Professional Documents
Culture Documents
Kaytszlk politikas M iB u B r
zerine
Tiirkesi: lknur igan
Kurban
durumunda
oluumuzu
inkr
etmek
ve bunun
sonular
itlem bik
p s ik o lo ji
Arno Gruen, 26 Mays 1923'te Berlin'de dodu. 1936 ylnda ABD'ye
g edip ayn lkede 1961 ylnda Teodor Reik rencisi olarak psika
nalist unvann almaya hak kazand. eitli niversite ve kliniklerde
grev alan Gruen, en son New Jersey'deki Rutgers niversitesi'nde
profesr olarak grev yapt. 1958'den itibaren zel muayenehanesinde
psikoterapi alanndaki almalarna devam eden Gruen'n alanyla il
gili birok dergi ve gazetede saysz yazs yaymland. 2001'de imiz
deki Yabanc (itlembik Yaynlar, 2005) adl kitab Geschwister-Scholl
dl'ne layk grld. Dier eserleri arasnda, Normalliin Delilii
(itlembik Yaynlar, 2003), Kendine hanet (itlembik Yaynlar, 2004),
hanete Urayan Sevgi-Sahte Tanrlar (itlembik Yaynlar, 2007) ve
Demokrasi Mcadelesi (itlembik Yaynlan, 2010) bulunuyor. Gruen,
1979'dan beri svire'de yayor.
ISBN: 978-9944-424-11-0
ARNO GRUEN
T rkesi
lk n u r g a n
itlem b ik Y aynlar 1 1 0
N D E K L E R
Yabanclam Beden..................................................................... 75
K aynaka.......................................................................................354
d i-
di Aziz Justinus'ta gzlemlenir," (DeMause). ocuklar iin
duyulmas gereken gerek sorumluluun yerine onlara
kar sululuk duygusu oturtuldu. Ancak burada sz ko
nusu olan, insann bir bakasna verdii acy hissedebil
mesinin derinliklerinden gelen bir vicdan azabndan ok
ahlaki bir pozdan ibaret olan sululuk duygusudur. Yani,
sz konusu olan sahici insan sevgisi deil, sadece bakala
rna kar doru grnmek, inanl ve drst bir insan g
rnts yaratma kaygsdr. sa, insann kendisine kar
sorumluluundan sz eder, kilise ise bir otoriteye kar so
rumlu olunan grev ve itaatten. Bu durumda kendilik de
eri de grnty kurtarma temelinde oluur. Bunun da
ocuklarla duygudalk gelitirmeye pek katks olmaz.
Ahlaki poz taknma sonradan insani tavrn lt hali
ne gelmitir. Bu nedenle en korkun sular ahlak parava
nas arkasnda gerekletirilmitir. "Yksek" idealler y
znden insanlar katledilmitir; insanlara ikence edilmi
tir, hl da edilmektedir. Eski Yugoslavya olsun, Rusya,
Gney Amerika, Ruanda veya Endonezya olsun, drt bir
yandan halkn kannn an tutulmas iin atlan lklar
ykseliyor. Ama biz kendimizi uygar insanlar olarak g
ryoruz, bu tr edimleri ekonomik ve toplumsal artlarn
neden olduu bozulmalar olarak niteliyoruz. Ve kimse bu
rada bir eylerin eksikliini hissetmiyor, yani insan insan
yapan temelin, empatinin eksik olduunu gremiyor.
Sorunun zne deinmeyen aklamalarmzla dnya
nn iinde bulunduu felaketi srekli olarak grmezden
gelmeye alyoruz. Dier insanlarn sevincini ve acsn
hissedebilmeye dayanan sahici bir sorumluluk duygusu
yerine, kendi gzmzde kendilik deerimizi dren
sululuk duygularndan syrlyoruz. Duyduumuz tr
den sululuk, karmzdakini kt bir duruma drd
mz, ona ac verdiimiz iin hissettiimiz derin bir
duygudalktan deil, aksine, "doru" olan yapmam ol
maktan kaynaklanyor. Ve bunu kendimize itiraf edeme
den bu ekilde ykc davranmaya devam ediyoruz. Daha
s: Kkenlerine bakmay unuttuumuz iddetimizi de
"yksek ideallere" hizmet ediimizle hakl karmaya al
yoruz.
Bu, ocuklarmzn kendilerine ait birer yaamlar oldu
unu grememekle balyor. Kendimizdeki iddeti fark et
meyi baaramadmz srece de byle davranmaya de
vam edeceiz. ocuklarmz karsndaki tutumumuzu sa
dece altrma yoluyla deitirmemiz ise sorunun ertelen
mesi sonucunu getirecektir. Sorunu zmemizin tek yolu,
ocuklarmza kendi arzularmzn yanstma alan olarak
ihtiya duyduumuzu, onlar sadece zayflam kendilik
deerimizi ykseltmek iin kullandmz grmektir. id
det ancak o zaman son bulur.
ocua sevgi ve ilgi gsteriyormu gibi davranmak du
rumu daha da zorlatryor. Bu, bizi ya ykcla gtren
ya da gerekten hasta eden ikiyzlln kaynadr.
Ruhsal hastalklardan biri olarak tanmlanan izofreninin
bu ikiyzlle bir tepki olduuna ve zmlenmesinin
bu ikiyzllkten kurtulmamza yardm edebileceine ni
in inandm daha sonra anlatacam.
Ama biz tekrar ocukluun tarihine dnelim ve daha
"iyiye" olduu umulan deiimin hi de yle olmadn
grelim. Fransa Kral XIII. Ludwig'in (1755 - 1824) zel
doktoru Heroard, veliaht prensin daha on iki aylkken kral
ve kralienin yan sra "saygn" saray ileri gelenlerinin de
cinsel oyunlarna nasl alet edildiini anlatyor (Marvick
1974). "Veliaht prens, pipisini herkese ptrrd. Markiz
elini sk sk onun giysisinin altna sokard. Veliaht prens
stannesinin yatana uzanrd ve kadn elini giysisinin al
tna sokarak onunla oynard." Son olarak da, kral babasna
cinsel oyuncak olarak hizmet edip krbala korkutulurdu.
Fransz devriminden sonra iddetin biimi deiti: Ak
cinselliin yerini her trl cinselliin sadiste yasaklanma
s ald. 18. yzyln sonuna gelindiinde ocuklarn cinsel
organlarna dokunmalar yasaklanmt. Bu koullarda
snnet, klitorisin alnmas, cinsel organlarn dikilmesi sra
dan durumlard (DeMause). Bu tr cerrahi mdahaleler
19. yzyln ikinci yarsnda zellikle ngiltere'de "mo
da" yd. Bunlarn yerini daha sonra al sarglar ve demir
ubuklarla donatlm kafesler ald, bunlar yzylmzn
banda bile hl yaygnd. Bunlarn altnda hep ocukla
rn bask altna alnmas ve cezalandrlmas vard. Ceza
landrma biimleri deiti ve bunlar deitike temellerin
deki iddet eilimi giderek daha iyi maskelendi.
Bu dnemin ardndan ocuklarn dks anne-babala
rn en byk sorunu haline geldi. Temizlik eitimi o d
nemde gelitirildi. Eskiden cezalandrma geerli eitim
yntemi olarak kabul edilirken gnmzde bunun yerini
dllendirme ald. Ama dllendirme de iddetin iyilik ve
fedakrlk maskesi arkasna gizlenmi bir biiminden ba
ka bir ey deil. Bunu grebilmek anne-babalar iin de, o
cuklar iin de giderek zorlayor.
Christopher Lasch (1986), anne-baba "kaygs"nm g
nmzde ocuk zerinde nasl bir bask ve denetim siste
mi halinde yozlaabildiim gsteriyor: Yemek yemeyi red
deden bir ocuk, onunla ilgili "kayg" duyulduu iin
doktora gtrlyor. Doktorun otoritesi ocuu sindiri
yor. Eer buna ramen itaatsizlie devam ederse bir psiko
terapist devreye sokuluyor. Bylece ocua "sorun"unu
halletmesi iin "yardm" edilmi oluyor. Otorite ve bunun
ardna gizlenmi olan iddet, ocuun "dostlar" haline
geliyor.
Antik dnemde ocuklara uygulanan ve aka sergile
nen gaddarln yerini gnmzde sahtekrca bir iyilik al
d. Aslnda deien sadece biim, zde bir fark yok. Ve bu
nu grmek daha da zorlat.
Yaam hikyemizi yitimler belirliyor. ocukluumuz
da, bilincimiz yarld ve bu srada empati yetimiz bast
rld iin insan oluumuzla bamz yitiriyoruz. Kendi
acmz ve bir bakasnn acs karsnda duyarszlayo
ruz. Deerler sistemimizin ne denli iktidara ve otoriteye
ynelik olduunu gremiyoruz veya grmek istemiyoruz.
Bu durumda tarihin akn niin sava ve ykmn, iddet
ve gaddarln belirlediine bir aklama getiremiyoruz.
Gaddarlk az sayda insandan kaynaklansa da, ou insan
da buna katlyor.
Aslnda hi de kurban durumunda olmadmz bir
noktada kendimizi kurban gibi hissetmemize neden ola
cak kadar bakmz bulandran nedir? Niin aslnda ken
dimizden bakas olmayan farazi dmanlara kar sava
yoruz? Sorunun z, grmemize izin verilmeyen, ama
uyanaca tehdidini hissettiimiz iin srekli bastrd
mz iimizdeki kurbanda odaklanyor. Bunun iin farazi
bir d dmandan daha uygun ne olabilir?
ocuu kendi iinde tahrip etmek iin yle ok yol ve
ynteme sahibiz ki. Ayn zamanda da iyi ve uygar insan
pozunu taknarak bunu yalanlyoruz. Eer etrafmz bir
incelersek ocuklar ne kadar sk aldattmz grebiliriz.
Bir ocuk acsnda srar ettiinde onun kendisini gln
hissetmesini salyoruz. Ac karsnda glmek sadizmi-
mizi perdeliyor ve ocuun gl olduunun kant kabul
ediliyor. Bu noktadan itibaren de geerli olan tek ey kii
nin hibir eyden yara almayacan kantlamas oluyor.
Eisner (1994), Zrihli genler arasnda iddet zerine yap
t sosyolojik aratrmada, genlerin iddet yoluyla gle
rini kantlamalar gerektiine inandklarn ortaya koyu
yor.
Btn bunlar, gerek iyilik ve anlay duygularnn ye
rine iyi ve anlayl olma pozunu koyan bilgiye dayal bir
pedagojik dnce ortamnda gerekleiyor. Bize biilen
rollere uymak iin hararetle abalarken duygularmz
doru ve sahici sanyoruz.
imdi btn bunlar anne rolnn idealletirilmesiyle
ilikilendirerek gzden geirelim.
Finli psikolog Pirkko Niemel (1982a ve b), yapt bir
dizi aratrma iinde orta halli yaam koullar iinde ya
ayan ve normal seyreden bir hamilelik sonrasnda komp-
likasyonsuz doum yapmay umut eden anneleri inceledi.
Kadnlar iki gruba ayrd: Birinci gruptaki kadnlar bir ka
dnn kendisini ancak anne olduktan sonra gerek bir ka
dn olarak hissedebileceine inanyordu. Kyaslama gru
bundaki kadnlarsa ne anneliin byle idealletirilmesini,
ne de "gerek" kadn oluun ancak annelikle gerekleece
i grn savunuyorlard.
Birinci gruptaki kadnlar kadn oluun balca zellikle
ri olarak gzellik, gler yzllk ve zveriyi ne kart
yorlard. det kanamas, cinsellik gibi bedenlerine ait zel
konular ise kafalarm kartryordu. Kadn olarak kendilik
imgelerini daha ok annelik rollerine dayandryorlard.
Bu gruptaki kadnlarn tm daha dk bir kendilik de
eri duygusuna sahiptiler, ilgi alanlar yoktu, kimliklerini
ve hayatlarnn anlamn annelikte aryorlard. Aile kavra
m onlar iin pek de honut olmadklar evliliklerinin ze
rinde geliyordu, erkekle kadn arasndaki ilikiye nem
vermiyorlard. Anne olmay ve bir aileye sahip olmay e
leriyle yakn bir ilikiden daha nemli buluyorlard.
Judith Hollenweger (1989), buradan bu kadnlarn anne
olma isteinin bir ocuk sahibi olma isteinden daha g
l olduu sonucuna varyor. ocuun kendisinden ok
anne olma rolne odaklandklarn belirtiyor. Ancak bu
kadnlarn kendilik imgesi, ocuklarnn kendilerine mut
luluk verdiine inanmalarn salyor. Aslnda annelik rol
lerini ve bu rol srdrme abalarn gerek duygularnn
stnde tutuyorlar. Bylece srekli sabrl ve dengeli olma
abalar iinde rnein ocuklarna kar gsterdikleri sal
drgan davranlar inkr ediyorlar. ocuklarna kar fke
duymuyorlar ve onlar bandan beri olaanst sevdikle
rine inanyorlar. Kendine zg ihtiyalar bulunmayan bir
anne olarak mkemmel anne olduklarn dnyorlar.
Kyaslama grubunun ok anlaml duygularnn ve kor
kularnn arkasnda durabilen annelerinin tersine, bu an
nelerin doumlar genelde daha zor oldu ve emzirme d
neminden de pek honutluk duymadlar. Yine de doum
dan sonra -rollerinin gerektirdii gibi- kendilerini ok
mutlu hissettiklerini sylediler. Ayn zamanda da, ocuk
lar iin duyduklar kaygy vurgulamak ister gibi, ocuk
larnn uykuda boulmasndan veya yanl bir ey yap
maktan duyduklar korkulardan sz ettiler.
Niemel iki, ve drt yl arayla izleme incelemeleri
yapt. Birinci grubun duygularyla balarn yitirmi ka
dnlar her trl olumsuz duyguyu reddetmeye devam
ediyor ve ocuklarndan gelen titreimlere karlk veremi-
yorlard. Kendi kendilerine bitikleri roln dnda kalan
gerek ihtiyalarn bastrdklar iin ocuklarnn kendile
rine zg ihtiyalarn da alglayamyorlard. Bu yzden
ocuklar da gvensiz ve baml bir yap gelitiriyordu.
Test sonularna gre ilk gruptaki iki yandaki ocuklar
kyaslama grubundaki ocuklar kadar da ak deildi.
Drt yl sonra yaplan testte farkllk arpcyd: lk grubun
ocuklar uyumlu ve ibirliine ok yatknd, ama -ayn
anneleri gibi- her zaman uslu ve gler yzl olmak, sal
drganlklarm bastrmak zorundaydlar ve yanstma tes
tinde de en yksek saldrganlk deerleri onlarda grld.
Ayrca ailelerinden duygusal sorunlar karsnda ne ger
ek scaklk, ne de yardm grdkleri gzlendi. Kyaslama
grubundaki ocuklara gre daha baml ve itaatkrdlar.
Aratrmada ayrca, bu ocuklarn bir yandan bakala
rna ac verirken, te yandan bunu reddetmeye ynelik
davran biimini benimsedikleri grld. Niemel'nin bi
rinci grubundaki anneler de ayn ekilde kendi annelerini
idealletiriyorlard. ocukluklarnda anneleriyle ilikileri
nin souk bir iliki olmasna ramen. Burada, kurban duru
munda olma halini, kabullenilmedii iin bir sonraki kuaa
devreden mekanizma aka grlyor. Bu mekanizma ayn
zamanda, insann kendi yaralanmlm gz ard etmesi
ne izin veren insani bir anlayn varln mmkn kl
yor. Kadnlar gibi erkekler de idealletirilmi rollere bo
yun eip kendi aclarn gremez hale geliyorlar. Bu idea
lin gerek hayatlaryla elikisi onlarda ykcl tetikliyor.
Acnn yadsnmas da dahil btn bunlar iktidara dayal
erkek ideolojisine uygun dtnden, bunlar srekli
kendimizi tahrip ediimizin asl nedeni olarak grmemiz
gerekir.
Antropoloji bize, toplumsal yaamn baka biimlerinin
de bulunduunu ve bunlarn daha nceleri de mevcut ol
duunu retiyor. (Bu konuya ayrntl olarak "lkellik"
blmnde deineceim.) Burada ksaca Leacock'un er
kek stnl miti zerine yapt, aile-ocuk ilikisinin
ok farkl bir trnden, dolaysyla acnn ve kurban duru
munda oluun ok farkl bir alglanndan sz eden al
masna (1981) deineceim. Leacock, 1632/33 yllarnda
Montagnais-Naskapi Kzlderililerini tanmak ve misyo
nerlik yapmak zere St. Lawrence nehir havzasnda (bu
gnk Kanada'daki Quebec blgesi) yaayan Cizvit papa
z Paul Le Jeune'den alnt yapyor. Le Jeune misyonerlik
almas srasnda karlat byk zorluklardan sz
ediyor: "Bu ilkel insanlar ocuklarna bir ey retmemizi
imknsz hale getiriyorlar. ocuklarnn terbiye edilmesi
ne izin vermiyorlar, sadece sert bir ikazla yetiniyorlar (...)
Bu barbarlar ocuklarnn cezalandrlmasna veya sadece
azarlanmasna bile katlanamadklan iin ocuklara ailele
rinden ayr bir yerde ders vermek istiyorum. Alayan o
cuktan bir eyi esirgemeyi beceremiyorlar. Hatta en kk
bahanede ocuklarn dersten uzak tutacak kadar ileri gi
diyorlar."
Bu "ilkel insanlar" iin ocuklarnn duyduu ac, an
ne-baba olarak davranlar iin bir klavuzdu. Buna kar
lk biz ocuklarmzn isteklerine serbest alan brakmamak
iin elimizden geleni yapyoruz. Buradan kendimize itiraf
etmediimiz bir iktidar mcadelesi douyor. nk itiraf
etsek, ok gerilerde kalm kendi acmz hatrlayacaz,
onunla yzlemek zorunluluu duyacaz.
Kim liim iz
Shakespeare'den:
Var olmak m, yok olmak m, btn sorun bu!
Dncemizin katlanmas m gzel,
Zalim kaderin yumruklarna, oklarna,
Yoksa diretip bela denizlerine kar
Dur, yeter! demesi mi?
(Sabahattin Eyubolu evirisi,
Remzi Kitabevi, 1974)
li-
len dehet ve korkudur. Bunun aksine, eer bir ocua de
neyimlerinde annesi tarafndan elik ediliyorsa ve varl
tannyorsa, o zaman aresizlii bir tehdit unsuru halinde
bymez. Byle bir anne-ocuk ilikisi iindeyse ocuk a
resizliin alabileceini, korkunun sadece sorunun ste
sinden gelmeye yardmc olan bir n aama olduunu
renir. Ama eer yetikin, kendisi de duygudaln bastr
mak zorunda kalm olduu iin ocuunun beklentisini
karlayamyorsa, bastrmaya yol am olan kendi korku
sunu da ocuuna aktarr.
Analitik, soyut ve blmleyici dnceyi, sa beyin ya
rmkresinin empati yetilerinin deersizletirilmesine
bal olarak sol beyin yarmkresinin baskmlamasm ge
tiren deerlendiriimiz, maddesel dncemizi dier kl-
trlerinkilerle karlatrdmzda da kendisini gsteri
yor. Ynelimimiz benmerkezci; sa ve solu kendi konu
mumuza gre belirliyoruz. Avustralya'nn ilk yerlilerin
den olan Guugu-Yimithirr kabilesi de geri bizim Kuzey,
Gney, Dou ve Bat anlaymza denk den eyrek dai
re sistemi iinde yn tayin ediyor, ama bunu tekinin ko
numuna gre yapyor. Bu alglama bilgiye dayal, soyut
srelere deil de, dierinin konumunu duyumsama ve
empati yoluyla belirleyen devinduyumsal srelere daya
nyor (Max-Planck-KG-Spiegel, 1994).
Biz yaltc, tekilletirici dnme biimimizden yola
karak belirleme yapyoruz; tekili her zaman balam iin
de alglayan tamamlayc ve btnsel bir bak asna g
re deil. Bu saptamann btn insanlar ayn biimde kap
samadm ve bazlarnn empatiye ak olduunu Einste
in rneinde gryoruz. Gestalt yntemiyle alan psiko
log Wertheimer (1945), Albert Einstein'n yaratc dn
me biiminin yaltc srelere dayanmadna iaret edi
yor. Genetik yaplarn "srayn" kefetmi olan Nobel
dll Barbara McClintock, kendi dnme biimim bir
"duyumsay" olarak tarif ediyor (Keller, 1983).
Ama varlmzn oluumu ncelikle baarl olma an
layyla belirlendii iin, byk lde sol beyin yarm
kresinin dnme olanaklaryla snrl kalyoruz. Sa be
yin yarmkresinin gelitirici bilinci ounlukla devre d
braklyor. Sol beyin yarmkresinin basknlna baml
durumdayz ve bir eksiklik duygusu yaayp buna kar
ksak bile eylemimizi yneten yine de sol yarmkre olu
yor. ndirgenmi bilincimizin tutsayz, empatik yetenek
lerimize izin vermeyen bir kendilik deeri duygusuna ya
pp kaldmz iin tutsaz. Bakaldr eilimli olanlar
da bu noktada tutsak, yle ki toplumumuz btn bakal
dr ve isyanlara ramen srekliliini koruyor (Leonhard,
1955).
Bu toplumun belirleyici zellii acnn inkr edilmesi,
dolaysyla devre d braklmas. ocukluumuzda ac
nn yaatt korku ve dehet duygular toplumsal sistem
tarafndan cezalandrma ve dllendirme yoluyla bastr
lr. Bunlar sadece bastrlmakla kalmaz, ayn zamanda b
tn hayatmz deitiren ve krelten bir tersine dn
devreye sokarlar: Korku ve dehet yaratanlar idealletiri
lir! Saldrganla bu ekilde zdeleme, btn insan oluu
muzu bozan bir sreci balatr ("Saldrganla zdeleme"
balkl blmde daha ayrntl iele alnmtr). Korku ve
dehet yine varlm srdrr, ancak kkenlerinin bilinci
ne varlmadan. Bu deforme edici gvensizlik, toplumu-
muzda her zaman ortaya kabilen kr iddetin potansiyel
kayna haline gelir.
Bilincimizde sol beyin yarmkresinin baskmlamasy-
la oluan yarlma, gce dayal snrlandrc erkek mitinin
bir yansmasdr. Pek ok insan bu baskya diren gsterir-
, ken farkl sonular alr. Buna bal olarak da toplumumuz-
da ounlukla "kadn ii" olarak damgalanan empati zel
lii farkl biimlerde aktarlr. Bu balamda erkek ocukla
rn sa ellerinde, parmaklaryla dokunarak deiik biim
leri ayrt etme duygusunun sol ellerine gre daha dk
olmas karakteristiktir. Kz ocuklarda ise bu fark yoktur.
Olanlar, devinduyumsal alglar zerindeki etkilerin de
gsterdii gibi erkek olma basksyla daha erken karla
yorlar. Bu alglar, sol beyin yarmkresinin basknlna
bal olarak geriliyor (VVitelson, 1976).
Y abanclam Beden
Narsisizm
Bizimki gibi bir toplumda, "doru" ve "yakk alr" dav
ranmak zere yetitiriliriz. Ama sonuta geerli olan do-
ru-ve-yakk alr olmak deil, insann gerekten yle oldu
unun kant olan davram biimidir. Sadece biimle yetin
mek isteyen insanlar poz verirler, oyuncudurlar ve bu
yzden de srekli izleyici karsmdadrlar. Davranlar
nn ardndaki drt gerek bir duygudan deil, yeterli ola
mama, geerli normlara uygun davranamama korkusun
dan kaynaklanr. Hatta sonunda kendilerine biilmi rolle
ri "doru" oynamaktan, kusursuz sergilemekten haz al
maya balarlar. Narsisizmin z buradadr: "Doru" tav
r, istenen grnty sunmaktan dolay kendini sevmek.
Byle insanlarn normlar aniden deitiinde "duygular
n" byk bir hzla deitirebilmeleri, sz konusu olann
gerek duygular olmadn gsterir.
