlendin11e . . . .
. ...... .... ... ........... ......................................................... 555
Kaynaka ................... ...... .............. . . . . . . .. ................................... .. ....... .559
Kaynaka . ........ .. . . . . . .
..... ... ................ ............ .. ..... .......... ..................... . 611
r
R
n
l--------------------------------------------
Yasc111i11 JIKTA
HAYATI VE ESERLER
amalam tr.
20. yy'n ilk yarsmda man tksal pozitivizm tm normatif felsefe bi
im lerine hkmetmekteydi. Ancak ayn ekilde ahlak felsefesi ve zellik
le hukuk felsefesi alannda birok atlm bu dnemin peinden gelmitir.
Bu genel balklara tbbi etik, evre etii, alma etii gibi daha ok pra
tik kayglara dayanan yeni almlar da eklenmitir. Rawls'un almasm
da bu geliim iinde ele almak daha uygun olacaktr.
Postmodern liberalizm olarak da adlandrlan bu tutum, bir yan
dan liberal gelenei post-metafizik bir izgiye oturtmay, dolaysyla bu
gelenein btncl ve baskc bir "meta-anlat" olduu ynndeki eleti
rileri ka rlamay, dier yandan da liberal demokrasinin daha da "de
mokratikletirilmesi"ni amalamak olarak anlalabilir.
1970'lerde sosyal szleme mekanizmasndan hareketle yeni bir
model oluturan Rawls ile benzer sosyal szleme mekanizmasn mini-
mal devlete ulatrmak iin kullanan Nozick arasmda nemli bir en telek
tel tartma gemitir. Bu tartma ileride de ele alnacaktr.
Rawls, ortaklaa kapsayc bir iyiye ulamann glne iaret
ederek, siyaset, din ve metafizii ayr taraflara koymamzn gereine vur
gu yapmaktadr. Bylece "idrake dayal doktrinler"e ve farkl temel kana
atlere sahip insanlarn bir arada huzur iinde yaad bir toplum istiyor
sak toplumun rgtlenmesi balammda yansz ilkeler ortaya koymak zo
nndayz dncesine ular. Rawls'a gre, tm vatandalarn adil olarak
alglayabilecei ilkeler zerine kurulu bir toplum, gnmzde asl ihtiya
john rawls 7
duu akbr. Doada byle bir szleme ncesi dnemin var olmad ile
ri srlp, bu nedenle Dworkin'in de belirttii gibi, "varsaymsal bir uz
lama, fiili bir szlemenin taslak hali olamaz" denebilir. Yine Dworkin
eletirisi ile paralel olarak, toplumsal szleme dncesi fiili uzlamay
temel almyorsa tarihsel bir gereklie dayandrlamaz eletirisi de yerin
dedir. Eer bu szlemeyi varsaymsal bir kabul olarak ele alyorsak o za
man da szleme ahlaki bakmdan nemini yitirir (Kymlicka, 2004: 85).
Dworkin'in daha sonra toplum szlemesi tezleri iin yeni bir yorum ola
rak "insanlarn ahlaki bakmdan eit olmalaryla ilgili belli ahlaki ncl
leri deerlendirmemizi salayan bir ara olarak grebiliriz", dncesi
Rawls'un szn ettii balamda bir olanak yaratabilir (Kymlicka, 2004:
85).
Rawls, toplum szlemesini yeniden gelitirerek ele alma amacn
yksek bir soyutlama dzeyi ile adaleti kavramak olarak gsterir (Rawls,
1971: 11). Szlemenin amac, eitliki bir konumdan hareketle adalet il
kelerini belirlemektir. Rawls'n orijinal durumu, klasik szleme kuram
larndaki doa durumu ile benzerdir. Ancak bu benzerlik snrldr; n
k Rawls'a gre orijinal durumdaki eitlik doa halinde sz konusu de
ildir. Doa halinin genel deerlendirmesindeki adaletsizlie kar
Rawls, kendi kabul ile eitliki bir orijinal durum oluturmak istemitir.
Genel felsefesine ilikin balk altnda da deindiimiz gibi, bu yenilen
mi bir balang durumudur. Rawls, orijinal durumun, doa halinden
farkll kadar kiilerin iinde bulunduklar durumdaki pozisyonunu da
farkllatrmtr. Daha nce de iaret etmi olduumuz cehalet peesi ile
toplum szlemesinin niteliini deitirir. Kiilerin kendi hal ve durumla
rn bilmemeleri, ancak yine de baz ilkelerin bilincinde olduklar yar say
dam bir rt arkasndan szlemenin yaplmas sz konusudur. Cehalet
peesi kiisel bir kimlik kuram olarak anlalmamaldr, onun daha ok
sezgisel bir adalet snav olarak ele alnmas gerekir. Orijinal durumda ce
halet peesi arkasndan bakarak kiiler toplumsal ya da doal koullar ne
deniyle kendilerinin avantajl olup olmadklarn bilemeyecekleri bir hal
dedirler. Bu tutumuyla Rawls'un, szlemeyi varsaymsal olmaktan ka
rarak, oybirliini art koan bir eitlik temeline dayandrm olduunu
syleyebiliriz.
Liberal zgrlkler ve klasik toplum szlemesi kadar "fayda"
kavramna verilecek anlamn belirlenmesi de, Rawls'un Toplum Szle
mesi yaklamn anlamak asndan ilevsel olacaktr. En fazla faydann
12 birinci blm
V. Adalet
'
alanlar zellikle sorunludur. Adalet kavram araclyla bu a anlarn be
lirginletirilmesi ve srekliliin de garanti edi lmesi salanabilir. Adil pay
lam iin nelerin datm konusu yaplabilecei sorusu serbest alveri,
kazan ve gereksinimler olarak ayrtrlmaktadr. Walzer'n yaklamn
da nitelendirilen bu alanlar ayn zamanda sahip olanlarn dier insanlar
stnde bir bask kurmalarn engellemeyi de ngrr. Ksacas adil pay
lam, ayn zamanda paylam sonras bir tahakkmn olmamasn da
iermelidir (Walzer, 1992, 18). Ayn ekilde Rawls adalet teorisinde, libe
ral demokratik bir hukuk devletinde zgrlklerden fedakarlk etmeden
nasl adil bir sosyal politika gelitirilebileceini bulmay ama edindiini
aka ilan etmektedir (Rawls, 1971: 1 7). Ayrca Rawls, teorisini bireysel
balamda deil, hukuk devleti ve politika gibi kuramsal bir erevede or
taya koyar. Bu st teorik kurguya ramen adalet teorisi sosyal devlet ba
lamnda deil bireylerin karlkl ilikilerini ve toplumun balangta adil
tasarlanmas balamnda ele alnr. Yani adalet teorisi liberal olmaya de
vam eder.
Paylam asndan, yani yeniden datm iin de Rawls'un ngr
d st ilkelere gitmek gerekecektir (Rawls, 1970: 81).
Rawls'un hakkaniyet olarak adaletin gereklemesi iin orijinal du-
rum iin ngrd ilkeler kurucu niteliktedir;
lkelere ilikin formln yeniden ele al rsak;
ncelikli ve ilk ilke zgrlk ilkesidir.
"Herkes temel zgrlk alanlarn belirleyen sistem zerinde eit
haklara sahip olmaldr."
Bu ilke zgrlk alannn snrnn sadece zgrlk olduunu
gsterir. Yani zgrlk dnda herhangi bir ortak amacn gerekletiril
mesi ncelenemez. Ayrca zgrlk de ancak ti.i m bireylerin zgrlkle
rinin artmas ve zgrl snrlanan bireylerin bunu kabul e tmeleri ko
ulu ile snrlandrlabil ir. lk ilkenin zgrlk liberal sistem asndan
anlalmas kolaydr ve dorusu yenilik getirici bir yn de yoktur. Ay
rca Kant anlamda ka tegorik emperatif ifadesi ile de pa rcleldir. Adalet
dPeri asndan zgrlk ilkesinin ana ereveyi kurduunu sylemek
gerekir.
kinci ilke ise fark ilkesidir.
Sosyal ve ekonomik eitsizlikler yle bir ekilde yeniden dzenlen
melidirler ki, u iki koulu da gerekletirebilsinler;
26 birinci blm
matif bir eylem ilkesi ile metodolojik bireycilik arasnda hi kukusuz bir
gerilim yaratr (skl, 2003: 137). Adaletin iyiye ncelii, adaleti bozma
ya ynelik eylemler karsnda siyasal otoriteye g kullanma yetkisi ver
mektedir. Kant'a gre zorlama zgrle kardr. Ancak adaletsiz bir z
grlk zaten olmayaca iin onu ihlal eden karsnda otori tenin g kul
lanmas gerekebilir. Bakalarna verilen zarar hibir gereke ile hakllat
rlamaz. Zarar, ayn zamanda insann ara deil ama olduu ilkesine de
aykrdr ve kategorik imperatifle de eliir. Bu nedenle bakalarna zarar
veren iyi anlaylar karsnda devlet tarafsz olmak zorunda deildir.
Adalete ilikin tasarmnn yetersiz ve uygunsuz olduu eletirileri
Rawls'u teorisinde baz deiiklikler yapmaya itmitir. Rawls'un, kendi
teorisinin evrensellik iddiasn brakmas bu duruma rnek olarak verile
bilir. Bylece akla uygun olann etkin olmas salanacaktr ve tm deer
yarglar da darda braklacaktr. Toplumdaki yerinin ne olduuna ili
kin herhangi bir bilgisi olmayan kii, herkes iin olabildiince adaleti sa
layacak toplumsal bir szlemenin yaplmasn arzu edebilecektir. Toplu
mun yeleri arasnda kiisel zelliklerden ve statlerden kaynaklanan
herhangi bir ayrmcln yaplamamas nedeniyle seim adil olana yne
lecektir.
Rawls'un adalet yaklam ile hukuk devleti arasndaki balanty
ise u ekilde kurabiliriz; Rawls "Adalet Teorisi" kitabnda, kamusal kural
larn dzenli ve tarafsz ynetiminin, yani biimsel adalet hukuk sistemi
ne uygulannca, devletin hukuk devleti modeline dntn belirtir.
Bu tarif biz biimsel adalet ile hukuk devleti kavramlarnn aynln d
ndrmektedir. Burada sz edilen biimsel adalet David Lyons'un "ka
nun, kanun olduu iin adildir" yaklamna paraleldir. Bu adalet, anlay
sadece hukuka ball deil, hukukun baarl uygulanmasn ve ka
mu grevlilerinin hukuka uygun davranma gerekliliini de kapsar.
Rawls'un biimsel adalet erevesinde hukukun uygulanmasna ramen
ortaya kan adil olmayan durum larn, hukuk sistemindeki yetkililerin
kural doru anlamamalar ve uygulamamalarna balamas da bu ne
denledir.
Burada Rawls'un zel olarak doal hukuk ilkeleri ile biimsel ada
let arasnda kurduu balantya da dikkat etmek gerekir. Doal hukuk il
keleri ncelikle yargsal srele ilgilidirler; hukuk dzeninin tarafsz ve
dzenli olarak srmesini salarlar. Doal hukuk ilkelerine rnek olarak
mahkemelerin tarafszl ve bamszl, hi kimsenin kendi davasnn
28 birci bli.m
yargc olamayaca, adil yarg lanma haklar v.b. gibi rnekler sralanabi
lir.
Rawls, hukuk devleti ile zgrlk balants zerinde de durmak
tadr. Hukuk araclyla biimsel anlamda da olsa toplumsal yaam taraf
sz ve gvenli bir biimde organize edilebilir. Devletin hukuk devleti ol
ma zellii daha fazla adalete ynelmesini salar. Bylece hukuk devleti
araclyla zgrlkler de daha gl gvencelere kavuur.
Gerek hukuk devleti, gerekse doal haklar ve zgrlkler asn
dan olsun biimsel adaleti esas alarak yapm olduu bu deerlendirme
ler asndan da Rawls eletirilmektedir. Biimsel adalete dayanan hukuk
devleti anlay, hukukun akl nn salanmasnda ve devletin her trl
keyfi davrannn nlenmesi asndan yararldr. Ancak biimsel adale
tin yaps gerei brokratiklernesini ve prosedrlerin artmasna olan et
kisini de gzden karmamak gerekir. Bylece hukuk bir uzmanlk alan
haline gelebilir. Soyu t ve karmak kurallarn hukuk uzmanl sonucuna
yol amas nedeniyle adalete ulamak gleebi lir.
Rawls'un datm modeli bir refah devleti uygulamas olarak ele
alnabilir mi? retilen deerin daha adil paylam olarak da tanmlayabi
leceimiz refah devleti araylar, rnein, 1 970'li yllarda "boom" diye
adlandrlan krizin sonras ekonominin durgunluktan gerilemeye geme
si ile zorlanmtr. cret artlar, kamu harcamalarna ayrlan yksek pay
ve uluslararas rekabet koullarnn farkl lamas bir bunalm dourmu
tur. Bu bunalma sosyal devlet anlayna sahip merkez sol ve Keynesyen
paradigmalar yeterli cevab vermeyince yeni bir iktisat anlay yksel
mitir. Rawls'un da nclerinden olduu liberal politik teori ve sosyal
adalet balants, klasik liberalizmin bireyin kendi potansiyelini gerek
letirme ve mdahale edilemezlik ilkeleri ile ekillenmeyi savunan Millci
anlaytan hi kukusuz bir uzaklamadr.
Genel n i telikteki bu deerlendirmelerden sonra Rawls'un sistemin
de adaletin dat mnn nasl yaplacan kendi rnekleri zerinden u
ekilde somutlatrabiliriz. Burada nce kiiler asndan adil da tm so
n m daha sonra da Rawls'un nesiller aras ortaya kacak eitsizliklerin
adil datma ilikin dzenlemeyle nasl giderileceine ilikin grleri
zerinde durulacaktr.
Fark ilkesinin ileyiini yle bir rnekle gsterebiliriz:
Topl umun x ve y kiilerinden olutuunu varsayalm;
ohn rawls 29
eitlik olarak ortaya kmas salanacaktr; yani bir pasta vard ve sabit
boydayd. Oysa sabit boydaki bir pastann dalm ve toplumdaki adalet
arasnda nemli farkllklar vardr. Daha da tesi, pasta fikri karmaklk
tan yoksundur. Yaamdaki en basit paylamlar bile iyilikler, stat, g,
haklar, para, mlk ve benzeri sorular ierir. Bu karmak ortamda da
lm nasl yaplabilir? Dalm yaplan eyin deerinden nasl emin olabi
liriz? Pastann tketimi geici bir zevk verse de, hayattaki birok iyiliin
tketimi (rnein, niversiteye kabul edilmek) geni aralkta hayattan
zevk almay salar. O yzdendir ki sadece ncelikli iyilikler/ mallar ze
rine younlamak, toplumsal eitlik iin zayf bir dayanak salar; oysa
teori uyumlulatrlabilmeli dir.
Rawls'un pasta analojisine gre, pastann yapmna yardm edenler
bo zamanlarnda (zgrlk) elenme veya pasta zerinde alma ara
snda seim yaparlar. Pasta, iine konulan malzeme, hner ve alkanl
a bal olarak byklk ve kalite olarak farkllk gsterebilir. Daha iyiyi
yapma gayreti tevik edilmelidir. Bylece paylalan ey byyecektir.
Balangta insanlar ne olduklarn ve ilgi alanlarnn ne olduunu
bilmediklerinden, bilgisizlik iinde szleme pazarl yapmaktadrlar.
Rawls'un gr, bireylerin maksimum-minimum mekanizmasn kulla
narak szleme pazarl yapmaya itildiidir. Rawls, aynen satran oyu
nunda olduu gibi oyunun iki oyuncu arasnda getiini kabul etmekte
dir. Burada da maksimum-minimum kazanm yntemi ileyecektir. An
cak gerek yaamda doa faktr de olduu iin, doa maksimum-mini
mum oyununu oynamaz; oyunda her zaman srprizler ve yeni almlar
vardr. Rawls'un, adalet kuram ile haklarn nceden verilmi olmasna
dayal, ancak belli bir yarar iermeyen adalet anlayndan yeni bir libe
ral etik yaklam oluturduunu gryoruz. Rawls'un, adaletin en stn
deer olduu sav, adaletin toplumdaki deerlerden biri deil, aksine
toplumdaki deerleri dzenleyen ve bu deerler zerinde bir g olarak
varln ynlendiren bir l olarak alnmas anlamndadr.
Ekonomik hak ve zgrlklerle ilgili elde edilen avantajlar frsat
eitliinin salanmas asndan sorun yaratr. Sistemin "herkesin yarar
na iletilmesi" bu yapsal soruna ramen nasl salanacaktr? te asl so
run budur (Rawls, 1971 :37 vd.).
Rawls fayda ve adalet arasndaki fark temel noktada toplan
maktadr:
john rawls 31
sal anlamda "adil tasarruf i l kesini" ortaya karr. Byle bir noktaya top
lumun nasl ulatn balangta varsaymsal olarak kabul etmi olduu
orijinal durumdan balayarak aklamaktadr. Babalarn, gelecek nesiller
uruna tasarnf etmeyi isteyeceklerini farz eder. Bylece bir neslin yapt
fedakarlklar gelecek nesil iin bir olanaa dnr. Ancak burada bir
sorun olarak gerekli tasarnf miktarnn toplanamamas zerinde duran
Rawls, yetersiz tasarruf ve <1m devlet mdahalesinin olumsuzluklara yol
aabileceine de dikka timizi ekmitir. Yani denge kavram bu sorunun
almas iin kurucu ni teliktedir (Rawls, 1971 : 278).
Faydac gr, gelirin yeniden da tm yoluyla toplumun yeleri
nin toplam faydasnn maksimize edilebileceini iddia etmekteydi. n
k iktisadi bir olaylarda azalan majinal fayda yasas geerlidir ve zengin
birey lerin gelirlerinin marjinal faydas giderek aza lr. Bu nedenle toplum
daki gelir da lmn n daha ei t hak getirilmesi ancak toplam faydann
arttrlmasyla gereklei r. Faydac yaklam fayday kard inal olarak l
mekted ir. Kordinal lme demek, bireylerin mal ve hizmetlerinin tketi
minden elde ettii faydann saysal olara k belirlenmesid ir. Modern iktisat
li teratrnde, bu gr terked ilmi ve bireylerin alternatifler arasnda ter
cih yapmas anlamnda ordinal fayda kavram ku llanlmaya balamtr.
f.'aydann kord inal olarak llebilecei ni ve bireyler iin benzer fayda
fon ksiyonu tanyan bu tutumda faydann maksimum olabilmesi iin geli
rin ei t dalm olm as da gerekmektedir.
Ancak fayda fonksiyonu farkl latrldnda sonu deiir. Rawls
bu belirsizlik iin etkin olmayan noktadan etkin bir snra hareket ederek
yani en az avantajl olanlarn sosyal durumunu dzel terek yeni bir a l
ma ulamtr. Bu ilke ile "Rawlsu iyi letirme" denen genel bir dzelme
elde edilir. Yalnz burada kolektivist grlerden farkl bir ei tletirme sz
konusudur. Rawls'a gre, sosyal adalete ulamak iin nihai olarak gelirin
ei t da tl mas gerekir. Yani kaynaklarn ei t paylam sz konusu deil
dir. Sosyalist yani kolekti vist yaklam, iki birey arasndaki nisbi eitsizli
i temel alr. Gelirin paylamnda, bireyle arasndaki nisbi eitsizlik aza
lyorsa "sosyalist iyiletirme" sz konusu olur. Bu dunmda sosyalist yak
lamn nisbi eitsizlii her halkarda azalt t iin Rawls'u iyiletirmeye
olumlu bakabilecei; ancak yeterli bulmayaca da aktr.
Bu noktada Rawls'un ekonomik haklar ve bu haklarn devaml b
yme eilimine sal ip olmasnn yaratabilecei sorunlar k msedii
eletirisi de getirilebilir. Ra wls devletin gelirleri ile harcamalar arasnda
john rawls 33
Siyasal adalet;
1- Siyasal anlayn konusuna ilikindir. lkeler, standartlar, kural
lar ve bunun yannda bu idealleri gerekletiren toplum yele
rinin karakter ve davranlarnda bu normlar nasl ifade edebi
leceini de ierir.
2- Belirli bir ortaya konu biimiyle ilgilidir.
3- Siyasal adalet, demokratik toplumun siyasal kltrnde mev
cut belli temel dnceleri ierir. Siyasi toplumun arka plan kl
tr iinde yer alr (Rawls, 2007;56).
Siyasal adalet anlay kamusal alan ile sivil toplum arasndaki ili
kilerin dzenlenmesini de salar. Orijinal duruma yapt a tf ve cehalet
peesi araclyla makul olan seecek duruma kavuan kiiler, bir yan
dan siyasal adaletin ortaya kmasn salarken, dier yandan da makul
oulculuu gerekletireceklerdir. Rawls, orijinal durumdan itibaren si
yasi adaleti tanmlar. Dnsel bir kurgu olmakla birlikte orijinal durum
herkesin kendisine ait olan iyi anlaylarn dlar. Cehalet peesi sayesin
-de kendi snf, rk, din ve cinsiyet bilgilerinden de yoksun olan kiiler na-
john rawls 49
Ksaca orijinal durum dnda oybirlii ilkesi ile kendini bal say
mayan siyasi iktidar, ekonomik haklar alann genilettiinde adalet ilke
lerinin uygulanma ansn drr.
Fikrimizce Rawls'un adil bir sistemin kendi desteini yaratmas ile
ilgili temennisi (Rawls, 1971 : 261), ekonomik haklarn ar genilemesini
engellenmesi ile salanabilirdi.
tarihli "Legal Obligation and Tle Duty cf Fair Play" makalesi bu bakmdan
nemlidir. Adalet ve verimlilik toplumsal kurumlarn temelinde yer alan
iki temel erdemdir. Bu erdemlere uyma ykmll vardr. Adil ve ve-
. rimli kurumlar destekleme ve gelitirme devlerinin yan sra, bu erdem
ler ina edilmemise inas iin almak da devd ir (Rawls, 1964: 12).
Bu erdemlerin gereklemesi doal adalet devi olarak "Adalet Te
orisi" kitabnda da tanmlanmtr. Ancak daha nce yazd makalesinde
yer alan fair play ilkesini bu temel kitabnda braktn gryoruz. Fair
play ilkesini d ayandrd yaklam brakarak yerine doal adalet devi
ni koyduunu belirtmitir (Rawls, 1999d:75).
Daha nce bir baka balamda ele aldmz dev ve ykmllk
kavramlarna ilikin Rawls'un deerlendirmelerini sivil itaatsizlik kavra
m iin de kurucu nitelikte ele aldn gryoruz. Ahlaki devler alann
da ykmllk ve dev kavramlar arasnda ayrm yapan R<wls, ykm
ll kiilerin iradi edimlerine balarken devi farkllatrmtr. Y
kmllk, sz verme, ak veya rtl taahhtte bulunma eklinde ger
ekleir. Ykmllkler ayn zamanda kiilerin nasl davranmalar ge rek
tiini belirten kurumlar ve pratikler tarafndan da tan mlanr. Ykml
lklerin nc ve son zellii ise som ut bireylere kar stleni lmesidir.
Ykml olan ile ykmll bekleyen arasnda karlkl lk dolay sy
la bir ibirlii vardr (Rawls, 1971 : 113-114). Rawls ahlaki ykmllkler
asndan hakkaniyet ilkesinin geerli olduunu belirtir. Siyasi ykml
lklerde ise doal dev olma sz konusu dur. Bu alanda d u ruma gre de
ien birden fazla ilkenin geerli olduunu, i.in ki.i ilikilerin fa rkllat
n belirtmektedir. rnein, bakasna zarar vermeme ve bu ilkeni n eitli
versiyonlar nemli bir kaynaktr.
Rawls bu deerlendirmelerine doal devlerin yi.iki.imll klerden
farkl olarak iradi edimler sonucu domadn da ekler. Yan i kii nin sz
vermesi veya kendini ykml klmasndan bamsz olarak da doal
devler balaycdr. Bunun yannda doal devlerin, kiileri n rol ve sta
tlerine baklmakszn herkes iin ayn sonucu garanti edici niteliini be
lirtir. Yani doal devler sadece ilikide bu lunduumuz, ibirlii iinde
bulunduumuz kiilere kar deil herkese kard r. Rawls b urada "do
,
al " balamna yaplan vurgu nun anlamn da herkese ynelik olma ile
zdeletirmitir (Rawls, 1971 : 372).
Rawls'un doal adalet devi yaklamn aslnda liberal demokra
tik kltrn ortak kabullerine dayanan ku rgusu nun bir sonucu olarak de-
56 brinci blm
Rawls'un eserleri:
Nozick, R obe r t. , Anari, Dclct e topy, (ev. Alim1 Oktay}, stanbul, stan
bul Bi lgi ni versitesi Yaynlar, 2000
kesiz, Hayret tin., Siil itaatsizlik, stanbul, HFSA Yaynlar, 2001
Richa rdson, HL'nry / P;ul Weitnan., - ed, Tlc Plilosoply of Rwls, Garland
Press, New York, 1999
Rou ssl'au, J. J., Top/11111 Siiz/cmcsi, (ev. Ved;t Gnyol}, stanbul, Adam Yayn
l a r , 2001 .
john rawls 59
Ryan, Alan., "/. Rawls " a,da Temel Kuramlar, Edt. Q. Skinner, Ankara, Vad i
Yaynlar, 1997
Sava, Vural Fuat., "/. Rawls ' 'Bltrc Adalet 'i Takdimi", HFSA 7. Say,
stanbul, stanbul Barosu Yaynlar, 2003
Saybal, Kemali., Liberalizm, Refah Devleti, Eletiriler; stanbul, Balam Yayn
lar, 2002
Sen, Amartya., Devclopmet as Freedom, New York, Anchor Books, 1999
Uygur, Glriz., "fo/111 Rawls' Ardndan", HFSA 7. Say, stanbul, stanbul Ba
rosu Yaynlar, 2003
skl, Zeynep zlem., Bireycilie Tarilsel Bir Bak, stanbul, Bke Yaynclk,
2003.
Wolf, Robert Paul., - ed, Uderstandig Rawls, Princeton Univcrsity Press,
1977
Joseph RAZ
Halit UYANIK
GiR
J
oseph Raz (srail\ Hebrew, 21 Mart 1939 I . . . ), amzn en etkili hukuk,
ahlak ve siyaset felsefecilerinden birisidir; hukuki pozitivizmin yaa
yan nemli temsilcilerindendir; doktora ve sonras akademik kariyerini
Oxford niversitesi hukuk felsefesi alannda yapmtr; halen Oxford ve
Colombia ni versitelerinde hukuk felsefesi profesr ve Balliol Colle
ge' de akademi yesidir. Raz hukuk felsefesinde (inhisari) hukuki poziti
vizmin ve hukukun otori tesi analizinin; ahlak felsefesinde sebep-temelli
ahlakn ve deer oulculuu ile deerlerin ortak llemezlii idealinin;
siyaset felsefesinde ise mkemmeliyeti liberalizmin temsilcisidir.
Raz, otoriteyi merkeze alarak hukuk felsefesine ilikin zgn bir
yaklam getirmekle, hukuk felsefesi tarihinde Hart'n Hukuk Kavram
(The Cocept of Law) isimli almas ile yapt yankya benzer bir yank
uyand rmtr. yle ki, R<z'n bu tezini ortaya koymasndan sonra huku
ki pozitivizm yeni bir yn izlemitir. Raz'n otorite zmlemesi, otorite
ye ilikin tutarllk sorunu ile ve insanlarn birisinin otoritesinin bulundu
una inanmas problemi ile ilgili olmayp, otoritenin meruluu ile ilgili
dir.
Joseph Raz genel olarak pratik akl nosyonundan hareketle sadece
bir hukuk sisteminin yaps, ierii, kimlii ve fonksiyonlarn deil, ayn
zamanda ahlak ve siyaset felsefesi kuramn da anlama imkan salayan
zgn bir modern genel hukuk sistemi modelini istemektedir. Raz'n ah
lak, siyaset ve hukuk kuramnn merkezi kavramlarndan birisi pratik
ak l kavramdr. Raz'a gre, hukukun temel fonksiyonlar, znelerinin
64 kinc bolum
Raz, h u kukun otor i tesi nde, huku k-znl' i likisin i n bel irley ici b
tn kri terleri b n yesinde tad na d i kka t ekerek, kapsayc bir hukuk
kur a m iin i inde bu l u n u l an top l u m u n ok iyi a n a l i z ed i l mesi gerektii
ni d nmekted i r. yle ki Raz, h u k u ku n varl ve ierii bakmndan ta
n, m y l a deer-tarafsz sosyal p ra ti kler arac l yla beli rlenmesi ve ta
l< n m a s gl'rektii n i dnektl'di r. By lece Raz' n h u k u k kurnm,
sosyal pra tikl e r ile deer a rasn d a ki il ikin i n bel i rlenmesi n i zorun l u kl
maktadr. Topl umsal pra tikler ile deer arnsndaki i li k i n i n bel i rlenmesi,
topl u m u n btn fertleri iin iyi yaam d ncesinin nasl gerekleecei
soru n u merkezi b i r nem ta maktadr.
i nscn il ikilerin i n doas veya edimsel l i k alanyla i lgili old uuna dair bir
d nce yer alnaktcdr. Bu disipl i nlerin, pra t i k felsefe bakmndan, i nce
leme clan en genel i fad e i le iki grupta de c l n cbilir: ieriksel-deerlendi
rici analiz ve kavramsal-betimleyici z m l emeler (Raz, 2002b: 9-11; Ik
ta, 2004: 22-24). Deerlendi rici pra tik felsefe analizi, gerekletirmeye a
lmamz gereken deerleri, davranlar mz ynlendi rmesi gereken ey
lem sebeplerini ve balcyc norm lar ortayc koymak iin tasarlan m olan
btn inceleme alanlarn kapsar. I3etimleyici prati k felsefe analizi ise, de
e eylem sebebi veya norm gibi kavra mlarn mant ksal zell iklerine ve
pra tik m uhakemeyi eki l lendiren karsama kurallar n n doasna i l i kin
i ncelemeleri kapsar (Raz, 2002b: 10). I3u snfland rmaya gre Raz' al
malarnn merkezinde kavramscl pratik felsefe analizleri n i n bu lunduu
nu grmektey iz. Raz'a gre pra tik felsefenin merkezinde ku ra l ve norma
ti f sistem kavramlar yer almaktadr. yle ki, bu kcvran l c r h u kuk, ahlak
ve siyaset felsefesi n i n en neml i ortak kavra mlar olmakla pratik akla i l i
ki n genel teorilerin kapsayc bir parasn olutu rur (Raz, 2002b: 11 ).
Raz iin, ahlak felsefesi bakmn d an esas nemli olan allnki nitc/ik
/cri11 sclcp oluturc do,sdr. Bu gr, a h l a ki ni teliklerin varlnn ras
yonel bir fert iin, iyi olanla rn yaplmasn, kt olanlardan da kanlma
sn be rabe ri n d e getird ii neticesine ular. Ancak, Raz'a gre, deerlerin
d avran sebebi olmas bir mantk sorunudur (Raz, 2002b: 25). Yan i Raz'a
gre, ah lf.ki ni teliklerin sebep oluturucu doas ayn zamanda bu n i telik
lerin sah ip olduu betim leyici doay da gsterir. Bu durumda rasyonel
bir kii, b i r davran ah laken iyi ve adil ise o davran yapmak iin de bir
sebep sahibi olmasna ramen, o davran gerekletirmek zorunda de-
1 Austin'in bu iki snflandrnrn ile ulam.k i s ted ii sonu udur: Kullanlan tmcenin anlam
ile k o nua n kiinin u t m cey i kullanarak ye ri ne getirdii edim iki forkl eydir. Austin'in, an
lam \'L' cd ine ykll'dii bu ilev, Wittgenstein'n dilin tek ilevinin d nya y betimlemek ol
mad, toplumsal etki n l ikl e rd e bulunmak iin kullanldn ( ' a nl a m kullanmdr' eklinde
ki y.kl.m) ifade etmesi ile fa r kl l k gstermektedir. H u kuki kavramlar bakmndan biiyle
bi r k.tegorizl'llin i l k iirwkkrden bi ris i n i Alf Russ'da grebiliriz (Ross, 1956-1957: 81 2--S25).
oseph raz 69
2 Burada zel likle d ikkat edi lmesi gcrck<n ey, "ought" ik "must" arnsndaki ayrmn farkna
varnakhr. Bir kiiye 'yapmalsn' (You m s t do it) denekll' ' yapna n gLrtkir' (you ought to
do it) demek arasnda, d ta n gelen bir yaptrmla ki i n i n iidl'vi ol;n )'<lptrna dikkat l'ki lc
rek bir ayrm yaplabilir.
70 knci b!Lin
3 R;z, olan ik olncs gcrckt?n ilrasnLhki ayrma ilikin avlarn bt n1akaledl' savunulan tez
leri tenl'I alarak ortaya koymakta d r. Makakdl' yazarn tlnll'I tezi. fl u ne'cfan beri, felsefeci
IL-rin olan ile olmas gl'reken arnsd<lki ayrm Leme! a l malMndaki yanllklar dile geti re
rek, olandan olmas gerekl'nin nasl karldi; prntik rll'kler araclyla aklamaktr. Yi
ne bu makak'nin nemli b i r iizellii\i de diinem i n .lnalitik iilozonarn konu ile ilgili grle
rini detird bir yaklamla l'k almasdr.
joseph raz 71
4 Buradaki sbjektif sebepler, kiinin arzu ve karlarn yanstan kiisel deerlerdir ve sadece
eylemde bulunan kii b,kmndan etkin sebep Sdlar. Bu bakmdan da genelletirici bir form
eklini alr.
72 ikinci blm
Eylem Sebepleri
5 Raz'a gre, eylem sebepleri gibi inan, arzu ve his, alkanlk, norm ve gelenek sebepleri de
vardr. Bu sebepler arasnda en temel olanlar eylem ve inan sebepleridir; yani dierleri bu
iki sebep grubundan elde edilir ve bunlara bamldrlar. Eylem ve inan sebepleri, sahip ol
duklar temel mantksal zellikleri asndan farkllamalarna ramen, bu iki sebep ti.iri.ini.in
tamamyla birbirinden farkllaabilecei dnlmemelidir. Raz'n pratik folsefe yaklam
nn deontik yaklamdan farkllamas, eylem sebeplerinin eninde sonunda inan ve arzular
la btnleeceini de kabul etmesini gerektirmez. Bylece olgularn nemine de dikkat ekil
mektedir (Raz, 2002b: 15). Raz'a gre, inanlar da bazen eylem sebebi olabilmektedir. Ancak
btn sebepleri inanlara dayandrmak hatal olacaktr.
joseph raz 73
6 rnein, kocasnn sadakatsizliine kzan bir kadnn, kocasnn czdanndan ald foto
raf paralamas durumunda, kadn aslnda kocasna kzdndan dolay byle bir fiili ger
ekletirmitir. Bu fiilin iyi veya akla uygun olmasndan dolay deil. Kadnn, kocasnn zel
eyasna zarar vermenin yanl olduunu bilmesi kendi eyleminin gerekelend irilnt'si iin
bir sebep oluturmamaktadr. Sadece yapt eylemi aklayc nitelie sahip olan bir sebep
oluturur.
74 ikinci blm
yerek yaptklar bir fiil hakknda kendilerince bir sebep silsilesini ortaya
koyabilecek argmana da sahiptirler. Kastl eylemde fail sadece eylemin
niin meydana geldiini deil, ayrca eylemin bilinli bir ekilde seildi
ini de aklayabilir. Netice olarak klasik yaklam, eylemin kastl olarak
yaplmasnn failin eylemeye dair bir seimine dayandn ifade ederek,
eylem zerinde iyi yargsna dayal bir olgusalln sz konusu olduunu
belirtmektedir. te tam bu noktada, eylemi gerekletirmeye ynelik ve
eylem neticesini uyn hale getiren bir sebep devreye girmektedir (Raz,
2001d: 23-24).
Klasik yaklama, bir eylemi seime dayal anlalabilir bir obje ha
line getiren ey ile eylemi iyi bir eylem yapan eyi birbirine kartrd
ynnde bir itiraz yneltilebilir. Bir eylemi iyi yapan zellik sadece, o ey
lemin uygunluunu aklamadaki zelliklerden biridir. rnein, bir kii
nin hastaln tedavi etme eylemi, bizzat iyi olma dolaysyla anlalabi
lir bir sebep sunmaktadr. Fakat bakalarna zarar veren bir eylem, o eyle
mi birok kii cazip grse bile, iyi bir eylem haline gelmemektedir (zarar
ilkesi); ama baz failler iin eylemin aklanabilirliini cazipletirerek o
eylemi aklanabilir klmaktadr. Ayn ekilde bir eylemi yapma grevi, o
eylemi yapmak iin bir sebeptir ve baz alardan eylemi iyi yapc bir et
mendir. Fakat bir kiinin grevinin gereklerini yapmamas eylemi, veya
yasalar btnyle ihlal etmesi ylemin kendisini aklanabilir klar; an
cak eylemin kendiliinden 'iyi' olmasn salamaz.
Failin bir eylemi gerekletirme saiki eylemin ayn anda hem iyi
hem de anlalabilir olmasn gerektirmeyebilir. rnein, kocas kendisi
ne ihanet eden bir kadnn ocuklarn ldrp kendisinin de intihar et
mesi gerektiine dair bir inanc temel alarak eylemde bulunmas duru
munu dnebiliriz. Kadn iyi bir sebep olarak kabul ettii eye gre ha
reket etmektedir ve iinde bulunduu durumda yapabilecei en iyi ve en
hakl eylemin o olduunu dnmektedir. Bu rnekte failin kendi i bak
asndan hareketle bir eylemin hakllabrlabilip hakllatrlamayaca
tartlmaktadr. Ayn ekilde failin bir deerlendirmesi sz konusu ol
makszn, inancn yanllndan dolay bir eylemin hakllatrlabilip
hakllatrlamayaca da ayn tartma kapsamna alnabilir. Bir eylemin
bakalarna zarar vermesi, herkes onu bir sebep olarak kabul etse ve bu
na gre davranmayanlar irrasyonel olsa bile, o eylemin hakllatrlmas
iin bir sebep olamaz (zarar ilkesi).
Sebepler pratik muhakeme ierisinde yer almalarndan dolay,
joseph raz 75
Bir sebep bir eyi yapmamz baka bir sebep de ayn eyi yapmamamz
gerektiriyorsa, sebepler atmas sz konusudur. Pratikte atan sebep
lerden biri dierini etkisizletirir, ortadan kaldrr.
Raz, deontik mant, eylem hakknda tek bir birincil sebebin olas
lndan bahsetmesinden dolay, yetersiz bulmakta ve objektif ahlaki se
beplerin kendi gerektirdikleri ile atma ierisinde olduunu dnmek
tedir7 (Raz, 1978b: 1 1 ). Ahlak hakkndaki bu kavray, ahlaki sorunlara
doru cevaplarn varl hakknda birok pheyi beraberinde getirmesi
ne ramen Raz, bu pheleri sebeplerin kuvvet veya basknlk zellikleri
ne sahip olduunu belirterek uzaklatrmaktadr. Sebepler attnda
doru cev.abn varlndan bahsetmek, bir eylemi dierine tercih eden
doru bir dengesinin varlndan sz etmenin mantkl olduunu syle
mek demektir (Raz, 2002b: 25-28).
Gl veya ar sebep (strength ar weight reason) olarak ifade edilen
bu gruplandrma ile sebepler arasnda bir derecelendirme yaplmakta ve
tam bir sebep iin sebepler arasnda dier sebeplere baskn olan bir sebe
bin varl nem tamaktadr. Buna gre, Raz, nihai sebep (coclusive rea-
son), kesin sebep (absolute reason) ve prina facie reason ayrmndan hareket
le sebepleri derecelendirmektedir. Nihai sebep, bir sebebin baka bir se
bep tarafndan baskn klnmamas durumunda sz konusu olur. Kesin
sebep ise, bir sebebin olas btn durumlarda nihai sebep olabilmesidir.
atan sebep olarak bir araya getirilebilecek btn sebepler prima Jacie
sebeptir (Raz, 2002b: 27-28). Bu tanmlar bir rnek zerinde inceledii
mizde: Bir babann o lunun yaralanmas dolaysyla, olunu hastaneye
yetitirmek iin arabasn hzl srme sebebi vardr. Olay sadece bundan
ibaretse, olayda nihai bir sebep varken kesin sebebin bulunmadn sy
leriz. Ama yolda bir yayann bulunduunu varsayarsak, bu sebep hzl
araba kullanma sebebini bastrabilecek nitelikte olduundan, kesin sebe
bin varlndan bahsedilebilir. Birincil sebepler arasnda bulunan bu at
may aadaki nermelerle zmleyebiliriz:
1. Bir kimsenin bir ey yapmas gerektiini sylemek, o eyi yap
mak iin bir sebep sahibi olduunu sylemektir. (nerme 1 )
2 . Bir eyi yapmak iin sahip olunan en gl sebep her ne ise bu
sebebe gre davranlmas gerekir. (nerme 2)
a. ki sebepten birinin dierinden daha gl olduunu syle
mek, onlarn atmas durumunda gl olan sebebin die
rini etkisizletirdiini sylemektir (nerme 2a).
b. 'P, A:y yapma sebebi' ve 'Q da A:y yapmaktan kanma se
bebi' ise, o zaman P Q'yu etkisizletirir. Bu durumda P ve Q
ancak ve ancak A:y yapma sebebidir ve A:y yapmaktan ka
nma sebebi deildir (Raz, 2003b: 254-255; Bittner, 2003: 17-
23). (nerme 2b).
Bittner, Raz'n nerme 2b'deki zmn eletirmekte ve pratik
hayatta uygulama olanann snrllndan bahsetmektedir. Raz da Bitt
ner'in bu eletirisine daha sonraki almalarnda katlr ve dzeltme ya
par. yle ki; nermenin ieriinin sadece birincil sebepler bakmndan ve
tam sebeplere ynelik bir uygulama olanann bulunduunu belirterek
yantlamaktadr (Raz, 2003b: 254-255; Bittner, 2003: 17-20). Esasnda
Raz'n bu nermeyi zm yolu olarak ele almas, salt teorik verilerden
hareket etmesinin bir sonucudur.
Raz, ikincil sebepleri pozitif ve negatif olmak zere iki gruba ayra
rak inceler. Pozitif ikincil sebepler, belli bir sebebe gre davranma sebe
bidir. Negatif ikincil sebepler ise, belli bir sebebe gre davranmama se-
joseph raz 77
8 Raz, byle bir atmaya daha nceki filozoflarn hi deinmediinden ve dolaysyla bir
zm yolu nermediinden bahsetmektedir. Her eyden nce, birincil ve ikincil sebep kav
ram l arn pratik felsefesi andan ilk sistemletiren kii Raz'dr. Ilmdan dolay bakalarn
dan, bu sistemletirme kapsamnda ele alnabilecek bir probleme zm getirmesi beklene
mez. Ancak Raz'n, bu sebepler atmasnn daha nce hi ele alnmam olduunu ifode et
mesi ile kendi kavramsal emas ile ele alnmadn deil, 'eylem sebepleri', 'eylem saiki',
'eyleme temelleri', eylem faktrleri' gibi kavramlar aracl ile retilen bir sistemletirme ie
risinde de tart l ma d n ifode etmek istedii anlalmaldr.
78 ikinci blm
olan eyi elde etmektir (Moore, 1988-1989: 850). Bu bakmdan ele alnd
nda bunlar ayn zamanda birer birincil sebeptirler. nk bir kii ver
dii szleri tutma ykm altndadr ve meru otoritenin dayatt yasa
lar ve buyruklar tutmak zorundadr. Bunlar, sadece kar-eilimli sebep
lerin dlanmas deil, ayn zamanda pozitif olarak bir davran gerek
letirme eilimidirler. Raz, bu ekilde, bir sebebin hem birincil hem de
dlayc sebep olarak ele alnabilmesini korunmu eylem sebepleri (pro
tected reasons far an action) olarak isimlendirmektedir (Raz, 2002a: 17-18).
Raz, bu korunmu eylem sebepleri kavramsallatrmas ile kapsaml ve i
levsel bir normatif iktidar fikri gelitirmeye almaktadr9 . rnein, sz
verildiinde, sz ver111eye uygun davranmaya dair korunmu bir eylem
sebebi yaratlarak, yaplmas doru olan bir ey gerekletirilmi olur. Yi
ne meru otorite sahibi olan bir kii bir buyruk veya yasa yaymladn
da, bizim iin, bu buyruk veya yasa ile uygunlukta korunmu bir davra
n sebebi yaratarak, yaplmas zorunlu olan eyi oluturmaktadr.
Kurallarn dlayc sebep olduunu sylemek, eylem iin en nihai
prensip olduklar anlamna gelmez (Raz, 2002b: 76). Kurallarn en nihai
sebep olmadn sylemek, onlarn ahlak felsefesi iin ok fazla bir ne
minin olmadn kabul etmeyi gerektirir. Kurallar pratik muhakeme iin
ve dolays ile ahlaki muhakeme iin ok nemlidir. Bununla birlikte en
nihai eylem sebebi deildirler. Fakat kurallar, deer temelli bir dorula
maya tabiidirler. Bu, normlarn bir dlayc sebep olmasnn sonucudur.
