You are on page 1of 288

Et ienne Balibar, Immanuel Wallerstein

IRK ULUS SINIF

ETIENNE BALIBAR, Pads-I Universitesi'nde fel


sefe ogretim iiyesidir. Eserleri: Lire Le Capital
(L. Althusser'le birlikte, 1965), Cinq etudes du
materialisme historique (1974), Sur la dictature
du proletariat ( 1976), Marx et sa critique de la
politique ( 1979), Ecrits pour Althusser ve Spino
za et la politique ( 1985).

IMMANUEL WALLERS'IEIN, sosyolog ve iktisat


tarihisidir. Binghampton'daki New York Devlet
Oniversitesi'nde Sosyoloji profesorliigii ve Fer
nand Braudel Ekonomi, Tarihsel Sistemler ve Uy
garhk Arat1rmalan Merkezi miidiirliigiinii yap
maktad1r. Eserleri: Africa: The Politics of Inde
pendence ( 1966), Modern World System (3 cilt,
1979-88) Unthinking Social Science, Geopoli
tics and Geoculture ve Historical Capitalism
(Tiirkesi Tarihsel Kapitalizm, Metis Yaymlan,
1993).
Mctis Yaymlan
lpek Sokak No. 9, 80060 Beyoglu, Istanbul

IRK ULUS SINIF


Belirsiz Kimlikler
Etienne Balibar, Immanuel Wallcrstein
Ozgiin Adi: Race, nation, class: les identites ambigues
Frans1zca Bas1m1: Editions la decouverte, Paris, 1990
lngilizce Bas1m1: Verso, Londra, 1991
E ditions la decouverte, Paris, 1990
Bu i;:evirinin biitiin yaym haklan Metis Yaymlan'na aittir

Bu kitap Frans1z Kiiltiir vc lletiim Bakanhg1'mn


Katk1lanyla Yaymlanm1t1r

Birinci Bas1m: May1s 1993


lkinci Bas1m: Ekim 1995

Yayma Haz1rlayanlar:
Sosi Dolanoglu, Semih Sokmen

Dizgi: Metis Yaymc1hk Ltd.


Bas1m: Yaylac1k Matbaas1, Cilt: Omek Miicellithanesi

ISBN 975-342- 025-0


Etienne Balibar
Immanuel Wallerstein

IRK ULUS
SINIF
Belirsiz Kimlikler

C::eviren:
NazhOkten

METiS YAYINLARI
iindekiler

Onsoz, BALIBAR. 7

I
EVRENSEL IRK<;ILIK
Bir "Yeni-Irki;1hk" Var m1? BALIBAR, 25
Kapitaiizmin ideoiojik Geriiimieri: Irki;1hk ve Cinsiyeti;iiik
Kar1smda Evrenselciiik, WALLERSTEIN, 39
Irki;1hk ve Milliyeti;iiik, BALIBAR, 50

II
TARiHSEL ULUS
Haikhgm inas1: Irki;1hk, Milliyeti;iiik
ve Etnikiik, WALLERSTEIN, 91
Ulus Bii;imi: Tarih ve ideoioji, BALIBAR, 109
Kapitaiist Di.inya Ekonomisinde Hane Yapllan
ve Emek Gi.ici.i Oluumu, WALLERSTEIN, 134

Ill

SINIFLAR:
KUTUPLAMA VE UST-BELiRLENiM
Kapitaiist Di.inya Ekonomisinde
Sm1f <;at1mas1, WALLERSTEIN, 145
Marx ve Tarih: Kutupiama, WALLERSTEIN, 157
I I. Yi.izylldan 2 I. Yi.izylla Kavram ve
Geri;ekiik Olarak Burjuva(zi) , WALLERSTEIN, 169
Sm1f Mi.icadeiesinden S1mfs1z Mi.icadeieye mi? BALIBAR, 193
IV

TOPLUMSAL <;ATIMA YER Mt DEGiTiRtYOR?


Bag1ms1zhk Sonras1 Siyah Afrika'da Toplumsal <;atima:
Yeniden Degerlendirilen Irk ve Stati.i Grubu
Kavramlan, wALLERSTEIN, 233
S1mf lrki;1hg1, BALIBAR, 254
Irki;1hk ve Kriz, BALIBAR, 270

Sonsoz, wALLERSTEIN. 283


. .

Onsoz
Etienne Balibar

Bu kitapta toplad1g1m1z ve birlikte sundugumuz bu denemeler


kiisel ahmam1zm, her birimizin sorumlulugunu tek bama
yiiklendigi anland1r. Ancak durumun ve koullann ozelligi bu de
nemeleri, son y1llarda yogunlaan ve bugiin bir yans1mas1m or
taya koymak istedigimiz bir diyalogun unsurlan haline getirdi.
Aydmlatilmasma katk1da bulunmak istedigimiz canahc1 soru u
dur: <;agda 1rkpl1gm ozgiilliigii nedir? Kapitalizmde s1mflara
boliinmiiliikle ve ulus-devletlerin elikileriyle nasil ilikilendi
rilebilir? Irk1hk goriingiisiinde bizi, kar1hkh olarak, milliyetilik
ve s1mf miicadelesinin eklemlenmesini yeniden diiiinmeye iten
nedir? Bu soru yard1m1yla "Ball Marksizmi"ne gireli on yildan
fazta olan daha geni bir tarllmaya da katk1da bulunmak istiyo
ruz. "Ball Marksizmi"nin, bu tart1madan, ag1m yakalayabilmek
iin yeterince yenilenmi bir ekilde 1kacag1 umulabilir. Bu tar
llmamn uluslararas1 bir tart1ma olarak ortaya 1kmas1 ve felsefi
diiiinme ile tarihsel sentezi ve kavramsal bir yeni batan ina ile
giiniimiizde (ozellikle Fransa'da) ivedi olmaktan da oteye giden
siyasal sorunlann oziimlenmesini birletirmesi kukusuz bir rast
lanll degildir.
Burada baz1 kiisel bilgiler vermek isterim. 198 1 y1hnda Im
manuel Wallerstein'la ilk kez tamllg1mda ( l 974'te yaymlanm1
olan) The Modern World-System adh eserinin ilk cildini oku
mutum, ancak heniiz ikinciyi okuyamam1llm. Bu nedenle ona
iiretim tarzlannm donemselletirilmesine dair "geleneksel" Mark
sist tezin "kuramsal olarak bilinli '' bir sunumunu borlu oldugu-
IRK, ULUS, S/NIF 8

mu bilmiyordum - bu tez, modernligin balang1c1m saptamak


it;in tarihi, ya 1500 dolaylannda (Avrupahlar'm yayilmas1yla ve
diinya pazanmn yaratilmas1yla birlikte) ya da 1650'ye dogru (ilk
"burjuva" devrimler ve bilimsel devrimle birlikte) "kesmeyi" one
renlere kar1. maniifaktiir donemini bir get;i donemiyle ve tam
anlam1yla kapitalist tarzm balang1c1m da sanayi devrimiyle oz
deletirmektedir. Ozellikle de, Spinoza'nm miidahalesini -yal
mzca, "ortat;aga ait" bir get;mi at;1smdan degil t;agda egilimler
at;1smdan da devrimci olan t;izgisiyle- zamammn siyasal ve din
sel gruplanmn miicadelelerinin (milliyett;ilikle kozmopolitligi; de
mokrasi yanhhg1yla "kitle korkusu"nu birletirmeleri nedeniyle)
tuhaf bir ekilde atipik olan oyunlanmn t;ert;evesine oturtmak it;in,
tam da Wallerstein'm 17. yiizyil Hollanda hegemonyas1 t;oziimle
mesinde bir dayanak noktas1 bulacag1m1 da bilmiyordum.
Buna kar1hk, Wallerstein'm da bilmedigi, bizim yetmili yil
larm bamdan beri, Kapital'i "yap1salc1" okuyuumuzun ortaya
t;1kard1g1 tart1malann ertesinde ve tam da donemselletirmenin
klasik t;ikmazlanndan kat;mmak it;in, s1mf miicadelesinin ve kar
1hgmda bu miicadelenin sonut;lanmn t;oziimlenmesini, sadece,
ideal bir arat; olarak ya da degimez bir sistem olarak deger
lendirilen -ki bu, yapmm tamam1yla mekanist bir anlay1la kav
ranmas1dir- iiretim tarzmm geliiminden degil, aym zamanda
toplumsal olujumlar t;ert;evesinde kapitalizmin geliiminden de
onemli sayma gerekliligini kabul ettigimdi. Bundan, bir yandan
iiretim ilikilerinin bit;imlendirilmesinde s1mf miicadelesinin tarih
sel goriiniimlerinin (Marx'm t;ift anlamh iistyap1 kavram1yla belir
tilenler de buna dahil olmak iizere) biitiiniine belirleyici bir rol at
fetmek gerektigi sonucu t;1k1yordu. 6te yandan yine bu, kapi
talizmin, birikimin diinya olt;egine t;1kmas1m ve emek giiciiniin
proleterlemesini zorunlu olarak gerektirdigini one siiren Marx'1
siirekli dogrulamaya yonelerek, ama farkhlamam1 "diinya pa
zan" soyutlamasmm otesine get;erek, emek (ya da iicretliler)-ser
maye ilikisinin yeniden iiretim alam sorununu bizzat kuramm
it;ine koymay1 zorunlu k1hyordu.
Aym ekilde, Althusser'in, her toplumsal oluumun birt;ok ii
retim tarzmm birlemesi iizerine kurulu oldugu tezinin yams1ra
ONSOZ 9

Fransa'da yetmili y1llarda gor;men ir;ilerin ozgiil miicadelesinin


ortaya r;1k11 ve bunlann siyasal ar;1dan yorumlanmalanmn giir;
liigii de beni, iiri smifmm boliinmesinin ikincil ya da kahnti bir
goriingii degil, giiniimiiziin kapitalist toplumlarmm, devrimci do
niiiim perspektiflerini ve hatta toplumsal hareketin giinliik or
giitlenmesini belirleyen yap1sal (ki bu degimez demek degildir)
bir niteligi olduguna ikna etmiti. 1
Son olarak, "reel sosyalizmin" Maocu eletirisinden ve "kiil
tiir devriminin" (benim kavrad1g1m ekliyle) tarihinden benim
akhmda kalan, kukusuz revizyonizmin eytan ilan edilmesi ve
Stalinizm nostaljisi degil, "sosyalist iiretim tarzmm" gerr;ekte dev
let kapitalizmiyle proleter komiinizm egilimlerinin degiken bir
birleimini meydana getirdigi bilgisidir. Bu farkh diizeltmeler,
dag1lm1 olduklan durumda bile, bir "tarihsel kapitalizm" sorun
sahm yapmm ve tarihin bir;imsel antitezinin yerine koyma ve ticari
olmayan toplumlarm "genelletirilmi iktisat" toplumlanna ger;i
leri siiresince eklemlenen iiretim ilikilerinin degikenliklerini bu
sorunsahn ana sorusu olarak tammlama egilimindeydiler.
Ben digerlerinin aksine Wallerstein'm r;oziimlemelerine s1k
s1k yoneltilmi olan ekonomizm sur;lamalan konusunda r;ok da
hassas degildim. Ashnda bu terimin anlam1 iizerinde fikir birligine
varmak gerekir. Marksist ortodoksluk gelenegi ir;inde ekono
mizm, iiretici giir;lerin geliimine dair bir determinizm olarak
goriiniir: Wallersteinc1 diinya ekonomisi modeli, bunun yerine,
kapitalist birikim ile r;elikilerinin bir diyalektigini kendi tarzmca
gayet iyi ortaya koyuyordu. Wallerstein gelime ve durgunluk ev
relerinin r;evrimini ir;ine yerletirebilecegi tarihsel koullar hak
kmda kendini sorgularken, bana Marx'm gerr;ek tezi ve ekono
mizm eleitirisinin ifadesi gibi gelen eyden uzaklamam1t1. Bu
tez toplumsal iiretim ilikilerinin, iiretici giir;lere onceligidir. Bu
oncelige gore kapitalizmin r;elikileri, iiretim ilikileri ile iiretici
giir;ler arasmdaki r;elikiler (omegin, Engels'in itibar kazandird1g1

I. Burada Yves Duroux, Claude Meillassoux ve Suzanne de Brunhotrun


emek gliclinlin yeniden liretimi ve "licret biiriminin" irelikileri konusundaki
araurmalannm bu gorliler lizerindeki belirleyici etkilerini anmak zorunda
y1m.
IRK, ULUS, SJNIF JO

formiilasyona gore, iiretim ilikilerinin "ozel" niteligiyle iiretici


giiirlerin "toplumsal" niteligi arasmdaki irelikiler) degil, ozellikle
bizzat iiretici giiirlerin geliimi irindeki irelikilerdir; "ilerlemenin
irelikileri"dir. Diger yandan ekonomizm eletirisi denilen ey, en
irok, siyasetin ve devletin, ya pazar ekonomisi alamna ya da sm1f
miicadelesinin kendisine nazaran ozerk oldugunu savunmak adma
yap1hr; ki bu da Marx'm kesin bir biirimde kar1 ir1kt1g1 liberal iki
ciligi (sivil toplum/devlet, iktisat/siyaset) pratikte yeniden sahneye
ir1karmak demektir. Oysa Wallerstein'm air1klay1c1 modeli, benim
anlad1g1m ekliyle, hem sistemin toplu yap1smm, genelletirilmi
bir iktisatm toplu yap1s1 oldugunu diiiinmeye, hem de bu ikti
satm dokusunu devletlerin oluum siireirlerinin, siyasal hegemon
yalann ve sm1f ittifaklarmm oluturdugunu diiiinmeye izin ver
mekteydi. Boylece kapitalist toplumsal oluumlann neden ulus
biirimini ald1klanm irozmek sorunu ya da daha iyisi, "giiirlii" bir
devlet ayg1t1 etrafmda teklemi uluslan, birlikleri d1andan ve
iireriden engellenen bag1mh uluslardan ay1rt eden eyin ne oldu
gunu ve bu farkm kapitalizmin tarihiyle nasil doniitiigiinii iroz
mek sorunu, bir kordiigiim olmaktan ir1k1p belirleyici bir koz hali
ni almaktayd1.
Geriregi soylemek gerekirse benim sorulanmm ve itiraz
lanmm devreye girdigi yer de buras1yd1. Bu itirazlanmdan uiriinii,
tarihsel materyalizmin "geleneksel" bir anlay11m ortaya koyup
koymad1klanna karar vermeyi okura birakarak, k1saca hat1rlata
cag1m.
ilk olarak, egemen s1mflann hegemonyasmm, son iroziimle
mede, emek siirecini ve bundan da ote bizzat emek giiciiniin, i
irilerin hem geirimini hem de kiiltiirel formasyonlanm kapsayacak
geni bir anlamda, yeniden iiretimini orgiitleme kapasiteleri iize
rine kurulu olduguna Mila inanmaktayd1m. Baka tiirlii soylemek
gerekirse, burada soz konusu olan, Marx'm Kapital'de kapitalist
iiretim tarzmm yerine oturdugunun asil belirtisi sayd1g1, yani de
gerin degerlendirilmesi ve smirs1z birikim siirecinin doniiii ol
mayan noktas1 olarak koydugu "reel" altalamadir (subsomption
reelle). Daha yakmdan bak1hrsa, (Marx'm sadece "formel'' altala
maya kar1 one siirdiigii) bu "reel" altalama diiiincesi, iirilerin
ONSOZ 1 1

sozleme, nakdi gelir, resmi siyaset v e hukuk diinyas1yla bii


tiinlemeleri diiiincesinin i;ok otesine gider: bu diiiince emek
giiciiniin egitiminden, ezilenler tarafindan da kabul edilmeye elve
rili bir "egemen ideoloji"nin kurulmasma dek uzanan, bir insan
bireyselligi doniiiimiinii zorunlu olarak gerektirmektedir. Waller
stein, kapitalist diinya ekonomisi i;eri;evesinde ekillenen biitiin
toplumsal s1mflann ve biitiin statii gruplanmn, "devlet sistemi"nin
ve "ticarileme"nin etkilerine tabi olu tarzlanm vurgulad1gma go
re, kukusuz boyle bir diiiinceye kar1 i;1kmayacakt1r. Ancak bu
nun sonucu olan i;allmalan ve evrimleri tammlamak ii;in, Waller
stein'm yapt1g1 gibi tarihsel aktOrleri, onlann i;1karlanm ve ittifak
ya da i;arp1ma stratejilerini tasvir etmenin yeterli olup olma
yacag1 sorusunu sorabiliriz kendimize. Aktorlerin kimligi bile he
gemonyanm oluimast ve korunmast siirecine bagltdtr. Boylece
modern burjuvazi, koyliiyii i;evreleyen bir s1mf olduktan sonra
proletaryay1 i;evreleyen bir s1mfa doniiebilmek iizere ekillen
mitir: Direnilerin d1avurumunu bile onceden goren ve bu dire
nilerin dogas1yla kendisini doniitiiren bir "kendi-bilinci" ve
siyasal yetenekler kazanmas1 gerekmitir.
Oyleyse egemen ideolojinin evrenselciliginin kokleri, serma
yenin diinya oli;eginde yayilmasmdan ve hatta bu yayilmamn
biitiin "kadrolanna" ortak eylem kurallan saglama zorunlulugun
dan i;ok daha derindedir2; somiiren ve somiiriilen ii;in -diiman
olmalanna ragmen- ortak bir ideolojik "diinya" kurma zorunlu
lugunda yatar. Modern siyasetin (demokratik olsun ya da olma
sm) eitliki;iligi, bu siirecin iyi bir ai;1klamas1d1r. Bu aym zaman
da her s1mf egemenliginin evrenselin dilinde bii;imlendirilmek zo
runda oldugu ve tarihte birbirleriyle uyumayan birden fazla ev
renselligin bulundugu anlamma gelir. Her birinin iizerinde belli
bir somiirii bii;iminin ozgiil gerilimleri etki gostermektedir -ya
ad1g1m1z donemin egemen ideolojileri ii;in de boyledir bu- ve
tek bir hegemonyanm kapitalist diinya ekonomisi i;eri;evesinde
yer alan tiim egemenlik ilikilerinin tiimiinii birden kavrayabi-

2. I. W ALLERSTEIN, Tarihsel Kapitalizm, s. 7 1 (Metis Yaymlan, 1992)


ve izleyen sayfalarda bunu one si.iri.iyor.
IRK, ULUS, SJNIF 12

lecegi hiir de kesin degildir. Air1kiras1 ben, bir "di.inya burjuvazi


si"nin varhgmdan kuku duyuyorum. Ya da daha kesin soylemek
gerekirse, di.inya olireginde birikim si.irecinin yayilmasmm, yasas1
kesintisiz rekabet olan bir "di.inya kapitalist s1mf1 "nm oluturul
mas1m gerektirdigini tamamen kabul ediyorum (ve paradoksun
paradoksu olarak, bu kapitalist s1mfa "hi.ir teebbi.is"i.in yonetici
leri kadar "sosyalist" devlet korumac1hgmm yoneticilerinin de da
hil edilmesini zorunlu goriiyorum). Ancak bu kapitalist s1mfm, ay
m nedenle, tarihsel anlamda somut olabilecek, kurumlarda orgi.it
lenmi tek s1mf anlammda bir diinya burjuvazisi olduguna inan
m1yorum.
Wallerstein'm bu soruya oyle cevap verecegini tahmin edi
yorum: Ancak, diyecektir, di.inya burjuvazisinin, iir iratImalanmn
otesinde (hatta bunlar iddetli askeri iratImalar eklini ald1klannda
bile) ve ozellikle de ezilen halklar i.izerindeki hegemonyasmm ta
man.--:n farkh biirimlerinin otesinde, kendisine somut bir varhk ka
zand1rmaya yonelen ortak bir kurumu vardir! Bu kurum, devrim
ve kar1 devrimlerin, somi.irgeletirme ve somi.irgelikten kurtu
luun ardmdan, ulusal devlet biiriminin ti.im insanhga yayilma
smdan bu yana etkililigi belirgin bir ekilde ortaya ir1kan devletler
sistemi'dir. Bizzat ben her burjuvazinin, kapitalizmin planh bir
devlet kapitalizmi gibi orgi.itli.i olmad1g1 yerlerde bile, bir "devlet
burjuvazisi" oldugunu inanarak soyledim ve bu noktada uyua
cag1mm di.ii.ini.iyorum. Bana gore Wallerstein'm sordugu en ye
rinde soru, di.inya ekonomisinin ( 19. ve 20. yi.izyildaki birirok gi
riimine ragmen) neden siyasal olarak birlemi bir di.inya impara
torluguna doni.imedigi; siyasal kurumun burada neden bir "dev
letleraras1 sistem" biirimini ald1g1 sorusudur. Bu soruya a priori
olarak cevap verilemez: Di.inya ekonomisi tarihini ve ozellikle de
ir1kar iratImalanmn, "tekel" gori.ingi.ilerinin ve di.inya ekonomisi
nin gi.ini.imi.izde zaten giderek tek bir cografi alanla s1mrh olmak
tan ir1kan "merkez"inde si.irekli gori.ilen eitsiz gi.ilf geliimlerinin,
fakat aym zamanda "irevre"sinin eitsiz direnileri'nin tarihini ye
niden yazmak gerekir.
Ancak bu cevap (eger iyi bir cevapsa) beni, itiraz1m1 air1kira
yeniden biirimlendirmeye itiyor. Wallerstein, Modem Diinya Sis-
ONSOZ 13

temi'nin (1. cilt) sonunda, goreli olarak ozerk "toplumsal sistem


ler"i tammak i'rin bir ol'riit oneriyordu: evrimlerinin (ya da dina
miklerinin) if oze1 ligi. Buradan radikal bir sonuca vanyordu:
.

Genelde ("kabileden" ulus-devlete) toplumsal sistemler olarak ad


landmlan tarihsel birimlerin 'rogu ashnda oyle degildirler; bunlar
bag1mh birimler olmaktan oteye gitmezler; tarihte sistem olarak
tammlanabilecek olanlar sadece kendine yeterli cemaatler ve "diin
yalar"dir (diinya imparatorluklan ve diinya ekonomileri). Bu tez,
Marksist terminolojide yeniden bi'rimlendirildiginde bizi bugiiniin
diinyasmda tam anlam1yla tek toplumsal oluiumun diinya ekono
misinin kendisi oldugunu diiiinmeye yoneltecektir. \:iinkii i'rinde
tarihsel siire'rlerin birbirine bag1mh hale geldigi en biiyiik birim
odur. Baka bir deyile diinya ekonomisi yalmzca iktisadi bir bi
rim ve bir devletler sistemi degil, aym zamanda toplumsal bir bi
rim olacakllr. Sonu'r olarak evriminin diyalektigi de kuresel bir
diyalektik ya da en azmdan kiiresel k1s1tlamalann yerel gii'r ili
kilerine onceligi ozelligiyle ay1rt edilen bir diyalektik olacakllr.
Bu a'r1klamamn ony1llardir tamk oldugumuz ve bize yiiz
y1llardir siiren zincirleme bir siirecin sona ermesi gibi goriinen,
siyasetin ve ideolojinin diinya 'rapmda yayilmas1 goriingiilerini
bireimsel olarak gosterme gibi bir meziyeti oldugu kukusuzdur.
Bu a'r1klama kriz donemlerinde ozellikle 'rarp1c1 bir yans1ma bu
lur. Bu derlemenin devammda goriilecegi gibi, 1rkpl1k ve milli
yetfiligin, ge'rmiin "yabanc1 diimanhg1" ve "hogoriisiizliik"
goriingiileriyle kantmlmas1m onleyerek, bugiin modem diinya
nm her yerine yayilan bu goriingiileri anlamak i'rin gii'rlii bir ara'r
saglamaktadir: biri (milliyet'rilik) merkezdeki devletlerin egemen
ligine bir tepki olarak, digeri (1rk'r1hk) diinya iboliimiiniin getir
digi hiyerarilerin kurumlamas1 olarak. Ancak kendime soru
yorum: Wallerstein'm tezi bu bi'rimiyle, 'rOk 'reitli toplumsal 'ra
llmalann (ozellikle de s1mf miicadelelerinin) iistiinii bi'rimsel ya
da en azmdan tek yanh bir kiiresellik ve tekbi'rimlilikle ortmiiyor
mu? Bana oyle geliyor ki, bu 'rallmalann ozelligini belirleyen
yalmzca uluslararas1lama degil, yerellemi toplumsal ilikilerin
ya da toplumsal 'rallmanm yerel bi'rimlerinin imdiye dek oy
nad1klan, "toplamlan" dogrudan elde edilemeyen onemli roldiir.
IRK, ULUS. SJNIF 14

Baka bir deyile, ben kendi ad1ma, ii;inde bir sistemin di.izenle
mesinin yer ald1g1 en ui;taki d1 smir yerine, toplumsal hareketle
rin ve bunlardan dogan i;elikilerin ozgi.illi.igi.ini.i (ya da tercihe
gore, ki.iresel i;elikilerin yans1d1g1 ozgi.il bii;imi) oli;i.it ald1g1m
dan, kendime i;agda di.inyamn toplumsal birimleri'nin iktisadi bi
rimi nden ayn tutulmas1 gerekmez mi, diye soruyorum. K1sacas1
'

neden orti.isi.inler ki? Aym nedenle di.inya ekonomisinin genel


hareketinin toplumsal birimlerin hareketinin nedeni olmaktan i;ok,
raslant1sal bir sonucu oldugunu one si.iri.iyorum. Ancak soz konu
su toplumsal birimleri basit bir bii;imde tehis etmenin zor oldu
gunu da kabul ediyorum, i;i.inki.i bu birimler ulusal birimlerle ka
y1ts1z arts1z orti.imemektedirler ve birbirlerini ancak k1smen kap
layabilirler (bir toplumsal birim neden kapah, hele neden "oik"
olsun?)3.
Bu da beni i.i<;i.inci.i bir soruna getiriyor. Wallerstein'm, Marx'
m sermayenin sm1rs1z birikimi dolay1mmda varolan "ni.ifus ya
sas1" hakkmda verdigi bilgileri hem genelletiren hem de somut
latlran modelinin baarlSl, bu yasamn insanlann direniini kira
rak ya da uzlaarak, hatta gei;im stratejilerini kullanarak ve birbir
lerine zit i;1karlanyla oynayarak onlara, "iooli.imi.i"ni.in, toplum
sal-mesleki kategoriler dahilinde, bir yeniden dag1hmm1 (zorla ya

3. 13u bak1 ai;:1smm "sistem kar1t1 hareketler"in "yakmsamasi" beklenti


sine kukuyla yaklatlgmm farkmday1m (Wallerstein hem ii;:i sm1fmm sos
yalist hareketlerini, hem ulusal kurtulu hareketlerini, hem de kadmlarm cin
siyeti;:ilige kar1 miicadelesini ve ezilen azmhklarm -ozellikle de 1rki;:1hga
maruz kalanlarm- miicadelesini potansiyel olarak aym "diinya sistem kar1t1
hareketler toplulugu" ii;:inde goriiyor. Tarihsel Kapitalizm, s. 74-93, Metis Ya
ymlan, 1992): i;:iinkii bu hareketler bana, aslmda birbirinin "i;:agd1 olma
yan", bazen birbirleriyle bagdamayan, evrensel ama ayn i;:elikilere, farkh
"toplumsal oluumlar"da eitsiz derecelerde belirleyici toplumsal i;:aumalara
bagh olan hareketler gibi goriiniiyor. Bu hareketlerin tek bir tarihsel blokta
yogunlamalanm uzun vadeli bir egilim olarak degil, siiresi siyasal yeniliklere
bagh olan konjonktiirel bir raslant1 olarak goriiyorum. Bu, en bata feminizm
ve sm1f miicadelesinin "yakmsamas1" ii;:in gei;:erlidir: Bu iki hareketin hii;:bir
zaman kaynaamam1 olmasma ragmen, neden orgiitlii bir s1mf miicadelesi
olan toplumsal oluumlar d1mda "bilini;:li" feminist miicadele olmad1gm1 sor
mak ilgini;:tir. Bu iboliimiine mi baghd1r? Yoksa miicadelelerin siyasal bii;:i
mine mi? Yoksa "sm1f bilinci "nin bilini;:altma m1?
ONSOZ 15

da hukuk yoluyla) dayatmaya devam ettigini gostermesindedir.


Bu kapitalist toplumsal oluumlann temeli bir iboli.imi.idi.ir (bu,
geni anlamda, sermaye i.iretimi ii;in gerekli olan farkh ilevleri de
ii;erir); ya da daha dogrusu toplumsal doni.ii.imlerin temeli ibo
li.imi.ini.in doni.ii.imi.idi.ir. Fakat boylece Althusser'in daha once top
/um etkisi olarak adlandird1g1 eyin bi.iti.inli.igi.ini.i iboli.imi.ine da
yandirmakla daha aceleci davranm1 olmaz m1y1z? Baka bir de
yi!e (Marx'm baz1 felsefi metinlerinde yapt1g1 gibi) toplumlarm
ya da toplumsal oluumlarm, sadece baz1 tarihsel ilikiler i;eri;e
vesinde i.iretimi ve mi.ibadeleleri orgi.itleyebildikleri ii;in "hayatta"
kald1klanm ve goreli o_larak dayamkh birimler oluturduklanm
di.ii.inebilir miyiz?
Daha ai;1k olmam gerekirse; burada soz konusu olan, madde
cilik ve idealizm i;at1mas1m tekrarlamak ve toplumlarm iktisadi
birliginin, gerek hukuk, gerek din, gerekse ensestin yasaklanmas1
vb. ai;1smdan tammlanmaya i;ahIlacak bir sembolik birlikle bi.i
ti.inlenmek ya da yerini ona birakmak zorunda oldugunu telkin et
mek degildir. Soz konusu olan daha i;ok Marksistler'in, kendi
i;ozi.imlemelerinin anlamma dair, bi.iyi.ik oli;i.ide liberal iktisat ideo
lojisinden (ve bu ideolojinin ii;kin antropolojisinden) miras kalan
akil almaz bir yamlsamanm kurbanlan olup olmayacaklanm sor
maktir. Kapitalist iboli.imi.ini.in, gorevlerin, bireylerin ve toplum
sal gruplann birbirini tamamlay1c1hg1yla hii;bir ilgisi yoktur: Biz
zat Wallerstein'm da s1k s1k tekrarlad1g1 gibi toplumsal oluum
larm, i;1karlan ortak olmaktan giderek uzaklaan kar1t s1mflar ha
linde kutuplamalarma yol ai;ar. Bir toplumun (i;atimah da olsa)
birligi boy le bir boli.inmenin i.izerine nasil ina edilebilir? Oyleyse
belki de Marksist tezi yorumlay11m1z1 tersine i;evirmemiz gere
kiyor. Kapitalist iboli.imi.ini.in insan toplumlanm goreli olarak is
tikrarh "topluluklar" halinde kurdugunu ya da kurumlat1rd1gm1
di.ii.inmektense, onlan yiktma ugrattigmt di.ii.inmemiz gerekmez
mi? Ya da daha dogrusu; eger diger toplumsal pratikler--0nlar da
maddi olmakla birlikte homo economicus'un davram bii;imine
indirgenemeyecek pratiklerdir: omegin dilsel iletiimle ve cinsel
likle ilgili pratikler- i.iretim ilikisindeki emperyalizme s1mrlama
lar getirmeseydi ve onu ii;eriden degitirmeseydi, kapitalist ibo-
IRK, ULUS, S/NIF 16

liimiinii, bu toplumlann iirsel eitsizliklerini uzlamaz kar1thklar


haline getirerek onlan y1k1ma ugratacak olan ey olarak diiiinme
miz gerekmez miydi?
Oyleyse toplumsal oluumlann tarihi, ticari olmayan cemaat
lerden piyasa toplumuna ya da (insani emek giiciiniin miibadelesi
de dahil) genelletirilmi miibadele toplumuna geiriin tarihi degil
-ki bu, Marksizm'in siirdiirdiigii sosyolojik ya da liberal bir
temsil biirimidir- bireylerin tarihsel ortakhgmm mayasm1 olutu
ran "iktisat-d11" toplumsal ilikiler karma1gmm, deger biiriminin
yayilmasmm kendilerini tehdit ettigi yap1sal y1k1ma kar1 tepkileri
nin tarihidir. Toplumsal tarihe; sermayenin geniletilmi yeniden
iiretiminin basit "manllgma" ya da iboliimiiniin ve devletler sis
teminin tammlad1g1 aktOrlerin "stratejik bir oyununa" dahi indir
genemeyecek bir ileyi kazandiran bu tepkilerdir. Siyasetin ger
irek konusu ve oziinde belirsiz, ideolojik ve kurumsal olan ireitli
iiretimlere (omegin insan haklan ideolojisine, fakat aym zamanda
irkir1hga, milliyetirilige, cinsiyetirilige ve bunlapn devrimci antitez
lerine) temel oluturan da bu tepkilerdir. Nihayet, "yads1mamn
yadsmmas1m" gerirekletirmeye, yani belli bir amaca uygun ola
rak toplumsal varoluun koullanm yok eden mekanizmayi yok
etmeye irahmakla, aym zamanda kaybolmu bir birligi iitopik o
larak yeniden kurmay1 amairlad1klan ve boylece farkh egemen
giiirlerin "telafi" ilemine maruz kald1klan oliriide s1mf miicadele
sinin iki yanh etkilerini kavrayanlar, yine bu tepkilerdir.

Boyle bir soyutlama diizeyinde tart1maya girmek yerine sa


hip oldugumuz kuramsal arairlan ortak bir giriim iirinde bizzat
giincelligin getirdigi ve karIlatumay1 daha ileri gotiirebilccek ka
dar zorlu ve temel bir sorunun iroziimlenmesinde kullanmamn
daha iyi oldugunu diiiiniiyoruz. Bu proje iilf yil boyunca ( 1985-
1987) la Maison des sciences de l'homme de Paris'de diizenle
digimiz bir seminerde somutluk kazand1. Seminer siras1yla "irk
ir1hk ve etniklik", "ulus ve milliyetirilik" ve "s1mflar" konulanna
aynlm1t1. Bu kitaptaki metinler miidahalelerimizi kelimesi keli
mesine yans1tmamakla birlikte, konuyu seminerde oldugundan
daha iyi tamamlayarak tekrar ele almaktad1r. Makalelerden bazilan
ONSOZ 17

belirttigimiz diger yaymlann ya da sunumlann konulanyla irak1t1.


Bunlan anlama ve anlamazhk noktalanm ortaya ir1karacak e
kilde yeniden s1ralad1k. Siralanma biirimleri, mutlak bir tutarhhk
ya da eksiksizlikten irok, sorunu airma ve baz1 aratirma yollan
kefetme isteginin sonucudur. Bir sonuca varmak iirin hentiz irok
erken. Buna karm okura dtitinme ve eletiri konusu saglayaca
gm1 umuyoruz.
ilk boliim olan "Evrensel Irkir1hk"ta, liberalizmin dayatm1
oldugu ve Marksist tarih felsefesi tarafmdan btiytik olirude yeni
den ele alman (bunun hangi koullarda oldugunu ileride gore
cegiz) "ilerleme" ideolojisine altematif bir sorunsah genel nitelik
leriyle ortaya koymak istedik. <;agda dtinyada geleneksel ya da
yenilenmi biirimler altmda -yine de kokti bellidir- 1rkpl1gm
gerilemedigini tersine ilerledigini sapt1yoruz. Bu gortingti, teza
htirlerinin birbirine kantmlmasmdan dikkatle kair1mlmas1 gere
ken, fakat son iroztimlemede ancak yap1sal nedenlerle air1klana
bilecek olan eitsizlikler ve tehlikeli evreler iirermektedir. ister tist
diizey kuramlar, ister kurumsal ya da kitlesel 1rkir1hk soz konusu
olsun, burada geirerli olan insanhgm yapay bir ekilde yaht1lm1
ttirler halinde sm1flandmlmas1 oldugu oliriide, bizzat toplumsal
ilikiler diizeyinde son derece irat1mah bir boliinmenin varolmas1
gerektigidir. Oyleyse soz konusu olan basit bir "onyarg1" degil
dir. Aynca somtirgelerin bag1ms1zlamas1 kadar kesin toplumsal
dontitimlerin otesinde, bu boliinmenin, kapitalizmin yaratt1g1
diinya oliregi irerirevesinde yeniden tiretilmi olmas1 gerekir. 0
halde soz konusu olan ne bir kalmt1 ne bir arkaizmdir. Peki bu,
genelletirilmi iktisat ve bireyci hukuk mant1g1yla irelikili degil
midir? Kesinlikle hayir; Wallerstein da ben de burjuva ideolojisi
nin evrenselciliginin (dolay1s1yla hiimanizminin de) oncelikle
1rkir1hk ve cinsiyetirilik biirimini alan d1lama ve hiyerari siste
miyle bagdaimaz olmad1gm1 diiiiniiyoruz. Irkir1hk ve cinsiyet
irilik de boylesi bir sistem oluturmaktad1rlar.
Arna yine de iroztimlemenin aynnt1lannda birirok noktada
aynhga dtitiyoruz: Wallerstein evrenselciligi piyasamn bizzat bi
irimine (birikim stirecinin evrenselligine), 1rkir1hg1 merkez ve irev
re arasmdaki emek gticti farkhlamasma ve cinsiyetiriligi de (tarih-
IRK, ULUS, S/NIF 18

sel kapitalizmin temel kurumu olarak kabul ettigi) aile ya da ha


nede eril "irahma" ile diil "irahma d11"hgm kar1thgma bag
hyor. Bense 1rkir1hgm ozel olarak milliyetirilikle eklemlendigini
diiiiniiyorum ve evrenselligin, bizzat 1rkir1hgm iirinde paradoksal
olarak varoldugunu gosterebildigimi samyorum. Zamansal boyut
burada irok onemli hale gelmektedir. Biitiin sorun geirmiteki
d1lamalann belleginin nasil bugiinkii d1lamalara aktanld1g1m ya
da yine halk hareketlerinin uluslararasilamas1 ve ulus-devletlerin
siyasal rollerindeki degiimin nasil olup da bir "yeni-1rkir1hga",
hatta bir "1rkir1hk-sonras1"na varabildigini anlamaktJr.
ikinci boliim olan "Tarihsel Ulus"ta, "ulus" ve "halk" katego
rileri tart1mas1m yenilemeyi denedik. Yontemlerimiz oldukira
farkh: Ben ulus biiriminin yoriingesini ararken art-zamanh bir yol
izliyorum; Wallerstein diinya ekonomisi iirindeki diger siyasal ku
rumlar arasmda ulusal iistyapmm yerini aratmrken e-zamanh bir
yol izliyor. Bu nedenle ulusal oluumu ve s1mf miicadelesini de
farkh ekillerde eklemliyoruz. Eger bu farkhhg1 Ulf noktaya gotii
riirsek; Wallerstein ulusu, diger biirimleriyle, sm1f miicadelesi ze
minine (her ne kadar bunlar "kendileri iirin s1mf'a ancak istisnai
durumlarda doniiebilirlerse de, ki bu noktaya daha ilerde degi
necegiz) yerletirirken benim konumumun tarihsel s1mf miicade
lelerini (her ne kadar antitezini temsil etseler de) ulusal biirime
yerletirmek oldugu soylenebilir.
"Toplumsal oluum" kavrammm anlam1 kukusuz bu noktada
onem kazamyor. Wallerstein "halk"m yapilanmasma dair lilf bii
yiik tarihsel yolu belirlemeyi onermektedir: Irk, ulus ve etniklik.
Bu ii!fli diinya ekonomisinin farkh yapilanm yans1t1r; Wallerstein
"burjuva" devletiyle (ulus-devlet) devletin onceki biirimleri arasm
da (ashnda onun iirin "devlet" terimi bile ikircildir) tarihsel bir ko
pukluk oldugunda 1srar eder. Ben kendi air1mdan "ulusal oncesi"
devletten "ulusal" devlete geirii ozellikleriyle belirlemeye iraht1-
g1m iirin onun baka bir diiiincesine -ki burada ele ahnmad1-
irok daha fazla onem veriyorum: Bu da Wallerstein'm diinya eko
nomisinin oluumu aamasmda siyasal birimlerin rogullugu dii
iincesidir. Ben, halkm oluumu (buna kurmaca etniklik diyo
rum) sorununu bir iir hegemonya sorunu olarak ortaya koyuyo-
ONSOZ 19

rum ve bunun iiretiminde siras1yla dilsel cemaate ve irksal cema


ate viicut veren kurumlann oynad1g1 rolii i;oziimlemeye i;ah1yo
rum. Aram1zdaki bu farkhhklar nedeniyle ben ogunluklann et
niklemesine kar1 daha duyarhyken, Wallerstein azml1klarm et-.
niklemesini daha iyi degerlendiriyor gibi goriiniiyor; belki de o
i;ok "Amerikah", ben de i;ok "Frans1z"1m. Bununla birlikte kesin
olan ikimizin de ulusu ve halk1, iimdiki kurumlann ve uyumaz
hklann, "cemaatler"e -ki bireysel "kimlik" duygusu bu "cemaat
ler"e baghdir- goreli bir istikrar kazandirmak amac1yla gemiie
yansztilabilmelerini saglayan tarihsel yapilanmalar olarak diiiin
menin esas olduguna inand1g1m1zd1r.
"S1mflar: Kutuplama ve Ost-Belirlenim" bahkh ii<;iincii bo
liimde, kapitalizmi Marx'm en ozgiin bilgilerini uygulayarak tarih
sel sistem (ya da yap1) olarak geri;ekten i;oziimleyebilmek ii;in
Marksist ortodokslugun emalarma (k1sacas1 farkh varyantlanyla
iiretim tam evrimciligine) getirilmesi gereken radikal doniiiimler
hakkmda kendimizi sorguluyoruz. 6nermelerimizi onceden ozet
lemek can s1k1c1 olurdu. Muzip okurlar bu birbirini izleyen "yeni
den ina" denemelerimiz arasmda ortaya i;1kan i;elikileri saymak
tan zevk alacaklard1r. Kim olurlarsa olsunlar, iki "Marksist"in ay
m kavramlara aym anlamlan vermekten aciz goriinmeleri kurahm
bozmuyoruz ... Bundan skolastik bir oyunun soz konusu oldugu
sonucunu i;1karmakta acele etmeyelim. Tersine, yeniden okudu
gumuzda bana en anlamh gelen ey, bu denli farkh onciillerden
yola i;1karak vard1g1m1z sonui;lardaki uyumun derecesi oldu.
Elbette tart1Ilan, s1mf miicadelesinin "iktisadi" yamyla "siya
sal" yammn eklemlenmesidir. Wallerstein benim reddettigim "ken
dinde s1mf' ve "kendi ii;in s1mf' sorunsahm sahiplenmektedir.
Fakat bu sorunsah, ( ona gore iicretli emegin genellemesi anla
mma gelmeyen) proleterlemenin temel bii;imi hakkmda pek az
k1k1rt1c1 olan tezlerle birletirmektedir. Onun kamtlama yolunu
takip ederek uraya varabiliriz: Ocretlileme, realizasyon bunahm
lanmn ve "i;evresel" (k1smi zamanh iicretli emek ii;in gei;erli) am
somiiriiye kar1 verilen ii;i miicadelelerinin i;ifte etkisi sonunda,
kapitalistlerin acil i;1karlanna ragmen yayilmaktad1r. Bu diiiinme
diizeninin tiim somiiriiniin "yogun" oldugunu varsayd1g1m, yani
IRK, UL US, S/NIF 20

leknolojik devrimlere labi olan iicrelli emegin yogunlamasma


(Marx buna "reel allalama" ya da "goreli arllk deger" iirelimi ad1m
veriyordu) bagh bir am somiirii bii;iminin olmad1g1m varsay
d1g1m soyleyerek iliraz edecegim. Fakal i;oziimlemedeki bu ay
nhklar -ki bunlann, merkez bak1 ai;1s1 kar1smda bir i;evre ba
k1 ai;1s1m yans1tt1klan diiiiniilebilir- iii; orlak diiiincenin ya
mnda ikincil hale gelmekledir:
l. Marx'm kapilalizmde sm1f kuluplamasma ilikin lezi can
s1k1c1 bir hala degil, kurammm giirlii noktaszdzr. Yine de kapila
lizmin gelimesiyle birlikle "s1mf ilikilerinin basillemesi"nin -
larihsel felakeli;ilige baglanan- ideolojik lemsilinden dikkalle
ay1rl edilmesi gerekmekledir.
2. S1mflann (prolelarya ve burjuvazi) "ideal lip"i yoklur. Pro
lelerleme ve burjuvalama [embourgeoisement]4 siirei;leri vardir
ve bu siirei;lerin her biri kendi ii; i;elikilerini lair (ben bunu ken
di ad1ma, Allhusser'i izleyerek, uzlamazhgm "iisl-belirlenim"i
diye adlandmyorum): Boylece kapilalisl ekonominin larihinin ulu
sal ve uluslariistii alandaki siyasal miicadelelere bagh oldugu an
la1hr.
3. Burjuvazi basil kar birikimiyle (ya da iirelici yalmmla)
lammlanmaz: Bu koul zorunludur fakal yelerli degildir. Melinde
Wallerslein'm burjuvazinin lekel durumuna gei;i aray11 ve kann,
devlel larafmdan farkh larihsel ekillere gore giivence allma ah
narak "ranl"a doniiiimii hakkmdaki kamllamalanm okuyacaks1-
mz. Kukusuz bu, ileride yeniden ele ahnmas1 gerekli bir nokla
d1r. "Marksisl sosyoloji"de s1mflar kavrammm larihsellemesi (ve
boylece diyalekliklemesi) heniiz yeni balam1lir (bunun anlam1
da kendini Marksisl sosyoloji olarak lasarlayan ideolojiyi y1kmak
ii;in daha yap1lacak i;ok i oldugudur). Burada da ulusal gelenek
lerimize kar1 i;1k1yoruz: Fransa'da i;ok koklii olan (fakal Engels'e
dayanan) bir onyarg1ya kar1 ben, burjuva-kapilalislin bir asalak
olmad1g1m goslermeye girilim; Wallerslein ise "yonelici" milinin

4. Kelimenin olas1 ikircilligine ragmen (i.istelik bu o kadar kesin mi aca


ba?) Wallerstein'm kulland1g1 bo11rgeoisificatio11 yerine, Frans1zca embourge
oisement demeyi tercih ediyorum (askerler nasil siviller arasmdan ahmrsa bil
mem kai;:mc1 kuaktan burjuvalar da burjuva olmayanlar arasmdan almm1t1).
ONSOZ 21

olutugu iilkeden gelen biri olarak burjuvamn (ne get;mite ne de


bugtin) aristokratm z1dd1 olmad1g1m gosterrneye giriti.
Farkh nedenlerden dolay1, giiniimiiz kapitalizminde, yaygm
okullai1namn s1mf farkhhklanmn yalmzca "yeniden tireticisi" de
gii, aym zamanda ureticisi haline geldigi dtitincesine tamamen
kat1hy0rum. Sadece ondan daha az "iyimser" olarak, bu "meri
tokratik"* mekanizmamn, ayncahkh toplumsal statii edinmenin
onceki tarihsel mekanizmalanndan, siyasal anlamda daha daya
mks1z olduguna inanm1yorum. Bu benim goziimde, okullama
nm --en azmdan "gelimi" iilkelerde- hem bir personel set;me
yolu hem de toplumsal aynmlan, ozellikle de kafa ve kol emegi
ya da personel ve uygulama aynm1m, birbirlerini izleyen bit;im
leriyle "bilimsel" ve "teknik" olarak yerletirmek it;in uygun bir
ideolojik ayg1t olarak ortaya t;ikmasma baghd1r. Ya da, irkt;1hkla
t;ok s1k1 ilikileri oldugunu gorecegimiz bu yerletirme, aynca
hklann diger tarihsel merulatmlmalanndan daha az etkili de
gildir.
Bu da bizi dogrudan son konumuza getirmektedir: "Top
lumsal <;at1ma Yer mi Degitiriyor?" Bu dordtincti boliimiin ko
nusu balang1t;ta ortaya konmu olan soruna (irkt;1hk ya da daha
genel olarak "statti"ye ve "cemaate dayah" kimlik sorununa), daha
onceki tespitlerle kar1 kar1ya gelerek ve -belki de fazla ileri
gidip- pratik sonut;lar t;ikararak geri donmektir. Aym zamanda
sosyoloji ve tarihte baz1 klasik temalar kar1smda alman mesafeyi
hesaplamak da soz konusu. Dogal olarak daha once ortaya t;ikan
az ya da t;ok onemli yakla1m farkhhklan ve aynhklar bu boliimde
de varhg1m siirdiiriiyor; bu nedenle bir sonuca varrnak soz konu
su degil. Eger t;izgilerimizi daha ileri gotiirrnek isteseydim bu kez
benden t;ok daha az "iyimser" olamn Wallerstein oldugunu soy
lerdim; t;iinkii Wallerstein "grup" bilincinin kat;1mlmaz olarak "s1-
mf' bilincine iistiin geldigini, ya da en azmdan, s1mf bilincinin ta
rihsel olarak gert;eklemesinin zorunlu bit;imini oluturdugunu
diiiiniiyor. Ona gore iki terimin ("asimptotik") s1mrda, eitsizlik
lerin ve t;elikilerin uluslartistiilemesinde birletikleri dogrudur.

* meritokrasi: bireysel liyakat iizerine kurulu toplumsal hiyerari. (<;:.n.)


IRK, ULUS, S/NIF 22

Kendi ai;1mdan ben irki;1hgm, sm1f yap1smm bir dtfavurumu ol


duguna degil, ozellikle i;eliik bii;imler altmda (proletaryamn irk
i;llamas1, uvriyerizm, "gunumuz" krizinde "s1mflararas1" kon
sensus) , milliyeti;ilik zemininde, s1mf mucadelesinin kendinde
varolan siyasal yabancllamamn tipik bir bii;imi olduguna inam
yorum. Esas olarak Frans1z tarihi ve koullan omegine dayanarak
fikir yuri.ittugum dogrudur. Burada belirsiz bir bii;imde, butun en
temasyonalist ideolojilerin ve pratiklerin yenilenmesi sorunu or
taya konulmaktad1r. Aym zamanda Oi;uncu Dunya'mn "proleter
uluslan"mn, ya da daha dogrusu, onlann yoksullam1 kitleleri
nin ve Ball Avrupa ve diger yerlerin "yeni proleterleri"nin pratikte
tek bir rakipleri oldugu dogrudur: kurumsal 1rki;1hk ve onun
uzanlllan ya da bunun kitledeki siyasal nuveleri. Ve allmas1 ge
reken tehlike aym: etnik partiklilarizmin ya da siyasal-dinsel ev
renselciligin kendinde ozgurletirici olan ideolojilerle kantml
mas1. Belki de, universite i;evrelerinin otesinde, ilgili kiilerle bir
likte ne uzerine duunmek ve neyi arallrmak gerektigi esas alm
mahd1r. Bununla birlikte aym rakip, ne aym dolays1z i;1karlan, ne
aym bilini; bii;imini, ne de hele mucadelelerin toplanmas1m ii;erir.
Geri;ekte bu, yap1sal engellerin kar1 koydugu bir egilimden
baka bir ey degildir. Kendini dayatabilmesi ii;in uygun bir kon
jonktur ve siyasal pratikler gerekir. tte ozellikle bu yuzden bu ki
tap boyunca, bugun ve gelecekte dart nala giden milliyeti;iligi diz
ginleyebilecek bir s1mf ideolojisinin yeni temeller uzerinde (belki
de yeni terimlerle yeniden) inasmm koulunun -ii;erigi btan
belirlenmi- etkili bir irki;1hk-kar1thg1 oldugunu savunuyorum.

Son olarak, bu kitaba kaynakhk eden seminere i;ahmalanyla


kalllmakla bizi sevindiren meslektlanm1za ve dostlanm1za teek
kur etmek isteriz: C. Meillassoux, G. Noiriel, J.-L. Amselle, P.
Dommergues, E. Terray, V. de Rudder, M. le Guillan, I. Taboa
da-Leonetti, S. Amin, R. Fossaert, E. Hobsbawm, E. Gellner,
J.-M. Vincent, K. Vergopoulos, F. Duroux, M. Drach, M. Freys
senet. Aym ekilde tart1malara kalllan, burada isimlerini sayma
nm olanaks1z oldugu, fakat gozlemleri boa gitmeyen herkese
teekkur ediyoruz.
I

Evrensel Irkzlzk
BiR "YENl-IRK<;ILIK" VAR MI?*

Etienne Balibar

Bir yeni-1rk91hktan soz etmek ne derece uygundur? Gi.ini.imi.izun


olaylan bu soruyu bize. bir iilkeden digerine biraz degien ama
uluslatiisti.i bir gori.ingi.iniin varhgm1 telkin eden 9eitli bi9imlerle
dayatmaktad1r. Ancak bu iki anlamda anla1labilir. Bir yanda; 1rk91
hareket ve politikalann. bir kriz konjonkttiri.iyle ya da baka neden
lcrle at;iklanabilecek tarihsel bir baharma m1 tamk oluyoruz? Diger
yandan; temalan ve toplumsal anlatimlanyla onceki "model"lere in
dirgenemeyecek yeni bir 1rk91hk m1, yoksa basit bir uyum saglama
taktigi mi soz konusu? Burada her eyden once sorunun ikinci yan1
i.izerinde duracag1m.
ilk olarak bir uyan yapmak zorunludur. En azmdan Fransa'y1
soz konusu eden bir yeni-1rk91hk varsay1m1, temelde d1lama poli
tikalarm1 antropoloji ve tarih felsefesi terimleriyle merulaUr
maya yonelik kuramlarm ve soylemlerin i 9eriden bir eletiri
sinden yola 91k1larak bi9imlendirilmitir. Ogretilerin yeniligi ile bu
ogretilere vesile olan toplumsal doni.ii.imlerin, siyasal durumlann
yeniligi arasmdaki bag1 bulmakla pek az ilgilenilmitir. Birazdan
irk91hgm kuramsal boyutunun. daha once oldugu gibi bugiin de
tarihsel olarak esas oldugunu, ama ne ilk ne de ozerk oldugunu
savunacag1m. Irk91hk -ger9ek bir "bi.iti.inci.il toplumsal gori.in
gi.i"- farkhhk iare tlerinin (isim, derinin rengi. dinsel ibadet)
etrafmda eklemlenen ve korunma ya da aynm hayalinin (toplum-

* Bu metnin bir ozeti Lignes dergisinin 2. say1smda ( 1988. Librairie Se

guier ed. ) yaymlanm1ur.


IRK, ULUS, SINIF 26

sal biinyeyi anltmna, "kendi", "biz" kimligini her tiirlii melez


leme, kanma ve istiladan koruma zorunlulugu) zihinsel iiriinleri
olan soylemlerde, temsillerde ve pratiklerde (iddet, horgorme,
hogoriisiizliik, agilama, somiirii bi9imlerinde) kay1thdir. Boy
lece (psikolojisi, saplant1h karakter yap1smm ama aym zamanda
"ak1ld11" 9eliikligin anlat1mma bagh olan) kimi duygulanzmlar
diizenler; bunu, onlara "nesne"leri a91smdan oldugu kadar "ome"
leri 1smdan da klielemi bir bi9im vererek yapar. Bir 1rk91 ce
maatin (ya da aralannda uzaktan "taklit" baglanmn bulundugu bir
1rk91lar cemaatinin) oluumunun ve aym zamanda 1rk91hgm hedefi
("nesne"leri) olan bireylerin ve topluluklann kendilerini cemaat
olarak algilamakta nasil s1kmt1 9ektiklerinin fark edilmesini sag
layan ey, dokunakh bir klieler ag1 i9indeki bu pratikler, soy
lemler ve temsiller birleimidir.
Ancak bask1 ne denli mutlak olursa olsun, kukusuz, kurban
larz ir;in bask1 olmaktan 91kamaz: Ne 9elikisiz bir bi9imde i9sel
leirilebilir (Memmi'yi yeniden okuyal1m); ne cemaat kimliginin
tam da kendi kendilerini tammlama haklan inkfu- edilen toplulukla
ra atfedilmesindeki 9elikiyi silebilir (Fanon'u yeniden okuyal1m);
ne de uygulanan iddetin ve eylemlerin, soylemler, kuramlar ve
ak1lc1lt1rmalardan her zaman daha fazla oldugu ger9egini degi
tirebilir. Oyleyse eylemleri ve eyleme ge9ii, tart1mas1z bi9imde
ogretilere iistlin tutan 1rk91 karm1k, kurbanlan a9JSmdan temel
bir simetrisizlik t1maktad1r; dogal olarak bu eylemlere yalmzca
fiziksel iddet ve aynmc1hk degil, bizzat sozler de -sozlerin bir
horgonne ve saldm tavn olarak iddeti de- dahildir. Blang19ta
bizi dil ve ogreti mutasyonlanm goreliletirmeye iten de budur;
pratikte aym eylemlere yol t1klanna gore, dinin dilinden bilimin
kine ya da biyolojininkinden kiiltiiriin ve tarihin diline kadar hep
aym yap1y1 (haklann inkanm) koruyan savlara bu denli onem at
fetmek gerekli midir?
Bu uyan dogrudur, hatta canahc1 onemdedir ama sorunu orta
dan kaldirmaz. Irk91 karm1gm yok edilmesi yalmzca kurbanla
nnm bkald1rmas1m degil, aym zamanda bizzat 1rk91lann do
niiiimiinii ve sonu9 olarak zrkr;zlzgzn varettigi cemaatin ir; r;ozii
lii!jiinii gerektirir. Yirmi y1ldan beri s1k s1k belirtildigi gibi durum
BiR YENl-IRKC,:ILIK VAR Ml? 27

bu 1dan tamamen cinsiyetir:ilikle benzerdir; cinsiyetir:iligin Ii


mas1, hem kadmlann bkald1rmasm1 hem de "erkekler" cemaati
nin ziilmesini gerektirir. Oysa ki bu cemaatin oluumu iir:in Irkir:1
kuramlar vazgeir:ilmezdir. Aslznda kuramz (kuramlarz) olmayan
zrkplzk yoktur. Kendimize Irkir:1 kuramlann daha ir:ok seir:kinler
den mi yoksa kitlelerden mi, egemen smdlardan m1 yoksa ezilen
smdlardan m1 ir:1kt1gm1 sormak tiimiiyle bouna olacaktir. Buna
karm entelektiieller tarafindan "ak1lc1lnnld1klan" ap1ktir. Da
has1 iist diizey Irkir:1hk kuramltirmalannm -bunlann prototipi
19. yiizy1lm sonunda oluturulan evrimci "biyolojik Irklar" antro
poloj isidir- Irk "gosteren"i etrafmda kurulan cemaatin kristal
lemesindeki ilevleri iizerine kendimizi sorgulamak son derece
6nemlidir.
Bana gore bu ilevin kaynag1, ne yalmzca entelektiiellerin
ak1lc1lt1rmalannm gene! diizenleyici giiciinde -ki Gramsci bu
nu onlann "organikligi", Auguste Comte ise "manevi giicii" ola
rak adlandmr- ne de iist diizey Irkir:1hk kuramlannm her toplum
sal sm1ftan insanm kendini bulabilecegi bir cemaat, bir as1l kimlik
imgesi oluturmalanndadir. Bu ilev daha ir:ok, iist diizey Irkir:1hk
kuraml anmn gozle goriiliir "kan1tlara" (Irksal iaretler ve 6zellikle
de bedensel iaretler ir:ok 6nemlidir) dayanarak bilimsel gidimli
ligi* taklit edilerindedir. Ya da daha dogrusu, bilimsel gidimli
ligin "goriilebilir olgulan" "gizli" nedenlere eklemleme eklini tak
lit edilerinde ve boylece kitlelerin Irkir:1hgmm 6ziinde bulunan bir
kendiliginden kuramltirmanm oniinde gidilerindedir.1 0 halde
Irkir:1 karm1gm ir:ok 6nemli bir bilmezliktenltanzmazlzktan gelme
ileviyle (ki bu olmadan iddet, onu kullananlar iir:in bile taham
miil edilebilir olmaktan ir:1kard1), toplumsal ilikilere dair giiir:lii bir
dogrudan bi/me arzusunu, bir "bilme istemi"ni, iir:inden ir:1k1lamaz

* Gidimlilik: Bir onenueden baka bir onenne c;1karan ve boylece bir


takun ara diiiiniilerden gec;erek ilkeden sonuca varan diiiinii taIZI. (c;.n.)
I. Bana gore temel olan bu noktay1, Collette GUILLAUMIN tiimiiyle
ac;1khga kavuturmutur: "Snnflandmna etkinligi aym zamanda bir bilgi et
kinligidir. [ ...] Barmdird1g1 siirprizlere ve klilere kar1 miicadelenin belirsiz
ligi kukusuz btmdandir. Snnflandmua bask1ya oldugu gibi bilgiye de gebe
dir." (L 1/deologie raciste. Genese et langage actuel, Mouton, Paris - La Haye,
1 972, s. 183 ve devanu)
IRK, ULUS, SINIF 28

bir ekilde birbirine kant1rd1gm1 soyleyecegim. Bunlar birbirlerini


besleyen ilevlerdir ir:unkii kendi kolektif iddetleri bireyler ve
toplumsal gruplar iir:in ivedi bir air1klama bekleyen, bogucu birer
muamma oluturmaktadir. Irkir:1hk ideologlannm, ortaya ir:1kard1k
lan ey ne denli inceltilmi olursa olsun, entelektiiel konumlanm
benzersiz k1lan ey budur. Tarihsel olarak etkili olan Irkir:1hk ideo
loglan her zaman, 6megin iir:rek spekiilasyonla halkm anlayabi
lecegi 6greti arasmda bir mesafe ("gnose " * yoluna sapmad1kir:a
mutlak bir kopukluk degil) b1rakmak zorunda olan tannbilimci
lerden farkh olarak, kolay kavranabilir ve adeta peinen kitlelerin
sozde ag1 diizeylerine uyarlanm1 "demokratik" 6gretiler olu
turmulardir; seir:kinci temalann hazirlanmas1 bile buna dahildir.
Bu, bireylerin yalmzca yaadzklarzna degil, toplumsal diinyada ne
olduklarzna da dolays1z air:1klama anahtarlan vermeye -ki bu
bak1mdan astroloj iye, karakter okumaya, vb. yakmd1rlar- elve
rili 6gretiler demektir: Bu anahtarlar insani durumun bir "sir"
nnm air:1ga vurulmas1 biir:imini ald1klannda bile (yani hayali etkili
likleri iir:in esas olan bir szr etkisine sahip olduklannda bile -
Leon Poliakov bu noktay1 epeyce air1klam1t1)2 bu boyledir.
O st diizey Irkir:1hgm iir:erigini, 6zellikle de etkisinin iir:erigini
eletirmeyi giiir:letirenin de bu oldugunu belirtelim. Nitekim ku
ramlannm yap1smda, gerir:ekte kitleler tarafmdan aranan, arzula
nan "bilgi "nin, yalmzca onlann iir:ten gelen duygulanm dogrula
maktan ya da onlan iir:giidiilerinin dogruluguna gotiirmekten b
ka bir ey yapmayan basit bir bilgi oldugu varsay1m1 goriiliir. Bi
lindigi gibi Bebe!, antisemitizmi "budalalar sosyalizmi" olarak,
Nietzsche ise nerdeyse bir geri zekahlar siyaseti olarak niteliyordu
(ama bu onu kendi hesabma Irklara dair mitoloj inin biiyiik bir
boliimiinii yeniden ele almaktan hiir: de al1koymad1). Biz bile Irkir:1
6gretileri, etkililikleri kitlelerin bilme arzusuna verdikleri pein ce
vaptan ileri gelen, tiimiiyle demagojik kuramsal yap1mlar olarak
belirledigimize gore bu ikircil anlamdan kair:abilir miyiz? "Kitle "

* Gmse: Arai;slz olanik ve sezgi yoluvla Clll Mutlak Bilgi. (Yunan


ca gnosis 'ten ir:.n.)
..

2. L. POLIAKOV, Le Mythe aryen, Calmann-Levv, 1971; la Ccnmlite


diaboliq ue, 1980.
BiRYENi-IRK<;IllK VARMJ.? 29

(ya da "halk") kategorisi bile yanszz degildir, toplumsal olanzn


zrksal ve yurtsal kzlznmasz mantzgzyla dogrudan ili:;kilidir. Bu ikir
cil anlam1 gidennek iin irk1 "mit'in kitleler iizerinde nasil niifuz
kazand1g1m dikkate almak kukusuz yeterli olmayacaktlr; aym za
manda kendimize, "zihinsel" ve geni anlamda "elle yapilan" et
kinlikler aynm1 ervesinde ilenmi diger sosyolojik kuramlann
neden bu bilme arzusuyla kolayca kaynamad1klanm sonnam1z
gerekir. Irk1 mitler ("arilik miti", soyekim miti) yalmzca sahte
bilimsel ierikleri geregince degil, entelektiielligi kitleden ayiran
uurumu hayali olarak manm, yine kitleleri sozde dogal o
cuksuluklanna hapseden ortiik bir kadercilikten aynlamayacak
yollan olduklan iin boyledirler.
Art1k "yeni-irk1hga" donebiliriz. Burada giiliik 1karan irk
1hk olgusu degildir. Daha once de soyledim, eger pratigin yo!
at1g1 inkarlann -ozellikle de bu yolla basiretsizligini ya da dal
kavuklugunu ortaya koyan "siyasal sm1fm biiyiik bir boliimii ta
rafmdan yapilan inkarlann- bizi aldatmasma izin vennezsek pra
tik yeterince giivenli bir oliittiir. Giiliik, dilin gorece yeniliginin,
veni ve siirekli bir toplumsal pratikler ve kolektif temsiller, iist
diizey ogretiler ve siyasal hareketler eklemlenmesini ne derece
ifade ettigini bilmektedir. K1sacas1 Gramsci'nin diliyle konuacak
olursak, burada hegemonya gibi bir eyin ortaya 1k1p 1kmad1-
g1m bilmektedir.
Gar; kategorisinin -uk kavram1m ikame edici ve "sm1f bilinci
"ni paralay1c1 etken olarak- ileyii, bize bir ipucu veriyor.
Suras1 a1k ki iimiz, ne sadece irk teriminin ve onun tiirevlerinin
igrenliginin gerekli kild1g1 bir kamuflaj ilemiyle ne de ozelde
Frans1z toplumunun doniiiimlerinin sonulanndan biriyle ilgili.
GOmen ii topluluklan uzun zamandan beri aynmc1hga ve irk1
klielerle dolu yabanc1 diiman1 iddet hareketlerine maruz kal
maktalar. Diger bir kriz donemi, iki sav aras1 da, Yahudi olsun
olmasm "pis yabancilar"a ka1 -fist hareketlerin d1ma an
ve mant1ksal sonulan Vichy yonetiminin Hitlerci giriimi destek
lemesi olan- kampanyalann birbiri ardma geliine tan1k olmutu.
Neden "biyolojik" gosteren'in, "oteki"ne duyulan nefret ve kor
kunun simgeleri iin dayanak noktas1 olarak yerini kesin biimde
IRK, UL US, SINIF 30

"sosyolojik" gosteren'e b1rakima tarnk olunmad1? Bunun, antropolojik


mitin Frans1zlara ozgii geleneginin agirhg1 d1mdaki nedenlerinden
biri, temelde A vrupah olan gi:i't kavray11yla somiirgeci deneyimlerin
(Fransa bir yandan "istila" edilmitir, diger yandan "hiikmeden"dir)
arasmda siiriip giden ideolojik ve kurumsal kopukluktur. Diger neden
ise diinya i:il'teginde, devletler, halklar ve kiiltiirler arasmda yeni bir
3
eklemlenme modelinin yoklugudur. Aynca bu iki neden bilbirine
baghdir. Yeni-irk't1hk, "somiirgelikten kurtulu" 'tagma, eski
somiirgelerle eski metropoller arasmdaki niifus hareketlerinin tersine
'tevrilii, insanhgm tek bir siyasal alan i'tinde par'talam1 'tagma ait bir
Irk't1hktir. Bizde gi:i't kanna1gm1 merkez alan giiniimiiz Irk't1hg1
ideolojik olarak, Fransa d1mda, ozellikle de A nglosakson iilkelerde
'tOktan beridir gelimi olan bir "irks1z Irk't1hk" 'ter'tevesi i'tinde yer
ahr: Baskm temanm biyolojik soya'tekim degil, kiiltiirel farkhhklann
a1la mazhg1 oldugu bir 1rk't1hk; ilk bak1ta baz1 grup ya da halklann
digerlerine iistiinliigiinii degil, "sadece" smirlann kaldmlmasmm
sakmcasm1, hayat tarzlannm ve geleneklerin bagdamazhgnn savunan
4
boyle bir irk't1hk hakh!Ikla, farkr;1-1rkr;1ilk (P A. Taguieft) olarak
adlandmla bilir.
Sorunun oneminin alum 'tizmek i'tin hemen bu degiimin siyasal
sonu'tlanm gostermek gerekir. Bunlardan ilki, geleneksel irk't1hk
ka1thg1mn bavurdugu savumnalann -savlanmn ters-

3. ABD'de "zenci sorunu" ile A vrupa'dan gelen yogun gi:i't dalgalanmn


yaratbg1 etnik sommm, 1 950-00 y1llannda yeni bir "etniklik paradigmas1"run
ikincisini birinciye yans1b1na dek, nastl ayn kaldigiru dn(Bkz Michael
OMI ve Howard WINANT, Racial Fonnation in the United States, Routledge
andKeganPaul, 1 986).
4. Ozellikle "Les presuppositions definitionnelles d'un indefinissable: le
racisme" (Mots, no. 8, M art 1 984); 'L'identite nationale saisie par Jes logi
ques de racisation. Aspects, figures et problemes du racisme differentialiste"
(Mots, no. 12, Mart 1 986); 'L'identite frnn\;aise au miroir du racisme differen
tialiste", Espaces 89, l 'identitefranr;aise, Editions Tierce, 1 985. Bu dce
daha once ColeUe GUlLLAUMIN'in i ncelemelerinde belintir. Ayru zaman
da: Veronique DE RUDDER, 'L'obstacle culture!: la differe nce et la distance",
l'Homme et la societe, Ocak 1 986. Anglosakson Hlkeleri i'tin Martin BAR
KER'm kitab1yla J!tmruz (I7w New Racism, Conse1vatives and the Ide
ology of'the Tribe, Junclion Books, Londra, 1 98 1 ).
sm YEM-IRK<;IUK VAR MI? 31

yiiz edildigini, hatta kendisine ka1 dondiigiinii fark ettiki;:e (Taguieff


bunu farki;:1-Irki;:1hgm misi//eme etkisi olarak i;:ok iyi adlandmmt1r)
istikrars1zlamas1d1r. Irklann yaht1labilir biyoloj ik birimler
olutunnad1klan; ashnda "insan Irklan" diye bir ey o/madzgz dolays1z
kabul edilir. Bireylerin tutumlanmn ve "yetenekliliklerinin"
kanbag1yla ya da genleriyle bile degil, tarihsel "kiiltiirlere"
aidiyetleriyle ai;:1klarunas1 da aym ekilde kabul gorebilir. Oysa sava
sonras1 Irki;:1hk-kar1t1 humanist ve kozmopoliti;:i tezlerin biiyiik
boliimii, tiimiiyle kiiltiirlerin i;:eitliligini, eitligini - ki insan
uygarhgun oluturan sadece bu kiiltiirlerin i;:ok sesli birligidir- aym
zamanda da bunlann tarih boyu sareklilik/erini tammaya yonelen
antropoloj ik kiiltiirciiliige aittIT. Tekbii;:imliligi dayatan bazi
emperyalizmlerin hegemonyasma ve azmhkta kalan ya da ezilen
uygarhklann yok edilmesine, "etnik kmm"a kar1 verilen savaa
yapt1g1 katk1, antropolojik kiiltiirciiliigiin degerini ortaya i;:1kamut1.
Farki;:1-Irki;:1hk bu tezi hemen kabul ediven nekte-dir. Daha once, biitiin
uygarhklann eit derecede kan na1k ve insan diiiincesinin ilerlemesi
1i;:m eit derecede gerekli oldugunu kamtlayarak iinlenen,
antropoloj inin biiyiik ismi (Claude Levi-Strauss, Irk ve Tarih) imdi
kendini, isteyerek ya da istemeyerek, "kiiltiirel mesafelerin" ortadan
kaldmlmasuun, "kiiltiirel kan1m" in, insanhgm entelektiiel oliimiine
tekabiil edecegi ve hatta belki de biyolojik olarak hayatta kahnasun
saglayan diizenlemeleri bile tehlikeye sokacag1 diiiincesinin (Irk ve
Ka/tiir/ hizmetine ginni olarnk bulmutur. Ve bu "kamtlama", insan
gruplanmn -siyasal

5. 197 l 'de UNESCO ii;:in yazilnu konfenms, 1983e le Regard e/oig


ne'de yeniden ele alirum Pion, 1983, s 2 1 -48, [Irk ve Tarih Tiirki;:e ya
ymlammtrr, Metis Yaymlan, 1985). Bkz. M. O'CALLAGHAN ve C. GUIL
LAUMIN, "Race et rnce. la mode 'naturelle' en science humaines", l'Hom
me et la societe, no. 3 1-32, 1974. Bambka bir baki ai;:IS111dan Levi-Stnmss
"anti-hiimanizmi"n ve "goreciligin" savunucusu olarak saldmya ugramaktadrr
(Bkz T. TODOROV, "Levi-Strauss entre universalisme et relativisme", le
Debat, ro. 42, Kasnn-Arahk 1986; A. FINKIELKRAUT, la Defaite de /apen
see, Gallimard, 1987). Tartlma tamamlamnadlg1 gibi heniiz yeni balanu
tlr. Kendi adnna Levi-Strauss'un ogretisinin "11ki;:1" oldugunu degil, 19. ve
20. yiizy1lm 11ki;:1 teorilerinin, hiimanizinarun kavramsal alarunda kumlquk
lamu savunuyomm: dolay1s1yla onlan bi:iyle ay1rnmay1z (bu kitaptaki "hk
i;:1hk ve Milliyeti;:ilik" bahkh i;:ahmama bakuuz).
IRK, ULUS, SJNIF 32

kategori olarak ulusun antropolojik anlarnmm belirsizligine rag


men, pratikte ulusal gruplann- geleneklerini, dolay1s1yla kimlik
lerini koruma konusundaki "kendiliginden" egilimleriyle dogru
dan ilikilendirilmitir. Buradan da ortaya ir:1kan, genetik ya da bi
yoloj ik dogalc1hgm, insan davran1lanm ve toplumsal baglan or
tarna uydurmanm tek yolu olmad1g1dir. Hiyerarik bir modelin
birak1lmas1 pahasma -bunun gerir:ek olmaktan ir:ok g61iiniite
kald1gm1 gorecegiz- kiiltii.r de bir doga gibi, 6zellikle de bireyleri
ve gruplan a priori olarak bir soy kiitiigiine, dokunulmaz ve de
gimez bir soy belirlenimine hapsetme yolu olarak i gorebilir.
Arna bu ilk misilleme etkisi daha kumazca ve bu nedenle daha
etkili bir ikinci etkiye yo! airar: Eger degitirilemez kiiltiirel fark
hhk insanm gerir:ek "dogal ortarn1", tarihsel solunumu iir:in vaz
geir:ilmez atmosferi ise, o zarnan bu farkhhgm ortadan kalkmas1,
sonunda zorunlu olarak savunma tepkilerinin, "etnik gruplar ara
s1" anlmazhklann dogmasma ve gene Ide bir saldirganhk art1ma
yo! air:acaktir. Bize bu tepkilerin "dogal" oldugu soylenir arna aym
zarnanda tehlikelidirler. Burada bizzat farkir:1 6gretilerin, yiiz sek
sen derecelik 1rt1c1 bir doniile, zrkplzgz apklamaya (ve 6niine
geir:meye) niyetlendikleri g6Iiiliir.
Aslmda sorunsalm gene! bir yer degitiriine tamk olunmak
tad1r. insanhk tarihinde ister psikoloj ik, ister biyoloj ik temeller
iizerine kurulmu olsun, Irklar ya da Irklann miicadelesi kura
mmdan, toplumda zrksal aidiyeti degil zrkp tutumu kendine ma/
eden "etnik ilikiler" (ya da zrk ilikileri) kurarnma geir:ilmektedir.
Farkir:1-Irkir:1hk mantiksal air:1dan, Irkir:1hk ve Irkir:1hk-kar1thg1 ara
smdaki ir:atimadan ders alm1, toplumsal saldirganhgm nedenle
rine siyasal olarak miidahale edebilecek gibi g61iinen bir meta
Irkir:1hk ya da "ikinci konum" olarak adlandirabilecegimiz tiirden
bir Irkir:1hkt1r. Irkir:1hg1 onlemek isteniyorsa "soyut" Irkir:1hk-kar
1thgmm, yani insan toplulugunun hareketlerinin sosyoloj ik ve
psikoloj ik yasalannm bilmezlikten/tammazhktan gelinmesinin,
onlenmesi gerekecekti : "Hog61ii eikleri"ne sayg1 gostermek,
"kiiltiirel mesafeleri" korumak, yani bireylerin bir tek kiiltiiriin
mirasir:1lan ve 1y1c1lan oldugunu ileri siiren varsay1m geregince
topluluklan ay1rmak gerekecekti (bu bak1mdan en iyi duvar yine
BiR YENi-JRK<;!LIK VAR Ml? 33

de ulusal sm1rdir). Bu noktada dogrudan siyasete ve giinliik de


neyime varabilmek iir:in spekiilasyondan ir:1k1yoruz. Kukusuz
"soyut", epistemolojik bir 6zellik degildir; kendisine tekabiil eden
uygularnalar daha somut, ya da daha etkili oldugu oranda uygun
diien bir deger yarg1s1d1r. Bu uygularnalar kentsel yeniletirme,
aynmc1hga kar1 miicadele, hatta okulda ve iyerinde kar1-ay
u m c 1 h k prograrnlandir (yeni Amerikan sag1, buna tersine-ay
rzmczlzk diyor; aym ekilde Fransa'da, u ya da bu m hareketle
hiir:bir ilgisi bulunmayan "akh bmda" insanlann, yaratt1g1 ka
n 1 k h k ve yulann ulusal aidiyet duygulanm "k1k1rtma" bi
ir:imiyle 11Irkir:1hg1 yaratanm Irkir:1hk-kar1thg1 oldugu"nu soyle
dikleri giderek daha fazla duyulmaktadir).6
Farkir:1-Irkir:1hk kuramlannm -art1k gerr;ek zrkr;zlzk-karztlzgz,
yani gerir:ek hiimanizm olarak ortaya ir:1kmaya elverilidirler- bu
rada akild11 hareketlerin toplu iddet ve saldirganhgmm, 6zellikle
de yabanc1 diimanhgmm gene! air1klarnas1 olarak "kitle psikolo
j is in i n " yeniden kavutugu itibarla kolayca baglant1 kurmas1 rast
lanti degildir. Burada, yukanda hat1rlatt1g1m ikili oyun tarn an
larn1yla devreye girer: kitleye "kendiligindenligi"nin bir air1klarna
s r n m sunulmas1 ve aym kitlenin "ilkel" kalabahk olarak ortiik bir
degersizletirilmesi. Yeni-Irkir:1 ideologlar soyair:ekim mistikleri
degil, "gerir:ekir:i" sosyal psikoloji teknisyenleridirler...
Y eni-Irkir:1hgm misillemesinin etkilerini bu ekilde ortaya ko
yarken kukusuz yarat1hm1 ve iir:sel degiimlerinin karm1khg1m
basitletiriyorum, arna bunu yaparak gelimesindeki stratej ik koz
lan ortaya ir:1karmak istiyorum. Burada ancak 6zetlenebilecek baz1
eklemeler ve diizeltmeler yapilabilir.

6. Bu temalar Anglosakson iilkelerde "insan etoloj isi" ve "sosyo-biyo


loji" tarafmdan bol bol kullamlarak zenginletirilmektedir. Fransa'da ise dog
rndan kiiltiircii bir temele dayandmlnulardir. Bu konuyla ilgili olarak, A. BE
.TIN ile .T. FREUND yonetiminde hazirlanan ve Yeni Sag'm kuramc1lanndan tu
liin da, daha durnrn otunnu iiniversite ogretim iiyelerine kadar uzanan bir
yelpazede c;eitli yaz1lara yer veren bir sec;ki c;1knu!ir: Racismes, antiracis
me.s, Meridiens-Klincksieck, 1 986. Bu eserin aym zamanda c;ok yiiksek tirajh
bir popiiler yaymda (J'ai tout compris, no. 3, Haziran 1 987, "Dossier choc:
lmmigres: Demain la liaine 11, YaZI ii. M .. Guillaume Faye) basil bir dile in
dirgemni oldugmrn bilmekte de yarar var.
IRK, ULUS, SJNJF 34

" Irks1z bir 11fo;1hk" diiiincesi sarulabilecegi kadar devrimci


degildir. Ashnda, tarihbilimsel kullamm1 "soybilim" (genealoji)
kelimesinin "genetik" kelimesine dahil edilmesinden once gelen irk
kelimesinin anlanundaki degimelere ginneden once, ne kadar
rahats1z edici olsalar da -nk1hk-ka1t1 bir dokiim iin, ama aym
zamanda yeni-irk1hgm onu maruz b1rakt1g1 inan degiiklikleri iin
bazi biiyiik tarihsel olgulardan sozetmek gerekiyor.
ikincil kmamsal yapunlar diizeyinde bile olsa, esas giiciinii sahte
biyolojik bir irk kavrammdan almayan bir irk1hk hep varoldu ve
bunun prototipi de antisemitizmdir. Aydmlaruna ag1 Avru-pas1'nda,
hatta Reconquista ve Engizisyon i spanyas1'run dinsel Yahudi
dtiman11gma getirdigi devleti ve milliyeti sapmadan bu yana
belirginlemeye balayan modem antisemitizm, daha o zamandan,
"kiiltiircii" bir irk1hktir. Bedensel izler kukusuz dtisel olarak biiyiik
bir yere sahiptirler, ama biyolojik bir soyaekimin iaretleri olmaktan
ok, derin bir psikoloj inin, manevi bir mirasm izleri olarak. 7
Denilebilir ki bu iaretler, ne denli zor goriilebilirse o denli
belirticidirler ve Yahudi ne denli "ayirt edilemez" ise o denli
"gerek"tir. Ozii kiiltiirel bir gelenegin, tare! bir paralarunarun
mayas1run oziidiir. Antisemitizm ok iist diizeyde "fark1"dir ve
giiniimiiziin fark1-1rk1hg1 biimsel olarak birok bakundan,
gene//etirilmi bir antisemitizm gibidir. Bu diiiince, ozellikle
Fransa'da giiniimiiziin Arap fobisini a1klamak iin ok onemli-

7 Ruth Benedict buna H. S. Chamberlain konusunda dikkat kiyonlu


"Aroik Chamberlain Yalmdiler'i fiziksel ozelliklerinien ya da soyagalanndan
tanumyonlu; onun da bildigi gibi Yahudiler modem Avrupa'daki niifusun geri
kalamndan belli an1rOJXl1norlik Oliimlerle aynlamazlar. Fakat dmandllar,
iinkii ozel di$inme "'.e davramna kiJleri vanll. 'insan Yalmdi haline gelebi
lir.. .' vb.'' (R. BENEDICT, Race andRacism, yeni basun: Routledge and Ke
gan Paul, 1983, s. 1 32). Ona gore bu Chamberlain'in hem "diirtistliigu"niin
hem de i "likisi"nin i1etidir. Bu eki kural halini alrmtlr ve aslmda
tek kural da degildir. Antisemitizm'de Yahudi'nin giligi temas1, yok edil
mez farl<ltltk temasmdan ok daha az onemlidir. Chamberlain'in Yahudiler'i
ok daha "tehlikeli" k1lan zihinsel, ticari, cemaate dair "iistiinliiklerini" an
maktan holand1g1 bile gorillmektedir. Nazi giriimi kendisini ogunlukla,
Yalrudiler'in fiili "insan-altI" durumu kar.;mdaki bir giriiln olaiak degiJ, on
lan "insan-alti" durwna indirme giriilni olarak kabul eder: Bu yiizden de
kO!eletinneyle yetinemez ve yok etmeyle sonulamr.
sm YEM-jRK<;IUK VAR MI? 35

dir; i;:iinkii beraberinde 11 Avrupahhkla11 bagdamayan 11diinya goriiii11


ve evrensel ideolojik egemenlik giriimi olarak bir i slam imajun,
oradan da 11 Araphgm11 ve 11 i slamhgm11 kas1th olarak birbirine
kantmlmasun getirir.
Bu da dikkatimizi 1Tki;:1 geleneklerin Fransa'da ald1g1 ulusal
bii;:ime ilikin kabul edilmesi daha da zor ve bu nedenle de onemli bir
tarihsel olguya i;:eker. Arilik ogretilerinin, antropometrinin ve
biyolojik genetigin iiphesiz ozel olarak Frans1z bir gei;:mii vardlT,
ama geri;:ek 11Frans1z ideolojisi11 burada degildir: Bu ideoloji, 11insan
haklan iilkesi11 kiiltiiriiniin, insan tiiriinii evrensel olarak egitme
misyonu bulundugu diiiincesindedir. Bu diiiinceye tekabiil eden
pratik, ezilen topluluklann asimilasyonu ve buradan da bireylerin ve
gruplann asimi/asyona direni/erinin ya da uyum/aruun az ya da r;ok
oluuna gore ay1rt edilmesi ve aamalandml-mas1 gerekliligidir.
11Beyaz adanun yiikii11niin bu Frans1zlara ozgii (ya da 11demokratik11)
varyantmda ve somiirgelemede kendini gosteren ey, hem etkili hem
de ezici olan bir d1lama/ii;:ine alma bii;:imidir. Irki;:1 ideolojilerin
ileyiindeki ya da ideolojilerin ileyilerinin 1Tki;:1 yanlanndaki
evrenselcilik ve partikiilarizm paradokslanna baka yerde tekrar
donecegim. 8
Bunun tersine, yeni-1Tki;:1 ogretilerde hiyerari temasmm ancak
goriiniite ortadan kalktigun anlamak zor degildir. Hiyerarinin
sai;:mahg1 yiiksek sesle ilan edilebilecek kadar ileri gidilebilir; ashnda
hiyerari diiiincesi kendini bir yandan ogretinin pratik kullamnunda
(boylece ai;:1ki;:a dile getirilmesine gerek kalmaz), diger yandan
kiiltiirlerin farkhhgun kavramak ii;:in kullamlan o!r;1U!erin tipinde bile
yeniden oluturur ve yine 11ikinci konum11un, meta-1Tki;:1hgm mantiksal
olanaklanru tehlikeye soktugu goriiliir.
Geri;:ekte 11kanma11dan korumna, kurum/a1111 kiiltiiriin, devletin,
egemen suuflann ve hayat tarzlanyla diiiinceleri okul tarafmdan
merulatmlan 11yurttalar11 kitlesinin kiiltiirii oldugu yerde i
gon nektedir. Boylece tek yonlii bir toplumsal yiikselme ve ifade
yasag1 gibi iler. i ngiltere'deki bir 11Siyah11m, ya da Fran-sa'daki bir
11Beur11iin*, zaten ii;:inde yaamakta oldugu toplumla

8. Bkz. bu kitapta, 11Irki;:1hk ve Milliyeti;:ilik11


IRK, ULUS, SJNIF 36

"biitiinlemesi" i<;in gerekli olan asimilasyonun (kald1 ki bu top


lum her zaman onun yiizeysel, kusurlu, yapmac1k oldugundan
kukulanacaktJr) bir ilerleme, ozgiirleme ve haklann tanmmas1
gibi gosterildigi ger9egini, biitiin kiiltiirlerin saygm oldugunu one
siiren hi9bir kuramsal soylem degitiremez. Bu durumun ardmda,
insanhgm tarihsel kiiltiirlerinin iki biiyiik s1mfa aynld1g1 diiiin
cesinin heniiz yenilenmi varyantlan i bmdadir . Bu iki s1mf
unlard1r: Evrenselci, ilerici olacaklar ve iflah olmaz bir ekilde
partikiilarist, "ilkel" olacaklar. Paradoks bir rastlantJ degildir:
"Tutarh" bir fark91-1rk91hk biitiin kiiltiirlerin degimezliginin
aynm gozetmeksizin savunucusu oldugundan aym zamanda mu
hafazakar da olacaktJr. Ger9ekten oyledir de; C::iinkii Avrupa kiil
tiiriinii ve yam tarzm1 "ii<;iincii diinyal1lma"dan koruma ba
hanesiyle onlara ger9ek gelimeye giden tiim yollan iitopik bir
ekilde kapatlr. Arna derhal eski bir aynm1 yeniden devreye so
kar: toplumlann "a91k" ve "kapal1", "duragan" ve "giriken", "so
guk" ve "s1cak", "siiriiciil" ve "bireyci" vb. olarak aynlmalan.
Bu, kendi hesabma kiiltiir kavrammdaki tlim muglakhg1 harekete
ge9iren bir aynmdir (Frans1zca i<;in ozellikle ge9erlidir! ).
Ayn kendilikler (ya da sembolik yap1lar) olarak ele alman
kiiltiirlerin (Kultur) farkhhg1, bizzat "Avrupal1" alan i<;indeki kiil
tiirel eitsizligi yans1t1r; ya da daha iyisi "kiiltiir(i" (Bi/dung, iist
diizey ya da popiiler, teknik ya da folklorik vb.) sanayilemi,
egitimli, giderek uluslararas1lan, diinya 6l9egine 91kan bir top
lumda yeniden iiretilme egilimi gosteren eJitsizlik yapzlarz olarak
yans11Ir. "Farkh" kiiltiirler, kiiltiiriin edinilmesinin oniinde engel
oluturan ya da (okul tarafindan, uluslararas1 iletiim normlan ta
rafmdan) engel olarak kurulan kiiltiirlerdir. Ve buna ka1hk ezi
len sm1flann "kiiltiirel handikaplan ", "d1"ta olmanm pratikteki
kar1hklan olarak ya da ozellikle "kanma"nm y1k1c1 etkilerine
(yani bu "kanma"mn i<;inde ger9ekletigi maddi koullann etkile
rine) a<;1k kalan yam tarzlan olarak goriinmektedir. 9 Hiyeraik
temanm bu gizli varhg1 (onceki donemin a<;1k9a eitsizlik yanhs1

* Beur. Fransa'da ikinci kuak yabanc1lara, i;:ogunlukla Kuzey Afrika


hlar'a verilen ad ( 9.11.)
BiR YENi-IRK<;!UK VAR MI? 3 7

olan Irkir:1hg1 gibi, Irksal tiplerin temelde degimez oldugu var


say1mm1 dile getirebilmek iir:in, ister genetik ister Volkerpsycho
logie * iizerine kurulu olsun, farkir:1 bir antropolojiyi 6nceden ka
bullenmek zorundayd1) bugiin bireyci modelin baskm oluunda
ayncahkh bir yere sahiptir: Air:1kir:a soylenmese de iistiin goriilen
kiiltiirler, "bireysel" giriimi, toplumsal ve siyasal bireyciligi diz
ginleyenlerin aksine bunlara deger veren ve destekleyen kiiltiirler
olacaktir. Bunlar "ortak ruh"un bireycilikten olutugu kiiltiirler o
lacaktir.
Buradan da sonunda biyolojik temanzn doniiJiine, kiiltiirel
Irkir:1hk ir:erir:evesinde biyolojik "mit"in yeni varyantlannm hazir
lanmasma izin verenin ne oldugunu anhyoruz. Bilindigi gibi bu
air:1dan farkh ulusal durumlar vard1r. Etolojik ve sosyobiyolojik
kuramsal modeller (ki bunlar da rakiptir) Anglosakson iilkelerde
daha etkilidir. Bu iilkelerde miicadeleci bir neoliberalizmin siyasal
amairlanyla dogrudan kesierek Sosyal Darwinizm ve Soyant1m
c1hk geleneklerinin yerini alm1lardir. 1 0 Yine de biyolojik air1kla
malara dayanan bu ideolojiler bile, esas olarak "farkir:1 devrime"
baghdir. Air:1klamay1 amairlad1klan ey, Irklann inas1 degil, gele
neklerin ve kiiltiirleri birbirlerinden ayiran setlerin, bireysel yete
neklerin birikimi air1smdan 1d1g1 hayati 6nem ve 6zellikle de ya
banc1 diimanhgmm ve toplumsal saldzrganlzgzn "dogal" temel
leridir. Saldirganhk, yeni-Irkir:1hgm her biir:iminin bvurdugu ve
bu durumda biyolojizmi bir derece ileri gotiiren kurmaca bir oz
diir: Kukusuz "Irklar" yoktur, sadece halklar ve kiiltiirler vardir;
ama kiiltiiriin biyolojik (ve biyopsiik) nedenleri ve sonuir:lan ve
kiiltiirel farkhhga gosterilen biyolojik tepkiler vardir (bu tepkiler,
ha.Ia. genilemi "aile"sine ve "topragma" bagh insamn silinemez

* Volke1psychologie: Bir etnik grnbun psikolojisi. (,4/m. c;.n. ).


9. uras1 ac;1k!ir ki, "lfksal c;a!imalann" ve okulda goc;menlerin bulu
nu1ma duyulan luncm -ki bu komuluktakinden c;ok daha fazlad!f- keskin
ligini, toplumsal snuflama ve biinyesine kabul etme konus1mda son karan
veren makam olarak kiiltiiriin kurnmsal hiyerarisi altmdaki kiiltiirlerin
"sosyolojik" farkhhgmdaki altalamaya baglamak gerekir. Bkz. S. BOULOT ve
D. BOYSON-FRADET, "L'echec scolaire des enfants de travailleurs inunigres",
L 1/mmigmtion maghrebine en France, ozel say1, Les Temps modemes, 1 984.
10. Bkz. M. BARKER, The New Racism ...
IRK, Ul US, SJNIF 38

"hayvanhgunn" izi olarak bii;:imlenecektir). Bunun tersine, katiks1z


kiiltiirciiliigiin baskm gi:iriindiigii yerlerde (i:imegin Fransa'da) giderek
biyoloji iizerine ve "canh"mn, iiremesinin, eylemlerinin, saghgmm d1
diizenlenmesi olarak kiiltiir iizerine bir soy !em oluturulmasma
sapt1gma da taruk olurunutur. Bunu ilk sezenlerden biri Michel
Foucault olmutur. 1 1
Yeni-1rki;:1hgm giiniimiizdeki varyantlanmn, ideoloj ik bir gei;:i
olumnundan baka bir ey meydana getinnemeleri miimkiindiir. Bu
gei;:i, soya ilikin mitlerin tarihsel anlatI yi:iniiniin(1rk, halk, kiiltiir ve
ulus arasmdaki yer degitinne oyununun); zihinsel yeteneklerin,
"nonnal" toplumsal yaama (ya da tersine sui;:luluga ve sapkmhga) ve
(manevi ai;:1dan oldugu kadar saghk ai;:1smdan, soyantlnu ai;:1smdan
vb.) "optimal" iiremeye olan egilimlerin, bilisel bilimler,
sosyopsikoloji ve istatistigin i:ili;:mek, sei;:mek, i;:evre ve soyai;:ekim
fakti:irlerinin dozunu ayarlayarak kontrol etmek isteyecekleri
egilimlerin ve yeteneklerin psikolojik degerlendirilmesi yi:iniiniin
gi:ilgesinde kalacag1 si:iylemlere ve toplumsal teknoloj ilere dogru. . .
yani b i r "1rki;:1hk sonras1"na dogru evrimleen bir gei;:i olabilir.
Toplumsal ilikilerin diinya i:ili;:egine i;:1k11 ve niifuslann yer
degitirii, ulusal devletler sistemi i;:eri;:evesi ii;:inde sunr kavranumn
giderek yeni.den gi:izden gei;:irilmesine ve uygularu bii;:imlerinin
azalt1lmasma yo! ai;:t1ki;:a buna daha i;:ok inanacagun. Bi:iylece,
uygulam bii;:imlerinin azalt1lmas1yla, "snnr" kavranuna toplumsal
korumac1hk ilevi verilecek ve daha birey-sellemi statiilere
baglanacakt1r. Bu arada teknolojik di:iniiiimler, snnf miicadelesinde
egitim eitsizligine ve entelektiiel hiyerailere -bireylerle ilgili
olarak genelletirilmi tekno-politik bir a-y1klamaya gidilmesi
bakmundan- giderek daha i:inemli bir rol oynatacakt1r. Sirket-uluslar
i;:agmda, geri;:ek "kitleler i;:ag1" belki de i:iniimiizde.

1 1 . Michel FOUCAULT, la Volante de savoir, Gallirnard, 1976.


