Professional Documents
Culture Documents
n avid Pears (1921) Locke, Hume, Berkeley, Russell, Wittgenstein gibi ada
kkenli filozoflarn metinlerinden yola karak yapt incelikli felsefe
zmlemeleriyle tannan ngiliz felsefeci. Pears, almalarn byk lde 20.
yzyl zmleyici felsefesi erevesinde tartmasz en ok almann yapld
"bilgi felsefesi," "zihin felsefesi," "dil felsefesi" alanlarndaki sorunlar stne yo
unlatrmtr. niversitede alt sre boyunca genelde "dil felsefesi" ai'.,r: rlkl,
daha zeldeyse "doruluk kuramlar" ile "anlam felsefesi" stne younlaan
dersler vermitir. lk bakta ikincil ya da salt amlayc bir deer tadklar y
nnde bir izlenim uyandrsalar da, Pears'n hemen btn almalarnda dn
vermeden uygulad, ou yerde kendine zg ayrntlaryla kefedilmeyi bekle
yen dil ynelimli zmlemelerinin felsefe alanna birbirinden deerli katklar
olmutur. Pears, felsefeye adm atnn ilk yllarnda yakn arkada Brian McGui
ness ile birlikte Wittgenstein'n Tractatus Logico-Philosophicus balkl yaptn Al
manca'dan ngilizce'ye evirmitir. Bu ayn dnemde filizlenen Wittgenstein'n
dile dayal soruturma yntemine ynelik ilgisi, yaamnn hemen her aamasnda
hz kesmeden kat kat younlaarak srmtr. Nitekim iki ciltten oluan oylumlu
almas False Prison'da (Yanl Tutukevi), lmnden sonra yaymlanm yazla
rndan kimi el yazmas olarak kimi daktilo edilmi halleriyle yaymlanmay bekle
yen yazlarna dek, Wittgenstein felsefesinden geriye kalan izleri ierdii dnsel
olanaklara k tutacak biimde srm; ilk yazlarndan en son yazlarna Witt
genstein'n geirdii dnsel evrimin hemen btn uraklarn ayrntlaryla ince
lemitir. Yerleik yorumlara drdi'.,ri.i eletirel glge nedeniyle nemli yanklar
uyandran sz konusu almann ilk cildinde, "nceki dnem" ile "sonraki d
nem" arasnda ska yaplan ayrmn temelsizliini salam uslamlamalarla tantla
m, Wittgenstein felsefesinin kendi iinde son derece anlaml bir "paral btn
l" bulundui'.,>unu, belli bir kesit alnarak tek bir kuram ya da reti ats altnda
genelletirilemeyecek "kesintili bir sreklilik" tadn savunmutur. Bu ba
lamda dnrn Tractatus'ta ortaya koyduu temel grlerin, zellikle de "tek
bencilik" ile "grngclk" aklamalarnn lmnden sonra yaymlanan Felse
fece Soruturmalar' anlamak iin kilit deerde bir nemi bulunduunu ileri sr
mtr. almann ikinci cildindeyse, Wittgenstein'n "kural kavram" ile "kural
izleme tasarm"ndan yola koyularak dillendirdii "zel dil uslamlamasnn temel
sizlii" savunusunu, Kripke'nin buna getirdii yorumda sunulu buldui'.,'ll ierimler
den yararlanarak ok daha geni bir ereveye oturtmutur. Pears'n sekin felsefe
dergilerinde yaymlanm ok sayda yazs bulunmaktadr. Gnmzde bunlardan
kimileri, en azndan zmleyici felsefe evrelerinde, felsefeye yeni balayanlara
ncelikle okumalar salk verilen, pek ok bakmdan alann klasiklemi metinleri
olarak deerlendirilmektedir. s;/gi Nedir? bu trden metinlerin en gls olmasa
bile zgn rneklerinden biridir.
Bilim ve Sanat
What is Knowledge?
David Pears
eviren: Abdlbaki Gl
yayma hazrlayan: Sarp Erk Ula
kapak tasarm: Mustafa Okan
dizgi: Erki! zkyac
bask: Ertem Matbaas-4258225
ISBN 975-7298-37-9
David Pears
eviren
Abdlbaki Gl
Bilim ve Sanat
Kaynakca bilgisi:
David Pears, Bilgi Nedir ?
eviren: Abdlbaki Gl, Bilim ve Sanat,
Ankara, 2004, 136 sayfa.
indekiler
evirmenin Sunuu 7
Sunu 9
1 13
il 31
111 37
iV 45
v 51
v 63
v 85
VIII 103
Kaynaka 111
"Bilgi Nedir?" sorusu ylesine yaln bir felsefe sorusudur ki, soru
bir baka felsefe sorusundan yardm almadan, bilgi tasarmmz olu
turan deiik felsefe kavramlarn sorunun iine katmadan salt ken
disi dnlerek peine dldnde bir yerden sonra dmlene
rek n alnamaz bir olanakszla brakr kendini. Platon ile Aristo
teles'ten bu yana felsefe aratrmasnn nnde ne vakit byle bir
olanakszlkla karlalmsa, sorunun sorduunda ayrmlar yapma
yoluna gidilmi, soruyu baka sorulara blerek ncelikle sorunun
aratr ufkundaki tkankln almas gerektii dnlmtr.
Pears da "soru sorarak dnme gelenei" iinde yer alan Bilgi
Nedir! adl kitabnda soruyu baka sorulara blerek ilerliyor. Bir yan
dan soruyu ustaca paralarna ayrarak daha kk sorular karyor
ortaya, br yandan ortaya kard sorucuklar bilgi sorunuyla te
mel balarn koparmadan tek tek en ince ayrntlarna varncaya dek
soruturuyor. Ancak deme bir "zmleyici felsefeci" den beklendii
7
zere, yapt btn blmlemelerin yeter bir nedenlerinin bulunma
sna, bilgiyi kavrama srecinde olmazsa olmaz bir deerge tamala
rna, gndelik dilin batlaryla uyum iinde olmalarna olabildiince
zen gsteriyor. Ama hepsinden nemlisi, kitap boyunca yapt her
blmlemeyi zmleyici felsefe anlaynn balanmlar uyarnca
tek tek gerekelendirerek temellendirme devini bir an olsun savsak
lamyor. Bir eyin bilgisi hangi paralardan oluur? Ka tr bilgi var
dr? Hangi trden bilgiye nasl bir yol izlenerek ulalr? Bir eyi bilen
o eyi biliyor olduunu da bilir mi? Bir bildirimin bilgi olup olmad
n deerlendirirken bavurulacak ltler nelerdir? Gvenilir bir
bilgi var mdr?
Pears'n bilgi felsefesinin olduklarndan daha fazla blnemeyen
en temel sorularnn yol gstericiliinde yrtt "bilginin nelii"
zmlemesi, bilgi stne dnrken pek oumuzun admlamaya
yanamad yollarn aslnda ne denli nemli olduklarn tantlamakla
yetinmiyor; alt zmlemelerinde gelitirdii en az bilginin kendisi
denli deerli ltlerle, deiik dnsel aratr izlencelerinde dirsek
rten bilgi emekilerini daarcklarndaki "paha biilmez kesinlik
ler"in gerekliklerini denetlemeye aryor.
"Hi kukusuz bilgi stne bilgi, tpk teki bilgi trleri gibi, salt kendisi iin
peine dlmeye deer bir bilgidir."
David Pears
8
Sunu
9
Hi kukusuz "Bilgi nedir?" sorusuna kestirmeden arabuk ve
rilecek yle yalnkat bir yant yoktur. Soru ayn bir aacn kkleri gibi
saaklandka saaklanr. Siz son derece geni kapsaml, kendi iinde
btnlkl tek bir konuymu gibi grneni ele alaym dersiniz, ama
bir de bakmsnz ki konuyla dorudan ya da dolayl balants bulu
nan sorular sizi umulmadk lde uzak diyarlara tam. Bu nok
tada gerekten ne lde biliyor olduumu dile getirmeye alacak
olursam, kukuculua bugn gsterilenin ok tesinde bir ilginin ya
kt ncelikle dnlmesi gereken bir olanakllktr. Bir kuku
culuk incelemesi, en azndan sonuna dek gtrlm biimlerinin
incelenmesi, kendisine kart kuramlardan birine, grngcle g
trecektir bizi. Kukucu, grngnn gerisine (szgelii, kendi duyu
verilerimize) asla szamayacamz, grnglerin tesinde yatan bul
gulayamayacamz ne srerken, grngc bunun byle olmasnn
zorunlu olduunu nk onlarn tesinde zaten bir ey bulunmad
n savunur: grng gerekliktir ya da gereklik grng/erdedir.
Bir de nc bir olanak vardr: grngnn tesinde kefedilebilir
bir eyin yatyor olabilecei.
Elinizdeki kitapta bu zel tartma brlerine gre ok daha ay
rntl bir biimde betimleniyor, nk Yenidendou'tan (Rnesans'
tan) bu yana Bat Felsefesi'nde olan biteni anlamak tam da bu an-.
lamazln iyzn anlamaktan geiyor. Bilimin olanca hzyla ge
lime gstermesi, be duyusuyla birlikte insan anlnn ne denli g
venilir bir kayt aygt olduunu, snrlarnn nerede balayp nerede
sona erdiini insanlarn kanlmaz olarak kendilerine sormalarn zo
runlu klmtr. stelik kukucular, grngcler, bir de bu iki be
in dnda kalanlarn oluturduu topluluk arasnda geen keli
atma bu yzylda hi ara vermeden srmtr. Bu arada sz ko
nusu atma, 1900'lerden bu yana felsefenin geirmi olduu "dilsel
dneme" srecini anlamamz iin bize bir yol sunuyor olmas bak
mndan ayrca nemlidir. Grnen o ki, eskiden ruhbilim kisvesi al
tnda sunulan o ayn uslamlamalar u gnlerde dilbilimsel klkla su
nuluyorlar; bylelikle hem bu iki sunum kipince ne trden bir ayrm
yaratldn hem de yeni felsefe yapma biiminin eskisiyle nasl bir
balants bulunduunu grmek olanakl oluyor.
Daha pek ok baka soru soruluyor kitap boyunca, ama hibirinin
de izi sonuna dek srlmyor. Temel amacm balantlar sergile
mek, felsefenin geleneksel sorularndan hangilerinin "Bilgi Nedir?"
10
gibi temel bir sorudan kaynaklandn gstermek oldu. Bu yzden
geleneksel felsefe sorularnn stnde daha ok dururken, gndelik
sohbetlerde geen bilgi savlarnn zmlenii zerinde daha az -ola
ki ok az- durdum. Bu nedenle elinizdeki almann "dndakiler
dizelgesi"nin en az "iindekiler izelgesi" uzunluunda olaca gn
gibi ortadadr, birazdan kendisi konuacak bylesi bir giri kitab iin
sanrm her ikisine de gerek yok.
David Pears
Cassis, 1964
11
I
13
midir? O kiinin bir yant bulunuyor olabilir, ama yanl bir
yanttr bu. Doru da olabilir yant, ama bu olsa olsa ans
eseri doru km bir kestirimdir yalnzca.
Yzmz ne yana dnersek dnelim, kendimizi dal bu
dak sarm karmaalarn ortasnda buluyor olacamz gn
gibi ak. Yine de "Bilgi Nedir?" sorusu son derece yaln g
rnyor. Felsefe sorularna zg bu aldatc yalnlk, o
unluk istenmeyen bir etkiye yol aar. nsanlar konunun as
lnda sorunun ortaya koyduundan ok daha karmak ol
duunu grnce, doal olarak soruyu dizgeletirmek, derli
toplu bir biimde dzene koymak isterler. Ne var ki, karma
klklar incelenmeden doru dzgn yaplamaz bu. Konu
felsefe konusu olmayp da bilimsel bir konu olsayd, hi
kimse gecikmeden dolay sabrszlk gstermeyecektir; n
k bilimde kuramlarn olgular beklemek zorunda olula
rndan daha ak bir ey yoktur. Hi kuku yok ki deme bir
blmlemeci daha alan almas yaplmamken bir blm
leme dizgesi kurulmu olduunu grnce fkeden kan bey
nine srayacaktr. Oysa felsefede, zerine gidilen konu hep
yaamlarnn bir parasn oluturduundan olacak, insanlar
bir an nce ilerleme kaydetme beklentisi iinde olurlar. Pla
ton, ilk dnem syleimlerinin birounda bu beklentiyi de,
beklentinin dkrklna urayn da olanca gzelliiyle
oyunlatrmtr.
Henz tam anlamyla yetkinlememi bir dzeni ele al
nan grngye oturtmaya almann yollarndan birisi, bil
ginin ya bir zihin durumu olduunu ya da bir zihin durumu
olmadn sylemekten geecektir; tpk atein bir beden
durumu olduunu ya da bir beden durumu olmadn
sylemek gibi. Ancak bu yalnkat yant sorunu zmez. Ni
tekim atei olduu ya da bunalmda olduu ynnde tek bir
dncesi olmadan da bir kimsenin atei olabilir, hatta bu
nalmda da olabilir; ama bir eyi kesinkes biliyor olduu y
nnde ak bir dncesi olmadan bir eyi bilemez - yok
eer biliyorsa, bunun en azndan ok zel bir aklamas ol-
14
mak zorundadr; oysa bunun dndaki baka durumlara ba
klacak olursa, brakn atein ya da bunalmn ne olduunu
bilmeyi, kii olaand bir durumda olduunu dahi bilmez.
Yine de, " Bilgi bir zihin durumudur" savn anmsamak, sa
vn kendisine ayn Platon'un Syleimler'inde Sokrates'in kar
snda konuanlarn verdii ilk yantlara yaklat gibi yak
lamak yararl olacaktr. Ak ki, savn hibir deiime konu
olmadan balangtaki ilk haliyle olduu gibi kalmas sz
konusu deildir. Gelgelelim ayrntlara daha bir yakndan
bakacak olursak, acaba savn ne lde elden geirilmesi ge
rekecektir?
"Bilgi nedir?" sorusunun pek ok felsefe sorusuyla pay
lat bir baka zellii daha vardr. Soru ilk sorulduunda
yaamla yakndan balantldr; ancak soruya verilen yant
belirginletike aralarndaki o yakn balant giderek zayf
layarak kopma noktasna gelir. nsanlar belli ki stne d
nmek iin vakit bulur bulmaz sormulardr soruyu, yan
tn kendisi ya da yantn kendisi deilse bile en azndan ya
ntn balangc yaamlarnda bir deiiklie yol amtr.
Nitekim biliyor olmaktan dolay insann tadna doyulmaz
bir keyif duymasndan daha doal birey olamayaca gibi,
gerekten biliyor olmak ile yalnzca biliyor grnmek ara
sndaki ayrmn zenle altnn izilmesinden de daha salkl
birey yoktur. Eski Yunan'daki ilk biimiyle kukuculuk s
rekli zarardan ok yarar getirmitir. Bilgi kuram kukucu
luktan yararl bir etki almay yine de srdryor, ama yal
nzca ilk aamalarnda. Nitekim bilgi kuramnda u veren
ufak tefek ilerlemelerin, daha bir ayrntda kalan gelimele
rin insanlarn yaamlar zerinde ok az bir etkisi bulunur.
Hi kukusuz, bilgi stne bilgi, tpk br bilgi trleri gibi,
salt kendisi iin izi srlmeye deer bir bilgidir. Ne var ki
burada, ounluk felsefede karlald zere ele alnan ko
nunun gndelik yaamdan aama aama kopuyor oluu, fel
sefenin glnn kanlmaz bir sonucu olarak daha ba
tan gze alnp olumlanmayacak olursa, ykc bir o denli de
15
dkrc olabilir.
Bilgi sorununun belli bal teki felsefe sorunlaryla pay
lat bir baka nemli zellii daha vardr. Daha ak bir
deyile sylenecek olursa, bilgi sorunu ylesine genel bir so
rundur ki kendi aratrma alan iine kendisini de katar. Ni
tekim bilginin ne olduunu biliyor olabileceim gibi, bilmi
yor da olabilirim. Bilgi sorunuyla yakndan balantl olan
doruluk sorunu da kukusuz yine bu ayn zellii sergiler.
Nitekim bir doruluk kuramnn daha en bata kendisi, do
ru olabilecei gibi yanl da olabilir, bu demektir ki kendisi
kendisine uygulanabilirdir. zellikle bu trden bir sorun son
derece etin bir sorun gibi grnyor. Bilgi meselesinde, ge
nelde bilginin ne olduunu bilebilirim yollu karmaa yoktur
yalnzca; daha demin deinilmi bir karmaa daha vardr ki,
belli bir durumda bir eyin yle olup olmadna dair hibir
dncem olmasa bile, ok ender olmakla birlikte o eyin
yle olduuna dair bilgim olabilir, bildiim eyin bilgi oldu
unu ounluk biliyorumdur, yok yle deilse en azndan
bildiim eyin bilgi olduunu dnyorumdur. te tam da
bu nedenden tr kukuculuk salkldr. Genel olarak bil
ginin ne olduunu biliyorsam, bilgi diye grme eilimine
girmi bulunduum bu tikel parann gerekten bilgi olup
olmadn kendime sorabilirim demektir bu. Ancak bu kar
maa glklere yol aar. Bireyi biliyorsam, o eyi bildiimi
de bilmem gerekir mi, o eyi bildiimi bildiimi de bilmem
gerekir mi? yi gzel de nerede duracak bu byle? Tek tek
her aamadaki zihinsel durumun birbirlerinden bamsz o
larak incelenmeleri, bilgi diye tannmalar gerekir mi? Yoksa
ilk aamadaki bilgiden emin olmak, peinden gelen aama
lardakileri de bir sonuca balayaca iin yeterli midir? Bil
ginin dnml (dnl) bir yapda oluunu ly ka
rmadan tam olarak resmetmek bir hayli gtr. Bilgi, bi
rincisi yalnzca nesneyi yanstan, ikincisi nesneyi yanstyla
birlikte birinci aynay da yanstan, bu bylece sonsuza dek
geriye dnen bir aynalar silsilesi gibi olabilir mi gerekten?
16
Bu sorular yantlamaya girimezden nce, ya da bilgiye
yneltilen herhangi baka bir soruyu, kuramn karlk gel
mek zorunda olduu olgular aratrmamz gerekiyor. yle
sine ok bilgi tr, bunlarn her birinin de ylesine ok yn
var ki, kimi grngleri yok saymak, alann yalnzca belli
bir kesmini kapsayan bir kuram gelitirmek hi de g ol
masa gerek. Ancak hibir eyin yok saylmadndan emin
olmann bir yolu ie kabataslak bir bilgi trleri blmleme
siyle balamaktr. Bilgi trlerini nasl blmlemek gerekir?
Aralarndaki nemli ayrmlar nelerdir? Grne gre bil
menin en arpc zellii, bilinebilen eylerin birbirlerinden
deiik deiik olmalardr. Kimileyin "bilmek" eyleminden
sonra bir adl gelir, bir kiinin ya da bir yerin ad gibi; kimi
leyin de bir adl tmcecii gelir, bireyin yle olduunu bil
diimi savladmda olduu gibi. Olgularn bilgisi ile olgu
olmayan eylerin bilgisi arasnda bir ayrma yol aar bu do
rudan. Kimi dillerde bu ayrm iki ayr szck kullanlarak -
szgelii, savoir ile connaitre - belirtilir. ngilizcede Russell'n
terimcesini kullanarak olgu olmayan eylerin bilgisine "ta
nyarak bilme" ya da "tanma" demek en iyisi galiba. Bir de
en az bu ikisi denli nemli bir nc bilgi tr vardr ki o
da yntem bilgisidir ya da - daha genel bir anlamda syle
nirse - bir kiinin bireyi nasl yapacan biliyorken bildii.