Bir sebebe gre davranmama sebebi asla en nihai bir sebep olamaz. n
k en nihai sebep ikincil sebeplerden daha temel bir dnce zerinde te
mellendirilmeli dir. Raz'n kural ve normlara ykledii bu ilev, onu hu
kukun varl ve ieriini belirlenmesinde ve tanmlanmasnda deer-ta
rafsz davran formlarna dayanan sosyal olgularn yegane kriter olmas
n kabule gtrecektir. Bu da onun d layc pozitivist olarak isimlendiril
mesine sebep olmaktadr (Raz, 2002b: 75-76).
9 Raz'n anlad normatif iktidarlar, Hohfeldi hukuki iktidarlara dair bir analojiyle elde edi
len, bizim bireysel veya kolektif olarak sahip olduumuz ahlaki hakimiyet alanmz dei
tirme kabiliyetleridir.
joseph raz 81
10 Ancak, Raz'n faydacl klasik faydaclk ile ayn konumu paylaan bir yararalk olmayp
daha ok eklektik bir yap arz etmektedir.
82 ikinci blm
11 zellikle Dworkin ile birlikte Bentham'daki psikolojik yararclk terimi tercih yararcl ha
lini a lmtr. Psikolojik yararclkla hazzn tatmininin en st dzeye karlmas esast. Yarar
cln bu ekilde kurgulanmas, yararn kiileraras kyaslanmasnn imkanszl noktasnda
eletirilmektedir. Tercih yararcl ise toplumsal siyasetin amacn, bireysel tercihlerin tatmi
nini en st dzeye karmaya odaklanarak aklar. (Neal, 2006: 107-109)
joseph raz 83
12 Bu konuda Rawls yalnz deildir. ada liberal felsefecilerin bir ou cemaat idealine ili
kin pek az ey sylemilerdir. Genellikle cemaat kavramndan bahsedildiinde, bu kavram
zgrlk ve eitliin bir trevi gibi ele alnmtr. Yani liberaller, ortak milliyet, dil, kimlik,
kltr, din, tarih ya da yaam biimi gibi bamsz bir cemaat ilkesi iermeyen, toplumun
yelerinin eit ve zgr kiiler olarak ilem grmesini cemaat idealine ulamak iin yeterli
saymlardr. (Kymlicka, 2004: 291-293)
13 Hegel, liberal teorisyenlerin evrensel iyi idealini tarihselcilikten bamsz bir insani aklcla
dayandrmalarn eletirmekte idi.
84 ikinci blm
17 Siyasi iktidarn tarafsz olmas gerektiine vurgu vaoan teorisyenler arasnda Rawls, Nozick
ve Dworkin'i sayabiliriz.
86 ikinci blm
Ayn ekilde, eitlikle ilgili temel haklara kar olan argman ise,
rini kabul eden bir ahlak teorisi kanlmaz olarak oulcu bir gr des
tekleyecektir." (Raz, 1988: 380-381 )
B u pasajda Raz'n otonomi olarak ele ald eyin, siyasal bir otono
mi deil metafizik bir otonomi (zgrce davranma kabiliyeti) olduu tar
znda bir dnce aklmza gelse de, Raz'n otonomiyi bizzat ikin bir de
er olarak dnp bunun ktye kullanlmasnn dahi kendi deerini
azal tamayacak ni telikte olduunu varsaymak daha yerinde olur.
bir deerlendirmesi deildir. Bir kiinin kendi mutluluu ile ilgili doru
kararn ne olduunun belirlenmesinde, genellikle kendisinin deerlendir
me ve kararlar etkin olabilirken, bazen de bakalarnn deerlendirme ve
kararlar etkin olabil mektedir. Yine de Raz'a gre, birok durumun dee
ri byk oranda kiinin kendi etkin amalarna baldr (Raz, 1 988: 290).
Mutluluun ne olduuna dair tartmalarda, Raz'n getirdii temel
eletirilerden birisi, mutluluun kiisel kar (selJ-inferesf) knvram ile ka
rtrlmas hakkndadr. Kiisel karn daha ok biyolojik ihtiya ve arzu
larn tatminine odaklanyor olmas, onu mu tluluktan aymr18 . Bu durum
da, mu tluluktaki 'kiinin amalarnda baarl olma durumu' nu, 'kiinin
biyolojik olmayarak belirlenmi amalarndaki baar durumu' olarak ifa
de edebiliriz. Kiilerin bakalarnn yararna davrnnma sebeplerinin var
olduu oranda, bu sebeplerin onlarn amalarn da oluturmas mm
kndr. Ama kiisel mutluluk bakalarnn mu tluluunu gerekletirme
ye ynelik abalarla karakterize edilmemektedir. rnein, ar bulac
hastalklara maruz kalan insanlarn aclarn hafifletmek iin gnll bir
ekilde alarak kendi yaamn ksaltan bir kii, kendi esenliini artr
makla beraber kiisel karlarna aykr davranm olmaktadr. Bunun ter
sine dair de birok rnek verilebilir. Raz, neticede esenlikle ilgili olarak u
sonuca varmaktadr: "nsanlarn esenlii, hem ahlak asndan hem de in
san karlar bakmndan ok nemlidir" (Raz, 1988: 317).
Raz, geerli olan ahlaki ideallerin siyasetten dlanmamas gerekti
ini dnmektedir. Eer ahlaki ideallerin varl kabul ediliyorsa, o za
man sadece arzular tatmin edici bir politika savunulamaz (Raz, 1988:
161-162). Bu argman, insanlarn kendilerine sayg duymalar iin arzula
rnn gerekelendirilmesi gerektiine dair olan inanc zonn lu klar. zel
likle, bu argmana gre insanlar, arzuladklar eyler, arzu lanmasndan
bamsz olarak, z itibariyle deerli olduundan dolay bu eyleri arzu
layarak kendilerine sayg duyarlar. Bu durumda bu sav, insanlarn arzu-
18 Raz, esen l i k ile k i i se l karn birbirindc-n farkllama d u rumunu diirt forkl sebebe bala
maktad r. Biri ncisi, yukardaki gibi, kiisel karn biyolojik arzu ve ihtiyalarn tatminine y
nelik olmas; ikincisi, esenliin temel bdirkyicisinin kiinin amalarn )!;l'rckleti rml'deki
baa r veya baarszlk olmasdr. rnein ebl've y ni n ccuklarnn muvaffakiyl'lini )!;l'llir
meyt> y nel ik baars kendi karlarna uynayabili rkl'n kcndi esen l ikler i ne katkda bulun
maktadr. ncs, kiinin bakal;rna ynl'lik amalar k i isel karl, r Plki lenwzkcn,
mutluluklarn etkiler. rdncs, kiinin cst>nlii, an.larnn veya g<rekkt i rnt>yc al
h eylerin deeri ne baldr. By le olduundan insanlar zananlarn num deerli
amalarn gerekletirmek iin h,rcarken, kiis<I k.rlar b k m n d a n by le olmayabil i r
(!{az, l 988: 294-299).
90 iknci bolm
Sonuuluk
19 Elbette ki, faydaclk hakknda birbiri ile balant kurmakta zorlanlacak derecede farkl ta
nm ve yaklamlar vardr. Yukarda verilc-n tanmla Llentham ve Mili etrafnda ekillenen kla
sik liberal yaklam esas alnmtr.
20 Faydacln bir siyasi ahlak olarak ekiciliinin gerisinde tek tutarl ve sistemli ahliik felsefe
si olduu inanc vardr. Kymlicka, faydacl ekici bir siyasi ahliik kuram klan iki zellik
ten bahsetmektedir: lki, foydaclarn ulamaya alt amacn herhangi bir doa tesi var
la dayal olmamasdr. !.. i ci ekicilii ise, somu olmasdr. Llu durumda faydaclk, insa
nn refahnn nemli olduuna ilikin sezgimizin yan sra ahliik kurallarnn insann refah
zerindeki sonular da snanmas gerektii ynndeki sezgimize denk dmesi olarak zet
lenebilir. (Kymlicka. 2004: 13-16)
21 Raz, eserlerinde kendisinin bir sonuu olduum iddia etmemekle birlikte, sonuu olmad
n da iddia etmemektedir. Sonuuluu eletirenlere kar eletirel bir tavr benimserken,
mutlak anlamda sonuuu savunan bir tavr ierisine de girmemektedir.
92 ikinci blm
Sosyal Formlar
J{az'n sosyal formlar (social forns) olarak isimlend irdii eylem gruplar
n sosyal pratikler ve konvansiyon olarak isimlend i rmek de mmknd r.
22 l{az' n ileri srd bu ;rgman WittgLnstein VL' M.clntyrl'' h;trlatmak,1dr. Macln tyre,
After Virtue (Erden l'einde)'de sosyal kurumlar i le SL"yal pr.ll ikler ar.snda bi r ayrm y.pa
rak farklln nemini vurgulamaktadr. Wi ltgenstlin'in kural an,lizinde belli bir toplumda
kabul grmekten bahsetmesi, konuya g<'l"irdii perspektifi y.:nstn,kladr.
94 ikinci blm
ilikin sorulmas gereken soru, birey ile toplum arasndaki ilikide hangi
sinin ncelenmesi gerektiine dairdir.
23 Raz, "insan, olan eyin oluunun olmayan eyin de olmaynn, her eyin lsdr" eklin
de formlize edilebilecek Protagoras vari bir kriteri eletirerek, kendi deer teorisinin, ne
sbjektivist ne objektivist ne de rlativist olduunu belirtmektedir. (Raz, 200Ja: 15-16)
24 Bu tr iyilerin tannmas toplumdaki byk sularn varln nleyici bir zellie gereksi
nimden dolaydr.
96 ikinci blm
25 Ahlaki deerler Masnda bir derecelendirmenin yaplaca kabul edildiinde, deer atma
larnn fmnc ilikin ciddi bir sorun yaanmayacaktr. nk atan deerler arasnda
bir derecelendirme yapp, daha baskn deerin tercih edilmesi sorunu zecektir.
joseph raz 99
26 Raz'n otonomi hakkndaki bu yorumu ada libcrnlizne ywltilcn kumni tcryan eletiri
lere cevap oluturabilecek niteliktedir. Kumniteryanlar l iberal deerlerin evrenselliinin id
dia edilmesinin, liberal olmayan toplumlarda liberal deerlerin geerlilii hakkda elikili
bir konuma dleceinden bahisle eletirilebileceini ne srmekted irler. Raz ise liberal de
erlerin (otonomi ) ancak sosyal formlara gre belirlenebileceini iddia ederek bu itiraza ce
vap vermektedir.
100 ikinci blm
27 \yn zmand Raz"n bu ifadelerinden mkem mel i yeti liberal kurmnn ahlaki sbjektivirn
ve ahlaki p hecilik dncelerini reddeltii\ini bir sonu olarak karabiliriz. A ncak R.wls ve
Dworkin'de olduu 1ibi anti-mkemmcli)'l'ti yaklamlarn tarafszlk Vt' dlama idealleri
ne dayanarak devlet politikalarn aklan., giriim leri ahlaki phecilii\t' kap ar.layc bir
nitelie sahiptir. (Raz, 19811: 412)
1 02 ikinci blm
HUKUKUN OTORTES
Hukukun otoritesi tezi, hukuk ile ahlak arasndaki iliki ve hukuk siste
minin doas problemini merkeze alan bir felsefi yaklamdr. yle ki hu
kukun otoritesi denildiinde, bir ynyle otori teye yaplan vurgu dolay
syla siyaset felsefesi kapsamndaki otorite analizleri aklmza gelir. Dier
ynyle de otoritenin, bireyler iin davran standartlar koyma fonksiyo
nuyla hukuk felsefesi kapsamndaki norm ve hukuk sistemi analizleri ve
bu iki analizin birlikte ele alnmas ile hukukun otorite iddias ve hukuka
itaa t sorununu kapsam al tna almaktadr. Otorite analizlerinin yaplma
s, otorite ve meruluk problemini merkeze alr. Norm ve hukuk sistemi
analizleri, hukukun kaynaklar hakknda benimsenen yaklama bal
olarak pozitivist bir hukuk teorisi alm yapmakta, hukuk sistemlerinin
belirleyici zelliklerini tespite almakta, hukukun kurumsal yapsn in
celemek, hukuk kurallarn yaps bakmndan derecelendirmekte ve hu
kuki geerl ilik problemine merkezi bir nem atfederek hukuku kapsayc
bir biimde ele almaktadr. Bu iki amacn birlikte ele alnmasna bal ola
rak hukukun doas dolaysyla ortaya kan otorite iddias ve hukukun
fonksiyonlar incelenip, hukuka ahlaki itaat ykmll ve hukuka say
g problemi temel sorun haline getirilmektedir.
"Hukukun otori tesi" kavramndan sz edildiinde ncelik.le Raz'n
ismi akla gelmektedir. Raz, hukukun otoritesi tezi hakkndaki temel iddi
alarn tek bir eserde toplu olarak ele almamtr. Raz, her eyden nce
1981 ylnda, hukuk felsefesi alannda olduka etkili olmu bulunan Hu
kukun Otoritesi : Hukuk ve Ahlak zerine Makaleler (The A11thority of
Law: Essays 011 Law and Morality) isimli ve eitli makalelerinin derlenme
sinden oluan bir kitap yaymlamtr. Bu kitap hukukun otoritesi hakkn
daki birok probleme temas etmekle birlikte, yalnz bana hukukun oto
ri tesi tezi iin yeterli bir ierie sahip deildir. Kitap drt blmden olu
ur: lk blmde, otori tenin doas ve hukuki otorite temas zerinde
odaklanlarak otorite hakknda genel ve kapsaml felsefi analizlere yer ve
rilmekte iken; ikinci blmde, hukuk sistemlerinin temeli ve hukukun
kaynaklar zerinde durularak pozitivist hukuk teorisi ile doal hukuk
teorisi hakkndaki temel arg manlara temas edilmekte; nc blmde,
hukuku kapsayan deerler bal ile hukukun fonksiyonlar ve yargla
mada hukuk ve ahlak ilikisi ele alnmaktadr. Son blmde ise, hukuku
dlayan deerler merkeze alnarak hukuka ahlaki itaat ykmnn var- .
l ve hukuka sayg problemine deinmitir. Kitabn ieriinden de anla-
joseph raz 1 03
laca gibi, Raz'n bu kitabn basmndan nce ele ald felsefi problem
lere ilikin zmlemelerini devam ettirdiini gryoruz.
Raz, otoriteyi farkl temelle ilikilendirerek ele almas ile hukuk
ve siyaset felsefesinde orijinal bir yaklam gelitirmitir:
Raz'n otorite dncesi pratik muhakemeye ilikin genel bir
felsefi yaklam getirmektir,
Raz'n otorite yaklam, hukuk felsefesinin temel problematik
erevesini otorite kavram erevesinde yeniden yaplandr
maktadr,
Raz, otorite yaklam araclyla hukukun birok metodolojik
sorununun da zmlenecei iddiasndadr.
Raz, otoriteyi snflandrrken ikili bir ayrmdan yararlanmaktadr:
Otorite
28 Raz, otorite kavramnn tam bir analizinin yaplabilmesi iin, fiili otoritenin de analizin kap
samna almasn art komaktadr. Raz, bir kimsenin fiili otoriteye sahip olmas iin etkin g
ten daha fazlasna ihtiyacnn bulunduunu belirterek, bu kii fiili bir otorite iin ya meru
bir otoriteye sahip olduunu iddia etmelidir ya da bazdan tarafndan meru bir otorite sahi
bi olduuna inanlmaldr. Kaba g kullanm ile hak iddia ederek ayn durumun yaratlma
s fiili otorite iin yeterli bir zemin oluturamaz (Raz, 2002a: 9).
104 ikinci blm
Raz'n amaa, hukukun otoritesi tezini ele almadan nce btn pra
tik felsefe disiplinleri yani siyaset, hukuk ve ahlak felsefesi asndan geer
li olan bir pratik otorite analizi ortaya koymaktr. Raz'n bu amac gerek
letirmek iin ele ald temel problem, insanlarn kendi arzu ve yarglarn
bakalarnnkine tabi klmasn (surrendering one's judgement) gerekelendir
me problemidir. Otoritenin byle bir probleme odaklanarak analiz edilme
si kavramsal bir analizdir ve byle bir analizde otoritenin kavramsal olarak
tad zellikler gndeme gelecektir (Raz, 2005-2006: 1003). Bu durumda,
otoriter buyruklar bir kiinin isteklerinden ve arzularndan ayran temel
unsur otoriter buyruklarn kesin ve buyurucu bir nitelie sahip olmasdr.
Bu bakmdan otoriter buyruklar, dier eylem sebeplerinden farkl olarak in
sanlara bakalarnn otoritesini kabul etmekle kendi sahip olduklar yarg
lardan onlar lehine feragat etne anlamn tadndan dolay stn bir ka
raktere sahiptir. Otoriter buyruklarn bu karakteri dolaysyla otoritenin ka
bul, kiinin kendi a/liki otonomisini29 reddetnesi anlamna gelmektedir.
Otorite, doas gerei kiilerle sebepleri buluturma fonksiyonu grmekte
dir. Bu ise kiilerin baz durumlarda bakalarnn buymklarna itaat etme
sinin gereklilii sorunu ile ilgilidir. Bylece otoritenin kavramsal analizi ne
ticesinde elde edilen argmanlarda, otoriter buyruklarm itaat nceliinin
bulunduuna i likin ok ciddi bir tartma yoktur30. Tartmal olan konu,
insanlarn otoriter buyruklara neden itaat etme alkanlna sahip oldukla
rna ilikindir31 . Raz'm bu sorunu zebilmek iin, otoriteyi genel olarak ele
alrken yle bir deerlendirme yapt anlalmaktadr (Raz, 1988: 63-65):
Kavramsal analiz: Otorite iddiasn ve bu idd iann ne anlama
geldii hakkndaki incelemeleri kapsamaktadr.
Normatif analiz: Bir otorite iddiasnn nasl gerekelendirilebi
lecei ile ilgili incelemeleri kapsamaktadr. Yani otoriter buyruk-
29 Bireysel otonominin reddini ahlaki otonominin reddinden farkl olarak ele almak gerekmek
tedir. Bu farkllk iin almann birinci blmndeki otorite ve otonomi balkh ksmda
aklamalarda bulunulmutur. Raz'n btn almalarnda temel deer olarak otonomi ile
kastettii bireysel otonomi olup ahlaki otonomi deildir.
30 Anarist felsefe geleneinde ve ahlaki otonomiyi destekleyenler bakmndan bu argmanlar
pheyle karlanabilir.
31 rnein Finnis gibi baz hukuk felsefecileri otoriteye ahlaki bir itaat ykiimnn varlndan
hareket ederek bu alkanl izah etmektedirler. Bu gre karlk olarak hemen yle bir iti
razn akla gelmesi olasdr: 'Otoritenin alm iin ahlaki bir itaat ykmnden hareket et
mek, mem otorite ile genel otoriteyi birbirine kantrmaktr'. yle ki, ahlaken meru oldu
u kabul edilen bir otoriteyi karakterize eden unsur, onun ahlaki itaat sebepleri yaratmasdr.
Oysa meru olmayan otoriteler iin ayn eyi sylemek mmkn deildir.
oseph raz 1 05
34 Ancak bu tez yalnzca meru otoriteler iin geerli olan bir tezdir.
oseph raz 107
35 Ancak unu belirtmek gerekir ki, Raz hibir zaman bu konular aratrmakla hukukun doa
snn ne olduu meselesinin dolayl olarak cevaplad iddiasnda olmamhr.
36 rnein hukuk, bir kiiyi vergi ykmls klmsa, o kiinin vergi borcunu demesi gerek
lilii birincil eylem sebebi iken, hukukun byle bir ykmllk getirmesi o kii iin vergi
borcunu deme ykmnden men edici btn dier sebepleri dlamas bakmndan ikincil
dlayc sebep olarak ilev grmektedir (Raz, 2002a: 17, 22-23, 26-27).
joseph raz 1 09
37 Kelsen gibi bu gr savunanlara gre, bir hukuk sistemi sadece insanlarn onu ahlaken adil
ve iyi olarak grmelerinden ve bu hukuk sisteminin normlarn kendi ahlllki grlerinin bir
paras olarak kabul etmelerinden dolay normatif olarak kabul edilebilir.
38 Hart gibi bu grii savunanlara gre, herkes hukuk sistemlerini, kymetlerine dair bireysel
yarglarna bakmakszn, normatif olarak kabul etmek zorundadr.
11 O ikinci blm
43 Otoriteye ilikin bu tarz bir yaklam, otoritenin rasyonellik ve ahlakilik ile uyumaz karak
terinden hareket eder. nk otoriteye tabi olmak, kiinin otoriteden bamsz olarak sahip
olduu eylem sebeplerine gre hareket etmemesi anlamna gelmektedir. Otoritenin her du
rumda kendisine tabi olunmas gerektiine ilikin yaps, sebeplere kar bir konumdadr. Bu
nedenle, otoriteye teslim olmak irrasyoneldir. Ayn ekilde otonomi prensibi de kiinin btn
ahlaki sorunlarda kendi kiisel yarglarna gre davranmasn gerektirir. Otoritenin baz du
rumlarda kiinin sahip olduu yarglara kar davranmasn gerektirdiine gre, otorite kii
nin kendi yarglarn terk etmesini zorunlu klar. Hatta, btn pratik problemlerin ahlaki mu
hakel"!'eye tabi olduu gz nnde bulundurulduunda, btn pratik otoritelerin ahlaki oto
nomiyi reddetmesinin gerekliliinden bahsedilebilir.
1 1 2 ikinci blm
44 Bylece otoritenin meruluunu kendisinden almas gibi muhafazakar bir kuramdan ziyade,
meruluunda znelerine mracaat etmesi ile liberal bir toplum kuramnn benimsenmi ol
mas tutarl bir btn oluturmaktadr.
45 Raz, bu yaklamlarn otorite analizlerini eletirirken bunlar tamamen reddetme yoluna git
meyip, bu yaklamlarn yetersiz yanlarn vurgulamay ve otorite analizlerinin ahlak ve ras
yonellik prensipleri ile elikisini zmlemeyi amalamaktadr.
joseph raz 1 1 3
46 zellikle byle bir otorite analizi yalnzca etkinlik kriterine dayanmas dolaysyla teorik oto
riteleri kapsamna almayabilir. Ayn ekilde ebeveynin ocuklar zerindeki otoritesini de ge
rekelendirme yaklam dolaysyla kapsamayabilir.
joseph raz 1 1 5
Otorite ve Sebep
47 Ancak Raz'n otoriteyi sebeplere referansla tanmlama giriimi, otoritenin sadece sebepler
araclyla aklanabileceini iddia ettii anlamna gelmeyip, otoriteye ilikin tam bir anali
zin yaplmas iin sebeplere referansn nemini vurgulamaktadr. (Raz, 2002a: 12-13)
48 Raz, Pratik Akl ve Normlar (Practical Reason and Norms) kitabnn birinci blmnde temel
olarak bu iddiay ispatlamak iin ok aynnhl ve karmak bir sebep aklamas yapmaktadr.
Raz'n zellikle pratik neticelere yapt vurgu dolaysyla sonuu bir ahlak teorisi benimse
dii ve burada ortaya koyduu otorite tanm arasnda bir uyumun bulunduundan bahse
dilebilir.
49 zellikle, Robert Paul Wolff'un otorite tanm dikkat ekicidir. Ona gre 'otorite, emretme ve
buna mukabil olarak itaat edilme hakkdr' (Wolff, 1990: 20-21). Elbette ki, byle bir tanmn
geerli bit tanm olmakla birlikte kapsayc ve ak bir tanm olmadn sylemek mmkn
dr. nk otoriteyi sadece emretme hakkna hasrettiinden dolay kapsayc deildir. Oto
rite ayn zamanda sz verme, tavsiyelerde bulunma, yarglama ve kural koyma haklarn da
1 1 6 ikinci blm
kapsayc bir nitelie sahip olabilir. Yine otoriteyi kendisinden daha mulak ve tartmal bir
kavram olan hak kavram ile tanmlama giriimi metod6lojik olarak kabul edilmesi mmkn
olmayan bir yaklamdr (Raz, 2002a: 11 ) . Raz, burada John Lucas tarafndan yaplan otorite
tanmn sebeplere yapt vurgu dolaysyla da kapsayc ve ak bir tanm olarak nitelemek
tedir. Lucas, otoriteyi "bir kii veya kii grubu, 'X yaplsn' dediinde 'X'in yaplmas gerek
tii' neticesi kyorsa otorite sahibidir" eklinde belirleme yoluyla tanmlamaya almakta
'1r. Lucas'n bu tanmnda otorite, bir eylemi gerekletirme kabiliyetini ifade etmektedir. Ya
ni otorite sahiplii kiiye normatif durumlar deitirme yetkisi bahetmektedir. O halde,
'Hadi X yaplsn' denildiinde, X'in yaplmas iin bir sebep var demektir ve bu sebeple X ya
plmak zorundadr.
otorite modelinde ise otori ter ifadeler bir taleptir ve bu taleple zneleri
ne bir eyi yapmak iin sebep sunulmu olur. Etkin otoritelerin genel ifa
de formlarnn talep eklinde ortaya kmas hallerinde znelerinin bir
eyi otorite byle talep etti diye yapmasnda eylem sebebi oluturmak
tadr. Byle bir eylem sebebi ne ikincil bir eylem sebebi ne de korunmu
bir sebeptir; bu sebepler sadece sebepler dengesinde yer alan ve dier
sebeplerle yaran yeni bir eylem sebebi niteliine sahip tir. Yani etkin
otoritelerin salad yeni sebepler, nceden bulunan sebepler dengesi
ne ek olarak katlr ve imkan dahilinde onlar zerinde etkili olur. Etkin
otoritelerin salad yeni sebepler, znelerin nasl davranmas gerekti
ini belirlemekle teorik otoritelerin zddna, znelerinin nasl davranma
s gerektiine ilikin pratik bir farkllk (make a practical differece) olu
turmaktadr.
Pratik otorite modelinde, meru otoritelerin znelerine baz y
kmllkler getirme hakkna sahip olmas dolaysyla, otoriter ifadeler
birer, tavsiye veya talep deil, emir olarak yorumlanmaktadr. Pratik oto
riteler znelerine korunmu sebepler salamakla otoriter buyruklarn zo
runlu buyruklar haline getirmektedir. Pratik otoritelerin ifadeleri aracl
ile oluturulan bu" korunmu eylem sebepleri hem birincil ierik-bam
sz eylem sebeplerini hem de dlayc sebep karakterine sahiptir. Etkili
otorite ile pratik otorite arasndaki fark, etkin otoritenin sadece yeni birin
cil eylem sebebi (ierik bamsz eylem sebebi) yaratmasna karn, pratik
otoritenin bu ierik bamsz eylem sebeplerinin yannda dlayc sebep
leri de yaratmasdr.
Baz durumlarda bir kiinin hem bir eylemi gerekletirmek iin
ve hem de ayn eylemi gerekletirmemek iin sebebi bulunabilir. Byle
bir durumda bu eylemi gerekletirmemek iin var olan birincil sebebin
yannda, o eylem iin dlayc (ikincil) bir sebebin de bulunmas duru
munu Raz, korunmu eylem sebebi (protected reasons for actio) olarak
isimlendirmektedir (Raz, 2002a: 1 8, 21-23; 2002b: 85-107, 1 09-199). Raz,
bu korunmu sebep snflandrmas ile hukuk felsefesinin en tartmal
konularndan birisi olan normatif iktidar kavrayna yeni bir alm ge
tirmeye almaktadr50 . Buna gre normatif iktidar, korunmu eylem
sebepleri yaratma veya onlar deitirme kabiliyeti olarak tanmlanmak-
50 Raz'n ortaya koymaya alt normatif iktidar kavraynda ikincil sebep kategorisinin b
yk ilnem tamasndan dolay, bu yaklam hukuk felsefesinde gelitirilen yeni bir yaklam
olarak isimlendirilebilir.
n 8 ikinci blm
51 Hohfeld'in hukuki iktidar 'hak ve imtiyazlarn hukuki ilikisini deitirme kabiliyeti' olarak
tanunlarnas Raz'n normatif iktidar analizine benzetilmektedir. Hohfeld'in bu analizi, Raz'n
iktidar teorisi iin bir temel oluturur niteliktedir. Aynca Hohfeld, hukuki iktidann fiziki ik
tidardan farkl olarak hukukun sorumluluk alanyla dorudan bir orant ierisinde iken hu
kukun yetersizlii ile ters orant ierisinde olduunu belirtmektedir. Raz'n Hohfeld'in huku
ki iktidar tanmndan yararlanmas hukuki iktidar konusunda Hohfeld gibi dndn
gstermez. Raz, Hohfeld ile iktidar hukuki bir hak olarak grmeme noktasnda farkllamak
tadr (Hohfeld, 1919: 50). Ancak Raz normatif iktidarn, hukuki iktidara benzer bir ekilde ta
nmlanmasn yeterli grmemektedir. Hukuki iktidar, bir hukuki deiiklik yapma kabiliyeti
olarak tanmlanmakta ve hukuki deiiklikler de hak ve grevlerdeki deiiklik olarak ta
nmlanmaktadr. Buna karlk Raz, normatif iktidarn eylem sebeplerindeki deiiklik yap
ma kabiliyeti olarak tanmlanmasn yeterli grmemektedir. nk byle bir tanmn bir ey
lemin gerekletirilmesi ile bir iktidarn kullanm arasndaki fark ve normatif iktidar ile in
sanlarn eylem sebeplerini etkileme iktidar arasndaki fark ortaya koymada baansz oldu
u sylenebilir. Bylece sz verme edimini ve hukuki otoritenin buyruklarn, normatif ikti
dar kullanmlar olarak rneklendirmek mmkndr.
52 Yani bu ekildeki normatif iktidar, bir kiiye Q'yu yapmasn syleme iktidarn kullanarak
gerekletirilebilir; bunu syleme iktidan, o kii iin Q'yu yapma sebebi olmakla beraber
Q'yu yapmamak iin var olan dier btn sebeplere gre davranmamak iin de bir sebep te
kil etmektedir.
53 Raz, bu tr msaadeleri, dlayc sebepleri sona erdirmesinden dolay 'sona erdirici msa
adeler' (cacel/ig Permissios) olarak isimlendirmektedir.
54 Normatif iktidarn bu kullanm eklinde, korunmu sebepler dierlerindeki gibi kendiliin
den deitirilmeyip, onlar deitimek iin bir kiiye yetki verilmektedir.
55 Bu durumda iktidar kavramnn, belli baz sebepleri (korunmu sebepleri) deitirme kabili
yeti olarak tanmlanmas sz konusudur.
joseph raz 119
56 zellikle buyruklarn ve hukuk kurallarnn ayn zamanda konnmu eylem sebepleri olu
turmas sebebiyle hem iktidar hem de otoritl'Y gsterd ii sylenebilir. A ncak bir otoritenin
sadece kural ve buyruk yaymlamas ile otorite sahipliini aklamak yeterli deildir. (Raz,
2002a: 18-19)
57 Otoritenin bu farkl kullanmnd.n ks teorik otorill' dier ikisi pratik otorite ekil
leridir. (Raz, 1 990a: 2) Siyasi otoritenin bu S!nflandrmadan hangisine tekabl ettiini dn
dmzde, hibirisine tekabl etmediini syleyebiliriz. nk siyasi otoriteyi kural koy
ma hakk olarak ele aldmzda, bu yasa yapma, normatif dzenlemeler koyma, belli davra
n standartlarn gerekletirmede hata yapanlar yarglama ve cezalandrma yapmay da
kapsayan bir yetkiyi ifade etmektedir. Du sebepten, Raz'n yapt bu snflandrmann sade
ce otorite-iktidar ilikisi asndan bir anlam ifade ettiini gzden karmamak gerekir.
58 Bu snflandrmada alt izilmesi gereken nemli bir nokta, otorite oln herkesin insanlar ze
rindeki otorite sahiplii sz konusu olurkln, otorit slibi olrlr ise byle bir otllrilesinden
bahsetmenin mmkn olmaddr. Yani bir kii, ancak ins.nlar zerinde kalc ve kapsaml
bir otori teye sahipse, otoritedir. Raz'n yapt bu ayrmn doru anlalmas otorite iktidar
ilikisi ve dolaysyla iyi bir otorite analizinin yaplmas asndan ok byk neme sahiptir.
Bir kiinin bir eylemi gerekletirme otoritesi, yetkili w iktidar sahibi kii tarafndan byll'
bir eylemi gerekletirme izninin veya gcnn verilmesi durununLi.1 sz konusu ol,1bilir.
rnein, bir kiinin hocasnn e-postasn amak iznine sahip olmas hocas zerindl bir oto
ritesinin bulunduu anlamna gelmeyip, sadece bu e-postay ama otoritesinin bulunduu
anlamn tamaktadr. nk kii e-posta adresini amak iin yetkilendirilince e-posta adre
si sahibinin normatif statsnde bir deiiklik yapmak yetkisini kazanm olma.. Bu rneAin
tersten de okunmas mmkndr. Hocamn e-posla adresini amak iin bana izin vermesi
benim zerimde bir otoritesinin bulunduu anlamna gelmez. nk otorite emretme yetki
siyle orantl bir ierie sahiptir.
1 20 kici bolum
Otorite ve Gerekelendirme
59 Bir emrin atan sebepler b.kmndan geerli bir dl,yc sebep rnl oynamamas durumun
da birincil l'ylen seblbi olmas da sz konusunu olabilir.
60 zl'ilikle bu sayede otoriter buyruklarn w emirlerin ikincil eylem sebeplerine dayanmas ve
bir olgu nitllii ik'. doal artlarn (hava gibi) insanlarn davranlar zerinde birincil eylem
sebebi niteliine sahip olduunu varsay maktadr.
josepl raz 121
61 zell i kle aada otoritL'nn doa,nn dier bir i\wmli nitelii olan otor i lL'nin znl'll'r ilL ey
ll'n1 Sl'bcplcri clrllsndcki zneler lehine c rnbulucu l u k foksiyl)llll /..f'l" lll'k d u ru l nh kt, d r.
62 Raz, hakemin d ier sebeplerin dl'ngcsini dLitircn bu SL'bep yar,tc konununu [i,tii nliik tL
kon unun ayrntlar ileride a y r n t l bir biidc l'IL' < l ac. k l r.
zi i l l' de a l m ,ktad r. Uu
1 22 ikinci blm
Bamllk Tezi
63 Yine otoritenin doasnda bulunan dier bir merkezi zellik de znelerin, otoritenin yaratt
eylem sebeplerine kar kendi kiisel yarglarndan feragat etmeleridir.
64 Raz, otoritelere byle bir ideal izmekle, etkin otorite ile meru otorite ayrmn temellendir
mektedir. Etkin otoritelerin baml sebeplere gre davranmama durumlar meru otorite ol
ma iddialarn gerekelendirmeyecektir. Ama btn meru otoritelerin de bu ideali btny
le gerekletirdiklerini ve gerekletirmeye altklarn ileri srmemektedir (Raz, 1 988: 47;
1990b : 125-126).
1 24 iknc blim
Raz'a gre, bamllk tezinin otoritelerin sahip olduu gcn nasl kulla
nlmas gerektiini gsteren ah15ki bi r tez olmas gibi; normal gerekelen
dirme tezi de, bir otoritenin menl uunu tespi t etmek iin hangi arg
manlarn ku llanlmas gerektiini gsteren ah15ki bir tezdir. Buna gre,
normal gerekelendirme tezi, "bir kiinin dier bir kii zerindeki otorite
sahipliini saptilmilnn 110r1111/ yolunun, bir znenin kendisini ilgilendiren
(,5 l{.11_, bu Jddiasn u l'kildt n1Lkkndirnll.'k.h:d ir: Bir konu tln dlvlel i n i n savunnasn ,,.,.ker
hrn i n karlarnn lilndL' tutarak huLktL l'lnwk znrund.d u-. O ,sk.Lrlerin kouldnnn zd
dna <.'l,n tm i rler verir ve nskLrkr bu l'mirll'rL' it,at l'derler. Etlsnd, bvle bir d u nnd. as
k<'rkr ko lnn rimk ziy.dc, Lilk ''"'nn.s g<Tl'k l i l i klerinc il a.t etnwktcd i r (R.;:,
l 'IKR: 8).
oseph raz 1 25
stnlk Tezi
68 Bir kiinin veya bir kiinin otoritesinin kabul edilmesine engel olan sebepler, genellikle ba
ka bir kii veya kurumun otorite olarak kabul edilme iddiasyla ortaya kmaktadr. Bu du
rumda ikinci oorite iddias birincisine kar bir sebeptir. rnein iki hkmetin ayn anda
kendisini bir devletin meru hkmeti ilan etmesi durumunda bunlar birbi rleri ile atmak
tadr (Raz, 1988: 56-57).
1 28 ikci bturn
jekti f olarak gel itirilen uygunlukla i lgi l i bir soru ndur. Raz, bu objektif
lik sorununu ise 'otonomi artna' 69 ilikin aklamalar i le z mleme
ye almaktadr. nk Raz'a gre temel rasyonellik artnn, bir otori
tenin buyruklarna gre davranmak kiinin doru sebepleri takip etme
sindeki baarsn gelitirecektir; otonomi .:rtn n ise, otori ten in buyruk
larnn sadece doru sebeplere gre davranmann kiinin nasl d avrana
cana il ikin kendi kendine karar vermesinden daha nemli olduun.
dair sorunlar dzenlediini ifadl-' etnektedi r70 (Green, 1988- 1989: 8 1 0;
Raz, 1988: 88-94). Raz'n otonomi ve normal gerekelendirme tezine i li
kin yaklaml ar birlikte ele alndnda, normal gerekelendirme tezi
nin temel karakterini ve niteliini otonomi artnn gereklerinin belirle
dii sylenebilir. Raz, otoritenin gerekelend irilmesinde otonomi dee
rine dayanmakla, kendisine bir balang noktas oluturmaktad r. Bun
dan dolay, Raz' n esenlie dayal olan bireysel otonomiyi temel bir de
er olarak ele al masn dogm atik bir temellendirme olarak yorumlamak
m mkndr.
Bu tezin savunulmas i le hukukun ve bir devletin otorite iddiasn
nasl gerekelend irilebileceini aklarken akla gelebilecek bi rok eliki
li durum vardr. Raz, byle eliebilecek durumlar nlemek iin tezi
ok uyumlu bir biimde ele alm ve bylece huku k ve devletin doasn
da dorulanmaktan daha ziyade otori te iddia etme olgusunun bulundu
unu ilei srmtr. Hukukun ve devletin byle bir doaya sahip olma
s, sadece yukarda aklanan tezin iyi btr ikna arac olmasndan deil
ayn zamanda otonomi artnn bir sonucudu r. Raz'n otorite hakknda
ileri srd bu tez, itaat yk m ll geti ren otoriter buyruklara g
re davranmay, bu davranmann doru da vran iin znelerin kendi sa
hip olduklar sebeplere gre davranmaktan daha nemli olmas duru
munda, gerekelendirmektedir.
69 R az' n kendisi otowni . rl kavramn kull,rnnanakt,dr. Raz, sadl'Cl' otonomi terimini kul
lanp otorih:. ile otononi ve rctyondlik ilkcll!ri ar.;lndaki i:l l;-nay znll'Y anc-lannktcl
dr.
70 Anrnk Raz'n bumda olomni ,rt tL'nd kndi rmlsinin, normal artlara /.)I bir tenwlll'ndir
mc olduunu hatrdan kanna,k crl'kir. (iink ba z tl urunlard., /.ncl,rin uloril<' t.ra
fndan yi\nkndirilmcktcn ziyadt sahip olduklarna ;iire harl'ket clnwlcri ve k,rar ,ernll'kri
doru karar vcrnl'k ve doru d avranmak iin dah. fozla iincm t,naktad r.
1 30 ikinci blm
SONU
Buraya kadar ifade edilenlerden zet olarak iki sonu gze arpmaktadr.
Birincisi, Raz'n meru otoriteyi sebep-temelli olarak analiz etmesidir.
kincisi ise Raz'n meru otoriteyi sebep-temelli olarak aklamakla otori
teye arasal gerekelendirme fonksiyonu yklemesidir. Buna gre bir oto
rite, znelerine hizmet etmede iyi bir ara olduu zaman btnyle ge
rekelendirilmi olacaktr. Raz, otoriteye byle bir vasf ykleyerek otori
teye itaatin nasl rasyonelletirilebileceini de aklamaktadr. Yine byle
sebep-temelli ve arasal gerekelendirme, otonomi-otorite paradoksuna
da zm yolu getirmektedir. Buna gre bir kiinin yapmak zorunda ol
0
duu ey, en doru sebebe gre hareket etmektir ve otorite de kiinin do
ru sebebe gre davranma devini yerine getirmesinde ona yardm etmek
tedir. Raz, byle bir cevap vermekle, doru sebebe gre davranma devi
ni otonom olarak davranma ahlaki devinin nne geirmektedir. Bu du
rumda kiilerin eylemde bulunurken dikkate almalar gereken ey, otori
teyi takip etmeye karar vermek olacaktr. Yani, otoritenin kii iin grd
bu yararl ilev dolaysyla kiinin otoriteyi takip devi bulunmakta
dr. Bununla birlikte meru otoritenin kavramsal adan ilevi, sadece se
bep-temelli olarak deil ayn zamanda . arasal adan bir gerekelendir
me sunmaktr.
Raz'n siyaset felsefesi alanndaki almalar incelendiinde, siya
si ahlak kuram, otonomi ideali, sonuuluk, sosyal formlar, mkemmeli
yetilik, oulculuk ve ok kltrllk kavramlarnn merkezi bir neme
sahip olduu gze arpmaktadr. Raz'n, bu kavramlara dayal olarak in
a ettii siyaset kuramn liberal siyaset kuram ierisinde deerlendirmek
mmkndr. yle ki, Raz'n ortaya koymaya alt siyaset kuram en
ok Mill ve Hart'n mkemmeliyeti siyaset kuramlarndan etkilenmitir.
Raz'n, iyi yaam hakkndaki deerlere ilikin getirdii yaklamlar ince
lendiinde, klasik faydac kuramlardan birok noktada farkllasa da fay
_
dac kuramlar arasnda yer ald gzlenebilir. Rawls sonras dnemde
faydac liberal kuramlarn durumu dnldnde, Raz tutarl bir libe
ral kuram gelitirmek iin tarafszlk, temel haklar, eitlik, anti-mkem
meliyetilik, kiisel tercih ve bireycilik gibi standart liberal yap talarnn
liberal bir dzenin inasnda yeterli olmadn iddia etmektedir. Raz,
doruluu gerekelendirilebilir bir liberal teorinin temel deeri olarak
otonomiye merkezi bir nem vererek, dier liberal kavramlar bu temel
deer erevesinde ekillendirmektedir.
joseph raz 131
ticesi olarak ele alndnda hibir zaman genel itaat ykmll olarak
anlalmayacaktr. nk bu ahlaki i taat ykm hukukun meruluk bo
yutundan kaynaklanmaktadr; ahlaki ilke ve prensiplerden deil. Raz, ge
nel itaat ykmne ilikin bu konumuyla, hukuk kuramn kendisi gibi
pratik akl nosyonuna dayanarak kurgulayan Finnis' ten farkllamakta
dr.
Kaynaka
Austin, J. L.: How to Do Tlings witl Words: Tlt William Jacs Lcct res Dcliercd
at Harvarrl Uiversity in 1 955, Ed . by. J. O. Urmson, Marina Sbisi, 2.
bs., Ox ford, New York, Oxford UP, 1976.
Bar ry Norman S.: Modern Siyasl'f Teorisi, ev. Mustafa Erdoan, Yusu f ahin,
,
Beysan, Nazi me: "David Hune'da Hukuk ve Devlet Sistemi", sta// Oni
vcrsitcsi Sosyal Bili/er Estitiisii K1111111 Hkuk A1 1n/li/i111 Dal, Basl
mam Yksek Lisans Tezi, stnnbul, 2002.
Bittner, Ri.idiger: "Stronger Reasons", R iglts, Clturc, ad tlc Lw: Tlcmes /rom
tlc l.egl md Political Plilosoply of Joscpl Raz, Ed . by. Lukas H. Me
ycr, Stanley L. Paulson, Thomas W. Pogge, Oxford, New York, Ox
ford UP, 2003, pp. 17-24.
Christiano, Thomas: "Thc Authority of Denocracy", Tlc Jomnl of Po/iticl
Plilosoply, Vol. 1 2, No. 3, 2004, pp. 266-290.
Crisp, Rogcr: "Raz on Wcll-Bcing", Oxford Jourral of Legal Studies, Vol. 17, No.
3, 1997, pp. 499-515.
Gnlston, William A.: Liberal P/11ra/is111: Tle 1111plictios of Vale P/ralism for Po
litical Tlcory ad Prctice, Cambridge, Cambridge Ul 2002.
Gray, John: Lilcraliz111i11 ki Yiizii, ev: Ko ray Deirmenci, Anka ra, Dost Kitn
bevi, 2003.