NOT: TAGUlEFFin yukanda baugum i;:i:izii1nlemeleii i:inemli i:ili;:iide
gelitirdigi, tamamlad1g1 ve degitirdigi kitabuu bu incelemenin redaksiyo
nundan sonra okudum Ileride hak ettigi kilde tartIbilmeyi umuyorum.
(Pierre-Andre TAGUIEFF, la Force du prejuge, Essai sur le racisme et ses
doubles, Editions La Decouverte, 1 988.
KAPiTALiZMiN iDEOLOJiK GER1LiMLER1:
IRKILIK VE CiNSiYET1LiK
KARSISINDA EVRENSELC1LiK*
Immanuel Wallerstein

Uzun zamandu bize, modem diinyamn, dar, yerel baghhklann


s1mrlanm amakta ve insamn evrensel kardeligini ilan etmekte ilk
oldugu si:iylemnitir. Ya da 70'lere kadar bi:iyle si:iylemniti. 0 za
mandan beri evrenselci i:igretinin bizzat tenninolojisinin, i:imegin
insanhgm kardeligi* * teriminin kendi kendisini yalanlad1gmm, bu
terimin cins olarak eril olmasmdan dolay1 dii olan herkesi i:irtiik bir
biimde d1lad1gmm ya da ikincil bir alana ittiginin bilincine
vannannz sagland1. Modem diinyada evrenselciligin ideolojik olarak
siiriip giden merulatmhnas1 ile yine aym diinyadaki uk1hk ve
cinsiyetiligin (hem maddi hem de ideolojik anlamda) siiriip giden
gereklikleri arasmdaki derinde yatan o aym gerilimi ortaya 1karan bu
hir dilsel i:imekleri ogaltmak kolay olurdu. Benim tart1mak istedigim
ise bu gerilimdir, ya da daha kesin olarak, bu elikidir. C::iinkii
elikiler yalmzca tarihsel sistemlerin dinamik giiciinii saglamakla
kalmay1p onlann asli i:izelliklerini de ortaya koyarlar.
Evrenselci i:igretinin nereden geldigini, ne denli yaygmhkla

* Bu makale ilk kez ingilizce olarak "Kapitalizmin ideolojik Gerilimleri:


I1k1bk ve Cinsiyetilik K1smda faTenselcilik" bahg1yla J. SMITII ve
digerleri, Racism, Sexism and the TVorld-System, New Ymk, 1988'de yaym
lmurntlr. Immanuel Wallerstein'm bu kitaptaki makalelerinin himii ingi
lizce orjjinallerinden vrib, ancak FrnnsI.ZCa basnnda yer alan notlar da da
hil edihnitir.
** Brotherhood o(Man. Kardelik olarak wilen kelime, ingilizce
' bmthe1iloo d", "e1kek kardelik" ya da "birndedik"tir. (.n.).
IRK, ULUS, SJNIF 40

payl1ld1g1m ya da irk91hk ve cinsiyet9iligin neden varoldugunu


ve siirdiigiinii sonnak bka eydir, bu iki ideolojinin bir 9ift
olutunnasmm kokenlerini sorgulamak bka ey; ger9ekte bu
sozde z1tlann arasmda simbiyotik bir iliki bulundugu one sii
riilebilir . Gori.iniite bir paradoksla bhyoruz. lrk91hk ve cinsi
yet9ilige kar1 bhca itiraz evrenselci inan9lard1; evrenselcilige
kar1 bhca itiraz da irk91 ve cinsiyet<;i inan9lard1. Her bir inan<;
kiimesini savunanlann ayn taraflardan olduklanm varsayanz.
Kendimize, Pogo'nun soyledigi gibi diimanm biz oldugumuzu,
9ogumuzun (belki de hepimizin) iki ogretiyi aym anda izlemeyi ta
mamen miimkiin sayd1g1m fark etme iznini ise sadece ara s1ra ve
ririz. Kukusuz bundan iiziintii duyulmahd1r; ama aym zamanda
a<;1klanmahd1r ve basit bir ikiyiizliiliik iddiasmdan daha fazla bir
eyle a<;1klanmahd1r. <;:unkii bu paradoks (ya da bu ikiyiizliiliik)
siirekli, yaygm ve yap1saldir. Ge9ici bir insani zaaf degildir.
Daha onceki tarihsel sistemlerde tutarh olmak daha kolayd1.
Her ne kadar yap1lannda ve onciillerinde farkh olsalar da bu on
ceki sistemlerin hi9biri, hem i<;eridekinin daha yiiksek torel nite
liklerine duyulan inancm hem de i<;eridekilerin birbirlerine ka1
yiikiimliiliik duygulanmn, insan tiiriine ilikin tiim soyut kavram
lardan -eger boyle soyutlamalar ileri siiriiliiyorsa tabii- once
geldigi bir 9eit torel ve siyasal i<;erideki/d1andaki aynm1 yap
makta tereddiit etmezdi. Tektannh diinya dinleri bile -Musevilik,
H1ristiyanhk ve islamiyet- tekil bir insan tiiriine hiikmeden tek
bir Tann'ya olan furazi baglant1lanna ragmen i<;eridekiler ve d1a
ndakiler arasmda boyle aynmlar yapm1lardir.
Bu denemede once modem evrenselci ogretinin kokenleri,
sonra modem irk91hk ve cinsiyet9iligin kaynaklan ve son olarak
iki ideolojinin birleiminin ger9eklikleri, hem bu birleimi dogu
ranm ne oldugu hem de sonu9lannm neler oldugu bak1mmdan
tart11lmaktadir.
Varolan tarihsel sistemimizin ideolojisi olarak evrenselciligin
kokenlerini a<;1klamanm bhca iki yolu vardir. Bunlardan biri ev
renselciligi daha eski bir entelektiiel gelenegin dorugu olarak
gonnektir. Digeri ise ozellikle kapitalist bir diinya ekonomisine
uygun bir ideoloji olarak gonnektir. Bu iki a<;1klama tarzmm bir-
KAPiTALiZMiN iDEOWJiK GERiLiMLERi 41

birleriyle ir:elimesi gerekmez. Evrenselciligin uzun bir gelenegin


sonucu ya da dorugu oldugu sav1 kesinlikle tektannh dinler ii<r
lemesiyle ilgilidir. En onemli tore! s1ir:ramanm, insanlar (ya da
baz1 insanlar) kabilevi bir tannya inanmay1 birak1p Tann'nm bir
ligini ve dolay1s1yla ortiik bir biir:imde insanhgm birligini kabul et
tikleri zaman gerir:ekletigi one siiriilmiitiir. Savlan oyle devam
eder: Kukusuz bu ii<r tektannh din de konumlannm mant1gm1 an
cak bir yere kadar izlemilerdir. Musevilik Tann'mn seir:ilmi in
sanlanna ozel bir konum veriyordu ve iir:ine kabul etme yoluyla
iiyeligi ozendirmekte isteksizdi. Hiristiyanhk ve islamiyet ise hem
seir:ilmiler grubuna girmenin oniindeki engelleri kaldird1lar hem
de din degitirme yoluyla tamamen tersi yone gittiler. Fakat hem
Hiristiyanhk hem de islamiyet normal olarak, Tann'mn kralhgma
tamamen ulabilmek iir:in olumlay1c1 bir sadakat edimini (bu on
ceden inanir:s1z olan bir yetikinin de resmi olarak dine donmekle
yapabilecegi bir eydi) art kotular. Denir ki, modem Aydm
lanma diiiincesi, hepimizin dogutan sahip oldugumuz ve saye
sinde haklanm1zm, kazamlm1 ayncahklardansa yetkiler haline
geldikleri insan haklanm tiiretmekle bu tektannsal mant1g1 bir
ad1m oteye gotiirmiitiir yalmzca.
Bu hatah bir diiiince tarihi degildir. Elimizde Aydmlanma
ideolojisini yans1tan, 1 8. yiizy1l sonlanna ait, donemin siyaset ah
lak1yla ilgili bin;ok beige bulunuyor. Bunlar, bhca biiyiik siya
sal degiimlerin (Frans1z Devrimi, Amerika'nm somiirgelikten
kurtulmas1, vb.) bir sonucu olarak, yaygm bir ekilde giiven ve
kabul goren belgelerdir. Dahas1 ideolojik tarihi daha da ileri go
tiirebiliriz. 18. yiizy1la ait ideolojik belgelerde defacto ihmaller
vard1 - en ir:ok da beyaz olmayanlar ve kadmlar unutulmutu.
Ancak zaman geir:tikir:e bu ve diger ihmaller, evrenselci ogreti
bhg1 altmda bu gruplan da air1k bir biir:imde iir:erecek ekilde
diizeltilmitir. Bugiin varhk nedenleri Irkir:1 ya da cinsiyetir:i poli
tikalan yiiriirliige sokmak olan toplumsal hareketler bile evrensel
cilik ideolojisine en azmdan bo vaatlerinde bvurma egilimin
dedirler; bu nedenle de, ir:ok net bir biir:imde siyasal oncelikleri
diizenlemesi gerektigini diiiindiikleri ve inand1klan eyi air:1kir:a
ileri siirmeyi, her nas1lsa ay1p sayar gibidirler. 0 halde diiiince
IRK, ULUS, SJNIF 42

tarihinin noktalanm izleyerek, evrenselci ideolojinin kabul go


Iiiiiniin bir tiir dind11, yiikselen egrisini ir:izmek ve bu egriye da
yanarak, bir tiir kair:milmaz diinya-tarihsel siirecin varhgm1 One
siirmek zor olmayacaktir.
Ancak, evrenselcilik bir siyasal 6greti olarak yalmzca modem
diinyada ciddiyetle izlendigi iir:in, kokenlerinin bu diinyanm 6zel
toplumsal-iktisadi ir:erir:evesinde aranmas1 gerektigi iddias1 da k
gii<rlii g61iinmektedir. Kapitalist diinya ekonomisi sonsuz ser
maye birikimi iizerine kumlu bir sistemdir. Bunu miimkiin k1lan
ana mekanizmalardan biri her eyin metaltmlmas1d1r. Bu meta
lar bir diinya pazan iir:inde, ma!, sermaye ve emek giicii biir:iminde
bir yerden digerine akarlar. Aki ne denli serbestse metal
tlrma derecesinin de o denli yiiksek olacag1 varsay1hr. Sonuir: ola
rak bu ak11 k1s1tlayan her ey varsay1msal olarak ters etki yapar.
Malian, sermayeyi ya da emek giiciinii pazarlanabilir bir meta
olmaktan ahkoyan her ey bu tiir ak1lan k1s1tlamaya hizmet eder.
Malian, sermayeyi ve emek giiciinii degerlendirmek amac1yla pi
yasa degerleri d1mda olir:iitler kullanan ve sonra bu tiirden de
gerlemelere 6ncelik tamyan her ey, bunlan o derece pazarlana
maz ya da en azmdan daha az pazarlanabilir hale sokar. ite bu
nedenle bir tiir kusursuz mantikla, hangi tiirden olursa olsun par
tikiilarizmin kapitalist sistemin mant@yla bagdmad1g1 ya da en
azmdan, en uygun biir:imde ileyii kar1smda bir engel olu
turdugu soylenir. Buradan ir:1kacak sonuir:, kapitalist bir sistem
iir:inde sonsuz sermaye birikimi aray1mda asli bir unsur olarak
evrenselci bir ideolojiyi savunmamn ve uygulamamn zorunlu ol
dugudur. Nitekim kapitalist toplumsal ilikilerden, her eyi sa
dece para olir:iisiiyle gosterilen homojen bir meta biir:imine indir
gemeye ir:ahan bir "evrensel ir:oziicii" olarak soz ederken kastet
tigimiz de budur.
Bunun iki ana sonucu oldugu soylenir. Mallann iiretiminde
miimkiin olan en yiiksek verimliligi saglad1g1 one siiriiliir. Ozel
olarak emek giicii air:1smdan, eger elimizde "yeteneklere air:1k bir
kariyer" (Frans1z Devrimi'nde ortaya ir:1kan bir slogandir bu) varsa
en yeterli kiilere diinya iboliimiinde onlar iir:in en uygun olan
mesleki rolleri vermemiz daha miimkiin g61iinmektedir. Ve ger-
KAPiTALiZMiN iDEOWJiK GERiLiMLERi 43

ir:ekten de bugiin "meritokratik" bir sistem olarak adlandird@m1z


eyi kurmak iir:in tiim kurumsal mekanizmalan -devlet okullan
sistemini, devlet memurlugunu ve nepotizmaya* kar1 kurallan
gelitirmi durumday1z.
Bundan bka, denir ki, meritokrasi sadece iktisadi olarak et
kili olmakla kalmaz, aym zamanda siyasal olarak da istikrar sag
lay1c1d1r. Tarihsel kapitalizmde (onceki tarihsel sistemlerde oldu
gu gibi) odiillerin dag1t1mmdaki eitsizlikler varoldugu olir:iide,
daha az odiil alanlann daha ir:ok alanlara duyduklan ofkenin daha
az iddetli oldugu, ir:unkii bu durumun gelenek temelinde degil,
meziyet temelinde hakh ir:1kanld1g1 one siiriilmektedir. Y ani, bir
irok insan iir:in meziyetle edinilen ayncal1gm verasetle edinilenden,
siyasal ve tore! olarak her nasilsa daha kabul edilebilir oldugu
diiiiniilmektedir.
Bu siyasal sosyoloji iiphe gotiiriir. Gerir:ekte bunun tam tersi
dogrudur. Veraset yoluyla kazamlan ayncahk, ezilenler iir:in es
kiden beri, inanmas1 hiir: olmazsa insana kesinligin getirdigi ra
hathg1 sunan, oncesiz ve sonras1z bir diizene duyulan mistik ya da
kaderci inanir:lar temelinde en azmdan mai jinal olarak kabul edi
lebilir bir ey olmuken, biri snf digerinden belki daha zeki ama
kukusuz daha iyi egitilmi oldugu iir:in kazamlan ayncal1k, mer
divenin iist basamaklanna tlrmanan birkair1 d1mdakiler iir:in yeni
lir yutulur ey degildir. "Yuppie" olmayan hiir: kimse "yuppie"leri
sevmez ya da onlara hayran olmaz. Prensler en azmdan canayakm
baba figiirleri olabilirler. Bir "yuppie" ise ancak fazla ayncal1k ve
rilmi bir kardetir. Meritokratik sistem siyasal olarak en az istik
rarh sistemlerden biridir. Ve ite Irkir:1hk ve cinsiyetir:ilik, tam da
bu siyasal kmlganhk yiiziinden devreye girmektedir.
Evrenselci ideolojinin yiikseldigi varsay1lan egrisi, uzun za
mandan beri, hem ideoloji hem de olgular olarak Irk ya da cinsin
ortaya ir:1kard1g1 eitsizlik derecesinin diien egrisiyle kuramsal
olarak eletirilmitir. Ancak ampirik olarak durum bu degildir.
Hatta belki de tersi bir sav1, modem diinyada Irk ve cins eit
sizlikleri egrilerinin fiili olarak yiikseldigini, ya da en azmdan

* nepotizm: akrabalanna ya da yakmlanna c;1kar saglama, (c;.n.)


IRK, ULUS, SJNIF 44

diimedigini savunmak miimkiin - olgular a91smdan bu kesin


dir, belki de ideoloji olarak bile boyledir. Bunun neden boyle
olabilecegini anlamak i9in Irk91hk ve cinsiyet9ilik ideolojiler inin
aslmda ne ileri siirdiiklerine bakmam1z gerekir.
Irk91hk sadece, genetik 6l9iitle (deri rengi gibi) ya da toplum
sal 6l9iitle (dinsel baghhk, kiiltiirel modeller, dilsel tercih, vb.)
tammlanm1 bka gruptan birini kii9iimseme ya da ondan kork
ma tutumunda alma meselesi degildir. lrk91hk normal olarak boy
lesi kii9iimseme ve korkuyu i9erir, ancak bunlardan daha fuzla bir
eydir. Kii9iimseme ve korku, kapitalist diinya ekonomisindeki
Irk91hk pratigini tan1mlayan eyin yanmda olduk9a ikincildir. Ger-
9ekten de 6tekini kii9iimsemenin ve ondan korkmanm (yabanc1
diimanhg1) Irk91hgm 9elikiye neden olan bir y6nii oldugu bile
savun ulabilir.
Daha 6nceki tarihsel sistemlerin tiimiinde yabanc1 diimanhg1-
nm temel bir davramsal sonucu olmutur: Bu da "barbar"m, ce
maatin, toplumun, i9-grubun fiziksel alanmdan d1an at1lmas1d!f
- 6liim bu d1an atilmanm en u9 bi9imidir. Ne zaman 6tekini fi
ziksel olarak d1an atsak, s6ziimona arad1g1m1z bir 9evre "sa fl1g1-
na" kavuuruz, ama aym zamanda bir eyi ka91mlmaz olarak kay
bederiz. D1an at1lan kiinin emek giiciinii ve boylece bu kiinin,
tekrarlanan bir temelde kendimize mal edebilecegimiz bir art1gm
yarat1lmasma yapabilecegi katk1y1 kaybederiz. Bu her tarihsel sis
temde bir kayb1 g6sterir, ama biitiin yap1s1 ve mant1g1 sonsuz ser
maye birikimi iizerine kurulu bir sistem s6z konusu oldugunda
6zellikle ciddi bir kay1pt1r.
Yay1lan bir kapitalist sistemin (ki 6mriiniin yansmda yapt1g1
da budur) bula bildigi biitiin emek giiciine ihtiyac1 vardir, 9iinkii
daha 9ok sermayenin iiretilmesini, paraya 9evrilmesini ve birikti
rilmesini saglayan mallan iireten bu emektir. Sistem d1ma atmak
anlams1zd1r. Fakat eger, sermaye birikimini en iiste 91karmak iste
niyorsa, aym zamanda iiretim maliyetlerini (bu yiizden de emek
giicii maliyetlerini) en aza indirmek ve siyasal rahats1zhgm mali
yetlerini en aza indirmek (bu yiizden de emek giiciiniin protesto
lanm -saf d11 etmemek, 9iinkii bu yap1lamaz- en aza indir
mek) gereklidir. Irk91hk ite bu hedefleri bir araya getiren sihir li
KAPiTALiZMiN iDEOWJiK GERiLiMLERi 45

Ion niildiir.
Bir ideoloji olarak Irki;1hga ilikin en eski ve en iinlii tart1
malardan birine bakahm. Avrupahlar Y eni Diinya'ya geldiklerinde
karIianna i;1kan halklan -ya dogrudan k1hi;la ya da dolayh ola
tak hastahklar yoluyla- kitle halinde katlettiler. Bir ispanyol Ka
tolik keii olan Bartolome de Las Casas, Y erliler'in ruhlannm
kurtar1lmas1 gerektigini one siirerek onlan savundu. Las Casas'm
kilisenin ve sonui;ta devletlerin resmi onay1m kazanan tezinin ne
ler ii;erdigine bakahm. Yerliler, ruhlan olduguna gore insand1lar
ve dogal yasanm kurallan onlar ii;in de gei;erliydi. 0 halde, ras
gele katledilmelerine (topraklardan d1an at1lmalanna) ahlaki ola
rak nza gosterilemezdi. Bunun yerine ruhlanmn kurtanlmasma
(onlan Hiristiyanhgm evrenselci degerlerine dondiinneye) i;ah1l
mahyd1. 0 zaman canh ve muhtemelen din degitinne yolunda ola
caklanndan igiiciiyle biitiinleebilirlerdi - elbette ki yetenekleri
diizeyinde; bu da meslek ve odiil hiyerarisinin en alt diizeyi an
lamma geliyordu.
Ir ki;1hk, ilemsel olarak igiiciiniin "etniklemesi" denebile
cek bir bii;im alm1tir; demek istedigim, sozde toplumsal oli;iitle
kar1hkh ilikide olma egilimini gosteren bir meslek-odiil hiye
rarisinin her zaman varoldugudur. Fakat etnikleme tipi sabit
kahrken aynnt1lar, genetik ve toplumsal insan gruplanmn hangi
k1smmm belli bir yer ve zamanda bulunduguna ve bu zaman ve
yerde ekonominin hiyerarik gereklerinin neler olduguna bagh
olarak bir yerden digerine ve bir zamandan diger zamana degi
i k l ik gostennitir.
Yani Ir ki;1hk, bizim Irklar ya da etnik-ulusal-dinsel grupl
malar diye adlandird1g1m1z bu eylemi varhklann kesin smirla
nm tammlarken, (genetik ve/veya toplumsal) gei;miin siireklili
gini temel alan iddialan, her zaman ii;in bugiine uyarlanm1 bir es
neklikle birletin nitir. Gei;miin smirlanyla bir bag iddia etmenin
esnekligi, bugiinkii smirlann siirekli olarak yeniden i;izilmesiyle
birleince, Irksal ve/veya etnik-ulusal-dinsel gruplann ya da ce
maatlerin yarat1lmas1 ve siirekli yeniden yarat1lmas1 bii;imini al
m1tir. Bu gruplar her zaman oradadirlar ve her zaman hiyerarik
olarak s1ralamrlar ama her zaman tam olarak aym degildirler. Baz1
IRK, ULUS, SJNIF 46

gruplar s1ralama sisteminde hareketli olabilir; baz1 gruplar kaybo


labilir ya da digerleriyle birleebilir; baz1lanysa pan;alamr ve yeni
leri dogar. Fakat her zaman "zenci" olan birileri vardir. Eger orta
da hii; siyah yoksa ya da bu rolii oynamak ii;in sayilan yetersizse
"beyaz zenciler" icat edilebilir .
Bu tiir bir sistem -bii;imi ve kini degimeyen ama s1mr i;iz
gileri her nas1lsa esnek olan bir Irki;1hk- iii; eyi son derece iyi
yapmaktadir. Belirli bir yer ve zamanda en diiiik iicretli ve iktisadi
olarak en az odiillendirici rolleri alabilecek olanlann say1sm1 o
giinkii ihtiyai;lara gore geniletmeye ya da daraltmaya olanak sag
lar. <;:ocuklan uygun rolleri oynamalan ii;in bilfiil toplumsall
tlran (her ne kadar bu toplumsalltirma direnme bii;imlerini be
nimsemeleri ii;in de yap1hyor olsa da) toplumsal cemaatleri ortaya
i;1kanr ve onlan siirekli olarak yeniden yaratir. Ve eitsizligin hak
h i;1kanlmas1 ii;in "meritokratik" olmayan bir temel saglar. Bu son
noktanm altm1 i;izmek gerekir. Irki;1hk tam da ogretisinde evren
selcilik kar1t1 oldugu ii;in kapitalizmin bir sistem olarak siirme
sine yard1mc1dir. igiiciiniin biiyiik bir k1smma, meziyet ilkesiyle
hakh i;1kanlabilecek olandan i;ok daha az iicret verilebilmesine o
lanak tamr .
Fakat, eger bir sistem olarak kapitalizm Irki;1hg1 viicuda geti
riyorsa, bu aym ekilde cinsiyeti;iligi de viicuda getirmesini ge
rektirir mi? Evet, i;iinkii bu ikisi geri;ekte i;ok s1k1 bir ekilde bir
birine baghdir . igiiciiniin etniklemesi emek giiciiniin tiim ke
simleri ii;in i;ok diiiik iicretlere zemin saglamak iizere vardir.
Boyle diiiik iicretler geri;ekte, iicretlilerin, hayat boyu iicret
gelirin toplam hane gelirinin yalmzca gorece kii<;iik bir boliimiinii
saglad1g1 hane yap1lannda yamalan nedeniyle miimkiin olabil
mektedir. Bu tiir haneler, sozde gei;imlik ve kii<;iik pazar etkinlik
leri ii;in <;ok miktarda emek girdisine ihtiyai; duyarlar. Bunu sag
layan elbette k1smen yetikin erkektir, ama daha biiyiik k1sm1 ye
tikin kadm ve aynca her iki cinsin yhlan ve geni;leridir.
Boyle bir sistemde, iicretsiz iteki bu emek girdisi iicret-geli
rin diiiikliigiinii "telafi eder" ve geri;ekte boylece bu hanelerdeki
iicretli ii;ilerin iverenleri ii;in dolayh bir yard1m odeneginin yeri
ni tutar . Cinsiyeti;ilik bunu diiiinmememizi saglar. Cinsiyeti;ilik
KAPiTALiZMiN iDEOWJiK GERiLiMLERi 47

yalmzca, farkh ve hatta daha az begenilen i rollerinin kadmlara


yiiklenmesi degil, Irki;1hktan hii; de aag1 kalmayan bir yabanc1
diimanhg1dir. Irki;1hk insanlan i;ahma sisteminden d1an atmay1
degil onlan ii;eride tutmay1 hedefliyor; cinsiyeti;iligin de istedigi
budur.
Kadmlan -ve geni;lerle yhlan- onlara az1c1k bile iicret
odemeyen sermaye sahiplerine art1k deger yaratmak ii;in i;ahma
ya kandirma yolumuz, i;ahmalannm geri;ekten i;ahma olmad1-
gm1 ilan etmektir. "Ev kadm1"m icat ederiz ve onun "i;ahmad1-
gm1" yalmzca "eve bakt1gm1" one siireriz. Boylece hiikiimetler is
tihdam edilmi olan sozde aktif emek giicii yiizdelerini hesaplar
ken, "ev kadmlan", bu hesabm ne paymda ne paydasmdad1rlar.
Ve cinsiyeti;ilikle birlikte otomatik olarak y aynmc1hg1 gelmek
tedir. Ev kadmmm i;ahmasmm art1k deger yaratmad1gm1 var
sayd@m1z gibi iicretsiz geni; ve yhlann biri;ok i;ahma girdisi
nin de art1k deger yaratmad1gm1 one siireriz.
Bunlann hii;biri gerirekligi yans1tmamaktadir. Arna hepsi, son
derece giii;lii olan ve hepsini uyum ii;inde tutan bir ideolojiye ek
lenmektedir. Orta tabakanm ya da kadrolann sistemi merultir
malanna zemin oluturan evrenselcilik-meritokrasi ile igiiciiniin
i;ogunlugunu yap1landirmaya yarayan Irki;1hk-cinsiyeti;iligin birle
imi i;ok iyi ilemektedir. Arna yalmzca bir noktaya kadar. Bunun
da nedeni <;ok basittir - kapitalist diinya ekonomisinin bu iki ide
olojik modeli birbirleriyle air1k i;eliki ii;indedir. <;:eitli gruplar bir
yandan evrenselciligin diger yandan Irki;1hk-cinsiyeti;iligin man
t1gm1 i;ok ileriye gotiirmeye blad1ki;a, hassas bir dengede duran
bu birleim siirekli bozulma tehlikesiyle kar1 kar1ya kalmak
tadir.
Irki;1hk-cinsiyeti;ilik i;ok ileri gittiginde neler oldugunu biliyo
ruz. Irki;Iiar, d1andaki-grubu -Naziler'in Yahudi katliammda ol
dugu gibi h1zla, biitiin bir apartheid hedefmde oldugu gibi daha
diiiik bir h1zla- tamamen d1an atmay1 deneyebilirler. Bu og
retiler, bu denli ui; noktaya gotiiriildiiklerinde akild11dirlar ve
ak1ld11 olduklan ii;in direnile karIiIrlar. Kukusuz en bta
kur banlannm direniiyle karIiaIrlar ama, Irki;1hga degil onun
ana amacmm -etniklemi ama iiretken igiiciiniin- unutulmu
IRK, ULUS, SJNIF 48

olmasma kar1 ir:1kan biiyiik iktisadi giiir:lerin direniiyle de kar1la


1rlar.
Evrenselcilik irok ileri gittigi zaman ne olacag1m da hayal ede
biliriz. Birileri Irkm (ya da edegerinin) ve cinsiyetin gerirekten de
hiir:bir rol oynamad1g1, gerir:ek anlamda eitlikir:i bir i ve iicret
dag1hmm1 yiiriirliige koymaya ir:al1abilirler. Irkir:1hg1 ir:ok ileri go
tiirmekten farkh olarak, evrenselciligi ir:ok ileri gotiirmenin h1zh
bir yolu yoktur; ir:unkii evrenselcilige varmak iir:in yalmzca resmi
ve kurumsal engeller degil, iir:selletirilmi etnikleme modelleri
de safd11 edilmelidir ve bunun iir:in mutlaka, en azmdan bir
kuaga ihtiyair: vardir. Oyleyse evrenselciligin ir:ok ileri gitmesine
direnmek daha kolaydir. Bunun iir:in, kurumlm1 Irkir:1hk ve cin
siyetir:ilik ayg1tm1 dag1tmak iizere at1lan her ad1mda, bizzat evren
selcilik adma, sozde tersine-Irkir:1hk suir:lamasmda bulunmak ye
terlidir.
0 halde, evrenselcilik ile Irkir:1hk-cinsiyetir:iligin dogru dozlan
arasmdaki gergin bir bagla ileyen bir sistemle kar1 kar1yay1z.
Bu denklemin u ya da bu tarafim "ir:ok ileri" gotiirme ir:abalan her
zaman olacaktir. Sonuir: bir ir:eit zikzak modelidir. Bu sonsuza ka
dar siirebilirdi, ancak bir sorun var. Zikzaklar zamanla kiiir:iilmii
yorlar, biiyiiyorlar. Evrenselcilige dogru yap1lan hamle daha
giiir:lii hale geliyor. Irkir:1hk ve cinsiyetcilige dogru yapilan hamle
de oyle. Bahisler yiikseliyor. Bunun iki nedeni var.
Bir yanda tarihsel deneyim birikiminden gelen bilginin tiim
tara.flar iizerindeki etkisi var. Diger yanda ise bizzat sistemin diin
yevi dogrultulan var. <;:unkii evrenselcilik ve Irkir:1hk-cinsiyetir:ilik
zikzag1 sistemdeki tek zikzak degildir. Aym zamanda, 6megin ev
renselcilik ve Irkir:1hk-cinsiyetir:iligin ideolojik zikzag1yla k1smen
kar1hkh iliki iir:inde olan bir iktisadi yay1lma-daralma zikzag1 da
vardir. Bu iktisadi zikzak da giderek keskinlemektedir. Neden
boyle oldugu ayn bir hikaye. Ancak, modem diinyanm gene!
ir:elikileri, sistemi uzun bir yap1sal krize soktugunda varis bir sis
tem aray11mn ideolojik-kurumsal olarak en iddetli oldugu yer,
gerir:ekte, evrenselcilik ile Irkir:1hk-cinsiyetir:ilik arasmdaki artan
zikzaklar, ir:ogalan gerilimdir. Sorun bu z1thgm hangi tarafmm
-bir ekilde- kazanacag1 degildir, ir:unkii bunlar birbirlerine
KAPiTALiZMiN iDEOLOJiK GERiliNilERi 49

kavramsal olarak ve \:Qk s1k1 bir ekilde baghdir. Bu, ne evrensel


cilik ideolojisini ne de Irk1hk-cinsiyetilik ideolojisini kullanacak
yeni sistemleri icat edip etmeyecegimiz ve eger edersek, bunu
nasil yapacag1m1z sorunudur. Gorevimiz budur ve kolay degildir.
Ancak gereklemesi kesinlikle kamilmaz ya da otomatik olmasa
bile, gerekletirilebilir bir gorevdir bu.
IRK<;ILIK VE MiLL1YET<;iLiK
Etienne Balibar

Irki;1 orgiitler milliyet9ili@ sahiplenerek ve iki kavramm (Irki;1hgm


ve milliyeti;iligin) birbirine indirgenemeyecegini ilan ederek en
i;ok da Irk<;1 olarak nitelenmeyi reddederler. Bu bir gizleme taktigi
midir, yoksa Irk<;1 tutumun dogasmda bulunan bir kelimelerden
korkma semptomu mudur? Aslmda, Irk ve ulus soylemleri bir in
kar bii;imi altmda da olsa hii; bir zaman birbirinden i;ok uzak ol
mam1tir; boylece ulusal topraklarda "goi;men"lerin varhg1 "Fran
s1z kar1t1 bir Irki;1hgm" nedeni olacaktir. Kelimelerdeki bu dalga
lanma bize, milliyeti;iligin belli siyasal hareketlerde or giitlenme
sinin, en azmdan kuruluunu tamamlam1 bir ulusal devlette Irk
i;1hg1 kai;1mlmaz olarak gozden saklad1gm1 telkin etmektedir.
Tarihi;ilerin, en azmdan bir k1sm1, bu noktadan hareketle Irk
i;1hgm -kuramsal soylem ve kitle goriingiisii olarak- modem
i;agda her yerde var olan "milliyeti;ilik zemininde" gelitigi sav1m
one siirmiilerdir. 1 Su halde milliyeti;ilik Irki;1hgm tek nedeni de
gilse de ortaya i;1k1mm belirleyici kouludur. Soyle de diyebili
r iz: iktisadi (krizlerin sonucu) ya da psikolojik (kiisel kimlik ya
da kolektif aidiyet duygusundaki i;eliiklik) ai;1klamalar milli
yeti;iligin sonui;lanm ya da 6nvarsay1mlanm aydmlatt1klan oli;iide

* Bu makalenin bir ozeti !vi dergisinin No. 18, Arahk 1 987- Ocak 1 988
tarihli say1s111da c;1km1!ir.
1. Son donemin en tar!imah c;ahmas1 Rene GALLISSOT'nun eseridir,
Misere de l'antimcisme, Editions Arcantere, Paris, 1 985.
IRKC,:IUK TE MiLLiYETC,:iLiK 51

anlamhdir.
Kukusuz boyle bir sav, Irki;1hgm nesnel biyolojik "Irklar"m
varhg1yla hii;bir ilgisi olmad@m onaylamaktadir. 2 Bu sav Irk<;1-
hgm tarihsel ya da kiiltiirel bir iiriin oldugunu, dolambai;h bir yol
dan olsa da Irki;1hg1 insan dogasmm degimez bir art1 haline ge
tirmeye yonelen "kiiltiirciilerin" air1klamalannm i;eitli anlamlara
i;ekilebilirliginden de kairmarak gosterebilmektedir. Irki;1hgm psi
kolojisinin yine tamamen psikolojik olan air1klamalar yoluyla yo
rumland1g1 i;emberi kirmak gibi bir avantaj1 da vardir . Nihayet,
sanki Irk<;1 hareketleri hesaba katmadan, yani bunlara yo! airan ve
i;agd milliyeti;ilikten (ozellikle de emperyalizmden)3 aynlamaya
cak olan toplumsal ilikilere dek uzanmadan milliyeti;iligi oldugu
gibi tammlamak miimkiinmiii;esine, Irki;1hg1, milliyeti;ilik zemi
ninden ayrz bir yere yerletirmeye ozen gosteren diger tarihi;ilerin
yumuatma stratejilerine oranla eletirel bir ilevi yerine getirmek
tedir. Bununla beraber tiim bu giii;lii nedenler, ne zrkplzgzn milli
yet9iligin kapnzlmaz bir sonucu olmasznz ne de daha ziyade arzk
ya da gizli bir zrkplzgzn varlzgz olmadan milliyet9iligin tarihsel ola
rak imkanszz olmasznz zorunlu kzlar. 4 Kategorilerin ve eklemlen
melerin belirsizligi siiregitmektedir. Bunun her tiirden kavramsal
"safhg1" etkisiz kilan nedenlerini uzun uzun aramaktan i;ekinme
meliyiz.

Ge9mi!jin Bugundeligi

20. yiizy1lm bu son doneminde, yan resmi tammlardaki Irki;1hk


anlay11m1z1 hangi modellere gore oluturduk? Bu modeller, k1s-

2. Ruth BENEDICT'in Race and Racism adh kitabmdaki amac1 buydu


( 1 942, yeniden basmu: Routledge and Kegan Paul, Londra, 1 983 ). Yine de R.
BENEDi CT, ulus, milliyeti;ilik, kiiltiir arasmda geri;ekten aymn yapnuyor ya
da daha i;ok ffki;11ig111 "tarihselletirilmesi" yoluyla, onu milliyeti;iligin g61ii
niimii olarak "kiiltiirelletinne" egilimi gosteriyor.
3. Bkz. Raoul GIRARDET, Encyclopaedia Universalis, "Nation: 4. Le
nationalisme" maddesi.
4. Daha onceki bir incelemede savundugrnn gibi: "Sujets ou citoyens? -
Pour l'egalite", Les Temps modemes, Mart-Nisan-May1s 1 984 (L 'lmmigm
tion maghrebine en Fronce, bzel say1).
IRK, ULUS, SJNIF 52

men Nazi antisemitizmi, sonra Amerika Birleik Devletleri'nde


Siyahlara kar1 (uzun bir kolelik cefas1 olarak alg1lanan) aynmc1-
hk ve nihayet fetihlerin, sa vlann ve somiir ge egemenliklerinin
"emperyalist" Irkir1hg1dir. Bu modeller iizerine (demokrasi savu
nusu, insan haklan ve yurtthk haklan, ulusal kurtulu politika
lanna bagh bir biirimde) kuramsal olarak diiiiniildiigiinde bir dizi
aynm ortaya ir1km1tlf. Soyutluklanna ragmen bu aynmlan hatir
layarak blamak yarars1z degil, <riinkii bunlar neden aray1lannm
yoneldigi dogrultulan gostermektedirler ve az irok ifade edilen bir
diiiinceye gore sonuirlann ortadan kaldmlmas1 nedenlerin orta
dan kaldmlmasma kesin olarak baghdir.
KaIit@m1z ilk aynm kuramsal (ya da ogretisel) Irkir1hk ve
kendiliginden Irkir1hk (Irkir1 "6nyarg1") aynm1dir. Bu ikincisi kimi
zaman bir kolektif psikoloji goriingiisii olarak kimi zaman da az
irok "bilinirli" bir bireysel kiilik yap1s1 olarak degerlendirilmekte
dir. Bu konuya daha sonra donecegim.
Daha tarihsel bir bak1 air1smdan, somiirgeci ukir1hgm tersine,
antisemitizmin tek oluu ya da yine -ABD'de- siyahlann irk
olarak ezilmesi ile goirmen "etnik gruplara" yonelik aynmc1hg1
farkh yorumlamak gerekliligi, beraberinde az irok idealletirilmi
bir a ynm1 getirmektedir. Bu (ulusal alanda azmhklm1 bir nii
fusa yoneltilmi) i9 Irkir1hk ile (yabanc1 diimanhgmm bir uir biirimi
olarak degerlendirilen) d1 Irkir1hk arasmdaki aynmdir. Bu ay
nmm ulusal smirlan verili bir 6l<riit olarak varsayd@m ve smir
kavrammm diger yerlerden daha ikircil hale geldigi somiir ge son
ras1 koullanna ya da (Kuzey Amerika'mn La tin Amerika iizerin
deki egemenligi gibi) yan-somiir ge koullanna uygun diimeme
tehlikesi t1d1gm1 kaydedelim.
Irkir1 soylemlerin iroziimlenmesinde goriingiibilimsel ve se
mantik iroziimleme yontemlerinden yararlamld1gmdan beri, "ote
ki "ne at?fia bulunan ya da "otekinden korkan" bir Irkir1hga kar1,
baz1 Irkir1 tavirlan, kendine at?fia bulunan tavirlar olarak nitelemek
yararh gibi goriinmektedir. Birinci tip Irkirilar fiziksel ve sembolik
iddet kullanan, kendilerini iistiin bir Irkm temsilcileri olarak gor
me 6nyarg1sm1 1yan 1rkirilardir; bu ikinci tip Irkir1hktaysa, ter
sine, Irkir1hgm ya da daha iyi bir deyile Irkltirma siirecinin kur-
IRK(:ILIK VE MiLLiYET(:iLiK 53

banlan, ag1 ya da meum bir irka atfedilenlerdir. Bu nedenle so


r un yalmzca irklar mitinin nas1l olutugunu bilmek degil, aym za
manda irk91hgm bu mitten aynlmaz olup olmad1gm1 bilmektir.
Siyasal 96ziimleme ister giincel olaylara uygulansm ister ge9-
mi olaylann doguunu yeniden kurmaya 9ahsm, kurumsal bir
irk91hgm ve sosyolojik bir irk91hgm kar1hkh paylanm tahmin et
meye 9ahir. Bu aynm kuramsal irk91hk ve kendiliginden irk91hk
aynm1yla biiyiik 6l9iide uyum i<;indedir (nitekim tarihte, 6gretisel
bir dogrulama olmadan irksal aynmc1hg1 hedefleyen devlet ku
rumlan oldugunu diiiinmek ya da g6stermek gii<;tiir); fakat onunla
kay1ts1z arts1z 6rtiimez, <;iinkii hem bu dogrulamalar bir irk
mitolojisi d1mdaki kuramsal ideolojilerden 6diin9 almabilir, hem
de sosyolojik 1rk91hk kavram1 dikkatimizi irk91 nitelikteki kolektif
hareketlere 9ekerek 6nyar g1 psikolojisinin ilerisine giden dinamik
bir konjonktiir boyutu ir. Kurumsal irk91hk ve sosyolo jik irk-
91hk altematifi bizi, devlette irk91hgm varhg1yla bir devlet (resmi)
11i<:91hgmm kurulmasm1 ayiran farklan hafife almamam1z gerektigi
konusunda uyanr. Aym zamanda baz1 toplumsal sm1flann irk91-
hktan etkilenmeye daha yatkm olduklanm ve bunlann, belli bir
konjonktiirde irk91hga kazand1racaklan bi9imleri artJrmanm 6-
nemli oldugunu da telkin eder. Ancak temelde bu, 6zellikle yan
s1tma ve inkir stratej ilerini dile getiren yamlt1c1 bir altematiftir.
Her tarihsel irk91hk, hem kurumsal hem de sosyolo jiktir.
Sonu<; olarak Nazizm ile s6miirgeci 11i<:91hgm ya da ABD'deki
aynmc1hgm kar1ltmlmas1, (d1lay1c1) bir imha ya da tasfiye
irk91hg1 ile (kapsay1c1) bir baskz ya da s6miirii irk91hg1 aynmm1
biiyiik 6l9iide dayatmaktadir. Bunlardan ilki toplumsal g6vdeyi
ag1 irklann temsil ettigi tehlike ya da pislikten antmay1 ama9-
larken digeri tersine, toplumu hiyerarize etmeye, b6liimlemeye
niyetlidir. Fakat aym zamanda 6yle g6riiniiyor ki, en u9 olaylarda
bile bu iki bi9imden hi9biri saf bir durumda varolmuyor: B6y
lelikle Nazizm imha ile toplama kamplanna siirgiinii, "nihai 96-
ziim" ile k6leligi birletirmi; s6miirgeci emperyalizm de hem zo
runlu 9ahmay1, kast rejimlerinin kurulmasm1 ve etnik aynmc1hg1,
hem de "soykmmlan" ya da sistematik katliamlan uygulam1tir.
Aslmda bu aynmlar ideal olarak sa f yap1 ve hareket tam tiple-
IRK, ULUS, SJNIF 54

rini sm1flandmnaya yaramaktan k tarihsel yoriingeleri bulmaya


yarar. Bunlann goreli uygunluklan bizi, degimez bir Irkir1hgm
degil, air1k bir durumlar spektrumu oluturan Irkir1hk/ar'm varol
dugu gibi sagduyulu bir saptamaya, aynca entellektiiel ve siyasal
olarak kairmilmaz ola bilecek bir irekinceye gotiirmektedir. Bu ire
kince udur: Belirli bir 1rkir1 biirimlenmenin sa bit smirlan yoktur;
o kendi potansiyelinin, aym zamanda tarihsel durumlann, toplum
sal oluumdaki gii<r ilikilerinin olas1 Irkir1hklar spektrumunda yer
degitirecegi bir evrimin bir an1dir. Son noktada Irkir1hgm varol
mad1g1 iragd iilkeler bulmak (ozellikle de egemen kiiltii1iin Irk
ir1hgm air1kira ifade edilmesini yasaklad1g1m ya da iddetli "eyleme
geiri"in adalet ayg1t1 tarafmdan oyle boyle bastmld1gm1 sapta
mak tatmin edici gelmiyorsa) gii<rtiir . Bununla beraber hiir bir
aynm olmaks1zm, hepimizin 11Irkir1 toplumlarda" yad1g1m1z so
nucuna vanlmayacakt1r. Ancak bu ihtiyat bir mazerete doniime
melidir. Ve ite tipolo jilerin otesine geirme zorunlulugunun ortaya
ir1kt@ yer buras1dir. Irkplzk, tek bir tip olmaktan ya da biirimsel
kategorilerde sm1flandmlacak ozel vakalann yan yana getirilmesi
olmaktan k (yo! ag1zlan, gizli evreleri ve biiyiik ir1k1lanyla) ke
sinlikle irizgisel olmayan, modem insanhk dur umlanyla baglanti
kurup onlardan etkilenen, bizzat tekil bir tarihtir. ite bu nedenle
Nazi antisemitizminin ve somiir geci Irkir1hgm, hatta koleligin
sembolleri ne u ya da bu 11Irkir1 patlamanm" kat11ks1zhk ve tehli
kelilik derecesinin oliriilebilecegi modeller olarak ne de tarihte Irk
ir1hgm yerini sm1rlayan olaylar ya da donemler olarak hatirlan
mahdir. Bunlar her zaman etkin, k1smen bilinirli k1smen bilinirsiz
ve giincel koullardan dogan hareket ve tutumlan yapilandirmaya
katk1da bulunan oluumlar olarak degerlendirilmelidir. Burada pa
radigmatik bir olgunun altm1 irizelim : Giiney Afrika'nm apart
heid'z, degindigimiz ii<r oluumun (Nazizm, somiirgecilik, kole
lik) iriz gilerini birletirmektedir.
Gerisi iyi biliniyor: Nazizm'in yenilgisi ve kamplann imha
edildigi haberi yalmzca, giiniimiiz diinyasmda, evrensel oldugu
iddia edilen kiiltii1iin bir parirasm1 oluran bir bilinirlenmeyi (her
ne kadar bu bilinir kendi iirerigiyle eit degilse ve kendi iirerigin
den emin degilse de; k1sacas1 bir bilgiden bka bir eyse de)
!RK<;!LIK VE MiLLiYET<;iLiK 55

h1zlandmnakla kalmad1. Aym zamanda tiim yasaklar gibi iki yon


hi sonu9lara yol a9an yan hukuksal yan ahlaksal bir yasag1 da ge
tirdi: Bu sonu9lar 9agd irk91 soylemin, Nazizm'in ("dil siir9-
meleri" d1mdaki) tipik ifadelerini degitirmesi gerekliliginden,
kendisini Nazizm a91smdan, irk91hgm oteki's i olarak gosterme
olas1hgma ve nefretin Yahudiler'den bka "nesnelere" kaydml
masmdan, Hitlerciligin kay1p gizlerinin kar1 konulamaz 9ekici
ligine dek uzanmaktadir. Gen9 "dazlak" 9etelerinin zavalh bile
olsa Nazi taklit9iliginin (ki bu goriingii bana hi9bir zaman maiji
na lmi gibi goriinmedi) "maher"den sonraki ii9iincii kuak i9in
giiniimiiz irk91hgmm ba gnnda, kolektif hdfizamn bi9imlerinden
birini temsil ettigini, ciddiyetle inanarak belirtecegim; ya da ko
lektif hafizanm, giiniimiiz irk91hgmm gii9 9izgilerini belirlemeye
katk1da bulunma bi9imlerinden birini temsil ettigi soylenebilir.
Bunun anlann giiniimiizde irk91hktan, sadece onu bastirma ya da
vaaz yoluyla kurtulmaya umut baglanamayacag1dir.
Kukusuz hi9bir tarihsel deneyim yeniden etkin hale gelme
giiciine kendinde sahip degildir ve seksenli y1llardaki irk91hgm,
sozhi Nazizm kar1thg1 ile soylenmeyen ve mitsel yeniden iiretim
arasmda gidip gelilerini yeniden yorumlayabilmek i9in, hedefle
digi kolektiviteleri, onlann eylemlerini ve tepkilerini hesaba kat
mak gerekir. (.:iinkii irk91hk, irk91 kiilerin basit bir hezeyam degil
toplumsal bir ilikidir. 5 Ne ki giincellik ge9miin tekil izlerinde
diigiimlenir. Boylelikle irksal nefretin Magrip iilkelerinden gelen
g69menlerde sabitlenmesinin, antisemitizmin klasik 9izgilerini ne
anlamda yeniden iirettigi sorusu soruldugunda, ne sadece A vru
pa'daki Yahudi azmhklann 1 9. ve 20. yiizy1llann doniim noktala
nndaki durumlanyla bugiiniin Fransas1'ndaki "Arap-islam" azm
hklann durumlan arasmdaki analojiye iaret etmek ne de bunlan
bir toplumun (ya da daha 9ok onu oluturan bireylerin) s1kmti-

5. 1Ik91 s6ylemin iddet ve zuliim senaryolan tasarlayarak gek olam


inkar edis sekli yiiz.Unden, nk91 kompleks tarumlamnava tldigmda, heze
yan kategorisi kendiliginden akla geliyor. Ana.ik bu kategoriyi dlizeltme ycqr
rnadan kullimamay1z: Bir tarafum nk siirekli yUrUttUgii c:fusUnce etkin
ligini maskeleme tehlikesi 1digi i9in, diger tarafuu1 top/,u hezeyan kavrarru
terimler aras1 9elikinin smmnda oldugu i9in.
IRK, ULUS, SJNIF 56

lanmn ve hiisranlannm yine o toplumun bir pan;asma yans1tild1g1


soyut bir "i9 1rk91hk" modeline atfetmek yeterli olacakt1r. Bu nef
retin nasil tliredigini, antisemitizmin "Yahudi kimligi"nin otesinde
tekrarlanmasmm Fransa'ya ozgii nedenlerinden ve Hitler'le one
firlamasmdan yola 91karak sor gulamak gerekir.
Somiirgeci 1rk91hgm devam1 hakkmda da aym eyler soyle
necektir. Etraf1m1zda bunun her yere sinmi etkilerini bulmam1z
gii9 degildir. Bunun nedeni oncelikle dogrudan Frans1z somiir
geciliginin tiimiiyle yok olmam1 olmas1d1r (bazi "topraklar" ve
bunlann yan-yurtt statiisiindeki "yerlileri" somiir gelikten kur
tulma siirecini atlam1lard1r). Daha sonraki neden ise, yeni-so
miir geciligin bilmezlikten gelinemeyecek biiyiik bir ger9eklik olu
udur. Ve son olarak giiniimiiz 1rk91hgmm ayncahkh "nesneleri",
eski Frans1z somiir gelerinden gelen i9iler ve onlann aileleri,
somiirgelemenin ve somiir gelikten kurtulmanm iiri.inleri olarak
ortaya 91km1lar ve boylelikle hem imparatorluk donemine ait bir
horgori.iniin devamm1, hem de bir hayali 09 alma sabit fikrini
degilse de, yitirilmi bir egemenligin yurttlannm duydugu hmc1
kendilerinde toplamay1 barm1lard1r. Fakat durumun ozelligini
belirtmek i<;in bu devamhhklar yeterli degildir. Bunlar daha geni
tarihsel egilimlerin ve olaylann ulusal zeminde (toplumsal grupla
ra, ideolojik konumlara gore farkh ekillerde) diiiiniilmesinin
( Sartre'm deyiiyle) arac1hgmdad1rlar; (Althusser'in deyiiyle) bu
diiiinmeyle iist-belirlenmilerdir. Burada da, her ne kadar Na
zizm'den tamamen farkh bir kiplige gore de olsa, bir kopu yer
alm1t1r. Daha dogru bir deyile, 9ok uzun bir tortulma ve go
rece h1zh fakat son derece ikircil bir kopu.
Somiirgeci 1rk91hgm, "d1 1rk91hgm" miikemmel bir omegini
oluturdugu samlabilir; bu tlir 1rk91hk, korku ve horgori.iyii bir
letiren yabanc1 diimanhgmm u9 bir varyant1 olup somiirgecile
rin, kahc1 bir diizen kurmu olma iddialanna ragmen bu diizenin
tersyiiz edilebilecek bir gii9 ilikisine dayand1gmm bilincinde ol
malanyla yat1hr. Somiirgeci 1rk91hk ve antisemitizm arasmdaki
bir9ok antitez, bask1 ve (Naziler'in "nihai 9oziimii"nii retrospektif
olarak tiim antisemitizm tarihine yans1tmaya tevik eden) imha
arasmdaki farka oldugu kadar bu ay1rt edici nitelige de dayanmak-
JRK<;!LIK TE MiLLiYEr<;iLiK 57

tachr . Boylelikle bagda:;;mama egiliminde olan iki tip olacaktir (ki


bu da bazilannm, birazc1k Yahudi milliyetiriligiyle, "antisemitiz
min bir Irkir1hk olmad1gm1" soylemelerine firsat verir) : Bir yanda
yalmzca "asimile" olmakla kalmay1p ba:;;lang1irlanndan bu yana
Avr upa uluslannm ekonomilerinin ve kiiltiirlerinin tiimleyici bir
parirasm1 oluturmu olan bir iir azmhg1 safd11 birakmaya iral1an
bir 1rkir1hk; diger yanda ise zorla kuat1lm1 bir irogunlugu yurt
ta:;;hktan, egemen kiiltiirden, toplumsal otoriteden hem fiili hem
de hukuksal olarak d1lamaya devam eden, yani smirs1zca "d1
layan" bir Irkir1hk vardir (f akat tersine bu d1lama "patemalizmi",
"yerli" kiiltiirlerin yok edilmesini ve somiirgeletirilmi uluslann
"seirkinleri"ne somiirgecilerin diiiince ve ya:;; a m biirimlerinin da
yatilmas1m engellemez).
Bununla birlikte somiirgeletirmede "yerli" halklann dztalzgz
ya da daha ziyade zrksal d1tahk olarak temsili, irok eski "farkhhk"
imgelerini soylemine alsa ve katsa bile, verili durum ile baglant1h
degildir. Aslmda bizzat fetih ve somiirgeciligin, yonetim, zorunlu
irahma, cinsel bask1 gibi somut yap1lanyla yaratt1g1 alanda, yani
belli bir i9eridelik zemini iizerinde iiretilmi ve yeniden iiretilmi
tir. Bu olmaks1zm ne yerlilerin asimilasyonu ve d1lanmas1 gibi
ikili bir hareketin ireliikligi, ne de somiir geletirilmi olanlara at
fedilen alt-insanhgm diinyanm payla:;; Iimas1 doneminde nasil so
miirgeci uluslarm kendileri hakkmda geliirdikleri imaj1 belirleye
cek kadar ileri gittigi air1klanabilir . Ashnda somiirgeciligin miras1,
siirekli d1la:;; tirma ile "iirsel d1lama"nm oynak bir bileimidir .
Bu, emperyalist iistiinliik kompleksinin nas1l olutugu gozlenir
ken de saptanabilir . Farkh tabiyetlerden (in giliz, Frans1z, Hollan
dah, Portekiz vb.) somiir geci kastlar, uygarhg1 vahilere kar1 sa
vunma hedefi ile bir "beyaz" iistiinliigii diiiincesini ortaklaa uy
durmulardir. Bu tasvir -"beyaz adamm omuzlanndaki gorev"
modem bir uluslariistii Avr upah ya da Ba tih kimligi kavrammm
oluturulmasma onemli bir katk1da bulundu. Aym kastlann, Kip
ling'in "biiyiik oyun" dedigi eyi, yani "birinin" yerlilerinin "di
gerinin" yerlilerine kar1 ayaklanmasm1 ve birbirlerine karg ozel
bir insanhga sahip olmakla bobiirlendikleri, Irkir1hk imajm1 rakip
lerinin somiir geci uygulamalanna yans1tt1klan oyunu, oynamaya
iRK, ULUS, SJNIF 58

devam ettikleri de daha az dogru degildir. Frans1z s6miirgeciligi


kendini "asimile edici", ingiliz s6miirgeciligi de kendini "kiiltiirlere
sayg1 duyan" diye ilan etmitir. Oteki Beyaz aym zamanda k6tii
Beyaz'dir . Her beyaz ulus, manevi olarak "en beyaz"dir : Yani
hem en elitist hem de en evrenselcidir; bu 1k 9elikiye daha ile
ride deginecegim.
Somiirgelikten kurtulma siireci h1zland1gmda bu likiler de
bi9im degitirdi. Somiir gelikten kurtulma, kendi idealleri ile kar
1ltmld1gmda hem eksik hem de saptmlm1 oldugundan ba
nya ulamam1tlf. Fakat g6rece bag1ms1z diger olaylarla (diinya
9apmda iletiim aglan ve silahlanma gma giri) kesiince yeni
bir siyasal alan yaratm1 tir; bu sadece i9inde strate jilerin olutugu,
sermayelerin, teknolojilerin ve mesajlann dolt1g1 bir a lan degil,
aym zamanda pazar yasasma tabi olan halklann tiimiiniin fiziksel
ve sembolik olarak kar1lt1klan bir aland1r. Boylelikle somiir
gecilerin fetih doneminden beri Irk91hgm yap1sal boyutlanndan bi
rini olutunnu olan ikircil i9eridelik-d1andahk bi9imlenmesi, ye
niden iiretilmi, geniletilmi ve yeniden etkin hale getirilmi bir
hal ald1. Bu bi9imlenmenin eski s6miirgelerden ya da yan s6miir
gelerden kapitalist merkezlere g69iin ortaya 91kard1g1 "evdeki
ii9iincii diinya" gibi sonu9lanna iaret etmek al11lm1 bir ey olur.
Fakat "Irk" ve "etnik grup" tasvir lerinin iizerinde gittigi 9izgiyi
9izen bu dz!jarznzn ir;selle!jtirilmesi bi9imi, g6riiniirde antitezsel o
lan ir;erinin dz!jSalla!jtzrzlmasz bi9imlerinden ancak soyut olarak
aynlabilir. Ozellikle de, s6miirgeciler iyi k6tii 9ekilip gittikten
sonra, kapita list burjuvaziler ya da "Batihlm1" devlet bmjuva
zileri ile bu yiizden "gelenek9ilige"6 itilmi yoksul kitleler arasm
daki patlamaya hazir diimanhklanyla, diinyam1zm o biiyiik vre
bolgelerinde ulusal olmaya 9al1an (ama tam olamayan) devletlerin
oluumunun sonucu olan bi9imlerden.
Benedict Anderson ii9iincii diinyada s6miirgelikten kurtulma
nm, belli bir propaganda tarafindan "ka1-Irk91hk" (beyaz-ka1t1,
Avrupah-kar1t1) olarak adlandmlan eyin gelimesiyle dile gel-

6. Eski somiirgeci diinyanm "yeni" uluslanmn snuflarnun herbiri, boy


lece diger!erinden toplumsal farkhhg1m etnik-kiiltiirel anlamda gostennek
tedir.
iRKC:ILIK TE MiLLiYETC:iLiK 59

medigini soyhiyor. 7 Bunun, bizim konjonktiiriimiizde "yabanc1


diimanhg1 "ndaki art1a katk1sm1 sorgulamam1z gereken islami
"entegrizm" deki son gelimelerden once yazild1g1m biliyoruz; fa
kat bu her durumda eksik bir saptamadir. <;iinkii Afrika'da, As
ya'da ve Latin Amerika'da "ii9iincii diinyac1" kar1-irk91hk yoksa
da "uluslar", "etnik gruplar", "cemaatler" arasznda hem kurumsal
hem de kitlesel diizeyde y1k1c1 bir irk91hk bollugu vardir. Ve kar
1hk olarak, bu irk91hklann diinya 9apmdaki iletiim tarafmdan
9arp1tilan goriintiisii, insanhgm dortte ii9iiniin kendi kendini yo
netmekten aciz oldugunu one siiren o eski diiiinceyi siirdiirerek,
beyaz 1rk91hgm klielerini beslemekten geri ka lmamaktadir. Ku
kusuz bu taklit etkilerinin geri planmda, somiir geci uluslann ve
onlann manevra alanlannm (insanhgm geri kalam) eski diinya
smm yerini, birbirine denk (hepsi uluslararas1 kurumlarda temsil
edilen) ulus-devletler halinde bi9imsel olarak orgiitlenmi yeni bir
diinya a lm1tir, fakat bu diinyay1 ortak ol9iileri olmayan iki in
sanlzgzn -sefaletle "tiiketim"in, azgelimilikle 9okgelimili
gin- siirekli olarak yer degitiren, devlet sm1rlanna indirgene
meyecek olan smm boler. Emperyalist hiyerilerin ortadan kalk
mas1yla, goriiniirde insanhk yeniden bir lemiti: Ashnda boylesi
bir insanlzk ancak bugiin, bir anlamda vardzr. fakat bagdmama
egiliminde olan kitlelere boliinmiitiir Ger9ekten diinya siyase
tine, diinya ideolojisine doniimii bir diinya ekonomisi alanmda
alt-insan ve iist-insan aynm1 yap1sal, fakat fena halde istikrars1z
bir aynmdir. Daha once insanhk kavram1 bir soyutlamadan bka
bir ey degildi. Fakat -bi9imleri bize son derece sapkm gorii
nen- 1rk91 diiiincede siiregiden "insan nedir?" sorusuna verilen
tek bir cevap yoktur ki bu boliinmeye dayanmasm. 8

7. Benedict ANDERSON, Imagined Communities, Reflections on the Or


igin and Spread ofNationalism, Verso Editions, Londra, 1 983, s. 1 2 9 .
8. Bence bu kurgusal yap1 temeldir: "Azgelimiler" ic;in "c;okgelimi
ler" Irkc;1 horgorityli her zamankinden daha c;ok ahkanhk haline getirenlerdir;
"c;okgelimiler" ic;in "azgelimiler" kendilerini ozellikle kaq1hkh birbirini
horgonne killeriyle tammlarlar. irkc;1hk herkes ic;in "otekinde"dir; ya da da
ha dogrnsu: oteki, Irkc;1hgm yeridir. Fakat "c;okgelimilik" ile "azgelimi
lik" arasmdaki sum kontrol edilemez bir bic;imde yer degitinneye balann
hr: Kimse otekinin kim oldugunu tam olarak soyleyemez.
IRK, ULUS, SJNIF 60

Buradan ne sonuca varmahy1z? Soziinii ettigim kaymalar,


Nietzsche'nin diliyle soylersek, 1rk91hgm 9agda transvaluatiori
Ian (degerlerin yeniden degerlendirilmesi) olarak adland1rabilece
gimiz eyin par9as1dir. Bu yeniden degerlendirmeler, insanhgm
hem tarihinin tahayyiiliiyle hem de siyasal gruplanmalannm genel
ekonomisiyle ilgilidir; yukanda irk91hgm tekil oluu diye adlan
dird1g1m, "insanhgm egitimi" sand1g1m1z eye aykm olarak, tipo
lojileri goreliletiren ve birikmi deneyimleri yeniden ele alan eyi
oluturmaktadir. Bu anlamda, bizzat 1rk91 ideolojinin en degimez
ifadelerinden birinin kamt gostermeden one siirdiigiiniin aksine,
insanlarzn psikolojik ya da biyolojik "hafizasz" olan ey "zrk"
degildir, fakat modern toplumlarzn tarihsel hafizaszmn en kalzcz
bi9imlerinden birini temsil eden ey zrkplzktzr. insanhk tarihinin
kolektif kavray1mm a91ga vuruldugu hayali ge9mi ve giincellik
"kaynmasm1" meydana getirmeye devam eden ey irk91hktir.
ite, durmadan ortaya siiriilen, antisemitizmin somiirgeci irk-
91hga indirgenemezligi sorunu bu nedenle yanh sorulmu bir
sorudur. Bu ikisi hi9bir zaman tamamen bag1ms1z olmad1g1 gibi,
degimez de degildirler. Onceki bi9imleriyle ilgili 9oziimlememizi
etkileyen ortak bir soylan vardir. Baz1 izler durmadan digerlerini
yans1tir, fakat aym ekilde "soylenmeyen"i de temsil eder. Boyle
likle, irk91hgm antisemitizmle ve ozellikle de Nazizm'le ozde
letirilmesi bir mazeret ilevi gormektedir, 9iinkii go9menleri he
defleyen "yabanc1 diimanhgmm irk91 niteliginin inkir edilme
sine izin vennektedir. Fakat bunun tersine, bugiin Avrupa'da ge
lien yabanc1 diimam hareketlerin soyleminde go9menlere karz
zrkplzgzn antisemitizmle bir tutulmasz (ki goriiniie gore bu "as1l
s1zdir) ne genel bir "anti-hiimanizm"in, "oteki"nin d1lanmasm1
tiim bi9imleriyle i9eren bir yapmm ifadesidir, ne de milliyet9i ya
da fist olarak adlandmlan muhafazakar bir siyasal gelenegin
edilgen etkisidir. Bu, irk91 diiiinceye bilin9li ve bilin9siz model
ler saglayarak onu daha "sapkm" bir bi9imde ve 9ok daha ozgiil
olarak diizenlemektedir: Nazi "imha"smm tasavvur edilemez ka
rakteri, Turk k1t1 ve Arap kar1t1 1rk91hga da musallat olan imha
arzusunu egretilemek iizere 9agd irk91 karm1ga bu yolla yer
lemitir. 9
!RK<;!LIK TE MiLLiYET<;iLiK 61

Milliyetr;ilik Zemini

Su halde milliyetilik ve Irk1hk arasmdaki baga donelim. Ve mil


liyetilik kategorisinin bile 6ziinde ikircil oldugunu kabul etmekle
blayahm ie. Bu, 6ncelikle milliyeti politikalann ve hareketle
rin ortaya 1ktig1 tarihsel durumlann antitezine baghd1r. Fichte ya
da Gandi bir Bismarck degildir, Bismarck ya da de Gaulle bir
Hitler degildir. Bununla beraber burada uzlmaz giilere kendini
dayatan ideolojik simetri etkisini basit bir entelektiiel kararla orta
dan ka ldiramay1z. Hibir ey bize ezilenlerin milliyetiligi ile
ezenlerinkini, kurtulu milliyetiligi ile fetih milliyetiligini kay1t
s1z arts1z 6zdeletirme hakk1m vermez. Fakat bu bizi Cezayirli
FLN'nin milliyetiligi ile s6miir geci Frans1z ordusununki arasm
da, bugiin de ANC'nin milliyetiligi ile "Afrikaner"lerinki arasmda
-bir durumun mantigma, a gd diinyamn siyasal biimlerine
yap1sal olarak dahil olua ilikin- ortak bir unsurun varol
dugunu bilmezlikten gelmeye de yetkili k1lmaz. Durumu en u
noktasma g6tiiriirsek, bu biimsel simetri tekrar tekrar yam1
oldugumuz ac1 verici deneyime yabanc1 degildir; bu deneyim (na
s1l ki sosyalist devrimlerin devlet diktat6rhiklerine doniimesini
yaad1ysak) kurtuluu amalayan milliyetiliklerin tahakkiimii
amalayan milliyetiliklere doniimesidir; bu deneyim bizi her

9. Irkc,:1hk-kaq1h orgiitlerin ---Ozellikle de Nazi mode!inin manidarh


gnun soykmmm gizlemnesinden ileri geldigine inamyor!arsa- guniimiizdeki
tehlikeye kaq1 koymak ic,:in bavurduklan "hafIZa pedagojisinin hkamkhklan
bundan kaynaklamnaktadrr. Temelde "revizyonist" giriimler, yadsnnanm son
derece kaq1t anlamh tarz1yla, surekli o]arak gaz odalanndan soz etmenin bir
bic,:imi o!duklanndan, bu ac,:1dan tam bir tuzak ilevi gonuektedir. Gerc,:ekten
antisemitist olan rrkc,:1lann Nazi soykrrmmu gizlediklerini ifa etmek ne yaZik
ki Yahudi diimanhg1yla Arap kar1thg1 arasmda ortak bir ey o!dugunun
herkes tarafmdan kabuliine yo! ac,:maya yetmeyecektir. Fakat "efler
soylemindeki Nazizm nostaljisinin maskesini duiinnek de s1radan Irkc,:1 "kit
le"yi, her giin gerc,:ekletirdikleri, oysa temelde onlann bilgisi d1111da gerc,:ek
leen nesnenin yer degitinnesi konusunda aydmlatmaya yetmeyecektir. En
azmdan bu kac,:1rnhnaz pedagoji, diiiince sistemi ve toplumsal iliki o]arak
tiim bir tarihin ozeti olan c,:agda 1rkc,:1hg111 tam bir ac,:1khga kavuturnlmasma
ulaana dek yetmeyecektir.
IRK, ULUS, SJNIF 62

tiirden milliyet9iligin baskici potansiyelleri konusunda kendimizi


siirekli sor gulamaya mecbur kilmaktadir. <;eliki, kelimelerden
once tarihin kendisinde yatmaktadir. 1 0
Milliyet9iligi tammlamak neden boylesine zor goriinmekte
dir? <;unkii oncelikle bu kavram hi9bir zaman tek bma ilev
gormez, her zaman hem en onemli hem de en zayif halkasi oldugu
bir zincirin i9inde yer ahr. Bu zincir (bir dilden digerine farkh ne
denlerle degien ozel kipliklere gore) siirekli olarak, ara ya da u9
yeni terimlerle zenginlemitir: yuhk, yurtseverlik, popiilizm,
"etnizm " "etnosantrizm " yabanci diimanhgi, ovenizm, emper
ya lizm, jingoizm... Bu gosterim farklannm her birini degiik kul
lanimlan aym anlama gelecek bi9imde kesin olarak sabitletirme
nin miimkiin olmadigmi diiiiniiyorum. Fakat bana oyle geliyor ki
genel bi9imleri 9ok basit bir ekilde yorumlanabilir.
Milliyet9ilik-ulus ilikisi a9ismdan, anlamm ozii "ger9eklige"
yani ulusa kari, bir ideolojiyi yani milliyet9iligi koyar. Ancak bu
iliki herkes tarafmdan 9ok farkh algilamr 9iinkii bir 9ok cevapsiz
soruyu banndmnaktadir: Milliyet9i ideoloji uluslarm varoluunun
(zorunlu ya da koullara bagh) bir yansimasi midir? Ya da uluslar
mi milliyet9i ideolo jilerden (bu ideolojilerin "ama9lanna" ultik
tan sonra doniimeleri pahasma) yola 9ikilarak kurulur? Ulusun
kendisi her eyden once bir "devlet" olarak mi, yoksa bir "top
lum" (bir toplumsal oluum) olarak mi goriilmelidir? (Dogal ola
rak bu soru oncekilerden bagimsiz degildir.) Bir an i9in bu tar
tImalan da, kent, halk, tabiyet gibi terimlerin giriiyle yol a9a
bilecekleri varyantlan da bir kenara birakahm...
Milliyet9ilik ve zrkplzk ilikisi a9ismdan anlamm ozii "nor
mal" bir politika ve ideolojiyi (milliyet9iligi), "m" bir tutum ve
ideolojiyle (irk9ihkla) -ister zitltirmak, ister birini digerinin
dogrusu kilmak i9in- kai kariya getirir. Burada da hemen so
rular ve diger kavramsal aynmlar ortaya 9ikar. Diiiincemizi irk-
9ihk iizerinde yogunltirmaktansa daha "nesnel" olan milliyet-

I 0 . Bu yelikinin hem aynnt1h hem de kesintisiz bir ytizlimlemesi iyin en


iyisi Maximc RODiNSON'un ti.im eserlerine ve ozellikle de Marxisme et
,;10nde musulman, Paris Editions du Seuil, 1 972 ve Pe1tple juif ou probleme
Juif?, Maspero, 1 98 1 , adh eserlerinde toplamru metinlere bakmaktlf.
IRKC,:IUK TE MiLLiYETC,:iliK 63

irilik/emperyalizm altematifme ayncahk tammak daha uygun ol


mayacak m1dir? Fakat bu karIia:;; t mna ba:;; k a olas1hklann ortaya
ir1kmasma neden olur: omegin bizzat milliyetiriligin uluslann em
peryalist niteliklerinin ya da emperyalist irag ve irevrede hayatta
kalmalannm siyasal-ideolojik sonucu olmas1 olas1hgmm ortaya
ir1kmasma. Fa:;;izm ve Nazizm gibi kavramlan da devreye sokarak
zinciri bir soru ag1yla kannakan1k edebiliriz: Bu ikisi milliyetirilik
midir ? Emperyalizm midir ?
Ashnda biitiin bu sorulann gosterdigi gibi, tiim bu zincir tek
bir temel soruya baglanmaktadir. Madem ki bu tarihsel-siyasal
zincirin "bir yerinde" goriiniirde "a k1ld11" olan tahammiil edile
mez bir iddet sahneye ir1k1yor, oyleyse bu sahneye ir1k11 nereye
yerletin nek gerek? Sadece gerireklerin rol oynad1g1 bir sekansa
m1 gin nek gerek yoksa ideolojik iratimalann yanma m1? Ote yan
dan iddeti non nal durumun bir sapmas1 olarak, insanhk tarihinin
farazi "diiz irizgisinden" bir sapma olarak m1 gonnek gerekir,
yoksa daha onceki anlann gerirekligini temsil ettigini ve bu bak1
air1s1yla milliyetiriligin, hatta uluslann varoluundan beri siyasetin
iirinde Irkir1hk tohumlanm banndird@m kabul etmek mi?
Dogal olarak bu sorulann gozlemcilerin bak1 air1lanna ve
iizerinde diiiindiikleri duruma gore degien irok say1da cevab1
vard1r. Ancak bence, cevaplar ne denli farkh olursa olsun aym
ikilemin etrafmda doniip durur: Milliyet9ilik kavramz siirekli ola
rak boliinmektedir. Her zaman bir "iyi" bir de "kotii" milliyetirilik
vardir; bir devlet ya da bir cemaat olutunnaya irahan ile boyun
egdin neye, yok etmeye irahan; hukuga ba:;; vuran ile kuvvete
ba:;; vuran; diger milliyetiriliklere tahammiil gosteren, hatta onlan
onaylay1p aym tarihsel perspektife (biiyiik riiya: "halklann ilkba
han") dahil eden ile emperyalist ve 1rkir1 bir bak1 air1s1yla onlan
kokten d1layan. Sevgi uyandiran (hatta a:;; m biirimde) ile nefret
uyand1ran . Soziin k1sas1, milliyetiriligin iir boliinmesini aymnak
"yurdu iirin olmekten","vatam iirin oldiinneye" geirii aymnak ka
dar zor ve onemli olarak goriinmektedir. "Komu" terimlerin, e
anlamhlann ya da zit anlamhlann iroklugu bunun d1avurumundan
ba:;; ka bir ey degildir. Samnm hiir kimse bu ikilemin bizzat milli
yetirilik kavrammda yeniden belirdigini (ve kuramdan kovuldu-
IRK, ULUS, SINIF 64

gunda pratigin kap1smdan iireri girdigini) bilmiyor degildir. Fakat


bu ikilem ozellikle liberal gelenekte go1iiniir haldedir. Belki de
bunun nedeni en azmdan iki yiiz yildan beri, liberalizm ve milli
yetirilik arasmdaki ilikilerde bulunan derin ikircilliktir. 1 1 Irkir1
ideolojilerin bu tart1may1 bir parira kaydirarak taklit edebilecekle
rini de saptamak gerekir: "Hayati alan" gibi kavramlar emperya
lizm ya da Irkir1hgm "iyi yam" sorusunu ortaya ir1karma ilevi
gormezler mi? Ve giiniimiizde, "farkir1" antropolojiden sosyobi
yolojiye kadar h1zla artt1gm1 gordiigiimiiz yeni-Irkir1hk, kairmil
maz ve gerirekte ie yarar olam (gr uplan "topraklanm", "kiiltiirel
kimliklerini" savunmaya, aralanndaki "uygun mesafeyi" koru
maya iten belli bir "yabanc1 diimanhgm1 ") siirekli olarak -her
ne kadar etnikligin temel gerekleri yok sayild1gmda kairmilmaz ol
sa da- zararh ve ie yaramaz olandan (dogrudan iddetten, ey
leme geiriten) ayirmaya be! baglam1 degil midir?
Boyle bir dongiiden nasil ir1kila bilir? Son donemdeki baz1 iro
ziimlemecilerin yapt1g1 gibi deger yargilannm reddedilmesini iste
mek yani yarg1y1 milliyetiriligin farkh konjonktiirlerdeki 1 2 so
nuirlanna gore ertelemek; ya da yine milliyetiriligi kesinkes ulus
lann (ve ulus-devletlerin) kurulmas1 gibi "nesnel" bir siirecin so
nucu olarak gormek yeterli degildir . 1 3 <;:iinkii tiim milliyetirilik-

1 1 . Milliyet<;:ilik konusunda (ister "ideoloji", ister "siyaset" olarak) <;:ah


an liberal tarih<;:ilerin esas sornsu udnr: "Liberal milliyet<;:ilik"ten "emper
yalist milliyet<;:ilige" ne zaman ve nerede ge<;:ilmitir? Bkz. Haimah ARENDT,
"L'imperialisme", The Origins of Totalitarianism 'm 2. ooliimtinlin Frans1zca
<;:evirisi, Fayard, Paris, 1 982, ve Ha11s KOHN, The Idea of Nationalism, A
Study oflts Origins and Background, New York, 1 944. Ortak cevaplan udur:
1 8. ytizyilm "evrenselci" devrimleriyle 1 9 . ytizy1l111 bata Almanya'dan <;:1kan
daha sonra tlim Avrnpa'ya ve sonunda 20. ytizy1lda tO.m dtinyaya yayilai1 "Ro
mantizm"i arasmda ge<;:ilmitir. Fakat daha yakmdai1 incelersek Frans1z Devri
mi'nin daha o zamandan iki gorO.nO.mlin <;:elikisini bannd1Td1g1111 gortiliiz: o
halde milliyet<;:iligi "raymdan <;:1karai1" Fransiz Devrimi'dir.
12. Bkz. Tom NAIRN'in "The Modem Janus", New Lefl Review, no.
94, 1 975 (daha sonra The Break-Up of Britain, NLB, Londra, 1 977). Bkz.
Eric HOBSBAWMm eletirisi "Some Reflections on the Break-Up of Brit
ain", New Lefl Review, no. 1 5, 1 977
13. Bu sadece Marksist bir tav!T degil, liberal gelenegin "ekonomist" dti
tintirlerinin de tezidir: Bkz. E. GELLNER, Nations and Nationalism, Oxford,
1 983.
IRKC:IUK TE MiUiYErc;iliK 65

lerin tarihinde sonu9lann iki yanhhg1 soz konusudur ve a91klan


mas1 gereken de budur. Bu bak1 a91s1yla 1rk91hgm milliyet9ilik
teki yerinin 9oziimlenmesi kesindir: Irk91hk biitiin milliyet9ilikler
de ya da onlann tarihlerinin her amnda belirgin degilse de, kurula
bilmeleri i9in gerekli bir egilimi temsil etmektedir. Son 9oziim
lemede bu 9ak1ma durumu, tarihsel olarak tart1mah topraklar
iizerine kurulu ulus-devletlerin niijus hareketlerini kontrol etmeye
ve hatta sm1fsal boliinmelerden iistiin siyasal bir cemaat olarak
"balk" kavram1m iiretmeye balad1klan durumlara baghd1r.
Ancak bu noktada tart1mamn terimlerine yoneltilen bir itiraz
ortaya 91kmaktad1r. Bu Maxime Rodinson'un, ozellikle, Colette
Guillaumin gibi daha "geni" bir 1rk91hk tan1m1m kabul eden her
kese yonelttigi itirazdir.' 4 Bu geni tamm biyoloj ik kuramla
tirmalan olsun olmasm tiim d1lama ve azmhkltirma bi9imlerini
hesaba katmak istemektedir. "Etnik" 1rk91hktan daha geriye, " irk
mitinin" kokenine ve onun soya dair soylemine : feodalizm sonras1
aristokrasisinin "sm1f 1rk91hgma" inebilecegini one siirmektedir.
Ozellikle de farkhhklann dogalltirmasmda kullan1lan ortak me
kanizmay1 inceleyebilmek i9in, bi9imsel olarak eitlik9i bir top
lumda toplumsal gruplann (etnik gruplann, fakat aym zamanda da
kadmlann, cinsel sapkmlann, ak1l hastalanmn, proletaryamn al
tmdakilerin vb.) 1 5 "1rkltmlmas1" gorlingiilerine yol an azm
hklann ezilmesi goriingiilerini, 1rk91hk ad1 altmda toplamak iste
mektedir. Rodinson'a gore yine de se9mek gerekir: Ya i9 ve d1
1rk91hg1, milliyet9iligin ve oradan da, modem bi9imi milliyet9ilik
olan " etnosantrizm"in egilimi saymak; ya da 1rk91hgm tan1m1m,
tarihsel ozgiilliigiinii silme pahasma, psikolojik mekanizmalan da
(korkunun yer degitirrnesini, hayali bir bkahgm gosterenleriyle
ortiilmii olan ger9ek bteki'nin reddini) i9erecek ekilde geni-

14. C. GUiLLAUMiN, L 'ldeologie raciste. Genese et langage actuel,


Mouton, Paris-La Haye, 1 972. M. RODINSON, "Quelques theses critiques sur
la demarehe poliakovie1me", Le Racisme, mythes et sciences (M. OLEN
DER'in yonetiminde) Ed. Compiexe, Bmxelles, 1 98 1 . M. RODINSON, En
cyclopaedia Universalis. "Nation: 3. Nation et ideologie" maddesi.
15. Erving GOFFMAN'la kaq1lahnnak faydah olacakhr, Stigma. Notes
on the Management ofSpoiled Identity, Penguin Books, 1 968.
IRK, ULUS, SJNIF 66

letmek.
Bununla birlikte bu itiraz ortadan kaldmlabilir ve hatta Irkir1-
hk ve milliyetiriligin tarihsel kanm1hg1m irozecek ekilde yapila
bilir bu; ancak Irkir1hgm "geni" bir tamm1 diiiincesini k1smen
diizeltecek ya da en azmdan air1khga kavuturacak baz1 tezler or
taya koymak art1yla:
1. Hi9bir ulus (yani hiirbir ulusal-devlet) ger9ekte etnik bir te
mele sahip degildir. Bunun anlam1 milliyetiriligin, kurgusal bir et
nikligin sonucu anlamma gelmedigi siirece, bir etnosantrizm ola
rak tan1mlanamayacag1dir. Bka tiirlii akil yiiriitmek "halklann"
da "Irklar" gibi bir soy, bir kiiltiirel cemaat ya da onceden var olan
ir1karlara dayah bir ortakhk geregince dogal olarak varolmad1k
lanm unutmak olur. Fakat diger olas1 birliklere karg hayali bir
liklerini gerirege (ve dolay1s1yla tarihin zamamna) oturtmak gere
kir.
2. Tamamen farkh "tabiatlara sahip toplumsal gruplan, ozel
likle de "yabanc1" topluluklan ve "ag1 1rklan ", kadmlan, " sap
kmlan" aym anda hedefleyen "azznlzklmjtzrma " ve " 'zrklmjtzrma "
goriingiisii, birbirinden bag1ms1z bir dizi tan1ms1z nesne kar1
smda uygulanan, sadece benzer soylem ve tutumlann yan yana
gelmesini degil, birbirine baglz, birbirini tamamlayan dl!jlama ve
tahakkiimlerin oluturdugu tarihsel bir sistemi temsil etmektedir.
Bka bir deyile, yanan ey "etnik bir Irkir1hk" ile "cinsel bir
Irkir1hgm" (ya da cinsiyetiriligin) kout gidiinden irok, Irkir1hk ve
cinsiyetiriligin birlikte ilemesi, ozellikle de zrkplzgzn her zaman
bir cinsiyet9iligi onvarsaymaszdzr. Bu koullarda bir Irkir1hk gene!
kategorisi, evrensellik air1smdan kazand1g1 avantaj 1 tarihsel kesin
lik ve kal1c1hk air1smdan kaybetme tehdidi altmdaki bir soyutlama
degil, Irkir1hgm zorunlu irokbiirimliligini, globalletirme ilevini,
toplumsal norma uygun hale getirme ve d1lama pratiklerinin
biitiiniiyle baglantilanm hesaba katan daha somut bir kavramdir;
yeni-Irkir1hgm ayncahkh nesnesinin "Arap" ya da " Siyah" degil,
"ke", "suirlu", "miitecaviz" vb. (olarak) Arap, ya da "Arap", "Si
yah" vb. olarak miitecaviz ve suirlu oluu da bunu gostermekte
dir.
3. ite, milliyet9ilikle zorunlu bir ilikiyi siirdiiren ve milliyet-
IRK<;ILIK TE MiLLiYET<;iLiK 67

iligin kurulmasma, etrafmda orgiitlendigi kur gusal etnikligi iire


terek katk1da bulunan ey lfk1hgm bu geni yapzszdzr; bu yap1
heterojen olmakla birlikte oncelikle bir fantazmalar ag1 ve bunu
takip eden soylemler ve tutumlarla s1k1 s1k1ya baglanm1tlf.
4. Nihayet, eger lfk1hgm ortaya 1kt1g1 toplumlann aym za
manda "eitliki" toplumlar, yani bireyler arasmdaki statii farkh
hklanm (resmi olarak) yok sayan toplumlar olduklan olgusunu,
modem lfk1hgm hem kurumsal hem de sembolik olan yap1sal
koullanmn arasma sokmak gerekliyse (ozellikle L.Dumont ta
rafmdan savunulan16) bu sosyolojik sav ulusal evrenin kendisin
den soyutlanamaz. Bka bir deyile, "eitliki" olan modern dev
let degil, modem ulusal (ve milliyeti) devlettir. <;iinkii, eitligin
if ve dz sznzrz ulusal cemaattir ve esas ierigi de kendisini dog
rudan gosteren edimlerdedir ( ozellikle, genel oy hakk1 ve siyasal
"yurtthk"). Eitlik her eyden once uyrukluk a1smdan bir eit
liktir.
Bu tart1mamn yapdmasmm (bvurabilecegimiz diger ben
zerleri gibi 1 7) imdiden bir avantaj1 var: Milliyetilik ve lfk1hk
arasmdaki bagm bir sapma sorunu (iinkii milliyetiligin "saf
ozil yoktur), ya da biimsel bir benzerlik sorunu degil, bir tarihsel
eklemlenme sorunu oldugunu anlamaya bhyoruz. Kavramam1z
gereken ey lfk1hgm ozgiil farkhhg1 ve milliyetilige eklemle
nirken --ondan farklz olmakla- onun ifin naszl gerekli oldugu
dur. Y ani, milliyetilik ile lfk1hgm eklemlenmesi klasik neden
sellik emalanyla -bunlar ister mekanist olsunlar (sonucun ne
dene uygunlugu kuralma gore biri digerine yol aarak ona "ne
den" olur) ister spiritualist (biri digerini "ifade eder", ya da ona
anlam verir, ya da gizli anlamm1 ortaya 1kanr)- a1klanamaz.
Kar1tlann birliginin diya lektigini gerektirir.
Bu gereklilik hibir yerde, "Nazizm'in ozii" konusunda sii
rekli yeniden blatdan tart1madaki kadar a1k seik degildir. Bu
tart1ma giiniimiiziin siyasal tereddiitlerinin yans1d1g1 (ve ak-

16. Bkz. L DUMONT, Essais sur l'individualisme, Editions du Seuil,


1 983.
17. Bkz. Adi geyen eserlerde Tom Nairn v e Benedict Anderson arasmda,
"milliyeti;ilik", "yurtseverlik" ve " rrk91hk" konusundaki tart1ma.
IRK, ULUS, SJNIF 68

tanld1g1) tiim toplumsal iliki yorumsamalan iin gerek bir tu


zaktir. 1 8
Bazilanmn goziinde Hitlerci irk1hk, milliyetiligin vard1g1
son noktadir; Alman Romantizminden ya da Luther'den, 1 9 1 8
yenilgisinden ve Versailles diktasmm rezaletinden kaynaklanm1-
yorsa Bismarck'tan kaynaklan1yordur ve mutlak bir emperyalizm
proj esine ("hayat sahas1", Alman bir Avrupa) ideoloj ik anlamda
kaynakhk etmitir. Bu ideoloj inin tutarhhg1 bir hezeyanmkine
benzer goriiniiyorsa, her toplumsal kokenden insam bannd1ran
"kitle" iizerindeki ve basiretsizlikleriyle ulusu y1k1ma gotiiren
"efler" iizerindeki -k1sa fukat neredeyse biitiinsel- etkisinin
a1klamas1m burada gormek gereklidir. Diinya egemenligi giriimi
tiim "devrimci" aldatmacalann ve konjonktiir degiikliklerinin ote
sinde, kitlelerin ve eflerin ortakla sahip olduklan milliyetilik
mantig1 dahilindedir.
Fakat bazilanmn goziinde bu tiir a1klamalar, toplumsal gii
lerin ve entelektiiel geleneklerin, iktidar stratej ilerinin ve olaylann
oziimlenmesinde ne denli ince olursa olsun, Alman tarihinin
"anomali " siyle Nazizm canavarhg1 arasmdaki bag1 ne denli us
tal1kla kurarsa kursun sonuta meselenin oziinii gozden kair
maktan bka bir ey yapamaz. 0 donemin "demokratik" ulus
lanmn yoneticileri ve kamuoylan, Nazizm'de tam da kendi milli
yetiliklerine az ok benzer bir milliyetilik gordiikleri iin, onun
amalan konusunda kendilerini aldatm1lar ve onunla uzla
bileceklerini ya da y1k1mlanm sm1rlayabileceklerini sanm1lard1 .
Nazizm istisnaidir (belki de modem insanm durumuna ikin olan
siyasal rasyonaliteyi ihlal etme olas1hg1m ortaya 1kanr) . <::unkii
Nazizm'de irk1hk mantig1 her eyi ar. Kendisini "saf' milli
yeti mantigm zaranna dayatir: iinkii ite ve d1ta "irksal sav"
(egemenlik hedefleri olumlu kalmaya devam eden) "ulusal sav"
in tutarhhg1m yak eder. Nazizm boylelikle hayali Diiman'm im
has1m, Kotii'niin kiilemesini (Yahudi, komiinist), ve kendi

1 8. Bkz. P AY<;:OBERRY'nin mi.ikemmel sunuu: La Question nazle.


Essai sur !es interpretations du nalional-socialisme, 1 922-1975, Paris, Edi
tions du Seuil, 1 979.
IRKC:ILIK VE MiLLiYETC:iliK 69

kendini y1k1m1 ("1rksal elifmin, SS ve Nazi partisi kastmm ba


ans1zhg1 itiraf etmektense Almanya'mn y1k1h1) birletiren, ken
disinin yard1ma 9agirm1 oldugu "nihilizm"in bir figiirii olacaktir.
Bu tart1mada analitik s6ylemlerin ve deger yarg1lannm siirekli
olarak iist iiste bindigi iyice goriilmektedir. Tarih kendi kendine
normal ya da patolojik tehisi koyar, muhaliflerini ve kur
banlanm eytanltiran Nazizmi eytan ilan etmekle kendi nesne
sinin soylemini taklit edecek denli ileri gider. Fakat bu dongiiden
91kmak kolay degildir, 9iinkii g6riingiiyii, pratik gii9siizhigiinii
a91k9a g6stermi oldugu beylik genellemelere indirgememek s6z
konusudur. Nazi Irk91hg1 konusundaki izlenimimiz 9eliiktir, 6yle
ki: Milliyet9iligin Nazi 11k91hg1 vas1tas1yla, hem gizli egilimlerinin
(Hannah Arendt'in ifadesiyle, traj ik bir bi9imde " s1radan"
egilimlerinin) en derinine gittigini hem de kendisinden pktzgznz,
genellikle kendini ger9ekletirdigi, yani kitlelerin "sagduyusu"na
uzun siire i9in s1zd1g1 ve kurumltig1 ortalama bi9imden pktzgznz
diiiiniiriiz. Bir yandan, mutlak iistiinhigiinii ilan ettigi ulusal dev
leti par9alamaya varan bir Irk mitolojisinin ak1ld11hgmm farkma
(dogrusu i iten ge9tikten sonra) vanyoruz. Bunun, giindelik
iddetin bayag1hg1 ile kitlelerin "tarihsel" sarholugunu, zorunlu
9ahma ve imha kamplanmn biirokratizmi ile "efendiler ulusu
nun" "diinya" egemenligi hezeyamm birletiren bir biitiin olarak
Irk91hgm, milliyet9iligin basit bir g6riiniimii olarak degerlendirile
meyeceginin kamti oldugunu diiiiniiyoruz. Fakat aym zamanda
kendimize u soruyu da soruyoruz: Bu ak1ld11hgm kendi kendi
nin nedeni haline gelmesi, Nazi antisemitizminin istisnai nite
liginin, onu bizzat Kotii'niln tarihi olarak (ve bununla baglantih
bir ekilde kurbanlanm ger9ek isa olarak) sunan spekiilatif bir ta
rih g6riiiinde kutsal bir Slf halini almas1 nas1l 6nlenebilir? Bunun
tersine, Nazi Irk91hg1m Alman milliyet9iliginden 91karmanm bizi
her tiirhi ak1ld11c1hktan kurtaracag1 da kesin degildir. iinkii u
saptamay1 yapmak zorunday1z: Ancak "m" gii9hi bir milliyet-
9ilik, "istisnai" bir i9 ve d1 9atimalar zincirinin azdird1g1 bir mil
liyet9ilik, 9ok say1da cellatm iddet uygulayabilmesini saglayacak
ve bu iddeti 6tekiler kitlesinin g6ziinde "normalletirecek" dere
cede zrkplzgzn hedejlerini idealle!jtirmi!j olabilir. Bu bayag1hk ve
IRK, ULUS, SJNIF 70

bu idealizmin birleimi daha i;ok Alman milliyeti;iliginin kendisi


nin tarihte "istisnai" olacag1 gibi metafizik bir diiiinceyi peki
tirme egilimindedir: Liberalizme oranla patolojik bir yam olan bu
milliyeti;ilik paradigmas1, sonui; olarak "s1radan" milliyeti;ilige in
dirgenemez olacakt1r. Buradan da yine yukanda, "kotii" ve "iyi"
milliyeti;ilik olarak belirttigimiz i;1kmazhga yeniden diiiiyoruz.
Oysa Nazizm iizerindeki anlmazhgm gosterdiklerini, milli
yeti;ilik ve Irki;1hgm soylemler, kitle hareketleri ve ozgiil politi
kalar eklinde belirdikleri her konjonktiirde tekrar kar1m1zda bu
lamaz m1y1z? Bu ii;sel bag ve ak1lc1 amairlarla i;1karlan hi<;e sayma,
giiniimiizde, omegin "yeni Avrupa diizeni" ve "somiirge kahra
manhg1" ozlemlerini oniine kat1p siiriikleyen bir hareket, "goi;men
sorunu"na "i;oziim" umudunu banyla k1kirtt1gmda, yeniden fi
lizlendigini sand@m1z o aynz r;eli!jki degil midir?
Oyieyse bu diiiinceleri genelletirip, ilk olarak, milliyeti;i
ligin tarihsel "zemininde", milliyeti;ilik ve Irki;1hk arasmdaki belir
lenimde her zaman kar1hkhhk oldugunu soyleyecegim.
Bu kar1hkhhk kendini oncelikle milliyeti;iligin geliiminin ve
devlet tarafindan resmen kullamlmasmm, uzlmazhklan ve b
ka bir kokenden olana yapilan zuliimleri modem anlamda Irki;1hga
doniitiirmesi (ve etniklik gosterenleriyle belirtmesi) bii;iminde
gosterir. Bu, Reconquista i spanyas1'ndan beri, raza * Yeni Diin
ya'mn fethine atihrken dinsel Yahudi diimanhgmm "kanm safh
g1" iizerine kumlu soysal d1lama baglamma oturtuluu bii;imin
den, modem Avmpa'da uluslararas1 proletaryamn yeni "tehlikeli
sm1flan "nm somiirgecilik sonras1 i;agm krizini yayan uluslarda
zrkzn adz halini alan "goi;" kategorisi ii;inde diiiiniiliiii bii;imine
kadar uzanmaktad1r.
Bu kar1hkh belirlenim kendini, i;ok say1da etnik gruptan
oluan bir devletin heterojenligine, bir ulusun siyasal ve kiiltiirel
birligini kazandirmay1 1 9 hedefleyen tiim 19. ve 20. yiizy1llann
"resmi milliyeti;ilik"lerinin antisemitizmi kullanma bii;imlerinde de

* raza: safkan rrk. (isp. <;:.n.)


1 9. Yakin zamandaki <;:ahmalar arasmda Benedict Anderson'mki, "Rus
latmna" ve "ingilizletinne" pratik ve soylemlerini kar1latlnnas1 a<;:1s111dan
menunmiyet vericidir.
IRKC,:ILIK TE MILLiYETC,:iliK 71

gostennektedir: Az irok kurgusal olarak birlemi bir kiiltiir ve


milliyetin (Rus, Alman, Romen gibi), asimilasyona mahkum o
lan, hiyerarize edilmi ireitli "azmhk" kiiltiirler ve etnik gruplar
iizerindeki tahakkiimiinii "telafi etmek", aynada yans1tmak iirin,
tahakkiim altmdaki tiim kiiltiirlerin, tiim halklann ortak iir diima
m gibi gosterilen (kendi toprag1, "ulusal" dili olmayan) tekil bir
sahte etnik grubun Irkir1 bir zulme ugratilmas1 gerekliymi gibi. 20
Ve nihayet, ister ilk somiirgeletinnenin eski imparatorluklanna
kar1, ister hanedanlara dayanan irokuluslu devletler ya da
modem somiirge imparatorluklanna kar1 olsun, tiim ulusal kur
tulu savlannm tarihinde bu belirlenim yine kendini gosterir.
Bu siireirleri tek bir modele yoneltmek soz konusu olamaz . Bu
nunla birlikte Y erli soykmmmm, ABD'nin -Lipset'in iinlii deyi
iyle "yeni uluslann ilki"nin21 - bag1ms1zhgmm hemen ertesinde
sistematik hale gelmesi raslantl sonucu olamaz . Bipan Chandra'
nm one siirdiigii aydmlat1c1 iroziimlemeye gore, Hindistan'da
"milliyetirilik" ve "komiinalizm"in bugiinkii iirinden ir1kilmaz du
ruma (ki biiyiik oliriide Hint milliyetiriligi ile Hindu komiinaliz
minin tarihsel anlamda mevsimsiz kaynmas1 yiiziindendi) vara
na kadar birlikte kurulmu olmalan da raslant1 sonucu degildir. 22
Ya da bag1ms1z Cezayir, somiirgeciligin irok kiiltiirlii miras1yla
irat11p "Berberiler"in asimile edilip "Araplmalanm" ulusal ira
deciligin onur meselesi yap1yorsa bu da raslantl degildir. Hatta iir
ve d1 diimanlanna iddetle saldiran i srail Devleti bir " i srail ulu
su" kunnak gibi olanaks1z bir bahis iirin hem "dogulu" Yahudi
ler'e (bunlara " siyahlar" deniyor) hem de topraklanndan siiriilen
ve somiirgeletirilen Filistinliler'e kar1 yonelen gii<rlii bir Irkir1hg1
gelitiriyorsa bu da raslant1 sonucu degildir. 23

20. Bkz. Leon POLIAKOV, Histoire de l'antisemitisme, yeni bask! (Le


Livre de poche Pluriel), cilt 2 , s. 259; Madeleine REBERIOUX, "L'essor du
racisme nationaliste", Racisme et societe (P DE COMARMOND ve Cl. DU
CHET'nin yonetiminde), Paris, Maspero, 1 969.
2 1 . Bkz. R. ERTEL, G. FABRE, E. MARIENSTRAS, En marge. Les mi-
110rites aux Etats-Unis, Paris, Maspero, 1 974, s. 287
22. Bipan CHANDRA, Nationalism and Colonialism in Modem India,
Orient Longman, New Delhi, 1 979, s 287
23. Bkz. Haroun JAMOUS, Jsmel et sesjuifs. Essai sur les limites du
IRK, ULUS, SJNIF 72

Hepsi tekil olan fakat tarihsel olarak birbirine zincirlemni bu


lunan bu olaylann birikimi bizi milliyetr;ilik ve zrkr;zlzgm tarihsel
karzlzklzlzk r;evrimi olarak adlandmlabilecek olan ve ulus-dev
letler sisteminin diger toplumsal oluumlar iizerinde artan tahak
kiimiiniin zamansal ekli olan eye g6tiirmektedir. Milliyetr;ilikten
siirekli olarak zrkr;zlzk r;zkmaktadzr: sadece d1an dogru degil, aym
zamanda i9eri dogru da. ABD'de ilk yuhk haklan hareketini
engelleyen, Irk aynmmm sistematik olarak kuruluu, Ameri
kahlann emperyalist diinya rekabetine girmeleri ve Kuzey Irkla
nnm hegemonyac1 misyonu diiiincesine kat1lmalanyla aym za
mana denk gelir. Fransa'da "toprak ve 6hiler"in ge9miine k6k
salan bir "Frans1z Irk1" ideolojisinin haz1rlam1, yogun g69iin b
lang1c1yla, Almanya'dan 69 alma hazirhklan ve s6miirgeci impa
ratorlugun kurulmas1yla aym zamana denk diier. Ve milliyetr;ilik
zrkr;zlzktan r;zkar; bu anlamda ka1 91kt1g1 resmi milliyet9ilik son
derece Irk91 olmasayd1, milliyet9ilik bir ulusun "yeni" ideoloj isi
olarak ortaya 91kmazdi: boylelikle Siyonizm antisemitizmden ve
ii9iincii diinya milliyet9ilikleri de s6miirgeci Irk91hktan ileri gelir.
Fakat bu biiyiik 9evrimin i9inde bir9ok 6zel 9evrim vard1r. Eger
Frans1z ulusal tarihinden 9ok temel bir 6mek vermek gerekirse,
antisemitizmin Dreyfus olaymdan sonra ugrad1g1 bozgun cumhu
riyet9i rej imin idealleriyle sembolik anlamda biitiinleerek, s6-
miirgelerde sagduyuya bir kap1 m1 ve Irk91hk ve s6miirge
letirme kavramlanmn uzun siire (en azmdan s6miirgeci devletin
idrakmda) ayntmlabilmesine olanak saglam1t1r.
Fakat ikinci olarak. zrkr;zlzk ve milliyetr;iligin temsilleri ve pra
tikleri arasmdaki mesafenin her zaman varolageldigini s6yleyece
gim. Bu mesafe zorunlu bir 6zdeleme ile bir 9elikinin olutur
dugu kutuplar arasmda oynamaktadlf - ve belki de, Nazi 6me
ginin g6sterdigi gibi, 9eliki en 9ok bu 6zdeleme g6ri.iniirde
tamamland1gmda iddetli hale gelir. eliki bu srjatla milliyet9ilik
ve Irk91hk arasmdaki degil, belirlenmi bir;imler arasmdaki; milli
yet9iligin siyasal ama9lan ile 11k91hgm u anda, u "nesne"de be
lirginlemesi arasmdaki bir 9elikidir. Bu, milliyet9ilik potansiyel

volontarisme, Paris, Maspero, 1 982.


IRKC,:IUK TE MiLLiYETC,:iLiK 73

olarak ozerk, ezilen bir halk1 "in neye" niyetlendiginde boyledir:


"Frans1z" Cezayir, " Frans1z" Yeni Kaledonya. Bu andan itibaren,
ba:;; vurdugum omeklerin irogundan ir1kan sonucu daha iyi anla
mak iirin, bu mesafeyle ve alabilecegi paradoksal biirimlerle ilgile
necegim . Bu sonuir udur: Irkir1hk milliyetiriligin bir "d1avu
rumu" degil, milliyetr;ilige bir ektir; daha dogrusu, milliyetr;ilige
bir ir; ektir; ona oranla her zaman a:;; mdir, ama onun inas1 iirin her
zaman gereklidir ve bununla birlikte onun projesini tamamlamakta
her zaman yetersiz kahr; t1pk1 milliyetiriligin, ulus oluumunun ya
da toplumun "ulusallatmlmas1" projesinin tamamlanmas1 1irm
hem gerekli olmas1 hem yetersiz kalmas1 gibi .

Evrenselligin Paradokslarz

Milliyetirilik kuramlannm, stratejilerinin her zaman iirin evrensel


lik ve yerellik likisi dahilinde degerlendirildigi, kabul gonnii
ve gelitirilmeye son derece air1k bir diiiincedir. Gerirekte milli
yetirilik rasyonelletirici, tekletiricidir ve her tiirlii dag1lmadan
korunmas1 gereken, kokenlerden gelen bir ulusal kimligin feti
lerini gelitirir. Burada beni ilgilendiren, bu irelikinin genelligi
degil Irkir1hgm onu gozler oniine seri biirimidir.
Gerirekten de Irkir1hk hem evrensel alanda hem de yerel alan
da temsil edilir. Milliyetirilikten fazla yam ve dolay1s1yla milli
yetirilige getirdigi ek, hem onu evrenselletinneye, k1sacas1 onda
ki evrensellik eksigini kapamaya, hem de yerelletinneye, ozgiil
liik eksigini kapamaya yatkm olmas1dir. Diger bir deyile Irkir1hk,
milliyetiriligin miiphemligini arttmnaktan ba:;;ka bir ey yapmaz;
bunun anlam1 milliyetiriligin, Irkir1hk yoluyla bir "ileriye kair1"a,
maddi irelikilerinin diiiinsel irelikilere doniimesine giri tigi
dir. 24

24. <;:ogu zaman milliyet<;:iligin, 1 9 . ve 20. yi.izy 11lan11 bi.iyi.ik siyasal


ideolojilerinden farkh olarak, kuramcilardan ve kuramdan yoksun oldugunun
dogrulanabildigi sanzlmtzr (Bkz. B. ANDERSON, a.g.e.; Isaiah BERLiN, "Na
tionalism-Past Neglect and Present Powers", Against the Current, Essays in
the Hist01y of Ideas, Oxford, 1 98 1 ). Bu, lfk<;:1hg111 milliyet<;:ilige gi.indelik bir
tasavvur verdigi gibi, kuramlamu da verdigini, boylelikle " ideolojik hareke-
IRK, ULUS, SJNIF 74

Kuramsal bir ifadeyle, 1 1k91hk bir tarih felsefesidir; daha dog


rusu tarihi, gizli ve insanlara kendi dogalan ve soylanyla vahyedi
len bir "s1mn" sonucu k1lan bir tarihbilim'dir. Bu, toplumlann ve
halklann kaderinin goriinmez nedenini goriiniir kzlan bir felsefe
dir, onlann bilmezlikten/tarumazhktan gelinmesi bir soysuzlma
ya ya da k6tiiniin tarihsel giiciine iaret eder.25 Tabii ki inayet9i
teolojilerde ve ilerleme felsefelerinde tarihbilime 6zgii yanlar var
d1r, ama bunlar aym zamanda diyalektik felsefelerde de vardlf.
Marksizm bundan muaf degildir; bu durum da " s1mf miicadelesi"
yle "Irk miicadelesi", ilerlemenin motoruyla evrimin muammas1
arasmdaki simetrinin etkilerinin, yani bir ideolojik evreni digerine
aktarma olas1hklannm beslenmesine katk1da bulunmutur. Bu
nunla birlikte bu simetrinin 9ok belirgin s1mrlan vardlf. lrk91 fel
sefelerin 9ogunun ulusal biitiinliigiin, kimligin ve kiiltiirlin soy
suzlmas1, al9almas1 ve <;:Okiiii terimleriyle, ilerleme temasmm
tersine doniik bi9imleri olarak ortaya 91ktiklan her ne kadar dogru
(ve pratikte kesin) ise de burada diiiindiigiim ey ne ak1lc1hk ve
akild11c1hgm ne de iyimserlik ve k6tiimserligin soyut antitezi
dir. 26 Diiiindiigiim, Irk ya da kiiltiir miicadelelerinin, tarihbilim
den ya da " se9kin" ile "kitle" arasmdaki uzlmazhklardan farkh

tin" iki kutbunda yer ald1gn11 unutmaktir.