Bu ayr eit bilgi nesnesi de neredeyse eit llerde
nemli olduklarndan, birbirleriyle egdm iinde bulunan
her biri ayn derecede nemli bilgi tr bulunduunu
syleyebiliriz: "olgularn b ilgisi", "tanma yoluyla bilgi",
"eyleri nasl yapacann bilgisi" . Tek tek her tr kendi
iinde ayrca blnebileceinden sonul deildir bu blm
leme, yine de en azndan bir balang noktas olarak iimize
epey yarayacaktr.
imdi gelin "Bilgi nedir?" sorusunu yantlamaya koyula
lm. Ancak bu zl Sokratesi biimiyle anlalmas g bir
soru olduu iin daha belirgin biimde, daha ak seik so
ralm soruyu: Bilginin yapld bilgi paras nedir, bilgi on-
17
dan nasl yaplr? Yoksa soruyu Aristotelesi terimceyle z
dei nedir, biimi nedir diye sorsak daha m iyi olur? Soruyu
bu biimde sormann getirecei yarar snrldr, snrlamala
rnn neler olduu daha ilerde ortaya kacaktr. Nitekim
bilgi paras uak gibi bir rne benzemez. Bununla birlikte
bir bilgi paras da yle ya da byle bir tr rn olduun
dan, sorunun birtakm yararlar da yok deil. Szgelimi, ki
taplar bilgi ierirler; bir olgu bilgisiyse ierilen bu bilgi, bu
b ilginin en ufak birimleri ya da en ufak paralar bildirimler
olacaktr. Peki ya bildirimler neden yaplrlar? En yaln yant
"Szckler" den yapldklarn sylemek olacaktr, bunun he
men peine de szcklerin nasl yaplmalar gerektiini so
rarsak, elbette bilgi paralar diye niteleneceklerse, yant en
azndan anlaml, doru olmalarnn zorunlu olduu olacak
tr. Ne var ki, anlaml olmalar gerektii de doru olmalar
gerektii de yeterli deildir. nk bir bildirim btn bu s
namalar geebilir, ama yine de hala ans eseri doru km
bir kestirim olabilir. Demek ki, ortaya kestirim olmayacak
bir baka koul koymamz gerekiyor. te yandan bildirimde
bulunan kiiyi de iin iine katmamz gerektii anlamna ge
lir bu. Gelin bu koulu koymak iin, olduka etrefil bir i
olan kitaplarn retim aamasnn gerisine gidip bir kiinin
bir bakasna birey bildirdii ok daha temel konumdaki
durumun iyzn inceleyelim. Bildirimde bulunan kiinin
bildirimi kestirim olmamaldr, dahas pek ok durumda ol
duu gibi, ancak ilerde greceimiz zere btn durum
larda deil, b ildirim bu yetersizlikten ancak belli kantlara
dayandrlm olmakla kurtulacaktr.
zdek ile biime ynelik sorunun snrlamalarndan bi
rine daha nce st rtk olsa da deinmitik. Fabrika ya
pm bir rn incelerken, rnn nasl retilmi olduuyla
yalnzca retilmi maml zerine bulunaca olas etkisin
den tr ilgileniriz. Ama ilgimiz kiinin nasl bildirimde
bulunduuna ynelince kesinlikle byle deildir durum.
Herkesin de onayaca zere, bildirimin kestirim olmamas
18
gerektiinde stelemenin balca nedeni kestirimlerin doru
olma olaslklarnn dk olmasdr. O nedenle, kii bir kere
kestirimde bulunmusa, bildirimi doru km bile olsa,
yine de kiinin azndan kan eye bir bilgi parasdr de
mememiz gerekir. Bu demektir ki, bu zel durumda olduu
gibi, bildirimde bulunma biimi yanl olduunda ortaya
konan bildirim bir bilgi paras olamaz. Bilgi fabrika yapm
bir rne benzemedii iin, yanl bir biimde retilmi olsa
bile oyunu kazanan yine de o olabilir. Bir bilgi paras asla
onu reten kiiden btnyle kopartlamaz. Bilgi, ille de
herhangi baka bir somut rne benzetilmek isteniyorsa,
daha ok sanat yaptna benzer.
Yine de, zdek ile biime ynelik soru peine dmeye
deer bir sorudur, nk bir bildirimin anlaml oluu da
doru oluu da nasl retildiinden bamszdr. Bir adm
daha ileriye atarak, herhangi bir olgu bilgisi paras, demin
grdmz zere, can alc nemleri bulunan "anlaml ol
mak" ile " doru olmak" nitelemelerini tadnda, sz ko
nusu olgu bilgisi parasnn ya bir bildirim olmas gerekti
ini ya da en azndan bildirime benzer birey olmas gerek
tiini syleyebilir miyiz? Bunu olgulara ilikin insan bilgisi
iin sylemenin nnde olduka sorunlu bir durum sz ko
nusudur; nk kii bilgisini szcklerle dile dkmek yerine
yalnzca sessiz sessiz iinden dnrken bile, zihninden
bildirim benzeri birey geiriyor olsa gerektir. zellikle de
bilgi paras bal bana karmak olduunda aktr bu.
Zihnimden bildirim benzeri birey gemedike, szgelii na
sl olur da gnein ayn dnyaya uzaklndan yaklak drt
yz kat daha dnyaya uzak olduunu dnebilirim. Hi
kukusuz zihnimden geen bildirim benzeri eyin gerekte
neye benzediini tam anlamyla bir sonuca balamyor bu,
grnen o ki soru ruhbilimcilerce yantlanmas gereken bir
soru. Ama yine de, zihnimden geen ne olursa olsun ya da
zihnimden geebilir olan her ne varsa, bunun en az dn
cemi szcklerle dile dktmde retmi olacam bildi-
19
rim denli karmak olmak zorunda olduu uslamlanabilir.
Aksi takdirde bylesi bir dncem olamazd. Felsefece bir
uslamlamadr bu.
Bu geerli bir uslamlama olmu olsayd bile - daha sonra
greceimiz zere, bir uslamlamann geerli bir uslamlama
olmas iin belli nitelikleri tamas gerekir - benzeri bir d
nce bir kimsenin zihninden ne vakit gese, ayn sz ko
nusu dnceye karlk gelen bildirim gibi son biimini al
m olmas gerektii kmazd bundan. Akas bunun by
le olmas hi de zorunlu deildir, nk insan dncelerini
dile getirdii kendi bildirimlerini baka insanlarn alp yo
rumladklar gibi yorumlamaz. Dnce bir noktadan bir di
erine arada bulunan her noktay tek tek kat etmeden de i
lerleyebilir. Bunun iin topu topu gereken, zihinde aama
aama yol almann btnyle olanakl olmasdr. Ne de bu
uslamlama, bir kimse bir olguyu bildiinde bu bilginin o ki
inin zihninden hi durmadan gemesi, bir daha bir daha
gemesi gereklidir dncesini kantlard. Yok, zorunlu ol
mu olsayd bu, iinden yineleyip durma dayanlmaz bir hal
alrd. Ama iinden yineleyip durma zorunlu deildir. Topu
topu gereken, ister zihniyle olsun ister szcklerle olsun ya
da isterse birtakm baka d yollarla, bilgisini ilerletme yeti
sini kiinin kendinde tamasdr. Bu yetinin bylesine can
alc nemde olmasnn Gilbert Ryle ile A. J. Ayer gibi felse
fecilerin olgu bilgisini "yeti ii" diye adlandrmalarna yol
at bir gerektir. Yeti bir eyi yapma yetisidir - sz ko
nusu bu durumda bilgiyi alp ilemek, onu bir para olarak
retmek demektir. Olgu bilgisi bir zihin durumuysa, kesin
likle srekli ilek bir zihin durumu deildir; gerekte hep
altndakinden daha iyi ileyen bir alma dzeninde
bulunmaya benzer daha ok.
Az nce sunulan uslamlamadan kan sonu topu topu
udur: Bir olgu bilgisi paras ya bir bildirim olmaldr ya da
bildirim denli karmak birey; yok bu ikisi de deilse en
azndan bildirim denli karmak olabilmelidir. leriye bir a-
20
dm daha atarak btn olgu bilgisi paralarnn simgelerden
olutuunu syleyebilir miyiz acaba? Kapsaml genellemele
rin ileri ounluk alabildiine bo olur, oysa bu genelleme
nin ii dolu, iinde bulunan birey var. yle ki, bir olgu bil
gisi paras en azndan doru olmak zorundadr. Doruluk,
bir ey trn bir baka ey tryle eleyerek gvence altna
alnr. Birinci ey trn "simgeler" diye adlandrmak, ikinci
ey trnn ise simgeletirilmi olduklarn sylemek usa
uygundur. Geri simgelerin simgeledikleri eyler gibi olma
lar gerekmez, ama hi deilse karlk gelip gelmediklerini
belirlemenin bir biimde zerine anlalm bir yolu olmal
dr. zerine anlalm byle bir yol olmasayd, dorusu
hem dil hem de dnce olanakszlard. Bu demektir ki,
olgusal doruluk simgeler ile simgelerin simgeledikleri ara
snda belli trden bir uygunluk iermelidir. "Uygunluk Ku
ram" diye anlan doruluk kuram zerine son dnemde
epey bir anlamazlk yaanyor, ama henz hi kimse bir i
ee mavi dediimde, bildirimim ancak "mavi" szc i
ein gerek rengine denk dyorsa doru olacaktr dn
cesini yadsm deildir. Genellemem bu durumu ylesine
geniletiyor ki, szcklerle dile dklmemi dnceleri de
kapsamna alyor.
Ama olgu bilgisine ilikin bu sav galiba az buuk ar
geni kapsaml bir savdr, nk iletiimde bulunurken bil
gilerini karlkl alnp verilen paralardan retmeseler bile,
yaln olgularn bilgisini bebekler ile kimi hayvanlara da
yklyoruz. Bununla birlikte, zihinlerinde bulunan para
lardan onlarn da bilgi retebildiklerini sylememiz gerekir
mi? Bu soruya verilecek yantn ne olduu ak deil, yant
nasl bulgulayacamz da. En gvenli ilerleyi, savn kesin
kes yetikin insanlarn olgu bilgisine uygulandn, hay
vanlarn ya da bebeklerin olgu bilgisine bir anlamda uygu
lanabilir olduunu, bir anlamdaysa uygulanamaz olduunu
sylemek olacaktr. Olgu bilgisi araclyla birbirleriyle ile
tiime geemiyorlar diye btn canllarn olgu bilgilerini
21
yadsmak belli ki yanl olacaktr. Nitekim kimileri byle bir
bilgileri olduunun ak belirtilerini gsteriyorlar ya da hi
deilse buna ok benzer bireyleri olduunun. Galiba olgu
bilgisi balamnda bir felsefecinin usa uygun bir yolla olur
layabilecei son nokta, insanlarn son biimini alm olgu
bilgisini yaamlarnn ancak ilk yllarndan sonra edinebil
dikleri, teki canllarnsa daha clz biimleriyle olsa da olgu
bilgisini yle ya da byle bir biimde edinebiliyor olduklar
dr. Usa uygun bir grtr bu. nsanlarn geirdii evrim
srecinde simgeleri kullanabilme yetisi en gelikin biimiyle
yle birdenbire ortaya kmamtr da onun iin. Ne de o
cuklarn eitiminde byle olur bu. Gerekten de eyleri
beklere ayrma yetisinin, eyler bek bek ayrldktan sonra
gelen bekleri etiketleme yetisini ncelemek zorunda oluu
epey bir dndrc olsa gerek; nk etiketlerin de bir
birlerinden ayrt edilmeleri gerekmektedir.
nsann olgu bilgisinin karlamak zorunda olduu teki
koullar da bu en dipte bulunan durumlardaki koullarla
ayn biimde deitirilmelidirler. Szgelimi, bireyin yle
olduunu bilen kiinin kestirimde bulunmasna gerek olma
d koulu, genellikle kiinin bildirimini belli nedenlere da
yandrmas gerektii anlamna gelir. Oysa yetikin insanla
rn olgu bilgisi alannn dna knca bu koulun deitiril
mesi zorunludur. Hayvanlar olsun, bebekler olsun bir nede
nin nbelirtisi saylmas gereken bir eye gerek duyarlar,
ama bizim nedenlerimiz trnden nedenleri olmas olmaya
cak bir itir. En dipteki olgu bilgisi durumlarna ilikin daha
fazla ey sylemeyeceim, bu noktadan sonra yetikin in
sanlarn olgu bilgisi zerine younlaacam daha ok.
22
imdi gelin "bir olgu bilgisi parasnn belli bir nedene
dayanmas zorunludur" savna daha bir yakndan bakalm.
Diyelim ki gnein 93 milyon mil uzakta olduunu bildiimi
savlyorum. Bu demektir ki, byle bir bildirimde bulunmak
iin elimde bir neden olmaldr; ayrca, iin dorusu, bu bil
dirim, yrngesinin baka baka noktalarndayken yaplm
dnyann asal uzaklk lmlerine dayanmaldr. Bu l
mler doru olmal, gereken yeterli dayana bildirime sa
lamaldr. Aslnda bu lmler kiisel deildirler, kiisel ol
mayan bir biimde yaplr, yle de ilerler, zaten bu yzden
bir olgu bilgisi parasyd bildirimim. Ne var ki, benim sz
konusu bildirimi bildiimi tantlamaz bu. Biliyor olmam i
in, bu bildirime ilikin ya nceden verilmi ya da nceden
verilmi olanla ilintili olmas olas bir baka dorum, yeterli
bir nedenim olmaldr: rnein, bildirimi gvenilir bir gk
bilim ders kitabndan okumu olabilirim.
Gelgelelim hem doru hem de yeterli bir nedenin ortaya
konmas, kestirimde bulunmann karsndaki tek seenek
deildir. Szgelimi, "talyanca spigo szcnn 'lavanta i
ei' anlamna geldiini biliyorum" eklindeki bildirimimi
hibir nedene dayandramyor olsam bile yine de savlayabi
lirim. Bu savma kar klacak olursa, btn syleyebilece
im "gelse gelse bu anlama gelir" demektir, nk olgu bil
gisinin bu paras zihnime konmu bile olsa onun oraya na
sl ya da ne zaman geldiini anmsayamam. Bununla bera
ber, bu trden bir eyi anmsamak iin iyi bir belleim varsa,
gerekten de bir olgusal bilgim olduunu sylemeye olanak
tanyacaktr bu. Bu kestirimin yknn bu tr bir yolla bo
altlyor olmasnda gizemli hibir yan yok. nsan zihni bir
tr kayt aygtdr, belli durumlardaysa bir bildirimi temel
lendirmenin tek yolu, kendi gvenilirliini yine kendisinin
ortaya koyabilecek olmasdr. Hi kukusuz, dilersek bu te
mellendirmenin de bir eit ortaya neden koyma olduunu
syleyebiliriz. Ancak yle bile olsa, bambaka bir nedenin
ortaya konuudur bu, belki de buna "gvence gsterilii"
23
denmelidir. Gerekten de, bilgi savlarn temellendirme s
reci hibir biimde gvence gsteriliini iermemi olsayd,
bu srecin bir trl sonu gelmezdi. Hatta bir bildirim iin
kiisel olmayan bir neden gsterilmi olduunda bile, gne
dnyadan 93 milyon mil uzaktadr bildirimi iin gsterilen
neden gibi, gsterilen neden belli bir noktadan sonra bir ki
inin gvenilirliine ya da bundan daha da iyisi belli sayda
insann gvenilirliine dayanmak zorundadr. Gvenceler
asla btn btn gzden karlamazlar.
nsanlarn temellendirmelerinde bavurulan gvencelerin
btnyle olaan nedenlerin yerine getii birtakm bildirim
trleri vardr. Szgelimi, "Bu krmz arapta keskin bir maz
tozu tad var gibi geliyor bana" diyecek olsam, bu bildirimi
olaan nedenlerle/ kantlarla kolayca destekleyemem. Buna
kar klacak olursa, maz tozunun tadn tandm syle
yebilir, o an gerekten arapta maz tozu tad alyorsam, b
tn syleyebileceim budur derim. arab bitirmek isteme
diimi belli etme yoluna gidecek olsaydm, olaan neden
lerle desteklenemeyecek bir baka bildirimde bulunurdum.
Yok bu durumda da bana kar klacak olsa, hibir zel g
vence gsteremezdim. u ya da bu biimde bir ey diyecek
olsam topu topu normal olduumu sylemek olurdu bu,
nk normal insanlar bu gibi yalnkat amazlarda yalnzca
ne istediklerini b ilirler.
Gelin imdi bu olgu bilgisi aklamasn yeniden gzden
geirelim. Diyelim ki birisi belli bir bildirimde bulunuyor ol
sun. O kiinin yapt eyin, yani bildirimde bulunma edi
minin en kk betimi, szckleri pe pee diziyor olmas
olacaktr. Gelgelelim szcklerin dizilii, bir bildirim olutu
raca iin her eyden nce anlaml olmaldr. Bilgi paralar
szcklerden yaplrlar ya da en azndan simgelerden, bu
arada simgelerin de anlaml olmalar gerekir. Bir baka de
yile, bilgi paralar ya bildirim olmaldr ya da bildirim
benzeri birey. Ayrca doru olmalar, kestirim de olmama
lar gerekir. Btn bu snamalardan geiyorsa birey, zo-
24
runlu olarak bir bilgi paras olacak mdr peki? Byk bir
olaslkla olmayacaktr, nk gemesi gereken bir snama
daha bulunuyor olabilir: bildirimde bulunmu olan kiinin
bildiriminin doru olduuna gven duymas gerekiyor ola
bilir. Peki olmazsa olmaz bir koul mudur bu? Akas g
ven duymak, tek bana bir bilgi parasn bildirim klmak
iin yeterli deildir; yanl bir bildirime ya da bir kestirime
gven duymak ise olsa olsa yersiz bir itir. Ancak gven
duymann zorunlu olup olmad yle ok da ak deildir.
Bir kimse yeterli nedenlere dayandrlm doru bir bildi
rimde bulunuyorsa, ama nedenlerin yeterli olup olmadna
gven duymad iin bildiriminin doru olduuna da g
ven duyamyorsa, acaba bildirimini b iliyor mudur yoksa
bilmiyor mudur?
Grlmemi lde g bir soru bu. Bildirimine gven
duyuu, olmas gerekenden daha zayfsa, o kii bildirimde
bulunduu eyi bildiini sylemeyecektir. Peki ya biz, onun
bildirdii eyi bildiini syler miydik? "Bildirdiini bildiini
dnmyor ama aslnda bildirdii eyi biliyor" diyebiliriz.