Duygularn hzla ve esnek bir ekilde deitirebilen ve
hkim normlara uyum salayabilen insanlara dair pek ok
rnei Nazi dneminde bulabiliriz. Burada duygularn,
bir yaplabilirlik ideolojisi maskesi ardnda bozulmasn
net bir biimde gzlemleyebiliriz. Hitler'in silahlanma ba
kan Albert Speer, bu konuda bir prototip kabul edilebilir.
Bugn her baarl ynetici ve politikacnn sahip olmak
zorunda olduu zelliklere sahipti: Nazikti, kiiselliin s
tnde bir amaca ynelmiti, akt ve altnda alanlarn
bastrlm saldrganlklarn sezgileriyle kendi niyetleri ve
hedefleri iin kullanmay biliyordu. Btn bunlar Mills'in
de (1956) formle ettii gibi byk bir doruluk yanstma
lyd. Sonuta Speer'e inanan sadece birlikte alt in
sanlar deildi, aksine eski rakipleri ve kendisi de inanyor
du. Silah sanayisinde kle gibi altrd iilere kar
hibir hassasiyet gstermeyen bu adam, savatan sonra es
ki rakipleri tarafndan olaanst insani biri olarak tanm
land (Gruen, 1986). nsann ne hissetmesi gerektiini her
zaman ok iyi biliyordu. Tm duygularn, daha dorusu
duygu pozlarnn repertuarna hkimdi. Ama gerek duy
gular mmkn klan bir i kimlikten yoksundu (Sereny,
1995). Nazi dneminin bize asl rettii de budur: Eer
yaamn anlam sadece baaryla tanmlanyorsa, o zaman
aslnda bir kimlik sahibi olmayan, ama bu boluu top
lumsal beklentilere gre doldurarak rol yapmay beceren
insanlar gerekten baarl olanlardr. Bu dersi almamz
ise, baary insan oluumuzun tek kriteri olarak grme
yaklamn sorgulamakla mmkn olur.
Nazi Almanyas'nda Albert Speer gibi ok hzl sivrilen
bir dier isim de Hans Frank't. Daha otuz dokuz yan
dayken Polonya protektorasnn genel valisi olmutu.
Frank da, gerek olmayan duygular gsteren kimliksiz in
sana bir baka rnektir. kartld Nrnberg'deki sava
sulular mahkemesinde unlar sylyordu: "imizden
birinin drst ve ak davranmasnn yarglar etkileyece
ine gerekten inanyorum. (...) Drstlmn onlar et
kilemesi beni gerekten sevindirdi," (Manvell, 1967). Bu
davaya katlan Amerikan mahkeme psikologu Gustav
Mark Gilbert (1948) de onu, gerek anlamda ne utan ne
keder hissedebilen, ama vicdan tasarmnn dikte ettikleri
ni inandrc bir ekilde sahneleyebilen bir "vicdan tiyatro
cusu" olarak betimlemiti. Utan sergileyii gereklie de
il, teatrallie denk dyordu. Buna karlk, duygu po
zu yapanlar iin karakteristik olan, srekli yaad duygu
ini klar son derece ilginti. Mahkeme salonunda Hit-
ler zerine bir film gsterildiinde Frank unlar syledi:
"Bir an iin (...) yine kendimi kaptrdm. Byle hassas bir
insanm ite." Sonra kendi kimliinin saldrgann idealle
tirilmesinde yitirildiini ifade eden bir ey syledi: "nsan
bir an iin sarho oluyor, ama geiyor, sonra elinizi ap bir
bakyorsunuz ki bo, bombo." Kimlik gzden kartld
iin idealletirme farazi bir g veriyor.
Frank, genel vali olarak Krakov'da yapt bir konu
mada unlar sylemiti: "Beyler, sizden duygularnz her
trl acmadan arndrmanz rica etmek zorundaym. Ya-
hudileri her bulduumuz yerde ve frsatta yok etmeliyiz."
Mahkemede Frank'a byle bir eyi nasl syleyebildii so
rulduunda yamt uydu: "Bilmiyorum, bunu kendim de
anlayamyorum," (Manvell, 1967). Herhalde doruyu sy
lyordu, zira kimliksiz olan, dolaysyla geerli normlar
temelinde "doru" ve "yakk alr" davranmaya dayanan
bir kimlie sahip insan, bir baka otoriteye itaat etmesi ge
rektii zaman, bir anda eski kendiliini yenisiyle deiti
rir. Artk otoriteyi temsil edenler savan galipleriydi.
Frank da artk yeni bir kendilie sahipti, eskisini ise kavra
yamyordu, kendisini eski yzyle gremiyordu.
Frank, ifade ettii gibi, kendisini dakikalarca bombo
hissedebiliyordu. Ama bu boluk derhal, yeni kimliini
oluturacak yeni zdelemelerle dolduruldu. Hzla dei
ebilen, bukalemunsu bir kimlie sahip insanlar gerek ac
ve znty alglayamazlar. Kimlikleri de d kabuklar
dan baka bir ey deildir.
Kimlik
Kimlikleri olmayan ya da st ste ylm ok sayda kim
lii olan byle insanlarn verdii rneklere bakldnda
"kimlik" kavramm bir kez daha ayrntl biimde gzden
geirme ihtiyac ortaya kyor. Eer kimlii, benzeri olma
yan kiilik zelliklerinin temel bir bileimi olarak tarif
edersek, o zaman bizim toplumumuzun rettii kimlik ta
mamen farkl bir eydir: Korku verici otorite figrleriyle
zdelemeye dayanan bir davran biimleri rgs. Sa
dece korku ve mitsizlik bile bir ocuu kendi imknlar
na ve kendi kendiliine ynelmekten uzaklatrabilir. Fa
kat yolunda byle engeller varsa, o zaman ok varolusal
bir biimde kendine ihanet etmesinin yolu alr. Bu du
rumda kendi alglaylarnn yerine, otoritelerin beklenti
lerinin kendi beklentileri olduu yanlsamasn yaratan ya
banclam bir kendilik geer. Bu durum, bakalarnn
beklentilerinin stlenilmesi, kendi yerine getirilmemi
beklentilerine kar saldrganlk, baka kurbanlara kar
nefret ve kendilikte bir boluk duygusu yaratr. Bizim uy
garlmzdaki yaam belirleyen de ite bu nefrettir.
Uygarlmzn kimlik oluturduu iddias ancak, st
ste ylm kimlikleri kimlik olarak kabul edecek olursak
dorudur. Ama geri planda hep insann kendi kurban du
rumunda oluu vardr. Eer bir insana kurban durumun
da oluunun nedenlerini ve kaynaklarn grmek yasakla
nrsa, biriktirilmi fkenin yklenebilecei bir dman
aray yaamnn amac haline gelir. Stat kayb veya eko
nomik sknt gibi d koullar, bakn dolaysyla duygu
larn i kurbana evrilmesine neden olduunda bu aray
hep tekrarlanr. Bunun sonucu bir iddet ksrdngsdr.
Burada kendine acma, insann kendi iddet eilimini mas
kelemesinde ilev grr. Aslnda kendine acma iddeti
krkler ve vicdandan arta kalan ne varsa bastrr.
iddeti harekete geiren, insann kendi kurban duru
munda oluu karsnda duyduu nefrettir. nsanlar sulu
luk duygularndan ne lde kurtulabilirlerse, yani bu
duygular bastrmada ne kadar baarllarsa dierleri tara
fndan liderlie getirilme olaslklar o kadar artar. El Sal
vador'daki El Mozote kyn yerle bir eden Yarbay Mon-
terossa, byle liderlerden biriydi. Kkeni itibariyle bir in-
dioydu, yani askeri ynetim tarafndan yzlerce yldr
ezilen kesimdendi. El Salvador Askeri Akademisi Gerado
Barrios'ta okudu ve on dokuz kiilik snftan snf drdn
cs olarak mezun oldu. Dier beyaz rencilerin aksine
elimsiz yaplyd ve bir El Salvador kylsnn yz hat
larna sahipti. Ama ayaklanmaclara duyduu nefret, hep
si spanyol kkenli olan snf arkadalarnn nefretinden
daha bykt. Liderleri Villalobos onun iin, kendi inkr
edilmi ve nefret ettii kendiliinin bir aynasyd. Gerilla
nn kendi alter ego'su olduunu hissediyordu," (Danner,
1993) ve bu yzden de onu ldrmeliydi. Ayn ekilde
Lyon gestapo efi Klaus Barbie de Fransz direniisi Jean
Moulin'i ldrmek zorundayd. Monterossa, ayaklanmac
Villalobos'ta kendiliinin kendisinden kopartlm para
sn, kendi potansiyel isyanc yann gryordu, ama bu
yanndan nefret etmeyi renmiti, bu nedenle de onu di
erinin iinde, onunla birlikte ldrmeliydi.
Burada lider yapsn karakterize eden baka bir ey da
ha sz konusu: Monterossa tmyle, annesini elinden kur
tard kt babayla zdelemiti. Bu nedenle bakalar
zerinde uygulad basky tamamen hakl gryordu.
Monterossa kendisini, ocuklarn katlederken onlarn sa
dece iyiliini isteyen bir baba olarak gryordu. ndiolara
yle sylyordu: "Biz sizin gerek kardeleriniziz. Zen
ginleri pohpohlamyoruz. Aramzda hi zengin birini g
ryor musunuz? Kanmz topraa veriyoruz," -burada
"kahramanln" kendine acma ynn u noktalara
kartyor- "ama siz de topra verimli klmalsnz." Bunlar
bir Hitler'in veya benzerinin szckleri deil mi? Kendi
kurban durumunda oluunun intikamm almak iin ko-
yunlarn lme sren oban deil mi bu?
Yarbay Monterossa gibi ldren, rza geen, yabanc
lardan nefret eden, zayflar ezen insanlar, kendileri daha
kk ve aresizken kendilerini ezen insanlarn aala
masn iselletirmi insanlardr. Zorbayla bu zdeleme
ve bunun nasl gerekletii sorusuyla ileride ilgilenece
iz. Bu sre boyunca, fke ve dehet gibi, kurban asn
dan "rahatsz edici" duygulara izin veren empatinin kopa
rak ayrlmas yaanr. Burada yine, empatinin deforme
edilmi bir hali olan kendine acmayla karlarz.
Saldrganla zdelem e:
U ygarlm zn Temeli
renmek
Kendine zg bir kendiliin balang admlar daha anne
rahmindeyken, hamilelik srasnda atlr. Beklentilerin, be
lirsiz veya net alglaylarn ynlendirdii isel dnyas,
bebein, kendisini evreleyen uyarmlarla ilgilenmeye ha
zr oluuyla iliki iinde mevcuttur. (Bu srecin ayrntl ve
eksiksiz bir tanm, Dores Beckord'un 1987 ylnda yaym
lanan "Praenatale Psychologie und Schwangerenbera
tung" (Doum ncesi Psikoloji ve Hamilelik) adl makale
sinde vardr.) Geliimimiz bu ilgi temelinde oluur; hep
zannettiimiz gibi bir yaamda kalma mcadelesi temelin
de deil. Btn canllarda yaamn bandan itibaren var
olan yumuak uyarmlara ynelme yetisi, bu ilgi eilimini
mmkn klar.
Yumuaklk burada zayflk olarak anlalmamaldr.
Darwin'in retisinin yanl anlalmasna dayanan bu
yanl anlama, hem toplumumuzda hem de biyoloji bili
minde olduka yaygndr. Bu daha ok dncenin faist
yann ortaya kartmaktadr. Balca bilimsel almasn
da bu yumuak uyarmlar ile evrim ve filogenez asndan
nemlerini zmleyen Schneirla unlar yazyor: "(...)
durmadan evrimin ykc yanlarndan sz eden popler
gr ve bilim alannn elitleri, evrimin filogenezde ger
ekten stlendii ibirliinin anlamn bulandrmlardr."
Buna karlk mevcut bilincimiz, yaamda kalmada, yani
szmona bir yaamda kalma mcadelesi uruna bakala
rn ykma uratma yetisinde, bir "gllk" ifadesi g
rr. Ancak yaamn evriminde belirleyici olan, rahatsz
edici uyarmlardan uzaklamak deil, yumuak uyarmlar
ve onlara gsterilen ilgidir.
Ancak toplumun anlayna gre bir ocuun, ya da bir
kendiliin geliimini belirleyen, tehlikeli uyarmlara kar
gsterilen direntir. Bu yzden gerekliin renilmesi,
bu diren balam iinde grlr ve ocuklarmza tehlike
leri fark edip olabildiince hzl bir ekilde geri ekilme ve
ya saldn hazrlklar yapmay ne kadar erken retirsek,
onlara o kadar yararl olduumuzu dnrz. Bunu bir
de, mevcut uyarm pozisyonunu tersine eviren geneldeki
saldrganla zdeleme durumumuz karmaklatrr: Y-
k uyarmlara ok erken ilgi gstermeye balarz, nk
onlar olumlu (yumuak) uyarmlar sanrz ve yumuak
uyarmlar tehlikeli sandmz iin onlara srt eviririz.
Ancak bu durumda, olumsuz olan, yaratcln da zarar
na bir biimde olumlu bir geliim ilkesi dzeyine kartl
m oluyor.
rnein renme kavram: Genelde onaylanm ren
me hedefi tek bana gereklikle iliki kurmaktr; gereklik
olarak kabul gren ey renmeye deerdir, yle ki gerek
lik ve renmek tek bir ama olarak i ie geerler. Ancak
bu gerekliin bir ksm da, kendi gzlerinle grmeye gs
terilen her eilimin batan bir ihanet olarak dlanaca e
kilde glnn idealletirilmesidir. renme kavrammz
eletirel adan gzlemleyen Heinrich Jacoby (1987), geer
li anlaya gre renmenin, "olabildiince abuk hedefe
varmak, olabildiince az hata yapmak, dolaysyla 'doru'
yantlar hazr tutmak," olduunu sylyor. Ama tam da
renmenin olmamas gereken eydir bu; renme, yumu
ak uyarmlara -Schneirla'nm anlayyla- ilgi gsterme
eilimiyle ilikili olmal. Jacoby, bu renmeyi "zerinde
almak", kendi deneyim ve keif yetisiyle ilemek olarak
tanmlyor. Bir ocuk bu ekilde sadece doru olan ren
mekle kalmyor, daha da nemlisi dorunun nasl olutu
unu ve niin doru olduunu da reniyor.
Kabul gren renme anlayna greyse ocuklarmz
gereklii kendileri kefetmeden nce tarifle renmelidir.
Bu, zorlama bir renmedir; tersine evirme yoluyla olum
lu bir nitelik kazanm keskin uyarmlara dayal bir ren
medir. renmek burada, yaratcln yitirilmesi pahas
na otoriteye itaati pekitirme anlamndadr; ama ocukla
rn dnce biiminin sterillemesi de aknlkla karla
nr. Yaratcln yerini nceden programlanm dnme
alr. Burada ocua, onun kendine zg kendiliini tama
men gz ard eden hatta silip yok eden snrlar dayatm
oluyoruz.
Gnmzde bu smr ihlali -nk nceden programla
ma bir smr ihlalidir- rtl biimde yaplmaktadr:
renmeyi salayan eski eitim anlayndaki cezalandrma,
zoraki itaatle deil, dllendirme olmaldr. Nitekim, ei
tim yntemi olarak dllendirmeyi semek, ocuun z
gr karar verebilecei, kendi yolunu bulabilecei yanlsa
masn ayakta tutmaya yaryor. Ama kendiliini bulmas
ve gelitirmesi hibir ekilde kolaylatrlmyor. dllen
dirme ilkesiyle btn seimlerin ocuun zgr iradesine
brakldna, kendileri tarafndan kullanlmadna, zor
lanmadna inandklar iin kendilerini iyi hisseden sade
ce eitmenler oluyor. Fakat dllendirme, baar basks
yapmann rafine bir ekilde maskelenmesinden baka bir
ey deildir. Ve bu baar basksyla kendilik oluumu n
ceden programlanyor.
Btn bunlar daha nce de belirttiimiz gibi byk bir
incelikle gerekleiyor. Dier kltrlerle bir karlatrma
yapmak bunu ortaya kartabilir. Max-Planck Etnoloji Ens-
tits'nde davran aratrmalar yapan Eibl-Eibesfeldt
(1993), Bat Yeni Gine'de Eipo kabilesinden bir anneyle k
k kz ve olu arasnda geen olay aktaryor. Olan bir
kk paras yiyor, kz da elini uzatp almak istiyor ve ikisi
birden barmaya balyorlar. Anne yanlarna gelince iki
ocuk da ona glmsyorlar. Olan elindeki kk kendi
liinden annesine uzatyor, kadn bunu ikiye blp tekrar
olana geri veriyor. Olan aknlkla elinde imdi iki par
a kk olduunu gryor, bir an ikisine de baktktan son
ra bir tanesini kz kardeine veriyor.
Biz anne-baba olarak benzer bir durumda nasl davra
nrz? Paylamay retmek zere bir para ekmei blp
ocuklara kendimiz paylatrsak, kendimizi rnek olmu
hissetmez miydik? Bunu yapmay ocua brakmak hangi
mizin aklna gelirdi? ki- yalarnda bir ocuun byle
bir eyi yapacan, hatta kavrayabileceini dnmeyiz.
Toplumumuzda hkim olan nyarglara gre davranmay
yeliyoruz ve bylece kendi gerekliimizi snrlyoruz.
nsan "doasnn" bu ekilde deforme olan "gereklii"
bylelikle srekli devrediliyor.
ocuun olanaklarn kmsyoruz, nk onlar
fark etmiyoruz bile ve ayn ekilde onun gerek snrlarn
da kmsyoruz. Bylece snrlar kayboluyor ve ocuk
yumuak uyaranlarla ilikisini yitiriyor. ocuk, davran
larn kendi iinden karak kendi inisiyatifiyle olutur
mak yerine, otoritenin iradesine boyun eiyor. Ama bu bo
yun eme ayn zamanda, bilinmeyen ve bu yzden de de
netlenemeyen ve ynlendirilemeyen bir saldrganlk kay
na yaratyor. nk dardan gelen her mdahale, d
dnyay harekete geirmenin i olanaklarn bask altna
alyor. Bylece aresizlik, sadece bilindma atlarak uzak
tutulabilen katlanlmaz bir durum halini alyor. aresiz
likle birlikte, insan kaynam artk gremedii iin da
yneltilen saldrganlk da oluuyor. ocuklar bu ekilde,
kendilerini korumak adna duygusuz veya iddet eilimli,
ya da ikisi birden oluyorlar.
Suun katlanlmazl
Vicdan ve su, toplum iinde birlikte yaamamzn ahlaki
temelleri olarak kabul edilir. Bunlar olmadan toplum ha
yatnn ilemeyeceine inanrz. Sigmund Freud da uygar
yaamn temellerinin vicdan ve su olduuna inanyordu.
Bu balamda baba katli tabusu Freud (1955) iin birincil
rol oynuyordu. Freud'a gre babay ldrme drts, o
lun anneyle ilikisinin dipal temelinden kaynaklanyor
du. Byle bakldnda her toplum, varsaylan baba katli
drtsn denetim altnda tutmaya yarayan yasalara ve
kurallara dayanmaktadr. Bu yasalar ve kurallarla elien
haz ilkesinin yerini de bu yzden baba tabusu almaldr.
Geree sadece bunun hizmet ettiine inanlr. Bylece an
ne-baba otoritesinin insan olma olgunluunu yaamak iin
vazgeilmez olduunu dnrz. Bu adan bakldn
da ahlak, toplumu korumas beklenen kurallar ve cezalar
dan ibarettir. Freud bu konuda unlar yazyor: "nsan sa
dece birinden holanmad iin onu ldremeyeceini
renmek zorundadr. Ahlak byle balar."
Ac yoluyla cezalandrma burada ahlak korumak iin
motor grevi grr. Ama empati yetisi gibi, baka canlla
rn acsn hissetme yetisi gibi insan insan yapan eyler
burada tamamen gz ard edilmektedir. Aksine, yetimek
te olan bir insann kendine zg alglay yetileri ncelikli
olarak ykc kabul edilmektedir ve bu yzden de her tr
l saldrganlk davurumu drtsel ve kt olarak kate-
gorize edilir. Bu nedenle toplumsallamann istek ve niyet
lerin bastrlmasna dayanmas gerektiine inanlr. Ancak
bu durumda insan her zaman kendisini uygarlatrmas
beklenen zincirlere kar mcadele etmeye mahkm olur;
temelde bu, otoritenin ve onun karlarnn korunmasna
adanm ktmser ve umutsuz bir sretir.
Bu dnme biimi empatiyle ilikisi kesilmi bir d
nme biimidir. Bu sav desteklemek iin, kendimize ve
kendi toplumumuza uygun bir mesafeden bakabilmek
amacyla, ilkel insanlarn antropolojisinde bir gezinti yap
mamz gerekecek. Bu mesafeden bak bize su olmadan
da uygarlk olabileceini gsterecektir. Yaptmz "ilkel
lik" yaktrmas zerine ayrca, ilkel toplum tanm yap
mamzn nedeninin, bylece kendimizi szm ona "ileri
medeniyetlerin" alaltc tutumundan kurtararak sivril
mek isteimiz olduunu sylemeliyiz.
Stanley Diamond (1976), uygarlmza ilikin eletirel
gzlemlerini yle dile getiriyor: "Dinamik denge konu
munda bulunan ve doayla insann ritminin ifadesi olan
bir toplum olarak ilkel toplum dncemiz, uygar toplum-
lann manta uygun bir idealidir ve uygarln u anki du
rumuyla eliir. Ama ayn zamanda ilkel toplumlann ger
ek tarihsel koullaryla da rtr. lkel bir varolu biimi
ne duyulan zlem bo bir hayal ya da duygusal bir heves
deildir, yerine getirilmesi varlmz srdrebilmemizin
koulu olan temel insani ihtiyalara tamamen uygundur."
Snrsz tketim basksndan ve para kazanma abasn
dan kurtulmak iin ablan lklar, "gaspla edinilmi mlki
yete ve kr amacyla retime yer olmayan ilkel toplumlara
ilikin yerinde bir onay ierir. (...) Bu nedenle ilkellik aray
uygarln kendisi kadar eskidir, uygarlk tasavvurunun
ayrlmaz bir parasdr. Hibir peygamber ve hibir byk
filozof daha yksek bir uygarla dair nkoullarm, ilkel
bir yaam biiminin unsurlarna ve insan doasnn dei
mez zelliklerine, ksacas antropolojiye bavurmadan for
mle etmemitir. u iki stuna -insan doasnn bilinci ve
uygarlk ncesi gemiin bilinci- dayanmadan ayakta dur
mak isteyen bir topya ancak kbusa dnr. nk aksi
takdirde, insann sonsuz derecede uyum yetisi olduundan
ve bu nedenle tarihi anlayacak ve kendisini dzeltecek du
rumda olmadndan yola kmak gerekir.
"ada uygarlk her yerde, ister 'kamusal' ister 'zel'
temelde olsun kolektiflemeye doru geliiyor ve bu kor
kun manzara tek bir sisteme zg deil. Bu yzden gn
mz devletleri tarihi ya kurguluyorlar ya da tamamen gz
ard ediyorlar. nsan doasma ilikin resmi bir versiyon ve
bugn btnyle ve tamamen hakl kartan nceden be
lirlenmi bir gemi anlaym yaygnlabran politik mitler
retiyorlar. nsandaki ikililii ve ortak bir insan kimlii
iin verilen bitimsiz mcadeleyi ortaya karan ilkel mitler
retme yetisi, artk kullanlmayan bir kas gibi eriyor."
Diamond daha sonra unlara deiniyor: "lkellik d
ncesi uygarlk kadar eskidir, nk uygarlk insan kim
lii aray srasnda bunu kendisi yarabr." Bunun anlam,
ilkellik dncesinin tarihsel anlama eyleminin temel un
suru olduudur. "Tarihsel bir bilincin mutlak nkoulu
nun, kendiliin sk bir ekilde arabnlmasna bal oluu
belirleyicidir. (...) Bir baka kltrn kavramsal olarak an
lalmas, kendilik bilincinin baka zamanlarda ve baka
yerlerde insan becerisiyle yaplm nesnelerle etkileimi
nin sonucudur. (...) lkellik dncesi bu nedenle bir tasa
rmdr. Sonuta bylece btn tarihsel dncenin
'kurgulayc' olduu kabul edilir, ancak bu da tarihsel bil
ginin katksz bir znellik tamasn gerektirmez. Daha
ok insanlarn ayn trn yeleri olarak baka insanlarn
davranlarnn doasn anlayacaklar varsaymndan yo
la klr. Bu nedenle tarihsel bilgi, yaayan insanlar arasn
daki dolaysz alverie benzer bir iletiim biimidir."