25. M. RODINSON'tm ideolojik hareketlerde kerygme 'in i!?levi iizerin
deki diiiinceleri ii;:in bkz. "Nature et fonction des mythes dans Jes mouve
ments socio-politiques d'apres deux exemples compares: conununisme marx
iste et nationalisme arabe", A4arxisme et monde musulman, s. 245.
26. Sosyal Darwincilik'e "kotumser" soysuzlama temasmm ginnesi,
Darwinci dogal ay1klamna kuraimyla hii;:bir ilgisi olmamasma ragmen evrim
ciligin ideolojik olarak somiir(i!mesinde bahca etaptir {kabflm kavrammm
i;:ifte anlam1 iizerinde oynar). Her irk91hk varsaynnsal olarak ka91111lmaz bir
bii;:imde "koHbnser" ise de kategorik olarak degildir: Ustiin irk (kiiltiir) eger
sonunda barbarlar, diikiinler denizinde "bogulursa" kaybolur (ve insan uy
garhg1 da onunla birlikte kaybolur). Bumm "fark91" varyantlysa udur: Tilm
irklar (kiiltiirler) kar1hkh olarak farkhhklarmm denizinde bogulurlarsa, bir
likte oluturduklan "dilzen" tekbii;:imlemi bir "kitle kiiltiirii" entropisinde
ali;:ahrsa kaybolurlar (insan uygarhg1 da beraber). Tarihsel kotiimserlik iradeci
ya da kararc1 bir siyaset gorliiinii de beraberinde getirir: <;:okUii onleye
bilecek hatta tersine i;:evirebilecek olan tek ey saf irade ve olaylann ak11 an
titezini, dolay1s1yla irade adamlanyla edilgenlik adamlan antitezini yans1tan
radikal bir karardir. Marksizm (ve daha genelde sosyalizm) temsil ettigi tarih-
IRKC,:ILIK TE MiLLiYETC,:iLiK 75

olarak, tarihsel diyalektigin hiirbir zaman "manikeist" bir temamn


basit bir biirimde ilenmesi eklinde ortaya ir1kmayacag1dir. Tarih
sel diyalektigin yalmzca "miicadele" ve "iratima" y1 degil, miica
dele gur;lerinin ve miicadele bi9imlerinin tarihsel olarak kurulma
larznz da kavramas1, bka deyile, tarih boyunca kendi temsili
konusunda eletirel sorular sormas1 gerekir. Bu air1dan irk ve
kiiltiir tarihbilimleri eletirel olmaktan kesinlikle uzaktir.
Irkir1 felsefe her zaman sistem biirimini almad1gma gore, tek
bir 1rkir1 felsefe yoktur. <;:agd yeni-Irkir1hk giiniimiizde u tarih
sel ve ulusal biirim ireitliligiyle kar1m1za ir1kmaktadir: "irk mii
cadelesi" miti, evrimci antropoloj i, "farkir1" kiiltiirciiliik, sosyobi
yoloj i vb . Bu kiimenin etrafmda da niifusbilim, kriminoloji, soy
ant1m1 gibi siyasal-toplumsal teknikler ve soylemler dolanmak
tadir. Gobineau ve Chamberlain yoluyla, ama aym zamanda
"halklann psikoloj isi" ve sosyolojik evrimcilik yoluyla Aydmlan
ma <;:ag1'nm 27 dogabilimlerine ve antropoloj isine ve L. Sala-Mo
lins'in "blanco-biblique" teoloj i adm1 verdigi eye kadar uzanan
1rkir1 kuramlann soyagacmm dallanm tek tek ayirt etmek gere
kir. 28 Oncelikle irok k1sa tutarak, bugiine dek, ii<r yiiz y1ldan beri
kuramsal Irkir1hkta hangi entelektiiel ilemlerin geirerli oldugunu
ve giindelik 1rkir1hgm "bilme arzusu" adm1 verebilecegimiz eyle
eklemlenmesini hangi ilemlerin saglad@m irdeleyecegim.
Oncelikle, temel bir sznzjlandzrma ilevi, yani insan tiiriiniin
kendisini oluturan farkhhg1 iireriden diiiiniiii, insanlann "in
san" olarak kabul edildikleri 6l<riitleri aray11 soz konusudur: i n
sam insan yapan nedir? Ne olr;ude, ne bi9imde insandir? Her hi
yerari oluturma, bu smdlandirmay1 onceden varsayar. Sm1flan-

sel detenninizmi katastrofizme vardrrd1g111da kurnlan -ki bu da peinden


"kararc1" bir devrim anlay11111 getirir- tehlikeli yakmhgm nedeni budur.
27. Bkz. ozellikle Michele DUCHET'nin c;ahmalan, Anthropologie et
histoire au siecle des Lumieres, Paris, Maspero, 1 97 1 , aynca "Racisme et
sexualite au XVIII. siecle", L. POLIAKOV, Ni ju{{ ni grec. Entretiens sur le
racisme (II), Mouton, Paris-La Haye, 1 978; "Du noir au blanc, ou la cin
quieme generation", L. POLIAKOV, Le Couple interdit. Entretiens sur le ra
cisme (Ill), 1 980.
28. Bkz. Louis SALA-MOLINS, Le Code noir ou le calvaire de Canaan,
PUF, Paris, 1 987
IRK, ULUS, SINIF 76

dmna hiyerariye yo! airabilir <riinkii insan tiiriinii oluturan grup


lann az irok uygun, hiyerarik bir tablosunun irizilmesi, bu tiiriin
"bir"liginin eitsizlik ir;inde ve eitsizlik tarafmdan ayncahkh tas
viridir. Fakat aym zamanda bu sm1flandmna kat1ks1z "farkir1hk"
olarak kendi kendine yetebilir; en azmdan goriiniite, <riinkii ayirt
etme oliriitleri hiirbir durumda "tarafs1z" olamaz. Pratikte kabul
gonneyen ve etniklik ya da kiiltiir dolay1mmda dayatilan toplum
sal-siyasal degerlerle biitiinleirler. 29
Sm1flandm na ve hiyerari, tarihsel ve toplumsal farkhhklann
dogalltmlmas1 ya da daha dogrusu bunlann hayali bir dogamn
ufkuna yans1t1lmas1 ilemidir. Fakat sonucun apair1k olduguna
bak1p aldanmamak gerekir. i nsan tiirii iirinde bir "dogal farkh
hklar" sisteminin art1 nitelikler ekledigi "insan dogas1" hiir de do
lays1z bir kategori degildir. Ozellikle de hem "sonuirlar" ya da be
lirtiler ("Irksal nitelikler" ister psikolojik ister bedensel olsunlar
her zaman iirin cinsiyet farkhhgma dair metaforlardir) air1smdan
hem de "nedenler" (melezlik, kahtim) air1smdan cinsel emalarla
kairmilmaz bir ekilde biitiinleir. Bir "saf ' doga kategorisinden
bka her ey olan soykutugu oliriitiiniin esas onemi buradan kay
naklanmaktadir: o, goreli hukuksal kavramlarla her eyden once
soy zincirinin meruiyetiyle eklemlenen sembolik bir kategoridir.
Oyleyse irk "dogalc1hg1"nda gizli bir ireliki vardir. Bu ireliki
kendini, her zaman hayirh ve meum, masum ve sapkm olanm
diiselligine yans1tilan, en temel, "en eski " bir "dogaiistii" yoniin
de mak zorundadir. 3 0
Bu ilk goriiniim derhal bir ikincisini devreye sokmaktadir:

29. Farkc;1!J.k, nas1! "lfklar"m dogal!J.gnu 11 1fkc;1 tutmnlann" dogal!J.gma


kaydmnaktaysa, ayrnnc1!J.g1 da snuflandmlnu grnplann dogrndan goriinii
linden snuflandmna olc;iitlerine aktararak aynmczlzgm yerini degitirir, "ikin
ci konum"da bir lfkc;1!J.ktlf, bu eserdeki "Bir Yeni-Irkc;1hk Var nu" ad!J. incele
memde Fransa ve ingiltere'deki lfkc;1 soylemin son c;ozii.mlemelerinden yarar
lanarak bmm inceliyonun (C . GUILLAU:MIN, V DE RUDDER, M. BARKER,
P A TAGUIEFF).
30. Irkc;1 ve cinsiyetc;i ideolojilerde "diisel ana" olarak doga kavranu ic;in
bkz. C. GUILLAUMIN, "Nature et histoire. A propos d'tm materialisme", Le
Racisme, mythes et sciences. Soybilim ve ka!J.tnn ic;in bkz. Pierre LEGEN
DRE, L 'Inestimable Objet de la transmission, Fayard, Paris, 1 985.
IRK<;ILIK VE MiLLiYET<;iLiK 77

Her kuramsal ufo;:1hk antropolojik tiimellere gondermede bulunur.


Hatta ogretisinin evrimi, bir anlamda, onlan se9ip bir araya getiri
bi9iminden ibarettir. Elbette " insanhgm genetik miras1" ya da
"kiiltiirel gelenek" gibi kavramlar bu tiimeller arasmda yer ahr.
Fakat bizi yabanc1 diimanhg1, etnosantrizrn ve kabilecilik diiiin
celerinin farkh varyantlanna gotiiren insani saldzrganlzk ya da ter
sine "tercihli " ozgecilik 31 gibi daha ozgiil kavramlar da bu tii
meller arasmdad1r. Burada "yeni-irk91hga", kendisine getirilen
irk91hk-kar1tI eletiriyi ters teptirme olanag1 veren bir ikili oyun
miimkiindiir: kimi zaman insanhg1 dogrudan bolmek ve hiye
rarize etmek, kimi zaman bizzat "1rk91hgm dogal zorunlulugu"
a91klamasma s1gmmak. Bu diiiinceler de gerek sosyoloj ik (ome
gin i9eriden-evlenmenin tiim insan gruplanmn bir durumu ve ku
rah oldugu, bu nedenle de d1andan-evlenmenin bir s1kmtI ve ev
rensel yasak oldugu diiiincesi) gerekse psikoloj ik (omegin, tel
kin ve toplu hipnoz, kitle psikoloj isinin geleneksel i9gii9leri) olan
diger tiimeller iizerine kuruludur.
Tiim bu tiimellerde aym "sorun"un siiriip gittigini gormekte
yiz: insanlzk ve hayvanlzk araszndaki .fark sorunu. Bu sorunun
problematik niteligi tarih ve toplumun 9at1malanm yorumlamak
i9in yeniden kullamlmaktadir. Klasik Sosyal Darwincilik'te in
sanlzgz (yani kiiltiir, dogaya teknolojik olarak hakimiyet - soy
antlmmda oldugu gibi insan dogas1 da dahil olmak iizere) hay
vanhktan <;zkarmak zorunda olan; fakat bunu yaparken hayvanhga
ozgii olan yollan ("en beceriklinin hayatta kalmas1"), bka bir
deyile insanlzk dereceleri arasznda "hayvansal" bir rekabeti kulla
nan paradoksal bir evrim figiiriiniin varhg1 boyledir. <;agd sos
yobiyolojide ve etolojide bireylerin ve ozellikle de insan grup
lannm "toplumsal-duygusal " davran1lan (saldirganhk ve ozge
cilik), evrimleen insanhktaki hayvanhgm silinmez izleri olarak
goriiliir. Fark91 kiiltiirciihikte bu temanm hi9bir ekilde varol-

3 1 . Sosyobiyolojinin "ozgeci duygulan" once dogrndan aileyle balay1p,


daha sonra akrabalara -kin altruism-, nihayet mum uzan!is1 say1lan etnik
cemaate gelerek hiyerize edi bii;imine bakuuz. Bkz. Martin BARKER, The
New Racisme. Conservatives and the Ideology of the Tribe, Junction Books,

Londra, 1 9 8 1 .
IRK, ULUS, SJNIF 78

madigi izlenimi edinilebilir. Bununla birlikte dolayh bir biirimde


varoldugunu samyorum : Kiiltiirel farkhhk soyleminin ekoloj i
soylemiyle (sanki kiiltiirlerin tecriti insan tiiriiniin "dogal or
tam1"nm korunmasmm kouluymuirasma) s1k s1k bir arada kul
lamlmasmda ve ozellikle de kiiltiirel kategorilerin biitiiniiyle birey
lik, seirilme, iireme, melezletirme terimlerinde egretilenmesinde
varoldugunu samyorum. Boylelikle insanm, insanda varolan ve
insana kar1 olan hayvanhg1 -ki Irklan insan gruplan ve birey
leri bundan dolay1 sistematik bir biirimde "hayvanlIr"- insan
tarihselligini diiiinmenin kuramsal Irkir1hga ozgii yoludur. Bu ta
rihsellik, iistiin insanlann "iradelerini" onaylad@ zaman bile, pa
radoksal bir biirimde, geri gitmese de hareketsiz bir tarihselliktir.
Nasil ki Irkir1 hareketler birbiriyle irelien devrimci ve gerici
ideoloj ilerin, paradoksal ve baz1 durumlarda da bir o kadar etkili
sentezini temsil ediyorlarsa, kuramsal Irkir1hk da doniiiim ve de
gimezligin, tekerriir ve kaderin ideal sentezini temsil etmektedir.
Siirekli olarak kefedermi gibi goriindiigii Sir, hayvanhktan ebe
diyen ir1kan ve ebediyen hayvanhgm niifuzunun tehdidi altmda
olan bir insanhgm s1rndir. i te bunun iirin irk gostereni yerine
kiiltiirel gostereni koyarken onu daima bir "miras"a, bir "dol"e,
bir "kok salma"ya, hepsi de insan ve kokenleri arasmdaki hayali
irekimenin gosterenleri olan bu eylere baglamak zorundadir.
Oyleyse, giiniimiiz kiiltiirciiliigiinii eletirenlerden bazilannm
yapt1g1 gibi, kuramsal Irkir1hgm her tiirlii akmhkla uzlamaz
oldugunu sanmakla -ki onlar milliyetirilik konusunda da aym
yamlg1ya diimektedirler- biiyiik bir hata yapm1 oluruz. 32 Ter
sine, 1rkir1 kuramlar, kairm1lmaz olarak, yiiceltici bir yan tIrlar
ve tiirii, oncelikli figiirii estetik olan bir idealletirmeye tabi tutar
lar: Bu nedenledir ki idealletirme, hem zihin hem de beden olarak
ideal insanz (diiniin "Cermen" ve "Kelt"inden bugiiniin "gelimi"
uluslannm "iistiin yeteneklisine" dek) gosteren bir insan tipinin
tan1mlanmas1 ve degerlendirmesiyle tamamlanmak zorundadir. Bu
ideal hem (bozulmam1) ilk insanlarla hem de gelecegin insan1yla
(iist insan) ilikilidir. Bu, 1rkir1hk ve cinsiyetiriligin eklemlenme

32. Bkz. A. FINKIELKRAUT, La Defaite de lapensee, Gallimard, 1 987


IRK<;ILIK VE MiLLiYET<;iLiK 79

bi9imlerini (irk91hktaki "fallik" g6sterenin 6nemini) anlamak i9in


oldugu kadar, irk91hg1 emegin s6miiriisiine ve yabancilamaya
baglamak i9in de 6nemli bir noktadir. Toplumsal ilikilerin este
tize edilmesi, irk91hgm, siyasetin izdiiiimsel zemininin kurul
masma yapt1g1 belirleyici bir katk1dir. Teknokratik etkililik deger
lerinin idealletirilmesi bile estetik bir yiiceltmeyi gerektirir. Giri
imleriyle biitiin gezegene hakim olacak olan modem y6neticinin
aym zamanda bir sporcu ve kadm avc1s1 oluu bir tesadiif degil
dir. Ve sosyalist gelenekte, tersine, i9i figiiriinii, m yabanc1-
lmadan m giice "ge9i" olarak, gelecek insanhgm eksiksiz tipi
olarak degerlendiren sembolik bir tersyiiz edi, beraberinde yo
gun bir estetize etme ve cinselletinneyi de getirmitir; bu da fa
izmin ondan yararlanmas1m saglam1, ve aym zamanda bizi, irk-
91hktaki hangi unsurlann " sosyalist hiimanizme" tarihsel olarak
donii yapt1gm1 kendi kendimize sonnak durumunda birak m1
tir33
Bu tarihsel ve antropoloj ik temalann dikkat 9ekici kahc1hg1,
kuramsal irk91hgm humanist (ya da evrenselci) ideoloj ilerle iki
yiizyildan beri siirdiirdiigii ilikilerin miiphemligini aydmlatmaya
blamam1za olanak vermektedir. " Biyoloj ik" irk91hklann k6ke
ninde, 6zellikle Fransa'da 9ok yaygm olan bir diiiince yatar: Bu
diiiinceye gore irk91hk, tamm olarak hiimanizmle bagdaamaz,
yani kuramsal bir soyleyile bir anti-hiimanizmdir, 9iinkii "ha
yata" ahlakhhk, bilgi, kiinin onuru gibi tamamen insani deger
lerin aleyhine olacak ekilde deger verir. Oysa burada kavram
kargas1 ve yanllg1 s6z konusudur; kavram kargas1 vardir,
9iinkii irk91 kuramlann "biyoloj izm"i (antropometriden, Sosyal
Darwincilik'e, ve sosyobiyolojiye kadar tiimii) hayata oldugu gibi
deger vermek degildir; biyoloj inin bir uygulamas1 olmaktan ise i-

3 3 . Siyasetin estetize edili biyimi olarak Nazi di.ii.incesi iyin bkz. Phi
lippe LACOUE-LABARTHE, La Fiction du politique, Christian Bourgois, Pa
ris, 1 988. Pierre A Y<;:OBERRY {La Question nazie, s. 3 1 ) Nazi estetiginin
"ilevinin her kategoriyi Irksal cemaatteki yerine oturtarak -kok sahm koy
li.i, i.iretim atleti iyi, ev kaduu- snuf mi.icadelesinin izlerini silmek oldugunu"
belirtiyor. Aynca bkz. A G. RABINBACH, "L'esthetique de la production sous
le III. Reich", Le Soldat du travail, derleyenler: L. MURARD ve P ZYL
BERMAN, Recherches, no. 32/33, Eyli.il 1 978.
IRK, ULUS, SiNiF 80

yice uzaktir; bu, cinselletirilmi baz1 toplumsal degerlerin, enerj i,


karar, girikenlik ve genelde tahakkumun erkek temsillerinin ya
da tersine edilgenlik, ehvet ve diiligin, ya da dayamma, birlik
ruhu ve genelde toplumun iriden-evlenmeci bir aile modeli uze
rine kurulan "organik" birliginin dirimselci bir egretilemesidir. Bu
dirimselci egretileme psikolojik ya da kulturel "karakterlerin" be
lirtilerini bedensel izler haline getiren bir yorumsamayla bag
dmaktadir. Fakat burada aym zamanda yamlg1 da vardir, irunku
biyoloj ik Irkir1hgm kendisi hiirbir zaman insan ozgullugunu
hayatm, evrimin ya da dogamn daha geni butunlugu iirinde erit
me biirimi olmam1t1r; tersine insan tiiriinii olwjturmak ve onu
daha iyi duruma getirmek ya da gerilemeden korumak iirin sahte
biyoloj ik kavramlann uygulanma biirimi olmutur. Aym ekilde,
bir kahramanhk ve irilecilik toresiyle de s1k1 s1k1ya baghdir. Niet
zsche'ci "ust-insan" ve "ustiin insan" diyalektigi bizim iirin ite bu
noktada aydmlat1c1 olabilir. Collette Guillaumin'in mukemmel bir
biirimde dile getirdigi gibi, "biyoloj ik farkhhklarla belirlenen bu
kategoriler insan tiirunun iirine yerlemitir ve olduklan gibi kabul
edilir. Bu nokta irok onemlidir. Gerirekte insan tiirii, Irkir1hgm
kendisini kurmu olmasm1 ve her gun yeni batan kurmasm1
saglayan anahtar bir kavramdir" 34 Eger "insanhk suiru" humanist
bir soylem arac1hg1yla ve onun adma ilenmeseydi Irkir1hga kar1
mucadeleyi zihinsel olarak orgutlemekte bunca guirlukle karIia
1lmazd1. Belki de bizi, Marx'm baka bir metinde tarihin "kotii
yan1" olarak adlandird1g1, fakat tarihin geriregini oluturan eyle
kar1 kar1ya getiren bu olgudur.
Fakat Irkir1hgm ideolojik bunyesinde evrenselci, humanist bir
bilekenin bu paradoksal var!@, "Irk" gostereninin (ve fiili olarak
onun yerini tutan gosterenlerin) ulusal kimlikler ve birlik air1sm
dan 1d1g1 kar1t anlamhhg1 aydmlatmam1z1 saglar.
Irkir1hk, ek bir ozellik olarak, oncelikle bir ust-milliyetr;ilik
eklinde ortaya ir1kar. Sadece siyasal bir milliyetirilik, rekabet ve
suriip giden bir sav evreninde ( ozellikle de bugun, uluslararas1
"iktisadi sav" soyleminin her zamankinden daha air1k sergilen-

34. L 'Jdeologie raciste .. ., s. 6.


IRKC,:IUK TE MiLLiYETC,:iLiK 81

digi bir zamanda) uzltmc1 bir pozisyon olarak alg1lamr, yetersiz


goriiliir. Irkir:1hk, "eksiksiz" bir milliyetir:ilik olmay1 arzular, bu
milliyetir:iligin de ancak ulusun d1anya ve iireriye kar1 biitiinliigii
iizerine kuruldugu takdirde bir anlam1 (ve ans1) olacakt1r. Oy
leyse kuramsal 1rkir:1hgm "1rk" ya da "kiiltiir" (ya da ikisi birlikte)
olarak adland1rd1g1 ey, ulusun siirekli bir kaynag1 ve "sadece"
yurttlara ait olan niteliklerin yogunlm1 bir eklidir. Ulus,
kendi kimliginin saf halini "ir:ocuklannm 1rk1"nda gorebilecektir.
0 halde ulus 1rkm etrafmda toplanmak zorundad1r. Her tiirlii al
ir:almadan korunmas1 gereken "ata miras1", 1rkla "ruhsal" oldugu
kadar "bedensel" ya da "tense!" bir ekilde ozdelemek zorun
dad1r (aym durum, 1rk1 ikfune edici ya da iir:erideligini oluturucu
yoniiyle kiiltiir iir:in de geir:erlidir) .
Kukusuz bu, 1rkir:1hgm, "kay1p" topluluklann (omegin Sudet
ve Tirol Almanlan, vb.) ve bireylerin ulusal "govdeye" baglanma
("donii") taleplerine temel oluturdugu anlamma gelmektedir. Bu
durumun, milliyetir:igin "panist" gelimeleri olarak adland1rabi
lecegimiz eyle (panslavizm, pancermenizm, panturanizm, pana
rabizm, panamerikanizm . . . ) irok yakmdan ilikili oldugu da bilin
mektedir. Fakat bu as1l, 1rkir:1hgm ulus konusunda siirekli olarak
m bir "safhkir:1hg1" getirdigi anlamma gelir: Ulus kendisi olabil
mek iir:in 1rksal ya da kiiltiirel olarak saf olmak zorundad1r. Oy
leyse " sahte ", "d1", "melez", "kozmopolit" unsurlan safd11 et
meden ya da bunlan d1an atmadan once kendi iir:ine donmesi ge
rekmektedir. Bu ister hayat tam, ister inan1, isterse etnik koken
air:1smdan olsun, birletirici 6zellikleri d1tahk ve kat11khgm izleri
haline getirilen toplumsal gruplann 1rkltmlmasmdan, dogrudan
dogruya sorumlu olan saplant1h bir zorunluluktur. Fakat 1rk1, iist
ulusalhk iizerine ina siirecinin sonu ileriye kair:1a varmaktad1r.
i lke olarak, g61iinii ya da davran1a bagh baz1 giivenilir olir:utlere
dayanarak kimin "gerir:ek bir yu" ya da "esas yurtt" oldu
gunu kefedebilmek gerekir. Benedict Anderson'm Britanya i m
paratorlugu'nda memurlann s1mflandmlmasmdan ve kastlann hi
yerarisinden soz ederken kulland1g1 ekliyle, " i ngiliz i ngiliz",
" Frank-Frans1z", otantik anlamda "Cermen" olan Alman -Na
zizm'in Volkszugehorigkeit ile Staatsangehorigkeit arasmda koy-
IRK, ULUS, SJNIF 82

dugu aynma bakm1z- WASP'm* otantik anlamda Amerikanhg1


ve elbette Giiney Afrikah "yum" beyazhg1 gibi . Fakat pratikte
bunu diger birletirici ozellikleri, diger ortadan kaldmlamaz "fark
hhklar" sistemlerini hayali olarak inkar ederek, hukuksal uzl
malar ya da kukulu kiiltiirel ozerklik yanhhklan yoluyla olwj
turmak gerekmektedir. Bu da irk yoluyla milliyet aray1m1 ul1l
maz bir sona dogru iter. Aynca boyle 11Irksal 11 (ve bundan dolay1
da kiiltiirel) bir anlamla donanm1 oli;iitlerin biiyiik oli;iide top
lumsal sm1f oli;iitleri olduklan, ya da siyasal ve iktisadi sm1f
eitsizlikleriyle zaten sei;ilmi durumda olan bir eliti sembolik an
lamda 11 sei;meye" yo! ai;t1klan s1k s1k goriiliir. Ezilen sm1flann,
11Irksal bileimi 11 ve 11kiiltiirel kimligi 11 en iipheli olan sm1flar
oldugu da goriilmektedir. Bu etkiler, bir elitizmi yeniden yarat
may1 degil, bir popiilizm oluturmay1; 11halk11m tarihsel ve toplum
sal heterojenliginden kukulanmay1p onun esas birligini ortaya
koymay1 hedefleyen milliyeti;i amacm tam tersi yonde etkir.
ite bu nedenle Irki;1hk her zaman, daha once Avrupa milli
yeti;iliklerinde antisemitizmin roliiyle ilgili olarak degindigimiz
yans1tma mekanizmasm1 izleyerek, devrik bir bii;imde ileme
egilimindedir: "Geri;ek yulann11 Irksal-kiiltiirel kimligi goriin
mez kahr, fakat bu kimlik kendisini 11sahte yular11m yan haya
li, sozde goriiniirliiklerinin kar!jztz olarak ortaya i;1kanr (ve bu yol
la kendini giiven altma ahr). Sahte yurttlar, Yahudiler, goi;men
ler, yerleik yabanc1lar, yerliler, Siyahlar, lndiolar'du. Bu kimlik
her zaman havada ve tehlikededir: 11 Sahte11 olanm fazla goriiniir
olmas1 11geri;ek olanm11 yeterince geri;ek oldugunu hii;bir zaman
garanti edemeyecektir. Boylece Irki;1hk, yulann ortak oziinii
sm1rlamaya i;ahmakla, bulunmas1 miimkiin olmayan bir bozul
mam1hgm 11i;ekirdegi11nin saplantih bir aray1ma giriir, ulusalhg1
smirlar ve tarihsel ulusu istikrarsizltmr.35 Bunun en ui; noktas1
Irksal fantazmamn tersine doniiiidiir; Irksal-ulusal saf11k buluna-

* WASP (White Anglo-Saxon Protestant): Beyaz Anglosakson P10tes


tan, (i;:.n.)
35. Tiim bir casuisiique'in [vicdan dWlllnlanru inceleyen tannbilim kolu;
ahlaki anlamda, yaltaki;:1 kumazhk, i;:.n.] kaynag1 budur. Frans12 milliyetinin
att arda gelen i;:ok say1da gi:ii;:men kll$aguu ve onlatm i;:ocuklanm kap-
JRK<;ILIK VEWLLh7ET<;jl1K 83

madzgzndan ve koklerinin halklann kokeninden geldigi garanti


edilemediginden, bu safl@ (iist) ulusal bir iist-insan idealine uy
gun olarak imal etmeye giri$ilecektir. Nazi soyantimmm anlamI
budur. Fakat aym yonelimin tum toplumsal insan seirme (ayik
lama) tekniklerinde, hatta "tipik i ngiliz" egitim geleneginde varol
dugunu ve giiniimiizde fark<rI psikoloj inin (ki mutlak silahI IQ'
dur) "pedagoj ik" uygulamalannda yeniden belirdigini soylemek
gerekir.
O st-milliyetirilik'ten bir milliyetr;ilik-iistii olarak Irk<rihga ge
<ri$teki irabuklugun kaynagI da budur. 1 9 . ve 20. yiizyillann Irk
kuramlannm, tarihsel devletlerin bir ya da birkairma ortiilii bir bi
irimde atlfta bulunduklan halde genelde bunlarla 6rtii$meyen di!,
soy, gelenek cemaatleri tammlan yapmalanm ciddiye almak gere
kir. Bu da demektir ki, antropoloj ik goriiniimlerini biraz once an
latt@miz kuramsal Irk<rihgm evrensellik boyutu burada temel bir
rol oynamaktadir; "ozgiil bir evrenselle$tirmeye", dolayisiyla mil
liyetiriligin idealletirilmesine yol airmaktadir. Son olarak incele
mek istedigim de Irk<rihgm bu yamdir. 3 6
Klasik Irk mitleri, ozellikle de arilik mitleri, oncelikle ulusa
degil, aristokrat bir perspektiften smifa atifta bulunurlar. Bu
ko$ullarda, "iistiin" Irk (ya da iistiin Irklar, yani Gobineau' nun
"saf Irklan) tamm olarak hiirbir zaman ne ulusal niifusun tiimiiyle
6rtii$ebilir ne de kendini onunla smirlayabilir.3 7 Bu yiizden, ku
rumlmI$, "goriiniir" ulusal topluluk, d6nii$iimlerini smirlan

sadiguu kabul etmek gerekin;e bunlann manevi "i1hak"lan asimile olrna yete
nekleriy le -ki bu Fransizhga egilim gibi an1a$Ihr- aklanacaktrr; fakat bu
asimilasyonun yiizeyde, goriiniirde olup olinadlgi (Engi.zisyon oniindeki con
verso'Iar gibi) somsu her zaman somlabilir.
* IQ (Intelligence Quotient): "Zeka yiizdesi" anlanuna gelen te1im, bi r
insarun zihinsel geiin ya$llUl1, zaman ya$Ina ooliiniip 100 ile i;:arptlmasiyla
elde edilen ve o insarun zekasuu gosterdigi varsayllan sayisal niceligi ve bun
dan hareketle bir snuflandmnayI ifade eder. (i;:.11.)
36. Hannah ARENDT'm The Origins of Totalitarianism adli ese1inin
sonui;: kismmda soz ettigi "iist-anlam" bir idea11e$tinne siirecine degil, "ideo
lqjik tutarhk" hezeyarundan aynlamayacak olan ter61ist basklya atfedi1mi$tir;
insanltgm bir i;:e$itliligine degil, insan iradesinin, totaliter hareketle1in "luz
landmnaya" niyetlendikle1i Tarih'in ya da Doga'mn anonirn hareketinde erime
sine atfedilmi$tir.
IRK, ULUS, SJNIF 84

an, tamm olarak ulusal 6tesi olan "goliinmez" bir topluluga go


re diizenler. Fakat aristokrasi iir:in dogru olan, ve milliyetir:iligin
kendini heniiz dayatt1g1 bir donemin diiiince kiplerinin geir:ici
sonuir:lanna benzeyen ey, sonraki tUm 1rkir:1 kuramlar iir:in de
dogrudur: Yapt1klan at1flar ister biyolojik (gerir:ekte gordiigiimiiz
gibi bedensel) nitelikte olsun, ister kiiltiirel nitelikte, bu boyledir.
Derinin rengi, kafatasmm biir:imi, zihinsel yatkmhklar ve zeka,
olumlu milliyetr;iligin r;ok otesindedir: bu safl1k takmt1smm diger
yiiziidiir. Sonuir: birir:ok ir:oziimlemecinin kar1 kar1ya kald1g1 u
paradokstur: "Hint-Avrupa", "Bat!", "H1ristiyan-Musevi uygar
hk" gibi zamana bagh olmayan ve tarih 6tesi cemaatleri, yani hem
air:1k hem kapah, sm1rlan olmayan ya da sadece -Fichte'nin de
digi gibi- bireylerden ya da daha dogrusu onlann "ozlerinden"
(o zamana dek "ruhlan" olarak adlandmlan eyden) aynlamaya
cak "iir:" sm1rlara sahip cemaatleri idealletiren bir "entemasyona
lizm", 1rkir:1 bir "milliyetir:ilik-iistii" kesinlikle vard1r. Aslmda bun
lar ideal bir insanhgm sm1rland1r. 38
Burada 1rkir:1hgm milliyetir:ilikten fazla olan yam, onu meyda
na getiren ey olmaya devam ederek, tersi bir biir:im ahr: Onu son
suz bir biitiinliigiin boyutlanna ultmr. Teolojiyle, "gnose"la* -
az irok karikatiirize- benzemeler ve taklitler buradan kaynakla
mr. Evrenselci teoloj ilerin, modem milliyetir:iligin egemenligi al
tmda kald1klannda, 1rkir:1hga kayma olas1hklannm da kaynag1 da
budur. Bir 1rk gostereni 6zellikle de bu nedenle, daha sonra milli
yetir:iligin etkililigini giivenceye almak iir:in ulusal farkhhklan
mak, "uluslar-iistii" dayan1malar 6rgiitlemek zorundad1r. Anti
semitizm Avrupa olireginde boyle bir ilev gormiitiir: Her milli
yetir:ilik Y ahudi'de (ki kendisi de, ir:elikili bir biir:imde, hiir:bir
ekilde asimile edilemez ve kozmopolit olarak, ari halk ve kok
lerinden kopanlm1 halk olarak diiiiniiliir) 6zel diimamm ve !Um

37. Gobineau hakkmda ozellikle Colette GUILLAUMINin incelemesine


bkz . . "Aspects latents du racisme chez Gobineau", Cahiers intemationaux de
sociologie, cilt XLII, 1 967
* Bkz. s. 28'de c;:evireni.!1 notu.
38. <;:agda edebiyatm bize verdigi en iyi omeklerden biri Ernst .TUNG ER
'in eseridir: bkz. Le Noeud gordien, Fr. c;:evirisi, Christian Bourgois, 1 970.
IRKC:ILIK VE MiLLiYETC:iLiK 85

diger "irsi diimanlannm" simgesini gormiitlir; fakat boylece tlim


milliyeti;ilikler kendilerini aym aynada gormii ve aym "vatans1z"
la tammlam1lard1r. Bu da, "modem" ulusal devletlerin, bka bir
deyile uygarhgm vatam olarak Avrupa diiiincesinin bir bilekesi
olmutur. Aym z.amanda Avrupah ya da Amerikan-Avrupah ulus
lar, diinyanm somiirgeci payl1m1 i<;in amans1z bir rekabet ii;in
de, kendilerini, "beyaz" olarak kutsand1klan bir cemaat ve bizzat
bu rekabet ii;inde bir "eitlik" olarak kabul etmilerdir. Benzer
tan1mlar Arap milliyetinin, ya da israilli-Yahudi milliyetinin ya da
Sovyet milliyetinin evrenselci uzantilan hakkmda da kullamlabilir.
Tarihi;iler buradan, 11ki;1hk sorununu tamamen bir koeye b1rak1p
bir kiiltiir emperyalizmi program1 ve iddiasm1 (tiim insanhga ev
rensel kiiltiiriin ve insanm "ingiliz", "Alman", "Frans1z", "Ameri
kan" ya da "Sovyet" bir kavray1mm dayatilmas1) i;1kanmlamakla
milliyeti;iligin bu evrenselci hedefme onem vermilerdir, bu ne
denle kamtlan en azmdan yetersizdir: C::iinkii emperyalizm basit
fetih giriiminden, bir "uygarhk" temeline oturmu evrensel ege
menlik giriimine ancak 11Irki;1hk" olarak doniiebilmitir. Bunun
anlam1 udur: Emperyalist ulus bir misyonun ya da daha esash bir
kaderin ozel arac1 olarak tasarland1g1 ve sunuldugu oli;iide diger
halklar da onu tammamazhk edemezler.

Bu diiiincelerden ve varsay1mlardan iki sonui; i;1karacag1m.


ilki, bu koullarda i;agd Irki;1 hareketlerin evrensel "eksenli"
oluumlara, Wilhelm Reich'in k1kut1c1 bir ekilde "milliyeti;i en
temasyonalizm" dedigi eye yol ai;malanna i;ok da Irmamak
gerekir.39 Reich'in bu sozii k1k1rt1c1 fakat dogrudur, i;iinkii onun
ii;in onemli olan bu paradoksal entemasyonalizmin ve bir bka
entemasyonalizmin -komiinist partiler, " sosyalizmin vatam" or
negiyle, onun etrafmda ve altmda "ulusal partiler" haline geldikle
ri, kimi kez de antisemitik goriiii benimsedikleri oli;iide "enter
nasyonalist milliyeti;ilik" olarak geri;ekleme egiliminde olan bir
entemasyonalizmin-oykiinmeli sonui;lanm anlamaktJ . 19. yiiz-

39. Bkz. W REICH, Les Hammes dans l'Etat, Fr. c,:evirisi, Payot, Paris,
1 978.
IRK, ULUS, SJNIF 86

y1lm ortasmdan beri tarihin temsil edili bi9imlerini " s1mflann


miicadelesi" ve 11lfklann miicadelesi" olarak -ki bu ikisi insan
hgm kaderinin s6z konusu oldugu "uluslararas1 i9 savlar" ola
rak diiiiniiliir- kar1 kar1ya getiren simetri de bu denli 6nem
liydi . Bu iki miicadele u anlamda uluslariistiiydii: Sm1f miica
delesinin milliyetleri ve milliyet9iligi 96zdiigii kabul edilirken lfk
miicade lesinin uluslann siirekliligini saglad1g1 ve aralanndaki
hiyeraiyi kurdugu ve milliyet9iligin, 6zellikle ulusal unsurla top
lumsal anlamda muhafazakar unsuru (militan nitelikteki anti
sosyalizm ve anti-komiinizm) kayntmnasma olanak verdigi ka
bul edilmektedir. Irk miicadelesi ideolojisi, ancak bir milliyet9ilik
iistiiniin yap1hmdaki evrensel olanm eki olarak sm1f miicadele
sinin evrenselciligini bir ekilde sm1rlayabilmi ve ona bka bir
"diinya g6riiii"yle kar1 koyabilmitir.
ikinci olarnk, kuramsal lfk91hk hi9bir zaman i9in hiimanizrnin
antitezi degildir. Bizzat milliyet9iligin i9inde milliyet9ilikten nk91-
hga ge9ii g6steren ve milliyet9ilige kendi iddetini billurltlfma
olanag1 veren g6sterim ve eylemcilik mhgmda, paradoksal bir
bi9imde iistiin gelen taraf evrenselliktir. Bunu kabul etmek ve
bundan sonu9lar 91karmak konusunda bizi tereddiite diiiiren ey
kuramsal bir hiimanizm ile pratik bir hiimanizm arasmda hiikiim
siirmeye devam eden karmaad1r. Eger bu ikinci hiimanizmi s1-
mrlamas1z ve tekelci olmayan bir yuhk haklan savunusunun
etigi ve siyasetiyle 6zdeletirirsek, lfk91hk ve hiimanizrn arasmda
bagdmazhk oldugunu g6riiriiz ve fiili bir lfk91hk-kar1thgmm
neden kendisini "tutarh" bir hiimanizm olarak kurmak zorunda
oldugunu kolayca anlanz. Buradan pratik bir hiimanizmin kuram
sal bir hiimanizm iizerine (yani insam tiir olarak, kurulu ve ilan
edilmi haklann kaynag1 ve sonu sayan bir 6greti iizerine) kurul
mak zorunda oldugu sonucu 91kmaz. insan diiiincesini doga
diiiincesine tabi k1lan dind11 bir bilgelik, bir teoloji iizerine ya da
tam tersine, insanm ve insan tiiriiniin genelliginin yerine 6zgiil top
lumsal ilikileri koyan bir kurtulu hareketleri ve toplumsal 9a
t1ma 96ziimlemesi iizerine de kurulabilir. Buna kar1hk lfk91hk
kar1thg1yla pratik bir hiimanizrn arasmdaki ka91mlmaz bag, ku
ramsal lfk91hgm aym zamanda kuramsal bir hiimanizm olmas1m
IRK<;ILIK TE MiUiYET<;iLiK 87

hibir ekildc engcllemez. B u da, buradaki atImanm hiimaniz


min ideoloj ik evreninde cereyan ettigini gosterir; bu evrende ka
rar, kimlik hiimanizmi ile farkhhk hiimanizmi arasmdaki basit ay
nmdan bka siyasal oliitlere gore ahmr. Devlete ili!jkin "aidi
yetlere " agzr basan mutlak medeni qitlik: bu daha da kaan ol
mayan bir formiilasyondur. ite bu nedenle bu kavramlar arasm
daki geleneksel bag1 tersten okumam1z -ya da "bag1 etme
miz"- gerektigini diiiiniiyorum: Giiniimiizde pratik bir hiima
nizrn ancak her eyden once fi ili bir irk1hk-k1thg1 olursa miim
kiindiir. Hi kuku yok ki bu da, belli bir insan diiiincesine kar1
bir diger diiiincedir; fak at bohinemez bir biimde, milliyeti bir
yurtthk siyasetine kar1 entemasyonalist bir yuhk siyaseti-
.
d If. 40

40. <;:eitli "vesileler" i.izerine yazd1g1111 makalelerin bazilannda bu tavn


gelitinneye c,:ahhm: "Suffrage tmiversel" (Yves BENOT'yla beraber), Le
Monde, 4 May1s 1 983; " Sujets ou citoyens? - Pour l'egalite", a.g.m. ; "La so
ciete metissee", Le monde, 1 Arahk 1 984; "Propositions sur la citoye1mete", La
Citoyennete, C. WIHfOL DE WENDEN tarafmdan yiirtitiilen c,:ahma, Edi-lig
Fondation Diderot, Paris, 1 988.
II

Tarihsel Ulus
HALKLIGIN tNASI:
IRK<;ILIK. MlLLlYET<;lLlK VE ETNlKLlK*

Immanuel Wallerstein
IRK, ULUS, SJNJF 92

lerin her biri kan1kt1r ve i9lerinde 9ok say1da olas1 alt-grubu


banndmr. Tek bir etiket altinda toplanan alt-gruplar d1andan birinin
bak1 a<;1s1yla bazen garip goriiniir. Yine de bu etiketler yasalann
giiciinii ta1makta ve bireyler i9in 9ok ozgiil sonu9lar dogunnaktadir.
Giiney Afrika'da oturan herkes idari olarak bu dart kategoriden birine
sokulmakta ve bunun sonucu olarak farkh siyasal ve toplumsal haklara
sahip ohnaktadir. Omegin, kiinin, i9inde bulundugu kategori i9in ya
da baz1 durumlarda alt-kategori i9in devletin belirledigi belli bir
ikamet b6lgesinde otunnas1 gerekir.
Giiney Afrika'da apartheid olarak bilinen bu yasal smrl1andmna
siirecine kar1 91kan 9ok say1da insan vardtr. Ancak bu muhalefetin
tarihinde, yasal etiketler konusundaki taktiklerde de en azmdan bir
tane onemli degiiklik oldu. Balang19ta apartheid'a kar1 91kanlar bu
ayn kategoriler 9er<;evesinde orgiitler oluturdular. bmegin, I 955'te,
her biri hiikiimetin dart kategorisindeki halklardan birine dahil olan
kiilerden oluan dart grubun ortaklaa diizenledikleri 9ok iinlii bir
Halk Kongresi ger9ekletirildi. Bu Halk Kongresi, diger eylerin yam
ma, apartheid'a son verilmesini talep eden bir Ozgiirliik Bildirgesi
91kard1.
Dort muhalefet orgiitiiniin en biiyiigii, hiikiimetin Bantu olarak
adlandtrdtklanru, yani devletin s1rurlan i9indeki toplam niifusun
yakla1k yiizde 80'ini oluturanlan temsil eden Afrika Ulusal
Kongresi'ydi (ANC). l 960'larda ya da 70'lerde bir zaman -ne zaman
oldugu kesin degil- ANC, "Afrikah" terimini "Avrupah" olmayan
herkes i9in kullaruna yoluna gitti ve b6ylece hiikiimetin Bantu, Renkli
ve Hintli olarak adlandtrd1g1 herkesi bu tek etiket altmda topladt.
Bakalan da -kim olduklan kesin degil- benzer bir karar verdiler
ama bu grubu "Beyazlar" kar1smda "Be-yaz-ohnayanlar" diye
adlandtrdtlar. Sonu9, her durumda, dortlii bir s1ruflandmnarun bir ikili
b6liimlemeye indirilmesiydi.
Ancak bu karar, eger karar denebilirse, kesin degildi. Omegin
ANC'nin Hintliler arasmdaki karde orgiitii Giiney Afrika Hintli
Kongresi (SAIC), bakamrun ve diger iiyelerinin hem SAIC'nin hem
de ANC'nin iiyeleri haline gehnelerine ragmen varhgun siirdiirdii.
Dordii arasmdaki en sorunlu kategori iiphesiz "Renkliler"di.
HALKLIGIN IN$ASI 93

Bu "grup" tarihsel olarak Afrikahlar ile A vrupahlar arasmdaki 1teitli


birlemelerin torunlanndan oluuyordu. Aym zamanda yiizy1llar once
Dogu Hint Adalan'ndan getirilen ve Cape Malaylan olarak bilinen
kiileri de i1teriyordu. "Renkliler" 1togunlukla diinyamn diger
yerlerinde "mulatto"* diye adlandmlan ve ABD'de, irk aynnum
diizenleyen, imdi feshedilmi eski yasalar a1t1s10dan her zaman
"Zenci trkm" par1tas1 saydnu olan insanlardt.
1 984 Tenunuzu'nda, ANC'nin bir iiyesi ve devletin bak1 a1t1s1yla
bir Renkli olan Alex La Guma, ANC'nin resmi gazetesi Sechaba'mn
editCiriine bir mektup yazd1 ve aag1daki u sorunu ortaya att1 :
Sechaba'da/a gCime, makale ve sCiylilerde, "Sozde-Renkli" (bazen de
kii1tiik 'r' ile yaz1hyor) diye adlandmld1gurun farkma vanhm. .Kongre bana bu
adt venneye ne zaman karnrverdi? Giiney Aftika'da Kongre Ittifakt i1tinde ak
tifti.m ve "Sozde-Renkli Halktn Kongresi"ne degil, "Renkli Halkm Kongre
sine iiyeydim Halktn Kongresi ve Ozgiirliik Bildirgesi i1tin 1tah11ken "Biz
Renkli balk, vamlmak i1tin miicadele etmeliyiz... " diye ar saylerdik. 0
zamanlar Sozde-Renkli halktan soz edenler, sCizde bitiik hateketinden [bu
ANC'ye rakip bir orgiittiil baz1 kiile1di, yoksa bizim Kongremiz degil. Se
chabai1m eski saytlannda bu degiikligin yaptlmasma ne zainan ya da neden
karar verildigi goriinmiiyor. Evet belki bana yiizydlardir Renkli diyenler
hiikiti.me ler, yonetimlerdi; toplumsal ve siyasal lemlerdi. Ama aktllt insan
lar, etnologlar, antropoloji profes0tie1i ve digerleri benim gef'tekte kim ol
dugumu umursamadtlar.
Editor Yol, kafam kan Aydmlanlmaya ihtiyaClln var. Bu bana
"sCizde" bir insarurusnn, insanlann tiim ozelliklerine sahip ama geekte ya
pay olan o lerden, yani "insairuns1"lardan biriynliim gibi bir his veriyor.
Diger azmhklan:lan olan insanlar "sCizde" diye adlandmlnuyor. Neden ben? Bu
"Ham'm laneti"** olsa gerek.

Bu mektuba verilen iilt cevap olmutur. Bunlardan birincisi


editCiriin, yine aym say1da (Haziran say1s1) yaymlanan cevab1dir:
Hatniayabildigim kadanyla hareket:i.tnizde "Renkli"nin "Sozde-Renkli"
olaiak degit:i.tihnesi yoniinde al1111ru bir karnr yoktur. Biitiin bildigim arn
nuzdan banlarunn -UDFdcn [Birleik Dernokratik Cephe; apartheidkar:;1t1

* Zenei-beyaz melezi, (1t.11)


** Nuh'un iilt oglundan biri. Eski Ahit'e gore Nuh'un iilt oglu (Ham,
Sam, Yafet) tilt ayn insan soyunun atasui1r. Bunlardan Hain, Afrikahlar'm ata
s1 olarak kabul edilir, ( 1t.n.)
IRK, ULUS, SJNIF 94

bir orgut] Allan Boesak [Boesak hu.kumetin Renkli diye etiketledigi biridir]
gibi - "Sozde-Renkli" terimini giderek daha s1k kulland1kland!f. Sanmrn si
zin fark ettiginiz y bu gelimenin bir yansmrns1d!f. K1sa bir sure once
Sechaba, Richard Rive'm kitab1 Writing Black'in eletirisini yaymlad1. Bu
eletiride oyle diyorduk:
"Birlik c;:abanuz bizi farkhhklan gonnekten ahkoymamahdlf; eger bun
lan gonnezden gelirsek tam da ulamaya c;:abalad1gmuz birlik ac;:1smdan sorun
lar c;:1kabilir. Sozde-Renkliler demek ya da Renkli sozcugunu timak ic;:inde
yazmak yeterli degildir. Bu sorun olumlu bir yakla1mla halledilmelidir c;:unku
soz konusu olan aylft edilebilir ve kimligi belirlenebilir bir insan grubudur. "
Baka bir deyile bizim bu dergide soyledigimiz b u konu uzerinde tart1
mamn gerekli oldugudur ve bence mektubunuz boy le bir tartlma ic;:in pekala
bir balang1c;: olabilir. Bu konudaki her yoruma ac;:1g1Z.

Sechaba 'nzn Agustos 1 984 say1smda P .G. imzah bir mektup


yaymland1. i eriginden P .G.'nin de hiikilmet tarafmdan Renkli
olarak etiketlenenlerden biri oldugu belli oluyordu. P.G., Alex La
Guma'dan farkh olarak "Renkli" terimini tereddiitsiiz reddediyor
du:
Bat! Cape'te, Yoldalar Hareketi'nin gruplan olarak topland1g11111zda
Renkli terimi uzerinde yapt1gmuz tartlmay 1 hatlfhyorum. Bu gruplar 1 976
ayaklamnas1 s1rasmda egitim ve eylem amac1yla bir araya gelen, dagnuk bir
ekilde orgutlemni ve genelde ANC yanhs1 genc;:lik gruplanyd1. " Sozde
Renkli" terimi apartheid tenninolojisinin reddinin populer bir ifadesi olarak
genc;:ler arasmda s1k kullarnhrd1.
Sechaba 'da Richard Rive'm Writing Black'i ic;:in yaz1lanlara tamamen
katihyorum, ama soylediginiz gibi nas1l ki " Sozde-Renkliler" demek ya da
Renkli sozcugunu timak ic;:inde yazmak yeterli degilse "Renkli" terimini kabul
etmek de e derecede yanhtlf. Bunu c;:ogu kiinin "Renkli" terimini reddettigi
gerc;:eginin 11gmda soy!Uyorum. Kongre'dekiler, UDF'dekiler, yurttahk
gruplan, kilise gruplan ve sendikalar, halkm sevdigi onderler, " Sozde
Renkli"den soz ediyorlar ve onlar ya da halk kendilerini hie;: de "insamms1lar"
gibi gonnuyor. Aslmda insanlara yapayhk duygusu veren ey "Renkli" teri
minin kullamlmas1d!f. Renkli, kimliksizlik c;:1ghklan atan bir terimdir.
Renkli terimi ozel bir gruptan c;:1krnad1; 1 950 tarihli NU.fas Kay1t Ya
sas1'11111 "gorunu itibanyla Beyaz ya da Hintli oldugu belli olmayan ve yerli
bir lfktan ya da bir Afrika kabilesinden olmayan" diye tammlad1g1 bir kiiye
yap1tmlan bir etiketti. D1lama uzerine kurulu bir tarnm - yani bir c;:eit
"olrnayan"-halk . . . Irkc;:1lann marjinaller olarak gordukleri, "Renk Ii" terimiyle
adlandmld1. "Renkli" terimi, lfkc;:1 safKan beyaz Afrikaner miti ic;:in esast1.
"Renkli" terimini kabullemnek bu mitin sunnesine izin vennektir. . .
Bugun insanlar, 11 lfkc;:1lann bak1 ac;:1s1m reddediyoruz, tenninolojilerini
reddediyoruz," diyorlar ve dumarnn tam ortasmda eskiye meydan okuyarak
YENiYi kunnaya bahyorlar. "Renkli-Kleurling" terimi aym "half-caste"
HALKL!G!N iN$AS! 95

(kan1k atah), ''Bruine Afrikaner" * ve "Guney Afrika'nm uvey r;:ocuklan" te


rimleri gibi, lfkry1lardan kalmad!f. "Sozde-" onekinin kullanmum r;:ok dar bir
anlama r;:ekerek almacagnrnza ya da alayacagmuza, bmm y11lardrr ba11111Za
r;:oreklemni bir belamn r;:ozumunde bir ilk ad1111 olarak gonneliyiz.
Bu "Sozde-Renkli" terimini olumlu bir kilde ele alarak yola r;:1kmahy1Z.
imdi insanlar ad11111Zm ne olacagnu ser;:ecek olan biziz diyorlar ve r;:ogu,
kumlmakta olan ulusun heyecamyla, "Guney Afrikah"y1 tercih ediyor. Tar
t1ma r;:eitli bir;:imler alabilir ama Baasskap * * teriminin kabullenilmesine
domnek soz konusu olamaz. Eger bir Guney Afrikah olmanm d1111da, bir alt
kimlige gerr;:ekten ihtiyar;: duyan olursa soruna kitlesel bir tartlmayla r;:ozum
bulunabilir.

Sechaba 'nzn Eyliil 1 984 say1smda hiikiimetin bir A vrupah


olarak etiketledigi biri olan Arnold Selby tartimaya, "uluslar" ile
"ulusal azmhklan " birbirinden ay!fan bir dizi kategori kullanarak
girdi :
ie, baz1 saglam ve kabul gonnu gerr;:ekleri gozden ger;:irerek balaya-
hm:
a) Henuz Guney Afrika ulusu diye bir y yoktur;
b) Afrikah r;:ogunluk ezilen bir ulustur, Renkliler ve Hintliler ayn ve
tammlanabilir, ezilen ulusal azmhklard!f. Beyaz nufos ezen azmhk ulusu o
lutunnaktad!f,
c) Renkli, Hintli ve Beyaz ulusal azmhklar homojen degildir, diger ulu
sal ya da etnik gruplan da barmdmrlar. Omegin Lubnanhlar toplulugu te
melde beyaz olarak s1111flandmhr ve kendisini beyaz olarak gomr, Malaylar
ve Grikalar kendilerini Renkli ulusun parr;:as1 sayarlar, <;:inli azmhk ise kendi
ni bir k1snu beyaz, bir k1snu Asyah ve diger k1snu Renkli olarak s11uflan
dmlnu bulur,
d) Guney Afrika'nm geleceginin anahtan ve ulusal sorunun r;:ozumu Afri
ka ulusunun ulusal kurtuluundad!f. Afrika Ulusal Kongresi yonetimindeki
ulusal demokratik devrimimizin zaferi ile Afrika ulusunun ulusal kurtuluunu
da beraberinde getirerek bir Guney Afrika ulusunun dogu surecini bala
tacaktlf.
Yukanda (b) maddesinde belirttigim gibi, Renkli halk, ayn ve tammla
nabilir bir ezilen ulusal azmhk olutunnaktad!f. Fakat "Renkli" tanmu, bundan
r;:1kan tenninoloji ve gunluk hayat pratigindeki kullanmu, ne dogal toplumsal
nedenlerin sonucudur ne de "Renkli" halkm ser;:imidir. A vrupah burjuva
uluslann, hem ticari hem de emperyalist aamalarmda ve 1 9 1 O'da saldlfgan
Guney Afrika Devleti'nin kuruluundan sonra, Guney Afrika'ya saldm, s1zma
ve yerleme dalgalannm ardmdan gelen rejimlerin, Renkli halka da-

* Hollandahlar'm kahverengi ay1ya verdikleri isim. ( y.11.) * * Baas, Afrika


dilinde "sahip" anlamma gelmektedir. Kap (Cape) ise Guney Afrika'ya gelen
Hollandahlann ilk koloni bolgeleridir, (y.11.)
IRK, ULUS, SJNIF 96

yattlg1 ey lerdir.
i.mdi geleli.m bir k1sm11111zm " Sozde" Renkli halktan soz etme egilimine.
inamyornm ki bu, kar1 kar1ya oldugumuz iki gen;:ek etkenin sonucudur.
ilki yurtd1111daki i;:ahmalarumz sonmudnr. Diger iilke ve uluslann
"Renkli halk" terimi hakkmda, iilkemizde ulusal olarak ezilen Renkli ulusal
azmhgm geri;:ekli.gine hii;: de yakm olmayan, farkh diilinceleri vard1r. Dlke
mizden, mlicadelesinden ve Renkli. halkm bu mlicadeledeki yerinden ve rohin
den soz ederken Renkli halkm kim oldugunu ai;:1klamanuz gerekiyor, ite bu
ylizden, s1k s1k kendimizi, "Renkli." terimini saldirganlann dayattlgun vurgu
lamak ii;:in "Sozde-" keli.mesini (liitfen tlmaklara dikkat) kullamrken buluyo
rnz. T1pk1 imdi ABD olan yerin esas sakinlerinden soz ederken "Sozde-" K1-

z1lderili.ler de denilebilecegi gi bi. Bu yurtd1111da, kurtulu mlicadelemiz hak


kmda daha i;:ok y bi lmek isteyenlere daha net bi r tablo smunaktadir.
ikinci olarak, aranuzdan baz1lan11111 "Sozde" keli.mesini kullamna egilim
lerinin genelde kabul gonnli "Renkli halk" terimimizin reddi anlamma gel
di gine inammyornm. Benim diilinli tarzuna gore bu kelimeler, ezilen Renkli
ve Hintli ulusal azmhklarm, ezilen i;:ogunluk Afrika ulusuyla artan birliklerini
vurgulamak lizere kullamlmaktadir. inarnyorum ki, bu kelimelerin kul
la.111 !.mas1 Renkli'ni.J1 Si yah'tan aynlmasmdan i;:ok Siyah'la ozdelemesine
iaret etmektedir. Bu kullanun aym zamanda Renkli halkla ezen Beyaz ulusal
azmhk arasma nzakhk koymaktadir. Ezen Beyaz ulusal azmhk say1siz defalar,
dogal olarak onlarla ilikili olan Renkli halkm, kendilerinin ag1 bir kolu
oldugu diilincesini kabul ettinnek ii;:in bans1z giriimlerde bulumnutur.
"Sozde"niu kullanmu saldirgamn bu Irki;:1 ideoloj iyi bi li.msel tenninolojinin
k1hf1 altmda kabul ettinne giriimlerinin reddi anlamma gelmektedir.
"Sozde"yi ister kullanalun ister kullamnayalun geri;:ekli.k, iilkemizde ezi
len bir Renkli ulusal azmhk oldugudur. Bence, buglinlin koullannda "Soz
de"yi kullamnak, geri;:ek anlanu ifade eden uygnn baglamda ohnas1 ve t1mak
ii;:ine al11unas1 kayd1yla yanh degildir. Renkli halkm ezilen bir azmhk ulus
olarak varhgmm geri;:ekli.gi hii;:bir koulda reddedilemez.

Selby'nin konumunun P.G. 'ninkinden olduka farkh oldugu


gaze arp1yor. Her ikisi de " Sozde"nin "Renkli"nin 6niinde kul
lamlmasm1 kabul ediyor, ama P .G. bunu Renkliler diye bir ey
olmad1g1 iin yap1yor. Selby ise "ulusal azmhklar" diye adlandir
d1g1 eitli halklar arasmda Renkliler'in de bir halk olarak var
oldugunu diiiiniiyor ama "Sozde"nin siyasal iletiimde bir taktik
olarak kullammm1 savunuyor.
Sonuta, Kas1m 1 984 say1smda La Guma geri ad1m atmadan
cevap venr:
[P.G.], "Sozde-Renkli"nin, "apartheid tenni.nolojisinin" reddini.!1 popliler
ifadesi olarak kullamld1g11u soyhiyor. Ancak daha sonra "i;:ogu, kurnlmakta
HALKLJGJN iN$ASJ 97

olan ulusun heyecamyla, 'G iiney Afrikah'y1 terc ih ediyor," diyor. Ancak Edi
tor Yolda, iilkemize kimin resmi olarak Giiney Afrika ismini verdigini soy
lemiyor bize. Hangi yetkiye ya da kimin yetkisine dayanarak? Bu "tenninolo
ji yi" reddederek iilkeyi "Azanie" olarak adland1ranlar var (yine kimin yetki
sine dayanarak? ) ve belki de niifusun geri kalarum "Sozde Giiney Afrikahlar"
olarak adlandmrlard1. Ne var ki Giiney Afrika ismi bile, Boer marmda Suid
Afrika denilmesine ragmen kabul edilmitir. Ancak, (sozde de olsa) herhangi
bir azmhgm kendi keyfiyeti i<,:in kendisine Giiney Afrikah deme hakkma sahip
oldugunu sarunas1 bana, bariz bir haddini bilmezlik degilse bile, demokratik
olmayan bir y gibi geliyor, <,:iinkti hak dogal olarak <,:ogunluga aittir.
Ne yaz1k ki, "Renkli" terimi11in Niifus Kay1t Yasas1 ya da Grup Bolgeleri
Yasas1'nda yap1lan tamnun sonucu olarak (P.G.'nin soyledigi gibi) <,:1khgm1
bilmiyordum . Ben bu y asalann <,:1kmasmdan <,:ok once dogdum, o halde
halkumz bundan biraz daha eski olmah. P.G.'nin anlathg1 biitiin o korkmw
deneyimlerden (bohinen aileler, ahlmalar, vb. ) sadece bizim muzdarip oldugu
muzu samnamahyiz. Kan1k lfklar ya da marjinal topluluklar diinyamn baka
yerlerinde de aym s1kmh ve <,:ilelere katlamyorlar.
Simdi P.G. "Sozde "nin de "Renkii"nin de yeterince iyi olmad1gm1 soy
hiyor; bu da kafamm kan1khgm1 artmyor. Ama "Y1llar boyunca bir bela"
olan, "Renkli" diye <,:agnhnak degil, halkuniza bugiin ve ge<,:mite davramh
bi<,:imidir. Yoksa onlara ne dendigi fark etmez, hpkI kendi bama "Asyah " ya
da "Hintli" teriminin lanetli anlamma gelmedigi gibi . . . P .G.'nin "kitlesel tar
hma "smm sonucunu sab!fs1zhkla beklerken, yine de bugiin ne oldugumu
bilmek isterim. tte boyle Editor Yolda, bana istediginiz kiiforti edin ama
Tann akma "Sozde " demeyin.
Bu yaz1malara epey uzun yer vermemin nedeni her eyden
once tartlmalann en dost9asmm bile olduk9a ateli oldugunu
g6stermekti; ikinci olarak da meselenin, ister tarihsel zeminde ol
sun ister ideoloj ik zeminde, 96ziimiiniin ne denli zor oldugunu
g6stermek. Bir Renkli halk, ya da bir Renkli ulusal azmhk, ya da
bir Renkli etnik grup var m1d1r? Hi9 oldu mu? Bazilanmn imdi
ve/veya ge9mite oldugunu baz1lannm da olmad1g1m diiiindiik
lerini, yine baz1lanmn bu konuda kay1ts1z olduklanm ve diger
bazilannm ise boyle bir kategoriden habersiz olduklanm soyleye
bilirim.
Yani ne? Eger ortada ash bir g6riingii, bir Renkli halk varsa
bunun parametreleri konusunda anlmaya varabilmeliyiz. Arna
eger bir halk1 g6steren bu isim iizerinde ya da herhangi bir halk1
g6steren diger bir isim iizerinde anlamad1g1m1Z1 g6riiyorsak bu
nun nedeni belki de halkhgm yalmzca deneysel bir kavram degil,
her 6zel 6mekte sm1rlan siirekli degien bir deneysel kavram
IRK, ULUS, SJNIF 98

oluudur. Belki de bir halk biir:im olarak degiken oldugu var


say1lan bir eydir. Arna eger oyleyse, bu atelilik neden? Belki de
kimse bu degikenligin farkmda olmad1gmdan. Eger hakhysam
gerir:ekte ir:ok garip bir goliingiiyle kar1 kar1yay1z demektir; en
onemli ozellikleri degikenlik gerir:ekligi ve bu gerir:ekligin inkan
olan bir go1iingiidiir bu. <;::ok karm1k, hatta acayip oldugunu
soylemeliyim ! i ir:inde bulundugumuz tarihsel sistemde boylesi ga
rip bir toplumsal siireci doguran ey nedir? Belki de ortada kefe
dilmesi gereken bir atom parir:ac1g1 vard1r.
Meseleyi birbirini izleyen amalarla ortaya koyacag1m. i lk
once toplumsal bilimlerde halkhga ilikin go1iileri k1saca gozden
geir:irelim. Daha sonra da bu tarihsel sistemin siireir:lerinde ve ya
p1smda, boylesi bir kavram1 neyin ortaya ir:1karm1 olabilecegini
gorelim. Son olarak da yararh olabilecek kavramsal bir yeniden
formiilasyonun varolup olmad1gm1 gorelim .
Blang1ir: iir:in, tarihsel olarak toplumsal bilimler literatiiriine
bakarsak "halk" teriminin gerir:ekte pek az kullamld1gm1 go1iiiiiz.
En ir:ok kullamlan ii<r terim, hepsi modem diinyada "halklar"m ire
itleri say1lan, "1rk", "ulus" ve "etnik grup"tur. Bunlardan sonun
cusu en yenisidir ve gerir:ekte, onceden yaygm bir ekilde kul
lamlan "azmhk" teriminin yerini alm1t1r. Kukusuz bu terimlerin
her birinin birirok varyant1 vard1r ama yine de bunlann hem ista
tistiksel hem de mantiksal olarak, ii<r kipsel terim olduklanm
samyorum.
Bir "1rk"m, go1iiniir fiziksel biir:ime sahip olan bir genetik ka
tegori oldugu varsay1hr. Son 150 y1lda 1rklann isimleri ve ay1rt
edici niteliklerine ilikin onemli bir akademik tart1ma olmutur.
Bu tart1ma oldukir:a iinliidii.r ve bii.yiik boliimii. de kotii. bir iine sa
hiptir. " Ulus"un, bir devletin fiili ya da muhtemel sm1rlanna her
nas1lsa bagh olan toplumsal-siyasal bir kategori oldugu varsay1hr.
Bir "etnik" grubun, kuaktan kuaga geir:en ve normal olarak ku
ramda devlet sm1rlanna bagh olmayan, baz1 siirekli davran1lara
sahip oldugu soylenen kiiltiirel bir kategori oldugu varsay1hr.
Kullan1lan diger terimlerin iroklugu bir yana, bu ii<r terim ina
mlmaz derecede degiken biir:imlerde kullamlmaktad1r. (Daha on
ce, yukandaki tart1mada, bir kiinin "ulusal azmhk" ad1m verdigi
HALKL!GJN iN$AS! 99

eye digerlerinin "etnik grup" adm1 verebildiklerini g6rmiitiik. )


B u terimleri kullananlann 9ogu, her ii9iinii de, siirekliligi saye
sinde, bugiinkii davran1lar iizerinde gii9hi bir etkiye sahip olan
ve aym zamanda giiniimiizde siyasal iddialarda bulunmak i9in bir
zemin oluturan kahc1 bir g6riingiiye iaret etmek iizere kullan
maktad1r. Yani, bir "halk"m olu ve davram bi9iminin nedeni
nin, ya ay1rt edici genetik 6zellikleri, ya toplumsal-siyasal tarihi
ya da geleneksel normlan ve degerleri oldugu varsaydmaktadir.
Bu kategorilerin tilm amac1, bugiiniin y6nlendirilebilir "akd
c1" siire9lerine kar1, ge9mi iizerine kurulu iddialarda bulun
mam1za olanak saglamakm1 gibi g6riinmektedir. hlerin neden u
anda olduklan ekilde olduklanm ve degimemeleri gerektigini ya
da neden boyle olduklanm ve neden degiemeyeceklerini a91kla
mak i9in bu kategorileri kullanabiliriz. Ya da tam tersine, neden
bugiinkii yapdann yerini, daha eski ve derin, yani bu nedenle
daha meru, toplumsal ger9eklikler adma bkalanmn almas1 ge
rektigini de a91klayabiliriz. Ge9miligin zamansal boyutu halkhk
kavram1 i9in 9ok 6nemlidir ve bu kavramm kendinde vardir.
Bir ge9mi, bir "kimlik" neden istenir ya da buna neden ih
tiya9 duyulur? Bu tiimiiyle yerinde bir sorudur, iistelik ara sira
sorulur da. Omegin P.G., yukanda yer verdigimiz tart1mada
"Renkli" adlandirmasmdan vazge9ilmesini ve onun yerini daha
geni bir kategori olan "Giiney Afrikah "nm almasm1 savunuyor
ve sonra 6yle diyordu : "Eger Giiney Afrikah olmanm d1mda bir
alt-kimlige ge rkten ihtiya9 duyan olursa. . ... Bu "olursa" s6zii
"neden olsun"u ima ediyor.
Ge9milik insanlan bugiln, aksi takdirde davranmayabilecek
leri ekilde davranmaya ikna eden bir kiptir. Ge9milik kiilerin
birbirlerine kar1 kulland1klan bir ara9tir. Ge9milik bireylerin
toplumsallamalan, grup dayan1masmm korunmas1, toplumsal
meruiyetin oluturulmas1 ya da ona meydan okunmas1 i9in mer
kezi bir 6gedir. Bu nedenle ge9milik en bata tore) bir g6riingii,
bu nedenle siyasal bir g6riingii ve her zaman i9in 9agd bir g6-
riingiidiir. Kukusuz bu yiizden degikendir. Ger9ek diinya sii
rekli olarak degitiginden 9agd siyasette ge9erli olan da zorunlu
olarak siirekli degimektedir. Bu nedenle ge9miligin i9erigi zo-
IRK, UWS, SJNIF JOO

mnlu olarak siirekli degiir. Ancak geir:milik tamm olarak, bir


sabit geir:mi iddias1 olduguna gore, belirli herhangi bir geir:miin
degitigini ya da degiebilecegini hiir: kimse hiir:bir zaman kabul
edemez. Geir:mi normal olarak a yaz1hd1r ve geri ir:evrilemez
say1hr. Kukusuz, gerir:ek geir:mi gerir:ekten ta yaz1hd1r. Ote
yandan toplumsal geir:mi, yani bizim bu gerir:ek geir:mii anlay1
biir:imimiz, olsa olsa yumuak kile yaz1hd1r.
Durum bu olduguna gore, geir:miligi genetik olarak siirekli
gruplar (1rklar) air:1smdan m1, tarihsel toplumsal-siyasal gruplar
(uluslar) air:1smdan m1, yoksa kiiltiirel gruplar (etnik gruplar)
air:1smdan m1 tammlad1g1m1z pek az bir farkhhk yarat1r. Bunlann
hepsi halkhk kavramland1r; hepsi geir:miligin icatland1r; hepsi
siyasal goriingiilerdir. Ancak eger durum buysa kar1m1za bka
bir analitik bulmaca daha ir:1kmaktad1r. Tek bir terimin yeterli ola
bilecegi bir durumda neden ii<r ayn kipsel terim ortaya ir:1km1t1r?
Tek bir mantiksal kategorinin ii<r toplumsal kategoriye aynlma
smm mutlaka bir nedeni olmahd1r. Bunu bulmak iir:in kapitalist
diinya ekonomisinin tarihsel yap1sma bakmam1z gerekir.
Bu ii<r kipsel terimin her biri kapitalist diinya ekonomisinin
temel yap1sal ozelliklerinden birinin etrafmda donmektedir. "Irk"
kavram1 diinya ekonomisindeki eksenel iboliimiiyle, yani mer
kez-ir:evre z1thg1yla ilgilidir. "Ulus" kavram1 bu tarihsel sistemin
siyasal iistyap1s1yla, yani devletleraras1 sistemi biir:imlendiren ve
ondan tiireyen egemen devletlerle ilgilidir. "Etnik grup" kategorisi,
sermaye birikiminde iicretsiz emegin biiyiik paymm korun
masm1 saglayan hane yapilannm yaratilmas1yla ilgilidir. Bu ii<r te
rimden hiir:biri sm1fla dogmdan ilgili degildir. i te bu yiizden "s1-
mf' ve "halkhk", diklemesine tan1mlanm1t1r; bu da, daha sonra
gorecegimiz gibi, bu tarihsel sistemin ir:elikilerinden biridir.
Diinya ekonomisindeki eksenel iboliimii, mekansal bir i
boliimiine yo! air:m1t1r. Bizce bu iboliimiinii, bir merkez-ir:evre
z1thg1 meydana getirmitir. Kesin bir ekilde ifade edersek, mer
kez ve ir:evre, farkhlm1 iiretim maliyetleri yapilanyla ilgili olan
bagmt1sal kavramlard1r. Bu farkh iiretim siireir:lerinin mekansal
olarak uzak alanlarda yerlemesi bagmtmm kair:m1lmaz ve de
gimez bir ozelligi degildir. Arna normal bir ozellik olma egili-
HALKL!G!N iN$AS! JOI

mindedir. Bunun bin;:ok nedeni var. <::evresel siim;:ler hammadde


iiretimiyle ilikili oldugu 6l9iide -bugiin ge9miten 9ok daha az
ge9erlidir bu; ama asd tarihsel olarak dogrudur- 9evresel iiriin
yetitirme koullan ya da cografi yataklar bu siire9lerin cografi o
larak yer degitirebilmelerini k1s1tlamaktad1r. ikinci olarak, bir
dizi merkez-9evre ilikisinin korunmasmda siyasal unsurlar rol
oynad1g1 siirece, iiriinlerin siyasal smirlan bir meta zinciri halinde
ge9meleri olgusu, gerekli siyasal siire9leri kolayltirmaktadir;
9iinkii s1mr ge9ilerinin kontrolii devletlerin fiili olarak kullan
d1klan en biiyiik ger9ek gii9lerden biridir. U9iincii olarak, merke
zi siire9lerin 9evresel siire9lerin yogunlt1g1 devletlerden farkh
devletlerde yogunlmas1, her birinde birbirinden ayn siyasal i9
yapdar yaratma egilimi t1r. Aralanndaki bu farkhhk, daha sonra
eksenel iboliimiinii siirdiiren ve y6neten devletleraras1 eitsiz sis
temin koruyucu siperi haline gelmektedir.
Meseleyi daha a91k bir bi9imde ortaya koymak gerekirse,
diinyamn ba21 bolgelerinin biiyiik 6l9iide merkezi iiretim siire9-
lerinin, bazdanmn da 9evresel iiretim siire9lerinin alam olma
lannm nedeni budur. Kutuplma derecesi 9evrimsel olarak de
giiklik g6sterse de, u9urumun genilemesi y6niinde 9agcd bir
egilim bulunmaktad1r. Bu diinya 9apmdaki mekansal farkhlma
nm ald1g1 siyasal bi9im, birincil olarak, Avrupa-merkezli bir ka
pitalist diinya ekonomisinin sonunda tiim yerkiireyi kaplayacak
ekilde yaydmas1yd1 . Bu "A vrupa'mn yaydmas1" g6riingiisii ola
rak bilinir.
Diinya gezegeni iizerindeki insan tiirlerinin evrimi sirasmda,
yerleik tanmm gelimesinden 6nceki bir donemde, genetik var
yantlann 6yle bir dag1hm1 ortaya 91kti ki, herhangi bir yerdeki
farkh genetik tipler, kapitalist diinya ekonomisinin geliiminin
blang1cmda, bugiin olduklanndan 9ok daha homojendiler.
Kapitalist diinya ekonomisi, esas olarak A vrupa'daki blan
g19 noktasmdan yaydd1k9a, merkezi ve 9evresel iiretim siire9leri
nin yogunlmalan cografi olarnk giderek daha orans1z hale gel
dik9e, " irksal" kategoriler ba21 etiketler altmda belirginlemeye
blam1lardir. Farkh kiiler arasmda degiiklik g6steren, hem de
6nemli degiiklikler g6steren bir dizi genetik 6zelligin varoldugu
IRK, ULUS, SJNIF 1 02

ikar goliinebilir. Arna bunlann, "1rklar" ad1m verdigimiz, ii<r


be ya da elli tane eylemi gruplmayla kodlanmalanmn gerek
liligi hiir: de oyle ikar degil. Kategorilerin say1s1, hatta herhangi
bir sm1fland1rma olgusu, toplumsal bir karard1r. Burada gozlem
ledigimiz udur: Kutuplma artt1kir:a kategori say1s1 giderek azal
maktad1r. W.E.B. Du Bois'nm l 900'de, "20. yiizy1lm sorunu
renk sorunudur" derken kastettigi renkler beyaz ve beyaz-olma
yan biir:iminde gerir:ekletiler.
Irk ve dolay1s1yla 1rkir:1hk, eksenel iboliimiiyle ilikili olan
cografi yogunlmalann d1avurumu, itici giicii ve sonucudur.
Bu, Giiney Afrika Cumhuriyeti'nin son yirmi yilda iilkeyi ziyaret
eden Japon iadamlanm Asyah (Giiney Afrika'da yayan <;:: i nli
ler Asyah say1hr) olarak degil, "fahri beyaz" olarak adland1rmak
konusunda ald1g1 kararda, ir:arp1c1 bir netlikle goriiliir. Go1iiniie
bak1hrsa, yasalann genetik kategorilerin kahc1hg1 iizerine kumlu
sayild1g1 bir iilkede genetik, diinya ekonomisindeki son gelime
lere gore belirleniyor. Bu tiir sairma kararlar yalmz Giiney Afrika'
ya ozgii degildir. Arna sadece Giiney Afrika bu sair:mahklan kag1-
da dokerek kendini giiir: duruma sokmaktad1r.
Ancak 1rk, kulland1g1m1z tek toplumsal kimlik kategorisi de
gildir. Soyledigimiz gibi ulus, diinya sisteminin siyasi yapilan
masmdan dogmaktad1r. Bugiin Birlemi Milletler'in iiyesi olan
devletlerin hepsi modem diinya sisteminin yarat1mland1r. Bu dev
letlerin irogu bundan yiiz ya da iki yiiz yil once ne isim ne de idari
birim olarak vard1lar. l 450'den onceki donemde imdiki cografi
yerleriyle kabaca aym yerde, isim ve siirekli bir idari varhk sahibi
olan az say1da iilke arasmda unlan sayabiliriz: Fransa, Rusya,
Portekiz, Danimarka, i sveir:, i sviir:re, Fas, Japonya, <;:: i n, i ran,
Etiyopya. Bunlar herhalde en az muglakhk t1yan omeklerdir;
yine de bu devletlerin modem egemen devletler olarak ortaya
ir:1kmalannm ancak bugiinkii modem diinya sisteminin dogusuyla
miimkiin oldugu ileri sii1iilebilir. Bir bolgenin tan1mlanmas1 iir:in
bir isim kullanilmas1 konusunda daha siireksiz bir tarihe sahip
diger baz1 modem devletler de vard1r - omegin Yunanistan,
Hindistan, M1s1r, Tiirkiye, Almanya, italya, Suriye gibi isimlere
gelince iizerinde yii1iidiigiimiiz zemin iyice kayganlmaktad1r.
HALKLJGIN jN$ASI 103

Gen;ek u ki eger 1 450'lerde dogmu bin;ok varhga -omegin


Kutsal Roma imparatorlugu, Mogol imparatorlugu, Burgonya
Hollandas1- bugiin bakarsak bunlann bir 9eit siyasal, kiiltiirel,
mekansal miras1m sahiplenen bir degil en az ii9 egemen devlete
rastlanz.
Peki u anda ii9 devlet oldugu ger9egi ii9 ulusun oldugu an
lamma mi gelir? Bugiin bir Bel9ika, bir Hollanda, bir Liiksem
burg ulusu var m1dir? (:ogu gozlemci oldugunu diiiinmektedir.
Eger oyleyse bunun nedeni ilk once bir Hollanda Devleti'nin, bir
Bel9ika Devleti'nin, bir Liiksemburg Devleti'nin ortaya 91km1 ol
mas1 degil midir? inamyorum ki modem diinyanm tarihine sis
tematik bir bak1, bu konudaki yaygm mitin tersine, devletin he
men hemen her omekte ulustan sonra degil, once geldigini gos
terir.
Bir9ok bolgede, yeni egemen devletlerin kurulmasm1 talep
eden milliyet9i hareketler kesinlikle, devletleraras1 sistemin ile
meye blamasmdan sonra ortaya 91km1tlr ve bu hareketler bazen
amlanna ulm1lardir. Fakat sakmilmas1 gereken iki ey vardir
s1rada. Bu hareketler, 9ok az istisnayla, daha once yapilm1 olan
idari smirlar i<;inde ortaya 91ktilar. Bu nedenle, her ne kadar ba
g1ms1z degilse de, bir devletin bu hareketlerden once geldigi
soylenebilir. Ve ikinci olarak, devletin fiili kuruluundan once,
ulusun bir ortak duygu olarak ne denli kokhi oldugu tart11hr.
Sabra halk1 omegini ele alahm. Bir Sahra ulusu var m1dir? Ulusal
kurtulu hareketi Polisario'ya sorarsan1z, evet derler ve bin yildir
varoldugunu eklerler. Fashlar'a sorarsan1z bir Sahra ulusu hi9bir
zaman varolmam1tir ve bir zamanlar ispanyol Sahras1'nm somiir
gesi olan yerde yayanlar her zaman i<;in Fas ulusunun par9as1
olmulard1r. Bu farkhhg1 zihinsel olarak nasil 9ozebiliriz? Cevap
9ozemeyecegimizdir. Eger 2000 ya da belki 2020 y1hnda Polisa
rio halihazirdaki sav1 kazanirsa bir Sahra ulusu olmu olacaktir.
Eger Fas kazamrsa olmam1 olacaktir. 2 1 00 yilmda yazan her ta
rih9i bunu halledilmi bir sorun olarnk gorecek ya da daha biiyiik
olas1hkla bunu bir sorun olarak bile gormeyecektir.
Devletleraras1 sistemde her ozel egemen devletin kuruluu
neden buna tekabiil eden bir "ulus", bir "halk" yaratiyor? Bunu
iRK, ULUS, SJNIF 1 04

anlamak gen;:ekten zor degil; kamt her yamm1zda. Bu sistemde


devletlerin kaynama sorunlan vard1r. Devletler bir kez egemen
olarak tamnd1ktan sonra kendilerini i9 par9alanma ve d1 saldm
tehdidi altmda bulurlar. "Ulusal" duygular gelitigi 6l9iide bu teh
ditler de azahr. Devletin i9indeki her tiir alt-grup gibi, iktidardaki
hiikiimetlerin de bu duygunun k1kirt1lmasmdan 91karlan vardir.
Devletin d1mdaki ya da herhangi bir alt-bolgesindeki gruplar
kar1smda 91karlanm artmnak i9in devletin yasal giiciinii kullan
makta fayda g6ren her grubun, taleplerinin bir merulatmlmas1
olarak milliyet9i duygulan k1k1rtmaktan 91kan vard1r. Dahas1,
politikalanmn etkisini art1ran idari tekbi9imlilik devletlerin ya
rannad1r. Milliyet9ilik boyle devlet diizeyinde tekbi9imliliklerin
d1avurumu, itici giicii ve sonucudur.
Milliyet9iligin yiikseliinin daha da 6nemli baka bir nedeni
vardir. Devletleraras1 sistem sozde egemen devletlerin basit bir bi
raraya gelii degildir. i stikrarh ama degiebilen bir k1dem s1rasma
sahip hiyerarik bir sistemdir. Yani, s1ralamada bazi yava kay
malar yalmzca miimkiin degil, aym zamanda tarihsel olarak nor
maldir. Belirgin ve kat1 olan ama degimez olmayan eitsizlikler,
tam anlam1yla, iist tabakay1 dogrulamakla kalmay1p alt tabakay1
su9layabilen ideoloj ilere yol a9an tiirden siire9lerdir. Milliyet9ilik
olarak adlandird1klanm1z boylesi ideoloj ilerdir. Bir devletin bir
ulus olmamas1 demek onun, s1ralamadaki yerinin degitirilmesine
direnme ya da bunu destekleme oyununun d1mda kalmas1 de
mektir. Fakat o zaman bu devlet, devletleraras1 sistemin par9as1
olmaz. Kapitalist diinya ekonomisinin siyasal iist yap1s1 olarak
devletlerararas1 sistemin geliiminin d1 mda ve/veya 6ncesinde
varolan siyasal varhklann "ulus" olmas1 gerekmezdi ve degillerdi
de . "Devlet" kelimesini hem bu 6teki siyasal varhklan hem de
devletleraras1 sistem i9inde yarat1lan devletleri tan1mlamak i9in
yamlt1c1 bir ekilde kulland1g1m1zdan, bu sonuncu "devletlerin"
devletligiyle uluslugu arasmdaki ka91mlmaz, a91k baglant1y1 s1k
s1k gozden ka9Irmaktay1z.
Oyleyse bir yerine iki kategoriye -Irklar ve uluslar- sahip
olmamn ne ie yarad1g1m sorarsak, 1rksal s1mfland1rmamn esas
olarak merkez-9evre z1thg1m koruma ve ifade etmenin bir tam
HALKL!G 1N iN$AS! 1 05

eklinde ortaya i;1km1 olmasma karm milliyeti;i sm1fland1rmanm


koken olarak, hiyerarik diizenin yav fakat diizenli degiimi
ii;inde devletler arasmdaki rekabeti ifade etmenin bir tam olarak
ortaya i;1km1 oldugunu ve bundan dolay1 Irksal sm1flandirmanm
kabahgma kar1, sistemde daha aynnt1h avantajlar saglad@m go
riiriiz. Fazlaca basitletirilmi bir formiille ai;1klarsak, Irk ve Irk
i;1hk merkez ve i;evre bolgeleri, birbirleriyle olan miicadelelerinde
bolgeler-ii;i bir ekilde birletirirken; ulus ve milliyeti;iligin ise
bunlan daha aynntih bir s1ralama ii;in b6lgeler-aras1 oldugu kadar
bolgeler-ii;i rekabetlerinde de, bolgeler-ii;i bir ekilde boldiigiinii
soyleyebiliriz. Her iki kategori de kapitalist diinya ekonomisinde
avantaj elde etme hakk1 ii;in ortaya konulan iddialard1r.
Biitiin bunlar yetmiyormu gibi etnik grup -bir zamanlar a
zmhk denirdi- kategorisini yaratt1k. Azmhklardan s6z edebilmek
ii;in bir i;ogunluga ihtiyai; vard1r. <;:oziimlemeciler azmhk olma
durumunun aritmetik temelli bir kavram olmas1 gerekmediginin
uzun siiredir farkmdad1rlar; bu durum toplumsal giii; derecesiyle
ilikilidir. Say1sal i;ogunluklar toplumsal azmhk olabilirler. Bu
toplumsal giicii oli;tiigiimiiz yer kukusuz bir biitiin olarak diinya
sistemi degil, ayn ayn devletlerdir. Bu nedenle "etnik grup" kav
ram1, devlet sm1rlanna -tamm olarak bu durum belirtilmese bi
le- pratikte "ulus" kavram1 kadar baghd1r. Aradaki tek fark bir
devletin tek bir ulus ve birr;ok etnik grup ii;erme egiliminde ol
mas1d1r.
Kapitalist sistem yalmzca, kendisi ii;in asli ve kahc1 olan ser
ma ye-emek z1thg1 iizerine degil, aym zamanda, her emek b
kalanna aktanlan bir artik deger yaratmas1 nedeniyle somiiriilse
de, emek kesiminde varolan ve baz1 emeki;ilerin yaratt1klan art1k
degerin digerlerinden daha fazla bir k1smm1 "kaybettikleri" kar
m1k bir hiyerari iizerine de kuruludur. Buna olanak saglayan
anahtar kurum part-lfetime * iicretli ii;i hanesidir. Bu haneler,
iicretli ii;ilerin saat iicreti olarak, emegin yeniden iiretiminin oran-

* "Yan zamanh" an1arruna gelen "part-time job" kelimesine gondeime


yaptlarak olan kelime yan-hayat boyu gibi bir anlama sahiptrr. Burada
kastedilen han iiyelerinin sadece l@nen ya da hayatlaruun sadece bir kis
mmda iicreth olmaland1r. (i;.n.)
lRK, UL US, STNIF 106

tilt hesaplanm1 maliyetinden daha azm1 alabilecekleri ekilde ku-


rulmutur. Bu, diinya igiiciiniin 9ogunlugunu kapsayan, 9ok
yaygm bir kurumdur. Bka yerlerde one siiriilmii olan savlan 1
burada tekrarlayacak degilim. Sadece balk alma durumu ay1smdan
sonu9lanm tartImak istiyorum. Daha "proleterlemi" bane ya
pilannda bulunan daha yiiksek iicretli i9ilerden, daha 9ok "yan
proleterlemi" bane yapilannda bulunan daha az yiiksek iicretli
i9ilere kadar, farkh tiir bane yapilannda bulunan iicretli i9ilerin
oldugu her yerde bu 9eitli bane yapilannm "etnik grup" diye ad-
landmlan "cemaatlerde" yer ald1g1m gormemiz miimkiindiir. Yani,
belirli bir devletin sm1rlan iyindeki igiiciiniin "etniklemesi",
mesleki bir hiyerarinin beraberinde gelmektedir. Bugiin Giiney
Afrika'da ya da ge9mite ABD'de oldugu gibi bunu pekitirecek
kapsamh bir yasal zeminin olmad1g1 durumlarda bile, "meslekler"
dar degil, geni kategorilerde grupland1g1 takdirde, etnik grup ile
meslek arasmda, her yerde, 9ok yiiksek bir bagmtI vardir.
Mesleki kategorilerin etniklemesinin 9eitli avantaj lan var
gibi goriinmektedir. Farkh tiir iiretim ilikilerinin, igiiciinden,
farkh normal davran1 tiirleri talep ettigini one siirebiliriz. Bu dav
ran1 ger9ekte genetik olarak belirlenemeyecegine gore ogretil
melidir. igiiciiniin, makul ozgiil tutumlar gosterecek ekilde top
lumsalltmlmas1 gereklidir. Bir etnik grubun "kiiltiirii" tam ola
rak, o etnik gruba ait olan anababalann 9ocuklanna toplumsal ola
rak ogretmek zorunda olduklan kurallar kiimesidir. Kukusuz
devlet ya da egitim sistemi bunu yapabilir. Arna genelde, bu ozel
lemi ilevi tek bma ya da fazla ay1k bir bi9imde yerine getir
mekten ka91mr. <;unkii bunu yapmas1 "ulusal" eitlik kavram1m
ihlal etmek olurdu. Boyle bir ihlali ay1k9a ortaya koymaya raz1
olan devletler siirekli olarak bu ihlalden vazge9meye zorlanmak
tadir. Arna "etnik gruplar" kendi iiyelerini birbirlerinden farkh bir
ekilde toplumsallt1rnbilmeklee kalmazlar; belli bir tarzda toplum
sallmak bir etnik grubun tan1mmda vard1r. Bundan dolay1, dev
let iyin gayrimeru olan ey, toplumsal bir "kimligi" savunan

1. I. WALLERSTEIN, Tarihse/ Kapitalizm, Metis Yaymlan, istanbuL


1992, ve bu kitap,ta "Kapitalist Diinya Ekonomisinde Hane Yap1lan ve Emek
Giicii Olumnu adh boliim.
'
HALKJJGININ$ASI 107

"goniillii" grup davra.111 1 olarak buyur edilir.


Boylece bu da, kapitalizmin hiyerarik gerir:ekliginin, kapita
lizmin ilan edilmi siyasal 6nciillerinden biri olan yasa 6niinde
resmen eitlige zarar vermeyecek ekilde merultmlmasma ola
nak saglar. Etnikleme ya da halk olma tarihsel kapitalizmin te
mel ir:elikilerinden birini -aym anda hem kuramsal eitlige hem
de pratik eitsizlige kalk1masm1- ir:ozmekte ve bunu diinyanm
emekir:i tabakalar1mn zihniyetlerini de kullanarak yapmaktad1r.
Tam da halkhk kategorilerinin degikenligi -daha once so
ziinii etmitik- bu ir:abada son derece 6nemli bir hale gelmekte
dir. <;::iinkii kapitalizm, tarihsel bir sistem olarak, siirekli eitsizligi
gerektirirken, iktisadi siireir:lerin siirekli yeniden yapilanmas1m da
gerektirmektedir. i te bu nedenle, bugiin belli bir hiyerarik top
lumsal ilikiler kiimesini giivence altmda tutan ey yann iir:in ge
ir:erli olmayabilir. i giiciiniin davra1111, sistemin meruiyetini boz
madan degimelidir. 0 nedenle, etnik gruplann yinelenen dogu
lan, yeniden yapilanmalan ve kaybolulan iktisadi mekanizmamn
ileyiinin esnekligi air:1smdan son derece yararh bir arair:t1r.
Halkhk, tarihsel kapitalizmin ir:ok 6nemli bir kurumsal yap1-
m1d1r. Asli bir dayanakt1r ve bu haliyle, sistem daha fazla yo
gunluk kazand1kir:a, giderek daha 6nemli olmutur. Bu anlamda,
yine asli bir dayanak olan ve 6nemi giderek artan devlet gibidir.
Diinya-tarihsel Gesellschafi'1m1z* iir:inde, yani kapitalist diinya
ekonomisi iir:inde biir:imlenen bu temel Gemeinschafi1ara giderek
daha az degil daha ir:ok baglamyoruz.
Marx'm da Weber'in de iyi bildikleri gibi sm1flar halklardan
gerir:ekten oldukir:a farkh yap1mlard1. Sm1flar "nesnel", yani anali
tik kategoriler, bir tarihsel sistemdeki ir:elikilere ilikin ifadelerdir
ve toplumsal cemaatlerin tan1m1 degildirler. Sorun bir sm1f cemaa
tinin yarat1hp yarat1lamayacag1 ya da hangi koullarda yaratila
bilecegidir. Bu, iinlii an sich !far sich [kendinde I kendi iir:in] ay
nm1d1r. Kendi iir:in sm1f ir:ok nadir bir varhkt1r.

* ilk kez Ti:innies'in Gesellshajt und Gemeinschajt kitab1yla ortaya i;:lkan


ve sozlemeye dayalt modem topluluklan (Gesellschaft), geleneksel baglarn
dayalt organik cemaatlerden (Gemeinschaft) ayut etmek ii;:in kullarulan terim,
(i;:.n.)
IRK, UWS, SJNIF 108

Bitirmeden once son bir nokta olarak; belki de bunun nedeni


ina edilmi "halklann" -irklann, uluslann, etnik gruplann
"nesnel sm1fla eksik de olsa i;ok yogun iliki ii;inde olmalandir.
Sonui;, modem diinyada sm1f tabanh siyasal etkinliklerin biiyiik
bir oranmm halk tabanh siyasal etkinlik bii;imini almas1 olmutur.
Eger "saf ii;i orgiitleri denilen, ancak aslmda i;ogu zaman ortiik
ve defacto "halk" tabanma sahip olan orgiitlere yakmdan bakar
sak, halk-d11 katiks1z bir sm1f terminolojisi kulland1klannda bile,
bu oranm genelde diiiindiigiimiizden daha yiiksek i;1ktigm1 go
riiriiz .
Diinya solu, diinya ii;ilerinin yiizyildan uzun bir zamandir
fazla s1k bir bii;imde, "halk" bii;imleri ii;inde orgiitledikleri ikile
minden yakmm1tir. Fakat bu i;oziilebilir bir ikilem degildir. Sis
temin i;elikilerinden dogmaktad1r. Halk tabanh siyasal etkinlikten
tamamen ayn olan kendi ir;in sm1f etkinligi olamaz. Bunu, sozde
ulusal kurtulu hareketlerinde, tiim yeni toplumsal hareketlerde,
sosyalist iilkelerdeki biirokrasi-kar1tI hareketlerde goriiyoruz.
Halkhg1, oldugu gibi -kesinlikle ilkel sabit bir toplumsal
geri;eklik degil, diiman giii;lerin birbiriyle mi.icadele ettigi kapita
list diinya ekonomisinin karm1k, kil benzeri bir iiriinii olarak
anlamaya i;ahmak daha anlamh olmaz mi? Bu sistemde halkhg1,
hii;bir zaman ne yok edebiliriz ne de oldugundan daha onemsiz bir
role diiiirebiliriz. Ote yandan ona atfedilen erdemler bizi sersem
letmemeli, yoksa bu var olan sistemi merultirma yollan bizi al
datacaktir. Daha dikkatlice i;oziimlememiz gereken ey, halkhgm
bu tarihsel sistem ii;in daha da merkezi hale gelmesiyle, bizi
itecegi dogrultulardir; bizi sistemin ikiye aynld1g1 noktada, u
anki tarihsel sistemimizden, onun yerini alacak sistem ya da sis
temlere gei;iteki belirsiz siirecin i;eitli olas1 altematif sonui;lanna
dogru itecegi dogrultular. . .
ULUS Bi<;iMi:
TARiH VE iDEOLon

Etienne Balibar

. . . hic;bir zaman mevcut olmam1 ve hic;bir


zaman olmayacak bir "gec;mi"
- Jacques DERRIDA Marges de la
s 72.
Philosophie, Paris, 1 972,

Bta Frans1z tarihi olmak iizere, uluslann tarihi bugiine dek bize
hep, bu tarihlere bir 6znenin siirekliligini atfeden bir anlati ek
linde sunulmutu. Boylece ulusun oluumu, tarihir:ilerin tarafh
hklanmn az ir:ok kesinmi gibi gosterdikleri (Fransa'nm kokenleri
nerede aranmahd1r? Galyah atalarda m1? Capet monarisinde mi?
89 Devrimi'nde mi? vb.) fakat her durumda ozde bir ema iir:inde
yer alan bilinir:lenmeleri ve amalan gosteren yiizyilhk bir "proje"
nin tamamlanmas1 olarak belirmektedir. Bu ozde ema ulusal
kiiligin "ben"inin air:1ga vurulmas1d1r. Bu tiir bir temsil kukusuz
geir:mie ilikin bir yanilsama meydana getirir, fakat aym zamanda
zorlay1c1 kurumsal gerireklikleri de dile getirir. Yamlsama iki yap1-
hd1r; ag1 yukan sabit bir toprak iizerinde, yakl1k olarak tek
anlamh bir adland1rma altmda, yiizy1llard1r birbirini izleyen ku
aklann birbirlerine degimez bir t6z ilettiklerine inanmaya da
yanmaktad1r. Ve goriiniimlerini, kendimizi onun sonuca ulmas1
olarak kavramam1z1 saglayacak ekilde geir:mie yonelik olarak
ay1klad1g1m1z evrimin miimkiin olan tek evrim olduguna, bir ka
deri temsil ettigine inanmaya dayanmaktad1r. Proj e ve kader ulu
sal kimlik yamlsamasmm simetrik iki yiiziidiir. Oir:te biri en a
zmdan bir tane "yabanc1" 1 ataya sahip olan 1 988'in "Frans1z" Ian
(Galyahlar'dan soz etmezsek), kolektif olarak kral XIV Louis'
nin tebaasma ancak olmas1 muhtemel olaylann art arda gelii saye-

I . Bkz. Gerard NOIRIEL, Le Creusetfram;:ais, Editions du Seuil, 1 988.


IRK, ULUS, SJNIF 1 1 0

sinde bagh olabilirler; bu olaylann nedenlerinin ise n e "Fransa"


nm kaderi, ne "krallannm projesi", ne de "halkmm" ozlemleriyle
hiir:bir ilgisi yoktur.
Fakat bu eletiri, ulusal koken mitlerinin giincellik iir:inde ken
dini hissettiren somutlugunun goziimiizden kair:masma neden ol
mamahd1r. Tamamen inandmc1 bir omek verelim: "yo! air:t1g1" ire
likili sahiplenmeler nedeniyle, Frans1z Devrimi . . . Her ir:agda
ulusun tarihinde hiir:bir zaman birden fazla kurucu devrimci olaym
olmad1gm1 one siirmek (Hegel ve Marx'la) miimkiindiir. (Bu,
"m uir:taki" taraflara ozgii -ister ulusal kimligin devrimden
once varoldugunu kamtlayarak, ister birincisinin tamamlanmas1
olacak yeni bir devrimin gerir:eklemesini bekleyerek- devrimin
biir:imlerini tekrarlama, ikincil olgulanm ve kiilerini taklit etme ve
onu geir:ersiz k1lma egilimini de air:1klamaktad1r) . Somiirgelikten
kurtulan (Cezayir ya da Hindistan gibi) "genir:" uluslann ir:agd
tarihinde yerini ald1g1 kolayca goriilen, fakat son yiizy1llarda
"yh" uluslar iir:in de iiretilmi oldugu unutulan ulusal siireklilik
ve kokler miti, ulusal oluumlann hayali tekilliklerinin, bugiinden
geir:mie giderek, giindelik olarak kuruldugu fiili bir ideolojik
biir:imdi.