Green, Leslic: "Law, Lcgi timacy, and Conscnt", Sotlerr Cliforia Law Rcvi
ew, Vol. 62, 1988--1 989, pp. 795-825.
Kymlicka, Will: ada Siyaset Felsefesine Giri, ev. Ebru Kl, stanbul, stan
bul Bilgi niversitesi Yaynlar, 2004.
Maclntyre, Alasdair: Wlosc /stice? Wlicl Rationalit; ?, Indiana, University of
Notrc Damc Press, 1988.
Moorc, Michael S.: "Authority, Law, and Razian Reasons", Sotler Califori
a Law Review, Vol. 62, 1988-1989, pp 827--896.
Mulhall, Stephen, Adam Swift: Libcrals and Connitarias, 2. bs., Oxford,
Blackwell Publishers Ltd., 1997.
Neal, Patrick: "Liberal Bir yi Teorisi mi?", ev. Baak Demir, Liberaller ve Ce
maatiler, Der. Andre Berten, Pablo da Silveira, Herve Pourtois, An
kara, Dost Kitabevi, 2006, s. 105-120.
Rawls, John: A Tleon; of fsticc, 3. bs., Cambridge, Massachusetts, Harvard
UP, 1972.
Raz, Joseph: Practical Reaso ad Norms, (with New Postscript) Oxford, New
York: Oxford UP, 2002b.
Raz, Joseph: Tlc Co11cept of Legal Systems: A Itrodctio11 to tle Tleory of Legal
Systen, 2. bs., Oxford, New York, Oxford UP, 2003c.
Raz, Joseph: Tle Morality of Freedon, Oxford, New York, Oxford UP, 1988.
Raz, Joseph: Tle Atfority of Law: Essays on Lmv md Morality, Oxford, New
York, Clarendon Prcss, 2002a.
Raz, Joseph: "Authority, Law, and Morality", Etlics in tle Pblic Domai, Ed.
by. Joseph Raz, Oxford, New York, Oxford UP, 1994, pp. 210-238.
joseph raz 135
Raz, Joseph: "lntroduction", Authority, Ed. by. Joseph Raz, Oxford, Oxford UP,
1990a, pp. 1-19.
Raz, Joseph: "Authority and Justification", Authority, Ed. by. Joseph Raz, Ox
ford, Oxford UP, 1990b, pp. 115-141 .
Raz, Joseph: "When We are Ourselves: The Active and the Passive", Engaging
Reason: On the Theory of Value and Action, Ed. by. Joseph Raz, Oxford,
New York, Oxford UP, 2001c, pp. 5-21.
Raz, Joseph: "Promises and Obligations", Law, Morality and Society: Essays in
Honour of H. L. A. Hart, Ed. by. P. M. S. Hacker, Joseph Raz, Oxford,
New York, London: Oxford UP, 1977, pp. 210-228.
Raz, Joseph: "The Practice of Value: The Thesis", Tlte Practice of Value: /oseph
Raz, Ed. by. R. Jay Wallace, Oxford, New York, Oxford UP, 2003a,
pp. 15-36.
Raz, Joseph: "Comments and Responses", Rights, Culture, and the Law: Themes
Jrom the Legal and Political Philosophy of/oseph Raz, Ed. by. Lukas H.
Meyer, Stanley L. Paulson, Thomas W. Pogge, Oxford, New York,
Oxford UP, 2003b, pp. 253-274.
Raz, Joseph: "Principles of Equality", Mind, New Series, Vol. 87, No. 347, July
1978a, pp. 321-342.
Raz, Joseph: "Explaining Normativity: On Rationality and the Justification of
Reason", Engaging Reason: On the Theory of Value and Action, Ed. by.
Joseph Raz, Oxford, New York, Oxford UP, 200la, pp. 67-89.
Raz, Joseph: "Introduction", Practical Reasoning: Oxford Reading in Philosophy, Ed.
by. Joseph Raz, Oxford, London, Glagow, Oxford UP, 1978b, pp. 1-18.
Raz, Joseph: "Reasons for Action, Decisions and Norms", Practical Reasoning:
Oxford Reading in Philosophy, Ed. by. Joseph Raz, Oxford, London,
Glagow, Oxford UP, 1978c, pp. 128-143.
Raz, Joseph: "Notes on Value and Objectivity", Engaging Reason: On the The
ory of Value and Action, Ed. by. Joseph Raz, Oxford, New York, Ox
ford UP, 2001b, pp. 118-160.
Raz, Joseph: "Agency, Reason, and the Good , Engaging Reason: On the Theory
"
of Value and Action, Ed. by. Joseph Raz, Oxford, New York, Oxford
UP, 2001d, pp. 22-45.
Raz, Joseph: "The Problem of Authority: Revisiting and Service Conception",
Minnesota Law Review, Vol. 90, 2005-2006, pp. 1003-1044.
136 kinci blm
Wol ff, Robert Paul: "The Conflict between Authority and Autonomy", Atlo
rity, Ed. by. Joseph Raz, Oxford, Oxford UP, 1990, pp. 20-32.
Bix, Brian: /urisprudece: Tleory and Cotext, 2. bs., London, Sweet & Maxwell,
1999.
Bix, Brian: "Legal Positivism", Tle Blackwell Guide to tle Philosophy of Law ad
Legal Tleory, Ed. by. Martin P. Golding, William A. Edmundson, Ox
ford, Blackwell Publishing Ltd., 2005, pp. 29-49.
Bix, Brian: "Joscph Raz and Conceptual Analysis", SSRN (evrimii)
http: / /ssrn.com /abstract=948766. No. 06-65, December 2006, pp.
1-23.
Bratman, Michail E.: "Shared Valuing and Frameworks for Practical Reaso
ning", Reason ad Value: Tlenes from tle Moral Plilosoply of /oseph
Raz, Ed. by. R. Jay Wallace v.d., Oxford, New York, Oxford UP, 2004,
pp. 1-27.
Broome, John: "Reasons", Reason ad Value: Tlemes from tle Moral Plilosoply
of /oscpl Raz, Ed. by. R. Jay Wallace v.d., Oxford, New York, Oxford
UP, 2004, pp. 28-55.
Burton, Steven J.: "Law as Practical Reason", Soutlern California Law Review,
Vol. 62, 1988-1989, pp. 747-793.
Buss, Sarah: "Personel Au tonomy", Stanford Ecyclopedia of Plilosoply, (evri
mii): http: / / plato.standford.edu/ entries / au thority, Nisan 2006.
Celano, Bruno: "Kelsen's Concept of Authority of Law", Law ad Plilosoply,
Vol. 19, 2000, pp. 173-199.
Christman, John, Joel Anderson: "lntroduction", Autowny ad Tle Clallenges
to Lilemlisn, Ed. by. John Christman, Jocl Anderson, Cambridge,
New York, Melbourne, Madrid, Capc Town, Singapore, Sao Paulo,
Cambridge UP, 2005, pp. 1-26.
Hurd, Heidi M.: "Challenging Authority", The Yale Law /ournal, Yol. 1 00, No.
6, 1991, pp. 1611-1677.
Hurd, Heidi M.: Moral Combat: The Dilemma of Legal Perspectivalism, New York,
Cambridge UP, 1999.
Kose, Hzr Murat: "An Unresolved Tension Between Form and Substance:
Raz and Flathman on The Problem of The Justification of Political
Authority", Baslmam Doktora Tezi, University of Warwick: Depart
ment of Sociology, 1999.
Kse, Hzr Murat: "Razian Exclusionary Reasons", Akademik Aratrmalar
Dergisi, Say 14, 2002, s. 77-93.
Marmor, Andrei: "Exclusive Legal Positivism", The Oxford Handbook of Juri
prudence and Philosoply of Law, Ed. by. Jules Coleman, Scott Shapiro,
Oxford, Oxford UP, 2002, pp. 104-124.
May, Thomas: "On Raz and the Obligation to Obey the Law", Law ad Plilo
soply, Yol. 16, No. 1, 1997, pp. 19-36.
Metin, Sevtap: "Joseph Raz'da Hukuki Otorite Kavram", Erciyes niversitesi
Hukuk Fakltesi Dergisi, C. 1, S. 1, 2006, s. 37-63.
Moore, Michael S.: Educating Oneself in Public: Critical Essays in Jurisprudence,
Oxford, New York, Oxford UP, 2000.
Morigiwa, Yasutomo: "Authortiy, Rationality, and Law: Joseph Raz and the
Practice of Law", Souther California Law Review, Yol. 62, 1988-1989,
pp. 897-912.
Murphy, Mark C.: "Natura! Law Jurisprudence", Legal Theory, Yol. 9, 2003, pp.
241-267.
Orrego, Crist6bal: "Joseph Raz's Service Conception of Authority and Natu
ra! Law Theory", Tle American ]ornal ofJurisprudence, Yol. 50, 2005,
pp. 317-323.
zcan, Mehmet Tevfik: "Hukuk Devleti: Modern Toplumun Hukuk Aracl
yla Siyasal Meruiyeti", HFM, C. LXIY, S. 2, 2006, s . 104-144.
Perry, Stephen R.: "Hart's Mehodological Positivism", Hart's Postscript: Essays
on the Postscript to the Concept of Law, Ed. by. Jules L. Coleman, Ox
ford, New York, Oxford UP, 2001, pp. 311-355.
Priel, Danny: "Trouble for Legal Positivism", Legal Tleory, Yol. 12, 2006, p.
225-263.
140 ikinci blm
Smith, M. B. E.: "Is There a Prima Facie Obligation to Obey the Law", The Ya
le Law ]oma/, Vol. 82, pp. 950-976.
Soper, Philip: Tle Etlics of De/erence: Learning from Law's Morals, West Nyack,
New York, USA, Cambridge UP, 2002.
Soper, Philip: "Legal Theory and the Claim of Authority", Philosoply and Pub
lic Affairs, Yol. 18, No. 3, Summer 1 989, pp. 209-237.
Uygur, Glriz: "Hukuki Pozitivizmin Deien Yz m", Ankara niversitesi
Hkk Fakltesi Dergisi, C. 52, S. 3, 2003, s. 145-175.
Uygur, Glriz: "Adalet ve Hukuk Devleti", Ankara niversitesi Hukuk Faklte
si Dergisi, C. 53, S. 3, 2004, s. 29-38.
Waluchow, W. J.: "The Many Faces of Legal Positivism", The University of To
roto Law ]ornal, Vol. 48, No. 3, 1988, pp. 387-449 .
Wasserstrom, Richard A.: "The Obligation to Obey the Law", The Duty to Obey
tle Law, Ed. by. William A. Edmundson, New York, Oxford, Row
man and Littlefield Publishers, 1 999, pp. 17-47.
Roland ;=::
_.I
Glsm DEPEL
1 Bu alma, Barthes gibi zorlu bir dil erbabn Trke'ye evirmi olan kiilere teekkrle ba
lamaldr phesiz. Onlar bunu Barthes'n dil inad pahasna ve aka dile getirdii evirmen
honutsuzluu pahasna (S. Rifat 1 998: 67-70) yapmlardr. Bu metin ne yazk ki Barthes'
kendi dilinden izleymemi, yazarn Trke'deki ve ngilizce'deki eviri metinlerini referans
,1lm tr. Bu bir yanyla zr olarak deerlendirilebilir, fakat dier yandan, Barthes'n diller
ve metinleraras geiin yaratclna izin veren yaps, zrn arln dileriz ki ksmen ha
fiAetebilir.
146 nc blm
2 Bkz kaynaka: Culler, 2008 ve Glmez, 2008. Barthes'n dorudan biyografisini anlatan en
kapsaml alma Calvet (1994) tarafndan yaplmtr.
1 48 nc blm
204), der. Barthes'n bu cmlesi bir yanyla ok sade ve mtevaz bir arzu
gibi grnr. Dier yandan eserleri boyunca sorunsallatrd bir kav
ram olarak yazarlk basit bir kavram olmann tesinde topik bir ykle
donanmtr. Onun yazarl zor bir i ddiadr; ancak Barthes'n stesinden
gelecei bir iddiadr.
Barthes szkonusu olduunda, onun hakknda duygular ve znel
likler izinde bir alma da yaplabilir, yazarn fikri izleini merak eden,
biraz daha serinkanl bir alma da tasarlanabilir. Bu almann ncelik
li amac, Barthes'n dncesini betimsel olarak aktarabilmektir. Onun gi
bi takibi zor bir kii sz konusu olduunda yaplabilecek en kolaylatr
c seenek, yazar yayn srasna gre izlemektir. Bylece tutarl bir dn
ce taahhd vermeden, sral bir dn yolculuu sunmak hem bu metni
yazan kiiyi hem de okuyanlar rahatlatacaktr.
Aada srasyla, nce yazarn yaam yks ksaca aktarlacak,
devamnda Barthes'in dnsel olarak nasl konumlanmas gerektiine
dair ksa bir tartma yer alacaktr. Metnin ikinci blmnden itibaren ise,
yazarn dnsel serveni kronolojik olarak aktarlacaktr. Burada Bart
hes'in btn eserlerinden sz etmek phesiz olanakl deildir, fakat me
tinde yazarn yaznsal veya kuramsal olarak nemli saylan hibir eseri
nin atlanmam olduunu zellikle belirtelim.
3 Anamnez, doktorun hastaya tehis koyma amal olarak ona sorduu sorulardan hareketle
oluturduu hasta yksdr. Hastann mevcut ya da gemi hastalklan hakknda, kendi
sinden ya da bir yaknndan alnan bilgilerdir. Barthes gemiini yaamykbirinsel nokta
lar ola rak, anamnezler olarak adlandrmay tercih eder (Barthcs, 2006: 128-130).
roland barthes 149
4 Foucault hakkndaki "Her ki Yandan" balkl deneme yazs iin bkz. Ek Kaynaka.
roland barthes 1 55
6 Ba rthes'n 196R'den n eredey se hi sz amyor olm;s ilgintir ilma bu tek rnek deildir.
Onun yaznd; eksiltilmi baka konul;r da vardr; tpk Bayonne'un kltrel farkllnn
ve kiil lrel aks;nnn yaznnda konu olarak yer alm;m as, hele ecinsclliini y;arken yaz
d h i bir metninde ve hibir ekilde konu edinnenl'Si gibi.
7 Bu ifadl', dnemin L Modr yazar Bertrand Poirot-Delpech'e aittir (Calvet 1 994: 205).
roland barthes 1 57
hes bir yandan da Tel Qel Dergisi ile balantsn kararsz ama dostane
ilikileriyle devam ettirmektedir. 1974'de, dergi grubu olarak Kristeva,
Wahl, Sollers, Barthes ve Marcelin Pleynet in'e geziye giderler. Gezi
programna dahil grnen Lacan son anda katlmn iptal etmitir. ini
skc bulur Barthes, Japonya'ya hi benzememektedir buras (Calvet 1994
201). Arkadalar akam yemeklerinde bir araya gelirken ve elenceli soh
petler ederken, Barthes onlar yalnz brakmakta, ehrin iinde kiisel ve
gizemli gezilerine yelken amaktadr.
Hemen her metninde kendini anlatt dnlen Barthes 1975 se
nesinde yaymlanan Rolnnd Barthes adl kitabnda gerekten de kendini
konu edinir; alfabetik altbalkla fragmanlara blnm bu kitabnda
adeta bir roman kahramanymasna "o" diye sz eder kendisinden.
Kitap ok zel bir yaznsal rnek olur; bir biyografi deildir, onun fikri
izleinde nemli bilgiler aktaran samimi ve z eletirel bir dn kitab
dr.
Barthes, Ecole Pmtiqe des Hntes Etdes' de verdii derslerle birlik
te artk nl saylabilecek bir dnrdr. 1976 senesinde, Foucault'nun
da desteiyle ve adn nermesiyle College de France' daki Edebiyat Gster
gebilimi krssnn bana profesr olarak atanr. (Rifat, 2008: 13). Bura
da, 1977 Ocak'nda verdii ilk dersi ok dikkat eker; dersi d inleyenler
arasnda Deleuze, Foucault, Derrida, Greimas, Sollers, Dort, Morin, Rob
be-Grillet daha birok kii vardr; Lacan ise gene eksiktir. Daha sonra bu
radaki konumasnn metni basl r. Barthes, ieriindeki sertliiyle insan
lar artan, motivasyonu ok da anlalmayan u nl cmlesini bu
derste sarfeder: Dil "ne gericidir ne de ilerici; yalnzca faisttir; nk fa
izm sylemeyi engellemek deil, sylemeye zorlamaktr" (Barthes, 2008:
47). Bu cmle genelde polemik ve sert tartma slubunu sevmeyen Bart
hes' dan duyulduunda ok daha artc olur. Fakat Barthes'n, 1968'in
ardndan doan politik atmosferin sol dn alannda da basklayc ve
dayatmac tonlarndan rahatsz olduunu hatrlarsak, bu cmlesindeki
tepkisellii belki biraz daha geni bir lekte yorumlamaya ynelebiliriz.
1977' de, kklerini yazarn sanatoryum yllarnda arayabilecei miz
ki tab baslr; Bir Ak Syleminden Paralar. Barthes'n iki yldr srdrd
seminer derslerinin bir meyvesi olan kitap ak gibi bir konuyu yaznn
ve sylemin konusu yapan artc bir rnek olur. Kitap, Glmez'e gre
ak syleni hakknda deil, ak znenin sylemi zerine yazlm bir ki
tap olarak okunmaldr (Glmez, 2008: 123).
1 58 nc blm
mazlar. Gene de yeri gelmiken, geni etkileri olan iki politik ayrma d
nemini aktaralm:
Fransa'nn aydn ve sanatlarn taraf almaya zorlayan ilk somut
rnek olay 1960 senesinde yaanr: Cezayir Sava'n protesto eden aydn
ve yazarlar bir araya getiren Manifesto 121 adl bir belge dolama girer.
Toplam 121 aydn tarafndan imzalanan bu belgede Barthes'n ad yer al
maz. kinci zorlu rnek ise herkese bilinen 1968 Olaylar ve renci ha
reketlilii olur. Bu ve benzeri olaylar Barthes iin hep bir tr snava dn
ecektir. Kimi zaman genel gre dahil olmad iin sac dnceyle
ayn cenahtaym gibi yorumlandn grecek, bu tr olaylar sakin miza
cnda rtl kalsa da, eserlerine akseden kzgnlklar ve krgnlklar orta
ya karacaktr. Konuya aadaki balkta tekrar dneceiz.
Yazarn yaznsal tarz da, belirsizlik tespitine mazhar olmaktan
kurtulamaz. Dili akademiye ve teorik dncenin konvansiyonlarna g
re hep fazlaca serbest ve edebi bulunur. Fakat yaklak altmfyana ka
dar akademi iinde daimi bir konumu olamam olan Barthes, zaten aka
deminin dndadr. Aslnda o bunu akademiye dardan bakma ans
olarak grdg kimi zamanlarnda bundan zel bir mutluluk da duy
mutur. Hatta ayn nedenle akademik dnme ve yazma etkinliine kar
hrn bir eletirellikle yaklat olur. Yakn arkada Rebeyrol'e kendi
si hakknda yle der: "Entelektel olarak kendimi gl hissediyorum
ama varolusal adan btnyle krlgan hissediyorum" (Calvet 1994:
112). Bu krlganlk hissi biraz da birka defa iine girmeye meyledip son
ra vazgetii akademinin sert kurumsal yapsndan kaynaklanmaktadr.
Sonu olarak edebi dil, akademi iinde her zaman tekinsizletirici ve k
rlganlatran bir unsurdur.
Bir yandan dezavantaj gibi gr len ve eletirilen bu zellii, dier
yandan en zel niteliklerinden biri olarak grlr. Dostlarndan Bemard
Dort onun edebiyat yann ok gl bulur. Hatta onun Fransz edebi
yat iinde asl hak ettii konumun, nemli bir burjuva edebiyats olarak
tannmak olduunu dnr. Ne var ki Dort'a gre, Barthes'n yazabile
cei byk eser maalesef zaten yazlmtr; Proust'un Kayp Zana zin
de eserini kasteder bunu sylerken (Calvet, 1994: 122). Dort'un iki yazar
arasnda grd bu derin ba Barthes'n metinlerinde de karmza
kar. "Ben yrmeye baladm sralarda Prost leiiz sad ve Kayp Zama
nn zinde'yi bitirmek zereydi", der Barthes. Proust onun iin tek temel re-
1 64 nc blm
9 Ecinsellik konusuna dolayl olarak deindii bir metni iin bkz. Barthes, 1986c: 291 -295.
1 66 ci.nci. blm
Ara-Metin Tr Yaptlar
(Gide)
(yazma istei) Yaznn Sfr Derecesi
Sartre
toplumsal mitoloji Tiyatro zerine Yazlar
Marx
ada Sylenler
Brecht
Gstergebilimin
Saussure gstergebilim Temelleri
Moda Sistemi .
.
S / Z
Sollers, Sade, Fourier, Lyola
Julia Kristeva metinsellik
Gstergeler
Derrida, Lacan mparatorluu
Metnin Hazz
Nietzsche trel ilik Roland Barthes: Roland
Barthes
balatr; "dil belirli bir bildiklii uzaa yerletiren insansal bir ufuktur" der
(Barthes, 1987c: 16). Ona gre Yaz bir "dnme biimidir." Bu nedenle
bir ufuk mesafesinde olan, topik bir konuma yerleen dili, Sartre'n yap
t gibi okur-yazar etkileiminin nesnesine dntrmek, Barthes' e bir
tr snrlama gibi gelmektedir. Ona gre yazn, kendisini tketen insan
iin bir yant verebilir ama asl yaph doaya srgit soru sormaktr; ya
z, soran bir yant ve yantlayan bir sorudur (Barthes, 1987b: 64).
Barthes'e gre, bir dnme biimi olarak yazn'n phesiz bir ta
rihi olmaldr. Fakat bu tr bir tarih, bizzat yaz'nn kendi dn durakla
rn grmeye alan bir tarih henz yazlmam hatta sorulmamtr.
"Her ynetim biiminin kendi yazs bulunduu kuku gtrmez." Fakat
henz bu balamda bir yazn tarihi yazlmamtr, der (Barthes, 2009: 28)
ve ki tapta bunu yapmaya alr.
Estetik adan XVI. ve XVII. yzyllarda zgrleen ve oalan
Fransz yazn, sorgusuzca Doa bilgisinin ardndan ilerleyecei, insansal
zn anlatmyla pek de uramayaca bir dnem yaar (Barthes, 2009:
47-48). 1650'lere gelindiinde, toplumsal bir dil olarak yaz henz hala ta
nnyor saylmaz. Yaznn yeni ve somut bir konuma yerlemesi, toplu
mun deiimiyle, yeni bir forma brnmesiyle izlenebilir olacaktr.
Aslnda XVII. yzylda manifaktrn ortaya kmas ile birlikte ar
tk iktidar elinde tutan, ayrcalkl bir toplumsal grup domutur. Bu g
l snf, dili tekrar kefetmekle kalmaz, onu en ksa srede ve hzla dilbil
gisel bir yap iinde katlatrr. Dilin znel kama ve kontrol alanlar d
na tama noktalarn yakalar ve budar. Bylece dili, ayrcalkl snfn
(kendisinin) toplumsal dili olarak ele geirmi olur (Barthes, 2009: 48).
Tarihsel olarak ufukta 1789 Fransz Devrimi vardr. Devrimin top
lum zerinde byk etkileri olur. Yeni toplumsal konfigrasyonun, dil
zerinde de fark edilebilir bir farkllama, yeni bir nitelik ve konum dei
ikli yarataca beklenmitir. nk iktidarn deimesi ve yeni bir snf
sal kategorinin kendini gstermesi, toplumsal dilin de yeniden dzenlen
mesini getirmelidir. Fakat Barthes'a gre bu beklenti gereklemez. Top
lumsal yapda bir dnm noktas olmas nedeniyle yksek bir beklenti
yaratan devrim bir olgu olarak yaznsal dzlemde ayn sonucu vermez.
Neden? nk, der Barthes, "Yaznsal dilin patlay bir bilin olgusudur,
bir devrim olgusu deil" (Barthes, 2009: 57). Yaznsall da etkileyen bir
bilin sramas, Fransz Devrimi ile deil, ada kapitalizmin doduu
ve toplumsal snflarn ayrmasnn aka kendini gsterdii 1848 ile bir-
170 nc blm
12 Andrei Jdanov (Zhdanov) 1896-1948 seneleri arasnda yaam bir Sovyet poli tikacdr. Sert
ve saldrgan politikalaryla bilinmi, Stalin zamanndaki siyasi tasfiyede, 176 kiinin idam ka
rarn bizzat imzalayan kii olmutur. 1946 senesinde kltrden sorumlu politikac olarak
atanan Jdanov'un ilk ii Anna Akhmatova, Mikhail Zoshchenko gibi yazarlar, burjuva tarz
eserler rettikleri gibi gerekelerle sansrlemek olmutur. Jdanov'un, aydn, entelektel ve
sanatlarn etkinliklerinin partinin karlarna hizmet etmesini bir zorunlu kural olarak dile
getirdii, kendi adyla anlan bir doktrini vardr. Barthes burada Jdanovculuu, Komnist
Parti ile organik ba konusunda srarl olan solcular niteleyen bir kavram olarak kullanmak
ta ve eletirmektedir.
roland barthes 1 75
nici'ye verilen cezay grece ve aibeli olarak karlar. Ona gre Domini
ci, kendisini yarglaya!l dil alannn dnda grlmektedir; onun dili yok
sulluuyla, "okumamlyla", "kei oban" olmasyla ilginleen bu
dunbilimsel bir eit gibidir. Onun dili hi yok gibidir. Resmi yarg dilinin
btn kartlamalar, eretilemeleri, benzetmeleri, zetle klasik sz sana
hnn tamam Dominici'yi sulamaktadr. Olay, Dominici'nin evrensel
ruhbilim adna mahkum edilmesi olarak yorumlayan Barthes u sonuca
varr: "Dil" in kendisi adna, bir insann (Dominici'nin) dili alnmtr. Bu
durumu sert bir ekilde, tam da yasal cinayetlerin balad nokta olarak
gsterir ve eletirir (Barthes, 2003: 45-48). Yarg ve adalete ilikin benzer
bir tarhma, bilinen bir neden yokken annesini ve babasn ldren Dup
riez Davas ile birlikte yeniden gncelleir. Barthes bu rnekte, adaletin
nedensellik ihtiyacndan hareketle "sapknlk" tanmna gelir. Devletin
hala iinde bulunulan dnemden yz elli yl nceki adalet ve ceza tant
lamalarna yaslandn ifade eder ve bir kez daha sesi kmayandan taraf
olmaya ynelir, Dupriez'i savunur. Bunu yaparken, sadece Devlet'i ele
tirmez. "Sapknlk" sylemini canl ve meru tutma tutarllnda srarl
olan Ruhbilim'e de atar: Zira ona gre, ruh hekimleri, dayandklar sap
knlk syleniyle, katili celladn eline teslim etmektedirler. Savunma avu
kat ise bu g yrngesinin dnda, kudretsiz kalmaktadr (Barthes,
2003: 94-96).
Daha sonra Racine zerine adl kitap almasn yaymlayacak olan
Barthes'n, Racine zerine ilk ksa tartmas da gene bu kitabn konu ba
lklarndan olur. Yaz kendini Racine'i yorumlam olan dilbilgicilere, tar
tmaclara, din adamlarna, yazarlara, sanatlara kar kk bir sava
ilan olarak niteler. Us ve saduyu arasndaki ekime zerinden, Racine
tiyatrosundaki evrensel olarak kabul edilen konu ve deerlere uzanan
Barthes, bu yazda hem evrensellik yorumuna hem de zc aray iinde
ki dn insanlarna kar gelir. zc eletirmenlerin mr eski "deha"la
nn "gereini" bulma urayla geer, der. Barthes'a gre onlar bir fikri
durak noktasn yineleyip dururlar. Yazya balk olan "Racine Raci
ne' dir" ifadesinin arkaplannda yazara gre u vardr: "Racine Raci
ne' den baka bir eydir her zaman, Racine yineleyimini bombo klan da
ite budur" (Barthes, 2003: 89- 90).
Sert ve kararl bir eletiri tarz asndan ok zel bir rnek olan bu
kitapta Barthes, 'Fransz' olmann, ulus kimliinin ne tr sylensel unsur
larla kurulduunu, bir totem iki olarak niteledii arap zerinden rnek-
roland barthes 177
tirel kategori olarak dile getirilmitir (Barthes, 2003: 181). Sylenin ortaya
kn, mekanizmasn grmeye alan yaklama gre yaplmas gere
ken tam olarak "biim-durumunda-dnceleri" incelemek olmaldr
(Barthes, 2003: 182).
Saussure' c gstergebilim boyutlu bir dizgeyi ortaya koymu
tur; gsterge (iaret) boyutlu bir dizge iinde gerekleir. Gsteren +
Gsterilen Gsterge' dir. Bu dizge, dil iindeki en temel kurucu dizgedir.
=
ema 1:
gsterge
anlamlandrma
------- Dsal gereklik ya da anlam
gsteren gsterilen
(gstergenin art (zihinsel
fiziksel kavram)
varl)
ema il;
Dil
1. gsteren
1 2. gsterilen
3. gsterge
!. GSTEREN ll. GSTERiLEN
Sylen
III. G STERGE
13 Trke' de, Critical Essays (1 972) adl kitaptan evirilere YL'r veren birka tane dLrleme kaynak
kitap vardr. Bumda bavurulan kaynaklar (Kayra, 1995), (13atur, 1 987) ve (Ycel, 2009) ol
mutur.
1 86 uuncu blm
14 Bumda ksa bir uyar yerinde olacaktr. Bu ayrmda szel olann, konumaya dayal olann
(l'nrolc) yeri hafife a l nm gibi grnmektedir, fakat dilin dinamii asndan konumann Sn
ussure'de bir zgrlk potansiyelinin alan olduunu imdilik ksaca belirtmeden gemeye
lim. Unutulmamaldr ki "dil yalnzca 'konuan kitle' iinde eksiksiz olarak ortaya kar ( . . . );
te yandan, dil, ancak, szden hareketle olanakldr" (Saussure, 1998: 32).
roland barthes 1 87
erine, daha akas, giysinin dile aktarlyla ilgilenir (Barthes, 1990: x).
Kendisi bu tercihini metnin iinde teorik olarak da gerekelendirirken,
Saussure'n dilbilim ve gstergebilim ilikisine ilikin szlerini de tersine
evirmi olur. Barthes'e gre gstergebilim dilbilimin stnde konumlan
maz, aksine dilbiliminin bir alt alma alan olarak grlmelidir. nk
insan eklemli dile mahkumdur ve moda szkonusu olduunda da, kuru
cu olan sz' dr, dildir. Bu nedenle Moda incelenirken, asl oluturucu ola
rak grlmesi gereken yazdr. Moda'y zmlerken kurucu olan
Sz'den (dilden) onun kurduu grnr geree doru gitmek yerinde
olur. Dier bir deyile Moda zaman-mekan, nesneleri, giysileri, kiilikle
ri vs. belirtir ama Moda'nn kendisini 'belirten', insann ilk mahkumiyeti
olan dilin kendisidir (Barthes, 1990: xi).
Bu konu ile ilgili daha detayl aklamasn 1974 tarihinde verdii
bir konferansta yapar. Yazara gre, gstergebili mci ilerledii yolda er ya
da ge ama mu tlaka gene dil'i bulacaktr. Fakat bu defa tam anlamyla dil
bilimcilerin konu edindii dil deildir sz konusu olan; bir te-dildir.
15 Barthes'n Rrcir zaie ve Middct adl kit;plar konusunda Ycel 200<.J'dan fayd;lanlm
tr. Kitapta bu iki kit;pt;n kesit eviriler yer ;lmakt;dr.
1 96 nc blim
kan bir sistem veya yap olarak grlmesi gerektiini savunur. Anlahdan
kanmak sz konusu olamaz. "Mitte, efsanede, fablda, masalda, uzun
ykde, destanda, hikayede, trajedide, dramda, komedide, pantomimde,
tabloda, vitrayda, sinemada, izgi resimlerde, sradan bir haberde, konu
mada", anlat hep vardr (Barthes, 2005a: 101 ). Yaznn balarnda, hzl bir
zetle kendi gstergebilimci konumunu ifade eden Barthes, Saussure'n
dilbiliminin tmce dzlemine geememi olduunu syler. Oysaki bu el
zem eik aldktan sonra, daha arkasndan bir eik daha vardr almas
gereken; bu eik de sylemdir (Barthes, 2005a: 104). Dikkatle hatrlanma
ldr ki, sylem ile ilinti kuran en temel alma alanlarndan birisi olan re
torik, nedense her zaman clz bir sorgu alan olarak kalmhr.
Anlaty yapsal olarak analiz ehnek, onun iindeki anlamn yerle
me mekanizmasn zmlemek, sylemini ortaya karmak olarak grl
melidir ki, bu hi kolay deildir. Konuyu E.A. Poe'nin "alnm Mek
tup" yks yoluyla amlamaya alr. ykde, emniyet mdr her
trl "arama tarama" tekniine ve dzeyine ramen gizlenmi olan mek
tubu bulamamaktadr. Bunun nedeni mektubun hi kukulanlamayacak
derecede ortalkta olmasdr. Anlam da buna benzer; her zaman, yntem
li bir bakn tespit edecei bir zaman-mekansal pozisyonda bekliyor de
ildir. Bir dier ifadeyle anlam, anlat yapsnn "ucunda" bir yerde dur
makta ve bulunmay beklemekte deildir. Anlaty batanbaa aabilir,
boydan boya kesebilir (Barthes, 2005a: 107). Dolaysyla, anlahnn iinde
anlam bulmak kolay deildir. Bu metin, yapsalcln yntemsel zorluu
zerine de temel bir sezdirmedir. Hatta kanmca Anlatlarn Yapsal
zmlemesine Giri metnini, Barthes'n metnin iindeki dehlizleri daha yo
un olarak fark ettii, metin ve metinleraras dnemine ilk sinyalleri gn
derdii metinlerinden biri olarak yorumlamak mmkndr.
Artk 1960'larn sonlarna doru ilerlerken, Barthes'n yazn ser
veni de, kendisinin metinsellik olarak adlandrd dnemine doru iler
lemektedir. Fransa' da 68'lerin balad, sosyal ve politik hareketliliin,
entelektel ve politik konumlanlar saf tutmaya ard bir dnemden
geilmektedir. Barthes ise, yapsalcl hem snava eken hem de sert dar
belerle hrpalayan bu hareketli gnleri, kendi korunakl dnyasndan k
makszn, yazdklar zerine yeniden dnerek geirmekte gibidir. Yap
salc dneminde takip ettii konular ve izlekler hepten yok olmamakta,
fakat onun 'yap' ile olan ilikisi, metni ve metinsellii vurgulayan bir ie
rikle sert ve tepkisel dnmler geirmektedir.
roland barthes 201
Bir zamanlar yapy anlaml bir analiz gvdesi olarak kabul eden Barthes,
artk bundan phe etmektedir. Bir yapnn olduunu varsaymadaki sra
rn, domatik bir iddiadan kaynaklanabilecei fikri zerinde younla
maktadr. Artk yapya, onun dizgeleri, kodlar, gstergelerine srtn yas
lamak istememektedir. Dolaysyla, artk, "Yap bir zgrlk gvencesi
dir" (Barthes, 2006: 138), diyen bir Barthes'a doru yol almaktayzdr.
Onun yapnn bahsettii trde bir gvence olarak zgrlkten vazgeme
ye yneldiini, dzenini kurmak arzusundan, yaam boyu yannda olan
yumuak bal bir gzetici istemek fikrinden uzaklatn fark ederiz
(Barthes, 1992: 47-48). Barthes yap'nn gvencesini reddeden bu cmleyi
1975 senesinde kurmutur. Yap'y karsna almak noktasna geliinin
balangc ise erken metinlerinde gizlidir. Bunlarn en nemlisi ise aa
da konu edilen, yazarn 1968 senesinde yazm olduu, "Yazarn lm"
adl denemesidir.
2.4.1. Yazann lm
Tekrar soralm, nedir metin? Barthes metni, bir yaznsal yapt deil
bir ereveleme, bir estetik rn deil bir anlam aktarc pratik olar<_k ta
nmlar. Bir yap olarak deil de devingen ve dinamik bir yaplanma ola
rak grr. Metin el altnda incelemeye msait bir nesne deil, bir alma
dr, bir oyundur; urahrr. Yaznsal yapt/ eser ile metin arasnda bir ay
rm yapmaya ynelen Barthes' a gre, metin metonimiktir ve radikal l
de semboliktir. Yaznsal yapt nitelikli yaz daha ok kendi iinde btn
cl, kavrayl bir organizma gibi hareket ederken, bu yeni trdeki metin
asal bir izlek sunmaktadr. Alntlarla, referanslar, yanklamalar ve kl
trel dil gibi elerle ortaya kan bu metin bizzat kendisi ara-metindir,
bir aradalk durumudur, metinlerarasdr (Barthes, 1977c: 1 58-160).
"Yazarn lm" adl deneme, yazarn lmn ilan etmenin te
j
: de eyler de sylemitir. Bu yazyla birlikte yazar artk, sadece metnin
analizinin dnda tutulmas gereken, hatta sadece ldrlen deil, do
rudan saldrlmas gereken bir rndr. O, Avrupa modernliinin ne
kard bireyselliin yazar olarak me)<lenmi, somut bir biimi olarak,
Barthes'n hiddetini ekmektedir. Bu da yetmez Barthes'a, sadece yazar
deil, yap ve dizgelerin kurucu birimi olan gstergeyi de karsna alr.
Bir zamanlar bilimselliin temeli olarak grd 'gsterge' ye de sava a
mak ister (Allen, 2004: 67-69).
"Yazarn lm"nde Derrida etkisinden sz etmitik. Bir dier et
ki olarak Barthes'n Japonya gezisine dikkat yneltelim. Barthes, 1966 se
nesinde Japonya'ya gitmi ve orada, Bat'nn dnda bir dn ve nefes
olana bulmutur. Gstergeler mparatorluu bu gezinin devamnda yaz
lan, yazarn daha sonra gelecek olan haz vurgulu metinlerinin de ilk ha
bercilerinden olan lezzetli bir metindir. Orada bo iaretler zerine dene
yimledii, gzlemledii eyler, Barthes'n yapsalclkla ve 'gsterge' mer
kezli sorgu ile ban temelden sarsan bir dier deneyim olur. Japonya ge
zisi, Barthes'n "Yazarn lm" metnini armakta en etkili olan unsur
lardan biri olarak grlmelidir. Barthes'n Japonya'da bulduu, Bat'nn
anlam takntsnn uzanda, anlam saptama deil, izlenimleri iletme u
randaki, gstergeden zgrlemi bir kltrdr (Allen, 2004: 71). Hay
ranlk duyduu bir yazn tr olan haiku ile gene bu geziler esnasnda ta
nr.
Kitapta Barthes, Japonlarn kstran ve belirten ubuklarndan hare
ketle, Batnn paralayan ve avlayan atallarn yerer (Barthes, 1996: 20-
25). Japon alfabesini incelediinde ise, yaz ile resim arasnda ortaya kan
204 nc bli.m
"Sarrasine" metni belirtildii gibi bir klasik eser olarak, dier bir
deyile okunabilir metin olarak grlmektedir. Fakat gene de Barthes bu
yky daha zel bir konumda deerlendirir, onun okunabilir metin s
nrllnn iine smadn dnr. Bu metin onun iin hem okunabi
lir hem de yeniden yazlabilir zelliktedir. nk olay rgsn belirle
yen ana abma, mevcut doksa dnceyi kendisiyle hesaplaaca, skn-
tl bir duruma sokan birtakm durum ve konumlar zerine oturmaktadr.
Bu adan bakldnda "Sarrasine", bir yanyla, okuyucuyu metni tekrar
yazmaya kkrtan, zel bir metindir. Bu da, onu her ne kadar Klasik an
lat tr iinde yer alsa da, dnemine gre biraz daha zel bir yere ta
maktadr.
Ksaca S/Z'nin ieriinden sz ederek devam edelim. Okuyaca
mz asl hikayenin kaps bize zengin Lanty ailesinin verdii ihtiaml par
tide, birka defa ortalarda grnen gizemli bir adamn varl sayesinde
alr. Kimdir bu souk, kara kuru adam? Hikayenin anlatcs, bu gizem
li adamn kim olduu konusunda, konuklar arasndaki gen bir Markiz'e
bilgi vermeyi, onunla bir gece geirmesi artyla kabul eder. Sonu evdeki
esrarl yal adama balanan hikaye balar. Bu adam La Zambinella' dr.
18. yzyl talya'snda, kadnlara zg rolleri oynamak zere yetitirilmi
nl bir opera sanats olan bir hadmdr. Zira o dnemde Roma tiyatro
sunda gerek kadnlarn sahneye kmas dnlebilir deildir. Bu kl
trel bilgiden bihaber bir Fransz heykeltra olan Sarrasine, Fransa' dan
geldiinin ilk aynda, sahnede grd La Zambinella'ya, onun muh te
em sesine ve diiliine ilk grte tutkuyla balanr. Byk bir yanlg
zerine balayan ak, yk boyunca btn yorumsal, kltrel, eylemsel
ve simgesel kodlarn elbirliiyle daha da iddetlenir. Toplumu vareden bu
'salkl' kodlar birleimi, La Zambinella'nn kadn olduunu sanan Sar
rasine'in ilk yanlgsnn zerine, daha acmasz yanl anlamalar, yanl
yorumlar ve yanl okumalar eklemeye yarar. Sonunda yknn ana kah
raman olan gen Sarrasine gerei renir. yknn devamnda, iinde
bulunduu sosyo-kltrel ortamn ahlak, cinsellik ve dier benzer do
rultudaki deer kodlarnn kurban olur ve yaadklarn hayatyla der.
yknn sonunda, Lanty ailesindeki o siyahlara brnm, kara kuru
gizemli erkein aslnda, zaman iinde ok zenginlemi olan La Zambi
nella olduunu anlarz.
Sarrasine'i analiz etmeye ynelen Barthes'n yapmak istedii, bir
ideolojik ierii belli bir akn hakikate gre deifre etmek, sylensel ie-
2o8 nc blm
rn, bu baln konular ile balantl iki ayr metni daha vardr. Onun,
"Dil Savalar" (Barthes, 1986a: 106-110) ve "Dil ayrmlar" (Barthes,
1986b: 111-124) adl denemelerinde, bizi dorudan yazn ve okuyucu
zerine grlerini izleyebileceimiz yeni kavramlar ve snflamalar
karlar.
Doksa, yazarn bu dneminde de srekli konularndan biri olmu
tur. Barthes'e gre doksa, "sanki hibirey olmam gibi yinelenen anlam
dr." Medusa'nn bak gibidir: Kendisine bakanlan talatrr (Barthes,
2006: 144). Syleme ve doksaya teslim olmaktan, talam bir gvdeye d
nmekten srekli olarak kamaya alan Barthes'n son geldii noktada
ulat kavram 'haz' olmutur. Haz kavramna radikal ve devrimci bir
anlam ykleyerek kendine yeni bir konum amaya ynelmitir. Yazar, di
li ele geirme, snrlama ve bir kanaat olarak sabitleme uranda olan her
tr dil edimini karsna alrken, artk biraz da taknlaan bir meydan
okumaya gemi gibidir.
Artk hedefinde ada Sylenler' de savunduu trden ak ve g
rnr bir ideolojik ve sylemsel g yoktur. deoloji ile ilgili erevesi ala
bildiine genilemitir; daha nemlisi kavramsal meguliyeti iktidar kav
ramna doru kaymtr. Barthes' a gre ideoloji, artk bir adlandrma a
basnda srarl olan, gsterenlere sabit bir gsterilen verme hamlesini sr
dren her trl etkinlii niteleyen bir kavramdr. deolojinin mikro uzan
tlar, dil etkinliinin her aamasnda, iktidar olarak karmza kabil
mektedir. Dolaysyla artk ideoloji ve iktidar tartmas yaplrken, erken
dnemlerinde yapt gibi, sa ile solu ayrtrp, soldan taraf bir tartma
yrtmenin teorik dayanaklar kalmamtr. Her iki anlay da doksann
hedefindedir. Devrim ise ie yaramamaktadr. Postyapsalc Barthes'n
cmleleri artk yle dklmektedir azndan:
mek iin bir devrim yapn, o ksa srede canlanacak, yeni duru
ma uyum salam olarak yeniden tomurcuklanacakhr (Bart
hes, 2008b: 45-46).
.
geldiinde, yaz onun iin hala ok zel bir ilgi noktasdr. Hem aktarma
ya, hem saklamaya yarayan, hatta Platon' dan beri bellek rol tad d
nlen, adeta beyne eklenen bir protezmi gibi deerlendirilen yaznn,
doal bir iletiim yolu olduuna bir kez daha itiraz eder. Dilin znde ile
tiim kurmaya yaradn kendiliinden bir veri olarak kabul edemeyiz,
der (Barthes, 2007: 34). Tarihten rnekler verir: in'de yaz, szn taklit
edilmesi ve iletiim ihtiyacyla gelimez; ilk ortaya ktnda, ayinsel ve
dinsel bir deer tamtr. Dilin, devletin ve iktidarn meselesine dn
mesi, bastrlmas, etnik-merkezci, sz-merkezci bir hal almas ve iletiim
sellemesi, tarihsel olarak, modernleme ile kesien bir sre olarak grl
melidir. Barthes'a gre, yaznn ortaya kndan ok daha sonraki bir d
nemi, modernleme ile balanan bir tarihsel dnemi, yaz ve iletiim ba
n kurmak ve savunmakta, bir genel kanaat olarak ne srmek doru
deildir (Barthes, 2007: 34-39).