Yani ilkel olanla karlatrma, toplumsal ve bireysel bi
linci anlama abasnda bunlar hem reten, hem de yans
tan kltr aygtmzn zmlenmesine yarar. "Aksi halde
insann zmlenmesi, insann zmlenmesi deil, top
lumsal, ideolojik, ekonomik veya teknik biimlerin zm
lenmesi, yani bir tr kltrfizii olur. Ancak ama yn
temde deil, onlarn yerinde olsak bildiimiz kadaryla
onlarn yapaca ekilde tepki vererek, insanlar yarattk
lar yoluyla anlama abasndadr."
Ancak bu anlama abamzn, uygarlmz geniledike
bir o kadar zorlaacan gzden karmamalyz. Ne ka
dar ok yaam alan uygarlk tarafndan kapsanrsa, aba
larmzn o denli profesyonellemesi gerekir. Ancak bu s
rada merkezi sorunlarmzn acillii gr alanmzn d
na kar, hatta giderek acilleen sorunlara bir yant verme
giriimi riskler de getirecei iin inkr edilir. Bylece an
tropoloji, sosyoloji ve dier bilimler, mekanik yntemlere
ve sradan hedeflere sahip snrl disiplinler haline gelirler.
Bu nedenle Diamond unlara dikkat ekiyor: "Asl sorun,
yani insan oluumuzun hangi ksmn yitirdiimiz, onu
nasl ve hangi ekilde tekrar kazanabileceimiz, antropo
lojinin (rnein) ilgi alannn tamamen dna bile kabi
lir. Belki de insan hakkndaki nemli tespitler artk antro
pologlar tarafndan yaplmaz olacak; nasl ki bu alma
alanlar, kltrmzde ve bu kltrn giderek analitikle
en (yani sistematize edici) zihniyeti iinde kapsayc i b
lmnn suretleri olarak birbirlerinden giderek uzakla
tklar iin ou sosyolog toplum hakknda, siyaset bilimci
politika hakknda, ekonomist ekonomi hakknda heyecan
verici bir eyler syleyemiyorsa. Ancak insan durmadan
paralanamaz; (...) organizmann btnyle aratrlmas
gerekir."
Bu yaknlktan kanmak iin ilkel insanlar, bireysel
liklerini krelten ve varlklarn belirleyen bir toplumun
damgasn yemi, gerek bir kimlii olmayan insanlar ola
rak grrz. Ancak aada gstereceimiz gibi durum
bunun tersidir. Aslnda varolularnda snrlanan ve zgr
olmayan bizleriz, ama yine de bizi ekillendirenin bizi
"uygar" latrdma inanyoruz.
Franz Boas'm rencisi antropolog Gene Weltfish
(1965), otuz yldan uzun bir sre Amerikan Pawnee Kzl
derililerini inceledi. almalarn deerlendirdii raporda
unlar yazyor: "Kiisel ilikiler de, bir toplulua dahil in
sanlar da, sabit aile yaplaryla snrlanmyor. Bireysel kii
lik, cemaat yapma uydurulmak iin budanmyor, tam ter
si sz konusu. Cemaat yapsndan bireysel kiilii gelitir
mek iin yararlanlyor. PawneeTerin toplumsal yapsn ne
bir yasa kitabnda bulmak mmkn, ne bir doktrin stats
ne dayanyor, ne de bir kumanda ilikisinin zorlamasyla
ayakta duruyor. Cemaat yaps kemiklemi de deil, in
sanlara dayatlmyor da. Toplumsal yap insanlara doru
bulduklar lde hizmet etmek iin kiiler tarafndan ikin
bir ekilde tamyor. Burada iktidar sahibi birini temsil ede
bilecek ve dierlerinin yaamm daraltabilecek kurgulan
m bir su kavram yok. Kiisel ilikiler her zaman yarat
cla dayanyor.
"Dnyalar ham, yaamlar zor, ama bizimkinden daha
zgr. Toplumsal biimler herhangi bir dini veya doas
t onayla zorlanmyor. Cemaat yapsn ihlal etmenin ye
gne olas cezas topluluk grnn buna kar kmas.
Bu nemli bir caydrma arac, ama dini, askeri veya politik
yaptrmlardan ok farkl bir nitelie sahip. Bu, topluluun
yaayan rgs iinde olan bir ey, bu alanda uzmanla
m bir sektr iinde deil, bu nedenle de gndelik yaa
mn seyri iinde bu durumla baa kmak her birey iin
mmkn. Pavmee'lerin yaam bir topya deildi. Bu ya
amn getii yer ve zaman byle bir umuda izin vermedi
(Pawnee'ler beyaz adam tarafndan ezildi ve katledildi).
ktidar yapsndan bamsz olularnda iimize yaraya
cak, ama nasl kullanmamz gerektiini bilemediimiz
eyler var," (eviri A. G.).
Bizde durum farkl. Bizler zor ve kabul edilmez buldu
umuz sululuk duygularyla doluyuz. Bizim deneyimi
mizde su, kt olmakla, aa olmakla, bir baka deyile
kendilik deerindeki eksiklikle ilikilidir. Bu nedenle su
inkr edilir. Bizde insanlar azap verici sululuk duygula
rndan kurtulmak iin saldrgan, iddet dolu davranr. Bir
rnek: Bir kayak pistinde insanlar kuyrua girmi teleferi
i bekliyorlar. Birka kii ne gemeye alyor. Bekleyen
lerden biri yksek sesle ve anlalr biimde sesleniyor:
"Hey, biz yarm saattir burada bekliyoruz. Kuyruun so
nuna gesen iyi edersin!" ne gemeye alanlardan biri
karlk veriyor: "Seni sr, seni budala! Kapa eneni!" Bu
saldrganca davran adamn sululuk duyduuna, ama
yzleemediine iaret ediyor. Sululuk duygusu belirdii
anda bastrlyor ve da yanstma yaplyor.
Ancak buradaki eliki, suun reddedilmesi ile, kendi-
ni-sulu-hissetmeme ile birlikte yine de gizli bir sululuk
duyma eiliminin var olmas. Yoksa adamn sulanma
karsnda gsterdii saldrganca tepki nasl aklanr?
Ama sululuk, kendi eyleminin bakas zerindeki etkile
rini fark etmek anlamna gelseydi, niin bu kadar zora gi
derdi? Gerekten byleyse, bu, sululuk duygularnn,
kendi eyleminin sorumluluunu stlenmeyi olanaksz kl
d anlamna geliyor. Eer sululuk, deersizlikle bir tu
tuluyorsa, o zaman sorumluluunu stlenerek davranmak
sorun haline geliyor.
Kendini sulu hissetmenin pek ok nedeni olabilir. r
nein: Bir bebek uyumuyor. Anne-babas, onun bu uyum
suz davrann kendilerine kar, iyi anne-baba olmadk
larna dair bir eletiri olarak kabul ettiklerinden fkeleni
yorlar. Bebein uyumay reddetmesini kendilerine kar
bir cezalandrma ve eziyet olarak alglyorlar. te byle
bir durumdan, anne-baba ve ocuk ilikisini onca zorlayan
su douyor. Annemiz, akrabalarmz, doktor, retmen,
biliminsanlar gibi otorite kiileri bir ocuun uyumas ge
rektiini syledikleri iin, ocuumuz uyumak istemedii
ve alad zaman ona anlay gstermemekte kendimizi
hakl buluruz.
Buna karlk, McKenna ve Kaliforniya niversitesin
deki meslektalar (1990a, b, c), bebekler ve kk ocuk
larn, "jlkel insanlar" diye tanmladmz insanlarn ok
tan bildii gibi, ne derin ne de uzun bir uyku uyuduklar
n ortaya koydular. ocuklar yaamlarnn ilk ylnda s
rekli olarak bedensel temas ihtiyac duyarlar. Ama biz de
ocuumuzun mmkn olduunca erken ve yalnz, hem
de olabildiince derin ve uzun uyumasnda srar ederiz.
Byle olunca da kendimizi iyi anne-babalar olarak onay
lanm hisseder ve gurur duyarz. ocuklar gerekten de
zamanla daha uzun ve derin uyurlar, ancak bu yava ya
va gelien ve henz glenmemi olan merkezi sinir sis
temine, soluk alma ve uykudan kma halini uyumlu bir
ekilde dzenleme imkn vermez. Bu da dier eylerin
yan sra ani ocuk lm riskini ykseltir.
ocuun uyku tutumu anne-baba ve ocuk arasnda
bir mcadeleye dnebilir, sululuk ve aalk duygula
rna neden olabilir.
Psikoterapik bilgiler, ikisi arasnda mantksal bir ba
olmasa da, anne-babann cezalandrmas ve ocuktaki su
luluk duygular arasndaki ilikiyi aydnlatyor. Bu iliki
nin en net grld durumlar, cinsel istismar gibi ar
aresizlie yol aan durumlar. yandayken babas ta
rafndan cinsel tacize urayan bir kadn hastam kendisini
suluyordu. Babasnn deil, kendisinin kt ve kirli oldu
u duygusunu tayordu.
"Bazen sabahlar erken uyandmda baheden baba
mn bildik slm iitir ve ok byk bir sevin duyardm.
Yataktan frlar ve gn onunla birlikte geirmek iin yan
na koardm. Elleri scakt, bana avuntu verir ve hissettiim
dier eyin hemen sona erecei umudunu yaratrd. Bu di
er ey, rnein babamn gzel, scak ellerinin hep biraz
fazla sk kavramas, bazen cinsel blgelerime uzanmas,
babamn neesinin ok abuk fkeye veya zarar vermekten
doan sevince dnebilmesi, bana hep yanl bir ey yapt
m duygusunu verirdi. Bylece bir gn bunlarn sona ere
ceini ve onun iindeki iyiliin ne kacan umut eder
dim. Buna gerekten de saplantyla inanyordum. Bana so
nuta iyi olmayan her eyin, bunlara katlanmasn ren
mek iin var olduunu belletmilerdi. Ama bu anlay ve
duygularla hata bendeydi; annemde veya babamda deil."
Suun burada iki ilevi var: Anne-babayla olan ba ko
ruyor -aresiz bir ocuk iin elzem bir ba- ve kendi gc
ne dayanarak bir iyileme olabilecei umudunu veriyor.
Su bu durumda, mutlak bamlln, aresizliin katla
nlmaz konumu iinde deiik bir kurtulu oluyor. Berabe
rinde bir yandan deersizlik duygusunu getiren su, dier
yandan kurtulu oluyor. Su, yanstma yoluyla saldrgan
lk zerinden boaltlsa da, varlmz ayakta tutan g de
olabiliyor.
Eer ocuk, yukarda aktardmz rnekte olduu gibi
bir yetikin tarafndan taciz ediliyor, ama yetikin kendi
eylemi ve ocuk tarafndan alglan yokmu gibi davran
yorsa bu durumda ocuk mthi bir aresizlie der. Wil
liam James'in daha nce de fark ve ifade ettii gibi, varl
nn yetikin tarafndan kabul grmemesi, ocukta bir var
olmama duygusu uyandrr. ocuk bunun oluturduu
boluu doldurmak zorundadr. Tacize urayan hastam,
babasnn inkr ettii ve bilindma ittii sululuunu
hissedip kendisi stlenmi. Bylece sulunun itiraf etme
dii su kurbann suu haline gelmi. Kk bir ocuk her
eyi tamamen dolaysz bir ekilde alglar. Eer anne ve ba
bas onun alglarm inkr ederlerse, o zaman bu alglay
larn nedenini kendi iinde aramaya balar.
Saldrgann itiraf etmedii suu kendi suu haline ge
tirmek, geni anlamda bizim toplumumuzdaki toplumsal
lama srecini karakterize etmektedir. Byle bir suu st
leni, bu suun, ahlaki tutumu tanmlama anlamnda kul
landmz "su" ile bir ilikisi olmasa da, bilinsiz bir ken
dini sulu hissetme eilimine yol amaktadr. "Su" szc
nn bilgiye dayal kullanmyla ikin alar arasndaki
uurum, gerek geri planlar gremediimiz iin bizi su
luluk duygusunun daha da derinlerine eker. Kendini su
lu hissetme eilimi, sululuk duygularna katlanma yeti
siyle telafi edilmedii iin fke, saldrganlk ve iddet or
taya kar. Su bizim kendilik deerimizi drr, bir bo
yun edirme arac olarak kullanlr. Ve kendi suumuz bi
le olmayan bir su yznden itaati kabulleniriz.
Su ve utan
Gerek su ok baka bir eydir. Jacob Wassermann'n
"Der Fail Maurizius" (Maurizius Olay, 1928) adl roma
nndaki tiplerden Ghisel, gerek suun tanmn yapar:
"Bence iyi ve kt insanlarn birbirleriyle ilikilerinde de
il, sadece insann kendi kendisiyle ilikisinde belirlenir."
Gerek su, bir bakasnn suunu stlenmek deil, aksine
kendi suunu hissetmektir ve insann kendisinden duydu
u utanla kendini gsterir. Kendimize ve dier insanlara
kar sorumluluumuzu sadece bu olgunlatrabilir. Kendi
suumuzu kabul etmenin koulu, yeterlilik duygusu ve
kendimizi deerli hissetme yetisidir. Ama bu yetimiz yle
sine darbe almtr ki, kendilik deeri ounlukla, aslnda
aalk duygusu olan bir duygunun ar ekilde aa itil
mesinden baka bir ey deildir.
ok erken maruz kaldmz aresizlik, bizi saldrgan
larn gerek sulann stlenmeye hazr hale getirir. Bu a
resizlik ayn zamanda, kendi ihtiyalarmzn ve alglay
larmzn inkrn salayarak bir deersizlik duygusuna
yol aar. Saldrgann suunun stlenilmesinden kaynakla
nan sululuk duygular, kendini sulu hissetme eilimini
artrr, ama ayn zamanda da suun bir bakasna yklen
mesini beraberinde getirir. Bu tr sululuk duygular, aa
lk duygusu retir, katlanlmazdr ve sadece onlardan
bir an nce kurtulma abas yaratr. Bunun sonucunda da
suu srekli bakalarna ykleme istei ortaya kar.
Adolf Eichmann, Nasyonal Sosyalist Almanya dne
minde rgtlemesine katld Yahudi kym nedeniyle
1962'de srail'de mahkeme nne ktnda kitle kym
nn kt ve gaddarca olduunu inkr etmedi. Ancak ken
di katlmn sadece itaatkr bir memurun grevini yerine
getirmesi olarak gryordu. Eyleminin sorumluluunu
stlenmedi. Hannah Arendt (1963) bu konuda yle yaz
yordu: "O grevini yapt. (...) Sadece emirleri yerine getir
di. (...) Kant'm ahlak anlaym, zellikle de Kant grev
kavram anlamnda davranmay benimsemi olduundan
tr yaam boyunca pimanlk duydu. (...) Ve Eich
mann herkesi artacak biimde kategorik emrin olduka
eksiksiz bir tanmn yapabildi. (...) Daha sonra, 'kesin
zm' iin nlemleri hazrlamakla grevlendirildii anda
Kant ilkelerine gre yaamaktan vazgetiini aklad, bu
nu biliyordu ve kendisini artk 'kendisinin efendisi' olma
yaca dncesiyle teselli etmiti."
Burada Kant'm dncelerinden geriye kalan fazla bir
ey yok. Eichmann'n yapt daha ziyade kendi iradesini
yasann ruhuyla, kendisini de iktidarn sahibiyle, yani Hit-
ler'le zdeletirmek. nsann kendisine kar duyduu so
rumlulukta ortaya kan bir kendine zglk bu kiilikte
mevcut deildi. Kendine zg olann eksiklii ve sorumlu
luk yoksunluu grev bilinci maskesinin ardna saklan
mt. nsan kendi kendisine Eichmann'n vicdan neredey
di diye soruyor. Grevin vicdanla ne alakas var? Eich
mann, kendi inanlarna gre biimlenmi, empati yetisi
olan bir insan olarak kendine kar sorumluluk duymak
yoluyla belirlenmi bir vicdana sahip deildi.
Psikanaliz, yeterince farkllatrmad iin bu vakaya
belirleyici aklamalar getiremez. Psikanaliz vicdann olu
umuna saf kuramsal bir adan bakarken srecin kendisi
ni gzden karr. Psikanaliz anlayna gre vicdan, tabu
larn ve yasaklarn da rol ald bir eitimin sonucudur.
Ancak burada empatinin, Erikson'un tanmna gre an
neyle ocuk arasndaki o temel uyuumun rol atlanmak
tadr. Psikanalizin vicdana baknda daha da sorunlu olan
yan, srecin kendisini, yani bizi ve vicdanmz biimlen
diren dinamii -saldrganla zdeleme- gz ard etmesi
dir. Bu koullarda elbette gerek ve zgn bir vicdan olu
maz, aksine sadece bir otoriteye uyum salama, kendini
onun gznden grme durumu sz konusu olur.
Dolto (1988), bu sreci ok somut tanmlyor: "Eer o
cuk, 'iyi', 'kt', 'terbiyeli', 'terbiyesiz' gibi belirleyici sz
cklerin yardmyla kendi eylemleri hakknda ahlaki yar
glar ifade etmeye balamsa, bu yarglar her zaman ak
veya rtk bir mimik; onay, ret veya hiddet belirten bir
yz ifadesi eliindedir. Bu, ocuun bir yandan kavram
zerinde bir seme zgrlne sahip olduunu; bir eyi
yapmamann mmkn olabileceini bildiini, dier yan
dan da kendi verdii kararn bir bakas tarafndan onay
lanmas iin abaladn gsteriyor. Bu bakas daha b
yk veya yetikin biri, tercihen de selameti onlara bal ol
duu iin sevdii anne-babadan birisi olabilir. (...) Yeti
kin kii 'honut' mu grnyor yoksa 'honutsuz' mu?
Mesele budur. Eer yetikin honutsa bu iyidir, ocuk ken
disini terbiyeli hisseder; eer deilse bu ktdr ve ocuk
kendisini terbiyesiz hisseder."
Dolto, bu yaanty bir ya civarndaki ocuklarla yap
t bir deneyle canlandryor. Deneyin amac, bu ocukla
rn tanmadklar bir yiyecek kendilerine verildiinde han
gi koullarda kabul edip, hangi koullarda reddettiklerini
grmek.
"Gzlemlerimizin sonucuna gre ocuklar, yeni yiyece
i kendilerine sunan kiinin kendisi bu yiyecekten holan
myorsa, bunu ocuklara hibir ekilde belli etmese de, ta
dna bile bakmaya yanamyorlar. Yani burada bilincine
varmadan telkin edilen bir fobi sz konusu. Deneyler da
ha sonra, eer ayn yiyecei, bunu seven bir insan ocua
sunarsa fobinin bir etkisi kalmadm ortaya koyuyor."
Bu deney, zdeleme srelerinin ne kadar erken ba
ladn gsteriyor. Ayrca, anne-baba ocuklarna kendi
varlklarnn onay iin ihtiya duyuyorsa neler yaand
da grlyor. Anne-baba ocuun kendi iinden gelime
sine izin vermiyor. Bylece sorumluluk tayarak davran
ma olanandan kopuk bir vicdan geliiyor. Varlk ve g
rnt arasndaki temel yarlmann kkeni burada. Gerek
bir varolua sahip olmayan sadece taklitten ibaret bir in
san olu burada balyor. Geliimi bu yarlma temelinde
gerekleen ve devam eden bir insanda sz konusu olan i
yaant deil, imajdr; var olmak deil, poz yapmaktr.
Kaynam duygudalktan ve bir bakasnn durumu
nu hissedebilmekten alan utan, insan olarak ne olduu
muzu, kendimizle yan yana ve kar karya nasl durdu
umuzu gsterir. Primo Levi (1992), Ausdvvvitz'i dn
m ve uygulam olanlarn insan olmasndan kendisinin
utan duyduunu sylerken insanlkla duygudaa ban
da ortaya koymu oluyordu. Otorite karsnda hazr ola
geme ve edepli grnmekten ibaret olan utanla Eich-
mann rneinde bir kez daha karlayoruz: "Kendisine
yklenen dehet verici sular saylrken Eichmann'm kl
bile kprdamad (...) Ama mahkeme bakan kendisiyle
konuurken ayaa kalkmas gerektiini hatrlattnda, bir
yn zr cmlesi sarf edip kekelemeye balad ve utan
tan kzard," (Gruneberger, 1994). Otorite karsnda gs
terdii d tutum Eichmann'm utanmasn gerektiriyordu;
yegne ahlaki drts buydu. Byle bir ahlaki tutumda
nemli olan varlk deil, iyi olma pozudur. Ancak Eich
mann gibi insanlar iin poz, insan olularnn hakikati ha
line gelmitir. Ve bu insan olu biiminin artk kendine z
g, isel kendilikle alakas yoktur.
Ancak bizim uygar toplumumuzda hkim olan, "ilkel"
olarak tanmladmz toplumlarn aksine, bu insan olu
biimidir. ocuklarmzn snrlarnn zedelenmesi sonucu
oluur. ocuklar aresizlikleri ve umutsuzluklar iinde
poz yapmaya ynelmek zorunda kalrlar. Vicdanmz ger
ek bir empatiye deil de, bunun yapmacna, yani gr
nrde insanla dayand iin, bu srete pay olan idde
te ve bunun sonucunda yaanan acya kar kapanm du
rumdayz. Bunu grebildiimizde, duygudalklar taklit
ten ibaret olanlara kar kma gcn de buluruz. Byle
likle, hem insanl rol olarak yaayanlarda, hem de hasta
lklara (ruhsal) snarak insan oluun bozulmuluuna
kar direnmeye alanlarda bir iyileme srecini balata
biliriz.
Bir keresinde izofren bir hastam bu noktaya ok net bi
imde deinmiti: "Maazada mankenlerle insanlar birbi
rinden ayrt etmek mmkn deil. Ama mankenlerle ko
nutuumda deli damgas yiyorum." Sadece taklitle ne ka
dar benzetiimizi deil, insanlarn, gerek hastalnn,
yani pozu insan varoluuyla bir tuttuunun tespit edilme
si halinde ne kadar ileden ktklarn da grmt.
Bir kez daha grev ve sorumlulua dair: Pozu var ol
mann yerine koyan bir kii, grevle sorumluluu kart
rr. Bu durumda grevi yerine getirmek daha ok anne-ba
bamzn veya dier otoritelerin gznde oluturmaya a
ltmz itaatkrlk imgesine yakndr. Bylece onaylan
mayla dllendiriliriz ve rollerin iyi oynanmas yaamn
amac haline gelir. Pozu varoluun yerine koyan bir insan
iin suun anlam, "doru" davranlmam olduu iin de
er yitimine uranddr. Sulu addedilmemek iin s
rekli "doru" davranmak gerekir. Bu da onaylanmayla
dllendirildii iin sorumlulukla davranmann yerini
alr. "Doru" davranmak, sorumlulukla alakas olmad
halde sorumlu davranld izlenimi yaratr.
Ancak bakan olarak etkinliine deinildiinde Abra-
ham Lincoln'n yapt konumada ifadesini bulan sulu
luk duygusu ok farkldr. Bu gerek bir sorumluluktan
kaynaklanmaktadr: "Umarm, yneticiliimi her koulda
yle yrtebilirim ki, iktidar devrettiimde dnyada tek
bir dostum kalmamsa bile, geriye tek bir dostum kalm
olsun ve o da iimin derinliklerindeki dost olsun," (Sand-
burg, 1968).