"Ulusal Oncesi "Devlet'ten Ulus-Devlet'e

Bu ir:arp1khk nasil hesaba katilmah? Ulusal oluumun "kokleri"


her biri ir:ok farkh eskilikteki birir:ok kuruma atlfta bulunmaktad1r.
Gerir:ekten de bunlardan baz1lan ir:ok eskidir. Hem ruhban sm1fi
nm dinsel dilinden hem de "yerel" dillerden ayn olan, onceleri da
ha sonraki aristokratik diller gibi idari amairlan olan devlet dili ku
rumu, Avrupa'da Ortair:ag sonlanna kadar uzanmaktad1r; monar
ik iktidann ozerkletirilmesine ve kutsalltmlmasma baghd1r.
Mutlak monarinin derece derece olumas1 aym ekilde berabe
rinde, parasal tekel, goreli mali ve idari merkezileme, hukuksal
standartlma ve iir: "banm" sonuir:lanm getirmitir. Boylece sznzr
ve toprak kurumlanm da kokiinden degitirmitir. Reform ve
Kar1-Reform, Kilise ile Devlet arasmdaki (Kilise Devleti ile laik
devlet arasmdaki) rekabetten birbirlerini tamamlamaya (ve en so-
ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iIJEOWJi 1 1 1

nunda devlet dinine) ge9ii h1zlandmmtir.


Biitiin bu yapilar retrospektif olarak, bize ulus-oncesi imi
gibi g6riiniir; 9iinkii nihai olarak az 9ok degiimlerle dahil olacak
lan ulusal devletin baz1 6zelliklerini miimkiin kdm1lardir. Oyleyse
ulusal oluumun uzun bir "tarihoncesi"nin sonucu oldugu ol
gusunu bir yana kaydedebiliriz. Fakat bu tarihoncesi, milliyet9i
dogrusal kade r mitinden 6ziinde farkhlair. Oncelikle ; zaman
i9inde ileri ya da geri kaydmlan, hi9biri kendisinden sonra gelen
leri irmeyen, nitel a91dan farkh bir olaylar 9oklugundan oluur.
Ardmdan; bu olaylar yaratih olarak belirli bir ulusun tarihine ait
degildirler. Bugiin bize 6zgiin bir etnik kiilikle donatilm1 gibi
goriinenlerin d1mdaki siyasal birimleri de i9erirler (boylece nasil
s6miirge doneminin devlet ayg1tI, 20.yiizyilda, "gen9 uluslar"m
devlet ayg1tmm habercisi olmusa, Avrupa Orta9ag1 da modem
devletin " Sicilya", "Katalonya" ve " Burgonya" 9er9evesi i9inde
beliriine tan1k olmutur). Ve hatta yaratih olarak ulus-devletin
dogasma ait olmad1ktan gibi, diger rakip bi9imlere (6megin "em
peryal" bi9ime) de ait degildirler. Her ey olup bittikten sonra bu
olaylan ulus bi9iminin tarihoncesine kaydeden ey zorunlu bir ev
rim 9izgisi degil, konjonktiirel bir ilikiler zinciridir. Hangisi olur
sa olsun devletlerin ay1rt edici niteligi, kurduklan diizeni 6ncesiz
ve sonras1zm1 gibi sunmaktir; fakat pratik, ger9egin neredeyse
tam tersi oldugunu g6sterir.
Ne var ki tiim bu olaylar, tekrarlanmalan, yeni siyasal yap1-
larla biitiinlemeleri halinde ulusal oluumlann yaratihmda ger
kten rol oynam1tir. Bu, tam olarak onlann kurumsal nitelikleri
ne, devleti kendisine ait olan bi9ime sokmalan olgusuna baghdir.
Bka bir deyile, 9ok bka (6megin hanedanla ilgili) ama9lann
peinde olan, ulusal olmayan devlet ayg1tlan derece derece, ulusal
devletin unsurlanm iiretmiler ya da iradeleri d1mda "ulusal
lm1" ve toplumu ulusalltirmaya blam1lardir - bu noktada
Roma hukukunun canlandmlmas1, merkantilizm, feodal aristok
rasinin evcilletirilmesi, "devlet menfaati" 6gretisinin oluturul
mas1, vb. akla gelmektedir. Ve, modem doneme yaklIld1k9a bu
unsurlann birikiminin dayatt1g1 zorlama daha da gii9lii g6riinmek
tedir. Bu da tersine 9evrilemezlik eigi sorununu giindeme getirir.
IRK, UWS, SJNIF 1 1 2

Siddetli ir:elikilerle dolu iki yiizy1l boyunca bir yandan ege


men devletler sistemi eklini ortaya ir:1karan, diger yandan ulus
biir:iminin insan toplumlanmn neredeyse biitiiniine yav yav
yayilmasm1 dayatan bu eik, hangi anda, hangi nedenlerle Ii
m1t1? Ben, (elbette ki tek bir tarihle ozdeletirilemeyecek olan2)
bu eigin modem kapitalizme 6zgii sm1f ilikilerinin ve pazar
yapilannm geliimine (ozellikle de emek giiciiniin proleterle
mekle kendisini feodal ve loncaya bagh ilikilerden tedrici olarak
kurtarmasma) tekabiil ettigi diiiincesini dogru buluyorum. Fakat
gene! olarak kabul goren bu sav bir ir:ok kesinletirme gerektirir.
Kapitalist iiretim ilikilerinden ulus biir:imini "ir:1karsamak"
miimkiin degildir. Parasal dol1m ve iicretli emegin somiiriisii
mantiksal olarak, belirli bir devlet biir:imini iir:ermez. Aynca, biri
kimin iir:erdigi realizasyon alan1 -kapitalist diinya pazan- "ikti
sat d11" koullann dayatt1g1 ya da toplumsal sermayenin belirlen
mi kesimlerince kurumltmlm1 olan ulusal s1mrlamalan mak
yolunda 6zsel bir egilim 1r. Bu koullarda, ulusun oluumunda
bir "bmjuva prcrjesi" gormeye devam edebilir miyiz? Marksizm'in
liberal tarih felsefelerinden devrald1g1 bu formiilasyonun kendi
hesabma tarihsel bir mit oluturmas1 miimkiindiir. Fakat bana
oyle geliyor ki, Braudel ve Wallerstein'm uluslann inasm1 kapi
talist pazar soyutlamasma degil, onun somut tarihsel biir:imine
baglayan goriilerini yeniden ele alarak bu gii<rliigii giderebiliriz.
Bu somut tarihsel biir:im, farkh birikim ve emek giicii somiiriisii
yontemlerine tekabiil eden ve aralannda eitsiz miibadele ve
hakimiyet ilikilerinin kuruldugu bir "merkez" ve "irevre" etrafm
da 6rgiitlenmi ve hiyeraikletirilmi bir "diinya ekonomisi"
biir:imidir. 3

2. Sembolik olarak bir tarih seymek gerekseydi 1 6. yi.izy1!111 ortas1 gos


terilebilirdi: ispanyollar'm Yeni Di.inya'nm fethini tamamlamalan, Habsburg
hanedamrnn pan;:alam1, ingiltere'de hanedan savalamun sona erii, Hollanda
bag11ns1zhk savamm balamas1.
3. Femand BRAUDEL, Civilisation materielle, Economie et capitalisme,
cilt 2; Les Jeux de l'echanges, cilt 3; Le Temps du monde, A Colin, Paris,
1 979; Ilmnanuel WALLERSTEIN, The Modem World-Sys/em, cilt I ; Capital
ist Agricullure and the Origin ofthe European World-Economy in the Six-
ULUS Bi<;ilv!t- TANH TE iDEOWJi 1 1 3

Ulusal birimler, kiiresel bir diinya ekonomisi yap1smdan yola


91karak, orada belli bir donemde oynad1klan role gore, merkezden
blayarak oluur. Daha dogrusu, merkezin 9evre iizerindeki ha
kimiyetinin rakip ara9lan olarak birbirlerine kar1 oluur. Bu ilk
kesinletirme temeldir, 9iinkii Marx'm ve ozellikle de Marksist ik
tisat9Ilann "ideal" kapitalizmlerinin yerine, emperyalizmin erken
goriingiilerinin ve savlann somiirgeleirmeyle eklemlenmesinin
belirleyici bir rol oynad1g1 bir "tarihsel kapitalizm" koyar. Bir an
lamda her modem ulus somiirgeletirmenin bir iiriiniidiir: ag1
yukan daima ya somiirgeci ya somiirge, bazen de ikisi birden ol
muur.
Fakat ikinci bir kesinletirme gereklidir. Braudel ve Waller
stein'm en gii9hi kamtlanndan biri kapitalizmin tarihinde ulusal
bir;imden bmjka "devletsel" bir;imlerin de ortaya r;zktzgznz ve bu
bi9imlerin sonu9ta bastmlmadan ya da ara9salltmlmadan once
bir siire onunla rakip olarak kald1gm1 gostermektedir. Bunlar im
paratorluk bi9imi ve ozellikle de bir ya da birden 9ok kenti merkez
alm1 uluslarotesi bir siyasal-ticari ag bi9imidir.4 Bu bi9im bize,
kendinde-"burj uva" bir siyasal bi9imin degil, birr;ok bi9imin va
roldugunu gosterir (Hanse* omegi ele ahnabilir; fakat 17 yiizyil
da Provinces-Unies** 'nin tarihi, dinsel ve zihinsel hayat da dahil
tiim toplumsal hayata yans1yan bu altematif tarafmdan kesin bir
ekilde belirlenmitir). Bka bir deyile, dogmakta olan kapitalist
burjuvazi bir9ok hegemonya bi9imi arasmda -koullar geregin
ce- "karars1zhga diimii" gibi goriinmektedir. Daha dogrusu,
diinya ekonomisi kaynaklanm somiiren farkh sektorlere bagh ola
rak,farklz burjuvazilerin varoldugunu soyleyelim. Eger "ulusal

teenth Centwy, Academic Press, 1 974; cilt 2, Mercantilism and the Consoli
dation ofthe European World-Econononry, Academic Press, 1 980.
* Hanse: 1 2 4 l 'de Kuzey-Bah Almanya'daki ticaret ehirleri birligine ve
rilen ad; bu ehirlerin bamda Uibeck ehri geliyordu, (i;:.n. )
** Provinces-Unies (Birleik Eyaletler) 1 566- 1 609 y11lan arasmda ayak
lanan ispanyol Hollandas1'nm -1 566-1700 arasmda i spanya Krah'na ait olan
Kuzey-Batl Avrnpa topraklan- yedi kuzey eyaletine verilen ad. Bu eyaletler
glim1miiz Hollanda Kralhg1'nm i;:ekirdegini oluturdular. (y.i1.)
4. Bkz. BRAUDEL, L e Temps du monde, s. 7 1 , WALLERSTEIN, Capita
list Agriculture.... , s. 165.
IRK, ULUS, SJNIF 1 1 4

burj uvaziler" sonunda, sanayi devriminden bile once (ama "ge


cikmeler" ve "uzlmalar" , yani diger egemen s1mflarla kayn
malar pahasma) iistlin geldilerse, muhtemelen bunun nedeni, hem
mevcut devletlerin silahh giic;lerini ic;eride ve d1anda kullanmaya
ihtiyac; duymalan, hem de koyliiliigii yeni iktisadi diizenin buy
rugu altma almak, onlan mamul mallann ahc1 piyasas1 ve "ozgiir"
emek giicii yataklan yapmak ic;in koylere s1zmak zorunda olma
lanyd1. Oyleyse son tahlilde, ulusal devletlerin kuruluunu her bi
rinin kendi tarihiyle ve toplumsal oluumlann ulusal oluumlara
tekabiil eden doniiiimleriyle, anlatan ey "saf iktisadi mantik de
gil, s1mf miicadelesinin somut bic;imleridir.

Toplumun UlusallaJmasz

Diinya ekonomisi, toplumsal oluumlann yerel sonuc;lar olmanm


otesine gidemedigi, biitiinsel olarak degimez, kendi kendini dii
zenleyen bir sistem degildir; ic; c;elikilerinin ongoriilemez diyalek
tigine tabi olan bir baskilar sistemidir. Tiim birikim alan1 ic;inde
dolan sennayelerin kontroliiniin merkezde gerc;ekletirilmesi
kiiresel olarak gereklidir; fakat bu yogunlmamn hangi bi9im
altmda gerc;ekleecegi siirekli bir miicadelenin konusu olmutur.
Ulus bic;iminin ayncahg1, yerel olarak (en azmdan tarihsel bir
donem boyunca) heterojen sm1f miicadelelerine hakim olunmasma
ve bunlardan yalmzca bir "kapitalist sm1fin degil, burjuvazilerin,
ya da daha dogrusu aym zamanda hem siyasal, hem iktisadi, hem
de kiiltiirel hegemonya kurabilen ve bu hegemonyanm sonucu
olan devlet burjuvazilerinin ortaya 91kmasma izin venni olma
smdadir. Egemen bmjuvazi ve bmjuva toplumsal oluumlar, dev
leti ulusal bic;imde yeniden yapilandirarak ve tiim diger sm1flann
statiisiinii degitirerek "oznesiz bir siirec;"le ka1hkh olarak olu
mulardir. Bu da milliyetc;ilik ile kozmopolitc;iligin ezamanh ya
ratih1m ac;1khga kavuturur.
Bu varsay1m ne denli basitletirilmi olursa olsun, ulusun ta
rihsel bir bic;im olarak c;oziimlenmesi ac;1smdan temel bir sonuca
yol ac;maktadir: c;izgisel evrim emalanndan, yalmzca iiretim tarzi
baglarnmda degil siyasal bic;imler baglammda da kesin olarak vaz-
ULUS Bi<;ilvli: TANH TE iDEOLOJi 1 1 5

gec;memiz gerekiyor. Bundan dolay1 hic;bir ey bizi, diinya eko


nomisinin yeni bir evresinde ulus-devlete rakip devlet yap1lanmn
yeniden oluma egiliminde olup olmad1klanm incelemekten ah
koymuyor. Ashnda toplumsal oluumlann zorunlu tek-c;izgisel
evrimi yamlsamas1 ile ulus-devletin, siyasal kurumun ("devletin"
varsay1msal bir " sonu"na yer ac;mak yerine) kendini sonsuza dek
siirdiirecek bir "nihai bic;imi" olarak sorgusuz kabul edilmesi ara
smda ortiik ama s1k1 bir dayamma vardir. 5
Ulus bic;iminin evrim ve ina siirecinin goreli belirsizliginden
kurtulmak ic;in kasten k1kirt1c1 bir sorunun dolambac;h yoluna
bvurahm: Bugiin kimin ir;in artzk r;ok ger;tir.? Yani, diinya eko
nomisinin kiiresel bask1sma ve onun ortaya 91kard1g1 devletler sis
temine ragmen, tamamen ulusa -sadece hukuksal bic;imde ve ke
sin bir 91k11 olmayan say1s1z 9at1ma pahasma- doniiiimlerini
artzk gerc;ekletiremeyecek toplumsal oluumlar hangileridir? A
priori bir cevap ve hatta genel bir cevap kukusuz olanak d11dir;
fakat bu sorunun sadece somiirgelikten kurtulutan, sermayelerin
ve iletiimin uluslararas1lmasmdan, diinya c;apmdaki sava ma
kinelerinin kurulmasmdan vb. soma kurulmu olan "yeni uluslar"
ac;1smdan degil, bugiin aynz olaylardan etkilenen "eski uluslar"
ac;1smdan da sorulmas1 gereken bir soru oldugu ac;1ktir.
Sayle denilebilir: "Uluslararas1" say1lan kurumlarda temsil e
dilen ve bic;imsel olarak eit olan bag1ms1z devletlerin hepsinin,
kendi ulusal kiiltiir, yonetim ve ticaret dili ya da dilleriyle, ba
g1ms1z askeri giic;leri, korunan ic; pazarlan, paralan ve diinya 61-
c;eginde yanan irketleri ve ozellikle de yonetimdeki burjuvazile
riyle (ister ozel kapitalist bir burjuvazi olsun ister bir devlet "no
menklatura"s1 olsun farketmez, <;iinkii oyle ya da boy le her burju
vazi bir devlet burjuvazisidir) kendilerini merkez alan uluslar
eklini almalan ic;in art1k c;ok gec;tir. Fakat bunun tersi de soy
lenebilir: Uluslann yeniden iiretilmesi, ulus bic;iminin yay1lmas1

5. Bu ai;:idan, iiretim tarzlanrnn tek-i;:izgisel olarak art arda gelilerine dair


"ortodoks" Marksist kuranun SSCB'de milliyeti;:iligin zaferiyle resmiletiril
mi ohnas1 -kendisini yeni evrensel ulus gibi "ilk sosyalist devlet" olarak
smunasma izin verdigi oli;:iide- hii;: de 1Ttlc1 degildir.
IRK, ULUS, S!NIF 1 1 6

zemini giiniimiizde, eski c;evre v e yan-c;evre iilkelerde oldugun


dan daha ac;1k degildir; yh "merkez" ise farkh derecelerde, ha
kimiyetinin eski bic;imlerine bagh olarak, ulusal yap1lann c;oziil
mesi amasma -boylesi bir c;oziilmenin sonucu uzak ve belirsiz
gibi goriiniiyorsa da- girmitir. Bununla beraber, bu varsay1mda
gelecek uluslann eskilere benzemeyecegi ac;iktir. Giiniimiizde dart
bir yanda (Kuzey ve Giiney, Dogu ve Bat1) milliyetc;iligin genel
bir tirmamma tan1k olundugu olgusu bu Hir bir ikilemi ortadan
kald1rmaz. Bu ikilem uluslararas1 devletler sisteminin bic;imsel ev
renselliginin par9as1d1r. C::agd milliyetc;ilik, dili ne olursa olsun,
"diinyanm y1"na oranla ulus bic;iminin gerc;ek ya1 hakkmda
hic;bir ey soylemez.
Gerc;ekte, durumu biraz daha ac;1khga kavuturmak ic;in, ulu
sal oluumlann tarihinin bka bir ayirt edici niteligini tart1maya
dahil etmek gerekir. Bu, oncelikle bizzat eski uluslan ilgilendiren,
benim toplumun gecikmi!j ulusalla!jmasz olarak adland1racag1m
eydir. Bu oyle gecikmitir ki, sonuc;ta sonsuz bir gorev halini
alm1tir. Eugen Weber gibi bir tarihc;i (ve diger incelemelerde onu
izleyenler) Fransa omeginde yaygm okulltirmamn, bolgelera
ras1 igiicii goc;ii ve askerlik hizmeti sonucu inanc;lann ve fu:letlerin
kaynamasmm, siyasal ve dinsel 9at1malann yurtsever ideoloji
nin iistiinliigii altma girmesinin 20. yiizy1lm bmdan daha eskiye
uzanmad1gm1 gostermitir.6 Weber'in kamtlamas1, Frans1z koyhi
siiniin ancak c;ogunluk sm1fi olarak kaybolmak iizereyken "ulusal
ltigm1" diiiinmemize yol ayar (bu kayboluun da ulusal siyase
tin temelinde yatan korumac1hkla geciktirildigi soylenir). Gerard
Noiriel'in daha yakm zamandaki 9ahmas1 ise 1 9. yiizy1lm sonun
dan beri "Frans1z kimliginin", hep goc;men halklan biitiinletirme
kapasitesine bag1mh oldugunu gostermektedir. Sorunun amac1 bu
kapasitenin kendi smmna m1 dayand1gm1, yoksa aym bic;imde
gerc;eklemeye devam edip edemeyecegini ogrenmektir.7

6. Eugen WEBER, Peasants into Frenchmen, Stanford University Press,


1 976; Fr. i,;evirisi, La Fin des terroirs, Fayard, 1 983.
7. Gerard NOIRIEL, Longwy. lmmigres et proletaires, 1880-1980, Paris,
PUF, 1 984; Le Creuset fran):ais. Histoire de !'immigration XlY'-XX."siecles,
Paris, Editions du Seuil, 1 988.
ULUS Bi<;iMi: TANH TE iDEOW.Ji 1 1 7

0 halde ulusal oluumun g6reli istikrannm nedenlerini tam


olarak belirlemek ic;in, ortaya 91k1mm ilk eigine bvurmak ye
terli degildir. Kendimize, kent ve kmn eitsiz geliiminin, sana
yileme ve sanayisizlemenin, s6miirgeletirmenin ve s6miirge
likten kurtuluun, savalann, devrimlerin geri tepiinin, uluslar
iistii "blok"lann kuruluunun . . . yani en azmdan sm1f c;atImala
nnm ulusal devletin "konsensus"uyla k1s1tland1g1 smirlann 6te
sine siiriiklenmesi riskini t1yan tiim bu olaylar ve siirec;lerin pra
tikte nasil Ild1g1m sormam1z gerekir. Denilebilir ki, bugiin Fran
sa'da mutatis mutandis * diger eski burjuva oluumlarda oldugu
gibi, kapitalizmin getirdigi c;elikileri 96zmeye, heniiz tamamlan
mad1g1 halde ulus bic;imini yeniden yapmaya (ya da daha tamam
lanmadan bozulmas1m 6nlemeye) olanak saglam1 olan ey ulu
sal-toplumsal devlet kurumudur; yani iktisadm yeniden iiretimine
ve 6zellikle bireylerin formasyonuna, aile yapilanna, halk sagh
gma ve genelde "6zel hayat"m tiim alanlanna "miidahale eden" bir
devlet kurumudur. Bu egilim -daha soma ele alacag1m- ulus
bic;iminin ortaya 91k1mdan beri vardir, fakat 1 9. ve 20. yiizy1llar
siiresince bat hale gelmitir ve bunun sonucunda her sm1ftan bi
reyin varhg1 tiimiiyle ulus-devletin yurtt1 statiisiine, yani belli
bir milliyete aidiyet s1fatma tabi kilmm1tir. 8

Halkzn Olw;tunilmasz

Bir toplumsal oluumun kendini ulus olarak yeniden olutura


bilmesi, ancak bireyin dogumundan 6liimiine dek bir giindelik
pratikler ve ayg1tlar ag1yla bir homo nationalis olarak -aym za
manda homo economicus, homo politicus ve homo religious ola
rak- kurulabilmesiyle miimkiindiir. ite bu yiizden ulus bic;imi
sorunu -ki art1k ac;1k oldugunu varsay1yorum- boylesi bir ku
ruluun hangi tarihsel koullarda, hangi ic; ve di giic;lerin ilikileri
sayesinde ve aym zamanda, temel maddi pratiklerin hangi sembo-

* gerekli degiiklikler yap1ld1g111da (Lat. i;:.n. ).


8. Bu hususta baz1 tamamlay1c1 gelimeler ii;:in bkz. E. BALIBAR,
"Propositions sur la citoycrn1ete", La Citoyennete, C. WIHfOL DE WENDEN
yonetiminde, Edilig-Fondation Diderot, Paris, 1 988.
IRK, UWS, SJNIF 118

lik bi9imleri sayesinde miimkiin oldugu sorusunda yatmaktad1r.


Bu soruyu sonnak, toplumlann uluslmasmm uygarhktaki hangi
ge9ie tekabiil ettigini, bireyligin milliyetle belirlenen ekillerinin
neler oldugunu sormanm bka bir bi9imidir.
Canahc1 olan nokta udur: Ulusu bir "cemaat" yapan nedir?
Daha dogrusu, ulusun kurdugu cemaat bi9imini diger tarihsel ce
maatlerden ozgiil bir bi9imde ay1 ran nedir?
Geleneksel olarak bu kavrama baglanan antitezleri derhal bir
kenara b1rakal1m: oncelikle de "ger9ek" cemaat ile "hayali" cemaa
ti . Kurumlarm i!jleyi!jiyle yeniden olu!jtundan her toplumsal ce
maat hayalidir. yani bireysel bir varoluun kolektif bir anlat1 or
giisiine yans1t1lmasma, ortak bir ismin kabul edilmesine ve (yeni
durumlar i<;in tiiretilmi ve tekrarlana tekrarlana yerletirilmi de
olsalar) 9ok eski bir ge9miin izleri olarak yanan geleneklere
dayanmaktad1r. Fakat bu, baz1 koullarda sadece hayali cemaatle
rin gerr;ek olduklanm belirtmekle aym kap1ya 91kar.
Ulusal oluumlar soz konusu oldugunda, ger9ek olanda ka
y1th olan tahayyiil, "halk" tahayyiiliidiir. Bu, kendisini daha b
tan devlet kurumunun i<;inde bulan, diger devletler kar1smda bu
devleti "kendisinin" diye kabul eden ve ozellikle de siyasal miica
deleleri onun ufkunda goren, omegin toplumsal devrim ve reform
ozlemlerini, kendi ulusal "devletinin" doniiiim projeleri eklinde
formiile eden bir cemaatin tahayyiiliidiir. Bu olmadan ne "orgiitlii
iddet tekeli"ne (Max Weber) ne de "ulusal-kitlesel irade"ye
(Grarnsci) sahip olabilir. Fakat boylesi bir halk dogal olarak va
rolmaz, bir egilim bi9iminde ina edildiginde bile varhg1 kesin de
gildir. Hi9bir modem ulus -bir kurtulu sav1 yiiriitiirken bi
le- verili bir "etnik" temele sahip degildir. Ve ote yandan, ne
denli eitlik9i olursa olsun, hi9bir modem ulus sm1f 9at1malannm
ortadan kaldmlmasma tekabiil etmez. Su halde esas sorun halk1
iiretmektir. Daha iyisi: Halkm kendi kendisini ulusal cemaat ola
rak devamh bir bi9imde iiretmesidir. Ya da, halkm herkesin go
ziinde "bir halk olarak", yani siyasal iktidann temeli ve kokeni o
larak goriinmesini saglayan birlik etkisini ortaya 91kannakt1r.
Soruyu bu a<;1dan ilk tasarlayan Rousseau'dur: "Bir halk1
halk yapan nedir?" Bu soru, temelde biraz once kar1m1za 91kan
ULUS Bi<;iMi: TANH TE iDEOLOJi 1 1 9

sorudan farkh degildir: Bireyler nas1l ulusalltmhrlar, yani bat


ulusal aidiyet bi9iminde nas1l toplumsall1rlar? Bu da bizi bir
diger yapay ikilemden hemen kurtanr: Soz konusu olan, kolektif
bir kimligin kar1sma bireysel kimlikleri koymak degildir. (:iinkii
her kimlik bireyseldir, ancak tarihsel olam d1mda bireysel hi9bir
kimlik yoktur. Yani toplumsal degerler, kolektif semboller ve
davran1 kurallan zemininde ina edilmi olam d1mda, bireysel
bir kimlik hi9bir zaman yoktur. Bireyler hi9bir zaman (kitle hare
ketlerinin "kayntmc1" pratikleri ya da duygusal ilikilerin yakm
hgmda bile) birbirleriyle ozdelemezler, fakat hi9bir zaman da
yaht1lm1 bir kimlik -bu 6ziinde 9elikili bir kavramd1r- edin
mezler. As1l soru bireysel kimligin baskm iaretlerinin zamanla ve
kurumsal 9evreyle nas1l doniitiigiidiir.
Halkm (ya da ulusal bireyligin) tarihsel yarat1m1 sorusuna, fe
tihleri, topluluklann yer degitirmelerini ve "iilkelemenin" idari
pratiklerini tan1mlayarak cevap vermekle yetinemeyiz. Kendilerini
tek bir ulusun iiyesi olarak alg1layacak bireyler, ya g69le olumu
uluslarda ( Fransa'da, Amerika Birleik Devletleri'nde) oldugu
gibi 9eitli cograf1 kokenlerden yola 91karak d1andan toplan
m1lard1r ya da hepsini i9eren tarihsel bir smmn i9inde birbirlerini
kar1hkh olarak kabul etmeye yonelmilerdir. Halk, ortak bir ya
saya tabi k1hnan farkh topluluklardan hareketle ina edilir. Fakat
her durumda, birligin modeli bu inadan "once" gelmelidir: Bir
leme siireci (ki bunun bans1 6megin savta toplu seferberlik
le, yani oliime kolektif bir ekilde meydan okuma kapasitesiyle
6l9iilebilir) ozgii l bir ideolojik bi9imin inasm1 gerektirir. Bu
bi9im, hem bir kitle goriingiisii hem de bir bireyleme goriingiisii
olmak, "bireylerin 6znelige gnlmas1"m (Althusser) ger9ekle
tirmek zorundad1r; bu g1rma, siyasal degerlerin 1lanmasmdan
9ok daha etkilidir, daha dogrusu bu 1lamay1 daha temel ("ilkel"
diyebilecegimiz) bir siire9le, kin ve sevgi duygulanmn sabitle
mesi siireciyle ve "kendilik" temsilinin siireciyle biitiinletirir. Bu
bi9im, bireylerle ("yularla") toplumsal gruplar arasmdaki ile
tiimin a priori bir koulu haline gelmek zorundad1r. Arna bunu,
biitiin farkhhklan ortadan kaldnarak degil, bu farkhhklan "biz" ve
"yabanc1lar" arasmdaki, iistiin gelen ve azalmazm1 gibi yanan
iRK, ULUS, SJNIF 1 20

bir sembolik farkh hk haline gelecek ekilde goreliletirerek ve


kendine tabi k1larak yapmahd1r. Bka deyile, Fichte'nin 1 808'
deki Alman Ulusuna Soylev'inde 6nerdigi terminoloj iyi kulla
mrsak, devletin "d1 sm1rlanmn" aym zamanda "iir: sm1rlan" ha
line gelmesi gerekir; ya da d1 sm1rlann, kiiye devletin zaman ve
mekanmda her zaman iir:in "evindeymi" gibi olunmu ve hep oyle
olunacak bir yer gibi yama olanag1 saglayan, herkesin kendinde
t1d1g1 kolektif bir iir: kiiligin yans1t1lmas1 ve korunmas1 olarak
kahc1 bir biir:imde diiiiniilmeleri gerekir ki bu da bizi ayru noktaya
getirir.
Bu ideoloj ik biir:im hangisi olabilir? Koullara gore bu ideo
lojik biir:im yurtseverlik ya da milliyetir:ilik olarak adlandmlacakt1r;
bu biir:imin inas1m kolayltiran ya da giiciinii air1ga ir:1karan olaylar
s1ralanacakt1r; kokeni, devlete bir ekilde kitlesel bilinci tiiretme
olanag1 veren siyasal yontemlere, (Machiavelli ve Gramsci'nin
dedikleri gibi) "zor" ve "egitim" birleimine dayandmlacakt1r. Fa
kat bu tiiretme bir d1 goriiniiten ibarettir. Oyleyse etkililiginin en
derindeki nedenlerini bulmak iir:in, siyasal felsefede ve sosyolo
jide ii<r yiizy1ldan beri yapild1g1 gibi, yurtseverlik ve milliyetir:iligi
modem zamanlann dini degilse de, bir din sayarak, din analoji
sine doniilecektir.
Bu cevapta kair:milmaz olarak bir dogruluk pay1 vard1r. Bu
nun nedeni sadece, dinlerin de "ruh"tan ve bireysel kimlikten yola
ir:1karak cemaat biir:imleri kurmalan, toplumsal bir "t6re" emretme
leri degil, aym zamanda teoloj ik soylemin, bireyler arasmda fe
dakarhk bagm1 kurmaya ve hukuk kurallanna "dogruluk" ve "ya
sa" damgasm1 vurmaya olanak saglayan, devletin kutsallt1r
mas1 ve ulusun idealletirilmesine model oluturmas1d1r. 9 Her
ulusal cemaatin, u ya da bu zamanda, bir "seir:ilmi halk" olarak
sunulmas1 zorunlu olagelmitir. Bununla birlikte klasik donemin
siyasal felsefeleri bu analoj inin yetersizligini kabul etmiti; "me
deni dinler" oluturma giriimlerinin bans1zhg1, "devlet dininin"
sonuir:ta ulusal ideoloj inin geir:ici bir biir:imi olmaktan (bu geir:i

9. Bu konuda KANTOROWICZ'in eseri kukusuz i;:ok onemlidi.r: Bkz.


Nlourirpour la patrie et autres textes, PUF, 1 985.
ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iDEOW.Ji 121

uzun siirse ve ulusal savalara dinsel savalar ekleyerek onemli


sonw;lar yaratsa bile) oteye gitmemesi olgusu ve teoloj ik evren
sellikle milliyetiligin evrenselligi arasmdaki bitmeyen at1ma da
bunu kamtlam1tir.
Aslmda tam ters yonde akil yiirutmek gerekir: Ulusal ideoloji,
tart1Ilmaz bir biimde, dinsel cemaatleri saglamlat1ran kutsalhk
duygusunun, sevgi, sayg1, fedakarhk, korku duygulanmn ak
tanlabilecegi diiiinsel gosterenler (her eyden once ulusun,
"vatamn" adz) tir; ama bu aktanm1 miimkiin kilan ey baka bir
tip cemaatin soz konusu oluudur. Analoj i , kendini, daha derin
bir farkhhk iizerine kurar; bu farkhhk olmadan, dinsel kimligin
biimleriyle neredeyse tamamen biitiinleen ulusal kimligin, so
nuta onun yerini ah1m ve onu "ulusallamaya" mecbur k1hm1
anlamak miimkiin degildir.

Kurgusal Etniktik ve jdeal Ulus

Ulusal devletin kurdugu cemaate kurgusal etniklik ad1m veriyo


rum. Bu, kurgu teriminin, yukanda belirttiklerime uygun olarak
tarihsel sonulan olmayan basit ve kat1ks1z bir yamlsama an
lammda degil, aksine kurumsal bir sonu, bir "tiiretme" anlamm
da, hukuksal gelenegin persona ficta 'si olarak diiiiniilmesini ge
rektiren, bilinli olarak karm1k bir ifadedir. Hibir ulusun dogal
olarak etnik temeli yoktur, fakat toplumsal oluumlar ulusal
latika, ierdikleri, paylatiklan ya da hiikmettikleri topluluklar
da "etnikleir"; yani sanki kendiliginden bir ilk kimlige, kiiltiire,
1karlara sahip olan, bireyleri ve toplumsal koullan aan dogal
bir cemaat olutururmuasma gemite ya da gelecekte temsil
10
edilir hale gelir.
Kurgusal etniklik, yurtseverligin nesnesi olan ideal ulusla ka-

1 0 . "i c.;erdikleri" diyonun ama oyle eklemek gerek: ya da d1lad1klan;


c.;iinkii ulusal halkm ve digerlerinin etniklemesi e zamanh olur. Etnik
farkhhktan baka tarihsel farkhhk yoktur (bu nedenle Yahudiler de bir "halk"
olmahd1r). Somiirge halklannm etniklemesi ic.;in bkz. J.-L. AMSELLE ve E.
MBOKOLO, Au cceur de l'ethnie: ethnies, tribalisme, et Etat en Afrique, Paris,
La Decouverte, 1 985.
IRK, UWS, SJNIF 122

y1ts1z arts1z 6rtiimez, ancak onun iir:in vazgeir:ilmezdir; ir:iinkii


kurgusal etniklik olmasayd1 ulus tam olarak, keyfi bir soyutlama
ya da bir diiiince gibi g6Iiinmekten 6teye gidemezdi, yurtsever
ligin ir:agns1 kimseye ulmazd1. Devletin 6nceden varolan bir bir
ligin ifadesi olarak goriilmesine, siirekli olarak, ulusun hizme
tinde olma "tarihsel misyon"uyla degerlendirilmesine ve sonuir:ta
siyasetin idealletirilmesine olanak saglayan kurgusal etnikliktir.
Her bireye tek bir etnik kimlik atfeden ve boylece tiim insanhg1
potansiyel olarak aym say1daki ulusa tekabiil eden farkh etnik
gruplara ay1ran evrenselci bir temsil iizerine, halk1 kurgusal etnik
bir birlik olarak ina eden ulusal ideoloji, devletin topluluklan
kontrol altmda tutmak iir:in kulland1g1 stratejileri hakh ir:1karmakla
kalmaz, bu topluluklann taleplerini, aidiyet duygusuna, kelimenin
iki anlammda dahil eder: kendine ait olmak ve diger benzerlerine
ait olmak. Bu da kiinin, birey olarak air1kir:a ismini 1d1g1 kolek
tivite adzna ir:agnlabilmesi demektir. Aidiyetin yu olmayla ta
mmlanmas1 ve ideal ulusun yiiceltilmesi aym siirecin iki yoniidiir.
Etniklik nasil iiretilir? Ve nasil, bir kurgu olarak degil de, ko
kenlerin en dogah olarak iiretilir? Tarih bize iki biiyiik rakip yo! ol
dugunu gostermektedir: dil ve zrk. Bu ikisi ir:ogunlukla birlikte dii
iiniiliir, ir:iinkii sadece bu ikisinin birbirini tamamlamas1 "halk"1
mutlak bir biir:imde 6zerk bir birlik olarak sunmaya olanak verir.
i kisi birlikte ulusal karakterin (buna ulusun ruhu ya da 6zii de
diyebiliriz) halka iir:kin oldugunu ifade eder. Ancak her ikisi de u
anki bireylere, siyasal ilikilere oranla bir kmhk gosterirler. Di!
ve 1rk, tarihsel topluluklann kokenlerini bir doga olgusunda (dil
lerin ve aym ekilde 1rklann ir:eitliliginin bir kader gibi g6Iiin
mesinde) bulmanm, fakat aym zamanda bu topluluklann siiremle
rine bir anlam vermenin, bu siiremin olumsalhgm1 manm iki
yoludur. Bununla beraber duruma gore bazen biri, bazen digeri
bat hale gelir; ir:iinkii ikisi aym kurumlann geliimine dayanmaz
ve aym sembollere, aym ulusal kimlik idealletirmelerine b
vurmaz. Bat yonii dilsel olan ya da 1rksal olan bir etnikligin
farkh eklemlenmesinin belli siyasal sonuir:lan vard1r. Bu nedenle
ve ziimlemenin netligi air1smdan ayn ayn incelenmelidirler.
Di! cemaati en soyut kavram gibi g6Iiiniiyor: Oysa gerir:ekte
ULUS Bi<;iNli: TAJUH TE iDEOWJi 1 23

en somutudur, ir:iinkii bireyleri, iir:erik olarak onlann kar1hkh


ilikilerinin ve konuulan dilin arairlan ile yaz1h ve kay1th metinle
rin siirekli yenilenen biitiiniinii kullanan gidimli iletiimlerinin or
tak edimine sahip olan, her an f1ili hale gelebilecek bir kokene
baglar. Bu, soz konusu cemaatin dogrudan olmas1, iir: sm1rlanmn
olmamas1 ya da tiim bireyler arasmdaki iletiimin gerir:ekte "say
dam" olmas1 demek degildir. Fakat bu sm1rlar her zaman goreli
dir: Birbirinden ir:ok uzak toplumsal koullardan gelen bireylerin
aralannda hiir: bir zaman dogrudan iletiim olmasa bile, birbirleri
ne kesintisiz bir arac1 soylemler zinciriyle baghd1rlar. Ne gerir:ekte
ne de kag1t iizerinde yaht1lm1lard1r.
Ancak bu durumun tarih kadar eski oldugunu sanmayahm.
Tersine, belirgin bir biir:imde yenidir. Eski imparatorluklar ve An
cilen Regime toplumlan da di! olarak ayn topluluklann yan yana
gelmesine; ezen ve ezilen, kutsal olan ve olmayan irevreler arasm
da tiim bir "ir:eviri" sisteminin varhgm1 gerektiren uyumaz "dille
rin" bir arada bulunmasma dayanmaktadir. 1 1 Modem ulusal olu
umlarda ir:evirmenler "halkm" dilini konuan aktorler, yazarlar,
siyasetir:iler, gazetecilerdir. Fakat bunu o kadar dogal bir biir:imde
yaparlar ki daha da ir:ok aynm getirirler. Bu ir:eviri her eyden
once, "di! diizeyleri" arasmda bir iir: ir:eviri halini alm1t1r. Toplum
sal farkhhklar, ortak bir kodu ve hatta ortak bir normu gerektiren,
ulusal dili farkh konuma biir:imleri olarak ifade edilir ve gore
liletirilir. 12 Biliyoruz ki bu, yaygm okullmayla -ki birincil i
levi budur- Iiamr.
Uzmanlm1 formasyonlarla ya da seir:kinlerin kiiltiiriiyle
sm1rh olmayan, tiimiiyle bireylerin toplumsalltmlmasma zemin
oluturan "kitlesel" kurum olarak okulun geliimi ile ulusal olu
um arasmdaki s1k1 tarihsel bagmtmm nedeni budur. Okulun,
aym zamanda ulusal ideoloj inin Iiand1g1 -bazen de reddedil-

1 1 . Ernest GELLNER, Naiions and Nationalism, Oxford, 1 983 ve Bene


dict ANDERSON, Hayali Cemaatler, Metis Yaymlan, istanbul, 1 993; <;:tizlim
lemeleri "materyalizm" ve " idealizm" olarak aynn bu iki eserde de ayrn
konu iizerinde durulmutur.
12. Bkz. Renee BALIBAR, L 'lnstitution dufran):ais. Essai sur le colin
guisme des Carolingiens a la Republiaue, Paris, PUF, 1 985.
IRK, UWS, SJNIF 124

digi- yer olmas1, kesinlikle oncekinden daha az zonmlu olan tii


rev bir goriingiidiir. Diyelim ki okullma, dilsel cemaat olarak et
nikligi iireten ana kurumdur. Arna bunu yapan tek kurum o de
gildir: Devlet, iktisadi ilikiler ve aile hayat1 da bir anlamda okul
dur; bunlar "ozellikle" kendisine ait olan ortak bir dille tanmabilen
ideal ulusun organlandir <;unkii kesin olan ey, ulusal dilin sa
dece resmiletirilmi olmas1 degil, daha temelde bizzat halkm ha
yatmm unsuru olarak, herkesin bu yolda kendi kimligini ortadan
kald1rmadan kendince benimseyebilecegi ger9eklik olarak go
riinebilmesidir. Kesinlikle farkh diller olmayan "sm1f dillerinin"
giindelik uyumazhg1 ve siirtiimesiyle ulusal bir dil kurumu
arasmda i;;e liki degil, tamamlay1c1hk vard1r. Biitiin dilsel pratik
ler, okul normlanna ya da ozel kullan1mlara degil, "anadile", yani
ogrenmenin ve uzmanlmamn kullan1mlannm otesinde ortak bir
koken idealine bvuran ve buradan da yulann kar1hkh sev
gisi egretilemesine doniien tek bir "dil sevgisi"ne yonelir. 13
Oyleyse ulusal dillerin tarihinin, birlemelerindeki ya da da
yatdmalanndaki zorluklann, hem "kitlesel" hem de "kiiltiirhi" dil
ler haline getirilmelerinin -ki tiim ulusal devletlerde, i;;eitli ulus
lararas1 kurululann yard1m ettigi entelektiiellerinin i;;abalanna
ragmen heniiz banlm1 olmaktan uzak oldugu bilinmektedir
yol ai;;tig1 tarihsel sorulardan bag1ms1z olarak, kendi kendimize u
soruyu sorabiliriz: Neden di/ cemaati, etnikligin yaratdmas1 ii;;in
yeterli degildir?
Bu, belki de dil cemaatinin bireysel kimlige, dilsel gosterenin
yap1s1 nedeniyle verdigi paradoksal ozelliklere baghd1r. Bir an
lamda bireyler oznelige her zaman dil unsuru ii;;inde i;;agnhrlar,
i;;iinkii her i;;agn soylem niteligindedir. Her "kiilik", hukukun,
soybilimin, tarihin, siyasal sei;;imlerin, mesleki niteliklerin, psiko
lojinin ifade edildigi kelimelerle kurulur. Fakat kimligin dilsel

1 3 . Bu konuda Jean-Claude MILNER'in c,;ok etkileyici i.ddi.alan varchr, fa


kat bunlara L 'Amour de la langue 'dan c,;ok, Les Noms indistincts'de, (Seui.l,
1 983) rastla11abilir. SSCB'de "tek iilkede sosyalizm" si.yaseti baskm c,;1ktlktan
sonra " snuf miicadelesi" ve " di.I miicadelesi" altematifi ic,;in bkz. F GADET,
J.-M. GAYMANN , Y MIGNOT, E. ROUDINESCO, Les 1\ifaftres de la langue,
Maspero, 1 979.
ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iDEOWJi 1 25

inas1 tamm geregi apktzr. Hiir:bir birey ana dilini "seir:mez", iste
giyle "degitiremez" Bununla beraber, birir:ok dili kendine malet
mek ve kendini bka bir ekilde dilin doniiiimlerinin ve soy
leminin t1y1c1s1 k1lmak her zaman miimkiindiir. Dilsel cemaat
korkunir: derecede k1s1tlay1c1 (R. Barthes bir seferinde "fist"
diye nitelemeye kadar gitmiti) bir etnik hafiza ortaya ir:1kanr ama
bu hafizamn yine de garip bir ilenebilirligi vard1r: dile gireni der
hal benimser. Bir anlamda, fazla hzzlz yapar bunu. Varhgm1,
"kokenlerin" bireysel unutuluu pahasma siirdiiren kolektif bir
hafizad1r. Bu bak1mdan yap1sal gosterim kazanm1 bir kavram
olan "ikinci kuak"tan goir:men, ulusal dili (ve onun dolay1mmda
ulusu da), bizden denilen "k1rsal bolgeliler"den birinin oglu kadar
(ki onlann ir:ogu, imdiye kadar giinliik hayatta ulusal dili kullan
mazd1) kendiliginden, "kahtimsal", duygusal ve diisel air:1dan zo
runlu bir biir:imde yamaktad1r. "Ana" di!, "gerirek" annenin dili
olmak zorunda degildir. Di! cemaati her zaman var olmu hissi
veren ama sonraki kuaklara hiir:bir kaderi zorunlu k1lmayan edim
sel bir cemaattir. En miikemmel ekliyle, kim olursa olsun herkesi
"asimile eder", kimseyi esirgemez. Sonuir: olarak, (oznede kuru
lu biir:imiyle) herkesi derinden etkiler, ama tarihsel 6zelligi ancak
birbirinin yerine konabilen kurumlara baghd1r. Koullar elver
diginde, farkh uluslara hizmet edebilir ( ingilizce ya da i spanyolca
hatta Frans1zca gibi) ya da onu kullanan topluluklann "fiziksel"
yok olulanndan sonra da hayatta kalabilir (Latince, "eski" Yu
nanca, "edebi" Arapir:a gibi). Belirli bir halkla sm1rlanmas1 iir:in ek
bir 6zellige, ya da bir kapahhk, bir d1lama ilkesine ihtiyac1 var
d1r.
Bu ilke 1rk cemaatidir. Fakat burada birbirimizi iyice anla
maya irok dikkat etmeliyiz. Her tiirden bedensel ya da psikolojik,
goriiniir ya da goriinmez 6zellik, 1rksal bir kimlik kurgusu olu
turmak iizere kullamlmaya, dolay1s1yla ister aym ulusun iir:indeki
ister sm1rlannm d1mdaki toplumsal gruplar arasmdaki kaht1msal
ve dogal farkhhklan temsil etmeye elverilidir. Irksal iaretlerin
evrimine ve bunlarla toplumsal ir:at1manm farkh tarihsel ekilleri
arasmdaki ilikiye bka yerde degindim. Burada ilgilenmemiz
gereken ey sadece, irk ve etnikligi miikemmel bir biir:imde oz-
IRK, UWS, SJNIF 126

deletirmeye ve Irk birliginin kendisini bir halkm tarihsel sii


rekliliginin nedeni ya da kokeni olarak sunmasma olanak veren
sembolik i;ekirdektir. Oysa ki burada, dilsel cemaatten farkh ola
rak, siyasal bir birlik oluturan tum bireylerin geri;ekten ortak bir
pratigi soz konusu olamaz. Burada soz konusu olan, iletiimin e
degeri degil, bir anlamda ikinci dereceden bir kurgudur. Bununla
birlikte bu kurgu da etkililigini giindelik pratiklerden, bireylerin
"hayatm1" dogrudan yap1land1ran ilikilerden almaktadir. Ve ozel
likle di! cemaati bireylerin eitligini ancak aym anda dilsel pratik
lerin toplumsal eitsizligini "dogalltirarak" saglayabildigi halde,
Irk cemaati toplumsal eitsizlikleri, daha da zit anlamhhk ii;eren
bir "benzerlik" ii;inde eritir: Uzlmaz kar1thklan air1ga vuran top
lumsal farkhhg1, ona "sahte" ve "geri;ek" yu arasmda bir bo
liinme bii;imi vererek etnikletirir.
Boylece, burada bir paradoksun aydmlat1labilecegini diiiinii
yorum. Irk diiiincesinin (ve onun demografik, kiiltiirel ede
gerlerinin) sembolik i;ekirdegi soybilimin emas1dir; yani sadece,
bireylerin soy zincirinin bir kuaktan obiiriine, hem biyolojik hem
de ruhsal bir toz ilettigi ve aym zincirin, bireyleri, "akrabahk" de
nilen zamana bagh bir cemaatin ii;ine ald1g1 diiiincesidir. i te bu
nedenle, ulusal ideolojinin, aym halk1 oluturan bireylerin h1s1m
olduklan (ya da bir buyruk tarzmda, geni bir akrabahk i;evresi
oluturmalan gerektigi) onermesini ifade etmesinden itibaren bu
ikinci etnikleme kipiyle kar1 kar1yay1zdir.
Burada, boylesi bir temsilin, hii;bir ulusal yam olmayan top
lumlann ve cemaatlerin ozelliklerini niteledigi soylenerek itiraz e
dilebilir. Fakat ulus bii;imi ile modem Irk diiiincesini eklemleyen
yenilik tam da bu noktada onem 1maktadir. Bu diiiince, gele
neksel tercihli evlilik ve soy sistemlerince kodlanm1 oldugu (ve
hala kodland1g1) ekliyle "ozel" soykiitiiklerinin silinmesiyle bag
lantihdir. Bir zrk cemaati diiiincesi ancak, akrabalzk sznzrlarznzn
klan diizeyinde, komitluk cemaati diizeyinde ve en azzndan ku
ramsal olarak toplumsal sznzfdiizeyinde, hayali olarak bir milliye
tin eigine taznmak iizere erimesiyle ortaya pkar: "yulardan"
herhangi biriyle ittifak1 yasaklayan hii;bir ey olmad1g1, hatta ter
sine bu, "normal" ve "dogal" olan tek ittifak gibi goriindiigii za-
ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iDEOWJi 127

man ortaya ir:1kar. Irk cemaati biiyiik bir aile gibi, ya da aile ili
kilerinin ortak k1hfi (" Frans1z", "Amerikah", Cezayirli" ailelerin
cemaati) gibi temsil edilmeye elverilidir. 1 4 0 halde ait oldugu top
lumsal durum ne olursa olsun her bireyin bir ailesi vard1r, ama
aile -miilkiyet gibi- bireyler arasmda olumsal bir ilikiye do
niiiir. Bu konuda daha fazla ey soyleyebilmek iir:in ailenin, bu
noktada az once okulun oldugu kadar merkezi bir rol oynayan ve
irk soyleminin tamammda varolan bu kurumun tarihini tart1
mam1z gerekmektedir.

Okul ve Aile

Bu noktada, evlilik hukukunun antropolojik, edebi konu olarak


"ozel hayat"m egemen bak1 air1lanmn etkisi altmdaki aile tarihinin
boluklanyla kar1 kar1ya geliriz. Giiniimiiziin aile tarihi yaz1m1-
nm gozde temas1, (anababa ir:ifti ve irocuklardan kurulu) "ir:ekirdek
aile" ya da kiiir:iik ailenin ortaya ir:1k11d1r. Bunun tart1Iimasmm
nedeni ir:ekirdek ailenin bmjuva toplumsallma biir:imlerine bagh,
6zgiil biir:imde "modem" ( 1 8 . ve 1 9 .yiizyil) bir goriingii mii (bu
Aries ve Shorter'm tezidir), yoksa kilise hukukunun ve H1ristiyan
otoritelerin ev lilik iizerindeki kontroliiniin uzun siireden beri
haz1rlad1klan bir evrimin sonucu mu (Goody'nin tezi) oldugunu
bulmakt1r. 1 5 Gerir:ekte bu konumlar bagdmaz degildir. Fakat
daha ir:ok, bizim iir:in en 6nemli olan soruyu golgede b1rakma
egilimindedir. Bu som da hukuk devletinin kurulmasmdan ve ai
lenin yasal olarak diizenlenmesinden bu yana (ki Napoleon Yasa
lan bunun prototipidir) ulusal devletin, verasetin diizenlenmesin
den dogum kontroliiniin 6rgiitlenmesine dek varan miidahalesi

14. mm da ekleyelim ki, burada elimizde, milliyetc;ilikle rrkc;1hk ara


smdaki birbirinin yerine gec;me olgusu lizerine glivenilir bir 6l):iit vard1r: Va
tan ya da ulus lizerine, bu kavramlarla "ailenin savmmlmas1111" baglantllan
d1ran her tiir soylem --dogum oramndan soz etmeksizin- rrkc;1hk evreninde
zaten mevcuttur.
15. Philippe ARIES, L 'En/ant et la vie familiale sous l'Ancien Regime,
yeni basun, Seuil, 1 975; Edward SHORTER, Naissance de lafamille modeme,
XVIIf-XY"s., Fr. c;evirisi, Seuil, 1 977; Jack GOODY, L 'Evolution de la/a
mille et du mariage en Europe, Fr. c;evirisi, A . Colin, 1 985.
iRK, ULUS, SJNIF 128

sonucu, "geni" akrabahk ilikilerinin azalmas1 ile aile ilikilerinin


agirhk kazarunas1 arasmda yav yav gelien bagmt1dir. Burada
belirtelim ki, i;agd ulusal toplumlarda, bazi soykiitiigii "man
yaklan", baz1 aristokrasi "nostalj ikleri" d1mda; soykiitiigii, ne
kuramsal bir bilgi ne bir sozhi hafiza nesnesi ne de ozel bir e
kilde kaydedilmi ve korunmu bir eydir: Giiniimiizde soyzinciri
ve evlilik arivlerini tutan ve saklayan devlettir.
Burada yine yiizeysel bir diizey ile derin bir diizey arasma
aynm getirmek gerekir. Y iizeysel olan diizey, 6zellikle Frans1z si
yasal geleneginde, milliyeti;ilikle zamans1z bir bii;imde birletirilen
aile yanhs1 soylemdir (bu da muhafazakar milliyeti;iligi oluturan
unsurlardandir). Derin olan diizey ise, "6zel hayat'm, smirh "ailevi
mahremiyetin" ve devletin aile siyasetinin, kamusal alanda yeni bir
niifus kavramma ve bunun oli;iilmesinin demografik tekniklerine,
ahlak ve saghk ai;1smdan kontrohine ve yeniden iiretimine yol
ai;an ezamanh ortaya i;1k1landir. Oyle ki modem ailevi mah
remiyet, devletin yap1lannm kap1smdan giremedigi 6zerk bir alan
olmanm tam z1ddmdadir; dollenmeye gore diizenlenmi cinsiyet
ilikilerinden blayarak, bireyler arasmdaki tiim ilikilerin dogru
dan "yurtthga ilikin" bir ilev yiiklendigi ve devletin siirekli
yard1m1yla miimkiin kilmd1g1 bir alandir. Bu aym zamanda cinsel
olarak "sapkm" davramlann, 6nceki toplumlarda daha i;ok dinsel
bir sapkmhk havasma biiriinmesine ragmen, modem ulusal olu
umlarda kolayca anarist bir havaya biiriinmelerini anlamam1za
da olanak saglamaktadir. Halk saghg1 ve sosyal giivenlik, giinah
i;1karan papazm yerini alm1tir; ama aym koullarda degil, hem
yeni bir "6zgiirhik" ve yeni bir destegi, hem yeni bir misyonu ve
bundan dolayi da yeni bir talebi devreye sokarak. Boylece soya
dayah akrabahk, kuak dayan1mas1 ve geni ailenin iktisadi i
levleri kaybolduki;a bunlann yerini alan dogal bir mikro-toplum
ya da kat1ks1z "bireyci" bir sozleme ilikisi degil, ailenin ulusal
lmas1 olmutur. Bu ulusalltmlmanm da kar1hg1, ulusal ce
maatin, sahte-ii;eriden-evlilik kurallanyla smirh, yans1masm1 belki
de 6nceki kuaklardan i;ok ortak gelecek kuaklarda bulmaya el
verili sembolik bir akrabal1kla 6zdeletirilmesidir.
ite bu yiizden, "bmjuva" ailesiyle ulusal bii;imdeki toplumun
ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iDEOWJi 1 29

kar1hkh ilikisinde her zaman ii;in bir soyant1m1 diiiincesi gizli


dir. Aym ekilde, milliyeti;iligin cinsiyeti;ilikle gizlice baglantih
olmasmm nedeni de budur; aym otoriter gelenegin tezahiirleri ol
malanndan ziyade kan-koca arasmdaki kta ve i;ocuklann yetiti
rilmesinde goriilen cinsel rol eitsizligi, devletin hukuki, iktisadi,
egitsel ve t1bbi arac1hk yapmasma yo! ai;acak bir tutunma noktas1
oldugu oli;iide boyledir bu. Ve son olarak yine bu nedenle milli
yeti;iligin bir "kabilecilik" olarak temsili -ki bu, milliyeti;iligin
dinsel yorumuna kar1 sosyologlann en biiyiik altematifidir
hem yan1lt1c1 hem de air1klay1c1dir. Yamlt1c1dir, i;iinkii milliyeti;ili
gi aslmda ulus-devletle bagdmayan (bunu soya dayah ya da ka
bileci dayammalann giii;lii bir ekilde siirdiigii her yerde ulusun
kuruluunun bans1zhgmdan anlayabiliriz) arkaik cemaat bii;im
lerine dogru bir gerileme olarak tasarlamaktad1r. Ancak ulusun bir
akrabahk tahayyiiliiniin yerine bir bkasm1 koymas1 ve bunun
bizzat ailenin doniiiimiine az i;ok temel oluturmas1 konusunda
ai;1klay1c1d1r. Aile doniiiimii "tamamlanm1" olduguna, yani cin
siyet ilikileri ve dollenme soy diizeninden tamamen s1ynld1gma
gore, ulus bii;iminin kendini durmadan (en azmdan egemen bii;im
olarak) yenileme-iiretmeye nereye kadar devam edebilecegi soru
sunu sormam1z1 zorunlu kilan da budur. Boylece insan "Irklan"
nm ne oldugunu kavrarnanm ve bu temsili, etnikligin iiretiminde
kullanmamn maddi olas1hklaru11n smmna gelinecektir. Fakat ku
kusuz heniiz o noktada degiliz.
Althusser, "devletin ideolojik ayg1tlan" tammmm taslagmda
bmjuva toplumlannda egemen ideolojinin i;ekirdeginin aile-kilise
ikilisinden aile-okul ikilisine gei;tigini soylerken haks1z degildi. 1 6
Bununla beraber, bu formiilasyona i k i diizeltme getirmeyi dene
yecegim. Oncelikle u ya da bu kurumun kendiliginde, bir "dev
letin ideolojik ayg1t1"m oluturdugunu soyleyecek degilim: Bu
ifadenin tarn olarak kar1lad1g1 ey daha ziyade birden r;ok egemen
kurumun birleik ileyiidir. Ardmdan, okul egitiminin ve aile
hiicresinin i;ag1m1zdaki oneminin sadece emek giiciiniin yeniden

1 6. Bkz. Louis ALTHUSSER, "Ideologie et appareils ideologiques de


l'Etat", Positions, Editions sociales, Paris, 1 976.
IRK, ULUS, SJNIF 130

iiretiminde iistlendikleri ilevsel rolden degil, bu yeniden iiretimi


kurgusal bir etnikligin yap1hma, yani niifus politikalannda (Fou
cault bunlara ilham verici ama ikircil bir terim kullanarak "biyo
iktidarlar" 17 diyordu) ortiik olarak ii;erilen bir Irk cemaati ve bir
di! cemaati eklemlenmesine bag1mh kilmalanndan da kaynaklan
d@m diiiinmeyi onerecegim. Belki de okul ve ailenin bka yan
lan da vardir ya da bka bak1 ai;Iianna gore de incelenmeleri ge
reklidir. Tarihleri, ulus bii;iminin ortaya i;1k1mdan once bla
maktadir ve o zamandan bu yana siirmektedir. Fakat okul ve aile
nin birlikte, bmjuva toplumlanndaki giderek artan kar1hkh ba
g1mhhklanyla ve bireyler yetitirme siiresini sonuna dek paylma
egilimleriyle ai;1ga vurduklan egemen ideoloj ik ayg1t1 olutur
malanm saglayan ey ulusal onemleridir; yani etnikligin iireti
mindeki dogrudan onemleridir. Bu anlamda bmjuva toplumsal
oluumlarda okul ve aileye eklenen diger kurumlann yam s1ra
egitim ve aileyle ilgili kurumlan kendi amai;lan ii;in kullanan;
varhg1yla milliyeti;iligin hegemonyas1 ii;in temel oluturan "dev
letin ideolojik ayg1t1" yalmzca bir tanedir.
Bu varsay1m1 sonui;landirmak ii;in bir noktaya dikkat i;e
kecegim . Eklemlenme hatta tamamlay1c1hk, uyum demek degil
dir. Dilsel etniklik ve Irksal (ya da kaht1msal) etniklik bir anlamda
birbirlerini d1lar. Yukanda di! cemaatinin ai;1k oldugunu, buna
karm Irk cemaatinin ilke olarak kapah goriindiigiinii one siir
miitiim (Irk cemaati kendi oli;iilerine gore aslen o ulustan olma
yanlan durmaks1zm, kuaklar boyu, cemaatin d1mda ya da "alt",
"d1" smmnda tutmaya -kuramsal olarak- yoneldigi ii;in kapa
hdir). Bunlar her iki durumda da ideal temsillerdir. Kukusuz Irk
sembolizmi, iizerine kurulu oldugu antropolojik evrensellik oge
siyle (kuaklar zinciri, tiim insanhga yay1lm1 akrabahk mutlag1)
bir yasaklar ve Irk aynmc1hg1 tahayyiiliinii birletirmektedir. Fa
kat pratikte goi;ler ve gruplar aras1 evlilikler bu yolla yans1t1lan
sm1rlan (bask1c1 politikalann "melezlemeyi" sui; sayd1klan du
rumlarda bile) durmadan ihlal etmektedirler. Niifuslann kan1m1
ii;in geri;ek engel daha i;ok kast goriingiilerini yeniden kurma

17 Michel FOUCAULT, La Volonte de savoir, Galli.mard, 1 976.


ULUS Bi<;iMi: TAJUH TE iDEOWJi 131

egilimi gosteren sm1f farkhhklandir. Etnikligin kaht1msal toziinii


durmaks1zm yeniden tammlamak gerekir: bu, diin "Cermenlik",
" Frans1z 1rk1", ya da "Anglosakson'du, bugiin "Avrupahhk" ya
da "Bat1hhk"tir, gelecekte belki de "Akdeniz Irk1" olacaktir. Bu
nun tersine, dilsel cemaatin air1khg1, her ne kadar maddi dayanak
olarak dillerin birbirlerine irevri lmeleri olas1hgma ve dolay1s1yla
bireylerin dilsel yetilerini irogaltma kapasitelerine sahipse de,
diiiinsel bir air1khktir.
Biirimsel olarak eitlikiri olan dilsel cemaat aidiyeti ----Ozellikle
egitim kurumu tarafindan dolayh kilmd1gmdan- yeniden, toplu
ca sm1f farkhhklanna denk diien boliinmeler, aymc1 normlar ya
ratir. Burjuva toplumlarda okullma artt1kira dilsel (dolay1s1yla
edebi, "kiiltiirel", teknoloj ik) uzmanhk farkhhklan, bireylere farkh
"toplumsal kaderler" getiren kast farkhhklan gibi ilev gormek
tedir. Bu koullarda bunlann, genelletirilemeyecek kiisel ozel
likler t1yan soz soyleme edimine Irksal ya da yan-Irksal bir ia
ret ilevi veren (ve "sm1f Irkir1hg1" formiilasyonunda her zaman
onemli yer tutan) bedensel habitus 'la (burada Pierre Bourdieu'
niin soyJeyiini kullamyoruz) birJetiri JmeJeri lft!Ci degiJdir.
Soz konusu iaretler "yabanc1" ya da "bolgesel" aksan, "halk"
soyleyii, konuma "hatalan" ya da tam tersine konuan kiinin
u ya da bu topluluga ait oldugunu dogrudan gosteren ve kendi
liginden ailevi bir kokene ya da kahtsal bir egilime iaret eden
gosteriiri "kusursuzluk"tur. 1 8 Etnikligin iiretimi aym zarnanda di
lin Irkltmlmas1 ve Irkm sozel hale getirilmesidir.

1 8. Bkz P BOURDiEU, La Distinction. Critique sociale du jugement.


Edition de Minuit, 1 979; Ce que par/er veut dire; l'economie des echanges lin
guistiques, Fayard, 1 982; ve esas olarak Bourdieu'niin toplumsal rolleri "ka
der" olarak saptama ve btmlann uzlamazhklanna dogmdan, "biitliniin" yeni
den-iiretimi ilevini atfetme klini tartlan gmp c;ahmas1 (di! konulu bohim
Franc;oise KERLEROUX'undur) "Revoltes logiques"in eletirisi (L'Empire du
sociologue, La Decouverte, 1 984 ).
iRK, ULUS, SINIF 1 32

Hangi etniklik temsilinin egemen oldugu, ne dogrudan siya


sal a91dan ne de ulus bi9iminin evrimi ve toplumsal ilikilerin ku
rulmasmda oynayacag1 rol a91smdan onemsiz say1labilir. <;unkii
biitiinleme ve asimilasyon sorunu kar1smda radikal bir ekilde
farkh iki tutumu, hukuk diizeni kurmanm ve kurumlan ulusal
lt1rmanm iki bi9imini ortaya 91karmaktad1r. 1 9
"Devrimci Frans1z Ulusu" oncelikle, ayncahkh b i r ekilde,
dil sembolii etrafinda kurulmutur: Siyasal birlikle dilsel tekbi9im
lilik arasmda, devletin demokratiklemesiyle "tara agz1"nm fi k
sasyon nesnesi oldugu kiiltiirel " partikiilarizm"lerin zorla bast1-
nlmas1 arasmda s1k1 bir bag kurmutur. "Devrimci Amerikan Ulu
su"ysa kendi koken ideallerini bir 9ifte bast1rma iizerine, "yerli"
Amerikahlar'm yok edilmesi ve ozgiir "beyaz" adamlarla kole "si
yahlar" arasmdaki farkhhk iizerine kurmutur. Anglosakson "ana
ulus"un miras1 olan dilsel cemaat, ispanyol kokenli go9iin ona
sm1fsal bir sembol ve 1rk iareti vermesine kadar, en azmdan go
riiniirde sorun yaratm1yordu. Frans1z ulusal ideoloj isinin tarihinde
"dogutanc1hk", 1 9. yiizy1lm sonlannda bir yandan somiirgecilik,
diger yandan igiicii ihrac1 ve i9ilerin etnik kokenleri dolay1s1yla
aynmc1hga maruz kalmalannm yogunlmas1, " Frans1z 1rk1" fan
tazmasmm yarat1lmas1yla sonu9lanmcaya kadar ortiik bir bi9imde
duruyordu. Amerikan halkmm oluumunu yeni bir 1rk potas1 ola
rak, fakat aym zamanda farkh etnik paylann hiyerarik bir birle
imi olarak tasarlayan Amerikan ulusal ideolojisinin tarihindeyse
tam tersine 9ok 9abuk d1avurulmutur. (Bu birleim, Avrupa ya
da Asya kokenli go9 ile koleligin miras1 olan ve Siyahlar'm iktisa
di somiiriisiiyle pekitirilen toplumsal eitsizlikler arasmda kurul
mas1 gii9 analojiler pahasma oluturulmutur). 20

19. Bu konuda birtakun degerli bilgiler ir,:in bkz. Franr,:oise GADET, Mich
el PECHEUX, La Langue introuvable, Maspero, 1 98 1 , s. 38. ("L'anthropologie
linguistique enlre le Droit et la Vie").
20. Amerikan "dogutanc1hg1" ir,:in bkz. R. ERTEL, G. FABRE, E. MA
RIENSTRAS, En marge. Les minoriles aux Etals-Unis, Paris, Maspero, 1 974,
s. 25; Michael OM! ve Howard WINANT, Racial Fonnalion in the United
Stales. From the 1 960s lo the 1 980s, Routledge and Kegan Paul, 1 986, s.
1 20. Glinlimlizde ingilizce'nin ulusal di! olarak resmilelirilmesini talep eden
ULUS Bi<;ilvli: TANH TE iDEOLOJi 1 33

Bu tarihsel farkhhklar kesinlikle hiir:bir aim yaz1s1 dayatmaz


-daha ir:ok siyasal miicadele nedenidir- ama asimilasyon, hak
eitligi, yuhk, milliyetir:ilik ve entemasyonalizm sorunlanmn
belirdigi koullan derinden degitirmektedir. "Avrupahhgm ina
smm", ulusal devletin sembollerini ve ilevlerini "cemaat" diizeyine
aktarmay1 denedigi olir:iide, daha ziyade "Avrupa ortak dilinin"
(peki hangisi) kurulmas1 anlammda ya da daha ziyade 6zellikle
"Giiney Halklan"na (Tiirkler, Araplar, Siyahlar) kar1 tasarlanan
"demografik Avrupah kimligi"ni idealletirmesi anlammda kurgu
sal bir etnikligin iiretilmesi konusuna yonelip yonelmeyecegi so
rusu ciddi bir biir:imde sorulabilir. 21 Giiniimiizde ulusal bir etnik
leme siirecinin iiriinii olan her "halk", uluslar-otesi iletiim ve
diinya ir:apmda giiir: ilikileri ortammda d1lay1c1hgm ya da kimlik
ideoloj isinin 1lmas1 iir:in kendi yolunu bulmak zorundad1r. Ya da
daha dogrusu her birey, "kendi" halkmm tahayyiiliiniin doniiii
miinde, diger halklann kendisiyle aym ir:1karlara ve bir olir:iide
kendisiyle aym gelecege sahip olan bireyleriyle iletiim kurmak
iir:in bu tahayyiilden ir:1kmanm yollanm bulmak zorundad1r.

bir hareketin sadece ABD'de (Latin Amerika'dan goc;:e kar1) ortaya c;:1kt1g1111
gonnek c;:ok ilginc;:.
2 1 . Bu altematifin c;:aprazmda gerc;:ekten c;:ok onemli olan u sorn vard!f:
Gelecegin "birleik Avrnpa'smm yonetsel ve egitsel k1rrumlan Arapc;:a'y1,
Tiirkc;:e'yi, hatta baz1 Asya ve Afrika dilleri.ni Frans1Zca, Ahna.nca ve Portekiz
ce'yle eit mi sayacaklar? Yoksa bunlan "yabanc1" diller olarak 1111 kabul ede
cekler?
KAPiTALiST DUNYA EKONOMiSiNDE
HANE YAPILARI VE
EMEK GUCU OLUUMU*
Immanuel Wallerstein

Haneler, kapitalist diinya ekonomisinin ana kurumsal yap1lann


dan birini oluturmaktad1r. Toplumsal kurumlan, her tarihsel sis
temin bir varyantm1 ya da tiiriinii ortaya 91kard1g1 bir cins ailesi
oluturuyorlarm19asma, tarih-otesi bir bi9imde incelcmek her za
man i9in bir hatad1r. Verili bir tarihsel sistemin 9eitli kurumsal
yap1lannm, (a) bahca yonlerden sadece o sisteme ozgii olduk
lanm ve (b) sistemin ilemsel yap1lanm oluturan birbiriylc ilikili
kurumlar kiimesinin par9as1 olduklanm soylemek daha dogru
olur.
Bugiinkii durumda tarihsel sistem, evrilen tek tarihsel varhk
olarak kapitalist diinya ekonomisidir. Bu sistemde bulunan hane
leri en iyi ekilde anlamak, bunlan bka tarihsel sistemlerdeki
(9ogunlukla aym ad1 1yan) paralel olduklan varsay1lan kurum
larla karIlt1rmakla degil, bu sistemin kurumlar kiimesine nas1l
uyduklanm incelemekle miimkiindiir. Ger9ekten de onceki sis
temlerde, bizim "hane"mizlc paralel bir eyin olup olmad1g1, ma
kul bir sorudur (fakat aym ey "devlet" ya da "sm1f' gibi kurum
sal kavramlar i9in de soylenebilir). "Han e" gibi terimlerin tarih
otesi bir ekilde kullamlmalan, en hafifterimiyle bir analojidir.
Muhtemelen paralel olan kurumlann varsay1lan ozellik kii
melerini kar1lt1racag1m1za, soruyu siiregiden kapitalist diinya
ekonomisinin i9inden soral1m. Sonsuz sermaye birikimi bu siste-

* Bu makalenin i ngilizce orijinali, J. SMITH ve digerleri, Households in


the Warid Economy, Beverly Hills, l 984'te ya ymlannutJr.
HANE YAPiL4JV rn EMEK GUCU OLU$UA1U 135

min tammlay1c1 ozelligi ve varhk nedenidir. Zamanla bu sonsuz


birikim, her eyin metaltmlmasma, diinya iiretiminin mutlak ar
t1ma ve karm1k ve ir:apr1k bir toplumsal iboliimiine yo! air:ar.
Birikim yapma amac1, diinya niifusunun ir:ogunlugunun, bir yolla
diinya niifusunun geri kalan azmhg1 arasmda dagilan art1k degeri
iireten emek giicii gorevini gordiigii, kutuplan bir dag1t1m siste
mm1 onvarsayar.
Sermaye biriktiricilerinin bak1 air:1s1yla, soz konusu diinya
emek giiciiniin iiretili ve yeniden iiretili yollannm ortaya ir:1kar
d1g1 sorunlar nelerdir? Sanmm, biriktiricilerin ii<r ana endiesi ol
dugu soylenebilir:
1. Biriktiriciler, kullamm1 zaman iir:inde degien bir emek gii
ciine sahip olmaktan fayda saglarlar. Y ani, tek tek giriimciler
yalmzca iiretime dogrudan bagh harcamalann olmasm1 isteyecek
lerdir ve bu yiizden gelecekte seir:enek olsun diye, kullamlmam1
emek zamam iir:in bir ir:eit kira iicreti vermeyi istemeyeceklerdir.
Ote yandan, iiretmek istediklerinde ir:ahmaya istekli kiilerin bu
lunmas1m da isteyeceklerdir. Zamansal degiim on yildan on yila,
yildan yila, haftadan haftaya ve hatta saatten saate olabilir.
2. Biriktiriciler, kullamm1 mekansal olarak degiebilen bir
emek giiciine sahip olmaktan fayda saglarlar. Yani, tek tek giri
imciler iletmelerinin yerini, maliyet bedellerine gore (ul1m ma
liyetleri, emek giiciiniin tarihsel maliyetleri, vb.), diinya emek gii
ciiniin var olan cografi dag1hm1 tarafmdan ir:ok da fazla k1s1tlan
madan, belirlemek ya da degitirmek isteyeceklerdir. Mekansal
degiim k1tadan k1taya, k1rdan kente ya da belli bir yerden di
gerine olabilir.
3. Biriktiriciler, emek giiciiniin maliyet diizeyinin miimkiin
oldugu kadar diiiik olmasmdan fayda saglarlar. Y ani, tek tek gi
riimciler dogrudan maliyetlerin (bunlar iicret, dolayh nakdi ode
me ve ayni odeme biir:imindedir), en azmdan orta vadede ve en
diiiik diizeyde olmasm1 isteyeceklerdir.
Tek tek giriimcilerin ISrar etmek zorunda olduklan (yoksa
cezas1 iflas ederek iktisadi arenadan silinmektir) bu tercihlerin her
biri bir diinya sm1fi olarak sermaye biriktiricilerinin ir:1karlanyla
k1smen ir:elikiye diier. Bir diinya sm1fi olarak biriktiriciler, diin-
IRK, ULUS, SJNIF 136

y a emek giiciiniin, diinya iiretim diizeyine uygun bir say1sal dii


zeyde yeniden iiretilmesini ve bu diinya emek giiciiniin sistemin
varhgm1 tehdit edecek bir sm1fsal giiir: oluturacak ekilde 6rgiit
lenmemesini saglamahdirlar. Nitekim, yine bir diinya sm1fi olarak
biriktiriciler iir:in baz1 yeniden dag1t1m ir:eitleri ( diinya ir:apmda ye
terli miktarda fiili talep saglamak, diinya emek giiciiniin uzun va
dede yeniden iiretimini saglamak ve kadrolann art1k degerin bir
k1smm1 almasma izin vererek sistem iir:in yeterli siyasal savunma
mekanizmalanm garantilemek iir:in) gerekli ad1mlar olarak go
Iiilebilir.
Oyleyse sorun, sermaye biriktiricilerinin bak1 air:1s1yla (bir
rakip bireyler kiimesi ve kolektif bir sm1f eklindeki ir:elikili s1-
fatlanyla), emek giicii oluumu air1smdan hangi tiir kurumlann en
uygun olacag1d1r. Bu amacm, "hane" yapilannm tarihsel gelii
miyle birir:ok yoldan uyumlu oldugunu one siirecegiz.
Birey olarak giriimcilerle bir sm1f olarak giriimcilerin ir:e
lien ihtiyairlan, emek giicii arzmm belirleyenlerinin esnek bir tu
tarhk gosterdiklerl durumda en iyi ekilde uzltinlabilir. Kurum
lar uyum saglarlar (kurumlar "pazar"m ir:eitli bask1lanna esnek
bir ekilde kar1hk verirler), ama bunu birdenbire yapmazlar.
"Hane", kapitalizmde tarihsel olarak gelitigi ekliyle, tam da bu
6zellige sahip g6Iiinmektedir. Smirlan esnektir, ama yine de hem
iktisadi ir:1kardan hem de iiyelerinin toplumsal psikoloj ilerinden
kaynaklanan k1sa vadeli bir s1k1hga sahiptir.
Bu sm1rlann esnek tutulmas1 bhca ii<r yoldan olmutur. i lk
olarak, hane 6rgiitlenmesiyle belli bir topraga baghhk arasmdaki
bagm kopmas1 iir:in siirekli bir bask1 ortaya ir:1km1t1r. Erken ev
rede bu, giderek daha ir:ok kiiyi belirli bir kiiir:iik toprak birimine
duyduklan (fiziksel, yasal ve duygusal) baghhklardan koparma
yoniindeki uzun siire goriilen bask1 oldu. ikinci evrede ise -ki
bu genelde zamansal olarak daha sonraki evredir- bir toplu gelir
yap1sma duyulan yasal ve toplumsal-psikolojik baghhklann temeli
olarak ortak-ikameti azaltmak, ama hiir:bir zaman tamamen yok et
memek yoniinde bir bask1 olmutur. (Bana kalirsa genelde yanh
bir ekilde, ir:ekirdek ailenin yiikselii olarak diiiiniilen olay bu
dur.)
HANE J:'.4PILARI TE EMEK GOCO OLU$Ul1,1fU 137

ikinci olarak, kapitalist diinya ekonomisi zamanla evrildik9e


iiretimin toplumsal boliiniiiiniin k1smen iicretli olan diinya emek
giiciine dayandmlm1 oldugu iyice a91khk kazanm1tir. Bu "k1s
milik" iki yonliiydii: (a) Diinya "hane"leri, ka1hg1 iicretle odenen
toplam "iiretici 9ahma" yiizdesini gosteren bir egri boyunca da
g1hm gosteriyordu. Samyorum ki, bir biitiin olarak diinya eko
nomisinin diizgiin bir istatistiksel 9oziimlemesi bize, bu egrinin
tarihsel zaman i9inde daha az 9arp1k bir hale geldigini ve 9an
bi9imine daha fazla benzedigini gosterirdi . (b) Gerkte, kapitalist
diinya ekonomisinde hi9bir bane egrinin u9 noktalannda bulun
mam1t1r. Bu demektir ki, ger9ekte tek tek her hanenin emek kar
1hg1m alma bi9imi "k1smi" iicretli emekti.
U9iincii olarak hanelerin emek giiciine katihm bi9imleri, et
niklik/halkhk ve cinsiyet 1smdan katmanhyd1 ve giderek daha da
katmanlan1yordu. Fakat bu sirada firsat eitligi ideolojisi de gide
rek daha fazla ileri siiriiliiyor ve yiiriirliige konuyordu. Bu iki
hamle fiili katmanlmanm esnekligiyle uzlabilirdi, 9iinkii etnik
ligin smirlan (i9ten-evlenme kurallan da dahil) zaten esnekti. Cin
siyet i9in ge9erli smirlar ise bu kadar esnek degildi ama yine de
meslek rollerinin cinsleri katmanlar halinde ayiran 9izginin hangi
yanma ditiigii siirekli yeniden tammlanabilirdi.
Bu goriiniimlerin (bolgesellik, iicretli emek, etnik ve cinsiyet
temelinde katmanlma) her birinde, yapmm bir gerilim irdigine
dikkat 9ekmek isterim. Bu gerilim u bi9imlerde ortaya 91km1tir:
Belli bir topraga baghhktan kopu ama ortak-ikametin roliiniin bir
ol9iide siirmesi; iicretli emek sistemi ama yalmzca k1smi olam; et
nik ve cinsiyet temelli katmanlma sistemi ama bir firsat eitligi
ideolojisiyle 1hmhltmlm1 hali . Sermaye biriktiricilerinin diinya
emek giiciinii (sadece bir noktaya kadar) manipiile edebilmelerini
saglayan ite bu gerilimdir, bu "arada kalm1hk"tir. Diinya emek
giiciiniin verdigi cevabm -toplumsal bilin9 bak1mmdan (bir hal
ka, bir sm1fa, bir haneye baghhk) ve siyasal bilin9 bak1mmdan
(siyasal hareketlere katilma) verdigi cevabm- hem giiciinii hem
belirsizliklerini yaratan yine aym gerilimdi.
Gelirin topland1g1 bir birim (mecazi anlamda aym kaptan ye
mek) olarak haneyi, iki varsay1msal altematifle karIltmrsak bi-
IRK, UWS, SJNIF 138

riktiriciler ac;1smdan faydasm1 gorebiliriz. Bu iki altematiften biri


5 0- 1 00 ya da daha fazla kiiden oluan bir "cemaattir" (bir ko
miin). ikincisi c;ok kii<;iik bir yahtilm1 birimdir (tek bir kii; ye
tikin statiisiinde c;ocugun bulunmad1g1 bir c;ekirdek aile ).
Kukusuz cemaat onceki tarihsel sistemlerde c;ok goriilen bir
toplumsal yeniden iiretim birimidir. Ara s1ra, bu biiyiikhikteki bi
rimleri kapitalist diinya ekonomisinde yeniden oluturma yabalan
olmutur (c;ogu bans1zdir). Elbette yak kii<;iik birimler de ol
mutur ama her nas1lsa "yayamaz" diye gii<;hi bir direnc;le kar
1lanm1 gibidirler.
Ampirik olarak, gelirin birletirildigi haneler genelde orta bii
yiikhikteki hanelerdir. Haneler, daha kii<;iik birimlerden kac;mmak
iizere s1k s1k akraba olmayanlan da dahil ederek, akrabahk agmm
otesine gec;milerdir. C::o k biiyiik birimlerden kac;mmak ic;inse kar
1hkh yiikiimhihiklere yasal ve toplumsal smirlar getirilmitir. Ne
den -bileim ac;1smdan oldugu kadar biiyiikliik ac;1smdan da
boylesi bir ortada olma egilimi hakim olmutur?
Goriihiyor ki, c;ok kii<;iik birimlerin bhca dezavantaj i, ko
lektif yeniden iiretimi saglamak ic;in gerekli gelir diizeyinin orta
birimlerinkinden c;ok daha yiiksek olmas1ydi. Ocret diizeylerinin
c;ok diik oldugu yerlerde, bizzat haneler, hayatta kalabilmek ic;in
sm1rlanm geniletmeye c;ahtilar. Fakat bu, ay1k9a biriktiricilerin
de 91kannayd1 .
Oyle goriiniiyor ki, c;ok geni birimlerin bhca dezavantaj 1
ise hayatta kalmak ic;in gerekli rand1man diizeyinin c;ok diiiik ol
mas1ydi . Bir yandan, biriktiriciler iicretli emek pazanna giri zor
lamas1m azaltt1g1 ic;in bundan holanmad1lar. Ote yandan emek
giiciiniin iiyeleri bunun, dogrudan hareketliligin kendileri ic;in fay
dah olacagm1 diiiinen cemaat iiyeleriyle, aksini diiiinenler ara
smda bir gerginlik yaratt1gm1 fark ettiler. Bir hane "tmabiliyor
du" Arna bir cemaati "t1mak" c;ok zordu.
Kurumsal yap1lar verili degildir. Kendilerini bic;imlendirmek
ic;in yap1lan c;elikili giriimlerin yuvas1, adeta nesnesidirler. Hane
kurumunu c;evreleyen bhca iki miicadele vardi . Bunlardan ilki,
bir hanede bir arada bulunan ic;ilerle, belirli bir bolgede ve/veya
devlette gii<; sahibi olan biriktiricilerin, c;ogunlukla birbirine zit
HANE r:4PIL4RI rn EMEK GUCU OLU$UMU 139

olan ir:1karlanyd1. i kincisi, biriktiricilerin hane yapilan air:1smdan


hedefledikleriyle, s1k s1k, bu hedeflere zarar verecek davran1lar
da bulunma ihtiyacma diimeleri arasmdaki ir:elikiydi. Her birini
s1rayla degerlendirelim.
Gelirlerin birletigi bir birim olarak hane, biriktiricilerin taraftar
olduklan emek gilcil tahsis biir:imlerine hem uyum saglamanm
hem de direniin kalesi olarak goriilebilir. i gilciiniin yeniden ilre
timinin sorumlulugu giderek, "cemaat"ten, "devlet"in dayatt1g1
ekliyle "hane"ye geir:tiginden, bu kurumun kapitalistler iir:in ir:ok
ie yarar olan esnekligi (aidiyet, sm1rlar, emek biir:imlerinin bile
imi ve yer olarak esnekligi), k1sa vadeli bask1lan onlemek ya da
bunlara direnmek air1smdan da ir:ok yararh oldu. Gerir:ekten de iir:i
hareketlerinin yilkseliine kadar, hatta ondan sonra da, dilnya
emek gilcilniln bhca gilnlilk siyasal silah1 hanenin ald1g1 kararlar
oldu. <;::ogunlukla eski kuaklann izinden yihilyen ir:1k1lar olarak
incelenen tutumlar, verili kullamm degerlerini korumak iir:in ya
p1lan toplumsal-siyasal savunmalar ya da sadece somiirii oramm
en aza indirmek iir:in gosterilen ir:abalard1r. Hanelerin taleplerinin
dilzensiz bir biir:imde (6megin bazen daha ir:ok kadmm ilcretli
emege kaymas1 lehine bazen de aleyhine) degimesi olgusunun
air:1khga kavumas1, bu taleplere acil bir siyasal duruma acil ce
vaplar olarak, stratejik degil, taktik talepler olarak bakt1g1m1z tak
dirde milmkilndilr ancak .
Dilnya emek giicilniln bir siyasal direni alan1 olarak haneyle,
iktisadi ve resmi yapilan kontrol eden sermaye biriktiricileri ara
smdaki ir:at1manm ald1g1 fiili biir:imler ve bu ir:at1manm zaman ve
yere bagh olarak, sistematik bir biir:imde nasil degitigi, ir:ok ince
likli ir:oziimlenmesi gereken bir konudur. Ben burada bunu yap
mayacag1m. Daha ir:ok bizzat kapitalizmin temel iktisadi mekaniz
malan iir:indeki ir:elikilerin etkisine donmek istiyorum. Kapitalizm
metalt1rmay1, ama daha once vurgulad1g1m1z gibi, k1smi meta
lt1rmay1 iir:erir. Ancak gerir:ekte daha fazla metalt1rma, dilnya
ekonomisinin ir:evrimsel durgunluklanndan kurtulmamn dilzenli
tekrarlanan mekanizmas1 halini alm1t1r. Sonuir: oyle 6zetlenebilir:
Sermaye biriktiricileri, kendilerine ve uzun vadeli ir:1karlanna rag
men, her eyin ve 6zellikle de gilnlilk hayatm metaltmlmas1 iir:in
iRK, ULUS, SJNIF 140

ugrmaktachrlar. Diinyevi giinliik hayatm metaltmlmas1 siireci


nin tamm1, iki yiiz yildir toplumbilim 9ahmalanmn biiyiik bir
k1smm1 igal etmitir. B u diinyevi siire9, uzun vadede sistemin
9okiiiinii garanti altma almaktadir. Bu arada siire9, yemegin ha
z1rlanmasmdan temizlige, ev eyalannm ve giysilerinin tamirine,
9ocuk ve yahlarm bak1mma, tibbi bak1ma ve duygusal anlamda
onanma dek, tiim i9sel dinamikleri metalatmlm1 olan ve meta
latmlmaya devam eden bane yapilanna aktanlm1tir. Giinliik ha
yatm artan metaltmlmas1yla birlikte, smir belirleyicileri olarak
ortak-ikfunet ve akrabahk bir diiiie ugram1tir. Ancak hence bu
diinyevi baskmm son noktas1 ne "birey" ne de "9ekirdek aile"dir;
son nokta, yerine getirdigi gelirleri birletinne ilevi giderek daha
9ok kayntmc1 har9 olan bir birimdir.
Marshall Bennan modemlik deneyimi hakkmdaki son kita
bmda ( 1 982) bahk olarak Marx'm Manifesto 'aakz metaforunu
kullanm1 : " KatI olan her ey buharlir" Bu, Marx'm iiretim
ilikilerinin ve ara9lanmn hep aym iddetle "kokiinden degiti
rilmesi" konusundaki 9oziimlemesinin sonucudur. AlmtI, "kutsal
olan her ey kirletilir" diye devam eden ve bizim baglam1m1zla en
9ok ilgisi oldugunu diiiindiigiim par9ayla son bulur: "ve insan
sonunda ger9ek yaam koullanyla ve kendi tiiriiyle olan ili
kileriyle 1k yiiz yiize gelmeye zorland1. " Bir9ok a91dan, bu ol
maya blam1tir. Yamm ger9ek koullanm 91plak bir bi9imde
gozler oniine sermekte en biiyiik katk1y1 yapan ey -toprakla,
akrabahkla ve mtak-ikfunetle aynlmaz baglan kopanlan- omiir
boyu gelirlerin birletigi proleter hanesidir. Bu nedenle onlan bu
asgari diizeyde tutmak siyasal olarak olanaks1z hale gelecektir.
Tam da metalmanm yayilmas1 bizzat en derin siyasallamadir.
Eger kutsal olan her ey kirlenirse eitsiz odiil dag1hmm1 hakh
91karacak bir ey kalmaz. En bireyci "daha 9ok isterim" tepkisi
bile "en azmdan adil pay1m1 isterim"e doniiecektir. Bu da diiii
niilebilecek en radikal siyasal mesajdir.
Bu ekilde, sennaye biriktiricilerinin neden her zaman "orta"
bir bane yaratmaya 9ahtiklan a91khga kavumu oluyor: Ku
kusuz emek giicii orgiitlenmelerinin eski "cemaat" bi9imlerinden
kopmak, ama proleterlemenin yav fakat ka9milmaz ilerleyiini
HANE YAPIL4RI TE EMEK GUCU OLU!)UAJU 141

de geciktirmek. 0 halde giiniimiizde aile hayatm1, kadm v e erkek


haklanm ve giindelik hayatl yevreleyen konulann en onemli siya
sal konular olmas1 bir rastlantl degildir. Ashnda, bu konulann
daha iddetli hale gelmesinin nedeni tam olarak proleterlemenin
giiniimiizdeki ilerleyiidir. Bu, sermaye biriktiricilerinin derin bir
giivensizlikle kar1lad1g1, fakat aym zamanda, toplumsal hareket
leriyle bu konuda c;eliik konumlar gelitirmi olan diinya igiicii
nun de s1k s1k km bir korkuyla kar1lad1g1 bir ilerleyitir. Ve
yine de birc;ok ac;1dan s1mf bilincinin yap1lanmas1 ve dolay1s1yla
bizzat bu toplumsal hareketlerin potansiyeli ic;in bir anahtar ilevi
gormektedir.
III

Siniflar:
Kutupla11Ul ve Vst-Belirlenim
KAP1TAL1ST DONYA EKONOM1S1NDE
SINIF f;.ATIMASI*
Immanuel Wallerstein

Toplumsal sm1f Karl Marx tarafmdan icat edilmi bir kavram


degildi . Yunanhlar zamanmda biliniyordu ve 1 8 . yiizy1l Avrupa
toplumsal diiiincesinde ve Frans1z Devrimi'nden sonra yaz1lan
eserlerde yeniden ortaya ir:1kt1 . Marx'm katk1s1 ise ii<r yonliidiir.
i lk olarak, tiim tarihin sm1f miicadelesinin tarihi oldugunu one
siirmiitiir. i kinci olarak, an sich (kendinde) bir sm1fm, fiir sich
(kendi iir:in) bir sm1f olmas1 gerekmedigi olgusuna iaret etmitir.
Oir:iincii olarak, kapitalist iiretim tarzmm asli ir:anmasmm bmjuva
ile proleter arasmda, iiretim arair:lanna sahip olanlarla olmayanlar
arasmda oldugunu one siirmiitiir. (Bu, iiretici olmayan rantiye
lere kar1, aktif patronlann iir:ilerle birlikte iiretici kiiler olarak
gruplandmld1g1, esas uzlmazhgm iiretici kesim ile iiretici ol
mayan kesim arasmda oldugu iddias1yla terstir.)
Sm1f ir:oziimlemesi, devrimci amair:lar iir:in kullamlmaya b
lanmca, devrimci olmayan diiiiniirlerin hepsi tarafmdan degilse
bile birir:ogu tarafmdan meruiyeti ofkeyle reddedilerek bir kenara
b1rak1ld1. 0 zamandan beri Marx'm sm1f iizerine bu en onemli ii<r
iddiasmm her biri iddetli anlmazhklara konu oldu.
Weber, sm1f ir:at1masmm, grup ir:at1masmm asli biir:imi oldu
gu savma, sm1fm, gruplan oluturan ii<r boyuttan yalmzca biri ol
dugunu; diger ikisinin statii ve ideoloji oldugunu ve bu ii<r boyu
tun da ag1 yukan eit derecede geir:erli oldugunu one siirerek
kar1hk verdi. Weber'in takipir:ilerinden birir:ogu daha ileri gittiler
ve asil ya da "ilksel" olanm statii grubu ir:at1mas1 oldugunu one
siirdiiler.

* Bu makalenin ingilizce orijinali 1.W ALLERSTEIN, The Capitalist


World- Economy, Cambridge, l 979'da yaymlamrutir.
IRK, UL US, SJNIF 146

<;:: e itli sosyal psikologlar, sm1flann belirli zamanlarda far


sich olup olmad1klanna bakilmaks1zm, an sich varolduklan savma
kar1, anlamh olan tek deneysel kavramm sozde "oznel" bir kav
ram oldugunda 1srar ettiler. Bireyler sadece kendilerini bu tiir
sm1flann iiyesi sayd1kir:a oyledirler.
Bmjuvazinin ve proletaryamn kapitalist iiretim tarzmdaki iki
asli, kutuplm1 grup olduklan savma kar1, birir:ok ziimlemeci
(bizzat Marx'tan ahnt1 yaparak) ikiden fazla "sm1fin" varoldugunu
ve "kutuplmanm" zamanla ir:ogalmay1p azald1gm1 one siirerek
kar1hk verdiler.
Marksist onciillere getirilen bu kar1 kamtlann her biri; kabul
gordiikleri olir:iide, ozgiin Marksist ir:oziimlemeden ir:1kan siyasal
stratej ilerde bozulmaya yo! air:t1. Bu durumda tepkilerden biri, bu
kar1 kamtlann ideolojik temellerini gostermekti ve bu birir:ok kez
yap1ld1. Arna, ideolojik ir:arp1tmalar beraberinde kuramsal yanhh
g1 getirdiginden, rakip kavramlann kuramsal kullamhhgmm tar
t1Iimasmda yogunlmak, uzun vadede, hem entelektiiel hem de
siyasal air:1dan daha etkilidir.
Bundan bka, sm1f ve sm1f ir:at1masma ilikin Marksist on
ciillere yapilan siirekli saldm diinyanm gerir:eklikleriyle birleerek,
Marksist cephenin iir:inde entelektiiel belirsizlige yo! air:m1t1r. Bu
belirsizlik zamanla ii<r biir:im alm1t1r: sozde "ulusal sorun"un one
mine ilikin tart1ma; belirli toplumsal tabakalann ( ozellikle de
"koylii"niin ve "kiiir:iik bmjuvazinin ve/veya "yeni iir:i sm1fi "nm)
roliine dair tart1ma; kiiresel, mekansal hiyerailetirme kavram
lannm ("merkez" ve "irevre") ve bunlarla ilikili olan "eitsiz mii
badele" kavrammm yararhhgma ilikin tart1ma.
" Ulusal sorun" Marksist (ve sosyalist) hareketlere, ilk kez
1 9. yiizyilda, ozellikle de Avusturya-Macaristan ve Rusya impa
ratorluklannda, musallat olmaya blam1t1r. "Koylii sorunu" iki
diinya sav1 s1rasmda, <;:: in Devrimi'yle one ir:1km1t1r. "<;:: evre"
nin bag1mh rolii i kinci Diinya Sav1'ndan sonra, Bandung'un *,

* 1955 y1hnda Endonezya'mn Bandung kentinde yap1!an konferansta


Asya ve Afrika iilkeleri bir araya geldiler. Konferansm ana mas1 Sovyet
ler'in Dogu Avrupa ve Giineydogu Asya'daki faaliyetlerinin Bat! si:imiirgecili
giyle bir tutulup tutulamayacag1yd1. (i;:.n.)
SLNIF <;A T1$A1ASJ 147

somiirgelikten kurtuluun ve " Oc;iincii Diinyac1hk"m diimen su


yunda c;ok onemli bir mesele haline gelmitir. Aslmda bu ii<; "so
run" tek bir temanm varyanttandir: Marksist onciiller nas1l yorum
lanmah; gerc;ekte tarihsel olarak evrildigi ekliyle kapitalist diinya
ekonomisinde sm1f bilincinin ve s1mf oluumunun temelleri neler
dir ve diinyanm, bu onciiller ac;1smdan tammlan11yla, onun ic;in
de yer alan gruplar tarafmdan halen siyasal olarak tammlan11
nas1l uzltmlabilir?
Bu tarihsel tart1malan goz oniinde tutarak, kapitalist iiretim
tarzmm dogasmm bize, gerc;ekte kimlerin bmjuva ve proleter ol
duklan ve hem burj uvanm hem de proleterin kapitalist ibolii
miinde c;eitli yer ah bic;imlerinin siyasal sonuc;lannm neler ol
dugu konusunda verdigi bilgileri tart1may1 oneriyorum .
Bir iiretim tarn olarak kapitalizm nedir? Bu kolay bir soru
degildir ve bu yiizden gerc;ekte c;ok tart11lan bir soru da degildir.
Bana oyle geliyor ki, "model"i ina etmek ic;in birleen c;ok say1da
age vard1r. Kapitalizm art1k yaratimmm en iiste r;zkarzlmasznzn,
per se (kendiyle) odiillendirildigi tek iiretim tarz1d1r. Her tarihsel
sistemde bir kzszm iiretim kullanzm ic;in, bir kzszm iiretim ise mii
badele ic;indir; yalmzca kapitalizmde, tiim iireticiler birincil olarak
iirettikleri miibadele degeri ic;in odiillendirilir ve buna aldirma
d1klan olc;iide cezalandmhrlar. "O diiller" ve "cezalar", "paz.ar" ad1
verilen bir yap1 arac1hg1yla dag1hr. Bu bir yap1dir ama bir kurum
degildir. Birr;ok (siyasal, iktisadi, toplumsal, hatta kiiltiirel) ku
rum tarafmdan bic;imlendirilen bir yap1dir ve iktisadi miicadelenin
esas arenas1d1r.
Sadece art1k, art1k ic;in, en iiste 91kanlmakla kahnmaz; art1g1
daha c;ok art1k iireterek daha fazla sermaye biriktirmek ic;in kulla
nanlar, daha da c;ok odiillendirilir. 0 halde siirekli yay1lma, bu s1-
rada sistemin bireyselci onciilii tarafindan olanaks1z k1hnmasma
ragmen, zorunludur.
Kar aray11 nas1l gerc;ekleir? As1l iireticilerin emeginin ya
ratt1g1 art1k degere el koymalan ic;in, tek tek irketlere (bunlar
biiyiikliik olarak bireylerden, devletler 6tesi acenteler de dahil,
c;ok geni orgiitlenmelere dek uzanmaktadir) yasal himayeler sag
layarak gerc;ekleir. Ancak, eger bu artik degerin tlimii ya da c;ogu
iRK, ULUS, SJNIF 148

"irketlere" sahip olanlar ya da kontrol edenler tarafmdan tiiketil


seydi kapitalizm olmazd1. Aslmda, 9eitli kapitalizm-oncesi sis
temlerde olmu olan hemen hemen budur.
Kapitalizm bundan bka, sermaye sahiplerinin ve sermayeyi
kontrol edenlerin, esas olarak, artik degerin yalmzca bir kzsmmz
kendi tiiketimleri i9in, (genellikle daha biiyiik olan) diger bir k1s
mm1 ise daha yeni yatmmlar i9in kullanan kesimini odiillendiren
yap1 ve kurumlan i9erir. Pazann yap1s1 sermaye birikimi yapma
yanlann (art1k degeri sadece tiiketenlerin) zamanla, sennaye birik
tiricilere, iktisadi anlamda yenilmelerini saglar.
Buradan yola 91karak, kendilerinin yaratmad1klan art1k de
gerin bir boliimiinii alan ve bunun da bir boliimiinii sermaye biri
kimi yapmak i9in kullananlan bmjuvazi olarak adlandirabiliriz.
Bmjuvay1 tan1mlayan belirli bir meslek ve hatta (tarihsel olarak
onemli olmasma ragmen) yasal miilk sahipligi statiisii de degildir;
bmjuvanm, ister birey olarak, ister bir ortakhgm iiyesi olarak, ya
ratmad1g1 art1gm bir k1smm1 elde ettigi ve bu art1gm bir k1smm1
iiretim malzemesine (yine ister bireysel olarak, ister bir ortakhgm
par9as1 olarak) yatirma konumunda oldugu ger9egidir.
Bunu miimkiin kilan 9ok geni bir orgiitsel diizenlemeler dizisi
vardir; klasik "hiir teebbiis sahibi" modeli bunlardan yalmzca
biridir. Belli anlarda, belli devletlerde (9iinkii bu diizenlemeler ya
sal 9er9eveye baghdir) hangi orgiitsel diizenlemelerin hakim ola
cagm1 belirleyen, bir yandan bir biitiin olarak diinya ekonomisinin
gelime durumu (ve belli bir devletin diinya ekonomisindeki ro
lii), diger yandan ise diinya ekonomisinde (ve o devlette) sm1f
miicadelesinin bu durumun sonucu olarak ald1g1 bi9imlerdir. Bu
yiizden, tiim diger toplumsal kavramlar gibi bmjuvazi de duragan
bir goriingii degildir. Aral1ks1z yeniden yaratilma ve bundan do
lay1 bi9im ve bileim olarak siirekli degime siireci i9inde olan bir
sm1fm adlandmh1d1r.
Bu bir diizeyde (en azmdan belli baZI epistemolajik on
ciillerle) o denli 1ktir ki, bunu soylemek 9ok bilinen bir eyi tek
rarlamak gibi oluyor. Yine de literatiir, herhangi bir yerel grubun,
kapitalist diinya ekonomisinin geliiminin bka bir yerinden ve
zamanmdan tiiretilen bir orgiitsel diizenleme modeli a91smdan,
SJNIF <;A Tl!)MASJ 1 49

burjuva (ya da proleter) olup olmad1g1 konusundaki degerlendir


melerle dolup maktad1r. Meal tip yoktur. ((:ok tuhafhr ki,
"ideal tip" Weberci bir yontemsel kavram olmasma ragmen birQok
Weberci pratikte bunun farkmdadir, tersine birQok Marksist ise
gerQekte "ideal tipleri" siirekli olarak kullanmaktadir).
ideal tip olmad1gm1 kabul edersek, nitelikler bak1mmdan de
gil, ancak siireQler bak1mmdan tamm (yani soyutlama) yapabiliriz.
Bir birey nasil burjuva olur, burjuva kahr, bir burjuva olmaktan
Qikar? Bir burjuva olmanm bhca yolu pazardaki bandir. B
lang1Qta ban elde edilecek bir konuma nasil gelindigiyse ikincil
bir sorudur. Ceitli yollan vardir. Biri Horatio Alger* modelidir:
daha fazla Qaba gostererek iQi sm1fmdakilerden farkhlamak.
(Bu, Marx'm feodalizmden kapitalizme giden "gerQekten devrimci
yol"una 1rt1c1 bir biQimde benzer.) Oliver Twist modeli vardir:
yetenek sayesinde seQilme. Horace Mann * * modeli vardir: potan
siyelin, resmi egitimdeki ban yoluyla ispat1 .
Fakat atlama tahtasma giden yol onemsizdir. Burjuvalann c;:o
gu veraset yoluyla burjuva olurlar. Bu havuzda yiizme imkam
eitsiz ve bazen de diizensizdir. Fakat en onemli soru udur: belirli
bir birey (ya da irket) yiizebilir mi? Bir burjuva olmak herkeste
olmayan becerileri -kumazhg1, sertligi, gayretli Qahmay1- ge
rektirir. Her zaman iQin, burjuvalann belli bir yiizdesi pazarda ba
ans1z olur.
Ancak daha da onemlisi, hepsi degilse bile Qogu, konumla
nnm sundugu odiillerin keyfini siirmek isteyen, banh olmu
biiyiik bir grup vardir. Muhtemel odiillerden biri pazarda QOk
Qetin bir ekilde rekabete ginnek zorunda olmamaktir. Fakat geliri
blang1Qta saglayamn pazar oldugu varsayild1gma gore, gelir
diizeyini, ona tekabiil eden diizeyde Qahma girdisi saglamadan
koruyabilmenin yollanm bulmak konusunda yapilm1 bir bask1
vard1r. Bu, bany1 statiiye doniitiinne Qabas1dir - siyasal ve

* Horatio Alger, 19. yi.izytlda ABD'de y c;:ok popi.iler bir yazar.