Gene de Barthes'a gre, elbette kabul edilmelidir ki yaz, pratik
iindeki yerine bakldnda, bir yanyla btnyle ticari bir nesnedir, g
ve ayrmcln bir aracdr. Bu yanyla yaz "toplumlarn en i gerekli
inin parasdr." Fakat te yandan, "doyuma ulatran bir uygulamadr,
bedenin hem psiik hem de organik derinliklerine, sanatn en ince ve en
mutluluk dolu retimlerine dokunur" (Barthes, 2007: 28). Barthes' ilgi
lendiren de budur; yaznn ilevsel konumunu deil, dil ile olan topik
ban merak eder hep. Onun Gstergeler mparatorluu'nda satori olarak
niteledii eydir yaz. Bir yanyla kutsal bir karakterin izini tar adeta
(Ossola, 2007: 12).
Endoksal deil, paradoksal bir dildir. Bilir ki, her trl ideolojik etkinlik,
kendini kompozisyonu tamamlam, kapal bir sistem olarak dizgelenmi
szceler biiminde ortaya koyar. O da ideolojik etkinliin dilsel konvan
siyonlarna diren gsteren bir yere konumlanr. Yaz iinde anlam yne
ten ve anlamlamay yaplandran, deer ykl olay ve durum bantlar
kurmaktan uzak durmaya alr. Anlat kurmaya direnir. Bu acratic dili
okumak zordur, ilk bata anlalmas zor olabilen bir dildir. Bu dili rnek
leyen yazarlar olarak Barthes, zellikle Sollers ve Robbe-Grillet'i vgyle
anan metinler kaleme alr. 16 zetle, Barthes'e gre, yazman (ecrivance) en
cratic dilin, dier bir deyile iktidar istencindeki dilin grevlisi gibidir. Ac
ratic dil ise, dilin iktidar gcn deil, zgrlk potansiyellerini zorlayan
trdeki yazarn (ecritre) dil etkinlii olarak deerlendirilebilir (Barthes,
1986c: 244' den aktaran Allen 2004: 97).
Barthes'n encratic-acratic dil ayrm yazn dilinin kendisine ilikin
bir ayrmdr. Ecrivance-ecritre ayrm ise yazan kiinin yazma etkinlii
ni kategorilendirmeye yarar; yani yazan zneyi dzenler. Bu balamda
yazarn S/Z'de ne srd okunabilir metin-yazlabilir metin ayrm
da yukardaki kategorilendirmeden btnyle uzak deildir. Yazman
(ecrivancc) olarak yazma deneyiminin kulland cncratic dil sonucunda
ortaya kan metinler, ounlukla okunabilir metinlerdir. Bunlar, okuru
tketici olarak konumlar. Onun bir av gibi, metnin bantlarna taklma
sn, gmlmesini ve metni aynen yazmann istedii gibi okumasn ar
zular. Yazar'n (ecritre) kulland acratic dil ise tam tersini hedefler: Bu
tr yazma etkinlii, okunabilir deil yazlabilir metinler ortaya karr.
Okuru tketici olarak deil, metnin reticisi olarak grr. Bu metinler,
sabit gsterilenlere balanm gsterenler iermeyen, kltrel, simgesel
veya yorumsal kodlar kuran bir dile sahip olmayan, bir anlam ve dizge
dayatmayan trdedir. Okuru, karsndaki metni yeniden yazmaya zor
lar.
Barthes'n yazarlk tarihi boyunca, farkl dnemlerine yaylan bu
ve benzeri kategorilerini, aadaki tabloda, birbiriyle kurduklar balar
la birl ikte aktarmaya altk. Tabloya, metnin ilerleyen blmlerinde tek
rar bavurulacaktr.
16 Sollers hakkmda Sollcrs, ywr adl bir kitab vardr. Robbe-Grillet hakknda ise bir denemesi
bulunmaktadr.
roland barthes 217
17 fr110-111l'li11 Julia Kristeva'ya ait bir kavramdr. Kristeva metnifeo-111cli ve gmo-111eli11 olarak
ikiye ay rr. Feo-meti Lacan'dan da hareketle, Sembolik Dzen' in diline iaret eder; dilin ile
tiimi salayan niteliidir. G1'110-111eti11 kavramn ise yazar, dildeki, dilin iletiimse! geileri
ni d ata n, delen ve bozan bir nitelii belirtmek iin kullanr. Ceo-mrti ancak fco-mt'li'in
varl araclyla hissedilebilirdir (Ailen 2004: 1 18). Daha nce de belirtildii zere, Barthes
iin metnin verdii haz, sosyal iletiimsellii aan bir hissellik ve bedensellik de tar. Bu ba
lamda yaz, fi110-111eti11se/ yaps yannda ge110-neli11sel bayla bedene dokunur.
roland barthes 219
hes, 2007: 135). Haz ise byle bir saygnlktan yoksundur; o byk ve te
kinsiz bir potansiyeldir. Haz, balbana silkeleyici bir sorudur, sapa bir
yoldur, "yoldan kmtr" . Cokuyla devam eder Barthes hazz tanmla-
neyimlerini aran metinlere tekrar baktnda bir kez daha bir sistem
letirme abasna girdiini izleriz. Yllardr Klasik yazn' eletirmi olsa
da onlar okumann zevkinden hi feragat etmemi olan Barthes, tam da
bu Klasik edebiyatla arasndaki ilikiyi zevk/ doyum olarak niteler. Bu
metinlerin okunmas, metnin iine szld bir benlik olarak eridii
mutluluk anlarna gtrr onu. Aslnda doyum ihtiyacn doyuran filmik
anlatlar ve hatta mzikal eserler de vardr. Her ne kadar bu deneyimin
iindeki kendinden gemeyi dillendirmi ve savunmu olsa da, doyumsal
okumann ve bu yndeki metinlerin, ounlukla eletirellikle dorudan
ba kuramadn da belirtir. "Eletiri, ler zaan laz veren 111eti11leri ele alr,
doyuma ulatran metinleri deil: Flaubert, Proust, Stendhal her zaman yo
rumlanr ve fakat hi eskimez (Barthes, 2007: 110). Okunabilir metinler
okuyucuyu doyuma koturur, yazlabilir metinler ise haz yaratr ve doyu
mu beklemede tutar gibidir. Onun Sollers ve Robbe-Grillet gibi yazarlar
zerine syledikleri haz metinleri ka tegorisindedir. Yukarda belirtildii
gibi birincisi zne olarak yaanan bir paralanma deneyimi iken, ikinci
tr haz olarak okuma, devrimci ykcl n gerek an olmaktadr (Barthes,
2007: 111).
Fakat bu ok youn, kavram ve kategorilerle fazlaca dolu kitap,
"istediine ulaamad iin taknla dnen bir edim gibidir" (Osso
la, 2007: 16). Hrn bir arzu ile yazn ve yaznsalln konvansiyonel ka
tegorilerini datmaya devam eder. Ecritre olarak yaz, anlat, tmce da
yatmayan bir yazdr. Peki, bunun yaznsal grnrl nasl mmkn
olur? Bunca kategoriden sonra, peki, Barthes'n kendisi nasl yazar diye
bir yoklama sorusu soru labilir.
Onun yazn tr, syledikleri ile nemli lde tutarldr: Yazlar,
genellikle paral, alfabe sralamasna gre olumu fragman balklara
blnm biimdedir. Hibir zaman btncl, yaplam bir metin kur
maya almaz. Barthes' okumak zordur, kalabalk noktalamalar, paran
tezler ve kesmeler metnin akn srekli durdurur.
Yazar yazlarna zellikle son dnemlerinde bir zellik daha ekler;
metne duygular ve nc ahs anlatmlar girer. Dil ve metinsel kurgu
romanslar. Nitekim romansal yazma Barthes'n Met11i11 Hazz kitabnda
dile getirdii ve savunduu bir ynelimdir. Bu tr bir yaznsal ynelimin
ykc etkileri onu cezp eder. "Bilim, kurmaca zellikleri tayabilir du ru
ma gelemez mi dersiniz?" diyerek bilimin yaplann bozmak isteini di
le getirir (Barthes, 2006: 109). Bilime ters den eyi, metni bilimin iine
222 nc blm
rimleyen bir zellik ve beden olarak belirir. Onun gezgin sylemi, farkl
haletiruhiye geileri, farkl rasyonalizasyon sistemleri iinde ilerler. z
neyi dil /bilin ve beden olarak paralar; zne kulland dil ile birlikte
roland barthes 225
uygar ve olgun bir kiidir, fakat bedeni inat bir ocuktur. Diliyle yapt
eyi bedeni uygulamaz. "Dilimle gizlediimi bedenim syler" cmlesiyle
aktard ak zne, kendisiyle ve arzusuyla verdii mcadelede bir b
tnlk salamaya, dilini de bedenselletirneye rpnmakta gibidir (Bart
hes, 1992: 70). Bir kii yalnzl deil, bir dizge yalnzl iinde kvranan
aktan salan, ancak imge daarcnda birikmi hayali imgesel anlar,
hissel durumlardr. Kii kend ini sklkla kendisiyle eliirken, yanl san
lar iinde bulur. Kimi zaman kendi dnda, baka biridir, kendi kendisi
nin tiyatrosudur; hayatn iinde bir rol al r "alayacak olan kii" olarak
kendisini izler (Barthes, 1992: 148).
Yazn hayabnn sonlarna doru, Barthes'n temel kavramlarndan
biri haz ise dieri de beden olmaya balar. Hatta bu iki kavram birbirine
balar: Yazar hazz, bedenin kendi fikirlerinin peinden gittii an olarak
betimler. Culler'in yorumuna gre yazar, bedene gndermede bulunmak
yoluyla, okuma ve yazmaya ilikin zdeki bir aklama tretme abasn
srdrr. Bunu yaparken, bir kez daha haz ile birlikte ortaya kan ayr
ma dikkat yneltirsek, "ben" in kendisinin bilincinde ohm bilin ve dil ala
n, hazzn ise bedenin alan olarak ortaya ktn grrz (Culler, 2008:
105-107). Fakat gene Culler'e gre, bu tr bir zihin ve beden ayrmn, zih
nin yerine geen beden kurgusunu bir tr ka olarak yorumlamak
mmkndr (2008: 107). Bu ka en genel anlamyla entelektel, politik
sorumluluktan kamaya kadar ak ulu yorumlanabilir. Daha da kritik
olan nokta udur Culler'e gre: Zihin ve beden ayrm, Barthes' sorunlu
olabilecek bir gizemletirmeye gtrmektedir; bedeni verili bir kaynak
masna sabi t ve bavurulabilir bir zemin olarak grmek, yazarn tm
zdeki arzusuna ramen, bedeni bir kkene, bir gizeme dntrmek gi
bidir (Culler, 2008: 107-108). Nitekim bu konuya Barthes'n son kitab olan
Camera L cida'da tekrar rastlarz. Barthes bu kitabnda zihnin ve dn
cenin deil, bedeninin bilgisini aratran bir soru soracaktr; "Bedenim fo
toraf hakknda ne biliyor?" diyecektir (Barthes, 1996b: 21). Bu onun ger
ek anlamda zihinden ve kl trden kurtulmu olan beden yann sorma
sdr. Bu konuya bir sonraki balkta tekrar dneceiz. imdi znenin dok
sa ve paradoksa ile balantl konumunu anlamaya alarak devam ede
lim:
Barthes'n, zneyi bir ta katlyla iaretleyen doksadan, tekinsiz
lik dolu paradoksaya doru gei yapt grleri ayn dorultuda okuna
bilir. Tutarszl savunur Barthes. Ona gre " tutarszlk, z deitiren
226 unc blm
bir dzenden" her zaman daha iyidir (Barthes, 2006: 112). Bir merkezde
rlen btnlkler ve tutarllklar dizgesi, zneyi de btn ve tutarl ola
rak konumlar: Bu doksann etki ve etkinlik alandr. Kesintisiz paradoks
savunucusu olarak Barthes, bir yanyla tutarszl da kendi yaznnda r
neklemitir. Dn yolculuu boyunca yazn etrafnda dalan bir konu
srekliliini takip ettirmitir, ayn konular zerine dnmeyi ve yazma
y srdrmtr. Fakat o, her dneminde daha nceki syledikleriyle e
limi, her iki dnemi arasnda hep tutarszlk ina etmitir. Bilim iin ho
grlemez olan bu zellik, Barthes iin vn kaynadr. Tekrar znelik
durumuna dnersek, Barthes parall sadece yaznsal rneklerinde, ya
zar-zne, ben-zne gibi ayrmlarda savunmaz: Okur da paradoksal bir va
rolutur. Ona gre okur, "yaayan bir kartlktr" : blnm bir znedir,
metin araclyla ulat doyumun temelinde, hem kendi ben'inin sa
lamlamas hem de bu ben'in ykm bulunur (Barthes, 2007: 109).
Metnin hazzna doru yola km olan Barthes iin artk yazma et
kinlii de, yapsalc ve gstergebilimci dnemlerindeki gibi Marksist ve
ya topik eletirel bir sorumlulukla tanmlanmaz. Barthes artk o konum
dan oktan kmtr. Meydan okuyular trel bir nitelie dnr. Yaz
ma nedenlerini ncekilerden ok daha baka szlerle aklar artk; "eer
yazmyor olsaydm hibir deerim olmazd", der (Barthes, 2006: 195).
Barthes artk kendi szcklerinin peinden gitmektedir, nk arma
araclyla bulduu szckleri istememektedir (Barthes, 2007: 123). Yaz
mak onun iin kayna tkenmeyen bir arzudur: "nsan arzu ederse ya
zar, benim de arzularm bitip tkenmez", der (Barthes, 2006: 235). Bart
hes'n son kitabna doru ilerlerken bu cmlesi aklmza yerleir. Fakat
son kitab olan Canera Lucida, birka nedenle zel bir alma olacaktr.
Detaylar bir sonraki alt bala brakmakla birlikte, bu blm unu sy
leyerek kapatalm: Bu kitap Barthes'n bitmeyen arzusunu lm duygu
suyla snamakta gibidir.
bulur onu (Barthes, 1996b: 68). K Bahesi sadece Barthes iin zel ve
nem lidir; onun kiisel p unctum'unun kaynadr. Baka kimse onda Bart
hes'n grdn gremez. Barthes annesinin fotoraflarnda, fotorafn
eki lmi olduu zamandan kendi zamanna ulaan gecikmi nm yaka
lamay arzular. lm olan annesinin fotorafna bakarken, punctm'un
ineleyen actan etkisi daha da iddetlenir. Buradaki punctm lmn
kendisine balanmaktadr, bir daha hi geri getirilemez olana.
Peki, fotorafn gc nereden gelmektedir? Barthes'a gre fotoraf
gndergesini her zaman yannda tar gibidir. Her zaman orada olma ina
dndaki bu gnderge, onun arad ze cevap verme iddiasndaki en
nemli unsur olacaktr. Fotoraftaki nesnenin nlar gemiten gecikme
li olarak bize ular (Barthes, 1996b: 21). Byle baktmzda fotorafn bir
temsil olmadn, Barthes tarafndan, gerein gecikmeli ama gerek
nm gibi yorumlandn grrz. 'imdi', fotorafn ekilmi olduu
gemi iin 'gelecek' tir. Fotorafta, o nesein orada 1111/unu olduunu as
la yadsyamamam, der (Barthes, 1996b: 74). Bu anlamda Fotoraf tam an
lamyla gndergenin fkrmas olarak yaanr. Oradaki gerek bir beden
den kan nm, en sonunda burada ve imdi' de, kendisine bakan kiiye
deer (Barthes, 1996b: 77). Fotorafa bakarken, gereklik ve gemiin a
kmas imdi' de yaanr. Bak annda, fotoraf kendisine bakan zneyi
de dntrr;
jonktrel bir moda gibi grmez. Yeni onu, ntr / yansz dedii ufkun yol
gstereni gibi cezp eder. yle der o: "Bugnn toplumundaki yabana
lamadan paay kurtarmann tek yolu vardr: ileri doru kamak" (Bart
hes, 2007: 123). Fakat Barthes'n kalarnn, kendi dedii gibi, hep ileriye
doru olup olmad, birok dnr tarafndan tarhmaya ak olarak
deerlendirilmektedir.
Kaynaka
Ailen, Graham (2004). Roland Barthes. London & New York: Routledge.
Barthes, Roland (1972). "The Two Criticisms". Critical Essays. ev: Richard
Howard. Evanston: Northwestem University Press. 249-254.
Barthes, Roland (1977). Image, Music, Text. ev. Stephen Heath. London: Fon
tana Press.
Barthes, Roland (1977a). "Rhetoric of the Image" . inde: Image, Music, Text.
ev. Stephen Heath. London: Fontana Press. 31-51.
Barthes, Roland (1977b). "Death of the Author" . inde: Image, Music, Text.
ev. Stephen Heath. London: Fontana Press. 142-148.
Barthes, Roland (1977c). "From Work to Text". inde: Imagc, Music, Text. ev.
Stephen Heath. London: Fontana Press. 155-164.
Barthes, Roland (1986). Rustle of Language. ev. Richard Howard. Oxford: Ba
sil Blackwell. 106-110.
Barthes, Roland (1986a) "The War of Languages." The Rustle of Language. ev.
Richard Howard. Oxford: Basil Blackwell. 106-110.
Barthes, Roland (1986b) "Preface to Renaud Camus's Tricks" The Rustle of Lan
guage. ev. Richard Howard. Oxford: Basil Blackwell. 291-295.
Batur, Enis (1987). "Roland Barthes iin Bir Cabinet Portrait" Roland Bartles:
Yaz Nedir. stanbul: Hil Yayn. 7-15.
Barthes, Roland (1987b) "Yapsalc Etkinlik" Roland Barthes: Yaz Nedir. stan
bul: Hil Yayn. 57-65.
Barthes, Roland (1987c) "Yaz Nedir?" Roland Barthes: Yaz Nedir. stanbul: Hil
Yayn. 16-22.
Barthes, Roland (1995). Grain of Voice: Interviews 1962-1980. ev. Linda Cover
dale. London: Jonathan Cape.
Barthes, Roland (2006b). S/Z. ev. Sndz ztrk Kasar. stanbul: YKY.
Barthes, Roland (2007) Yaz zerine eitlemeler: Metnin Hazz. ev. ule De-
mirkol. stanbul: YKY.
Barthes, Roland (2008). Ara Olaylar. ev. Sema Rifat. stanbul: Sel Yaynclk.
Barthes, Roland (2008b) Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Al Dersi. ev.
Mehmet Rifat ve Sema Rifat. stanbul: YKY.
Barthes, Roland (2009) Yaznn Sfr Derecesi ve Eletirel Denemeler. stanbul:
YKY.
Barthes, Roland (2009a). Yas Gnl. ev. Mehmet Rifat ve Sema Rifat. stan
bul: YKY.
Barthes, Roland (2009b). "Michelet" . Roland Barthes: Yaz ve Yorum. stanbul:
Metis. 27-37.
Barthes, Roland (2009c). "Racine zerine" . Roland Barthes: Yaz ve Yorum. s
tanbul: Metis. 47-56.
240 i.nc blm
Blanchot, Maurice (1993). Yaznsal Uzam. ev. Sndz ztrk Kasar. stanbul:
YKY.
Burnett, Ron (1995). Cultures of Vision: lmages, Media and the lmaginary. Bloo
mington and Indianapolis: Indiana University Press.
Calvet 1994, Louis-Jean (1994). Roland Barthes: A Biography. ev. Sarah Wykes.
Cambridge: Polity Press.
Coward, Rosalind, Ellis, John (1985) Dil ve Maddecilik: Semiyolojideki Gelimeler
ve zne Teorisi. stanbul: letiim.
Culler, Jonathan (2008). Barthes. Ankara: Dost.
Eagleton, Terry (2004). Edebiyat Kuram: Giri. stanbul: Ayrnt.
Fiske, John (2003). letiim almalarna Giri. Ankara: Bilim ve Sanat.
Glmez, Bahadr (2008). Edebiyat, Mzik ve Resimle Yaamak ya da Roland Bart-
hes. stanbul: Krmz.
nal, Aye (2003). "Roland Barthes: Bir Avant-Garde Yazar". letiim Aratr
malar, 2003 (1 / 1 ), 9-38.
Jay, Martin (1993). Downcast Eyes: The denigration of vision in twentieth-centry
French tlought. Berkeley: University of California Press.
Kayra, Erol (1995). Rol.and Barthes, Yazarlar ve Yazanlar: Eletirel Denemeler.
Ekin: stanbul.
Ossola, Carlo (2007). "Etkili Ara". Metnin Hazz. Roland Barthes. ev. ule
Demirkol. stanbul: YKY. 9-24.
Rifat, Mehmet (2008). "Roland Barthes'n Yaamyks". Roland Barthes:
"Yazma Arzusu". stanbul: Sel yaynclk. 11-14.
Rifat, Sema (2008). "Roland Barthes'i evirirken". Roland Barthes: "Yazma Ar
zusu". stanbul: Sel yaynalk. 67-70.
roland barttes 241
Sartre, Jean Paul (1995) Edebiyat Nedir. ev. Sertan Onaran. stanbul: Payel Yay.
Saussure, Ferdinand de (1998). Genel Dilbilim Dersleri. ev. Berke Vardar. s
tanbul: Multilingual.
Ycel, Tahsin (1982?) Yapsalclk. stanbul: Ada Yay.
Ek Kaynaka:20
Barthes, Roland (1995b ). "Robbe Grillet Okulu Diye Bir ey Yoktur". Yazarlar
ve Yazanlar: Eletirel Denemeler. stanbul: Ekin. 122-127.
Barthes, Roland (1986c). "Outcomes of the Text" . The Rustle of Language. ev.
Richard Howard. Oxford: Basil Blackwell. 238-249.
Barthes, Roland (2009h). "Sade, Fourier, Loyola". Roland Barthes: Yaz ve Yo
rum. stanbul: Metis. 138-156. (Kitaptan kesit evrilmitir).
Barthes, Roland (2009i). "Her ki Yandan". Roland Barthes: Yaz ve Yorum. stan-
bul: Metis. 67-73.
Barthes, Roland (1955). "Suis-je marxiste?" Les Lettres nouvelles.
20 Bu balkta, makalenin iinde ad geen fakat dorudan gnderme yaplmayan eserler yer al
maktadr.
Ernst CASSRER
( 1 874 - 1 945)
Milay KKTRK
HAYATI VE ESERLER
I. G R
1 Ernst Cassi rer. Bilginin Fenomenolojisi, Sembolik Formlar Felsefesi il, cv. Milay Kktrk,
Hece Yaynlar, Ankara 2005, s. Vl-Vll
248 dorduncu bolum
zgn bir Kant yorumcusu olan Cassirer ayn zamanda onun felsefesini
eletirmekten geri kalmaz. O, eletirel felsefenin duru noktasn ve prob
lem alanlarn benimsemekle beraber, onlara getirdii zmler i tibariyle
zaman zaman Yeni Kant izginin dna da kar. Fakat Yeni Kantln
ve kendi ann bilgi, kavram, bilim, kltr gibi gncel problemlerini
eletirel felsefenin dn biimiyle ve fenomenolojik bak asyla yo
rum lar. Kant dneminde doa bilgisi, doa bilimi ve metafizik nemli
problem alanlar olarak grlmekteyken, Cassirer dneminde varln
bilgisi anlamnda metafizik problem olmaktan km, ancak doabilim
sel bilginin ve kltr bilimlerinin problem alanlar genilemitir. Dnya
y doa bilimlerinden farkl biimde bilme abas olarak kabul edilen kl
tr bilimleri doa bilimine indirgenemeyecek bir yetkinlik kazanma yolu-
Eletirinin geniletilmesi
as ile ilgili genel bir dogmatik nermeden hareket etmek istemez; her
eyden nce, bilginin nesnesi hakknda, varlk hakknda her zaman bilgi
anlamna gelen eyi; nesnellie hangi yolla ve hangi vastayla eriilebile
cei ve kolayca ulalabilecei sorusunu sorar." 15 Fakat sembolik formlar
felsefesi bu noktada, eletirel felsefenin a priori fornlarla gerekletirdii
biimlendirmeyi temel alp kendini onunla snrlamak yerine, bu biim
lendirme yannda baka zihinsel biimlendirmeleri de kabul eder ve
Kant'n akl analizini btn bu biimlendirmelerde gerekletirmeyi he
defler. nk Cassirer'e gre Kant'n Kopernikvari devrimi mantksal
yarg fonksiyonuyla snrl deildir; her trl zihinsel biimlendirme ilke
si ve sistemine doru yaylr. Kavrama yetisinin a priori formlar deneyi
mimizi mmkn klmakla, dnyaya zihinsel bir biim verme fiilini kendi
yollarnda gerekletirmi olur. Dier adan bakldnda, bu formlarn
mmkn kld deneyimin bilgisi, yani teorik bilgi zihnin rndr. O
zaman, zihnin dier ve farkl trden retimlerinin de yine farkl bir biim
lendirmeler olduu sylenebilir.
Sembolik formlar felsefesi, nesne bilinci kategorilerini sadece teo
rik-akli etkinlik alannda aramaz; bunun yannda; izlenimler kaosundan
doru teorik dnya tablosunun biimlendii her yerde, nesne bilinci ka
tegorilerinin etkili olmalarndan hareket eder. 16 Daha nce belirtildii gi
bi, Cassirer hem teorik bilgi fonksiyonunun, hem de dilsel, mi tik, dini d
nme ve estetik seyir fonksiyonunun farkl biimde kavranmas gerekti
ini ve dnyann tek biimli biimlendiriliinin deil, daha ziyade dnya
hakknda bir biimlendirmenin gerekleme yolunu kavramakla, akl
eletirisini kltr eletirisine dntrme amacndadr.
Cassirer'in teorik dnya tablosunun biimlenii olarak kabul ettii
sanat, dil, mitos ve bilgi birbirinden ayr, birbirine karp kaybolmayan
ve gerek olann bir ynn kuran, zihnin kendini dlatrmasnda takip
ettii yollar anlamnda kavrannca, problem ak hale gelir ve bu problem
genel bir kltr bilimleri felsefesine giri yolunu aar. O, bunu temellen
dirmek iin, Kant'n felsefede gerekletirdii zihniyet devriminin analizi
ni yapar.
Kant kendi zamanna kadar bilgi ile onun nesnesi arasnda kabul
edilen ilikiyi radikal biimde deitirmitir. Gerekten de yaplmas ge-
17 C1ssirl'r, Dil, s. 23
ernst cassirer 255
III. VARLIK
23 Ernst von Astcr, Felsefe Tarihi Dersleri, Yayna Hazrlayan: Macit Gkberk, i. . Edebiyat Fak.
Yay., st., 1 943, s.68
24 Aster, age, s.35-37
25 Alfred Webe; Felsefe Tarihi, ev.: H Vehbi Eralp, Sosyal Yay., bt., 1 993, s.22
ernst cassirer 259
l duyu-deney bilgisi en iyi ihtimalle bir san vermekten daha ileri gide
mez. San ise dorunun ve hakikatin zdddr.37 Parmenides varl d
nceye, dnlmeye zde klmaya almamaktadr. Onun iin asl
olan, temel olan, nce gelen varlktr ve varlk var olduu iin dnce
nin konusudur. Buna karlk var olmayan da var olmad iin dnl
mez ve ifade edilmez.38
Herakleitos ile Parmenides veya Herakleitosular ile Elea mektebi
arasndaki ztlk felsefe tarihinin ilk gerek ve uurlu gr ayrln ifa
de eder.39 Sonraki filozoflar Herakleitos-Parmenides atmasnn ortaya
koyduu varlk-olu arasndaki ilikiler problemini kendi felsefelerinin
merkezi problemi olarak konumlamak zorunda kalrlar.40 Herakleitos'un
kendinden sonrakiler zerinde etkisi ok byk olmutur. Onun oluu
tanrlahrmas Parmenides'in tepkisini ve oluun inkarn douracaktr.
Herakleitos-Parmenides ztl ise Yunan felsefe tarihinde bundan sonra
ortaya kacak olan oulcu materyalistlere yol aacaktr. Platon ve Aris
toteles'in retileri Herakleitos'un olu retisi ile Parmenides'in varlk
retilerinin birletirilmesi denemeleri olarak tanmlanabilirler.41
Olu ve oluun inkar ile balayan, varln zn bilme abalar
grn-gereklik ayrmn, buna bal olarak da duyusal-aklsal bilgi ve
varlk ayrmn dourmutur. Artk dnme faaliyeti bu znel-nesnel
kartlnn almasna ynelir. nsan her eyin ls kabul etmekle so
fistler, zne kutbunu temsil ederler. Ama bu l iinde btn zneler iin
ayn ekilde bilinebilecek bir nesnelliin olmad ve olamayaca sonu
cuna varmakla, kartl adeta grmezden gelmekle ya da nesnel eyin
bilinme imkann reddetmekle amaya alyor grnrler.
Bu srete duyularn znellii ve tek tek somut varlklar bilebile
cei de kabul edilir. Ama bu bilgi gerek bilme saylmaz. Akla ise, kendi
ne tanan verilerin dna kp nesnel olan eyi bilmesi grevi yklenir.
Platon'da varlk-dnce ilikisi ve olu daha farkl yorumlanr.
"Eleacln duyu dnyasnn bo bir fenomen olduu sonucu Platon ta
rafndan da kabul edilir. Platon'a gre de ... bilgi eer deimez bir nesne-
ye, saf zdelik iindeki bir sabit olana ynelmezse, kendi iinde hibir
salamla, hibir snrsz doruluk deerine eriemez. Bundan dolay is
tikrarsz grn iinde szlen, doru anlamda hibir zaman kendi
kendisiyle ayn olmayan duyu nesnesinden bilgi alnamaz. Ondan sade
ce, . . . Platon'un inanma ya da san adyla iaret ettii belirsiz kavray al
nr. nanma ve san dnda, oluun bilgisine asla eriilemez."42 Yani
" ... varln olula ilgisi ne ise, gerein de inanla ilgisi odur."43 Fakat Cas
sirer Platon'un bu sonuta durup kalmadn, onu atn ifade eder.
Platon'a gre alglarmza konu olan objeler devaml deime ha
lindedirler. Bu gibi objeler iin Herakleitos'un gr, yani eyann srek
li bir ak iinde olduu iddias dorudur. zel alglarmz bize sadece tek
tek objeleri gsterirler. Fakat her trl bilgi her eyden nce genel kav
ramlar tekil etmek demektir. Genel kavramlar dnmeden hibir bilgi
meydana gelmez. Bu tek tek objeler dnce sayesinde genel bir kavram
al tnda toplanrlar. Genel kavramlar gerek bir varla sahiptir ve ezeli ve
ebedi olan bir alem vcuda getirirler. Platon bu genel kavramlara ideler
ismini verir. deler ayn zamanda mkemmel olan varlklardr. Bir objeyi
bilmek onun idesini, dolaysyla idealini bilmektir.44 Maara benzetme
sinde grnen, duyunun konusu olan evren ile gerek, akln konusu olan
evren ayrmn Platon ok ak biimde yapar.
Platon'un idealar dncenin konusu olan, dnlen eylerdir.
Ama bundan dolay onlarn yalnzca dnce nesnelerinden ibaret olduk
lar, idealarn sadece dnsel varolua sahip olduklar sonucu kmaz.
Platon idealarn veya kavramlarn d dnyada insan zihninden bamsz
o larak, gerek bir varla sahip oldukl arn dnmektedir. Onlar byle
bir varla sahip olduklar iindir ki, zihnin de konusudurlar. Ancak idea
lar duyusal dnyadan ayr bir yerde ve duyular tarafndan kavranamaya
cak bir varlk tarznda bulunduklar iin, yalnzca akl veya dnce tara
fndan grlebilir.45
Eer Pla ton, Eleac dncedeki birlik-oklu k kartlnda birlii
kesinlikle var olan olarak gsterseydi, saf idealar dnyas dncesi red
dedilecekti. dealar dncesi geri olu kavramn dta brakr ama fark-
51 H. Ragp Atademir, Aristo'nun Mantk ve lim Anlay, AIF Yay., Ankara,1 974, s.93-96
52 Mbahat Trker-Kyel, Aristoteles ve Farabi'nin Varlk ve Dnce retileri, A.. DTCF
Yay., Ankara,1959, s.42-43
53 Aristoteles, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, Sosyal yay. stanbul 1996, 1069 b, 35
ernst cassirer 265
54 Descartes, Felsefenin lkeleri, ev.: Mehmet Karasan, MEGSB Yay., stanbul,1988, s.60
55 Descartes, age, s.67
56 Aster, age, s.159
266 drdnc blm
nu, sistemini ifade eder. Artk mutlak nesne olarak nesne deil, nesnel an
lam merkezi problem tekil eder; kendinde bir ey olarak nesnenin zel
lii deil, bir nesneyle iliki imkan sorulur. Bilgi tekil, bireysel bir bura
da ve imdi iinde durup kalmaynca; grn deneyimin balamnda
dokuyunca gerekleir.57
Metafiziin karakteristik davran bilgi alann tmyle amaktan
ibaret deildir; tersine, bizzat bilgi alannda bir dieriyle ilgili olarak be
lirlenmi olan birbirine bal bak alann birbirinden ayrmak ve man
tki-banhln eysel-nesnel ey halinde aksettirmekten ibarettir. Bu du
rum hibir yerde, bilginin nesnesinin ve znesinin, dnme ve varln
ilikisi sorusundaki kadar aka ortaya kmad ve nemli olmad. Bu
kartlk btn dier kartlklar kendi iinde tar ve dier kartlklara
doru alabilir. eyler ve zihin bir kez soyut olarak ayrlnca, onlar he
men, iki ayrlm mekansal evrede, aralarnda hibir anlalr nedensel
araclk olmayan iteki ve dtaki ayrlm dnyalar halinde ortaya kar
lar. Ve burada en keskin biimde uzlamazlk etkili olur. Temel dnce
nin asli biimleniinde nceden gerekleen bu ayrl hibir diyalektik
zm ortadan kaldramaz.58
Dogmatik ontolojide kartlk varlk kavramnda odaklanmtr.
Varln dogmatik biimde kabul ve byle bir varlktan hareket edilme
si zorunlu olarak dnce-varlk dalizmini dourur. Kendi tzel varolu
una sahip bir varlk varsa, onun karsnda yine kendi tzelliine sahip
dnce de var olmak zorundadr. Kartl zme abalar bu tzel ay
rlktan kalkp, bu atla ya varlkta ya da dncede birletirmeye al
mlardr. Cassirer'e gre modem felsefe, kartlk problemini varlk kav
ramnn birliinde deil, yaant kavramnda odaklamtr. Fakat nesnel
liin ve znelliin kartl dogmatik ontolojideki gibi bir formda zl
meye allrsa, o zaman yaantnn kendi evresinde bir radikal kartlk
oluur. Yani kartlk varlk-dnce ekseninden yaantya geer.
Yaant adeta dogmatik varlk gibi kabul edildiinde, sadece kendi
saf dorudanlnda var olan ve bu dorudanlkta kesinlemi bir ey
olur. Yaantnn her yakalan ise bu dorudanl tehdit eder. nk
varla ilikin tasarlanan bilgi imgelerinde varln gerekliinin bireye
den ksm muhafaza edilince, tam ve upuygun olmasa da, varlk, ken
disinin bir parasyla bu bilgi imgesine girmi grnr. Ancak yaantnn
saf dorudanl bunun gibi bir blnme ve paralanmay kabul etmez.
Dorudanlk bizim ona ilikin oluhrduumuz tanmlara girmez; gzle
nemez. Hayatn asli ierii herhangi bir temsil formunda deil, sadece saf
sezgide kavranabilir. Bu noktada iki karar gerei doar: Zihnin tzellii
ni, onun saf asllyetinde; yani btn dolayl biimlendirmelerde nceden
var olan asliyetinde arayp aramama veya artk bu araclklarn eitlilii
ne ve doluluuna kendimizi vermek isteyip istememe. Zihnin tzelliini
onun bu saf asliyetinde aramaya karar verdiimizde, onun asl nvesini;
ama mutlak biimde yaln, kendi iine kapal olarak ortaya kan nvesi
ni elde edebiliriz gibi grnr. kinci kararda; yani tzellii araclklarn
eitliliine kendimizi vererek yakalama tercihinde ise, zihnin tm geli
im manzaras nmzden gemekle beraber, bu manzaraya kendimizi
derinliine kaptrdmzda, manzara, bamsz bir gereklik ve tzlk ol
makszn yansyan salt kopya haline gelir. Yaantnn evresinde oluan
bu atlak hibir uzlatrc dnceyle kapanamaz. 59
Kartlk probleminin znellikte ya da yaantda konumlanmas
onun almasnn teminat olmad gibi, o zeminde kartln ele aln
ekli, atla burada oluturur. Cassirer'e gre, znel-nesnel kartl
domatik ontolojideki gibi tzelletirici form iinde incelenirse, yani ya
ant ve dnce ayr tzel varlklar olarak kabul edilirse, o zaman sem
bol-dnce kartlna dlr; tzelletirmede varlk ieriinin sembo
lik ierikten adeta soyutlanmas gerekir. Bu durumda da semboller kendi
arkasndaki eyin rts olarak nitelendirilmelidir. Byle bir yaklamda
bu kartlk kendini kltr ve hayat arasnda bir gerilim ve bir atma
olarak gsterir. Artk, kltrn srekli ilerleyen biim verme ve oluhr
ma srecinde oluhrduu eylerin hepsi, bizi hayatn asliyetinden gide
rek uzaklatran eyler olmaya mahkum olur. Zihnin ekillendirici olarak
btn youn ve enerjik almas, onu kendi gerek varlnn menein
den o kadar uzaa gtrr gibi grnr. Zihin artk tedricen, ince ve na
rin ama yrtlamaz rty kendi etrafna yerletiren kendi eserlerinde,
kendi gerek oluhrduklarnda -dilin kelimelerinde, sanatn ya da mito
sun tasvirlerinde, bilginin akli sembollerinde- htuklanm grnr.60
59 Cassirer, Di 1, s. 71
60 Cassirer, Dil, s.72
268 drdc blm
61 Cassirer, Dil, s. 40
270 drdncu bolm
67 Cassirer, Dil, s. 73
68 Cassirer, Wesen und Wirkung des Symbolbegriffs, s.208
emst cassirer 273
74 Cassirer, Dil, s. 69
75 Cassirer, Wesen und Wirl<ung des Symbolbegriffs, s.177
76 Cassirer, Bilginin Fenomenolojisi, s.524
276 drdunc blm
78 Cassirer, Dil, s. 31
79 Cassirer, Bilginin Fenomenolojisi, s. 381
ernst cassirer 279
Kavram ve oluumu
var olan eyler h aline geli r. Zira iaret edilmeyen ey, d i l asndan olma
yan bir eydir. Ad verme fiiliyle sisteml i biimde dzenlenen nesne dn
yas soy u t bantlarn i m kanlar alandr. Bu s istemli bantnn zerinde .
teorik bilgi gerekleir. Dolaysyla teorik bi lginin kavramlar da dil siste
m i nde oluan tabakann stnde yer a l r.
ret de dierinde temellenmeli, yani belirli bir ina yasasna gre dierin
den sonu olarak kar lmahdr. 114
Oluum itibariyle ayn kke ya da srelere dayanan kavram, ay
r sembolik formlarda farkl temsil nitelii kazanr. En temelde bulunan
mecaz, mitosta, tek olann bilinte t melle zdelemesi eklinde kendi
ni gsterir. Mitosun kendini ifade yolu olarak setii dilde de bu zde
lik ilikisi, anlam deiimi halini al r. Bir iaretin / kavramn altna bir ol
gu ya da nesne yerletirilmesi gerektii halde, onun altna baka bir ie
rik de yerletirilebilir. Dolaysyla ayn isim, farkl ierikleri altnda top
lan olur. Bu anlam okluu ve zenginlii ya da akkanl dilin ak
n salar.
Cassirer kavramn soyutlama ile olutuunu iddia eden teoriye
kar karken, nesnelerle bilincin ilikisine dayanr. Ona gre nesnelerle
iliki iinde yaarz. Fakat bu iliki ar csz ve bilinsiz olmakla beraber,
ayn zamanda dnselin oluturduu bir ey olarak grlnce, gzlen
mesi gtr. nk dnsellik, bu ilikiyi dolayl ve bilinli dnme et
kinlii iinde oluturur. Soyutlama, veri l mi karakteristik belirti lerden
belirli bir eki lde ortaya kar. Nesnelerle kurulan ilikinin dnsel ola
rak zmleniinde karakteristik belirtinin konu mlan, geerli kabul
edilii sz konusudur. Burada seme sistemi ve ni telii, dnsel olarak
ad landrma fonksiyonunun nnde olmaldr. 115 Bilin nesne duyumla
malarndan ald etkileri basl olarak kabul edip, onlar arasnda kimile
rini ayrp, temel nitelik olarak grdklerinden kavram olu turmaz; tersi
ne, dtan gelen bu etkilerden anlaml bulduklarn seer. Bu seimde ka
rakteristik belirti olarak grlen niteliklerin konumlanmas ve geerlilii
ne kar. Soyu tlamada ise farkl cinsten olanlar, ayn cinsten olanlardan
ayrlr ve dlan r. Bu etkilerin konu m lan ya da deerlendirilii deil,
adeta pnsif durumda alnmas sz konusudur. Burada alnan ierikteki or
tak nitelikler kavramn snr izgilerini oluturur. Oyst seme ilkesinde,
konumlama ve geerl ilik belirlenmesiyle kavrnmn snrlar bil inte ken
disi ortaya kar.
Bireysel farkllkl ar durumdan duruma deitikleri iin onlnrn al
g lan an nitelikleri zihinde kalc olmaz. Nesnelerin benzerlii, onlarn
farkllklarndan daha fazla etkili olur. nceki alglarn izleri ilk batn fark
neleri; mesela sen ya da duyusal iaret, nesne gibi alglanr. Daha genel
adan bakldnda, gerekte salt nesne olmayan ey salt nesne haline ge
tirilir. Duyu verileri nesneyi bize adeta kopyalarcasna tar. nk somut
duyu verilerinin somut nesnesi vardr. Halbuki duyumlanan, alg nesne
si olan bir ifade fenomeni duyu verilerinde kendi duyusal nitelikleriyle
yer almakla birlikte, kendi i yapsyla kendini vermez. Nesnede ilk bak
ta duyusalln tesinde ok fazla bir ey yok gibi grnr. fade ise tJ
my le duyusalln tesinde bir eydir.
Cassirer doal durum iindeki alglarda bile belirli bir ifade fonksi
yonu olduunu, sadece bu fonksiyona istinaden, doal dnya tablosunun
kendi deimez eyleri ve zellikleriyle ina edildiini ifade eder; bu ko
nuda yaplan yorumlara katlr ve renk algsndan rnek verir. Grme fii
li tek tek k duyumlamalarndan ibaret saylamaz. Grmede k yayl
malarnn tek tek grlmesi sz konusu deildir. Ik yaylmalar vasta
syla dtaki eyler aracl olarak grlr. Normal grme yzeyden yans
yan klarla gerekleir. Bu klarn verileri eylere yapr ve onlarn ni
telikleri olarak kavranr. Ayrca, n o anki younluk ve nitelii hakkn
da deil, eylerin bizzat kendisi hakknda bilgi edinilir. Yansma farkl
artlar altnda ve deitirilen renkler halinde olsa bile, o nesneyi nceki
rengiyle alglarz. 130 Modern psikolojide algda deimezlik olarak adlan
drlan deien alg ortamlarnda nesneyi nceki haliyle alglama ilemin
de, gerekte bize gelen k yansmalar olduu halde, onlar srf kendile
ri olarak deil, nesne nitelikleri olarak alglama durumu, k yansmala
rnn nesneleri temsil ettiini gsterir. Yani somut k yansmalarnn ar
kasnda, srf yansmadi1n ve yansyanda olandan daha fazla bir ey barn
maktadr. Duyu verileri nesnelerin adeta kopyasn tayor gibi grnd
halde, aslnda onlar temsil etmektedir. Ancak bu temsilde dnsellik
deil, nesne egemendir.
O halde algya bak deitirmek, algy srf alg-nesne ilikisinin
dnda kavramak gerekir. nk ifade ve zellikle de nesne-kutbundaki
bir sen algsnn inas nesne algsnn inasndaki dnsellikten daha
fazla dnsel boyut ierir. Cassirer'e gre alg dnsel ilikilerden so
yutlanp salt kendi nesnelliinde gsterilemez. Sadece duyusalln ken
disi 'olan' dr ve belirli anlam fonksiyonlarna gre dzenlenince var olur.