Vicdan ve st ben
Vicdan veya -psikanaliz terminolojisiyle- st ben farkl
oluum biimlerine sahip olabilir. Geliimin nasl gerek
letiine bal olarak sonunda ortaya ya gerek sorumlu
luk veya taklidi kar, yani szmona grev bilinci. Yasak
lar gerek bir ahlak bilinci deil zahiri bir vicdan olutu
rur: Geliim tamamen saldrganla zdelemeye dayann
ca da empati bastrlr ve buna bal olarak gerek anlam
da sorumluluk imknszlar. Buna karlk empatiye izin
ve yer veren bir geliim, gerek sorumluluu ve gerek
sululuk duygusunu olgunlatrr. Buna bir rnek: Antro
polog Donner (1983), fkeyle bir tekme indirerek rakibesi-
nin canm yakan Iticcoteri Kzlderilisi bir kadnn davra
nn betimliyor. Kadn vurduu kiiye ne kadar ac ver
diini fark ettii anda onun acsn azaltmak iin elinden
geleni yapyor. O anda karsndaki kiinin imgesi, d
man imgesinden kendisi gibi bir insannkine dnyor.
Kadnn sululuk duygusu, deersizlik duygusundan de
il, gerek bir sorumluluktan kaynaklanyor ve empati ie
riyor.
Kendiliin deersizlemesine bal olan dier ekilde
olumu sululuk duygusu ise deersizlik duygusuna
baldr. Davran normlarna uymamak, insana kendisini
deersiz hissettiren bir sululuk duygusuna yol aar. Bu
durumda bir de bir bakas zeletiri beklerse bu derhal
bir tehdit olarak alglanr. Bunun tehdit olarak alglanma
s yerindedir, nk kendine eletirel bir gzle bak, sal
drganla zdelemeye gtren korkular ve aclar tekrar
uyandracaktr. Kii ayn zamanda, kendilik deeri duygu
su veren pozun aslnda bir poz olduuyla da yzlemek
zorunda kalacaktr. Bu da genellikle insann gcn aar.
Kii, "doru" davran ve sahnelenen "doru" duygu
lar iin onay bekler. Bu arada gerekten ne hissedildiinin
hi nemi yoktur. nsann kendisini sulu ve deersiz his
setmek zorunda kalmamas daha nemlidir. Bylece insan
doruluk yanlsamas yaratmay renir. Ancak geride de
ersizlik duygusu pusudadr ve bu srekli bir kendi ken
dini yanltma manevrasna yol aar. Kii, pozu yegne ger
ek duygu kabul ederken, asl duygular giderek yok olur
lar. Ancak bu kandrma, kendine ve bakalarna sylenen
bu yalan, insann kendisine kar duyduu, ancak bakala
rna yanstt gizli kmsemeyi glendirir. Btn bun
lar, "doru" yapma abalarn ikiye katlar; insan bunun
yanl olduunu hissetse bile. Sosyolog C. Wright Mills
(1956), byle bir srete oluan insan "etkileyici kiilik"
olarak tanmlyor ve yle tarif ediyor: "Hep naziktirler,
sk sk glmserler, iyi bir dinleyici gibi grnrler, kar-
larndakinin ilgi alanlar zerine sohbete girerler ve kendi
sini nemli hissetmesini salarlar. Btn bunlar byk bir
hataszlkla yaplr."
Mills, bu tr insanlarn kiisel ilikilerinde de sadece
kendini pazarlamann sz konusu olduuna deiniyor.
Ama onay bulmaktr, "iliki"nin kendisi sadece ustaca bir
numaradr. Bylece gerek duygular silinir, gerek kendi
lik feda edilir. Btn bunlarn hepsi baar uruna gerek
leir. "nsan srekli olarak bakalarm -ayn zamanda ken
disini- aslnda olduu eyin tersi olduuna inandrmak
zorundadr."
nsanlar aras gerek ilikilerin yerini poz alrsa, gerek
yaknlk da yok olur. Ayn ekilde vicdan da poza dn
rse gerek sululuk ve sorumluluk duygusunu hissetme
imkn da ortadan kalkar. nsan herhangi bir sorumluluk
hissetmeden sadece grevleri yerine getirmeye balar. O
zaman da iinde bir rperti bile hissetmeden dier insan
larn ykmn hazrlayabilir. nsan, dier insanlarla olan
ban yitirir, ancak pusuda bekleyen su ve deersizlik
duygusu kaybolmaz. Yeterli olamama korkusu her an
mevcut bir karabasana dnr.
Gerek vicdan ve gerek sululuk duygusu ise, bir insa
nn bir bakasna ac verdii iin kayglanmasnda kendi
sini gsterir. Bu kayg sorumluluk duyarak davranmay
getirir. Bunun dnda her ey gstermeliktir. Sarsc bir r
nek: Anne-baba grnrde neden yokken len ocuklar
nn kaybndan dolay sululuk duyuyorlar. Sululuk duy
malarnn nedeni anne-baba olarak "baarszla" ura
m, yetersiz kalm olmalar. Onlar harekete geiren duy
gu, ocuklar iin duyduklar keder deil, yetersiz kalm
olmann korkusunun yaratt itiraf edilmeyen fke.
Aadaki baz vaka rneklerinde, ters etki yapmasna
ramen empatiye dayal sululuk duygularna sk sk sa
rlan insanlar greceiz.
Cezalandrma
Yaptmz ey sadece kurban aramak deil, birilerini ce
zalandrabilmek iin de kurbanlara ihtiya da duyuyoruz.
Her taraftan ykselen cezalandrma arlar, cezann biz
zat ama olduunu, burada suun da, sulunun da o kadar
nemli olmadm dndrtyor. Birisi cezalandrld
nda kendimizi rahatlam hissediyor, bunun nedenlerini
renmek bile istemiyoruz. Byle bir cezalandrmann ra
hatlama salad grlyor. Umberto Eco'nun bayapt
"Der Name der Rose"da (Gln Ad), cezalandrmann
kendi adna nasl bamsz bir varolu gelitirdii anlatlr.
Engizisyoncu Bernardo Gui, dier herkesi suun mevcudi
yetinden kurtarmak iin rnek olsun diye cezalandrmak
zere "sulular" bulur. Ayn ekilde bizim toplumumuz-
daki insanlar da kendilerini deersiz hissettikleri iin s
rekli sululuk duyuyor gibiler. Onlar da cezalandrmak
zere kurbanlar aryorlar. Bu kurtulu salyor.
Ancak ne gerek sululuk ne de hakiki vicdan bu tr
edimlere yol aar; bunlarn kayna, bize szde deersizli
imizin sulusu olduumuzu telkin eden toplumsallama
srecimizin yaratt arlktr. st ben kavram burada sa
dece kafa kartrmakla kalmaz, rahatszlmzn asl kay
nan grmemizi de olanakszlatrr. Freud'un kadirim
durumu karsnda sergiledii krlk, yreimizdeki has
taln, kadn ve erkek arasndaki eitsizliin irdelenmeme-
sine neden olmutur. Bylece iktidar istei ve stat drt
s byk lde eletirilmeden varln srdrmtr.
Sampson (1966) bu konuda unlan yazyor: "Bir insan hl
dier insanlarn stnde yer alma istei duymaya devam
etse de, psikanaliz asndan iyilemi kabul edilebiliyor.
Bu bizim kltrmzde doal kabul ediliyor."
Bylece kendimizi kurtarmak iin srekli bakalarn
cezalandrmaya alyoruz. Sonusuz bir aba, nk in
san kendisini deersiz hissettii srece ne bakalarn ne
de kendisini gerekten sevebilir. Ayrca birini cezalandr
mak sonuta insana, birikmi fke ve saldrganlm ze
rinden atmak iin onaylanm ve kutsanm bir neden su
nar. Hakkaniyet ars, birisine yaplan hakszl elden
ele geirmeye yarayan soyut bir dnceye hizmet eder.
Jakob VVassermann bu konuda unlar yazyor: "Hakkani
yet ve sevgi aslnda kardetiler; bizim uygarlmz iin
deyse yakn akraba bile deiller."
Bu cezalandrma drtsn yaratan bizim rettiimiz
trden bir su; iimize alanan deersizlik duygusu nede
niyle kendimizi sulu hissediimiz. Antropolog Eleanor
Burke Leacock (1981), baz Montagnai Kzlderililerinin
Hristiyanl kabul ettikleri anda -17. yzylda geen bir
olay-, cezalandracak kurban aramaya baladklarn kay
dediyor. Bu din deitiriin yrein retisi olan sa'nn
retisiyle pek ilgisi yoktu. sa zayflara ve ac ekenlere
hitap etti ve onlara yardm etmenin kurallara uymaktan
daha nemli olduuna inand (Kahler, 1953). nsanlarn
kendileri iin sorumluluk stlenmelerini istiyordu. Byle
likle umut uyandrd ve isel duygu-gerekliinin alglam-
m glendirdi. Buna karlk Hristiyanlkta, sa'nn l
mnden sonra gelien din deitirtme giriimleri, soyut
ahlaki ilkelere boyun emeye dayanr (Pagels, 1981).
Leacock, din deitirmi bir Montagnais Kzlderilisi
nin karsna syledii u szleri aktaran Pater Le Jeu-
ne'den alnt yapyor: "Hristiyan olmasaydm, sana 'Beni
sevmiyorsan baka bir koca ara,' derdim. (...) Ama imdi
Tanr'ya, lm bizi ayrana kadar seni terk etmeme sz
verdiim iin, sana krldm halde bunu syleyemiyo
rum." Bu adam karsn terk etmek istiyor, yaad gerek
bu, ama bir anda soyut bir davran kuralna boyun emek
yaanandan daha nemli hale geliyor. taate zorlama, bir
ilke ve bir haz haline geliyor. Kendini iyi ve inanl gr
mek, kendini bu ekilde bir otoriteye sunmak, "kendini
bulma"ran amac haline geliyor. O zaman cezalandrma,
insann artk yaayamad ve katlanamad canlln
ikamesi haline geliyor.
Le Jeune, baka bir Kzlderili ve karsyla arasnda ge
en u diyalogu da aktaryor: "Eer Tanr'ya inanrsan, se
ni dnyadaki her eyden daha ok seveceim. (...) Seni
kendimden de ok seveceim." Sonra kendi koluna bir
imdik atarak devam ediyor: "Bu eti gryor musun? Onu
sevmiyorum, ben Tanr'y ve ona inananlar seviyorum.
Eer sen Tanr'ya inanmayacaksan benden ayrlmalsn,
nk Tanr'y sevmeyen birini sevemem." Kars yantl
yor: "Bize Tanr'ya inanmamz emretmelerinden sonra
hepimiz ldk, grmyor musun? Senin akrabalarn nere
de? Benimkiler nerede? ou ld. imdi bir eye inanma
nn zamam deil."
Le Jeune, baka bir Kzlderilinin, "ibadete yaamn ken
disinden ok deer verdiim ve bundan vazgemektense
lmeyi yelediini" aktaryor, ocuklarn yle bardkla-
nn belirtiyor: "taat etmeyenleri cezalandracaz!" Ayn
ekilde erkekler de kadnlara yaptrmlar uygulamaya ba
lyor: "zgr olmak istediiniz iin eytan aramza sokan
siz kadnlarsnz. Ama kocalarnza itaat etmek zorundas
nz. Eer etmezseniz yiyecek bir ey bulamayacaksnz."
Ancak kadnlar erkeklerin baskn olmasna alkn deiller.
Hristiyanl kabul eden Montagnais Kzlderilileri ile
kendilerinden ve geleneksel yaam biimlerinden vazge
meyenleri arasndaki uyumsuzluk, Le Jeune'nin ayrntl
olarak anlatt bir olayda belirgin biimde kendisini gs
teriyor. Hristiyanla geenler, "Bize, Tanr'mn itaatkrla
r sevdiini rettiler; kadnlarn nasl itaate almaya a
ltklarn gryoruz, bu erdeme, baarszla urayan
herkesin cezalandrlaca kadar byk sayg gsteriyor
lar: Anne-babalar ocuklarn eitir, efendiler de hizmet
krlarm," derken, dierleri iddete katlanamyorlar.
Le Jeune bununla ilgili olarak, ancak on iki yalarnda
olan bir Fransz trampetinin bir Kzlderiliyi trampet so
pasyla yaralad olay anlatyor. Bunun zerine Fransz-
lar ocuu Kzlderililer nnde krbalatmak istiyorlar.
Montagnaisler, trampetinin henz ne yaptn bilmeyen
bir ocuk olduunu syleyerek affedilmesini istiyorlar.
Ama beyazlar bunu kabul etmiyorlar. O zaman Kzlderi
lilerden biri soyunup giysilerini ocuun stne rterek,
"O halde beni krbalayn, onu deil!" diye baryor. "Uy
gar" insanlarn mantn anlamtr. Bir kurban gerek
mektedir ve ilenen su iin kimin cezalandrlacann o
kadar da nemi yoktur.
Bizim amz ve kltrmzde de kurbanlar deitiri
lebilir. nemli olan insann kendi yetersizliinin suunu
ykleyebilecei ve ardndan cezalandrabilecei bir kur
ban bulmasdr.
te yandan, neden pek ok Kzlderilinin Hristiyanl
kabul ettikten sonraki on yl iinde karsna ve ocuklarna
eziyet etmeye ve onlar cezalandrmaya balad, ak bir
sorudur. Belli ki empati temelindeki alglaylara dayal
kimlik oluum sreleri kesintiye uramtr. Bu elbette
birka Cizvit papaznn misyonerlik etkinlikleri sayesinde
deil, blgeye yerleen beyazlarn, eskiden geerli olan i
birlii ve bireysel bamszla sayg temelini yerle bir
eden farkl ekonomik koullar yaratmalaryla gerekleti.
Kzlderililer, AvrupalIlarn krklerle yaptklar ve topla
nan krklerin tccar iin istiflendii takas ticaretine gir
dike, bu, onlarn her eylerini paylama gelenekleriyle e
liti. Bylece geleneksel deerler dalmaya balad ve bu
kltrlerinin sonunun balangc oldu. Kendi kltrlerine
uygun yaamaya alan az saydaki Kzlderili de silinip
gitti (Murphy ve Steward, 1955).
Peki bu "ilkel insanlar"da sz konusu olan su neydi?
Cizvitler ve onlarn retileriyle niin zdeletiler? Pek
ou din deitirmedi, deitirenler ise kimlik oluumla
rnda isel empati srecinin en az rol oynad bireyler ol
mal. Ama tam da bunlar, geleneksel davram biimlerine
daha yakn olduklarndan, ilaveten baka tr bir su daha
ortaya kt. Finli psikanalist Martti Siirala (1983) buna
"yaanmam yaam suu" adn veriyor. Siirala, yaam
daki potansiyelimizi tam kullanmadmz, aslnda insani
olarak geliebileceimiz tam kapasiteye ulamadmz
iin kendimizi sulu hissettiimizi ne sryor. Belki de
Kzlderililerin ceza karsnda duyduklar hayranln ne
deni bu tr bir sutu. Meerwein (1959), knt hissettii
mizde cezalandrma yoluyla suumuzdan kurtulmak iin
umutsuzca abaladmza iaret ederek bu bak am
gelitiriyor. Bu durumda cezalandrma bizi, kendimize y
nelteceimiz kendi saldrganlmzdan koruyor.
nsan cezalandrma edimi vastasyla, itaatkrlnm
onayn elde eder. Ve itaatkr olmak, deerli olmak de
mektir. Siirala unlan yazyor: "Eer yasaya kar kma-
dysanz, en azndan susuz olduunuz ve sevilmeye hak
knz olduu dncesini koruyabiliyorsunuz demektir."
nsanlar itaate zorlayan, ocuklukta yaanan ve ounluk
la yeterince karlk bulamayan sevgiye hakk olma duy
gusudur. Henry Miller (1988), Jakob VVassermann'm "Fail
Maurizius" (Maurizius Olay) adl romann yorumlarken
unlar sylyor: "Sevgi hakk yadsnm olan her insan
sakatlanm, varlnn kkleri baltalanm demektir."
Tekrar tekrar ocuun durumuna bakma gerei hisse
deriz. Defalarca bu noktaya dnp, ocukluk durumunun
bizim kltrmzdeki insan olu srecinde ne kadar be
lirleyici olduuyla yz yze geliriz. Bizim toplumumuzda
ocukluk ounlukla korku ve terrle i iedir. Ama anne-
babalarmz bizi seven insanlar olarak idealletirdiimiz
iin bunu grmeyiz. Pek ok insann ocukluunda trav-
matik yaanmlklar bulunduu sk varsaylan bir du
rumdur: Rank (1988), bunun doum travmas olduunu
dnd, Melanie Klein (1975), kt anne varsaymndan
yola kt, hatta Rheingold (1964, 1967), annelerin, kendi
annelerinden duyduklar korku temelinde ilerinde lm
getiren bir yan barndrdklarn ne srd. Btn bu nc
isimleri birletiren sanrm, ocukluun ilk bandaki trav-
matize edici o geliimi grmeleridir. Bunu besleyen, insan
lar empati yetilerinden kopartan ve dolaysyla bilinte
bir yarlmaya yol aan da iktidarn idealletirilmesidir. n
san saldrganla, iddete, cinayetlere srkleyen de bu-
dur.
Utan
Utan nedir? nl Amerikan VVebster szl utana, bi
lincine varlm suun yol at ac verici duygu olarak ta
nmlyor. Bu tanm, utancn itiraf edilmi suun bir sonucu
olduunu sylemek ister gibi. Ama sula ilikili olmayan
baka tr bir utan daha vardr. Primo Levi, Auschwitz'i
dnp onu gerekletirmi olanlarn insan olmasndan
utan duyduunu sylediinde, burada sz konusu olan,
insanlarn bu denli bozulabilmesinin insan olarak hepimi
zin ortak kimliinin sorgulanmasn gerektirdiini fark et
menin ac verici deneyimiydi. Bu durumda insan olarak bu
kadar onursuzlalmasndan utan duyarz. Bu insanlarn
duymad utan bizim utanamz olur. Bylesi bir utancn
kaynaysa saldrganla zdelemek deil, kendimize kar
duyduumuz sorumluluktur. Bu suluyla ortak yanm
z grmekten kaynaklanr ve bir yamyla ok ac verici ve
ezicidir, ama dier yanyla tekine bir kpr oluturur.
Primo Levi'nin hissettii trden bir utan bilinlenme
yi hareketlendirir. Bu srete insan kendi kendisinin ve
kendi eyleminin gzlemcisi olur; bunun sonucuysa insa
nn kendi tutumunu, dolaysyla eylemini deitirebilme
sidir. Fakat toplumumuzun u veya bu lde engelleme
ye alt da ite bu utan trdr. Buna bir rnek:
Bir kadn hastam, kendisine duygularn yaama izni
vermediini anlatt. Yas tutmay kendisine yasaklamt,
nk bu ekilde bakalarna yardmc olmuyordu. Kk
bir kzken bir keresinde eve kan iinde dndn hatr
lyordu. Annesi souk ve tepkisiz davranm, yaray te
mizleyip balamt. Buna karlk babas kplere binmi
ti. Bunun zerine annesi ona alamamasn, duygularn
gstermemesini tembihlemiti, aksi takdirde yaplmas ge
rekeni yapamazd. O zamandan beri acsn, incinmilii-
ni, kederini hep tm gcyle bastrmt, nk "etkin"
kalmak istiyordu. "nsan ancak bu ekilde gl olabilir ve
gl kalabilir," diyordu.
Babasnn duygulardan korktuunu hibir zaman gre
memiti. Babas geirdii kaza karsnda o yzden fkeyle
tepki gstermiti. inde katlanamad ac ve kayg duygu
lan ykseldii ve bunlara kar direndii iin kzma yar
dm edememiti. Annesi de, acmm yadsnmas konusunda
eini desteklemi ve bunu gllk gibi gstermiti. Baba
nn ac ve znty yaama yetersizliini kznn yaralan
mas karsnda duyduu hakl bir fke olarak yorumla
mt. ocuk ise kendisine dikte edilen duygusuzlua uya
mayaca iin duygusu sululua dnmt. Ama son
radan ok sevdii bir yeeninin lmnn yasn tutama
dnda bu duygusuzluu yine de stlenmiti. Duygulara
sahip olma zayflm gstermekten utanyordu. Utanc,
iine ekilmi sululuk duygusundan kaynaklanyordu.
Bu hastamn hissettii trden bir utan, iddet dolu ve
gaddarca davranlara yol aabilir. Aleksandar Tisma
(1993), "Die Schule der Gottlosigkeit" (Tanrszlk Okulu)
adl kitabnda bu sreci klinik bir dorulukla tanmlyor.
Gnmz Balkanlarnda bir gizli servis yesi olan Dulics,
"kendi iinde de hissettii, ama atn sand iin zayf
lktan nefret ederdi. Zayfl kendisinin ve ailesinin say
gnl adna geride brakmt. (...) Sorgusunu yapaca
delikanl, bir nceki gnn sorgusundan kalma iliklerin
yzn bozmasna ramen yakklyd. (...) Bu durumda
bile ipeksi prltsn koruyordu, sarya alan kumral saka
lnn kvrk ular yznn evresinde altndan bir hare
oluturuyordu; dudaklar imi ve alt duda patlam ol
makla birlikte, aznn inat bir yay izdii belli oluyordu,
ak olan tek gz tuhaf bir tan donuk gvercin mavisin-
deydi. Delikanlnn gzelliinde, bir kz ocuunun hava
s vard ve Dulics, Ostoyin'in sorguya ilk geldii gn, he
nz bakml ve dzgn grn, alnna den dalgal
salar, dolgun ve bklml dudaklaryla karsna kt
nda zerinde brakt, bir kadnla karlamadakine
benzer batan kartc yumuaklk izlenimini hatrlad.
(...) Bu, delikanldan tiksinti duymasna ve ayn zamanda
da kendisini iinde kabaran fkeye tamamen brakmasna
neden olmutu. 'Seni it', dedi ve Ostoyin'i ceketinin yaka
sndan kavrad, vcudunun tm arln kullanarak de
likanly boynundan ve omuzlarndan duvara arpt, son
ra kendine doru ekip ban duvara evirerek bir daha
arpt, bir daha ve bir daha, bu arada 'Seni it! Seni it!' diye
baryordu. Ellerinin altnda hibir diren hissetmeyince-
ye kadar devam etti. (...) Nefret ettii o beden olduu gibi
duvara ylarak aaya kayd, ortasndan ikiye bklp
yana devrildi, ayn srada salam olan gz kapand, du
daklar sarkarak kan iinde kalm dileri ortada brakt."
Bu tam da, insann zayflk olarak grp reddettii in
sani duygular yznden oluan trde bir utantr. Ayn
ey Dulics'in, aslnda kadna kar duyulan korku nede
niyle kadna zg olann aalanmasna dayanan ecin
sellik korkularnda da ortaya kyor. Dulics bir ikenceci;
kendiliini ayakta tutabilmek iin -bunu ancak kendi za
yflm eline dm kiilere ykleyerek baarabiliyor-
bakalarma ikence etmeye zorunlu bir insan prototipi. Bi
zim toplumlarmz, ikenceyi devlet aygtnn bir arac ola
rak merulatrarak bu davran biimini kurumsallatrr.
Elbette ikence yoluyla bu yapnn varln srdrmek
iin gerekli itiraflar elde edilir. Bylelikle ikence, aslnda
daima kendisini kandran ve yalann uygun nlemleri ala
rak srdren bir toplumsal sistemin varln korumasn
salayan bir nlem haline gelir.
ylesine yaygnlam olan bu utan, genel bir kayt
szlk gerektirir. Bu sayede utantan kurtulmak istenir, an
cak bu kaytszlk ktye zemin hazrlar. Bu kaytszlk, ar
tk insani olann inenmesi olarak grlmeyen ve ceza-
landnlmayan ikenceye izin verir.
AvusturyalI air Peter Turrini (1986) bu yaygn utanca
ve utancn kkenine bir iirinde deinir:
Birdenbire bastran
Bu yorgunluk,
rts m
ocukluumun tm gzyalarnn?
Dierleri ac ekerken
Hissettiim bu kaytszlk,
Onlardan biri olma
Korkusu mu?
Kendime ramen
Ayakta tutuyorum kendimi
Tm gcmle.
Genken,
Bir sandalyeyi
Havaya kaldrrdm
Bazen dilerimle,
Bunca gcn
Zayflklarm
Geersiz klacan
Umut ederek.