Zengin olmayi yoksul c;:ocuklann oykillerini yaz.arak oyle bir iin
ki "Alger kahramaru" Amerikan dilinde deyirill. (Qn.)
** Horace Mann, 19 yi.iz.ytlda ABD'de y demokratik egitirn siste
mini savunan iinlii bir egitimci . (Q.n .)
IRK, UWS, SJNIF 150

toplumsal bir i;abachr. Statii gei;mi bannm odiillerinin fosille


mesinden ote bir ey degildir.
Bmjuvazi ii;in sorun, kapitalizmin dinamiginin siyasal ya da
kiiltiirel kurumlarda degil, ekonomide yer almas1d1r. Bu nedenle,
statii edinme iddiasmda olan statiisiiz yeni bmjuvalar her zaman
vard1r. Ve eger i;ok fazla say1da insan sahip olursa yiiksek statii
niin degeri kalmayacagmdan, yeni zenginler (yeni banhlar) her
zaman, kendilerine yer ai;mak ii;in digerlerini yerlerinden etmeye
i;ah1rlar. Ai;1k hedef tabii ki, eski banhlann, edinilmi statii
lerine dayanan ama art1k pazarda varhk gosteremeyen en alt par
i;as1d1r.
Boylece, diyebiliriz ki, burjuvazinin her zaman iii; pari;as1
vardir: "yeni zenginler"; "eski banlannm iistiine yatanlar" ; ve
pazarda ha!a yeterince varhk gosteren burjuva i;ocuklan. Bu iii;
alt-grup arasmdaki ilikileri anlayabilmek ii;in ii<;iincii kategorinin
hemen hemen her zaman en biiyiikleri oldugunu ve genelde diger
ikisinin toplammdan da biiyiik oldugunu ak1lda tutmam1z gerekir.
Bmjuva sm1finm homcrjenliginin ve goreli istikranmn ana kaynag1
budur.
Ancak "yeni zenginlerin" ve "eski banlannm iistiine yatan
lann ", bmjuvazideki yiizdelerinin artt1g1 anlar olur. Bence bunlar
genelde hem iflaslann i;ogald1g1, hem de sermaye yogunlma
smm artt1g1, iktisadi daralma anland1r.
Genelde boyle zamanlarda, burjuvazinin ir;inde siyasal kav
gamn olduki;a iddetli hale geldigi goriiliir. Terminolcrjik olarak
s1khkla, "i lerici" unsurlarla "gerici" unsurlann sav1 olarak ta
mmlamr. Bu tan1mda "ilerici" gruplar, kurumsal "haklann" ve im
kanlann pazardaki varhk ai;1smdan tammlanmasm1 ya da yeniden
tammlanmas1m talep edenler, "gerici" gruplarsa onceden edinilmi
ayncahklann (sozde "geleneklerin") korunmas1m vurgulayanlar
d1r. Bence i ngiliz Devrimi bu tiir bmjuvazi ii;i i;atimanm i;ok air1k
bir omegidir.
Bu tiir siyasal miicadelelerin i;oziimlenmesini bu derece tar
tlmah hale getiren ve geri;ek sonucu <;ogunlukla belirsiz (ve esas
olarak "muhafazakar") kilan ey, bmjuvazinin en biiyiik pari;as1-
nm (i;at1ma s1rasmda bile) hem "sm1f' hem de "statii" bak1mm-
SJNIF (:A Tl!)A1ASJ 151

clan ayncahk iddia etmesi olgusudur. Yani, bu iki tan1mdan han


gisi iistiin gelirse gelsin, birey ve alt-grup olarak otomatik bir bi-
9imde yenilmezler. 0 halde, tipik bir bi9imde, siyasal olarak ka
rars1z ya da bocalar durumdadirlar ve "uzlma" peindedirler. Ve
eger, diger alt gruplann ihtiraslan yiiziinden bu uzlmay1 derhal
saglayamazlarsa, uygun zaman gelene dek firsat kollarlar (ingil
tere'de 1 688-89'da boyle olmutur) .
Bu tiir burjuvazi i9i tImalann 9ekien gruplann retorigi a9I
smdan ziimlenmesi yamltic1dir; ancak bu tlir 9atimalann, kapi
talist diinya ekonomisinin devam eden siire9leri a91smdan 6nem
siz ya da ilgisiz oldugunu iddia edecek degilim.
Bu tiir bmjuvazi i9i 9atimalar, kesinlikle sisteme iktisadi da
ralmalann dayatt1g1 yinelenen "sarsmtilann" ve sistemin esas mo
torunu, yani sermaye birikimini yenileme ve yeniden canlandirma
mekanizmasmm par9as1d1r. Bu tlir 9atimalar sistemi ie yaramaz
asalaklann bir k1smmdan anndmr; toplumsal-siyasal yap1lan de
gien iktisadi etkinlik ag1yla daha uyumlu hale sokar ve siiregiden
yap1sal degiim i9in ideolojik bir cila ilevi g6riir. Eger buna
"ilerleme" demek isteyen varsa diyebilir. Ben bu terimi daha temel
toplumsal doniiiimlere saklamay1 tercih ederim.
Soziinii ettigim bu diger toplumsal doniii.imler, burjuvazinin
evrilen karakterinin degil, proletaryamn evrilen karakterinin so
nu9landir. Eger burjuvaziyi, kendilerinin yaratmad1g1 art1k degeri
alanlar ve bunun bir k1sm1m sermaye birikimi yapmak i9in kulla
nanlar olarak tammlad1ysak bunun sonucu olarak proletarya da,
yaratt1klan art1k degerin bir k1sm1m bkalanna birakanlar olarak
tan1mlan1r. Bu anlamda, kapitalist iiretim tarzmda yalmzca bmju
valar ve proleterler vard1r. Kutupluluk yap1sald1r.
Proleter kavramma ilikin bu yakl1mm nelere yol a91Ig1m
iyice a91khga kavutural1m: O reticiye iicret 6denmesini, proletar
yanm tanzmlayzcz 6zelligi olmaktan 91kanr. Bunun yerine bka
bir perspektiften yola 91kar. 0retici, deger yaratir. Peki, bu degere
ne olur? Mantiksal olarak ii9 olas1hk vardir: Hepsine sahip olur
(dolay1s1yla elinde tutar), bir kzsmzna sahip olur, ya da hi9bir
kzsmzna sahip olmaz. Eger hepsine sahip olmaz da, bir k1sm1m ya
da hepsini bka birine (ya da bir "irkete") "aktanrsa" ka1hgm-
iRK, ULUS, SJNIF 152

da ya hiir:bir ey ya ma! ya para ya da ma! art:I para ahr.


Eger iiretici hayat1 boyunca kendi iirettigi degerin hepsini
gerir:ekten elinde tutarsa kapitalist sisteme kat1lmam1 olur. Arna
kapitalist diinya ekonomisinin sm1rlan iir:inde, bu tiir bir iiretici
sand1g1m1zdan ir:ok daha ender bir olayd1r. Daha yakmdan incelen
diginde sozde "geir:im iir:in iireten ir:iftir:i"nin bile aslmda baz1 yollar
la, birilerine art1k deger aktard1g1 goriiliir.
Eger bu grubu saf d11 b1rak1rsak diger mant1ksal olas1hklar,
iir:lerinden sadece bir tanesi klasik modeli kar1layan sekiz ir:eit
proletaryadan bir matris olutururlar. Klasik modele uyan bu bir
tanesi, yaratt1g1 degerin hepsini "sahip"e aktaran ve kar1hgmda
para (yani iicret) alan iir:idir. Matrisin diger noktalanna ise kiiir:iik
iiretici (ya da "orta koylii"), kirac1 ir:iftir:i, ortakir:1, giindelikir:i, kole
gibi tan1d1k tipleri yerletirebiliriz.
Kukusuz bu "tipler"in her birinin tan1mma ilikin bka bir
boyut daha vard1r. Soz konusu olan, iir:inin roliinii belli bir bi
ir:imde oynamay1, pazann baskilan altmda (buna pikinlikle "oz
giir" emek adm1 veriyoruz) ya da siyasal mekanizmanm buyruk
lan yiiziinden (buna da diiriist bir ekilde, angarya ya da "mec
buri" emek diyoruz), nas1l kabullendigidir. Bka bir konu da
sozlemenin uzunlugudur; giinliik, haftahk, yilhk ya da omiir bo
yu olabilir. Oir:iincii bir konu ise iireticinin verili bir patronla ili
kisinin, iireticinin nzas1 almmadan, diger bir patrona devredilip
devredilemeyecegidir.
<;::a hmaya zorlanma derecesi ve sozleme uzunlugu odeme
biir:imiyle kesimektedir. O megin, 1 7 yiizy1l Perusu'nda mita,
zorunlu iicretli emekti, ama sadece belirlenmi bir siire iir:in zorun-
1uydu. Resmi sozlemeyle baglanm1 emek, iireticinin, yaratt1g1
degerin tiimiinii aktard1g1 ve ka1hgmda biiyiik k1smm1 ma! ola
rak ald1g1 bir emek biir:imiydi. Siiresi sm1rhyd1 . Giindelikir:i biitiin
degeri aktanyordu, kuramsal olarak para, ama pratikte ma! ah
yordu; sozleme kuramsal olarak bir yil, pratikte ise omiir boyu
siiriiyordu. Giindelikir:i ile kole arasmdaki fark, kukusuz sonuir:ta
kuramsal bir farkt1, ancak pratikte iki yonde ortaya ir:1k1yordu . Bi
rincisi, bir derebeyi bir koleyi satabilirdi, oysa genelde bir giinde
likir:iyi satamazd1 . i kincisi, eger d1andan biri giindelikir:iye para
S!NIF <;A Tl!)A1AS! 153

verirse yasal olarak "sozlemesini" sona erdirebilirdi. Bu bir kale


iyin geyerli degildi.
Bu morfoloj iyi olutururken nihai bir amay olarak degil, ka
pitalist diinya ekonomisinin baz1 siirer;lerini ay1khga kavuturmak
iyin yaptlm. <;eitli emek biyimleri arasmda, iktisadi ve siyasal
imalan ay1smdan biiyiik farklzlzklar vardir.
Sanmm iktisadi olarak, basit bir biyimde (yani en az maliyet
le) denetlenebilecek tiim emek siireyleri iyinde en y iiksek k1hk
alan emek biyimi iicretli emektir. Ve bu nedenle, artik degeri alan
kii iireticiyle miimkiin oldugu kadar, iicretli olarak degil bka
bir ey olarak iliki kurmay1 tercih edecektir. Suras1 kesindir ki,
art1gm belli bir kzsmz, denetim maliyetlerine harcanmak yerine
iireticiye verilirse fazla denetim maliyeti gerektiren emek siireyleri
daha az masrafl1 olur. Bunu yapmanm en kolay yolu iicretlerdir
ve iicret sisteminin tarihsel (ve siiregiden) kaynag1 budur.
Burj uvazinin bak1 ay1s1yla, iicret goreli olarak pahalz bir
emek tarzi oldugu iyin, neden kapitalist diinya ekonomisinde hir;
bir zaman tek ve hatta yakm zamana dek birincil emek biyimi bile
olmad1gm1 anlamak kolaydir.
Ancak kapitalizmin de kendi yelikileri vardir. Bunlann temel
olanlanndan biri k1sa vadede kirh olanm uzun vadede ille de karh
olmasmm zorunlu olmay11dir. Sistemin bir biitiin olarak yayilma
becerisi (bu, kir oramm korumak iyin gereklidir) diizenli olarak,
yetersiz diinya talebi kar1smda darbogaza girer. Bunu amanm
yollanndan biri baz1 iiretici siireylerin iicretsiz emekten iicretli
emek siireylerine toplumsal doniiiimiidiir. Bu, iiretilen degerin
iireticide kalan k1smmm artmasma ve dolay1s1yla da diinya talebi
nin artmasma yarar. Sonuyta, bir emek biyimi olarak iicretli eme
gin diinya yapmdaki genel yUzdesi, kapitalist diinya ekonomisinin
tarihi boyunca giderek art1 gostermitir. Genelde "proleterleme"
olarak s6z edilen budur.
Emek biyimi siyasal olarak da biiyiik farkhhk yaratir. <;unkii
iireticilerin geryek geliri arttikya ve resmi yasal haklar yayild1kya,
sonuyta bir noktaya kadar, proleter sm1f bilinci de yayilmaktadir.
Bir noktaya kadar diyorum, yiinkii "haklar" ve gelir artImm belli
bir diizeyine gelindiginde, "proleter" aslmda bm;kalarznzn artzk de-
IRK, UWS, SJNIF 154

geriyle yaayan bir "burjuva" halini ahr ve bunun en dogrudan et


kisi s1mf bilinci iizerinde olur. 20. yiizyil biirokrati/meslek sahibi,
aslmda bazen belli gruplann yamlannm seyrinde goriilebilir bu
niteliksel kaymanm a9Ik bir 6megidir.
" Burjuva" ve "proleter" kategorilerine ilikin bu yakl1m bi-
9imi, "koyliilerin" , "kii9iik burjuvalann" ya da "yeni i9i sm1f1-
nm" rollerini a91k9a g6sterse de, "ulusal" sorunla ve "merkez"
"9evre" ile ne ilgisi oldugu sorulabilir.
Bu konuda konumak i9in, u sualar popiiler olan bir soruna,
kapitalizmde devletin roliine bakmam1z gerekir. Kapitalist diinya
ekonomisinde bir kurum olarak devletin rolii, pazardaki bazila
nnm avantaj1m digerlerine kar1 artmnaktu; yani pazann "ser
bestligini" azaltmaktzr. Bu "tahrifat"tan kfu-h 91kanlann tiimii ta
rafindan desteklenecektir bu; zararh 91kanlann tiimii ise buna kar1
olacaktu. Biitiin sorun kimin tekerine kondugudur.
Avantajlan artmnanm bir9ok tarzI vardu. Devlet, geliri biri
lerinden ahp digerlerine vererek aktarabilir. Devlet (metalann ya
da emegin) pazar imkanlanm smulayabilir, bu da zaten oligopol
lerde ya da oligopsonlarda pay1 olanlann yarannadu. Devlet, ki
ilerin devletin eylemlerini degitirmek iizere 6rgiitlenmesini k1-
s1tlayabilir. Ve kukusuz devlet, yalmzca kendi smulan i9inde de
gil, daha 6tesinde de etkide bulunabilir. Bu meru (smu ge9i
lerine dair kurallar) ya da gayri meru (bir bka devletin i9ile
rine kanma) bi9imler alabilir. Kukusuz sav da kullamlan me
kanizmalardan biridir.
Devletin 6zel bir tiir 6rgiit oldugunu kavramak 9ok 6nemlidir.
Devletin egemenligi -ki bu modem diinyanm bir kavram1d1r
s1mrlan i9inde meru zor kullan1mm1 tekeline alma (diizenleme)
iddias1du ve iiretim unsurlannm ak1ma etkin bir bi9imde miida
hale etmekte g6reli olarak gii9lii bir konumdadu. Belli toplumsal
gruplann da devlet s1mrlanm degitirerek avantaj saglamalan
kukusuz miimkiindiir. Aynhk (ya da 6zerklik) ve ilhak (ya da fe
derasyon) hareketlerinin nedeni budur.
Bir biitiin olarak kapitalist diinya ekonomisinde yap1sal ib6-
liimiiniin siyasal payandas1 ilevini g6ren ey, devletlerin iiretim
unsurlannm ak1ma miidahale edebilme bi9imindeki bu ger9ek9i
SJNIF <;A T1$MASJ 155

giiir:leridir. Yinelenen ilk uzmanlma hamleleri (bir metanm iireti


minde dogal ya da toplumsal-tarihsel avantajlan) normal pazar be
delleriyle air1klanabilir; ama egilimleri kemikletiren, pekitiren ve
biiyiiten devlet sistemidir ve diinya ir:apmda iboliimii modelini
yenilemek iir:in devlet mekanizmasmm diizenli arahklarla kulla
m lmas1 gerekmitir.
Dahas1 ak1lara miidahale etme giicii farkhlm1t1r. Y ani,
merkez devletler ir:evre devletlerden daha gur;lu hale gelmilerdir
ve bu farkhlm1 giicii devletleraras1 ak1 serbestligini farkh
lm1 bir derecede tutmak iir:in kullanmaktad1rlar. Ozellikle mer
kez devletler, tarihsel olarak, paramn ve mallann emekten daha
"ozgiir bir biir:imde" akmas1 iir:in, zaman iir:inde ve diinya ir:apmda
diizenlemeler yapm1lard1r. Bunun nedeni merkez devletlerin, bu
yolla "eitsiz miibadele"nin avantajlanndan faydalanmaland1r.
Aslmda eitsiz miibadele sadece, diinya ir:apmda art1ga el ko
nulmas1 siirecinin bir parir:as1d1r. Bir proleterin bir bmjuvaya ili
kilendirildigi modele harfiyen bagh kahrsak hatah ir:oziimlemeler
yapanz. Gerir:ekte, iireticinin yaratt1g1 art1k deger bir dizi kii ve
irketten geir:er. Bu nedenle, birr;ok bmjuvanm, tek bir proleterin
artik degerini paylatzklarz olur. Zincirdeki farkh gruplann (miilk
sahibi, tiiccar, ara tiiketiciler) kesin paylan tarihsel degiime tabi
dir ve kapitalist diinya ekonomisinin ileyiinde analitik bir de
gikendir.
Bu artik deger aktanm1 zinciri ulusal sm1rlan s1k s1k (<;::ok
s1k? yoksa neredeyse her zaman m1?) ar ve bu oldugunda, bur
juvalar arasmdaki payl1m1 merkez devletlerdeki burj uvalar le
hine ir:evirmek iizere devreye devlet ilemleri girer. i te bu eitsiz
miibadeledir - art1k degere el konulmas1 siirecinin biitiinii iir:in
deki bir mekanizma.
Bu sistemin toplumsal-cografi sonuir:lanndan biri, farkh dev
letlerde, eit olmayan bir bmjuvazi-proletarya dag1hmmm oluma
s1d1r. Merkez devletler ulusal olarak, ir:evre iilkelerden daha yiik
sek bir burjuva yiizdesine sahiptir. Buna ek olarak, iki bolgede
bulunan bmjuva ve proleter r;eitleri arasmda sistematik farkh
hklar vard1r. Omegin merkez devletlerde iicretli proleter yiizdesi
sistematik olarak daha yiiksektir.
iRK, ULUS, SJNIF 156

Kapitalist bir diinya ekonomisinde devletler siyasal 9at1ma


nm esas arenas1 olduguna gore ve diinya ekonomisi ulusal sm1f
bileiminin yaygm bir ekilde farkhhk gostermesi eklinde ile
digine gore, diinya ekonomisinin farkh konumlannda olan devlet
lerin politikalanmn neden bu denli farkh olmas1 gerektigini kavra
mak kolayd1r. Bundan dolay1, ulusal iiretimin diinya ekonomisin
deki ilevini ve toplumsal bileimini degitirmek i9in belli bir dev
letin siyasal mekanizmasm1 kullanmanm, kapitalist diinya sistemini
kendiliginden degitirmeyecegini kavramak da kolayd1r.
Ancak uras1 a<;1kt1r ki, yap1sal konumda bir degiime dogru
yapilan bu 9eitli ulusal hamleler (bunlara 9ogu zaman yamlt1c1 bir
bi9imde "gelime" deriz) geryekten de diinya sistemini etkilemekte
ve uzun vadede ger9ekten de doniitiirmektedir. Arna bunu prole
taryanm diinya 9apmda sm1f bilinci iizerindeki etkileri yoluyla -
araya giren bu degiken yoluyla- yaparlar.
0 halde merkez ve 9evre, burjuvazinin artlga el koyma sis
teminin 9ok onemli bir par9asm1 belirlemek iizere kulland1g1m1z
ibarelerdir yalmzca. (:ok basite indirgersek, kapitalizm, proleterin
art1k degerine bmjuvanm el koydugu bir sistemdir. Bu proleter
burjuvadan ayn bir iilkede bulundugu zaman, el koyma siirecini
etkileyen mekanizmalardan biri, devlet sm1rlanndan ak1m kont
roliiniin yonlendirilmesidir. Bu, merkez, yan-9evre, ve 9evre
kavramlannda ozetlenen "eitsiz gelime" ekillerine yo! a<;ar. Bu
da elimize, kapitalist diinya ekonomisindeki bir9ok sm1f 9at1mas1
bi9iminin 9oziimlenmesine yard1mc1 olan bir zihinsel ara9 ver
mektedir.
MARX VE TAR1H:
KUTUPLAMA*

Immanuel Wallerstein

Genelde ir:ogu ziimlemeciler (ozellikle de Marksist ziimleme


ciler), Marx'm tarih yaz1m1yla ilgili en irok belirsizlik t1yan dii
iincelerini vurgulama ve siireir: iir:inde onun en 6zgiin ve verimli
diiiincelerini ihmal etme egilimi gostermektedirler. Bu belki de
1rmamam1z gereken bir eyse de iimizi hiir: kolaylt1rmad1g1
air:1kt1r.
"Herkesin Marx'1 kendine," derler ve kukusuz bu dogrudur.
Aslmda son otuz yilda genir: Marx, epistemolojik kopu vb. hak
kmda yapilan tart1malara bakarsak ben, "herkesin ir:ifte Marx'1
kendine" diyecegim. Benim iki Marx'1m kronoloj ik olarak birbiri
ni izlemiyorlar. Bana Marx'm epistemoloj isindeki temel bir iir:sel
ir:eliki gibi goriinen, iki farkh tarih yaz1m1 ile sonuir:lanan eyden
doguyorlar.
Bir yanda, insan dogas1 kavram1 iizerine kurulu bir antropo
loj iyi, Kantir:1 kesin buyruklan, insanhk durumunun yava ama
kair:milmaz bir ekilde iyilemesine olan inanc1 ve 6zgiirliigii ara
yan insana olan ilgiyi temel alan liberal bmjuva diiiincesine kar1
en biiyiik bkaldm olan Marx var. Marx tiim bu kavramlar kii
mesine kar1, her biri farkh yap1ya sahip, her biri kendi iiretim
tarz1yla tammlanan ayn diinyalarda bulunan, ir:ok say1da toplumsal
gerir:ekligin varoldugunu one siirdii. Amair: bu iiretim tarzlannm
ideolojik perdelerinin ardmdaki ileyilerini ortaya ir:1karmakt1.

* Makalenin i ngilizce orijinali, "Marx and History Fmitfol and Unfruit


fol Emphasis" (Marx ve Tarih: Verimli ve Verimsiz Vurgulamalar) ad1yla
Thesis Eleven dergisi.nde, no. 8, l 984'te yaymlammtlf.
IRK, UWS, SJNIF 158

Bundan sonra "evrensel yasalar"a duyulan inancm kiiyi her bir


iiretim tarzmm ozelliklerini tammaktan, ileyiinin gizlerini ke
fetmekten ve boylece de tarihin yollanm a91k9a incelemekten ah
koydugu diiiincesi geldi .
Diger yandan ise Marx, ilerlemeye dogru k1mlmaz bir tarih
sel gidii kabul ettigi ol9iide, evrenselciligi de 9izgisel antropoloji
siyle beraber kabul etti . Onun iiretim tarzlan okul 9ocuklan gibi
boy sm1sma gore, yani iiretim gii9lerinin gelime derecesine gore
dizilmi goriiniiyorlard1. (Aslmda kurallara uymay1 ve diizgiin
s1raya girmeyi reddeden haylaz bir okul 9ocugu roliinii oynar gibi
goriinen Asya tipi iiretim tam kavrammm neden oldugu iddetli
s1kmtmm kaynag1 budur.)
A91ktir ki bu ikinci Marx, liberaller tarafmdan 9ok daha kabul
edilebilirdir ve hem entelektiiel hem de siyasal olarak uzlmaya
haz1r olduklan Marx odur. Oteki Marx 9ok daha can s1k1c1dir. Li
beraller o Marx'tan korkar ve onu reddederler, elbette onun ente
lektiiel meruiyetini de inkar ederler. Bu ilk Marx, ister kahrnman
olsun ister eytan, bana ilgin9 gelen ve bugiin hala bize soyleye
cek bir eyleri olan tek Marx'tlr.
i ki Marx arasmdaki bu aynmda soz konusu olan, birbiriyle
zit tarihsel mitlerden tliretilen farkh kapitalist gelime beklentileri
dir. Kapitalizm oykiimiizii iki kahramandan birinin etrafmda don
diirebiliriz: muzaffer burjuva ya da yoksul kitleler. Kapitalist diin
ya ekonomisinin be yiizyilhk tarihinin anahtar kiiligi bu ikisin
den hangisidir? Tarihsel kapitalizm 9ag1ru nasil degerlendirecegiz?
Diyalektik olarak kendi reddine ve Aifhebung*una yol a9tig1 i9in
toptan olumlu mu? Y oksa diinya niifusunun biiyiik 9ogunlugunun
yoksullmasma yol tlg1 i9in toptan olumsuz mu?
Bu gorii se9iminin aynntih her 9oziimlemede yans1tild1g1 ba
na olduk9a a91k gelmektedir. Sadece tek bir omek verip, 9agd
bir yazardan rasgele bir diiiinceye deginecegim. Buna ozellikle
deginiyorum, 9iinkii rasgele, yani masumane denebilecek bir e
kilde ileri siiriilmii bir diiiince bu. Yazar, Saint-Just'iin Frans1z
Devrimi boyunca iktisat iizerine diiiinceleriyle ilgili kavray1c1 ve

Aiiflzebung: Ama (i;: . n . )


MARX TE TANH 159

derin bir tartImasmda, Saint-Just'ii "anti-kapitalist" olarak tan1m


lamamn uygun olacag1 ve bu tan1mm aslmda sanayi kapitalizmini
kapsayacak bir ekilde geniletilebilecegi sonucuna vanyordu.
Daha soma oyle ekliyordu: "Bu anlamda Saint-Just'iin selefle
rinden ya da i;agdlanndan daha az ilerici oldugu soylenebilir." 1
Peki neden "daha" ilerici degil d e "daha az" ilerici? Meselenin ozii
bu.
Kukusuz Marx bir Aydmlanma adam1, bir Smithgil, bir Ja
koben, bir Saint-Simoncu'ydu. Bunu kendi soyliiyordu. 1 9. yiiz
y1hn tiim iyi sol entelektiielleri gibi onun da zihni bmjuva libera
lizminin ogretileriyle doluydu. Yani tiim arkadlanyla birlikte,
Ancien Regime kokan her eye -imtiyaz, tekel, derebeylik hak
lan, aylakhk, dindarhk ve hurafeye- ka1 bir i;eit siirekli, nere
deyse ii;giidiisel bir protestoyu payl1yordu. Marx bu miyad1m
doldurmu diinyaya kar1 ak1lc1, ciddi, bilimsel, iiretici olan ne
varsa onun yamndaydi. <::o k i;ahmak erdemdi .
Marx, bu yeni ideolojiye dair i;ekincelere sahip olmasma rag
men (ki bunlar i;ok da fazla degildi), bu degerlere bagh oldugunu
iddia etmeyi ve daha soma liberalleri kendi ipleriyle asarak, bu
degerleri onlara kar1 siyasal ai;1dan kullanmay1 taktik olarak ya
rarh buldu. <::iinkii liberallerin kendi devletlerinde diizen ne zaman
tehdide ugrasa ilkelerini rafa kaldird1klanm gostermek onun ii;in
pek de zor degildi. Bu nedenle Marx ii;in liberallere kendi sozle
rini tutturmak, liberalizmin mantigm1 en ui; noktasma dek gotiir
mek ve boylece onlara, kendilerinden bka herkese sahk verdik
leri ilac1 yutturmak kolay bir iti . Marx'm bhca sloganlanmn
daha fazla ozgiirliik, daha fazla eitlik, daha fazla kardelik ol
dugu soylenebilir.
Marx'm zaman zaman Saint-Simon kar1tl bir gelecege dogru
bir imgelem s1i;ray11 yapmaya egilimli oldugu kuku gotiirmez.
Fakat belki de her zaman antipatik ve geri;ekten zararh buldugu
iitopyac1 ve anarist iradeciligin ekmegine yag siirmekten kork-

1 . Charles-Albert MICHALET, " Economie et politique enez Saint-Just.


L'exemple de l'inflation", Annales historiques de la Revolution .fram;:aise, LV,
no. 1 9 1 , Ocak-Mart 1 968, s. 1 05- 1 06.
IRK, UWS, SJNIF 1 60

tugu ilj:in bu yonde fazla ileri gitmekte tereddiit ettigi olduk9a


a1j:1ktir. Goriilerine 9ok kukucu bir ekilde yaklmam1z gereken
Marx, ite tam da bu burjuva liberal Manx'tir.
Tekrar sahneye 91karmam1z gereken Marx ise oteki Marx'tir;
tarihi karm1k ve dolambayh goren Marx; bu nedenle de kapita
lizmi tarihsel bir sistem olarak eletiren Marx'tir. Bu Marx tarihsel
kapitalizm siirecine yakmdan baktigmda ne buldu? Y almzca "bu
giine dek varolmu olan tiim toplumlann" goriingiisii olan sm1f
miicadelesini degil, sm1f kutuplm;mas1m da buldu. Onun en radi
kal ve ciiretkar varsay1m1 buydu ve dolay1s1yla en iddetle kar1
konulan varsay1m1 da bu oldu.
Blang19ta Marksist partiler ve diiiiniirler, yaptig1 felaket
haberciligiyle gelecegi ipotek altma almi goriinen bu sm1f kutup
lmas1 kavram1m ortahga bol bol savurdular. Fakat Marksizm
kar1tI entelektiieller en azmdan 1 945'ten beri, BatI iilkelerindeki
sanayi i9ilerinin yoksullmak bir yana, biiyiikbabalanndan 9ok
daha iyi yad1klanm ve sonu9 olarak degil mutlak, goreli bir
yoksullama bile olmad1gm1 kamtlanmakta 9ok daha az zorlan
dilar.
Dahas1, hakhydilar. Ve bunu bizzat sanayi toplumlannda sol
partilerin esas toplumsal tabam olan sanayi i9ilerinden daha iyi
bilen de yoktu. Bu nedenle Marksist partiler ve diiiiniirler, bu
temadan geri 9ekilmeye bladilar. Bu belki bir bozgun degildi,
ama en azmdan konuya girmekte tereddiit eder hale geldiler. Ku
tuplma ve yoksullmaya yapilan at1flar yav yav (tipk1 dev
letin "soniimlenmesine" yapilan atiflar gibi) tiimden azald1 ya da
kayboldu; bizzat tarih tarafindan yalanlanm1 gibi goriindii .
Bizim Marx'1m1zm sahip oldugu en zekice sezgilerden biri
nin, bir 9eit planlanmam1 ve kannakan1k diiiiii ite boyle
ger9ekleti. (:iinkii Marx, longue duree * konusunda sand1g1m1z
dan 9ok daha kumazd1 . Ger9ek u ki kutuplma tarihsel olarak
yanh degil dogru bir varsay1mdir ve hesap birimi olarak kapita
lizm ilj:in ger9ekten ge9erli olan tek varhg1, yani kapitalist diinya
ekonomisini kullanmak kayd1yla, bu varsay1m1 ampirik olarak

* uzun vadehlik. (9n.)


MARX TE TA!VH 1 61

kamtlamak mumkundur. Bu olu ii;inde, dort yuzyil boyunca s1-


111flann yalmzca goreli olarak degil, mutlak olarak da kutupl
malan geri;eklemitir. Peki eger durum buysa kapitalizmin ileri
ciligi nerede yatmaktadir?
Kutuplmadan ne kastettigimizi saptamak ve belirlemek zo
runda oldugumuzu soylemeye gerek yok . Tamm kendiliginden
ai;1k degildir; her eyden once (geni tamm1yla) maddi servetin
toplumsal dag1hm1 ile, proleterleme ve burjuvalmanm ikiz su
rei;lerinin sonucu olan toplumsal iki ui;lulmay1 birbirinden ayir
mam1z gerekmektedir.
Servetin dag1hm1 soz konusu oldugunda, bunu hesaplamak
ii;in i;eitli yollar vard1r. Balang1i; olarak hesap birimine karar
vermek zorunday1z; yalmzca mekansal birime (yukanda ulusal
devlet ya da irket yerine dunya ekonomisini tercih ettigimizi be
lirtmitik) degil, zamansal birime de karar vermeliyiz. Sozunu
ettigimiz dag1hm, bir saatlik mi, bir haftahk m1, bir y1lhk m1, otuz
yilhk m1? Her hesap farkh, hatta bagdmaz sonui;lar verebilir.
Aslma bakarsamz insanlann i;ogu iki zamansal hesapla ilgilenir.
Biri <;ok k1sa vadeli bir hesaptir ve hayatta kalma hesab1 olarak ad
landmlabilir. Digeri ise, hayatm niteligini, bir kiinin yamakta
oldugu gunluk hayatm toplumsal degerlendirmesini oli;mek ii;in
kullamhr ve tiim bir hayatm hesab1 olarak adlandmlabilir.
Hayatta kalma hesab1 dogas1 geregi degiken ve gelip gei;i
cidir. Bize maddi kutuplama olup olmad1gm1, nesnel ve oznel
olarak gosterebilecek en iyi oli;u tum bir hayatm hesab1d1r. Ku
aklar aras1 ve uzun vadeli olan bu ikinci tur hesaplan karIi
tirmam1z gerekir. Ancak kuaklararas1 bir karIitirma, tek bir
sulale ii;indeki kar1ltirma anlamma gelmez; i;unku boylesi bir
karIitirma bir butiin olarak dunya sistemi perspektifiyle ilgisi
olmayan bir etkeni, dunya ekonomisinin belirli bolgelerindeki top
lumsal hareketlilik oranlanm ie kant1rmaktad1r. Yapmam1z ge
reken, dunya ekonomisinin, her biri gruptakilerin tiim hayatlanyla
oli;ulen paralel tabakalanm, birbirini izleyen tarihsel anlarda kar
1lt1rmakt1r. Sorulmas1 gereken soru, bir tarihsel anda, verili bir
tabakada tum bir hayat deneyiminin digerinden daha kolay m1
yoksa zor mu oldugu ve zaman ii;inde yuksek tabaka ile ag1 ta-
IRK, UWS, SJNIF 1 62

baka arasmda artan bir w;:urum oluup olumad1g1dir.


Hesap, yalmzca bir hayat boyu saglanan tiim geliri degil , bu
gelirin, (hangi bi9imde olursa olsun) saglanmasma aynlan hayat
boyu 9ahma saatlerine boliinmesini de irmelidir. Boylece kar
iltirmah bir 96ziimlemenin temeli olabilecek sayilan elde ede
biliriz. Hayat siiresi goz oniinde bulundurulmahdir, fakat bu siire
daha 9ok l ve hatta 5 ymdan itibaren hesaplanmahdir (boylece,
yetikinlerin saghgm1 etkilemeyen, ancak 9ocuk oliimleri oramm
diiiirebilecek saghk alanmdaki kimi gelimelerin etkisini saf d11
birak1labiliriz). Son olarak 9ok say1da insanm soyunun devam1m
onleyerek diger baz1lannm kaderinin iyilemesinde rol oynayan
9eitli soykmmlan da hesabm (ya da indeksin) i9ine ka
t1lmahdir.
i namyorum ki, uzun vadede ve tiim diinya ekonomisinin bir
ucundan obiir ucuna hesaplanm1 baz1 makul rakan1lar elde edile
bilse, bu rakamlar son dort yiizyil boyunca kapitalist diinya eko
nomisinde belirgin bir maddi kutuplma oldugunu a91k9a kamtla
yacaktir. Daha a91k olmak gerekirse, diinya niifusunun (hala kir
sal olan biiyiik 9ogunlugunun) giiniimiizden dort yiizy1l once
sinden 9ok daha az kar1hk alarak daha 9ok ve uzun 9aht1g1m id
dia etmekteyim.
Kitlelerin daha onceki lardaki hayatlanm idealize etmeye
niyetim yak; sadece onlann insani olanaklannm genel diizeyini
bugiinkii torunlanyla kariltirarak degerlendirmek istiyorum.
Bir Bat1 iilkesinde vas1fh i9ilerin atalanndan daha iyi durumda
olduklan ger9egi, bugiin Kalkiita'da yayan vas1fsiz bir i9inin
hayat standard1 hakkmda -kald1 ki Perulu ya da Endonezyah bir
mevsimlik tanm i9isinin durumundan soz etmiyorum bile- pek
bir ey soylememektedir.
Proleterleme gibi Marksist bir kavram1 maddi gelir bilan9osu
olarak kullanmakla "ekonomizme" fazla kayd1g1m soylenerek iti
raz edilebilir. Ne de olsa onemli olanm iiretim ilikileri oldugunu
savunanlar var. Kukusuz bu dogru bir yorumdur. Oyleyse ku
tuplmaya bir toplumsal iki u9lulama, 9ok say1da ilikinin tek
bir burjuva-proleter z1thgma doniimesi olarak bakal1 m. Y ani yal
mzca ( Marksist literatiiriin bir kurtanc1s1 olan) proleterlemeye
MARX TE TANH 1 63

degil, (onun mant1ksal kar1hg1 olan ama aym l iteratiirde pek az


tart11lan) burjuvalmaya da bakahm .
B u durumda da b u terimlerle n e demek istedigimizi belirle
mek zorunday1z. Eger bir burjuva, tamm olarak yalmzca 1 9. yiiz
yilm bmda Frenglandh tipik bir sanayici olabiliyorsa ve bir pro
leter de yalmzca, bu sanayicinin fabrikasmda 9ahan kii olabili
yorsa, kapitalist sistemin tarihinde pek de sm1f kutuplmas1 ol
mad1g1 epey kesindir. Kutuplamanm azald1g1 bile kamtlanabilir.
Ancak eger ger9ek bir burjuva ve ger9ek bir proleterden kas1t
bugiinkii gelirleriyle, yani miras kalm1 kaynaklardan (sermaye,
miilk, ayncahk, vb.) elde edilen gelire bag1mh olmadan yayan
larsa; aynm, ikili rolleri fazla i<;ermeyen, yalmzca art1k degeri ya
ratan (proleter) ile onun yaratt1g1 art1k degerle yayan (burjuva)
arasmda yap1lan bir aynmsa; yiizy1llar boyunca giderek daha 9ok
insamn bu iki kategoriden birinde yerini ald1g1 ve bunun heniiz ta
mamlanmam1 olan yap1sal bir siirecin sonucu oldugu, kukuya
yer b1rakmayacak ekilde one siiriilebilir.
Bu siire9lere daha yakmdan bakmak sav1m1z1 <19Ikhga kavu
turacaktir. "Proleterleme"de ger9ekte olup biten nedir? Tiim diin
yada i<;iler, gelirlerin topland1g1 kii9iik "hane" gruplannda ya
maktad1rlar. Ne tiimiiyle akrabahkla ilgili ne de zorunlu olarak or
tak-ikamete dayah olan bu gruplann belli bir iicret gelirine dayan
mad1g1 durumlar enderdir. Fakat aym ekilde sadece iicret gelirle
riyle ge9inmeleri de pek az rastlamr bir eydir. Bu gruplar kii<;iik
meta iiretiminden, kiralardan, hediyelerden, transfer odemelerin
den ve (hi<; de az olmayan) ge9imlik iiretimden gelenleri iicret ge
lirine eklemektedirler. Boylelikle 9ok say1da gelir kaynagm1, ku
kusuz 9ok farkh oranlarda, 9ok farkh yerlerde ve zamanlarda bir
letirirler. Bu nedenle proleterlemeyi iicret gelirine bag1mhhgm
toplam yiizde olarak artma siireci eklinde diiiinebiliriz. Bir ha
nenin iicretlere yiizde s1fir bag1mhhktan yiizde yiiz bag1mhhga
birdenbire ge9tigini diiiinmek tiimiiyle tarihd11 diiiinmektir.
Soz konusu hanelerin bazen k1sa siirelerde, diyelim ki yiizde yir
mi be bag1mhhktan yiizde elli bag1mhhga ge9meleri daha miim
kiindiir. Bildigimiz klasik 6mekte, 1 8 . yiizy1lm ingiliz "9itleme
hareketlerinde" de olan ag1 yukan budur.
IRK, ULUS, SJNIF 1 64

Proleterlemeden kfu-h 91kan kimdir? Kapitalistlerin kfu-h 91k


t1g1 hi9 de kesin degildir. Hanelerin iicretlerden elde ettikleri gelir
lerin yiizdesi artt1k9a iicret diizeyi de yeniden iiretim i9in gerekli
asgari diizeye yaklacak ekilde azalmak zorunda degil, eza
manh olarak artmak zorundad1r. Belki de boylesi bir savm sa9ma
oldugunu diiiinebilirsiniz. Eger bu i9iler daha once asgari iicret
lerini almam1 olsalard1 biyolojik olarak nasd hayatta kalabilirler
di? Aslmda bu hi9 de sma degildir. (:iinkii eger iicret geliri bane
geliri toplammm yalmzca kii9iik bir oranm1 oluturuyorsa, iicretli
i9inin ivereni, toplam bane gelirinin diger bileenlerini, odenen
iicret ile hayatta kalmak i9in gerekli asgari miktar arasmdaki fark1
"kapatmaya" zorlayarak asgari-altz bir saat iicreti odeyebilir. Bu
nedenle, asgari bir diizeyi yakalamak i9in ge9imlik emekten ya da
kii9iik meta iiretiminden tiim bir haneye asgari-iistii gelir elde et
mek amac1yla gereken 9ahma, iicretli emek9inin ivereni i9in bir
"yard1m odenegi " olarak, bu iverene artik deger aktanmma hiz
met etmektedir. Diinya ekonomisinin 9evre bolgelerindeki inaml
maz derecede diiiik iicret ol9eklerini 1klayan ey budur.
Kapitalizmin temel likisi iyi bilinir. Bu, kanm en iist diize
ye 91karmanm (ve bu nedenle iicretler de dahil olmak iizere, iire
tim maliyetlerini en aza indirmenin) yollanm arayan bireysel giri
imci olarak kapitalistin 91kan ile onun, iiyeleri kfu-lanm realize
edemedik9e, yani iirettiklerini satamad1k9a para kazanamayacak
olan bir sm1fm iiyesi olarak 91karlan arasmdaki 9elikidir. ite bu
yiizden al1cdara ihtiya9lan vardir ve bu 9ogunlukla i9ilerin nakit
gelirlerini arbrmaya ihtiya9 duymalan anlamma gelmektedir.
Burada diinya ekonomisinin tekrarlanan durgunluklanm,
diinya niifusunun (her seferinde yeni) baz1 k1s1mlanmn ahm gii
ciindeki siireksiz fakat zorunlu (yani basamak benzeri) art1lara
gotiiren mekanizmalan yeniden gozden ge9irmeyecegini. Sadece
bu ger9ek ahm giiciinii artirma mekanizmalannm en onemlile
rinden birinin proleterleme olarak adlandird1g1m1z siire9 oldu
gunu soyleyecegim. Proleterleme, kapitalistlerin bir sm1f olarak
k1sa vadeli (yalmzca k1sa vadeli) 91karlanna hizmet etse bile tek
tek iverenler olarak 91karlanna kar1dir ve bu nedenle prole
terleme, normal olarak, onlar sayesinde degil onlara ragmen ger-
MARX TE TANH 1 65

9ekleir. Proleterleme talebi daha 9ok obiir taraft:an gelir. i 9iler


kendilerini itli yollarla orgiitlerler ve boylece taleplerinden ba
zilanm elde ederler, bu da onlara ger9ek bir iicret-tabanh asgari
iicret eigine ulma olanag1 saglar. Yani i9iler kendi c;abalanyla
proleterleirler ve sonra da zafer diye haykmrlarl
Benzer ekilde, burjuvalmanm ger9ek niteligi de inandml
d1g1m1zdan olduk9a farkhdir. Bmjuvanm klasik Marksist sosyo
lojik portresi, bizzat Marksizrn'in temelindeki epistemolojik 9eli
kilerle yiikliidiir. Marksistler bir yandan, ilerici-giriimci-bmju
vanm, tembel-rantiye-aristokratm z1dd1 oldugunu ileri siirerler. Ve
bmjuvalar arasmda da ucuz ahp pahah satan (bu nedenle spe
kiilator-vurguncu-aylak) ticari kapitalist ile iiretim ilikilerinde
"devrim yapan" sanayici arasmda bir z1thk gosterilir. Eger bu sa
nayici kapitalizrne giden "gerkten devrimci" yolu tutmusa, yani
bu sanayici liberal efsanelerin kahramanma, 9aha 9aha biiyiik
adam olmu kii9iik adama benziyorsa, bu z1thk daha da keskin
hale gelir. Marksistler, bu inamlmaz ama koklii tavir sonucu ka
pitalist sistemin kutsammm bhca faillerinden biri olmulardir.
Bu tamm insana, bu aym sanayicilerin, i9ileri, art1k degeri
9ekip alma bi9imindeki somiiriileri -ve boylece mant1ksal ola
rak tiiccar ve "feodal aristokrat" ile birlikte aylaklar safina kat1h
lan- hakkmdaki diger Marksist tezleri neredeyse unutturmak
tadir. Fakat eger hepsi bu temel bi9imde birbirlerine benzer iseler
o halde farkhhklan a91ga vurmak, kategorilerin tarihsel evrimini,
varsayilan gerilemeleri (omegin "soylu yamak" isteyen bmju
vazinin "aristokratlmasm1"), baz1 bmjuvalann ihanetini (9iinkii
goriiniirde "tarihsel rollerini oynamay1" reddetmektedirler) tarti
mak i9in ne demeye bu kadar zaman harc1yoruz?
O stelik bu dogru bir sosyolojik portre midir? T1pk1 9ok say1-
da kaynaktan (iicret bunlardan sadece biridir) elde edilen gelirleri
birletiren hanelerde yayan i9iler gibi, kapitalistler de (ozellikle
biiyiik olanlan) ashnda bir9ok yatmm, kira, ticari karlar, "nor
mal" iiretim karlan, mali spekiilasyonlar gibi kaynaklardan gelen
gelirleri birletiren iletmelerde yarlar. Bu gelirler para bi9imini
ald1ktan sonra kapitalist i9in bir fark yoktur; hepsi mahkum ol
duklan o bitmek bilmez ve cehennemi birikimin peine diimek
IRK, ULUS, SJNIF 1 66

i9in hirer ara9 oluverir.


Bu noktada konumlannm psikoloj ik-sosyoloj ik 9elikileri
devreye girmektedir. Weber uzun siire once Kalvincilik'in man
ttgmm insanm "psikolojisi"yle 9elitigine dikkat 9ekmiti. Mantik
bize, insanm kendi ruhunun kaderini bilmesinin olanaks1z oldu
gunu soyler; 9iinkii insan Tann'nm niyetlerini bilebilseydi, tam da
bu nedenle, Tann'nm giiciinii sm1rlam1 olurdu ve Tann arttk
"her eye kadir" olmazdt. Fakat insan, kaderi iizerinde hi9bir etkisi
olmad1gm1 kabul etmeyi psikolojik olarak reddeder. Bu 9eliki
Kalvinci teolojik "uzlmaya" yol m1ttr. Kii Tann'nm niyetle
rini bilemezse de en azmdan "d1 iaretler" yoluyla olumsuz bir
karan gorebilir; ancak bu tiir iaretlerin yoklugunda tersi bir sonu
ca varmadan yapabilir bunu. Boylece ahlak u ekli ahr: Namuslu
ve miireffeh bir hayat selamet i9in gerek arttir ama yeter art
degildir.
Bugiin burjuva, daha diinyevi bir k1hfta da olsa, aym 9eli
kiyle yiiz yiizedir. Manttksal olarak kapitalistlerin Tanns1, bmju
vanm sadece biriktirmesini ister. Ve bu buyruga kar1 gelenleri
eninde sonunda iflasa siiriikleyerek cezalandmr. Fakat biriktir
mekten bka bir ey yapmamak hi9 de eglenceli degildir. i nsan
ara sira birikiminin meyvelerini de tatmak ister. Burjuva ruhunda
hapsedilmi olan "feodal-aristokrat" aylagm eytan1 golgeler ara
smdan 91kar ve bmjuva, "soylu yamak" ister. Fakat "soylu ya
amak" i9in insanm geni anlamda rantiye olmas1, yani elde etmek
i9in az 9aba gerektiren, siyasal olarak "giivence altmda" ve "miras
biraktlabilir" gelir kaynaklanna sahip olmas1 gerekir.
Bu nedenle "dogal" olan, bu kapitalist diinyada her ayncal1kh
tarafm "diledigi" ey rantiye statiisiinden giriimci statiisiine ge9-
mek degil, bunun tam tersidir. Kapitalistler "bmjuva" olmak iste
mezler. Her zaman i9in "feodal-aristokratlar" olmay1 tercih eder
ler.
Eger kapitalistler yine de giderek daha fazla bmjuval1yor
larsa bu, onlann iradesi sayesinde degil, iradelerine ragmen ger-
9eklemektedir. Bu, i9ilerin, kapitalistlerin iradesi sayesinde de
gil onlann iradelerine ragmen proleterlemelerine paraleldir. Bu
paralellik daha da ileri gider. Eger burjuvalma siireci ilerliyorsa
MARX TE TAJUH 167

bu k1smen kapitalizmin 9elikilerine, k1smen de i9ilerin bask1-


lanna baghd1r.
Nesnel olarak, kapitalist sistem yayild1k9a daha ak1lcilm1
bir hale gelir, daha 9ok sermaye yogunlmasma neden olur, re
kabet giderek daha 9etin bir hal ahr. Birikim yapma zorunlulu
guna aldirmayanlar rakiplerinin ka1 saldmlanndan 9ok daha h1z
h, kesin ve vahi bir ekilde zarar gorlirler. Bu nedenle "aristok
ratlma" yolundaki her hata diinya pazarznda 9ok daha agir bir
bi9imde cezalandmhr; diinya pazan "iletme"nin -6zellikle de
geni ve (yan) millilemi ise- i9sel bir tasfiyesini gerektirir.
Bir iletmenin yonetiminin varisi olmay1 isteyen 9ocuklar
art1k d1andan, yogun ve "evrenselci" bir egitim almak zorunda
d1rlar. Teknokratik yoneticinin rolii yav yav artm11Ir. Kapi
talist sm1fm burjuvalmas1m kiiletiren ite bu yoneticidir. Bir
devlet biirokrasisi, art1k degere el konulmas1m ger9ekten tekel
letirebilirse, her tiirlii ayncahg1 k1smen bireysel ya da s1mfsal ve
rasete degil de hali hazzrdaki etkinlige bagh kilarak, bu burj uva
lmay1 miikemmelen kiiletirebilir.
Bu siirecin i9i s1mfi tarafmdan daha ileri gotiiriildiigii ol
duk9a a91ktir. i ktisadi hayatm ara9lanm teslim almak ve adaletsiz
ligi ortadan kaldirmak yolundaki tlim 9abalan kapitalistleri smir
lama ve onlan burjuvalmaya dogru geriletme yoniindedir. Feo
dal-aristokrat aylakhk siyasal olarak fazla tehlikeli ve fazla gaze
bat1c1d1r.
Karl Marx'm tarih yaz1mmdaki tehisi bu ekilde kendini
dogrulamaktad1r: burjuva ve proleter eklinde iki biiyiik s1mfta
kutuplma; hem maddi hem de toplumsal olarak. Fakat Marx'm
okunmasmdan tiiretilebilecek verimli ve verimsiz tarih yaz1m1 vur
gulamalan arasmda yapilan tiim bu aynm neden 6nemlidir? Bu,
sosyalizme "ge9i"i kuramltirma, aslmda, genelde "ge9iler"i
kuramltirma sorunuyla karIlIld1gmda 6nem kazamr. Ge9-
mile karIltmld1gmda kapitalizmden "ilerici" olarak soz eden
Marx, burjuva devrim(ler)inden, feodalizmden kapitalizme bir9ok
"ulusal" ge9iin anahtanym19asma soz etmektedir.
Kuku verici ampirik niteliklerini bir yana birakirsak, burjuva
"devrimi" kavram1, bu devrimin hem 6nciil hem de 6nkoul oldu-
IRK, UWS, SJNIF 1 68

gu bir proleter devrimini duunmeye yoneltir bizi. Modernlik bir


birini izleyen bu iki "devrim"in zirvesi halini ahr. Kukusuz bu
art arda geli ne ac1s1z ne de amahdir: daha ziyade iddetli ve
kesintilidir. Fakat yine de, t:Ipk1 kapitalizmin feodalizmin ardmdan
gelii gibi ka91mlmazdir. Bu kavramlar, i9ilerin mucadelesi i9in
tum bir stratej iyi, tarihsel rollerine ald1rmayan bmjuvalara kar1
ahlaki su9lamalarla dolu bir stratejiyi i9ermektedir.
Fakat eger bmjuva "devrimleri" yoksa ve sadece ay gozlu ka
pitalist kesimlerin olduriicu mucadeleleri soz konusuysa ne kopya
edilecek bir model ne de Iiacak bir siyasal-toplumsal "geri kal
m1hk" vardir. Hatta tum "bmjuva" strateji , ka91m lmas1 gereken
bir ey olabilir. Eger feodalizmden kapitalizme "ge9i" ne ilerici
ne de "devrimci" ise; eger bu ge9i egemen katmanlar i9in i9i
y1gmlan uzerindeki kontrollerini pekitirmeye ve somurii duzeyini
artirmaya izin veren buyuk bir kurtanc1 olmusa (imdi oteki
Marx'm diliyle konumu oluyoruz) bugiin bir ge9i zorunluysa
da, bunun kapmlmaz olarak sosyalizme ge9i (yani uretimin kul
lamm degeri i9in oldugu eitlik9i bir diinyaya ge9i) olmad1g1 so
nucuna varabiliriz. Gunumuzde anahtar sorunun kuresel ge9iin
yonu oldugu sonucuna varabiliriz.
Kapitalizmin, 9ok uzak olmayan bir gelecekte oliim haberini
alacak olmas1, bana hem kesin hem de ho geliyor. Bunu, i9inde
buyuyen "nesnel" 9elikilerinin bir 96zumlemesiyle kamtlamak
kolaydir. Gelecek diinyanm niteliginin, bugiinku mucadelenin so
nucuna bagh olan cevaplanmam1 bir soru olarak kahyor olmas1
da bence kesindir. Ger9ekte ge9i strateji si kaderimizin anahtan
durumundadir. Kendimizi kapitalizmin tarihsel ilericiligi uzerine
bir taziyeye kaptirarak iyi bir strateji bulmam1z mumkun gorun
muyor. Tarih yaz1mmm bu tiir vurgulamalan bizi bugunku sis
temden daha ilerici olmayan bir "sosyalizme", yani bu sistemin
bir "tecessud"iine goturecek bir stratejiyi i9erme tehlikesini t1-
maktadir.
YDZYILDAN 2 1 . YUZYILA
11.
KA VRAM ve GER;EKLiK OLARAK
BURJUVA(Zi)*
Immanuel Wallerstein

Definir le bourgeois? Nous ne


serionspas d'accord. **
Emest LABROUSSE ( 1 955)

Modem diinya mitolajisinde b oyuncu bmjuvadir. Kimileri ii;in


kahraman, kimileri ii;in cani, ama i;ogu kimse ii;in bir esin ya da
cazibe kaynag1, ya da gei;mii y1k1p bugiinii kuran bir kahraman
d1r. i ngilizce'de "burj uva" terimi pek kullan1Jmaz, onun yerine,
genellikle, orta sm1f(Jar) (middle classes) terimi yeglenir. Anglo
sakson diiiincesinin o biitiin oviilen bireyciligine ragmen, "orta
sm1f(Jar)" terimi ii;in uygun bir tekil adlandirmanm bulunamam1
olmas1 herhalde kiii;iik bir ironidir. Dilbilimciler, terimin ilk kez
1 007 y1lmda, Latince'de, burgensis eklinde goriildiigiinii soylii
yorlar; sozciik, 1 1 OO'de Frans1zca'da, burgeis olarak tescil edil
mi. Ozgiin anlam1 ii;inde, bu, kentsel bir yerleim alanmm, bir
bourg'un sakini, ama " ozgiir" bir sakini anlamma geliyordu. 1
Ozgiir, ama neyden ozgiir? Feodal sistemin toplumsal dokusunun

* Bu makale ilk kez 23 Mart l 987'de Vanderbilt Dniversitesi'nde tarih


semineri olarak verilmitir. i ngilizce orijinali New Left Review, Sayi: 1 67,
Ocak-Subat l 988'de; ilk Tiirkc;:e versiyonu da Defter, Sayi: 8, Subat-Mart
l 989'da yaymlannutlr.
** "Bmjuvay1 tammlamak nu? Bu tammda anlaamazd1k. " (p1.) E. LA
BROUSSE, "Voies nouvelles vers une histoire de la bourgeoisie occidentale
aux XVIIie et XIXe siecles ( 1 700- 1 850)", Relazioni de X Congresso lntema
zionale di Scienze Storiche ic;:inde, I V Storia Modema, Floransa, Yay G.C.
Sansoni, 1 955, s. 367
1 . G. MATORE , Le vocabulaire et la societe medievale, Paris, 1 985, s.
292.
iRK, ULUS, SJNIF 1 70

ve iktisadi baglannm ifadesi olan yiikiimliiliiklerden ozgiir. Bur


juva, bir koylii ya da serf degildi, ama bir soylu da degildi.
Demek ki, daha btan bir aykmhk, bir muglakhkla kar1 kar
1yay1z. Aykmhk, i;iinkii "bmjuva" kavrammm dogmakta oldugu
mada, feodalizmin kristalize olmu iii; ziimreli hiyerarik yap1-
smda ve deger sisteminde, bmjuva ii;in mant1ksal bir yer yoktu. 2
Muglakhk, i;iinkii o zamanlar (bugiin de siirmekte oldugu gibi)
bmjuva terimi, hem bir erefi, hem bir ag1lamay1; hem bir ov
giiyii hem de bir yergiyi ifade ediyordu. XI. Louis'nin "Berne
bmjuvas1" payesini almaktan onur duydugu soylenir.3 Arna ote
yandan Moliere, "Le bourgeois gentilhomme" iizerine sert bir hi
civ yazm1ti. Flaubert'in de, "J'appelle bourgeois quiconque pense
bassement"* dedigi bilinir.
Bu ortai;ag bmjuvas1 ne koylii ne de soylu (lord) oldugun
dan, sonunda, onun bir ara sm1f iiyesi, yani bir orta sm1f oldugu
diiiiniilmeye bland1 . Ancak, boylece bka bir muglakhga da
meydan verilmi oldu. Biitiin ehir sakinleri mi, yoksa onlann sa
dece bir k1sm1 m1 bmjuvayd1? Zanaatkarlar bmjuva m1, yoksa kii
<;iik bmjuva m1yd1 ya da bmjuvadan sayilmazlar m1yd1? Terim,
pratikte, hem tiiketim olanaklanm (yam tarzi) hem de yatmm
olanaklanm (sermaye) dolay1mlayan, hali vakti yerindelikle i;ak1-
an belirli bir gelir diizeyiyle ozdeJetirildi .
Terimin kullan1m1, bu iki eksen -tiiketim ve sermaye- iize
rinden gelitirildi. Buna gore burjuva yam tarzi, bir yandan
soylulann, diger yandan da koylii/zanaatkarlann yam tarzlanyla
kar1thk oluturuyordu. Koylii/zanaatkarlann yam tarzi kar1-
smda bmjuva yam tarzi, konforu, adab-1 muereti, temizligi
ifade ediyordu. Arna soylununki kar1smda, belirgin bir liiks yok
sunlugunu ve toplumsal davran1lardaki beceriksizligi temsil edi
yordu (yani, nouveau riche ** imaj ma uygun diiiiyordu). <;::ok
sonralan ehir hayati zenginleip karm1klmca, bmj uva yam

* "Bayag1 diiiinen her kimse ona burjuva derim. " (cy.n.) * *


yeni zengin, sonradan gonne. ( p1. )
2 . G . DUBY, Les trois ordres ou iimaginaire dufeodalisme, Paris, 1 978.
3. M. CANARD, "Essai de semantique: Le mot 'bourgeois"', Revue de
philosophie fram;:aise et de littemture, XXVII, s 33.
KA VRAi\!l TE GERI;EKLiK OL4RAK BURJUVAZi 1 71

tarzi, bir sanat9mm ya da bir entelektiielin yam tarz1yla da kar


1thk i9ine girdi. Bu kar1thkta bmjuva yam tarzi, diizeni, top
lumsal uyumlulugu, ternkinliligi, ahkhg1 temsil etti. Yani burjuva,
kendiligindenlik, serbestlik, enlik ve zekilik adma ne varsa hep
sine kar1t, nihayet bugiin bizim kiiltiir-diimam dedigimiz bir ya
am tarzma sahipti. Son olarak, kapitalist gelime, bir proleterin
de bmjuvanm iktisadi roliinii iistlenmeksizin, sahte bir burjuva
yam tarzm1 benimsemesi anlammda yeni bir yam tarzm1 ola
nakh kild1, ki biz buna "orta sm1flma" diyoruz.
Babbitt gibi bir bmjuva, modem kiiltiirel soylemin merkezinde
yer alm1sa, kapitalist olarak bmjuva da siyasal-ekonomi soy
leminin merkezinde olmutur. Buna gore bmjuva, iiretim ara9la
nm sermayeletiren, iicret kar1hgmda i9i kiralayan ve iiretileni
pazarda satandir. Satilardan elde ettigi gelirin, iicretleri de i9eren
iiretim maliyetlerinden daha biiyiik olmas1 durumunda, bmjuva
nm amac1 olan kardan soz edilebilir. Bmjuvay1 toplumsal roliiniin
erdemlerinden dolay1 (yaratic1 bir giriimci olarak burjuva) oven
ler oldugu gibi, bu roliiniin kotiiliiklerinden dolay1 (parazit bir so
miiriicii olarak burjuva) yerenler de olmutur. Fakat ovenler de
yerenler de burjuvanm, bu kapitalist burjuvanm -9oguna gore,
1 9. yiizyildan bu yana; bir9oguna gore, 1 6. yiizyildan beri; 9ok
biiyiik bir gruba goreyse, daha da uzun bir zamandan beri
modem iktisadi yamm merkezi dinamik giicii oldugunda birle
milerdir.

1 9. Yiizyzl Tamm/an

T1pk1 "bmjuva" kavrammm soylu/toprak sahibi ve koylii/za


naatkar arasmda bir ara tabaka olarak tan1mlanmas1 gibi, bmjuva
9ag1 ya da bmjuva toplumu da iki yon arasmda tan1mlanmaya b
landi: geriye dogru gidildiginde feodalizmden ilerde, ileriye dogru
gidildigindeyse sosyalizm vaadiyle (ya da tehdidiyle) kar1 kar1-
ya. . . Bu tamm 1 9. yiizy1hn bir olgusuydu, oyle ki, 9ogu kimse
bu yiizy1hn, burjuva zaferinin 9ag1 oldugunu, kavram ve ger9ek
lik olarak burj uvanm en asli tarihsel ugrag1 oldugunu diiiinmek
teydi. Burjuva uygarhgm1 kolektif bilincimizde, diinyanm at6lye-
IRK, UWS, SJNIF 1 72

si, beyaz adamm omuzlanndaki yiikiin anavatam, o iizerinde gii


nein hi9 batmad1g1, sorumluluklannm bilincinde, bilimsel, uygar
Viktorya Britanyas1'ndan daha iyi ne temsil edebilir ki?
Boylece burjuva ger9ekligi -hem kiiltiirel hem de siyasal
iktisadi ger9ekligi- 19 yiizyilm ii9 biiyiik ak1m1 (muhafazakar
hk, liberalizm ve Marksizm) tarafmdan, benzer ekilde betimlen
di . Burjuvanm mesleki ilevi (onceleri genellikle bir tiiccar, fakat
sonralan, mallanm i9ilere iirettiren, yani iicretli emek istihdam
eden ve iiretim ara9lanna sahip bir iadarm), iktisadi motoru (kar
giidiisii, sermaye biriktirme arzusu) ve kiiltiirel profili (sorumlu,
ak1lc1, kendi 91karlannm peinde koan), bu ii9 ak1mm burjuvay1
kavramltirma konusunda anltiklan ozellikler oldu.
Merkezi bir kavram etrafmda 1 9. yiizy1lda olumu boylesine
bir kavray1 birligi dolay1s1yla bu kavram1 hi9 tereddiit etmeden,
tartimaya gerek duymaks1zm kullanabilecegimiz diiiiniilebilir.
Ancak Labrousse, tek bir tan1m iizerinde anlamayacag1m1Z1 ve
bu nedenle ampirik ger9eklige daha yakmdan bakmam1z1 ve ufku
muzu miimkiin oldugunca geni tutmam1z1 sahk veriyor. Lab
rousse'un 1955'teki bu onerisine ragmen, akademik camianm bu
oneriyi dikkate almad1gm1 samyorum. Neden acaba?
Simdi, tarih9ilerin ve oteki toplumsal bilimcilerin 9ahmala
nnda, i9inde burjuva(zi) kavranumn (onlann degilse de, 9ogu okur
lannm camm s1kacak bir bi9imde) kullamld1g1 be ayn baglam1 ele
alahm. Bu rahats1zhk verici noktalan 96ziimlemekle, kavram ve
ger9eklik arasmda daha iyi bir 93k1may1 saglayacak ipu9lanm bu
labiliriz.
1 . Tarih9iler s1k s1k "burjuvazinin aristokratlmas1" olarak
adlandird1klan bir olgudan s6z ederler. Omegin, baz1lanna gore,
bu durum 1 7 yiizyilda Hollanda'da goriilmiitii .4 Ancien Regime
Fransas1'nda, mevki satilan (venality of office) sistemiyle ya
ratilm1 olan "noblesse de robe " * , sozii edilen kavramm fiili bir

* Yarg1c,;hk mevkiine sahip olundugunda verilen asalet. ( c,;.i1.) 4. D. J.


ROORDA, "The Ruling Classes in Holland in the Seventeenth Century ", der.
J. S. BROIV1LEY ve E. H. KOSSMAN, Britain and the Nether-lands, II,
Groningen 1 964 ic,;inde s. 1 1 9; ve "Party and Fa ction", Acta Histo-riae
Nederlandica, II, 1 967, s. 1 96-97
KA VRAi\!l TE GERI;EKLiK OL4RAK BURJUVAZi 1 73

kurumsallmas1yd1. Ve kukusuz, Thomas Mann'm Budden


brooks 'ta betimlediginin de -zengin aile hanedanlannm toplum
sal kahplannda, bi1yiik giriimciden iktisadi biitiinlemeye (konso
lidasyon), oradan sanat hamiligine, nihayet giiniimiizde ya deka
dan bir ahlak diikiiniine ya da yoldan 91km1 idealist bir hedoniste
dogru izledigi tipik doniiiim 9izgisi- bu oldugu soylenebilir.
Gormeye yaht1g1m1z ey nedir? Hayatmm belli bir ugragm
da, birtak1m nedenlerle, bir bmjuvanm "aristokratik" ( 1 9. yiiz
y1ldan beri eski zengin tabiri de kullan1hyor) rol adma, hem kiil
tiirel tarzm1 hem de siyasal-iktisadi roliinii terk etmesi olgusudur.
Bu olgunun geleneksel bi9imsel simgesi, toprakh malikane elde
edip, kent sakini -fabrika sah1bi- bmjuvahktan, kir sakini -
toprak sahibi- soyluluga dogru bir degiim ge9irmek oldu.
Burjuva bunu niye yapar? Yamt1 a91k. 1 1 . yiizyildan bugiine
kadar, gerek toplumsal statii a91smdan, gerekse modem diinyanm
kiiltiirel soylemi a91smdan, bir aristokrat olmak, her nedense bir
burjuva olmaktan daha "iy1", daha arzu edilir bir ey o larak
goriilmi1tiir.
ilk bak1ta bu, iki nedenden dolay1 dikkate degerdir. Birincisi
u: Bize herkesin soyledigi, 1 9. yiizyildan, 1 6. yiizyildan ve hatta
daha da oncesinden beri, siyasal-iktisadi siirecin dmam1k figii
riiniin burjuva oldugudur. Peki oyleyse, herhangi biri toplumsal
sahnenin daha arkaik olan ve hep de oyle kalacak olan bir ko
esinde yer almak i9in, sahnenin merkezinde bulunan yerinden
neden vazge9sin?
ikincisi, feodalizm veya feodal di1zen, ideolojik sunulan
i9inde soylulugu yiiceltirken, kapitalizm kesinlikle burjuvahg1
yiicelten bir ideolojiyi dogurdu. Ve kukusuz, bu ideoloji, en
azmdan kapitalist dimya ekonomisinin merkezinde ve yine en
azmdan 150-200 y1ldir egemen bir konumda bulunmaktad1r. Bud
denbrooks olgusu ge9erliligini korumaya devam ediyor. Ve Bi1-
yiik Britanya'da asilzadelik bugim bile bir eref olarak goriiliiyor.

2. (:agd diiiincenin polemiklere yol a9an onemli bir kav


ram1 da, burjuvazinin kendi tarihsel roliine "ihaneti" kavram1d1r.
IRK, ULUS, SJNIF 1 74

Buna benzer bir fikri Marksist yazilarda da bulabiliriz; tabii bu,


soz konusu kavray1m sadece Marksist yaz1larda bulunabilecegi
anlamma gelmez. Bu kavram aslmda "bmjuvazinin aristokratl
mas1" kavramma baghd1r.
Belirli iilkelerde, ozellikle az "gelimi" denilenlerde, bu kav
ramla anlatilmak istenen, yerel (ulusal) bmjuvazinin kendisinden
beklenen "normal" iktisadi rolii, toprak sahibi veya rantiye olmak
iin, k1sacas1 aristokrat olmak iin terk etmi olmas1d1r. Fakat bu,
kiisel biyografi baglammdaki aristokratlmadan daha fazla bir
eyi ifade etmektedir. Yani, kolektif biyografi baglammdaki kol
lektif aristokratlmay1 ifade etmektedir. Soz konusu olan, bu
degiimin bir eit ulusal takvime gore zamanlanmas1 sorunudur.
Verili bir kesin gelime evreleri kuramma gore, bmjuvazi belirli
bir noktada devlet ayg1t1m ele geirmeli, "bmjuva devleti" denen
eyi yaratmah, iilkeyi sanayiletirmeli ve dolay1s1yla, kolektif ola
rak onemli miktarda sermaye biriktirmeliydi, k1sacas1 Biiyiik Bri
tanya'mn getigi varsay1lan tarihsel yolu izlemeliydi.
Bu andan itibaren, birey olarak bmjuvamn kendini aristokrat
ltirmas1 belki daha az onem ta1yacakt1 . Fakat bunlar gerek
lemeden once, bu tiir bireysel degiimler ulusal kolektif doniiii
mii zorltirmaktadir (hatta olanaks1zlt1rmaktadir). 20. yiizyilda,
bu tiir oziimlemeler biiyiik bir siyasal stratejinin payandas1 oldu
lar. Oiincii Entemasyonal partilerinin ve onlann ard1llannm "iki
amah ulusal devrim kuram1" denen kuramlanm hakh gostermek
iin kullamldilar. Buna gore, sosyalist partiler sadece proleter
(ikinci ama) devrimi barmakla yiikiimlii degillerdir, bmjuva
(birinci ama) devrimini gerekleirmede de oynamalan gereken
ok geni bir rol vard1r. iddia, ulusal bmjuvazinin tarihsel roliine
"ihanet" etmi olmas1, dolay1s1yla, tarihsel olarak "zorunlu" bu
rolii, onlann yerine proletaryamn iistlenmek zorunda oldugu yo
lundaki bir mantlga dayamr.
Bu kavram iki bak1mdan tuhafbr. Bir kere, bir toplumsal s1m
fin, proletaryanm, bka bir s1mfm, bmjuvazinin, tarihsel gorev
lerini hem yerine getirme yiikiimliiliigiine, hem de bunu yerine
getirmenin toplumsal olanagma sahip oldugu diiiiniiliiyor. (Bu
rada, bu stratej inin gerekte Lenin tarafmdan ortaya atilm1 ol-
KA VRAi\11 TE GER(:EKLiK OL4RAK BURJUVAZi 1 75

masma ya da en azmdan takdir edilmi olmasma ragmen, Marx ve


Engels'in reddettikleri Utopyac1 Sosyalistler'in toreciligini de k
fazla agntird@m geerken belirtmek isterim.)
"Bmjuvazinin ihaneti" fikri, bmjuvazi a1smdan bak1ld1gmda
daha da tuhaft1r. Neden bir ulusal burjuva kendi tarihsel roliine
ihanet etsin? Ostelik, boyle bir tarihsel rolii yerine getirmekle ka
zanacaklan ok ey var. Ve madem ki, herkes de -muhafaza
karlar, liberaller ve Marksistler- bmjuva kapitalistlerin daima
kendi 1karlan peinde kotuklannda hemfikirdir, oyleyse, burju
vazi kendi 1kanna olan bir eyi nas1l gormez? Kelime oyununa
dayanan bir bilmeceden daha fazla bir eydir bu; kendi kendisiyle
elien bir iddiad1r. Tarihsel gorevlerine "ihanet" ettikleri soyle
nen ulusal bmjuvalann nice! olarak kiiiik degil, ok biiyiik bir
ogunlugu meydana getirmesi, bu fikrin acayipligini daha da
arp1c1 bir biimde gosteriyor.

Miilk Sahipligi ve Miilkiin Kontrolii

3 . "Burjuvazinin aristokratlamas1" lafz1 esas olarak 1 6 . ve 1 8 .


yiizy1l arasmda, Avrupa iilkelerindeki bir olguya iaret etmek iin
kullamlm1ken, "bmjuvazinin ihaneti " ifadesi, 20. yiizy1lda, Av
rupah olmayan iilkelerdeki bir olguya iaret etmekte kullamld1 .
Bununla birlikte esas olarak, ge 1 9 . yiizy1l ve 20. yiizyil Kuzey
Amerikas1 ve Bat! A vrupas1'ndaki bir duruma iaret etmek iin
kullamlan iiiincii bir lafz daha var.
Berle ve Means l 932'de yazd1klan o iinlii kitaplannda, mo
dem i giriiminin yap1sal tarihinde "miilk sahipligi ile miilkiin
kontroliiniin aynlmas1" dedikleri bir yonelime iaret ettiler.5 Bu
nunla, bir iin yasal sahibinin, aym zamanda, o iin yoneticisi de
oldugu durumdan, modem korporasyona dogru bir degiimi kas
tediyorlard1. Bu yeni korporasyonun, sadece parasal sermaye ya
tmmc1lan derecesine indirgenmi, ok say1da sahibi vardir, ama
tiim iktisadi karar verme iktidan, zorunlu olarak -k1smen dahi

5. A BERLE ve G. :tv1EANS, The Modem Catporation and Private Pro


perty, New York, 1 932.
IRK, UWS, SJNIF 1 76

olsa- giriimin sahibi olmayan y6neticilerin ya da resmi terimi


i9inde ifade edecek olursak, mh-9ahanlann elindedir. Simdi
art1k herkesin kabul ettigi gibi, burjuvamn iktisadi rolii hakkmda
1 9. yiizy1lda liberaller ya da Marksistler tarafmdan yap 1lm1 ta
m mlamalarla 9ak1mamaktad1r.
Ticari giriimin s6zii edilen korporasyon bi9iminin yi.ikselii,
sadece giriimlerin iist diizeydeki yapilanm degil, 9ok daha fazla
eyi degitirdi . Biitiin bir yeni toplumsal katmam yaratt1 . Marx,
1 9 . yiizy1lda, sermayenin merkezilemesi gibi, s1mflann kutup
lmasmm da zamanla artacag1m ve nihayet sadece bir burjuva
ziyle (azmhk), bir proletaryanm (90gunluk) kalacag1m 6ng6rmii
tii . Bununla, kapitalist gelime s1rasmda, iki geni toplumsal gru
bun, bag1ms1z kii9iik tanmsal iireticiler ve bag1ms1z kii9iik kent
zanaatkarlannm ikili bir siire9le kaybolacaklanm soylemek i sti
yordu : Pek az1 giriimci (yani burjuva) ve 9ogu iicretli i9i (yani
proleterler) olacakt1 . Liberaller genellikle bu tiir 6ng6riilerde bu
lunmad1larsa da, sadece toplumsal bir tasvir oldugu kadanyla,
Marx'm 6ng6riisiindeki hi9bir ey liberal tezlerle uyumaz bir hal
de degildi . Cariyle gibi muhafazakarlar Marksist 6ng6riiniin dog
ru oldugunu diiiindiiler; bu onlan dehete diiiiriiyordu.
Ger9ekte Marx hakhyd1 ve ger9ekten de bu iki toplumsal ka
tegori son 1 50 y1l i9inde dramatik bir bi9imde kii9iildii . Fakat,
ikinci Diinya Sava1'ndan bu yana sosyologlar, bu iki katmamn
yok oluu yanmda, yeni bir katmamn ortaya 91k1ma iaret etmek
tedirler. " Eski orta sm1fm yitmekte oldugu ve "yeni bir orta s1-
mfm ortaya 91kmakta oldugu art1k herkesin bildigi bir ey haline
geldi.6 Bu yeni orta s1mf ile kastedilen, iiniversite egitimiyle ka
zand1klan becerileri dolay1s1yla irket yap1lanndaki y6netimsel ya
da yan y6netimsel konumlarda bulunan iicretli uzmanlann biiyii
yen katman1yd1 (6ncelikle "miihendisler", soma hukuk ve saghk
uzmanlan, pazarlama uzmanlan, bilgisayar analizcileri vb.).
Burada iki ey dikkati 9ekiyor: Her eyden once dilsel bir
karma. Bu "yeni orta sm1flar" da bir "ara katman" olarak ( 1 1 .

6. Kayda deger bir omek ii;:in bkz. C. WRIGHT MILLS, White Collar,
New York, 1 95 1 .
KA VRAi\11 TE GER(:EKLiK 0L4RAK B URJUVAZi 1 77

yiizy1ldaki gibi) g61iiliiyor, fakat imdi, "bmjuvazi" ya da "kapi


talistler" veya "iist yonetim" ile "proletarya" ya da "i'riler" aras1-
na yerletiriliyor. Yani 1 1 . yiizy1lm bmjuvas1 orta katmand1, fakat
20. yiizy1lm terminolojisinde, ha.Ia ii'r katmamn tammlanmakta ol
dugu bir durumda, soz konusu terim iist katmam tan1mlamak i'rin
kullamhyor. Bu karma l 960'larda, "yeni orta smdlan ", "yeni
'rail s1mflar" olarak yeniden adlandirarak, ii'r olan katmam ikiye
indirmeye girien kiilerin 'rabalanyla daha da arttl. 7 Bu ad degi
ikligi olas1 siyasal 'rlkanmlan yiiziinden geni 6l'riide tevik edil
di, fakat bu kez, degien bka bir ger'reklige daha dikkat 'rekili
yordu: Nitelikli i'rilerin ve bu mh uzmanlann yam tarzlan ve
gelir diizeyleri arasmdaki farkhhklar darahyordu.
ik inci olarak, bu "yeni orta s1mflan", 19. yiizy1lm 'r6ziimleme
kategorileriyle tammlamak olduk'ra zordu . Bu s1mflar, "bmjuva"
say1lma 6l'riitiine biraz uyuyorlard1; "halleri vakitleri yerindeydi" ;
yatmm yapmak i'rin -'rok olmasa da- biraz paralan vard1 ('ro
gunlukla, hisse senetleri ve tahvillere yatmm yap1yorlard1); ku
kusuz iktisadi ve siyasal olarak kendi 'rlkarlanm ger'rekletirmeye
'rai11yorlard1 . Fakat yamlanm (servetlerinin gelirinden 'rOk) iic
retli i'riler gibi, oncelikle halihazirdaki iicretleriyle kazamyorlard1.
Ve boylece "proleter" say1lma 6l'riitiine de uyuyorlard1. Onlann ya
am tarzmda, bmjuva kiiltii1iine elik ettigi diiiiniilen piiriten tar
zm onemli bir yeri yoktu; tersine, bu tarz daha 'rOk hedonistik ve
bundan dolay1 da "aristokratik"ti.

4. O'riincii Diinya'da bu "yeni orta sm1flann" bir benzeri var


i
d1 . kinci Diinya Sav1'ndan sonra birbiri ardma bag1ms1zhgma
kavuan bu iilkelerde, atirmacilar, niifusun k onemli bir kat
mammn yiikseliine, devlet tarafmdan istihdam edilen, diger yurt
larla k1yasland1klannda gelir diizeylerine gore zengin say1lan
egitilmi kadrolara iaret ettiler. Diger "hali vakti yerinde" insan
tiirlerinin fiilen bulunmad1g1 Afrika'da hemen goze 'rarpan bu kad
rolan tan1mlamak i'rin yeni bir kavram yarat1ld1 : " i dari bmjuvazi"

7 Omegin bkz. A GORZ, Strategie ouvriere et neocapitalisme, Paris,


1 964.
iRK, ULUS, SJNIF 1 78

idari bmjuvazi, yam tam ve toplumsal degerler a1smdan,


gerekten geleneksel anlamda "bmjuva" idi . Bunlar ogu rtj imin
dayanag1 oldular. Fanon, tekpartili Afrika devletlerinin "burjuva
diktatorliikleri" oldugunu iddia ederken 8 bu bmjuvaziyi kastedi
yordu. Kukusuz bu memurlar heniiz, iicretli emek istihdam
eden, yeniliki, risk iistlenen, en yiiksek kan elde etme amacmda
olan bir giriimci olarak bmjuvanm iktisadi rollerini yerine ge
tirme anlammda bmjuva degillerdi. i yi de, o kadar da dogru de
gil. C::iinkii idari bmjuvalann bu klasik iktisadi rolleri s1khkla ye
rine getirdikleri de oluyordu, fakat bunu yapt1klannda pek de tak
dir edilmiyorlard1, daha ok, "riivet ve irtikap" ile sulamyor
lard1.

5 . Bmjuvazi ve/veya orta s1mflar kavrammm modem diinya


daki devlet yap1smm oziimlenmesinde, karma yaratmakla bir
likte merkezi bir rol oynad1g1 beinci bir alan daha var. Bir kez
daha muhafazakar, liberal ya da Marksist ogretilerden hangisine
bakarsak bakahm, kapitalizmin ortaya 1k11mn, bir biimde, dev
let mekanizmasmm siyasal kontroliiyle ilikili oldugunun, ikisinin
birbirine s1k1ca bagh oldugunun varsay1ld@m goriiriiz. Marksist
ler en veciz ifadesini "devlet, yonetici s1mfm yiiriitme komitesi
dir" 9 soziinde bulan goriileriyle, kapitalist ekonominin bir bmjuva
devleti gerektirdigini soylediler. Whig'in tarih yorumunun
merkezinde ise insan ozgiirliigiine dogru itkinin, iktisadi ve siya
sal arenalar iinde kout bir biimde gelitigi iddias1 vard1 . Lais
sez-faire, temsili demokrasiyi ya da en azmdan parlamenter yo
netimi gerektiriyordu. Ve muhafazakarlann yakmd1klan ey,
(hepsinden onemlisi, devlet yap1lan diizeyinde) geleneksel ku
rumlann diiiiii ile para baglan arasmdaki derinlikli iliki degilse
nedir? Muhafazakarlar, ne zaman Restorasyon'dan soz etmiler
se, bununla kastettikleri, monarinin ve aristokratik imtiyazm res
torasyonu olmutur.

8. F FANON, The Wretched a/the Earth, New York, 1 964, s. 1 2 1 -63.


9. K. MARX, F ENGELS, The Communist Manifesto [ 1 848], New York,
1 948.
KA VRAi\11 TE GER(:EKLiK OLARAK BURJUVAZi 1 79

Kukusuz, baz1 muhalif seslerin oldugu da belirtilmelidir.


Bmjuva zaferinin o en 6nemli vatanmda, Viktorya Britanyas1'
nda, tam da zafer anmda, Walter Bagehot, monarinin, modem
bir devlete ve kapitalist bir sisteme yamm1 siirdiirme ve zafere
ulma olanag1 veren koullan korumadaki siiregelen asli roliinii
art1rd1 . 1 0 Max Weber, kapitalist uygarhgm kilit siireci olarak
gordiigii biirokratizasyonun tam da siyasal sistemin tepesinde asla
olanakh olamayacagm1 vurguladi. 1 1 Ve Joseph Schumpeter, bur
juvazinin Bagehot'un uyanlanm anlama yeteneginde olmamas1
dolay1s1yla, yonetim yap1smm k1mlmaz olarak y1k1lacag1m ileri
siirdii . 1 2 Bmjuvazi yonetmekte ISrar ederek kendi mezanm kaza
cakt1 . Her ii<rii de, bmjuva ekonomisiyle burjuva devletini eitle
menin goriindiigii kadar basit olmad1gm1 iddia ediyorlard1.
Gerir:ekten de, Marksistler iir:in devlet kuram1, (bmjuva) devle
tin sm1f temeli kuram1, son 30 yilm en piiriizlii konulanndan biri
oldu; bunun en dikkate deger olam N. Poulantzas ile R. Miliband
arasmdaki tart1malard1r. 13 "Devletin goreli ozerkligi" ibaresi, geni
nominal destege sahip bir klie haline geldi. Oysa bu "burjuva
zinin" ya da "orta sm1flann" -iir:lerinden hiir:birinin devleti, Mark
sist aforizmadaki dogrudan tarz iir:inde kontrol edemedigi- ir:eitli
versiyonlannm oldugu ve bunlann bileiminin tek bir sm1f ya da
grup ad1yla ifade edilemeyecegi gerir:egini degilse, neyi anlatiyor?

Kavramzn Yeniden DiiJiiniilmesi

Bmjuva kavramm1, Ortair:ag'da ilk ortaya ir:1k1mdan, Ancien Re


gime 'in ve sonra 1 9 . yiizy1l sanayiciliginin A vrupas1 'ndaki teces
siitleri yoluyla bize ulan haliyle 20. yiizyil diinyasmdan konu
urken net bir anlamda kullanmak hayli zor goriiniiyor. Hele onu,

10. W BAGEHOT, The English Constitution [ 1 867], III, Lomira, 1 964.


1 1 . M. WEBER, Economy and Society f 1 9221, III, New York, 1 968.
12. J. SCHUN!PETER, Capitalism, Socialism and Democmcy, New
York, 1 942, Bollim 1 2 .
1 3 . R . MiLIBAND, The State in Capitalist Society, Londra, 1 969; N.
POULANTZAS, Political Power and Social Classes [ 1 968], NLB, Londra,
1 973; tart1ma ic;in bkz. New Left Review, sayi: 58, 59, 82 ve 95.
IRK, ULUS, SJNIF 180

modem di.inyanm tarihsel gelimesini air:1khkla yorumlamam1za


olanak veren bir Ariadne ipi olarak kullanmak daha da zor go
ri.ini.iyor. Bununla birlikte heni.iz goriini.irde bu kavram1 bi.itii
ni.iyle 1skartaya ir:1kartacak bir kavram yok. Bizim modem di.inya
m1z i.izerine bildigim hiir:bir ciddi tarihsel yorum yok ki bmjuvazi
ya da ona altematif olarak orta s1mflar kavramm1 iir:ermesin. Bu da
bouna degil. <;:unki.i b kahramam olmayan bir oyki.i anlatmak
zordur. Buna kar1hk bir kavram gerir:eklikle -ve bu gerir:ekligin
ir:atian belli bh bi.itiin ideolcrjik yorumlanyla- si.irekli bir uyu
mazhk gosterdiginde, belki de artik bu kavram1 gozden geir:irmenin
ve temel niteliklerinin gerir:ekte neler oldugunu yeniden degerlen
dirmenin zamam gelmitir.
Entelekti.iel tarihin onemli bka bir parir:asma iaret ederek
blamak istiyomm. Proletaryanm, ya da isterseniz i.icretli iir:ile
rin, tarihsel olarak basitir:e birdenbire ortaya ir:1kmad1gm1, zaman
iir:inde yaratilm1 oldugunu hepimiz ir:ok iyi biliriz. Bir zamanlar
di.inyadaki emek gi.ici.ini.in ir:ogu, ir:ok farkh gelir biir:imlerine -
ama ir:ok nadiren i.icret biir:iminde gelire- sahip kirsal tanmsal
i.ireticilerdi. Bugi.in, di.inyadaki igi.ici.ini.in geni (ve si.irekli ge
nileyen) bir kesimi kentseldir ve ir:ogu i.icret biir:iminde gelir elde
eder. Bu degiim, kimilerince "proleterletirilme", kimilerince de
"iir:i sm1finm kendi kendini kurmas1" 14 eklinde adlandmld1. Bu
si.ireir: hakkmda birir:ok kuram var; ir:ok say1da incelemenin de ko
nusunu oluturuyor.
<;:ogumuzun daha az gozi.ine ir:arpsa da, bmjuva olarak ad
landmlabilecek kiilerin yi.izdesinin, bugi.in, oncekinden daha fazla
oldugunun ve bu bi.iyi.imenin, tart1mas1z 1 1 . yi.izy1ldan, ozellikle
de 1 6. yi.izy1ldan beri durmadan si.irdi.igi.ini.in de farkmday1z. Ve
bildigim kadanyla, heni.iz, "proleterletirilme"ye paralel bir si.ireir:
olarak ne "burj uvaltinlma"dan soz eden kimse var, ne de
bmjuvazinin kendi kendisini kurmas1 i.izerine kitap yazan biri;
daha ir:ok, "muzaffer bmjuvazi" i.izerine kitap yazanlar var. 1 5 Bu-

14. E. P THOMPSON, The Making of the English Working Class, goz


den gec;iril.mi basun, Londra, 1 968.
15. C . MORAZE, Les bourgeois conquemnts, Paris, 1 957
KA VRAi\!l VE GERI;EKLiK OL4RAK BURJUVAZi 181

rada burjuvazi, adeta verili bir olguymu ve bu yiizden digerleri


iizerinde, aristokrasi, devlet ve i9iler iizerinde etkili oluyormu-
9asma kavramltmlmaktadir. Bu haliyle burj uvazi, sanki k6ken
teri yokmu da bir yetikin olarak Zeus'un bmdan 91km1 gibi
g6riiniiyor.
Boyle ikar bir deus ex machina * kar1smda hemen iz siir
meye blamahy1z. Ger9ekten de tam bir deus ex machina oldu
burjuva. <;iinkii burjuvazi/orta sm1flar kavrammm en 6nemli kul
lamm1, modem diinyanm k6kenlerini a91klamak i9in olmutur.
Bir zamanlar, diye anlat1h r efsane, feodalizm veya ticari olmayan,
uzmanlmam1 bir ekonomi vard1 . Derebeyleri vard1, k6yhiler
vard1. Aym zamanda iireten ve pazar arac1hg1yla ticaret yapan bir
ka9 kent sakini de vard1 (bu sadece bir ans eseri miydi ?). Orta
sm1flar dogdu, bunlar parasal ilem alamm genilettiler ve dola
y1s1yla modem diinyamn harikalanm dart bir yana sa9tilar. Ya da,
oz olarak aym fikir, biraz farkh s6zlerle dile getirilir: Bmjuvazi
sadece iktisadi arenada degil, ardmdan, 6nceden egemen olan
aristokrasiyi devirmek i9in siyasal arenada da yiikseldi. Bu efsa
nede, burjuvazi/orta sm1flar, efsanenin anlamh olmas1 i9in bir veri
olmah. Burjuvazinin tarihsel oluumunu 96ziimlemek, ka91mlmaz
olarak, efsanenin a91klay1c1 tutarhhg1m tartI1hr hale getirecekti.
Bu yiizden bu yapilmad1, ya da 9ok fazla yapilmad1.
Varolusal bir akt6riin, ge9 Orta9ag'm kentsel sakininin, in
celenmemi bir oz i9inde, burjuvada (modem diinyanm fatihi olan
burjuvada) eyletirilii, bmjuvanm psikolojisine ya da ideoloji
sine ilikin bir mitletirmeyle el ele gitmektedir. Bu bmjuvanm bir
"bireyci" oldugu varsay1hyor. Burada muhafazakarlann, liberalle
rin ve Marksistler'in bir kez daha uzltiklanm g6riiyoruz. Her ii9
diiiince okulu da burjuva giriimcinin, ge9mi 9aglardakinden
farkh olarak (Marksistler'e gore, gelecek 9aglardakinden de farkh
olarak), yalmzca kendisini g6zettigini ileri siirdii. Onun toplumsal
yiikiimhiliik duygusu yoktu, toplumsal s1mrlan tan1m1yordu (ya
da az tamyordu), daima Benthamc1 bir haz ve ac1 hesab1yla hare-

* Deus ex machina: Klasik dramda zor bir dtmunu halletmek iyin meka
nik araylarla sahneye indirilen tann, ( y.i1. )
IRK, ULUS, SJNIF 182

ket ediyordu . 1 9 yiizy1l liberalleri bunu ozgiirliigiin kullamlmas1


olarak tammlad1lar ve biraz da gizemli bir bic;imde, herkesin bunu
yiirekten yapmasmm kendi avantaj ma olacagm1 iddia ettiler. Kay
beden olmayacakti, sadece kazananlar olacakt1. 19. yiizy1l muha
fazakarlan ve Marksistleri bu liberal lakay1thg1 ahlaken dehet,
sosyoloj ik olarak da endie verici buldular. Liberaller tarafmdan
"ozgiirhik"iin kullamlmas1 ve insanm ilerlemesinin kaynag1 olarak
goriilen ey, muhafazakarlar ve Marksistler tarafmdan, uzun va
dede, toplumu bir arada tutan toplumsal baglann c;oziilmesine yol
ac;acak "anai" durumuna gotiiren bir ey olarak goriildii .
Modem diiiincede giic;hi bir "bireyci" c;izgi oldugunu ve bu
nun etkisinin 1 9 . yiizy1lda doruguna ult1gm1 da, bu diiiince
c;izgisinin modem diinyanm onemli aktorleri tarafmdan anlamh
birc;ok toplumsal davram tarzma -neden ve sonuc; olarak
yans1tilm1 oldugunu da yads1m1yorum. Benim yapmak iste
digim, yapilan bir mant1k s1c;ramas1 kar1smda; bireyciligi onemli
bir toplumsal gerc;eklik olarak incelemekten, onu modem diin
yanm, bmjuva uygarhgmm ve kapitalist diinya ekonomisinin en
onemli gerc;ekligi olarak incelemeye dogru yapilan mant1ksal s1c;
rama kar1smda uyanda bulunmaktir. K1sacas1 bu dogru degildir.
Temel sorun, kapitalizrnin nas1l iledigine ilikin imgelerimiz
de yat1yor. Kapitalizrn, iiretim faktoriiniin -emegin, sermayenin,
metalann- serbest ak1ma gerek duydugundan, biitiiniiyle ser
best bir ak1a ihtiyac; duydugunu, ya da en azmdan kapitalistlerin
arzusunun boyle oldugunu samyoruz; oysa gerc;ekte, kapitalizm
klsmi bir ak1 gerektirir, kapitalistler de bunu arzu eder. Kapita
lizm arz ve talep "yasas1" iizerinde temellenen pazar mekanizma
lan arac1hg1yla ilediginden, tam olarak rekabetc;i bir pazar gerek
tirdigini, kapitalistlerin de bunu istedigini samyoruz. Oysa kapi
talizrnin ihtiyac1, kapitalistlerin de istedigi, hem yarar elde edilebi
len, hem de zarara ugran1labilen pazarlardir, uygun bir kan1m
ic;inde, rekabet ile tekelin yan yana yer ald1g1 bir ekonomidir. Ka
pitalizrn bireyci davran11 odiillendiren bir sistem oldugundan, ka
pitalizrnin ihtiyacmm ve kapitalistlerin isteginin, herkesin bireyci
giidiilerle hareket etmesi oldugunu samyoruz; oysa gerc;ekte, ka
pitalizmin ihtiyac1 ve kapitalistlerin istedigi, hem burj uvalann,
KA VRAi\11 TE GER(:EKLiK OL4RAK BURJUVAZi 183

hem de proleterlerin zihniyetinde yiiksek dozda bir anti-bireyci


toplumsal yonelimin olmas1d1r. Kapitalizm miilkiyet haklannm
hukuksal temeli iizerinde ina edilmi oldugundan, samyoruz ki,
kapitalizmin ihtiyac1 ve kapitalistlerin istedigi miilkiyetin dokunul
maz olmas1 ve ozel miilkiyet haklannm daima toplumsal etkile
imin giderek daha geni bir alanma yay1lmas1dir; oysa, kapitaliz
min biitiin tarihi, gerir:ekte, miilkiyet haklannm genilemesinin de
gil, maz bir ekilde daralmasmm tarihidir. Kapitalizm, kapita
listlerin saf iktisadi alanlar iir:inde iktisadi karar verme hakkm1 ele
geir:irmeye ir:ahtiklan bir sistem oldugundan, bunun aslmda kapi
talistlerin kararlanna siyasal meseleleri kantlrmaya ale1ji duyduk
lan anlamma geldigini diiiiniiyoruz; oysa onlar siirekli olarak ve
1srarla devlet ayg1tlanndan yararlanmaya ir:ah1yorlar ve siyasal
oncelik kavramma da bay1hyorlar.