Ama algnn yeni bir evreni de mevcuttur. Dnceye ait olan bu evren al-
135 Ernst Cassirer, Devlet Efsanesi, ev. Necla Arat, Remzi Kitabevi, stanbul 1984, s.57
136 Cassirer, Mitik Dnme, s. 315
137 Cassirer, Wesen und Wirkung des Symbolbegriffs, s.222
304 dordnc bolum
de kendini tmyle evinde zanneder. 143 fade algs alan, bize gerekli
in doa nesneleri olarak deil, baka zneler olarak grnd bilme
formu iindedir. Baka zneleri bilme her zaman problem tekil etmi ve
bununla ilgili eitli teoriler ortaya konulmutur. Btn teoriler gerek bi
lin durumuyla ilgili olan bilmeyi, ey algs formuna tadlar. Sen algs
da genel ey algs formuna indirgendi. 144 Bu indirgemeyle Cassirer, ele
tirel gelenee uygun olarak batan kabul ettii nesnenin zneye doru
hareketinin, farkl zneler arasnda gereklemesi durumunda, bilme
glnn daha da nazikletiini iaret eder. Byle bir gei hareketin
de ayn ierik uygun durumda srf bir kopya olarak ben ve bir dierinden
ibaret olur. Fakat byle bir durumda ayn cinstn mevcut / kopya vasta
syla sendeki benin, bendeki senin nasl bilinebilecei, bu mevcudun na
sl bakasndan kaynaklanan olarak yorumlanabilecei anlalmaz kalr.
Bu noktada ifade olgusunu aklamak iin srf edilgen izin yetmedii or
taya kar. Nesnel varolaru kopyalarken dnsellii kavrayamayz. Saf
duyumcu teori buna inanr ve bu da onun zayflklarndan biridir.145
Cassirer'e gre sen ya da ifade algsnn ey algsna indirgenmesi,
yani " ... deneyimlenebilir olann btnnn eysel ieriklerden ibaret
olan ya da :nevcut paralar olarak bu ieriklerden, zorunlu biimde olu
mas gereken karmak bir yap eklinde dnlmesi, bizzat saf yaanh
ufkunun keyfi ve teorik bir snrlamas olmutur. Gerekte bu ufkun iin
de ifade-algs ey-algs karsnda sadece psikolojik olarak ncelikli
. . . anlamna gelmez; ayrca ifade algs gerek bir ilk uyarma iaret eder.
fade algs kendine zg forma, kendi zllne sahiptir. O bu zll
e, dier varlk ve duyum alanlarnn belirleniinde geerli olan kategori
lerle sahip olmamtr; zllk bu kategorilerin yerine geirilmitir." 146
Gerek bir genel ve evrensel fonksiyon olarak saf ifade fonksiyonunun
anlam ve ierii, mitos ve teorinin, mantki inceleme ve estetik seyirin ay
rlnda bulunan bir ey olarak ele alnamaz. Onun kesinlii ve gerekli
i, deyim yerindeyse, mitik-ncesi, mantki-ncesi ve estetiksel-ncesidir.
Saf ifade fonksiyonu btn bu biimlendirmelerin herhangi bir ekilde fi
lizlendikleri ve tutuklanm kaldklar ortak zemin oluturur. te bunun
temsil eden varlyla bir bilin ierii olur ve duyusalln aan bir d
nsellik, bir anlam tar. Bu nesneyi ilikiler andan soyutlayp, onun
iin tzel anlamda madde ve form tasarlanmas bilin olgusuna aykrdr.
Ayrca Cassirer'e gre duyusal olann hem kendisinden vazgeilemez
ama bamsz olmayan, hem de kendinde var olan tzel unsur olarak ka
bul edilmesi; daha ilerisi, madde ve form, mevcut ve temsil eden arasn
da aklda yaplan ayrm, yaln fenomenolojik gereklie arpar. Belirli bir
alg yaanhsna eklenen balama ve onun kavranndaki form kategori
lerine gre, bu yaantya tamamen farkl bir anlam atfedilebilir. Algnn
maddesi duyum veren eydir ama o bana farkl anlamlar altnda grne
bilmektedir. 155 Nesneyi bilme sreci asndan dnldnde, nesne
nin kendisinde bile ayrm yaplamaz. Ayn nesne bilin ierii haline gel
diinde; yani nesne bir iaretle temsil edildiinde tamamen iliki a ii
ne ekileceinden, onun bilinteki maddesini ve formunu ayrmak tama
men elikili olur.
Cassirer bu konuda Husserl'i de eletirir. Cassirer'e gre Husserl
fenomenolojik varln akn, maddi ve bilgi teorisinin konusuna giren
tabakalara ayrr. Gerek bilin ve anlam problemleri bilgi teorisinin ala
nna giren tabakaya aittir. Her bilin duyum tayan yaantdr; bir eyin
duyumu iinde olmak her bilincin temel niteliidir. Bu kabulle, Hus
serl' de grld gibi, eer duyunun ve bilincin etki alan radikal keskin
likte zdeletirilirse, o zaman bilincin iinde, madde ve formun kartl
mutlak kartlk olarak kesinleir mi? Burada iri srf maddi olan taba
ka olarak gsterilebilecek iki tabaka var mdr? Burada daha ziyade beden
ve ruhu birbiriyle ilikilendirmek yerine tzel olarak farkl gren, fiziksel
ve ruhsal olan birbirinden adeta zorla ayran dalizmin bir tortusu bu
lunmaz m? Halbuki ruh ile bedenin ilikililii bir wrunluluktur ve bu
zorunluluk saf ifade fenomeninin incelenmesinde grlr. Bu incelemede
ilkesel olarak var olu ve bilincin, madde ve formun farkl tabaka tekili
sz konusu edilmez. Husserl ise yaantlarn btnn iki asli ierie ay
rr. Bunlardan biri duyu yaanhs, dieri de duyu yaantlar zerinde et
kili olan ve niyetliliin temellendii yaantdr. Duyu yaantlar niyetli
likle ilgili bir ey tamaz. Ama dieri birincisinden niyetli yaanh olutu
rur. Burada, bu meydana gelme hadisesinin fenomonolojik olarak gste
rilebilir olup olmad problemdir. Bu ayrm bilin analizinin zorunlu do-
Bilincin birlii
tn, bir parann konumlanmasn onun ieriine gre deil, kendi genel
iyaps ve formuna gre yapar. Her formun kurallarnn btnl ise,
nesnel birletirme, mekan, zaman vs. birlii olarak, bilincin gerek birlii
ni olutunr. 165 Bilin alglad tm nesnelerin konumlanmasn bu birlik
formuna gre gerekletirir. Bu formlarn kurallar formlarn kendinde
bulunur.
Bilincin birliini oluturan bant formlar, gereklii snflandr
mamz salar. Bilin bu formlar kendine verilen duyusal algdaki temsi
li ierikten elde eder. Ancak elde edilen bant, nesnel gerekliin bilgisi
ya da baka bilin ierikleri gibi dncede seyredilemez. Cassirer'e gre
bantnn kendine zg anlam, sadece bantnn kendisinden sonu
olarak karlabilir; fakat bu anlamn kendisi mmkn dnyadan yaplan
benzetmeler vastasyla aklanamaz. ey ve nedensellik ilikilerinden,
nesnel gereklik iinde konuulabilir. Bu nesnel gereklie gei de, an
lam ve temsilin sembolik fonksiyonuyla mmkn olur. Btn temsil et
me, anlam olma, ifade etme biimleri kendilerini dorudan hali hazrda
deil, kendi gereklemelerinin btn iinde grlebilir hale getirirler;
kendilerinden sadece o btn iinde haber verirler. Bu da, bantnn an
lamnn kendinden karlmas bilgisini gletirir. 166 Bantnn kendisi
somut varolan ya da mevcut olanlarn biri olma anlamnda ierik deil
dir. Bant formlar, tpk 11/+l bantsnn matematiksel dizinin somut
ieriini dzenledii ve buna iaret ettii gibi, bilincin ieriini dzenler
ve bu ierie iaret eder.
Nesnel gereklik dta kendi kendinde var olduu halde, onun ger
ek sistematik yapsna salt duyumlama ile gi rilemez ve ona vakf oluna
maz. Duyumlamada sadece tek tek nesnelerin duyusal yoldan kendileri
ni verdikleri haliyle temas edilir. Nesnenin duyumlanmasnn gerek al
gya dnmesinde zihinsel unsurlar iin iine girer. O zaman algnn nes
nesini yeniden tanmlamak gerekir. "Algnn maddesi ... soyutlanabilen ve
bu soyutlamada saf olgu olarak, psikolojik veri olarak gsterilebilen reel
varlk deildir. Bu madde daha ziyade bilgi-eletirel refleksiyonun ve
analizin yneldii bir snr kavramdr, ... saf form fenomenlerinin dnya
sn, onun karsnda bulunan gerek bamsz, mutlak varla dayandr
maya hizmet etmez; tersine, daha ziyade saf form fenomenleri dnyas
m tar." 175 Fakat Cassirer her ikisinde ayn bilin biimini grr, yakn
ve uzak bilinci ile imdi ve imdi-olmayan bilinci ayn formdadr.
Eer biz eitli ve deiken nitelikler halindeki belirli zelliklerin
cisimlemi eklini sabit duran bir nesne btn haline getiri rsek, bu bir
lik yan yana ve arka arkayadaki birlemeyi, birlemenin iinde kaybolup
gitmeden varsayar. Greli sabiteyi deiken olandan ayrmak gerekir. ey
kavramn deien zelliklerin deimeyen taycs olarak tekil edebi l
mek iin, belirli mekansal dzenlenmilik dunmlar yakalanmaldr. Fa
kat dier ynden bu tayc dncesi, zamansal arka arkayann ve me
kansal bir aradann seyrine, gerek ve yeni bir bamsz anlam unsun ek
ler. 176 Nesne eylik ve zelliklerin birlemesinin cisimlemi halidir. Ba
ka bir ifadeyle, zellikler ok eitli, deiken olabilir. Onlarn adeta ya
pt ey / nesne ise, onlardan ayr oturak da kesin varlna sahiptir. Ya
ni ey olma itibariyle nesnenin kendisi deimez; fakat nesne deien
zelliklerin taycsdr. Nesne btnnn olumas, nesnedeki eyliin
ve zell iin ayrlmasyla deil, birlemesiyle gerekleir. nk nesne
kendi zellikleriyle btnlemi bir birliktir. Daha dorusu bizdeki nesne
algs alglanan ey-zellik btnlemesinden oluan bir birlik haline ge
tirir.
zellik-nitelik srf deiken olduu halde onu tayan eylik sabit
tir. Bu adan da greli-sabitlik, yani bizzat kendi deimezliine, kendi
ne sinen her trl deiken iinde bile sahip olma hali, eyin, deimeyen
tayc olmasdr. Bu, bir bant formudur. Mesela eker denilen nesne
nin beyazlk, sertlik, tatl lk, yaylm zel likleri vardr. Fakat bunlardan
bir ksm deise, beyazlk yerine baka bir renk gelse bile, eker denilen
ey, ekerlik zelliklerini tayarak eker nesnesi olmaya devam eder. Cas
sirer'e gre bir cismin ayr ayr duyumlanan niteliklerinin yalnzca ben
deki durum olarak deil, zellik olarak, nesnel nitelik olarak kavranm<s,
eye yeni bir bak asdr. nk bu ayr duyumlamalar sadece btn
dikkate alarak dncede birletirebiliriz. O halde tek bana olann ko
numlanmasnda, ey ve onun zelliklerinin ilerleyen deneyiminde, ii sa
dece yeni somut ieriklerle doldurulan, nceden var olan genel bir ana e
ma hkm srer. 177 Bylece kzarm bir yz ve utangalk birletirilebi-
184 i mnanucl Kant, l'nlcgomcna, cv.: i. Kuurad i-Y. rnek, Trkiye Felsefe Kurumu Ya y., An
kara, 1 995, s.32-33
185 Cassirer, Bilginin Fl'll omcnolojisi, s. 135
ernst cassirer 327
Sembol-Nesne likisi
Sembol bir eyin sembol olmakla doal olarak bir nesne ilikisi tar. An
cak buradaki nesne kavramn, srf bir doa nesnesi olarak deil, onu da
iine alan ama daha geni anlamda semboln temsil ettii ey olarak ka
bul etmek gerekir. Aslnda semboln kendisi de duyusal bir eydir ve bu
bakmdan bir alg nesnesidir. Ancak onun varoluu kendi znde deil,
bilinte ve bilincin biimlendirdii gereklikte temellenir. O halde sembo
ln kendisinde kalmayp, bilince ve bilincin gereklikle temasna gitmek,
ardndan buradaki temasla semboln nesneyle ilikisinde ald yeni bi
imi belirlemek gerekir.
Zihin bizzat kendisinin ve gerekliin temaasna, kendi gerek fa
aliyetinin btnnde -yani semboller dnyasnda- ve onlardan her biri
nin belirli hale gelmesini salayan zel kurallarn bilgisinde; ayrca btn
bu zel kurallar, tekrar bir zm ve grev birlii iin birletiren ilikinin
lar. 196 Baka bir ifadeyle, sembol ile nesnenin ilikisi benden soyutlanp,
srf kendileri arasndaki iliki olarak belirlenemez. Sembol kendisinin ve
nesnesinin yaln varoluu iinde nesneye bitiik bir ey deildir. Sembo
ln ve ondaki temsilin bilince ait olmas, semboln bilince bitiik bir ey
olduunu da gstermez.
Cassirer sembol-nesne ilikisi konusunda Humboldt'un dil sesi ile
ilgili yorumlarna dayanr ve onun dil iin sylediklerini sembollerin ve
iaretlerin tamamen kendi iinde btnlemi dnyas; mitik, dini, sanat
sal dnya iin de geerli kabul eder. Tek ses nasl insan ve nesne arasna
giriyorsa, ayn ekilde dil de insan ve onu etkileyen iteki ve dtaki doa
arasna girer. 197 nk ses konuulmu ve kendimizden vcuda gelmi,
biimlenmitir. Ancak dier ynden de iitilen ses olarak bizi evreleyen
duyusal gerekliin bir blmdr. Bu yzden biz sesi dtaki ve ayn za
manda iteki bir ey olarak, itekinin dtakinde iz brakan ve nesneleen
enerjisi olarak kavrarz. Dnsel aba dudaklar vastasyla yolunu bulur,
bu abann rn olarak kulaa geri dner. nsan ile nesne arasna tek
ses, insan ile doa arasna dilin btn girer. 198 "nsan, nesnelerin dnya
sn kendi iine almak ve ekillendirmek iin, etrafna seslerin dnyasn
toplar; dili dlatrp kurmasn salayan nitelik vastasyla kendini dile
vakfeder ve her dil ait olduu halkn etrafn evreler". 199 Btn sembol
leri biz oluturup onlar duyusal evremize, d dnyaya yerletiririz. An
cak onlar nesnel gereklik formuna indirgenemezler. nk onlardaki
temsil fonksiyonu, nesnenin onlarda tpkbasm olarak deil, zihnin bi
imlendirmi olduu haliyle yer aldn gsterir. Temsil fonksiyonu ise
var oluun dorudan yansmas biiminde kavranmaz.
Esasen duyumlama dnda da benin nesneyle dorudan, aracsz
temasndan sz edilemez. Srf duyumlama ise nesne gerekliini yalnzca
duyusal algnn imkanlar lsnde bize tar. Sadece bunun zerine ku
rulacak nesne bilgisi nesneyi para para duyumlamalarn kayna olarak
gsterir; burada tmel bir kavray gereklemez. Duyumlamalann alg
lamaya dnmesindeki zihinsel sre ileriki aamada alg nesnesini srf
duyumlama verilerindeki ierikle deil, onlarda aka ifade edilmeyen
ait ifade halini alr. Bylece 'grnn sradan varoluu belirli bir dn
sel yap kazanr. ok biimlilik, verilmi gereklik sisteminin nitelii ol
mad iin, hepsi dnyay anlama ve bu anlamn dlamas olan sembo
lik formlarn bu okluu, onlarn srf taklit olmadn, hepsinin kendine
zg dnsel ierik ve zihin enerjisi tadn gsterir. Onlar dlamak
la bireyselliin tesine tat gibi, genel geerli olan hedeflerler. Her
form bu talebi kendi karakteristii ve varlnda tar ve ayn zamanda
kendi belirledikleri ierii nesnelerin asl z olarak sergilerler. Yani bu
rada zihnin sradan ya da ikinci derecede bir meguliyet balamnda g
rlebilecek bir faaliyeti deil, gerek anlamda ve amal bir abas gerek
leir. Bu yzden de hibir sembolik form rn, ait olduu dnyay bi
imlendirme, kavrama balamnn dna yerletirilemez. Mesela bir mi
tik anlatm doastlk ieren mantksz yap, bir masal srf elence un
suru, bir sanat eseri salt znelliin ifadesi olarak grlemez.
Sembolik formlarn temel talar, biimlendirmeyi, dzenlemeyi
salayan fonksiyonlar olarak kavranmaldr. Her fonksiyonun varl bi
imlendirmede kulland vastalar farkldr; onlarn hepsinin ayr ayr
kabul ettii ve uygulama alanna soktuu tmyle farkl kstaslar vardr.
Buna paralel olarak, sonu da farkldr. Bilimin doruluk ve gereklik
kavram sanatn doruluk ve gereklik kavramlarndan farkldr. Din ve
sanattaki, iteki ve dtaki arasnda, dnya ve benin varl arasnda,
gsterilemeyen, daha ziyade kurgulanan zel ve benzersiz bir temel ili
ki de gerektir. Dilsel kavramlarn genellii, bilimsel, zellikle doabi
limsel yasalarn genellii ile ayn izgide bulunmaz. Biri dierinin do
rudan ileriye gtrlmesi deildir; tersine, her ikisi farkl yollardan ha
reket eder ve farkl dnsel biimlendirme sistemlerini anlatr. Btn
bu eitli, birbirleriyle kesien ve elien tablo ve talepler arasnda h
km verilmeden nce, bunlar eletirel kesinlik ve titizlik iinde ayrlma
ldr. Tek tek her birinin baars herhangi bir dierinin talepleri ve kstas
laryla deil, bizzat kendi kendisiyle mukayese edilmelidir. Byle bir in
celeme sonunda, btn farkl ben-alglay ve dnya-alglay formlar
nn bir dieriyle birletirilebilir olup olmad ve nasl birletirildii; on
lar kendinde var olan eyi aynen kopya etmemelerine ramen, dnsel
eylerin uyumlu bir sistematiini tamamlayp tamamlayamadklar so
rusu cevaplanabilir. 210
225 Cassirer, Di 1, s. 22
344 drduncu bolum
rete balayarak ona kararl ve dncede var olan bir anlam verir. Bu, ie
riin yeni bir durum ve devamllk kazanmasdr. Bilincin akp giden ie
rie bu ekilde, sembolde srekli hale gelen bir devamllk vermesi, bilin
cin sembolik fonksiyonudur. Bu fonksiyonla, dilde, sanatta veya mitosta
ki gibi, grsel ya da somut doann deimez temel biimleri, bilincin ak
ndan kar; yani bilin, akan ierii sembol fonksiyonu ve iaret ile sa
bitletirir ve ak durdurulmu olur. te bu durdurmadan sembolik form
larn rnleri ortaya kar.
Formlarda nesnel bir edeerlilik ilikisi deil, fonksiyonel bir ili
ki, vastallk sz konusudur. Formlarn vastall, o vastadaki ieriin
zihin tarafndan verilmiliini; formlarn okluu zihnin, ieriin nesnesi
zerine tasarm okluunu ifade eder. Zihin formlara verdii ierii ba
ka bir evrenden almayacana gre, iinde var olduu nesnel alemde
oluturmu olmaldr. O halde bu ierik ya nesnel gerekliin zihin tara
fndan bir kavran biimi, ya da kavray sonrasnda gelitirdii saf so
yut tasarmlar ve ayn zamanda bilincin kendi ierii olmaldr. Elbette bi
lincin ierii yoktan var olurcasna olumaz. Zihnin gereklii her farkl
kavray, onu kendinde farkl biimde kurmasdr. nk byle bir kav
rayta zihin nesnede hi olmayan bir eyi ona ihra etmemektedir. Form
daki nesnel temel zerine sistemli, geneli kucaklama iddias tayan bir
tasarm gelitirmektedir. Bu adan da Cassirer'e gre dil, mitos, sanat her
zaman deerini, bu taraftaki veya br taraftaki varoluu herhangi bir e
kilde aksettirerek elde etmeyen bamsz ve karakteristik bir sistem tekil
eder. erikleri onlara, kendi ilerinde barnan gerek bir oluum yasasna
gre, kendine zg, kendi iinde btnlemi bir anlam dnyasn ina
etmeleri iin tahsis edilir. Bylece onlarda hep bir nesnel biim verme ve
mevcut klma ilkesi etkindir.227
Doal dnya iinde insan tarafndan kurulmu bir dnya olarak kltr,
ancak 20. yzyln balarnda felsefi ilginin merkezine tam olarak yerlee
bilmitir. Ancak yine de kltrn felsefi olarak nasl incelenmesi gerekti
i sorusuna genel kabul grm bir cevap verilememitir. Bu problemin
zmlenmesine, insann tanmlanmasndan balamak gerekir.
228 Cassi n.r, Kltr Bilimleri nin Mant zeri ne, s.50
Doa ve kltr
nn kendi oluturduu evre onu ayn ekilde sarar ve insan kendi gerek
varoluunu bu evre iinde gerekletirir. Hayvan verili evrede yaar. n
sann evresi ise doal evreden farkl olarak bizzat kendisinin eseri oldu
undan, insan dnyasnn oluumunda yahut o dnya iindeki varoluta
zorunlu belirlenmilik yoktur.
Doada organizmalar kendi formlarnn kesinlii iinde, kendine
zg zgrle sahiptir; deiebilirler ama kazanlm nitelikler genetik
hale gelmemise nakledilemez ve sadece o organizmayla snrl kalr. Oy
sa kltrel olgularda bu biyolojik snr ortadan kalkar. Yani klt rde mey
dana gelen deiim nakledilebilirdir. 'Yaant'da eksik kalan eyi 'zihin'
baarm olmaktadr. nsan organik doann zemeyecei bir problemin
z mn kendi doasnn ve yeteneinin zellii olan 'sembolik form
lar' d a, bir dereceye kadar gerekletirmitir. 231
Doadaki nesne dorudan gzlerimizin nnde bulunmaktadr.
Geri bilgi teorisi nitelikli zmleme bize, fiziin, kimyann ve biyoloji
nin nesnesini kendine zgl iinde belirlemek iin ne kadar ok say
da ve karmak kavramlarn gerektiini gsterir. Ama bu yolla elde edilen
sonu kesin ve gvenilirdir. Biz nesneyi en kesin biimde tanmak iin
adeta nesneye yrrz. Fakat kltr nesnesi baka bir gzlemi gerektirir.
O, deyim yerindeyse, bize srtn dayam halde bulunur ve ilk bakta di
er nesnelerden daha kolay ulalabilir gibi gelir. nsan, Vico'nun sordu
u gibi, bizzat kendi meydana getirdii eyden baka neyi kolay ve m
kemmel olarak bilebilir?232 Lakin kltrel olgular yahut nesneler dnya
sna girdikten sonra, bu olgularn doasnn hi de kolay ulalr olmad
grlmektedir. Kltr bir botanik bahesi deildir. Doada yaptmz
gibi, kl trde de grnteki okluun arkasndaki genel yasalara ula
mak iin olgular izleyip onlar yasaya ve ilkeye balayamayz. Doada
bu yntemle karmakln arkasnda sadelik ve dzenlilik elde edilir.
Ama kl trdeki okbi imlilik kendine zg dzenlilie sahiptir. Ayr kl
tr formlar determinist yaklamla tek nedene balanamaz. Kltrel ol
gularda belki genel ni teliklere ve esaslara ula labilir. Bunlarn kesin ne
densel-belirleyiciliinden ise sz edilemez.
Cassirer kltre doalc ya da determinist yaklamlarda, bu kltr
felsefelerinin zerine ina edilmi olduu geliim kavramnn bunalmn
233 Ernst Cassirer, "Kltr Felsefesinde Oogalc ve nsanc Tcncl lendirne", ev.: Do;an zlcm,
Kltr Bilimleri ve Kltr Felsefesi, Remzi K i tabevi, stanbul,1986, s.189
234 Cassire; Kltr Bilimlerinin Man; zerine, s.104
350 drdimc blm
Doay bilme abasnda insana bilen zneden baka bir yer verme
miz gerekmez. Oysa doada yaptmz gibi, kltr insandan soyutlayp
bilme nesnesi haline getiremeyiz. Bir nesnenin kendinde var oluu ile in
san tarafndan bu varoluu iinde farkl yorumlan ayrt edilmelidir.
Mesela bir doal blge kendine zg fiziksel yap zelliklerine sahiptir.
nsana ise iyi-kt, sevimli-sevimsiz gelebilir ve bu ekilde tasvir edilebi
lir. O blgenin kendinde ni telikleri ile ifadede yer al biimi farkl olmu
olur. Dolaysyla insann dnsel fiillerinde ve d dnyay biimlendir
mesinde empirik yntem kullanlamaz. Cassirer'e gre insann d etken
lere biim verme istenci ve biim verme yetisi Herder ve Humboldt tara
fndan dilin mahiyetinde, Schiller tarafndan oyun ve sanatta, Kant tara
fndan kuramsal bilginin yapsnda etkin bir ey olarak gsterilir. Bunlar
insann kendine zg bir tarz iinde rettii eylerdir; onlarn doal ne
denlerin birer sonucu olmalar imkanszdr. 235 Doay bilen zne, evren
sel bilen znedir; onda ben ve sen'e yer yoktur. Oysa kl trel alanda ben
ve sen, gerekliin temel talardr. Bu sebeple verili ve tamamlanm va
rolular akl kategorileriyle bilinebilir. Ancak ben ve sen'in, znelliin
ok-eitli dnsel biimlendirmelerinin ve retimlerinin bilinmesinde
saf akl kategorileri yetersiz kalr.
!arnn geerliliinin kabul edilmesi kltr bilimi ile doa bilimi arasnda
ki fark ortadan kaldrmaz ama her ikisi arasnda . . . izilmi snr yok
eder. Kltr bilimleri, dier bilgi alanlarnn form problemlerine dikkatle
younlatktan sonra, kendi iyaplarn ve biimlerini, kendi formlarn
bilimsel olarak ncekinden daha nyargsz ve serbest biimde inceleye
bilir." 237 Bilim bizim yanl sorduumuz soruya yant veremiyorsa, bu
onun suu deildir. Bilimden beklenen ey, onun yalnz bize nesnel ger
eklii pekin ve san bir kavray iinde retmesi deil de, daha ok
kendi gelecei ve insan kltrnn gelecei zerine ndeyiler yapmak,
gelecei nceden bilmek olarak anlald srece, bu, her zaman yanl
bir soru sorma ve yanlglara srkleyici bir talep olmutur. unu aka
gz nnde tutmak ve kabul etmek zonndayz ki, byle bir nceden be
lirleme ne deneysel-tmevarmsal, ne de diyalektik-kurgusal yol zerin
de olanakldr. Zaten byle bir nceden belirleme tarz tinsel (kltrel)
olaylar alan bir yana, doal olaylar alannda bile giderek sorunsallam
tr. 238
"Kltr olgular oluun dnyasna doa olgularndan daha kuv
vetli ve sk biimde baldr. Onlar oluun aknn dna kamaz. Biz
dil, sanat ve din tarihinin bize rettii eylere dayanmakszn, dil, din
ve sanat bilimini srdremeyiz; "neden" ve "sonu" kategorisinin elimi
ze verdii pusulaya gvenmeksizin, oluun bu derin denizine almaya
cesaret edemeyiz. Salam nedensellik zinciriyle balayamadmz g
rnler, bizim iin usuz bucaksz karmaklklar olarak kalr. . . . Ve ta
bii oluun zmlenii ve nedensel aklama her ey olmayp, sadece
kltr olaylar incelemesinin tek bir boyutu; dier boyu tlarla ayn yet
kinlikte ve onlardan bamsz bir boyu tudur. Btn bu inceleme boyut
larn ve farkl lklar, yeniden doru biimde birbirine balamak iin on
lar ayrdmz zaman, kltrn gerek derinlik tablosu kendini gste
rir." 239 Kltr alannda mutlak nedensellik olmad iin, kl trbilimsel
incelemeler de srf nedensellik tasarm altnda olgularna ynelemez.
Ancak kltr alannda nedensellik tmyle ortadan kalm da deildir.
ok boyutlu incelemede nedensellik, sadee incelemenin bir boyutu ola
rak ne kabilir.
241 Kant, Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, <,:ev onna Kuuradi. Trkiye Felsefe Kurumu
Yay. Ankara-1 995, s.2
ernst cassirer 353
Cassirer bunun iin drt aamal bir analiz yntemi teklif eder.
Olu-analizi, eser-anal izi, form-analizi ve eylem-analizi bu yntemin aa
malarn oluturur. Ancak olu, eser ya da form birbirinden ayr dn
lemez. Cassirer'e gre kltrel olgular gemiten bugne olu ile gelmi
lerdir. Fakat bu olu tamamen belirli bir varln iinde - mesela dilsel ol
gular tamamen dil formu iinde- varln srdrr.242 Bu yzden de
zellikle olu ve eser analizi aamalar kesin olarak arka arkaya birbirini
takip etmeyebilir.
Olu analizi sebep ve sonu kategorisine dayanr ve eser/ form
analizinin karsnda bulunur. Eser analizi gerek anlamda dayanlan te
mel tabaka tekil eder. nk kltr meselesini yazmadan ve kltrn
tek tek grnlerinin nedensel ilikileri zerine tasarm oluturmadan
nce, dilin, sanatn dinin eserleri zerine genel bir bak elde etmek zo
rundayz. rnleri srf hammadde olarak nmzde bulmu olmamz
yeterli deildir. Bu rnlerin anlamna nfuz etmek, onlarn bize syle
d ii eyleri anlamak zoru ndayz. Kendine zg yorumlama yntemi ba
msz ve ok yksek seviyeli karmak bir hermeneu tik kavray gerek
tirir. Bu hermeneu tik ile karanlk ayd nlanmaya balarsa, kltrn ant
larndaki belirli temel biimler gi tgide daha ak biimde belirir ve birle
ip salam kmeler haline gelirse, bu kmelerin kendisindeki belirli ili
kileri ve dzenleri kefedebilirsek, o zaman yeni ve ift ynl grev ba
lar. Form analizinde her tek tek kltr formunun neliini, sanatn-dinin
dilin zn dikkatle inceleyerek belirlemek; onlardan her bi : 1in anlam-
. n, onlarda olan eyi, onlarn hangi fon ksiyonu yerine getirdiini, dil, mi
tos, din ve sa11<ltn bi rbirine k..r d..vrann ve unlar birb irine ba layan
eyi ortaya koymak gerekir. Form analizinin bir adm daha tesi eylem
analizi olarak adlandrlabilecek metoda gtrr. Eylem analizinde kl
trn eserlerini, rnlerini sormayz; iinde kltrn bize kendini gs
terdii genel formlar ok az sorarz. Burada, rnleri ortaya karan ruh
sal sreleri sorarz. nk rnler srecin nesnel tortusunu tekil eder
ler. Bu analizde derinden derine, insann dil kullan m nda kendini gste
ren sembol bilincinin kendine zgln ararz. Sanatn, mitosun, di
nin dayand inancn, hayal gcnn, hissetmenin, tasar mn niteliini
ve bak asn sorarz. 243
anlam nda tmeldir; fakat onlar baka bir alemde ve metafizik nitelikte
deildi rler. Onlara akli inceleme ile nfuz edilebilir. Tek tek kltrel olgu
lar genel formun bireysel ama kendine zg gereklemeleridir. Bu ger
ekleme varln ideadan pay alarak varla gelmesi gibi deil, dnce
nin kendi oluturduu imkanlar alanndan / sembolik formlardan setii
vastalarla nesneye yeni bir biim, sembolik biim vermesidir.
Organik hayatn dnceye tanmasyla insann srf biyolojik zo
runlulukla deil, tasarm oluturarak davranmasnn temeli olan dn
sel yaant formlarnn eitlilii ve doluluu, gereklik kavramn kua
tr; faka t bu dnsel yaant iteki zorunlu luu n ve bylece de nesnelli
in damgasn tayan bfr yaantdr. nk bu formlar nesne dnyasna
ilikin hibir unsur iermeyen, srf dnsel olarak oluturulmu soyut
kategoriler deildir. Nesnel gerekl iin zihin tarafndan farkl ynlerde
biimlendirilmesi olan kltr formlar birey hayatnda, bireyin nesne ile
ilikisinde etkilidir. Sal t nesnel olmayan ama nesnelliin damgasn ta
yan sembolik formlar ya da kltrn formlar yaantda etkin unsurlar
dr.
Yaant bu formlarn iine gemeden nce kendi kendinde ama
dolu olarak ekillenmitir; belirli amalara ynelmitir. Fakat bu amalar
dan haberdar olmak, hayatn dondanl ve ikinliinin atlan iinde
tar. Dnya hakkndaki her bilgi, dnyaya gerek dnsel etki ben'in
dnyily kendinden uzaklatrmasn, kendisiyle dnya arasna bir mesa
fe koymasn gerektirir. Hayvan yaama evresiyle arasna byle bir me
safe koymadan yaar. Bu, tilsarm olarak dnyann retimidir ve sembo
lik formlarn baarsd r. Bu formlardan her biri iteki anlamlln gerek,
dnlr dnyasn ina eder. Bu dnya biyolojik etkinlik evresinin
ii ndeki btn salt amal davranlardan ak ve kesin farkllk gste
rir. 254 Yani "kltr benden ibaret olmayan, btn znelere ak ve herke
sin katlabilecei bir 'zneleraras dnya'dr. Fakat bu katlm biimi fi
ziksel dnyaya kiltl ndan tamamen baka bir eki lde olur. zneler me
kansal ve zamansal olarak bir arada olan nesneler evreniyle ilikilenmek
yerine, ortak bir eylemde birleir ve buluurlar." 255 Yaama dnyasnda
bireyin olu ve etkilemesi, tamamen baka ve birbirine derinlemesine ge
mi olarak, btnn olu ve etkilemesine baldr. Bireyin hissettii, d-
X. DEVLET VE SYASET
Devlet insan dnyasnn bir gerei, bizzat kendisinin kurduu bir sistem
olduuna gre, aklc yahut mitik unsurlaryla birlikte, kltr dnyasnn
bir bileenidir. nsan kltrn dnce konusu yapan bir felsefe ona da
kaytsz kalamaz. Devletin doasna ve varolu yahut etkin kln biim
lerine de nfuz etneye alr. Cassirer Devlet Efsanesi adl eserinde bu
nu yapmaya almtr.
Cassirer mrnn son yllarnda Amerika' da akademik hayatn
srdrrken, "gemiin tarih, bilim ve kltrne ilikin bir eyler yazacak
yerde bugn olanlarn anlamn aklamayacak msnz?" sorularna mu
hatap olur. nk onun tm eserleri ya sistematik felsefe tarihi merkezli
258 Ernst Cassirer, Devlet Efsanesi, ev. Necla Arat, Remzi Kitabevi, stanbul 1984, s. 65.
ernst cassirer 361
onun rettikleri, olmas gerekenler deil olup bitmi eylerdir. Buna kar
lk romantikler hukukun barna olarak tarihi gsterdiler. Onlara gre
tarihten stn bir yetke yoktu. Nasl mitos ve dil sonradan yaplamyor
sa, hukuk ve devlet de insanlar tarafndan yaplamazd. nsan kltr z
gr ve bilinli insan etkinliklerinin bir rn deildir. O, daha stn bir
zomnluluktan, metafiziksel zorunluluktan kaynaklanr. te Cassirer'e
gre bu noktada mitosa dn balar. Bu adm, felsefi dnceden ok si
yasal dncenin sonraki geliimi iin byk nem tar.272
19. yzyln tarih felsefeleri, Hegel'in metafiziksel sistemi bu mito
sun yansmas olarak deerlendirilebilir. Yani yukarda belirtildii gibi,
mitos hep baka baka klklarda kendini gstermi ve etkili olmay sr
drmtr.
19. yzylda kahramanlk mitosu etkili olmu, kahramana tapnma
a balamtr. Yine 19. yzyln ikinci yarsnda 'kahramana tapn
ma'dan 'rka tapnma'ya geilmitir. Bu balamda Gobineau'nun "nsan
Irklarnn eitsizlii zerine Bir Deneme" adl almas rklarn ahlaksal
ve dnsel ynden farkl olduklar tezini iler. Gobineau'ya gre hi
kimse bunu yadsyamaz ya da byle bir geree aldrmazlk edemez.
Ama btnyle kavranlamam olan bu nokta, bu olgunun anlam ve ya
amsal nemidir.273
Cassirer'e gre Gobineau rkn tarihsel dnyann biricik efendisi ve
yneticisi olduunu, tm teki glerin onun altnda ve uydusu olarak
kaldklarn kantlamak zorundayd. Yurtseverlik bile onun iin salt bir
put ve nyarg idi. Bu grleri dolaysyla Gobineau totaliter devlet ide
olojisini hazrlamak iin katkda bulunan dnrler arasndadr.274 Si
yah rk hayvanlardan bile aalk bulan Gobineau, insan eylemleri y
znden deil kan yznden byk ve soylu kabul eder. nsana kendi ah
laksal deeri konusunda gven veren tek ey, doum kaddr. Erdem
kazanlacak bir ey deil, rkn fiziksel ve zihinsel niteliklerinden bir ar
maandr. stn rklar kim olduklarn ve deerlerinin ne olduunu yal
nz ayaklarnn dibinde kle gibi eilmekte olan teki rklarla kendilerini
karlatrarak kavrayabilirler. 275
XI. TARTIMALAR
1. Kavram Tartmas
mz' dan ve bir karm yoluyla tespit edilen ya da fantezi eklenmi olan
'utanma' dan ibaret deildir. Burada, salt bir arada olma deil, 'sembolik
zllk' ifadesiyle gstermeye alhm iliki hakimdir. Fakat 'i ie'yi
salt bir arada karsnda ok kuvvetli vurgulamamza ramen, phesiz
bu i ie, hibir zaman tam uyum ve rtme olarak kavranamaz. Burada
nmzde uzanan btn, kendiliinden isel dzene sahiptir; bu btn
eklemlenen bir btndr ve olan ey haline, ncelikle bu eklemleme va
stasyla gelir. "Utanma kzarmas" kesinlikle krmz ile utanmann birle
ip grup oluturmas deildir; fakat kzarmann utanma, utanmann da
kzarma olmas sz konusu deildir.286
Dilin 'ifade Jon ks iyon u 'nun analizi de banty ve semboliklii do
rulamaktadr. Ancak Cassirer'e gre, salt fenomenal mevcudiyete ilikin
olarak, onun dncesiyle Marc-Wogau'nun dncesi arasnda esasl bir
fark yoktur. Cassirer'in geleneksel teorileri eletirisini hakl bulan Marc
Wogau, ifade algsnda genel-verili bir fiziksel eye bakarak bir psiik ey
hakknda hkm vermekle yetinilemeyeceini, bunun yannda bir de
'ruhsal olanla bedensel olann zlmez bir bantsnn deneyimlenebi
leceini' kabul eder. Yani deneyim salt somut olann duyusal deneyimi
deil, soyut ve somut olann birlikte ve birbiriyle bant iinde kavran
masdr. Baka bir ifadeyle, deneyim bir sistem iindeki deneyim, kavra
y bir sistem iindeki kavraytr.
Sistemin ierdii temel kavramlarn hibirinin ke!ldisi bakmndan
aklanmamas ve anlaml olarak kullanlmamas dolaysyla, onlarn sis
temde icra etmeleri gereken anlamn kaybolmasndan ya da iki anlaml
olarak ortaya kmasndan sz edilemez. Sistemin btnnde, hepsine,
kendi belirgin yerleri tahsis edilmi olur. Kavramn sistemdeki yeri saye
sinde, sisteme ait olan kavram dier tm kavramlardan ayrlr. Marc-Wo
gau tarafndan temsil edilen dn biimi, bir bantnn iki parasnn
kendi kesinliine gre dzensiz olarak snrlanm olmalar durumunda
onlarn zorunlu olarak rtmeleri gerektii anlaynn yanll, bu
noktada dorudan kantlanm olur. nk burada doal olarak, tek tek
kavramlarn snrlarnn rtmesinden ya da yok olup gidiinden sz
edilemez .. Biz kavramlarn sistemle herhangi bir iliki olmadan "kendin
de" ifade ettikleri anlam bildiimizi sylemesek bile, onlar sistem iinde
kendi kesin anlamlarna ve apak ve dosdoru yerlerine sahiptir. Kav-
2. Davos Tartmas
289 Martin Hcidcggcr, Kant nd das Problem der Mcthaphysik, Vittorio Klostcrnann GmbH,
Frankfurk an Mci n 1 991, s. 274-296
290 http: / / www. warburg-haus.dc
ernst cassrer 377
CASSRER, Ernst, Subtanzbegriff und Funktionbegri ff, Verlag von Bruno Cas
sirer, Berli n, 1910
CASSRER, Ernst. "Kltr Felsefesinde Doalc ve nsanc Temellendirme",
ev.: Doan zlem, Kltr Bilimleri ve Kltr Felsefesi, Remzi Ki
tabevi, stanbul, 1986
DESCARTES, Felsefenin lkeleri, ev.: Mehmet Karasan, MEGSB Yay., stan
bul, 1988
HEDEGGER, Martin, Kant und das Problem der Methaphysik, Vittorio Klos
termann GmbH, Frankfurk an Mcin 1991
ernst cassirer 379
Kta Avrupasnda Cassirer zerine yaplan almalarn zellikle 1 980'li yllardan sonra belir
gin bir art gsterdii grlmektedir. Bu almalar zerinde ayrntl olarak durulmam, sa
dece Alman felsefe evresinden seilen baz almalar zikredilmitir. Ayrca 1 996 ylnda Ya
le niversitesi'nce Cassirer'in yaynlanmam notlar, Sembolik Formlar Felsefesi 4. cilt ady
la yaynlanmtr. Cassirer almalar konusunda daha ayrntl bilgi iin http: / / www1.uni
hamburg.de / cassirer / indexr.html adresine baklabilir.
380 dcirduncu blun
l
------------------------------
1
Ezgi Ece ELK
YAAMI VE ESERLER
2 0.yy' ikinci yarsnda bilim felsefesi ala nnda ortaya konan kimi d
ncelerin gnmz felsefe tartmalarndaki rol dikka t ekicidir.
"Paradigma deiimleri"ne yapt vurguyla sadece bilim felsefesi alan
n deil, baka pek ok felsefe tartmasn da etkilemi olan Thomas Sa
muel Kuhn da, kukusuz 20.yy'n nemli bilim felsefecileri arasnda yer
almaktadr. Bilimsel Devrimleri Yaps isimli eseriyle bilim felsefesi alann-
. da gl bir tartma balatm olan Thomas Kuhn, 18 Tem muz 1922 tari
hinde ABD'nin Ohio eyaletinin Cincinnati ken tinde dnyaya gelir. Aka
demik renimine Harvard ni versi tesi Fizik Blmnde balar ve
1 946'da yksek lisans, 1949'da dok tora rL'nimini ayn bl mde tamam
lar. Kuhn, bilim tarihiyle youn olarak ilgilenmeye balad bu srecin
sonunda -1957 ylnda- ilk eseri olan Kopcmik Dcvri111i'ni yaynlar. Berke
ley niversitesi'nde profesrle atanmasndan bir sene sonra, pozitivist
akma kar yeni bir bilim tasarm ortaya koyduu ve kendisini dnya
apnda ne kavuturacak olan Bili111sel Dcvri111/cri Yaps isimli alma
s, ilk olarak 1962 ylnda, edi trln neopozitivist akmn nemli tem
silcilerinden Otto Neurath ve Rudolf Carnap'.n yapt Jtcratio11al Ercy
clopcdia of Ll11fied S cic cc'ta yaynlanr. Bu almasyla Kuhn, bilim felse
fesi alannda, Kari Popper, Stcphcn Tou lmin, Imre Lakatos ve Paul Feye
rabend gibi bi rok bilim felsefecisinin katld ve gnmze dek etkisini
srdrecek olan nemli bir tartmay balatm olu r. Bu dnemden itiba
ren "bilim" kavramna ynelik tartmalar erevesinde ok sayda maka
leleri yaynlanan Kuhn, 1977 ylnda -Bili111scl Dcvrimlcri Yap s 'na ynel-
386 benci blm
Giri
hip s relerin birbirini izledii bir etkinlik olarak ortaya koyar. Ona gre
bilim, ussal ve usd elerin bir arada bulunduu bir etkinliktir. ster
doa bilimleri alannda ister toplumbilimleri alannda olsun "bilimsel ol
gu" tarihsel bir olgular snfdr. Bu nedenle, bilimsel etkinlik, gerek ku
ramlar gerek olgular bakmndan bilim tarihi gz nnde bulundurul
makszn anlalamaz. Bilimin, tarihsel ve toplumsal elerle i ie yr
tlen bir etkinlik olmasndan dolay, bilim . felsefesi de tarihsel ve toplum
sal bir aratrmaya bavurmadan gerekletirilemez. Kuhn' a gre, bilim
sel etkinliin gerek yapsna uygun bir bilim tasarmna ulamak, bilim
sosyolojisi alanndan yararlanmay gerektirir. Bu bakmdan, geree en .
uygun bilim tasarmnn ortaya konabilmesi, bilim tarihini gz nnde
bulunduran ve bilim topluluklarnn ne ekilde etkinlikte bulunduunu
anlamak amacyla toplumbilimleri alanndan yararlanan bir bilim felsefe
si soruturmasyla mmkndr.
ramsal ve yntemsel bir inan btn olarak karmza kar. Burada dik
kati eken nokta, paradigmann, kuramsal ve yntemsel olmasnn yan
sra, bilimsel etkinlii gerekletiren bilim adamlar ya da bilim evresinin
bu paradigmaya gven duyarak ve inanarak i grmesini salayacak bir
inan btn olarak da deerlendirilmesidir. Bilimsel etkinliin temeline
koyduu paradigma kavramna ilikin bu tanmyla Kuhn, pozitivist g
rle kartln da aka ortaya koymaktadr.