Bugn,
- Salam dilerim eksildi,
Kaldramyorum artk sandalyeleri.
Ama gze arpmasn diye zayflklar
Uyguladm g gsterisi biimi
Kald baki.
Daha ne kadar
Yutacam her eyi
Ve sanki hibir ey
Olmam gibi yapacam?
Daha ne kadar
Herkese eyvallah deyip
Yzm glerken
Kendimi unutacam?
Bir insan
Ne kadar sreyle
Kendisini sevmemeyi baarabilir?
syankr ve uzlamac
Bu srete baka bir ey daha olur. Rasyonel dnme s
recimiz byk lde duygusal yaantmzla blnd
iin, bir ocuk anne-babasndan bilinle kopabilir ve onlar
tarafndan tannma ve onaylanmaya olan bamll bu
koputan hi etkilenmeden kalabilir. Bir ocuk, bir gen
veya bir yetikin bilin dzeyinde anne-babasna kar is
yan edebilir, bilindmda ise bu isyann arkasnda inkr
edilen bamllktan duyulan korku vardr. Bu korkunun
arkasnda ise, ocuun doyurulmadan kalm olan kendi
ilgi ihtiyacnn yaratt ve onu anne-babasna ylesine ba
ml klan, daha da derin bir korku vardr.
Yani anne-babayla olan "iliki", altndaki korku bana
hi dokunulmadan yzeysel dzeyde krlabilir. Korku ba
, asla gerek bir iliki olumasna izin vermeyecei iin,
anne-baba kayb da yaanamaz. Bir kayp, ancak bir ayr
lk mmknse yaanabilir. Ancak bir ayrln mmkn
olabilmesi de yine bir ilikiyi gerektirir, yani teki insann,
btn gl ve zayf yanlaryla gerek anlamda kabul
edilmesini gerektirir. Ama bu, anne-babann tehdit edici
bir g olarak grld korku ballnda mmkn de
ildir.
Yani isyankrn da, batan ezenin yannda yer ald ve
aresizliinden dolay onunla zdeletii iin hibir za
man isyan etmeyen uzlamacnn da sorunu burada yat
maktadr.
sel olarak anne-babasndan ayrlamayan isyankr,
onlarla bana son veremez, anne-baba kaybm yaaya
maz, bunun zerinde alamaz da. Bu nedenle onlara tu
tuklu kalmay srdrr. Gerek anlamda ayrlabilmek, is
yankr insanlna geri dndrecek bir yas sreci gerekti
rir. Bu ise ne yazk ki ou insann gsteremedii bir g
ister. Bu yzden de, grnrde insanla, ama aslnda in
saniyetsizlie hizmet eden bir ideolojinin soyutluuna
adanm bir yaam yelerler.
Buna karlk, tmyle uyum salam ve uzlam
olanlarsa baka tr bir yarlma yaar. Uzlamacda kendi
ne zg bir kimliin temelleri tamamen silinmitir. O sa
dece, saldrganla zdeleerek kazand "kimlik"te srar
edebilir. Byle insanlar, bir inam asla kendi bireysellii
iinde yaayamadklar, dolaysyla bir insann kaybn da
tecrbe edemedikleri iin asla gerek anlamda yas tuta
mazlar (bkz. Ayrca Nienstedt ve Westermann 1990.) Uz
lamacnn, -idealletirilmi anne-babadan biri veya onla
ra benzer bir otorite temsilcisi kaybolduunda, ldnde
ya da onu hayal krklna urattnda- bunun yerine ya
ad bir eit amptasyondur (bir uzvun kesilerek be
denden ayrlmas). Bu kayp, byle bir insann kendilik
olarak alglad eyde, yani saldrganla zdeleme halin
de eksilme yaratr.
Eski Amerikan bakan Ronald Reagan, otobiyografi
sinde (1982), bu tr bir amptasyonu yaadndan sz
eder. Kendi zdelemesinin bakalar tarafndan yazlm
bir rol olduunu grm olduundan kendisini bir yar
otomat olarak hissetmektedir: "imdi bakasnn yazd
bir rol uygulayan bir yar otomata dnmtm. (...) Ken
dimden arta kalanlarn peine dmemin nedeni bu."
Ama bu aray onu kendi kendiliine deil, i korkusuna
yanstma yoluyla hkim olma noktasna gtrd. Ve by
lece Amerikan film sanayisindeki szde komnistlere kar
bir glge sava balatt. Gerek dmann, yani anne-
babasyla olan korku ban grecek durumda deildi, bu
nun yerine dmanln komnistlere, gerek veya szde
isyankrlara yanstyordu. Onlar cezalandrarak kendisini
emniyete alyordu, nk nefret ettii kendi isyankr ya
nn kkrtmlard.
Bu i bozulma u ekilde meydana geliyor: yi anne-ba
ba imgesinin, anne-babann gerekte var olan kt yanla
rnn nne gemesi gerekiyor. ocuun hayal etmi oldu
u gerekten iyi anne ve gerekten iyi baba vizyonu, are
sizlik ansna baldr ve bu nedenle ocuk bunu, fiziksel
varl karsnda bir tehdit olarak alglar. Bu iftanlaml-
lk katlanlmazdr. Bylece ocuk anne-baba tarafndan ya
ratlan mutlak anne-baba sevgisi mitine sk skya sarlr.
Ama iteki huzursuzluk saatli bomba gibi ilemeye devam
eder. Bir kenara itilmi ve byle bir anne-baba dolaysyla
tehdit olarak yaanm kendiliine duyulan fke bir supap
gerektirir. Bu durumda bu insan otoriteye kar deil, ak
sine "zayf" olarak algladna kar bakaldrr. Bu isyan
kendine ynelik nefretin serbest kalmasn salar, nk
zayfn imha edilmesi, bunun temelinde yatan "iyi" anne-
babaya ilikin yalana dokunulmadan iyi bir edim olarak
gsterilebilir. iddet ieren hesaplamalarda d dmann
genelde erkek olmas, annenin babaya kar bilind di-
pal dzlemde savunulmasna ayrca sembolik bir anlam
ykler.
D dman ilgin bir biimde asl durumun tersine
evrilmesine imkn verir. Bu d dman, annenin gizli
den gizliye stn, gl, insanst ve kt olarak yaad
ve bu yzden de nefret ettii ve korktuu kt babay
cisimletirir. Gerek baba kt ve otoriterdir, ama Pil-
grim'in (1986), Hitler, Stalin ve Napoleon gibi erkekler
zerine yapt aratrmada ortaya koyduu gibi aslnda
zayftr. Ama iyi baba kabul edilen, gerein grlmesine
yardmc olan deil, aksine i elikiye izin vermeyen, oto
riter, ezici olan ve annenin kurtarc fantezilerine denk d
endir. Bylece ar sa isyankrlar, ykcla izin vererek
insan kendi vicdanyla boumaktan kurtaran gerekten
otoriter baba iin "bakaldrr". Bu durumda iyi baba ola
rak yaanan baba aslnda, annenin bir zamanlar onda iyi
olarak yaadklarndan arta kalan da yok eden ve bylece
zlenen, ama ayn zamanda korkulan sevgiyi de tahrip
eden kt babadr.
Sa ve sol isyankrlar
Sa ve sol isyankrlar arasndaki fark u ekilde akla
mak mmkndr: Sol isyankr sevgiden korkar, nk
aksi halde adalet talep ederken aslnda annesinin sevgisini
aradm itiraf etmek zorunda kalacaktr. Buna karlk
sa isyankr sevgiden nefret eder, nk aksi halde anne
si tarafndan hibir zaman kendisi olduu iin sevilmedi
ini, sadece babasna kar bir ara olarak kullanlmak
zere sevildiini itiraf etmek zorunda kalacaktr. Sol is
yankr sevgiden vazgeebileceine inanr; sa isyankr
sevgiden nasibini aldna inanr. Politik tavrlarndaki
fark getiren, sol isyankr iyi olarak yaanm annenin va
atlerinde srar ederken, sa isyankrn kt anne tarafn
dan onaylanmada srar etmesidir. Ancak her ikisi de anne
ve babay hem iyi, hem de kt olarak yaam olduklar
n gzden karrlar. Her ikisi de yaralanmtr ve her ikisi
de, sevgiye ilikin duygularndan vazgeerek aresizlie
ve umutsuzlua kar direnirler. Ancak sa isyankr kt
y iyi ilan ederek duygu yitimini inkr eder.
Bir kez daha vurgulayalm: Ballk ve iliki, olaan bi
imde i ie geen sreler deildir. Eer bir ballk hibir
zaman bir ilikiye dnmezse, tekinin kayb hibir za
man bir kayp olarak yaanmaz, yalnzca bir amptasyon
olarak yaamr. Bir bam kopmas, bilind balln da
mutlaka kesilmesi anlamna gelmez. Bilind ballk de
vam ettii srece, bu ba asla gerek bir iliki olamaz. Bu,
Reagan'm durumunda olduu gibi, kaybn amptasyon
olarak yaanmasnda kendini gsterir. Byle bir durumda,
bir ilikinin gerek anlamda kesilmesi yerine, bilincine va
rlmayan ve insann devam eden ballkla ilikisini kura
mad bir kayp yaanr. Nienstedt ve Westermann
(1990), bunu travma yaam ocuklarla ilgili aratrmala-
rmda ok ak bir biimde tanmlyorlar. Ancak kaybedi
len bir kii karsnda fke ve hiddetin ortaya kabildiini
yazyorlar: "Bu durumda sevgi ve nefret uzlamasz bir e
kilde yan yanadr." Burada, sevginin nefretin iinde olduu
sylenebilir.
Bu dnce yrtme bir sonucu zorluyor: Eer bir in
san kendisine annelik yapan kiinin karsna denk bir bi
rey olarak kabilecek ekilde gelimise, ancak o zaman
bir ilikiden ve dolaysyla bir ilikinin yitiminden sz edi
lebilir. Eer kayp, arada bir iliki kurulmu gerek bir sev
gi nesnesinin kaybysa, yas tutma sreci ancak bu durum
da gerekleebilir. Buna karlk, eer "iliki" saldrganla
zdelemenin bir treviyse, yas tutma gerekleemez. Po
litikaya aktardmzda bunun anlam, uluslar ve halkla
rn, eer toplumsallama sreleri bamsz bir geliime
deil de uyum gstermeye dayamyorsa, vicdanlarnn
kaybnn yasn tutamayacaklardr. Nienstedt ve Wester-
mann bundan, bir kaybn alglannn ve ac verici kabul-
leniinin ve bunu takiben bir nesneye ballktan yava ya
va zln ancak, eriilmez kalan bir nesneyle yeniden
btnlemek iin beslenen gerekd umutlarn destek
lenmemesi ve glendirilmemesi halinde mmkn olabi
lecei sonucunu kartyorlar. Saldrganla zdelemeyi
olanakszlatran da budur zaten.
"Kayplarla baa kma yetisi ya da 'yas tutamama bece
riksizlii', ocuun ne tr bir sevgi grm olduuna ba
ldr. Eer ocuk ncelikle, anne-baba tarafndan ideallerini
gerekletirerek sadece dk kendilik deerinin ykseltil
mesine hizmet eden bir ara olarak sevilmise veya anneye
toplumsal onay salamak ve toplumsal olarak kabul gren
bir roln iinde gvence salamak iin kullanlmsa zl
me srecini yaamas engellenir." Bu durumda gereklee
bilecek tek yas tr, kendi kendine acmaktan ibaret sahte
bir yastr. Kii kayb, amptasyon olarak yaad iin ken
disini kurban olarak hisseder. Bu karmaadan kurtulabil
mesi, dehetli bir korkunun stesinden gelebilmesi iin o
cukken ne yapm olmas gerektiini grebilmesini gerekti
rir. Ancak burada, ocuun korkusuyla baa kabilmek
iin sarld ve korkusunu atlatmasn salayan sululuk
duygusu devreye girer. Mitscherlich (1983) bu sreci yle
tarif ediyor: "ocuk konumunun gszl iinde (kor
kusunu kendisine verilen bir ceza olarak ve) anne-babas
nn himayesini ve sevgisini elinden alan suunun, aybnn
sknt verici sonucu olarak alglar."
Bylesine eziyet eken bir ocuk, asla kendisi olmasna
izin verilmedii, aksine sadece bakalarnn ondan bekle
dii gibi olmas istendii iin artk kendisinin kim olduu
nu bilemez. Ancak saldrganla zdeleip de suu kendi
zerine almas halinde umutsuz durumunun dzelmesini
bekleyebilir. Bu sorunu bir psikoterapide ele alabilmek
iin bu eski korkunun -bir ocuun kendiliinin yok edil
mesi olarak yaad dehet- yeniden yaanmas gerekir.
Bu hem hasta, hem de terapist iin zorlu bir itir. Ralph
Greenson, burada terapistin maruz kald tehlikeler hak
knda unlar yazyor: "Eer terapist kendi derinlerindeki
yaantlar netletirmemise, byk olaslkla sert ve yar
glayc bir tavr taknarak kendi yaayabilecei potansiyel
karmaaya kar direnecektir, fakat bu durumda terapiye
kar alm (countertherapeutic) olur," (Cox, 1982). By
lelikle terapi almas hibir ie yaramaz. Pek ok terapist
hastasnn iindeki terrize edilmi ocukla ibirlii yapar.
Ama bu durumda her ikisi de kendi zorbalarnn yannda
yer almaya devam ederler.
Hastalarmdan birinin hikyesi (Gruen, 1969) bu duru
mu ortaya koyuyor. Bu erkek hastam otuz drt yanday
ken bana geldiinde daha nce bir analizden gemiti.
Ama kendisini hl bo hissetmeye devam ediyordu. An
nesinin sevgisini ve ilgisini garantiye almak adna kendi
karlarm ve ihtiyalarn gzden kartt iin kendilii
nin geliiminin engellenmi olduu abucak ortaya kt.
Annesinin, anne-oul arasnda neredeyse tanrsal bir birli
e dair tahayyllerine uygun davrand srece sevgi al
yordu. Kendi karlarnn ve meraklarnn peinden gitti
inde de annesi kendisini geri ekiyor, souk ve depresif
bir tutum iine giriyor. Annesine kar saldrganca tepkile
rinden ok erken vazgemiti, nk bunun karlnda
annesinin tavr uzaklama, yani soukluk ve fke ykl
bir depresyondu. Bylece hastamn iindeki her tr saldr
ganca kprtya kendisinden duyduu bir korku elik eder
olmutu. Btn duyarlln annesinin isteklerini sezmeye
ve daha annesi bunlar dile getirmeden gerekletirmeye
younlatrmt. Bylece kendi sistemi iinde kalarak -sa-
dece annesinin beklentilerine uygun davranyordu- anne
sinin eriemeyecei bir yerde durmu oluyordu. Bu ne
denle, aktarm tepkilerinin zmlemesini yaparken un
lar syleyebildi: "Sizin istediiniz gibi olduum srece
bana dokunamazsnz." Kendine zg tutumunu asla bel
li etmeyip sadece bakalarnn beklentilerine uygun davra
narak kendisini dokunulmaz ve incinmez hissediyordu.
zdelemeleri de ayn amaca hizmet ediyordu. Anne
sinin ve babasnn bak asyla zdelemi olduu iin,
kendi duygular hibir zaman nem kazanmamt. rne
in, annesinin ve babasnn korkularn yaayabiliyor, ama
kendi korkularm yaayamyordu. Babasn kendisi iin
bir eyler yapan bir insan olarak deil de fkeli, canavars
bir yaratk olarak gryordu. Babasna kar kiisellikten
arndrlm bir blgeden tavr gsterdii iin asla kendisi
olmuyordu. Ama geirdii birinci analiz srasnda dipus
kompleksinin zmlemesi, kendine zg bir kendilii
varm gibi sonu vermiti. Fakat bylelikle kiisel cisim-
sizlik ve kendiliinin geliimindeki yetersizlik ortaya k
mamt.
Hastam elbette bu oyuna da katlmt. Birinci analiz s
rasnda analist, annesinin ihaneti karsndaki duygular
nn ne kt bir ryay, babas ile ilgili dipal bir yorum
la deerlendirmiti; aslnda annesi hastamdan, kendisine
en fazla ihtiya duyduu bebeklik dneminde uzaklam
t. Terapistin deerlendirmesine gre ise annesi tarafmdan
terk edilmemiti, buna babasnn iktidan yol amt. Bu
sayede de analist kendisine dokunamayaca iin hastam
bunu kabullenmiti: "Bir zamanlar annemin anlamad
gibi o da beni anlamyordu. Ama ona uyum gsterirsem
sevgisini -aynen annemin sevgisini olduu gibi- garantiye
aldma inanyordum." Hastam ancak, annesi ve ondan
ayr ve yalnz olmaktan duyduu youn korku karsnda
duyduu fkeyi yaayabildikten sonra dnyayla kendi
inisiyatifi temelinde kar karya geldi.
dealler, dealletirm eler ve
Bunlarn Politik Sonular
Varsaymsal bir Gauss normal dalmna gre sevgi olmayan sevgi ile
gerek sevgi deneyimlerinin dalm
lkellik
Yaam, dzenli olarak birbirini izleyen aklarla karakteri-
ze olan devinimdir. Ama biz bu yaam oluumu ve ak
iinde kavrama yetimizi kaybetmi durumdayz. ok ey
biliyoruz, ama Otto Hahn'm syledii gibi hibir eyi kav
ramyoruz. Zaman duygumuzu yitirmi gibiyiz. Geri za
man lmek iin saat kullanyoruz, ama gemiimizi de
erlendiremiyoruz sanki. Biyokimya ve genetik biliminin
sunduu nedensellik ve etkisellik, insan olma yoluna giri
in ve insan oluun ok eitli yaantlarna pek de uygun
gibi grnmeyen bir dnce kalbna zorluyor bizi.
Bir rnek: Depresyon ve izofreni alanndaki aratrma
lar sonucu, beyin yaps, genler ve nron aktarclar, bu
belirtilerin direkt nedenleri olarak akland (Cohen, 1992;
Crow, 1987; Holden, 1991; Roberts, 1991). Benzer biimde,
korku amnda beyinde gzlemlenen nronal geiim, kor
kunun yaanmasyla bir kabul edildi. Bunun nedeni, kor
kunun yaanmasm ve anlalmasn, korkunun ifadesinin
denetimiyle bir tutmamz. Ama bu durumda korkunun
yaanmasna neden olan ba kaybediyoruz ve bylece
korkuyu aran tm yaanmlklar gr asnn dn
da kalyor.
Soyut dncenin bu tr, yaamn gncelliini kavra-
yamaz, nk duygularmzn anlalmasna deil, denet
lenmesine yneliktir. Denetlemekle anlamak bir tutulduu
srece duygularmzn geliimini ve an iindeki devinim
lerini gremeyeceiz. Yaamann kendi geerlilii vardr.
Hedefi denetim olan bir bilim, yaamn gerekliklerini
kavrayamaz.
Burada sz konusu olan dolayl bak tarzlar, yani d
nce biimleridir, bunlarn yaplarnn bilincinde deiliz-
dir, ya da sadece ksmen bilincine varrz. Bu nedenle bun
lar dierleriyle karlatrmak anlamldr. Dierleriyle
karlatrmann uzun bir gemii vardr zaten: Uygarl
mzn kendisi kadar eskidir. Bu, kendimize ilikin, belli be
lirsiz algladmz bir honutsuzluktan kaynaklanr. Pla
ton, "Der Staat" (Devlet) adl yaptnda, uygar insann ne
ler kaybettiim bilmezse neler kazanacan da kestireme-
yeceini syler. Ne olduu arayna girmemizin nedeni
budur. Ben, ilkel dncenin ana unsurlarn zmleme
nin kendimizi daha iyi anlamamza yardmc olacana
inanyorum.
Antropolog Stanley Diamond (1976) unlar yazyor:
"Uygarln gelitii her yerde (...), ortadan kaldrlann
peinde, insan olmann deiik olanaklarnn, ilkelliin pe
inde bilmecemsi bir aray ortaya kar." Burada kullan
lan "ilkellik" terimi bizi yanltmamak, bunun "ilkel" ol
makla pek bir ilgisi yoktur. "Bu szckle nitelenen halkla
r en az bir yzyl boyunca u veya bu lde sistematik
olarak aratrdk. (...) Kanmca 'ilkel' szc, antropoloji
nin esas aratrma alannn belirleyici terimidir, fakat birbi-
riyle balantl bir dizi toplumsal, politik, ekonomik, zihin
sel ve ruhsal anlam birletirmekle birlikte onlara hibir za
man tam olarak denk dmediinden tanmlayc olmaz.
Yani, 'ilkel' szcyle belli bir tarihsel dzlem ve belli bir
kltr biimi anlatlr. (...) Bu kltr biiminin uygarlama
srecinde srekli olarak st rtlr, veya ortadan kaldr
lr ve bu bizim sahip olduumuz grme istei ve yetimizle
alglayabileceimizden daha byk bir etkiye sahiptir. Bu
nun sonucu olarak, zdeleilebilmesi mmkn, her trl
uygarlktan nce kltrlerst var olan imge, insana pein
verilmi bu ans tahayyl dnyamzdan pratik olarak kay
bolmutur. nat kltr grecelii, kltr determinizmi ve
inanca deil de sadece bilimsel veriye dayanan toplumbi
limci anlay, kendisine hangi sorular sormas gerektiini
unutan bir uygarln ksmen ve farkl biimlerde rasyo-
nelletirilmesidir. (...) lkeli aray, en eski insan olanan
tanmlama araydr. (...) rnein insan doasnn karak
terini yeniden kefetmeye ynelik bir antropoloji olmaks
zn tp bilimi olduu yerde sayacak, saaltma sanat kre-
lip yok olacaktr. Saaltma, 'uygarlk ncesi', ilk insani s
relerin kavranmas sonucu ortaya kar; ilkel olana dair
bir bilgiyi, minimal bir insanilie ilikin duyguyu, insan
insan yapan asli unsura dair bir duyguyu ngrr. (...)
Kendi kendimizi anlayabilmek ve bu soyut dehetler dne
minde iyileebilmek iin insani tecrbenin dolayszl ve
btnselliine dair duyguyu yeniden kazanmamz gere
kir. (...) Tarih, insan insana kurduumuz ba ve kendimi
ze giden yolu bulabilme yetimizin ltdr."
Kendi bakmzn daha iyi bilincine varmamz, bizi
gittike kendimizden uzaklatran bilimsel dncenin
kmaz yollarndan kurtulmamz salayan ilkel dnce
nin temel unsurlar nelerdir? Belki de dnrken duygu
sal tecrbelerle balanty kopartmama yetisi belirleyici
dir. Diamond unlar yazyor: "lkel dnme biimleri
yaplar gerei somuttur, varolusal ve kiisel bir btnlk
iinde nominalisttir, ama bundan soyutlama yetisinin ol
mad sonucu kmaz." Bunun anlam, ilkelin kendi duy
gularyla ban koruduudur.
Kendi bilim alanna r aan katklarda bulunan
nemli antropologlardan Boas (1966) bunu dorular: "lkel
insamn dier insanlarla sohbetinde soyut dnceleri tar
tma alkanl yoktur. Ait olduu nesneyle ilikisi olma
dan zellikler zerinde konumann veya edimlerden ya
da durumlardan, edimde bulunann veya znenin belli bir
durumdaki tahayyllerinden kopuk olarak sz etmenin il
kel insanlarn dilinde neredeyse hi yeri yoktur." Belirleyi
ci olan budur: lkel insan, tartt eyde btnl asla
kaybetmez; bu yzden de dnrken her zaman, sadece
sonulara ve denetime ynelmeyen btnsel dnme
dzleminde kalr.