Bunu sylemekle dikkat ekilen nokta, o kiinin elinde en a
zndan olmas zorunlu eylerin olduu, ama yine de olmas
gerekenlerin tamamnn olmad olacaktr. Nitekim gven
duymama, doruluun olmay denli ya da kendilerine ge
rek duyulduunda yeter nedenlerin olmay denli kt de
ildir. Bildirdii eyi bildiini sylerken her ikisinden de yok
sunsa kii, bizim yorumumuz bildirimini bildiini dnm
bile olsa gerekte bildirimini bilmedii ynnde olacaktr.
Geri gven duymay olduundan nemsizmi gibi gs
teriyor bu. Oysa gerek, gven duymann nemsiz oluu de
il, daha ok insanlarn kendilerini gvende duyumsamak
iin yeterli nedenlere dayandrlm doru bildirimlerde bu
lunmalarnn ya da bunu yapamyorlarsa, bunu stne iyice
dndkten sonra yapmalarnn olaan oluudur. Gven
duyma ile olgu bilgisi arasndaki balant, bir bakas iin bir
eyi biliyor yargsn verdiimiz durumlardan birine baka-
25
rak grlebilir. Sk sk yle eyler syleriz: "Kprnn g
venli olduunu biliyor nk kprden karya geiyor."
Hayvanlara yklenen hemen btn olgu bilgisi nitelemeleri
bylesi bir tutuma dayanr. Bu trden olgu bilgisi snamalar
ayn zamanda gven snamalardr; bu ise bu iki eyin b irbi
riyle balantl olduunu gsterir. Aralarndaki balantnn
nemi yle grlebilir. Yeter nedenlere dayandrlm do
ru bir bildirimde bulunan ama onlarn yeterli olduklarna
gven duymayan, dolaysyla bildiriminin de doru olduu
na gven duymayan kiiyi dnn yeniden. Akas byle
bir kii az ok bildirimi dorultusunda davranacaa benzer,
ancak gven eksiklii u bir noktaya gelip attndaysa ar
tk bildirimi dorultusunda davranamaz olacaktr. Bu gven
eksiklii durumu, insan anasoyunun geirdii deiinimler
sonucu btn bir insan rkna bulaacak olsa, gerekten elle
rindeki olgu bilgileri ne olursa olsun (sylememiz gereken
de budur) insanlar asla o bilgiler ynnde davranamaz olur
lard. Peki ya sz konusu bilgilerin insanlar arasnda ne gibi
bir kullanm olurdu? Hi kukusuz, insanlar evrensel olarak
bu illetten nasiplerini alm olsalar bile, yine de teki insan
larn sylediklerini dinlerken onlarn olgu bilgilerine sahip
olup olmadn syleyebilirlerdi. Oysa, hayvanlar iin bunu
bir are diye gsteremeyiz, o yzden illet onlara bir bula
maya grsn, olgu bilgisine duyduklar gven tamamyla
son bulacaktr. Gven duyma, bilginin srf simgesel ynne
younlaanlara genellikle nemsiz gelir.
Bununla beraber, gven duymann olgu bilgisine nasl bir
katkda bulunabildiini, katkda bulunduu biimiyle kav
ramak yle hi de kolay deildir; nk kii bildiriminin
doruluuna duymas gereken en st dzey gveni duy
muyorsa, bildirimini bildiine de gven duymayacaktr; ol
gu bilgisinin, olgu bilgisi olan kiinin olgu bilgisinin bulun
duuna duyduu gvene hangi bakmdan bal olduunu
grmek gtr. Ne var ki daha nce de zerinde durulmu
bir noktann yardmyla bu gln stesinden gelinebilir.
26
Az nce de belirtildii zere, bilgi bunalma benzemez n
k bunalmda olmaya dair hibir dncesi olmadan da in
san bunalmda olabilir; oysa bir olgu bilgisi parasna sahip
olup olmadna dair herhangi bir dncesi olmadan insa
nn bir olgu bilgisi paras olamaz, elbette btnyle far
knda olmayn aklayacak birtakm zel koullar yoksa.
ki biimde deerlendirilebilir bu nokta: Bunlardan ilki, olgu
bilgisinin gelinen bu noktada biricik olmaydr. Bunun bir
baka rnei, bir insann ak olduunun tam anlamyla far
knda olmayn aklayacak birtakm zel koullar olma
dka, ak olmaya dair hibir dncesi olmadan ak ola
mayacadr. kincisi ise, hem ak olma durumunda hem de
olgu bilgisi durumunda, gven duymann rol zerine tu
tarl bir aklama verebiliriz. Olgu bilgisinin, olgu bilgisi
olan kiinin olgu bilgisi olduuna duyduu gvene bal ol
duunu ya da ak olmann, ak olan kiinin ak olduuna
duyduu gvene bal olduunu sylemek tutarszm gibi
grnebilir. yle ya, o durumun iinde deilse, kiinin ne
den iinde olmad bir duruma gven duymas gerekli ol
sun ki? Ancak iki dereceyi, gven duyma iermeyen eksik
olan ile gven duyma ieren eksiksiz olan birbirinden ayrt
edecek olursak tutarszlk ortadan kalkar. Tam anlamyla a
k olmak, kiinin gven duymak dnda ak olmann b
tn koullarn yerine getirerek birinci dereceyi yerine getir
diinden duyduu gvene baldr. Tam bir olgu b ilgisinin
- sz konusu ey neyse onun btnnn - olup olmad,
olgu bilgisinin olmas iin gereken gven duymak dndaki
btn koullarn yerine getirilmesiyle birinci dereceye ula
ldna duyulan gvene baldr.
Ancak burada bir glk sz konusudur. Tam bir olgu
bilgisine ulamak iin, kiinin birinci dereceden bir olgu bil
gisinin bulunmas iin gerekli koullar yerine getirdiine
duyduu gven yeterli midir? Kiinin bu koullar yerine
getirdiini bilmesi zorunlu olsa gerektir. Ancak biliyor olsa
bile, hi kimse o eyi bildiini bilmeden, o eyi bildiini bil-
27
diini bilmeden, bu sonsuza dek bylece srer gider, hibir
eyi bilemez. Dnml bir yapda oluu nedeniyle bilgi
nin bu sonsuz gerileyi srecini retme ekincesi tad da
ha nce belirtilmiti. Sanrm bir yerde durulup durulama
yacan grebileceimiz bir konumdayz artk.
Kuku yok ki, salkl kukuculuk insanlarn frsat bul
duka bildiklerinin gerekten birinci dereceden bir olgu bil
gisi olup olmadn sormalarna olanak tanr. Ne de d
nmde bulunduktan sonra insanlarn ounlukla olduka
doru bir yolla bildiklerinin birinci dereceden bir olgu bilgisi
olduunu sylemeleri kuku gtrr. Bunun yannda bu iki
doru sonsuz bir gerileyi retiyormu gibi gzkyor. n
san zihni, vard sonularn kendisine uygulanmas gere
ken, sonra bu uygulamann sonularnn da yine kendisine
uygulanmas gereken, bu da sonsuza dek b ylece srp gi
den bir kayt aygtn andryor. Ancak, kii elindekinin ger
ekten bir olgu bilgisi paras olup olmadn kendisine
sorduunda tam olarak olan nedir? O kimse ounluk elin
deki nedenleri deerlendirecektir. Kendisine bunlarn olgu
olup olmadklarn soracak, olgu olduklar yantn alnca, bu
kez de neden olarak dnd eylerin yeterince inandrc
olup olmadklarn soracaktr. Sonsuz gerileyiin balayabi
lecei bir noktadr bu: nk kiinin elindeki nedenlerin
olgu olduunu bilmesi, bu olgularn zerine kurduu bildi
rimlerin btnyle doru olduunu bilmesidir. Bu bildirim
leri desteklemek iin baka nedenler bulmadan kiinin bunu
biliyor olamayaca dnlebilir. Nitekim bu bylece son
suza dek srp gideceinden, kukuculuk sreen bir hal
alacak, bir daha kesinlikle iyiletirilemeyecektir. Kendine z
g bu sonsuz gerileyi srecinin gvencelere bavurarak na
sl durdurulabileceini az nce grmtk. Ancak iinden
klmaz sorun, zihnin kendi zerine dnmesinin ok da
ha etin bir baka sonsuz gerileyi srecini balatacak gibi
grnmesidir. Gzken o ki, kukucu zihninin eldeki veriyle
doru bir yolla ilikiye getiini bilmek zorundadr. Eldeki
28
veriyle doru bir yolla ilikiye gemi olduunu kendisine
syler sylemez, bu kez de zihninin ileyiiyle doru bir
yolla ilikiye getiini bilmek zorundadr, bu bylece son
suza dek srer gider.
Ne var ki, kii kendisine elindekinin birinci dereceden bir
olgu bilgisi paras olup olmadn sorduunda acaba ger
ekten olan bu mudur? Diyelim ki, "Bu krmz arabn i
inde srsne bereket maz tozu var" diyorum, sonra da
kendime arabn iinde bunlarn olduunu gerekten bilip
bilmediimi soruyor olaym. Anlalan, bilgi olarak nitelenip
nitelenemeyeceini grmek iin, kendi zihin durumumu in
celemek zorundaym. En azndan belli bakmlardan ak o
lup olmadm grmek iin kendi zihin durumumu incele
meye benzese de bu, yine de aralarnda nemli bir ayrm bu
lunmaktadr. Krmz arabn iinde srsne bereket maz
tozu olduunu gerekten bilip bilmediimi kendime sordu
umda, yalnzca kendi zihin durumumun ieriini incele
mekle kalmam. Tam da maz tozu tad almama karlk ge
len usyrtmemi yeniden gzden geiriyor olmam gibi,
kendime bu tad gerekten tanyp tanmadm sorarak g
vencelerimi de yeniden gzden geiririm. Demek ki, bilgi bir
zihin durumuysa, ortaya karken kendisine derinlemesine
bakarak incelediim bir durumdur. Bilgi u an tad zel
likleriyle deil, daha ok kaynayla, ayn deme antika bir
yaptm gibi kendisine baklmas gereken bir durumdur.
Bu nokta nemli olmasna nemlidir ama dnmlerin
sonsuz gerileyiinin nne gemek, dnmlerin d
nmlerini durdurmak iin yeterli deildir; nk gzden
geirmem aslnda bir bakma kendi zihnimin ileyiinin de
gzden geirilmesi olacaktr da ondan. Gerekten o tad tan
yabildiimden emin olmam, "maz tozu" szcyle doru
eyi eliyor olduuma gven duymam gerekir; ayrca sun
duum nedenin, en azndan maz tozu tadn alm olmamn
gerekten inandrc bir neden olduuna da gvenim tam
olmaldr - btn bunlardan sonra bile arab tattm ko-
29
ullarda aldatc bireyler olabilir yine de; bu her iki olanakl
kuku noktas da en azndan zihnimin ileyiiyle ilintilidir.
lerde olgu bilgisine ynelik savm ortaya koyarken, pek bir
glk yaamadan rtlebilecek bu grler stne ok
daha fazlas sylenecektir. Gerekten bir dnmler geri
lemesine yol ap amadklarn grmek iin, u an bunlar
ok ksa olarak incelemek istiyorum. Byle bireye yol a
madklar gsterilebilir; nk iyi bir tat seici, iyi bir kant
deerlendiricisi olarak gvencelerime ilikin gvenimi ta
zelerken btn yapmam gereken sz konusu balamda ge
miteki deneyimlerimi anmsamaktr. Hi kukusuz anmsa
ymn tam olup olmadndan kukuya debilirim, byle
bir durumda da yine gvenimi tazelemek iin yapabileceim
eyler vardr. Ancak bu trden bir denetleme gittike de
erleri azalan getiriler salar, arada bir de ii uzatr. stelik
- can alc nemdeki nokta budur - ii uzatyor bile olsa, bir
zihinsel dnm durumlar dizisi retmeyecektir, nk
denetlenen her aamada, o an bulunduum zihin durumu
nun dna km olacamdr. Olgu bilgisi bir zihin duru
muysa, saydam trden bir zihin durumudur: kaynanday
ken, derinlemesine bakarak inceleriz onu.
Dnmllk zerine yrtlen bu ksa tartma, bilin
cin ne olduunu aklamayaca gibi, insanlarn zihinlerin
den geenlerin farkna nasl varacaklarn da gstermez. As
lna bakarsanz bu sorunun yantnn ne menem bir yant ol
duu dahi ak deildir. Bilin sorunu felsefe sorunu olduu
srece zihin felsefesinin alanna girer, o nedenle de burada
dnlmesi gerekmez. Olaan koullar altnda, birinci de
receden bir olgu bilgisi olduu ynnde hibir dnceleri
olmadan insanlarn birinci dereceden olgu bilgilerinin ola
mayaca gereini kesinlemi olmamz amacmz iin ye
terlidir. Bu gerein tam bir aklamas ne olursa olsun, ge
ride braktmz tartma gstermitir ki, bu gerek olurlan
d vakit olgu bilgisi olan kiinin byle bir bilgisi olduunu
bilmesi zorunludur koulu, sonsuza dek sren zihinsel bir
dnm durumlar gerilemesi retmez.
30
II
31
yebiliriz. Buna karlk, nedenlerin ya da gvencelerin eksik
olduu de geen bir sonraki aamada, kiinin syledii
doru km olsa bile, sylemi olduu eyi biliyor olduu
nu sylemeyiz; yalnzca biliyor olduunu dndn ya
da biliyor olduuna inandn ya da bunlara benzer birey
syleyeceizdir. O an bu eksikliin farkna varacak olursa,
kukusuz o kii de biliyorum diyecei yerde syledii eye
inandn syleyecektir. Galiba bu trden durumlarn, kii
nin elindeki nedenlerinin ya da gvencelerinin olduka do
yurucu dzeyde. olduu durumlarla ayra iine alnmalar
gerekmektedir, ama ne olursa olsun syledii ey yine de
yanltr. Nitekim bu durumlar hem nceki durumlarla hem
de bu durumlar zerine yorumlarmzla ayn dzeydeymi
gibi grndklerinden, farkl nedenlerle olumu bile olsa
lar, hemen hemen ayn olacaklardr. Son olarak, kendisine
bir soru yneltilen kiinin sorunun yantnn ne olduuna
dair hibir dncesinin olmad olanakl bir durum bulu
nuyor. Bu durumda o kii hibir yant da gze alamayacak
tr, nk alm olsayd, bu yant yalnzca bir kestirim ola
caktr. Bilgisizliin bir boluk olduu bir snr durumudur
bu. Bilgisizlii teki durumlardan herhangi birine yklemi
olsaydk, bu baka trden bir bilgisizlik olurdu. Bu olanakl
durumlar lei, olgu bilgisinin kartnn ne olduunu sor
mann fazlasyla tekdze olduunu gsteriyor, nk olgu
bilgisi tek bir eksiklie maruz kalarak deil, eitli birleimler
de eitli eksikliklere maruz kalmakla de geer.
Bu durumlar derecelemesi bile btnyle doru olmak
iin fazlasyla tekdzedir, nk bilgi savlarnn deiik
toplumsal ilevlerini gz nnde bulundurmuyor. Bir eyin
yle olduunu bildiini syleyen kii, szl snava alnm
bir aday gibi kendisi hakknda zorunlu olarak bilgi aktar
maya alyor deildir. ounlukla bir baka ey hakknda,
szgelii krmz arap hakknda ya da o anki konu ne ise o
konu hakknda bilgi aktarmaya alyor olacaktr. Bu tr
durumlarda, "Biliyorum" tmcesinin sav olduunu syle-
32
mek tam olarak uygun deildir, buna "belgit" dense galiba
daha iyi olur. Sz konusu tmcenin genellikle bir belgit ola
rak kullanlmasnn, derecelenmi durumlar leini eitli
yollardan etkiledii bir gerektir. Szgelimi lek, bilginin
inan art eitli eklentilerden olutuunu ileri srer. Ancak,
bunun iinde bir ey olmasna karn, bir eyi bilen bir kim
senin kendisini yknn bir blmyle snrlayp yalnzca
"bunun byle olduuna inanyorum" diyeceini karsamak
yanl olacaktr. Bunun nedeni, bir kimse byle bir tmceyi
bir belgit olarak kullanrken, o kiinin bu tmceyi olabildi
ince usa en uygun, olabilecek en itenlikli biimiyle dile
getirmesi ynnde bir uylam bulunmasdr. Nitekim kar
snda kendisini dinleyen kiinin bilmek istedii yalnzca su
nulan bilgiye ne lde gvenebileceidir.
Benzer bir uylam, belirtilen ey konumacnn bir bildi
rimin doruluuna ussal anlamda duyduu gvenle deil
de, szgelii kendi vcut ssna duyduu gvenle salama
alndnda iler. O kiiye ateinin 38'ye ulam olduunu
sylemek doru olmayacaktr; peki ya denmek istenen en az
38 ise, ama gerekte atei bundan ok daha yksekse. Oysa
"Biliyorum"un belgitli kullanmn belirleyen uylamda z
gl bir e daha bulunmaktadr. Kiinin "Biliyorum" derken
ki gvenine deer bimesi, bildiini syledii bildirimin do
ruluunu gsterir, gsterme eylemi burada uylama dayal
dr; oysa gvdesinin ateini bildirdiinde, bildirii bildirdi
inin tesinde bir eyi gstermiyor bile olsa, hastaln, ola
ki ar souk algnln gsterir bu; nk bildirii doruy
sa byk olaslkla bir hastal vardr, ama dinleyenin onun
hangi hastala yakalanm olduunu anlamas, gerekten
bir hastala yakalanmsa tabii, herhangi bir uylama da
yanmayacaktr. Hi kukusuz konumacnn kendine gveni
yersiz de olabilir, tpk gerekten herhangi bir hastalnn
olmad bir baka durumda duyduu gvenin yersiz oluu
gibi. Yine de kii "Biliyorum" derken bildiini syledii e- ,
\
yin doruluunu belgitliyordur, nk bu ykmlenme za-
33
ten uylamn iinde bulunuyordur. Doal olarak, kii belgiti
ortaya koyduu an, dinleyen bu belgit zerine kendi deer
le(ndir)mesini yapar. Ancak, belgitin grnrdeki deerini
ister olurlasn ister yadssn, dinleyicinin konumacnn sy
leyebilecei usa en uygun, dile getirebilecei en itenlikli bi
imiyle belgiti almlamas gerekir. Demek ki, konumac bel
giti ortaya koyarken kendi zihin durumunu eksik bildirmi
se, belgit son derece yanltc olacaktr.
"Biliyorum"un bir belgit olarak kullanlmasnn olduka
tuhaf bir yn daha vardr. Belgitin gc ile konumacnn
sarld bildirimin olaslk deerini hesaplaynn birbirine
uymas gerektii dnlebilir. Oysa uylam hi de byle
kolay almaz. Kii kibrit pnn nemli oluu nedeniyle
sigarasn bir trl yakamyorsa, o kimseye al bunun yaka
can biliyorum diyerek bir baka kibrit pn uzatabili
rim. Ne var ki, cehennemin olmadn biliyorum demek iin
elimde e lde gl nedenlerim bulunsa bile, bu tikel
belgiti ortaya koyarken yine de duraksayacamdr. lk ba
kta artc grnmekle birlikte, belgit seiminin konunun
neminden de etkilenmek zorunda oluu aslnda gayet anla
lr bir eydir.