Kuhn'a gre, ou bilimin gelimesindeki ilk aamalarn en nem
li zellii, doa zerine birbirinden farkl birok grn srekli olarak
yar halinde olmasdr. Bir paradigmaya ve daha kapal trden bir ara
trma alanna ulam -ve balanm- olmak ise herhangi bir bilim daln
da olgunlamann gstergesidir. rnein, Antik adan 17.yy'a kadarki
srete n nitelii konusunda yaygn olarak kabul edilen bir gr ol
mamtr. Bunun yerine, her biri Epikuroscu, Aristotelesci ya da Platoncu
kuramlar gibi farkl kuramlar tarafndan desteklenen ve birbirleriyle s
rekli yar iinde olan birtakm okullar bulunmaktayd ki, bu okullardan
biri , cisimlerden kan paracklar olarak; dieri, cisimler ile gz ara
snda kalan fiziksel ortamn deiimi olarak; bir baka okul ise , gz
den kan yaylm ile fiziksel ortam arasndaki etkileim olarak tanmla
makta ve bunlarn dnda da bu konuya ilikin daha birok yorum yapl
maktayd. Bu okullardan her biri bal olduklar farkl bir metafizik g
rten g almaktayd ve her biri, kendi kuramlarna uygun ekilde ger
ekletirdii gzlemler yoluyla, belirli bir optik olgular kmesine ilikin
en iyi aklamay kendilerinin yaptn savunmaktayd. Belirli bir para
digma tarafndan desteklenmeyen ya da belirli bir metafizik grten g
almayan dier gzlemler ise, ad hoc ileyiler olarak muamele grmekte
ya da zm sonraki aratrmalara braklan nemli problemler olarak
bir kenara ayrlmaktayd. Oysa belirli bir bilimsel aratrma alannda i
gren rakip kuramlarda bir tanesinin paradigma olarak belirlenmesiyle
birlikte, hem olgu toplama ileminin hem de kuramsal gelimenin, yn
belli, amal etkinlikler haline geldii grlmektedir. Dolaysyla, geli
mekte olan bir bilim dal sz konusu olduunda, bu aratrma alanna ili
kin gr ayrlklarnn balangtakine oranla byk lde azald fark
edilmektedir.
Kuhn'a gre, bir doa biliminin geli. iminde, herhangi bir topluluk
ya da birey, sonraki kuak bilim adamlarnn ounluunu kendine eke
bilecek dzeyde bir sentez yaratabildii zaman dier eski okullar zaman-
394 beinci blm
6 Belirli bir paradigmaya bal yrtlen bilimsel etkinliin, bir dizi kurala bal yrtlen
"oyun" dncesiyle ilikilendirilmesi, Kuhn'un paradigma kavramnn, Wittgenstein'n dil
oyunlar dncesiyle benzerliine dikkat ekmektedir.
thomas s. kuhn 401
9 Kuhn'un bu konuya ilikin verdii rnee gre, l.. 2.yy ve .S. 2.yy arasndaki 400 yllk s
rete gkbilimi alannda Ptolemaios sistemi ilk olarak gelitirildiinde, gerek yldzlarn ge
rek gezegenlerin hareketlerine ilikin ndeyide bulunma konusunda byk baar salam
t. Hatta o zamana dek hibir eski astronomi sisteminin bu kadar ie yarad grlmemiti.
Ancak, bilimsel bir kuram iin byk baar kazanmak, tam baar kazanmakla bir deildir.
O zamana kadarki astronomi sistemleriyle karlatrldnda byk baar salam olmas
na ramen, gezegenlerin hareketlerine ilikin, Ptolemaios sistemiyle yaplan t;hminler, elde
ki gzlemlerle hibir zaman tam bir uyum iinde olmamtr. Ve zamanla bilim adamlar bu
durumun daha da farkna varmaya balamtr. yle ki, bilimsel aratrma sonularm gz
atan bir kiinin, astronomi alanndaki karmaann, alnan doru sonulardan ok daha hzl
bir ekilde arttn grmemesi olanaksz hale gelmitir. Artk kendi geleneksd bulmacal<1r
n bile zmekten aciz hale gelen bu paradigmay ykarak bilimsel bir devrim gerekletiren
Copernicus'un kendisi de De Revo/tiiibs eserinde, devrald astronomi geleneinin so
mnda bir canavar yarattn belirtmitir. Bu durumda Copernicus'un yapmas gereken, sa
dece olaan bulmaca zme etkinliini ykmak deil, olgunlam bir bilim dal olan astrono
minin tm elerini, kuram, gzlem ve yntem asndan batan sona gzden geirmek ol
mutur.
trmann amac yeni bir kuram oluturmak deil, varolan kuramn daha
ileri dzeyde ayrhrlmasn salamaktr. nc olgu tr ise, yeni bi
limsel kuramlarn oluturulmasna yol aan tek olgu trdr. Bunlar, el
deki paradigmaya uymakta direnen ve bu paradigma tarafndan akla
namayan olgulardr. Bilim adamnn gr alannda her trl olguya ku
ramsal bir yer bulabilen paradigma, bu nc tr aykr olgular iin ku
ramda bir yer bulamaz ve bunun sonucunda, paradigma, aykr olgular
karsnda giderek daha fazla g kaybetmeye balar.
13 Uers kita plarnn yol at bili msel devrimlerin grnmezliine ilikin Kuhn'un verdii bir
rnei aktarmak gereki rse, uzun bir sre boyunca yaygn olmak Newton'un ortaya koyduu
bir yasa olarak dnliln "yer cki mimk-ki g dl'imczi"nc ilikin yasa, aslnda New
ton'un da ifade ettii gibi ok daha nceleri Galileo tarafndan kl'fcd ilmitir. Oysa ders ki
taplarna gz atldnda, C;:li lco'nu bu yasayla i l;ili hcrh<;i bir almasndan sz cdil
edii fork l'dil ir. Kuh'a -;re ders kitaplar, paradigma dl'iimlerini gizleyerek bilimsel et
kinlii bal olduklar paradigmaya uygun ekilde kur-;uladndan dolay, bugnn bilim
ad<1nlar, der' kitaplarndan aslnda arptlm bir bil i m t;:rihini mir;:s almaktadr.
thomas s. kuhn 4 1 1
1 996: 1 69). Yeni kuram ancak bu iki koulu salad takdirde taraftar bu
labilecektir.
Bilimsel devrim dnemlerinde eski paradigmann savunucular,
ortaya kan yeni olgularn ve sorunlarn eski paradigmann salad
ereveye uydurulabilecei inancyla yeni paradigmaya kar diren gs
terirler. Bu durumda yeni kuramn savunucular, kar taraf ikna etmek
iin birtakm iddialar ne srer. Bu iddialardan en nemlisi ve en etkilisi,
yeni kuramn, eski paradigmay bunalma srkleyen sorunlar zmle
yebilecei iddiasdr. Yeni paradigmann tercih edilmesini salayabilecek
bir baka neden ise, yeni kuramn eskisinden daha derli toplu, daha uy
gun ya da daha basi t olduunu ifade eden, bilim adamnn hangi kura
mn daha uygun ya da daha estetik olduuna ilikin duygulandr. Kuhn
bunlar, tam olarak i fade edilemeyen -duygusal- kantlamalar olarak de
erlendirir.
mamalarnn ardndaki bir dier ve Kuhn'a gre en temel neden ise, rakip
kuramlarn savunucularnn artk farkl dnyalarda etkinlikte bulunuyor
olmalardr. Fakat bu durum rakip paradigmalarn savunucularnn, 'ey
leri, nasl isterlerse yle grdkleri' anlamna gelmemektedir. Ayn dn
yaya bakmakta olan farkl kuramlarn savunucular, sadece baktklar
yerlerde farkl eyler grmekte ve bunlarn arasnda farkl ilikiler kur
maktadrlar. Bir grup bilim adam iin kantlanmas mmkn olmayan
bir eyin, dier bilim adamlarna doal grnmesi de bu sebeptendir
(Kuhn, 1996: 150).
Kuhn'a gre, yeni bir paradigma ilk taraftarlarn bulduktan sonra
bu taraftarlardan, benimsedikleri paradigmay iyiletirmeleri ve yeni pa
radigmann olanaklarn aratrmalar beklenir. Bylece yeni paradigma
nn lehindeki kantlamalarn gc ve says gi ttike artacaktr. Daha ok
bilim adam saflara katlacak ve yeni paradigmann aratrlmas srecek
tir. Zamanla, paradigmaya bal deneylerin, aralarn, makalelerin ve ki
taplarn says oalacaktr. Yeni grn verimliliine inanmaya bala
yan daha birok kii, yeni olaan bilim yapma tarzn benimseyecektir, ta
ki darda eski paradigmaya bal sadece birka taraftar kalana dek. Hat
ta bazen paradigma deiikliinin tam olarak gerekletirilebilmesi iin
btn bir kuan gemesi gerekecektir.
Bununla birlikte, birbirlerinden farkl iki evren anlay ngrmele
rinden dolay, rakip paradigmalardan biri dierinden daha deerli gr
lemez. Paradigma deiimlerinde, ayn dnyaya ilikin farkl tasarmlar,
farkl kalp ve ltleri ieren eski kuramn -eski paradigmann- hatal ol
duu sylenemez. Kuhn'un ifadesiyle, "direniin kendisinin mantk d
ya da bilim d olmaya balad bir nokta bulunamaz." 14 Paradigmalar,
farkl dnyalardan sz ettikleri iin birbirleriyle ltrlemezler; dola
ysyla da, eski paradigma, yerini alacak yeni kuram tarafndan yanllan
m olmaz. Eski paradigma yokol mamtr, yalnzca kendisine duyulan
gveni kaybetmitir ve artk kabul grmemektedir.
Kuhn'a gre, bilim topluluu, gemi paradigmay reddederken
onunla birlikte bu paradigmay kapsam olan kitap ve makalelerin de o
unu dikkate deer bulmayarak bir kenara iter. Daha nce de belirtildii
gibi bu durum, bilimsel etkinlikte, gemiten bugne -birikimsel olarak
dorusal bir ilerlemeyle gelindiinin dnlmesine neden olur. Oysa
labilen tek tip bilgi nesnesini arayan bir ontolojik bak asna sahip po
zitivist bilgi grnn, yalnzca doa bilimleri alannda deil, tarihsel
toplumsal alanda da uygulanmaya -taklit edilmeye- allmas, bilginin
temellerinin sarslmasna ve bu konuda ortaya konan tepkiler dorultu
sunda bir bunalm dnemine girilmesine sebep olmutur.
20. yy' da bilgide kesinlik-nesnellik -mutlak hakikat- araylarnn
zellikle sosyo-politik alanda yarath olumsuz sonulara kar ortaya
konan tepkilerin sarsc etkisiyle, gnmzde epistemolojik alanda bilgi
nin temellerinin yerinden edildii bir sre yaanmaktadr. Bilimsel alan
da pozitivizmin kat bilim anlaynn olumsuz sonularna kar ortaya
konan tepkilerle birlikte, genel olarak epistemolojik alana yneltilen post
modem eletirilerin sonucunda, zellikle tinsel ve toplumsal alanda gz
lemlerin yerini okumalar, bulgularn yerini yorumlar almtr. Genel olana
deil biricik olana, nedensellie deil metinleraras ilikilere, allm
-tekrarlanabilir- olana deil tekrarlanamaz olana nem veren yaklamla
rn ortaya kt gnmzde, bilimsel bilgi ise byk lde ilevsellii
bakmndan ele alnr hale gelmitir. Bu yaklamlarla birlikte, doa bilim
leri modelini toplum bilimlerine uygulama giriimleri reddedilir hale ge
lirken, genel olarak bilimde tarafsz gzlem yapma abalarnn, yerini
duygulara, inanlara brakmas gerektii vurgulanmaya balanmtr.
Bununla birlikte, gnmzde, toplumsal ve siyasi alanda postmo
dem durumu gzler nne seren fakat -modernizmin miras dorultu
sunda- 'geerli tek paradigma' olabilmek amacyla yartrlan birok d
nsel ereve, birok btnc kuram bulunmaktadr. Bilgiye ulamay
salayan temellerin yerinden edilmesiyle birlikte, dnsel, toplumsal ve
siyasi alanlarn her birine yansyan bu belirsizlikten kurtulmak iin, epis
temolojik alana ilikin yaplacak daha ayrntl almalara ihtiya vardr.
Bilimsel alanda bu tr bir gzden geirmeyi salayacak eletiriler ve sap
tamalar ieren Kuhn'tin bilim tasarm, bilimi, belirli bir kuramn ereve
sinden yorumlama etkinliine dayandrmas, retoriin ve toplumsal ele
rin nemine dikkat ekmesi bakmndan, sadece bilimsel alan deil, ge
nel olarak epistemolojik alan byk lde etkilemeyi baarmtr.
Gestalt dncesinden yola karak paradigmalar 'bilimsel alana
ilikin yorumlama kalplar' olarak deerlendiren ve bu ekilde bilgisel
alanda "yorum"un nemine dikkat eken Kuhn'un grleri, 20.yy'da
hakikat arayndan tamamen kopmadan ama nesnellik ve kesinlik iddi
alarn sorgulayarak yorumlama etkinliini ne karan yorumlamac g-
thornas s. kuhn 42 7
15 Foucault, tarihin farkl dnemlerinde bilgisel alann temelinde yer alan ve her trl yargm
z ekillendiren sylem kalplarna "tarihsel a priori" adn verir. Her dnemde farkl zellik
tayan bu episteme kalplar, Kuhn'un "paradigma" dncesinde olduu gibi, ti.im dn
ce ve yarg kalplarn ekillendiren bilind sylemlerdir.
Kaynaka
DUHEM, Pierre., Tle Aim and Structure of Physical Tleory, Princeton Univer
sity Press, 1954.
FEYERABEND, Paul., Akla Veda, (ev. Erturul Baer), Ayrnt Yaynlar, 1995.
GZEL, Cemal., Kari R. Popper, Paul Feyerabend ve Imre Lakatos 'un Bilim Kavra
m ve Rasyonalite/er Sorunu, Hacettepe niversitesi, (Yaynlanmam
DoktoraTezi), 1994.
GZEL, Cemal (Der.), Saduyu Filozofu: Popper, Bilim ve Sanat Yaynlar, 1998.
GZEL, Cemal (Der.), Bir Bilgi Anaristi: Feyerabend, Bilim ve Sanat Yaynla
r, 1996.
IRZIK, Grol., "ki Kuhn", Felsefe Tartmalar, Say: 8, Kent Basmevi, stan
bul, 1990.
thomas s. kuhn 429
KEAT, Russel.- URRY, John., Bilim Olarak Sosyal Teori, (ev. Nilgn elebi),
mge Kitabevi Yaynlar, 2001.
KOYRE, Alexandre., Bilim Tarihi Yazlar I, (ev. Kurtulu Diner), TBTAK
Yay. 2000.
LOVEJOY, Arthur., Essays in the History ofldeas, The John Hopkins Press, 1948.
MEYERSON, Emile., ldentite et Realite, Paris Libraire Philosophique, 1951.
POINCARE, Henri., Bilim ve Varsaym, (ev. Fethi Ycel}, MEB Yaynlar,
1946.
POINCARE, Henri., Bilimin Deeri, (ev. Fethi Ycel}, MEB Yaynlar, 1989.
POPPER, Kari R., Hayat Problem zmektir, (ev. Ali Nalbant}, YKY, 2005.
POPPER, Kari R., Tarilsiciliin Sefaleti, (ev. Sabri Orman), nsan Yaynlar,
2000.
430 besinci bolm
BYOGRAF ZET
1904 Burrhus Frederick Skinner Mart 20 de Amerika Birleik
Devletlerinin Pennsylvania eyaletinin Susquehanna ehrinde
orta halli bir ailenin iki ocuundan ilki olarak doar.
1922 Ailesinin de mezun olduu liseden mezun olur ve Hamil
ton College'de yksek renimine balar.
1923 Tek erkek kardesini kaybeder. Skinner erkek kardeinin
lmnden ok etkilenmitir; daha sonraki yllarda yazd oto
biyografisinde kardeinin lmnden sonra yaam daha meka
nik alglamaya baladndan sz edecektir.
1926 Hamilton College'den master derecesi ile mezun olur.
1 927 Edebiyat dalndaki derecesine karn, yazarlk hayallerine
son verir ve Harvard niversitesi'nde Psikoloji dalnda doktora
eitimine balar.
1931 Harvard Universitesi'nden doktora derecesi alr. Ayn yl 3
yllk National Research Council bursu ve sonra 2 yllk Harvard
Junior bursunu alr.
1936 Okutman olarak Minnesota niversitesi'nde almaya
balar. Ayn yl Yvonne Blue ile evlenir.
1938 lk nemli kitab "Organizmann Davran: Deneysel bir
Analiz" (The Behavior Of Organism: An Experimental Analysis) ba
slr. Bu onun en ok baslan ve okunan kitab olacaktr. 1966'da
bu kitabn 7. basm yaplr. Bu kitabnda Skinner ilk defa hay-
434 altnc bolum
Balang Dnemi
Skinner Kutusu
Skinner hep niin davran olup, neden bilisel psikolog olmadn sor
gulam gibidir. Skinner, bilisel balan tlarn bilim insanlarnn yaratt
bulular olduunu syler. rnein, ev ile bina arasnda iliki bilisel psi
kologlarn syledii gibi bu iki kelimeyi beynimizde i likilendirmemiz
yznden deil de, gerek hayatta bu iki kelimenin kullanm arasnda
oluan pekitirilmi ilikidir. Bilisel psikologlara gre, rnein "beyaz"
terimi beyinde ayn ortak zellie sahip birka benzer terimle bir set olu
turarak "renk" gibi bir kategori altnda kmelenmi olarak bulunur. Skin
ner ise bir gvercinin laboratuvarda bireyleri gagalamasnn nedeninin o
burrhus frederic skinner 447
nesnelerin hepsinin ortak bir zellik tamalar mdr diye sorar. Skinner' a
gre aslnda laboratuvarda olay bilisel psikologlarn tarif ettii gibi g
ren gvercin deil, deneycidir. Davran, belirli uyarclarla eletirilmesi
ve pekitirilmesi sonucunda, o uyarcnn kontrolu altna girer. Baz ele
tirmeler sk sk pekitirilerek szel iletiimde kullanlmak iin soyut ka
rakterler kazanrlar. Fiziksel objelere fiziksel adlar takp, onlar iletiim es
nasnda kullanabilir ve hatta bilisel pikologlarn belirttii gibi ayn zel
likteki terimleri bir arada belli kategori adlar altnda toplayabiliriz. Skin
ner bilisel sreleri reddetmese de, bu srelerin gerekte bilisel psiko
loglarn syledii gibi varolmadklarn, aslnda gerekte olan nesnelerin
pekitirmelerle eleti rildiklerini savunur. Bilisel psikologlarn yapt
davrann bilisel sebeplerini icat etmeye almaktr. Skinner eitli or
ganizmalar gibi insanlarn da bilisel haritalar kullandklarn kabullenir
ama bunun iin basit bir neden ortaya koyar. Skinner' a gre, varmak iste
diimiz yere ulatmzda bu bizim iin varma davranmz pekitiren
bir olgudur. Bedenimiz yalnzca yaad evreye cevap verir; bilisel psi
kologlarn syledii gibi kopyalar yapmaz. Srf sonradan kolaylk olsun
diye yerlerin bilisel haritalarn, kopyalarn barndrmayz beynimizde.
mgelerin sonradan kullanmak zere mental kopyalarn sakladmza
dair bir delil de yoktur.
Skinner bilisel psikologlarn ha fza modellerine, aklamalarna da
ok scak bakmaz. Bilisel psikologlar bilginin hafzaya kaydedildiini ve
gerektiinde kaydedilen bilginin geri arldndan sz ederler. Bilginin
saklanma yeri ve biimiyle ve geri arma ekilleri iin de eitli model
ler ngrrler. Skinner ise bu ussal srece oldukca spheci yaklar. Skin
ner' a gre bilgiler deil, yalnzca davranlar saklanabilir -o da eer sak
lanacak bir ey varsa.
Bilgisayar benzetmeleri de bi lisel psikologlarn fikirlerini destekler
ynde gelitirilmitir. Hatta insanlarn da makinalar gibi dnd yo
lunda benzetmeler yaplmtr. Bu bi lisel benzetmelere gre kodlanarak
saklanan, bakalaryla karlatrlan, ve gerektiinde geri arlan ey bil
gidir. Beyinde tam anlamyla birebir karlatrma yapldn ngren mo
deller de vardr. Skinner' a greyse, gerekte olanlar pekitire sisteminin
sradan olaylardr. Bilisel ilemlerle ortaya kanlar, aslnda uyarc ile
birlikte deien eleme ilikileridir; evrenin etkisini kafatasnn iine
sokma abalarndan baka bir ey deildir. Skinner'a gre dnme denen
sre aslnda davrantr ve yanzca davran teknikleri ile anlalabilir.
448 altnc bolum
"James, 'durum yle olabilir ki, zgn, kzgn veya korkak olduu
muz iin alyor, vuruyor veya titriyor deiliz de, aladmz iin zg
nzdr, vurduumuz iin kzgnzdr, titrediimiz iin korkuyoruzdur'
d iyerek bu karsamay klasik bir ekilde ortaya koymutur. Bu kuram,
duyguyla 'hissettiimiz' fizyolojik deiikliklerin allmasn vurgula
m ve bir dereceye kadar psiik orta halkay fizyolojiyle eletirmitir.
Meslekten olmayan biri 'bir duygu hissetiini' sylediinde varolan en
belirgin deiiklikler dzgn kaslar ve bezelerin tepkileridir -rnein, k
zarma, rengin atmas, gzya, terleme, salya ak ve insan derisinde r
perme kabart lar, hayvan krknde ise d ikilmeye yol aan kk kasla
rn kaslmas. Bunlarn ou, yalanc l deil de, bir bireyin daha nce ce
zalandrlmasna neden olmu davranlarda bulunduunda ortaya kan
duygusal tepkileri len 'yalan dedektr'nn kaydettii ekliyle tandk
gelir. Kapsaml aratrmalara karn, her bir duygunun bezelerin ve dz
gn kaslarn belli tepki desenleriyle ayrt edildiini gstermek mmkn
olmamtr. Her ne kadar bu tepkilerin az sayda karakteristik desenleri
varsa da, duygular arasndaki farklar ounlukla byk deildir ve bili
nen ayrmlar izlemezler. Byle tepkiler baka koul lar altnda da -rne
in, ar bir egzersizden sonra veya rpertici bir esintide- gerekletikle
ri iin, genellikle bir duygunun tanmlayclar da deildirler. Genellikle,
yz veya beden biimi kaslar tarafndan sergilenen baz tepkilerin duy
gular 'ifade ettii' sylenir. Glme, homurdanma, hrlama, di gsterme
ve gzya salmna elik eden kas tepkileri bunlarn rnekleridir. Alt se
viyedeki organizmalar genelde bu trden geni bir daarca sahiptir.
Duygusal ifadeler, tiyatroda olduu gibi, edinilmi davranla taklit edi
lebilir ve kl trel koullara uymalar iin sklkla toplumsal evre tarafn
dan dzenleni rler. Bir dereceye kadar, her k lt rn kendi gl ekli,
kendi acsyla alamas vb. vard r. Bel li duygusal tepki gruplarn bel li
duygularn karakteristikleri olarak nitelendirmek mmkn olmamtr ve
ou durumda bu tepki lerin duygunun kendisi olduklar sylenmez."
" 'Duygu' durumunda ne olduunu aratrrken, bilim insan ken
dini tuhaf bir glk durumunda bulur. Alan dndan biri duygular ko
layca tan mlayp snflandrmakla kalmayp, bunu da kayda deer lde
tutarllkla yaparken, bezelerin ve dzgn kaslarn tepkilerine ve i fade
edici davranlara odaklanan bilim insan, kzgnlk ve korku gibi grece
daha iddetli duygular arasndaki farklar bile ayrt edebileceinden emin
olamamtr. Alan d kiilerin elinde olan baz tanmlama aralar gr-
450 altnc blm
referans yapmak iin kullanlm ve belli baz sorunlara iaret etmek iin
kullanlmlardr."
"Baz duygular -rnein, nee ve keder- organizmann tm daar
cn gerektirirler. Bir duygunun heyecan verici veya depresif olduunu
sylediimizde bundan sz ediyoruzdur. Baz baka duygular da tm da
arc gerektirirler ama spesifik ekillerde. Organizma korktuunda ve
ya fkelendiinde hibir davrann deimeden kalmayaca olasdr
ama evredeki spesifik zellikler (korku veya fkenin hedefi olan 'nesne')
ile ilgili tepkiler zellikle etkilenmi olacaktr. U tanma, sempati ve elen
me gibi daha lml baz duygular daarcn kk alt blmleriyle snr
l kalabilir. Bir duyguda birlikte deien tepkiler sonucun ortak olmas ne
deniyle paraleldirler. fke durumunda byyp glenen tepkiler ki iler
ve nesneler zerinde zarara yol aarlar. Bir organizma baka orga nizma
larla veya cansz dnyayla atma durumundayken, bu sre ounluk
la biyolojik adan yararld r. Dolaysyla, fkeyi tanmlayan tepkiler gru
bu bir para da koullanmaya baldr. Zarara yol aan davran fke du
rumunda pekitirilir ve sonrasnda ise fkeyi kontrol eden koullar tara
fndan kontrol altna alnr. Tpk gdann a bir organizmay koullandr
d gibi, bir bakas zerinde uygulanan zarar da fkeli birini koullan
drr. Tpk a bir adam yemek bulunca 'Gzel!' diye bard gibi, fke
li bir adam da, kar t bir ekilde zarar grdnde, 'Gzel!' diye barr"
(Skinner, 2005; 160-163).
Skinner iin duygularn isel srelerle alakas yoktur. Duygular
belirli bir ekilde davranta bulunmak iin bir tr eilimdir. Mesela, kz
gn bir insann zarar verici, saldrgan davranma olasl artar. Ayn ekil
de, ak bir insann da sevecen, neeli, anlayl davranma olasl artar.
Ve korku dolu bir insanda saknma, rkeklik, kanma davranlar gste
recektir. Sk.inner'a gre bu tr davranlarn onlara elik eden belirli duy
gularla grlmesinin sebebi, bu ikilinin daha nceden birlikte deneyim
lenmi olmasdr. Baka bir deyile, belirli davranlara elik eden belirli
duygular aslnda ortak bir evresel sebep-sonu ilikisinin rnleridir.
Yukarda bahsedilen nedenlerle Ski nner'a gre, davrann temelleri olan
zihinsel sreler yerine, daha ok hayvanlarn gzlenebilir davranlar
nn aratrlmas tercih edilmelidir.
Skinner davran analizinin sinir sisteminden bamsz olduunu
savunmaktan da ekinmez. Aslnda eitli fizyolojik srelerin organizma
ve sonu davran arasnda yer aldn ve uygun tekniklerle allabile-
452 altnc blum
Skinner ve Hmanizm
Skinner ve Demokrasi
dar kazancmz olacaksa olsun, Bat uygarlnn bir eseri olan hi kimse
kar koymakszn kalamaz. Kesinlikle byle bir bilim istemeyiz."
"Bu tr atmalar bilimin tarihinde grlmemi deildir. Ezop'un
aslan, bir insann bir aslan ldrdn gsteren bir resim gsterildi
inde, aalayc bir ekilde 'Belli ki ressam bir insand' diye aklama
yapmt. nsan ve onun doadaki yeri konusundaki ilkel inanlar genel
likte gurur okaycdr. Daha gereki resimler oluturmann istenmeyen
sorumluluu ise bilimin olmutur. Kopernik'in gne sistemi kuram, in
san her eyin merkezine koyan stnlk konumundan uzaklatrmt.
Bugn bu kuram bir duyguya kaplmakszn kabul ediyoruz, ama [zama
nnda] ok byk bir direnle karlamt. Darwin insann kendisini ke
sin bir ekilde hayvanlardan uzak grd ayrmclk uygulamasna
meydan okumutu ve bundan ileri gelen ac atma hala sona ermi de
ildir. Ama Darwin insan biyolojik konumuna koymu olsa da, onun ola
s bir stnlk konumunu reddetmi deildir. Evrim srasnda zel beyin
blmleri, veya kendiliinden ortaya kan yaratc eylemler iin zel bir
yetkinlik gelimi olabilir. imdi ise bu ayrlk durumu sorgulandnda
yeni bir tehdit ortaya kmaktadr."
"Kuramsal adan kendini gvene almann birok yolu vardr. Bir
insan davran, biliminin mmkn olmadnda, davrann kendisini
sonsuza kadar bilimin kapsam dnda tutacak baz temel zellikleri oldu
unda srar edilebilir. Ama her ne kadar bu savunma baz kiileri daha faz
la sorgulamadan uzaklatrabilecek olsa da, deneyip grmeye gnll
olanlar zerinde herhangi bir etkisi olas deildir. Ska ne srlen bir
baka kar k da, bilimin belli bir noktaya kadar uygun olduu ama her
zaman kiinin yalnzca inanca veya bir 'deer yargsna' bal olarak ey
lemde bulunabilecei bir alan kalmas gerektiidir: Bilim bize insan dav
ran ile nasl uralacam aklayabilir ama ne yaplmas gerektiine te
mel anlamda bilimsel olmayan bir ek.ilde karar verilmelidir. Veya, kiisel
zgrlklerin retileriyle uyumlu bir baka bilim dal olduu da savunu
labilir. rnein, bazen sosyal bilimlerin doal bilimlerden temel anlamda
farkl olduu ve ayn trden kurallara uygunlukla ilgilenmedii sylenir.
ngr ve kontrolden vazgeilip 'yorum' veya baka bir tr anlama tr
tercih edilebilir. Ama rnekleri deer yarglar veya ie doma ya da yo
rum olan entellektel etkinlik trleri hibir zaman belirli ekillerde ortaya
konmamtr ne de bunlarn iinde bulunduumuz elikide bir deiiklik
salama yetenekleriin olduu gsterilmitir" (Skinner, 2005; 8-10).
burrhus frederic skinner 459
Skinner ve Erdemlilik
Eer bir insann yapt gzel davranlarn sebepleri olarak dsal uyar
clara atfta bulunabiliyorsak, bu davrann sebebi olarak, o insann er
demli kiiliine atfta bulunma olaslmz der (Skinner, 1972). Eer ki,
davrann sebebi olarak hibir dsal uyarc yok ise, o davrann sorum
lusu olarak o insann erdemli bir kiiliine atfta bulunuruz. Halbuki
Skinner' a gr, insan davrannn sebepleri her zaman dsal uyarclara
baldr. Fakat bu gerei kabul edince bizim erdemli insan karakteri de
diimiz olgu deerini yitirmi oluyor. Bilimin amac, insan davranlar
nn altnda yatan sebepleri ortaya karmaktr, houmuza gitse de gitme
se de (Skinner, 1972; Demorest, 2005).
Skinner'n kendi szleriyle:
"imdiki uygulamalarmz iyi tanmlanm herhangi bir kuramsal
konumu temsil etmemektedir. Dorusu u ki, btnyle kafa kartrc
drlar. Baz zamanlar, bir insann davrann kendiliinden olan ve so
rumluluk tayan diye yorumlarz. Baka baz zamanlarda ise iten gelen
kararlln en azndan tam olmadn, ve bireyin her zaman hesap ver
meye zorlanamayacan kabulleniriz. Bireyin dndaki koullarn da ko
nuyla ilgili olduu konusunda yava yava biriken delilleri reddedeme
dik. Bazen 'hafifletici koullar' ne srerek bir kiiyi sutan arndryoruz.
Eitimsizleri cahillikleri, isizleri de tembellikler nedeniyle sulamyoruz
artk. ocuklar da haarlklarndan btnyle sorumlu tutmamaktayz.
'Yasay bilmemek' artk hepten affedilemez deil. 'Baba, affet onlar; n
k ne yaptklarn bilmiyorlar.' Deliler durumlarnn sorumluluundan
oktan arndrlmlardr ve bu balaycla uyguladmz sinirsel ve
psikolojik durumlarn trleri oalp gitmektedir. Ama henz yolun ta
mamn gitmedik. Sradan insan evresinin bir rn olarak gryoruz,
ama yine de byk insanlara baarlarndan dolay kiisel bir onur verme
hakkn elimizde tutuyoruz. (Ayn zamanda da byle insanlarn rnleri
nin bir ksmnn kiisel gemilerindeki baka insanlarn 'etkilerinden' ve
ya sradan baz koullardan ileri geldiini kantlamaktan da belirgin bir
zevk alyoruz). Akl banda olmayan insanlarn yanl ynlendiren pro
pagandann kurbanlar olarak grmeye razysak da, akl banda insanla
rn geerli prensiplere gre hareket ettiklerine inanmak istiyoruz. Geri
kalm insanlar dk bir kltrn hatas olabilirler ama sekinleri iyi bir
kltrn rnlerinden daha fazlas olarak grmek istiyoruz. Mslman
460 altnc blm
Skinner ve Eitim
az enerji ve para harcayarak ve daha fazla renciye daha iyi eitim veri
lebilir. Davrann analizi, retmenin en etkili yolunu bize gsterebilir.
Skinner tane nemli etkenden bahseder. Bunlardan ilki, rehnenin
ynlendirmesidir (teaching assignment). rehnenin grevi bilgi vermek,
rencinin ilikileri anlamasn salamak, sanat, mzii anlamasn, sev
mesini salamak, yaratc olmay salamak ve istendik davran deiimi
ni salamak olarak dnrsek, Skinner, sisteminde retmen btn yu
karda saylanlar rencinin kiiliini veya yeteneklerini, akln dne
rek yapmak yerine, rencinin davranlarna odaklanarak yapar. Bunu
da rencinin iinde yaad szel veya szel olmayan evresini degisti
rerek gerekletirir.
kinci etken, snf ii dzenleme veya ynetimdir (classroon nanage
ment). retmen bunu gerekletirebilmek iin eleme dzenlemesini s
nfta iyi ayarlayabilmelidir. rencinin renmesini kolaylatracak dav
ranlar yapmas iin geerli nedenlerinin olmas gerekir, ite buda peki
tirelerle salanabilir.
nc etken ise eitsel malzemenin tasarlanmasdr (design of ins
tructional materials). Burada kastedilen gerek materyalin kendisi ve gerek
se sunumudur. Materyalin paralara blnerek retilmesi yntemi bun
lardan birisidir. Bu yntemde, en alttaki para retildikten sonra bir st
teki paraya geilir. renci daha kolay aamada baarl olunca, dier
aama iin daha ok gdlenmi olur.
Skinner zellikle yallk dneminde kendisini tamamen eitim ge
litirme tekniklerine adar. Harvard niversitesi psikoloji blmnde ve
rilen bilisel psikoloji arlkl eitim onun bu niversiteye olan ilgisini
kaybetmesine sebep olur. Skinner eitime olan ilgisi sebebi ile eitim fa
kltesine gemek ister. Skinner hem toplumun gelimesi ile ilgilenir, hem
de eitim, retim metodlarn gelitiren teknikler zerinde alr hem de
son yllarnda kzlarnn eitimi sebebiyle kendini tamamen eitim tek
niklerine adar.
Sonu
BJORK, Daniel, W. B.F. Skinner: A Life. Harper Collins Publishers, Basic Boks.
1993.
CHANCE, Paul. Learning and Behavior. Brooks and Cole Publishing,. Com
pany, 4th edition 1999.
Bu yaznn baz blmleri Emil Ciora11: Bir Alacakaralk Diiiiiirii, Sadk Erol ER, Aralk Yay.,
zmir 2006. adl ki taptan derlenmitir.
Sadk Erol ER
1. HAYATI VE ESERLER
nin Yaratl ile lgili Eros"un kuramcs olan Ludwig Klages, yaamn
kkleriyle ilgili itkiler zerine bil incin onur knc eylemini ortaya koymak
iin yanp tutumaktadr. Cioran, "Zaman" dergisinde Klages hakknda
unlar yazacaktr: "Klages, Protestan bir papaz grnyle ve bir para
l asker ehvetiyle, takn, patlayc, konukan ve bilge edasyla, bugne
kadar tandm en tuhaf insandr" . Daha sonra Cioran, Berlin' de ekspres
yonistleri kefeder. Eserlerinde zellikle "metafizik mazoizm"i vurgula
yan Kokoschka'ya ve "Heidegger tezlerinin bir illstrasyonu"nu grd
Bruckner'in Die Krankheit der Jge11d (Genlik Hastal) adl eserine b
yk ilgi duyar. Bir yl sonra 1936'da Braov Lisesi'nde felsefe retmenli
i grevini bir yl srdrecei Romanya'ya dner. Bu dnemde zellikle
Fransz ahlaklarn, Baudelaire'i, Proust'u, spanyol mistiklerini, Dosto
yevski'yi ve Shakespare'i youn biimde okur. Yine bu srada Franszca
evirisi yaplmayan tek eseri, Cartea Amagirilor (Aldalar Kitab) yaynla
nr. 1937' de Bkre'te Sclinbarea la Fata a Ronaniei (Romanya'n Kaderini
Deimesi) yaynlanr. Bu eserde Cioran, makalelerinin temalarn ateli
bir dille, -zellikle Romanya'nn kendi kaderini ele geirmesi iin, dinsel
bir "elektrook" geirme zorunluluunu- ele alr. Daha sonra, dini bir kri
zin rn olan ve iddetli tartmalar yaratan kitab Lacrimi si Sfin ti (Gz
yalar ve Azizler) yaynlanr. Rumen genliinin gzbebei olan Mircea
Eliade, onu bozgunculuk ve inkarclkla sular. Baka eletirmenlerde
"hakaret"ten sz ederler. Fakat Cioran, taslaklarn mektupla dzelttii
eseri yaynlandnda artk Romanya' da deildir. Bkre Fransz Enstit
s'nn burslusu olarak, Bergson zerine bir tez yapmak iin Paris'e gitti
i Eyll aynda Hotel Marighan'a yerleir. Sava srasnda Cioran'n kesin
ol mamakla birlikte birka kez Romanya'ya gi ttii sanlyor. Rumence ya
zlm beinci kitabnn Bkre'te, 1940 ylnda yaynlanmas bunu akla
getiriyor: A11111rg11l Gandrilor (Dlerin Alacakaranl). 1940-1944 yllarn
da Cioran, Paris'te Idreptar Patims'u yazar. Ancak bu eser 1993'te Ma
lplar11 Kitab adyla Franszca yaynlanr. Rumence yazd ve krk yl
akn sredir yaynlamaktan kand bu altnc (ve son) eserden sonra
Franszca konusunda kesin seimini yapar. Precis de deco11position (iirii-
111ei11 Kitab) adl eserinin uzun bir redaksiyonuna giriir. Raymond Qu
eneau bu eserin 1947'deki ilk biimini yelemesine karn, Cioran, Rumen
dostlarndan birinin bu eserde "Yerli Franszca"nn kusurunu grp ken
disini uyarmasndan sonra, onu birok kez tmyle yeniden yazar. Ger
ekten de, Rumence' den Franszca'ya gei, Cioran'n ikinci defa kksz-
474 yednc bolum
l /il(i Dcrklrd Cirn: Tt'/c,;sii Srlna c ll'S iinde, Dl'r. Kt>ni\n SarrnliuAlu-Sadk
Erol ER, Bilim VL" Sanal Yay., Ankara, 2006, ' 235.
l 1 1 111 ltI Utrdn 477
Giri
2 Gunnar Ski rbekk, Nils Giljc, Atik Y11111111 'dm Modem Dneme F'lsrfe Tarili, cv. Emrull; l Ak
ba, ule Mutlu, niversite Kitabt'vi Yaynlar, stanbul, 2004, s. 450.
478 yedinci blum
3 Prcdric jameson, KiiltiinI Dmne, cv. Kemal inal, Dost Yaynlar, Ankma, 2005, s.17.
4 F:'lix Guatt<ri, Gilll'S Dclcuzc, Ali-Oclips: Ci/n/is d Sdiwlmi, University of Min
ncssota l'rcss, Minncapolis, 1990, s. 251.
5
.
dar srmtr. Ona gre yeryz, Tanr'nn bir gnahdr ve Tanr, elin
deki ti.i m olanaklara karn bizi bylesine yetersiz, eksik ve anlamsz ya
ratmasndan tr ktdr ve ktl evetlenitir. Cioran, tam da bu
noktada insann, zellikle de uygar insann yazgsnn dmleniinden
sz aar; insan yaamnn trajik boyutu da burada aralanr ve bir daha as
la kapanmaz. nsan yaamnn trajik boyutunun balangcn, Adem'in
cennetten kovulmas olarak belirleyen Cioran, bu trajik yazgy sahiple
nen filozoflar da iddetle eletirir: "Adem cennetten kovulduu vakit,
kendine zulmedene verip veritirmek yerine, eylere ad koymaya giri
mitir: Onlara rza gstermenin ve onlar unutmann yegane yoluydu bu;
-bylece idealizmin temelleri atlm oldu. lk kem km edenlerin azn
da sadece bir hareket olan ey de Platon, Kant ve Hegel'de teori haline
geldi."1 0 Varlmzn krlganlndan ok ismimizin sarslmaz grn
mne dikkat ederek, anlamlara ve telaffuzlara boulduumuz bu dnya
da, Cioran'a gre aslolan, dilsiz ve plak insana doru evrilmektir. Ancak
buna ramen eksik ve anlamdan yoksun olmasna karn, hala kendine
anlam katmak adna eyaya anlam yklemede direten insan, tam ve yet
kin olmaya alan bir ahmak; al ttan alta ktlk iin yanp tututuunu
duyumsamasna karn kendisinin "iyilik" iin yaratldn, en azndan
"iyi"ye doru yol alnas gerektiini dnen bir ikiyzl; hibir koulda
14 E. M. Cioran, Do 0/1111111111 Sk111cs iizcri, cv. Kl'nan Saral iolu, Gcnda Kltr Ya
ynclk, stanbul, 200 1 , ' 1 46.
15 A. 8 ('. , s. 152.
482 yedinci bolum
16 E. M. Ciuran, Tnril >r Utoy, cv. l laldun l.layr, Metis Yaynlar, stanbul, 1 999, s. 7 1 .
l7 A. g. <'., s. 76.
el nchel coran 483
rini karmak olduunu syler. 1 8 Ona gre, "bunun iin muayyen bir doz
da saflk hatta bariz olduu takdirde sonunda okurun tepesini attracak
bir zevzeklik gerekir. Sadece sahte topyalar okunmaya layktr; oyun ya
da elence olsun diye veya insandan kamak iin yazlm olanlar." 19
topyalarn ikinci zel lii ise, akldn ve onarlmazl ortadan kaldra
rak, tarihin son kertesi ve z olan trajediye de kar kmasdr: Mkem
mel bir toplumda her trl kartlk biterdi; orada iradeler engellenir, tes
ki n edilir ya da mucizevi bir biimde ayn yne dnk klnrd. Orada te
sadf ya da eliki ie kartrlmadan, sadece birlik hkm srerd i. top
ya, ocuksu bir aklclkla dinden bamszlam bir meleklik karm
dr. 20 Grld gibi Cioran, topyalarn ortaya kn tarihin tiranl
na balm; nk tarih, felsefi betimlemeyle genel anlamda, ancak asl ola
mayan bir varlk kipi, kendimize vefaszlmzn en yetkin biimi, meta
fiziksel bir ret, nemli olan biricik olgunun karsna koyduumuz bir ol
gular yndr.
18 Sadk Erol Er, "Cioran", Ahml't Ccvi1:ci (cd.), fr/s/i Asikl>Jl<'disi, l3abil Yaynlar, Cilt :, i\n-
knra, 2005, s. 239.
19 A. . C., S. 84.
20 A. g. '" s. 87.
21 Kl uback, W., Finkethal, M . . Emil Ciom's 1'lll1'ftios f..rist, l'cll'r Lng l'ublishig, New
York, 1997, s. 49.
484 yedinci bolim
22 jcan-Frnnuis Duval, "Jcan-Frnnois Duvl ile Grme", Ezdi Mslp iinde, der. 1-lldun
Bayr, Metis Yay., stanbul, 2007, s.
33-34.