Boas bu konuda baz rnekler veriyor: "Bylece bir K
zlderili, pekl bir insamn iyi oluundan sz edebilir, ama
iyilik olarak iyilikten sz edemez. Ayn ekilde, bu durum
da bulunan insandan sz etmeden hayranlktan da bahse
demez. (...) Bylece, aidiyet dncesinin btnn para
laryla ifade edildii dillerde btn soyut terimlerin srek
li olarak olumlu unsurlarla iliki iinde ortaya kt gr
lr. (...) Eer doru bir yargya ulamak istiyorsak, Avru
pa dillerinin (...) geni erevede filozoflarn soyut dn
celeri tarafndan ekillendirildiini gz nne almamz ge
rekir. lerinden ou artk gnlk kullanmda yerini al
m bulunan 'varlk', 'z', 'varolu', 'dnce', 'gereklik'
gibi terimler balangta soyut dncenin anlatlarn ifa
de edebilmek iin kullanlan yapay kavramlard. Bu an
lamda, ilkel dillerde oluturulabilen yapay ve eanlaml
olmayan soyut terimlere benzeyebilirler."
Burada dilin bizde, "Dil, Bilin, Sa ve Sol Beyin Yarm
kreleri" blmnde bahsettiim gibi dnceyi ekillen-
direbildiini gryoruz. Diamond bu konuda bir baka r
nek daha veriyor: "Nijerya platosundaki Anagutalar, hi
bir zaman soyut (say) saymazlar, aksine saylar hep so
mut nesnelere veya kiilere ilikindir; say belirten szck
ler saylan nesne snflarna gre biim deitirirler, ama
gramer olarak onlarla uyum iinde deildirler. Buna ra
men Anagutalar, sayy belli bir nesneyle balant kurma
dan kavrayabilecek durumdadrlar. Ancak sayya zel sayg
gstermez ya da onu ey'letirmezler."
lkel toplumla bizimki arasnda, onu ve bizi bak ve ya
am biimi dzeyinde doumumuzdan itibaren deiik e
killendiren bir baka fark daha vardr: lkel insanlarda top
lumsal yaam bizde olduu gibi itaate dayanmaz. Geri on
larda da itaat vardr, ama bizdekinden ok farkl bir yaan
t deneyimine baldr. Biz bir eyi biimine gre, yani i
deneyimle deil de genelletirilmi, soyut biime gre yar
glamaya alkn olduumuzdan bu ayrm fark etmeyiz ya
da yanl anlarz." lkel toplumlarda ynetimin temel ilev
leri ve rolleri, siyasi ve dnyevi deil, cemaatsel ve gele
nekseldir. (...) Yneticilere kar itaat simgeseldir; kendi
geleneine olan saygnn, dolaysyla kendine saygnn bir
iaretidir. Bu itaat bir zorlamaya ya da kurumsal ve ma-
niplatif bir toplumsal edime dayanmaz," (Diamond, 1976;
vurgulayan A.G.). Kendine sayg: in pf noktas budur.
Ama biz bu noktadan yola karak hareket etmediimiz
iin kendimize saygy yitirmi durumdayz. Biz ocuklu
umuzdan itibaren dikkate alnmadk ve bakalaryla olan
ilikiyi, birbirine eit kiiler arasnda sayg temelinde bir
iliki olarak deil de temelde sadece birbirini maniple et
mek olarak, bir iktidar mcadelesi olarak alglyoruz.
Ama uygarlmza onu idealize eden bir adan bakt
mz iin gerei itiraf etmiyoruz, hatta etmek istedii
mizde bile zorluk ekiyoruz, nk dnme ve konuma
biimimiz bizi empati dzeyinde alglaymzn gerein
den uzak tutuyor. Ekonomik ve sosyolojik aklama mo
dellerine kesin geerlilik tanmak ne ilkel toplumlar, ne
de, insanlar aras ilikilerde kendine saygnn gerek bir
faktr olduu noktada, bizim toplumumuzu anlamak iin
uygundur. Ancak kendilerine olan sayglarnn anm ol
duu noktada insanlar soyut retim unsurlarna indirge
mek mmkndr. Marksist ve kapitalist dncenin in
dirgeyici dnme biimi ancak, bu uygarln smr
ilikilerinde, itaat ve kendine sayg arasnda bir i gerili
min olmamas halinde "geerli"dir.
Eer Erich Fromm gibi bir dnr insanlar gelikin
bir bak asndan deerlendiriyor, yani kendine sayg
olasln da gz nne alyorsa, o zaman bu tutum kar
snda saf ekonomik ve sosyolojik modellerin yetersiz kal
d grlecektir. Fromm'un Herbert Marcuse'yle (Marcu-
se ve Fromm, 1989) tartmalarnda bu iki dnya belirgin
lemektedir: Gncel bilimin bak as ve insann bak
as; bir baka ifadeyle, uygar dnyamz ve ilkel
insanlarn dnyas. Marcuse iin i dnya yoktur. Fromm,
ahlaki tutumun sadece ekonomik ve sosyal faktrlerle
aklanmadn gstermek iin bu bak asna kar
kar. Zorda kalan btn insanlarn insaniyetlerini kaybet
memeleri buna yeterli bir kanttr, Karl Marx da (1992)
benzer bir yaklamdadr, ama indirgeyici dnme bii
mine kaplr: "Tm bulularmz ve btn ilerleme, maddi
gleri zekyla donatmaya ve insani yaam maddi bir g
ce dntrerek kreltmeye ynelik grnyor."
Bir baka arpc farkllk da, bizlerin ve ilkel insanlarn
cadlara yaklam biiminde ortaya kyor. Cadlar bizim
iin, uygarlmzn rettii nefret ve sululuk duygulan
iin bir yanstma alandr. Kadnlar, yabanclar, Yahudiler,
ingeneler veya herhangi bir baka kesim cad kabul edile
bilir. Buna karlk ilkel insanlar cadya ok youn ve kii
sel yaklam gsterirler. Bycl, baka insanlara kar
, belli alanlarda tehlikeli bir duyarll harekete geiren
olaanst bir hissetme yetisi olarak grrler. "Fakat, in
sanlarn baka insanlan hasta edebilecei inana ak bir
gerei barndryor iinde; bu inan ne insanlar aras ili
kilerdeki kronik bir gvensizlie dayanmak zorunda ne de
bilimsel grmezden gelmenin bir sonucu (...)." Diamond
(1976) unlar yazyor: "Cadnn olaand narsistik bir ki
ilik, kt bir anne veya tatminsiz bir kadn olarak algla
n aydnlatc olabilir. lkel kiisellik en olumlu anlamy
la, 'tm dnyay bizim gibi klan bir doaya dokunutur.'
Her eyi kapsayan bir akrabalk, bir birlikte dou zelli
ini telkin eder," (Diamond, 1976). En nemli varoluu fi
lozoflarmzdan biri olan Paul Claudel (1903), yaptlarn
da, yaanann temeli ve bu nedenle de hayatn bir olgusu
olarak kendi bilincine bavurarak -ayn ilkel insanlar gibi-
eserlerinde tam bu noktaya deinmitir.
lkel insanlarda bunun sonucu olarak btnsel bir ba
k, yani daima gerek srelerin btnselliine dayanan
bir bak geliiyor. Buna karlk bizim dnce biimimiz,
iinde yer ald gerek srelerden kopuk soyutlamalara
izin veriyor. rnein, Anagutalar yle syler: "Bir insamn
karakterini kmseyebilirsiniz, ama kendisini asla. (...)
Bunun anlam insamn ne yaptna gre yarglanmas ge
rektiidir, nk ne olduu, sadece dokunulmaz olmakla
kalmayp, ayn zamanda birok elikili eyleme yol aabi
lir. Yani hakknda hibir zaman nihai bir yargda bulunula
maz, olsa olsa davramlanmn u veya bu yn yarglana
bilir," (Diamond, 1976). Burada eylem ve varlk arasnda
ayrm yaplarak bir insann ne olduuna kar sayg olu
maktadr. Buna karlk bizim dnce biimimiz, insan
varlnn evrensel bir ideal olarak Platoncu tanmna daya
nr. Bu soyutlama, insanlar gncelliklerinden kopuk ola
rak alglamamza neden olur. Bylece sulular idealletiri
riz; Hitler, Stalin veya Mussolini gibi psikopatlara, elikili
davranlarn bilmemize ramen tanrymlar gibi taparz.
Stalin'in on yl alma kampna mahkm ettii Grc
air Edward Radzinski'yle ilgili olduu iin burada zel
likle uygun den bir rnek var. Kamptan serbest brakl
dktan sonra Stalin tarafndan davet edilir ve bu karla
ma hakknda unlar yazar: "Bana sevgiyle bakt, ben de
onu seviyordum." Radzinski Stalin'in ne yapt ile kim ol
duunu birbirinden ayrt edemiyordu. Ayrca bu uygarlk
iinde zerimizdeki etkisi ylesine belirleyici olan saldr
ganla zdelemenin sonucu ksmi bozulma sz konusuy
du. Bylece Stalin'in kim olduunu gremiyordu. Kendi
kendine acma duygusu iinde onu onaylama zorunluluu
hissediyordu; Stalin de kendisini kendi katlettirdii dost
lan tarafndan terk edilmi hissetii iin gz ya dkm
t (Gruen, 1993).
elikiler
Soyut idealletirmeye olan baskn eilimimize tutsak kal
yoruz. Bu, elikileri alglamamz imknszlatrmasa da
zorlatmyor. lkel insanlar, somut gereklie ynelik olma-
lan temelinde elikileri asla bastrmazlar. Ritellerinin ya
plan i atmalann dinamik srecini sembolize eder. Biz
de ise riteller zt duygularn tannmasna deil, bastrl
masna hizmet eder. Biz vatanperver kutlamalarda kutsa-
nara asla ktlemezken, ilkel insanlar arasnda kutsal olay
lar sk sk herkesin ortasnda, hatta trenlerde alaya alnr.
Bu yzden bizde tm devlet yaplarnn, bizi gerek
duygusal alglarmza yabanclatran totaliter eilimleri
vardr. Biz de bu yabanclamay gayet normal karlarz.
Bu yabanclama ilkel insanlarda da saptanrsa, bu, uygar
lama yolunda olduklarnn bir iaretidir. Diamond, buna
kar, bir Amerikan sava filmi seyretmeye ikna ettii bir
Anaguta'nn tepkisini aktaryor: "Bu adam, perdede yaa
d geliigzel, rastlantsal ve ayakst cinayetin zerinde
brakt etkiden kurtulabilmek iin saatlerce urat. n
sanlarn, baka insanlara kar bu ekilde davranabilmeleri
onun iin inanlmaz bir eydi ve bunun beyaz adamlarn bir
zellii olduuna karar verdi: insanlk d ve ayn zaman
da insan onuruna yakmaz bir durum," (Diamond, 1976).
Bardm
Ve ne grdm
Kimse anlamad
Dehetle sarsldm
Ve dnyaya geldiim gne
Lanet ettim
Bir hastalk
Olduunu sylediler
Ve buna iren bir isim verdiler
Delilik!
Ey insanlar, bu hzinelere
neler yaptnz?
Benim kavga verdiim zaman dnyor musunuz
hl zaman zaman?
Ektiniz mi bir zamanlar herkesin
biebildiim?
Benim geldiim ehri
zenginletirdiniz mi?
Vaka aktarmlar
ARKIN
Ruhsal geliimimizin yk, sevgiye ihtiya duymamz,
ama bu yzden de szde bir sevgiyle ilikimizi koruyabil
mek iin kendimize zg yaay feda etmek zorunda kal-
mamzdadr. Hastalarmdan biri olan Arkin, anne-babas-
n ziyaret ettii srada onlarn bir tandklaryla beyinsel
bir zr olan ocuklar hakknda konumakta olduklarn
anlatt. Bu "konuma" Arkin'e daha ok bir sorguya eki
gibi gelmiti, nk anne-babas kadn ve ocuu hakkn
da kibirli ve souk yarglarda bulunuyorlard. Arkin, an-
ne-babasmm evini kaarcasma terk etti. Anne-babasm du
yumsama yetilerinin yetersizlii ve sertlikleriyle yzletir
meye kalkm olsayd kendisini deli yerine koyacaklarm
sezmi olduundan Arkin lk atabilirdi. Oysa anne-ba-
bas kendilerini sonuta bir tandklarnn acsn paylaan
insanlar olarak hissetmekteydiler. Arkin bu olay bana an
latrken birden kendi alglaylarndan kuku duymaya
balad. Ancak ayn zamanda da anne-babasmn kendisine
kar da ayn byle davrandklarm hatrlad. elikili ihti
yalarn ve alglaylarn -anne-baba sevgisine duyduu
ihtiya, kendisine verdikleri acyla ilgili anlar ve anne-ba-
basmn sevgi dolu insanlar olarak kendilik imgeleri- akl
n yitirmeden birletirmenin imknszlnn acsn eki
yordu. Bylece seansn sonunda yine kendi alglaylarn
dan kuku duymaya balamt.
ocukluunda anne-babasyla zdelemesi, onlar g
rlmek istedikleri gibi grmesine yol amt. Anne-baba-
snm kendisini reddetmesini veya sevgisizce davranmala
rn engellemek istiyordu ve bylece anne-babas tarafn
dan dayatlm kendiliiyle kendi gerek alglaylarn
birbirinden ayrt etmekte giderek daha fazla zorlanr oldu.
Bunlarn iinde yaratt gszlk ve fke sadece yaad
tehlike duygusunu artrd. Bunun yol at saldrganlk
ve korkuysa, anne-babasnn bak asn daha ok stlen
mesine neden oldu.
DORIS
Bir baka hastam Doris ise, terk edilme ve scakla olan
ihtiyacnn tannmamas korkusuyla kendisini uyaran bir
i ses oluturmutu: "Senin sevgiye ihtiyacn yok!" Bu ses,
annesinin reddedici tavryla aktard duyguyu yineliyor
du. Annesini bu ekilde iselletirerek onunla olan ilikisi
ni koruyabiliyor ve sevgiye olan umutsuzca ihtiyacm bas-
trabiliyordu.
zdeleme bylesi yollarda geliimi bozan bir sre
haline geliyor. Kendine has olanla balantsz bir zdele
me insann kendi yaam iin asla sorumluluk alamamas
na yol ayor. "Ben, senin beni istediin gibiyim. Sadece
senin istediklerini yapyorum. Bir ey yolunda gitmezse
bu benim suum deil." Dile getirilmese de bu cmle bi
zim uygarlmzn insanlarnn bilgisinde bilin eii al
tnda yerleiktir ve srekli yakndmz o sorumsuzlua
neden olan da budur. Bylece bize dardan yklenen g
revlere gre yaarz, iimizden gelien bir sorumluluk
duygusuna gre deil. Her insan haklar komitesi bu gr
gndeme getirir. Btn sorumlular da sadece itaatle g
revlerini yerine getirmi olduklarnda srar ederler.
HANS
ou insan sevgi ve yaknlk umudu tasa da, bunun ye
rine getirilmesi, ulama alanlarnn dmda kalr. Durmak
szn bir beklenti ve bunu izleyen hayal krklnn ksr
dngsn yaarlar. Sanki ocukluklarndan kalma iz b
rakm yaantlar sonsuza dein tekrarlamaya mahkm
edilmi gibidirler. Krk yandaki bir hastam, Hans, ocuk
luunda anne-babasndan ar ikili bir davran biimi
grm, dncelerine ve drtlerine asla onay verilme
mi, ama hep kiiliine ne kadar deer verildiinden sz
edilmi.
Hans bydkten sonra, her zaman, kendisini srekli
eletiren, ama ardndan bunlar yalanlayan partnerler ara
m. Terapide ksa srede, partnerlerini -anne-babasnn
yerine- elikilerini itiraf etme noktasna getirmeye alt
ortaya kt. Ama kadnlar bunu yapar yapmaz da il
ginliklerini kaybediyorlard, nk bu durumda Hans
kurban rolnden vazgemek zorunda kalyordu. Oysa
kurban durumunda olmak onun iin yaamnn ierii ha
line gelmiti, nk kendisini ancak bu ekilde yaralan
maz hissedebiliyordu. u iki noktay gremediimiz sre
ce eliik bir durum gibi grnyor: Hans, reddedilmi ol
mann acsn koruma yoluyla durumun hkimi oluyor.
Bana ne geleceini biliyor ve bu lde yaamm kendi
denetiminde tutabiliyor. Yaadklar, iinde acnm bir ken
dilik deeri oluturduu, bo ve korkun bir yaralanmaz-
lktan ibaret. Kendisini ancak bylelikle sevebiliyor.
Ama bu tekrarlaylar daha derin bir dzlemde ikinci
bir ileve daha sahip: Partnerlerine ilikin yaad her
"hayal krkl", onun bak asndan, bir yandan da sa
dece anne-babasnn her trl elikinin zerinde oldukla
rm onaylyor. Bylece balangta ald yaray grmenin
onu drecei derin umutsuzluktan kaabiliyor. Bu sre
vastasyla derin acsna ramen, bir zamanlar kendisini
yaralam olanlarla bam koruyabiliyor. Aslmda umut
suzca aradmz sevgiden kamak istediimizde ayn za
manda hem tekrarladmz hem direndiimiz durum, var
olmamann bu eski deneyimi, bu terrdr.
EVA
Eva terapiye geldiinde otuz yandayd. O sralarda ok
snrl bir yaam sryordu, yapt ite kapasitesini yak
lak olarak bile ortaya koyma imkn bulamyordu ve he
nz balad doktora almasn sonulandrabilecek du
rumda deildi. O ana kadar yaamnda sk sk yoksunluk
ve zorlukla mcadele etmesi gerekmiti.
lk grdmde Eva'y donuk, kat, dmanca, hrsl
ve incelik yoksunu bulmutum. Kendisini bo, honutsuz
ve bitkin hissettiinden yakmyordu. Ksa srede ondaki
bu katln, btn erdemlerin en stn olarak grd
istikrar anlayndan kaynaklandn fark ettim. stikrar
btnlkle bir tutuyordu ve bu ona bir ahlaki stnlk
duygusu veriyordu. Etrafnn deersiz insanlarla evrili
olduuna inanyordu ve kimsenin ona gerek anlamda bir
ey veremiyor oluu da bu inancn doruluyordu. Daha
sonra bunu yle formle etti: "Biimsiz ve irkin bir insa
nm, ama dierlerinden daha iyi biriyim. irkin olduum
iin bana hibir zaman kimse bir ey vermeyecek, ama ben
de asla bir ey talep etmeyeceim." Kendisini irkinletire
rek, bu ekilde kendisine sadk kalabildii iin kimsenin
kendisini istemiyor oluundan dolay kendisine hayranlk
duyuyordu. Kendisini, kendi yaps iinde salam bulu
yordu, bu da kendisinde yaamdan uzak durma hakkn
bulmasn salyordu. Bylece szde bir ahlaki stnlk
zerine kurulmu ve onu gerek ihtiyalarn grmekten
alkoyan sahte bir kendilik oluturmutu. Baskn tavrla
ryla da aresizliini rtyordu.
Eva'nn annesi kzyla bedensel temas arayan ama bu
nun dnda onunla ilikisiz kalan bir kadnd. Eva
byrken ona olan sevgisini "Yerim seni," gibi cmlelerle
ifade ediyordu. Oyun oynarlarken kendi bedeni ve
Eva'ran bedeni arasndaki snrlar siliyordu; rnein y
le sylyordu: "imdi imdiklenen kimin poposu?" veya:
"imdi kimin parma acd?" Bir szde yaknlk ve dei
ken bedensel snrlar dnyas. Kz byyp de anneden
uzaklamaya balaynca bunu tehdit edici bir ey olarak
alglam. Anne iin Eva, onu doldurmak yerine boaltan
duygular barndran bir kaynak haline gelmi.
Bu annenin "sevgi"si yerini derhal Eva'dan uzaklama
ya brakm. Annesini bu koullar altnda hl sevebilmek
Eva iin gerekten de katlanlmaz bir ey olurdu. Annesi
nin, "Beni artk sevmiyorsun," eklindeki sulamasn i
selletirmek zorunda kalrd. Bunun yerine annesine kar
souk kald. Bu tepkisi, ona artk Eva'nn sevgiye ihtiyac
olmadn hissettiren annesinin tavryla da pekitirildi.
Bu durum Eva'y terrize etti. Bylece duygularyla ban
kesti, kendi ihtiyalarn bastrd ve annesinin pek vd
szmona bir bamszln ardna sakland. Bu durumda
anne yine kzma yaslanabiliyordu.
Eva ok souk ve bamsz biri oldu. Daha be yan
dayken dman bir d dnyann iinde, Nazi igali altn
daki Fransa'da kendi bann aresine bakabilecek yeterli
likteydi. Terapide eskiden yaad o aresizlii yeniden
canlandrabilecek dili bulmas uzun zaman ald. "htiya
larm olduunu bilmek o kadar kt ki... htiyalarma srt
eviriyorum, nk aksi takdirde kendime sinirleniyo
rum. Bu ihtiyalar o kadar ar bir his ki, di ars, kemik
szlamas veya yrek szs gibi ac veriyor. Bu kadar muh
ta olmaktan utanyorum. O zamanlar annemin teselliye
ihtiyac vard. Ben ise tmyle yalnzdm. htiyalar beni
bakalarnn ellerine teslim ediyor."
Bir baka sefer de unlar syledi: "htiyalarma izin
verdiimde hibir ie yaramadm hissediyorum. Eer
iy bir ocuk olsaydm, o zamanlar ihtiya duyduklarm
da alm olurdum." Bastrd duygulan yzeye ktnda
da unlar syledi: "Kendimi yabanc biri gibi hissediyo
rum, sanki kendi kafamn dnda gibiyim, sanki kendim
deilmiim gibi -kendimden nefret ediyorum- nerede ol
duumu artk bilemiyorum. Annem burada deil." O an
bana bakmasn rica ettim. yle yantlad: "Ah, imdi tek
rar kendime aitim. Ama size bakamam, bu sizi ok nemli
bir duruma getirir."
Sanki Eva gemii tekrar yaamt. Hayatnn ok er
ken bir dneminde annesi onun iin var olmaktan vazge
miti, bu yzden Eva, bamsz bir insan olma duygusunu
gelitirememiti. Annesi, kznn iinde erime ihtiyacn n
plana kartarak bu imkm onun elinden almt. Eva ayn
zamanda da anne zlemine kar direnmek zorundayd ve
bunu benimle tekrar yaamt. nk eer onun iin ok
nemli olursam, bende kimliini kaybedecekti. ocukken
ancak btn ihtiyalarna srt evirerek kendisini savuna-
bilmiti.
"Sabahlan kalktmda kendime ait bir kendiliim ol
muyor. Kafam karmakark oluyor. Darda aalarn i
ek atm gryorum, ama kendimi km hissediyo
rum. Bir uurumun ekim gc gibi bir eylerin beni yata
a ektiini hissediyorum. Kendimi dalm hissediyo
rum. Bana kalan bir ey yok, hibir ey yok. Neydim ve
imdi neyim, grebiliyorum. Artk konuamyorum. Ger
ekten istediim ey, kendimden kamak -bende kant
yapyor- bunu size sylemeli miyim? Kendimi annemin
veya sizin ekiminize kaplm m hissediyorum? Annem
benden holanmyor -ben zayfm-, elimden hibir ey
gelmiyor. u anda konuan hangi yanm, kim olmak isti
yorum, bilmiyorum. Size hiliin iinden konumam
mmkn deil herhalde. Kendi kararlarm kendi verebilen
kz olmak istiyorum. Oysa kendim olabilirdim, ama ola-
mayabilirdim de. imdeki o zamanki kk kz daha g
l, imdi yine de bir eyler hissediyor. Hah, sizinle oynu
yorum, neredeyse gleceim." Kendi kendisini hissetmek
birden katlanlmaz olmutu. Fakat sonra lk atma gc
n buldu. "htiyalarnn olmas demek, bo olmak de
mek! Beni yalnz brakn! Hasta olmak daha iyi, ama ok
da deil, o zaman kk ok aresizlik hissediyor!"
"Kendim olmak, muhta olmak anlamna geliyor." hti
yalarnn olmas demek, annesinin eline dmek demek
ti; kzna yapan, Eva'yla arasnda mesafeye katlanama
yan bir annenin eline dmek. Hastam sonradan u duy
guyu gelitirdi: "Bir bataklk hayvanydm, annesini yrtan
ve le kokan dileri olan. Annem haklyd, ben kty
dm." Eva lm olmay diliyordu, ama bu lm istei
canl bir teselli barndryordu. "Bu isel lm de, parma
n emip glerek unlar syleyen bir kz ocuu 'Bana
dokunamazsn'. Ah, bu korkun bir duygu, utanyorum."