J. L. Austin'in soruturduu "Biliyorum"un belgitli kul
lanm burada bundan daha fazla tartlamaz. Ancak olgu
bilgisi konusunu bir yana brakmadan nce, bu kullanmn
nemi vurgulanmaldr. Balca nemi bu kullanmn yanl
bir bilgi ile yanl bir inan resmini ortadan kaldryor olma
sdr. Bu resme gre, arada kesinti ya da kopukluk bulun
mayan bir inan dereceleri lei vardr, derken birdenbire
btnyle baka bir zihin durumuna, yani kendisini bile
gvence altna alabilen bilgiye ularz. Oysa "Biliyorum"un
belgitli kullanmn inceleyecek olursak, bu resmin olgu bil
gisine kesinlikle uygun dmediini grebiliriz. Bildirimini
desteklemek iin daha yeterli bir neden bulmasyla kiinin
bildiriminin doruluuna gveni artacak olursa, o kii yle
birdenbire "Biliyorum" demek zorunda olduu bir yere var-
34
maz, ne de biliyorum demeden nce varr byle bir yere. Bu
szcklerin kullanlmak zorunda olduklar yerde belli l
de bir keyfilik sz konusudur, az nce grdmz zere
seim yalnzca konumacnn bildiriminin olaslk deerini
hesaplayna dayanmaz.
Sanrm bu keyfilik, "Biliyorum" eyleminin (fiilinin) kul
lanmnn tuhaf zelliini bir lde olsa aklyor. Szgelimi
bir kimse "Kprnn gvenli olduunu biliyorum" dediin
de, ona niin bildiini sormayz, sorsak sorsak bunu bildi
ini niin sylediini sorarz. Bu durumun aklamasnn
belli bir blm, o kimsenin elindeki nedenlerin kendini g
vende duymasnn nedenleriymi gibi gzkmesinde, dola
ysyla da kprnn gvenli olduunu bildiini sylemesi
nin de nedenleri gibi gzkmesinde yatyor; bu arada belli
snrlar dahilinde bildiini dnd eyi syleyecei yeri
kendisi seebilir, oysa bu snrlar bilgisinin nedenleri deil
lerdir. Neden mi? O kimse bilmeyi semez de ondan. Ne var
ki bu aklama, kii gven duymay da semediinden tr
tam deildir. Bir duygu olan gven duyma ile bir duygu
olmayan bilgi arasndaki ayrm aratrm olsaydk, belki o
zaman bu eksiklik giderilebilirdi. Ama grnen o ki, byle
bir durumda bile hala geriye yaplacak onca i kalrd, nk
insanlara neden belli eylere inandklarn soracak olursak,
ne birtakm eylere inanmay setiklerini sylemeleri ne de
inan bir duygudur demeleri btnyle doru deildir. Ki
mi durumlarda bu sorun alabildiine yalnkat bir dilsel ol
gunun altnda yatan dild olgularn karmakln ortaya
serer.
35
III
43
IV
48
durumlarda bile byle ltler vermem gerekmez. Turku
vaz grnce onu tanyarak biliyor olmam, tanyarak bildi
imi bilmem yeter de artar bile. Hatta daha nce nerede
grm olduumu anmsamama bile gerek yoktur.
Bu noktada ak olan birey varsa o da daha nce brakt
mz ayak izlerine basyor olmamzdr. Bunda alacak bir
yan yok. nk daha balangta birbirlerinden ayrlm
bilgi tr arasnda anlalmas son derece g balantlar
bulunuyor da ondan. Olgu bilgisi yalnzca teki iki tr bilgi
nin her ikisiyle birden balantl deildir, geni tamamla
mak iin her nn de birbirleriyle balantl olmalar ge
rekir. Demin yaptmz, tanyarak bilmeden kalkp eyleri
nasl yapacan bilmeye doru uzanan genin taban bo
yunca geriye doru yrmekti.
Ancak u anki konumuz tmelleri tanyarak bilme, bizi
yeni bir temele doru gtryor. Szgelii, engelik gibi ol
duka karmak bir tmeli dnn. enge bir canl belli
ltleri yerine getirir, bu tmeli tanyarak bilen birisi byk
bir olaslkla bu ltlerden kimileri zerine konuabilecektir.
Hatta ortaya derli toplu bir engelik tanm bile koyabilir.
Platon'un ilk dnem syleimlerinde Sokrates'in dur durak
bilmeden syletii kiilerden yapmalarn istedii tam da
budur. Tanmlar olgu bilgisi paralan diye alacak olursak,
bunlar en azndan u ana dek dnlm paralardan bs
btn baka trden paralar olacaklardr. nk u gmlein
renginin turkuvaz olduu doru olsa bile, her zaman iin bir
baka renge de boyanabileceinden, gmlein renginin tur
kuvaz olmas zorunlu deildir; kerevitin kabuklu bir hayvan
olmas kerevitin tanm gerei doruysa, "kerevit" ile "ka
buklu" szcklerinden birine baka bir anlam verilmedike
tanm yanl olamaz, doru olmayacak bildirimin artk ayn
bildirim olmayaca anlamna gelir bu. Kerevit kabukludur
yollu bu bildirim, felsefecilerin a priori, tersi durumdaysa o
lumsal olgular dedikleri trden bir bilginin parasdr. Bura
dan a priori b ilginin asla olumsal olgularn bilgisi olmad
kar.
49
v
51
ayrmlar yansttklarndan olacak ounluk epeyce uzun bir
sre varolmay srdrrler. Ne var ki dilbilgisi hem olduka
geneldir hem de olduka soyut. Bilgi kuram ancak deiik
trden konu alanlar arasnda bulunan ok daha somut ay
rmlar gz nnde bulunduracak olursa daha ileriye gt
rlebilir. Szgelimi, az nce grdmz gibi, tanyarak bil
menin dilbilgisel nesnesi hep bir ad bile olsa, bunun ne tr
den bir ad olduu ayrma yol aar. Niye mi? Adn ne trden
bir eyi gsterdii ayrma yol aar da onun iin.
u ana dein sunulmu, bir flemeyle yklabilir bilgi ku
ramnn ikinci zayf noktas, yeterince irdelenmemi bir "ye
ter neden" kavramna yaslanyor olmasdr. Yeter bir neden
tam olarak nedir? Bu soruya ynelik olarak tek bir yantlama
abas dahi olsun gsterilmi deil henz. Geri daha nce
nedenler zerine bireyler sylenmiti, ama topu topu sy
lenen, neden gstermenin ortaya bir olgu srmek olduu
dur. Nedenlerin deerle(ndiril)mesi zerine henz bir ey
sylenmi deil. Koskoca bir gediktir bu.
Bu kitabn bir sonraki blm bu iki eksiklii gidermeye
ayrlmtr. u ana dek yrtlm soruturmadan epey ayr
bir soruturmadan oluacak nmzdeki blm. Buraya
geleli beri sylenmi ne varsa yle pek de teknik bir terimce
gerektirmemi, felsefeci olmayan insanlarn dnceleriyle
yakndan balantl olmutur. Dorusu tarihin bu epeyce i
lerlemi ge dneminde, felsefedeki giz kokan (irek) geli
melere insanlar ylesine altrlmlardr ki burada yaplan
lar onlara felsefenin bir paras deilmi gibi geliyor bile
olabilir. Ama bu btnyle bir yanlsama olurdu. stnkr
kurulmu bir dnce tarihi durumasnda yarglanm olsa
bile, en azndan iin daha bandayken filozoflar bu trden
bir soruyu tam da bu trden bir yolla irdeledikleri iin, bu
rada yaplanlar yine de felsefe diye geecektir.
te yandan, bu noktadan balayarak Yenidendou (Rne
sans) sonras felsefecilerin teknik dnceleri ile kuramlar
zerine daha ok ey sylyor olacam. nk sz konusu
52
dnceler ile kuramlardan kimilerinin, ocuklarn bile sor
ma eilimi gsterdii sradan sorulardan nasl olup da boy
attklarn gstermek istiyorum. Dnce tarihinde daha bir
derinlememizi gerektirecek bu. Bylelikle de bilhassa sz
edilecek filozoflardan birounun insan bilgisinin yaps ile
snrlarna ilikin genel bir aklama vermeye alm olma
larnn anmsamaya deer olduu grlecektir. Locke'un n
san Anl zerine Bir Deneme' sinin de, Kant'n Ar Usun Eleti
r is i nin de, Russell'n nsan Bilgisi, Kapsam ile Snrlar nn da
' '
59
kullanr. Kuramn Hume'un elindeki yorumu ok daha kar
mak, ok daha ustalkldr nk burada Hume "erk" ile
"g" kavramlarn zmler. Ama znde ayn uslamlama
dr bu.
Hume, olumsal balantlara ilikin btn rakip kuramlar
yadsrken, aklamasnn tmevarmdan duyulan bir kuku
culua yol aabilecei olanayla yz yze gelmek duru
munda kalmt. Yol atn dnd de. nk insan ge
mite hep birlikte olmu olaylarn gelecekte de hep yle bir
likte olmay srdreceklerinden nasl olur da sonsuza dek
emin olabilir? Hi kukusuz, gerek deneyler yapmak iin ge
rekse onlarn sonularn deerlendirmek iin belli kantlama
yasalar, aa yukar doru belli kurallar vardr. Ama Hu
me'un kukusu derinletike derinleti. Kukuculuu bu ki
tabn daha balarnda deinilen trden bir kukuculuk da
deildi. ounluk bilgi saylan eyin yerleik kantlama l
tlerini karlayp karlamadn sorgulamakla kalmad.
Tutup ltlerin kendilerini de sorgulad. "Felsefece Kuku
culuk" denilen ey ite budur.
Acaba tmevarmdan duyulan Humecu kukuculua
kar verilecek herhangi bir yant var mdr? Kimi filozoflar
i grmeleri nedeniyle usu yerinde btn insanlarca onay
lanm kantlama ltlerini gzetmenin yeterli olduunu i
leri srmlerdir. Bu savunmann ksrdng olduuna ina
nan kimi baka filozoflar, en azndan gelecee ilikin genel
lemelere belli llerde bir olaslk kazandracak gzlem ile
deney sonularnda batan verili bulunan birtakm ok genel
varsaymlar bir kenarda tutmaya almlardr. Ancak bu
varsaymlarn doruluu bize batan nasl verilidir? Hume'
un yalnkat ikileminden bu noktada yeniden yararlanlabilir.
Nitekim bu noktada, ya bu varsaymlarn kendilerinin t
mevarm yoluyla desteklenme gereksinimi gsterdikleri du
rumda yalnzca olumsal olarak doru olduklar sonucunu
karacazdr ya da bir kimse ne zaman varsaymlara dayal
kusursuz bir kestirimde bulunuyor olsa, kestirimin gerisin
60
geriye kestirimde bulunuyor gzkt koullar iine emi
leceinin gsterilebildii durumda, bu varsaymlar tanm
gerei doru olacaklardr. Hume'un ikileminin gsterdii bu
gelimenin tartlmas bu kitabn kapsam dndadr. J. S.
Mill Mantk Dizgesi adl yaptnda ikilemin ilk seeneini uy
gun grmtr, ikinci seenei uygun grmenin yol aaca
sonularysa G. H. Von Wright Mantksal Tmevarm Sorunu
adl yaptnda ayrntlaryla ilemitir. Tmevarml bilgi so
runu da onun a priori paralarm olumsal paralarndan ayr
mak gibi bal bana g bir grev de aslna bakarsanz bi
lim felsefesinin kapsam iine girer.
Ancak nedenler konusunu bir yana brakmadan nce, t
mevarm sorununun dikkat edilmesi gereken bir baka yn
daha vardr. Hume'un btn a priori balantlarn tanmlar
yoluyla gvence altna alndna inandnn szn etmi
tim. acl pek ok mantk-zmleyici felsefeci de buna
inanyor ya da en azndan buna ok benzer bireye. Ancak,
inanlar yanl da olabilir. Konuyu Hume'un brakt yer
den ele alan Kant, bunun yanl olduunu ileri srmt.
Kant ne tanmlar yoluyla gvence altna alnm ne de gz
lem ile deneyle kurulmu belli, ok genel ilkeler olduunu
dnyordu. Bu ilkeler sentetik a priori bildirimler olacak
lardr: a priori nk gzlemle de, deneyle de kurulmam
lardr; sentetik nk tanmlar yoluyla gvence altna aln
mamlardr. yleyse nasl desteklenecektir bunlar? Kant'n
dncesi insan deneyiminin tutarl bir aklamasn ver
meyi uman bir kimsenin sentetik a priori bildirimleri yadsya
bilmesinin hibir bakmdan olanakl olmad ynndeydi.
Kant'a gre bunlarn doruluklar deneyimle renilir, ama
kendileri deneyimden gelmezler. Byk bir olaslkla Kant'
n sz konusu sentetik a priori dorular dizelgesine koyduu
en nemli ilke, tam da tmevarm sorununun zmne yol
aacan dnd ilkeydi: "Her olayn bir nedeni var
dr." Hume'un ikileminin iki boynuzu arasnda bulunacak
genel bildirimlere ynelik nc bir olanak, birok felsefe-
61
ciye en azndan aratrmaya deer grnmt. Herey bir
yana, kimileyin nc tr bir zorunlulua, ne simgelerimi
zin etkiledii davranma biimine ne de simgelerin simgele
dii eylerin etkiledii davranma biimine dayanan bir zo
runlulua gz krpabilirmiiz gibi. Ne are ki, a priori bilgi
nin aratrlmas ii bu noktada braklmaldr.
62
VI
69
altna alnmasnn koullar sylenerek betimlenebilir.
Ancak konudan bir uzaklamayd bu. Algya bal bildi
rimler balaminda kukucu kartn saldrya ak bir sa
vunma konumunda brakmtk. Acaba baka bir savunma
konumunu benimseyerek kendisi iin daha iyisini yapabilir
miydi? Diyelim ki kukucu kart, bir kimsenin "Oradaki en
azndan bana bir imek akmasym gibi geldi" trnden
bir bildirimde bulunurken, asla yanla dmeyeceinin o
lumsal olarak doru olacan ileri sryor olsun. Bu konum
olduka farkl bir konumdur. Bir yanln kavranamaz oldu
unu dile getiren savunulmas g sav rtlmtr; o ne
denle kukucu kartnn burada tuttuu yol ok daha umut
vericidir. Bununla birlikte, konumac bir dn daha vermek
zorundadr, nk olumsal genel bildirimi yle hi de ilk
bakta gzkt gibi doru deildir. nsanlar kimileyin
ortaya alabildiine nitelenmi algya bal bildirimler ko
yarlarken dahi eitli yanllar yaparlar. Demin verilmi r
nekte, konumac daha bir dikkatli bakm olsayd, kendi
sine grnen eyin aslnda pencere camnn stne dm
bir k yansmas olduunu sylemi olabilirdi. Geri, o
unluk simgeleri grnlerle elemek onlar gereklikle e
lemekten daha kolaydr. Yine de, bunu yapmak ok daha ko
lay olsa da bunun hep baaryla yapldn varsaymak iin
dorusu ortada hibir neden yok.
Bu noktada kukucu kartnn tuttuu yolda ikinci bir
deiiklik daha yapmas gerekecektir. nsanlar kendilerini
bu adamakll nitelenmi algya bal bildirimlerle smrla
dklarnda dahi, kimileyin eitli yanllarn yapldn olur
lamak zorunda kalrlar, ama bu yanllarn salt syleyi yan
llar olduunu ileri srmekten de geri durmazlar. Ancak
salt bir syleyi yanl tam olarak nedir? Genellikle bir yan
l salt bir syleyi yanl diye tanmlarken, konumacnn
gerekte doru yant bildiini ama ne yazk ki belki dil sr
mesinden, belki de doru szckleri dnememi oldu
undan bildii eyi yanl szcklerle ortaya koyduunu de-
70
mek isteriz. Buradan karacamz sonu, az buuk kabaca,
yaklak olarak syleyecek olursak, bir olgu bilgisi paras
nn iki aama iinde ortaya konuyor olduudur: Birincisi, ki
inin zihninde eylere tam oturan doru dnceyle, ikincisi
de kiinin azndaki dnceye tam karlk gelen doru
tmceyle. Dolaysyla, yanl salt bir syleme yanl olsa bile
en azndan altta yatan dnce doruydu. Ama o zaman da
kukusuz altta yatan dncenin doru olmu olduunu sap
tamann aka belli bir yolu olmas gereklidir. Nitekim, de
min grdmz gibi, bir dncenin yalnzca baka trden
bir simgesel rn olduu bu gibi durumlarda, dnce bir
bilgi paras olarak nitelenecekse, o dncenin simgelerinin
de eleme snavndan gemeleri gereklidir. Dolaysyla, ku
kucu kartnn gzdesi algya bal bildirim trne dnecek
olursak, sorulmas gereken soru udur: Bu bildirimlerden
biri ne vakit yanl olsa, yanl yapan kiinin zihninde yanl
olmayan bir baka simgesel rn hep bulunacak mdr?
Yoksa bunun yerine, bilgi bir yeti ii olduu iin, doru bir
bildirim ya da doru bir dnce ortaya koyma yeteneinin
onda teden beri hep bulunuyor olmas yeterli mi olacaktr.
Eer bu yetenek batan beri varsa onda, kukucu kart
bylesi yanllarn hep salt syleme yanllar olduklarn
ileri srerken hakl olacaktr. Ama dorusunu sylemek ge
rekirse, hakl olup olmad olduka kukuludur. Ne var ki
bu soruyu akla kavuturmak epey uzun bir vakit alacak
tr. Daha birok rnek incelenmek zorunda kalnacak, daha
iyi ayrmlar yapmak gerekecektir.
Kukucu kartnn ne pahasna olursa olsun bir tek bu
yolu benimsemesi gerekmez. nk algya bal bilgiden
duyulan kukuculukla arpmak iin, btn algya bal
bilgilerin, konumacnn doruluundan daima yanlmazca
sna emin olabildii en ok istenen algya bal bildirim tr
zerine kurulmu olduunu tantlamak zorunlu deildir.
Yani bir baka deyile, saltk kesinliin allm ltlerinin
bunun gibi tek bir durumdakinden hep daha stn oldu-
71
unu gstermek zorunlu deildir. Eer bunu gstermek zo
runlu olmu olsayd, kukusuz daha biraz nce grd
mz koul olanaklar dahilinde karlanamayacandan ku
kucu tartmadan galip ayrlacakt. Saltk kesinlik ltnn
yle pek de yksek olmadn, ayrca salt bir kukuculuk
durumu tasarlamann yle hi de kolay olmadn syleye
rek, gerekten de hibir biimde tasarlanamyorsa byle bir
durum, varlan sonucu tersine evirebiliriz. Dahas, olaan
ltlerle belirlenen saltk kesinlie her zaman iin olmas en
ok istenen algya bal bildirim tr yoluyla ulalmas ge
rektii bile zorunlu olmayabilir. Belki de "temeller" ereti
lemesinin ardnda yatan tasarm bir yanlsamadr. Btn
paralar tek tr bir temelden kurulan, paralarnn her bi
rine de en azndan herhangi baka bir tre duyduumuz ke
sinlikten ok daha fazla kesinlik duyabildiimiz, zel tek bir
trden kaynaklanan temellerden yapld biimiyle algya
bal bilgiyi yeniden kurmak olanaksz olabilir. Algya bal
bilginin yaps yle pek de bir yapnn yaps gibi olmayabi
lir. Yerekiminin dayatt gcn aa doru inildike art
yor oluu gerekten de baka hibir eye benzemiyor.