23 E. M. Cioran, O Tle ffrilts O( Despir, ev. 1. Zarifopol-Johnston, Chicago University Pnss,
Chicgo, 1992, s. 3-8.
l 11 111.tl oa 485
25 Susi\n Sontilg, "ln troduction", Ciornn, Tl Tr111J'fnlic11 to t::xist ii nde, trnns. Richilrd Howilrd,
Quadrnnglc 13ooks, Chirngo, 1 968, s. 4.
486 yedinci blm
31 Cioran, Drav ad Qartered, trans. Richard Howard, Henry Holt Company, New York, 1983,
s. 141.
32 A. g. e., s. 151.
33 Sadk Erol Er, A.g.e., s. 29.
34 Sontag, "lntroduction", s. 7.
35 A. S e., s.153.
488 yedinci blm
36 Cioran, Do,m Olma11111 Sakmcas zerine, ev. Kenan Saraliolu, Genda Kltr Yay., stan
bul, 2001, s. 25, 29.
37 Cioran. O Tlr llriglt Of Dep11ir, s. 16.
46 E M . Ciorn, Notelooks, trans. 1. Zarifopol-Johnstcn, Arcnd< l'ubl islin;, Ncw York, 2003, s.
16.
47 A. g. 111., s. 9-10.
48 Sadk Enl ER, As.<'., s. 43.
492 yedinci blm
54 Cimn'dan alntlayan Jean Noel Vuarnet, "Ba Dnmesi Okulu", Hirlii Dorklnrdn Cio
nm: Teb!'ssiim Srtma e ll'si ii nd e, s. 83.
55 Cioran, Brklrk, ev. Haldun Bayr, Metis Yay., stanbul, 1 993, s. 49.
56 Cioran, Domu 0/1111111111 Snkcrs zerine, s. 156.
eml mchel cioran 495
57 Cioran, iiriimei Kitab, s. 87. Kendine kar donuk olarak, kendini amakszn yaplan her
eylemin edilgen ve gizsiz doluluu, sama bir evrende Tanr'yla btnlemeden ve ak di
yalogdan ziyade dnyann yararsz ykmlarn sezmi olan bilgenin alnndaki hzn yazg
snn sonucudur. Yani Cioran, Tanr'yla ilikisinde diyaloga kapaldu. Bkz., a. g. e., s. 89-92.
Ayrca yorumlar iin bkz., Scot Peacock ed, Contemporary Atlors, s. 48-56., Martin Schwarz
"Cioran", "The Fail into Time" Volume III, www.centrostudilanura.it/ scwarzcioran, s. 1-4.
Oylan Trigg, "in Ruin,s (Cioran amongst the Debris)," s. 2-4, www.nakedpunch.com.
2.3. ntihar
Albert Camus'nn Sisifos Syleni adl eserinde "gerekte nemli olan bir
tek felsefe sorunu vardr, intihar" 65 yorumu, kendi kuann entelektel
figrleri ierisinde yer alan Cioran' olduka byler. Varlk ve varolu
karsnda insann temel amazlarndan biri olarak deerlendirmeye tabi
tutabileceimiz intihar bu perspektifte, Cioran felsefesinde, varoluu
akmn uyumsuzluk, kayg, sama, lm ve ktlk gibi kavramlar mer
kezinde ele alnr. Cioran'n kavgas, dnyann anlaml erevesinde
lm mutlak olumsallk olarak gren filozoflarn lmn yaama bir
anlam vereceini dnmeleriyle balar. Daha nce de ifade ettiimiz gi
bi gerek dinsel gerekse de dnyevi mutluluk felsefeleri, hayahn nihai bir
amac varm gibi ve dolaysyla yaamn btnsel bir uygunluk iinde
yaamak olduunu vurgulayarak varlklarn srdrmektedirler. Netice
itibaryla bu yaklamlar iin lm, sama ve kt bir ey deil, aksine or
taya koyduu parametreler ierisinde tutarl olmas gereken bir eydir.
Onlara gre, tam tersi, intihar anlamszln ve gszln ta kendisidir.
Hakikatin varln kabul etmesiyle ilerleyen dinsel anlaylar ve felsefe
ler iin insan, mevcut dnyadaki en anlaml varlktr. Hakikati yok sayan
bir gelenek ierisinde yer alan Cioran, bunun yerine anlamllk adna bir
ey yerletirme kaygsn ayn hataya dme olarak grr. O sebeple Cio
ran, insann bana bela olan hakikati kaldrarak felsefesine eki dzen ve
rir. ntihar dncesine gemeden nce, bu srecin Cioran' daki grn
mne ksaca deinelim. nsann salt zgrlk arama srecinde nndeki
en byk engel olan bu idoller dlanmadan, insan, gerek kimliine ka
vuamaz. Yani insan kendi lnde "yalnz ve dingin" kalabilmek iin
bunlarn hepsini darda brakmaya mecburdur. Bunu Cioran, u ekilde
ifade eder:
zgr olmak, bir insann dl dncesini bandan savmasdr;
insanlardan ve Tanrlardan bir ey ummamaktr; bu dnyay ve ne kadar
dnya varsa yalnzca hepsini reddetmekle kalmayp, kurtuluun kendisi
ni de reddetmektir; zincirler arasndayken bile, bu zincir dncesini par
alamaktr. 66
Btncl anlamda nihilist bir karm olarak deerlendirebilecei
miz bu szler de, insann tinsel dinginlie ulamasnn n koulu olan
gerekler yatar. Bu srete Cioran'n felsefesinde hakikatin kaldrlmas,
insann zgrleim olana srecinde gzlerini zne yneltmesi ve ya
amsal etkinliklerimiz diye adlandrdmz "hareketliliimizin" dsal
akmlardan yatak deitirerek, isel yaammza doru akmas anlamna
gelir. Bu ak, insann kendine dnmesine yaplan bir vurgu olmakla bir
likte, her ne kadar varolann zne gitmek, Cioran dncesinde yaam
savan kaybetmekse de, onun dncesindeki bu yenilgi durumu, felse
fi ve varolusal mutsuzluklarmzn "maskesini" drmeye yardmc
olan tahrik edici bir serpilmedir. Maskelerin drld an insan, btn
tasarmlaryla hakikati tasdik etmekten vazgetii gibi omuzlarna ar
sorumluluklar ykleyen yeryz hapishanesinden de k arar. Cioran,
insann yeryz hapishanesinden ka alan kapsn intihar olarak d
nr. Onun iin, intiharn olanakl olduu tesellisi, soluksuz kaldmz
mekan sonsuz rahatlamaya dntrr ve yine ona gre, kendimizi yok
etme fikri, buna ulama yollarnn okluu, kolayl ve yaknl bizi se
vindirir. "Tek bir anda btn anlar ortadan kaldrrz; bunu Tanr bile ya
pamazd. Fakat palavrac iblisler olduumuzdan sonumuzu erteleriz. z
grlk gsteriinden, kibrimizin oyunundan nasl vazgeebilirdik ki." 67
68 Sadk Enl Er, "Uykusuzluk Gnde Bir Dolunay", E Dergisi, Mart 2004, s. 65. Daha nce
vurguladmz "idaralmas" duygusunun hakim olduu bu evrendeki sknt, Cioran iin
yine temel bir amazdr: "Sknty hi bilmeyen kii, alarn douundan nceki dnyann
ocukluunda bulunmaktadr hala; ah gitmi vah kalm, kendi boyutlarna aldrmayan o
yorgun zamana, kendi geleceinin eiindeyken aniden bir yadsma lirizmi mertebesine
karlm maddeyi de beraberinde srkleyerek ken zamana kapal kalr. Sknt, kendi ken
dine yanlan zamann iimizdeki yanksdr . . . boluun aa kmasdr, hayat destekleyen
-ya da icat eden- o sayklamann kurumasdr." Cioran, iiriimeni Kitab, s. 17.
500 yedinci blm
mekten daha tabii bir ey yoktur. insan alt st eden ve kolaylkla yenile
nebilen bir sezgiyle kendi yararszhmzm farkna vardktan sonra, her
hangi birinin de byle yapmam olmas anlalmaz gelir. Kendini orta
dan kaldrmak yle ak ve yle basit bir i gibi grnr ki! Niin o kadar
narin bir eydir bu? Niin herkes bundan kaar? nk, her ne kadar akl
yaama itahn yok saysa da, fiiliyatn srmesine neden olan Hilik btn
mutlaklardan stn bir kuvvettedir; lmllerin lme kar sessiz ortak
lklarn izah eder; yalnzca varoluun simgesi deil, varoluun ta kendi
sidir bu hilik; her eydir. Ve bu hilik, bu btn, hayata bir anlam vere
mez, ama hi deilse hayat, olduu hal iinde srdrr: Bir intihar etme
me hali. 69
Cioran'n, bu dnyada uyumsuz, yabanc, srgn insann zgrl
nn bilincine varma hali olan intihar, her birimizin kendi iinde ta
d bir zenginlik olarak gstermesi aslnda tesadf deildir. Bu sebeple
Sartrec anlamda insan zgrle mahkumdur anlay, Cioran'a gelindi
inde, zgrlk olunan eyle snrl olmaktr anlayna doru deiime
urar ki, bunu kavrayabilecek tek varln insan olduunun alt da zel
likle izilmeden geilmez. nk ona gre biz, mitsizlie talim eden ve
kendini kabullenen cesetler olduumuz gibi kendimize ramen hayatta
kalan ve yalnzca yararsz bir formali teyi yerine getirmek iin len varlk
lardan baka neyizdir ki. Buradaki ifadelerde de net bir biimde grl
yor ki, Cioran, tartlmaz bir ekilde hayatn straplarnn ve teselli bul
mam binlerce apak olayn saldrsna kar, elimizde bulunan tek g
cn intihar olduunu ve bunun da, insann ayrt edici zelliklerinden bi
ri olduunu belirtiyor:
ntihar, insann ayrt edici zelliklerinden, keiflerinden biridir; hi
bir hayvan bunu yapamaz ve melekler bunun ancak farkna varabilir; in
tiharsz insan gereklii, daha az meraka deer ve daha renksiz olurdu:
Sonuca balanan eitli yollar ve yeni zmleri trajediye sokacak olsa
bile, tuhaf bir iklimin ve kendi estetik deerleri olan bir lm imkanlar
dizisinin noksanl hissedilirdi. 70
Bylelikle temel varolu tasarmz, insann bu dnyadaki durumu
na ynelik varoluu saptamalarla dinsel eilimli rtk varlk anlayn
yadsr. Cioran bu durumu yani akn varln olumlanmasnn, insann
73 A. g. c., s. 30.
74 Suni, a. g. m., s. 9.
75 Cioran, iirii111c11i11 Kitab, s. 112.
76 Sadk Erol ER A.g.e., s. 74.
l .lwl coran 503
77 A. g. c., s. 7.
78 A. g. c., s. 1 04.
504 yednc bolum
79 Cioran, At1fl111,; d Adirt1fio,;, ev., trans., Richard 1 l ow ard , Arcade Publishing, ine.,
Ncw York, 1987, s. 32.
80 A. S c., s. 34.
81 Sun i , 11. S 111., s. 1 0.
82 Ci oran , Tril i'C Utopyt1, s. H l.
83 Cioran, At/ms 11d Adimtio,;, s. 40.
eml michel coran 505
2.3. Sonu
Chinern: Yunan m i tolojisinde aslan bal, kei boynuzlu ve ylan kuyruklu, agzndan ate
pskren ejderha., www.seslisozluk.com.
84 Suni, 11. S ., s. 10.
85 Suni, 11. g. 111., s. 13.
86 Maurice Blmchot, teye Ad1111 Yok lesi, l'V. Nami Baer, Ayrnt Yaynlar, i sabul, 2000, s. 44.
506 yedinci blm
88 A. g. 111., s. 14.
ml nchl'I coran 507
89 A. g. 111., s. 14.
90 Bollon, 11. g. 111, s. 12.
508 yedinci blm
91 Lln n o dl' Cl'ssoll', "\foruz lrla 1 l.y rn n l k zl'rim.'', l'V. Kcn.n Saraliolu, Tdcssiim, Sr/11111
'-'l' Otci iinde. . 1 2 .
92 A. S '., s. 1 4.
93 Sadk Erol ER, \ .g.c., s. 96.
Kaynaka
CIORAN Emil Michcl, Ali Gali Is DiPided: Gomes ad Apotlegns, trans. Ric
hard Howard, Arcade Publishing, New York, 1999.
Aatlenas ad Adimtios, trans. Richard Howard, A cade Publis
hing, Inc., New York, 1987.
"Bilgelik Dersleri", ev. Kenan Saraliolu, E Dergisi, Mart 2004.
Brklk, ev. Haldun Bayr, Metis Yaynlar, stanbul, 1993.
I
Henri BERGSONJ
( 1 859-1 941 )
L ....-----------------------------------
...
Levent BAYRAKTAR
HAYATI
1 8 Ekim 1859'da Paris'te doan Bergson, ngil tere' den gelip Fransa'ya
yerleen Yahudi bir ailenin ocuudur. Condorcet l isesinde orta re
nimini tamamlad. 1877 ylnda 18 yanda iken alan bir genel retorik
msabakasnda onur dln ve yine ayn msabakada matematik
dln kazand. Pascal tarafndan zmsz braklan bir problemi
zerek kazand bu matematik dl onun matematikte Pascal'la boy l
ecek kadar yetenekli olduunu gstermiti fakat Bergson, felsefeyk
uramay matematikle uramaya tercih etti . Matematik hocas Desbo
ves, Bergson'a, "sen bir matema tiki olabi lirsin, asla filozof olamazsn "
demiti. Ancak Bergson, 1878'dc nl Ecole Normale Superieure'e kabul
edildi ve 1881 ylna kadar Ecole N ormale Superieure'de felsefe eitimi
ald. Bergson, zamann Katolik felsefesi statlarndan Leon Olle-Lapru
ne (1 839-1 898)'n ve filozof Emile Bou troux (1845-1921 )'nun rencisi
oldu. Bu iki profesr de Bergson zerinde nemli etkilerde bulundular.
John Stuart Mill (1806-1 873)'in ve Herbert Spencer (1820-1903)'in eserle
rini ok iyi inceledi. Evrimcilik d ncesinden olduka etkilendi ve
zellikle biyoloji alannda aratrmalar yapt. O dnemde Bergson, Kan t
ve genel olarak Alman dncelerinden uzak olarak daha ok Stuart
Mili ve Herbert Spencer'n evrimcilii ile ilgilendi . leride kuraca ya
ratc evrim (yaratc tekaml} felsefesinin hareket noktas, Spencer'n
evrimcilii olacakt . Ta m manas yla hakim olduu ngiliz felsefesi, onda
analiz ve eletiri yetilerini geniletti. Platon felsefesinin kuvvetle etkisi
altnda kald . Dier taraft<n tabiat ilimleri ile urat . Biyoloji alannda
514 sekizinci blm
1 Kolakowski, L., Ragso, s. vii-ix; Chcval ic r, j., l leri Bcrgso, s. 37-73; So ar, Z., Hergso, s. 1 7-
44; Topu, N., Hcrgs"'' s. 5-6; Gli ndoan, A .0., Bergso, s. 1 5-46; !3ayraktm; L., Tadelen K.D.,
"llcnri-Louis l3cr;son", Fl'h:/i Asiklpdisi, C. 2, s. 302-304.
lenr bergson 517
Eserleri
Felsefesi
Bergson felsefesi, eitli kavramlar ve problemleri merkeze alna
rak incelenmeye olduka elverilidir. Bu felsefe incelenirken dikkat eken
nemli hususlardan biri, para ile btn arasndaki organik denilebilecek
ilikidir. Kavramlar arasndaki karlkl ilikiler ve dnce sistematiin
deki rg, herhangi bir konusunu veya problemini tek bana ele almay
gletirir. Ancak ilk bakta bir zaaf gibi alglanabilecek olan bu durum,
yaklatka bir imkana ve kolayla dnr. nk Bergson'un teklif et-
520 sekizinci blm
tii varlk gr gibi felsefi kurgusu da para ile btn srekli irtibat
ta tutan dinamik bir b tnlk arz eder. Bergson felsefesi "dalist spirita
list" olarak snflandrlabilecek bir nitelik tar. Madde ve hayat ile mad
de ve ruh'un ayr ayr realiteler (Bergson, 1988:9) olarak tasdik edilmekle
beraber ruh ve hayatn maddeye gre esas kabul edilmesi bu dalist spi
ritalizmi (Morris, 1966:81 ) belirginletirir.
Bergson'da madde ve hayat (temelde ruhsal bir kaynaktan dodu
u iin madde ve ruh da denilebilir) iki farkl nitelie sahiptir. Madde
kendi kendini bozan, hayat kendi kendini yapan, oluturan bir realitedir
(Bergson, 1944:401 ). Ayrca madde inen, hayat ise kan bir harekettir. Fa
kat Bergson'da maddenin de hayatn da kayna ruh'tur. Madde; hayat
hamlesinin patlamalarla alm srasnda geride brakt atk ve artktr
(Tun, 1986:XLVII). Balangta pr / sal t spiritel olan hayat hamlesi
dorultuda hayatn eitli nitelik ve zenginliklerini yaratmtr. Bunlar
bitki, hayvan ve insan boylardr. Hayat hamlesinin kendisini en tam ve
zgr olarak aabildii varlk insan'dr (Bergson, 1944:289-290). Dolay
syla balangta salt spiritel olan hayat hamlesi en olgun yarats olan
insan varlnda yeniden spiritel bir mahiyet kazanmtr. Bylelikle bu
sistemde insan varl, evrensel varlkla benzerlikler gsterir. Temelde in
sann da iinde yer ald realite, spiritel bir nitelik tamaktadr. Bu re
alite maddenin de hayatn da temelinde bulunur. nsan bu adan ok zel
bir varlktr. nk bir yanyla yaratc-dinamik-evrimsel srecin geliimi
ve alm dorultusunda ortaya kmtr bir yanyla da btn bu oluu
mun anlam ve anlamlandrcs konumundadr. Dolaysyla insan varl,
Bergson felsefesinde, hem hayat hamlesinin zgrce alm srecinde or
taya kan en tam ve yetkin varlktr hem de bu yetkinlik sadece canllk
ve biyolojik karmaklk dzleminde kalmayarak, hayat hamlesinin ba
langtaki spiritel doasna yeniden kavumas anlamndadr.
Henri Bergson, zamannn hemen hemen btn felsefi grleriyle
hesaplama ierisine girmi, onlar eletirerek kendi sistemini olutur
mutur (Matthews, 1996:12-13). O, felsefenin, bilimin ve sanatn birbirle
rine yaklamasna nem vermi ve eserlerinde de bu yaklamn rnekle
rini sergilemitir. Onun eserleri salam bir bilgi temeli zerinde ina edi
lirken, ayn zamanda da estetik ifade ve anlatm biimleriyle ssldr.
Bergson'un slubundaki bu sanatsal yn ona edebiyat Nobel'i de kazan
drm, bylece daha da geni kitlelere hitap edebilmitir.
henr bergson 521
dr. Bergson'a gre; bilinci bir glge olay, yani beyindeki hareketlerin bir
sonucu sayan teori abeslerle doludur. O'na gre ruh, kendine zg ve
mspet bir realitedir. Hatta realitenin en mspetidir (Tun, 1986:VI). Berg
son'a gre, psikolojinin kulland ie bak metodu iyice anlalr ve dz
gn kullanlrsa, ele alnan konu hakknda rlatif deil, kusursuz, uygun,
aracsz ve mutlak bir bilgi verebilir.
Bu dnemde Avrupa' da hakim olan grlerden biri de Kant Rla
tivizmidir. Kant, geleneki felsefenin hakikati aratrma ihtirasn sama
bularak nceden bilincin kabiliyetlerini eletirmek, onun hakikati arama
ya kabiliyetli olup olmadn aratrmak gerektiini ileri srmt ve bu
eletiriyi yaparak Kant, numen dedii, kendinde ey'in gerek yapsn,
insan bilincinin asla tanyamayacan, zira bilincin bunu tanmaya uy
gun bir yapsnn olmadn ifade ehniti (Topu, 1968:10). Bylece insan
bilgisi fenomenlerle kaytl hale geliyor, numen alannn bilgisi, bilgimiz
snrlarnn dna kyor ve bu ayn zamanda metafizik yapmann da
mmkn olmayaca anlamna geliyordu. Felsefenin konusu da snrlan
m oluyor ve zihnin kendi eletirisini yapmaktan ibaret kalyordu.
Bergson, rlativistlerin bu iddialarna da katlmaz ve onlar redde
der. Bunu yaparken ncelikle, Kant'n numen'i bilinemez olarak gr
nn sebeplerini aratrr. Kant, zihinde deimeyen ekillerle kategorile
rin varln ve bilginin maddesi olan izlenimlerin nesneden gelerek bu
ekillerle kategorilere girmek suretiyle nesnenin bilgisini verdiini kabul
ediyordu. Bylece bilginin maddesi bizde asla deimez olan ekillere ta
bi oluyordu. Zihnin srekli bir olu halinde bulunduu fikri Kant'a tama
men yabanc idi. O, srenin mutlak varln tanmyordu. Zaman me
kandan hakkyla ayrmyordu. Kategoriler, zaman da mekanla ayn cinse
bal sayan bir yanlsamann rn idiler. Bergson, Kant'n metafiziin
imkanszlna inanmasnn sebeplerinden birisini de yle aklar;
Kant'a gre gerek bir reali teye ne duyularla ve ne de bilinle ulalabilir.
Hakikat, duyularla ve bilinle ulalan realitenin tesinde numen'e ait bir
realitedir. Kant numen' in algsn verebilen bir sezginin mevcut olmad
n zannetmitir (Topu, 1968:12). Bergson, rlativizmin temel iddialarn
ve savunduu tezleri gzden geirmi, kendi sisteminde, problem tekil
eden bu konulara cevap vermeye almtr.
Bergson, btn bu felsefi akmlarn yan sra, entelektalizmin de
baz noktalarn eletirir. Entelektalistlere gre; btn reali teler alglana
bilir ve her realite sadece ve ancak akl ya da zeka tarafndan bilinebilir.
524 sekizinci blm
dir. Hatta determinizm bir inan doktrini gibi eyann esasna kadar g
trlrse ykc bile olabilir.
Bergson varl ikili bir yap iinde tasarlamaktadr (Barr, 1913:639-
652). Zira varlk; statik ve dinamik unsurlarn kartl balamnda ele
alnmaktadr. Statik unsur madde, dinamik unsur hayattr. Ayn ekilde
varl statik ve kavramsal yapsyla analiz ederek bilme, zeka ile bilme
dir, dinamik, canl ve olu halindeki yapsyla bilme, sezgi ile bilmedir.
Zaman, statik olarak saatle llen eydir, bu haliyle mekansallamtr.
Sre ise dinamik, zgr, yaratc ve sbjektif, yaanan zaman realitesidir.
Sjenin zamandr, asl zamandr. Yine benzer ekilde hafza, insann do
utan sahip olduu bir cevher veya bir yap deildir. Dolaysyla bu ha
fzaya .dnen cevher denilemez. Bylece Bergson'un ruh tasarm ruhu
cevher kabul eden klasik spiritalizmden de, Descartesc dalizmden de
ayrlr. nk ruh ile beden veya zihin ile beden arasndaki fark, kkten
ayr iki tz olmalar deil farkl iki sreye sahip olmalardr (Gunter,
1999:172).
Zaman ve Sre
Ben-zne Tasarm
felsefe, bilimlerden daha fazla bir ey yapamaz. Bilimleri amas iin fel
sefenin zekay deil, zeka ile igdnn kaynamasndan doan "sez
gi"yi kullanmas gerekir. Bergson, zekadan ayrd sezgi'nin igdden
doduunu syler.
gd, canly evreye en iyi ekilde uyum salatmak ve canlnn
evreden faydalanmasn salamak iin, tabiat tarafndan kendisine veri
len bir yetidir. Bu amaca ulamak iin o da zeka gibi alet yapar. Ancak
onun alet yapcl, zekannkinden tamamen farkldr. Olgunlam bir
igd, bir rmcein a yapmas ve avn yakalamas rneinde olduu
gibi, organik aletler kullanmak ve hatta yapmak yetisidir. Olgunlam bir
zeka ise cansz aletler yapmak ve kullanmak yetisidir (Bergson, 1986:186).
kisinin temin ettii bilgiler tamamen baka cinsten bilgilerdir.
gdnn yaps zekadan farkldr fakat o, sradan bir refleks de
ildir. gd bir sempatidir. Eer bu sempati, konusunu darlktan kurta
rarak geniletebilse ve kendi zerine katlanarak dnebilseydi, gelimi
ve kendine sahip olmu zekann maddeye nfuz etmesi gibi o da hayata
nfuz edecekti. Ancak igd, igd olarak kaldka hayata nfuz ede
mez. Hayata nfuz eden sezgidir. Sezgi, insan hayatn iine gtrecek,
yani kendi kendisinin bilincine varm, konusunu dnebilecek ve snr
szca geniletebilecek bir hale gelmi igd'dr (Bergson, 1986:231).
Kendine zg yaps bakmndan aslnda zekadan ayrlan igdnn ge
limesinden domu olan sezgide de bilin vardr. Sezgi ile zeka bilinli
almann birbirlerine zt iki istikametini gsterir. Sezgi hayat istikame
tinde gider, zeka doas gerei, aksine, maddenin hareketlerine gre ayar
lanr (Bergson, 1986:343-344). Hayat, bir tohumdan dierine, gel imi b i r
organizma aracl i l e geen bir ak andrr (Bergson, 1986:44). Bu ak
zeka ile kavranamaz nk hayat, zekay aar (Bergson, 1986:69).
Sezginin keifleri felsefeni n z hakikatleridir. Felsefe artk kendi
metoduyla, yani sezgi metoduyla, bir ilerleme yoluna girmelidir. Felsefe
nin devi, canl varl pratik fayda gibi gizli bir maksat olmakszn zihni
alkanlklardan tam anlamyla kurtararak i ncelemek olacaktr. Felsefenin
konusu hakikati grmektir; canl karsndaki durumu da bilimin duru
mu gibi olamaz. nk bilim yalnzca nesnelere etki etmek ister (Berg
son, 1986:256). Oysa felsefe nesnelerin yan sra hayat da anlamak ister.
Hayatn bilgi vastas ise zeka olmadndan, bu sahada mutlak hakikate
ancak sezgi ile ulalabilir. Bylece Bergson'da bilimin ve metafiziin hem
konular hem de yntem ve bili tarzlar birbirinden esasl farklarla ayrl-
534 sekizinci blm
Finalizm ve Mekanizm
yalnzca insanda vardr. Ona gre, "insan bilinci ile hayvan bilinci ve hat
ta en zeki olan bir hayvan bilinci arasnda kkten bir fark vardr" (Berg
son, 1986:339). Zira insan, Bergson'a gre, yaratc evrimin en zgr ve ge
limi rndr.
Ona gre, hayat hamlesinin maddeye stn gelen sava yanndan
baka bir de sanat yan vardr. Bu zellik, gerek bir sanat eseri denile
bilecek bitkilerdeki tr, eitlilik, renklilik ve uyumda gizlidir (Bergson,
1975:26). Hayat hamlesinin bi tkilerdeki bu zenginlii yaratmas ona gre,
evrenin etkisiyle aklanamaz ve bu zengin bitki dnyas bir kere mey
dana geldikten sonra artk kendi varln devam ettirebilmitir. Bu, bitki
lerde maddeyle karm bir halde bulunan bilincin gstergesi olmakla
birlikte, bu bilin henz seme yetisi seviyesinde deildir. "Denilebilir ki,
bilin burada madde ile yorulmu ve onun eseri olmutur. Dier evrim
dorultularnda bilin, kendisini maddenin kulluundan biraz daha kur
tarmay ve sonuta yle byle bir seme yeteneine sahip olmay baara
biliyorsa da, bu seme yetenei, var olmak ve yaamak zorunluluklar
iinde, ancak sa kalmak gereksiniminin basit bir yardmcs olmak sevi
yesini aamamaktadr" (Bergson, 1934:68).
Hayat hamlesi, bitkilerden so:ra hayvan trlerini yaratarak byk
bir aama kat etmi olmakla birlikte, henz asl eserini, yani bilin ve z
grlk demek olan insan ortaya koymamtr. nsan varl, bu dinamik,
yaratc evrimsel srecin ulat en yetkin aama olarak deer,J endirile
bilmektedir. Ayn zamanda Bergson'un yaratc dinamik evrim modelin
de bitki ve hayvan trleri de dahil hibir varlk dzeyi dierinin gel iim
dorultusu zerinde bulunmadndan, aralarnda derece deil, mahiyet
fark bulunmaktadr. Bylece insan varl da hayat hamlesinin eseri ola
rak, btn canl varlklarla organik bir akrabala sahip olmakla birlikte
(canl olmasndan dolay), onlardan bamsz, kendi dorultusunda iler
leyen, yaratc ve zgr bir kolun ifadesidir. nk Bergson'a gre hayat
hamlesi en tam, yetkin ve zgr eserini yalnz ve ancak insan boyunda or
taya koyabilmitir (Bergson, 1944:289). Bu bir finalizm deildir. nk
hayat hamlesi karsna kan engellerin deiik olmas durumunda insan
varln ve bilin dzeyini baka bir biim ve beden iinde de yaratabilir
di. Hayat hamlesi yaratm olduu bu insan yaratmak zere yola km
olmad iin Bergson, onun finalizme tabi olmadn, yani nceden izil
mi bir plan uygulamak gibi bir zorunluluunun bulunmadn ifade
eder (Tun, 1986:XLVIII).
540 sekzinci blm
Ruh ve Beden
Bergson, igd, zeka, sezgi, hafza, hayal gc, bilin gibi kavram ve ye
tileri incelemek suretiyle ruhu tanyabileceimizi ifade etmiti. Ancak bu .
noktada, bu yetileri tanmak iin tekli f ettii yntemin bir kavram analizi
olmad gr lyor. Ruhu, ruhsal olann tezahrlerinden hareketle tan
mak amalanyor.
Ruh kavramn ele alrken inceledii bu yetilerden igdnn, ona
gre iki eksiklii vardr. Bunlardan biri evresiyle snrl olmas, dieri
kendisi zerine dnememesidir. Bu ise tinsel olmamasndan dolaydr.
gd tinsel olmad iin, igdnn boluunu zeka doldu nr. Ancak
lcnr bergson 541
ilgisi vardr. Fakat buradan, bilincin beynin bir fonksiyonu olduu sonu
cunu kartmak yanltr. Bu noktada; Bergson'un, adn koymad ancak
eletirilerinden kartlabilecek olan kendi teorisinin belli bal ilkeleri
yle sralanabilir: Bilin ve beyin ilikili ama birbirlerine indirgenemez
reali telerdir. Bilin, ruhun en temel katmanlarndan biridir. Bilin, hafza
ile kazanlr ve bilincin esas da hafzadr. Hafza, mekanik hafza ve yara
tc hafza olmak zere iki ekilde ele alnmaldr. Bilin ve hafza, benlii
mizi oluturur. Ruh haya t, beyin hayatn aar, zira insanda srf beden ve
beyin ile aklanamayacak yaantlar ve durumlar vardr. Bunlar bilin
olarak insan varlnn ve varoluunun, beden hayatndan sonra da de
vam edebilecei tezini kuvvetlendirir (Bergson, 1934:118-119).
Bergson, ruhun yapsn ve mahiyetini aratrrken, bir metafiziki
den ok bir psikolog gibidir. O, ruhu bir inan konusu olarak deil, bir
aratrma konusu olarak ele alp incelemekten yanadr. Metafizik sonu
ve yarglar, bu psikolojik aratrmalara dayanmaktadr. Peinen sahip ol
duu metafizik yarglara, psikolojiden delil getiriyor deildir.
Ona gre, psikolojinin verileri zerine kurulacak bir felsefi antro
poloji, insan btn yetenek ve ynleriyle ele almay salayabilir. yle ise
insan, duygu, dnce, irade, hafza, muhayyile (hayal gc) vb. ne ka
dar zellik ve derinlie sahipse, hepsi ile bir btn olarak tasarlanmaldr.
Bu btnlkl ve btncl bak asndan yoksun olan her bak as
eksik ve yanltc olacaktr. Ayrca, bilincin incelenmesi ve irdelenmesi ile
yetinmeyip, bilinaltnn da benliin oluumunda oynad roln aydn
latlmas gerekir. Bu nedenle Bergson, benliin derinliklerini tanmak iin,
uyku ve rya olgularn incelemitir (Bergson, 1934:123-141).
Bergson'da ruh, neticeleri i tibariyle bedeni ve bedensel varoluu
aan bir gerekliktir. Ancak bedenden ayr bir oluum gstermez. Aksine
ruh, insanda beden ierisinde ve bedenli varolu esnasnda teekkl eder.
nk hafza, bilin, benlik, ahsiyet ve ruh birlikte ve karlkl etkileim
ierisinde olumaktadr. Bergson'un adna pr / saf hafza veya ruh dedi
i bu realite ayn zamanda bir ahsiyettir ve lmden sonra da varln
devam ettirdiine dair deliller ileri srlmtr (Morris, 1966:82). Bu ya
nyla onun felsefesini deerlendiren baz yorumcular teist bir din felsefe
sine imkan verdiini kaydetmilerdir (Ott, 2005:36-38; Morris,1966:82;
Miller, 1915:623-624).
Bergson'da ruh; manevi yetilerimizin bir araya gelmesinin veya be
denimizle iletiim ve etkileim iinde bulunmakla beraber beden faaliyet-
lmnr bergson 543
reket yetisi yok olmaktan ok.uyur bir haldedir. Nitekim hareketin yarar
l olaca zamanlarda bu yeti pekala uyanyor (Bergson, 1934:60-61 ). Berg
son bu fikri daha da ilerleterek, bilin ve hayat ayn kaynaktan geldikleri
iin, bi tkilerin ve hareket etmeden besinini elde eden asalak yaayan can
llarn bile uyuklama halinde de olsa bir bilince sahip olduklarn syl
yor. Bitki ve hayvanlar dahil olmak zere b tn canllar kendiliinden
hareket gcne doal bir hak olarak, gizil de olsa sahiptirler. Yalnz bun
lardan ou, bu hakka g.rek duymamak ve yararszlk yznden, bilfiil
kullanmaktan v azgemiferdir (Bergson, 1934:61 ).
Bilin ve hareket kabiliyeti arasnda, bu yeti arttka ve karmak
latka, doru orantl bir biimde bilin dzeyi de artmaktadr. zetle,
canllarda bilin, basi tten karmaa ve hareketsizden hareketliye gittike
artmakta ve iddetlenmekte, tersi durumda yatmakta ve uyuklamaya
doru gitmektedir. Ancak insanda bilin, hafza ile organik bir iliki iin
dedir. Bu iliki gz nne alndnda, kiinin psikolojik bir btnlk ol
duu gerei ortaya kar. Ayrca bu noktada ifade etmek gerekir ki Berg
son' da kii ve kiiliin temelinde bu bilin anlaynn yan sra somut za
man dedii sre anlay da yatmaktadr. Zira onun hafza, bilin ve so
mut zaman, yaanan zaman veya bilin hal lerinin aralksz ak dedii
sre birlikte ele alndnda, insanolu bu yetileriyle kendisini akp giden
zaman ierisinde bir "benlik-kiilik" olarak yakalamakta ve srekli ken
disini devamllk ierisinde, deierek oluturmaktadr. " Bergson'a gre
eski felsefe ve bilimin anlad zaman, bir cinsten olan llr mekandan
ibarettir. Halbuki somut zaman, bilincin bir oluu ve yaratc bir evrimdir.
O halde canl zaman ancak b ilin t e grlebilir. Onun her annda esiz bir
deime ve nitelikten ibaret bir yenilik vardr. "Sre"nin llp parala
namamas bundandr. Canl bilincin her annda gem iin btn bilin hal
leri nlar, gelecein sesleri duyulur. Bu sesleri, ruh tamamyla kendi ha
line, samimi sevgi ve nefretlerine brakld zamanlar iitilir. Bunun iin
insann btn kiilii de, sevgi ve nefretlerde toplanr" (Tun, 1986:XV).
Bu tarz bir bak as Bergson felsefesinin egzistansiyalist (varoluu) ve
personalist (kiiliki) akmlarla olan akrabaln artrmaktadr (Matt
hews, 1996:38-39). nk zc felsefede olduu gibi nmzde snrlar
izilmi, mahiyeti belirlenmi bir insan varl yoktu r. nsan, yaratc, di
namik evrimsel sre ierisinde kendisini bu srecin canl bir aktr ola
rak bulmak ve ina etmek durumundadr. Evrensel yaratc sre, insan
varlnn da bu yaratma hareketi ve hamlesine katlmasn ve bu sayede
546 sekizinci bolum
nsan
Bergson iin asl realite, her an yeni olan, yaratc olan, mekanik ileyi ve
yasalarla tketilemez olan bir yaratma srecidir. Dolaysyla realitenin ya
ps ile insann bu realiteyi alglay ve kavray arasnda bir uyum ve
karlkllk olmal ki bu realitenin bilgisi olanakl hale gelsin. Bergson re
aliteyi dinamik, yaratc ve yeni olularla alm halinde tasarmlarken, in
san da ona paralel olarak tasarlar. Evrensel-yaratc-evrimsel olu, insan
varln, kendi zgr geliimi ierisinde, iinden kt bu yaratc sre
cin anlam ve mahiyetini kavrayacak ekilde veya en azndan bu donan
ma sahip olarak ekillendirmitir. u halde insan varl ve varoluu, do
al sreler yoluyla varolmakla beraber; varln sadece doal bir uzant
s olmayp, onun anlam durumundadr (Bochenski, 1997:138). nsan, ev
ren ierisinde zel bir yerde bulunmaktadr. Bir yandan evrensel-yaratc
dinamik ve evrimsel srecin uzantsnda yer almaktad bir yandan da bu
sre onun edim, eylem, davran ve baarlarnda uzayp yoluna devam
etmektedir. Bylece doada bir tek insan varl yaratc hamle ile btn
leip kendinde gizil olarak bulunan yetenekleri yaptlar yoluyla dlatr
makta ve yaratc srece katlmaktadr. te tam da bu noktada Berg
son'un insan varlna ykledii etik ve estetik anlam karmza kmak
tadr. Hayat hamlesi, yaratc srecine insan varlnda devam ettii iin,
Bergson'a gre, hayat hamlesi ile en yakn iliki, sanatlar ve ahlak kah
ramanlar tarafndan kurulmaktadr. Bergson'un deyiiyle; "hayatn esas
ve kendisi olan hayat hamlesi, insanda ve zellikle en iyilerimizde, yolu
na engellere taklmadan devam eder ve bu ii yapmak iin, akllara hay
ret verecek bir sanat eseri olan insan vcudunda cisimleir ve burada tin
sel hayatn yaratc akn snrsz bir biimde srdrr" (Bergson,
1934:73; 1975:31-32).
Bergson'a gre hayat hamlesini insani ve ahlaki alanda ilerletenler,
metafizik dorularn ermileri dedii ahlak kahramanlardr. Onlar yle
anlatr; "yaratc ve sade kahramanlklaryla erdeme yeni yollar aan bu
byk iyilik adamlardr ki, onlar metafizik dorularn ermileridirler.
Onlar, evrimin doruuna ykseldikleri gibi ayn zamanda hayatn kay
naklarna da en yakn bulunduklar iin, hayattan gelen en kutsal hamle
leri duyulabilir bi r hale getirirler. Hayatn ilkelerine kadar sezgisel olarak
inmek istiyorsak, bu byk ad amlar dikkatle takip etmeli ve btn duy
duklarn ta iimizde duymaya almalyz. Yerkremizin gizil atei nasl
volkanlarn tepesinden fkryorsa, insan ruhunun derinliklerindeki sr-
henr bergson 549
tek bir eylem karlk olabilir derken, zgr irade yanllar ise tersine ola
rak, ayn sebeplerin ayn derecede olanakl muhtelif birok eylemlere va
rabileceini" (Bergson, 1990a:159) savunurlar. Bir yanda, insan neden-so
nu ilikisi balamnda ele alarak fizik ve maddi .srelerde geerli olan
mekanizmalarla aklamak yeterli ve gerekli olurken, dier durumda n
cesinden sonrasnn karsanamayaca olanaklar ve olaslklar btn
sz konusudur.
Bergson' a gre insan anlamak, onun zgn ruh halleriyle ortaya
koyduu ynelimlerini, yaptlarn, ksacas yarahlarn anlamakla ola
nakldr. Bu da, evrensel-dinamik-yaratc-evrim sreci ierisinde insan
madde ve mana, ruh ve beden btnl ve birliktelii olarak grmekle
olanakldr. Bunun temelinde de Bergson'un varln btnnde, canl
cansz, ruh-madde ikiliklerinin temelinde, bir ve ayn kayna "hayat
hamlesi"ni grmesi yer alr (Bergson, 1986:348). nsan da ite bu kayna
n, hayat hamlesinin en gelimi noktasdr. Anca insan, bu evrim sre
cinin bir amac deildir. Zira ona gre, "hayat iin beeri anlamda bir
ama gstermek botur. Bir amatan sz etmek, gereklemekten baka
bir ey beklemeyen nceden mevcut bir model tasarlamaktr. Bunu yap
mak, her eyin ezelden mevcut olduunu, gemiin, imdide okunabile
ceini varsaymak; hayatn hareketi ve evriminde, zamann dnda yerle
en zekamz gibi hareket ettiine inanmaktr. Hayat ise ilerler, srp gi
der" (Bergson, 1986:75; 1944:58). Bu nedenle de hayat ancak, sezgi gibi bir
bilme yetisine sahip olan ve srenin znesi olan insan varl anlayabilir
ve anlamlandrabilir. Bunu da, hayat' a katlarak gerekletirebilir. Berg
son' a gre, insann yaratmasn salayan coku, heyecan, sevin, insan
varlnn evrensel-yaratc hamle ile birlikteliini kurar (Bergson,
1990a:23). nsan, bylece sadece sanat yaptlarn deil, evrensel bir ahla
k da gerekletirir. Ya da gerekletirmelidir (Bergson,1949:44). nk
insan, deerlerin sesini duyan, olmas gerekeni veya yaplmas gerekeni
fark edip, hisseden ve bu uurda eyleyebilen bir varlkhr. Ancak, yapl
mas veya olmas gerekeni yapmak, toplumsal otomatizm veya alkan
lklar dzeyindeki davran ve eylemlerle snrl olmamaldr. Tersine ya
rar ve kar gzetmeksizin insanlk ve deer adna eylemek gereklidir
(Bergson, 1949:49). te ahlak ve din kahramanlar bu ekilde yaarlar.
Kendilerinde, kendinde deeri ve dolaysyla kendinde bir ahlak yaa
yp, rnek olutururlar. Ancak bu noktada Bergson, bir rnek insan ree
tesi sunmaz. Ona gre insan, kendisini gerekletirmeli, yaratma srecine
552 sekizinci blm
Ahlak ve Din
Deerlendirme
snrlar dna itilmitir. Bylece Kant'n, insan akl iin sadece fenomen
lerin bilgisini meru olarak tanmasnn ardndan, pozitivistlerin varl
tek boyuta indirgemeleri ve onu da fenomenlerden ibaret saymalar aa
masna gelinmitir. Bergson, Kant'n varl, fenomen ve numen olarak
ikiye ayrmasna ve numen'in bilinemez olarak snflandrlmasna kar
karak maddeyi ve hayat, ruhu ve bedeni ayr gereklikler olarak tanm
lar ve indirgemecilikten kanr.
Bir rasyonalizm trevi olan entelektalizm ise akln yasalar ile var
ln yasalarn zde kabul ederek "gerek olan aklsaldr, aklsal olan
gerektir" sonucuna ulamtr. Bu sonu da Bergson' a gre hataldr n
k realite maddi ve fizik srelerden ve insann bilme yetisi de akl ve
mantktan ibaret deildir.
Mekanizm ve finalizm doktrinleri ise evrende hesaplanabilir ve n
cesinden sonrasnn bilinebilir olduu sreler tasarlamakta ve yaratma
ile yenilik dnceleriyle pek de badaamamaktadr.