Sonsuz Birikim

K1saca, bizim bmjuvay1 kavray11m1zda yanh olan, kapitalizmin


tarihsel gen;ekligini (eger ir:arp1tma degilse) tersten okumam1zd1r.
Eger kapitalizm herhangi bir eyse, sermayenin sonsuz birikimi
iizerinde temellenmi bir sistemdir. Kapitalizmin Prometeci ruhu
olarak goklere ir:1kartilan ya da yerden yere vurulan ite bu son
suzluktur. 1 6 Durkheim'm, anominin, aynlmaz bir parir:as1 oldugunu
diiiindiigii ey ite bu sonsuzluktur. 1 7 Erich Fromm'un hep
kair:maya ir:aht1g1m1z1 soyledigi ey de ite bu sonsuzluktur. 1 8
Max Weber, Protestan ahlak1 ile kapitalizmin ruhu arasmdaki
zorunlu bag1 ir:oziimlemeye ir:ahIrken, Kalvinci kaderci teolojinin
toplumsal ir:1kanmlanm belirliyordu. 19 Mant1ksal olarak, eger
Tann her eye kadir olsayd1 ve sadece bir azmhk kurtanlabilecek
olsayd1, insanlar bu azmhgm arasmda olmalanm saglayacak hiir:-

16. D. LANDES, Prometheus Unbound, Cambridge, 1 969.


17. E. DURKHEIM, Silicide [ 1 897], Glencoe, 1 95 1 .
18. E . FROMM, Escape from Freedom, New York, 1 94 1 .
1 9. M. WEBER, The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism
[ 1 904-05], Londra, 1 950 (Protestan Ahlakz ve Kapitalizmin Ruhu, Hi! Ya
y 111, 2. Basun, 1 99 1 )
IRK, UWS, SJNIF 184

bir ey yapamazlard1, 9iinkii yapabilselerdi, Tann'nm iradesini de


belirlemi olacaklard1 ve bu durumda da Tann artik her eye kadir
olan olamayacakt1 . Weber, bunlann hepsinin lojik (mant1ksal) o
larak 9ok iyi, ama psiko-lojik olarak olanakh olmad1gm1 belirtti .
Psikolojik olarak insan bu mant1ktan, onceden mukadder kilmm1
oldugundan her davran1m kabul edilebilir oldugu sonucunu
91karabilirdi . Ya da ilahi kurtulu dogrultusunda olmayan hi9bir
davram deger t1mad1gmdan, edilginleip atil kalabilirdi .
Weber'e gore, psiko-lojik ile tIma i9indeki bir mant1k ya
ayamaz ve bunun i9in biikiilmesi gerekir. Bu biikiilme Kalvinci
lik ile gerkleti . Kalvinciler mukadderat ilkesine, onceden bilme
olanag1m ya da en azmdan, olumsuz onceden bilme olanag1m ek
lediler. Tann'mn davramlanm edimlerimizle etkileyemezken, be
lirli olumsuz ya da giinahkar davran1 tiirleri de, Tannsal inayet
ten yoksunlugun iaretleriydi. Simdi psikolojik olarak da her ey
iyiydi . Aksi bi9imde davranmak Tann'mn bizi yiiziistii bira
kacagmm iareti oldugundan, dogru bi9imde davranmaya zorla
myorduk.
Kapitalist ahlakm loj igi ve psiko-loj igi arasmda aynm yapa
rak Weber'inkine paralel bir 96ziimleme yapmak istiyorum. Eger
ileyiin nesnesi sermayenin dur durak tan1mayan birikimiyse,
mant1ksal olarak hep 9ok 9ahma ve feragat ka91mlmazdir. O c
retin bir demir yasas1 oldugu kadar, kann da bir demir yasas1
vardir. Kiisel tannin i9in harcanan her kuru, yatmm siirecinden
ve dolay1s1yla daha 9ok sermaye birikiminden bir kuru eksiltmek
demektir.
Kann demir yasas1 mant1ksal olarak katI olmasma ragmen
psiko-lojik olarak olanakh degildir. Eger herhangi bir kiisel odiil
yoksa bir kapitalist, bir giriimci, bir bmjuva olmanm anlam1 ne
dir? A91k ki, elde edilecek bir ey yoksa onu yapacak kimse de ol
mayacaktir. Arna ite yine de mant1ksal olarak istenen budur. Eh,
elbette bu mant1k biikiilmeliydi, yoksa sistem hi9 9a11mayacakt1 .
Ve a91k ki imdi sistem ne zamandir 9ahmaktadir.
Nasil her eye kadirlik ile ilahi takdir bileimi onceden bilme
tarafmdan bi9imlendirildiyse (ve nihayet zay1flatild1ysa), birikim
ile tasarruflar bileimi de rant tarafindan bi9imlendirildi (ve niha-
KA VRAi\11 TE GER(:EKLiK OL4RAKBURJUVAZi 185

yet, z.ay1flat1ld1). Bildigimiz gibi rant, klasik iktisatir:Ilar tarafindan


kann gerir:ek bir anti tezi olarak sunuldu. Boyle bir ey degildi;
kann tecessiitiiydii.
Klasik iktisatir:Ilar, bmjuvazinin aristokrasiyi devirdigi yolun
daki tarihsel efsanemizde ifadesini bulan, ranttan kara dogru gi
den bir tarihsel evrime iaret ettiler. Tersine, aslmda bu iki anlamda
yanhtir. Zamansal dizi uzun vadeli degil, k1sa vadelidir ve ters
yonde yiiriimektedir. Her kapitalist kan ranta doniitiirmeye ir:ah
1r. Bu, u hiikme terciime edilebilir: Her bmjuvanm temel amac1
bir "aristokrat" olmakt1r. Bu, uzun vadeye ilikin bir hiikiim de
gil, k1sa vadeli bir dizidir.
"Rant" nedir? Dar iktisadi terimlerle ifade edilecek olursa,
rant miilk sahibi tarafmdan yarat1ld@ ya da onun kendi ir:ahma
smm (hatta bir giriimci olarak ir:ahmasmm) sonucu oldugu iddia
edilemeyecek, somut bir mekansal-zamansal gerir:ekligin kontro
liinden ir:1kan gelirdir. Bir Irmagm s1glt@ noktanm yakmmda
bir topraga sahip olacak kadar anshysam, toprag1mdan geir:enler
den bir geir:i iicreti almm, ite bu ald1g1m rantt1r. Eger bkala
nnm benim toprag1mda kendi hesaplanna ir:ahmalanna ya da be
nim binamda oturmalanna izin verirsem, bunun kar1hgmda on
lann bana odedikleri bedel de rant olacakt1r. Tahvil satm ahp, her
ii<r ayda bir kar pay1 ahrsam bana rantiye denir.
Gerir:ekten de, 1 8. yiizy1l Fransas1'nm belgelerine bakacak o
lursak, rantiyelerin "gelirleriyle soylular gibi yayan bmjuvalar"
olarak, yani iten ya da bir i sahibi olmaktan kair:manlar olarak
tammland1gm1 goriiriiz. 2
Simdi yukanda sozii edilen durumlarda, ranta yo! air:acak
avantaj1 elde etmek iir:in hiir:bir ey yapmad1g1m1 soylemek pek

20. G. V TAYLOR, "The Paris Bourse on the Eve of the Revolution",


American Historical Review, LXVII, 4 Tenunuz 1 96 1 , s. 954. Aynca bkz. M.
VOVELLE ve D. ROCHE, "Bourgeois, Rentiers and Property Owners: Ele
ments for Defming a Social Category at the End of the Eighteenth Century ",
der. J. KAPLOW, New Perspectives and the French Revolution: Readings in
Historical Sociology, New York 1 965 ic;inde; ve R. FORSTER, "The Middle
Class in Western Europe: An Essay ", der. W SCHNEIDER, Wirtschaftskrtif:
ten und Wirtschajlswege: Beilrage zur Wirtschaftsgescliichte, 1 978.
IRK, UWS, SJNIF 186

dogru olmaz. Bir kere, bana yasal bi9imde rant elde etme olanag1
veren miilkiyet haklannm belli bir tiiriine sahip olmak i9in ongo
riim ya da ans1m vard1 . Bu miilkiyet haklanm elde etmenin altm
da yatan "9ahmanm" iki ozelligi var. Birincisi, imdi degil, ge9-
mite yap1lm1tir. (Ger9ekten de 9ogunlukla uz.ak ge9mite, bir ata
tarafmdan yapilm1tir.) ikincisi, siyasal otorite tarafindan resmen
tahsis edilmesi gerekirdi, yoksa bugiin para kazandirmas1 miim
kiin olmazd1. Demek ki, rant=ge9mi ve rant=siyasal iktidar.
Rant mevcut miilk sahibine hizmet eder. Halihazirdaki 9a
hmas1 sayesinde miilk elde etmeye 9ahn birine hizmet edemez.
Bu yiizden rant daima tehdit altmdad1r. Ve rant siyasal olarak ga
ranti altma almd1gmdan, daima siyasal bir tehdit altmdad1r. Ne var
ki banya ulan bir tehditkar, bu bansmm sonucu olarak
miilk elde edecektir. Arna bu miilkii elde eder etmez de 91kan
rantm merulugunu savunmay1 gerektirecektir.
Rant kar oranm1, bir kimsenin tamam1yla rekabet9i olan bir
pazarda elde edecegi oranm iizerinde artiran bir mekanizmad1r.
i9inden irmak gen toprak omegine geri donelim. Oyle bir irma
g1m1z oldugunu varsayahm ki, koprii ina edilebilecek kadar dar
olan tek bir noktas1 olsun. Simdi 9eitli altematifler var. Devlet
biitiin topragm potansiyel olarak ozel toprak oldugunu ve bir
irmagm kar1hkh her iki k1y1smdaki topragm sahibi olan kiinin
bu en dar noktada ozel bir koprii yapabilecegini ve bu kopriiden
ge9i i9in ozel bir bedel alabilecegini beyan edebilir. Hat1rlarsan1z,
omegimizde sadece tek bir ge9i noktas1 vard1. Oyleyse, soz ko
nusu kii bir tekele sahip olacaktir ve irmak iizerinden tman bii
tiin meta zincirlerinin ait1k degerinden onemli bir par elde etme
nin bir yolu olarak agir bir ge9i bedeli isteyebilecektir.
Simdi, diger bir altematife bakahm. Bu kez devlet, soz konusu
iki k1ymm kamu topragi oldugunu beyan edebilir; bu durumda da
iki ideal-tipik olas1hktan biri sivrilecektir. Devlet kamu fon
lanndan yararlanarak bir koprii ina eder ve hi9bir ge9i iicreti al
maz ya da maliyet giderlerini kaIiaymcaya kadar belli bir iicret
ahr. Bu durumda, kopriiden ge9irilen meta zincirlerinin art1k de
gerinden pay almmas1 soz konusu degildir. Ya da devlet, kamusal
olan bu k1y1lann, mallan kar1 k1y1ya ult1rmak i9in rekabet eden
KA VRAN! TE GER(:EKLiK 0L4RAK B URJUVAZi 18 7

ir:ok say1daki kii<riik sal sahibinin kullammma verildigini beyan


edebilir. Bu durumda, keskin rekabet bu hizmetlerin fiyatm1 dii
iireceginden sal sahiplerinin irok diiiik bir kar oramna raz1 olma
lanna, mnag1 geir:en meta zincirinden ald1klan art1k deger paymm
en aza inmesine neden olacakt1r.

Rant ve Tekel

Bu omekte, rantm nas1l tekelci karla aym eymi gibi goriin


diigiine dikkat edilmeli. Bildigimiz gibi, bir tekel, onu iletenin,
rekabetin olmamas1 dolay1s1yla yiiksek bir kar elde edebilecegi bir
durum demektir. Ya da, tekellemi kesimin de bir parir:as1 oldugu
meta zincirinin biitiiniinde oluan yiiksek bir art1k deger oram
oldugu soylenebilir. Mekansal-zamansal olarak ozgiil bir iktisadi
i tipini tekelletirmekte olan bir giriimin daha yiiksek oranda kar
elde edecegi son derece air:1ktir, aslmda kamt bile gerektirmeyecek
bir olgudur. Pazann durumunda rekabetin ne kadar fazla gerir:ek
etkisi varsa, kar oram da o kadar diiecektir. Gerir:ekten, tam reka
bet ve diiiik kar oram arasmdaki bu bag, serbest giriimcilik sis
temini tarihsel-ideolojik olarak hakh ir:1karmak iir:in bvurulan ol
gulardan biridir. Yaz1k ki kapitalizm yaygm serbest giriimciligi
asla tammad1. Kapitalizm yaygm serbest giriimciligi asla tammad1
<riinkii kapitalistler, olanakh oldugu kadar daha fazla sermaye
biriktirmek iir:in kar peinde, en fazla kann peinde koarlar. Do
lay1s1yla, tekelci konumlar elde etmeye sadece giidiilenmekle kal
mazlar, yap1sal olarak da buna zorlamrlar; bu onlan, sozii edilen
tekellemenin uzun omiirliiliigiinii miimkiin k1lan bir arair: vas1-
tas1yla, devlet vas1tas1yla karlanm en iist diizeye ir:1karmaya iten
bir eydir.
Gordiigiiniiz gibi, size soziinii ettigim diinya bag1 duran
bir diinya. Kapitalistler rekabeti degil, tekeli istiyorlar. Sermayeyi
kar yoluyla degil, rant yoluyla biriktirmeye ir:ah1yorlar. Bmjuva
olmay1 degil, aristokrat olmay1 istiyorlar. Ve madem ki tarihsel
olarak, yani 1 6 . yiizy1ldan giiniimiize kadar kapitalist diinya eko
nomisi iir:inde kapitalist mantlgm derinletigine ve yay1ld1gma ta
mk olmaktay1z, oyleyse az olan degil, ir:ok olan tekeldir; az olan
IRK, UWS, SJNIF 188

kar, 9ok olan ranttir ve daha az burjuvazi, daha 9ok aristokrasi


vard1r.
Evet biliyorum, imdi, hem de ne 9ok diyeceksiniz! Dogru
olamayacak kadar zekice bir bulu! Bildigimiz diinyamn kabul e
dilebilir bir tablosu ya da inceledigimiz tarihsel ge9miin makul
bir yorumuymu gibi goriinmiiyor. Tepkinizde hakhsm1z, 9iinkii
oyktiniin yansm1 eksik birakt1m . Kapitalizm statik bir durum de
gil, tarihsel bir sistemdir. i 9sel mant1g1 ve i9sel 9elikileriyle ge
limitir. Bka bir ifadeyle, dongiisel ritmleri kadar, diinyevi
egilimleri de vardir. Oyleyse bu diinyevi egilimlere, ozellikle de in
celedigimiz konudaki, bmjuva konusundaki diinyevi egilimlere
bakahm; ya da daha iyisi, bmjuvalma ad1m verdigimiz diinyevi
siirece bakahm. Siirecin oyle ileyen bir ey olduguna inamyo
rum.
Kapitalizmin mantig1, perhizci piiritene, hatta Noel'i bile 9ok
goren tiirden bir kanaatkara gerek duyar. Bununla birlikte, para
nm gii9 ol9iisii olmaktan 9ok, inayet iareti oldugu yerde, kapi
talizmin psiko-laj igi, zenginligin tehisine, bundan dolay1 da,
"gosterili bir tiiketim"e gerek duyar. Bu likiyi iren sistemin
ileyi bi9imi, soz konusu iki egilimi kuaksal bir ard11khga,
Buddenbrooks olgusuna doniitiiriir. Banh giriimcilerin yo
gunlmasmm goriildiigii her yerde, Buddenbrooks tiplerinin de
yogunltigm1 goriiriiz. Nitekim, ge9 1 7 . yiizyil Hollandas1'ndaki
burjuvazi aristokratlmas1 buna omek olarak gosterilebilir. Bu
bir fars gibi tekrar ettirildiginde, buna burjuvazinin tarihsel rohine
ihaneti diyoruz - bunun i9in de 20. yiizyil M1sir'1 omek olarak
verilebilir.
Sadece bir tiiketici olarak bmjuva sorunu degildir bu. Bmju
vazinin aristokratik tarza olan tutkusu, bir giriimci olarak onun
ozgiin 9ahma tarzi i9inde de bulunabilir. 1 9 . yiizyila gelinceye
degin (can 9ekimekte de olsa bugiin de), i ilikileri bak1mmdan,
kapitalist giriim Orta9ag'm malikane modeIi iizerine ina edildi .
i yeri sahibi kendisini, i9ilerini gozeten, onlara konut temin e
den, bir tiir sosyal giivenlik program1 sunan pederahi bir 9eh
reyle sundu. i 9ilerinin sadece 9ahma davramlanyla degil, bii
tiin ahlaki davramlanyla da ilgilenmekteydi. Bununla birlikte, za-
KA VRAi\!l TE GER<;EKLiK 0LA.RAK BURJUVAZi 18 9

mania sermaye yogunlamaya balad1. Bu, rakipleri safd11 etme,


tekelleme 9abasmm bir sonucudur. Siirekli olarak yan-tekelleri
y1kan ters egilimler yiiziinden bu siire9 yava ilemektedir. Giri
im yapilan heniiz yav9a genilemektedir, ama bu genileme,
miilk-sahipligi ile kontrohin birbirinden aynlmas1 -patemalizrnin
sonu, irketin yiikselii ve dolay1s1yla da yeni orta sm1flann or
taya 91kmas1- anlamma gelmektedir. "Giriimler"in, eklen ozel
olmaktan 9ok, devlete ait oldugu 9evre ve ozellikle yan-9evre
bolgelerin zay1f devletlerinde goriildiigii gibi, yeni orta sm1flar,
geni ol9iide, bir idari burjuvazi bi9imini ahrlar. Bu siire9 devam
ettik9e, yasal miilk sahibinin merkezi rohiniin giderek azald1g1 ve
sonunda kayboldugu goriihir.
Bu yeni orta sm1flan, maah bmjuvalan nas1l kavramltir
mahy1z? Bu kiiler, yaam tarzlan veya tiiketimleri a<;:1smdan ya
da (isterseniz) art1k degeri ele ge9irenler olarak a<;:1k9a bmjuva
d1rlar. Fakat, sermaye ya da miilkiyet haklan soz konusu oldu
gunda, burjuva olduklan soylenemez ya da pek soylenemez. Y ani
kendilerini aristokratlatirmak i<;:in kan ranta doniitiirmekte "kla
sik" burj uvalar kadar olamazlar. Onlara ge9miten miras kalm1
imtiyazlan degil, bugiin elde ettikleri avantajlan kullanarak ya
amlanm siirdiiriirler.
Dahas1, imdiki geliri (kar), gelecekteki gelire (rant) donii
tiiremezler. Y ani, giiniin birinde 9ocuklanmn ge9imini temin ede
cek ge9mii temsil edemezler. Sadece kendileri imdi'de yaa
makla kalmazlar, 9ocuklan ve 9ocuklannm 9ocuklan da imdi'de
yaamak zorunda kalacaklard1r. ite bmjuvalama tam da budur
- klasik bmjuvalann en tath riiyas1 olan aristokratlma ihtimali
nin sonu, gelecek i<;:in bir ge9mi ina etmenin sonu, imdi'de
yaamaya mahkum olmak. Oyleyse bunun, geleneksel olarak pro
leterleme dedigimiz eye nasil olagand11 bir bi9imde kout (oz
de degil, kout) oldugunu gorelim. Genel olarak kabul gormii
anlay1a gore, bir proleter artik ne koyhi (yani, bir toprak iize
rinde kontrole sahip kii9iik bir koyhi) ne de bir zanaatkardir (yani
ma.kine iizerinde kontrola sahip kii9iik bir iiretici olan i9i). Bir
proleter, emek giiciinden baka pazara sunabilecegi bir eyi ol
mayan, dayanacag1 bka kaynaklan (yani ge9mii) olmayan
iRK, ULUS, SJNIF 1 90

kiidir. 0, u anda kazand1g1yla yamm1 siirdii1iir. Benim betim


ledigim bmjuva da art1k sermayeyi kontrol etmiyor (dolay1s1yla
geir:misiz) ve imdi kazand1g1yla y1yor. Bununla birlikte, pro
leter ile arasmda ir:arp1c1 bir fark var. 0 ir:ok ir:ok iyi y1yor. Bu
farkm nedeni, art1k iiretim arair:lan iizerindeki kontrol degil. Fakat
hala, her nasilsa burjuvalamanm ii1iinii olan bu bmjuva, prole
terlemenin ii1iinii olan o proleterin yaratt1g1 art1k degeri ele geir:i
rebiliyor. Oretim arair:lannm kontrolii soz konusu olmad1gma go
re, bu bmjuvanm hala kontrol edebildigi (ama o proleterin edeme
digi) baka bir ey olmah.

'1nsan Sermayesi "

Bu noktada, son zamanlarda ortaya ir:1kan bka bir oturmam1


kavramdan, insan sermayesi kavrammdan soz edelim. i nsan ser
mayesi, bu yeni tip bmjuvalann bolca sahip oldugu, ama prolete
rin sahip olmad1g1 bir ey. Peki bmjuva bu insan sermayesini ne
rede kazamyor? Cevap belli: temel ve kendini air:1kir:a ifa eden i
levi, insanlan orta sm1flann iiyesi olmalan iir:in (uzmanlar, teknik
elemanlar, sistemimizin ilevsel iktisadi yap1lan olan ozel ve
kamu giriimlerinin yoneticileri olarak) egitmek olan egitim sis
temlerinde .
Egitim sistemleri gerir:ekten insan sermayesi yaratirlar m1; ya
ni, insanlan kar1hg1 yiiksek bir gelir elde etmek olan, gii<r ve
ozgiil becerileri kazanmalan iir:in mi egitirler? Egitim sistemimizin
en onemli ilevinin bu oldugu (hatta yalmzca bu oldugu) ileri
sii1iilebilir; fakat gerir:ekte bizim egitim sistemimiz daha ir:ok top
lumsalltirma, ir:ocuk bakma ve yeni orta sm1flar olarak ortaya
ir:1kacak olanlan siizgeir:ten geir:irme ilevleri gormektedir. Peki
siizgeir:ten nasil geir:erler? Bunun cevabm1 da biliyoruz. Aptalm
teki doktora alamayacagma gore (ya da en azmdan nadiren ald1g1
soyleniyor) liyakat bir rol oynuyor olmah . <;:ok say1da liyakatli
(en azmdan yeni orta sm1flann iiyesi olmaya lay1k irok say1da) kii
oldugundan, eleme biraz da keyf1 olmah.
Kura ir:ekmeyi seven kimse yoktur. <;:iinkii riski fazlad1r. <;:o
gu kimse keyfi elemeden kairmmak iir:in hiir:bir ey yapmayacakt1r.
KA VRAM TE GER(:EKLiK OL4RAKBURJUVAZi 191

Niifuz sahibi olanlar kuray1 kazanmak iir:in, yani ayncahk elde et


mek iir:in niifuzlanm kullanacaklard1r. Halihazirda avantajh du
rumda olanlann niifuzu daha fazlad1r. Yeni orta sm1flar ir:ocuk
lanna -art1k bir geir:mii miras b1rakamayacaklanndan (ya da en
azmdan boyle bir miras1 b1rakabilmeleri giderek giiir:letiginden)
tek bir ey verebilirler: "daha iyi" egitim kurumlanna girme ayn
cahg1 .
E n geni anlam1yla, egitimde oyunun kurallanm belirlemeye
yonelik miicadelenin, giderek siyasal miicadelenin kilit noktas1
haline gelii art1k Irt1c1 olmamahd1r. Oyieyse imdi yeniden
devlete donelim. Giderek, devletin geir:mii odiillendirmesi, imti
yaz1 artirmas1 ve rant1 merult1rmas1 engelleniyorsa, yani kapita
lizmin tarihsel yoriingesinde ilerleyiiyle, miilkiyetin onemi sii
rekli azahyorsa, devlet bu tablonun d1mda tutulamaz. Seref pa
yeleriyle geir:mii odiillendirmek yerine devlet, meritokrasi arac1h
g1yla imdiyi odiillendirebilir. Nihayet, uzman, idari, miilksiiz
bmjuvalanm1z arasmda, "yetenege air:1k kariyerler" mevcut olabi
lir, ama kimin yetenekli olup, kimin olmad1gma biri karar verme
lidir. Ve bu karar, ayirt edici ozellikleri biiyiik olmayan bir dag1-
hm iir:in almd1gmda siyasal bir karard1r.
Boylece tablomuzu ozetleyebiliriz. Zaman iir:inde, kapitalizm
ir:erir:evesinde gerir:ekten bir bmjuvazi geliti. Bununla birlikte bur
juvazinin imdiki versiyonu, tamm1yla bmjuvazi adma yo! air:an
Ortair:ag tiiccanna da, tarihsel toplumsal bilimlerin bugiin gene! o
larak tammlad1klan kavramm ortaya ir:1kmasma yo! air:m1 olan 19.
yiizy1lm kapitalist sanayicisine de ir:ok a z benziyor. Rastlantlsal o
lan akhmlZI kant1rd1, ideolcrjiler yolumuzu Irtt1 . Her eye rag
men, art1k degeri ele geir:iren kimse olarak bmjuvanm, kapitalist
oyunun b aktorii oldugu dogrudur. Arna sadece iktisadi degil,
aym zamanda siyasal bir aktor. Her ne kadar ir:ok tutulan bir iddia
ise de, kapitalizmin, iktisadi alam siyasal alandan ozerk tutan ye
gane tarihsel sistem oldugu iddias1, bence ir:ok yanh bir iddiad1r.
Bu bizi 2 1 . yiizy11la ilgili olarak deginecegim son bir noktaya
getiriyor. Bmjuva ayncahgmm nihai tezahiirii olan, meritokratik
sistem sorununa. . . Temeli ir:ok zay1f oldugundan bmjuvazi air:1-
smdan bu, sistemler arasmda en az (en ir:ok degil) savunulabilir
IRK, UWS, SJNIF 192

ola111d1r. Ezilenler, belki kendilerini yonetenlerin ve dolay1s1yla


odiilendirilenlerin buna dogutan hak kazand1klan iddiasm1 yuta
bilirler. Arna sadece yetenekli ve a91kg6z olmalan dolay1s1yla, bu
na hak kazand1klanm ileri siirenlerin iddialan oyle kolay yutula
maz. Bu durumda ortii daha kolay y1rtilabilir ve somiirii daha say
dam bir hale gelir. Ofkelerini yat1t1racak ne 9arlan, ne de peder
ahi sanayicileri olan i9iler, daha dar bir 91kar temeline dayanan
somiiriiye ve ugrad1klan talihsizliklere kar1 koymaya daha 9ok
hazird1rlar. Bagehot ve Schumpeter'in soziinii ettikleri de buydu.
Bagehot hala Krali9e Viktorya'nm durumu kurtaracag1m umuyor
du. Viyana'dan degil Londra'dan gelen, Harvard'da ders veren,
yani her eyi gormii olan Schumpeter daha karamsard1 . Bir kere,
burjuva i9in aristokrat olmak art1k miimkiin olmad1gmda, sonun
yaklam1 olacag1m biliyordu.
SINIF MUCADELES1NDEN
SINIFSIZ MUCADELEYE Mi?*
Etienne Balibar

Oncelikle bu sempozyuma katdanlara sorulan sorunun biir:imini


inceleyelim: "Whither Marxism ? " "Marksizm nereye gidiyor?"
Bu soru Marksizm'in sadece yonelimi konusunda degil, gittigi
yo! ve yayabilirligi konusunda bir kuku oldugunu onceden
varsaymaktadir. Lenin, 1 9 1 3 y1lmda " Karl Marx'm Ogretisinin
Tarihsel Kaderleri" bhkh iinlii bir makalede evrensel tarihin,
Paris Komiinii'nii eksen alacak ekilde donemselletirilmesini
oneriyordu. Tarihin "goriiniirdeki kaosu" iir:inde net gormeyi ve
yo! bulmay1 saglayan "yasa"nm, yani Marx'm aym ir:agda tam an
lam1y la biir:imlendirdigi ekliyle sm1f miicadelesi yasasmm giin
11gma ir:1kmas1 tarih itibariyle bu olaya dayanacakt1. Ve onun go
ziinde bu oyle denk diiiiyordu ki, "tarihin diyalektiginin, Mark
sizm'in kuram konusundaki zaferinin diimanlanm bile Marksist
k1hgma girmeye mecbur edecek ekilde gelitigini" dogrulayabile
cegini diiiiniiyordu. Diger bir deyile, Marksizm egemen "diinya
goriiii" halini ahyordu ona gore. Sosyalist devrimler ony11lar
boyunca hepsi aptal ya da muhteris olmayan milyonlarca insanda
bu kanaati dogrularnaya devam etti . Buna aykm olarak ve Mark
sizm'in resmi ogreti oldugu devletlerin ideolojik memurlanndan
oluan hatm say1hr bir grubu hariir: tutarsak (bu ogretiye inamp i
nanmad1klan da sorulabilir), giiniimiizde bu tip dogrulamalan an-

* Bu makale ilk kez Haimah Arendt Siyasal Felsefe Sempozymnu'nda


sunulmutur, New School for Social Research, New York, 1 5 - 1 6 Nisan 1 987
Makalede ahfta bulunulan kaynaklar, sonda, s. 227'de verilmitir.
iRK, ULUS, SJNIF 1 94

cak baz1 neo-liberalizm kuramc1lannm kaleminden okuyabiliriz;


onlara gore en kii<riik "himayeci devletin" en basit toplumsal siya
seti bile "Marksizmin bir tezahiiriinii oluturuyor. Digerlerinin
goziinde, agir basan izlenim daha ir:ok Marksizm'in y1k1lmaya yiiz
tutmas1dir: the withering away ofMarxism.I: * inanir: iir:in inanir:; fa
kat bu yeni Ortodoksluk ne saglamaktadir?
Soruyu dogrudan kestirip atmak niyetinde degilim. <;:iinkii
soru yanh bir ekilde ortaya konmutur. Bana oyle geliyor ki bi
zim iir:in soz konusu olan daha ir:ok, art arda gelen bu "zamans1z
dogruluk iddialan"nm (Lacan boyle derdi) gozden saklad@ ire
likileri canlandirmak ve bu ir:elikilerin biraz iizerine gitmektir.
En iyi halde, tart1manm bka bir zemine kayacagm1 umahm.
Arna oncelikle yontem iizerine baz1 gozlemler yapmak gerekmek
tedir.
i lkin, "Marksizm nereye gidiyor? sorusuna kuram olarak
Marksizm 'in dahi hir;bir olumlu cevap getiremeyecegi, temel bir
mantik gerir:egidir. Bu, bir egilimin belirlenmesi biir:iminde bile
miimkiin degildir. Bu, Marksizm'in kendi "anlam1"nm bilgisine
sahip oldugunu varsaymak olacakt1r. Marksizm'den, toplumsal
hareketlere "ithalinin" kendi ogretisel tarihi iizerinde yaratt1g1 so
nuir:lan ve kar1hgmda "maddi gii<r" olarak bulundugu tarihsel du
rumlann sonuir:lanm incelemesini isteyebiliriz (ki bu yap1lmam1
tir). Ancak bu ekilde ne kavramsal diyalektiginin ne de hayata
geir:iinin "gen;ek" diyalektiginin sonuir:lanna hakim olacagm1 dii
iinebiliriz. Bu sorular iizerine felsefi anlamda diiiinmekten, yani
onceden varolan kurallar olmaks1zm diiiinmekten (Lyotard) ote
ye gidemeyiz. Kald1 ki her diiiinme nesnesine uygun degildir,
sorgulamak istedigi meseleye " iir:kin" degildir.
ikincisi, varoldugu ekliyle (kuram olarak, ideoloj i olarak,
orgiitlenme biir:imi olarak, tart1malarda koz olarak) Marksizm'e
dogrudan uygulayabilecegimiz yaygm fakat ir:ok zor tart1Iian di
yalektik bir tez vardir: "Varolan her ey yok olmay1 hak eder"
(Engels'in "Hegelci sisteme" uygulad1g1, Goethe'nin Faust'undan

* "Marksizm eriyip gidiyor mu?"; "Somne", "eriyip yok olma" anla


nundaki ingilizce wither fiili, devletin "ortadan kalkmas1" ii;in bu flili kulla
nan Marx'a atfen kullamhyor, (p1 . )
SJNIF lvfilCADELESiNDEN SJNIFS!Z lvfilCrWELEYE Mi? 1 95

almtI) . Bu teze gore Marksizm, varolan tiim bi9imleriyle, ka91-


mlmaz olarak, er ya da ge9 ortadan kalkacaktir. Kuram bi9imi de
dahil olmak iizere. Eger Marksizm bir yerlere gidiyor ise, bu an
cak kendi y1k1mma olabilir. Simdi bir b<l.'?ka tez daha ( Spinoza'
dan) ekleyelim: "Birden fazla yok alma ekli vardir." Baz1s1 ka
y1ts1z arts1z, ardmda birey birakmadan eriyip gitmedir. Baz1s1
yeni b<l.'?tan kahba dokme, nobet degitirme ya da devrimdir: 21d
dmm eklini alsa da, geriye bireyler kahr. Ge9mie bakarak (ve
yalmzca ge9mie bakarak), Marksizm'in ne derece saglam temel
lere oturdugunu, onun ortadan kalkma tarzmdan anlayacag1z.
Eger "yok alma" siirecinin devam etmekte oldugu ve hatta ilerle
digi -ki bunu diiiindiirecek birden fazla gosterge vardir- var
say1mmdan yola 91karsak, entelektiiel miidahale ve konjonktiir ye
rini bulur; siirecin sonucunun bagh oldugu pratik-kuramsal anlam
9ekirdegini tammlama ve onu belli bir yonde iletme riskini gaze
alabiliriz.
Gelelim ii9iincii gozleme: Marksizm'in tarihsel etkisi, kurgu
lam 9evriminde, pratik yatmmlannda, kuruml<l.'?masmda ve "kriz"
inde art1k bize goriindiigii ekliyle, '1.'?1rtic1 derecede likili bir
goriiniim sergiliyor. Hatta iki misli 9elikili .
Bir yandan, bu olaym kendini ne zaman gosterdigini kesin o
larak soylemek miimkiin olmaks1zm (belki de baz1 komiinist parti
lerde, "proletarya diktatorliigii" hedefmden vazge9ildigi andir bu
- bir anlamda fazla ge9, bir anlamda fazla erken bir zaman),
Marksizm'in "6ng6riileri"nin ve devrimci "program1"nm hir;bir
zaman olduklan gibi gerr;ekle:jemeyecegi mtaya 91kt1; 9iinkii bun
lann iizerine kurulu olduklan koullar -sm1f miicadelesinin, ka
pitalizmin belli bir bi9imi- kapitalizmin bu koullann ve boyle
likle de bizzat Marksizm'in "otesine" ge9mi olmas1yla, 90ktand1r
ortadan kalkm1tI. Bununla beraber, bu '1.'?mamn kiplikleriyle ilgili
hi9bir ciddi 96ziimleme, bu '1.'?manm kendisinin, k1smen (ve hatta
onemli bir k1smmm) Marksizm'in etkililiginin dolayh bir sonucu
oldugunu bilmezlikten gelemedi . Bu etkililik ozellikle, 1 9. yiizy1lda
kapitalizmin "yeniden yap1lanmalanmn", Sovyet Devrimi'nin
(Marksizm'in meru ya da meru sayilan 9ocugunun) ve daha 9ok
onun i9i hareketlerindeki, ulusal kurtulu miicadelelerindeki
IRK, ULUS, SJNIF 1 96

uzant1lannm "meydan okuyulanna" kar1 cevap ve kar1 saldm


olmalannda goiiiniir. Oyleyse Marksizm, kendi gelecek perspek
tifmin Iimasmda kazanan taraft1r.
Diger yandan Marksizm -ya da belli bir Marksizm, ama bu
akrabahg1 a priori bir ekilde reddedemeyiz- "sosyalist devrim
lerde" ve "sosyalizmin kuruluunda" gerr;ekletigine inanm1 ve
bunu ilan etmitir. "Geir:i" kurammm ve beklentisinin sosyaliz
min kuruluunda karIiat1g1 ve hala kar1lamakta oldugu ac1
seriivenler ne olursa olsun, "gerir:eklemi sosyalizm" toplumlan
kendilerini resmi olarak "sm1fs1z" ya da en azmdan "sm1f mii
cadelesiz" toplumlar eklinde kavramak iir:in Marksizm'e dayan
m1lard1r. Marksizm'den bir eylerin, geri dondii1iilemez bir bi
ir:imde edimsel kurumlara geir:ii, her eyden once bu normatif
biir:imle olmutur. Bununla beraber eger bu toplumlar, ikinci
Diinya Sav1'nm sonundan bu yana tarihsiz, siyasal olarak hare
ketsiz toplumlar olmad1larsa, bu ozellikle, en klasik tarz sm1f mii
cadelelerinin (iir:i miicadelelerinin) ve hatta tekelci parti-devirtle
rine kar1 verilen demokratik miicadeleyle s1k1 s1k1ya ilikili dev
rimci sm1f miicadelelerinin (<;:in, Polonya) ald1g1 keskin biir:im
sayesindedir. Burada yeni bir paradoks sonucu, toplumsal uzl
mazhklann sorunsah olarak Marksizm, her zaman, kendi "ta
mamlanm1hgmm" ilerisinde goriiniir.
Marksizm'in, tarihsel bugiiniimiiziin toplumsal oluumlan ve
boliimleriyle tuhaf bir ekilde kanmas1 uradan kaynaklanmak
tadir: Oyle g61iiniiyor ki Marksizm'le iliki ir:agd diinyay1 her
zaman "boliiyor" , ama aym zamanda "yasasm1" ya da anl1hrhk
ilkesini ifade ettigi sm1f miicadeleleri, hiir:bir zaman olmalan ge
reken yerdeymi gibi goriinmiiyor.
Buradan u merkezi temaya gelmek gerekir. K1sacas1; Mark
sizm'in kimliginin, tamam1yla sm1f ve sm1f miicadelesi ir:oziim
lemesinin tammma, menziline ve geir:erliligine bagh oldugu yete
rince air1kt1r. Bu ir:oziimlemenin d1mda Marksizm yoktur: ne top
lumsal olanm ozgiil kuramltirmas1 olarak, ne siyasal bir "strate
j inin" tarihe eklemlenmesi olarak. Tersine, sm1f miicadeleleri top
lumsal doniiiimlerin anla1hrhgma dair ilkeyi t1d@ siirece
Marksizm'den bir eyler, tarihsel hareketin "motoru" ya da tek
SJNIF JvJJ)CADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE /1,1/J? 197

"temel belirlenimi" olarak degilse de en azmdan hic;bir siyasetin


kendisini soyutlayamayacag1 evrensel, uzlmaz ka1thk olarak,
ka9m1lamayacak bir ey olarak kabul edilebilir. Tammlanna ve
belli bir egilim gosteren "yasalanna" getirilmesi gereken diizelt
meler ne olursa olsun bu boyledir.
Fakat itirazlann yiikseldigi ve Marksizm'in somut sarihliginin
buland1g1 yer de tam bu noktadir. Marksizm'in goriiniirde tutarh
bir biitiine eklemledigi kavramlardan bazilan m derecede baya
g1ltmlm1tir: omegin devrim ve ozellikle de kriz. Buna karm
sm1f miicadelesi, en azmdan "kapitalist" iilkelerde, ya onu ovenle
rin toplumsal olanm karm1khg1 iizerindeki etkileri giderek azahr
gibi oldugu ic;in ya da -ki bu ikisi bir arada gider- bizzat s1-
mflar, c;ogunlugun pratiginde ve siyasetin en 9arp1c1 bic;imlen
melerinde goriiniir kimliklerini kaybettikleri ic;in sahneden c;ekil
mitir. O yle olunca sm1f miicadelesi mit gibi goriinecek bir hale
gelmitir. B ugiin art1k biiyiik olc;iide Ilm1 olan koullar varol
sayd1, bu mit kuramla iiretilirdi ve orgiitlerin (hepsinden once ic;i
partilerinin) ideolojisiyle gerc;ek tarihe yans1tihrd1 ve kendilerini
hak ve dava 1y1cilan olarak kabul ettirme olanagm1 saglad1g1
heterojen toplumsal gruplarca neredeyse tamamen "ic;selletiri
lirdi" Peki ama eger sm1flann sadece mitsel bir kimligi varsa
nasil olur da bizzat s1mf miicadelesi gerc;ekligini kaybetmez?
Boylesi bir saptamanm farkh bic;imlerde dile getirilebilecegi
dogrudur. Bunlardan en kabaca olam, son iki yiizyilm tarihini,
toplumun iki (ya da ii<;) kar1t s1mf halinde kutuplmasmm her
zaman ic;in bir mit olmu oldugunu gosterecek ekilde gozden ge
c;irip diizeltmektir: Bunun yerindeligi de sadece siyasal tahayyiiliin
psikolojisini ve tarihini ilgilendirir.
Fakat aym zamanda sm1fsal uzlmazhk emasmm 1 9 . yiizyil
sonunun "sanayi toplumlan"nm gerc;ekligine en azmdan yakl1k
olarak tekabiil etmi oldugu da kabul edilebilir. Sadece art1k du
rum bu degildir ya da giderek bu olmaktan 91kmaktadir. Bir dizi
degiimin sonucudur bu: bir taraftan iicretlilik durumunun ge
nellemesi, emegin zihinsellemesi, hizmet faaliyetlerinin artmas1
- bu kaybolan "proletarya"dir; diger taraftan miilkiyet ve yone
tim ilevlerinin birbirinden aynlma siirecinin tamamlanmas1,
IRK, UWS, SJNIF 198

ekonomide toplumsal kontroliin (yani devletin) yay1lmas1 - bu


da eriyen "bmjuvazi"dir. Madem ki "orta sm1flar", "kii<riik burju
vazi", "biirokrasi", "yeni iicretli tabakalar", yani Marksizm'in hep
tak1ld@ o sonu gelmeyen siyasal ve kuramsal bilmeceler sonunda
sahnenin en biiyiik k1smm1 kaplad1 ve tipik iir:i ve kapitalist i
veren figiirlerini (somiiriilen emek ve mali sermaye kaybolmasa
bile) maij inalletirdi; o halde sm1flar ve sm1f miicadelesi siyasal
bir mite, Marksizm de bir mitolcrj iye doniimektedir.
Yine de bazilan ir:1k1p sm1flann bir anda (yetmili-seksenli
y1llar) ve Marksizm'in somiiriiye ve sm1f miicadelesine baglad1g1
bir dizi toplumsal goriingiiniin -agir yoksullmanm, isizligin,
kapitalist iiretimin eski "kaleleri "nin h1zla sanayisizlemesinin,
yani mali ve parasal spekiilasyonla ortiien sermaye y1k1mmm
g6zlemlendigi bir baglamda (iktisatir:1lann otuzlu y1llarla kar1l
tird1klan iktisadi diinya krizi) ortadan kayboldugunu ilan etmekte
dev bir sahtekarhk olup olmad@m soracaklardir kendi kendile
rine. Oysa aym esnada, Marksizm'e oyle bir bulm1 olanlann
" sm1f' politikalan olarak gordiigii devlet politikalan yiiriirliige
konmaktadir; air:1kir:a savunulan buyruklan art1k gene! ir:1kar (kaste
dilen kolektif ir:1kar, hatta toplumsal ir:1kardir) degil, iletmelerin
saghg1, iktisadi sa v, "insan sermayesinin" verimliligi, insanla
nn hareketliligi vb. olan politikalard1r. Burada bizzat sm1f miica
delesiyle kar1 kar1ya degil miyiz?
Fakat eksik olan ey (S. de Brunhoffun hakh olarak ifade
ettigi gibi), toplumsal, siyasal ve kuramsal olanm eklemlenmesi
dir. 0 andan itibaren sm1fsal uzlmazhklann goriiniirliigii bu
lamkhga doniiiir. Y eni-liberal ve yeni-muhafazakar politikalar
kukusuz uluslararas1 ilikilerin giivensizliginde, yonlendirile
mezliginde, kendi popiilizmlerinin (ve kendi ahlakir:1hklannm)
ir:elikilerinde bocalay1p durma egilimindedirler; ancak iir:i hare
ketinin kurumsal biir:imlerinin, orgiitlii sm1f miicadelesinin dag1l
mas1 ve gayri meru hale getirilmesi konusunda inkar edilemeye
cek olumsuz banlar elde ediyorlar. Bu konuda kesin kararh ve
azimli ir:abalara gerek kalsayd1 mitin direndigi diiiiniilebilirdi. Fa
kat bu banlar, kapitalist merkezlerin ir:ogunda iir:i sm1fmm arka
smda uzun y1llara dayanan orgiitler, deneyim ve kuramsal tart1-
SJNIF lvJUCADELESiNDEN SJNIFS!Z MUCrWELEYE /1,1/J? 1 99

malar bulundugu halde elde edilmitir. Yine son y1llann tipik ic;i
miicadelelerinin en sert ve en yogun olanlan (i ngiliz madenciler,
Frans1z demir-c;elik ve demiryolu ic;ileri . . . ) sekt6rel (hatta "kor
poratif') ve savunmaya doniik, kolektif gelecek ic;in anlam 1-
mayan govde gosterileri gibi goriinmektedir. V e aym esnada top
lumsal c;atlma durumu, bazilan kurumsal istikrars1zhklanna rag
men ya da bu nedenle, gortiniirde c;ok daha manidar olan bir dizi
bka bic;im alm1tlr. Bu, kuak 9at1malanndan ve c;evre iistiin
deki teknolojik tehdide bagh 9at1malardan, "etnik" (ya da "din
sel") c;atlmalara ve uluslararas1 terorizm ve savm bazi yerlerde
ki kroniklemi bic;imlerine kadar gider.
Belki de "sm1flann ortadan kaybolmas1"mn en radikal bic;imi
u olacaktir: Toplumsal-iktisadi miicadelelerin ve ifade ettikleri 91-
karlann kay1ts1z arts1z yitip gidii degil -9at1manm her yerde
varolmasmm beraberinde hic;bir hiyerariyi, toplumun gortiniir bir
ekilde "iki kampa" bohinmesini, konj onktiirii ve evrimi belirle
yen hic;bir "son kerteyi"; teknolojik bask1lann, devlet 91karlannm
ve ideoloj ik hirslann rastlanusal bilekesinden baka hic;bir do
niiiim vekt6riinii getirmedigi- bir c;ok-bic;imli toplumsal 9at1ma
durumunun dokusunda emilip dag1lmalan ve siyasal merkeziyet
lerini kaybetmeleridir. K1sacas1 siyaset felsefesinin son yonelim
lerinde yans1masm1 bulan, " Marx'vari" olmaktan c;ok "Hobbes'
vari" bir durum.
Bana kahrsa boyle bir durum iizerinde diiiinmek Marksizm'
in kuramsal varsay1mlar1mn gec;erliligi konusundaki yargmm erte
lenmesinden c;ok, tarihsel kavramlann ve bic;imlerin c;oziimlenme
sinin zaman1 ile programlann ya da sloganlann zaman1 arasmda
net bir ayntirma yapmay1 gerektirmektedir. C::iinkii bunlann bir
birine kantlnlmasmm, Marksizm'in kendi ifadelerinin nesnelligi
ni ve evrenselligini kavray11m, bunlara onceden pratik dogrular
statiisii vererek etkiledigini diiiinmek ic;in hakh nedenlerimiz var.
Demek ki bu kan1khg1 c;ozmek "saf kurama s1gmmanm bir ekli
olmaktan ziyade, spekiilatif ampirizme degil stratej ik bulua bagh
olan bir kuram-pratik eklemlenmesini diiiinmek ic;in -yeterli de
gilse de- gerekli bir kouldur.
Simdi sm1f miicadelesi kavram1m eletirel bir incelemeye tabi
IRK, UWS, SJNIF 200

tutarak boyle bir diiiinme tarzmm unsurlanm bi9imlendirmek is


tiyorum. ilk olarak, Marx'm gozler onune serdigi, daha sonraki
gelimelerinde de hep bu izi t1yan s1mf kavrammm baz1 iki
yonlii ozelliklerine aynm getirecegim. ikinci o larak, sm1f miica
delesinin yalm ekliyle ters diien baz1 goriiniimlerini kurama ek
leme olanag1m inceleyecegim . Sm1f miicadelesi kuramltirma
sma indirgenemedigi, hatta onunla bagdmad1g1 goriilen ve do
lay1s1yla onun ger9ek i9 smirlanm (ya da isterseniz, Marksizm'in
altmda yatan antropolojinin i9 smirlanm) tamrnlayan siire9lerin ve
toplumsal ilikilerin, omegin "zekanm mekaniklemesi"nin ya da
cinsel bask1 ilikilerinin, ya da yine milliyet9ilik ve irk91hgm baz1
gorliniimlerinin Marksist bir a91dan nasil belirlenebilecegini de
artlrmak uygun olur - fakat bu bka bir a91klarnamn konusu
olmak zorundad1r.

''Marksist" Sm!f "Kuramz "

Burada soz konusu olan "tarihsel materyalizm"in temel kavram


lanm bir kez daha ozetlemek degil, -bir sistemden ziyade ku
ramsal bir deneyim olarak- harfi harfine ele alman Marx'm ese
rinde de s1mf miicadelesi 9oziimlemesine, pratik yatmm1 i9in ge
rekli "koz"u verdigini diiiinebilecegimiz bir kar1t anlamhhk go
riintiisii veren eye iaret etmektir. (:ok bilinen ya da daha once
one siirdiigiim gelimeleri h1zla ge9ecegim.
Bizi durdurmas1 gereken ilk olgu, bir yanda Marx'm "tarih
sel-siyasal" eserlerinde, diger yanda Kapitalde, rastlad1g1m1z s1mf
miicadelesi bi9imleri arasmdaki m aykmhktir.
Dogal olarak bu ilk eserler hazirland1klan koullann geri tep
mesine -tiim diger metinlerden daha fazla- maruz kalm1tlr.
Bize sunduklan "tablolar", temel tarihsel emanm, siirekli olarak
a posteriori diizeltmeyle onceden bilme arasmda gidip gelen, (esas
olarak Avrupa tarihine indirgenmi olan) ampirik tarihin beklen
medik olaylanna uyarlanm1 halleri gibi goriinmektedir. Bu uyar
lamalar kimi kez kavramsal yap1m iiretilmesini gerektirir: iinlii
"i9i aristokrasisi" temasmda oldugu gibi. Kimi kez de ciddi man
tiksal gii9liikler dogururlar: Bonapartizm'in yol a9tlg1, burjuvazi-
SJNIF fv[(JCADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE Mi? 201

nin s1mf olarak siyasal iktidan tek bama yiiriitemeyecegi dii


iincesinde oldugu gibi. Fakat "somut olamn" 9ok daha ince bir
diyalektigini 91kard1klan da olmutur: sm1flann temsilinin ayn
mas1 ve toplumun diiman kamplarda kutupl<l.'?mas1 goriingiile
rinin tehlikeli bir ekilde birbirini izleyiinde devrimci ve kar1-
devrimci krizlerin yogunl<l.'?t1g1 diiiincesinde oldugu gibi. Aslmda
bu 96ziimlemeler, kendilerine ait bir kimlikle, toplumsal bir i
levle ve ozel siyasal 91karlarla donanm1 kolektif gii9lerin olu
mas1 ve 9arp1mas1 olan, stratejik diye adlandirabilecegimiz bir ta
rih temsilini tartIma konusu yapmazlar. Bu temsil Komiinist Ma
nfesto 'nun "ortiilii ya da a91k bir i9 sav<l.'?" diye adlandird1g1
eydir. Sm1flan tarihin maddi ve ideolojik aktorleri olarak kiile
tirme olanag1m saglayan budur. Elbette ki boyle bir kiiletirme,
one siirdiigii terimlerin temel bir simetrisini i9ennektedir.
Oysa esas olarak, Kapitalin 96ziimlemelerinde olmayan ey
budur (ve onun " mantig1yla" hi9 mi hi9 bagdamaz). Kapital,
kukusuz s1mf miicadelesine biitiiniiyle bagh olan bir siireci goz
ler oniine serer, ama temel bir simetrisizlik ta!jzr: o kadar ki, onun
bak1 a91smdan, uzl<l.'?maz sm1flann hi9bir zaman " karIlama
d1klan" soylenecek kadar ileri gidilebilir. Ger9ekte burj uvalar ya
da kapitalistler (bu 9ifte adlandmnamn yaratt1g1 sorunlara daha
sonra donecegim) hi9bir zaman bir toplumsal gntp olarak go
riinmezler; sennayenin ve onun farkh ilevlerinin "1y1cilan",
"maskeleri", "kiilemeleri" olarak goriiniirler. Kapitalist "sm1f
fraksiyonlan" -giriimciler ve para babalan, tiiccarlar- ancak
bu ilevler kendi aralannda tItig1 zaman; ya da sistemin "d1m
da" sayilan kapitalizm-oncesi sm1flann ve toprak miilkiyetinin
91karlanyla karIl<l.'?tiklan zaman sosyolojik bir istikrar kazamrlar.
Proletarya, bunun tersine, para-sennayesinin kar1smda, iiretim
ve yeniden iiretim siirecinde somut, elle tutulur bir ger9eklik ola
rak ("kolektif emek9i", "emek giicii") belinnektedir. Bir bak1ma
Kapitalde iki, ii9 ya da dart degil yalnzzca bir sm1fin, proleter-i9i
sm1fm m oldugu soylenebilir; bu s1mfm varhg1 hem sennayenin
degerlenmesinin koulu ve birikiminin sonucudur hem de hare
ketinin otomatikligini siirekli olarak kostekleyen engeldir.
0 halde iki "temel sm1fm simetrisizligi (birinin kendi olarak
IRK, ULUS, SJNIF 202

yoklugunun digerinin varhgma tekabi.il edii) sm1f mi.icadelesi


di.ii.incesiyle 9elimedigi gibi, bu mi.icadelenin derinlemesine ya
p1smm dogrudan bir ifadesi gibi gori.inmektedir ( Marx, "eger
eylerin ozi.i gori.ini.imleriyle kansayd1 tiim bilimler gereksiz olur
du," diye yaz1yor). Bununla birlikte bu mi.icadele somi.iri.i koulla
nmn i.iretiminde ve yeniden i.iretiminde her zaman i9in si.iri.ip git
mektedir; buna sonradan eklenmi degildir.
Ne ki "Marksizm" bu iki bak1 a91smm birligidir (ya da daha
sonra a91khga kavuturabilmeyi umdugumuz gibi, iktisadi bir ki
iletinnenin ve tammm, ve bir sm1flar siyaseti tan1mmm aym ta
rihsel dram i9indeki birligidir) . 0 halde, ematik hale getinnek is
tersek, gori.ini.irde Kapital'in ve Komiinist Manfesto 'nun farkh
bak1 a91lannm birligi, emek sorununu iktidar sorununa baglayan
bir dizi ifade ve temsil ilikisiyle ve 9elikilerin geliiminin man
t1g1yla saglanm1t1r.
Burada, Marx'm -Kapital'in Marx'mm- proletaryanm va
rolu koullanndaki 9eliilerin kokenini nas1l di.ii.indi.igi.ini.i ya
kmdan incelememiz gerekir. Bu koken, tamamen i.icretli i.iretici
emegin dayatt1g1 bir yam bi9iminin dayan1lmaz niteliginin ve ta
mamen bu emegin giderek daha fazla somi.iri.ilmesine dayanan bir
iktisadi bi9imin mutlak sm1rlanmn belli bir anda kuruldugu " so
mut" bir tarihsel durumdur.
Kaba hatlanyla ozetleyelim. Kapital'i.n zi.imlemesi bir "bi-
9im" ile bir "i9erigi", ya da diyebiliriz ki, bir genellik am ile bir
ozellik amm eklemlemektedir. Bi9im (genel olan) sermayenin oz
hareketidir. metamorfozlannm ve birikiminin belirsiz si.irecidir.
Ozel i9erik, "insan malzemesinin" (mal gibi ahmp sat1lan) i.icretli
emek gi.ici.ini.in doni.ii.imi.i, bir art1k deger i.iretim si.irecinde kul
lanilmas1, ti.im toplum 9apmda yeniden i.iretim anlanmn zinciridir.
Tarihsel boyutu goz oni.ine almd1gmda (ya da tarihte kapitalist
"mant1ga" maruz kald1klan si.irece toplumlara kendini dayatan bir
egilim olarak di.ii.ini.ildi.igi.inde) bu zincirin, emek9ilerin proleter
le!jmesi oldugu soylenebilir. Fakat, sermayenin oz hareketi gori.i
ni.irde kendi si.irekliliginden (krizlere karm) dogrudan bir birlik
elde ediyorsa da, proleterlemenin tek bir kavramla di.ii.ini.ilebil
mesi ancak d1sal olarak ayn, en az i.i9 tip toplumsal gori.ingi.ini.in
SJNIF JvI(JCADEI.ESiNDEN SJNIFSIZ MOCADEI.EYE Ml? 203

(ii9 "tarih"in de diyebiliriz) eklemlerunesi kouluyla miimkiindiir:



Oncelikle, sermayenin art1k degere el koymas1 ve kendine
mal etmesi olarak ticari bi9imiyle sdmiirii a m : verili tarihsel ko
ullarda emek giiciiniin yeniden iiretimine edeger olan zorunlu
emek ile teknoloj ik gelimelere uygun iiretim koullanna donii
tiiriilebilecek artzk emek arasmdaki niceliksel fark. Bu iiretici sa
hiplenme ve farkm olabilmesi i9in hem istikrarh bir hukuksal bi
9ime (iicret kontrat1) hem de kahc1 bir gii9 ilikisine ihtiy vardir
(teknik gii9hikler, i9i-iveren koalisyonlan, devletin "iicret-nor
mu" dayatan diizenleyici miidahaleleri bu noktada devreye gir
mektedir).
Bunun ardmdan, toplumsal egemenlik arum verecegim an:
bu tam da iiretimin irinde kurulan bir ilikidir. Bu iliki, once
emegin sermaye buyrugu altmda basit bi9imsel altalanmas1 yoluy
la, daha sonra -ibohimii, par9alama, makinal<l.'?ma, yogunl<l.'?tlr
ma yoluyla- emegin, deger kazand1rmamn gerekleri yiiziinden
gerk altalanmasma vararak, i9inin emek zamanmm "gozenekle
rinin" en derinine kadar s1zar. Kol ve kafa emegi aynmma, yani
i9inin bilgisinin, emek9inin ozerkligine ka1 9evrilmek iizere ka
mul<l.'?tmlmasma ve bilimsel diizeneklere katilmasma kesin bir rol
atfetmek ozellikle bu noktada uygun olur. Ve iiretimin "zihinsel
gii9lerinin" (teknoloji, programlama, planlama) geliimi ile; kapi
talist bi9imin bizzat emek giicii iizerindeki etkilerini -emek gii
ciiniin fiziksel, ahlaki, zihinsel ahkanhklanmn donemsel olarak
(aile, okul, fabrika, sosyal up tarafmdan) artlandmlmas1 ve dii
zeltilmesi gerekir; kukusuz buna direniler de olacaktir- bag
lantih olarak incelemek de bu noktada uygun olur.
Son olarak i ve isizligin dongiisel niteligi -Marx buna
9ekimleyici-iteleyici diyor- sonucu ortaya 91kan i9iler aras1 gii
vensizlik ve rekabet am ( S . de B runhoffun deyimiyle, farkh
bi9imler alan "ozel olarak proleter bir risk"). Marx bu rekabetin
i9inde, i9ilerin sendikalarda orgiitleruneleriyle ve bizzat sermaye
nin i9i sm1fmm bir k1sm1m istikrarh hale getirmekten saglad1g1
91karla durdurulabilecek ama hi9bir zaman tamamen ortadan kal
dmlamayacak ve her zaman sonunda kendini (ozellikle de kriz
lerde ve kapitalist kriz 96ziimii stratejilerinde) yeniden dayatan bir
IRK, UWS, SJNIF 204

kapitalist toplumsal iliki zorunlulugu oldugunu gosterir. Bunu


dogrudan, "yedek sanayi ordusu"nun ve "goreli niifus fazlas1"nm
(somiirgeciligi, erkeklere rakip olarak kadm ve ir:ocuklann ie
almmasm1, goir:ii, vb. kapsayan) farkh biir:imlerine, yani kapitaliz
min tarihi boyunca proleterlemenin blang1ir:taki iddetini siir
diiren "niifus yasas1 "na baglar.
Bunlar proleterlemenin, aym zamanda proletaryanm yeniden
iiretiminin ii<r evresi de olan ii.r; gorii.nii.mii. 'diir. Bka bir yaz1da
(Balibar, 1 985) one siirdiigiim gibi bunlar ortiik bir "kitle" ve
"sm1f diyalektigi 1maktadir: Bu, tarihsel olarak heterojen (ayn
ozelliklerle imlenen) kitlelerin (ya da niifuslann) kesintisiz bir
biir:imde bir iir:i sm1fma ya da iir:i sm1fmm art arda gelen go
riiniilerine doniimesi, ve sm1fsal duruma ozgii "kitleleme" bi
ir:imlerinin ("kitle emegi", "kitle kiiltiirii", "kitle hareketleri") ba
gmt1h gelimesidir.
Marx'm akil yiiriitme tarzm1 digerlerinden ayiran ey, bu ii<r
am, hem mantiksal olarak tutarh hem de ampirik olarak saptanabi
lir tek bir ideal-tipte, durum ve koullara bagh yakm varyantlarla
birletirmesidir (Alman iir:ilerine "de te fabula narratur"* der).
Boylelikle bu birletirme sermaye hareketinin birliginin kar1hg1
olarak goriiniir, onun diger yii.zii.nii. temsil eder. 0 halde "serma
yenin mant1g1"m deger biir:iminin evrensel yay1hm1 olarak, in con
creto ** diiiinebilmek iir:in gerekli bir kouldur. Meta biir:iminin
tiim toplumsal iiretimde ve dol1mda gei;erli olmas1 ancak emek
giiciiniin tamamen meta olmas1yla miimkiindiir. Fakat emek giicii
niin tamamen meta olmas1 da, ancak farkh proleterleme biir:imleri
tek bir siireir:te (Marx, bizzat maddi iiretiminkiyle aym "ir:ark"m et
kisiyle, diyor) birleirse miimkiin olur.
Fakat bu dogrudan dogruya, ancak tart1mah ampirik-spe
kiilatif varsay1mlarla giderilebilecek tarihsel zorluklarla sonuir:lan
maktad1r. Omegin iiretimde iboliimii egiliminin, baz1 istisnalarla,
degerin tozii olan "soyut" emegi bir ekilde gerir:ekte vareden,
farkhlmam1 ve degitirilebilir "basit emegi" genelletirecek e-

* "Anlattlau sen.in hikiiyendir" (Lat. c;.n. )


* * in concreto: somut bic;imde. {Lat. c;.n.)
SJNIF Jvf[)CADELESiNDEN SJNIFS!Z Jvf[)CADELEYE Ml? 205

kilde, emekir:ilerin niteliksizlemesi ve homojenlemesi yoniinde


olmasm1 gerektiren varsay1m bunlardan biridir. Ve bu da kapita
lizmin "tarihsel yasalan"nm (ve bu iiretim tarzmm ir:elikilerinin)
anlamma dair derin bir ikircillige varmaktad1r. Bu ikircilligin biz
zat Marksist sm1ftemsilinin merkezinde oldugunu gorecegiz.
Fakat yine de dikkatlerimizi bir an Marx'm ortaya koydugu
proleterleme tammma yoneltelim . Bu tammm klasik, iktisadi
olan ve siyasal olan kategorileri konusundaki iki yonliiliige birkair:
kelimeyle deginmek isterim. Bu iki yonliiliik sadece bizim iir:in de
gil, bizzat Marx iir:in de soz konusudur. <;:ogu kez Kapital'in ir:o
ziimlemelerinin, onceligin benim "biir:imleri" ya da "ii;erikleri" de
digim eye verilmesine gore, iki ayn okumasm1 yapmak miim
kiindiir. Boylece aynz metinden yola ir:1karak ister bir " iktisadi
sm1fkuram1" ister bir "siyasal sm1f kuram1" iiretilebilir.
Birinci bak1 air:1s1yla, proleterlemenin tiim anlan (ve bu an
lann ozellikle 1 8 . yiizyil ve 1 9. yiizy1l i ngiliz toplumsal tarihinin
aynnt1sma dek inen anlan) yalmzca toplumsal bir baskzyz degil,
aym zamanda iir:i sm1fma atfedilen pratiklerin gizli oziinii de
oluturan, deger, deger kazanma ve sermaye birikimi dongiisiinde
onceden belirlenmitir. Kukusuz bu oz Marx'm bize dedigi gibi
bir "feti"tir; tarihsel-toplumsal ilikilerin nesnelligin yamlsamah
zeminine yans1t1lmas1dir ve son ir:oziimlemede "nihai" gerir:eklik,
yani insan emegi olacak gerir:ek oziin, yabanc1lm1 bir biir:imidir.
Fakat "biir:imlerin" geliim siirecinin ekonomist bir okumasm1 on
lemekten ir:ok uzak olan bu ana ilkeye bvurmak, tersine bunu
1lmaz bir ufuk olarak dayatir, <riinkii genelde emek ve meta (ya
da deger) kategorilerinin bagmt1s1 bizzat klasik iktisadm ilkesidir.
0 halde degerin ir:ekilip almmas1 yontemlerinin ve bunlara kar1
direnilerin (makinalmaya ya da zorunlu kentlemeye bkal
dmlar ve grevlerden i hukukuna, devletin sosyal politikalanna,
iir:i orgiitlerine kadar) tammlannm her alanmda varolan siyasal
ir:eliiklik, kendi bma bir onem 1maz, ancak iktisadi mantlgm
(ya da "ekonomik" biir:imin iir:inde yabanc1lm1 emegin mant@
nm) ir:elikilerinin ifadesi oldugunda anlam 1r.
Fakat bu okuma tersine ir:evrilebilir, yeter ki biir:imin onceligi
nin yerine iir:erigin onceligi getirilsin; bu iir:erigin biir:imi de onun
IRK, ULUS, SJNIF 206

olumsalhkla belirlenmi, "yonelimli" sonucundan bka bir ey


degildir. Stmf miicadelesi iktisadi bi9imlerin dz!javun1mu olmak
yerine, onlann goreli tutarhhgmm -gii9 ilikileri ve konjonk
tiiriin rastlanttsma maruz kald1gmda zorunlu olarak degien- ne
deni haline gelir. Bunun i9in aym "emek" ad1 altmda, antropolojik
bir oz yerine, bir toplumsal ve maddi pratikler karm1gm1 anla
mak yeterlidir. Bu karm1gm birligi, Batt toplumlanmn tarihinin
bir doneminde (Sanayi Devrimi'nin meslekleri 96ziilmeye ugrat
ttg1, kentlemenin vb. oldugu bir donemde) ve kurumsal bir yerde
(iiretim, fabrika, iletme) toplanmalanndan dogar.
0 zaman biitiin 1khg1yla -Manx'm 96ziimlemelerinde de
goriinen ey, bi9imlerin onceden belirlenmi bir zinciri degil,
uzla!jmaz stratejilerin, kendi etkileriyle siirekli olarak gerileyen ve
atthm yapan somiirii ve egemenlik stratejilerinin, direni stratej i
lerinin bir oyunudur (bu soz konusu etkiler ozellikle kurumsal et
kilerdir: emek zamanmm hukuksal incelenmesinin -"sosyal dev
letin" ilk tezahiiriiniin- sahip oldugu onemin nedeni budur. Bi-
9imsel altalanmadan ger9ek altalanmaya, mutlak deger fazlasm
dan goreli deger fazlasma ya da yaygm somiiriiden yogun somii
riiye ge9i, tarihsel olarak bu eksen etrafmda <loner). Su halde
s1mf miicadelesi, ekonominin kendi blanna hi9bir ozerklige sa
hip olmayan 9eitli fi giirlerinin belirdigi siyasal zemin olarak
goriiniir (bu Negri'nin deyiiyle, emek gibi " kendine pek az ben
zeyen", "oynak" bir zemindir) .
Ne var ki, bu iki okumamn nihai o larak, genelde bi9im ve
i9erik gibi tersyiiz edilebilir o ldugunu soylemitim . Ve bu da
Marx'm giriiminin ikircilligini gayet iyi tklar: Bu giriim hem
iiretimin uzlmazhklanmn gozler oniine serilmesiyle, gii9 ve
siyaset ilikilerinin (ki liberal ideoloji bu alanda, yarar sagla
yabilmek i9in az bir zaran gaze alarak, yani 9attmay1 devlet ve
"iktidar" a9tsmdan belli bir stmr i9inde tutarak ak1lc1 hesabm ve
goriinmez bir elin saglad1g1 genel faydamn saltanattm kurdugunu
zanneder) her yerde varoluuyla "ekonomi-politigin eletirisi "dir;
hem de, aym zamanda sadece hukukun, egemenligin ve sozle
menin alant olarak siyasetin sznzrlarznzn ispatt, ifastdtr (bunlar dt
stmrlar olmaktan 9ok ir; stmrlardtr, 9iinkii siyasal gii9ler "maddi "
SJNIF fv[(JCADELESiNDEN SJNIFS!Z Jvf(JCADELEYE Mi? 207

91kartan ifade eden iktisadi gii9ler olarak kendilerim i9eriden gos


terirler) .
Bu iki okuma tersyiiz edilebilir oldugundan istikrars1zdir. Her
yerde -bizzat Marx'ta da- kendilerini 96ziimlemenin ka9amak
noktalan olarak gosterirler (ozellikle de toplumsal sm1flann, Ri
cardo'dan miilhem, gelir dag1hm1yla yapilan ekonomist bir sahte
tamm1 -Kapital'i.n el yazmas1 bununla tamamlamr- bu tiirden
bir ka9amaktir; "mutlak tarihsel smirlan"na ul<l.'?an kapitalizmin
batIma dair felaket9i yakl<l.'?Imlar da bunlardandir). O zet olarak
ekonomizm ile siyaset9ilik arasmda gidip gelme, kapitalist iiretim
tarzmm 9elikileri kavramm1 etkilemeye devam etmektedir. Ya ka
pitalist iiretim ilikilerinin iktisadi sonu9lanmn, belli bir evreyi
ge9tikten sonra, nasil ancak kendi zztlarzna r;evrilebileceklerini
gostereceklerdir (emek iiretkenliginin "gelime koullan"yken on
lann "ayak bag1" halini alacaktir; kriz ve devrim buradan kaynak
lamr). Ya da batan beri varolan kahc1 olguyu, insani emek gii
ciiniin meta duntmuna indirgenemez kald1g1m ve direniinin gide
rek daha gii9hi ve orgiithi bir ekilde (sm1f miicadelesi de budur)
sistemin y1k1mma dogru ilerledigini gostereceklerdir. Marx'm
"miilksiizletirenlerin miilksiizletirilmesi"ne dair iinhi ifadesinin
bu iki yoldan "yads1manm yadsmmas1 " olarak anl<l.'?Ilabilmesi ol
duk9a 9arp1c1dir.
Fakat bu gidip geli oldugu gibi devam edemez . Kuramm
makul ve uygulanabilir olmas1 i9in belli bir noktada sabitle
tirilmesi gerekir. O zellikle Marx'ta -ve yine onun haleflerinde
siyasetin iktisatta i9kinligi ve iktisatm tarihselligi diiiincesi ola
rak, diyalektik diiiincesinin yerine getirdigi ilev budur. i ktisadi
nesnellikle siyasal oznelligin "nihayet bulunan" denkligini temsil
eden devrimci proletarya diiiincesinin, kuram ve pratik i9in 9ok
anlamh bir z1tlann birligi olarak devreye girdigi yer buras1dir. Bu
diiiincenin onciilleri Marx'ta kesinlikle vardir ( Marx'm spekii
latif ampirizmi dedigim ey budur). " iktisadi" sm1f olarak i!j((i sz
mfi ve "siyasal ozne" olarak proletarya ideal kimliginin soz konusu
oldugu da soylenebilir. Stratej ik sm1f miicadelesi temsilinde bu
kimligin biitiin similar i9in ge9erli olup olmad1g1 sorulabilir; ama
bu kimlige yalmzca i9i sm1fmm kendiliginden sahip oldugunu
IRK, ULUS, SJNIF 208

kabul etmek gerekir. Bu da onu "evrensel sm1f' olarak diiiin


memizi saglar (diger sm1flar ise "evrensel" olmaya yaklmaktan
oteye gidemezler; proletarya bizzat devrimci olabilecegi ve olmak
zorunda oldugu halde, "burjuvazinin bizzat egemen olamayacag1"
m one siiren semptomatik diiiinceyi hatirlayahm).
Dogal olarak iir:i sm1fmda, bu ilke birligini etkileyen ve kim
lik amm zaman iir:inde geciktiren engeller ve uymazhklar rahatir:a
gozlenebilir: "gelimemi bilinir:", ulusal ya da mesleki "boliin
meler", "emperyalist kalmtilar", vb. Son raddede -Rosa Luxem
burg gibi- proletaryanm sm1f kimliginin gerir:ek olarak ancak
devrimci edimin kendisinde varoldugu diiiiniilebilir. Fakat bu
air:1klamalar iir:i sm1fmm, kapitalist gelimenin iiriinii olan nesnel
birligiyle, konumunun radikal olumsuzlugunda yani tam olarak
iiriinii oldugu bu gelimenin ir:1karlanyla ve hatta varoluuyla
bagdmazhgmda bulunan oznel birligi arasmdaki tutarhhkta, daha
once fiilen varolan kimlik ilkesini dogrulamaktan bka bir ey
yapmaz. Ya da bu tutarhhk, toplumsal iboliimiindeki yerleri ne
deniyle iir:i sm1fma "ait olan" tiim bireylerin katilacag1 bu sm1fm
nesnel bireyligiyle onlann dogrudan ir:1karlannm savunusunu ve
somiiriiniin sonunu (yani "sm1fs1z toplumu", sosyalizm ya da ko
miinizmi) miimkiin ve orgiitlenebilir kilan ozerk, toplumsal do
niiiim projesi arasmda soz konusu olacakt1r.
Boylelikle Marksizm'in sm1f miicadelelerinin tarihsel olarak
belirleyici niteligini tasarlay1 ekliyle bizzat sm1flann (oncelikle
proletaryanm) oznel ve nesnel (ir:ifte) kimliklerini tasarlay1 ekli
arasmda kar1hkh onvarsay1m var gibi goriiniiyor. Tarihsel do
niiiimlerin anlamm1 tasarlay1 ekliyle, tarih sahnesinde kendi
drammm oyunculan olarak goriinen sm1flann varolu siirekli
ligini, siirekli kimligini tasarlay1 ekli arasmda da aym ey soz
konusudur.
Biraz once soyledigim gibi, bu dongiiniin onciilleri bizzat
Marx'ta verilidir; somiirii durumunun iir:erdigi radikal olumsuz
lugun bilincine varmak olarak devrimci oznellik diiiincesinde, ve
bu durumun dereceler ve amalarla da olsa, btan ba tek bir
mantiga tekabiil eden bir birlemi proleterleme siirecini ifade
ettigi diiiincesinde verilidir. Bu koullarda, uzlmazhgm yap1sal
SiNiF JvJJ)CADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE Mj? 209

diiiincesinin siirekli olarak szn?f ili!jkilerinin yalznla!jmaszyla ilgili


-ki bunun sonunda insanhk macerasmm hayati kozlanmn (so
miirii ya da ozgiirleme) "diinya" 6lveginde "giin gma" v1kmas1
gerekir- tarihsel bir kurguda yans1mas1 hiv de a<?irhc1 degildir.
Ancak bu dongiiniin kmlmas1 -ve Marksizm'in velikili bir
liginde harmanlanan bin yzlcz ideoloji unsurlannm ve kuramsal
v6ziimleme unsurlanmn aynmaya ba<?lamas1- ivin proleterle
menin farkh yanlan arasmda gozlenebilen ampirik uyumazhk
lann gevici olmayan, "tarihsel kapitalizm"in (Wallerstein) somut
koullanmn iverdigi yap1sal uyumazhklar olarak goriilmesi ge
rekmektedir. Burjuvazinin -ki Engels ve Kautsky'nin yamlsa
malanmn aksine "gereksiz s1mf olarak diiiiniilemez- toplumsal
ilevi, sermayenin iktisadi ilevlerinin "ta.<?1y1c1s1" olmaya indir
genemez. Ya da; "bmjuvazi" ve "kapitalist s1mf', egemen kesim
soz konusu oldugunda bile, tek ve aym kii ivin birbirinin yerine
kullamlabilir isimler degildir. Nihayet, devrimci (ya da kar1 dev
rimci) ideoloji tarihsel olarak, tek-anlamh ve evrensel bir kendi bi
lincinin obiir ad1 degil, koullann, kiiltiirel bivimlerin ve belirli
kurumlann etkin iiriiniidiir ve bu da az1msanacak bir giivliik
degildir.
Biitiin bu diizeltmeler ve kaydumalar hem tarihsel deneyimde
hem de tarihvilerin ya da sosyologlann eserlerinde meydana v1k
m1, ve ba<?langivtaki Marksist kuramm gervek bir yap1""\:6ziimiine
[dekonstn"iksiyonj varm1tir. Bunlar Marksizm'in v6ziimleme i l
kelerinin kay1ts1z arts1z iptaline yol avar mi? Daha vok bu kura
mm yeni ba<?tan kahba dokiilmesine -kapitalizmin geliiminin
(s1mfs1z toplumun kav1mlmazhg1m "kendinde" ta.<?1yan) "s1mfsal
uzla<?mazhklann bir yalmla<?mas1" olarak tasavvur edilmesine yol
avan ideoloj ik 6nvarsay1mlan bir kez radikal bir ekilde eletir
dikten sonra, tersine, sm1f ve sm1f miicadelesi kavramlanmn, be
lirlenmi!j bir sonu olmayan bir donii!jiim siirecine iaret edecekleri,
ba<?ka bir deyile oncelikle toplumsal sm1flann kimliginin ke
sintisiz bir doniiiimiine tekabiil edecekleri yeni bir kahba dokiil
mesine- olanak saglay1p saglamad1klan akla uygun bir ekilde
sorulabilir. i te o zaman Marksist, 90k ciddi olarak, mitsel bir sii
reklilik ve bir kimlikle donanm1 ki!jiler gibi anla<?Ilan s1mflann
IRK, ULUS, SJNIF 210

erimesi diiiincesini kendi hesabma yeniden ele ahp geldigi yere


geri gonderebilir. K1sacas1 "sm1fs1z bir sm1f miicadelesi"nin hem
tarihsel hem yap1sal varsay1mm1 oluturabilir.

Manx'm Otesinde Mmx

Bir an i9in Marksizm'in, s1mf miicadelesinin "iktisadi" bir yoru


muyla "siyasal" bir yorumu arasmdaki sahmmma geri donelim.
Her ikisi de tarihsel karm1khgm indirgenmesidir. Her biri di
gerinin dogrulugunu gostermesine k1smen de olsa olanak tan1d1-
gmdan, sembolleri giiniimiizde olduk9a iyi tanmmaktad1r.
Komiinist gelenek (Lenin'den Gramsci'ye, Mao'ya, Althus
ser'e, vb.), "ortodoks" Marksizm'in ekonomist evrimciliginin, i9i
sm1fim temsil eden orgiitlerin, devlet ayg1tlan sistemiyle biitiin
lemesine (ya da Gramsci'nin deyimiyle burjuva hegemonyasma
boyun egmelerine) bagh olarak, devletin, somiirii ilikilerinin ye
niden iiretiminde oynad1g1 rolii dogru degerlendirmedigini ortaya
91karm1tlr. Diger yandan emperyalizm 96ziimlemesi arac1hg1yla
bu biitiinlemeyi uluslararas1 iboliimiiniin sonucu olan, somii
riilenlerin boliinmesine baglam1tlr. Fakat bu eletiri, "iktidann
ele ge9irilmesi"nin ve "siyasetin onceligi"nin iradeci kullanzmzyla,
bizzat s1mfm yerini alm1 bir yonetici tek parti tekelinin, iiretim
cilik ve milliyet9iligin birletiginin goriildiigii iilkelerde, sosyal
demokrat i9i hareketinin gelitigi iilkelerdekinden daha az de
mokratik devlet ayg1tlanmn yeniden kurulmasma varm1tlr.
Bu olgulan, ("totalitarizm" kuramlanmn tersine) hi9bir once
den varolmu mant1ktan 91karsam1yorum; fakat Marx'm ogreti
sinin gii9liikleriyle kar1latmlmalanndan baz1 dersler 91karmak
isterim. Negri'nin giizel deyimini kendi amlanm i9in 6diin9 ala
rak, bu karIltirmamn bize Marx'm kavramlanm "Marx'm ote
sine" t1ma olanagm1 nas1l saglayabilecegini gostermeye 9ah
acag1m.
Marx'ta iktisat ve siyaset temsillerinin ikircilligi onun ger9ek
letirdigi kopuu gozden ka9irmam1za neden olmamal1dir. Bu
ikircillik bir anlamda, bu kopuun bedelinden baka bir ey de
gildir. Marx emek ilikileri alanmm "ozel" bir alan olmay1p mo-
SJNIF fv[(JCADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE Mi? 211

dem toplumdaki siyasal bi9imlerin dogrudan kuruculanndan biri


oldugunun farkma vanrken, siyasal alam hukukun, giiciin ve
"kamu"oyunun alam sayan liberal temsilden kesin bir kopu
ger9ekletirmekle kalm1yordu. Aym zamanda, devletin geri don
diiriilemez oldugu goriinen toplumsal doniiiimiinii 6ng6riiyor
du. Aynca iiretimin uzl<l.'?mazhg1m -ister otoriter ister sozleme
ye dayah yollarla olsun- ortadan kaldirmanm ya da kapitalizmde
toplumsal gii9le r arasmda bir "iktidar payl<l.'?Imma", sabit bir 91-
karlar dengesine varmanm olanaks1z oldugunu gosterirken, devle
tin, esas olarak "ozgiir ve eit" bireyler toplulugu kurma iddias1m
hi9e indirgiyordu; ozellikle de ulusal devletinkini . Bu noktada,
1 9. ve 20. yiizyildaki tiim "sosyal devlet"lerin (buna sosyalist
devletler de dahil) yalmzca hirer ulusal devlet degil, hirer milli
yetr;i devlet olduklanm unutmayahm.
Bu anlamda Marx, toplumsal gruplarla bireyleri birbirine bag
layanzn ortak bir iistiin fayda ya da hukuksal bir diizen degil,
siirekli gelime halinde olan bir 9atIma oldugunu savunan gizemli
diiiinceye tarihsel bir temel kazandmyordu. i te bu nedenle,
ozellikle ve hatta "iktisadi" kavramlar olarak sm1f miicadelesi ve
bizzat sm1flar her zaman i9in son derece siyasal kavramlar ol
mutur; fakat potansiyel olarak, resmi siyaset kavrammm yeni
b<l.'?tan kahba dokiilmesini ifade etmitir. "Ortodoks" evrimcilik ve
ekonomizm kadar, s1mf miicadelesi kavrammm orgiitlenme tek
nikleri ve devlet diktatorhikleri i9in klielemi bir k1hf olup 91k
tig1 devrimci devlet9iligin de orttiigii ve az 9ok biitiiniiyle feshet
tigi ite bu kopu ve yeniden kahba dokmedir. Bizi, s1mf kimlik
leri, orgiitlenme goriingiileri ve devletin doniiiimleri arasmda ta
rihsel olarak siiren ilikiyi daha yakmdan incelemeye mecbur eden
de budur.
B<l.'?lang19 olarak, 1 9 . ve 20. yiizyilda gorece ozerk bir "pro
leter" kimligi olarak gorlinen eyin nesnel bir ideolojik etki olarak
anl<l.'?Ilmas1 gerektigini soyleyecegim. Bir ideolojik etki bir "mit"
degildir ya da en azmdan ona indirgenemez (ozellikle de bu "mitin
ger9ekliginin" bireycilik olmas1 demek degildir: Bireyciligin ken
disi b<l.'?h b<l.'?ma pazar iktisadma ve modem devlete organik olarak
bagh bir ideoloj ik etkidir). Kendi kendini "i9i sm1fI" olarak
IRK, ULUS, SJNIF 212

tammlayan ve tan1tan bir giiciin siyasal sahnede varhg1m -miida


halesi, birlemesi ve boliinmesindeki kesintiler ne olursa olsun
bir mite indirgemek de miimkiin degildir. Bu varhk olmadan, top
lumsal sorunun devam1 ve dev letin doniiiimiindeki rolii anlIl
maz kahrd1.
Buna karm tarih9ilerin 9ahmalanmn bize gosterdigi ey bu
ideoloj ik etkinin kendiliginden, otomatik, degimez hi9bir yan1 ol
mad1g1dir. Bu etki, sadece "yam koullan"nm, "9ahma koul
lan"nm "iktisadi konjonktiirlerin" degil, ulusal siyasetin devlet
9er9evesinde ald1g1 bi9imlerin de (omegin biitiin yurttlara oy
hakk1, ulusal birlik, savlar, egitim ve dinde laiklik sorunlan
vb.) devreye girdigi, i9i pratikleriyle orgiitlenme bi9imlerinin sii
rekli bir diyalektiginden ileri gelir. K1saca bu, goreli olarak birey
lemi bir sm1fin ancak bir kurumlar ag1 i9inde tiim diger s1mflarla
kurdugu bag sonucu olutugu, siirekli olarak iist-belirlenen bir
diyalektiktir.
Baki a91sm1 boyle tersine 9evirmek, tarihsel olarak yiizeyde
gozlenebilenlere uygun olarak, "i9i s1mfmm" az 9ok homojen bir
sosyoloj ik durum temelinde degil sadece bir i9i hareketinin ol
dugu yerde varoldugunu kabul etmek demektir. Ve iistelik, i9i
hareketinin ancak i9i orgiitlerinin (partilerin, sendikalann, sen
dikalar birliginin, kooperatiflerin) o ldugu yerde varoldugunu ka
bul etmektir.
i te iler bu noktada kan1k ve ilgin9 hale gelmektedir. Nite
kim tersine bir indirgemecilikle, tam da idealletirilmi "ozne s1-
mf tasvirinin temelinde yatan bir indirgemecilikle i9i hareketini
giderek i9i orgiitleriyle ve -goreli de olsa- s1mfsal birligi i9i
hareketiyle ozdeletirmeyelim. Bu ii9 terim arasmda her zaman
ka91mlmaz olarak uyumazhk olmutur. Sm1f miicadelesinin ger-
9ek, toplumsal ve siyasal tarihini yapan 9elikileri iireten budur.
Boylece i9i orgiitleri (ozellikle de siyasal s1mf partileri) hi9bir za
man i9i hareketinin biitiiniinii "temsil etmemi" olduklan gibi,
onunla donem donem 9elimek durumunda da kalm1lardir: hem
temsil etme yetkileri Sanayi Devrimi'nin belli bir amasmda mer
kezi konuma yerlemi baz1 "kolektif emek9i" kesimlerinin ideal
letirilmesi iizerine kuruldugu i9in, hem de devletle siyasal bir uz-
SJNIF Jvf[)CADELESiNDEN SJNIFSIZ Jvf[)CADELEYE Mi? 213

!ma biir:imine tekabiil ettigi iir:in. Oyie ki her zaman, iir:i hareke
tinin kendisini mevcut orgiitlenme biir:imlerine ve pratiklerine karz
yeniden kurmas1 gereken bir an gelmitir. ite bu yiizden "kendi
ligindencilik" ve "disiplin"in klasik ve her zaman yeniden ortaya
ir:1kan ikilemleri, ideolojik ir:atimalar (reformizm ve devrimci ko
pu), boliinmeler, tesadiifleri degil, bu ilikinin toziinii temsil et
mektedir.
Aym ekilde iir:i hareketi hiir:bir zaman fabrikanm, ailenin,
meskenin, etnik dayammalann, vb. iir:i alanmda goriindiikleri
ekliyle yama ve ir:ahma koullanna bagh sm1fsal pratiklerin
(bunlan iir:iye ozgii toplumsallma biir:imleri olarak adland1ra
biliriz) biitiiniinii ifade etmedi ve bunlan biinyesine almad1 . Bu
nun nedeni bilincin gelimemiligi degil, somiiriiniin onlara uygu
lad1g1 baskmm (bu somiiriiniin biir:imlerindeki ireitlilik bir yana)
iddeti ne olursa olsun, proleterlemi bireyleri ayirt eden yam
ve soylem biir:imlerinin, ir:1karlann yok edilmez ir:eitliligidir. Buna
kar1hk her seferinde onlara hareketle (grevler, hak aray1lan,
bkaldmlar) ve orgiitlerle birleme kapasitelerini saglam1 olan,
tam da bu sm1f pratikleridir - mesleki ahkanhklar, toplu direni
stratej ileri, kiiltiirel sembollerdir.
Daha ileri gidelim . Goreli tarihsel siirekliligi iir:inde "sm1fi"
yapan pratikler, hareketler, orgiitler arasmda siirekli uyumazhk
oldugu gibi bu terimlerin her birinde temel bir kat11khk da vard1r.
Uvriyerist bir ideoloj i gelitirse bile, hiir:bir sm1f orgiitii ( ozellikle
de hiir:bir kitle partisi) hiir:bir zaman katzkszz bir ir;i orgiitii ol
mam1t1r. Tersine her zaman baz1 "oncii" iir:i kesimleriyle, ister
d1andan toplanan, ister "organik aydmlar" gibi k1smen iir:eriden
ir:1kan aydm gruplannm kar1lmas1 ve az ir:ok ir:at1mah bir e
kilde kaynmalanyla kurulmutur. Aym ekilde, ir:ok belirgin bir
proleter nitelige biiriindiigii zaman bile, hiir:bir onemli toplumsal
hareket hiir:bir zaman sadece ve sadece anti-kapitalist hedeflerin ve
hak iddialannm iizerine oturmam1tir; her zaman iir:in anti-kapi
talist hedeflerle demokratik ya da ulusal, ya da pasifist veya geni
anlamda kiiltiirel hedeflerin birleimi iizerine kurulmutur. Aym
ekilde sm1f pratiklerine, direnie ve toplumsal iitopyaya bagh
temel dayammalar, tarihsel ana ve ortama bagh olarak, her za-
iRK, ULUS, SJNIF 214

man i9in hem mesleki dayarumalar hem de kuak, cinsiyet, milli


yet, kentsel ya da kirsal 9evre, askeri mi.icadele, vb., dayamma
lan olmutur ( l 9 l 4'ten sonra Avrupa'daki i9i hareketi bi9imle
rini "eski ti.ifeklerin" deneyimi olmadan anlamak mi.imki.in degil
dir).
Bu anlamda tarihin bize gosterdigi udur: Toplumsal ilikiler
kendi i.izerlerine kapanm1 sm1flar arasznda kurulmazlar; sm1flan
-i9i sm1fi da dahil- katederler. Ya da: Szm/ miicadelesi sznif
larzn kendi ir;lerinde cereyan eder. Fakat unu da gosterir: Dev let
sm1fl ann olumasmda kurumlanyla, arac1hk ve idare ilevleriyle,
di.ii.inceleri ve soylemleriyle zaten hep vard1.
Bu oncelikle "bmjuvazi" i9in gei;erlidir ve klasik Marksizm'in
tokezledigi nokta tam da buras1d1r. Devlet ayg1tm1, "sivil toplu
mun" d1mda bir "makina" ya da bir organizma olarak kavray11
-ki bu, kimi zaman egemen sm1fm hizmetinde tarafs1z bir ara9
olarak kimi zaman asalak bir bi.irokrasi olarak anl1hr-, liberal
ideolojiden miras kalan ve gene! fayda di.ii.incesine kar1 sadece
tersine i;evrilmi olan bu kavray1, devletin kurucu roli.ini.i di.ii.in
mesini engellemitir.
Bana kahrsa, her "burjuvazinin" tam anlam1yla bir devlet bur
juvazisi oldugu savunulabilir. Bunun anlam1 burjuva sm1fmm
devlet iktidanm, kendisini iktisadi anlamda egemen s m1 f olarak
kurduktan sonra ele ge9irmedigi, tam tersine devlet ayg1tm1 geli
tirdigi, kulland1g1 ve kontrol ettigi 6l9i.ide ve bunu yapabilmek i9in
de doni.ierek ve 9eitlenerek (ya da devletin ileyiini saglayan
toplumsal g1 uplarla; askerlerle, entelekti.iellerle kaynarak) iktisadi
(ve toplumsal, ki.ilti.irel) anlamda egemen oldugudur. Bu son
noktasma kadar goti.iriilmi.i bir Gramsci'vari hegemonya di.i
i.incesinin olas1 anlamlanndan biridir. 0 halde, dar anlamda "ka
pi talist szmf yoktur; goriini.irde "temel toplumsal ilikinin" d1-
mda olan diger toplumsal gruplarla -aydmlar, memurlar, kad
rolular, toprak sahipleriyle-- belli bir egilimin sonucu olarak bir
letikleri takdirde bir s1mf oluturan farkh tipte kapitalistler vardir
(sanayiciler, ti.iccarlar, para babalan, rantiyeler, vb .). Modem si
yasal tarihin onemli bir k1sm1 bu "birleme"nin degikenliklerini
yans1t1r. Bu, bmjuvazinin sermayenin varoluundan ya da kapi-
SiNiF JvJJ)CADELESiNDEN SJNIFS!Z JvJJ)CADELEYE Mi? 215

talist giriimcilerden bag1ms1z olarak kuruldugu anlamma gelmez.


Bunun anlam1 bizzat kapitalistlerin somiiri.i.lebilir bir el emeginden
yararlanmak i9in saglamak zorunda olduklan "toplumsal" ilev
lerin yerine getirilmesinin, birliklerinin, 91kar tImalanmn uzl<l.'?
tmlmasmm devletin siirekli arabuluculugu olmaks1zm olanaks1z
olacag1dir (buna gore eger bizzat kendileri devletin "idarecileri"ne
doniiemeselerdi ve devletin kullamm1 ve idaresi i9in, kapitalist
olmayan bmjuvalarla birleemeselerdi -ki bunu her zaman yapa
mazlar- bu yine olanaks1z olurdu).
Son noktada, tarihsel b i r burjuvazi, kendi doniiiimii pa
hasma (bu iddetli bir doniiiim de olabilir), donemsel olarak yeni
devlet bi9imleri icat eden bir bmjuvazidir. Mali karla giriimcilik
ilevinin 9elikileri boylelikle, ancak "Keynes9i" devlet yoluyla
diizene koyulabilmitir. Ve yine aym devlet, emek giiciiniin yeni
den iiretimi iizerindeki bmjuva hegemonyasmm 1 9. yiizyilm pa
ternalizmi 'nden 20. yiizy1hn sosyal politikalanna ge9mesine izin
veren "yap1sal bi9imleri" (Aglietta) saglam1tir. Burj uva sm1fI
i9indeki gii9, prestij, hayat tarzi ve muazzam gelir eitsizliklerinin,
ya da mah miilkiyet ile iktisadi ve teknik idare ("teknik yap1" de
nen ey) arasmdaki boliinmenin, ya da ozel mii lkiyet ve kamu
miilkiyeti dalgalanmalanmn, eger siyasal alan en azmdan diizen
leme ilevlerini ger9ekten iistleniyorsa, egemen sm1f i9inde ara
sira ikincil 9elikilere yol a9mas1m, fakat kendi yap1sm1 nadiren
tehlikeye sokmasm1 bu yolla daha iyi a91klayabiliriz.
Fakat bmjuvazi i9in ge9erli olan, bir b<l.'?ka bi9imde ve Mark
sist Ortodoksluk a91smdan daha paradoksal da olsa, somiiriilen
s1mf i9in de ge9erlidir. 0 da "devlettedir" meger ki devletin "on
da" oldugunu dii iinmek tercih edilsin. Proterlemenin Marx tara
fmdan 96ziimlenen ii9 goriiniimiiniin bir kapitalist oluumda belli
bir egilim yoniinde varoldugu her zaman diiiiniilebilir ama mo
dem 9agm b<l.'?lang1cmdan itibaren ("ilk birikim" doneminde) dev
letin arabuluculugu olmaks1zm kendi aralannda eklemleneme
milerdir. Bu, sadece toplumsal diizene "ceberrut devlet"in ya da
"bask1c1 ayg1t"m verdigi bir di giivence anlammda degil, 9ati
mak bir i9 arabuluculuk anlammdadir. Ger9ekte bu arabuluculuk
proleterlemenin tiim anlan i9in istenir (iicret normlanmn ve i
IRK, ULUS, SJNIF 216

hukukunun saptanmas1, igiicii ihrac1 ve ithali politikalan, do


lay1s1yla iir:i sm1finm yerletirilme ve harekete geir:irilme politika
lan); ozellikle de belli bir anda, kar1hkh evrimlerini eklemlemek
iir:in istenir (emek piyasasmm, isizligin, sosyal giivenligin, sagh
gm, egitim ve mesleki formasyonun yonetimi; bunlar olmadan
siirekli olarak yeniden iiretilip pazara getirilen "meta emek giicii"
olamazd1). Devlet olmasaydz emek giicii bir meta olamazdz. Ve
aym zamanda emek giiciiniin meta konumuna indirgenemezligi -
ister bkaldmyla ister krizle, ister bu ikisinin birlemesiyle ken
dini gostersin- devleti siirekli olarak kendini doniitiirmeye zor
lamaktad1r.
Blang1ir:tan beri varolan bu miidahaleler sosyal devletin ge
liimiyle yalmzca daha organik, biirokratiklemi, niifus ak1la
nnm, mali ak1lann ve ma! ak1lannm en azmdan ulusal olir:ekte
eklemlenmeye ir:al11ld@ planlamalarla biitiinlemi bir biir:ime bii
riinmiitiir. Fakat bu arada sosyal devlet ve iir:erdigi toplumsal
ilikiler sistemi, sm1f miicadeleleri iir:in ve birleik iktisadi ve siya
sal "kriz" etkileri iir:in dogrudan bir zemin ve koz halini alm1t1r.
Bu, iiretim ilikilerinin devletletirilmesi (Henri Lefebvre buna
"devletsel iiretim tam" diyecek kadar ileri gidiyor), iicret ilikisi
nin diger doniiiimleriyle birletigi oranda boyledir. Bu donii
iimler unlardir: iicretliligin biir:imsel olarak toplumsal ilevlerin
biiyiik irogunluguna yay1lmas1; mesleki yonlendirmenin, egitimsel
yonlendirme kar1smda giderek daha dogrudan bag1mh hale gel
mesi (ve bunun sonucunda okul kurumunun sm1fsal eitsizliklerin
sadece yeniden iireticisi degil, bu eitsizliklerin iireticisi oldugu
gerir:egi); dogrudan (bireysel, " ie" ve "niteliklere" gore) iicretin
belli bir egilim dogrultusunda dolayh (kolektif, daha dogrusu " ih
tiyaca" ve "statii"ye gore toplu olarak belirlenen ) iicrete donii
mesi; nihayet "iiretici olmayan ilerin" (hizmetler, ticaret, bilimsel
artlrma, daimi egitim, ileitim, vb.) mekaniklemesi ve kii<riik
parir:alara aynlmas1dir - ki bu da, iiretici olmayan ilerin genel
lemi bir iktisat ir:erir:evesinde devletin ya da ozel sermayenin
yatird@ degerlerin deger kazarnnas1 siirecine doniimesine olanak
saglar. Tiim bu doniiiimler liberalizmin oliim fermamm -daha
dogrusu ikinci oliim fermamm- ve siyasal bir m ite doniimesini
SJNIF Jvf[)CADEIESiNDEN SJNIFSIZ Jvf[)CADEIEYE Mi? 21 7

imzalamaktachr, i;iinkii devletletirme ve metaltirma birbirinden


kesinlikle aynlmaz hale gelmitir.
Ancak, kesinletirilmeye i;ah1labilecek olan bu tamm bariz
bir kusur 1maktadir: hi<; de onemsiz olmayan, eger giderilmezse
tiim i;oziimlemeyi ve hele bundan siyasal sonui;lar i;1karma i;a
balannm tiimiinii boa i;1karacak bir "unutkanhk" Ben, ortiik bir
bii;imde kendimi ulusal bir i;eri;eve ii;ine yerletirdim (belirtmek
gerekir ki, bizzat Marx "toplumsal oluum"dan soz ederken he
men her zaman aym eyi yap1yordu), sm1f miicadelelerinin ve
sm1flann yap1hmm zeminini ulusal bir alan olarak kabul ettim.
Y a da daha dogrusu, kapitalist toplumsal ilikilerin ulusal i;eri;e
veye (ulus-devlet i;eri;evesine) ve bir diinya i;eri;evesine aym anda
yayild1klan geri;egini etkisizletirdim.
Bu unutkanhg1 nasil telafi etmeli? Burada "uluslararas1" iire
tim ilikilerinden ya da iletiimden soz etmek yeterli olmayacaktir.
S1mf miicadelesi bii;imlerinin bagh oldugu iktisadi-siyasal siirei;
lerin ba#angzr;tan beri uluslarotesi niteligini daha iyi ifade edecek
bir kavrama ihtiyac1m1z var. Burada Braudel ve Wallerstein'm ka
pitalist "diinya ekonomisi" kavramlanm -ulusal oluumlann
diinya ekonomisinin yap1s1 tarafmdan tek yanh ekilde belirlen
mesi ve bunun tersi 6nyarg1sma varmadan- yineleyecegim. Ve
kendimi iin oziiyle smirlamak ii;in onceki tabloya sadece iki
diizeltme ekleyecegim : Bunlar bana, klasik Marksizm'in pratikte
(emperyalizm sorununu ortaya koydugu zaman bile) ihmal ettigi,
sm1fsal uzlmazhgm yap1c1 i;elikilerini gosterme olanagm1 sag
layacaklar.
Kapitalizmde bir "diinya ekonomisi" goriildiigii andan itiba
ren sorun kai;m1lmaz olarak bir diinya burjuvazisinin varolup ol
mad@m bilmek eklinde ortaya i;1kacaktir. Oysa burada bir ilk
i;eliki vardir: sadece, burjuvazinin diinya oli;eginde, az i;ok ulu
sal aidiyetlerle i;ak1an i;1kar i;ahmalanyla daima boliinecek oluu
anlammda degil -ne de olsa ulusal burjuvazinin ii;inde de siirekli
i;1kar i;at1malan vardir- i;ok daha giii;lii bir anlamda.
Modem kapitalizmin blang1cmdan bu yana deger birikimi
alam her zaman diinya i;apmda bir alan olmutur. Braudel parasal
kar iktisadmm, (Marx'm ortaya koydugu gibi) yalmzca "tarih-
IRK, ULUS, SJNIF 218

oncesi" ve "ilk birikim" evrelerinde degil, tiim geliimi boyunca,


uluslar arasmda ya da daha ziyade farkh iiretim tarzlan ve uy
garhklar arasmda bir para ve meta dol1mm1 onceden varsayd1-
gm1 gosterdi . Ozgiil toplumsal gruplarca man, yava yav yo
gunlan bu dol1m, giderek artan "iiriinlere" ve "ihtiyai;lara" te
kabiil eden iiretim merkezlerinin uzmanlmasm1 belirlemektedir.
Wallerstein bu dol1mm iiretimin tiim kollanm, ister merkezin
iicretlilik ilikilerinde olsun, ister i;evrenin kapitalist ama iicretli
olmayan ilikilerinde olsun nasil ii;inde erittiginin aynnt1h tarihini
yazmaya blad1. Bu siirei; pazar ekonomilerinin pazar ekonomisi
olmayanlan, merkezin i;evreyi iddetle egemenligi altma almasm1
ii;erir. Ve ulus-devletler bu i;eri;evede sabit kiilikler olmutur; ara
lanndan en eskileri de yeni siyasal-iktisadi merkezlerin ortaya
i;1kmasma engel tekil etmitir. Bu anlamda, tum iiretimin ancak
Sanayi Devrimi'nden sonra diinya pazan ii;in orgiitlenmesine
ragmen, emperyalizmin kapitalizmin i;agd1 oldugu soylenebilir.
Bu durumda kapitalistlerin toplumsal ilevinde belli bir egilimin
sonucu bir tersine donii gozlemlenmektedir. Kapitalistler
blang1i;ta "uluslarotesi" bir grup oluturuyorlard1 (mali kapita
listler ya da ezen ve ezilen uluslar arasmdaki aracilar hep oyle ka
lacaklardir). Kendilerini diinya oli;eginde kabul ettirenlerin, uzun
vadede, etraflannda bka "burjuva" gruplan toplamay1, devletin
giiciinii kontrol etmeyi ve milliyeti;iligi ortaya i;1karmay1 ba
ranlar oldugunu soyleyebiliriz - eger bunun tersi degilse; yani
devlet, diinya i;apmdaki siyasal miicadele arenasmdaki yerini ko
ruyabilmek amac1yla kapitalist bir burjuvazinin oluma siirecini
kolayltirm1yorsa. Burjuvazinin ii; toplumsal ilevleri ile d1 re
kabete girii birbirini tamamhyordu . Ancak (gei;ici olarak) vanlan
yerde, btan beri varolan bir i;elikinin iddetlenmesine tamk o
lunur. Biiyiik iletmeler i;ok uluslu hale gelir, biitiin diinyada belli
bh sanayi siirei;leri b gosterir, igiicii goi;leri yogunlIr:
bka bir deyile, diinya oli;egine i;1kan imdi sadece dol1mdaki
sermaye degil, bizzat iiretici sermayedir. Buna bagh olarak mali
dolIm ve parasal yeniden iiretim dogrudan diinya 6l<;eginde
geri;ekleir (borsalann, belli bh bankalann birbirine baglanmas1
ve bilgisayar diizenine gei;mesi sonucu yakmda "reel zamanda",
SJNIF Jvf[)CADELESiNDEN SJNIFS!Z Jvf[)CADELEYE Mi? 219

hatta "one alman" zamanda gen;ekleecektir) .