Kukucu kart, teki bildirimlerden emin oluumuza
gre ok daha emin olabileceimiz, olmas en ok istenen al
gya bal tek bir bildirim bulmaya abalyor olsa da, kendi
sini bu abayla snrlamas gerekmez. Kukucu kart, by
lesine kusurlu bir algya bal bilgi incelemesinin d dn
yadan bile duyulan bir felsefece kukuculukta son bulmak
zorunda olduunu olurlamay pskrtp geri evirebilir.
nk nnde bu yazgdan yine de kanabilecei eitli
yollar vardr. Pencereden dar bakan kiinin "imek ak
yor" bildirimini dnn yeniden. Kukucu kart, bu bildi
rim olmas en ok istenen algya bal bildirimler kmesine
girmiyor olsa bile, bu bildirimin olmas en ok istenenler
kmesine giren teki bildirimlerce, szgelii "En azndan ba
na orada imek akyormu gibi geldi" bildirimiyle, yete
rince desteklenebileceini ileri srebilirdi. Kukucu kart,
72
konumacnn olmasn en ok istedii bildirimi, olmasn en
ok istemedii bildirimin nedeni olarak sunmasna, dolay
syla da olmasn en ok istemedii o bildirimin doru oldu
unu bildiini savlamasna olanak tanyabilirdi.
Dorusunu sylemek gerekirse, pek ok felsefeci de d
dnyadan duyulan kukuculuktan byle bir yolla kan
maya almtr. Bunu dourann ne trden bir alg kuram
olduunu grmek iin, ilk bataki kukunun daha sonradan
gelime gsterecei iki yol boyunca aralarndaki ayrm a
nmsamak yararl olacaktr. Deminden beri yrmekte ol
duum birinci yol, en bataki bildirimin nitelenmesine gt
rr, ama konuda herhangi bir deiiklie yol amaz. u ana
dek kendisine ilikin pek az eyin sylendii br yol ise,
btnyle bambaka bireye ilikin bir bildirime, belki ata
bakasndaki imgeye, hatta belki de zihinde bulunan bireye
gtrr. On yedinci ile on sekizinci yzyl filozoflar genel
likle bu yoldan yrdkleri iin, gelin imdi bu ikinci yolu
ele alalm. Bylece bu yolun yn gstericiliinde kuramlarn
daha iyi anlam olacaz.
Locke olsun Berkeley olsun Hume olsun hepsi de bu yol
dan yrmlerdir. Olmas en ok istenen algya bal bildi
rimler kmesinin, ilk ikisinin "dnceler" dedii, nc
nnse " izlenimler" diye adlandrd zihindeki zel trden
bireye karlk geldiini ileri srerlerken her de ayn
dncedeydiler. Kastettiklerinin ne trden birey olduu
nu, hatta ok da belirgin bireyi kastetmemi olduklarn be
lirlemek epey uzun bir sre alacaa benzer. O yzden "d
nce" ile "izlenim" szcklerine ayn zm olmayan
denklemlerdeki cebir simgelerine yaklayormu gibi yakla
acam. Bu filozoflar, kastettikleri eyin tr ne olursa ol
sun, bunun olmas en ok istenen algya bal bildirimlerin
konusu olmas gerektiini dnyorlard. Bu noktada her
nn kuramlar da birbirlerinden ayrlr, her biri de bu
rada olanakl ana gelimeden tek birisini sergiler. Hume,
bir tr d dnya kukucusuydu. D dnya zerine bilgi
l
73
savlarnn us yoluyla savunulamayacan ileri sryordu.
Dorusunu isterseniz, bildiimizi uygun bir yolla savlaya
madmz d dnya zerine bildirimlere bizi insan doas
nn ussal olmayan blmnn inandrdn savunuyordu.
Ama bu baka bir meseledir. Hume, usun bu noktada hibir
yardmda bulunmadn dnr.
Locke ile Berkeley ise baka bir sonu karyorlard. Her
ikisi de d dnya zerine bilgi savlarnn us yoluyla savu
nulabilir olduklarn ne sryorlard. Sylediklerine bak
lrsa, yalnzca, nedenler olarak gsterildiklerini dndk
leri olmas en ok istenen olgularn, insanlarn d dnya
zerine bildiklerini savladklar olgularla nasl balantl ol
duu konusunda birbirlerinden ayrlyorlard. Locke ba
lantnn, uaklar ile yeryzne den glgeleri arasndaki
balant gibi, olumsal olduunu dnyordu. Olanca bir
hzla devinen karartlarn, gkyznde kendilerine neden o
lacak hibir ey olmakszn yeryznde grnmeleri gerek
tii kavranabilir bireydir, ama olumsal bir olgu olarak ba
kldnda byle deildir bu. O nedenle ne vakit byle bir
karart grsek, yukarda bir uak bulunduu karmnda bu
lunabilir, bu karmn da olumsal olduunu destekleyen
genel bir bildirim kurabiliriz. Locke " dnceler" zerine
olmas en ok istenen olgular ile insanlarn d dnya ze
rine bildiklerini savladklar olgular arasndaki balantnn
da ayn bunun gibi olduunu dnyordu.
Berkeley bunun nasl doru olabildiini grememiti;
nk her nn de yrd ikinci dnce yoluna gre,
"dnceler" ya da "izlenimler", gerekten de kendileri s
tne kendimizden emin bir biimde algya bal bildirimler
kurabileceimiz biricik eyler deillerdir - daha da kts
alglayp alglayabildiimiz biricik ey de deildirler. Sanki
daha nce hi uak grmemiiz, yalnzca glgelerinden kal
karak gkyzndeki varlklarn karsamz gibi. Ancak du
rum byle olmu olsayd, dncelerin ardnda yatan her
hangi bir ey zerine herhangi bir karmda bulunmann
74
salt kurgudan te bir deeri olmazd. Berkeley bu trden bir
kurgunun kabul edilebilir olmadn, "dnceler" zerine
yaplan bildirimler ile d dnyada bulunan eyler zerine
yaplan bildirimler arasndaki balantnn doru aklama
snn bundan olduka farkl olduunu dnmt. Bu ba
lantnn olduka yalnkat bir tanmla gvence altna alnd
n ileri sryordu: D dnya, tanm gerei, hem insanlarn
zihinlerinde bulunan hem de Tanr'nn zihninde bulunan
"dnceler"in derli toplu bir zetidir alt st. te bu, zihni
krdm eden amaz trdr, ama sanyorum ki daha
nce nedenler ile genel bildirimler zerine yrttmz
tartma, her filozofun da batan verili ortak kalk nokta
sn gstermek iin yeterlidir. Tersi durumda, Locke'un ku
ram ile d dnyadan duyulan kukuculuk arasndaki iki
lemden kanmak iin bir baka yol bulmak son derece g
olacaktr.
Bu noktada teknik terimceyi biraz olsun iin iine katmak
yararl olacak gibi grnyor. Hume'un alg kuram kuku
suz kukucudur. Berkeley'in alg kuramysa "indirgemeci
bir kuram" diye adlandrlan trdendir. D dnyay "d
nceler"e indirger. Berkeley bu indirgemeyi geride tek
birey olsun brakmadan gerekletirmenin olanakl oldu
unu dnyordu, nk sylediklerine baklrsa, kuram
insanlara deneyimlerinin gerek duyduu her eyi veriyordu.
Gerekte Berkeley, kabul edilemez karmyla kanlmaz
olarak endie verici boyutlarda bir kukuculua gtrenin
Locke'un kuram olduunu ileri srmt, oysa kendi ku
ram gvenli, salam bilgi retiyordu. Bu grn ne denli
amazl olduunu grmeyi bir trl baaramad. Locke'un
alg kuramnn genelgeer, herkese benimsenmi bir ad
yoktur. Belki de "iyimser(ci) indirgemeci olmayan kuram"
diye adlandrlmaldr. ndirgemeci deildir, nk Berke
ley'in kuramnn tersine, bizim dmzdaki eylerin "dn
celer"e indirgenemeyeceini savunur. yimserdir, nk Hu
me'un kuramnn tersine, "dnceler"den kalkarak bizim
l
75
dmzdaki eylere ynelik karmda bulunmann ussal ol
duunu savunur.
alg kuram tr arasndaki ilikilerin bu resmi son
halini alm deildir; nk bunlar birtakm baka ynler
den de birbirleriyle ilikilidir, kald ki bunlar hibir durum
da dnlebilecek biricik tr de deildirler. Ama bu
katl blmleme son dnemlerin alg tartmalarnda ska
kullanlmtr, ayrca kimi acl kuramlara da olduka sk
bir uygunluk gstermektedir. Ancak bunu btn acl ku
ramlara uygulamaya kalkacak olursak, iinden klmaz bir
glkle karlaacazdr. Felsefede sk sk karlald
zere, gln tam olarak ne olduunu aklamak bile g
tr. Bu gln ne olduunu yeni bir balang yaparak,
alg kuramlarna yeni bir adan yaklaarak aklamaya al
acam.
u gnlerde saylar gibi byyen onca felsefeci, so
run edindikleri konular dilsel biimde sunup dilsel biimde
tartyorlar. On yedinci ile on sekizinci yzyl filozoflarnn
kuramlarn amlarken bu uygulamaya ben de uydum. Bu
nu yapmann sz konusu filozoflarn grlerinin arptl
m bir aklamasn vermeye yol aaca dnlm olabi
lir. Ancak bunun byle olmas zorunlu deildir; nk so
ruyu, szgelii ister Locke'un "dnceler" ile bizim d
mzdaki eyler arasndaki balant asndan algya ynelik
kendisine yneltmi olduu bir soru olarak grelim, isterse
bu balanty bildiren genel bildirimin trne yneltilmi bir
soru olarak, bu hibir ayrm yaratmaz. O nedenle, her iki
trl sze dkmeyi de sonuta ayrm gzetmeden kullan
dm. Locke'un sorununu nasl dillendirdiimizin nemli ol
maynn nedeni, hem birbirinden ayrm olduum iki yol
dan ikincisinden yrm olmasyd hem de onun gzdesi
algya bal bildirimlerin "dnceler" - ki Locke zihinde
bulunan tanm verilebilir trden kesin birey diye gr
yordu bunlar - zerine olmalaryd. Pek ok acl kuram
da ite bu yoldan yryor, onlara gre de en ok istenen al-
76
gya bal bildirimler "duyu verileri" zerine olanlardr. Ne
yazk ki, bu teknik terimin anlamn saptamak, Locke'un
teknik terimi "idea"nn anlamn saptamak denli gtr. A
ma genellikle, en azndan d dnyada bulunmayan, belli
llerde kesin, tanm verilebilir trden bir eye karlk ge
lir; bu biimde kullanldnda ortaya kan kuramsa bu
trden birine girecektir. rneklenirse, Russell'n nsan Bil
gisi, Kapsam ile Snrlar'nda ortaya koyduu alg kuram
Locke'un alg kuramyla ayn tre girer.
Gelgelelim, birtakm acl felsefeciler kendi alg kuram
larna birinci yoldan yryerek varyorlar. Onlarn gzde
algya bal bildirimleri, i dnyada bulunan kesin, u ya da
bu biimde tanmlanabilir trden birey zerine deildirler.
Bunlar yalnzca d dnyada bulunan eyler zerine olduka
yksek dzeyde nitelenmi, "Ufukta gzken u kk ey
bir bulutmu gibi geldi bana" trnden bildirimlerdir. yi
gzel de "duyu verisi" szcne ne olacak o vakit? Bir ey
trne karlk gelmesi son bulunca, doal olarak kullan
mn yitirdii beklentisine girilecektir. Her eyden nce du
yu verisi szc bir addr; ama gerekte olansa bildirimleri
niteleyen bir nitele trne dnmesidir. Bir "duyu verisi
bildirimi" bir kimsenin eylerin kendisine nasl grnd
n, onlarn tadlarn nasl bulduunu, onlar nasl duyum
sadn, bunun gibi eyleri bir bakasna bildirirken kullan
d bildirimler gibi bir bildirimdir. Eer felsefeci ilk yolu tu
tup da bu konuma varyorsa, kuramn dilsel yol dnda bir
baka yolla denkleme dkmesi belli ki son derece glee
cektir. Hi kukusuz dilsel bir yolla kuramn sunmay iste
yen kendisidir. Ama benim zerine parmak bastm nokta,
yalnzca ilk yoldan yryorsa, kuramn gerisin geriye on
yedinci ile on sekizinci yzyl filozoflarnn kuramlarn sun
duklar dilsel olmayan biime evirmenin olduka glee
cek olmasdr.
Szgelimi, bu bekte yer alan "grngclk" diye de
adlandrlan indirgemeci kuram dnn. ndirgemeci ku-
77
ram, uradaki bulut gibi d dnyada bulunan bir nesne ze
rine kurulmu bir bildirimin, asl konumacnn, baka gz
lemcilerin, bir de o an gzlemci konumunda bulunmayan in
sanlarn kurduklarndan oluan bir duyu verisi bildirimleri
kmesiyle tam tamna ayn eyi sylediini ileri srer.
Gzlemci olmayanlar kukusuz ortaya baka trden bir du
yu verisi bildirimi koyacaklar; "doru konumda bulunmu
olsaydm, bana ufukta kk bir bulut varm gibi grne
cekti" diyeceklerdir. yleyse bu kuram, gerisin geriye dilsel
olmayan biime nasl evrilebilir? Diyelim u eviriyi yap
maya alyoruz: "D dnyada bulunan eyler, tanm ge
rei, gerek duyu verileri ile olanakl duyu verileri kmele
ridir." Gelgelelim bu, duyu verileri sanki kesinmiler, sanki
tanm verilebilir trden bireymiler izlenimi yaratr; yal
nzca ilk yoldan yrnm olmas kouluyla, anlalmas
g bir "ey" varsa o da kesin olmayan, belirgin olmayan
birey olacaktr, yani "bir kimsenin bir duyu verisi bildiri
minde bulunurken temellendirildii konum."
Birok felsefecinin yalnzca ilk yoldan yryor olduunu
ileri sryor deilim. Grnen o ki aslnda alttan alta ikinci
yola gven besliyor; duyu verilerini duyumlarla, deneyim
lerle ya da buna benzer eylerle yaln bir biimde zdeleti
riyorlar. Ancak benim belirtmek istediim asl nokta, alg
felsefesinin gnmzdeki durumunu anlamann tek yolu
nun kesinlikle iki yolu birbirinden ayr tutmaktan getiidir.
Nitekim daha nce sylediim gibi, kimi acl alg kuram
larn anlamaya ynelik bir glk sz konusudur burada.
Buradaki glk ortaya konabilir artk: katl blmlemeyi
kuramlara uygulamak istiyoruz, gerekten de sz konusu
kuramlar ortaya atanlar bizi bunu yapmaya aryorlar,
oysa biz bunu yapmann her zaman uygun dmediini g
ryoruz. Nitekim, boyuna alglayp durduumuz eylerin
aslnda yalnzca duyu verilerinden ibaret olduklarn, geri
kalan her eyin ise belli trden bir karm olduunu syle
mek tam olarak ne anlama gelir? Yalnzca ilk yoldan yr-
78
nyorsa, bu, bir anlna be duyusundan birini kullanrken
kiinin emin olabilecei tek eyin, kendisinin d dnya ze
rine nitelenmi bir bildirim kurma konumunda bulunduu
anlamna gelecektir.
Ancak savunulabilir bir ey midir bu? Kukuluyum bun
dan. Nitekim bu bekte yer alan indirgemeci kuram, birinci
yoldan grngcl dnn. Nasl oluyor da herhangi
birisi bulut zerine bir duyu verisi bildiriminde bulunurken,
kendisi ya da ola ki bir bakas bu trden birey zerine ni
telenmemi bir bildirimde bulunurken, hi deilse kimileyin
o kimseyi temellendirdikleri bir konumda bulunmadka,
temellendirilmi bir konumda bulunduundan hep emin o
labiliyor? kinci konumda bulunan hi kimse yoksa ya da
bundan daha iyi bir konumda bulunan birileri, nasl oluyor
da d dnyada bulunan "eyler"e karlk gelen szckler
kesintisiz yine hep o ayn anlamlarn tamay srdrebili
yorlar? Daha da nemlisi nasl oluyor da insanlar bunlarn
anlamlarn renmeyi srdrebiliyorlar? Szck daarc
mzn nasl olutuundan ya da nasl dolama sokuldu
undan yardm almyor olsak bile - daha ok yalnzca ger
ekte nasl ilev grdn soruyoruz - birinci yoldan g
rngclk daha iyiye gidiyor falan deildir. nk "u
bana bir bulut gibi grnyor" demenin tek bana doru
olmad durumlar vardr; buradaki eylem, "uradaki bir
bulut" diyerek zerine basa basa sylenmi bildirimi nitele
mek iin eklenmise, nlem olarak konumacnn elinde az
buuk kesin bir nedeninin olmas gerekir, ama ounluk e
linde buna benzer hibir nedeni olmayacaktr. Birinci yoldan
yryen her kuram da, J. L. Austin'in drt bir yana a
damakll duyurduu bunun gibi uslamlamalara kar sa
vunmaszdr.
Ne var ki ou insan birinci yoldan kuramlar zerine ya
plan bu trden bir eletiriyi okuyunca daha da bir afallaya
caktr. Birinci yoldan kuramlar zerine bundan daha fazla
bir eyler olmal diye dnrler. Kukusuz vardr da daha
79
fazlas. nk birinci yoldan kuramlar ounluk alttan alta
ikinci yola yaslanrlar; duyu verileri gerekten i dnyada
bulunan kesin, tanm verilebilir eyler demekse, bu konum
epeyce deiecek, algya bal szck daarcmzda bulu
nan hergn kullandmz szckleri nasl kullandmza
ynelik anmsatmalar szck daarc zerinde ayn etkide
bulunmayacaklardr. kinci yoldan kuramlarsa daha derin
lere inerler, olaan konuma alkanlklarmzn altn oyma
ya alrlar. Gnei gerekten hibir zaman grmediimizi,
scakln duyumsamadmz ya da en azndan, olaan dil
ile olaan dncenin bunlar resmettii biimde bu eyleri
resmetmediimizi ileri srerler; nk gerekten grd
mz ya da gerekten duyumsadmz ey her neyse ylesi
ne olaanddr ki. Bu konum savunulamaz mdr? Savu
nulamazsa, hangi uslamlamalara kar savunulamazdr?