Bergson felsefe "sahnesinde kendisinden nce savunulan, yukarda
en genel hatlaryla betimlenmeye allan grlerden ayrlarak kendi
dizgesini kurgulamtr. Bu yanyla Bergson felsefesi bir materyalizm ve
natralizm eletirisi olarak okunabilir. Ona gre varlk, madde ve fizik
gereklie indirgenemez. Aksine varln temelinde, adna hayat hamlesi
(elan vital) dedii ve yaratma gc ve istei olarak betimlenen, tinsel ve
canl bir g grmektedir. Hayat hamlesi, balangtan izilmi bir plan
veya rotay takip etmedii iin bu sre, finalizmle aklanamaz. Zira ha
yat hamlesi, zgr ve yaratc hamlelerle kendisini aar. Bylece bi tki,
hayvan ve insan olmak zere, maddi ve fizik evren ierisinde, hayat ve
ruhsallk aa kar. Hayat hamlesi, tinsel ve canl bir g olarak kendisi
ni aarken bitkilerde, hayvanlarda ve insanda, farkl dorultularda ve
farkl dzeylerde canllk ve bilin katmanlar oluur. Bu farkl dzey ve
katmanlarn sebebi, hayat hamlesinin dorusal bir hat zerinde alma
m olmasdr. Dolaysyla hayat hamlesinin bir havai fiei andrrcasna
deiik istikametler ve dzeylerde patlamas bu hareketin finalizm ve
mekanizmle aklanamazln ve bilinen evrim kuramlarnn hibirine
benzemediini ortaya koyar. Burada evrimi idare eden mekanizma ne do
al ayklanma ne de ortama uyum salamadr. Evrim Tanr ile iten ba
lantl bir yaratma hadisesidir. Dolaysyla varln temelinde bulunan tin
sellik ve Tanrsallk, bu felsefenin teist yorumlara ak ve yatkn oluunu
anlalr klmaktadr.
lunr berson 557
BERGSON, Henri., Glme, (ev. M.. Tun), stanbul: M.E.B. Yaynlar, 1990
BERGSON, Henri., (ADK) Ahlak ile Dinin ki Kayna, (ev. Mehmet Karasan),
Ankara: M.E.B. Yaynlar, 1949
BOCHENSKI, J.M., ada Avrupa Felsefesi, (ev. Serdar Rifat Krkolu), stan
bul: Kabak Yaynevi, 1997
CAROU, Marie., "Bergson: The Keyboards of Forgetting", The New Bergson,
Manchester: Manchester University Press, 1999
CHEVALER, Jacques., Henri Bergson, (Trans. Lilian A. Clare), New York: The
Macmillan Comp., 1928
COPLESTON, Frederick S. J., A History of Plilosophy, Volume 9, Maine de Bi
ran to Sartre, First Paperback Edition, Bodmin: Bums&Oates, 1999
CORY, Chas E., "Bergson' s Intellect and Matter", Tle Plilosophical Review, Vo
lume 22, Issue 5, 1913
GR
kaynaklan olduka kstl bir lke olarak artan oranda SSCB ile yaknla
mak zorunda kalmas, Che'nin hareket alann artan oranda kstlar.
Che, "ileriye doru kamay" hayat i lkesi haline getirmitir denile
bilir. Emperyalizme kar silahl mcadele, kapitalizmin yklmas ve sos
yalist yeni insann gelitirilmesi kapsamnda srekli "ileriye doru ka
ar".
Kba' da devrim yaplr ama Latin Amerika lkelerine yaylamaz.
Kba' da Che'nin yeni insann gelitirilmesi ynndeki uygulamalar ba
ar kazanamaz ve Kba artan oranda SSCB ile yaknlar. Emperyalizme
kar gerilla savann baka bir nemli alanna, Kongo'ya gider; baarl
olamaz. Sonuta, Bolivya' da ileriye doru kalan yol biter. Che, reel sos
yalizmi "ierden" eletiren adalar gibi nemli sorular sormutur.
SSCB'nin 1991'de tarihe karmasnn ardndan Che'nin reel sosya
lizme ynelik eletirileri yeniden gncelleir. Che, tpk Demokratik Al
manya Cumhuriyeti'nden Fritz Behrens gibi, reel sosyalizmin ykln
yaklak eyrek yzyl ncesinden ngrmt. Che ve Behrens'in k
noktalar ve reel sosyalizmin deimesi gereken ynleri zerine grleri
birbirinden farkl olmakla birlikte, vardklar sonu aynyd: byle devam
edilirse k kanlmazdr.
Yazda, Che'nin hayat ve eserlerinin ardndan Kba devrimi ve
1960'l yllarla ilgili bir blm bulunuyor. Che'nin grleri ve dnemin
deki ilevi ancak 1960'l yllarn ve sembolik bir yl olan 1968'in dnya a
pnda yaratt byk hareketlenme balamnda anlalabilir.
Che'nin klasik "devrime hazrlk" anlayn deitiren grleri
gerilla sava balamnda ele alnrken, Regis Debray'n "devrimde dev
rim" bal altnda savunduu gr zerinde durulmayacaktr. Her iki
gr de temelinde Kba devriminin deerlendirilmesi ve Latin Ameri
ka'ya yaylmas hedefinden hareket etmekle birlikte, Che, gerilla savana
dardan bakan bir entelektelden daha salam temellere oturan dn
celere sahiptir.
Bu blmde ek olarak, ayn dnemde yaygnlaan halk sava sy
leminin bir baka nemli ismi Mao'nun konuyla ilgili grleriyle
Che'nin grleri arasndaki benzerlikler ve farkllklar zerinde durula
caktr.
Che'nin devrimci mcadele ve gerilla sava hakkndaki grleri
nin Orta ve Gney Amerika lkelerinden sonra en etkili olduu lke Tr-
m c;tu ehe uevara 567
kiye' dir. 1970-71 yllarnda ortaya kan iki silahl mcadele rgt,
THKO (Trkiye Halk Kurtulu Ordusu ) ve THKP-C (Trkiye Halk Kur
tulu Partisi ve Cephesi) Che'nin devrimci gerilla savayla ilgili grle
rinden byk oranda etkilenmilerdir. Mahir ayan'n Kesintisiz Devrim
11-III adl yazsnda ak i fadesini bulan bu etkilenme, Trkiye koullar
nn prizmasndan geerek kendisini gsterir. Mahir ayan'n zgn "Che
yorumu" zerinde de durulacaktr.
Yaznn sonraki blm, devrimin yaygnlamas amacyla devrim
ihracdr. "ki daha fazla Vietnam" olarak da ifade edilen bu gr, d
neminin belirli bir emperyalizm, sosyalizm ve smrge lkeler dnyas
anlayna dayanmaktadr. Bu erevede Che'nin Kongo deneyimi zerin
de durulacaktr.
Daha sonraki blmlerde Che' nin sosyalizmde ekonomik gelime
ve yeni insann oluumu hakkndaki grleri zerinde durulacaktr.
Son blm, Che'nin evrensel imajnn olumasyla ilgilidir. 20. yz
yln ikinci yarsnn en tannm kiilii olarak bilinen Che, bu konuma
nasl ulamtr?
HAYATI VE ESERLER
1959 yl bana kadar sren iki yllk savata Che gerilla komu tan
lna kadar ykselir ve Fidel ve Raul' dan sonra "devrimin nc ada
m" olur. Che katld btn savalarda Gnlk tutar. Kba'daki sava
"Kubanisches Tagebuch" (Kba Gnl) kitabnda anlatr.
1961'de Sanayi Bakan olur. Kba ekonomisinin geni olanda dev
letletirilmesini plann uygular, toprak reformunu hayata geirir. Kba
ekonomisini sosyalist insann oluturulmas dorultusunda ve ncelii
moral deerlere vererek gelitirmeye alr.
Che, sosyalist planlama ve sosyalist ekonomiyle ilgili grleri
"Aufsatze zur Wirtschaftspolitik" (Ekonomi Yazlar) kitabnda toplan
mtr.
1965'te Kongo'ya, emperyalizme kar savan Afrika' da da bala
tlmas iin gider. Baarl olamaz. Bu konudaki yazlar "The African Dre
am" (Afrika Ryas) adl kitabnda toplanmtr.
Gerilla savann Latin Amerika' da balatlmasna karar verir ve bu
amala 1966'da Bolivya'ya gider. 8 Ekim 1967'de Bolivya ordusuyla at
mann ardndan yaral olarak yakalandktan sonra, ertesi gn ldrlr.
Bolivya' da tuttuu gnl daha sonra "Bolivya Gnl" adyla yayn
lanr.
Che'nin deiik lkelerde ve toplantlarda yapt konumalar s
n flandrlarak deiik kitaplarda toplanmtr. Yazlarnn topland ki
taplarn says yaynlanan dile gre deimekle birlikte genellikle be ya
da alt tanedir. (Trke'de sekiz tanedir)
KBA DEVRM
UZUN 68
GERLLA SAVAI
Che'nin gerilla savann temelleriyle ilgili grlerinde yeni bir yan yok
tur. adalar Mao Tse Tung ve Giap, gerilla savann devrimci amalar
la yrtlmesinin genel ilkelerini daha nce ifade etmilerdi. Buna gre:
a) Temel sava alan krlardr, kentlerin rol ikinci plandadr.
b) Devrimin temel kitle gc kyllktr.
c) Devrim krlardan kentlere doru bir rota izler. Bu gelime, esas
olarak, kurtarlm bir blgenin oluturulmas ve geniletilme
si temelinde ekillenir. Toprak devrimi, feodal ve yar feodal ili
kilerin tasfiyesi, devrimin krsal alanda gelimesini salayan
anahtar uygulamadr.
Che, krlardan ken tlere doru rota izleyen ve ksaca halk sava ola
rak da adlandrlan devrimci gerilla sava teorisine, Kba devriminden
hareketle birka ekleme yapar.
Birincisi: Da baml da olsa kapi talist bir lkede, ii snfnn
deil de, kylln bir kesiminin ve toprak devriminin devrimde belir
leyici rol oynamasdr.
Kba ve sosyo-ekonomik yaplar ona benzedii savunulan Latin
Amerika lkeleri, ABD' ye baml kapitalist lkelerd ir ya da yeni smr
gelerd ir. Bu lkelerde krsal alanda yar feodal ilikiler de bulunmakla
Krrlmlm /ii/gr: Krsl /1111d11, dlk 'C'/11ry11 rrrr/k rrzidc o/11/11rnlm, /lgedr yrrym kiiylii
lrrh ii ilikilrrr lil' 0/11111111, gcri/11111111 kendi yrrlim ygtr111 o/11/11rd1111, ord11111111 rck r,rr k11-
y11trr /111>11111 gir/ih'l.xi /iif.'.
l'Jllll\IO ehe l(evara 571
ka' dan balayarak dnya apnda yaylmasnn yan sra, ayn dnemde
yaylan baka bir gerilla sava anlay daha vardr: in Halk Cumhuri
yeti (HC) tarafndan savunulan ve Mao',nun adyla zdeletirilen halk
sava . . .
Mao v e Che'nin adlaryla zdeletirilen silahl mcadele anlay
lar arasnda benzerliklerin yan sra nemli farklar da bulunmaktadr.
574 dokuzuncu blm
KONGO'DA SAVA
SOSYALZMN SORUNLARI
Kapitalizmi aarak yeni bir toplum kurmak, yeni insan ortaya karmak
iddiasndaki sosyalizmin sorunlar her zaman oldu; ne ki, bu sorunlarn
tartld baz zel dnemler vardr ve bunlardan bir tanesi de 1960'l
yllardr.
582 dokuzuncu blm
lar kurmutu. Bunlara 1957' de uzaya frlatlan ilk uzay arac Sputnik de
eklenince, SSCB'nin "bar iinde bir arada yaama sreci iinde sosyaliz
min stnln gstermesi" tezi son derece hakl gibi grnyordu.
"Sosyalizmin stnlnn gsterilmesi"nden anlalan, retici
glerin gelitirilmesinde kapitalizmin geride braklmasdr. retici g
lerin gelime dzeyi emek verimliliiyle llr. SSCB, emek verimlili
inde ABD'den geridedir ve ama en gelimi kapitalist lke ile aradaki
bu farkn kapatlmas, ardndan da ne geilmesidir.
Sosyalizm stnln gsterdii oranda insanlk da sosyalizme
ynelecektir.
Sosyalist lkelerdeki tartmalar bu amaca nasl ulalabilecei ze
rinde younlar. Tartmann balca iki taraf bulunmakla birlikte, esasa
ilikin saptamada ayrm bulunmamaktadr. Sosyalist ekonomide merke
zilemenin azaltlmas, byk retim birimlerinin zerkletirilmesi ve pa
zar mekanizmasnn daha etkin kullanlmas konularnda taraflar arasn
da ayrm yoktur, bunlarn hangi oranda kullanlacaklar konusunda fark
l grler bulunmaktadr.
Sosyalist lkeler ynetiminde bulunan kesime, Rusa' da kullanlan
adn benimsenmesiyle Nomenklatura da denilir. Nomenklatura'nn poli
tik, ekonomik ve kltrel olmak zere kesimi vardr. Parti ve hkmet
te izlenecek izgiyi izgiyi saptayan ve tekilerinden daha etkili olanlar,
politik sorumlulardr. Ekonomik Nomerklatura ise, byk retim birimle
rinin yneticilerinden oluur. Pazar mekanizmasnn daha etkin kullanl
mas ve kumanda ekonomisinin (merkezi plann) gevetilmesi zellikle
ekonomik Nomenklatura tarafndan savunulur. Byle bir uygulama, No
menklatura iindeki g dengesinin politik kesimden ekonomik kesime
kaymas anlamna da gelir. retim birimleri grece zerkleecek, merkezi
plann belirleyicilii azalacak ve byk retim birimlerinin yneticilerinin
daha fazla insiyatif kazanmasnn yolu alacaktr. Politik Nomenklatura
ise, merkeziyetilikten uzaklamann kendi belirleyiciliini sarsmayacak
lde gereklemesinden yanadr. (Bkz. Erkiner, 2008: 12-35)
Burada dikkat ekici nokta, Nomenklatura'nn her iki kesiminin de
ana sorununun "retimi nasl daha fazla artrabiliriz?" sorusu evresinde
ekillenmesidir. Bunun pratikteki anlam, sosyalist lkelerde sknts e
kilen daha fazla ve kaliteli dayankl tketim mallar retilmesidir. Sosya
list toplumun gelimesinden anlalan esas olarak budur.
584 dokuzuncu blm
GNLL EK ALIMA
KSEL RNEKLER
ENTERNASYONALZM
Che ile SSCB arasndaki iliki iyiden ktye doru gider. Yaamnn son
yllarnda durum, SSCB Hkmeti'nin Che'yi Kba ynetimine ikayet
etmesine varacak kadar ktdr (Castaneda, 1997: 364-7).
Kba ynetimi kat ABD ambargosu koullarnda SSCB'nin ekono
mik ve askeri desteinin yaamsal nem tadnn bilincindedir. Kba
ile SSCB arasndaki ilk gerginlik fze krizinde grlr. 1962'de Kennedy
ynetimi Kba'ya Sovyet fzeleri yerletirilmesini nlemek amaayla, f
ze paralar tayan Sovyet gemilerinin engellenmesine karar verir. Dn
yay nkleer bir savan eiine getiren kriz, yaplan pazarlklar sonucu
ABD'nin Trkiye' deki nkleer fzeleri ekmesi ve Sovyet gemilerinin de
geri dnmesiyle sona erer. Kba ynetimi kriz sresince devre d bra
klmasn ve fzelerin adaya yerletirilmesinden vazgeilmesinde kendi
sine bilgi verilmemesini eletirir (Castaneda, 1997: 280-90).
Sonraki yllarda Kba ynetimi, SSCB d politikasyla tmyle
uyum iinde bulunmamakla birlikte, gerginlikten kanan bir izgi izler.
Che ise artan oranda atmaya ynelir.
SSCB ynetimi, Latin Amerika lkelerindeki komnist partilerinin
isteine uygun olarak, blgede Kba'nn desteiyle gerilla sava balatl
masna kar kmakla birlikte, Afrika lkelerine Kba askerleri gnderil
mesini onaylar ve kendisi de bu lkelerdeki emperyalizme kar glere
silah desteinde bulunur.
596 dokuzuncu blm
CHE VE BROKRAS
SOSYALZMDE BROKRAS
Her iki kesim de reel sosyalist sistemi veri olarak ele alyor ve bun
dan sonra izlenilecek yol konusunda farkl dnyordu. 1960'l yllarda
bir dnya sistemi olan reel sosyalizmi, "batan beri bu yol izlenmemeliy
di" temelinde eletirmenin herhangi bir anlam olmad konusunda iki
kesim arasnda gr birlii vard. Sonuta bu sosyalizm nemli baarlar
kazanm ve krk yl da geride brakmt.
lk bakta olduka z t grlere sahip olduu dnlebilecek bu
iki kesimin anlat nemli bir nokta daha vardr: sosyalizm tarihinde
Nomenklatura ya da baka bir ifadeyle sosyalist elitlerin ilevi. Reel sos
yalizmin gl bir dnya sistemi olmasnda "brokrasi"nin (sosyalist
elitlerin) nemli pay vardr. " Baarlar ii lere, hatalar elitlere ai ttir" gibi
bir ayrm anlamsz olmaktan teye, ciddi deildir.
Che'nin lmnden yirmi yl sonra sosyalist lkelerde, 1960'l yl
larda reel sosyalizmi ierden eletirenlerin iki kesimince de ngrleme
yen bir gelime ortaya kmaya balar: brokrasinin, Nomenklatura'nn
ya da sosyalist elitlerin burjuvaziye dnmesi. ..
Sosyalizmin en byk iddiasn, retici gleri kapitalizmden daha
hzl gelitirme iddiasn gerekletiremeyeceini 1970'1i yllarn sonlarn
da ak olarak anlayan Nomenklatura, 1980' 1erden itibaren reel sosyaliz
min yaayamayacann bilincine varr ve sosyalizm sonras toplumdaki
yerini garanti altna almak abasna girer. Sosyalizm sonras toplum kapi
talizmdir ve kapitalizmde salam bir yer elde etmenin kestirme yolu da,
sahip olunan olanaklardan yararlanarak devleti soymak ve hzla zengin
lemektir.
1990'l yllarda eski sosyalist lkelerde (zellikle Macaristan, Po
lonya ve ekoslovakya) yaplan aratrmalar, bu lkelerdeki yeni burju
vazinin nemli oranda (ad komnist partisi olsun veya olmasn) eski y
netici partinin deiik alanlardaki nde gelen kadrolarndan olutuunu
gsterir. Orta Avrupa'nn eski sosyalist lkelerinde Nomenklatura'nn
ekonomik blm (retim srecinin her kademesindeki yneticiler) sos
yalizmden sonra gelen kapitalizmde de yerlerini byk oranda korurlar
ken, politik grevlerde bulunan kesimde emekli olarak ya da kesine e
kilmeye zorlanarak tasfiye ed ilenlerin oran daha fazladr.
Yukarda ad geen lkede 1993 ylnda yaplan bir aratrma
ya gre ekonomik Nonenklatura'nn yzde 70.7'si yeni dzende yerini
korurken, bu oran politik Nomenklatura'da yzde 39.3'e, kltrel No-
ernesto ehe guevara 601
CHE VE TROKZM
Che'nin Trokizme yakn olduu aka ifade edilmese bile, Che hakkn
da bu akmn yandalar tarafndan yaymlanan yaptlarda byle bir imaj
verilir (Lwy, 1987 ve New International, 1 991). Teorik olarak bakldn
da konuda byle bir yaknlktan sz edilebilir.
Birincisi: Che, Latin Amerika lkelerinde ulusal burjuvazinin em
peryalizmle ibirlii sonucu, demokratik devrimin gndemden kt ve
sadece sosyalist devrimin mmkn olduu grndedir (Guevara, 1999:
237-239). Latin Amerika lkelerindeki komnist partileri ise, ulusal bur
juvazinin bir blmnn de katlaca demokratik ve ardndan da sosya
list devrimden yanadrlar. Sovyetler Birlii Komnist Partisi de emperya
lizme baml lkeler iin ayn gr savunmaktadr.
Devrimin demokratik ve sosyalist aamalara ayrlmamas, devri
min demokratik grevlerinin sosyalist devrim kapsamnda ele alnmas,
Trokizmin nemli zelliklerinden bir tanesidir.
ki aamal devrimin geni olarak benimsendii 1 960'l yllarda,
Che'nin, en azndan Latin Amerika' da sosyalist devrimden yana olmas,
kendisiyle SBKP arasndaki nemli farkllklardan birisini oluturur.
kincisi: Che, SSCB'yi hem ierdeki ekonomik reformlar ve hem de
azgelimi lkelerle ilikileri asndan eletirmektedir. Grld gibi,
Che'nin reel sosyalizme ynelik ar eletirileri vardr.
ncs: Che, deiik yazlarnda srekli vurgulad gibi, en
azndan Latin Amerika'da blgesel devrimden yanadr. ABD'nin ikinci
602 dokuzuncu blm
SONU
BEHRENS, Fritz: "Ma kam ic/t Marxist sei, o/11e lltopist z sein ... ", Ham-
burg, VSA-Vcrlag, 2010.
CASTANEDA, Jorgc: Chc Gucvara, Frankfurt an Main, Insel Verlag, 1997.
GUEVARA, Che: Tle Africa Dream, London, The Harvill Press, 1999.
GUEVARA, Che: Tire Africm Dream, London, Thc Harvill Press, 1999.
ernesio ehe guevara 613
Ek olarak Che'nin baz yazlar tek kitap olarak deiik yaynevleri tarafndan
yaymland. rnein iirler, Adnan zer evirisiyle 2005 ylnda
Yar Yaynlar, Sava Anlar, Sekin Sclvi evirisiyle 1999 ylnda i
vi Yazlar tarafndan yaymland.
A B
Ak ahlak, 515, 553 Bamllk, 106, 121, 123, 126, 127, 339,
Adalet, 4, 5, 7, 13, 23, 24, 25, 26, 361 605
Adalet duygusu, 7 Bamllk tezi, 96, 105, 123, 124, 126
Adalet teorisi, 4, 5, 13, 23, 24, 25, 26, Bant, 181, 192, 206, 248, 270, 276,
27, 40, 41, 55 294, 295, 97, 303, 304, 312, 313,
Adaletin iyiye ncelii, 7, 27 315, 316, 317, 318, 320, 321, 322,
Adaletin ncelii, 39 323, 324, 369, 370
Akademik eletiri, 194, 195, 196, 197 Bar, 24, 45, 54, 81, 340, 460, 503, 582,
Alg nesnesi, 301, 312, 313, 320, 329, Bar iinde bir arada yaama, 81, 583
331 Basit eitlik, 44
Alkanlklara dayal hafza, 529 Beden, 173, 217, 222, 224, 228, 233, 303,
Anamnez, 148 304, 542, 543, 544, 555, 560
Anarist eylem kuramlar, 120 Beden -ruh ilikisi, 276, 303, 304
Anlambirim, 190, 199, 208 Ben, 15, 162, 163, 223, 224, 225, 527, 528
Anlambirimcikler (kiinin sesi), 208 Ben -zne tasarm, 527
Anti -pozitivist, 387, 388 Ben tasarm, 527, 529
Arabuluculuk vasf, 66, 128 Bendeki sen, 306
Araclk forksiyonu, 66 Bergson felsefesi, 519, 520, 525, 528,
Aratrma izlenceleri, 417, 418 549, 555, 556, 560
Ardklk, 514 Beyin ve dnme, 515
Arzu, 376, 489, 503, 504 Biimsel adalet, 27, 28
Arzu felsefesi, 156 Bilgi, 338, 415,
Asal gerilim, 386, 406, 424, 429 Bilgi kuramsal anarizm, 419
Asl hafza, 528, 530 Bilim, 221, 333, 341, 385, 390, 414, 434,
Ak, 150, 1 57, 158, 164, 166, 172, 207, 457, 522
222, 224, 234, 238, 437 Bilim felsefesi, 245, 385, 386, 387, 388,
Atopik, 146, 234 390, 415, 416, 424, 425, 430
Aydnlanma, 84, 246, 365, 491, 502, 508 Bilim olmayan, 415
616 dizin
Bilimsel devrimler, 389, 390, 399, 406, Cehalet peesi, 6, 8, 11, 15, 17, 1 8, 29,
409, 411, 414, 420, 35, 37, 38, 41, 48
Bilimsel devrimlerin yaps, 385, 388, Cemaatilik, 83
389, 390, 406, 420, 422, 424, 427 Cennetten kovulma, 480
Bilimsel yntem, 184, 1 90, 232, 387, Cinsellik, 204, 207
456, 521 Cogito Ergo Boom, 487
Bilimsellik lt, 387, 388, 417, 418, atan sebepler, 71, 77, 78
422 eliki, 54, 292, 299, 340, 446, 483, 486,
Bilincin birlii, 311, 380 496 541, 572
Bilincin esas, 527, 542 oulculuk, 7, 13, 45, 49, 81, 84, 88, 95,
Bilincin i taraf, 527 96, 130
Bilin, 528 ok kltrllk, 81, 130
Bilin halleri, 545 D
Bilin ve hayat, 515, 544, 545 Datc adalet, 6, 10, 17, 34, 39
Bilinsiz bir vatan, 478 Dahil edicilik tezi, 107
Bilinmezlik peesi, 8 Deer (anlam), 1 87
Bir eyden zgrlk, 21 Deer kuram, 67
Bir eye zgrlk, 21 Deer nermeleri, 70
Birey, 14, 15, 17, 393 Deer teorisi, 65, 88, 94
Bireysel zgrlk, 13, 1 6, 1 9, 82, 84, 91, Deer yasas, 584, 590, 591, 592, 593,
96 596, 599
Birikimsel ilerleme, 414 Dekadans, 481
Birinci doa, 177, 178, 1 79 Deney bilimleri, 415
Birincil dil dizgesi, 1 80, 181, 184, 199, Deontik nermeler, 70
205 Derin ben, 529, 550, 555
Birincil gsterge dizgesi, 179 Devlet, 7, 15, 19, 22, 58, 460, 568, 581
Birincil sebepler, 65, 66, 76, 77, 78, 79, Devrim, 183, 297, 412, 566, 568, 569,
126 572, 577, 578, 579, 586, 597
Biyolojik hayat katman, 527 Devrimci pratik, 572
Bunalm dnemi, 389, 391, 400, 414 Devrimci teorik ve pratik, 572
Devrimsel gelime, 412
Brokrasi, 24, 597, 598, 599, 600
Dlayc, 42, 66, 75, 77, 78, 79, 80, 108,
Btn, 147, 222, 549
117, 118, 120, 127
C- Dil, 167, 169, 171, 176, 211, 212, 215,
Canl fikirler, 527 225, 253, 351, 353, 375, 376, 474,
Canl zaman, 526, 545 505,
Dil dzlemi, 188, 205, 206
Cassierin hareket noktas, 257, 273
dizin 617
Diyalektik, 199, 266, 270, 341, 441, 485, E ltrlemezlik, 412, 422, 425
492, 550, 552, 576 Eitliin adaletin z olarak tanmlan-
Diyalektik bir paradoks, 485 mas, 24
Doa, 30, 1 75, 1 78, 250, 255, 332, 363, Etki (influential) otorite, 114
386, 393, 426, 442, Evrensel -yaratc -dinamik, 547, 548,
Doal adalet devi, 55, 56 549, 550, 551, 552
Doal hukuk ilkeleri, 27 Evrimcilik, 513, 515, 524, 607
Dorulamac, 417, 420 Eylem sebebi, 64, 65, 75, 79, 80, 115,
116, 117, 121, 127, 131
Dorulanabilirlik, 387, 388
Eyleme temelleri, 77
Donluk, 10, 14, 20, 40, 262, 277, 336,
361, 364, 388 Eylemsizlik yasas, 340
Gelimi kiisel rnekler, 587 Hayat, 521, 525, 540, 551, 566
Gerek sre, 527 Hayat hamlesi, 515, 520, 527, 535, 537,
Gerek zaman, 514, 526, 527 538, 539, 543, 547, 548, 551, 552,
Gereki gelir kyaslamalan, 37 556
Gereklik ve grn, 273 Haz, 34, 166, 217, 219, 220, 234,
Gerilla sava, 565, 566, 570, 571, 573, Hermeneutic kod (gerein sesi), 208
574, 576, 577, 578, 579, 584, Hn ve nefret, 479, 480, 508
589, 595, 607 Hilik, 484, 485, 496, 500, 506
Gebe, 478 Hiyerari, 95, 96, 363
Gnderge, 179, 187, 230 Hukuk devleti, 10, 24, 25, 27, 28, 53,
Gnll ek alma, 587, 588, 609 139, 141, 361, 362
Grnen anlam, 181 Hukuk kavram, 63
Grnmeyen anlam, 181 Hukuki (ahlaki) ykmllk, 67
Gsteren, 10, 53, 64, 124, 1 58, 173, 179, Hukuki pozitivizm, 63, 66, 110, 141
180, 181, 182, 187, 210, 215, 216, Hukukun normatiflii, 109, 110
229, 256, 271, 289, 292, 317, 318, Hukukun otoritesi, 63, 64, 98, 102, 1 04,
322, 333, 353, 362, 402, 420, 458, 111, 131
484, 531, 597
Gsterge, 145, 147, 156, 179, 1 80, 181,
182, 187, 188, 203, 204, 227 erik, 116, 271, 309, 325
Gstergebilim, 151, 179, 184, 185, 188, eriksel -deerlendirici analiz, 65
189, 190, 233 gd, 502, 524, 532, 533, 535, 538,
Gsterilen, 33, 179, 180, 181, 190, 202, 540, 546, 550, 553, 558
210, 212, 247, 276, 332, 398, 403, deoloji, 35, 160, 175, 177, 1 78, 188, 197,
463 199, 21 2, 228, 232, 235, 478
doller, 498
H
fade algs, 249, 300, 303, 305, 306, 373
Hafza, 303, 359, 373, 447, 514, 526,
kinci doa, 178, 179, 181
528, 529, 530, 531, 532, 541, 542,
kincil dil dizgesi, 180, 181
543, 544, 545, 546, 557
kincil gsterge dizgesi, 179
Hak, 12, 1 5, 18, 20, 41, 50, 84
kincil sebepler, 66, 76, 77, 78, 79, 126
Hak edi olarak adalet, 18
ktidar, 53, 117, 118, 1 19, 212,
Hakikat, 482 493, 522, 523
leri doru kamak, 237
Hakkaniyet olarak adalet, 4, 23, 25, 36,
39, 40 lerlemeci bilim anlay, 412
Halk sava, 566, 570, 573, 574, 575, liki formu, 317, 318, 322
576, 577 lke, 283, 285, 292
Hatra, 530, 531 mge, 149, 154, 222, 225, 230, 286, 326
dzin 61 9
M Moral geometri, 17
Madde, 310, 527, 535, 541, 543, 547, Mkemmeliyetilik, 80, 81, 85, 98, 101,
555, 556, 557, 558 130
Madde ve hafza, 514
N
Maddi tevik, 584, 590, 591, 609
Negatif aydnlanma, 491
Maddi tevikin geri plana atlmas,
Negatif haklar, 87
587
Nega.tif zgrlk, 19, 21, 37,
Maksimizasyon, 92
Neopozitivist, 385, 387
Makul olan, 16, 17, 48
Nesne, 183, 194, 230, 231, 233, 248, 249,
Manbk, 352, 527
254, 263, 285, 295, 296, 297, 298,
Mantk d anlam, 488
301, 322, 330, 332, 333
Mantk pozitivizm, 388, 415, 425 Nesne algs, 282, 321, 357
Mantkl anlamszlk, 488 Nesne dil, 183, 233
Marksist dil, 170 Nesnel birletirme formu, 295, 318,
Matematik zaman, 526 322
Medusa bak, 228 Nesnelerle bilincin ilikisi, 293
Mekan, 314, 316, 319, 320, 501 Nicelik, 309, 555, 558
Mekanik hafza, 530, 542 Nihai sebep, 75, 76, 80
Mekanizm, 534, 535, 555, Nihilizm, 479, 483, 506, 507
Mekansal birlik formu, 319 Nirvana, 481
Mekansal ve zamansal birlik formlar, Nitelik, 95, 146, 290, 526, 555
295, 318 Nomenklatura, 583, 584, 598, 599, 600
Meru (de jure legitimate) otorite, 103 Normal gerekelendirme, 106, 1 23,
Meru otorite kavram, 123, 128 124, 125, 126, 127, 128, 129
Metafizik, 249, 307, 388, 397, 415, 416, Normal gerekelendirme tezi, 106,
418, 421, 473, 493, 506, 514, 522, 124, 125, 126, 128, 129
538, 548, Normal sebep, 126
Metinleraraslk, 155, 202 Normatif analiz, 104, 105
Metinsellik, 166, 200, 201, 202, 204, Normatif nermeler, 70
210, 211, 220 Normatif teori, 65, 111
Metnin hazz, 156, 166, 172, 211, 221, Ntr / yansz yaz, 145, 150, 167, 168,
222, 239, 240 213, 223
Militan yazn, 170
0. - 0
Mitik -ncesi, 306
Object (nesne), 190
Mitos, 253, 274, 285, 300, 306, 330, 335,
Objektif iyiler, 95
338, 343, 345, 352, 353, 360, 366
Objektif sebep, 67, 69, 71, 128
Model, 535, 554
Okuma hazz, 217
Modern genel hukuk sistemi, 63
dzin 621
Okunabilir metin, 206, 207, 216, 217, zgr eylem, 549, 550, 553
221 zgr kiilik, 359
Okur, 206, 218, 226 zgr olmak, 498
Olaan bilim, 389, 391, 392, 394, 395, , zgr ve yarata hafza, 528, 556
397, 398, 399, 400, 402, 404, 408, zgrlk, 22, 41, 51, 82, 84, 85, 216,
414, 421, 424, 464, 480, 485, 492, 499, 500, 535,
Olaan bilim dnemi, 389, 421 555, 580,
Olaan bilim etkinlii, 390, 391, 394, zgrlk gsterii, 498, 499
396, 400, 401, 404, 408, 416 zgrlk ilkesi, 9, 25, 51
Olaanst aratrma dnemi, 400 zgven, 14
Olduu yerde gebe, 478 zne, 67, 1 88, 219 220, 222, 261, 263,
Olgunlam bir igd, 533 265, 267, 270, 375, 485, 527
Olgunlam bir zeka, 533 zne ile nesne, 220, 269, 276
Oligarik diktatrlk, 575 znel sebepler, 69
Ontolojik bireycilik, 21 zsayg, 14, 29, 40
Ordinat fayda, 32
p
Orijinal durum, 6, 8, 13, 15, 18, 33, 39,
41, 48 Paradigma, 385, 386, 389, 390, 391, 395,
401, 408, 414, 422, 427
Orijinal sebep, 121
Paradigma ncesi dnem, 389, 392,
Ortak -llemez, 95, 96, 97, 98
394, 398, 399, 401, 414
Otomat hafza, 529
Paralelizm, 541
Otonomi ideali, 80, 83, 86, 87, 99, 130
Para, 331, 352, 451, 462, 519, 520
Otonomi sahiplii, 87
Paralanma, il, 467
Otorite, 67, 102, 103, 104, 105, 108, 111,
Personalist, 545
112, 113, 119, 121, 123, 126, 504
Politik kapitalizm, 581
Otorite ve sebep, 115
Postmodem liberalizm, 6
dev, 20, 55, 122, 536
Postpozitivist bilim, 420
lm, 376, 479, 486, 487, 497, 507, 607
Postyapsalclk, 156, 202, 235, 430, 477
nc sava, 576, 577
Pozitif haklar, 87
rten uzlama, 4:S, 47, 49, 50
Pozitif zgrlkler, 37
tekinin engellenmesi, 44
Pozitivist, 70, 80, 102, 108, 109, 38,
z, 223
386, 387, 388, 393, 408, 410, 415,
zdek dzlemi, 188
420, 421, 424, 425, 426, 479, 515,
zdeletirme fiili, 294
522
zel, 20, 35, 42, 46, 50, 52, 254, 278,
Pratik akl, 16, 63, 67, 68, 72, 114, 115,
283, 300, 318, 361, 438, 455, 592
132
zgr alm, 547
Pratik akl emas, 1 6
zgr davran, 528
Pratik felsefe, 64, 65, 67, 68, 72, 104
622 dizin
Pratik muhakeme kategorisi, 67 Sanat, 174, 248, 253, 256, 302, 330, 334,
Pratik otorite, 103, 104, 114, 116, 117, 335, 337, 338, 343, 345, 351, 375,
122, 123, 128 454, 549
Rasyonel, 16, 46, 49, 477, 544 Sembol nesne ilikisi, 273, 329, 331
s Sesbirim, 190
Sevgi, 362, 437, 494, 545, 553, 554
Samalk, 475, 477, 489, 491
Sevgi ahlak, 553, 554
Saf hafza, 514, 529, 542
Sezgi, 524, 525, 526, 532, 533, 535, 536,
Saf form fenomenleri, 316, 317
538, 540, 541, 546, 551, 555, 558
Saf hafza, 514
Sezgisel model, 78
Saf ifade fonksiyonu, 306
Snr koyma sorunu, 388, 415
Saf sembolik bant, 294, 324
Silahl mcadele, 566, 567, 571, 573,
Saf sembolik iliki, 303 574, 575,
Saf sre, 514 Silahl propaganda, 566, 567
Saldrganlk, 196 Sivil i taatsizlik, 5, 53, 54, 55, 56
Salt hafza, 529 Siyasal adalet, 8, 38, 40, 42, 44, 45, 46,
Salt mevcudiyet, 249, 370 47, 48, 49
dizn 623
Yasemin IIKTA
Lisans: stanbul niversitesi Hukuk Fakltesi, 1979-1983. Yksek Li
sans: stanbul niversitesi Siyasal Bilgiler Fakltesi Sosyoloji ve Siyaset Bili
mi, 1983-1984. Ikta, 1983'de stanbul niversitesi Hukuk Fakltesi Hukuk
Felsefesi ve Sosyolojisi Krssne Arabrma Grevlisi olarak atanmtr.
Doktora: stanbul niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Kamu Hukuku Ana
bilim Dal, 1984-1991 . Ikta, 1 ubat 1995 tarihinde Yardmc Doent olarak
atandktan sonra, "Hukuk Normunun Mantksal Analizi ve Uygulamas"
balkl almat ile 7 Ekim 1999'da doentlik kadrosuna atanm ve 2006 y
lnda Hukuk Felsefesi balkl takdim tezi ile . . Hukuk Fakltesi Hukuk
Felsefesi ve Sosyolojisi Profesr olarak atanmtr.
Glsm DEPE L
Lisans eitimini Ankara niversitesi letiim Fakltesi Radyo Televiz
yon Sinema Blm'nde yapb. Yksek Lisansn ayn niversitenin Sosyal Bi
limler Enstits'nde, Radyo Televizyon Sinema Anabilim Dal'nda tamamla
d ve buradan "Trk Sinemas'nda Dou Anadolu: 1960-1990 Yllar Arasn
da Ky Filmleri" balkl tez almasyla mezun oldu. Ayn blmde devam
ettii doktora eitimi srecinde g almalar alanna yneldi, tezini Ber
lin' deki Trkiyeli topluluklarda evlilik trenlerinin dnm zerine yazd.
Hacettepe niversitesi letiim Fakltesi'nde retim grevlisi olarak
almaktadr. Akademik ilgi alanlar letiim Etnografisi, Grsel Antropoloji,
Etnografik Film ve G almalar' dr.
Milay KKTRK
1961 ylnda Zonguldak'ta dodu. lkokulu Zonguldak'ta, ortaokul ve
lise eitimini Kastamonu Gl retmen Lisesi'nde tamamlad. 1984'te Ata
trk niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'nden mezun oldu.
Yksek lisansn Gazi niversitesi Sosyal Bilimler Enstits'nde 1987'de ta
mamlad. Burdur ve Manisa illerindeki deiik liselerde felsefe retmenlii
yapt. 1995 ylnda Pamukkale niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Felsefe B
lm' ne aratrma grevlisi olarak atand. Erzurum Atatrk niversitesi Sos
yal Bilimler Enstits'nde, Emst Cassirer'de Sembol ve Sembolik Formlar
adl teziyle, 2001 'de doktorasn bitirdi. Ayn yl yardmc doentlie atand;
Aralk 2007'de doent oldu. Hedef lke Trkiye'de Birey Toplum ve Siya
set, Kltr Bilimi Yazlan, Kltrn Dnyas/Kltr Felsefesine Giri adl
telif; Sembolik Formlar Felsefesi 1 Dil, Sembolik Formlar Felsefesi 11-Mitik
Dnme, Sembolik Formlar Felsefesi Hl-Bilginin Fenomenolojisi ve Kl
tr Bilimlerinin Mant zerine, Rlativite Teorisi zerine, Sembol Kav
ramnn Doas adl eviri eserleri yaynlanm olan Milay Kktrk Pamuk
kale niversitesi'nde retim yelii grevini srdrmektedir.
Sadk Erol ER
1975 Gaziantep / slahiye'de dodu. lk, orta ve lise tahsilini burada ta
mamladktan sonra Atatrk niversitesi Felsefe Blm' ne girdi. Bu blm
den mezun olduktan sonra, 2003 ylnda Atatrk niversitesi Sosyal Bilimler
Enstits'nde Sistematik Felsefe ve Mantk Anabilim Dalnda Yksek Lisans
Eitimi' ne balad. 2005 ylnda "Emil Cioran: Temel Kavramlar ve Sorunlar"
almas ile Yksek Lisans Eitimi'ni tamamlayarak "Bilim Uzman" unvan
n ald. 2007 ylnda ayn enstit' nn Felsefe Tarihi Anabilim Qal'nda Dokto
ra Eitimi'ne balad. Halen doktora eitimini burada srdrmektedir. Dou
Bat, Cogito, Kitap-lk, Edebiyat ve Eletiri, Virgl, zne gibi eitli dergilerde ve
Radikal Gazetesi'nde makaleleri ve evirileri yaynland. Editrln Prof.
Dr. Ahmet Cevizci'nin yapt Felsefe Ansiklopedisi'ne katklarda bulundu ve
hala da bu katklara devam etmekte. Emil Cioran: Bir Alacakaranlk Dnr,
Hiliin Doruklarnda Ciora (Kenan Saraliolu ile) olmak zere yaymlanm
iki kitab bulunmakta. Ankara' da zel bir dershanede retmenlik yapmakta.
Halit UYANIK
198l'de Adana'da dodu. lk, orta ve lise renimini Adana'da ta
mamlad. stanbul niversitesi Hukuk Fakltesinden 2004 ylnda mezun ol
du. Ayn niversitede Kamu Hukuku Anabilim Dalnda "Joseph Raz'da Hu
kukun Otoritesi Kavramnn Temellendirilmesi" konulu almas ile yksek
lisansn 2007'de tamamlad. Ayn niversitede doktora almalarn srdr
mekte ve aratrma grevlisi olarak grev yapmaktadr.
Engin ERKNER
1950'de dodu. 1972'de ODT Kimya Blmn bitirdi. 1974'te ayn
niversitenin Teorik Kimya Blm'nde yksek lisans yaph. zgr Gndem,
zgr lke, Siyah Beyaz, zgr Politika gazetelerinde ke yazarl yaph ve
ok sayda dergide makaleleri yaymland. 2005 ylnda Frankfurt'taki J. W.
Goethe niversitesi Politik Bilimler blmn bitirdi. Birisi Almanca olmak
zere 12 kitab bulunuyor. 26 yldr Almanya'da yaynlanmakta olan Yazn
Dergisi'nin genel yayn ynetmenidir.
Yllardan beri zerinde alt konu, 20. yzyl reel sosyalizm tarihi
dir. Bu balamda si.v il toplum, blgesel ve kresel sivil toplum konular da il
gi alan iinde zellikle yer alyor. Bir sreden beri yeni bir toplumun kurulu
unda hak ettii nemde ele alnmam olduunu dnd kolektif bilin
alt, bireysel ve toplumsal psikolojik tarih zerinde alyor.
Asl ASLAN
1971 ylnda ankr' da dodu. Evli ve iki ocuk annesidir. lk ve orta
renimini Eskiehir' de tamamlam olup aslende Eskiehirlidir. 1993 yln
da Hacettepe niversitesi Psikoloji Blmnden mezun oldu. Yksek Lisan
sn 1995 ylnda Amerika Birleik Devletlerinin Nebraska eyaletindeki Neb
raska niversitesinde tamamlad. Doktorasn 2003 ylnda yine ayn niver
sitenin Psikoloji blmnde 'mplicit Learning through Auditory Stimuli' ad
l teziyle tamamlad. alma alan Deneysel Psikoloji olup, renme, bili, al
g ve bilisel sreler gibi konularla ilgilenmektedir. Halen Mersin niversi
tesi Psikoloji blmnde retim yesi olarak almaktadr.
Levent BAYRAKTAR
1972' de Ankara' da dodu. lk, Orta ve Lise tahsilini bu ehirde tamam
fad. 1989'da Ankara niversitesi DTCF Felsefe Blmne girdi. Buradan
1993 ylnda "Necati Akder Dncesinde Bir Aksiyon Problemi Olarak Fel
sefe" balkl tezi ile mezun oldu. 1995 ylnda mezun olduu blmde Ara
trma Grevlisi oldu. Ankara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits'nde
1997'de "Bergsonculuun Trkiye'ye Girii ve lk Temsilcileri" balkl tezi ile
yksek lisansn ve 2003 ylnda "Bergson'da Ruh-Beden likisi" adl tezi ile
doktorasn tamamlad. 2004-2008 yllar arasnda Krkkale niversitesi Fen
Edebiyat Fakltesi Sosyoloji Blmnde retim yesi olarak alt. Burada
lisans ve yksek lisans seviyelerinden dersler verdi tezler ynetti. Halen Ga
zi niversitesi Gazi Eitim Fakltesi Felsefe Grubu Eitimi A.B.D.'nda aka
demik almalarn srdrmektedir. Felsefe Dnyas, Lapsus, Yeni Trkiye,
Dnen Siyaset ve Trk Yurdu gibi dergilerde yaymlanm pek ok maka
lesi ve bildirisi bulunmaktadr. Trk Felsefe Dernei'nin kard Felsefe
Dnyas dergisinin Yayn Kurulu, dernein de Denetleme Kurulu yelii ile
Trk Yurdu dergisinin Yayn Kurulu yeliklerinde bulunmaktadr.