Oysa ne tek diinya devleti ne de tek uluslararasz para olabilir.
Sermayenin uluslararas1lmas1 hii;bir birlemi toplumsal ve si
yasal "hegemonya"ya yo! ai;maz; olsa olsa baz1 ulusal bmjuvazile
rin kapitalistleri, devletleri, iktisat politikalanm ve iletiim aglanm
kendi stratej ilerine bag1mh kilarak, devletin iktisadi ve askeri
ilevleriyle her zaman onceden biitiinleerek kendilerine diinya
i;apmda bir iistiinliik saglamalan gibi geleneksel bir giriime yo!
ai;ar (buna daha once "siipergiii;ler"in doguu denmiti ve ben
bka bir yerde E. P Thompson'a cevap olarak, bunu bir siiper
emperyalizmin gelimesi diye tan1mlamaya i;ahm1t1m 1 ). Bu stra
tejiler, ulus-devletin baz1 ozelliklerini biiyiik oli;ekte yeniden ya
ratmak ii;in (pratikteki tek omek Avrupa'dir) yapilan i;elikili gi
riimlerden gei;tikleri zaman da dahil, kat1ks1z bir ekilde ulu
saldirlar. <;:agm belirleyici ozelligi olan fakat i;ok yeni bii;imlenmi
ulus-devletin tekelinden az i;ok biitiiniiyle kai;an siyasal bir;imlerin
dogusuyla aym ey degildirler.
Burj uvazinin toplumsal (ya da hegemonyac1) ilevleri en
azmdan u anki bii;imleriyle, ulusal ya da yan-ulusal kurumlara
baghdir. Eski paternalizm yapilannm modem edegerleri (omegin
uluslararas1 ozel ya da kamusal insani kurumlann etkinligi) hi
mayeci devletin iistlendigi toplumsal i;at1malann diizene sokul
mas1 ilevinin ancak i;ok kiii;iik bir k1smm1 yapmaktadir. Aym
ekilde "uluslariistii" kurumlann i;ogalmasma ragmen parasal ve
demografik ak1lann planlanmas1 da diinya oli;eginde orgiitlenip
uygulanamaz. 0 halde oyle goriiniiyor ki, en azmdan egilim ola
rak, sermayenin uluslararasilamas1 daha iist bir biitiinleme dii
zeyine degil, bmjuvazilerin goreli ayrzmaszna yo! ai;maktadir.
Azgelimi iilkelerin ve "yeni sanayi iilkeleri "nin kapitalist s1-
mflan artik bir ii; pazann ya da somiirgeci ve himayeci bir devletin
kanatlan altmda "toplumsal", "hegemonyac1" bmjuvaziler halinde
orgiitlenemezler. "Eski sanayi iilkeleri"nin kapitalist sm1flan -en
giii;liileri bile- toplumsal <;atlmalan diinya oli;eginde diizene so
kamazlar. Sosyalist iilkelerin devlet bmjuvazilerine gelince, onlar

I.E. BALIBAR, 1 982


IRK, UWS, SJNIF 220

ekonomilerinin diinya pazanyla yav yav biitiinlemesi ve sii


per-emperyalizm dinamigiyle "modemlemek", yani tam olarak
kapitalist s1mflara doniimek zorunda kalm1lardir: fakat tam da
bu yiizden hegemonyalan (ister bask1c1 ister ideolojik olsun - ki
pratikte, devrimci olaym onlara verdigi meruiyet derecesine gore
bu ikisinin bir bileimidir) ve birlikleri tehdit altma girmektedir.
Burada ikinci bir diizeltme yapmak gerekir. Sermayenin ulus
lararasilmas1, btan beri, indirgenemez bir tahakkiim ve so
rm"in"i stratejileri 9okluguyla bir arada bulunmaktad1r. Hegemonya
bi9imleri dogrudan buna baghd1r. Sartre gibi konuursak, her ta
rihsel burjuvazinin gelitirdigi somiirii bi9imlerince, onlan "yap
tlg1" ol9iide ve yaptigmdan daha fazla, "yapild1g1m" soyleriz.
(:iinkii her somiirii stratej isi tekniklerin, fi nansmanlann, art1k
emek iizerindeki baskilann belli bir iiretici birleimine bagh olan
bir iktisadi politikayla, niifusun kurumsal kontrolii ve idaresi ii;;in
bir sosyal politikanm eklemlenmesini temsil eder. Fakat kapitaliz
min geliimi somiirii tarzlanmn blang19taki 9eitliligini yok et
mez: Tersine siirekli olarak, bir ekilde ona "yeni tip" iletmeler
ve yeni teknoloj ik iistyapilar ekleyerek artmr. Baka bir yerde,
digerlerinden soma ( R. Linhart) one siirdiigiim gibi, kapitalist
iiretim siirecine ozelligini veren basit somiirii degil, m-somii
riiye olan siirekli egilimidir. Bu egilim olmazsa kar oranlanmn bir
egilim olarak diiiiiiniin (ya da verili bir iiretici birleiminin
"azalan rand1manmm" yani artan somiirii maliyetlerinin) oniine
ge9mek miimkiin olmaz . Fakat m-somiirii, bizzat somiiriiniin
rasyonel orgiitleniiyle her yerde tamamen bagdamaz. Omegin
emek9i kitlelerinin 9ok diiiik bir yam ve nitelik diizeyinde tu
tulmas1m ya da bka yerlerde emek giiciiniin yeniden iiretiminin
ve kullammmm (apartheid olaymda oldugu gibi yuhgm ka
y1ts1z arts1z inkar edilii soz konusu degilse) organik koullan
haline gelmi olan toplumsal hukukun ve demokratik haklann
yoklugunu ii;;e riyorsa bagdamaz.
ite bu nedenle diinya ekonomisinde (oynak) merkez ve 9evre
aynm1, somiirii stratej ilerinin cografi ve siyasal-kiiltiirel bir dag1-
hmma da tekabiil etmektedir. Eitsizliklerin sadece yav yav
yitmeye mahkum bir gecikmeyi temsil edeceklerini one siiren ge-
SJNIF MUCADELESiNDEN SJNIFS!Z Mi)CADELEYE Mi? 221

lime yamlsamalanmn tersine, diinya ekonomisinde sermayenin


deger kazanmas1 pratikte tiim tarihsel somiirii bir;imlerinin aynz
zamanda kullanzlmasznz iverir. En "arkaik" olanlardan (Fas ya da
Turk hahlanmn imalatmda kullamlan i.icretsiz vocuk emegi) en
"modemlerine" (iletiim sanayiinde gorevlerin yeniden diizenlen
mesi), en iddetlisinden (Brezilya'da eker kam11 tarlalannda ta
nmsal giindelikvilik) en uyganna kadar (toplu sozleme, sermaye
pay1, devlet sendikac1hg1, vb.) tiim bivimleri iverir. Genelde, bir
birleriyle (kiiltiirel, siyasal, teknik olarak) bagdm;maz olan bu
bivimler ayn kalmahd1r. Ya da daha dogrusu birbirinin r;agda!jz ol
mayan toplumsal bloklann tehlikeli bir bivimde kar1 kar1ya gel
dikleri "ikili toplumlar"m olumasm1 onlemek ivin miimkiin
oldugu kadar ayn kalmahyd1lar. Burada Wallerstein'm terime ver
digi anlam1 biraz kaydirarak, "yan-vevre"nin birbirinin va8da<?I ol
mayan somiirii bivimlerinin aym devletin alam ivinde konjonktiirel
olarak karIla<?malanna tekabiil ettigi one siiriilebilir; Boyle bir
konj onktiir uzun (asirlar boyu) siirebilir: fakat her zaman istik
rars1zdir (belki de bu nedenle yan-vevre geleneksel olarak siyaset
diye adlandird1g1m1z eyin sevim yeridir).
Fakat bu durum -ulusal sosyal devletler halini alm1 "eski"
ulus-devletlerde bile- emek giicii govleri, sermaye aktanmlan ve
isizlik ihrac1 politikalannm etkisiyle genellemekte degil midir?
Oysa ikili toplumlann aym zamanda "ikili" proletaryalan vardir:
Adeta klasik anlamda proletaryalan yoktur. Claude Meillassoux
gibi Giiney Afrika apartheidinin genel durumun paradigmasm1
temsil ettigini diiiinenlerin vazi.imlemelerine katilsak da katilma
sak da, kabul etmeliyiz ki somiirii tarzlanyla stratejilerinin 90klu
gu, emek giiciiniin iki yeniden iiretim tarzz arasmda goriilen diin
ya vapmdaki biiyiik bohinmeyle en azmdan egilim olarak kesiir.
Bu tarzlardan biri kapitalist iiretim tarz1yla biitiinlemitir; kitlesel
tiiketimden, yaygm egitimden, veitli dolayh iicret bivimlerinden,
oturmam1 ve eksik de olsa isizlik sigortasmdan gever (gervekte
tiim bu ozellikler kurumsal fakat degimez olmayan giiv ilikile
rine baghdir). Digeriyse yeniden iiretimi (ozellikle de "kuaklann
yeniden iiretimini") tamamen ya da k1smen, kapitalizm-oncesi
iiretim tarzlanna (ya da daha iyisi: kapitalizmin bastird1g1 ve
IRK, ULUS, SJNIF 222

yap1lanm bozdugu, iicretli olmayan iiretim tarzlanna) b1ralm;


"mutlak niifus-fazlas1", emek giiciiniin yzkzcz s6miiriilmesi ve irk
aynm1 gori.ingiileriyle dogrudan bagmt1hd1r.
Giiniimiizde bu iki tarz, biiyiik 6l9iide, aynz ulusal oht!jumlar
iyinde mevcuttur. Smir 9izgisi kesin olarak saptanmam1t1r. Bir
taraftan "yeni yoksulluk" yaygmlir, diger taraftan "hak eitligi"
talepleri ortaya 91kar. Ne var ki egilim olarak bu proletaryalardan
biri digerinin s6miiri.isii yoluyla yeniden iiretilmektedir (bu, ilki
nin kendisinin de ezilmesine engel degildir). 19i sm1fmm bir ye
niden oluumuna yol aymaktan 9ok uzak olan iktisadi kriz evresi
(krizin kimin ir;in ve hangi anlamda varoldugunu yeniden sorgula
mak uygun olacaktir) proleterlemenin farkh goriiniimlerini cog
rafi, fakat aym zamanda etnik, cinsel ve kuaklararas1 engellerle
9ok daha kesin olarak ayirmaya dek varacakt1r. Oyleyse s1mf mii
cadelesinin ger9ek sav alammn diinya ekonomisi olmasma kar
m diinya proletaryasz ( "diiiincede" olan hari9) yoktur, hele
diinya burjuvazisi hi9 yoktur.

Konuyu toparlamay1 ve imdilik bir sonuca baglamay1 dene


yelim. <;izmi oldugum tablo Marksistler'in uzun bir siireden beri
tiim engellere kar1 koruduklanndan 9ok daha karm1kt1r. Y alm
ltirma program1 Marksist tarih goriiiiniin (teleoloj isinin) iyinde
oldugu 6l9iide boylesi bir tablonun Marksist olmad1g1, hatta
Marksizmi yiiri.irliikten kaldird1g1 soylenebilir. Bununla beraber,
bu programm, Marx'ta her yerde hazir ve nazir olmasma ragmen
(o bu programdan hi9 vazge9memitir), olaylann sadece bir ya
mm temsil ettigini de gordiik. Altm1h ve yetmili y1llarda "tarih
selci" Marksizm ile "yap1salc1" Marksizm arasmdaki ateli tart1
malari hat1rlayanlara, burada belirleyici altematifin yap1yla tarihi
z1tltiran degil, ister 6znelci ister nesnelci olsun teleolojiyle yap1-
sal tarihi z1tltiran altematif oldugunu diiiindiirmek isterim. Bu
nedenle, tarihte daha etkili bir tutunma noktas1 edinebilmek iyin,
blang1ytaki Marksizm'in yap1sal kavramlanndan en azmdan bir
ka91m kullanmaya ve sonu9lanm gostermeye 9aht1m.
Bu tabloda klasik Marksizm temel bir noktada diizeltilmitir.
Toplumsal sm1flann sabit ayrzlzgz yoktur - egilim olarak bile ;
SJNIF JvJJ)CADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE Mi? 223

uzl<l.'?mazhk diiiincesini "iki diiman taraf gibi askeri ve dinsel


bir metafordan (dolay1s1yla "i9 sav<l.'?" ya da "konsensiis" altema
tifinden de) kurtarmak gerekmektedir. Sm1f miicadelesi, ister tem
siller diizeyinde olsun, ister fiziksel olarak, ozellikle de dinsel ya
da etnik 9atImayla iist-belirlendiginde olsun, ister devletler aras1
sav<l.'?la birlqtiginde olsun, istisnai o larak bir i9 sav<l.'? bi9imini
ahr. Fakat 9ogullugu a priori olarak s1mrlanamayan ve ondan da
ha az onemli olmayan b<l.'?ka bi9imler de ahr - 9iinkii daha once
a91klad1g1m gibi s1mf miicadelesinin tek "ozi.i" yoktur (bu nedenle
Gramsci'nin yine aym metaforu t<l.'?1yan hareket sav<l.'?I ve konum
sav<l.'?I aynmm1 da doyurucu bulmuyorum) . Sm1flann ne nesne ne
de ozne s1fatiyla toplumsal siiper-bireylikler olmad1klanm ya da
b<l.'?ka bir deyile kast olmad1klanm kesin olarak kabul edelim.
Sm1flar, yap1sal ve tarihsel olarak en azmdan k1smen i9 i9e ge9er,
6rtiiiirler. Nasil bmjuval<l.'?mI proleterler ka91mlmaz olarak var
sa, proleterlemi burjuvalar da vard1r. 0 halde maddi bohinmeler
olmadan bu ortiime soz konusu olamaz. B<l.'?ka bir deyile gorece
homoj en "s1mf kimlikleri", bir yazgmm degil, konjonktiiriin so
nucudur.
Ancak sm1flann bireylemesini konjonktlire, dolay1s1yla da
siyasetin olumsalhgma baglamanm uzlamazbgm ortadan kaldml
mas1y la hi9bir ilgisi yoktur. " iki diiman taraf' metaforundan
uzakl<l.'?makla (hi9 kukusuz bu metafor, devlet ve sivil toplumun
ayn alanlar oluturacaklan diiiincesine, bir b<l.'?ka deyile, iktisat
ve siyaset arasmda yaptlg1 devrimci k1sa devreye ragmen Marx'm
diiiincesindeki liberalizm etkisine s1k1 s1k1ya baghdir) toplumsal
bir biitiinsellik, basit bir "katmanl<l.'?ma" ya da "yaygm hareketli
lik" metaforuna yakl<l.'?mI olmuyoruz. Proleterlemenin k1smen
9elikili, k1smen bag1ms1z siire9ler arasmda patlak vermesi prole
terlemeyi yiiriirliikten kaldirmaz. Modem toplumlann yulan
gorevlerin zahmetliligi kar1smda, ozerklik ve bag1ms1zhk, Y<l.'?am
giivenligi ve ohim haysiyeti, tiiketim ve egitim (dolay1s1yla bilgi)
kar1smda her zamankinden daha az eit bir durumda bulunmak
tadirlar. ister yonetim, ister iktisadi ayg1t, uluslaras1 ilikiler ya da
sav<l.'? ve ban soz konusu olsun karar ve iktidar alanmda kolektif
eitsizlikle yuhgm bu farkh "toplumsal" boyutlan birbirine
IRK, ULUS, SJNIF 224

hi9 bu kadar bagh olmam1tI. Bi.iti.in bu eitsizlikler dolayh bir


ekilde, deger bi9iminin yayllmasma, birikimin "sonsuz" si.irecine
baghdu. Toplumsal 9atImanm devlet tarafmdan di.izenlendigi bir
9er9evede sm1f mi.icadelesi bi9imlerinin bile kitlesel gi.i9si.izli.ige
9evrili bi9imine, siyasal yabancllmanm yeniden i.iretimine bag
hdu.
ite <t!fie bag olarak adlanduabilecegimiz ey budur Metalann
metalan ("maddi olmayanlar" da dahil) i.iretmesi ve devletsel top
lumsalltITma, bireysel ya da kolektif pratikleri kapsar; SOmi.i
riiye kar1 direni, somi.iri.ini.in yayllmasma yol a9ar; gi.ivence ve
ozerklik talepleri, tahakki.imi.i ve kolektif gi.ivensizligi besler (en
azmdan "kriz" doneminde). Yine de bu dongi.ini.in yerinde ger9ek
lemedigi unutulmamahdu; tersine kendi i.irettigi, ulusal ve ulusla
raras1 di.izene zarar verici, genellemi iktisadm mantigma indir
genemez ve beklenmedik hareketlerin etkisiyle si.irekli yer degiti
rir. Dolay1s1yla bir determinizm degildir. Siyasal bi9im ne olursa
olsun ne kitlesel 9atImalan ne de devrimleri d1lar.
Sonu9 olarak " s1mflann kaybolmas1", kimlik ya da toz ka
y1plan, hem bir ger9ek hem de bir yamlsamadu. Bir ger9ektir,
9i.inki.i uzlmazhgm fiili olarak evrensellemesinin sonu, bir yan
dan i9i sm1fm m ote yandan burjuva devletin yakl1k bir yi.iz
ylldu ulusal burjuvazileri ve proletaryalan gorece birletirdikleri
yerel kurumsal bi9imleri y1karak, evrensel bir sm1f mitini ge-
9ersizletirmeye varm1tu. Y ine de bir yamlsamadu, 9i.inki.i sm1f
lann "tozsel" kimlikleri toplumsal aktorlerinin pratikleri kar1-
smda bir sonu9 olmaktan oteye gitmemitir ve bu bak1 a91s1yla
yeni hi9bir ey yoktur: o "sm1flan" kaybetmekle ashnda hi9bir ey
kaybetmedik. Bugi.inki.i "kriz", sm1f mi.icadelesinin belirlenmi
pratiklerinin ve temsil bi9imlerinin krizidir; bu haliyle onemli ta
rihsel sonu9lan olabilir. Ancak uzlmazhgm kendisinin yok ol
mas1 degildir; ya da sm1f mi.icadelesinin uzlmaz bi9imleri dizisi
nin sonu degildir.
Bu krizin kuramsal yaran, belki de nihayet bize somi.irtii.iz
bir topluma ge9i ya da kapitalizmden kopu sorununu, kapitalist
i.iretim tarzmm smzrlarz sorunundan ayITma olanag1 saglayacak ol
mas1du. Eger oylesi "smular" varsa -ki bu kuku vericidir, 9i.in-
SJNIF JvJJ)CADELESiNDEN SJNIFS!Z MOCADELEYE Mi? 225

kii gordiigiimiiz gibi emek9ilerin toplumsal biitiinleme ve prole


terleme bi9imlerinin, teknolojik bululann ve art1k emegin yo
gunltmlmasmm diyalektigi kesintisizdir-, yalmzca s1mfsal ili
kinin kendisinin, yani iktisat-devlet kann1gmm istikrars1zl
masmm sunacag1 siyasal firsatm sonucu olabilecek devrimci
kopula dogrudan hi9bir ilgileri yoktur. Yine kim ve ne ir;in "kriz"
oldugunu bilmek sorunu ortaya konmal1dir.
Ge9miin devrimleri her zaman hem toplumsal eitsizliklere
hem yurtthk haklanmn talep edilmesine, hem de ulus-devletin
tarihsel degikenliklerine yakmdan bagh oldular. Modem devletin
bir "cemaat" kurma iddias1yla, farkh d1lama bi9imlerinin ger-
9ekligi arasmdaki 9elikiden patlak verdiler. Daha once gordiigii
miiz gibi Marx'm iktisat ve siyaset eletirisinin en derin ve en
y1k1c1 yam, insan toplumlanm genel 91kann iizerine degil, uzl
mazhklann diizene sokulmas1 iizerine kurdugu ger9eginden iba
rettir. Hatirlattig1m gibi Marx'm antropoloj isinin, emegi insamn
ve toplumsal ilikilerin "6zii" haline, uzlmazhg1 tek bma be
lirleyen temel pratik haline getirdigi dogrudur. Ozgiirhigii 6zel
miilkiyetle ozdeletiren liberal ideoloji, bu indirgeme olmadan ra
dikal bir bi9imde tart1ma konusu edilemezdi . Bugiin bundan kur
tulmam1z miimkiin mii? Aksine, zaten siirekli bir bi9imde yeni et
kinliklere (geleneksel olarak "iiretime" degil, "tiiketime" bagh
olanlara da) ginnek iizere 9eitlendikleri ve yay1ld1klan bugiinkii
durumda, emegin ve ibohimiiniin ortadan kalkacaklanm diiii
nebiliyor muyuz? Kesin olan u ki, ibohimii diger boliinmelerle
kanmadan, ka91mlmaz olarak onlara uymaktadir; etkileri de an
cak soyut olarak yal1tilabilir. "Etnik" 9at1malar da (daha dogrusu
irk91hgm etkileri) evrenseldir. T1pk1, en azmdan baz1 uygarhklar
da cinsel aynm iizerine kurulu uzlmazhklann oldugu gibi (ay
nca cinsel aynm da, F Duroux'nun 96ziimlemelerine bakacak
olursak i9i sm1fi da dahil tiim toplumsal gruplann kurum ve
6rgiitlerinde vardir). Sm1f miicadelesi tiim toplumsal pratikleri
kapsayan, ancak bu konuda tek olmayan belirleyici bir yap1 olarak
diiiiniilebilir ve diiiiniilmelidir. Daha dogrusu; kesinlikle tiim
pratikleri kapsad1g1 olr;iide ka91mlmaz olarak diger yap1lann ev
renselligiyle i9 i9e girer. Ost-belirlenim, belirsizligin eanlamhs1
IRK, UWS, SJNIF 226

olmad1g1 gibi evrensellik de tekligin eanlamhs1 degildir.


i te belki de Marksizm denen eyden giderek sapma halin
deyiz. Ancak uzlmazhgm evrenselligi tezini boyle bii;imlen
dirmekle Marksist sorunsalda hi<; olmad1g1 kadar kai;m1lmaz olan
eyi de ortaya i;1karm1 oluyoruz. Bana kahrsa bunun en iyi kamtl
giiniimiizde sm1f sorunuyla milliyeti;iligin eklemlenmesinin yeni
den ortaya i;1k1 eklidir. Milliyeti;ilik, popiilist-otoriter bii;imle
rinde oldugu gibi liberal-demokrat bii;imlerinde de, hem devlet
planlamas1yla hem iktisadi bireycilikle, daha dogrusu ikisinin
i;eitli birleimleriyle tamamen bagdIr goriinmiitiir. Milliyeti;i
lik, ozel ideolojilerle yam tarzlanm tek bir egemen ideolojide -
kendini "ezilen" gruplara dayatmaya, iktisadi "yasalann" kopu
etkilerini siyasal olarak etkisizletirmeye ve siiriip gitmeye muk
tedir bir ideoloj ide- birletirmenin anahtan olmutur. 0 olma
sayd1 burjuvazi kendisini ne ekonomide ne de devlette olutu
rabilirdi. 0 halde sistem i;oziimlemesi terminolojisiyle, ulusal ve
milliyeti;i devlet, modem tarihin "bhca karm1khk indirgeyici
si" halini alm1tlf diyebiliriz. Milliyeti;iligin kendisini "biitiinliik
lii" bir diinya goriiii olarak kurma egilimi buradan kaynaklan
maktadir (ve inkar edilse bile, boylesi diinya goriilerinin res
miletirildigi her yerdeki varhg1 da buradan kaynaklamr). Ancak
daha once de soyledigim gibi, i;eitli yerlerde ("Avrupa"ya, "Bat1"
ya, "sosyalist topluluga", "iii;iincii diinya"ya vb . at1fta bulunarak)
giriilen uluslariistii milliyeti;iliklerin aym biitiinlemeye varmas1
pek az muhtemel goriiniir. Tersine, milliyeti;ilikle siirekli kar1
kar1ya gelerek gelien sosyalist sm1f ve sm1f miicadelesi ideolo
j isinin sonunda tarihsel bir i;evreye uyum etkisiyle onu taklit et
tigini saptamak gerekir. Boylece sosyalist ideoloji de sadece i;e
itli toplumsal pratiklerin sentezinde, (etnik 6nvarsay1mlanyla)
devlet oli;iitii yerine sm1f oli;iitiinii (hatta sm1f kokeni oli;iitiinii)
koyarak bu tiir bir "karm1khk indirgeyicisi" halini alm1tlf (bu
iki oli;iitii "sm1f devleti" perspektifmde birletirmeyi ummutur) .
Giiniimiizdeki durumun belirsizligi udur: Milliyeti;iligin krizinin,
m milliyeti;ilige ve onun yaygm yeniden iiretimine varmamas1
ii;in, sm1f miicadelesi davasmm, toplumsal olanm temsili alanmda
kendi indirgenemez otekisi olarak ortaya i;1kmas1 gerekir: Oyley-
SJNIF Jvf[)CADEIESiNDEN SJNIFS!Z Jvf[)CADEIEYE Ml? 227

se sm1f ya da sm1f miicadelesi ideolojisinin, kendini hangi ad al


tmda tan1tirsa tan1tsm, taklitten kurtularak ozerkligini kazanmas1
gerekmektedir. "Marksizm nereye gidiyor?" Biitiin ii;ermeleriyle
birlikte bu paradoksa kar1 koymad1g1 siirece hibir yere.

Michel AGLIETTA, Regulation et crises du capitalisme, L 'experience des


Etats-Unis, Calmaim-Levy, 1 976. Louis AL THUSSER, Reponse a John
Lewis, Maspero, 1 973, (Turkrye ryev. John Lewis'e Cevap, Birikim, 1 978).
Positions, Editions sociales, 1 976. Etie1me BALIBAR, Cinq etudes de
materialisme historiaue, Maspero, 1 974. i\;/arx et sa critique de la politiaue (
A TOSEL ve C. LUPORIN1 ile birlikte), Maspero, 1 979.
"Classes" et "Lutte des classes" maddeleri, Dictionnaire critique du
marxisme (yon. G. LABICA), PUF, 1 982 .
"Sur le concept de la division du travail manuel et intellectuel", J.
BELKHIR ve digerleri, L 1intellectuel, !'intelligentsia et !es manuels iryinde,
Anthropos, 1 983.
"L'id"e d'une politique de classe chez Marx", Jvfarx en perspective iryinde
(yay B. CHA VANCE), Editions de l'EHESS, Paris, 1 985.
"Apr"s l'autre Mai", La Gauche, le pouvoir, le socialisme iryinde, Hom
mage a Nicos Poulantzas, PUF, Paris, 1 983.
"Longue marche pour la paix", E. P THOMPSON ve digerleri,
L 'Extem1inisme. Am1ement nucleaire et pac{fisme iryinde, PUF, 1 982 .
Christian BAUDELOT, Roger ES TABLET, L 'Ecole capitaliste en France,
Maspero, 1 97 1 . Christian BAUDELOT, Roger ESTABLET, Jacques
TOISER, Qui travaille
pourqui?, Maspero, 1 979. Daniel BERTA UX, Destins personnels et
structure de classe, PUF, 1 977 Jacques BIDET, Quefaire du Capital?
Jvfat11riaux pour une refondation, Meri-
diens-Klincksieck, 1 985. Pierre BOURDIEU, La Reproduction. Elements
pour une theorie du systeme d'enseignement, Ed. de Minuit, 1 970.
IRK, UWS, SINIF 228

Femand BRA UDEL, Civilisation materielle. Economie et capitalisme, XV


.XVIII' siecles, 3 cilt, Annand Colin, 1 979. Suzaime DE BRUNHOFF, Etat
et capital, PUG-Maspero, 1 976. L 'Heure du
marche, PUF, 1 986. Biagio DE GIOV ANN1, La teoriapolitica delie classi
nel "Capitale", De Do-
nato, Bari, 1 976. Marcel DRACH, La Crise dans !es pays de !'Est, La
Decouverte, 1 984. Fram;:oise DUROUX, La Famille des ouvriers: mythe ou
politique?, Li-
sai1si.isti.i Tezi, Paris-VII Universitesi, 1 982. Friedrich ENGELS (Karl
KAUTSKY ile birlikte), "Notwendige und
uberfliissige Gesellschaftsklassen" ( 1 88 1 ), M.E.W Band 1 9, s. 287 ve de
vanu. Roger EST ABLET, L 'Ecole est-elle rentable ?, PUF, 1 987 Fram;:ois
EWALD, L 'tat-providence, Grasset, 1 986. Jolm FOSTER, Class Stmggle
and the Industrial Revolution, Methuen, Lon-
dra, 1 977 Michel FOUCAULT, Swiieiller et punir. Naissance de la prison,
Gallimard,
1 975 . Michel FREYSSENET, La Division capitaliste du tmvail, Paris,
Savelli,
1 977 Jean-Paul DE GAUDEMAR, La Mobilisation genemle, E ditions du
Champ
urbain, Paris, 1 979. Paul GILROY, There Ain 't No Black in the Union Jack,
Hutchinson, Londra,
1 987 Eric HOBSBA WM, Industry and Empire (The Pelican Economie
History of
Britain, cilt: 3), Penguin Books, 1 968, (Turkr;:e r;:ev. Devrim <;agz, V Ya
ymlar1, 1 989). Ernesto LACLAU et Chantai MOUFFE, Hegemony and
Socialist Stmtegy,
Towards a Radical Democratie Politics, Verso, Londra, 1 985, Turkr;:e r;:ev.
Hegemonya ve Sosyalist Strateji, lletiim Yaymlan, 1 992. Henri
LEFEBVRE, De l'Etat, cilt: 3, Le Mode de production etatique, UGE,
1 0/ 1 8, 1 977 Jacques LE GOFF, Du silence a la parole. Droit du tmvail,
societe, Etat
(1830-1985), Calligrairnnes, Quimper, 1 985. Robert L lNHART, Le Sucre
et la [aim, Editions de Minuit, 1 980. Jean-Fraiwois L YOT ARD, Le D1fferend,
E ditions de Minuit, 1 983. Karl MARX, Le Capital, Livre 1, 4. Ahnai1ca
basundan J.P.Letebvre'in yeni
Fransizca r;:evirisi, E ditions sociales, 1 983, (Turkr;:e r;:ev Kapital, c. I, Sol
Yaymlan, 3. Basun, 1 986. Claude MEILLASSOUX, Femmes, greniers et
capitaux, Maspero, 1 975 . Stanley MOORE, Three Tactics, The Background in
Marx, Monthly Review
Press, New York, 1 963. Jean-Louis MOYNOT , A u milieu du gue, CGT,
syndicalisme et democmtie
deniasse, PUF, 1 982. Antonio NEGRI, La Classe ouvriere contre
l'Etat, Galilee, 1 978.
SJNIF lvlUCADEI.ESJNDEN SJNIFS!Z MUCADELEYE Ml? 229

Gerard NOIRIEL, Longwy. lmmigres et proletaires, PUF, 1 984. Les


ouvriers dans la societe fran<;aise, Seuil, 1 986.
Karl POLANYI, La Grande Transfonnation ( 1 944), Fr. i;:ev. Gallimard, 1 983.
Nicos POULANTZAS, Les Classes sociales dans le capitalisme aujoutd'hui,
Seuil, I 97 4.
Adam PRZEWORSKI, "Proletariat into a class: The Process of Class Fonna
tion from Karl Kautsky's The Class Struggle to Recent Controversies",
Politics and Society, cilt: 7, n 4, 1 977.
Peter SCHOTTLER, Naissance des Bourses du travail. Un appareil ideolo
gique d'Etat a la.fin du XIX" siecle, PUF, 1 985.
Gareth STEDMAN JONES, Languages of Class, Cambridge University
Press, 1 983.
GOran THERBORN, " L'analisi d i classe nel mondo attuale: ii marxismo come
scienza sociale" , Storia def Marxismo, IV, Einaudi, 1 982.
Edward P THOJ\.1PSON, "Eighteenth-Century English Society Class Strug
gle without Classes? " , Social History, cilt: 3, n 2 , May1s 1 978.
The Making ofthe English Working Class, Pelican Books, 1 968 (Fr. i;:ev.
Gallimard, 1 988).
Alain TOURAINE, Michel WIEVIORKA, Le Mouvement ouvrier, Fayard,
1 984.
Travail (AEROT'nun dergisi, yon. Robert Linhart), 1 3 say1 91kti (64, me de la
Folie-Mericourt, 750 1 1 Paris).
Bruno TRENTIN, Da sfruttati a produttori. Lotte operaie e sviluppo capitalis
tico dal miracolo economico alla crisi, De Donato, Bari, 1 977.
Michel VERRET, L 'Espace ouvrier (L'Ouvner franais, I), Annand Colin,
1 979.
Jean-Marie VINCENT, Critique du travail. Lefaire et l'agir, PUF, 1 987
Inunanuel WALLERSTEIN, The Modem World-System, 2. cilt, Academie
Press, 1 974 et 1 980 (Fr. i;:ev. Flammarion).
The Capitalist World-Economy. Essays, Cambridge University Press ve
Editions de la Maison des sciences de l'homme, 1 979.
Le Capitalisme historique, La Decouverte, 1 985. (Turki;:e i;:ev Tarihsel
Kapitalizm, Metis Yayinlan, 1 992)
IV

Toplumsal 9atima
Yer mi Degitiriyor?
BAGIMSIZLIK SONRASI SiY AH AFRiKA'DA
TOPLUMSAL C:-ATIMA:
YENiDEN DEGERLENDiRiLEN
IRK VE STATU GRUBU KAVRAMLARI*

lnunanuel Wallerstein

Kuramsal Bulanzklzk

Giiney Afrika'da, ABD'de ve Biiyiik Britanya'da "1rksal geri lim


ler" diye bir eyin varoldugunu herkes "bilmektedir" Kimileri
bunun Latin Amerika'nm baz1 k1s1mlannda, Karayipler'de, Gii
ney ve Giineydogu Asya'nm i;eitli yerlerinde varoldugunu dii
iinmektedir. Peki ama Siyah Afrika'nm bag1ms1z devletlerinde
"1rksal gerilim" diye bir ey bulunabilir mi? Tersine, Siyah Afri
ka'da "kabileciligin" varoldugunu yine herkes "bilmektedir" "
Kabilecilik" yalmzca Afrika'ya ozgii bir goriingii miidiir, yoksa
sanayilemi, kapitalist devletlerde de bilinir mi?
Sorun baz1 kavramsal giii;liiklerden dogmaktad1r. Giinliik bi
limsel kullammdaki toplumsal tabaka ya da toplumsal gruplma
kategorileri i;ok say1da, belirsiz ve ortiimii durumdadir. Sm1f,
kast, milliyet, yuhk, etnik grup, kabile, din, parti, kuak,
estate ** ve Irk gibi terimlere rastlanabilir. Standart tammlar yok
tur; tam tersine, terimleri birbiriyle ilikilendirmeye i;ahan yazar
say1s1 pek azdir.
Bu konudaki iinlii bir deneme ii<; temel kategori oluturan

* Bu makale ilk kez, Les Cahiers du CEDAF, no. 8/1 97 1 , I . Dizi: Sosyo
loj i' de y ay 111lammt1r.
** Ortac;:ag snuflan (c;:.11.).
IRK, ULUS, SJNIF 234

Max Weber'inkiydi . Bu kategoriler unlardi: sm1f, statii grubu


{stand) ve parti 1 , Weber'in sm1fland1rmas1yla ilgili bir sorun,
mant1ksal olarak kat1 olmay11, birir:ok air:1dan omeklerden yola
ir:1k1larak oluturulmu olmas1d1r. Ve bu omekleri biiyiik olir:iide
1 9. yiizyil A vrupas1'ndan, Avrupa Ortair:ag1 'ndan ve klasik antik
ir:agdan alm1t1r. Bu Weber iir:in yerinde bir seir:imdir ama 20.
yiizy1lm Avrupa-d11 diinyasmm ampirik gerir:ekligiyle ugranlar
iir:in Weber'in aynmlannda uygun bir yans1ma bulmak zor olabi
lir. Weber, sm1fi , az irok Marksist gelenek iir:inde, iktisadi sistemle
benzer yollardan ilikili olan bir kiiler grubu olarak tammlar.
Partiyi, giiciin dag1hmm1 ve kullammm1 etkilemek iir:in, birlemi
bir grup iir:inde toplanm1 bir grup olarak tammlar. Ancak statii
grubu ir:eitli air:1lardan bir "arta kalan" kategorisidir. Kukusuz
olumlu bir olir:iit var gibi goriinmektedir. Statii gruplan insanlann
iir:ine dogduklan ilksel2 gruplardir; birbirine, hesaplanm1 amaca
yonelik birlemeler iizerine kurulu olmayan baghhklarla bagh ol
duklan varsayilan hayali aileler; geleneksel ayncahklann varhg1
ya da yokluguyla oluan gruplar; onuru, saygmhg1 ve hepsinden
once (ir:ogu zaman ortak bir meslegi de iir:eren) bir hayat tarzm1
paylan, fakat ille de ortak bir gelir diizeyini ya da sm1fsal iiye-

I. Bkz. Max WEBER, Economy and Society, New York, Bedminster


Press, 1 968, ss. 302-307, 385-398 ve 926-940.
i ngilizce'de, toplumsal katmanlamay1 konu alan literaturde, Almanca
Stand teriminin kar1hg1 olarak c;oktan beridir "status-group" terimi kul
larnlmaktad1r. Bu Frans12ca'ya hie; iiphesiz "toplrnnsal tabaka" olarak terciime
edilmektedir; Georges Gmvitch ve Raymond Aron bu terimi kullamrlar (bkz.
G. GURViTCH, Le Concept de classes sociales de Marx a nos fours, Paris,
"Les Cours de Sorb01me", 1 954, s. 80; R. ARON, La Sociologie allemande
contemporazne, Paris, PUF, 1 950, s. 49). Aron, "eski Fransa'daki toplumsal
tabakalar anlanunda" diye belirtir. ingilizce'de ise kelime feodal sisteme ya
p1lan gondenne niteligini kaybetmitir ve sadece bu sisteme gondenne yap1l
mak istendiginde stand, estate olarak terciime edilir.
2. Burada Edward SHILS'in kazand1rd1g1 bir terimi kullandnn. Bkz. "Pri
mordial, Personal, Sacred and Civil Ties", British Journal of Sociology, VIII,
2 Haziran 1 957, ss. 1 30-145. SHILS'e gore ilksel nitelikler sadece bir "etkile
im ilevi" olmaktan c;ok, "anlamh ilikiler"e ilikin niteliklerdir. Anlamlan
"tarif edilemez"dir (s. 1 42 ). Bkz. Clifford GEERTZ, "The Integrative Revolu
tion, Primordial Sentiments and Civil Politics in the New States", yay. haz.
C. GEERTZ, Old Societies and New States ic;inde, Glencoe, Free Press, 1 963.
IRK TE STA TU GRUBU KA VRANfLARI 235

ligi paylmalan gerekmeyen gruplardir bunlar. 3


Ulus, kendisine "milliyet9i" duygular besledigimiz ulus, bu
tamma 9ok da iyi uymuyor mu? Oyle goliiniiyor. Yine de statii
grubu kavram1 kullamld1gmda genelde akla gelen ilk ey ulusal
baghhk degildir. Weber'in kavram1, esas olarak Orta9ag sm1fla
nndan, 9agd Afrika'ya uygulanabilirligi olduk9a smirh olan bir
kategoriden esinlenmitir. Modem Afrika hakkmdaki literatiir da
ha 9ok "kabile"den ve/veya "etnik grup"tan soz etmektedir. (:ogu
yazar statii grubuna yap1lan en anlamh ampirik at1fm "etnik grup"
oldugunu diiiinecektir ve bunun Weber'in kavrammm ruhuna
uygun diitiigiine kuku yoktur. Irk terimi -her ne kadar statii
grubuyla ilikisi bir9ok yazarda iistii kapah b1rak1lm1sa da- s1k
s1k kullamlmaktad1r. Irk, Afrika incelemelerinde esas olarak,
Avrupa kokenli beyaz kiiler ile k1tanm yerlisi siyahlar arasmdaki
9at1malara atifta bulunmak iizere kullamlm1t1r. (Baz1 yerlerde
Hint yanmadasmdan gelen g69menler ya da onlann soyundan
olanlar ii9iincii bir kategori oluturmaktad1r.) Fakat bu terimin
yerli siyah niifus arasmdaki 9eitlilikleri ayirt etmek i9in kul
lamlmasma pek az rastlamr.
Su halde zrk ve etnik gntp iki ayn goliingii miidiir, yoksa
aym temanm iki 9eitlemesi mi? Terminoloj ik bulamkhg14 goz
oniinde tutarsak, ampirik ger9ekligi a91klamam1Z1 saglayacak bir
kuramsal 9er9eveyi onceden kurmaktansa, once ampirik ger9ek
ligi tammlamak ve ardmdan kuramsal olarak neler gelecegini gor
mek en iyisi olabilir.

3. Weber'in tanmu onura vurgu yapar: "Stande ( statii gmplan), snuflann


tersine nonnal olarak gmptur. Ancak c;ogu kez ekilsiz tiirdendir. Bizim yap
mak istedigimiz, salt iktisadi ac;1dan belirlemni "snufsal konum"tm tersine,
onunm ozgiil, ohunlu ya da olumsuz bir toplumsal degerlendinnesiyle belir
lemni olan insan hayatmdaki her tipik bileeni "toplumsal konum " olarak ad
landmnaktir [ . . . ] Hem miilkiyet sahibi hem de miilksiiz kiiler aym statii gm
buna dahil olabilirler ve bu beraberinde son derece elle tutulur sonuc;lar ge
tirerek, s1k s1k boyle olur [ . . . ] Nonnalde statii onum, gmba ait olmak isteyen
herkesten, oncelikle, ozgiil bir hayat tarzz beklendigi olgusuyla ifade edilir
[ . . . ] " (Max WEBER, a.g.e. , s. 932).
4. i ngilizce yazanlann "tribe" [kabile] kelimesini kulland1klan baglamda,
birc;ok yazar Frans1zca'daki "race" [1rkl kelimesini kulland1klanndan, Frans1zca
literatiir c;ok daha kan1k ve bulamktlr.
IRK, ULUS, SINIF 236

Ampirik Veriler Kar; <;eit Statii Gntbu.?

Somi.irgelik oncesi Afrika, karm1k ve hiyerarik olan 9ok say1da


toplumu ii;:eriyordu . Afrika topraklannm ya da ni.ifusunun yi.izde
kai;:mm, par9ah toplumlarda degil de bu tiir gruplarda yaad1g1
konusunda hii;:bir tahmin yiiri.iti.ilmemise de en azmdan i.i9te ikilik
bir oranm soz konusu oldugu kesindir. Bu devletlerden bazilann
da "estate"ler-yani kahtimsal stati.ilere sahip insan kategorileri:
asiller, avam, zanaatkarlar, koleler, vb.- vard1. Bu devletlerden
bazilannda "etnik gruplar" -ayn oldugu varsayilan soyIara iaret
eden farkh adlar verilmi insan kategorileri- vard1. Bunlar ge
nelde fetih durumlannm sonu9land1r. 5 Bundan bka biri;:ok dev
lette "yurtt olmayanlar" ya da "yabancilar" olarak onaylanm1
bir kategori de vard1r. 6 Son olarak, hiyerarisiz toplumlarda bile
insanlar, genelde antropologlar tarafmdan "klan" diye adlandmlan
ve uydurma bir soy grubu yaratan belirli baz1 s1mfland1rma ilkele
rine gore ya da kuaklara, yani "y grubu"na gore boli.inmi.i
lerdir. 7

5. Jean SURET-CANALE her iki gorlingi.ini.in de fetih dununlanndan kay


nakland1gnn ama baZI a9iklarunmm nedenlerle asimilasyonun baZI yerlerde
digerlerinden daha luzh ger9ekletigini ortaya koyuyor:
"Bir kabilede sm1fsal uzlamazliklar neredeyse hi9 gortilmedigi si.irece
[ ] hi9bir devlet i.istyap1s1 ortaya 91kmad1 [ ] Koleligin yayilmas1 ve bir ka
... ...

bile aristokrasisinin olumas1yla, suuf uzlamazhklamun gelitigi yerlerde


9eitli ti.irden devletler [ ... ] ortaya 91ktJ [ ] Bu devletlerin olumas1yla diger
...

kabilelere tahakkiim ve onlan sindinne ve bir devlet i<,:inde yeni bir kiilti.irel ve
dilsel birlik olumas1 soz konusu oldugunda kabile orgiitlemnesinin izleri az
9ok kayboldu . . . Omegin Zulu topraklarmda boyle oldu . . . Suuflara bohinme
bazen kabile 9elikisi gorliniimi.inii alabildi: Dogu Afrika'mn goller bolgesinin
baz1 monarilerinde (Ruanda, Bunmdi, vb.) yetitirici fatih Tutsilet' in, yerli
koyhiler olan Hutular'1 egemenlikleri altma alarak aristokrasiyi olutl.rrd1iklan
yerlerde boyle oldu." ("Tribus, classes, nations", La Nouvelle Re-vue
Internationale, no. 1 30, Haziran 1 969, s. 1 12).
6. Bkz. Elliot P SKJNNER, "Strangers in West African Societies", Afri
ca, XXXIII, 4, Ekim 1 963, ss. 307-320.
7 Robin HORTON'un b u tiir hiyerarik olrnayan toplumlann toplumsal
orgiitlemnesine ilikin aratinnalamm bakuuz, "Stateless Societies in the
History of West Africa", yay haz. I. F A A.TA YI ve M CROWDER, A His
tory of West Africa i<,:inde, Cilt 1 , Londra, Longmans, .T97 l .
IRK TE STATU GRUBU KA VRAMLARI 237

Somiirge hakimiyetinin kurulmas1 bu sm1flandirmalardan hiir:


birini dogrudan degitirmemitir. Bununla beraber en az bir yeni
sini dayatm1t1r: ikili hatta ii<rlii bir ha! alan somiirge uyruklugudur
bu (omegin, Nijeryah, Britanya Bat! Afrikahs1, Britanya i mpara
torlugu uyrugu) .
Buna ek olarak birir:ok omekte dini kategoriler somiirge ha
kimiyeti altmda yeni bir onem kazanm1t1r. H1ristiyanlar hem
"kabile" 8 hem de "y6re" 9 iir:inde onemli bir alt-grup olarak ortaya
ir:1km1t1r. Tarihsel olarak i slam'm ag1 yukan her yerde Avrupa
somiirge hakimiyetinden once gelmesine ragmen, Miisliimanlar'm
birirok yerde Hiristiyanlar'a kar1 tepki olarak daha kendinin bilin
cinde bir kategori haline gelmi olmalan miimkiindiir. islam'm
baz1 yerlerdeki ani yay1h1 da buna iaret ediyor gibidir. 10 Ve her
yerde yeni "etnik gruplar" peydahlanm1t1r. 1 1 Sonuir: olarak zrk,
somiirge diinyasmm, siyasal haklan, mesleki dag1hm1 ve geliri
air:1klayan birincil kategorisi olmutu. 1 2
Milliyetir:i hareketlerin yiikselii v e bag1ms1zhgm gelii daha
da ir:ok kategori yaratt1 . Kimligin belli bir toprak parir:as1yla oz
delemesi -yani milliyetir:ilik- yaygm ve onemli hale geldi. Bu
ozdelemeyle birlikte etnik ozdelemeye yeni bir baghhk olarak,
irogunlukla kabilecilik diye adlandmlan y ortaya ir:1kt1 . Elizabeth
Colson'un soyledigi gibi:
Muhtemelen bin;:ok gene; belli etnik geleneklere ac;ik baghhklanm, Afri
ka'nm bag11ns1zhgma kendilerini aday1lanyla aym zamanda kefettiler. . .

8 . Bkz. K. A. BUSIA, The Position of the Chief in the Modem Politi


cal System ofAshanti, Londra, Oxford University Press, 1 95 1 . BUS IA, Asan
tiler arasmdaki H1ristiyan-H1ristiyan olmayan anlamazhgnu11 neden ve so
nuc;lanm aynntllanyla birlikte anlatnutlr.
9. Uganda, siyasetin dinsel bir iic;e-bohimney le bir olc;iide billurlat1g1
bahca omektir: bu He; gmp, Protestanlar, Katolikler ve Miishi.J.nanlar'drr.
1 0 . Bkz. Thomas HODGKIN, "Islam and National Movements in West
Africa", Joumal ofAfrican Hist01y, III, 2, 1 962, ss. 323-327; aynca bkz. J.-C .
FROELICH, Les Musulmans dAfrique noire, Paris, Ed. de l'Orante, 1 962,
Bo!. 3 .
i I . I. WALLERSTEIN, "Etlmicity and National Integration in West Afri
ca" , Cahiers d'eludes africaines, no. 3, Ekim 1 960, ss. 1 29-1 39.
12. Bu nokta Georges BALANDiER ve Fiantz FANON'tm c;ahmalannda
tart11lnutlr.
IRK, UL US, SJNIF 238

Afiika'da kendi dilini ve kiiltiiliinii ilerletmeye en hevesli olan ve iilke ii;:in


deki herhangi bir diger gmbun diline ve kiiltiiriine verilen avantiilar 1smda
en hassas durumda oldugunu dn i okullu adarndi, entelektiieldi. 3

Bagnns1zhk sonras1 donemde, egitimli suuflann iktisadi ikilemleri


"kabilecilik" yoniindeki bu egilimi artudi. 1 4 Sonui;: olarak milliyeti;:ilik
pan-Afrikanizm ile de ilgili hale geldi. Yani, kendi ka1tma,
" Avrupahlara" tekabiil eden bir "Afrikahlar" kategorisi olutu. Bu
aynma ilk once derinin rengi ile ilgili gibi goriinmiitii. Ancak bir
kavram olarak Afrika, l 958'den itibaren, biri;:oklan ii;:in, Kuzey (Arap)
Afrika'y1 da ii;:enneye balad1 (fakat ha!a. Kuzey, Dogu ya da Giiney
Afrika'da yerlemi olan beyazlan ii;:ennemektedir). 1 5
Bagnns1zhk, diger bir onemli degikeni de devreye soktu: daha
geni tore! cemaate birinci sm1f iiyeligin olduki;:a kat1 bir yasal
tanmum, yurttahk tamuum. Bu kavranun i;:ektigi i;:izgiler yalmzca
somiirgelik oncesi Afrika'mn degil, somiirgelik doneminin
i;:izgilerinden de farkhyd1. Somiirgelik doneminde, omegin bir
Nijeryah eger oturdugu yeri degitinnise Altm Sahili'ndeki bir
sei;:imde oy verebilirdi, i;:iinkii bu iki bolge de B ritanya B at! Afri
kas1'nm pari;:as1yd1 ve o kii de B ritanyah bir tebaayd1. Ancak,
somiirgelik doneminin federal idari birimlerinin bagnns1zhktan soma
ulusal emelin birimleri olarak varhklanm siirdiinneye devam
etmelerine ragmen, bagnns1zhk sonras1 donemin ilk y1llannda biri;:ok
siyaseti;:i ve devlet memurunun ogremnek durumunda kald1g1 gibi, bu
birimlerin bir iiyesi olmak artik egemen birer ulus-devlet olan bolgesel
alt birimlere eit kat1hm hakkun saglanuyordu.

13. "Contemporary Tribes and the Development of Nationalism", yay


haz. June HELM, Essays on the Problem of Tribes ii;inde, Amerikan Etnoloji
Demegi'nin ilkbahardaki yilhk toplantl donemi i;ahmalan, 1 967, s. 205.
14. Bkz. WALLERSTEIN, "The Range of Choice: Constraints on the Po
licies of Govenunents of Contemporary African Independant States", yay
haz. Michael F LOFCHIE, The State ofthe Nations ii;inde, University of Ca
lifornia Press, 1 97 1 .
15. Bumm nedeni ve "Afrikahhgm" deri rengine bagh olmayan tanmu
ii;in bkz. WALLERSTEIN, ,4(rica: The Politics of Unity, New York, Random
House, 1 967
IRK VE STA TU GRUBU KA VRAMLARI 239

Afrika'da, yerli niifusun, iilkedeki siyasal bi:iliinmelerde i:i-nemli


unsurlar olarak ortaya i;;1kan alt-gruplara bi:iliinmedigi hii;;bir iilke
olmad1gnn anlamak ii;;in literatiire i:iyle bir bakmak yeterlidir. Yani,
"kabilevi" ya da etnik baglanmalar, siyasal gruplamalar ya da hizipler
ya da konumlarla baglanuhdir; mesleki kategorilerle i;; ogunlukla
baglantihdir; ie yerletinnelerle ise kesinlikle baglantihdir. Yabanc1
gazeteciler bu konu iizerinde yo rum yaptiklannda Afrikah politikacilar
i;;ogunlukla bu tiir bir i;;i:iziimlemenin geri;;ekligini inkar ederler. Ancak
d1andan gi:izleyenlerin i;;elikili iddialan kadar bi:iylesi inkarlar da
i;;i:iziimsel amai;;lardan i;;ok ideolojik amai;;lara hizmet etmektedir.
Nitekim Afrika devletlerindeki iinlii etnik-siyasal rekabetlerin listesi
olduki;;a uzundur (i:imegin, Kenya'da Luo'ya kar1 Kikuya; Zambiya'da
Lozi'ye kar1 Bemba; Somali'de Somaale'ye kar1 Sab). Hiikiimetin ya
da ulusal siyasal hareketin i:inlemek ii;;i n gi:isterdikleri si:izde i;;abalara
ragmen, bu vakalann her birinde kiiler siyasal hedefler ii;;in "kabilevi"
yollarla malamm ve/veya harekete gei;;irilmilerdir. 1 6 Ban iilkelerde
bu si:izde kabilevi bi:iliimneler baz1 ek etkenlerce peki-tirilmektedir.
Omegin, Etiyopya'da Amhara ya da Amhara-Tigre ile Eritreliler
arasmdaki bi:iliinmeler, aag1 yukan Hiristiyanlar ile Miisliimanlar
arasmdaki dini bi:iliinmeyle i;;ak1maktadir ve taraflar bunun tiimiiyle
bilincindedir, i;;iinkii bi:iylesi bir i;;atImamn arkasmda uzun bir tarihsel
gelenek vardir. 1 7
Bati Afrika k1y1s1 boyunca v e Orta Afrika'ya dogru boylu boyunca
i;;ekilebilecek kesintisiz bir yatay i;;izgiyi oluturan yedi komu iilke
bulunuyor (Fildii Sahib, Gana, Togo, Benin, Nijerya, Kamerun ve
Orta Afrika Cumhuriyeti). Bu i;;izginin kuzeyindeki ve giineyindeki
halklar bir dizi i:izellikleriyle birbirlerine zit olma egilimindedir:
topragm koullan si:iz konusu oldugunda or-

16. Bkz. Donald ROTHSCHILD, "Etlmic Inequalities in Kenya", Journal


ofModem African Studies, VII, 4, 1 969, ss 689-71 1 ; Robert I. ROTBERG,
"Tribalism and Politics in Zambia", Africa Report, XII, 9, Aralik 1 967, ss.
2 9-35; I. M. LEWIS, " Modem Political Movements in Somaliland" , Africa,
XXVIII, 3, Temmuz 1 958, ss. 244-26 1 , XXVIII, 4, Ekim 1 958, ss. 344-
363.
17. Bkz. Czeslaw JESMAN, The Ethiopian Pamdox, Londra, Oxford Uni
versity Press, 1 96 3.
Boliimne c;izgisi. Kabilelerin tecrit edilmiliginin yamnda, Afrika'nm
yerli niifi.1stmun alt-gmplara boliimnesini pekitiren bir c;ok etken vard1r. Mo
ritanya, Mali, Nijerya, <;:ad ve Sudan boyunca c;izilen hayali bir c;izgi Sudan
kuagnu gene! bir bolme c;izgisi olarak gostennektedir. Bumm kuzeyindeki
insanlar daha ac;1k renk derili, Araplanu ve Miisliimandir, giineyindekilerse
genelde daha koyu renk derili ve H1ristiyan/Animisttir. Bat! K1y1s1'ndan, Fil
dii K1y1s1, Gana, Togo, Benin, Nijerya, Kamenm ve Orta Afrika'ya c;izilen
benzer bir c;izgi ayrn tiir bir ayrnrn gostennektedir: <;:izginin kuzeyindeki ve
giineyindeki insanlar hayat tam, kiiltiir, aile, din ve egitim ac;1s111dan z1ttlr.
IRK TE STATU GRUBU KA VRAA!fLARI 241

mana kar1 savan ve buna tekabiil eden geni kiiltiir-aile; dinde,


Hiristiyan/Animistler'e kar1 Miisliiman/Animistler; daha modem
egitime kar1 az modem egitim (bu biiyiik olir:iide somiirgelik
doneminde giineyde daha ir:ok Hiristiyan misyoner bulunmasmm
sonucudur. 1 8 Uganda'da, Bantu olmayan, daha egitimsiz kuzey
ile Bantu olan daha egitimli (ve daha Hiristiyanlt1nlm1) giiney
arasmda benzer bir ir:izgi ir:ekile bilir. 19
Daha kuzeyde Sudan kuag1 adh yerde, Moritanya, Mali, Ni
jer, <;:ad ve Sudan boyunca benzer bir ir:izgi ir:izilebilir. Moritanya,
<;:ad ve Sudan'm kuzeylerinde insanlar daha air:1k renk derili,
Araplm1 ve Miisliimand1rlar. Giineye gittikir:e daha koyu renk
derili ve H1ristiyan/Animist olurlar. Ancak Mali ve Nijer'de gii
neydekiler de Miisliimand1r. Sudan d1mda, tiim bu devletlerde
kuzeydekiler daha irok goir:ebe ve az egitimlidir. Moritanya ve Su
dan'da kuzeydekiler ir:ogunlukta ve iktidardad1r. Mali'de, Nijer'de
ve <;:ad'da bunun tersi dogrudur. 20 Sudan kuag1 iilkelerindeki bu
kiiltiirel farklar deri rengi farkhhklanyla ilikili oldugu iir:in bazen
bu boliinmelerden "Irksal" olarak soz edilir.
D ikkate deger bir grup iilke daha vard1r. Bunlar somiirgelik
oncesinde siyasal varhklar eklinde varolmu ve somiirgelik ve
bag1ms1zhk sonras1 donemlerinde de bu varhklanm siirdiirmii
olan ve somiirgelik oncesi "kabilevi" katmanlmanm air:1kir:a go-

1 8 . Bkz. Ernest :MILCENT, "Tribalisme et vie politique dans Jes Etats du


Benin", Revue fmm;aise d'etudes politiques africaines, 1 8, Haziran 1 967, ss.
37-53; aynca bkz. Walter SCHWARZ, Nigeria, Londra, Pall Mall Press,
1 968.'
1 9 Bkz Terence K. HOPKINS, "Politics in Uganda: 111e Buganda Ques
tion", ss. 2 5 1 -290, yay haz. J. BUTLER ve A A CASTANGO Jr, Boston
University Papers on Africa: Tmnsition in ilfrican Politics ic;inde, New York,
Praeger, 1 967; aynca bkz. May EDEL, "African Tribalism: Some Reflect10ns
on Uganda", Political Science Quarterly, LXXX, 3, ubat 1 965, ss. 357-372.
20 J. H. A. WATSON, "Mauritania: Problems and Prospects", Africa
Repon, VIII, 2, ubat 1 963, ss. 3-6; Viviana PAQUES, "Alcuni problemi
umani posti dallo sviluppo economico e sociale: II caso della Republica de!
Ciad", II Nuovo Ossen1atore, VIII, 63, Haziran 1 967, ss. 580-584; George
W SHEPHERD Jr, "National Integration and the Southern Soudan", Joumal
a/Modem African Studies, IV, 2, 1 966, ss. 1 93-2 1 2. <;:ad'da dumm 1 970'li
y1llardan bu yana tersine domniitiir.
IRK, UWS, SJNIF 242

riildiigii devletlerdir. Bunlar Zanzibar (Arap ve Afrikah-Sirazh),


Ruanda (Tutsi ve Hutu), Burundi (Tutsi ve Hutu), Madagaskar'
d1r (Merina ve digerleri) . Bu iilkelerin hepsinde (Burundi hari9)
somiirgelik oncesi g1 tabaka olan 9ogunluk imdi siyasal ola
rak en iist konuma erimitir. 21 Benzer somiirgelik oncesi kat
manlma sistemlerinin daha geni somiirgelik ya da somiirgelik
sonras1 birimlerin i<;:inde varoldugu durumlarda siyasal sonu9 9ok
daha muglak olmutur (Nijerya ve Kamerun'da Fulani Sultanhk
lan, Uganda ve Tanganika'da Hima Kralhklan).
Afrikahlar, kendi kendini yonetim v e bag1ms1zhkla blaya
rak, 9ok say1da "vatanma geri gonderme hareketi"yle "ana" yurt
lanna gonderilmilerdir. i mparatorluklann niifusun hareketi ko
nusundaki liberallikleri pek iinhidiir. Bu, elde bulunan insanlann
en iyi ekilde kullamlmas1 amacma hizmet eder. bte yandan ulus
devletler ayncahklann yuhk statiisiinde topland1g1m kesin bir
bi9imde kamtlamaya 9ahmaktad1r.
Bu bask1y1 ilk hisseden grup politikacdard1. Bag1ms1zhk yak
ltik9a Frans1z Batl Afrikah ya da Britanyah Dogu Afrikah kate
gorisi kaybolmaya yi.iz tuttu. Siyasal kariyerlerini Yukan Volta'da
yapm1 Malililer ya da Kenya'da yapm1 Ugandahlar kendi kale
lerine donmeyi daha giivenli buldular. Yeni bir siyasal ger9ekligin
bu ekilde iistii kapah bir bi9imde kabullenilmesine ek olarak bir-
9ok insan kategorisi resmi ya da yan resmi bir bi9imde siiriildii :
Beninliler (ve Togolular) Fildii Sahili'nden, Nijer'den ve diger
yerlerden; Nijeryahlar ve Togolular Gana'dan; Malililer Zaire'den
siiriildiiler. Bu durumlann her birinde siiriilenler, artan bir isizlik
doneminde, para iktisad1 i<;:inde belli konumlara sahip kiilerdi .
Soz konusu gruplar kendilerini birdenbire, Afrikah olarak degil
de uyruk-olmayanlar olarak tammlanlf buldular. Bu, baz1 durum-

2 1 . Bkz. Michael LOFCHIE, "Party Conflict in Zanzibar", Journal of


Modem African Studies, I, 2 , 1 963, ss. 1 85-207; Leo KUPER, " Continuities
and Discontinuities in Race Relations: Evolutionary or Revolutionary
Change", Cahiers d'etudes africaines, X, 3, 39, 1 970, ss. 3 6 1 -383; Jean ZIE
GLER, "Stmctures etlmiques et partis politiques au Btmmdi", Revuefronqaise
d'etudes politiques africaines, 1 8, Haziran 1 967, ss. 54-68; Raymond K.
KENT, From Madagascar to the Malagasy Republic, New York, Praeger,
1 962.
IRK TE STA TV GRUBU KA VRAMLARI 243

larda resmi yurthk elde etmi olsalar da, daha r;ok Afrikah
olmayan kategorisine girenler iir:in dogruydu; Zanzibar'daki Arap
lar'm, Kenya'daki Asyahlar'm durumunda ve Gana'daki Liibnan
hlar'm tek tiik siiriilmeleri durumunda boyleydi . Bir noktada, Zai
re'den bir Belir:ikah goir:ii olduysa da, imdiye dek Siyah Afri
ka'da Avrupahlar'm toptan siirgiinleri gerir:eklememitir.
Afrika'daki durumun bu h1zh degerlendirmesindeki amair:, bir
noktanm altm1 ir:izmekti: Etnik grup, dinsel grup, Irk, kast gibi
sozde statii grubu ir:eitlilikleri arasmda ie yarar bir fork yoktur.
Bunlann hepsi tek bir temanm ir:eitlemeleridir. Bu tema da, mitsel
olarak u anki iktisadi ve siyasal durumdan onceye uzanan ve
sm1fsal ya da ideoloj ik anlamda tammlanm1 dayammalan an
bir dayamma olma iddias1 1yan bir yakmhkla insanlan grupla
maktir. Temanm ir:eitlemeleri bu halleriyle, Akiwowo'nun kabi
lecilik hakkmda soyledigi gibi, "ulus ina siireir:lerinin ongoriil
medik sonuir:lanna kar1 bir dizi kahplm1 cevap, ya da isterse
niz uyum saglama diizenlemeleri "22 olarak goriinmektedir. Ya da
Skinner'in, daha pervas1z soyleyiiyle, bunlann merkezi ilevleri,
" insanlann, ir:evrelerinde degerli goriilen hizmetler ve mallar
hangileriyse onlar iir:in rekabet edebilen siyasal, kiiltiirel veya top
lumsal birliklerde orgiitlenebilmelerini saglamaktir" 23
Bu ilev kavramm kendinde varolduguna gore statii gruplan,
birden fazla toplumsal sistemde orgiitlendiklerini ya da varolduk
lanm iddia etseler bile, tamm olarak, parir:as1 olduklan daha geni
bir toplumdan once varolamazlar. 24 Fried'm "kabileler" iir:in ih
tiyath bir ekilde belirttikleri tiim statii gruplan iir:in dogrudur:

22. Akinsola A AKIWOWO, "The Sociology of Nigerian Tribalism?",


Phy/on, XXV, 2, Yaz 1 964, s. 1 62 .
2 3 . Elliot P SKINNER, "Group Dynamics i n the Politics o f Changing
Societies: The Problem of 'Tribal' Politics in Africa", yay haz. J. HELM, a.
g. e. , s. 1 73 .
24. Bkz. WEBER, a.g. e. , s. 939: " Snuflar, statil gmplan v e partiler hak
kmda bir gene! gozlem daha eklemeliyiz: Bunlann, ozellikle bir siyasal bi
rim c;en;:evesi ic;inde, c;ok daha bi1yi1k bir birligi onceden varsayd1klan gerc;egi
bununla smrrh olduklan anlamma gelmez. Tersine, boyle bir birligin her za
man ic;in f . . . l devlet smrrlannm d1111a tamas1 ah1ln11 bir eydir f l Fakat
amac;lan ille de yeni bir toprak hakimiyetinin kumlmas1 degildir. Esas olarak
IRK, ULUS, SiNiF 244

Kabilelerin C(ogu, C(Ok ozgiil bir anlamda ikincil gorlingiiler gibi go


rlinmektedir. Bunlar goreli olarak yiiksek derecede orgiitlenmi toplumlann,
C(Ok daha basit bir kilde orgiitlemni diger toplumlann i9inden ortaya C(1ki
1yla balayan siire9lerin sonucu olabilirler. Eger bu kamtlanabilirse, kabile
cilik, karmaIk bir siyasal yapmm evriminde zonmlu bir on basamak olarak
degil, bu yapnun yaratihma bir tepki olarak gorlilebilir. 25

Modem diinya durumunda, bir statii grubu bi<;;imsel olarak gayri


meru zeminlerde, bir ulus-devlet i<;;inde mallann ve hizmetlerin
dag1tmnm ve iktidan ele ge<;;innek iizere yapilan kolektif bir taleptir.

Sunfve Statii Grubu ilikisi

$u halde bu tiir talepler suuf dayammas1 talebiyle nasil bir arada


bulunur? Marx suuf kavramuu kullamrken an sich (kendinde) suuf ile
ji"ir sich (kendi i<;;in) s1ruf1 birbirinden aymruhr. Weber, "Nitekim her
sm1f <;;ok say1daki miimkiin s1111f eylemi bi<;;i mlerinden herhangi birinin
ta1y1c1s1 olabilir, ama bu zorunlu degildir. Her durumda, bir snnf
kendiliginden bir grup (Gemeinschaft) olutunnaz"26 derken bu aymm
tekrarlmmhr.
Snnflar neden her zaman ji"ir sich (kendi i<;;in) olmazlar? Peki
aslmda neden bu kadar enderji"ir sich olurlar? Ya da soruyu baka bir
bi<;;i mde sorarsak, statii grubu bilincinin Afrika'da ve tiim diinyada,
bugiin ve tiim tarih boyunca bu denli etkili ve yayilmac1 bir gii<;;
oluunu nasil a<;;1klanz? Bunun yanh bilin<;; oldugunu soylemek
sadece soruyu mantiksal olarak bir adnn geri gotiinnek olur, <;;iinkii o
zaman nasil olup da insanlann <;;ogunun <;;ogu zaman yanh bilin<;;
sergilediklerini sonnmruz gerekir.
Weber'in bunu a<;;1klamak i<;;i n bir kurmru vard1. $oyle diyor:
Statii yoluyla katmanlmanm iistiinliigiine yo! a<;;an gene! iktisadi ko
ullara gelince, yalruzca unlar soylenebilir: Mallara sahip olumnas1run ve

varolan siyaseti etkilemeyi ama<;;larlar." $unu eklemeliyim ki, bu bir diinya


sisteminde, bir ulus-devlete baghhgm statii grubu bilincinin bir ifadesi
say1ld1g1 durumlar d1111da boyledir.
25. Morton J. FRIED, "On the Concept of Tribe' and Tribal Society"',
yay haz. J. HELM, a.g. e., s. 1 5 .
26. M . WEBER, a.g. e. , s. 930.
IRK VE STATU GRUBU KA VRAMLARJ 245

dag1t1m111111 zemini goreli o]arak sabit ise, stati.i yoluyla katmanlama kolay
laIr. Her iktisadi doni.ii.im ve teknolojik yansnna stati.i yoluyla katmanla
may1 sarsar ve snuf konumunu on plana i;:1karir. Yahn snufsal durumun en
bi.iyi.ik onem ta1d1g1 i.ilkeler ve i;:aglar, genelde teknik ve iktisadi doni.ii.im
donemleridir. Ve iktisadi katmanlamanm degiimindeki her yavalama, za
man ii;:inde stati.i yap1sm111 bi.iyiimesine yo! ai;:ar ve toplumsal onurun onemli
roli.ini.i yeniden canlandmr. 27

Weber'in atldamas1 ok basit gi:i1iimnektedir ve s1mf bilincini


ilerleme ve toplumsal degiimle baglant1hynu; statii yoluyla
tabakalamay1 da ger i c i giilerin d1a"urumuymu g i b i gi:istennektedir
- bu bir eit kaba Marksizm'dir. Teoremin ahlaki tepki s i kabul
edilebilir ama bu teorem tarihsel gereklikteki daha kiiiik kaymalar
hakkmda pek de i:ingi:i1iide bulunamaz; aynca ne modem iktisadi
at1hmlann neden stahi grubu k 1 hg 1 altmda bulundugunu28 ne de
geleneksel ayncahgm sm1f bilincinde korumnas1 mekanizmalamu
aIklamaktadu. 29
Favret Cezayir'deki Berberi ayaklamnas1 hakkmda yazd1k-lanyla
bize bir ipucu vennektedir:
Cezayir'de ilksel grnplar kendi arkaizmlerinden habersiz, bag1ms1z bir e
kilde degil tepkisel o!arak varolmaktadir. Kendini geleneksel siyasal gorungi.i
leri toplamaya kaptiran antropolog bunlan naif bir kilde yornmlamak!a mu
azzani bir yan11 anlama tehlikesiyle kar1 kar1ya kahr, .yi.inki.i bunlann bu

gi.inki.i ii;:e1ikleri tersine doni.ikti.ir. 1 9. yi.izy1!111 pari;:ah kabilele1inin tomnlan


ii;:in hedefler arasmdan -merkezi hi.iklimetle ibirligi yapmak ya da muhalefeti
kurmak- sei;:im yapmak soz konusu degildir, .yi.inki.i art1k yalmzca tek sei;:enek
mi.imki.indi.ir. Azgelimi tamn sektoriini.in koyli.ilerinin sei;:imi -ya da
kaderi- onlan bu amaca ulat1ran arai;:lara baghdir; bunlarm arasmda, para
doksal bir bii;:imde muhalefet de yer ahr. 30

Favret b izi, statii grubu baglamnalan iizerine kurnlu taleplere, si:iz


konusu akti:irlerin entelektiiel durumlan a1smdan degil, bu hir
taleplerin toplumsal sistemde oynad1klan fiili ilevler a1smdan
bakmaya itmektedir. Moennan, Tayland'da bir kabile olan Lue
hakkmdaki i:iziimlemesinde benzer bir agn yaparak, etkili ii

27. a.g.e., s. 938.


28. Bkz. Jeanne FAVRET, "Le traditionalisme par exces de modemite",
Archives europeennes de sociologie, VIII, I, 1 967, ss. 7 1-93.
29. Bkz. Clifford GEERTZ, "Politics Past, Politics Present", Archives
europeennes de sociologie, VIII, I , 1 967, ss. 1 - 14.
30. J. FAVRET, a.g.e., s. 73.
IRK, ULUS, SJNJF 246

soru sonnaktad1r: Lueler nedir? Neden Lue'dirler? Ne zaman


Lue'dirler? Su sonuca vanyor:

Etnik kimlik belirleme mekanizmalan -yan insanlardan oh her


bir etnik kiimeyi, tarihleri incelerunemi say1s1z kuaga sahip ortak bir
giriim haline getinnek konusundaki bti.yiik potansiyelleriyle- evrensel gibi
goriirunektedir. Bu nedenle toplmnsal bilimciler bunlann nastl kullaruldik
lanm incelemeli ve tammlamabdrrlar, bunlan -yerlilerin yaptigi gibi- yal
IllWl ac;:Iklama olarak kullamnamahchrlar... Etnik kategorilerin. onemli insan
yiiklemlerine nadiren uygun olan ozneler olmalan oldukc;:a rniimkiiirind .31

Oy leyse, belki de Weberci snuf, statii grubu ve parti iic;:lemesini iic;:


ayn ve birbirini kesen grup olarak degil, ayru asli gerc;:ekligin farkh
varolusal bic;:imleri olarak yeniden diiiinebiliriz. Bu durumda soru,
Weber'in statii yoluyla katmanlamarun snuf bilincine hangi koullar
altmda iistiin geldigi sorusundan, bir katmamn hangi koullar altmda
bir s1ruf, bir statii grubu ya da bir parti olarak cisimletigi sorusuna
kaymaktadir. Bu tiir bir kavram-latmna ic;:in grubun s1rur c;:izgilerinin,
art arda gelen cisimlemelerinde de ayru kalacagnn one siinnek degil
-tam tersine, yoksa farkh d1 giysileri olmas1run bir ilevi olmazd1-
her toplumsal yap1da, her zaman birbiriyle ilikide, c;:atlmada olan
s1mrl1 bir grup kiimesinin varoldugunu one siinnek gerekir.
Rodolfo Stavenhagen'in onerdigi bir yakla1m, statii gruplanru
toplumsal s1ruflann "fosilleri" olarak gormektir. Stavenhagen unu
one siiriiyor:

Katinanlmalar (yani statii gruplan), c;:ogunlukl sllll f ilikileriyle tem


sil edilen ozgill toplmnsal iiretim ilkilerinin, sikW<l hukuksal yollardan
toplmnsal sabitlerunesi olarak -kesinlikle oznel bir bic;:imde- adlandrnhg1-
1ruz yi temsil eder. Bu toplmnsal sabitle1nelerin yaruna, katinanl1nay1
pekin ve aym zainanda katma1nay1 iktisadi temelle olan baglanndan
"kurtanna" ilevine, baka bir deyile, iktisadi temeli degse bile giiciinii
konunas1 ilevine sahip olan diger ikincil, eklentI etkenler (omegin dinsel, et
nik etkenler) sokulur. Sonuc;: olarak katinanmalar, kurulu Iktisadi sistemin
akilc1latinlmalan ya da dogrularunalan olarak, yani ideolojiler olarnk dii
nillebilir. Toplmnsal iistyap1run tiim goriingilleri gibi katinanl1narun da,
kendisini doguran koullar degi1 olsa bile onu siirdiiren bir atalet niteligi
vanllr. SIIllflar aras1 ikiler degiiklige ugradlkc;:a.... katinanlamalar esas o-

3 1. Michael MOERMAN, "Being Lue: Uses and Abuses ofEtlmic Identi


fication", yay. haz. J. HELM, a.ge. ic;:inde, s. 167
IRK VE STA TO GRUBU KA VRAAfLARI 247

larak iizerine kurulu olduklan suuf kilerinin fosi//erine don... [Dahas1]


iki tip grupl1na (egemen suufve iist tabaka) belli tarihsel koullara gore bir
siire ii;:in bir arada varolabilir ve toplumsal yap1da kabuk baglayabilir gibi
goriirunektedirler. Fakat halihamdaki sllllf sistemine daha diizgiin bir bii;:imde
tekabill eden yeni bir katmanlma sistemi er ya da gei;: 01taya i;:1kar. 32

StavenJ13gen, daha sonraki bir i;:oziimlemesinde, Orta Amerika


verilerini kullanarak, bir somiirgelik durumunda, kast benzeri iki alt
statii grubunun (bu olayda indio ve /adino'larzn) nas1I ortaya
i;:1kabildiklerini, kabuk baglad1klanm ve sn nfsal tasfiye olarak
adland1rd1g1 eyin i;:eitli bask1lanna ragmen varhklanru siir
diirdiiklerini anlatmaktad1r. lki bagnnhhk bii;:iminin (etnik aynmc1hk
ve siyasal tabiyet iizerine kurulu bir somiirgelik bii;:iminin) ve (i;:ahma
ilikileri iizerine kurulu) bir snuf bii;:iminin yan yana biiyiidiigiinii ve
paralel bir Siralama sistemini yans1tt1gnn one siinnektedir. jndio/ar ile
/adino/ar arasmda, "toplumun iiyelerinin degerlerine derinden
yerlemi olan" ikilik, bagnns1zhktan sonra ve iktisadi gelimeye
ragmen toplumsal yap1da "oziinde muhafazakiir bir giii;:" olarak
kahmt1r. "Bu ikilik gei;:mie ait bir durumu yans1tmakla. . . yeni snuf
ilikilerinin gelimesi kar1smda bir engel roliinii oynamaktad1r11 33 Bu
ai;:1klama tarzmda bugiinkii katmanlama hiilii gei;:miin fosilidir, ama
sadece kendiliginden s1mf ilikilerinin bir fosili degildir.
Diger bir yakla1m, s1ruf1 ya da statii baglamnasnu toplumun
i;:eitli iiyelerine ai;:1k olan sei;:enekler olarak gonnek olurdu. Bu Peter
Carstens'm yaklamud1r. Biri Carstens'a digeri Allen'a ait daha yeni iki
makalede k1rsal alanlarda toprakta i;:ahan Afrika-hlar'm, "ii;:i
snnf111mn iiyeleri olan -yani teknik olarak kendi ilerinde i;:ah1p
pazar ii;:in iiriin yetitiren i;:ifti;:iler de olsalar emek giii;:lerini satan
"koy liiler" olarak diiiiniilmeleri gerektigi konusunda bir anlama
vard1r.34 Fakat Ailen pazar ii;:in iiriin yetitiren

32. "Estratification social y estructura de clases (un ensayo de inte1preta


cion)11, Ciencias politicas y socia/es, VIII, 27, Ocak-Malt 1962, ss. 99- 1 0 1 .
33. Rodolfo STAVENHAGEN, "Clases, colonialismo y aculturacion: en
sayo sobre un sistema de relaciones interetnicas en Meso-Alnerica", America
/afma, VI, 4, Ekim-Arahk 1 963, s. 94.
34. V. L. ALLEN, "llie Meaning and Differenfiation ofthe Woiking Class
in Tropical Africa" ve Peter CARTENS, "Problems of Peasantly and Social
IRK, ULUS, SINIF 248

9ift9ilik ile iicret kazancmm birbirinin yerine ge9i kahplanm vur


gulamakla ilgiliyken35 , Carstens, koylii s1mf orgiitlenmesinin statii
grubu ayg1tim ya da " koylii statii sistemi" dedigi eyi a91kla
makla daha 9ok ilgilidir.
Carstens, "zay1f kabile baghhklannm korunmas1 ya da can
landmlmas1 kiilerin saygmhk ya da niifuz oluturmak i9in kul
lanabilecekleri kaynaklardir" sav1yla blang19 yapar.36 Ardmdan,
"bir koylii smifi mtaya 91karan gizli giicii iireten kurumlar aym za
manda koylii statii sistemlerini de yaratm1hr. O rnegin, egemen
sm1ftan oldugu kadar yerli koyliilerden de saygmhk ve niifuz elde
etmenin, onlar tarafindan kabul gormenin en emin yolu d1andan
dayatilan egitim ve din kurumlanna katilmaktir" diyerek bir ha
tirlatma yapiyor. 3 7 Buradan 91kan sonu9 da udur: "Daha list s1-
mftaki diger statii sistemlerine ancak i9 statii sistemlerini kulla
narak ulabilirler. Statii kullamm1 stratej isi s1mfsal smirlan ge9-
mek i9in en iyi ara9 olarak goriiliir" 3 8
Statii yoluyla katmanlmanm giicii bu 391dan anlIlabilir ol
maktadir. Statii onuru yalmzca, ge9miin banhlan i9in 9agd
pazarda avantaj elde etme mekanizmas1, yani Weber'in tammlad1-
g1 gerici gii9 degildir; aym zamanda yiikselmeye 9ahanlann sis
tem i9inde am39lanna ulmalanm saglayan mekanizmadir (Col
son'un dikkat 9ektigi, yi.iksek diizeyde etnik bilin9 ile egitim ara-

Class in Southern Africa" i ki rapor da 1 3- 1 9 Eyltil l 970'te Vama'daki VII.


Diinya Sosyoloji Kongresi'nde sunuldu.
35. "Ucretliler yamn stm1dartlan ve i konusunda dalgalmunalar yaarken
koylti tireticiler yamn standartlannda ve iin yogunlugu konusunda dalgalan
malar yar. Ancak ticretlilerin yan stm1dartlarmda bir dtime ya da isizligin
art11, emegin koylti tiretimine geri donmesine neden olur ya da koylti tire
timinin kaynaklan bir emniyet stibab1 oldugm1da tahmmntil edilir bir ha! a
hr." (Ailen, 1 970). Bkz. Giovmmi ARRIGHI benzer bir tez one stinntittir,
"L'offerta di lavoro in una perspettiva storica", Sviluppo economico e sovras
lutture in Africa ic;inde, Torino, Einaudi, 1 969. Bm11m i ngilizce versiyonu
vardir: "Labor supplies in Historical Perspective: A Study of Proletarianiza
tion of the African Peasants in Rhodesia", Giovanni ARRIGHI ve Jolm S.
SAUL, Essays on the Political Economy of Africa (New York, Monthly Re
view Press i 973, ss. 1 80-234 ).
36. P CARSTENS, a.g.e., s. 9.
37 a.g.e., s. 10. 38. a.g.e s. 8.
..
IRK TE STA TV GRUBU KA VRAMLARI 249

smdaki kar1hkh bagmtmm nedeni budur). Boylesine onemli iki


gruptan gelen destekle statii grubunun ideoloj ik iistiinliigiinii anla
mak miimkiindiir. Bu bahaneyi (ya da bu gen;ekligi - arada fark
yoktur) korumak isteyen ogelerin bu birleimini bozmak ii;in
ah1lmad1k bir orgiitsel durum gereklidir.
Weber haks1zd 1. Sm1f bilinci teknoloj ik degiim ya da top
lumsal doniiiim geri;ekleirken sivrilmez. Tiim modem tarih bu
nu yalanlar. Sm1f bilinci yalmzca, hem ideoloj ik bir d1avurum
hem de ideoloj ik bir dayanak oldugu i;ok ender bir durumda, bir
"devrimci" durumda sivrilir. Bu anlamda, temel Marksist kavram
sal ii;giidii dogruydu .

Yeniden <;oziimlenen Afrika Verileri

Simdi, bu kuramsal gezintinin 11gmda i;agd bag1ms1z Afrika'


nm ampirik geri;ekligine donelim. Bugiin, Bag1ms1z S iyah Af
rika, gorece ozerk ve merkezilemi birer siyaset, iktisat ve kiiltiire
sahip olmak anlammda ulusal bir toplum say1lamayacak olan,
Birlemi Milletler iiyesi bir dizi ulus-devletten olumaktadir. Bu
devletlerin hepsi diinya toplumsal sisteminin pari;as1dir ve i;ogu,
belli emperyal iktisadi aglarla iyice biitiinlemitir. Gene! iktisadi
i;izgileri benzerdir. Niifusun i;ogunlugu toprakta i;ahIr ve hem
diinya pazan ii;in iiriin ve hem de kendi gei;imleri ii;in g1da iire
tirler. <;:ogu ya toprak sahibinden iicret almak anlammda ya da
nakit para kazanmak zorunda olduklan bir durumda kendi ile
rinde i;ahmak anlammda ii;idir (ve i;ifti;iligi diger iicretli ii;ilik
i;eitlerine kar1 iktisadi bir altematif olarak goriirler). Kentsel
yerlerde, i;ogunlukla dongiisel bir go<; kahbmm pari;as1 eklinde
ii;i olarak i;ahanlar da vard1r.
Her iilkede, egitilmi ve servetlerinin bir k1smm1 miilke i;evir
mek isteyen, i;ogunlukla hiikiimet ii;in i;ahan bir biirokratik sm1f
vard1r. Her durumda, biirokratik sm1fta orans1z olarak temsil edi
len baz1 (biri;oklanndan biri) gruplar oldugu gibi, kentli ii;iler
arasmda da orans1z olarak temsil edilen bka gruplar vard1r.
Aag1 yukan her yerde bir grup beyaz, yiiksek statiide ve teknik
gorevlerde i;aharak yar. Saygmhk siralamasmdaki yerleri so-
iRK, ULUS, SINIF 250

miirge hiikiimetinden beri 90k az degimitir. Beyazlann yiiksek


yerel konumlan, bu iilkelerin "eitsiz miibadelenin" sonuylanna
katlanan "proleter" uluslar olarak yer ald1klan diinya iktisadi siste
mindeki konumlanm yans1tmaktad1r. 3 9
Resmi egemenligin gosterdigi siyasal ozerklik derecesi yerel
seykinlerin ya da seykin gruplann, iilkelerindeki egitim sisteminin
h1zla yaydmas1 sonucu, diinya sisteminde yukan dogru hareketli
lik elde etme yabalanna olanak saglad1. Diinya sistemi ay1smdan
bireysel olarak ilevsel olan, kolektif olarak ilevsizdir. Diinya
sisteminin ileyii ulusal diizeyde yeterli i olanag1 saglamaz. Bu
da seykin gruplan iylerinden bir k1smm1 odiillendirecek ve diger
lerini reddedecek bir 6lyiit bulmak zorunda birakir. Bu boliin
menin belli yizgileri keyfidir ve aynntdarda degiebilir. Boliirune
baz1 yerlerde etnik yizgilerle, baz1lannda dinsel, bazdannda irksal
yizgilerle, yOgunda da tiim bunlann ortiik bir birleimiyle geryek
lemektedir.
Bu statii grubu gerilimleri sm1fsal engellenmenin etkisiz ve
bans1z d1avurumland1r. (:agd Afrika'nm siyasal ve toplum
sal yammm giinliik unsurlandir. Halkm algday1ma genelde
toplumsal bilimcilerden daha yakm olan gazeteciler, Siyah Afrika
hakkmda yazarken, bu goriingiiye "kabilecilik" ad1m vermeye e
gilimlidirler. Sudan ve Nijerya'daki iysavlann en dokunakh bi
yimde gosterdikleri gibi kabilevi ya da etnik yatImalar son de
rece geryek eylerdir. Bunlar, bu yatImalara katilan insanlar, ge
nelde etnik (ya da kardatirabilir statii grubu) kategorileri kulla
nan yazlimlemelerle harekete geyirildikleri; dahas1, genelde giiylii
etnik baghhklar gosterdikleri iyin etnik yatImalard1r. Yine de et
nik "geryekligin" altmda, yiizeyden yok da uzak olmayan bir yer
de, bir s1mf yatImas1 yatmaktad1r. Bununla, ag1daki ay1k ve
ampirik olarak smanabilir (ancak hiybiri kesin olarak smanmam1)
onermeleri kastediyorum: Eger statii grubu farkhhklanyla ilikili
olan (ya da ortiien) s1mf farkhhklan, degien toplumsal koul
lann bir sonucu olarak ortadan kalksayd1, statii grubu yatImalan
da sonunda ortadan kaybolurdu (iiphesiz yerlerini yenileri ahr-

39. Bkz. Arghiri EM1\1ANUEL, L 'Echange inegal. Paris. Maspero, 1 969.


IRK VE STA TU GRUBU KA VRAMLARI 251

di). Statii grubu baghhklan, sm1fsal baghhklarda kriz anlan d1m


da goriilmesi zor bir bi9imde baglay1c1 ve etkilidir, ama aym za
manda 9oziimlemecinin bak1 a91s1yla, daha ge9icidir. Eger top
lumlar etnik olarak "biiti.inlemi" olsalard1 uzlmaz sm1fsal kar
1thklar azalmazd1; hatta tam tersi dogrudur. Statii grubu baglan
malan agmm ilevlerinden biri sm1fsal farklann ger9ekliklerini
gizlemektir. Ancak belirli sm1fsal ka1thklar ya da farklar azald1g1
ya da kayboldugu takdirde statii grubu kar1thklan da (farklar
degilse bile, hatta onlar da) azahr ve ortadan kalkar.

jrk Kavramznzn Yararlzlzgz

Siyah Afrika'da "etnik" 9atImadan soz edilir. ABD'de ya da


Giiney Afrika'da ise "nksal" 9atImadan soz edilir. Baz1 iilkelerde
(Siyah Afrika devletleri gibi) degil de digerlerinde en bariz statii
gruplmalanm tan1mlamak i9in irk gibi ozel bir kelimenin olma
smm herhangi bir yaran var m1dir? Eger her bir ulusal omegi tek
bma ve mantiksal olarak ayn degerlendirseydik yaran olmazd1,
9iinkii statii yoluyla katmanlma hepsinde aym amaca hizmet
eder.
Fakat ulusal omekler tek blanna ve mantiksal olarak ayn
degildirler. Bir diinya sisteminin par9as1dirlar. Daha once, sii
riilmii beyaz A vrupahlar'm bugiinkii Siyah Afrika'daki rollerini
tart1irken belirttigimiz gibi, ulusal sistemdeki statii ve saygmhk,
diinya sistemindeki statii ve siralamadan ayn tutulamaz. Ulusal
statii gruplan oldugu gibi uluslararas1 statii gruplan da vardir. Irk
tan kastim1z, oziinde, boyle bir uluslararas1 statii grubudur. Be
yazlarla beyaz-olmayanlar arasmda temel bir boliinme vardir.
(Kukusuz beyaz-olmayanlar 9eitlidir ve sm1flandirma zamana
ve yere gore degiir. Bir tiir gruplama deri rengine dayamr ama
ger9ekte pek ge9erli degildir. Daha iyi bilinen bir digeri k1talara
goredir ancak Araplar 9ogunlukla kendilerinin ayn tutulmas1m is
terler.)
Bu uluslararas1 ikilik a9ISmdan deri renginin onemi yoktur.
" Beyaz" ve "beyaz-olmayan" deri rengiyle pek az ilikilidir. "Si
yah nedir? Ve her eyden once, onun rengi nedir?" diye sormutu
IRK, UWS, SJNIF 252

Jean Genet. Afrikahlar, Kuzey Sudan'daki daha air:1k renkli Arap


lar'la Giiney Sudan'daki koyu renkli Niloteler arasmdaki ir:at1
mamn Irksal bir ir:at1ma oldugunu inkar ederken -ki ir:ogu inkar
eder- ikiyiizliiliik etmiyorlar. Irk terimini uluslararas1, ozel bir
toplumsal gerilime sakhyorlar. Bu Sudan'daki ir:atimanm gerir:ek
olmad1g1 ve statii grubu air:1smdan d1avurulmad1g1 anlamma gel
mez. Oyledir. Fakat bu, ABD'de siyahlar ve beyazlar, Giiney Af
rika'da Afrikahlar ve A vrupahlar arasmdaki ir:at1maya biir:imsel
olarak benzer olsa da siyasal olarak farkhd1r. Siyasal farkhhk
diinya sistemi iir:in ve onun iir:indeki anlammda yatmaktad1r.
<;:agd diinyada Irk, tek uluslararas1 statii grubu kategorisi
dir. En azmdan MS. 8. yiizyildan beri bu rolii oynayan dinin yerini
alm1t1r. Bu sistemde statii grubuna iiyeligi belirleyen, renkten
ir:ok s1ralamad1r. Nitekim, Trinidad'da tum iiyeleri siyah olan bir
hiikiimete kar1, bu hiikiimetin Kuzey Amerikan emperyalizmiyle
ittifak iir:inde oldugu ileri siiriilerek, bir "Siyah Gii<r" hareketi olu
abilmektedir. Nitekim, Quebec aynhkir:1lan da kendilerini Kuzey
Amerika'nm "beyaz zencileri" diye adland1rabilmektedirler. Nite
kim pan-Afrikanizm, Kuzey Afrika'nm beyaz derili Araplan'm
iir:ine alabilmekte ama Giiney Afrikah beyaz derili Afrikanerleri
d1layabilmektedir. Nitekim, K1bns ve Yugoslavya ii<r k1tali (As
ya, Afrika ve Latin Amerika) konferanslara davet edilebilmekte
ama i srail ve Japonya d1anda b1rak1lmaktad1r. Bir statii grubu
kategorisi olarak Irk, uluslararas1 bir sm1f kategorisi iir:in, proleter
uluslar kategorisi iir:in bulamk bir kolektif temsildir. 0 halde
Irkir:1hk, yalmzca, varolan uluslararas1 toplumsal yap1y1 oldugu
gibi koruma edimidir ve Irk aynmc1hg1 iir:in tiiretilmi bir sozciik
degildir. Bu, ikisinin birbirinden ayn goriingiiler oldugu anlam1-
na gelmez. Irkir:1hk kukusuz aynmc1hg1, taktik cephanesinin bir
parir:as1, bir ana silah olarak air:1kir:a kullamr. Arna dogrudan an
lam1yla herhangi bir aynmc1hk soz konusu olmadan da Irkir:1hgm
goriilebilecegi birir:ok olas1 durum vard1r. Daha zor gibi goriin
mesine ragmen, belki Irkir:1hk olmadan aynmc1hk bile olabilir. An
l1lmas1 gereken ey, bu kavramlann farkh toplumsal orgiitlen
me diizeylerindeki eylemlere atifta bulunduklandir; Irkir:1hk diinya
arenasmdaki eyleme at1fta bulunmakta; aynmc1hk goreli olarak
IRK VE STA TU GRUBU KA VRAMLARJ 253

kii9iik 6l9ekli toplumsal orgiitlenmeler i9indeki eylemlere at1fta


bulunmaktadir.