Bu soruyu adamakll yantlamak epey uzun bir sre ala
caa benzer. kinci yoldan alg kuramlarna kar kullanla
bilecek kimi uslamlamalar - ister on yedinci ile on sekizinci
yzyllarda yapld gibi dilsel olmayan bir yolla dn
lp bulunmu olsunlar, ister bu yzylda ska yapld gibi
dilsel yolla dnlp bulunmu olsunlar - kabataslak zet
leyerek sona erdireceim bu alg tartmasn. ncelikle, tu
tulan yolda durumun tam olarak ne olduunu ak ak gr
mek nemlidir. Vereceim uslamlamalar kuramdan birini
br ikisine kar desteklemek amacyla deil, daha ok her
nde de ortak olan sayltlar ykarak hepsini birden te
mellerinden sallamak amacyla tasarlanmlardr. Yeri gel
miken sylemeliyim, birinci yoldan kuramlara kar Aus
tin'in yordamyla usyrtenlerin tuttuu yoldur bu. Ancak,
sz konusu kartlk ok da nemli deil nk birinci yol
dan olanakl kuramlarn says, ikinci yoldan olanakl ku
ramlarn says denli ok deildir.
kinci yol kuramlarn bu eitliliini salayan, olmas en
ok istenen algya bal bildirimlere konu olabilecek i dn
yadaki deiik trden eyler arasnda alabildiine uzanan
80
geni seim menzilidir. Seilebilir eyler arasndan yalnzca
iki trn ele alacam. Birincileyin, grme durumuna ba
kacak olursak, ikinci yoldan yryen bir felsefeci gerisin geri
zihne dnebilir. Bu yolu izleyen felsefeci, pencereden da
rya bakan adamn aslnda yle imein akn falan g
remediini, pencere camnda grd eyin ok ok bir k
rnts, bir karart olduunu syleyebilir; hatta grd
nn gerekte bu bile olmadn, grd eyin olsa olsa
kendi atabakasndaki bir imge olduunu da syleyebilir;
aslna bakarsanz bu da deildir grd, ama bu kez artk
yolun sonuna gelmi bulunduundan grd eyin hepsi
hepsi zihninde bulunan bir imge olduunu syleyebilir. Sa
nyorum ki, bu Berkeley'in "dnce" szcn grmenin
nesnelerine uygularken demek istedii eydir. kincileyin,
yan scakln alglan durumuna bakacak olursak, ikinci
yoldan yryen bir felsefeci ayn yoldan gerisin geriye d
nebilir, ama son noktaya varmadan nce duraksar. Gne
banyosu yapan birinin gnein scakln gerekten duyum
sayamadm, duyumsad eyin ok ok kendi fiziksel du
yumlarnn ss olduunu syleyebilir, ite tam orackta da
durabilir. kinci yoldan yryen bu iki felsefecinin ele ald
konumlara ilikin iki noktaya zellikle dikkat ekmek iste
rim. lk nokta daha nce belirtilmiti: sonradan ortaya ka
cak gelimelere ynelik olarak nyargsz ele alnan ite bu
konumlardr; aslna bakarsanz benimsenen alg kuram so
nuta ayr tr olarak blmlenmi kuramlardan herhangi
birine girebilir. br noktaysa, "i dnya" deyiinde bir be
lirsizliin, dolaysyla da onunla zorunlu olarak balant
iinde bulunan "d dnya" deyiinde de bir belirsizliin
bulunmasdr. nk ilki gerisin geriye dnp dosdoru
zihne geri giderken, ikincisi duyumlar neredeyse orada du
rur, duyumlar ise zihinde deildirler. yleyse iki dnya ara
sndaki snr tam olarak nerede izilmelidir?
Gerek grmeye ilikin sava kar gerekse yan scakln
alglanna ilikin sava kar kullanlabilen birtakm uslam-
81
lamalar vardr, ayrca bu iki savdan yalnzca birine kar
kullanlabilen baka uslamlamalar da bulunur. Her ikisine
kar kullanlabilen birtakm uslamlamalarla balayacam,
ama bu ulamda yer almakla birlikte algnn kiiye zel ya
nna ilikin ok daha fazla ey ieren birtakm nemli us
lamlamalar bu kitabn son blmne dek bir kenarda tuta
cam. Her iki savda birden ortak olan zayflklar nelerdir?
ncelikle her ikisinin de, bir kimse fiziksel, fizyolojik, so
nunda da ruhbilimsel bir alglama aklamas verdiinde, d
arda bulunan eyi zihne geri getirirken, o kimsenin yolda
karlaaca eylerin kimi can alc ynlerden hep dardaki
eyler gibi olacaklarn varsayyor olmasdr. Szgelimi, d
dnyada bulunan bir ey kendisi gibi bir baka eyden ya
ylan scakln nn kesebilecek ya da bunu gzden sakla
yabilecektir. Ne var ki, acaba duyumlar ya da imgeler ayn
ekilde engel roln grrler mi? Olduka safdil bir soruya
benziyor bu. Ama ikinci yolu birinciden ayrann kesin ola
rak ikinci yolun olmas en ok istenen ey trn bir engel
diye grmesi olduunu, anlam her ne ise ona szmann ola
naksz olacan ileri srdn anmsaynz. kinci yoldan
uslamlama yklabilirse ilk yol yaltlm olacak, bylelikle
de kendi kaynaklarna yaslanmak zorunda kalacaktr.
Her iki sava birden kar kullanlamayan baka uslamla
malar da yok deil. Szgelimi pek ok ikinci yoldan kuram,
ele alnan ierde bulunan ey ile darda bulunan ey ara
snda benzeim bulunduu yollu bir baka varsaym, her iki
trden eyin de ayn yklemleri ald sayltsn kullanyor.
Zihinde bulunan grsel imgeler iin olduu denli darda
bulunan nesnelerin grlmesi iin de gerekten dorudur
bu. Hi deilse pek ok yklemi paylatklar su gtrmez.
Ama bu arada, benzeim bir baka durumda ilemez. Nite- 1
kim arkam gnee verince srtmda duyumsadm duyum,
scak bir duyum olmaktan ok bir s duyumudur oun
lukla. Bu minicik yklem deiikliinin can alc bir nemi
vardr. En azndan Berkeley gibi filozoflar, darda bulunan
82
nesnelerin yklemlerini soyarak, daha kendilerine yapp
yapmayacaklarrn bile sormadan bu yklemleri ieride bu
lunan nesnelere tututurarak eletirel yetilerimizi uyuturur
lar. Ya da teki sava kar kullanlabilen bir baka uslamla
maya deinecek olursak, ele alnan ey trnn tanmnn
yaplabilir olmas gerekir; ama yan scakl duyumsad
mzda duyumlarn tanmn yapabiliyor olsak bile, acaba
eyleri grdmzde zihindeki grsel imgelerin tanmm
yapabilir miyiz? Ele alman eylerin tanmn yapabiliyor ol
duumuzda bile, onlar ile darda bulunan eyler arasn
daki benzeimin sk sk koptuu bir baka balam daha var
dr ki ite bu balam zihindeki grsel imgelerin alglayan ki
iyle ilikide olma biimini de yaratr. u an incelediimiz
benzeim, hem gne ile (kapal gzlerle) zihnimdeki imge
leri gryor olduum iin, hem de gnein scakl ile ken
di duyumlarm duyumsuyor olduum iin, her iki durum
da da aa yukar bu noktada durur; ancak bu iki eylemin
(fiilin), "grme" ile "duyumsama"nn bu ikili durumlarda
ayr ayr kullanmlar olduu iin, aralarndaki amaz ben
zeim ilikisi korunamyor olduundan yaklak olarak by
ledir bu. Ama bu noktadan bakldnda teki durumlardaki
benzeim yaklak bile deildir. Szgelimi insanlar ataba
kalarna d en imgeleri grmezler, ne de ortaya srlm
bir baka nesne trn dikkate alrlar, olsa olsa kendi be
yinlerindeki olaylar grrler.
Bu uslamlamalar dkmcesini tamamlayp sonlandrmak
ne denli olanakszsa, glerini lye vurmaya almak da
bir o denli olanakszdr. Aralarnda ieride bulunan nesnele
rin adlandrl balamnda henz hi deinmediimiz, bu
almann son blmnde yer vereceimiz olduka nemli
birka uslamlama daha bulunuyor.
83
VII
101
VIII
1 10
Kaynaka
111
kin verdii aklama iin bkz. 1. Cilt, III. Kesim'e, zellikle de XIV.
Blm'e.
Russell, B., Hman Knowlcdge, lts Scopc and Limits, Londra: Allen
and Unwin ile New York: Simon and Schuster, 1948.
Ryle, Gilbert, Thc Conccpt of Mind, Londra ile New York: Hutchin
son's University Library, 1949. zellikle bkz. "eyleri nasl yapa
can bilme" zerine yazlm Il. Blm ile "yeti ii olarak bil
gi"nin zmlenii zerine yazlm V. Blm'e.
112
basm, ikinci basm, Oxford: Blackwell, 1958.
Wright, Georg Henrick Yon, The Logical Problem of Induction, gz
den geirilmi ikinci basm, Oxford: Blackwell, 1957.
1 13
Kitapta Geen Felsefe Terimleri in Szlke*
' Szlkede yer verilen madde balklarnn ok daha geni aklamalar iin bkz.
Felsefe Szl, hazrlayanlar: Abdlbaki Gl, Erkan Uzun, Serkan Uzun,
mit Hsrev Yolsal, (Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlar, 2002).
115
amazdan kurtulmak ya da amazn zme kavuturulmas diye adlan
drlr. Felsefe tarihinin zerlerine ok sz sylenmi en nemli amazlar
kukusuz "Zenon Amazlar"dr. Varolan amazlar zme kavutur
mak gnmzde zmleyici felsefenin temel aratrma konularndan bi
rine karlk gelmek"tedir. Bu balamda stnde en ok durulan amazlar
arasnda "yalanc amaz, "berber amaz" , "nsz amaz," "Russell a
maz" saylabilir.
adclk (nominalism) : kavramlarn gerek anlamda bir varlklar olduu
dncesini btnyle yadsyan, btn tmel kavramlarn tek tek eyle
rin aralarndaki ortaklklar zerinden gidilerek oluturulmu genel ad
lardan, gstergelerden ya da szcklerden te bir anlamlar olmadn
savunan felsefe anlay; kullandmz szcklerin, yaptmz tanmla
rn, kendileri araclyla dndmz tasarmlarn, hatta konutuu
muz dillerin eylere gndermek anlamnda nesnel bir anlamlar bulun
madn, bunlarn gerek nesnelerle de gerekliin herhangi bir ynyle
de ilintili olmayp btnyle insanolunun eylere ykledii adlarla be
lirlendii gr temelinde oluturulmu felsefe retisi.
alg (perception) : duyular araclyla algya uygunluk gsteren her tr
den grngnn deneyimlenmesi etkinlii, dnyada varolan eylerin dc
neyimlenmesine bal olarak duyumlarda tanan farkndalk; duyu or
ganlaryla edinilen btn duyumlar ya da duyusal uyarmlar temelinde
d dnyay kavrama yetisi. Alglama sreci her durumda iki kenarl bir
sretir. Buna gre, duyular araclyla hem dmzdaki nesnelerce et
kilenebilme yetimizden hem de bu nesneleri kavramlar altnda toplaya
bilme yeteneimizden olumaktadr. Algnn zmlenmesi ile algya bal
bilgiye ynelik kukucu uslamlamalar zmleyici felsefenin temel ara
trma konular arasndadr. Yine bu ayn balamda, algladmz eylerin
yani alg nesnelerinin duyularmzca nasl almlandklar, teki nesnelerle
nasl bir iliki iinde olduklar kendisine srekli yant aranan sorular ara
sndadr.
analitilr/entetik (analytic/synthetic): bgi ile doruluk balamnda yar
glarn tad felsefi znitelik; nermeler, uslamlamalar ya da her tr
den bilgi savlar arasnda yaplan mantksal ayrm. Kant'n yapt bii
miyle bu ayrma gre, bir yargnn yklemindeki kavram zaten znesinde
bulunuyorsa analitik, znesi ile ykleminde bulunan kavramlar birbirin
den bamszlarsa sentetik yarg diye adlandrlr. Dolaysyla, bir bildiri
min analitik olarak doru olmas demek, ya tad mantksal biim ne
deniyle ya da kendisini oluturan terimlerin anlamlar nedeniyle doru
olmas demektir. Ayn tanm bir baka biimde dile getirilecek olursa,
116
eldeki nerme yalnzca kendi terimlerinin anlamlarna bal olarak
zmlendiinde doruysa yani bir esz ieriyorsa analitik, buna kar
kendi terimlerinin anlamlarndan ayr olarak doruysa, doruluu an
lamlarnn zmlenmesine indirgenemiyorsa yani nermenin yklemi
nermenin znesine yeni bir bilgi yklyorsa sentetik bir nermedir.
rnein, "Hibir bekar kii evli deildir" ile "Btn genler kenar
ldr" nermeleri, bekarlk kavram "evlenmemi olma"y, ayn biimde
gen kavram da kenarl olmay ierdiinden analitik birer nerme
dirler. te yanda, "Ankaragc bir futbol takmdr" ile "Masann ar
l 70 kg'dr" nermeleri znelerinde ierilmeyen yeni bir ey syledik
lerinden tr birer sentetik nerme rneidirler. Deneyciler analitik/
sentetik ayrmnn genellikle a priori/a posteriori ile zorunlu/olumsal ay
rmlaryla kol kola yrd dncesindedirler. Sz konusu mantksal
ayrm, zorunlu ile olumsal nermeler arasnda yaplan metafizik ayrm ile
a priori nermeler ile a posteriori nermeler arasnda yaplan bilgiku
ramsal ayrmla birlikte modern fe lsefenin genel erevesini izmektedir.
Nitekim Kant'n nl uslamlamas a priori zorunlu nermelerin sentetik
olduklar ynndedir. Gnmzde ayrmn yetkinlii stne derin bir
gr ayrl sz konusu olmakla birlikte, sentetik nermelerin dnya
stne bir ey syledikleri genellikle kabul grmektedir. Terimceyi geli
tiren Kant ayrmn korunmasn zellikle vurgulam, sentetik a priori
yarglarn olanakl olduunu savunmutur. Buna karn ada zmle
yici felsefeciler Quine'n at yoldan yryerek ayrm btnyle te
melsiz bulmaktadrlar. Quine yarglar arasnda bu denli keskin ayrmla
rn yaplamayacan, nk dile getirildii btn bir dil dizgesi iinde
yaplacak uygun deiikliklerle bir nermenin analitik bir nerme olmak
talnn yadsnabilir olduunu ileri srmtr. zmleyici felsefe ba
lamnda yaplan ada tartmalarn nemli bir blm, Quine'n ayr
m bir deneycilik dogmas olarak nitelendirdii eletiriden yola koyul
maktadr.
anlk (intellect): insan zihninin anlay ya da kavray gcn; insann
anlama ya da bilme yetisini dile getirmek iin kullanlan felsefe terimi.
Duyular ile duyumlar yoluyla bilgi edinme srecine ya da duyular arac
lyla alglayp anlama yetisine kart olarak dnlen anlk, dnme
gcn oluturan kavramlarla dnebilme yetisine karlk gelmektedir.
apriori/aposteriori (nsel/sonsal) : bilgi ile doruluk balamnda yargla
rn tad felsefi znitelik; nermeler, dnceler, uslamlamalar ya da
her trden bilgi savlar arasnda yaplan bilgikuram ayrm. Buna gre, a
priori olan birey btnyle deneyden bamsz olma anlamnda deneye
117
nsel olma ya da deneyden nce gelme bildirirken, a posteriori olan bir
ey btnyle deneye baml olma anlamnda deneyden geliyor olma ya
da deneyden kyor olma bildirir. Bu balamda apriori nermeler apos
teriori nermelerin tersine deneyden bamsz olarak us yoluyla karm
lanabilen ya da uslamlamada bulunarak temellendirilebilen nermeler
dir. Daha ak bir deyile sylenirse, apriori nermeler aposteriori ner
melerin tersine, doruluklarn aa vururlarken kendileri dnda baka
hibir eye gereksinim duymazlar. Nitekim apriori bir uslamlama genel
ilkelerden tmdengelimli dnme yoluyla karsanabilen uslamlamay
ken, aposteriori bir uslamlama dorudan duyu verilerinden ya da alglar
dan edinilmi zgl bir bilgiye dayandrlm bir uslamlamadr. Buna
gre, bir apriori nermenin zorunlu doruluu olgulara gitmeksizin yal
nzca us ile deerlendirilebilir, ama aposteriori bir nermenin doruluu
her durumda eitli olgulara bavurmak, onlarn snamasndan gemek
yoluyla bulgulanabilirdir. Szgelimi, "4 + 5 = 9" nermesi a priori ola
rak bilinirken, "Kimi gller tuzludur, kimi gller tatl" nermesi ancak a
posteriori olarak bilinir. Felsefe tarihinde ilksav ya da ilk ilkeler gibi belli
apriori dorularn dorudan sezilerek bilindikleri, buna kar aritmetik
ile mantktaki belli apriori dorularn ise teki apriori bilgilerden kar
sanarak bilinebildikleri dnlmtr. Bunun en iyi rnei klit (Euk
leides) geometrisidir. Bu anlamda "btn ikizkenar genler ikizkenarl
dr" nermesi duyu deneyiyle ortaya konabilse de, bu nermenin temel
lendirilmesinin ya da matematiksel kantlamasnn duyu deneyiyle ya
plmas hibir durumda olanakl deildir. Usular, apriori dnceler ile
ilkelerin btn bilginin temelinde yattn vurgularken, deneyciler apri
ori nermelerin yeni bilgi salamadklarndan analitik nerme olmaktan
ileriye gidemeyeceklerini, dolaysyla da btn bilgilerin aposteriori ner
meler stne kurulu olduklarn dnmektedirler. Bu iki konuma kar
Kant, sentetik a priori yarglarn olanakl btn deneyimlerin nkoulu
olduklarn, matematik ile bilimin temelini oluturduklarn ileri srm
tr. te yanda, nde gelen zmleyici felsefecilerden Kripke, "zorunlu"
ile "olumsal" arasnda yaplan ayrma dayanarak yaplan bu ayrmn b
rakn doruluunu varlnn sznn edilmesine dahi kar kmaktadr.
arqtrma (investigation, inquiry} : bir sorunu zmeye ynelik olarak ya
da birtakm olgular stne bilgi toplama amacyla yrtlen kendi iinde
tutarl, btnlkl, ama ynelimli felsefe izlencesi. Soruturmann e
anlamls olarak da kullanlan kuramsal ya da deneysel ierikli inceleme
etkinlii.
atomculuk (atomism): en genel anlamyla btnn paralarnn topla-
118
mndan te bir ey olmadn ileri sren felsefe anlay; gerekliin ya
ln, olduklarndan daha fazla blnemeyen, birbirinden btnyle ayr
birimlerden ya da yaptalarndan ( atomlardan) olutuu dncesi s
tne kurulu felsefe kuram; evrenin birbirinden bamsz, kendine yeter
atomlardan olutuunu, buna bal olarak evrenin eksiksiz bir betiminin
evreni oluturan btn atomlarn yerleri ile devinimlerinin aklanma
syla verilebileceini savunan felsefe retisi. Demokritos eskia atom
culuunun en ok dikkat eken filozofudur. Buna karlk, modern atom
culuk retisinin bilinen en iyi rnei Leibniz'in " monadlar"dr. Ayn
biimde Locke'un yuvarlar retisinde atomculuun izleri aklkla g
rlmektedir. te yanda bir baka deneyci Hume, atomculuk retisinin
modern biimini grngc terimlerle yeniden yaplandrmtr.
belgit ( voucher):
bir nermenin doruluunu kantlamak iin gsterilen,
doruluu daha nce kantlanm nerme. Doruluu kukuya yer brak
mayacak bir aklkla kabul edilmi bir nerme yoluyla baka bir ner
meyi kantlama ilemi.
bellek ( memory) : gemite yaananlar gerek somut varlklar olmad
halde tasarmlar, imgeleri, grntleri yoluyla imdiye ararak dn
meyi salayan zihinsel ilev; deneyimleri, duyumlar, izlenimleri, alglar,
kavraylar yeniden canlandrmak zere saklayarak tutma yetisi; gemii
imdiye tama gc; gemite tank olunanlarn saklanp tutulduklar
varsaylan zihinsel yer; gerek bilginin gerekse kiisel zdeliin ("ne ol
duumuzun") oluum srecinin zsel bileeni; anmsayan znenin ge
mite alglad nesnelere, yaad deneyimlere, kavrad gereklere ili
kin bilgi halini almam grs; gemite yaanm bilin durumlarn
imdideki bilin durumlarna tamay salayan farkndalk; zaman kur
duu, zamanla girilen ilikiyi belirledii dnlen i zaman yaants.
biimsel (forma/): bir konunun ieriiyle ilgili olmaktan ok d yzyle
ilikili olma, dncelerin ya da nermelerin ne syledikleri yerine nasl
dile getirilmi olduklar balamnda soyut yaplar ya da rntlerine uy
gunluk gsteren. Szgelimi biimsel mantk, bir uslamlamann tek tek
nermelerinin ierikleriyle deil, yalnzca doruluk deerlerinin yapsyla
ilgilenmektedir.
bildirim. (statemet): belli birey bildirmesi anlamnda bildirici olan bir
tmcenin ierii. En ok karlalan kullanm nermedir. "Bugn hava
gneli olacak", "Dnk gazetede tam da bu konuyla ilgili ok iyi bir
aklama vard", "Demokratik toplumlarda btn siyasetiler seimle i
bana gelirler, seimle ibandan giderler" , "Trkiye yedi ayr corafi
blgeden olumaktadr" tmceleri ak birer bildirim rneidirler.