Eva kkken bir keresinde babasyla bir mzeye git
mi, orada bir Msr prensesinin ta heykelini grm. Bu
onun gizli fantezisi, kendinin grnts haline gelmi.
Gizliden gizliye kendisini bu heykel gibi gzel ve souk
bulmaya balam, ama bir mozolenin iinde, yani hkme
den, kendine hayran, gl, ama l.
Babas apkn bir adamm; havai, aldatan ve kmse
yici. Annesi bunun ok acsn ekmi, ama acsna bilin-
d bir avuntu elik etmi: "Erkeklerin ne kadar hayvan
olduunu grn ite!" Acsndan ayn zamanda, "egemen
likleri altna girerek kendilerini daha gl hissetmek iin
erkeklerin peinden koan kadnlardan" daha iyi biri olma
duygusunu alm. Annesinin acsn ve stne bir de ken
di, acsn yaamak Eva iin ar bir durumdu. Babasna
kar annesinin yannda yer almak, taraf olmak istemiyor
du.
Eva veya drt yandayken babas ona bir bebek he
diye etti. Eva bunu, sanki babas ona "bir ocuk vermi"
gibi hissetti. Bu ocuksu fantezi annesini gerek anlamda
incitti. Anne kendi ocuksuluu iinde kk bir kzn fan
tezisini, ocuk fantezisi olarak grebilecek durumda deil
di. Eva bir keresinde, kap zilinde sadece babasmn ad ya
zl olduundan evde sadece onun yaayabileceini syle
miti. Annesi, kznn bu fikrini esprili bir yorum olarak
ele almak yerine btn gn onunla kavga etmiti. Babas
akam eve geldiinde, annesinin evde kalma hakkna sa
hip olduunu Eva'ya aklamak zorunda kalmt.
Eva yaam olduu acy ne ocukken, ne de terapinin
bu dneminde kabul edebilmiti. Seanslar srasnda bu ilk
yaananlar hatrladnda, bir kere alamaya balarsa bir
daha susamayacan sylemiti. Acs onun gznde dip
siz bir kuyuydu. "Eer ne kadar yalnz olduumu hisset
meme izin verirsem darmadan olurum. Bu duyguya kat
lanamam. Yanmda benim iin hibir ey ifade etmeyen bir
insan bulunduunda kendimi bir btn gibi hissediyo
rum. Ancak yalnzlk hissi nce hissizlikle geliyor, sonra
korku duyuyorum, ardndan infilak edeceim duygusuna
kaplyorum, sanki lklar iimden dar fkracak gibi
geliyor. Kendi ihtiyalarmn farkna vardka bana kza
canz ve seans bitireceinizi sanyorum. Sonra annemi
gryorum, yle baryor: 'Senin yznden kendimi k
t hissedeceimi sanmyorsun herhalde!' Kendimi aresiz
lik ve korku iinde, kbustan uyanm bir ocuk gibi hisse
diyorum. Oysa ben hi kbus grmedim. Bir tane bile ha
trlamyorum. Bu korku yreimde balyor ve bir spiral
gibi yukar doru ykseliyor. Bunu tanmlayacak yeterli
szck bilgisine sahip deilim. ocukken kendimi ok yal
nz hissederdim, var olduumu alglayabilmek, birisi ola
bilmek iin bir bakasnn varlna ihtiyacm varm gibi
hissederdim. Yatakta anneme sarlmam gerektiini hisse
derdim."
Eva imdi, annesi onu bamsz bir kii olarak alglaya
mad iin ocukken hissettii var olmamann yaratt te
rre izin verebiliyor. Tannmama duygusu onun iin lmek
zorunda olmakla ayn eyi ifade etmiti. Ancak acy ve te
rr iinde duvarlar arkasma iterek "hayatta kalabilmiti."
Bu hayatta kalma mcadelesi korkun bir deneyimdi. Eva,
bu acya ilk kez izin verebilmesinden birka hafta sonra ba
na unlan syledi: "imde yalnz olua dair muhteem bir
imge var, ldayan bir kadn heykeli gibi grnyor. Dn
iimdeki kk kz size 'hayr' demek istedi, yaknlnza
izin vermek istemedi, bunun yerine heykele yaknlat. An
cak bu bir hayat deil, sadece prltl bir gzellik. Kk
kz heykelin kucana trmand, bylece kendisi de heykel
oldu. O zaman bunun l bir ihtiam olduu hissediliyor
elbette, ama oraya varncaya kadar insan muhteem bir ey
yaayacana derinden inanyor.
"Yaknlama korkumun ne kadar byk olduunu an
lamam yllar srd. Oysa btn bu zaman boyunca yakn
lktan baka bir ey istemediimi dndm. Bir keresin
de dmde iki erkekle birlikte bir arabada gittiimi gr
dm. Birini tanyordum, ok iyi kalpli bir adamd. Dieri
ise souk ve aalayc tavrlaryla tannan bir politikacy
d. Ryamda bu kincisini izlemeye karar verdim. Beni b-
ylyordu. Byle bir adam ac ekmez, diye dndm,
asla gerginlik veya gvensizlik yaamaz. Ayn zamanda
da bana hi aldrmayan insanlarla ilgilendiim iin kendi
mi aptal gibi hissettim. Olmayan birine zlem duyduum
iin yreimde bir delik hissediyor, bu arada o kiinin hi
bir zaman var olmayacan da biliyordum. Ama incin
mekten korkuyordum. Heykel yzeyinin ardna saklan
dm ve kendimi bozuk bir robot gibi hissettim."
Annesi Eva'ya ne sevgi ne de onay vermiti, bylece e
kici ve uar babas Eva'nn kendilik deerinin kayna ol
mutu. Babas onu sk sk hayal krklna uratsa ve onu
gerekten anlamak iin hibir zaman aba gstermese de
Eva, babas iin nemli olduunu dnyordu. Bu seven
baba grnts sayesinde aresizliini ve nemsizlik duy
gusunu baaryla bastrabiliyordu. Bu dipal durum ac
sndan ve aresizliinden daha da kopmasma yol at. An
nesine kar zafer kazandna inamyordu. Bylece Eva,
iinde bir stnlk duygusu gelitirdi, yaam boyu sre
cek gizli bir sahtelik: "Olaanst bir gcm var; irkinli
im annemi yumuatyor ve ayn zamanda da beni sadece
babama saklyor."
O daha alt yandayken babas Gestapo tarafndan iz
lendii ve tutukland iin, Eva dipal bozukluklarm d
zeltme imknm hibir zaman bulamamt. Babasnn tu
tuklanmas karsnda gsterdii tepki ise buz gibi bir so
ukluk olmutu. Yaad ey korku deil, bir lmd.
Herhangi bir duygu kprts duymadan yayordu ve bu,
o zaman hayatta kalmas iin elverili bir durumdu. Ailesi
politik takibat altnda olduundan Eva ve annesi ortadan
kaybolmak ve birbirlerinden ayrlmak zorunda kaldlar.
Eva tarada bir ifti ailesinin yanma gtrld. Kendisi
ne gsterilen her trl duygudal reddetti. "Bana yar
dm etmelerinin nedeni a olmam deildi, bana bir ey
verdiklerinde kendilerini iyi hissediyorlard. Onlar iin bir
nesne oldum. Bylece hayatta kalmak iin onlarn 'acma'
duygusundan yararlandm. O zamanlar, aalanmann
dnda hibir eyden korkmuyordum. Tehlikeyle karla
tmda sadece kendimi aresiz hissediyordum. Bunu k
ltc buluyordum. Bana korkuyu hatrlattnz iin siz
den nefret ediyorum. Her zaman bir eyler yapabileceimi
hissediyorum." Bylece korkusunun -ve btn duygular
nn- yerine faaliyetlerini koydu. ocukluundakine ben
zer biimde, bir baka insan iin nemli olmann yerine
baskn olmay geirdi. Gc, onu faaliyete srkleyen
gl olamama korkusundayd.
Terapinin korkusunun giderek daha fazla farkna var
d bu blmnde bana kar ounlukla fke duydu.
"Size fke duyuyorum. Korku hissetmem gerekirdi, ama
sadece keder hissediyorum. Sanki lmek zorundaymm
gibi umutsuzum." Yani ocukken maruz kald korku
bylesine bykt ve dalmamak iin bunu kendisinden
kopartmak zorunda kalmt.
Korkusuna yaknlat lde Eva'mn erkeklere duy
duu fke de byd. imdi babasnn kendisine ve anne
sine kar duyduu kmsemeyi grebiliyordu. Ayn za
manda erkeklerin genelde kadnlara duyduklar kmse
menin de daha ok bilincine varyordu. Bazen babas onla
r birden "yar yolda brakt" iin de fkeleniyordu. Par
alanm penisler grme saplantsnn kkenini de buna
balyordu. Bu srete erkekler dnyas iinde kadn ola
rak hissettii aresizlik duygusuyla da iliki kurmaya ba
lad. O na kadar seks yoluyla bir erkein gcn ele ge
irebileceine inanmt. Oysa imdi, erkeklerle rekabete
girerek erkek stnl mitini iselletirmi olduunu ve
bylece kadn olarak kendi kendisini inkr ettiini fark
ediyordu.
"Bir erkein bana tecavz edebilecei dncesi kadn
olmay ylesine aalayc klyor ki..." Bu aalk duygu
suyla, hep yalnzca acmasz, kmseyici ve kadn d
man erkekleri "gl" bulmu olmas arasnda bir iliki
olduunun da o zamana kadar asla bilincine varmamt.
Artk bu erkeklerin aslnda ruhsal olarak yoksul ve bozul
mu olduklarn gryordu. Erkekleri kmsemesinin de
onlarla rekabete girimesinin de, babasna benzemeyen
hibir erkekle gerek bir ilikiye girmemesine hizmet etti
ini grene kadar bu farkmdala kar direndi. Saldrgan
l ve aclar Eva'y doyurucu ilikilerden uzak tutmu ve
babasnn idealletirilmi imgesini korumasn salamt.
Eva'daki isel deiimler onda, terapist olarak bana kar
saldrganca duygular uyandrd ve terapi bu dnemde
ok alkantl bir hal ald. Eva balangtaki empatik algla
ylarn tekrar yaadnda, bu her seferinde eski yaralar
ve yaad eski korkuyu canlandryordu. Bu yzden duy
gusuzluk maskesinin ardna saklanmak, bir ey ummamak,
dolaysyla hayal krklna da uramamak, onun iin her
zaman daha ekici oluyordu. "Bakalarnn aresizliine
katlanamyorum, bu beni depresifletiriyor. aresiz kal
mak ve krk bir kalple yaamak zorunda olmak ylesine
korkun ki... Sevgi ve scaklktan yoksun yaamak zorunda
olmann ne kadar ar olduunu bilmek dahi istemiyorum.
Sevdiim birine yakn olma dncesi beni korkutuyor.
Byle bir ey bana eroin etkisi yapard; artk onsuz yaaya
mazdm." Eva yaknl bamllkla kartryordu. Bir
yandan ok byk olan kendi ihtiyalarndan korkuyordu,
nk onlara izin verirse ilerinde kendisini kaybedeceini
sanyordu. Dier yandan ocukluunda "yaknlk" onun
iin kendi ihtiyalarn inkr etmek ve tamamen bir baka
snn ihtiyalarna uyum salamak anlamna gelmiti.
"Kendini birisine teslim etmek, zayf olmak anlamna geli
yor. nsan kendisini gln hale dryor. Kendimi b
raktm bir yaknlktan sonra tekrar bo kalma riskine gir
mektense her zaman bo kalmay tercih ederim."
Eva'nm ar basan ihtiyac hl acdan kanmakt.
"Yzm sanki tatanm gibi hissediyorum. Eer mutlu
olursam annem beni sevmeyecek. Ancak babamla oldu
um zamanlar onun gznde mutluydum. En azndan be
ni bununla sulard. Bana yle sylerdi: 'Eer bir bakas
n benden ok seversen gnn birinde ac bir hayal krkl
na urayacan greceksin ve bana geri dneceksin.' K
rlm bir kalpten mi daha ok korkuyorum, salam bir
kalpten mi, bilmiyorum." Bunu sylemeyi baard anda
korku yeniden canland. "Kendimi ylesine gerek d,
ylesine yokmu gibi hissediyorum ki... Btn bunlar siz
den nefret etmeme yol aacak, nk size ihtiyacm var ve
beni terk edebileceinizden korkuyorum. ocukken fke
lendiimde annem beni hep ortada brakrd. Haftalarca
benimle konumazd. Benden nefret etmeniz gerekir elbet
te, ylesine zehir ve safra, irin ve krklarla doluyum ki!
Kendimi aarsam btn bunlarn acya dneceini his
sediyorum. Beni yok etmedikten sonra bana nasl nem
verebilirsiniz? Kendiliim paralanm durumda ve benli
imin snrlar bo bir alan. Bu boluu yeniden doldurma
ya alyorum, bir zamanlar bir baka insann doldurmu
olduu o boluu." Bu rktc anlatda onu reddeden
bir anneyle yaad deneyimin terr vard. Sonra unla
r syledi: "Tenim yaralarla dolu, evrenin boluuna d
yorum, varacak bir zemin yok, bunu tarif edebilecek
szck yok. Asla yalnz olamyorum ve bu durumda tam
bir insan da olamyorum."
Eva burada insani varoluumuzun temel ikilemini tarif
ediyor: Gerek bir iliki yaamadan hibir zaman gerek
bir insan olamayz. "lmcl bir korku duyuyorum. ler
liimi kaybetmemek iin abalayacam, ama kendimi tek
rar sesleniime hibir yank bulamadm o yerde bulmak
tan korkuyorum." Bununla kastettii, reddedici annesinin
yaratt var olmama durumuydu. Bir geliimin temelin
deyse, anne rolndeki kiinin ocuun varln onayla
mas gerekiyor.
Eva imdi, saldrganla zdelememek iin kendisini
korumak zere kulland o mthi i gc grebiliyordu.
Ancak annesinin ihtiyalarna kar kabilmek iin duy
gular dnyasn terk etmesi gerekmiti, kendisini dpedz
duygular dnyasnda olmama haline indirgemesi gerek
miti. Hayatta kalabilmek iin yaamdan geri ekilmiti.
"Aslnda dmanm olan insanlarn beni ektiini hisset
mek istemediim iin bir param, gz yalarna, melanko
liye ve kedere kar mcadele ediyordu. Artk bana hi do-
kunamasalar daha iyiydi. Bunu itiraf etmek zor geliyor,
ama o zamanlar yalnzlmdan ve duygusal soukluum
dan kendimi sorumlu tutuyordum. Bunun benim iin an
lam ayn zamanda, bana kzan ya da beni reddedenlerin
aslnda hakl olduklaryd. Tam da bu tr insanlarn ze
rimde uyandrd ekim gcne katlanamyordum. Hi
bir ey hissetmemek daha iyiydi.
"Bylece yaammn ierii mcadele etmek ve kazan
mak oldu. Bunun ardna saklanan panii ancak imdi fark
ediyorum. Kendimi artk l mermer heykele dntre-
miyorum. Korku dalgalar halinde geliyor, titriyorum. D
ardaki dnya korkun. Sizde saklanmak isterdim. Ah,
bylelikle gerek yaknlktan kamaya altm imdi
fark ediyorum. Kendimi dardan tehdit edilmi hissetti
imde buna kar bir eyler yapabilirim ve kendimi gl
hissedebilirim. Ama bir baka insamn beni ektiini his
settiimde, o zaman tehlike benim iimde, beni bakalar
nn eline brakan kendi ihtiyalarmda ba gsteriyor." Bir
sonraki seansta bana bir gndz dnden sz etti: "zole
halim ve mermer prensesim karlayorlar. Kendimi bir
den bir baca ezilmi bir kralie olarak gryorum. Byle
bir eyi kim ister ki?"
Hemen ardndan unlan syledi: "imdeki kk kz
intikam istiyor. ikyeti u: 'Babam beni terk etti, o zaman
dan beri de aresizlik iindeyim.' Bunu itiraf edersem, bu
babam kaybettiim ve annemin kazand anlamna gelir.
u an kendimi bir yetim gibi hissediyorum, ama nceden
olduumdan daha da fazla. Belki de arlmdan, ahlaki
stnlmden vazgeme zaman geldi." Eva artk mer
mer kaideyi terk edip hayata katlmaya cesaret edebilirdi.
O na kadar hayata katlmay reddediinin narsistik ken
dini tatminle ilgisi yoktu. Durumun tmne birden bak
madmzda yle grnse bile...
Bu hastann yksne bir gz attmzda onun mca
delesinin kendi ruhsal varoluunun tehdidine kar bir
mcadele olduunu gryoruz. Annesinin istemine bo
yun emeyerek, yetersiz ve sahte sevgi gerek sevgiymi
gibi davranmayarak kendi kendisine tutunmutu. l
prensesle ilgili fantezide ifade edilen ey elbette sadece bir
umuttu. Bu, onu varolusal bir lme gtrd. Ancak ya
amdan kanmak, yaamda olmama giriimi, gerek bir
yaam umudunu ayakta tuttu.
BARBARA
Var olmamak iin mcadele durumunu, bir baka hastam
la, Barbara'yla gerekletirdiimiz bir seans zerinden bir
kez daha sergilemeye alacam, ancak bu kez bir baka
adan. Hasta krk be yandayd ve yldan beri terapi
grmekteydi. Kendisini hep kasvetli ve acnas hissettii,
srekli korku ve sululuk duygular iinde olduu iin te
rapiye gelmiti. Terapinin ikinci ylnda anne-babann her
ikisi tarafndan da cinsel bakmdan taciz edildii gittike
daha net ortaya kmaya balamt. Ancak bu bilgiyle ya
amak hasta iin katlanlmaz bir durumdu. Daha sonraki
seanslarda ortaya kt zere, kendi kendisinden tiksini
yor ve kurban rolnden kurtulamyordu. Burada aktar
mak istediim seansa u szlerle balad: "Kendimi biraz
daha iyi hissediyorum. Ancak kendimi o kadar aptal ve
beceriksiz buluyorum ki; sanki daa trmanmas gereken
bir eek gibi. Sylemek istediim her ey bana ok aptalca
geliyor, eskiden okulda olduu gibi... Sonra da utanyo
rum. ok alak sesle konuuyorum, kendi kendimi inkr
ediyorum. Aslnda imdi fke duymam gerekir, ama ken
di kendime fkelenmem gerektiini syledike daha da
yok oluyorum."
Bu hasta, sanki ben kendisinden fkelenmesini istemi
im gibi davranyordu, sanki benim btn taleplerime
(varsayd) karlk vermek zorundaki bir robotmu gibi.
Bu beklenti basksndan kurtulabilmek iin de btn duy
gularn dizginliyor ve aresizlik paravan arkasna gizle
niyordu.
Ona unlar syledim: "Sanki benim robotum olmaktan
baka bir ey yapamazmsnz gibi davranyorsunuz, ama
aslnda kimsiniz siz?"
Yant: "Sanki birbirimize krgnmz gibi geldi bana.
Sizi nasl memnun edebilirim? Bu dnceden bir trl
kurtulamyorum."
Ben: "Kimseyi yannza yaklatrmamak iin elinizden
gelen her eyi yaparsnz siz. Ama son seansta bana trtln
kelebee dnmnden sz etmitiniz, yani kendiniz iin
umut ettiiniz geliimden."
Barbara: "Kendimi gerekd, kt ve aptal hissediyo
rum. apallm siz de onaylyorsunuz zaten. Kt koku
yorum, budalaym, budalaym, budala! Sizi kandrmak
iin elimden geleni yapyorum. Bunu kasten yapyorum,
nk fkeli olmam gerektii halde deilim."
Ben: "Ah, aslnda kimseyi memnun edemezsiniz. Do
rudur, dnyaya gelmi olmak zordur ve korku verir."
Barbara: "Herkesi memnun etmeye almaktan baka
bir ey yapmyorum aslnda. Bundan nasl vazgeebilirim?
Bunu kt niyetle yapmyorum ki..." Bunu uzun bir ara iz
ledi. "ylece yol alnabileceini dnyorum. Bu kapal
lk...buna daha ne kadar dayanrm, bilemiyorum. Nasl
bir duygu uyandrdn anlatamam. Uyanyorum, kalk
yorum ve akama kadar alyorum ve bunlarn hepsini
grev duygusuyla yapyorum, kendim istediim iin de
il. Gn boyunca, aslnda kim olduumu anlamasnlar di
ye herkesin gnln yapmaya alyorum. Bunu hibir
zaman u anki kadar ak bir ekilde grmemitim. Sonra
ok ender olarak, kendimi daha nce hi hissetmediim
kadar canl hissettiim gnler oluyor. Sonra iimdeki her
ey yine yerle bir oluyor ve ben yine kapanyorum. yl
dan beri de sizi memnun etmeye alyorum."
Ben: "Barbara, hibir ey yeniden domaktan daha zor
deildir, ama bu kez baaracaksnz." Hasta alak sesle a
lamaya balad. Ben: "Mesele rahat brakmak deil mi? Bu
na cesaret edip edemeyeceinizi bilmiyorsunuz. Hakls
nz da, ocukluunuzda gvenebileceiniz kimse yoktu.
Kendi kendinizi bu ekilde kurtarabildiniz." Divann ze
rinde uzanan hasta yan dnd. Birka dakika sonra ondan
daha nce hi duymadm yumuaklktaki bir sesle un
lar syledi: "u varolmak, yaammn ilk gnleri de ayn
byleydi gibi bir duygu iindeyim. Daha fazla nefes almak
istemiyordum. Yaamdaki ilk saatimden sonra kendimi
bir bakla ldrebilirdim." Bu, onun varolusal saptama-
syd, rktc ve ayn zamanda iine doduu ailenin
durumuna ilikin ok keder verici bir fark edi. Ona unla
r syledim: "Siz istenmeyendiniz, ama siz kendiniz deil,
yaamn kendisi anlamnda. Anne-babanz yaam sevmi
yorlard, kendilerinden ve yaamdan nefret ediyorlard.
Babanz bir Nazi'ydi (gerekten de yleydi), anneniz sizi
hi korumad, daha kk bir kzken erkeklerin nne itti
ve sk sk lm olmanz diledi." Barbara karlk verdi:
"Ama ben yaam seviyorum."
Bu kapalln, yaama bu srt evirmiliin ve herkesi
memnun etmeye almann bu hasta iin hayatta kalma
nn tek yolu olduunu anlayabiliyoruz. Kendi zn te
mastan korumak iin bir ocuun evresine ektii duvar
lar terapide krlabilir. Fakat buna cesaret etmek terapist
iin de, hasta iin de aresizliin, ve hayatn ilk yllarnda
bastrlm olan terrn yeniden yaanmas demektir. n
sann bir ocuk olarak stesinden gelemedii, ama yeti
kin yaamnda sonradan tekrar entegre edilebilen terrn
nerede yuvaland ancak byle anlalabilir.
H astann Byl Zenginlii
BELLA
Hastam Bella unlar anlatt: "Franz ve ben parkta tesad
fen onun olu ve olunun yeni kz arkadayla karlatk.
Birbirleriyle sohbet ettiler ve sanki ben orada yokmuum
gibi davrandlar. Kimse beni yeni kz arkadala tantrma
d. Benim iin yaralaycyd. Olu beni tanyor sonuta.
in iin kaynyorum!" Ben: "Evet, yaralayc, ama niin
'Hey, ben de buradaym!' demediniz? Bunu yapsaydnz
kurban rolnden syrlm olurdunuz. Evet yaralayc,
ama o oyuna katlmak niye?" Bu hasta yldr terapiye
geliyordu, artk onu kendisiyle yzletirmem mmknd.