Ozet

O zet olarak, benim esas goriiiim statii gruplannm (partiler ka


dar) sm1flann bulamk kolektif temsilleri olduklandir. Bulamk (ve
bu nedenle yanh) 9izgiler bir9ok toplumsal durumda farkh ogele
rin 91karlanna hizmet eder. Toplumsal 9at1ma daha iddetli hale
geldik9e statii grubu 9izgileri, asimptot yaparak sm1f 9izgilerine
yakla1rlar; bu noktada " sm1f bilinci" goriingiisiinii gorebiliriz.
Fakat asimptota hi9bir zaman ul1lamaz. Ger9ekten de asimpto
tun etrafmda yaklan egriyi iten bir manyetik alan varm1 gibi
dir. Sonu9 olarak Irk, 9agd diinyada statii grubunun belli bir bi-
9imidir; diinya toplumsal sistemindeki s1ralamay1 belirleyen b ir
bi9imdir. Bu anlamda, bugiin bag1ms1z Siyah Afrika devletlerinde
Irksal gerilimler yoktur. Bununla beraber, ulusal kimligin d1a
vurumlanndan biri, ul1ld1ktan sonra ancak uluslararas1 sm1f bi
lincinin asimptotuna yaklIid1k9a a1labilecek ya da alt edilebi
lecek olan artan bir uluslararas1 statii grubu bilinci ya da Irksal
ozdeleme olacakt1r.
SINIF IRKILIGI*

Etienne Balibar

Ost diizey 1rk1hk oziimlemeleri 1rk1 kuramlarm incelerunesine


oncelik verdiklerinde, "sosyolojik" 1rk1hgm bir kitle goriingiisii
oldugunu ortaya 1kanrlar. Boylelikle ii s1rufmda 1rk1hgm ge
limesi (ki bu komiinist ve sosyalist militanlara dogaya aykm gelir)
kitlelerde varolan bir egilimin sonucu halini ahr. Kurumsal 1rk1hk, bu
psikososyolojik "kitle" kategorisinin yap1h1na bile yans1r. Oyleyse
s1ruflardan kitlelere geerek kitleleri, 1rk1hgm hem ayncahkh
nesnesi, hem de oznesi olarak gosteren bu yer degitirme siirecini
oziimlemeye ah1nak gerekmektedir.
Bir toplumsal s1rufm, (kimligi terimini kullanmamak iin) ide
olojisi, konumu nedeniyle 1rk1 tutumlara ve davrarulara egilimli
oldugu soylenebilir mi? Bu soru daha ok, Nazizm'in yiikselii
konusunda once spekiilasyonlar diizeyinde daha sonra eitli ampirik
gostergeler yoluyla tart11hrut1 . 1 "Kiiiik burjuvazi" konusunda daha
ag1rhkh bir tercih bulurunakla birlikte, iiphelerin iizerinde
yogunlamad1g1 neredeyse hibir toplumsal s1ruf olmad1gmdan, sonu
tiimiiyle paradoksal ohnutur. "Kiiiik bmjuva" kavrmru da, daha ok,
toplumun birbirinden ayn niifus dilimlerine boliinmesine dayah bir
s1mfsal oziimlemenin 1kmazlanru

* Burada gozden geiriln biimde yer verdigirniz bu makale ilk kez,


Clara Gallini'nin NaJXlli'de, lstituto Universitario Orientale'de, May1s l 987'de
dtizenlemi oldugu "Gli Estrarei - Seminario di studi su razzis100 e antirnz:zis
mo negli anni 1 980" adh seminerde sunuhnutur.
1 . Bkz. Pierre A Y<;:OBERRY, La Question nazie. Essai sur !es interpreta
tions du national-socialisme, Paris, Seuil, 1 979.
S!NIF !RK<;IL!G! 255

yans1tt1gmdan, ai;:1ki;:as1, ikircil bir kavramdir. Kokeninde siyasal


sui;:lama ta1yan tiim somlarda oldugu gibi burada da somyu tersine
i;:evinneliyiz: Giinliik hayatI kuatan irki;:1hgm (ya da ona neden olan
hareketin) temellerini kiii;:iik burjuvazinin dogasmda aramak yerine,
irki;:1hgm geliiminin nasd olup da farkh maddi koullardan bir "kiii;:iik
burjuva" kitlesi ortaya i;:1kard1gnn anlamaya i;:ahmahy1z. Boylece
irki;:1hgm sm1fsal temelleri gibi kotii somlmu bir somnun yerine, bu
sorunun k1smen perdeledigi daha karma1k ve kesin bir soru
koyabiliriz. Bu, milliyeti;:ilige ek olarak irki;:1hk ile toplumda sm1f
i;:aumalanmn indirgenemezligi arasmdaki ilikilere dair bir somdur.
Irki;:1hgm geliiminin snuf i;:atImasmm yerini nasd ald1gnn, ya da
daha ziyade bu i;:atImarun "irklatmc1" bir toplumsal iliki tarafmdan
nasd doniitiiriilmii oldugunu; ve ayru zamanda, tam tersine, snnf
miicadelesine getirilen milliyeti;:i altematifin ozellikle irki;:1hk bii;:imini
almas1 olgusunun hangi nedenle bu miicadelenin uzlamaz ozelliginin
bir gostergesi saydabilecegini sonnam1z gerekecek. Kukusuz bu,
(maddi varolu ve i;:ahma koullanyla, fakat aym zamanda ideoloj ik
gelenekler v e pratik siyasal ilikilerle belirlenen) smlfsal durumun
verili bir konjonktiirde, irki;:1hgm toplumdaki etkilerini - yani
"eyleme gei;:i" bii;:imlerini ve s1khgnn, onu ifade eden soylemi,
militan irki;:1hgm benimserunesini- nasd belirledigini incelemenin
onemli olmad1g1 anlannna gelmez.
Irki;:1hgm sm1f miicadelesince siirekli olarak "iist-belirlemne
sinin" izleri, tarihine bakdd1gmda tiimel olarak milliyeti;:i belirleme
kadar saptanabilir durumdadir ve her yerde fantazmalanmn ve
pratiklerinin anlannndaki oze baghdir. Bu da bizim, "modemlik"
sosyologlanrun o i;:ok onem verdikleri genellemelerden daha somut ve
kesin bir belirlemeyle ugratignmz1 gostenneye yeter. Irki;:1hkta ya da
irki;:1hk-milliyeti;:ilik ikilisinde, ( eski, "kapah ", "hiye-rarik" toplumlar
ve "ai;:1k" "hareketli" toplumlar eklindeki ikili boliimlemenin sonucu
olarak) modem toplumlann ozelligi saydan bireycilik ya da
eitliki;:iligin paradoksal ifadelerinden birini ya da bu bireycilige kar1
"cemaat" bii;:imindeki bir toplumsal diizenin nostaljisini yans1tan bir
savuruna tepkisini gonnek yeterli degildir Bireycilik yalruzca (emek
giicii ii;:indeki rekabet de dahil)
IRK, UL US, SJNIF 256

suuf miicadelelerinin bask1s1 altmda bireylerin bir araya gelmesiyle


istikrars1z bir denge tutturan somut ticari rekabet bii;:imlerinde
mevcuttur. Eitliki;:ilik yalmzca, (varsa) siyasal demokrasinin, (varsa)
"koruyucu-devletin", varolu koullannm kutuplamasuun, kiiltiirel
aynmc1hgm, refonnist ya da devrimci iitopyamn i;:elien bii;:imlerinde
mevcuttur. Irki;:1hga "iktisadi" bir boyut veren ey, basit antropolojik
figiirler degil bu belirlemelerdir.
Ama yine de Irki;:1hkla sm1f miicadelesi arasmdaki ilikinin ta
rihsel bii;:imlerinin heterojenligi sorun yaratmaktadIT. Bu heterojen-lik,
antisemitizmin "Yahudi paras1" temas1 etrafmda ucuz "anti
kapitalizm" halini ah eklinden, giiniimiizde goi;: kategorisinin Irksal
izi ve sm1fsal kini birletinne ekline kadar uzamnaktadIT. Bu
goriiniilerin hii;:biri (kendilerine tekabiil eden konjonktiirler gibi),
indirgenemez; bu da, Irki;:1hkla sm1f miicadelesi arasmda herhangi bir
basit "d1avurum" (ya da ikame) ilikisi tammlamay1 engeller.
Esas olarak 1 870 ve 1 945 y1llan arasmdaki donemde (yani
Avrupa'mn burjuva devletleriy le, orgiitlii proletarya enternasyonalizmi
arasmdaki i;:arp1mamn stratejik doneminde) antisemitizmin anti
kapitalist bir aldatmaca olarak kullamlmasmda gordiigiimiiz, yalruzca,
ii;:ilerin bakaldms1 ii;:in bir giinah kei;:isi bulurunas1, ii;:iler arasmdaki
boliiru nelerin istismar edilmesi ya da yalmzca soyut bir toplumsal
sistemin kotiiliiklerinin bundan " sorumlu olanlar"m hayali
kiiletirilmelerine yans1t1larak temsil edilmesi (her ne kadar bu
mekanizma Irki;:1hgm ileyii ii;:in temel olutursa da) degildir. 3 Burada
bi1birlerini egretilemeye elverili iki tarihsel anlatunn "kaynaum"ru
da goriiriiz: bir yanda kay1p

2. Kari POPPER'in kuramlatmmlanna baknuz: la Societe ouverte et


ses etmemi$, Fr. i;:evirisi (i;:ok hatah bir i;:eviri), Seuil, 1979 ve dalia yakm za
rnanda, Louis DUMONT, Bsais sur /'individua/isme. Une perspective anthro
pologique sur l'ideologie moderne, Seuil, 1 983.
3. Sennayenln, toplumsal ilikinin kiiletirilmesi bizzat kapitalist f1 -
giiriyi le balar. Fakat bu, hii;:bir zaman temel duygulan harekete gei;:inneye
yetmez. Bu nedenle "m" 111311t1gma uygun olarak, liayali-geri;:ek bka ozel
likler de eklenir: actetler, soy ("iki yiiz aile"), yabanc1 kokenler, gizli stl-ateji
!er, rrksal komplo (Yahudiler'in "diinya egemenligi" projesi, vb.) Bu kiile
tinnenin yahuzca Yahudilik 01neginde parn feizminin yapmuyla ornnt!h ol
mas1 kukusuz rastlant1 degildir.
SINIF IRK<;ILIGI 2 57

"Hiristiyan Avrupa" birligi pahasma uluslann oluumu anlatls1; diger


yanda ulusal baguns1zhkla, sm1f miicadelelerinin uluslara
rasllamasma tekabiil etme riskini ta1yan, kapitalist iktisadi ilikilerin
uluslararasllamas1 arasmdaki <;:ahmanm anlatis1 vardir. Tiim uluslann
ortak "i<;:erideki d1lamru1" olan, fakat aym zamanda olumsuz olarak,
nesnesi oldugu teolojik kin nedeniyle, "Hiristiyan halklan" birletirdigi
varsayllan sevginin kamtI olan Yahudi, ite bu nedenle, hem kay1p
birligin izini yeniden canlandirabilir hem de her ulusal baguns1zhg1
tehdit eden "sennaye kozmopo-lit<;:iligi"yle imgesel olarak
i:izdeletirilebilir. 4
Gi:i<;:men kar1tI irk<;:1hk, s1mf konumuyla etnik ki:ikeni en list
diizeyde i:izdeletirdiginde, ortaya bambaka bir gi:iriintii <;:Ikar (bu
i:izdeletinnenin ger<;:ek temelleri her zaman i<;:in, kimi kez yogun kimi
kez seyrek olsa da hi<;:bir zaman ortadan kalkmayan, i<;:i snufnun
durumunun i:izellikle proleter niteliklerinden birini oluturan
bi:ilgeleraras1, uluslararas1 ya da k1talararas1 i<;:i s1mf1 hareketliliginde
mevcuttur). lrk<;:Il1k bu i:izdeletinneyi uzlamaz toplumsal ilevler
kannas1yla birletirir: Bi:iylece Frans1z toplumunun Magripliler
tarafmdan "istilas1", isizlige neden olan gi:i<;: temalan, "bizim"
iletmelerirnizi, "bizim" gayri menkullerimizL "bizim" yazllklannuz1
satm alan petrol eyhlerinin paras1 temas1yla baglantih hale gelir. Bu,
Cezayirliler'in, Tunuslular'm ya da Fas-hlar'm soy olarak neden "Arap"
diye adlandmhnalan gerektigini k1smen a<;:1klamaktadir (tabii bu
"gi:isteren"in -ki si:iylemin ger<;:ek merkezidir- bu temalarla teri:irizm,
islam vb. temalan birbirine baglad1gun da unutmamak gerekir). Fakat,
terimlerin degerlerinin tersyiiz oluundan ileri gelenler de dahil olmak
iizere, diger gi:iriiniimler unutulmamahdir. Bu tersyiiz oluun bir
i:imegi, belki de yinnili y1llarda Japon milliyet<;:iligi tarafmdan
yaratilan5; her

4. "Hiristiyan" Avrupa'IUD kay1p birliginin, "uygarllgm ki:ikenlerinin


mitik simgesinin, aym Avrupa'nm "diinyay1 uygarlatmnaya", yani uluslar
arasmda yntic1 bir rekabetle diinyay1 tahakkilmil altma allnaya gi bir za
manda, Irk kay1tlannda bu kilde temsil edildigi geryegi ileri dalIB da kan
tinnaktadir.
5. Bkz. Benedict ANDERSON, 'magined Communities, Londra, 1983, s.
92-3 (Hayali Cemaat/er, Metis Yaymlan, istanbuL 1993)
IRK, UWS, SJNIF 258

hali.ikarda, gi.ini.imi.izdeki hortlay11 goz oni.ine almd1gmda sessiz


ce ge9itirilemeyecek Nazizm'in belirginlemesinde 9ok onemli
bir rol oynamas1 ongori.ilen "proleter ulus" temas1dir.
Bu gori.ini.imlerin karm1khg1 aym zamanda, "irk" ve "s1mf'
in, tarihin modem temsillerinin merkezinde olan si.irekli bir diya
lektigin 9elien kutuplanm oluturdugunu emege ilikin ka91ml
maz bir varsay1m olarak kabul ettigimiz halde, irk91hgm "sm1f bi
linci"ne ka1 kullanzlmasz di.i.incesini (sllllf bilincinin 1rk91hk ta
rafindan engellenmedigi, caydmlmad1g1, bozulmad1g1 siirece sm1f
koullannda dogal olarak 91kmas1 gerekirmi9esine) kay1ts1z art
s1z sahiplenmenin neden mi.imki.in olmad1g1m da a91khga kavu
turmaktadir. Bundan bka i9i hareketi i9inde ya da onun ku
ramcilan arasmda irk91hga ara9c1, entrikac1 yakl1mlann da (ki
bunlann bedelinin ne denli pahah bir ekilde odendigini biliyoruz:
W Reich bunu ilk gorenlerden oldugu i9in 9ok degerlidir), irk91-
hkta u ya da bu s1mfsal durumun "yans1mas1m" goren mekanik9i
gori.iler gibi, i9i s1mfmda ve onun orgi.itlerinde milliyet9iligin
varhg1m, bka bir deyile irk91hga kar1 kitlesel mi.icadelenin
(kapitalizme ka1 devrimci mi.icadele gibi) bagh oldugu, sm1f ideo
loj isi ve milliyet9ilik arasmdaki i9 9atImay1 inkar etme ilevini
gordi.iklerinden kukulanmaktay1z. Burada "sm1f irk91hg1 "nm baz1
tarihsel g61iini.ilerini tartIarak gostermek istedigim ey bu i9
tImanm evrimidir.
Modem irk kavrammm, bir aynmc1hk ve horgorme soyle
minde yer ah1, insanhg1 "i.ist-insanhk" ve "alt-insanhk" olarak
boli.ii.iyle, blang19ta ulusal (ya da etnik) bir gosterime degil, s1-
mfsal bir gosterime, daha dogrusu (toplumsal s1mf eitsizligini
yaratihtan gelen bir eitsizlik olarak sunmak soz konusu oldugu
i9in) bir kast gosterimine sahip oldugunu bir9ok 1rk91hk tarih9isi
vurgulam1tlr (bunlar arasmda Poliakov, Michele Duchet ve Ma
deleine Reberioux, Colette Guillaumin ve modem kolelik konu
sundaki 9ahmas1yla E. Williams vardir). 6 Bu a91dan, irk kav-

6. L. POLiAKOV, Hisloire de l'antisemitisme, yeni bask1 (Le Livre de


poche Pluriel); M. DUCHET, M. REBERIOUX, "Prehistoire et histoire du ra
cisme", Racisme et societe ic,:inde, derleme, P DE COMARMOND ve Cl. DU-
SJNIF iRK<;!LIG! 259

rammm ir:ifte kokeni vardir: Bir yanda aileden soylu olanlann


iistiin bir "Irk" olarak aristokratik temsili (yani gerir:ekte, egemen
ligi art1k tehdit altmda olan bir aristokrasinin siyasal ayncahkla
nnm meruiyetini giivenceye almasm1 ve soyagacmm kukulu
siirekliligini idealletirmesini saglayan mitsel bir anlat1); diger
yanda ise zaten her zaman tutsakhga mahkum olan ve ozerk bir
uygarhk kurmaktan aciz, ag1 "Irk" muamelesine maruz kalan
topluluklann kolelik yanhs1 bir ekilde temsil edilmeleri vard1r.
Kan, derinin rengi, melezlik soylemleri buradan kaynaklanmak
tad1r. Irk kavrammm, art arda gelen metamorfozlannm blang1ir:
noktas1 olan m illiyetir:i karm1kla biitiinlemek iizere "etnikle
mesi" ir:ok daha sonra gerir:eklemitir. Su halde tarihin Irkir:1 tem
sillerinin bmjtan beri, sm1f miicadeleleriyle ilikili olduklanm gos
termi oluruz. Fakat Irk kavrammm evrili biir:imini ve milliyetir:i
ligin "sm1f Irkir:1hgmm" ilk ekillerinden beri etkisini, diger bir de
yile siyasal belirlemesini incelemezsek bu olguya gereken onemi
veremey1z.
Aristokrasi kendini daha btan "Irk" kategorisiyle diiiiniip
sunmam1t1r: Burada soz konusu olan gecikmi bir soylemdir;
omegin Fransa'da ("mavi kan" ve soylulann "Frank" ya da "Cer
men" kokenleri mitiyle) air:1kir:a bir savunma ilevine sahip olan bu
soylem, mutlak monari feodal senyorlerin zaranna devleti mer
keziletirdiginde ve biinyesinde burjuva kokenli, idari ve mali bir
yeni aristokrasiyi "yaratmaya" blad1gmda, boylece ulus-devletin
kuruluunun ir:ok onemli bir amay1 geir:mesini saglad1gmda
gelimitir. 7 Klasik i spanya omegi daha da ilginir:tir. Poliakov'un
bu konudaki ir:oziimlemesi oyledir: Y eniden fetihten sonra gelen

CHET yonetiminde, Paris, Maspero, 1 969; C. GU1LLAUMiN , L 'Jdeologie ra


ciste. Genese et langage actuel, Mouton, Paris-La Haye, 1 972; "Caracteres
specifiques de l'ideologie raciste", Cahiers intemationaux de sociologie, cilt
Liii, 1 972; "Les ambigui'tes de la categorie taxinomique 'race"', L. POLiA
KOV, Hammes et betes. Entretiens sur le racisme (I) ic;inde, Mouton, Paris-La
Haye, 1 975; Eric VV1LLIAMS, Capitalism and Slnvery, Chapel Hill, 1 944. 7
Bu soylem Fransa omeginde "lie; ilev ideolojisinin yerini ahr: Temelde
teolojik ve hukuksal olan bu ideoloji, soylu suufm devletin inasmda (tam
deyimiyle "feodalizm"de) organik olarak igal ettigi yerin tersine daha fazla
anlam ifade eder.
IRK, UWS, SJNIF 260

ve Katolikligin devlet dini olmas1 iir:in gerekli yo! olan Y ahudi


k1y1m1 aym zamanda, i spanyolltirmanm (daha dogrusu Kastil
yahltirmanm) kar1 koydugu "ir:ok-uluslu" kiiltii1iin de izidir.
Bu nedenle A vrupa milliyetir:iligi prototipinin oluumuyla s1k1
s1k1ya ilintilidir. Fakat, daha sonra tiim A vrupa ve Amerikan 1rk
ir:1hg1 soyleminin devrald1g1 "safkanhk statiilerinin" (limpieza de
sangre) kurulmas1yla sonuir:land1gmda, daha da ir:ift anlamh bir
gosterime bii1iiniir. Magripliler ve Yahudilerle ilk melezlemenin
inkanndan kaynaklanan bu gosterim, raza'nm* kahtimsal tamm1
(ve nitelikleriyle ilgili soruturma) gerir:ekte, hem bir iir: aristokra
siyi tecrit etmeye ve tiim " i spanyol halk1"na kurgusal bir asalet
vermeye, hem de soykmm, koleletirme, zorla Hiristiyanltirma,
zorbahk yoluyla diinyanm en biiyiik somiirge imparatorluklanndan
birine hiikmettigi sirada bu halktan bir "efendiler halk1" yaratmaya
yarar. ite bu yoriingede sm1f Irkir:1hg1 zaten milliyetir:i Irkir:1hga
doniiiir, ancak yine de kaybolmaz. 8
Fakat bizim sorumuz iir:in en onemli olan nokta, 1 9. yiizy1lm
ilk yansmdan itibaren tamk olunan, degerlerin tersyiiz oluudur.
Aristokratik Irkir:1hk (ki bu, bizzat soylemin sahibini Irk haline ge
tiren, giiniimiiz ir:oziimlemecilerinin "kendine at1fta bulunan" Irkir:1-
hk diye adlandird1klan eyin prototipidir; onun emperyalist torun
lannm somiirge koullanndaki onemi de buradan kaynaklamr:
Hindistan'daki i ngilizler, Afrika'daki Frans1zlar, soylan, ir:1kar
lan, tavirlan ne denli avam olursa olsun, kendilerini modem soy
lular olarak goreceklerdir) zaten ilkel sermaye birikimine dolayh
olarak baghdir; bu da ancak somiirgeci uluslardaki ileviyle
miimkiindiir. Sanayi Devrimi tam anlam1yla kapitalist sm1f iliki
lerini yaratirken, burjuva ir:agmm yeni-zrkplzgznz da (bu tarihsel
anlamda ilk "yeni-Irkir:1hk"tir) ortaya ir:1karm1t1r. Bu s6mii1iilen
(ve hatta, sosyal devletin blang1cmdan once m s6mii1iilen)
topluluk ve siyasal olarak tehlikeli topluluk gibi ir:ifte bir statiiye
sahip olan proletaryayz hedefleyen bir Irkir:1hktir.
Ozellikle Louis Chevalier bunun anlatimlar agm1 aynntilanyla

* uk (hp. ir:.n.)
8. L. POLIAKOV, Historie de l'Antisemitisme, cilt I, s. 95.
S!NIF IRK<;!LIG! 261

tammlam1t1r. 9 Buna gore Irk kavram1, "iir:ilerin Irk1" konusunda,


tarihsel-teoloj ik yananlamlanndan uzaklarak hayali bir biyoloji,
sosyoloji, psikoloj i ve "toplumsal biinye" patolojisi denkliklerinin
alanma girmitir. Burada polisiye, t1bbi, insansever edebiyatm,
k1saca edebiyatm (ki toplumsal "gerir:ekir:iligin" siyasal anahtar
lanndan ve temel dramatik iir:guir:lerinden biridir) takmt1 halini
alm1 temalan ir:1kar kar1m1za. Giiniimiize dek bir toplumsal gru
bun Irkltmlmas1 yontemlerinin hepsinin tipik goriiniimleri ilk
kez tek bir soylemde toplanm1t1r. Bunlar, maddi ve manevi sefa
let, suir: oram, soydan gelen kotii ahkanhklar (alkolizm, uyutu
rucu ), bedensel ve ahlaki kusurlar, bedensel kirlilik ve cinsel kon
trolsiizliik, insanhg1 "soysuzlma"yla tehdit eden ozel hasta
hklard1r. Burada ayirt edici bir karars1zhk vardir: Ya iir:iler soy
suzlm1 bir Irktir ya da yulann, ulusun iiyelerinin 11Irk1" iir:in
bir soysuzluk tohumu olan ey iir:ilik durumudur, onlann varhg1
ve onlarla temastir. Darwinci evrimcilikten, karIltirmah anato
mi ve kitle psikoloj isinden sahte-bilimsel giivenceler alarak, en
ir:ok da polis ve toplumsal kontrol kurumlanyla oriilii bir agla sar
malanarak sosyobiyoloj ik (ve de psikiyatrik) determinizmin tiim
varyantlanna dayanak oluturan hayali "emekir:i sm1flar" ve "tehli
keli sm1flar" denklemi, toplumsal-iktisadi bir kategoriyle antro
polojik ve ahlaki bir kategorinin kayntmlmas1, bu temalar yo
luyla gerir:ekleir. 1 0
Oysa b u sm1f Irkir:1hg1, giiniimiize dek eitsiz bir evrim ge
ir:iren temel tarihsel siireir:lerden aynlamaz. Burada yapt1g1m, on
lan hatirlatmaktan bka bir ey degildir. Sm1f Irkir:1hg1 oncelikle,
ulus-devletin kurulmas1 air:1smdan ir:ok onemli olan siyasal bir so
runa baghd1r. "Burjuva devrimleri ", ozellikle de radikal hukuki

9. Louis CHEVALiER, Classes laborieuses et classes dangereuses a Paris


pendant la premiere moitie du XIX" siecle, yeni bask!, Le Livre de poche Plu
riel, Paris, 1 984.
10. Bkz. G. NETCHINE, "L'individuel et le collectif dans Jes representa
tions psychologiques de la diversite des etres humains au xrxe siecle", L.
POLIAKOV, Ni juif ni grec. Entretiens sur le rocisme (II) ic;inde, Mouton Pa
ris - La Haye, 1 978; L. MURARD ve P ZYLBERMAN, Le Petit Travailleur
i1ifatigable ou le proletaire regenere. Villes-usines, habitat et intimites au
XLY" siecle. Editions Recherches, Fontenay-sous-Bois, 1 976.
IRK, UWS, SJNIF 262

eitliki;:iligiyle Frans1z Devrimi, kit/enin siyasa/ hak/an sorununu geri


dondiiriilemez bir ekilde ortaya koymutur. Bir bui;:uk yiizy1lhk
toplumsal miicadelelerden kazarulmas1 umulan ey buydu. Bireyler
arasmda dogwjfan farkhhk oldugu diiiincesi ak1l almaz degilse bile
hukuksal ve ahlaki ai;:1dan i;:eliik hale gelmitir. Fakat kurulu
toplumsal diizen, miilkiyet ve "sei;:kinler" iktidan ai;:1smdan "tehlikeli
suuflar"m siyasal "ehliyet'ten zorla ve hukuk yoluyla d1larunalan ve
kent-devletinin s1rurlannda tutulmalan art oldugu siirece, sonui;:ta
onlann tam insanhk ya da nonnal insanhk niteliklerinden anayasal
olarak "yoksun olduklanm" gostererek (ve buna ikna olarak)
yurtta!jhklarm1 inkdr etmek onemli oldugu siirece, bu diiiince siyasal
olarak kai;:11ulmazd1. Oyleyse burada iki antropoloji (benim deyimimle
iki "hiimanizm") i;:at1maktad1r: dogutan eitlik antropoloj isi ile
kahtunsal eitsizlik antropolojisi. Bu da toplumsal uzlamazhklann
yeniden benimsetilmesine izin verir.
Oysa bu ilem batan beri ulusal ideoloji tarafmdan iist-belir
lemnitir. Disraeli 1 1 (Anglosakson "iistiin 1rk1"na kar1 "Yahudi-ler'in
iistiinliigii"niin a1rt1c1 emperyalist kuramc1s1), i;:agda devletlerin
sorununun tek bir toplumsal olumnda yaanan gizli, "iki ulus"a
boliiruniiliik oldugunu anlatarak bunu hayranhk verici bir ekilde
ozetlemiti. Buradan hareketle, sunf miicadelelerinin ilerici
i:irgiitJerunesiyle kaI kar1ya kalan egemen Slruflann izleyebilecegi
yollan da gosteriyordu: Once, "sefiller" kitlesini bolmek (ozellikle de
koyliilere ve "geleneksel" zanaatkarlara ulusal sahicilik, saghkhhk,
ah.lakhhk, 1rksal biitiinliik gibi sanayinin patoloj i-siyle taban tabana zit
nitelikler balederek); daha sonra "emeki;:i sunflann" teh.likeliliginin
ve soyai;:ekiminin iaretlerini yava yava yabanc1lara, ozellikle de
goi;:menlere ve somiirgelerdekilere kaydmnak; bu mada da oy hakki
kurumunun, "yurttalar" ile "tebaa" arasmdaki kopuklugu milliyetin
su nrlanna ta1mas1. Fakat bu siirei;:te daima -imparatorluk mekammn
biitiinii hesaba kat1lsa

1 1 . Bkz. H. ARENDT, Antisemitism, The Origins of Totalitarianism, 1 .


Bollim, Harcourt, Brace and World, New York, 1 968, s. 68; L . POLIAKOV,
Histoire de /'antisemitisme, II. cilt, s. 1 76; Kari POLANYI, La Grande Trans
formation, Fr. c;evirisi, Gallimard, 1 983, ek XI: "Disraeli, Jes 'Deux Nations' et
le probleme des races de couleur"
S!NIF !RK<;IL!G! 263

da, ulusal toplulugun kurumsal bir aynmc1hg1. batan varolan bir


apartheid'\ biinyesinde banndmnad1g1 Fransa gibi tilkelerde bile
fiili durumun belirgin bir ekilde hukukun gerisinde kald1g1, halk
smdlanna ka1 "sm1f irk<;:1hg1"nm stirdtigti gozlenir (ve ayru ekilde
bu snuflarda irksal damgalamaya ozel bir elverililik, irk<;:1hk
ka1smdaki tutumlannda am bir <;:eliiklik gozlenir). Bu da bizi snnf
irk<;:1hg1run stireklilik gosteren bir diger yontine getinnektedir.
Bundan kastnn kol emeginin kurumsa/ zrklmjtzrz!masz olarak
adlandmhnas1 gereken eydir. Bunun smd11 toplumlar kadar eski olan
kokenlerini bulmak zor olmayacaktir. Kol emegi ve emek<;:isine
duyulan kti<;:timsemenin koleci Yunan'm felsefi elitleri tarafmdan ifade
edihne ekliyle, Taylor'un l 909'da baz1 bireylerin zeka, ak1l, karar
alma yetenegi degil, bedensel gii<;: gerektiren tekrara dayah pis ve
yorucu gorevlere dogal yatkmhklanru tarumlama ekli arasmda bu
a<;:1dan <;:ok onemli fark yoktur (Taylor bu insam Principles ofScientfic
Management'ta "oktiz gibi adam" diye adlandmr; bu aym zamanda,
<;:elikili bir bi<;:imde, koklemi bir "sistematik aylakhk" egiliminin
etkisinde olan, dolay1s1yla dogasma gore
<;:ahmas1 i<;:in bir
12
efendiye/ustaya ihtiyac1 olan insanla ayru kiidir). Ancak Sanayi
Devrimi ve kapitalist ticretlilik tam burada bir yer degitinneye neden
olur. Art1k horgorii nesnesi olan ve k1hk olarak korkuyu besleyen
ey. kay 1ts1z arts1z kol emegi degildir (tersine, paternalist eskiye bagh
ideolojiler baglammda, bu emegin "zanaat" hiriinde olanlanmn
kuramsal olarak idealletirihnesine taruk oluruz), "makinenin uzant1s1"
haline gelmi, yani dogrudan bir omegi olmadan hem simgesel hem de
bedensel bir iddete maruz kalan bedense/ emek ya da daha dogrusu
mekaniklqmi!j bedensel emektir (iyi bilinir ki, bu emek Sanayi

1 2 . Frederic W TAYLOR, La Direction scientifique des entreprises, Fr.


i;:evirisi, Editions Marabout; Robert LINHART'm Lenine, !es paysans, Tay
lor'undaki, Le Seuil, Paris, 1 976, ve Benjamin CORIAT'nm LAtelier et le
chronometre 'indeki, Christian Bourgois, Paris, 1 979, yommlanna bakuuz.
Ayrn zamanda benim, " Sur le concept de la division du travail manuel et in
tellectuel" bahkh, Jean BELKHl R ve diger., L 'lntellectuel, !'intelligentsia et
!es manuels 'indeki, Anthropos, Paris, 1 983, incelememe bakuuz.
IRK, ULUS, SINIF 264

Devrimi'nin yeni amalanyla ortadan kalkmamI$, bin;:ok iiretim


sekttiriinde, hem "modemle$mi$", "zihinselle$mi$" bi9imler altm
da hem de "arkaik" bi9imler altmda varhgm1 siirdiirmeye devam
etmi$tir).
Bu siire9 insan bedeninin statiisiinii (bedenin insani statiisii
nii) degi$iklige ugratlr: Bedeni, par9alara aynlmI$ ve bastmlmI$,
yahtilabilir bir hareket ya da i$lev i9in kullamlmI$, hem biitiinliigii
i9inde bozulmu$ hem feti$le$tirilmi$, hem "i$e yarar" organlan
m geli$mi$ hem gii9siizle$mi$ bir makine-beden olan insan
bedenler yaratir. Oysa ki her tiirlii $iddet gibi bu da bir direni$ten
ve aym zamanda bir su9luluktan ayn tutulamaz. "Normal" emek
miktanmn kabul edilmesi ve i$9inin bedeninden elde edilmesi an
cak miicadelenin bu emegin s1mrlanm saptamas1yla miimkiindiir.
Kural m somiiriidiir; biinyenin alttan alta y1k1ma ugratilmas1dir
(ki bu da "soysuzlma" olarak egretilenecektir); ve her ne olursa
olsun emegin zihinsel i$levlerinin bastmlmasmdaki mhktir. i$9i
i9in dayanilmaz olan bu siire9, efendileri tarafmdan ideolojik ve
dii$sel yonden hazirlanmas1 olmaks1zm "kabul edilebilir" degildir:
insan-bedenlerin varolmas1 bedensiz insanlar'zn varolmas1 de
mektir; insan-bedenlerin par9alara a ynlmI$ ve sakat (bu bedenin
zihinden "aynlmas1"nm sonucudur) bedenli insanlar olmas1, insan
irkmm iizerindeki tehditi kaldirmak i9in bireyleri bka bir beden
iistuyle donatmak, sporu, gosteri$9i erkekligi yaymak gerektigi
anlamma gelir. 1 3
Kimi zaman irksal ag1hgm "fiziksel ozelliklerinin" kman
masma, kimi zaman da iistiin irkm "insan tipi"nin idealle$tirilme-

13. Hi9 ku;;kusuz kolenin "hayvanhgi" Aristo'da da, onun ticaretteki


c;agIannda da sonm (nesnesi oldugu ccyn cinselle J:mnun
kamtichr); ancak Sanayi Devriini yeni bir daha dogurrnU$tl.lr.
''hayvansl" bedeni giderek daha az haymn bir hale, daha <;ck teknikl do
layis1yla $ bir hale gelmi$ti. Bu, insamn alt-insmasmdan <;ck
iist-insari/a:jmasznzn (bill bilimlerin ve 5e9me teknikle1inin ve bunlara
tekabiil eden egitirnin "nesnel" zihninde ve bedeninde), ve her ch.uum
da bu ikisinin birbirine <;ev1ilebilirliginin yarattI.Q;I sikmtidir. Hayvanhk fun
tazmalanndan kurtulan bu <;evrilebilirligin yansimas1, tercihen, 1a$1digi
"yabano" sratiisUniin ona ayrn zamanda bir "oteki erkek", bir "rakip" ozelligi
verdigi emek9iye yoneltilir.
SINIFIRK<;IllGI 265

sine yol a9arak modem irk91hgm tiim varyantlanm belirleyen be


denin estetize edilmesi (ve dolay1s1yla fetiist tarzda cinselletiril
mesi) siirecini tam olarak anlamamIZI saglayan sadece bu tarihsel
durumdur, bu ozgiil toplumsal ilikilerdir. Irk91 kuramlann tari
hinde biyolojiye bvurulmasmm ger9ek anlamm1 bunlar aydmla
tirlar: Bu bvurmanm bilimsel bululann etkisiyle hi9bir ilgisi
yoktur; bedensel fantazmanm idealletirilmesinden ve bir egretile
meden ibarettir. O st diizey biyoloji ve aym zamanda diger kurnm
sal soylemler bedenin gortiniirliigiine, olu bi9imlerine, davran1
lanna, simgesel organlanna ve uzuvlanna eklemlendikleri tak
dirde bu ilevi yerine getirebilir. Burada, daha once yeni-irk91hk
konusunda ve onun zihinsel emegin kii9iik par9alara boliinme
sinin en son bi9imiyle olan bag1 konusunda bi9imlendirilen var
say1mlara uygun olarak, giiniimiizde IQ diizenlemesinden tutun
da karar ahc1, entelektiiel ve sportif "kadro"nun estetize edilme
sine kadar tan1k oldugumuz, zihinsel yeterliliklerin "bedensel leti -
rilmesi "ni, yani irksalltmlmas1m tan1mlayarak devam etmek ye
rinde olur. 1 4
Fakat sm1f irk91hgmm yap1hmda belirleyici bir yan daha
vardir. i 9i sm1fi, tamm1 geregi belirsiz "sm1rlan" olan -9iinkii
bu sm1rlar emek siirecindeki ve sermaye hareketindeki durmak
bilmez doniiiimlere baghdirlar- hem heterojen hem de oynak
bir topluluktur. Aristokratik kastlardan ve hatta burjuvazinin yo
netici kesimlerinden farkh olarak, bir toplumsal kast degildir. An
cak sm1f irk91hg1 (ve ozellikle de g69menler durumunda oldugu
gibi, milliyet9i sm1f irk91hg1) i9i sm1fmm en azmdan bir k1sm1
i9in bir kastm kapahhgma edeger bir ey iiretme egilimindedir.
Daha dogrusu (ya da en kotiisii): "toplumsal hareketlilik"te tam
kapahhk, proleterleme dalgalanna olabildigince tarn a91khkla
birleir.
Simdi meseleyi bka bir ekilde ele alahm. Kapitalist biriki
min mantig1 bu konuda iki 9elikili gortinii ta1r: Bir yandan,
emek ve yaam koullanm emek pazanndaki rekabeti saglaya-

14. Bu kitapta yer alClll "Bir Yeni-Irk Var m1?" ve "itkQihk ve MiJli
yet9ilik" incelemelerine bakm1z.
IRK, UL US, SJNIF 266

cak, "yedek sanayi ordusu"na siirekli olarak yeni giii;:ler katacak, goreli
bir niifus-fazlasnu besleyecek ekilde siirekli olarak harekete
gei;:innek, siireksizletinnek; diger yandan ii;:i topluluklanru, onlan i
ii;:in "egitmek" ve iletmeye "baglamak" iizere (ve aym zamanda
"paternalist" siyasal hegemonya ile ii;:i "aileciligi" arasmdaki
tekabiiliyet mekanizmas1ru iletmek iizere) uzun siireli olarak (biri;:ok
kuak boyu) siirekliletirmek soz konusudur. Bir yandan, sadece iicret
ilikisine bagh snnfsal durumun atalar kuag1 ve torunlar kuag1yla
hii;:bir ilgisi yoktur; son noktada "s1mfsal aidiyet" kavramnun kendisi
pratik gosterimden yoksundur; hesaba kat1lmas1 gereken ey sadece
sm1fsal durumdur. Diger yandan ii;:i s1rufnun en azmdan bir k1smnun
ii;:i ogullan olmas1, bir toplumsa/ ka1It1mm kurulmas1 gerekmektedir. 1 5
Fakat, pratikte, direni ve orgiitlemne giii;:leri de bununla birlikte
i;:ogahr.
Demografik politikalar, goi;: ve kentsel aymn politikalan - daha
genelde, D. Bertaux'nun antroponomik diye adlandird1g1 pratikler1 6-
bu i;:elikili gereklerden dogmu ve 1 9 . yiizy1l ortalanndan itibaren
hem iveren hem devlet tarafmdan, onlann paternalist (ki bu milliyeti;:i
propagandayla s1k1 s1k1ya baghdIT) ve disiplinci i;:ifte goriiniimleriyle
uygulamaya konulmutur: bir yanda vali kitlelere kar1 "toplumsal
sava" ai;:mak, diger yanda aym kitleleri her anlamda
"uygarlatmnak"; giiniimiizde bunun miikemmel bir ornegi "banliyo"
ve "getto"lara yap1lan toplumsal-po-lisiye muamelede goriilmektedir.
Irki;:1 kanna1k, gelip "niifus sorununa" (buna bir dizi yananlam
dahildir: dogum oram, niifus kayb1 ve niifus fazlas1, "melezletinne",
kentleme, sosyal konut, halk saghg1, isizlik) ekleniyorsa ve tercihen,
yanh bir ifadeyle "goi;:men" olarak adlandmlan ikinci ku!jak
sornnunda yogunla1-yorsa, bu bir tesadiif degildir; biliru nesi gereken
ey bu ikinci

15. Bu sadece bireysel bir akrabahk anlanunda degil, egilim olarak dl


dan-evliligi uygulayan bir "niifus" anlarrundadlr; sadece becerinin aktannu
anlammda degil (bu aktaruna i;:irakhk, okul egitimi, sanayi disiplini arac11Jk
eder), oznel kimliklerde ve kununlarda i edilen "kolektif bir etik" an
lanundadlr. Daha once sozii gei;:en eserle1den ba, bkz. J. P. DE GAUDE
MAR, la Mobilisation genera/e, Editions du Champ tubain, Paris, 1 979.
16. Daniel BERTAUX, Destins personnels et structure de c/asse, PUF,
1 977.
SINIF IRK<;ILIGI 267

kuagm -suufsal hak davas1yla kiiltiirel hak davalanru birletirip,


daha giii;:lii bir toplumsal kavgac1hk gelitinne tehlikesini gi:ize
alarak- i:inceki kuagm (tam deyimiyle "gi:ii;:men ii;:iler"in) yolunu
mu izleyecegi yoksa proleterligin altma diimek ile ii;:ilik
durumundan i;:1kmak arasmda istikrars1z bir konumda bulunan "suuf
diimii" bireyler kiimesini mi biiyiitecegidir. Hem egemen suuf
ai;:1smdan hem de halk suuflan ai;:1smdan suuf 1rki;:1hguun ortaya
siirdiigii udur: toplu olarak kapitalist si:imiiriiye tahsis edilmi olan
topluluklan ya da iktisadi siirei;: onlan sistemin dogrudan kontroliinden
i;:ekip ald1g1 (ya da i:inceki kontrolleri, yogun isizlikle, etkisiz hale
getirdigi) anda bu si:imiirii ii;:in yedekte tutulmas1 gerekenleri
tammlay1c1 iaretlerle belirlemek. Sabit yerleri olmayanlan, kuaklar
boyu "yerlerinde tutmak" Bi:iylece o andan itibaren bir soyagai;:lan
olmas1 gerekecektir. Gi:ii;:ebeligin ve toplumsal kahtunm i;:elien
buyruklanru, kuaklann evcilletirilmesini ve direnilerin bertaraf
edilmesini tasavvurda birletinnek.
Eger bu gi:izlemler dogruysa, ii;:i suufuun "kendi kendini 1rk
latm nas1" diye adlandmnakta tereddiit etmeyecegim eyin birbir
leriyle i;:elien gi:iriiniimlerine 11k tutabilir. Burada, emeki;:i toplu
luklanmn etnik ya da ulusal ki:iken sembolleri etrafmda i:irgiit
lemnesinden tutun da smifsa/ koken i:ili;:iitiinii (dolay1s1yla ii;:i ailesi
kurumunu, "birey " ile "suuf1" arasmda sadece ailenin kurdugu bag1) ve
emege faz/a deger verilmesi i:ili;:iitiinii (dolay1s1yla sadece onun
saglad1g1 erkeksi niteligi) merkez alan belli bir uvriye-rizmin "ii;:iler
1rk1" temsillerinin bir k1smnu, "suuf bilinci" ai;:1smdan yeniden iireti
bii;:imine vanncaya dek, hat1rlamnas1 gereken bir toplumsal deneyimler
ve ideolojik bii;:imler yelpazesi vard1r. 1 7 Uvriyerizmin radikal
bii;:imlerinin, en azmdan Fransa'da, bizzat ii;:ilerin ba1run altmdan
degil, daha i;:ok ii;:i suufnu "temsil etmek" isteyen (Proudhon'dan
komiinist partiye dek) entelektiiellerin ve siyasal ayg1tlann ba1run
altmdan i;:1kt1g1 dogrudur. Ne var ki bu bii;:imler kazaruhm konumlan,
miicadele geleneklerini

17 Bkz. G. NOIRIEL, Longwy. lmmigres et proletaires, 1880-1980,


PUF, 1 985; J. FREMONTIER, La Vie en bleu. Voyage en culture ouvriere,
Fayard, 1 980; Frarn;oise DUROUX, La Famille des ouvriers: mythe ou poli
tique?, lisanslistli tezi, Paris-VU Dniversitesi, 1 982 .
IRK, UWS, SINIF 268

korumak, ve sm1f irk91hgmm "gosterenlerini burjuva toplumuna


kar1 9evirmek i9in, d1a kapah "birlik" oluturma egilimine te
kabiil ederler. Uvriyerizmi belirleyen ka1t anlamhhk bu tepkisel
kokenden ileri gelir: somiirii durumundan kurtulma arzusu ve
nesnesi olunan kii9iimsemenin reddi. Bu ka1t anlamhhgm en ba
riz oldugu yer tam da milliyet9ilikle, yabanc1 diimanhg1yla olan
ilikisidir. i 9iler resmi milliyet9iligi fiilen kabul etmedikleri 6l-
9iide (kabul etmedikleri zaman) s1mf miicadelelerinin bozulmasma
kar1 siyasal bir altematifm taslag1m olutururlar. Fakat korku
lanm ve hm9lanm, umutsuzluklanm ve meydan okuyulanm ya
bancilara yans1tt1klan ol9iide, savtiklan ey soylendigi gibi sa
dece rekabet degil, 9ok daha derinde, kurtulmaya 9altiklan kendi
somiiriilme koullandir. Nefret ettikleri, proleter olarak ya da pro
leterleme 9arkma yeniden yakalanma tehlikesi t1yanlar olarak,
kendileridir.
Sonu9 olarak, nasil ki milliyet9ilik ile irk91hgm siirekli kar1-
hkh belirlenimi varsa, "s1mf irk91hg1" ile "etnik 1rk91hgm" da kar
1hkh belirlenimi vardir ve bu iki belirlenim bagzmszz degildir.
Her biri kendi sonu9lanm, bir ekilde, digerinin alanmda ve onun
zorlamas1yla ortaya 91karmaktadir. Bu iist-belirlenimi kaba hat
lanyla anlatirken (ve irk91hgm somut tezahiirleri ile onun kuram
sal soyleminin yap1hm1 nasil anl1hr hale getirdigini gostenneye
9ah1rken) blang19 sorulanm1za bir cevap getirebildik mi? Daha
ziyade onlan yeniden bi9imlendirdik. Milliyet9ilige oranla irk91h
gm, onu oluturucu fazlahg1 diye adlandird1g1m1z ey, aym za
manda, sm1f miicadelesi a9ISmdan bir eksikligin belirtisi olarak
goriinmektedir. Fakat bu fazlanm, milliyet9iligin (onun dinamigini
kulland1g1 halde) sm1f miicadelesine kar1 olutugu olgusuna
bagh olmasma ve bu eksikligin de sm1f miicadelesinin kendini
milliyet9ilik tarafmdan bastmhr bulmas1 olgusuna bagh olmasma
ragmen, ikisi birbirini gotiirmez: daha 9ok birbirine eklenme egi
limindedir. Milliyet9iligin oncelikle toplumun ve devletin -daha
sonra sm1f miicadelelerine 9arpacak- birligini tahayyiil etme ve
hedeflemenin bir yolu mu, yoksa oncelikle sm1f miicadelesinin
ulusal birligin oniine koydugu engellere bir tepki mi oldugu esas
olarak onemli degildir. Buna karm, hem ulusla devlet arasmda
S!NIF IRK<;!LIG! 269

kapanmaz bir mesafenin hem de durmak bilmeden yeniden ortaya


91kan sm1fsal uzlmazhklann bulundugu bir tarihsel zeminde,
milliyet9iligin kimi zaman diger bii;:imlere (dilsel milliyet9ilik) ra
kip olarak, kimi zaman da onlarla birleerek kaymilmaz olarak 1rk-
91hk bii;:imini ald1gm1 ve boylece bir ileriye ka91a giritigini goz
lemlemek 9ok onemlidir. Irk91hk, bireylerin bilincinde azmhkta ya
da sakh olsa bile, milliyet9iligin sm1f miicadelesiyle eklemlenme
sine, terimin 9ifte anlam1yla ihanet eden, onun bu "ii;:sel" fazlas1-
d1r. Sonsuzca siirdiiriilen paradoksu da bundan ileri gelmektedir.
Paradoks udur: insanlann dogalan geregi kendilerini "evlerinde"
hissedecekleri, 9iinkii "biz bize" olacaklan bir ulus-devleti gei;:mi
e doniik bir bii;:imde tahayyiil etmek, ve bu devleti ii;:inde oturula
maz k1lmak; durmadan diimanm "ii;:eride" oldugunu kefederek
ve cemaati, kendi boliinmelerinin hayali yap1mlan olmaktan oteye
gitmeyen iaretlerle ozdeletirerek, onu "d1" diimanlar kar1-
smda birlemi bir cemaat olarak ortaya 91karmaya 9ahmak .
Boylesi bir toplum, siyasal olarak tam anlam1yla yabancilam1 bir
toplumdur. Zaten 9agda toplumlann hepsi bir 6l9iide kendi siya
sal yabancilamalanyla boguup durmuyorlar m1 ?
IRKILIK VE KRiZ*
Etienne Balibar

Giiniimiiz Fransas1'nda Irk91hgm gelimesi, genelde bir kriz


g6riingiisii olarnk; iktisadi fakat aym zamanda siyasal, ahlaksal ya
da kiiltiirel bir krizin az 90k ka91mlmaz, az 9ok kar1 konulabilir
sonucu olarak sunulmaktad1r. Bu degerlendirmede, tart11lmaz
unsurlarla mazeretler, kii9iimseyiler ve az 9ok 91kara dayah ya
mlg1lar birbirine kanmaktad1r. Burada, bizzat kriz kavrammm
ikircillikleri de tart1may1 iyice buland1rmaktad1r. 1 Bu noktada
9arp1c1 olan bir kez daha bir dongiiyle ka1 kar1ya oluumuzdur:
"Irk91hgm tirman11", "birdenbire tehlikeli hale gelii", gii9lenen
sag partilerin programma ve daha genelde siyasal s6yleme girii;
biitiin bunlar, bir krizin, ge9mite Nazizm'in ya da antisemitizm
ve milliyet9ilik "bayraklannm" yiikselii gibi, toplumsal ilikileri
derinden etkileyen ve tarihsel hale gelmekte karars1zhk g6steren
biiyiik bir krizin varhgma iaret eden 6zellikler g6stermektedir.
Mekanik9i a91klamalan (iktisadi kriz yiiziinden isizlik, isizlik
yiiziinden i9iler arasmda rekabetin iddetlenmesi, bu yiizden de
kin, yabanc1 diimanhg1, 1rk91hk. . . tiiriinden a91klamalar) ve mis
tik a91klamalan (kriz yiiziinden 96kiiiin bunalt1s1, kitlelerin "ak1l-

* Bu makale, ilk kez l 985'te la Maison des sciences de l'homme'a sunul


mu metnin gozden gei;irilmi bii;imidir.
I . "Kriz, hangi kriz?" sornsu, krizin kim ir;:in, hangi " sistem" ai;1s111dan,
hangi egilim ai;1s111dan ve hangi gostergelere gore varoldugunu sonnadan, ta
rihsel konjonktiirleri incelemek ii;in bu kategoriyi kullanmanm olanaks1z
oldugunu gostennesi bakumndan hakh bir sorndur (bkz. S. AMiN, La Crise,
quelle crise ? Dynamique de la crise mondiale, Maspero, 1 982).
iRK<;!llK TE KJUZ 271

d11 olan"m biiyiisiine kapilmas1. . . ki irk91hk bunun bir ifadesi o


lacaktir, tiiriinden a91klamalar) bir yana b1rakirsak elimizde tar
tIIlmaz kar1hkh bagmtilar kahr. i ngiltere'de altm1h y1llardan
beri "cemaatlerin" 9atImasm1 h1zlandiran, milliyet9iligi besleyen,
"Thatcherizm"in, "Powellizm"in yerini doldurmasm1 ve renkli
niifusu su9 yuvas1 olarak gosteren yogun bir propagandayla2 bir
likte bask1c1 kanun ve nizam politikalanmn benimsenmesini ko
layltiran eyler, sanayisizleme, kentsel yoksullma, Re/ah
Devletinin 96ziihiii, ve imparatorlugun gerilemesidir. Ve Fran
s1z toplumu da seksenli y1llann bmdan beri, benzer bir yola gir
mi gibi goriinmektedir. Irk91 su9lann ve polisin "hata"lanmn 90-
galmas1 3 , yuhk hakkmm s1mrlanmas1 projeleri, Ulusal Cep
he'nin yiikselii, bunu haber veren iaretler olabilir. Bazilan oyle
diyecektir: Fransa aym u9urumun kenannda heniiz tereddiit eder
gibidir.
Ozellikle irk91hk olgusunun, onu viicuda getiren iddet edim
lerinin, toplumsal krizin etkin bir bilekesi haline geldigi ve ondan
sonra da krizin evrimini etkiledigi tart1Ilmazdir. i sizlik, kentle
me, okullma sorunlan ve aym zamanda siyasal kurumlann i
leyii (oy verme hakk1 sorununu diiiinelim) ile g69men fobisi
nin, g69menlerin (ya da 9ocuklanmn) kendi savunma mekanizrna
lannm ve birbirinin antitezi olan " Frans1z kimligi" kavray1lan
arasmda biiyiiyen kar1thgm oluturdugu karma1k arasmdaki
baglantI giderek daha da gii9lenmektedir. Sonunda bir zorunlu-

2. Bkz. Kristin COUPER ve Ulysses SANfAMARIA, "Grande-Bretagne:


la banlieue est au centre" Cahier de Banlieues 89, Nfurs, murs dergisinin
Arahk 1 985, IL say1smm yurttahk ve melezleme konulu eki; Paul GIL
ROY, The re A in 't No Black in the Union Jack, The Cultural Politics ojRace
andNation, Hutchinson, Londra, 1 987
3. Sm,:lann ve "hata"larm (yani polislerin iledigi sm,:larm) artan simet
risi 1rkc,:1hg111 ve ozellikle de Nazizm'iu tarihindeki klasik dirrmnlan and1ran
onemli bir gon1nglidlir. Aym zamanda Michel Foucault'nun "gayri mernluk
Jar" konusunda sordugu sornlann yerindeligi ic,:in, eger ihtiyac,: varsa, bir onay
d1r. Tlim sonum baka bir noktadan, 1rkc,:1hk ve kurnm arasmdaki ilikiler
ac,:1smdan, "toplumdaki" ve " devletteki" 1rkc,:1hk ac,:1smdan sorgulama c,:erc,:eve
sinde ele ahnak gerekmektedir. Bkz. K. COUPER ve U. SANTAMARIA, " Vio
lence et legitimite dans la me", Le Genre humain, no. 1 1 , La Societe face au
racisme, 1 984- 1 985 sonbahar-k1 say1s1.
IRK, UWS, S!NIF 272

iugun bi9imlerini ahr hale gelmitir. Korku siyasetinin ya da fela


ket tellalhg1 siyasetinin profesyonellerine yer a9an ve bununla
baglantih olarak ulusal toplulugun bir k1smm1 bu noktada sansiir
ve otosansiir uygulamaya tevik eden de ite budur. Daha da
kotiisiiniin varolduguna (tarihsel omeklere dayanarak) inamld1-
gmda, Irk91hk daha vahim bir hal almasm diye bu konuda susmak
daha iyi olmaz m1? Hatta sonu9lan kontrol edememek korkusuy
la, nedeni mtadan kaldirmak (yani, varhklanyla "red tepkileri"ne
yol a9an "yabanc1 topluluklan" -kendi nitelikleri ya da istekleri
dolay1s1yla "asimile olabilir" olan herkesi "asimile etmek" kou
luyla- iilkelerine geri gondermek) daha iyi olmaz m1?
Aslma bak1hrsa neden ve sonu9tan ziyade, konjonktiir i9inde
Irk91hk ve krizin kar1hkh etkisinden soz etmek gerekir: Yani, top
lumsal krizi Irk91 kriz olarak nitelendirmek, ozellikle belirtmek ve
aym zamanda, belirli bir toplumsal oluumda, belli bir anda or
taya 91kan "kriz Irk91hg1"nm ay1rt edici ve belirleyici ozelliklerini
atirmak gerekmektedir. Blarken mazeretler ve yamlg1lar diye
adlandird1klanmm oniine ge9me ans1m boylece yakalayabiliriz.
Ger9ekte, Irk91hgm daha goriiniir hale gelmesi, hi9 yoktan ya da
pek az eyden ortaya 91kmas1 demek degildir. Amerikan toplumu
gibi diger toplumlar i9in apa91k olan ey ger9ekte bizim i9in de
ge9erlidir: Irk91hk, ulusal kimlik diye adlandmlan eyle bir biitiin
oluturan uzun vadeli maddi yap1larda (psiik ve toplumsal-siya
sal yap1lar da dahil) yerlemitir. <;alkantilarla, inan1lann tersyiiz
olulanyla smansa da sahneden ve her haliikarda kulislerden, hi9
kaybolmaz .
Bununla birlikte, onceleri fark edilmeyen bir kopu ger9ek
lemitir: Gizli kalan bir yapmm varhg1m ve bu yap1yla liberal
devletin resmi hiimanizminde yer alan sansiir arasmdaki 9atimay1
goz oniinde tutarak Irk91hgm edime ge9ii olarak adlandirmay1
onerecegim a91k Irk91hk (bu ge9i soylemden "bireysel" iddete,
oradan da ufkunda d1lamamn ya da aynmc1hgm kurumlma
smm belirdigi orgiitlii harekete varan derece derece bir ilerleyile
ger9ekleir) hedeflerini ve t1y1c1lanm degitirir. Konjonktiiriin
96ziimlenmesi i9in oncelikle onem t1yan ey bu yer degitir
melerdir: Irk91hgm, oncelikle entelektiiellerin mi yoksa halk ta-
IRKC,:ILIK TE K!Vz 273

kalannm m1, ya da terimin geleneksel anlam1yla kii<riik bmjuva


lann m1 (kii<riik miilk sahipleri), yoksa iicretlilerin (ozellikle i
ir:ilerin) mi olgusu oldugu, ne dili air:1smdan, ne amair:lan air:1sm
dan ne de yay1lma giicii air1smdan onemsizdir; oncelikle Yahudi
leri mi, Araplan m1, genelde " 'meteque "leri * mi hedef ald1g1, hu
kuki anlamda yabanc1 iizerinde mi yogunlt@, yoksa toplumsal
biinyenin anltmlmasma dair bir fantazma, " Sahte Frans1zlann,
ulusun iir:inde giiya kistlemi olan yabanc1lann, kokiiniin
kazmmasma dair bir fantazma m1 gelitirdigi de aym ekilde
onemsiz degildir. Kriz Irkir:1hg1 hiir: de tamam1yla yeni, geir:mi
omegi ya da kokenleri olmayan bir ey degildir. Fakat, (bizzat
magdurlara "hogorii eikleri" olarak yans1tilan) baz1 ho!jg6rii
siizliik e!jiklerinin 1lmas1d1r. Ve giderek ir:eitlenen durumlarda
-kentlerde komuluk, aym zamanda i konusunda; cinsel ve
ailesel ilikiler, aym zamanda siyaset konusunda- bir 11Irklt1r
ma" tavnm benimseyen yeni toplumsal sm1flann ya da tabaka
lann (ya da daha ir:ok yeni toplumsal tabakalarda giderek ir:ogalan
bireylerin) eyleme geir:ii, sahneye pkz!jzdzr.
Soyle ifade etmek daha dogru: Eger radikal biir:imiyle Hitler
omeginin, somiirgeci ve Amerikan Irk aynm1 omeklerinin, o "se
vimli Beyazlar"1yla telkin ettigi gibi, Irkir:1 ideoloj inin temelde
(yalmzca bir ma anlammda degil sm1fsal dayammanm etkin
bir inkan anlammda da) sznflararasz bir tutuma sahip oldugu
dogruysa, kriz Irkir:1hg1, sm1f aynhklannm art1k "yabancilar"
konusunda egilim olarak farkh tutumlan belirlemeyip yerlerini
d1lama iizerine ve diimanhk konusunda sessiz bir suir: ortakhg1
iizerine kurulu bir toplumsal "uzlma"ya b1rakt1klan bir kon
j onktiirii belirtmektedir. En azmdan, sm1f aynhklanm gorelile
tiren bir uzlmanm belirleyici faktorii haline gelmektedir.
Bu bak1 air:1s1yla -belli bir ozgiinliik iddiasmda olmadan
giiniimiiz Frans1z toplumunda baz1 eiklerin !jimdiden 1lm1 ol
duklanm gosteren baz1 belirtiler one siiriilebilir.
Once goir: karm@nm oluumuna dikkatle bakah m. Bundan

* Kliylimsey ici anlamda, Fransa'ya yerlemi ve d1 gorlinliliyle dav


ramlan hoa gitmeyen Akdenizli yabanc1, (y.11. )
IRK, UWS, SJNIF 274

kastettigimiz basit anlamda, g69men olarak adlandmlan heterojen


toplulugun d1 atilmaya ve saldmlara maruz kah1 olgusu degil,
u tiirden a91klamalann bugiinkii kabul edilebilirlikleridir: " Bir
g69 sorunu vardu", "g69menlerin varhg1 bir sorun oluturmakta
du" (sorunu "96zme"ye niyetlenme bi9imi ne olursa olsun bu
a91klamalar genel bir kabul gormek iizeredir). Ger9ekte bu 1kla
malann ozelligi, ister isizlik, ister yerleim, sosyal sigorta, okul
lma, halk saghg1, adetler, isterse su9 eylemleri olsun, tum top
lumsal "sorun"lann "g69menlerin" varhg1 olgusundan 91kan ya da
en azmdan bununla daha vahim hale gelen sorunlara doniitiigii
sonucunu 91karmalandu. Boylece g69iin azaltilmasmm ve
miimkiinse kaldmlmasmm -pratikte, tabii ki en "can s1k1c1", en
az "kabul edilebilir" ya da "asimile edilebilir" olanlardan, en az
"ie yarar" olanlardan blayarak miimkiin oldugu kadar 9ok
g69menin d1an atilmasmm- toplumsal sorunlarm 96ziilmesine
olanak saglayacag1 ya da en azmdan 96ziim yolunda bir engeli or
tadan kalduacag1 diiiincesi yayilmaktadu. Burada, bu tezlerin
teknik olarak 9iiriitiilmesine bile girmeden4, 9ok onemli olan ilk
paradoksa deginiyoruz: ''goymenlerin toplumsal sorunlarz ya da
goymenleri topyekiin etkileyen toplumsal sorunlar ne denli az
ozgiilse, on/arm varlzgz bunlardan. dolayh bi9imler altinda bile ol
sa, o denli fazla sonimlu tutulur. Bu paradoks da kendi hesabma,
tam anlam1yla canahc1 olan yeni bir sonu9 ortaya 91karmaktadu:
Go9menleri tek ve aym "sorunun " tek ve aym "krizin" gorii
niimleri olarak diiiinmeye iten ey onlann bir dizi sorunun hep
sinden sorumlu ve bunlara bulm1 sayilmalandu. Burada,
1rk91hgm esas ay1rt edici ozelliklerinden birinin kendini giinii
miizde yeniden iiretiinin somut bi9imine vanlmaktadu. Bu, uk-
91hgm, "toplumsal patolojinin" tiim boyutlanm, Irktan ya da son
zamanlardaki edegerlerinden tiireyen bir dizi gosteren ile smuh
tek bir davada birletirme becerisidir.

4. Gognenler syal Giivenlik ka yil o_lm?Jl.lakta, tersine


bunlan beslemektedirler, toplu halde gen gonderilmelen hic;bir alaru yarat
mayacak, hatta bazi iktis:rli sektbrlerin istikranm bozarak alanlanm orta:lan
kalChracaktrr; sue oranlanndaki paylan da ''Fransiziat 'dan luzh anrnamak
tadu, vb.
IRKC,:IUK TE KmZ 275

Dahas1 da var. Bizzat g69men ve g69 kategorileri ikinci bir


paradoksu i9ermektedir. Bunlar, hem birle!jtirici hem de fark
hla!jtzrzcz kategorilerdir. Cografi kokleri, ozel tarihleri (dolay1s1yla
kiiltiirleri ve yam tarzlan), ulusal alana giri koullan ve hukuk
sal statiileri tamamen farkh yap1da olan "niifuslan", tek bir durum
da ya da tek bir tipte 6ziimlerler. Boylece, nas1l bir Kuzey Ame
rikah 9ogunlukla bir (:inli'yi, bir Japon'u, bir Vietnamh'y1, hatta
bir Filipinli'yi (hepsi r;ekik goz'diir) birbirinden ya da bir Portori
kolu'yu bir Meksikah'dan (hepsi chicano'am) ay1 rt edip belirt
mekten acizse bir Frans1z da 9ogunlukla bir Cezayirli'yi, bir Tu
nuslu'yu, bir Fash'y1, bir Tiirk'ii birbirinden ayirmaktan acizdir
(hepsi "Arap"tir, bu daha btan basmakahp 1rk91 bir yarg1 olutu
ran, genel kapsamh bir adlandirmadir ve bougnoules *, ratons **
gibi hakaretlere 9anak tutar). Daha genelde "g69men", etnik ve s1-
mfsal 6l9iitleri birletiren, yabanc1lann kannan 9orman i9ine boca
edildigi -ama biitiin yabanc1lann degil ve sadece yabanc1lann da
degil- karma bir kategoridir. 5 Ger9ekte tam olarak, goriiniirde
"notr" olan yabanc1lar biitiiniinii ayntirmaya olanak saglayan bir
kategoridir. Kukusuz bu biitiiniin ikircillikleri vardir: bir Porte
kizli (Paris'te) bir ispanyol'dan daha 9ok, bir Arap ya da Siyah'
tan daha az "g69men" olacaktir; bir ingiliz ya da bir Alman tabii ki
"g69men" olamaz; bir Yunanh belki; ispanyol bir i9i, hele Fash
bir i9i "g69men" olacaktir ama bir ispanyol kapitalist, hatta Ce
zayirli bir kapitalist oyle olmayacakt1r. Buradan kategorinin, 6n
cekinden aynlmaz olan farkhltmc1 yanma, daha once gordii
giimiiz gibi d1 farkhlamaya, fakat aym zamanda i9 farkhlmaya
vanyoruz; 9iinkii birlik ancak sonsuz bir tlir 9eitliligi i9inde der
hal maddiyata 9evrilmek iizere ortaya konmutur. Ger9ek bir onur

* Seneglli Beyazlar'ln ve Kuzey Afuka'daki Avru:tltlafm bu oolgelerin


yerWeri i9in kullandiklan ayc1, uk91 hakt, (9)
** sic;w yavrusu; Kuzey Afukahlar'a y6nelik ay1a, uk91 hakaret.
(9.n.)
5. Burada Wallerntein'm ahnttladigi, Jean Genefuin Siyahlar hakkmdaki
sorusunu ("Siyah nedir ve her yden 6nce onun rengi nedir?") biraz dey;istire
rek yle tekrarla: Go;rnen nedirve o her den tnce nerede dogm
tur?
IRK, UWS, SJNIF 276

meselesine yo! arak (ne birbirini aldatmak ne de aldanmak gere


kir), soylemde biir:imlendirilen ve davramlarda gelien, "goir:e"
dair giindelik bir vicdan muhasebesi vard1r. "Araplan sevmeyen
ler", " Cezayirli arkadlan" ile oviinebilmektedirler. Araplar'm
"asimile olamaz" olduklanm (islam, somiirge doneminin miras1
vb. nedeniyle) diiiinenler Siyahlar'm ya da italyanlar'm oyle ol
mad1klanm kamtlayabilmektedirler. Ve bu boyle siiriip gider. Ve
tiim vicdan hesaplmalan gibi bunun da kendi ir:1kmazlan vardir:
Tamm olarak hiyerarize edicidir, ama bununla beraber kendi
hiyerarize etme olir:iitlerinin ("dinsel", "ulusal", "kiiltiirel", "psi
kolojik", "biyoloj ik" olir:iitler) tutars1zhgma irarp1p durmakta ve
bulunmaz bir tehlikelilik ve iistiinliik olir:egi aray1mda bunlardan
faydalanmaktad1r. Bu olir:ek, Siyahlar'm, Yahudiler'in, Araplar'
in, Akdenizliler'in, Asyahlar'm, "yerlerini", yani orada oldukla
nnda "onlara nasil davramlmas1", "nas1l bir tutum almmas 1", "ne
yap1lmas1" gerektiginin bilinmesini saglayacak hayali yerlerini ala
caklan bir olir:ektir.
Goir: kategorisi soylemleri ve davramlan bu ekilde yap1lan
dirmaktadir, fakat en az bunun kadar onemli bir ey daha yap
maktadir: Irkir:1ya, Irkir:1 olarak birey ve gruba, "kendi bilinci"nin
temel etkeni olan tanznacak ve artmlacak bir duunce, bir "nes
ne " yamlsamasm1 verir. Bu ciimleyi yazd1ktan sonra bir ikircillik
t1d1gmm farkma vard1m. <;:iinkii burada varolan ey, diiiince
yamlsamas1 degil, yanzlsama yaratzcz bir nesnenin fiili diiiince
sidir. Sm1fland1ran diiiiniir, diiiinen de varolur. kinde bulundu
gumuz durumda, sm1fland1ran toplu olarak varolmaktad1r. Daha
dogrusu -yeniden diizeltmek gerekli-sm1fland1ran, iiyelerinin
benzerligi iizerine kurulu bir topluluktan ibaret olan bu yamlsa
may1 fiili olarak vareder. Irkir:1hk-kar1thg1, bu ir:ifte edimselligi
dogru degerlendiremedigi iir:in, s1k s1k, Irkir:1hgm bir duunce yok
lugu, gerir:ek anlamda bir zihinsel gerilik oldugu ve onu gerilet
mek iir:in diiiinmenin ya da duundiirtmenin yeterli olacag1 yolun
daki yamlsamayla kendini avutur. Halbuki duunce tarzznz degi
tirmek soz konusudur, yani yapilabilecek en zor eyi yapmak.
Burada kendi hesab1m1za -nasil ki "goir:men", bireyleri Irkir:1
bir tipoloj iye yerletirmeye olanak saglayan bhca ayirt edici
IRKC,:IUK TE KmZ 277

ozellikse giiniimiiz Fransasz'nda "go<; "iin de tam anlamzyla, zr


-

kzn yeni adz haline geldigini kefediyoruz; bu isim yenidir ama


ilevsel olarak eskisinin edegeridir. Bu noktada daha once so
miirgeci irk91hgm, birligin ve farkhlmanm vicdan hesaplma
sma, sadece kendiliginden soyleminde degil, kurumlannda ve yo
netim pratiklerinde de temel bir ilev verdigini hatirlamak gerekir.
Somiirgeci irk91hk bunu, kmhk verici olan genel "yerli"6 ka
tegorisi diye bir ey uydurarak ve aym zamanda (kavim [ethnie}
kavrammm kokeninde bulunan) "etnik" alt boliimleri bu potada,
hiyerailer ve aynmlar ("Tonkinler" ve "Annamlar", "Araplar" ve
"Berberiler," vb.) oluturmaya olanak saglayacak giiya tek-an
lamh sahte tarihsel ol9iitler yoluyla 9ogaltarak yapm1tir. Nazizm
de, alt-insanlan* "Yahudiler" ve "Slavlar" eklinde bolerek, hatta
bunlan da kendi i9lerinde bolerek, ve soysal tipoloj iler sabukla
mas1m bizzat Alman halkma t1yarak aym eyi yapm1tir.
Cinse ilikin bir g69 kategorisinin oluturulmasmm ortaya 91-
kard1g1 sonu9lar bununla kalmaz. Bu kategori, tam milliyet9i soy
lemin tarihsel olarak aym devlet r9evesinde toplanm1 halklann
boliinmez birligini ilan ettigi anda, kendilerini az 9ok utan9 verici
bir d1tahk statiisiine atilm1 ve bununla s1mrlanm1 bulan Frans1z
milliyetindeki bireyleri i9ine almaya hir: Frans1z topraklan iize
rinde dogmalan ya da yurtthga kabul edilmeleri nedeniyle Fran
s1z milliyetinde olmalanna ragmen, siyah Antilliler'in ve 9ok say1-
da "yabanc1 kokenli" Frans1z'm pratikte durumlan budur. Boyle
ce, pratik ve kuram arasmda, bazilar1 eglendirici goriinebilecek
9elikilere vanlmaktad1r. Y eni Kalendonya'daki bag1ms1zhk yan
h s1 bir Kanak kuramsal olarak "yurdunun" biitiinliigiine zarar ve
ren bir Frans1z yu1dir; ama "metropol "deki bir Kanak, bag1m-

* "Sous-h01mne" terimi Hinunler tarafindan bir konumada kulla111l-


1111tJr, ( c,:.n.)
6. Bu 1rt1c1d1r, c,:iinki.i ilke olarak yerli "o yerde dogmu" oland1r. Yani
somitrgelerin herhangi birinde: Euna gore Fransa'da yerlemi, somiirgelerden
bir A frikah "yerli" kahr ama Fransa'daki bir Frans1z tabii ki yerli degildir!
Somiirgeci bilimin etniklik kavram1111 inas1 ic,:in bkz. J.-L. AMSELLE, E.
MBOKOLO,Au ccer de l'ethnie. La Decouverte, 1 985. Frans1z Babakaiu (J.
Chirac) yakm zamanda, "Kanak halk1 yoktur, o bir etnik grnp mozaigidir,"
dedi.
IRK, UWS, SJNIF 278

sizlik yanhs1 olsun olmasm, hi9 bir zaman i9in siyah bir g69men
den baka bir ey degildir. Liberal (sagc1) bir milletvekili g69ful
"Fransa i9in bir ans oldugu"7 diiiincesini a91klad1gmda ona ha
karet etmek iizere takilm1 " Stasibaou" lakab1yla giihin9 duruma
diiiiriildiigiinii gordiil Bu bak1mdan en anlamh olgu, muhafa
zakar kamuoyunun (ki s1mrlanm belirlemek olduk9a risklidir) Ce
zayirliler'in Fransa'da dogmu olan 9ocuklanm, "g69men ikinci
kuak" ya da "ikinci kuak g69menler" olarak g6stermedeki ve
zaten parr;asz olduklarz Frans1z toplumuyla "biitiinlemelerinin
miimkiin olup olmad1g1" iizerine (biitiinleme kavram1m, yani
ger9ek bir tarihsel ve toplumsal biitiine aidiyeti, her tiirhi uyu
mazhg1 6nlemek i9in peinen bir giivence saydan mitsel bir "ulu
sal tip"e uygunluk kavram1yla sistematik bir bi9imde kantirarak)
siirekli olarak kafa yormaktaki inatlandir.
Boylece s6ziinii ettigim ikinci paradoksa vanhr: Gar; katego
risiyle belirtilen niifi1s gerr;ek anlamda ne kadar az "gor;men "se,
yani statii ve toplumsal i!jlev ar;zszndan, fakat aynz zamanda adetler
ve kiiltiir ar;zszndan8 ne kadar az yabanczysa o denli yabancz bir
bunye olarak gosterilir. Elbette ki bu paradoksta belli bir irk ku
ram1 olsun olmasm, irk91hgm belirleyici bir 6zelligi yine ka1m1za
91k1yor ki, bu da soybilimsel ilkenin uygulanmas1dir. Melez
leme ve 9ok-etnik gruplu ya da 9ok-kiiltiirhi ulus saplantismm,
Frans1z toplumunun bir k1smmm kendi doniiiimlerine direniinin
ve hatta 9oktan olup bitmi doniiiimlerini, yani kendi tarihini
inkar ediinin 6zel bir hali oldugundan da kukulanabiliriz. Bu di
reniin, bu inkann, film toplumsal sm1flara, 6zellikle de 9ogunluk
olmas1 nedeniyle daha diine kadar bir doniiiim giiciinii temsil
etmi sm1fa ait olan, daha geni 9evrelerde g6riinmesi olgusu,
ger9ekte hakh nedenlerle derin bir krizin belirtisi olarak degerlen
dirile bilir.

7. Bernard STASI, L 'lmmigtation: une chance pour la France, R. Laf


font, 1 984.
8. R. GALLISSOT'mm deyimiyle "Frans1z-Cezayirli kannm"mn evrimi
i.izerine kumlabilecek varsayunlar ne olursa olsun, bu degimez. Bkz. R.
GALLISSOT, Misere de iantiracisme, Editions de l'Arcantere, Paris, 1 985, s.
93; yine bkz. Juliette :tv1INCES, La Genetation suivante, Flammarion, 1 986.
IRKC,:IUK TE K!Vz 279

Bu da bizi ikinci bir belirtiyi tammlamaya gotiirmektedir.


Frans1z toplumunun siyasal tarihini g6z6niine alarak, bu belirtiyi
goir: karm1gmm oluumu kadar onemli say1yorum; daha dog
rusu bu oluumdan aynlamayacagm1 diiiiniiyorum. Bu ikisini
birbirinden yahtabileceklerini sananlar uydurma bir tarih yarat
maktan oteye gidemezler. Soziinii ettigim ey, son y1llarda belki
toplu iddet hareketleri air:1smdan degilse de seir:imlerdeki sapmalar
ve ozellikle de goir:men iir:ilerin hak arama miicadelelerinin yah
t1lmas1 air:1smdan ipuir:lanm yakalayabildigimiz, kitlesel zrkplzgzn
ve ozellikle de i<;i sznfznzn zrkplzgznzn yayzlmaszdzr.
Bu noktada birir:ok onlem almak gerekir ama sonuir:ta bunlar
olgunun beraberinde getirdigi sonuir:lann tehlikeliligini artirmaktan
bka bir ey yapmazlar. i lk olarak, toptan bir ekilde bir sznfzn
zrkplzgzndan soz etmek anlamdan yoksun bir ifadedir: Seir:ilen
gostergeler ne olursa olsun (ve bu gostergelerin, siyasal soylemin
kumazhklanna yatkm "kiiltiirlii" bireylerin inkar stratej ilerini at
layarak, kitlesel Irkir:1hg1 artirma egiliminde olduklanm da g6z-
6niinde bulundurarak) biitiin anketler bunu gostermektedir. Ger
ir:ekte bir sm1fm Irkir:1hgmdan soz etmek, Irklatmc1 bir mantlgm
kendisine dahil olan yans1tmac1 bir air:1klama tipidir. Buna karm
anlamh olan, sm1fsal bir koulun ya da konumun ayirt edici ozel
likleri olan -i, bo zaman, komuluk, akrabahk ilikilerinin ku
rulmas1, militanhk gibi- verili durumlardaki Irkir:1 tutumlann ve
davramlann s1khgm1 sorgulamakt1r. Ve ozellikle de, Irkir:1 egilime
direnii ya da teslim oluu onceden varsayan orgiitlii pratiklerin
zaman iir:inde ilerleyiini ya da gerileyiini olir:mektir.
ikinci olarak, burada "seir:kinler"in, egemen sm1flann Irk
ir:1hg1 ya da entelektiiel Irkir:1hk sorunu kar1smda kitlesel Irkir:1hk
(ya da "halk kitlelerinin" Irkir:1hg1) sorununa verilen oncelik, ne bu
ikisinin birbirinden yahtilabilecegini ne de birincisinin kendiligin
den, digerlerinden daha keskin oldugunu gosterir. Aksine, Irkir:1h
gm kitlesellemesinin, Irkir:1hk-kar1thgmm somiiriilen s1mflara ve
ozellikle de iir:i sm1fma ozgii kurumsal biir:imlerinin bozulmas1yla
birlikte, Irkir:1hgm "hegemonya halini almas1"nda geri doniiii ir:ok
zor bir eik oluturdugunu gosterir. Nitekim tarihsel deneyim (ister
anti-fizm deneyimi ister somiirge savlanna direni deneyi-
iRK, ULUS, SJNIF 280

mi olsun) g6stennitir ki, i9i sm1f1, Irk91hk-kar1thgmm ortaya


91kanl masmda bir 6ncelige sahip olmasa da, geliiminde ve etkili
oluunda, ister Irk91 propagandaya direniiyle olsun, ister Irk91 bir
siyasetle gerkten bagdmaz olan siyasal programlara kat1h1yla
olsun, yeri doldurulamaz bir temel olutunnaktadir.
U9iincii olarak, Irk91hgm i9i sm1fmda (ya da i9i sm1fma)
yayilmasmdan s6z etmek bizi, olgunun 6ncesindekileri ve kokle
rinin derinligini bir kez daha hafife almaya itmemelidir. Fransa
6megiyle devam edersek, herkes i9ilerdeki yabanc1 diimanhg1-
nm yeni bir ey olmad1gm1 ve art arda italyanlar'a, Polonyah
lara, Yahudiler'e ve Araplar'a vb., giidiildiigiinii bilmektedir. Ya
banc1 diimanhg1 basit bir yap1sal g69 olgusundan ve emek pa
zannda rekabetten 9ok (Fransa yiizy1llardir igiicii ihr eden bir
iilkedir), patronlann ve devletin, nitelikli ileri ve kadrolan az 9ok
yeni "Frans1zlar"a, niteliksiz ileri g69men igiiciine ayirarak, hatta
9ok fazla say1da niteliksiz igiiciinii gerektiren, bu nedenle g69e
biiyiik 9apta bvunna olas1hg1 ta1yan (bu stratej i bugiin de de
vam etmektedir: "ka9ak g69" sorununu diiiiniin) sanayileme
modelleri se9erek, hanlann hiyerarize edilmesini 6rgiitleme
bi9imlerine baghdir.9 Su halde Frans1z i9ilerinin Irk91hg1 nitelikli
olmanm g6reli ayncahklanna, s6miirii ve m s6miirii arasmdaki
farka organik olarak baghdir. Burada tek-anlamh bir nedensellik
yoktur: bunun kamtI g69men militanlann entemasyonalizminin
Frans1z i9i hareketinin tarihinde oynad1g1 6nemli roldiir. Bununla
birlikte, ne denli 6nemsiz ve zay1f olurlarsa olsunlar bu ayncahk
lann savunulmasmm i9i sm1fi 6rgiitlerindeki (buna belediyeler
deki, sendikalardaki, kiiltiirel hayattaki "motor kay1lanyla" en iyi
donemindeki komiinist parti de dahil) milliyet9iligin giiciiyle atba
gittiginden pek kuku duyulamaz.
Oyleyse ortaya 91kan soru iki y6nliidiir: kitlesel iiretimde ve
daha sonra da otomasyonda, birbirini izleyen sanayi devrimleri
"yularla" (6zellikle de kadmlar ve gen9 isizlerle) g69menleri

9. Bkz. l'AEROT'nun yaynnlad1g1 Travail dergisinin 1 985, 7. say1smda


"Goe,;" dosyas1; Albano CORDEIRO, L 'lmmigration, La Decouverte/Maspero,
1 983; Benjamin COR!AT, L '.4telier et le chronometre, Christian Bourgois,
Paris, 1 979.
IRK<;IIJK TE KmZ 281

aym somiirii ve proleterleme bi9imi altmda birbirine yaklti


rarak, ulusal i9i sm1fmm toplu bir "yukanya dogru hareketlilik"
yoni.indeki beklentilerine sert bir ekilde son vererek, i9i eme
ginin topyeki.in niteliksizlemesine yol a9t1gmda, bu istikrars1zhk
kendini i9i sm1fmda kesin bir boli.inmeyle mi, yoksa i9i sm1fi
mi.icadelelerinin radikallemesiyle mi a91ga vuracaktir? Sanayilerin
96zi.ilmesi ve beraberinde eski emperyalist gi.i9lerin 96kmesi olgu
lanyla tlrmanan iktisadi kriz, sm1f mi.icadeleleri s1rasmda elde
edilmi ve siyasal "uzlama"nm, toplumsal "denge"nin bi.itiinle
yici par9as1 haline gelmi olan yam di.izeyi, itibar, i konulann
daki goreli gi.ivenceyi sorgular duruma geldiginde aym soru daha
da keskin bir hal ahr.
Burada ikilemin en onemli noktasma geliyoruz: Boylesi bir
"yeniden proleterleme" Sllllf ideolojilerini ve pratiklerini k1ml
maz olarak alti.ist eder. Arna hangi yonde? i 9i sm1fi tarih9ileri
gostermilerdir ki, i9i sm1fi hegemonyac1 bir toplumsal grubun
(omegin agir sanayinin nitelikli i9ilerinin) etrafmda, orgi.itlenme
bi9imleri ve idealleriyle ori.ili.i bir ag oluturarak ozerkleir. Aym
zamanda bu ozerklik her zaman i9in kar1t iki anlam i9erir, 9iinki.i
hegemonyac1 grup kendini "ulusal birligin" meru bir bileeni ola
rak kabul ettirebilen, toplumsal avantaj lar ve yurtthk haklan
kazanabilen bir gruptur. w ileti!jim ve dii!jiinme tarzlarznzn "zrkla!j
tzrzlmasz" ya da kolektif kiiltiirde gizli zrkplzgzn a!jzlmasz -ki bu
zorunlu olarak belli bir ozeletiriyi gerektirir- ikileminin bir
dogruluk sznavz, siyasal bir oliim kalzm meselesi haline gelmesi
ozellikle i!jr;i sznifz ir;in soz konusudur Sol'un irk91hgm yiikselii
kar1smdaki diren9sizligi, ona verdigi odi.inler ya da saglad1g1
firsatlar sorununun bu denli onemli olmasmm nedeni de budur.

1 0 . Bkz. Gerard NOIRIEL'in iki kitabi: Longwy. lmmigres et proietaires,


PUF, 1 984; Les Ouvriers dans la societe frmu;:aise, XLY-X'( siecles, Seuil,
1 986. Zeev STERNHELL'iu yararh iki eseri (La Droi1e revolutionnaire, Seuil,
1 978; M droite ni gauche, Seuil, 1 983). Sadece diiiince tarihiyle yetinen bu
iki eser, orglithi ii hareketinin Dreyfosi;:uluga katk1snun ( "Jaures cephesi
nin", "Guesde cephesine" kar1 zaferi), ii;:i s1111f111da yabanc1 diimanhg1111 on
leyemediyse de, en azmdan yiizy1!111 iii;: i;:eyregi boyunca anti-kapitalizmin ye
rini dolduracak y olarak kuramlatmlmas1111 engellemi oldugu gibi onemli
bir olguyu dikkat i;:ekmektedir.
IRK, ULUS, SJNIF 282

En azmdan Fransa'da, komiinizm ve sosyalizm diiiinceleri etra


finda birleenler d1mda siyasal olarak gii<rlii bir "sol" olmam1t1r.
Ozellikle belirleyici olan sorun proletaryaya ait olma savmdaki or
giitlerin ve ideolojilerin bu krizinden ne ir:1kacag1d1r. Eger "Stali
nizm'den kurtulma" bahanesi bizi, Frans1z komiinizminin siyasal
geleneklerindeki milliyetir:i yanda bulunan Irkltmc1 sapmalan -
ister onu fizan orgiitlerle populist bir rekabete soksunlar, ister,
ki bu daha miirnkiin goriinmektedir, onun tarihsel sonuna ve halk
sm1flannm bir k1smmm Ulusal Cephe'nin etki alanma geir:mesine
katk1da bulunsunlar- hafife almaya ya da ir:ok basit bir biir:imde
kendiliginden olmu gibi gormeye yoneltirse, bizi siyasal hata
lann en biiyiigiine siiriikler. 1 1
Bu egilimler sadece krizin vahimlemesi koullannm parir:as1
degildir, aym zamanda, tiim toplumsal haklar ve yuhk haklan
sorunlannm ayrzcalzk sorunlan -korunmas1 ya da "dogal olarak"
kar saglayan birtak1m kiilere verilmesi soz konusu olan aynca
hklar- haline gelmesine katk1da bulunurlar. Haklar gerir:ekten
kullamhr. Ayncahklar ise ir:ogunlukla hayali olabilir (ite somii
riilen sm1flara da genelde boylece verilir) . Haklar onlan talep
edenlerin ve onlardan yararlananlann sayilannm (ve giiir:lerinin)
artmas1yla niteliksel olarak r;ogalzr. Ayncahklar ancak, miimkiin
oldugu kadar sm1rlay1c1 bir tekelin savunusuyla giivence altma
almabilir. Bana oyle geliyor ki, neden kriz konjonktiiriiniin halk
sm1flannda, varolu "giivenligi"ne dair bir belirsizligi (bazan so
nu panige varan bir belirsizligi) ve kolektif "kimlige" dair bir be
lirsizligi birletirdigini bu noktada anlayabiliriz. Yukanda soziinii
ettigim goir: karma1gmm oluumu bu belirsizligin hem nedeni
hem de sonucudur; ve bu, etrafmda, ayncahklann degil haklann
diliyle ifade edilen toplumsal ve iktisadi ir:1karlar savunusunun
siyasal geleneginin olutugu orgiitlii iir:i sm1fmm dag1lma egilimi
gostermesi iir:in de geir:erlidir. Bu iki olgu birbirini beslemektedir.
Irkir:1 kriz ve kriz Irkir:1hg1, tam da siyasal olarak iir:inden ir:1k1lamaz
hale geldiklerinde varolmaktad1r.

1 1 . Bkz. E. BALIBAR, "De Charmme ii Vitry ", Le Nouvel Obsen1ateur,


9 Nisan 1 98 1 .
Sonsoz

Immanuel Wallerstein

Etienne Balibar, onsoziinde, 9ok nazik bir sorunun aydmlatilma


sma katk1da bulunmak istedigimizi soylemiti: <;:agd Irk91hgm
ozgiilliigii nedir? Bu metinleri yeniden okurken kendi kendime,
bu arzumuzu nereye kadar geri;:ekletirebildigimizi sordum.
Oncelikle "9agd" kelimesinin belirsizligi iizerinde durmak
gerekir. Eger "9agd" birka9 on yilhk donemi, diyelim ki 1 945'
ten blayan bir donemi gosteriyorsa, samnm bugiinkii durumda,
biri;:ok artirmacmm ve siyaset adammm sand1gmm tersine, istis
nai hii;:bir ey olmad@m (ya da 9ok az oldugunu) kamtlamaya
9aht1k. Fakat eger "9agd", "modem diinya"y1 ifade etmenin
bii;:imiyse, o zaman evet, "1r91hk" goriingiisiiyle, tarihsel olarak
ondan once gelen 9eitli yabanc1 diimanhklan arasmda, en
azmdan bizim sav1m1za gore, biiyiik bir farkhhk vard1r.
inamyoruz ki bu denemelerimizle, siirekli olarak ve hatta yi
nelenen bir ekilde, iki savm altm1 9izmek istedik. Birincisi, he
pimizin ait oldugumuz, "degerlerimizi" ald@m1z, "baghhk" duy
dugumuz, "toplumsal kimligimizi" tammlayan muhtelif "cemaat
lerin" hepsinin tarihsel yap1mlar olduklandir. Ve daha da onem
lisi, kesintisiz bir ekilde yeniden ina edilen tarihsel yap1mlar ol
duklandir. Bu, onlann saglam ya da uygun olmamalanm gerektir
mez. Bilakis; fakat bunlar hii;:bir zaman koklii degildirler ve bu
nedenle yiizy1llar boyunca geliimlerine ve yap1lanna ilikin ola
rak yapilm1 tiim tarihsel tammlar kaymilmaz olarak bugiiniin ide
oloj isini yans1tirlar.
ikincisi, evrenselcilik bize her zaman, ulusal, kiiltiirel, dinsel,
etnik ya da toplumsal partikiilarist kutuplann tam kar1t1 olacak bir
9oziimleme ya da 9ekim kutbu olarak sunulmutur. Bu z1thk, bu
iRK, ULUS, SJNIF 284

9atima bize, ger9eklikle ilgili hatah degilse bile aldat1c1 bir gorti
olarak gortirunektedir. Bu ideolojiler daha yakmdan incelendik9e,
birbirlerini ne kadar kapsay1p gerektirdiklerinin farkma vanhr. 0
kadar ki, bir madalyonun iki yiizii olduklanndan iiphe etmeye
dek gidilir.
Ancak bu iki saptama da umut kincidir. Modem olmay1 ama9-
layan toplumlardaki humanist ogreti bize uzun siiredir tersini vaaz
ettiginden bu bizi bile 1rtmaktadir. S1mrh "orta9ag" diiiince
siyle, modemligin insancll ve a<;:1k diiiincesi arasmda temel bir
kar1thk bulmak bizim i<;:in geleneksel bir hal alm1t1r. Ve 9ogu
muz, kin ve zuliimle tika basa dolu bir giincelligin ac1mas1z ve za
rarh ger9eklikleri oniinde titredik9e bu Epinal * resimlerine daha da
s1k1 sanlmaktay1z.
Oyleyse olup biteni nasll anlamahy1z? Bunun sadece iki yolu
var. Irk91hk, cinsiyet9ilik, ovenizm ya insanlarda dogutan var
olan oncesiz ve sonras1z kotiihiklerdir. Ya da belli tarihsel yap1-
lardan 91kan ve bu nedenle de doniitiiri.ilebilir talihsizliklerdir.
A<;:1k9a ikinci 91k1 yolunu se9ersek burada sundugumuz incele
melerde bizi bu yiizden kolayc1 bir iyimserlige siiriikleyecek hi9-
bir ey yoktur. Tam tersine; bizzat irk, ulus ve sm1f kavramlanmn
"oziinde varolan" belirsizliklerden, incelenmesi ve aIlmas1 zor
olan belirsizliklerden soz ediyoruz.
Bu kitapta, ikimiz de kendi hesab1m1za 9abalanmIZI bu belir
sizliklerin 96ziimlenmesinde yogunltird1k. Bu sonsozde, oner
digimiz farkh yap1-96ztimlerini ya da ortaya 91kard1g1mIZI diii.in
diigiimiiz kan1khklardan 91kmak i<;:in onerdigimiz ip u9lanm ye
niden ele alacak degilim.
Daha 9ok, Balibar'm 96ziimlemesi ile benimki arasmda, baz1
aynhklara iaret ediyor gibi goriinen eylere donmeyi tercih edi
yorum. Dogrusunu soylemek gerekirse ben bunlann niianslardan
oteye gitmediklerini diiiiniiyorum. Bka kimselerin benim 96-
ziimlemelerim hakkmda yapt1g1 baz1 eletirilerle arasma mesafe
koymasma ragmen, yine de beni "ekonomist" bir egilime sahip
olmakla su9luyor. Kapitalist diinya ekonomisinin evrenselci-par-

* Fransa'da, 1 7. - 1 9 . ylizy1lda halk resimleri ticaretiyle iinlii ehir (i,;.n.)


SONSOZ 285

tikiilarist bulamkhklannm, bizz.at ezilenler tarafmdan kabul edilen


bir egemen ideoloj iden ileri geldigi gerir:egine daha fazla onem
vermek istedigini soyliiyor. Belirsizliklerin iir:selletirilmesi, kitle
lerin bu zilmiyet yoniinde toplumsallmalan, iir:inde bulundugu
muz ir:arkm kilit unsurland1r. Gerir:ekten de bu durum nas1l inkar
edilebilir ki? Bir toplumsal oluumdan ya da bir toplum ya da ta
rihsel sistemden soz etmek kair:1mlmaz olarak, yalmzca zorla de
gil, iiyelerinin kat1hm1yla ayakta duran bir yap1dan soz etmektir.
Bununla beraber, ir:ogunluk olarak, tarihsel sistemlerimizi olu
turan inanir:lara sad1k olsak da her zaman alayc1lar, kukucular ve
isyanc1lar vard1r. Kukusuz Balibar da aym fikirde. Ancak, bu
bak1mdan "kadrolarla", biiyiik ir:ogunluk arasmda iistii ortiilii bir
ekilde varolan bir aynm1 ortaya koymanm yararh olacagm1 diiii
niiyorum . Bu ikisinin sistemin ideoloj ik yap1mlanyla olan iliki
leri aym degildir.
Evrenselciligin her eyden once kadrolann s1ralanm saglam
ltirmak iir:in olumu bir inanir: oldugu ka111smday1m. Bu sadece
bir teknik etkililik sorunu degildir. Aym zamanda, aym kadrolann
sistemin ileyii iir:in pek yararh bulduklan cinsiyetir:ilik ve Irkir:1hk
unsurlanm, ir:ok ileri gitmeleri korkusuyla, bastirmanm bir yolu
dur. Bu anlamda, evrenselcilik, sistemi iir:ten y1kabilecek olan ni
hilistlere (Naziler gibi) fren ilevi gormektedir. Kukusuz muhte
lif "partikiilarizmleri" vaaz ederek inkar bayragm1 yiikseltmeye
haw bka kadrolar, deyim yerindeyse, yedek kadrolar her za
man olacaktir. Fakat genelde uzun vadede ir:1karlannm korunmas1
iir:in, bir ideoloj i olarak evrenselcilik, z1ddmdan, partikiilarizmden
daha uygundur.
Emekir:i sm1flar iir:in bunun tersinin dogru oldugunu soylemi
yorum. Bununla beraber bana, daha ir:ok obiir tarafa egilimliler
gibi geliyor. Partikiilarizmleri -ister sm1fsal, ister ulusal, ister
Irksal olsun- goklere ir:1kanrken, ir:ogunlukla, kahc1 eitsizlik ve
maddi ve toplumsal kutuplma iizerine kurulu bir sistemde ka
ir:m1lmaz olarak ikiyiizlii olan bir evrenselciligin y1k1mlanna kar1
bir korunma iir:giidiisiine boyun egiyorlar.
Bu da beni ikinci bir niiansa getiriyor. Etienne Balibar, belki
uzun vadeli bir egilim olarak varhg1 d1mda, bir diinya bmjuva-
IRK, ULUS, SJNIF 286

zisinin varhg1m gen;ekten kabul edemeyecegini soyliiyor. Boy


lece beni, biraz fazla toptanltmc1 bir model ic;inde, ozgiilliikleri
ihmal etmekle suc;luyor. Bir burjuvazinin ancak, kesinlikle bir
diinya bmjuvazisi olabilecegi cevabm1 vermek istiyorum. Bmjuva
olmak olgusunun kendisi herhangi bir "cemaate" sad1k olmay1,
Mammon'dan * bka tannya adaklar sunmay1 engeller.
Kukusuz abart1yorum, ama c;ok da degil . Kukusuz burju
valar milliyetc;i, hatta yurtseverdirler. Kukusuz her ti.irlii etnik
olaydan fayda saglarlar. Arna . . . daha c;ok iler yolundayken milli
yetc;idirler. 1 8. yiizy1lda ispanyollara kar1 bag1ms1zhk sav1 siir
diirurken bir yandan da onlara silah satan Amsterdam burj uvala
nm unutmayahm . Buyiik, gerc;ekten de buyiik kapitalistlerin, ge
rileme donemlerinde sermayelerini iilkelerinden, nas1l hie; tereddiit
etmeden c;ektiklerini unutmayahm. Kuc;uk delikanhlar, belki de,
daha az manevra kabiliyetine sahip olduklan ic;in "kendi" iilke
lerine daha bagh gibi goriiniiyorlar, ama bu, olgunun gerc;ekligini
degitirmiyor. Bu demektir ki, ulus, nk ve evet s1mf bile, bu
kapitalist diinya ekonomisinde ezilenler ic;in birer s1gmak olarak
kahrlar; kavram olarak popiilerliklerinin temelini oluturan da bu
dur. Bana kahrsa bu aym zamanda emekc;i smdlann nas1l olup da,
ilk bak1ta bagdmaz gibi goriinen "partikiilarizmler" arasmda bu
denli ani gec;iler yapabildiklerini de a91klamaktad1r. Bir s1gmak
bir an ic;in etkisiz gori.indiigiinde derhal bir bkas1 aramr.
Boylece uc;uncu bir eletiriye geldim: iboliimunun etkisine
kendini fazlaca kaptirarak toplum etkisini bilmezlikten geliyo
rum. Bu giinahtan dolay1 suc;lu olmad1g1m1 ilan ediyorum. Kapi
talist bir dun ya ekonomisinin bagnnda iboliimii, hayatta kalma
olanaklarma s1mrlar koyarak, bir c;eit d1 bask1 oluturur. Top
lum etkisi, insanlann ve ozellikle kuc;uk insanlann, sm1rs1z ser
maye birikimi d1mda hedeflerin peinde koma hiksiinii tadabil
mek ic;in bu bask1y1 k1rma 9abaland1r.
Bu birikim aray1mm oziinde varolan mhg1 frenlemeyi ba
zen, hatta s1k s1k baanrlar. Simdiye kadar sistemi y1kmay1 ve
boylece bask1lanna boyun egmekten kurtulmay1ysa baramad1-

* Suriye mitolojisinde zenginlik tannsi. (c;n.)


SONSOZ 287

Jar. Sistem kar1t1 hareketlerin tarihi ite budur ve o da belirsizdir.


Belki de Balibar, i bu hareketlerin "bolgesel-otesi" bir ekilde bir
araya gelme olanaklanna geldiginde fazla iyimser oldugumu dii
iinmekte hakh. Yine de, benim iyimserligim ihtiyath bir iyimserlik.
Sonuir: olarak tiim bu ir:ekincelerin aym noktadan ir:1kt@m go
riiyorum . Samnm beni formiilasyonlanmda birazc1k fazla "deter
minist" buluyor. Demek ki bu air:1dan konumumu kesinletirme
liyim. Felsefede (en azmdan Bat1 felsefesinde) determinizm ile
tikel irade arasmdaki bin yilhk tart1ma, bana kahrsa, Femand
Braudel'in diiiincesindeki, toplumsal zamansalhklar ir:oklugunu
gostermektedir.
Bir tarihsel sistem -hangisi oldugu fark etmez, dolay1s1yla
kapitalist diinya ekonomisi de dahil- normal bir biir:imde iler
ken, bence, neredeyse tan1m olarak, "belirlenen" diye adlandmlan
iistiin gelir. Sistem, tam olarak eyleme baskilar uygulanmas1 de
mektir. Eger bu baskilar gen;ek olmasalard1 bu bir sistem olmazd1
ve hemen dag1hrd1. Fakat tiim tarihsel sistemler sonuir:ta kendi ir:e
likilerinin mant1g1yla tiikenirler. 0 zaman bir "kriz"e, bir "geir:i
donemine" girerler; bu da Prigogine'in "ir:atallanma" olarak ta
mmladigi eye, yani hafif bir itiin bile ir:ok biiyiik bir yuvarlan
maya neden olabilecegi sallant1h bir duruma yo! air:ar. Diger bir
deyile, tikel iradenin iistiin geldigi soylenebilir. ite tam bu yiiz
den, rastlant1sal doniiiimleri 6ng6rmek olanaks1zd1r.
0 halde bir kapitalist diinya ekonomisinde sm1flann, ulus
lann, Irklann roliinii, gerir:eklikler kadar kavramlann da roliinii
g6z6niinde tutarak inceledigimiz zaman ozde varolan, yani yap1sal
belirsizliklerden soz ettigimizi biliyoruz. Tabii ki her tiirden dire
ni vard1r. Arna oncelikle mekanizmalann, bask1lann, sm1rlann
altm1 ir:izmek gerekmektedir. Ote yandan, "sistemin sonu" am ge
lecektir ve bence daha imdiden o uzun anm iir:inde bulunuyoruz.
0 halde olas1 s1ir:ray1lar iizerine, hiir: olmazsa anl1hr hale gelmi
iitopyalar iizerine kafa yormak gerekir.
i te o anda evrenselcilik ile Irkir:1hk/cinsiyetir:iligin, sentezine
ul1lmas1 gereken bir tez-antitez ikilisini degil, tarihin bizi
maya ir:agird1g1 bir eyi, birleik bir tahakkiim ve kurtulu ref
leksleri agm1 oluturdugunu hat1rlamak bence yararhd1r.

You might also like