119
bilgi ( knowledge) : zihinde kavranarak temellendirilmi doru inan. Pla
ton'dan bu yana hemen btn batl felsefeciler, sayacamz u zo
runlu yeter neden temelinde yaplan yanltc olacak denli yaln bu bilgi
tanmn benimsemilerdir. Buna gre, bir nermeyi ancak ama ancak u
koullar yerine geldiinde biliyorumdur: (a) nermeyi itenlikle olurlad
mda; (b) nerme doru olduunda; (c) olurlamam yetkin bir biimde
nermenin doruluuna dayandnda. Bununla birlikte, tanmn her
esinin de doru zmlemesinin ne olduu tartmaya aktr. N ite
kim, felsefeciler inancn doasna ilikin baka baka grler savun
mular, birbirinden deiik doruluk kuramlar gelitirmilerdir. Bat
kaynakl bilgikuramnn nemli bir blm daha ok nc e stne,
yetkin bir bilgi temellendirmesini tam olarak neyin oluturduu stne
odaklanmtr. Bu soru karsnda, usular ile deneyciler bilgiyi temel
lendirirken bavurulacak kantlarn kaynaklar stne derin bir ayrlk
sergilemektedirler. Kukucular nc koulun hibir zaman karlana
mayaca dncesiyle yaplan bilgi tanmna kesin bir dille kar kar
lar. ada zmleyici felsefeciler, Gettier' in "Tcmcllendirilmi Doru
nan" balkl byk yanklar uyandran ksa yazsndan bu yana, bu
koul yerine geldiinde dahi bilginin yetkin bir biimde temellendiril
memi olaca ynnde eitli tanmlamalar sunmaktadrlar.
bilgi kuram [bilgi felsefesi] ( epistemology, theory of knowledge) : bilgi
nin doas, kayna, ltleri, geerlilii balamnda u veren sorular
btn ynleriyle yantlamaya alan geleneksel felsefe dal. Bilginin na
sl elde edildiini, hangi ltlerle bilinebileceini, bilgi savlarnn nasl
teme!lendirileceklerini soruturan felsefe aratrmas.
bilimsel yasa ( scientific faw): doru olan ya da doru olduu dnlp
de kesinlemesi ya da kantlamas salam yaplm genel ilke. Gerekilik
ynelimli anlaylarda, bilimin yasalar btn her eyin meydana gelii
nin balca nedeni, varolan hereyin kendisine gre olduu nedensel ya
salar olarak anlalmaktadr.
bilin ( consciousness) : kiinin kendisine, yaantlarna, evresine, teki
kiilere, bir btn olarak iinde yaad dnyaya ilikin farkndal, ya
anan deneyimlerden kendiliinden doan kendinin ayrdnda olma g
rngs; znenin duygularna, alglarna, bilgilerine ve kavraylarna
bal olarak kendini anlama, tanma ya da bilme yetisi; bilme edimi ile
bilinen ierik arasndaki ilikiyi her ikisini de ierecek biimde bir st
dzeyde kurabilme becerisi; ac ekme, isteme, bekleme, d krklna
urama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunan btn "geili" yaama
edimlerini olanakl klan ana ilke; dnen znenin kendi stne dne-
120
rek, kendisini kendi dnceleriyle kavramas, kendisine bir bakas ola
rak dardan bakmas durumu; "iebak" yoluyla zihnin kendi deneyim
lerinin gerekliini kavrama edimi; zihinsel yaamn gemi duyumlar,
alglar, bilgileri bellekte tutma yetenei; kiinin kendi iinde yaadkla
rna ya da darda olup bitenlere ynelik incelmi sezgisi, btn yaadk
larna ilikin genel grs; znt, sevin, hzn gibi tek tek yaant du
rumlarna ilikin kendilik izlenimleri, eylerin kiiye nasl grndne
ynelik grngbilimsel yaantlar btn.
blflmleme ( classification) : eyleri tadklar ortak zellikler temelinde
eitli beklere ayrarak dzene koyma ilemi; snflandrma ya da bek
lendirme. eyleri dzenlendikleri biimleriyle, yerletirildikleri bilgiku
ramsal bekler dorultusunda anlama sreci.
kann ( inference) : mantksal usyrtme biimi iinde kalarak dn
me; bir sonucu eldeki verilerden ya da verilen ncllerden tutarl bir bi
imde ussal yolla tretme; ortaya konan bir sav uygun temellendirme
lerle destekleyen usyrtme sreci. ncller ya da kantlar temelinde
usa bal olarak sonu karma ilemi: karsama.
&Om1eme ( ana/y;'s) : karmak bir kavramn ya da bildirimin rtk
anlamn aa karmak iin en yaln bileenlerini ortaya koyana dek
paralarna ayrma sreci ya da ilemi. Frege, Russell, Moore, Wittgens
tein gibi felsefecilerin yaptlarnda etkinlikle uyguladklar, byk lde
modern mantn geliim gstermesi srecine kout olarak biimlenen
zmleyici felsefe anlaynn temel yntemi. Yntem, felsefe sorunlar
nn ancak grnrdeki yaplarnn gerek mantksal yaplaryla deiti
rilmesiyle alabilecei dncesine dayaldr. zmleme ynteminin
nemi ile deeri, kendisinde bulunduu dnlen bir amaz nedeniyle
gnmzde olduka byk bir kan kaybna uramtr. Buna gre, yap
lan btn zmlemeler eer anlaymzda kkl deiikliklere neden
oluyorlarsa bu onlarn tutarsz ya da yanl olduklar anlamna gelir. Yok
eer bu trden deiimlere yol amyorlarsa yeni bilgi salamadklarn
dan tr bu kez de nemsiz diye deerlendirilmeleri gerekmektedir. Bu
radan kan sonu, bir zmlemenin eninde sonunda' ya yetersiz olaca
ya da hibir bilgi vermeyeceidir. Amazn stnden gelinemeyecek bir
hal almasna bal olarak, yakn dnemlerde kendisini zmleyici felse
feci diye tanmlayan pek ok dnr zmleyici izlenceyi terkettiklc
rini aklkla dile getirmilerdir.
zOm]eyicl felsefe (analytical philosophy) :
bilimde, felsefede, gndelik
dilde kullanlan terimlerin, kavramlarn ya da tmcelerin mantksal ile
dilsel bakmdan zmlenmeleri stne younlaan, yirminci yzylda
121
felsefe tarihinin birikimlerini hie saymak pahasna bal bana zerk bir
konuma ykselmi felsefe yapma biimi. Genellikle dilin gndelik dn
yadaki kullanmlarnda dile getirilen bildirimlerin yapay yaplarnn ar
dnda kendisini aa vuran mantksal ya da felsefi varsaymlarn ortaya
aka konmalar amacyla yrtlen bir dizi felsefe yntemine gnder
mektedir. zmleyici felsefe anlayna bal felsefecilerin hemen b
tn bilimin baarlarna byk bir sayg duyarlar, bu yzden de felsefe
nin olabildiince "bilimselletirilmesi" gerektiini savunurlar. ok dei
ik biimlerde olmakla birlikte, felsefe zmlemesi yntemi hemen b
tn mantk olgucularca itenlikle benimsenmi, Moore, Russell, Witt
genstein, Ryle, Austin, Bergmann, Quine gibi felsefecilerce etkinlikle
uygulanmtr. En ok ngiltere ile Amerika'da etkili olan bu felsefe an
lay, tam karsnda yer alan kta felsefesince btn bir felsefe etkinli
ini ar teknikletirip yalnzca alann uzmanlarna ak bir disiplin hali
ne getirmekle sulanmtr. Yazlarnda zmleyici felsefe ile kta felse
fesi arasnda nc bir felsefe yapma olanan aratran Rorty,
zmleyici felsefecilerin "kanmayan yerleri kayarak tahrie yol atkla
rn" belirtmeyi felsefenin gelecei asndan gerekli grmtr.
deney nermesi (experimental proposition) : belli bir olgu balamn be
timleyen, stne konutuu olgunun varln doru klan nerme; do
ruluu mantk kurallarna deil olgularn kendilerine dayanan, deneye
bavurularak snanmas gereken tmcenin, nerme ya da bildirimin ie
rii.
deneyd1ik ( empiricism) : btn bilgilerin yalnzca dnyada deneyimle
diklerimizden doduunu, tm bilginin duyu deneyi ile algdan ileri gel
diini savunan felsefe anlay. Deneyci retiler, hibir eyin deneyden
nce gelemeyecei, deneye nsel olamayaca sav temelinde usuluun
"doutan dnceler retisi"ne kesin bir dille kar karlar.
deneyael olanakllk (experimental possibility) : hibir biimde doa ya
salarn ya da olanakl btn deneylerin koullarn inemeden belli bir
olgu balamnn dnlmesi, tasarlanmas, dile getirilmesi.
dt dilnya (external workf) : bilincin dnda olan, "ben"den ayr olan
eylerin tm; algdan, alglayandan ve onun bilgisinden bamsz d
gereklik; zihin ile zihnin ieriklerinin dnda olan eylerin oluturduu
dnya.
dil (language) : bilgi, dnce, duygu aktarmak gibi en temel anlatm
kipleri dorultusunda szl ya da yazl iletiimde bulunurken kullanlan
gstergeler ya da simgeler dizgesi; bunlarn birbirleriyle nasl ilikiye ge-
122
eceklerini belirleyen kullanm kurallar btn.
dolruluk ( truth) : nermelerin, bildirimlerin, dncelerin ya da yargla
rn herkes iin evrensel anlamda gerekliklerini niteleyen felsefe ykle
mi; bilgi etkinliinin temel kavram. Uygunluk doruluk kuramlarna g
re, bir bildirim bildirdii olguya uygun dyorsa doru, yok dmyorsa
yanltr. Tutarllk doruluk kuramlarna greyse, bir nermenin ya da
bildirimin doruluu teki nerme ya da bildirimlerle hibir elikiye ko
nu olmakszn tad tutarllk temelinde belirlenir. Gemii olduka es
kilere dayanan bu iki klasik doruluk kuramna kar, yirminci yzylda
"pragmac doruluk kuramlar", "iletiimsel-uzlamsal doruluk kuram
lar", "azaltc doruluk kuramlar" gibi yeni doruluk aklamalar yapl
maktadr.
dolut3n d6Qnce1er ( innate ideas) : deneyden bamsz olarak zihinde
varolduu dnlen en temel kavramlar ya da tasarmlar. Duyu deneyi
yoluyla elde edilmek yerine insann temel bileenleri olarak doasnda
bulunduu kabul edilen, insann yeryzne gelirken eti kan gibi kendi
siyle birlikte getirdii dnlen dnceler. Doutan dnceler tasa
rm usuluun en temel retisi olmas bir yana usuluun teki pek
ok retisinin de temelinde yatmaktadr. Bu anlamda szgelimi, Sok
rates ile Platon doutan dncelerin btn hereyin kendilerinden pay
ald Formlar'n dorudan dnsel sezgilenii yoluyla edinildiklerini
ileri srmlerdir. Bata Descartes olmak zere pek ok usu "ak ve se
ik" znitelii tayan doutan dnceleri gerek bilginin kayna ola
rak deerlendirmitir.
duyu/lar ( sense) : zihnin d dnyadan etkilenmesini salayan kanallar.
Eretilemeli bir anlamda sylenecek olursa, "algnn kaplar". Aristote
les'ten bu yana geleneksel olarak be ayr duyu olduu dnlmtr:
tat, dokunma, koklama, iitme, grme. Bilginin edinilmesi srecine y
nelik olarak yaplan aklamalarda duyular arasnda ounluk grme ile
iitmenin ne kt bir nem sralamas yaplmtr.
duyu verisi (sense-datum) : zellikle deneyci ile tasarmc alg kuramla
rnda duyulara verilen, duyu organlarnca alglanan; kendileri dnda
baka hibir eyin varln tantlamayan dolaysz duyum nesneleri, du
yular yoluyla dorudan alglanan nesneler, olaylar, grngler. Bu ba
lamda, algya verili herhangi bireyin olup olmad, neyin algya verile
bilir neyin algya verilemez olduu, verili olann ortakgrnn alglad
dsal nesnelerle ilikisinin nasl kurulaca zmleyici felsefeciler ara
snda genellikle en ok tartlan sorunlardr. Duyu verisi zellikle tasa
rmc alg kuramlarnda, sensa ya da sensibilia diye de anlmaktadr.
123
duyum (sensation) : d dnyaya ynelik farkndalmz oluturan alg
deneyimi, duygulanm ya da yaants; alg deneyiminde grntler,
sesler, tatlar, kokular, dokunular gibi algsal duyum biimleri araclyla
d dnyann dorudan, hibir aracya konu olmadan deneyimlenmesi.
Deneyciler, duyumlarn dnyaya ilikin a posteriori bilgimizin temelini
oluturduu dncesindedirler. Buna kar usular, duyumlardan edi
nilenlerin her durumda aldatc ya da yanltc olabilecei dncesiyle
duyumlar salam bilginin nndeki en nemli engellerden biri olarak
grmlerdir. Locke duyumlar "yaln idealar" diye, Hume ise "izlenim
ler" diye tanmlamtr. Kant'a greyse, duyumlar zaman ile uzamn a
priori biimleri olduu alg deneyiminin malzemeleridirler. ada
zmleyici felsefede, duyumlar yani duyumsanan ayrt edici nitelikler ge
nellikle "qualia" diye adlandrlmaktadrlar. Zihin felsefesi tartmala
rnda ise, zihnin ierikleri arasnda grlen somut tikel duyumlar genel
likle soyut genel-tmel kavramlarn tam karsna yerletirilerek ele aln
maktadrlar.
"doOnce" (ide;): genel olarak, bilinli dnmenin ierii, dnmenin
yneldii ey. Trkede kimileyin ide kavramyla da karlanan, bu an
lamyla Platon'un dealar Kuram'ndaki kullanmnn dnda "dnce"
( fikir) , "tasarm" ( tasavvur) , "kavram" (mefhum) gibi szcklere kar
lk gelen "idea" kavram, felsefe tarihi boyunca birbirleriyle ilikili de ol
sa birok farkl anlamda kullanlmtr.
datilnOm(lil)(reflection; reflexive} : bir dnceyi gerek ilikileri iinde
grerek anlamak iin harcanan dnsel aba; kiinin kendi duygu ve
dncelerinin, yaantlarnn ieriini kendi iine dnerek gzlemleme
y i denemesi; dncenin kendi stne dnerek dnd eyin kendisi
stne dnmesi. Locke'a gre, kendisi yoluyla zihnin kendi duyum
larnn ayrdna vard i alg.
ef8.Z ( tautology): ayn ieriin ayn anlama gelen szcklerle dile geti
rilmesi; mantksal biiminden tr zorunlu olarak doru olmas gere
ken bileik bildirim; mantksal doruluun eanlamls olan bildirim bi
imi ya da nermelerin bir ilevi; yalnzca kendini ifade eden nerme.
geerli/geersiz uslamlama ( valid/invalid argumentation) :
tmdengelimli
uslamlamalar arasnda yaplan ayrm. Buna gre, geerli bir uslamlama
hem doru ncllerden oluan hem de geerli bir karm yaps stne
kurulu bulunan, dolaysyla da sonucu zorunlu olarak doru olan uslam
lamadr. Buna kar geersiz uslamlama ise, ya ncllerinden biri veya
birden daha ou yanl olan ya da geerli olmayan bir karm yapsna
dayanan, dolaysyla da sonucu zorunlu olarak yanl olan uslamlamadr.