"Aslnda haklsnz," diye yantlad. "Bu da beni kzdr
yor. u anda diren gsteriyorum. Bu beni yava yava sa
ran bir soukluk, herkes bana nasl olmam gerektiim sy
lyor. Franz'm annesinin yannda neeli bir kz arkada
rol oynamalym, burada sizin yannzda kendimi grp
stne glebilmeliyim. Hibiri umrumda deil!" Ben: "Siz
kurban durumunda olmay ok erken renmisiniz. Ken
diniz hakknda elle tutulur bir eyler hissetmek iin tek
kar yol buymu sizin iin ne yazk ki. Ama bunu hl yap
mak zorunda msnz?" Bella: "Biliyorum, kurban duru
muna girmekten vazgemeliyim, ama bunu yaparsam l
rm." Ben: "Bu, bir zamanlar geerliydi." Bella: "ocuk
ken bunun nasl bir ey olduunu hatrlyorum. Ben pislik
tim ve bana unu sylyorlard: 'Pisliin iinde kal!' Buhar
olup umalydm." Ben: "O zamanlar ne yazk ki byley-
mi, o korkun kurban olma durumu size znz sal
yormu. Mesele bunu bir kenara itmek deil, bunun size
hayatta kalmak iin o koullarda nasl yardmc olduunu
anlamak." Bella: "Bunu anlamak m?" Ben: "Evet, ve im
di kendi yaamnz kendiniz nasl zenginletirebilirsiniz,
bunu grmek." Bunun zerine unlar syledi: "Mcadele
etmek istiyorum, sizinle, herkesle."
Aka saldrgand ve bu yeni bir balangt, nk
imdiye kadar hep herkese kar minnettarlk gstermek
zorunda kalmt. Yaknmalar ve kurban durumunda olu
u, baka insanlara duygusal yatrm yapmasn engelle
miti. Kendisine asla duygudaa davranma izni verme
miti, bunun yerine her eye ve herkese kar eletirel dur
mutu. Bu yzden kendisine yaklaan insanlardan hibir
zaman bir ey alamamt. Kurban olarak kimseye ballk
"borcu" yoktu.
Eer ocuklar kurban durumuna getirilirse kurban du
rumunda olma tutumunu koruyorlar ve kendilerini hayat
ta hissedebilmek iin srekli tekrarlyorlar. Bella, annesi
karsnda kurban roln stlenmek zorundayd, onunla
bir baka ba imkm yoktu. Byle bir tutum, ardnda ya
tan hayatta kalma mekanizmas dikkate alnmadan mazo
izm olarak kategorize edilir. Bu koullar altnda kiinin
kendi saldrganlnn hedefi haline gelmek zorunda kal
mas anlalr bir durumdur. Ama Bella'y basit bir biim
de mazoist olarak snflandrmak onun yaam isteini
grmezlikten gelmek anlamna gelir ve ayn zamanda da
bu ekilde mcadele ettii gerek sulular grmeyi zorla
trr.
AXEL
Bir terapist, hastalarndan biri olan Axel kendisini onun ta
rafndan aalanm ve reddedilmi hissettii iin bana
spervizyona geldi. Axel seanslarda yaknyor, baryor,
umutsuz grnyordu. Terapistin ona anlay ve scaklk
la yaklat belliydi, kendi kendime Axel'in kendisini ni
in aresiz hissettiini sordum. Belli ki Axel, terapistin
kendisini sulu hissetmesini salamay baarmt. Bylece
terapi srecini de durdurmutu. Ne olmutu?
Eer hastann yaknmalarn sadece terapiye kar di
ren olarak grrsek aresizliini anlayamayz. Hastann
direnci daha ok, kendisinin de terapistin de henz fark et
medikleri bir terre kardr. Bylece hasta kendisini de,
terapisti de kurban durumuna getirir ve kendisini kurban
olarak yaad ilk balangtaki durumu terapiye getirmi
olur. Bunu alglamak ve analiz etmek gerekir. Terapisti ta
rafndan reddedildii yaknmasyla st rtl biimde,
aslnda kendisine bask yapan annesine ynelik olan, ama
asla dile getirmedii sulamay tekrarlamaktadr. Axel'in
terapistine dolayl olarak aktard, "Bak, bana ne yaptn!"
mesajyd, ama bunu gerek anlamda dillendirmiyordu,
nk bunu, onun tarafndan reddedilmeden annesine de
syleyemezdi.
Bylece seanslarda ocukluundaki gibi yaknd ve
kendisini, hem bakalarna hem kendisine itici gelen bir
kurban haline getirdi. Annesinin yaknlna zlem duy
mutu, ama bulduu yaknlk tehlikeliydi, nk annesi
onu kendine iyice bastrp, serbest hareket etmesine ve ge
limesine imkn brakmyordu. Terapistin scakl ve em-
patisi hastaya gerek bir yaknlk verdi. Ama annenin bo
ucu "sevgi"sini yaam olan herkes iin her trl yakn
lk tehlikelidir. Hasta henz, kendisine sayg duyan yakn
lkla, kendisini yutan yaknlk arasndaki ayrm grecek
durumda deildi. Bylece ocukluunun korkulan ve
umutsuzluu iinde tekrar ykseldi. Axel, kendisini sade
ce annesine kar da uygulam olduu yntemle koruma
sn biliyordu: Durmadan terapistin kendisine gerektii gi
bi yaklamadndan yaknarak, ama ayn zamanda da on
dan kopamayarak.
Axel'in henz deiik yaknlk biimlerini ayrt edeme
mesinin nedeni hem ocukken, hem de yetikinken yaad
umutsuzluk tryle ilgiliydi; bu kkenindeki ac tekrar
yaantlayamayaca kadar derin bir uuruma gmlm
olduu iin Axel'in anlayamad bir umutsuzluktu.
Hasta kurban durumunda oluunu tekrarlayarak anne
sini koruyordu. Terapiste, hi kimsenin annesinin yerini
alamayacan gstermiti. Eer terapistin yaknlna izin
verebilse, yetersiz ve terrize edici anne "sevgisi"nin ver
dii ac tekrar geri dnecekti. Bu da onu -ocukluunda
olduu gibi- kendisini lme yakn hissettirecek kadar de
rin bir kntye srkleyecekti, ayn ocukluunda da
hissettii, ama kurban roln stlenerek kaabildii
knt gibi. "Mazoist" tutumu onu ocukluunda btn
aclara ramen uurumdan korumutu ve sanki her eyi
eskisi gibi brakmak daha iyi olacakmasna imdi de ay
n eyi tekrarlamaya alyordu. Yeniden duyulan bu kor
kunun ardnda, balangta yaanm olan terr gizliydi.
Kurban durumunda olu, btn izolasyona ve acya ra
men Axel'e gven veriyordu. Annesinin de despot babas
nn kurban oluu, sadece onunla zdelemesini glen-
dirmekteydi. Bu balantlar grmek, Axel'e derin acsna
yaklarken sabrla ve ar ar elik etmesi iin terapiste
yardmc oldu.
JAMES
Peki, bir ocuun elinden kurban durumunda olma ve
"Bakn, bana ne yaptnz," deme olana alnrsa ne olur?
James otuz yanda bir zanaatkrd. Annesi ve babas o
cukluunda da daha sonralar da onun her trl duyguyu
da vurumunu ve karlarn gz ard etmi ve srekli ola
rak James'in kendilik deerini drmlerdi. Yakmp da
bu durumun kendisini incittiini belirttiindeyse, kendi
kendisine acmaktan vazgemesi syleniyordu. Hissetme
sine izin verilmeyen acy zamanla kendisinin dnda ara
maya ve bakalarna ac vermeye balad. Kendi acsn ifa
de ettiinde anne-babasmm syledii hep u oluyordu:
"Fazla duyarlsm, normal olsan buna dayanabilirsin."
Anne-babasndan dayak yemi, bir yere kapatlm, ta
ciz edilmiti. Terapide duyduu byk korku -benimle te
rapisti tarafndan spervizyonda tantrld-, terapistin
"kendisine acmasn" onaylamamas ihtimaliydi. Ama
asl elinden alman ey, anne-babasnn kendileri korktuu
iin "kendine acma" olarak adlandrp bir yana ittikleri
keder duygusuydu. Kendi kederiyle iliki kuramad iin
-bir bakma bunu ifade edecek szcklere de sahip deil
d i- baka insanlar, ncelikle de kadnlar aalamak,
dvmek ve ruhsal ykma uratmak ihtiyac hissediyordu.
Kendi kederiyle iliki kuramad srece gerek kendilii
ne ulamas, saldrganlklarn grebilmesi mmkn deil
di, yapabildii sadece saldrganln da evirmekti. Tam
anlamyla, kendisinden kopartlan acnn peindeydi.
yi anne ve kt anne
Saldrganla zdelemenin neyi desteklediine bir kez da
ha bakalm. Bir kadn hasta bana unlar anlatt: "Bayan
Laxner'in konferansma gelmi olmasn dilerdim. O be
nim annem gibi." Bayan Laxner birka yl boyunca has
tamla ok ilgilenmi, ancak daha sonra onu sorumsuzluk
la eletirmeye balamt. "Onun yamnda bir bebek gibi
oluyorum," diye devam etti hasta, "geri hapsedilmi gibi,
ama onunla kalabilseydim iyi bir dnyada yaardm, bu
onun belirledii bir dnya olsa bile. Onun yamnda aydn
lk ve sevin var. Byle bir eyi kendi annemle hi hisset
medim." Kendi annesini hibir zaman memnun edeme
miti, tamamen ona tabi olmaya altnda bile. Bu yz
den, zerinde hkimiyet kuran, ama sembiyoza varan bir
ballk gelitirmesine de izin veren bir iyi anne zlemi ge
litirmiti.
Burada duygu dnyasnn bir "iyi" bir de "kt" anne
olarak yarlmasnn ne sonu dourduu grlyor. Has
ta, ihtiyalarnn doyurulmas umuduyla, karar zgrl
n ve kendi hayatn belirleme hakkn kstlayan veya
yasaklayan bir anneye yapp kalmay srdryordu. K
t anne, ulalmaz olan anneydi. "Hareketlerimi kstlasa
da Bayan Laxner'in beni adeta hapsetmesi nemliydi. Yine
de buna kar direnmeye baladm." "Evet", diye cevap
verdim, "umutlarnz belirleyen iinizdeki ocuun
umutlan, ii zorlatran da bu." Hastann yz karard.
"Size srt evirdiimi hissediyorum. Bayan Laxner'e kar
bir tutumunuz var. Siz anneme karsnz."
Hasta aka anneyle zdelemeyi savunuyordu; kz
nn bamsz varoluunu asla tanmayan ve onaylamayan
bir anneyle. Belli ki hasta bunu hissetmiti, nk imdi
ocukken yaad elikili duygulan hatrlyordu. "Dn
leden sonra anneme gitme ihtiyac duydum. Ama ayn
zamanda da ondan korku duyuyordum, ocukluumda
duyduum korkuyu, ve ne olursa olsun ondan kamak is
tiyordum." Bu hastann ayrt edici zellii, kendisini sade
ce bask altnda tutmakla kalmayp pek ok kez de ldr
meye alan bir anneyle zdelemesine ramen balan
gtaki korkusunu hatrlayabilmesi ve srekli olarak kendi
alglaylann ve deerlerini aramasyd.
Hasta yle devam etti: "imdeki gerekten de sevimli
ocuu da hissedebiliyorum. Annem ve babam beni srek
li aalad iin ok olumsuz bir kendilik imgesi gelitir
dim. Ama ite bir de bu teki ocuk var ve onun grnt
snn iinde annem yok." "Bu grntnn kkeninin ne
rede olduunu dnyorsunuz?" diye sordum. "Belki de
bu benim kz kardeim. Hayr, Bayan Laxner bana kz kar
deimi hatrlatyor. O halde Helga Teyze'dir. O ve babaan
nem benim iin nemliydiler. Babaannem dnyaya ak
biriydi."
Hasta bu kaybedilmi cennet iin alamaya balad. Ba
baannesi ona nemli olduu duygusunu vermiti. Babaan
nesinin bunu nasl yaptm sordum. "Ben on yamday
ken ona hep kitap okurdum. rnein Gnter Grass'n 'Die
BlechtTommel'ini (Teneke Trampet) okumutum." "Kitab
o zaman anlayabilmi miydiniz?" "Aslnda huzursuz edi
ci bulmutum, o ocukla ilgili yerleri okumak bana korku
vermiti." Byle bir kitabn on yandaki bir ocuk zerin
de yarataca etkiyi dnmeyen bir babaanne bana pek
de duyarl biriymi gibi gelmemiti. Bu yzden hastadan
babaannesiyle ilgili baka eyler de anlatmasn istedim.
"Aslnda benim kim olduumu anlamyordu, ama onun
iin nemliydim." Bunun zerine tekrar alamaya balad.
Babaannesinin yannda, herkesin onu ayakba olarak gr
d evinden farkl olarak nemli biriydi. Ama bu baba
annesinin narsistik kendilik duygusunu onaylayan bir
nemlilikti: Eer benim iin bunu yaparsan iyi ve nemli
sin, nk bana ne kadar harika biri olduumu hissettiri
yorsun. Babaanne iin nemli olan aslnda ocuun deeri
deildi.
"Anneannemse, annem daha on iki yandayken inti
har etmi. Kendisini asm. Herhalde cesedini annem bul
mutu. Annesini bulduunda att lm l sanrm
benim lklarnm iinde de devam ediyor. Dn, anne
min benim iimde kendi annesini araym hissettiim
duygusuna kapldm. Ben on iki yandayken annem ar
bir depresyon geirip yataa dt. Yan odadan on be ya
ndaki kz kardeimle konumasn dinledim. O zaman
anneannemin annem benim yamdayken intihar etmi ol
duunu ve imdi annemin ayn eyin benim bama da
gelmesinden korktuunu rendim. O zaman ilk kez onu
kaybetmekten korktum. Babam fkesini hep anneme in
gene diyerek belli ederdi. Herhalde anneannem de inge
neydi. Bundan gurur duydum." "Belki de", dedim, "anne
niz sizde kendisini arayarak bilmeden size bir kendilik de
eri vermi oluyordu." "yleydi sanrm. Bu sayede dok
tor oldum. Bakalar iin var olmak hayatmn anlamn
oluturdu."
"Acaba bu yzden mi nceleri bana fke duydunuz?"
diye sordum, "Elinizden bir eyi mi aldm?" "Evet, ama
ayn zamanda Bayan Laxner'e de nefret duyuyordum. O
beni iyice bu roln iine itti. Biliyor musunuz, anneannem
ksa boylu ve imand. Ksa boylu, iman kadnlara hay
ranlk duyuyorum." Bu anneanne zerinden annesiyle z
delemesi, annesiyle olan ban srmesini salam.
Bir sonraki seansta akl kartrc bir dten sz etti:
"Ryada nemli biriyim, ama ayn zamanda da gsterili
yim. Eri masalarn zerinde yemekler var ve buradaki i
et bana babam (babas avcyd) hatrlatyor." Sonra kendi
sine ok yardmc olan bir hastadan sz etti. Onunla tesa
dfen saunada karlam ve bu tekrar grmenin ken
disi iin ok fazla olduunu dnm. "Sanki elimden bir
ey alnm gibiydi." Giderek hep yoksun kalaca korku
su iinde yaayan muhta bir ocukluk haline geri dn
yordu. Ama bu regresyon terapi ak asndan yararlyd.
Ayakta kalmak iin yasland eski ruhsal yaplar (eri
masadaki yiyecekler) daldka, geici olarak daha eski
geliim aamalarna geri dnyordu, bylelikle derinlere
kk salm olumsuz kendilik duygular ulalabilir oluyor
du.
"Sizi de babam da ldrebilirdim. O iren pislik he
rif! (Kkken babas onu cinsel olarak istismar etmiti.)
Bayan Laxner beni size kar uyarmt. niversitedeki
szlemem bitiyor. niversite devam etmemi istiyordu.
Ama ben bunu yapabileceimden kuku duyuyordum.
Kendime gveniyordum, ama baz meslektalarmn bana
kar olduunu dnyordum. Henz yeterli uzmanlk
bilgisine sahip olmadm duygusundaydm. Yapamam."
Hasta sadece kendisini deersiz bulmakla kalmyor, ayn
zamanda da kt olduunu dnyor izlenimine kapl
dm. Tam da duygularyla dolaysz bir balant kurmu
ken ona unu sordum: "Sadece 'yanl' yapmayp ayn za
manda da kt olduunuz duygusu hissediyor musu
nuz?" "Evet, ve beni kkrtan da sizin bana kar olma
nz." "Peki, baka?" "Btn hafta boyunca hep 'annem'
boazma dmlendi. Ne zaman omuzlarm kprdat-
sam grtlamdan o lk frlamak istiyordu. Sizi dn
yordum ve iimde 'annem' kprdyordu. kinize de 'pis
likler' diyorum. Size 'darmadan olan' bir aktarmm var.
Tasnif etmem lazm. Huzursuz ve fkeliyim. ki hafta gidi
yorsunuz ve ben kolayca bir kenara itiliyorum. Bu duygu
iki yandayken hastanede kalmla ilgili olmal. Kolayca
bir yana itilmeye izin vermeyeceim. Burada kendimi na
sl gstereceimi hayal ediyorum, zaptedilemez bir ocuk
gibi yerde tepineceim. ngilizce yaplacak bir kongreye
katlacam. Bana ngilizce retmenizi dilerdim. Bunun
babamla bir ilikisi var. Kz kardeim beni yok etmeye a
lt (gerekten de bir kere kardei hastam bomaya al
mt); o ngilizceyi babamdan renmiti."
Sanki o an hasta kendi kendisine ok itici geliyor gibiy
di. Sesinin tonu bunu gsteriyordu. Annesi ve Bayan Lax-
ner de onu ayn eyle suluyorlard. Bu yzden ona unu
sordum: "u anda kendinizle ilgili ne hissediyorsunuz?"
yle yantlad: "Hastaneye yattmda iki yandaydm.
Sanki zel ortamm bir anda yok olmutu. Kendimi oraya
terk edilmi hissediyordum. Tamamen yaltlm bir ekil
de bir cam kutunun iindeydim (oksijen verilmiti). Sonra
annemle babam beni aldlar. Annem bir paket ikolatayla
bana srpriz yapacam dnmt. ikolatay arabada
yere frlattm. Annem fkeme tahamml edemiyordu; siz
benim sponsorum olmalydnz, beni finanse eden, benim
iin her eyi yapan biri."
Hastann taleplerinin belli bir hakll vard. ocukken
alm olmas gerekeni alamamt. Ama o zamanki tepkisi,
yani inad, onu gemie kenetliyordu, babasna ve ncelik
le de annesine, ama aym zamanda Bayan Laxner'e de. Bu
seansta babas -dolaysyla ben- daha nemli grnyor
olsa da, hastann davranlarm etkileyen annesiydi. Anne,
kzma hibir zaman baarl olamayacan dolaysz bir e
kilde bildirmiti. Bu hasta iin, hibir zaman baar kazan
maya hakk olmad anlamna geliyordu. Baml olduu
annesi, dolaysyla Bayan Laxner de, hastann kendilerin
den daha fazlasn olabilmesini engellemek istiyorlard. Bu
yzden niversitedeki szlemesini de yenilememeliydi.
"Tuhaf, Bayan Laxner ve niversitedeki dierleri kz kar
deimle ayn yatalar. Bayan Laxner hayranlk grmek is
tiyor, sizin aksinize, benim ocuksuluuma ve geriye d
nme tahamml edemiyor." Ardndan lm getiren an
neler zerine konutuk ve bana annesinin birka kez ona
bir makas saplamaya altm anlatt. Annesinin, kzn
kurban olarak sunarak kendi annesini sakinletirmeye a
lt netlik kazand.
"Annemin zlemlerini iimde tamak zorunda mym?
Onun iin kendimi ldrmek zorunda mym? Dn bir o
cuun bardn duyduumda kendimi pencereden aa
atmak, kendimi ldrmek iin gl bir drt hissettim.
Annem de bu duygunun iine saplanm durumda. Bana
her eyi yasaklad, buna kar bir ey yapamyordum. Ha,
niversitede Bayan Laxner'inkine kar bir seminer dzen
lemek istiyorum. Bu ksa boylu, iman kadnlarda beni
byleyen bir ey var." Hasta bamszlamak iin mca
dele ediyordu, ama aym zamanda da hl eski balantla
r koruma isteini tayordu.
Toplumsal sonular
Daha iyiyi aryoruz ama hep bizi bask altna alan, zor kul
lanan, bask ve bakaldrnn bireysel tarihini tekrarlayan
liderleri seiyoruz. Bylece ac ekme tarihimiz srekli ile
riye aktarlyor. Farkl bir ak gsterebilmekle birlikte ac
ekmenin ve basknn ierii deimiyor. Buna ramen iyi
iin duyulan umut ve iyi eyler yapma istei varln sr
dryor. Her zaman yeniden canlanyorlar. Burada sz et
tiim rgtl politik hareketler deil, kendiliklerini bul
mu olan ve iddete ve sahtekrla kar kan bireyler.
Bunun bir i direni eklinde mi yoksa ak bir bakaldr
halinde mi gelitii burada nemli deil.
Byle insanlar her trl direniin annda ezildii Nazi
Almanyas gibi bir lkede bile vard. kinci Dnya Sava
'nda en az 14.500 asker sava sulusu olarak lme mah
km edildi. Eer ngiliz ordusunda uygulanan lm ceza
snn krktan fazla olmad ve ve Birinci Dnya Sava-
'nda "sadece" krk sekiz Alman askerinin sava sulusu
olarak idam edildii gz nne alnrsa cepheden kama
suunun ardnda diktatrln insaniyetsizliine kar bir
tr direni gizliydi. Kammler, "leh habe die Metzelei satt"
(Kasaplk Yetti Artk, 1985) balkl tarihsel incelemesinde,
orduda bu biimde direni gstermi olanlarn saysnn
aslnda ok daha fazla olduunu belirtiyor. Kassel blge
sindeki krk sekiz askerin lmyle ilgili bilgilerde lm
nedeni olarak "intihar" kaydedilmi. Naziler, intiharn di
reniin ar bir biimi olabileceini fark etmi ve intihar
giriimlerinin cezalandrlacan ilan etmilerdi. Kammler
ayrca, Gestapo'nun tehditlerine ramen zor durumdaki
insanlara yardm etmekte bir an bile tereddt etmemi
binlerce kiiye deiniyor. Nazilerin peinden giden kitle
nin byklne bakldnda (Goldhagen, 1996), direni
gsterenlerin says ok fazla deildi. Ama nemli olan
byle insanlarn var olmasyd.
nsani kimliklerinin sarslmasna izin vermeyen insan
lar her yerde var. nemli olan bu insanl, kukusu olan
larn iinde glendirmek. Bu yol ocuklarmzdan gei
yor. Onlar karsnda kendimizi duyarllatrmak hepimi
zi glendirecektir. Bunun iin iki yol gemeliyiz: Bir yan
dan iimizdeki ocuu zgrletirmek ve bilin yanlmas-
na kar koymak iin ocua hayatmzda daha byk bir
rol vermeliyiz. te yandan gemiimizi hatrlamaktan ka
nmamalyz. Czeslaw Milosz da (1995) hatrlamann kul
lanmamz gereken bir silah olduunu vurguluyordu. Bu
nu btn iddet ve ykm iin yaayanlara kar kullanabi
liriz.
Ama bu nasl yaplabilir? Janusz Korczak, "Wie man
ein Kind lieben soll" (Bir ocuu Nasl Sevmeli) (1992, n
ce Almanca olarak 1916) balkl kitabnda, yetikinin o
cuktan renebilmek iin ona doru eilmesi gerektiini
syler. Ayn izofrenler gibi ocuklar da hepimizin iinde
gizli olan insani yamn yolunu gsterirler. ocuklarn ok
doal olarak bu rol stlendikleri pek ok kltr vardr.
1996'da basnda isyanlarndan sz edilen Meksika, Chia
pas'taki Laconda yerlileri nemli kararlar sadece ocukla
rn onay varsa alrlar. Bizde ise ocuklarmz ciddiye al
mama ve ocuklarmzdan kendileri ve kendimiz hakkn
da hibir ey renemeyeceimiz biimde onlar mmkn
olduunca kk tutma eilimi vardr. ocuklar ve bu tr
neriler karsnda sergilediimiz kmseyici glmse
me, kendi ocukluumuz karsndaki cinayetin savunul
masn yanstr.
Tarih Nedir? Ne Yaplm al?