124
geerlilik ( validity): ncllerinin doruluu ile mantksal usyrtme bi
imi sonucun doruluunu gvence altna alan ya da zorunlu klan us
lamlamalarn mantksal bakmdan yapsal zellii. Geerlilik ile doruluk
kesinlikle birbirine kartrlmamaldr. nk bir karmn geerli olup
olmamas bu karmn dayand ncllerin doru olup olmamasndan
bamszdr.
genelleme (generalization): belli bir nitelii ya da yklemi belli bir k
menin btnne ya da kimi yelerine ykleme; tmevarml bir uslam
lama yoluyla varlm sonu. Genelleme yapmak bu anlamda, bir kme
nin belli sayda yesini kuatan zel bir bilmeden, kmenin btn yele
rini kuatan genel bir bilmeye doru ilerlemekten olumaktadr.
pongobllim (phenomenology) : her trden deneyimin deneyimlendii
biimiyle, her trden yaantnn btn ieriiyle betimlenmesinin ama
edinildii felsefe anlay. Hegel'e gre, Tin'in ussal bir zbilin zgr
l dorultusunda geirdii diyalektik geliimin aratrlmasna karlk
gelen grngbilim, gnmzde daha ok Husserlci biimiyle almlan
maktadr. Husserlci anlamda grngbilim dendiinde, ounluk gr
dzeyinde ayrdnda olduumuz bilin yaantlarn, dardaki nesnelerle
ya da olaylarla olduu varsaylan nedensel balantlarna ynelik herhan
gi bir sayltya dayanmakszn betimlemeye dnk bir felsefe yapma yn
temi anlalmaktadr. Yntem, zihin yaantlarnn ynelmilii stne
younlaan bilincin dnl-betimlemeli bir yolla aratrlmasna dayal
bir felsefe etkinliine karlk gelmektedir. Buna gre, saltk anlamda va
rolan bir ben ieren bilin ortaya karldnda, bilgi iin amaz kesin
likte bir temele ulalm olacaktr. Kesin bir bilim olma savyla ilk kez
Husserl eliyle temelleri atlm olsa da, grngbilimsel zmleme anla
y Brentano, Hartmann, Heidegger, Merleau-Ponty gibi filozoflarn ge
litirdikleri deiik yntemlerle yepyeni almlar kazanmtr. Frege'nin
kendisine ynelttii eletiriler nedeniyle, Husserl grngbilim ile ruh
bilim arasnda keskin bir ayrm yapma gerei duyarak, son yazlarnda
grngbilim anlaynda pek ok deiiklie gitmitir. Heidegger bata
olmak zere Husserl sonras teki felsefeciler grngbilimi birbirinden
deiik anlamlarda kullanmlardr.
grOngOcOl6k (phenomenalism) : deneye konu nesnelrin alglayandan
bamsz kendi balarna hibir kant sunmadklarn savunan felsefe
anlay. Gerekliin kendisini deil ancak duyularmza grneni bile
bileceimizi ileri sren bilgikuram retisi. Deneyciliin temel ilkeleriyle
birlikte dnldnde, grngclk ounluk fiziksel nesneler diye
adlandrdklarmzn bizim kendi kiisel algmzdan bamsz bir varlklar
125
bulunmadn savunmaktadr. Sz konusu anlayn ilk biimleri Ber
keley ile Mill'in dncelerinde bulunmakla birlikte, mantk olgucula
rn hemen tamam belli trden bir grngclk yaklamna sk skya
baldrlar.
gzlem (ohservation) : alg yoluyla duyularn salad kanttan hareketle
belli bir tikel olgunun ortaya konmas; doadaki olaylarn, nesnelerin,
olgularn, ilikilerin belli bir dzen iinde incelenip aratrlmas.
zmleyici felsefeciler, dzenli gzlemlerde bulunmann balca bilgi edin
me yollarndan biri olmakla kalmayp bilgi savlarnn denetlenmesinde
bavurulacak temel snamalarn banda geldiini savunmaktadrlar.
gzlem dili ( observation language) : kuram dilinin tersine btn bildi
rimleri deneye ak olan, deneye ak olgu balamlarn betimleyen dil.
Koyre, Kuhn, Feyerabend gibi olguculuk sonras bilim felsefecileri, gz
lemin her koulda kuram ykl olmak zorunda olduu savndan hare
ketle gzlem dili olanan btn ierimleriyle birlikte reddetmektedirler.
i dOnya (internaf world) : bilincin iinde olan biten eylerin tm; d
dnyann tasarmland bilin ortam.
iz1e:nim ( inpression) : d gerekliin duyu organlarmz zerinde etkide
bulunarak zihinde dorudan brakt imge ya da bilin ierii. Hume'un
bilgikuramnda izlenim, duyu deneyimine 'ya da duyuma karlk gelir.
126
]
nun yeniden bagstermesi durumu; karsanacak ya da tantlanacak so
nucun ncllerce batan doru varsayld uslamlama dzeni. Sonu
ksmnda savlanan ayn zamanda ncllerden biri olduundan sonucu
kanlmaz olarak doru olmas gereken ya da ncllerinde ak ya da
rtk olarak sonuca edeer bir sav bulunduran dngl usyrtme bi
imi. Ksrdng olan yoldan ayn biimde yrnd srece balang
taki sorun sonsuza dek bir daha bir daha bagsterecek, sorun asla z
lemeyecektir. Bununla birlikte btn dngler ksrdng deildir.
kuram y6)di1 ( theory-laden) : yaplan her gzlemin gzlemcinin kuramsal
balanmlarna dayal olduunu anlatan, gzlemcinin gzlemde bulunma
biiminin nceden koullanmln ya da yaplanmln niteleyen bi
lim felsefesi terimi. Gzlemler kuram ykl olduklar srece, yani kabul
edilen kuram ya da paradigma tarafndan belirlendikleri srece, inanla
rn gzlemleri belirlemesinden kanlamayaca, zneden bamsz nes
nel bir bilgiye ulalamayaca aktr. Nitekim bu anlamda farkl kuram
larn yandalar ayn eye baksalar da farkl gzlemlerde bulunacaklardr.
kukuculuk (scepticism) : bilgiyi elde etme araynn her durumda belli
snrlar olduunu, en u biimlerindeyse bilginin olanakszln sonuna
dek savunan felsefe tutumu. nsann herhangi trden bireyi bilmesinin
olanakl olmadn savunan felsefe anlay. Dnyay bilme srecinde
bavurduumuz en yetkin yntemlerin dahi yeri geldiinde amaz ke
sinlikte bilgi salamaktan uzak olduklarn ileri sren kukuculuk, her
koulda usun salad gvenilmez verilere bel balamak yerine btn
bilgi savlarnn askya alnmalar gerektiini savunur. ou yerde klasik
felsefe dneminin nde gelen kukucular olarak Pyrrhon ile Sextus Em
piricus gsterilmektedir. Buna kar modern dnemde Montaigne, Bayle,
Hume, Nietzsche gibi filozoflar deiik kukuculuk biimlerini savun
mulardr. Bu noktada klasik kukuculuu modern kukuculuktan ayran
temel ayrm u biimde zetlenebilir: Eski Yunan kukucular salt ya
amdaki somut olaylarn aratrlmasna kendilerini adam olduklarn
dan, insan deneyimlerine ynelik anlaymz bulandrdklar ya da ar
pttklar gerekesiyle btn kuramlardan ilkece kukulanlmas gerekti
ini dnmlerdir. Buna karlk modern kukucular, daha ok duyu
sal deneyimin gvenilirliinden kukulanmaktadrlar. Dolaysyla klasik
kukuculuk znde dnsel bir kukuculuk biimiyken, modern kuku
culuk byk lde deneysel bir kukuculuk biimidir.
mantk (/ogic) : doru usyrtme dzeni, doru dnmenin kurallarn
inceleyen geleneksel felsefe dal; geerli uslamlama ya da karm biim
lerinin kurallarn aratran klasik felsefe soruturmas. Mantk gn-
127
mzde genellikle ikiye ayrlarak incelenmektedir. Bunlardan ilki, Aris
toteles'in temellerini att "geleneksel mantk" ya da "klasik mantk" i
l
'i
130
kar olanakl btn dnyalarda doru deil ise olumsaldr. Bu nedenle
olumsal nermeler hem doru hem de yanl olabilen nermelerdir. Da
ha ak bir deyile, mantksal olarak ne zorunlu ne de olanaksz olan
olumsaldr. Olumsaln tam kart zorunludur. Bu anlamda zorunlu
nermeler doru olmas gereken nermelerdir. Zorunlu nermelerin va
rolup varolmadklar, var iseler analitik nermelerle ya da mantksal bi
imlerinden tr doru olan teki nermelerle snrlanp snrlanama
yacaklar tartmaya aktr. Olumsal bir olay zorunlu olarak meydana
gelmeyen, meydana gelmeyebilecek bir olay olarak tasarlanmak duru
mundadr. Zorunlu olaylar var ise, bunlarn mantksal zorunluluk ko
nusu olmaktan ok doal birer olay olmalar daha kabul edilebilir bir d
ncedir. Kimi felsefeciler "olumsal", "aposteriori", "sentetik" nerme
lerin, sentetik nerme tasarmnn teki iki nerme tasarmn aklad
dncesiyle, edeer nermeler olduklarn ileri srmektedirler.
)ot ( criteria,criterion) :
bir eyin doru mu yoksa yanl m olduunu
ayrt etmek iin kullandmz snama arac; doruluu, varl, anlam,
bilgiyi belirlerken kullanlacak ilke ya da kural. Gnmzde lt zeri
ne yaplan tartmalarn byk blm ltn seimi ile ltlendirim,
ltlendiren, ltlenen arasndaki kenarl iliki stne odaklan
maktadr.
ncOl (premise) : bir uslamlamann sonucunu mantk kurallar iinde
destekleyen nerme ya da bildirim. Yaplan karmn geerli bir biimde
yaplabilmesine temel oluturan nerme ya da nermeler dizisi.
nerme (proposition) : en belirgin biimiyle bildirici bir tmce olarak dile
getirilen, doru ile yanl gibi iki ayr mantksal doruluk deerinden
birini alabilen anlatm. nermelerin doas ile yaps genellikle mantk
eliyle yrtlen felsefece soruturmann balca devidir. Tmcelerin
tersine nermelerin varl soyut bir doaya konu olmalar nedeniyle
byk tartmalara yol amaktadr. ounlukla felsefeciler nermelerin
bileenlerinin deiik ilevleri yerine getirdiklerini nemle vurgulayarak,
bunlarn nasl olup da belli bir doruluk deeri alabilen bir btnlk
tayabildiklerini aklamaya almaktadrlar. Bu balamda, nermelerin
biimi, anlam, kullanm, birbirleriyle nasl bir iliki iinde olduklar,
farkl nermelerin nasl bir mantksal ilikiye konu olduklar, dilsel ya da
ruhbilimscl durumlarn hangi bakmlardan nermese! bir ierik tadk
lar en ok aratrlan konular arasnda ba ekmektedir.
mel ( sbjective) : zneye ilikin olmas anlamnda znenin kendisiyle
rten ya da znenin gerekliiyle uyum iinde bulunan; kiiye, kiinin
dn ile deneyimine baml olan; yalnzca znenin dncesinde ya
131
da zihninde bulunan; d dnyada herkes iin geerli somut bir karl
olmayan, evrensel anlamda doruluu ya da geerlilii bulunmayan; bi
len kiinin kendi kiisel yaantlar, duyumlar, alglar dorultusunda
dile getirilen; kiiye zel olmas anlamnda salt benin kendisi iin geerli
olma durumu.
znite)jk (attribute) : ilinein tersine bir varln (t)zyle ilgili olan,
deiken ya da rastlantsal deil de zorunlu ve kalc olan nitelik; varln
niteleyici ya da ayrt edici zellii.
sayl ( as8llmption) :
herhangi bir incelemeye ya da kanta gerek duyul
makszn doru diye kabul edilen; kukuya yer brakmayacak denli kesin
doru olduu dnlen. Bu trden doruluk varsaylar genellikle
ardalanlarnda yatan gizli bir ncle ya da ncllere dayanrlar.
sentetik apriori (synthetic a prior) : deneysel bir ierii olmasna karn
doruluu a priori olarak bilinen yarg ya da nerme tr. lk kez Kant
eliyle tanmlanan sentetik apriori nermeler olana, filozofun gznde
felsefenin bundan sonraki devini tanmlad gibi, eletirel felsefe ara
trmasnn da ufkunu izmektedir.
llOD8UZ geri]eyi (infinite regression) : bir nermeler dizisinde 1 ner
mesinin doruluu 2 nermesinin desteini gerektirdiinde, n seri
sindeki ,, nermesinin doruluu ayn biimde ,, + 1 nermesinin do
ruluunu gerektireceinden hibir zaman 1 nermesinin doruluu iin
yeterince destek bulunmam olacaktr, nk nermeler dizisi sonsuza
dek bylece srp gideceinden gerekli destek hibir zaman sala
namayacaktr.
soyut nesne ( abstract object) : saylar, kavramlar ya da tmeller gibi uzam
ile zaman iinde varolmayan (varolmad dnlen) tikel kendilik. Fel
sefeciler bu trden nesnelerin varolup olmadklar, eer var iseler tikel
nesneler ile nasl bir balant iinde olduklar konusunda derin ayrlklar
sergilemektedirler. Soyut nesne terimi yerine kimileyin "kuramsal ken
dilik" de kullanlmaktadr.
oyudama (abstraction) : ele alnan eyi kendi btnl iinde deil de
seilen bir nitelii ya da birtakm nitelikleri dorultusunda tasarlayarak
anlamak, kavramsallatrarak dnmek. zmleyici felsefe metinlerin
de kimileyin idealletirme olarak da gemektedir.
tanma yoluy)a bilgi. / betimleme yoluyla bilgi. ( knowfedge by acquaint
ance/knowledge by description) : Russell'n iki farkl bilgi tr arasnda
yapt ayrm. Buna gre, yalnzca dolaysz deneyin nesneleri tanmayla,
dorudan onlar alglayp farketmemiz yoluyla bilinirler. teki eyler ise
132
yalnzca betimlemeyle, kendileri stne kurulmu doru nermeler ze
rine yaplan deerlendirmeler araclyla bilinirler. rnein, "u an ba
m dnyor" nermesi tanmayla bilinirken, "Sarmsakl yourt ba dn
mesini geirecek" nermesi yalnzca betimlemeyle bilinir. Aka daha
dar bir kapsam olmasna karn, gnmzde genellikle tanyarak bilme
nin betimleyerek bilmeye temel oluturduu dnlmektedir.
tasarm (represetatio) : en genel anlamda zihin, bilin ya da alg ieri
i, alglanan bir nesnenin ya da olayn zihnimizd.eki grnts.
tekil ( .>iglar) : tek bir somut varla gnderen, tek bir kiiyi bildiren,
tek bir nesneyi ya da "birey"i gsteren terim. Bir nerme belirli bir teke
ilikin bir zellik dile getiriyorsa -"Sokrates lmldr" gibi- tekildir.
tikel (particlar) : bir kmenin btn elerine deil de bir ya da birka
esine ilikin olan. Bir nerme, bir kmenin kimi elerinin bir zelli
ini dile getiriyorsa -"kimi kular uar" gibi- tikeldir.
dlmel (iversal} : belirli bir kmeye bal elerin hepsine ilikin olan,
tmn birden kapsayan. Bir nerme, bir kmenin btn clerine ili
kin bir zellik dile getiriyorsa -"btn insanlar lmldr" gibi- tmcl
dir.
U8 ( reaso) : kavramlar kavrama yetisi; ortaya atlan bilgi ya da doruluk
savlarn sorgulama yetenei; nermeler yoluyla karmlar yapma, d
nme yoluyla yarglar verme gc.
U8 dolrular ( verites de raiso): olumsuzlanmas olanaksz olan ya da o
lumsuzlanmas ak bir elikiye yol aan dorular. Leibniz'in belirttii
gibi, us dorular zorunlu olarak dorudur, doruluklar yalnzca us yo
luyla bilinebilir. Us dorularnn kart olgu dorulardr.
usavurma; uayQrQ.tme ( reasoning) : dncenin adm adm ilerleyerek,
mantksal yolla karmlar yaparak nermelerden baka nermelere var
mas; karmlarda bulunup dnceler arasnda ussal ilikiler kurma ya
da bulgulama, veri ya da nermelerden bir sonuca ulama sreci.
usuluk (ratioalism) : bilginin usa dayand, ancak us yoluyla elde edi
lebilecei dncesi stne kurulu felsefe anlay. Doutan dnceler
retisine sarslmaz bir inan duyan usuluk gr, pek ok konuda de
neycilikle birbirine taban tabana kart dnceleri savunur.
uslamlama (argmet/atio) : bir sonucu desteklemek amacyla ortaya
konan bir dizi nermeden (ncller), ncllerinin doruluu temelinde
mantksal olarak " geerli" bir yol kullanlarak karsanm doru sonu.
ki ya da daha fazla nermeden oluan uslamlamalarn yaps mantn
133
temel konu alan iine girmektedir. Uslamlamalar "tmdengelimli us
lamlamalar" ile "tmevarml uslamlamalar" diye ikiye ayrlrlar.
U888l (rational}: us yoluyla kavranmaya ak olan, usavurmaya konu edi
lebilen ya da uygunluk gsteren; mantksal geerlilik ile tutarllk ilkele
rine uygun olan; mantksal bakmdan ats iyi kurulmu, salam kant
larla temellendirilmi bilgi sav.
uygunluk (doAruluk) kuram (correspondence theory of trth) : felsefe
nin yansra bilimsel aratrmalar ile ortakgr dnyasnda da etkin bi
imde en ok bavurulan doruluk lt aklamas. Buna gre, bir bil
dirim stne sz syledii olgu balamyla ters dmyor, onunla
rtyor ya da onu btnyle karlyorsa doru; yok eer onunla ters
dyor, hibir biimde onunla rtmyor ya da onu btnyle kar
lamyorsa yanltr. Kuramn ilk biimi Aristoteles eliyle u biimde dile
getirilmitir: "Olann olduunu, olmayann olmadn sylemek doru;
olann olmadn, olmayann olduunu sylemekse yanltr."
varlkbiJgisi ( ontology) : hem tek tek varlklarn kaynan hem de varo
lan btn hereyin gerisindeki gerekliin doasn soruturan gelenek
sel felsefe dal. Varlk kavramn "olanakllk/olanakszlk", "olumsallk/
zorunluluk", "tmel/tikel" gibi temel varlk ulamlar dorultusunda
zmleyen varlkbilgisi, yaplan kimi felsefe dallar blmlemelerinde me
tafiziin altdal olarak da gemektedir.
vanaym (hypothesis) : kesin olarak doru ya da yanl olduu bilinme
yen ama her koulda mantksal sonular araclyla deneysel snamadan
eirilme yetisi tayan bildirim ya da genelleme; kendi snama olanakla
rnn bulgulanmasna olanak tanyan saylt; birtakm olgular aklamak
amacyla geici olarak belli sreliine ortaya konmu nerme ya da ner
meler btn.
yeter neden (adeqate reason, sufficient reason) : mantksal dnce ya
da nedensellik ilkesi temelinde kendisinden baka bireyin varln, o
eyin btn bir olmaktaln aklayan temel etmen. Buna gre, "O
olay her olduunda, K koulu da onunla birlikte zorunlu olarak bulunu
yorsa, K koulu O olaynn olmas iin yeter bir nedendir." Yeter neden
ilkesini ilk temellendiren Leibniz'e gre, varolan her ne varsa, onun yle
varolmasnn belli bir nedeni vardr; yani eylerin olduklar gibi olmala
rnn ardnda her- koulda olduklar gibi olmalar iin yeter bir nedenin
bulunmas gerekmektedir. Yeter neden ilkesi, bu ok genel anlamyla,
"her olayn bir nedeni vardr" biiminde anlatlabilecek "evrensel neden
sellik yasas"na yakndan benzemektedir.
134
yntem (nethod) : ussal bir aratrmada belli bir sonuca ulamak ama
cyla tanmlanm izlenecek yordamlar ya da yrtlecek ilemler b
tn. Felsefe yntemleri, felsefe aratrmasnn kapsam ile snrlarn
belirleyen, bu snrlar iinde kabul edilebilir aratrma yollarn tanmla
yan kurallarn, ileyilerin, rneklerin bir bileimidirler. Felsefenin d
nl doasnn temel bir zellii olarak, felsefenin ynteminin ne ola
ca sorusunun kendisi felsefe iin bal bana bir sorundur. Felsefeciler
uygun bir felsefe ynteminin ne olduu, felsefe yntemiyle teki disip
linlerde kullanlan yntemler arasndki ilikiler stne, zellikle de fel
sefe yntemi ile bilimsel yntem arasndaki ortaklklar ile ayrlklarn be
lirginletirilmesine ynelik olarak deiik grleri savunmaktadrlar.
yntembilgiai (nethodology) : bir konunun ya da sorunun aratnlma
13 5
B L M VE SANAT YAY I N LA R I
FELSEFE D Z S